Okul Öncesi Dönem ile İlgili Yazılar ve Makaleler

Transkript

Okul Öncesi Dönem ile İlgili Yazılar ve Makaleler
ÇOCUKLARDA ÇEKİNGENLİK
Çocukların çoğu, bazen çok basit durumlarda bile mesela bir
yabancı kimse ona adını sorduğu veya tanımadığı çocuklar onu oyun
oynamaya çağırdıkları vakit şaşırırlar, kızarırlar, kendilerinde bir
gerginlik duyarlar, adeta inatla susarlar ve yapabilirlerse oradan
kaçarlar. Anne ve babalar çocuklarda görülen bu aşırı çekingenliği
kolayca farkediyorlar. Fakat bu hali çok defa yanlış bir şekilde
yorumluyorlar. Çekingen çocuğa çok haksız olarak “küçük”, “aptal”,
“inatçı”, “yabani” gibi sözler söylüyor. Bir de aksine çocuklarındaki bu
aşırı çekingenlikten fazlasıyla memnun kalan anne ve babalar da
vardır. Onlara göre çekingen bir çocuk uslu bir çocuktur demektir,
yerinde oturur hiç sesini çıkartmaz ağzı var dili yoktur. Yani onların
aklınca, bir çocuğun olması gereken şekilde hareket eder.
Anne ve babanın endişelenmesini gerektiren asıl çekingenlik daha
ileri yaşlardaki ve okul çağındaki çocuklarda görülen çekingenliktir.
Böyle çocuklar oyunlara katılmazlar toplantılara ve eğlencelere
gitmezler, üzerlerinde aşırı bir ürkekliğin olduğu her halleri ile
bellidir.
Şüphesiz bütün çocuklar topluluk içinde bulunmaya ve bir arada
yaşamaya aynı derecede alışık değillerdir. Bazıları girişkendir,
herkesle çabucak arkadaşlık kurabilirler, bazıları ise sakin ve sessiz
kalmayı severler.Kendi kendine yeten sakin ve sessiz çocuk da anne ve
babayı endişelendirmemelidir. Bizi asıl ilgilendiren çocuk her yeni
durum karşısında, kendi kendisine hiç güvenmediği için, aşırı çekingen
kalan çocuktur. Bu çekingenlik iyi bir huy olmak şöyle dursun, aksine
çocuğun gelişmesinde bir noktanın eksik kaldığını gösterir.
Çekingenliğin Ana Sebepleri
Kısaca söylemek gerekirse, çekingen çocukta eksik kalan şey,
kendisinin iyi bir çocuk olduğuna inanmasıdır. Bu çocuk kuvvetli bir
kişilik için gerekli olan belli başlı güven duygularından, herhangi bir
sebeple yoksun bırakılmıştır. Bu güven duyguları iki çeşittir.
Bunlardan birincisi, o derece önemlidir ki, aşağı yukarı çocukluk
çağının bütün meseleleri bu duygunun gelişmemesinden doğar.
“Çocuğun, ne olursa olsun, başına ne gelirse gelsin, her şeye rağmen
ve daima onu seveceğinizi bilmesi ve bundan emin olması lazımdır.”
Çocuk kendisinin yalnız bırakılmadığını bilmek ve her türlü
durumda size güveneceğinden emin olmak ihtiyacı içindedir. Henüz
küçük bir bebekken siz ona her an büyük bir şefkat göstermiş ve onu
daima korumuşsunuzdur.Şimdi büyüdüğü çağlar da da onun bu şefkat
ve korumaya ihtiyacı vardır. Zira karşısına çıkan durumlara göre
hareket etmesi kararlar alabilmesi gerekmektedir. Karşılaşacağı
sorumlulukları ve ortaya çıkan yeni çalışmaları ise ancak bu size karşı
duyduğu güvenme duygusu ile taşıyabilir.Eğer sizin kendisini anlayış ve
ilgi ile daima takip ettiğinizi bilirse onda bu güvenlik duygusu gelişir.
Ve ancak bu duyguya sahip olan çocuk , onun için karanlık olan yeni
durumlara atılma cesaretini bulur.
Güvenlik duygusu her türlü faaliyete gerekli olan ana zemini
hazırlayan çok önemli bir duygudur. Fakat çocuklarını iyi yetiştirmek
isteyen ve çok da seven bir çok anne ve babalar bile bu güven
duygusunun geliştirilmesinde bazı tehlikelerle
karşılaşırlar.Sevgilerine rağmen bazı hatalar yaparlar , bu suretle
çocuk güvenden yoksun yetişir.
“Artık seni sevmiyorum” “kötü çocuk” gibi hiddetle ağzından
çıkmış bazı sözler o kadar fena sonuçlar doğurur ki, siz artık ne
yapsanız buna engel olamazsınız. Ayrıca çocuğun kendi kendine hakim
olması, içinden gelen dürtüleri yenmeyi öğrenmesi için ona yardım
etmemenizde tehlikelidir. Siz belki çocuğa karışmamak, onun iç
dürtülerini serbest bırakmak fikri ile veya sırf böyle yapmayı sıkıcı
bulduğunuz için yardım etmezsiniz. Fakat bu zararlıdır. Bazı anne ve
babalar da çocuklarını kusursuz ve üstün yetiştirmek kararındadırlar
ve zavallı çocuğu “Olmadı”, “Hayır bu böyle olmaz”, “Böyle yapma” gibi
bitip tükenmez ihtar ve düzeltmelerle bunaltırlar. Böyle davrandığınız
taktirde çocuğunuz her hareketinde tereddüt eden, işe girişip
girişmemekte kararsız kalan, her yerde huzursuz olan ve bu sebeple
iş yapmak veya karar vermekten daima kaçınan bir insan olur.
Çocuğa karşı aşırı uysal, hoşgörülü davranmak ve zaman zaman
şiddet göstermekte çocukta güven duygusunun yaratılmasına engeldir.
Önemli şeylerde ona yol gösteriniz, yardım ediniz, onu kontrol ediniz,
fakat bunu sakin ve tatlı bir şekilde yapınız. Çocuk kendi kendine
hakim oluncaya kadar yol göstermeye ve kontrole devam ediniz. Bunu
çocuğun sizin sevgi ve şefkatinizden şüphelenmesine imkan vermeden
ve bir de onda daima yanlış ve haksızmış hissini uyandırmadan
yapabilmek pek ala mümkündür. Bir şey yapmasına izin vermediğiniz
zaman sevgi ve şefkatinizin yine yerinde olduğunu göstermeye dikkat
etmelisiniz.
Çocuk kendinden emin değildir
Çekingen çocukta eksik olan ikinci önemli güven duygusu da yapmak
istediğini başarabileceğine ve olmak istediğini olabileceğine güvenme
duygusudur. Yani onda kendi kendine güven eksiktir.
Çekingen çocuk , kendini daha başarılı becerikli ve daha önemli
hissetmek ihtiyacındadır. Gelgelelim anne ve babaların çoğu hatta
belki doğduğu andan itibaren çocuklarındaki bu kendine inanma ve
başkaları gibi olabilme duygusunu ortadan kaldırmaktadırlar. İşte
onun için size aşağıda sayacağımız sekiz çeşit davranışı
göstermememizi, bunlardan sakınmaya çalışmanızı öğütleriz.
1-Oturmak, temizliğini yapmak, yıkanmak, gibi imkanları ona
erkenden vermemezlik etmeyin. Yani onu kazanması gereken bu
tecrübeleri edinmekte sınırlamayın. Ona çağına uygun oyuncakları da
vermemezlik etmeyin .Yalnız başına yemek yemesine, yalnız başına
yıkanmasına yalnız başına giyinmesine illede bunları eksiksiz bir
tarzda yapacak hale gelinceye kadar izin vermemezlik etmeyin.
2-Onu ileri derecede kontrolünüz ve himayeniz altında
tutmayınız.Çocuğunuz herhangi bir şeyi kendi başına öğrenmek
imkanına sahip olabilmeli.
3-Alması gereken bütün kararları onun yerine siz almayınız.
4-“Dokunma, elini sürme, bu kadar gürültü yapma, hiçbir şeyi iyi
yapmıyorsun” gibi sözleri onun kendi başına ve kendine göre bir şeyler
yapmaya hazırlandığı her sefer söylemeyin.
5-Her şeyinde, oturuşunda, kalkışında, yemek yiyişinde, temizlik
alışkanlıklarında, yani her davranışında ondan korkusuzluk ve olgunluk
beklemeyiniz.
6-Hiç düşünmeden hareketlerini kötülemekten veya beceriksizce
denemelerine gülmekten çekinmeli, aksine onu övmeyi ve bir şeyde
başarı gösterdiği zaman cesaretlendirmeyi ihmal etmemeliyiz.
7-Eğer çocuğunuzda bir kabiliyet veya sanat hevesi varsa, ille de bu
konu üzerinde fazla işleyip hayatın diğer basit şeylerini öğrenmesine
engel olmamalısınız.
8-Bir toplantıda bardağı devirdiği veya tabağı kırdığı vakit onu
utandırmak veya azarlamaktan vazgeçiniz. Zira bu ilerde bütün
toplantılarda huzursuzluk duymasına sebebiyet verebilir.
Çok kullanılmayan zor kelimeleri söylemeyi seven akıllı bir çocuk,
zamansız alay ve gülmelerle karşılanırsa küser ve tamamiyle konuşmaz
olabilir. Bir çocuğun boyu için söylenecek “dev” veya “bodur” gibi
sözler onda kendisinin doğal olmadığı hissini doğurabilir. Hatta bir
çocuğa etrafındakilerin taktığı bir isim bile onu çekingen yapmaya
yetebilir.
Çekingen Çocuğa Nasıl Yardım Etmeli
Çocuğunuzu çekingenlikten, bu üzücü ve sıkıcı durumundan
kurtulması için yardım edebilirsiniz. Fakat bu asla ona yalvarmak, veya
onu azarlamak suretiyle olmaz.Bunun için sizin faydalı düşünülmüş
çarelere başvurmanız gerekir.
Önce hemen o günlerde çocuğunuzda yine meydana çıkacak
çekingenlik hallerini düşünmelisiniz. Şu veya bu durumlarda
çekingenliğini bildiğinize göre, bu halleri mümkün olduğu kadar hoş ve
ilgi çekici yapmak çarelerini arayınız. Onu yavaş yavaş konuşmalara
iştirak ettiriniz. Fakat belli etmeden destekleyiniz ve her şey yolunda
gittiği vakit tebrik etmeyi, övmeyi asla unutmayınız. Eskiden bildiği
bir eşyayı, bir oyuncağı veya bir elbiseyi elinde tutması yahut yanında
bulundurulması ona güven verecek ve onun fikrini o sıkıntılı histen
uzaklaştırmaya yardım edecektir.
Çocuğunuz eğer kardeşi veya bir arkadaşı onunla beraber olduğu
zaman kendini rahat ve güven içinde hissediyorsa, bırakın o kimse
onunla birlikte bulunsun. Çocuğunuzu başkaları ile tanıştırırken
tembihler, öğütler, onu kastedici imalar yapmayınız.Çocukta her şeyin
yavaş geliştiğini aklınızdan çıkarmamalısınız. Onun kendisine hakim
olabilmesi, kolay ve rahatça hareket edebilmesi ve başkalarına bağlı
kalmaktan kendini kurtarabilmesi için lüzumlu zamanı verebilmelisiniz.
Her çocuğun kabiliyetlerinin bir sınırı vardır. Çocuğunuzun kendinde
gördüğü ve duyduğu başarısızlıkları, yetersizlikleri unutmasına yardım
ediniz. Bunu da onun dikkatini iyi başarı gösterdiği şeyler olduğuna
onu inandırarak yapmalısınız. Günlük yaşayışınızda çocuğa küçük bir
ödev vermeniz, çok defa iyi etki yapan bir çaredir.
Hazırlayan:
Zuhal Nazan DEMİR
Öğle Grubu 5 Yaş A Şubesi Öğretmeni

Benzer belgeler