Kalp Hırsızı 1

Transkript

Kalp Hırsızı 1
Kalp Hırsızı
1
2
Catherine Mann
Kalp Hırsızı
Harlequin Desire
ISBN 978-605-339-239-2
Đngilizce Adı : PLAYING FOR KEEPS
Türkçe Adı: KALP HIRSIZI
Copyright © 2013 by Catherine Mann
Đngilizce Adı: A BUSINESS ENGAGEMENT
Türkçe Adı: SEVGĐYE HASRET
Copyright © 2013 by Merline Lovelace
Yayının Adı: Harlequin Desire Đki Roman Birarada
Tüzel Kişiliği: Harlequin Polska Spolka Z Ograniczona
Odpowiedzialnoscia Đstanbul Şubesi
Đmtiyaz Sahibi ve Uyruğu: Berkant Yıldırım T.C.
Sorumlu Müdür ve Uyruğu: H. Rıza Bankoğlu T.C.
Đdarehane Adresi: Mühürdar Cad. Uras Apt. No:83 D.1
Kadıköy – Đstanbul – Türkiye
3
4
Catherine Mann
CATHERINE MANN
Kalp Hırsızı
Çeviri
Cahide Adışan
HARLEQUIN TÜRKĐYE
Mühürdar Cad. Uras Ap. No.83/1
Kadıköy - ĐSTANBUL
Tel: (0216) 418 12 72 (pbx) Faks: (0216) 338 87 12
[email protected] – www.harlequintr.com
www.facebook.com/harlequinbeyazdizi
twitter.com/harlequintr
Kalp Hırsızı
ROMANIN KARAKTERLERĐ
Malcolm Douglas
Başarılı rock yıldızı, tam on sekiz yıldır lise aşkından ve kasabasından uzak
durmuş, zorlu günler geçirmiş üzgün bir adam
Celia Patel
Lise müzik öğretmeni, on sekiz yıl önce yaşadığı aşk sonrasında hayatı bir daha
asla normal olmadı
Yargıç Patel
Celia’nın babası, ilk kızını kanser yüzünden kaybedince ikinci kızına fazlasıyla
düşkün güçlü ama acılı baba
Terri Ann Douglas
Hayattaki tek ailesi olan Malcolm’un cefakâr ve fedakâr annesi, artık oğlunun
sağladığı güzel hayatın keyfini çıkarıyor
John Salvatore
Suç işlemiş ancak potansiyeli olan çocukların okuduğu askeri okulun müdürü
Elliot Starc
Malcolm’un askeri okuldan arkadaşı olan Formula 1 yarışcısı
Troy Donovan
Malcolm’un askeri okuldan arkadaşı olan dahi bilgisayar programcısı
Hillary Donovan
Tryon’un sevgili eşi ve Jayne’nin organizasyon işinde ortağı
Conrad Hughes
Malcolm’un askeri okuldan arkadaşı olan kumarhane patronu
Jyne Hughes
Conrad’ın sevgili eşi ve Hillary’nin organizasyon işinde ortağı
Adam Logan
Malcolm’un askeri okuldan arkadaşı ve menajeri
Dr. Rowan Boothe
Malcolm’un askeri okuldan arkadaşı olan yardımsever
5
6
Catherine Mann
~ BĐRĐNCĐ BÖLÜM ~
ORTAOKUL korosunda “Dünya küçüktür” şarkısının provası yapılırken, Celia Patel dünyanın gerçekten ne kadar küçülebileceğini fark etti.
Koristlerin yarısının sağından ve solundan sıyrıldı, zaten yarısı kızdı. Kızlar
yedi Grammy ödüllü, platin plak sahibi rock yıldızı Malcolm Douglas’ın durduğu salonun arkasındaki alana çekiliyordu. Bu adam daha her ikisi de on altı
yaşındayken Celia’nın kalbini kıran aynı adamdı. Celia nota tablasını yana itti
ve okullu kızlar itişip kakışarak karşıya koşturmaya başlamadan kenara çekildi,
onları durdurmaya çalışmak anlamsızdı. Tek yumurta ikizleri Valentina ve
Valeria arka tarafa koşarken neredeyse Celia’yı yere düşüreceklerdi. Spor salonunda yayılan kıkırdamalar ve çığlıkları duyan korumaları ne yapacaklarını
bilemeden bakıyordu. Malcolm, CD kapaklarını ve posterleri süsleyen pırıl
pırıl gülüşüyle kızları selamlarken bir yandan bakışlarını Celia’ya odaklamıştı.
Uzun ve kaslıydı. Ancak, hâlâ üzerinden kasabalı çocuk tavrını atamamıştı.
Eskisine göre biraz daha kaslanmış ve özgüveni tavan yapmıştı belki de biraz
olgunlaşmıştı.
Celia onun hemen yok olmasını istiyordu, aksi halde akıl sağlığını koruyamayacaktı. Karşısında durunca ona bakmadan edemiyordu. Haki pantolon ve
çorapsız giydiği pahalı ayakkabılarıyla, kendi özünde rahat bir adam görüntüsü
veriyordu. Gömleğinin kolları kıvrılmış yanık, kaslı ve müziğe yetenekli kollarını sergiliyordu. O hünerli ellerini düşünmemek en akıllıca tavır olurdu. Açık
kahverengi gür saçları hiç değişmemişti, her zamanki gibi biraz uzundu, alnına
düşen perçemler bir zamanlar Celia’nın elleriyle saçlarını geriye tarama isteğini uyandırıyordu. Bir de o masmavi gözleri yok muydu, Tanrı yardımcısı olsun. Celia o gece ergenlik hormonları tavan yapmış bir istekle, onu öpmeden
hemen önce koyu lacivert göründüklerini hatırlıyordu.
Şimdi tam bir erkek olduğu inkâr edilemezdi. Buraya neden gelmişti acaba? Malcolm, bundan on sekiz yıl önce Mississippi Azalea’ya babasının yargıç
arkadaşı, ıslah evi ya da askeri okul arasında seçim yapmasını söylediğinden
beri ayak basmamıştı. Kaçıp gittiğinde Celia’yı ürkmüş, hamile ve hayata tutunmaya yeminler ederek geride bırakmıştı. Şimdi odanın diğer yanında durmuş karşısında Valentina veya Valeria için resim imzalıyordu.
Đkizleri ayırmak neredeyse imkânsızdı. Đzlerken aklından geçenler kesinlikle alakasız şeylerdi, yaşanan bunca şeye rağmen Celia ile bebeklerini büyütebilselerdi o zaman neler olurdu diye düşününce içi burkuldu. Celia yeni doğan
bebeğini kendisinin ve Malcolm’un veremeyeceği her şeyi verebilecek aileye
verirken çılgın fikirler de yok olup gitmişti.
Celia omuzlarını geri attı, dikleşti ve spor salonunda oluşmaya başlayan
Kalp Hırsızı
7
kalabalığın ortasına daldı. Bu sürpriz ziyareti başı dik tamamlamakta kararlıydı. Neyse ki, korodaki oğlanlar yerlerinde oturuyordu, derste yasak olan bilgisayar oyunlarını oynamaya fırsat buldukları için mutlu ve sakindiler. Celia
oyunu görmezden geldi ve salonun diğer yanında izdiham yaratan ufaklıkların
yanına gitti.
“Çocuklar Bay Douglas’a nefes alacak alan bırakmalıyız.” Celia kalabalığı
oluşturan kızlara yaklaştı, sarı elbisesini düzeltti. Sarah Lynn Thompson’ın
bileğine dokundu. “Đnternette satmak için saç kopartmak yok.”
Malcolm son resmi de imzaladıktan sonra kalemi cebine koydu. “Sorun yok
Celia, ama kel kalmamı engellediğin için teşekkür ederim.”
“Celia? Celia?” Valeria ya da Valentina mıydı? “Bayan Patel, onu tanıyor
musunuz? Aman Tanrım! Bunu bize neden söylemediniz?”
Celia bulanık sulara girmek istemedi, “Lisede birlikte okumuştuk.”
Sanki yıllar önce Celia yüzünden hapse atılacak olan o değilmiş gibi, kasabanın girişindeki tabelaya adını yazmışlardı “Azalea’ya - Malcolm Douglas’ın
memleketine - hoş geldiniz.”
“Şimdi hep birlikte salonda yerlerimize dönelim, Bay Douglas provamızı böldüğüne göre sorularınızı bir bir cevaplayacağına eminim.” Celia dönüp onu
uyaran bakışlarla baktı, karşılığında pişkin bir gülüş geldi.
Sarah Lynn yanından ayrılmadı. “Siz onunla çıktınız mı?”
O sırada çalan ders zili Celia’yı kurtarmış, soruları engellemişti. “Çocuklar
günün son dersi için sıraya geçin.”
Hem okul müdiresi hem de sekreteri kapıda dikilip en az öğrenciler kadar hayranlıkla bakıyordu. Oysa her ikisi de evli ve hatta torunları olan kadınlardı.
Malcolm nasıl olmuştu da izdiham yaratmadan spor salonuna kadar gelebilmişti? Celia öğrencileri kapıya kadar geçirdi, sandaletleri ahşap yerde gürültülü bir
ses çıkarıyordu. Kapıda dört kaslı adam bekliyordu, otoparktaki limuzinin
yanında ise camları siyah film kaplı arabalar vardı. Malcolm, müdire ve sekreterle sohbet ediyordu.
“Öğrenciler için imzalı resim bırakırım.”
Sarah Lynn omzundan bakıp geriye seslendi, “Hepimiz için mi?”
“Bayan Patel tam olarak adedini bana söyler.”
Đdarecilerin ardından son öğrenci de sınıfa girip kapılar kapanınca spor salonunun havası boşaltılmış gibi oldu. Celia ile Malcolm arasında bir kol mesafe
kalmıştı, korumalar hemen Malcolm’un arkasındaydı.
“Anladığım kadarıyla buraya beni görmeye geldin!”
“Evet, öyle sevgilim… Rahatsız edilmeden konuşabileceğimiz bir yer var
mı?” Malcolm’un sesi kaliteli şarap gibi hücrelerine işliyordu adeta.
“Korumaların bunu oldukça zorlaştırmıyor mu sence?” Celia dönüp ifadesiz bir
şekilde bekleyen koca cüsseli adamlara gülümsedi.
8
Catherine Mann
Malcolm adamlara başıyla işaret edince sessizce koridora çıktılar. “Kapının
dışında kalabilirler, sonuçta benim güvenliğimi olduğu kadar seninkini de sağlamak için buradalar.”
“Benim güvenliğim mi? Sırf seni dinozorlar döneminden tanıdığım için hayran
kitlen eminim ki bana tapınmayacaktır!”
“Söylemek istediğim o değildi. Duydum ki, tehdit ediliyormuşsun. Biraz tedbirli olmaktan zarar gelmez, değil mi?”
Malcolm’un bu kadar yakında olmasına karşı bir tedbir daha akıllıca olabilirdi. Onun yakında olması düzenli hayatını ve de sakin hormonlarını alt üst
ediyordu. “Teşekkür ederim, ama sorun yok. Alt tarafı birkaç sessiz telefon ve
not yolladılar. Babam ne zaman önemli bir davaya girişse olur.”
Đyi de Malcolm nasıl olup bunu duymuştu? Celia’nın içi bir hoş oldu, rahatsız olmuştu ama kendine hâkim olmaya çalıştı. Malcolm’un burada olmasının
yıllardır süren düzenini alt üst etmesine izin vermeyecekti. Onun yeniden kalbini hızlandırdığını fark etmesine izin veremezdi. Celia yetişkin bir kadındı ve
kendi sahasındaydılar. Ancak, yine de sinirleri keman teli kadar gerilmişti.
Celia dünyasını tepe taklak ettiği için ona bağırma isteğine hâkim oldu ve kollarını göğsünde bağlayıp bekledi. Artık, ne aklına göre hareket eden yalnız bir
çocuk ne de dehşete kapılmış hamile bir genç kızdı. Ayrıca, doğum sonrası
çocuğundan ayrılıp hayatını risk edecek kadar ağır depresyon geçiren genç bir
kadın da değildi. Huzura kavuşması uzun süreli, yorucu ve paranın satın alabileceği en iyi terapistlerin yardımıyla olmuştu. Celia bunların ardından kendine
inşa ettiği geleceğini ne bir şeyin ne de birinin, özellikle de Malcolm
Douglas’ın, bozmasına izin vermeyecekti.
Celia Patel’e âşık olmak Malcolm’un hayatını sonsuza kadar değiştirmişti.
Ancak, yine de hayatları her zaman birbiriyle bağlantılı oldu. Tam on sekiz yıl
boyunca Malcolm ondan uzak durmayı başarmıştı. Celia’nın hakkında her şeyi
bildiği için ona karşı en ufak bir tehdit, eski korumacı güdülerini harekete geçirmişti. Tek yapması gereken, yardım edebilmesi için Celia’nın onu yeniden
hayatına almasını sağlamaktı. Belki bu şekilde zamanında hayatını mahvetmesinin telafisini sağlamış olur ve o zaman bunca yıldır gerçek aşk olduğunu
sandığı bu boş sevdadan vazgeçmeyi başarabilirdi. Gerçi şu an fiziksel olarak
varlığına karşı bedensel tepkilerine bakılırsa… Celia Patel’e olan arzuları bir
kez daha Malcolm’ı sırt üstü yere sermeye hazırdı. Lanet olsun! Dünyanın
diğer ucunda tıka basa dolan stadyum konserlerini verirken bile Celia’yı unutamamıştı.
Dolgun, koyu renk saçları sırtının yarısını kaplamış salınıyordu. Sarı elbisesi
kıvrımlarını bir zamanlar Malcolm’un sardığı gibi sarıyordu. Malcolm spor
salonu boyunca onu takip etti, zamanında birlikte okudukları aynı okuldaydılar.
Kalp Hırsızı
9
Onunla birlikte olmak için ortaokulda koroya katılmıştı. Sataşmalar onu hiç
rahatsız etmezdi, ardından aptal çocuklardan biri Celia hakkında uygunsuz bir
şey söyleyince işler karıştı. Malcolm onu dövdü ve üç gün uzaklaştırma aldı. O
zamanlar Celia için yapmayacağı yoktu ve bu da ufak bir bedeldi.
Celia’nın babasının önemli bir mafya örgütünün uyuşturucu dünyasında işlerini araştırıyor ve dava oluşturuyordu. Mafya örgütü Celia’yı hedef almış ve
babasına gözdağı vermek istiyordu. Malcolm yetkilileri haberdar etmişti, ancak
adamlar verdiği delilleri yeterli bulmadıkları için olayı derinlemesine araştırmadılar. Bu iş Malcolm’a düşüyordu. Hiçbir şey Celia’yı koruma planını uygulamaya koymasına engel olamazdı. On sekiz yıl önce onu yüz üstü bıraktığı o
zamanları telafi etmek için bunu yapmak zorundaydı.
Celia sahnenin yanındaki kapıyı açıp geçti, omuzları dik, sırtı güçlüydü,
kendi ofisine girdiğinde alanına geldiğini hissettiriyordu. Ofis müzik aletleriyle
doluydu, üçgenden, ksilofona, bong davuluna kadar her şey vardı. Kâğıt, mürekkep ve deri kokusu Celia’nın tanıdık kokusuna karışıyordu. Celia dönüp ona
bakınca saçı omuzlarında yelpaze gibi uçuştu, bir tutam saç Malcolm’un bileğini öpüp geçmişti.
“Ofisten çok depoya benziyor aslında, buraya eşyalarımı, aletlerimi ve belgelerimi bırakıyorum. Ya sınıftan sınıfa gidiyorum ya da spor salonunda çalışıyoruz.”
Malcolm saçın dokunuşunun yarattığı hissi silmeye çalışıp saatini düzeltti.
“Tıpkı eski günlerdeki gibi, burada değişen bir şey olmamış.”
“Değişen şeyler oldu Malcolm. Ben değiştim,” Celia bunları söylerken sesi o
kadar sakindi ki, Malcolm bunu daha önce hiç fark etmemişti. Oysa Malcolm
ses tınıları konusunda uzmanlaşmış bir erkekti.
“Dersini böldüğüm için bana bağırmayacak mısın?”
“Bunu yapmak terbiyesizlik olur.” Celia konuşurken parmakları masasında
duran minik gitarı okşuyor, ortama müzik katıyordu. “Belli ki seninle tanışmak
genç yaşamlarının en keyifli anıydı.”
“Belli ki senin yaşamının en keyifli anlarından sayılmıyor.” Malcolm arkasına
yaslanıp ellerini pantolon cebine yerleştirdi, yoksa parmakları onunkilere eşlik
edip müziğe katılacaktı. Birlikte gitar ve piyano çaldıkları zamanların anıları
geri dönmüştü, müziğe olan aşkları birbirlerinin vücutlarına duydukları aşkı
tetiklemişti. Yoksa zihni ona bir oyun oynayıp yaşadıklarını olduğundan daha
derin mi göstermişti? Son görüşmelerinden beri o kadar uzun bir zaman geçmişti ki, Malcolm pek emin olamıyordu.
“Neden buraya geldin? Bu yakınlarda konserin falan yok ki!” Celia’nın narin parmaklarının tellere dokunuşu Malcolm’un aklını başından alıyordu.
“Tur programımı takip ediyor musun?” Malcolm’un gözleri ona kilitlenmişti.
Celia kahkaha attı, “Bütün kasaba her hareketini takip ediyor, kahvaltıda ne
10 Catherine Mann
yediğinden kiminle çıktığına kadar biliyorlar. Kasabanın muhteşem çocuğu
hakkında söylenenleri duymamak ve görmemek için kör ve sağır olmam gerekir. Şahsen soracak olursan? Artık Malcolm Douglas fan kulübü hayranlarından biri değilim.”
“Đşte tanıdığım Celia bu!” Malcolm sırıttı.
“Soruma hâlâ cevap vermedin. Buraya neden geldin?” Celia gülmüyordu.
“Senin için geldim.” Malcolm’un içinde libidosu çığlıklar atıyor, adeta yankı
yapıyordu. Lanet olsun, bu kadın daha önce olduğundan daha şehvetli ve dolgun olmak zorunda mıydı?
“Benim için mi? Hiç zannetmiyorum,” Celia soğuk konuşuyordu ama parmaklarıyla küçük gitarı arzuyla okşuyor adeta her notayla zevk alıyordu. “Bu akşam için başka planlarım var, önceden arayıp haber vermeliydin.”
“Eskiden olduğundan çok daha mesafelisin.”
“O zamanlar ergen bir kızdım, artık yetişkin bir kadınım ve yetişkinlere ait
sorumluluklarım var. O nedenle söyleyeceklerini söyle işimizi bitirelim, lütfen!” Celia konuşurken yüzünde beliren ifade Malcolm’a yabancıydı.
“Sen benim programımı takip etmemiş olabilirsin ama ben seninkini takip
ettim.” Malcolm tehdit telefonlarının hepsini, ne sıklıkla olduğu ve gün be gün
arttığını pekâlâ biliyordu. Malcolm olanları sadece babasına anlattığını da biliyordu.
Bu tehlike ortaya çıkınca Malcolm’un onu koruma güdüsü her şeyden daha
önemli olmuştu. “Güney Mississippi Üniversitesi’nde müzik okuyup dereceyle
mezun olduğunu, mezun olduğundan beri burada öğretmenlik yaptığını biliyorum.”
“Hayatımla gurur duyuyorum ve açıkçası birkaç cümlede özetleyebileceğin
bir şey değil. Bana geç kalmış mezuniyet hediyemi vermeye mi geldin? Amacın bu değilse gidip resimlerini imzalamayı tamamlayabilirsin.”
“Bu laf oyunlarına bir son verelim en iyisi, buraya seni korumaya geldim.”
Malcolm onun varlığının verdiği rahatsız edici uyarılmaya dayanamıyordu.
Celia’nın parmakları küçük gitarın tellerinden birine takıldı, ama geri adım
atmadı. “Hımm, bir zahmet açıklar mısın?”
“Ne dediğimi gayet iyi biliyorsun. Şu meşhur sessiz telefonlardan söz ediyorum.” Malcolm bu sorunlarını babasından bile gizliyor diye düşündü. Bu düşünceyle birden midesine bıçak saplanmış gibi oldu, Celia’nın umursamazlığına ve kendisinin bu ekstra adımı atışına sinir oldu. “Babanın davası, uyuşturucu örgütü ve mafya… Bir çağrışım yaptı mı?”
“Babam hâkim, kötü adamları kovuşturur, genellikle kızarlar ve boş tehditler
savururlar. Seni neden ilgilendirdiğini anlamış değilim.” Celia’nın bakışları
Malcolm’unkilerle kesişince eskiden içinde olan vahşi kızdan eser kalmadığı
ortadaydı.
Kalp Hırsızı 11
Ama bir yandan da haklıydı, Malcolm onun nesi oluyordu ki göz kulak olsun? Ancak, bu onu korumayı istemesine engel olamıyordu. Bu tıpkı elbisenin
varlığının ve gür saçlarının çıplak omuzlarına dökülünce yarattığı hissi engelleyemediği gibi bir şeydi. Dayanamadı patladı. “Lanet olsun Celia! Aslında
gayet akıllı bir kadınsın.”
Celia’nın dolgun dudakları gerilip çizgiye dönüştü, “Artık gitsen iyi olur.”
Malcolm sinirine hâkim oldu ve durumun farkına vardı… Hüsrana uğramış
arzular. Ona karşı hissettiği çekimin farkına vardığından daha güçlü olduğunu
anladı.
“Konuya diplomatik yaklaşmadığım için özür dilerim, ama aldığın tehditleri
duyunca endişelendim. Đstersen aptal âşık diyebilirsin.”
“Detayları nereden öğrendin? Babamla konuyu basına sızdırmamak için elimizden geleni yaptık.” Celia’nın aklı karışmıştı ve endişeliydi.
“Sevgili babacığın güçlü bir yargıç olabilir, ama eli her yere uzanmıyor.”
“Bu, nasıl öğrendiğini açıklamıyor.”
Malcolm ona “nasıl” öğrendiğini açıklayamazdı, hakkında bilmediği şeyler
vardı. Malcolm sırlar olunca babasından ketumdu. “Ama haklıyım.”
“Babamın baktığı davalardan biri… Karıştı. Polis konuyu araştırıyor.”
“Bütün işi üç kuruşluk karakol polislerine mi emanet edeceksin? Etrafındaki
güvenlik önlemleri o kadar sıkı ki, adamlarım ders almaya başlasa iyi olur.”
Malcolm’un sesindeki alaycı ifade rahatsız ediciydi.
“Alay etmene gerek yok. Ben önlem alıyorum, ayrıca bu ailemize babamın
işleri nedeniyle yapılan ilk tehdit değil.”
“Ama en ciddi tehdit olduğu kesin...” Malcolm ona bildiği kayıtlı bilgileri anlatsa bunları nasıl öğrendiğini de açıklamak zorunda kalırdı. Celia’nın yardımını kabul etmesini sağlayacak başka yol kalmazsa, o zaman ona müzik dünyasının dışında ilgilendiği konulardan söz etmek zorunda kalabilirdi.
“Hayatımda olup bitenler hakkında pek çok şey biliyor gibisin.” Celia ona
kahverengi gözlerle bakınca hâlâ aklını başından alıp götürüyordu.
“Sana söyledim, hâlâ neler yaptığına bakacak kadar önemsiyorum seni ve iyi
olduğuna emin olmak istiyorum.”
“Teşekkür ederim. Oldukça… Naziksin. Đlgine müteşekkirim, gerçi akıl karıştırıcı ama olsun. Neyse, artık mecburiyet ya da her neyse hissini rahatlattığına
göre sana iyi günler dilerim. Gerçekten eve gitmem gerekiyor.”
“Arabana kadar eşlik edeyim. Sakın itiraz etmeye kalkışma, kitaplarını taşırım,
tıpkı eski günlerdeki gibi.”
“Tek farkı gizli servis edasıyla çevrende dolaşan korumaların olur.”
“Benim yanımda güvende olursun.” Hem de tahminlerinin ötesinde.
“Bundan on sekiz yıl önce de öyle sanmıştık.” Celia bunu söyleyince eliyle
alnını tuttu, pişman olmuştu, “Özür dilerim haksızlık ediyorum.”
12 Catherine Mann
Malcolm’un zihninde ikisinin sevişmeleri canlandı, ergenlikte kontrolden
çıkan hormonlar nedeniyle umursamaz bir şekilde sevişmişlerdi hem de sayısız
defa. Önce boğazını temizledi, görüntüler hâlâ aklındaydı ve onu etkiliyordu.
“Özür dilemen gerekmezdi, ama kabul edildi.” Malcolm o zamanlar onu yüz
üstü bıraktığının farkındaydı, aynı hatayı tekrarlamayacağına emin olabilirdi.
“Seni akşam yemeğine çıkarmama izin verirsen, dava bitene kadar güvenli
yaşaman için yapmamız gerekenleri konuşabiliriz.”
“Teşekkür ederim ama çıkamam.” Celia bilgisayarını kapadı ve çantasına yerleştirdi. “Okumam gereken dönem ödevleri var.”
“Yemek yemek zorundasın ama.”
“Elbette yiyeceğim. Buzdolabında beni bekleyen yarısı yenmiş panino var.”
Celia artık daha olgun bir kadın olabilirdi, ama ergen kızın inatçılığı aynen
devam ediyordu. Ayağını yere vurmuştu, artık onu vazgeçirmek için ciddi
manevralar gerekirdi.
“Tamam, o zaman bana seçim şansı bırakmıyorsun, hemen konuşacağım.
Aldığın bu tehditler bu defa ciddi ve gerçek. Çalıştığım iş kolunda…” Malcolm
aslında bir avuç insanın bildiği gerçek iş kolundan söz ediyordu “… Hayal bile
edemeyeceğin güvenli bilgi kaynaklarına ulaşabiliyorum. Đhtiyacın olan güvenlik önlemleri yerel polisin sağlayamayacağı ve babanın satın alamayacağı boyutta.”
“Konuyu biraz abartıyorsun.”
“Celia uyuşturucu mafyasından söz ediyoruz, adamların elinde sonsuz kaynak var ve vicdanları yok.” Malcolm gençliğinde bu gibi adamların hedefine
girmiş, annesini korumaya çalışmıştı. Ayrıca, Celia ve karnındaki çocuğunu
geçindirmek için son çaresi o barda çalışıp para kazanmak olduğunu sanıyordu.
“Celia seni incitirler, hatta öldürebilirler. Çünkü tüm hedefleri babanı kontrol
etmek...”
“Sence bunları bilmiyor muyum? Elimden gelen her şeyi yaptım zaten”
Celia bir yandan da kendini kontrol edebilmek için dişlerini sıkıyordu.
“Henüz her şeyi yapmadın.” Malcolm sonunda açığı bulmuş konuşmuştu.
“Pekâlâ, bay çokbilmiş. Bundan başka ne yapabilirim?” Celia derin bir nefes
verdi ve ipeksi saçlarını eliyle yüzünden uzaklaştırdı.
Malcolm yaklaştı, Celia’yı kollarından tuttu. Bir adım daha yaklaşınca, onun
etkisine girip sözlerine karşı çıkamayacak kadar aklını başından alıncaya kadar
öpmek istedi. Ancak, kendine hâkim olmak zorundaydı. Đşler beklediği gibi
gitmezse onu ikna etmek için tutkusunu devreye sürmekten çekinmezdi. O ya
da bu şekilde Celia’yı ikna etmek zorundaydı. “Đzin ver korumalarım seni de
korusun. Avrupa turumda yanımda ol.”
Kalp Hırsızı 13
~ ĐKĐNCĐ BÖLÜM ~
MALCOLM ile Avrupa turnesine gitmek mi? Celia dengesini sağlamak
için masasına dayanıp destek aldı, bu olağandışı teklife cevaben öksürmeye
başladı. Malcolm kesinlikle şaka yapıyor olmalıydı. On sekiz yıl boyunca bir
kaç telefon görüşmesi ve ilk aylarda bir kaç mektuptan başka bir iletişimleri
olmamıştı. Malcolm’un müzik kariyeri başladığında Celia yirmili yaşlarının
başında üniversiteye ve terapiste giden bir genç kızdı. O zamanlar Malcolm
kapısına dikilirse neler olacağının hayallerini kurmuştu. Celia’nın akıl sağlığını
koruması zor kazanılan bir savaş olmuştu. Onun hassas psikolojik durumunda
düzenli hayatı bırakıp ünlü bir yıldızla yollara düşmek riskli olabilirdi. Celia
çiçekli bilgisayar çantasını omzuna taktı ve birkaç adım ötesindeki ofis kapısını
hedefledi.
“Bu kadar eğlence yeter Malcolm. Seninle kesinlikle Avrupa’ya gitmiyorum. Şakası bile çok komikti, iyi güldük. Şimdi, eve gidiyorum ve bugüne
kadar hiç aksamayan günlük programıma kaldığım yerden devam ediyorum.
Otobüs yolculuklarına uygun biri değilim. Senin oyunlarla boşa harcayacak
zamanın olabilir, ama benim yetiştirmem gereken notlar var.”
Malcolm, Celia’yı kolundan tuttu, gitmesine engel oldu. “Gayet ciddiyim”
Celia’nın tüyleri diken diken oldu, lanet olsun içinde arzu dalgaları harekete
geçti. Bunca zaman sonra bile vücudu dokunuşlarına karşı duyarsız değildi,
Celia bu durumdan çok rahatsız oldu.
“Sen hiçbir zaman ciddi olmadın. Đstersen magazin gazetecilerine sor, kamera önünde ve arkasındaki caziben hakkında sayfalarca yazı basıyorlar.”
“Söz konusu sen olunca her zaman ciddiyim.” Malcolm konuşurken parmakları
daha sıkı sarılmıştı ve Celia’nın teni alev alev yanıyordu.
Aslında Malcolm’un söyledikleri yalan sayılmazdı. Eğlenceye düşkün olan
Celia’ydı, oysa Malcolm geleceğini garantilemek için çabalıyordu. Derken bir
gün bileklerinde kelepçelerle karşısına çıktı, tutuklanmıştı. Celia derin bir nefes
aldı ve kalp atışlarını kontrol altına alıp sakinleşmeye çalıştı. “O zaman bu
aşamada mantıklı olan ben olayım, seninle Avrupa’ya gelmemin imkânı yok.
Beni korumayı teklif etmene memnun oldum, ama artık sorumluluktan kurtuldun.”
Malcolm başını yana eğip yüzünü hepten yaklaştırdı, aralarında bir nefeslik
mesafe kalmıştı, Celia’nın nefesi Malcolm’un alnına düşen inatçı perçemleri
havalandırıyordu. “Paris’te Eyfel Kulesinin gölgesinde sevişmek gibi bir fantezin vardı.” Malcolm’un sesi kısılmış ve baştan çıkarıcı bir tona kaymıştı. Milyon dolar değerindeki ses telleri Celia’yı en az yetenekli parmak uçları kadar
okşayabiliyordu.
14 Catherine Mann
Celia sonunda elini tutup kolundan indirdi, yavaşça ve göstere göstere yapıyordu. “Bak, seninle gerçekten bir yere gelmiyorum.”
“Tamam. O zaman konser turnemi iptal ederim, gerçekten güvende olduğuna
ikna olana kadar gölgen olurum.” Malcolm ellerini cebine sokup pişkin pişkin
sırıttı. “Ama hayranlarım çok sinirlenecek. Bazen kudurabilir hatta tehlikeli
olabilirler, amacım güvenliğini sağlamak.”
Bu adam ne saçmalıyordu? “Bu durum çok garip...” Celia bileğini diğer
eliyle ovalar gibi yapıp kendi saçını veya onunkini düzeltmemek için kendine
hâkim olmaya çalıştı. “Martin davasını nasıl öğrendin?”
Malcolm bir an için tereddüt etti, sonra cevapladı, “Tanıdıklarım var.”
“Para her şeyi satın alabilir.” Malcolm’un bir zamanlar Celia’nın babasının
portföyünü küçümsediğini unutmuş değildi, oysa şimdi babasını katlayacak
durumdaydı.
“On sekiz yıl önce paramızın olması ikimiz için de faydalı olabilirdi.”
Đşte bu şekilde son kavgaları yeniden gündeme gelmişti, o berbat barda çalmaya devam etmek istemesinin nedeni iyi para vermeleriydi. Malcolm evlenip bir
aile olmaları konusunda kararlıydı. Celia ise bunu yapamayacak kadar genç
oldukları konusunda kararlıydı. Malcolm bara düzenlenen bir uyuşturucu baskını sırasında tutuklanmış ve Celia Đsviçre’deki yatılı okula gidip bebeğini
doğurmuştu.
Şimdi bile Malcolm’un gözlerindeki pişmanlığı ve tenkidi okuyabiliyordu.
Celia bir kez daha aynı yoldan ilerleyemezdi. Đçinde öfke, acı ve kaybın tetiklediği yaşlar sel olmuştu, duygularını içine atmanın kendisine ne kadar zarar
verdiğini bilse de onun karşısında duygularını açık etmek istemiyordu.
Celia’nın bir an önce odadan ve Malcolm’un yanından uzaklaşıp, kollarında
teselli aramaya başlamadan kaçıp kurtulması gerekiyordu. Başını göğsüne
yaslayıp duygularını felç edene kadar kokusunu içine çekmemeliydi.
“Daha fazla mali seçeneğin olsaydı durum senin için farklı olabilirdi,” Celia
zamanında Malcolm’a söz verilen ama bu durumda kaybettiği bursu ve
Juilliard Sanat Okulunda okuma imkânını hatırlatıyordu. “Ama benim yaptığım
seçimleri değiştirmeye yetecek kadar param yok. Paylaştıklarımız geçmişte
kaldı.” Celia bilgisayar çantasını omzuna yerleştirdi ve Malcolm’u kenara itip
ilerledi. “Benim için endişelenmene memnun oldum ama artık işimiz bitti.
Hoşça kal, Malcolm.”
Spor salonuna doğru giderken ayaklarına dolanan bir tef dengesini kaybettirdi. Malcolm ister kalır ister giderdi, ama artık onun umurunda değildi.
Malcolm çıkıp gidince okul görevlisi kapısını kilitlerdi. Kendini aptal durumuna düşürmeden hemen yanından uzaklaşmalıydı. Bir kez daha sandaletleriyle
düzenli ama hızlı adımlarla öğretmen otoparkına kadar gürültüyle yola devam
etti. Neyse ki, okul koridorlarında yürürken bütün öğrenciler ona bakıp kendi
Kalp Hırsızı 15
aralarında fısıldaşmıyordu. Gözleri yaşlardan yanarken ardından gelen ayak
seslerini duydu, durup onu beklemeden akşamüstü güneşine çıktı.
Öğretmen otoparkı neredeyse boştu. Okulun bitmesine bir ders daha vardı.
Az ileride çocuk parkında oynayan mutlu çocukların cıvıltısı kulaklarını dolduruyordu. Bu işi çok sevmesine rağmen, vazgeçtiklerini her an hatırlatan iki ucu
keskin bir bıçak gibiydi. Başını geriye attı, gözlerini kırpıştırdı. Güneş ışığı onu
kör etmiş, gözlerini daha da fazla sulandırmaya başlamıştı. Lanet olsun
Malcolm Douglas hayatıma yeniden girdin ve benim aptalca arzularımı yeniden tetikledin. Gözyaşlarını sildi ve yeşil sedan arabasına ilerledi. Sıcak havada
asfalttan ısı yükseliyordu. Manolya kokulu rüzgâr ağaçları hışırdatıyordu ve bu
koku her yanı sarıyordu.
Ön cam sileceğinin altında bir kâğıt duruyordu. Celia durup baktı, yoksa
babasının son dönem düşmanından gelen yeni bir uyarı mıydı? Haftanın her
günü sileceğin altında bir ilan buluyordu, hepsi de ölümle ilgili konulardaydı.
Cenaze evi reklamı, mezarlık alanı ilanı ve hayat sigortası gibi şeyler. Bunu
anlatınca polis tesadüf olduğunu söylemişti. Đlanı sileceğin altından çekip aldı,
bilgisayar çantasını omzunda biraz daha yerleştirdi. Döndürüp bakınca ilanda
yazanın “çiçek kuponu” olduğunu gördü. Aman neyse! En azından zararsız bir
kâğıt parçasıydı, Celia gülerek kâğıdı elinde buruşturdu. Artık cidden paranoyaklaşmaya başlamıştı, bu da onu korkutmaya çalışan her kimse istediğini
başarıyor demekti. Çantasından araba anahtarlarını çıkarttı ve ön kapıyı açtı.
Uzanıp bilgisayar çantasını ve çantasını yan koltuğa bırakırken… Birden donup kaldı, direksiyon yanındaki bardak tutacağında özenle yerleştirilmiş siyah
bir gül vardı. Verilmek istenen mesaj açıktı, bir şekilde matemi anlatan o siyah
gonca gül arabasına girmişti. Belli ki, biri kilitli arabasına girmişti. Celia ürperdi, aklına sileceğin altındaki çiçekçinin ilanı geldi. Đlanı bilgisayar çantasından aldı ve koltuğa açıp düzeltti. Damarlarında panik dalgası yayılmaya başladı, zaten Malcolm’la beklenmedik bir şekilde karşılaşmıştı ve şimdi de bu olmuştu. Arabadan uzaklaşırken sendeledi, o sırada sert bir erkek göğsüne çarptı
ve çığlık attığında arkasında duran Malcolm’u fark etti.
Malcolm başına destek oldu. “Sorun ne?” parmakları saçlarına dolanmıştı.
Celia hem gergin hem de korkmuştu, kendini toparlayacak gücü yoktu. “Arabamda siyah bir gül var, bu korkunç. Sabah arabamı kilitlemiştim o gül oraya
nasıl girdi bilmiyorum. Kilitlediğimden eminim çünkü anahtar kilidimi kullandım.”
“Hemen polisi aramalıyız.”
Celia başını Malcolm’un dokunuşundan uzaklaştırdı. “Polis müdürü tutanak
yazar ve öğrencilerden biri yüzünden paranoya yaptığımı düşünür.”
Yaşlı müdür Celia’nın geçmişte yaşadığı akli dengesizliğine bağlardı bu
durumu. Babası bu durumu herkesten saklamaya çalışsa da birkaç kişi biliyor-
16 Catherine Mann
du ve onlar için şüpheler devam ediyordu. Haksızlık olmasından öte ona inanmamaları ve ciddiye almamaları tehlikeli bir sorundu. Malcolm’un gözlerinde
oluşan fırtınalı bakışlardan anlaşılan onun Celia’yı kesinlikle ciddiye aldığı
yönündeydi. Sıcacık elleriyle Celia’yı omuzlarından tuttu ve onu yanına kendi
kanatlarının altına aldı. Malcolm onu bir adım geride bırakıp arabanın yanına
gitti ve önce içerideki güle, ardından arabanın altına baktı. Ne yani bomba mı
arıyordu? Celia yutkunmaya çalıştı.
“Malcolm, en iyisi polisi arayalım, lütfen arabamdan uzak dur.”
“Bu konuda hemfikiriz. Hadi gidelim.”
“Arabanın altında bir şey gördün mü?”
“Hayır, ama henüz kaportayı kaldırmadım. Adamlarım her şeyin yolunda olduğundan emin olup güvenliği sağlayana ve öğrenciler dersten çıkana kadar benimle geliyorsun.”
Öğrenciler mi? Çocukların otopark alanında top oynayacak olmaları ve şans
eseri bir sorun yaşamaları daha şimdiden Celia’ya suçluluk duygusu uyandırmıştı. Bütün okulu tehlikeye atıyordu. Bu oyunu her kim oynuyorsa her halde
dikkatini çekmek için bu kadar riskli bir yol denemez, bunca cana kıymaz diye
düşündü. Ancak, bu son tehdit diğerlerinden daha sinsiceydi ve Celia’nın kanı
donmuştu.
Malcolm onu arabanın yanından uzaklaştırdı.
“Nereye gidiyoruz? Herkesi uyarmamız lazım!”
“Korumalarım bunun icabına bakar, biz limuzine gidiyoruz. Camları kurşungeçirmez ve gövdesi özel kaplama. Orada oturup konuşur bir sonraki hamleye
karar veririz.”
Kurşungeçirmez camlar mı? Özel kaplama gövde mi? Önde ve arkada giden
güvenlik görevlileri mi? Anlaşılan bir zamanlar sahip olmak istediğini söylediği paraya gerçekten sahip olmuştu. Celia’nın yaşadığı bölgedeki polis kuvvetlerinin kaynaklarının çok daha üstünde olanakları vardı.
Malcolm arabaya
binip Celia’nın güvende olduğunu görünce sakinleşti. Korumalarından iki
tanesi Celia’nın arabasının yanında kalıp polisi bekliyordu, daha sonra yerel
polisin sansürüne uğramadan durum hakkında bilgi vereceklerdi.
Malcolm arabada bir sorun olduğunu düşünmüyordu, ama hazır elde imkân
varken emin olmakta fayda vardı. Celia’nın ve de okulun tehlikede olmadığına
emin olmak için elinden geleni yapmıştı. Cep telefonunda mesajlarını kontrol
edip güvenlik konusundaki gelişmeleri takip ediyor ve yanında Celia’nın sıcak
varlığını hissedebiliyordu. Celia’nın güvenliğini sağladıktan sonra gereken
kişilerle görüşüp uyuşturucu taciri Martin’in yaptıklarını kanıtlayıp köşeye
sıkıştırabilirdi. Malcolm annesinin güvenliğini sağlamak için uyuşturucu taciri
bir sümsüğün yerine ceza almayı kabul etmişti, o zamanlar kimden yardım
isteyeceğini bilmiyordu. Artık beş kuruşu olmayan liseli bir ergen değildi.
Kalp Hırsızı 17
Daha önce veremediği desteği rahatlıkla Celia’ya sağlayacak parası ve gücü
vardı. Belki bu sayede onu yüz üstü bıraktığı için kendini bağışlayabilirdi.
Malcolm Celia’nın onu süzdüğünü fark edince telefonunu cebine atıp dikkatini
ona verdi.
“Sorun nedir?”
“Aklıma bir şey geldi. Seninle gelmeye ikna etmek için arabama gülü sen mi
koydun?” Celia şüpheyle bakıyordu.
“Buna gerçekten inanıyor olamazsın.”
“Şu an neye inanacağımı bilmiyorum. Seni yaklaşık yirmi yıldır görmedim,
sonra günün birinde karşıma gelip bana koruma teklif ediyorsun ve aynı gün
başıma gelenlere bak. Bütün bunların burada, okulda öğrencilerimin yanında
olduğunu düşünmek midemi bulandırıyor…” Celia bunları söyledikten sonra
dizlerine sarıldı ve öne doğru eğildi.
Malcolm onu omuzlarından tuttu ve kendine bakmasını sağladı, aslında ona
sarılmamak için zor duruyordu. “Beni biliyorsun. O zaman sana sahip çıkmayı
ne kadar çok istediğimi biliyorsun. Anneme bakmak için babamın yanımızda
olmamasına ne kadar içerlediğimi; zorlandığımı sen bilirsin. Sence arabana
gülü bırakan ben olabilir miyim? Bir daha düşün!”
Celia eliyle saçını düzeltip kulak arkası yaptı. “Tamam, sana inanıyorum, özür
dilerim. Öte yandan bir yanım yapanın sen olmasını umutsuzca diliyor, o zaman bu kadar endişeli olmazdım.”
“Her şey yoluna girecek. Peşinden gelen biri varsa önce beni geçmek zorunda kalacak,” Malcolm bunları söylerken ergenlik yıllarında ne Celia ne de annesi için bir şey yapamamanın öfkesine hâkim olmaya çalışıyordu. Ama artık
zaman değişmişti, banka hesapları değişmişti. “Polis arabanı kontrol edecek ve
sorun görürse otoparkı kullanıma kapatacak.”
“Az önce polisin beni koruyamayacağını söylemiştin. Ne oldu?”
Malcolm koluna çarpan koyu kahverengi lülelerin hatırladığı kadar yumuşak
olduğunu fark etti. Hâlâ gücü varken kolunu uzaklaştırdı, Celia’ya dokunamıyordu. Artık aşka inanmasa da tutkunun gücü yadsınır gibi değildi. Vücudu
hâlâ ona yanıt veriyordu, ama elbette bu gözüne çarpan her hangi bir kadın
değildi. Söz konusu olan Celia’ydı. Aralarındaki çekim her zamanki kadar
güçlüydü, Malcolm hazırlıksız yakalanmıştı, buraya geçmişi telafi etmek için
gelmişti paylaştıkları ilişki artık sona ermişti.
“Yine de polise haber vermemiz gerekiyor. Baban nerede? Mahkemede mi?”
“Yıllık sağlık kontrolünü yaptırıyor. Kalbiyle ilgili sorun yaşıyordu, hatta Martin davasından sonra emekli olmayı düşünüyordu. Bu olanlara inanamıyorum ”
Celia geriye doğru yaslandı.
Malcolm arabanın mini buzdolabını açtı ve bir şişe su çıkarttı. “Artık kimse
yanına yaklaşamaz.” Malcolm ona Evian şişesinde su ikram etti. “Bu aracın
18 Catherine Mann
dışı çelik kaplı ve camlar kurşungeçirmez.”
“Paparazziler ısrarcı oluyor demek! Bir balonda yaşamaya değiyor mu?”
Celia elinden suyu alırken dokunmamaya özen gösterdi.
“Hayatta tam olarak yapmak istediğim şeyi yapıyorum.” Malcolm’un müzisyenlerin yaşam tarzından çok daha özgür bir yaşam tarzı vardı, ama bunu
sadece çok güçlü olan bir avuç insan biliyordu.
“O zaman senin adına memnun oldum.” Celia sudan bir yudum alınca korkusu
hafiflemişti.
Malcolm onun korktuğunun pekâlâ farkındaydı, ergenlikte duygularını gizleyemezdi, artık bu sorunu çözmüştü ama yine de anlamak zor değildi. “Okul
dönemi sona eriyor. Bütün yaz boşsun, benimle birlikte Avrupa turnesine katıl.
Baban ve öğrencilerin için yap, gururun engel olmasın.”
Celia şişeyi avuç arasında döndürüp oynuyor ve koyu kirpiklerin arasından
Malcolm’a bakıyordu. “Bu teklifini kabul etmek bencillik olmaz mı? Ya seni
de tehlikeye atarsam?”
Malcolm gülmemek için kendine hâkim olmaya çalıştı. Celia hayır dememişti,
bir şeyler değişiyordu bunu fark edebiliyordu. Celia teklifini değerlendiriyordu.
“Benim tanıdığım Celia endişelenmezdi. Soruyu patlatırdın ve çözümü birlikte arardık.”
Yoldaki bir tümsek Celia’nın Malcolm’a doğru yatmasına neden oldu.
Malcolm içgüdüsel olarak kolunu uzatıp onu kendine çekti, hisleri anında yüklenmeyle patladı. Göğüslerinin yumuşak, dolgun hissi ve güzel ten kokusu,
Malcolm’un göğsüne dayanan avucu. Aman Tanrım ona bu gözlerle bakarken
tadına bakmak için neler vermezdi. Kocaman kahverengi gözleri damarlarına
yayılan elektrik akımının kaynağı gibi bakıyordu.
Celia dudağını ısırıp kendi tarafına geçti, Malcolm’dan uzaklaştı.
“Artık yetişkiniz ve daha seviyeli hareket etmemiz gerekir. Seninle öylece
Avrupa’ya gelemem. Bu kesinlikle… Đmkânsız. Öğrencilerime gelince, senin
de dediğin gibi, okul dönemi bitmek üzere. Eğer tehlike gerçekten babamın
davasından kaynaklanıyorsa, o zaman okullar yeniden açılmadan sorun çözülmüş olur. Gördün mü? Her şey mantıklı. Teklifin için teşekkür ederim.”
“Bana teşekkür etmeyi kes,” Malcolm zamanında ona ve çocuklarına sahip
çıkamadığı için o kadar öfkeliydi ki, yine ip kopmuştu. Sonunda telafi etmek
için bir şansı olmuştu ve bunun elinden kaçıp gitmesine izin veremezdi.
Limuzin Azalea’nın bilindik yollarından ilerliyordu, neyse ki asfalttaki delikler azalmıştı. Bunca yılda değişen pek bir şey olmamıştı. Eski restoranlardan
birkaçı birleşip alışveriş merkezlerinin yanında bir yerde zincir restoranlara
karşı durmaya çalışıyordu. Aksi halde, bu akşam bundan yıllar önceki gibi bir
randevu yaşamaktan farklı olmazdı. Kasabada dolaşıp uygun bir park yeri arayıp, sonra park edip arabada oynaşacaklardı adeta. Đkisi de bekâretlerini,
Kalp Hırsızı 19
Celia’ya on altı yaşında babasının hediye olarak aldığı BMW’nin arka koltuğunda kaybetmişti. Anılar… Lanet olsun! Kafasını toparlamaya çalışırken
bunları düşünmek zor oluyordu. Yıllar içinde çok sevgilisi olmuştu ve istediği
kadını elde edebilirdi. Ama şimdi burada bu kadına sahip olmak için kıvranıyordu. Korumayı teklif ederek zaten kendini yeterince derine atmamış mıydı?
Avrupa’yı birlikte dolaşmak ve otellerde baş başa kalmak birden mantıklı bir
seçenek olmamaya başladı.
“Malcolm? Şimdi neden durup beni araştırdın ki? Açıkçası tam on sekiz yıl
boyunca beni uzaktan izlediğine inanmıyorum!” Celia’nın sözleri Malcolm’u
ana döndürmüştü.
Haklı sayılırdı, yıllar içinde onu izlemesine rağmen, yılın bu zamanlarında
genellikle aklında paylaştıkları şeyler belirmeye başlar ve vicdanını sızlatırdı.
“Bütün hafta aklımdaydın zaten. Yılın o zamanı geldi yine.”
Cevap vermeden önce Celia’nın gözleri bir kapanıp açıldı, “Doğum günü.”
Malcolm’un nefesi boğazında kilitlendi. Celia’nın yüzünden acı akıyordu,
görüştüklerinden beri samimiyetle gösterdiği ilk duygusal tepkiydi.
“Özür dilerim.”
“Kâğıtları ben de imzalamıştım!” Malcolm da babalık haklarından vazgeçtiğini
beyan etmişti. Hapse girmediği için müteşekkirdi, ama Kuzey Carolayna’da
gittiği askeri okul onu kilit altına almıştı yine de.
“Ama kâğıtları imzalamak istememiştin.” Celia koluna nazikçe dokundu, gözlerindeki ihtiyatlı bakışlar artık yok olmaya başlamış yerini derinlerde sakladığı
kırılgan yanı almaya başlamıştı. “Seni anlayabiliyorum.”
Malcolm gözlerindeki hüznü öperek dindirmek istemesine rağmen bütün
iradesini kullanarak kendine engel oldu. “Buna engel olmak bencillik olurdu,
ikinize verebileceğim bir gelecek yoktu. Onu düşündüğün oluyor mu?”
Malcolm bunu sorarken başını yana çevirip gözlerini kaçırdı.
“Hem de her gün.”
“Peki ya ikimizi?” Malcolm şansını zorluyordu, Celia’nın bir eli hâlâ bileğindeydi, aralarındaki ateşin sönüp sönmediğini anlamak için elinden geleni yapabilirdi. “Geriye dönüp baktığında pişmanlık duyuyor musun?”
“Sen incindiğin için pişmanım.”
Malcolm elini kendi eline aldı ve sıkıca tuttu. “Benimle Avrupa’ya gel. Güvende olmak, babanın omuzlarındaki stresi azaltmak için gel. Geçmişi unutmak
için gel, bırak o zaman yapamadığım yardımı şimdi yapayım.”
Celia alt dudağını ısırmaya başlayınca Malcolm zafere bir adım daha yaklaştığını anladı. Limuzin Celia’nın evinin önünde durdu. Hızla gözlerini kırpıp elini
çekip aldı, bilgisayar çantasını toparladı. Celia acele ediyordu.
“Eve gitmem lazım, sanırım kısa sürede çok hızlı gelişmeler oldu.”
Tam olarak hayır dememişti, Malcolm şimdilik bununla yetinmeliydi. So-
20 Catherine Mann
nunda kazanacağını biliyordu, bu günlerde kazanan hep o oluyordu. Şöhretin
ve konumunun kazançlı yanları vardı. Arabanın hemen yanından geçip ona
kapıya kadar eşlik etti. Đçeri girip geceyi geçirmeyi beklemiyordu, ama yine de
güvende olduğuna emin olmak istiyordu. Büyük sütunlu köşkün hemen yanına
duran küçük ahır evine kadar eşlik etti.
Celia omzunun üstünden ona baktı. “Nerede yaşadığımı biliyor musun?”
“Bu bir sır değil ki!” Đşin aslı Celia’nın hayatı fazlasıyla göz önündeydi. Dünyada o kadar çok yozlaşma vardı ki, bu kadar açık yaşamak onu düşündürüyordu. Gerçi Malcolm ev seçimine şaşırdığını söylemeliydi. Hemen önde duran
kocaman köşk babasının evi değildi. Doğduğu kasabadan çıkmasa da kendine
özel hayat yaratmıştı. Ancak, o küçük ahır ev tam bir güvenlik hatasıydı. Garajın hemen üstünde giriş kapısına çıkan loş ışıklı merdivenler vardı. Malcolm
merdivenlerden çıkarken onu izledi, gözleri ister istemez sağa sola sallanan
kalçalarına ve güneş ışığında parlayan simsiyah saçlarına kayıyordu. Kapısının
hemen önündeki küçük balkonda durdu ve Malcolm’a baktı.
“Beni eve kadar bıraktığın ve polise haber verdiğin için teşekkür ederim, yardımına gerçekten minnettarım.”
Malcolm hatırlayamayacağı kadar çok iyi geceler öpücüğü vermişti ona,
hatta babası sonunda verandanın ışıklarını yakıp söndürmeye başlar ayrılık
sinyallerini verirdi. Malcolm’u eski tutkularının olup olmadığını test etme dürtüsü kasıp kavuruyordu. Gözü daha büyük bir hedefteydi. Ülkeden birlikte
ayrılmaya ikna etmeliydi. Eliyle anahtarlarını kontrol etti.
“Evini kendi gözlerimle kontrol edince rahatlıkla gidebilirim.”
Pek uzağa değil belki. Malcolm artık idealist bir ergen değildi. Askeri okulda her gün Celia’nın babasının karşısına nasıl çıkacağını hayal etmişti. Babasına hiçbir hatasının olmadığını ispatlayacaktı. Malcolm ailesi elinden çalınmış
onurlu bir adamdı. Kalan okul hayatı boyunca bu amaca tutunmuş yola devam
etmişti, akşamları barlarda müzik yaparak bursun ödemediği kısmı karşılamak
için para kazanmaya çalışmıştı. Ancak, onu onurlandıracak yolun nereden
geçeceğini hiçbir zaman tahmin edemezdi.
Kesinlikle yüzünün her posterde göründüğü meşhur bir pop yıldızı olmayı
beklemiyordu. Bütün bunları para için kabul etmişti. Ardından eski okul müdürü konser sonrası çılgınca bir teklifle karşısına dikilmişti. Malcolm’un dünyayı
dolaşmasını gerektiren yaşam tarzı, ondan harika bir bağımsız Interpol ajanı
yapacaktı. O andan itibaren Malcolm’un pusulasında ciddi bir sapma gerçekleşti ve o da bir daha yönünü şaşırmadı. Bugüne kadar. Aradan geçen on sekiz
yıla rağmen Celia’dan gözlerini alamıyordu.
“Anahtarlarını alabilir miyim, lütfen?”
Celia bir anlık tereddüttün ardından ona anahtarı verdi. Aslında anahtara ihtiyacı bile yoktu. Zaman içinde kazandığı yeteneklerden biri de kilit açmaktı, bu
Wollen Sie wissen, wie es weiter geht?Hier können Sie
"Kalp H?rs?z?/Sevgiye Hasret" sofort kaufen und
weiterlesen:AmazonApple iBookstorebuchhandel.de
ebook.deThaliaWeltbildViel Spaß!

Benzer belgeler