deneme sınavı soru dağılımı

Transkript

deneme sınavı soru dağılımı
DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI
TEMEL BİLİMLER
KLİNİK BİLİMLER
1 - 42 : Dahiliye
1 - 14
: Anatomi
15 - 22
: Histoloji Embriyoloji
23 - 32
: Fizyoloji
33 - 54 : Biyokimya
73 - 108 : Genel Cerrahi
55 - 76 : Mikrobiyoloji
77 - 98 : Patoloji
109 - 120: Kadın Doğum
(Dahiliye + Dahiliye Küçük Stajlar)
43 - 72 : Pediatri
(Genel Cerrahi + Cerrahi Küçük Stajlar)
99 - 120 : Farmakoloji
7. DENEME SINAVI CEVAP ANAHTARI
TEMEL BİLİMLER
KLİNİK BİLİMLER
1
E
31
C
61
D
91
A
1
D
31
B
61
D
91
A
2
C
32
E
62
A
92
B
2
B
32
A
62
E
92
D
3
E
33
B
63
E
93
A
3
B
33
E
63
D
93
B
4
B
34
C
64
E
94
C
4
B
34
E
64
E
94
E
5
D
35
E
65
A
95
B
5
D
35
D
65
A
95
A
6
D
36
E
66
A
96
E
6
D
36
C
66
C
96
D
7
B
37
E
67
E
97
A
7
C
37
C
67
E
97
B
8
D
38
E
68
D
98
B
8
A
38
C
68
E
98
C
9
A
39
C
69
D
99
E
9
D
39
D
69
B
99
C
10
E
40
C
70
A
100
C
10
A
40
E
70
E
100
B
11
A
41
B
71
E
101
D
11
B
41
A
71
C
101
B
12
B
42
E
72
E
102
B
12
D
42
B
72
D
102
D
13
C
43
C
73
D
103
A
13
E
43
E
73
D
103
A
14
C
44
C
74
C
104
B
14
A
44
B
74
C
104
B
15
A
45
B
75
A
105
D
15
C
45
D
75
E
105
E
16
D
46
E
76
A
106
A
16
A
46
E
76
A
106
C
17
D
47
C
77
D
107
C
17
C
47
B
77
B
107
B
18
E
48
C
78
C
108
E
18
E
48
C
78
D
108
C
19
E
49
E
79
B
109
C
19
E
49
A
79
E
109
D
20
E
50
A
80
B
110
D
20
C
50
D
80
B
110
E
21
A
51
B
81
B
111
A
21
A
51
E
81
D
111
D
22
E
52
B
82
D
112
E
22
A
52
B
82
D
112
A
23
E
53
B
83
D
113
E
23
E
53
B
83
C
113
C
24
B
54
C
84
E
114
A
24
E
54
C
84
A
114
A
25
E
55
B
85
D
115
D
25
C
55
D
85
E
115
E
26
A
56
E
86
B
116
C
26
C
56
A
86
B
116
C
27
B
57
C
87
A
117
B
27
D
57
B
87
C
117
E
28
A
58
E
88
A
118
A
28
B
58
E
88
D
118
D
29
E
59
D
89
E
119
E
29
D
59
A
89
D
119
B
30
E
60
A
90
E
120
B
30
E
60
B
90
E
120
C
Bu cevap anahtarı ile ilgili tartışmalı ve değişiklikleri (www.tusem.com.tr) adresinden takip edebilirsiniz.
Temel Bilimler / T 39 - 7
TEMEL TIP BİLİMLERİ TESTİ AÇIKLAMALI CEVAPLAR
1.
Fossa cranii media’da yer alan oluşumlar hangi seçenekte tam ve en doğru olarak verilmiştir?
I. Foramen lacerum
A) Arteria pharyngea ascendens
II. Foramen caecum
B) Arteria lingualis
III. Foramen jugulare
C) Arteria occipitalis
IV. Foramen rotundum
D) Arteria temporalis superficialis
A) I ve II
B) I ve III
C) II ve III
D) III ve IV
3.
Aşağıdakilerden hangisi arteria carotis externa’nın dalı
değildir?
E) Arteria thyroidea inferior
3–E
E) I ve IV
Arteria thyroidea superior, arteria carotis externa’nın dalıdır;
arteria thyroidea inferior ise arteria subclavia’nın dalı olan
truncus thyrocervicalis’den çıkar.
1–E
Foramen lacerum: Sfenoid – oksipital ve temporal kemikler
arasında kalır, fossa cranii media’da yer alır.
4.
Foramen caecum: Frontal kemikte yer alır, fossa cranii anterior’dadır.
Fossa infratemporalis’de musculus pterygoideus
lateralis’in iki başı arasından geçen arter aşağıdakilerden hangisidir?
Foramen jugulare: Oksipital ve temporal kemikler tarafından
oluşturulur, fossa cranii posterior’dadır.
A) Arteria carotis externa
Foramen rotundum: Sfenoid kemiğin ala major’unde yer alır,
fossa cranii media’dadır.
C) Arteria facialis
B) Arteria maxillaris
D) Arteria lingualis
E) Arteria palatina descendens
4–B
2.
M. pterygoideus lateralis’in iki başı arasından a. maxillaris ve
n. buccalis geçer.
Aşağıdaki eklemlerden hangisinin discus articularis’i
yoktur?
A) Articulatio sternoclavicularis
5.
B) Articulatio radioulnaris distalis
C) Articulatio humeroradialis
Aşağıdaki çekirdeklerden hangisi özel visseral efferent
aksonların kaynağıdır?
A) Nucleus nervi abducens
D) Symphysis intervertebralis
B) Nucleus accessorius nervi occulomotorii
E) Articulatio acromioclavicularis
C) Nucleus tractus solitarius
2–C
D) Nucleus nervi trigemini
Diskusu olan sinovyal eklemler:
E) Nucleus cuneatus
-
-
-
-
-
Art. temporomandibularis
5–D
Art. sternoclavicularis
Özel visseral efferent lifler yutak kavsi kaslarının motor lifleridir. N. V, N. VII, N. IX, N. X ve N. XI’in kranial bölümünde
bulunurlar.
Art. acromioclavicularis
Art. radioulnaris distalis
Nucleus nervi trigemini: 1. yutak kavsi
Art. radiocarpalis
Nucleus nervi facialis: 2. yutak kavsi
Diskusu olan non sinovyal eklemler:
-
-
Nucleus ambiguus: N. IX ile 3. yutak kavsi, N. X ile 4. yutak
kavsi, N. XI ’un kranial lifleri ile 6. yutak kavsi kaslarını uyaran
liflerin başlangıcı olan motor çekirdeklerdir.
Symphysis intervertebralis
Symphysis pubis
www.tusem.com.tr
2
Temel Bilimler / T 39 - 7
6.
Parotis cerrahisi sırasında nervus facialis’i kesilen hastada aşğıdakilerden hangisi beklenir?
8.
A) Hiperakuzi
B) Ağız kuruluğu
C) Dilin ön bölümünde tat duyusu kaybı
D) İpsilateral yüz yarımında mimik kaslarının felci
E) İpsilateral yüz yarımında terleme kaybı
Aşağıda listelenen oluşumlardan, midenin arka yüzü
ile komşu olanlar hangi seçenekte tam ve en doğru
olarak verilmiştir?
I- Dalak
II- Pankreas
III- Mezocolon transversum
IV- Jejunum
6–D
Nervus facialis’in sadece motor dalları glandula parotis’in
içinden geçerek mimik kaslarına dağılır, dolayısıyla parotis
cerrahisinde fasyal sinir kesilirse o yüz yarımında mimik kaybı
olur.
7.
A) I – II
B) I – III
C) III – IV D) I – II – III
E) II – III – IV
8–D
Jejunum mide ile komuşulk yapmaz, midenin arka yüzünde:
a.v. lienalis, pankreas, dalak, mezocolon transevrsum, sol
böbrek ve sol sürrenal bez ve aorta abdominalis yer alır.
Gonion bölgesinin deri duyusunu alan sinir aşağıdakilerden hangisidir?
A) Nervus mandibularis
9.
Aşağıdakilerden hangisi nervus obturatorius felcinden
etkilenmez?
B) Nervus auricularis magnus
A) M. obturator internus
C) Nervus lingualis
B) M. obturator externus
D) C1 spinal sinir
C) M. gracilis
E) Nervus transversus colli
D) M. adductor magnus
E) M. adductor longus
7–B
9–A
M. obturator internus, derin kalça kaslarındandır, uyluğa dış
rotasyon yaptırır ve siniri pleksus sacralis’den gelen n. m. obturator internus’dur.
Diğerleri uyluk içyan loj kaslarıdır ve tümü lumbal pleksus kökenli n. obturatorius tarafından uyarılırlar.
10. Aşağıdaki oluşumlardan iki tanesi sağ atriumda yer almaktadır, doğru seçeneği bulunuz?
I. Crista terminalis
II. Crista supraventricularis
III. Tuberculum intervenosum
IV. Ostium veneae pulmonales
A) I ve II
B) II ve III
C) II ve IV
D) I ve III
E) I ve IV
10 – E
Crista supraventricularis, sağ ventrikül çatısında; ostium veneae pulmonales ise sol atrium arka duvarında yer alırlar.
Crista terminalis ve tuberculum intervenosum sağ atrium
oluşumudur.
3
www.tusem.com.tr
Temel Bilimler / T 39 - 7
11. Aşağıdakilerden hangisi centrum tendineum perinei
yapısına katılmaz?
A) M. ischiocavernornosus
B) M. bulbospongiosus
C) M. levator ani
D) M. transversus perinei superficialis
E) M. transversus perinei profundus
11 – A
13. Aşağıdaki kranial sinirlerden
quadrigemini’den geçer?
B) N. III
C) N. IV
D) N. V
Cisterna
E) N. VI
12. Cavitas tympanica’nın ön duvarının Latince adı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Paries jugularis
A) N. II
hangisi
13 – C
B) Paries caroticus
C) Paries tegmentalis D) Paries mastoideus
E) Paries labyrinthus
12 – B
14. Abdomende yer alan nervi splanchnici majus ile ilgili
hangisi tam doğrudur?
Ön duvar: Paries caroticus adını alır, semicanalis musculotuborius, semicanalis tuba auditiva (ikisine birlikte canalis musculotubarius denir) ve canalis caroticus buradadır.
Arka duvar: Paries mastoideus adını alır, aditus ad antrum
adlı delikle cellulae mastoideae’lere açılır, canalis facialis ile
komşudur.
Üst duvar: Paries tegmentalis adını alır, temporal kemiğin tegmen tympani’si yapar.
Alt duvar: Paries jugularis adını alır, vena jugularis interna
adını alır.
Dışyan duvar: Paries membranaceus adını alır, membrana
tympani oluşturur ve chorda tympani (N. VII’in dalı) bu duvara komşudur.
İçyan duvar: Paries labyrinthus adını alır, fenestra ovale (Basis stapes kapatır), fenestra rotundum (membrana tympani
secundaria kapatır) ve promontorium bu duvardadır, ayrıca
n. typmanicus (N. IX’un dalı) ve canalis facialis’in bir kısmı bu
duvara komşudur.
Şekil: Sağ taraf cavitas tympani, dışyan duvarı yapan membrana tympani kaldırılmış.
www.tusem.com.tr
A) Preganglioner, presinaptik kolinerjik aksonlardır.
B) Postganglioner, postsinaptik adrenerjik aksonlardır
C) Postganlioner, presinaptik kolinerjik aksonlardır.
D) Postganlioner, presinaptik adrenerjik aksonlardır.
E) Postganlioner, postsinaptik kolinerjik aksonlardır.
14 – C
- Toraksta nn. splanchnici thoraci: postganlioner, postsinaptik, myelinsiz ve adrenerjik aksonlardan oluşurken;
- Abdomende yer alan nn. splanchnici majus, minus ve imus’lar
truncus symphaticus’tan geçtikleri için postganglioner, ancak
sinaps yapmadıkları için hala presinaptik, kolinerjik ve myelinlidirler. Preaortik gannlionlarda sinaps yaparak adrenerjik,
myelinsiz hale gelip sempatik pleksusları oluştururlar
- Pelviste yer alan S2-S4 kökenli nn.splanchnici pelvici’ler de
postganlioner, presinaptik ve kolinerjik liflerden oluşurlar ancak organ duvarında yer alan gg.intramurale’lerde sinaps yaparlar ve parasempatiktirler.
4
Temel Bilimler / T 39 - 7
15. Aşağıdakilerden hangisi rejenere olabilen nöronlarda
bulunan proteindir?
19. Aşağıdakilerden hangisi prolaktin salımını artırmaz?
A) VIP B) GIP
A) Nestin
B) Vinkulin
C) Sekretin
D) TRH
C) Laminin D) Desmin
E) Peptit YY
E) Sitokeratin
19 – E
15 – A
Peptit YY iştah kapatıcı özelliğe sahiptir. Prolaktin salımı üzerine etkisizdir.
Nestin rejenere olabilen nöronlarda bulunur. Vücutta sadece
koku siniri (bipolar nöron) ve hipokampüs (dentat gyrus) nöronları rejenere olabilir.
20. Aşağıdakilerden hangisi ince barsakta bulunmaz?
16. Aşağıdakilerden hangisi iskelet kasında aktine bağlanıp
hücre içi stabiliteyi sağlar?
A) Desmin
B) Aktinin
C) Alfa spektrin
D) Distrofin
A) Paneth hücresi
B) Membranöz hücre
C) B lenfosit
D) T lenfosit
E) Club hücresi
20 – E
E) Titin
Club hücreleri akciğerde bronşiolde bulunur ve toksik gazların
eliminasyonunu sağlayan stokrom enzimi içerir.
16 – D
Distrofin proteini aktini hücre zarındaki distroglikan şeker
gruplarına bağlar. Eksikliğinde muskuler distrofi oluşur.
21. Aşağıdakilerden hangisi karaciğerde lenf akımını sağlayan sistemi barındırır?
17. Aşağıdakilerden hangisi solunumun düzenlenmesinde
otomatik olarak çalışır?
A) Bulbus dorsal nöronlar
A) Mall aralığı
B) Disse aralığı
C) Hering kanalı
D) Perisinüzoidal aralık
E) Perisentral alan
B) Bulbus ventral nöronlar
21 – A
C) Pons apnostik nöronlar
Mall aralığı portal damarların çevresinde bulunan ve lenfatikleri içeren boşluktur.
D) Bulbo pontin pre-Bötzinger nöronlar
E) Martinotti nöronları
17 – D
22. Aşağıdakilerden hangisi methemoglobin için yanlıştır?
Pre- Bötzinger nöronları otomatik olarak çalışarak dakikada
12 kez nefes alma oluştururlar. Dorsal nöronlar solunumu tetikler. Apnostik nöronlar ise nefes almanın devamını sağlar.
A) Oksijen afinitesi yüksektir
B) Siyanoza neden olur
C) Redüktaz enzimi ile dönüştürülür
D) Oksidan bileşiklerle oluşur
18. Aşağıdakilerden hangisi adiponektin için doğru değildir?
E) Alfa ketoglutarat aracılıklı sentezlenir
A) Kilo kaybı adiponektini artırır
22 – E
B) Yağ asiti oksidasyonunu artırır
Methemoglobin hemoglobindeki demirin oksidasyonuyla oluşur. Oksijen afinitesi fazla olduğu için dokulara oksijen bırakmaz. Siyanoza sebep olur.
C) Damar sertliğini önler
D) İnflamasyonu azaltır
E) Karaciğerden glikoz çıkışını artırır
18 – E
23. Aşağıdakilerden hangisi seröz salgı yapmaz?
Adiponektin yağ dokusundan salınan hormondur. Kilo kaybı
ile kan düzeyi artar. Obezite ile azalır. Karaciğerden glikoz çıkışını azaltarak antidiyabetik etkilidir.
A) Parotis
B) Pankreas
C) Lakrimal
D) Sublingual
E) Brunner
5
www.tusem.com.tr
Temel Bilimler / T 39 - 7
23 – E
27. Aşağıdakilerden hangisi kalpte bulunan purkinje hücresinin özelliğidir?
Brunner bezi düedenumda bulunur. Mukus salgısı yapar.
A) Artriumda bulunur B) Glikojen depolar
C) İleti hızı yavaştır
24. Aşağıdakilerden hangisi üre için doğru değildir?
D) Refraktar periyodu kısadır
E) Miyokard içine gömülüdür
A) Proksimal tübülden geri emilir
27 – B
B) ADH ile distal tibülden geri emilir
Purkinje hücresi kalpte subendokardiel bölgede bulunur. Hızlı
ileti yapar. Glikojen depolar. Refraktar periyodu uzundur.
C) Henle inen kısmından sekrete edilir
D) Medullada hipertoniste oluşturur
E) Toplayıcı tübülden geri emilir
28. Aşağıdakilerden hangisi safra kesesinin kasılmasında
temel etkendir?
24 – B
ADH, üre geri emilimini medullar toplayıcı kanallarda yapar.
A) CCK B) VIP
C) GIP
D) Sekretin
E) İnsülin
28 – A
25. Aşağıdakilerden hangisi potasyumun hücreye alınmasında etkin değildir?
A) Aldesteron B) İnsülin
C) Beta reseptör D) Bikarbonat
CCK safra kesesinin kasılmasında ve pankreas enzim sekresyonunda temel görev alır.
29. Aşağıdakilerden hangisi puberte ile ilgili yanlıştır?
E) Ozmolarite artışı
A) Kisspeptin ile uyarılır
25 – E
B) Leptin ile uyarılır
Ozmolarite artışı potasyumun hücre dışına çıkmasını sağlar.
C) GnRH ile uyarılır
D) Endorfin azalmasıyla uyarılır
E) Melatonin ile uyarılır
29 – E
26.
Melatonin puberteyi geciktirir.
30. Aşağıdakilerden hangisi serotonin ile ilgili yanlıştır?
A) Trombositlerde yoğun olarak bulunur
B) Beyin sapında yoğundur
C) Ağrı modülasyon etkisinin enkefalin aracılıklı yapar
D) Subtantia jelatinozada bulunur
E) İştahı arttırıcı etkisi vardır
Yukarıdaki şekilde X ile gösterilen ürogenital sistem
parçası aşağıdakilerden hangisidir?
30 – E
Serotonin iştahı azaltır.
A) Üreter tomurcuğu B) Wolf kanalı
C) Müller kanalı
D) Bukkal membran
E) Üretral katlantı
31. Aşağıdakilerden hangisi kuagülasyon sisteminde görev
yapmaz?
26 – A
Şekilde gösterilen yapı üreter tomurcuğudur. Böbrek pelvis,
üreter, toplayıcı tüpler bu yapıdan gelişir.
www.tusem.com.tr
A) Faktör 3
B) Faktör 12
C)Trombomodilin
D)Trombin
E) Tromboplastin
6
Temel Bilimler / T 39 - 7
31 – C
35. Hem glukoneogenez hem de glikojenoliz de işlev gören
ve açlıkta miktarı arttırılan enzim hangisidir?
Trombomodilin antikoagülasyon sistemde görev alır ve protein C’yi aktive eder.
A) Glukokinaz
B) Fruktoz 1,6 disfosfataz
32. Aşağıdakilerden hangisi epidermisde bulunmaz?
C)Hekzokinaz
A) Merkel
B) Keratinosit
D) Piruvat kinaz
C) Melanosit
D) Langerhans hücresi
E) Glukoz –6- fosfataz
E) Meissner cismi
35 – E
32 – E
Glukoz –6- fosfataz enzimi esas olarak karaciğerde bulunur. Bu
enzim glukoneogenezde, glukokinaz enzimini by-pass ederken, glikojen yıkımında karaciğerde depolanan glikojenin kana
glukoz olarak verilmesini sağlar.
Meissner cismi epidermiste bulunmaz dermisde bulunur. Dokunma duyusunu algılar.
33. Folik asit eksikliğinde, kanda ve idrarda formiminoglutamik asit (FIGLU) artışı ile krakterize hastalıkta hangi
amino asitin katabolizması bozulmuştur?
A) Glisin
B) Histidin
C)Triptofan
D)Fenilalanin
36. Aşağıdaki bileşiklerden hangisi amino asitlerden köken
almaz?
E)Lizin
A) T3-T4
B) Glikoproteinler
C) Kreatin
D) Seratonin
E) Lesitin
33 – B
36 – E
Formimino glutamik asit (FIGLU) , histidin katabolizması sırasından oluşur ve bu moleküle tetrahidrofolatın karbon aktarması ile glutamat oluşur.
Seçeneklerde verilen bileşikler:
T3-T4: Fenilalanin ve tirozinden
Glikoproteinler: Seramid türevidirler. Seramid, sfingozine yağ
asidi ilavesi ile oluşur. Sfingozin yapısı ise serin ve palmitik asidin birleşmesi ile oluşur.
Kreatin: Glisin, arginin ve SAM’den sentezlenir. Glisin böbrekte, argininle birleşerek ornitin ve guanidinoasetat oluşur.
Guanidinoasetat, karaciğerde SAM tarafından metillenir ve
kreatin oluşur.
Seratonin: Triptofandan sentezlenir.
Lesitin (fosfotidil kolin): Fosfoaçilgliserol olup fosfotidik asite
kolin ilavesi ile oluşur.
34. Aşağıda verilen amino asitlerden hangisi glukojenik
özellik göstermez?
A) Alanin
B) Glutamat
C) Lösin D) Valin
37. Bir molekül glukozun karaciğerde CO2 ve suya kadar katabolize edilmesi sonucu net kaç mol ATP kazanılır?
E)Serin
34 – C
A) 2 mol ATP
B) 5 mol ATP
C) 7 mol ATP
D) 30 mol ATP
E) 32 mol ATP
Lösin ve lizin saf ketojenik amino asitlerdir. Bunların dışında kalan amino asitler ya saf glikojenik ya da hem glikojenik hem de
ketojenik özellik gösterirler. Hem glikojenik hem de ketojenik
olan amino asitler: Fenilalanin, tirozin, triptofan ve izolösindir.
En önemli iki glikojenik amino asitler ise alanin ve glutamattır.
37 – E
Karaciğer ve kalp kasında malat aspartat mekik sistemi bulunduğundan 1 mol glukozun CO2 ve suya kadar katabolize edilmesi sonucu net 32 mol ATP kazanılır.
7
www.tusem.com.tr
Temel Bilimler / T 39 - 7
38. Aşağıda verilen enzimlerden hangisi glikoliz ve glukoneogenez reaksiyonlarında ortak olan reaksiyonlardan biridir?
A) Heksokinaz
B) Glukoz-6-fosfataz
C) Pirüvat kinaz
D) Fruktoz-1,6 bisfosfataz
41. Aşırı fruktoz tüketimi ile ilişkisi olmayan seçenek hangidir?
A) Yağ asidi sentezinde artış
B) Glikolipid sentezinde artış
E) Fosfoheksoz izomeraz
C) Triaçilgliserol (TAG) sentezinde artış
38 – E
D) Kolesterol sentezinde artış
Glukoz-6-fosfataz, hem glukoneogenezde hem de glikojen yıkımında aktivite gösteren ve kana glukoz verilmesini sağlayan
enzimdir.
E) Ürik asit oluşumunda artış
41 – B
Aşırı fruktoz tüketimi, fruktokinaz enziminin düşük Km değeri nedeni ile hücre içi fosfat havuzunun tükenmesine neden
olur. Hücre içi ADP ve AMP gibi pürin nükleotidleri aşırı artar
ve yıkılır. Bunun sonucu da ürik asit seviyesi yükselir. Ayrıca
aşırı alınan fruktoz GLUT-2’lerin öncelik tanıması nedeni ile
karaciğer ve pankreas a giriş yapar. Özellikle karaciğerde glikoliz yoluna yönlendirilerek pirüvat ve dolayısı ile asetil KoA
artışına neden olur. Artan bu asetil KoA’lar yağ asiti sentezine,
yağ asitleri de TAG sentezine yönlendirilir. Ayrıca artan asetil
KoA’lar kolesterol sentezini de arttırır. Fruktoz tüketiminin glikolipid sentezine doğrudan bir etkisi yoktur.
39. Herhangi bir fosfoaçilgliserol bileşiğinde aşağıdaki seçeneklerdeki moleküllerden hangisi bulunmaz?
A) Gliserol
B) Yağ asidi
C) Seramid D) Alkol ya da polialkol
E) Fosfotidik asit
39 – C
Fosfoaçilgliserol ya da diğer adı ile gliserofosfolipidler, gliserol türevidirler. Gliserolün 1. Ve 2. Karbonuna yağ asiti bağlandıktan sonra 3. Karbonuna fosfat bağlanmakta ve fosfotidik
asit oluşmaktadır. Fosfotidik asite ise kolin, serin, etanolamin
ya da inozitol gibi alkollerin bağlanması ile fosfoaçilgliseroller oluşur. Seramid ise sfingozin (serin + palmitat) türevi olup,
fosfoaçilgliserollerde bulunmaz.
42. Heksoz monofosfat yolunda hem oksidatif hem de non
oksidatif reaksiyonlarda üretilen ortak molekül hangisidir?
40. Yağ asiti sentaz sisteminde 1 molekül palmitik asit
sentezleninceye kadar toplam kaç mol ATP ve kaç mol
NADPH+H+ harcanır?
Harcanan ATP
Harcanan NADPH+H+
A) 1 mol 7 mol
B) 7 mol
7 mol
C) 7 mol
14 mol
D) 14 mol
7 mol
E) 14 mol
14 mol
A)NAD
B) NADP+
C) Riboz- 5-fosfat D) Glukoz-6-fosfat
E) Ribuloz- 5-fosfat
42 – E
Heksoz monofosfat yolunda hem oksidatif hem de non oksidatif reaksiyonlarda üretilen ortak molekül ribuloz 5-fosfat’tır.
40 – C
Bir molekül palmitik asit sentezleninceye kadar 7 mol ATP ve
14 mol NADPH+H+ harcanır. ATP harcanması, asetil KoA’dan
malonil KoA oluşumunda harcanmakta, NADPH+H+ molekülleri ise çift bağların doyrulmasında harcanmaktadır.
43. Yapısındaki karbonhidrat ile proteinler arasında kovalent bağ içermiyen glikozaminoglikan hangisidir?
A) Keratan sülfat
B) Heparin
C) Hyaluronik asit
D) Heparan sülfat
E) Kondrotin sülfat
43 – C
Hyaluronik asit, yapısında sülfat içermez ve karbonhidratprotein arasında da kovalent bağ yerine non-kovalent bağlar
bulundurur.
Yağ asiti sentezi
www.tusem.com.tr
8
Temel Bilimler / T 39 - 7
44. Eksikliği nadiren görülen ve Koenzim A yapısına katılan
vitamin hangisidir?
A) Tiamin
B) Riboflavin
C) Pantotenik asit
D) Folik asit
46 – E
Seçeneklerde geçen, Kjeldahl yöntemi, Folin-Ciocalteu yöntemi,
Biüret yöntemi ve Lowry yöntemi ile kantitatif protein ölçümü
yapılmaktadır. Benedict yöntemi ise şeker ölçümünde kullanılır.
E) Askorbik asit
47. Kas dokusunda c-AMP yüksekliği olmasa bile glikojen
yıkımını uyaran molekül ya da bileşik aşağıdakilerden
hangisidir?
44 – C
Pantotenik asit, pantoik asit ve beta-alaninin kombinasyonudur. Aktif pantotenik asit, koenzim A ve açil taşıyıcı proteindir (ACP). Pantotenik asit bağırsaklardan kolaylıkla emilir ve
sonra ATP tarafından fosforillenerek 4’fosfopantotenat oluşur.
Sisteinin ilavesi ve karboksil grubunun ayrılması 4’-fosfopantoteini üretir. 4’fosfopantetein, KoA ve ACP’ (açil taşıyıcı protein’)nin prostetik grubudur ve ATP’den önce adenil grubu alır
ve sonra fosforillenir; sonuçta KoA oluşur. Tiyol grubu hem
KoA’da hem de ACP’de açil grubu taşıyıcısıdır. Serbest KoA’nın
yapısı genellikle KoA-SH olarak kısaltılarak gösterilir. Koenzimin reaksiyona giren grubu -SH (tiyol) grubudur. Pantotenik
asit eksikliği nadirdir çünkü hayvan dokularında, tahıl ürünlerinde ve ebzelerde bol miktarda bulunur. Bununla beraber
savaş esirlerinde gözlenen yanan ayak sendromu pantotenat
eksikliğine bağlanmıştır.
A)ATP
B) Sitrat
C)Ca
D) Glukoz
++
E)Alanin
47 – C
Kasta ilave düzenleyici mekanizmalar: cAMP-aracılı düzenlemeye ilave olarak kasta adenozin monofosfat (AMP) ve Ca2+
glikojen yıkımını uyarır.
45. Steroit hormon sentezinde 27 karbonlu kolesterolden
mitokondride pregnenolon oluşumunu katalizleyen
enzim hangisidir?
A) 3-Beta OH steroid dehidrogenaz
B)Desmolaz
C) 17-Alfa hidroksilaz
D) 5-Alfa redüktaz
E) 16-Alfa hidroksilaz
48. Aşağıda verilen bileşiklerden hangisi açlıkta glukoz
sentezinde kullanılmaz?
45 – B
Kolesterolden mitokondride pregnenolon oluşumunu katalizleyen enzim desmolaz (mitokondrial yan zincir parçalayıcı
enzim)’dır.
A) Laktat
B) Non esansiyel aminoasitler
C)Asetat
D)Propionat
E)Gliserol
48 – C
46. Aşağıda verilen yöntemlerden hangisi şeker ölçümünde kullanılan yöntemdir?
Glukoneogenez yolunda, glukoz sentezi için gerekli prekürsörler:
1-Laktat,
2-Aminoasitler (piruvat veya TCA döngüsü ara maddelerini
oluşturan bileşikler),
3-Propionat (tek karbonlu yağ asitlerinden oluşur) ve
4-Gliseroldür (dihidroksiaseton fosfatı oluşturur). Çift zincirli
yağ asitleri glukoz üretmez.
A) Kjeldahl yöntemi
B) Folin-Ciocalteu yöntemi
C) Biüret yöntemi
D) Lowry yöntemi
E) Benedict yöntemi
9
www.tusem.com.tr
Temel Bilimler / T 39 - 7
49. Pentoz fosfat yolunun (heksoz monofosfat şantı) gerçekleştiği hücre organeli ve kontrol enzimi hangisidir?
Lokalizasyon
Kontrol Enzimi
A) Mitokondri
Glukozidaz
B) Sitoplazma
Glukoz 6-fosfataz
Glikolipidler (glikosfingolipidler), temel olarak sinir dokusunda ve hücre membranlarında bulunurlar. İki şekilde incelenebilir. İki gruba ayrılırlar:
1.Serebrozid: Seramidle birlikte bir veya daha fazla şeker içerir. Galaktoz içerene galaktozilserebrozid adı verilir ve başlıca
beyin ve sinir dokusunda bulunur. Glukoz içerene glikozilserebrozid (glikozilseramiD) adı verilir ve daha çok ekstranöronal dokularda bulunur.
C) Endoplazmik retikulum Fosfoheksoz izomeraz
D) Mitokondri
Sitrat sentaz
E) Sitoplazma
Glukoz 6-fosfat dehidrogenaz
2. Gangliozidler: Kompleks glikosfingolipidlerdir ve bir veya
daha fazla sialik asit molekülü içeren glikozilserebrozid bileşiğidir. Nöraminik asit, dokularda bulunan başlıca sialik asittir.
Gangliozidler reseptör fonksiyonlarına sahiptir ve sinir dokularında yüksek konsantrasyonlarda bulunurlar.
49 – E
Pentoz fosfat yolunda biyosentez tepkimeleri için gerekli olan
NADPH ve pentoz şekerler elde edilmektedir. Oksidatif ve oksidatif olmayan iki bölüme ayrılan pentoz fosfat yolunun ilk
bölümünde NADPH üretilmekte, diğer bölümde ise şeker fosfatları birbirlerine çevrilmektedir. PFY, başlıca G6PD tarafından regüle edilir. NADPH bu enzimin kompetitif inhibitörüdür.
NADPH/NADP+ oranı azaldığında enzimin aktivitesi artar.
51. Hem sentezinde kurşun tarafından inhibe edilen enzim
hangisidir?
A) Delta aminolevülinik asit (ALA) sentaz
B) ALA dehidrataz
C) Üroporfirinojen I Sentaz
D) Protoporfirinojen oksidaz
E) Üroporfirinojen dekarboksilaz
51 – B
Hem sentezinde kurşun tarafından inhibe edilen iki enzim vardır. Bunlar; ALA dehidrataz ve ferroşellataz’dır.
50. Glikolipid yapısında aşağıdaki moleküllerden hangisi
bulunmaz?
A) Gliserol B) Yağ asidi
C)Seramid
D)Serin
E) Şeker üniteleri
50 – A
Glikolipidler seramid bileşiğinden köken alırlar. Önce serin
amino asiti ve palmitik asit birleşerek sfingozin molekülünü
oluşturur. Ardından bir yağ asiti bu moleküle ilave edilerek
seramid yapısı oluşturulur. Seramid molekülüne şekerlerin ilavesi ile glikolipid molekülleri oluşur.
Galaktozilseramid (galaktoserebrozid)
www.tusem.com.tr
10
Temel Bilimler / T 39 - 7
52. Yağ dokusunda yer alan ve açlıkta aktivite gösteren
gösteren lipaz hangisidir?
A) Pankreatik lipaz
B) Hormona duyarlı lipaz
C) Lipoprotein lipaz
D) Hepatik lipaz
Önemli Apoproteinler ve başlıca fonksiyonları:
52 – B
Hormona duyarlı lipaz, açlıkta glukagon hakimiyetinde aktive
olarak, yağ dokusunda depolanmış olan triaçilgliserol moleküllerini yağ asit ve gliserol olarak parçalamaktadır.
Diğer lipazlar ve özellikleri:
Enzim
Kaynak
Etki Bölgesi Fonksiyon
Özellikleri
Gastrik lipaz
Mide
Mide
Kısa-orta zincirli
yağ asitlerini
içeren diyetsel TG
yıkımı
Asite dayanıklı
Pankreatik
lipaz
Pankreas
İnce
bağırsak
lümeni
Diyetsel
triaçilgliserollerin
yıkımı
Dayanıklılık
için
pankreatik
kolipaza gerek
duyar
Lipoprotein
lipaz
Ekstra
hepatik
dokular
Kapiller
hücre
yüzeyi
Dolaşımdaki ŞM
ve VLDL içinde
bulunan TG’ leri
yıkar
Heparin
tarafından
plazmaya
salınır, apo
Cıı tarafından
aktifleştirilir
Hormona
duyarlı lipaz
Yağ
hücreleri
Yağ
hücreleri
(sitozol)
Depolanmış
TG’lerin yıkımı
cAMP bağımlı
protein kinaz
tarafından
aktifliştirilir.
Asit lipaz
Çoğu
dokular
Lizozomlar
Fagositoz
esnasında alınan
lipidlerden yağ
asitlerini ayırır.
Asit pH’ da
optimum
HDL2’ deki
fosfolipid ve TG’
leri yıkarak HDL3’
e dönüşümü
sağlamak.
Androjenler
tarafından
aktive,
östrojenler
tarafından
inhibe edilir.
Karaciğer
Lipoprotein
Ek bilgi
Apo A-I
HDL, ŞL
LCAT aktivatörü,
Apo A-II
HDL, ŞL
Apo A-I ve LCAT inhibitörü?
Apo A-IV
ŞL’la salgılanır fakat
HDL’ye aktarılır
Barsakta sentezlenir, işlevi
bilinmiyor
Apo B 100
LDL, VLDL, IDL
KC’den VLDL salgılanması,
LDL reseptörünün ligandı
Apo B-48
ŞL, ŞL kalıntıları
Barsakta şilomikronların
salgılanması
Apo C-I
VLDL, HDL, ŞL
LCAT’in olası aktivatörü
Apo C-II
VLDL, HDL, ŞL
Lipoprotein lipaz aktivatörü
Apo C-III
VLDL, HDL, ŞL
Apo C-II’yi inhibe eder
Apo D
HDL’nin alt tipleri
Kolesterol ester transfer
proteini
Apo E
VLDL, HDL, ŞL, ŞL
kalıntıları
Karaciğerde şilomikron
kalıtlarının ve LDL reseptörünün ligandıdır.
(a)
Lp (a)
B-100’e bağlanır. AMI’ne
gidişte etkindir
HDL reseptörünün ligandı
E) Gastrik lipaz
Hepatik lipaz Karaciğer
Apolipo-Protein
54. Alınan proteinli gıda ile orantılı olarak üre döngüsünün
hızlanmasına neden olan substrat ve aktive ettiği enzim hangi seçenekte doğru olarak verilmiştir?
SUBSTRAT ENZİM
A) Arjinin
Karbamoil fosfat sentaz I
B) N-Asetil sistein
Arjinaz
C) N-Asetil glutamat
Karbamoil fosfat sentaz I
D) Glisin
Ornitin transkarbamoilaz
E) Glutamat
Arjininosüksinat sentaz
54 – C
Üre döngüsünün kontrolü:
N-Asetilglutamat, üre döngüsünün ilk enzimi olan karbamoil
fosfat sentetaz I’in aktivatörüdür.
53. Perifer hücre membranlarından HDL membranına alınan kolesterolü, kolesterol esterine çeviren ve aktivatörü Apo A1 olan enzim hangisidir?
A)ACAT
B) LCAT
C)CETP
D)Tiyokinaz
E)Tiyoforaz
53 – B
Arginin, asetil KoA ve glutamattan N-asetilglutamat sentezini
uyarır. Bu bileşiğin intrahepatik konsantrasyonu, proteinden
Üre döngüsünün kontrolü: N-asetilglutamat döngünün ilk
enzimi olan karbamoilfosfat
sentetaz I’in
aktivatörüdür
zengin bir yemekten
sonra
artarak üre sentezi indüklenir.
Arginin; asetil CoA ve glutamattan N-asetilglutamat sentezini
uyarır
Karaciğerin normalde büyük miktarlarda üre sentezleyebilme kapasitesi olmasına rağmen, 4 gün veya daha fazla yüksek proteinli
diyet tüketildikten sonra üre döngüsü enzimleri indüklenir.
Proteinden zengin bir yemek N-asetilglutamat sentezini
dolayısıyla üre sentezini arttırır
Lesitin kolesterol açil transferaz (LCAT) enzimi kolesterol molekülünün üçüncü karbonunda bulunan hidroksil grubuna bir
yağ asiti bağlar ve kolesterol esteri meydana getirir. LCAT, HDL
molekülüne lokalizedir ve Apo A1 tarafından aktive edilir.
11
www.tusem.com.tr
Temel Bilimler / T 39 - 7
55. Aşağıdaki mikroorganizmalardan hangisine karşı hazırlanan aşı rekombinant bir aşıdır?
57 – C
Seçeneklerde yer alan gastroenterit etkenlerinden Enterotoksijenik Escherichia coli (ETEC) noninvaziv (noninflamatuvar)
ishal etkeni olup dışkıda eritrosit ve lökosit görülmez. Diğer
seçeneklerde yer alan bakteriler invaziv (inflamatuvar) ishal
etkeni olup dışkıda lökosit ve eritrosit görülebilir.
A) Corynebacterium diphteria
B) Human papilloma virüs
C) Rotavirüs
D) Rubella
E)BCG
55 – B
Seçenekelerde yer alan Human papilloma virüs aşısı virüsün
serotip 6,11, 16 ve 18 serotiplerinin L1 ve L2 kapsid yapılarını
içeren rekombinant bir aşıdır.
58. Aşağıdaki bakteriyel infeksiyon etkenlerinden hangisi
kolistin (polimiksin E)’e doğal (intrensek) dirençlidir?
Diğer rekombinant aşılar; Hepatit B aşısı (HBsAg’nini içerir) ve
Lyme (Borrelia burgdorferi hastalığın etkenidir) aşısı rekombinant aşılardır.
A) Çoklu ilaca dirençli Pseudomonas aeruginosa
B) Karbapeneme dirençli E.coli
C) Çoklu ilaca dirençli Acinetobacter baumannii
D) Karbapeneme dirençli Klebsiella pneumoniae
56. Metenamin gümüşleme boyama veya Giemsa boyama
ile hazırlanan preparatın ışık mikroskobunda incelenmesi ile kist ve trofozoid formlarının görülmesi ile tanısı
konulan mikroorganizma aşağıdakilerden hangisidir?
E) Proteus mirabilis
58 – E
Kolistine intrensek dirençli mikroorganizmalar: Serratia marcescens, Providencia stuartii, Proteus mirabilis, Morganella
morganii ve Burkholderia cepacia’dır.
A) Leptospira interrogans
B) Entamoeba histolytica
C) Borrelia recurrentis
Kolistin Neisseria meningitidis ve S. aureus’a karşı etkisizdir.
D) Aspergillus türü küf mantarlarının hifa yapısı
E) Pneumocystis jiroveci
56 – E
Soruda Pneumocystis jiroveci(carinii)’ye yönelik mikroskopik
boyanma özelliği tanımlanmaktadır. Pneumocystis jiroveci’nin
kist ve trofozoid formları metanamin gümüş boyasıveya Giemsa ile boyanabilir.
59. Aşağıdaki toplum kökenli pnömoni etkenlerinden hangisi lipit içeren besiyerinde sahanda yumurtayı andıran
L-form koloni oluşturur?
Seçeneklerde yer alan Leptospira, Treponema ve Borrelia türleri spiroket grubunda yer alan mikroorganizmalar olup karanlık alan mikroskopisinde görülebilir.
A) Haemophilus influenza
Aspergillus türü küf mantarlarının hif yapısı ise Laktofenol pamuk mavisi ile boyanabilir. Entamoeba histolytica’nın kist ve
trofozoid formlarının boyanmasında trikrom boyası kullanılır.
D) Mycoplasma pneumoniae
B) Moraxella catarrhalis
C) Streptococcus pneumoniae
E) Legionella pneumophilia
59 – D
57. Bol sulu, direkt mikroskopisinde lökosit görülmeyen
ishali olan 8 yaşındaki çocukta aşağıdaki bakterilerden
hangisi etken olarak düşünülmelidir?
Soruda lipit içeren besiyerinde besiyerinde sahanda yumurtayı
andıran L form koloni oluşturan toplum kökenli pnömoni etkeni
olan bakteri Mycoplasma pneumoniae olup hücre duvarı içermez. Primer atipik pnömoninin en sık etkenidir. Tanısında soğuk
aglütinasyon testi kullanılabilir. Hücre duvarı yapısı içermediğinden beta-laktam antibiyotiklere ve lizozime doğal dirençlidir.
Mycoplazmalar çapı en küçük olan bakteridir.Tedavisinde tetrasiklinler, makrolidler veya solunum kinolonları (levofloksasin,
moksifloksasin ,gemifloksasin) kullanılabilir.
A) Salmonella typhi
B) Campylobacter jejuni
C) Enterotoksijenik Escherichia coli
D) Shigella dysenteriae
E) Yersinia enterocolitica
www.tusem.com.tr
12
Temel Bilimler / T 39 - 7
60. Hücre duvarı yapısında N-asetil muraminik asit
(NAMA) içermeyen bakteri ile hücre duvarı yapısında
endotoksin (lipopolisakkarit) içeren bakteri hangi şıkta
verilmiştir?
NAMA içermeyen
Endotoksin içermeyen
A) Chlamydia trachomatis
E.coli
B) Bacillus anthracis
Staphylococcus aureus
C) Klebsiella pneumoniae
Listeria monocytogenes
D) Rickettsia prowazeki
Streptococcus agalactiae
62 – A
Soruda Neisiseria gonorrhea’nın virülans faktörleri tanımlanmaktadır. Neisseria gonorrhoeae fagozom-lizom birleşmesini
engeller (Diğer bakteriler; M.tuberculosis, Brucella türleri,
Legionella pneumophilia, Chlamydia trachomatis, Franciella
tularensis’dir)
63. Bakteri ve virülans faktörü eşleştirmesinde hangisi
yanlıştır?
E) Mycoplasma pneumoniae Salmonella typhi
60 – A
Bakteri
Virülans faktörü
A) Corynebacterium diphteria Ekzotoksin
Seçeneklerde yer alan bakterilerden Chlamydia trachomatis zorunlu intrasellüler bir bakteri olup,hücre duvarı yapısında N-asetil muraminik asit (NAMA) içermez. Klamidyalar enerji paraziti olup ATP sentezleyemez. Riketsiyalar
da klamidyalar gibi zorunlu intraselüler yerleşim gösterir.
Seçeneklerde yer alan E.coli Gram negatif bir basil olup,
endotoksin(lipopolisakkarit, lipid A) içerir.
B) Bordetella pertussis
Adenilat siklaz
C) Vibrio choleraAdenilat siklazı aktive
eden enterotoksin
D) Staphylococcus auresPanton Valentine leucocidin (PVL)
E) Bacillus anthracis
Dermonekrotik toksin
63 – E
61. Aşağıdaki bakterilerden hangisi artrapodlar aracılığı ile
bulaşmaz?
Dermonekrotik toksin Bordetella pertussis (Boğmaca hastalığı etkeni) ekzotoksinidir. Bacillus anthracis’in ekzotoksinleri
(ödem faktör, lethal faktör ve koruyucu antijen) ve kapsül yapısı
(D-glutamik asitten oluşan protein yapıda) virülans faktörleridir.
A) Rickettsia conori
B) Ehlichia ve Anaplasma türleri
C) Borrelia recurrentis
Diğer seçeneklerde yer alan eşleştirmeler ise doğrudur.
D) Listeria monocytogenes
E) Borrelia burgdorferi
61 – D
64. Aşağıdaki virüslerden hangisi konjenital infeksiyon etkenleri içerisinde yer almaz ve anne sütüyle veya transfüzyonla bebeğe bulaşabilir?
Seçeneklerde yer alan Listeria monocytogenes Gram pozitif
basil olup, zoonotik infeksiyon etkenidir. Hastalıklı hayvanların sekresyonları (dışkısıyla kontamine gıdalar) ve ürünlerinden (süt, peynir,et vb.) insanlara bulaşır. Artrapod (eklem bacaklı; kene, bit,pire, sivrisinekvb.) aracılığıyla bulaşmaz.
Diğer seçeneklerde yer alan bakteriler ise artrapodlar aracılıgı
ile insanlara bulaşabilir. Rickettsia conori, Ehlichia ve Anaplasma türleri ve Borrelia burgdorferi kenelerden, Borrelia recurrentis ise bit veya kenelerden bulaşabilir.
A) HIV
B) Rubella
C) CMV D) Herpes genitalis
E)HTLV-I
64 – E
HTLV-1 konjenital infeksiyon etkenleri içerisinde yer almaz.
Anne sütüyle veya transfüzyonla bulaşabilir. Annede HTLV-I
infeksiyonu varsa bebeği emzirmesi kontrendikedir (Aynı durum HTVL-II, HIV infeksiyonu, aktif tüberküloz hastalığı, mem
çevresinde aktif HSV infeksiyonu, tedavi edilmemiş bruselloz
içinde geçerlidir)
62. Aşağıdaki bakterilerden hangisi por proteini, Rmp ve
Opa proteini, pilus, ve laktoferrin ve transferin bağlayan reseptör (protein ) gibi virülans faktörlerini içerir?
A) Neisseria gonorrhoeae
B) Staphylococcus aureus
HTLV-I retroviridea ailesinde onkojenik bir RNA virüsü olup
erişkin T hücreli lösemi lenfomaya neden olur. Diğer seçeneklerdeki etkenler, hepatit B, parvovirüs B19, enterovirüsler ve
Treponema pallidum konjenital infeksiyon etkenleridir.
C) E.coli
D) Enterococcus feacalis
E) Chlamydia trachomatis
13
www.tusem.com.tr
Temel Bilimler / T 39 - 7
65. Aşağıdaki hastalık gruplarının hangilerinde HCV ile
infeksiyon gelişmesine rağmen anti-HCV testi negatif
saptanabileceğinden kesin tanı için HCV-RNA düzeyi
bakılması gerekir?
1. HIV pozitif AIDS hastalarında
2 Organ nakli yapılan hastalarda
3.Kronik böbrek yetmezliği nedeniyle hemodiyalize
giren hastalarda
4. Sağlıklı kan donörlerinde
5 Otoimmun hepatit
A) 1,2,3
B) 1,4
C) 1,4,5
D) 4,5
67 – E
HSV-1’in hedef hücresi mukoepiteliyal hücreler olup, trigeminal gangliyonda (nöronlarda) latent olarak kalır. Diger seçeneklerdeki eşleştirmeler doğrudur.
68. Dimorfik mantarlardan santral sinir sistemini en fazla
tutan ve cinsel yolla bulaşabilen mantarlar hangileridir?
Santral sinir sistemini
en fazla tutan
Cinsel yolla bulaşan
A) Coccoides immitis
B) Blastomyces dermatidis Coccoides immitis
C) Histoplasma capsulatum Paracoccoides brasiliensis
E) 3,4
65 – A
HIV pozitif hastalar, organ nakli hastaları ve kronik böbrek
yetmezliği hastaları’nda HCV infeksiyonu gelişmesine rağmen
Anti-HCV testi negatif olarak saptanabilir. Bu hastalarda hepatit C infeksiyonu tanısı için HCV-RNA düzeyi bakılması gerekir.
B) Molloskum contagiosum
C) Klebsiella (Calymmatobacterium) granulomatis
E) Treponema pallidum
66 – A
Ağrılı genital ülser ve ağrılı lenfadenopati yapan cinsel yolla
bulaşan viral infeksiyon etkeni Herpes simpleks tip 2 (Herpes
genitalis)’dir. Cinsel organlarda (penis, vajen) göbekli veziküllere neden olur. Cinsel yolla bulaşan ve ağrılı ülser ve lenfadenopatiye nende olan bakteriyel etken ise Haemophilus ducreyi’dir.
67. Herpes virüsler ve tutulum yaptığı bölge eşleştirmesinde hangisi yanlıştır?
69. Balkan endemik nefropatisi ve üreter tümörü ile ilişkili
mitotoksin hangisidir?
C) Varicella zoster ….Nöronlar (Dorsal kök gangliyonu)
D) Herpes simpleks tip 2 Mukoepiteliyal hücreler
E) HSV-1
www.tusem.com.tr
Histoplasma capsulatum
Paracoccoides brasiliensis’in eşeyli çoğalan formu yoktur. İnkübasyon süresi en uzun olan dimorfik mantar infeksiyonudur
(İnkübasyon süresi 10-20 yıl olabilir) .Östrojen hormonu kadınlarda infeksiyon gelişimini engeller. Ağız ve barsak mukozası, deri ve solunum siteminde granülomatöz tutulum yapar.
Endemik bölgelerde akciğerde tutulum, ağızda dişlerin kaybı
ve servikal bölgede lenfadenopati yapar. Birlikte tüberküloz
görülebildiğinden tüberkülozla ayrımı yapılmalıdır.Histoplasma capsulatum’a bağlı akciğer tutulumunda da kavitasyon
görülmesi nedeniyle tüberkülozla karışabilir. Tanısında kan ve
kemik iliğinin PAS, Giemsa,Wright veya metenamin gümüşleme boyasında monositlerde kapsüllüyü andıran maya hücreleri görülerek tanı konabilir. Akut akciğer tutulumu ve yaygın
histoplazmoziste idrar ve serumda antijen araştırılabilir.
D) Chlamydia trachomatis L1-L3 serotipleri
Monosit, lenfosit
E) Penicilium marneffei
Genitoüriner sistemi tutan Blastomyces dermatidis infeksiyonu (Blastomikoz) erkeklerden cinsel yolla kadın partnerine bulaşarak vajinal blastomikoza neden olabilir.Ayrıca Blastomyces
dermatidis köpek ve at ısırığı sonucu da zoonotik infeksiyon
şeklinde bulaşabilir.
A) Herpes simpleks tip 2 (Herpes genitalis)
B) CMV Blastomyces dermatidis
Dimorfik mantarlar içersinde santral sinir sitemini en fazla tutan mantar Coccoides immitis’dir. Olguların yaklaşık %25’inde
santral sinir sistemi tutulumu görülür ve tedavi edilmezse
mortal seyreder. C.immitis’in yaygın infeksiyonunda en sık
tutulan bölge ise deridir. Gebelik döneminde özellikle 3. trimestrde infeksiyon ağır seyreden prematüre doğum ve ölümle sonuçlanabilir.
66. Seksüel aktif bir bayanla cinsel ilişki sonrasında penis
dorsalinde ağrılı veziküller ve ağrılı lenfadenopati saptanan hastada en olası etken aşağıdakilerden hangisidir?
B lenfosit
D) Coccoides immitis 68 – D
Kan donörleri ve otoimmun hepatit hastalarında ise hepatit
C infeksiyonu tanısı için Anti-HCV testi yeterli olup, HCV-RNA
bakılmasına gerek yoktur
A) EBV
Histoplasma capsulatum
B lenfosit ve monosit
A) Aflatoksin
B) Fumonizin
C) Strinin
D) Okratoksin A
E) Sikloplazonik asit
14
Temel Bilimler / T 39 - 7
69 – D
Seçeneklerde yer alan Dientamoeba fragilis amip grubunda
yer alır ve Enterobius vermicularis yumurtaları içerisinde taşınarak insanlara bulaşabilir.
Okratoksin A domuzlarda nefropati, insanlarda ise Balkan Endemik Nefropatisinde (BEN)’ne ve üretelyal tümörlere neden
olan mantar mitotoksinidir. .
72. Akciğerlerde eozinofilik pnömonisi (balgamda eozinofiler ve Charcot-Leydin kristalleri) olan 30 yaşında bir erkek hastada bir hafta sonra ileus gelişmiştir. Bu hastanın dışkı incelemesinde hangisinin saptanması beklenir?
Balkanlarda pelvis,üreter ve ürotelyal tümörler endemik olmayan bölgelerden 50-100 kat daha fazla görülmektedir.Okratoksin A ‘nın hem BEN hem de ürotelyal tümörlere neden
olabileceği rapor edilmiştir. Bu nedenle bir mantar toksini
(mitotoksin) olan okratoksin A insanlar için muhtemel karsinojenik bir bileşik olarak sınıflanmıştır .
A) Progloddid ve skoleks içeren sestod
B) Çift çeperli, polar filamentli üç çift çengelli onkosfer
içeren yumurta
70. Subkutan dokuda tutulum yapmayan mantar aşağıdakilerden hangisidir?
C) Selofan lam yöntemiyle elipsoid yumurta
D) Limona benzer kapaklı yumurta
A) Histoplasma capsulatum
E) Segmentasyon göstermeyen, larva içermeyen döllenmiş veya dekortike yumurta
B) Fonsecaea
C) Cladosporium
72 – E
D) Rhinocladiella
Soruda Ascaris lumbricoides’in larvaların neden olduğu Löeffler pnömonisi ve parazitin erişkin formlarının neden olduğu ileus tablosu tanımlanmıştır. Ascaris lumbricoides enfektif
yumurta formu ile insanlara bulaşır. Dışkıda Segmentasyon
göstermeyen, larva içermeyen döllenmiş veya dekortike veya
döllenmemiş yumurta formlarının görülmesi ile tanı konulur.
Konsantrasyon yöntemi yumurtaların görülme şansını arttırır,
ancak çinko-sülfat yüzdürme yönteminde döllenmeiş yumurtalar battığı için saptanmayabilir.
E)Phialophora
70 – A
Histoplasma capsulatum sistemik mikoz etkeni dimorfik bir
mantar olup, subkutan(deri altı) dokuda tutulum yapmaz.
Diğer seçeneklerde yer alan mantarlar maduramikoz etkeni
olup subkutan dokuda tutulum yaparlar ve sklerotik cisim
(bakır cisimciği) oluştururlar. Maduramikoz etkeni olan mantarlar (Fonsecaea, Phialophora, Cladosporium, Rhinocladiella) toprakta bulunan, pigmentli (esmer/dematisiyöz) mantarlardır. Diğer sukutan dokuyu tutan mantar infeksiyonu olan
miçetoma (mantarlar etkense ömiçetom adı verilir) etkenleri
ise; Madurella mycetomatis, Pseudalescheria boydii, Aspergillus türleri ve Acremonium’dur. Miçetomaya neden olan
bakteriler ise Actinomyces türleri ve Nocardia türleri (en sık
Nocardia brasiliensis) ‘dir.
Çift çeperli, polar filamentli üç çift çengelli onkosfer içeren yumurta Hymenolepis nana’nın yumurtalarının özelliğidir.
Limona benzer kapaklı yumurta Trichuris trichura infeksiyonunda, selofan lam yöntemiyle elipsoid yumurtalar ise Enterobius vermicularis infeksiyonunda görülebilir.
73. Th1 lenfositler tarafından sentezlenmeyen sitokin hangisidir?
71. Tifolu hastalarda böbrekte salmonella typhi taşıyıcılığına neden olabilen paraziter infeksiyon etkeni aşağıdakilerden hangisidir?
A) Isospora belli
A) İnterferon-gama
B) TNF-beta
C)IL-2
D)IL-5
E) IL-3
B) Blastocystis hominis
73 – D
C) Dientamoeba fragilis
Th1 tarafından sentezlenenler; IL-2, TNF-beta, INF-gama
D) Endolimax nana
Th2 tarafından sentezlenenler; Anti-inflaamatuvar sitokinler
(IL-4, IL-10, IL-13, TGF-beta) ve IL-5 (Paraziter infeksiyonlarda
önemli rol oynar, eozinofillerde artışa neden olur)
E) Schistosoma haematobium
71 – E
Schistosoma haematobium trematod infeksiyonu mesane
venüllerini tutarak hematüri ve skuamöz mesane kanserine
neden olabilir. Şistosomiyazisi olan tifolu hastalrda böbrekte
Salmonella typhi taşıyıcılığı görülebilir.
Th1 ve Th2 tarafından sentezlenenler; IL-3, GM-CSF, TNF-alfa,
makrofaj inhibitör protein-1 alfa (MIP-1 alfa), MIP-1 beta
Makrofajdan sentezlenenler; TNF-alfa, IL-1, IL-6, IL-8, IL-12
15
www.tusem.com.tr
Temel Bilimler / T 39 - 7
74. Makrofajlar MHC-II molekülü ile aşağıdaki hücrelerden
hangisine viral antijeni sunarlar?
A) Tsitotoksik
76 – A
Soruda haemophius influenza’ya bağlı süt anne fenomeni
(stallizm) sorulmaktadır. H.influenza’nın tanımlanmasında X
faktörü (hematin, Fe+2) ve V faktörü (NAD)’ne ihtiyaç duyması, Gram negatif kokobasil şeklinde kapsüllü ve kapsülsüz
kökenlerinin bulunması önemli özellikleridir.
B) B lenfosit
C) Yardımcı T lenfosit D) Doğal öldürücü hücre
E) Nötrofil lökositler
74 – C
Endojen olarak üretilen viral antijenler antijen sunan hücreler
(makrofaj, monosit veya doku makrofajları) tarafından MHC
sınıf 1 ile T sitotoksik lenfosistlere (CD8+ T lenfosit) sunulur.
MHC sınıf 2 molekülü ile ise Thelper (Th,CD4+ T lenfosit) )
lenfositlere yabancı antijenler sunulur. Protein özellikteki antijenleri B lenfositler Th lenfositlere sunabilir.
77. Aşağıdaki tümörlerin hangisinde spesifik bir translokasyon izlenmez?
A) Foliküler lenfoma
B) Foliküler tiroit kanseri
C) Tenosynovial dev hücreli tümör
D) Küçük hücreli lenfositik lenfoma
75. Pnömoni etkeni olmasına rağmen göz tutulumuna neden
olmayan mikroorganizma aşağıdakilerden hangisidir?
E) Kongenital fibrosarkom
77 – D
A) Mycoplasma pneumoniae
Foliküler lenfoma da t (14;18) izlenir,
B) Streptococcus pneumoniae
Foliküler tiroit kanserinde %30-40 oranında t (2;3) (PAX8PPARG gen füzyonu) izlenir.
C) Haemophilus influenzae
D) Staphylococcus aureus
Tenosynovial dev hücreli tümör (synovia,tendon kılıfı ve bursanın tümörü)’ de t(1;2) izlenir.
E)Adenovirüs
Kongenital fibrosarkom’da t(12;15) izlenirken,
75 – A
Küçük hücreli lenfositik lenfoma da spesifik bir translokasyon
yoktur.
Mycoplasma pneumoniae primer atipik pnömoninin en sık
etkeni olmasına rağmen göz tutulumuna (örnegin konjunktivite) neden olmaz.
Küçük hücreli lenfositik lenfoma’da diğer lenfoid malignitelerin aksine translokasyonlar nadirdir. En sık izlenen kromozomal anomaliler delesyonlardır.
Streptococcus pneumoniae, Haemophilus influenzae, Staphylococcus aureus hem göz tutulumuna (konjunktivit) hem de
pnömoniye neden olabilir. Neisseria gonorrhoea cinsel yolla
bulaşarak yenidoğanda bilateral konjunktivite (oftalmia neonatorum), erkeklerde gonokoksik üretrite, bayanlarda ise servisite neden olabilir. Adenovirüsler hem atipik pnömoniye hem
de konjunktivite (yüzme havuzu konjunktiviti) neden olur.
78. Akciğerin tipik ve atipik karsinoid tümörleri ayırımında
en önemli kriter aşağıdakilerden hangisidir?
A) Atipi
B) Nekroz
C) Mitoz
D) Vasküler yayılım
E) Kromogranin düzeyi
76. Balgam kültüründe kanlı agar besiyerinde Staphylococcus
aureus kolonileri etrafında üreyen Gram negatif kokobasillerin tanımlanmasında en uygun özellik hangisidir?
78 – C
Akciğerin karsinoid tümörlerinde atipik karsinoid kriteri mitozdur (1’den fazla mitoz varlığı).
A) Üremesi için X ve V faktörlerine ihtiyaç duyması
Akciğerin karsinoid tümörlerinin diğer özellikleri;
B) CAMP testi pozitifliği ve hippurat hidrolizi
Kultchisky hücreleri kökenlidir.
C) BCYE besiyerinde üretilmesi ve hippuratı hidrolize
etmesi
• Bronş lümenine doğru büyüyen plak yada nodüler kitle yapar. Peribronşiyal yayılım izlenebilir (Yaka düğme lezyonu)
D) Nonfermentatif, oksidaz testi ve hareket testi negatif olması
• Sıklıkla ana bronşda yerleşim gösterirler. Nadiren 3-4 cmden
büyüktürler. Düşük grade nöroendokrin hücreli bir tümördür.
İmmünhistokimyasal olarak serotonin, NSE, kromogranin ve
sinaptofizin (+) dir.
E) Piyosiyanin ve piyoverdin pigmenti üretmesi, oksidaz pozitif, hareketli olması
www.tusem.com.tr
16
Temel Bilimler / T 39 - 7
• Tipik ve atipik karsinoid diye 2’ye ayrılır. (Atipik karsinoidlerin en önemli farkı artmış mitoz sayısıdır )
80 – B
İdiopatik (primer) membranöz nefropati artık otoimmün bir
hastalık olarak kabul edilmektedir. Patogenezde renal otoantijenlere karşı gelişmiş otoantikorlar suçlanmaktadır.
• Atipik olanda P53 mutasyonu ve BCL2/BAX imbalansı vardır.
• 40 yaşından küçüklerde daha sık olur. MEN 1 sendromlularda izlenebilir. Karsinoid sendrom nadiren gelişir.
• HLA-DQA1 ile ilişkilendirilmiştir.
• Klinik bulguları öksürük, hemoptozi, tıkanıklık ve buna ek
olarak atelektazi, bronşektazi görülebilir.
• En sık saptanan otoantijen fosfolipaz A2 reseptör (PLA2R)
• Membranöz nefropatilerde bazal membranda biriken immunoglobulin IgG4 dür.
79. Aşağıdaki hastalıklardan hangisi mitokondriyal geçişli
hastalıklardan biri değildir?
81. Testisin germ hücreli tümörlerinin öncül lezyonu aşağıdakilerden hangisidir?
A) Kearn Sayre sendromu
B) Myotonik distrofi
A) Testiküler intraepitelyal neoplazi (TIN)
C) Leber herediter optik nöropatisi
B) Intratübüler germ hücreli neoplazi (ITGCN)
D) Kronik progresif ekternal oftalmopleji
C) Sinsitiyotrofoblastik proliferasyon
E) Mitokondriyel ensefalomyopati
D) Testiküler dysgenezis
79 – B
E) Germ hücreli displazi (GHD)
Mitokondriyal myopatiler (Oksidatif fosforilasyon hastalıkları)
81 – B
Sadece maternal geçişli hastalıklardır. Erişkin hastalarda proksimal kas güçsüzlüğü, ekstraoküler kas paralizileri, nörolojik
semptomlar, kardiyomyopati ve laktik asidozlarla karekterizedir. Kearn sayre sendromu tipik örneği hastalıktır.
Bu sorunun cevabı intratübüler germ hücreli neoplazidir. Diğer seçenekler tamamiyle uydurmadır.
Germ hücreli tümörlerin büyük bir kısmı intratubuler germ
hücreli neoplazi (ITGCN)’den gelişir.
• Düzensiz kırmızı lifler (ragged red fibers) tipiktir. Ayrıca mitokondrilerde parakristallin parking lot inklüzyonları izlenebilir.
ITGCN’den gelişmeyenler: yolk sac, teratom ve spermatositik
seminomdur.
• Mitokondriyal DNA da nokta mutasyonların olduğu hastalıklar: Leber herediter optik nöropatisi, mitokondriyal ensefalomyopati
• En sık görülen testis tümörü seminomdur.
• 3 yaşın altında en sık testis tümörü yolk sac tümörüdür ve 3
yaş altında en az görüleni ise seminomdur.
• Mitokondriyal DNA’da delesyon veya duplikasyona bağlı
gelişen hastalıklar: Kronik progressif eksternal oftalmopleji,
Kearn Sayre sendromu
• En iyi prognozlu olan seminomdur
• En kötü prognozlu olan koryokarsinomdur.
• Nukleer DNA gen mutasyonlarının olduğu hastalıklar: Subakut nekrotizan ensefalopati (Leigh sendromu), Barth sendromu
82. Aşağıdaki tümörlerden hangisi sistemik reaktif amilodoz nedenidir?
Myotonik Distrofi trinükleotid tekrar hastalığıdır.
A) Medüller tiroit kanseri
B) Undiferensiye gastrik tümör
80. Aşağıdaki glomerulopatilerin hangisinde fosfolipaz A2
reseptör otoantijeni patogenezden sorumludur ve bazal membranda IgG4 ve C3 birikimleri izlenir?
C) İnsülinoma
D) Renal hücreli kanser
E)Feokromasitoma
A) Kollapse glomerulopati
B) Membranöz glomerülonefrit
82 – D
C) Dense depozit hastalığı
D) Fibriller Glomerülopati
Renal hücreli kanser ve lenfomalar reaktif sistemik amiloidozun en sık nedeni olan malignitelerdir.
E) Membranoproliferatif glomerülonefrit
Reaktif sistemik amiloidoz nedenleri:
17
www.tusem.com.tr
Temel Bilimler / T 39 - 7
85. Hematüri ve hemoptizisi bulguları olan 40 yaşında erkek
hastada nazofarengial ülser, sinüzit, nekrotizan pnömoni ve glomerülonefrit saptanıyor. Bu hastanın serumunda aşağıdakilerden hangisine karşı antikor saptanabilir?
Romatid Artrit (en sık), FMF, Tüberküloz, Bronşektazi, Kronik
osteomiyelit, Ülseratif Kolit, Crohn Hastalığı Konnektif doku
hastalıkları (Ankilozan spondilit), Neoplaziler (en sık renal
hücreli kanser ve hodgkin lenfoma) Kronik deri infeksiyonları
(intravenoz ilaç veya uyuşturucu kullanılması)
A) Tip 4 kollajen alfa 3 zinciri
B) Tip 4 kollajen alfa 5 zinciri
C) Eozinofil
83. Aşağıdakilerden hangisi apoptozis sürecinde diğerlerinden farklı etki gösterir?
A) Bax
B) Bak
C) Smac/DIABLO
D) Mcl-x
D) Nötrofil
E)dS-DNA
85 – D
Klinik Granülomlu polianjinitis (wegener granülomatozisi) ile
uyumludur. Bu hastalarda c-ANCA pozitifiliği mevcuttur. Bu
antikor nötrofil granüllerine karşı gelişmiş antikordur.
GRANÜLOMLU POLİANJİTİS (eski adı : WEGENER GRANÜLOMATOZİSi)
Sıklıkla 40 yaş civarında daha çok erkekleri etkileyen üst solunum yolları, böbrek ve akciğerleri tutan bir vaskülittir. Sıklıkla
küçük, bazen de büyük arterler ile venler tutulur. Nekrotizan
tipte vaskülit yapar.
Hastalarda sık görülen klinik bulgular: Nekrotizan pnömoniler,
sinüzit, nazofaringeal mukozal ülserler, renal hastalık bulguları
mevcuttur. Akciğerde nodüller kavitasyonlar izlenir. Tedavisiz
bırakılırsa mortalitesi yüksektir.
• Hastalıkta üst ve alt solunum yolu mukozasında nekrotizan
granulomlar ve vaskülitle çevrelenmiş ülseratif lezyonlar vardır.
• Özellikle akciğer küçük arter ve venlerinde granulamatöz
vaskülit izlenir.
• Böbrekte nekrotizan veya kresentik glomerülonefrit izlenir.
En sık izlenen böbrek patolojisi fokal segmental proliferatif
veya nekrotizan glomerulnefritdir. En ciddi tutulum ise kresentrik glomerulonefrit şeklindedir.
Mikroskopik incelemede inflamatuar odakta bol eozinofil lökosit bulunabilir. Granülomlar, kronik mononükleer hücreler
ve çok sayıda dev hücrelerden oluşur.
• Sınırlı formunda sadece akciğer tutulumu vardır.
• Diffüz formunda böbrek, akciğer dışında göz, deri, kalp gibi
bir çok organı tutabilir (PAN’ a benzer fakat burada akciğer
tutulumu izlenir, PAN-da izlenmez)
E) Sitokrom c
83 – D
Apoptozisi artıranlar
P53, bax, bak, bim, bid, bad, sitokrom C,
APAF-1,
Smac/DIABLO, PUMA, NOXA
Apoptozisi azaltanlar
Bcl-2, bcl-x, mcl-x, MDM2,MDMX, FLIP
84. Aşağıdaki mediatörlerden hangisi plazma kökenli değildir?
A)Bradikinin
B) Hageman faktör (Faktör XII)
C)Plazmin
D)Trombin
E) LTB4
84 – E
Plazma proteini kaynaklı mediatörler: Pıhtılaşma proteinleri,
Bradikinin, Kompleman ürünleri. Fakat araşidonik asit mediatörleri hücre membranı kaynaklıdır.
Araşidonik asit linoleik asitten oluşur. Araşidonik asit hücre
membranındaki fosfolipidlerden fosfolipaz A2 enzimi ile
sentezlenip üretim bölgelerinde lokal etki eden ve çok kısa
sürede elimine edilen yapılardır.
86. Aşağıdaki hastalıkların hangisinde glomerül bazal
membranında immün kompleks birikimi olmaksızın
kalınlaşma mevcuttur?
Araşidonik asit ürünlerine eikosanoid denir ve eikosanoidler
birçok hücrede G protein bağlı reseptörlere bağlanarak inflamasyonun birçok basamağını tetikler.
A) Sistemik lupus eritematozis
B)Diyabet
Araşidonik asitten;
C) Kollapse glomerülopati
• 5-lipooksijenaz yolu ile Lökotrienler sentezlenir.
D) Dense depozit hastalığı
• Siklooksijenaz yolu ile Prostoglandinler sentezlenir.
www.tusem.com.tr
E) Mikst kryoglobulinemi
18
Temel Bilimler / T 39 - 7
86 – B
88. Kronik inflamasyon ve otoimmünite zemininden aşağıdaki lenfomalardan hangisi gelişir?
Bazal membran kalınlaşması
Işık mikroskopisinde kapillerin duvarının kalınlaşması şeklinde
izlenir. Bazal membran kalınlaşmasının üç nedeni vardır
• İmmün komplekslerin bazal membrande birikimi nedeniyle
kalınlaşma (sıklıkla)
• İmmün kompleks birikimi olmaksızın artmış protein komponenti üretimi nedeniyle kalınlaşma (diabetik glomerulosklerozda izlenen bazal membran kalınlaşması bu grubun en güzel
örneğidir)
• Yeni bir bazal membran tabakası oluşumu (lamina densanın
duplikasyonu, MPGN’de izlenir)
A)MALTOMA
B) Mantle cell lenfoma
C) Diffüz büyük hücreli lenfoma
D) KÜçük hücreli lenfositik lenfoma
E) Anaplastik büyük hücreli lenfoma
88 – A
MARGİNAL ZON LENFOMASI (MALTOMA)
Enfeksiyoz veya otoimmün nedenli kronik inflamasyon zemininden gelişen düşük gradeli B hücreli ekstranodal lenfomadır.
87. Alkolik hepatitte fibrozis karaciğerde ilk nerede saptanır?
Bu lenfomalar en sık H. pylori gastriti, sjögren sendromu ve
Hashimato tiroditi sonrası gelişir.
A) Prevenüler santral bölge
B)Sinozoidler
C) Peri-portal bölge
89. Aşağıdakilerden hangisi H.pylori neden olduğu kronik
gastritte gözlenmez?
D)Zon-2
E) Portosantral köprü
A) Subepitelyal plazma hücre infiltrasyonu
87 – A
B) Intraepitelyal polimorf nüveli lökosit varlığı
Kronik alkol alımı sonucu en sık görülen tablo steatozisdir.
Bu tablo reversibledır. Başlangıç sentrilobuler zonda ve mikrovezikuler karekterdedir. Zamanla makroveziküler steatoz
ve lipogranülomlar gelişebilir. Hepatik steatoz gelişiminin üç
sebebi vardır. Etanolün alkol dehidrogenaz ve asetaldehid dehidrogenaz enzimleri ile katabolizasyonu sonrası artmış NADH
üretimi, lipoprotein sentezi ve salgılanmasının azalması ve periferdeki yağ katabolizmasının artmasıdır.
Alkolik hepatit
Hepatositlerde şişme ve balonlaşma dejenerasyonu izlenir.
Bulgular en ağır olarak sentrilobüler zonda izlenir.
• Fibrozis gelişirse ilk olarak perisantral alanda santral ven
endoteli altında oluşur.
Alkolik hepatitin karekteristik özellikleri
• Hepatositlerde şişme ve nekroz
Hepatositlerde balonlaşma dejenerasyonu ve nekroz izlenir.
Sişmenin sebebi yağ, su ve protein akümülasyonudur.
• Mallory-Denk cisimciği
Sitokeratin intermedier flamanının ve diğer sitoplazma
proteinlerinin koagülasyonu ile oluşur. Şişmiş ya da ölü hepatositlerin nükleusları çevresinde yerleşmiş, belirgin eozinofilik, düzensiz kümeler şeklindeki cisimlerdir. Mallory
cisimciği alkolik hepatit için karekteristiktir fakat spesifik değildir. Görülebildiği diğer hastalıklar: Primer bilyer siroz, nonalkolik yağlı karaciğer hastalığı, kronik kolestatik sendromlar,
wilson hastalığı, hepatosellüler karsinom.
C) Lenfoid foliküller
D) Eozinofil
E) Granülom varlığı
89 – E
H.pylori gastritinde granülom izlenmez.
H.pylori gastriti 
Mukozada kronik iltihabi değişiklikler, antral bezde atrofi, intestinal metaplazinin olduğu gastrit tipidir.
Antral gastrit normal veya artmış asit üretimiyle karekterizedir. Lokal gastrin artışı izlenebilir fakat hipergastrinemi nadirdir. Eğer inflamasyon antrumda lokalize kalırsa, artmış asit
üretimi sonrası duodenal peptik ülser riski artar. Fakat inflamasyon mide korpus ve fundusuna ilerlerse multifokal atrofik
gastrit gelişir ve azalmış parietal hücre ve asit nedeniyle mide
adenokanseri riski artar. Gastrit paternine göre duodenal peptik ülser veya gastrik adenokanser riski artar.
• Mikroskopik bulgular: Özellikle antrumda lenfosit, makrofaj,
plazma hücrelerinden zengin inflamasyon, mukozada incelme, glandlarda atrofi, lenfoid folliküller (özelikle H. pylori’de),
intestinal metaplazi ve bazende displaziye rastlanır. H.
pylori’ye bağlı kronik gastritte, nötrofil sayısı ve lenfoid follikül
sayısı çok fazla olur.
• Nötrofilik reaksiyon ve birikim
• İntraepitelyal nötrofil ve subepitelyal plazma hücrelerinin
bulunuşu H. pylori gastriti için karekteristiktir.
• Fibrozis: Sıklıkla sinuzoidal ve perivenüler fibrozis (santral
ven çevresinde) olarak başlar. Hepatositleri sararak kümes
teli paterni oluşturabilir.
19
www.tusem.com.tr
Temel Bilimler / T 39 - 7
92. Aşağıdakilerden hangisi Wilms tümörü için predispozan
değildir?
• Asit üretimi normaldir veya artmıştır. H.pylori Warthin
Starry boyası ile histolojik olarak gösterilebilir.
A)Nefroblastomatozis
B) Diamond-Blackfan sendromu
90. Aşağıdaki gastrit tiplerinin hangisinde mide karsinomu
gelişme riski en azdır?
C) Denys-Drash sendromu
A) İntestinal metaplazinin eşlik ettiği kronik gastrit
D) Beckwith-Wiedeman sendromu
B) Kronik atrofik gastrit
E) WAGR
92 – B
C) Hipertrofik gastrit
D) Pernisiyöz aneminin eşlik ettiği otoimmün gastrit
Willms Tümörü Riskinin Arttığı Durumlar
E) Akut eroziv gastrit
90 – E
Akut eroziv gastrit mide kanseri riskini artırmaz.
91. Karaciğer hilusunda genellikle sağ ve sol hepatik duktusların birleşim yerinde saptanan, morfolojik olarak
iyi diferansiye olmasına karşın kötü prognozla giden
tümör hangisidir?
A) Klatskin tümörü
Denys –Drash
Sendromu
Gonodal disgenezis
Nefropati, renal yetmezlik
WT-1 mutasyonları. En Yüksek Wilms tümörü riski (%90)
WAGR (11p13 del.)
Wilms tümörü (% 33)
Aniridi (en sık) (pax 6 gen delesyonu aniridi
sebebidir)
Genital malformasyon
Retardasyon mental
Beckwith-Weidmann
Sendromu
Vücut organlarında büyüme
Hemihipertrofi
Böbrek kistleri
Adrenal kortikal hücrelerde büyüme
Nefroblastomatozis
Böbrekte çok
sayıda küçük immatür
nefrojenik doku odakları
Bu artıklardan wilms tümörü riski
93. Sporadik meme kanserlerinde en sık mutasyone olan
gen aşağıdakilerden hangisidir?
B) Fibrolameller karsinom
C) Safra kanal adenomu
A) P53
B) RAS
D)Adenokarsinom
C) BRCA1
D) BRCA2
E) Hepatoselüler karsinom
E) RET
93 – A
91 – A
HEREDİTER MEME KANSERLERİNDE GENETİK MUTASYONLAR
Kolanjiyosellüler kanser intrahepatik ve ekstrahepatik iki
formda izlenir.
BRCA 1
(17q21)
• Ekstrahepatik kolanjiyosellüler kanserler sıklıkla klatskin
tümörü formundadırlar, nadiren distal metastaz yaparlar ve
yavaş büyürler. Yoğun fibröz stroma ve epitelyal proliferasyon
izlenir.
• İntrahepatik kolanjiyosellüler kanser nonsirotik karaciğerden gelişir ve intrahepatik portal sistemden yukarıya ilerler ve
ağaç benzeri bir görünüm olabilir. Prognozları kötüdür. %50
hastada tanı aşamasında metastaz vardır. En sık metastaz lokalizasyonları akciğer, kemik (vertebra), adrenaller ve beyine
olur. Bazı hastalarda nadirende olsa kolanjiyosellüler karsinomlarla birlikte hepatosellüler karsinomun bir arada gözlendiği görülür. Bu kanserlerin kolanjiyosit diye adlandırılan oval
hücrelerden geliştiği düşünülmektedir.
www.tusem.com.tr
Herediter kanserlerde en sık mutasyone olan gendir.
Bu mutasyona sahip kadınlarda 70 yaşında kanser gelişme riski
yaklaşık %65’dir. Ek olarak over, erkek meme kanseri (BRCA2
daha çok ilişkilidir), prostat, pankreas ve fallopian tüp kanserleri
riskide artar.
Bu mutasyonla gelişen kanserler sıklıkla kötü differansiye, triple-negatif (bazla hücre benzeri) ve sıklıkla p53 mutasyonu eşlik
eder.
BRCA 2
Bu mutasyona sahip dadınlarda 70 yaşında kanser gelişme riski
(13q12-13) yaklaşık % 55 ‘dir. Ek olarak over, erkek meme kanseri, prostat, pankreas, mide, melanom, safra kesesi ve farenks kanseri
riskleri de artar.
Biallelik germline mutasyonlarında nadir fankoni anemisi formları gelişebilir.
20
P 53
(17p13.1)
Sporadik meme kanserlerinde en sık mutasyone olan gendir.
Kalıtsal mutasyonunda (Li-fraumeni sendromu) 70 yaşında
meme kanseri gelişme riski %90’nın üstündedir.
Ek olarak sarkom, lösemi, beyin ve adrenokortkikal kanser riski
artar.
CHEK 2
(22q12.1)
Li fraumeni sendromunun varyantı bir sendroma neden olur. Ek
olarak prostat, tiroit, böbrek ve kolon kanserlerine neden olur.
Radyasyon sonrası meme kanseri riskini artırır
Temel Bilimler / T 39 - 7
94. Kronik endometrit için tanı koydurucu hücreler aşağıdakilerden hangisidir?
A) Nötrofil
B) Makrofaj
C) Plazma hücreleri
D) Eozinofil
96. Multinodüler guatrda tiroit bezinin morfolojik açıdan
değerlendirilmesinde aşağıdaki değişikliklerden hangisinin görülmesi beklenmez?
A) Kalsifikasyon
B) Kistik değişiklikler
E) Dev hücreler
C) Farklı boyutta nodüller
94 – C
D) Eski ve taze kanama odakları
Kronik Endometrit: Sık görülen klinik bulguları kanama, ağrı,
akıntıdır. Nedenleri: pelvik inflamatuar hastalıklar, doğum ya
da düşük sonrası, Rahim içi araç kullanımı ve tüberkülozdur.
Günümüzde en sık sebep rahim içi araç kullanımıdır.
E) Nodüllerin kalın fibröz bir kapsüle sahip olması
96 – E
• Tanı koydurucu bulgu plazma hücreleri’dir.
Guatr, tiroit bezinin büyümesini ifade eder. Sıklıkla iyot eksikliği bulunan bölgerlerde hormon sentezi artışını sağlamak için
bezin hipertrofi ve hiperplaziye uğraması sonucu gelişir.
95. Histolojik olarak intraepidermal melanositik hücre
yuvalarının birleşmesi, melanositlerde sitolojik atipi,
lentijinöz hiperplazi ve fibrozisin izlendiği nevüs aşağıdakilerden hangisidir?
Nodüler yada diffüz tarzda büyüme olabilir. Tiroidin retrosternal alana büyümesine planjan (plunging) guatr, fonksiyon
gösteren bir nodüle dönüşüp hipertroidizme neden olmasına
plummer sendromu denir.
A) Halo nevüs
B) Displastik nevüs
C) Spitz nevüs
D) Junctional nevüs
Multinodüler guatr tiroidi en fazla büyüten hastalıktır.
Multinodüler guatrda foliküler hiperplazinin olduğu alanlar
ile inaktif foliküller bir arada gözlenebilir.
E) Blue nevüs
• Multinodüler guatrda foliküler hiperplazinin diğer foliküler
tümörlerden (adenom, karsinom) farkı bu foliküllerin etrafında bariz bir kapsülün bulunmayışıdır.
95 – B
NEVUS TİPLERİ
Diagnostik özellik
Sitolojik özellik
Klinik önem
Derin dermal
yerleşim,
subkütan
adneksial
yapıların etrafına
büyüme
Benign
kazanılmış
nevuslara
benzer yapı
Doğar doğmaz
mevcut,
melanom
gelişme riski
Adalar
oluşturmadan
dermal
infiltrasyon,
fibrozis
Dentritik
pigmente
hücreler
Spitz nevus
(spindle ve
epiteloid
hücreli
nevus)
Fascicular
büyüme
Geniş dolgun
hücreler,
fuziform
hücreler
Çocuklarda
sık, pembekırmızı renkte,
bu nedenle
hemanjiyom
ile karışır
Halo nevus
Nevus hücreleri
etrafının lenfositik
infiltrasyonu
Benign
kazanılmış
nevuslara
benzer
Nevüs
hücrelerine
karşı vücudun
immün yanıtı
Birleşen
intraepidermal
adalar
Sitolojik atipi
Melamom
öncül lezyonu
Kongenital
nevus
Blue nevus
Displastik
nevus
97. Pulmoner tromboemboliler en sık aşağıdakilerden
hangisinden kaynaklanır?
A) Alt ekstremite diz üstü venleri
B) Alt ekstremite diz altı venleri
C) Koroner ağzı
Siyah,mavi
nodüller,
melanom ile
karışır
D) Femoral arter
E) Popliteal arter
97 – A
PULMONER TROMBOEMBOLİZM:
En sık sebebi dizden yukarıdaki derin uyluk venlerinde oluşan trombüslerdir. Trombüslerin akciğerde pulmoner artere
yerleşmesine pulmoner tromboembolizm denir.
• Eğer ki bu embolik trombüsler pulmoner arter bifurkasyonuna oturursa saddle (eyer) emboli denir.
• Eğer ki bu embolik trombüsler kalp septumlarındaki defektten (ASD, VSD) geçip sistemik dolaşıma geçerse paradoksal
emboli denir.
Morfolojik olarak incelendiğinde bu nevuslar büyük kompound
nevuslerdir. Epidermiste yuvalar halindeki hücreler birbirleriyle
birleşip büyük intraepitelyal adala oluşturabilirler ve sitolojik
atipi izlenir. Çevrelerinde yoğun lenfositik infiltrasyon izlenir.
Dermoepidermal bileşke boyunca melanositik hücreler bazal
hücrelerin yerini alır ve lentiginöz hiperplazi oluştururlar.
Pulmoner emboliler % 60-80 oranında asemptomatiktir. Pulmoner tromboembolilerde karşılaşılabilen klinik sonuçlar:
pulmoner hemoraji, pulmoner infarkt, pulmoner hipertansiyon, ani ölüm, sağ kalp yetmezliğidir. Pulmoner infarktlar tipik
olarak hemorajiktir. Üçgen şeklindedir ve üçgenin tepesi hilusa, tabanı plevraya bakar.
21
www.tusem.com.tr
Temel Bilimler / T 39 - 7
98. Sistemik Lupus Eritematöz hastalarında aşağıdaki organlardan hangisinin tutulumu diğerlerine oranla daha
az oranda izlenmektedir?
100. Valproik asit, aşağıdaki antiepileptik ilaçlardan hangisinin glukuronidasyon metabolizmasını inhibe ederek
Steven-Johnson sendromu yapma olasılığını artırır?
A) Böbrek
A) Levetirasetam
B) Okskarbamazepin
B) Göz
C) Lamotrijin
D) Rufinamid
E) Vigabatrin
C)Deri
100 – C
D) Akciğer
Lamotrijin
E)Eklem
Folik asit antimetabolitidir. Voltaj bağımlı sodyum ve kalsiyum
kanallarını inhibe eder. Glutamat salgısını azaltır, Parsiyel nöbet, çocuklarda absans ve myoklonik nöbette kullanılır. Lennox-Gestaut sendromunda ilk tercih ilaçtır (alternatifi topiramat). Manik-depresif hastalıkta lityumun alternatiflerindendir.
98 – B
SLE hastalarında Göz diğerlerine oranla daha az oranda tutulur.
SİSTEMİK LUPUS ERİTEMATOZUS (SLE)
Orta yaş ve kadınlarda sık görülen otoimmün bir hastalıktır.
Patogenezde, bir çok organın hasarında Tip III hipersensitivite
rol oynar. Fakat lupus zemininde otoantikorlar rol oynar. Bu
otoantikorların neden olduğu spesifisik örnekler Tip II hipersensitivite örneği olabilirler.
Karaciğerde glukuronidasyon ile metabolize edilir. Pediatrik
hastalarda %1-2 oranında yaşamı tehdit eden deri reaksiyonuna (Steven-Johnson sendromu) neden olur.
Valproik asit, glukuronidasyon ile metabolizmasını inhibe ederek Steven-Johnson sendromu yapma olasılığını artırır. Valproik asitle kullanıldığında dozu yarıya indirilmelidir.
SLE’de en sık tutulan sistem hematolojik sistemdir. 2. sıklıkta eklemler tutulur. Diğer sık tutulan organ ve sistemler; deri
(malar rash, diskoid rash), böbrekler (en sık ölüm sebebi),
kalp (en sık perikardit; tipik bulgusu libman sack endokarditi), dalak, santral sinir sistemi, akciğerler (en sık tutulum yeri
plevradır)’dir.
101. Bradikininin fizyolojik etkileri ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
A) Arter düz kasları dışındaki düz kasları kasar.
B) Damar geçirgenliğini artırarak ödeme neden olur.
SLE’de göz tutulumu çok nadirdir.
C) Cilt içine verildiğinde en güçlü hiperaljezik etki yapan endojen maddedir.
99. Aşağıdaki ilaçlardan hangisinin diüretik etki yapabilmesi için tubül lümenine girmesine gerek yoktur?
A) Hidroklorotiazid
B) Asetozolamid
C) Furosemid
D) Amilorid
D) Fosfolipaz A2 enzimini inhibe ederek araşidonik asit
oluşumunu baskılar.
E) Endotelden NO, PGI2 ve PGE2 sentezini artırır.
101 – D
E)Spironolakton
Bradikinin
99 – E
Kallikrein enzimi tarafından sentezlenir. Faktör XIIa (Hageman
faktör), kallikrein enzimini aktive eder. Kininaz II (ACE) tarafından yıkılır. ACE inhibitörleri, plazma ve dokularda bradikinin
birikimine neden olur. B1 ve B2 olmak üzere 2 reseptörü vardır.
Aldosteron Antagonistleri (Spironolakton / Eplerenon)
Toplayıcı tubülde aldosteron (mineralokortikoid) reseptörlerini bloke ederek idrar ile su ve sodyum itrahını artırır, potasyum itrahını azaltırlar. Potasyum tutan diüretiklerdir. Diüretik
etki için tubül lümenine girmelerine gerek yoktur.
Plazma kaynaklı olup akut inflamasyonda rol alır. Endotelden
NO, PGI2 ve PGE2 sentezini artırarak vazodilatasyon yapar.
NSAI ilaçlar, bradikinine bağlı vazodilatasyonu önler.
Addison hastalarında dolaşımda yeterli aldosteron olmadığı
için diüretik etki yapmazlar. Sekonder hiperaldosteronizmde
artan aldosteron etkinliğini baskılarlar. Siroza bağlı ödemde
ilk tercih ilaçlardır.
PGF2alfa sentezini artırarak venülleri kasar. Bronkokontriksiyon
yapar ve barsak motilitesini artırır. Damar geçirgenliğini artırarak ödeme neden olur.
Cilt içine verildiğinde en güçlü hiperaljezik etki yapan endojen
maddedir. Fosfolipaz A2 enzimini stimüle ederek proinflamatuvar etkinlik gösterir. Kan beyin bariyerini bozar. Doku plazminojen aktivatörü uyararak kardiyoprotektif etki yapar.
Konjestif kalp yetmezliğinde mortaliteyi azaltırlar. Eplerenon
miyokart enfarktüsü sonrası orta düzey kalp yetmezliği olan
hastalarda sağ kalım süresini uzatır. Ürik asit düzeyini artırmazlar.
www.tusem.com.tr
22
Temel Bilimler / T 39 - 7
104. İlaçların terapötik indeksleri (LD50/ED50) aşağıdakilerden hangisi ile bulunur?
102. Aşağıdaki ilaçlardan hangisi farmadinamik etkileşme
ile varfarinin antikoagulan etkisini artırır?
A)Metronidazol
B) Apiksaban
A) Kademeli doz-yanıt grafiği
C) Disülfiram
D) Flukonazol
B) Kuvantal doz-yanıt grafiği
C) İzobol grafiği
E)Amiodaron
D) Plazma konsantrasyon zaman grafiği
102 – B
E) Schild grafiği
Tablo: Varfarin Etkileşmeleri
104 – B
Protrombin zamanında artma
Protrombin zamanında kısalma
Farmakokinetik etkileşme
Farmakokinetik etkileşme

Amiodaron

Simetidin

Disülfiram

Flukonazol

Metronidazol

Fenilbutazon

Sulfinpirazon

Ko-trimoksazol

Barbitürat

Rifampin

Fenitoin

Karbamazepin

Kolestiramin
Farmakodinamik etkileşme
Farmakodinamik etkileşme

Yüksek doz aspirin

3.kuşak sefalosporinler

Heparin / Argatroban / Dabigatran

Rivaroksaban / Apiksaban

Fenilbutazon

Sulfinpirazon

Karaciğer hastalığı

Hipertiroidi

Diüretikler

Vitamin K

Hipotiroidi

Herediter direnç
Kuvantal Doz Yanıt Grafiği
İlaçların belirli popülasyonda oluşturdukları etkileri, yanıttaki
varyasyonları, yan tesirleri, terapötik indeksleri (LD50/ED50) ve
selektivitelerinin frekansını belirlemek için in vivo yapılır. “Ya
hep ya hiç” şeklindeki ilaç etkileri için kullanılır. Grafikteki Y
ekseni ilaca yanıt veren popülasyonun yüzdesini verir. Kuvantal doz yanıt grafikleri ile Emaks belirlenemez.
ED50: Popülasyondaki hastaların yarısında etki yapan dozdur.
İlacın potensi hakkında bilgi verir. ED50 değeri küçük ilaç daha
güçlüdür. EC50 ve ED50 aynı olmamasına karşın aralarında korelasyon vardır.
105. Aşağıdaki immunsupresif ilaçlardan hangisi FK506 bağımlı protein 12’ye bağlanarak rapamisin (mTOR) moleküllerini ve memeli protein kinazını inhibe eder?
A) Takrolimus
B) Leflunomid
C) Muromonab-CD3
D) Sirolimus
E) Mikofenolat mofetil
103. Aşağıdakilerden hangisi periferik etkili alfa reseptör agonistlerinin kullanım endikasyonlarından biri değildir?
105 – D
A) Bölgesel kan akımını artırmak
Sirolimus (Rapamisin) / Everolimus
B) Kronik hipotansiyon
FK506 bağımlı protein 12’ye bağlanarak rapamisin (mTOR)
moleküllerini ve memeli protein kinazı inhibe ederler. Proliferasyon sinyal iletimini baskılarlar. B ve T lenfosit proliferasyonunu azaltırlar.
C) Nazal dekonjesyon oluşturmak
D) Açık açılı glokom
E) Lokal anesteziklerin etki süresini uzatmak
Sirolimus, oral yoldan aktiftir. CYP3A4 enzimleri ve
p-glikoprotein pompa için substattırlar. Siklosporin, iki ilacın
da plazma düzeylerini artırır.
103 – A
Alfa agonistlerin Kullanımı
Organ transplantasyonlarında ve otoimmün hastalıklarda kullanılırlar. Sirolimus, dematolojik hastalıklarda ve uveoretinitte
topikal verilir. Sirolimus, koroner stentlerde restenozu engellemek amacıyla da kullanılmaktadır.
Kronik hipotansiyon tedavisi (midodrin, fenilefrin veya
metoksamin)
Nazal dekonjesyon oluşturmak (ksilometazolin veya oksimetazolin)
106. Aşağıdaki antidepresan ilaçlardan hangisinin sedatif ve
antikolinerjik yan tesir riski düşük, prokonvulsan yan
tesir riski yüksektir?
Glokom (apraklonidin veya brimonidin)
Lokal anesteziklerin etki süresini uzatmak (adrenalin, noradrenalin veya fenilefrin)
Bölgesel kan akımını azaltmak (fenilefrin veya noradrenalin)
A) Bupropion
B) Klomipramin
C)Venlafaksin
D)Trazodon
E)Mirtazapin
23
www.tusem.com.tr
Temel Bilimler / T 39 - 7
106 – A
Metoklopramid
Tablo: Antidepresan İlaçlar
Dopaminerjik D2 ve serotonerjik 5-HT3 reseptörlerini bloke
eder. Serotonerjik 5-HT4 ve muskarinik reseptörlere agonist
etki yapar. Antiemetik ve prokinetik etkisi vardır.
İlaç
Sedasyon
Amitriptilin
Klomipramin
İmipramin
Amoksapin
Protriptilin
Fluoksetin
Paroksetin
Fluvoksamin
Sertralin
Sitalopram
Bupropion
Venlafaksin
Atomoksetin
Mirtazapin
Nefazodon
Trazodon
Duloksetin
Maprotilin
+++
++
++
+
0
0
0
0
0
0
0
0
0
++++
+++
+++
0
++
Prokonvülsan Etki
++
+++
++
++
++
+
0
0
0
0
++++
0
0
0
0
0
0
+++
Antikolinerjik Etki
+++
++
++
+
++
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
++
Erektil Disfonksiyon
++
+++
++
++
++
+++
+++
+++
+++
+++
0
+++
0
0
0
+
0
++
Kardiyak
Yan Tesir
+++
+++
+++
++
+++
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
++
108. Gut profilaksisinde kullanılan Febuksostat’ın etki mekanizması aşağıdakilerden hangisinde en uygun şekilde verilmiştir?
A) Tubüline bağlanarak mikrotubüllerin polimerizasyonunu inhibe eder.
B) Ürat kristallerinin fagositozunu inhibe ederek antiinflamatuvar etki yapar.
C) Proksimal tubüllerden ürik asidin reabsorpsiyonunu
inhibe ederek ürikozürik etki yapar.
D) Ürik asidi allontoine parçalayan ürat oksidaz enziminin rekombinant formudur.
E) Ksantin oksidazı inhibe ederek ürik asit oluşumunu
engeller.
107. Aşağıdaki ilaçlardan hangisi afinite gösterdiği 5-HT reseptörleri ile birlikte verilmemiştir?
108 – E
Allopurinol / Febuksostat
A) Sumatriptan – 5-HT1B/D
Allopurinol, ksantin oksidazı inhibe ederek ürik asit oluşumunu
engeller. Gut profilaksisinde kullanılmasına karşın gut krizlerinde
verilmez. Azotioprin veya merkaptopürin ile alındığında bu iki ilacın dozu %75 azaltılmalıdır. Probenesid ve oral antikoagulanların
metabolizmasını azaltır, karaciğer demir derişimini artırır.
B) Buspiron – 5-HT1A
C) Prukaloprid – 5-HT2A
D) Palanosetron – 5-HT3
E) Metoklopramid – 5-HT3 ve 5-HT4
Febuksostat, ksantin oksidazı inhibe ederek gut profilaksisinde
kullanılan non-pürin yapılı ilaçtır. Akut tedavide kullanılmaz.
107 – C
Buspiron
5-HT1A reseptörlerine parsiyel agonist etki yaparak anksiyete
tedavisinde kullanılır. Anksiyolitik etkisi 1-2 hafta sonra başlar. GABA’erjik etkinliği artırmadığı için bağımlılık, sedasyon,
antikonvulsan ve spazmolitik etki yapmaz. Taşıt kullanmayı
olumsuz etkilemez. Gebelik kategorisi B’dir.
109. Aşağıdaki ilaçlardan hangisi intraselüler kalsiyumu artırmadan myokardın (troponin sisteminin) kalsiyuma
duyarlılığını artırır ve akut dekompanse kalp yetmezliğinde kullanılır?
Triptanlar
A) Ranolazin
B) Ivabradin
Kraniyal kan damarlarında bulunan 5-HT1B /1D reseptörlerine
agonist etki ile migren krizlerinin tedavisinde kullanılırlar.
Profilaktik amaçlı verilmezler.
C) Levosimendan
D) Nesiritit
E)Trimetazidin
109 – C
Tegaserod / Prukaloprid
Levosimendan
Mide-barsak sisteminde 5-HT4 reseptörlerini uyararak prokinetik etki yaparlar. İrritabl kolon sendromu ve kronik konstipasyon tedavisinde kullanılırlar.
İntraselüler kalsiyumu artırmadan myokardın (troponin sisteminin) kalsiyuma duyarlılığını artırır. Fosfodiesteraz enzimlerini inhibe eder. ATP duyarlı potasyum kanallarını açar. Pozitif
inotropik etki ve vazodilatasyon yapar.
5-HT3 Antagonistleri (Setronlar)
Ondansetron, granisetron, tropisetron, dolasetron ve palanosetron, gastrointestinal sistem ve area postremada 5-HT3
reseptörlerini bloke ederek anti-kanser ilaçlara bağlı emezis
ve postoperatif bulantı-kusma tedavisinde kullanılırlar.
www.tusem.com.tr
Pozitif inotropik etkisini verapamil veya beta blokör önleyemez. Akut dekompanse kalp yetmezliğinde kullanılır. Kalp yetmezliğinin akut tedavisinde mortaliteyi azaltır.
24
Temel Bilimler / T 39 - 7
110. Aşağıda verilen ilaç etkileşmelerinden hangisinde fizyolojik antagonizma yoktur?
111 – A
Antikolinesteraz İlaçlar
A) Glukokortikoidlerin hiperglisemik etkisinin insülin
tarafından önlenmesi
Asetilkolinesterazı inhibe ederek artan asetilkoline bağlı, muskarinik ve nikotinik reseptörleri dolaylı yoldan uyarırlar. Sempatik
ve parasempatik gangliyonları ve çizgili kasları stimüle ederler.
B) Morfinin myotik etkisinin atropin tarafından önlenmesi
C) Fenoksibenzaminin hipotansif etkisinin vazopresin
tarafından önlenmesi
Neostigmin gibi antikolinesteraz ilaçlar, atropin ile birlikte verilirse yalnızca nikotinik etkiler ortaya çıkar. Damar düz kası gibi
parasempatik uyarının olmadığı yerlerde belirgin etkileri yoktur.
D) Midazolamın solunum depresyonu yapıcı etkisinin
flumazenil tarafından önlenmesi
Betanekol ve muskarin gibi yalnızca muskarinik reseptörleri uyaran ilaç veya maddelerden farkları; gangliyonlarda ve iskelet kaslarında nikotinik reseptör uyarısına bağlı etki oluşturmalarıdır.
E) Propranololun negatif inotropik etkisinin glukagon
tarafından önlenmesi
110 – D
112. Aşağıdaki ilaçlardan hangisi layşmaniyasis tedavisinde
kullanılmaz?
Fizyolojik Antagonizma
İlaçlar arasında farklı reseptörler üzerinden antagonizma
vardır. İlaçlardan ikisi de agonist, ikisi de antagonist veya biri
agonist diğeri antagonist olabilir. Bazı klinik durumlarda fizyolojik antagonizmadan yararlanılır.
A) Sodyum stiboglukonat B) Amfoterisin B
C)Miltefosin D) Paramomisin
E)Melarsoprol
Fizyolojik antagonizma örnekleri
112 – E
Histamin, histamin reseptörlerini uyararak bronkokonstriksiyon, hipotansiyon ve ödem yapar. Adrenalin, alfa ve
beta reseptörleri uyararak ödemi, bronkokonstriksiyonu
ve hipotansiyonu önler.
Protozoal Hastalıkların Tedavisi
Akut toksoplazma: Tedavide ilk tercih primetamin + sulfadiazin + folinik asit veya primetamin + klindamisin kombinasyonudur. Hasta gebeyse spiramisin, AIDS’li ise ko-trimoksazol
tercih edilir.
Kortizol, intraselüler reseptörlerini uyararak hiperglisemi
yapar. İnsülin, tirozin kinaz reseptörlerini uyararak hipoglisemiye neden olur.
Trikomanas vajinalis: Tedavide ilk tercih metronidazol, ornidazol veya tinidazoldur. Albendazol de kullanılabilir.
Asetilkolin, muskarinik reseptörleri uyararak bronkokonstriksiyon yapar. İzoproterenol veya salbutamol, β2 reseptörleri uyararak bronşları dilate eder.
Giardia lamblia: Tedavide ilk tercih metronidazol, ornidazol
veya tinidazoldur. Albendazol veya furazolidon da kullanılabilir.
Layşmaniyasis: Visseral veya kutanöz layşmaniyasis tedavisinde ilk tercih sodyum stiboglukonattır. Meglumin antimonyat,
amfoterisin B, pentamidin, paramomisin veya miltefosin de
kullanılabilir.
Propranolol, beta reseptörleri bloke ederek bradikardi
yapar. Atropin, muskarinik reseptörleri bloke ederek kalp
hızını artırır.
Propranolol, beta reseptörleri bloke ederek hipotansiyon
ve bradikardi yapar. Glukagon, kendi reseptörlerini uyararak hipertansiyon ve taşikardiye neden olur.
Balantidum coli: Tedavide ilk tercih doksisiklindir. Metronidazol de kullanılabilir.
Babesia microti: Tedavide ilk tercih kinin + klindamisin kombinasyonudur. Atovakuon veya azitromisin de kullanılabilir.
111. Aşağıdakilerden hangisi doğrudan etkili muskarinik agonist ile indirekt etkili kolinerjik agonistin yüksek dozunda
görülen ortak bulgu veya semptomlardan biri değildir?
Cryptosporidium parvum: Tedavide ilk tercih parenteral paramomisindir. Azitromisin ve nitazoksanid de kullanılabilir.
Trypanosoma cruzi: Tedavide ilk tercih nifurtimoks veya
benznidazol’dur.
A) İskelet kası fasikülasyonu
B)Bronkokontriksiyon
Trypanosomiyasis (Afrika uyku hastalığı): Tedavide melarsoprol, pentamidin, nifurtimoks, suramin, benzidazol ve eflornitin kullanılır. Eflornitin yüzdeki kıllanmayı azaltmak için de
kullanılabilir.
C)Hipersalivasyon
D)Bradikardi
E) Mide-barsak hareketlerinde artma
25
www.tusem.com.tr
Temel Bilimler / T 39 - 7
113. Vazopresin preparatları aşağıdakilerden hangisinde V1a
reseptörlerini uyarmak için kullanılır?
114 – A
Tablo: Helmint Tedavisi
A) Primer enurezis nokturna
Helmint
İlk Tercih
Alternatif
A.lumbricoides
Albendazol
Mebendazol
Pirantel pamoat
İvermektin
Piperazin
T.trichiura
Mebendazol
Albendazol
İvermektin
N.americanus /
A.duodanale
Albendazol
Mebendazol
Pirantel pamoat
S.stercoralis
İvermektin
Albendazol
Tiabendazol
E.vermicularis
Mebendazol
Pirantel pamoat
Albendazol
Renal V2 reseptörlerini uyararak; santral (hipofizer) diabetes
insipidus ve primer enurezis nokturna tedavisinde kullanılırlar.
Nefrojenik diabetes insipidus tedavisinde kullanılmazlar. Nefrojenik diabetes insipidus tedavisinde tiazidler ile indometazin
veya ibuprofen gibi NSAI ilaçlar tercih edilir.
T.spiralis
Albendazol +
kortikosteroid
Mebendazol + kortikosteroid
Kutanöz larva
migrans
Albendazol
İvermektin
Topikal tiabendazol
Visseral larva
migrans
Albendazol
Mebendazol
Ekstrarenal V2 reseptörlerini uyararak; Desmopresin, böbrek
dışındaki V2 reseptörlerini aktive ederek hemofili A ve tip 1 von
Willebrand hastalığında kullanılır.
W.bancrofti / Loa
loa / B.malayi
Dietilkarbamazin
İvermektin
O.volvulus
İvermektin
D.medinensis
Metronidazol
Tiabendazol
Mebendazol
S.haematobium
Prazikuantel
Metrifonat
S.mansoni
Prazikuantel
Oksamnikin
C.sinensis
Prazikuantel
Albendazol
P.westermani
Prazikuantel
Bithinol
F.hepatica
Bithinol
Prazikuantel
T.saginata
Niklozamid
Prazikuantel
Mebendazol
T.solium
Prazikuantel
Niklozamid
D.latum
Prazikuantel
Niklozamid
Sistiserkosis
Albendazol
Prazikuantel
H.nana
Prazikuantel
Niklozamid
E.granulosus
Albendazol
B) Tip 1 von Willebrand hastalığı
C) Santral diabetes insipidus
D) Hemofili A
E) Özefagus varis kanaması
113 – E
Vazopresin Analoglarının Kullanımı
V1 reseptörlerini (V1a) uyararak; özefagus varis kanaması, kolon
divertikülüne bağlı kanama, katekolaminlere yanıt vermeyen
septik şok, siklofosfamide bağlı hemorajik sistit, postoperatif ileus ve lokal anesteziklerin etki süresini uzatmak için kullanılırlar.
114. Aşağıdaki helmintlerden hangisi tedavisinde kullanılan
ilaçla birlikte verilmemiştir?
115. Aşağıdaki antipsikotik ilaçlardan hangisinin antimuskarinik yan tesir riski en düşüktür?
A) T.trichiura – Niklozamid
A)Tioridazin
B) A.lumbricoides – Albendazol
B)Klozapin
C) S.haematobium – Prazikuantel
C)Olanzapin
D) O.volvulus – İvermektin
D)Haloperidol
E) F.hepatica – Bithinol
E)Klorpromazin
www.tusem.com.tr
26
Temel Bilimler / T 39 - 7
115 – D
116 – C
Tablo: Antipsikotiklerin Reseptörleri Bloke Edici Derişimleri
Tablo: Statinlerin Farmakokinetik Özellikleri
D2
5-HT2A
M1
α1A
H1
Özellik
Statin
Haloperidol
1.2
57
>10000
12
1700
Doğal kaynaklı olanlar
Flufenazin
0.8
3.2
1100
6.5
14
Lovastatin / Simvastatin /
Pravastatin
Tiotiksen
0.7
50
>10000
12
8
Ön ilaç olanlar
Lovastatin / Simvastatin
Tioridazin
8.0
28
13
3.2
16
Tam absorbe edilen
Fluvastatin
Klopromazin
3.6
3.6
32
0.3
3.1
Absorpsiyonu besinlerce artmayan
Pravastatin
Ziprasidon
6.8
0.6
>10000
18
63
Pravastatin
Risperidon
3.2
0.2
>10000
5
20
CYP enzimlerince metabolize
olmayan
Aripiprazol
1.6
8.7
6800
26
28
CYP2C9 ile metabolize edilen
Rosuvastatin
Olanzapin
31
3.7
2.5
>10000
>10000
Yarı ömrü en uzun olanlar
Rosuvastatin > Atorvastatin
Ketiyapin
380
640
37
22
6.9
Klozapin
160
5.4
6.2
1.6
1.1
Sulpirid
6.4
>10000
>10000
>10000
>10000
117. Aşağıdaki antibiyotiklerden hangisi pulmoner surfaktan
tarafından antagonize edilir?
Tablonun Yorumlanması
Klasik antipsikotikler, D2 reseptörlerini daha güçlü bloke
eder.
Atipik antipsikotiklerden aripiprazolun D2 reseptörlerine
afinitesi fazla olmasına karşın parsiyel agonist olduğu için
ekstrapiramidal yan tesir riski düşüktür.
Atipik antipsikotikler genellikle 5-HT2A reseptörlerini daha
güçlü bloke eder.
Muskarinik reseptörleri en güçlü bloke edenler; olanzapin, klozapin ve tioridazindir.
Alfa1 reseptörleri en güçlü bloke edenler; klorpromazin ve
klozapindir.
Histaminik reseptörleri en güçlü bloke edenler; klorpromazin ve klozapindir.
Histaminik reseptörleri en zayıf bloke edenler; sulpirid,
olanzapin ve haloperidoldur.
Muskarinik, histaminik ve adrenerjik reseptörleri en zayıf
bloke eden sulpiriddir.
A) Linezolid B)Daptomisin
C)Doksisiklin
D) Kuinopristin/Dalfopristin
E)Telitromisin
117 – B
Lipopeptit Antibiyotik (Daptomisin)
Streptomyces roseoporus’dan elde edilir. Bakteride stoplazmik membrana bağlanır. Kalsiyum ve potasyum dengesini
değiştirerek hücre membranını depolarize eder. İntraselüler
DNA, RNA ve protein sentezini baskılar. Bakterisid etkilidir.
Böbrekler yoluyla elimine edilir. Kreatin kelensi 30 mL/
dakika’nın altında dozu ayarlanmalıdır. Yalnızca gram(+) bakterilere etkilidir. Metisiline dirençli stafilokok ve vankomisine
dirençli enterokok tedavisinde intravenöz infüzyonla kullanılır.
Myopati ve kreatin kinaz artışı yapar. Kreatin kinaz düzeyi haftalık takip edilmelidir. Statinlerle birlikte verilmez. Karaciğer transaminazlarını artırır. Pulmoner surfaktan tarafından antagonize
edildiği için pnömoni gibi alt solunum yolu enfeksiyonlarında
kullanılmaz. Uzun süren tedavide alerjik pnömonitis gelişebilir.
116.
I. Atorvastatin
II. Rosuvastatin
III. Simvastatin
IV. Pravastatin
Yukarıdaki statinlerden hangileri CYP3A4 enzimleri tarafından metabolize edilmez?
118. Aşağıdakilerden hangisi astım tedavisinde kullanılan
metilksantinlerin yan tesirlerinden biri değildir?
A) I, II ve III
A) İdrar retansiyonu
B) I ve III
B) Taşikardi
C) II ve IV
C) İnsomnia
D) Yalnız IV
D)Konvülsiyon
E) I, II, III ve IV
E) Mide asit salgısında artma
27
www.tusem.com.tr
Temel Bilimler / T 39 - 7
118 – A
120.
Tablo: Metilksantinlerin Etkileri
I. Nilutamid
Etki
Mekanizma
II. Dutasterid
Bronkodilatasyon
PDE4 inhibisyonu ve adenozin reseptör blokajı
III. Siproteron
Bulantı-kusma ve peptik ülser
PDE4 inhibisyonu
IV. Abirateron
Diüretik ve konvülsan etki
Adenozin A1 reseptör blokajı
Yukarıdaki antiandrojenik etkili ilaçlardan hangileri
androjen reseptörlerini bloke eder?
Pozitif inotropik ve kronotropik PDE3 inhibisyonu ve adenozin reetki
septör blokajı
Antiinflamatuvar etki
Prostglandin inhibisyonu, histon deasetilaz ve IL-10 aktivasyonu
A) I, II ve III
Solunum kaslarının kasılma gü- İntraselüler kalsiyum artışı
cünde artış
B) I ve III
C) II ve IV
D) Yalnız IV
E) I, II, III ve IV
120 – B
Antiandrojenik İlaçlar
Abirateron
Ön ilaçtır. 17-hidroksilaz ve 17-20 liyazı inhibe ederek testosteron ve kortizol sentezini baskılar. Refrakter prostat kanserinin tedavisinde oral yoldan kullanılır.
119. Benzodiazepinlerin farmakolojik özellikleri ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
Finasterid / Dutasterid
A)GABAA reseptörlerinin α1 ve γ2 altbirimleri arasındaki reseptörlerini uyararak hücreye Cl- iyonlarının
giriş frekansını artırırlar.
Oral yoldan aktif ilaçlardır. 5α-redüktazı inhibe ederek testosteron, dihidrotestosteron dönüşümünü baskılarlar. Finasterid
tip 2 5α-redüktazı, dutasterid tip1 ve tip2 5α-redüktazı inhibe
eder. Dutasterid daha uzun etkilidir.
B) Etki yapmaları için ortamda mutlaka GABA bulunmalıdır.
Benign prostat hiperplazisinde prostat hacmini azaltmak
amacıyla kullanılırlar. Prostat spesifik antijen düzeyini azaltırlar. Kadınlarda hirşütizm tedavisinde de etkilidirler. Finasterid
düşük dozda erkeklerde saç dökülmelerini önlemek için de
verilir.
C)GABAA reseptörlerine antagonist etki yapan ilaç etkilerini doğrudan önleyemez.
D)GABAB reseptörlerini uyarmazlar.
E) Hipnosedatif ve spazmolitik etkilerine tolerans gelişmez.
Siproteron
119 – E
Steroid yapılı androjen reseptör blokörüdür. Progesteron benzeri etki ile FSH ve LH sekresyonunu baskılar. Kadınlarda hirşütizm tedavisinde ve doğum kontrolü amaçlı kullanılır. Oral
yoldan aktiftir.
Benzodiazepinler
GABAA reseptörlerinin α1 ve γ2 altbirimleri arasındaki benzodiazepin reseptörlerini uyararak hücreye Cl- iyonlarının giriş
frekansını artırırlar. GABA’nın doz yanıt eğrisini sola kaydırırlar. Etki yapmaları için ortamda mutlaka GABA bulunmalıdır.
GABAA reseptörlerine antagonist etki yapan ilaç etkilerini doğrudan önleyemez. GABAB reseptörlerini uyarmazlar.
Flutamid / Nilutamid / Bikalutamid / Enzalutamid
Nonsteroid yapılı androjen reseptör blokörleridir. Oral yoldan
aktiftirler. Prostat kanserinin tedavisinde GnRH analogları ile
kombine kullanılırlar. Erkeklerde jinekomastiye neden olabilirler.
Hipnosedatif, anksiyolitik, amnestik, anestezik, antiepileptik
ve spazmolitik etkileri vardır. Anksiyolitik ve solunum depresyonu yapıcı etkilerine tolerans gelişmez. Terapötik dozda ağrı
üzerine etkisizdirler; analjezi veya hiperaljezi yapmazlar. Gebelik kategorileri D’dir.
www.tusem.com.tr
Prostat kanserinde kullanıldıklarında zamanla etkilerine tolerans gelişir. Kadınlarda androjen fazlalığında da yararlıdırlar.
28
Klinik Bilimler / T 39 - 7
KLİNİK TIP BİLİMLERİ TESTİ AÇIKLAMALI CEVAPLAR
1.
Yirmi altı yaşında erkek hasta efor dispnesi nedeni ile
kliniğe başvuruyor. Hastanın yapılan fizik muayenesinde sol klavikula altında devamlı üfürüm ve S2’de aort
kapak kapanma sesi pulmoner kapak kapanma sesinden daha geç duyuluyor. Aşağıdaki patolojilerden hangisi bu hasta için en olasıdır?
3.
A) Sistemik hipertansiyon
B) Aort darlığı
D) Patent duktus arteriosus
A) ST segment elevasyonu ve normal kardiyak biyomarkerlar
E) Ventriküler septal defekt
B) Normal EKG ve normal kardiyak biyomarkerlar
C) Aort koarktasyonu
C) EKG’de patolojik Q ve artmış kardiyak biyomarkerlar
1–D
D) Yaygın T negatifliği ve artmış kardiyak biyomarkerlar
Vakada genç bir erkek hastada fizik muayenesinde sol klavikula altında devamlı üfürüm tespit edilmiştir. Aslında soru sadece bu bilgiyle bile çözülebilir. Ancak asıl sorulmak istenen bu
devamlı üfürüm ile birlikte A2’nin P2’den daha geç duyulduğu
yani paradoks çifleşmenin olduğu hastalıktır. Seçeneklere bakılacak olursa PDA’da hem sol klavikula altında devamlı üfürüm hem de pulmoner arter volüm yükü arttığı için sol ventriküle olan preload artar bu da sol ventrikül ejeksiyon süresini
uzatarak A2’nin gecikmesine neden olur.
2.
Seksen iki yaşında erkek hasta acil servise göğüs ağrısı
ile başvuruyor. Hastanın öyküsünde stabil anjinalarının
olduğu öğreniliyor ve bu ağrılarının son bir haftadır artış gösterdiği ve dinlenme halindede geldiği tespit ediliyor. EKG ve kardiyak biyomarkerlar değerlendirilen
hastaya anstabil anjina tanısı koyuluyor. Bu hastada
EKG ve kardiyak biyomarker analizinde aşağıdakilerden hangisinin olmasını beklenir?
E) ST segment depresyonu ve artmış kardiyak biyomarkerlar
3–B
Vakada anstabil anjina pektoris (USAP) tanısı verilmiş ve hangi
durumdaki hastalara USAP tanısı koyarızı sormaktadır. USAP’da
önemli olan anamnezdir. Anamnez dışında EKG normal olabilir
veya iskemi bulguları olabilir (ST depresyonu veya T negatifliği)
ancak kardiyak biyomerkerlar normal olmak zorundadır.
Elli dört yaşında morbid obez kadın hasta ani başlayan
nefes darlığı ile acil servise başvuruyor. Hastanın fizik
muayenesinde TA: 70/55 mmHg, Nb: 126/dk, kardiyak
oskültasyonda solunum ve kardiyak sesleri derinden
geliyor ancak herhangi bir ek ses veya üfürüm tespit
edilemiyor. Hastada kussmaul işareti negatif olup boyun venlerinde dilatasyon, çekilen EKG’sinde atımdan
atıma QRS voltajında değişme tespit ediliyor. Bu hasta
için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
4.
B) Kardiyak tamponad
Otuz iki yaşında erkek hasta ani başlayan bıçak saplanır tarzda sırtında başlayan ve beline doğru inen ağrı
ile acil servis başvuruyor. Hastanın özgeçmişinde belirgin bir hastalığı yoktur. Hastanın fizik muayenesinde
oryante koopere, TA:190/110 mmHg, Nb: 110/dk ve
kardiyak oskültasyonda sternum solunda 2. İnterkostal
aralıkta erken diyastolik üfürüm tespit ediliyor. Hastanın yatak başı ekokardiyografisinde çıkan aortada
genişleme ve flep izleniyor. Bu hastanın tedavisinde
öncelikle aşağıdakilerden hangisi yapılmalıdır?
C) Sol kalp yetmezliği
A) İntraaortik balon pompası takılmalıdır
D) Konstrüktüf perikardit
B) İntravenöz nitroprussid başlanmalıdır
E) Aort yetmezliği
C) Oral kaptopril verilmelidir
A) Sağ ventrikül miyokard infarktüsü
2–B
D) Acil cerrahiye alınmalıdır
Vakamızda şok tablosunda morbid obez bir hasta verilmiştir.
Nabız basıncı azalmıştır. Bu nedenle seçeneklerden aort yetmezliğini eleriz. Vakanın devamında kardiyak seslerin derinden gelmesi, boyun venlerinde dolgunluk olması ve kussmaul
işaretinin olmaması bize tamponaddaki beck triadını hatırlatır
ve son olarak EKG’de elektriksel alternansın olması seçeneklerdeki en olası tanıyı tamponad yapar.
E) Koroner anjiografiye alınmalıdır
4–B
Vaka tipik bir aort disseksiyonu vakasıdır. Aort disseksiyonunda
hastanın hemodinamisi stabilse ve tansiyon yüksekse intravenöz yolla tansiyon arteryeli düşürmektir. Cerrahi elektiftir.
Ancak genel durum bozulan hastalar acil cerrahiye alınmalıdır.
29
www.tusem.com.tr
Klinik Bilimler / T 39 - 7
5.
7–C
Fetal ve neonatal enfeksiyon yapabilen aşağıdaki viruslardan hangisinin aşısı yoktur?
Vaka tipik bir KOAH vakasıdır ve amfizem ön plandadır. Soruda obstrüktif akciğer hastalıklarında gözlenmeyen spirometrik bulgu sorulmaktadır. Obstrüktif akciğer hastalıklarında FVC
azalmış veya normal seviyededir; artma beklenmez.
A) Varicella zoster (Suçiçeği)
B) Rubella (Kızamıkçık)
C) Rubeola (Kızamık)
D) Sitomegalovirus
8.
E) Mump (Kabakulak) virusu
5–D
Fetal ve neonatal enfeksiyon yapabilen enfeksiyon etkenleri
TORCH grubu olarak da isimlendirilir. Seçenekelerde yer alan
enfeksiyon etkenleri fetal ve neonatal enfeksiyona neden olabilir. Bu etkenlerden Sitomegalovirüs dışındakilerin canlı virüs
aşısı mevcuttur.
6.
Otuz sekiz yaşında kadın hasta son dört yıldır gittikçe
artan nefes darlığı ve non prodüktif öksürük ile kliniğe
başvuruyor. Hastanın fizik muayenesinde TA:120/80
mmHg, Nb: 74/dk, oksijen satürasyonu %96 (oda havasında) olarak tespit ediliyor. Hastanın çekilen akciğer
grafisinde bilateral retikülonodüler görünüm tespit
ediliyor. Hastada restriktif akciğer hastalığı düşünülüyor ve biyopsi yapılıyor. Biyopsi sonucunda idiopatik
pulmoner fibrozis tanısı koyuluyor. Bu hasta için aşağıdaki tedavilerden hangisi uygun değildir?
Aşağıdaki patolojilerden hangisinde karbonmonosit difüzyon kapasitesi azalmamıştır?
A) Kortikosteroid
A) Pnömektomi
C)Talidomid
B) Geç dönem pulmoner emboli
D)Nintedanib
C)Anemi
E)Pirfenidon
B) Proton pompa inhibitörleri
D) Kronik bronşit
8–A
E) Amfizem
• Pulmoner hipertansiyon
Vaka idiopatik pulmoner fibrozis (IPF) vakası olup tedavisi
sorgulanmıştır. Özellikle yeni onay alan ve textbooklara giren
tedavileri nedeni ile TUS’da soru potansiyeli olan yerlerdendir.
IPF’de kortikosteroid tedavisinin faydası tespit edilememiştir; sadece solunum fonksiyonları çok ileri derecede bozulan
ve saturasyonları düşüp yoğun bakım tedavisi gereken hastalarda ampirik olarak verilebilir. Ancak diğer tedaviler rutin
olarak idiopatik pulmoner fibroziste kullanılır.
• Geç dönem pulmoner emboli
PPİ; reflüyü engeller kronik aspirasyonu önler,
• Anemi
Talidomid; kronik öksürük tedavisinde kullanılır,
6–D
DLCO azaltan nedenlere bakarsak;
• Amfizem (tek obstrüktif nedendir)
• Restriktif akciğer hastalıkları
• Pnömektomi
Nintedanib ve pirfenidon ise anti fibrotik yeni tedavilerdir.
7.
Yetmiş iki yaşında erkek hasta özellikle kış aylarında artış
gösteren balgamlı öksürük şikayeti ve nefes darlığı çekmektedir. Hastanın öyküsünde 40 paket yıl sigara kullanımı mevcuttur. Yapılan fiziksel muayenede ekspiryumda uzama, akciger grafisinde havalanma artışı gögüs ön
arka çapında artış ve interkostal mesafelerde atrış görülüyor. Yapılan solunum fonksiyon testinde aşağıdaki
bulgulardan hangisinin görülme ihtimali en düşüktür?
9.
Otuz iki yaşında kadın hasta doğum sonrası halsizlik,
yorgunluk şikayeti ile kliniğe başvuruyor. Hastanın yapılan laboratuar tetkiklerinde Hb: 10,7 mg/dl, T3,T4 ve
TSH düşük, LH, FSH ve ACTH düşük, prolaktin yüksek
tespit ediliyor. Hastanın çekilen hipofiz MR’ında büyümüş hipofiz bezi tespit ediliyor. Bu hastanın en olası
tanısı aşağıdakilerden hangisidir?
A) FEV 1’de azalma
A) Hipofiz metastazı
B) FEV1/FVC’de azalma
B) Sheehan sendromu
C) Orak hücre anemisi
C) FVC’de artma
D) Lenfositik hipofisitis
D) Rezidüel volümde artma
E) Primer empty sella
E) Total akciğer kapasitesinde artma
www.tusem.com.tr
30
Klinik Bilimler / T 39 - 7
9–D
12. Aşağıdaki patolojilerden hangisinde radyoaktif iyot
uptake’i düşüktür?
Vaka postpartum dönemde lenfositik hipfisitis vakasıdır. Diğerlerinden önemli ayrımı ön hipofiz hormonlarından prolaktin
yüksek diğerlerinin düşük olmasıdır ayrıca MR’da kitlesel görünüm olması özellikle sheehan sendromundan ayrımında önemlidir. Lenfositik hipofisitiste ayrıca sedimantasyonda yükselir.
A) Foliküler karsinom
B) Graves hastalığı
C) Toksik nodül
D) Jod basedow
E) Trofoblastik hastalıklar
12 – D
Spot bilgi ölçen bir soru. RAİ uptake’ı artıran ve azaltan nedenler her zaman soru potansiyeli olan yerlerdir. Jod basedow
fenmeninde ise RAİ uptake artmışda olabilir azalmışta olabilir
ancak daha çok azalma lehinedir diğer seçeneklerde ise RAİ
uptake artmıştır.
10. Yirmi sekiz yaşında erkek hasta son iki yıldır gittikçe
artan baş ağrısı, seste kabalaşma, el ve ayaklarında
büyüme şikayeti ile kliniğe başvuruyor. Hastanın yapılan etekiklerinde hipofizinde adenom tespit ediliyor.
hastaya cerrahi öneriliyor ancak hasta cerrahiyi kabul
etmiyor. Medikal tedavisi düzenlenen hasta taburcu
ediliyor. Altı ay sonra hasta görme kaybı ile kliniğe tekrar başvuruyor. Hastanın çekilen MR görüntülemeside
kitlede büyüme tespit edilmiştir. Bu hastanın tedavisinde hangi ilaç kullanılmış olabilir?
A) Pegvisomant
B) Oktreotid
C) Lantreotid
D) Bromokriptin
13. Parvovirüs B19 aşağıdaki hastalıklardan hangisi ile birlikte görülmez?
A) Eritema enfeksiyozum
B)Glomerülonefrit
C) Geçici aplastik kriz
D) Nonimmün hidrops fetalis
E)Perikardit
E) Kabergolin
13 – E
10 – A
Parvovirüs B19 perikardit ve miyokardite neden olmaz. Perikardit ve miyokardite neden olabilen RNA virüsü Coxsackie B
virüstür. Parvovirüs B19 seçeneklerde yer alan diğer hastalıklarla birlikte görülebilir.
Vakadaki akromegali hastasının esas tedavisi cerrahidir; ancak
hasta cerrahiyi kabul etmediği için medikal tedavi başlanmıştır.
Soruda akromegalide kullanılan ilaçlardan pegvisomantın yan
etkilerinden birinin kitlede büyüme olduğu sorgulanmıştır.
14. Aşağıdakilerden hangisi “ilaca bağlı özefajit” nedeni
değildir?
11. Elli iki yaşında kadın hasta cushing ön tanısı ile düşük
doz deksametazon ile tarama testi yapılıyor. Tarama
testi pozitif çıkan hastanın bakılan kan ACTH düzeyi
düşük tespit ediliyor. Hastaya bu aşamadan sonra aşağıdakilerden hangisi yapılmalıdır?
A) Aljinik asit
B) Tetrasiklin
C) Potasyum
D) Demir sülfat
E)Alendronat
14 – A
A) Hipofize yönelik MR çekilmesi
Aljinik asit (gaviscon) tam tersine reflü tedavisinde kullanılan
bir ajandır. Diğer seçenekler en sık tetrasiklin olmak üzere
özefagusta ülser ve özefajit nedenidir.
B) Kontrastsız batın BT çekilmesi
C) Yüksek doz deksametazon testi yapılması
D) İnferiyor petrozal sinüs örneklemesi yapılması
15. Hangisi mide mukozasını koruyucu faktörlerden değildir?
E) 24 saatlik idrarda serbest kortizol düzeyi bakılması
A) Mukus
11 – B
B)Bikarbonat
Vaka ACTH bağımsız cushing vakasıdır ve ACTH bağımsız cushingde ilk yapılması gereken adrenallere yönelik kontrastsız
batın BT’dir. Diğer seçeneklerdeki tetkikler ACTH bağınlı cushingde kullanılır.
C) Alkali safra sekresyonu
D) Prostaglandinler
E) Gastrik epitelin hızlı yenilenme özelliği
31
www.tusem.com.tr
Klinik Bilimler / T 39 - 7
15 – C
18 – E
Asit, pepsin ve safra temel endojen saldırgan faktörlerdir.
Klasik bir trombofili yaklaşım sorusu. 40 yaşından küçük hastalarda tespit edilen tromboz etyolojisinde mutlaka genetik ve kazanılmış trombofili nedenleri araştırılmalıdır. Verilen kısa vaka sorusunda bizi budd-chiari sendromuna yaklaştıran en önemli şeyler
ani başlayan karın ağrısı ve dramatik transaminaz yüksekliğidir.
Ama bu sorunun cevabı için yeterli değildir, herhangibir trombofili Budd-Chiari etyolojisinde yer alabilir. Devamında verilen pansitopeni ise aklımıza hemen 2 tanı getirir: Paroksismal nokturnal
hemoglobinüri ve sistemik lupus eritromatozus. SLE hastalarına
antifosfolipid sendromu eşlik edebilir. Ama bize verilen vaka sorusunda hastanın hem erkek olması hem de SLE düşündüren
başka bir bulgu verilmemesi nedeniyle geri plana düşmektedir.
En olası tanı PNH olacaktır. PNH hastalarında mortalitenin en sık
sebeplerinden biri Budd-Chiari sendromudur.
16. HBsAg +, antiHBe +, antiHBcIgG +, HBV-DNA 300 IU/ml,
enzimleri normal bir hastada (izlemde de tekrarlanan
HBV-DNA ve enzim benzer saptanıp biyopsiye gerek
görülmemiş) yorum/yaklaşım ne olmalıdır?
A) İnaktif taşıycı, tedavi gerekmez
B) İnaktif taşıycı, tedavi gerekir
C) Kronik HBV-immün aktif, tedavi gerekir
D) Akut HBV, tedavi gerekmez
E) Kronik HBV-immün toleran, tedavi gerekmez
16 – A
Enzimleri normal, HBV-DNA<2000 IU/L olan HBs+ hastanın tanımı inaktif taşıyıcıdır, antiHBe antikoru da pozitiftir.
19. Anemi etyolojisi araştırılan genç bir kadın hastada retikülosit oranı %18 (Normal aralık %0.5 - 1.5) olarak
tespit ediliyor. Aşağıdakilerden hangisi anemi etyolojisinde en olası sebeptir?
17. Spontan bakteriyel peritonit için hangisi yanlıştır?
A) En sık E. Coli etkendir
A) Demir eksikliği anemisi
B) Ateş ve/veya karın ağrısı ile prezente olur
B) Folat eksikliği anemisi
C) Serum asit albümin gradiyenti tanıda temel göstergedir
C) B12 eksikliği anemisi
D) Asit sıvısında PNL > 250/mm3’tür
E) Otoimmün hemolitik anemi
D) Aplastik anemi
19 – E
E) Tanı konulduktan sonra kültür alınıp tedaviye hemen başlanmalıdır
Anemi tespit edilen bir hastada etyolojik olarak öncelikle istenmesi gereken tetkik retikülosit sayımıdır. Tüm eritrositler
içindeki orana elde edilen retikülosit oranı (ve retikülosit indeksi) bize hipoproliferatif ve hemolitik anemi ayırımında yardımcı olur. Kemik iliğinde yapım ve maturasyonun etkilendiği
hipoproliferatif anemilerde retikülosit oranı düşük olacaktır.
Aksine hemolitik anemilerde kemik iliğinde kök hücreler proliferasyonunu arttırarak bu durumu kompanze etmeye çalışır
ve retikülosit oranı belirgin yükselir.
17 – C
SBP tanısında parasentezden hücre sayımı (PNL>250) ve gerekirse kültür yapılır. SAAG asitin transuda mı eksuda mı ayırımını yapmak için kullanılır, enfeksiyonu belirlemez.
18. Yirmi altı yaşında erkek acil servise ani başlayan karın
ağrısı ile getiriliyor. Tetkikleri sonucunda çok yüksek
transaminaz seviyeleri (ALT>1000 IU/L) tespit edilen
hastaya yapılan doppler ultrasonografi sonucunda hepatik venlerde tromboz saptanıyor. Aynı zamanda tam
kan tetkikinde pansitopenisi bulunan hastada en olası
tanı aşağıdakilerden hangisidir?
20. Halsizlik ve yanaklarında birkaç aydan beri olan kızarıklık şikayeti ile başvuran otuz dört yaşında kadın hastanın yapılan tetkikleri sonucunda hemoglobin değeri
18.6 mg/dL ve hematokriti %56 olarak tespit ediliyor.
Aşağıdakilerden hangisi bu hastada bulunan polisitemiyi açıklamaz?
A) Faktör 5 leiden mutasyonu
A) Uyku apne sendromu
B) Protrombin gen mutasyonu
B) Kistik böbrek hastalığı
C) Protein C eksikliği
C) Düşük O2 afiniteli hemoglobinopati
D) Antifosfolipid antikor sendromu
D) Eritropoietin analoğu kullanımı
E) Paroksismal nokturnal hemoglobinüri
E)Feokromositoma
www.tusem.com.tr
32
Klinik Bilimler / T 39 - 7
20 – C
raginaz hatırlanmalıdır. İki ilacın aynı anda şıklarda olması ise aslında soruyu zor yapan şeydir. Bu soruyu asparaginaz işaretleyen
arkadaşlarımın pediyatriyi çok sevdiğine eminim. (L-asparaginaz
akut lenfoblastik lösemi tedavisinde kullanılır)
Temel bir polisitemi etyoloji sorusu. Polisitemi anemiler kadar
sık görülmesede altta yatan hastalıklar ciddi olabileceği için
mutlaka bilinmelidir.
Polisitemi mekanizması ve nedenleri
Hipoksi
CO zehirlenmesi, AKC hastalıkları, Uyku apne
sendromu, yüksek rakım, sağ-sol şantlı kalp hastalıkları, Yüksek O2 afiniteli hb
Böbrek hastalıkları
Renal arter stenozu, Kistik böbrek hastalıkları,
Battler’s sendromu
Tümörler
Hipernefroma, Hepatoma, Adrenal tümörler,
Feo, Menenjiom
İlaçlar
Androjenler, EPO analogları
Primer Hematolojik
Polisitemia vera
23. Aşağıdakilerden hangisi toplumda rutin olarak taranan
kanserlerden biri değildir?
A) Meme kanseri
B) Serviks kanseri
C) Kolon kanseri
D) Akciğer kanseri
E)Lenfoma
21. Akut myeloid lösemi hastalarında aşağıdaki sitogenetik
anormalliklerden hangisi iyi prognostik bir göstergedir?
23 – E
A) NPM1 (nucleophosmin-1) mutasyonu
Şıklarından dolayı kolay bir soru. Toplum taramasının mortaliteyi azalttığı kanıtlanan 4 kanser vardır; meme, serviks, kolon
ve akciğer kanseri. Akciğer kanseri en son taramaya eklenen
kanserdir ve düşük doz radyasyon ile akciğer tomografisi kullanılır. Prostat kanserinde PSA taramasının mortaliteyi azalttığı randomize kontrollü çalışmalarda gösterilemediği için çoğu
ülkede taramadan kaldırılmıştır. Lenfoma taraması şıklarda
olduğu için kolay bir sorudur.
B)FLT-ITD
C) Del -5
D) MLL anormallikleri
E) Kompleks karyotip
21 – A
Akut lösemilerde prognostik faktörler tedavi planını etkilemektedir ve tüm hastalarda sitogenetik inceleme rutin olarak yapılır. İyi prognostik sitogenetiği olan hastalarda primer
olarak tedavide kemoterapi uygulanırken kötü sitogenetiği
olanlarda allojeneik kök hücre nakli planlanır (tabi verici bulunabilirse). Sınav açısından iyi olan faktörleri bilip geri kalanına
basitçe kötü denilebilir
24. Non Hodgkın lenfoma tanısı ile kemoterapi uygulanan
50 yaşında bir erkek hastada 3 gün sonra akut böbrek
yetmezliği gelişiyor. Serum BUN 88 mg/ dl, kreatinin 5.6
İyi sitogenetik özellikler: NPM1, CEBPA, t(8;21), inv(16),
t(16;16), t(15;17)
mg/dl, ürik asit 25 mg/dl, potasyum 6.7 mg/dl olarak
saptanıyor. İdrar osmolaritesi 270 mOsm/kg, spot idrar
55 mmol/l olarak bulunuyor. Bu hastadaki akut böbrek
22. Meme adenokanseri nedeniyle takip edilen kadın hastada kemoterapi esnasında hipotansiyon ve solunum
sıkıntısı gelişiyor. Derisinden kabarık ve kızarık döküntüler beliriyor. Hastada meydana gelen bu reaksiyondan sorumlu en olası ilaç aşağıdakilerden hangisidir?
yetmezliğinin nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A)Hiperkalsemi
B)Hiperkalemi
C) Hidroureteronefroz
A) Paklitaksel
B) İdarubisin
D) Akut piyelonefrit
C)Siklofosfomid
D) Etoposid
E) Tümör lizis sendromu
E) Asparaginaz
24 – E
NHL tanısı nedeni ile kemoterapi verilen hastanın hücre yıkımına ait klinik ve laboratuvar bulguları soruda verilmiştir.
Hastanın akut böbrek yetmezliğinin nedeni tümör lizis sendromudur
22 – A
Kısmen zor bir klinik entegre kanser farmakolojisi sorusu. Vakada
tarif edilen reaksiyon anafilaksidir. Anaflaksiden her ilaç sorumlu
olabilir fakat bazıları varki çok net bir şekilde anafilaksi gelişeceği
bilinir. İlk hatırlanması gereken taksanlardır, sonrasında ise aspa-
33
www.tusem.com.tr
Klinik Bilimler / T 39 - 7
28. AIDS’li hastalarda Epstein-Barr virüsle ilişkili olmayan
hastalık aşağıdakilerden hangisidir?
25. Elli dört yaşında esansiyel hipertansiyon tanısı olan erkek hasta son aylarda gittikçe artan halsizlik, noktüri
ve kaşıntı şikayetleriyle başvuruyor. Hb 9 gr/dl, MCV
85, BUN 42 mg/dl, creatinin 2.7 mg/dl; idrar incelemesinde geniş silendirler, dansite 1010; USG’de ise sağ
böbrek 7, sol böbrek 8 cm, parankimleri hiperekojen ve
incelmiş saptanıyor. En olası tanı nedir?
A) Hodgkin Lenfoma ve
B) Progresif multifokal lökoensefalopati
C) Santral sinir sisteminde nonHodgkin lenfoma
D) Dilde saçlı lökoplaki
A)Akut tübüler nekroz
E)Leyomiyosarkom
B)Glomerülonefrit
28 – B
C) Kronik böbrek yetmezliği
AIDS’ li hastalarda Epstein-Barr virüs Progresif multifokal
lökoensefalopatiye neden olmaz. AIDS’li hastalarda Progresif
multifokal ensefalopatiye neden olan virüs DNA virüsü olan
JC virüstür.
D) Renal arter stenozu
E)Ateroembolik
böbrek hastalığı
25 – C
EBV’ün nende olduğu malignitler;
Anemi, nokturi, idrarda görülen geniş silendirler, USG’deki küçük görünüm KBH lehinedir.
Nazofarinks karsinomu
AIDS’li hastalarda
- Dilde Oral tüylü lökoplaki ( Hairy lökoplaki) E-2015
26. Aşağıdaki vaskulitlerin hangisinin tedavisinde siklofosfamıd - steroid kombinasyonu yer almaktadır?
- AIDS’li hastalarda SSS non-hodgkin lenfomaların tümü
- Hodgkin lenfoma
A) Dev hücreli arterit
- Leiyomyosarkom (AIDS’li çocuklarda).
B) Buerger hastalığı
- X’e bağlı lenfoproliferatif hastalık (Duncan sendromu)
C) Wegener granulomatozisi
Transplantasyondan sonra lenfoma
D) Henoch - Schönlein purpurası
E) Ankilozan spondilit
26 – C
29. Aşağıdakilerden hangisi non germinal testis tümörlerindendir?
Dev hücreli artrit tedavisinde steroide ihtiyaç duyulur ama
steroid koruyan tedavi gerekmez. Buerger hastalığının tek tedavisi sigaranın bırakılmasıdır. Henoch - schönlein purpurası
sıklıkla kendini sınırlar, tedavi gerektirmez.
A) Seminom B)Teratom
C) Embriyonel karsinom
D) Leydig hücreli tümör
27. Otuz altı yaşında bayan hastaya skleroderma tanısı konup inflamatuvar artriti nedeni ile prednisolon 10 mg/
gün olarak başlanıyor. Difüz skleroderması olan hastada hangi komplikasyon beklenir?
E) Yolk sac tümör
29 – D
A) Pulmoner hipertansiyon
B) Pulmoner fibrozis
30. Aşağıdakilerden hangisi intravezikal yolla uygulandığında yüzeyel mesane tümörlerinde nüks olasılığını
azaltmada etkilidir?
C) Aplastik anemi
D) Renal kriz
E) Carpal tunnel sendromu
A) Vinblastin
B) Epirubisin
27 – D
C) Doksoruisin
D) Sorafenib
Sklerodermada en sık ölüm nedeni akciğer tutulumudur. Steroid kullanımı ile ise renal kriz (malign HT + oliguri) komplikasyonu olabilir
E)BCG
www.tusem.com.tr
30 – E
34
Klinik Bilimler / T 39 - 7
31. Tek taraflı tansiyon pnömotoraksta görülmesi beklenmeyen aşağıdakilerden hangisidir?
36. Altı yaşında erkek çocuk televizyonu yüksek sesle dinleme, geceleri ağzı açık uyuma ve horlama şikayeti ile
başvuruyor. Muayenesinde tonsiller normal görünümde, adenoidler koanayı tıkayacak kadar hipertrofik ve
bilateral efüzyonlu otitis media saptanıyor. En uyun
tedavi yöntemi aşağıdakilerden hangisidir?
A) Tek tarafta solunum sesi azalması
B)Hipertansiyon
C) Jugüler venöz dolgunluk
D) Trakeal deviasyon
A) Hemen adenoidektomi ve ventilasyon tüpü tatbiki
E) Hızla ilerleyen nefes darlığı
B) Bilateral parrasentez
C) 3 ay medikal tedavi ile efüzyonlu otitin takip edilmesi, 3. Ayın sonunda düzelme olmazsa adenoidektomi ve ventilasyon tüpü uygulanması
31 – B
32. Angle class 3 oklüzyon aşağıdakilerden hangisi tanımlar?
A) Prognati
B) Retrognati
C) Sağ laterognati D) Sol laterognati
D) Hemen tonsillektomi, adenoidektomi, ventilasyon
tüpü uygulaması
E) 3 ay medikal tedavi ile efüzyonlu otitin takip edilmesi. 3. Ayın sonunda düzelme olmazsa ventilasyon
tüpü uygulanması
36 – C
E) Mikrognati
32 – A
33. Aşağıdaki tüberküloz tipleinden hanisi sekonder deri
tüberkülozu olmayıp inokülasyon sonucu oluşur?
37. 49 yaşında kadın hasta baş dönmesi şikayeti ile acil polikliniğe başvuruyor. Hasta baş dönmesini etraf döner
tarzda tarif ediyor ve bulantı-kusmanın da eşlik ettiğini
belirtiyor. Baş dönmesi baş areketleri ile artıyor ve 20
saniye sonra düzeliyormuş. Otoskopide her iki kulak
zarı normal görünümde. Dix-hallpike testinde hasta
sola yatırıldığında yaklaşık 10 saniye sonra baş dönmesi tespit ediliyor ve horizontorotaturar nistagmus buna
eşlik ediyor. En olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Tüberkülozis kutis orifisiyalis
B) Tüberkülozis kutis kollikuativo
C) Cüberkülozis kutis verükoza
D) Tüberkülozis kutis miliaris disseminatus
E) Tüberküloz şankr(deri primer kompleks)
33 – E
A) Vestibuler nörinit
B) Sağ kulak posterior kanal BPPV
34. HIV/AIDS’lilerde en sık görülen non-enfeksiyoz deri belirtisi hangisidir?
A) Kseroz
B) Lipoatrofi
C) Alopesi
D) Papüler pruritik hastalık
C) Sol kulak posterior kanal BPPV
D) Sol kulak lateral kanal BPPV
E) Menier hastalığı
37 – C
E) Seboreik dermatit
34 – E
38. İnguinal kanalda olan tek taraflı inmemiş testis nedeni
ile 2 yaşında orşiopeksi ve üksek ligasyon(high ligasyon) yapılan hastanın takibi için aşağıdaki durumlardan hangisi doğru değildir?
35. Temmuz ayında göz polikliniğine başvuran ve 3 aydır
üst göz kapağında kaldırım taşına benzer granülasyonlar olduğu bilinen genç erkek hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Orşiopeksi komplikasyonu olarak geç dönemde orşiopeksi yapılan testiste atrofi gelişebilir.
A) Kimyasal konjonktivit
B) Orşiopeksi yapılan testiste malignite gelişebilir.
B) Gonokokal konjonktivit
C) Karşı taraf skrotumdaki normal yerleşimli testiste
malignite gelişme riski ormal popülasyonla aynıdır.
C) Saman nezlesi
D) Orşiyopeksi komplikasyonu olarak duktus deferens
yaralanması olabilir.
D) Vernal konjonktivit
E) Trahom konjonktiviti
E) Orşiyopeksi yapılan testiste geç dönemde nüks inmemiş testis gelişebilir
35 – D
38 – C
35
www.tusem.com.tr
Klinik Bilimler / T 39 - 7
39. Lateral epikondilit ve medial epikondilitte esas patoloji
nedir? A) Fasiit B) Pannikülit C) Periartrit D) Entesopati 42. 32 yaşındaki hammal erkek hastanın yük taşırken elinde keçelenme, ağrı oluşuyor. Omuzuna arkaya ve aşağıya doğru çekilince radial nabızı kayboluyor ve ağrı
şiddetleniyor. Bu hastanın en olası tanısı aşağıdakilerden hangisidir? E) Bursit A) Karpal tünel sendromu 39 – D
B) Kostoklavikuler sendrom Entesopati; tendonların kemiğe yapışma bölgelerinde oluşan
yangısal veya dejeneratif nedenli durumdur. Lateral epikondilitte ekstensor Carpi radialis, medial epikondilitte ise fleksor
Carpi radialis brevis tendonu etkilenmektedir.
C) Syringomiyeli
D) Aksiller arter tıkanıklığı E) Medulla spinalis lezyonu 42 – B
40. 20 yıldır romatoid artriti olduğu bilinen 60 yaşındaki
kadın hastada aniden yutma güçlüğü, ve disfoni oluşuyor. Bu hastanın en olası tanısı nedir? Kostoklavikular sendrom TOS nedenlerinden biridir. Nörovasküler yapıların 1. kot ile klavikula arasında sıkışması sonucu
gelişir. Klavikular manevrada hasta oturtulur, omuzları arkaya
ve aşağı doğru çekildiğinde bu aralık daralır. Bu durumda yakınmaların artması veya radial nabzın hafiflemesi veya supraklavikular bölgede üfürüm duyulması tanıyı koydurur.
A) Caplan sendromu
B)Perikardit C) Romatoid artrite eşlik eden tonsillit D) C1 transvers ligament tenosinoviti E) Krikoaritenoid eklem tutulumu
43. Aşağıdaki çocuklarda görülen alerjik hastalıklardan
hangisinde alerjen immunoterapinin tedavide yeri
yoktur?
40 – E
Krikoaritenoid eklem tutulumu RA’da nadir görülmektedir. Yutma güçlüğü ve inspiratuar değişikliklere neden olabilmektedir.
A) Atopik dermatit
B) Alerjik rinokonjonktivit
41. Üç yaşında bir çocuk 10 gündür yüksek ateş, halsizlik
ve sağ diz üstü uyluk bölgesinde hareketle artan ağrı,
hassasiyet ve şişlik şikâyeti ile getiriliyor. Direk grafide
metafizer bölgede reaksiyon ve destrüksiyon, laboratuvar incelemede lökositoz ve sedimentasyonda artış
görülmüştür. Olası tanınız aşağıdakilerden hangisidir?
A)Osteomyelit
B) Poliomyelit
C) Sellülit
D) Ewing sarkomu
C) Astım bronşiale
D) Gıda alerjisi
E) Hipersensivite pnömonisi
43 – E
• Düzgün şekilde uygun adaya yapılırsa hastalığın ilerlemesini
önleyerek hastalığın doğal seyrini değiştirme kapasitesine sahip güvenli ve en etkin tedavi şeklidir.
• Endikasyonları: Mevsimsel veya yıl boyu alerjik rinokonjonktivit, alerjik astım, böcek zehiri-venom duyarlılığı (hemen tedaviye başlamanın tek endikasyonu).
E) Akut eklem romatizması
41 – A
Akut hematojen osteomyelit çocuklarda sıktır. Erkek çocuklarda, kızlara oranla 4 kat fazla görülür. Alt ekstremitede, üste göre
daha sıktır. En çok diz çevresi (distal femur, proksimal tibia),
daha az sıklıkla sırasıyla proksimal femur, humerus ve radius
distal uçlarında izlenir. Erişkinlerde vertebra tutulumu sıktır.
• Tavsiye edilmeyenler: Gıda alerjisi, atopik dermatit, lateks
alerjisi, akut-kronik ürtiker.
• Kontrendikasyonları: < 5 yaş çocuk (venom immunoterapisi hariç), immünolojik-otoimmun hastalığı olanlar ( hastalığı
aktive eder) , alerjik bronkopulmoner aspergilloz (hiç etkisi
yok), hipersensivite pnömonisi (hiç etkisi yok), ağır psikiyatrik bozukluklar, Beta-bloker kullananlar (tedaviye yanıt zayıf),
unstabil astım, gebelik (başlandıysa doz artırmadan devam
edilebilir).
Sistemik bulgular: yüksek ateş, titreme, terleme, taşikardi,
kusma, halsizlik, yorgunluk.
Lokal bulgular: ağrı (şiddetli, devamlı, hareketle artan, pseudoparalizi, periost rüptüre olunca azalır), şişlik, ısı artışı, kızarıklık, kas spazmıdır.
www.tusem.com.tr
36
Klinik Bilimler / T 39 - 7
44. Aşağıdakilerden hangisi çocuklarda akut ürtikere neden olabilen ama eozinofili gözlenmeyen paraziter enfestasyondur?
46. Kanlı diyare nedeniyle başvuran 5 yaşındaki erkek hastanın fizik muayenesinde ciltte yaygın peteşi ve purpuralar, yüzde egzematoid döküntü ve dudak kenarında
A)Askariasis
B) Giardiazis
veziküler döküntü saptanıyor. Hastanın anamnezinden
C) Şistomiyazis
D) Trişinöz
çok sık enfeksiyon geçirdiği öğreniliyor. Laboratuvarda
trombositopeni dışında bir bulguya rastlanmıyor.
E)Amebiyazis
44 – B
İçinde parazitozlarında bulunduğu bir çok enfeksiyon etkeni
akut ürtikere neden olabilir. Paraziter enfeksiyonların hematolojik bulgularından birisi de eozinofiliye neden olmalarıdır.
Ancak Giardiazis ve oksiyür paraziter enfestasyonlar olmalarına rağmen eozinofili ile seyretmezler.
Aşağıdakilerden hangisi yukarıda tarif edilen hastada
en olası tanı olabilir?
A) Ataksi-telenjiektazi sendromu
B) DiGeorge sendromu
C) Ağır kombine immun yetmezlik
D) Kronik granülamatöz hastalık
E) Wiscott-Aldrich sendromu
46 – E
Wiscott-Aldrich sendromu, X’e bağlı resesif geçişli CD 43 yüzey
proteini ekspresyonunun azalmasına bağlı ortaya çıkan sendrom MPV’si düşük, küçük ve sayısı azalmış trombositlere sekonder purpura ve atopik dermatitle (1 yaş civarı ortaya çıkar)
karakterizedir. IgG normal, IgM azalmış, IgA ve IgE artmıştır. B
hücre sayısı normaldir. Polisakkarit antijenlere antikor yanıtı
bozulmuştur. T hücre fonksiyonu zaman içinde azalır. Pnömokok, P.jiroveci ve herpes enfeksiyonları sıklığı artmıştır. İlk
bulgu sıklıkla kanlı ishaldir. Kronik böbrek hastalıklarına eğilim
görülen sendromda EBV-ilişkili malignite ana ölüm nedenidir.
Tedavide antibiyotik, aylık taze donmuş plazma (TDP) verilir.
Kemik iliği transplantasyonu yapılabilir.
45. Aşağıdakilerden hangisi hücresel immun yetmezlik
düşünülen bir çocukta T-hücre yetmezliklerinin ilk taraması için kullanılır?
A) Mutlak lenfosit sayısı
B) Akım sitometrisi
C) İzohemaglütinler
D) Candida albicans intradermal testi
47. On yaşındaki bir çocuk göz kapaklarında ve vücudunda
E) Respiratuvar ‘burst’ paneli
şişlik, idrar miktarında azalma, çay renginde idrar yapma
45 – D
ve baş ağrısı nedeniyle başvurduğu acil serviste konvül-
Candida deri testi, T-hücre fonksiyonunun en ekonomik tarama testidir. Ancak PPD de kullanılabilir.
siyon geçirmiştir. Öyküsünde 10 gün önce kriptik tonsillit
geçirdiği öğrenilmiştir.
Hastalarda öncelikle yapılmış gecikmiş tipte aşırı duyarlılık
testlerine yanıt alınmışsa başka teste gerek yoktur. Ancak yanıt alınamayan hastalarda total T hücreleri sayılır. Bu hücreler
yüzeylerindeki belirleyiciler yardımıyla sayılabilir. (koyun alyuvarları-Rozet ya da immünfloresan yöntemiyle)
Bu çocukta aşağıdaki komplikasyonlardan hangisinin
gelişmesi beklenmez?
A) Beyin kanaması
B)Hipofosfatemi
T hücre ve hücre alt populasyonların sayımı, T hücreleri (CD2,
CD3, CD4, ve CD8) üzerinde bulunan CD antijenleri tanıyan
antikorlar kullanarak flow sitometri ile yapılabilir. CD3+ T hücreleri genellikle periferal lenfositlerin %70’ini oluştururlar.
C)Hiponatremi
D) Kalp yetmezliği
E) Akut subglottik ödem
37
www.tusem.com.tr
Klinik Bilimler / T 39 - 7
47 – B
49. Aşağıdakilerden hangisi frontal sinüzit saptanmış 14
yaşındaki bir çocukta başlangıç tedavisi olarak seçilmesi gereken antibiyotiktir?
• Bu çocuğun olası tanısı 5-15 yaş arasında olması, grup A
beta hemolitik streptokok farenjitinden 1-2 hafta sonra akut
nefritik sendrom bulguları olan gross hematüri (çay renginde
idrar yapma), bi füssür tarzı ödem, hipertansiyon (baş ağrısı,
konvülsiyon) ve üremi (oligüri) nedeniyle akut poststreptokoksik tonsillofarenjit (APSGN)’dir.
A) Seftriakson
B) Amoksisilin
C) Amoksisilin-klavulonat
D) Siprofloksasin
E)Klaritromisin
49 – A
• Akut non-komplike bakteriyel sinüzitte başlangıç tedavisi
amoksisilindir. Alternatifler TMP-SMX, sefuroksim aksetil,
sefpodoksim, klaritromisin ve azitromisindir. Tedavi süresi
semptomlar geriledikten sonra 7 gündür.
• APSGN’de görülebilecek komplikasyonlar; beyin kanaması,
kalp yetmezliği, hiperkalemi, hiperfosfatemi, hipokalsemi,
asidoz, nöbetler, üremi, dilüsyonel hiponatremi ve akut subglottik ödemle hava yolu obstruksiyonu olabilir. Hipofosfatemi
değil böbrek yetmezliğine bağlı beklenir.
• İlk 72 saatte amoksisiline yanıt alınamayan ve rezistan bakteriyel suşlar taşıma riski olan (kreşe giden, son 3 ayda antibiyotik kullanma öyküsü olan, 2 yaştan küçükler) hastalarda
yüksek doz amoksisilin-klavulanat önerilir. Azitromisin ve büyük çocuklarda levofkoksasin alternatifidir.
• Frontal sinüzit, hızla intrakranial komplikasyonlara neden
olabileceği için başlangıç tedavisi parenteral seftriaksondur.
Sonra oral antibiyotiklerle devam edilebilir.
48. Aşağıdakilerden hangisi küçük bir çocukta hemolitik
üremik sendromda görülebilen bulgulardan birisi değildir?
50. Bir haftadır burun akıntısı ve hapşırığı olan altı aylık
hastanın son 2 gündür ciddi öksürüğü, solunum sıkıntısı
ve yüksek ateş geliştiği öğreniliyor. Hastanın fizik muayenesinde interkostal retraksiyonlar, dinlemekle her iki
akciğerde ronküsler, ekspiratuvar ve inspiratuvar vizing
saptanıyor. Çekilen akciğer grafisinde bilateral havalanma artışı ve perihiler interstisyel infiltrasyon görülüyor.
A) Serebral enfarkt
B) Prodromal hafif ateş
C) Masif proteinüri
D) Lökositoz
E) Coombs (-) hemolitik anemi
48 – C
Aşağıdakilerden hangisi yukarıda bahsedilen hastadaki
alt solunum yolu enfeksiyonunun en olası etkenidir?
Küçük çocukta (< 5yaş) en sık akut renal böbrek yetmezliği nedenidir. Mikroanjiyopatik hemolitik anemi, trombositopeni,
üremi tiradı ile karakterizedir.
A) Clamidya trochomatis
Prodromal dönemde sulu diyarenin aniden kanlı hale dönüşmesi, ciddi karın ağrısı, artmış batın hassasiyeti, kusma, letarji, irritabilite, solukluk, hafif ateş, ikter, peteşi ve vakaların
%10’unda konvülziyon görülebilir.
D) Respiratuvar sinsityal virus
B) Stafilococcus aureus
C) Streptococcus pnömonia
E) Mycoplasma pnömonia
50 – D
Çocukluk çağı alt solunum yolu enfeksiyonlarının en sık nedeni Respiratuvar sinsityal virus (RSV)’dir. 5 yaş altında daha
sıktır. Burun tıkanıklığı ve soğuk algınlığı semptomları ile
başlar,1-3 günde ilerler. Öksürük en belirgin bulgudur. Retraksiyonlar, hava hapsi, ekspiratuvar ve inspiratuvar vizing,
ronküsler saptanır. Akciğer grafisinde hiperinflasyon ve
perihiler interstisyel infiltrasyon vardır. Atelektazi ve lobar
kollaps ( özellikle sağ üst lobda) sıktır. En belirgin laboratuvar
bulgusu hipoksemi ve hiperkarbidir.
Böbrek dışı komplikasyonlar arasında santral sinir sistemi
tutulumuna bağlı irritabilite, nöbetler, bazal ganglion ve kortekste infarkt, kortikal körlük ve koma görülebilir. Santral Sinir
Sistemi tutulumu HÜS’te en sık ölüm sebebidir.
Hemoliz mikroanjiopatiktir. Antikor aracılı olmadığı için Coombs testi negatif saptanır. Sadece pnömokok enfeksiyonuna sekonder HÜS’da pozitif saptanabilir. Lökosit 30.000/
mm3’e çıkabilir.
ELISA ile RSV antijenlerinin saptanması ile ile konur. Tedavi
semptomatiktir ( bronkodilatatörler vb). Ribavirin seçilmiş
olgularda (Konjenital kalp hastalığı, bronkopulmoner displazi, immun yetmezlik, göğüs duvarı anomalisi ve çok şiddetli
vakalar) denenebilir.
İdrar hafif düzeyde etkilenmiş, mikroskopik hematüri veya
hafif proteinüri olabilir. Hafif böbrek yetmezliğinden diyalize
dek gidebilir.
www.tusem.com.tr
38
Klinik Bilimler / T 39 - 7
51. Aşağıdakilerden hangisi dermatomiyozitli çocuklarda
beklenen bir bulgu değildir?
53. Aşağıdaki komplikasyonlardan hangisi çocuklarda enfeksiyöz mononükleoza bağlı hastanede yatışın en sık
nedenidir?
A) Saçını taramada zorlanma
B) Güneş gören yerlerde eritem
A) Dalak rüptürü
B) Hava yolu obtrüksiyonu
C) Deri altıda kalsinozis
C)Konvülsiyon
D) Myokardit
D) Antinükleer antikor varlığı
E)Menenjit
E) Sekonder malignite
53 – B
51 – E
• Kas güçsüzlüğü çoğunlukla simetrik, proksimal kaslarda
daha belirgin olmak üzere yaygındır. Hastalar güçsüzlük nedeniyle merdiven çıkma, yerden kalkma, saçını tarama gibi
günlük işlevlerde zorlanır, koşamama ve sık düşmeler görülür. Gowers belirtisi saptanır.
Komplikasyonlar
 Subkapsüler splenik hemoraji ve dalak yırtılmasıdır
(%0.5)- en korkulan komplikasyon
 Tonsil ve lenfoid büyüme bağlı hava yolu obstrüksiyonu
(%5)-yatışın en sık nedenidir.
• Periorbital menekşe renkli eritem (heliotrop) ve ödem; MİF,
diz, dirsek, ayak medial malleol kırmızı-palpabl (Gottron papül) ve güneş gören yerlerde eritem ( göğüs ve boyunda olursa ‘Şal bulgusu’ denir) en sık cilt bulgularıdır.
 Nörolojik bulgular: Konvülziyon; Alice Harikalar Diyarında, ataksi, menenjit, ensefalit, fasiyal paralizi, transvers
miyelit, Guillan-Barre ve Reye
• Kalsinozis %10-40 vakada subkutan görülür. Anti-p140 ilişkilidir. Direkt grafilerde gösterilir.
 Aplastik anemi (nadir), hafif trombositopeni ve nötropeni
(sık)
 Coombs (+) veya soğuk aglütinin (+) hemoliz
• ANA ≥ %80 hastada pozitiftir. (Spesifitesi bilinmiyor; Anti
sm ve anti ds DNA negatiftir)
 Miyokardit, interstisyel pnömoni, pankreatit, parotit ve
orşit (nadir)
• Malignite ile birliktelik erişkin formdan farklı olarak çocukluk
dermatomiyozitinde çok ender görülür.
54. Aşağıdakilerden hangisi hamur mayasına anaflaktik reaksiyonu olan çocukta kontrendikasyon oluşturur?
52. Aşağıdakilerin hangisi tedavi verilmemiş Kawasaki hastalığının seyrinde akut dönemde görülmesi beklenen
lezyonlardan bir tanesi değildir?
A) Kızamık B) İnfluenza
C) Hepatit B virusu
D) İnaktif polio
E) Suçiçeği
A) Ateş
54 – C
B) Ciltte deskuamasyon
AŞI KONTENDİKASYONLARI
C)Miyokardit
DTB/DTaB
Bir önceki DPT dozu uygulandıktan sonraki 7 gün içerisinde ensefalopati
Bir önceki/aynı dozda anafilaksi
Progresif nörolojik hastalık
İnaktif polio
aşısı
Neomisin veya streptomisine karşı anaflaktik reaksiyon
Oral polio
aşısı (OPV)
HIV enfeksiyonu/ HIV enfeksiyonu bulunan birisi ile aynı
ortamda yaşamak
İmmunsüpressif tedavi sırasında, Doğumsal immun
yetmezlik hastalığı
Bağışıklık sistemi bozuk bir kişi ile aynı ortamda yaşamak
MMR
Hamilelik
Neomisine karşı anaflaktik reaksiyon
Jelatine karşı anaflaktik reaksiyon
Malignensi, İmmun yetmezlik hastalığı
Hepatit B
Hamur mayasına anaflaktik reaksiyon
Su çiçeği
Hamilelik
Neomisine karşı alerjik reaksiyon, Jelatine karşı anaflaktik reaksiyon
İnfluenza
Yumurta alerjisi
D) Bilateral konjonktivit
E) Servikal lenfadenopati
52 – B
Tedavi verilmez ise Kawasaki 3 klinik döneme
ayrılır:
1. Akut dönem: 1-2
haftada sonlanır. Ateş,
hastalığın akut bulgularının (olduğu dönemdir.
2. Subakut dönem: 2
hafta sürer. Deskuamasyon, trombositoz, koroner anevrizma ve buna
bağlı ani ölüm ile karakterizedir.
3. Konvalesan faz: Tüm
klinik bulguların kaybolmasından ESH normal
olana kadar (6-8 hf) sürer.
39
www.tusem.com.tr
Klinik Bilimler / T 39 - 7
55. İki yaşındaki çocuğa klinik bulgularla rikets tanısı konuyor. Laboratuvarda serum kalsiyum 6 mg/dl, fosfor 2.2 mg/dl saptanıyor. Parathormon düzeyi yüksek saptanan hastada 25-hidroksivitamin D3 düzeyi normal ve 1,25-dihidroksivitamin D3 düzeyi
çok yüksek saptanıyor.
Aşağıdakilerden hangisi yukarıda tarif edilen hastanın en olası tanısıdır?
A) Familyal X’e bağlı hipofosfatemi
B) Nutrisyonel kalsiyum eksikliği
C) Vitamin D bağımlı rikets tip 1
D) Vitamin D bağımlı rikets tip 2
E) Nutrisyonel D vitamini eksikliği
55 – D
• Klinik bulgularla rikets düşünüldüğünde Ca, P, alkalen fosfataz (ALP), paratiroid hormon (PTH), 25-hidroksivitamin D [25(OH)
D], 1,25-dihidroksivitamin D3 [1,25(OH)2D3], kreatinin ve elektrolitler çalışılmalıdır.
• Hipofosfatemik riketsde serum Ca ve PTH düzeyleri normaldir, D vitamini eksikliği, nutrisyonel kalsiyum eksikliği veya D vitamini bağımlı riketslerde serum PTH düzeyi daima yüksektir. Normal PTH primer fosfat hastalığını destekler. Dolayısıyla hastamızda familyal X’e bağlı hipofosfatemi olamaz.
• Vitamin D hastalığı düşünülen bir çocukta 25(OH)D düzeyinin düşük olması nutrisyonel eksikliği gösterir. Bizim hastamızda
nutrisyonel D vitamini eksikliği olamaz.
• 1,25(OH)2D3 düzeyi nutrisyonel D vitamini eksikliğinde değişken, kalsiyum eksikliğinde yüksektir. D vitamini bağımlı riketslerin
ayırımda yaralıdır: tip 1’de düşük, tip 2’de yüksek bulunur. Dolayısıyla hastamız tip 1 D vitamini bağımlı rikets olamaz.
• 1,25(OH)2D3 düzeyi reseptör bozukluğundan dolayı tip 2 D vitamini bağımlı riketsde çok yüksek iken, nutrisyonel kalsiyum
eksikliğinde o kadar yüksek değildir. Dolayısıyla tanımız tip 2 D vitamini bağımlı rikets olmalıdır.
Rikets klinik bulguları
Rikets Tipi
Kalsiyum Eksikliği
Nutrisyonel kalsiyum eksikliği
Vitamin D eksikliği
Hafif (Evre 1)
Orta (Evre 2)
Ağır (Evre 3)
Vitamin D Bağımlı
Tip I (1α-Hidroksilaz eksiliği)
Tip II (kalsitriol direnci)
Fosfor Eksikliği
Primer-X’e bağlı hipofosfatemi
Fankoni sendromu
Riketsi Andıran Durumlar
Hipofosfatazya
Metafizyel displazi
Jansen tipi
Schimid tipi
Ca
P
ALP
PTH
25(OH)D
1,25(OH)2D3
↓
N, ↓
↑↑
↑
N
↑
N↓,
N, ↓
↓
N, ↓
↓
↓
↑
↑↑
↑↑
↑
↑
↑↑
↓
↓
↓↓
N
↓,N, ↑
↓
↓↓
↓↓
↓, N
↓, N
↑↑↑
↑↑↑
↑↑↑
↑↑↑
N
N
↓↓↓
↑↑↑
N
N
↓↓
↓
↑
↑
N
N
N
N
Rölatif↓
Rölatif↓, ↑
N
N
↓
N
N
N
↑
N
N
N
↑
N
↓
N
N
N
N
N
56. Aşağıdakilerden hangisi oligohidroamniyosla ilişkili bir yenidoğan patolojisi değildir?
A) Konjenital diafragma hernisi
B) Üretral atrezi
D) Renal agenezi
E) İkizden ikize kan transfüzyonu
www.tusem.com.tr
40
C) İntrauterin gelişme geriliği
Klinik Bilimler / T 39 - 7
56 – A
58. Aşağıdaki klinik bulgulardan hangisinin Fanconi aplastik anemili bir çocukta görülmesi beklenir?
• Oligohidramnios konjenital anomaliler, İUGR (plasental
yetmezlik), ağır renal anomaliler ve fetal ürinasyonu bozan ilaç alımına eşlik eder. Fetal ürinasyonun amniyotik
sıvının ana kaynağı haline geldiği 20. gebelik haftasında
sonra belirginleşir.
• Oligohidramniosdan kuşkulanıldığında
rüptürü ekarte edilmelidir.
Polihidroamnios
Konjenital anomaliler
Anensefali
Hidrosefali
Trakeözofagial
fistül
Duodenum
atrezisi
 Kısa boy (%50; GH veya tiroid hormonu eksikliğine bağlıdır), bifid, yok, çok başparmak, radius yokluğu sıktır. Doğumsal kalça çıkığı, ayak-bacak anomalileri görülebilir.
 Erkeklerde hipogonadal (inmemiş testis, atrofik testis,
anorşi) ve genital değişiklikler (mikropenis, hipospadias,
fimozis) görülür.
Spina bifida
Yarık damak dudak
Kistik adenomatoid malformasyon
Diafragma hernisi
 Kızlarda vajina, over ve uterus malformasyonları görülebilir.
 Tipik yüz görünümü (Mikrosefali Mikroftalmi, Epikantus,
anormal şekilli ve yerleşimli kulaklar)bir çok hastada olur.
Sağırlık olabilir.
TORCH
Hidrops fetalis
Multiple konjenital anomali
 Renal (ektopik, hipoplastik, diplastik, atnalı böbrek; agenezi), kardiyak ve GİS malformasyonlarıda olabilir.
Diğer
Diabetes Mellitus
Fetal anemi
Fetal kalp
yetmezliği
D) Uzun boy
 En sık görülen anomali gövde, boyun ve kıvrım yerlerinde
hiperpigmentasyon yanı sıra cafe-au-lait ve vitiligo gibi cilt
pigment değişikleridir.
Sendromlar
Akondroplazi
Klippel-Feil,
Trizomi 21,18
C) Dev nevüs
58 – E
membranların
Amniyon sıvı hacminde bozuklukla birlikte olan durumlar
IUGR
Fetal anomaliler
İkiz-ikize transfüzyon
(verici)
Amniyos sıvı kaçağı
Renal agenezi (POTTER)
Uretral atrezi
Prune-Belly
Pulmoner hipoplazi
Amniyos nodosum
İndometazin
ACE inhibitör
İntestinal
psödoobstrüksiyon
B) Katarakt
E) Mental retardasyon
• Oligohidramnios clubfood ve burun kökünde düzleşme
gibi fetal bası belirtilerine neden olur. En ciddi komplikasyonu ise pulmoner hipoplazidir.
Oligohidroamnios
A)Makrosefali
 Hastaların %10’unda mental retardasyon olur.
İkiz-ikize transfüzyon (alıcı)
Nöromuskuler hastalık
Poliürik renal hastalık
Konjenital diafragma hernisi polihidroamniyosla ilişkilidir.
59. Orak hücre anemisi olan bir yaşındaki çocukta ani solukluk ve dalağın hızla büyümesiyle şok tablosu gelişiyor.
57. Aşağıdakilerden hangisi zamanında doğmuş bir yenidoğanda respiratuvar distres sendromuna neden olabilecek durumlardan değildir?
Aşağıdakilerden hangisi yukarıdaki hastanın en olası
tanısıdır?
A) Akut sekestrasyon krizi
B) Hemolitik kriz
A) Asfiksi
C) Aplastik kriz
B) Listeria koryoamniyoniti
D) Ağrılı kriz
C) Pnömoni
E) Megaloblastik kriz
D) Annede diyabet
59 – A
E) Mekonyum aspirasyonu
Splenik sekestresyon krizi bebeklerde (en erken 5 haftalık, pik
insidans 6 ay–3 yaş), nedeni bilinmeyen, kanın dalakta göllenmesidir. OHA’li çocukların %30’unda görülür. Dalak masif
büyür, hızla dolaşım kollapsı gelişir. Retikülositoz ve trombositopeni olabilir. Eğer hasta derhal izotonik ve kan transfüzyonu ile hidrate edilir. %50’sinde ataklar tekrarlar. Atak en erken
bir öncekinden 6 ay sonra tekrarlar. Medikasyona yanıt yoksa
veya atak tekrarını önlemeye yönelik splenektomi yapılır.
57 – B
• Term bebekte RDS nedenleri: Diabetik anne çocuğu, asfiksi, mekonyum aspirasyonu sendromu, pnömoni ve surfaktan B protein eksikliği (konjenital alveolar proteinoz) dir.
• Listeria amniyoniti prematür bebeklerde mekonyum aspirasyonu sendromuna neden olabilir.
41
www.tusem.com.tr
Klinik Bilimler / T 39 - 7
60. Aşağıdakilerden hangisinin çocuklarda akut lenfoblastik lösemide prognostik değeri yoktur?
 Metastaz potansiyeli düşüktür ve nadiren invazifdirler.
JPA çok nadir malign değişime uğrar. Optik sinir ve kiazma
bölgesinideki JPA, NF1’li hastalarda nispeten sık (%15) görülen bir bulgudur.
A) Başvuru anında lökosit sayısı
B) Başvuru anında hemoglobin düzeyi
 JPA’nın prognozu fibriller LGA’dan daha iyidir. Cerrahi
rezeksiyon primer yaklaşımdır. Tam rezeksiyondan sonra tüm sağkalım %80-100’e ulaşır. Parsiyel (<%80) rezeksiyonda sağkalım oranları %50–95 arasında değişir. Bu
hastalarda ikinci rezeksiyon veya radyoterapi yararlıdır. 5
yaş altı çocuklarda radyoterapinin morbiditesi nedeniyle
kemoterapi düşünülebilir.
C) Cinsiyet
D) İmmunfenotipleme
E) Kromozomal anomaliler
60 – B
En önemli prognostik faktör uygun riske yönelik tedavidir.
ALL’de prognoz faktörleri
FAKTÖR
İYİ
Tedaviye yanıt
Hızlı (< 1ay remisyon) Yavaş (> 1ay )
KÖTÜ
Yaş
1-10 yaş
62. Doğduğundan itibaren başlayan aşırı sulu ishal nedeniy-
< 1yaş, > 10 yaş
le başvuran 2 aylık hastanın fizik muayenesinde aşırı de-
Lökosit sayısı (tanı sırasında) < 50 bin/mm3
> 50 bin/mm3
İmmunfenotip
Erken pre-B
T hücreli
hidrate olduğu; laboratuarda hiponatremi, hipokalemi,
Kromozomal anomaliler
Hiperdiploidi
TEL-AML 1= t(12;21)
Trizomi 4,10, 17
Hipodiploidi
MLL-AF4 =
t(4;11)
BCR-ABL= t(9;22)
hipokloremi ve metabolik alkalozu saptanıyor. Anam-
MSS tutulumu
(-)
(+)
Cinsiyet
kız
erkek
Aşağıdakilerden hangisi yukarıda bahsedilen hastanın
en olası tanısıdır?
Organomegali
(-)
(+)
Mediastinal kitle
(-)
(+)
A) Kronik mikrovillus inklüzyon hastalığı
nezde annede polihidroamniyos olduğu öğreniliyor.
B) Hipertrofik pylor stenozu
C) Abeta lipoproteinemi
61. Üç yaşında bir çocuk baş ağrısı, bulantı, kusma, huzur-
D) Konjenital glukoz-galaktoz malabsorbsiyonu
suzluk ve son zamanlarda hızlı kafa büyümesi şikayeti
E) Konjenital klor diyaresi
ile başvuruyor. Yapılan kraniyal görüntülemede sere-
bellumda kistik kitlenin duvarında kontrast tutan nodül
62 – E
görünümü saptanıyor.
Klor kaybettiren diyare Klor/bikarbonat transportundaki defekte bağlı nadir bir hastalıktır. Polihidroamniyoz ve intrauterin yalnışlıkla intestinal obstrüksiyon sanılan dilate ince
barsak görülür.
Aşağıdakilerden hangisi yukarıda bahsedilen hastada
en olası tanıdır?
A) Medülloblastoma
Doğumda aşırı sulu ishal başlar. İshal dehidratasyon, hiponatremi, hipokalemi, hipokloremi ve alkaloz ile karakterize
ağır elektrolit bozukluğuna yol açar
B) Kraniyofarinjioma
C) Serebellar hemanjioblastoma
D) Juvenil pilositik astrositoma
Aynı metabolik tabloyu yapabilecek Hipertrofik pylor stenozunda diyare görülmez. Diğer diyare yapabilecek hastalıklarda
da bu elektrolit bozukluğu beklenmez.
E) Arnold-Chiari tip 2 malformasyonu
61 – D
Jüvenil pilositik astrositom (JPA)
63. Yukarıda bahsedilen hastaya tanı koyabilmek için aşağıdaki tetkiklerden hangisi öncelikli olarak planlanmalıdır?
 Beyin tümörlerinin %20’sini oluşturur. WHO grade 1 olarak sınıflanır.
 JPA beynin her yerinde görülmekle birlikte en sık serebelluma yerleşir.
A) Pylorun ultrasonografik görüntülenmesi
 Klasik radyolojik görünümü kistik kitlenin duvarında
kontrast tutan nodüldür.
C) Dışkıda redüktan madde
 Mikroskopik olarak Rosenthal fiberlerinin varlığı tanıya
yardım eder.
E) Barsak biopsisi
www.tusem.com.tr
B) Dışkıda yağ analizi
D) Dışkıda klor, sodyum ve potasyum tayini
42
Klinik Bilimler / T 39 - 7
63 – D
65 – A
Dışkı Na ve K’un toplamından fazla (125-150 mEq/l) klor içerir.
İntrakraniyal kalsifikasyon gösterilebilecek nörokütan hastalıklar Sturge-Weber sendromu (tren yolu manzarası) ve Tuberoskleroz (damlayan mum görünümü)’dür.
64. Aşağıdakilerden hangisi tipik absans nöbetin özelliği
değildir?
66. Aşağıdakilerden hangisi tip 1 Diyabetes mellituslu hastalarda mortalitenin en sık nedenidir?
A) Gün içinde tekrarlama
B) Hiperventilasyonla provake olma
A) Hipoglisemi
C) Tipik EEG bulgusu
B) Diyabetik ketoasidoz koması
D) Kısa seyir
C) Diyabetik nefropati
E) Gövdede tonus kaybı
D) Diyabetik nöropati
64 – E
E) Koroner kalp hastalığı
TİPİK ABSANS NÖBETLER
66 – C
 Ani bilinç kaybı ile motor aktivitenin kısa bir süre durması,
yüzde anlamsız bakış ve göz kırpma ile karakterizedir. Gün
içinde yüzlerce kez tekrar edebilir.
Diabetik nefropati tip 1 DM’lu hastaların tanıdan 20 yıl sonra
%20-30’unda bulunur. Diabetik son dönem böbrek yetmezlikli
hastaların 5 yıllık survisi %20’den azdır. Tip 1 DM mortalitesinin
%50’sinden fazlasından sorumludur. Mikroalbuminüri diabetik
nefropatinin ilk bulgusudur. Mikroalbuminüri albuminin idrarda
30-300 mg/gün veya 20-200 µg/dk olmasıdır, glomerüler filtrasyonla ve hipertansiyonla ilişkilidir. Albumin atılımı mikroalbuminüri sınırını aşınca aşikar nefropati ortaya çıkar ve hipertansiyon
eşlik eder. Böbrek fonksiyonları progresif olarak azalır. Proteinüri
ve hipertansiyon son dönem böbrek yetmezliğine ilerler.
 Hiçbir zaman aura görülmez, nöbet genellikle 30 saniyeden uzun sürmez ve postiktal dönem gözlenmez. Nöbet
öncesi yaptığa işe hemen döner. Bu özellikleriyle kompleks parsiyel nöbetten ayrılır. Kas tonusu kaybolmaz, sadece baş hafifçe öne düşebilir. Basit otomatik hareketler
(dudak şapırdatma, giysisini toplam) nöbete eşlik edebilir.
 Hiperventilasyon ve ışık uyarısı nöbeti provoke eder.
 EEG’de tipik olarak 3 Hz diken ve yavaş dalga deşarjları
vardır.
Diabetik nefropati açısından tip 2 DM olguları yıllık taranmalıdır. Tip 1 DM olguları ise (püberteden önce hariç) tanıdan 5 yıl
sonra yıllık taranmalıdır.
ATİPİK ABSANS NÖBETLERİ
 Beraberinde baş ve gövdede tonus değişikliği ve myokloni ile
seyreder. Uyuklama ile kolaylaşır. Tedaviye yanıt iyi değildir.
67. Aşağıdakilerden hangisi çocuklarda Graves hastalığının
ilk ortaya çıkması beklenen klinik bulgusudur?
 EEG’de 1-2 Hz/sn diken ve yavaş dalga deşarjı görülür.
JUVENİL ABSANS NÖBETİ
A) Ekzoftalmi
B) Ellerde tremor
 Tipik absansa benzer ama ileri yaşta görülür. Juvenil miyoklonik epilepsi ile ilişkilidir.
C) Taşikardi
D) Kilo alamama
E) Sinirlilik
 EEG’de 4-6 Hz diken ve yavaş dalga, multiple diken ve yavaş dalga deşarjları birliktedir.
67 – E
Motor hiperaktivite ve emosyonel bozukluk ( huzursuzluk,
sinirlilik, heyecanlanma, kolay ağlama, huzursuz uyku, uykuda yorgan tekmeleme) ilk belirtilerdir. Dikkat süresi kısadır
ve uyku da problemli olunca okul başarısı düşer.
65. Aşağıdaaki nörokutan hastalıklardan hangisinde intrakraniyal kalsifikasyon görülebilir?
A) Sturge-Weber sendromu
68. Aşağıdakilerden hangisi klasik homosistinüri tip 1 hastalığında beklenen klinik bulgulardan biri değildir?
B) Von-Hippel-Lindau sendromu
C) Nörofibromatozis tip 1
A) Zeka geriliği
B) Uzun boy
D) Nörofibromatozis tip 2
C) Tromboemboli
D) Glokom
E) Ataksi-telenjiektazi sendromu
E) Aort anevrizması
43
www.tusem.com.tr
Klinik Bilimler / T 39 - 7
68 – E
 Doğumda normaldir. İnfantta büyüme ve gelişme geriliği
görülebilir.
70. Aşağıdaki kalp hastalıklarından hangisinde diastolik
üfürüm duyulmaz?
A) Atrial septal defekt (ASD)
 3 yaşından sonra lens subluksasyonu (ektopia lentis) geliştiğinde tanı konur. Bu ağır miyopi ve iridodonezise (iris
titreşmesi) neden olur. Yaşamın daha sonraki döneminde
astigmatizma, glokom, katarakt, retina dekolmanı ve optik atrofi görülebilir.
B) Ventriküler septal defekt (VSD)
C) Mitral kapak yetmezliği (MY)
D) Aort kapak yetmezliği (AY)
E) Pulmoner kapak darlığı (PS)
 Progressif mental retardasyon sıktır. Ama normal zeka
bildirilmiştir. IQ skoru 10-135.
70 – E
• ASD’de pulmoner odakta ve etrafında 2-3/6 şiddetinde
sistolik ejeksiyon üfürümü duyulur. Bu üfürümün nedeni
pulmoner kapaktaki artmış akıma bağlı oluşan turbulasyondur. Benzer şekilde triküspiddeki artmış akım da triküspid odağında middiyastolik bir rulmana yol açar.
 Psikiyatrik ve davranışsal bozukluklar (%50) ve konvülziyon (%20) görülebilir.
 Marfan sendromuna benzer iskelet anormallikleri (zayıflık, uzun boy, uzun ekstremite, araknodaktili, skolyoz,
pektus ekskavatum veya karinatum, genu valgum, pes cavus, yüksek damak ve diş dökülmesi) sıktır.
• VSD (orta-geniş)’de 3-4 / 6 şiddetinde pansistolik üfürüm ve mitralde geçen kan hacmi arttığından apekste
middiyastolik rulman duyulur
 Açık ten, mavi sklerası ve özel malar kızarıklık vardır.
 Jeneralize osteoporoz, özellikle omurlarda, ana radyolojik
bulgudur.
• MY’de sistol başında mitral kapak tam kapanamadığından
sistol boyunca sol ventrikülden sol atriuma kan kaçağı
olur (pan-sistolik üfürüm). Diastolde sol atriumdaki volüm artışının sol ventriküle geçisinde rölatif darlık varmış
gibi üfürüm (Mid-diastolik rulman) duyulur. ARA’ya bağlı
ise bu üfürüme Carey-Coombs adı verilir.
 Tromboemboli atakları artmış homosistinin vasküler
endotelde oluşturduğu harabiyet sonucudur. Özellikle
serebral tromboemboliye bağlı paraliziler, ayrıca kor pulmonale, optik atrofi ve ağır hipertansiyon gelişebilir.
***Aort anevrizması Marfan sendromunda görülür.
• AY’de aort kapağının diastolde tam kapanamaması sonucu diastolün başında aortadan sol ventriküle kan kaçar.
Zamanla sol ventrikül basıncı artıp, aorta basıncı azalacağından kaçakta azalır ve diastolün ortasında durur (dekreşendo erken diastolik üfürüm).
69. Aşağıdaki metabolik hastalıkların hangisinde idrarda
terli ayak kokusu saptanır?
A) Fenilketonüri
• PS’da sadece sistolik ejeksiyon üfürümü duyulur. Diastolde üfürüm duyulmaz.
B) İzovalerik asidemi
C) Tirozinemi
D) α-ketoasid dehidrogenaz eksikliği
E) Trimetilaminüri
71. Akut romatizmal ateşte en az görülen major tanı kriteri
aşağıdakilerden hangisidir?
69 – B
ANORMAL KOKU İLE BİRLİKTE OLAN AMİNOASİT METABOLİZMA BOZUKLUKLARI
Metabolizma bozukluğu
İdrar kokusu
Glutarik asidemi (tip 2)
Terli ayak, keskin
Hawkinsüri
Yüzme havuzu
3-Hidroksi 3-Metilglutarik asidüri
Kedi idrarı
İzovalerik asidemi
Terli ayak, keskin
Akçaağacı şurubu hastalığı
Akçaağacı şurubu, çemen
Hipermetioninemi
Haşlanmış lahana
Multiple karboksilaz eksikliği
Erkek kedi idrarı
Oasthouse hastalığı
Şerbetçi otu
Fenilketonüri
Faremsi veya küflü
Trimetilaminüri
Kokmuş (çürümüş) balık
Tirozinemi
Haşlanmış lahana, kokmuş tereyağı
www.tusem.com.tr
A) Artrit
B) Kore
C) Cilt altı nodüller
D) Eriteme marginatum
E) Kardit
71 – C
ARA tanı kriterleri
44
Major kriterler
Minör kriterler
Destekleyici bulgu
Kardit
Poliartrit
Eritema marginatum
Subkutan nodül
Kore
Artralji
Ateş
Akut faz reaktanı yüksekliği
 CRP
 ASO
EKG’de PR uzaması
Boğaz kültürü
Hızlı antijen testi
Streptokokal antikor yüksekliği
Klinik Bilimler / T 39 - 7
1-Poliartrit:
72 – D
%75 ile en sık görülen bulgudur.
Sıvıya dirençli şokta hastaya dopamin ve dobutamin (kardiyojenik şok) infüzyonu başlanır. Soruda olduğu gibi buna direnç
varsa soğuk şokta adrenalin, sıcak şokta noradrenalin infüzyonu başlanır.
Büyük eklemleri (diz, ayak bileği, el bileği, dirsek) tutar.
Spina, kalça ve küçük eklemler tutulmaz veya çok nadiren
tutulabilir.
Gezici tarzdadır. Aspirin tedavisine dramatik yanıt verir.
Sekel bırakmadan iyileşir.
73. Aşağıdakilerden hangisi travmadan sonra görülmez?
Ciddi artritle ciddi kardit arasında ters ilişki vardır.
A) ACTH ile uyarılan glukokortikoid sekresyonunun artması
2-Kardit:
%50-60 oranında görülür.
Pankardittir. Genellikle endokard tutulur. Myokardit veya
perikardit endokardite eşlik edebilir. Mitral kapak ve/veya
aort kapağı tutulumu en sık görülür. Önce kapak yetmezliği, yıllar sonra stenozu gelişir.
B) Kaslardan aminoasit mobilizasyonunun travmanın
şiddeti ile orantılı olarak artması
İlk atakta kardit olması diğer ataklarda kardit olması riskini
artırır. En korkulan komplikasyonu kronik kapak darlığıdır.
ARA’nın mortalite ve morbiditesinin tek nedenidir.
D) Serumdaki serbest yağ asitlerinin miktarının azalması
C) Vücut proteinlerinin yıkılması sonucu üriner nitrojen atılımının artması
E) Mineralokortikoidler ve reninin sodyum atılımını
azaltması
3-Kore:
%10-15’inde görülür. Hastalık başladıktan 1-8 ay sonra görülür. Tek başına tanı koydurucudur.
73 – D
Travmadan sonra artmış enerji ihtiyacı ve inflamasyonda etkili
bazı hücrelerin enerji olarak sadece glukoz kullanması nedeniyle vücut hiperglisemi yönünde değişikliklere gider. Artan
kortizol, Growth hormon ve katekolamin farklı yollarla hiperglisemiye neden olur. Bu mekanizmalarınn en önemlisi Glukoneogenezdir. Glukoneogenez için substrat kas proteinleri ve
yağ dokusudur. Yağ dokusu yıkılarak yağ asidi açığa çıkar. Bu
yüzden serum yağ asidi azalmaz.
Emosyonel labilite, inkoordinasyon, kötü okul performansı, kontrolsüz hareket ve yüzünü ekşitmek şeklindedir.
Stresle artar, uykuda kaybolur. Genellikle unilateraldir.
Sütçü kadın eli, pronator belirtisi, kaşıklama, oynak dil ve
motor aktivitenin normal olması fizik muayene bulgularıdır.
4-Eritema marginatum:
Hastaların sadece %3’ünde görülür. Ortası soluk, eritamatöz ve kaşıntısız maküldür.
Genellikle göğüs ve ekstremitelerde ortaya çıkar. Sıcaklık
döküntüyü artırır.
74. Safra ve Pankreas sıvı kaybı olan fistüllü bir hastanın
fistül kaybı sıvı replasmanı ne ile yapılır?
5-Subkutan nodül:
A) %5 dekstroz
%1 ile en az görülen major tanı kriteridir. Kemik çıkıntılarına yakın ekstansör tendonlarda görülür. Varlığı ciddi
hastalığı gösterir.
B) Taze donmuş plazma
C) Ringer laktat
D) 1/3 SF-Dekstroz
E) %3 NaCl
72. Aşağıdakilerden hangisi şok nedeniyle sıvı ve dopamin
tedavisine rağmen bulguların devam etmesi durumunda sıcak şokta ilk aşamada verilmesi gereken ilaçtır?
A) Terlipresin
B) Dobutamin
C) Adrenalin
D) Noradrenalin
74 – C
Safra ekstraselüler sıvı ile osmolarite ve içerik olarak benzerlik
gösterir. Pankreas sıvısı ise temel olarak HCO3 den zengindir.
Dolayısı ile bu kompartmanlardan kayıplarda Ekstra selüler
sıvı ile uyumlu aynı zamanda HCO3 replasmanını yapacak sıvı
verilmelidir. Bu sıvı Ringer laktat’tır.
E) Milrinon
45
www.tusem.com.tr
Klinik Bilimler / T 39 - 7
75. Anestezi altındaki hastada hemolitik transfüzyon reaksiyonu düşündüren en karakteristik bulgular hangisidir?
77. Yirmi üç yaşındaki bir kadın hastada sık sık epistaksis
öyküsü mevcut olup aspirin almakla artan menorajisi
A) Çenenin titremesi ve kas spazmı
olmaktadır. Babası ve halasında da kanama diatezi olan
B) Ateş ve oligüri
hastanın laboratuar çalışmalarında PTZ normal, aPTT
C)Hiperpireksi
uzamış, trombosit sayısı normal olarak bulunmuştur.
D) Taşıkardi ve siyanoz
Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A)DIC
E) Kanama ve hipotansiyon
B) Von Willebrand hastalığı
75 – E
C) Aspirine bağlı trombosit fonksiyon bozukluğu
Hemolitik reaksiyonlar En ciddi tranfüzyon reaksiyonları ABO
uygunsuzluğu nedeniyle ortaya çıkar ve transfüzyonla ilişkili
en sık ölüm nedenidir. İntravasküler eritrosit yıkımı, hemoglobinemi ve hemoglobinüri en önemli gelişmedir.
D) Hemofili - A
E) Faktör VII eksikliği
77 – B
2. günden sonra ekstravasküler hemoliz, hafif anemi, indirekt
bilirubinemi görülür.
Anamnez ve soygeçmişi ile kanama diatezi düşünülen hastada aPTT nin uzamış olması intrensek yolda faktör eksikliği
olduğunu gösteriyor.
Anestezi altındaki hastada transfüzyona rağmen hipotansiyon izlenir.
aPTT---İntrensek
PT---ekstrensek yol daki koagülasyon faktör eksikliklerini
gösterir.
Şıklarda intrensek yolağın etkilendiği 2 hastalıktan biri olan
Hemofili-A X’e bağlı geçiş gösterdiğinden sıklıkla erkeklerde
görülür. En olası tanı Von Willebrand hastalığı’dır.
78. Kırk yaşında erkek hastada sarılık ve sağ üst kadranda
76. Trafik kazası sonrası toraks ve batın travması, sağ femur
kolik tarzda ağrı mevcut. Yapılan fizik muayenede karaci-
parçalı kırığı olan 40 yaşındaki erkek hastada 48 saat
ğer sağ kot altından 5 cm palpable ve tüm vücutta ürti-
sonra ateş, taşıkardi, solunum güçlüğü ve bilinç bula-
ker benzeri döküntüler saptanıyor.
nıklığı gözleniyor.12 saat içinde kaybolan cilt te peteşial
döküntüleri oluyor.
Bu hastada en olası tanı nedir?
A) Piyojenik karaciğer apsesi
Bu vaka hakkında aşağıdakilerden hangisi doğrudur?
B) Enfekte karaciğer kist hidatiği
A) Yağ embolisi sendromu düşünülerek kan gazları çalışılmalıdır.
C) Amebik karaciğer apsesi
D) Safra yollarına açılmış kist hidatik
B) Hastada akut Karaciğer yetersizliği gelişmektedir.
E) İntra abdominal rüptür olmuş kist hidatik
C) Subdural hematom düşünülmelidir.
D) Acil taze kan transfüzyonu gerekmektedir.
78 – D
E) Batın tomografisi istenmelidir.
Amebik yada piyojenik karaciğer apsesinde ateş, karın ağrısı
ve hepatomegali tipik bulgulardır.
76 – A
Enfekte karaciğer kist hidatiği karaciğer apsesi gibi bulgu verir.
Yağ embolisi: Travma, uzun kemik kırıkları, ortopedik cerrahi
sonrasında sık görülür. Başlıca semptom ve bulguları; Solunum yetmezliği, takipne, hipotansiyon, baş-boyun ve retinada
peteşiler, mental değişiklikler, hipoksi, AC grafisinde bilateral
infiltrasyon, Htc ↓, trombositopeni, hipokalsemi.
www.tusem.com.tr
Karın içi rüptüre olan kist hidatikte akut karın bulguları ve
alerjik yada anafilaktik belirtiler gelişir.
Safra yollarına açılan kist hidatik; kolik ağrılar, sarılık ve alerji
ile başvurur.
46
Klinik Bilimler / T 39 - 7
79. 15 yaşında bir genç kız rekürren abdominal kramplara ve melenaya sahiptir. FM ‘de dudaklarında ve ağız
mukozasında artmış pigmentasyon mevcuttur. Kız kardeşinde benzer şikayetler ve muayene bulguları olan
hastada herhangi bir tanısal girişim öncesinde aşağıdakilerden hangisi en muhtemeldir?
A) Psödopolipozis
B)
C) Villöz adenom
D) Juvenil polipozis
2. Lokalize apsenin açılması, bakteriemi
3. Malign hipertermi
İlk 24 saatte:
1. Atelektazi (En sık)
2. Nekrotizan yara infeksiyonları, Grup A β hemolitik streptokok infeksiyonları, nekrotizan fasiitis, kateter ve sıvı seti
infeksiyonları
Ailesel polipozis
24-72 saatte: Santral kateter sepsisi, pnömoni
E) Peutz-Jegher sendromu
79 – E
>72 saatte:
Peutz-Jegher Sendromu: En sık görülen hamartomatöz polipozis sendromudur. Otozomal dominant (Serine-treonin kinaz 11
gen defekti). Mukokuteneal bölgelerde hiperpigmentasyon ve
GİS’de hamartomatöz polipler mevcuttur. Polipler çoğunlukla
ince barsaktadır fakat kolon ve rektumda bulunabilir ve düşük
ihtimalle de olsa malign değişim gösterebilirler. Tüm GİS maligniteleri için risk artmıştır. Özellikle periampüller bölge tümörleri sık görülür. Bu hastalarda ekstraintestinal maligniteler de sık
görülür (meme Ca, seks kord tm, Sertoli hücreli testiküler tm)
1. En sık nedeni yara infeksiyonu
2. İntraabdominal infeksiyonlar
3. İdrar yolu infeksiyonları (kateter varsa)
4. Trombofilebit
> 1 hafta: Anastomoz kaçakları, derin infeksiyonlar, apseler
82. Otuz yedi yaşında olan ve Crohn hastalığı bulunan ve
80. Beş yıldır eksternal hemoroidal hastalığı olan 50 yaşındaki bayan hasta, bu bölgede hafif hassasiyet, iç çamaşırında kirlenme ve dışkılama sırasında ani gelişen ağrı
şikayeti ile başvuruyor.
ince barsak rezeksiyonundan önce 1 ay süre ile TPN tedavisi alan hastanın postoperatif 2. haftasında yüzünde
kırmızı bir döküntü gelişmiştir ve saçlarının kolay dökül-
Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
düğünden şikayet etmiştir. Hastanın dikişleri alındığında
A) Anal fissür
B) Tromboze hemoroid
yara yerinin açıldığı gözlenmiştir.
C) İnternal hemoroid
D) Anal fistül
Aşağıdakilerden hangisinin eksikliği en muhtemeldir?
A) Esansiyel yağ asitleri B) Krom
E) Proctalgia fugax
80 – B
C) Magnezyum
Hemoraidal hastalıklar dentat çizgi üzeride ise internal
hemoroidal hastalık olark bilinir . Klinikte karşımıza ağrısız
kanama ile çıkar. Dentat çizginin altında olanlar ise eksternal
olarak bilinir, pake içine pıhtı yerleştiğinde (Tromboze hemoroid) çok şiddetlenen ağrı ile karakterizedir.
E)Kobalt
D) Çinko
82 – D
81. Akut kolesistit nedeni ile sağ subkostal insizyonla kolesistektomi yapılan 63 yaşındaki bayan hastanın 4. gün 38.5’i
geçen ateşleri oluyor. En olası ateş nedeni hangisidir?
Esansiyel yağ
asitleri
Kuru deri, saç dökülmesi, ekzamatöz dermatit, azalmış göz içi
basıncı, trombositopeni
Ca
Demans, ensefalopati ,tetani
Fosfor
Mental değişiklikler, hemoliz, parestezi
Potasyum
Paralitik ileus, tatani, aritmiler, solunum yetmezliği
Mg
Hipokalsemi, hipokalemi, kas spazmları, malarbsorbsiyon
İİyot
Guatr
Demir
Hipokrom-mikrositik anemi
Hipokrom-mikrositer anemi (Fe verilmesine cevapsız), nötropeni,
osteoporoz
A) Atelektazi
B) Trombofilebit
Bakır
C) Malign hipertermi
D) Yara infeksiyonu
Çinko
Deri katlantılarında dermatit, fotofobi, gece körlüğü, yara
iyileşmesinde bozulma, alopesi, ishal
Flor
Akut klinik yoktur
Selenyum
Kardiyomiyopati, miyalji, tırnak yatağında beyazlaşma
Krom
Glukoz intoleransı, periferik nöropati
Kobalt
Akut klinik yoktur
Molibden
Baş ağrısı, gece körlüğü, letarji
Manganez
Saçlarda incelme, kilo kaybı, dermatit
E)Eviserasyon
81 – D
Postoperatif ateş nedenleri: Cerrahi sırasında yada çok erken
dönemde:
1. Transfüzyon reaksiyonu
47
www.tusem.com.tr
Klinik Bilimler / T 39 - 7
83. Pelvik apse drenajı sonrası % 70 oksijen alan 45 yaşındaki hastanın kan gazları pH: 7.48, PO2: 55 mmHg, PCO2: 30
mmHg şeklindedir.
86. Aşağıdakilerden hangisi masif kan transfüzyonlarımn
komplikasyonlarından değildir?
A) Hiperkalemi
Bu sonuçlar hangi tanı ile en uyumludur?
B) Hiperkalsemi
A) Kronik obstrüktif pulmoner hastalık
C) 02- dissosiasyon eğrisinde sola kayma
B) Postoperatif ağrı ve anksiyete
D) Metabolik asidoz
C) Erişkin solunumsal sıkıntı sendromu(ARDS)
E) Hipotermi
D) Postoperatif atelektezi
86 – B
E) Pulmoner emboli
Masif transfüzyon en az 4 ünite kanın 100 ml/dk hızında verilmesi olarak tanımlanmıştır. Masif transfüzyonun en önemli
komplikasyonları koagülasyon faktör eksiklikleri, trombositopeni, hiperkalemi, asidoz, 2,3-DPG eksikliği nedeniyle O2 dissosiasyon eğrisinde sola kayma, hipotermi ve sitratın kalsiyuma bağlanması nedeniyle hipokalsemi’dir.
83 – C
Yüksek oksijen konsantrasyonuna dirençli hipoksemi ve hiperventilasyon ARDS’nin karakteristik özellikleridir.
Hipoksinin 4 ana nedeni vardır: hipoventilasyon, azalmış ventilasyon-perfüzyon oranı, difüzyon bozuklukları ve pulmoner şant.
ilk üç durum artmış inspire edilen O2 konsantrasyonu ile düzelse de ARDS’de görülen hipoksi çoğunlukla şanta sekonderdir. Bu yüzden O2 ile düzelmez. ARDS’de görülen bozukluklar
alveoler-kapiller membranmın hasar görmesi sonucu membran permeabilitesinde artışı ve takiben interstisyel pulmoner
ödem ve azalmış pulmoner kompliyans nedeniyle olur.
Koagülasyon bozukluklarına karşı tedbir olarak taze kan veya
ilgili ürünlerin kullanımı gerekli olsa da, metabolik bozukluklar
kendiliğinden düzelebileceğinden takip edilmelidir, örn. sitrat
hızla karaciğerde metabolize olur ve hipokalsemi düzelir.
84. Sistemik Enflamatuar cevap sendromu (SIRS) karakteristikleri aşağıdakilerden hangisini içermez?
87. Aşağıdakilerden hangisi hemodinamisi stabil olmayan
bir künt travma hastasında diyagnostik periton lavajı
endikasyonu değildir?
A) Gecikmiş yara iyileşmesi
B) Ateş
A) Bilincin kapalı olması
C) Hiperventilasyon
B) Duyu kaybı olması (Spinal kord yaralanması)
D) Lökositoz
C) Hematüri ve alt kostalarda kırık olması
E) Taşikardi
D) Negatif parasentez
84 – A
Sitokinler enfeksiyon ve hasar sonrası enflamatuar tepkileri yöneten etkili moleküllerdir. Yara iyileşmesini aktif olarak
yönetirler. SIRS (Sistemik enflamatuar tepki sendromu) (ateş,
lökositoz, hiperventilasyon ve taşikardi) hasara etyoloji ne
olursa olsun sitokin tepkisidir.
E) Akut karın bulgularının mevcut olması
87 – C
Tanısal periton lavajı: İntraperitoneal yaralanmalar için en duyarlı tetkiktir. Güvenilirliği > %95’dir. Ancak invazif olması nedeniyle hemodinamik olarak stabil olan hastalarda öncelikle
noninvaziv görüntüleme yöntemleri tercih edilmektedir. Özellikle karaciğer ve dalak parenkimal yaralanması düşünülen üst
abdominal travmalarda ve karın içi kanama düşünülen hastalarda sıvı (kan) göstermesi açısından USG öncelikle tercih
edilebilir. DPL sonrası USG nin karın içi kanamayı göstermesi
açısından tanısal değeri kaybolur.
85. Parenteral beslenme alan bir hastada en sık gözlenen
eser element eksikliği aşağıdakilerden hangisidir?
A) Selenyum
B) Krom
C) Kalsiyuım
D) Magnezyum
E) Çinko
Endikasyonlar:
85 – E
Çinko eksikliği yaygın ya da vücutta kesişim alanlarında ekzomatoid döküntü ile belirgindir. Bakır eksikliği ve glikoz intoleransı sonucu mikrositik anemi oluşabilir ve krom eksikliği ile
beraber olabilir. Günlük gerekli eser metal element desteği bu
sorunları önleyebilir.
www.tusem.com.tr
1. Bilinci kapalı hastalar (kafa travması, alkol, intoksikasyon)
2. Paraplejik, quadripilejik hastalar
3. Başka yaralanma nedeni ile anestezi alacak olan hastalar
4. Açıklanamayan hipotansiyon
48
Klinik Bilimler / T 39 - 7
91. Bir dokuya bozulmuş kan akımının tekrar sağlanması
anlamına gelen “iskemi reperfüzyon” hasarınında fizyopatolojinin en önemli sebebi olan endotel kökenli
enflamatuar mediatör hangisidir?
88. Aşağıdaki durumlardan hangisi metabolik alkalozisin
nedeni değildir?
A) Pilor stenozu
B) Primer hiperaldosteronizm
C) Kolorektal villöz adenoma
A) Serbest Oksijen Radikalleri
D) Yaygın kemik metastazları
B)NO
E) Yüksek debili proksimal ince barsak fistülü
C)Endotelin
88 – D
D)PAF
En sık neden mideden H+ ve Cl- kaybıdır. Alkali maddelerin
kullanımı, steroidler ve diüretikler, primer hiperaldosteronizm, uzamış hiperkalsemi ve hipoparatiroidi (tübüler bikarbonat emilimi artar), sitrat toksisitesi (kan transfüzyonu),
hipokalemi (tübüler bikarbonat reabsorbsiyonu ve hidrojen
atılımı artar, hidrojen hücre içine girer), hipovolemi Alkaloz →
K+ hücre içine girer, H+ hücre dışına çıkar →hipokalemi gelişir
E) Araşidonik asit metobolitleri
91 – A
Reaktif oksijen metabolitleri
• Serbest elektron içeren moleküler oksijen türevleri
• En çok lökositler tarafından üretilir
• Süperoksit anyonu, hidroksil radikalleri ve hidrojen peroksit
• Hücre zarındaki yağ asitlerinin peroksidasyonu ile hücre
hasarına neden olurlar
89. Aşağıdakilerden hangisi Karaciğerin fibrolamellar kanseri için geçerlidir?
A) Alfa feto protein düzeyi yüksektir
• Glutatiyon ve katalazlar serbest oksijen hasarına karşı koruyucudur
B) Genlikle uzun süreli semptom verir.
• İskemi-reperfüzyon hasarında rol oynarlar
C) Sirozlu hastalarda gelişir.
D) Karaciğer rezeksiyonu en iyi tedavi yöntemidir.
E) İleri yaş hastalığıdır.
89 – D
92. Aşağıdaki durumların hangisinin varlığında sigmoid
volvulus tanısı konmuş hasta acil operasyona alınır?
Fibrolameller kanser Primer KC tümörlerinin %5’ini oluşturur.
Prognoz hepatosellüler kansere göre daha iyidir. Daha genç
yaşta görülür, kadın – erkek oranı eşittir. Genellikle altta yatan kronik KC hastalığı yoktur. Serumda AFP düzeyi normaldir.
%75 sol lobda görülür. Tipik patolojik bulgu eozinofilik hepatositlerin bulunmasıdır. Psödo-hiperparatiroidiye (hiperkalsemi) neden olabilir.
A) 70 yaşın üzerindeki hastalar
B) Diabet hastaları
C) Hastane fiziki şartlarının acil operasyona uygun olması
D) Sigmoidoskop veya rektal tüpten akıntının kanlı gelmesi
E) Ayakta Direkt Batın Grafisinde Kolon çapının 7 cm
den geniş olması
90. Hipovolemik şok için CVP, Kardiak Output, ve periferik
vasküler direnç parametrelerinde sırasıyla nasıl değişiklikler bekleriz?
92 – D
A) Artmış, Artmış, Artmış
Akut Sigmoid Volvulusta Acil Laparotomi Endikasyonları
B) Artmış, Artmış, Artmış
1. Dekompresyonun mümkün olmaması.
C) Azalmış, Artmış, Azalmış
D) Azalmış, Azalmış,Azalmış
2. Sigmoidoskopi sırasında veya daha sonra mukoza nekrozunun tesbit edilmesi.
E) Azalmış, Azalmış, Artmış
3. Sigmoidoskop veya rektal tüpten akıntının kanlı gelmesi.
90 – E
4. Dekompresyondan sonra ateş ve lökositozun devam etmesi.
Hipovolemi de preload azaldığından CVP düşer , Kardiak Output (Volüm x Nabız x EF) azalır ve kan volümü beyin ve kalbe
yönlenmesi için katekolamin etkisi ile periferik direnç artar.
5. İntestinal iskeminin diğer bulgularının olması.
49
www.tusem.com.tr
Klinik Bilimler / T 39 - 7
95 – A
93. Multipl Endokrin Neoplazi IIa da görülen tiroid kanseri
hangisidir?
A) Anaplastik Kanser
Yağ nekrozu:
B) Medüller Kanser
• Genellikle travma öyküsü vardır.
C) Hurtle hücreli kanser D) Folliküler Kanser
• KT/RT
E) Papiller Kanser.
• Kanser ile en sık karışan patolojidir.
93 – B
• Patolojik olarak içinde yağ olan makrofajlar ve büyük yabancı cisim hücreleri karakteristiktir.
MEN-I
Pitüiter tümörler
Pankreatik tümörler
96. Cilde infiltrasyonu bulunan 2 cm çapındaki meme tümörü, ipsilateral supraklavikuler lenf nodu tutulumu
var, uzak metastaz yok. Yukarıda tarif edilen hasta
TNM sınıflandırmasına göre nasıl değerlendirilmelidir?
Hiperparatiroidizm
MEN-IIA
Medüller tiroid karsinomu
A) T1 N2 M1
Feokromasitoma
B) T2 N3 M1
Hiperparatiroidizm
MEN-IIB
C) T2 N3 M0
Medüller tiroid karsinomu
D) T4 N3 M0
Feokromositoma
E) T4 N3 M1
Ganglionörom fenotip
96 – D
Dil nöromaları
PRİMER TÜMÖR (T)
Marfanoid görünüm
Tis : Karsinoma in situ
T1 : Tümör < 2 cm
T2 : Tümör 2-5 cm arasıda
94. Kadınlarda, 20-30 yaşlar arasında en sık görülen benign
meme tümörü aşağıdakilerden hangisidir?
T3 : Tümör > 5 cm
A) Lipom B) İntraduktal papillom
T4 : Göğüs duvarına veya deriye direk yayılım gösteren tümör
C) Leyomiyom D) Anjiyom
T4a : Göğüs duvarına yayılım
T4b : Cilde invazyon
T4c : T4a veT4b
T4d : İnflamatuar meme kanseri
E)Fibroadenom
94 – E
Fibroadenom
• Adolesan ve genç kadınlarda en sık görülen tümördür. 2030 yaş
LENF NODLARI (N)
N0: Regional lenf nodu metastazı yok
• İyi sınırlı, mobil, sert, ağrısız kitlelerdir
N1: Aynı taraf aksillada mobil lenf nodu metastazı
• Karakteristik bir MG görüntüsü yoktur ancak USG’de tanı
daha net konulabilir.
N2: Aynı taraf aksillada fikse LN metastazı veya klinik İMLN
metastazı-aksilla metastazı yok
• Eğer hasta 30 yaş altında ise izlenebilir
N3: Aynı taraf infraklaviküler LN metastazı veya İMLN metastazı ve aksiller metastaz veya
95. Aşağıdakilerden hangisi meme kanserine benzer belirti
ve bulgular gösterebilir?
Aynı taraf suprakalviküler LN metastazı
UZAK METASTAZ (M)
A) Travmatik yağ nekrozu
B) Plasma hücreli mastitis
M0 : Uzak metastaz yok
C) Fibrokistik hastalık
M1 : Uzak metastaz var
D)Adenosis
E) Hepsi
www.tusem.com.tr
50
Klinik Bilimler / T 39 - 7
98 – C
97. Meme kanserinde aşağıdakilerden hangisi kötü prognostik faktör değildir?
Epidural kanama posttravmatik süreçte gelişen arteriyel zedelenme sonucu oluşan (A. meningia media) acil tanı ve tedavisi
gereken bir patolojidir. Kanamanın dura ile ilk etapta sınırlanması sonucu ‘‘lucid interval’’ denilen geçici iyilik hali mevcuttur.
Hadise devam ettiği için ikinci dönem artık bilincin tekrar kapandığı, anizokorinin geliştiği, babinskinin (+) olduğu bir hal alır.
A) DNA sitometride diploid durum
B) Tümörün lokalizasyonu
C) Lenf nodu metastazı
D) Negatif östrojen ve progestron reseptörü
E) Tümörün büyüklüğü
97 – B
99. Bir aydır üst ekstremitede ağrı ve ısı duyusu kaybı olan,
derin duyu ve motor fonksiyonların korunmuş olduğu
42 yaşındaki bayan hastada aşağıdaki hastalıklardan
hangisi düşünülebilir?
Meme Ca’da Prognostik ve Prediktif Faktörler
• 1- Aksiller lenf bezlerinin durumu (0, 1-3, >4)
• 2- Tümör çapı
A) Amyotrofik lateral skleroz
• 3- Histolojik tip ve grade
B) Guillain barre
• 4- Steroid hormon reseptörlerinin durumu ve hormonal
tedaviye cevap
C) Siringomyeli
D) Dorsol kord sendromu
• 5- Tümör antijenleri, büyüme faktörleri, kromozomal bozukluklar, onkonjenler
E) Vitamin B-12 eksikliği
• Kromozomal bozukluklar (11. Kr alel kaybı, 1, 3, 6, 7, 9 delesyon kötü)
99 – C
Siringomyeli, spinal kord içinde çoğunlukla santral kanalın
posterionunda olmak üzere bir kistin (syrinx) oluştuğu ender
bir durumdur. Kavite gliozisle örtülüdür. Kordda çapraz yapan
sirinkse yakın olan lateral spinotalamik traktustaki sinir liflerinin en erken hasarına bağlı olarak ağrı ve ısı duyusu kaybolmuştur ama pozisyon ve vibrasyon duygusu korunmuştur. İleri
safhalarda genişleyen kaviteye bağlı ön boynuz hücrelerine
olan basıya bağlı olarak kas güçsüzlüğü ve üst ekstremitelerde
atrofi görülür.
• Protoonkojenler (HER-2/neu=c-erb-B2, c-erb-B, c-H-ras
kötü)
• Büyüme faktörleri (EGF, TGFa, PDGF, IGF-1 kötü, TGFβ çok iyi)
• 6- Proliferasyon hızı (Öploidi, düşük S-fazı iyi – Anöploidi
kötü)
• 7- Hastanın yaşı ve menopozal durumu
• 8- Gebelik ve laktasyon
• 9- Tedavide gecikme
• 10- Diğer biyolojik özellikler
100. Kırk dört yaşında bir kadın hasta, yaklaşık 3 yıldır yılda 4
kez ortaya çıkan ve 4-6 saat süren sağ taraflı baş ağrısından yakınıyor. Hasta ağrılarının zonklayıcı karakterde ve
98. Bilinç bulanıklığı nedeniyle acile getirilen bir boksörün
muayenesinde koma hali ve tek taraflı pupillada dilatasyon tespit edilmiştir. Hikâyesinde 8 saat önce başına
ağır darbe aldığı ve bayıldığı daha sonra bilincinin tekrar yerine geldiği öğreniliyor. En olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
günlük işlerini aksatacak biçimde olduğunu, ağrıyla birlikte bulantı hissettiğini ancak kusmadığını belirtiyor. Nörolojik muayene bulgularının normal olduğu saptanıyor.
Bu hasta için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Küme baş ağrısı
A) Subaraknoid kanama
B) Migren baş ağrısı
B) İntraserebral kanama
C) Gerilim baş ağrısı
C) Epidural kanama
D) Tümör baş ağrısı
D) Subdural kanama
E) Enfeksiyon baş ağrısı
E) Subperiostal kanama
100 – B
51
www.tusem.com.tr
Klinik Bilimler / T 39 - 7
101. Baş ağrısının 4-6 saat sürmesi, tek taraflı olması, zonklayıcı ve hastanın günlük işlerini etkileyecek düzeyde
olması, ağrıya bulantının eşlik etmesi ama kusmasının
olmaması migren tipi baş ağrısının özellikleridir. Fakat
migren tipi baş ağrısının en önemli özelliği de, nörolojik
bulguların normal olmasıdır.
103. 5 aydır belirgin düşünce bozukluğu, uygunsuz affekt ve
işitsel halüsinasyonları olan 32 yaşındaki erkek hasta
hastaneye yatırılıyor. Bilinç düzeyi, oryantasyon ve hafızası iyi olan hastaya şizofrenik bozukluk tanısıyla trifluperazin 10 mgx4 başlanıyor. Ertesi gün boynunu eğri
tutmasına yol açan, sternokleidomastoid kasta ağrılı
spazm başlıyor. Hastadaki gelişen ilaç komplikasyonu
aşağıdakilerden hangisidir? Hangisi Broca konuşma merkezini kanlandırır? A) A. serebralis anterior B) A. serebralis media C) A. serebralis posterior A) Müsküler distoni B) Tardiv diskinezi C) Akatizi D) Akinezi E) Parkinsonizm D) A. koroidalis anterior 103 – A
E) A. carotis interna
101 – B
104. Sularda kirlilik göstergesi olarak kullanılan mikroorganizma aşağıdakilerden hangisidir?
MCA superior divizyon
A) Giardia intestinalis
MCA’nın superior divizyonu frontal lob ile superior parietal lobları besler. Alt ekstremitenin nispeten az etkilendiği, yüzde ve
kolda baskın kontralateral hemiparezi ve duyu kusuru görülür.
Gözlerin etkilenen hemisfer tarafına deviyasyonu veya o hemisfere bakma eğilimi vardır. Lezyon dominant hemisferde ise
Broca afazisi görülür. Konuşma tutuktur. Kelime çıkışı azalmıştır. Göreceli olarak anlama korunmuştur. Tekrarlama ve yazılı
materyali anlama bozulmuştur. Agramatizm vardır. Bukofasyal
apraksi ve ipsilateral ekstremitede ideomotor apraksi görülebilir. Lezyon nondominant hemisferde ise hemispasyal ihmal,
anozognozi görülebilir. Emosyonel prozodi de bozulabilir.
B) Esherichia coli
C) Salmonella Typli
D) Campylobacter jejuni
E) Staphylococcus aureus
104 – B
105. Sigara kullananlarda mesane kanseri insidans değeri 6,
sigara kullanmayanlarda insidans 0,4 ise; mesane kanseri için rölatif risk kaçtır?
102. Aşağıdakilerden hangisi şizofrenide kötü prognoza işaret etmez?
A) 6
B) 0,4
C) 6,4
D) 5,6
E) 15
A) Ailede şizofren olması
105 – E
Hastalığının X etkeni varken (X+) görülme sıklığının, X etkeni
yokken (X-) görülme sıklığına oranına göreli (relatif) risk denir.
Göreli risk sadece kohort tipi gözlemsel çalışmalarında ve deneysel çalışmalarda hesaplanabilir. Retrospektif çalışmalarda
hesaplanamaz.
B) Genç yaşta başlaması
C) Bekâr olmak
D) Depresif bulguların varlığı
E) Nörolojik belirti ve bulguların varlığı
102 – D
İyi prognoz: akut, geç yaş, çevresel- stres etkenler, toplum
içinde iyi uyum, evli hasta, konfüzyon, pozitif bulgular ve
duygusal öğeler, tedavide işbirliği ve uyumu. Gelişmekte olan
ülkelerde ve kırsal bölgelerde şizofreni prognozu, gelişmiş ülkelere ve kentsel alanlara göre daha iyi bulunmuştur.
106. Hipertansiyon konusundaki bir tarama çalışmasında,
tarama programına alınan 2000 kişinin 400 ünde hipertansiyon saptanmıştır. Muayenede hipertansif olmadığı
belirlenenler 1 yıl sonra tekrar muayene edildiğinde, 40
kişide daha hipertansiyon bulunmuştur. Sözü edilen çalışmadaki değerlere göre, 40/1600 oranına ne ad verilir?
Kötü prognoz: öncesinde şizoid veya şizotipal kişilik bozukluğu,
sinsi ve yavaş başlangıç, hastanede fazla ve uzun süreli tedavi,
remisyon halinin kısa sürmesi, nörolojik belirti ve bulgular, yapısal beyin anormallikleri, perinatal travma öyküsü, saldırganlık
öyküsü, ailede kalıtımsal geçiş, negatif klinik belirtiler.
A) Hipertansiyon prevalansı
B) Tarama testinin duyarlılığı
C) Hipertansiyon insidansı
D) Tarama testinin prediktif değeri
E) Tarama testinin seçiciliği
www.tusem.com.tr
52
Klinik Bilimler / T 39 - 7
106 – C
Prognostik faktörler: Sağ kalımı belirleyen en önemli faktör cerrahi evresidir.
Soruda sorulan 40/1600 oranı bize, yeni saptanan hipertansiyon hastalarının, hastalıksız toplumdaki oranını sormaktadır.
Bu da hastalığın insidansını göstermektedir. Yani halen hastalığa yakalanabilme oranıdır.
• Yaş: İleri yaş kötü, nisbeten genç yaş iyi prognostik faktördür.
• Histolojik tip: Nonendometrioid tipler tüm kanserin %10’sini oluşturur
ve kötü faktördür.
• Histolojik grade:Grade’in artması önemli kötü prognostik faktördür.
• Tümör çapı: 2 cm’den büyün tümör varlığı kötü faktördür.
• Hormon reseptörleri: E. ve P. reseptör (+) ise iyi, (-) ise kötü faktördür.
• DNA yapısı ve proliferatif indeks: Diploid DNA yapısı iyi. Nondiploid ise
kötü faktördür.
• Myometrial invazyon: Özellikle %50’den fazla olur ise kötü faktördür.
• Lenfo-vasküler alan tutulumu varlığı nüks ve ölüm için bağımsız risk
faktördür.
• İsthmik- servikal tutulum
• Peritonela sitolojide malign hücre varlığı
• Adneks ve uterin serozal tutulum olması
• Lenf nodu metastazı: Erken evre endometrium kanserinde en önemli
prognostik faktördür.
• İntraperitoneal tümör varlığı
• Genetik ve moleküler belirteçler: HER2/neu, K-ras, P53, p16,
e-cadherin, yüksek proliferasyon indeksi(Ki67), anormal DNA ploidisi,
artmış S-fazı fraksiyonu(9%), DNA metilasyonu, p21 ekspresyonu ve
heterozigosite kaybı kötü prognoz ile ilişkilidir.
107. Lokal anestezi sonrası aşağıdaki duyular hangi sondan
başa doğru kaybolurlar? 1- Derin basınç 2- lsı 3- Ağrı 4- Dokunma A) 3,2,4,1
B) 1,4,2,3 C) 2,4,1,3
D) 2,1,4,3 E) 3,4,1,2 110. Normal bir gebelikte aşağıdaki olaylardan hangisi izlenmez?
107 – B
En önce kaybolan ağrı duyusudur. Sonra sırası ile ısı, dokunma
ve en son da derin basınç duyusu kaybolur.
A) Böbrek boyutlarında artış
B) Kardiak outputta artış
108. Aşağıdakilerden hangisi akut spor yaralanmasında ilgili
bölgeye uygulanması gereken tedavi prensiplerinden
biri değildir?
A) İstirahat
B) Koruma
C) Sıcak uygulama
D) Elevasyon
C) Tidal völümde artış
D) Total akciğer kapasitesinde azalma
E) Vital kapasitede artış
110 – E
Gebelik, tüm sistemleri etkilemekte ve hem anatomik hem
de fonksiyonel değişimlere neden olmaktadır. Örneğin kalpte
büyüme ve sola rotasyon olurken, kalp hızı ve kan volümü artmasına sekonder kardiyak output artmıştır. Bu artış doğumun
ikinci evresinde ve postpartum ilk 1 saatte maksimumdadır.
Solunum sistemi değişimleri aşağıdaki tabloda verilmiştir.
E)Kompresyon
108 – C
Akut spor yaralanmalarında bölgeye; istirahat, koruma, elevasyon, soğuk uygulama, kompresyon uygulanmalıdır. Sıcak
tedavisi inflamasyonu arttıracağından uygulanmamalıdır.
109. Aşağıdakilerden hangisi endometrium kanseri için
kötü prognoz belirtisidir?
A) Genç yaş
B) Diploid dna yapısı
Artanlar
Azalanlar
Değişmeyenler
Tidal volüm
İnspiratuar kapasite
Dakikada ventile edilen
hava miktarı
Ölü boşluk hacmi
pO2
Fonksiyonel rezidüel
kapasite
Total akciğer kapasitesi
Ekspiratuar rezerv
volüm
Rezidüel volüm
pCO2
Solunum hızı
Vital kapasite
İnspiratuar
rezerv
volüm
Üriner sistem: Gebelikte renal kan akımı, böbrek boyutu ve
GFR %50-70 artar. Bunun sonucunda kreatinin kleren¬si 150200 ml/dk’ya çıkar. BUN, kreatinin, ürat düzeyleri ve kan osmolalitesi düşer. Kan osmolalitesinin düşmesine rağmen vasopressinde (ADH) ciddi bir değişim olmaz.
C) Düşük grade
D) p53 pozitifliği
E) Östrojen reseptörünün pozitif olması
109 – D
Karaciğer: Anatomik değişiklik olmaz. Serum alkelen fosfataz
artar (plasental üretim sonucu). ALT-AST –GGT ve bilirubin düzeyi hafif azalır. Albümin miktarı artar ancak volüm artışı daha
fazla olduğu için rölatif bir azalma vardır.
Her kanserde olduğu gibi endometrium kanserinde de en
önemli prognostik faktör, hastalığın evresidir. Ancak bunun
dışındaki prognostik faktörler de vardır. Bunlar;
53
www.tusem.com.tr
Klinik Bilimler / T 39 - 7
111. Aşağıdakilerden hangisi erken evre over kanserinde
düşük risk faktörüdür?
şımda serbest olarak bulunur. Serbest taşınan kısmı biyolojik
aktiviteden sorumludur.
SHBG düzeyinin değişmesi, taşıdığı hormonal aktif maddelerin serbest plazma düzeylerinin değişmesine neden olacağı
için önemlidir.
A) Kapsül invazyonu
B) Yüksek grade
C)Asit
SHBG azaltan durumlar
D) Negatif peritoneal sitoloji
SHBG artıran durumlar
Prolaktin
Hiperandrojenizm
Estrojenler -Kombine oral
kontraseptifler
111 – D
İnsülin
Büyüme hormonu
Gebelik
Erken evre over kanseri vakalarında düşük ve yüksek riskli
hastalık kriterleri aşağıda verilmiştir.
Kortikosteroidler-ACTH Menopoz
Hipertiroidizm
Hipotiroidizm
Luteal faz
E) Berrak hücreli tip
Sentetik progestinler
Obezite
Siroz
Erken evre over kanserlerinde prognostik faktörler
Düşük Risk
Yüksek Risk
114. Aşağıdakilerden hangisi m. Levator ani için yanlıştır?
• Düşük grade
• Yüksek grade
• Berrak hücre dışı histolojik tip
• Berrak hücreli overca
A) En büyük parçası pubovajınalistir
• Sağlam kapsül
• Kapsül invazyonu
B) Pelvik relaksasyona karşı en etkili rol oynayan kastır
• Yüzey düzensizliklerinin olmaması
• Yüzey düzensizlikleri
C) Pelvik yan duvarda bulunan arcus tendineusa tutunur
• Eşlik eden asit olmaması
• Asit
• Negatif peritoneal sitoloji
• Malign hücre içeren asit
D) Doğum sırasında bebeğin başını destekler
E) s3-s4 sinir lifleri ile inerve olur
• Rüptür olmaması ya da intraoperatifrüptür • Preoperatifrüptür
• Dens olmayan yapışıklıklar
• Dense yapışıklıklar
• Normal karyotip
• Anöploid tümör
114 – A
Diaphragma pelvis: Her iki tarafın levator ani ve coccygeus
(S4-S5 spinal sinirlerle innerve edilir.) kasları ve bunları örten
fasyalar tarafından oluşturulur. Her iki levator kasının arasındaki açıklığa ise hiatus ürogenitale denir. Buradan ürethra,
vajen ve anal kanal geçmektedir.
112. Fetusun anne karnındaki duruş şekline ne denir?
A) Habitus
B) Situs
C) Sinklitizm
D) Prezentasyon
Muskulus levator ani:
E) Asinklitizm
112 – A
Prezentasyon: Önde gelen fetal kısım
Habitus: Fetusun anne karnındaki duruş şekli.
Situs: Fetal uzun eksen ile maternal uzun eksen ilişkisi
Sinklitizm: Sagittal sütürün symphysis pubis ve promontoyuma olan mesafesinin eşit olması durumu.
Fetusler %99 longitudinal situsa sahiptir. Nadiren transvers
ya da oblik situs olabilir.
B) Siroz
C) Obezite
D) Luteal faz
Kasın anatomik bölümleri;
• Pubococcygeus (en büyük parçası, diğer ismi
pubovisseralis)
o Puboüretralis
o Pubovajinalis
• Puborektalis
(fekal
kontinansa yardımcı
olur)
• İliococygeus
Pelvik organların desteklenmesinde rol oynar.
Pelvik yan duvarda bulunan arcus tendineus’a
tutunur.
Pelvik relaksasyona karşı en etkili rol oynayan
kastır.
Levator ani, doğum sırasında bebeğin başını
destekler. M.puborektalis fekal kontinansa
yardımcı olur.
A) tip 1
B) tip 3
C) tip 5
D) tip7
E) tip 8
E) Hipertiroidizm
115 – E
Tip 0: Tamamen intrakaviter (Saplı submüköz myom) submüköz myomlar
113 – C
Seks steroidlerinin kanda taşınımı seks hormon bağlayıcı protein (SHBG) adı verilen ve karaciğerde üretilen proteinle olur.
Bunun dışında bir miktarı albümine bağlı bir miktarı ise dola-
www.tusem.com.tr
Plexus pudentalisten çıkan n. rektalis inferior
ve S3-4 sinir lifleri tarafından innerve edilir
115. Figo sınıflamasına göre aşağıdaki tiplerden hangisi parazitik myomdur?
113. Aşağidakilerden hangisi sex hormon bağlayıcıglobin
düzeyinin arttığı durumlardan biri değildir?
A)Gebelik
Pelvis döşemesinin en büyük ve önemli kasıdır.
Tip 1: Myometrium içindeki kısmı < %50 olan submüköz
myomlar
54
Klinik Bilimler / T 39 - 7
117 – E
Tip 2: Myometrium içindeki kısmı ≥ %50 olan submüköz
myomlar
Normogonadotropik Amenore Nedenleri
Tip 3: Endometriuma temas eden intramural myomlar
Müller agenezi
İmperfore himen
Tip 4: Endometriuma temas etmeyen tamamen intramural
myomlar
5 alfa redüktaz eksikliği
Asherman sendromu
Transvers vajinal septum
118. Aşağıdakilerden hangisi OHSS de görülmez?
Tip 5: Myometrium içindeki kısmı ≥ %50 olan subseröz myomlar
Tip 6: Myometrium içindeki kısmı < %50 olan subseröz myomlar
A)Asit
B) Hidrotoraks
Tip 7: Saplı subseröz myomlar
C)Dehidratasyon
D) Hipoviskosite
Tip 8: Serviks ve lig. latuma yerleşen uterus myometriumuyla
direk ilişkisi olmayan myomlar ve parazitik myomlar.
E)Hemokonsantrasyon
118 – D
OHSS: Daha çok gonadotropinlerle ovulasyon indüksiyonu
yapılan hastalarda görülür. OHSS’nin şiddetli formunda overler multipl follikül kistleri sebebi ile dev boyutlara ulaşırlar.
Overin büyümesinden dolayı şiddetli ağrı duyulabilir. Büyüyen
overlerin frajil olması nedeni ile pelvik ve abdominal muayene OHSS’de kontrendikedir. Her durumda OHSS’de cerrahiden kaçınılmalıdır. Yüksek düzeydeki estrojen VEGF (vasküler
endotelyal growth factor) düzeyini artırır. Bunun sonucunda
vasküler geçirgenliği artar ve over yüzeyinden eksudasyon
olur. Sonuç olarak asit, hidrotoraks, dehidratasyon, hemokonsantrasyon, hiperviskosite ve akut böbrek yetmezliği
bulguları gelişebilir. Önemli olan OHSS gelişmesini önlemektir. İndüksiyon sırasında OHSS gelişimi için bilinen ve takipte
kullanılan belirteç kan estrojen düzeyidir.
116. İmmatür teratom için aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) Teratomların maling formudur
B) Grade en önemli prognostik faktördür
C) En sık görülen maling germ hücreli tümördür
D) Gradelenebilen tek germ hücreli tümördür
E) İmmatür sinir dokusu arttıkça prognoz kötüleşir
116 – C
• İkinci en sık malign germ hücreli tümördür. Teratomların
malign formudur.
• En sık ve en fazla bulundurduğu doku ektodermal ( nöral
doku) kökenlidir.
• Gradelenebilen tek germ hücreli tümördür. İmmatür teratomlarda grade en önemli prognostik faktördür. Grade
ise tümörün içerdiği immatür hücrelerin miktarına göredir. İmmatür sinir dokusu arttıkça grade artar ve prognoz
kötüleşir.
119. Aşağidakilerden hangisi endometriozis gelişim riskini
azaltan durumlardan biri değildir?
• Gliomatosis peritonei: İmmatür teratomlarda nöral dokunun maturasyonunun en üst seviyede olmasıdır. Artması ise iyi prognoz göstergesidir.
A)Laktasyon
B) Erken menarj
Tedavi: Premenopozal; ooforektomi ve evreleme, postmenopozal; TAH+BSO yapılır. Her iki durumda da postoperatif
dönemde adjuvan kemoterapi rejimleri(BEP-VAC-VBP) verilmektedir.
C)OKS
D) Sigara
E) BMI’da artma
119 – B
Endometrial gland ve stromanın uterus dışında olmasıdır. En
sık pelvistedir, ancak vücudun her yerinde olabilir. Nükslerle
giden ve kronik inflamatuar hastalıktır. Kesin tanısı cerrahi olmasında sıklığı net bilinmiyor(%10). En sık reprodüktif çağda
görülür (25-35 yaş), ancak prepubertal, adölesan, postmenopozalde ve tüm etnik-sosyal gruplarda görülebilir.
117. Aşağıdakilerden hangisi normogonodotropik amenore
nedenlerinden değildir?
A) Transvers vajinal septum
B) Asherman sendromu
Endometriozis olma riski en yüksek hasta profili: Sekonder
dismenoresi veya kronik pelvik ağrısı olan ve infetilite şikayeti ile başvuran reprodüktif çağdaki bayanlardır(%50).
C) İmperfore hymen
D) 5 alfa redüktaz eksikliği
E) Primer hipotiroidizm
55
www.tusem.com.tr
Klinik Bilimler / T 39 - 7
Endometriosiz gelişimi riskinde artışa neden olan durumlar
Erken menarş
Polimenore
Hipermenore-menoraji
Müllerian anomali(obstrüktif)
Kızıl saç-çil-nevüs
Ailevi yatkınlık
İnfertilite
Nulliparite
DES’e maruz kalmak
Uzun boy-BMI azalma
Aşırı alkol ve kafein tüketimi(?)
Düşük doğum ağırlı(?)
Çoğul gebelikten biri olmak(?)
Dioksin(?) ve poliklorinate(?)
Kırımızı et ve yağlı diet(?)
Endometriozis gelişim riskinde azalmaya neden olan durumlar
Multiparite
Laktasyon
BMI artma
Egzersiz
Bel-kalça oranında artış
Meyve ve sebze içeriği yüksek diet
120. Aşağıdakilerden hangisi spontan abort riskini arttıran faktörlerden biri değildir?
A) Hipotiroidi
B) Hipertiroidi
C) Nulliparite
D)SLE
E)DM
120 – C
Spontan Abort Riskini Artıran Faktörler
Kromozomal anomaliler
Embriyonik anomaliler
Patolojik ovum-anembriyonik gebelik
Plasental anomaliler
Teratojene veya Mutajene maruziyet
(Sigara-alkol-kafein-radyasyon-anestezik gaz inhalasyonu)
İleri anne ve baba yaşı
Multiparite
Uterin anomaliler
Leiomyom(fibroid)
Asherman sendromu
Servikal yetmezlik
Müllerian füzyon anomalileri
(en sık septat uterus)
www.tusem.com.tr
Maternal Travma
Komplike batın cerrahisi geçirmek
Kötü beslenme
Obezite
Bakteriyel vajinoz
RİA ile gebelik
Maternal hastalıklar
•
Hipotiroidi ve iyot eksikliği
•
Hipertiroidi
•
Diabetes Mellitus
•
Luteal faz yetmezliği
•
SLE
•
Kardiyovasküler hastalıklar
56
Sigara-OKS

Benzer belgeler