Hububat yolsuzluğu Meclis`te ABD`de resesyon endişesi artıyor

Transkript

Hububat yolsuzluğu Meclis`te ABD`de resesyon endişesi artıyor
Hubyar Derviþ'in
yollarýnda
Akþamýn turuncu kýrmýzý ýþýklarý
Hacýbektaþ göðünü
kapladýðýnda biz Hubyar
Sultan'a nasýl gideceðimizi,
orada ne yapacaðýmýzý
arkadaþlarla konuþuyorduk.
Çoðu þeyde olduðu gibi þimdiye
kadar bir ilki yaþayacak
oluþumuzun belirsizliði
ruhumuzu düðümlüyordu.
Hububat yolsuzluðu Meclis'te
'' 18 Yaþýndan
Küçükler
Giremez ''
Ali Püsküllüoðlu' na ait
Türkçe Sözlükte ''Üslup''
kelimesi þöyle açýklanýyor. ''
Anlatma biçimi, deyiþ ya da
yazýþ biçimi.'' Bunu hatýrlatma
amacým da 29 Temmuz Pazar
günü Sayýn Belediye Baþkaný
Ali Rýza Selmanpakoðlu' nun
daveti üzerine gittiðim kültür
merkezindeki Hacýbektaþ Veli
Anma Törenleri konulu halka
açýk toplantýda karþýlaþtýðým
beni hayrete düþüren üsluplarý
nedeniyledir.
MÜZELER VE ÖREN
YERLERÝ
Aþýklý Höyük
Aksaray Ýli'nin 25 km.
güneydoðusundaki Kýzýlkaya
Köyü’nde bir tarafý Melendiz
Nehri' ne, diðer tarafý ise tarýma
açýk tarlalara bakan höyük, tarýma
elveriþli, su kenarýna yakýn bir yere
kurulmuþtur. 1989 yýlýndan beri
arkeolojik kazýlar yapýlmaktadýr.
Toprak Mahsulleri
Ofisi'nden (TMO)
düþük fiyatla
aldýklarý buðdayý
ihraç edilmiþ gibi
gösteren þebekenin
ofisi 8.5 milyon dolar
zarara uðrattýðý
ortaya çýktý. Ayný
uygulamanýn
ayçiçeðinde de
yapýlmasý üzerine
Baþbakanlýk Teftiþ
Kurulu, hububat
alýmlarýný mercek
altýna yatýrdý.
Sulucakarahöyük
abonelerine!
Sulucakarahöyük’ün baþta gelen
gelir kaynaðý ödediðiniz abone
bedelleridir. Gazetemizin yayýn hayatýna
devam edebilmesinin yolu abone
bedellerinin peþin ödenmesinden
geçmektedir. Bu gazete 8 aydýr 20 Ykr.
ederle satýlmaktadýr. Her gün kaðýtçýya,
kalýpçýya, mürekkepçiye olan borcumuz
artmaktadýr. Bu nedenle Hacýbektaþ
içindeki abonelerimiz bir aylýk abone
bedelini (7.5 ytl), Hacýbektaþ dýþýndaki
abonelerimiz ise, üç aylýk ya da altý aylýk
abone bedelini (35 ytl ya da 70 ytl)
Hacýbektaþlýlar
A. Þ. posta çeki :515 67 63 no’lu hesaba
yatýrmalarý gerekmektedir.
Ödemelerini yapan abonelerimizin
[email protected]
elektronik posta adresine açýklayýcý
bilgi vermeleri ya da
0 384 441 39 47 nolu telefona durumu
bildirmeleri iþlerimizi kolaylaþtýracaktýr.
Hepimize kolay gelsin!
Belediye kredilerinde yeni dönem
Ýller Bankasý Genel Müdürü
Hidayet Atasoy, Ýller Bankasý'nda
saðlanacak yeniden yapýlanma ile
bankanýn "siyasi etkiler tümüyle
uzak bir yapýya" kavuþacaðýný
belirterek, "Vakýflar Bankasý, Ziraat
Bankasý, Halk Bankasý nasýl siyasi
etkilerden uzak, bankacýlýk kurallarý
içinde faaliyet gösteriyorsa burasý
da öyle olacak" diye konuþtu.
Hidayet Atasoy, Ýller Bankasý'nýn
anonim þirket statüsüne
kavuþacaðýný, yasal düzenlemenin
baþbakanlýkta bulunduðunu söyledi.
ABD'de resesyon endiþesi artýyor
ABD ekonomisi
yavaþlýyor. Bunun
nedenleri petrol ve
hammadde fiyatlarýnýn
yükselmesi, buna baðlý
olarak ABD Merkez
Bankasý'nýn faizleri
yükseltmesi, ABD Merkez
Bankasý Baþkaný
Bernanke'nin bundan sonra
izleyeceði politikanýn ne
olacaðý hakkýnda soru
iþaretleri bulunmasý ve
konut sektöründeki
canlýlýðýn azalmaya yüz
tutmasý.
ORTA ASYA’DAN ANADOLU’YA
GÖK TANRI’DAN ÝNSAN TANRI’YA
TÜRK BOYLARINDA HALK
ÝSLÂMLIÐININ ÝZLERÝ
Irène Melikoff
Türk boylarý arasýnda Ýslâmlýðýn
yayýlýþý ve Türklerin yeni inanýþa
geçiþleri, derviþlerin ve tâcirlerin
paylarýnýn aðýrlýkta olduðu, uzun
bir geliþme süreci içinde
gerçekleþti. Oluþum Orta Asya'da
yaþam buldu ve Türkçe konuþulan
bütün alanlara yayýldý. Türklerin,
Mâverâünnehir ve Türkistan gibi
köken bakýmýndan Ýranlý ülkelere
yerleþmeleri Orhon Türk
Ýmparatorluðunun yýkýlýþý ve IX.
yüzyýlda Kýrgýzlar tarafýndan
bugünkü Moðolistan illerinin dýþýna
atýlan Uygur'larýn çöküþü sonunda
oldu.
Siyonist
Ýsrail’e dair
gerçeði söylemek!..
Fikret Baþkaya
1. Adýyla çaðýrmamak bir yalan
söyleme yöntemidir ve 58 yýldýr
Ýsrail’e dair gerçek söylenmiyor.
Herkes Osmanlý Ýmparatorluðu’nun
parçalanýp-yýkýlmasýndan sonra
bölgede “oluþturulan” devletlerin
yapaylýðýndan söz ediyor da, Siyonist
Ýsrail’in ne menen birþey olduðunu
kimse tartýþma konusu yapmaya
yanaþmýyor.
Avrupalý gençler
Ürgüp’te
Dünya’da 89 Ülkede 800’ü aþkýn
üniversiteli gençlerin katýlýmý ile
oluþan AIESEC’li gençler
Kapadokya’ya akýn ettiler.
HACIBEKTAÞ ECZANESÝ
Ecz. Tel: 441 35 62
Ev Tel: 441 31 75
2
1 Aðustus 2006 Salý
Siyonist Ýsrail’e dair gerçeði söylemek!..
Fikret Baþkaya
1. Adýyla çaðýrmamak bir yalan
söyleme yöntemidir ve 58 yýldýr
Ýsrail’e dair gerçek söylenmiyor.
Herkes Osmanlý
Ýmparatorluðu’nun parçalanýpyýkýlmasýndan sonra bölgede
“oluþturulan” devletlerin
yapaylýðýndan söz ediyor da,
Siyonist Ýsrail’in ne menen birþey
olduðunu kimse tartýþma konusu
yapmaya yanaþmýyor. Birincisi,
Siyonist Ýsrail bir bölge devleti,
bölgeye ait bir devlet deðildir;
ikincisi, sýnýrlarý sömürgeciemperyalist güçler tarafýndan
çizilen devletlerden daha da
yapaydýr; üçüncüsü, Siyonist rejim
emperyalizmin Ortadoðu’ya taþmýþ
bir uzantýsýdýr. Velhâsýl
Ortadoðu’daki emperyalizmdir.
Bir tür doku transplantasyonu söz
konusudur, dolayýsýyla “doku
uyuþmazlýðý” var. Baþka türlü ifade
etmek istersek, Ýsrail devleti
demek, Ortadoðu’daki Kollektif
emperyalizm (Baþta ABD olmak
üzere AB ve Japonya üçlüsünün
bölgedeki uzantýsý ) demektir.
Batýlýlar (Ýngilizler) daha
1840’lý yýllarda Ortadoðu’da bir
Avrupa Devleti kurma amacýný
dillendiriyorlardý. Bu amaç
1948’de Siyonist devletin
kurulmasýyla gerçekleþti. Siyonist
rejimin varlýk nedeni ve misyonu
anlaþýlmadýðý sürece, bölgede
barýþý tesis etmek amacýyla
yapýlanlarýn ve yapýlacaklarýn bir
kýymet-î harbiyesi olamaz. Zira,
bizzat Siyonist rejimin varlýk
nedeni ve misyonu bölgenin
emperyalizmin çýkarlarýyla
“uyumlandýrmaktýr’ ki, bu da;
saldýrýlarýn, savaþlarýn,
katliamlarýn, cinayetlerin ve
kolonyalist yayýlmanýn sürekliliði
demektir. Siyonist rejim 58 yýldýr
ne yaptýysa, misyonunun bir gereði
olarak yapýyor. Ýsrail’in varlýk
nedeni ve misyonu bölgeyi sürekli
savaþ ve kaos ortamýnda tutarak,
bölge halklarýnýn kendi ayaklarý
üstünde durmasýný engellemek,
bölgenin doðal kaynaklarýnýn
(petrol, doðalgaz, vb.)
emperyalizm tarafýndan
yaðmalanmasýný güvence altýna
almaktýr.
2. Ortadoðu “Eski Dünya”nýn
kalbidir. Tarih boyunca dünya
açmak için iki yýl önce (1965)
Washington’da planlanmýþtý. Amaç
Arap ulusunun birliðine yönelik
çabalarý boþa çýkarmaktý. Zira,
birliðini gerçekleþtirmiþ, kendi
ayaklarý üstünde durabilen, modern
bir ‘Arap Dünyasý,’ emperyalist
yaðma ve talanýnýn sonu demek
olurdu... Ýþte Siyonist rejimin
baþlýca iþlevi bu tür bir oluþumu
engellemek, tabir caizse ‘civcivi
yumurtadayken ezmektir.’
Dolayýsýyla Batýlý emperyalist
güçlerle Siyonist rejim ittifaký
ortak çýkarlarýn bir gereði ve
ifadesidir.
3. Emperyalizmin Siyonist
rejime koþulsuz ve sýnýrsýz
desteðinin güçlü maddi-sýnýfsal
egemenliði projesine sahip her
emperyal gücün gözünü
Ortadoðu’ya dikmesi boþuna
deðildir. Bugün de durum deðiþmiþ
deðildir. Ortadoðu ve uzantýsý
Kafkaslar, Orta Asya; bir bütün
olarak emperyalizm, özel olarak
da ABD’nin hegemonik amaçlarý,
jeostratejik ve jeopolitik projesi
için merkezi bir öneme sahiptir.
Baþta ABD olmak üzere, kollektif
emperyalizmin bölgeye gözünü
dikmesinin baþlýca üç nedeni var:
birincisi bölgenin doðal kaynak
zenginliði [petrol, doðalgaz ve
emperyalist hegemonya için
gerekli diðer stratejik öneme sahip
madenler]; ikincisi, bölgenin
caðrafî konumudur (jeostratejik
önemi densin); bunun bir sonucu
olarak; üçüncüsü de, Ortadoðu
denilen bölgenin dünya sisteminin
‘yumuþak karný” oluþudur. Enerji
kaynaklarýný denetleminin yolu
bölgenin politik denetiminden
geçiyor. 1967 Arap-Ýsrail “altý gün
savaþý” Siyonist rejimin
kolonyalist yayýlmasýnýn önünü
temelleri var. Söz konusu desteði
özellikle ABD’de etkili siyonist
lobilerin ve/veya anti-semitizmden
ve Nazi jenosidinden piþmanlýk ve
suçluluk duyan çevrelerin
baskýsýna dayandýranlar
çoðunlukta... Elbette ABD’de
güçlü siyonist lobiler var ve
Avrupa’da holocauste’dan
piþmanlýk ve þuçluluk duyanlar da
var ama bunlar emperyalist
Batý’nýn Siyonist Ýsrail devletine
sýnýrsýz ve koþulsuz desteðini
açýklamak için yeterli deðildir.
Orada belirleyici olan, emperyalist
sermayenin, transnasyonaller de
denilen çokuluslu þirketlerin, bir
bütün olarak da baþýný ABD’nin
çektiði ‘kollektif emperyalizmin”
çýkarlarýdýr. Aksini düþünmek naif
bir anlayýþa sahip olmaktýr. Eðer
Ýsrail herhangi bir þekilde ‘kollektif
emperyalizmin’ çýkarlarýný
tehlikeye atarsa; ne‘güçlü lobilerin’
esamesi okunur ne de,
Avrupalýlarýn suçluluk
duygusundan bir eser kalýr. ABD
ve diðer emperyalist odaklar
Millletler Örgütü de ayný odaklar
tarafýndan oluþturuldu. Amaç,
sömürgeciliðin doðrudan
versiyonunun tasfiye sürecine
girdiði bir dönemde, ‘yeni
sömürgeciliði’ dayatmak, kollektif
emperyalizmin çýkarlarýný
gerçekleþtirip-meþrulaþtýrmak,
sömürü-baðýmlýlýk ve hakîmiyet
iliþkilerini yeni giysilerle yeni bir
‘görüntü altýnda” sürdürmekti.
Birleþmiþ Milletler’in oluþturduðu
hukuk, zayýflarý güçlülere karþý
korumanýn deðil; tam tersine
güçlüyü zayýfa karþý korumanýn
bir aracýdýr. Sömürge halklarýnýn
þeklen baðýmsýzlýða kavuþtuðu II.
Emperyalistler arasý savaþ
sonrasýnda bir aktör olarak tarih
sahnesine çýkýp taleplerde
bulunmalarý, sýnýrlý mevziler
kazanmalarý ve Sovyet sisteminin
basýncý, Birleþmiþ Milletler
Örgütü’nü “yeryüzünün lânetlileri”
lehine sýnýrlý açýlýmlara zorlasa da,
1980’lerden sonra Üçüncü Dünya
rejimlerinin yeniden
kompradorlaþmasý ve Sovyet
sisteminin de çökmesiyle artýk BM
gerçek yüzünü gizlemeye ihtiyaç
duymuyor. 1990 sonrasý
yaþananlar örgütün kimin
hizmetinde olduðuna dair kuþkularý
ortadan kaldýrmýþ durumdadýr. Bu
güne kadar ki tüm Birleþmiþ
Milletler Örgütü Genel
Sekreter’leri ABD’nin
‘adamýydý’...
(SÜRECEK)
isterlese, Ýsrail’in 1967 de iþgal
ettiði topraklardan çekilmesi an
meselesidir. Ýsrail ‘yapay bir
formasyon’ olarak, ‘yaptýrýmlara’
ve ‘ekonomik ablukaya’ kýsa
dönemde bile dayanma gücüne
sahip deðildir. Aslýnda Ýrail’in
askeri gücü demek, ABD’nin ve
Avrupalý ortaklarýnýn askerî gücü
demektir. Emperyalist destek
çekildiðinde Ýsrail’i hizaya
getirmek sanýldýðýndan çok daha
kolaydýr. Ýsrail’in ne yapýyorsa;
ABD baþta olmak üzere diðer
emperyalist güçlerin gizli-açýk
özendirmesi ve desteðiyle yapýyor.
Nitekim Filistin ve Lübnan’a
yönelik son saldýrý’da ABD ve
AB’nin yaklaþýmý söylediklerimizi
bir defa daha doðrulamaktadýr.
4. Baþta ABD olmak üzere
kollektif emperyalizmin siyonist
rejime verdiði destek ve onun
sonucu ortaya çýkan ‘sürekli savaþ
durumu’, bölgedeki gerici
rejimlerin ‘iktidarýný’ da
kalýcýlaþtýrýyor. Bu rejimler
kitlelerin bilincini manipüle
ederek, gerçek durumun
anlaþýlmasýný engelliyor.
Dolayýsýyla siyonist rejime verilen
emperyalist destek, bir tür
emperyalizm -bölgedeki
gerici, otokratik-teokratik
rejimlerle Siyonist rejim
GEREKLÝ TELEFONLAR
üçlüsünün çýkarlarýný
Kaymakam
441 30 09
gerçekleþtiriyor. Tarihsel bir
Kaymakamlýk Yazý Ýþ. 441 34 10
perspektiften bakýldýðýnda,
Sos. Yar. ve Day.
441 39 77
bölgede geçerli status quo bu
Özel Ýdare
441 31 01
Nüfus
441 31 02
tür ortak çýkarlar temelinde
Belediye Baþkanlýðý
441 37 44
yeniden üretilebiliyor. 5.
441 30 17
Birleþmiþ Milletler Örgütü,
Milli Eðitim Müd.
441 30 16
Halk Eðitim Müd.
441 30 48
tevatür edildiði gibi ‘birleþen
Askerlik Þubesi
441 30 10
milletlerin’ deðil, kollektif
Kapalý Spor Salonu
441 35 20
emperyalizmin bir örgütüdür,
Devlet Hastanesi
441 30 15
Ýlçe Saðlýk Grup Bþk. 441 36 32
daha baþtan o amaçla
Tapu Sicil
441 32 49
tasarlandý ve o amaç için
C.Savcýlýðý
441 30 18
kullanýldý, kullanýlýyor.
Adliye
441 35 38
Adliye
441 30 18
Örgütün misyonu yanýlsama
Kütüphane
441 30 19
yaratarak seyirciyi oyalamak,
Müze
441 30 22
olup-bitenleri
Turizm Danýþma
441 36 87
Emniyet Amirliði
441 26 97
kabullendirmektir. Nasýl yerini
Karakol Amirliði
441 36 66
aldýðý Milletler Cemiyeti bir
Jandarma
441 30 52
kaç emperyalist Batýlý ülkenin
Ýlçe Tarým
441 30 20
Lise
441 37 74
çýkarlarý için, onlar tarafýndan
Kýz Meslek Lisesi
441 31 08
oluþturulmuþsa, Birleþmiþ
Mal Müdürlüðü
441 30 56
Kadastro
441 35 37
Karaburna Belediye
453 51 30
Kýzýlaðýl Belediye
455 61 29
PTT.
441 35 55
T.M.O.
441 30 11
Ziraat Bankasý
441 33 26
Þoförler Cemiyeti
441 30 74
Esnaf Odasý
441 37 42
Tarým Kredi Koop.
441 32 76
TEDAÞ
441 31 42
Çiftci M . K . Baþkanlýðý 441 36 80
HABER
1 Aðustus 2006 Salý
3
Hubyar Derviþ'in yollarýnda
Sulucakarahöyük/Ahmet Ateþ
TEKELÝ YAYLASI/ALMUS- Akþamýn
turuncu kýrmýzý ýþýklarý Hacýbektaþ göðünü
kapladýðýnda biz Hubyar Sultan'a nasýl
gideceðimizi, orada ne yapacaðýmýzý
arkadaþlarla konuþuyorduk. Çoðu þeyde
olduðu gibi þimdiye kadar bir ilki yaþayacak
oluþumuzun belirsizliði ruhumuzu
düðümlüyordu. Her þeyin bir ilki vardý; öyle
ya Hubyar'ýn yollarýnda ne ya da neler
yaþayacaðýmýzý ne kadar konuþsak nafileydi.
Bu iþ bir ýrmaðý geçmek için suya
girmekten baþka yolun olmadýðý durumlara
benziyordu. Yani yola düþecektik.
Bütün planlar Kayseri yolundan
Boðazlayan yoluna dönmemizle en baþýndan
bozuldu. Biz Kanlý Sivas'a uðramadan Almus
/ Hubyar yolunu bulmak istemiþtik.
Nafile. Yolumuz geçmiþte bin kere nasýl
uðradýysa, bu gece de uðramýþtý Sivas'a.
Sonra Hafik yolu. Bütün güçlükler 30
Temmuz'un ilk üç saatindeydi; yani 29
Temmuz'un bittiði, dün olduðu, sabahýn ve
ayazýn ilk saatleri. Hafik'ten Doðanþar'a
giden yol dar ve çok bozuktu. Saðýmýzda
solumuzda birçok yol ayrýmý vardý.
Doðanþar'a girdiðimizde rahatladýk. Nasýl
olsa 15 km.lik bir köy yolu kalmýþtý ya!
Rehavetin çok yanlýþ bir duygu olduðu
daha kasabadan çýkamadan anlaþýldý. Yol
her birkaç km.de çatallanýyordu. Geceydi;
ayazdý, çevrede bize yol gösterecek insana
rastlayabilmek büyük bir þanstý. Çünkü
sabahýn üçüncü saatini yaþýyorduk. Yapýlan
tarifler ise, yüksekliðin 2000 m.ye yaklaþtýðý
yerlerde, yazýya alýþmýþ bize bir þey
anlatmýyordu. Farlarýn ýþýðýnýn hemen
sýnýrýnda baþlayan koyu karanlýk, sadece bir
arabanýn geçebileceði saðýnda solunda
uçurumlarý olan daracýk yol ve bitmeyen
kývrýmlar yaparak yükselen bir dað...
Tariflerdeki çeþmeleri, yol ayrýmlarýný,
“harklarý”, kayalýklarý bula bula; “abi aman
yavaþ gidin. Araba sizin daal, benim”
öðütlerinin neyi anlattýðýný her metrede
öðrene öðrene tanyerinin aðarmasýyla köye
ulaþtýk. Hacýbektaþ'tan Hubyar Köyü'ne
yaklaþýk sekiz saat, dünden uykusuz,
arabanýn altýný bir iki kez vura vura
ulaþmýþtýk. Ama köydeki insanlar gelecek
konuklarýný bekliyordu. Her gelene, yolda
kaybolup saatler sonra köye ulaþana,
kendilerinden biraz
sonra gelene hoþ beþ
yapar yapmaz yemek
hazýrlamanýn
telaþýndaydýlar. Köy
Fransa'dan Tunceli'ye
kadar uzanan bir
coðrafyadan
konuklarla doluydu.
Dikkaaat! Köy 1850
m. yükseklikte, kýþlarý
oturaný “bir nüfus olan” bir yerleþimdi.
Misafirler arabalarýnda getirdikleri
yiyeceklerden aþlar vurup konuk aðýrlýyordu.
Bu bolluk, bu bereket, bu “hak için olan
hizmet...” insanlarýn yüzündeki uykusuzluk
Hubyar'ýn yar aþkýyla örtülüyor,
öteleniyordu. Bir bardak suyun sunulmasýna
kadar konuklar konuklara hizmette zerre
kusur iþlemediler. Belki de Hubyar'lardan
geriye kalanlarýn biri de bu konuða olan
hürmetti. “Konan her insan Tanrý
konuðuydu”.
Bir iki saat dinlenip hiç yatmayanlarýn,
yeni gelenlerin köye sýðamayan araçlarýný;
insan sohbeti, anmayý düzenleyen canlarýn
Hubyar'a layýk olma
niyetlerinden çýkan telaþ
dolu koþuþturma sesleriyle
dünü güne ekledik.
Hubyar Derviþ Anma
Etkinlikleri
Anma programýný
Hubyar Köyü Kültür ve
Sosyal Yardýmlaþma
Derneði ile Avrupa
Hubyarlýlar Birliði
düzenlemiþti. 30 Temmuz
Pazar günü saaat 10'da
Türbenin önünde açýlýþ
yapýldý. Dernek ve Birlik
yöneticilerinin konuþmalarýndan sonra
Turhallý canlar birlik semahý döndü.
Hubyarlýlarýn sýrtlarýndan hiç çýkarmadýklarý
gündelik giysilerinin (Sýraç Türkmeni
giysisi) sarý, yeþil, mavi, kýrmýzý ýþýltýlarý
altýnda deyiþler, kurbanlar, dualarla açýlýþ
tamamlandý. Sabahýn 5'inden itibaren
insanlar yaklaþýk 2000 m. yükseklikteki
yayla yoluna revan olmuþlardý. Daðlarý
týrmanmaya çalýþan yüzlerce aracýn týrmanma
mücadelelerini bulunduðumuz yerden
görebiliyorduk.
Sonra Düzgün TV.nin naklen yayýn aracý
koyuldu yayla yoluna. Köydeki yayýnýndan
sonra biz de onlara katýlarak o aracýn yolu
nasýl alacaðýný
görmek istedik. Araç
þoförünün
býkkýnlýðý, endiþesi;
teknisyen ve
yayýncýlarýn yola
devam edip
edemeyecekleri
konusundaki ikircikli
halleri, Düzgün TV.
nin “her türlü güçlük
yenilebilir,”diyen sorumlusu Recai Aksu
tarafýndan ortadan kaldýrýlýyordu. Her yere
ulaþan, oradaki býkkýnlarý gayrete getiren,
yüzündeki güleç ifadeyi hiç bozmayan Recai
Baba. Bu cümleler boþuna bir övgü deðil.
O araç oraya çýktýysa, oradan canlý yayýn
yapýldýysa, canlý yayýnda o güzel görüntüler,
o güzel söyleþiler gerçekleþtirildiyse o
kurgularýn kamera arkasýnda Recai Baba
olduðu için oldu.
Tartýþmalar... tartýþmalar...
Hubyarlýlar bir yýldýr Alevibektaþileri
üzen bir tartýþma içindeler. Türbenin sahibi
kim? Böyle bir tartýþma da maalesef süreçte
ve sonuçta bizi yaralamaya devam ediyor.
“Mesele bu kadar basit deðil,” diyebilirsiniz.
Eyvallah! Konuþmalarda bu
gerginliðin izleri vardý.
Konuþmacýlarýn seslerindeki
gerginlikle birlikte gizli
göndermeler de bu gerginlikten
çýkýyordu sanki. Tekkenin
sahipliði üzerine çýkan
didiþmelerde Alevibektaþi
örgütlerinin bizzat anma
etkinliklerinde taraflardan birini
tutarak “taraf” olmalarýný hala
anlayabilmiþ deðilim. Anmalarýn
yapýlmasý için benim bu durumu
anlamýþ olmam elbette
gerekmiyor.
Tekeli yaylasýnda 7-8 bin insan, 1000'in
üzerinde aracýn doldurduðu yaylada kurulan
platformda ABF, AABK (Alevi Bektaþi
Federasyonu ile Avrupa Alevi
Konfederasyonu), Hubyar Dernek ve Vakfý
yöneticileri birer konuþma yaptýlar. 3. Hubyar
Derviþ anma etkinliklerinin önemli
bulduðum yönü, bütün bu husumetlere
raðmen katýlýmcýlardaki coþkuydu.
Katýlýmcýlar
Ýstanbul'da Sarýgazi, Okmeydaný, Þiþli,
Gaziosmanpaþa'da oturan Hubyarlýlar sanki
tamamen oradaydý. He de geleneksel
giysileriyle kendilerine bakan insanlarý
kýskandýrdýlar. Sonra Almanya'dan gelen
Hubyarlýlar vardý. Tokat'tan, Turhal'dan,
Almus'a baðlý Alevi köylerinden gelen
coþkulu insanlar. Onlarýn onlarca fotoðrafýný
çekip durdum.; insanlarýn yüzlerindeki coþku
beni çekiyordu ki durmadan deklanþöre
bastým. Yurtdýþýndaki Alevibektaþilerin
kurduðu Konfedarasyon'a baðlý örgütlerin
yöneticeleri kendilerinin de görev aldýðý
düzenlemeye katýlanlarýn sayýsýndan
etkilendiler. Þiþli Belediye Baþkaný Mustafa
Sarýgül'ün helikopterle Tekeli Yaylasýna
gökten iniþi çocuklarýn bayaðý ilgisini çekti.
Sarýgül, 5 dakika kadar konuþtuktan sonra
tekrar uçtu.
Ayrýca Alevi Vakýflar Federasyonu,
Þahkulu Vakfý, Gazi Kültür Vakfý, Hacý
Bektaþi Veli Anadolu Kültür Vakfý, Sarýgazi
Cemevi Yöneticeleri ile Yenidoðan Cemevi
Yöneticileri katýlýmcýlara duyurulan
kuruluþlardý. Bebekdere, Alan, Zazara,
Olukbaþý, Dündar, Akarçay Beldesi, Dereçay,
Varzýl, Musullu köylüleri yayladaki kitleye
renk kattýlar. En dikkati çeken özellik ise,
çevre köylerden gelen Hanefilerdi. Bu,
Alevibektaþilere hangi alanlarda da
çalýþmalarýný yürütmeleri konusunda
açýlýmlar sunuyordu.
Sanatçýlara gelince, Sað Ailesi (Pýnar,
Arif, Tolga), Nilüfer Sarýtaþ, Selahattin
Akarsu, Erdoðan Solak, Sevda Sarýyar
yaylayý türküleriyle coþturdular. Turhal
Semah Ekibi'nin Hubyar Semahý görsel bir
þenlikti. Hele Arif Sað'ýn “Yandým
Þekeroðlan” oyun havasýný çaldýðý anda
Sýraç giysileriyle sahnenin yanýnda
oynamaya baþlayan genç kýzlarýn estetik
figürleri, Düzgün TV.nin kameramanýný da
sahneyi býrakýp oradaki görüntüyü
yayýnlamaya baþlamasýný saðladý.
Kalabalýðýn, yollarýn zor oluþunun,
güneþin, tuvalet sayýsýnýn yetersizliðinin
olumsuzluklarýna raðmen iyi ki Hubyar
Derviþ'e niyaz ettik. Ama orada, þimdi
yazarken gönlümün elvermediði þeyler de
oldu. Konfederasyon yöneticileri
milletvekilliði adaylýklarýný orada
açýklamamalýydýlar. Kitleye böylesi bir haber
orada verilmemeliydi. Þimdi kendime
soruyorum: Gökten inip yarým saat bile
olmadan oradan ayrýlanlarýn yöntemiyle
Konfederasyoncularýn yöntemi benzer midir;
yoksa ayný mýdýr?
1 Aðustus 2006 Salý
Türk boylarý arasýnda Ýslâmlýðýn yayýlýþý
ve Türklerin yeni inanýþa geçiþleri,
derviþlerin ve tâcirlerin paylarýnýn aðýrlýkta
olduðu, uzun bir geliþme süreci içinde
gerçekleþti. Oluþum Orta Asya'da yaþam
buldu ve Türkçe konuþulan bütün alanlara
yayýldý. Türklerin, Mâverâünnehir ve
Türkistan gibi köken bakýmýndan Ýranlý
ülkelere yerleþmeleri Orhon Türk
Ýmparatorluðunun yýkýlýþý ve IX. yüzyýlda
Kýrgýzlar tarafýndan bugünkü Moðolistan
illerinin dýþýna atýlan Uygur'larýn çöküþü
sonunda oldu. Türkçe konuþan topluluklar,
aralarýnda -kültür alanýndaki mühim yerleri
ile- Sogol'lularýn da yer aldýðý, Ýranlý
uluslarýn birbirleriyle iliþkilerini
hýzlandýrdýlar. Mâverâünnehir ve
Türkistan'ýn kent merkezlerinde Türk ve
Ýranlý Kültürler, bir süre birlikte yaþadýlar,
fakat, kýsa zamanda, Türk dilinin aðýrlýk
kazanmasý ve nüfusun artarak Türkleþmesi,
bu bölgelerdeki görünümü deðiþtirdi. Bir
geçiþ dönemi olan X. ve XI. yüzyýllarda,
konuþulan dil, Türkçe ve Sogolca idi.
Kitabýný XI. yüzyýlda kaleme almýþ bulunan
Kâþgarlý Mahmud da, Balasagun, Talas
ORTA ASYA’DAN ANADOLU’YA
GÖK TANRI’DAN ÝNSAN TANRI’YA
TÜRK BOYLARINDA HALK
ÝSLÂMLIÐININ ÝZLERÝ
Irène Melikoff:
(Tiraz), Beyze ve
Ýsticâb halklarýnýn
Türkçe ve Farsça
konuþtuklarýný (3),
yine Argu
(Türkistan)
bölgesinde yaþayan
halklarýn iki dilden
oluþan karýþýk bir
dilleri olduðunu;
Semerkand ile
Buhara arasýnda
Türkleþmiþ
Sogol'larýn yaþadýklarýný söylüyor ve
onlardan Sogolak'lar diyerek söz ediyor (4).
Kâþgarlý Mahmud'un söylediklerini,
bugünkü Moðolistan'da bir yazýt da
doðruluyor: Türkistan ve
Mâverâünnehir'deki nüfus, Türk ve Ýranlý
idi ve buralarda Türkçe ve Sogdea
konuþulmaktaydý(5). Kentlerde Ýslâm
kültürü kolayca özümsenmiþti. Nüfusun
çoðunluðunu Müslümanlar oluþturuyordu
(6). Fakat kýrsal alanda ve bozkýrlarda, göçer
boylar, geleneksel yaþam biçimlerini
korumaktaydýlar. Giderek yerleþikleþmelere
raðmen, özellikle sürüler için otlak bulma
gerekliliði ve uygar beldelerle ticaret
iliþkileri gibi maddi kolaylýklar dolayýsýyla,
ata göreneðini sürdürüyorlardý. Bu boylarýn
Ýslâm'a katýlýþlarý, "Ýslâmlaþmýþ Þamancýlýk"
olarak tanýmlayabileceðimiz, dinler karýþýmý
bir inanýþ biçiminde oldu.Türkistan ve
Mâverâünnehir, inançlarýn birbirine karýþtýðý
bölgelerdi: Halk Zerdüþt'çülüðü, Mani'ciliði,
Budha'cýlýðý, Nestüriliði tanýmaktaydý. Türk
halk, baþta kentli nüfus arasýnda yayýlmýþ
1
olan bu inançlarý alýyor ve
benimsiyordu.Bununla
birlikte, Samanoðullarý
döneminde (IX. ve X.
yüzyýllar) ve özellikle
Karahanlýlarýn Ýslâm'a
yöneliþlerinden sonra,
Ýslâmlýk Mâverâünnehir
kentlerinde en yaygýn din
haline geldi. Boylar
arasýnda Ýslâmlýk, bir
ölçüde, daha yavaþ
ilerlemekteydi. Derviþlerin
ve tâcirlerin, yeni inanýþýn yayýlýþýnda mühim
katkýlarý oldu. Gezici derviþler, halkýn dilini
konuþtuklarýndan ve ayný dinsel köklere
dayandýklarý için, boylar arasýnda, kentli
din bilginlerinden daha baþarýlý idiler (7).
Bunlar, Sufiliði halk biçimi ile
yaymaktaydýlar. Halk Sufiliðinin geliþmesi,
Þamancýlýk ve Ýslâmlýk arasýnda bir etkileþim
oluþturmada olaðanüstü koþullar yarattý.
Gezgin derviþlerin, Kalender ya da Abdal,
dýþ görünüþleri Þaman'ýnkinden çok farklý
deðildi. Her ikisi de kuþ tüylerinden bir
baþlýk giymekteydi ve bir atý simgeleyen
uzun bir sopalarý vardý; her ikisinin de
üzerlerinde aþýk kemikleri ve çýngýraklar
diziliydi. Böyle bir derviþ örneðini, bir
Anadolu velisi olan Barak Baba'nýn þahsýnda
görüyoruz (8). Ayný þekilde, halk sufiliðinde,
zikir de, kendinden geçiþ durumuna girmeye
yönelik þamancý edimleri andýrmaktadýr ve
her ikisinde de kendinden geçiþin iyileþtirici
bir amacý vardýr. (9). Rus etnolog V.Basilov'a
göre, þamana gelenekler halk Ýslâmlýðý içinde
korunmuþtu ve bu âdetler Kazakistan ve
Orta Asya'da bugün de yaþamaktadýr (10).
Ahmed Yesevi ve Hacý Bektaþ gibi Türk
velilerin yaþamýnda da, çoðu þamancý öðeler
içeren keramet öykülerine sýkça rastlanýyor.
Velilerin kuþa dönüþme ve uçma güçleri
gibi. Ahmed Yesevi, bir turna görünümüne
bürünebiliyordu. Hacý Bektaþ'a gelince;
Anadolu'ya, bir güvercin donunda, uçarak
gelip konmuþtu. Kuþ simgesine, Bektaþi
ayinlerde de rastlanmaktadýr: Törenlerde,
Semah'lar, turna'larýn uçuþunu yansýlar. Kýr
Bektaþileri, Alevilerin, her biri Oniki
Ýmam'dan birini simgelemek üzere on iki
genç kýzýn yer aldýðý, ünlü Semah'larýndan
birine "Turna Semahý" denmektedir. Veliler,
baþka hayvan görünümlerine de
bürünebiliyorlardý (12). Hacý Bektaþ'ýn
söylencesel yaþamý Vilâyet-name'de, veli
ve derviþleri, Abdal'lar (13), aslan
görünümüne girmiþlerdi. Veliler, daðlarý da
yürütebiliyorlardý ve bu, ortak kerametlerden
biri idi; Bulgaristan'da Deliorman'lý veli
Demir Baba ve öbür velilerle birlikte, Hacý
Bektaþ ve Ahmed Yesevi'de de
görülebilmekteydi 14. Veliler, ölüyü
diriltebilirler; Vilâyet-name'de
(SÜRECEK)
Mutfak dolabý,
Banyo dolabý,
Vestiyer, Yüklük,
Masa, Sandalye,
Kapý, Pencere iþleri
itina ile yapýlýr
ÝBRAHÝM ÇETÝNTAÞ
Yeni Sanayi Sitesi 3.Blok
Tel (iþ): 0384 441 24 21
Cep: 0542 737 90 33
SATILIK
Savat Mah. Akpýnar ve
Kadýncýk Ana’ya
100 metre mesafede
ADA NO: 160 PARSEL: 3
500 metrekare
Savat Mah. Akpýnar ve
Kadýncýk Ana’ya
100 metre mesafede
ADA NO: 159 PARSEL: 15
136 metrekare
Müracaat:
Mustafa Salman
Cep Tel: 0538 980 19 40
SATILIK
SATILIK EV
2004 Model
Fiat Maria Araba
Karahöyük Sitesi üzeri
çevre yolu bitiþiði 600m2
arsa
Ramazan Danacý
Tel: 0 542 652 62 25
0 384 441 33169
533 m2 arsalý, karkas
135 m2 oturumlu
tek katlý ev
sahibinden satýlýk
SATILIK
Nevþehir Cad.
Petrol Altý.
563 m2 imarlý
arsa
sahibinden satýlýktýr.
Müracaat:
Hasan Kudret Çayan
Tel:0543 843 02 03
0 312 495 60 68
1 Aðustus 2006 Salý
Þükran Kurdakul
1927 yýlýnda Ýstanbul'da doðdu. Ýzmir
Karþýyaka Lisesi'nde okurken Türk Ceza
Yasasý'nýn 142. maddesine aykýrý eylemde
bulunduðu savýyla birkaç ay tutuklu kaldýðý
için okuldan çýkarýldý. Ýzmir Belediyesi'nde
daktiloluk, Ýstanbul'da bir bankada depo ve
muhasebe memurluðu yaptý. 1953 yýlýnda
ikinci kez siyasal nedenlerle tutuklandý,
aklanýncaya kadar iki yýl cezaevinde kaldý.
Ataç yayýnevini kurdu, yönetti. Yelken
dergisini yönetti. Ataç ve Eylem dergilerini
çýkardý. Türkiye Yazarlar Sendikasý ikinci
baþkanlýðý, PEN Yazarlar Derneði Baþkanlýðý
görevlerini yaptý.
Duyarlý ve söyleyiþ ustalýðýný belli eden,
kitleler önünde yüksek sesle okunmaya
elveriþli toplumcu gerçekçi þiirler yazdý.
ORADAKÝ
DALGIÇ
Kendi denizlerimin dalgýcýyým ben
Bir alýþkanlýðý sürdürür gibiyim belki
Soluðum son aþamalarýna geldi
Geçtim durdum bilincin dehlizlerinden.
Defterlerim, kitaplarým, kalemim
Güzelliðin ustasý, umudun da ustasý olan
Açýldý düþlerin çocuk bahçeleri
Geceye doðru ranzamdan.
Bilirdim çizgen neresiydi, yol neresi
Dalardým mavilerin güneþle buluþtuðu yerden
Hevesleri, coþkularý, sevinçleri
Ben yaratmýþým gibi dökerdim içimden.
Ne varsa doðayla aradýðým uyumda
Çiçeðe durmuþ aðaçlar gibi iyimser...
Ve sesinin masalýnda sevdalý,
Bize özgü sözcükler getirdim koynumda.
Kendi denizlerimin dalgýcýyým beni
Bir alýþkanlýðý sürdürür gibiyim belki
Soluðum son aþamalarýna geldi,
Gidiyorum içimdeki sesin peþinden.
YAÞARKEN
Cehennem yarasalarý gibi vurdular cama
Örgütlenmiþ hüzünlerin askerleri.
Ölümsüz sözcüklerle tuttum siperi,
Güzellendi yüreðim, deli oldum yazgýma.
8
8
1
3
4
2
9
8
9
1
8
9
8
6
3
2
4
5
1
2
Çaðlarý emziren toprak
Çöllenirken acýdan
Kimi kurudu kaldý.
Ölümü yendi kimisi.
SEVGÝ ORMANI
Bu sevgi ormanýnda
Aðaçlar gözlerimin içine güldüler
Soluðumda yeþiller çiçeklendi.
EMEÐÝN ÖYKÜSÜ
Bunca yýl özümsediðim güzel þeyler
Kirlenmiþ sularý arýttý denizlerimde
Garipliðimin gökyüzüne yeni maviler geldi.
Kitaplar ellerimle öykülendi
Düþlerim vurdu þiirler denizine
Eski ezgilerle coþkulanan
Sesimdir, çaðlarý delip geldi.
En güzelle en yaþayan
Gözlerimden aldý rengini
Meriç köprülerinde
Alýn terim karýþtý suya
Santim santim ellerimde büyüdü
Süleymaniye ve Aya Sofiya.
Ve acýdan çatlayan damarlarýma inat
Yeni soluk yataklarý yarattý yüreðimde
Sevecenliðin yarattýðý hayat.
Kaç iklimin topraðý baðrýna bastý beni
Ustalýðýma kefil olur tarihler,
Kaç dönem içimde savaþ verdi.
Utkularým çaðýmýn türküsünü söyler,
O türküler tezgâhýnda dönüyor þimdi.
1’den 9’a kadar sayýlarýn dokuz tane 3x3’lük
bloklardan oluþan toplamda 81 karelik
tabloya yerleþtirilmesi gerekiyor. Kural ise
her satýrda, her sütunda ve her blokta dokuz
farklý rakam kullanýlmasý.
1
4
8
5
5
6
9
1
2
Bilinmez biçimler çiziyor
Havada sesi..
Kimi çiçeðe durdu,
Güzellendi kimisi.
Nicedir sessizliðimde kanayan
Acýmýn yorgun yüreði
Dirençlerin, yýkýmlarýn ardýndan
Eski kaygýlara götüremedi beni.
Bahçeler mi yoktu, eski ve yeni
Þarkýlar mý, anýlara benzer
Gemiler mi yoktu, küsmüþ yelkenleri
Gözümün önünde eriyip gittiler.
9
AÐAÇLAR
Kendi uzaklýðýmdan kurtularak
Hüküm giymiþ bir mýsra gibi
Çýktým parmaklýðýmdan
Kendimde duydum ellerimi.
4
7
3
1
9
2
8
6
5
6
5
2
8
3
4
7
1
9
1
8
9
7
2
5
3
2
4
9
6
8
2
7
3
4
5
1
3
1
5
9
4
6
2
8
7
2
4
7
5
1
8
9
3
6
5
3
4
6
8
7
1
9
2
7
9
6
3
2
1
5
4
8
8
2
1
4
5
9
6
7
3
NÝCEDÝR
Nicedir soluðum rüzgârlýyor
Delinmiþ yelkenleri.
Siz bana bakýyorsunuz,
Býrakýp ölenleri.
ELÝNDE SENÝN
Gecenin karanlýðýnda bir yol bul
Sokaðýmý ara, yokuþumdan in
Gölgemi görürsen penceremi vur
Anýlarýn feneri elinde senin.
Bezginlik mi saran kentimi,
Burama kadar dayandý iþte...
Maðaralara kapanmýþ gördüm kendimi
Haramiler arasýnda bütün gece.
Neyi bildik acýlarla gelen,
Kapattý kapýmý, penceremi...
Iþýðýný söndürdü, tuttu elimden,
Sayrýlýksa bu, n'apacaðý belli mi?
Gecenin karanlýðýnda bir yol bul
Sokaðýmý ara, yokuþumdan in.
Gölgemi görürsen penceremi vur,
Umarlarýn feneri elinde senin.
1571. Lala Mustafa Paþa Venedik Cumhuriyetine ait
Kýbrýs adasýný zaptetti.
1929. Yunanistan'da genel grev.
1933. Ýstanbul Üniversitesi kuruldu.
1936. Adolf Hitler Berlin Olimpiyatlarý'ný açtý.
1942. Almanlar Stalingrad'dan Krasnodar'a uzanan
demiryolunu kapattýlar.
1947. Ýstanbul Türk Musikisi Yüksek Sanatkarlar
Cemiyeti kuruldu.
1950. Türkiye Kuzey Atlantik Antlaþmasý Teþkilatý'na
(NATO) baþvurdu.
1951. Yabancý Sermaye Yatýrýmlarýný Teþvik Kanunu
çýktý.
1957. Kýbrýs Mücadelesi Ulusal Örgütü (EOKA)
Kýbrýs Türklerine karþý bir bildiri yayýmladý.
Bildiri, adanýn taksimi durumunda Türk-Yunan
savaþý çýkacaðýný ileri sürdü.
1958. Karikatürist Nehar Tüblek, uluslararasý "Altýn
Hurma" ödülünü kazandý.
1969. Türkiye Ýþçi Partisi Genel Baþkaný Mehmet
Ali Aybar, "Türkiye'de sosyalizm, geniþ halk
kitlelerinin bilinçlenmesi ve seçim yoluyla iktidara
gelmeleri sonucunda kurulacaktýr" dedi.
Ayný gün, Ýstanbul'da iþçiler Türk Demir Döküm
Fabrikasýný iþgal etti.
1971. Türk Sanayicileri ve Ýþadamlarý Derneði
(TÜSÝAD), kuruldu. Derneðin "Türkiye'nin
demokratik ve planlý yoldan kalkýnmasý ve Batý
uygarlýk seviyesine ulaþmaya hizmet amacýyla
kurulduðu" açýklandý.
Ayný gün Çetin Altan gýyabýnda 1,5 yýl hapse mahkum
oldu.
1975. Aralarýnda Sovyetler Birliði'nin de bulunduðu
35 ülke Avrupa Güvenlik ve Ýþbirliði Teþkilatý
(OSCE) Helsinki Zirvesi'nde, Helsinki Nihai
Senedi olarak anýlan insan haklarý sözleþmesini
imzaladý.
1980. Siyasi nedenlerle10 ilde 24 kiþi öldürüldü.
1987. Ayetullah Humeyni'nin çaðrýsýyla Amerika
Birleþik Devletleri'ni protesto eden Ýranlý hacýlarla
Arabistan polisi çatýþtý, 402 kiþi öldü.
1989. Açlýk grevinin 35. gününde Eskiþehir Özel Tip
Cezaevi'nden 312 tutuklu ve hükümlü Nazilli ve
Aydýn cezaevlerine nakledildiler. Nakilde 2 tutuklu
öldü, 4 tutuklu yaralandý.
Bugün Doðanlar:
1744. Jean Baptiste Pierre Antoine de Monet Chevalier
de Lamarck. Darwin teorisi tarafýndan çürütülen,
sonradan kazanýlmýþ özelliklerin kuþaktan kuþaða
geçemeyeceði düþüncesini biyolojiye
yerleþtirmesiyle tanýnan Lamarkizmin kurucusu
Fransýz biyolog.
1819. Herman Melville. Baþyapýtý Moby Dick (1851)
ile ünlü, deniz romanlarýyla tanýnan Amerikalý
kýsa öykü yazarý.
Bugün Ölenler:
1982. Gazeteci yazar Kemal Zeki Gençosman.
Ayrýntý için:
http://www.bianet.org/diger/arsiv.htm
1 Aðustus 2006 Salý
'' 18 Yaþýndan Küçükler
Giremez ''
Ali Püsküllüoðlu' na
ait Türkçe Sözlükte
''Üslup'' kelimesi
þöyle açýklanýyor. ''
Anlatma biçimi,
deyiþ ya da yazýþ biçimi.'' Bunu hatýrlatma
amacýmda 29 Temmuz Pazar günü Sayýn
Belediye Baþkaný Ali Rýza Selmanpakoðlu'
nun daveti üzerine gittiðim kültür
merkezindeki Hacýbektaþ Veli Anma Törenleri
konulu halka açýk toplantýda karþýlaþtýðým
beni hayrete düþüren üsluplarý nedeniyledir.
Toplantýdan maalesef üzüntü ve þaþkýnlýkla
çýktým. Hacýbektaþ gibi bir ilçede yerel
yöneticiliðin kolay olmadýðýný, saðlam bir
sinir yapýsýnýn gerektiðini biliyorum.
Toplantýnýn bütün aþamalarýnda kullandýðý
üslup son derece sert, yüksek ses tonu ve
ajitasyon aðýrlýklý hainlik, bölücülük gibi
acýmasýz sýfatlarýn bol kullanýldýðý, yer yer
kendisinin de katýlýmýyla gerçekleþen
yuhalamalar içeren, gerilim dozu bir hayli
fazla idi. Böyle bir üslubu tercih ettiði görüldü.
Ama neden? Halbuki ben daha alçak ve
yumuþak bir ses tonuyla sakin bir konuþma
þekli beklerdim kendilerinden. Özellikle
ajitasyonunu artýrdýðý bazý cümleler sonunda
kendi taraftarlarýnýn bazýlarýnýn yuhlamalarýna
kendisinin de bizzat katýlmasý ve eþlik etmesi
affedilir bir þey deðildi bence. Oysa yuh
çekenleri susturmasýný beklerdim. Hoþgörünün
Serçeþmesi'ne bu yakýþýrdý.
Bir yerel yönetici tutum ve davranýþlarýyla
örnek olmalýdýr. Kontrolünü kaybetmemelidir.
Özellikle gençlere ve çocuklara karþý
sorumluluðu vardýr. O toplantýda gençler ve
çocuklar var mýydý, bilmiyorum. Eðer varlarsa,
olumsuz bir etkilenmeyle çýkmýþlardýr
toplantýdan. Rakiplerimize yuh çekebilir,
hakaret edebilirsiniz mesajý çýktý ortaya. Bu
üslubu kim kullanýrsa kullansýn doðru bir
üslup deðildir.
Daha sonra çok daha aðýr bir suçlama
gündeme getirildi. Sanýyorum ki, Ali KaimAli Kemal benzeþmesi çaðrýþtýrýldý. Linç
çaðrýþýmlarý yapan çok aðýr bir suçlamaydý.
Buna üzüldüm. Sayýn Baþkan'ýn bir hekim
olarak sinirsel yapýsýnýn biraz yýprandýðýný
hissetttim. Buna da üzüldüm. Ali Kemal
konusunu biraz açmak gerekiyor. Asýl adý Ali
Rýza olan, aslen Çankýrýlý bir ailenin 1869'da
Ýstanbul'da doðan bir çocuðuydu. Yurtiçinde
ve yurtdýþýnda iyi bir eðitim görmüþ, o
zamanki üniversitelerde ders verecek nitelikte
entellektüel donanýmlý bir yazý adamýydý.
Bakanlýk da yapmýþtý. Siyasal liberalizmi
savunan görüþleri vardý. Milli mücadeleye
meþruBat ve
alkoLlÜ içecekler
Karayalçýn Parký
karþý idi. Bunu da çalýþtýðý Peyam-ý Sabah'ta
açýk açýk dile getiriyordu. Yanlýþ bir yerdeydi.
Önce Milli Mücadeleci olup da sonradan
halinlik etmiþ deðildi. Açýkça fikirleriyle
baþtan beri karþý çýkýyordu Milli Mücadeleye.
Daha sonraki yazýlarýnda Milli Mücadele
konusunda piþman olduðun belirten yazýlar
da yazmýþtýr. (Oðlu Zeki Kuneralp ve Torunu
Selim Kuneralp'i Cumhuriyet Hükümetleri
çok önemli büyükelçilik görevlerinde
bulundurmakta tereddüt etmemiþlerdir. Hatta
Zeki Kuneralp’in eþi 1978'de Asala tarafýndan
öldürülmüþtür.) Yerini ve safýný yanlýþ seçerek
Milli Mücadele'ye zarar vermiþtir. Ýzmit'te 6
Kasým 1922'de özellikle gericiliðiyle bilinen
ordu komutaný Sakallý Nurettin Paþa’nýn
provakosyonu sonucu linç edilerek
öldürülmüþtür. Mustafa Kemal bu olaya çok
tepki göstermiþ, onaylamamýþtýr. Her sözü
edildiðinde yüzünü acýyla buruþturduðunu
yazýyor kaynaklar.
Ülke gündeminde yeteri kadar tartýþýlan
ve çözümlemesi mümkün olmayan konularý
neden ýsrarla Hacýbektaþ gündemine
getirmekte ýsrar ediyor sayýn Baþkan,
anlamakta güçlük çekiyorum. Halbuki
enerjisini ve sinirlerini daha verimli
kullanabilir. Bazý konulardaki cesaret ve
kararlýlýðý, TOKÝ giriþimi, tekstil giriþimi,
türbenin üst tarafýna yapýlan dükkanlarýn
mimari görüntü olarak türbeye uyumu,
mezbahanenin iþleve konulmasý Dedebað ve
Çilehanedeki geçmiþ yýllara oranla temizlik
ve düzen gayretini olumlu ve pozitif
buluyorum. Ancak sokaða ve sokak aralarýna
da yeterince inilemediði de gözlerden
kaçmýyor. Seçimlerde oy kullanan sade bir
Hacýbektaþ vatandaþý olarak da bu fikirlerimle
bu gazetenin içinde kalabiliyorum.
Ancak önceki satýrlarda belirttiðim gibi
cumhuriyetin aydýn ve demokrat bir
öðretmenine bu suçlamalarý yöneltmek çok
aðýr olumuþtur. Neden hainlik gibi, bölücülük
gibi suçlamalara bu kadar ihtiyaç duyuyoruz?
Daha sakin bir üslup ve özenle seçilmiþ
kelimelerle de anlatabiliriz derdimizi.
Örgütleri küstürerek, yerel basýný küstürerek,
siyasal partileri küstürerek, misafirleri
küstürerek nereye varýlacaktýr? Oðlunuzu,
gelininizi, hýsýmý akrabayý, konuklarý küstürüp
düðün yapmaya benziyor bu iþ.
Sayýn Baþkan Selmanpakoðlu, bundan
sonraki toplantýnýzda da bu üslubu
kullanacaksanýz, toplantý salonu kapýsýna ‘‘18
yaþýndan küçükler giremez,” ibaresinin
konulmasýný rica edeceðim neredeyse
kendilerinden.
Avrupalý gençler Ürgüp’te
ÜRGÜP- Dünya’da 89 Ülkede 800’ü
aþkýn üniversiteli gençlerin katýlýmý ile
oluþan AIESEC’li gençler Kapadokya’ya
akýn ettiler. AIESEC’in Türkiye ayaðýný
sürdüren Türkiye Ýktisadi ve Ticari Ýlimler
Talebeleri Staj Komitesi Derneði Baþkaný
Ankara Þubesi Türkiye Genel Baþkaný
Özgür Daldan ; “AIESEC gençlerin kendi
potansiyellerini geliþtirebilecekleri bir
platform. Biz bu baðlamda
Üniversitelerde 11 ilde faaliyet
gösteriyoruz. Yaptýðýmýz iþte Üniversite
öðrencilere liderlik tecrübesi sunuyoruz.
Ayný zamanda Uluslararasý kardeþlik
tecrübesi sunuyoruz, yabancý
arkadaþlarýmýz Türkiye’de, Türkiye’deki
arkadaþlarýmýz da yabancý ülkelerde
arkadaþlýk ve dostluk baðýný
kurabiliyorlar. Türkiye’ye gelme
nedenleri hem çok sayýda firma tarafýndan
projenin desteklenmesi hem de kendi
arayýþlarýna burada daha iyi cevap
bulabilmeleri. Türkiye’nin Avrupa
ülkelerine ve dünyadaki birçok ülkeye
göre farklý bir millet ve kültürü
barýndýrmasýný da önemli buluyorlar.
AIESEC sayesinde 2005 yýlýndaki
ölçümlerde 250 öðrenciye Türkiye’de
staj yapma imkaný saðladýk. Yaklaþýk 150
öðrenciye de yurt dýþýnda staj imkaný
saðladýk. Dünya sýralamasýnda 4.
sýradayýz. Öðrenciler arasýnda bulunan
öðrencilerden Litvanyalý Aýeste Kýselev
(21) 2 aydýr Ankara’ da bulunduðunu þu
anda stajýnýn devam ettiðini belirtti.
Polonya’dan Kasýa Pruszynska (20)
Ankara’da 1 aydýr bulunduðunu stajýn
çok baþarýlý geçtiðini belirtti.
Ýngiltere’ den Nomalha Kenkhwende
(19) Ankara’da Eðitim gönüllülerinde 1
aydýr bulunduðunu 1 ay daha Türkiye’de
kalacaðýný belirtti. Çinli Chan Juan Shang
(23) 2 Haftadýr Ankarada çalýþtýðýný 2
aylýk bir staj süresinin bulunduðunu
söyledi. Öðrencilerin hepsinin ortak
görüþleri Türklerin misafirperver
olduðunu çok farklý ve zevkli bir kültüre
sahip olduklarýný burada olmaktan büyük
mutluluk duyduklarýný, Türkiye
hakkýndaki güzel þeylerin aslýnda az
bildiklerini burayý tanýmak için 2 ayýn
yeterli olamayacaðýný söylediler.
Kapadokya gezisi sýrasýnda Ürgüp
Belediye Baþkaný Bekir Ödemiþ
Kapadokya tanýtýmýna yaptýklarý
katkýlardan dolayý gençlere teþekkür
ederek Ürgüp’ ün eski yýllardaki
seyyahlarýn resmettikleri ahþap çerçeveli
panoyu gençlere hediye etti.”
ÖZÜR!
Dünkü sayýmýz teknik bir
arýzadan dolayý
basýlamamýþtýr.
Okuyucularýmýzdan özür dileriz
1 Aðustus 2006 Salý
Hububat yolsuzluðu Meclis'te
Toprak Mahsulleri Ofisi'nden
(TMO) düþük fiyatla aldýklarý
buðdayý ihraç edilmiþ gibi
gösteren þebekenin ofisi 8.5
milyon dolar zarara uðrattýðý
ortaya çýktý. Ayný uygulamanýn
ayçiçeðinde de yapýlmasý üzerine
Baþbakanlýk Teftiþ Kurulu,
hububat alýmlarýný mercek altýna
yatýrdý.
Türkiye, dünyanýn büyük
hububat üreticilerinden biri
olmasýna karþýn, depolarýn
yetersizliði nedeniyle ürünün
açýkta saklanmasý, üretim
maliyetlerinin yükselmesi,
verimin düþmesi gibi sorunlara,
bir de ithalat rejiminden
kaynaklanan usulsüzlükler
eklendi. Geçtiðimiz günlerde, un
fabrikalarý adýna TMO'dan ton
baþýna 150 dolar düþük fiyatla
buðday alan çetenin, buðdaylarý
iþleyip un halinde ihraç etmek
yerine iç piyasaya verdikleri,
Irak'taki þirketler adýna fatura
kestikleri ortaya çýkmýþtý.
Habur'daki gümrük memurlarý
hayali buðdayýn tonu basma 60
dolar rüþvet alýrken, firmalarýn
sahte belgelerle yüzde 18 KDV
iadesi, düþük faizli ihracat kredisi
kullandýklarý saptanmýþtý.
AYÇÝÇEÐÝNDE DE AYNI
OYUN
CHP Tekirdað Milletvekili
Erdoðan Kaplan, gümrüklerden
sorumlu Devlet Bakaný Kürþat
Tüzmen, Maliye Bakaný Kemal
Unakýtan ve Tarým Bakaný
Mehdi Eker'in görev alanlarýyla
ilgili konularý takip
etmediklerini, kamunun zarara
uðratýlmasýna göz yumduklarýný
söyledi. Kaplan, AKP
döneminde hangi fabrikalara
dahilde iþleme rejimi
kapsamýnda izin belgesi
verildiðinin açýklanmasý
gerektiðini söyledi.
Kaplan, buðdayda olduðu gibi
ayçiçeðinin de yurtdýþýna
satýlmak üzere alýndýðýný ancak
iç piyasaya satýldýðýný bildirdi.
Kaplan, TMO'dan düþük fiyatla
buðday alan firmalarýn
incelenmesi gerektiðini söyledi.
CHP'li Erdoðan, "TMO'dan
düþük fiyatla buðday alan kiþi
ve kuruluþlar, Irak'ta kurulu
olduðu iddia edilen þirketlere
fatura kesen fabrikalar da
kamuoyuna açýklanmalý.
TMO'dan buðday alma hakký
olmadýðý halde baþka kiþi ve
kurumlar adýna vekaletle buðday
alanlar da saptanmalý. Un ihracatý
nedeniyle vergi iadesi alan kiþi
ve kurumlarýn da tespiti gerekir"
deðerlendirmesini yaptý.
Erdoðan, "AKP iktidarý
çiftçimize en zor günleri
yaþatýyor. Bir taraftan açýklanan
taban fiyatlarla çiftçinin üretim
maliyeti karþýlanmazken görevini
yapmayan iktidar TMO'yu zarara
uðratýyor. Ben 2004'te
uyarmýþtým" dedi.
Türkiye Ziraatçýlar Derneði
Baþkaný Ýbrahim Yetkin de,
dahilde iþleme rejiminin
altyapýsýnýn kurulamadýðýný
belirterek, çiftçinin ekonomik
anlamda ciddi sýkýntýlarla karþý
karþýya olduðuna dikkat çekti.
DDK de, daha önce
hazýrladýðý raporda dahilde
iþleme rejimi kapsamýnda
yapýlan satýþlarýn tamamen görev
zararý olarak sonuçlandýðý
uyarýsýnda bulunmuþtu. Raporda,
"Görev zararý ile sonuçlanmýþ
vadeli hem de yüklemine dayalý
yapýlan bu alýmlarda gerekli
denetim olanaklarýnýn olmamasý
nedeniyle hububatýn bir
bölümünün yurt içine sürüldüðü
söylentisi bile piyasa dengesini
ve fiyat istikrarýný bozdu"
denilmiþti.
DDK RAPORU
DDK raporunda, hükümetin dýþ
satým öncesi teslimata dayalý
sistemden vazgeçmesi
gerektiðini bildirerek, "Dýþ
satýmýn desteklenmesi ve
finansmaný Dýþ Ticaret
Müsteþarlýðýnýn görev ve yetkisi
alanýnda. Bu satýþlar
sýnýrlandýrýlmalý. Baþbakanlýk bu
konuyu incelemeli" tespiti
yapýlmýþtý.
Kaplan'in dikkat çektiði
ayçiçeði alýmlarý Trakya
Birlik'ten yapýlýyor. TMO
uygulamasýna benzer þekilde,
1999 yýlýnda ham ayçiçeði yaðý
stoklarýnýn (50 bin ton) artmasý
sonucunda, dahilde iþlem rejimi
kapsamýna alýndý. Trakya
Birlik'in elinde bulunan ham
ayçiçeði yaðý stokundan 50 bin
tona kadar olan miktarýn ihraç
kayýtlý satýþ fiyatlarý esas
alýnarak, rafine ayçiçek yaðý
ihracatçýlarýna satýþý öngörüldü.
2000 yýlýndan itibarin fiili satýþlar
baþladý, söz konusu stokun
tamamý satýlarak ihracat yoluyla
deðerlendirildi. (Sesonlýne)
ABD'de resesyon endiþesi artýyor
ABD ekonomisi yavaþlýyor.
Bunun nedenleri petrol ve
hammadde fiyatlarýnýn
yükselmesi, buna baðlý olarak
ABD Merkez Bankasý'nýn
faizleri yükseltmesi, ABD
Merkez Bankasý Baþkaný
Bernanke'nin bundan sonra
izleyeceði politikanýn ne olacaðý
hakkýnda soru iþaretleri
bulunmasý ve konut sektöründeki
canlýlýðýn azalmaya yüz tutmasý.
Bu sonuncusu özellikle
önemli. Çünkü konut sektörü
ABD ekonomisinin son beþ
yýldaki büyüme performansýnýn
lokomotifiydi.
Çin ekonomisi ise dikiþ
tutmuyor, ekonomi giderek daha
hýzlý büyüyor. Yüzde 10 sýnýrýný
aþan bu aþýrý ýsýnma Çin
yöneticilerini de
endiþelendirmeye baþladý.
Bununla birlikte Çin özellikle
ABD'den gelen Yu-an'ýn
deðerinin yükseltilmesi baskýsýna
aldýrmýyor ve ödemeler
dengesini saðlamak için ithalatý
hýzlandýrarak iç piyasayý
canlandýrma yolunu seçeceðini
söylüyor.
Küresel dengesizlik tabir
edilen olgularýn baþlýcasý Çin ile
ABD arasýndaki ticaret
dengesizliði. ABD büyük dýþ
ticaret açýðý verirken Çin büyük
dýþ ticaret fazlasý veriyor. ABD
bu açýðýný Çin dahil uzakdoðu
Asya ülkelerine tahvil satarak
kapatmaya çalýþýyor. Uzmanlar
bu durumun devam
edemeyeceðini, bir nokta Dünya
resesyo-nuna neden olacaðýný
söylüyorlar. (Birgün)
Belediye kredilerinde yeni dönem
Ýller Bankasý Genel Müdürü
Hidayet Atasoy, Ýller Bankasý'nda
saðlanacak yeniden yapýlanma ile
bankanýn "siyasi etkiler tümüyle
uzak bir yapýya" kavuþacaðýný
belirterek, "Vakýflar Bankasý, Ziraat
Bankasý, Halk Bankasý nasýl siyasi
etkilerden uzak, bankacýlýk kurallarý
içinde faaliyet gösteriyorsa burasý
da öyle olacak" diye konuþtu.
Hidayet Atasoy, Ýller Bankasý'nýn
anonim þirket statüsüne
kavuþacaðýný, yasal düzenlemenin
baþbakanlýkta bulunduðunu söyledi.
Atasoy'un verdiði bilgiye göre,
belediyeler bankanýn hissedarý
olmayacak. Bu nedenle belediyeler,
artýk bütçe gelirlerinin yüzde 5'ini
Ýller Bankasý'na aktarmayacak.
Bankanýn sahibi Hazine olacak ve
sermayesi de artýk buradan
saðlanacak. Atasoy, bankanýn yine
yalnýz belediyeler ve il özel
idarelerine hizmet vereceðini, ancak
tümüyle Bankacýlýk Kanunu'na
"uyumlu" çalýþacaðýný belirterek,
"Kurum siyasi etkilerden uzak
olacak" dedi.
BANKANIN MÝSYONU
Bu çerçevede belediyelere kredi
verirken "çok daha gerçekçi bir
kredilendirme ve ödeme planý"
hazýrlanacaðýna iþaret eden Atasoy,
þunlarý kaydetti: "Buranýn hissedarý
belediyeler olduðu için doðal olarak
biraz esnek olabiliyoruz, o zaman
o esneklik olmayacak. Bankacýlýk
kuralý ne ise o olacak. Bir belediye
kredi alabiliyorsa alacak, alamýyorsa
alamayacak." Bankada bir kredi
komisyonu kurulacaðýný ifade eden
Atasoy, komisyonun kredilendirme
için finansman yapýsý, borç ödemelerdeki istikrar gibi çeþitli kriterler
oluþturacaðýný söyledi. Atasoy,
bankanýn yeni misyonu
çerçevesinde artýk "ihale
yapmayacaðýný" vurgulayarak, her
belediyenin kendi ihalesini
yapacaðýný, zorlanan küçük
belediyeler için de teknik destek
saðlanacaðýný bildirdi. (Birgün)
Büyük eðitimci yürüyüþüne önce
dayak þimdi dava
Eðitim Sen tarafýndan “eðitime
bütçeden ayrýlan payýn artýrýlmasý,
nitelikli eðitim ve özlük haklarýnýn
iyileþtirilmesi" talebiyle 24- 27
Kasým tarihlerinde gerçekleþtirilen
Büyük Eðitimci Yürüyüþü
nedeniyle Eðitim Sen Baþkaný
Alaatin Dinçer ve KESK Baþkaný
Ý. Hakký Tombul’un da aralarýnda
bulunduðu 23 Eðitim Sen ve KESK
yöneticisi hakkýnda 2911 sayýlý
"Toplantý Gösteri ve Yürüyüþ
Kanunu'na muhalefet" suçundan
dava açýldý. Dava iddianamesinde
sendika yöneticileri eylemi sevk ve
idare etmekle de suçlamýyor. 8
Kasým 2006 günü baþlayacak olan
dava Ankara 28. Asliye Ceza
mahkemesinde görülecek.
24 - 27 Kasým arasýnda
Türkiye’nin farklý bölgelerinden
yola çýkan Eðitim emekçileri
tarafýndan “eðitime bütçeden ayrýlan
payýn artýrýlmasý, nitelikli eðitim ve
özlük haklarýnýn iyileþtirilmesi"
talebiyle gerçekleþtirdikleri Büyük
Eðitimci Yürüyüþü Ankara giriþinde
polis terörüyle karþýlaþmýþ;
Ankara’nýn dört ayrý þehirlerarasý
giriþinde polis ve jandarma
panzerler, gaz bombalarý ve coplarla
eðitim emekçilerine saldýrmýþtý.
Saldýrý sonucu çok sayýda eðitim
emekçisi yaralanmýþtý. Ayný saatler
de Ankara’da da arkadaþlarýnýn
þehre girmesi için Ankaralý eðitim
emekçileri, KESK’ e baðlý diðer
sendikalarýn üye ve yöneticileri, çok
sayýda emek örgütü ve devrimci
demokrat kurum bir araya gelmiþ
onlar da polis saldýrýsýndan
nasiplerini almýþtý.
Eðitim emekçileri yaþanan
saldýrýya raðmen daðýlmamýþ geceyi
þehirlerarasý yolda sabahlayarak
geçirmiþ ertesi gün de çeþitli
yollardan Ankara’ya girmeyi
denemiþ eylem þehre girebilen
emekçiler ve Ankara’da ki
emekçilerle devrimcilerin bir araya
gelmesinin ardýndan Alaattin
Dinçer’in konuþma yapmasýyla sona
ermiþti. Sendika.org
Az Bulutlu
En Yüksek 0C 29
En Düþük 0C 14
MÜZELER VE ÖREN YERLERÝ
AKSARAY:
Aþýklý Höyük
Aksaray Ýli'nin 25 km.
güneydoðusun daki
Kýzýlkaya köyünde bir
tarafý Melendiz Nehri'
ne, diðer tarafý ise
tarýma açýk tarlalara
bakan höyük tarýma
elveriþli, su kenarýna
yakýn bir yere
kurulmuþtur. 1989 yýlýndan beri arkeolojik
kazýlar yapýlmaktadýr.
Aþýklý Höyük Anadolu'da Akeramik
Neolitik Dönem'e (günümüzden on bin yýl
önce) ait en eski "ilk köy yerleþimlerini"
sergileyen önemli ören yerlerinden biridir.
Acemhöyük
Aksaray Ýli'nin 13 km. kuzeybatýsýndadýr.
Yeþilova Kasabasý içinde yer alýr. 700 x
600 m. ölçülerinde oval biçimli bir höyüktür.
Aþaðý þehir ile birlikte Anadolu'nun en
büyük höyüklerindendir. Yapýlan arkeolojik
kazýlardan elde edilen veriler höyüðün M.Ö.
3000 yýllarýndan itibaren iskân edildiðini,
en parlak döneminin ise Asur Ticaret
Kolonileri Çaðý'nda yani M.Ö. 1800
yýllarýnda yaþandýðýný göstermektedir.
Þehrin o zamanki ismi kesin olarak
bilinmemekle beraber, yerli ve yabancý bilim
adamlarý tarafýndan Puruþhanda olduðu
sanýlmaktadýr. Koloni Çaðý'nda höyük
dýþýnda Aþaðý Þehir de yoðun bir yerleþime
sahne olmuþtur. Bu dönemde Anadolu'nun
önemli krallýklarýndan birinin merkezidir.
Bu dönem sonunda hem höyük hem de
Aþaðý Þehir terkedilmiþtir. Ancak höyüðün
bir bölümüne Erken Hellenistik ve Roma
Dönemlerinde yeniden yerleþilmiþtir.
Höyüðün bütünüyle terkedilmesi ise M.S.
3. yüzyýlýn baþlarýna rastlamaktadýr. 1517
yýlýnda Ýran Azerbaycan'ýndaki Hoy
Kenti'nden gelen 3 oba, höyük eteklerine
yerleþerek bugünkü Yeþilova'yý
oluþturmuþtur.
Kentin en parlak döneminin yaþandýðý
Koloni Çaðýna ait III. katta açýða çýkarýlmýþ
olan iki saray yapýsý yalnýz Acemhöyük için
deðil, Anadolu
mimarlýk tarihi
açýsýndan da önemlidir.
Höyüðün güneyinde
yer alan Sarýkaya
sarayý;
kuzeybatýsýndaki ise
Hatipler sarayý olarak
isimlendirilmiþtir.
Antik Nora Þehri
Aksaray ili, merkez
ilçe, Helvadere Kasabasý sýnýrlarý içindedir.
Hasan Daðý'nýn (Argaios)
eteðinde ve kral yolu üzerinde, Roma ve
Bizans Döneminden kalma antik þehir
kalýntýlarý yer almaktadýr.
Manastýr Vadisi
Aksaray'ýn doðusunda 50 km. mesafede,
tabii güzellikler beldesi Güzelyurt Ýlçesi
sýnýrlarý içinde yer alan 4-5 km. uzunluðunda
bir vadidir; döneminin özelliklerini en iyi
yansýtan 28 adet kaya oyma kilisesi ve yeraltý
þehirleri ile "Küçük Bir Ihlara "
görünümündedir.
Vadi boyunca yer alan Siviþli Kilise,
Büyük Kilise Camii, Papaz Evi, Kalburlu
Kilise, Kömürlü Kilise gibi çok sayýda kilise
ve yeraltý þehri önemli kü ltür ve tabiat
varlýklarýmýzdandýr.
Ihlara Vadisi
Aksaray Ýli, Ihlara Kasabasý'nda ve
Hasan Daðý'nýn kuzeydoðusundadýr. Eski
adý "Peristremma" olan 14 km.
uzunluðundaki Ihlara Vadisi'ni baþtan baþa
kat edip, 100-200 m. derinlikte bir kanyon
oluþturmuþ olan Melendiz Çayý önce
kuzeybatýya Selimiye
Kasabasý'na, daha
sonra ise Yaprakhisar
ve Belisýrma
köylerinin, Ziga
kaplýcasýnýn
bulunduðu geniþ
vadiye ve Tuz Gölü'ne
yönelmektedir.
Ihlara Vadisi bir
yerleþim yeri olmaktan
çok bir dini merkez olarak ön plana
çýkmýþtýr.
Dönemin din anlayýþýný tasvirleriyle ve
mimarisiyle canlandýran, freskli veya
fresksiz tek ve çift nefli kapalý veya açýk
Yunan haç planlý ve de þapel biçimli kayaya
oyulmuþ çok sayýda kilise, vadinin dik
yamaçlarýnda saðlý sollu yer alarak ortadan
akan Melendiz Çayý' nýn sularýyla
bütünleþmektedir.
Vadi, doðal yapýsý itibarýyla IX. yy. dan
itibaren keþiþler ve rahipler tarafýndan çok
uygun bir inziva ve ibadet yeri olarak, savaþ
döneminde ise gizlenme, korunma yeri
olarak kullanýlmýþtýr.
Bugün görülebilir durumda 14 kilise
mevcuttur. Bunlardan 10 kadarý canlýlýðýný
ve renk uyumunu korumaktadýr ve halen
gezilebilmektedir.
SÜMEN TÝCARET
Her akþam Saat 20.00’de
CANLI MÜZÝK
Kebap Çeþitleri ile
halkýmýzýn hizmetindedir.
Vadide yer alan kiliselerde "Hz. Ýsa'nýn
Doðumu", "Müjde", "Ziyaret", "Mýsýr'a
Kaçýþ", "Son Yemek" gibi konularýn
iþlendiði freskler bulunmaktadýr.
Musular
Höyük Aksaray'ýn yerleþim tarihinin Aþýklý
Höyük'ten sonraki en eski örneklerinden
birini oluþturan Musular Höyük, Gülaðaç
ilçesi Kýzýlkaya köyünde, Melendiz
Irmaðý'nýn batýsýnda yer almaktadýr.
Musular'a ilk kez günümüzden 8000 yýl
önce yerleþildiði saptanmýþtýr. Þimdiye kadar
iki ana dönem tespit edilmiþtir. Bunlardan
ilki prehistorik terminolojide "çanak
çömleksiz neolitik" olarak adlandýrýlan
akeramik dönemdir.
Sonraki yerleþme evresi "çanak
çömlekli" evreye aittir. Bu dönemde
yerleþenler önceki yapý kalýntýlarýný
düzlemiþ, bunun üzerine kalýnca sarýmsý
renkte bir toprak tabakasý sermiþ ve bu
düzlem üzerine kendi yapýlarýný inþa
etmiþlerdir.
Yer Altý Þehirleri :
Ýldeki yer altý þehirleri genellikle
Güzelyurt ve Gülaðaç ilçelerinde yoðunluk
kazanmakla birlikte, gerek merkez ilçe ve
gerekse Ortaköy’de de yer altý þehrine
rastlamak mümkündür. Güzelyurt ilçe
merkezi ve Manastýr Vadisi’nde 3 adet açýk
yer altý þehri vardýr. Gülaðaç ilçesinde Saratlý
Yer Altý Þehri ziyarete açýlarak,
aydýnlatýlmýþtýr.
KADÝROÐULLARI
ÜÇLER MERMER
Hertürlü Mermer ve
Mutfak iþleri Ýtina ile yapýlýr.
Deniz Ulutaþ
Tel. Ýþ: 0 384.441 39 81- Ev: 441 31 87
Cep :0 532 314 56 54
HACIBEKTAÞ
SERVÝS BÝZE
AÝTTÝR
BOYA-HIRDAVAT-FAYANS-ZÝRAÝ ÝLAÇ
ÝNÞAAT MALZEMELERÝ
DIÞ CEPHE YALITIM SÝSTEMLERÝ
LAMÝNANT PARKE SÝSTEMLERÝ
SATIÞ VE UYGULAMA
Adres: Aþýklar yolu Cumhuriyet Parký yaný
HACIBEKTAÞTel: 0 532 394 88 85
Mucur Tel: 0386 812 56 62