yzb 2014, sektö rü buluşt - Türkiye Perakendeciler Federasyonu

Transkript

yzb 2014, sektö rü buluşt - Türkiye Perakendeciler Federasyonu
perder
başkandan
Değerli Dostlarım,
Mustafa Altunbilek
TPF Başkanı
Federasyon olarak yoğun ve hareketli
günler bizi bekliyor. Özellikle de çıkması
beklenen “perakende yasası” ile ilgili çalışmalarımız ve ziyaretlerimiz tüm hızıyla
devam ediyor. Son günlerde gerçekleştirdiğimiz Bakanlık düzeyindeki ziyaretlerimizde, sektörümüzün bir an önce
yasaya kavuşturulması gerektiğinin altını
çiziyoruz. Dinamik bir sektör olan perakendenin, ülkemizde de faaliyetlerini, Avrupa
standartlarında bir yasadan hareketle
sürdürmesi gerekiyor.
Çıkacak olan yasa, tüm tarafların yararına
olacaktır. Kayıtlı ve kurallı bir sistem temelli perakende sektörü, mevcut yapısından çok daha sağlıklı işleyecektir. İstihdama ve ekonomiye en çok katkıda bulunan
sektörlerin başında gelen perakendenin,
bir yasasının olmaması büyük eksiklik.
Bu eksikliğin giderilmesi yönünde biz
yerel perakendeciler, elimizi taşın altına
koymaya hazırız. Yeter ki, perakendenin
bir yasası olsun!
2
“Ramazanda zam yok”
Ramazan ayının başlamasına sayılı günler
kaldı. Marketlerde Ramazan hareketliliği
hızlandı. Her yıl olduğu gibi bu yıl da,
Ramazan’da marketlerin zam yapacağına
dair spekülasyonlar gündeme düşmeye
başladı. Tüketicilerimizin, bu gibi asılsız
söylemleri dikkate almamaları gerektiğini
düşünüyorum. Özellikle sebze ve meyve
fiyatlarında yüzde yüz fiyat artışı yaşanacağı söylemlerini asılsız buluyorum.
Federasyon bünyemizde faaliyet gösteren
PERDER üyelerinin marketlerinde, Ramazan ayı dolayısıyla herhangi bir fiyat artışı
olmayacaktır. Tüketicilerimiz bu konuda
müsterih olabilirler.
Perakende Akademisi sahada
Kısa bir süre önce Federasyonumuz
bünyesinde kuruluşunu tamamladığımız
Perakende Akademisi, saha eğitimlerine
başladı. Eğitimler, öncelikli olarak Anadolu’da faaliyet gösteren üyelerimizin mağa-
za yöneticilerine yönelik gerçekleştirildi.
Satış ve Hizmet İletişimi ile Hijyen Eğitimi
konularında çalışmalar yapıldı. Ramazan
ayından sonra eğitim çalışmalarımızın
ikinci aşaması devam edecek.
Perakendede en önemli konu “insan”.
Dolayısıyla insana yapılacak en büyük yatırım eğitimdir. Kalifiyeli eleman sıkıntısı
çeken sektörümüzde, eğitimlerle farkındalık yaratmamız gerekiyor. Çalışanlarımızın,
perakendeciliği bir meslek olarak görmelerini ve bunu içselleştirmelerini sağlamamız gerekiyor. Bunun yolu da, hem
mesleki hem de kişisel gelişim eğitimlerinden geçiyor. Çalışanlarımız yaptığı işi ne
kadar çok benimserse, kuruma bağlılıkları
da o kadar artar. Bizler, mutlu çalışanlar
yaratabildiğimiz sürece başarılıyız.
Mübarek Ramazan ayınızı kutlar; ülkemize
ve tüm İslam âlemine sağlık, huzur, barış
ve bereket getirmesini temenni ederim.
Saygılarımla,
3
perder
içindekiler
Türkiye Perakendeciler
Federasyonu Adına İmtiyaz
Sahibi
İhsan Biçen
Rüzgarlıbahçe Mah. Selvi Sok. No:6
K:6 Beykoz / İstanbul
Perakende Turu
6
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Babur Akyol
Bahariye Cad. Canan Sok. 33/5
Kadıköy / İstanbul
Editör
Cennet Yavuzsoy Günel
[email protected]
10
Gündem
Yazı İşleri
Emre Durdu
Yönetim Yeri
Rüzgarlıbahçe Mah. Selvi Sok.
No:6 K:6 Beykoz / İstanbul
Tel: 0216 537 63 08
Fax: 0216 537 63 10
YZB 2014
12
Röportaj “LENON CAM”
44
TPF PERDER dergisi yerel süreli
yayındır.
2 ayda bir Türkçe yayınlanır.
Konusu
Marketler ve market tedarikçileri
Baskı Tarihi: Temmuz 2014
Baskı ve Cilt
ŞAN OFSET MATBAACILIK
Hamidiye Mah. Anadolu Cad.
No:50 Kağıthane/İstanbul
Tel: 0212 289 24 24
Yapım
Ortakalan Sektörel Yayıncılık
San. Tic. Ltd. Şti.
Bahariye Cad. Canan Sok. 33/5
Kadıköy / İSTANBUL
Tel: 0216 418 00 99
www.ortakalan.com.tr
4
34
Araştırma
perder
içindekiler
Serbest Köşe
İyi takım olabilmek
Pazar
48
Ercüment Tunçalp
Danışman
36
“Sıradanlık” kötü
niyetlidir!
52
Röportaj “ANAVARZA BAL”
Yılmaz PEKMEZCAN
Akademisyen
46
İş Hukuku açısından
internet kullanımı ve etkisi
Dosya
56
Rıza KOÇAK
Avukat
54
Müşteri ilişkileri
yönetimine dair...
64
Röportaj “MİCROSOFT”
Ekber IŞIK
TPF Eğitim Danışmanı
66
Yaz İletişimi
Haberler
68
Gurbet Altay
TPF Genel Koordinatörü
80
5
perder
perakende turu
Altıparmak’ta atama
Altıparmak Gıda Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcılığı görevine
Levent Özşahin, Pazarlama Direktörlüğü görevine Sumru Ordu atandı
Altı Parmak Gıda, iki yeni atama birden
yaptı. Altıparmak Gıda’nın Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcılığı görevine Levent Özşahin getirildi.
Levent Özşahin; Balparmak, Binbirçiçek
ve Balparmak markalarını bünyesinde
bulunduran Altıparmak Gıda’nın tüm yurt
içi ve yurtdışı satış ve pazarlama faaliyetlerinden sorumlu olacak.
Şişli Terakki Lisesi mezunu olan Levent
Özşahin, lisans eğitimini İstanbul Teknik
Üniversitesi’nin Endüstri Mühendisliği
Bölümü’nde tamamladı. İş hayatına 1986
yılında Şahin Holding bünyesindeki Tekom
A.Ş.’de İş ve Bilgi Sistemleri Geliştirme
Uzmanı olarak başlayan Özşahin, 1991-
1992 yıllarında IPAS’ta endüstri mühendisi, 1992-1995 yıllarında Alarko Holding’te
planlama uzmanı pozisyonunda görev aldı.
1995 yılında Colgate-Palmolive’de Bilgi
Sistemleri Müdürlüğü görevini üstlenen
Levent Özşahin, aynı firmada sırasıyla
Müşteri Hizmetleri Müdürlüğü, Distribütör Kanalı Geliştirme Müdürlüğü, Ticari/
Müşteri Pazarlama Müdürlüğü, Marmara
Bölge Müdürlüğü görevlerini üstlendi.
Ocak 2002’den itibaren firmanın Yönetim
Kurulu Üyesi olarak İhracat Direktörlüğü,
Türkiye Satış ve Müşteri Geliştirme Direktörlüğü ve son olarak Türkiye, Kafkasya,
Orta Asya ve Kazakistan’dan sorumlu
Müşteri Hizmetleri ve Lojistik Direktörlüğü
pozisyonlarında görev aldı.
Altıparmak Gıda’nın pazarlama direktörlüğü görevine ise, Sumru Ordu getirildi.
Sumru Ordu Altıparmak Gıda bünyesinde
bulunan Balparmak, Binbirçiçek ve Balkovan markalarının tüm yurt içi ve yurtdışı
pazarlama faaliyetlerinden sorumlu
olacak.
Sumru ORDU
Sumru Ordu, 1993 yılında İstanbul Teknik
Üniversitesi Kimya Bölümü’nden mezun
Levent ÖZŞAHİN
olduktan sonra, Marmara Üniversitesi ve
University of Maine ortak programında
İşletme Yüksek Lisansı’nı tamamladı. Borusan Holding’te Satış ve Planlama Uzmanı
olarak iş hayatına başlayan Sumru Ordu,
ardından sırasıyla Colgate-Palmolive’de
Marka Müdürlüğü ve Pazarlama Müdürlüğü, Sütaş’ta Pazarlama Müdürlüğü ve
Philips A.Ş.’de Grup Pazarlama Müdürlüğü
görevlerini üstlendi.
Sen Kimsin?
Marka ve İnsan Kaynakları Danışmanı Ayşen Laçinel’in kişisel gelişim ve farkındalık
konulu ilk kitabı, Sen Kimsin? Haziran ayı
itibariyle okurlarla buluştu
Ayşen Laçinel’in kitabı; kariyer
yapan ve iddialı hedefleri olanlar,
iş ve meslek seçiminde yol
ayrımında kalıp, yeni seçimler
arifesindekiler, ‘Kendimi daha iyi
nasıl ifade edebilirim?’ sorusunu
soranlar, ‘Neden yanlış anlaşılıyorum?’ diyenler, hayatını
yeniden kurgulamak ve yeni
başlangıç yapmak isteyenler için
kaleme alınmış bir kitap.
Bu kitap, okura; kendini, ye-
6
teneğini ve gücünü fark etme
imkânı sunuyor. Okur, bu kitapla
kendini daha iyi tanıyacak, kendini bilecek ve yaşamın değerini
fark edecek. Başarıyı, mutluluğu
yaşayacak.
Okurun kendisiyle buluşması,
kendisini fark etmesi ve doğru
hedef belirlemesini sağlayacak,
keyifli ve yararlı bir çalışma olan
Sen Kimsin? tüm kitapçılarda
yerini aldı.
perder
perakende turu
Başarılı bir girişimcilik
hikayesi
Türkiye’nin başarılı girişimcileri arasında bulunan Ataman Özbay’ın kaleme aldığı,
“7 Yaşımda Bindiğim Kamyonun Frenleri Patladı ve Hayata Yuvarlandım” adlı kitabı
çıktı
Ataman Özbay, “Hayatımda sahip olduğum tüm
başarıları ufkumun geniş olmasına, girişimci
olmama, çok çalışmaya ve asla pes etmemeye
borçluyum. Yine başarımın en büyük nedenlerinden biri, kendimden büyük insanlarla birlikte
zaman geçirmek, onların konuştuklarını can kulağı
ile dinlemek ve öğrendiklerimi hayatıma entegre
etmemdir” diyor.
Bu, İzmit’in küçük bir mahallesinde gariban bir
ailenin çocuğu olarak doğan, bursla okuyan, cebinde parası olmadan evlenen ve ilk işini kuran bir
“girişimci”nin insanı şevke getiren yaşam öyküsüdür. Türkiye’nin ilk ıslak mendil markası olan,
bugün 65 ülkeye ihracat yapan, 8’inde pazar lideri
olan Uni’nin kurucusu, nam-ı diğer “mucit” Ataman
Özbay; cesaret, tutku, çalışkanlık, vizyonerlik ve
proaktif kişilik özelliklerine sahip olan gerçek bir
girişimcinin portresini sunuyor bize. İnsan isterse
neleri başarabilir, neler yapabilir gözler önüne
seren Özbay, “Ailemde zengin yok, amcam, dayım,
torpilim yok” diyen arkadaşlara da örnek teşkil
ediyor. İstemekle, inançla gelen başarıyı anlatıyor. Ataman Özbay’ın kitabı; girişimci bir
ruhun, proaktif bir kişiliğin ve vizyonerliğin insanı taşıyabileceği noktanın harika bir örneği.
Üçge’ye ödül
Üçge, “Alışveriş Hayattır” temalı Uluslararası Karikatür Yarışması ile Kurumsal
İletişim kategorisinde bu yıl da ödülün sahibi oldu
Bursa Halkla İlişkiler Derneği’nin, kurumları halkla ilişkiler çalışmaları yapmaya
özendirmenin yanı sıra, mesleğin imajını ve itibarını geliştirmek adına bu yıl
ikincisini düzenlediği kısa adı “HİÇ” olan
Halkla İlişkiler Çalışmaları Ödülleri, törenle
sahiplerini buldu.
İletişim kategorisinde bu yıl da ödülün
sahibi oldu. Üçge adına ödülü Üçge Halkla
İlişkiler Yönetmeni Sevgi Yalçın, TÜHİD
Başkanı Fügen Toksü’den aldı. Üçge geçtiğimiz yıl ilki düzenlenen HİÇ Ödülleri’nde,
Üçge Perakende Söyleşileri ile Kurumsal
İletişim kategorisinde ödül almıştı.
Üçge, “Alışveriş Hayattır” temalı Uluslararası Karikatür Yarışması ile Kurumsal
Üçge, ödül aldığı Üçge Uluslararası Karikatür Yarışması ile perakende sektörünün
öncü firması olarak, sanata ve sanatçıya
gösterdiği duyarlılığın yanı sıra, bu proje
ile perakende sektörüne de katkı sağlyor.
“Alışveriş Hayattır” teması ile düzenlenen
yarışmada; alışverişin eğlenceli, renkli ve
düşündüren yönleri karikatürlere mizahi
açıdan yansıtılıyor.
“Alışveriş Hayattır” teması ile ilki 2006
yılında gerçekleştirilen Üçge Uluslararası
Karikatür Yarışması’na 38 ülkeden 508
eser katıldı. Yarışmanın ikincisi ise Anadolu Karikatürcüler Derneği desteği ile 2012
yılında düzenlendi. Yarışmaya 52 ülkeden
289 karikatürist toplam 707 karikatürle
başvurdu.
Bu yıl toplam 23 projenin başvurduğu HİÇ
Ödülleri organizasyonu önümüzdeki yıldan
itibaren Anadolu’yu da açılarak sınırlarını
ulusala taşıyacak.
7
perder
perakende turu
Bagomat’a Yeşil Nokta
diploması
Eurometall’in yeni ürünü Bagomat “Yeşil Nokta Diploması” almaya hak kazandı
WWF Türkiye ve Unilever işbirliği ile hayata geçirilen ‘Yeşil Nokta’ projesi kapsamında Eurometall’in yeni ürünü Bagomat,
Yeşil Nokta Diploması almaya hak kazandı.
Kaynakların sürdürülebilir kullanılması anlamında Yeşil Nokta anlayışının son derece
önemli olduğuna değinen WWF Türkiye
yetkilileri, “Eurometall ve Unilever ile birlikte perakende mağazalarında kullanılan
poşetlerin %38 e varan oranda kullanımını
azaltan bu ürünün dikkatimizi çekmesi
kaçınılmazdı” dediler. Eurometall’in bu
anlamdaki çabasına değinen WWF-Türkiye
yetkilileri, “Doğaya saygılı ve son derece
tasarruflu Bagomat’ın tüm Türkiye’de kullanılması durumunda elde edilecek çevre
yararı ve tasarruf, ülkemiz için çok ciddi
kazanç olacaktır “ diye konuştular.
verimliliğinin bir kez daha kanıtlandığına
değinen Eurometall Genel Yönetmeni Oğuz
Vardar “Bagomat, gereksiz poşet kullanımı
ve dağınıklığın önüne geçiyor. Poşet sistemindeki düzenleme ile şık ve estetik bir
görünüm sağlayan Bagomat, ortama renk
katıyor. Sektördeki Bagomat kullanıcılarının % 38 tasarruf sağladığını deneyimlerle
de kanıtladık” dedi.
WWF Türkiye’nin bu konudaki uzmanlığı ve Unilever’in desteği ile Bagomat’ın
Oğuz VARDAR
Bizerba, Hal Yasası’na hazır
Ataç, “Bizerba terazilerin hafıza dolması gibi bir sorunu olmadığı gibi ileride
çıkabilecek tüm yeniliklere esnek yazılımı sayesinde %100 uyumludur”
TBMM Genel Kurulunda, kamuoyunda
‘’Hal yasa tasarısı’’ olarak bilinen “Sebze ve
Meyveler ile Yeterli Arz ve Talep Derinliği
Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı”, kabul
edilerek yasalaştı. Kabul edilen tasarıya
göre tüm meyve ve sebzelerin, nereden
geldiği belirtilen birer ürün künyesi olacak…
Geçtiğimiz günlerde yeni yasa ile ilgili
Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, şu
bilgileri vermişti: “Satın almak için tedarikçiye gittiğinizde ihtiyacınız olan domatesi
alırken künyesine bakacaksınız. Nerede
üretilmiş, ne zaman hasadı yapılmış, tüm
bunları göreceksiniz. Ürünün künyesi
olacak, bunu ileride çok daha yaygın hale
getireceğiz.
Künyeyi aslında renkli çıkaracaktık ama
maliyet artmasın diye siyah-beyaz yaptık.
İleride bu belki barkoda dönüşecek. Artık
hiçbir satıcı her domatesi Ayaş domatesi
diye satamayacak veya her portakala Finike portakalı, Anamur muzu diyemeyecek.
Çünkü künye olacak.
Künyeyi değiştirirse ne olur? Cezası 6 bin
liradan başlıyor. Künye koymamak ya da
farklı koymanın idari yaptırımı 6 bin lira.
Tüketici de kaliteli, hijyenik, standardı be-
8
lirlenmiş meyve ve sebzeye güven içinde
erişebilecek…”
Üçge Elektronik Pazarlama ve Satış Direktörü Orhan Ataç, 1994 yılından bu yana
Türkiye Distribütörü oldukları Alman Bizerba terazilerin yeni çıkan yasaya tamamen
hazır olduklarını belirterek “Etikete istediğiniz tasarımı yapıp künye kodunu ister
nümerik ister barkod olarak yazdırabilirsiniz. Bizerba terazilerin hafıza dolması gibi
bir sorunu olmadığı gibi ileride çıkabilecek
tüm yeniliklere esnek yazılımı sayesinde
%100 uyumludur. Bir başka farklı özelliği
ise ürün künyelerini istenirse kare kod ile
etikete basabilmesi. Bu sayede tüketiciler
akıllı telefonlarından bu kodu okutur okutmaz otomatik olarak ürün ile ilgili bilgilere
erişebilecekler. Amacımız dünyadaki son
teknolojileri perakendecilerimizin hizmetine sunmak, geleceğe bugünden hazır
olmalarını sağlamak” diye konuştu.
perder
perakende turu
9
perder
gündem
Perakendeye
Ramazan geldi
Bu sene yaz sıcağına denk gelen
Ramazan Ayı’nda, büyük kentlerdeki
PERDER üyeleri, cirolarda değişim
beklemiyor; ancak mevsimsel göç
alan bölgelerde hazırlıklar yoğun
şekilde sürüyor.
“Fiyatlarda yükselme olmaz”
Levent Uğurses
Groseri İcra Kurulu Üyesi
Ayların sultanının bu gerginlikte toplumun
tüm kesimlerine daha barışçıl, daha sağ-
duyulu bir yaklaşım konusunda olumlu bir
etki yapacağına şüphem yok. Bu sürecin
de satışlara daha olumlu yansıması diğer
bir beklentim. Bunun tersi de moralin
olmaması yönüyle azalan satışlar ile olası
iken şahsi fikrim ağır basanın ilk ihtimal
olan olumlu yansımasıdır. Son günlerde
temel gıdada özellikle bakliyat, çay ve sıvı
yağ gibi bazı kalemlerde fiyat artışları oldu
ama ileriki günlerde ciddi bir spekülasyon
yaşamazsak, ben fiyatların geçen yıllardan
çok yüksek olacağını beklemiyorum. Hatta
ciddi bir çaba ile toplam pakette geçen
yılın altına inebilirsek, ona bile şaşırmam
diyebilirim. Müşteri, rekabetin sunduğu
her fırsatı kılı kırk yararak, kıyaslayarak
kendi bütçesine en uygun olanı seçmeye
devam etmektedir. Burada gözlemimiz
fiyatın yanında içerikteki markaların da
kalitesine önem verildiği şeklinde. Paket
hazırlama hizmetimiz ve hatta Groseri
kartlara direkt TL yükleme gibi alternatiflerimizde mevcut. Kış aylarının sofralara
yakışan birçok ürünü, maalesef yaz aylarında talep görmemekte. Bunu ilk geçişte
daha çok hissetmiştik. Son iki Ramazandır
bu süreç oturdu. Artık yazın ortalarındayız
ve bu süreç birkaç yıl daha böyle sürecek.
Biz de ona uygun ürün geliştiren tedarikçilerle döneme hitap eder ürünlerle tüketicimize cazip seçenekler sunacağız. Mesela
geleneksel Türk tatlılarının dondurma ile
buluşması belki de Ramazan yazlarının
inovasyonudur.
“Ramazan, yazın Karadeniz’de iyi geçiyor”
Bizim bölgemizde yani Orta ve Doğu Karadeniz’de ilk 6 ay durgun geçer. Nüfus azalır. Hava koşulları zorlayıcı olabilir. Mayıs
ayının ikinci yarısından Ekim’in ortasına
kadar ise bizim sezonumuzdur. Bunu sağlayan da turizm. Özellikle Ordu, çok güzel
bir hareketlilik içinde. Yeni tesisler açıldı.
Bölgemiz turizm açısından çok şanslı.
Buraya gelen bir turist aynı hafta içinde
hem kayak hem rafting yapabilir. Yaylaya
çıkıp gezebilir. Denize de girebilir. Bu kadar
doğal güzelliği bir arada barındıran bir
bölge, dünya üzerinde azdır.
Bu zamana kadar turizmi geliştirememiş
olmamız, büyük kayıp; ancak son yıllarda
güzel işler yapılıyor. Bir de tabi küresel
ısınma ile birlikte güney tatil bölgeleri çok
10
aşırı sıcak oldu. Denize girsen bile fayda
etmiyor, serinleyemiyorsun. Ben Karadeniz’in kıymetinin anlaşılacağını ve ilerleyen yıllarda çok canlı bir turizm bölgesi
olacağına inanıyorum. Bu yüzden gelecek
adına umutluyum. Ramazan bölgemizde
perakendecilik açısından da hareketli
geçecektir. Bizim bölgemiz inanılmaz göç
veren bir bölge. Sadece İstanbul değil,
başta Almanya olmak üzere yurt dışında
da çok sayıda vatandaşımız var. Bunlar Ramazan yaz aylarına gelmeye başladıktan
sonra mutlaka memlekete dönüyor ve bir
aya yakın burada kalıyor. Para harcama
konusunda da cömert bir müşteri kitlesi.
Dolayısıyla diğer bölgeler açısından kötü
olabilir; ancak biz Ramazan’ın yaz aylarına
gelmesinden şikayetçi değiliz.
Osman Kalafat
Kalafatlar Yönetim Kurulu Üyesi
perder
gündem
“Memlekete dönüş iyi olacak”
Bu yıl paketlerde çok yoğun talep yok. Yağ
fiyatlarındaki ekstra artışların bir etken
olduğunu düşünüyoruz. Genel olarak ise
Ramazan’da bir hareketlilik bekliyoruz.
Kayseri, yazın büyük kentlerden memlekete gelenlerle nüfusunu artırır. Bu gelenler
de alışverişlerinde rahat olur, fiyatına
bakmadan bol alışveriş yapar.
Selahattin Kılınç
Şehzade Market Yönetim Kurulu Başkanı
İzinlerin çoğunun Ramazan’ın ikinci yarısı
olacağını ve Bayram yaklaştıkça ciroların
artacağını düşünüyoruz. Yaz aylarında
cirolarda yüzde 30’a yakın artış oluyor.
Ramazan bunu daha da güçlendirecektir.
Kayseri’de havanın sıcak olması, yeme
kültürünü çok değiştirmez. Yaz da olsa
Ramazan sofralarında ağır yemekler
yapılır. Buranın insanı, damak zevkinden
ödün vermez. Mesela Ramazan’da en fazla
sattığımız ürünlerden biri “sucuk içi”dir. Bu
normal sucuk gibi değil, kıymadan yapılır
ve çok ağırdır. Sadece Ramazan’da satılır.
Bütün mağazalarımızda sucuk içinin
sarımsaklı kokusu yayılır. Müşterilerimiz
bundan bol miktarda alır. Yani Kayseri
halkı, havalar sıcak diye alışverişi kesmez.
Normal alışverişin dışında tabi ki sıvı ürünler ve karpuz satışları da ekstra olacak.
“Mevsime uygun strateji geliştirdik”
Bu Ramazan’da fiyat artışı olacağını
düşünmüyorum. Bakliyatta veya manav
ürünlerinde üretimle ilgili sıkıntı gözükmüyor. Ancak bizler için önemli bir ciro artışı
da beklemek söz konusu değil. Yaz ayları
İstanbul’da durgun geçiyor. Ramazan’da
eski cirolar kalmadı. Biz geçen seneden
itibaren özellikle bu konunun üzerinde
durduk. Ne yapabiliriz diye düşündük. Ürünü özellikle yaz ayları için daha çok nakit
almaya çalıştık. Böylesine uzun vadelerin
döndüğü bir piyasada sen peşin para ile
toplu alım yapacağım dersen istediğin
ürünü istediğin fiyattan alıp satabilirsin.
Biz bunu yapmak için kış aylarından
hazırlığımız yaptık. Yaz aylarında da bu
avantajı kullanıp cazip kampanyalar yaptık. Bu çalışmalarımızla ölü sezonu canlandırdık ve yaz sezonunda yüzde 15 ciro
artışı sağladık. Ayrıca bir süredir lokasyon
giderlerimizi düşürmek için çalışmalar
yapıyoruz. Bunun etkisini de özellikle bu
yaz aylarında maliyet düşüşüyle olumlu
şekilde hissetmeye başladık.
İshak Arslan
Show Hipermarket Genel Koordinatörü
“Yaz durgunluğunu aşmaya çalışacağız”
Cemal Parlak
Üçler Market Yönetim Kurulu Üyesi
Bizim mağazalarımızın olduğu bölgelerin
sosyo ekonomik yapısı dikkate alındığında, yazın genel olarak durgun bir dönem
geçirmemiz normal. Çünkü; hizmet verdiğimiz kitle, gelir seviyesi yüksek ve tatile
giden insanlardan oluşuyor. Ramazan’da
da durum çok değişmiyor; hatta insanların yazlık bölgelere gitme oranı daha da
yükseldi. Ancak bunları bahane edip hiçbir
şey yapmadan duracak değiliz. Biz de,
özel çalışmalar yaparak bu dezavantajlı
durumu telafi etmeye çalışıyoruz. Müşterilerimiz için çalışanlarına, akrabalarına
ya da yardımcı olmak istediği herkese
hediye edebileceği, en seçkin markalardan oluşan, ekonomik fiyatlı “Standart
Ramazan Paketi”ni sunduk. Üçler Market
ayrıca Ramazana özel istenilen tutarda ve
adette hazırlanan “Hediye Çekleri” imkanı
da sağlıyor.
Ayrıca mağazalarımızda, Ramazan ayı boyunca her gün bir “İftar Topu” patlayacak
ve o günün seçilmiş ürününde şok indirim
fırsatı olacak. Üstelik, 24 sayfalık hazırlanan “Ramazan Özel İnsert”ünde de %50
indirimli ürünler, 1 alana 1 bedava fırsatı
ve çok özel kampanyalar yer alacak.
11
perder
YZB 2014
YZB 2014, SEKTÖ
12
perder
YZB 2014
RÜ BULUŞTURDU
13
perder
YZB 2014
Türkiye Perakendeciler Federasyonu, Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen Yerel Zincirler Buluşuyor 2014 ile sektörün tüm taraflarını buluşturdu. TPF tarafından düzenlenen
organize gıda perakendesinin en büyük fuar ve kongre organizasyonu olan Yerel Zincirler Buluşuyor 2014 (YZB 2014), bu yıl altıncı kez kapılarını açtı. YZB 2014’ün bu yılki ana
teması ise “Marka” oldu. YZB 2014 Konferansı ve Fuarı’nın açılışı, 16 Nisan’da gerçekleştirildi. Kadir Çöpdemir’in sunumuyla renklenen açılışın konuşmasını Türkiye Perakendeciler Federasyonu Başkanı Mustafa Altunbilek gerçekleştirdi.
“Marka olmak için değer yaratmalıyız”
Türkiye Perakendeciler Federasyonu
kurulduğu yıldan bu yana yerel perakendeciliği geliştirmek, güçlendirmek ve
rekabet edebilirlik seviyesini en yukarıya
çekmek için elbirliği ile çalışıyor. 371 üyesi, 3 bin 798 perakende noktası, 65 binden
fazla çalışanıyla Türkiye’de ve Kıbrıs’ta
hizmet veren TPF, 10 milyar dolarlık bir
pazar büyüklüğüne sahip. Yerel zincirler
her geçen yıl büyümesini sürdürüyor,
2013 yılında yüzde 16 büyüyen yerel
zincirlerin bu yıl ise yüzde 15 civarında
büyüyeceğini öngörüyoruz.
Bu yıl ‘marka’ temasını ele aldığımız Yerel
Zincirler Buluşuyor’da marketlere ürün
ve hizmet sağlayan firmalar, yerel zincir
marketlerin üst düzey yöneticileri ile
görüşerek ürün ve hizmetlerini tanıtma
fırsatı buluyor, işbirliklerini geliştiriyor.
Her yıl, sektörü analiz edecek uzman
konuşmacıların yer alacağı konferanslarımızla tüm katılımcılar sektörün
geleceğine yönelik bilgiler ediniyor,
birbirleriyle bilgi paylaşımı için uygun bir
platformda buluşabiliyor.
Marka temasını tartışmamızın nedeni
yerel zincirlerin rekabet gücünün artırılması ve bunun için insana, teknolojiye
ve markalaşmaya yatırım yapılması
gerektiğine olan inancımızdır. Perakandeciler, hizmet sektörünün tüm grupları
içinde müşteriyle en yakın temasta olan
kuruluşlardır. Bizlerin asıl işi müşterilerin
memnuniyetini artırmak ve onlara değer
sunmaktır. Değer sunabilmek sadece taze
ve kaliteli ürün satmakla olmaz. Bu bizim
asli görevimizdir ancak bunun yanında
müşterilerimize bizlerin marka olduğunu
hissettirecek ve o markayı benimsemelerini sağlayacak pozitif değerler sunabilmeliyiz. Bunu yapabilmek için öncelikle
müşterilerimizi dinlemeli, anlamalı ve ne
14
beklediklerini öğrenmeliyiz. Sonrasında
ise hem en önemli gücümüz olan insan
kaynağını hem de teknolojiyi kullanarak
bu değerleri oluşturabilmek adına çaba
göstermeliyiz.
2014’ten sonra yüzde 10’un üzerinde bir
büyüme öngörüyoruz. Şu an yurtdışına
açılım stratejilerini oluşturan, sistemini
ve organizasyonunu planlayan birçok
marka var. Bu planların doğru yürütülmesi halinde Türkiye dışındaki pazarlarda
markalarımızı oldukça sık görebileceğiz.
Öte yandan Değişen tüketici alışkanlıklarına paralel olarak yeni alışveriş formatlarını tartışıyor ve uyguluyor olacağız. En
önemli sorunların başında insan kaynağı
ve eğitim gelmektedir.
Ülkemizde perakendeciliğin hala bir
meslek olarak görülememesinden dolayı
sektörde insan kaynağı ve eğitimde
önemli sıkıntılar yaşanıyor. Kayıt dışı
ekonomi ve merdiven altı üretici ürünlerinin, hiçbir iş gücü yaratmadan ve
vergi ödemeden satışa çevrilmesi de ayrı
bir sıkıntı. Ayrıca organize perakendenin toplam perakende sektörü içindeki
payının Avrupa’ya göre düşük olması, kriz
ve belirsizlik dönemlerinde, tüketici satın
alma kararlarını olumsuz etkilemektedir. Kurumsallaşma yalnızca teknolojik
yatırımlarla olmuyor. Verimliliği yakalayabiliyor musunuz? Mağazalarınızın kârını,
zararını görebiliyor musunuz? Doğru
insanlarla çalışabiliyor musunuz? Bunlara
dikkat etmemiz lazım. İşimizde yüzde
yüz verimliliği yakalayacağınız nokta
ise, çalışan istihdamı. Çalışana yatırım
yapmak gerekiyor. Bizlerin karamsar
olmak için bir nedeni yok çünkü her
anlamda Avrupa’daki rakiplerimizin bir
adım önündeyiz. Biz daha planlı, hareketli
ve daha müşteri odaklıyız. Bence, 2020’li
Mustafa Altunbilek
TPF Başkanı
yıllarda teknolojiyi iyi kullanan ve insana
yatırım yapan işletmeler ayakta kalacak.
TPF olarak insana yatırım yapma ve
insan kaynağımızı verimli kullanma
adına gündemde olan “Perakende Yasa
Tasarısı”na dair beklentilerimiz var. Sektörümüzün en önemli sorunlarından biri
olarak gördüğümüz çalışma saatlerinin ve
günlerinin yasa ile düzenlenmesini talep
ediyoruz. Perakende sektörü çalışanlarının bu işi bir meslek olarak görmelerinin sağlanabilmesi, sosyal hayatlarının
bir düzene kavuşturulabilmesi amacıyla
bu konunun, Avrupa Birliği standartlarında ele alınması gerektiği açıktır. Bununla
beraber, mevcut yasalarımızda pazar
günü izne tabi çalışılıyor olması farklı
uygulamaları da beraberinde getirmekte
ve sektörde tek tip uygulamanın önüne
geçmektedir. Diğer önemli bir konu da müşterilerimize
sunduğumuz plastik poşetler. Avrupa’da
plastik poşetler para ile satılıyor. Örneğin,
Almanya’da alışverişlerde file, bez torba
perder
YZB 2014
kullanıldığını görebilirsiniz. Türkiye bu
konuda maalesef bir adım geride. Okullarda eğitimlerle, yasalarla poşet kullanımı
azaltılabilir. Biz bu yasayı Federasyon
olarak desteklemeye hazırız.
Hatırlayacağınız gibi Şubat ayında Almanya’nın Düsseldorf kentinde düzenlenen
EuroShop Fuarı’na katıldık. Almanya’daki
sektörü yakından tanıma fırsatı yakaladık. Leverkusen, Düsseldorf ve Köln’de
yaşayan Türk marketçileri ziyaret ettik.
50 yıldır Almanya’da yaşayan Türkler 1213 milyar Euro ciroya ve10 bin perakende
noktasına sahip durumda. Bu dönemde
önemli bir girişimde bulunduk. Almanya
PERDER’in temelini attık. Almanya’daki Türk perakendecilerin şubeleşmedikleri sürece sorun yaşayacaklarını
düşünüyoruz. Tüm konularda kendilerinin
gelişimlerine katkı sağlamayı ve eğitimler
vermeyi planlıyoruz.
Bilgiyi arayan, bulan ve en önemlisi de
üreterek sektör ile paylaşan bir federasyon olmayı planlıyoruz. Bu nedenle en
büyük yatırımlarımızdan birini eğitime
yani sektörün geleceğine yapmak
istiyoruz. Bunun için sektörü bir bütün
olarak görecek ve her kesimin ihtiyacına
uygun çözümleri üretecek bir yapıyı inşa
ediyoruz. Sürdürülebilir rekabet üstünlüğü sağlamak adına bilgi toplayacak ve
analizler yapacağız.
Bugünkü durumumuzdan yola çıkarak
önümüzdeki dönemlerle ilgili doğru tahminlerde bulunabileceğimiz bir araştırma
ve geliştirme birimi oluşturacağız.Bu
amaçlar doğrultusunda Federasyonumuzun bir tüzel girişimi olan Perakende Akademisi adıyla tüm perakende
sektörüne hizmet edecek bir yapı inşa
ettik. Türkiye Perakendeciler Federasyonu bünyesinde; perakende sektörünün
ihtiyaç duyduğu nitelikli ve bilgili insan
kaynağının yetiştirilmesi amacıyla
Ekim 2014’te Perakende Akademisi’ni
kurduk. Bu yapı adeta sektörün okulu
olacak. Perakende Akademisi ile eğitim
ve danışmanlık gibi uzmanlık gerektiren
alanlarda sektöre yol göstermeyi hedefliyoruz. www.perakendeakademisi.com
web portalı üzerinden üyelik sistemi ile
Türkiye’nin her yerindeki işletme çalışanlarına en kaliteli içeriklerle ulaşma imkanı
sağlanıyor.
“Sektörde daha yiyecek çok ekmek var”
Burada olmaktan çok mutluyum çünkü
ben de içinizden gelen bir kardeşinizim.
Perakende sektörü, 2002’den 2012’ye kadar olan dönemde 76 milyar dolardan 229
milyar dolara gelerek 3 katına ulaştı.
Bu sektör, Türkiye’nin gurur kaynağıdır,
bu gurur tablosunu da yaratan sizlersiniz.
Sizin eseriniz. Bundan sonra ise eserinize sahip çıkma zamanıdır. Perakende
sektörünün ekonomideki payının 2023
hedefleri doğrultusunda 559 milyar
dolara geleceğini düşünüyoruz.
Son 10 yıldaki toplam büyümenin yüzde
15’ini perakende ve toplam ticaret
sağladı. Son 2 yılda perakendecilerin
cirosu yüzde 18 artarken yerel zincirlerin
cirosundaki artış yüzde 32. Neredeyse
perakende sektörünün 2 misli üstünde.
Ekonominin öncü göstergesi sizlersiniz.
Eğer bugün ekonomi iyiye mi gidiyor,
kötüye mi gidiyor bakmak isterseniz
perakende sektörünün gidişine bakmanız
yeterli olur.
2002 ile 2007 arasında bütün dünyada
paranın varlığında artış gözlemlendi ve
2008 Ağustos’ta paranın fazlasının zarar
olduğunun öğrendik. Para bol olmasına
rağmen dünyada 2 yıl süren kriz yaşandı.
Sonrasında dünya ekonomileri bir karan-
tina dönemine girdi. Bu döneme girilmesiyle beraber merkez bankaları parayı
kısmaya başladı. 2014 yılına gelindiğinde
artık küresel piyasalarda para dolaşımının
azaldığını keşfettik. Bu size şunu gösteriyor; önümüzdeki dönemde işlerinizi
büyütürken borçlanmada dikkatli olun.
Çünkü para eskisi gibi bol olmayacağı için
eskisi gibi uygun şartlarda borçlanabilme
şansınız olmayacak.
ABD, Avrupa Birliği ve Asya-Pasifik
ülkeleri olmak üzere dünya ekonomisinin
üçte ikisinin tek bir pazarda toplandığını
görüyoruz. Türkiye’nin bu pazarda olması
gerektiğini, bu pazarlar birleştiğinde tüm
dünyada iş yapmanın standartlarının da
değişeceğini biliyoruz. Geçmişte petrol
ve doğalgaz bizde yoktu, olan ülkelerde
de zenginlik meydana getirdi. Fakat
şimdi dünya yeni bir enerji kaynağı elde
etti; o da kaya gazı. Şu anda dünyadaki
en büyük rezervlerden bir tanesi ABD’de
bulunuyor.
ABD 10 liraya mal ettiği enerjiyi 3 liraya
mal edecek. Trakya’da ve Güney Doğu
Anadolu’da kaya gazı rezervleri olduğu
iddia ediliyor. Eğer Türkiye önümüzdeki
dönemde kaya gazı rezervlerini aktive
edebilirse bizim cari açık noktasında en
önemli sorunumuz çözülecektir. Bu nok-
Rifat Hisarcıklıoğlu
TOBB Başkanı
tada yatırımcıların, petrol ve doğalgazda
zengin gördüğümüz ülkelerde yatırım
yaparken dikkatli olması lazım. Bakın
bugün an büyük 600 şehirde yaşayan
nüfus 1,5 milyar ve bunların ekonomideki
hakimiyeti 30 trilyon dolar. 10 yıl sonra
bu şehirlerde yaşayan nüfus 2 milyara
çıkacak. Yani tam 500 milyon artacak ve
bunların ekonomideki katkısı da 64 trilyon
dolar olacak. Onun için bu sektörün önü
açık, bu sektörde yatırım yapan, büyüyen
kardeşlerimin daha çok yiyecekleri ekmek
var. Şehirlerin en önemli rekabet alanı
perakende sektörü olacak.
15
perder
YZB 2014
“Wal – Mart kendi doğrularını yarattı”
küçük fiyatlarla kâr etmek nasıl mümkün
olabilir? Yanıt: Operasyonel innovasyonla. Wal-Mart, operasyonel ve süreçlerle
ilgili yenilikler konusunda dünyanın en
yaratıcı firmalarının başında geliyor. Ve
bu sayede elde ettiği tasarruflar, şirketi
böylesine düşük fiyatlı ürün satışına
rağmen dünyanın en ciddi kârlılığa sahip
firmalarının biri haline getiriyor.
Charles Fishman
Wal - Mart Etkisi Kitabı’nın Yazarı
Türkiye’yi seviyorum. Yaptığım ziyaretler
sonrasında Türk perakende pazarının
oldukça gelişmiş bir pazar olduğunu
gördüm. Hem yerel hem ulusal bazda
önemli şirketler var, perakende işini de
biliyorlar. Bana Türkiye’de en çok sorulan
sorular; “ Wal – Mart Türkiye’ye gelir mi?”
ve “Gelirse bizim işlerimizi nasıl etkiler?”
oldu. Açıkçası ikisinin de cevabını ben
veremem ancak tahminler yürütebilirim.
Ben kendi adıma Wal – Mart’ın bu kadar
zamandır Türkiye’ye gelmemesini şaşkınlıkla karşıladım. Önümüzdeki 5 yıl içinde
gelmezse daha da şaşırırım. Türkiye
önemli bir pazar ve burada olmayı bütün
uluslararası perakendeciler ister. Elbette
geldiği takdirde önemli bir etki yaracaktır
ancak ben Türkiye’deki pazarın yapısı
itibariyle Çin veya Hindistan’da olduğu
kadar büyük bir kasırga yaratacağını ve
çok sayıda şirketin kapanmasına neden
olacağını düşünmüyorum.
Wal – Mart, her gün 35 Milyon müşteri,
yıllık 466 Milyar dolar net satış, 1.8 Milyon dolar kazanç, 2,2 Milyon çalışanıyla
dünyanın en büyük perakende zinciri
konumunda. Wal-Mart insanlık tarihinin gelmiş geçmiş en büyük şirketi.
Aynı zamanda dünyanın en fazla kişiye
istihdam sağlayan özel şirketi. Şirket bu
başarısını çok yüksek fiyatlı ürünler satarak sağlamıyor. Tersine, mağazalarında
satılan yaklaşık 80 bin kalem ürünün ortalama fiyatı yalnızca 3 dolar. Ve şirketin
en fazla satan ilk 15 lokomotif ürününün
fiyatı da ortalama 2,97 dolar. Yani
Wal-Mart dünyanın en büyük cirosunu
böylesine küçük rakamlarla yapıyor.
Ve kâr ediyor. Diyebilirsiniz ki bu kadar
16
Takımların gerek Wal-Mart’ın gerekse
tedarikçi firmaların sistemlerinden
maliyetleri dışarı çıkarması, karşılıklı
güven ilişkisi içinde ortak bir şekilde “tüm
sistemi nasıl daha verimli hale getirebiliriz” sorusuna birlikte yanıt aramak
sonucunda gerçekleşiyor. Bu takımlardan
ilki dünyaca ünlü hazır giyim satıcısı Sara
Lee şirketi ile kuruluyor. Wal-Mart Sara
Lee şirketine gidip şöyle diyor: “Wal-Mart
olarak bizim stratejik hedefimiz sürekli
olarak sattığımız malların perakende satış
fiyatlarını ucuzlatmak. Sürekli olarak.
O nedenle örneğin size her yıl başında
gelip fiyatınızı yeni baştan indirmenizi
isteyeceğiz. Bunun yerine size şöyle bir
önerimiz var. Siz bütün defterlerinizi bize
açın ve biz de sizin hangi hacimde ne
kazandığınızı net olarak görüp, ikimiz için
de olabilecek en makul fiyatta anlaşalım.
Ayrıca bütün operasyonel ve süreçlerinizle ilgili detaylarınızı da bizimle paylaşın
ki, biz kendi bilgi ve deneyimlerimize
dayanarak size daha nerelerde verimlilik
sağlayabilirsiniz konusunda yardımcı
olalım. Siz bu önerileri değerlendirip
maliyetlerinizi düşürün, biz de bu maliyet
tasarruflarını müşterimize daha düşük fiyatlar olarak yansıtalım, herkes kazansın.”
Yani Wal-Mart bu tasarrufun üçte birini
talep ediyor, Sara Lee diğer üçte birini
ve son üçte bir ise Wal-Mart tarafından
nihai müşteriye fiyat indirimi olarak
yansıtılıyor. Şimdi bir de Sara Lee gibi
daha yüzlerce büyük tedarikçi olduğunu
düşünürseniz, o zaman bu farklı Wal-Mart
takımlarıyla yapılan benzer operasyonel
innovasyonlar sonucu elde edilen tasarrufların rakamsal boyutunu tahmin etmekte
güçlük çekmezsiniz.
Bugün iskontolu fiyatlarla satış yapan
Wal-Mart benzeri büyük marketlere
‘büyük koli’ (big box) mağazaları adı
veriliyor. Bunun ana sebebi, Wal-Mart’ın
tüm Amerika’da yaygınlaştırdığı euro-pal-
etler üzerinde teşhir sistemi. Aslında fikir
ilk kez Fransa’da Carrefour mağazaları
tarafından uygulanmış ama Wal-Mart
1991-2 yıllarında bu fikri alıp tüm ABD’de
yaygınlaştıran firma olmuş. Normalde
mamul ürün fabrikadan kamyonlara,
100cmx120cm boyutlarındaki ahşaptan
veya plastikten yapılmış olan ve forkliftlerin alttan çatallarını takıp kolayca
kaldırabilecekleri platformlar üzerinde
yüklenirler. Paletlerin üzerine yığılmış
olan koli içindeki ürünlerin üzerleri şrinkle
paketlenir ve mağazada bu paletler
boşaltılıp ürünler depoya tekrardan
yüklenir. Oysa bu malları paletler üzerinde teşhir etmek, birden fazla maliyet
unsurunu mağazanın dışarısına çıkarabilecek çok harika bir fikir olabilir. Öyle
ya, paleti forkliftle geniş koridora getirip
bırakacaksınız, üzerindeki şrink paketi
açacaksınız ve büyükçe fiyat etiketleri
koyup yerinde satmaya başlayacaksınız.
Böylelikle depo yeri, istifleme, mağaza-içi
raf yeri ve raflara istifleme maliyetleri çok
ciddi olarak ortadan kalkacak. Gerçekten
de perakende sektörü için çok önemli bir
innovasyon olarak kabul edilen palet üzeri
teşhir, Wal-Mart sisteminden çok ciddi
maliyetleri dışarıya çıkarmaya yardımcı
oldu.
WalMartın en önemli özelliklerinden biri,
büyük bir şirket olmasına karşın karar
alındıktan sonra uygulama sürecini çok
hızlı gerçekleştirmesi. Şirket, metrekaresi
ne olursa olsun mağazalarını şatafatlı
törenlerle açmaktan kaçınıyor. Proje
kesinleştirildikten sonra ise mağazanın
bir an önce faaliyete başlaması için
maksimum hız ve performans gösteriliyor. Girdiği eyaletlerde başarılı yerli
perakende markalarını satın almayı tercih
eden şirket, uyumla ilgili bütün detayları
olabildiğince hızlı gerçekleştirip, tabelaları
aynı anda değiştiriyor. Örneğin WalMart
Kansas’a eyaletin en yaygın yerel perakende zincirini alarak girdi. Satın alma
eyalet basınından gizlendi ve bu arada
mağazalarda uyum sağlandı. İnsanlar
satın almayı duyduklarının ertesi günü
tüm tabelalarda artık WalMart yazıyordu.
Wal – Mart’ın en belirleyici özelliklerinden biri, en başından itibaren pazardaki
mevcut doğruları kabul etmeyip, kendi
doğrularını yaratmaya çalışması… Girdiği
ülkelerde kendi kurallarını uygulatmaya
perder
YZB 2014
çalışır. Uygulayamazsa ve geleceğe dair
bir ışık görmezse inat etmeden çıkar. Wal
– Mart, gıda perakendesine 1990 yılında
girdi.1990 yılına kadar etimizi sütümü
kimden alacağız diye bir derdimiz yoktu.
Şirket kurulalı uzun zaman geçmişti,
gıda dışı perakendede önemli bir güce
ulaşmıştı ve hızla büyüyordu. Sonra birden gıda perakendesine de girelim dediler
ve ülkedeki tüm uzmanlar, ekonomistler,
perakende analistleri başarılı olunan
alandaki gücü bölmenin ve bilinmeyen bir
alana girmenin yanlış olduğunu başarısız
olunacağını, hata yapıldığını yazıp çizmeye başladılar.
Bugün WalMart tüm Kuzey Amerikada gıda perakendesinin yüzde 30’una
yakın bölümüne tek başına hakim güç. O
zamanlar uzmanları, analistleri dinleseler-
di belki bu pazara hiç giremezlerdi.
Wal – Mart’ta fiyatlar ucuzdur ama sık
kampanya yapmaz Örneğin ABDde
en ucuz kola Wal – Mart’ta ve fiyatı da
yıllardır sabit. Ancak diğer perakendeciler
zaman zaman indirim kampanyalarıyla
bu fiyatın altına inebiliyor. Wal - Mart ise
bu fiyatı hiç oynatmıyor, azaltmıyor ve
artırmıyor. Çok iyi sattığı ürün segmentlerinde bunu sıkça yapıyor. Bazı
ürünlerde yıllara dayanan sürede, o kadar
uzun süre ucuz fiyat uyguluyor ki artık
bu ürün alınacaksa Wal – Mart’tan başka
yerden alınmaz imajını yerleştiriyor. Şu
dakikadan sonra diğer perakendeciler,
kolada ne kadar sert indirimler yaparsa
yapsın bu artık Wal Mart’ın kola satışlarını
çok etkilemiyor. Bunlara karşın ezeli
rakibi Carrefour, gün içinde anonsla şok
indirim uygulaması başlatınca bu diğer
ülkelerde onları epey zorladı. Bunun üzerine gıda dışı bazı ürünlerde uygulamaya
başladılar. Ancak gıda ürünlerinde fiyatların uzun süre sabit kalmasına ve tüketicinin kafasına kazınan sembolleşmiş
fiyatlar yaratmaya hâlâ dikkat ediliyor.
Her şeye rağmen şirketin antipatik
yanlarının yanı sıra üreticiler tarafından
sevilmesini sağlayan bir unsur ödemelerdeki ciddiyetidir. Anlaşana kadar
canınıza okur. Fakat anlaşırsanız ekstra iskonto ve garip kesintiler yapmaz.
Paranızı zamanında ve tam öder. Şirketin
kurucusu Sam Walton’un en önem verdiği
konulardan biri de dakikliktir. Şirket ödemelerinde bu mirasa sahip çıkıyor. Ancak
aynı dakikliği tedarikçilerden de bekler.
En ufak bir gecikmede sözleşmesindeki
yaptırımları hemen uygulamaya koyar.
Sihirli markalar yaratmanın sırları paylaşıldı
YZB 2014’ün ilk gününde öğleden sonraki
bölümde “Sihirli Markalar” başlığıyla bir
panel gerçekleştirildi. Moderatörlüğünü TV
Spikeri Burcu Esmersoy’un gerçekleştirdiği panele Unilever Türkiye Ev ve Kişisel
Bakımdan Sorumlu Başkan Yardımcısı
Şükrü Dinçer ve Manajans JWT Yaratıcı
Yönetmeni Sami Basut katıldı.
Panelde Unilever’in “Ev ve Kişisel Bakım”
kategorisinde geçmişten günümüze
Türkiye’ye getirdiği markaların, tüketici
tarafından benimsenme süreci anlatıldı.
Şükrü Dinçer markaların reklam ve
tanıtım kampanyaları ile ilgili karar alma
dinamiklerinden bahsederken Sami Basut,
bu kampanyaların teknik analizlerini
detaylarıyla katılımcılara sundu.
Panelde özellikle Elidor markası üzerinde
duruldu. Bir dönem kapanması gündeme
gelen ve başarısız bir performans çizen
markanın, 2000’li yılların başından itibaren yeni kampanyalarla sektördeki en
sevilen saç bakım markasına dönüşmesinin altı çizildi. Dinçer, bu başarıda hedef
kitleyi doğru anlamakla işe başladıklarını
ve zamanla Elidor’u bir şampuan markası
olmaktan çıkarıp bir eğlence ve keyif
markası haline getirdiklerini söyledi. Sami
Basut, o dönemdeki kampanyalar ile ilgili
bilgi verirken özellikle ajans – firma iletişiminin iyi olmasının başarıyı getirdiğini
vurguladı ve Unilever’in kendilerine sürekli
yaratıcı fikirlerle gelerek işlerini kolaylaştırdığını söyledi.
Moderatör Burcu Esmersoy,
Unilever Türkiye Ev ve Kişisel Bakımdan Sorumlu Başkan Yardımcısı Şükrü Dinçer
Manajans JWT Yaratıcı Yönetmeni Sami Basut
17
perder
YZB 2014
“Marka olmak için farklılaşmalıyız”
Tahsin Pamir
Pamir Danışmanlık Genel Müdürü
Pahalı bir ürün aldığımızda esasında
ürünün yararından çok markaya para
veririz. Marka olmanın ilk şartı logodan
geçer. Logo markanın alameti farikasıdır.
Markanın kimliği vardır. Markanın faydaları vardır. Tüketici markayı kullandığı
zaman kendisine sağladığı faydaları
düşünür. Fakat bütün bunların üzerinde
markayı asıl yaratan duygusal bağ kurma
gücüdür.
Bir gıda perakendecisi nasıl marka olabilir? Sektörde dünyanın en büyüğü bu
konuda sektördeki her oyuncuya örnektir.
Wal - Mart’ın tartışılmaz başarısı, ulaştığı
konum hakkında birçok şey yazılabilir,
tartışılabilir. Ancak, Wal - Mart ile yola
çıkan birçok perakendeci bugün yoklar.
Sam Walton’un felsefesi, müşteriler ve tedarikçiler ile ilgili görüşleri ve tutumu, işin
vitrininde herkesin gördüğü, tanımladığı
başarı unsurlarıdır. Ancak Wal – Mart’ın
başarısının temel nedeni, yatırımlarını
daima bir konuya, maliyetlerine odaklamasından, ve maliyetlerini düşürmek
için gereken herşeyi yapmasından geldiği
gerçeğidir. Gıda perakendeciliğinde marka
olmak çok zordur, seyrek görülür, çünkü
sürdürebilir başarı sürdürülebilir maliyet
üstünlüklerinden, diğer bir değişle verimlilikten geçer.
Zor da olsa bunu başarmak mümkün...
Başarmanın anahtarı ise farklılaşmak.
Konseptinin farkında olmayan perakendeci gelişemez, büyüyemez. Her konseptin
kendine ait format ve rekabet kuralları
vardır. Yani, iş yapış biçimleri farklıdır,
rekabet kulvarları farklıdır. Konseptlerinin
kurallarını bilmeyenler, yanlış işler yapar
ve yanlış kulvarlarda koşar. Konseptini
kaybedenler, yollarını da kaybeder. Bir
semt bakkalının da, bir hipermarketin de
farklı konseptleri vardır. Bu konseptlerin
de kendilerine ait, yıllar içinde oluşmuş,
gelişmiş, süzülmüş belli ilkeleri ve örnek
uygulamaları var... Düz vites araba kullanıyorsak, kullanabileceğimiz 3 pedalının
olduğunu ve her birinin ne işe yaradığını
biliriz. Burada ayakların hangi pedala
basacağını karıştırırsak kaza yaparız. Bu
pedalların işlevlerini değiştirmeye kalkmayız bile... Şimdi, perakendecilikte de
konseptleri tanımadan, “ben de, ben de”
diyerek diğer konseptler için normal olan
uygulamaları benimsersek yanlış yaparız;
mesela küçük bir bakkalın, bir hipermarket ile fiyat rekabetine girmesi boş bir
çabadır ve sadece enerjisinin kaybolmasına neden olur. Perakendecilikte farklı
mağaza boyutları, uygulamacıları ayrı
kategoriye oturtmaz. Hipermarket, süpermarket ve zincir mağazalar, satın alma
güçleri ile fiyat rekabetinde bulunuyor.
Ancak sadece ürün seçmede ve sunmadaki yetenekleriyle rekabet edenler var; öne
çıkanlar, marka olanlar var. Artık hepimiz
biliyoruz ki ‘ucuz fiyat’ kalıcı bir rekabet
üstünlüğü sağlamaz. Örneğin İstanbul
Tünel’deki uzman kitapçılar... Sadece
seçtikleri, bulundurdukları kitaplarla ve
sundukları hizmetle rekabet yapıyorlar.
Aradığı kitabı bulan bir müşteri için fiyat,
en önemli unsur değildir artık... Bir küçük
semt bakkalı da bulundurduğu ürünler,
onları sunuş şekli, verdiği hizmetler ve
kurduğu ilişkilerle rekabet etmelidir. O
da kendi mahallesinde marka olabilir. Bu
kural esasında bütün formatlar ve bütün
boyutlar için geçerlidir.
“Markayı inşa etmek için temeli sağlam kurun”
üzerinden gidebilirsin. Ben köklüyüm
diyebilirsin. Bunların dışında sosyal sorumluluk üzerinden gidebilirsin.
Marka olmak için bir güçlü yönünüzü
seçin ve onun üzerine gidin. Ancak burada
dikkat edilecek nokta, sürekli kararsızlık
yaşamamaktır. Bir kez bir karar aldınız
mı ve onu marka kimliğinizi inşa etmek
için kullanmaya başladınız mı, bunun
arkasında durun. Durmazsanız yaptığınız
marka kimliği inşaatı yıkılır, siz de altında
kalırsınız.
Bir güçlü yön seçmek gerekirse hangisini
seçmek gerekir? Bunu ben bilemem siz
bileceksiniz. Hangi yönünüze güveniyorsunuz. Tasarım yeteneği veya estetik
olabilir. Park yeri, sosyal alanlar, çocuklara yaratılan alanlar gibi ekstra hizmet
bolluğu olabilir. Sadakat kartları ve CRM
üzerinden gidebilirsin. İtibar ve gelenek
18
Gördüğünüz gibi birçok seçenek var.
Birini seçebilirsin. Marka konusunda asıl
önemli olan ise tutarlılık ve sürekliliktir.
Ben köklüyüm diyorsan köklerini silmeye
kalkışma. Ben estetiğe ferahlığa önem
veririm dersen mağaza dizaynın ona göre
olacak. Yani marka kimliğini inşaat ettiğin
konu üzerinde tutarlı şekilde kalman
gerekli.
Ali Atıf Bir
Akademisyen / Yazar
Bu bahsettiğim genel marka politikasıdır.
Bu ayrı bir konu. Perakende ise başka
bir şey. Perakendede de genel bir marka
kimliği gerekir. Ancak perakendecide her
perder
YZB 2014
mağazanın ayrı bir marka kimliği olabilir.
Çünkü her mağazanın lokasyonu ayrıdır
ve her mağazanın müşteri kitlesi de
ayrıdır. Dolayısıyla her mağaza için ayrı
bir strateji gerekir.
Markanın, marka olmasının temel nedeni
her şey daha da kalabalıklaşıyor. Piyasada çok fazla şirket, ürün, hizmet, reklam
var. Bu fazlalığın hepsi tüketici beyninde
yer bulamıyor. Beyin ilk öğrendiğini hiç
unutmuyor. Son öğrendiğini ortalıyor,
tekrar pekiştirmen gerekiyor. Bir kategoride 10 tane marka varsa 10’uncuya
gelene kadar çok zaman harcıyor. Onun
için beyinin özelliklerini iyi bilmemiz gerekiyor. Bu karmaşa içerisinde hergün 300
tane reklam izliyorsunuz. Beyin bir çöplük
gibi her gün bunları alıyor. Bir yere git-
tiğinizde bir tanesini hatırlıyorsunuz, ama
geri kalanların çoğu aklınıza gelmiyor.
Dünya sürekli değişiyor ve daha fazla bilgi
geliyor. İş dünyasındaki kalabalık bizi etkiliyor. İki ürün aynıysa ucuzuna gideriz.
Kural bu. İki ürün aynıysa ve siz aynılığa
yarışıyorsanız, kendinizi yenileyemiyorsanız, marka da değilseniz, birisi çıkıp
sizden aynı ürünü daha ucuza üretir ve
sizle yarışır. Kural bu.
Markanın konumlanması marka özü,
öneri ve kişilik olarak sınıflandırılabilir.
Marka yaratmak, ürün yaratmak değil,
değer yaratmaktır. Marka özü, pazarlama
sürecidir. İyi bir marka olabilmek için
her yıl reklama iyi bir bütçe ayırmanız
şart. Reklamda yaratıcık net ve ilgi
çekici olmaktır. Süreklilik ve tutarlılık çok
önemli. “Ben bu yıl reklama para harcama
yapmayacağım” demek hiç doğru değil.
İlk önce rakipten kötü olmayacaksın
ve tüketiciyi mutlu edeceksin. Reklamı
tüketiciye dozunda ve sürekli vereceksin.
Bir diğer önemli konu ise markalarınızı
çalışanlarınıza iyi anlatmalısınız. Çalışanlarınız sizinle aynı kafada değilse tüketiciyi asla memnun edemezsiniz.
Tedarikçilere de kendinizi anlatmaya ihtiyacınız da var. Bütün bunları yapabilmek
için bütün kanalları kullanmanız gerekli.
Geleneksel medyayı, sosyal medyayı, şirket içi iletişim kanallarını, sektörel iletişim
kanallarını ayrı ayrı ve hepsinin kendi
dinamiklerine uygun şekilde kullanmanız
gerekli.
“İyi beslen mutlu yaşa”
Kahvaltı sofrasında doğuda ciğer yenirken
Ege’de ot yenir. Kültüre göre yedikleriniz
değişir. Fakat ne olursa olsun beslenme
Türk insanı için mutluluk kaynağıdır.
Sağlıklı beslenme dengeyle ilgilidir; ne
kadar hareketli olduğunuza bağlı olarak
belirli miktarda yemek yiyerek ve farklı
yiyeceklerin tadını çıkararak, ihtiyacınız
olan tüm besinleri alırsınız.
İnsan vücudu düzgün çalışabilmek için
50’den fazla besine ihtiyaç duyar. Tek
seferde bize tüm bu besinleri sağlayan
bir tek yiyecek ya da içecek yoktur. Bu
nedenle, her gün doğru miktarlarda farklı
yiyeceklerden tüketmek önemlidir. Kahvaltı etmek, sadece bir muz ve bir bardak
süt ile bile olsa, güne hızlı bir başlangıç
yaptırır ve gün boyu vücudun istikrarlı bir
enerji seviyesini korumasını kolaylaştırır.
Çocuklarınızın erken yaşta kahvaltı etme
alışkanlığı kazanmalarını sağlayabilirseniz, bu iyi alışkanlık ömür boyu devam
eder. Sizin için de ,çocuklarınız için de bir
şeyler atıştırmak istediğinizde cipslere
veya bisküvilere başvurmak kolaydır, ama
genelde bunların besin değerleri düşük,
kalorileri ise yüksektir.
Bunun yerine dolaplarınızı meyve, tuzsuz
fıstık ve sade yoğurt gibi daha sağlıklı
atıştırmalıklar ile doldurmayı deneyin.
Öğünlerde içecek tercihini sudan yana
kullanın, meyve sularını ve tatlı içece-
kleri ara sıra tükettiğiniz ikramlar olarak
düşünün.
Meyve suyu değerli besin maddelerine
sahiptir ve büyüme süresince aktif olan
beden için yüksek enerji sağlasa da,
susadıklarında çocuklar ilk olarak şekerle
tatlandırılmış içeceklere değil suya
başvurmalıdır. Televizyonun karşısında
yemek, ofis masanızda öğle yemeğini
geçiştirmek ve hareket halindeyken bir
şeyler atıştırmak cazip gelebilir.
Çocuklarınızı sizinle birlikte masada
düzenli yemeye teşvik edebilirseniz, bu
sadece atıştırmayı azaltmakla kalmaz
aynı zamanda onlara değerli sosyal beceriler de kazandırır. Günde ortalama 200
kez beslenmeyle ilgili karar veriyoruz. Bu
yüzden doğru seçimler yaparak hem bizim, hem de sevdiklerimizin daha sağlıklı
ve mutlu bir hayat yaşayabilmesi için: “İyi
Beslen Mutlu Yaşa” diyoruz
Kalp ve damar hastalığı riskini azaltabilmek için beslenme rehberlerinin
önerileri arasında; genel beslenme
alışkanlıklarının sağlıklı olması, sağlıklı
vücut ağırlığına, arzu edilen bir kolesterol
profiline ve kan basıncı değerlerine sahip
olmak gibi maddeler bulunuyor. Sigara
kullanmamak ve aktif bir yaşam sürmek
de hastalık riskini düşürmeye yardımcı
diğer iki unsur. Bu hastalıktan korunmak
ve zararlarından en az düzeyde etkilen-
Ece Nevra Durukan
Nestle Beslenme, Sağlık ve İyi Yaşam Müdürü
mek için kişiye özel bir sağlık danışmanlığı hizmeti almak da faydalı olacaktır.
Kullandığımız yağların çeşidi, pişirme
yöntemleri, az lif ve fazla tuz tüketimi
kalbe giden damarlarda tahribata neden
olarak, plak oluşumuna, hipertansiyona,
damar tıkanıklığına ve sonunda kalp krizi
ya da felce neden olabiliyor. Bu nedenle
lifli gıdalar, tam tahıllar, sebze ve meyveler yönünden zengin; zeytinyağının tercih
edildiği fakat ölçülü kullanıldığı; trans yağ
asitleri ve doymuş yağ içeren gıdaların,
özellikle hayvansal besinlerin yağsız
olanlarının seçildiği; kızartma yerine
fırınlama, haşlama ya da buharda pişirme
19
perder
YZB 2014
yöntemlerinin tercih edildiği; alkol, tuz ve
şekerin ölçülü tüketildiği; fiziksel aktivitenin hayatımızın önemli bir parçası haline
geldiği bir beslenme ve yaşam şeklinin
benimsenmesi önem taşıyor. Bunlar kalp
ve damar hastalıkları başta olmak üzere
pek çok kronik hastalık riskini azaltarak,
uzun ve kaliteli bir yaşam sürmemizi
sağlar.
Kaliteli ve uzun bir yaşam yaşamak için
beslenme zekamızı geliştirmemiz gerekli.
Eskiden yediklerimizin farkında değildik.
Çünkü eski insanlar hareketliydi. Bizim ise
damarlarımız daha sert, daha hareketsiz
bir hayatımız var. O yüzden besinlerimize
onlardan çok daha fazla dikkat etmek
zorundayız.
“Bilinçaltını kullanarak motivasyon artırma teknikleri”
Kişilerin olumlu bir bakış açısı yaratabilmesi ve konsantrasyonlarını geliştirebilmesi için bilinçaltının nasıl kullanması
gerektiğini interaktif şekilde anlatan
Amerika’nın en tanınmış psikoterapistlerinden olan Galie, YZB katılımcılarını
kullandığı hipnoz tekniği ile etkiledi.
İnsanın bilinçaltı potansiyelini, hipnoz
tekniklerini kullanarak sunduğu sahne
şovuyla gösteren Anthony Galie, bireylerin ve şirketlerin marka olmak için negatif
duygulardan arınarak yeni bir enerjiyle kendilerini yeniden tasarlamaları
konusunda harekete geçmelerini sağlıyor. “İş Dünyasında Bilinçaltı” konusu ile,
Fedex, Wal-Mart, gibi Amerika’nın ve
Avrupa’nın en büyük işletmelerinde ve
önde gelen üniversitelerinde seminerler
veren Anthony Galie, seminerleriyle, iş
yerlerinde motivasyonun sürekli olarak
yüksek tutulması konusuna yeni bir bakış
açısı getiriyor. Çalışanların hedeflerine
sadece bir kaç gün yoğunlaşabilmesi, sonrasında performansların hızla
Anthony Galie
Psikoterapist
düşmesini işleyen Galie’nin seminerleri bu
sorunun ortadan kaldırılması ve çalışan
performansının arttırılması üzerine
kurulu. Galie, seminerlerinde kişilerin
olumlu bir bakış açısı yaratabilmesi ve
konsantrasyonlarını geliştirebilmesi için
bilinçaltının nasıl kullanması gerektiğini
interaktif şekilde anlatıyor. Kategoriye adını veren markalar
1970 yılında Selpak Tuvalet Kağıdı ve
Selpak Mendil ile İpek Kağıt’ın kategoriye giriş yapması ile birlikte Türkiye bu
ürünlerle tanıştı. Dolayısıyla kağıt ürünleri
eşittir Selpak imajı oluştu. 80’li yıllarda
ise Türk tüketicisi yine Selpak markası
ile kağıt havlu ve peçete gibi temizlik
kağıtlarının değişik çeşitlerini kullanmaya
başladı. Selpak markası, İpek Kağıt fabrika çalışanlarının önerileri doğrultusunda,
kağıdın temel hammaddesi olan selülozun “Sel”i ile temizliği çağrıştıran “Pak”
kelimelerinin birleşimi ile oluşturulmuştur. Jenerik marka olmak tabi ki avantajlı
ancak bu tek başına yeterli değil. Biz bunu
devam ettirmek adına değer yaratmaya çaba gösteriyoruz. Selpak’ın 2011
yılından bu yana yürüttüğü ve çocuk
tuvalet eğitimi konusunda bu güne kadar
20
onbinlerce anneye facebook.com/Selpak
sayfası üzerinden, binden fazla anneye ise
AVM etkinlikleri ile yüzyüze bilinçlendirdiği iletişim platformu Tuvalete Merhaba,
pazarlama ve reklam dünyasında da
başarıdan başarıya koşuyor.
2012 ylında Doğrudan Pazarlama
İletişimcileri Derneği’nin düzenlediği
DPİD ödüllerinde Roadshow kategorisinde
birincilik elde eden platform ardından
Eczacıbaşı İnovasyon Ödülleri’nde de
İletişim kategorisinde birincilik ödülünü
almıştı. 2013 yılında ise, Tuvalete Merhaba Platformu ile özellikle çocuk tüketicileri hijyen konusunda bilinçlendirmeye
başladık. Selpak, bu konuda ciddi çaba
harcıyor ve pazarı büyütmek için de yol
gösterici konumda.
İçim Er
İpek Kağıt Pazarlama Direktörü
perder
YZB 2014
Tamirci dükkanından Avrupa’nın zirvesine
Ben kazanmak zorundaydım çünkü başka
çarem yoktu. Ailem, rahmetli babam ve
abilerim kendi hayatlarından fedakarlıklar
yaparak benim yarışmam için bütün
imkanları zorladı. Avrupa’ya gittiğimde ise
ilk günlerde çok zorluk çektim.
Kenan Sofuoğlu
Milli Motosikletçi
İmkanlarımın tükendiği, geri dönmeyi
düşündüğüm sırada bile son ana kadar
mücadele ettim. Sonunda fırsatlar önüme
geldiğinde değerlendirdim. Yarıştığım ilk
yıllarda daha fazla risk alıyordum ancak
yaş ilerledikçe hayata bakış açısı değişiyor. Avrupa’da ilk yarıştığımda sadece
motosiklet kullanmayı düşünüyordum.
Şu anda ise en büyük amacım kazanmak.
Pistte Türk bayrağıyla tur atabilmek en
büyük amacım. Yirmi yaşında aldığım
riskleri bu dönemde almam mümkün
değil ama devreye tecrübe giriyor. Şu
anda Red Bull’un desteğiyle birlikte
Sakarya’da kurduğum okulda çocuklar
yetiştiriyorum. Onları Avrupa’ya yollayacağım. Bizim zamanımızda 5 sporcu
vardı. Şimdi ise 1000 civarında sporcu var.
Motor sporları çok ilerliyor. Ben de bu yolda kendime düşen sorumluluğu alıp genç
arkadaşlarımızı yetiştiriyorum.
“Önemli olan algılanan kalitedir”
Hakan Senbir
Marka Stratejisti
konuşmamı içerik açısından iki bölüme
ayırabilirim. Birincisi, gıda perakendeciliğinden bağımsız olarak “marka” ve
“marka değeri” konusuydu. Bu manada
aktarmaya çalıştığım ana kavram David
Aaker’in “Marka Öz Varlığı” olarak tanımladığı ve “Bilinirlik”, “Algılanan Kalite”,
“Marka Sadakati” ve “Marka Çağrışımları”
olarak dörde ayırdığı marka platformu
oldu. Aslında sadece bu platformu bile
model olarak kabul etsek, Türkiye’de gıda
perakendeciliğinde markalaşma adına
ciddi farklar ortaya konabilir. Bu çerçevede markalaşmanın yolu “stratejik bilinirlik” dediğimiz ilk adımla başlar. “Stratejik
bilinirlik” adına dünyadan vereceğim
en iyi örnek “INTEL INSIDE” projesidir.
Çünkü tanınan, bilinen markaların pek
çoğu rakiplerine göre daha düşük kalite
olsalar bile, kör testlerden iyi sonuçlarla
çıkmaktadırlar. Bir başka deyişle tüketiciler tanınan markalarda daima bir
“hikmet” aramaktadırlar. Bu nedenle,
tanınan markalara karşı olumlu bir algı ile
yaklaşmaktadırlar. , Hatırlanma, tanınma
ve aşinalıktan oluşan “Genel Bilinirlik”
değil, doğru gerekçelerle hatırlanma olan
“Stratejik Bilinirlik” burada kritik önem
kazanıyor. “Stratejik Bilinirlik” adına kendi
meslek hayatımdan verebileceğim en
başarılı örmeklerden biri “Tanşaş Akılalmaz Tüketici Hakları” iletişim platformudur. Tansaş için reklam ajansı tarafında strateji planlama yaptığım 2001-2007
yılları arasında yaptığımız işlerin
tamamını “Akılalmaz Tüketici Hakları”
iletişim platformu üzerine oturtmuştuk.
Bu dönemde yaptığımız çalışmalardan
biri de, Tansaş’ın “Akılalmaz Tüketici Hakları” iletişim platformu çerçevesinde yeni
bir satış noktası fikri bulmaktı. Araştırmalar alışverişten hiç keyif alınmayan
yegane alanın kasa bölümü olduğunu
göstermekteydi. Alışverişçiler kapalı bir
kasa gördüklerinde açık kasada sırada
beklemekten çok daha fazla rahatsız
olmaktaydılar. Bunun sonucunda Tansaş
“Kasa Açma Güvencesi” fikrini buldu.
Özetle, Şarküterist, manav dahil eğitim
vererek, tüketicilere kasa açma güvencesi
veren Tansaş, üç dakika içinde kapalı olan
kasayı açamadığı takdirde 20 TL indirim
yapıyordu.
Öncelikle algılanan kalite, gerçek kalit-
eden farklılık göstebilir. “Benim ürünüm
şundan çok daha iyi, ama onun kadar
satamıyorum” sözünü sıklıkla duyarız.
Öte yandan kaliteye yapılan yatırımlar tüketiciyi ilgilendirecek alanlarda
olmalıdır. Örneğin fabrika binasının
depreme dayanıklı oluşu, gıda alanında
tüketiciyi ilgilendirmiyor olabilir. Ayrıca,
tüketiciler nadiren kalite konusunda rasyonel ve objektif bir yargıda bulunabilirler;
çünkü tüketicilerin kalite algısı neredeyse
tamamen subjektiftir. Son olarak, tüketiciler kaliteyi değerlendirmek için yanlış
ipuçlarına bakıyor olabilirler… Sunumun
bu ilk bölümünde değindiğim üçüncü
“Marka Öz Varlığı” başlığı “Marka Sadakati” oldu. Bir markanın şirket için değeri
büyük oranda bu markanın kontrol ettiği
müşteri/tüketici sadakatinden gelmektedir. Bunun yanında, sadakatin bir
varlık olarak değerlendirilmesi, sadakat
programlarını destekler ve bu da marka
özvarlığının yaratılmasını sağlar. Sadık
bir müşteri tabanı olmayan bir marka
savunmasızdır. Eldeki müşteriyi korumak
yenilerini elde etmekten çok daha az
maliyetlidir. Mevcut müşterilerin sadakati,
rakipler için ciddi bir giriş bariyeridir. İşte,
tüm bunlar marka sadakatinin marka
değerine olan katkısını görebilmemiz için önemli ipuçlarıdır… Son olarak
“Marka Çağrışımları” meselesine gelince…
“Marka Öz Varlığı” tüketicilerin markayla
yaptıkları çağrışımlarla desteklenir. Ürün
özellikleri, ünlü bir kişi ya da semboller
gibi…
21
perder
YZB 2014
“Katma değerli üretim
gerçekleştirmeliyiz”
Dünya sanayi üretiminde 1900’lü yıllarda
Avnupa’nın payı yüzde 63’e çıktı. Osmanlı’nın payı ise yüzde 30’lardan yüzde
10’lara indi. Maalesef bilimi kullanarak
sanayi devrimini gerçekleştirdiler ve bizi
geçtiler. Osmanlı’nın en büyük eksiği vizyon sahibi tüccar olmuştur. O dönem Osmanlı’da Müslüman Türk’lerin elinde ticaret payı yoktu. Köylü veya memur olarak
yetiştirilmişlerdi. İlk defa Abdülhamit
döneminde şirket kavramı ortaya atıldı
ve sermayedar insanlar oluşturulmak
istendi. Bunu Atatürk de gördü ve sanayi
oluşturmak için çalışmaları hızlandırdı.
Rahmetli Adnan Menderes döneminde
ise ilk defa serbest piyasa ekonomisinin
gerçekleri uygulanmaya başladı. Ancak
bütün bunların ötesinde gerçek anlamda
dünya ekonomisine uygun sistemi getiren
bildiğiniz gibi Turgut Özal’dır. 1980’lerde
biz bu işe başladık. Yani Avrupa’nn 150 yıl
geriden geldik. Bugün ise rakamlara baktığımızda kısa sürede farkı kapadık. Bunu
sağlayan da sizler oldunuz. Türk ticaret
erbabını 1900’lerden farklı kılan özellik
artık teknolojiye açık, dünyayı takip eden
22
girişimcilerimizin olması…
Halen eksiklerimiz var. Özellikle eğitim
alanında gelişmeliyiz. Yüzde 37 üniversite mezunu oranımız var. Bu çok düşük…
Ancak artık kafalarımız da değişiyor.
Sizler belki üniversite bitiremediniz.
Ticarete atılmak zorunda kaldınız. Ancak
çocuklarınızı okuttunuz. Genç kuşaklar işi
devraldıkça daha da gelişeceğiz. Sizlere
düşen üniversitede okuttuğunuz çocuklarınızın iş hayatında söz sahibi olmasını
sağlamak. Türkiye’nin artık katma değeri
daha yüksek ürünler üretmesi gerekiyor.
Tekstil ihracatına saplanıp kalmamalıyız.
Orta gelir tuzağında debelenip durmamamız gerekiyor. Bunu aşmak zorundayız.
Bunu aşmanın yolu katma değerli ürünler
üretmek. Bu da eğitimli kuşaklar yetiştirerek olacak.
Ticaret erbabının yatırımı düyenmesi için önünü görmesi gerekir. Dünya
ekonomisinde para rüzgârları tersine
döndü, para gelişmiş ülkelere yöneldi.
Geçen on yıl gibi dünya piyasalarından
kolay para getiremeyeceğiz artık. Rüzgâr
Taha Akyol
Gazeteci / Yazar
böyle tersine dönmüşken içeride siyasi
fırtınaların şiddetlenmiş olması, Türkiye
için ilave bir talihsizliktir. Tehlikeli sularda
seyreden geminin dümeninde kavgalar
olması gibi... Buna “istikrarsızlık korkusu”
diyorlar. Bu ikisi bir araya geldiği için
daha dikkatli olmalıyız.
23
perder
YZB 2014
Hayat’ın galası...
Yerel Zincirler Buluşuyor organizasyonu kapsamında düzenlenen Hayat Kimya sponsorluğundaki Perakendenin Hayatı Gala Gecesi, Hilton Bomonti Otel’de gerçekleştirildi. Gecede YZB 2014 sponsorlarına teşekkür plaketi verildi.
24
perder
YZB 2014
25
perder
YZB 2014
“Perakendenin En
Başarılı Fikirleri”
ödüllerini aldı
Türkiye Perakendeciler Federasyonu tarafından düzenlenen ve sadece PERDER üyelerinin katıldığı PEF Ödülleri, Yerel Zincirler Buluşuyor 2014 Konferansı ve Fuarı’nın son
gününde düzenlenen ödül töreni ile sahiplerini buldu
Türkiye Perakendeciler Federasyonu,“Perakendenin En Başarılı Fikirleri”ni (PEF)
altıncı kez ödüllendirdi.
Sadece PERDER üyelerine yönelik olarak
gerçekleştirilen Perakendenin En Başarılı Fikirleri Yarışması’nın Ödülleri, TPF
tarafından 16–17 Nisan tarihlerinde
gerçekleştirilen Yerel Zincirler Buluşuyor
2014 Konferansı ve Fuarı’nın son gününde
26
düzenlenen tören ile sahiplerini buldu.
Yerel zincirler arasındaki en iyi uygulamaları paylaşmayı ve bu tarz uygulamaları
teşvik ederek yerel zincirlerin rekabet
gücünü artırmayı hedefleyen PEF Ödülleri
altı kategoride verildi.
En İyi Mağaza Tasarımı Ödülü’nü İstanbul’dan Sarıyer Marketler Zinciri, En İyi
Müşteri Hizmetleri, CRM ve Teknoloji
Uygulamaları Ödüllerini Erzurum’dan Düzgün Marketler Zinciri, En İyi Promosyon
Yönetimi Ödülü’nü İstanbul’dan Hatipoğlu
Marketler Zinciri, En İyi Sosyal Sorumluluk Projesi Ödülü’nü Bursa’dan Özhan
Marketler Zinciri, En İyi İnsan Kaynakları
Uygulamaları Ödülü’nü Bursa’dan Hadim
Marketler Zinciri, En İyi Perakendede
İnovasyon Uygulaması Ödülü’nü de Ankara’dan Yunus Marketler Zinciri aldı.
perder
YZB 2014
En İyi Promosyon Yönetimi; Grup Hatipoğlu
İstanbul PERDER üyesi Grup Hatipoğlu, “Perakendenin En Başarılı Fikirleri” yarışmasına bu yıl “En
İyi Promosyon Yönetimi” kategorisinde katıldı ve gerçekleştirmiş olduğu uygulama ile birincilik
ödülünü aldı
Grup Hatipoğlu Kategori Müdürü Aziz
Kavak; Türk Henkel, Colgate&Palmolive ve
P&G ile mağazalarda hayata geçirdikleri,
birincilik getiren gondol uygulamasını ve
sonuçlarını paylaştı:
“Mağazalarda yapılan gondol uygulamaları, mağaza dinamiklerini hiç şüphesiz
güçlendirmektedir. Gondol uygulamalarının 15 günde veya ayda bir yenileniyor
olması, müşteriyi mağazaya çekme
açısından oldukça büyük önem arz ediyor.
Mağazada farklı bir konsept ve yeni ürünlere müşteri kayıtsız kalmıyor. Üstelik bu
konsepte bir de indirimi eklerseniz, müşteriyi mağazaya rahatlıkla çekebiliyorsunuz.
Farklı ürünlerle gerçekleştirilen gondol
uygulamasının sürekliliği, bir süre sonra
mağazaya sadık müşteriler kazandırıyor.
Bu uygulama sadece müşteriye yansımıyor; aynı zamanda çalışmış olduğumuz
firmaların cirolarına da katkıda bulunuyor.
Türk Henkel, Colgate&Palmolive ve P&G
ile gondol uygulaması yapmaya karar verdiğimizde, önce uygulamanın yapılacağı
mağazaların yerleşim planlarını çıkarttık.
Daha sonra promosyon alanlarını belirledik. Promosyon alanlarının kategorilere,
kategorilerin de firmalara göre dağılımını
yaptık. Sonra da belirlemiş olduğumuz
mağazalarda uyguladık.
Gondollarımızı ve paletlerimizi, özenle giydirip müşterilerimize sunduk. Takibini çok
iyi yapıp, bir sonraki aya geçişte elimizde
fazla stok kalmamasını sağlayacak şekilde
yeniden dizayn ettik. Gondollardaki aylık
ürün değişimlerini yaparken, elimizde
kalan ürünlerle ilgili satın alma müdürü
ve asistanları bilgilendirdik. Zamanında
yapılan müdahaleler stok birikmesini
engelledi.
Gondol uygulamamızın iş sonuçlarına katkısına
gelince; mağaza
içi değişiklik ve
yenilikten dolayı
müşteri sirkülasyonunda artış
sağladı. Dolayısıyla
müşteri sayısındaki
artış mağazaya
canlılık kattı. Aynı
ürün, standart bir
alanda müşterinin
dikkatini çekmezken; teşhir alanında tam
tersi oldu. Bu uygulama ile tüketicilerin
alışkanlığında farklılaşma gözlemledik.
Bununla birlikte mağaza cirolarımız artarken, üretici firma cirolarında da ciddi bir
artış yaşandı.
Uygulama, üretici firmaların cirosunu artırırken; pazar paylarının yükselmesine de
önemli ölçüde katkı sağladı. Firmalar yeni
ürünlerini sergileyecek özel bir alana sahip
olurken, yeni ürünlerin satış hareketini
daha yakından izleme imkânı yakaladı. Sonraki aksiyonlarını, yere ve satışa
göre planlamaya başladılar. Özel gondol
giydirmesi yapıp, bu noktalarda satış
destek elemanları bulundurdular. Böylece
müşteriye, ürünle ilgili yerinde ve hızlı
bilgi aktarımı sağlanarak, ürünü yakından
tanıma fırsatı sunuldu.
- Kiralanan promosyon alanı sayısı: 78
- Kiralanan promosyon alanı bedeli mağazanın içerisindeki yere ve konuma göre
değer biçilmekte olup, yıllık kiralamalar
yapıldığında yıl sonu kârlılıklarına yaklaşık
%1 ek promosyon kârlılığı sağlar. Bu kârlılık da çok önemlidir.
Bu uygulamada, mağazalarımızın her bir
metrekaresinin ne kadar değerli olduğunu,
verimli kullanıldığında her metrekarenin
sürdürülebilir kârlılık getirdiğini gördük.
En iyi promosyon uygulaması için, teşhir
alanlarının yıl boyunca sürekli ve verimli
bir şekilde kullanılması gerekiyor.”
Firmaların büyüme oranları
2012 yılında teşhir alanı kullanmadan
çalışan firmaların, 2013 yılında teşhir alanı kullanarak kendi alanlarında
gerçekleştirdikleri büyüme 2013 yılı kasa
çıkışlarına göre şöyle
oldu: Türk Henkel %24,
Colgate&Palmolive
%14.01, P&G %10.48
mağazasa sayısı artışı
olmadan gerçekleşen
büyümelerdir.
Uygulamanın iş sonuçlarına katkısı ile ilgili
diğer verilere değinecek olursak;
- Sadece deterjan,
kağıt grubundan
promosyon alanı alan
firma sayısı: 8
27
perder
YZB 2014
En İyi İnsan Kaynakları Uygulaması;
Hadim AVM
Bursa PERDER üyesi Hadim AVM, “Perakendenin En Başarılı Fikirleri” yarışmasına bu yıl “En İyi İnsan Kaynakları Uygulamaları” kategorisinde katıldı ve gerçekleştirmiş olduğu program ile birincilik ödülünü aldı
Hadim AVM İnsan Kaynakları Müdürü
Yılmaz Gürkan; 2013 yılında uyguladıkları,
“Reyon Görevlisi, Kasiyer ve Yönetici Adayları Oryantasyon Programı”nı anlattı:
“Reyon Görevlisi, Kasiyer ve Yönetici Adayları Oryantasyon Programı, Ocak 2013’te
uygulanmaya başladı. Ancak bu programın altyapısı, 2008 yılında başlanan
kurumsallaşma çalışmalarında oluştu. Bu
tür çalışmalar bir sistem dâhilinde olmadan, organizasyonun en alt kademesinden
başlayıp uygulayıcıların katılımı ve fikri
alınmadan ne yazık ki istenilen sonuçları vermiyor ve sürdürülebilir
olmuyor.
Kurumsallaşma çalışmaları;
2008 yılında, iş analizleri, görev
tanımları, organizasyon şeması,
vizyon ve misyonun belirlenmesiyle başladı. 2010 yılında
performans değerlendirme
sisteminin kurulmasıyla devam
etti. 2013 yılında da bu çalışmamızla ödül almıştık.
Daha sonra Nisan 2012’de
ISO-9001 KYS sistemi ve 10.002
müşteri şikâyetleri ve müşteri
memnuniyeti sisteminin kurulmasına başlandı. Bunun için Algorizma yazılımı alındı. Sistem,
uygulanabilir ve sürdürülebilir
bir hale geldi. 2012 yılından şu ana kadar
da, bu konuda uzman bir danışmanla çalışıldı ve halen bu görevi sürdürüyor.
Amaç yarışma için bir program oluşturmak ya da sadece İSO belgesi almak değil.
Uygulanabilir, katılımcı ve sürdürülebilir
sistemler getirmek. Dolayısıyla sistemli
çalışmaya ve projeler üretmeye alışkın bir
ekip oluştu. 2012 yılının sonuna doğru kasalarda yapılan bireysel hataların artması,
personeli elde tutma oranının azalması,
mal kabul ve siparişlerde yapılan hatalar,
personel devir hızındaki artış dikkati çekti.
Bu artışların nedenleri araştırıldı ve sonunda işbaşı eğitimlerinin (oryantasyon)
yapılmasına karar verildi.
Kasa işlemleri, mal kabul, sipariş ve reyon
işlemleri İK’nın dışında teknik süreçler
olduğu için ilgili birimlerle istişarelere
başlandı. İzlenecek yol ve yöntemler
belirlendi. Beyin fırtınası, balık kılçığı vb.
teknikler kullanılarak, sorunlar ve çözüm
yolları konusunda görüş birliğine varıldı.
Daha sonra reyon sorumlularından ve ka-
28
siyer şeflerinden her bölgede 2 yada 3 kişi
olacak şekilde eğitici olabilecek nitelikteki
kişiler grup mülakatı ve gönüllülük esasıyla seçildi. Bu kişilere Eğitici Eğitimi verildi.
Daha sonra bir oryantasyon el kitabı hazırlamak için çalışmalara başlandı. Çeşitli
kaynaklardan, deneyimlerden, uzman ve
yönetici görüşlerinden yararlanılarak yaklaşık 6 ay içinde el kitapları oluşturuldu.
Çalışma sonunda; 7 günlük eğitim planı,
oryantasyon el kitapları, görsel materyaller (slayt), sınav soruları ve değerlendirme
formu oluşturuldu.
Çalışma sırasında en önemli fırsatımız nitelikli bir kadroya sahip olmak, yönetimin
desteği ve yeniliğe açık olmasıydı. Sonuç
olarak yeni işe başlayanların uyum sürecini daha kolay atlatmaları sağlandı. Çünkü
birçok çalışanımız, müşteri olmaktan
çalışan aşamasına geçmekte zorlanıyordu.
Kurumun hedeflerini, misyonunu ve vizyonunu, uygulanan sistemi, şirket kültürü ve
değerlerini daha işin başında öğrendiler.
Çalışmanın sonucunda:
Daha güvenli ve telaşsız sorumluluklarını
aldılar.
Kasa işlemlerinde yapılan hatalar %43
azaldı.
Personeli elde tutma oranı %1 oranında
artış gösterdi.
Personel devir hızı %8’den %7’e geriledi.
Yapılan çalışma tanıma ve tanınmaya,
işe adaptasyona, aidiyetin gelişmesine
ve müşteri şikâyetlerinin azalmasına da
dolaylı olarak katkı sağladı.
Oryantasyon sistemi, personelin sadece
yeni başladığında değil; bir üst göreve(yö-
netici) yükselme kararı alınan çalışmalara
da uygulanıyor. Çünkü bir üst göreve
çıkmak da, adaptasyon ve uyum becerisi
gerektirmektedir. Çok iyi çalışan olmak
her zaman iyi yönetici olmak anlamına
gelmiyor. Bu nedenle, yönetici adaylarının
büyük resmi de görmesi için 1 ay süreyle
tüm birim yöneticilerinin eğitim alması
planlanıyor. Bunun öncesinde birimlerden
yönetici aday havuzunun oluşturulması
için öneriler alınıyor. Daha sonrasında
yönetici adaylarıyla 1 gün boyunca grup
çalışması yapılıyor. Bu çalışmada farklı
testler, takım çalışması uygulamaları, sosyal problemlerle ilgili
çözüm odaklı çalışmalar yapılıp,
iletişim becerileri ve yöneticilikle ilgili eğitimler veriliyor. Daha
sonra bu çalışma sırasındaki
gözlem ve değerlendirmeler,
performans değerlendirme puanları, yöneticilerinin görüşleri,
varsa tutanakları ve ödülleri,
kişilik analiz sonuçları dikkate
alınarak, yönetici adaylarının
tespiti yapılıyor. İlgili birimlere
oryantasyona yönlendiriliyor.
Böylece kurumun, her birimindeki çalışmalardan, organizasyonun büyüklüğünden
haberdar olması sağlanıyor. Oryantasyon sonunda birim sorumlularının
aday hakkındaki görüşleri değerlendirilip,
eğer geçerli puanı alabiliyorsa vekaleten
ataması yapılıyor ve her kademe için belirli sürelerde gözlem ve değerlendirmelere
devam ediliyor. Örneğin, müdür adaylarında bu süre altı ay olarak belirlendi. Bu sürenin bitiminde sonuçlar yeterli olduğunda
asaleten yeni görevine atanıyor.
Sonuç olarak; bazı sorunların yaşanması
kaçınılmaz olsa da; şirket kültürünün
benimsenmesi, değerlerin anlaşılması ve
özümsenmesi, yazılı ve yazılı olmayan kuralların anlaşılarak uyum becerisinin geliştirilmesi, personel devir hızının düşürülerek aidiyetin arttırılması için oryantasyon
eğitimlerinin işlemelerde önemli bir yere
sahip olduğuna inancımız sonsuz. Ancak,
yöntemi kurgulamak ya da kitapçık çıkarıp, slaytlar hazırlamak kesinlikle yeteli
olamaz. Sisteme ilgili herkes inanmalı ve
yakın takipçisi olmalı. Bu durum şirket içi
tüm uygulamalarda da geçerlidir. Tüm çalışmalarda takım olabilmek çok önemlidir.
perder
En İyi Mağaza Tasarımı; Sarıyer Market
YZB 2014
İstanbul PERDER üyesi Sarıyer Market, “Perakendenin En Başarılı Fikirleri” yarışmasında bu yıl
“En İyi Mağaza Tasarımı” kategorisinde birincilik ödülüne layık görüldü
Sarıyer Market Yönetim Kurulu Üyesi
Dursun Korkmaz, birincilik getiren mağaza
tasarımı uygulamalarını anlattı:
“50.yılını kutlayan Sarıyer Market, kurulduğu günden bu yana sürdürülebilir kalite
anlayışı ve müşteri memnuniyetine odaklanarak faaliyet gösteriyor. Söz konusu
müşteri memnuniyeti ise, mağazalarımızda her şeyi “müşterilerimiz ne bekler” düşüncesiyle hareket ederek kurguluyoruz.
Müşterilerimiz için, hem şık hem de rahat
alışveriş edebilecekleri ortamlar yaratmaya çalışıyoruz. Bunun en güzel örneği de,
Uskumruköy mağazamız. Bu mağazamız
ile “En iyi Mağaza Tasarımı” ödülünü almaya hak kazandık. 50. yılımızı kutladığımız
bir süreçte böyle bir ödül almak, bizleri ve
çalışanlarımızı gururlandırdı. Bu başarı bir
tesadüf değil. Bunu, müşteri memnuniyetine dayalı iş anlayışımızın bizleri ulaştırdığı en son nokta olarak görmek gerekir.
Her zaman en iyiyi, en çağdaş yaklaşımla
müşterilerimize sunma stratejik vizyonumuzun gereği olarak, tüm mağazalarımızı
yeniden gözden geçirdik. Müşterilerimizin
beklentilerinden hareketle, mağazalarımızı
yeniden tasarladık. Mevcut mağazalarımızı
da, kendi şartlarına göre yeniden organize
ederek; gerekli olan değişimi sağladık. Bu
konuda hiçbir masraftan kaçınmayarak,
ciddi yatırımlar yaptık.
Uskumruköy mağazamızda, müşteri memnuniyetini en üst seviyeye çıkararak, elde
edilen günlük satış ve sepet başı ortalama
satış artışını sağlamayı hedefledik. Hedefimize de ulaştık. Bu başarı, kurulacak olan
yeni mağazalarımızın hedeflerine rehber
oldu.
Uskumruköy mağazamızda; alışverişe
keyif katan cafe ve fast food alanları
oluşturduk. Alışverişe çocuklarıyla gelen
müşterilerimizi de düşünerek, mağazamızda çocuklar için oyun parkı kurduk.
Verimli bir alışveriş için mağazalardaki
kör noktaları ortadan kaldırdık. Rahat ve
keyifli bir alışveriş için ferah raf aralıkları
oluşturduk. Ayrıca en çok tercih edilen
ürüne göre oluşturulan planogram uygulamaları yaptık. Sarıyer ailesi olarak, sosyal
ve toplumsal konulara oldukça duyarlıyız.
Bu duyarlılığımızı, iş yapış şeklimize yansıtmaya özen gösteriyoruz. O nedenle mağazalarımızı kurarken, çevreye ve topluma
fayda sağlayacak uygulamaları tercih
etmeye çalışıyoruz. Bundan dolayı WWF
ile “Yeşil Nokta” çalışmalar yapıyoruz.
Mağazalarımızda enerji ve su tüketimini,
kâğıt ve plastik poşet kullanımını minimuma indirme yönünde çalışanlarımızda
farkındalık oluşturacak bilgilendirmeler ve
uygulamalar gerçekleştiriyoruz. Böylelikle
çevreci mağazalar yaratıyoruz.
Mağazamıza araçlarıyla gelen müşterilerimizin saatlerce park yeri aramalarının
önüne geçebilmek için geniş bir otopark
oluşturduk. Trafik sorununun üst düzeyde
olduğu bir şehirde, müşterilerimize bir de
park sorunu yaşatmak istemedik. Bu uygulama hem mağazamız hem de müşterilerimiz için artı değer oluşturdu.
Tüm bu uygulamalar sonucunda, sepet
başı ortalamamız 66 TL olarak gerçekleşti. Bu çok yüksek ortalamayı görünce,
müşteri odaklı çalışmamızın ne kadar
doğru olduğunu ve müşterilerimizden kazandığımızı yine onlarla paylaşmanın ne
kadar önemli olduğunu anladık. Müşterilerimize sadık olmanın, market sektöründe
ne kadar anlamlı olduğunu bir kez daha
gördük.”
29
perder
YZB 2014
Perakendede En İyi İnovasyon Uygulaması;
Yunus Market
Ankara PERDER üyesi Yunus Market, “Perakendenin En Başarılı Fikirleri” yarışmasına bu yıl “Perakendede En İyi İnovasyon Uygulaması” kategorisinde katıldı ve gerçekleştirmiş olduğu proje ile
birincilik ödülünü aldı
Yunus Marketler Zinciri Genel Koordinatörü
Zeki Doğan, mağazalarında uyguladıkları
“Konuşan Reyonlar” projesini anlattı:
“Müşteriler, satın alma kararlarının %65’ini alışveriş esnasında verirler. Bundan dolayı,
mağazalarımız içerisinde kullanılan fiyat
etiketleri, ürün teşhirleri, afişler, duyuru
panoları ve tadım aktiviteleri dışında mağaza içerisinde satış arttırıcı başka neler
yapabiliriz diye düşündük. Amacımız;
minimum maliyetle, satışları maksimum
arttırmaktı. “Konuşan Reyonlar” fikri bu
şekilde ortaya çıktı. Konuşan Reyonlar,
müşterilerin alışveriş esnasında verdiği
bu satın alma kararını kendi lehimize
çevirerek, müşteriyi belli ürünlere ya da
promosyonlara yönlendirmek, onları satın
almayı düşünmediği ürünleri de almaya
teşvik etmek için tasarlandı.
İlk uygulama icin, Okyanus mağazamız pilot mağaza olarak seçildi. Olumlu sonuç
veren ilk uygulamadan sonra, yeni açılan
mağazalarımızda da bu uygulamamıza
devam edildi.
Sensör ve ses sisteminden oluşan sistemimizde; müşteriler belli reyonlara kurulan
bu uygulamaya yaklaştıklarında, sensör
müşteriyi algılar ve bu reyonlardaki ürünlerle ilgili indirimleri, promosyonları onlara
sesli olarak duyurmaya başlar.
Anons yapan sesin kolay algılanması için
mağaza genel anonsundan farklı olarak erkek sesi kullanıldı. Yapılan bu uygulama ile;
- Müşteri, reyona geldiğinde sesle yapılan
karşılama sonrasında müşterinin kendisini
özel hissetmesi sağlandı.
- Mağazalarımızda yazılı olarak bulunan
fiyat etiketi, kampanya ve promosyon
duyurularının etkisi sesle kullanılarak
arttırıldı.
- Müşterinin dikkatini çekerek, reyonda
daha uzun süre kalması sağlandı.
- Müşteri, satın almayı düşünmediği ürünleri de almaya teşvik edildi.
- Sepet ortalaması arttı ve ciro artışı
sağlandı.
- En önemlisi de fark yaratıldı.
Konuşan Reyon uygulamasından sonra
temizlik reyonunda %104, gıda reyonunda
%98 ve non food reyonunda %662 oranında artış gerçekleşti.”
En İyi Müşteri Hizmetleri, CRM ve Teknoloji
Uygulamaları Ödülü; Düzgün Market
Doğu Anadolu PERDER üyesi Düzgün Marketler Zinciri, “Perakendenin En Başarılı Fikirleri” yarışmasına bu yıl “En İyi Müşteri Hizmetleri, CRM ve Teknoloji Uygulamaları” kategorisinde katıldı ve
gerçekleştirmiş olduğu uygulama ile birincilik ödülünü aldı
Düzgün Marketçilik Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Düzgün; uyguladıkları projeyi
anlattı.
“Müşterinin alışveriş noktasını tercih
nedenleri arasında ilk sırada müşteri hizmetlerinin geldiği tartışmasız bir gerçektir.
Bu nedenle Düzgün Marketçilik, kurulduğu
günden bugüne kadar, en küçük ölçekli
şubesinden, en büyük mağazasına kadar
müşteri hizmetleri ve müşteri memnuniyetini ilk sırada tutan bir işletme olmuş,
hep bu doğrultuda çalışmalar yapılmıştır.
Düzgün Marketçilik olarak, ilkelerimiz arasında “müşteriye kaliteli hizmet sunmak”
ilk sırada yer almaktadır. Bu alandaki en
30
önemli projelerimizden biri de, kasa başı
poşetleme ve poşetlerin müşteri araçlarına veya servis araçlarımıza taşınması
hizmetimizdir.
Müşterilerimize rahat, ferah, temiz ve
huzurlu bir ortamda, çeşitlilik, sürekli bulunabilirlik, uygun fiyat, kalite ve
kaliteli hizmeti bir arada sunarak, alışverişi
eğlenceye dönüştürmeyi hedefledik. Biz,
çoğu zaman eziyete dönüşen alışverişi,
eğlenceye dönüştürebilmek için alışverişin
sonunu tatlıya bağladık. Nasıl mı?
Alışverişin son noktası kasalar ve çıkış
bölgesidir. Nasıl ki, mutlu sonla biten filmlerde hep filmin sonu akılda kalırsa, biz de
perder
YZB 2014
kasa başında vermiş olduğumuz hizmet ile
müşterilerimizin hep aklında kalmayı ve
tercih listesinde tek şık olmayı başardık.
Müşterinin alışveriş noktasını tercih etme
sebepleri arasında; kalite, uygun fiyat,
çeşitlilik gibi maddelerin yanı sıra hizmet
ve hizmetin sürekliliği önemli bir yer
kaplamaktadır.
Yaptığımız araştırmalara ve gözlemlere
göre; müşterilerimiz, alışverişlerini genelde
mesai bitiş saatlerinden sonra ve hafta
sonları yapmaktadır. Bu bilgiler ışığında,
akşam saatleri ve hafta sonları her kasa
arkasında birer personel bulundurarak,
müşterilerin alışverişlerini tamamladıktan sonra aldıklarının poşetlenmesi ve
devamında müşteri araçlarına veya servis
araçlarına taşınması sağlanmaktadır.
Çünkü müşterilerimiz misafirlerimizdir. Örf
ve adetlerimize göre, misafir kapıda güler
yüzle karşılanır, en iyi şekilde ağırlanır,
kapı önüne kadar geçirilir ve “bunu saymayız, tekrar bekleriz” denerek, ziyaretten
duyulan memnuniyet dile getirilir. Günün
yorgunluğu ve stresi ile alışverişe gelen
müşterilerimize VIP hizmet sunarak, alışverişte stresi mutlulukla değiştirdik.
Ayrıca, müşteri servisi tercihimizi minibüs
tarzı büyük araçlar yerine hafif ticari
otolardan yana kullandık. Müşteriyi servis
hizmetinden yararlandırmak için, belli bir
tutarda alışveriş yapmaya zorlamıyor ve
alışveriş sonrasında belli bir süre bekleterek insanları tıkış tıkış bir araca doldurmuyoruz. Her müşteriyi ayrı ayrı taşıyoruz. Bu
hizmetlerimiz bölgemizde bizi rakiplerimizden farklı kılmış
ve marka değerimizi
artırmıştır.
Bugün, kasa arkası poşetleme ve
müşteri hizmetleri
çalışmaları, işletmemizde çalışan 200’ü
aşkın personelimiz
tarafından çok
önemsenmektedir. Biz, hizmet içi
eğitim ve iş başı
eğitim programlarımızda bu konuyu
sürekli işlemekteyiz.
Biliyoruz ki; perakendecilikte başarı ancak
müşteri odaklı projelerle yakalanabilir.
PEF yarışmasına bu yıl ikinci kez katıldık.
Aslında çok fazla bir çalışma yapmaya
gerek yoktu. Çünkü elinize bir kamera alıp
herhangi bir saatte, her hangi bir şubemize giderek, herhangi bir müşterimize
“neden Düzgün Market ?” diye sorulduğunda, alınan cevaplar konuyu özetliyor
ve projenin ne kadar başarılı olduğunu
gösteriyor. Ancak bizim için en büyük
ödül; emekli Salih Öğretmen’in alışveriş sonunda aldıklarını eve bıraktığımızda ettiği
teşekkürdür.
Taksici Necip Abi’nin günün yorgunluğu ile
geldiği alışverişten yüzünde gülümseme
ile ayrılmasıdır. Birbirinden yaramaz iki
çocuğu ile alışverişe gelen Leyla Abla’nın
rahatça yaptığı alışverişten sonra, kasa
başında poşetleme ile uğraşmamasından
duyduğu memnuniyettir.
Ocakta yemeği bulunan Canan Hanım’ın,
alışverişten sonra servis beklemediği için
bizi sürekli tercih etmesidir. Titiz Lütfü
Bey’in, elinden hiç düşürmediği ıslak mendili olmadan temiz raflardan temiz ürünler
alabilmesinin verdiği gururdur.
Ve bizim için en büyük ödül böylesine
güzel bir organizasyonda böylesine önem
verdiğimiz bir konuda başarımızın tescillenmesidir.
En İyi Sosyal Sorumluluk Projesi;
Özhan Market
Bursa PERDER üyesi Özhan Marketler Zinciri, “Perakendenin En Başarılı Fikirleri” yarışmasına bu
yıl “En İyi Sosyal Sorumluluk Projesi” kategorisinde katıldı ve gerçekleştirmiş olduğu uygulama
ile birincilik ödülünü aldı
Özhan Marketler Zinciri Reklam ve Halkla
İlişkiler Sorumlusu Ayşen Yılmaz birincilik getiren “Yeşil Nokta” uygulamasını ve
sonuçlarını paylaştı:
“Yerel Zincirler Buluşuyor 2014 kapsamında düzenlenen yarışmaya “Sosyal
Sorumluluk Projesi” kategorisinde katılarak, Türkiye’nin En İyi Sosyal Sorumluluk Projesi Ödülü’nü aldık. Türkiye’de
bir ilke imza atarak, WWF-Türkiye ve
Unilever ile hayata geçirdiğimiz “Yeşil
Nokta” projemize ilk ödül Türkiye Perakendeciler Federasyonu’ndan geldi. İlk
olarak Ertuğrul şubemizde uygulamaya
başladığımız proje kapsamındaki çalışmalarız; mağazanın incelenmesi ve neler
yapılabileceği ile başladı. WWF-Türkiye
ve Unilever yetkilileri ile birlikte yapılan
incelemeler sonucunda, gerekli iyileştirmeler ve çalışmalar yapıldı. Süreç sonunda, aydınlatmalardan kese kağıdına
kadar market içerisinde kullanılan tüm
ekipmanlarımız; doğaya en az ayak izi
bırakacak şekilde kullanılmaya başlandı.
Yeşil Nokta olma yolunda çalışanların eğitiminden, market içi görsellerle
tüketicilerin bilinçlendirilmesine kadar
birçok çalışma gerçekleşti.
31
perder
YZB 2014
Projemiz kapsamında yapılan incelemelerde ilk olarak,
Elektrikte: Gereksiz aydınlatmalar
kaldırılmış mı?, Enerji tasarruflu aydınlatmalar kullanılıyor mu?, Personelin
dinlenme alanındaki aydınlatmalar
sensörlü mü?, Gün ışığından yararlanılarak elektrik tüketimi azaltılıyor
mu?, Marketin dış cephe aydınlatması
gece yarısından sonra kapatılıyor mu?,
Market kapandıktan sonra mümkün
olan bütün soğutucular kapatılıyor mu?,
Kapatılamayanların üstü örtülüyor mu?,
Fazla enerji tüketen eski cihazlar enerji
verimli olanlarla değiştirilmiş mi?
Markette kullanılan soğutucularda:
Hepsi kapaklı mı?, Gazlar ozon dostu
mu?, Enerji verimli mi?
Su tüketiminde: Musluklarda tasarruf
sağlayan parçalar takılı mı?, Sifonlarda
2lt/4lt seçeneği var mı?, Sifonların düşük
seçeneğinin kullanılması özendiriliyor
mu?
Manavda: Organik ya da iyi tarımla üretilmiş ürünlere yer veriliyor mu?, Kese
kağıdı, file, bez çanta ya da bio çözünür
poşet kullanılıyor mu?
Kâğıt kullanımıyla ilgili: Olabildiğince
elektronik arşivle yapılıyor mu?, Yazıcılar çift taraflı basıyor mu?, Markette
dağıtılan insertler geri dönüştürülmüş
kağıda mı basılıyor?, Dağıtılan insertlerin adetleri doğru şekilde tahmin ediliyor
mu?, İnsert sayısı olabilecek en düşük
sayıda mı?
Atık yönetimi: Market içi atıklar ayrıştırılıyor mu?, Ayrıştırılan atıklar lisanslı
şirketlerce toplanıyor mu?, Elektronik ve
tehlikeli atıklar doğru şekilde ayrıştırılıp
bertaraf ediliyorlar mı? gibi maddelere
dikkat edildi. Tüm bu maddelerin çalışmaları ve iyileştirmeleri tamamlandı.
Bu iyileştirmeler ve çalışmalar sonucunda Türkiye’nin ilk Yeşil Nokta diplomasını Ertuğrul şubemiz için aldık ve
çalışmamızı Ataevler şubemizde devam
ettirdik. Tüm şubelerimizde hayata
geçirmek için çalışmalarımıza devam
ediyoruz.
Yeşil Nokta, topluma ve ekonomiye katkı
koymasının yanında kendi içerisinde de
devamlı aktif olan ve gelişen bir proje.
Tüm bu çalışmalar kapsamında Yeşil
Noktalarımızda;
- İnverterlı verimli içecek dolaplarının
kullanımı ile kısa sürede 8,242kW elektrik tasarrufu sağlandı. (Süzme Sayaç
ile elde edilen verilere göre; 4 kişilik bir
32
ailenin 3 yıllık elektrik ihtiyacıdır)
- İnverterlı verimli içecek dolaplarına
kapak takılması ile1,416kW elektrik
tasarrufu sağlandı. (Süzme sayaç ile elde
edilen verilere göre; 4 kişilik bir ailenin 6
aylık elektrik ihtiyacıdır)
- Ayrıca içecek dolapları, kış aylarında
kısmen ve bazı saatlerde durdurulmaya
başlandı.
- Depo ışığı sensörlü hale getirildi.
- Pencere açılıp, aydınlatmaları kapatılan reyonlarda 5,749kW elektrik tasarrufu sağlandı. (4 kişilik bir ailenin 2 yıllık
elektrik ihtiyacına eş değer)
- LED dış cephe aydınlatması ile yıllık
1,661kW elektrik tasarrufu sağlandı. (4
kişilik bir ailenin 6 aylık elektrik ihtiyacına eş değer)
- Su harcamalarımızda; gereksiz kullanımı önleyebilmek için mağazalarımızda ve merkez depomuzda belirlenen
alanlarda tasarruf amaçlı tasarımlar
uygulandı.
- Bu uygulamalar ile müşterilerimizin ve
personellerimizin çevre tasarrufu konusunda bilinçlendirilmesi sağlandı.
- Mağazalarımızda musluklara perlatör uygulaması konularak suyun daha
tasarruflu kullanımı sağlandı.
- Elektrik harcamalarımızda; gereksiz
kullanımı önleyebilmek için mağazalarımızda ve merkez depomuzda belirlenen
alanlarda tasarruf amaçlı tasarımlar
uygulandı.
- Özhan Marketler Zinciri’ne ait çevre
politikası geliştirilip sonuçlandırıldı.
- Üst düzey Özhan çalışanları için
WWF-Türkiye tarafından eğitim yapıldı.
Bu eğitimler tüm Özhan çalışanlarına
verilmeye devam ediyor. Söz konusu
eğitim Özhan’a yeni başlayanlar için
yapılacak oryantasyon programına da
entegre edildi.
- “Merhaba” adlı iç bültenimizde çevre
köşesi yapıldı ve Yeşil Haberler adı altında Şubat, Mart, Nisan aylarında market
çalışanlarına çevre ile ilgili bilgilendirmeler yapıldı. Bu çalışma yıl boyunca
yayınlanan her ayki Merhaba Bülten’inimizde uygulanmaya devam ediyor.
- Marketin ana giriş kapısına bariyer
koyularak; elektrik harcayan hava
perdeleri devre dışı bırakıldı ve elektrik
tasarrufu sağlandı.
- Geri dönüştürülebilecek ambalaj atıkları geri dönüşüme gönderiliyor.
- Toner, atık pil, atık florasan gibi tehlikeli atıklar ve elektronik atıklar ayrı
toplanıyor.
- Kasa yanında bio çözünür poşetler
kullanılılıyor.
- Kasalarda kullanılan bio çözünür poşetlerin kullanımını azaltmak amacıyla
şubelerimizde kasa önlerine konan poşet
cihazıyla tek tek poşet vererek müşteri
tüketimi kadar poşet alması sağlanıyor.
- Kasalarımızda bulunan poşet cihazlarının önlerine konan tasarımlar ile
müşterilerimizi bilinçlendirerek poşet
kullanımının azalması sağlandı.
En önemlisi Yeşil Nokta projesi ile
hayata geçirilen uygulamalar sürdürülebilir yaşama katkı koyan çalışmalar. Bu
çerçevede projemizin ödül ile taçlandırılması daha geniş kitlelerde farkındalık
yaratmamıza katkı sağladı. İş ortaklarımızı, çalışanlarımızı ve dostlarımızı bu
anlamda bilinçlendirmek ve perakende
sektörü için böylesine önemli bir konuda
öncülük etmek bizim en büyük gurur
kaynağımız.”
33
perder
araştırma
Perakende’de yeni trendler
15 bin tüketicinin katılımıyla gerçekleştirilen PwC Küresel Toplam Perakende Araştırması’nın sonuçları açıklandı
Sekiz temel müşteri beklentisini de belirleyen araştırma sonucunda yayınlanan
rapor, fiziksel mağaza, tablet veya PC ile
online, mobil/akıllı telefon gibi farklı satış
kanalları üzerinden yapılan satışlarda
dağıtımdan, tedarik zincirine, promosyonlardan müşteri verilerinin analizine kadarpek çok alanda yaşanan sorunlara PwC
tarafından çözüm olarak önerilen “Toplam
Perakende” kavramını ortaya koyuyor.
İlk bölümde mevcut durumda yaşanan
sorunları ele alan araştırma sonuçlarına
göre bugün artık perakendecilik; geniş pazarlama, satış ve tedarik zinciri ekiplerinin
yanı sıra oldukça karmaşık ve kendi içinde
parçalanmış kar-zarar tabloları ve hatta
satışın kaynağına odaklı muhasebe yöntemleri gerektiren, maliyetli kanal odaklı
bir model haline gelmiş durumda.
PwC’nin araştırması, müşteri tarafında
ise fiziksel mağaza, tablet veya PC ile
online, mobil/akıllı telefon gibi farklı satış
kanalları arasındaki engellerin aşılmasının giderek zorlaştığını ortaya koyuyor.
Farklı kanallardan yapılacak alışverişte
uygulanan birbiriyle tutarsız promosyon
faaliyetleri, dağıtım merkezlerinin internet
sitelerinden gelen talebi karşılayamaması
nedeniyle mağazalarda bulunamayan
ürünler, kanallar arasında gelişigüzel
paylaşılan müşteri sadakat verilerinin
analizi gibi konularda sorunlar yaşanıyor.
Şirketler açısından bu yolda devam etmenin maliyeti ve sıkıntısı giderek artıyor ve
başarısızlığa mahkum bir formül olduğu
görüşü giderek ağırlık kazanıyor.
PwC Türkiye Perakende ve Tüketiciye Yönelik Ürünler Sektörü Lideri Adnan Akan
araştırma sonuçlarını değerlendirerek şunları söyledi: “PwC Küresel Toplam Perakende Araştırması, müşterilerin süreci kendi
kontrollerine aldıklarını ve teknik alanda
perakendecilerden daha donanımlı hale
geldiklerini gösteriyor. Müşteriler, ürünleri
fiziksel ortamlarda inceleseler bile fırsatları değerlendirmek için kendi alışveriş verilerini kullanmayı öğrenerek, online kupon
ve fırsat avantajlarını değerlendirmekte
uzmanlaşmış durumdalar. Perakendeciler
verdikleri sözleri yerine getirmedikleri,
satın alma deneyiminde hayal kırıklığına
34
yol açtıkları durumlarda ya da maliyet
tüketici açısından beklenenden fazla
olduğunda, tüketiciler ilgili markayı sosyal
medya ve bloglarda kötülemek için gerekli
araçları kelimenin tam anlamıyla parmak
uçlarında tutmaktalar.”
Rapora göre sekiz temel müşteri beklentisi
1. Farklı bir deneyim vaat eden marka
hikayesi - İlginç bir marka hikayesi, perakende başarısına müşteri deneyimi kadar
katkıda bulunabilir.
2. Kişeye özel, gizlilik ve güvenlik esasına
dayalı fırsatlar - Siber güvenlik online
alışveriş yapanlar için hala endişe uyandıran bir konu. Ayrıca tüketiciler bireye
özel tasarlanmış pazarlama stratejileri
bekliyorlar.
3. Tüm cihazlarda tutarlı ve gelişmiş bir
deneyim sunmak - Online alışveriş, yavaş
fakat emin adımlarla alışveriş için bir dizi
cihazdan yararlanıyor. Bu cihazların fonksiyonelliği ile ilgili sorunların giderilmesi
gerekiyor.
4. Perakendeci stoğuna şeffaf ve gerçek
zamanlı erişim - Tüketiciler, artık perakendecilerin sahip olduğu büyük veri kapasitesinden faydalanmak istiyor. Bunun için
arka ofisin, müşteriyle aynı hızda hareket
etmesi gerekiyor
5. Gözde perakendeciler artık her yerde 7/24 her an her kanalda olmak için gerekli
teknolojik altyapıyı oluşturmak önemli.
6. Mobil alışverişte memnuniyeti artır-
mak - Bunu sağlamak için hem akıllı
cihaz uygulamaları hem de mobil siteler
iyileştirilmeli.
7. Sosyal medyada karşılıklı etkileşim
- Modern tüketiciler sadece alışveriş yapmak değil, seslerini de duyurmak istiyor.
Çoğu perakendecinin sosyal medyaya
yaklaşımlarını tam tersine çevirmesi
gerekiyor.
8. Markaların perakendeci gibi davranması
- Mağazalar tüketici ile “son bağlantı noktası” olmaktan çıkıyor ve üretici markalar
işte burada devreye giriyor.
Araştırma sonuçları, alışveriş amacıyla
tablet ve akıllı telefon kullanan katılımcıların sayısında ciddi artış olduğunu gösteriyor. Online müşteriler; ürün promosyonlarının ve sunulan fırsatların ve her türlü
iletişimin, fiziksel mağazaların yanı sıra
akıllı telefondan tablete kadar önümüzdeki
yıllarda popüler olabilecek tüm taşınabilir
mobil cihazlarda da yer almasını bekliyor.
Araştırmada, katılımcılara mobil cihazlarından ne sıklıkta bir mobil uygulama veya
mobil tarayıcı üzerinden alışveriş yaptıkları da soruldu. Türkiye’deki katılımcıların
%26’sı mobil uygulamaları kullanarak her
gün alışveriş yaptığını söylerken %24’ü
mobil tarayıcılar (mobil cihazlardan internet) aracılığı ile her gün alışveriş yaptığını
belirtti. Bu oran küresel boyutta incelendiğinde sırasıyla %16 ve %17 olarak
belirlendi.
35
perder
serbest köşe
İyi takım olabilmek
Mağazalara hiç gitmeyen kategori yöneticilerine sık rastlıyoruz. Ben bu arkadaşları
karayoluna hiç çıkmayan şöförlere benzetiyorum. Otoparkta direksiyona oturuyorlar
ve arabayı hareket ettirmeden sürer gibi
yapıyorlar.
Takım oyuncusu enerjik olmalıdır ve oturmamalıdır. Yardımsever olmalıdır ve birlikte
iş çıkartmaktan zevk almalıdır. Eleştiriye
açık olmalı ve hataları anında düzeltmelidir. Zamanını iyi yönetmeyi öğrenmelidir.
Alaylı çalışanlardan elde edilecek bilgiler
olduğuna inanmalı ve bunu kazandıracak
iletişimi sağlamalıdır.
Ercüment Tunçalp
Danışman
Gerek liderin gerekse ekip üyelerinin
performans ölçümlerinde, kişisel
başarılardan önce “takım oyunculuğu”na ne kadar yatkın oldukları
değerlendirilmelidir.
Bahsettiğim, kaliteli insan kaynağının seçimi değildir. O konunun halledildiğini ve işletmemize uygun adayların kazandırıldığını
varsayıyoruz. Hani profesyonel futbolda
büyük bütçeler harcanarak kurulan kadrolar ve ardından yaşanan büyük hüsranlar
var ya bizim sektörde de benzer duruma sık
rastlanması konunun önemini artırmıştır.
İnsan Kaynakları Departmanı ne kadar hassas çalışma yürütse ve ekibi oluştursa da, o
ekibin yönetimini üstlenen tepe yönetime
önemli iş düşmektedir.
Bir müddet önce departmanlar arasında
ilişkinin nasıl olması gerektiğini yazmıştım.
Burada ise iyi takımı teşkil edecek bireylere
hangi özelliklerin kazandırılması ve onları
yönetecek kademelerin nasıl davranması
gerektiğini belirteceğim.
Zira departmanlar ve bireyler bir aşamadan
sonra bağımsız çalışmaya ve her yiğidin
yoğurt yiyişi farklılaşmaya başlarsa takım
oyunu terk edilmiş olur.
Bu konuda bolca örnek vardır. Aynı zincirin
her şubesinde mağaza yöneticisinin zevki
veya inisiyatifi ile şekillenen düzenlemelere
çok sık rastlıyoruz. Kurumsal yönetimin
geçerli olduğu bir işletmede buna izin
verilebilir mi ?
36
Takım oyunu dediğimiz; oyuncuların arasındaki isabetli paslaşmalar ve aralarındaki
koordinasyon ile oluşacak başarı seviyesidir. Yine spor müsabakalarında seyrediyoruz, ayağına topu alan egoist futbolcu tek
başına karşı kaleye gitmeye çalışıyor ama
her iki yanında bomboş bekleyen arkadaşlarına topu aktarmadığı için pozisyonu
heba ediyor.
İşte ekibin içindeki bu tarz unsurlara asla
izin verilemez. Hele hele “sen işini bilirsin,
gereğini yap” denemez. O zaman teknik
direktöre ihtiyaç olur mu?
Şirketler prosedürlerle yönetilir. Üst yönetim bu titiz çalışmayı yapmalı ve bütün
görev tanımları da kitapçık içinde yer
almalıdır. İnanın bu aşamayı tamamlayan
işletmeler içinde dahi takım oyunu ihmale
uğrayanlar vardır. Zira gereken koordinasyon toplantıları usule uygun yapılmadığı
ve faaliyet raporları zamanında yerine
ulaşmadığı için hangi işin kim tarafından
nasıl yapıldığı anlaşılamamakta ve karambol
ortamı oluşmaktadır.
Veya çeşitli sebeplerden
bir departman diğerlerine
karşı hakim rol oynamakta ve onları etkisiz
duruma getirmektedir.
Örneğin satınalma müdürü patronlardan birisi
olsa bile sadece üstlendiği
pozisyon kadar yetkisi
olmalıdır. Daha fazlası
takım oyununu bozar.
Takım içinde hiç kimse
kontrol dışı tutulamaz.
Güven kontrole mani
değildir.
Bireyler arasında koordinasyon önemlidir ama iyi zaman yönetimi eşliğinde
gerçekleşmelidir. Her işin süresi toplantı
tutanaklarında ve faaliyet raporlarında yer
almalıdır.
Takım içi çatışmalara asla izin verilemez.
İşin kavgası normaldir, ancak kişisel sürtüşmeler engellenmelidir. Birçok şirkette
birbirine küsen yöneticilere rastlıyorum.
En azından mecbur kalmadıkça yan yana
gelmemeye çalışanlara…
Bu durumu hiç kimsenin görmezden gelme
hakkı olamaz. Zira şirket menfaati kişisel
özgürlüklerin önündedir.
Bizim mesleğimiz sevmeden yapılamaz.
Ekip içinde on kişi işini severek yapsa, üç
kişi ise angarya olarak kabullense o takımın
hızı kesilir, verimli olması ve kaliteli iş
çıkartması mümkün olmaz.
Takımı oluşturmaktan daha önemlisi ise
takım ruhu yaratabilecek, ortak hedefler
etrafında takım üyelerini buluşturacak
lidere sahip olmaktır. Bunun için de sadece
mesleki kariyer yetmez. Yönetme becerisini
destekleyen özelliklere ihtiyaç vardır.
Bunlar değişime ve yeniliklere açık olmak,
esnek davranmayı becerebilmek, iletişim
ve motivasyon yeteneğine sahip olmak,
müşteri odaklı çalışmak ve eğitim ihtiyacını
iyi ölçebilmektir.
Gerek liderin gerekse ekip üyelerinin
performans ölçümlerinde, kişisel başarılardan önce “takım oyunculuğu”na ne kadar
yatkın oldukları değerlendirilmelidir.
37
perder
istatistik
PERDER üyeleri açılış
perfomansı
Ortakalan Araştırma Grubu tarafından hazırlanan listemizde 10 şube ve üstüne sahip 93
PERDER üyesi zincir marketin yılın ilk dönemindeki açılış performansını görebilirsiniz
Ortakalan Araştırma Grubu tarafından hazırlanan araştırmamızda 10 ve
daha üzeri şube sayısına PERDER üyesi
marketlerin geride bıraktığımız iki aylık
dönemindeki performanslarını değerlendiriyoruz.
Aşağıdaki tablodan 93 zincirin 2014
Mayıs ayı başı itibariyle mağaza sahip
oldukları mağaza sayısı ve yılın son
iki ayındaki açılış performanslarını ve
hemen ardından da bunların toplu değerlendirmelerini görebilirsiniz.
“Market” kelimesini “içerisinde gıda
satışı da olan perakende satış noktaları”
olarak tanımladığımızı ve satış kalemleri içerisinde gıda olmayan; “elektronik
market”, “yapı market”, “tekstil market”
gibi isimlere sahip olan perakende noktalarını listemizin dışında tuttuğumuzu
tekrar belirtiriz.
Ortakalan Araştırma Grubu
SIRA
ZİNCİR MARKET
1 MAYIS 2014
Dergimizdeki listeye 10 şube ve üzeri
marketleri dahil etme nedenimiz bütün
PERDER üyelerinin fiziki büyüme rakamlarının dergi sayfaları dahilinde verilmesinin mümkün olmayışıdır. Dergi ölçeğine sığabilecek ve PERDER üyelerinin
istikrarlı büyümesi hakkında sektörde
fikir oluşturabilecek bir veri oluşturmak
adına bu kriter uygulanmıştır.
www.ortakalan.com.tr
1 NİSAN 2014
FARK 1
1 MAYIS 2013
FARK 2
1
Hakmar Express (İstanbul discount)
275
273
2
254
21
2
Bizim Toptan Satış (Ulusal)
155
151
4
140
15
3
Mopaş (İstanbul)
100
99
1
89
11
4
Pekdemir (Denizli)
83
83
0
76
7
5
Çağdaş (Ankara)
80
80
0
74
6
6
Çağrı Semt (İstanbul – Discount)
72
57
15
26
46
7
Altunbilekler (Ankara)
70
70
0
70
0
8
Yunus (Ankara)
65
64
1
63
2
9
Başgimpa (Ankara)
53
52
1
47
6
10
Peynirci Baba (Kocaeli)
52
51
1
42
10
11
Rammar (İstanbul)
50
50
0
50
0
12
Hadim (Bursa)
49
47
2
47
2
13
Akyurt (Ankara)
46
45
1
44
2
14
Birebir (Antalya)
45
45
0
45
0
15
Soykan (Ankara)
44
42
2
40
4
16
Çağrı (İstanbul)
39
39
0
36
3
17
Tahtakale Spot (Antalya)
39
36
3
32
7
18
Marka AVM (Sivas)
38
38
0
34
4
19
Efor (İstanbul)
36
36
0
46
-10
38
perder
istatistik
20
Özhan (Bursa)
34
34
0
32
2
21
Fiskomar (Giresun)
34
33
1
27
7
22
Kibaroğlu (İzmir)
32
32
0
32
0
23
Öncü (Sivas)
31
31
0
32
-1
24
Sincap (Konya)
31
31
0
31
0
25
Grup Hatipoğlu (İstanbul)
31
31
0
30
1
26
Kiler Kilpa (Trabzon)
31
29
2
28
3
27
Çetinkaya AVM (Mersin)
28
28
0
27
1
28
Milli Pazar (Bursa)
28
28
0
26
2
29
Onur Hipermarketleri (İstanbul)
27
28
-1
26
1
30
Büyük Pastırmacı (Kırşehir)
26
24
2
18
8
31
Tema (Erzurum)
25
25
0
24
1
32
Öztürk (Ankara)
24
24
0
24
0
33
Çergibozanlar (Gaziantep)
24
23
1
22
2
34
Seyhanlar (Bursa)
23
23
0
23
0
35
Gri Ucuz Satış (İstanbul)
23
23
0
22
1
36
Şehzade (Kayseri)
23
23
0
12
11
37
Özkuruşlar (İstanbul)
23
23
0
21
2
38
Biçen (İstanbul)
22
20
2
20
2
39
Barış Gross (İzmir)
21
21
0
20
1
40
Gürmar (İzmir)
21
21
0
20
1
41
Jestpa (Aksaray)
21
21
0
16
5
42
Bildirici (Ankara)
21
20
1
19
2
43
Halciler (Ankara)
20
20
0
26
-6
44
Hakmar (İstanbul)
20
20
0
20
0
45
Groseri (Adana)
20
20
0
19
1
46
Irmaklar (İstanbul)
19
19
0
19
0
47
Gün (Denizli)
19
19
0
18
1
48
Şanmar (Şanlıurfa)
18
18
0
14
4
49
Show (İstanbul)
18
18
0
15
3
50
Oruç (İstanbul)
17
17
0
18
-1
51
Erdemler (Ankara)
17
17
0
16
1
52
Emin (İstanbul)
17
17
0
15
2
53
Hat-Mar (Hatay)
16
16
0
16
0
39
perder
istatistik
54
Yeşil Portakal (Manisa)
16
16
0
13
3
55
Snowy (İstanbul)
16
16
0
14
2
56
Öğütler (Ankara)
15
15
0
15
0
57
Gökkuşağı (İstanbul)
15
15
0
14
1
58
Lider Gedikler (İçel)
15
15
0
14
1
59
Uysal Market (Çanakkale)
15
15
0
11
4
60
Aymar (Trabzon)
15
15
0
13
2
61
Çarmar (Diyarbakır)
15
12
3
11
4
62
Anberra (Uşak)
13
13
0
12
1
63
Metropol (Çorum)
13
13
0
14
-1
64
Mevlana (İstanbul)
13
13
0
13
0
65
Neşeli (Eskişehir)
13
13
0
13
0
66
Sembol Center (Gaziantep)
13
13
0
10
3
67
Uğur AVM (Bursa)
12
12
0
11
1
68
Karabıyık (İzmir)
12
12
0
11
1
69
Kule AVM (Aksaray)
12
12
0
10
2
70
Örnek Hipermarket (İstanbul)
12
10
2
10
2
71
İsra (Bursa)
11
11
0
11
0
72
Karadeniz İsmar (Trabzon)
11
11
0
11
0
73
Seyhanlar (İstanbul)
11
11
0
10
1
74
Düzpaş (Düzce)
11
11
0
10
1
75
Sultan AVM (Bursa)
11
11
0
9
2
76
Gülenler (Kırıkkale)
11
11
0
10
1
77
Yeni Kandemirler (Kırıkkale)
11
11
0
10
1
78
Ege Ekomar (İzmir)
11
11
0
8
3
79
Can AVM (Sivas)
11
11
0
9
2
80
Düzgün Market (Erzurum)
11
11
0
10
1
81
Sammar (Samsun)
10
10
0
10
0
82
Denmar (İzmir)
10
10
0
10
0
83
Sarıyer Market (İstanbul)
10
10
0
11
-1
84
Çelikkayalar (Konya)
10
9
1
9
1
85
Azda Market (Muğla)
10
10
0
9
1
86
Üçler Market (İstanbul)
10
10
0
9
1
87
Şekerciler (Adana)
10
10
0
9
1
88
Portakal (Kayseri)
10
10
0
10
0
89
Savaşır (Manisa)
10
10
0
9
1
90
Niktaş (Tokat)
10
10
0
8
2
91
4AS (Balıkesir)
10
9
1
8
2
92
Kalafatlar (Ordu)
10
9
1
8
2
93
Başdaş (İzmir)
10
9
1
8
2
2671
2621
50
2428
243
TOPLAM
40
perder
istatistik
Değerlendirmeler
1 Mart 2014 – 1 Mayıs 2014 döneminde
10 ve üzeri mağaza sayına sahip olan 93
PERDER üyesi zincirinin, sahip oldukları
toplam şube sayılarına göre sıralanışları
yukarıdaki gibidir.
Mart - Nisan 2014 döneminde Türkiye’deki
10 market ve üzeri PERDER üyesi firmanın
toplam mağaza sayısı 2671’e ulaştı.
Dergi sayfalarına sığabilecek ölçekte bir
veri grubu toparlamak adına liste en az 10
şube kriteriyle ele alınmıştır. Bu tablodaki
rakamlar ışığında Türkiye Perakendeciler Federasyonu çatısı altında büyüyen
PERDER üyelerinin gösterdiği büyüme performansı hakkında genel bir bilgi edinmek
mümkün
Listede yer alan 93 firmanın iki aylık bir
dönemde total mağaza artışı 50 oldu.
Tablonun da gösterdiği gibi PERDER
üyelerinin büyüme performansı sadece iki
aylık süreçte yeni bir süpermarket zincirini
sıfırdan yaratacak kadar güçlü. Üstelik bu
performans belirli coğrafi bölgelerle sınırlı
değil, PERDER üyeleri Türkiye’nin her
yerinde büyümeye devam ediyor.
10 şube ve üzeri ilk 93 firmanın yıllık açılış
rakamlarına baktığımızda ise toplamda
243 yeni mağaza görmekteyiz. Bu rakam
ise her sene ulusal ölçekte liderliğe oynayacak yeni bir market zincirinin oluşmasına eşdeğer.
İlk 12 market zincirinin payı
SIRA
ZİNCİR MARKET
1 MAYIS 2014
1 NİSAN 2014
FARK
ORAN (%)
1
Hakmar Express (İstanbu)
275
273
2
4
2
Bizim toptan Satış (Ulusal)
155
151
4
8
3
Mopaş (İstanbul)
100
99
1
2
4
Pekdemir (Denizli)
83
83
0
0
5
Çağdaş (Ankara)
80
80
0
0
6
Çağrı Semt (İstanbul – Discount)
72
57
15
30
7
Altunbilekler (Ankara)
70
70
0
0
8
Yunus (Ankara)
65
64
1
2
9
Başgimpa (Ankara)
53
52
1
2
10
Peynirci Baba (Kocaeli)
52
51
1
2
11
Rammar (İstanbul)
50
50
0
0
12
Hadim (Bursa)
49
47
2
4
12TOPLAM
zincir toplam
2585
1104
2516
1077
69
27
2188
54
Diğer 81 zincir toplam
1567
1544
23
46
Genel toplam
2671
2621
50
100
Bu listede PERDER üyesi zincir marketlerin içinde en fazla şube sayısına sahip 12 firmaya ayrı mercek tuttuk... Tabloda ilk 12’yi almamızın nedeni bu marketlerin ana listedeki toplam şube sayısının yarısına yakınına sahip olmaları... Bu listedeki 12 market zincirinin
toplam şube rakamı olan 1104, ana listemizdeki toplam şube rakamı olan 2671’in yaklaşık yüzde 41’ini karşılıyor.
93 firmalık listenin en üst sırasında yer alan ilk 12 firma açılış rakamında 27 yeni mağazalık performans sergilemiş durumda… İlk 12
firmanın büyüme oranı içindeki paylarını da bu tabloda görebilirsiniz. Bu listemizde yer alan firmalar, bu dönemde büyüme oranının
yüzde 54’ünü gerçekleştirmiş durumda. İlk 12 firma arasında Ankara merkezli 3 marka bulunuyor, onu İstanbul, Bursa ve Denizli takip
ediyor.
41
perder
istatistik
Mart ve Nisan aylarında 1’den fazla mağaza açanlar
SIRA
ZİNCİR MARKET
AÇILIŞ
1
Çağrı Semt (İstanbul – Discount)
15
2
Bizim Toptan Satış (Ulusal)
4
3
Tahtakale Spot (Antalya)
3
4
Çarmar (Diyarbakır)
3
5
Hakmar Express (İstanbul discount)
2
6
Hadim (Bursa)
2
7
Soykan (Ankara)
2
8
Kiler Kilpa (Trabzon)
2
9
Büyük Pastırmacı (Kırşehir)
2
10
Biçen (İstanbul)
2
11
Örnek Hipermarket (İstanbul)
2
TOPLAM
39
Bu listede yer alan 11 market, toplamda 39 açılış gerçekleştirmiş durumda. Listedeki araştırmayı kapsayan iki aylık dönem içinde birden fazla şube açılışı gerçekleştiren marketleri görebilirsiniz. En üst sırada yer alan Çağrı Hipermarket’in discount formatındaki markası
Çağrı Semt, her zamanki gibi açılışlarını sürdürdü. Antalya merkezli Tahtakale Spot ve Diyarbakır merkezli Çarmar, bu dönem dikkat
çekici bir mağaza artışı sağladı. Bir süredir mağaza açmayan Hadim’in iki şubelik artış göstermesi ve yine uzun süredir suskun olan
Soykan’ın iki mağaza açması, bu dönemin diğer önemli gelişmeleri oldu.
Bir yıllık sürede en çok mağaza açan 10 PERDER üyesi
SIRA
ZİNCİR MARKET
ARTIŞ
1
Çağrı Semt (İstanbul – Discount)
46
2
Hakmar Express (İstanbul discount)
21
3
Bizim Toptan Satış (Ulusal)
15
4
Mopaş (İstanbul)
11
5
Şehzade (Kayseri)
11
6
Peynirci Baba (Kocaeli)
10
7
Büyük Pastırmacı (Kırşehir)
8
8
Pekdemir (Denizli)
7
9
Tahtakale Spot (Antalya)
7
10
Fiskomar (Giresun)
7
TOPLAM
143
2014 yılının 1 Mayıs tarihi ile 2013 yılının 1 Mayıs tarihi arasında geçen bir yılda en çok açılış yapan 10 PERDER üyesi yukarıdaki
listede yer alıyor. Bu listede yer alan 10 firmanın ise bir sene içinde 143 yeni mağaza açtığını görmekteyiz. Yıllık açılış rakamı olan
243’ün önemli bölümünü bu 10 firma gerçekleştirdi. Listenin zirvesinde 1 yıl içinde hızlı bir büyüme gösteren Çağrı Semt yer alıyor.
Onu İstanbul diğer discount zincir Hakmar Express izliyor. Yine satınalmalar ile büyüyen Mopaş ve Şehzade Market’i de bir yıl içinde en
çok büyüyen firmalar arasında görmekteyiz. Kocaeli merkezli Peynirci Baba da son bir yıl içinde önemli bir performansa imza attı.
42
Ortakalan Araştırma Grubu
43
perder
röportaj
Lenon Cam, yerel zincirleri
hedefliyor
Şanlıurfa’daki tesislerinde opal cam üreten Lenon Cam, cama ve porselene alternatif
ürünler geliştiriyor. Opal cam ürünleriyle mutfaklarda ezber bozan firma, 2014 yılının
ikinci döneminde yerel marketlerle çalışmayı planlıyor
27.000 metrekare kapalı olmak üzere,49.000 metrekare alanda opal cam üretimi yapan
firma, 320 kişiye istidam sağlıyor. Türkiye’de sektörün tek firması olarak konumlanan Lenon
Cam, sadece Türkiye’de değil, dünyanın da lider opal cam markaları arasında kendine özel bir
yer edinmiş. Firma sahibi Mahmut Kurt, üretim faaliyetlerini anlattı.
Ürünleriniz hakkında bilgi verir
misiniz?
Opal; sağlık açısından camla aynı doğallıkta olan, genelde yemek sofralarında
kullanılan, porselen görünümlü, hammaddesi cam, boya ve demir gibi sağlığa zararı
olan hammaddelerin kullanılmadığı kendi
doğal beyazlığı ile saf opaldir. Dünya genelinde sağlık ve kullanış açısından talep
ve tüketimi oldukça yüksek olan opal camın üretimi, soda camı dediğimiz renksiz
camdan daha zordur. Üretim bandımızda
servis, yemek, pasta tabakları, çorba kâseleri, çerezlik, fırın kabı, meyvelik, kayık
tabak, salata
kâsesi, çay
tabağı, kupa
bardağı gibi
ürünler üretiyoruz.
Yıllık üretim kapasiteniz nedir?
10.800 ton yıllık üretim kapasitemiz
44
var. Aylık ortalama 60 tır civarı üretim
yapıyoruz. 2014 yılı sonlarında üretim
kapasitemizi arttırıp, yurtiçi ve yurt dışı
zücaciye pazarlarında daha etkin olmak
istiyoruz. Hizmet ve kalite standartlarımızdan ödün vermeden, ulaşabildiğimiz kadar
son tüketiciyle köprü oluşturan bayii ve
satış ağlarıyla pazar payımızı genişletmeyi hedefliyoruz.
En çok tercih edilen ürününüz hangisi?
Hedef kitlemiz ev hanımları. Ürünlerimizin
büyük bir kısmı
ev hanımları
tarafından
satın alınıyor. Talepler
genelde tabak
grupları yönünde oluyor.
Servis tabağı,
yemek tabağı,
Mehmet Emin Kurt
YÖnetim Kurulu Başkanı
pasta tabağı ve çorba kaselerine yönelik…
Yeni ürettiğimiz Premium serisi ürünlerimizde, boyamayla ilgili her hangi bir işlem
olmadığından, organik diye tabir edilen,
tamamen doğal birleşimlerden oluşan
konseptimiz çok talep görüyor.
Üretimlerinizde müşteri beklentilerini göz önünde bulunduruyor
musunuz?
perder
röportaj
Perakende noktalarından bayilerimize
gelen talebe göre değerlendirmeler yapıyoruz. Daha sonra talepler doğrultusunda
yeni tasarım ve konseptleri belirliyoruz.
Seri üretime geçmeden, numune bazında,
yaptığımız ürünleri bayilerimiz ve perakende satış noktalarında birlikte inceleyip
üretime geçiyoruz. Amacımız; çok satış
yapmak değil. Satın alınan ürünün kullanıma uygun olması. Bir de tüketicilerin
göz zevklerine hitabeden ürün grupları
yapmaya özen gösteriyoruz.
İhracat çalışmalarınızdan bahseder
misiniz?
pol olan şehirlerle birlikte, yakın komşu
şehirleri birleştirip münhasır diye tabir
ettiğimiz bölgesel satış ağımız mevcut.
Bayilerimiz ve ara toptan diye tabir ettiğimiz kanaldan perakende satış noktalarına
hizmet veriyorlar.
Yerel zincirlerle ilgili planladığınız
çalışmalar var mı?
2014 yılının ikinci döneminde, direk tüketiciyle buluşan yerel marketlerle çalışmayı
planlıyoruz. Çalıştığımız yerel marketlerle
ciddi projeler üretip, beklenenin üzerin-
de satış adedi yakaladığımız bir gerçek.
Doğru ürün, doğru pazar ve doğru fiyatlarla elimizden geldiğince yerel market
yetkilileriyle görüşüp, raflarında yer almak
istiyoruz. Buradaki hedefimiz, yerel marketler aracılığıyla kaliteli, her zevke ve her
kesime hitap edecek zengin ürün yelpazemizi direk tüketiciye ulaştırmak. Muadili
olan ithal mallardan hem daha kaliteli
hem daha uygun fiyatlarla sunabiliriz.
Yerel market ve ulusal marketlerde, gıda
dışı zücaciye grubunda camdan sonra en
büyük pazara sahip olan opal grubu, market raflarında ciddi sirkülasyona sahiptir.
2009 yılında kurulan firmamız, kısa
sürede ismini dünya pazarlarında fuarlarla
duyurdu. Yurt içi ve yurt dışındaki fuarlara
katılarak, ihracat yaptığımız ülkelere yenilerini ekledik. Şu anda 27’ye yakın ülkeye ihracat yapıyoruz. Ürünlerimize genelde
Ortadoğu’dan talep var. Müşterilerimizin
bizi tercih sebebi şu: Lenon opal olarak biz,
tüm dünyada toplam 8 adet opal üretimi
yapan firmaların arasındayız. Bunların
içinde asırlık markalar var. Ürünlerimizdeki
kalite, satış sonrası verdiğimiz hizmet, ikili
ilişkilerdeki samimiyetimiz ve bizi kendine rakip gören asırlık markalardan fiyat
olarak daha ekonomik olmamız.
İç pazara yönelik çalışmalarınız var
mı?
Türkiye’de bayilik sistemiyle çalıştığımız
25’e yakın yetkili satıcımız var. Metro-
45
perder
serbest köşe
“Sıradanlık” kötü niyetlidir !
ve kabul edilir bir hale getirir(var olanın
kabul edilmesi). Sıradanlık, eğer izin verilirse, kabul edilirse, cezalandırılmazsa,
en yararlı insanları bile olumsuz etkiler(verimsizleştirir). Eğer patron (yönetici),
sıradanlığa izin verirse onu yasallaştırmış olur(Hele hele patron sıradanlaşırsa
organizasyonlar için gerçek bir felakettir). Eğer sıradanlık anlaşılabilir ya da
aleni bir biçimde (veya dolaylı) ödüllendirilirse, yararlı insanların performansları ortalama bir seviyeye hatta altına bile
düşebilir. Sıradanlık, bir kez bile yararlı
insanlar için iş modeli olursa, bir kez
yayılırsa, onu organizasyondan atmak
deveye hendek atlatmaktan zordur.”
Yılmaz PEKMEZCAN
Akademisyen
Her şirkette A tipi, B tipi ve C tipi, hatta
D tipi çalışanlar vardır. A tipi çalışanlarda, “doğru yetenek” ve “doğru davranış”
vardır. Onlar zeki, anlayışlı, fedakar ve
iş bitiricidirler. Aynı zamanda kuruma
en çok katkıyı sağlayan kişilerdir. Onları
yönetmek zordur; çünkü enerjiktirler,
hızlı hareket ederler ve yetişmesi için
organizasyonu beklemezler.
Bu yazımda kendimce önemli olduğuna
inandığım gerek özel şirketler gerekse
kamu kurumları olmak üzere, süreçlerinde iş ve iş görene dair üretim, hizmet ya
da aracılık faaliyetlerinde bulunulan tüm
organizasyonları tepeden tırnağa etkisi
altına alan bir kavramdan bahsetmek
istiyorum: “Sıradanlık”.
Tedavi, genelde yönetimi toptan nakletmeyi gerektirir! Ancak bu yöntem,
oldukça sarsıcı sayılabileceğinden en
iyisi sıradanlaşmanın ne anlama geldiğini bileşenleriyle beraber ortaya koymak
ve bu illeti kapıdan içeriye sokmamak
gerekir.
Sıradanlık, zayıf yöneticilerin daha
zayıf çalışanları işe almalarıyla başlar.
Organizasyondaki yetenekli insanların,
bu yeteneklerini bir güç haline getirmelerinden endişe eden zayıf yöneticiler,
bu durumu kendi lehlerine çevirebilmek
maksadıyla organizasyon amaçlarıyla
hiç uyuşmayan ve yönetim biliminin
aksi davranışlar sergileyerek, kuruma
ciddi zararlar vermeye başlarlar. Makro
açıdan bakıldığında bu ülke kaynaklarını
hoyratça kullanmak olur ki! kötü niyetli
bu davranışların oluşumuna hiçbir şart
ve halükarda izin verilmemesi gerekir.
Başlığı nasıl belirleyeyim derken; sıradanlığın gerçekten de sonuçları itibariyle organizasyonları yavaş yavaş nasıl
büyük bir felakete götürdüğünü anlatan
Büyük Patron Olmaya Giden Yol’un yazarı Jeffrey J.Fox’un doğrudan kötü niyetle
adlandırdığını görünce başlığı bu şekilde
çok rahat yazabildim.
Unutmamak gerekir ki; “Büyük patron sıradan insanların, işi sıradan performans
ile sonuçlandıracağını bilir. Sıradan performans, patron dahil bütün çalışanları
cezalandırır. Sıradanlık kötü niyetlidir.
Sıradanlığı hoş görmek yönetimi kötü
kullanmaktır!”
Değişim, gelişim, teknoloji, telekominikasyon, ulaştırma, lojistik, internet kavramlarının organizasyonlarda nasıl bir
dinamizm oluşturduğunun her alanda
ve bilimsel ortamlarda vurgulanmakta
olduğunu görüyor, duyuyor ve anlıyoruz.
Sıradanlık, en hafifinden art niyetsiz
bile olsa kötü bir yönetim sergilemek
anlamına gelir ki, organizasyonların
geleceği, amaçları, başarısı, kaynakların
etkin ve verimli bir biçimde kullanılabilmesi açısında da ciddi bir başarısızlık
doğuracağından asla kabul edilebilir bir
durum değildir.
“Sıradanlık her organizasyonun canlılığını, yeniliğini ve enerjisini azaltan sinsi
bir illettir.Sıradanlık, organizasyonu bir
kez etkilerse onu iyileştirmek oldukça
zordur. Sıradanlık, performansı standart
46
Her şirkette A tipi, B tipi ve C tipi, hatta
D tipi çalışanlar vardır. A tipi çalışanlarda, “doğru yetenek” ve “doğru davranış”
vardır. Onlar zeki, anlayışlı, fedakar ve
iş bitiricidirler. Aynı zamanda kuruma
en çok katkıyı sağlayan kişilerdir. Onları
yönetmek zordur; çünkü enerjiktirler,
hızlı hareket ederler ve yetişmesi için
organizasyonu beklemezler. A tipi çalışanların mücadele etmesi ihtiyacından
dolayı, gerçek büyüklükteki bir yönetici
onların mücadele alanlarını genişletir,
gerekli araç gereç ve donanımları onlara
kazandırır. Bir kurumda C tipi ve D tipi
çalışanların sayısının ya da etkinliğinin
artması kurumun sıradanlaştığı anlamına gelir ki, iyi bir yönetici asla C tipi ya
da D tipi oyuncularla çalışmaz. Çünkü C
ve D tipi çalışanlar organizasyonu kötü
etkiler. B tipi bir çalışan B+ ve A olabilir.
Ama C çalışanı asla B ya da A yapamazsınız asla.
Bir işte başarıyı yakalamanın en önemli
anahtarı, “yüksek motivasyona sahip
çalışanlar”dır. Bireylerde, bu yüksek motivasyonu oluşturmanın yollarını aramak
ve araştırmak yönetimin işidir. Yönetime
düşen gerekli motivasyonel faktörleri bir
araya getirerek, çalışanların hizmetine
sunmaktır.
A tipi oyuncular, büyük bir olasılıkla
motivasyonlarını kendiliğinden yükseltmenin bir yolunu da bulmuşlardır. Zaten
büyük patronlar(yöneticiler), kendiliğinden oluşan bu yüksek motivasyonu asla
ortadan kaldıracak hatalar yapmazlar.
Şirketler bugün rakip firmalar tarafından
çok ciddi olarak takip edilmektedirler.
Bir ürün benzer özellikleri ile benzer
fiyatlarıyla, benzer biçimlerde sunulabilmektedir. Aslolan farklı olmak ve fark
yaratmaktır. Eğer elinizde farklı oyuncularınız varsa bu mümkündür. Sıradanlıkların yaşandığı bir organizasyonda,
farklı kişilerin de farklı işler yapması
beklenemez.
Eğer çalışanlarınızın büyük bir çoğunluğunda büyük hedefler var ise, doğru
işleri yapanlarsa şayet bunlar ve siz de
insanlara sadece yapılması gerekenleri
söyleyip sadece ihtiyaç duyulduğunda
söylüyor iseniz ve işin geri kalan kısmını
o işi yapmaları için seçtiğiniz insanlara
bırakıp, onları eğitiyor ve dinliyorsanız,
insanları engelleyen faktörleri ortadan
kaldırıp, ilerlemeyi kontrol ederek çalışanlarla çalışmayanları ayırt edebiliyorsanız genel ve özel olarak insanlara
“teşekkür” ediyorsanız siz, büyük patron
ve başarılı bir yöneticisiniz demektir.
47
perder
pazar
Dondurma markette büyüyor
Dondurma pazarının tek mevsime bağlı kalmadan yıl boyunca istikrarlı bir satış
grafiği yakalaması için marketler kilit noktada yer alıyor
Tüm dünyada dondurma pazarının büyüklüğü ise yaklaşık 160 milyar liraya karşılık
geliyor. Türkiye pazarı ise 200 milyon
litre ve 2 milyar liralık pazar büyüklüğüne
ulaşmış durumda. Önde gelen markalar,
başarılı pazarlama faaliyetleriyle Türkiye’de kişi başına düşen 4 litrelik dondurma tüketimini artırmaya çalışıyorlar. Bu
kampanyalar, aynı zamanda dondurma
kategorisini büyüme oranı açısından son
derece dinamikleştirdi. Ayrıca Türkiye’de
iyileşen ekonomik koşullar da son yıllarda
dondurma tüketiminde gerçekleşen artışı
canlandırdı.
Özellikle süpermarketler ve hipermarketler
gibi modern noktalar olmak üzere dağıtımdaki gelişmelerin, tüketim isteğine ek
olarak dondurma kategorisinin performansını olumlu etkilemesi bekleniyor. Yakın
pazarlarımızda ya da ilgi alanımızdaki
pazarlarda diyelim; dondurma sektöründeki gelişmeler böyle. Dünyanın diğer
bölgelerinde de benzer bir tüketim artışı
ve Pazar büyümesi bekleniyor. Bunda en
önemli faktör ise dondurmanın inovasyona ve yeni lezzetlere açık bir ürün olması.
Öte yandan dondurma pazarının büyümesi açısından en kritik nokta, ürünlerin
yaz mevsimi dışında tercih edilebilir
duruma gelmesi. Türk damak kültürü
sütlü ve çikolatalı tatlıları dört mevsim
tüketmeye yatkın olsa da dondurma için
daha farklı bir algı var. Kışın dondurma
yemenin hasta ettiğine dair genel kanıyla
ilgili uzmanlar sürekli aksi görüş bildirseler bile bu düşünceyi yıkmak kolay değil.
Kışın dondurma satışlarını artırmanın
başlıca yolu ise market alışverişi. Paketli
ve hijyenik paketli dondurma, tüketicilerin
buzdolabında uzun süre tazeliğini koruyor
olması ve istenildiği zaman tüketilmesiyle
pazarın lokomotifi konumuna ulaştı.
Yapılan tahminlere göre dünya dondurma
pazarı birkaç yıl içerisinde 74 milyar dolar
büyüklüğe ulaşacak. Büyümenin itici gücü
ise Türkiye’nin yakın çevresindeki pazarlar
olacak.
Türkiye’de dondurma satış noktalarının
artmasına karşın, dondurma satışının
önemli bir bölümü yaz aylarında gerçekleşiyor. Toplam dondurma tüketiminde
yüzde 44’le Marmara Bölgesi ilk sırada,
yüzde 23’le Ege Bölgesi ikinci sırda yer alıyor. Türkiye’de dondurmanın yüzde 80’ni,
6-25 yaş arasındaki vatandaş tüketiyor.
ASÜD verilerine göre; halkın bilinç seviyesi
arttıkça, ambalajlı dondurma tüketimi de
yükseliyor. Dondurma pazarında tüketimin; yüzde 70’ini anında tüketilen, yüzde
21’ini evde tüketilen, yüzde 9’unu ise
catering dondurmalar oluşturuyor.
Dünya pazarındaki eğilimler de pek farklı
değil. Dondurma dünya gıda sektörünün
en dinamik kategorilerinden biri olmayı
sürdürüyor. İlk iki sırayı ABD ve Avustralya’nın aldığı tüketim sıralamasında
Norveç üçüncü, İsveç dördüncü ve ilginçtir
Danimarka beşinci sırada yer alıyor.
Birinci sıradaki ABD’de tüketim, kişi başına
yıllık 26 litreye ulaşmış durumda. ABD
aynı zamanda yaklaşık yılda 6 milyar litre
ile dünyanın en büyük dondurma üreticisi
konumunda. Dünya üretiminin 17 milyar
litre olduğu düşünülürse ABD pazarının
büyüklüğü daha net ortaya çıkıyor. Yine
verilere göre ABD’de üretilen sütün %9’u
dondurma yapımında kullanılıyor ve üretilen dondurmaların %60’ı evlerde tüketiliyor. Satışların dörtte birini oluşturan vanilya en popüler aroma, hemen arkasından
çikolata geliyor. Kurabiye hamuru, marşmelov, meyve parçacıkları, kuruyemişler,
çikolata, karamela ve şekerleme gibi diğer
bileşenlerin eklendiği dondurmalar da
giderek popüler hale gelmeye başladı ve
şu anda satışların yaklaşık dörtte birini
oluşturuyor.
Dondurmanın mevsimsel bir ürün olduğu
algısının sadece bizde geçerli olmadığının
en güzel örneği ise Almanya. Ülkede geçen
yıl geleneksel olarak dondurma tüketimi,
ambalajlı gıda kategorilerinin pek çoğuna
oranla hava durumuna çok daha fazla
bağlı oldu. Fakat hem üreticiler hem de
perakendeciler Alman tüketicileri dondurmanın, Almanya’da bile, yıl boyunca tüketilebileceği konusunda bilinçlendirmeye ve
eğitmeye çalıştılar. Özellikle ünlü markaların kış ayları ile ilişkili ürünlere odaklanan
özel sürümleri (örneğin; tarçın veya sıcak
şarap baharatları) piyasaya sürüldü.
Türkiye’nin de yakın mercek altında tuttuğu Kuzey Afrika ülkelerinden Cezayir’de
ise dondurma pazarı, %27 oranında güçlü
bir mevcut değer artışı ve %10 oranında
satış hacmi artışı gösterdi. Değer artışı
sadece birim fiyattaki artışla değil aynı
zamanda yıl boyunca yükselen dondurma
talebinin bir sonucu olarak artan satış
miktarıyla da bir ölçüde yükselmiş oldu.
Dondurmalı tatlıların gelişimi, dondurmanın daha fazla talep görmesini sağladı
48
perder
pazar
büyümesine yardımcı
oldu. Dondurma, İran
ekonomisinin genel durumunun aksine 2012
yılında da başarılı performansını sürdürdü ve
2012 yılında perakende
hacminin %8 büyümesini sağladı.
çünkü artık dondurma sadece yaz aylarında öğleden sonra veya akşam atıştırmalığı
olarak görülmenin dışında normal bir tatlı
olarak da tüketilmeye başlandı. Cezayir’de
önümüzdeki dönemde dondurma kategorisinin %10 yıllık bileşik büyüme oranını
koruyacağı tahmin ediliyor.
Tunus’ta da rekabetçi bir pazar var dondurma kategorisinde. Ülkede dondurmanın
geçmiş yıllardaki başarılı büyüme oranını
koruması bekleniyor. Mevcut ürünlere
ek olarak dondurma kekleri, dondurmalı
tatlılar gibi yeni dondurma lezzetlerinin
piyasaya sürülmesi bekleniyor.
Yakın pazarlarımızdan İran, yaklaşık 12 yıl
öncesine kadar geleneksel olarak dondurma üretiminin elle yapıldığı bir yerdi
ancak 2002 yılında bu durum bazı önemli
üreticilerin ambalajlı dondurma üretimine başlamasıyla birlikte değişti. Genç
İran nüfusunun güçlü talebi ve dağıtım
ağındaki iyileştirmeler özellikle anında
tüketilen dondurma ürünleri için iyi büyüme oranları ile sonuçlandı. Ulusal TV ve
radyo, sokak panoları ve mağaza içi büyük
reklam kampanyaları da bu kategorinin
İran’da artan nüfus ve
özellikle nüfusun büyük
bir kısmının halen 14 yaşın altındaki
çocuklardan oluşması ve dondurmayı en
çok genç bireylerin tüketmesi sayesinde
önümüzdeki dönemde olumlu bir performans sergileyeceği belirtiliyor. İran’daki
sıcak iklimin dondurmadaki büyümeyi
teşvik edeceği ve dondurmanın perakende
hacminin yıllık bileşik büyümesinin %7
artması bekleniyor. Bu, önceki yıllarda
gerçekleşen %5’lik büyüme ile kıyaslandığında önemli bir gelişmeyi gösteriyor.
Sağlık açısından faydaları
Büyüme ve gelişme çağında protein,
kalsiyum ve fosfor kemik ve kas gelişimi
açısından elzemdir. Dondurma, içeriği
ile bu gereksinmenin karşılanmasında
yardımcı olur. Özellikle süt tüketmeyi sevmeyen çocuklarda süt yerine tüketilmesi
günlük besinsel ihtiyaçların karşılanmasına yardımcı olur.
Gebelik döneminde; anne adayının kaliteli
protein ve kalsiyum ihtiyacı artar. Anne
bu gereksinmesini karşılayamazsa, bebek
annenin depolarını kullanır ve doğum
sonrası anne de kemik erimesi gibi sorunlar çıkmasına neden olabilir. Bu nedenle
gebelerin günlük 600 ml (3 bardak) süt
ve süt ürünleri tüketmesi gerekir. Bu
gereksinmenin bir kısmı dondurma ile
karşılanabilir. Kilo almakta güçlük çeken,
çiğneme ve yutma güçlüğü olan yaşlılarda
günlük kalsiyum ihtiyacının karşılanması
açısından önemli bir kaynak olarak kullanılabilir. Kemoterapi alan hastalarda, kimi
zaman kemoterapi tedavisinden hemen
sonra yanma hissi ve iştahsızlık gözlenebilir. Buna paralel bulantı ve kusma şikâyetleri baş gösterebilir. Bu tür hastalarda,
dondurmanın genellikle kolay tüketildiği
ve bulantıya sebep olmadığı gözlenmiştir.
Günlük beslenme programından 1 bardak
süt ve 1 dilim ekmek eksilten kişi, diyet
yaparken de günde 2 top dondurmayı ara
öğün olarak tercih edebilir.
Kan şekeri düzeyi kontrol altına alınmış ve
obez olmayan şeker hastaları; diyetisyenlerinin önerisi doğrultusunda haftada 1-2
defa 1 top sade veya meyveli dondurma
tüketebilir. Piyasada bulunan tatlandırıcı
ile hazırlanmış şeker içermeyen dondurmalar da, günde 1-2 top ara öğün yerine
tercih edilebilir.
Bilinçli tüketim için gerçek sütten yapılmış
dondurmalar tercih edilmelidir. Süt kreması veya kaymaktan yapılan dondurmalar,
daha nadir tercih edilmelidir. Dondurma;
süt ürünü olduğundan ötürü uygun koşullarda saklanmadığında zehirlenme riski
yaratabilir. Bu nedenle; soğuk ve karanlık
ortamda saklanmalıdır. Erimiş, eridikten
sonra yeniden donmuş dondurmalar
kesinlikle tüketilmemelidir. Paket dondurmalarda, üretim izni ve son kullanma
tarihi kontrol edilmeden tüketilmemelidir.
49
perder
pazar
“Çevreye saygılı üretimle örnek
oluyoruz”
2014 senesine rekor ürünle başladık.
Yeniliklerimiz sadece ürün değil konumladırma bazında da oldu. Bu senenin
hem konumlandırma hem de yeni ürün
anlamındaki en büyük haberlerinden biri,
Algida litrelik ailemizdeki yaşadığımız
değişim. Ürünlerimizin adını, ambalajını ve
konumlandırmasını baştan sona yeniledik.
Algida litrelik ürünlerini artık Algida Keyif
adıyla ve “Aileyi bir araya getiren” söylemi
ile tüketicilerimize sunuyoruz. Algida Keyif
ailemize ayrıca Algida Festival adında
portföyümüzde benzeri olmayan 2 yeni
lezzet daha ekliyoruz. Yeni Algida Festival
Vanilya Karadut ve Algida Festival Vanilya
Karamel ürünlerimizin iç içe geçmiş sarmal şekli sayesinde tüketicilerimize her
kaşıkta 2 lezzet sunuyoruz. Algida Keyif ai-
lesinin yeni konumladırması ile, aile bireylerinin bir araya geldiği sıcacık ve mutlu
anların yaratılması için aracı olacağız.
95 milyon euro’nun üzerinde yatırımla kurulan, 80 milyon litrelik üretim kapasitesi
olan Algida Konya fabrikası; 2013 yılında
üretime başladı ve 2014 yılında toplam
Algida üretiminin %12’sini karşılamayı hedefliyor. Üstelik faaliyet gösterdiğimiz ilk
günden itibaren “sıfır katı atık” hedefimizi
de gerçekleştirmeyi başardık” dedi. Konya
Fabrikası’nda hayata geçirilen Güneş Arabası için ise; ”Sürdürülebilir bir enerjiyle
çalışan ve yılda 425 kg karbondioksit salınımını engelleyen Algida Güneş Arabası,
sadece ülkemiz için değil tüm dünya için
de örnek bir projedir. Güneş enerjisiyle
fabrika sahasındaki ulaşımı sağlayan
Güneş Arabası’nın üretim ve kalkınmaya
destek veren tüm kuruluşlara örnek olmasını ve doğal kaynak kullanımının bu tür
projelerle azaltılmasını diliyoruz.
Türkiye, Kuzey Afrika, Ortadoğu, Rusya,
Ukrayna ve Belarus’taki Unilever operasyonlarının bağlı olduğu İstanbul’u
dondurmada Ar-ge çalışmalarının merkezi
haline getirmeyi amaçladık. Bu amaç
doğrultusunda globalden aldığımız des-
Leyal Eskin Yılmaz
Algida Pazarlama Direktörü
tekle kurduğumuz Ar-ge merkezimizde,
hammadde ve formülasyon, işleme ve
ambalaj geliştirme alanlarında 40 kişiden
oluşan uzman bir kadro ile çalışmalarımıza
başladık. Tüketici Laboratuarı, Dondurma
Pilot Üretim ve Teknolojik Test Ünitesi’nin
yanı sıra modern ofisler ve destekleyici
birimlerin yer aldığı merkezimizde, 1 yıllık
çalışmalarımız sonucunda 2014’e rekor
sayıda yeniliğe imza atarak başladık.
“L’era Fresca ile gerçek
dondurmayı sunuyoruz”
Sanset Gıda, Toksöz Grup bünyesinde
faaliyet gösteriyor. Bünyesinde Tadelle,
Sarelle gibi markaların yanı sıra dondur-
50
ma kategorisinde L’era Fresca bulunuyor. 2014 yılı ciro hedefimiz çikolata ve
dondurma grubunda 120 milyon Euro.
L’era Fresca markasıyla
ilk olarak kendi mağazalarımızda sonrasında
ise market zincirlerinde
yaygınlaşmaya başladık. İlk dönemde sadece
ulusal market zincirlerinde olmamıza karşın son
dönemde yerel zincirler
ile de çalışmaya başladık.
L’era Fresca olarak,
dondurmalarımızda; GDO,
koruyucu, gıda boyası,
Ahmet Toksöz
Toksöz Grup Yönetim Kurulu Üyesi
perder
pazar
katkı malzemesi, transyağ, margarin glukoz şurubu, früktoz şurubu ve emülgatör
kullanmıyoruz. Bu maddeleri kullanmadan
dondurma üreterek dünyada bir ilki gerçekleştirdiğimizi söyleyebiliriz.
gereken çok yol olduğunu düşünüyoruz.
Üretim kalitesi maliyetleri artırıyor. L’era
Fresca olarak önceliğimiz maliyetlerimiz
artsa da sağlıklı, doğal, istediğimiz kalite-
de dondurma üretimi yapmak ve uygun
fiyatlardan satışa sunmak. Bizim farkımız
bu olacak. Bu açıdan sektöre örnek olmayı
amaçlıyoruz.
Tüketicilerde, “dondurma yalnızca yazın
yenilir” algısı mevcut. Oysaki dondurma
her mevsim tüketilebilecek en sağlıklı
tatlılar arasında yer alıyor. L’era Fresca
olarak, semi-fredo (yarı soğuk) dondurmalarımız ve dondurmalı pastalarımızla,
kışın da dondurmaseverlerin vazgeçilmezi
olacağımıza inanıyoruz. İtalya’nın premium kahve şehri Napoli’nin eşsiz kahvesi
de dondurmalarımıza ve pastalarımıza kış
günlerinde eşlik edecek. Gerek dünyada
gerekse Türkiye’de doğal, sağlıklı ve aynı
zamanda dondurmayı gerçek kıvamında
ve lezzetinde üretilmesi için kat edilmesi
“Bölgenin en önemli ihracatçısı
olacağız”
2003 yılında Bursa fabrikasıyla dondurma pazarına giren Türkiye’nin en büyük
yerli dondurma üreticisi Ülker Golf, gerçek
Maraş dondurması üretimiyle Maraş
dondurma pazarında liderliği hedefliyor.
Ülker Golf ‘ün 2003 yılında 10 milyon litre
olan üretim kapasitesi, aradan geçen on
bir yıl içinde 160 milyon litreye ulaşırken,
2013 yılı itibariyle Türkiye’deki dondurma
tutkunları her gün yaklaşık 3 milyon adet
Ülker Golf tüketiyor. 2013 sezonunda 2,2
milyar lira seviyesine ulaşan Türkiye dondurma pazarında, 2012 yılına göre %12
oranında büyüyen Ülker Golf, ambalajlı
dondurma pazar payını % 24’e çıkarttı.
Kahramanmaraş fabrikamıza 75 milyon
lira yatırım yaparak 11 yıldaki toplam
yatırımımızı 325 milyon liraya çıkardık. Bu fabrikada yılda 40 milyon litre
dondurma üreteceğiz. Ülker Golf olarak
3 yıl içerisinde bu pazarı önemli ölçüde
büyütmeyi hedefliyoruz ama asıl amacımız Maraş dondurmasını tüm Türkiye’ye
tattırdıktan sonra bir dünya markası
yapmak. 2006 yılında ilk olarak Balkan
ülkelerine ihracata başlayan Ülker Golf’ün,
2014 yılı itibariyle Balkanlar, Ortadoğu
ve Kuzey Afrika bölgelerinde toplam 13
ülkeye 20 milyon dolarlık ihracat hacmini
aşması hedefleniyor. Markanın hedefinde
uluslararası dondurma liginde yerini daha
da sağlamlaştırmak var. Daha önce Suudi
Arabistan ve Suriye’de dondurma üretimi
yapan Ülker Golf, Ürdün’de faaliyete geçen
yeni fabrikasıyla yola devam ediyor. Ülker
Golf, nüfusu 8 milyon olan Ürdün’de %8
oranındaki pazar payını hızla arttırmayı
hedefliyor.
Gökhan Aydın
Ülker Golf Genel Müdürü
Ülker Golf ‘ün uluslararası yatırım projeleri
arasında Mısır da önemli bir yer tutuyor. Projenin detaylandırılmasına ilişkin
çalışmalar devam ediyor. Her yaşın keyifle
yiyebileceği ve kolayca ulaşabileceği
inovatif ürünler sunan Ülker Golf, Golf
Maraşım’la beraber Maraş dondurmasını
ilk kez kornete taşırken, Royal mini kuplar,
Hobby Rengarenk, Metro ve Coco Star
ürünlerini de bu yaz dondurma severlerin
beğenisine sunuyor.
51
perder
röportaj
Şekere alternatif “toz bal”
Can Sezen, “Şekere sağlıklı bir alternatif olan toz bal, gerek kullanım kolaylığı gerek
de lezzetiyle tüketiciler tarafından tercih edilen bir ürün olacaktır”
Avrupa ve dünyada yaygın kullanılan ‘krem bal’ı, geliştirdiği
üretim yöntemleri sayesinde Türkiye ile tanıştıran Anavarza Bal,
2014 yılında piyasaya süreceği, yine Türkiye’de ilk olan ‘toz bal’a
da önemli bir yatırım yaptı. Firmanın yeni yatırımını Anavarza Bal
Genel Müdürü Can Sezen ile konuştuk.
Yeni yatırımınız toz bal ile ilgili bilgi
alabilir miyiz?
Toz bal; depolama ve sevkiyatının sıvı bala
kıyasla daha pratik olması, balın sıvı formunun kullanılamadığı gıdaların üretimine olanak sağlaması, şeker ikamesi olarak
da sağlıklı bir seçenek olması gibi üstün
özellikleri ile tercih sebebi olması bekleniyor. Balın gıda sektöründe hali hazırdaki
birçok kullanım alanı da projenin önemini
arttırıyor.
Toz bal üretimi fikri nasıl gündeme
geldi?
Dünyada bal ile ilgili ne varsa Türkiye’de
de o olacak! anlayışıyla yola çıkarak, krem
balın yanı sıra toz balı da geliştirdik. Pratik
formu ile gıda endüstrisinde balın kullanımını arttırmak ve pazara yeni ürünlerin
sunulmasını sağlamak amacıyla geliştirilen toz bal, şekere sağlıklı bir alternatif
olacak. Öncelikle iç piyasanın ihtiyacını
karşılayacak ilk yerli toz bal; kullanım kolaylığı sağlayan formu ile gıda sektöründe
yeni fırsatlar doğuracaktır.
Geleneksel bal tüketimini göz
önünde bulundurursak, tüketicilerin
toz bala yaklaşımını öngörebiliyor
musunuz?
Toz balın öncelikli hedef kitlesi, balı ara
mamül olarak kullanabilecek kek, pasta,
bisküvi, bebek maması, sütlü mamüller,
dondurma. vb gibi hazır gıda üreticileri.
Bunun yanı sıra toz bal cafe ve restoranlarda çay-kahve ile birlikte, son tüketicinin
mutfağında evde yapacağı tatlılarda da
ana tüketim maddesi olarak da tüketicinin
kullanımına sunulacak. Şekere sağlıklı
bir alternatif olan toz bal gerek kullanım
kolaylığı gerek de lezzetiyle tüketiciler
tarafından tercih edilen bir ürün olacaktır.
Toz bal konusunda iddialı mısınız?
Üretim hattının yüksek kurulum maliyetine rağmen özellikle iç piyasadaki yoğun
ihtiyaç, toz balı zorunlu kılmaktadır. Bu
inovatif yaklaşım, balın ara mamül olarak
pratik bir şekilde kullanımını sağlayıp;
lezzetli ve sağlıklı gıda ürünleri üretiminin
de önünü açacak. Anavarza Bal’ın geliştirdiği toz bal sayesinde hali hazırda bal
kullanılan ürünlerde maliyetler düşecek,
bu ürünler daha yaygınlaşacak ve ballı
ürün çeşitliliğinde bir artış gerçekleşecek.
Bal üretiminde dünya üçüncüsü olan ülkemizde bir ilk olan toz bal projesi, yaratacağı avantajlarla birçok yeni ürünün pazara
arzını ve tüketimini beraberinde getirecek.
Bizlerin temel ilkesi balın kullanım alanını
genişletmek doğrultusunda olup, bu ilke
bizi krem bal ve toz bal gibi ürünlere yönlendirdi. Dünya da tüm FMCG ürünlerinde
ballı örnekler görebiliyoruz. Bu sebeple
yurtdışı fuarlar, seyahatler ve tüketici
beklentileri bizlere yeni ürün konusunda
belirli yönlendirmeler sağlıyor. Ayrıca
işinize karşı olan duruşunuz, tutkunuz
aksiyon almada önemli bir katkıyı oluşturuyor. Sonuç olarak kullanım alanını
genişlettiğimizde bal konusunu daha iyi
ifade edeceğimizi düşünüyoruz.
Üretim tesisleriniz hakkında bilgi
veriri misiniz?
Tüketicilerin ürün beklentilerini öğrenmek için yaptığınız özel çalışmalar var mı?
2012-2013 yıllarında tesis yatırımımız 8
milyon TL civarındadır. Yapılan bu yatırımlar üretim kapasitemizi 3000 tondan
8500 tona yükseltmiştir. Sektörümüzde ilk
defa BRC Global Standart:A belgesini alan
tesisimiz ISO22000 standartlarında toplamda 12.000 metrekarelik alanda faaliyet
göstermektedir.
Üretime başladınız mı?
Deneme üretimleri yapıldı. Şu anda AR-GE
çalışmalarımız devam ediyor. Üniversiteler
ile işbirliği içindeyiz. Bu senenin son çeyreğinde ürünü piyasaya sürmüş olacağız.
Yeni ürün geliştirmeden önce ne gibi
araştırmalar yapıyorsunuz?
52
Can Sezen
Anavarza Bal Genel Müdürü
Tüketici anketleri yapıyoruz. Perakende
noktalarda, internet mecralarında belirli
uygulamalar yaptık. Araştırma firmaları
ve üniversiteler ile de belli işbirliklerimiz
olacak.
53
perder
serbest köşe
İş Hukuku açısından
internet kullanımı ve etkisi
işçi işveren ilişkisi yönünden değerlendirilmesi gerekir.
İşyerinde ve iş saatleri içerisinde OYUN
oynanması, iş sözleşmesinin ihlali olup,
işveren için işçiye karşı yasal yaptırımlar
uygulanmasına dayanak teşkil edecektir.
Rıza KOÇAK
Avukat
Uzun süreli ve sürekli olarak sosyal medya denilen twiter, facebook vb. sitelerde zaman geçirilmesi de iş sözleşmesini
ihlali olarak kabul edilebilecektir.
Günümüzde baş döndürücü şekilde
teknik ve teknolojik konularda gelişmeler
yaşanmaktadır.
Bu gelişmelerin en yoğun şekilde
yaşandığı alan SANAL ÂLEM olarak da
adlandırılan İNTERNET ortamıdır.
Herkesin mobil hatlardan ve akıllı cep
telefonları ile internet kullanımına
ulaşabilmesi, internette yer alan sosyal
ortamlarda çeşitli etkinliklerde bulunması işçi – işveren ilişkilerinde de bir
takım uyuşmazlıkların yaşanmasına
neden olmaktadır.
İş sözleşmesinin temelini işçinin,
işverene çalışma saatlerinde, görevlendirildiği işi yapması olarak anlaşılmak gerekir. Bu süre yani çalışma
saati içerisinde işçinin sergileyeceği
davranışlar işvereni ilgilendirmektedir.
Bu kapsamda olmak üzere, özellikle
işçinin, çalışma saatleri içerisinde
sergileyeceği davranışlarının, iş hukuku
prensiplerine uygun olması gerekeceği
açıktır.
Çalışma saatleri ile birlikte çalışma
saatleri dışında olmakla birlikte işyerine zarar verecek çeşitli sosyal iletişim
ortamlarında yapılacak iş – eylemler de
54
İnternete Candy Crush vb. birçok oyuna
erişim imkânı bulunmaktadır. İş saatleri
içerisinde oyun oynanması iş akdinin
ihlali neticesini doğuracaktır. Özelikle
kişinin yaptığı işin niteliği ile birlikte
değerlendirilmesi gerekmekle birlikte
örneğin özel güvenlik görevlisi olan
bir kişinin iş saatleri içerisinde oyun
oynamış sebebine dayalı olarak işten
çıkartılan işçinin açtığı davada Yargıtay
işçi davranışını hukuka aykırı sayarak,
işvereni haklı bulmuştur.
Yargıtay’ın kararında ‘Mesai saatleri
içerisinde internette oyun oynamak ve
çeşitli sitelerde gezmek işverenin güvenini kötüye kullanmak’ olarak değerlendirmektedir.
Uzun süreli ve sürekli olarak sosyal medya denilen twiter, facebook vb. sitelerde
zaman geçirilmesi de iş sözleşmesini
ihlali olarak kabul edilebilecektir.
İşçi ve işverenlerin çoğu günümüzde en
az bir sosyal medya denilen uygulama
üyesi ve kullanıcısı konumundadır. Ellerde dolaşan akıllı telefonlar ve mobil internet alt yapısı ile de işyerlerinde dahi,
işverence sağlanan internet bağlantısında ayrı olarak kullanılabilmektedir. Hatta
mobil internet sağlayıcıları bu tür sosyal
medya ağlarına erişimi neredeyse ücretsiz hale getirerek teşvik etmektedir.
Ancak sosyal medya denilen alanlarda
sürekli vakit harcanması iş sözleşmesinin ihlali anlamını taşımaktadır. Özgür
ve kesintisiz iletişimin herkesin Anayasal
hakkı olduğunda bir şüphe yoktur.
Fakat iş / çalışma saatleri içerisinde de
işin görevli olması, işin kesintisiz şekilde
devamının sağlanması da iş hukukunun
temel niteliklerindedir. Bu nedenle de bu
iki hak arasındaki dengenin sağlanması
işçi / işveren ilişkisinde önemlidir.
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi güncel bir
kararında facebookda çokça zaman
geçiren işçinin iş akdinin işverence fesih
edilmesini usul ve yasaya uygun bularak, işveren lehine karar vermiştir.
Yargıtay kararına konu olayda işçinin
uzun süreli şekilde internet kullanımı söz
konusu olup, bu durum işveren tarafın-
perder
serbest köşe
da özel okul çalışanı olan kişinin teşhircilik sayılabilecek nitelikteki resim ve
video paylaşımları da aynı mahiyette
sayılabilecektir.
Perakende satış ağında çalışanların,
ürünlerin nitelikleri, özellikleri, ürünleri kullanan kişiler, müşteriler ile ilgili
paylaşımlarını da belirtilen ölçütlerde
değerlendirmek gerekir.
Böyle bir durumun tespiti halinde, hareketin ağırlığına göre iş akdinin bildirimsiz ve tazminatsız feshi düşünülebilecektir.
dan belgelenmiş ve mahkeme huzurunda ispatlanmıştır. Yargıtay kararında
dikkat çekici şekilde işçinin işiyle ilgisi
olmayacak şekilde internet kullanmasını
iş akdinin ihlali olarak değerlendirmektedir ki bu kıstas bu uyuşmazlıklarda
temel alınabilecek niteliktedir.
Yani işçinin işle ilgisi yok ise internet
kullanımda dikkatli olması gerekecektir.
Yapılan işin niteliği gereği, işverenin ve
işyerinin kurumsal kimliği ile bağdaşmayacak şekilde internet kullanımı da
işveren için haklı nedenle iş sözleşmesinin feshi olabilecektir.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, bir bankada şube müdürü olarak görev yapan
bir müdürün internette sanal bahis ve
iddia oynamasının, dolayısıyla internet
kullanım alışkanlıklarının işini özenle
yapmamasına neden olduğu gerekçesi
ile işçinin akdinin tazminatsız olarak
fesih edilmesini haklı bulmuştur.
Bu kararı yorumlar iken iki şekilde
düşünmek gerekir;
Birincisi bir güven kurumu olan Banka
çalışanlarının kumar/bahis oynanması,
banka mudileri açısından bir güvensizlik
nedeni olabilecektir.
İkincisi de iddia ve bahis oyunlarına
ayrılan zaman nedeni ile işin aksatılması
olacaktır.
Bu konu günümüzün gerginleşen siyasal
ikliminde daha da önem arz etmektedir.
Herkesin, düşünce kanaatlerini özgürce
açıklama ve yayma hakkı vardır. Ve
herkesin düşünce özgürlüğünün yanında sosyal ve siyasal seçme hakkı da
vardır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına göre, toplumun önemli
bir bölümünün aksine olan düşünce
açıklamaları da en temel insan hakkıdır.
Ancak bu hak hiçbir şekilde, konusu suç
teşkil eden, başka kişi ve kuruluşlara
hakaret etmeyi meşru kılan, kışkırtıcı,
nefret içerici, ırkçı tutum ve davranışlar
sergilemeyi haklı kılmaz.
Bu durum işçi / işveren ilişkileri açısından da aynı şekilde kabul edilmek ve
uygulanmak gerekir.
İşçilerin özellikle paylaşımlarında
çalıştıkları kurumsal işyerleri ile irtibatlandırılacak, işverene zarar verebilecek
yukarıda belirtilen şekildeki paylaşımlardan uzak durmaları gereği açıktır.
Örneğin, ağırlıklı olarak kadınlara
yönelik kozmetik satışının yapıldığı
bir işyerinde çalışan işçinin, kozmetik
ürünleri kullanan kadınlara yönelik onları aşağılayan yorum ve yazıları ya da
paylaşımları, o kişi nedeniyle çalışılan
işyerini de sıkıntıya sokabilecektir. Ya
Burada dikkat edilmesi gereken, kurumun ilan edilen kurum kimliği ve
değerleri ile bağdaşmayan tutum ve
davranışların da olabileceğidir. Bu durumda da işçinin özellikle savunmasının
alınması, eylemin ağırlığına göre
kendisine durumun ihtar edilerek, bu tür
davranışlarda bulunmaya son vermesi
istenilmelidir. Buna rağmen eylemlerine
devam eden işçinin iş akdinin de haklı
nedenle fesih edilebileceği değerlendirilmektedir.
Yine çalışanların gerek kendi aralarında
gerekse de üçüncü kişiler ile şirket mailleri üzerinden yaptıkları yazışmalarda
dikkatli olması gerekmektedir.
Çalışanların şirket mailleri üzerinden birbirlerine, işverene ya da üçüncü kişilere
hakaret etmesi, konusu suç teşkil eden
tutum ve davranışlarda bulunulması
halinde, o çalışanların iş akitleri haklı
nedenle fesih edilebilecektir. Benzer bir
olayda Yargıtay da iş akdinin feshini
haklı bulmuştur.
Her teknik ve teknolojik değişim hayatımızı kolaylaştırmakla birlikte yeni ve
güncel sorunlara da neden olmaktadır.
İşçi / işveren ilişkilerinin de bu değişim
ve gelişimden olumsuz etkilenmemesi
için belirtilen hususlara dikkate edilmesi
gerekeceği açıktır.
Her iki yaklaşımda Yargıtay kararının ne
kadar isabetli olduğunu ortaya koymaktadır.
Bu durumdan ayrı olmak üzere işçilerin
yazdığı yorum ve yaptığı paylaşımlarda
ırkçı, nefret içeren, sosyal ve siyasal
kişi ve kuruluşları aşağılayan paylaşımlarının tespiti halinde nasıl bir sonuca
varmak gerekir?
55
perder
dosya
Kart ile sadakat sağlanır mı?
Müşteri sadakat kartı, müşterinin alışveriş kararını etkileyen unsurlar arasında yönetilmesi en zor fakat doğru uygulanabildiğinde sonuçları en etkin ölçülen araç olarak
öne çıkıyor
Müşteri sadakat kartı birçok işe yarar ancak temel başlıklarla ele almak gerekirse
anlık fiyat düzenlemeleri sağlamak, puan
– ürün – hediye çeki gibi argümanlarla
hediye kampanyaları gerçekleştirmek, anlaşmalı firmalarla işbirliği gerçekleştirerek
çapraz promosyonlar yapmak, kioskların
daha etkin kullanılmasını sağlamaktır.
Bunların yanı sıra en önemli yararı; mağazaları birden fazla ziyaret eden düzenli
müşterileri tanımayı sağlamasıdır. Perakendeciler adına kart uygulamasının uzun
vadeli başarısını ve etkisini asıl belirleyen
faktör de karttan elde edilen müşteri bilgilerinin nasıl kullanıldığıdır.
Dolayısıyla sadakat kartının sadakat
sağlaması için zincirin bütün halkalarının
görevlerini yapması gerekir.
Modern perakendecilikte kart uygulamalarının başarılı olması için kilit faktörlerden
biri de sosyal medya ile olan entegrasyonu olmuştur. Yurt dışı ve Türkiye’den başarılı örneklerin tamamında firmanın kart
numarası ile sosyal medya kimliğinin bütünleşik hale getirildiğini ve sosyal medya
üzerinden her hafta yaratıcı kampanyalar
gerçekleştirildiğini görmekteyiz.
CMO Council tarafından 2012 yılında
aralarında Türkiye’nin de olduğu 18 farklı
ülkede gerçekleştirilen araştırmada tüketiciye sadakat kartından ne bekledikleri
soruldu.
Sadakat programlarında sunulan faydalar
ile ilgili tüketicilerin beklentileri yüzde 39
indirim veya tasarruf, yüzde 34 ücretsiz
ürün veya ücretsiz kullanım, yüzde 33 de
gelecekte tekrar aynı noktadan satın alma
yönünde.
Sadakat kartından elde edilen bilgilerin
doğru kullanılması, müşterilerin satın
alma alışkanlıklarını inceleyerek kişiye
özel hizmet geliştirmeyi sağlar.
Kart uygulamasının başarılı olabilmesinde
teknolojinin önemi elbette büyük rol oynar. Nitekim dosyamızın ilerleyen bölümlerinde bu konuda teknoloji altyapısı sağlayan firmaların görüşlerine de yer verdik.
Ancak uygulamanın asıl başarısı kartına
sahip çıkan özverili bir ekiple olabilir.
İyi bir yazılım, tecrübeli bilgi işlem personeli, yaratıcı uygulamalar geliştirebilen bir
pazarlama departmanı ve bunları destekleyen vizyon sahibi bir üst yönetimin bir
araya geldiğini düşünün. Hepsi tamam ise
ancak kasiyerler firmanın kart uygulamasına sahip çıkmıyor, kullanımı için çaba
göstermiyorsa başarı şansı yine yoktur.
56
Cüzdanlarımızda en çok hangi programların kartları var diye baktığımızda yüzde 75
ile süpermarketler birinci sırada. Havayolu
şirketlerinin sadakat kartları yüzde 69 ile
ikinci ve kredi kartlarının sadakat programları yüzde 58 ile son sırada.
Sadakat programları hakkında pazarlama profesyonellerinin ne düşündüğüne
baktığımızda ise pazarlamacıların yüzde
61’i sadakat programına katılan tüketicilerin en karlı gurup olduğunu düşünüyor.
Sadakat programına yapılacak yatırımı
olmazsa olmaz olarak görenlerin oranı da
yüzde 65 civarında.
Tüketicilerin sadakat programlarında
memnun olmadıkları ve görmek istemedikleri şeyler de yok değil. Markalardan sürekli e-posta veya SMS almak yüzde 44 ile
birinci sırada yer alıyor. Program kısıtlamalarının fazla olması yüzde 38, ödüllerin
fazla bir değerinin olmaması yüzde 37 ile
sıralanmış durumda. Ankete katılanların
yüzde 70’i markalardan daha fazla indirim
bekliyor. Kampanyaları daha kişisel görmek isteyenlerin oranı yüzde 58 ve kişisel
fırsat ve teklif beklentisinde olanların oranı
da yüzde 52.
Öte yandan bir gerçek var ki sadakatli
müşteri edinmek ne yaparsanız yapın
gerçekten zor. Fiverstars’ın 2013 yılında
1 milyon müşterinin mağazaları ziyaret etme sıklığını incelediği araştırma
sonuçlarına göre ise herhangi bir firmanın
sadakatli müşterilerinin oranı yüzde 20.
Araştırmada bir mağazayı 10’dan fazla
kez ziyaret eden kişiler sadakatli müşteri
varsayılıyor. Sadece yüzde 20’mi diye
düşünüyor olabilirsiniz, o zaman detayları
okumaya devam edin. yüzde 20’yi oluşturan kişilerin mağazanın toplam satışına
yaptığı katkı mağazanın cirosunun yüzde
80’ini oluşturuyor. Yani, senelik cirosu 1
milyon olan bir mağazanın cirosunun 800
bin lirası sadık müşterilerinden geliyor.
Araştırmanın diğer bir sonucuna göre,
sadık müşteriler sadık olmayan müşterilere göre 10 kat daha fazla alışveriş yapıyor.
Diğer dikkat çeken bir sonuç ise, sadık
program müşterileri ya da VIP kategorisindeki özel müşterilerin markanızdan başkalarına pozitif şekilde bahsetme ihtimalinin
diğer müşterilere göre yüzde 70 daha fazla
olması.
Sözün özü müşteri sadakati kazanmak
zordur. Ancak sadık bir müşterinin size
sağladığı fayda, gezgin bir müşterinin sağladığı fayda ile kıyaslanmayacak oranda
fazladır.
perder
dosya
“Dostlarımızla sürekli iletişim halindeyiz”
alışveriş dışındaki süreçte de katma değer
sağlayan özelliklerde sunulmalı. Bilgilendirici uygulamalar kesinlikle teknoloji ile
entegre ve sağlıklı bir şekilde ilerlemeli.
Başarılı bir müşteri ilişkileri stratejisi ve
operasyonu için gerekli yapılanmaya ve
teknik altyapıya sahip özellikte kart müşteriye sunulmalı.
Ayşen Yılmaz
Özhan Marketler Zinciri
Reklam ve Halkla İlişkiler Sorumlusu
Perakendeciler için müşteri profillerini,
alışveriş alışkanlıklarını net bir şekilde belirleyebilmek, müşteri sadakatini
oluşturmak ve bu doğrultuda alt yapı
geliştirmelerini, yatırımlarını ve marketing
çalışmalarını yapmak kart uygulamalarının sağladığı başlıca faydalar. Doğru bir
kart uygulamasında ise sadakat kartlar,
müşteri davranışlarını daha iyi anlayarak,
alışveriş süreçlerini keyifli hale getirmek,
Özhan Kart NFS akıllı kart sistemine sahip.
Kartımızı hizmete sunduğumuz günden
bu yana pazarlama kampanyalarımızın
çoğunu Özhan Kart ile yürütüyoruz. Özel
indirimler, promosyonlar ve TL değerinde
puanlar kazanmak kartımızın dostlarımıza sağladığı başlıca avantajlar. Bunların
yanı sıra firmalarımız ile de ortaklaşa
kampanyalarımızı Özhan Kart ile düzenliyoruz. Kartımızı akıllı kart olarak tercih
etmemizin en büyük nedeni de bu zaten.
Biz Özhan Kart’ın sadece bir market kartı
olarak kalmasını istemedik. Firmalarımızla
ve iş ortaklarımıza birlikte hayata geçirdiğimiz kampanya ve projelerle Özhan
karttan yararlanan dostlarımıza maksimum faydayı sağlıyoruz. Sadece alışverişlerde değil Özhan Kart ile düzenlediğimiz
kampanyalarda alışveriş dışındaki süreçte
de dostlarımıza katma değer yaratıyoruz.
Elbette bu bizim için yeterli değil, ilerleyen
süreçlerde farklı sürprizlerde dostlarımızı
bekliyor olacak.
Özhan Kart bizim için ise CRM datamızı
genişletmek ve doğru yatırımlar, doğru kampanyalar yapabilmek içinde bir
kılavuz. Özhan Kart’ın hizmete sunulduğu
günden bu yana CRM yapımızı oldukça
geliştirdik. Müşteri sadakatini sağlamak,
dostlarımızla iletişim olanakları yaratmak,
yeni Özhan dostları kazanmak, Özhan’ın
kendi içerisindeki diğer departmanlarını
desteklemek için dostlarımıza ait özel bir
veritabanı hazırladık. Bu sayede bu bilgileri etkin bir biçimde kullanarak hedeflerimize daha sağlıklı ulaşabiliyoruz.
Çok fazla kart ve bilgi kirliliği olduğunun,
müşterilerin artık bu durumdan sıkıldığının farkında olan firmalar, kart uygulamalarını farklılaştırmak ve gelişen teknoloji
ile birleştirmek için farklı adımlar atmaya
başladı. Bizim kartımızın NFS akıllı kart
sistemine sahip olması da gelecekteki
öngörülen bu tür çalışmalarımıza alt yapı
oluşturmak için atılan bir adımdır. Cep
telefonlarının günümüzde kullanım alanı
gittikçe yaygınlaşıyor. Kart teknolojilerinin ileri uygulamasında bir araç olarak
kullanılması öngörülebilen bir gerçeğin
ötesinde sektörde bu tür çalışmaları görebiliyoruz.
“BirKart’ı şehirle uyumlu hale getirdik”
1e1 Market Reklam ve Halka İlişkiler
Sorumlusu Ayşegül Akkaya sadakat
kart kullanımıyla ilgili şunları söyledi:
de sahibi olacak. Tüketiciler aynı zamanda mağazada belirli ürünleri puan + para
olarak da alabilecek.
“1e1 mağazalarının sadakat programı
dâhilinde yer alan bu sistemde tüketiciler,’’BirKart’’ ile 1e1mağazalarından hem
uygun fiyatlara ürün alıyor hem de yaptığı
alışverişten puan kazanıyor.
Aynı zamanda mağazada seçilmiş belirli
ürünlerde ekstra puan sistemi mevcut.
Böylelikle müşteriler bir taraftan yaptıkları alışverişi daha kazançlı hale getiriyor
diğer taraftanda çok puan kazanıyor.
Akdeniz bölgesinin birçok farklı noktasında kullanılacak olan BirKart, müşterilerine
özel kampanyalardan, indirimlerden ve
özel fırsatlardan faydalanabilme imkânı
sunuyor. Yani ‘’BirKart’’ sahipleri 07 alışveriş bayramı, insert aktiviteleri, hafta sonu
indirimleri ve daha birçok kampanyada
kartını kullanabiliyor. ‘’Birkart’’ sahipleri
6 aylık dönemler ile biriktirmiş oldukları puanlar ile 1e1 Market’in belirlediği
birbirinden farklı mevsimsel hediyelerin
Tüm 1e1 mağazalarında geçerli olan
‘’BirKart’’ sadece 1e1 mağazaları ile sınırlı
değil. Tüm detayların düşünüldüğü bu özel
kart aynı zamanda Antalya merkezinde
binlerce kişinin kullandığı toplu taşıma
araçlarında da geçerli olacak. Müşteriler ulaşmak istedikleri her yere BirKart
aracılığı ile rahat bir şekilde ulaşacaklar.
‘’Birkart’’ın market kartının yanında toplu
taşımada kullanılan bir kart olması sebebi
ile 1e1 Marketler aynı zamanda birer dolum merkezi. Kartını dolmuşta kullanmak
isteyen 1e1 müşterileri bakiye yüklemesini de yine 1e1 mağazalarından gerçekleştirebiliyor.
marketin bulunduğu her bölgede yer alan
restaurantlar, cafeler, güzellik salonları,
bowling salonları, oteller, sinema, hastane,
stadyum, lunapark, aquapark, konser,
konfeksiyon, kuru temizleme gibi birçok
alanda ‘’BirKart’’ üye işyeri antlaşmaları
mevcut. ‘’Birkart’’sahipleri bu özel yerlerde
%20 - %30 gibi bir oranda indirim kazanıyor ‘’Birkart’’sahibi olmanın ayrıcalığını
yaşıyor. 1e1 Mağazalarında 2 TL ‘ye satışı
Tüketicilerin ‘’BirKart’’ı seçmelerindeki
ve yoğun talep oluşturmasının bir diğer
nedeni bu eşi benzeri olmayan kartın
şehrin farklı noktalarında kullanılıyor
olması. Antalya ve çevresinde kısacası 1e1
57
perder
dosya
yapılan “Birkart’’ a ilgi oldukça büyük.
Perakende sektöründe şu ana kadar yapılmamış Dünya’da bir ilk olan bu projeyi
1e1 Market olarak ‘’Birkart’’ projesini hayata geçirmenin mutluluğunu ve gururunu
yaşıyoruz. ‘’Birkart’’ ile alışveriş dünyasından müşterilerin dünyasına geçerek 1e1
markasına yeni yollar açmayı hedefledik.
Bu proje ile 1e1 mağazalarını alışverişin
ötesine taşıyarak hayatımızın bir parçası
haline getirmeyi amaçlıyoruz. ‘’Birkart’’
sıradan bir market kartı değil. Yani müşteriler bu kart ile yalnızca 1e1 mağazalarında indirim kazanıp puan toplamıyorlar.
Her şeyden önce Antalya merkez deki tüm
toplu taşıma araçlarında kullanabiliyorlar.
Bunun yanında ‘’Birkart” ın geçerli olacağı
üye iş yerlerimizden faydalanıyorlar.
Üye işyerlerimizde yelpazemiz çok geniş.
Oteller, hastaneler, güzellik salonları,
Bowling salonları, luna park, restaurant
ve hatta kuru temizleme gibi birçok farklı
alanda üye iş yerleri oluşturduk. Amacımız
‘’birkart’’ın cüzdanlardan hiç çıkarılmaması ve bu kartın her alanda geçerliliğinin
olması. Aynı zamanda bu sadakat kartı ile
müşterilerimizi daha iyi tanıyacak kişiye
özel aktiviteler yapabileceğiz. Müşterilerimiz kazanmış oldukları puanları sinemada,
otobüste kullanabilecekler. Tüketicilerimizin ‘’Birkart’’ talepleri oldukça yüksek
çok olumlu tepkiler alıyoruz. Perakende
sektöründe farklı bir bakış açısı yaratabilmiş isek ne mutlu bize.”
“Terzi titizliğiyle işlemek gerekli”
Levent Uğurses
Groseri İcra Kurulu Üyesi
Müşteriyi kazanmak hiç bir zaman bir
tek koşula bağlı olmamakta. Bu paketin
içinde de bir çok faktör bulunmakta. CRM’
de bunlardan sadece bir tanesi ve biz her
etkin faktör kadar bu konuyu da ihmalden
yana değiliz aksine önemsiyoruz. Kart uygulaması sayesinde iyi bir müşteri datasına sahip olarak hangi ürün, markanın kimlerce, ne zaman, ne kadar satın alındığını
ve diğer olası tüm harcama alışkınlıklarını
inceleme şansına sahip oluyoruz. Bunu iyi
kullanırsanız da müşteri bazında sadakata
olumlu katkı almaktasınız, bazen ince ayar
bile lazım olan bu konuda ciddi titiziz, terzi
seviyesinde takip ediyoruz süreci.
Groseri Kart, her müşterisini indirimlerden faydalandırması yanında kişiye özel
bir kart ve kart sahibine özel avantajlar
sunabilme yeteneğine de sahip. Bu kart
müşterilerimizin bizden alışveriş yaptıkça
TL kazanmalarını sağlıyor, hatta her müşteriye özel indirim oranları da belirleyebiliyor, özel günlerinde hediye kazanmalarını sağlıyor. Ayrıca müşterilerimiz kart
kullanımıyla uyguladığımız kampanyalara
otomatik katılabilmekte, bazen kampanyanın farkında olmadan atladığı hediyeleri
bu özel takip sayesinde kazanabilmekteler.
Geleceğin perakendesinde ciddi bir pazar
payına sahip olacağını öngördüğümüz bir
satış kanalı mobil ticaret.. Biz de Mobil Sanal Mağaza Uygulaması alanında yatırım
yaparak, bu uygulamayı CRM Entegrasyonlu geliştirip, müşteri deneyimini farklılaştıracak çözümler sunmayı amaçlıyoruz.
Şu anki mevcut durumu her geçen gün
daha da kolaylaştırır hale hızlıca geleceğiz
umarım.
“Sadakat kartı kişiye özel olmalı”
Sadakat müşterilerin tutarlı olarak sizin
markanızı tekrar tekrar satın almaları,
daha çok harcama yapmaları ve markanızı
herkese tavsiye etmeleri anlamına gelir.
Sadakat Kartı başlangıçta iyi niyetle yola
çıkılmış bir pazarlama ve müşteri geliştirme yöntemlerinden biridir. Ancak bir iki
istisna dışında Frekans Pazarlaması da
denilen bu uygulamayı bilinçli bir şekilde
ve gerçekten tüketicinin yararına uygulayan firma olmamıştır. Benim Samimi
Pazarlama ya da Ruhlu Pazarlama olarak
adlandırdığım içselleştirilmiş sadakat kartı
uygulamalarına pek fazla rastlayamıyoruz.
Sadakat kartı müşterilerle otomatik olarak
bağlantıyı sağlayan ve sürdüren sihirli bir
değnek değildir.
Bu kart uygulaması bugüne kadar ,çoğu
58
Prof.Dr. Ömer Baybars Tek
kez, kuralları açık seçik ortaya konulmayan şekillerde yürütülmüştür. Birçok
tüketici elindeki sadakat kartlarının net
yararlarının farkına bile varamamışlardır.
Sadakat kartı uygulaması sözde Birebir
pazarlama uygulamasıyla el ele gitmesi
gereken bir şey olduğu halde, firmalar bu
yolla tek tek her müşteriye özel çalışmalar
yapma zahmetine katılamamışlardır. Çoğu
firma bizim de bir sadakat kartımız olsun
düşüncesinden yola çıkmışlar ama orada
kalmışlardır. Bu konuda en iyi çalışmayı
yapan firmalardan biri Türk Hava Yolları’dır. Ancak o da yıl sonunda birikmiş puanların kullanılmayan kısmını silmektedir.
Bugünkü haliyle sadakat kartları müşterilerde bir aidiyet duygusu yaratamamaktadır. Sadakat kartı uygulamaları Müşteri
İlişkileri Yönetim programlarıyla yeterince
perder
dosya
bütünleştirilmemektedir. Esasen Müşteri
İlişkileri Yönetim Programları da birçok
firmada göstermeliktir. Bu konuda pro-aktif bir çalışma gözlemlenmemektedir. Bir
başka deyişle sadakat kartları kullanıcı
dostu değildir. Oysa İlişkisel Pazarlama
dediğimiz müşterilerle en az 2-30 yıl sürecek kalıcı ilişkiler kurup sürdürmek için
CRM ve Sadakat Kartı gibi uygulamaların
çok sıkı izlenmesi ve duyarlı bir şekilde gereğinin yapılması gerekir. Sadakat Kartı ve
Müşteri İlişkileri Yönetim Programları’nın
sürekli güncellenen Değer Önerileri’yle
hakkı verildiği takdirde, firmaların Değer
Önerileri gerçek birer markaya dönüşür
yani markalaşma pekiştirilir. Esasen bu ve
diğer bütün işletme uygulamalarında markalaşmada müşterilerle anlamlı interaktif
diyaloglar kurulması gerekir. Bunun için
de firmaya güven duyulması, müşterinin
her defasında tanınması, sık alışveriş edenin anlamlı bir şekilde ödüllendirilmesi,
müşterilere karşı cevap verirlik ve duyarlılık gösterilmesi, müşterinin parasına ve
zamanına saygı gösterilmesi ve satın alma
sonrası müşterilerin olumlu desteklenmesi
gerekir.
Bazı yazarlar müşteri sadakatinin sadece
bir mit ve fantezi olduğunu ifade ederler.
Bazıları sadık müşterilerin her zaman firmanın çıkarlarına uygun olmayabileceği,
bazen kısa dönemli müşterilerin daha kârlı
olabileceği şeklinde düşünmektedirler. Bu
bakımdan körü körüne müşteri sadakati
peşinden koşmak yanlış olabilir. Örneğin
sadakatin kazanılması gerektiği çalışan
tatminiyle sadakatin el ele gittiği, sadık
müşterilerin Ağızdan Ağıza Pazarlama’yla
işletmenin satışlarını arttırdığı, tatmin olmamış müşterinin bir daha o firmayla alışveriş yapmayacağı, uzun süredir müşteri
olanların daha çok satın alma yaptıkları
gibi görüşlerin çokta doğru olmadığı konusunda iddialarda bulunmaktadır. Oysa yapılan araştırmalar tatmin edilmiş müşterilerin bile çok daha iyi rakip Değer Önerileri
ortaya çıktığında veya firma değiştirme
maliyetleri düştüğünde sadakatlerini terk
edebildiklerini göstermiştir.
Doğru bir Sadakat Kartı uygulaması her
şeyden önce iyi bir vizyon gerektirir. Ayrıca sadakat kartı uygulamasının başarısı
sadece sunulan ürüne değil, Değer Önerisi’nin ya da markanın duygusal özellikler
bakımından farklılaştırılmasına bağlıdır.
Sadakat kartlarının başarılı olabilmesi için
her şeyden önce kişiye özel veya exclusive
olması gerekir. Yine müşterilerle kişisel
ilişkiler geliştirmeye bağlıdır. Özellikle Sadakat Kartı’nın uygulandığı işletmelerdeki
satış temsilcilerinin müşteri sadakatini
işlemek ve pekiştirmek için gösterecekleri
çabalar çok önemlidir. Bu bakımdan satış
temsilcilerinin müşterilere sadece sıradan
hizmet vermek yerine., onları eğitmeleri
de çok önem kazanmaktadır. Sadakat
Kartı uygulamalarının başarılı olabilmesi
için müşteriye sürekli bilgi verilmesi ve
saydam olunması şarttır. Sadakat Kartı
iyi uygulanamadığı takdirde müşterideki marka algısını daha da kötüleştirir.
Şöyle ki kendilerine Sadakat Kartı verilmiş
müşterilerin sık sık “bu kartlar da bir işe
yaramıyor ki” demeleri markanın itibarı ve
imajı açısından son derece kötü bir şeydir.
Bir sadakat kartın rakip firmaların sadakat
kartlarından farklı olabilmesi ve müşteri
tarafından sürekli olarak ve öncelikle yanında taşınabilmesi için sahici ve işe yarar
değerler sunabilmesi gereklidir.
Kartını diğerlerine göre öncelikle yanında
taşımayı tercih eden müşteriler durumunda bile, bilinçli firmalar başarı için sadece
kimlik bilgileriyle müşteriye sadakat
kartını görmüş gibi değerlendirme imkânı
tanımalıdırlar.
Ancak pazarlamada başarı için tek başına
Sadakat Kartı uygulamasının, iyi bile
uygulansa , anlamı yoktur. Artık bugün
başarılı firmalar müşterilerin Sadakat
Programları’na girmeleri ve yararlanmaları
için mobil sistemler ve bilgi teknolojilerinden yoğun bir şekilde yararlanmaktadırlar.
Ayrıca sadakat programlarının Facebook,
Twitter, ve cep telefonu gibi araçlarla
bütünleştirilmesi ve sosyalleştirilmesi
gerekir.
“Çok yönlü kurumsal bir değişimdir”
nin sizin fanatiğiniz olabilmesi için birçok
defa ve her türlü müşteri temas noktasında sizinle kurduğu ilişkiden mutlu ayrılmış
olması gerekir. Cebine bir kart koymak bu
işin küçük bir parçasıdır. Mağazalar için
gülen yüzlü ve ilgili bir personel ise belki
de en önemli parçasıdır.
Tahir ALİM
Encore Bilişim Sistemleri Satış Müdürü
Müşterinizin sadık bir müşteri olarak
sürekli siz tercih ediyor olmasını sağlamak
güç bir iştir. İnsanlar bir gecede sürekli
müşteri olmazlar. Acaba diyen bir müşteri-
Müşterinin kalite olarak, fiyat olarak
rakiplerinizden daha avantajlı olduğunuza
inanması gerekir. Geldiğinde (ister fiziki
mağaza olsun isterse internet sayfası veya
mobil uygulama olsun) iyi hizmet almak
ister. Her yerde bulamadığı değişik ürünler
onu cezbedebilir. Mağazanızın dekorasyonu, havalandırması ve iyi müşteri hizmeti
de bu deneyime katkıda bulunacaktır.
Herkesin dediği gibi müşteriyi elde tutmak
için onları tanıyor olmak ve anlamak
lazımdır. Bazılarına göre bu iş bilimden
çok sanattır. Bu devirde müşteriyi elde
tutabilmek herkes için önemlidir.
Yine çokça söylendiği gibi mevcut müşteriye satışı arttırmaya çalışmak yeni
müşteri kazanmaya çalışmaktan daha
kârlı ve daha kolaydır. Ancak özellikle in-
ternet sayesinde artık rekabet her yerdedir
diyebiliriz. Fiziki konum avantajı bile yavaş
yavaş seçeneklerin sonsuz ve dükkânların
hep açık olduğu internet perakendeciliği
karşısında önemimi kaybetme eğilimine
girmektedir. Müşteriler internette, sosyal
medyada okudukları, paylaştıkları ve
duyup gördükleriyle çok çabuk etkilenebilmekte ve başkalarını da etkileyebilmektedirler. Özellikle Y ve Z nesli diye adlandırılan genç nesil artık marka bağımsız ve
kendi özel tarzını oluşturmaya meraklı
yönüyle elde tutulması daha da güç bir
grup olarak perakendecilerin gündemine
girmektedir. Ancak dikkat edin, aynı kulaktan kulağa etkileme durumu sebebiyle
de müşterisinin güven ve sadakatini
kazanabilen işletmeler çok büyük avantaj
yakalayacaklardır. Bu da etkili ve iyi
planlanmış bir müşteri deneyimi/sadakati
programı ve stratejisiyle mümkündür.
Sadakat programlarının temel hedefleri
kendisine en çok para kazandıran sadık
müşterilerine farklı hizmetler sunarak
kendisini özel hissettirtmek ve ona indirim, satın alma önceliği gibi avantajlar
59
perder
dosya
sunabilmektir. En ideali müşterinizi motive
eden şeyin ne olduğunu bulup onu o şeyle
ödüllendirebilmektir. Müşteri analizini iyi
yaparsanız ve onların tercihlerini dinlerseniz belki de göreceksiniz ki bazı sadık müşterilerinizi mutlu etmenin yolu “indirim”
değil başka bir şey.
Sadakat kartları müşteriyi (özellikle kasada veya mağazaya/web sitesine) geldiğinde tanımak, bilgilerini toplamak ve ona
göre kampanya, promosyon programları
hazırlamak için şimdiye kadar vazgeçilmez bir araç olarak kullanıldı. Günümüzde
kartların yerini mobil cihazların almaya
başladığını da görüyoruz. Sistem ne olursa
olsun ana amaç müşterinizin kişisel ve
alışveriş bilgilerini biriktirmek, tercihlerini
kaydetmek ve artık onu tanıyarak ona
özel uygulamalar yapabileceğiniz veriyi
oluşturmaktır. Bunun için POS sisteminizden başlayarak baştan sona tüm otomasyon sisteminin ortak bir dille konuşabilir
ve verileri alıp sonuçlarını verebilir olarak
kurulması en ideal çözümü oluşturur.
Birinci aşama veriyi toplamak, ikincisi ise
veriyi kullanmaktır. Bu noktada sürekli
olarak verinin analiz edilmesi, müşterilerin
ortak noktalarına göre gruplanması (segmentasyon), ve yaşam döngüsü içerisinde
bu analizlerin iyileştirilip güncellenmesi
için bazı teknolojilerin yardımına ihtiyaç
duyulmaktadır.
Bir döngü biçiminde anlatmak gerekirse
bu işin halkalarını şöyle özetleyebiliriz:
- Müşterinin kimliğini belirle (sadakat
kartını POS sisteminden geçir, internete
kullanıcı girişi yaptır, müşteri ilişkilerini
aradığında kart numarasını girdir, email
gönderdiğinde veya SMS, twit gönderdiğinde kart numarasıyla eşleştir vs.)
- Yapılan işlemleri merkezi bir veri tabanına kaydet
- Eldeki tüm verileri analiz edip müşterileri
hedef gruplar veya davranışsal gruplar
olarak gruplara (segmentlere) ayır.
- Ne tür ödül, fırsat, yenilik ve bilgilerin
hangi müşteri grubuna ve hangi müşteri
temas noktalarından hitap edeceğini
belirle
- Kampanyaları otomasyon sisteminde
tanımla ve zamanlamasını ayarla
Kampanya bilgilendirme duyurularını
gönder
- Mağaza POS terminali veya internetten
yapılan alışveriş bilgilerini topla
- Kampanya sonuçlarını raporla ve elde
60
edilen bilgileri sonraki kampanyaları nasıl
daha etkili hale getirebileceğinize karar
vermekte kullan
Eğer alışveriş sırasında sepet bilgisine veya
ürün gruplarına veya direkt müşterinin
kendisine bakarak anlık kampanyalar yapmak istiyorsanız POS sisteminin merkez
ofisle online görüşebilmesi ve tanımlanan
kampanyayı uygulayabilmesi gerekir. Bu
da mağazalardaki her bir POS cihazının
online olarak merkez sistemiyle iletişim
kurup hangi kampanyayı uygulayacağını
sorabilmesi demektir. Kurduğunuz POS
sistemi bunu desteklemiyorsa ancak
offline (yani daha önceden tanımlanmış ve
genel) kampanyalar yapabilirsiniz.
Yazar kasa veya internet sitesinden gelen
alışveriş geçmişi burada en önemli veriyi
oluşturmaktadır. Tek başına bu veri bile
müşterileriniz hakkında önemli bilgiler
barındırır. Ancak POS verisi dışında diğer
tüm kanallardan gelen veriyi bir yerde toplayarak veriyi zenginleştirmek kampanyalarınızın daha etkili ve kişiye özel yapabilmenizi sağlayacaktır. Herhangi bir müşteri
temas noktasından elde edilen bir veri
müşterinizi daha yakından tanımak için
bir ipucu olabilir. Bu detaylı veri mağazadaki bir müşteri temsilcisinin görüşmesi
veya uygulayacağı bir anket veya müşteri
hizmetlerine gelen bir şikâyet veya öneri
telefonunun sonucu oluşabilir.
Özellikle küçük işletmelerin bu tür analiz
araçlarına ve onları kullanacak personele yatırım yapmaları yakın zamana
kadar pek olanaklı değil iken günümüzde
özellikle yazılımların internet üzerinden
kullanıldığı (Software as a Service -SaaS)
uygulamaların yaygınlaşmaya başlaması ile bu yazılımlar hemen herkesin
kullanabileceği özellik ve fiyatlara doğru
inmektedir. “Bulut” yazılım çözümleri de
denen bu teknoloji, yazılımın kurulmasını
ve sonrasında bakımının yapılmasını çok
hızlı gerçekleştirebilmenizi sağlamaktadır. Genellikle haftalar mertebesinde bir
zamanda yeni uygulama kullanır hale
gelebilmektedir. Dolayısıyla teknolojik gelişmeler orta ve küçük işletmelerin lehine
çalışmaya başlamıştır da diyebiliriz.
Küçük ve orta ölçekli işletmelerin en büyük
eksikliği hala pazarlama ve kampanya
yönetimi konusunda tecrübeli eleman
bulmak olacaktır. Bunun için de tavsiyemiz bu konularda tecrübesini kanıtlamış
teknoloji firmaları ile çalışmaları ve gerek
teknolojinin kullanımı gerekse de kampanya tasarımı ve yönetimi konusunda
danışmanlık almalarıdır. Türkiye’de yakın
zamanda pazarlama danışmanlığı veren
bağımsız firmalar da kurulmaya başla-
mıştır. İşletmeler reklam bütçesine benzer
şekilde müşteri sadakati uygulamaları
ve pazarlama çalışmaları için de bütçe
ayırmakla kısa sürede rekabetin bir adım
önüne geçtiklerini göreceklerdir.
Dijital ortamın giderek daha büyük bir
pazar payına hitap etmeye başladığını göz
önüne alarak işletmelerin müşteri sadakati
programları planlarken bir dijital varlık
ve pazarlama stratejisi oluşturmalarında
da fayda vardır. İnternet sitesi kurmak,
internetten satış yapmaya başlamak, mobil araçlar için interneti optimize etmek,
müşterilerine e-posta, mobil mesaj, sosyal
medya, çağrı merkezi gibi birçok kanaldan
pazarlama yapmak, bu stratejinin bazı
başlıkları olabilir.
Pazarlama açısından bakıldığında tüketiciler her gün mesaj bombardımanına
tutulmaktadır. Bu nedenle yukarıdaki veri
toplama, veriyi analiz etme adımlarının
sonucunda müşterilerinizle daha ilgilerini
çekecek bir içerikle ve daha kişiselleştirilmiş kampanya teklifleriyle daha samimi
ve bire bir iletişim kurmaya başlamak da
stratejinizin bir parçası olmalıdır.
Çok kanallı iletişim ve işlem yapabilme
(sipariş, iade, danışma, pazarlama ve
her konuda) gereği artık müşterilerin bir
beklentisi haline gelmiştir. Müşteriler sizi
telefonla bulabilecekleri gibi internet sitenizden bir şikâyet formu doldurduklarında
en kısa sürede onlara birinin telefonla
veya email ile ulaşmasını beklemektedir.
İnternetten aldığını mağazaya gidip iade
edemeyeceğini veya değiştiremeyeceğini
düşünememektedir. Müşteri hizmetlerini
aradığında müşteri numarasını vermişse
karşısındakinin kendisiyle ilgili bütün
bilgiye sahip olacağını varsaymaktadır.
Kısaca müşterileriniz çok kanallı dünyada
yaşadıklarını düşünmektedirler ve siz bu
deneyimi onlara sunamıyorsanız demode
ve geri kalmış bir firma olarak ciddi itibar
kaybedebilirsiniz.
Yukarıda bahsettiğimiz gibi müşteri
sadakati işi bir kart çıkartıp herkese aynı
indirimi uygulayarak olamıyor. Müşteri
sadakati sistemleri kurarken bu konuda
tecrübeli firmaların desteğini alanlar bu
konuda bir adım önde başlayabilecekler
ve daha az deneme yanılma süreci ile hızı
ilerleyebileceklerdir.
Bu tür bir çalışmayı da eldeki kaynaklarıyla yapamayacak işletmeler için ise
alternatif daha büyük bazı firmaların
(bankalar, telekom şirketleri vs.) sunduğu
ortak müşteri kampanyaları sistemlerine
dâhil olmak olabilir.
perder
dosya
Son bir söz söylemek gerekirse yukarıda
yazılanlara bakıp bizim bunları yapmak
için çok eksiğimiz var diyenler olabilir.
Ama başlamak için geç kalmak yerine
elinizde ne varsa onunla başlamak daha
doğru bir yaklaşım olacaktır. Yeter ki
vizyonunuzu geniş tutun, ileriye dönük bir
strateji ve plan oluşturun ve elbette yatırım bütçenize bu kalemleri dâhil etmeye
başlayın. Müşteri sadakati sistemi kurmak
aynı zamanda müşteriyi işin merkezinde
(geleneksel deyişle “velinimet”) gören bir
kurumsal anlayış değişikliği olmalıdır. İş
yapış tarzınızı, prosedürlerinizi, kurumsal
yapınızı ve personel seçim ve eğitimlerinizi bile etkileyecek bu süreç yalnızca bir
bilgisayar yatırımı olarak görülürse elde
edilecek sonuçların beklentilerin atlında
kalması muhtemeldir. Bu nedenle üst düzey yönetimin bu sürece desteği ve bizzat
katılımı önemlidir.
“Ölçebiliyorsanız yararını görürsünüz”
Orhan Ataç
Üçge Elektronik
Pazarlama Satış Direktörü
Müşteri sadakati oluşturmak için yaptığımız birçok uygulamanın boşa gitmemesi
için sonuçlarını ölçmemiz gerekir. Birçok
market, uygulamalarıyla birbirinden farklılaşmaya çalışıyor. Fedakârlık gerektiren,
kazanılan paranın bir kısmının sadık müşteriler ile paylaşılması esasına dayanan ve
kesinlikle marketlerin müşteri gözündeki
marka değerlerini yükselten çalışmalar
olduğuna katılıyor ve pazarlama ekiplerini
kutluyorum.
Özellikle bizim sektörümüzde süpermarketlerin son beş-altı yıldır üzerinde durduğu konuların başında, sadık müşteriler
oluşturmak için CRM yatırımları, müşteri
kartı uygulamaları geliyor. Bu konu hakkında çok konuşuldu, yazıldı. Birçok firma
müşteri kartı uygulamalarında teknik olarak ne yapılabiliyorsa hepsini uygulamak
istedi ve uyguladı. Puan toplatıp özel hediyeler verdiler, kart sahibine indirim yaparken, bazı ürünlerde bir alana ikinci ürüne
yüzde 20 indirimler yaptılar. Benim de en
sevdiğim uygulama, bir ürün aldığımızda
eğer salça da alıyorsak, makarnanın yüzde
10 indirimle verilmesi. Aynı zamanda tıraş
köpüğü almışsak, peçetenin bedava veriliyor olması. Ne yazık ki, birçok markette
tüm bu projeler, rakipler yapıyor ya da
müşteri istiyor diye yapılırken, işletmeye
reel olarak ne kazandırıp ne kaybettirdi-
ği tam olarak ölçülmüyor, ölçülemiyor!
Eğer proje bilinçli olarak uygulanıyorsa,
yaptığımız promosyonları ölçebiliyorsak,
müşteri sayımızı, ciromuzu artırıyorsa,
stokta kalan mallarımızı eritebiliyorsak
yararlıdır diye düşündük. Gelişen ve rekabetin zorlaştığı günümüzde, adına sadık
müşteri oluşturma programı diyeceğimiz
marketlerinin ciroları ile yakından ilgili
olan uygulamaları geliştirmek, temelde
birbirine benzeyen birçok uygulamayı
farklılaştırmak gerektiğini düşünüyorum.
Üç adet salça alan müşteriye dördüncü
salçayı indirimli vermek gerçekten çok
önemli. Yapılan araştırmalar da müşterilerin aynı üründen daha fazla aldığı durumlarda bir avantaj sağlanıyorsa, yapılan
promosyon ile daha fazla ilgilendiğini
gösteriyor. Peki işletme olarak promosyon
yaptığımız ürün gruplarında çok fazla kâr
etmiyorsak, hatta marketimize belki de sadece promosyonlu ürünleri almaya gelen
müşteriler(imiz) varsa, nasıl olacak da kâr
edeceğiz? Geleneksel bir düşünce yapısı
ile promosyonlu ürünleri alan müşteriler
sepetlerine başka bir ürün de nasıl olsa
alırlar düşüncesi, tesadüfler ve nasıl olsa
başka ürünler alır mantığı modern rekabet
şartları ile bağdaşmıyor.Sadık müşteri
oluşturma programlarına dahil olan müşteriler, bizimle birlikte birçok meslektaşımızın da müşterisi durumunda.
CRM rekabetin yoğun olarak yaşandığı
tüm sektörler için kullanılması gerekir. Rekabetin yoğun olduğu CRM, küçük ölçekli
kullanıcısını hızlandırırken, büyük ölçekli
kullanıcılar için müşterilerine hakimiyet
sağlayıcı bir araç olacak. CRM ile müşteri
ilişkileri departmanları eskiden müşterileri
ilişki kurmak ve müşteriye ulaşmak için
çalışırken, günümüzde daha büyük bir
bakış açısı ile müşterilerimizi yönetme
stratejilerinde biri durumuna geldi. CRM
projelerine sosyal bir içerik kazandırarak,
müşterileri sadece bir cari olarak görmek,
tanımak ve izlemek yerine, hayatlarına,
yaşam tarzlarına ve beğenilerine ortak
olabilir.
CRM’nin yalın hali müşteri ilişkileri
yönetimidir. Amacı mevcut müşterilerin
korumak, sürekliliği sağlamak, gözlem ve
ölçüm sonuçları ile müşterilerin davra-
nışlarının izlemek, beklentilere yönelik
uygulamalar geliştirmektir. Teori ve teknik
olarak anlatılan bu yönetim sisteminin
uygulamada çok farklılaştığını, müşteriler
için promosyon (özendirme) yarışı gibi bir
fanteziye dönüştüğünü gözlemlemekteyiz.
Ancak günümüzde müşteriler, birey kimlikleri ile de çok daha ön planda olabiliyor.
Müşterilerimizi izlemek, yönetmek için
kurduğumuz sistemlerde, eski yalın halinden çıkarak, daha sosyal ve birey temelli
olmaya başlıyor. Burada karşımıza sosyal
medya dediğimiz birey ve kurum olarak
bizi içersine çekiyor. Her gün daha fazla
büyüyen bir sistemin içersine çekiliyoruz. CRM sistemleri özelleşiyor. Müşteri
ilişkileri departmanı olarak baktığımız
yönetim şekli, hem kurumsal hem de
bireysel yönetilmesidir. Bir departmanın
sorumluluğundan bir kurumun sorumluluğa geçiyor. CRM, sosyal medya’nın içine
geçti diyebiliriz.
CRM tanımlarından biri olan, fark oluşturma ve müşterinin kendisini farklı hissettirilmesi için kullanılacak bir araçken, sosyal
medya ile ‘beğen’ olgusu ile müşterisini
farklı bir yerde, sanal ortamda da kendisine bağlamış oluyor. Sonuç olarak iletişim
sosyal medya içerisinde şekil ve boyut
değiştirdi. CRM’nin yeni yapısı ile ölçek
olarak küçük işletmeler, kısıtlı işletme kaynaklarının etkin kullanılmasını sağlamış
oluyor. Kendisi için fırsatları görüp, daha
hızlı hareket edebiliyor. Müşterilerini yönetmek ve beğendirmek için sosyal ağlar,
kısıtlı sermayeleri de olsa çok çabuk cevap
verebilir hale geliyor. Müşterilerini kolaylıkla avlayabiliyorlar. Küçük ölçekli işletmeler için büyük fırsatlar ve hızlı iletişim,
eskiye göre daha ekonomik çözülebiliyor.
İmaj olarak küçük firmalar, imaj olarak
büyük işler yapmasına imkan tanıyor.
Büyük işletmeler için, pahalı CRM sistemlerine entegre edilmiş, sosyal medya
ağları, kitlelere, ölçek olarak ne kadar
büyük olduklarının anlatılmasını kolaylaştırır. Sosyal sorumluk projelerinin
duyurulması, beğenilmesi, müşterilerinin
algısını arttırırken, işletmenin pazarlama
birimlerine müşterilerinin neye duyarlı
olup olmadığı hakkında bilgi ve somut
fikir verir. CRM projeleri, sosyal medya ile
desteklendiği sürece işletmeler, pazarlama
61
perder
dosya
kaynaklarını çok daha efektif kullanmış
olurken, yapılan aktivite sonrası sonuçları
ölçebiliyorlar.
Sosyal medya sayesinde, CRM projeleri
çok daha iyi sonuçlar verecek. Bu cümleyi
daha da güçlendirmek için müşteri tanımak yetmez. Hayatlarına dahil olmalıyız
gibi yeni beklentiler oluşturabiliriz. O
zaman, CRM ile mevcut müşterilerimizi
tanırken, korurken, ilişkimizde devamlılık
sağlamayı amaçlarken diğer tarafta sosyal
medya ile hayatlarının içine, ne konuşuyor, ne beğeniyor, nasıl yaşıyor, neye tepki verip neye vermediklerini öğrenebiliriz.
Büyük işletmelerin önemli gündemlerinden biri olan ‘sürdürülebilirlik’, işletmenin
kaynaklarını bulabilmesi için yardımcı
olacaktır.
Müşteriler, sadece ucuz fiyata sahip ürünleri almak için çevresindeki tüm marketleri gezebilir. Asıl mesele, sadakat (CRM)
programlarında olan, kartınızı taşıyan
müşterilere sizin ne kadar ayrıcalıklı davrandığınız kadar, müşterilerinizin de size
ne kadar ayrıcalıklı davrandığının tespit
edilmesi. İşte bunun farkına varan firmalar, uzun dönemde kâr elde ederler. Kart
sahibi müşterilerinizden, sadece size daha
fazla kâr ettirenleri seçip ödüllendirmeniz
gerektiğini düşünüyorum. Diğer müşteriler
promosyon avcısı ve sizin sadık müşterileriniz değiller. Kullandığımız mağazacılık programının raporlamasını, size kâr
ettiren müşterilerinizi analiz edecek şekli
ile update ettirmenizi öneriyorum. Sadık
müşteri oluşturmak oldukça zahmetli, bir
o kadar da maliyetli bir iş. Ayrıca sadakat
karşılık olması gereken önemli bir kavram.
Firmanızın sadakat kartına sahip bir
müşteri, sizden fiyat avantajına sahip ya
da diğer avantajlı (promosyonlu) ürünleri
alırken, içlerinden size en çok kâr ettirenleri belirlemek ve ödüllendirmek gerekli.
Size kâr ettirenler, gerçek sadık müşterilerinizdir.Modern rekabet şartlarında,
müşterilerinizin harcamalarını yönetebiliyor olmanız, onların sizin için kârlı olup
olmadığı izleyebiliyor olmanız gerekiyor.
Eğer müşterileriniz sadece avantajlı olan
ürünleri sizden almak için geliyorsa,
sadece cironuz ve müşteri sayınız artmış
demektir. Unutmayınız ki kâr, toplam
kazançlarınızdan toplam maliyetlerinizi
çıkarttığınızda elinizde kalan miktardır. Bu
da brüt kârdır.
İşletmelerin amaçlarının siyasi parti, dernek ve sivil toplum kuruluşlarından farkı
olarak üye ya da kişi sayıları değil, kâr
etme zorunluluklarında olduğu unutulmamalı. Modern perakende rekabetinde
yeni kurallar arasında müşterilerinizin
harcamalarını yönetmek yer alacak. 2001
ekonomik krizinin ardından bankalar,
yapılanma süreçlerinde kârlı müşterilerini
belirleyip, özel bankacılık enstrümanları ile
kârlı müşterilerine özel olanak sağlayarak
daha fazla harcama yapmalarını özendirmişlerdi. Promosyon avcısı müşterilerin oluşmasına katkı sağlamak yerine
işletmenize değer katacak, aldığı hizmetin
karşılığını vermeye hazır, kâr etmenizi
sağlayacak ayrıcalıklı müşteriler var ve
keşfedilmeyi bekliyorlar. Sizler de altın
müşterileri belirleyip size kazandırdıklarını
sadece onlarla paylaşmalısınız.
“Müşteriye fayda sağlamalısınız”
liğinin sağlanabilmesinde en etkili araç,
işlem sırasında kartını ibraz eden müşteriye yaptığı işlemle orantılı bir menfaat
sağlanmasıdır.
İlhan Sungur
Yönetim ve Denetim Danışmanı
Sadakat kartları (Loyalty cards) firmaların kendilerini tercih eden bir müşteri
grubuna sahip olabilmek için çıkardıkları
kartlara verilen genel bir addır. Bu tür
kartlar kendi başlarına bağımsız bir kart
olabileceği gibi, örneğin shellcard, başka
kartlarla özellikle finansal araç niteliğindeki banka veya kredi kartları ile tümleşik
kartlar da olabilir. Bonus gibi. Firmaların
bu uygulamalarının genel adı esasen
sadakat programlarıdır (loyalty programs)
. Bu programların bir aracı da kartlardır. Bu
programların yürütülebilmesi ve sürekli-
62
Bu menfaat bazen alışverişin belli bir tutarının müşterinin kart hesabına alacak yazılarak biriktirilmesi, bazen kartın ibrazı ile
bazı ürünlerde anında iskonto kazanılması,
bazen birtakım, çilingir, araç çekicisi,
ambulans gibi arızi hizmetlerin hemen ve
bedelsiz yahut küçük bir bedel mukabilinde sağlanması gibi menfaatlerdir.
Bu programların başarı ile uygulanabilmesi, müşterilerin sadakat kartlarını her an
kullanıma hazır tutabilmesi, uygulanan
sadakat programının özelliklerine sıkı bir
şekilde bağlıdır. Bu temel özellikler kısaca
şunlardır:
- Kart veya kart bilgisi kolayca taşınır ve
ibraz edilebilir olmalı,
- Kartlı uygulamalar endüstri standartlarına uygun olmalı,
- Vaad edilen menfaat gerçekten elde
edilebilir olmalı,
- Birikim programı ise birikimler kolayca
kontrol edilebilmeli, sorgulanabilmeli,
- Müşteriye vaad edilen menfaat müşterinin ilgisini çekebilecek bir seviyede
olmalı, Örneğin, alış veriş tutarının binde
birini geri veren bir programa kimse ilgi
duymayacak ama yüzde onunu geri veren
programı herkes dikkatle takip edecektir.
- Program veya kartın tedavül gücü olabil-
diğince geniş tutulmalı, gerekirse başka
firma veya markalarla ortaklığa gidilmelidir. Sadece iki mağazada geçen bir kart
çok cazip olmazken, bir AVM’deki mağazaların tümünde ya da o markanın yurt
çapında tüm mağazalarında kabul gören
bir kart tercih edilecektir.
- Programın veya kartın sürekliliği konusunda müşterilere güven verilmelidir.
- Ortak program uygulamalarında uygun
ortaklarla işbirliği yapılması hususunda
dikkatli olunmalı, ortağın sicilindeki bir
olumsuzluk bu program veya kart aracılığıyla ithal edilmemelidir.
Türkiye bugün sadakat programları uygulamalarında çok ileri boyutlara varmış
bulunmaktadır. Yurt dışında olup da ülkemizde olmayan bir program yok gibidir,
Aksisne uyugulamalarımızın başarıları
özellikle Avrupa’da çok dikkat çekmiş ve
bu programların yaratıcı ve uygulayıcıları,
başarı öykülerini anlatmaları için yurt dışından davetler alır olmuşlardır. Ülkemizin
telekomünikasyon altyapısının gücü ve
sürekliliği bu tür programların rahatlıkla
uygulanması ve çeşitlendirilmesine olanak
vermektedir. Bu programlar, piyasaya canlılık getirmekte, alışverişlerde motivasyon
yaratmakta, büyümeye katkı sağlamaktadır. Küçük de olsa ek istihdam yaratan ve
piyasayı canlı tutmanın bir aracı olan bu
tür programların teşvik edilmesi, yaygınlaşması dileğimizdir.
perder
sosyal sorumluluk
Viking’den örnek proje
Altunbilekler ile ortak Sevgi Korusu oluşturan Viking Temizlik, sektörde sosyal sorumluluk anlamında en aktif firmalar arasında yer alıyor
Ankara Orman Bölge Müdürlüğü’nce tesis
edilen Ankara-Akyurt mevkii ağaçlandırma alanında Ege Orman Vakfı’nın katkıları
ile oluşturulan “Viking Temizlik & Altunbilekler Sevgi Korusu”nda; Viking Temizlik
ve Kozmetik Ürünleri Paz. San. Tic. A.Ş.
Pazarlama ve İletişim Grup Müdürü Gökçe
Hatipoğlu, Perakende Türkiye Satış Müdürü Sinan Kesat, Doğu Bölgeler Müdürü
Recep Yeniçeri, , Altunbilekler’den Satış
Müdürü Ulaş Aydoğdu, Ege Orman Vakfı
Genel Müdür Yardımcısı Perihan Öztürk,
Basın ve Halkla İlişkiler Sorumlusu Sırma
Buğdaycı son fidanları birlikte diktiler.
Viking Temizlik Pazarlama ve İletişim Grup
Müdürü Gökçe Hatipoğlu, “ Viking Temizlik
ve Kozmetik A.Ş olarak bundan önce ilkini
İzmir’de gerçekleştirdiğimiz fidan dikimi
projesini bu ay Ankara’da yapıyor olmak
mutluluk verici. Ankara Altunbilekler
Mağazalarından belirli adet ürün alan
müşterilerimize Ege Orman Vakfı’nın doğa
dostu sertifikaları ile 1 fidan hediye ederek
iki bin fidanlık koru oluşturduk.
Viking; atık yönetimi, çevre yönetimi gibi
birçok alanda sürekli iyileştirme politikasını sürdürmeye devam ediyor. Önceki
senelerde de Çevre Altın Ödülü’ nün sahibi
olan firmamızın hedefi, gelecek neslimize
nefes alacak bir doğa bırakmak adına bu
konudaki farkındalığı artırmak. Bu kam-
panyalarımızda bize destek veren müşteri
ve tüketicilerimize teşekkür ediyoruz. “
dedi. Viking Temizlik ağaçlandırma projelerini Ege Orman Vakfı işbirliği ile devam
ettirmektedir.
Ege Orman Vakfı Genel Müdür Yardımcısı
Perihan Öztürk ise yapılan çalışmanın
geleceğimize, çocuklarımıza en güzel
armağan olduğunu söyledi.
Öztürk, “İklim değişiklikleri artık bir söz
olmaktan çıktı ve biz ciddi anlamda bu süreci yaşamaya başladık. Kurumsal sosyal
sorumlulukları gereği bu çalışmaları gerçekleştiren kuruluşlar öncü konumdalar.
Bunlardan biri de sizsiniz. Viking Temizlik
ve Altunbilekler Mağazalarını kutluyorum.”
diye konuştu. Perihan Öztürk katkılarından
dolayı teşekkür ederek Viking Temizlik
adına Pazarlama ve İletişim Grup Müdürü
Gökçe Hatipoğlu’na, Altunbilekler Mağazaları adına Ulaş Aydoğdu’na plaket takdim
etti.
Altunbilekler’den Ulaş Aydoğdu; “Biz
perakende sektöründe müşterilerimize en
yakın ulaşan kitleyiz. Sosyal sorumluluk
projelerinde hep bir adım önde olmayı
hedefliyoruz. Böyle anlamlı bir projenin
içinde olmaktan dolayı mutluluk duyuyoruz.” diye konuştu. Konuşmaların ardından
son fidanlar toprakla buluştu.
Sektöre örnek olan firma
Çevreye duyarlı firmalara verilen ödüllerin
çoğunu alan Viking Temizlik bu konuda örnek firmalar arasında yer almakla
kalmıyor aynı zaman sosyal sorumluluk
çalışmalarıyla da takdir topluyor.
Son dönemde gerçekleşen projelerden
birinde Viking Temizlik, İzmir Kemalpaşa
Belediyesi ile “Daha Temiz Bir Çevre” projesi adı altında bir araya gelerek Kemalpaşa
ilçesinde bulunan okullar, camiler, resmi
kurum binaları ve dış çevrenin temizliği
ile ilgili ortak çalışma yaptı. Kemalpaşa
halkına daha temiz bir çevre sunmak
adına yapılan bu çalışmanın yanı sıra ilçe
halkının da çevre temizliği konusunda bilincini arttırmak adına çöp konteynırlarına
bilgilendirme afişleri yapıştırıldı. Bir başka
projede firma Gürmar işbirliğiyle İzmir
Çeşme Ildırı mevkiinde bulunan ağaçlandırma sahasına 1000 fidanlık koru dikti.
Sosyal sorumluluk çalışmaları çevreyle
sınırlı kalmayan Viking ayrıca Ulusal Down
Sendromu Derneği tarafından farklı illerde
düzenlenen Down Sendromu Dostluk
Yürüyüşü’nün de destekçileri arasında yer
alıyor. Bunların yanı sıra kısa süre önce
yine Viking Temizlik tarafından Gürmar ve
Uysal Market işbirliğiyle Türkiye Omurilik
Felçlileri Derneği’ne 14 adet tekerlekli
akülü sandalye hediye edildi.
63
perder
röportaj
Bulut, KOBİ’lerin büyümesinde kilit rol oynuyor
Boston Consulting Group araştırmasına göre KOBİ’lere
yönelik yazılım pazarındaki büyümenin, bilişim pazarında toplam büyüme hızının 12 kat üzerinde olması
bekleniyor
Microsoft 20 yılı aşkın bir süredir Türkiye’de. İnovasyon merkezinden çıkan yeni şirketler
ve Açık Akademi ile hayatını değiştiren insanlar Microsoft Türkiye’yi son 4 yıl içinde Microsoft tarafından 3 kez peş peşe “Yılın Ülkesi” seçtirmiş. Son dönemde özellikle KOBİ’lere
yönelik uygulamalarıyla öne çıkan firmanın iş dünyası için getirdiği çözümleri Microsoft
Türkiye Genel Müdürü Tamer Özmen ile konuştuk.
Microsoft’un son yıllarda iş dünyasıyla ilgili daha zengin bir çözüm
portföyü oluşturmasını ne sağladı?
Teknoloji, kullanıcılarına her gün yeni fırsatlar sunarken toplumu ve onun beklentilerini de dönüştürüyor. Yazılım devi Microsoft da bu dönüşüme kayıtsız kalamadı.
Lideri olduğu alanda farklı konumladı.
Nokia’yı da satın alarak “akıllı cihazların
ve hizmetlerin lider şirketi” olmaya karar
verdi. İşte Microsoft’u dönüşüm kararına
götüren bulgular: Teknolojideki evrim
10 yıldan 7 yıla düştü artık nesnelerin
internetini konuşuyoruz. 4 mega trend
mobilite, sosyal medya, bulut teknolojisi
ve büyük veri teknolojinin kullanımını
belirlerken müthiş fırsatlar sunuyor. İş
yapış biçimleri değişiyor, “yap sat” değil,
“anla çözüm üret” dönemindeyiz. Tüketiciyle bağlantı kurmak için iş dünyası artık teknolojiye daha fazla uyum sağlamak
durumunda.
Özellikle bulut teknolojilerinin öne
çıktığını görüyoruz. Bu konuda dünyadaki trendler ne yönde ilerliyor?
CIO’ların yüzde 90’ı bulutu tercih ediyor.
Yakında bulut anlamayan, bulutu özümsemeyen, bulutla bütünleşmeyen çözümlerin geride kalacağı bir döneme gireceğiz. Bulutlara çıkamayan şirketler yok
olacak. CIO’ların yüzde 90’ı bulutu tercih
ediyor. Yakında bulut anlamayan, bulutu
özümsemeyen, bulutla bütünleşmeyen
çözümlerin geride kalacağı bir döneme
gireceğiz. Bulutlara çıkamayan şirketler
yok olacak. International Data Corporation’a (IDC) göre toplam bilişim pazarının
dünya genelinde binde 5 oranında büyüdü ve pazar yaklaşık 2 trilyon 570 milyar
euroluk bir büyüklüğe ulaştı. Bu dinamizmin önemli bir bölümü KOBİ’lerden
64
kaynaklandı. Türkiye’nin payı ise yüzde
1’in altında. Boston Consulting Group’un
(BCG) araştırmasına göre sadece Brezilya,
Çin, Almanya, Hindistan ve ABD’deki KOBİ’lerin yüzde 10’u teknolojiye daha fazla
yakınlaşsa, 6 milyon yeni istihdam ve
770 milyar dolar gelir sağlayacaklar. Aynı
şekilde Türkiye’deki KOBİ’ler teknolojiyi
yüzde 10 daha fazla kullansalar 15 milyar
dolar ek gelir, 360 bin yeni istihdam sağlayacak. Çin’de lider KOBİ’lerde bulut ve
internet kullanımı yüzde 87, Brezilya’da
yüzde 80, Hindistan’da yüzde 77 seviyesinde. Gelişmiş ekonomilerden ABD’de
ise bu oran yüzde 57, Almanya’da yüzde
60. Gelişmiş ülkelerdeki bu oranın görece
düşüklüğü sizi şaşırtmasın. Bu ülkelerde
teknoloji kullanımı uzun zamandır yaygın
ve oturmuş olduğundan, bu ülkelerde şu
anda bulut transformasyonu yaşanıyor.
Bu konuda Microsoft’un Türkiye pazarına sunduğu çözümlerden örnek
verir misiniz?
Veriye dayalı çevresel zekanın hakim
olacağı yeni bir çağa giriyoruz. Bu çağın
önemli bir işareti olan veri kültürü,
tüm kurumların ve kurumlardaki tüm
bireylerin veriye dayalı önsezilere hızlı bir
şekilde ulaşmasını gerektiriyor. Microsoft
olarak ürün ve hizmetlerimizi bu yeni
çağın ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde
konumlandırmayı amaçlıyoruz. Microsoft’un yeni veri platformu SQL Server
2014, otomatik sistemlerden ve algılayıcılardan oluşan nesnelerin interneti
(internet of things) ağının yeteneklerini
güçlendirecek özellikler sunuyor.
Ayrıca müşterilerinin verilerini birleştirerek, düzenleyerek ve analizini gerçekleştirerek aksiyonu tetikleyecek öngörüler
Tamer ÖZMEN
Microsoft Türkiye Genel Müdürü
sağlama yeteneği kazandırıyor. Dünyanın en yaygın veritabanı platformunun
en son sürümü, bellek içi teknolojisiyle
gerçek zamanlı performans ve Microsoft
Azure sayesinde yüksek ölçeklenebilirlik sunuyor. Microsoft’un sunduğu
diğer çözümler arasında bulut tabanlı
self servis iş zekası çözümü Power BI for
Office 365, bulutta esnek Hadoop çözümü
sunan Azure HDInsight, yapılandırılmış
ve yapılandırılmamış veriyi veri silosu uygulaması üzerinde bir noktada toplayan
PolyBase, ve kullanıcılar için veri keşfini
kolaylaştıran Power Query for Excel yer
alıyor.
Bu yeni teknolojilere Türk kullanıcılarının yaklaşımı nasıl?
Global çapta Microsoft tarafından yaptırılan bir araştırmaya göre, Türkiye’nin de
içinde olduğu gelişmekte olan ülkelerde
teknolojinin dünyayı daha iyi bir yer
yaptığına inanç yüzde 92. Teknolojinin
sosyal değerler üzerindeki olumlu etkisine inanç ise yüzde 74. Dünya genelinde
katılımcıların büyük bir bölümü, kişisel
teknolojilerin işe yönelik inovasyonda ve
bireylerin yeni iş girişimlerinde olumlu
etkisi olduğuna inanıyor. Gelişmekte olan
ülkelerden ankete katılanlar, kişisel teknolojilerin yeni iş fırsatları doğurduğunu
ve ekonomik uçurumun kapanmasında
etkili olduğunu düşünüyor. Kişisel teknolojilerin ülkeler arası ekonomik uçurumu
kapattığını düşünenlerin oranı yüzde 75.
Gelişmiş ülkelerde yaşayanlarda bu oran
yüzde 59. Özellikle bulut gibi teknolojilerin çıkması, fırsat eşitliği açısından çok
önemli. Bu tip teknolojileri kullanmak
geçmişte lükstü. Şimdi hem ülkeler arasında hem de şirketler arasında teknoloji
bazında daha eşitlikçi bir dönemdeyiz.
65
perder
serbest köşe
Müşteri ilişkileri
yönetimine dair...
Çerçici, at veya deve sırtından ulaşımın
güç olduğu köy ve mezraları dolaşarak,
pazar oluştururdu. Müşterilerinin sosyo
ekonomik yapısını iyi analiz eden çerçici,
yoksul köylüye para karşılığı yerine ürün
takası ile satış yapardı.
Burada çerçici, eğer nakit satış temelinde
satış yapmak için ısrarcı olmaya kalkışsa
idi ürün satışında başarılı olamayacaktı.
Ancak o, müşterisinin ihtiyaçları kadar
alım gücünü de iyi analiz etmiştir. Bu
hikâye kendi içinde müşteri, ürün, pazar
denkleminin doğru okunması konusunda
öğretici bir ders vermektedir.
Ekber IŞIK
TPF Eğitim Danışmanı
Müşteri ilişkilerini doğru yönetmeyen
işletmeler, hem kaynaklarını etkin bir
şekilde kullanamazlar hem de önemli
ölçüde müşteri kaybı yaşarlar.
Müşteri memnuniyetinin temel kuralı
olan müşteri ilişkileri yönetimini biraz
irdeleyelim. Müşteri ilişkileri yönetimini müşteri davranışını anlama, etkileme,
yeni müşteri edinme ve mevcut müşteri
bağlılığını sağlama yaklaşımlarının toplamı olarak ele alırız.
Bir başka tanımla; işletmelerin müşteri
tatmini sağlaması, müşteriler ile stratejik
ilişkiler geliştirmek, bu ilişkileri yönetmeyi amaçlayan ve bunu yaparken de teknolojiden yararlanan yönetim stratejisi topPerakende sektörünün kayıtsız şartsız
lamı müşteri ilişkileri yönetimidir. Müşteri
parolasına dönüşen “müşteri memnuniilişkileri yönetimi, işletmelerin başarısını
yeti” kavramını açmak ve analiz etmek
etkileyen önemli bir kriterdir.
noktasında kısa bir yolculuk yapalım.
Müşteri odaklı perakende sektörünün olmazsa olmazı müşteri memnuniyetinde
temel kural, müşteri ilişkileri yönetimidir. Bütün yatırımlar, organizasyonlar,
promosyonlar ve yaratılan vizyon misyonlar, tümüyle müşteri ekseni etrafında
biçimlendirilir.
Dolayısıyla işletmelerin verimliliği ile bu
verimliliğin yarattığı katma değer olan
karlılık ve de bunların toplamı olarak söz
konusu markanın sürdürülebilirliği, ancak müşteri memnuniyeti üzerinden inşa
edilmektedir. Bu tespit ışığında, müşteri
memnuniyetinde önceliğimiz müşteriyi
doğru tanımaktır.
Ancak doğru bir tanımlama ile müşteri
ilişkilerinde doğru bir yöntem tarzı geliştirebiliriz. Bu konuda yakın tarihimizde
Anadolu topraklarında yapılan çerçicilik,
müşteri tanıma konusunda farklı bir örnek olarak hatıralarımızda durmaktadır.
66
Müşteri ilişkilerini doğru yönetmeyen işletmeler, hem kaynaklarını etkin bir şekilde kullanamazlar hem de önemli ölçüde
müşteri kaybı yaşarlar.
Müşteri ilişkileri yönetimi stratejik, analitik, işlevsel ve işbirlikçi olarak uygulanır.
Stratejik müşteri ilişkileri yönetimi ile işletmeler, müşteri amaçlarını tanımlar ve
kârlılığı belirler. Bu, stratejik geliştirme ve
değer yaratma ile ilgili bir düzeydir. Analitik müşteri ilişkileri yönetimi, müşteri
etkileşimleri sonucunda elde edilen bilgilerin analiz edilmesi sonucunda müşteri
davranışının anlaşılmasını sağlar.
İşlevsel müşteri ilişkileri yönetimi, müşteri ile yüz yüze olunan süreçlerin otomasyonu üzerinde odaklanmaktır. İşbirlikçi müşteri ilişkileri yönetimi, müşteri
sorunları ve şikayetlerine etkili destek ve
duyarlılık için alt yapı oluşturarak müşteriye verilen destek ve çok kanallı hizmeti
koordine etmektir.
Müşteri ilişkileri yönetiminde öne çıkan unsurlar;
- Strateji
- Süreç
- İnsan
- Teknolojidir.
- Strateji: Her bir müşteri ile doğru ilişki
kurmayı amaçlamaktadır. Buradaki hedef, müşteri ilişkileri konusunda müşterilerin önceliğini oluşturma ve bu ilişkileri
orantılı yatırımlar yapmaktır. Diğer yanı
ile işletme, bu süreçte müşteri ilişkilerinin
bir portföyünün kuruma olanağını sağlar.
Toplamda ve sonuçta kârlılığı maksimize
etmeye yönelik bir emek yoğunluğu dönemini kapsar.
- Süreçler: Müşterilerin hangi yolla bağlantı kurduğunu tanımlar. İş süreçleri çok
yönlüdür. Müşteri ilişkileri yönetiminde
iyi bir sürecin a)müşteri odaklı b)değer
katıcı c) sahiplenilmiş d)süreçte yer alan
taraflar için şeffaf ve anlaşılır olması e)
ölçülebilir f)sürekli iyileştirilebilir olması
gerekmektedir.
- İnsan unsuru: Müşterilerle ilişkilerin yol
ve yöntemini belirleyen önemli bir süredir. İşletmelerin kendi yapısında değişime
açık, anlaşılır, rehberlik temelinde yönlendirici ve müşteri odaklı olması esastır. İşletme kültürünün, çalışanlarla bir bütünsellik içerisinde uyumlu olması, sürecin
başarı şansı için olmazsa olmazlarındandır. İşletme kültürü, değişim ve gelişmeye
açık olmalıdır. Bu kültürümüzün üç temel
sacayağı vardır. İşletme yönetimi, çalışanlar ve müşterilerdir. İşletmenin yapısı etkin, sonuç odaklı, girişimciliği teşvik
eden, müşteri ve çalışanların etkin olduğu
ve de yüksek güven esasına dayanan sağlam temeller üzerinde gelişerek güçlenir.
- Teknoloji: Müşteri ilişkileri yönetiminin uygulanma süreçlerini kolaylaştıran
önemli bir unsurdur. İşletmeler, değişime
ayak uydurabilmek, yeni stratejilerini geliştirebilmek için gerekli teknolojik altyapıların oluşturulmaları bir başka olmazsa
olmazlardan biridir. Bu olmazsanın varlığı
kadar bu teknolojinin etkin kullanılması
da, varlığı kadar önemlidir.
67
perder
haberler
Perakende Akademisi
eğitimleri başladı
Perakende Akademisi, sektörün donanımlı ve kalifiye eleman ihtiyacını karşılamak
amacıyla PERDER üyelerine yönelik eğitim çalışmalarına başladı
İstanbul, Trabzon, Ordu, Çorum, Gaziantep,
Erzurum ve İzmir ile devam etti.
Eğitimler, Perakende Akademisi Eğitim ve
Gelişim Direktörü Fezanur Aykaç tarafından verildi. Eğitimlere eş zamanlı olarak,
TPF Eğitim Danışmanı Ekber Işık tarafından Hijyen ve Tehlikeli İşlere dair sertifikalandırma program çalışmasının yanı sıra,
saha çalışması da yapıldı. Ayrıca Mesleki
Eğitim ve İŞKUR projeleri konusunda da
bilgi verildi.
ankara
Türkiye Perakendeciler Federasyonu bünyesinde faaliyet gösteren Perakende Akademisi tarafından, üye şirketlerin yöneticilerine “Yetkinlik Bazlı İnsan Kaynakları” ile
“Satış ve Hizmet İletişimi” eğitimi verildi.
Bursa ile başlayan eğitimler; Ankara,
beyper
68
bursa
perder
ege
haberler
karadeniz
ipek yolu
69
perder
haberler
Edebali’ye ziyaret
Bursa PERDER Başkanı Mustafa Gürel ve Yönetim Kurulu üyeleri, Yıldırım Belediye
Başkanlığı’na seçilen İsmail Hakkı Edebali’yi makamında ziyaret ederek hayırlı olsun
dileklerinde bulundu
Bursa PERDER, Yıldırım Belediye Başkanı
İsmail Hakkı Edebali’yi makamında ziyaret
etti. Ziyarete Bursa PERDER Başkanı Mustafa Gürel’in yanı sıra Yönetim Kurulu Üyeleri Haşim Kılıç, Özer Düşünüklü, Süleyman
Ekincioğlu, Gökhan Seyhan ve Muhammed
Okur katıldı. Yıldırım Belediye Başkanı İsmail Hakkı Edebali’ye hayırlı olsun temennisinde bulunan Bursa PERDER Başkanı
Mustafa Gürel, Bursa PERDER’in Yıldırım
Belediyesi ile pek çok ortak projeye imza
attığını hatırlatarak, “Yıldırım Belediyesi
ile olan diyaloğumuz ve desteğimiz her
zaman artarak devam etti.
Çanakkale ve Yalova organize yerel perakendecilerin sesi olduğuna dikkat çeken
Başkan Mustafa Gürel, yerel perakendeye
katkı sağlayacak çalışmalarda Yıldırım
Belediyesi’nin desteğinin kendileri için
önemli olduğunu da sözlerini ekledi.
Yıldırım Belediye Başkanı İsmail Hakkı
Edebali, “Karşıdan bakıldığında birbirine
rakip olarak, görülen firmaların aynı masa
etrafında toplanabilmeleri takdir edilmesi
gereken bir olgu. Kolektif çalışmanın Bursa’daki en güzel örneğini sergileyen Bursa
PERDER, adeta Türkiye’nin birlik içinde
neleri başarabileceğini bizlere göstererek
ilham veriyor. Bu anlamda yeni süreçte de
Bursa PERDER ile ortak projelerde yer alacağımızdan ve desteğimizin artarak devam
edeceğinden kimsenin şüphesi olmasın”
diye konuştu.
Geçtiğimiz hafta bağlı olduğumuz federasyonumuzun Haliç Kongre Merkezi’nde
gerçekleştirdiği ve perakende sektörünün
Türkiye’deki önemli organizasyonlarından
olan ‘Yerel Zincirler Buluşuyor’da tedarikçi
ve üretici firmaların fuarda sergiledikleri
ürünleri bu yıl da Yıldırım Belediyesi’nin
Sevgi Marketi’ne kazandırdık. Bursa
PERDER olarak, yeni dönemde de Yıldırım
Belediyesi ile birlikte ortak projelere imza
atmaya hazırız” dedi. Bursa PERDER’in
Bursa’nın yanı sıra Eskişehir, Kütahya,
Gündem; hırsızlık ve gasp
Ankara PERDER yönetimi, perakende sektöründe yaşanan hırsızlık ve gasp sorunlarını
Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne taşıdı
Bir süre önce GİMAT Yönetim
Kurulu üyeleri, üretici firmalar
ve güvenlik sistemi şirketleri ile
bir araya gelerek hırsızlıklar ve
güvenlik sistemleri konusunda
paylaşımda bulunan Ankara
PERDER üyeleri, sorunu Ankara
Emniyet Müdürlüğü’ne taşıdı.
Konuyla ilgili olarak Ankara
Emniyet Müdürü Kadri Kartal’ı
makamında ziyaret eden Ankara PERDER Yönetim Kurulu,
organize hırsızlıklar ve gasp
ile ilgili sorunları aktardılar.
Türkiye Perakendeciler Federas-
70
yonu Başkanı Mustafa Altunbilek, Ankara PERDER Başkanı
Mehmet Ali Başdurak, Yönetim
Kurulu Üyeleri Ali İhsan Gürel ve
İbrahim Uyanık’ın bulunduğu
toplantıda öncelikle perakende
sektöründeki güvenlik sorunları konuşuldu. Kadri Kartal,
sorunların çözümüne yönelik
detaylı çalışma yapılması için,
ilgili birimlere talimat vereceğini söyledi.
Ziyaretin sonunda Mustafa Altunbilek, Kartal’a plaket verdi.
perder
haberler
PERDER’de eğitime devam
Bursa PERDER üyeleri, ‘kişisel farkındalık ve takım çalışması’ eğitimi aldı
Bursa PERDER, üyelerinin gelişimlerine
katkı sağlamak amacıyla eğitim semineri
düzenledi. BUTTİM’deki dernek binasında
düzenlenen eğitimde ‘kişisel farkındalık
ve takım çalışması” eğitimi veren Psikolog
Yılmaz Gürkan, kişisel farkındalığın perakendedeki önemine dikkat çekti.
İşletmelerde rahat ve uyumlu çalışma
ortamlarının oluşturulmasında, çalışanlarının kişilik özelliklerinin önemli olduğunun altını çizen Yılmaz Gürkan, “Bir firma
sahibi, satış ve pazarlama birimine almak
istediği personelde deli, dolu, yaratıcı, hızlı
karar veren özellikler arar. Satın alma sorumlusunda ise, daha çok nazik, kontrollü,
ölçülü, istikrarlı olmasının yanında analizci
ve gözlemci özellikler arar. Kişisel farkındalığın bilincinde olan firma sahipleri ya da
firmaların insan kaynakları birimindeki yöneticiler, bu hususlara önem verip iyi analiz yaparak firmalarında rahat ve uyumlu
bir çalışma ortamı oluştururlar” dedi.
Her kişiliğin bir renge karşılık geldiğini ifade eden Gürkan, “Bu renkler sarı, kırmızı,
mavi ve yeşildir. Sarı renk, güvende miyim;
mavi renk, beni fark ettiniz mi; kırmızı
renk, benim dediğimi yap; yeşil renk ise,
mutluyum-huzurluyum anlamı taşır. Sarı
renge sahip olan bir kişi, olayların hep
olumsuz yönlerini görür.
Bu yüzden mükemmeliyetçi ve ısrarcıdırlar. İşlerini planlı ve programlı yaptıkları
için sorumluluk bilinci de yüksektir. Bu nedenle kurum içinde sarı renk grubundaki
kişileri; muhasebe, satın almacı ve kasiyerlik gibi alanlara yönlendirmek daha doğru olur”
diye konuştu. Kişi tek
renge sahip olabileceği
gibi farklı renkleri de bir
arada barındırabileceğini
söyleyen Gürkan, şöyle
devam etti: “Bu renklerin
oluşmasında kişinin geçmişi ve çevresel faktörler
etkilidir. Kırmızı renge
sahip olan bir birey olgunluk dönemi ile birlikte
yeşil renge de bürünebil-
mektedir. Daha çok kişinin kendi özelliklerinin farkına varması ve olumsuz gördüğü
özelliklerinden terk etmesiyle olur.”
Perakendecilerin ana işinin satış olduğunu hatırlatarak, kurum içinde dört rengin
uyumunun iyi sağlanmasının gerektiğine
dikkat çeken Gürkan, yaptığı test ile üyelerin kişilik analizlerini tespit ederek onlara
tavsiyelerde bulunurken labirent oyunuyla
da kurum içindeki takım çalışmasının
önemini gösterdi.
ÜÇGE, PERDER üyeleriyle…
Ege PERDER üyeleri, ÜÇGE sponsorluğunda gerçekleştirilen üye toplantısında bir
araya geldiler
Ege PERDER üyeleri, perakende sektörünü
değerlendirmek üzere bir araya geldiler.
Değerlendirme toplantısına sponsor olan
ÜÇGE, birtakım etkinlikler düzenledi.
Toplantı kapsamında Endüstriyel Psikolog
Dilara Kızılçay ve Eurometall Genel Yönetmeni Oğuz Vardar, sektörü ilişkin konular
hakkında sunum yaptı.
Endüstriyel Psikolog Dilara Kızılçay; çalışan bağlılığı, kuşaklara göre kişilerin gösterdiği özellikler ile perakende sektöründe
daha verimli ve uzun vadeli istihdamın
sağlanması için neler yapılabileceğini
anlattı.
Eurometall Genel Yönetmeni Oğuz Vardar,
poşet tasarrufu ile çevre dostu olmasının
yanında müşteri ve kasiyerlere zaman kazandıran özelliği ile son dönemde perakendecilerin yoğun ilgi gösterdiği elektronik
poşet makinesi Bagomat ürünü hakkında
bilgilendirme yaptı. Sunumun sonunda
çekiliş ile bir üyeye Bagomat hediye edildi.
Ege PERDER Başkanı Vahdet Sarıkaya tarafından yapılan çekilişte, Gürmar Marketler
Zinciri Eurometall firmasından 1 adet Bagomat elektronik poşet makinesi kazandı.
ÜÇGE standında, distribütörü olduğu
Bizerba’nın son teknoloji Kiosk terazileri
sergilendi. Eğitmen Sinan Asılyazıcı “Köpekbalıkları ile Balık Tutmak” adlı kitabını
PERDER üyeleri için imzaladı.
71
perder
haberler
Üçler, PERDER’i ağırladı
İstanbul PERDER üyeleri, Üçler Market’te bir araya geldiler
İstanbul PERDER ‘in geleneksel hale
gelen kahvaltılı toplantısı, Üçler Market ev
sahipliğinde gerçekleştirildi. Mayıs ayında
gerçekleşen toplantının konusu, yaklaşan
genel kurul öncesi üyelerle fikir alışverişiydi.
Toplantının açılış konuşmasını yapan
İstanbul PERDER Başkanı İhsan Biçen,
şunları söyledi: “Derneğimizi 8 yıl önce
büyük bir özveri ve emekle kurduk. Derneğimiz kurulduğu günden itibaren birçok
faaliyetler yaptı, eğitimler düzenledi. Ama
en önemlisi aynı işi yapıp birbirini tanımayan birçok perakendeciyi aynı çatı altında
toplayarak sinerji oluşturdu. Bizler birbirimizi tanıyoruz, biliyoruz; ama yetişen
yeni nesil birbirlerini tanımıyor. Zaman
geçiyor ve her geçen gün hayatımıza yeni
bir yenilik katıyor.
Artık genç nesile hizmet ediyoruz. Kuşak
farklılıkları yaşıyoruz. Bu da çok normal
aslında. Bu yüzden dernek olarak, yapımızda değişiklik yapmak istiyoruz. Bizler
bu çatının altında perakende sektörüne
hizmet etmek, yenilik katmak, heyecan
yaratmak, birbirimizi anlamak için varız.
Bundan sonraki süreçte de, genç kuşakları
da aramıza katarak yolumuza devam etmek istiyoruz. Onlara da söz hakkı vermek
istiyoruz.”
Bu seçimle birlikte kuşak çatışmasından
kurtulup, karma bir yapı oluşturmayı ve
üretkenliklerini artırmayı istediklerini
söyleyen Biçen, bu konuda üyelerin görüşlerine başvurdu. Yapılan görüşme sonunda
karma bir yapının oluşturulmasının hem
sektöre hem de ikinci kuşağa daha yararlı
olacağı kanısına varıldı. İstanbul PERDER 5. Olağan Genel Kurulu’nda yönetim
kurulu, patronlar ve ikinci kuşaklar olmak
üzere karma bir yapı oluşturulması için
çalışmalar başlatıldı.
Sürdürülebilirlik konuşuldu
Sürdürülebilirlik Akademisi tarafından ilk kez düzenlenen Sürdürülebilir Perakende
Konferansı’na TPF Başkanı Mustafa Altunbilek katıldı
ABD, San Diego merkezli Sürdürülebilir
Markalar Ağı’nın İstanbul ayağı olan
Sustainable Brands Istanbul 2014, 800
katılımcı, 15’i uluslararası olmak üzere 92
konuşmacı, 44 oturumla 28-29 Mayıs’ta
gerçekleşti. Sürdürülebilirlik Akademisi
Yönetim Kurulu Başkanı Murat Sungur
Bursa ve Türkiye Perakendeciler Federasyonu Başkanı Mustafa Altunbilek arasında
yapılan söyleşide Bursa’nın sorularını
yanıtlayan Altunbilek, perakendeciler
olarak kendilerine düşen rolün farkında
olduklarını belirtti ve yapılması gerekenleri
sıraladı: “Tedarikçilerimizden aldığımız
ürünler konusunda bilinçli olmalıyız, müşterilerimizi bilinçlendirmeliyiz, çalışanlarımıza yatırım yapmalıyız, kurumsallaşarak verimliliği ve karlılığı yakalamalıyız,
Avrupa’daki gibi plastik poşetleri para ile
sunmalı ve kullanımını özendirmemeliyiz.”
3500’den fazla satış noktası ile 65000
fazla kişiyi istihdam eden 358 üyesini
temsilen konuşan Altunbilek, ayrıca
çıkması beklenen perakende yasasına
değindi ve sektörün sürdürülebilirliği için
72
mağazaların Avrupa’daki gibi pazar günleri
kapatılmasını desteklediklerini belirtti.
Konferansta Sürdürülebilirlik denince öne
çıkan markalardan biri olan ve hızlı tüketim sektörünün en önemli aktörlerinden
Unilever’in Satış ve Müşteri geliştirmeden
sorum başkan yardımcısı Cem Tarık Yüksel, değişen alışverişçi davranışlarını, yeni
nesil alışverişçinin markadan beklentilerini
ve Unilever’in müşterileri ile sürdürülebilir
bir ilişki kurması için nasıl politika belirlediğine değindi.
perder
haberler
İstanbul’da Ulu dönemi
İstanbul PERDER’in başkanlığına Snowy Ulu Kardeşler Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Ulu seçildi
İstanbul PERDER’in 5. Dönem başkanlığına
Snowy Ulu Kardeşler Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Ulu seçildi. Aynı zamanda
İstanbul PERDER Başkan Yardımcılığı yapan Ulu, görevi İhsan Biçen’den devraldı.
Seçimin ardından bir teşekkür konuşması
yapan İstanbul PERDER Başkanı Ramazan
Ulu, “Yeni dönemde de birbirimize destek
olduğumuz sürece daha da güçleneceğiz. Dernekler dayanışma ve kaynaşma
yeridir. Biz de bu kaynaşma ve dayanışma
duygusunu en üst düzeye taşımak için elimizden gelen tüm dayanışmayı ve özveriyi
göstereceğiz” dedi.
“Yüksek İstişare Kurulu
kuracağız”
Bir önceki dönem çalışmalarından dolayı
İhsan Biçen ve ekibine, yine Biçen döneminde kurulan Perakende Gelişim Platformu üyelerine teşekkür eden Ulu, şunları
kaydetti: “Önümüzdeki dönemde Yüksek
İstişare Kurulu oluşturmayı planlıyoruz.
Bu kurulda akademisyenler, gazeteciler,
perakendeciler olacak ve dönem dönem
toplanarak sektörün sıkıntılarını paylaşacak, çözüm önerileri geliştireceğiz.”
İstanbul PERDER’in yeni
yönetim kurulu
şu isimlerden
oluştu:
Sinan Biçen, Mahmut
Kara, Nizamettin Taşçı,
İbrahim Doğan, Hüseyin Akyüz, Faruk Güzeldere, Soner Doruk,
Tamer Dönmez, Hacı
Mırat, Murat Narman,
Murat Doğan, Rahmi
Kartal, Ümit Kuruş, Zeki Paşalı, Mahmut
Karadağ, İhsan Korkmaz, Cemal Parlak
Ramazan Ulu hakkında
1956 yılında Sinop Boyabat’ta doğdu. İlk,
orta ve lise öğrenimini Boyabat’ta, üniversite eğitimini İstanbul İlahiyat Fakültesi’nden çok sevdiği mesleği yapabilme adına
geçiş yaptığı eğitim enstitüsünde 1979
yılında tamamladı. Aynı yıl Sivas ili Divriği
ilçesine ilk ataması yapılarak öğretmenlik
mesleğini 1986 yılına kadar sürdürdü.
1986 yılında öğretmenlikten kendi isteği
ile ayrılarak İstanbul Kağıthane ilçesinde
bir bakkal dükkanı ile perakende sektörüne adım attı. Bu güne kadar sektör içinde
toptancılık, distribütörlükler de yaptı. Sektörle ilgili ISMAR ve PERDER gibi oluşumların kuruluşunda ve içinde yer aldı.
Bazı sivil toplum örgütleri ve spor kulüplerinin başkanlıklarını da yaparak
dernekçilikte tecrübe edindi. Görev yaptığı
derneklerden kendisine onursal başkanlık
sıfatı verildi. Halen Snowy Ulu Kardeşler
Yönetim Kurulu Başkanlığını yürütmekte
olan Ramazan Ulu, evli ve bir çocuk babasıdır. Orta derecede İngilizce ve Arapça
bilmektedir.
Sarıyer, Yurt Konserve
tesislerinde
Sarıyer Market yöneticileri, Yurt Konserve üretim tesislerini ziyaret etti
Yurt Konserve, yerel perakendecileri tesislerinde ağırlamaya devam ediyor. İstanbul’un
önemli zincirlerinden biri olan
Sarıyer Market yöneticilerini
misafir eden Yurt Konserve, bir
yandan ürünlerini tanıtırken
bir yandan da yerel zincirlerle
işbirliğini geliştiriyor. Tesis
ziyaretine Kategori Pazarlama
Ekip Lideri Hülya Yeten, Gıda
Dışı Kategori Pazarlama Yöneticisi Mehmet Sözen, Kategori
Pazarlama Yöneticisi Demet
Şeker ve Kategori Pazarlamadan Yonca Özer katıldı.
Yurt Konserve Satış Müdürü Arif Suna; yöneticilere
üretim tesislerini gezdirip,
üretim aşamaları ve işletmenin tarihçesi hakkında bilgi
verdi. Bundan sonraki süreçte
işbirliğinin daha da pekiştirilmesi adına ikinci bir ziyaret
planlandı.
73
perder
haberler
Mağaza ve ürün güvenliği
mercek altında
Ankara PERDER’in geleneksel kahvaltılı toplantısında bir araya gelen üyeler, mağaza
ve ürün güvenliği sorununu masaya yatırdı
Ankara PERDER’in geleneksel kahvaltılı
toplantısı, Fırıncı Orhan’da gerçekleştirildi.
Toplantıya Ankara Emniyeti Asayiş Şube
Müdür Yardımcısı Erhan Alemdar’ın yanı
sıra yeni üyelik çalışmaları kapsamında
görüşülen Kırıkkale ve Ankara bölgesinden
yerel zincir market sahibi üye adayları da
katıldı. Toplantıda, üyeler mağaza ve ürün
güvenliği konusunda ARSİS Grup tarafından bilgilendirildi.
Sorunun çözümüne yönelik mağaza ve
ürün güvenliği konusunda son teknolojileri
Ankara PERDER üyeleriyle paylaşan ARSİS
Satış Müdürü Ümit Aydın da; mağaza-ürün
güvenlik sistemlerinden, kapalı devre güvenlik sistemlerine kadar ürün gruplarını
tanıttı. Teknolojinin insanla olan temasına
dikkat çeken Aydın, mağaza içi eğitimlerle
“doğru ve etkin” kullanımı sağladıklarına
vurgu yaptı. Ankara Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdür Yardımcısı Erhan
Alemdar, yaşanılan profesyonel hırsızlıklar üzerinden alınması gerekli emniyet
tedbirlerini perakendecilerle paylaştı.
Alemdar, “Her yakaladığımız şüpheli hırsızlık olaylarının azalmasına vesile oluyor”
dedi.
Toplantının son bölümünde ise Perakende
Akademisi Eğitim ve Geliştirme Direktörü
Fezanur Aykaç, Akademi’nin yıllık eğitim
faaliyetleri hakkında üyeleri bilgilendirdi.
Türkiye Perakendeciler Federasyonu (TPF)
Başkanı Mustafa Altunbilek, toplantıda
yaptığı konuşmada, üye adaylarından
üyelik çalışmalarını hızlandırmalarını istedi. TPF olarak güçlerinin büyük olduğunu
ifade eden Altunbilek, “Gelin gücümüze
güç katalım, dostluk, birlik, arkadaşlık,
bilgi paylaşımı getirecek bu yapının içerisinde birlik olalım” dedi.
Ankara PERDER Başkanı Mehmet Ali Başdurak ise, mağazalarda yaşanılan güvenlik
sorununa dikkat çekti. Bu konuyu önemsediklerini dile getiren Başdurak, mağaza
güvenliği ve hırsızlıklarla ilgili Ankara
Emniyet Müdürlüğü ile işbirliği yaptıklarını
ifade etti.
Mevsim 20’nci yaşını kutladı
Mevsim Marketler Zinciri, 20’nci yaşını özel bir gece ile kutladı
Wyndham İzmir Özdilek’te gerçekleştirilen kutlamaya Mevsim
Marketler Zinciri’nin tüm çalışanları, Ege PERDER ve İzmir Ticaret
Odası başta olmak üzere meslek
kuruluşlarından firmaların temsilcileri iştirak etti. Mevsim Marketler
Zinciri Yönetim Kurulu Başkanı
Vahdet Sarıkaya, gecenin açılış konuşmasında şunları aktardı: “20 yıl
uzun bir süre, başladığımızdan bu
güne baktığımızda şimdi burada
olması gereken birçok ağabeylerimizi, meslek büyüklerimizi hakkın
rahmetine kavuştukları anımsayarak saygı ve rahmet ile anıyorum.
74
Ruhları şad olsun ve mekânları
cennet olsun.Siz de takdir edersiniz
ki, bir ağacın 20 yaşına gelmesinden başka bir şeydir bir firmayı 20
yaşına kadar taşımak. Bu bir emek,
sabır ve gönül işidir. Bu gün burada olanlar, olamayanlar top yekûn
hepimizin emeği geçmiştir. Bu
uzun yolculukta bizimle birlikte,
bize gönül vererek, sabır göstererek destek olan tüm dostlarımıza
bir defa daha teşekkür ediyorum”.
Gecede Mevsim Marketler Zinciri
ile yıllardır iş ortaklığını devam ettiren kuruluşlara plaketleri takdim
edildi.
perder
TPF, Arzu’yu ziyaret etti
haberler
Türkiye’nin önemli perakende sivil toplum kuruluşlarından biri olan TPF’nin Başkanı
Mustafa Altunbilek, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Bakan Yardımcısı Kutbettin
Arzu’yu makamında ziyaret ederek sektörün mevcut durumu ve sorunları hakkında
bilgi verdi
Türkiye Perakendeciler Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Altunbilek,
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Bakan
Yardımcısı Kutbettin Arzu’yu makamında
ziyaret etti.
Altunbilek, yerel perakendeciliğin mevcut
durumu hakkında Bakan Yardımcısı Arzu’yu bilgilendirirken, sektörün sorunlarını dile getirdi. 400 üyesi ile Türkiye’nin
önemli sivil toplum kuruluşlarından biri
olan Türkiye Perakendeciler Federasyonu’nun çalışmaları hakkında bilgi aktaran
Altunbilek, gıda perakendeciliğinde gelinen noktayı ve tüketici beklentileri ile ilgili
görüşlerini Bakan Yardımcısı Kutbettin
Arzu’ya sundu.
Görüşmeye Ankara PERDER Yönetim
Kurulu üyesi Cengiz Bildirici, Ankara PERDER üyesi Nazif Horasan, Ankara PERDER
Hukuk Danışmanı Avukat Ramazan Aykış
da katıldı.
Personel piknikte…
Konya PERDER üyesi Salı Pazarı personeli, geleneksel bahar pikniğinde buluştular
Salı Pazarı personeli, Aksaray
Kılınçarslan Parkı’nda geleneksel
bahar pikniğinde bir araya geldiler.
Personel, yoğun bir yaz dönemi
öncesi eğlenerek stres attı.
Salı Pazarı Yönetim Kurulu Üyeleri
Hüseyin Kulaksız ve Fatih Erdemir,
5 yıl ve üstü çalışanlara plaket ve
sertifika verdi.
Salı Pazarı, Aksaray ilinde 13,
Ortaköy ilçesinde 1, Ereğli’de 7
olmak üzere toplam 21 şube ve 535
personel ile hizmet veriyor.
75
perder
haberler
Sarıyer’de hashtag
dönemi
Mağaza içi kampanya çalışmalarına yeni bir boyut
getiren Sariyer Market, 50.yıl kutlamalarında twitter
hashtag kampanyası ile sürpriz hediyeler dağıtacak
Sarıyer ve Beşiktaş bölgelerinde hizmet
veren Sarıyer Market, 50. yılı dolayısıyla
7-8 Haziran’da mağaza içi ilk hashtag
(#) kampanyası ile sürpriz hediyeler
dağıtacak.
Kampanya, Uskumruköy mağazası
içinde özel anonslar ve sürekli akan
Twitter ekranları ile duyurulacak. Sarıyer Market’ten sürpriz hediye kazanmak
isteyenler, 7-8 Haziran tarihlerinde
#sariyermarket hashtag’iyle, Sarıyer
Market’le geçen 50 yıla dair mutlu anlarını paylaşacaklar. En çok tweet’leyen
sürpriz hediyelerin sahibi olacak.
Kampanyaya internet üzerinden herkes
katılabilecek. Ayrıca kampanya an be
an https://twitter.com/hashtag/sariyermarket adreslerinden takip edilebilecek.
Kimlerin önde olduğu görülerek, kazanma şansı arttırılabilecek.
Karadeniz’in gündemi fındık
Karadeniz PERDER üyeleri, Giresun Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Hasan Çakırmelikoğlu’nu ziyaret ettiler
Karadeniz PERDER, bölgedeki sivil toplum
kuruluşlarını ziyaret etmeye devam ediyor.
Giresun Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı
Hasan Çakırmelikoğlu’nu ziyaret eden
PERDER üyeleri, perakende ve ticaret ile ilgili sorunları konuştular. Hasan Çakırmelikoğlu, ”Fındıkta don afetinin etkisini Kasım
ayından sonra hissedeceğiz. Ekonomideki
bugünkü durgunluk genel kredilerle ilgili,
asıl sorun sonbahardan sonra hissedilecek.
Fındıkta yaşanan afetin etkisinin en son
gıda sektörünü vuracağı görüşündeyim.
Çünkü insanlar gıdadan vazgeçemezler.
Sektörlerde büyüme oranlarını aylık değil,
yıllık değerlendirmek gerekir. Bu mevsimlerde veya kış mevsimindeki durgunluğu
genele bağlamak doğru olmaz” dedi.
Sektörde satış ve kasa elemanları için
UMEM kursları açmayı planlayabileceklerini ifade eden Çakırmelikoğlu, “Ara
eleman sorunu tüm sektörlerde olduğu
gibi marketçilik sektöründe de hat safhada
olduğunu hissediyoruz. Giresun Ticaret ve
76
Sanayi Odası ile İŞKUR tarafından ortaklaşa yürütülen UMEM kursları, artık hizmet
sektörünü de kapsamına almıştır.
Dolayısıyla bu projeden marketlerimizi
faydalandırabiliriz” açıklamasında buldu.
Karadeniz PERDER Başkanı Osman Kalafat,
”Sektörde fındık zararının etkilerini bekliyoruz. Bunun yanında bizim en önemli
sorunumuz, ulusal mağazaların bölgede
her geçen gün yaygınlaşması. Satış elemanı sıkıntısına gelince, Ordu ve Giresun’da
faaliyet gösteren marketlerde bu sorun hat
safhadadır” dedi.
perder
haberler
PERDER üyeleri Şenpiliç’te
İstanbul PERDER üyeleri, Şenpiliç’in Alifuatpaşa Kesimhanesi’ni ziyaret etti
Şenpiliç Pazarlama Müdürü Fisun Eracar,
Şenpiliç’in son teknoloji ile donatılan Alifuatpaşa Kesimhanesi ile üretim kapasitesini 320 bin tona yükselterek, sektördeki
liderliğini pekiştirdiğini söyledi.
yapan Şenpiliç Yönetim Kurulu Onursal
Başkanı Haşim Gürdamar, “%13 pazar payıyla Türkiye’de piliç eti sektörünün lideri
olarak, sektörel anlamda tüm teknolojik
gelişmeleri ve yenilikleri yakından takip
ederek; en büyük olmanın yanı sıra, en iyi
olarak anılmayı hedefliyoruz. Şenpiliç’in iş
yapış felsefesinin temelinde; çalışanlarına, iş ortaklarına, devlete ve çevreye karşı
dürüstlük temel anlayışı yatıyor” dedi. Ardından Prof. Dr. Mehmet Akan, ‘piliç
eti hakkında bilinen yanlışlar’ konulu bir
sunum gerçekleştirdi.
Tesis gezisinin ardından düzenlenen bilgilendirme toplantısının açılış konuşmasını
Toplantı sonrası Güral Sapanca’da düzenlenen akşam yemeğinde PERDER üyeleri
İstanbul PERDER üyeleri, raflarında satışa
sunduğu ürünlerin tesislerini ziyaret
etmeye devam ediyor. Türkiye piliç eti
sektörünün önde gelen markalarından
Şenpiliç’in Alifuatpaşa’daki kesimhanesinde incelemelerde bulunan PERDER üyeleri,
piliç eti hakkında da bilgi aldılar.
ve şirket yöneticileri yeniden bir araya
geldi. Burada bir konuşma yapan İstanbul
PERDER Başkanı İhsan Biçen, misafirperverliklerinden dolayı Şenpiliç ailesine
teşekkür etti.
Biçen, “Tesis ziyaretleriyle satmış olduğumuz ürünleri daha yakından tanıyoruz.
Almış olduğumuz çok değerli bilgilerle
birlikte, ürünlerin satışlarını daha bilinçli
yapıyoruz. Fabrikanızın kapılarını bizlere
açarak gezme fırsatı sağladığınız için
teşekkür ederiz” dedi. Yerli zincirler olarak
yerli üreticileri her zaman desteklediklerini
ve desteklemeye devam edeceklerini söyledi.
77
perder
haberler
Kalafatlar’dan spora destek
Kalafatlar’ın sponsorluğunda Türkiye şampiyonasına katılan Haki Yener Orta Okulu
Kız Futbol takımı, şampiyonayı 5. olarak bitirdi
sonra, Ordu’nun Fatsa ilçesinde yapılan il
şampiyonasına katıldı.
Ünye-Fatsa grubu şampiyonu Ünye Tek Kiraz
Ortaokulu ile yapılan final
maçını 2-0 kazanan takım, il şampiyonluğunun
sahibi oldu.
Kalafatlar Market’in sponsorluğunu üstelendiği Haki Yener Ortaokulu Kız Futbol
Takımı, Altın Ordu ilçe şampiyonluğundan
Ordu birinciliğini kazandıktan sonra, Giresun’da
yapılan bölge şampiyonasında bölge birincisi
olan takım, Çorum´a
gitmeye hak kazandı.
Türkiye yarı finallerinin Çorum ayağında
şampiyonluğu kazanarak, başarıya imza
atan takım Türkiye finallerine katılmaya
hak kazandı. Samsun ilinde düzenlenen
Türkiye şampiyonasına katılan Haki Yener
Orta Okulu Kız Futbol takımı şampiyonayı
5. olarak bitirdi.
Kalafatlar’a, desteklerinden dolayı teşekkür ziyaretinde bulunan Haki Yener Orta
Okulu kız futbol takımı ve müdürü Mehmet
Torun, Kalafatlar’ın spora ve sporcuya olan
desteklerini esirgemediklerini ve bu başarıda en az takım kadar onların da katkısı
bulunduğunu dile getirdi.
Kalafatlar Market Yönetim Kurulu Üyeleri
Osman ve Abdullah Kalafat, öğrencilere
başarılarından dolayı kitap hediye etti.
PERDER üyeleri Oylat’ta…
Oylat’ta gerçekleştirilen kampta bir araya gelen Bursa PERDER üyeleri, Perakende
Akademisi Eğitim ve Geliştirme Direktörü Fezanur Aykaç ile Psikolog Yılmaz Gürkan’ı
dinledi
Aytaç’ın desteğiyle gerçekleştirilen Bursa
PERDER üye kampı Oylat’ta yapıldı. Oylat
Çağlayan Otel’de gerçekleştirilen üye kampının bu yılki konuğu Perakende Akademisi Eğitim ve Geliştirme Direktörü Fezanur
Aykaç ile Psikolog Yılmaz Gürkan oldu.
Kampta, üyelere verdiği ‘Yöneticilik ve Liderlik’ eğitimi ile sektörde lider ve yönetici
olmanın zorluklarına dikkat çeken Fezanur
Aykaç, üyelere verdiği teorik bilgilendirmenin ardından hazırladığı uygulamalı
eğitimle de, üyelerin bu zorluklarla nasıl
baş edecekleri ile ilgili yol gösterdi. Psikolog Yılmaz Gürkan ise, perakendecilerin
yoğun iş temposunda aile değerlerinin korunması, anne ve babalık hakkında üyelere
önemli bilgilendirmelerde bulundu. Aytaç
Satış Pazarlama Müdürü Abdullah Volkan
Uslu, yaptığı sunumla firmalarındaki yenilikleri PERDER üyeleri ile paylaştı.
Bursa PERDER olarak, üyeleri için bu yıl ilk
kez gerçekleştirdikleri kampı geleneksel
hale getirmek istediklerini belirten Bursa
PERDER Başkanı Mustafa Gürel, perakende
sektörünün gelişimini değerlendirerek,
üyelere PERDER’in faaliyetlerini anlattı.
Gürel, “Derneğimiz, bugüne kadar gerçekleştirdiği önemli çalışmalarla, başta Bursa
78
olmak üzere Marmara’nın önemli illeri
Eskişehir, Çanakkale, Yalova, Kütahya ve
en son Adapazarı’nı da bünyesine katarak
büyümesini sürdürüyor. Bursa PERDER,
bugün perakende sektöründe söz sahibi bir
konuma geldi” dedi. Perakende sektörünün
gelişimine ve ülke ekonomisinin büyümesine ciddi katkı sağladığına dikkat çeken
Gürel, “43 üye firması ve bu firmalara
bağlı 340 şubede, 6 bin çalışana sağladığı
istihdam ile Bursa PERDER, Türkiye’nin
ekonomideki 2023 hedefine önemli katkı
koymaktadır” diye konuştu.
Eğitimlerin sonunda, kampın gerçekleştirilmesine katkısı olan Aytaç firmasına
ve eğitmenlere Bursa PERDER Başkanı
Mustafa Gürel, çini takdim etti.
perder
haberler
PGP ikinci yılını kutluyor
İstanbul PERDER üyelerinin profesyonel yöneticilerinden oluşturulan PERDER Gelişim
Platformu (PGP), iki yıl içinde önemli projelere imza attı
İstanbul PERDER’in projelerinden biri
olan PERDER Gelişim Platformu (PGP),
kuruluşunun ikinci yılını kutluyor.
25 Haziran Çarşamba günü bir araya
gelen İstanbul PERDER yönetim kurulu
ve üyeleri gerçekleştirdikleri toplantı
sonrası PERDER Gelişim Platformu’nun
ikinci yılını hep birlikte kutladılar.
Tanıtımın filminin izlendiği kutlama-
da, PGB’ye bu döneme
kadar başkanlık yapan
temsilcilere de plaketleri
verildi.
Ağustos 2012’de kurulan
ve üye firmalarda çalışan
profesyonel yöneticilerden oluşan PGP, bugüne
kadar İnsan Kaynakları
Uygulaması, Kategori
Kırılım Çalışması, Karlılık
ve Verimlilik ,Çalışması, Kalite ve Hijyen
Yönetmeliği Çalışması,
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı
Mevzuat Uyum Çalışması gibi önemli
projelere imza attı. Yine bu dönemde
İstanbul PERDER üyelerine bilgilendirme amaçlı sunumlar hazırlandı ve
bu sunumlar gerek üye toplantıları,
gerekse üye kamplarında üyeleriyle
paylaşıldı. Ayrıca tiyatro projesi ile
marketlerde yaşanan sıkıntılar üzerine skeçler hazırlanarak PGP üyeleri
tarafnıdan oynandı. Mağazalar Görev
Tanımları kitapçığı hazırlandı ve yakında yayınlanacak olan sektörün mevcut
durumunu incelemek üzere Satınalma
Anket Değerlendirmesi yapıldı. Kurulduğu günden bu yana her 2 haftada bir
çarşamba günleri dernek merkezinde
toplanan PGP Üyeleri, toplantılarda gerek eğitimcileri gerekse sektörün önde
gelen isimlerini ağırlayarak, istişarelerde bulundular.
Bilgi işlem, satınalma, insan kaynakları
yöneticlerine yönelik olarak birçok toplantı organize edildi, sorunlar paylaşıldı. Bazı zamanlarda birlik ve beraberliği pekiştirmek, paylaşımlarını artırmak
için fabrika gezileri düzenlediler.
PGP, şuanda mağaza verimliliğini etkileyen faktörler, doğru bilinen yanlışlar
ve iş sözleşmeleri üzerine çalışmalar
yapıyor. PGP’nin Dördüncü Dönem Başkanlığını Yasemin Parlak yürütüyor.
79
perder
serbest köşe
Yaz İletişimi…
Gurbet ALTAY
Genel Koordinatör
Önemli olan, olağan zamanlarda
değil, olağanüstü zamanlarda ileriyi
görebilmek ve sükûnetini koruyabilmek.
Yaz geldi, tüm duygularımız depreşmeye başladı. Kapalı mekânlar yerine açık
alanları tercih eder olduk. Kısa yürüyüşler, yerini uzun ve sohbetli yürüyüşlere
bıraktı. Bununla beraber her sektörde
olduğu gibi, turizm sektörü de canlanmaya hazırlanıyor. Tabii ki hakkıdır.
Sıcak, özgürlük ve mutluluk hepsi bir
arada olunca değme keyfimize. Aynı
zamanda tatil bölgeleri ve turizmin canlı
olduğu yerlerde, müşterilerle beraber
çalışan personelin de heyecanı artmaya
başlar. Artık sadece kendi aralarındaki iletişim değil, müşteri iletişimi de
devreye girmeye başlar. Farkı ne peki?
İletişim, her zamanki yapılan konuşma
değil midir? Derseniz, eksik bilgi vermiş
olursunuz. Turizmde iletişim, her şeyle
yapılan iletişimdir. Mesela, ilk iletişim
sabah aynaya bakıldığında kendimizle yapılan iletişimdir. Sonra, iş yerine
gelindiğinde arkadaşlarımızla yapılan
iletişim alır yerini. Burada tanıdığımız,
bildiğimiz personel veya arkadaşlarımız, bizim için hep çantada keklik
olarak algılandığı için genellikle iletişim
kazalarına rastlanmaktadır. Nasıl mı?
En basitinden ortaklaşa yapılan işlerde
80
dayanışmanın hep karşıdan gelmesi
beklenir. ”O benim arkadaşım, onun
önce bana destek olması lazımdı” deriz.
Ama unuttuğumuz bir şey var; biz de
onun arkadaşıyız dolayısıyla ilk bizim
destek olmamız gerekir. Yani hep bazı
işleri erteleriz ya “yarın yaparım” diye.
Oysa bugün, dünün yarını değil midir?
Varın kararı siz verin. Yine iletişime
geçtiğimiz birileri vardır ki; onlar, bizim
ve yaz döneminde neşe kaynağımız olan
velinimetlerimiz müşterilerimizdir. Onlar
ki; aynı zamanda para vererek, haklı
olarak tatillerini yapmaya gelmişlerdir.
Anlaması çok güçtür onları. Anlamaktan
ziyade, sadece işimiz olanı yapsak yeterli olacak; ama biz bazen abartıyoruz.
Empati diye bir kavram var hayatımızda.
Kendimizi, karşımızdaki insanın yerine
koymamız. Ama bunu Türk milleti olarak
biraz abartıyoruz. Karşımızdaki kişinin
yerine kendimizi koyacağız; ama öyle bir
abartıyoruz ki, yerine koymak bir tarafa
onun gibi düşünmeye başlıyoruz. Sonra
iki sorunlu insan modeli ortaya çıkıyor.
Oysa, her şeyin “azı karar, çoğu zarar”
diye bizler söylemez miyiz? Söyleriz söylemesine de, yapmaya geldiğimizde eski
zararlı davranışlarımıza devam ederiz.
Oysa bir adım geri atıp, olaylara bütün
bir şekilde baktığımızda ne kadar yanlış
yaptığımızı görürüz. Bizler, empati
yaparken karşıdakinin yerine kendimizi
fazla içeride tutuyoruz. Bu da bizim,
karşımızdakinin hakkında doğru karar
vermemizi engelliyor. Böylece iletişim
kazaları başlamış oluyor. Belirli bir süre
sonra da ”ben onu demedim” başlıyor.
İşte tam burada müşteri ile iletişimin
eksiklikleri ve tercih edilip edilmemeleri
başlıyor. Müşteri kayıpları ve müşteri
tercihleri bir anda olmamaktadır. Bunu
müşteri sürece yaymaktadır. Bu süreç,
kimi zaman uzun kimi zamansa kısa
olmaktadır. Bu süreçte perakende noktaları olayın, müşteri şikâyetlerinin farkına
varırsa sorun biraz da olsa çözülmüş
olur. Ya müşteri şikâyette bulunmazsa?
Bu sefer olayın rengi değişecektir. Yavaş
yavaş kayıplar başlayacak ve olaylar
istenmeyen sonuçlara doğru gidecektir.
O sebepten şikâyet eden veya bağırıp çağıran bir müşteri, el üzerinde tutulması
gereken bir müşteri tipidir. Yani şikâyet
eden bir müşteri, o kurumun düzelmesi
için elinden geleni yapan bir müşteridir.
Bir sorun da müşterinin söylediklerinden
sizlerin ne anladığınızdır. Olayı nasıl
geliştirebileceğinizdir. O da size kalmış
bir şeydir. Olayların üzerine yapıcı ve
çözümcü giderseniz birçok adım atmış
ve çözüme adım adım yaklaşıyorsunuz
demektir. Burada çözümler bizlere göre
değil, müşterilere göre olursa bir sonraki
büyük tehlikeleri de önlemiş oluruz. O
sebepten bizleri eleştirenlere teşekkürler
etmeliyiz. Nasıl ki, atalar yüzyıllar öncesinden bizleri uyarmışlar. Dostların acı
söylediğini; ama bizlerin iyiliği için söylediğini unutmamak gerekir. İşte burada
ileriyi görme meziyeti ön plana çıkıyor.
Önemli olan, olağan zamanlarda değil,
olağanüstü zamanlarda ileriyi görebilmek ve sükûnetini koruyabilmek. Aynı
zamanda da, geleceği planlayabilmek.
Öncelikle, bir müşterinin bile çok önemli
olduğunu düşünmek gerekiyor. Bunu
biliriz de, acaba kaçımız uygulayabiliyoruz. Onu iyi tahlil etmek gerekir. Örneğin
bir restoran sahibisiniz ve size dönem
dönem yemek yemeğe gelen bir müşteriniz var. Yine o günlerden bir tanesinde
size misafirleriyle beraber gelmiş, bir
güzel yemeğini yemiş ve iş görüşmesini
yapmış. Sıra ödemeye gelince, kredi kartını vermiş ve çekim sonunda “yetersiz
bakiye” yazısı ile karşılaştınız. İşte tam
bu sırada ne yaparsınız? Normal olarak
müşteriye gidip, başka kartınız var mı
diye sormanız gerekiyor. O da, duruma
göre size cevap verecektir. Ya başka
kartı yoksa ve yanında da yeterli nakit
yoksa ne olacak? İşte tam bu sırada
sizler, küçük bir not yazıp kredi kartıyla
beraber kendine verseniz. Ve notta da;
“kredi kartınızda yeterli bakiye olmadığı
için çekemedik. Sizler bizler için önemlisiniz, bir sonraki gelmenizde ödersiniz”
yazsanız ne olurdu acaba? İşte burada
müşteri memnuniyetinin doruk yaptığı
bir an ortaya çıkmaktadır. Öyle düşündüğümüz gibi müşteri memnuniyeti için
çok büyük şeyler yapmaya gerek yok.
Görüldüğü üzere, sadece diğerlerinden
farlı bir şeyler yapmanız, müşterinin
size sadakatini artıracaktır. Deriz ya,
başarı ayrıntılarda gizlidir. Bunu deriz
de, uygulamada genellikle geç kalırız.
Siz siz olun söylemleri söyledikten sonra
uygulamaya da geçmeyi unutmayın.
perder
TÜRKİYE PERAKENDECİLER FEDERASYONU
HER GEÇEN GÜN BÜYÜYOR
Üye
Satış Noktası
Personel
376
3.631
59.717
m2
2.123.872
81
perder
üyelerimiz
Çağrı’dan yeni şube
İstanbul PERDER üyesi Çağrı Hipermarket’in
40’ıncı mağazası, Pendik’te
açıldı
İstanbul Anadolu Yakası’nda Pendik Güllübağlar’da açılan mağaza bin metrekarelik
satış alanına sahip. Diğer Çağrı mağazalarında olduğu gibi kendine ait özel otoparkı
bulunan mağaza, 100 aracı misafir edebiliyor. 45 personelin çalışacağı mağazada 6
kasa bulunuyor.
İSTANBUL
PERDER
Cergibozanlar Çıksorut’ta
İpek Yolu PERDER üyesi, Cergibozanlar yeni mağazasını Gaziantep Çıksorut’ta tüketicilerle
buluşturdu
25 Aralık Mahallesi, Hamdi Kutlar Caddesinde
hizmet vermeye başlayan mağaza ile Cergibozanlar,
zincirine 23’üncü halkayı ekledi. 750 metrekare satış
alanına sahip, 13 kişinin görev yapacağı mağazada
3 kasa bulunuyor. Açılışa bölge halkı yoğun ilgi
gösterdi.
İPEK YOLU
PERDER
26’ncı şube açıldı
Ankara PERDER Üyesi
Büyük Pastırmacı, 26’ncı
mağazasını Nevşehir’de
hizmete açtı
Kırşehir merkezli Büyük Pastırmacı, son
dönemde Nevşehir’de de önemli yatırımlar yapıyor. Bunun son örneği olan yeni
mağaza, Güzelyurt Mahallesi, Vefa Küçük
Caddesi’nde açıldı. Büyük Pastırmacı’nın
yeni mağazası, 480 metrekare alanda, 1
kasa ve 4 personel ile hizmete girdi.
82
ANKARA
PERDER
perder
üyelerimiz
Yıldız şubesi hizmette
Altunbilekler’in yeni mağazası Yıldız, hizmete girdi
Ankara PERDER üyesi Altunbilekler, yeni
şubesini Çankaya bölgesinde hizmete açtı.
Yıldız mağazası, 3 kasa ve 25 çalışanıyla;
kasap reyonundan şarküteriye, manav
reyonundan unlu mamullere, zücaciyeden
kişisel bakım ürünlerine çok geniş bir ürün
yelpazesini çok uygun fiyatlarla müşterisinin beğenisine sunuyor.
ANKARA
PERDER
24’üncü Şehzade…
Kayseri PERDER üyesi Şehzade Market’in
yeni şubesi Hürriyet Mahallesi’nde açıldı
Şehzade Market’in yeni şubesinin açılışına Melikgazi Belediye Başkanı Memduh Büyükkılıç ve Belediye Meclisi Üyeleri katıldı.
Şehzade Marketler Yönetim Kurulu Başkanı Selahattin Kılıç, Kayseri’de marketçiliğe yeni bir bakış açısı getirdiklerini, tüm Kayseri’yi
Şehzade kalitesi ile tanıştırmayı hedeflediklerini söyledi.
KAYSERİ
PERDER
Yeni şube; 800 metrekare satış alanı, 3 yazarkasa ve 20 çalışan ile
hizmet veriyor.
Of’a ikinci Ay-Mar
Karadeniz PERDER üyesi Ay-Mar,
16’ncı şubesini Of’ta açtı
Of’ta ikinci, toplamda 16’ncı şubesini açan Ay-Mar,
zincirine yeni halkalar eklemeye devam ediyor.
Ay-Mar Marketler Zinciri Yönetim Kurulu Başkanı
Sefer Ayyıldız, “Biz Ofluyuz. Acemiliğimizi Trabzon’da
attık. Ustalığımızı Of’ta devam ettiriyoruz. İlçemize
yatırım yapmaya ve istihdama katkı sağlamaya
devam ediyoruz” dedi.
Yeni mağaza; 800 metrekare alanda, 2 kasa ve 10
personel ile hizmet veriyor.
KARADENİZ
PERDER
83
perder
vitrin
Pepeeli Anavarza
Anavarza, çocukların en sevdiği karakterden biri olan Pepee’yi ambalajlarına taşıdı.
Süzme baldan geliştirilen Anavarza krem bal, kolay sürülebilir özelliği ve zengin içeriği
ile çocuklu ailelerin tercihi
Çocuklara balı sevdirmek ve bal yeme alışkanlığı kazandırmak amacıyla geliştirilen Pepee Krem
Bal, çocuklarınıza vereceğiniz en güzel armağan. Zaman içerisinde geliştirilen yeni ürünlerle, tüketiciye farklı damak tatları sunan Anavarza Bal, Avrupa ve Amerika’da yıllardır tüketimi gerçekleşen krem balı, Pepee ambalajıyla çocukların beğenisine sunuyor.
Anavarza Bal’ın, Pepee’li krem baldan başka, akıllı kapakla piyasaya sürülen süzme çam ve çiçek
balı çeşitleri de yer alıyor. Farklı gramajlarda ve farklı kullanım alışkanlıkları için tasarlanan
Anavarza Bal çocuk serisinde, Pepee Akıllı Kapak Çiçek Balı 325 gr, Pepee Tüp Bal Çam Balı 40 gr,
Pepee Krem Bal 200 gr seçenekleri yer alıyor.
Fresh’n Soft’tan ıslak havlu
Fresh’n Soft Lavanta, Gül ve Beyaz Sabun Kokulu Islak Misafir Havluları, zengin ramazan ziyafetleri sonrası hijyenini hoş kokulu havlularla tamamlamak isteyenlere
hitap ediyor
Fresh’n Soft Lavanta, Gül ve Beyaz Sabun Kokulu Islak Misafir Havluları, misafire verilen değer
ve zengin Ramazan sofralarıyla öne çıkan Türk geleneklerinde kendine hijyenik bir yer ediniyor.
Yumuşak dokusu, kalın formu ve esnekliğiyle kullanışlı yapısını gözler önüne seren Fresh’n Soft
Lavanta, Gül ve Beyaz Sabun Kokulu Islak Misafir Havluları, bir paketinde yer alan 60 havlusuyla
da uzun süreli bir kullanıma imkân veriyor.
Kozmetik yönetmeliğince istenilen tüm testlerden geçirilerek güvenilirliği ispatlanan Fresh’n
Soft Lavanta, Gül ve Beyaz Sabun Kokulu Islak Misafir Havluları, ramazan sofralarında gönül
rahatlığıyla kişisel temizliğini tamamlamak isteyenleri bekliyor.
“Büyük Dilim Sucuk”
Dilimli sucuk kategorisinde bir ilke imza atan Pınar Mangal Keyfi, “büyük dilim, dev lezzet” diyerek yeni ürünü
ile mangalda sucuk keyfini arttırıyor
Pınar, yeni ürünü Mangal Keyfi Büyük Dilim’i tüketicilerin beğenisine sunuyor. Pişirilmeye hazır bulunan Pınar Mangal Keyfi Büyük Dilim, pratikliğiyle pikniklerin aranan lezzeti
oluyor. Büyük porsiyonu ile doyurucu olan Mangal Keyfi Büyük Dilim, mangalın yanı
sıra atıştırmalık olarak tostlarda ve kahvaltılarda da tüketiliyor.
Pınar Mangal Keyfi Büyük Dilim, açılan paketin tek seferde bitirilmesiyle pratiklik sağlarken, geniş yüzeyiyle kolayca pişirilerek, hemen tüketiliyor.
Mangal kategorisine yenilik getiren Pınar Mangal Keyfi Büyük Dilim, tüm marketlerde
tüketicilerle buluşuyor.
84
perder
vitrin
85
perder
vitrin
Gülüşünüz parlasın
Vivident, şerit sakız formundaki yeni Vivident
White’larla yine göz alıyor
Vivident White, “gülüşünüz parlasın” sloganıyla “Nane” ve “Balonlu
Sakız” aromalı 2 farklı çeşidiyle, yaldızlı ve parlak ambalajlarında tüketiciyle buluşuyor. Vivident White, özel formülü sayesinde, dişlerinizin doğal beyazlığını korurken, aynı zamanda dış etkenlerin yol açtığı lekeleri
azaltmaya ve yeni lekelerin oluşmasını önlemeye de yardımcı oluyor.
Gedik’ten sağlıklı lezzetler
Gedik Piliç, çocuklara sağlıklı beyaz et lezzeti sunuyor
Çocukların doğru ve sağlıklı beslenmesi, annelerin itina ettiği ve en zorlandığı konuların başında gelir. Yoğun tempoda çalışan anneler için durum daha da zordur. Mutfağa
ayrılabilen zaman giderek kısalırken yemek seçenekleri içerisinde besleyiciliğin yanı sıra
pratiklik de göz önüne alınır.
Gedik Piliç, anneleri hem ihtiyaç duydukları zamandan kurtarıyor hem de sağlıklı lezzet
ürünleri sunuyor. Besin değeri yüksek özelliğiyle çocuklarınız için gerekli protein değerini
verebilir, Express ürünlerle mutfakta harcadığınız zamandan tasarruf edebilirsiniz.
Gedik Piliç; Piliç Nugget, Schnitzel, Çıtır Burger, Kasap Köfte, Pişmiş yaprak döner vb.
ürünleriyle sağlıklı ve besleyici alternatiflerle mutfakları süslemeye hazır.
Çöpler rengarenk
Koroplast lavanta, limon ve çilek kokulu çöp torbaları,
yenilenen desenleri ile Haziran ayında raflardaki yerini
aldı
Çöp Torbası ve Mutfak Yardımcı Ürünleri Sektörü’nün önde gelen markası Koroplast’ın lavanta, limon ve çilek çöp torbaları yenilenen desenleri ile Haziran ayında satışa sunuldu.
Lavanta Kokulu Büzgülü Çöp Torbası, Limon Kokulu Büzgülü Çöp Torbası ve Çilek Kokulu
Büzgülü Çöp Torbası orta ve büyük boy alternatifleriyle tüm yerel ve zincir marketlerde
raflardaki yerini aldı. Çöplerin kötü kokmasını engelleyen kokulu çöp torbalarının yeni
çilek, limon ve lavanta desenleri sayesinde artık çöpler güzel görünecek.
86
perder
vitrin
Polonez Pastırma keyfi
Çemenli çemensiz pastırma seçenekleri ile değişik tatlar
hazırlamanın ve Ramazan sofralarınızı şenlendirmenin
zamanı
Özenle seçilmiş dana antrikot ve kontrafile etlerinden, Anadolu’nun en güzel baharatları
ile harmanlanmış çemeninin lezzetiyle Polonez pastırma çeşitleri, iftarda sahurda sofralarınızın vazgeçilmez lezzeti olacak.
Yılların lezzet ustası Polonez çemensiz pastırma sevenler için de çemeni sıyrılmış özel
lezzetiyle damaklarda iz bırakacak bir pastırma serisi hazırladı. 120 ve 170 gr’lık özel
ambalajlarında pastırma sevenlerin beğenisine sunulan Polonez Elit Pastırma, iftar sofralarının vazgeçilmezi olacak.
Parex’ten
garantili temizlik
Temizliği pratikleştirecek nitelikteki yeni ürünleri ile kadınların hayatını kolaylaştıran
Parex, Maestro Temizlik Seti’nde devrim yaratıyor. Ürünlerinin teknolojisi ile fark yaratan Parex, Maestro Temizlik Seti’nde de bu detayı atlamıyor. Asansör sistemli döner
hazneye sahip Parex Maestro Temizlik Seti, 7 devir hızıyla temizliği kolaylaştırarak,
temizlikte geçen süreyi kısaltarak evinize ekstra zaman ayırmanıza yardımcı oluyor.
Maestro Temizlik Seti; hafif, darbeye karşı dayanıklı, kaymayı engelleyen tasarımı ile
göz dolduruyor. Maestro’da, kirli suyun dökülmesini kolaylaştıran gizli kapak rahat
bir kullanım sağlıyor. Kadınların temizlikteki en büyük yardımcısı Parex, Maestro
Temizlik Seti ile garanti belgesi veren ilk temizlik seti olma özelliğini de taşıyor. Parex
Maestro Temizlik Seti, düz ve yuvarlak döner başlık olmak üzere iki farklı başlığı tek
sette sunuyor.
Danone’den Milkshake
Türkiye’nin ilk taze milkshake’i Danone milkshake, haziran
ayında raflardaki yerini alıyor!
Kıvamlı yapısıyla doyurucu bir özelliğe sahip Danone milkshake, soğuk içilmesi gereken ferahlatıcı ve sağlıklı bir ara öğün alternatifi. Danone Milkshake, tüketicilere çilek-vanilya& bisküvi olmak
üzere iki farklı tat alternatifi sunuyor.
Ürün içeriği ile olduğu kadar paket tasarımıyla da çocukların sevgisini kazanmayı hedefleyen
Danone, paketlerinde kızlar için Prenses Sindrella, erkekler için de Muhteşem Örümcek Adam karakterlerini kullanıyor. Üst kısmında uzayıp kısalabilen özel bir pipete sahip olan Danone Milkshake, paketiyle de Türkiye’de ilk olma özelliğine sahip...
Perakende dünyasının ilk taze Milkshake’i, dijital dünyada da kazandırıyor. Kapakların altındaki
folyonun üzerinde yer alan kodu Türkiye’nin en popüler çocuk oyun sayfası Tipeez’de “Milkshake
Toplama Kodu” olarak kullanan çocuklar, oyunda ekstra puan kazanabiliyorlar.
87
perder
dernek iletişim bilgileri
88

Benzer belgeler