Vergi Afları ve Türkiye`deki Vergi Aflarının Değerlendirilmesi Tax

Transkript

Vergi Afları ve Türkiye`deki Vergi Aflarının Değerlendirilmesi Tax
HAKEMLİ MAKALE
Vergi Afları ve Türkiye’deki
Vergi Aflarının Değerlendirilmesi
Yard. Doç. Dr. SEVİNÇ YARAŞIR
Pamukkale Üniversitesi, İİBF, Maliye Bölümü
Özet
Vergi afları, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde hükümetlerin sıklıkla başvurduğu bir uygulamadır. Kısa vadede afların vergi gelirlerini artırarak devlete gelir sağlaması, vergi idaresinin ve
yargının yükünü hafifletmesi gibi faydaları bulunmaktadır. Bununla birlikte afların uzun vadede
mükelleflerin vergisel uyumunu azaltması, tekrar af çıkması beklentisiyle hareket etmeleri, dürüst
mükelleflerin cezalandırılması gibi zararlı sonuçları da söz konusudur. Türkiye’de günümüze kadar
politik ve ekonomik amaçlarla çok sayıda af uygulamasına yer verilmiştir. Çalışmada, Türkiye’de
1980 sonrası çıkarılan afların amaç ve uygulama sonuçları hakkında bilgi verilerek, afların vergi
tahsilatı ve gelirlerinde yarattıkları değişmelerin genel değerlendirilmesi yapılmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Vergi Afları, Türkiye, Af Kanunları.
JEL Sınıflandırması: H00, H20, H26.
Tax Amnesties and Evaluation Of The Tax
Amnesties In Turkey
Abstract
Tax amnesties is a practice that governments is often applied in countries. There are benefits
of tax amnesties as increasing tax revenues in the short time, reducing the burden of tax administration and judiciary. However, tax amnesties have also harmfull consequences such as reducing
the tax compliance of taxpayers in the long time and punishment for honest taxpayers. Tax amnesties are used spreadly in Turkey for the economic and political aims. This study presents the
general assessments on the tax revenues of tax amnesties, providing informations about the results
and purposes of tax amnesties since 1980 in Turkey.
Key words: Tax Amnesties, Turkey, Amnesties Laws.
JEL Classification: H00, H20, H26.
VERGİ DÜNYASI, SAYI 379, MART 2013
175
1. GiRİŞ
Günümüzde vergi sisteminin etkinliğine önem verilmekte ve bu amaca ulaşmak için çabalar sarf edilmektedir. Ancak bazen söz konusu amaca ulaşmayı engelleyen
çeşitli aksaklıklarla karşılaşılmaktadır. Bu aksaklıklar,
mükelleflerin vergi sistemine uyum sağlayamamalarına
ve vergi kaçırmalarına neden olabilmektedir. Mükelleflerin vergilerini zamanında ödeyememeleri, ödevlerini
yerine getirememeleri hükümetleri af uygulamalarına
yöneltmektedir. Çoğu dünya ülkesinde siyasi, ekonomik,
mali, sosyal, teknik, idari vb. nedenlerle sıklıkla kamu
alacaklarında af uygulamalarına gidilmektedir. Bu uygulamalar, bazen ayrıntılı düzenlemelerin bulunduğu
özel af kanunu şeklinde olabildiği gibi bazen de genel
vergi kanunlarına eklenen geçici maddelerle karşımıza
çıkmaktadır.
Vergi afları, vergisini ödemeyen mükelleflere idareler tarafından sunulan bir fırsattır. Bu uygulama ile
cezalara ve faizlere yönelik sorumluluklarını yerine
getirmeyen mükellefler hükümetlerle bir kontrat içine
girmektedirler. Bu kontrat ile vergi sistemi dışında
kalan vatandaşların tekrar vergi mükellefiyetine katılmaları sağlanmaktadır. Bu kapsamda vergi afları, vergi
uyumunu geliştiren ve vergi gelirlerini artıran bir mekanizma olarak da görülmektedir1. Vergi aflarının kısa
dönemde hazineye gelir sağlaması, idarenin ve yargının dosya yükünü hafifletmesi gibi bazı olumlu yönleri
vardır. Ancak, özellikle vergi alanında sıklıkla çıkarılan af kanunlarının, mükelleflerin af beklentilerini artırmaları nedeniyle kayıt dışılığı özendirmesi, af
sonrası vergiye uyumu azaltması ve vergisini ödeyen
mükellefle ödemeyen mükellef arasında adaletsizliğe
yol açması gibi olumsuz tarafları da mevcuttur. Ancak
bir affın başarılı olabilmesi ve olumlu çıktılar sağlaması için, affın uygulanmasından sonra tekrar affın
olabileceği beklentisinin engellenmesi ve vergisel
uyuma yönelik tedbirlerin alınması gerekmektedir.
Ülkemizde hazineye kaynak sağlamak ve yaşanan
ekonomik krizleri gidermek gayeleriyle af uygulamalarına gidildiği görülmektedir. Ekonomik ya da mali
amaçlarla sadece ülkemizde değil bütün dünya ülkelerinde af uygulamalarına rastlamak mümkündür. Ör-
neğin, son yirmi yılda Amerika’nın yaklaşık kırk eyaletinde vergi aflarına yönelik uygulamalardan bahsedilebilir. 1980-1999 yıllarında 51 adet, 2000 yılından
sonra 66 adet toplamda Amerikan eyaletlerinde 117
tane vergi affı uygulaması, son 10 yılda ise yedi eyalette sadece emlak vergilerine ilişkin 29 af uygulaması
gerçekleştirilmiştir2. Ancak önemli olan afların sayısı
değil afların başarılı sonuçlar ortaya koymasıdır.
Bütün dünya ülkelerinde af uygulamalarının başarısı
tartışılırken, vergi borcunu zamanında ödememiş olan
vergi mükelleflerinin davranışları sorgulanmaktadır.
Vergi aflarının başarısında, vergi tabanında gerçekleşen bir yükselme ya da kayıt dışı kişilerin kayıt içine
alınması sonucunda vergi kaynaklarının ortaya çıkarılarak, vergi gelirlerinde yaratılan bir artış ölçüt olarak
alınabilir. Başarılı olarak nitelenen İrlanda (1998 affı)
ve Kolombiya’daki (1987 affı) af uygulamaları sonucunda, İrlanda’da yaklaşık olarak 750 milyon dolar,
Kolombiya’da ise 94 milyon dolar devletin gelirlerinin
arttığı sonuçlarına ulaşılmaktadır. Nitekim Kolombiya
için sağlanan bu ek kaynak, neredeyse merkezi hükümet açıklarının yaklaşık %54’üne tekabül etmektedir3.
Bu çalışmada öncelikle afların teorik yapısı hakkında bilgi verilerek, afların faydaları ve maliyetleri
üzerinde durulacaktır. Sonrasında 1980 sonrası Türkiye’deki af uygulamalarından bahsedilerek, bu afların
genel değerlendirmelerine ve uygulama sonuçları açısından başarısına ilişkin bilgilere yer verilecektir.
2. AF ve VERGİ AFFI KAVRAMI
Dar anlamda af kavramı bir suçun, kusurun veya
hatanın bağışlanması, geniş anlamda af ise yapılmakta
ya da yapılacak olan suç kovuşturmasından ve hüküm
altına alınmış bir cezanın bir bölümünün ya da tümünün yerine getirilmesinden adalet ve toplum yararı
kaygısıyla vazgeçilmesi olarak tanımlanmaktadır.
Kamu alacağı affı ise çok geniş bir kavram olmakla
birlikte mali af, vergi affı, uzlaşma, tecil, terkin, prim
affı, vergi barışı, varlık barışı gibi kavramları da içermektedir. Af uygulamaları, genel af yasaları içerisinde
birkaç madde ile mali aflara ilişkin düzenlemelerle,
özel olarak çıkarılan vergi yasaları ile düzenlenen atıflarla, sadece vergi cezalarının affına ilişkin yapılan dü-
1 Justin Ross, “Local Government Property Tax Amnesty Programs: Structures and Themes”, Public Finance and Management.”,
Volume: 12, No: 2, 2012, s. 147-150.
2 Justin Ross, a.g.m, s. 147-150.
3 Pinaki Bose ve Michael Jetter, “Liberalization and Tax Amnesty In A Developing Economy”, Economic Modelling, 29, 2012, s.
761–762.
176
VERGİ DÜNYASI, SAYI 379, MART 2013
zenlemelerle, belirli vergi ve cezaların affını kapsayan
af kanunlarıyla, ödeme kolaylığı olarak nitelendirilebilecek borçların zamana yayılarak, taksitlendirilmesini sağlayan düzenlemelerle yapılabilmektedir4.
Bu kapsamda vergi afları; cezaları ve faizleri içeren
vergisel yükümlülüklerden vazgeçilmesi ya da affedilmesi için hükümet tarafından özel bir vergi mükellefleri grubuna sınırlı bir zamanda -önceki vergi sürecine
ilişkin- bir borcun ödenmesine izin veren uygulamalardır. Bu geçici programlar ya da uygulamalar, vergisini ödememiş mükelleflerin ödemelerini yapmalarına
izin veren bir sistemi ifade etmektedir5. Vergi afları ile
vergi borcunu ödemeyen mükellefler, kolayca tekrar
vergi sistemine dahil edilebilmektedir. Bu durum, gerçek bir “Pareto İyileştirme” olarak görülebilmektedir.
Çünkü, bir bireyin vergi borcunu ödemesi sonucunda
oluşan optimal dağılıma, başka birisinin durumunu kötüleştirmeden ulaşılabilmektedir. Diğer deyişle, vergi
afları ile başka kişilerin refahında bir kayıp ortaya çıkmadan Pareto iyileştirme sağlanabilmektedir6.
Tipik bir vergi affının üç genel özelliğe sahip olması
gerekmektedir. Bunlardan birincisi, afların kısa süreli
olarak uygulamaya konulmasıdır. Afların yürürlükte
kalma süreleri 2-3 ay gibi kısa sürelerdir. İkincisi, bir
aftan yararlanma ve katılımın gönüllülük esasına tabi
olmasıdır. Bireyler katılma kararı almaları yanında aflardan yararlanmama kararını da alabilmektedirler.
Ancak aflara katılmamanın yaptırımı, bu kişilerin daha
sonra yakalanmaları sonucunda aftan yararlanma durumundakine göre daha yüksek cezalara katlanmak zorunda kalmalarıdır. Afların son özelliği ise genellikle
ödenmeyen cezalardan vazgeçme anlamına gelmesidir,
ancak verginin temeline ilişkin başlıca miktardan vazgeçmenin de zorluğu bilinen bir gerçektir7. Bu özellikler kapsamında vergi affına ilişkin yapılan ampirik ve
ampirik olmayan birçok çalışma vardır. Çalışmalar genellikle üç noktaya odaklanmaktadır. İlk odaklanılan
nokta, vergi aflarının vergi ortamında yarattığı değişiklikler üzerinedir. İkincisi, af yoluyla yeni vergi mükelleflerinin katılımı sonucunda meydana gelen etkiyi
incelemeye dayanmaktadır. Üçüncüsü ise vergi aflarının uzun dönem vergi uyumu üzerindeki etkisine yöneliktir8.
3. AFLARA İLİŞKİN GÖRÜŞLER
Vergi aflarının devletin gelirlerini artırıcı bir araç
olması, literatürde tartışılan en önemli noktalardan biridir. Af yanlıları, afların bireylere ödenmemiş vergilerini ödeme imkanı sağlayacağı bir avantaj olarak,
kısa vadede gelir etkisi yaratacağını savunmaktadırlar.
Ayrıca savunucular, afların gelecekteki vergi uyumuna
etkisinin ne olacağını da dikkate almaktadırlar. Vergi
affının karşıtları ise affın gelirler üzerindeki etkisinin
oldukça küçük düzeylerde gerçekleştiğini ifade ederek, uzun vadede vergi aflarını incelemektedirler. Dürüst vergi mükellefleri için bu afların vergiye uyumu
azaltacağını ifade etmektedirler9. Af yanlısı görüşü savunanların gerekçeleri, gerçekte af yasalarının genel
gerekçeleri ile eşdeğer hususları içermekte iken, af
karşıtı görüşleri savunanlar genellikle af yasalarının
ekonomik, sosyal ve adalet açısından zararlarına odaklanmaktadırlar. Ancak gerçekte afların sonuçlarının çeşitli şekillerde gerçekleşebileceğinin altını çizmek
gerekmektedir.
3.1. Af Yanlısı Görüşler: Afları savunanların ilk gerekçelerini; uygulanmakta olan vergi sisteminin sosyal
ve ekonomik gerçeklere uygun olmaması, ekonomideki
istikrarsızlıklara ve sorunlara paralel olarak vergi sisteminde değişikliklerin yapılmaması oluşturmaktadır. Af
yanlıları, sistemin yarattığı uyumsuz yapının mükellefleri doğrudan etkileyerek vergi kaçakçılığına ve suç işlemeye yönelttiğini savunarak, afların gerekli olduğunu
ileri sürmektedirler10. Öte yandan bilinçli ya da mali açıdan zor durumda olmaları nedeniyle geçmiş yıllarda gelirlerini beyan etmemiş ya da eksik beyan etmiş olan ve
4 Zeynep Arıkan ve Hatice Yurtsever, “Türkiye'de Mali Affın Nedenleri Etkileri ve Sonuçları-I”, Yaklaşım Dergisi, Sayı:136, 2004,
s. 60.
5 John Mikesell ve Justin Ross, “Fast Money? The Contribution Of State Tax Amnesties To Public Revenue System”, National Tax
Joumal, 65 (3), 2012, s. 531.
6 Sharan Luitel ve Russell Sobel, “The Revenue Impact of Repeated Tax Amnesties”, Public Budgeting, Finance, Fall 2007, s. 19.
7 Shaaran Luitel ve Russell Sobel, a.g.m., s. 19-20.
8 Julia Lopez-Laborda ve Fernando Rodrigo, “Tax Amnesties and Income Tax Compliance: The Case of Spain”, Fiscal Studies, Volume: 24, No: 1, 2012, s. 75.
9 James Alm, Martinez Jorge ve Sally Wallace, “Do Tax Amnesties Work? The Revenue Effects of Tax Amnesties During The Transition In the Russian Federation”, Economic Analysis Policy, Volume: 39, No: 2, 2009, s. 236.
10 Hasan Yalçın, “Türkiye’deki Mali Aflar ve Vergi Sistemi Üzerine Etkileri”, Vergi Dünyası, Sayı:173, 1996, s. 106.
VERGİ DÜNYASI, SAYI 379, MART 2013
177
günümüzde vergi kaçırmanın sıkıntısını yaşayan mükelleflere yeni bir fırsat vermenin gerekliliğine de odaklanmaktadırlar. Bu mükelleflerin mali sistemde yer almaları
ve temiz bir insan olarak topluma kazandırılmaları için
vergi affı uygun bir yöntem olarak görülmektedir. Ayrıca
af vasıtasıyla mali sistemde kayıt altına alınan mükellefler, gelecekteki kanuni vergi oranlarının düşük kalmasına sebep olarak da sadece kendilerine değil diğer
dürüst mükelleflere de dolaylı faydalar sağlayabilmektedirler. Böylece dürüst mükellefler, aflardan önce bedavacılık yaparak hayatını sürdüren bireylerin tekrar
kayıt altına alınmasından ve kendi paylarına düşen vergi
ödemelerini gerçekleştirmekten memnuniyet duyacaklardır. Af yanlısı görüşleri savunanlar, dürüst mükellefleri rahatsız eden temel unsuru, kendilerinin vergi
ödevini yerine getirdikleri halde diğer kişilerin vergi
ödemekten kaçınmaları olarak görmektedirler11.
Af yanlısı görüşte, vergi aflarının gerekliliği vergi
inceleme oranının düşüklüğüne de bağlanmaktadır.
Vergi incelemelerinin düşük düzeyde gerçekleşmesi,
mükellefler arasında farklılıklar yaratmaktadır. Bu nedenle vergi cezalarının affı ile vergi aslının ödenmesi
ve tahsilatın artırılmasının yanında af uygulamaları ile
inceleme eksikliği sonucu mükellefler arasında doğan
farklılıklar da azalacaktır. Vergi aflarının bir diğer gerekçesini, toplumlarda vergi bilincinin tam olarak yerleşmemesi ve mükelleflerin vergi açısından yeterince
eğitilememiş olması oluşturmaktadır. Af yanlısı görüşte, afların en azından vergi ahlakının toplumlarda
yerleşinceye kadar gerekli olduğu kanaati yaygındır.
Ayrıca afların tahsilatta artış yaratma, yargı mercilerinde ve vergi dairelerinde biriken çok sayıdaki dosyaların tasfiyesine neden olma gibi katkıları da söz
konusudur. Bu katkılar sonucunda, vergi dairelerinin iş
yükününün azalacağı ve mükelleflere de kolaylıklar
sağlayarak çalışma şevklerini artıracağı iddia edilmektedir12. Aflar ile sadece devletin gelirlerini artırma fonksiyonu sağlanmamakta ayrıca vergisini ödemeyenlerin
katılımının gerçekleşmesi ile gizlenen gelirin ortaya çıkarılması gibi bir başarı da elde edilebilmektedir. Özel-
likle mükelleflerin dürüstlük adına istekliliklerini sağlamak, katılımda değişiklik yaratarak toplum açısından
önemli sonuçlar doğurabilecektir13.
Bu kapsamda vergi afları; ceza, faiz ve gecikme
zammı gibi yanlış vergi politikaları nedeniyle ortaya
çıkan, vergisini ödeyemez halde bulunan mükelleflerin
cezalarla ceza niteliğindeki faiz ve gecikme zamlarının
kısmen af yolu ile vergisini ödeyebilmesini amaçlayan
insancıl bir müessese olarak da görülebilmektedir14.
Af yanlısı görüşü benimseyenlerin son gerekçesi ise
özellikle gelişmekte olan ülkelerde ekonomik ve mali
nitelikteki bunalımlardan sonra affa ihtiyaç duyulmasıdır. Ekonomik ve mali kriz dönemleri söz konusu olduğunda, olağan dönemler için hazırlanmış yasalarla
bunalımın atlatılabilmesinin güçlüğü bilinmektedir.
Bu zor durumlarla baş edebilmek için, içinde bulunulan olağanüstü durumun özelliklerine ve koşullarına
uygun olağanüstü nitelikte af yasalarının çıkarılması
gerekli görülmektedir15.
3.2. Af Karşıtı Görüşler: Af yanlısı görüşleri savunanların gerekçeleri bazı durumlar için kabul edilebilir olsa da affın bazı sakıncalarının ihmal edilmesi
mümkün değildir. Af karşıtı görüşleri savunanların
odak noktası, genellikle çıkarılan afların olumsuzluklarına ilişkindir. Bu olumsuzlukların en başında, afların yükümlülüğünü düzenli olarak yerine getiren
mükellefler açısından adil olmayan bir uygulama alanı
oluşturmasıdır. Aflarla bazı mükellefler ödüllendirilirken, bazıları cezalandırılmaktadır. Şöyle ki; vergi afları ile yükümlü oldukları vergiyi faizsiz kullanıp daha
sonra yine aynı miktarda vergi ödeyenler ödüllendirilmekte, iradeleri ile mali ödevlerini yerine getirenler
ve kaynakta tevkifat yoluyla vergilerini ödeyen mükellefler cezalandırılmaktadır. Bu durumla karşılaşan
dürüst mükellefler, vergi ve cezalarını ödemeyen mükelleflerin af ile ödüllendirildikleri fikrini benimseyerek, gelecekte aftan yararlanmaya yönelik hareketler
ve tutumlar sergilemeye yönelebilmektedirler. Gelecekte af kanunlarından yararlanma beklentisine sahip
olan mükelleflerin vergi kanunlarına ilişkin uyumunda
11 Ayşe Güner, “Vergi Affı Vergiye Uyum İlişkisi Üzerine”, Marmara Üniversitesi Maliye Uygulama ve Araştırma Merkezi Yayınları,
Yayın No:10, 1998, s. 262.
12 Fikret Sayar, “1960 Yılından Sonra Çıkarılan Af Yasaları ve Sonuçları”, Vergi Dünyası Dergisi, Sayı:73, 1987, s. 71.
13 Macho Stadler, Pau Olivella ve David Castrillo, “Tax Amnesties In A Dynamic Model Of Tax Evasion”, Journal of Public Economy
Theory, 1 (4), 1999, s. 440.
14 Rüştü Erimez, “Vergi Affı Üzerine”, Mükellefin Dergisi, Sayı:50, 1997, s. 56.
15 Recai Dönmez, “Teoride ve Uygulamada Vergi Afları”, Doktora Tezi, 1990, s. 42.
178
VERGİ DÜNYASI, SAYI 379, MART 2013
azalma gözlenebilmektedir. Uyumdaki azalma ise toplumda vergi kanunlarının diğer kanunlar kadar önemli
olmadığı görüşünün benimsenmesine, toplumun adalete ve kanunlara karşı güveninin de sarsılmasına
sebep olabilmektedir. Dolayısıyla, af kanunları kısa
dönemde vergi idaresine gelir sağlama gibi mali
amaca hizmet ederken, uzun dönemde mükelleflerin
vergiye uyumunda ve toplam vergi gelirlerinde bir
azalma ile sonuçlanabilecektir16. Dolayısıyla vergi afları vergi mükellefleri ve vergi idaresi (otoriteleri) arasında bağlantıyı sağlayan kontratın bozulması olarak
algılanabilir. Bu kontrat içinde denge noktasını sağlamak için vergi mükellefleri vergilerini dürüstçe zamanında ödemeli, vergi idaresi de mükellefleri doğru
şekilde yönlendirerek desteklemeli ve bilgi vermelidir,
aksi takdirde vergi afları ile bu dengeyi sağlamaya çalışmak dürüst mükelleflerin kendilerinin aldatıldıkları
fikrini benimsemeleriyle sonuçlanacaktır. Bu algılamalar sonucunda ise vergi afları ile mükellef davranışları değişebilecektir17. Dürüst vergi mükelleflerinin
kendilerinin aldatıldıklarını düşünmeleri, gelecekteki
vergi affını beklemenin gönüllü uyumdan daha iyi olacağına yönelik tavır sergilemeleri ile ortaya çıkacaktır.
Söz konusu algının teşviki, dürüst mükellefler açısından vergisel uyuma zarar verebilecektir. Bu noktadaki
hükümet açısından ortaya çıkan zorluk ise vergisel
uyumun zarar görmesi ve ek gelir kaynakları elde etme
arasındaki dengeyi sağlayabilmekten geçmektedir18.
Ayrıca sıklıkla af uygulamalarına başvurulması, mükelleflerin yeni af beklentisi içine girmesi yanında
affın bir defaya mahsus uygulama olduğu yolunda kamuoyunu ikna etmeyi de güçleştirecektir. Bu durum
yukarıda bahsedildiği gibi, devletin uzun dönemde gelirlerinin azalması gibi bir sonucu doğurabilecektir19.
Af karşıtı görüşü savunanların bir diğer gerekçesi
ise piyasa ekonomisindeki rekabete ilişkindir. Bilindiği gibi vergi kaçakçılığı, piyasanın ekonomik koşullarına nazaran daha az riskli yani büyük ölçüde
garantili ve ucuz finansal kaynak sağlama yollarından
biridir. Bu şekilde hareket edilmesi, ekonomik rekabeti
ters yönde etkilemekle kalmamakta söz konusu eğilimi
artırıcı bir etken olarak karşımıza çıkmaktadır20. Görüldüğü gibi aflar sadece dürüst mükellefler aleyhine
haksız rekabet yaratmamakta, piyasa ekonomisindeki
ekonomik gelişmeyi de engellemektedir. Haksız rekabet sadece dürüst ve vergisini ödemeyen mükellefler
arasında sınırlı kalmamakta, afların devletin gelirlerinde yarattığı azalma sonucunda ihtiyaçlarını transfer
harcamaları ile karşılayan bireyler ile vergisini ödemeyen mükellefler arasında da adaletsizlik ortaya çıkarmaktadır. Af karşıtı görüşte afların adaletsizliği
yanında uzun dönem etkileri üzerine de odaklanılmaktadır. Vergi afları, ancak aftan sonra uygulama çabalarının derecesine bağlı olarak uzun dönem vergisel
uyum üzerinde pozitif etkiler yaratabilecektir. Af karşıtları, afların sonrasında vergisel uyumun düşme ihtimalinin olduğunu, dürüst mükelleflerin vergi ödeme
gayretlerinin azalarak, vergiden kaçınmanın teşvik
edildiğini söylemektedirler. Dürüst mükelleflerin af
beklentisi içine girmesi, uzun vadede vergi uyumunun
ve vergi gelirlerinin tekrar azalmasına sebebiyet verecektir21. Bu sayılan olumsuzluklar ve gerekçeler nedeniyle, af karşıtı görüşü savunanlara göre vergi afları
kesinlikle uygulanmamalıdır.
4. AFLARIN VARLIK NEDENLERİ ve BAŞARI ŞARTLARI
Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde aflar siyasi,
ekonomik, teknik ve idari nedenlerle uygulanmaktadır.
Yaşanan siyasi ve ekonomik istikrarsızlıklar sonucu
toplumda oluşan gerginliğin yumuşatılması afların siyasi nedenlerinden birisidir. Bununla beraber iktidarın
dıştan gelen müdahaleler sonucu (darbe, devrim vb)
el değiştirmesinde aflar, eski yönetimin mali işlemlerini tasfiye etmenin bir aracıdır. Ayrıca hükümetler
mali afları, seçmenleri ile aralarında toplumsal uzlaşma sağlama amacına yönelik olarak siyasi bir tasarruf aracı gibi de görebilmektedirler. Bu kapsamda
aflar, siyasi partilerin vazgeçilmez propaganda unsurlarından biri olarak, oyların maksimize edilmesine de
hizmet etmektedir22. Siyasi kaygılar dışında, belge dü-
16 Ayşe Güner, a.g.m., s. 263.
17 Silvia Rechberger, Martina Hartner, Erich Kırchler, ve Katherina Hammerle, “Tax Amnesties, Justice Perceptions, and Filing Behavior: A Simulation Study”, Law Policy, Volume: 32, No: 2, 2010, s. 215.
18 John Mikesell ve Justin Rose, a.g.m., s. 531-532.
19 İbrahim Yumuşak, “Vergi Aflarının Vergi Gelirlerine Etkisi”, Vergi Dünyası Dergisi, Sayı:188, 1997, s. 43.
20 Fikret Sayar, a.g.m., s. 72.
21 Sharan Luitel ve Russell Sobel, a.g.m., s. 20.
22 Duran Bülbül, “Vergi Aflarının Ekonomik ve Sosyal Etkileri – I”, Yaklaşım Dergisi, Sayı:131, 2003, s. 208.
VERGİ DÜNYASI, SAYI 379, MART 2013
179
zeninin yerleşmemiş olması sebebiyle gizlenmiş gelirlerin beyan edilmesinin ve ülke dışına çıkarılan sermayenin ekonomiye kazandırılmasının amaçlanması
ise afların ekonomik gerekçelerindendir. Ayrıca yüksek enflasyon ve yanlış uygulanan politikalar nedeniyle mükelleflerin gelirlerinin azalması ve mali
yükümlülüklerini zamanında yerine getirememeleri,
artan gecikme faizi ve zamlarından dolayı mükelleflerin büyük borç yükü altında kalmaları da affın ekonomik nedenleri arasında sayılmaktadır23.
4.1. Afların Mali Nedenleri: Bazı dönemlerde hükümetler bütçe açıkları ile karşılaşarak, bu açığı gidermek ve bütçe dengesini sağlamak için ya harcamalarda
kısıntıya gitmek ya da vergilerde artış yoluna başvurmak zorunda kalabilmektedirler. Ancak harcamaları
azaltma ve vergileri artırma, hükümetlerin tekrar seçilme şanslarını azaltan uygulamalar olmasından dolayı politik açıdan tercih edilemez maliyetli araçlardır.
Bu sebeple, hükümetlerin yeni ek gelirler ve kaynaklar
yaratma baskısı altında, vergi afları uygulamalarına
ağırlık vermeleri olası sonuçlardandır. Hatta bu uygulamalar, bazen yılda bir kez değil birden fazla da görülebilmektedir. Hükümetler af uygulamaları ile vergi
oranlarını artırmayarak sadece vergisini ödemeyen
mükellefleri sisteme dahil ederek vergi gelirlerini artırmış olacaktır24.
Kısaca devletin aflara başvurmasının mali nedeni,
kısa vadeli fon ihtiyacının giderilmesidir. Hükümetlerin vergi gelirlerini artırmada kullandığı politik bir
araç olan vergi afları ile indirilmiş cezalarla borçlarını
ödememiş olan mükelleflere bir fırsat sunularak, daha
yüksek vergi geliri elde edilme amacı güdülmektedir25.
Mali af uygulamaları ile yakalanamayan vergi kaçakçılarının gönüllü olarak ortaya çıkarılması amaçlanmakta, diğer taraftan kaçırılan vergilerin beyan
edilmesi durumunda cezalarının bağışlanacağının bil-
dirilmesi yoluyla vergi gelirlerinin bir kısmının tahsil
edilmesi sağlanmaktadır26. Literatürde yapılan çoğu
çalışma, genellikle afların vergi gelirlerini arttırıp artırmadığını ortaya koyarak, afların mali sebepleri üzerine odaklanmaktadır. Örneğin, afların vergi gelirleri
üzerindeki etkisini analiz eden Colorado için yapılan
çalışmada, afların vergi gelirleri seviyesinde bir etkisi
olmadığı27, ABD’de yapılan çalışmaların bazılarında
sadece geçiş ekonomileri için ulusal düzeyde vergi gelirlerinde afların bir artış yarattığı ortaya konulmaktadır28. İrlanda için yapılan çalışmada yine 1988 vergi
affının İrlanda vergi gelirlerinde bir değişiklik yaratmadığı bulgular arasındadır. İspanya için yapılan çalışmada da vergi aflarının önemli bir etki yaratmadığı,
vergi mükelleflerinin davranışlarında da afların beklenen değişikliği sağlamadığı sonucuna ulaşılmıştır29.
Michigan affının ise çoğu katılımcının aftan yararlanmasını sağlayarak, onların vergi sisteminde korunması
açısından önemli bir başarı sağladığı ifade edilirken,
söz konusu affın vergi gelirleri üzerindeki etkisinin
çok az olduğundan bahsedilmektedir30. Bu çalışmalara
ilaveten sıklıkla af uygulamalarına rastlanılan Merkez
Asya Cumhuriyetlerindeki afların temel nedenleri arasında, kayıt dışı ekonominin payını azaltmak, yatırım
ve devletin gelirlerini artırmak gibi faktörler sayılmaktadır. Bu cumhuriyetler arasında örneğin, Tacikistan’da 2003 vergi afları ile vergi gelirleri artarken,
Kazakistan’da 2001 vergi afları sonucunda 3000 başvuru ile yine vergi gelirlerinde artışlar meydana gelmiştir. Ancak Kırgızistan 2007 vergi affının aynı
etkileri ortaya koyduğu söylenememekle birlikte, aksine vergi affı ile ne vergi gelirleri artmış ne de kayıt
dışı ekonomi ile mücadele edilebilmiştir31.
4.2. Afların Teknik ve İdari Nedenleri: Af uygulamalarının bir diğer nedeni, vergi gelirleri açısından
vergi idaresi ile vergi yargısının çok büyük bir iş yükü
23 Ramazan Besen ve Zeki Doğan, “Vergi Aflarının Mükellefler Üzerindeki Etkisinin Tespitine İlişkin Bir Araştırma”, Maliye ve
Hukuk Yayınları, Ankara, 2008, s. 53.
24 Sharan Luitel ve Russell Sobel, a.g.m., s. 19-20.
25 Pinaki Bose ve Michael Jetter, a.g.m., s. 761-762.
26 Ramazan Besen ve Zeki Doğan, a.g.e., s. 55
27 James Alm ve William Beck, “Tax Amnesties and Compliance In The Long Run: A Time Series Analysis”, National Tax Journal,
Volume: XLV, No:1, 1993, s. 53-54.
28 James Alm, Martinez Jorge ve Sally Wallace, a.g.m., s. 236.
29 Julia Lopez-Laborda ve Fernando Rodrigo, a.g.m., s. 94.
30 Sharan Luitel ve Russell Sobel, a.g.m., s. 22.
31 Manoucher Mokhtari ve Mamak Ashtari, “Understanding Tax reform In The Central Asian Republics”, Journal of Asian Economics,
23, , 2012, s. 173.
180
VERGİ DÜNYASI, SAYI 379, MART 2013
altında olması, kamu alacaklarının takip ve tahsilinin,
ihtilaflı kamu alacaklarının yargıdan geçerek tahsil
aşamasına ulaşmasının çok uzun süreleri kapsar hale
gelmesidir. Uygulama alanı oldukça geniş olan bazı
vergilerin mükellefin soyut beyanına bağlanmış olması, vergi kanunlarının uygulanmasıyla ilgili düzenlemelerin yeterince açık olmaması idare ile mükellef
arasında vergi ihtilaflarına yol açarak, sadece vergi
yargısının iş yükünü artırmamakta aynı zamanda vergi
tahsilatının da gecikmesine sebep olmaktadır. Ülkemizde idari nedenlerle vergi aflarına gidilmesinin temelinde, vergi denetimi kapasitesinin yetersiz olması
sonucunda vergi kaçakçılığının büyük boyutlara ulaşmış olması yatmaktadır32. Nitekim Türkiye’de 20002008 yılları arasında vergi mükellefleri itibariyle
gerçekleşen vergi denetim oranı %4’ü geçmemektedir.
2002 yılında vergi denetiminde %4,89 gibi bir oran
söz konusudur. Ki bu oran ülkemizde denetimin ne
kadar yetersiz olduğunu ortaya koymaktadır33.
Görüldüğü gibi aflara başvurma nedenleri farklılıklar göstermektedir. Ancak önemli olan husus, bir
affın uygulama sonrasında sağladığı başarı neticesidir.
Afların başarıya ulaşabilmesi hiçbir zaman tam anlamı
ile garanti edilemese de en azından başarılı sonuçların
alınmasında bazı koşulların sağlanması gerekmektedir.
Çeşitli ülke uygulamaları çerçevesinde, afların bir kereye mahsus olarak gerçekleştirilmesi, katılıma teşvik
edici düzeyde bağışıklığın sağlanması, afların iyi tanıtılması ve af sonrası gerekli reformların sağlanması
gibi koşulların desteklenmesi afların başarısını etkilemektedir. Affın bir kereye mahsus yapılması, affın
planlamasının, uygulamasının ve zamanlamasının iyi
belirlenmesi, ayrıca mükellefler tarafından önceden
tahmin edilmemesi de gerekmektedir. Dolayısıyla afların başarılı sonuçlar vermesi, devletin sık sık bu uygulamalara başvurmaması ile afların doğru alanda ve
zamanda çıkarılmasına bağlıdır. Ayrıca affa katılımın
gerçekleştirilmesinde mali yönetiminin kararlı ve kanunları uygulamada adil olduğu mükellefe hissettirilerek, affa katılımı teşvik edici önlemlerin alınması
gerekmektedir. Borçları büyük miktarlara ulaşan yükümlülere uzun taksit süreleri ya da ek ödeme süreleri
tanınması affa katılımı teşvik edici düzenlemelerdendir. Aftan beklenen başarının sağlanabilmesi ve geniş
kitlelere ulaşılabilmesi için çıkarılan af kanunlarının
içeriğinin iyi bir şekilde tanıtılması ve anlatılması zorunludur. Bunun sonucunda aftan yararlanacak olan
mükelleflerin affa katılımı artacaktır. Ancak çoğu kez
vergi idarelerinin maliyet nedeniyle tanıtımdan kaçınması, affa katılımı negatif etkilemektedir. Afların tanıtımı, yükümlüleri bilgilendirme amacı yanında affa
katılım düzeyini de artıracak şekilde gerçekleştirilmelidir34. Af kanunları çıkarıldıktan sonra affa neden olan
çeşitli faktörlerin ortadan kaldırılmasına yönelik ciddi
reformların yapılması önemlidir35. Söz konusu reformların gerçekleştirilmemesi, tekrar bir af uygulamasına
ihtiyaç duyulmasına ve af uygulamalarının bir kereye
mahsus uygulanması gerektiği koşulunun ihlal edilmesine neden olacaktır. Bu durumda yükümlü af sonrasında hiç bir şeyin değişmediğini ileri sürerek, eski
davranışlarını ve alışkanlıklarını devam ettirecektir.
Afların başarılı olması için diğer bir koşul, çıkarılan afların gelecekte mali anlamda suç işlenmesini önleyici nitelikte olmasına dayanmaktadır. Eğer af
gelecekte suç işlenmesini teşvik etmekteyse, bizzat
affın kendisi suça dönüşmüş olacaktır. Aftan yararlananların gelecekte yeniden vergi kaçırmak, yeniden
kara para kazanıp aklamak gibi eylemlerde bulunmalarını engelleyecek sistem kurulamaz ise sadece aftan
yararlanan mükelleflere belirli fayda ve çıkarlar sağlanmış olacaktır36. Oysa ki afların geçmişteki suçları
aklamaya yönelik değil, gelecek için temiz bir toplum
yaratma amacına hizmet etmesi gerekmektedir. Affın
başarıya ulaşabilmesinde affın koşullarının affedenler
tarafından konulması ve bu koşulların dürüst mükelleflerin lehine olması bir gerekliliktir37. Af kanunları
idari işlemlerin yargısal denetim dışına çıkartılmasının
aracı olarak kullanılmamalı, af mevzuatı açık, anlaşılır,
hukuk biliminin gereklerine uygun olmalıdır. Aftan
beklenen başarının sağlanması için, affın kapsamının,
32
33
34
35
Fikret Sayar, a.g.m., s. 65
Recep Aygün, “Vergi Afları ve Vergi Uyumuna Etkisi”, Vergi Dünyası Dergisi, Sayı: 369, 2012, s. 89.
Recai Dönmez, a.g.e., s. 82-91.
Genç Osman Yaraşlı, Türkiye’de Vergi Reformu, Maliye Bakanlığı Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı Yayınları, Ankara, 2005, s. 113.
36 Yasemin Taşkın, “Vergi Aflarının Etkinliği: Teori ve Türkiye Uygulaması”, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2006, s. 53.
37 Kazım Yılmaz, “Yeniden Mali Af, Yeniden Mali Milat”, Yaklaşım Dergisi, Sayı:5, 2002, s.157.
VERGİ DÜNYASI, SAYI 379, MART 2013
181
sınırlarının ve koşullarının kanun ile belirlenmesi, ayrıca yürütme organına usul dışında esasları belirleme
ve affa müdahale yetkisi tanınmamalıdır38. Uzun dönemde vergiye katılım ve uyumun azalmaması için,
devletin tekrar vergi aflarına başvurmayacağını bildirmesi bir affın başarı oranını etkilemektedir. Bir vergi
affının başarısı ise vergi hasılatı, katılımcıların teşviki
ve çekilmesi ile vergi sisteminde bu kişilerin tutulması
ve muhafaza edilmesi gibi açılardan ölçülebilir39.
5. 1980 SONRASI TÜRKİYE’DEKİ AF KANUNLARI VE DEĞERLENDİRİLMESİ
Ülkemizde çıkarılan vergi afları içerik açısından
farklılıklar göstermekle beraber, bazı aflar sadece
vergi asıllarına yönelik iken, bazıları vergi aslına ilaveten cezalar, faizler ve zamları da dikkate almaktadır.
Ayrıca afların kapsadığı mükellefler ve süreleri ile sebepleri de farklılıklar gösterebilmektedir40. Türkiye’deki afların çıkarılış nedenleri arasında; gelir elde
etmek, idari yargıdaki iş yükünü hafifletmek41 ya da
ekonomik kriz dönemlerini atlatmak ve ekonomiyi
canlandırmak yer almaktadır. 1980 sonrası dönemde
Türkiye’de çıkarılan af kanunlarının amacı ve uygulama sonuçları genel olarak aşağıda ele alınmaktadır.
1980 sonrasında çıkarılan afların sadece dört tanesi
doğrudan vergi aflarına ilişkin iken, diğer aflar bazen
vergileri bazen de SSK ve Bağkur aflarını da kapsayacak niteliktedir42.
5.1. 20/03/1981 Tarih Ve 2431 Sayılı Tahsilatın
Hızlandırılması Hakkında Kanun: Kanunun amacı
siyasi, mali ve ekonomik açıdan rahatlama ile Hazine’ye gelir sağlamaktır. Affın diğer amacı arasında
ise yargının iş yükünü hafifleterek, kayıt dışının kayıt
altına alınması da yer almaktadır. Uygulama sonuçları
dikkate alındığında; af ile 46.068.069.174 TL’lik genel
tahsilat sağlanmıştır. Ayrıca yargı mercilerinden çekilen dosya miktarı 51.404 adet iken, takdir komisyonlarından çekilen dosya miktarı 261.545 adettir.
Kanun’la 2571 Sayılı Kanunla yapılan değişiklikle birlikte ek olarak 2.281.711.352 TL tahsilat yapılmış,
takdir komisyonundan 673.629 adet, itiraz komisyonlarından 38.436 adet, uzlaşma komisyonlarından ise
8.563 adet dosya çekilmiştir43. Affın vergi gelirlerinde
bir artış ve yargıdaki iş yükünü hafifletme amacına
hizmet ettiği söylenebilir.
5.2. 22/02/1983 Tarih ve 2801 Sayılı Bazı Kamu
Alacaklarının Özel Uzlaşma Yolu İle Tahsili Hakkında Kanun: Kanun ile 1981 yılı sonu itibariyle kesinleşmiş veya ihtilaflı alacakların mevcut hukuki
süreç çerçevesinde tahsil edilememesi ve yığılmalar
nedeniyle idarenin zor durumda kalmasının giderilmesi amaçlanmaktadır. Kanun’un çıkarılışında mali
faktörlerden çok ekonomik faktörlerin etkili olduğu
belirtilerek, kara parayla mücadele ve vergilendirilemeyen fonların meşru ekonomi içine çekilmesi amaçlarına hizmet etmesi öngörülmektedir44. Kanun ile
yükümlülere sağlanan önemli avantaj, özellikle vergi
hukuku açısından asli vergi borçlarına yönelik sağlanan kısmi aftır. Kanun kapsamına toplam olarak
11.242.936 yükümlü girerken, bunların 6.639.604’ü
Kanun’dan yararlanmak üzere başvuruda bulunmuştur. Başvuru oranının %60 olması bile yeterli tahsilatın
yapılmasını sağlayamamıştır. Bu Kanun’dan yararlanan mükelleflerden tahsil edilmesi gereken toplam
vergi miktarı 225.843.000.000 TL olmakla birlikte
1983/Ağustos itibariyle yapılan tahsilat miktarı
47.101.000.000 TL’dir45. 1984 tarihi itibariyle bir önceki yıla göre vergi gelirlerinde % 16,5 bir artış gerçekleşmiştir46.
38 Yasemin Taşkın, a.g.e., s. 54.
39 Sharan Luitel ve Russell Sobel, a.g.m., s. 22.
40 Özcan Karatay ve Aliye Karatay, “Türkiye’de Vergi Afları ve 6111 Sayılı Kanunun Değerlendirilmesi: Bayburt İli Örneği”, Ekonomi
Bilimleri Dergisi, Cilt: 3, No: 2, 2011, s. 183.
41 Nitekim 1998 yılına göre 2008 yılındaki vergi uyuşmazlıklarına ilişkin dosya sayısında üç kat gibi büyük bir artış gözlenmektedir.
Dosya sayılarının fazlalığı da gelirin hızlı tahsilini engellemekte, kamu alacağının elde edilmesini zorlaştırmaktadır. Ersan Öz ve
Selçuk Buyrukoğlu, “Cumhuriyet Tarihinde Vergi Afları: Maddi ve Manevi Erozyonlar”, Vergi Sorunları Dergisi, Sayı: 272, 2011,
s. 91.
42 Fatih Savaşan, “Vergi Afları: Teori ve Türkiye Uygulamaları-Vergi Barışı Uygulama Sonuçları”, Afyon Kocatepe Üniversitesi İİBF
Dergisi, Cilt: VIII, Sayı: 1, 2006, s. 53
43 Fikret Sayar, a.g.m., s. 78.
44 Recai Dönmez, a.g.e., s. 308-310.
45 Recai Dönmez, a.g.e., s. 346.
46 Atilla Dallı, “4811 Sayılı Vergi Barışı Yasası’nın Mali Açıdan Değerlendirilmesi”, Yüksek Lisans Tezi, Edirne, 2006, s. 54.
182
VERGİ DÜNYASI, SAYI 379, MART 2013
5.3. 11/12/1985 Tarih ve 3239 Sayılı Kanun:
Kanun; temelde bir af kanunu olmayıp vergi yönetiminin hukuki donanımlar açısından güçlendirilmesi amacıyla vergi kanunlarında birçok değişiklik yapmayı
öngörmektedir. Kanun ile Vergi Usul Kanunu’nda yapılan değişikliklerle belge düzeninin güçlendirilmesini
ve yükümlülerin vergi ödevlerine ilişkin hükümlere
uygun davranmalarının sağlanması hedeflenerek, vergi
sorumluluğunun kapsamının genişletilmesiyle müteselsil sorumluluk esasının getirilmesini esas almaktadır.
Vergi cezalarının artırılması hükümleri ile de bu kanun
mükellef açısından daha birçok sıkı hükümler getirmiştir47. Ayrıca Kanun’un bazı hükümleri, vergi idaresinin
iş hacminin azaltılmasını amaçlamaktadır. Af uygulamasının yirmi gün gibi dar bir süre ile sınırlandırılması,
affa katılımı kısıtlamıştır. Uygulama sonuçlarına bakıldığında; 1985 yılında gerçekleşen vergi tahsilâtı 3.829
milyar lira iken, hedeflenen vergi tahsilâtı 3.584 milyar
liraydı. Af kanunu ile bir önceki yıla göre toplam vergi
gelirlerinde % 61,4 oranında artış gözlenmiştir48.
5.4. 10/12/1988 Tarih ve 3505 Sayılı Kanun:
Kanun ile vergi idaresinde ve idari yargıda işlem gören
düşük rakamlı dosyaların ekonomik ve teknik gerçeklerle tasfiye edilmesi amaçlanmaktadır49. Kanun hükmünün uygulandığı 1988 yılı aralık ayında toplamda
1.544 milyar TL vergi tahsil edilmesine rağmen, bir
önceki ayda toplam 1.549 milyar TL vergi tahsilatı yapılmıştır. Bu rakamlar, afla birlikte vergi tahsilatının
artacağı beklentisinin aksine tahsilatta azalma olduğunu ortaya koymaktadır. Özellikle enflasyon oranı
dikkate alındığında da reel olarak vergi gelirlerinde bir
azalma söz konusudur50. Affın başarısının azalmasında, affın yirmi bir gün ile sınırlandırılmasının etkisi
vardır.
5.5. 20/06/1989 Tarih ve 3571 Sayılı Kanun:
Kanun, kamu yararına çalışan dernekler ile Bakanlar
Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıfların iktisadi
işletmelerine yönelik af hükmünü içermekle beraber,
bazı kanunları değiştirme ve yürürlükten kaldırmaya
yöneliktir. Uygulama sonucu itibariyle, bir önceki yıl
vergi gelirlerine göre vergi gelirlerinde % 79,5 oranında bir artış söz konusudur. Enflasyon oranı da dikkate alındığında, kanun ile vergi gelirlerinde reel
anlamda % 16,2’lik bir yükselme sağlanmıştır51.
5.6. 20/12/1990 Tarih ve 3689 Sayılı 213 Sayılı
Vergi Usul Kanunu 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu 5422 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu 488
Sayılı Damga Vergisi Kanunu ile 492 Sayılı Harçlar
Kanunu’nda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun: Vergi cezaları, gecikme zammı ve gecikme
faizlerinin kısmi affını öngören bu Kanun’un çıkarılmasında kamu alacağının kısa sürede tahsili, vergi idaresi ve yargısında birikmiş olan dosyaların tasfiyesi
amaçlanmıştır52. Ancak, Kanun’un gerek uygulanma
süresinin çok kısa olması gerekse vergi idaresince Kanun’un uygulanmasında sorunlarla karşılaşılması, beklenilenin gerçekleşmesini engellemiştir. Bir önceki
yıla göre toplam vergi gelirlerindeki artış oranı % 77,7
olmasına rağmen, 1990 yılı enflasyon oranı dikkate
alındığında gelirlerde reel bir artışın gözlenmediği sonucuna ulaşılmaktadır.53
5.7. 21/03/1992 Tarih ve 3787 Sayılı Bazı Kamu
Alacaklarının Tahsilatının Hızlandırılması ve Matrah Artırımı Hakkında Kanun: Kanun’un kapsamına, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu kapsamındaki
vergi, resim ve harçlarla ilgili gecikme faizi, gecikme
zammı ve vergi cezaları girmektedir. Kanun ile söz konusu faiz, zam ve cezaların kısmi affı öngörülmektedir.
Ayrıca ecrimisil, idari para cezası, trafik para cezası
gibi çeşitli kamu alacaklarının da tahsilinden vazgeçileceğine yönelik hükümler ile vergi borcu nedeniyle
düzenlenen karşılıksız çeklere ilişkin cezalarla ilgili
kısmi af uygulamalarına yer verilmektedir. 3787 sayılı
Kanun’un ilginç hükümlerinden birisi, kanun hükümlerinin Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar Kurulu
Üyeleri ve birinci derecedeki yakınları ve bunların hissedarı bulundukları ortaklık ve şirketler için uygulanmayacağını ifade eden 22. maddesidir. Bu madde,
hukuksal olmadığı ve eşitliğe aykırı olduğu gerekçesiyle oldukça eleştirilmiştir. Ayrıca, uygulamanın ge-
47 Recai Dönmez, a.g.e., s. 348.
48 Atilla Dallı, a.g.e., s. 55.
49 Recep Narinoğlu, “1923 Yılından Sonra Çıkarılan Vergi Af Yasaları Kapsamları ve Değerlendirilmesi”, Vergi Sorunları Dergisi,
Sayı:5, 1991, s. 38.
50 Atilla Dallı, a.g.e., s. 57
51 Atilla Dallı, a.g.e., s 58.
52 Recep Narinoğlu, a.g.m., s. 39.
53 Atilla Dallı, a.g.e., s. 59-60.
VERGİ DÜNYASI, SAYI 379, MART 2013
183
tirdiği hükümlerden faydalanabilmek için mükelleflere
tanınan sürenin kısa olması da diğer bir eleştiri konusudur54. Kanun’un uygulamada olduğu 1992 yılında,
bir önceki yıla kıyasla nominal olarak %80, enflasyon
oranı dikkate alındığında ise reel olarak vergi geliri
tahsilatında % 18’lik bir artış olduğu gözlenmiştir55.
31.12.1992 tarihi itibariyle toplam vergi gelirleri açısından gerçekleşen tahsilat 141.602.094 lira olup, bu
değerin 1/15’i af yoluyla elde edilmiştir. Dolayısıyla
af kanunu ile yaklaşık olarak 9.440.140 lira bir hasılat
sağlanmıştır.56.
5.8. 05/09/1997 Tarihli Resmi Gazete’de Yayımlanan 400 Seri Numaralı Tahsilat Genel Tebliği:
400 Seri Numaralı Tahsilat Genel Tebliği, her ne kadar
kapsamındaki vergi, resim, harç ve bunlarla ilişkin
vergi cezası, gecikme faizi ve zammıyla ilgili herhangi
bir af uygulaması getirmese de söz konusu kamu alacaklarının tahsilatında yükümlülere kolaylık sağlanmayı hedeflemektedir. Bu yüzden 400 sayılı Tebliğ,
vergi affı niteliğinde olmasa da literatürde “vergi affı”
olarak ifade edilmektedir57. Tebliğ ile yükümlülere getirilen kolaylıkla birlikte 1,5 katrilyon TL civarındaki
kamu alacağının 300 trilyon TL’si tahsil edilmiştir58.
Uygulama, yargıda bekleyen dosyaların tasfiyesini
sağlayarak, yargı ve vergi idaresinin iş yükünü azaltmıştır. Öte yandan bu tebliğ, önceki af kanunlarının
vergi aslının haricindeki tüm ceza, zam ve faizlerini
affetmeleri ile diğerlerinden ayrılmakta, 3787 sayılı
Kanun’dan uzun bir süre sonra uygulamaya konulması
ve daha önceki uygulamalar kadar avantajlı ödeme kolaylığı getirmemesi nedeniyle mükelleflerdeki yeni af
beklentilerini de azaltmayı sağlamıştır59.
5.9. 22/07/1998 Tarih ve 4369 Sayılı Kanun: Kanun
kapsamının çok geniş olması ve köklü yeniliklere odaklanması kamuoyunda kanunun “vergi reformu” olarak
adlandırılmasına sebep olmuştur. Yasanın tartışılan odak
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
184
noktası, gelirin tanımını değiştirmesi ve mali milat ile
nereden buldun uygulamasıdır. Ancak Kanun bir yıllık
bir uygulamadan sonra, 2003 yılında uygulanmak üzere
kaldırılmış ve yasa öncesi uygulamalara geri dönülmüştür. Uygulandığı kısa süreçte de olumlu etkiler değil,
ekonomik açıdan olumsuz etkilere sebebiyet veren bir
yasadır.
5.10. 06/02/2001 Tarihli Resmi Gazete’de Yayımlanan 414 Seri Numaralı Tahsilat Genel Tebliği:
Tebliğ, zor duruma düşen mükelleflere ödemelerinde
kolaylık sağlamak ve gelir elde etme amacına yöneliktir. 414 sıra numaralı tahsilat genel tebliği; İstanbul
İli açısından Tebliğ uyarınca 248.425 adet mükellef
faiz dahil 820.679.509.670- TL borç için başvuruda
bulunmuş, bu tutarın 493.378.763.911- TL’si ödeme
planına bağlanarak, toplamda 258.467.072.878- TL
tahsilat yapılmıştır. Bu durumda ödeme oranı % 52,4
olarak gerçekleşmiştir60. Toplamda ise 878 bin 28
mükellef başvurusu gerçekleşmiş, yaklaşık olarak iki
katrilyon kadar vergi alacağı taksitlendirilmiştir61.
5.11. 25/02/2003 Tarih ve 4811 Sayılı Vergi Barışı
Kanunu: Kanun’un Genel Gerekçesi’nde, 2000 ve
2001 ekonomik krizlerinin tüm toplumu -ekonomik ve
sosyal açıdan- derinden etkilediği, bu tahribatların giderilmesi ve olumsuz etkilerin azaltılması için “vergi
barışı” kapsamında önlemlerin alınmasının gerekliliğinden bahsedilmektedir62. Kanun, doğrudan vergi rejiminin yapısal sorunlarının çözümüne yönelik
değildir. Hatta vergi sistemine ilişkin herhangi bir
çözüm önermemekle birlikte sadece mevcut vergi
borçlarının silinmesi, ödemelerin zamana yayılması ya
da vergi kaçakçılarının affedilmelerini öngörmektedir63. Ayrıca Kanun’un son derece karışık ve uygulaması kolay olmayan bir yapıya sahip olduğu da
söylenebilir. Kanun, her ne kadar vergi sistemi ve
vergi reformu anlamında olumlu bir tablo sunmasa da
Ramazan Besen ve Zeki Doğan, a.g.e., s. 92-93.
Gelir İdaresi Başkanlığı, http://www.gib.gov.tr/fileadmin/user_upload/VI/GBG/Tablo_11.xls.htm, (11.10.2012).
Cemali Eker, “Türkiye’de Vergi Aflarının Sosyal ve Ekonomik Etkileri”, Yüksek Lisans Tezi, Bursa, 2006, s. 45
Ramazan Besen ve Zeki Doğan, a.g.e., s. 95.
Adnan Gerçek, “Tahsilatın Hızlandırılması Açısından Tecil Şeklinde Uygulanan Vergi Aflarının Değerlendirilmesi ve Öneriler”,
Vergi Dünyası Dergisi, Sayı:240, 2001, s. 148.
Ramazan Besen ve Zeki Doğan, a.g.e., s. 95.
Yusuf Keleş, “Yine mi Af? Mükellefler Ne Zaman Vergi Öderler?”, Vergi Dünyası Dergisi, Sayı:249, 2002, s. 82.
Atilla Dallı, a.g.e., s. 69.
TBMM, http://www.tbmm.gov.tr/sirasayi/donem22/yil01/ss19m.htm, (09.10.2012).
Ahmet Ozansoy, Doğan Alantar ve Hasan Gönül, “Vergi Barışı mı Vergi Karmaşası mı? -1”, Yaklaşım Dergisi, Sayı:123, 2003, s.
90.
VERGİ DÜNYASI, SAYI 379, MART 2013
hükümetin kaynak sağlama amacına önemli ölçüde
katkıda bulunmuştur. Kanun kapsamında yaklaşık 6,5
milyar TL özel sektör, 1,4 milyar TL kamu iktisadi kuruluşları ile mahalli idareler olmak üzere toplam 7,9
milyar TL64 borç için 3.475.144 adet başvuru yapılmış,
31/03/2006 tarihi itibariyle 4.499.915.899,10- TL’si
özel sektör, 214.844.712,80- TL’si kamu iktisadi kuruluşu ve mahalli idareler olmak üzere toplamda
4.714.760.611,90- TL tahsilat yapılmıştır. Bu verilere
göre başvurulan borç tutarının % 60’ı tahsil edilmiştir65.
5.12. 13/11/2008 Tarih ve 5811 Sayılı Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanun: Kanun’un Genel Gerekçesi’nde66,
yıllar boyunca kalıcı güven ve istikrarın sağlanamamış
olması nedeniyle milli servet unsurlarından bir kısmının yurt dışına çıkarılmış olduğu, varlıkların yurt dışına çıkarılmasında kambiyo mevzuatında yer alan
hükümlerin, Türkiye’de mevcut olan ağır vergi yükünün, yurt dışında uygulanan teşviklerin ve sağlanan
imkânların da etkin olduğu belirtilmiştir. Ayrıca, 2007
yılının ortalarında Amerika Birleşik Devletleri konut
piyasasında yaşanan olumsuz gelişmelerle küresel finans piyasalarında uzun zamandan beri görülen istikrar ve likidite bolluğunun bozulmaya başlamış
olduğunun da altı çizilmektedir. Tasarıyla birlikte gerçek ve tüzel kişilerce sahip olunan para, döviz, altın,
hisse senedi, tahvil ve diğer menkul kıymetlerin Türkiye’ye getirilmesi, taşınmazların kayda alınması suretiyle milli ekonomiye kazandırılması ve üretim,
istihdam sorunları ile mücadele edilmesi gibi amaçlara
ulaşmak hedeflenmektedir. Kanun’un 10 Şubat 2010
itibarıyla uygulama sonuçlarına bakıldığında; yurtiçinden 20,3 milyar TL ve yurtdışından 27,9 milyar TL
olmak üzere 48,2 milyar TL varlık beyan edildiği; bu
beyan üzerinden yurtiçinden 1.018 milyon TL ve yurtdışından 557 milyon TL verginin tahakkuk ettiği görülmektedir.67 Varlık Barışı ile tüm taksitler toplamına
bakıldığında, yaklaşık olarak 1 milyar liranın üzerinde
tahsilat elde edilmiştir. Uygulama sonuçları açısından
affın başarılı olduğu, mükelleflerin varlıklarını beyan
yolunu seçtiği ve affın yabancı kaynak ihtiyacını azaltarak, bütçede pozitif etkiler yarattığı söylenebilmektedir. Nitekim tahakkuk eden verginin yaklaşık olarak
%65’i tahsil edilmiştir.
5.13. 25/02/2011 Tarihli 6111 Sayılı Kanun:
13/02/2011 tarihinde yürürlüğe giren yasa toplam 234
maddeden oluşarak, birikmiş borçların ödenmesine
imkan tanıması, mükellef ile vergi idareleri arasındaki
davaların sulh yoluyla çözülmesi, inceleme ve tarhiyat
aşamalarındaki borçlarda kanundan yararlanma, pişmanlıkla beyan uygulamasının teşviki ile borçların yapılandırılarak taksitle ve kredi kartıyla ödenebilmesi
gibi konuları gündeme getirmektedir68. Kanunun uygulama sonuçlarına bakıldığında; ilk taksit ödemeleri
itibariyle yüzde 81 oranında rekor bir tahsilat düzeyine
ulaşılmıştır. Yapılandırma sonucunda 39,4 milyar
TL’yi aşan bir kamu borcu yeniden yapılandırılmıştır.
Affın ilk taksiti ve bugüne kadar yapılan ödemeler
dahil toplamda 7.908.887.740 liralık bir tahsilat sağlanmıştır. Bu ödemelerin 5.377.000.000 liralık bölümünün defaten, 2.531.887.740 liralık bölümünün de
taksitli ödemelerden oluştuğu bilinmektedir. Yeniden
yapılandırma kapsamında matrah artırımı yoluyla sağlanan gelir 1. 201.800.000 liradır. Stok beyanlarıyla da
1.202.900.000 lira, ihtilaflı alacaklar, inceleme ve tarhiyat safhasındaki alacaklar ile pişmanlık beyanları ve
diğer alacaklardan ise 5.504.200.000 liralık tahsilat yapılmıştır69. Tahsilat rakamları ve vergi gelirlerine etkisi
açısından 6111 sayılı yasanın başarılı olduğu söylenebilir. Nitekim 6111 sayılı af yasası matrah artırımına
da yer vererek en geniş kapsamlı af yasası olarak karşımıza çıkmaktadır.
6. SONUÇ
Bütün ülkelerde zaman içerisinde hükümetler, çok
değişik sebeplerle af uygulamalarına başvurmaktadırlar. Başarısı belli koşulların varlığına bağlı olan aflar,
kısa dönemde hazinenin kaynak ihtiyacını gidermek,
özellikle -vergi afları açısından- vergi idaresinin ve
idari yargının iş yükünü azaltmak için gündeme gel-
64
65
66
67
TL=YTL
Gelir İdaresi Başkanlığı, http://www.gib.gov.tr/fileadmin/HTML/VI/VBKII/30_09_2004_kumulatif.xls.htm, (11.09.2012).
TBMM, htpp://www.tbmm.gov.tr/d23/1/1-0657.pdf (21.10.2012)
Gelir İdaresi Başkanlığı, “Vergi İstatistikleri”, http://www.gib.gov.tr/fileadmin/HTML/VI/5811mek/10022010_5811.xls.htm,
15.12.2012.
68 Özcan Karatay ve Aliye Karatay, a.g.m., s. 185.
69 Nevzat Erdağ, “Torba Yasada Yüzde 81 ile Rekor Tahsilat”,. http://www.egedesonsoz.com/yazar/Torba-yasada-yuzde-81-ile-rekortahsilat/3385, (11.11.2012).
VERGİ DÜNYASI, SAYI 379, MART 2013
185
mektedir. Ancak bu uygulamalara sıklıkla başvurulması vergi kayıp ve kaçağını artırabilmekte, vergiye
uyumu azaltabilmekte, bunlara ilaveten vergi bilinci
ve ahlakında erozyonlar yaratabilmektedir. Öte yandan
mükelleflerin yeni bir af beklentisi içine girmesi, sayılan sorunları daha da artırabilmektedir. Bu nedenlerle
af yanlısı görüşü savunanlar kadar, affın sakıncalarını
ortaya koyan af karşıtı görüşleri benimseyenler de söz
konusudur.
Gerçekte ülkelerde sıklıkla af uygulamalarının var
olması, ülkelerin mali yapılarının çok sağlam temellere
dayanmadığı hakkında bir göstergedir. Bu durumda dikkat edilmesi gereken husus, af kanununun zorunlu olarak
çıkarılması durumunda sadece kısa vadeli hedeflere
odaklanılmaması, mevcut sistemi tamir edecek, yükümlülüklerin yerine getirilmesini teşvik edecek, gönüllü
uyumu artıracak tedbirlere de yönelik olmasıdır. Bir affın
başarı derecesinin artması için mevcut ekonomik, mali,
sosyal ve siyasal koşulların iyi değerlendirilerek, kanunun kapsamı, süresi, zamanlaması ve sağlanan bağışıklıkların çok iyi belirlenmesi gerekmektedir. Ayrıca af
yasasından sonra ek maliyetler gerektirebilen af sonrası
reform çalışmalarının yoğun bir şekilde devam ettirilerek, tekrar af uygulamasına gidilmeyeceği konusundaki
kararlı tutumun yükümlülere hissettirilmesi de bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır.
Türkiye’de yapılan afların çoğu idari yargıdaki ihtilaflı dosyaları azaltma ve gelir elde etme amacı gütmekte iken, 2431 ve 4811 sayılı af yasaları bu amaca
ilaveten kriz sonrası borçlarını ödeyemeyen mükellefleri rahatlatmak, krizin zararlı etkilerini giderme amacına da hizmet etmektedir. 5811 sayılı Kanun da
hazineye gelir sağlama amacı ile değil, daha çok ekonomik amaçlara hizmet için gündeme gelmiştir. 4369
sayılı yasa vergi sistemimizdeki içsel faktörleri göz
önüne alırken, 5811 sayılı af kanunu daha çok 2008
küresel krizinin etkilerinin hafifletilmesini dikkate almaktadır70. 5811 sayılı af yasası yurtdışındaki paraların ekonomiye kazandırılması, bütçede rahatlamanın
sağlanması, yabancı paranın ülkeye girişinin artırılması gibi faydalar sağlamıştır. 6111 sayılı af yasası ise
matrah artırımına da yer vererek ülkemizdeki en geniş
kapsamlı af yasası olmuştur. Ancak genel itibari ile
Türkiye’deki aflar, var olan vergisel sorunlara kökten
bir çözüm getirememekle beraber, kısa vadeli gelir
elde etmekten öteye geçemeyen uygulamalar olarak
belirmektedir.
1980 sonrası aflar vergi gelirlerindeki ve tahsilattaki
artış kriterine göre değerlendirilirse; 6111 ve 5811 sayılı
yasaların başarılı olduğu söylenebilir. 5811 sayılı af yasası ile tüm taksitler toplamı dikkate alındığında yaklaşık 1 milyar lirayı aşan gelir elde edilmişken, 6111 sayılı
yasa ile ilk taksit ödemeleri göz önüne alındığında %81
oranında rekor bir hasılat düzeyine ulaşılmıştır. 4811 sayılı yasa ve 400 seri numaralı tahsilat genel tebliği ile
de vergi hasılatında artışlar meydana gelmiştir. 3787 sayılı yasa ile vergi gelirlerinde önceki yıla göre reel olarak %18’lik bir artış sağlanmışken, af kanunu ile elde
edilen hasılat toplam vergi gelirlerinin 1/15’ine tekabül
etmektedir. 2801 sayılı yasanın gerçekleşen hasıla rakamlarının tatmin edici düzeyde olduğu söylenememektedir. 3689, 3505, 3239 sayılı yasaların ise vergi
gelirleri üzerinde çok fazla etkili olmadığı söylenebilir.
Ülkemizde her 2,5 senede bir vergi affı kanununun çıkarıldığı düşünülürse, mevcut vergi inceleme oranının
düşüklüğü de göz önünde bulundurulursa, sıklıkla başvurulan af uygulamaları mükelleflerin vergi kanunlarıyla ilgili ödevlerini yerine getirmesi konusunda
isteksiz davranmalarına neden olabilmektedir. Dolayısıyla afların başarıları konusunda tartışmalar olmakla
beraber, bilinen bir gerçek af uygulamalarının dürüst
mükellefler için ceza, diğerleri için ise bir ödül mekanizması olarak görülebileceğidir.
KAYNAKÇA
- Alm, James ve Beck, William. “Tax Amnesties
and Compliance In The Long Run: A Time Series
Analysis”, National Tax Journal, Volume: XLV,
No:1, 1993, ss. 53-60.
- Alm, James; Jorge, Martines ve Wallace, Sally,
“Do Tax Amnesties Work? The Revenue Effects of
Tax Amnesties During The Transition In the Russian
Federation”, Economic Analysis Policy, Volume: 39,
No: 2, 2009, ss. 235-254.
- Arıkan, Zeynep ve Yurtsever, Hatice. “Türkiye’de
Mali Affın Nedenleri Etkileri ve Sonuçları I”, Yaklaşım Dergisi, Sayı:136, 2004, ss. 59-64.
- Aygün, Recep. “Vergi Afları ve Vergi Uyumuna Etkisi”, Vergi Dünyası Dergisi, Sayı: 369, 2012, ss. 88-92.
- Besen, Ramazan ve Doğan, Zeki. “Vergi Aflarının
Mükellefler Üzerindeki Etkisinin Tespitine İlişkin Bir
Araştırma”, Ankara, Maliye ve Hukuk Yayınları, 2008.
- Bose, Pinaki ve Jetter, Michael. “Liberalization
and Tax Amnesty In A Developing Economy”, Economic Modelling, 29, 2012, ss. 761–765.
70 Emrah Ferhatoğlu ve Erhan Gümüş, “Mali Miladın Yenisi: 5811 Sayılı Kanun”, E-Yaklaşım Dergisi,Sayı:195, 2009, s. 7.
186
VERGİ DÜNYASI, SAYI 379, MART 2013
- Bülbül, Duran. “Vergi Aflarının Ekonomik ve
Sosyal Etkileri – I”, Yaklaşım Dergisi, Sayı:131,
2003, ss. 1-5.
- Dallı, Atilla. “4811 Sayılı Vergi Barışı Yasası’nın
Mali Açıdan Değerlendirilmesi”, Yüksek Lisans Tezi,
Trakya Üniversitesi, 2006.
- Dönmez, Recai. “Teoride ve Uygulamada Vergi
Afları”, Doktora Tezi. Anadolu Üniversitesi, 1990.
- Eker, Cemali. “Türkiye’de Vergi Aflarının Sosyal
ve Ekonomik Etkileri”, Yüksek Lisans Tezi. Uludağ
Üniversitesi, 2006.
- Erdağ, Nevzat. “Torba Yasada Yüzde 81 ile Rekor
Tahsilat”, http://www.egedesonsoz.com/yazar/Torbayasada-yuzde-81-ile-rekor-tahsilat/3385,
(11.11.2012.).
- Erimez, Rüştü. “Vergi Affı Üzerine”, Mükellefin
Dergisi, Sayı:50, 1997, ss. 53-65.
- Ferhatoğlu, Emrah ve Gümüş, Erhan. “Mali Miladın Yenisi: 5811 Sayılı Kanun”,. E-Yaklaşım Dergisi, Sayı:195, 2009, ss. 1-8.
- Gerçek, Adnan. “Tahsilatın Hızlandırılması Açısından Tecil Şeklinde Uygulanan Vergi Aflarının Değerlendirilmesi ve Öneriler”, Vergi Dünyası Dergisi.
Sayı:240, 2001, ss. 144-150.
- Güner, Ayşe. “Vergi Affı Vergiye Uyum İlişkisi
Üzerine”, Marmara Üniversitesi Maliye Uygulama
ve Araştırma Merkezi Yayınları, Yayın No:10, 1998,
ss. 261-271.
- Karatay, Özcan ve Karatay, Aliye. “Türkiye’de
Vergi Afları ve 6111 Sayılı Kanunun Değerlendirilmesi: Bayburt İli Örneği”, Ekonomi Bilimleri Dergisi, Cilt: 3, No: 2, 2011, ss. 182-190.
- Keleş, Yusuf. “Yine mi Af? Mükellefler Ne
Zaman Vergi Öderler”, Vergi Dünyası Dergisi,
Sayı:249, 2002, ss. 75-84
- Lopez-Laborda, James ve Rodrigo, Fernando.
“Tax Amnesties and Income Tax Compliance: The
Case of Spain”, Fiscal Studies. Volume: 24, No: 1,
2012, ss. 73–96.
- Luitel, Sharan ve Sobel, Russell. “The Revenue
Impact of Repeated Tax Amnesties”, Public Budgeting, Finance. Fall, 2007, ss. 19-38.
- Mikesell, John ve Ross, Justin. “Fast Money? The
Contribution Of State Tax Amnesties To Public Revenue System”, National Tax Joumal, 65 (3), 2012, ss.
529-562.
- Mokhtari, Manoucher ve Ashtari, Mamak. “Understanding Tax reform In The Central Asian Republics”, Journal of Asian Economics, 23, 2012, ss.
168–178.
- Narinoğlu, Recep. “1923 Yılından Sonra Çıkarılan Vergi Af Yasaları Kapsamları ve Değerlendirilmesi”, Vergi Sorunları Dergisi, Sayı:5, 1991, ss.
26-40
- Ozansoy, Ahmet; Alantar, Doğan ve Gönül,
Hasan. “Vergi Barışı mı Vergi Karmaşası mı? -1”,
Yaklaşım Dergisi, Sayı:123, 2003, ss. 89-95.
- Öz, Ersan ve Buyrukoğlu, Selçuk. “Cumhuriyet
Tarihinde Vergi Afları: Maddi ve Manevi Erozyonlar”,
Vergi Sorunları Dergisi, Sayı: 272, 2011, ss. 89-104.
- Rechberger, Silvia; Hartner, Martina; Kırchler,
Erich ve Hammerle, Katherina, “Tax Amnesties, Justice Perceptions, and Filing Behavior: A Simulation
Study”, Law Policy, Volume: 32, No: 2, 2010, ss. 214225.
- Ross, Justin. “Local Government Property Tax
Amnesty Programs: Structures and Themes”, Public
Finance and Management, Volume: 12, No: 2, 2012,
ss. 146-173.
- Savaşan, Fatih. “Vergi Afları: Teori ve Türkiye
Uygulamaları-Vergi Barışı Uygulama Sonuçları”,
Afyon Kocatepe Üniversitesi İİBF Dergisi, Cilt:
VIII, Sayı: 1, 2006, ss. 41-65.
- Sayar, Fikret. “1960 Yılından Sonra Çıkarılan Af
Yasaları ve Sonuçları”, Vergi Dünyası Dergisi, Sayı:
73, 1987, ss. 65-78.
- Stadler, Macho; Olivella, Pau ve Castrillo, David.
“Tax Amnesties In A Dynamic Model Of Tax Evasion”, Journal of Public Economy Theory,1 (4),
1999, ss. 439-463.
- Taşkın, Yasemin. “Vergi Aflarının Etkinliği: Teori
ve Türkiye Uygulaması”, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul
Üniversitesi, 2006.
- Yalçın, Hasan. “Türkiye’deki Mali Aflar ve Vergi
Sistemi Üzerine Etkileri”, Vergi Dünyası Dergisi,
Sayı:173, Ocak 1996.
- Yaraşlı, Genç Osman. Türkiye’de Vergi Reformu, Ankara, Maliye Bakanlığı Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı Yayınları,
2005
- Yılmaz, Kazım. “Yeniden Mali Af, Yeniden Mali
Milat”, Yaklaşım Dergisi, Sayı:5, 2002, ss. 157-160.
- Yumuşak, İbrahim. “Vergi Aflarının Vergi Gelirlerine Etkisi”, Vergi Dünyası Dergisi, Sayı:188, 1997,
ss. 39-43.
- Gelir İdaresi Başkanlığı, http://www.gib.gov.tr/
fileadmin/user_upload/VI/GBG/Tablo_11.xls.htm,
(11.10.2012,).
VERGİ DÜNYASI, SAYI 379, MART 2013
187

Benzer belgeler