PDF Versiyonu - Kahve Molası

Transkript

PDF Versiyonu - Kahve Molası
Yazýlan, Okunan, Kopyalanan, Ýletilen, Saklanýlan, Adrese Teslim Günlük E-Gazete - Yýl: 2 Sayý: 418
7 Ocak 2003 - Fincanýn Ýçindekiler
■
■
ISSN: 1303-8923
■
■
Arkadaþlarýnýza önermek
ister misiniz?
KISAYOLLAR
SON BASKI
■
■
■
■
■
kahvemolasi.com
Arþivimiz
Yazarlarýmýz
Manilerimiz
Forum Alaný
Ýletiþim Platformu
Sohbet Odasý
E-Kart Servisi
Sizden Yorumlar
Kütüphane
Kahverengi Sayfalar
FÝNCAN/SÝPARÝÞ
Medya
Ýletiþim
Reklam
Gizlilik Ýlkeleri
TOMMÝKS... TEKSAS ... Özlem Özdemir
YAÞAMDA ÝZ BIRAKMAYA DAÝR ... Zeki Yýldýrým
ANNECÝÐÝME ... Pýnar Uslu
DÜÞ !!! ... Levent Orcan
Teneke Mahallesinin Benli Hicran'ý ... Beyhan Duffey
Café d'Istanbul...Mustafa Serdar Korucu
2004 ÖZEL - YAY ve OÐLAK ... Nurettin Özdemir
Milenyumun Mandalý...Sait Haþmetoðlu
Dost Meclisi, Tadýmlýk Þiirler, Biraz Gülümseyin,
Ýþe Yarar Kýsayollar, Damak Tadýnýza Uygun Kahveler
Editör'den : Pil bitmiþ, Cem gitmiþ!..!..
Merhabalar,
Havalar soðumuþ, kar yaðmýþ, yollar buz tutmuþ, çaydanlýkta
ýhlamur kararmýþ, yenisini yapmak için stok kalmamýþ, Cem
yorulmuþ, üstüne sigarayý da býrakmýþ... Eee daha ne olsun?
Herþey üstüste gelince pil bitmiþ, Cem gitmiþ... Kalýn
saðlýcakla...
Bir sonraki sayýda buluþuncaya kadar bulunduðunuz yerden bir
adým öne çýkýn. Sevgiyle...
Cem Özbatur
Kim Bu Editor?
Yukarý
KAPI KOMÞULARIMIZ
Ucundan Kenarýndan : Özlem Özdemir
TOMMÝKS... TEKSAS...
Hakkýnda en ufak bilgiye sahip olmadýðým bir konuydu çizgi romanlar. Bu tür þeylerin, kýzlarýn
oyuncak bebek sevdasý gibi bir dönem tutku ile baðlanýlýp daha sonra rafa kaldýrýlan türden olduðunu
zannederdim. Oysa pek çok insan için çizgi roman, tam anlamý ile bir tutku, eðlence ve hatta
koleksiyon.
Kýsa bir süre önce ilgi duymaya baþladým bu konuya. Doðrusunu söylemek gerekirse beni asýl
ilgilendiren çizgi roman kahramanlarýndan çok, çizgi roman okuyan kahramanlardý. Kim bunlar, neden
roman deðil de çizgi roman? Ne bulduklarý, aradýklarý ve kendini yerine koyduklarý? Çizgi roman,
özellikle de ikinci el çizgi roman denilince gidilebilecek en doðru yerin Kadýköy'de, ''Kadýköy Ýþ
Merkezi''nde olduðunu öðrendim. Kadýköy Postanesinin arkasýndaki sokakta bir pasaj burasý, ulaþým
çok kolay, üstelik pasajýn hemen yanýnda katlý otopark bulunmasý da bir avantaj. Pasajdan içeri girip
merdivenlerden aþaðý indiðinizde tam karþýnýzdaki......(dükkan demeye dilim ve elim elvermiyor o
yüzden sergi salonu diyeceðim) iþyeri , sözettiðim mekan. Adý ''Meraklý Çizgi''. Yazýmýn baþýnda da
sözettiðimi gibi tam anlamý ile bir çizgi roman özürlü olduðumdan, yýllardýr Tommiks ve Teksas'ý tek
bir karakter ve Tommiks'in soyadýný Teksas zanneden biri olarak girdim sergi SARAYINA..... Ve bu
konuya yýllarýný verdiði belli olan beyefendiye, hayatýnýn sorusunu sordum.
- Pardon Tommiks Teksas arýyorum, sizde bulabileceðimi söylediler.....
Bakýþýndan, daha önce benim gibi özürlüleri görmeye alýþýk, fakat pek hoþlanmadýðý belli beyefendinin
cevabý oldukca sert geldi.
- Hangisini arýyorsun? Tommiks mi Teksas mý? Yeni mi, Ýkinci el mi? Sýra numarasý var mý?
Serüvenin adý belli mi?
Saygýdeðer beyefendiyi ve beni lütfen gözünüzün önüne getirebilirmisiniz?
Hangisini arýyorsunuz dediðine göre, soyadý Teksas olan Tommiks dememem gerektiðini biliyorum da
ne demem gerektiðini bilmiyorum. Böyle olacaðýný hayal bile etmemiþtim ki. Ben, açýkcasý þu okul
önlerinde çocuklarýn yerlere serdiði romanlardan birkaçýný alýp çalýþacaðým diye düþünüyordum,
bilsem tabii ki biraz araþtýrýp giderdim. Ben ne cevap vereceðimi düþünürken Beyefendi bir yandan
çizgi romanlarý itina ile numarasýna bakýp yerlerine yerleþtiriyor ayný zamanda da salona giren oldukca
kaliteli, halinden, tavrýndan iyi birer iþ güç sahibi olduklarýný anladýðým beyler ile anlamadýðým bir
dilde konuþuyordu. Bu iþ benim sandýðým kadar basit deðildi...... Daha sonradan adýnýn Tayfun
olduðunu öðrendiðim Bey'e , bir çalýþma yaptýðýmý ve çizgi roman kahramanlarýný tanýmak amacýyla
herbirinden birkaç tane almak istediðimi söylediðimde Tayfun Bey bana bunun oldukca büyük bir
bütçe gerektirdiðini ve istersem bu konuda yazýlmýþ kitaplardan verebileceðini anlatýrken þaþkýnlýðým
bir kat daha artmýþtý. Bu konuda araþtýrmalar yapýlýp, kitaplar yazýlmýþ, tarihçeleri var, karakter
tahlilleri yapýlmýþ, tezler yazýlmýþ..... Ve hepsi sözettiðim salonda mevcut. Bu konu tamamen ilgimi
çekmeye baþlamýþtý ve bir çanta dolusu çizgi roman ile döndüm eve. Mandrake, Teks, Gordon, Zagor,
Mister No, Kit Taylor, Kýzýlmaske, Karaoðlan, Karamurat ve Tommiks ve Teksas.......
Müthiþ bir haftasonuydu......
Kýzýlmaske ile Tougondalarýn Siyah incilerini ele geçirmek isteyen, deniz ilahý Touroo ile denizaltýnda
müthiþ bir mücadele verip, ardýndan Mandrake ile , yörüngesinden çýkan gemisinden sürgün edilen
uzaylý Qork'ü kurtararak dev bir meteorun dünyaya çarpmasýný engelledim. Yorgunluðumu üzerimden
atamamýþtým ki, Gordon ile birlikte, dünyayý ele geçirmek isteyen Uzaylýlarla savaþýp, Tommiks ile
Wothan ve adamlarýnýn eline geçen Kulver Kalesini ve Suzi'yi kurtardým. Karaoðlan ile Kurtcebe
Noyan komutasýnda savaþa katýlýp Yabgu Çayan ve askerlerini bozguna uðratmanýn mutluluðu ise
gerçekten görülmeye deðerdi. Heyecan verici bir dünya, üçer santimetrekarelik alanlarda, inanýlmasý
güç maceralara tanýk oluyorsunuz. At üzerinde mesafeler katedip, kurþun sesleri arasýnda yol
alýyorsunuz.
Çizgi roman iþi, hiç küçümsenemeyecek kadar karmaþýk bir iþ. Baþlýbaþýna bir tarih dersi, tam
anlamýyla bir serüven.
Herbirinin özellikleri farklý, Karaoðlan Timuçin Han'ýn adamý, kýlýç, balta, kargý kullanýyor, atýnýn adý
Yaðmur. Kýzýlmaske'nin beyaz kýsraðýnýn adý Kahraman, köpeði Þeytan. Teksas'ýn kahramaný Çelik
Blek ve tam bir vatansever Amerikalý, Kýrmýzý Ceketli Ýngilizler düþmaný. Tommiks en genci ama
Yüzbaþý...Atýnýn adý Napolyon, iki silahý birden kullanýyor. Ortak bazý özellikleri de var tabi,
kahramanlarýmýzýn hepsi de birbirinden yakýþýklý, ve hepsinin birer can dostu var. Çelik Blek'in dostu
Rodi ve Profesör, Tommiks'in Konyakçý ve Doktor, Mandrake'nin dostu Abdullah, Zagor 'un Çiko ve
Kýzýlmaske'nin yanýndan ayýrmadýðý köpeði Þeytan. Hepsi iyiliksever, hepsi vatansever ve iyi birer
savaþcý. Ýyilerin dostu, kötülerin düþmaný.
Çizgi romanlar, dünyalarýna kadýnlarý fazla sokmak istememiþler.Çizerlerinin erkek olmasýndan
kaynaklanýyor olabilir. Çok azýnda kadýna rastlýyoruz ve tam anlamýyla erkek gözüyle yaratýlmýþ kadýn
kahramanlar bunlar. Hepsi de itaatkar, kurtarýlmayý ya da korunmayý arzulayan, hepsi hanýmefendi ve
tabii ki hepsi de güzel. Conan'daki Pelit ve Mandrake'nin sevgilisi Narda Güzellik Kraliçesi. Conan'da
bir de Reksonya var ve o da en az Pelit kadar güzel ama Kraliçe deðil. Yurtdýþýnda basýlan son
çizimlerde Kýzýlmaske olayý oldukca entellektüel bir boyuta taþýmýþ ve artýk Birleþmiþ Milletlerde
çalýþan Diane isimli bir sevgilisi varmýþ. Karaoðlan'ýn sevgilileri genellikle Bizanslý ve Prenses, ve
tabii ki çok güzel. Kara Murat tam anlamýyla Fatih'in fedaisi olduðundan bu iþlere pek vakit
ayýramýyor. Tommiks'in sevgilisi ise Kulver Kalesi'nin komutaný, Albay Brown'ýn kýzý Suzi. Tommiks
ve Suzi arasýndaki iliþki oldukca duygusal boyutta, okurken aralarýnda bir sevgi olduðunu
anlýyorsunuz ama tek gösterge Suzi 'nin kimselere yapmayýp Tommiks'e elleriyle hazýrladýðý turtalar.
Merak ettiðim konu, Çizgi Romanlardan çok, okuyucusunun, Çizgi Romanlarda yaþadýðý dünyaydý.
Farklý bir gözle bakýyorum artýk Çizgi Roman tutkunlarýna. Hepsinin içinde beslediði maceraperest
ruha. Saygý duyuyorum emeðe saygýlarýna. Anlýyorum artýk, aradýklarýnýn aslýnda kendi çocukluklarý
ve yaþayamadýklarý maceralar olduðunu. Hissediyorum güzele olan sevdalarýný. Ve biliyorum artýk
Tommiks'in soyadýnýn Teksas olmadýðýný.
Özlem Özdemir
[email protected]
Arkadaþýna Öner
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
PASTORAL EFEMER : Zeki Yýldýrým
YAÞAMDA ÝZ BIRAKMAYA DAÝR
Ýspanyol denizciler çizdikleri haritalar üzerine, sevdikleri kadýnlar için aslýnda var olmayan adalar
çizerlermiþ. Gerçekte var olmasalar bile sevgiliye adanan bir adanýn hayali çizgileri bile ne kadar
anlamlýdýr. Kristof Kolomb'un bir seferinde gemide su stoklarýnýn azaldýðý haberini almasýyla, haritaya
bakarak en yakýn görünen adadan su saðlamak için yardýmcýsýný görevlendirmiþtir. Yardýmcýsý gülerek,
böyle bir adanýn aslýnda var olduðunu sanmadýðýný, çünkü kullandýklarý haritanýn bir Ýspanyol denizci
tarafýndan çizilmiþ olabileceði ve bu adanýn da sevgilisine adanmýþ bir ada olduðunu söyleyince gerçek
ortaya çýkmýþtýr. Yaþam denen bu karmaþýk maratonda adanmýþ bir þeylere sahip olmaktan öte,
adanmýþ bir þeyler býrakabilmek, izler býrakabilmek ne kadar anlamlýdýr.
Yaþamak ister ebeveynlerimizin bize sunduklarý bir ödül, ister çile ve sýnav süreci, isterse de
rastlansallýðýn müthiþ geliþimi olsun; bir gün çürümüþ bir patates çuvalý gibi toprak içinde bir çukurda
sonuçlanma gerçeðini her zaman kendi içerisinde taþýmaktadýr. Bu kaçýnýlmaz eþiðine yaklaþtýðýný
bilen insanlarla konuþma þansýný bulabildiyseniz, onlarýn kaç yaþýnda olursa olsun, yaþamýn süresiyle
ilgili serzeniþlerini duymuþsunuzdur. Þairin dediði gibi her ölüm, biraz erkendir; sona yaklaþan insan
için yaþam denen tozlu yol bu kadar mýdýr; her þey bu kadar mý sürecektir; hiçbir þey anlaþýlmamýþtýr.
Hep bu belirsiz ve asla cevabý o an verilemeyecek sorularla hüzünlü ve sonsuz ayrýlýk gerçekleþir.
Yaþamýn akýl ve güzellik yönüyle kendisine çok cömert davranmýþ olan ve inanýlmaz hayat dolu bir
dostum "Abi, mezarlýðýn yanýndan ne zaman geçsem; hep onlar oradalar, orada kalacaklar; bense
buradayým, hep burada kalacaðým diye, düþünmeye çalýþýrým. Ama biliyorum ki kendimi
kandýrýyorum" dediðinde sahiden diye düþünmüþtüm. Zaman zaman büyüklerimizin mezarlarýna
gittiðimde ben de ayný düþündüðümü düþündüm. Ama onlar oralý deðildi hep, ben de hep buralý
olamayacaðým.
Her ne kadar da ebedi gerçek ve yüzü çok soðuk olsa da, yazýmýn konusu ölüm deðildir, aksine
yaþamaya, onu anlamlandýrmaya ve iz býrakmaya dairdir. Yaþam nasýl anlamlý kýlýnýr ve nasýl iz
býrakýlýrýn cevabýný birçok kliþe cevapla, çok geniþ cümlelerle açýklanabilir. Örneðin; çalýþkan bir bilim
adamýyla baþlayabiliriz. Onun iþi ne kadar kolay diye düþünebiliriz. Yaþam ona cömert davranmýþtýr.
Akýllý, çalýþkan, birikimlidir bilim adamý, önümüze ufuklar açar, þapkadan tavþan çýkarýr gibidir. Zaten
þapkasý doludur, aklýna geldikçe bir þeyler çýkarmaktadýr ve izler býrakmaktadýr. Bir ressam için, o
yetenek doðuþtandýr, aklýna geldikçe çizer ve eserler ortaya çýkar, iz býrakýr yaþama. Biz müzisyen
içinde durum paraleledir, ol denmiþtir, olmuþtur, baþlamýþtýr kiþi þakýr þakýr söylemeye ve çalmaya, iz
býrakmaya. Bu taraftan çok kolay ve kalýtsallýkla açýklananlar, gerçeðin ne kadarýný yansýtýr bilmeyiz.
Ýz býrakan bir eserin gizlediði birikimi, emeði, iþgücü ve beklentilerini hiç düþünmeyiz. Bu kadarýný da
belki anlamlý bulabiliriz, onlarýn iz býrakmaya haklarý ve gerekçeleri vardýr diye düþünürüz. Sanki hep
onlar iz býrakmaya memur edilmiþlerdir. Peki diðerleri bu yaþamda ha var, ha yok mudurlar. Yaþam
panosunun hep gerisinde gri bir sulietler, belirsiz gölgeler olarak mý kalmalýdýrlar ? Bu sorularý
çoðaltabiliriz. Ýz býrakanlar ve býrakmayanlar üzerine.
Yaþam, kalýtsal getirilerle desteklenen bir yolda, hemen herkese eþit davranmaya çalýþýr. Yönelme ve
standardý belli oranda çevresel faktörler (yaþanýlan yer, toplum, eðitim vb.) tayin etse de, kesin
sýnýrlayýcý, belirleyici deðildirler. Bunun anlamý bireyin kendi elinde de çok þey bulunduðu
anlamýndadýr. Ýz býrakmayý da bu paralellikte deðerlendirebiliriz. Yaþamda iz býrakanlar, bu özellikleri
yönüyle bizlerden çok önemli bir farklýlýk sergilemez. Farklýlýðý oluþturan, bizlerden farklý olmalarýný
saðlayan yükselmeleri için gösterdikleri çabalar oluþturmaktadýr. Ofisimin yer aldýðý müzik
öðretmenliði bölümü öðrencilerinin yaz kýþ sabahlara dek çalýþmalarý, kalýtsal becerilerin çalýþma ve
tecrübe ile taçlandýrýlmasýný zorunluluðuna iþaret etmektedir. Ayný þekilde resim bölümü, güzel
sanatlar fakültesi öðrencilerinin uzun soluklu çabalarý ayný öngörü içinde deðerlendirilebilir. O halde
býrakýlan her küçücük izin ardýnda çok büyük bir birikim, emek, sabýr vb. bulunmaktadýr. Emeksiz,
anlamsýz kolay izler; karda býrakýlan izler gibi ömürsüzdür. O nedenle izler kalýcý olmalýdýr.
Bütün bunlarý kabul ederek geldiðimizi varsayarak, örneklediðimiz insanlar dýþýnda kalanlarýn
durumlarýný sorgulayalým. Yaþamda tekdüze bir role sahip, genel çizgiler içinde bir yaþam süren
çoðunluk için iz býrakmak, pekte olasý olmayan bir hayal mýdýr?. Hayal deðildir. Çünkü yaþamda gri
fonlarýn sessiz sulietleri olan çoðunluðun yaþama yönelik katkýlarý, iþçi arýlarýn kovandaki etkileri
kadardýr. Ýz býrakmalarý ise namuslu olmak, dürüst olmak ve bu erdemleri hep sürdürerek, toplumun
içebileceði bir çeþmeye dönüþtürmekle gerçekleþebilmektedir. Örneðin Mevlana, Yunus Emre; salt
kendi insanýmýzda deðil tüm dünya insanlarýný kalplerinde inanýlmaz izler taþýmaktadýrlar. Nene
Hatun, Kara Fatma, Gazi Emir, Taptuk Emre, Ýncili Çavuþ, Nasrettin Hoca bu çok uzun listede ilk akla
gelenler. Yalanýn, kandýrmanýn, hilenin hükümranlýðýný sürdürdüðü günümüzde dürüst olmak, namuslu
olmak ne kadar önemli ve gereklidir. Ancak bu erdemlere sahip olup, bunlarý sürdürebilmek çok zorda
olsa da toplumun gönlünde Ýspanyol haritacýlarýn hayali adalarý gibi anlamlý izler býrakmanýn temelini
oluþturmaktadýr. Biliyoruz ki, günümüzde basým iþlerinin kolaylýðý nedeniyle bir çok harita var;
denizler, okyanuslar ise herkes için çizilebilecek onlarca adalarýn yerleþebileceði kadar geniþtir.
Zeki Yýldýrým
[email protected]
Arkadaþýna Öner
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
PITIRCIK : Pýnar Uslu
ANNECÝÐÝME
Sevgili Anneciðim,
Sana söylemek isteyip de bir türlü fýrsat bulamadýðým bu satýrlarý yazmak çok garip geldi önce. Söz,
bütün yazdýklarýmý benden de duyacaksýn.
Üç bebeden sonra, belki de hiç istemeden dünyaya getirdiðin ikizlerden biri olan ben, otuzuma ayak
basmaya hazýrlanýrken, "Ýyi ki beni doðurmuþsun" diyorum. Çünkü senin yürek yarýn da bir can
dünyaya getirdi sayende.
Duygularýmý süslemek bana göre deðil.
HÝSSETTÝKLERÝM HÝSSETTÝKLERÝN OLSUN YETER ANNE!
Çektiðin çilelerin nakýþ gibi iþlendiði yüzünde, sanki hep hüzün var gibi. Verdikçe çoðalan sen; þimdi
yalnýz mýsýn anne?
Seni hep evde koþuþtururken hatýrlýyorum da, oturup keyif yaptýðýn günler çok az olurdu.
Yorgunluðunun farkýnda mýsýn anne?
Kendimden kaçmaya çabaladýkça, hep kendime rastlýyorum.Oysa; sen kendinden bir baþkasý olmayý
hayal bile etmedin ömrünce. Hep içinde ayna olduðunu düþünürdüm ben de.
Saçlarýna ak düþmesini ben istemedim anne! Gözlerin donuk bakýyor. Gençliðindeki gülen bal damlasý
nerede?
Ellerin; yemek yapan, bulaþýk yýkayan, hamur açan, bazen de hýrslanýp bana vuran ellerin... hâlâ
soðuklar deðil mi? Gerçi hiç ýsýtamadýn onlarý ama, dokunduðunda içime sýcak bir þeyler salan
ellerin… Nasýrlandýlar mý anne!
Sesin pek yanýktýr, bilirim. En çok sevdiðin türkü de "Sarý Gelin'dir aslýnda. Hani; "Erzurum Çarþý
Pazar "diye baþlar ya. Tutturdun mu bir ucundan türküleri, deðmeyin gitsin keyfine. Ne oldu? Sustun
be anne!
Zaman midemi bulandýrýyor. Bize hiç acýmýyor sanki. Geceleri aðlardým sýrf bu yüzden. Rüyalarýmda
sen ölmüþ olurdun ve ben bu acýya katlanmaya çalýþýrken þiþmiþ gözlerle uyanýrdým sabaha. Ama sana
bir türlü söyleyemezdim. Kulaklarýn çýnlýyor mu anne!
Komþu kadýnlara inat bir suskunlukla beni hiç övmedin ikindi gezmesi sohbetlerinde. Bilirdin ki senin,
senin kadar inatçý bu kýzýn "adam gibi adam" olacaktý günün birinde.
Üzgünüm anne! Sana süslü sözler edemedim. Yüreðini burktum biraz. Daha, sana dargýn evden
çýktýðým sabahlarda, aklýmýn sende kaldýðýný da söyleyemedim bile. Þimdi de seni yitirme korkusu
düþtü içime.
Ömrünün geri kalanýný can saðlýðý içinde, en çok ta mutlu bir biçimde geçirmeni diliyorum anne.
Yetmez mi söyle; Hadi Hakkýný Helal Et Anne!
Kýzýn Pýnar
(2001'di.)
Pýnar Uslu
[email protected]
Arkadaþýna Öner
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
Kahvecigillerden : Levent Orcan
DÜÞ !!!
Kafam bu þehrin çarþamba pazarý gibi karmakarýþýk , her kafadan bir ses çýkýyor , herkes hayata ait bir
þeyleri satmaya çalýþýyor ! Tüm tezgahlar ayný , kirli sakallý bir çok satýcý , dillerinde ayný heceler ,
dudaklarýnda ince dumanlar , adi tütünler ! Pazara , tezgahlara , kirli dudaklara düþmüþ güzellikler ,
satýlýða çýkarýlmýþ düþler ortasýnda , benlik kavgasýnda insanlar ! Dilenmeye alýþmýþ avuçlardan
süzülen kan ve kokusu , aðlamaklý gözler , olmayacak dualarý peþ peþe sýralayan dudaklar !
Kucaklarýnda kendilerine acýnsýn diye , acýmasýzca duygularý kirletilen çocuklar ! Ýri gözlerinde
gözlerimle çakýþan manasýz bir bakýþ , kirli ellerde þekil bulmuþ bembeyaz , yuvarlak bir çocuk yüzü
kaybolmaya yüz tutmuþ umutlar arasýnda çürük hayatýnýn meyvelerini topluyor ! Tasvirlerin en
koyusunda renk bulan gri bir hayat bizimkisi ! Tüm bu olanlardan sýyrýlmak , satýlýk düþlerin
albenisine kanmamak için nefes almak ! Böyle olmalý hayat ! Ben düþlerimi satýn almadým hiçbir
zaman ! Bizim düþlerimizi kimse düþlemedi þimdiye kadar ! Bu yüzden inanmýyorlar bize , bu yüzden
o pazarlarda , o tezgahlarda ikinci el düþlerin peþindeler !
Kimseye açmadým sýrlarýmý , düþlerimi kimseye söylemedim ! Kimse bilmesin istedim , kimseler
dokunmasýn , kirletmesin ! Bir zamanlar söylemiþtim , kendime yakýn bulduðum düþlerle paylaþmaya
çalýþmýþtým düþüncelerimi ! Oysa onlarýn düþleri de satýlýkmýþ , sýrf benimkileri de bedelsizce almak
için satmýþlar kendilerini ! Sonra da aldýklarý en büyük zafermiþ gibi , yüzlerinde sýrtlan gülüþleriyle
gün bitmeden tezgahlara yetiþmek için koþarak uzaklaþtýlar buralardan ! Belki bir kez daha
kaybetmiþtim bir kez daha yenilmiþtim ama yeni düþlere yol almanýn , yeni yolculuklara çýkmanýn
serüveni bitmek bilmedi hiç bir zaman ! Baþtan baþladým kumdan hayaller yapmaya , o denizi gri
dünyanýn kumsalýnda ! Seni tanýyana kadar bu dünyanýn denizi gri , topraðý siyahtý ! Seninle hayal
kurmak daha da kolaylaþtý ! Kumsala teninin , denize gözlerinin rengini verdim ! Dünyamý , hayatýmý
seninle renklendirdim ! Þimdi senden vazgeçmemi , düþlerimi bir kez daha satmamý isteme benden !
Kendini alýrsan , inan bende bir þey kalmayacak , çünkü her þeyim sensin artýk ! Býrak inanmasýnlar
bize , býrak inanmasýnlar düþlerimize , kendimizi , sevgimizi kimseye kabul ettirmek , inandýrmak
zorunda deðiliz ! Sadece sana ve senin inancýna ihtiyacým var ! Sen bana , ben sana inandýktan sonra
bu düþler gerçek olacak !!!
Levent Orcan
[email protected]
Arkadaþýna Öner
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
Arap olayým ben de kahveciyim... : Beyhan Duffey
Teneke Mahallesinin Benli Hicran'ý
1978 yýlýnýn soðuk bir günü yanaðýnda küçük bir benle doðdu Hicran. Anasý dedi ki ; öyle bir ayaz
vardý, öyle soðuk oldu ki, aç kurtlar indi Yamanlar daðýndan. Ýþte sen o zemheride doðdun. Ama
bilemem benli Hicraným Allah'ýmýn hangi günü doðdun. O doðunca babasý sevinmedi. Er kiþilere " kýz
olmuþ " dedi ve kahveye kaðýt oynamaya gitti. Bundan iþte gidip bir kafa kaðýdý da almadý Hicran a.
Hicran has Ýzmir kýzý. Örnekköy Mahallesi nin gigepi. Örnekköy bir sigara igimlipi uzak Karþýyaka
dan. Ama anasý Hicran ý hig yanýna almadý, bohgasýný kaptýpý gibi, yalnýz düþtü Karþýyaka yollarýna.
Hicran kendinden üg yaþ kügük erkek kardeþine bakar oldu. Ona analýk etti gocuk yaþýnda. Elleri
soðuktan yarým yarým oldu. Yine de boyundan büyük helkilerle su taþýdý sokak geþmesinden. Su taþýdý
da kardeþinin boklu donlarýný arap sabunuyla sakýz gibi etti. Konu komþu hep parmak ýsýrdý onun
hamaratlýðýna.
Bir gün mahalleye bir çeþit adamlar geldi. Bu adamlar ne babasýna ne de komþudan adamlara
benziyordu. Güzel giyimliydiler. Ellerinde çeþitli aletler, kaðýtlar, kalemler Hicran da komþularla bir
olup kapýlarýnýn önünde dikildi baktý bu kelli-felli adamlara. Adamlar topraða ellediler. Kafa salladýlar.
Yamanlar Daðý'ný elleriyle göstererek uzak ettiler. Yerlere uzun uzun metreler koyup, kaðýtlarýna yazý
yazdýlar. Çeþmede ellerini yýkadýlar. " Pistir " diye içmediler. Hicran'ý ve komþularýný hiç görmediler.
Onlardan yana hiç bakmadýlar. Sonra da çekip gittiler. Onlar gidince herkes kafa sallayarak,
homurdanarak tenekeden evine girdi. Kimse kimseye bir þey demedi ama Hicran bu adamlarý hep
merak etti. Niye geldiler ki, diye kendi kendine sordu.
Mahallelerine canavarlar gibi büyük makineler geldi. Anasýnýn çorba kepçesi gibi kepçeye benzedi
içlerinden biri. Öbürü de týrrr týrrr týrrrr diye topraðý deldi. Kamyon dedikleri kum, tuðla, çimento
taþýdý. Küçük küçük yapýlar yapmaya baþladýlar. Çabuk çabuk. Hepsine beyaz kireç vurdular.
Kapýlarýna da birer kilit asýp gittiler.
Hicran bir sabah, daha gün doðmadan uyandý. Naylonla kaplý penceresinden dýþarýya baktý. Bir sürü
karartý gördü. Adam, kadýn, çoluk, çocuk sýrtlanmýþ yükünü, kabýný kaçaðýný bu beyaz kireçli evlere
girdi. Gün aðarýnca kalkýp kapýlarýnýn önünü süpürdü Hicran. Komþularý da. Ortalýðý toz-duman
kapladý. Kadýnlar fýsýldaþtý ama kimse bilemedi gelenleri.
Mehtap abla davullu zurnalý evlendi. Adamlar havaya silah sýktý. Yetiþkin kýzlar yüzlerini boyadý
göbek dansý etti. Hicran da çok oynadý. Baþka çocuklarla birlik olup beyaz badanalý evlerden birinin
penceresine taþ atýp kaçtý. Sarý kafalý bir kadýn pencereyi açýp " pis çingene piçleri " dedi. " Çingene
piçi " ne demek diye Hicran anasýna sordu. Anasý da sarý kafalý kadýnýn evinin vnünde durup avaz avaz
baðýrdý. Kapýlarýný yumrukladý, öfkeden kudurdu. " Daðdan gelmiþ baðdakini kovuyor " dedi. "
Çingene sana benzer bitli karý " dedi. " Alýrým donumun içine, görürsün dünya kaç bucak " dedi.
Herkes anasýna alkýþ tuttu. Sarý kafalý kadýn da korkusundan bir daha hiç görünmedi.
Hicran, badanalý evlerin önlerinde lastik oynayan kýzlar gördü. Saçlarý sarý, iki örgülü. Kýrmýzýdan da
bir entari. Yanýna gidip kýzýn elbisesine elledi. " Ne güzelmiþ. Kedi gibi de yumuþak ". " Kadifeden "
dedi kýz. Hicran anlamadý ama kafa sallayýp " hýýý " dedi. Adým " Tülin " dedi. " Nereden geldin ? ". "
Bulgaristan dan ". " Ben bir tek Karþýyaka'yý duydum ama hiç gitmedim. Oradan da uzak mý ? " "
Biraz ". Kardeþine bakmaz oldu Hicran. Kaçýp Kaçýp Tülin'e gitti. Bahgelerinde gizliden gizliye çaput
bebeklerle oynadýlar. Gazoz kapaklarýndan tencere tabak yaptýlar. Küçük bez parçalarýný kilim niyetine
yerlere serdiler. Hayali sinilerde yemek yediler. Çocuk baktýlar. Kocalarýný çekiþtirdiler. Hicran,
akþam eve dönen anasýndan hep dayak yedi ama yine de söylemedi Tülin le kendi hayal evlerinin
düzenini. Tülin " ben okula gidicem " dedi. Hicran gok üzüldü. " Gelmeyecek misin bir daha " dedi.
Tülin güldü. " Yok öyle deðil " dedi. Hicran'a okul ne demek anlattý. Hicran da okula gitmek istedi.
Anasýna yalvardý. Anasý onu bir güzel dövdü. Yine de susmadý. Yalvardý. Anasý baktý olmayacak,
babasýna söyledi. Babasý da bir güzel dayak attý Hicran'a. Hicran dayak arsýzý oldu tutturdu, " okul da
okul " diye. Günlerce yemeden içmeden kesildi, hasta düþtü. Anasý bohçaya gidemedi. Yalvar yakar
oldu kýzýna ama benli Hicranýna bir türlü söz geçiremedi. Gidip kocasýna yalvardý. "Kýz derdinden
ölecek " dedi. Babasý " ölsün " dedi ama yüreði elvermedi gidip kafakaðýdý çýkardý Hicran'a. Memur
sordu, " Ne zaman dopdu ? ", " 78 de ama bilemem hangi ay. Kýþtý, çok soðuk vardý ". " O zaman 1
Ocak yazalým düz hesap olsun ". " Olsun ". 1 Ocak 1978 Ýzmir doðumlu, ana adý Meryem, baba adý
Tacettin olan Hicran artýk okula baþladý Hicran her þeyi okudu. Babasýnýn kesekaðýdý yapýp bakkala
satmak igin eve getirdiði gazeteleri okudu. Tutkal niyetine kullanýlan cývýk hamurlar vnünde kurudu,
Hicran dayak yedi. Kapý numaralarýný bildi. Mahalle adlarýný okudu. Defteri kalemi hiç olmadý.
Öpretmeni bir iki verdi ama sonra vermez oldu. Saðda solda eþyalarýný kaybeden sýnýf arkadaþlarý,
ailelerinden korkularýna " Hicran çaldý " dediler. Onlar kurtuldu, Hicran önce öðretmeninden sonra da
müdürden bir güzel dayak yedi. Babasý ertesi gün okula gitti. Müdür " Bu çocuk okumaz. Alýn bunu
okuldan boþuna baþýmýz aðrýmasýn " dedi. Babasý kolundan tuttuðu gibi eve getirdi Hicran'ý. Ýlkokul 2
terk Hicran o günden sonra bir daha okul yüzü görmedi. Ama evcilik oynadýðý kilerde Tülin ona hep
hikayeler okudu. O hikayelerde anka kuþlarýna binip kaf daðýnýn arkalarýna gitti. Taa ki, anasý gelip de
onlarý yakalayýp Hicran'a bir temiz sopa çekinceye kadar. Hicran Karþýyaka'nýn yolunu artýk iyi
belledi. Siyah önlük, beyaz kurdele, beyaz yakalý gocuklarýn teneffüslerde oradan oraya koþmalarýný
izledi. Ýstiklal Marþý söylendiði zamanlar o da hazýrola geçti. " Andýmýz "ý ezbere bildi. Aðzýnda sakýz,
gözünde yaþ gelene geçene gül satmaya uðraþtý. Para getirmiyor diye babasýndan yine dayak yedi.
Anasý ona güzel diller belletti. Þalvarýna soktuðu küçük bezden çýkýnýna demir para, bakla, nohut,
nazar boncuðu koydu deniz kenarýnda fal açtý. Genç oðlanlar, askerler, kollarýna taktýklarý yeniyetme
kýzlara fal baktýrdýlar. " Kýsmetin var " dedirttiler. Hicran bu dilleri iyi belledi. " Amaaan ceylan gözlü
kýz, gel de bir falýna bakayým kýsmetini söyleyeyim Kýzlar omuz silkip gittiler. Hay senin ceylan
gözüne sýçayým dedi. Yanaðý benli, aðzý çengel sakýzlý Hicran sosyete Karþýyaka sýnýn, Bostanlýsýnýn
yalý falcýsý oldu. Kendi büyüdükçe yanaðýndaki ben de büyüyen benli Hicran ýn gönlüne ateþler düþtü.
Ýçine birþeyler olmaya baþladý. Kendi kendine ellerini orasýna burasýna sürterek " ahh..lar, ohh lar "
çekti. Babasý onu gördü. Kýzýnýn baþýna çöktü. Hicran anasýna " gebeyim " dedi. Önce anasýndan sonra
da babasýndan bir güzel dayak yedi. Babasý onu duvardan duvara çaldý. Hicran'ýn bacaklarý arasýndan
kan geldi. Günlerce yatakta baygýn yattý. Anasý kýzdý da bir tas çorba vermedi. Çok geçmedi Hicran
düzeldi, olaný biteni de herkes unuttu.
Çocukluk arkadaþý Tülin'e anlattý. Yemin verdirdi. " Kimseye söylemeyesin , ölümü gör " dedi. Tülin
söz verdi. Ondan aldýðý Beyaz Dizi leri, renkli film, sinema dergilerini herkeslerden saklý gizli okudu.
Saçlarý yüzleri boyalý artistler gördü. Yanaðýnda ben olan artisti kendine benzetti. Heladaki sýrý
dökülmüþ kýrýk aynada hep kendine baktý. Beðendi. Düþler kurdu. Güzel arabalara bindi. Zengin
evlerde oturdu. Lokantalarda kýymalý pide yedi. Kürkler, kýrmýzý kadifeden elbiseler, yüksek ökgeli
iskarpinler giydi.
Tülin üniversiteyi kazanýp baþka bir þehre gideceðini söyledi. Hicran'a ucunda miniminnacýk bir fil
olan lastikten bir kolye hediye etti. " Beni unutma " dedi. Ayný gün o da evden kaçmak için kararýný
verdi. Herkesin uyuduðunu sandýðý bir vakit, eþyalarýný koyduðu naylon torbasýný da alarak,
ayaklarýnýn ucunda yürüyerek teneke evlerinden gýktý. Anasýnýn gözü açýktý ama hiç ses etmedi.
Ýçinden " yolun agýk olsun inþaallah " dedi. Hicran Karþýyaka ya vardý. Kendini durakta bekleyen
dolmuþa bindi. Adam da ayý gibi onun üstüne bindi. Hicran hiç ses etmedi. Az sonra adamýn söz
verdiði gibi Basmane ye geldiler. " Adamlar yarýn gelip seni bu otelden alacaklar " deyip gitti þoför.
Oteldeki adam Hicran ýn elindeki torbayý alýp, býyýklarýný da burarak odasýna kadar çýkardý onu. Hicran
ne kadar aðladý sýzladýysa da adam iki tokat atýp suratýna " kahpe " dedi. Ertesi sabah gençten bir adam
gelip Hicran'ý otelden aldý. Yýldýz Gazinosunun içi ýþýktan pýrýl pýrýldý. Hicran'ýn gözü kamaþtý. Sonra
sonra baktý ki kendi gibi kýzlar, masalarda adamlar Ýçi biraz rahat etti. Adam onu bir masaya oturttu,
garson hemen þiþe getirdi. Bardaklara doldurdu. Hicran " içemem " dedi. Adam " alýþýrsýn " dedi.
Hicran alýþtý. Hem de bir numaralý konsomatristi oldu Yýldýz Gazinosu nun. Müþteriler adýyla arar
oldular onu. Patron bu iþe çok sevindi. Hicran ýn yüzde onluk hakkýný yüzde onbeþ yaptý. Öbür kýzlar
kýskandý, hýr çýkardý. Hicran kahkaha atýp saçlarýný savurdu. Bir gün babasý geldi Hicran'ýn. Hicran
bozuldu. Babasý masaya oturttu. Hicran " içmem " dedi. Ýçmedi, baðýrdý çaðýrdý. Patron ses etmedi.
Babasý bozuldu. " Para vereceksin " dedi. Hicran verdi. Babasý hergün gelir oldu Hicran daha fazla
dayanamadý ve topladý pýlýsýný pýrtýsýný, Ýstanbul a gitti.
Hicran has be has Ýzmir kýzý. Mürekkep yalamýþlýðý da var. Feleðin çemberinden de kýrk kere
geçmiþliði. Artýk toy Hicran deðil. Ýstediyse oldu istemediyse olmadý. Tuzaða gelmedi. Kararlarýný
kendi verdi. Zaman zaman helal süt emmemiþ dürzülerin eline düþtüyse de çok önemsemedi. " Hayat "
deyip geçti. Tepebaþý nýn, Tarlabaþý nýn, Beyoðlu nun arka sokaklarýndaki ucuz barlarý kendine
mesken etti. Bir de dost hayatý. Adam esrarkeþ çýktý. Kollarýna jilet attý. " Beni býrakýrsan yaþayamam "
dedi. Esrar parasý için Hicran'ý eþek sudan gelinceye kadar dövdüðü de oldu. .
Adam " gel bu gece birlikte çekelim " dedi. Hicran ses etmedi. Bugün iþe de gitmedi. " Yýlbaþýný
baþbaþa kutlayalým " dedi. Hem içer de sýzar. Adam sýzmadý. Ýçti, içtikge de kudurdu. Hicran ýn üstüne
yürüdü. " Orospu " dedi. " Sen de pezevenksin, godoþ ". Kavgaya tutuþtular. Sesleri dýþarýlara taþtý. "
Ölürüm, öldürürüm " dediler. Hicran eski toy Hicran deðil. Çýkardý sustalýsýný salladý adamýn bacaðýna.
Boðuþtular. Bir o kaptý sustalýyý, bir adam .
Konu komþu þikayet etti. " Dostu var. Adam esrarkeþ, kadýn da genelevde çalýþýyor " dediler. Polis
geldi. Kimse kapýyý açmadý. Tahta kapýyý tekmelerle kýrdýlar. Biri kadýn biri erkek iki ceset gördüler
orta yerde. Kanlarý göl olmuþ birbirine karýþmýþ. Ambulans geldi. Doktor " ölmüþ bunlar " dedi. Adli
Tip doktoru Tülin yanaðýndaki benden ve boynundaki plastiðin ucunda sallanan filden tanýdý Hicran'ý.
Kafakaðýdýnda 1 Ocak 1978 doðumlu, Tacettin'den olma Meryem'den Ýzmir de doðma Hicran'ýn ölüm
tarihi beyaz kaðýtlara þöyle yazýldý ; 1 Ocak 2003 Tarlabaþý / Ýstanbul.
Beyhan DUFFEY - Cidde / Suudi Arabistan
[email protected]
Arkadaþýna Öner
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
Café d'Istanbul par Mustafa Serdar Korucu
Merhaba,
Bugün sizlerle Fransa'nýn dünya müzik piyasasýnda hala en çok satan kadýn olma unvanýný elinde
bulunduran, hüzünlü sesiyle dinleyenlerini etkileyen Patricia Kaas'ýn son albümü "Sexe Fort"u,
ardýndan "Son Öpücük"ün (L'ultimo Bacio) yönetmeni Gabriele Muccino'dan yine kiþilikler ve
duygular üzerine bir filmi "Beni Unutma"yý ve son olarak biricik editörümüz Cem'in düzenlediði "Sen
Bana, Ben Sana" kampanyasý aracýlýðýyla sevgili Fatma Sönmez'den bana gelen, bir solukta okuduðum
"Akdeniz'de Bir Doðu"yu paylaþacaðým.
Keyifle dinlemenizi, izlemenizi ve okumanýzý dilerim.
SEXE FORT / PATRICIA KAAS :
Yüksek oktavlý zor bulunur ses rengi ve hüzünlü yüzü ile bizi
sonbaharýn burukluðuna götüren, þarkýlarýyla da bunu pekiþtiren
Patricia Kaas, bambaþka bir tarz ile karþýmýzda. Hayranlarýnýn hiç
beklemediði bir þekilde karþýlarýna çýkan Fransýz sanatçý, son
olarak geçtiðimiz yýl "Piano Bar" ile klasik olmuþ Fransýz
chansonlarýnýn Ýngilizce versiyonlarý ile fýrtýna gibi esmiþti. Her ne
kadar ben ünlü chansonlarýn orijinal hallerini daha çok seviyorsam
(hatta alýþtýysam) da Kaas'ýn sesinden bu þarkýlarý dinlemek bir
baþka zevkti.
Müzik piyasasýnda daha çok romantik aþk þarkýlarýyla beðeni kazanan Kaas, kadýnsý yönünü biraz
daha öne çýkartýyor son albümüyle. Tabii ki feminist kimliðini de koruyor bir yandan. Ýngilizce'de ve
Fransýzca'da "sex"in iki anlamý olduðu için Kaas'ýn son albümü "Sexe Fort"un Türkçe'deki karþýlýðý
"Güçlü Seks" veya "Güçlü Cinsiyet".
Paris'teki küçük tavernalarda yýllarca þarkýcýlýk yaptýktan sonra zirveye ulaþan Kaas, müzik kariyerinin
15. yýlýnda bu güzel albümüyle devam ediyor yolculuðuna. Sesinin her tonunu dinleyenlerine sonuna
kadar sunan sanatçý, klasik Fransýz tarzýndan blues ve rock'a geçiþler yaparak albümüne çok farklý
tatlar ekliyor. 37 yaþýndaki Kaas, yaþýnýn getirdiði olgunluðu ve yaþanmýþlýklarý da gözler önüne
seriyor.
Fransa'nýn uluslararasý alanda en çok satan kadýn þarkýcýsý unvanýný senelerdir kimselere kaptýrmayan
Patricia Kaas'ýn albümünde, Pascal Obispo, Jean-Jacques Goldman, Patrick Fiori, Franscis Cabrel,
Renaud ve David Monet gibi Fransýz müziðinin önemli erkek müzisyenlerinin imzasý bulunuyor.
Kaas'ýn yeni albümünün ilk single'ý ise albümün çýkýþ parçasý olan "Ou sont les hommes?"a yapýldý.
Birbirinden güzel parçalarýn bulunduðu "Sexe Fort" mutlaka dinlenilmeli.
BENÝ UNUTMA (RÝCORDATÝ DÝ ME) :
Her insanýn hayatýnda bastýrmak zorunda kaldýðý, hatta
unutmaya çalýþtýðý pekçok tutkusu pekçok hayali vardýr ve
farklý nedenlerden ötürü bunlara ara verir. Ancak ya bir gün
zincir vurduðumuz bu arzular serbest kalýrsa neler olur? Ýþte
bu sorunun üzerine gidiyor "Beni Unutma". Hem de bir
ailenin bütün bireyleriyle birlikte.
Hepsi þu anda olduklarýndan çok daha baþka birisi olmak
istiyorlardý. Giulia baþarýlý bir aktris, Carlo ise romantik bir
yazar. Ancak zaman herþeyi sildiði gibi bu çiftin de
hayallerini süpürdü. Giulia bir lisede öðretmen oldu; Carlo ise
finans þirkeinde çalýþmaya baþladý. Þimdiyse çiftin
olgunlaþmaya baþlayan iki çocuðu var. 19 yaþýndaki Paolo ve
18 yaþlarýndaki Valentina. Paolo, kimlik arayýþýna devam
etmektedir ve yaþý gereði kafasý çok karýþýktýr. Valentina ise
televizyonun dýþarýdan görünen renkli yüzüne kendini kaptýrmýþ durumda olan ve bu hayaline ulaþmak
için baþlamasý gereken yerin "show girl"lük olduðuna kendini inandýrmýþ hýrslý bir genç kýzdýr.
Valentina'nýn hýrsý bu konuda ona herþeyi yaptýrabilecek düzeydedir. Onun bu arzusu ailenin diðer
birylerinin de tutkularýný bir bir ortaya çýkartmaya baþlar. Guilia, tiyatrodaki yönetmenine aþýk olmaya
baþlayarak kendini tutkusunun esiri yaparken Carlo da lise arkadaþlarý ile olan buluþmasýnda gençlik
aþký Alessia ile karþýlaþýr. Alessia hala çok güzel bir kadýndýr ve genç adam da kendini arzularýna
býrakýr. Yasak bir iliþki baþlamýþtýr ancak enteresandýr ki bu iliþki Carlo'nun kendine olan güvenini
kendine getirecektir. Fakat aile içinde hissedilir bir gerginlik de dolanmaktadýr...
Ýtalyan yönetmen Gabriele Muccino bir önceki filmi "Son Öpücük" (L'Ultimo Bacio) gibi yine
insanlarýn önemli noktalarýna deðiniyor. "Son Öpücük"te insanlarýn belirli bir dönemdeki umutsuzca
çýkýþ yolu arayýþlarýný konu alan yönetmen, son filminde ise bütün bir ailenin tutku ve hayallerini
merkez alýyor. Burada özellikle dikkat edilmesi gereken bence en önemli nokta kurum olarak ailenin
hayallere bir sýnýr getirmesi ile tutkularýn sýnýrsýzlýðý arasýnda yaþanan paradoks.
Ýtalyan, Fransýz, Ýngiliz ortak yapýmý olan "Beni Unutma"nýn baþrollerini "Carlo" ile Fabrizio
Bentivoglio, "Giulia" ile Laura Morante ve "Alessia" ile ünlü oyuncu Monica Bellucci paylaþýyor.
Baþrollerde gözükmesine karþýn Bellucci'nin filmde çok fazla yer almamasý ise dikkat çeken bir baþka
konu.
Senaryosunu yönetmen Gabriele Muccino'nun Heidrun Schleef ile yazdýðý "Beni Unutma" 2000'li
yýllarýn Ýtalyan Sinemasý çizgisinde olan özellikle "Son Öpücük"ü beðenenlerin mutlaka gitmeleri
gereken bir film.
AKDENÝZ'DE BÝR DOÐU / EYÜP ÖZVEREN :
Sýnýrlarýn günümüzdeki kadar sert çizilmediði, vizeyle pasaportla
tanýþmamýþ olan insanlarýn rahatlýkla heryerde ticaret yapabildiði,
Ýkinci Dünya Savaþý'yla tamamen deðiþecek olan bir dünyaya,
ondokuzuncu yüzyýl dünyasýna gidiyoruz. Küreselleþmenin
yoðunlaþtýðý günümüzden baktýðýmýzda belki de ondokuzuncu yüzyýl,
yirminciyüzyýla nazaran bize daha yakýn diye düþünebiliyor insan bu
kitabý okudukça. Çünkü bir açýdan baktýðýmýzda, küreselleþme de bize
sýnýrlarla yaþamadýðýmýz günleri sunmaya çalýþmýyor mu?
"Akdeniz'de Bir Doðu"da kervan ticareti ile yalnýzca mallarýn deðil,
hikayelerin de satýldýðýný, iki farklý kültürün, rasyonalizmin zirvesinde
olan Avrupa ile mistik Asya'nýn kaynaþtýðý ve bir olduðu Akdeniz'i,
gözler önüne seriyor. Tabii ki bu ortamý da dönemin en çok gezen ve
herkesle iliþkisi olan tüccarlar aracýlýðýyla hatta onlarýn gözünden
bizlere anlatýyor yazar. Ýlginç anektodlar ile bizlere müthiþ bir tarih tablosu ortaya koyan ve Doðu'nun
el deðmemiþ hazinelerini gösteren "Akdeniz'de Bir Doðu", dönemin Osmanlý Sultaný, Akdeniz'in
yaklaþýk yarýsýný hakimiyeti altýnda bulunduran Abdülhamit'ten Ýngiliz ve Fransýz gezginlere kadar
pekçok kiþiliði ele alýyor. Okunmasý çok keyifli olan kitap, tarih meraklýlarýnýn ellerinden
düþürmeyecekleri nitelikte.
http://www.kahvemolasi.com/cafe.asp
[email protected]
Arkadaþýna Öner
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
2004 ÖZEL - YAY ve OÐLAK
Ailenizin Yýldýz Falcýsý : Nurettin Özdemir
YAY (23 Kasým-20 Aralýk)
( Bulutlu Havalar - Hayallerle Yaþamlar- Metodik Yaþamlara Geçiþler)
Sevgili yaylar yeni yýlýnýz sizlere ilaç gibi gelecek.. Yine de bunu açýkca
söylemeliyim kullanýmlar da aþýrýlýklara kaçmayýn sakýn. 2004 yýlý tüm yay
sakinlerine muazzam yaþam dersleri verecek. Öylesine karmakarýþýk duygular
içinde olacaksýnýz ki, nasýl desem, bazen dünyalarý kucaklamak herkes ile
tanýþmak, dost olmak isteyeceksiniz. Bazen de sevdiklerinizin sizleri boðucu
iliþkilere mahkum ettiklerini düþünecek dünyalara savaþlarý ilan edivereceksiniz…
Burçlar içinde en fazla med cezirleri yaþayacak olan siz yaylar yeni yýlýnýz da kendinize kesinlikle
hakim olmalýsýnýz. Geçmiþteki hatalarýnýzý unutmadan bu sene olasý taþkýnlýklara mahal
vermemelisiniz. Nisan ayýndan baþlamak üzere aðustos sonuna kadar sevgililerinizle iliþkileriniz hep
býçak sýrtýnda olacaklar. Sizlerde maþallah sabit fikirlerinizden hiç ödün vermemeye yeminli
olacaksýnýz.. Eh bu þartlar da tanrý saðlýk versin demekten baþka ne kalýr falcýnýza.. Bana kalýrsa gönül
baðlarý ile ilgili hiçbir kesin karar almamaya gayret edin, hüsranlarda boðulmanýz iþten bile deðil
inanýn.. Seraplarla dolu hayatlarý boþverin artýk yaylar.. 2005 yýlýnda bambaþka yaþamlara merhaba
diyeceksiniz.. Ekim ayýnda iliþkilerinizde daha bir aðýrbaþlý olacak kendinize çeki düzen vereceksiniz..
Jüpiter'in sizlere vereceði enerjileri mutlaka olumlu yönlerde kullanýn yaylar. Aþýrý iyimserlikler ile
herþeyin üstünden rahatlýkla gelebileceðinizi düþünerek hatalara düþmeyin. Ekim ayýna kadar
gezegenler kafalarýnýzý karýþtýracaklar bu kesin. Evet ekim ayýndan itibaren nihayet planlarýnýzý
gerçekleþtirme yolunda ilerlemelere baþlýyacaksýnýz. Nisan ayý özellikle yorucu günlerle dolu
geçebilecek hatta eylül ayýna çok dikkat edin. Uzun vadeli projelere aðýrlýk verin ve kesinlikle
ayaklarýnýz yerlere saðlam bassýnlar. Aðustos ayýnda önemli bir karar almadan önce uzun uzun
düþünün. Alçakgönüllü olmaya gayret gösterin yaylar 2005 yýlýnda isteklerinize ulaþabilmeniz daha
kolay olacaktýr..
OÐLAK (21 Aralýk-19 Ocak)
( Olumlu rüzgarlar - Projelerde baþarýlar - Diplomasi ile dolu iliþkiler)
Sevgili oðlaklar ne güzel bir seneniz varmýþ sizi öyle !! Jüpiter sizlere
dinamiklikleri, þanslarý getirecek, Uranüs gerekli deðiþiklikleri yaptýracak, Mars
gezegeni ise sizleri ön safhalara sürükleyerek yeni yýlýnýzýn kýsmetlerle ve baþarýlar
ile dolu dolu olmasýný saðlayacaklar.. 2003 yýlýnda emellerinizi sadece düþündünüz
yeni yýlýnýz da ise onlarý gerçekleþtirmeye müthiþ kararlý olacaksýnýz.. Sanki bütün
gezegenler VIP salonunda dizilmiþler, sizlere eþlik edecekler daha ne
isteyebilirsiniz semalardan oðlaklar.. Ama unutmayýn üstünüze düþen görevlerde muazzam canlarým..
Satürn gezegeni bazýlarýnýzýn gönüllerinin ateþli hallerini söndürmeye bayaðý kararlý yinede bunu
unutmayýn. Size düþen görevler ise ataða geçerek gerekli kararlarý almak ve bundan sonra arkanýza
bakmadan ilerlemek olmalý 2004 yýlýnda.. Unutmayýn yine üstüne basarak söylüyorum Satürn'ün geçiþi
sýrasýnda artýk hiçbirþey eskisi gibi olmayacak. Kararlar elbette sizlere ait oðlaklar ama ne olur iyice
düþünün.. Aslýnda sabýrlý insanlarsýnýz oðlaklar ama býktýnýz iyice bu yavaþ yavaþ ilerleyen iþlerden,
iliþkilerden, projelerden.. Mart ayý baþýndan itibaren þaha kalkýyorsunuz. Mayýs ayýnda Jüpiter'in size
kesinlikle arka çýkmasý ile kendinizi bir baþka kuvvetli hissedeceksiniz.. Mayýs ayý ile eylül ayý
arasýnda ise en olmadýk projeleri düþünebilir hatta kendiniz bile þaþýrabilirsiniz karþýlaþacaðýnýz
sükselere.. Senenin geri kalan üç aylarýnda artýk iþleri aðýrdan alabilir geride býraktýðýnýz zaman
içerisinde katettiðiniz yollarý keyifle yaþayabilirsiniz.. Bundan sonrasý sizin isteklerinize kalmýþ olacak
ve inanýn haziran ayýndan sonra kanatlanacaksýnýz. 2004 senesini olumlu kullanýrsanýz kendinizle
gurur duyarak yeni yaþamlara merhabalarý yaþamanýz iþten bile deðil oðlaklar. Herþey sizin için
yeterki cüretlenin. Yýldýzlar tarafýndan ýþýnlanýyorsunuz..
Nurettin Özdemir
[email protected]
Arkadaþýna Öner
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
Milenyumun Mandalý : Sait Haþmetoðlu
Editör'den Önemli Not:Sevgili Sait Haþmetoðlu'nun e-romaný görsel öðelerle süslendiðinden,
aþaðýdaki adresten tek týklamayla zevkle okuyabilirsiniz. Üþenmeyin... Týklayýn... Ayrýca bugünden
itibaren duygu ve görüþlerinizi yorum olarak yazabilirsiniz.
http://www.kahvemolasi.com/xfiles/mandal_1.asp
Devamý yok. BÝTTÝ
[email protected]
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
Dost Meclisi
Kahve Molasý, siz sevgili kahvecilerden gelen yazýlarla hayat bulmaktadýr.
Her kahveci ayný zamanda bir yazar adayýdýr. Yolladýðýnýz her özgün yazý
deðerlendirilecektir.
Kahve Molasý bugün 4.011 kahveciye doðru yola çýkmýþtýr.
Yukarý
Tadýmlýk Þiirler
SERSERÝ
Koþ senin artýk bütün bu yollar
Savur saçlarýný rüzgarlar boyu
Daðýlsýn gülüþün gecenin sesinde
Meltem ol,
yaðmur ol
Baharlar boyu salýn gözlerimde
Ama unutma
Yýllar geçse de üzerinden
Sevdan saklý bir sýzýdýr ellerimde...
Benden öðrendiðin ne varsa aþka dair
Býrak avuçlarýna fakir çocuklarýn
Al götür saçlarýnla
bahardan
kýþtan
Ve yüreðimden yana ne varsa koynunda
Býrak avuçlarýna öksüz kuþlarýn
Gözleri görmez olsun süzülen yaþtan...
Her bahar dal veren çiçekler gibi
Her bahar yeniden doður umudu
Savur gönlüne
Rüzgar ol sonra savur kendini
Karýþsýn küllerim senin küllerine
Ve çaðýr gecenin koynunda kalýrsan bir gün
Çaðýr ben yanarým
Bensiz geçen günlerine...
Bu hüzün her gece benim yoldaþým
Bilmem hangi mezar anlatýr halimi
Bilmem hangi yaralý þiir
Vursam da sensizliðin voltasýna kendimi
Dökülür hatýran dallardan
Sonra çalar götürür bir yalan bedenimi
Sensiz saklandýðým bu odalardan
Koþ senin artýk bu yollar
Savur saçlarýný rüzgarlar boyu
Aþk ol,
sevda ol,
yalan ol
Zemherinin ayazýyla yansa da yüzün
Sen gülüþler boyunca hep bahar ol
Ýster yaðmur yaðsýn isterse kar
Yine de unutma gül yüzlüm
Bu kentte seni hala deliler gibi seven
bir serseri var...
Ali Haydar Timisi
Yukarý
Biraz Gülümseyin
Týpkýsýnýn aynýlarý!..
Yukarý
Ýþe Yarar Kýsayollar - Þef garson: Akýn Ceylan
http://www.infonegocio.com/xeron/bruno/yesno.swf
Trafikte nasýl davranýlacaðý konusu hep sorun olmuþtur. Aslýnda Türkiyede kanunlar tartýþmaya yer
vermeyecek kadar net kurallar koyduðu için, bize düþen sadece bu kurallara uymaktýr diyorum. Bu
animasyon sayesinde, trafik kurallarýna uyarsanýz baþýnýza neler gelebileceði konusunda fikir
edinebilirsiz.
http://www.katpatuka.org/tr/index.shtml
...Katpatuka Hellen aðzýnda Kappadokia edilmiþ adýn, Med'lerce kullanýlan ve Pers'lerce de aynen
alýnan biçimi, Herzfeld'e göre, sonundaki -uka, Ermeni dilinde halk adý, ulus adý türetmek için
kullanýlan ukh'un Med aðzýna uydurulmuþ biçimi dir; Med'ler bu bölgeyi IÖ 585'de kendi ülkelerine
katmýþ ve onu, Ermeni dilinde taþýdýðý adý (Kat-paduk) benimseyerek adlandýrmýþlardý...
http://worldzonepro.com/webdude/kozo.html
Edi saðolsun, bizim VADAAAAAAA'nýn dayýsýna benzettiði hippo'cuðun baþrolde oynadýðý hoþ bir
reklam filmi. Ýyi eðlenceler.
http://www.denizce.com/mutlulukdersi.asp
...Eþimle birlikte önünden geçtiðimiz büyük bir alýþveriþ merkezinin vitrinindeki "Boþaltýyoruz"
yazýsýný görünce, eþimi unuttum kendimi merkezin spor eþyalar bölümüne atýverdim birden. Eþim
arkamdan her zamanki "huysuz koca" tavrýyla seslendi: "Hiçbir þeye gereksinimimiz yok ki" dedi...
[email protected]
Yukarý
Damak tadýnýza uygun kahveler
BrowseTo v1.0 [43k] W9x/2k/XP FREE
http://www.straightnochaser.org/goodies/aboutbrowseto.html
Bir metin içerisinde herhangibir þekilde geçen bir iþlemez linki iþler haline getirebildiðiniz bir mini
program. Metni seçip sað tuþa týklamak dilediðiniz linke sýçramanýz için yeterli oluyor.
Yukarý
http://kahvemolasi.com/sayilar/20040107.asp
ISSN: 1303-8923
7 Ocak 2004 - ©2002/04-kahvemolasi.com
istanbullife.com
Kahve Molasý MS Internet Explorer 4.0+ ve 800x600 Res. için optimize edilmiþtir.
Uygulama : Cem Özbatur - Her hakký saklýdýr. Yayýn Ýlkeleri

Benzer belgeler