sayfalar NISAN_`2013.....1-19_opt

Transkript

sayfalar NISAN_`2013.....1-19_opt
Kuşadası Balıkçı Barınağı ve İskele 1970
1937
[email protected]
Yerel Tarih Dergisi
2008-2009 ve 2010 -2011
sayıları iki cilt halinde
derlenmiştir.
Ciltlenmiş Yerel Tarih
Dergilerini edinme adresi
Ege Mahallesi 442. Sokak
No 6, Club Oliva
Ergül Apartmanları
B Blok Daire 4
Kuşadası / Aydın
Tel: 0 256 618 44 44
Faks: 0 256 618 44 67
ISSN 2147-6349
yılından itibaren 30 yıl tabaklık
sanatı ile uğraşan Kuşadalılara
ekmek kapısı olan
tabakhaneler, sahiplerinin tüm
karşı çıkmalarına rağmen zorla ellerinden
alınmış ve yine yaklaşık 45 yıl metruk bir
vaziyette bu günleri beklemiştir.
Restorasyonu tamamlanan binalar, 23 Nisan
günü sayıları bir elin parmaklarından bile az
sayıda hayatta olan tabaklar ile ebediyete intikal
edenlerin çocuklarını misafir etmiştir.
Bu alanda açılacak olan müzede tabaklık
sanatına emek veren Kuşadalıların isimlerinin
yaşatılması ailelerde oluşan kırgınlık ve öfkeyi
tam olarak gidermese de buruk bir teselli
olacaktır.
Bugün de olduğu gibi elektrik kesintileri ile
boğuşan Nisan 1973 Kuşadası gündemini eski
sağlığına yeniden kavuşan Mustafa Veli, Ada Sesi
Gazetesinden aktarmaya devam ediyor.
Kuvayı Milliye kahramanı Kuşadalı Çam
Mehmet’in torunu Işık Erkal Melhem aile
anılarını anlatıyor. Sizlerden de bu tür anıları
bekliyoruz.
Kuşadası’nda yaşayıp da yakın çevre hakkında
yeterli bilgiye sahip olmayanların sayısı
azımsanmayacak kadar fazladır. Turizm Haftası
etkinlikleri içerisinde TÜRSAB Kuşadası BYK
sının öğrencilerimizi Efes’e götürmesini
önemsiyoruz bu ve benzeri etkinliklerin
sürdürülmesini diliyoruz.
Yazarımız Selçuklu Ali Can, İtalyan işgali
döneminde Kuşadası’nda faaliyet gösteren 162
Nolu Askeri Sahra Postanesi damgalı zarf ve
kartpostalları bizlere sunuyor.
Zeytin yetiştirme ve zeytinyağı elde etme yol
ve yöntemlerinin tüm açıklığı ile gözlendiği
‘’Oleatrium’’ başta Kuşadalılar olmak üzere
herkesin mutlaka görmesi gereken tematik bir
müzedir. Emeği geçenleri bir kere daha
kutluyoruz.
Sedat Onar’ın Seyyahlar yazı dizisi detay
Charles Texier anlatımları ile devam ediyor.
Anadolu Turizm Meslek Lisesi tarih
öğretmeni bilim uzmanı, ‘’Andız Korsanları’’
araştırması ile yazı ailemize katıldı. Hoş geldin
Menderes Akdağ. Aydın Siyasi Tarihini uzmanlık
tezi olarak araştıran Akdağ, önerimiz üzerine
Kuşadası siyasi tarihi ile ilgili araştırmasını
başlatmıştır. Konu ile ilgili bilgi, belge ve
fotoğraflarınızı bekliyoruz.
Editörümüz Nail Topal güncel ‘’Akil
Adamlar’’ girişiminin, 94 yıl önceki benzerini,
kahramanı Esat Hoca’yı ve yaşanan olayları bize
aktarıyor.
Ada’dan bir Portre’de uzun yıllar Ziraat
Bankası müdürlüğü yapmış olan Halil İbrahim
Kubilay’ı oğlu Eser Kubilay anlatıyor.
Arkeolog Kamil Sahralı, Kuşadası’nda yaşayan
ressam Nilüfer Örme’yi bize tanıtıyor. Bu ay ki
yazısı Arkeoloji- sanat ilişkisi üzerine.
Kuşadası Hatırası sayfamız fotoğraflarınızı
bekliyor.
KUŞADASI YEREL TARİH ARAŞTIRMALARI GRUBU Adına Sahibi ve Sorumlu Müdür Ali Ergül Yayın Kurulu Ali Ergül, Müjgan Şavkay,
Mustafa Veli, Belma Özgün, Dr. Ali Alkış, Dr. Ayşe Şerifoğlu, Mustafa Dinçoğlu, Av. Kaya Egel, Ali Hüseyin Torun, Sedat Onar,
Yrd. Doç. Dr. Eralp Osman Çolakoğlu, Arif Çıkıcı, Özer Kayalı, Ata Şakrak, Ali Can Editör Nail Topal Grafik-Tasarım Nilüfer Saçar Nisa
Hukuk Danışmanı Av.Nail Özazman Tercüme (İng-Frs) Duygu Sayra Ergül Redaksiyon; Nail Topal, Sedat Onar, Duygu Sayra Ergül, Alp
Ergül
İletişim Ege Mahallesi, 442 Sokak Club Oliva ERGÜL Apartmanları B Blok Kat:1 D:4 Kuşadası - AYDIN Tel: 0256 618 44 44
Ali Ergül: 0532 212 20 31 [email protected] www. kuyeta.org Dağıtım Pazarlama Ergül Turizm Gıda Maddeleri Ltd. Şti.
Baskı Yeri Yeniyol Matbaası 1145/1 Sk. No: 50/A Yenişehir - İZMİR Tel: 0232 449 88 52 Faks: 458 62 86 [email protected] Sayı 51 Yıl 6
NİSAN 2013
KUYETA
1
Ben Buradayım Ey Tarih
Nisan 1973’te Kuşadası
Mustafa Veli Mavi İnsan
Benim bir şehri sevmem için havanın yağmurlu olması şart. O yüzden, kaldığımız günlerde yağmur yağmadığı için Paris’i
sevmemiştim. Ama yağmurun tarihi ıslattığı Bordeaux şehri halen aklımın ve yüreğimin bir köşesinde duruyor. Bazılarının aksine
yağmurun şehre hüzün verdiğine inanmıyorum. Yağmur yağmazsa o şehir hüzünlüdür.
Bütün bunları Kuşadası’nın merkezindeki küçük bir apartman dairesinin penceresinden dışarısını seyrederken düşünüyorum. Yağmur
var diye mi ne şimdi Kuşadası bana daha güzel görünüyor.
Kitap okuyamıyorum. İki satırdan sonra uykum geliyor. Yazamıyorum. Kalemim elime dolanıyor. Şimdi daha iyi olduğumdan kitap ve
deftere kavuştum. Bu vesile ile Ada Sesi Gazetesi’nin sayfalarına da.
3 Nisan 1973 Salı:
GAZETENİZ YEDİ YAŞINDA
1967 yılı Nisan ayının ilk haftasında
3 Nisan Pazartesi günü sabahı büyük
bir heyecan içinde yayın hayatına
başlattığımız gazeteniz ADA SESİ
bugün 6. yaşını doldurarak 7. yaşına
basmıştır.
6 yıldan beri bir tek sayısını
aksatmadan elinize uzattığımız Ada
Sesi güçlü teknik kadrosu ile daha
nice yıllar çevremizde yayınlanan
gazeteler arasında örnek gazete
unvanını koruyacak ve dimdik ayakta
duracaktır. Gazetemizin
aksamamasında büyük bir azim
örneği veren isimsiz
kahramanlarımız(teknik kadromuz)
Mehmet Sarayköylü, Erdinç
Yavanırmak ve Ata Kılınç’a bu vesile
ile teşekkür etmeyi vazife biliyoruz.
Çevremizde yayınlanan gazeteler
arasında en güçlü yazı ailesi
kadrosuna sahip bulunan gazeteniz
ADA SESİ muhteva yönü ile
murakkebesi altında bulunduğunuz
üst kademelerde örnek gazete olarak
kabul edilmekte ve diğer gazetelere
yapılan ihtarlarla ‘’gazeteniz ADA
SESİ gibi yayınlansın’’ şeklinde
ibareler kullanılmaktadır.
Kıymetli okurlarımızın ve daima
bize destekte bulunan muhterem
Kuşadalılar’ın teşvikleri ile
kazandığımız bu unvanı yüce Allah’ın
izniyle en güzel örneklerle
koruyacağız. Bu şerefli görevde
azmimiz sonsuzdur.
Gazetenizin yedinci yaşına basması
münasebetiyle mevcut tesislerimize
ilaveten yeni almış olduğumuz
otomatik baskı makinemizin de 15
Nisan’da matbaamıza monte
edileceğini müjdelemekten kıvanç
duyarız.
Amacımız; daima hizmetlerin en
iyisini vermek. Parolamız; haklının
yanında, haksızın karşısında olmaktır.
Saygılarımızla ADA SESİ
Sarı zemin üzerine mavi
mürekkeple yazmışlar bu haberi.
Ama onlar için öyle değil. Yedi yıl
emek vermek. Halen daha olduğu
gibi zor iş yayıncılık. Kapanmasaydı
bu yıl kırk yedinci yaşını
kutlayacaktı.
BALKANLARIN EN BÜYÜK OTELİ
İÇİN YOL YAPIMINA BAŞLANDI.
Karaova’da inşa edilecek dev tesisin
temelleri Mayıs ayında atılacak- Otel
önümüzdeki yıl açılacak.
Akdeniz Turizm ve Seyahat
Acenteleri sahibi hemşerimiz Naci
Akdoğan’ın ilçemiz Karaova
KUYETA
NİSAN 2013
2
mevkiinde
inşa
ettireceği
Türkiye
sahillerinin
ve
Balkanların
en büyük
oteli ile ilgili çalışmalara hız verilmiştir.
Öncelikle otelin yol ve elektrik
sorunu ele alınmış ve bu işlerin büyük
bir kısmı tamamlanmıştır.
Kendisiyle konuştuğumuz
müteşebbis hemşerimiz Naci Akdoğan
‘’yol ve elektrik işini halletmek
üzereyiz. Mayıs’ın ilk haftasında da
temelleri atacağız.’’ demiştir.
600 yataklı olacak otelin birinci
kısmı 320 yataklı olarak 1974 Turizm
sezonuna kadar tamamlanacak ve
hizmete açılacaktır.
Mayıs ayında yağmur yağıyor mu?
Ama şehir bina yağmurlarına
tutuluyor.
MAHMUT ESAT YARIN TÖRENLE
ANILIYOR.
4 Nisan Hukukçular Günü
münasebetiyle yarın saat 11.00’de Eski
Adliye
Bakanlarımızdan
Medeni Kanunun
öncüsü hemşerimiz
merhum Mahmut Esat
Bozkurt’un Selçuk
yolu üzerindeki
mezarı başında
toplanılacak ve
merhum hakkında
konuşmalar
yapılacaktır.
Aydın Barosu’na
mensup hukukçuların düzenledikleri
anma merasiminde valimiz Sedat
Kirtetepe, kaymakamlar, daire amirleri
ile diğer davetliler hazır
bulunacaklardır.
Koyu yağmurların insanlarından.
10 Nisan 1973 Salı:
Bir ülkenin geleceği için gönlündeki
SİNEK MÜCADELESİ İÇİN NE
hayal damlalarını büyüten.
GİBİ TEDBİRLER ALINIYOR?
Şimdiden hava kararmaya başladı.
Sinek mücadelesini yapacak olan
İnsanlar telaşla evlerine
Sağlık Bakanlığı’na bu konuda
koşturuyorlar yağmura
talepte bulunulmadıysa vakit
yakalanmamak için.
kaybetmeden harekete geçmenin
6 Nisan 1973 Cuma:
zamanı gelmiştir- karasinekler boy
EKMEK SATIŞLARI SERBEST
göstermeye başladı.
BIRAKILDI.
Yaz mevsiminde ilçemize musallat
6 Şubat’tan beri ekmek satışı
olan kara ve sivrisinek haşeresi
yapamayan bakkallar bundan sonra
bilindiği gibi başlı başına bir problem
beyaz kâğıtlara sarılı olmak kaydıyla
olmakta ve bu yüzden
ekmek satışı yapabilecek.
memleketlerinde böyle bir
Sıhhate mugayir gerekçesiyle
rahatsızlıkla muhatap olmayan
belediyece ilçemiz bakkallarının
yabancı turistlerin şikâyetlerinin ardı
ekmek satışları bilindiği gibi
kesilmemektedir.
yasaklanmıştı.
Konuyla yakinen ilgilenen Turizm
Belediyenin bu kararı uyarınca
ve Tanıtma Bakanı Erol Yılmaz Akçal,
ekmek satışları 6 Şubat’tan itibaren
geçen yıl ilçemize ziyaretlerinde
sadece fırınlarda yapılmaya
ilgililerin talebi üzerine daha önce
başlanmıştır. O tarihten bu yana
gönderdiği 50 bin liraya ilaveten 100
fırınlara evi uzak olan vatandaşların
bin lira daha göndermişti.
ardı kesilmeyen şikâyetlerini dikkate
Geçen yıl mevsimin geçmesi
alan ilgililer ekmek satışını tekrar
sebebiyle kullanılmayan bu para
serbest bırakmışlardır.
şüphesiz ki bu yıl kullanılacaktır. Bir
Böylelikle, eskiden olduğu gibi
de şu var. Bilindiği gibi Bakanlar
bundan sonra da bakkallar beyaz
Kurulu kararına göre sinek
kâğıtlara sarılı olmak kaydıyla ekmek
mücadeleleri Sağlık Bakanlığı
satışı yapabileceklerdir.
tarafından yapılacaktır.
YOLLARIN YAPIMINA BAŞLANDI
İlçemizden Sağlık Bakanlığı’na bu
Kanalizasyon kazıları dolayısıyla
konuda bir talepte bulunulup
bozulan ilçemiz yolları bilindiği gibi
bulunulmadığını bilmiyoruz. Eğer
belediye tarafından yapılacaktır.
böyle bir talepte bulunulmadıysa
Şimdilik iki işçi ile Türkmen
vakit kaybetmeden harekete
Köprüsü’nü takiben Sağlık
geçmenin zamanı gelmiştir. Zira son
Caddesi’nin döşeme işine
yağmurlardan sonra karasinek
başlanmıştır. İlgililerin ifadesine göre,
haşeresi kendini göstermeye
önümüzdeki günlerde fazla sayıda
başlamıştır. Sineklerin yumurtlama
işçi ile yapımına başlanacak ilçemizin
zamanı olan şu günlerde mücadeleye
bozuk yolları kısa zamanda eski
başlanırsa büyük faydalar sağlanacağı
haline getirilecektir.
kanısındayız.
Daha önce döşeme olan şehrin
Küçücük Kuşadası’nda haftada
bazı merkezi caddelerinin de asfalt
iki gün olsa da haber bulmak zor.
veya beton yapılacağı söylentiler
Bakalım bu sinek haberini yaz
arasında yer almaktadır.
boyunca kaç defa okuyacağız.
Yağmurlar bitmeden yol
BERKANT YEŞİL SİTEYE ÜYE
çalışmaları biter mi?
OLDU.
BELEDİYE TEFRİŞ EDİLDİ!.
Geçtiğimiz Pazar
İlçemiz belediye sarayının hizmet
günü ilçemiz Doğan
servisleri modern mefruşat ile
Sineması’nda eşi Serpil
teçhiz edilmiştir.
Örümcer ile birlikte
İşletme ve muhasebe servisi ile
konser veren ünlü
başkâtip bölümlerine baştanbaşa
sanatçı Berkant,
banko konularak derli toplu bir
ilçemizden ev almaya
hale getirilmiştir.
karar vermiş ve Yeşil
Belediyenin herhangi bir
Site Yapı Kooperatifi’ne
servisinde işi olan vatandaş eskiden
üye olmuştur.
olduğu gibi memurların masasına
İlk defa şehrimize
sandalyesini çekip oturamayacak,
Berkant (B. Akgürgen) gelen Berkant,
bankalarda olduğu gibi işini ayakta
ilçemize hayran kalmış
görüp kimseyi meşgul etmeden orayı
ve istediği gibi bir ev yaptırmak için
terk edecektir.
arsa aramaya koyulmuştur. Yeşil Site
Hiçbir belediyede olmayan bu
Yapı Kooperatifi’nin arsalarını çok
çalışma sistemi hem memurun
beğenen sanatçı kooperatif
huzurunu arttıracak, hem de
yöneticileri ile temas kurarak üye
vatandaş fazla vakit kaybetmeden
kaydını yaptırmıştır.
işini görmüş olacaktır.
‘’Samanyolu’’ şarkısının
Maşallah neler yapılıyor.
yorumcusu. Şimdi aramızda yok
ama müziğimizin en bilinen şarkısı.
O YILLARDA ÇOK ÜNLÜ. Büyük
sevinç.
13 Nisan 1973 Cuma;
EKMEK SATIŞLARI İÇİN ÖZEL
SATIŞ BARAKALARI YAPILACAK!
Bakkalların ekmek satışı yapmaları
yasaklandı- Özel barakalarda satış
yapanlar beyaz gömlek giyecek- Satış
barakaları belediyenin kontrolünde
fırıncılar tarafından yapılacak.
Yıllardır bakkallar tarafından
yapılan ekmek satışları bilindiği gibi
Bakanlar Kurulu’nun kararına göre
bir ay önce kaldırılmış, bu konuda
belediyelere talimat verilmiştir.
Hal böyle olunca belediyemiz de
bakkalların ekmek satışlarını
yasaklamış, bu işi yalnız fırınlar
yapmaya başlamıştı. Evi fırına uzak
olan mahalle sakinlerinin devamlı
şikâyeti üzerine geçtiğimiz hafta
içinde yapılan şikâyetlere uyan
belediye encümeni ekmek satışlarını
tekrar serbest bırakmıştı.
Matluba uygun olmayan ekmek
satışları üzerine tekrar belediye
encümeni dün aldığı bir kararla
şehrin muhtelif yerlerine özel ekmek
satışı barakaları kurulmasına karar
vermiştir.
Buna göre, şehrin muhtelif
yerlerinde özel barakalar yapılacak ve
beyaz gömlekli satıcılar tarafından
ekmek satışı yapılabilecektir.
Ekmeğim, ekmeğim yağmurlu
ekmeğim.
Sineğim, sineğim benim
karasineğim.
Yollarım, yollarım benim bozuk
yollarım.
Sularım, sularım benim susuz
çeşmelerim.
Ampulüm, ampulüm benim ışıksız
ampulüm.
Satıcım, satıcım benim beyaz
gömlekli satıcım
Denizim, denizim benim Kuşadası
denizim.
Güvercinim, güvercinim benim
yağmur renkli güvercinim.
Hepsi benimle beraberdi. Ama
ekmek barakaları yapıldı mı
anımsamıyorum. Ama şimdi var. 40
yıl sonra barakada ekmek 60 kuruş.
Fırında ve bakkallarda 75 kuruş.
BERKANT’TAN SONRA SERPİL
ÖRÜMCER DE YEŞİL SİTEYE ÜYE
OLDU.
Geçtiğimiz Pazar
günü ilçemiz
Doğan
Sineması’nda
konser veren ünlü
sanatçı Berkant’ın
ilçemizi çok
beğendiğini ve
şehrimizden bir ev
sahibi olmak
Serpil Örümcer
NİSAN 2013
KUYETA
3
Ben Buradayım Ey Tarih
istediğini önceki sayımızda bildirmiştik.
Bu konuda derhal faaliyete geçen
Berkant’ın Yeşil Site Yapı Kooperatifi’ne
üye olduğuna değinmiştik.
Berkant’ın Yeşil Site Yapı
Kooperatifi’ne üye olmasından sonra
Serpil Örümcer de kooperatife üye
olmak istemiş ve kooperatif
yöneticilerine gönderdiği mektupta
üyelik kaydının yapılmasını talep
etmiştir.
Şantöz Serpil Örümcer’in mektubunu
inceleyen Yeşil Site Yapı Kooperatifi
yönetim kurulu üyeleri Örümcer’in
üyelik talebini kabul etmişler ve
kendisine bilgi vermişlerdir.
Serpil Örümcer ‘Bayan Bacak’’
lakaplıydı. Çok karıştı hayatları.
Kuşadası’nda yaşadılar mı acaba?
Anımsayan, anısı olan var mı?
17 Nisan 1973 Salı
GAZETE YOK
Bu arada sevgili okuyucu Ada Sesi
Gazetesi sana bana bir nisan şakası
yapmak istedi galiba. Gazetenin 17 ve
20 Nisan sayıları kayıp. Bu iki sayı
elimize ulaşırsa yayınlarız. Yoksa
tarihin sayfaları arasında yok olup
gidecek. Bunda benim suçum yok.
Yağmurda sel alıp götürmedi. Fareler
olabilir. Okuduğum sayılar hiç
olmazsa şanslılar. Farelerin dişlerine
yapışmadılar.
20 Nisan 1973 Cuma:
ŞEHİR DÜNDE 11 SAAT
ELEKTRİKSİZ KALDI.
Hava şartlarına göre değişen arızaların
devam edeceğinden endişe ediliyor.
Son günlerde ilçemizde Söke hattında
meydana gelen elektrik arızaları
şehrimizde hayatı felce uğratmaktadır.
Pazar günü başlayan ve Salı gününe
kadar devam eden arızalar zincirine dün
de bir yenisi daha eklenmiş şehir 11 saat
elektriksiz kalmıştır.
Türkiye Elektrik Kurumu Aydın şubesi
teknisyenlerine yardımcı olan ilçemiz
trafo merkezi teknisyenleri, arazi
üzerinde yaptıkları uzun araştırmalar
sonunda sabahleyin saat 9,30’da
başlayan arıza akşam saat 20.30’a kadar
devam etmiştir.
Hava muhalefetine göre değişen
arızaların sık sık devam edeceğinden
endişe edilmektedir.
Ampulüm, ampulüm benim ışıksız
ampulüm. Kâhin olmaya gerek yok.
Hiçbir şeyimiz düzgün değil. Temelimiz
yok. Çalışan insanların bile temeli
olması gerek.
İNGİLTERE TELEVİZYON EKİBİ
GELDİ!
İngiltere BBC Televizyon servisinden
5 kişilik bir ekip geçtiğimiz hafta içinde
ilçemize gelmiştir.
Şehrimizde yeni açılan KAYA Turizm
ve Seyahat Acentesi’nin organizesinde
şehrimize gelen ekip, özel olarak tertip
edilen horoz güreşini televizyona
almışlardır.
KUYETA
NİSAN 2013
4
Civar il ve ilçelerde filmler çeken
ekip, dış ülkelere çalışmaya giden
işçilerimizin uğurlanış şekillerini
yansıtacaklardır.
Nerede bu filmler? BBC
arşivlerinde vardır. Nasıl ulaşmalı
ve nasıl almalı? Dönemin meşhur
dövüşçü çil horozları yanında
birkaç kare Kuşadası görüntüsü ve
elbette Kuşadası turizmine gönül
veren sevgili Kaya Şavkay’ı saygı ile
yad etmek için. Londra’da
yağmurludur. Yağmur bir yerlerde
koruyordur. Sular yükseldiğinde
yağmurun başı döner mi? Benim
başım bu belgelere
ulaşamayacağımı bildiği zaman
inan dönüyor sevgili okuyucu.
24 Nisan 1973 Salı:
GAZETE YOK
27 Nisan 1973 Cuma:
İLÇEMİZİN ELEKTRİK SORUNU
BÜYÜK MİLLET MECLİSİ’NE
GETİRİLDİ.
DP. Aydın Milletvekili Kemal Ziya
Öztürk’ün Millet Meclisi
Başkanlığı’na verdiği soru
önergesinin neticesi şehrimizde
merakla bekleniyor.
Aydın Demokratik Partisi
milletvekili ve Meclis Başkan
Vekillerinden Kemal Ziya Öztürk
ilçemizde sık sık meydana gelen
elektrik arızaları ile ilgili Millet Meclisi
Başkanlığı’na önceki gün bir soru
önergesi vermiştir.
Kemal Ziya Öztürk, önergesinde sık
sık meydana gelen elektrik
arızalarının yabancı turistleri rahatsız
ettiğini, trafiğin aksadığını ve ilçede
hayatın felce uğradığına değinerek,
Turizm ve Tanıtma Bakanlığınca
konunun çok acele olarak ele
alınmasını istemiştir.
Kemal Ziya Öztürk’ün Millet
Meclisi Başkanlığı’na verdiği ilçemiz
ile ilgili bu önemli önergenin neticesi
şehrimizde merakla beklenmektedir.
Kırk yıl önce elektrik
kesintilerinden bezen Kuşadalıların
görüşlerin sizin için derledik.
Kaybettiklerimizi rahmet ve saygı ile
anıyoruz. Işıklar içinde yatsınlar.
Hayatta olanlara uzun aydınlık
günler diliyoruz.
YIL SONU TOPLANTISI YARIN
YAPILIYOR.
1973- 1974 öğretim yılı ile ilgili son
toplantı yarın ilçemiz kütüphane
salonunda yapılacaktır.
İlköğretim Müdürümüz Zeki
Aydınlı’nın başkanlığında yapılacak
toplantıda merkez ve köy ilkokul
öğretmenleri hazır bulunacak,
şimdiye kadar yapılan ve bundan
sonra yapılacak çalışmalar ele
alınarak müzakere edilecektir.
2013 yılında şehrimizde yapılıyor
mu böyle bir toplantı?
EFES FESTİVALİ
PAZAR GÜNÜ
BAŞLIYOR.
10. Efes Festivali Pazar
günü tarihi Efes
Harabeleri’nde
düzenlenecek törenlerle
açılacaktır.
6 Mayıs’a kadar devam
edecek festivale İran,
Kanto Kraliçesi
Macar ve Romen folklor
Nurhan Damcıoğlu
ekipleri ile yurdumuzdaki
bütün ünlü folklor
ekipleri davet
edilmişlerdir.
Geçen yılki programdan
daha zengin bir
programla bir hafta
devam edecek festivalde
Emel Sayın ve Nuran
Damcıoğlu’da konser
Emel Sayın
verecektir.
Yağmur güzelliğinde geçsin.
Nisan niye yorgun? Ben yorgun
olduğum için mi? Yağmur
yağdığında ıslanan kitapların
harfleri dökülür mü? Yerine hangi
alfabe konur? Anlar mıyız? Kendini
anlıyor musun ey okuyucu? Mayıs
ayında mı anlayacaksın?
Ayın Makalesi
NİSAN 2013
KUYETA
5
Anılar, Anılar
KUŞADALI ASLAN YÜREKLİ
ÇAM MEHMET EFE'NİN
TORUNU IŞIK HANIM
Nail Topal Emekli Öğretmen M.E.B Çalışma Gurubu Bşk.
[email protected]
Üç yıllık bir çalışmanın
sonucunda yazdığım ATEŞTEN
ADAM YA DA BOZKURT adlı
yapıtımı tanıtmak, Atatürk’ün
Devrimci Adalet Bakanı ve Türk
Aydınlanma Devriminin en önemli
adlarından Mahmut Esat Bozkurt’u,
öncelikle yaşadığı çevreye anlatmak
için, 21 Aralık 2012’de
Kuşadası’nda başlattığım
konferanslar dizisini, Aydın, Söke
ve Selçuk’ta da sürdürdüm. Bu
konferanslarda ağırlıklı olarak
O’nun çok az bilinen Kuvayı
Milliyeci yönünü ve Kuşadası
Cephesi’ndeki çalışmalarını
işledim.
26 Aralık 2012 Çarşamba günü,
Söke Vali Recep Yazıcıoğlu Kültür
Merkezinde ADD Söke Şubesi’nin
düzenlediği konferansta, Mahmut
Esat Bozkurt’un önce Söke’de
sonra Kuşadası Cephesi’nde yaptığı
çalışmaları anlattım. Bu cephelerde
yararlı çalışmalar yapan
kahramanlardan da söz ettim.
Bunlardan biri de Çam Mehmet
Efe’ydi. Kendisi ile ilgili bilgileri
torunu Ali Ekrem Erkal’ın, Kasım
2009 tarihli KUYETA’da yazdığı
“Kuşadalı Aslan Yürekli Çam
Mehmet” adlı yazısından
öğrenmiştik. Girit adlı 3 ciltlik
muhteşem bir araştırma yapıtının
da yazarı olan Ali Ekrem Erkal,
dedesini ve onun Kuşadası’nda
Kuvayı Milliye’ye katkılarını
anlatıyordu bu yazısında.
Söke’de verdiğim konferansın
sonunda, güleryüzlü, orta yaşlı bir
hanımefendi parmak kaldırarak söz
istedi:
- ‘’Adım Işık Melhem. Konferansta
anlattığınız Çam Mehmet Efe’nin
torunuyum. Annem İkbal Erkal,
bize dedemden övgüyle söz eder,
O’nun yaptığı çalışmaları anlatırdı.
Ayrıca annem İkbal Erkal,
Atatürk’ün Kuşadası’na ilk
gelişinde, o büyük kurtarıcıya çiçek
sunmuş,’’ dedi.
Ben, çok sevindiğimi, dedesiyle
Bölüm - 1
ilgili bilgileri, annesinden
duyduklarını yazmasını istedim.
Bunları yazarsa KUYETA’da
yayınlayacağımızı söyledim. Işık
Hanım’ın torunları için kitap
imzalattığını da anımsıyorum.
Aradan dört ay kadar zaman
geçti. Işık Hanım sözünü tuttu. İki
fotoğraf ve iki sayfalık bir yazı
gönderdi. 1 numaralı fotoğrafta
annesi İkbal Erkal ve teyzesi
Bezmialem Erkal’ın 1989 yılında
çektirdikleri fotoğraf vardı. 2
numaralı fotoğraf ise anne ve
babasının gençlik günlerinde
çekildiği bir fotoğraftı. Işık Hanım,
annesi ve teyzesi Bezmialem
Özçam’ın çocuklarına, yeğenlerine
ve yakınlarına coşkuyla ve sevgiyle
okudukları bir şiir gönderiyordu.
Annesi ve teyzesinin tam bir
Cumhuriyet Kadını olduklarını
anlatıyordu. Teyzesi Bezmialem
Özçam Özgen’in Mahmut Esat
Bozkurt İlkokulu’ndan mezun
olduğunu, Korkut Efe ile sınıf
arkadaşı olduklarını anlatan Işık
Melhem Hanım, teyzesi Bezmialem
Hanım’ın ve Korkut Efe’nin
ilerlemiş yaşlarına karşın, mezun
oldukları Mahmut Esat Bozkurt
İlkokulu’nun mezunlar gününe
katıldıklarını, eski öğrencilik
günlerini andıklarını yazıyor.
Yazısını teyzesi Bezmialem Özçam
Özgen’in bu özel günde okuduğu
ve aile bireylerinin bugün de
dillerinden düşürmediği bir şiir
NİSAN 2013
6
UNUTMA (1)
Yürüyordum bir kızıl yol
Sağım solum bir uçurum
Ayaklarım kan içinde
Göğe imdat diyorum
Koştum, koştum,
Bir şey çıktı karanlıklar içinden;
Bir isyan “yeter” diye gürlerdi
Dağlar, taşlar bu sedayı dinledi.,
Bu sesle can verdi toprağa, dağa, taşa
ŞANLI GAZİ MUSTAFA KEMAL PAŞA
Top yoktu, süngü yoktu
Bu yokluktan Türk yarattı bir ordu
Unutma bir avuçtan fazla değildik
Bize bütün dünya düşman oldu, onun için yenildik
Sandılar ki can vermişti eski TÜRK
Sandılar ki şan vermişti eski TÜRK
Topumuzu, süngümüzü aldılar
Ülkemize kahpe Yunanlıyı saldılar.
Anadolu baştanbaşa hep yandı,
Al bayrağımız siyah kana boyandı.
Minarelerin duyguları var gibi
Bizi kurtar diyerek
Yanan şehirlere kapandılar
O yıkılan vatandı, siyah hatta simsiyahtı
Bir gün GAZİ söz verdi divandan:
“Yunanlıyı kovacağız Aziz vatandan”
Bu söz gönülleri dolaştı,
Erkek, çoluk çocuk her TÜRK savaştı.
Göğüslerle çelikleri yıktı TÜRK
Töresinde yine sağlam çıktı TÜRK
HEY TÜRKOĞLU ibret olsun bu tarih sana
Yabancıyı sakın sokma vatana
HEY TÜRK KIZI ibret olsun bu tarih sana
Yabancıyı sakın sokma bu aziz vatana.
1-Ulusal kurtuluş savaşımızı en iyi anlatan
şiirlerden biri.)
1989 İkbal Erkal - Bezmialem Özgen
KUYETA
gönderiyor. Ozanını ve başlığını
bilemediği şiiri, annesi İkbal Hanım,
teyzesi Bezmialem Hanım, Korkut Efe ve
yurt toprakları için şehit düşen adsız
kahramanların anısına adayan,
okuyuculara bu şiiri sunmayı da bir görev
bildiğini anlatıyor.
Kuşadası Kuvayı Milliyesi’nin en önemli
adlarından Çam Mehmet Efe’nin torunu
Işık Erkal Melhem Hanım’ın bu yüce
isteğini yerine getirmekten KUYETA ailesi
olarak onur duyuyor ve şiiri sizlerle
paylaşıyoruz.
Kuyeta Haber
TURİZM HAFTASINDA
TÜRSAB ÖĞRENCİLERE EFES'İ TANITTI
Haber+Fotoğraf: Kuşadası Demokrat Gazetesi
22 Nisan 2013 tarihleri arasında Turizm Haftası nedeni ile düzenlenen etkinlikler
renkli görüntülere sahne oldu. Turizmcilerin ve vatandaşların yoğun ilgi gösterdiği
etkinlikler, TÜRSAB Kuşadası bölge yürütme kurulunun düzenlediği Efes gezileri
TÜRSAB yönetim kurulu üyesi ve bağımsız belediye meclis üyesi Abdullah Gür’ün
eşlik ettiği Efes gezisi ile son buldu. Etkinlik kapsamında son olarak Turizm Meslek
Lisesi öğrencilerine rehberler eşliğinde tarihi Efes Antik Kenti gezdirildi. Gezi
esnasında turizm rehberleri bölgeyi öğrencilere tanıttı. İlk kez tarihi ören yerlerini
gezen öğrenciler düzenlenen geziden mutlu ayrıldılar. TÜRSAB Bölge Yürütme Kurulu yönetim Kurulu
üyesi Abdullah Gür bu tür etkinlikler çocuklarımızın ufkunu açıyor binlerce yıl öncesinden günümüze
gelen antik kentler tarihi ören yerlerini gezen çocuklarımız bu alanları korumak için bilinçlendikleri gibi,
onlarda uyanan merak daha çok araştırmacı olmalarına neden oluyor dedi. Gür bu tür etkinliklerini
çoğaltmak her yaş gurubu Kuşadalı’nın öncelikli hedefi olduğunu belirtip etkinliklerin daha da sıklaşacağı
sinyalini verdi.
NİSAN 2013
KUYETA
7
Kuyeta Haber
TABAKHANE BİNALARI RESTORE EDİLDİ
Hayvanlardan
elde edilen ham
deriyi çeşitli
usullerle
işleyerek günlük
hayatta
kullanılan
ayakkabı, çanta
vb. ürün haline
getirme işlemi
olan tabaklık
mesleğinin
geçmişi hayli
eskilere
dayanıyor.
Türklerin,
Anadolu’ya ayak
Eski Tabakhane Binaları
basmaları ile dericilik ufak
büyük her yerleşim yerinde kurulan tabakhanelerde
işlenmiştir. Bugün Anadolu kentlerinin pek çoğunda,
tabakhane mahallesi, tabakhaneler sokağı, tabakhane
deresi, debbağlar çarşısı, tabaklar hamamı adlarına
rastlamak mümkündür.
Ege kıyısındaki kentlerde de deri işleme sanatı
gelişmişti, ancak derilerin tabaklanma sürecinde çıkan
kokuların bu mahallerde yaşamı olumsuz etkilemesi
nedeni ile kentler büyüdükçe tabakhanelerin yeri de
Kuşadası örneğinde olduğu gibi sürekli değişmiş,
tabakhaneler yerleşim alanlarının dışına taşınmak
zorunda kalmıştır.
1937 yılından sonra kentin gelişmesine ayak
uydurarak tabakhaneler Akıncılar Caddesi’nden (İnönü
Bulvarı) Akyar Mevkii’ne, şimdiki Yat Limanı’nın
karşısına taşındı. 1968 yılına kadar burada faaliyet
gösteren Kuşadalı tabaklar daha sonra Kirazlı Köyü yolu
üzerinde Eşek Cehennemi Mevkii’ne, Belediye
mezbahasının yanına taşındı. Burada eski tabakların
çocukları bir müddet daha mesleklerini icra ettiler.
Günümüzde deri tabaklama işi gelişen teknolojiye
Restore Edilen Tabakhane Binaları
KUYETA
NİSAN 2013
8
Tabakhaneler Restorasyondan Sonra
yenik düşmüştür.
Yat Limanı arkasında bulunan tabakhane binaları
1978 ve 1983 yıllarında iki ayrı kararla kamulaştırılmış,
ancak uzun yıllar evsizlere barınak olmuş ve büyük
ölçüde de bu binalar tahrip olmuştur.
GÖÇTÜR Turizm A. Ş. tarafından Turizm
Bakanlığı'ndan tahsis olarak alınan bu alan üzerinde
inşaata 2012 yılı içerisinde başlanmıştır. Uluslararası
otel zinciri Hilton’a bağlı Doubletree oteli 2013 yılında
hizmete açılmış ve bu otelin arkasında bulunan eski
tabakhane binalarının da aslına uygun olarak
restorasyonu da tamamlanmıştır.
Eski yapıların ve konumuz olan tabakhane binalarının
aslına uygun restorasyonu önemlidir ancak daha
önemli olan bu binaların ve alanın o döneme ait
kültürün gelecek nesillere aktarılmasıdır. Bunun için
uygun ve yaşayan bir platform oluşturulması, geçmişle
günümüz arasındaki bağlantının iyi kurulmasıdır.
Tabakçılık sanatı ile ilgili bir müze yanında tarihi
mekânlar içerisinde yerli ve yabancı misafirlerimize
alışveriş, yeme-içme ve eğlenme hizmetlerinin
sunulması bu tarihi mekânı yaşatacaktır.
Kuşadası tarihinin önemli bir kesitini yansıtan eski
tabakhanelerin aslına uygun restorasyonunu
Eski Tabakhane Binalarından Bir Bölümü
gerçekleştirenleri kutluyor, bu tür çalışmaların
devamını ve bundan sonra yapılacaklara örnek olmasını
diliyoruz.
TABAKHANE MÜZESİ İÇİN ÇAĞRI:
Restore edilen binalar içinde tabakhane müzesi
oluşturulacak, ve tabaklık mesleği ile uğraşan
Kuşadalıların isimleri gelecek nesillere aktarılacaktır.
Ellerinde tabaklıkla ilgili ekipmanları ile albümlerinde
tabak aile büyüklerinin fotoğrafları bulunanların
oluşturulacak müzede teşhir edilmek üzere
fotoğrafların bir kopyasını doğrudan veya dergimiz
aracılığı ile Göçtur AŞ Doubletree by Hilton otele
ulaştırmalarını bekliyoruz.
TABAKLAR ESKİ ÇALIŞMA MEKANLARINI
ZİYARET ETTİ.
1937 ile 1968 yılları arasında mesleğini Yat Limanı
karşısında Sanayi Caddesi üzerinde bulunan tabakhane
binalarında deri tabaklayan ve bugün hayatta olan
tabaklar veya ebediyete intikal eden tabakların
çocukları Göçtur Turizm İnş AŞ sahibi Naile Göçen
Çukurova’nın daveti ile Nisan ayı içinde restorasyonu
tamamlanan tabakhanelerde buluştular.
Mesleklerinin eski ustası tabaklar, geçmiş günleri yad
ederken, zorla ellerinden alınan ekmek teknelerinin
uzun yıllar harap vaziyetten kaldıktan sonra aslına
uygun yeniden ayağa kaldırılmasından biraz buruk da
olsa duydukları mutluluğu ifade etmişlerdir. Ayrıca
tabakhane müzesi olarak açılacak binada sergilenmek
üzere ellerinde kalan deri tabaklamada kullanılan
ekipmanları ve fotoğraflarını vereceklerini ifade
etmişlerdir..
Naile Göçen Çukurova ve davetli tabaklar ile
ebediyete intikal eden tabakların çocukları
restorasyonu tamamlanan eski tabakhane binaları
önünde bir hatıra fotoğrafı çektirmişlerdir. Günün
sonunda toplu olarak yemek yenilmiş ve anılar
tazelenmiştir.
Son Debbağ Tuğrul Kutucu Ve Naile Göçen Çukurova
Oturan: Tabak Orhan Arın, orta sıra ayaktakiler sağdan sola: Tuğrul Kutucu(son debbağ), Şükran Özkur ve Özen Atken
( Tabak Hüseyin Akten’in kızıları) , Naile Göçen Çukurova, Hüseyin Gürbüz (Derici Mustafa Gürbüz’ün oğlu),
Fehmi Uygun(Tabak), Erdoğan Konuk(Tabak Mehmet Konuk’un oğlu), Ayhan Arın. .Arka sıra Ali Ergül.
NİSAN 2013
KUYETA
9
Özel Araştırma
KUŞADASI'NDA İTALYAN POSTANESİ
Poste Italiane Scalanova
Ali Can Tarih Öğretmeni - Efemerist
[email protected]
Kuşadası Yerel Tarih Dergisinin, Mayıs-2010’da
yayınlanan 16. sayısında Sayın Ali ERGÜL “Alt Kale
Kapısı ve Kuşadası Postanesi” adlı bir dosya
yayınlamıştı.
Efes’teki büyük tiyatro önünde poz vermiş
Levanten tiplerin izlendiği bu kartpostal, 20.yy
başında İzmir’de faaliyet gösteren kartpostal
editörü Decipris tarafından yayınlanmıştır.
Kartpostalı özel ve önemli kılan, görüntü veya
editör değil, kartpostalın arkasındaki posta
damgasıdır.
Sol tarafında editör bilgilerinin yer aldığı
Benim çalışmam, adı geçen dosyaya ilave niteliği
taşımaktadır. Dolayısıyla bilgi tekrarından
kaçınılmıştır.
Kuşadası İtalyan Askeri Postanesi, Kuşadası’nın
İtalyanlar tarafından işgal edilmesinden (14 Mayıs
1919) sonra, 3 Haziran 1919–20 Mart 1921
tarihleri arasında faaliyet göstermiştir. Kuşadası ve
Söke İtalyan işgal postanesi “Poste Militaire 162”
ibareli askeri posta damgasını ve Posta Italiene /
Scalanova (Anatolia) ibareli posta damgasını
kullanmışlardır. Bu yazımda, İtalyan işgali
döneminde kullanılan, Kuşadası damgalı zarf ve
antiye örnekleri sunacağım. Hemen şunu
belirtmekte de yarar var ki bu damgayla bilinen
muhaberat son derece azdır.
KUYETA
NİSAN 2013
10
kartpostalın sağ tarafında15 sentlik ( Tarjeta postal
con sellos de 5 y 10 cts) İtalyan pulunun üzerinde
POSTA ITALIANE/SCALANOVA (ANATOLIA) damgası
yer almaktadır. İşte bu damga birkaç şekil
değişikliği gösterse de Kuşadası’nın İtalyan işgal
dönemi posta damgasıdır.
Merkez Kraliyet Kolordu İtalyan Doğu
Akdeniz Komutanlığı kaşesi üzerinde 1921
tarihli Posta Italiene/Scalanova (Anatolia)
damgası. Varış yeri İtalya’nın kuzeyinde yer alan
Reggio Emillia kasabasıdır.
Milano’ya gönderilen zarf üzerinde 17 Ocak
1921 tarihli Posta Italiene/Scalanova (Anatolia)
damgaları görülmektedir.
Aynı dönemlere ait Posta Italiene/Scalanova
(Anatolia) damgalı değişik zarf örnekleri
NİSAN 2013
KUYETA
11
SÖKE KÖY MUHTARLARI
OLEATRIUM’U GEZDİ
Söke Kaymakamlığı –
EKODOSOD işbirliğiyle
Kuşadası Davutlar’da
bulunan “Oleatrium Özel
Zeytin ve Zeytinyağı
Tarihi Müzesi”nde bir
etkinlik gerçekleştirildi.
EKODOSD Onursal
üyeleri Gürsel ve Hasan
TONBUL çiftine ait
Değirmen Çiftliği’ndeki
müzeye, Söke Kaymakamı
Mehmet DEMİREZER,
Söke Ziraat Odası
Başkanı Kemal KOCABAŞ,
Gıda, Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürlüğü’nden
uzmanlar, Söke Muhtarlar Derneği Başkanı
Mustafa ÖZTÜRK, Söke’ye bağlı zeytinciliğin yaygın
yapıldığı köy muhtarları ve EKODOSD üyeleri
katıldılar.
Tarihi müze Gürsel TONBUL’un rehberliğinde
gezilerek, müzenin yapılışı, zeytinin tarihi ve 2500
yıllık süreç içerisindeki zaman dilimleri, 30 yıl
sabırla ve itina ile toplanan parçaların
birleştirilmesiyle oluşturulan işlikler üzerinde
gösterilmiştir.
Müzeyi hayranlık içinde gezen ziyaretçiler, Antik
Dönem’den yakın döneme kadar zeytinyağının
çıkarılışını ve zaman diliminde kullanılan aletleri
KUYETA
NİSAN 2013
12
ve her dönemde
teknolojinin nasıl
değiştiğini aletler
üzerinde
görmüşlerdir.
Müze gezildikten
sonra büyük
salonda sunumlara
geçilmiştir.
EKODOSD
Başkanı Bahattin
SÜRÜCÜ, Söke’ye
bağlı köylerde
çalışmaların
sürdürüldüğü, bu
çalışmalardan birisinin eski yıllara ait zeytinyağı
işlikleri olduğunu, köylerde atıl bir şekilde duran
“Ayak Yağı” düzeneklerinin aslında hepsinin birer
açık hava müzesi niteliği taşıdığını, ancak son
yıllarda bu aletlerin artık tahrip olmaya başladığını
ve muhtarların bu değerlerine sahip çıkması
gerektiğini ve ileride bu bölgede yapılacak
eko-turizm kapsamında bunların
sergilenebileceğini belirtti.
Gürsel TONBUL yaptığı sunumda, genel olarak
insan-doğa ilişkilerini, küresel ısınmayı, tarım
çeşitlerini anlattı.
Organik tarımı ve bu tarım şeklinin nasıl
yapılması gerektiğini, neden organik tarımın
yaygınlaşması gerektiğini örneklerle sundu.
Söke Kaymakamı Mehmet DEMİREZER; özellikle
ekonomisi büyük ölçüde tarıma dayalı olan kırsal
kesimde yaşayan insanlar için bu tür etkinliklerin
ve gezilerin çok yararlı olduğunu, yeni
gelişmelerin, uygulamaların takip edilmesini,
köylerde var olan değerlerin korunabilmesi için
böyle güzel örneklerin görülmesi gerektiğini
söyledi.
Gürsel TONBUL’a özellikle organik zeytin ve
zeytinyağı konusunda sorular soruldu. Bu konuda
işbirliği önerildi. Gürsel TONBUL organik tarım
konusunda bilgilerini ve deneyimlerini muhtarlarla
paylaştı ve her zaman yardımcı olabileceğini
belirtti.
Kamu kurumları, özel kuruluşlar, köy
muhtarlıkları ve sivil toplum kuruluşları işbirliği
halinde bu tür etkinlikleri çoğaltarak yapmalı, bilgi
ve deneyimlerini paylaşmalıdır. Bu tür örnekler
doğal kaynaklarımızın daha iyi kullanılmasına,
tarihimizin daha iyi korunmasına ve tarımımızın
daha iyi sürdürülebilir bir şekilde yapılmasına
katkı yapacaktır.
Katkıları nedeniyle Gürsel TONBUL’a, katılımları
nedeniyle Söke Kaymakamı Mehmet
DEMİREZER’e, İlçe Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Müdürlüğü uzmanlarına, Söke Ziraat Odası
Başkanı Kemal KOCABAŞ’a ve Söke köy
muhtarlarına teşekkür ederiz.
(EKODOSD) - EKOSİSTEMİ KORUMA VE DOĞA SEVENLER DERNEĞİ KUŞADASI / www.ekodosd.org - 0256 614 78 11
NİSAN 2013
KUYETA
13
Gezginlerin Kaleminden Kuşadası / 21
“KUŞADALILARA KUŞADASI’NI ANLATACAK KADAR
İYİ BİLEN BİR GEZGİN: CHARLES TEXİER”
Bölüm - 5
Sedat Onar Araştırmacı
[email protected]
Texier’in bu bölümde anlattığı diğer kale ise Kadı Kalesi denilen antik Anea kentidir. Kadı Kalesi’nin ilk
sakinlerinin Lelegler olmasının Texier tarafından tespit edilmesi de bizim için önemlidir.
Daha sonraki bölümde Texier, Panionium’u anlatmaya başlıyor…
PANİONİUM KENTİ
Bu kaleden sonra iyi ekilmiş ve
geniş bir ova olan Çanlı
topraklarına girdik. Çanlı Mycale
Dağı’nın eteklerinde kurulmuştur.
Burada çok sayıda çiftlikten başka
aynı ismi taşıyan iki köy daha
vardır. Bunlardan büyük olanına
“Türk Çanlısı” diğerine de “Gâvur
Çanlısı” veya “Rum Çanlısı” denir.
Chandler, Panionium’un neresi
olduğunu Çanlı’da ortaya
koymuştur. Ondan sonra W.Gell
yayınladığı bir araştırmasında
Panionium’dan bahsetmiştir.
Bugün Boudo olarak anılan
Trogile Burnu, Asya Kıtası’nın
Sisam Kanalına bakan en kuzey
ucudur. Çanlı Köyü çevresindeki
ovayı dolaşırken çalılıkların içinde
gördüğüm düzensizce yapılmış
uzunca bir duvarın Panionium’un
suru olduğunu tahmin ediyorum.
Neptune Heliconius Tapınağının ise
denize yakın bir yerde ve surların
içerisinde olması gerekir. Tapınak
tamamen yıkılmış olduğundan
şimdi yeri hakkında bir fikir
verebilmek zordur. Etrafında bir
bina olup olmadığı konusunda bir
bilgi de yoktur. Ancak belli bir
harabe kalıntısı bulunana kadar
ben Tapınağın daha güneyde
aranması gerektiğini düşünüyorum.
Bu bölgeden ayrı bir bölge olarak
değerlendirilen Priene kenti ise bu
dağın arka tarafındadır.
Bölgenin yerlisi insanlarla
yaptığım görüşmelerde, Mycale
Dağı’nda Avrupalı gezginler
Panionion antik kentinden bir görünüm
tarafından hala görülmemiş çok
sayıda kale olduğunu öğrendim.
Yeni bir şeyler keşfetme inancım
olmasa dahi, dağın bilinmeyen bu
bölgelerini gezmeye karar verdim.
İlk olarak çok derin bir uçurumun
üzerinde bulunan ve gidilmesi
oldukça zahmetli bir yerde bulunan
bir manastıra gittim. Buraya
gidebilmek için Çanlı’dan çıktıktan
sonra dağın yamacını izleyen ve sık
ormanlar tarafından gölgelenen bir
yolu izlemek gerekmektedir.
Mycale Dağı’nın zirvesi çok sayıda
küçük Bizans Kilisesinin
yıkıntılarının bulunduğu geniş ve
düz bir yayladır. Kiliselerden
birinde birkaç oduncu ailesi
arasında yaşayan münzevi bir keşiş
gördük. Olimpos Dağı’nda olduğu
gibi bu dağda da odunculuk ve
kerestecilikle geçinen göçebeler
olduğunu gördük.
Texier’in ziyaret ettiği yer Samsun
(Mycale) Dağı üzerinde bulunan
Kurşunlu Manastırı’dır. Texier ve
refakatindekiler bundan neredeyse 200
yıl önce bölgemize gelmiş ve Kurşunlu
Manastırı’na çıkmış. Acaba Kuşadalı
olup ta Kurşunlu Manastırı’na
çıkmayan var mıdır sorusuna verilecek
cevap batılıların gelişmesinin altında
yatan “merak” ve “keşfetme” olgusunu
net olarak ortaya koyuyor. Neyse,
bırakalım Texier anlatsın, okumak daha
kolay…
Texier, buradan sonra Priene ve Milet
bölgesine geçmiş buralarda gerekli
araştırma ve incelemelerini yapmıştır.
Buradaki incelemelerini
tamamlamasından sonra tekrar
Kuşadası üzerinden Menderes
Magnesia’sına (Ortaklar yakınındaki
antik kent) gitmeye karar vermiştir.
Texier bu bölümü anlatırken 1843
yılında yaptığı ikinci gezi öncesinde
aldığı izin fermanını kitabının bu
bölümüne eklemiştir. Yani kitabında
bir zaman sıçraması yaparak 1832
yılından 1843 yılındaki ikinci Anadolu
seyahatine geçiş yapmıştır. Bu
bölümde Texier’in bu seyahate
Kurşunlı Manastırından bir görünüm
başlamadan bir yıl önce 1842 yılında
Osmanlı Devletinden aldığı izin fermanı
da önemli bir yer tutmaktadır. Şimdi
“Küçük Asya” kitabının 44ncü
Bölümünün Kuşadası kısmı:
Scala-Nova’dan Menderes
Magnezya’sına Giden Yol: İnek
Pazarı20
1842 yılında Magnezya’ya seyahat
ettiğimiz zaman gezimizi
kolaylaştırmak için Osmanlı
Devleti’nden fermanlar almıştık. Aynı
zamanda Küçük Asya’da yolların
güvenliğini ve gezginlerin
korunmasını sağlamak için Osmanlı
Hükümeti’nin gösterdiği özeni
açıklayan bu iki fermanın özeti
aşağıdadır.
Seyahat Fermanı
Seçkin ehl-i sünnet âlimlerinden
olup Üsküdar’dan İzmir’e ve
Aydın’dan Denizli’ye uzanan bölgenin
önde gelen müftüler ve müdürleri, bu
yüce ferman size ulaştığında bilginiz
olsun ki: Osmanlı topraklarının
medeni gelişimini sağlayacak alt
yapının devamlı tesis edilerek daha
da geliştirilmesi için verdiğimiz uğraş
ve bunun devamında bizim
verdiğimiz karar şöyledir. Postalar
idaresi bu fermanı bunların
gelirlerinden ve harcamalarından bize
bilgi verecek yöneticilere dağıtacaktır.
Yöneticiler de hiç bir gideri
memlekete ait olmamak kaydıyla
yapmaya söz verdiği işin önemiyle
orantılı olarak teminat akçesi verecek
20 Aydın-Ortaklar Beldesine 3km mesafedeki Magnezya antik kentinin yanında bulunan yeni adı Tekin Köy olan yerleşim birimi.
KUYETA
NİSAN 2013
14
özel şahıslara ihale edilecektir.
İzmir yolu üzerinde ve
Bu yeni durum göz önüne
sonrasında bahsi geçen beldelerde
alınarak, bugün Üsküdar’dan
ikamet eden seçkin ehl-i sünnet
İzmir’e ve İstanbul’dan Edirne’ye âlimlerinden kadı ve müftüler ile
kadar olan son aşama
yöneticiler ve belediye meclis
düzenlenmiştir. Bu iki hat
üyeleri ve diğerleri…
üzerinde posta beygirlerinin
Sizlerde biliniz ki, Fransız
tarifesi saatte iki buçuk kuruştur. Elçisinin resmi nota ile beyan
İzmir ve Edirne’den sonra
ettiği şekliyle Fransız Beyzadesi
sınırlara kadar olan alan içinde de bay Texier, birkaç arkadaşı ve
atların bir saatlik yürüyüş ücreti
hizmetlileri ile birlikte
seksen paradır. Bu tarifenin
Smyrne’den (İzmir) Couch-Ada’sı
uygulanmadığı İmparatorluğun
(Kuşadası), Menderes Magnesia’sı
bütün topraklarındaki diğer
(Ortaklar yakınlarındaki antik
yolculara atların saati eskiden
kent), Aydın ve Denizli’ye seyahat
uygulandığı gibi bir kuruş
arzusunda olduğunu beyan
olacaktır. Yüksek emirlerimiz bu
etmiştir. Bu seyyahların
şekildedir.
korunmalarını garanti etmek için
Beş önemli Fransız gezgini
bizden bir ferman istemelerinden
yukarıda belirtilen bölgeye Bab-ı
dolayı biz de kendilerine nazikçe
Alimden hareket ederek
yola koyulacaktır. Sizin
yönetiminiz altındaki
bölgelere ulaştıklarında
bunlara yirmi dört baş
güçlü beygir sağlanarak
ücretleri yeni tarifeye
göre alınacaktır.
Ödedikleri toplam
tutarın karşılığında bir
makbuz verilecektir.
Bunun dışında
hareketten
kaçınılacaktır. Bir de
bölgenize yaşayan
vatandaşlarımızın
bunlardan para veya
eşya talep etmesini veya
almasını
yasaklayacaksınız.
Kuşadası'nda antik dönem yerleşimini gösteren harita
Tehlikeli bölgelerden herhangi bir
belaya bulaşmadan geçmeleri için karşılık olarak bu fermanı verdik.
Yönetiminiz altındaki bölgeye
gereken tedbirler alınacaktır. Bu
kötü niyetli kişilerden korkmaları gelip fermanımızı beyan etmeleri
önlenecek ve şikâyetlere meydan halinde seyahatlerini saygıyla
karşılamak, kendi paralarıyla
verilmeyecektir. Herhangi bir
ihtiyaçları kadar erzak ve binek
aruzları olursa süratle
hayvanı tedarik etmelerine
karşılayacaksınız. Gezginlerin
sadece gelmelerini beklemek gibi yardımcı olmak için
misafirperverlik usul ve
boş bahaneler üretmeyip,
inceliklerine hürmetlice dikkat
bölgenize girmesinden itibaren
edesiniz. Bunun böyle bilinip
emniyetlerini sağlayacaksınız.
Kısaca, bahse konu olan tarifenin aykırı hareket etmekten uzak
durasınız. Çünkü emirlerimizin
üzerinde onlardan en ufak dahi
eksiksiz olarak uygulanması dilek
olsa bir şey talep etmenizin
ve arzumuzdur.
yüksek irademize muhalefet
İstanbul’da verilmiştir. Arabi
olacağı noktası anlaşılmalı ve
beşinci
ayın başı –Miladi 1842
emirlerimize uygun hareket
Malum, Osmanlı döneminde
edilerek, fermanımızda belirtilen
yazılan fermanların yazım dili ne
hususlara harfi harfine uyulması
kadar ağdalı ve anlaşılmaz olursa
için elinizden geldiğince gayret
fermanın ağırlığının o kadar fazla
ediniz. Bunu böyle bilerek bu
olacağı düşünülmüş. Fermanların
emri Şahaneye boyun eğiniz.
tercümesi başlı başına bir sorundu.
Mahrûse-i Konstantiniyye’de
verilmiştir. Ahir-i Cemaziyel-evvel Hem Osmanlıcasının hem de
Fransızcasından tercüme için
1258 (Himaye edilen İstanbul’da
yardımlarını esirgemeyen Rasim
verilmiştir. Arabi beşinci ay
Çetin ve Sarp Mimaroğlu’na teşekkür
–Miladi 1842)
ediyorum. Nihayetinde her biri birer
İzmir’den Scala-Nova’ya
sayfa uzunluğundaki cümleleri
(Kuşadası’na) Seyahat Fermanı
okurlarımız için anlaşılır kıldıkları için…
Belirttiğim gibi Charles Texier
bölgemize hem 1832 yılında hem de
1842 yılında gelmiş; gözlem notlarını
daha sonra birleştirerek yazmış. Bu
nedenle seyahat rotası belli bir hat
boyunca yazılmamış, harmanlanarak
bölgemizdeki gördüğü her yeri belli bir
mantık silsilesi dahilinde yazmış.
Texier, Güzelçamlı bölgesine ait notları
naklettikten sonra Milet, Priene ve Didim
hattına geçiyor; bu bölgeleri kitabında
anlattıktan sonra, Kuşadası ile ilgili
İstanbul’dan aldığı ”Seyahat
Fermanlarını” kitabına koymuş ve daha
sonra Kirazlı bölgesine geçiş yapmış.
Seyahat notlarına Kirazlı bölgesi ile
devam ediyor…
Kuşadası’ndan Menderes
Magnesia’sına gitmek için iki yol
izlenebilir. Birincisi
arabaların gidişine uygun
olan ve güney yolu denilen
Söke yolu; ikincisi ise ancak
atla gidilebilen
Değirmenderesi yani Ortygie
yoludur. Magnesia’nın
bulunduğu ovaya doğru
akan Letheus Irmağının
kaynağını aramak için
Mycale Dağı’nın en yüksek
teperlerinden aşmak gerekir.
Bu yol 12–14 kilometreden
daha fazla değildir.
Değirmendere’ye kadar 4
kilometredir. Sonra orta
yerinde Akçaova (Kirazlı
Köyü) denilen büyük bir köy
bulunan vadinin yukarı
kısmına kadar aşınmış
kayalardan çıkılır. Burada bir takım
harabeler bulunmaktadır. Fakat
kayaların arasında yeri çok zor
anlaşılır. İnsan eliyle yapılmasına
rağmen kayalarla karışmış gibidir.
Bunlar çok büyük doğal taşlarla
yapılmış duvarlardır. Bu eser
Ortygie’nin Nymphee’si 21 ile aynı
dönemde yapılmıştır. Kesinlikle bu
bölgedeki yerli kavimler tarafından
yapılmıştır. Akçaova Köyünde 80-90
santimetre çapında beyaz mermerden
yapılmış oluklu çok sayıda sütun
görülür. Bu bölge tamamen dağlarla
çevrili olduğu için bu sütunların
başka yerden getirilmesi mümkün
görünmüyor. Ancak bizim bu kısa
süreli incelememizle bu kalıntıların
hangi yapıya ve hangi antik kente ait
olduğunu tespit etmemiz mümkün
değildir. Themistocle’in kızının
rahibelik yaptığı Dindymene ya da
Kybele adındaki ünlü tapınağın
Magnesia civarında olduğundan
bahsedilirdi. Ancak bu tapınağın
Strabon zamanından bu yana ortada
olmadığını biliyoruz. Burada köyün
yakınında görülen kalıntılar eski
Magnesia’nın22 bu vadi içerisinde
olduğunu bize düşündürüyor.
21 Nymphee veya Nemf – Antik dönemdeki su perileri. Bu harabelerin milattan önce 100 yılları civarından kaldığı tahmin ediliyor..
22 Strabon, XIVncı kitap, sf.647.
NİSAN 2013
KUYETA
15
Arkeoada
SOYUTUN VARLIĞA BÜRÜNDÜĞÜ AN
ARKEOLOJİ VE SANAT
Kamil Sarhanlı Arkeolog
[email protected]
Sevgili okurlar bu ay sizinle paylaşmak istediğim bir
ressam var. Belki çoğunuz tanıyorsunuz onu ama ben
biraz daha tanımanızı istedim ve kendisiyle sanatı,
arkeolojiyi ele aldık. Kim bu ressam dediğinizi
hissediyorum şu an. Tamam, tamam sizi daha fazla
meraklandırmayayım adı Nilüfer Örme, 1950'de
İstanbul'da doğmuş. Resim eğitimine ilkokulda başlamış.
Ortaokulda, resim öğretmeni Rıfat Çetin elinden tutmuş
ve günümüze, varlığın tuvalde manaya bürünmesini
sağlayan sevgili Nilüfer Hanım’ı bizlere taşımış. Kendisi
uzun yıllardır Kuşadası'nda yaşamaktadır. İyi ki de burada
yaşamaktadır onu tanımaktan ve siz okurlarıma
tanıtmaktan mutluluk duymaktayım. Hani Resmedilen
mana vardır ya işte Nilüfer Hanım’ın bunu bir sanatçı
olarak kalben hissettiğini ve eserleriyle bizlere
hissettirmek istediği özü, soyutun varlığını adeta
figürlere hapsettirdiğini görüyoruz.
Nilüfer Hanım, yakalamış olduğu dışavurum ve çizgici
resim tekniğiyle, bizlere evrende Tanrısal olan ne varsa,
yakışık kalan her şekilde hatta en garip biçimlerde bile
kendini ortaya koyduğunu anlatıyor resimlerinde.
Mezar taşları üzerinde bulunan figüratiflerin, tuvalde
kendine has üslubuyla yaptığı çalışmalarını görünce, ne
yalan söyleyeyim açıkçası beni çok heyecanlandırdı.
Sanki o çalışmalarda arkeoloji ve sanat bir beden, tek
nefes olmuşlar. Sanatın uzun yıllardır tartışılan konusu
olan sanat ne içindir? Kim içindir? Sorusunun cevabı
tuvalde bulunmuş gibi gözüküyor. O an dayanamayıp
klasik soruyu bir de ben yönelttim Nilüfer Hanım’a. Ama
aldığım yanıt herkesin sandığının aksine hiç de klasik
değildi. Sanatının gerçekten güçlü bir çizgide olduğu
vermiş olduğu yanıtla beni şaşırtmadı değil. Onun için
sanat sanat için de değil, sanat toplum için de değildi.
KUYETA
NİSAN 2013
16
Sanat evren içindi ona göre. Evrende var olan ve varlığın
özünün düşüncesini taşıyan bizler içindi.
Albert Camus'un dediği gibi; ''Sanat eseri zekânın
somut düşünceyi terk etmesinden doğar'' sözü Nilüfer
Hanım için biçilmiş bir kaftan sanki.
Cümlelerimi burada noktalarken sizlerle ‘’Varlığın
Soyuta Büründüğü An Arkeoloji Ve Sanat’’ başlığını niçin
seçtiğimi belki hala düşünüyor olacaksınız, belki de
bulmuş.
Gelecek sayıda görüşmek dileğiyle... Sevgiyle kalın,
hoşça kalın...
Özel Araştırma
KUŞADASI ANDIZ KORSANLARI
(AK AKÇE KARARIR MI?)
Menderes Akdağ Bilim Uzmanı
[email protected]
Aydın ilinin turistik ilçesi Kuşadası… Bilmeyen var mı
bunu? Türkiye insanlarının tamamı değil belki ama
Aydınlıların Kuşadası’nı bildikleri kesin. Hani şu İzmir’e
her yönüyle daha yakın Aydın’ın ilçesi… Kuşadası,
İzmir’e her yönden daha mı yakın? Yakın değil mi?
Kuşadası’na gelen turistler, bu yeri İzmir’e bağlı
sanmıyor mu? Kuşadası’ndan, Aydın merkeze gelmek
isteyenler, kestirme olsun diye
Kuşadası-Yeniköy-Çamlık-Ortaklar-Aydın yolunu
kullanarak gelmiyor mu? Bu ilçeden Aydın’a gelenler
İzmir topraklarını çiğneyerek gelmekte, daha ne olsun!
Adnan Menderes, Demokrat Parti muhalefetteyken
“Aydın’a deniz getireceğim” diye Aydınlı hemşerilerine
vaatte bulunur. Demokrat Parti iktidara geldikten sonra
da Aydın, hani nerde denizimiz diye homurdanmaya
başlayınca DP Nazilli İlçe Başkanı Şevki Hasırcı,
Başbakan Menderes’e kendisinin Aydınlılara verdiği
sözü hatırlatır. Başbakan’ın talimatıyla Kuşadası
İzmir’den alınıp Aydın’a bağlanır. Aydın’a deniz böylece
gelir. Kuşadası ile İzmir arasında her zaman ciddi bir
bağ olmuştur. Hatırlayalım, antik dönemde Efes limanı
Küçük Menderes Irmağı’nın alüvyonlarıyla zamanla
doldurulur. Efes Limanı çökünce “Yeni Liman” adıyla
Kuşadası’nın yıldızı parlamaya başlar. Efes, İzmir
sınırları içerisinde; Kuşadası Aydın’da… Yani Kuşadası,
İzmir dopingli şaha kalkar.
Andız neresi? Ak Akçe neden kararır? Andız,
Kuşadası-Çamlık-Aydın yolu üzerinde yer alır.
Kuşadası’ndan çıktıktan sonra yol üzerindeki
Kuşadası’na bakan yamaçlara Andız mevki
denmektedir. Osmanlı döneminde burada hanlar
vardır. Yol üzerinde, bu hanlardan kalma kimi duvar
kalıntılarını günümüzde dahi görmek mümkündür.
Şu aşamada henüz ak akçenin nasıl karardığını
anlamadık elbette. Bir yerde büyük bir liman varsa
orada ticaret vardır denebilir. Ancak söz konusu
ticaret her zaman kayıt altında olmaz. Hele devlet
gücünün zayıfladığı dönemlerde kaçakçılık daha
yaygın bir hal alır. Osmanlı’da tahıl ihracı, Osmanlı
ülkesinde kıtlık olur endişesiyle, çoğu kez yasaktır.
17. yüzyıl ve sonrasında Osmanlı’da, “büyük
kaçgun(kaçış)” olarak bilinen köylerin boşaldığı
dönemlerde tahıl üretimi çok düşer. Tahıl fiyatları
artar. Osmanlı Ülkesi’nde kıtlık baş gösterir. Böyle
bir ortamda Kuşadası sahillerine gelen Avrupalı
korsanlar yüksek fiyat vererek yerli işbirlikçilerin
desteğiyle Osmanlı topraklarından buğday satın alır.
Alınan buğdaylar, Avrupa’ya götürülür. Olanlar,
zaten tavan yapmış tahıl fiyatlarını bölgede daha da
artırır. Osmanlı merkez yönetimi, Kuşadası’ndaki
yöneticilerini defalarca uyarır. Ancak soruna çare
bulunacak gibi değildir. Rüşvet almış başını gider. Tahıl
kaçakçısı yerli işbirlikçiler yükünü tutar, acayip
zenginleşir. “Haydan gelen huya gider” atasözü herkes
tarafından bilinir. Haksız kazançlar acaba nerede
harcanmaktadır. İsterseniz İstanbul’dan Kuşadası’na
gönderilen fermanlara kulak verelim: “Duyduk ki
Kuşadası’nda bazı melunlar korsanlara tahıl
satmaktadır. Tahıl satışının yasak olduğu bilinmiyor
mu? Melunlar, tahılı dışarıya satarken içeride reaya
kendine ekmek yapacak buğday bulamamaktadır.
Bebeği olan annelerin dahi sütten kesildikleri
haberini aldık. Hal böyleyken kaçakçılık yapan kimi
zümrenin elde ettikleri paralarla Andız mevkiinde
bulunan hanlarda karılarla yedikleri, içtikleri ve
ahalinin ahlaklarını bozdukları kulağımıza geldi.
Oradaki siz yöneticiler, bu melunların hakkından
geliniz. Sonra durumdan bize haberdar ediniz. Tüyü
bitmemiş yetimin hakkını kimseye yedirmeyiniz.” 1
Kayıt dışılık, buğday fiyatlarını artırır. Bir akçe’ye
alınan bir dolu buğday, artık bir akçeye
alınamamaktadır. Paranın alım gücü düşer. Ak, akçe
kara gün içindir sözü anlamsız hale gelir. Ak akçe
kararır…
Andız bölgesinde ayakta kalan son kalıntılar. Andız Kulesi
1 BOA. 1040-1041. Mühimme Defteri, 85.
BOA. 1036-1037. Mühimme Defteri, 83.
BOA. 1026-1027. Mühimme Defteri, 82.
NİSAN 2013
KUYETA
17
KUYETA
NİSAN 2013
18
Konferans
AYDIN KUVAYİ MİLLİYESİNDE
İLERİCİ BİR DİN ADAMI
ESAD HOCA
Nail Topal Emekli Öğretmen M.E.B Çalışma Gurubu Bşk.
[email protected]
Kurtuluş Savaşı sırasında, Aydın Cephesinde düşman
güçlerle işbirliği yapan ya da olaylara duyarsız kalan din
adamlarının yanı sıra, kurtuluş mücadelesine büyük
katkılar sağlayan, Kuvayı Milliye örgütlerinin
kurulmasında hizmetleri olan, hatta Aydın Cephesinde
eylemli olarak çarpışan eli öpülesi din adamları da
vardır.
Çine Kuvayı Milliyesi’nin kurulmasını sağlayan
Bozöyüklü Hacı Süleyman Efendi, Nazilli Kuvayı
Milliyesi’nin kurulmasını ve Demirci Mehmet Efe’nin
dağdan inerek Aydın Kuvayı Milliyesi’ne katılarak Köşk
Cephesi’ne komuta etmesini sağlayan Nazillili
Süleyman Efendi, en önemli din adamları arasındadır.
Hem dinsel konulardaki bilgisiyle Kuvayı Milliyecilere
moral aşılayan hem de eylemli olarak savaşan “Ordu
Müftüsü” unvanlı Esat Hoca, Aydın Kuvayı Milliyesi’nin
en önemli kişilerinden biridir.
‘’Akil Adamlar’’ ile ilgi konu güncelliğini korurken
94. yıl önce yaşanan olayları bir kere daha hatırlamakta
yarar var.
Ateşten Adam Ya da Bozkurt adlı yapıtımızın 3.
Bölüm 32. ve 33. Sayfalarında bu konuyu şöyle
anlatıyoruz: “Bu bölümde halkın üzerinde direniş
yönünden etkili olan bir din adamından söz etmek
uygun olacaktır. Osmanlı Devleti, halkın direnişini
engellemek, İtilaf Devletleri’yle sorun
yaşamamak için Şehzade Abdürrahim
Efendi başkanlığında bir öğüt kurulu
( Heyet-i Nasiha ) kurar. Bu kurul, 29
Nisan 1919’da Aydın’a gelir.
Karşılayıcılar arasında hiçbir din
adamı olmayınca, Şehzade, bunun
nedenini Aydın Mutasarrıf Vekili Fuat
Bey’e sorar: Fuat Bey şu yanıtı verir:
‘’Efendimiz Hazretleri, Aydın’da
Hilal-i Ahmer (Kızılay) Reisi ve İttihat
ve Terakki Cemiyeti’ne mensup, aynı
zamanda İrşad Heyeti (aydınlatma,
bilgilendirme kurulu) Reisi olan,
Sultani(lise) muallimlerinden
Gümülcineli bir Esat Hoca vardır. Bu
zatın sözü çok geçen biri olduğu
kadar, ilmiye mensupları üzerinde
etkisi büyüktür. Onun teşvikiyle zat-ı
devletlerinin karşılanmasına
katılmamışlardır.’’ Şehzadenin isteği üzerine, Esat Hoca
evinden getirilir. Şehzade Abdürrahim Efendi, neden
karşılamaya gelmediklerini sorar: Esat Hoca: ‘’Efendi
Hazretleri, gelme nedenlerinizi bildiğimiz için
karşılamaya gelemedik. Bizim öğüte ihtiyacımız yoktur.
Hıristiyanlarla iyi geçinmediğimizi kim söylüyor? Eğer
siz söylüyorsanız, bunu bütün cihan kamuoyuna siz
ilan etmiş oluyorsunuz. Bu yöreyi gezecek ve
göreceksiniz. Hıristiyan mahalleleri gösterişli ve
bayındır, İslam mahalleleri imara muhtaçtır. Biz
Türkler, cephelerde savaşır, aziz vatanımızı korumaya
çalışırken onlar fabrikalar kurmuşlar, bağlar bahçeler
içinde yaşarlar. Servet, bolluk, mutluluk her şey
onlarda, sıkıntı ve yoksulluk Türklerde toplanıyor.
Öğüdü bizlere değil, bizi iktisaden öldürmeye çalışan
zümreye vermelisiniz,’’ der. (1)
Öykünün gerisini de 9 Nisan 2013 tarihli Aydınlık
gazetesinden Ercan Dolapcı’nın “1919’un Akil
Adamlarını Aydın’dan Kovmuşlardı” başlıklı yazısından
aktaralım: “Şaşkına dönen ve sinirlenen Şehzade,
padişah vekilinin huzurunda bulunduğunu
hatırlatarak: ’’Millet arasında ayrılık çıkardığını’’ ileri
sürdü. Bir de ekledi: ‘’Bunlar İttihatçı ağzı. Bizce bir
kıymet ifade etmez!’’ Esat Hoca: ‘’ Sözlerimin kıymetini
siz takdir edemezsiniz. Aziz milletimiz elbette takdirde
gecikmez. Millet bizim yolumuzdadır.
Sizin yolunuzdan kimsecikler
yürümez.’’ diye cevap verir. Heyet
neye uğradığını şaşırır. Gezi yarıda
kesilir ve Burdur’a geçilir.(2)
30 Ekim 1918’de imzalanan
Mondros Ateşkes Antlaşmasıyla
Osmanlı Devleti’ne çok ağır koşullar
dayatılmıştır. İtilaf Devletleri, bu
antlaşmaya dayanarak yurdumuzun
başta İstanbul olmak üzere önemli
bölgelerini işgale girişirler. Halk
arasında gerginlik artar. Sadrazam
Damat Ferit Paşa ve padişah Vahdettin
İngilizlere danışarak o dönemin akil
adamlarından oluşan iki Heyet-i
Nasiha kurmuşlardır. Bu kurulların
temel görevi, yabancı işgallerine karşı
çıkılmamasını ve Osmanlı Devleti’ne
halkın mutlak itaatini sağlamaktı. 1.
Vatanın kurtuluşundaki iki asli müessir: “Sarık ve silah”
Esad Hoca’nın muharip kıyafetiyle
NİSAN 2013
KUYETA
19

Benzer belgeler

sayfalar aralik_`2012.....1-19

sayfalar aralik_`2012.....1-19 Mustafa Veli, Belma Özgün, Dr. Ali Alkış, Dr. Ayşe Şerifoğlu, Mustafa Dinçoğlu, Av. Kaya Egel, Ali Hüseyin Torun, Sedat Onar, Yrd. Doç. Dr. Eralp Osman Çolakoğlu, Arif Çıkıcı, Özer Kayalı, Ata Şakr...

Detaylı

KUSADASl - KUSADASl -

KUSADASl - KUSADASl - Deniz Baykal ve Yunanistan'ın eski Dışişleri Bakanı, PASOK Lideri Yorgo Papandreu da davet edildi. Belediye Meclisi üyesi Mimar Erdoğan Elçi, Belediye Meclisi Üyesi ve Kültür-Sanat Komisyonu Başkan...

Detaylı

sayfalar mayis_`2012.....1-19

sayfalar mayis_`2012.....1-19 Yrd. Doç. Dr. Eralp Osman Çolakoğlu, Arif Çıkıcı, Özer Kayalı, Ata Şakrak, Ali Can Editör Nail Topal Grafik-Tasarım Nilüfer Saçar Nisa Hukuk Danışmanı Av.Nail Özazman Tercüme (İng-Frs) Duygu Sayra ...

Detaylı

sayfalar temmuz_`2012.....1-19

sayfalar temmuz_`2012.....1-19 GELECEK SAYIDAN İTİBAREN YEREL TARİH SAYFALARINDA KUŞADASI YEREL TARİH ARAŞTIRMALARI GRUBU Adına Sahibi ve Sorumlu Müdür Ali Ergül Yayın Kurulu Ali Ergül, Müjgan Şavkay, Mustafa Veli, Belma Özgün, ...

Detaylı

sayfalar kasim_`2012.....1-19

sayfalar kasim_`2012.....1-19 Destekleyelim. Güç verelim.

Detaylı

dosyayı indir - kuşadası ilçe müftülüğü

dosyayı indir - kuşadası ilçe müftülüğü Kuşadası’nda yaşayıp da yakın çevre hakkında yeterli bilgiye sahip olmayanların sayısı azımsanmayacak kadar fazladır. Turizm Haftası etkinlikleri içerisinde TÜRSAB Kuşadası BYK sının öğrencilerimiz...

Detaylı