deneme sınavı soru dağılımı
Transkript
deneme sınavı soru dağılımı
DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI TEMEL BİLİMLER KLİNİK BİLİMLER 1 - 42 : Dahiliye 1 - 14 : Anatomi 15 - 22 : Histoloji Embriyoloji 23 - 32 : Fizyoloji 33 - 54 : Biyokimya 73 - 108 : Genel Cerrahi 55 - 76 : Mikrobiyoloji 77 - 98 : Patoloji 109 - 120: Kadın Doğum (Dahiliye + Dahiliye Küçük Stajlar) 43 - 72 : Pediatri (Genel Cerrahi + Cerrahi Küçük Stajlar) 99 - 120 : Farmakoloji 7. DENEME SINAVI CEVAP ANAHTARI TEMEL BİLİMLER KLİNİK BİLİMLER 1 E 31 C 61 D 91 A 1 D 31 B 61 D 91 A 2 C 32 E 62 A 92 B 2 B 32 A 62 E 92 D 3 E 33 B 63 E 93 A 3 B 33 E 63 D 93 B 4 B 34 C 64 E 94 C 4 B 34 E 64 E 94 E 5 D 35 E 65 A 95 B 5 D 35 D 65 A 95 A 6 D 36 E 66 A 96 E 6 D 36 C 66 C 96 D 7 B 37 E 67 E 97 A 7 C 37 C 67 E 97 B 8 D 38 E 68 D 98 B 8 A 38 C 68 E 98 C 9 A 39 C 69 D 99 E 9 D 39 D 69 B 99 C 10 E 40 C 70 A 100 C 10 A 40 E 70 E 100 B 11 A 41 B 71 E 101 D 11 B 41 A 71 C 101 B 12 B 42 E 72 E 102 B 12 D 42 B 72 D 102 D 13 C 43 C 73 D 103 A 13 E 43 E 73 D 103 A 14 C 44 C 74 C 104 B 14 A 44 B 74 C 104 B 15 A 45 B 75 A 105 D 15 C 45 D 75 E 105 E 16 D 46 E 76 A 106 A 16 A 46 E 76 A 106 C 17 D 47 C 77 D 107 C 17 C 47 B 77 B 107 B 18 E 48 C 78 C 108 E 18 E 48 C 78 D 108 C 19 E 49 E 79 B 109 C 19 E 49 A 79 E 109 D 20 E 50 A 80 B 110 D 20 C 50 D 80 B 110 E 21 A 51 B 81 B 111 A 21 A 51 E 81 D 111 D 22 E 52 B 82 D 112 E 22 A 52 B 82 D 112 A 23 E 53 B 83 D 113 E 23 E 53 B 83 C 113 C 24 B 54 C 84 E 114 A 24 E 54 C 84 A 114 A 25 E 55 B 85 D 115 D 25 C 55 D 85 E 115 E 26 A 56 E 86 B 116 C 26 C 56 A 86 B 116 C 27 B 57 C 87 A 117 B 27 D 57 B 87 C 117 E 28 A 58 E 88 A 118 A 28 B 58 E 88 D 118 D 29 E 59 D 89 E 119 E 29 D 59 A 89 D 119 B 30 E 60 A 90 E 120 B 30 E 60 B 90 E 120 C Bu cevap anahtarı ile ilgili tartışmalı ve değişiklikleri (www.tusem.com.tr) adresinden takip edebilirsiniz. Temel Bilimler / T 39 - 7 TEMEL TIP BİLİMLERİ TESTİ AÇIKLAMALI CEVAPLAR 1. Fossa cranii media’da yer alan oluşumlar hangi seçenekte tam ve en doğru olarak verilmiştir? I. Foramen lacerum A) Arteria pharyngea ascendens II. Foramen caecum B) Arteria lingualis III. Foramen jugulare C) Arteria occipitalis IV. Foramen rotundum D) Arteria temporalis superficialis A) I ve II B) I ve III C) II ve III D) III ve IV 3. Aşağıdakilerden hangisi arteria carotis externa’nın dalı değildir? E) Arteria thyroidea inferior 3–E E) I ve IV Arteria thyroidea superior, arteria carotis externa’nın dalıdır; arteria thyroidea inferior ise arteria subclavia’nın dalı olan truncus thyrocervicalis’den çıkar. 1–E Foramen lacerum: Sfenoid – oksipital ve temporal kemikler arasında kalır, fossa cranii media’da yer alır. 4. Foramen caecum: Frontal kemikte yer alır, fossa cranii anterior’dadır. Fossa infratemporalis’de musculus pterygoideus lateralis’in iki başı arasından geçen arter aşağıdakilerden hangisidir? Foramen jugulare: Oksipital ve temporal kemikler tarafından oluşturulur, fossa cranii posterior’dadır. A) Arteria carotis externa Foramen rotundum: Sfenoid kemiğin ala major’unde yer alır, fossa cranii media’dadır. C) Arteria facialis B) Arteria maxillaris D) Arteria lingualis E) Arteria palatina descendens 4–B 2. M. pterygoideus lateralis’in iki başı arasından a. maxillaris ve n. buccalis geçer. Aşağıdaki eklemlerden hangisinin discus articularis’i yoktur? A) Articulatio sternoclavicularis 5. B) Articulatio radioulnaris distalis C) Articulatio humeroradialis Aşağıdaki çekirdeklerden hangisi özel visseral efferent aksonların kaynağıdır? A) Nucleus nervi abducens D) Symphysis intervertebralis B) Nucleus accessorius nervi occulomotorii E) Articulatio acromioclavicularis C) Nucleus tractus solitarius 2–C D) Nucleus nervi trigemini Diskusu olan sinovyal eklemler: E) Nucleus cuneatus - - - - - Art. temporomandibularis 5–D Art. sternoclavicularis Özel visseral efferent lifler yutak kavsi kaslarının motor lifleridir. N. V, N. VII, N. IX, N. X ve N. XI’in kranial bölümünde bulunurlar. Art. acromioclavicularis Art. radioulnaris distalis Nucleus nervi trigemini: 1. yutak kavsi Art. radiocarpalis Nucleus nervi facialis: 2. yutak kavsi Diskusu olan non sinovyal eklemler: - - Nucleus ambiguus: N. IX ile 3. yutak kavsi, N. X ile 4. yutak kavsi, N. XI ’un kranial lifleri ile 6. yutak kavsi kaslarını uyaran liflerin başlangıcı olan motor çekirdeklerdir. Symphysis intervertebralis Symphysis pubis www.tusem.com.tr 2 Temel Bilimler / T 39 - 7 6. Parotis cerrahisi sırasında nervus facialis’i kesilen hastada aşğıdakilerden hangisi beklenir? 8. A) Hiperakuzi B) Ağız kuruluğu C) Dilin ön bölümünde tat duyusu kaybı D) İpsilateral yüz yarımında mimik kaslarının felci E) İpsilateral yüz yarımında terleme kaybı Aşağıda listelenen oluşumlardan, midenin arka yüzü ile komşu olanlar hangi seçenekte tam ve en doğru olarak verilmiştir? I- Dalak II- Pankreas III- Mezocolon transversum IV- Jejunum 6–D Nervus facialis’in sadece motor dalları glandula parotis’in içinden geçerek mimik kaslarına dağılır, dolayısıyla parotis cerrahisinde fasyal sinir kesilirse o yüz yarımında mimik kaybı olur. 7. A) I – II B) I – III C) III – IV D) I – II – III E) II – III – IV 8–D Jejunum mide ile komuşulk yapmaz, midenin arka yüzünde: a.v. lienalis, pankreas, dalak, mezocolon transevrsum, sol böbrek ve sol sürrenal bez ve aorta abdominalis yer alır. Gonion bölgesinin deri duyusunu alan sinir aşağıdakilerden hangisidir? A) Nervus mandibularis 9. Aşağıdakilerden hangisi nervus obturatorius felcinden etkilenmez? B) Nervus auricularis magnus A) M. obturator internus C) Nervus lingualis B) M. obturator externus D) C1 spinal sinir C) M. gracilis E) Nervus transversus colli D) M. adductor magnus E) M. adductor longus 7–B 9–A M. obturator internus, derin kalça kaslarındandır, uyluğa dış rotasyon yaptırır ve siniri pleksus sacralis’den gelen n. m. obturator internus’dur. Diğerleri uyluk içyan loj kaslarıdır ve tümü lumbal pleksus kökenli n. obturatorius tarafından uyarılırlar. 10. Aşağıdaki oluşumlardan iki tanesi sağ atriumda yer almaktadır, doğru seçeneği bulunuz? I. Crista terminalis II. Crista supraventricularis III. Tuberculum intervenosum IV. Ostium veneae pulmonales A) I ve II B) II ve III C) II ve IV D) I ve III E) I ve IV 10 – E Crista supraventricularis, sağ ventrikül çatısında; ostium veneae pulmonales ise sol atrium arka duvarında yer alırlar. Crista terminalis ve tuberculum intervenosum sağ atrium oluşumudur. 3 www.tusem.com.tr Temel Bilimler / T 39 - 7 11. Aşağıdakilerden hangisi centrum tendineum perinei yapısına katılmaz? A) M. ischiocavernornosus B) M. bulbospongiosus C) M. levator ani D) M. transversus perinei superficialis E) M. transversus perinei profundus 11 – A 13. Aşağıdaki kranial sinirlerden quadrigemini’den geçer? B) N. III C) N. IV D) N. V Cisterna E) N. VI 12. Cavitas tympanica’nın ön duvarının Latince adı aşağıdakilerden hangisidir? A) Paries jugularis A) N. II hangisi 13 – C B) Paries caroticus C) Paries tegmentalis D) Paries mastoideus E) Paries labyrinthus 12 – B 14. Abdomende yer alan nervi splanchnici majus ile ilgili hangisi tam doğrudur? Ön duvar: Paries caroticus adını alır, semicanalis musculotuborius, semicanalis tuba auditiva (ikisine birlikte canalis musculotubarius denir) ve canalis caroticus buradadır. Arka duvar: Paries mastoideus adını alır, aditus ad antrum adlı delikle cellulae mastoideae’lere açılır, canalis facialis ile komşudur. Üst duvar: Paries tegmentalis adını alır, temporal kemiğin tegmen tympani’si yapar. Alt duvar: Paries jugularis adını alır, vena jugularis interna adını alır. Dışyan duvar: Paries membranaceus adını alır, membrana tympani oluşturur ve chorda tympani (N. VII’in dalı) bu duvara komşudur. İçyan duvar: Paries labyrinthus adını alır, fenestra ovale (Basis stapes kapatır), fenestra rotundum (membrana tympani secundaria kapatır) ve promontorium bu duvardadır, ayrıca n. typmanicus (N. IX’un dalı) ve canalis facialis’in bir kısmı bu duvara komşudur. Şekil: Sağ taraf cavitas tympani, dışyan duvarı yapan membrana tympani kaldırılmış. www.tusem.com.tr A) Preganglioner, presinaptik kolinerjik aksonlardır. B) Postganglioner, postsinaptik adrenerjik aksonlardır C) Postganlioner, presinaptik kolinerjik aksonlardır. D) Postganlioner, presinaptik adrenerjik aksonlardır. E) Postganlioner, postsinaptik kolinerjik aksonlardır. 14 – C - Toraksta nn. splanchnici thoraci: postganlioner, postsinaptik, myelinsiz ve adrenerjik aksonlardan oluşurken; - Abdomende yer alan nn. splanchnici majus, minus ve imus’lar truncus symphaticus’tan geçtikleri için postganglioner, ancak sinaps yapmadıkları için hala presinaptik, kolinerjik ve myelinlidirler. Preaortik gannlionlarda sinaps yaparak adrenerjik, myelinsiz hale gelip sempatik pleksusları oluştururlar - Pelviste yer alan S2-S4 kökenli nn.splanchnici pelvici’ler de postganlioner, presinaptik ve kolinerjik liflerden oluşurlar ancak organ duvarında yer alan gg.intramurale’lerde sinaps yaparlar ve parasempatiktirler. 4 Temel Bilimler / T 39 - 7 15. Aşağıdakilerden hangisi rejenere olabilen nöronlarda bulunan proteindir? 19. Aşağıdakilerden hangisi prolaktin salımını artırmaz? A) VIP B) GIP A) Nestin B) Vinkulin C) Sekretin D) TRH C) Laminin D) Desmin E) Peptit YY E) Sitokeratin 19 – E 15 – A Peptit YY iştah kapatıcı özelliğe sahiptir. Prolaktin salımı üzerine etkisizdir. Nestin rejenere olabilen nöronlarda bulunur. Vücutta sadece koku siniri (bipolar nöron) ve hipokampüs (dentat gyrus) nöronları rejenere olabilir. 20. Aşağıdakilerden hangisi ince barsakta bulunmaz? 16. Aşağıdakilerden hangisi iskelet kasında aktine bağlanıp hücre içi stabiliteyi sağlar? A) Desmin B) Aktinin C) Alfa spektrin D) Distrofin A) Paneth hücresi B) Membranöz hücre C) B lenfosit D) T lenfosit E) Club hücresi 20 – E E) Titin Club hücreleri akciğerde bronşiolde bulunur ve toksik gazların eliminasyonunu sağlayan stokrom enzimi içerir. 16 – D Distrofin proteini aktini hücre zarındaki distroglikan şeker gruplarına bağlar. Eksikliğinde muskuler distrofi oluşur. 21. Aşağıdakilerden hangisi karaciğerde lenf akımını sağlayan sistemi barındırır? 17. Aşağıdakilerden hangisi solunumun düzenlenmesinde otomatik olarak çalışır? A) Bulbus dorsal nöronlar A) Mall aralığı B) Disse aralığı C) Hering kanalı D) Perisinüzoidal aralık E) Perisentral alan B) Bulbus ventral nöronlar 21 – A C) Pons apnostik nöronlar Mall aralığı portal damarların çevresinde bulunan ve lenfatikleri içeren boşluktur. D) Bulbo pontin pre-Bötzinger nöronlar E) Martinotti nöronları 17 – D 22. Aşağıdakilerden hangisi methemoglobin için yanlıştır? Pre- Bötzinger nöronları otomatik olarak çalışarak dakikada 12 kez nefes alma oluştururlar. Dorsal nöronlar solunumu tetikler. Apnostik nöronlar ise nefes almanın devamını sağlar. A) Oksijen afinitesi yüksektir B) Siyanoza neden olur C) Redüktaz enzimi ile dönüştürülür D) Oksidan bileşiklerle oluşur 18. Aşağıdakilerden hangisi adiponektin için doğru değildir? E) Alfa ketoglutarat aracılıklı sentezlenir A) Kilo kaybı adiponektini artırır 22 – E B) Yağ asiti oksidasyonunu artırır Methemoglobin hemoglobindeki demirin oksidasyonuyla oluşur. Oksijen afinitesi fazla olduğu için dokulara oksijen bırakmaz. Siyanoza sebep olur. C) Damar sertliğini önler D) İnflamasyonu azaltır E) Karaciğerden glikoz çıkışını artırır 18 – E 23. Aşağıdakilerden hangisi seröz salgı yapmaz? Adiponektin yağ dokusundan salınan hormondur. Kilo kaybı ile kan düzeyi artar. Obezite ile azalır. Karaciğerden glikoz çıkışını azaltarak antidiyabetik etkilidir. A) Parotis B) Pankreas C) Lakrimal D) Sublingual E) Brunner 5 www.tusem.com.tr Temel Bilimler / T 39 - 7 23 – E 27. Aşağıdakilerden hangisi kalpte bulunan purkinje hücresinin özelliğidir? Brunner bezi düedenumda bulunur. Mukus salgısı yapar. A) Artriumda bulunur B) Glikojen depolar C) İleti hızı yavaştır 24. Aşağıdakilerden hangisi üre için doğru değildir? D) Refraktar periyodu kısadır E) Miyokard içine gömülüdür A) Proksimal tübülden geri emilir 27 – B B) ADH ile distal tibülden geri emilir Purkinje hücresi kalpte subendokardiel bölgede bulunur. Hızlı ileti yapar. Glikojen depolar. Refraktar periyodu uzundur. C) Henle inen kısmından sekrete edilir D) Medullada hipertoniste oluşturur E) Toplayıcı tübülden geri emilir 28. Aşağıdakilerden hangisi safra kesesinin kasılmasında temel etkendir? 24 – B ADH, üre geri emilimini medullar toplayıcı kanallarda yapar. A) CCK B) VIP C) GIP D) Sekretin E) İnsülin 28 – A 25. Aşağıdakilerden hangisi potasyumun hücreye alınmasında etkin değildir? A) Aldesteron B) İnsülin C) Beta reseptör D) Bikarbonat CCK safra kesesinin kasılmasında ve pankreas enzim sekresyonunda temel görev alır. 29. Aşağıdakilerden hangisi puberte ile ilgili yanlıştır? E) Ozmolarite artışı A) Kisspeptin ile uyarılır 25 – E B) Leptin ile uyarılır Ozmolarite artışı potasyumun hücre dışına çıkmasını sağlar. C) GnRH ile uyarılır D) Endorfin azalmasıyla uyarılır E) Melatonin ile uyarılır 29 – E 26. Melatonin puberteyi geciktirir. 30. Aşağıdakilerden hangisi serotonin ile ilgili yanlıştır? A) Trombositlerde yoğun olarak bulunur B) Beyin sapında yoğundur C) Ağrı modülasyon etkisinin enkefalin aracılıklı yapar D) Subtantia jelatinozada bulunur E) İştahı arttırıcı etkisi vardır Yukarıdaki şekilde X ile gösterilen ürogenital sistem parçası aşağıdakilerden hangisidir? 30 – E Serotonin iştahı azaltır. A) Üreter tomurcuğu B) Wolf kanalı C) Müller kanalı D) Bukkal membran E) Üretral katlantı 31. Aşağıdakilerden hangisi kuagülasyon sisteminde görev yapmaz? 26 – A Şekilde gösterilen yapı üreter tomurcuğudur. Böbrek pelvis, üreter, toplayıcı tüpler bu yapıdan gelişir. www.tusem.com.tr A) Faktör 3 B) Faktör 12 C)Trombomodilin D)Trombin E) Tromboplastin 6 Temel Bilimler / T 39 - 7 31 – C 35. Hem glukoneogenez hem de glikojenoliz de işlev gören ve açlıkta miktarı arttırılan enzim hangisidir? Trombomodilin antikoagülasyon sistemde görev alır ve protein C’yi aktive eder. A) Glukokinaz B) Fruktoz 1,6 disfosfataz 32. Aşağıdakilerden hangisi epidermisde bulunmaz? C)Hekzokinaz A) Merkel B) Keratinosit D) Piruvat kinaz C) Melanosit D) Langerhans hücresi E) Glukoz –6- fosfataz E) Meissner cismi 35 – E 32 – E Glukoz –6- fosfataz enzimi esas olarak karaciğerde bulunur. Bu enzim glukoneogenezde, glukokinaz enzimini by-pass ederken, glikojen yıkımında karaciğerde depolanan glikojenin kana glukoz olarak verilmesini sağlar. Meissner cismi epidermiste bulunmaz dermisde bulunur. Dokunma duyusunu algılar. 33. Folik asit eksikliğinde, kanda ve idrarda formiminoglutamik asit (FIGLU) artışı ile krakterize hastalıkta hangi amino asitin katabolizması bozulmuştur? A) Glisin B) Histidin C)Triptofan D)Fenilalanin 36. Aşağıdaki bileşiklerden hangisi amino asitlerden köken almaz? E)Lizin A) T3-T4 B) Glikoproteinler C) Kreatin D) Seratonin E) Lesitin 33 – B 36 – E Formimino glutamik asit (FIGLU) , histidin katabolizması sırasından oluşur ve bu moleküle tetrahidrofolatın karbon aktarması ile glutamat oluşur. Seçeneklerde verilen bileşikler: T3-T4: Fenilalanin ve tirozinden Glikoproteinler: Seramid türevidirler. Seramid, sfingozine yağ asidi ilavesi ile oluşur. Sfingozin yapısı ise serin ve palmitik asidin birleşmesi ile oluşur. Kreatin: Glisin, arginin ve SAM’den sentezlenir. Glisin böbrekte, argininle birleşerek ornitin ve guanidinoasetat oluşur. Guanidinoasetat, karaciğerde SAM tarafından metillenir ve kreatin oluşur. Seratonin: Triptofandan sentezlenir. Lesitin (fosfotidil kolin): Fosfoaçilgliserol olup fosfotidik asite kolin ilavesi ile oluşur. 34. Aşağıda verilen amino asitlerden hangisi glukojenik özellik göstermez? A) Alanin B) Glutamat C) Lösin D) Valin 37. Bir molekül glukozun karaciğerde CO2 ve suya kadar katabolize edilmesi sonucu net kaç mol ATP kazanılır? E)Serin 34 – C A) 2 mol ATP B) 5 mol ATP C) 7 mol ATP D) 30 mol ATP E) 32 mol ATP Lösin ve lizin saf ketojenik amino asitlerdir. Bunların dışında kalan amino asitler ya saf glikojenik ya da hem glikojenik hem de ketojenik özellik gösterirler. Hem glikojenik hem de ketojenik olan amino asitler: Fenilalanin, tirozin, triptofan ve izolösindir. En önemli iki glikojenik amino asitler ise alanin ve glutamattır. 37 – E Karaciğer ve kalp kasında malat aspartat mekik sistemi bulunduğundan 1 mol glukozun CO2 ve suya kadar katabolize edilmesi sonucu net 32 mol ATP kazanılır. 7 www.tusem.com.tr Temel Bilimler / T 39 - 7 38. Aşağıda verilen enzimlerden hangisi glikoliz ve glukoneogenez reaksiyonlarında ortak olan reaksiyonlardan biridir? A) Heksokinaz B) Glukoz-6-fosfataz C) Pirüvat kinaz D) Fruktoz-1,6 bisfosfataz 41. Aşırı fruktoz tüketimi ile ilişkisi olmayan seçenek hangidir? A) Yağ asidi sentezinde artış B) Glikolipid sentezinde artış E) Fosfoheksoz izomeraz C) Triaçilgliserol (TAG) sentezinde artış 38 – E D) Kolesterol sentezinde artış Glukoz-6-fosfataz, hem glukoneogenezde hem de glikojen yıkımında aktivite gösteren ve kana glukoz verilmesini sağlayan enzimdir. E) Ürik asit oluşumunda artış 41 – B Aşırı fruktoz tüketimi, fruktokinaz enziminin düşük Km değeri nedeni ile hücre içi fosfat havuzunun tükenmesine neden olur. Hücre içi ADP ve AMP gibi pürin nükleotidleri aşırı artar ve yıkılır. Bunun sonucu da ürik asit seviyesi yükselir. Ayrıca aşırı alınan fruktoz GLUT-2’lerin öncelik tanıması nedeni ile karaciğer ve pankreas a giriş yapar. Özellikle karaciğerde glikoliz yoluna yönlendirilerek pirüvat ve dolayısı ile asetil KoA artışına neden olur. Artan bu asetil KoA’lar yağ asiti sentezine, yağ asitleri de TAG sentezine yönlendirilir. Ayrıca artan asetil KoA’lar kolesterol sentezini de arttırır. Fruktoz tüketiminin glikolipid sentezine doğrudan bir etkisi yoktur. 39. Herhangi bir fosfoaçilgliserol bileşiğinde aşağıdaki seçeneklerdeki moleküllerden hangisi bulunmaz? A) Gliserol B) Yağ asidi C) Seramid D) Alkol ya da polialkol E) Fosfotidik asit 39 – C Fosfoaçilgliserol ya da diğer adı ile gliserofosfolipidler, gliserol türevidirler. Gliserolün 1. Ve 2. Karbonuna yağ asiti bağlandıktan sonra 3. Karbonuna fosfat bağlanmakta ve fosfotidik asit oluşmaktadır. Fosfotidik asite ise kolin, serin, etanolamin ya da inozitol gibi alkollerin bağlanması ile fosfoaçilgliseroller oluşur. Seramid ise sfingozin (serin + palmitat) türevi olup, fosfoaçilgliserollerde bulunmaz. 42. Heksoz monofosfat yolunda hem oksidatif hem de non oksidatif reaksiyonlarda üretilen ortak molekül hangisidir? 40. Yağ asiti sentaz sisteminde 1 molekül palmitik asit sentezleninceye kadar toplam kaç mol ATP ve kaç mol NADPH+H+ harcanır? Harcanan ATP Harcanan NADPH+H+ A) 1 mol 7 mol B) 7 mol 7 mol C) 7 mol 14 mol D) 14 mol 7 mol E) 14 mol 14 mol A)NAD B) NADP+ C) Riboz- 5-fosfat D) Glukoz-6-fosfat E) Ribuloz- 5-fosfat 42 – E Heksoz monofosfat yolunda hem oksidatif hem de non oksidatif reaksiyonlarda üretilen ortak molekül ribuloz 5-fosfat’tır. 40 – C Bir molekül palmitik asit sentezleninceye kadar 7 mol ATP ve 14 mol NADPH+H+ harcanır. ATP harcanması, asetil KoA’dan malonil KoA oluşumunda harcanmakta, NADPH+H+ molekülleri ise çift bağların doyrulmasında harcanmaktadır. 43. Yapısındaki karbonhidrat ile proteinler arasında kovalent bağ içermiyen glikozaminoglikan hangisidir? A) Keratan sülfat B) Heparin C) Hyaluronik asit D) Heparan sülfat E) Kondrotin sülfat 43 – C Hyaluronik asit, yapısında sülfat içermez ve karbonhidratprotein arasında da kovalent bağ yerine non-kovalent bağlar bulundurur. Yağ asiti sentezi www.tusem.com.tr 8 Temel Bilimler / T 39 - 7 44. Eksikliği nadiren görülen ve Koenzim A yapısına katılan vitamin hangisidir? A) Tiamin B) Riboflavin C) Pantotenik asit D) Folik asit 46 – E Seçeneklerde geçen, Kjeldahl yöntemi, Folin-Ciocalteu yöntemi, Biüret yöntemi ve Lowry yöntemi ile kantitatif protein ölçümü yapılmaktadır. Benedict yöntemi ise şeker ölçümünde kullanılır. E) Askorbik asit 47. Kas dokusunda c-AMP yüksekliği olmasa bile glikojen yıkımını uyaran molekül ya da bileşik aşağıdakilerden hangisidir? 44 – C Pantotenik asit, pantoik asit ve beta-alaninin kombinasyonudur. Aktif pantotenik asit, koenzim A ve açil taşıyıcı proteindir (ACP). Pantotenik asit bağırsaklardan kolaylıkla emilir ve sonra ATP tarafından fosforillenerek 4’fosfopantotenat oluşur. Sisteinin ilavesi ve karboksil grubunun ayrılması 4’-fosfopantoteini üretir. 4’fosfopantetein, KoA ve ACP’ (açil taşıyıcı protein’)nin prostetik grubudur ve ATP’den önce adenil grubu alır ve sonra fosforillenir; sonuçta KoA oluşur. Tiyol grubu hem KoA’da hem de ACP’de açil grubu taşıyıcısıdır. Serbest KoA’nın yapısı genellikle KoA-SH olarak kısaltılarak gösterilir. Koenzimin reaksiyona giren grubu -SH (tiyol) grubudur. Pantotenik asit eksikliği nadirdir çünkü hayvan dokularında, tahıl ürünlerinde ve ebzelerde bol miktarda bulunur. Bununla beraber savaş esirlerinde gözlenen yanan ayak sendromu pantotenat eksikliğine bağlanmıştır. A)ATP B) Sitrat C)Ca D) Glukoz ++ E)Alanin 47 – C Kasta ilave düzenleyici mekanizmalar: cAMP-aracılı düzenlemeye ilave olarak kasta adenozin monofosfat (AMP) ve Ca2+ glikojen yıkımını uyarır. 45. Steroit hormon sentezinde 27 karbonlu kolesterolden mitokondride pregnenolon oluşumunu katalizleyen enzim hangisidir? A) 3-Beta OH steroid dehidrogenaz B)Desmolaz C) 17-Alfa hidroksilaz D) 5-Alfa redüktaz E) 16-Alfa hidroksilaz 48. Aşağıda verilen bileşiklerden hangisi açlıkta glukoz sentezinde kullanılmaz? 45 – B Kolesterolden mitokondride pregnenolon oluşumunu katalizleyen enzim desmolaz (mitokondrial yan zincir parçalayıcı enzim)’dır. A) Laktat B) Non esansiyel aminoasitler C)Asetat D)Propionat E)Gliserol 48 – C 46. Aşağıda verilen yöntemlerden hangisi şeker ölçümünde kullanılan yöntemdir? Glukoneogenez yolunda, glukoz sentezi için gerekli prekürsörler: 1-Laktat, 2-Aminoasitler (piruvat veya TCA döngüsü ara maddelerini oluşturan bileşikler), 3-Propionat (tek karbonlu yağ asitlerinden oluşur) ve 4-Gliseroldür (dihidroksiaseton fosfatı oluşturur). Çift zincirli yağ asitleri glukoz üretmez. A) Kjeldahl yöntemi B) Folin-Ciocalteu yöntemi C) Biüret yöntemi D) Lowry yöntemi E) Benedict yöntemi 9 www.tusem.com.tr Temel Bilimler / T 39 - 7 49. Pentoz fosfat yolunun (heksoz monofosfat şantı) gerçekleştiği hücre organeli ve kontrol enzimi hangisidir? Lokalizasyon Kontrol Enzimi A) Mitokondri Glukozidaz B) Sitoplazma Glukoz 6-fosfataz Glikolipidler (glikosfingolipidler), temel olarak sinir dokusunda ve hücre membranlarında bulunurlar. İki şekilde incelenebilir. İki gruba ayrılırlar: 1.Serebrozid: Seramidle birlikte bir veya daha fazla şeker içerir. Galaktoz içerene galaktozilserebrozid adı verilir ve başlıca beyin ve sinir dokusunda bulunur. Glukoz içerene glikozilserebrozid (glikozilseramiD) adı verilir ve daha çok ekstranöronal dokularda bulunur. C) Endoplazmik retikulum Fosfoheksoz izomeraz D) Mitokondri Sitrat sentaz E) Sitoplazma Glukoz 6-fosfat dehidrogenaz 2. Gangliozidler: Kompleks glikosfingolipidlerdir ve bir veya daha fazla sialik asit molekülü içeren glikozilserebrozid bileşiğidir. Nöraminik asit, dokularda bulunan başlıca sialik asittir. Gangliozidler reseptör fonksiyonlarına sahiptir ve sinir dokularında yüksek konsantrasyonlarda bulunurlar. 49 – E Pentoz fosfat yolunda biyosentez tepkimeleri için gerekli olan NADPH ve pentoz şekerler elde edilmektedir. Oksidatif ve oksidatif olmayan iki bölüme ayrılan pentoz fosfat yolunun ilk bölümünde NADPH üretilmekte, diğer bölümde ise şeker fosfatları birbirlerine çevrilmektedir. PFY, başlıca G6PD tarafından regüle edilir. NADPH bu enzimin kompetitif inhibitörüdür. NADPH/NADP+ oranı azaldığında enzimin aktivitesi artar. 51. Hem sentezinde kurşun tarafından inhibe edilen enzim hangisidir? A) Delta aminolevülinik asit (ALA) sentaz B) ALA dehidrataz C) Üroporfirinojen I Sentaz D) Protoporfirinojen oksidaz E) Üroporfirinojen dekarboksilaz 51 – B Hem sentezinde kurşun tarafından inhibe edilen iki enzim vardır. Bunlar; ALA dehidrataz ve ferroşellataz’dır. 50. Glikolipid yapısında aşağıdaki moleküllerden hangisi bulunmaz? A) Gliserol B) Yağ asidi C)Seramid D)Serin E) Şeker üniteleri 50 – A Glikolipidler seramid bileşiğinden köken alırlar. Önce serin amino asiti ve palmitik asit birleşerek sfingozin molekülünü oluşturur. Ardından bir yağ asiti bu moleküle ilave edilerek seramid yapısı oluşturulur. Seramid molekülüne şekerlerin ilavesi ile glikolipid molekülleri oluşur. Galaktozilseramid (galaktoserebrozid) www.tusem.com.tr 10 Temel Bilimler / T 39 - 7 52. Yağ dokusunda yer alan ve açlıkta aktivite gösteren gösteren lipaz hangisidir? A) Pankreatik lipaz B) Hormona duyarlı lipaz C) Lipoprotein lipaz D) Hepatik lipaz Önemli Apoproteinler ve başlıca fonksiyonları: 52 – B Hormona duyarlı lipaz, açlıkta glukagon hakimiyetinde aktive olarak, yağ dokusunda depolanmış olan triaçilgliserol moleküllerini yağ asit ve gliserol olarak parçalamaktadır. Diğer lipazlar ve özellikleri: Enzim Kaynak Etki Bölgesi Fonksiyon Özellikleri Gastrik lipaz Mide Mide Kısa-orta zincirli yağ asitlerini içeren diyetsel TG yıkımı Asite dayanıklı Pankreatik lipaz Pankreas İnce bağırsak lümeni Diyetsel triaçilgliserollerin yıkımı Dayanıklılık için pankreatik kolipaza gerek duyar Lipoprotein lipaz Ekstra hepatik dokular Kapiller hücre yüzeyi Dolaşımdaki ŞM ve VLDL içinde bulunan TG’ leri yıkar Heparin tarafından plazmaya salınır, apo Cıı tarafından aktifleştirilir Hormona duyarlı lipaz Yağ hücreleri Yağ hücreleri (sitozol) Depolanmış TG’lerin yıkımı cAMP bağımlı protein kinaz tarafından aktifliştirilir. Asit lipaz Çoğu dokular Lizozomlar Fagositoz esnasında alınan lipidlerden yağ asitlerini ayırır. Asit pH’ da optimum HDL2’ deki fosfolipid ve TG’ leri yıkarak HDL3’ e dönüşümü sağlamak. Androjenler tarafından aktive, östrojenler tarafından inhibe edilir. Karaciğer Lipoprotein Ek bilgi Apo A-I HDL, ŞL LCAT aktivatörü, Apo A-II HDL, ŞL Apo A-I ve LCAT inhibitörü? Apo A-IV ŞL’la salgılanır fakat HDL’ye aktarılır Barsakta sentezlenir, işlevi bilinmiyor Apo B 100 LDL, VLDL, IDL KC’den VLDL salgılanması, LDL reseptörünün ligandı Apo B-48 ŞL, ŞL kalıntıları Barsakta şilomikronların salgılanması Apo C-I VLDL, HDL, ŞL LCAT’in olası aktivatörü Apo C-II VLDL, HDL, ŞL Lipoprotein lipaz aktivatörü Apo C-III VLDL, HDL, ŞL Apo C-II’yi inhibe eder Apo D HDL’nin alt tipleri Kolesterol ester transfer proteini Apo E VLDL, HDL, ŞL, ŞL kalıntıları Karaciğerde şilomikron kalıtlarının ve LDL reseptörünün ligandıdır. (a) Lp (a) B-100’e bağlanır. AMI’ne gidişte etkindir HDL reseptörünün ligandı E) Gastrik lipaz Hepatik lipaz Karaciğer Apolipo-Protein 54. Alınan proteinli gıda ile orantılı olarak üre döngüsünün hızlanmasına neden olan substrat ve aktive ettiği enzim hangi seçenekte doğru olarak verilmiştir? SUBSTRAT ENZİM A) Arjinin Karbamoil fosfat sentaz I B) N-Asetil sistein Arjinaz C) N-Asetil glutamat Karbamoil fosfat sentaz I D) Glisin Ornitin transkarbamoilaz E) Glutamat Arjininosüksinat sentaz 54 – C Üre döngüsünün kontrolü: N-Asetilglutamat, üre döngüsünün ilk enzimi olan karbamoil fosfat sentetaz I’in aktivatörüdür. 53. Perifer hücre membranlarından HDL membranına alınan kolesterolü, kolesterol esterine çeviren ve aktivatörü Apo A1 olan enzim hangisidir? A)ACAT B) LCAT C)CETP D)Tiyokinaz E)Tiyoforaz 53 – B Arginin, asetil KoA ve glutamattan N-asetilglutamat sentezini uyarır. Bu bileşiğin intrahepatik konsantrasyonu, proteinden Üre döngüsünün kontrolü: N-asetilglutamat döngünün ilk enzimi olan karbamoilfosfat sentetaz I’in aktivatörüdür zengin bir yemekten sonra artarak üre sentezi indüklenir. Arginin; asetil CoA ve glutamattan N-asetilglutamat sentezini uyarır Karaciğerin normalde büyük miktarlarda üre sentezleyebilme kapasitesi olmasına rağmen, 4 gün veya daha fazla yüksek proteinli diyet tüketildikten sonra üre döngüsü enzimleri indüklenir. Proteinden zengin bir yemek N-asetilglutamat sentezini dolayısıyla üre sentezini arttırır Lesitin kolesterol açil transferaz (LCAT) enzimi kolesterol molekülünün üçüncü karbonunda bulunan hidroksil grubuna bir yağ asiti bağlar ve kolesterol esteri meydana getirir. LCAT, HDL molekülüne lokalizedir ve Apo A1 tarafından aktive edilir. 11 www.tusem.com.tr Temel Bilimler / T 39 - 7 55. Aşağıdaki mikroorganizmalardan hangisine karşı hazırlanan aşı rekombinant bir aşıdır? 57 – C Seçeneklerde yer alan gastroenterit etkenlerinden Enterotoksijenik Escherichia coli (ETEC) noninvaziv (noninflamatuvar) ishal etkeni olup dışkıda eritrosit ve lökosit görülmez. Diğer seçeneklerde yer alan bakteriler invaziv (inflamatuvar) ishal etkeni olup dışkıda lökosit ve eritrosit görülebilir. A) Corynebacterium diphteria B) Human papilloma virüs C) Rotavirüs D) Rubella E)BCG 55 – B Seçenekelerde yer alan Human papilloma virüs aşısı virüsün serotip 6,11, 16 ve 18 serotiplerinin L1 ve L2 kapsid yapılarını içeren rekombinant bir aşıdır. 58. Aşağıdaki bakteriyel infeksiyon etkenlerinden hangisi kolistin (polimiksin E)’e doğal (intrensek) dirençlidir? Diğer rekombinant aşılar; Hepatit B aşısı (HBsAg’nini içerir) ve Lyme (Borrelia burgdorferi hastalığın etkenidir) aşısı rekombinant aşılardır. A) Çoklu ilaca dirençli Pseudomonas aeruginosa B) Karbapeneme dirençli E.coli C) Çoklu ilaca dirençli Acinetobacter baumannii D) Karbapeneme dirençli Klebsiella pneumoniae 56. Metenamin gümüşleme boyama veya Giemsa boyama ile hazırlanan preparatın ışık mikroskobunda incelenmesi ile kist ve trofozoid formlarının görülmesi ile tanısı konulan mikroorganizma aşağıdakilerden hangisidir? E) Proteus mirabilis 58 – E Kolistine intrensek dirençli mikroorganizmalar: Serratia marcescens, Providencia stuartii, Proteus mirabilis, Morganella morganii ve Burkholderia cepacia’dır. A) Leptospira interrogans B) Entamoeba histolytica C) Borrelia recurrentis Kolistin Neisseria meningitidis ve S. aureus’a karşı etkisizdir. D) Aspergillus türü küf mantarlarının hifa yapısı E) Pneumocystis jiroveci 56 – E Soruda Pneumocystis jiroveci(carinii)’ye yönelik mikroskopik boyanma özelliği tanımlanmaktadır. Pneumocystis jiroveci’nin kist ve trofozoid formları metanamin gümüş boyasıveya Giemsa ile boyanabilir. 59. Aşağıdaki toplum kökenli pnömoni etkenlerinden hangisi lipit içeren besiyerinde sahanda yumurtayı andıran L-form koloni oluşturur? Seçeneklerde yer alan Leptospira, Treponema ve Borrelia türleri spiroket grubunda yer alan mikroorganizmalar olup karanlık alan mikroskopisinde görülebilir. A) Haemophilus influenza Aspergillus türü küf mantarlarının hif yapısı ise Laktofenol pamuk mavisi ile boyanabilir. Entamoeba histolytica’nın kist ve trofozoid formlarının boyanmasında trikrom boyası kullanılır. D) Mycoplasma pneumoniae B) Moraxella catarrhalis C) Streptococcus pneumoniae E) Legionella pneumophilia 59 – D 57. Bol sulu, direkt mikroskopisinde lökosit görülmeyen ishali olan 8 yaşındaki çocukta aşağıdaki bakterilerden hangisi etken olarak düşünülmelidir? Soruda lipit içeren besiyerinde besiyerinde sahanda yumurtayı andıran L form koloni oluşturan toplum kökenli pnömoni etkeni olan bakteri Mycoplasma pneumoniae olup hücre duvarı içermez. Primer atipik pnömoninin en sık etkenidir. Tanısında soğuk aglütinasyon testi kullanılabilir. Hücre duvarı yapısı içermediğinden beta-laktam antibiyotiklere ve lizozime doğal dirençlidir. Mycoplazmalar çapı en küçük olan bakteridir.Tedavisinde tetrasiklinler, makrolidler veya solunum kinolonları (levofloksasin, moksifloksasin ,gemifloksasin) kullanılabilir. A) Salmonella typhi B) Campylobacter jejuni C) Enterotoksijenik Escherichia coli D) Shigella dysenteriae E) Yersinia enterocolitica www.tusem.com.tr 12 Temel Bilimler / T 39 - 7 60. Hücre duvarı yapısında N-asetil muraminik asit (NAMA) içermeyen bakteri ile hücre duvarı yapısında endotoksin (lipopolisakkarit) içeren bakteri hangi şıkta verilmiştir? NAMA içermeyen Endotoksin içermeyen A) Chlamydia trachomatis E.coli B) Bacillus anthracis Staphylococcus aureus C) Klebsiella pneumoniae Listeria monocytogenes D) Rickettsia prowazeki Streptococcus agalactiae 62 – A Soruda Neisiseria gonorrhea’nın virülans faktörleri tanımlanmaktadır. Neisseria gonorrhoeae fagozom-lizom birleşmesini engeller (Diğer bakteriler; M.tuberculosis, Brucella türleri, Legionella pneumophilia, Chlamydia trachomatis, Franciella tularensis’dir) 63. Bakteri ve virülans faktörü eşleştirmesinde hangisi yanlıştır? E) Mycoplasma pneumoniae Salmonella typhi 60 – A Bakteri Virülans faktörü A) Corynebacterium diphteria Ekzotoksin Seçeneklerde yer alan bakterilerden Chlamydia trachomatis zorunlu intrasellüler bir bakteri olup,hücre duvarı yapısında N-asetil muraminik asit (NAMA) içermez. Klamidyalar enerji paraziti olup ATP sentezleyemez. Riketsiyalar da klamidyalar gibi zorunlu intraselüler yerleşim gösterir. Seçeneklerde yer alan E.coli Gram negatif bir basil olup, endotoksin(lipopolisakkarit, lipid A) içerir. B) Bordetella pertussis Adenilat siklaz C) Vibrio choleraAdenilat siklazı aktive eden enterotoksin D) Staphylococcus auresPanton Valentine leucocidin (PVL) E) Bacillus anthracis Dermonekrotik toksin 63 – E 61. Aşağıdaki bakterilerden hangisi artrapodlar aracılığı ile bulaşmaz? Dermonekrotik toksin Bordetella pertussis (Boğmaca hastalığı etkeni) ekzotoksinidir. Bacillus anthracis’in ekzotoksinleri (ödem faktör, lethal faktör ve koruyucu antijen) ve kapsül yapısı (D-glutamik asitten oluşan protein yapıda) virülans faktörleridir. A) Rickettsia conori B) Ehlichia ve Anaplasma türleri C) Borrelia recurrentis Diğer seçeneklerde yer alan eşleştirmeler ise doğrudur. D) Listeria monocytogenes E) Borrelia burgdorferi 61 – D 64. Aşağıdaki virüslerden hangisi konjenital infeksiyon etkenleri içerisinde yer almaz ve anne sütüyle veya transfüzyonla bebeğe bulaşabilir? Seçeneklerde yer alan Listeria monocytogenes Gram pozitif basil olup, zoonotik infeksiyon etkenidir. Hastalıklı hayvanların sekresyonları (dışkısıyla kontamine gıdalar) ve ürünlerinden (süt, peynir,et vb.) insanlara bulaşır. Artrapod (eklem bacaklı; kene, bit,pire, sivrisinekvb.) aracılığıyla bulaşmaz. Diğer seçeneklerde yer alan bakteriler ise artrapodlar aracılıgı ile insanlara bulaşabilir. Rickettsia conori, Ehlichia ve Anaplasma türleri ve Borrelia burgdorferi kenelerden, Borrelia recurrentis ise bit veya kenelerden bulaşabilir. A) HIV B) Rubella C) CMV D) Herpes genitalis E)HTLV-I 64 – E HTLV-1 konjenital infeksiyon etkenleri içerisinde yer almaz. Anne sütüyle veya transfüzyonla bulaşabilir. Annede HTLV-I infeksiyonu varsa bebeği emzirmesi kontrendikedir (Aynı durum HTVL-II, HIV infeksiyonu, aktif tüberküloz hastalığı, mem çevresinde aktif HSV infeksiyonu, tedavi edilmemiş bruselloz içinde geçerlidir) 62. Aşağıdaki bakterilerden hangisi por proteini, Rmp ve Opa proteini, pilus, ve laktoferrin ve transferin bağlayan reseptör (protein ) gibi virülans faktörlerini içerir? A) Neisseria gonorrhoeae B) Staphylococcus aureus HTLV-I retroviridea ailesinde onkojenik bir RNA virüsü olup erişkin T hücreli lösemi lenfomaya neden olur. Diğer seçeneklerdeki etkenler, hepatit B, parvovirüs B19, enterovirüsler ve Treponema pallidum konjenital infeksiyon etkenleridir. C) E.coli D) Enterococcus feacalis E) Chlamydia trachomatis 13 www.tusem.com.tr Temel Bilimler / T 39 - 7 65. Aşağıdaki hastalık gruplarının hangilerinde HCV ile infeksiyon gelişmesine rağmen anti-HCV testi negatif saptanabileceğinden kesin tanı için HCV-RNA düzeyi bakılması gerekir? 1. HIV pozitif AIDS hastalarında 2 Organ nakli yapılan hastalarda 3.Kronik böbrek yetmezliği nedeniyle hemodiyalize giren hastalarda 4. Sağlıklı kan donörlerinde 5 Otoimmun hepatit A) 1,2,3 B) 1,4 C) 1,4,5 D) 4,5 67 – E HSV-1’in hedef hücresi mukoepiteliyal hücreler olup, trigeminal gangliyonda (nöronlarda) latent olarak kalır. Diger seçeneklerdeki eşleştirmeler doğrudur. 68. Dimorfik mantarlardan santral sinir sistemini en fazla tutan ve cinsel yolla bulaşabilen mantarlar hangileridir? Santral sinir sistemini en fazla tutan Cinsel yolla bulaşan A) Coccoides immitis B) Blastomyces dermatidis Coccoides immitis C) Histoplasma capsulatum Paracoccoides brasiliensis E) 3,4 65 – A HIV pozitif hastalar, organ nakli hastaları ve kronik böbrek yetmezliği hastaları’nda HCV infeksiyonu gelişmesine rağmen Anti-HCV testi negatif olarak saptanabilir. Bu hastalarda hepatit C infeksiyonu tanısı için HCV-RNA düzeyi bakılması gerekir. B) Molloskum contagiosum C) Klebsiella (Calymmatobacterium) granulomatis E) Treponema pallidum 66 – A Ağrılı genital ülser ve ağrılı lenfadenopati yapan cinsel yolla bulaşan viral infeksiyon etkeni Herpes simpleks tip 2 (Herpes genitalis)’dir. Cinsel organlarda (penis, vajen) göbekli veziküllere neden olur. Cinsel yolla bulaşan ve ağrılı ülser ve lenfadenopatiye nende olan bakteriyel etken ise Haemophilus ducreyi’dir. 67. Herpes virüsler ve tutulum yaptığı bölge eşleştirmesinde hangisi yanlıştır? 69. Balkan endemik nefropatisi ve üreter tümörü ile ilişkili mitotoksin hangisidir? C) Varicella zoster ….Nöronlar (Dorsal kök gangliyonu) D) Herpes simpleks tip 2 Mukoepiteliyal hücreler E) HSV-1 www.tusem.com.tr Histoplasma capsulatum Paracoccoides brasiliensis’in eşeyli çoğalan formu yoktur. İnkübasyon süresi en uzun olan dimorfik mantar infeksiyonudur (İnkübasyon süresi 10-20 yıl olabilir) .Östrojen hormonu kadınlarda infeksiyon gelişimini engeller. Ağız ve barsak mukozası, deri ve solunum siteminde granülomatöz tutulum yapar. Endemik bölgelerde akciğerde tutulum, ağızda dişlerin kaybı ve servikal bölgede lenfadenopati yapar. Birlikte tüberküloz görülebildiğinden tüberkülozla ayrımı yapılmalıdır.Histoplasma capsulatum’a bağlı akciğer tutulumunda da kavitasyon görülmesi nedeniyle tüberkülozla karışabilir. Tanısında kan ve kemik iliğinin PAS, Giemsa,Wright veya metenamin gümüşleme boyasında monositlerde kapsüllüyü andıran maya hücreleri görülerek tanı konabilir. Akut akciğer tutulumu ve yaygın histoplazmoziste idrar ve serumda antijen araştırılabilir. D) Chlamydia trachomatis L1-L3 serotipleri Monosit, lenfosit E) Penicilium marneffei Genitoüriner sistemi tutan Blastomyces dermatidis infeksiyonu (Blastomikoz) erkeklerden cinsel yolla kadın partnerine bulaşarak vajinal blastomikoza neden olabilir.Ayrıca Blastomyces dermatidis köpek ve at ısırığı sonucu da zoonotik infeksiyon şeklinde bulaşabilir. A) Herpes simpleks tip 2 (Herpes genitalis) B) CMV Blastomyces dermatidis Dimorfik mantarlar içersinde santral sinir sitemini en fazla tutan mantar Coccoides immitis’dir. Olguların yaklaşık %25’inde santral sinir sistemi tutulumu görülür ve tedavi edilmezse mortal seyreder. C.immitis’in yaygın infeksiyonunda en sık tutulan bölge ise deridir. Gebelik döneminde özellikle 3. trimestrde infeksiyon ağır seyreden prematüre doğum ve ölümle sonuçlanabilir. 66. Seksüel aktif bir bayanla cinsel ilişki sonrasında penis dorsalinde ağrılı veziküller ve ağrılı lenfadenopati saptanan hastada en olası etken aşağıdakilerden hangisidir? B lenfosit D) Coccoides immitis 68 – D Kan donörleri ve otoimmun hepatit hastalarında ise hepatit C infeksiyonu tanısı için Anti-HCV testi yeterli olup, HCV-RNA bakılmasına gerek yoktur A) EBV Histoplasma capsulatum B lenfosit ve monosit A) Aflatoksin B) Fumonizin C) Strinin D) Okratoksin A E) Sikloplazonik asit 14 Temel Bilimler / T 39 - 7 69 – D Seçeneklerde yer alan Dientamoeba fragilis amip grubunda yer alır ve Enterobius vermicularis yumurtaları içerisinde taşınarak insanlara bulaşabilir. Okratoksin A domuzlarda nefropati, insanlarda ise Balkan Endemik Nefropatisinde (BEN)’ne ve üretelyal tümörlere neden olan mantar mitotoksinidir. . 72. Akciğerlerde eozinofilik pnömonisi (balgamda eozinofiler ve Charcot-Leydin kristalleri) olan 30 yaşında bir erkek hastada bir hafta sonra ileus gelişmiştir. Bu hastanın dışkı incelemesinde hangisinin saptanması beklenir? Balkanlarda pelvis,üreter ve ürotelyal tümörler endemik olmayan bölgelerden 50-100 kat daha fazla görülmektedir.Okratoksin A ‘nın hem BEN hem de ürotelyal tümörlere neden olabileceği rapor edilmiştir. Bu nedenle bir mantar toksini (mitotoksin) olan okratoksin A insanlar için muhtemel karsinojenik bir bileşik olarak sınıflanmıştır . A) Progloddid ve skoleks içeren sestod B) Çift çeperli, polar filamentli üç çift çengelli onkosfer içeren yumurta 70. Subkutan dokuda tutulum yapmayan mantar aşağıdakilerden hangisidir? C) Selofan lam yöntemiyle elipsoid yumurta D) Limona benzer kapaklı yumurta A) Histoplasma capsulatum E) Segmentasyon göstermeyen, larva içermeyen döllenmiş veya dekortike yumurta B) Fonsecaea C) Cladosporium 72 – E D) Rhinocladiella Soruda Ascaris lumbricoides’in larvaların neden olduğu Löeffler pnömonisi ve parazitin erişkin formlarının neden olduğu ileus tablosu tanımlanmıştır. Ascaris lumbricoides enfektif yumurta formu ile insanlara bulaşır. Dışkıda Segmentasyon göstermeyen, larva içermeyen döllenmiş veya dekortike veya döllenmemiş yumurta formlarının görülmesi ile tanı konulur. Konsantrasyon yöntemi yumurtaların görülme şansını arttırır, ancak çinko-sülfat yüzdürme yönteminde döllenmeiş yumurtalar battığı için saptanmayabilir. E)Phialophora 70 – A Histoplasma capsulatum sistemik mikoz etkeni dimorfik bir mantar olup, subkutan(deri altı) dokuda tutulum yapmaz. Diğer seçeneklerde yer alan mantarlar maduramikoz etkeni olup subkutan dokuda tutulum yaparlar ve sklerotik cisim (bakır cisimciği) oluştururlar. Maduramikoz etkeni olan mantarlar (Fonsecaea, Phialophora, Cladosporium, Rhinocladiella) toprakta bulunan, pigmentli (esmer/dematisiyöz) mantarlardır. Diğer sukutan dokuyu tutan mantar infeksiyonu olan miçetoma (mantarlar etkense ömiçetom adı verilir) etkenleri ise; Madurella mycetomatis, Pseudalescheria boydii, Aspergillus türleri ve Acremonium’dur. Miçetomaya neden olan bakteriler ise Actinomyces türleri ve Nocardia türleri (en sık Nocardia brasiliensis) ‘dir. Çift çeperli, polar filamentli üç çift çengelli onkosfer içeren yumurta Hymenolepis nana’nın yumurtalarının özelliğidir. Limona benzer kapaklı yumurta Trichuris trichura infeksiyonunda, selofan lam yöntemiyle elipsoid yumurtalar ise Enterobius vermicularis infeksiyonunda görülebilir. 73. Th1 lenfositler tarafından sentezlenmeyen sitokin hangisidir? 71. Tifolu hastalarda böbrekte salmonella typhi taşıyıcılığına neden olabilen paraziter infeksiyon etkeni aşağıdakilerden hangisidir? A) Isospora belli A) İnterferon-gama B) TNF-beta C)IL-2 D)IL-5 E) IL-3 B) Blastocystis hominis 73 – D C) Dientamoeba fragilis Th1 tarafından sentezlenenler; IL-2, TNF-beta, INF-gama D) Endolimax nana Th2 tarafından sentezlenenler; Anti-inflaamatuvar sitokinler (IL-4, IL-10, IL-13, TGF-beta) ve IL-5 (Paraziter infeksiyonlarda önemli rol oynar, eozinofillerde artışa neden olur) E) Schistosoma haematobium 71 – E Schistosoma haematobium trematod infeksiyonu mesane venüllerini tutarak hematüri ve skuamöz mesane kanserine neden olabilir. Şistosomiyazisi olan tifolu hastalrda böbrekte Salmonella typhi taşıyıcılığı görülebilir. Th1 ve Th2 tarafından sentezlenenler; IL-3, GM-CSF, TNF-alfa, makrofaj inhibitör protein-1 alfa (MIP-1 alfa), MIP-1 beta Makrofajdan sentezlenenler; TNF-alfa, IL-1, IL-6, IL-8, IL-12 15 www.tusem.com.tr Temel Bilimler / T 39 - 7 74. Makrofajlar MHC-II molekülü ile aşağıdaki hücrelerden hangisine viral antijeni sunarlar? A) Tsitotoksik 76 – A Soruda haemophius influenza’ya bağlı süt anne fenomeni (stallizm) sorulmaktadır. H.influenza’nın tanımlanmasında X faktörü (hematin, Fe+2) ve V faktörü (NAD)’ne ihtiyaç duyması, Gram negatif kokobasil şeklinde kapsüllü ve kapsülsüz kökenlerinin bulunması önemli özellikleridir. B) B lenfosit C) Yardımcı T lenfosit D) Doğal öldürücü hücre E) Nötrofil lökositler 74 – C Endojen olarak üretilen viral antijenler antijen sunan hücreler (makrofaj, monosit veya doku makrofajları) tarafından MHC sınıf 1 ile T sitotoksik lenfosistlere (CD8+ T lenfosit) sunulur. MHC sınıf 2 molekülü ile ise Thelper (Th,CD4+ T lenfosit) ) lenfositlere yabancı antijenler sunulur. Protein özellikteki antijenleri B lenfositler Th lenfositlere sunabilir. 77. Aşağıdaki tümörlerin hangisinde spesifik bir translokasyon izlenmez? A) Foliküler lenfoma B) Foliküler tiroit kanseri C) Tenosynovial dev hücreli tümör D) Küçük hücreli lenfositik lenfoma 75. Pnömoni etkeni olmasına rağmen göz tutulumuna neden olmayan mikroorganizma aşağıdakilerden hangisidir? E) Kongenital fibrosarkom 77 – D A) Mycoplasma pneumoniae Foliküler lenfoma da t (14;18) izlenir, B) Streptococcus pneumoniae Foliküler tiroit kanserinde %30-40 oranında t (2;3) (PAX8PPARG gen füzyonu) izlenir. C) Haemophilus influenzae D) Staphylococcus aureus Tenosynovial dev hücreli tümör (synovia,tendon kılıfı ve bursanın tümörü)’ de t(1;2) izlenir. E)Adenovirüs Kongenital fibrosarkom’da t(12;15) izlenirken, 75 – A Küçük hücreli lenfositik lenfoma da spesifik bir translokasyon yoktur. Mycoplasma pneumoniae primer atipik pnömoninin en sık etkeni olmasına rağmen göz tutulumuna (örnegin konjunktivite) neden olmaz. Küçük hücreli lenfositik lenfoma’da diğer lenfoid malignitelerin aksine translokasyonlar nadirdir. En sık izlenen kromozomal anomaliler delesyonlardır. Streptococcus pneumoniae, Haemophilus influenzae, Staphylococcus aureus hem göz tutulumuna (konjunktivit) hem de pnömoniye neden olabilir. Neisseria gonorrhoea cinsel yolla bulaşarak yenidoğanda bilateral konjunktivite (oftalmia neonatorum), erkeklerde gonokoksik üretrite, bayanlarda ise servisite neden olabilir. Adenovirüsler hem atipik pnömoniye hem de konjunktivite (yüzme havuzu konjunktiviti) neden olur. 78. Akciğerin tipik ve atipik karsinoid tümörleri ayırımında en önemli kriter aşağıdakilerden hangisidir? A) Atipi B) Nekroz C) Mitoz D) Vasküler yayılım E) Kromogranin düzeyi 76. Balgam kültüründe kanlı agar besiyerinde Staphylococcus aureus kolonileri etrafında üreyen Gram negatif kokobasillerin tanımlanmasında en uygun özellik hangisidir? 78 – C Akciğerin karsinoid tümörlerinde atipik karsinoid kriteri mitozdur (1’den fazla mitoz varlığı). A) Üremesi için X ve V faktörlerine ihtiyaç duyması Akciğerin karsinoid tümörlerinin diğer özellikleri; B) CAMP testi pozitifliği ve hippurat hidrolizi Kultchisky hücreleri kökenlidir. C) BCYE besiyerinde üretilmesi ve hippuratı hidrolize etmesi • Bronş lümenine doğru büyüyen plak yada nodüler kitle yapar. Peribronşiyal yayılım izlenebilir (Yaka düğme lezyonu) D) Nonfermentatif, oksidaz testi ve hareket testi negatif olması • Sıklıkla ana bronşda yerleşim gösterirler. Nadiren 3-4 cmden büyüktürler. Düşük grade nöroendokrin hücreli bir tümördür. İmmünhistokimyasal olarak serotonin, NSE, kromogranin ve sinaptofizin (+) dir. E) Piyosiyanin ve piyoverdin pigmenti üretmesi, oksidaz pozitif, hareketli olması www.tusem.com.tr 16 Temel Bilimler / T 39 - 7 • Tipik ve atipik karsinoid diye 2’ye ayrılır. (Atipik karsinoidlerin en önemli farkı artmış mitoz sayısıdır ) 80 – B İdiopatik (primer) membranöz nefropati artık otoimmün bir hastalık olarak kabul edilmektedir. Patogenezde renal otoantijenlere karşı gelişmiş otoantikorlar suçlanmaktadır. • Atipik olanda P53 mutasyonu ve BCL2/BAX imbalansı vardır. • 40 yaşından küçüklerde daha sık olur. MEN 1 sendromlularda izlenebilir. Karsinoid sendrom nadiren gelişir. • HLA-DQA1 ile ilişkilendirilmiştir. • Klinik bulguları öksürük, hemoptozi, tıkanıklık ve buna ek olarak atelektazi, bronşektazi görülebilir. • En sık saptanan otoantijen fosfolipaz A2 reseptör (PLA2R) • Membranöz nefropatilerde bazal membranda biriken immunoglobulin IgG4 dür. 79. Aşağıdaki hastalıklardan hangisi mitokondriyal geçişli hastalıklardan biri değildir? 81. Testisin germ hücreli tümörlerinin öncül lezyonu aşağıdakilerden hangisidir? A) Kearn Sayre sendromu B) Myotonik distrofi A) Testiküler intraepitelyal neoplazi (TIN) C) Leber herediter optik nöropatisi B) Intratübüler germ hücreli neoplazi (ITGCN) D) Kronik progresif ekternal oftalmopleji C) Sinsitiyotrofoblastik proliferasyon E) Mitokondriyel ensefalomyopati D) Testiküler dysgenezis 79 – B E) Germ hücreli displazi (GHD) Mitokondriyal myopatiler (Oksidatif fosforilasyon hastalıkları) 81 – B Sadece maternal geçişli hastalıklardır. Erişkin hastalarda proksimal kas güçsüzlüğü, ekstraoküler kas paralizileri, nörolojik semptomlar, kardiyomyopati ve laktik asidozlarla karekterizedir. Kearn sayre sendromu tipik örneği hastalıktır. Bu sorunun cevabı intratübüler germ hücreli neoplazidir. Diğer seçenekler tamamiyle uydurmadır. Germ hücreli tümörlerin büyük bir kısmı intratubuler germ hücreli neoplazi (ITGCN)’den gelişir. • Düzensiz kırmızı lifler (ragged red fibers) tipiktir. Ayrıca mitokondrilerde parakristallin parking lot inklüzyonları izlenebilir. ITGCN’den gelişmeyenler: yolk sac, teratom ve spermatositik seminomdur. • Mitokondriyal DNA da nokta mutasyonların olduğu hastalıklar: Leber herediter optik nöropatisi, mitokondriyal ensefalomyopati • En sık görülen testis tümörü seminomdur. • 3 yaşın altında en sık testis tümörü yolk sac tümörüdür ve 3 yaş altında en az görüleni ise seminomdur. • Mitokondriyal DNA’da delesyon veya duplikasyona bağlı gelişen hastalıklar: Kronik progressif eksternal oftalmopleji, Kearn Sayre sendromu • En iyi prognozlu olan seminomdur • En kötü prognozlu olan koryokarsinomdur. • Nukleer DNA gen mutasyonlarının olduğu hastalıklar: Subakut nekrotizan ensefalopati (Leigh sendromu), Barth sendromu 82. Aşağıdaki tümörlerden hangisi sistemik reaktif amilodoz nedenidir? Myotonik Distrofi trinükleotid tekrar hastalığıdır. A) Medüller tiroit kanseri B) Undiferensiye gastrik tümör 80. Aşağıdaki glomerulopatilerin hangisinde fosfolipaz A2 reseptör otoantijeni patogenezden sorumludur ve bazal membranda IgG4 ve C3 birikimleri izlenir? C) İnsülinoma D) Renal hücreli kanser E)Feokromasitoma A) Kollapse glomerulopati B) Membranöz glomerülonefrit 82 – D C) Dense depozit hastalığı D) Fibriller Glomerülopati Renal hücreli kanser ve lenfomalar reaktif sistemik amiloidozun en sık nedeni olan malignitelerdir. E) Membranoproliferatif glomerülonefrit Reaktif sistemik amiloidoz nedenleri: 17 www.tusem.com.tr Temel Bilimler / T 39 - 7 85. Hematüri ve hemoptizisi bulguları olan 40 yaşında erkek hastada nazofarengial ülser, sinüzit, nekrotizan pnömoni ve glomerülonefrit saptanıyor. Bu hastanın serumunda aşağıdakilerden hangisine karşı antikor saptanabilir? Romatid Artrit (en sık), FMF, Tüberküloz, Bronşektazi, Kronik osteomiyelit, Ülseratif Kolit, Crohn Hastalığı Konnektif doku hastalıkları (Ankilozan spondilit), Neoplaziler (en sık renal hücreli kanser ve hodgkin lenfoma) Kronik deri infeksiyonları (intravenoz ilaç veya uyuşturucu kullanılması) A) Tip 4 kollajen alfa 3 zinciri B) Tip 4 kollajen alfa 5 zinciri C) Eozinofil 83. Aşağıdakilerden hangisi apoptozis sürecinde diğerlerinden farklı etki gösterir? A) Bax B) Bak C) Smac/DIABLO D) Mcl-x D) Nötrofil E)dS-DNA 85 – D Klinik Granülomlu polianjinitis (wegener granülomatozisi) ile uyumludur. Bu hastalarda c-ANCA pozitifiliği mevcuttur. Bu antikor nötrofil granüllerine karşı gelişmiş antikordur. GRANÜLOMLU POLİANJİTİS (eski adı : WEGENER GRANÜLOMATOZİSi) Sıklıkla 40 yaş civarında daha çok erkekleri etkileyen üst solunum yolları, böbrek ve akciğerleri tutan bir vaskülittir. Sıklıkla küçük, bazen de büyük arterler ile venler tutulur. Nekrotizan tipte vaskülit yapar. Hastalarda sık görülen klinik bulgular: Nekrotizan pnömoniler, sinüzit, nazofaringeal mukozal ülserler, renal hastalık bulguları mevcuttur. Akciğerde nodüller kavitasyonlar izlenir. Tedavisiz bırakılırsa mortalitesi yüksektir. • Hastalıkta üst ve alt solunum yolu mukozasında nekrotizan granulomlar ve vaskülitle çevrelenmiş ülseratif lezyonlar vardır. • Özellikle akciğer küçük arter ve venlerinde granulamatöz vaskülit izlenir. • Böbrekte nekrotizan veya kresentik glomerülonefrit izlenir. En sık izlenen böbrek patolojisi fokal segmental proliferatif veya nekrotizan glomerulnefritdir. En ciddi tutulum ise kresentrik glomerulonefrit şeklindedir. Mikroskopik incelemede inflamatuar odakta bol eozinofil lökosit bulunabilir. Granülomlar, kronik mononükleer hücreler ve çok sayıda dev hücrelerden oluşur. • Sınırlı formunda sadece akciğer tutulumu vardır. • Diffüz formunda böbrek, akciğer dışında göz, deri, kalp gibi bir çok organı tutabilir (PAN’ a benzer fakat burada akciğer tutulumu izlenir, PAN-da izlenmez) E) Sitokrom c 83 – D Apoptozisi artıranlar P53, bax, bak, bim, bid, bad, sitokrom C, APAF-1, Smac/DIABLO, PUMA, NOXA Apoptozisi azaltanlar Bcl-2, bcl-x, mcl-x, MDM2,MDMX, FLIP 84. Aşağıdaki mediatörlerden hangisi plazma kökenli değildir? A)Bradikinin B) Hageman faktör (Faktör XII) C)Plazmin D)Trombin E) LTB4 84 – E Plazma proteini kaynaklı mediatörler: Pıhtılaşma proteinleri, Bradikinin, Kompleman ürünleri. Fakat araşidonik asit mediatörleri hücre membranı kaynaklıdır. Araşidonik asit linoleik asitten oluşur. Araşidonik asit hücre membranındaki fosfolipidlerden fosfolipaz A2 enzimi ile sentezlenip üretim bölgelerinde lokal etki eden ve çok kısa sürede elimine edilen yapılardır. 86. Aşağıdaki hastalıkların hangisinde glomerül bazal membranında immün kompleks birikimi olmaksızın kalınlaşma mevcuttur? Araşidonik asit ürünlerine eikosanoid denir ve eikosanoidler birçok hücrede G protein bağlı reseptörlere bağlanarak inflamasyonun birçok basamağını tetikler. A) Sistemik lupus eritematozis B)Diyabet Araşidonik asitten; C) Kollapse glomerülopati • 5-lipooksijenaz yolu ile Lökotrienler sentezlenir. D) Dense depozit hastalığı • Siklooksijenaz yolu ile Prostoglandinler sentezlenir. www.tusem.com.tr E) Mikst kryoglobulinemi 18 Temel Bilimler / T 39 - 7 86 – B 88. Kronik inflamasyon ve otoimmünite zemininden aşağıdaki lenfomalardan hangisi gelişir? Bazal membran kalınlaşması Işık mikroskopisinde kapillerin duvarının kalınlaşması şeklinde izlenir. Bazal membran kalınlaşmasının üç nedeni vardır • İmmün komplekslerin bazal membrande birikimi nedeniyle kalınlaşma (sıklıkla) • İmmün kompleks birikimi olmaksızın artmış protein komponenti üretimi nedeniyle kalınlaşma (diabetik glomerulosklerozda izlenen bazal membran kalınlaşması bu grubun en güzel örneğidir) • Yeni bir bazal membran tabakası oluşumu (lamina densanın duplikasyonu, MPGN’de izlenir) A)MALTOMA B) Mantle cell lenfoma C) Diffüz büyük hücreli lenfoma D) KÜçük hücreli lenfositik lenfoma E) Anaplastik büyük hücreli lenfoma 88 – A MARGİNAL ZON LENFOMASI (MALTOMA) Enfeksiyoz veya otoimmün nedenli kronik inflamasyon zemininden gelişen düşük gradeli B hücreli ekstranodal lenfomadır. 87. Alkolik hepatitte fibrozis karaciğerde ilk nerede saptanır? Bu lenfomalar en sık H. pylori gastriti, sjögren sendromu ve Hashimato tiroditi sonrası gelişir. A) Prevenüler santral bölge B)Sinozoidler C) Peri-portal bölge 89. Aşağıdakilerden hangisi H.pylori neden olduğu kronik gastritte gözlenmez? D)Zon-2 E) Portosantral köprü A) Subepitelyal plazma hücre infiltrasyonu 87 – A B) Intraepitelyal polimorf nüveli lökosit varlığı Kronik alkol alımı sonucu en sık görülen tablo steatozisdir. Bu tablo reversibledır. Başlangıç sentrilobuler zonda ve mikrovezikuler karekterdedir. Zamanla makroveziküler steatoz ve lipogranülomlar gelişebilir. Hepatik steatoz gelişiminin üç sebebi vardır. Etanolün alkol dehidrogenaz ve asetaldehid dehidrogenaz enzimleri ile katabolizasyonu sonrası artmış NADH üretimi, lipoprotein sentezi ve salgılanmasının azalması ve periferdeki yağ katabolizmasının artmasıdır. Alkolik hepatit Hepatositlerde şişme ve balonlaşma dejenerasyonu izlenir. Bulgular en ağır olarak sentrilobüler zonda izlenir. • Fibrozis gelişirse ilk olarak perisantral alanda santral ven endoteli altında oluşur. Alkolik hepatitin karekteristik özellikleri • Hepatositlerde şişme ve nekroz Hepatositlerde balonlaşma dejenerasyonu ve nekroz izlenir. Sişmenin sebebi yağ, su ve protein akümülasyonudur. • Mallory-Denk cisimciği Sitokeratin intermedier flamanının ve diğer sitoplazma proteinlerinin koagülasyonu ile oluşur. Şişmiş ya da ölü hepatositlerin nükleusları çevresinde yerleşmiş, belirgin eozinofilik, düzensiz kümeler şeklindeki cisimlerdir. Mallory cisimciği alkolik hepatit için karekteristiktir fakat spesifik değildir. Görülebildiği diğer hastalıklar: Primer bilyer siroz, nonalkolik yağlı karaciğer hastalığı, kronik kolestatik sendromlar, wilson hastalığı, hepatosellüler karsinom. C) Lenfoid foliküller D) Eozinofil E) Granülom varlığı 89 – E H.pylori gastritinde granülom izlenmez. H.pylori gastriti Mukozada kronik iltihabi değişiklikler, antral bezde atrofi, intestinal metaplazinin olduğu gastrit tipidir. Antral gastrit normal veya artmış asit üretimiyle karekterizedir. Lokal gastrin artışı izlenebilir fakat hipergastrinemi nadirdir. Eğer inflamasyon antrumda lokalize kalırsa, artmış asit üretimi sonrası duodenal peptik ülser riski artar. Fakat inflamasyon mide korpus ve fundusuna ilerlerse multifokal atrofik gastrit gelişir ve azalmış parietal hücre ve asit nedeniyle mide adenokanseri riski artar. Gastrit paternine göre duodenal peptik ülser veya gastrik adenokanser riski artar. • Mikroskopik bulgular: Özellikle antrumda lenfosit, makrofaj, plazma hücrelerinden zengin inflamasyon, mukozada incelme, glandlarda atrofi, lenfoid folliküller (özelikle H. pylori’de), intestinal metaplazi ve bazende displaziye rastlanır. H. pylori’ye bağlı kronik gastritte, nötrofil sayısı ve lenfoid follikül sayısı çok fazla olur. • Nötrofilik reaksiyon ve birikim • İntraepitelyal nötrofil ve subepitelyal plazma hücrelerinin bulunuşu H. pylori gastriti için karekteristiktir. • Fibrozis: Sıklıkla sinuzoidal ve perivenüler fibrozis (santral ven çevresinde) olarak başlar. Hepatositleri sararak kümes teli paterni oluşturabilir. 19 www.tusem.com.tr Temel Bilimler / T 39 - 7 92. Aşağıdakilerden hangisi Wilms tümörü için predispozan değildir? • Asit üretimi normaldir veya artmıştır. H.pylori Warthin Starry boyası ile histolojik olarak gösterilebilir. A)Nefroblastomatozis B) Diamond-Blackfan sendromu 90. Aşağıdaki gastrit tiplerinin hangisinde mide karsinomu gelişme riski en azdır? C) Denys-Drash sendromu A) İntestinal metaplazinin eşlik ettiği kronik gastrit D) Beckwith-Wiedeman sendromu B) Kronik atrofik gastrit E) WAGR 92 – B C) Hipertrofik gastrit D) Pernisiyöz aneminin eşlik ettiği otoimmün gastrit Willms Tümörü Riskinin Arttığı Durumlar E) Akut eroziv gastrit 90 – E Akut eroziv gastrit mide kanseri riskini artırmaz. 91. Karaciğer hilusunda genellikle sağ ve sol hepatik duktusların birleşim yerinde saptanan, morfolojik olarak iyi diferansiye olmasına karşın kötü prognozla giden tümör hangisidir? A) Klatskin tümörü Denys –Drash Sendromu Gonodal disgenezis Nefropati, renal yetmezlik WT-1 mutasyonları. En Yüksek Wilms tümörü riski (%90) WAGR (11p13 del.) Wilms tümörü (% 33) Aniridi (en sık) (pax 6 gen delesyonu aniridi sebebidir) Genital malformasyon Retardasyon mental Beckwith-Weidmann Sendromu Vücut organlarında büyüme Hemihipertrofi Böbrek kistleri Adrenal kortikal hücrelerde büyüme Nefroblastomatozis Böbrekte çok sayıda küçük immatür nefrojenik doku odakları Bu artıklardan wilms tümörü riski 93. Sporadik meme kanserlerinde en sık mutasyone olan gen aşağıdakilerden hangisidir? B) Fibrolameller karsinom C) Safra kanal adenomu A) P53 B) RAS D)Adenokarsinom C) BRCA1 D) BRCA2 E) Hepatoselüler karsinom E) RET 93 – A 91 – A HEREDİTER MEME KANSERLERİNDE GENETİK MUTASYONLAR Kolanjiyosellüler kanser intrahepatik ve ekstrahepatik iki formda izlenir. BRCA 1 (17q21) • Ekstrahepatik kolanjiyosellüler kanserler sıklıkla klatskin tümörü formundadırlar, nadiren distal metastaz yaparlar ve yavaş büyürler. Yoğun fibröz stroma ve epitelyal proliferasyon izlenir. • İntrahepatik kolanjiyosellüler kanser nonsirotik karaciğerden gelişir ve intrahepatik portal sistemden yukarıya ilerler ve ağaç benzeri bir görünüm olabilir. Prognozları kötüdür. %50 hastada tanı aşamasında metastaz vardır. En sık metastaz lokalizasyonları akciğer, kemik (vertebra), adrenaller ve beyine olur. Bazı hastalarda nadirende olsa kolanjiyosellüler karsinomlarla birlikte hepatosellüler karsinomun bir arada gözlendiği görülür. Bu kanserlerin kolanjiyosit diye adlandırılan oval hücrelerden geliştiği düşünülmektedir. www.tusem.com.tr Herediter kanserlerde en sık mutasyone olan gendir. Bu mutasyona sahip kadınlarda 70 yaşında kanser gelişme riski yaklaşık %65’dir. Ek olarak over, erkek meme kanseri (BRCA2 daha çok ilişkilidir), prostat, pankreas ve fallopian tüp kanserleri riskide artar. Bu mutasyonla gelişen kanserler sıklıkla kötü differansiye, triple-negatif (bazla hücre benzeri) ve sıklıkla p53 mutasyonu eşlik eder. BRCA 2 Bu mutasyona sahip dadınlarda 70 yaşında kanser gelişme riski (13q12-13) yaklaşık % 55 ‘dir. Ek olarak over, erkek meme kanseri, prostat, pankreas, mide, melanom, safra kesesi ve farenks kanseri riskleri de artar. Biallelik germline mutasyonlarında nadir fankoni anemisi formları gelişebilir. 20 P 53 (17p13.1) Sporadik meme kanserlerinde en sık mutasyone olan gendir. Kalıtsal mutasyonunda (Li-fraumeni sendromu) 70 yaşında meme kanseri gelişme riski %90’nın üstündedir. Ek olarak sarkom, lösemi, beyin ve adrenokortkikal kanser riski artar. CHEK 2 (22q12.1) Li fraumeni sendromunun varyantı bir sendroma neden olur. Ek olarak prostat, tiroit, böbrek ve kolon kanserlerine neden olur. Radyasyon sonrası meme kanseri riskini artırır Temel Bilimler / T 39 - 7 94. Kronik endometrit için tanı koydurucu hücreler aşağıdakilerden hangisidir? A) Nötrofil B) Makrofaj C) Plazma hücreleri D) Eozinofil 96. Multinodüler guatrda tiroit bezinin morfolojik açıdan değerlendirilmesinde aşağıdaki değişikliklerden hangisinin görülmesi beklenmez? A) Kalsifikasyon B) Kistik değişiklikler E) Dev hücreler C) Farklı boyutta nodüller 94 – C D) Eski ve taze kanama odakları Kronik Endometrit: Sık görülen klinik bulguları kanama, ağrı, akıntıdır. Nedenleri: pelvik inflamatuar hastalıklar, doğum ya da düşük sonrası, Rahim içi araç kullanımı ve tüberkülozdur. Günümüzde en sık sebep rahim içi araç kullanımıdır. E) Nodüllerin kalın fibröz bir kapsüle sahip olması 96 – E • Tanı koydurucu bulgu plazma hücreleri’dir. Guatr, tiroit bezinin büyümesini ifade eder. Sıklıkla iyot eksikliği bulunan bölgerlerde hormon sentezi artışını sağlamak için bezin hipertrofi ve hiperplaziye uğraması sonucu gelişir. 95. Histolojik olarak intraepidermal melanositik hücre yuvalarının birleşmesi, melanositlerde sitolojik atipi, lentijinöz hiperplazi ve fibrozisin izlendiği nevüs aşağıdakilerden hangisidir? Nodüler yada diffüz tarzda büyüme olabilir. Tiroidin retrosternal alana büyümesine planjan (plunging) guatr, fonksiyon gösteren bir nodüle dönüşüp hipertroidizme neden olmasına plummer sendromu denir. A) Halo nevüs B) Displastik nevüs C) Spitz nevüs D) Junctional nevüs Multinodüler guatr tiroidi en fazla büyüten hastalıktır. Multinodüler guatrda foliküler hiperplazinin olduğu alanlar ile inaktif foliküller bir arada gözlenebilir. E) Blue nevüs • Multinodüler guatrda foliküler hiperplazinin diğer foliküler tümörlerden (adenom, karsinom) farkı bu foliküllerin etrafında bariz bir kapsülün bulunmayışıdır. 95 – B NEVUS TİPLERİ Diagnostik özellik Sitolojik özellik Klinik önem Derin dermal yerleşim, subkütan adneksial yapıların etrafına büyüme Benign kazanılmış nevuslara benzer yapı Doğar doğmaz mevcut, melanom gelişme riski Adalar oluşturmadan dermal infiltrasyon, fibrozis Dentritik pigmente hücreler Spitz nevus (spindle ve epiteloid hücreli nevus) Fascicular büyüme Geniş dolgun hücreler, fuziform hücreler Çocuklarda sık, pembekırmızı renkte, bu nedenle hemanjiyom ile karışır Halo nevus Nevus hücreleri etrafının lenfositik infiltrasyonu Benign kazanılmış nevuslara benzer Nevüs hücrelerine karşı vücudun immün yanıtı Birleşen intraepidermal adalar Sitolojik atipi Melamom öncül lezyonu Kongenital nevus Blue nevus Displastik nevus 97. Pulmoner tromboemboliler en sık aşağıdakilerden hangisinden kaynaklanır? A) Alt ekstremite diz üstü venleri B) Alt ekstremite diz altı venleri C) Koroner ağzı Siyah,mavi nodüller, melanom ile karışır D) Femoral arter E) Popliteal arter 97 – A PULMONER TROMBOEMBOLİZM: En sık sebebi dizden yukarıdaki derin uyluk venlerinde oluşan trombüslerdir. Trombüslerin akciğerde pulmoner artere yerleşmesine pulmoner tromboembolizm denir. • Eğer ki bu embolik trombüsler pulmoner arter bifurkasyonuna oturursa saddle (eyer) emboli denir. • Eğer ki bu embolik trombüsler kalp septumlarındaki defektten (ASD, VSD) geçip sistemik dolaşıma geçerse paradoksal emboli denir. Morfolojik olarak incelendiğinde bu nevuslar büyük kompound nevuslerdir. Epidermiste yuvalar halindeki hücreler birbirleriyle birleşip büyük intraepitelyal adala oluşturabilirler ve sitolojik atipi izlenir. Çevrelerinde yoğun lenfositik infiltrasyon izlenir. Dermoepidermal bileşke boyunca melanositik hücreler bazal hücrelerin yerini alır ve lentiginöz hiperplazi oluştururlar. Pulmoner emboliler % 60-80 oranında asemptomatiktir. Pulmoner tromboembolilerde karşılaşılabilen klinik sonuçlar: pulmoner hemoraji, pulmoner infarkt, pulmoner hipertansiyon, ani ölüm, sağ kalp yetmezliğidir. Pulmoner infarktlar tipik olarak hemorajiktir. Üçgen şeklindedir ve üçgenin tepesi hilusa, tabanı plevraya bakar. 21 www.tusem.com.tr Temel Bilimler / T 39 - 7 98. Sistemik Lupus Eritematöz hastalarında aşağıdaki organlardan hangisinin tutulumu diğerlerine oranla daha az oranda izlenmektedir? 100. Valproik asit, aşağıdaki antiepileptik ilaçlardan hangisinin glukuronidasyon metabolizmasını inhibe ederek Steven-Johnson sendromu yapma olasılığını artırır? A) Böbrek A) Levetirasetam B) Okskarbamazepin B) Göz C) Lamotrijin D) Rufinamid E) Vigabatrin C)Deri 100 – C D) Akciğer Lamotrijin E)Eklem Folik asit antimetabolitidir. Voltaj bağımlı sodyum ve kalsiyum kanallarını inhibe eder. Glutamat salgısını azaltır, Parsiyel nöbet, çocuklarda absans ve myoklonik nöbette kullanılır. Lennox-Gestaut sendromunda ilk tercih ilaçtır (alternatifi topiramat). Manik-depresif hastalıkta lityumun alternatiflerindendir. 98 – B SLE hastalarında Göz diğerlerine oranla daha az oranda tutulur. SİSTEMİK LUPUS ERİTEMATOZUS (SLE) Orta yaş ve kadınlarda sık görülen otoimmün bir hastalıktır. Patogenezde, bir çok organın hasarında Tip III hipersensitivite rol oynar. Fakat lupus zemininde otoantikorlar rol oynar. Bu otoantikorların neden olduğu spesifisik örnekler Tip II hipersensitivite örneği olabilirler. Karaciğerde glukuronidasyon ile metabolize edilir. Pediatrik hastalarda %1-2 oranında yaşamı tehdit eden deri reaksiyonuna (Steven-Johnson sendromu) neden olur. Valproik asit, glukuronidasyon ile metabolizmasını inhibe ederek Steven-Johnson sendromu yapma olasılığını artırır. Valproik asitle kullanıldığında dozu yarıya indirilmelidir. SLE’de en sık tutulan sistem hematolojik sistemdir. 2. sıklıkta eklemler tutulur. Diğer sık tutulan organ ve sistemler; deri (malar rash, diskoid rash), böbrekler (en sık ölüm sebebi), kalp (en sık perikardit; tipik bulgusu libman sack endokarditi), dalak, santral sinir sistemi, akciğerler (en sık tutulum yeri plevradır)’dir. 101. Bradikininin fizyolojik etkileri ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır? A) Arter düz kasları dışındaki düz kasları kasar. B) Damar geçirgenliğini artırarak ödeme neden olur. SLE’de göz tutulumu çok nadirdir. C) Cilt içine verildiğinde en güçlü hiperaljezik etki yapan endojen maddedir. 99. Aşağıdaki ilaçlardan hangisinin diüretik etki yapabilmesi için tubül lümenine girmesine gerek yoktur? A) Hidroklorotiazid B) Asetozolamid C) Furosemid D) Amilorid D) Fosfolipaz A2 enzimini inhibe ederek araşidonik asit oluşumunu baskılar. E) Endotelden NO, PGI2 ve PGE2 sentezini artırır. 101 – D E)Spironolakton Bradikinin 99 – E Kallikrein enzimi tarafından sentezlenir. Faktör XIIa (Hageman faktör), kallikrein enzimini aktive eder. Kininaz II (ACE) tarafından yıkılır. ACE inhibitörleri, plazma ve dokularda bradikinin birikimine neden olur. B1 ve B2 olmak üzere 2 reseptörü vardır. Aldosteron Antagonistleri (Spironolakton / Eplerenon) Toplayıcı tubülde aldosteron (mineralokortikoid) reseptörlerini bloke ederek idrar ile su ve sodyum itrahını artırır, potasyum itrahını azaltırlar. Potasyum tutan diüretiklerdir. Diüretik etki için tubül lümenine girmelerine gerek yoktur. Plazma kaynaklı olup akut inflamasyonda rol alır. Endotelden NO, PGI2 ve PGE2 sentezini artırarak vazodilatasyon yapar. NSAI ilaçlar, bradikinine bağlı vazodilatasyonu önler. Addison hastalarında dolaşımda yeterli aldosteron olmadığı için diüretik etki yapmazlar. Sekonder hiperaldosteronizmde artan aldosteron etkinliğini baskılarlar. Siroza bağlı ödemde ilk tercih ilaçlardır. PGF2alfa sentezini artırarak venülleri kasar. Bronkokontriksiyon yapar ve barsak motilitesini artırır. Damar geçirgenliğini artırarak ödeme neden olur. Cilt içine verildiğinde en güçlü hiperaljezik etki yapan endojen maddedir. Fosfolipaz A2 enzimini stimüle ederek proinflamatuvar etkinlik gösterir. Kan beyin bariyerini bozar. Doku plazminojen aktivatörü uyararak kardiyoprotektif etki yapar. Konjestif kalp yetmezliğinde mortaliteyi azaltırlar. Eplerenon miyokart enfarktüsü sonrası orta düzey kalp yetmezliği olan hastalarda sağ kalım süresini uzatır. Ürik asit düzeyini artırmazlar. www.tusem.com.tr 22 Temel Bilimler / T 39 - 7 104. İlaçların terapötik indeksleri (LD50/ED50) aşağıdakilerden hangisi ile bulunur? 102. Aşağıdaki ilaçlardan hangisi farmadinamik etkileşme ile varfarinin antikoagulan etkisini artırır? A)Metronidazol B) Apiksaban A) Kademeli doz-yanıt grafiği C) Disülfiram D) Flukonazol B) Kuvantal doz-yanıt grafiği C) İzobol grafiği E)Amiodaron D) Plazma konsantrasyon zaman grafiği 102 – B E) Schild grafiği Tablo: Varfarin Etkileşmeleri 104 – B Protrombin zamanında artma Protrombin zamanında kısalma Farmakokinetik etkileşme Farmakokinetik etkileşme Amiodaron Simetidin Disülfiram Flukonazol Metronidazol Fenilbutazon Sulfinpirazon Ko-trimoksazol Barbitürat Rifampin Fenitoin Karbamazepin Kolestiramin Farmakodinamik etkileşme Farmakodinamik etkileşme Yüksek doz aspirin 3.kuşak sefalosporinler Heparin / Argatroban / Dabigatran Rivaroksaban / Apiksaban Fenilbutazon Sulfinpirazon Karaciğer hastalığı Hipertiroidi Diüretikler Vitamin K Hipotiroidi Herediter direnç Kuvantal Doz Yanıt Grafiği İlaçların belirli popülasyonda oluşturdukları etkileri, yanıttaki varyasyonları, yan tesirleri, terapötik indeksleri (LD50/ED50) ve selektivitelerinin frekansını belirlemek için in vivo yapılır. “Ya hep ya hiç” şeklindeki ilaç etkileri için kullanılır. Grafikteki Y ekseni ilaca yanıt veren popülasyonun yüzdesini verir. Kuvantal doz yanıt grafikleri ile Emaks belirlenemez. ED50: Popülasyondaki hastaların yarısında etki yapan dozdur. İlacın potensi hakkında bilgi verir. ED50 değeri küçük ilaç daha güçlüdür. EC50 ve ED50 aynı olmamasına karşın aralarında korelasyon vardır. 105. Aşağıdaki immunsupresif ilaçlardan hangisi FK506 bağımlı protein 12’ye bağlanarak rapamisin (mTOR) moleküllerini ve memeli protein kinazını inhibe eder? A) Takrolimus B) Leflunomid C) Muromonab-CD3 D) Sirolimus E) Mikofenolat mofetil 103. Aşağıdakilerden hangisi periferik etkili alfa reseptör agonistlerinin kullanım endikasyonlarından biri değildir? 105 – D A) Bölgesel kan akımını artırmak Sirolimus (Rapamisin) / Everolimus B) Kronik hipotansiyon FK506 bağımlı protein 12’ye bağlanarak rapamisin (mTOR) moleküllerini ve memeli protein kinazı inhibe ederler. Proliferasyon sinyal iletimini baskılarlar. B ve T lenfosit proliferasyonunu azaltırlar. C) Nazal dekonjesyon oluşturmak D) Açık açılı glokom E) Lokal anesteziklerin etki süresini uzatmak Sirolimus, oral yoldan aktiftir. CYP3A4 enzimleri ve p-glikoprotein pompa için substattırlar. Siklosporin, iki ilacın da plazma düzeylerini artırır. 103 – A Alfa agonistlerin Kullanımı Organ transplantasyonlarında ve otoimmün hastalıklarda kullanılırlar. Sirolimus, dematolojik hastalıklarda ve uveoretinitte topikal verilir. Sirolimus, koroner stentlerde restenozu engellemek amacıyla da kullanılmaktadır. Kronik hipotansiyon tedavisi (midodrin, fenilefrin veya metoksamin) Nazal dekonjesyon oluşturmak (ksilometazolin veya oksimetazolin) 106. Aşağıdaki antidepresan ilaçlardan hangisinin sedatif ve antikolinerjik yan tesir riski düşük, prokonvulsan yan tesir riski yüksektir? Glokom (apraklonidin veya brimonidin) Lokal anesteziklerin etki süresini uzatmak (adrenalin, noradrenalin veya fenilefrin) Bölgesel kan akımını azaltmak (fenilefrin veya noradrenalin) A) Bupropion B) Klomipramin C)Venlafaksin D)Trazodon E)Mirtazapin 23 www.tusem.com.tr Temel Bilimler / T 39 - 7 106 – A Metoklopramid Tablo: Antidepresan İlaçlar Dopaminerjik D2 ve serotonerjik 5-HT3 reseptörlerini bloke eder. Serotonerjik 5-HT4 ve muskarinik reseptörlere agonist etki yapar. Antiemetik ve prokinetik etkisi vardır. İlaç Sedasyon Amitriptilin Klomipramin İmipramin Amoksapin Protriptilin Fluoksetin Paroksetin Fluvoksamin Sertralin Sitalopram Bupropion Venlafaksin Atomoksetin Mirtazapin Nefazodon Trazodon Duloksetin Maprotilin +++ ++ ++ + 0 0 0 0 0 0 0 0 0 ++++ +++ +++ 0 ++ Prokonvülsan Etki ++ +++ ++ ++ ++ + 0 0 0 0 ++++ 0 0 0 0 0 0 +++ Antikolinerjik Etki +++ ++ ++ + ++ 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 ++ Erektil Disfonksiyon ++ +++ ++ ++ ++ +++ +++ +++ +++ +++ 0 +++ 0 0 0 + 0 ++ Kardiyak Yan Tesir +++ +++ +++ ++ +++ 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 ++ 108. Gut profilaksisinde kullanılan Febuksostat’ın etki mekanizması aşağıdakilerden hangisinde en uygun şekilde verilmiştir? A) Tubüline bağlanarak mikrotubüllerin polimerizasyonunu inhibe eder. B) Ürat kristallerinin fagositozunu inhibe ederek antiinflamatuvar etki yapar. C) Proksimal tubüllerden ürik asidin reabsorpsiyonunu inhibe ederek ürikozürik etki yapar. D) Ürik asidi allontoine parçalayan ürat oksidaz enziminin rekombinant formudur. E) Ksantin oksidazı inhibe ederek ürik asit oluşumunu engeller. 107. Aşağıdaki ilaçlardan hangisi afinite gösterdiği 5-HT reseptörleri ile birlikte verilmemiştir? 108 – E Allopurinol / Febuksostat A) Sumatriptan – 5-HT1B/D Allopurinol, ksantin oksidazı inhibe ederek ürik asit oluşumunu engeller. Gut profilaksisinde kullanılmasına karşın gut krizlerinde verilmez. Azotioprin veya merkaptopürin ile alındığında bu iki ilacın dozu %75 azaltılmalıdır. Probenesid ve oral antikoagulanların metabolizmasını azaltır, karaciğer demir derişimini artırır. B) Buspiron – 5-HT1A C) Prukaloprid – 5-HT2A D) Palanosetron – 5-HT3 E) Metoklopramid – 5-HT3 ve 5-HT4 Febuksostat, ksantin oksidazı inhibe ederek gut profilaksisinde kullanılan non-pürin yapılı ilaçtır. Akut tedavide kullanılmaz. 107 – C Buspiron 5-HT1A reseptörlerine parsiyel agonist etki yaparak anksiyete tedavisinde kullanılır. Anksiyolitik etkisi 1-2 hafta sonra başlar. GABA’erjik etkinliği artırmadığı için bağımlılık, sedasyon, antikonvulsan ve spazmolitik etki yapmaz. Taşıt kullanmayı olumsuz etkilemez. Gebelik kategorisi B’dir. 109. Aşağıdaki ilaçlardan hangisi intraselüler kalsiyumu artırmadan myokardın (troponin sisteminin) kalsiyuma duyarlılığını artırır ve akut dekompanse kalp yetmezliğinde kullanılır? Triptanlar A) Ranolazin B) Ivabradin Kraniyal kan damarlarında bulunan 5-HT1B /1D reseptörlerine agonist etki ile migren krizlerinin tedavisinde kullanılırlar. Profilaktik amaçlı verilmezler. C) Levosimendan D) Nesiritit E)Trimetazidin 109 – C Tegaserod / Prukaloprid Levosimendan Mide-barsak sisteminde 5-HT4 reseptörlerini uyararak prokinetik etki yaparlar. İrritabl kolon sendromu ve kronik konstipasyon tedavisinde kullanılırlar. İntraselüler kalsiyumu artırmadan myokardın (troponin sisteminin) kalsiyuma duyarlılığını artırır. Fosfodiesteraz enzimlerini inhibe eder. ATP duyarlı potasyum kanallarını açar. Pozitif inotropik etki ve vazodilatasyon yapar. 5-HT3 Antagonistleri (Setronlar) Ondansetron, granisetron, tropisetron, dolasetron ve palanosetron, gastrointestinal sistem ve area postremada 5-HT3 reseptörlerini bloke ederek anti-kanser ilaçlara bağlı emezis ve postoperatif bulantı-kusma tedavisinde kullanılırlar. www.tusem.com.tr Pozitif inotropik etkisini verapamil veya beta blokör önleyemez. Akut dekompanse kalp yetmezliğinde kullanılır. Kalp yetmezliğinin akut tedavisinde mortaliteyi azaltır. 24 Temel Bilimler / T 39 - 7 110. Aşağıda verilen ilaç etkileşmelerinden hangisinde fizyolojik antagonizma yoktur? 111 – A Antikolinesteraz İlaçlar A) Glukokortikoidlerin hiperglisemik etkisinin insülin tarafından önlenmesi Asetilkolinesterazı inhibe ederek artan asetilkoline bağlı, muskarinik ve nikotinik reseptörleri dolaylı yoldan uyarırlar. Sempatik ve parasempatik gangliyonları ve çizgili kasları stimüle ederler. B) Morfinin myotik etkisinin atropin tarafından önlenmesi C) Fenoksibenzaminin hipotansif etkisinin vazopresin tarafından önlenmesi Neostigmin gibi antikolinesteraz ilaçlar, atropin ile birlikte verilirse yalnızca nikotinik etkiler ortaya çıkar. Damar düz kası gibi parasempatik uyarının olmadığı yerlerde belirgin etkileri yoktur. D) Midazolamın solunum depresyonu yapıcı etkisinin flumazenil tarafından önlenmesi Betanekol ve muskarin gibi yalnızca muskarinik reseptörleri uyaran ilaç veya maddelerden farkları; gangliyonlarda ve iskelet kaslarında nikotinik reseptör uyarısına bağlı etki oluşturmalarıdır. E) Propranololun negatif inotropik etkisinin glukagon tarafından önlenmesi 110 – D 112. Aşağıdaki ilaçlardan hangisi layşmaniyasis tedavisinde kullanılmaz? Fizyolojik Antagonizma İlaçlar arasında farklı reseptörler üzerinden antagonizma vardır. İlaçlardan ikisi de agonist, ikisi de antagonist veya biri agonist diğeri antagonist olabilir. Bazı klinik durumlarda fizyolojik antagonizmadan yararlanılır. A) Sodyum stiboglukonat B) Amfoterisin B C)Miltefosin D) Paramomisin E)Melarsoprol Fizyolojik antagonizma örnekleri 112 – E Histamin, histamin reseptörlerini uyararak bronkokonstriksiyon, hipotansiyon ve ödem yapar. Adrenalin, alfa ve beta reseptörleri uyararak ödemi, bronkokonstriksiyonu ve hipotansiyonu önler. Protozoal Hastalıkların Tedavisi Akut toksoplazma: Tedavide ilk tercih primetamin + sulfadiazin + folinik asit veya primetamin + klindamisin kombinasyonudur. Hasta gebeyse spiramisin, AIDS’li ise ko-trimoksazol tercih edilir. Kortizol, intraselüler reseptörlerini uyararak hiperglisemi yapar. İnsülin, tirozin kinaz reseptörlerini uyararak hipoglisemiye neden olur. Trikomanas vajinalis: Tedavide ilk tercih metronidazol, ornidazol veya tinidazoldur. Albendazol de kullanılabilir. Asetilkolin, muskarinik reseptörleri uyararak bronkokonstriksiyon yapar. İzoproterenol veya salbutamol, β2 reseptörleri uyararak bronşları dilate eder. Giardia lamblia: Tedavide ilk tercih metronidazol, ornidazol veya tinidazoldur. Albendazol veya furazolidon da kullanılabilir. Layşmaniyasis: Visseral veya kutanöz layşmaniyasis tedavisinde ilk tercih sodyum stiboglukonattır. Meglumin antimonyat, amfoterisin B, pentamidin, paramomisin veya miltefosin de kullanılabilir. Propranolol, beta reseptörleri bloke ederek bradikardi yapar. Atropin, muskarinik reseptörleri bloke ederek kalp hızını artırır. Propranolol, beta reseptörleri bloke ederek hipotansiyon ve bradikardi yapar. Glukagon, kendi reseptörlerini uyararak hipertansiyon ve taşikardiye neden olur. Balantidum coli: Tedavide ilk tercih doksisiklindir. Metronidazol de kullanılabilir. Babesia microti: Tedavide ilk tercih kinin + klindamisin kombinasyonudur. Atovakuon veya azitromisin de kullanılabilir. 111. Aşağıdakilerden hangisi doğrudan etkili muskarinik agonist ile indirekt etkili kolinerjik agonistin yüksek dozunda görülen ortak bulgu veya semptomlardan biri değildir? Cryptosporidium parvum: Tedavide ilk tercih parenteral paramomisindir. Azitromisin ve nitazoksanid de kullanılabilir. Trypanosoma cruzi: Tedavide ilk tercih nifurtimoks veya benznidazol’dur. A) İskelet kası fasikülasyonu B)Bronkokontriksiyon Trypanosomiyasis (Afrika uyku hastalığı): Tedavide melarsoprol, pentamidin, nifurtimoks, suramin, benzidazol ve eflornitin kullanılır. Eflornitin yüzdeki kıllanmayı azaltmak için de kullanılabilir. C)Hipersalivasyon D)Bradikardi E) Mide-barsak hareketlerinde artma 25 www.tusem.com.tr Temel Bilimler / T 39 - 7 113. Vazopresin preparatları aşağıdakilerden hangisinde V1a reseptörlerini uyarmak için kullanılır? 114 – A Tablo: Helmint Tedavisi A) Primer enurezis nokturna Helmint İlk Tercih Alternatif A.lumbricoides Albendazol Mebendazol Pirantel pamoat İvermektin Piperazin T.trichiura Mebendazol Albendazol İvermektin N.americanus / A.duodanale Albendazol Mebendazol Pirantel pamoat S.stercoralis İvermektin Albendazol Tiabendazol E.vermicularis Mebendazol Pirantel pamoat Albendazol Renal V2 reseptörlerini uyararak; santral (hipofizer) diabetes insipidus ve primer enurezis nokturna tedavisinde kullanılırlar. Nefrojenik diabetes insipidus tedavisinde kullanılmazlar. Nefrojenik diabetes insipidus tedavisinde tiazidler ile indometazin veya ibuprofen gibi NSAI ilaçlar tercih edilir. T.spiralis Albendazol + kortikosteroid Mebendazol + kortikosteroid Kutanöz larva migrans Albendazol İvermektin Topikal tiabendazol Visseral larva migrans Albendazol Mebendazol Ekstrarenal V2 reseptörlerini uyararak; Desmopresin, böbrek dışındaki V2 reseptörlerini aktive ederek hemofili A ve tip 1 von Willebrand hastalığında kullanılır. W.bancrofti / Loa loa / B.malayi Dietilkarbamazin İvermektin O.volvulus İvermektin D.medinensis Metronidazol Tiabendazol Mebendazol S.haematobium Prazikuantel Metrifonat S.mansoni Prazikuantel Oksamnikin C.sinensis Prazikuantel Albendazol P.westermani Prazikuantel Bithinol F.hepatica Bithinol Prazikuantel T.saginata Niklozamid Prazikuantel Mebendazol T.solium Prazikuantel Niklozamid D.latum Prazikuantel Niklozamid Sistiserkosis Albendazol Prazikuantel H.nana Prazikuantel Niklozamid E.granulosus Albendazol B) Tip 1 von Willebrand hastalığı C) Santral diabetes insipidus D) Hemofili A E) Özefagus varis kanaması 113 – E Vazopresin Analoglarının Kullanımı V1 reseptörlerini (V1a) uyararak; özefagus varis kanaması, kolon divertikülüne bağlı kanama, katekolaminlere yanıt vermeyen septik şok, siklofosfamide bağlı hemorajik sistit, postoperatif ileus ve lokal anesteziklerin etki süresini uzatmak için kullanılırlar. 114. Aşağıdaki helmintlerden hangisi tedavisinde kullanılan ilaçla birlikte verilmemiştir? 115. Aşağıdaki antipsikotik ilaçlardan hangisinin antimuskarinik yan tesir riski en düşüktür? A) T.trichiura – Niklozamid A)Tioridazin B) A.lumbricoides – Albendazol B)Klozapin C) S.haematobium – Prazikuantel C)Olanzapin D) O.volvulus – İvermektin D)Haloperidol E) F.hepatica – Bithinol E)Klorpromazin www.tusem.com.tr 26 Temel Bilimler / T 39 - 7 115 – D 116 – C Tablo: Antipsikotiklerin Reseptörleri Bloke Edici Derişimleri Tablo: Statinlerin Farmakokinetik Özellikleri D2 5-HT2A M1 α1A H1 Özellik Statin Haloperidol 1.2 57 >10000 12 1700 Doğal kaynaklı olanlar Flufenazin 0.8 3.2 1100 6.5 14 Lovastatin / Simvastatin / Pravastatin Tiotiksen 0.7 50 >10000 12 8 Ön ilaç olanlar Lovastatin / Simvastatin Tioridazin 8.0 28 13 3.2 16 Tam absorbe edilen Fluvastatin Klopromazin 3.6 3.6 32 0.3 3.1 Absorpsiyonu besinlerce artmayan Pravastatin Ziprasidon 6.8 0.6 >10000 18 63 Pravastatin Risperidon 3.2 0.2 >10000 5 20 CYP enzimlerince metabolize olmayan Aripiprazol 1.6 8.7 6800 26 28 CYP2C9 ile metabolize edilen Rosuvastatin Olanzapin 31 3.7 2.5 >10000 >10000 Yarı ömrü en uzun olanlar Rosuvastatin > Atorvastatin Ketiyapin 380 640 37 22 6.9 Klozapin 160 5.4 6.2 1.6 1.1 Sulpirid 6.4 >10000 >10000 >10000 >10000 117. Aşağıdaki antibiyotiklerden hangisi pulmoner surfaktan tarafından antagonize edilir? Tablonun Yorumlanması Klasik antipsikotikler, D2 reseptörlerini daha güçlü bloke eder. Atipik antipsikotiklerden aripiprazolun D2 reseptörlerine afinitesi fazla olmasına karşın parsiyel agonist olduğu için ekstrapiramidal yan tesir riski düşüktür. Atipik antipsikotikler genellikle 5-HT2A reseptörlerini daha güçlü bloke eder. Muskarinik reseptörleri en güçlü bloke edenler; olanzapin, klozapin ve tioridazindir. Alfa1 reseptörleri en güçlü bloke edenler; klorpromazin ve klozapindir. Histaminik reseptörleri en güçlü bloke edenler; klorpromazin ve klozapindir. Histaminik reseptörleri en zayıf bloke edenler; sulpirid, olanzapin ve haloperidoldur. Muskarinik, histaminik ve adrenerjik reseptörleri en zayıf bloke eden sulpiriddir. A) Linezolid B)Daptomisin C)Doksisiklin D) Kuinopristin/Dalfopristin E)Telitromisin 117 – B Lipopeptit Antibiyotik (Daptomisin) Streptomyces roseoporus’dan elde edilir. Bakteride stoplazmik membrana bağlanır. Kalsiyum ve potasyum dengesini değiştirerek hücre membranını depolarize eder. İntraselüler DNA, RNA ve protein sentezini baskılar. Bakterisid etkilidir. Böbrekler yoluyla elimine edilir. Kreatin kelensi 30 mL/ dakika’nın altında dozu ayarlanmalıdır. Yalnızca gram(+) bakterilere etkilidir. Metisiline dirençli stafilokok ve vankomisine dirençli enterokok tedavisinde intravenöz infüzyonla kullanılır. Myopati ve kreatin kinaz artışı yapar. Kreatin kinaz düzeyi haftalık takip edilmelidir. Statinlerle birlikte verilmez. Karaciğer transaminazlarını artırır. Pulmoner surfaktan tarafından antagonize edildiği için pnömoni gibi alt solunum yolu enfeksiyonlarında kullanılmaz. Uzun süren tedavide alerjik pnömonitis gelişebilir. 116. I. Atorvastatin II. Rosuvastatin III. Simvastatin IV. Pravastatin Yukarıdaki statinlerden hangileri CYP3A4 enzimleri tarafından metabolize edilmez? 118. Aşağıdakilerden hangisi astım tedavisinde kullanılan metilksantinlerin yan tesirlerinden biri değildir? A) I, II ve III A) İdrar retansiyonu B) I ve III B) Taşikardi C) II ve IV C) İnsomnia D) Yalnız IV D)Konvülsiyon E) I, II, III ve IV E) Mide asit salgısında artma 27 www.tusem.com.tr Temel Bilimler / T 39 - 7 118 – A 120. Tablo: Metilksantinlerin Etkileri I. Nilutamid Etki Mekanizma II. Dutasterid Bronkodilatasyon PDE4 inhibisyonu ve adenozin reseptör blokajı III. Siproteron Bulantı-kusma ve peptik ülser PDE4 inhibisyonu IV. Abirateron Diüretik ve konvülsan etki Adenozin A1 reseptör blokajı Yukarıdaki antiandrojenik etkili ilaçlardan hangileri androjen reseptörlerini bloke eder? Pozitif inotropik ve kronotropik PDE3 inhibisyonu ve adenozin reetki septör blokajı Antiinflamatuvar etki Prostglandin inhibisyonu, histon deasetilaz ve IL-10 aktivasyonu A) I, II ve III Solunum kaslarının kasılma gü- İntraselüler kalsiyum artışı cünde artış B) I ve III C) II ve IV D) Yalnız IV E) I, II, III ve IV 120 – B Antiandrojenik İlaçlar Abirateron Ön ilaçtır. 17-hidroksilaz ve 17-20 liyazı inhibe ederek testosteron ve kortizol sentezini baskılar. Refrakter prostat kanserinin tedavisinde oral yoldan kullanılır. 119. Benzodiazepinlerin farmakolojik özellikleri ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır? Finasterid / Dutasterid A)GABAA reseptörlerinin α1 ve γ2 altbirimleri arasındaki reseptörlerini uyararak hücreye Cl- iyonlarının giriş frekansını artırırlar. Oral yoldan aktif ilaçlardır. 5α-redüktazı inhibe ederek testosteron, dihidrotestosteron dönüşümünü baskılarlar. Finasterid tip 2 5α-redüktazı, dutasterid tip1 ve tip2 5α-redüktazı inhibe eder. Dutasterid daha uzun etkilidir. B) Etki yapmaları için ortamda mutlaka GABA bulunmalıdır. Benign prostat hiperplazisinde prostat hacmini azaltmak amacıyla kullanılırlar. Prostat spesifik antijen düzeyini azaltırlar. Kadınlarda hirşütizm tedavisinde de etkilidirler. Finasterid düşük dozda erkeklerde saç dökülmelerini önlemek için de verilir. C)GABAA reseptörlerine antagonist etki yapan ilaç etkilerini doğrudan önleyemez. D)GABAB reseptörlerini uyarmazlar. E) Hipnosedatif ve spazmolitik etkilerine tolerans gelişmez. Siproteron 119 – E Steroid yapılı androjen reseptör blokörüdür. Progesteron benzeri etki ile FSH ve LH sekresyonunu baskılar. Kadınlarda hirşütizm tedavisinde ve doğum kontrolü amaçlı kullanılır. Oral yoldan aktiftir. Benzodiazepinler GABAA reseptörlerinin α1 ve γ2 altbirimleri arasındaki benzodiazepin reseptörlerini uyararak hücreye Cl- iyonlarının giriş frekansını artırırlar. GABA’nın doz yanıt eğrisini sola kaydırırlar. Etki yapmaları için ortamda mutlaka GABA bulunmalıdır. GABAA reseptörlerine antagonist etki yapan ilaç etkilerini doğrudan önleyemez. GABAB reseptörlerini uyarmazlar. Flutamid / Nilutamid / Bikalutamid / Enzalutamid Nonsteroid yapılı androjen reseptör blokörleridir. Oral yoldan aktiftirler. Prostat kanserinin tedavisinde GnRH analogları ile kombine kullanılırlar. Erkeklerde jinekomastiye neden olabilirler. Hipnosedatif, anksiyolitik, amnestik, anestezik, antiepileptik ve spazmolitik etkileri vardır. Anksiyolitik ve solunum depresyonu yapıcı etkilerine tolerans gelişmez. Terapötik dozda ağrı üzerine etkisizdirler; analjezi veya hiperaljezi yapmazlar. Gebelik kategorileri D’dir. www.tusem.com.tr Prostat kanserinde kullanıldıklarında zamanla etkilerine tolerans gelişir. Kadınlarda androjen fazlalığında da yararlıdırlar. 28 Klinik Bilimler / T 39 - 7 KLİNİK TIP BİLİMLERİ TESTİ AÇIKLAMALI CEVAPLAR 1. Yirmi altı yaşında erkek hasta efor dispnesi nedeni ile kliniğe başvuruyor. Hastanın yapılan fizik muayenesinde sol klavikula altında devamlı üfürüm ve S2’de aort kapak kapanma sesi pulmoner kapak kapanma sesinden daha geç duyuluyor. Aşağıdaki patolojilerden hangisi bu hasta için en olasıdır? 3. A) Sistemik hipertansiyon B) Aort darlığı D) Patent duktus arteriosus A) ST segment elevasyonu ve normal kardiyak biyomarkerlar E) Ventriküler septal defekt B) Normal EKG ve normal kardiyak biyomarkerlar C) Aort koarktasyonu C) EKG’de patolojik Q ve artmış kardiyak biyomarkerlar 1–D D) Yaygın T negatifliği ve artmış kardiyak biyomarkerlar Vakada genç bir erkek hastada fizik muayenesinde sol klavikula altında devamlı üfürüm tespit edilmiştir. Aslında soru sadece bu bilgiyle bile çözülebilir. Ancak asıl sorulmak istenen bu devamlı üfürüm ile birlikte A2’nin P2’den daha geç duyulduğu yani paradoks çifleşmenin olduğu hastalıktır. Seçeneklere bakılacak olursa PDA’da hem sol klavikula altında devamlı üfürüm hem de pulmoner arter volüm yükü arttığı için sol ventriküle olan preload artar bu da sol ventrikül ejeksiyon süresini uzatarak A2’nin gecikmesine neden olur. 2. Seksen iki yaşında erkek hasta acil servise göğüs ağrısı ile başvuruyor. Hastanın öyküsünde stabil anjinalarının olduğu öğreniliyor ve bu ağrılarının son bir haftadır artış gösterdiği ve dinlenme halindede geldiği tespit ediliyor. EKG ve kardiyak biyomarkerlar değerlendirilen hastaya anstabil anjina tanısı koyuluyor. Bu hastada EKG ve kardiyak biyomarker analizinde aşağıdakilerden hangisinin olmasını beklenir? E) ST segment depresyonu ve artmış kardiyak biyomarkerlar 3–B Vakada anstabil anjina pektoris (USAP) tanısı verilmiş ve hangi durumdaki hastalara USAP tanısı koyarızı sormaktadır. USAP’da önemli olan anamnezdir. Anamnez dışında EKG normal olabilir veya iskemi bulguları olabilir (ST depresyonu veya T negatifliği) ancak kardiyak biyomerkerlar normal olmak zorundadır. Elli dört yaşında morbid obez kadın hasta ani başlayan nefes darlığı ile acil servise başvuruyor. Hastanın fizik muayenesinde TA: 70/55 mmHg, Nb: 126/dk, kardiyak oskültasyonda solunum ve kardiyak sesleri derinden geliyor ancak herhangi bir ek ses veya üfürüm tespit edilemiyor. Hastada kussmaul işareti negatif olup boyun venlerinde dilatasyon, çekilen EKG’sinde atımdan atıma QRS voltajında değişme tespit ediliyor. Bu hasta için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? 4. B) Kardiyak tamponad Otuz iki yaşında erkek hasta ani başlayan bıçak saplanır tarzda sırtında başlayan ve beline doğru inen ağrı ile acil servis başvuruyor. Hastanın özgeçmişinde belirgin bir hastalığı yoktur. Hastanın fizik muayenesinde oryante koopere, TA:190/110 mmHg, Nb: 110/dk ve kardiyak oskültasyonda sternum solunda 2. İnterkostal aralıkta erken diyastolik üfürüm tespit ediliyor. Hastanın yatak başı ekokardiyografisinde çıkan aortada genişleme ve flep izleniyor. Bu hastanın tedavisinde öncelikle aşağıdakilerden hangisi yapılmalıdır? C) Sol kalp yetmezliği A) İntraaortik balon pompası takılmalıdır D) Konstrüktüf perikardit B) İntravenöz nitroprussid başlanmalıdır E) Aort yetmezliği C) Oral kaptopril verilmelidir A) Sağ ventrikül miyokard infarktüsü 2–B D) Acil cerrahiye alınmalıdır Vakamızda şok tablosunda morbid obez bir hasta verilmiştir. Nabız basıncı azalmıştır. Bu nedenle seçeneklerden aort yetmezliğini eleriz. Vakanın devamında kardiyak seslerin derinden gelmesi, boyun venlerinde dolgunluk olması ve kussmaul işaretinin olmaması bize tamponaddaki beck triadını hatırlatır ve son olarak EKG’de elektriksel alternansın olması seçeneklerdeki en olası tanıyı tamponad yapar. E) Koroner anjiografiye alınmalıdır 4–B Vaka tipik bir aort disseksiyonu vakasıdır. Aort disseksiyonunda hastanın hemodinamisi stabilse ve tansiyon yüksekse intravenöz yolla tansiyon arteryeli düşürmektir. Cerrahi elektiftir. Ancak genel durum bozulan hastalar acil cerrahiye alınmalıdır. 29 www.tusem.com.tr Klinik Bilimler / T 39 - 7 5. 7–C Fetal ve neonatal enfeksiyon yapabilen aşağıdaki viruslardan hangisinin aşısı yoktur? Vaka tipik bir KOAH vakasıdır ve amfizem ön plandadır. Soruda obstrüktif akciğer hastalıklarında gözlenmeyen spirometrik bulgu sorulmaktadır. Obstrüktif akciğer hastalıklarında FVC azalmış veya normal seviyededir; artma beklenmez. A) Varicella zoster (Suçiçeği) B) Rubella (Kızamıkçık) C) Rubeola (Kızamık) D) Sitomegalovirus 8. E) Mump (Kabakulak) virusu 5–D Fetal ve neonatal enfeksiyon yapabilen enfeksiyon etkenleri TORCH grubu olarak da isimlendirilir. Seçenekelerde yer alan enfeksiyon etkenleri fetal ve neonatal enfeksiyona neden olabilir. Bu etkenlerden Sitomegalovirüs dışındakilerin canlı virüs aşısı mevcuttur. 6. Otuz sekiz yaşında kadın hasta son dört yıldır gittikçe artan nefes darlığı ve non prodüktif öksürük ile kliniğe başvuruyor. Hastanın fizik muayenesinde TA:120/80 mmHg, Nb: 74/dk, oksijen satürasyonu %96 (oda havasında) olarak tespit ediliyor. Hastanın çekilen akciğer grafisinde bilateral retikülonodüler görünüm tespit ediliyor. Hastada restriktif akciğer hastalığı düşünülüyor ve biyopsi yapılıyor. Biyopsi sonucunda idiopatik pulmoner fibrozis tanısı koyuluyor. Bu hasta için aşağıdaki tedavilerden hangisi uygun değildir? Aşağıdaki patolojilerden hangisinde karbonmonosit difüzyon kapasitesi azalmamıştır? A) Kortikosteroid A) Pnömektomi C)Talidomid B) Geç dönem pulmoner emboli D)Nintedanib C)Anemi E)Pirfenidon B) Proton pompa inhibitörleri D) Kronik bronşit 8–A E) Amfizem • Pulmoner hipertansiyon Vaka idiopatik pulmoner fibrozis (IPF) vakası olup tedavisi sorgulanmıştır. Özellikle yeni onay alan ve textbooklara giren tedavileri nedeni ile TUS’da soru potansiyeli olan yerlerdendir. IPF’de kortikosteroid tedavisinin faydası tespit edilememiştir; sadece solunum fonksiyonları çok ileri derecede bozulan ve saturasyonları düşüp yoğun bakım tedavisi gereken hastalarda ampirik olarak verilebilir. Ancak diğer tedaviler rutin olarak idiopatik pulmoner fibroziste kullanılır. • Geç dönem pulmoner emboli PPİ; reflüyü engeller kronik aspirasyonu önler, • Anemi Talidomid; kronik öksürük tedavisinde kullanılır, 6–D DLCO azaltan nedenlere bakarsak; • Amfizem (tek obstrüktif nedendir) • Restriktif akciğer hastalıkları • Pnömektomi Nintedanib ve pirfenidon ise anti fibrotik yeni tedavilerdir. 7. Yetmiş iki yaşında erkek hasta özellikle kış aylarında artış gösteren balgamlı öksürük şikayeti ve nefes darlığı çekmektedir. Hastanın öyküsünde 40 paket yıl sigara kullanımı mevcuttur. Yapılan fiziksel muayenede ekspiryumda uzama, akciger grafisinde havalanma artışı gögüs ön arka çapında artış ve interkostal mesafelerde atrış görülüyor. Yapılan solunum fonksiyon testinde aşağıdaki bulgulardan hangisinin görülme ihtimali en düşüktür? 9. Otuz iki yaşında kadın hasta doğum sonrası halsizlik, yorgunluk şikayeti ile kliniğe başvuruyor. Hastanın yapılan laboratuar tetkiklerinde Hb: 10,7 mg/dl, T3,T4 ve TSH düşük, LH, FSH ve ACTH düşük, prolaktin yüksek tespit ediliyor. Hastanın çekilen hipofiz MR’ında büyümüş hipofiz bezi tespit ediliyor. Bu hastanın en olası tanısı aşağıdakilerden hangisidir? A) FEV 1’de azalma A) Hipofiz metastazı B) FEV1/FVC’de azalma B) Sheehan sendromu C) Orak hücre anemisi C) FVC’de artma D) Lenfositik hipofisitis D) Rezidüel volümde artma E) Primer empty sella E) Total akciğer kapasitesinde artma www.tusem.com.tr 30 Klinik Bilimler / T 39 - 7 9–D 12. Aşağıdaki patolojilerden hangisinde radyoaktif iyot uptake’i düşüktür? Vaka postpartum dönemde lenfositik hipfisitis vakasıdır. Diğerlerinden önemli ayrımı ön hipofiz hormonlarından prolaktin yüksek diğerlerinin düşük olmasıdır ayrıca MR’da kitlesel görünüm olması özellikle sheehan sendromundan ayrımında önemlidir. Lenfositik hipofisitiste ayrıca sedimantasyonda yükselir. A) Foliküler karsinom B) Graves hastalığı C) Toksik nodül D) Jod basedow E) Trofoblastik hastalıklar 12 – D Spot bilgi ölçen bir soru. RAİ uptake’ı artıran ve azaltan nedenler her zaman soru potansiyeli olan yerlerdir. Jod basedow fenmeninde ise RAİ uptake artmışda olabilir azalmışta olabilir ancak daha çok azalma lehinedir diğer seçeneklerde ise RAİ uptake artmıştır. 10. Yirmi sekiz yaşında erkek hasta son iki yıldır gittikçe artan baş ağrısı, seste kabalaşma, el ve ayaklarında büyüme şikayeti ile kliniğe başvuruyor. Hastanın yapılan etekiklerinde hipofizinde adenom tespit ediliyor. hastaya cerrahi öneriliyor ancak hasta cerrahiyi kabul etmiyor. Medikal tedavisi düzenlenen hasta taburcu ediliyor. Altı ay sonra hasta görme kaybı ile kliniğe tekrar başvuruyor. Hastanın çekilen MR görüntülemeside kitlede büyüme tespit edilmiştir. Bu hastanın tedavisinde hangi ilaç kullanılmış olabilir? A) Pegvisomant B) Oktreotid C) Lantreotid D) Bromokriptin 13. Parvovirüs B19 aşağıdaki hastalıklardan hangisi ile birlikte görülmez? A) Eritema enfeksiyozum B)Glomerülonefrit C) Geçici aplastik kriz D) Nonimmün hidrops fetalis E)Perikardit E) Kabergolin 13 – E 10 – A Parvovirüs B19 perikardit ve miyokardite neden olmaz. Perikardit ve miyokardite neden olabilen RNA virüsü Coxsackie B virüstür. Parvovirüs B19 seçeneklerde yer alan diğer hastalıklarla birlikte görülebilir. Vakadaki akromegali hastasının esas tedavisi cerrahidir; ancak hasta cerrahiyi kabul etmediği için medikal tedavi başlanmıştır. Soruda akromegalide kullanılan ilaçlardan pegvisomantın yan etkilerinden birinin kitlede büyüme olduğu sorgulanmıştır. 14. Aşağıdakilerden hangisi “ilaca bağlı özefajit” nedeni değildir? 11. Elli iki yaşında kadın hasta cushing ön tanısı ile düşük doz deksametazon ile tarama testi yapılıyor. Tarama testi pozitif çıkan hastanın bakılan kan ACTH düzeyi düşük tespit ediliyor. Hastaya bu aşamadan sonra aşağıdakilerden hangisi yapılmalıdır? A) Aljinik asit B) Tetrasiklin C) Potasyum D) Demir sülfat E)Alendronat 14 – A A) Hipofize yönelik MR çekilmesi Aljinik asit (gaviscon) tam tersine reflü tedavisinde kullanılan bir ajandır. Diğer seçenekler en sık tetrasiklin olmak üzere özefagusta ülser ve özefajit nedenidir. B) Kontrastsız batın BT çekilmesi C) Yüksek doz deksametazon testi yapılması D) İnferiyor petrozal sinüs örneklemesi yapılması 15. Hangisi mide mukozasını koruyucu faktörlerden değildir? E) 24 saatlik idrarda serbest kortizol düzeyi bakılması A) Mukus 11 – B B)Bikarbonat Vaka ACTH bağımsız cushing vakasıdır ve ACTH bağımsız cushingde ilk yapılması gereken adrenallere yönelik kontrastsız batın BT’dir. Diğer seçeneklerdeki tetkikler ACTH bağınlı cushingde kullanılır. C) Alkali safra sekresyonu D) Prostaglandinler E) Gastrik epitelin hızlı yenilenme özelliği 31 www.tusem.com.tr Klinik Bilimler / T 39 - 7 15 – C 18 – E Asit, pepsin ve safra temel endojen saldırgan faktörlerdir. Klasik bir trombofili yaklaşım sorusu. 40 yaşından küçük hastalarda tespit edilen tromboz etyolojisinde mutlaka genetik ve kazanılmış trombofili nedenleri araştırılmalıdır. Verilen kısa vaka sorusunda bizi budd-chiari sendromuna yaklaştıran en önemli şeyler ani başlayan karın ağrısı ve dramatik transaminaz yüksekliğidir. Ama bu sorunun cevabı için yeterli değildir, herhangibir trombofili Budd-Chiari etyolojisinde yer alabilir. Devamında verilen pansitopeni ise aklımıza hemen 2 tanı getirir: Paroksismal nokturnal hemoglobinüri ve sistemik lupus eritromatozus. SLE hastalarına antifosfolipid sendromu eşlik edebilir. Ama bize verilen vaka sorusunda hastanın hem erkek olması hem de SLE düşündüren başka bir bulgu verilmemesi nedeniyle geri plana düşmektedir. En olası tanı PNH olacaktır. PNH hastalarında mortalitenin en sık sebeplerinden biri Budd-Chiari sendromudur. 16. HBsAg +, antiHBe +, antiHBcIgG +, HBV-DNA 300 IU/ml, enzimleri normal bir hastada (izlemde de tekrarlanan HBV-DNA ve enzim benzer saptanıp biyopsiye gerek görülmemiş) yorum/yaklaşım ne olmalıdır? A) İnaktif taşıycı, tedavi gerekmez B) İnaktif taşıycı, tedavi gerekir C) Kronik HBV-immün aktif, tedavi gerekir D) Akut HBV, tedavi gerekmez E) Kronik HBV-immün toleran, tedavi gerekmez 16 – A Enzimleri normal, HBV-DNA<2000 IU/L olan HBs+ hastanın tanımı inaktif taşıyıcıdır, antiHBe antikoru da pozitiftir. 19. Anemi etyolojisi araştırılan genç bir kadın hastada retikülosit oranı %18 (Normal aralık %0.5 - 1.5) olarak tespit ediliyor. Aşağıdakilerden hangisi anemi etyolojisinde en olası sebeptir? 17. Spontan bakteriyel peritonit için hangisi yanlıştır? A) En sık E. Coli etkendir A) Demir eksikliği anemisi B) Ateş ve/veya karın ağrısı ile prezente olur B) Folat eksikliği anemisi C) Serum asit albümin gradiyenti tanıda temel göstergedir C) B12 eksikliği anemisi D) Asit sıvısında PNL > 250/mm3’tür E) Otoimmün hemolitik anemi D) Aplastik anemi 19 – E E) Tanı konulduktan sonra kültür alınıp tedaviye hemen başlanmalıdır Anemi tespit edilen bir hastada etyolojik olarak öncelikle istenmesi gereken tetkik retikülosit sayımıdır. Tüm eritrositler içindeki orana elde edilen retikülosit oranı (ve retikülosit indeksi) bize hipoproliferatif ve hemolitik anemi ayırımında yardımcı olur. Kemik iliğinde yapım ve maturasyonun etkilendiği hipoproliferatif anemilerde retikülosit oranı düşük olacaktır. Aksine hemolitik anemilerde kemik iliğinde kök hücreler proliferasyonunu arttırarak bu durumu kompanze etmeye çalışır ve retikülosit oranı belirgin yükselir. 17 – C SBP tanısında parasentezden hücre sayımı (PNL>250) ve gerekirse kültür yapılır. SAAG asitin transuda mı eksuda mı ayırımını yapmak için kullanılır, enfeksiyonu belirlemez. 18. Yirmi altı yaşında erkek acil servise ani başlayan karın ağrısı ile getiriliyor. Tetkikleri sonucunda çok yüksek transaminaz seviyeleri (ALT>1000 IU/L) tespit edilen hastaya yapılan doppler ultrasonografi sonucunda hepatik venlerde tromboz saptanıyor. Aynı zamanda tam kan tetkikinde pansitopenisi bulunan hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? 20. Halsizlik ve yanaklarında birkaç aydan beri olan kızarıklık şikayeti ile başvuran otuz dört yaşında kadın hastanın yapılan tetkikleri sonucunda hemoglobin değeri 18.6 mg/dL ve hematokriti %56 olarak tespit ediliyor. Aşağıdakilerden hangisi bu hastada bulunan polisitemiyi açıklamaz? A) Faktör 5 leiden mutasyonu A) Uyku apne sendromu B) Protrombin gen mutasyonu B) Kistik böbrek hastalığı C) Protein C eksikliği C) Düşük O2 afiniteli hemoglobinopati D) Antifosfolipid antikor sendromu D) Eritropoietin analoğu kullanımı E) Paroksismal nokturnal hemoglobinüri E)Feokromositoma www.tusem.com.tr 32 Klinik Bilimler / T 39 - 7 20 – C raginaz hatırlanmalıdır. İki ilacın aynı anda şıklarda olması ise aslında soruyu zor yapan şeydir. Bu soruyu asparaginaz işaretleyen arkadaşlarımın pediyatriyi çok sevdiğine eminim. (L-asparaginaz akut lenfoblastik lösemi tedavisinde kullanılır) Temel bir polisitemi etyoloji sorusu. Polisitemi anemiler kadar sık görülmesede altta yatan hastalıklar ciddi olabileceği için mutlaka bilinmelidir. Polisitemi mekanizması ve nedenleri Hipoksi CO zehirlenmesi, AKC hastalıkları, Uyku apne sendromu, yüksek rakım, sağ-sol şantlı kalp hastalıkları, Yüksek O2 afiniteli hb Böbrek hastalıkları Renal arter stenozu, Kistik böbrek hastalıkları, Battler’s sendromu Tümörler Hipernefroma, Hepatoma, Adrenal tümörler, Feo, Menenjiom İlaçlar Androjenler, EPO analogları Primer Hematolojik Polisitemia vera 23. Aşağıdakilerden hangisi toplumda rutin olarak taranan kanserlerden biri değildir? A) Meme kanseri B) Serviks kanseri C) Kolon kanseri D) Akciğer kanseri E)Lenfoma 21. Akut myeloid lösemi hastalarında aşağıdaki sitogenetik anormalliklerden hangisi iyi prognostik bir göstergedir? 23 – E A) NPM1 (nucleophosmin-1) mutasyonu Şıklarından dolayı kolay bir soru. Toplum taramasının mortaliteyi azalttığı kanıtlanan 4 kanser vardır; meme, serviks, kolon ve akciğer kanseri. Akciğer kanseri en son taramaya eklenen kanserdir ve düşük doz radyasyon ile akciğer tomografisi kullanılır. Prostat kanserinde PSA taramasının mortaliteyi azalttığı randomize kontrollü çalışmalarda gösterilemediği için çoğu ülkede taramadan kaldırılmıştır. Lenfoma taraması şıklarda olduğu için kolay bir sorudur. B)FLT-ITD C) Del -5 D) MLL anormallikleri E) Kompleks karyotip 21 – A Akut lösemilerde prognostik faktörler tedavi planını etkilemektedir ve tüm hastalarda sitogenetik inceleme rutin olarak yapılır. İyi prognostik sitogenetiği olan hastalarda primer olarak tedavide kemoterapi uygulanırken kötü sitogenetiği olanlarda allojeneik kök hücre nakli planlanır (tabi verici bulunabilirse). Sınav açısından iyi olan faktörleri bilip geri kalanına basitçe kötü denilebilir 24. Non Hodgkın lenfoma tanısı ile kemoterapi uygulanan 50 yaşında bir erkek hastada 3 gün sonra akut böbrek yetmezliği gelişiyor. Serum BUN 88 mg/ dl, kreatinin 5.6 İyi sitogenetik özellikler: NPM1, CEBPA, t(8;21), inv(16), t(16;16), t(15;17) mg/dl, ürik asit 25 mg/dl, potasyum 6.7 mg/dl olarak saptanıyor. İdrar osmolaritesi 270 mOsm/kg, spot idrar 55 mmol/l olarak bulunuyor. Bu hastadaki akut böbrek 22. Meme adenokanseri nedeniyle takip edilen kadın hastada kemoterapi esnasında hipotansiyon ve solunum sıkıntısı gelişiyor. Derisinden kabarık ve kızarık döküntüler beliriyor. Hastada meydana gelen bu reaksiyondan sorumlu en olası ilaç aşağıdakilerden hangisidir? yetmezliğinin nedeni aşağıdakilerden hangisidir? A)Hiperkalsemi B)Hiperkalemi C) Hidroureteronefroz A) Paklitaksel B) İdarubisin D) Akut piyelonefrit C)Siklofosfomid D) Etoposid E) Tümör lizis sendromu E) Asparaginaz 24 – E NHL tanısı nedeni ile kemoterapi verilen hastanın hücre yıkımına ait klinik ve laboratuvar bulguları soruda verilmiştir. Hastanın akut böbrek yetmezliğinin nedeni tümör lizis sendromudur 22 – A Kısmen zor bir klinik entegre kanser farmakolojisi sorusu. Vakada tarif edilen reaksiyon anafilaksidir. Anaflaksiden her ilaç sorumlu olabilir fakat bazıları varki çok net bir şekilde anafilaksi gelişeceği bilinir. İlk hatırlanması gereken taksanlardır, sonrasında ise aspa- 33 www.tusem.com.tr Klinik Bilimler / T 39 - 7 28. AIDS’li hastalarda Epstein-Barr virüsle ilişkili olmayan hastalık aşağıdakilerden hangisidir? 25. Elli dört yaşında esansiyel hipertansiyon tanısı olan erkek hasta son aylarda gittikçe artan halsizlik, noktüri ve kaşıntı şikayetleriyle başvuruyor. Hb 9 gr/dl, MCV 85, BUN 42 mg/dl, creatinin 2.7 mg/dl; idrar incelemesinde geniş silendirler, dansite 1010; USG’de ise sağ böbrek 7, sol böbrek 8 cm, parankimleri hiperekojen ve incelmiş saptanıyor. En olası tanı nedir? A) Hodgkin Lenfoma ve B) Progresif multifokal lökoensefalopati C) Santral sinir sisteminde nonHodgkin lenfoma D) Dilde saçlı lökoplaki A)Akut tübüler nekroz E)Leyomiyosarkom B)Glomerülonefrit 28 – B C) Kronik böbrek yetmezliği AIDS’ li hastalarda Epstein-Barr virüs Progresif multifokal lökoensefalopatiye neden olmaz. AIDS’li hastalarda Progresif multifokal ensefalopatiye neden olan virüs DNA virüsü olan JC virüstür. D) Renal arter stenozu E)Ateroembolik böbrek hastalığı 25 – C EBV’ün nende olduğu malignitler; Anemi, nokturi, idrarda görülen geniş silendirler, USG’deki küçük görünüm KBH lehinedir. Nazofarinks karsinomu AIDS’li hastalarda - Dilde Oral tüylü lökoplaki ( Hairy lökoplaki) E-2015 26. Aşağıdaki vaskulitlerin hangisinin tedavisinde siklofosfamıd - steroid kombinasyonu yer almaktadır? - AIDS’li hastalarda SSS non-hodgkin lenfomaların tümü - Hodgkin lenfoma A) Dev hücreli arterit - Leiyomyosarkom (AIDS’li çocuklarda). B) Buerger hastalığı - X’e bağlı lenfoproliferatif hastalık (Duncan sendromu) C) Wegener granulomatozisi Transplantasyondan sonra lenfoma D) Henoch - Schönlein purpurası E) Ankilozan spondilit 26 – C 29. Aşağıdakilerden hangisi non germinal testis tümörlerindendir? Dev hücreli artrit tedavisinde steroide ihtiyaç duyulur ama steroid koruyan tedavi gerekmez. Buerger hastalığının tek tedavisi sigaranın bırakılmasıdır. Henoch - schönlein purpurası sıklıkla kendini sınırlar, tedavi gerektirmez. A) Seminom B)Teratom C) Embriyonel karsinom D) Leydig hücreli tümör 27. Otuz altı yaşında bayan hastaya skleroderma tanısı konup inflamatuvar artriti nedeni ile prednisolon 10 mg/ gün olarak başlanıyor. Difüz skleroderması olan hastada hangi komplikasyon beklenir? E) Yolk sac tümör 29 – D A) Pulmoner hipertansiyon B) Pulmoner fibrozis 30. Aşağıdakilerden hangisi intravezikal yolla uygulandığında yüzeyel mesane tümörlerinde nüks olasılığını azaltmada etkilidir? C) Aplastik anemi D) Renal kriz E) Carpal tunnel sendromu A) Vinblastin B) Epirubisin 27 – D C) Doksoruisin D) Sorafenib Sklerodermada en sık ölüm nedeni akciğer tutulumudur. Steroid kullanımı ile ise renal kriz (malign HT + oliguri) komplikasyonu olabilir E)BCG www.tusem.com.tr 30 – E 34 Klinik Bilimler / T 39 - 7 31. Tek taraflı tansiyon pnömotoraksta görülmesi beklenmeyen aşağıdakilerden hangisidir? 36. Altı yaşında erkek çocuk televizyonu yüksek sesle dinleme, geceleri ağzı açık uyuma ve horlama şikayeti ile başvuruyor. Muayenesinde tonsiller normal görünümde, adenoidler koanayı tıkayacak kadar hipertrofik ve bilateral efüzyonlu otitis media saptanıyor. En uyun tedavi yöntemi aşağıdakilerden hangisidir? A) Tek tarafta solunum sesi azalması B)Hipertansiyon C) Jugüler venöz dolgunluk D) Trakeal deviasyon A) Hemen adenoidektomi ve ventilasyon tüpü tatbiki E) Hızla ilerleyen nefes darlığı B) Bilateral parrasentez C) 3 ay medikal tedavi ile efüzyonlu otitin takip edilmesi, 3. Ayın sonunda düzelme olmazsa adenoidektomi ve ventilasyon tüpü uygulanması 31 – B 32. Angle class 3 oklüzyon aşağıdakilerden hangisi tanımlar? A) Prognati B) Retrognati C) Sağ laterognati D) Sol laterognati D) Hemen tonsillektomi, adenoidektomi, ventilasyon tüpü uygulaması E) 3 ay medikal tedavi ile efüzyonlu otitin takip edilmesi. 3. Ayın sonunda düzelme olmazsa ventilasyon tüpü uygulanması 36 – C E) Mikrognati 32 – A 33. Aşağıdaki tüberküloz tipleinden hanisi sekonder deri tüberkülozu olmayıp inokülasyon sonucu oluşur? 37. 49 yaşında kadın hasta baş dönmesi şikayeti ile acil polikliniğe başvuruyor. Hasta baş dönmesini etraf döner tarzda tarif ediyor ve bulantı-kusmanın da eşlik ettiğini belirtiyor. Baş dönmesi baş areketleri ile artıyor ve 20 saniye sonra düzeliyormuş. Otoskopide her iki kulak zarı normal görünümde. Dix-hallpike testinde hasta sola yatırıldığında yaklaşık 10 saniye sonra baş dönmesi tespit ediliyor ve horizontorotaturar nistagmus buna eşlik ediyor. En olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? A) Tüberkülozis kutis orifisiyalis B) Tüberkülozis kutis kollikuativo C) Cüberkülozis kutis verükoza D) Tüberkülozis kutis miliaris disseminatus E) Tüberküloz şankr(deri primer kompleks) 33 – E A) Vestibuler nörinit B) Sağ kulak posterior kanal BPPV 34. HIV/AIDS’lilerde en sık görülen non-enfeksiyoz deri belirtisi hangisidir? A) Kseroz B) Lipoatrofi C) Alopesi D) Papüler pruritik hastalık C) Sol kulak posterior kanal BPPV D) Sol kulak lateral kanal BPPV E) Menier hastalığı 37 – C E) Seboreik dermatit 34 – E 38. İnguinal kanalda olan tek taraflı inmemiş testis nedeni ile 2 yaşında orşiopeksi ve üksek ligasyon(high ligasyon) yapılan hastanın takibi için aşağıdaki durumlardan hangisi doğru değildir? 35. Temmuz ayında göz polikliniğine başvuran ve 3 aydır üst göz kapağında kaldırım taşına benzer granülasyonlar olduğu bilinen genç erkek hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? A) Orşiopeksi komplikasyonu olarak geç dönemde orşiopeksi yapılan testiste atrofi gelişebilir. A) Kimyasal konjonktivit B) Orşiopeksi yapılan testiste malignite gelişebilir. B) Gonokokal konjonktivit C) Karşı taraf skrotumdaki normal yerleşimli testiste malignite gelişme riski ormal popülasyonla aynıdır. C) Saman nezlesi D) Orşiyopeksi komplikasyonu olarak duktus deferens yaralanması olabilir. D) Vernal konjonktivit E) Trahom konjonktiviti E) Orşiyopeksi yapılan testiste geç dönemde nüks inmemiş testis gelişebilir 35 – D 38 – C 35 www.tusem.com.tr Klinik Bilimler / T 39 - 7 39. Lateral epikondilit ve medial epikondilitte esas patoloji nedir? A) Fasiit B) Pannikülit C) Periartrit D) Entesopati 42. 32 yaşındaki hammal erkek hastanın yük taşırken elinde keçelenme, ağrı oluşuyor. Omuzuna arkaya ve aşağıya doğru çekilince radial nabızı kayboluyor ve ağrı şiddetleniyor. Bu hastanın en olası tanısı aşağıdakilerden hangisidir? E) Bursit A) Karpal tünel sendromu 39 – D B) Kostoklavikuler sendrom Entesopati; tendonların kemiğe yapışma bölgelerinde oluşan yangısal veya dejeneratif nedenli durumdur. Lateral epikondilitte ekstensor Carpi radialis, medial epikondilitte ise fleksor Carpi radialis brevis tendonu etkilenmektedir. C) Syringomiyeli D) Aksiller arter tıkanıklığı E) Medulla spinalis lezyonu 42 – B 40. 20 yıldır romatoid artriti olduğu bilinen 60 yaşındaki kadın hastada aniden yutma güçlüğü, ve disfoni oluşuyor. Bu hastanın en olası tanısı nedir? Kostoklavikular sendrom TOS nedenlerinden biridir. Nörovasküler yapıların 1. kot ile klavikula arasında sıkışması sonucu gelişir. Klavikular manevrada hasta oturtulur, omuzları arkaya ve aşağı doğru çekildiğinde bu aralık daralır. Bu durumda yakınmaların artması veya radial nabzın hafiflemesi veya supraklavikular bölgede üfürüm duyulması tanıyı koydurur. A) Caplan sendromu B)Perikardit C) Romatoid artrite eşlik eden tonsillit D) C1 transvers ligament tenosinoviti E) Krikoaritenoid eklem tutulumu 43. Aşağıdaki çocuklarda görülen alerjik hastalıklardan hangisinde alerjen immunoterapinin tedavide yeri yoktur? 40 – E Krikoaritenoid eklem tutulumu RA’da nadir görülmektedir. Yutma güçlüğü ve inspiratuar değişikliklere neden olabilmektedir. A) Atopik dermatit B) Alerjik rinokonjonktivit 41. Üç yaşında bir çocuk 10 gündür yüksek ateş, halsizlik ve sağ diz üstü uyluk bölgesinde hareketle artan ağrı, hassasiyet ve şişlik şikâyeti ile getiriliyor. Direk grafide metafizer bölgede reaksiyon ve destrüksiyon, laboratuvar incelemede lökositoz ve sedimentasyonda artış görülmüştür. Olası tanınız aşağıdakilerden hangisidir? A)Osteomyelit B) Poliomyelit C) Sellülit D) Ewing sarkomu C) Astım bronşiale D) Gıda alerjisi E) Hipersensivite pnömonisi 43 – E • Düzgün şekilde uygun adaya yapılırsa hastalığın ilerlemesini önleyerek hastalığın doğal seyrini değiştirme kapasitesine sahip güvenli ve en etkin tedavi şeklidir. • Endikasyonları: Mevsimsel veya yıl boyu alerjik rinokonjonktivit, alerjik astım, böcek zehiri-venom duyarlılığı (hemen tedaviye başlamanın tek endikasyonu). E) Akut eklem romatizması 41 – A Akut hematojen osteomyelit çocuklarda sıktır. Erkek çocuklarda, kızlara oranla 4 kat fazla görülür. Alt ekstremitede, üste göre daha sıktır. En çok diz çevresi (distal femur, proksimal tibia), daha az sıklıkla sırasıyla proksimal femur, humerus ve radius distal uçlarında izlenir. Erişkinlerde vertebra tutulumu sıktır. • Tavsiye edilmeyenler: Gıda alerjisi, atopik dermatit, lateks alerjisi, akut-kronik ürtiker. • Kontrendikasyonları: < 5 yaş çocuk (venom immunoterapisi hariç), immünolojik-otoimmun hastalığı olanlar ( hastalığı aktive eder) , alerjik bronkopulmoner aspergilloz (hiç etkisi yok), hipersensivite pnömonisi (hiç etkisi yok), ağır psikiyatrik bozukluklar, Beta-bloker kullananlar (tedaviye yanıt zayıf), unstabil astım, gebelik (başlandıysa doz artırmadan devam edilebilir). Sistemik bulgular: yüksek ateş, titreme, terleme, taşikardi, kusma, halsizlik, yorgunluk. Lokal bulgular: ağrı (şiddetli, devamlı, hareketle artan, pseudoparalizi, periost rüptüre olunca azalır), şişlik, ısı artışı, kızarıklık, kas spazmıdır. www.tusem.com.tr 36 Klinik Bilimler / T 39 - 7 44. Aşağıdakilerden hangisi çocuklarda akut ürtikere neden olabilen ama eozinofili gözlenmeyen paraziter enfestasyondur? 46. Kanlı diyare nedeniyle başvuran 5 yaşındaki erkek hastanın fizik muayenesinde ciltte yaygın peteşi ve purpuralar, yüzde egzematoid döküntü ve dudak kenarında A)Askariasis B) Giardiazis veziküler döküntü saptanıyor. Hastanın anamnezinden C) Şistomiyazis D) Trişinöz çok sık enfeksiyon geçirdiği öğreniliyor. Laboratuvarda trombositopeni dışında bir bulguya rastlanmıyor. E)Amebiyazis 44 – B İçinde parazitozlarında bulunduğu bir çok enfeksiyon etkeni akut ürtikere neden olabilir. Paraziter enfeksiyonların hematolojik bulgularından birisi de eozinofiliye neden olmalarıdır. Ancak Giardiazis ve oksiyür paraziter enfestasyonlar olmalarına rağmen eozinofili ile seyretmezler. Aşağıdakilerden hangisi yukarıda tarif edilen hastada en olası tanı olabilir? A) Ataksi-telenjiektazi sendromu B) DiGeorge sendromu C) Ağır kombine immun yetmezlik D) Kronik granülamatöz hastalık E) Wiscott-Aldrich sendromu 46 – E Wiscott-Aldrich sendromu, X’e bağlı resesif geçişli CD 43 yüzey proteini ekspresyonunun azalmasına bağlı ortaya çıkan sendrom MPV’si düşük, küçük ve sayısı azalmış trombositlere sekonder purpura ve atopik dermatitle (1 yaş civarı ortaya çıkar) karakterizedir. IgG normal, IgM azalmış, IgA ve IgE artmıştır. B hücre sayısı normaldir. Polisakkarit antijenlere antikor yanıtı bozulmuştur. T hücre fonksiyonu zaman içinde azalır. Pnömokok, P.jiroveci ve herpes enfeksiyonları sıklığı artmıştır. İlk bulgu sıklıkla kanlı ishaldir. Kronik böbrek hastalıklarına eğilim görülen sendromda EBV-ilişkili malignite ana ölüm nedenidir. Tedavide antibiyotik, aylık taze donmuş plazma (TDP) verilir. Kemik iliği transplantasyonu yapılabilir. 45. Aşağıdakilerden hangisi hücresel immun yetmezlik düşünülen bir çocukta T-hücre yetmezliklerinin ilk taraması için kullanılır? A) Mutlak lenfosit sayısı B) Akım sitometrisi C) İzohemaglütinler D) Candida albicans intradermal testi 47. On yaşındaki bir çocuk göz kapaklarında ve vücudunda E) Respiratuvar ‘burst’ paneli şişlik, idrar miktarında azalma, çay renginde idrar yapma 45 – D ve baş ağrısı nedeniyle başvurduğu acil serviste konvül- Candida deri testi, T-hücre fonksiyonunun en ekonomik tarama testidir. Ancak PPD de kullanılabilir. siyon geçirmiştir. Öyküsünde 10 gün önce kriptik tonsillit geçirdiği öğrenilmiştir. Hastalarda öncelikle yapılmış gecikmiş tipte aşırı duyarlılık testlerine yanıt alınmışsa başka teste gerek yoktur. Ancak yanıt alınamayan hastalarda total T hücreleri sayılır. Bu hücreler yüzeylerindeki belirleyiciler yardımıyla sayılabilir. (koyun alyuvarları-Rozet ya da immünfloresan yöntemiyle) Bu çocukta aşağıdaki komplikasyonlardan hangisinin gelişmesi beklenmez? A) Beyin kanaması B)Hipofosfatemi T hücre ve hücre alt populasyonların sayımı, T hücreleri (CD2, CD3, CD4, ve CD8) üzerinde bulunan CD antijenleri tanıyan antikorlar kullanarak flow sitometri ile yapılabilir. CD3+ T hücreleri genellikle periferal lenfositlerin %70’ini oluştururlar. C)Hiponatremi D) Kalp yetmezliği E) Akut subglottik ödem 37 www.tusem.com.tr Klinik Bilimler / T 39 - 7 47 – B 49. Aşağıdakilerden hangisi frontal sinüzit saptanmış 14 yaşındaki bir çocukta başlangıç tedavisi olarak seçilmesi gereken antibiyotiktir? • Bu çocuğun olası tanısı 5-15 yaş arasında olması, grup A beta hemolitik streptokok farenjitinden 1-2 hafta sonra akut nefritik sendrom bulguları olan gross hematüri (çay renginde idrar yapma), bi füssür tarzı ödem, hipertansiyon (baş ağrısı, konvülsiyon) ve üremi (oligüri) nedeniyle akut poststreptokoksik tonsillofarenjit (APSGN)’dir. A) Seftriakson B) Amoksisilin C) Amoksisilin-klavulonat D) Siprofloksasin E)Klaritromisin 49 – A • Akut non-komplike bakteriyel sinüzitte başlangıç tedavisi amoksisilindir. Alternatifler TMP-SMX, sefuroksim aksetil, sefpodoksim, klaritromisin ve azitromisindir. Tedavi süresi semptomlar geriledikten sonra 7 gündür. • APSGN’de görülebilecek komplikasyonlar; beyin kanaması, kalp yetmezliği, hiperkalemi, hiperfosfatemi, hipokalsemi, asidoz, nöbetler, üremi, dilüsyonel hiponatremi ve akut subglottik ödemle hava yolu obstruksiyonu olabilir. Hipofosfatemi değil böbrek yetmezliğine bağlı beklenir. • İlk 72 saatte amoksisiline yanıt alınamayan ve rezistan bakteriyel suşlar taşıma riski olan (kreşe giden, son 3 ayda antibiyotik kullanma öyküsü olan, 2 yaştan küçükler) hastalarda yüksek doz amoksisilin-klavulanat önerilir. Azitromisin ve büyük çocuklarda levofkoksasin alternatifidir. • Frontal sinüzit, hızla intrakranial komplikasyonlara neden olabileceği için başlangıç tedavisi parenteral seftriaksondur. Sonra oral antibiyotiklerle devam edilebilir. 48. Aşağıdakilerden hangisi küçük bir çocukta hemolitik üremik sendromda görülebilen bulgulardan birisi değildir? 50. Bir haftadır burun akıntısı ve hapşırığı olan altı aylık hastanın son 2 gündür ciddi öksürüğü, solunum sıkıntısı ve yüksek ateş geliştiği öğreniliyor. Hastanın fizik muayenesinde interkostal retraksiyonlar, dinlemekle her iki akciğerde ronküsler, ekspiratuvar ve inspiratuvar vizing saptanıyor. Çekilen akciğer grafisinde bilateral havalanma artışı ve perihiler interstisyel infiltrasyon görülüyor. A) Serebral enfarkt B) Prodromal hafif ateş C) Masif proteinüri D) Lökositoz E) Coombs (-) hemolitik anemi 48 – C Aşağıdakilerden hangisi yukarıda bahsedilen hastadaki alt solunum yolu enfeksiyonunun en olası etkenidir? Küçük çocukta (< 5yaş) en sık akut renal böbrek yetmezliği nedenidir. Mikroanjiyopatik hemolitik anemi, trombositopeni, üremi tiradı ile karakterizedir. A) Clamidya trochomatis Prodromal dönemde sulu diyarenin aniden kanlı hale dönüşmesi, ciddi karın ağrısı, artmış batın hassasiyeti, kusma, letarji, irritabilite, solukluk, hafif ateş, ikter, peteşi ve vakaların %10’unda konvülziyon görülebilir. D) Respiratuvar sinsityal virus B) Stafilococcus aureus C) Streptococcus pnömonia E) Mycoplasma pnömonia 50 – D Çocukluk çağı alt solunum yolu enfeksiyonlarının en sık nedeni Respiratuvar sinsityal virus (RSV)’dir. 5 yaş altında daha sıktır. Burun tıkanıklığı ve soğuk algınlığı semptomları ile başlar,1-3 günde ilerler. Öksürük en belirgin bulgudur. Retraksiyonlar, hava hapsi, ekspiratuvar ve inspiratuvar vizing, ronküsler saptanır. Akciğer grafisinde hiperinflasyon ve perihiler interstisyel infiltrasyon vardır. Atelektazi ve lobar kollaps ( özellikle sağ üst lobda) sıktır. En belirgin laboratuvar bulgusu hipoksemi ve hiperkarbidir. Böbrek dışı komplikasyonlar arasında santral sinir sistemi tutulumuna bağlı irritabilite, nöbetler, bazal ganglion ve kortekste infarkt, kortikal körlük ve koma görülebilir. Santral Sinir Sistemi tutulumu HÜS’te en sık ölüm sebebidir. Hemoliz mikroanjiopatiktir. Antikor aracılı olmadığı için Coombs testi negatif saptanır. Sadece pnömokok enfeksiyonuna sekonder HÜS’da pozitif saptanabilir. Lökosit 30.000/ mm3’e çıkabilir. ELISA ile RSV antijenlerinin saptanması ile ile konur. Tedavi semptomatiktir ( bronkodilatatörler vb). Ribavirin seçilmiş olgularda (Konjenital kalp hastalığı, bronkopulmoner displazi, immun yetmezlik, göğüs duvarı anomalisi ve çok şiddetli vakalar) denenebilir. İdrar hafif düzeyde etkilenmiş, mikroskopik hematüri veya hafif proteinüri olabilir. Hafif böbrek yetmezliğinden diyalize dek gidebilir. www.tusem.com.tr 38 Klinik Bilimler / T 39 - 7 51. Aşağıdakilerden hangisi dermatomiyozitli çocuklarda beklenen bir bulgu değildir? 53. Aşağıdaki komplikasyonlardan hangisi çocuklarda enfeksiyöz mononükleoza bağlı hastanede yatışın en sık nedenidir? A) Saçını taramada zorlanma B) Güneş gören yerlerde eritem A) Dalak rüptürü B) Hava yolu obtrüksiyonu C) Deri altıda kalsinozis C)Konvülsiyon D) Myokardit D) Antinükleer antikor varlığı E)Menenjit E) Sekonder malignite 53 – B 51 – E • Kas güçsüzlüğü çoğunlukla simetrik, proksimal kaslarda daha belirgin olmak üzere yaygındır. Hastalar güçsüzlük nedeniyle merdiven çıkma, yerden kalkma, saçını tarama gibi günlük işlevlerde zorlanır, koşamama ve sık düşmeler görülür. Gowers belirtisi saptanır. Komplikasyonlar Subkapsüler splenik hemoraji ve dalak yırtılmasıdır (%0.5)- en korkulan komplikasyon Tonsil ve lenfoid büyüme bağlı hava yolu obstrüksiyonu (%5)-yatışın en sık nedenidir. • Periorbital menekşe renkli eritem (heliotrop) ve ödem; MİF, diz, dirsek, ayak medial malleol kırmızı-palpabl (Gottron papül) ve güneş gören yerlerde eritem ( göğüs ve boyunda olursa ‘Şal bulgusu’ denir) en sık cilt bulgularıdır. Nörolojik bulgular: Konvülziyon; Alice Harikalar Diyarında, ataksi, menenjit, ensefalit, fasiyal paralizi, transvers miyelit, Guillan-Barre ve Reye • Kalsinozis %10-40 vakada subkutan görülür. Anti-p140 ilişkilidir. Direkt grafilerde gösterilir. Aplastik anemi (nadir), hafif trombositopeni ve nötropeni (sık) Coombs (+) veya soğuk aglütinin (+) hemoliz • ANA ≥ %80 hastada pozitiftir. (Spesifitesi bilinmiyor; Anti sm ve anti ds DNA negatiftir) Miyokardit, interstisyel pnömoni, pankreatit, parotit ve orşit (nadir) • Malignite ile birliktelik erişkin formdan farklı olarak çocukluk dermatomiyozitinde çok ender görülür. 54. Aşağıdakilerden hangisi hamur mayasına anaflaktik reaksiyonu olan çocukta kontrendikasyon oluşturur? 52. Aşağıdakilerin hangisi tedavi verilmemiş Kawasaki hastalığının seyrinde akut dönemde görülmesi beklenen lezyonlardan bir tanesi değildir? A) Kızamık B) İnfluenza C) Hepatit B virusu D) İnaktif polio E) Suçiçeği A) Ateş 54 – C B) Ciltte deskuamasyon AŞI KONTENDİKASYONLARI C)Miyokardit DTB/DTaB Bir önceki DPT dozu uygulandıktan sonraki 7 gün içerisinde ensefalopati Bir önceki/aynı dozda anafilaksi Progresif nörolojik hastalık İnaktif polio aşısı Neomisin veya streptomisine karşı anaflaktik reaksiyon Oral polio aşısı (OPV) HIV enfeksiyonu/ HIV enfeksiyonu bulunan birisi ile aynı ortamda yaşamak İmmunsüpressif tedavi sırasında, Doğumsal immun yetmezlik hastalığı Bağışıklık sistemi bozuk bir kişi ile aynı ortamda yaşamak MMR Hamilelik Neomisine karşı anaflaktik reaksiyon Jelatine karşı anaflaktik reaksiyon Malignensi, İmmun yetmezlik hastalığı Hepatit B Hamur mayasına anaflaktik reaksiyon Su çiçeği Hamilelik Neomisine karşı alerjik reaksiyon, Jelatine karşı anaflaktik reaksiyon İnfluenza Yumurta alerjisi D) Bilateral konjonktivit E) Servikal lenfadenopati 52 – B Tedavi verilmez ise Kawasaki 3 klinik döneme ayrılır: 1. Akut dönem: 1-2 haftada sonlanır. Ateş, hastalığın akut bulgularının (olduğu dönemdir. 2. Subakut dönem: 2 hafta sürer. Deskuamasyon, trombositoz, koroner anevrizma ve buna bağlı ani ölüm ile karakterizedir. 3. Konvalesan faz: Tüm klinik bulguların kaybolmasından ESH normal olana kadar (6-8 hf) sürer. 39 www.tusem.com.tr Klinik Bilimler / T 39 - 7 55. İki yaşındaki çocuğa klinik bulgularla rikets tanısı konuyor. Laboratuvarda serum kalsiyum 6 mg/dl, fosfor 2.2 mg/dl saptanıyor. Parathormon düzeyi yüksek saptanan hastada 25-hidroksivitamin D3 düzeyi normal ve 1,25-dihidroksivitamin D3 düzeyi çok yüksek saptanıyor. Aşağıdakilerden hangisi yukarıda tarif edilen hastanın en olası tanısıdır? A) Familyal X’e bağlı hipofosfatemi B) Nutrisyonel kalsiyum eksikliği C) Vitamin D bağımlı rikets tip 1 D) Vitamin D bağımlı rikets tip 2 E) Nutrisyonel D vitamini eksikliği 55 – D • Klinik bulgularla rikets düşünüldüğünde Ca, P, alkalen fosfataz (ALP), paratiroid hormon (PTH), 25-hidroksivitamin D [25(OH) D], 1,25-dihidroksivitamin D3 [1,25(OH)2D3], kreatinin ve elektrolitler çalışılmalıdır. • Hipofosfatemik riketsde serum Ca ve PTH düzeyleri normaldir, D vitamini eksikliği, nutrisyonel kalsiyum eksikliği veya D vitamini bağımlı riketslerde serum PTH düzeyi daima yüksektir. Normal PTH primer fosfat hastalığını destekler. Dolayısıyla hastamızda familyal X’e bağlı hipofosfatemi olamaz. • Vitamin D hastalığı düşünülen bir çocukta 25(OH)D düzeyinin düşük olması nutrisyonel eksikliği gösterir. Bizim hastamızda nutrisyonel D vitamini eksikliği olamaz. • 1,25(OH)2D3 düzeyi nutrisyonel D vitamini eksikliğinde değişken, kalsiyum eksikliğinde yüksektir. D vitamini bağımlı riketslerin ayırımda yaralıdır: tip 1’de düşük, tip 2’de yüksek bulunur. Dolayısıyla hastamız tip 1 D vitamini bağımlı rikets olamaz. • 1,25(OH)2D3 düzeyi reseptör bozukluğundan dolayı tip 2 D vitamini bağımlı riketsde çok yüksek iken, nutrisyonel kalsiyum eksikliğinde o kadar yüksek değildir. Dolayısıyla tanımız tip 2 D vitamini bağımlı rikets olmalıdır. Rikets klinik bulguları Rikets Tipi Kalsiyum Eksikliği Nutrisyonel kalsiyum eksikliği Vitamin D eksikliği Hafif (Evre 1) Orta (Evre 2) Ağır (Evre 3) Vitamin D Bağımlı Tip I (1α-Hidroksilaz eksiliği) Tip II (kalsitriol direnci) Fosfor Eksikliği Primer-X’e bağlı hipofosfatemi Fankoni sendromu Riketsi Andıran Durumlar Hipofosfatazya Metafizyel displazi Jansen tipi Schimid tipi Ca P ALP PTH 25(OH)D 1,25(OH)2D3 ↓ N, ↓ ↑↑ ↑ N ↑ N↓, N, ↓ ↓ N, ↓ ↓ ↓ ↑ ↑↑ ↑↑ ↑ ↑ ↑↑ ↓ ↓ ↓↓ N ↓,N, ↑ ↓ ↓↓ ↓↓ ↓, N ↓, N ↑↑↑ ↑↑↑ ↑↑↑ ↑↑↑ N N ↓↓↓ ↑↑↑ N N ↓↓ ↓ ↑ ↑ N N N N Rölatif↓ Rölatif↓, ↑ N N ↓ N N N ↑ N N N ↑ N ↓ N N N N N 56. Aşağıdakilerden hangisi oligohidroamniyosla ilişkili bir yenidoğan patolojisi değildir? A) Konjenital diafragma hernisi B) Üretral atrezi D) Renal agenezi E) İkizden ikize kan transfüzyonu www.tusem.com.tr 40 C) İntrauterin gelişme geriliği Klinik Bilimler / T 39 - 7 56 – A 58. Aşağıdaki klinik bulgulardan hangisinin Fanconi aplastik anemili bir çocukta görülmesi beklenir? • Oligohidramnios konjenital anomaliler, İUGR (plasental yetmezlik), ağır renal anomaliler ve fetal ürinasyonu bozan ilaç alımına eşlik eder. Fetal ürinasyonun amniyotik sıvının ana kaynağı haline geldiği 20. gebelik haftasında sonra belirginleşir. • Oligohidramniosdan kuşkulanıldığında rüptürü ekarte edilmelidir. Polihidroamnios Konjenital anomaliler Anensefali Hidrosefali Trakeözofagial fistül Duodenum atrezisi Kısa boy (%50; GH veya tiroid hormonu eksikliğine bağlıdır), bifid, yok, çok başparmak, radius yokluğu sıktır. Doğumsal kalça çıkığı, ayak-bacak anomalileri görülebilir. Erkeklerde hipogonadal (inmemiş testis, atrofik testis, anorşi) ve genital değişiklikler (mikropenis, hipospadias, fimozis) görülür. Spina bifida Yarık damak dudak Kistik adenomatoid malformasyon Diafragma hernisi Kızlarda vajina, over ve uterus malformasyonları görülebilir. Tipik yüz görünümü (Mikrosefali Mikroftalmi, Epikantus, anormal şekilli ve yerleşimli kulaklar)bir çok hastada olur. Sağırlık olabilir. TORCH Hidrops fetalis Multiple konjenital anomali Renal (ektopik, hipoplastik, diplastik, atnalı böbrek; agenezi), kardiyak ve GİS malformasyonlarıda olabilir. Diğer Diabetes Mellitus Fetal anemi Fetal kalp yetmezliği D) Uzun boy En sık görülen anomali gövde, boyun ve kıvrım yerlerinde hiperpigmentasyon yanı sıra cafe-au-lait ve vitiligo gibi cilt pigment değişikleridir. Sendromlar Akondroplazi Klippel-Feil, Trizomi 21,18 C) Dev nevüs 58 – E membranların Amniyon sıvı hacminde bozuklukla birlikte olan durumlar IUGR Fetal anomaliler İkiz-ikize transfüzyon (verici) Amniyos sıvı kaçağı Renal agenezi (POTTER) Uretral atrezi Prune-Belly Pulmoner hipoplazi Amniyos nodosum İndometazin ACE inhibitör İntestinal psödoobstrüksiyon B) Katarakt E) Mental retardasyon • Oligohidramnios clubfood ve burun kökünde düzleşme gibi fetal bası belirtilerine neden olur. En ciddi komplikasyonu ise pulmoner hipoplazidir. Oligohidroamnios A)Makrosefali Hastaların %10’unda mental retardasyon olur. İkiz-ikize transfüzyon (alıcı) Nöromuskuler hastalık Poliürik renal hastalık Konjenital diafragma hernisi polihidroamniyosla ilişkilidir. 59. Orak hücre anemisi olan bir yaşındaki çocukta ani solukluk ve dalağın hızla büyümesiyle şok tablosu gelişiyor. 57. Aşağıdakilerden hangisi zamanında doğmuş bir yenidoğanda respiratuvar distres sendromuna neden olabilecek durumlardan değildir? Aşağıdakilerden hangisi yukarıdaki hastanın en olası tanısıdır? A) Akut sekestrasyon krizi B) Hemolitik kriz A) Asfiksi C) Aplastik kriz B) Listeria koryoamniyoniti D) Ağrılı kriz C) Pnömoni E) Megaloblastik kriz D) Annede diyabet 59 – A E) Mekonyum aspirasyonu Splenik sekestresyon krizi bebeklerde (en erken 5 haftalık, pik insidans 6 ay–3 yaş), nedeni bilinmeyen, kanın dalakta göllenmesidir. OHA’li çocukların %30’unda görülür. Dalak masif büyür, hızla dolaşım kollapsı gelişir. Retikülositoz ve trombositopeni olabilir. Eğer hasta derhal izotonik ve kan transfüzyonu ile hidrate edilir. %50’sinde ataklar tekrarlar. Atak en erken bir öncekinden 6 ay sonra tekrarlar. Medikasyona yanıt yoksa veya atak tekrarını önlemeye yönelik splenektomi yapılır. 57 – B • Term bebekte RDS nedenleri: Diabetik anne çocuğu, asfiksi, mekonyum aspirasyonu sendromu, pnömoni ve surfaktan B protein eksikliği (konjenital alveolar proteinoz) dir. • Listeria amniyoniti prematür bebeklerde mekonyum aspirasyonu sendromuna neden olabilir. 41 www.tusem.com.tr Klinik Bilimler / T 39 - 7 60. Aşağıdakilerden hangisinin çocuklarda akut lenfoblastik lösemide prognostik değeri yoktur? Metastaz potansiyeli düşüktür ve nadiren invazifdirler. JPA çok nadir malign değişime uğrar. Optik sinir ve kiazma bölgesinideki JPA, NF1’li hastalarda nispeten sık (%15) görülen bir bulgudur. A) Başvuru anında lökosit sayısı B) Başvuru anında hemoglobin düzeyi JPA’nın prognozu fibriller LGA’dan daha iyidir. Cerrahi rezeksiyon primer yaklaşımdır. Tam rezeksiyondan sonra tüm sağkalım %80-100’e ulaşır. Parsiyel (<%80) rezeksiyonda sağkalım oranları %50–95 arasında değişir. Bu hastalarda ikinci rezeksiyon veya radyoterapi yararlıdır. 5 yaş altı çocuklarda radyoterapinin morbiditesi nedeniyle kemoterapi düşünülebilir. C) Cinsiyet D) İmmunfenotipleme E) Kromozomal anomaliler 60 – B En önemli prognostik faktör uygun riske yönelik tedavidir. ALL’de prognoz faktörleri FAKTÖR İYİ Tedaviye yanıt Hızlı (< 1ay remisyon) Yavaş (> 1ay ) KÖTÜ Yaş 1-10 yaş 62. Doğduğundan itibaren başlayan aşırı sulu ishal nedeniy- < 1yaş, > 10 yaş le başvuran 2 aylık hastanın fizik muayenesinde aşırı de- Lökosit sayısı (tanı sırasında) < 50 bin/mm3 > 50 bin/mm3 İmmunfenotip Erken pre-B T hücreli hidrate olduğu; laboratuarda hiponatremi, hipokalemi, Kromozomal anomaliler Hiperdiploidi TEL-AML 1= t(12;21) Trizomi 4,10, 17 Hipodiploidi MLL-AF4 = t(4;11) BCR-ABL= t(9;22) hipokloremi ve metabolik alkalozu saptanıyor. Anam- MSS tutulumu (-) (+) Cinsiyet kız erkek Aşağıdakilerden hangisi yukarıda bahsedilen hastanın en olası tanısıdır? Organomegali (-) (+) Mediastinal kitle (-) (+) A) Kronik mikrovillus inklüzyon hastalığı nezde annede polihidroamniyos olduğu öğreniliyor. B) Hipertrofik pylor stenozu C) Abeta lipoproteinemi 61. Üç yaşında bir çocuk baş ağrısı, bulantı, kusma, huzur- D) Konjenital glukoz-galaktoz malabsorbsiyonu suzluk ve son zamanlarda hızlı kafa büyümesi şikayeti E) Konjenital klor diyaresi ile başvuruyor. Yapılan kraniyal görüntülemede sere- bellumda kistik kitlenin duvarında kontrast tutan nodül 62 – E görünümü saptanıyor. Klor kaybettiren diyare Klor/bikarbonat transportundaki defekte bağlı nadir bir hastalıktır. Polihidroamniyoz ve intrauterin yalnışlıkla intestinal obstrüksiyon sanılan dilate ince barsak görülür. Aşağıdakilerden hangisi yukarıda bahsedilen hastada en olası tanıdır? A) Medülloblastoma Doğumda aşırı sulu ishal başlar. İshal dehidratasyon, hiponatremi, hipokalemi, hipokloremi ve alkaloz ile karakterize ağır elektrolit bozukluğuna yol açar B) Kraniyofarinjioma C) Serebellar hemanjioblastoma D) Juvenil pilositik astrositoma Aynı metabolik tabloyu yapabilecek Hipertrofik pylor stenozunda diyare görülmez. Diğer diyare yapabilecek hastalıklarda da bu elektrolit bozukluğu beklenmez. E) Arnold-Chiari tip 2 malformasyonu 61 – D Jüvenil pilositik astrositom (JPA) 63. Yukarıda bahsedilen hastaya tanı koyabilmek için aşağıdaki tetkiklerden hangisi öncelikli olarak planlanmalıdır? Beyin tümörlerinin %20’sini oluşturur. WHO grade 1 olarak sınıflanır. JPA beynin her yerinde görülmekle birlikte en sık serebelluma yerleşir. A) Pylorun ultrasonografik görüntülenmesi Klasik radyolojik görünümü kistik kitlenin duvarında kontrast tutan nodüldür. C) Dışkıda redüktan madde Mikroskopik olarak Rosenthal fiberlerinin varlığı tanıya yardım eder. E) Barsak biopsisi www.tusem.com.tr B) Dışkıda yağ analizi D) Dışkıda klor, sodyum ve potasyum tayini 42 Klinik Bilimler / T 39 - 7 63 – D 65 – A Dışkı Na ve K’un toplamından fazla (125-150 mEq/l) klor içerir. İntrakraniyal kalsifikasyon gösterilebilecek nörokütan hastalıklar Sturge-Weber sendromu (tren yolu manzarası) ve Tuberoskleroz (damlayan mum görünümü)’dür. 64. Aşağıdakilerden hangisi tipik absans nöbetin özelliği değildir? 66. Aşağıdakilerden hangisi tip 1 Diyabetes mellituslu hastalarda mortalitenin en sık nedenidir? A) Gün içinde tekrarlama B) Hiperventilasyonla provake olma A) Hipoglisemi C) Tipik EEG bulgusu B) Diyabetik ketoasidoz koması D) Kısa seyir C) Diyabetik nefropati E) Gövdede tonus kaybı D) Diyabetik nöropati 64 – E E) Koroner kalp hastalığı TİPİK ABSANS NÖBETLER 66 – C Ani bilinç kaybı ile motor aktivitenin kısa bir süre durması, yüzde anlamsız bakış ve göz kırpma ile karakterizedir. Gün içinde yüzlerce kez tekrar edebilir. Diabetik nefropati tip 1 DM’lu hastaların tanıdan 20 yıl sonra %20-30’unda bulunur. Diabetik son dönem böbrek yetmezlikli hastaların 5 yıllık survisi %20’den azdır. Tip 1 DM mortalitesinin %50’sinden fazlasından sorumludur. Mikroalbuminüri diabetik nefropatinin ilk bulgusudur. Mikroalbuminüri albuminin idrarda 30-300 mg/gün veya 20-200 µg/dk olmasıdır, glomerüler filtrasyonla ve hipertansiyonla ilişkilidir. Albumin atılımı mikroalbuminüri sınırını aşınca aşikar nefropati ortaya çıkar ve hipertansiyon eşlik eder. Böbrek fonksiyonları progresif olarak azalır. Proteinüri ve hipertansiyon son dönem böbrek yetmezliğine ilerler. Hiçbir zaman aura görülmez, nöbet genellikle 30 saniyeden uzun sürmez ve postiktal dönem gözlenmez. Nöbet öncesi yaptığa işe hemen döner. Bu özellikleriyle kompleks parsiyel nöbetten ayrılır. Kas tonusu kaybolmaz, sadece baş hafifçe öne düşebilir. Basit otomatik hareketler (dudak şapırdatma, giysisini toplam) nöbete eşlik edebilir. Hiperventilasyon ve ışık uyarısı nöbeti provoke eder. EEG’de tipik olarak 3 Hz diken ve yavaş dalga deşarjları vardır. Diabetik nefropati açısından tip 2 DM olguları yıllık taranmalıdır. Tip 1 DM olguları ise (püberteden önce hariç) tanıdan 5 yıl sonra yıllık taranmalıdır. ATİPİK ABSANS NÖBETLERİ Beraberinde baş ve gövdede tonus değişikliği ve myokloni ile seyreder. Uyuklama ile kolaylaşır. Tedaviye yanıt iyi değildir. 67. Aşağıdakilerden hangisi çocuklarda Graves hastalığının ilk ortaya çıkması beklenen klinik bulgusudur? EEG’de 1-2 Hz/sn diken ve yavaş dalga deşarjı görülür. JUVENİL ABSANS NÖBETİ A) Ekzoftalmi B) Ellerde tremor Tipik absansa benzer ama ileri yaşta görülür. Juvenil miyoklonik epilepsi ile ilişkilidir. C) Taşikardi D) Kilo alamama E) Sinirlilik EEG’de 4-6 Hz diken ve yavaş dalga, multiple diken ve yavaş dalga deşarjları birliktedir. 67 – E Motor hiperaktivite ve emosyonel bozukluk ( huzursuzluk, sinirlilik, heyecanlanma, kolay ağlama, huzursuz uyku, uykuda yorgan tekmeleme) ilk belirtilerdir. Dikkat süresi kısadır ve uyku da problemli olunca okul başarısı düşer. 65. Aşağıdaaki nörokutan hastalıklardan hangisinde intrakraniyal kalsifikasyon görülebilir? A) Sturge-Weber sendromu 68. Aşağıdakilerden hangisi klasik homosistinüri tip 1 hastalığında beklenen klinik bulgulardan biri değildir? B) Von-Hippel-Lindau sendromu C) Nörofibromatozis tip 1 A) Zeka geriliği B) Uzun boy D) Nörofibromatozis tip 2 C) Tromboemboli D) Glokom E) Ataksi-telenjiektazi sendromu E) Aort anevrizması 43 www.tusem.com.tr Klinik Bilimler / T 39 - 7 68 – E Doğumda normaldir. İnfantta büyüme ve gelişme geriliği görülebilir. 70. Aşağıdaki kalp hastalıklarından hangisinde diastolik üfürüm duyulmaz? A) Atrial septal defekt (ASD) 3 yaşından sonra lens subluksasyonu (ektopia lentis) geliştiğinde tanı konur. Bu ağır miyopi ve iridodonezise (iris titreşmesi) neden olur. Yaşamın daha sonraki döneminde astigmatizma, glokom, katarakt, retina dekolmanı ve optik atrofi görülebilir. B) Ventriküler septal defekt (VSD) C) Mitral kapak yetmezliği (MY) D) Aort kapak yetmezliği (AY) E) Pulmoner kapak darlığı (PS) Progressif mental retardasyon sıktır. Ama normal zeka bildirilmiştir. IQ skoru 10-135. 70 – E • ASD’de pulmoner odakta ve etrafında 2-3/6 şiddetinde sistolik ejeksiyon üfürümü duyulur. Bu üfürümün nedeni pulmoner kapaktaki artmış akıma bağlı oluşan turbulasyondur. Benzer şekilde triküspiddeki artmış akım da triküspid odağında middiyastolik bir rulmana yol açar. Psikiyatrik ve davranışsal bozukluklar (%50) ve konvülziyon (%20) görülebilir. Marfan sendromuna benzer iskelet anormallikleri (zayıflık, uzun boy, uzun ekstremite, araknodaktili, skolyoz, pektus ekskavatum veya karinatum, genu valgum, pes cavus, yüksek damak ve diş dökülmesi) sıktır. • VSD (orta-geniş)’de 3-4 / 6 şiddetinde pansistolik üfürüm ve mitralde geçen kan hacmi arttığından apekste middiyastolik rulman duyulur Açık ten, mavi sklerası ve özel malar kızarıklık vardır. Jeneralize osteoporoz, özellikle omurlarda, ana radyolojik bulgudur. • MY’de sistol başında mitral kapak tam kapanamadığından sistol boyunca sol ventrikülden sol atriuma kan kaçağı olur (pan-sistolik üfürüm). Diastolde sol atriumdaki volüm artışının sol ventriküle geçisinde rölatif darlık varmış gibi üfürüm (Mid-diastolik rulman) duyulur. ARA’ya bağlı ise bu üfürüme Carey-Coombs adı verilir. Tromboemboli atakları artmış homosistinin vasküler endotelde oluşturduğu harabiyet sonucudur. Özellikle serebral tromboemboliye bağlı paraliziler, ayrıca kor pulmonale, optik atrofi ve ağır hipertansiyon gelişebilir. ***Aort anevrizması Marfan sendromunda görülür. • AY’de aort kapağının diastolde tam kapanamaması sonucu diastolün başında aortadan sol ventriküle kan kaçar. Zamanla sol ventrikül basıncı artıp, aorta basıncı azalacağından kaçakta azalır ve diastolün ortasında durur (dekreşendo erken diastolik üfürüm). 69. Aşağıdaki metabolik hastalıkların hangisinde idrarda terli ayak kokusu saptanır? A) Fenilketonüri • PS’da sadece sistolik ejeksiyon üfürümü duyulur. Diastolde üfürüm duyulmaz. B) İzovalerik asidemi C) Tirozinemi D) α-ketoasid dehidrogenaz eksikliği E) Trimetilaminüri 71. Akut romatizmal ateşte en az görülen major tanı kriteri aşağıdakilerden hangisidir? 69 – B ANORMAL KOKU İLE BİRLİKTE OLAN AMİNOASİT METABOLİZMA BOZUKLUKLARI Metabolizma bozukluğu İdrar kokusu Glutarik asidemi (tip 2) Terli ayak, keskin Hawkinsüri Yüzme havuzu 3-Hidroksi 3-Metilglutarik asidüri Kedi idrarı İzovalerik asidemi Terli ayak, keskin Akçaağacı şurubu hastalığı Akçaağacı şurubu, çemen Hipermetioninemi Haşlanmış lahana Multiple karboksilaz eksikliği Erkek kedi idrarı Oasthouse hastalığı Şerbetçi otu Fenilketonüri Faremsi veya küflü Trimetilaminüri Kokmuş (çürümüş) balık Tirozinemi Haşlanmış lahana, kokmuş tereyağı www.tusem.com.tr A) Artrit B) Kore C) Cilt altı nodüller D) Eriteme marginatum E) Kardit 71 – C ARA tanı kriterleri 44 Major kriterler Minör kriterler Destekleyici bulgu Kardit Poliartrit Eritema marginatum Subkutan nodül Kore Artralji Ateş Akut faz reaktanı yüksekliği CRP ASO EKG’de PR uzaması Boğaz kültürü Hızlı antijen testi Streptokokal antikor yüksekliği Klinik Bilimler / T 39 - 7 1-Poliartrit: 72 – D %75 ile en sık görülen bulgudur. Sıvıya dirençli şokta hastaya dopamin ve dobutamin (kardiyojenik şok) infüzyonu başlanır. Soruda olduğu gibi buna direnç varsa soğuk şokta adrenalin, sıcak şokta noradrenalin infüzyonu başlanır. Büyük eklemleri (diz, ayak bileği, el bileği, dirsek) tutar. Spina, kalça ve küçük eklemler tutulmaz veya çok nadiren tutulabilir. Gezici tarzdadır. Aspirin tedavisine dramatik yanıt verir. Sekel bırakmadan iyileşir. 73. Aşağıdakilerden hangisi travmadan sonra görülmez? Ciddi artritle ciddi kardit arasında ters ilişki vardır. A) ACTH ile uyarılan glukokortikoid sekresyonunun artması 2-Kardit: %50-60 oranında görülür. Pankardittir. Genellikle endokard tutulur. Myokardit veya perikardit endokardite eşlik edebilir. Mitral kapak ve/veya aort kapağı tutulumu en sık görülür. Önce kapak yetmezliği, yıllar sonra stenozu gelişir. B) Kaslardan aminoasit mobilizasyonunun travmanın şiddeti ile orantılı olarak artması İlk atakta kardit olması diğer ataklarda kardit olması riskini artırır. En korkulan komplikasyonu kronik kapak darlığıdır. ARA’nın mortalite ve morbiditesinin tek nedenidir. D) Serumdaki serbest yağ asitlerinin miktarının azalması C) Vücut proteinlerinin yıkılması sonucu üriner nitrojen atılımının artması E) Mineralokortikoidler ve reninin sodyum atılımını azaltması 3-Kore: %10-15’inde görülür. Hastalık başladıktan 1-8 ay sonra görülür. Tek başına tanı koydurucudur. 73 – D Travmadan sonra artmış enerji ihtiyacı ve inflamasyonda etkili bazı hücrelerin enerji olarak sadece glukoz kullanması nedeniyle vücut hiperglisemi yönünde değişikliklere gider. Artan kortizol, Growth hormon ve katekolamin farklı yollarla hiperglisemiye neden olur. Bu mekanizmalarınn en önemlisi Glukoneogenezdir. Glukoneogenez için substrat kas proteinleri ve yağ dokusudur. Yağ dokusu yıkılarak yağ asidi açığa çıkar. Bu yüzden serum yağ asidi azalmaz. Emosyonel labilite, inkoordinasyon, kötü okul performansı, kontrolsüz hareket ve yüzünü ekşitmek şeklindedir. Stresle artar, uykuda kaybolur. Genellikle unilateraldir. Sütçü kadın eli, pronator belirtisi, kaşıklama, oynak dil ve motor aktivitenin normal olması fizik muayene bulgularıdır. 4-Eritema marginatum: Hastaların sadece %3’ünde görülür. Ortası soluk, eritamatöz ve kaşıntısız maküldür. Genellikle göğüs ve ekstremitelerde ortaya çıkar. Sıcaklık döküntüyü artırır. 74. Safra ve Pankreas sıvı kaybı olan fistüllü bir hastanın fistül kaybı sıvı replasmanı ne ile yapılır? 5-Subkutan nodül: A) %5 dekstroz %1 ile en az görülen major tanı kriteridir. Kemik çıkıntılarına yakın ekstansör tendonlarda görülür. Varlığı ciddi hastalığı gösterir. B) Taze donmuş plazma C) Ringer laktat D) 1/3 SF-Dekstroz E) %3 NaCl 72. Aşağıdakilerden hangisi şok nedeniyle sıvı ve dopamin tedavisine rağmen bulguların devam etmesi durumunda sıcak şokta ilk aşamada verilmesi gereken ilaçtır? A) Terlipresin B) Dobutamin C) Adrenalin D) Noradrenalin 74 – C Safra ekstraselüler sıvı ile osmolarite ve içerik olarak benzerlik gösterir. Pankreas sıvısı ise temel olarak HCO3 den zengindir. Dolayısı ile bu kompartmanlardan kayıplarda Ekstra selüler sıvı ile uyumlu aynı zamanda HCO3 replasmanını yapacak sıvı verilmelidir. Bu sıvı Ringer laktat’tır. E) Milrinon 45 www.tusem.com.tr Klinik Bilimler / T 39 - 7 75. Anestezi altındaki hastada hemolitik transfüzyon reaksiyonu düşündüren en karakteristik bulgular hangisidir? 77. Yirmi üç yaşındaki bir kadın hastada sık sık epistaksis öyküsü mevcut olup aspirin almakla artan menorajisi A) Çenenin titremesi ve kas spazmı olmaktadır. Babası ve halasında da kanama diatezi olan B) Ateş ve oligüri hastanın laboratuar çalışmalarında PTZ normal, aPTT C)Hiperpireksi uzamış, trombosit sayısı normal olarak bulunmuştur. D) Taşıkardi ve siyanoz Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? A)DIC E) Kanama ve hipotansiyon B) Von Willebrand hastalığı 75 – E C) Aspirine bağlı trombosit fonksiyon bozukluğu Hemolitik reaksiyonlar En ciddi tranfüzyon reaksiyonları ABO uygunsuzluğu nedeniyle ortaya çıkar ve transfüzyonla ilişkili en sık ölüm nedenidir. İntravasküler eritrosit yıkımı, hemoglobinemi ve hemoglobinüri en önemli gelişmedir. D) Hemofili - A E) Faktör VII eksikliği 77 – B 2. günden sonra ekstravasküler hemoliz, hafif anemi, indirekt bilirubinemi görülür. Anamnez ve soygeçmişi ile kanama diatezi düşünülen hastada aPTT nin uzamış olması intrensek yolda faktör eksikliği olduğunu gösteriyor. Anestezi altındaki hastada transfüzyona rağmen hipotansiyon izlenir. aPTT---İntrensek PT---ekstrensek yol daki koagülasyon faktör eksikliklerini gösterir. Şıklarda intrensek yolağın etkilendiği 2 hastalıktan biri olan Hemofili-A X’e bağlı geçiş gösterdiğinden sıklıkla erkeklerde görülür. En olası tanı Von Willebrand hastalığı’dır. 78. Kırk yaşında erkek hastada sarılık ve sağ üst kadranda 76. Trafik kazası sonrası toraks ve batın travması, sağ femur kolik tarzda ağrı mevcut. Yapılan fizik muayenede karaci- parçalı kırığı olan 40 yaşındaki erkek hastada 48 saat ğer sağ kot altından 5 cm palpable ve tüm vücutta ürti- sonra ateş, taşıkardi, solunum güçlüğü ve bilinç bula- ker benzeri döküntüler saptanıyor. nıklığı gözleniyor.12 saat içinde kaybolan cilt te peteşial döküntüleri oluyor. Bu hastada en olası tanı nedir? A) Piyojenik karaciğer apsesi Bu vaka hakkında aşağıdakilerden hangisi doğrudur? B) Enfekte karaciğer kist hidatiği A) Yağ embolisi sendromu düşünülerek kan gazları çalışılmalıdır. C) Amebik karaciğer apsesi D) Safra yollarına açılmış kist hidatik B) Hastada akut Karaciğer yetersizliği gelişmektedir. E) İntra abdominal rüptür olmuş kist hidatik C) Subdural hematom düşünülmelidir. D) Acil taze kan transfüzyonu gerekmektedir. 78 – D E) Batın tomografisi istenmelidir. Amebik yada piyojenik karaciğer apsesinde ateş, karın ağrısı ve hepatomegali tipik bulgulardır. 76 – A Enfekte karaciğer kist hidatiği karaciğer apsesi gibi bulgu verir. Yağ embolisi: Travma, uzun kemik kırıkları, ortopedik cerrahi sonrasında sık görülür. Başlıca semptom ve bulguları; Solunum yetmezliği, takipne, hipotansiyon, baş-boyun ve retinada peteşiler, mental değişiklikler, hipoksi, AC grafisinde bilateral infiltrasyon, Htc ↓, trombositopeni, hipokalsemi. www.tusem.com.tr Karın içi rüptüre olan kist hidatikte akut karın bulguları ve alerjik yada anafilaktik belirtiler gelişir. Safra yollarına açılan kist hidatik; kolik ağrılar, sarılık ve alerji ile başvurur. 46 Klinik Bilimler / T 39 - 7 79. 15 yaşında bir genç kız rekürren abdominal kramplara ve melenaya sahiptir. FM ‘de dudaklarında ve ağız mukozasında artmış pigmentasyon mevcuttur. Kız kardeşinde benzer şikayetler ve muayene bulguları olan hastada herhangi bir tanısal girişim öncesinde aşağıdakilerden hangisi en muhtemeldir? A) Psödopolipozis B) C) Villöz adenom D) Juvenil polipozis 2. Lokalize apsenin açılması, bakteriemi 3. Malign hipertermi İlk 24 saatte: 1. Atelektazi (En sık) 2. Nekrotizan yara infeksiyonları, Grup A β hemolitik streptokok infeksiyonları, nekrotizan fasiitis, kateter ve sıvı seti infeksiyonları Ailesel polipozis 24-72 saatte: Santral kateter sepsisi, pnömoni E) Peutz-Jegher sendromu 79 – E >72 saatte: Peutz-Jegher Sendromu: En sık görülen hamartomatöz polipozis sendromudur. Otozomal dominant (Serine-treonin kinaz 11 gen defekti). Mukokuteneal bölgelerde hiperpigmentasyon ve GİS’de hamartomatöz polipler mevcuttur. Polipler çoğunlukla ince barsaktadır fakat kolon ve rektumda bulunabilir ve düşük ihtimalle de olsa malign değişim gösterebilirler. Tüm GİS maligniteleri için risk artmıştır. Özellikle periampüller bölge tümörleri sık görülür. Bu hastalarda ekstraintestinal maligniteler de sık görülür (meme Ca, seks kord tm, Sertoli hücreli testiküler tm) 1. En sık nedeni yara infeksiyonu 2. İntraabdominal infeksiyonlar 3. İdrar yolu infeksiyonları (kateter varsa) 4. Trombofilebit > 1 hafta: Anastomoz kaçakları, derin infeksiyonlar, apseler 82. Otuz yedi yaşında olan ve Crohn hastalığı bulunan ve 80. Beş yıldır eksternal hemoroidal hastalığı olan 50 yaşındaki bayan hasta, bu bölgede hafif hassasiyet, iç çamaşırında kirlenme ve dışkılama sırasında ani gelişen ağrı şikayeti ile başvuruyor. ince barsak rezeksiyonundan önce 1 ay süre ile TPN tedavisi alan hastanın postoperatif 2. haftasında yüzünde kırmızı bir döküntü gelişmiştir ve saçlarının kolay dökül- Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? düğünden şikayet etmiştir. Hastanın dikişleri alındığında A) Anal fissür B) Tromboze hemoroid yara yerinin açıldığı gözlenmiştir. C) İnternal hemoroid D) Anal fistül Aşağıdakilerden hangisinin eksikliği en muhtemeldir? A) Esansiyel yağ asitleri B) Krom E) Proctalgia fugax 80 – B C) Magnezyum Hemoraidal hastalıklar dentat çizgi üzeride ise internal hemoroidal hastalık olark bilinir . Klinikte karşımıza ağrısız kanama ile çıkar. Dentat çizginin altında olanlar ise eksternal olarak bilinir, pake içine pıhtı yerleştiğinde (Tromboze hemoroid) çok şiddetlenen ağrı ile karakterizedir. E)Kobalt D) Çinko 82 – D 81. Akut kolesistit nedeni ile sağ subkostal insizyonla kolesistektomi yapılan 63 yaşındaki bayan hastanın 4. gün 38.5’i geçen ateşleri oluyor. En olası ateş nedeni hangisidir? Esansiyel yağ asitleri Kuru deri, saç dökülmesi, ekzamatöz dermatit, azalmış göz içi basıncı, trombositopeni Ca Demans, ensefalopati ,tetani Fosfor Mental değişiklikler, hemoliz, parestezi Potasyum Paralitik ileus, tatani, aritmiler, solunum yetmezliği Mg Hipokalsemi, hipokalemi, kas spazmları, malarbsorbsiyon İİyot Guatr Demir Hipokrom-mikrositik anemi Hipokrom-mikrositer anemi (Fe verilmesine cevapsız), nötropeni, osteoporoz A) Atelektazi B) Trombofilebit Bakır C) Malign hipertermi D) Yara infeksiyonu Çinko Deri katlantılarında dermatit, fotofobi, gece körlüğü, yara iyileşmesinde bozulma, alopesi, ishal Flor Akut klinik yoktur Selenyum Kardiyomiyopati, miyalji, tırnak yatağında beyazlaşma Krom Glukoz intoleransı, periferik nöropati Kobalt Akut klinik yoktur Molibden Baş ağrısı, gece körlüğü, letarji Manganez Saçlarda incelme, kilo kaybı, dermatit E)Eviserasyon 81 – D Postoperatif ateş nedenleri: Cerrahi sırasında yada çok erken dönemde: 1. Transfüzyon reaksiyonu 47 www.tusem.com.tr Klinik Bilimler / T 39 - 7 83. Pelvik apse drenajı sonrası % 70 oksijen alan 45 yaşındaki hastanın kan gazları pH: 7.48, PO2: 55 mmHg, PCO2: 30 mmHg şeklindedir. 86. Aşağıdakilerden hangisi masif kan transfüzyonlarımn komplikasyonlarından değildir? A) Hiperkalemi Bu sonuçlar hangi tanı ile en uyumludur? B) Hiperkalsemi A) Kronik obstrüktif pulmoner hastalık C) 02- dissosiasyon eğrisinde sola kayma B) Postoperatif ağrı ve anksiyete D) Metabolik asidoz C) Erişkin solunumsal sıkıntı sendromu(ARDS) E) Hipotermi D) Postoperatif atelektezi 86 – B E) Pulmoner emboli Masif transfüzyon en az 4 ünite kanın 100 ml/dk hızında verilmesi olarak tanımlanmıştır. Masif transfüzyonun en önemli komplikasyonları koagülasyon faktör eksiklikleri, trombositopeni, hiperkalemi, asidoz, 2,3-DPG eksikliği nedeniyle O2 dissosiasyon eğrisinde sola kayma, hipotermi ve sitratın kalsiyuma bağlanması nedeniyle hipokalsemi’dir. 83 – C Yüksek oksijen konsantrasyonuna dirençli hipoksemi ve hiperventilasyon ARDS’nin karakteristik özellikleridir. Hipoksinin 4 ana nedeni vardır: hipoventilasyon, azalmış ventilasyon-perfüzyon oranı, difüzyon bozuklukları ve pulmoner şant. ilk üç durum artmış inspire edilen O2 konsantrasyonu ile düzelse de ARDS’de görülen hipoksi çoğunlukla şanta sekonderdir. Bu yüzden O2 ile düzelmez. ARDS’de görülen bozukluklar alveoler-kapiller membranmın hasar görmesi sonucu membran permeabilitesinde artışı ve takiben interstisyel pulmoner ödem ve azalmış pulmoner kompliyans nedeniyle olur. Koagülasyon bozukluklarına karşı tedbir olarak taze kan veya ilgili ürünlerin kullanımı gerekli olsa da, metabolik bozukluklar kendiliğinden düzelebileceğinden takip edilmelidir, örn. sitrat hızla karaciğerde metabolize olur ve hipokalsemi düzelir. 84. Sistemik Enflamatuar cevap sendromu (SIRS) karakteristikleri aşağıdakilerden hangisini içermez? 87. Aşağıdakilerden hangisi hemodinamisi stabil olmayan bir künt travma hastasında diyagnostik periton lavajı endikasyonu değildir? A) Gecikmiş yara iyileşmesi B) Ateş A) Bilincin kapalı olması C) Hiperventilasyon B) Duyu kaybı olması (Spinal kord yaralanması) D) Lökositoz C) Hematüri ve alt kostalarda kırık olması E) Taşikardi D) Negatif parasentez 84 – A Sitokinler enfeksiyon ve hasar sonrası enflamatuar tepkileri yöneten etkili moleküllerdir. Yara iyileşmesini aktif olarak yönetirler. SIRS (Sistemik enflamatuar tepki sendromu) (ateş, lökositoz, hiperventilasyon ve taşikardi) hasara etyoloji ne olursa olsun sitokin tepkisidir. E) Akut karın bulgularının mevcut olması 87 – C Tanısal periton lavajı: İntraperitoneal yaralanmalar için en duyarlı tetkiktir. Güvenilirliği > %95’dir. Ancak invazif olması nedeniyle hemodinamik olarak stabil olan hastalarda öncelikle noninvaziv görüntüleme yöntemleri tercih edilmektedir. Özellikle karaciğer ve dalak parenkimal yaralanması düşünülen üst abdominal travmalarda ve karın içi kanama düşünülen hastalarda sıvı (kan) göstermesi açısından USG öncelikle tercih edilebilir. DPL sonrası USG nin karın içi kanamayı göstermesi açısından tanısal değeri kaybolur. 85. Parenteral beslenme alan bir hastada en sık gözlenen eser element eksikliği aşağıdakilerden hangisidir? A) Selenyum B) Krom C) Kalsiyuım D) Magnezyum E) Çinko Endikasyonlar: 85 – E Çinko eksikliği yaygın ya da vücutta kesişim alanlarında ekzomatoid döküntü ile belirgindir. Bakır eksikliği ve glikoz intoleransı sonucu mikrositik anemi oluşabilir ve krom eksikliği ile beraber olabilir. Günlük gerekli eser metal element desteği bu sorunları önleyebilir. www.tusem.com.tr 1. Bilinci kapalı hastalar (kafa travması, alkol, intoksikasyon) 2. Paraplejik, quadripilejik hastalar 3. Başka yaralanma nedeni ile anestezi alacak olan hastalar 4. Açıklanamayan hipotansiyon 48 Klinik Bilimler / T 39 - 7 91. Bir dokuya bozulmuş kan akımının tekrar sağlanması anlamına gelen “iskemi reperfüzyon” hasarınında fizyopatolojinin en önemli sebebi olan endotel kökenli enflamatuar mediatör hangisidir? 88. Aşağıdaki durumlardan hangisi metabolik alkalozisin nedeni değildir? A) Pilor stenozu B) Primer hiperaldosteronizm C) Kolorektal villöz adenoma A) Serbest Oksijen Radikalleri D) Yaygın kemik metastazları B)NO E) Yüksek debili proksimal ince barsak fistülü C)Endotelin 88 – D D)PAF En sık neden mideden H+ ve Cl- kaybıdır. Alkali maddelerin kullanımı, steroidler ve diüretikler, primer hiperaldosteronizm, uzamış hiperkalsemi ve hipoparatiroidi (tübüler bikarbonat emilimi artar), sitrat toksisitesi (kan transfüzyonu), hipokalemi (tübüler bikarbonat reabsorbsiyonu ve hidrojen atılımı artar, hidrojen hücre içine girer), hipovolemi Alkaloz → K+ hücre içine girer, H+ hücre dışına çıkar →hipokalemi gelişir E) Araşidonik asit metobolitleri 91 – A Reaktif oksijen metabolitleri • Serbest elektron içeren moleküler oksijen türevleri • En çok lökositler tarafından üretilir • Süperoksit anyonu, hidroksil radikalleri ve hidrojen peroksit • Hücre zarındaki yağ asitlerinin peroksidasyonu ile hücre hasarına neden olurlar 89. Aşağıdakilerden hangisi Karaciğerin fibrolamellar kanseri için geçerlidir? A) Alfa feto protein düzeyi yüksektir • Glutatiyon ve katalazlar serbest oksijen hasarına karşı koruyucudur B) Genlikle uzun süreli semptom verir. • İskemi-reperfüzyon hasarında rol oynarlar C) Sirozlu hastalarda gelişir. D) Karaciğer rezeksiyonu en iyi tedavi yöntemidir. E) İleri yaş hastalığıdır. 89 – D 92. Aşağıdaki durumların hangisinin varlığında sigmoid volvulus tanısı konmuş hasta acil operasyona alınır? Fibrolameller kanser Primer KC tümörlerinin %5’ini oluşturur. Prognoz hepatosellüler kansere göre daha iyidir. Daha genç yaşta görülür, kadın – erkek oranı eşittir. Genellikle altta yatan kronik KC hastalığı yoktur. Serumda AFP düzeyi normaldir. %75 sol lobda görülür. Tipik patolojik bulgu eozinofilik hepatositlerin bulunmasıdır. Psödo-hiperparatiroidiye (hiperkalsemi) neden olabilir. A) 70 yaşın üzerindeki hastalar B) Diabet hastaları C) Hastane fiziki şartlarının acil operasyona uygun olması D) Sigmoidoskop veya rektal tüpten akıntının kanlı gelmesi E) Ayakta Direkt Batın Grafisinde Kolon çapının 7 cm den geniş olması 90. Hipovolemik şok için CVP, Kardiak Output, ve periferik vasküler direnç parametrelerinde sırasıyla nasıl değişiklikler bekleriz? 92 – D A) Artmış, Artmış, Artmış Akut Sigmoid Volvulusta Acil Laparotomi Endikasyonları B) Artmış, Artmış, Artmış 1. Dekompresyonun mümkün olmaması. C) Azalmış, Artmış, Azalmış D) Azalmış, Azalmış,Azalmış 2. Sigmoidoskopi sırasında veya daha sonra mukoza nekrozunun tesbit edilmesi. E) Azalmış, Azalmış, Artmış 3. Sigmoidoskop veya rektal tüpten akıntının kanlı gelmesi. 90 – E 4. Dekompresyondan sonra ateş ve lökositozun devam etmesi. Hipovolemi de preload azaldığından CVP düşer , Kardiak Output (Volüm x Nabız x EF) azalır ve kan volümü beyin ve kalbe yönlenmesi için katekolamin etkisi ile periferik direnç artar. 5. İntestinal iskeminin diğer bulgularının olması. 49 www.tusem.com.tr Klinik Bilimler / T 39 - 7 95 – A 93. Multipl Endokrin Neoplazi IIa da görülen tiroid kanseri hangisidir? A) Anaplastik Kanser Yağ nekrozu: B) Medüller Kanser • Genellikle travma öyküsü vardır. C) Hurtle hücreli kanser D) Folliküler Kanser • KT/RT E) Papiller Kanser. • Kanser ile en sık karışan patolojidir. 93 – B • Patolojik olarak içinde yağ olan makrofajlar ve büyük yabancı cisim hücreleri karakteristiktir. MEN-I Pitüiter tümörler Pankreatik tümörler 96. Cilde infiltrasyonu bulunan 2 cm çapındaki meme tümörü, ipsilateral supraklavikuler lenf nodu tutulumu var, uzak metastaz yok. Yukarıda tarif edilen hasta TNM sınıflandırmasına göre nasıl değerlendirilmelidir? Hiperparatiroidizm MEN-IIA Medüller tiroid karsinomu A) T1 N2 M1 Feokromasitoma B) T2 N3 M1 Hiperparatiroidizm MEN-IIB C) T2 N3 M0 Medüller tiroid karsinomu D) T4 N3 M0 Feokromositoma E) T4 N3 M1 Ganglionörom fenotip 96 – D Dil nöromaları PRİMER TÜMÖR (T) Marfanoid görünüm Tis : Karsinoma in situ T1 : Tümör < 2 cm T2 : Tümör 2-5 cm arasıda 94. Kadınlarda, 20-30 yaşlar arasında en sık görülen benign meme tümörü aşağıdakilerden hangisidir? T3 : Tümör > 5 cm A) Lipom B) İntraduktal papillom T4 : Göğüs duvarına veya deriye direk yayılım gösteren tümör C) Leyomiyom D) Anjiyom T4a : Göğüs duvarına yayılım T4b : Cilde invazyon T4c : T4a veT4b T4d : İnflamatuar meme kanseri E)Fibroadenom 94 – E Fibroadenom • Adolesan ve genç kadınlarda en sık görülen tümördür. 2030 yaş LENF NODLARI (N) N0: Regional lenf nodu metastazı yok • İyi sınırlı, mobil, sert, ağrısız kitlelerdir N1: Aynı taraf aksillada mobil lenf nodu metastazı • Karakteristik bir MG görüntüsü yoktur ancak USG’de tanı daha net konulabilir. N2: Aynı taraf aksillada fikse LN metastazı veya klinik İMLN metastazı-aksilla metastazı yok • Eğer hasta 30 yaş altında ise izlenebilir N3: Aynı taraf infraklaviküler LN metastazı veya İMLN metastazı ve aksiller metastaz veya 95. Aşağıdakilerden hangisi meme kanserine benzer belirti ve bulgular gösterebilir? Aynı taraf suprakalviküler LN metastazı UZAK METASTAZ (M) A) Travmatik yağ nekrozu B) Plasma hücreli mastitis M0 : Uzak metastaz yok C) Fibrokistik hastalık M1 : Uzak metastaz var D)Adenosis E) Hepsi www.tusem.com.tr 50 Klinik Bilimler / T 39 - 7 98 – C 97. Meme kanserinde aşağıdakilerden hangisi kötü prognostik faktör değildir? Epidural kanama posttravmatik süreçte gelişen arteriyel zedelenme sonucu oluşan (A. meningia media) acil tanı ve tedavisi gereken bir patolojidir. Kanamanın dura ile ilk etapta sınırlanması sonucu ‘‘lucid interval’’ denilen geçici iyilik hali mevcuttur. Hadise devam ettiği için ikinci dönem artık bilincin tekrar kapandığı, anizokorinin geliştiği, babinskinin (+) olduğu bir hal alır. A) DNA sitometride diploid durum B) Tümörün lokalizasyonu C) Lenf nodu metastazı D) Negatif östrojen ve progestron reseptörü E) Tümörün büyüklüğü 97 – B 99. Bir aydır üst ekstremitede ağrı ve ısı duyusu kaybı olan, derin duyu ve motor fonksiyonların korunmuş olduğu 42 yaşındaki bayan hastada aşağıdaki hastalıklardan hangisi düşünülebilir? Meme Ca’da Prognostik ve Prediktif Faktörler • 1- Aksiller lenf bezlerinin durumu (0, 1-3, >4) • 2- Tümör çapı A) Amyotrofik lateral skleroz • 3- Histolojik tip ve grade B) Guillain barre • 4- Steroid hormon reseptörlerinin durumu ve hormonal tedaviye cevap C) Siringomyeli D) Dorsol kord sendromu • 5- Tümör antijenleri, büyüme faktörleri, kromozomal bozukluklar, onkonjenler E) Vitamin B-12 eksikliği • Kromozomal bozukluklar (11. Kr alel kaybı, 1, 3, 6, 7, 9 delesyon kötü) 99 – C Siringomyeli, spinal kord içinde çoğunlukla santral kanalın posterionunda olmak üzere bir kistin (syrinx) oluştuğu ender bir durumdur. Kavite gliozisle örtülüdür. Kordda çapraz yapan sirinkse yakın olan lateral spinotalamik traktustaki sinir liflerinin en erken hasarına bağlı olarak ağrı ve ısı duyusu kaybolmuştur ama pozisyon ve vibrasyon duygusu korunmuştur. İleri safhalarda genişleyen kaviteye bağlı ön boynuz hücrelerine olan basıya bağlı olarak kas güçsüzlüğü ve üst ekstremitelerde atrofi görülür. • Protoonkojenler (HER-2/neu=c-erb-B2, c-erb-B, c-H-ras kötü) • Büyüme faktörleri (EGF, TGFa, PDGF, IGF-1 kötü, TGFβ çok iyi) • 6- Proliferasyon hızı (Öploidi, düşük S-fazı iyi – Anöploidi kötü) • 7- Hastanın yaşı ve menopozal durumu • 8- Gebelik ve laktasyon • 9- Tedavide gecikme • 10- Diğer biyolojik özellikler 100. Kırk dört yaşında bir kadın hasta, yaklaşık 3 yıldır yılda 4 kez ortaya çıkan ve 4-6 saat süren sağ taraflı baş ağrısından yakınıyor. Hasta ağrılarının zonklayıcı karakterde ve 98. Bilinç bulanıklığı nedeniyle acile getirilen bir boksörün muayenesinde koma hali ve tek taraflı pupillada dilatasyon tespit edilmiştir. Hikâyesinde 8 saat önce başına ağır darbe aldığı ve bayıldığı daha sonra bilincinin tekrar yerine geldiği öğreniliyor. En olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? günlük işlerini aksatacak biçimde olduğunu, ağrıyla birlikte bulantı hissettiğini ancak kusmadığını belirtiyor. Nörolojik muayene bulgularının normal olduğu saptanıyor. Bu hasta için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? A) Küme baş ağrısı A) Subaraknoid kanama B) Migren baş ağrısı B) İntraserebral kanama C) Gerilim baş ağrısı C) Epidural kanama D) Tümör baş ağrısı D) Subdural kanama E) Enfeksiyon baş ağrısı E) Subperiostal kanama 100 – B 51 www.tusem.com.tr Klinik Bilimler / T 39 - 7 101. Baş ağrısının 4-6 saat sürmesi, tek taraflı olması, zonklayıcı ve hastanın günlük işlerini etkileyecek düzeyde olması, ağrıya bulantının eşlik etmesi ama kusmasının olmaması migren tipi baş ağrısının özellikleridir. Fakat migren tipi baş ağrısının en önemli özelliği de, nörolojik bulguların normal olmasıdır. 103. 5 aydır belirgin düşünce bozukluğu, uygunsuz affekt ve işitsel halüsinasyonları olan 32 yaşındaki erkek hasta hastaneye yatırılıyor. Bilinç düzeyi, oryantasyon ve hafızası iyi olan hastaya şizofrenik bozukluk tanısıyla trifluperazin 10 mgx4 başlanıyor. Ertesi gün boynunu eğri tutmasına yol açan, sternokleidomastoid kasta ağrılı spazm başlıyor. Hastadaki gelişen ilaç komplikasyonu aşağıdakilerden hangisidir? Hangisi Broca konuşma merkezini kanlandırır? A) A. serebralis anterior B) A. serebralis media C) A. serebralis posterior A) Müsküler distoni B) Tardiv diskinezi C) Akatizi D) Akinezi E) Parkinsonizm D) A. koroidalis anterior 103 – A E) A. carotis interna 101 – B 104. Sularda kirlilik göstergesi olarak kullanılan mikroorganizma aşağıdakilerden hangisidir? MCA superior divizyon A) Giardia intestinalis MCA’nın superior divizyonu frontal lob ile superior parietal lobları besler. Alt ekstremitenin nispeten az etkilendiği, yüzde ve kolda baskın kontralateral hemiparezi ve duyu kusuru görülür. Gözlerin etkilenen hemisfer tarafına deviyasyonu veya o hemisfere bakma eğilimi vardır. Lezyon dominant hemisferde ise Broca afazisi görülür. Konuşma tutuktur. Kelime çıkışı azalmıştır. Göreceli olarak anlama korunmuştur. Tekrarlama ve yazılı materyali anlama bozulmuştur. Agramatizm vardır. Bukofasyal apraksi ve ipsilateral ekstremitede ideomotor apraksi görülebilir. Lezyon nondominant hemisferde ise hemispasyal ihmal, anozognozi görülebilir. Emosyonel prozodi de bozulabilir. B) Esherichia coli C) Salmonella Typli D) Campylobacter jejuni E) Staphylococcus aureus 104 – B 105. Sigara kullananlarda mesane kanseri insidans değeri 6, sigara kullanmayanlarda insidans 0,4 ise; mesane kanseri için rölatif risk kaçtır? 102. Aşağıdakilerden hangisi şizofrenide kötü prognoza işaret etmez? A) 6 B) 0,4 C) 6,4 D) 5,6 E) 15 A) Ailede şizofren olması 105 – E Hastalığının X etkeni varken (X+) görülme sıklığının, X etkeni yokken (X-) görülme sıklığına oranına göreli (relatif) risk denir. Göreli risk sadece kohort tipi gözlemsel çalışmalarında ve deneysel çalışmalarda hesaplanabilir. Retrospektif çalışmalarda hesaplanamaz. B) Genç yaşta başlaması C) Bekâr olmak D) Depresif bulguların varlığı E) Nörolojik belirti ve bulguların varlığı 102 – D İyi prognoz: akut, geç yaş, çevresel- stres etkenler, toplum içinde iyi uyum, evli hasta, konfüzyon, pozitif bulgular ve duygusal öğeler, tedavide işbirliği ve uyumu. Gelişmekte olan ülkelerde ve kırsal bölgelerde şizofreni prognozu, gelişmiş ülkelere ve kentsel alanlara göre daha iyi bulunmuştur. 106. Hipertansiyon konusundaki bir tarama çalışmasında, tarama programına alınan 2000 kişinin 400 ünde hipertansiyon saptanmıştır. Muayenede hipertansif olmadığı belirlenenler 1 yıl sonra tekrar muayene edildiğinde, 40 kişide daha hipertansiyon bulunmuştur. Sözü edilen çalışmadaki değerlere göre, 40/1600 oranına ne ad verilir? Kötü prognoz: öncesinde şizoid veya şizotipal kişilik bozukluğu, sinsi ve yavaş başlangıç, hastanede fazla ve uzun süreli tedavi, remisyon halinin kısa sürmesi, nörolojik belirti ve bulgular, yapısal beyin anormallikleri, perinatal travma öyküsü, saldırganlık öyküsü, ailede kalıtımsal geçiş, negatif klinik belirtiler. A) Hipertansiyon prevalansı B) Tarama testinin duyarlılığı C) Hipertansiyon insidansı D) Tarama testinin prediktif değeri E) Tarama testinin seçiciliği www.tusem.com.tr 52 Klinik Bilimler / T 39 - 7 106 – C Prognostik faktörler: Sağ kalımı belirleyen en önemli faktör cerrahi evresidir. Soruda sorulan 40/1600 oranı bize, yeni saptanan hipertansiyon hastalarının, hastalıksız toplumdaki oranını sormaktadır. Bu da hastalığın insidansını göstermektedir. Yani halen hastalığa yakalanabilme oranıdır. • Yaş: İleri yaş kötü, nisbeten genç yaş iyi prognostik faktördür. • Histolojik tip: Nonendometrioid tipler tüm kanserin %10’sini oluşturur ve kötü faktördür. • Histolojik grade:Grade’in artması önemli kötü prognostik faktördür. • Tümör çapı: 2 cm’den büyün tümör varlığı kötü faktördür. • Hormon reseptörleri: E. ve P. reseptör (+) ise iyi, (-) ise kötü faktördür. • DNA yapısı ve proliferatif indeks: Diploid DNA yapısı iyi. Nondiploid ise kötü faktördür. • Myometrial invazyon: Özellikle %50’den fazla olur ise kötü faktördür. • Lenfo-vasküler alan tutulumu varlığı nüks ve ölüm için bağımsız risk faktördür. • İsthmik- servikal tutulum • Peritonela sitolojide malign hücre varlığı • Adneks ve uterin serozal tutulum olması • Lenf nodu metastazı: Erken evre endometrium kanserinde en önemli prognostik faktördür. • İntraperitoneal tümör varlığı • Genetik ve moleküler belirteçler: HER2/neu, K-ras, P53, p16, e-cadherin, yüksek proliferasyon indeksi(Ki67), anormal DNA ploidisi, artmış S-fazı fraksiyonu(9%), DNA metilasyonu, p21 ekspresyonu ve heterozigosite kaybı kötü prognoz ile ilişkilidir. 107. Lokal anestezi sonrası aşağıdaki duyular hangi sondan başa doğru kaybolurlar? 1- Derin basınç 2- lsı 3- Ağrı 4- Dokunma A) 3,2,4,1 B) 1,4,2,3 C) 2,4,1,3 D) 2,1,4,3 E) 3,4,1,2 110. Normal bir gebelikte aşağıdaki olaylardan hangisi izlenmez? 107 – B En önce kaybolan ağrı duyusudur. Sonra sırası ile ısı, dokunma ve en son da derin basınç duyusu kaybolur. A) Böbrek boyutlarında artış B) Kardiak outputta artış 108. Aşağıdakilerden hangisi akut spor yaralanmasında ilgili bölgeye uygulanması gereken tedavi prensiplerinden biri değildir? A) İstirahat B) Koruma C) Sıcak uygulama D) Elevasyon C) Tidal völümde artış D) Total akciğer kapasitesinde azalma E) Vital kapasitede artış 110 – E Gebelik, tüm sistemleri etkilemekte ve hem anatomik hem de fonksiyonel değişimlere neden olmaktadır. Örneğin kalpte büyüme ve sola rotasyon olurken, kalp hızı ve kan volümü artmasına sekonder kardiyak output artmıştır. Bu artış doğumun ikinci evresinde ve postpartum ilk 1 saatte maksimumdadır. Solunum sistemi değişimleri aşağıdaki tabloda verilmiştir. E)Kompresyon 108 – C Akut spor yaralanmalarında bölgeye; istirahat, koruma, elevasyon, soğuk uygulama, kompresyon uygulanmalıdır. Sıcak tedavisi inflamasyonu arttıracağından uygulanmamalıdır. 109. Aşağıdakilerden hangisi endometrium kanseri için kötü prognoz belirtisidir? A) Genç yaş B) Diploid dna yapısı Artanlar Azalanlar Değişmeyenler Tidal volüm İnspiratuar kapasite Dakikada ventile edilen hava miktarı Ölü boşluk hacmi pO2 Fonksiyonel rezidüel kapasite Total akciğer kapasitesi Ekspiratuar rezerv volüm Rezidüel volüm pCO2 Solunum hızı Vital kapasite İnspiratuar rezerv volüm Üriner sistem: Gebelikte renal kan akımı, böbrek boyutu ve GFR %50-70 artar. Bunun sonucunda kreatinin kleren¬si 150200 ml/dk’ya çıkar. BUN, kreatinin, ürat düzeyleri ve kan osmolalitesi düşer. Kan osmolalitesinin düşmesine rağmen vasopressinde (ADH) ciddi bir değişim olmaz. C) Düşük grade D) p53 pozitifliği E) Östrojen reseptörünün pozitif olması 109 – D Karaciğer: Anatomik değişiklik olmaz. Serum alkelen fosfataz artar (plasental üretim sonucu). ALT-AST –GGT ve bilirubin düzeyi hafif azalır. Albümin miktarı artar ancak volüm artışı daha fazla olduğu için rölatif bir azalma vardır. Her kanserde olduğu gibi endometrium kanserinde de en önemli prognostik faktör, hastalığın evresidir. Ancak bunun dışındaki prognostik faktörler de vardır. Bunlar; 53 www.tusem.com.tr Klinik Bilimler / T 39 - 7 111. Aşağıdakilerden hangisi erken evre over kanserinde düşük risk faktörüdür? şımda serbest olarak bulunur. Serbest taşınan kısmı biyolojik aktiviteden sorumludur. SHBG düzeyinin değişmesi, taşıdığı hormonal aktif maddelerin serbest plazma düzeylerinin değişmesine neden olacağı için önemlidir. A) Kapsül invazyonu B) Yüksek grade C)Asit SHBG azaltan durumlar D) Negatif peritoneal sitoloji SHBG artıran durumlar Prolaktin Hiperandrojenizm Estrojenler -Kombine oral kontraseptifler 111 – D İnsülin Büyüme hormonu Gebelik Erken evre over kanseri vakalarında düşük ve yüksek riskli hastalık kriterleri aşağıda verilmiştir. Kortikosteroidler-ACTH Menopoz Hipertiroidizm Hipotiroidizm Luteal faz E) Berrak hücreli tip Sentetik progestinler Obezite Siroz Erken evre over kanserlerinde prognostik faktörler Düşük Risk Yüksek Risk 114. Aşağıdakilerden hangisi m. Levator ani için yanlıştır? • Düşük grade • Yüksek grade • Berrak hücre dışı histolojik tip • Berrak hücreli overca A) En büyük parçası pubovajınalistir • Sağlam kapsül • Kapsül invazyonu B) Pelvik relaksasyona karşı en etkili rol oynayan kastır • Yüzey düzensizliklerinin olmaması • Yüzey düzensizlikleri C) Pelvik yan duvarda bulunan arcus tendineusa tutunur • Eşlik eden asit olmaması • Asit • Negatif peritoneal sitoloji • Malign hücre içeren asit D) Doğum sırasında bebeğin başını destekler E) s3-s4 sinir lifleri ile inerve olur • Rüptür olmaması ya da intraoperatifrüptür • Preoperatifrüptür • Dens olmayan yapışıklıklar • Dense yapışıklıklar • Normal karyotip • Anöploid tümör 114 – A Diaphragma pelvis: Her iki tarafın levator ani ve coccygeus (S4-S5 spinal sinirlerle innerve edilir.) kasları ve bunları örten fasyalar tarafından oluşturulur. Her iki levator kasının arasındaki açıklığa ise hiatus ürogenitale denir. Buradan ürethra, vajen ve anal kanal geçmektedir. 112. Fetusun anne karnındaki duruş şekline ne denir? A) Habitus B) Situs C) Sinklitizm D) Prezentasyon Muskulus levator ani: E) Asinklitizm 112 – A Prezentasyon: Önde gelen fetal kısım Habitus: Fetusun anne karnındaki duruş şekli. Situs: Fetal uzun eksen ile maternal uzun eksen ilişkisi Sinklitizm: Sagittal sütürün symphysis pubis ve promontoyuma olan mesafesinin eşit olması durumu. Fetusler %99 longitudinal situsa sahiptir. Nadiren transvers ya da oblik situs olabilir. B) Siroz C) Obezite D) Luteal faz Kasın anatomik bölümleri; • Pubococcygeus (en büyük parçası, diğer ismi pubovisseralis) o Puboüretralis o Pubovajinalis • Puborektalis (fekal kontinansa yardımcı olur) • İliococygeus Pelvik organların desteklenmesinde rol oynar. Pelvik yan duvarda bulunan arcus tendineus’a tutunur. Pelvik relaksasyona karşı en etkili rol oynayan kastır. Levator ani, doğum sırasında bebeğin başını destekler. M.puborektalis fekal kontinansa yardımcı olur. A) tip 1 B) tip 3 C) tip 5 D) tip7 E) tip 8 E) Hipertiroidizm 115 – E Tip 0: Tamamen intrakaviter (Saplı submüköz myom) submüköz myomlar 113 – C Seks steroidlerinin kanda taşınımı seks hormon bağlayıcı protein (SHBG) adı verilen ve karaciğerde üretilen proteinle olur. Bunun dışında bir miktarı albümine bağlı bir miktarı ise dola- www.tusem.com.tr Plexus pudentalisten çıkan n. rektalis inferior ve S3-4 sinir lifleri tarafından innerve edilir 115. Figo sınıflamasına göre aşağıdaki tiplerden hangisi parazitik myomdur? 113. Aşağidakilerden hangisi sex hormon bağlayıcıglobin düzeyinin arttığı durumlardan biri değildir? A)Gebelik Pelvis döşemesinin en büyük ve önemli kasıdır. Tip 1: Myometrium içindeki kısmı < %50 olan submüköz myomlar 54 Klinik Bilimler / T 39 - 7 117 – E Tip 2: Myometrium içindeki kısmı ≥ %50 olan submüköz myomlar Normogonadotropik Amenore Nedenleri Tip 3: Endometriuma temas eden intramural myomlar Müller agenezi İmperfore himen Tip 4: Endometriuma temas etmeyen tamamen intramural myomlar 5 alfa redüktaz eksikliği Asherman sendromu Transvers vajinal septum 118. Aşağıdakilerden hangisi OHSS de görülmez? Tip 5: Myometrium içindeki kısmı ≥ %50 olan subseröz myomlar Tip 6: Myometrium içindeki kısmı < %50 olan subseröz myomlar A)Asit B) Hidrotoraks Tip 7: Saplı subseröz myomlar C)Dehidratasyon D) Hipoviskosite Tip 8: Serviks ve lig. latuma yerleşen uterus myometriumuyla direk ilişkisi olmayan myomlar ve parazitik myomlar. E)Hemokonsantrasyon 118 – D OHSS: Daha çok gonadotropinlerle ovulasyon indüksiyonu yapılan hastalarda görülür. OHSS’nin şiddetli formunda overler multipl follikül kistleri sebebi ile dev boyutlara ulaşırlar. Overin büyümesinden dolayı şiddetli ağrı duyulabilir. Büyüyen overlerin frajil olması nedeni ile pelvik ve abdominal muayene OHSS’de kontrendikedir. Her durumda OHSS’de cerrahiden kaçınılmalıdır. Yüksek düzeydeki estrojen VEGF (vasküler endotelyal growth factor) düzeyini artırır. Bunun sonucunda vasküler geçirgenliği artar ve over yüzeyinden eksudasyon olur. Sonuç olarak asit, hidrotoraks, dehidratasyon, hemokonsantrasyon, hiperviskosite ve akut böbrek yetmezliği bulguları gelişebilir. Önemli olan OHSS gelişmesini önlemektir. İndüksiyon sırasında OHSS gelişimi için bilinen ve takipte kullanılan belirteç kan estrojen düzeyidir. 116. İmmatür teratom için aşağıdakilerden hangisi yanlıştır? A) Teratomların maling formudur B) Grade en önemli prognostik faktördür C) En sık görülen maling germ hücreli tümördür D) Gradelenebilen tek germ hücreli tümördür E) İmmatür sinir dokusu arttıkça prognoz kötüleşir 116 – C • İkinci en sık malign germ hücreli tümördür. Teratomların malign formudur. • En sık ve en fazla bulundurduğu doku ektodermal ( nöral doku) kökenlidir. • Gradelenebilen tek germ hücreli tümördür. İmmatür teratomlarda grade en önemli prognostik faktördür. Grade ise tümörün içerdiği immatür hücrelerin miktarına göredir. İmmatür sinir dokusu arttıkça grade artar ve prognoz kötüleşir. 119. Aşağidakilerden hangisi endometriozis gelişim riskini azaltan durumlardan biri değildir? • Gliomatosis peritonei: İmmatür teratomlarda nöral dokunun maturasyonunun en üst seviyede olmasıdır. Artması ise iyi prognoz göstergesidir. A)Laktasyon B) Erken menarj Tedavi: Premenopozal; ooforektomi ve evreleme, postmenopozal; TAH+BSO yapılır. Her iki durumda da postoperatif dönemde adjuvan kemoterapi rejimleri(BEP-VAC-VBP) verilmektedir. C)OKS D) Sigara E) BMI’da artma 119 – B Endometrial gland ve stromanın uterus dışında olmasıdır. En sık pelvistedir, ancak vücudun her yerinde olabilir. Nükslerle giden ve kronik inflamatuar hastalıktır. Kesin tanısı cerrahi olmasında sıklığı net bilinmiyor(%10). En sık reprodüktif çağda görülür (25-35 yaş), ancak prepubertal, adölesan, postmenopozalde ve tüm etnik-sosyal gruplarda görülebilir. 117. Aşağıdakilerden hangisi normogonodotropik amenore nedenlerinden değildir? A) Transvers vajinal septum B) Asherman sendromu Endometriozis olma riski en yüksek hasta profili: Sekonder dismenoresi veya kronik pelvik ağrısı olan ve infetilite şikayeti ile başvuran reprodüktif çağdaki bayanlardır(%50). C) İmperfore hymen D) 5 alfa redüktaz eksikliği E) Primer hipotiroidizm 55 www.tusem.com.tr Klinik Bilimler / T 39 - 7 Endometriosiz gelişimi riskinde artışa neden olan durumlar Erken menarş Polimenore Hipermenore-menoraji Müllerian anomali(obstrüktif) Kızıl saç-çil-nevüs Ailevi yatkınlık İnfertilite Nulliparite DES’e maruz kalmak Uzun boy-BMI azalma Aşırı alkol ve kafein tüketimi(?) Düşük doğum ağırlı(?) Çoğul gebelikten biri olmak(?) Dioksin(?) ve poliklorinate(?) Kırımızı et ve yağlı diet(?) Endometriozis gelişim riskinde azalmaya neden olan durumlar Multiparite Laktasyon BMI artma Egzersiz Bel-kalça oranında artış Meyve ve sebze içeriği yüksek diet 120. Aşağıdakilerden hangisi spontan abort riskini arttıran faktörlerden biri değildir? A) Hipotiroidi B) Hipertiroidi C) Nulliparite D)SLE E)DM 120 – C Spontan Abort Riskini Artıran Faktörler Kromozomal anomaliler Embriyonik anomaliler Patolojik ovum-anembriyonik gebelik Plasental anomaliler Teratojene veya Mutajene maruziyet (Sigara-alkol-kafein-radyasyon-anestezik gaz inhalasyonu) İleri anne ve baba yaşı Multiparite Uterin anomaliler Leiomyom(fibroid) Asherman sendromu Servikal yetmezlik Müllerian füzyon anomalileri (en sık septat uterus) www.tusem.com.tr Maternal Travma Komplike batın cerrahisi geçirmek Kötü beslenme Obezite Bakteriyel vajinoz RİA ile gebelik Maternal hastalıklar • Hipotiroidi ve iyot eksikliği • Hipertiroidi • Diabetes Mellitus • Luteal faz yetmezliği • SLE • Kardiyovasküler hastalıklar 56 Sigara-OKS