M. Mehdi Eker - Bursa İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü
Transkript
M. Mehdi Eker - Bursa İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü
2 KÖFTECİ YUSUF İLAN 4 Editörden Ömer ÇELİK İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü Değerli okuyucular, Demokratik yaşam açısından oldukça önemli bir sürecin yaşandığı 2014 yılındaki yerel seçimler aynı zamanda “köy-mahalle” dönüşümünü de ülkemizin idari faaliyet gündemine taşımıştır. Büyükşehirlerin artık “bütünşehir” olması ile birlikte özellikle “kırsal destekler” ve “kırsal alt yapı çalışmaları” nda “Büyükşehir Belediyesi” tüm il genelinde bu faaliyetler bakımından aktif konuma geçmiştir. Geçmiş dönemlerde “İl Özel İdaresi” aracılığıyla ve kaynaklarıyla gerçekleştirilen kırsal kalkınma projeleri ve diğer alt yapı yatırımlarının artık “Büyükşehir Belediyesi” tarafından gerçekleştirilmesi söz konusudur. “Bursa İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü” olarak kırsalda kalkınma faaliyetleri çerçevesinde bizlere düşen tüm görev ve sorumluluklar bağlamında geçmişte olduğu gibi bundan böyle de yerel yönetim unsurlarıyla ahenk içerisinde çalışmaları gerçekleştirmeye devam edeceğimizi ifade etmek istiyorum. 2013–2014 sonbahar – kış dönemi iklim hareketlerinde ve özellikle yağış rejimindeki olumsuzluklar bazı bölgelerdeki ürünler bakımından üzücü sonuçlar doğurmuştur. Sadece tarımsal üretimdeki rekolte düşüklükleri ve kayıpları değil, yanı sıra içme suyu temini bakımından da barajlardaki doluluk oranları endişe verici seviyelerde gözlenmekte olup bazı illerde kuraklık tehlikesi yaşanabileceği tespitleri yapılmaktadır. Su yaşamın temel taşıdır; iklim değişiklikleri, doğal kaynaklardaki tahrifat ve kullanımdaki israf gün geçtikçe bizleri daha fazla tedirgin etmekte ve “suyu doğru ve bilinçli kullanma” anlamında sorumluluk yüklemektedir. Tarımsal üretim çerçevesinde “bahar dönemi bakım faaliyetleri” arasında yer alan sulama işlemlerinin zamanında, doğru tekniklerle ve gereğince yapılmasında tüm üreticilerimizin azami gayreti göstereceğine şüphe duymadığımı da belirtmeliyim. “Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı” hibe desteklemeleri, sulama ve makine ekipman alımları yanı sıra tarıma dayalı ekonomik yatırımlar olarak nitelenen tarımsal sanayi tesislerine yönelik olarak ta uygulanmakta olup, 2013 yılı Aralık ayında çıkan tebliğ çerçevesinde yapılan başvurulardan 18 tanesi uygun bulunmuştur. 01/12/2014 tarihine kadar tamamlanması öngörülen bu yatırımlara da yaklaşık olarak 5,3 Milyon TL hibe sağlanacaktır. Belirtilen hibe programları yanı sıra yayınlanan mevzuat ile 2014 yılı destekleme uygulamaları kapsamında bitkisel ve hayvansal üretim ile ilgili tutarlar ve koşullar da belirlenmiş olup, il ve ilçe müdürlüklerimiz tarafından üreticilerimize yönelik yayım çalışmaları gerçekleştirilmektedir. Yine bakanlığımız bütçesinden olmakla birlikte Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri aracılığıyla kullandırılan “faiz indirimli” (sübvansiyonlu) krediler ile ilgili mevzuat ve uygulama esasları da yayınlanarak 2014 yılı başvurularının kabulüne başlanılmıştır. Yukarıda değinmeye çalıştığım konular yanı sıra dergide yer alan bilgilerin faaliyetlerinize katkı sağlaması, 2014 yılı üretim sezonunun üreticilerimizin alın terinin karşılığını sağlayacak bolluk ve bereket ile gerçekleşmesi temennilerimle, Sağlık ve esenlik dolu günler dilerim. Bursa İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü Resmi Yayın Organı Yerel ve Süreli Yayın Yıl: 9 Sayı: 27 / 2014 Üç Ayda Bir Yayınlanır Sahibi Bursa İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü Adına Ömer ÇELİK İl Müdürü Genel Yayın Yönetmeni Mehmet SÜLÜN İl Müdür Yardımcısı Danışmanlar Nuri ÇİL İl Müdür Yardımcısı Ömer CEYLAN İl Müdür Yardımcısı Abdurrahman AKBULUT Bitkisel Üretim ve Bitki Sağlığı Şb. Md. Gürsel GÜNAY Koordinasyon ve Tarımsal Veriler Şb. Md. Erdal KUZUCU Gıda ve Yem Şb. Md. Behzat AK Tarımsal Altyapı ve Arazi Değ. Şb. Md. M. Serdar KAVASOĞLU Hayvan Sağ. Yetiş. ve Su Ürünleri Şb. Md. Erdoğan CEYLAN Kırsal Kalkınma ve Örgütlenme Şb. Md. Okan HANÇER İdari ve Mali İşler Şb. Md. Yayına Hazırlayan Ayhan ŞENSOY İlyas ERMİŞ Fotoğraflar Ayhan ŞENSOY Orhan KAĞITÇI Bilgin ÇALIŞKAN Dergi İletişim Tel. : 0.224 246 47 24 - 246 42 30 Dahili: 213 E-Posta : [email protected] Yapım Tel. : 0224 225 59 59 Pbx www.hemfikir.com.tr [email protected] [email protected] İçindekiler » Mudanya s / 30 » 2013 Yılında 15.729 Gıda Denetimi Gerçekleştirdik s / 53 Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı M. Mehdi Eker Bursadaydı s / 8 » Arı Yetiştiricilerine Sertifika s / 54 » Bursa Tarımsal Yeniliklerin Yaygınlaştırılması Projelerine Öncülük Ediyori s / 52 08 M. Mehdi Eker Bursa'daydı 10 Bursa İli Tarım Vizyonu 12 Ambalaj Malzemelerinin Önemi ve Güvenirliliği 16 Islah Amaçlı Çiğ Süt Kalitesinin Desteklenmesi Projesi 22 Organik Tarım 26 Risk Esaslı Denetim 28 Gemlik İlçe Müdürü Göreve Başladı İl Müdürlüğümüzden 08 Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı 51 Bursada 2 Günde 102 Denetim Yapıldı 51 Bursa Tarımsal Yeniliklerin Yaygınlaştırılması Projelerine Öncülük Ediyor 52 2013 Yılında 15.729 Gıda Denetimi Gerçekleştirdik 52 Hayvan Refahı Yönetmeliği Yürürlüğe Girdi 53 Arı Yetiştiricilerine Sertifika 53 Yeni Kızılcık Çeşitlerinin Tanıtılması ve Yaygınlaştırılması 54 Biçerdöver Operatörlerine Sertifika 54 Tophane Endüstri Meslek Lisesinde Meyvecilik Kursu 55 İl Müdürlüğü Personeline Babalık Eğitimi 55 İlk Yardımcılara Sertifika ve Kimlikler Törenle Verildi 56 Eğitim Çalışmalarına “Mantarcılık Kursu” İle Devam 56 Süne Mücadelesinde Görev Alacak 56 Personele Eğitim 57 Büyükorhan’da Alternatif Ürün Çalışmaları Yaygınlaşıyor 28 Orhaneli’de Saanen Keçisi Yaygınlaşıyor 29 Tarım Sigortaları (Tarsim) Bilgilendirme Toplantıları 30Mudanya 34 Mudanya’nın Şifalı Otları 35 Antik Çağdan Günümüze Zeytinin Öyküsü 39 Bir Başarı Öyküsü 41 Bir Başka Açıdan Tarımsal Üretim 43 Şeftali Yetiştiriciliğinde Çeşit Seçimi 47 Kırsal Kalkınma ve Kooperatifçilik 59 Tıbbi ve Aromatik Bitki Yetiştiriciliği 63 Tarımsal Kuraklığın Etkileri ve Kuraklık Yönetimi 68 Kuru Baklagillerin Soframızdaki Yeri ve Önemi Bakanlığımızdan Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sn. M. Mehdi Eker Bursa'daydı programının ilk durağında Vali Münir KARALOĞLU’nu ziyaret etti. Bursa Valiliğinin tarihi heykel binasında gerçekleşen ziyarette Bakan EKER, gazetecilerin sorularını da yanıtladı. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanımız Sayın Mehmet Mehdi EKER, 18 Ocak 2014 Cumartesi günü Bursa’da bir dizi açılış ve ziyaret gerçekleştirdi. Sektör temsilcileri ile bakanlık yöneticilerinin bir araya geldiği Tarım Sektörü Ortak Akıl Toplantısına da başkanlık etti. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi EKER, Bursa ziyaret 8 Bursa’da Gıda&Tarım Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı M.Mehdi EKER, Bursa programında yer alan açılış ve ziyaretlerin ardından, Çelik Palas Otelde Sektör temsilcileri ile Bakanlık yöneticilerinin bir araya geldiği Tarım Sektörü Ortak Akıl Toplantısına başkanlık etti. Sektör temsilcileri ile 4 saat bir arada olan Bakan EKER katılımcıların güncel tarımsal konular, mevcut durum, sorunlar ve çözüm yollarına ilişkin görüş ve önerilerini alarak sektör temsilcilerine Bursa ve ülke tarımının gelişimiyle ilgili bakanlık faaliyetleri ve 2018 hedefleri hakkında bilgi verdi. Bakan EKER’in başkanlık ettiği Tarım Sektörü Ortak Akıl Toplantısına Vali Münir KARALOĞLU, Bursa Milletvekilleri Bedrettin YILDIRIM, Önder MATLI, Canan CANDEMİR ÇELİK ve Tülin ERKAL KARA, Bakan Yrd. Kutbettin ARZU, Müsteşar Yrd. Dr.Ferhat ŞELLİ, TİGEM Genel Müdürü Mehmet Halis BİLDEN, Hayvancılık Genel Müdürü Mustafa KAYHAN, Tarım Reformu Genel Müdürü Dr. Gürsel KÜSEK, Et ve Süt Kurumu Genel Müdürü İsmail KEMALOĞLU, Bitkisel Üretim Genel Müdürü Mevlüt GÜMÜŞ, Strateji Geliştirme Başkanı Enver AKSOY, Gıda ve Kontrol Gen. Müd. Yrd. Ahmet KAVAK, Tarımsal Araştırmalar Gen. Müd.Yrd. Dr. Ali Osman SARI, İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü Ömer ÇELİK, Daire Başkanlarının yanı sıra tarımsal Kooperatif ve Birliklerin üst düzey yöneticileri ile Oda ve Borsa temsilcileri katıldılar. Bursa’da Gıda&Tarım 9 Bakanlığımızdan Bursa İli Tarım Vizyonu entegre mücadele alanlarını arttırarak zirai ilaç kalıntısız üretimi geliştirmek ve zirai ilaçların insan sağlığına zarar vermeyecek oranda kullanılmasını sağlanacaktır. Sebzecilik : Açıkta sebze üretiminde ekim nöbeti uygulaması yaygınlaştırılacaktır. Sözleşmeli üretim modelleri geliştirilecektir. Damlama sulama ve fertigasyon yaygınlaştırılacaktır. Seracılık : 1-Bitkisel Üretim Meyvecilik : Sofralık yeni üzüm çeşitlerinin tanıtımı ve dikiminin yaygınlaştırılması sağlanacaktır. Yeni bahçe tesislerinde klonal anaçların tanıtılması modern meyveciliğin yaygınlaştırılması sağlanacak ve teşvik edilecektir. Üzümsü meyvelerden Ahududu ve Böğürtlen tarımının uygun bölgelerde yaygınlaşması sağlanacaktır. Küçük alanlarda daha fazla getirisi olan alternatif meyvelerin (Yaban mersini vb.) tanıtılması sağlanacaktır. Bursa Siyahı incirinin üretim miktarı, kalitesi artırılmasına yönelik çalışmalar yapılacaktır. (çilek bahçeleri kurulması, vb.) Hastalıklara dayanıklı uygun kestane çeşitleriyle kapama bahçelerin kurulması sağlanacaktır. Meyvelerde eküy ve 10 Bursa’da Gıda&Tarım Örtüaltında kışlık ve yazlık sebze yetiştiriciliği yaygınlaştırılacaktır. Seralarda solarizasyon yöntemiyle toprak dezenfeksiyonunun yapılması yaygınlaştırılacaktır. Organik Tarım ve İyi Tarım Uygulamalarının : Organik tarım yapılan alan ve üretim miktarı önümüzdeki 5 yıl içinde % 20 artırılacaktır. Organik ürün yetiştiriciliğinde piyasaya sürekli ürün arzı sağlayacak şekilde ürün çeşitliliği geliştirilecektir. İyi Tarım ürünlerinin talebini artırmak üzere tüketicilere yönelik tanıtım faaliyetleri yapılacaktır. Yem Bitkileri ve Çayır Mera İlimizde Yem Bitkilerin tarım arazilerinin içerisindeki payı % 11,2’dir. Kaba yem ihtiyacını karşılama oranı % 91’dir.Gelişen Hayvancılık sektörünün kaba yem ihtiyacını karşılamak amacıyla yem bitkileri ekiliş alanının toplam tarım arazilerindeki payı % 15’e çıkarılacaktır. İlimizde Mera tespit çalışmaları bitirilmiş olup, tehdit ve tahsis çalışmaları devam etmektedir. Tahsisi gerçekleştirilen meralarda üreticilerle birlikte ıslah çalışmaları teşvik edilecektir. 2-Hayvancılık Halk Elinde Islah: Orta vadede 25000 adet küçükbaştan oluşan elit sürüye sahip işletmeler oluşturulacaktır. Suni Tohumlama ve Embriyo Transferi: Embriyo transferinin ota vadede yaygınlaştırılması ve suni tohumlamanın %100’e yaklaşması ile ilimiz verimli damızlık hayvan üretimi ve satımı yapan bir merkez olacaktır. Uzun vadede tüm büyükbaş hayvanlar soy kütüğü üyesi olacaktır. Su Ürünleri : Mevcut karasal su ürünleri üretimi %50 arttırılarak 300 ton /yıl’a çıkarılacaktır.70 ton /yıl olan kafeste alabalık üretimi orta vadede 5 kat arttırılarak 350ton/yıl’a çıkarılacaktır. Kanatlı Sektörü : Kanatlı sektöründeki büyümeye paralel olarak kanatlı damızlık ve kuluçkahane işletmelerinde kısa vadede %10, uzun vadeli dönemde % 20 -% 30oranında büyüme hedeflenmektedir. Safkan İngiliz Arap Atı Yetiştiriciliği : Özel hara sayısı orta vadede %50 artışla 50’ye çıkacak olup yetiştirilen at sayısının 1000 olması hedeflenmektedir. TJK pansiyon Hara kapasitesi orta vadede 2 kat artarak 1500’e çıkacaktır. Hayvan Refahı- Zootekni: Kısa vadede canlı hayvan nakleden sürücülerin bakıcıların ve satıcıların çalışma izni olması sağlanacak olup uzun vadede AB uyumluluğu sağlanacaktır. Serbest Veteriner Hekim Hizmetleri : İlimize giren aşı-biyolojik madde ve ilaç ile ilgili yazılım geliştirilerek bir merkezden kontrolü orta vadede sağlanacaktır. Koruyucu Hekimlik: Koyun ve keçiler ile büyükbaş hayvanlarda uygulanan brucella aşılama programı dâhilinde orta vadede bütün hayvanların aşılamaları bitirilerek kontrol programı tamamlanacak sonrasında eradikasyon programına geçilecektir. Arıcılık: İlimizde mevcut bulunan 65 bin arılı kovan, 850 yetiştirici ve 770ton/yıl bal verimini orta vadede koloni sayısını 90 bin’e yetiştirici sayısını 1200’e bal üretimin 1000ton/yıl olması ve tüm arıcıların kayıt altına alınması hedeflenmektedir. Orta vadede arıcılık kursu gören yetiştirici sayısı 3000 kişiye çıkması planlanmaktadır. 3-Gıda Güvenilirliği Gıda ve yem işletmelerinin tamamı kayıt altına alınacaktır. Gıda ve yem kontrol hizmetlerinin etkinliği artırılacaktır. 4-Tarımsal Altyapı ve Kırsal Kalkınma İlimizde toplulaştırması yapılabilecek yaklaşık 110.840 hektar tarım arazisi mevcuttur. Kısa vadede bu alanın 35.000 hektarında Arazi Toplulaştırması yapılacaktır. CBS (Coğrafi Bilgi Sistemi) ile tüm Bursa İli genelinde tarım parsellerinin tespiti sağlanacaktır. Çiftçilerin örgütlenmesini teşvik ederek pazarlama zincirlerinde daha fazla güç kazanmalarını sağlanacak, kooperatifçilik ve kooperatifler tarafından uygulanacak projelerle ilgili üyelerin gerekli konularda bilgi düzeyleri artırılacaktır. 5-Kurumsal Kapasite Kurum işleyişinde şeffaf ve katılımcı bir iş ortamı sağlamaya yönelik iş akışlarının sadeleştirilmesi ve değişime açık hale getirilmesi, bürokrasinin azaltılması için yapılan iş ve işlemlerin yeniden tanımlanması ve gerekçelendirilmesi ile personelin çalışma barışı ve aidiyet duygususun gelişmesi ile ilgili farkındalık sağlamaya yönelik çalışmalar devam edecektir. Bakanlığımız Merkez taşra ve teşkilatları ve diğer kamu kurum ve kuruluşları işbirliğinde yapılan Eğitim Planı çerçevesinde gerek teknik gerekse kişisel eğitimlere daha fazla teknik personelin katılımı sağlanacak, kurumun fiziksel ve teknolojik altyapısının geliştirilmesine yönelik çalışmalar devam edecektir. Bursa’da Gıda&Tarım 11 Sektörden Ambalaj Malzemelerinin Önemi ve Güvenirliliği Ambalajın Önemi Adnan Fatih DAĞDELEN Yüksek Mühendis Dr. Emine ALKIN Yüksek Mühendis Bursa Gıda ve Yem Kontrol Merkez Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü Günümüzde gıda maddelerinin hemen hemen tamamı tüketiciye ambalajlanmış olarak sunulmaktadır. Kusursuz üretilmiş bir gıda maddesinin üretildiği biçimiyle tüketiciye ulaşmasında ambalaj materyalinin önemi oldukça fazladır. Doğru ürüne doğru ambalaj seçimi ürünün sağlıklı bir şekilde tüketiciye sunulmasının ön koşuludur. Gıdaya uygun ambalaj seçimi, gıdanın tüketiciye fiziksel ve kimyasal etkilerden korunmuş, mikrobiyolojik bozulmalara karşı güvenli olarak ulaşmasını sağlamaktadır. Uygun olmayan ambalaj, koruma özelliğini yitirerek fiziksel, kimyasal ve mikrobiyolojik olarak tüketici sağlığını tehdit etmektedir. Ambalaj Materyali Türk Gıda Kodeksi’ne göre ambalaj materyali; gıda maddelerini dış etkilerden koruyan ve içine konan gıda 12 Bursa’da Gıda&Tarım maddesini bir arada tutarak taşıma, depolama, dağıtım, tanıtım ve reklam gibi pazarlama işlemlerini kolaylaştıran veya gıda maddeleri ile temasta bulunmak üzere üretilen plastik, cam, seramik, kağıt, metal, ahşap ve/veya bunların karışımından elde edilen materyalleridir. Bu materyaller ülkemizde Avrupa Birliği’ne uyum programı çerçevesinde hazırlanmış olan “Gıda İle Temas Eden Madde ve Malzemeler Yönetmeliği” ile düzenlenmiştir. Bu yönetmeliğe göre “Gıda ile temas eden malzemelerden insan sağlığını tehlikeye sokacak veya gıdanın bileşiminde istenmeyen değişimlere neden olacak veya duyusal özelliklerinde değişikliğe neden olacak miktarda geçiş olamaz” cümlesi ile bu malzemelerin gıdaya uygunluğu ile ilgili dikkat edilecek hususlar tanımlanmıştır. Ambalajlar ve Ambalaj Malzemeleri Ülkemizinde mevzuatının oluşturulmasında esas alınan 1935/2004/EC sayılı Avrupa Konseyi kararı ile Gıda ile Temas Eden Madde ve Malzemeler genel olarak tanımlanmıştır. Bu kararda malzemeler 17 gruba ayrılmış ve her gurubun spesifik olarak incelenmesi gerektiği belirtilmiştir. Şekil 1’de Gıda İle Temas Eden Malzemeler için Avrupa Birliğinde yer alan düzenlemeler verilmiştir. Şekil 1. AB’de Gıda İle Temas Eden Malzemelerle İlgili Düzenlemeler Türkiyede Ambalaj ve Ambalaj Malzemeleri Gıda Güvenilirliği ve Ambalaj Laboratuarlarının Önemi Bursa Gıda ve Yem Kontrol Merkez Araştırma Enstitüsü Ülkemizde gıda maddeleriyle temas halinde olan ambalajlar ve ambalaj maddeleri; Avrupa Birliği’ne uyum programı çerçevesinde hazırlanmış olan Yönetmelik ve Spesifik Tebliğler ile düzenlenmiştir. Bu yönetmelik ve tebliğlerde başta plastik esaslı malzemeler olmak üzere birçok malzemeyle ilgili sınırlayıcı bazı düzenlemeler bulunmaktadır. Bu düzenlemelerin temelini “malzemelerin yapılarında yer alan ve/veya üretimleri sırasında ilave edilen kimyasal maddelerin gıdalara geçişi” olarak tanımlanan migrasyon oluşturmaktadır. Tarladan çatala gıda güvenilirliği zincirindeki son halka olan, önemi ve gündemdeki yeri her geçen gün artan gıda ile temas eden malzemelerin güvenirliliğinin sağlanması, gıda kalitesi/ güvenliği üzerine etkisinin belirlenmesi ve bu malzemelerden kaynaklanan sağlık risklerinin tanımlanması ancak bu malzemelerin incelenebileceği donanımlı ambalaj laboratuvarları ile mümkündür. Bursa Gıda ve Yem Kontrol Merkez Araştırma Enstitüsü, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın ihtiyaç duyduğu gıda, yem, su ve su ürünleri konularında kontrol ve araştırma hizmetleri ile bu konulardaki eğitim faaliyetlerini yürüten, ISO 9001 ve 17025 standartlarına sahip ülkesel düzeydeki tek merkez araştırma enstitüsüdür. Enstitüde gıda, gıda katkı maddeleri, gıda ile temas eden madde ve malzemeler, yem, yem katkı maddeleri ile su ve su ürünleri konularında araştırma projeleri yürütülmektedir. Denetim ve kontrol amacı ile gelen numunelerde istenen analizler yapılmakta, ayrıca Bursa’da Gıda&Tarım 13 kamu ve özel sektör laboratuvarlarına eğitimler vermektedir. Enstitü bir yandan iç piyasa ve ihracat için gerekli olan ve belli standartta, daha hızlı, daha hassas analizler yaparken, diğer yandan da ülkemizin ve sektörün ihtiyacı olan konularda Ar-Ge projeleri yapmaktadır. Bursa Gıda ve Yem Kontrol Merkez Araştırma Enstitüsü Ambalaj Laboratuarı Enstitüde Ambalaj Laboratuvar Şefliği 2012 yılında ayrı bir birim olarak kurulmuş ve ambalaj analizlerinin alt yapı imkânları yenilenmiştir. Ülkemiz- de gıda ile temas eden malzemelerin güvenirlilik testlerinin yapılabildiği Bakanlığa bağlı 5 kamu laboratuvarı bulunmaktadır. Bu kamu ve diğer özel laboratuvarlar içinde en modern ve kapsamlı cihaz alt yapısı Enstitü bünyesinde yer almaktadır. Gıda ile temas eden malzemelerle ilgili Enstitü bünyesinde bulunan cihazlar ve kullanım alanları Çizelge 1 ve Şekil 2’de görülmektedir. Ambalaj Laboratuvarında 2 Doktoralı, 1 Yüksek Mühendis ve 1 Mühendis olmak üzere 4 uzman personel çalışmaktadır. Deneyimli teknik ekibi, güçlü laboratuvar altyapısı ve test güvenilirliğini esas alan, müşteri odaklı hizmetler vermektedir. Analizlerde kullanılan metotlarda ulusal ve uluslar arası kabul görmüş ISO, TSE ve Türk Gıda Kodeksi Tebliğleri esas alınmaktadır. Daha hızlı ve güvenilir analiz sonuçlarının elde edilebilmesi için teknolojik gelişmeler takip edilmektedir. Ambalaj Laboratuvarında; malzemelerde metal analizleri, yapı tayini, toplam migrasyon analizleri, teneke kutu analizleri, cam ambalajlarda ani sıcaklık değişimine dayanım testi gibi temel bazı analizler yapılmaktadır. Plastik esaslı malzemelerden geçebilen kullanımı yasaklanmış bazı Fitalat kalıntılarının tespiti de 2014 yılı içerisinde GC-MS Headspace cihazı ile yapılması planlanmaktadır. Cihazlar Kullanım Alanı WD-XRF Metal analizleri GC-MS Headspace Malzemeden geçebilecek uçucu ve yarı uçucu kalıntıların tespiti (Örn: Fitalat, Stiren, Bisfenol gibi) FTIR Polimer malzemelerde yapı tayini DSC Polimer malzemelerde termal karakterizasyon Etüv, İnkübatör, Hotplate, Hassas Toplam migrasyon tayini Terazi Çizelge 1. Ambalaj Laboratuvarında Kullanılan Cihazlar ve Kullanım Alanları 14 Bursa’da Gıda&Tarım DSC GC-MS Headspace Şekil 2. Ambalaj Laboratuvarında Kullanılan Bazı Cihazlar KAYNAKLAR Anonim, 2004. On Materials And Articles İntended To Come İnto Contact With Food, No:1935/2004, European Union. Anonim, 2011. Türk Gıda Kodeksi Gıda İle Temas Eden Madde Ve Malzemeler Yönetmeliği, R.G. 29.12.2011-28157. Anonim, 2013. Türk Gıda Kodeksi Gıda İle Temas Eden Plastik Madde ve Malzemeler Tebliği, R.G. 17.07.2013-28710. Dağdelen A.F., O. Gürbüz, 2012. Gıda İle Temas Eden Malzemelerin Güvenirliliğinde Ambalaj Laboratuvarının Rolü. Uludağ Üniversitesi II. Bilgilendirme ve Ar-Ge Günleri. 13-15 Kasım, Bursa. (Poster) Dağdelen A.F., O. Gürbüz, 2013. The Main Indicator Of The Safety Of Packaging Materials: Analysis Of Migration. VII. International Packaging Congress & Exhibition. 09-11 May, İzmir/Turkey. (Poster) Dağdelen A.F., O. Gürbüz, E. Alkın, K. Çetin, 2013. Legislation Of Turkey And European Union On Food Contact Materials. VII. International Packaging Congress & Exhibition. 09-11 May, İzmir/Turkey. (Poster) Bursa’da Gıda&Tarım 15 Sektörden Islah Amaçlı Çiğ Süt Kalitesinin Desteklenmesi Projesi genetik üstünlüğü belirlenmiş boğa spermaları ile başta Bursa İli olmak üzere, Türkiye çapına dağıtmak amacıyla faaliyet gösteren Bursa İli Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği; 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu’na istinaden yayınlanmış olan “Islah Amaçlı Hayvan Yetiştirici Birliklerinin Kurulması ve Hizmetlerine Dair Yönetmelik” gereği İl genelinde çalışmalarına devam etmektedir. Projenin Amacı Ali KARAKADIOĞLU Tekniker Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Sorumlu Müdürü İnek düzeyinde toplanacak süt örneklerinde yağ, protein ve somatik hücre analizlerini yaparak mevcut durumu tespit etmek, sonuçlardan hareketle işletme ve ineklerde sütün kalitesinin arttırılmasına yönelik olarak genetik ve çevresel tedbirlerin (besleme, hastalıklardan korunma, vb.) alınmasını sağlayarak Bursa yetiştiricisine ve ülke ekonomisine katkıda bulunmaktır. Projenin Gerekçesi Türkiye koşullarında yüksek ve kaliteli süt üretebilen, uzun ömürlü damızlıklar yetiştirmek için, elde edilen 16 Bursa’da Gıda&Tarım Bursa İli Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği, Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü ile ortaklaşa olarak Bursa ili ve bağlı ilçelerinde sığırlarda Soykütüğü, Önsoykütüğü ve Döl Kontrolü projelerini yürütmektedir. Önceki yıllarda ortalama ülke genelinde 15002000 lt olan bir laktasyondaki (305 günlük) süt verimi bugün Birliğimizin soykütüğü ve ıslah çalışmaları sayesinde, işletmelerde Bursa ortalaması 6.500 lt’ye ulaşmıştır. Büyük kapasiteli işletmelerde ise 11.000 lt’yi geçen işletmeler mevcuttur. Günümüze kadar sütün miktarının arttırılmasına yönelik olarak yürütülen ırk ıslahı faaliyetleri yürütülmüştür. Türkiye’de 1995 yılında inek başına 4000 litre olan yıllık süt üretimi günümüzde 6.000 litrenin üzerine çıkmış bulunmaktadır. Ancak hayvancılığı gelişmiş ABD ve AB ülkelerinde (Almanya, Fransa, İtalya, İngiltere, Hollanda…) bu miktar artışı yeterli görülmemekte, üretilen sütün değeri, miktarından çok içerdiği yağ, protein, somatik hücre sayısı ile ölçülmektedir. Yani tutulan verim kayıtlarının yanında sütün kalitesini ve içeriğini tespitinin yapıldığı çalışmalar uzun yıllardan bu yana yapılmakta olup, bu ülkeler ulusal ıslah programlarını bu kayıtlara göre yönlendirilmekte ve uygulamaktadır. Çünkü; çiğ sütten elde edilecek tereyağı ve peynir miktarı, sütün içerdiği yağ, protein oranı ile doğrudan ilişkilidir. Bunun yanı sıra sütün elde edildiği ineğin meme sağlığı, yine sütündeki somatik hücre sayısı üzerinden anlaşılmaktadır. Bu anlamda, sütün içeriğinin analiz edilmesi gerek kaliteli süt üretimi ve gerekse ineğin meme sağlığının takibi açısından büyük önem taşımaktadır. Ayrıca Türk Gıda Kodeksi’nin Çiğ Süt Tebliği’ne göre kaliteli bir sütte mililitredeki canlı bakteri sayısının 100.000 adetten az, somatik hücre sayısının ise 400.000 adetten az olması gerekmektedir. Bu sebeple yağ, protein ve somatik hücre vb. analiz edilmesi şarttır. Bunun için İlimizdeki Bursa İli Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği üyesi, soykütüğüne kayıtlı olan ineklerde uygulanması ve e-ıslah veri tabanına kayıt edilerek sonuçların tescil edilmesi hedeflenmektedir. Diğer en önemli hedef ise; uluslararası tescilin yapılabilmesidir. Yani ICAR(uluslar arası kayıt örgütü)ın kabul ettiği standartlar çerçevesinde, analiz sonuçlarının e-ıslah veri tabanından alınarak, ICAR’a gönderilmesi ve kabul edilen geçerli değerler haline dönüştürülmesidir. Avrupa Birliği uyum süreci çerçevesinde; - Türkiye’nin somatik hücre haritasının çıkartılması başta olmak üzere sütün kalite ve içeriğinin tespit edilmesi konusunda verilmiş ulusal taahhütler bulunmaktadır. Yine Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının “Soy kütü- ğü Talimatı” ve Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliğinin üyesi bulunduğu ICAR (uluslararası Hayvan Kayıt Kuruluşunun) Süt İçeriğinin analizi hakkındaki direktifleri, çiğ sütteki içeriğin (yağ, protein, somatik hücre sayısı) ile ilgili verilerin toplanması ve değerlendirilmesi çalışmalarını zorunlu kılmaktadır. - Türkiye’den tarım ve hayvancılıkla ilgili istenilen en önemli kriterlerinden birisi, kayıt dışılığın önlenmesi amaçlı; üretimin ve mevcut varlığın kayıt altına alınması, - Hayvancılıkta ıslah politikalarının belirlenmesidir, - Kaliteli çiğ süt üretiminin AB çiğ süt üretim normlarına uyması gerekmektedir. Kaliteli ve hijyenik süt üretimi ve kayıt altına alınması çok önemlidir. Bu nedenle, kayıt işlemlerinin ve ıslah faaliyetlerinin ulusal bazda uygulama- Bursa’da Gıda&Tarım 17 sını gerçekleştirmek için, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı uhdesinde kurulan Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birlikleri bu kapsamda projeler yürütmekte ve dâhil olmaktadır. Bu çerçevede, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı; 8 Nisan 2013 Tarih, 28612 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 2013/4463 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile Hayvancılık Desteklemeleri kapsamında; “Islah Amaçlı Çiğ Süt Kalitesinin Desteklenmesi Projesi” yürürlüğe konmuştur. Bu proje ile Bursa, Ankara, Balıkesir, İzmir ve Tekirdağ İllerinde soykütüğüne kayıtlı saf ırk 10 baş ve üstü ineği olan 18 Bursa’da Gıda&Tarım işletmeleri kapsayacak olup, çiğ sütte yapılacak analizler ile (yağ, protein, somatik hücre) inek başına 50 TL destekleme ödemesi yapılacaktır. Özetle projenin en önemli gerekçesi; Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın “Islah Amaçlı Çiğ Süt Kalitesinin Desteklenmesi Projesi”nin ilimizde uygulanacak olması nedeniyle, inek düzeyinde toplanacak süt örneklerinde yağ, protein, somatik hücre analizlerinin yapılarak, sonuçlardan hareketle destekleme ödemesinden (inek başına 50 TL) Bursa yetiştiricisinin en yüksek düzeyde yararlanması- nı sağlamaktır. Projenin Kapsamı Proje, Bursa İli Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü ile Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği tarafından ortaklaşa yürütülen Soykütüğü projesi çerçevesinde ırk ıslahı faaliyetlerine dahil olan 1.219 adet çiftlik ve bu çiftliklerde yetiştirilen 32.054 baş ineği kapsayacaktır. Projenin Uygulanması Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği arasında imzalanan işbirliği protokolü çerçevesinde, Gıda ve Yem Kontrol Merkez Araştırma Enstitüsü bünyesinde oluşturulan “Çiğ Süt Analiz Laboratuarında” Gıda ve Yem Kontrol Laboratuar personeli görevlendirilerek inek sütü numunelerinde içeriğin analizi yapılacaktır. Süt içeriğinin analizi için; soykütüğü işletmelerine gidilmesi, süt örneklerinin toplanması, “Çiğ Süt Analiz Laboratuarına” ulaştırılması ile ilgili ve her türlü saha hizmetleri ve giderlerinin tamamı Bursa İli Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği tarafından karşılanacaktır. Uygulamada ise; ileri düzey süt analizleri yapan cihazlarla laboratuar ortamında, Birliğimizin süt örneklerinin toplama ağı ile e-ıslah veri tabanından alınan listelere göre, damızlıkçı işletmelerdeki uygun ineklerden süt örnekleri alınarak, özel donanımlı araçlarla laboratuara getirilerek süt analizleri yapılacaktır. Analiz sonuçlarına göre, işletmelerden alınan sütlerin yağ, protein, somatik hücre sayısı tespit edilecek, e-ıslah veri tabanına kayıt edilerek, Bakanlığın belirlediği kriterler esas alınarak, Bakanlıkça Desteklenecektir. Ayrıca, süt örneklerinin toplanması konusunda yetiştiricilerin ihtiyaç duyduğu eğitimler, Bursa İli Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği teknik personelleri tarafından verilecektir. Projenin Teknolojik Altyapısı Süt örnekleri, Birlik personeli tarafından, yanında taşımış olduğu internet aracılığı ile doğrudan soykütüğü sistemine bağlı çalışabilen mobil sistem (el terminali) rehberliğinde toplanacaktır. Bu sistem kapsamında, süt örneklerinin konulduğu plastik toplama kapları termal yazıcılar aracılığı ile bastırılan ve ineğin kulak numarasının yer aldığı barkod etiketler ile etiketlenecektir. Bu sayede, örnekler süt analiz cihazına entegre barkod okuyucu aracılığı ile okutulması suretiyle sisteme tanıtılacaktır. Söz konusu sistemin otomatik olması nedeniyle örneklerin karışması ihtimali bulunmamaktadır. Analiz çalışmalarının etkin ve hızlı bir şekilde yürütülebilmesi amacıyla saatte 400 adet numunede aynı anda olmak üzere yağ, protein, somatik hücre ölçümü, ve diğer parametreler (laktoz (süt şekeri), kuru madde…) yapabilen süt analiz cihazı kullanılacaktır. Cihaz ile ilgili alınan teklifler doğrultusunda (Bakanlığın ICAR onaylı olması şartı dikkate alınarak) BENTLEY marka cihaz, gerek performans ve gerekse fiyat açısından daha avantajlı olduğu tespit edilmiştir. Analiz amacıyla kurulacak analiz cihazı, web servis üzerinden doğrudan Soykütüğü kayıt sistemine bağlanabileceği software yazılım altyapısı tamamlanmış olup, süt örneklerinin analizi sonucu elde edilen veriler eş zamanlı olarak ulusal Soykütüğü sistemine(e-ıslah veri tabanı) kayıt edilecek ve il düzeyi planlama amacıyla soykütüğü sistemi üzerinden raporlama yapılmasının yanı sıra çiftlik sahibine web ortamı üzerinden olmak üzere sonuçlar ve gelişmeler doğrudan raporlanabilecektir. Projenin Faydaları Çiğ sütte analiz çalışmalarının Bursa ili genelinde yaygınlaştırılması sağlandığında; a) Her bir inekten üretilen çiğ sütteki yağ, protein, somatik hücre sayısı ve diğer parametreler (laktoz , kuru madde,üre) bakımından mevcut durum tespit edilebilecektir. Bursa’da Gıda&Tarım 19 başta olmak üzere her yıl milyonlarca lira değerindeki parasal kayıp İl ekonomisine kazandırılacaktır. e) Somatik hücre sayısına dayalı olarak meme hastalıkları ile mücadele programı uygulanabilecektir. Çiğ sütteki yağ ve protein oranlarından hareketle gelecek genç sığır neslinde yağ ve protein oranının arttırılmasına yönelik olarak boğa sperması kullanılması başta olmak üzere bakım ve besleme konularında yetiştiricilerin tedbir almaları yönünde bilgi ve becerilerini arttırmak amacıyla eğitimleri yapılacaktır. Bu yolla beher litre çiğ sütte yağ içeriğinde sağlanacak 0,1% (binde bir) oranındaki bir artış bile, 1 ton süt üretiminde 1 kg daha fazla yağ elde edilmesini sağlayacaktır. Proje kapsamındaki çiftliklerin yıllık sanayiye sattıkları sütün yaklaşık 200.000 ton olduğu dikkate alındığında proje sayesinde sağlanacak 0,1% oranındaki yağ artışı yıllık 200 ton daha fazla yağ üretimini temin edecektir.Ayrıca Çiğ sütün peynir verimliliği açısından önem taşıyan protein oranı için de benzer bir iyileşme sağlanması beklenmektedir. b) Çiğ sütte yağ ve protein oranları ile somatik hücre sayısının analiz edilmesiyle, yetiştiricilerin çiğ sütün içeriği konusunda bilgilendirilmesi sağlanabilecektir. Bu il genelinde sütün kaliteye göre fiyatlandırılmasını sağlayarak, yetiştirici gelir düzeyinin arttırılmasına zemin oluşturacaktır. c) Çiğ sütte somatik hücre sayısının 20 Bursa’da Gıda&Tarım Avrupa Birliğinin kabul ettiği üst sınır olan mililitrede 400.000 adet olması halinde inek başına günlük süt veriminde 1,2 litre, 500.000 adet olması halinde inek başına günlük süt veriminde 3,3 litre, mililitrede 1.500.000 adet civarına çıkması durumunda ise, inek başına günlük süt veriminde 14,6 litre kayıp meydana gelmektedir. Meme sağlığının göstergesi olan somatik hücre sayısı esas alınarak inek ve sürü bazında somatik hücre sayısının azaltılmasına yönelik olarak yetiştiriciler bilgi ve becerilerinin arttırılması ve gereken çevresel tedbirleri almaları sağlanacaktır. d) Bu sayede her il bazında somatik hücre haritası çıkartılarak, mastitis f) Kaydı tutulmakta olan süt miktarı ile birlikte yağ, protein, kuru madde içeriğinin de tespit edilmesi sayesinde ineğin yaşama payına ilave olarak verimi için ihtiyaç duyduğu besin maddesi ihtiyacının hesaplanması mümkün olabilecektir. Böylelikle sığırlarda beslemenin ekonomik kılınması sağlanacaktır.Çünkü, işletmelerde besleme; gerek girdilerin, gerekse işgücünün %70’ni oluşturmaktadır. g) Yetiştiricinin ürettiği ve sanayici tarafından yapılan tek taraflı (süt sanayicisine mecburi güvene dayalı) analizlerinin, Türkiye’nin tek referans laboratuarı olan “Bursa Gıda ve Yem Kontrol Merkez Araştırma Enstitüsü” tarafından da analizlerinin yapılması ile “Analiz Teyidi” yapılabilinecektir. h) 2014 yılı “Hayvancılık Desteklemeleri” kapsamında İnek başına yapılacak destekleme sonucu, Bursa’da yaklaşık 32.000 adet ineğin hakedişleri sağlandığında 1.600.000,00 TL Devlet tarafından desteklenerek, Bursa hayvancısının cebine girecektir. 6 4’lü ambalajında Eker yoğurt ile, her kapta aynı lezzet ve tazelik buzdolabınızda. www.eker.com.tr Bursa’da Gıda&Tarım 21 Sektörden Organik Tarım 1.Organik Tarım Nedir? Uğur EKMEKÇİ Yüksek Mühendis İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü Günümüzde konvansiyonel tarımda bilinçsiz ilaç ve yüksek girdi kullanımının sonucu insan sağlığı ve doğal dengenin bozulması gibi olumsuz sonuçlar karşısında “organik tarım” alternatif olarak gündeme gelmiş bir üretim sistemidir. Organik tarım; sentetik kimyasal gübrelerin, ilaçların ve hormonların kullanımına izin vermeyen, üretiminden tüketimine kadar her aşaması kontrollü ve sertifikalı olan tarımsal bir üretim sistemidir. Organik tarım; ekolojik veya biyolojik tarım olarak tanımlanmaktadır. Organik tarımın amacı; çevre ve insan sağlığı ile doğal kaynakların korunması, biyolojik çeşitliliğin sağlanması, ekolojik dengenin korunması, kimyasal tarım ilaçları, hormonlar ve sentetik gübrelerin kullanımını engelleyerek çevreye olumsuz etkilerinden korumak, organik ve yeşil gübreleme, münavebe, toprak ve gen kaynakları erozyonunu önlemek, yenilenebi- 22 Bursa’da Gıda&Tarım lir enerji kaynaklarını kullanmak ve enerji tasarrufu yapmak, bitkinin direncini arttırmak, biyolojik mücadelede doğal düşmanlardan faydalanmak, ekonomiyi desteklemek ve üretimde sadece miktar artışını değil aynı zamanda ürün kalitesini de arttırmaktır. Organik tarımın temel ilkeleri; genetik değişikliğe uğramamış ve sağlıklı tohum kullanmak, toprakta zararlı etki bırakabilecek sentetik gübre kullanmamak, zararlı, hastalık ve yabancı otlar ile mücadelede, kalıcı, doğaya zarar vermeyen ve parçalanmayan kimyasallar kullanmamak, ürünün sertifikasyon ve etiketlenmesini yaptırmak şeklinde sıralanabilir. 2.Dünya’da Organik Tarım Organik tarımın geçmişi 20.yüzyıla dayanmaktadır. Avrupa’da 1910’lu yıllarda uygulanmaya başlamış, 1930’lu yıllarda yaygınlaşmıştır. Pestisitlerin ve kimyasal gübrenin keşfi ile “Yeşil Devrim” olarak adlandırılan tarımsal üretimin artırılma çabalarının dünyadaki açlık sorununa çözüm olmadığı, aksine doğal dengeyi ve insan sağlığını olumsuz etkilediğini fark edilince gelişmiş ülkeler, 1970’li yıllarda ticari olarak organik tarım çalışmalarına başlamışlardır. Tüketicilerin baskılarıyla 1980’li yıllarda aile işletmeciliği seklinden çıkarak ticari bir boyut kazanmıştır. 3.Türkiye’de Organik Tarım Dünya ticaretinde 1970’li yıllarda başlamış olan ekolojik tarımdaki gelişmelere uygun olarak, Avrupa orijinli firmalar Türkiye’deki firmalardan “organik ürün” talebinde bulunmuş ve böylece 1984–1985 yıllarında ülkemizde organik tarım başlamıştır. Ülkemizde organik tarım ilk olarak Ege Bölgesinde önemli ihraç ürünleri olan kuru incir ve üzümde gerçekleşmiştir. Daha sonra bu ürünlere kuru kayısı, fındık gibi ürünler de katılarak organik tarım farklı bölgelerimizde de uygulanmaya başlamıştır (Öztemiz, 2008). Ülkemizdeki çalışmalar, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından hazırlanarak 18.08.2010 tarihinde, 27676 sayılı Resmi gazetede yayınlanan “Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik” ile yürürlüğe girmiştir. Organik ihraç ürünlerinden ilk 5 sırayı çekirdeksiz kuru üzüm, kuru incir, kuru kayısı, kuru elma ve fındık yer almaktadır. (Anonymous, 2008). 4. Sürdürülebilir Tarım İçin Entegre Mücadelenin Önemi ve Organik Tarım Bitkisel üretimin her aşamasında ürünlere zarar veren çok sayıda hastalık, zararlı ve yabancı otlar bulunmaktadır. Bu durum bitkisel üretim ile uğraşan insanları hastalık ve zararlılar ile mücadele için çok sayıda teknik geliştirmeye sevk etmiştir. Buradaki temel anlayış, dünya nüfusunu doyuracak tarımsal üretimi gerçekleştirmek için verim artışı sağlayacak olan her türlü teknik ve teknolojinin kullanılması ve yaygınlaştırılmasıdır. Ayrıca insanların güvenilir gıda ve çevre sağlığı ile ilgili duyarlıklarının artması tarımsal üretimde çevre dostu yöntemlerin geliştirilmesini ve kullanılmasını zorunlu hale getirmiştir. Bu nedenle tüm mücadele metotlarının zararlıları belirli bir seviyede tutmak için uyum içinde kullanıldığı Entegre Mücadele Yöntemleri (IPM) başta olmak üzere, biyolojik ve biyokteknik mücadele yöntemlerinin yaygın bir şekilde kullanılması amacıyla araştırma, eğitim ve yayım çalışmalarına önem verilmelidir. Organik tarım ise içeriği itibariyle hem “Konvensiyonel Tarım” hemde “Entegre Mücadele” ilkelerinden ayrı bağımsız bir sistemdir. Organik tarımda bitki koruma uygulamaları tamamen doğal ürünleri içine alan ve mücadele çalışmaları daha sınırlı olan bir üretim modelidir. Bitkisel üretim modelinde hastalık ve zararlılarla mücadele yapılmadığında ortalama olarak % 30-35 oranında ürün kaybı yaşandığı bilinmektedir. Bu kayıp oranı salgın yapan zararlı organizmalarda % 100’e kadar çıkabilmektedir. Yani bitki sağlığı tedbirleri “Gıda Güvenliği” kapsamında vazgeçilemez uygulamalardan biridir. Bitki sağlığı çalışmalarının ana hedefinde bitkilerde oluşan k ayıp ları ö nl emek Bursa’da Gıda&Tarım 23 veya azaltmak varken diğer hedefleri ise çevreyi kirletmemek, insan sağlığına ve diğer canlılara zarar vermemektir. 20.yy ortalarında geliştirilmiş geniş spektrumlu Organik Fosforlu ve Karbamatlı ilaçların yasaklanarak piyasadan çekilmesi insan ve çevre sağlığı açısından ileri bir adım olarak öne çıkmakla birlikte, bitkisel üretimdeki zararlı organizmalarla mücadeleyi zorlaştırmıştır. Çünkü küreselleşmeye bağlı olarak artan tarımsal ticaret ve buna bağlı olarak özellikle üretim materyallerinin hızlı değişimi ve insan trafiği hastalık ve zararlılarında hızla dünyanın diğer bölgelerine yayılması sonucunu doğurmuştur. Bugün için ülkemizde 552 adet ekonomik düzeyde zarar yapan organizma bulunmaktadır. Bunların sayısının yakın gelecekte azalmasından ziyade artması beklenmektedir ve bu durum gelişmiş tüm tarım ülkeleri için aynıdır (Birişik, 2012). Tarımsal üretim içinde dünyada artan nüfusu beslemenin ve milyonlarca insanın gıda güvenliğini sağlamanın fazlaca bir alternatifi olmadığını bilinmektedir. Alternatif olarak değerlendirilebilecek olan Organik Tarım ise modern hayattan vazgeçmeyecek milyarlarca insan için değil ama alternatif yaşam arayışı içerisinde olan varlıklı ve gıda güvenliği sorunu olmayan küçük bir kesim için mümkün olabilir. Fakat dünyanın tümü için erişilebilir güvenli gıda üretimi yalnızca “Entegre Mücadele” olarak tarif edilen bütün tekniklerin bir arada ve optimum düzeyde sürdürülebilirliği öngörecek şekilde kullanıldığı bir yöntemle mümkündür. Birleşmiş milletler tarafından 2004 yılında yapılan detaylı bir nüfus tahmin çalışmasında, dünya nüfusunun 2075 yılında 9-10 milyar olacağı bildirilmiştir. Bu çalışmaya göre Türkiye’nin nüfusunun 2055 24 Bursa’da Gıda&Tarım yılında 98,1 milyon, 2100 yılında 90,3 ve 2200 yılında 87,5 olacağı ve 2300 yılına kadar bu civarda sabitleneceği güvenliği sorunu olmayan bir kesim için mümkün olabilen bir üretim sistemidir. 5. Organik Tarımın Bitki Koruma ile İlgili Genel İlkeleri Organik tarım her şeyden önce doğa ile birlikte, ona zarar vermeden üretim yapmayı öngören bir felsefeye dayanır (Aksoy, 1998). Organik tarımın bitki koruma ile ilgili bazı ilkeleri sıralanmıştır belirtilmiştir (Anonim, 2012). Bitkisel üretimde hastalık ve zararlılardan kaynaklanan %30-35 oranındaki kaybın azaltılması hayati bir değer taşımaktadır. İfade edilen tüm nedenlerden dolayı bitkisel üretimde sürdürülebilir bitki koruma çalışmalarının yapılması zorunludur. Sürdürülebilir bir tarım için ise en uygun mücadele şekli tüm bitki koruma yöntemlerinin beraber kullanıldığı entegre mücadeledir. Organik tarım ise milyarlarca insan için değil ama alternatif yaşam arayışı içerisinde olan varlıklı ve gıda 1. Organik tarım ekstensif (İlkel) bir üretim tarzıdır, maksimum ürünü hedeflemez. Ayrıca ürünün albenisi bir dereceye kadar ihmal edilebilir. 2. Organik tarım, toprağı canlı bir varlık ve dolayısıyla bitki korumada önemli bir unsur olarak kabul eder ve onu üretim aşamalarında korumaya çalışır. 3. Organik tarımda sentetik kimyasalların (İlaç, gübre vs), doğal olmayan gübre ve pestisitlerin kullanımı yasaktır. 4. Organik tarım; stres koşullarına, zararlı ve hastalıklara dayanıklı olan fakat verim değeri düşük olan “eski” çeşitlerin, modern, yüksek verimli fakat dayanıklılık açısından yetersiz olan çeşitlere göre tercih edilmesini savunur. 5. Hastalık ve zararlılara karşı dayanıklılığı sağlamak amacıyla genteknolojik (transgenik) çeşitlerin tarımda kullanılmaları yasaktır. 6. Organik tarım ile elde edilmiş ürünler daha pahalıdır. Burada maksimum üretimin hedeflenmemiş olması, hastalık ve zararlılar nedeniyle üründe azalma meydana gelmesi önemli bir rol oynar. Ürünün pahalı satılması üretici kazancının birim alanda geleneksel tarı- ma göre daha yüksek olmasını sağlar. Doğal Ürün ve Organik Ürün Nedir? Önceden toprakta birikmiş gübre, ilaç ve kimyasal madde kalıntıları, o ürünün “doğal” olduğunu değiştirmez. Ancak, böyle bir ürün “organik” değildir. Çünkü, organik tarımın belirli kuralları olup, bunlara uyulması zorunludur. Tarlada daha önceden birikmiş olan kimyasal maddeler, elde edilecek ürünü “organik” olmaktan, yapılan işlemleri de “Organik Tarım” olmaktan çıkarır. Bu iki tanım birbirlerinden kesin olarak ayrılmalı ve çok dikkat edilmelidir. Unutulmamalıdır ki, her organik ürün, “doğal” (naturel) bir üründür. Ancak, her “doğal” ürün “organik ürün” değildir. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından hazırlanıp 18.08.2010 tarihinde, 27676 sayılı Resmi gazetede yayınlanan “Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik” yürürlüğe girmiştir. Bitki hastalık, zararlıları ve nematodlar ile yabancı otlara karşı kullanılacak mücadelede yöntemleri ve Bitki koruma ürünleri yönetmelikte ve Ek-2 bölümünde belirtilmiştir. KAYNAKLAR Anonim, 2010. Resmi Gazete, Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik, GTHB. http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2010/08/20100818-4.htm Anonymous, 2012. World population to 2300 :http://www.un.org/esa/ population/publicatons/longrange2/ WorldPop2300final.pdf Birişik N., Kütük H., Karacaoğlu M., Yarpuzlu F., İslamoğlu M. ve Öztemiz S., 2012. “Teoriden Pratiğe Biyolojik Mücadele” kitabı, Gıda THB, Ankara, 225 s. Aksoy U., Altındişli A., 1998. Ekolojik Tarım Kitabı, Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği (ETO), Bornova- İzmir, 125 s. Öncüer C., Durmuşoğlu E., 2008. Tarımsal Zararlılarla Savaş Yöntemleri ve İlaçları. Adnan Menderes Üniv., Manisa 472 s. Anonim, 2008. Organik Tarım. URL: http://www.ankara-tarim.gov.tr. Öztemiz C.S., 2008. GOÜ.Organik Tarımda Biyolojik Mücadele, Ziraat Fakültesi Dergisi, 25(2), 19-27 Bursa’da Gıda&Tarım 25 Sektörden Risk Esaslı Denetim Nurcan YILDIRIM Mühendis İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü Günümüzde bireyler sağlıklı olmak, hastalıklardan korunmak ve kaliteli bir yaşam sürmek için, yeterli ve dengeli beslenmeye oldukça önem vermektedirler. Yeterli ve dengeli beslenme gündemde oldukça fazla yer alırken, son yıllarda güvenilir gıda tüketimi konusunda hızla artan bilinçli bir tüketici kitlesi oluşmuştur. Bakanlığımız “Yediğine İçtiğine Dikkat Et Güvenilir Gıda Tüket” sloganı ve diğer kamu spotları ile güvenilir gıda üretimi ve tüketilmesinde farkındalığın artması amacıyla etkin çalışmalar yürütmektedir. Tüketiciye güvenilir gıdanın arzı; tarladan sofraya gıda güvenilirliği anlayışını benimsemiş gıda işletmelerimizin varlığı ve bu işletmeleri etkin ve sistemli olarak denetleyen bir resmi otoritenin varlığıyla mümkün olacaktır. Bakanlığımız, 5996 Sayılı Kanun’un verdiği yetki ve sorumluluk dâhilinde, gıda işletmelerini denetleyerek, güvenilir gıdanın tüketicilere ulaştırılmasındaki en önemli faaliyeti gerçekleştirmektedir. 5996 Sayılı Ka- 26 Bursa’da Gıda&Tarım nun, Bakanlığımızca AB mevzuatına uyumlu olarak hazırlanmış ve AB ülkelerinde kullanılan denetim ve kontrol yöntemleri incelenerek ülkemize uyarlanmıştır. Bu uyum sürecindeki faaliyetlerden biri olan “Avrupa Birliği Eşleştirme Projesi” kapsamında, İl Müdürlüklerimizde bizzat denetim yapan kontrol görevlileri ile Almanya ve Litvanya’da denetim yapan kontrol görevlileri birlikte çalışmalar gerçekleştirmiştir. Bu çalışmalar, denetim sistemimize önemli yenilik ve değişiklikler getirmiştir. Bakanlığımızca, tüm gıda kontrol görevlilerinin aynı kriterleri esas alarak, aynı bakış açısıyla işletme değerlendirmesi yapabilmesi amacıyla “İşletmelerin Riske Dayalı Denetim Sıklığının Belirlenmesi Prosedürü “hazırlanmıştır. Bu prosedürün uygulanmasıyla, geleneksel olarak yapılan işyeri denetimleri yerine “ Risk esaslı denetim ve kontrol” anlayışına dayalı kontrol ve denetimler yapılmaya başlanmıştır. Tüm AB ülkelerinde uzun yıllardır uygulanmakta olan ve ülkemiz denetim sistemine model olan “Riske Dayalı Denetim Sistemi” nin hedefi; daha iyi ve az riskli işletmelerin daha az sıklıkla denetlenmesi, daha kötü ve daha riskli işletmelerin daha sık denetlenmesidir. Bakanlığımızca yürütülen eski denetim modelinde; her işletmenin yılda bir ya da iki kez denetlenmesi gerekliliği dikkate alınarak denetim programları hazırlanmaktaydı. Bu durum, örneğin; işletme riski yüksek olan ve daha sık denetlenmesi gereken süt işletmesi ile işletme riski düşük olan baharat işletmesinin aynı sıklıkla denetlenmesine neden olmaktaydı ya da yıllar boyunca yapılan kontroller sonucunda sık sık ceza almış işletmeler de, denetimleri yıllarca başarı ile sonuçlanmış işletmeler de aynı sıklıkla denetlenmekteydi. Daha az sıklıkla denetlenmesi gereken gıda işletmelerine gereğinden fazla gidilmesi vakit kaybına neden olurken, riski yüksek daha sıklıkla denetlenmesi gereken işletmelerin uygun sıklıkta kontrolü mümkün olmamaktaydı. Özellikle gıda işletme sayısı fazla olan büyük şehirlerde tüm işletmelerin etkin olarak denetimi oldukça zor olmaktaydı. Risk esaslı yeni denetim yöntemi ile her işletmenin kendine has özellikleri göz önüne alınarak denetim sıklığının belirlenmesi amaçlanmaktadır. Denetim sıklığı; işletmeyi denetleyen kontrol görevlisi tarafından her bir işletmenin sektörünün riski, ürettiği ürünlerin riski, işletmenin geçmiş yıllarda yapılan denetimlerdeki performansı, denetimde tespit edilen hijyenik şartları gibi işletmeye ait özellikleri göz önünde bulundurulup puanlama yapılması ile gerçekleştirilmektedir. uygulanıp uygulanmadığı, uygulandı ise nedeni ve verilen süre içinde işletmenin eksikliklerinin giderilip giderilmediği, - İzlenebilirliğin değerlendirilmesinde; izlenebilirliğin gıda zincirinin her aşamasını kapsayıp kapsamadığı, kayıtların tutulup tutulmadığı, etiketlemenin izlenebilirlik açısından yeterli olup olmadığı, - Personelin eğitimin düzeyinin değerlendirilmesinde; işletme tarafından üretilen ürünlerin riskine, işletme büyüklüğüne göre düzenli aralıklarla eğitim verilip verilmediği, verilen eğitimlerin kapsamlı ve personel tarafından anlaşılmış olup olmadığı, verilen eğitimlerin kayıt altına alınıp alınmadığı, - Otokontrollerin güvenilirliğinin değerlendirilmesinde; işletmeni HACCP sistemini uygulama durumu, üretimin tüm aşamalarında kullanılan madde ve malzemelerin nihai ürüne kadar kontrolünün yapılıp yapılmadığı, bunlara ait tutulan kayıtlar, - Gerekli sıcaklık kontrollerinin yapılıp yapılmadığının değerlendirilmesinde; soğuk zincir ve soğutma sıcaklıklarının ürün için yeterli olup olmadığı ve bunlara ait kayıtlar, -İşletmenin hijyen yönetiminin değerlendirilmesinde; denetim esnasında gözlemlenen bina koşulları, temizlik ve dezenfeksiyon uygulamaları, personel hijyeni, üretim hijyeni ve zararlı mücadelenin etkinliği ile bunlara ait kayıtlar ayrı ayrı değerlendirilmektedir. Her işletme için ayrı ayrı yapılan bu değerlendirmeler sonucunda elde edilen toplam puan karşılığı, işletmenin bir sonraki denetim tarihini belirlemektedir. Bazı işletmelerin bir sonraki denetim tarihi 1 ay gibi kısa bir süre olarak belirlenebilirken, bazılarının ki 1,5 yıl gibi bir süreye ulaşabilmektedir. Bu çalışmalarla doğru zamanda kaliteli denetimlerin gerçekleşmesi mümkün olmaktadır. Riske Dayalı Denetim Sistemi ; denetimlerin etkin, sistemli ve verimli olmasını sağlayan ve uzun yıllardır AB ülkelerinde denenerek uygulanan modern bir denetim metodudur. Riske Dayalı Denetim Sisteminin ülkemizde uygulanması, tüketiciye güvenilir gıdanın arzında önemli katkılar sağlamaktadır. Kontrol görevlisi tarafından puanlama yapılırken; - Gıda mevzuatına uyumunun değerlendirilmesinde; işletmeye yasal işlem Bursa’da Gıda&Tarım 27 İlimizden Gemlik İlçe Müdürü Göreve Başladı de İlçe Müdürlüğü personeli ile de bir araya gelerek sohbet etti. Müveddet ATMACA Gemlik İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğüne atanan Müveddet ATMACA görevine başladı. İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü Ömer ÇELİK, yeni atanan Gemlik İlçe Müdürü Müveddet ATMACA’yı makamında ziyaret ederek hayırlı olsun dileğinde bulundu ve yeni görevinde başarılar diledi. Ömer ÇELİK, Gemlik ziyaretin- Dicle Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri bölümü mezunu olan Müveddet ATMACA, Harran Üniversitesinde Mantar Hastalıkları konusunda Yüksek Lisans eğitimini tamamladı. 1997 Yılında Milli Eğitim Bakanlığında Sınıf öğretmeni olarak göreve başlayan ATMACA, 2001 yılında Bakanlığımıza geçerek Diyarbakır İl Müdürlüğünde Ziraat Mühendisi olarak göreve başladı. Görevde yükselme sınavını başarıyla geçerek Bitlis Adilcevaz ve Şanlıurfa Birecik ilçelerinde İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü olarak görev aldı. 3 Mart 2014 tarihinde Gemlik İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü olarak yeni görevine başladı. Orhaneli’de Saanen Keçisi Yaygınlaşıyor Dağ İlçelerinde Alternatif Gelir Kaynakları Oluşturmak Üzere Uygulamaya Konulan Kırsal Kalkınma Projesi Kapsamında Orhaneli İlçesinde 84 Saanen Keçisi Dağıtıldı İl Özel İdaresi bütçesinden karşılanan kaynakla yürütülen “Saanen Keçi Yetiştiriciliği Projesi” için, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Ziraat Fakültesi Döner Sermaye İşletmesinden temin edilen 80 Adet keçi ve 4 adet teke, Orhaneli’de her bir yetiştiriciye, 20 dişi ve 1 erkek olacak şekilde 4 hayvan yetiştiricisine teslim edildi. Dağıtımı yapılan keçilerin bedeli proje kapsamında 1 yılı ödemesiz toplam 5 yıl içerisinde yetiştirici tarafından geri ödenerek proje kapsamında yeni uygulamalara kaynak yaratılacak. 28 Bursa’da Gıda&Tarım Tarım Sigortaları (Tarsim) Bilgilendirme Toplantıları 5363 Sayılı Tarım Sigortaları Kanunu ile 21 Haziran 2005 tarih ve 25852 Sayılı Resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Tarım Sigortası uygulamaları hakkında üreticileri bilgilendirme amacıyla İl düzeyinde toplantılar düzenlendi. Bu kapsamda, 13 Ocak 2014 tarihinde Gürsu ve Kestel, 14 Ocak 2014’de Yenişehir ve İnegöl, 15 Ocak 2014’de Gemlik ve Orhangazi, 16 Ocak 2014’de İznik, 17 Ocak 2014’de Keles, 20 Ocak 2014’de M.K.Paşa - Karacabey, 21 Ocak 2014’de Orhaneli B.Orhan, 22 Ocak 2014’de Mudanya, 23 Ocak 2014’de Harmancık ve 24 Ocak 2014’de Osmangazi, Yıldırım ve Nilüfer ilçelerinde üretici bilgilendir- Yelkencİler me toplantıları yapıldı. TARSİM Bursa Bölge Koordinatörü Hüseyin Ali TAŞDELEN’in konuşmacı olarak katıldığı toplantılarda Tarım Sigortaları Kanunu çerçevesinde yapılacak uygulamalar, sistemin işleyişi ve 2014 Yılında “Tarım Sigortaları Havuzu Tarafından Kapsama Alınacak Riskler, Ürünler ve Bölgeler İle Prim Desteği Oranlarına İlişkin bilgiler veridi. HÜR TAVUKÇULUK "Katkılarından dolayı teşekkür ederiz." Bursa’da Gıda&Tarım 29 İlimizden Mudanya Tarihçe: Mudanya, milattan önce 700 ‘lerde İyonlu Kolonistlerden Kolofonlular tarafından kurulmuş, tarihi ve coğrafik özelliği sebebiyle yaşayan insanların dikkat ve özenini çekmiş şirin bir sahil kentidir. İlk adının MYRLEA olduğu bilinmekte ve ondan sonraki devrelerde devamlı işgale uğradığı, arkeolojik araştırmalarla saptanmış bulunmaktadır. Makedonya Hükümdarı 5. Filip (PHLIPOSS) tarafından istila edilen Myrlea yıkılarak yerine, APA- 30 Bursa’da Gıda&Tarım MEIA adı ile yeni bir şehir inşaa edilmiş bulunduğu anlaşılmaktadır. Apemia, deniz yoluyla gelecek tehlikelerin bertaraf edilmesi için yaptırılan hisarla çevriliymiş, Zeytinbağı (Trilye) ve Kumyaka (Siği)’da halen bu hisarın kalıntıları görülüyor. Apemia’nın işgalinin ardından kent tekrar imar edilerek MONTANIA adı verilmiştir. Şimdiki adı olan MUDANYA’nın buradan geldiği sanılmaktadır. Mudanya, 1321 yılında Orhan Bey tarafından fethedilerek Osmanlı topraklarına katılmıştır Coğrafya ve İklim: Mudanya, Türkiye’nin kuzeybatısında yer alan, Marmara Bölgesi’ndeki Bursa ilinin bir ilçesidir. Kuzeyinde Marmara Denizi’nin bir girintisi olan Gemlik Körfezi yer alır. Batıda Karacabey, güneyde Bursa, doğuda yine Bursa’nın ilçesi olan Gemlik ile komşudur. Mudanya 28-29º doğu boylamları ile 4041º kuzey enlemleri arasında yer alır. Bursa’ya 32 km. uzaklıkta olup 346 km2’lik bir alan kaplar. Toplam nüfusu 31.029, kasaba nüfusu 10.606, nüfus yoğunluğu 90 kişi/km2’dir. 1 bucağı ve 36 köyü vardır. Gemlik Körfezi’nin güney yüzünü kaplayan ve Bursa Ovası’nı denizden ayıran Mudanya Dağları, doğu-batı yönünde uzanır. Batıdan, Susurluk Çayı’nın denize döküldüğü yere kadar uzanan en yüksek tepe 600 metre yüksekliğindeki Karatepe›ye kadar erişir. Belli başlı akarsuyu Nilüfer Çayı›dır. Arazi engebeli bir yapıya sahiptir. Mudanya›da yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlı, Akdeniz iklimi hüküm sürer. Yükseltinin azlığı ve denizin etkisiyle kışın ılıklığı ve yaz mevsiminin fazla sıcak olmayışı belirgindir. Tarım: İlçede tarımsal faaliyetlerin başında zeytincilik gelmektedir. Siyah incir yetiştiriciliği, bağcılık, sebze ve meyvecilik, ayçiçeği, soğan ve tahıl gibi diğer tarımsal faaliyetler, az miktarda da olsa yapılmaktadır. Bölgede üretilen zeytin çeşidi yöresel adıyla Trilye çeşididir.Trilye zeytinin en belirgin özelliği Bursa’da Gıda&Tarım 31 renginin koyu siyah olması ve etinin çekirdekten kolayca ayrılabilmesidir. Meyve ve çekirdekleri orta irilikte olup yaklaşık %30 oranında yağ içerir. Bölgemizde üretilen zeytin tad ve yapı özellikleri dolayısı ile dünyanın en iyi salamuralık zeytin çeşidi olarak kabul edilmektedir. İlçede 36.494 ha arazi varlığının % 65,4’ünü tarım arazileri oluşturmaktadır. Arazi Dağılımı: Sulama: Sulanan Alan: 3.470 Hektar Zeytinytağı %15 Sulanmayan Alan : 20.418 Hektar% 85 Üretici Örgütleri; İlçede 3 Tarım Kredi Kooperatifi, 20 Tarımsal Kalkınma Kooperatifi, 1 Sulama Kooperatifi ve 4 Su ürünleri Kooperatifi, 1 Meyve Üreticileri Kooperatifi bulunmaktadır. Hayvancılık ve Su Ürünleri : İlçede faaliyet gösteren 760 kayıtlı işletme de 6205 büyükbaş, 350 işletmede 9615 küçükbaş hayvan, 3 işletmede 600.000 yumurta, 1 işletmede 12.000 broiler, 1 işletmede 200.000 damızlık tavuk ve 3350 adet arı kovanı bulunmaktadır. 2013 yılı deniz ürünleri üretimi 605,25 ton olup satış tutarı 2.641.800,00 TL. Desteklemeler: İlçe merkezi ve köylerinde faaliyet gösteren 2620 çiftçiye alan bazlı destek kapsamında ödeme yapılmaktadır. 32 Bursa’da Gıda&Tarım Mudanya Zeytini Marmara bölgesi Mudanya tipi zeytin, dünyada tat ve aroma olarak ayrıcalıklı bir yere sahiptir. Etli, iri, yanaklı ve bir bu kadar da küçük çekirdeklidir. Dolayısı ile elde edilen yağ lezzet ve yoğunlukta çok daha dikkat çekicidir. Unutulmaması gereken en önemli özelliklerden biri, zeytinin çekirdeği ne kadar küçük olursa cinsinin o kadar kaliteli ve üstün olduğudur. Bu bölgeden elde edilen fideler Ege ve Akdeniz’e götürülüp orada da yetiştirilmeye çalışılmış fakat iklim nedeniyle Marmara’da ki ayrıcalıklı tadı ve zeytin özelliğini elde etmek mümkün olmamıştır. Zeytinden elde edilen zeytinyağının içeriğinde olein, E vitamini, hidrokarbonlar, linolik, palmitrik ve steraik asitler bulunmaktadır. Zeytin bol kalori içermesinin yanında tüm bu faydaları sadece yağında değil kendi bünyesinde de bulundurmaktadır. Ev ilaçlarında zeytin tanesi, kabukları, yaprakları ve yağı kullanılır. Yaprak ve kabukları şekeri ve yüksek tansiyonu düşürür, bağırsaktaki solucanları düşürür. Yağı ise sarılıkta çok faydalıdır, karaciğeri çalıştırır, safrayı arttırır, karaciğer ağrılarını keser. Unutulmamalıdır ki yağlar mide de değil bağırsaklarda sindirilmektedir. Ayrıca zeytinyağı kolesterolün damar tıkanıklığına yol açan LDL bileşenini azaltırken iyi kolesterol denilen HDL’yi ise hiç etkilemez. İçinde %80 oranında bulunan oleik asit, emziren kadınlarda bebeğin sinir dokularının gelişiminin sağlanması açısından çok faydalıdır. 7 Bursa’da Gıda&Tarım 33 İlimizden Mudanya’nın Şifalı Otları 34 Hardal - tatlı VRUVEZ haşlama salatası (mide ve bağırsaklara yararlı) Hardal - acı VRUVEZ haşlama salatası (mide ve bağırsaklara yararlı) Hindiba RORİKO çiğ + haşlama (mide ve böbreklere yararlı) Rezene - arapsaçı MARASA yemek + kızartma Kuşkonmaz AVRONEZ yemek + kızartma Yılan otu ASFARAÇA yemek + kızartma Şefket bostan ASKOLUBRUZ yemek (mide ve böbreklere yararlı) Yabani soğan ASKORDULAKUZ yemek (mideye yararlı) Sütlü ot ÇHOHUZ haşlama + çiğ (salata) Labada LABATA yemek + börek +sarma Ebegümeci AMOLOŞEZ yemek Gelincik KOÇİNOREZ yemek Köpek domatesi STİFNO haşlama (salata) Köpek domatesi STRUFİKA haşlama (salata) Kuzukulağı OKSİNAREZ haşlama (salata) Yabani pırasa AĞRİYOÇENDANE yemek Acı hardal SİNAVRİ haşlama salata Sütlü ot TALAĞU MUSTAÇA haşlama salata Sütlü ot AĞALAÇİREZ haşlama salata Yabani semizotu GLİSTİRA yemek + salata Yabani bezelye PAPULEZ çiğ salata Diken otu AĞAVANUZ haşlama Horoz otu VLİTA yemek Yabani soğan KOLIOKAÇA yemek Labada (çeşidi) PERAÇUNA yemek + sarma Isırgan ACİHNİRES yemek + börek Sütlü ot SKULOZ salata Mantar AMANİTUŞ yemek Kuşdili ARİZMARİ mide + bağırsak Mercan köşkü MACORANA mide + bağırsak Adaçayı FASKOMİLD mide + bağırsak Nane AVARSAMO mide + bağırsak Kekik ARİĞANİ mide + bağırsak Pelin MELİSİNA mide + bağırsak Fesleğen VASİLİKO mide + bağırsak Bursa’da Gıda&Tarım Antik Çağdan Günümüze Zeytinin Öyküsü Şefik ÇINAR Mühendis Mudanya İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü Zeytin yetiştiriciliğinin doğuşu konusunda net bir bilgi yoktur. Ancak, Akdeniz Havzasındaki medeniyetlerin yakınında geliştiği ve zeytinin yetiştirilmesinin ise 6 bin yıl önce başladığı düşünülmektedir. Zeytinin Akdeniz kıyılarından ve buradan Anadolu üzerinden İspanya’ya ve Kuzey Afrika’ya kadar yayıldığı söylenebilir. İlk kültüre alınışı ve ıslahı “Samiler” tarafından olmuştur. Zeytin ağacı çok uzun ömürlü bir ağaç olup, 1000-2000 yıl yaşadığı bilinmektedir. Zeytin ve zeytinyağı öylesine kutsal bir bitki ki; servet, şöhret ve barışın sembolüdür. Tarihine baktığımızda gerek dostane yarışmaların gerekse kanlı savaşların galiplerine zeytin çelenkleri verilirdi. Ünlü kişilerin başları zeytinyağı ile ovulurdu. İnsanlar servet ve refahın zeytinden geldiğine inanırlardı. Zeytinyağı aynı zamanda bir merhem ve güzel kokulu yağ olarak da kabul edilirdi. Atletler kaslarını esnek tutmak için düzenli zeytinyağı sürerlerdi. Mısır Firavunları öldükten sonra mezarlarına değerli mücevherlerin yanına zeytinyağı da koydurmuşlardır. Aydınlatmada zeytinyağı lambaları ve kandilleri kullanılırdı. İsa ve Mesih kelimeleri “yağlanmış olan” manasına gelmektedir. Zeytinyağı ve Bursa’da Gıda&Tarım 35 meyvesi bugün olduğu gibi eskiden de vazgeçilmez bir besindi. Zeytinyağı Akdeniz Havzasının en önemli ticaret maddelerinden biri olmuş, gemilerle anfora denilen testi benzeri kaplarda ihracatı yapılmıştır. Zeytinyağının odun külleriyle muamele edilmesiyle elde edilen sabun da M.Ö. 3000 yıllarında kullanılmaya başlanmıştır. Suptropik iklim meyvesi olan zeytin ağacı 15-40 enlem dereceleri arasındaki bölgelerde yetişir. Daha çok denize yakın sahil kesimlerini tercih etmekle birlikte nadir olarak denizden 200-250 km içerilerde de yetiştirilebilmektedir. Bursa bölgesi ve çevresinde 600 m’den yüksek yerlerde iyi ürün verdiği nadirdir, özellikle soğuk bölgelerde zeytin bu yüksekliğe ulaşamaz, don ve kar tehlikesi olan yükseklikler uygun değildir. Minimum -7 C ve maximum 40 -42 C’ lere kadar dayanabilmektedir. Sıcaklık +7 C nin altına düştüğü zaman dinlenmeye geçmektedir. Yıllık yağış isteği 700-800 mm olmakla birlikte 200 mm yağış alan yerlerde dahi ürün verebilmektedir. Genellikle kalkerli-kumlu, derin, nemli ve besin maddelerince zengin toprakları tercih etmekle birlikte, çok verimsiz, kıraç, taşlı ve meyilli arazilerde de rahatlıkla yetişebilmektedir. Zeytinlik alanların çok büyük bir bölümünde sulama imkânı yoktur, deniz ve büyük su kütlelerinden gelen nemli hava zeytin için yararlıdır, döllenme yalnızca rüzgârlar vasıtası ile olur, Mayıs ila Haziran başlarında esen hafif rüzgârlar döllenmeye yardımcı olur, çiçek zamanı oluşan fazla nem ve yağış döllenmeyi kısıtlar ve dane tutumunu azaltır yine çiçeklenme dönemindeki aşırı sıcaklar ve aşırı yağışlar meyve bağlamayı engeller. Zeytin ağacı genetik, fizyolojik ve morfolojik bazı nedenlerden dolayı Alternans (=periyodisite) dediğimiz bir yıl çok, bir yıl az mahsul yapma 36 Bursa’da Gıda&Tarım eğilimindedir. Dikiminden itibaren 4-5 yıl sonra mahsul vermeye başlar. 25 yaşına kadar bir gençlik devresi geçirir, daha sonra 45-50 yaşlarına kadar maximum verime ulaşır. Bundan sonra verim azalmaya başlar. Bu devreden sonra ağacı gençleştirme işlemlerinin yapılması gerekir ve bu şekilde uygun budamalarla çok uzun yıllar verim almak mümkün olur. Mudanya da mahsuldar sağlıklı bir zeytin ağacından var yılında ağaç başına ortalama 15 kg verim alınmaktadır. Mayıs ayında çiçek açar, Haziran ayında meyve bağlar, Ekim –Kasım aylarından itibaren meyveler hasat edilmeye başlanır. Bölgemizde yetişen zeytin çeşidi “Gemlik tipi” olup mahsulün % 30 yağlık geri kalanı siyah sofralık olarak değerlendirilir. Kasım ayından itibaren toplanan siyah olgunlaşmış zeytinler, zeytinyağı fabrikalarında kontinü dediğimiz sistemlerle sıkılarak naturel ham zeytinyağı elde edilir. Hiçbir işleme tabi tutulmadan 3 asite kadar olan yağlar bu haliyle tüketilebilirler. Ancak en kaliteli yağlar 0,3 ila 1 asit arasında olan naturel yağlardır. Bu yağlara “sızma” zeytinyağı denir. Yemeklik olmayan yağlar rafine fabrikalarında asit değerleri düşürülür ve belli oranlarda naturel yağlar ilave edilerek “riviera” tipi yağlar elde edilir. Zeytinyağı yapılan araştırmalarda insan sağlığı açısından oldukça faydalı olup kalp, damar, mide ve bağırsak, karaciğer ve safra kesesi hastalıkları olanlara tavsiye edilebilen kolestrol yapmayan naturel olarak tüketilebilen bir yağdır. İçerisinde bulunan “Oleiprine” adlı madde sayesinde hücreler yenilenerek kansere karşı koruma sağlar. Mudanya merkez ve köylerinde yetiştirilen zeytin ve özelliklede tirilye ve kumyaka isimleri ile piyasada otantik ve mistik çağrışımlarla yer bulmaktadır. Mudanya yöresinde üretilen zeytinler sofralık olarak “siyah salamur” olarak değerlendirilir. Siyah sofralık zeytinler beton havuzlar veya plastik kaplarda % 13-15’lik tuzda baskı altında 8-10 ay tutularak olgunlaştırılır daha sonra piyasaya arz edilir. En önemli temizlik malzemelerinden olan “sabun” ise yüksek asitli zeytinyağlarının Sodyum Hidroksit ile muamelesinden sonra elde edilir. Bölgemizde olmamakla birlikte son yıllarda zeytin yaprağı çayı ve zeytin reçeli gibi ilginç ürünlerde stantlardaki yerini almaya başlamıştır Stratejik bir öneme haiz olan zeytin ağacını gerek ıslah etmek gerekse koruma altına almak amacıyla 7 Şubat 1939 yılında 3573 sayılı “Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun” ve 28 Şubat 1995 yılında da “3573 Sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanunun Bazı Hükümlerinin Değiştirilmesi ve Yürürlükten Kaldırılması Hakkında” 4086 Sayılı Kanun yürürlüğe girmiştir. Bu kanunlarla özet olarak zeytin ağacının kesilip sökülmesi , zeytinlik alanlarının daraltılması , her çeşit hayvan sokulması , zeytinlik alanlara zeytinin vegetatif ve generatif gelişmesine mani olacak her çeşit kimyevi atık bırakan , toz ve duman çıkaran (zeytinyağı fabrikası hariç) fabrika ve tesis yapılması yasaklanmış , zeytine zarar veren hastalık ve zararlılarla mücadele amacıyla “Mücadele Birlikleri” kurulması emredilmiş , zeytinlik sahaların arttırılması ve yabanilerin aşılattırılması için gerekli düzenlemeler yapılmıştır. Dünyada toplam 37 ülkede zeytin tarımı yapılmaktadır. 8 milyon ha. Alan üzerinde 800 milyon zeytin ağacı bulunmaktadır. Gerek ağaç varlığı gerekse üretimin büyük çoğunluğu (% 90) Akdeniz Havzasındaki ülkelerde gerçekleşmektedir. Türkiye’de tarım alanlarının % 2’sini, bağ-bahçe alanlarının ise % 22’sini zeytin alanları oluşturmaktadır. Ülkemizde 36 ilde, 620 bin ha. alanda yaklaşık 105 mil- yon adet zeytin ağacı bulunmaktadır. Ülkemizdeki ağaç varlığının % 65’i Ege , % 15’i ise Marmara bölgelerinde yoğunluk kazanmaktadır. Mudanya’da 95 000 dekarlık alanda ortalama 2,5 milyon zeytin ağacı bulunmaktadır. Dünyada yıllık ortalama 1.600.000 ton sofralık zeytin üretimi gerçekleşmekte olup, Türkiye 165 bin tonluk üretimi ile İspanya’nın ardından 2 nci sırada yer alarak, dünya üretiminin % 10 unu karşılamaktayız. Ülkemizdeki sofralık zeytin üretiminin % 85 i siyah sofralık, geri kalan % 15 i yeşil ve rengi dönük sofralık olarak gerçekleşmektedir. Bursa Güney Marmara Bölgesindeki ilçeleriyle Gemlik çeşidi siyah sofralık olarak ön plana çıkmaktadır. Dünya sofralık zeytin ihracatı yıllık ortalama 450 bin ton olup Türkiye 40 bin tonluk ihracat ile İspanya’dan sonra 2 nci sırada yer almaktadır. İthalatımız yoktur. Dünyada en büyük ithalatçı ülke 110 bin ton ile A.B.D. olup bu ülkeyi sırası ile Brezilya, Fransa, Rusya, Kanada ve Almanya izlemektedir. Sofralık zeytin tüketimi dünyada yıllık 1,5 milyon ton olup ülkemiz toplam tüketimde 135 bin ton ile A.B.D. ve İspanya’dan sonra 3 ncü sırada yer almaktadır. Kişi başına tüketimimiz yaklaşık yıllık 2 kg civarıdır. Zeytinyağı ile ilgili değerlendirmelere baktığımızda; Dünyada ortalama yıllık 2,5 milyon ton zeytinyağı üretilmekte olup, ülkemiz ortalama 130 bin tonluk üretimi ile İspanya, İtalya, Yunanistan ve Suriye’nin ardından 5 nci sırada gelerek dünya üretiminin % 5 ini karşılamaktadır. Dünyada zeytinyağı tüketimi yaklaşık 2,5 milyon ton olup toplam tüketimde 65 bin ton ile İtalya’dan sonra 6 ncı sırada yer almaktayız. Yıllık kişi başına tüketimde Yunanistan 25 kg, İspanya 15 kg, İtalya 13 kg, Türkiye 1 kg ile 6.sırada bulunmaktadır. Zeytinciliğin genel olarak sorunlarına baktığımızda; Periyodise; Zeytin ağaçlarının bir yıl mahsul verip, bir yıl mahsul vermemesi olayıdır. Böylece; Bir yıl çok ertesi yıl az ürün olmasından dolayı verim kaybı, ürün olmayan yıl için bir önceki yıldan gelen ürünün depolanma zorunluluğu ve var yıllarında ürünün düşük fiyatla satılması, yok yıllarında ürünün yüksek fiyatla satılması nedeniyle istikrarsız fiyat politikalarının oluşması ve bundan dolayı da üreticimizin olumsuz etkilenmesi söz konusudur. İklim Faktörleri de kış soğuklama istekleri, İlkbahar geç donları, yüksek nem, sıcak, kuru rüzgârlar ve kuraklık gibi etkenlerle belirleyici olabiliyor. Bir diğer önemli etkende kültürel uygulamalar; beslenme, sulama, budama, hastalık ve zararlılarla mücadele verim ve kalite üzerinde çok etkili olmaktadır. Mudanya da mevcut zeytinliklerin çok büyük bir bölümünde sulama imkânı olmayıp, ağaçlar sadece yağışlarla su ihtiyaçlarını karşılayabilmektedirler. Sonbahar- Bursa’da Gıda&Tarım 37 kış mevsiminde depo olarak kullanılacak yağışlar ile ilkbahar mevsiminde sürgün oluşumunu ve gelişmesini arttıracak yağışlar az olduğunda ağaçlar mahsul verecek sürgünleri geliştirememektedir. Mudanya’da 4 adet sulama barajı bulunmaktadır. Etki alanında bulunan bahçelerde verim ve kaliteyi artırmak için bu barajların sayılarının artırılması gerekir. Üreticilerin ekonomik olarak güçlü olmaması sondaj veya diğer sulama yöntemlerin uygulanmasında kısıtlılık arz etmektedir. Öyle ki, bazı yıllar üreticiler bahçelerini dahi sürememekte ve budama yapamamaktadır. Zeytinde verimi artırmak için, tırmıkla sıyırmak veya elle hasat daha iyidir. Ancak işçi maliyeti biraz yükselebilir. Son yıllarda ağaç ve dal sarsıcıların kullanımında artış görülmektedir. Bu sarsıcıların dezavantajlarından bir tanesi şayet dikkatli kullanılmaz iseler ağaçların kabuklarına zarar verilmesidir. Ayrıca yağışlı bir mevsim olan hasat zamanında büyük traktörlerle çamurlu ve meyilli bahçelerde çalışmak bir hayli zordur. İnsan tarafından kullanılan küçük dal sarsıcıları hasat konusunda bölgemize en fazla adapte olabilecek ve amacına uygun kullanılabilecek araçlardır. Bu aletler sürgünlere zarar vermemesinin yanında hasatta çok büyük bir ekonomik avantaj sağlar. Örneğin bir sırık işçisi günde ortalama 100150 kg zeytin silkerken, bir sarsıcı ile günde ortalama 1000-1200 kg zeytin hasat edilebilmektedir. Makinelerle ilgili söyleyeceklerimiz, ülkemizde satışa sunulan zeytin hasat makinelerinin büyük bir bölümü yurt dışından ithal edilmekte ve piyasadaki fiyatları oldukça yüksek olup, büyük bir çoğunluğu 150-300 arası ağaç varlığına 38 Bursa’da Gıda&Tarım sahip üreticiler tarafından alınması zorlaşmaktadır. Tüm bunlar söylenirken kalite ve verim ile doğru orantılı olan gübrelemeden de bahsetmek gerekir. Üreticilerimiz hasattan sonra toprak ve yaprak tahlilini yaptırdıktan sonra dengeli bir gübreleme ile ağaçların sağlıklı bir şekilde beslenmesini ve sürgün gelişimini sağlamış olacaklardır. Zaten varsa hastalık ve zararlılarla en iyi şekilde mücadele de edildiğinde verim ve kalite sorunu olmayacağı aşikârdır. Zeytin kadar kaliteli olan zeytinyağına da değinecek olursak; Dünyaca ünlü, kalitesini, lezzetini ispat etmiş Körfez bölgesi zeytinyağı hak ettiği ölçüde tanıtılamamaktadır. Yurtiçi tüketimi artan nüfusa rağmen oldukça düşmüş, neredeyse kişi başına 0,8 lt seviyelerine inmiştir. Yılda yaklaşık 500 bin tona yakın sıvı yağ ithal edilen bir ülkede zeytinyağının (=en kaliteli sıvı yağ) tüketilememesi bir tezat oluşturmaktadır. Bu konunun iyi işlenmesi gerekir. Zeytin ve yağı için sağlık yönü ve diğer bütün avantajları ön plana çıkarılarak tanıtım ve reklam kampanyaları düzenlenmeli, insanlar zeytinyağı tüketmeye teşvik edilmelidir. Ülkemizde kişi başına düşen zeytinyağı tüketimi 1 litreden 2-3 lt seviyesine çıktığı anda ihracat edememe gibi bir problem de kalmayacaktır. Ambalajlı olarak “Made in Turkey” yazılı bir ürünün yurt dışında daha iyi tanıtılacağı ve alıcının kaliteli Türk zeytini veya zeytinyağlarını tercih edeceği gibi konularda göz ardı edilmemelidir. Burada ambalajlı ürünler için ihracatında uygulanan teşvikler artırılabilir. Zeytinyağı kalitesini korumak için şu detaya da çok dikkat etmek gerekir. Zeytinlerin üretim ve yağ için fabrikaya getiriliş ve fabrikada bekleme aşamasında çuvallarda (özellikle naylon çuvallar) beklemesi neticesinde rutubet, sıcaklık, zeytinde ezilme ve uzun süre bekleme neticesinde fermantasyon başlamakta kızışma ile birlikte zeytinyağında istenmeyen kalite bozukluklarına neden olmaktadır. Bu konuda hem üretici hem de işletme sahibi azami dikkati göstermelidir. Sadece bu değil. Büyük zorluklar ve maliyetle elde edilen zeytinler fabrikada zeytinyağı olarak alındığında mutlaka yeni ve temiz kaplara konulmalı veya yeni tenekelere konulmalıdır. Bu konuda da bir standart oluşturulmalıdır. Şunu da belirtmemiz gerekir, belirgin bir niteliği, ünü veya diğer özellikleriyle kökeninin bulunduğu bir yöre, alan, bölge veya ülke ile özdeşleşmiş bir ürünü gösteren işaret anlamına gelen Coğrafi işaret, ürün adlarının ve ünlerinin taklit veya aldatmalara karşı korunması açısından önemli olmasıdır. Bu anlamda “Gemlik Tipi”nin korunması açısından önem arz etmektedir. Bir Başarı Öyküsü Sağlıklı Beslenme Doğaya Dönüş ve Eskiye Özlem Kumyaka (Siği Köyü) Bursa’ya 30, Mudanya’ya 5 km. uzaklıkta bulunan Kumyaka, 2200 yıllık tarihi bir geçmişe sahip. Rumca adıyla Siği köyünün kuruluşu, I.Prusyas zamanına dayanır. Tarihi dokusu, asırlık zeytin ağaçları, kesme taş kaplı sokakları, halen mevcut 3 büyük kilisesi ve eski Rum evleri ile görülmeye değer doğa harikası şirin bir sahil beldesidir Kumyaka. Geçimini çoğunlukla zeytincilikle sağlayan Kumyaka Köyü, asırlık zeytin ağaçlarına (250-300 yıllık) ev sahipliği yapıyor. Sahile olan kıyısı nedeniyle yazları nüfusu artan Kumyaka’nın köy meydanında bulunan asırlık çınar ağacı da 150 yaşında. Bir rivayete göre İspanya’ya ilk zeytin fidesi Siği köyünden gider. Siği köyü atmosferi, misafirperver halkı, tarihi ve turisitk dokusu ile doğal film platosu olarak son yıllarda TV dizilerinin gözde çekim mekânı haline geldi. Uzun yıllar pazarlama sektöründe faaliyet göstererek, stratejik iletişim, pazarlama projeleri ve marka konumlandırma alanlarında bilgi birikimi ve yetkinliğine sahip olan Aslıhan Yıldırım ve Nazlıgül Ünal, sahibi oldukları as iletişim & danışmanlık şirketi bünyesinde aileye ait olan zeytinyağı atölyesini kurumsal bir yapıya dönüştürerek markalaşma sürecini başlattılar. Piyasaya iki farklı ürün sunan kardeşler, sağlıklı beslenme, yeniden doğaya dönüş ve eskiye özlem felsefesi ile yola koyuldular. Yaklaşık 6 yıllık bir araştırma sürecinden sonra, atölyeyi günümüz üretim şartlarına göre düzenleyerek, doğal yöntemler ile üretim faaliyetine başladılar. Sonsuzluk ve Mükemmelliğin Bütünlüğü 1930’lu yıllarda aile büyüğü Kadri Ünal tarafından kurulan yağhane, bugün itibariyle Türkiye’de “ Taş Baskı “ üretim sistemi üzerine kurulu yegâne işletmedir. Eski bir Rum köyünde olmasından dolayı yağhanede kullanılan sistem, baştan ayağa geleneksel ve otantik bir yapıyı yansıtıyor. 2010 yılından itibaren kurumsal bir yapıya dönüştürülen yağhane, günümüz üretim şartlarına göre tarihi ve nostaljik dokusu aynen korunarak yeniden düzenlendi. Şimdi artık hijyenik koşullarda çevre sağlığına ve Türk gıda kodeksi yemeklik zeytin ve zeytinyağı üretimine uygun olarak “Sonsuzluk Bursa’da Gıda&Tarım 39 Soğuk Damlama ve Mükemmelliğin Bütünlüğü Naturel Sızma Zeytinyağı” tüketicilerin beğenisine sunuluyor. Xı. Xı. Sonsuzluk Gurme ve Premıer Bir Yağ XI. XI Sonsuzluk, 1930 yılından beri Mudanya - Trilye bölgesinde bulunan Taş Baskı Yağhane’de bölgenin en kaliteli sofralık zeytinlerinden limitli olarak üretiliyor. Aileye ait 150 dönüm bir arazide ekili olan ve özenle bakımı yapılan 30 ile 300 yıllık zeytin ağaçlarından hiçbir zirai ilaçlama ve kimyasal gübre kullanılmadan elde edilen XI. XI. Sonsuzluk, ülkemizde Taş Baskı sistem ile üretilen yegâne soğuk damla naturel sızma zeytinyağıdır. Bu nedenle Gurme ve Premier bir yağdır. XI. XI. Sonsuzluk Gurme zeytinyağında, asla metal sürtünmesi olmaz. Bu sebeple, vitamin ve mineral kaybı olmaksızın, antioksidan değeri ve yağın nefaseti ile aroması aynen korunmaktadır. Yağlar, filtreden geçirilmeden ve herhangi bir işleme tabi tutulmadan ambalajlanıyor. Altın Damla Mucizevi ve son derece narin bir meyve olan Zeytin, yüzyıllık ağaçlardan toplanırken son derece dikkatli ve titiz bir şekilde sadece elle toplanmaya özen gösterilir. Hava alması için 25 kiloyu geçmeyen özel kasalara toplanır ve aynı gün içinde tazeliğini kaybetmeden yapraklarından ayrılarak geleneksel yöntemle taş değirmende kırılır ve ezilir. Ezilen zeytin özel yapım çullara konulur, preslenmeden ve tamamen doğal yöntemlerle kendini bırakan zeytinden ilk sızma alınır. Bu ilk sızma ‘altın damla’ olarak da anılır. 40 Bursa’da Gıda&Tarım Dinlenme havuzlarında, tamamen çökertme yöntemi ile herhangi bir katkı maddesi olmadan zeytinin kendi içindeki su ve yağ birbirinden ayrılır ve dinlendirilmek üzere 150, 200 yıllık özel el yapımı otantik küplere alınır ve en az bir ay dinlendirildikten sonra siparişlere göre şişelenerek müşteriye ulaştırılır. Zeytinler sıcak su ile işlem görmediğinden bu nadide zeytinyağı yüksek aromatik değere sahiptir. Ayrıca zeytin meyvelerine basınç uygulanmadığından üretimi sırasında normal sıkımdakinden çok daha fazla zeytin kullanılır. Bu özel üretim yöntemine “Soğuk Damlama” denir. X.X. Bütünlük Naturel Sızma 1010. Bütünlük, tamamen doğal olarak naturel taş baskı sistemle üretilen yegane zeytinyağlarından birisidir ve bölgenin en kaliteli yemeklik zeytinlerinden üretilmektedir. Geleneksel yöntemle taş değirmende kırılan ve ezilen zeytinler, özel yapım çullara alınarak preslenir. Pres aşamasında çok değerli bir yağ elde edilir. Bu yağ “ Çiğ Yağ “olarak da adlandırılır. Daha sonra dinlenme havuzlarına alınır ve özel yapım tanklarda minimum bir ay dinlendirilir. Filtreden geçirilmeden ve herhangi bir kimyasal işleme tabi tutulmadan ambalajlanır. Son derece sağlıklı ve doğal bir yağdır. Bir Başka Açıdan Tarımsal Üretim Erdoğan CEYLAN Mühendis Kırsal Kalkınma ve Örgütlenme Şube Müdürü Üretmek; (domates, buğday, mısır, süt, et v.b.) gerçekten zor ve risklidir. Ancak, üretim azalır tüketim artarsa daha da zor ve riskli bir tablo ortaya çıkar. Tarımsal üretim açısından bakıldığında, üretimin olumlu yanları kadar, olumsuz etkilerinden de söz etmek mümkündür. Tarımsal üretimi en fazla tehdit eden faktör kirliliktir. Hava, su ve toprak kirliliği doğal kaynakları ve biyolojik çeşitliliği tehdit ederek iklim koşullarını olumsuz etkilemekte, diğer yandan bilinçsiz kimyasal ilaç ve gübre kullanımı toprak verimliliğini düşürerek, üretilen ürünlerin tüketilemeyecek seviyeye gelmesine, üreticilerin ciddi maddi kayıplara uğramasına ve böylece tarımsal ekonominin bozulmasına sebep olmaktadır. Üretim ve tüketim için kullanılan doğal kaynaklar, toplumsal ve ekolojik adaleti sağlayacak şekilde ve gelecek kuşaklar gözetilerek kullanılmalıdır. Üretimin azalmasına neden olan bir başka faktör, tarım arazilerinin bütünlüğünün yeterince korunamamasıdır. Tarımsal arazilerin miras nedeni ile bölünmesi, verimli arazilerin atıl kalmasına veya oldukça düşük verimlilikte işlenmesine sebep olmaktadır. Ayrıca çarpık kentleşme ve verimli tarım arazilerinin yerleşim ya da turizm alanı olarak amaç dışı kullanımı da tarımsal potansiyelin azalmasına neden olmakta ve üretimi azaltmaktadır. Tarım sektöründe çalışanların eğitim yetersizliği nedeniyle bilinçli ve nitelikli insan kaynağı konusunda sorun- Bursa’da Gıda&Tarım 41 lar yaşanmakta, yanlış üretim uygulamalarından dolayı tarım arazilerinin toprak kalitesi ve verimi düşmektedir. Üretim alanında yaşanan bütün bu sorunlar toplumun geleceğini etkilemekte, var olmanın temel kaynağı olan tarımsal üretimin tüketim boyutuyla yeniden ele alınması gerekliliğini ortaya koymaktadır. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ile Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütünün (OECD) hazırladıkları ortak raporda, gıda talebinin küresel düzeyde yükseldiğine, bununla birlikte tarım alanları ve tarımsal ürünlerin üretiminde yeterli artışın olmadığına dikkat çekilmekte, tarımsal üretimin teşvik edilmesi ve artırılması gerektiği vurgulanmaktadır. Raporda ayrıca 2003-2012 yılları arasında dünyadaki tarım üretiminin her yıl ortalama % 2.1 oranında arttığı, buna karşın 2020 yılına kadar yıllık üretim artışının % 1.5 seviyesinde kalacağının tahmin edildiği ifade edilmektedir. Üretimin sürdürebilir olması için talep olması koşulu vardır. Talep olması için tüketim olmalıdır. Bitkisel ve hayvansal ürünlere olan tüketim talebi azalırsa üretim de azalmaktadır. Örneğin, ülkemizde kuş gribi vakaları nedeniyle tavuk tüketimi azalmış, bu da tavuk üretimini durma noktasına getirmiştir. Bu durum farklı dinamikleri etkilemiş; tarımın bu alanında faaliyet gösteren nüfus işini kaybetmiş, tarım dışı alanlara kaymıştır. Benzer durumları tarımın diğer alanlarında da görmek mümkündür. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı verilerine göre; 2003 yılında bitkisel üretim yapılan toplam alan 260.272.400,00 da iken 2013 yılında bu sayı 238.106.715,07 da ‘ya gerilemiştir. Üretim devam etmeli ve desteklenmelidir. Üretimi teşvik için çok değişik projeler uygulanmakta ve üretimin 42 Bursa’da Gıda&Tarım devamının sağlanması yolunda ciddi çabalar sarf edilmektedir. Zeytini alıp yağ çıkaran, koyunu alıp süt üreten, enginarı dondurulmuş gıda olarak üreten dahil bunun gibi birçok teşvikler Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca yapılmaktadır. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) verilerine göre, son yıllarda Türkiye’de tarıma verilen desteklerde artış gözlenmekte, toplam tarımsal destek miktarı 2002 yılında 1,9 milyar TL iken 2011 yılında 7,1 Milyar TL’ye ulaşarak %274 oranında büyümüştür. Hayvancılık destekleri ise 2002 yılında 83 Milyon TL iken 2011 yılında 1,7 Milyar TL’ye ulaşmış ve2002-2011 yılları arasında toplam destekler içindeki payı %4,4’ten %24,3’e çıkmıştır. Bununla beraber organik tarım, sertifikalı tohumluk üretimi, alternatif ürün desteği, uygun gübre kullanımı için toprak analizlerine destek vb. gibi birçok alanda destekler arttırılmıştır. Üreticilerin azalması, tüketicilerin artması çok istenen bir durum olmayıp, üretimin artması için daha çok neler yapılabilir onlar düşünülmelidir. Üretirken çevreye saygı esas olmalı, doğal çevrenin korunması gözetilmelidir. Böylece mevcut güzellikler korunmuş olur. Güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayattan lezzet alır. Hayatta mutlu olmak, lezzet almak istiyorsak üretim olmalı, müstahsiller artmalı, artan müstahsiller olmalıdır. Üretime verilen teşvik ve desteklemeler kimseye fazla gelmemelidir. Zira üretime yapılan desteklemeler yetersiz olursa, üretim azalacak ve ürün fiyatları kaçınılmaz olarak artacaktır. Çoğu ürün karı gözetilmeksizin sübvanse edilmeli, üretim geleneği unutturulmamalıdır. Çoğu zaman dıştan teminin daha ucuza mal olduğu mantığından hareketle ithalat yoluna gidilmektedir. Bir süre sonra o ürünler bazında dışa bağımlı duruma gelinmektedir. İthalatında bu konuda çözüm yolu olmadığı bir geçektir. Günümüz teknoloji çağıdır ve teknolojik gelişmelerden tarım sektörü de payını almıştır. Üretim teknikleri ve teknolojilerinde büyük gelişmeler yaşanarak tarımsal verimlilikte önemli artış sağlanmıştır. Tarımsal teknolojilerin etkin bir şekilde kullanılabilmesi için, eğitilmiş insan gücünün varlığı önemli bir role sahiptir. Genç nüfusun giderek azaldığı gelişmiş ülkelerin yanında Türkiye’nin genç ve eğitim görmüş kesiminin artması, tarım sektörüne de önemli bir potansiyel kaynak oluşturmaktadır. Bu potansiyelin; tarım sektörüne bilimsel ve teknik donanımlı çalışanlar yetiştirilmesi ve mevcut tarım çalışanlarının bilgi düzeyinin arttırılması doğrultusunda kullanılması tarımsal ürün miktarı ve üretim verimliliğinin arttırılmasında önemli rol oynayacaktır. Ünlü bir Kızılderili atasözü şöyle demektedir: “Son ağaç kesildiğinde, son nehir kirletildiğinde, son balık tutulduğunda beyaz adam, paranın yenmeyeceğini anlayacak.” İnsanlar yeme içme gibi ihtiyaçlarından vazgeçmedikleri sürece üretim olmalı ve devamı sağlanmalıdır. Mısırlar püskül çıkarmalı, kuzular melemeli, sebze ve meyvelerin kokusu duyulmalı, hissedilmelidir. Üretim terk edildikten sonra tekrar üretebilmek gerçekten çok zordur. Bölgenin tarımı terk edilen ürünlerden susam yetiştiriciliği gençlerin çoğu bilmemektedir. Çünkü uzun yıllar sonucu oluşturulmuş üretimle ilgili pratikler tekrarlanmayınca kısa sürede unutulur. Kazanmak zaman alır kaybetmek kısa sürelidir. Sahip olduklarımızı geliştirerek devam ettirelim. Ürünümüz bol, toprağımız bereketli olsun… Şeftali Yetiştiriciliğinde Çeşit Seçimi Erdem DURGUT Yüksek Mühendis İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü Anavatanı Doğu Asya ve Çin olan şeftali, değişik iklim şartlarına kolay uyum sağlayan bir meyve türüdür.Taze tüketimin yanında, meyve suyu başta olmak üzere gıda sanayinde hammadde olarak kullanılmaktadır. Çeşit sayısının fazlalığı ve bölgelerin farklı iklim şartları nedeniyle yaklaşık 6 ay süre pazara taze ürün sunulabilmektedir. Aynı zamanda meyveye erken yatmaktadır. Meyveleri gösterişli ve besin içeriği zengindir. Bu faktörler şeftali yetiştiriciliğinin önemini arttırmaktadır. Nektarinler ise mutasyon yoluyla elde edilmiş tüysüz şeftalilerdir. Şeftali, Bursa ilimizin sembol ürünlerinden biridir. Bursa ülkemiz şeftali üretiminde birinci sırada yer almaktadır. Şeftali yetiştiriciliğinde çeşit seçimi önemli bir konudur. Öncelikle çeşitlerin bölgenin ekolojik şartlarına uygun olması gereklidir. Zira şeftali erken çiçeklenen bir meyve türü olup, özellikle ilkbahar geç donlarından fazlaca etkilenmektedir. Değerlendirme amacı da çeşit seçiminde önemli bir faktördür. Sofralık tüketim için pazarda tutulan ve getirisi yüksek çeşitler tercih edilmelidir. Ürün arzını dengeleyebilmek için çeşit seçimi ile hasat periyodu genişletilmelidir. Şeftali çeşitleri genellikle kendine verimlidir. Bu nedenle tek çeşitle bahçe kurulabilir. Ancak J.H. Hale, June Elberta gibi bazı çeşitler dölleyici çeşide ihtiyaç duymaktadır. Sanayiye uygun çeşit seçimi de önemli bir konudur. Genellikle düşük kaliteli sofralık çeşitler sanayide hammadde olarak değerlendirilmektedir. Hâlbuki sanayi uygun çeşitler yetiştirilmelidir. Çeşitlerin hasat dönemleri ile ilgili olarak tüylü çeşitlerde Redhaven, nektarinlerde ise Big Top çeşitleri baz alınmaktadır. Bu çeşitler bölgemizde temmuz ayı ortasında hasat edilmektedir. Hasat dönemlerine göre erkenci, orta mevsim ve geççi olarak yetiştirilen çok sayıda şeftali ve nektarin çeşidi bulunmaktadır. Yaygın Olarak Yetiştirilen Bazı Şeftali Çeşitlerinin Özellikleri Françoise : Ağaçları orta kuvvette, yarı dik gelişir. Soğuklama ihtiyacının kısa olma- Bursa’da Gıda&Tarım 43 sı nedeniyle erken çiçeklendiği için özellikle Akdeniz ve Ege bölgelerinde sahil kesimlerinde tavsiye edilir. En erkenci şeftali çeşitlerindendir. Meyve kabuğu turuncu zemin üzerine kırmızı renktedir. Meyve orta büyüklükte, yuvarlak ve basık şekildedir. Meyve eti sarı renkte, sert dokulu, çekirdek ete bağlıdır. Redhaven çeşidinden 35 gün önce olgunlaşır. Spring Crest: Ağaçları güçlü ve hızlı gelişir. Verimli bir çeşittir. Meyveleri orta irilikte yuvarlak şekillidir. Kabuk rengi, sarı zemin üzerine parlak kırmızıdır. Meyve eti, sarı renkli, çok sert ve hafif mayhoştur.Çekirdek ete yapışıktır.Hasat zamanı Bursa için Haziran’ın ikinci haftasıdır. Red Haven’ den 24 gün önce olgunlaşır. Spring Lady : Ağaçları kuvvetli ve verimlidir.Meyvesi orta büyüklükte, yuvarlak şekillidir. Meyve kabuğu, sarı zemin üzerine kırmızı renklidir. Meyve eti sarı, sert ve lezzetlidir. Çekirdek ete bağlıdır. Hasat zamanı Bursa için Haziran’ın son haftasıdır. Red Haven’den 17 gün önce olgunlaşır. Françoise Merill Gem Free: Blazing Gold (Şentürk) : Ağacı yaygın ve kuvvetli gelişir, verimlidir. Redhaven çeşidinden 20 gün önce olgunlaşır. Meyve basık, ortalama ağırlığı 143 gr.dır. Meyvesi koyu sarı zemin üzerine akıtmalı kırmızı renkte, meyve eti sarı, ince dokulu, tatlı, aromalı, çekirdek ete bağlıdır. Marmara ve Kuzey geçit bölgelerine tavsiye edilir. Kendine verimlidir. Elegant Lady Merill Gem Free: Spring Lady. May Crest: Ağaçları orta kuvvette yayvan ve orta derecede verimlidir. Meyveleri orta irilikte, uzunumsu yuvarlak şekildedir. Meyve kabuk rengi, sarı zemin üzerine % 70-80 kırmızı renklidir. Meyve et rengi sarı olup kırmızımsı lekeler olabilir.Tatlı, az sulu, lifli çekirdek ete yarı bağlıdır.Meyveleri dayanıklıdır.Hasat zamanı Bursa için Haziran’ın ilk haftasıdır. Red Haven’den 30 gün önce olgunlaşır. 44 Bursa’da Gıda&Tarım Ağaçları kuvvetli ve verimlidir. İlkbahar geç donlarından daha az zarar görmektedir.Meyveleri orta iriliktedir. Yuvarlak şekillidir.Meyve kabuk rengi, sarı zemin üzerine %90 kırmızı renklidir.Meyve eti sarı renkli, lifli, mayhoş tatlı ve az suludur. Çekirdek ete yapışıktır. Hasat zamanı Bursa için Temmuz’un başıdır. Red Haven’den 15 gün önce olgunlaşır. Crest Haven Dixired : Ağacı yaygın ve kuvvetli gelişir, verimlidir. Redhaven çeşidinden 12 gün önce olgunlaşır. Şekli basık ortalama ağırlığı 175 gr. dır. Meyvesi koyu sarı üzerine akıtmalı kırmızı renktedir. Meyve eti sarı, az lifli, orta derecede sulu, tatlı, çekirdek ete bağlıdır. Kış soğuklama isteği 1000 saattir. Yetiştiriciliği Ege, Güneydoğu Anadolu ve Akdenizin geçit bölgeleri için tavsiye edilir. Kendine verimlidir. Royal Gem: Elegant Lady: Silver King: Ağaçları orta kuvvetli ve verimlidir. Çiçeklenmesi biraz erkendir. Meyveleri orta iri- iri, yuvarlak, hafif yassı şekillidir.Meyve kabuk rengi, sarı zemin üzerine tamamı göz alıcı koyu kırmızıdır.Zayıf tüylüdür.Meyve eti, turuncuya yakın sarı, hafif mayhoş, dayanıklıdır. Küçük çekirdekli olup çekirdek ete yapışıktır.Hasat zamanı Bursa için Temmuz başıdır. Red Haven’den 12 gün önce olgunlaşır. Ağaçları kuvvetli ve verimlidir. Meyveleri iri, yuvarlak şekillidir. Meyve kabuk rengi, sarı zemin üzerine sıvama koyu parlak kırmızıdır. Meyveleri ağaç üzerinde bekletilebilir. Meyve eti sarı renkli, sert, lezzetlidir.dayanıklıdır. Çekirdek ete yapışık değildir (yarma). Hasat zamanı Bursa için Ağustos’un ilk haftasıdır. Red Haven’den 22 gün sonra olgunlaşır Ağaçları güçlü ve verimlidir. Erken çiçeklenir. Meyveleri orta irilikte, yuvarlak uzunumsu şekillidir. Meyve kabuk rengi, beyaz zemin üzerine parçalı kırmızı renktedir. Meyve eti, beyaz orta dayanıklı aromalı ve orta lezzetlidir. Çekirdek ete yapışıktır.Hasat zamanı Bursa için Haziran’ın ikinci haftasıdır. Big Top’tan 25 gün önce olgunlaşır. Flaver Crest: Ağaçları oldukça kuvvetli ve çok verimlidir. Ancak; kış mevsimindeki düşük sıcaklık derecelerine hassastır. Meyveleri iri, uzun yuvarlak şekillidir. Meyve kabuk rengi, sarı zemin üzerine %70-80 kırmızı renklidir. Orta derecede parlak ve çok az tüylüdür. Meyve et rengi sarı, oldukça sert ve lezzetlidir. Çekirdek ete yarı bağlıdır. Hasat zamanı Bursa için Temmuz’un ikinci haftasıdır. Red Haven’den 3 gün önce olgunlaşır. Redhaven(R1) : Ağacı yarı dik ve kuvvetli gelişir, çok verimlidir. Bursa’da Temmuz ortalarında olgunlaşır. Meyvesi yuvarlak ve ortalama ağırlığı 185 gr.dir. Meyve sarı zemin üzerine akıtmalı koyu kırmızı renkte meyve eti sarı ince dokulu, tatlı, aromalı, çekirdek etten oldukça ayrı ve nakliyeye dayanıklıdır. Kış soğuklama isteği 950 saattir. Ege Marmara Kuzey ve güney geçit ve Güneydoğu bölgeleri için tavsiye edilir. Glohaven : Ağacı, kuvvetli, yarı dik ve verimlidir. Sarı renkli ve etsidir. Çekirdek etten ayrıdır. Meyve kabuk rengi sarı zemin üzerine parçalı kırmızı renklidir.Meyvesi yuvarlak şekilli, iri, tatlı ve az suludur.Hasat zamanı Red Haven’dan 8 gün sonra, kendine verimli bir çeşittir. J.H.Hale : Ağacı, kuvvetli, yarı diktir ve verimlidir. Sarı renkli ve etsidir. Çekirdek etten ayrıdır. Meyve kabuk rengi sarı zemin üzerine parçalı kırmızı renklidir. Meyvesi iri, yuvarlak şekilli, tatlı ve çok suludur.Hasat, Red Haven’dan 32 gün sonra olgunlaşır. Kendine verimli bir çeşittir. Crest Haven : Ağaçları güçlü ve verimlidir.Meyvesi iri, yuvarlak şekillidir. Meyve kabuk rengi sarı zemin üzerine koyu kırmızı renklidir. Fazla tüylü değildir.Meyve eti sarı renkli, lezzetli ve dayanıklıdır. Hasat zamanı Bursa için Ağustos’un ikinci haftasıdır. Red Haven’den 35 gün sonra olgunlaşır. Monreo : Agacı yaygın ve kuvvetli gelişir, verimlidir. Rethavenden 45 gün sonra olgunlaşır. Meyvesi basık, ortalama 244 gr, meyve sarı zemin üzerine sıvama koyu kırmızı renkte sarı etli orta derecede sulu, az lifli, tatlı, yarma ve nakliyeye dayanıklıdır. Kış soğuklama isteği yüksektir. Marmara ve Kuzey geçit bölgelerine tavsiye edilir. Kendine verimlidir. Bazı Nektarin Özellikleri Çeşitlerinin Armking: Ağaçları güçlü ve verimlidir. Meyveleri orta irilikte yumurta biçimindedir. Meyve kabuk rengi sarı zemin üzerine parçalı kırmızıdır. Meyve eti sarı, oldukça sert ve orta lezzetlidir. Çekirdek ete yapışıktır. Hasat zamanı Bursa için Haziran’ın üçüncü haftasıdır. Big Top’tan 22 gün önce olgunlaşır. May Grand: Ağaçları orta kuvvetlidir, verimi yüksektir. Meyveleri orta irilikte yuvarlak uzunsu şekillidir. Meyve kabuk rengi sarı zemin üzerine sıvama kırmızıdır. Meyve eti sarı, kırmızı damarlı, gevrek, dayanıklı ve lezzetlidir. Hasat zamanı Bursa için Haziran’ın son haftasıdır. Big Top’tan 15 gün önce olgunlaşır. Caldesi 2000: Ağaçları orta kuvvetli ve hızlı gelişir ve verimlidir. Meyveleri iri yuvarlak uzunsu şekilli ve gösterişlidir. Meyve kabuk rengi beyaz zemin üzerine canlı kırmızıdır. Meyve eti beyaz, kırmızı damarlı ve çekirdek ete yarı yapışıktır. Hasat zamanı Bursa için Haziran sonu Temmuz başıdır. Big Top’tan 12 gün önce olgunlaşır. Crimson Gold : Ağaçları orta kuvvette ve yayvan gelişmektedir. Meyveleri orta iri- iri yuvarlak şekillidir. Meyve kabuğu rengi açık sarı üzerine sıvama kırmızıdır. Bursa’da Gıda&Tarım 45 Meyve kabuk rengi, sarı zemin üzerine sıvama kırmızıdır. Meyve eti sarı renkli, oldukça tatlıdır ve dayanıklıdır. Soğuk hava depolarında diğer çeşitlere göre daha uzun süre saklanabilmektedir. Hasat zamanı Bursa için Ağustos ayının ikinci haftasıdır. Big Top’tan 32 gün sonra olgunlaşır. Meyve eti sarı ,sert, dayanıklıdır. Çekirdek ete bağlıdır.Bursa da hasat zamanı Temmuzun ilk haftasıdır.Big Toptan 8 gün erken olgunlaşır. Morsiani51: Caldesi 2000 Silver King Ağaçları orta güçlü ve sabit verimlidir. Meyveleri orta iri yuvarlak şekillidir. Meyve kabuk rengi, sarı-turuncu zemin üzerine parçalı kırmızı renklidir. Meyve eti sarı, sert ve lezzetlidir. Depolamaya uygundur. Çekirdek etten kolay ayrılır. Hasat zamanı Bursa için Ağustos’un üçüncü haftasıdır. Big Top’tan 37 gün sonra olgunlaşır. Sweet Lady: Big Top Armking Ağaçları güçlü ve hızlı gelişir. Verimi yüksektir. Meyveleri iridir. Meyve kabuk rengi, sarı zemin üzerine sıvama kırmızıdır.Meyve eti sarı, sert ve dayanıklı bir çeşittir.Çekirdek etten kolay ayrılır.Hasat zamanı Bursa için Ağustos sonu Eylül başıdır. Big Top’tan 45 gün sonra olgunlaşır. Fairlane : Venüs Fantasia: May Grand Big Top: Ağaçları güçlü ve düzenli verimlidir. Meyveleri iri, yuvarlak şekillidir. Meyve kabuk rengi, sarı zemin üzerine sıvama kırmızıdır. Meyve eti sarı, sert, çok tatlı ve lezzetlidir. Ağaç üstünde dayanma süresi uzundur. Hasat zamanı Bursa için Temmuz ortasıdır. 46 Bursa’da Gıda&Tarım Ağaçları orta kuvvette gelişir ve verimli bir çeşittir.Meyveleri iri ve yuvarlak şekillidir.Meyve kabuk rengi sarı zemin üzerine parçalı kırmızı renklidir. Meyve eti sarı, sulu ve tatlıdır. Çekirdek etten kolay ayrılır. Hasat zamanı Bursa için Ağustos ayının ikinci haftasıdır. Big Top’tan 28 gün sonra olgunlaşır. Venüs: Ağaçları güçlü ve çok verimlidir. Meyve şekli iri, yuvarlak-uzunumsudur. Ağaçları güçlü ve çok verimlidir. Meyveleri iri, düzgün yuvarlak şekillidir. Meyve kabuk rengi sarı-turuncu zemin üzerine parçalı kırmızı renklidir. Meyve eti sarı, sert ve lezzetlidir. Çekirdek ete yapışıktır. Olgunlukta meyve dökümü olumsuz özelliğidir. Hasat zamanı Bursa için Eylül ayının ikinci haftasıdır. Big Top’tan 60 gün sonra olgunlaşır. Araştırma kuruluşlarınca yapılan çalışmalar sonucunda; Escarolita, Vesuvio, Shasta, Vivian, Andross, Klamt, Sudanella, Carolyn, Halford, Sarıpapa çeşitleri sanayiye uygun, Lowel, Muir çeşitleri ise kurutmalık çeşitler olarak tavsiye edilmektedir. Kırsal Kalkınma ve Kooperatifçilik Sedat KÖSEOĞLU Mühendis İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü Uluslararası Kooperatifler Birliği’nin tanımı ile kooperatifler, “Ortak ekonomik, sosyal ve kültürel ihtiyaç ve istekleri müşterek sahip olunan ve demokratik olarak kontrol edilen bir işletme yoluyla karşılamak üzere gönüllü olarak bir araya gelen insanların oluşturduğu özerk bir teşkilattırlar” Çağdaş kooperatifçiliğin ilk öncülüğü İngiltere’de 1844 yılında “Tüketim Kooperatifi” olarak ortaya çıkmış, çeşitli dönemsel farklılıklar sonrası 1920 yılından itibaren sayısal artış ve çeşitlilikler yaşanmıştır. Çağdaş kooperatifçiliğin ülkemizdeki ilk uygulamasının, 1863 yılında devlet eliyle kurulan “memleket sandıkları” ile (tarım kredi kooperatifçiliği benzeri bir yapı) başladığı kabul edilmektedir. Ancak, kooperatifçiliğimizde ilk esaslı gelişme Cumhuriyet dönemine rastlamaktadır. Ülke kooperatifçiliği için en önemli fırsatlardan biri belki de, Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK’ün kooperatifçiliğin potansiyelini ve katkısını fark etmiş olmasıdır. ATATÜRK, 1920’den ölümüne kadar sürekli olarak Türkiye’deki kooperatif hareketinin içinde yer almıştır. Gittiği yerlerde yaptığı konuşmalarında kooperatifçiliğe yer vererek halkın bilinçlenmesine çalışmıştır. Ayrıca ATATÜRK, kooperatifçiliğin koruyucusu, hamisi ve bizzat kendisi kooperatif ortağı olmuştur. Planlı Döneme (1938-1960) kadar kooperatifçilik durağan bir dönem geçirmiştir. 1960 sonrasının en önemli gelişmelerinden birisi şüphesiz, kooperatifçiliğin Anayasa’da yer almasıdır. 1961 Anayasasının 51. maddesinde “Devlet, kooperatifçiliğin gelişmesini sağlayacak tedbirleri alır.” ifadesinin yer alması kooperatifçiliğin gelişmesi için devleti daha aktif ve sorumlu duruma Bursa’da Gıda&Tarım 47 getirmiştir. Yürürlükte olan anayasamızın 171 nci maddesi ile de aynı yükümlülük yinelenmiştir. Günümüzde değişik bakanlıkların görev ve sorumluluk alanında faaliyet gösteren 26 ayrı türde 84.232 kooperatif bulunmakta olup, bunların ortak sayıları toplamı ise 8.109.225’tir. Tarımsal amaçlı olup 1163 sayılı kanuna göre kurulmuş olan 12.990 kooperatifin ise üye sayısı 3.890.478’dir. Bursa’da ise 1950 li yıllardan itibaren örgütlülük daha fazla benimsenmiş ve tarımsal alanda yıllar itibariyle önemli bir kooperatifleşme sağlanmıştır. 2014 yılı itibarı ile ilimizde 358 adet tarımsal amaçlı kooperatif faaliyet göstermektedir. Ülke tarımsal politikalarının oluşturulması ve uygulanmasında daima en önlerde olan, gerek kamu kurumları, gerek üreticisi ve gerekse diğer paydaşlarının aktif katkıları ile tarımsal örgütlülük bakımından ülke sıralamadaki seviyesini daima yukarılarda tutacak kapasiteye sahip olan Bursa’daki %70 lik örgütlenme oranının tarımsal gelirin artması yanı sıra tarımsal faaliyetin daha da güçlendiğinin kanıtı olduğu düşünülmektedir. Teşkilat yönetmeliği itibariyle bakanlıkça örgütlenmeye yönelik yüklenilen görev “ .. Tarımsal amaçlı kooperatif ve üst kuruluşlarının örgütlenmesi ile tarım kredi kooperatifleri ve üst kuruluşlarının kuruluş işlemlerini yürütmek, Örgütlerin mevzuat çalışmalarını yürütmek, genel kurul evraklarını incelemek, fesih ve birleşme işlemlerini yapmak, Ulusal ve uluslararası nitelikteki çiftçi kuruluşları, meslek odaları, vakıflar ve benzeri hizmet yapan kuruluşların teşkilatlanmasına yardımcı olmak, Uluslararası çiftçi örgütleri ile işbirliği yapmak ve koordinasyonu sağlamak, Avrupa Birliğine uyum çerçevesinde faaliyette bulunmak, Tarımsal teş- 48 Bursa’da Gıda&Tarım kilatların, yürürlükte olan gıda ve sağlıkla ilgili kanun, tüzük ve yönetmeliklere uygun üretim yapmalarına yardımcı olmak…” şeklinde tanımlanmıştır. Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Sulama Kooperatifi Su Ürünleri Kooperatifi TOPLAM Büyükorhan 4 - - 4 Gemlik 16 1 3 20 Gürsu 8 - - 8 Harmancık - - - - İnegöl 55 12 - 67 İznik 21 6 3 30 Karacabey 22 1 5 28 Keles 15 - - 15 Kestel 20 3 - 23 Mustafakemalpaşa 32 6 1 39 Mudanya 20 1 4 25 Nilüfer 4 2 1 7 Orhaneli 7 - - 7 Orhangazi 14 - 2 16 Osmangazi 20 2 1 23 Yenişehir 35 3 - 38 Yıldırım 8 - - 8 301 37 20 358 İlçesi TOPLAM Tarımsal Destekleme Uygulamaları ve Kooperatifler Tarım, kırsal alandaki en önemli ekonomik faaliyet olarak, ülkemizin gelişmesine ivme kazandıran bir sektördür. Son yıllarda etkileri giderek belirginleşen iklim değişikliği, kuraklık, işsizlik, açlık ve yoksulluk, enerji fiyatlarındaki artış, yeterli ve güvenilir gıdanın üretimi ve değişen tüketici tercihleri nedeniyle tarım sektörü, gelişmekte olan birçok ülke gibi Türkiye için de stratejik sektör olma özelliğini korumaktadır. 2000 li yıllar ile başlayan tarımsal politikalardaki değişim süreci 2004 yılından itibaren yeni bir boyut kazanmış, çeşitli yasal düzenlemeler gerçekleştirilmiştir. Tabii ki bu boyutun en önemli ayağı, içerisine girilen AB süreci olmuştur. Önceki dönemde çeşitli platformlarda ve bürokratik kademedeki düşüncelerin aktifleştirilmesi; “Tarım Stratejisi Belgesi (2006-2010)” , “Tarım Kanunu”, “Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu” ve “Ulusal Kırsal Kalkınma Stratejisi” gibi pek çok yapısal mevzuat ve strateji belgesinin düzenlenmesi / yasalaşması ile sonuçlandırılmıştır. Türkiye ekonomisi ve sosyal yapısında en önemli sektörlerin başında gelen tarım, yapısal değişim Sağlanan Kredi 2003 515 Bin TL. 2004 4,2 Milyon TL. 2005 3,8 Milyon TL. 2006 4 Milyon TL. 2007 4,4 Milyon TL. 2008 6,3 Milyon TL. 2009 1,8 Milyon TL. 2010 3,6 Milyon TL. 2011 4,3 Milyon TL. 2013 7,67 Milyon TL. TOPLAM 41 Milyon TL. Özel Proje Rehabilitasyon Projeleri 533000 2003-2007 448 685 1.133 1.130 743.243.612 945 60.149 128.086 279.500 100000 77 3.797 11.014 19.500 73 170 243 233 156.975.021 2008 50000 99 204.385.738 207 12.082 30.884 15.600 38 114 76 2009 225000 5.816 15.758 22.100 67 147 214 189 216.254.202 107 2010 75000 85 193 125 452.493.048 238 11.964 42.340 31.200 108 2011 50000 5.330 21.910 22.100 62 237.377.763 114 1 1 2012 3.452 16.584 19.500 19 91.265.652 86 2013 1.992.100 14 696 2.960 750 2014 Toplam 773 1.125 1.898 1.857 2.103.987.136 1.788 103.286 269.536 410.250 1.033.000 6000 26 6 8 5 2 52 3 7 3 4 2 6.000 49 0 69 Arılı Kovan Büyükbaş Hayvan Ortak Sayısı İşletmeye Geçen Kooperatif Sayısı Verilen Kredi Tutarı (TL) Kredi Verilen Kooperatif Sayısı Kooperatif Sayısı Toplam KASDP Yıllar Genel Bütçe Programa Alınan Kooperatif Sayısı Yıllar Tarımsal yapımızın temel taşlarından olan tarımsal kooperatifler ile ilgili olarak 2000 li yıllarda değişik projeler uygulanmış, özellikle hayvancılık işletmeleri oluşturarak üreticiyi mahallinde tutabilmek amaçlanmıştır. Yukarıdaki tabloda da görüleceği üzere kredi verilen kooperatif sayısında yıllar itibariyle değişiklikler gözlenmiş, kurulan ve tasfiye olan kooperatif sayıları da yıllar itibariyle kooperatifçilikte sorunların göstergesi olarak kendini göstermiştir. Üretim ve tarımsal ürünleri işleme esaslı olarak 2006 yılından itibaren başlayan “Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı” yanı sıra, makine ekipman desteklemeleri, üretim desenine uygun mazot gübre desteklemeleri, fidan ve tohum desteklemelerine bağlı olarak bireysel teşvik ve desteklemelerin farklılaşması kooperatif ve diğer örgütlenmelerde yatırım anlamında gerilemelere yol açmıştır. Buna bağlı olarak 2012 yılından itibaren kooperatiflere uygulanan projelerde de azaltmaya gidilmiş yatırım programlarındaki bu değişim 2014 yılından itibaren Ziraat Bankası aracılığıyla indirimli kredi uygulamasına dönüşmüştür. Sera Alanı (m2) Tarımda değişim ve dönüşümün gerçekleştiği bu dönemde; Tarım Kanunu’nun da içinde olduğu sektörle ilgili 14 Kanun çıkarılmış, Stratejik yaklaşım ve planlama boyutu öne çıkarılarak; tarım master planları, bölgesel master planlar, kırsal kalkınma stratejisi, tarım stratejisi, kırsal kalkınma planı, IPARD Programı hazırlanmış, Tarım Havzaları Üretim ve Destekleme Modeli oluşturulmuş, Hayvancılık öncelikli sektör olarak ele alınmış, Kırsal kalkınma hamlesi başlatılmış, Tarım arazilerinin korunmasına yönelik düzenlemeler hayata geçirilmiş, Arazi toplulaştırma çalışmalarına hız kazandırılmış, Gıda denetim ve kontrollerinin etkinliği arttırılmış, Gıda güvenilirliğinde AB standartları yakalanmış, Tarımsal destekler 4 katına ulaştırılmış, Tarımın birçok faaliyetinde kredi faizleri sıfıra indirilip, birçok konuda faizsiz finansman sağlanmıştır. Söz konusu mevzuat ve program değişiklikleri desteklemeler konusunda da ülkemizde çok farklı uygulamaların gündeme gelmesine yol açmıştır. Salt kooperatifler bakımından değil sektörün tüm taraflarına hitap eden destekleme enstrümanları ülkemizdeki destek, teşvik ve pirim gibi olgulara farklı alternatif olarak ortaya konulmuştur. Küçükbaş Hayvan ve dönüşüm çalışmalarıyla beraber ortaya konulan etkin ve kararlı politikalar ve sağlanan desteklerle son dönemde büyük bir çıkış yapan ve ekonomimize önemli katkılar sağlayan bir sektör konumuna gelmiştir. - Bursa’da Gıda&Tarım 49 İl Müdürlüğümüzden Bursa gelişmiş tarım potansiyeli, tarımsal sanayi tesisleri, modern tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin sürdürülmesine uygun yatırımlara yönelen müteşebbis yapısıyla ülke tarımına önemli katkı sağlamaktadır. Geleneksel tarımsal faaliyet ile sanayinin birlikte geliştiği ilimizde kooperatifçilik faaliyetleri yıllar itibariyle önemli sonuçlara ulaşmıştır. Uygulanan bakanlık projelerinin cazibesi hem örgütlenme hem de bilinçli faaliyet bakımından motor görevini görmüştür. Ülke genelinde tarımsal kooperatiflere uygulanan proje sayıları ve tutarlarında yaşanan düşüşe rağmen Bursa’da 2003-2013 döneminde kullandırılan kredilerde önemli sapmalar gözlenmemiştir. Fakat bu tutarlı (!) yapının aslında belli başlı birkaç kooperatife ödenen işletme kredileri ile revize yapımlara yönelik projelerden kaynaklandığı görülmektedir. Önemli yatırım projeleri ise son on yıllık dönem için aşağıda ifade edilmiştir. Soğuk Hava Deposu yatırımı kapsamında 14 kooperatifimize toplam 26.300 ton kapasiteli 14 adet tesis kurulmuştur. Damızlık Sığır Yetiştiriciliği projeleri kapsamında 17 kooperatifimize üye 1178 aileye 3602 büyük baş hayvan temini ve sabit yatırıma (barınak yapımı, süt toplama merke- zi yapımı ve süt soğutma tankı alımı) yönelik proje uygulanmıştır. Damızlık Koyun Yetiştiriciliği projesi kapsamında 1 kooperatifimize üye 50 aileye 1300 küçükbaş hayvan teminine yönelik proje uygulanmıştır. “Ekonomik Faaliyet” kazanç ve kar amacıyla yapıldığı sürece süreklilik arz eder. Ülkemizde gözlenen kooperatifçilik yaklaşımı ise maalesef bu ekonomik gerçeklikle değil, bir nevi teşvik ve destek Faaliyeti olarak görüldüğünden kooperatiflerin mali durumlarına bakılmaksızın kredilendirme, hibe tahsisi gibi kaynak aktarımı bazen olumsuz sonuçlara da neden olabilmiştir. Proje değerlendirme çalışması ya da fizibilite etüdü genel olarak iki temel amaç için hazırlanır. Birincisi yatırımcıya rehber olması için, ikincisi ise finansörler tahsis ettikleri kaynakların sonunu kestirebilmek amacıyla bu raporlara gereksinim duyarlar. Bir yatırımcı herhangi bir yatırıma yöneldiğinde paranın zaman değerini, finansman yeterliliğini, öz kaynaklarını derhal kullanabilme durumunu ortaya koyabilmeli, ayrıca da şirket ortaklarına, hissedarlarına, ailesine veya üyelerine hesap verebilirliğini kabul etmelidir. 2006 yılında başlayan KKYDP programının temel amaçlarından birisi ise üretici örgütlenme- Yatırım Konularına Göre Bitkisel Ürün Paketleme ve İşleme Hayvansal Ürün Paketleme ve İşleme Tarımsal Ürün Depolama Alternatif Enerjili Sera Soğuk Hava Deposu Su Ürünleri İşleme ve Paketleme Basınçlı Sulama Hayvansal Orijinli Gübre İşleme ve Paketleme Koyun, Keçi, Manda Yatırımları Alternatif Enerji Üretimi Toplam Proje Sayısı Yatırım Türüne Göre Yeni Yatırım Modernizasyon ve Kapasite Artırımı Tamamlama Yatırımı Toplam Proje Sayısı 50 Bursa’da Gıda&Tarım lerinin yatırımcı hüviyetlerini ortaya çıkartmak, üretimlerini sınaî faaliyetle taçlandırmalarına katkıda bulunmaktır. Nitekim proje değerlendirme kriterlerinde de bu tür örgütlenmelere ilave puanlar verilmiş, mevzuat itibariyle sakınca olmayan hatalar göz ardı edilmiştir. Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı Kapsamında Tamamlanan Projeler Resmi rakamlar olmamakla beraber 20016-2013 yılları arası KKYDP kapsamında uygulanan ve tamamlanan 3955 yatırımın yaklaşık 400 kadarının kooperatiflere ait olduğu muhtemeldir. Fakat bu sayının 1/3 kadarının ise uygulamayı tamamlayamayarak fesih veya tasfiye sürecine uğradığı bilinmektedir. Çünkü kooperatifler için KKYDP projesi uygulamak adeta bir “gereklilik” olarak kabul edilmiş, maddi duruma bakılmaksızın ulaşılamayacak hedefler konarak ortakların maddi olanakları ile tezat yatırımlara yönelinmiştir. İlimizde de 20062014 yılları arasında uygulanan 8 etap dâhilinde 14 kooperatif KKYDP projesi uygulamak için başvurmuş, sözleşme imzalanmış ancak bunlardan 4 tanesi ekonomik yetersizlikler nedeniyle süreci yürütememiştir. Türkiye 1.565 813 330 252 286 34 629 7 36 3 3955 Bursa 61 11 2 0 18 1 1 0 1 0 90 2.611 1.032 312 3955 55 30 5 90 İl Müdürlüğümüzden Bursa Tarımsal Yeniliklerin Yaygınlaştırılması Projelerine Öncülük Ediyor Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca yürütülen Tarımsal Yeniliklerin Yaygınlaştırılması Projesi kapsamında Bursa İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü ile Yalova Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsünün işbirliğinde Beşirli 77 Soğan Demonstrasyon çalışması yapılıyor. Beşirli 77 Kırmızı Soğan çeşidi, Yalova Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü tarafından tescil edilmiş bir çeşittir. Demonstrasyon çalışmalarıyla Beşirli 77 soğan çeşidinin üreticilere tanıtılması ve üretiminin yaygınlaştırılması amaçlanıyor. Demontrasyon çalışmaları kapsamında 08 Ocak 2013 tahinde Yenişehir ilçesi Köprühisar köyünde 1 üretici 2 da. ve Karacabey İlçesi Yenikaraağaç köyünde 1 üretici 1 da. soğan ekimi yapıldı. Yıl boyunca ekim yapılan parsellerde kontrol işlemleri yapılacak ve soğan üreticilerine yönelik uygulamalı eğitim çalışmaları gerçekleştirilecek. Bursada 2 Günde 102 Denetim Yapıldı İstanbul İlinde gerçekleştirilen su ürünleri denetimlerine paralel olarak Bursa’da İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü Su Ürünleri Kontrol ve Denetim personeli tarafından 19 - 20 Aralık 2013 tarihlerinde Su Ürünleri denetimleri gerçekleştirildi. Toplam 7 (yedi) personelin görev aldığı denetimlerde Balıkçı barınakları, karaya çıkış noktaları, yol güzergâhları, toptan satış merkezleri, su ürünleri hali ve perakende satış yerleri denetlendi. İki gün süren denetimlerde 2 adet balıkçı barınağı, 3 adet karaya çıkış noktası, 19 adet soğuk hava deposu, 18 adet su ürünleri satış sergisi, 44 adet su ürünleri nakil aracı ve 16 adet su ürünleri perakende satış yeri olmak üzere toplam 102 denetim yapıldı. Denetimlerde küçük boyda olduğu tespit edilen 6 kg. lüfer balığına el konuldu, işletmeye 923 TL idari para cezası uygulandı. Bursa’da Gıda&Tarım 51 İl Müdürlüğümüzden 2013 Yılında 15.729 Gıda Denetimi Gerçekleştirdik Bursa İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü, 2013 yılında 174 Alo Gıda Hattına gelen ihbar ve şikâyetleri de dikkate alarak, 15.729 işletmede gıda denetimi gerçekleştirdi. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı yurt genelinde Risk Esaslı Denetim Sıklığı Modelini uyguluyor. Bu model kapsamında İl düzeyinde sürdürülen gıda denetim hizmetlerinde et ve süt gibi risk oluşturabilecek sektörler ayda bir, paketli ve risksiz ürün satan satış noktaları da iki yılda bir denetlenmektedir. İşletme bazında gerçekleştirilen denetimler, Gıda Güvenliği Bilgi Sistemine düzenli olarak kaydediliyor. İşletmeler; fiziki yapısı, ürettiği ürünler, hijyen durumu, gıda güvenliği ve diğer faktörler göz önüne alınarak sistem tarafından pu- anlanıyor ve Risk Esaslı Denetim tarihi belirleniyor. Belirlenen tarihte ilgili firma yeniden denetime tabi tutuluyor. Bursa’da 16.036 kayıtlı işletme bulunuyor. 2013 yılı içerisinde 174 Alo Gıda hattına gelen ihbar ve şikâyetler de dikkate alınarak toplam 15.729 işletmede gıda denetimi gerçekleştirildi. Olumsuzluk tesbit edilen 1.267 işletmeye idari yaptırım uygulandı. Hayvan Refahı Yönetmeliği Yürürlüğe Girdi 18 Ocak 2012 tarih ve 28177 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Canlı Hayvan Ticareti Yapan Satıcıların Çalışma ve Denetlenmesi İle İlgili Usül ve Esaslar Hakkında Yönetmelik” ve 24 Aralık 2011 tarih ve 28152 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Hayvanların Nakilleri Sırasında Refahı ve Korunması Yö- 52 Bursa’da Gıda&Tarım netmeliği” 2014 yılında yürürlüğe giriyor. Uygulamada karşılaşılacak sorunları bertaraf etmek amacıyla İlçe Müdürlükleri tarafından konu vatandaşlara duyurularak müracaatlar alındı ve 6 günde 7 gurup halinde nakliyeci, sürücü, nakliyeye eşlik eden bakıcı ve satıcıların (celep) eğitime alındı. İlk iki gurubun eğitimi 19 - 20 Kasım 2013 tarihle- rinde İl Müdürlüğü Büyük Toplantı Salonunda, üçüncü gurubun eğitimi ise Karacabey İlçesinde gerçekleştirildi. Geriye kalan dört gurubun eğitimleri ise 26-27-28 Kasım 2013 tarihlerinde Yenişehir, İnegöl, Mustafakemalpaşa ve Orhangazi İlçelerinde yapıldı. Program dahilinde 7 grupta toplam 350 kişiye eğitim verilerek belgelendirildi. Arı Yetiştiricilerine Sertifika Bursa İl Gıda tarım ve hayvancılık Müdürlüğü Tarafından 2014 Yılı İçinde Yapılması Planlanan ve Toplamda 700 Kursiyere Ulaşmayı Hedefleyen 15 Arı Yetiştiriciliği Kursunun 4.sü Tamamlandı Bursa İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü tarafından 2014 yılı içinde 4.sü gerçekleştirilen Arı Yetiştiriciliği Kursuna katılan yetiştiricilere sertifikaları törenle verildi. İl Müdürlüğü toplantı salonunda gerçekleşen sertifika dağıtım töreninde Arı Yetiştiriciliği Kursuna katılan 82 kursiyer sertifikalarını aldı. Sertifika dağıtım törenine İl Gıda Tarım ve hayvancılık Müdürü Ömer ÇELİK’ de katıldı. Yeni Kızılcık Çeşitlerinin Tanıtılması ve Yaygınlaştırılması Yeni Kızılcık Çeşitlerinin Tanıtılması ve Yaygınlaştırılması Projesi Kapsamında Keles İlçesinde Kızılcık Eğitimi ve Fidan Dikim Demonstrasyonu Yapıldı personelinin nezaretinde 03 Mart 2014 tarihinde Keles ilçesi Baraklı köyünde gerçekleştirilen Fidan Dikim Demonstrasyonuna Baraklı Köyü üreticileri ile Uludağ Üniversitesi Keles Meslek Yüksekokulu öğrencileri yoğun ilgi gösterdi. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Eğitim Yayım ve Yayınlar Dairesi tarafından koordinatör araştırma enstitüleri işbirliği ile yürütülen Tarımsal Yayın Hizmetleri Projesinin bir alt projesi olan Yeni Kızılcık Çeşitlerinin Tanıtılması ve Yaygınlaştırılması projesi kapsamında, Bursa’da Kızılcık üretiminin yaygınlaştırılması çalışmaları devam ediyor.Yalova Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsünden Dr. Nesrin AKTEPE TANGU İle, İl ve İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü teknik Bursa’da Gıda&Tarım 53 İl Müdürlüğümüzden Tophane Endüstri Meslek Lisesinde Meyvecilik Kursu Bursa İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünde eğitim faaliyetleri hız kesmeden devam ediyor. Osmangazi Tophane Endüstri Meslek Lisesinde 06 – 10 Ocak 2013 tarihleri arasında Meyvecilik Kursu düzenlendi. İl Müdürlüğü Bitkisel Üretim ve Bitki Sağlığı Şube Müdürlüğünde görevli Mühendisler tarafından gerçekleştirilen programa 32 kursiyer katıldı. Kurs süresince katılımcılara genel meyvecilik, bahçe tesisi, yumuşak çekirdekli meyveler, sert çekirdekli meyveler, sert kabuklu meyveler, üzümsü meyveler, organik tarım ve iyi tarım uygulamaları, sulama, bitki besleme, bitki koruma, budama, aşı, tarımsal desteklemeler, hasat, ambalaj ve muhafaza konularında bilgiler verildi. Ayrıca arazide uygulama çalışması yapıldı. Meyvecilik Kursuna katılan 32 kursiyere 27 Ocak 2014 tarihinde İl Müdürlüğünde Biçerdöver Operatörlerine Sertifika İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünde 13 Mart 2014 tarihinde başlayan “ Biçerdöver Operatörlük Kursu ” 16 Mart 2014 tarihinde tamamlandı. Kursa 16 kursiyer katıldı. İl Müdürlüğü Koordinasyon ve Tarımsal Veriler Şube Müdürlüğü organizasyonunda Nilüfer Halk Eğitim Müdürlüğü işbirliği ile gerçekleştirilen “ Biçerdöver Operatörlük Kursu ” kapsamında kursiyerlere; hasat makinesi kullanma teknikleri, arıza giderme ve hasatta ürün kayıplarının azaltılması konularında teorik ve uygulamalı dersler verildi. Eğitimin sonunda yapılan sınavda 16 kursiyerin tamamı başarılı olarak Biçerdöver Operatörlük Belgesi almaya hak kazandı. 54 Bursa’da Gıda&Tarım gerçekleşen sertifika dağıtım töreninde sertifikaları verildi. Törende İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü Ömer ÇELİK, İl Müdür Yardımcıları, Şube Müdürleri ve Merkez İlçe Müdürleri de hazır bulundular. İl Müdürlüğü Personeline Babalık Eğitimi Anne Çocuk Eğitim Vakfı (AÇEV) tarafından gerçekleştirilen Baba destek programı (BADEP) kapsamında İl Müdürlüğü personeli bilgilendirildi. AÇEV Anne Baba Eğitimleri Bursa Temsilcisi Psikolojik Danışman Ergün Ekrem sunumuyla gerçekleşen bilgilendirme toplantısında Baba Destek Programı kapsamında yapılacak çalışmaların genel çerçevesi ile uygulamalar konusunda katılıcılara bilgi verildi. Toplantı sonunda; deneyim ve yaşantıların paylaşıldığı, bilgi ve becerilerin konuşulduğu toplantılarla çocukların gelişimine yapılacak katkılara bir yenisini daha eklemek amacı ile BADEP çalış- masına 33 personel katılmaya karar verdi. 18 Mart 2014 tarihinde başlayacak olan Baba Destek Programı, 10 hafta boyunca haftada 2 saat olarak devam edecektir. BADEP Nedir Neyi Amaçlıyor? Çocuğun çok yönlü gelişimine katkıda bulunmayı hedefleyen bir yetişkin eğitimi programı olan Baba Destek Programı, babalara destek vererek demokratik bir aile ortamının yaratılmasını ve bu sayede çocukların var olan kapasitelerini en üst düzeyde gerçekleştirmelerini sağlamayı amaçlamaktadır. İlk Yardımcılara Sertifika ve Kimlikler Törenle Verildi İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünde İş Sağlığı ve Güvenliği İle İlgili Çalışmalar Kesintisiz Devam Ediyor İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünde, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun amir hükümleri gereğince Temel İlkyardım Eğitimi gerçekleştirildi. 66 kişinin katıldığı eğitimin sonunda 61 kişi başarı göstererek sertifika almaya hak kazandı. İl Sağlık Müdürlüğü tarafından düzenlenen sertifika ve İlkyardımcı kimlikleri 24 Mart 2014 tarihinde yapılan törenle sahiplerine verildi. İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü Ömer ÇELİK’’in de katıldığı sertifika ve kimlik dağıtım töreninde Müdür yardımcıları ve Şube Müdürleri de hazır bulundu. Temel İlkyardım Eğitiminin İçeriği 1 - Genel İlkyardım Bilgileri 2 - Hasta/Yaralının ve Olay Yerinin Değerlendirilmesi 3 - Temel Yaşam Desteği 4 - Kanamalarda İlkyardım 5 - Yaralanmalarda İlkyardım 6 - Yanık, Donma ve Sıcak Çarpmasında İlkyardım 7 - Kırık, Çıkık ve Burkulmalarda İlkyardım 8 - Bilinç Bozukluklarında İlkyardım 9 - Zehirlenmelerde İlkyardım 10 - Hayvan Isırmalarında İlkyardım 11 - Göz, Kulak ve Buruna Yabancı Cisim Kaçmasında İlkyardım 12 - Boğulmalarda İlkyardım 13 - Hasta/Yaralı Taşıma Teknikleri Bursa’da Gıda&Tarım 55 İl Müdürlüğümüzden Süne Mücadelesinde Görev Alacak Personele Eğitim İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü 2014 Yılı Süne Mücadelesi programı kapsamında, mücadelede görev alacak Teknik Personele Süne Mücadelesi eğitimi verildi. 13 Mart 2014 tarihinde İl Müdürlüğü toplantı salonunda, Yalova Bahçe Kül- türleri Merkez Araştırma Enstitüsü Müdürlüğünde görevli Uzman Gürsel ÇETİN tarafından verilen eğitime Nilüfer, İnegöl, Yenişehir, Karacabey, Mustafakemalpaşa ve Mudanya İlçe Müdürlüklerinde çalışan Süne Mücadelesinde görev alacak Teknik personel katıldı. Eğitim Çalışmalarına “Mantarcılık Kursu” İle Devam Bursa İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü tarafından yürütülen Çiftçi Eğitim Çalışmalarına Mantarcılık Eğitimi ile devam edildi. 04 / 06 Şubat 2014 tarihleri arasında düzenlenen “Mantar Yetiştiriciliği” eğitimi 76 kişinin katılımı ile gerçekleşti. Mantar yetiştiriciliği hakkında teorik bilgilerin yanısıra uygulamaların da yeraldığı eğitimde, ayrıca, kursiyerler düzenlenen teknik gezi ile Yalova Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü tesislerinde incelemelerde bulundular. Kurs bitiminde düzenlenen törenle eğitimi tamamlayan kursiyerlere katılım belgeleri verildi. 56 Bursa’da Gıda&Tarım Büyükorhan’da Alternatif Ürün Çalışmaları Yaygınlaşıyor Büyükorhan İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü, hububat ürünlerine alternatif ürün yetiştirme arayışında olan çiftçilere öncülük ediyor. Bu amaçla, 20 Mart 2014 tarihinde Pınar köyünde İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü’nün öncülüğünde kekik bitkisiyle ilgili demonstrasyon çalışmasına start verildi. Bu çalışma, Bursa’nın dağ yöresinde yapılan ilk çalışma olma özelliğini taşıyor. Alternatif Ürün Arayışı 2013 Yılında Başladı Hububat ürünlerine alternatif ürün yetiştirme arayışında olan Büyükorhan İlçesi çiftçileri, tıbbi ve aromatik bitkiler hakkında bilgi edinmek amacıyla, 2013 yılı Ağustos ayında İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünün koordinatörlüğünde, Kütahya Belediyesi›ne ait Hekim Sinan Tıbbi Bitkiler Araştırma Merkezi›ne teknik incelemelerde bulunmuştu. Neden Kekik Kekik bitkisi, ihracat potansiyeli ve pazarlama fiyatı yüksek olan, ekonomik ömrü 15 yıla kadar devam eden bir bitkidir. Kekik ilk yıl düşük verimli olur. Çok yıllık bir bitki olduğu için, ilk yıldan sonra giderler yarı yarıya düşer. Ayrıca kekik bitkisinin ekimini ve dikimini yapmak isteyen yöre çiftçilerinin fide ihtiyacının da, Büyükorhan İlçesinden karşılanması planlanmaktadır. Hububat Ürünleri İle Kekik Bitkisinin Karşılaştırılması 1 Dekara Verimi (Kg) Fiyat (Tl/Kg) 1 Dekara Geliri 1 Dekara Masrafı (Tl) 1 Dekara Net Geliri Buğday 500 0,7 TL 350 TL 150 TL 200 TL Arpa 400 0,6 TL 240 TL 140 TL 100 TL Kekik 450 5,0 TL 2.250 TL 400 TL 1.850 TL Bursa’da Gıda&Tarım 57 9 58 Bursa’da Gıda&Tarım Tıbbi ve Aromatik Bitki Yetiştiriciliği Dünya ticaretinde arz edilen tıbbi ve aromatik bitki droglarının yaklaşık %99’u yabani olarak toplanan bitkilerden elde edilmektedir. Ancak şiddetli ve kontrolsüz bir şekilde yapılan toplamalar sonucunda tıbbi bitki türleri arasında %20’den daha fazlasının geleceği tehlike altına girmiştir. Tıbbi ve Aromatik Bitkilerin Muhafazası Hayrettin İNAL Mühendis Büyükorhan İlçe Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü Gıda, baharat, boya, ilaç, kozmetik ve parfüm olmak üzere bir çok alanda yaygın şekilde kullanılan tıbbi ve aromatik bitkilere olan ilgi artarak devam etmektedir. Ancak günümüzde tıbbi ve aromatik bitkilerin pek çoğu doğadan yabani olarak toplanmaktadır. Dünyada sayısı 70000’den fazla olan tıbbi ve aromatik bitkilerin ancak % 1’den daha azı kültüre alınabilmiştir. Örneğin geleneksel tıbbın ve bitkisel ilaçların en büyük gelişme gösterdiği merkezlerden birisi olan Çin’in sahip olduğu 32000 kadar bitki türünden 5000 kadarının tıbbi ve aromatik değer taşıdığı, ancak bunlarda yaklaşık 1000 tanesinin yoğun olarak kullanıldığı ve sadece 150-100 kadarının kültürü yapılabildiği kaydedilmektedir. Örneğin Anadolu’da kardelen ve centiyan gibi endemik türler yok olma tehlikesindedir. Her ne kadar CITES, BERN ve RIO gibi doğa ve türleri koruma yasaları varsa da, bu yasalar etkin olarak uygulanmamaktadır. Bu nedenle, bitki gen kaynaklarının korunmasında, doğadan yoğun olarak toplanan ve geniş pazarı olan bitki türlerinin tarımına geçilmesi bir zorunluluk haline gelmiştir. Yabani bitkiler kültür bitkilerine göre daha fazla stres faktörlerine ve katı rekabet koşullarına maruz kalmalarından dolayı sekonder metabolit sentezini sürekli aktif halde tutarlar. Bu nedenle, yabani olarak toplanmış drogların etkili madde içeriği ve çeşitliliği kültür koşullarında yetiştirilenlere göre ekseriyetle daha fazladır. Üstelik pestisit, gübre, hormon gibi kalıntı etkisi yüksek olan kimyasallara maruz kalmadıklarından çoğu kez organik kabul edilirler. İşte kültürüne göre yabanilerin talep edilmesinin asıl ne- Bursa’da Gıda&Tarım 59 Tıbbi ve Aromatik Bitkilerin Toplanması Genelde elle toplama yapılmakla birlikte, tarımını yapan ülkelerde özel tarım ekipmanlarıyla toplama işlemi yapılmaktadır. Bir bitkisel drogun biyoaktif madde bakımından mümkün olduğu kadar zengin olması için bitkinin toplama ( hasat ) yöntemi ve zamanı çok önemlidir. Tıbbi ve aromatik bitkilerde genel bir kural olarak; yapraklar çiçek açma döneminde, çiçekler tomurcuklanma sonunda veya çiçeklenme başında, meyveler ve tohumlar olgunlaşma döneminde, kök, rizom, yumru ve soğan gibi toprak altı organları ise bitkinin toprak üstü organları kuruduktan sonra toplanır. Geven Bitkisi denleri de bunlardır; yüksek kalite ve doğal olmaları. Ancak kültüre alarak üretmenin yabani toplamaya göre birçok avantajı vardır; her şeyden önce belirli standartlarda ve kalitede üretim yapılır. Yüksek verim alındığından üretim maliyetleri düşer. Üretimde iklime olan bağımlılık azalır ve üretim miktarı daha stabil olur. Hasat, kurutma, sterilizasyon, paketleme, depolama ve pazarlama gibi işlemler daha teknik yapılabilir ve tüketicilerin isteklerine ayarlanabilir. Monokültür koşullarında zararlı ve zehirli bitkilerle karışma ihtimali ortadan kalkar. İstenirse organik veya ekolojik tarım yapılarak sertifikalı ürün elde edilebilir ve klasik tarımın neden olduğu olumsuzluklar giderilebilir. Üstelik kültür koşullarında ıslah ve genetik çalışmaları yapılarak etkili madde içeriği ve drog verimi daha yüksek çeşitler geliştirilebilir. park ve peyzaj düzenlemelerine kadar oldukça yaygın bir kullanım alanı vardır. Örneğin haşhaş tarla tarımında, çay bahçe tarımında, bazı kekik türleri yer örtücü olarak, biberiye çit bitkisi olarak, lavanta park bitkisi olarak, mercanköşkler kaya süsü olarak, ıtır balkon çiçeği olarak, fesleğen saksı içinde, kapari erozyon kontrolünde, ekinezya yol refüjlerinde, yasemin çardak örtüsünde, çöven kesme çiçek süslemesinde, çörek otu kuru çiçek amenajmanında yaygın olarak kullanılan tıbbi ve aromatik bitkilerden sadece birkaçıdır. Çiçek ve yaprak hasadı mutlaka kuru ve güneşli havalarda yapılmalıdır. Toplanan bitki organları, toprakaltı organlar hariç, su ile yıkanmamalıdır. Toplama yaparken doğru bitki yerine yanlışlıkla zehirli bitkiler toplanmamalıdır. Araç ve hayvan trafiğinin yoğun olduğu, zehirli ve kimyasal atık bırakılan göl ve dere yataklarında, tarımsal ilaçlama yapılan yerlerden bitkiler toplanmamalıdır. Tıbbi ve Aromatik Bitkilerin Kullanım Alanları Tıbbi ve aromatik bitkilerin günümüzde tarla ve bahçe tarımından 60 Bursa’da Gıda&Tarım Kekik Tarlası Tıbbi ve Aromatik Bitkilerin Muhafazası Kapari Tarlası Türlerin neslini devam ettirmesi için gereken özen gösterilmeli, sürdürülebilir bir doğa anlayışı ile ihtiyaçtan fazla toplama yapılmamalıdır. Tıbbi ve Aromatik Bitkilerin Kurutulması Taze materyal çok kısa zamanda bozulur. Bu sebeple en kısa zamanda kurutma işlemi yapılmalıdır. Kurutma esnasında, materyal içeriğindeki nemin %75’ini kaybeder. Kurutma için seçilecek yol, kurutulacak materyalin cinsine ve taşıdığı etkin maddelerin durumuna göre belirlenir. Ancak, enzimlerin en etkili olduğu ısının 35-50 ° C arasında bulunduğunu göz önüne alınarak, kurutma esnasında materyalin bu ısıda çok kısa bir süre kalmasına özellikle dikkat edilmelidir. Kurutma bu derecenin altına veya üstüne çıkılmadan yapılmalı ve özellikle açık havada ve gölgede yapılan kurutma tercih edilmelidir. Güneşte Kurutma: Yeşil bitki kısımları için bu yöntem kullanılabilir, ancak çiçek için uygun değildir. Çünkü güneş çiçeklerin rengini soldurur. Etkin maddelerin azalmasına neden olur. Gölgede Kurutma: Yeşil bitki kısımları üzeri kapalı ve yanları açık çardak, sundurma veya hangarlar içinde kurutulması yöntemidir ve malzemenin doğrudan güneşle temas etmeden açık havada kurutulması esasına dayanır. Malzeme demetler halinde asılır veya çok ince bir tabaka halinde yere veya kurutma rafları üzerine serilir. Küflenmeyi önlemek ve kurutmayı hızlandırmak için ise sık sık alt üst edilir. Cam Mekân İçinde Kurutma: Kurutma ısısı yeterince yüksek olmadığı yerlerde cam sera gibi bir mekanda demetler halinde yada raf sistemlerinde çok ince serilerek kurutma işlemi yapılır. Camekan içerisine yerleştirilen bir aspiratörle içerideki nem dışarı atılırsa çok daha kaliteli bitki materyali elde edilir. Sıcak Hava İle Kurutma: Masraflı olmasına karşılık çok kaliteli kurutulmuş bitki kısımları elde edilir. Kurutulacak malzemenin miktar ve cinsine göre; kurutma dolabı ( küçük miktarların kurutulmasında ), kurutma odası ( çok malzemenin kurutulmasında ) ve kurutma tüneli ( büyük miktarlardaki malzemenin kurutulmasında ) yöntemlerinden biri seçilir. v Toplanan, kurutulan ve sterilize edilen droglar uygun bir malzeme ile ambalajlanarak muhafaza altına alınırlar. Ambalajlamada temel ilke; biyoaktif maddelerin, tat ve koku bileşiklerinin azalmasını veya bozulmasını önlemektir. Nem, ışık, sıcaklık, oksijen, iz metaller ve mikroorganizmalar bozulmaya etki eden en önemli faktörlerdir. Bitkisel droglar için cam, kağıt, karton, tahta, plastik, çelik, teneke, alüminyum, alüminyum folye ve bakır gibi çok çeşitli ambalaj malzemeleri mevcuttur. Kuru droglar ve baharatlar doğal liften yapılmış veya kağıt çuvallarda renk ve aroma kaybı olmadan uzun süre muhafaza edilebilir. Ambalaj malzemesinin üzerine; bitkinin botanik ve Türkçe adı, üretim izni, üretim yöntemi, üretim yeri, üretim tarihi, ürün miktarı, içeriği, kullanma bilgileri, saklama koşulları, uyarılar ve varsa kalite standartları gibi zorunlu ve yararlı bilgileri içeren etiketler takılmalıdır. Öğütülmüş veya toz edilmiş aromatik drogların ambalaj malzemesi geçirimsiz bir malzeme ile kaplanması gerekir. Yüksek oranlarda sabit yağ içeren meyve ve tohumlar öğütüldükten sonra hızla oksidasyona uğrayarak bozulmaya başlar. Bu tür ürünlerin ambalajları tam doldurulmalı, mümkünse vakum yapılarak inert gaz kullanılmalıdır. Renk maddelerince zengin baharatlar ve uçucu yağlar ışığa ve havaya oldukça duyarlıdır. Bu tip drogların ambalajlanmasında ise ışık ve hava geçirmeyen ambalaj malzemeleri seçilmelidir. Havadar, düşük nem, düşük sıcaklık ve ışıksız ortamda depolanan bitkisel droglar bozulmadan uzun süre muhafaza edilebilir. Bursa’da Gıda&Tarım 61 Tıbbi ve aromatik bitkilerin çok değişik alanlarda ve sanayi kollarında tüketimine paralel olarak bu bitkilerin dünya pazar hacmi her geçen gün artmaktadır. Türkiye, üç önemli floristik bölgenin kesiştiği alanda bulunması nedeniyle geniş bir bitki çeşitliliğine, farklı iklimlere ve geniş yüzölçümüne sahip olması bakımından bu bitkilerin üretilmesinde önemli bir ticari potansiyele sahiptir. Bu kadar zengin bir kaynağa sahip ülkemizde halen doğadan toplanan ve üretimi yapılan bitkilerin sayısı çok azdır. Ülkemizde tıbbi ve aromatik bitkilerin üretiminin arttırılması, bu daldaki birçok sanayi kolunun gelişmesi bazı önlemlerin alınması ile kısa zamanda sağlanabilir. Bu önlemlerden ivedilikle alınması gerekenlerin bir kısmı maddeler halinde aşağıda verilmiştir. Daha önceki Türkiye Ziraat Mühendisleri Teknik Kongreleri’nde de belirtildiği gibi, tıbbi ve aromatik bitki çeşitliliğinin korunması, sürdürülmesi ve değerlendirilmesi için gerekli her türlü yasal düzenlemenin yapılarak hayata geçirilmesi bir zorunluluk olarak görülmektedir. Ülkemizde birçok tıbbi ve aromatik bitki doğadan toplanmakta ve bir kısmının da belirli ölçüde tarımı yapılmaktadır. Ancak bunlara ait düzenli istatistiksel veriler bulunmamakta ve arz- talep ilişkisi dikkate alınarak üretim yapılmamaktadır. Bu bitkilerle ilgili bilgilerin toplanacağı ve ulaşılabileceği veri bankaları oluşturulmalıdır. Ayrıca tıbbi ve aromatik bitkilerde iç tüketim ve dış ticaret verileri dikkate alınarak, hangi bitkiden ne kadarının doğadan toplanarak, ne kadarının üretilerek temin edileceği belirlenmelidir. ürünler kapsamında tıbbi ve aromatik bitkilere yer verilmesi bu bitkilerin tarımının gelişmesine yardımcı olacaktır. Günümüzde tıbbi ve aromatik bitki tarımını yapmak isteyen üreticilerin en önemli sorunu tohumluk materyali teminidir. Yetiştiricilerin ihtiyaç duyduğu tohumluğu (her türlü çoğaltım materyali) sağlayacak kurumsal alt yapının mutlaka oluşturulması gerekmektedir. Tıbbi ve aromatik bitkilerle ilgili çeşit geliştirme çalışmaları son yıllarda belirli bir ivme kazanmıştır. Ancak çok sayıda cins ve türden oluşan bu grup bitkiler için yapılan çalışmalar yetersizdir. Tıbbi ve aromatik bitkiler alanında faaliyet gösteren üretici, toplayıcı, ihracatçı, sanayici, araştırmacı ve diğer tüm paydaşların koordinasyonunu sağlayacak bir sistem ve araştırma sonuçlarının pratiğe aktarılması için, araştırıcı-sanayici-üretici arasında bilgi akışını sağlayacak yayım sistemi oluşturulmalıdır. Özellikle kaliteli ve doğal ortamına zarar vermeden toplanan ürünler ve yetiştirilen bitkiler için teşvik primleri verilebilir. Dış ticarette rekabet üstünlüğü için standartlara uygun, kaliteli ürün ve mamul üretiminin tüm gerekleri yerine getirilmelidir. Tıbbi ve aromatik bitkiler konusunda öncelikleri, hangilerinin kültüre alınması gerektiği, dünya pazarındaki arz-talep durumunu ve fiyatlar konusunda bilgilerin alınabileceği disiplinler arası bir komitenin kurulması yararlı olacaktır. Tıbbi ve aromatik bitkilerde gerek doğrudan kullanım ve gerekse sanayinin ihtiyaç duyduğu nitelikleri taşıyan çeşitler geliştirilerek tescil edilmelidir. Bitkisel üretim deseninde, alternatif Tıbbi ve aromatik bitkilerde fiyat bu bitkilerin ticareti ile uğraşan firmaların tutumlarına bağlı olarak oluşmaktadır. Bu durum üretici/toplayıcıların mağduriyetine neden olabilmektedir. İşletmelerin ihtiyaç duyduğu ürünleri karşılamak ve üretici mağduriyetini belirli ölçüde önlemek için sözleşmeli üretim modeli uygulanmalıdır. Kaynakça 1.www.zmo.org.tr/resimler/ ekler/09e9d4bcc8157c0_ek.pdf Erişim: (10 Eylül 2013) 2.Baydar, H., 2013. Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Bilimi ve Teknolojisi (Genişletilmiş 4.Baskı), Süleyman Demirel Üniversitesi Yayın No:51 Ziraat Fakültesi, Isparta-2013. Tıbbi ve Aromatik Bitkilerin Muhafazası 62 Bursa’da Gıda&Tarım 3.www.batem.gov.tr/...tibbi/tibbi/ TIBBİ%20VE%20AROMATİK%20BİTK... Erişim: (10 Eylül 2013) Tarımsal Kuraklığın Etkileri ve Kuraklık Yönetimi Giriş Atilla PEKİYİ Mühendis İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü Kuraklık, genel olarak, yağışların kaydedilen normal seviyelerinin önemli ölçüde altına düşmesi sonucu toprak ve su kaynaklarının olumsuz etkilenmesi şeklinde oluşan doğal afet olarak tanımlanmaktadır. Kuraklığın başlangıç ve bitişinin belirsiz olması, kümülatif olarak artması, aynı anda birden fazla kaynağa etkisi ve ekonomik boyutunun yüksek olması onu diğer afetlerden ayıran en önemli özellikleridir. Herhangi bir bölgede kuraklık; frekans, şiddet, süre ve etki alanı gibi etmenlere bağlı olarak tanımlanmaktadır. Kuraklık tüm iklim kuşaklarında görülebilir, ancak ala- nın kuraklığa karşı duyarlılığı ve etki derecesi bölgeden bölgeye önemli farklılıklar yaratabilir. Örneğin; Bali’de yağışsız geçen 6 gün veya daha fazla süre, Libya’da yıllık toplam yağışın 180 mm den düşük olması, Türkiye’de ise benzer bir tanım yapmak zor olmakla birlikte, yıllık toplam yağış miktarı 400 mm nin altında olan bölgeler, kurak bölge olarak bilinmektedir. Kuraklığın, meteorolojik, tarımsal, hidrolojik ve sosyo ekonomik olmak üzere dört çeşidi vardır. Kuraklık meteorolojik kuraklık olarak başlar, tarımsal ve hidrolojik kuraklık olarak gelişir, sosyo-ekonomik kuraklık olarak devam eder. Bursa’da Gıda&Tarım 63 Meteorolojik Kuraklık Meteorolojik kuraklık yağış esaslıdır ve uzun bir süre yağışın normal değerlerinin altına düşmesi olarak tanımlanmaktadır. Toprakta bitkinin ihtiyacını karşılayacak miktarda su bulunmaması olarak ifade edilen tarımsal kuraklık, hiçbir zaman yağış azlığı olarak tanımlanmamaktadır. Bir bölgede yağış az bile olsa,bitki kök bölgesi içerisindeki toprakta bitkinin gelişmesini sürdürebilecek kadar su varsa tarımsal kuraklıktan söz edilemez. Hidrolojik kuraklık, nehir, göl ve yeraltı su kaynaklarında azalan su miktarı olarak tanımlanabilir. Meteorolojik kuraklık sona erdikten uzun bir süre sonra hidrolojik kuraklık varlığını sürdürebilir. Kuraklığın sosyo ekonomik tanımı ise meteorolojik, hidrolojik, ve tarımsal kuraklıkla bağlantılı bazı ekonomik ürünlerin arz ve talepleri ile ilgilidir. Yağışlardaki azalmanın sonucu olarak gelişen ve üretimin ihtiyacı karşılayamadığı durumlarda sosyo ekonomik kuraklık yaşanmaktadır. Kuraklık, bugün gelinen nokta itibariyle fiziksel, doğal çevre, kent yaşamı, kalkınma, ekonomi, teknoloji, tarım , gıda, temiz su ve sağlık olmak üzere hayatımızın her aşamasını etkilemektedir. Tarımsal ve ekonomik anlamda, sulu ve kuru tarım alanlarında verimliliğinin azalması, böcek istilası, ürün kalitesinde düşüklük, süt ve çiftlik hayvanları kaybı, otlakların verimliliğinin azalması, hayvanlar için su ve besin temin edilememesi veya pahalılığı, kereste üretiminde kayıplar, orman yangınları artışı, ağaç hastalıkları, balık yetiştirme alanlarına zararı nedeniyle balık üretiminde kayıplar,Yiyecek üretiminde düşüş, yiyecek stoklarında azalma Enerjide kaynak azalması, tarımsal üretimin direkt bağlı olduğu endüstrilerde kayıplar , su ve enerjiye bağlı endüsrilerde kayıplar ve üretimdeki düşüşe bağlı işsizlik. Çevresel an- 64 Bursa’da Gıda&Tarım lamda ise Toprakta su ve rüzgâr erozyonu, flora ve fauna üzerine olumsuz etki, suyun kalitesine etki, doğal yaşam alanlarına etki ,sosyal anlamda etkiler ,İçme suyu arzında risk, İnsan sağlığı açısından salgın hastalık riski, İnsan refahı seviyesinde düşüş, yoksullukta artış, Göç, Sosyal huzursuzluk, Kırsal alanlardaki yaşam seviyesinde düşüşleri görülebilmektedir. Yarı kurak bir iklim kuşağında bulunan Türkiye’de yağışların alansal ve zamansal dağılımı düzensizdir. Mevcut su kaynaklarımız, hızla artan nüfus ve sanayinin ihtiyaçlarını karşılayamamakta, yüzey sulama yöntemleri ile tarımsal üretimde suyun büyük bir kısmı bilinçsizce kullanılmakta, içme, kullanma ve sulama suyumuzun kalitesi artan sanayi ve diğer çevre kirlilikleri sonucunda giderek düşmektedir. Tüm bu olumsuzluklara, küresel iklim değişikliği de eklenirse, ülkemizde kuraklığın şiddetinin gün geçtikçe daha çok hissedileceği açık bir şekilde görülmektedir. Kuraklık artması demek, daha az yağış, daha çok güneş, sıcak hava dalgalarının daha uzun süreli ve şiddetli geçmesi, anlamına gelir. Küresel İklim Modelleri ile yapılan projeksiyonlara göre 2030 yılında Türkiye’nin de büyük bir kısmı oldukça kuru ve sıcak bir iklimin etkisine girecektir (IPCC, 1990) Dünyada olduğu gibi Türkiye'de de özellikle gece sıcaklıklarında istatistiksel anlamda önemli artışların olduğu belirlenmiştir .Ayrıca, yaz aylarında toprak neminin de % 15 ile % 25 arasında azalacağı tahmin edilmektedir. Afet ne kadar yönetilebilir olursa zararlı etkileri de o kadar azalacaktır. Bu itibarla; Kuraklıkla mücadelede, kurak yıllarda alınması gereken tedbirlerden önce normal şartlardaki yıllarda alınması gereken tedbirler daha çok önem kazanmaktadır. Bu amaçla ilk olarak 07.08.2007 Tarih ve 26606 Sayılı Resmi Gazetede ve daha sonra 18.08.2012 Tarih ve 28388 Sayılı Resmi Gazetede “Tarımsal Kuraklık Yönetiminin Görevleri Çalışma Usul Ve Esasları” na dair yönetmelik yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu yönetmelik kapsamında İllerde 20132017 yıllarını kapsayan Kuraklık Eylem Planları hazırlanmıştır. Bu bağlamda merkezde ilgili bakanlıklar konuları itibariyle gelecek yıllarda yapacakları yatırımlar ve kuraklık halinde kısa dönemde yapacakları çalışmaları kapsayan eylem planlarını hazırlamaktadırlar. İllerde ise uygulamaya yönelik tüm kuruluş çalışmalarını kapsayan tarımsal kuraklık eylem planlarının son bölümünde, normal şartlarda alınacak tedbirler(risk yönetimi) ile meydana gelen kuraklığın derecesine göre, ilgili Kurum ve Kuruluşlar tarafından alınacak tedbirler(kriz yönetimi) belirlenmiştir. Kuraklık yönetim planı, ilgili tüm otoritelerin ve tarafların katımlı ve desteği ile oluşturulur, kuraklık ve akabinde su tasarrufu ve kısıtlamalarının etkin ve pratik bir şekilde çözümlenmelerine yönelik gerekli tüm plan, program ve prosedürleri içerir. Kuraklık yönetimi halihazır da birden çok kuruluşun sorumluluğunda olan konulardır. Bu konularla ilgili çalışmalar yine mevcut kuruluşlar tarafından sürdürülecektir. Ancak, Merkezde “Tarımsal Kuraklık Yönetimi Koordinasyon Kurulu” (TKYKK), illerde “Tarımsal Kuraklık İl Kriz Merkezi” (TKİKM) çalışmaların yeterli olup olmadığını izleyecek, gerekli uyarı yapacak ve tedbirler alacaktır. Kuraklık sinyalleri alınır alınmaz TKYKK tarafından, İllere eylem planının uygulama talimatı ile yapılacak çalışmalar ve alınacak tedbirlerle kuraklığın etkisini azaltmak ana strateji olarak belirlenmiştir Kuraklık yönetiminde başlıca iki ana yaklaşım vardır. Bunlardan birinci- si, kuraklık olgusu ortaya çıktıktan sonra yapılan çalışmaları içine alan kriz(reaktif) yönetimi . İkincisi ise genellikle hissedilmeden yavaş gelişen bir süreç olan, kuraklık gerçekleşmeden normal şartlar için uygulanan etkinlikleri içeren risk (proaktif) yönetimidir. Normal şartlardaki, yani kuraklık yaşanmadığı dönemlerdeki risk yönetiminde tamamen doğal şartlara bağlı kalmamak için, asgari düzeyde de olsa alt-yapı stokuna örneğin, barajlara veya benzeri depolama tesislerine sahip olmak büyük önem taşır. Kuraklığın sosyal ve ekonomik etkilerinin kabul edilebilir bir risk düzeyinde yönetilmesi için “minimum düzeyde bir hidrolojik altyapıya ve kurumsal yapılanmaya” ihtiyaç vardır. Gelişmiş Batı toplumları su kaynaklarının geliştirilmesi yönünde çok mesafe kat etmiştir. Afrika ülkelerinden Etiyopya’da kişi başına depolama hacmi 43 m3 iken, Kuzey Amerika’da 6150 m3, bir bölümü çok kurak iklim kuşağında yer alan Avustralya’da ise 4727 m3 tür. Bu ülkelerde kişi başı depolama hacimleri sırasıyla Etiyopya’nın 143 ve 110 katıdır. Risk yönetimindeki diğer önemli hususta tarımda etkin su kullanımıdır. Türkiye’de yıllık tüketilebilir toplam su miktarı 112 milyar m3 olarak hesaplanmıştır. Bu miktarında 44 milyar m3’ü kontrol edilerek, kullanılmaktadır. Her yıl Bu miktarın yaklaşık 32 milyar m3 lük kısmı tarım sektörüne tahsis edilmektedir. Tarımda ortalama sulama randımanı yüzde 45’tür. Diğer bir deyişle her yıl tarım sektöründe 14 milyar metreküp su boşa harcanmaktadır. Buna göre tarımda israf edilen su kaynağı neredeyse evsel ve endüstriyel kullanımdan fazladır. Tarımsal Sulama Suyunun Fazla Verilmesinin Belli Başlı Nedenleri 1- %50 ye yaklaşan su kayıplarına neden olan açık kanal ve kanalet sistemi terk edilerek, son yıllarda işletmeye açılan sulama sistemlerinde su kayıplarının yaşanmadığı toprak altından geçen borulu sulama sistemleri tesis edilmelidir. 2- Arazi Toplulaştırmalarını yaygınlaştırılarak Sulama projelerinde teknik ve ekonomik olarak yüksek standartlar sağlayan modern kapalı sulama sistemlerinin uygulanması ile çiftçilere ve ülke ekonomisine önemli miktarda katkı sağlayacaktır. Arazilerin çok parçalı olması bu konuda önemli bir tehdit oluşturmaktadır. 3- Ayrıca Damla sulama yöntemi diğer yöntemlere oranla daha fazla su tasarrufu ile daha yüksek verim ve kalite sağlayan, toprak ve su kaynaklarının korunması ve sürdürülebilirliğini sağlayan, daha az gübre daha az enerji kullanan, diğer yöntemlerin uygulanamayacağı koşullarda başarıyla uygulanabilen, üretimde kalite ve standartlara en üst düzeyde uyum sağlayan, daha az işçilik ve tarımsal mücadele masrafı gerektiren, işletilmesi ve kontrolü çok kolay ve otomasyona çok uygun olan bir yöntem olmasına rağmen, Ülkemizde genelinde yeterince gelişmemiş olması, sulama randımanını olumsuz etkileyen nedenlerdendir. 4- Sulama konusunda örgütlenmiş birlik ve kooperatiflerin yaygınlaşması kuraklık yönetiminde önemli bir fırsattır. Ancak sulama suyu fiyatlarının düşük olması, Ülkemizde mevcut koşullarda sulamalar programsız ve kontrolsüz yapılması bireysel bazda tarımda aşırı su kullanımına neden olmaktadır. Bu nedenle son yıllarda yeni sulamaya açılmış kapalı sistem basınçlı sulamalar da, sulama birlikleri tarafından sayaç takılarak su kullanımı kontrol altına alınmaktadır. Ayrıca yer altı suyu kullanan üreticileri de kontrol amacıyla , 167 sayılı Yer Altı Suları Kanununda yapılan değişikle sayaç takma zorunluluğu getirilmiştir. Böylece gerek yerüstü, gerekse yer altı sularını kullanan üreticiler ne kadar su harcarlarsa o kadar sulama ücreti tahsis edilecek, kapasitesinden fazla su kullananların suyu otomatik olarak kesilecektir. 5-Talep yönetiminde az su tüketen bitkilere öncelik vermek; bu amaçla, iklim koşulları ve bölgesel özellikler göz önüne alınarak daha az su kullanımı ile yetiştirilen bitkilerin tarımsal destekleme ve sübvansiyon programlarına alınması önemli bir önlem olarak ele alınabilir. Türkiye’nin değişik coğrafi ve iklim bölgelerini içinde bulundurması, kuraklığa dayanıklı veya toleranslı çeşitler geliştirmek açısından zengin genetik materyal bulunması, bu konuda önemli bir fırsattır. Bursa’da Gıda&Tarım 65 6-Yeni toplulaştırma yapılıp basınçlı sulamaya geçilmiş alanlarda üreticilerin, suyun randımanlı kullanımı konusunda mutlaka eğitimden geçirilmesi gereklidir. Risk yönetiminde diğer önemli bir konuda, kuraklığın erken teşhisinde önemli rol oynayan Erken uyarı sistemlerinin kurulmasıdır. Her ilçeye meteoroloji istasyonu kurulmalı, bu bağlamda her işletme kendi meteorolojik verilerini kullanarak, sulama suyu gereksinimleri hesaplamalı ve sulama zaman planlamasına yönelmelidir. Kriz Yönetimi Kuraklık Olgusu ortaya çıktıktan sonra uygulanabilecek kriz Yönetimini; sulu ve kuru alanlarda kullanılacak yöntemler olarak iki kısımda incelenmesi gerekmektedir. Kuru Tarım Alanlarında: - Yağış sularından maksimum fayda sağlayacak bir strateji geliştirmeyi amaçlayan su hasadı yöntemi, yağmur sularının ve yüzey akışa geçen suların toplanıp biriktirilmesi için yüzeye veya ağaçların etrafına sekiler yapılarak yağışlarda maksimum faydalanma - Suyun verimli kullanılmasının sağlanması açısından kuraklığa dayanıklı, sertifikalı tohumluğa yönelinmesi - Topraktaki nemi muhafaza etmek , buharlaşma vb. kayıpları minimuma indirecek toprak işleme tekniklerinin uygulanması (kontör sürüm, kazayağı,direk anıza ekim vb). Kimyasal gübre kullanılmasının azaltılması toprağın su tutma kapasitesinin artırılması için organik veya çiftlik gübrelerinin kullanılması, yabancı otların kimyasal mücadele veya biçilerek yüzeyde bırakılması yöntemleri ile orman yangınlarında alınan tedbirlerin 66 Bursa’da Gıda&Tarım en üst düzeye çıkarılması. - Kuru marjinal tarım alanlarında uzun süren kuraklık periyodunda toprak çeşidi ve derinliğine göre nem tahminleri yapılarak, o toprakta tarımsal üretime devam edilip edilmeyeceğine karar verilecektir. Elde edilecek sonuçlara göre özellikle tepelik ve eğimli alanlarda hububat ekimi yerine, fiğ veya korunga gibi yem bitkisi ekilmesi veya kuraklık süresince nadasta yada hayvan otlatma alanı olarak kullanılması gerekecektir. Yalnız dikili tarım uygulanan alanlarda ürün desenlerinin değiştirilmesi mümkün değildir Sulu Tarım Alanlarında - Baraj ve göletlerdeki doluluk oranlarının % 50 nin altında olması durumundaki, Kuraklık dönemlerinde barajların dikkatli bir işletme politikası uygulanarak çalıştırılması gerekir ki, bu husus kuraklık yönetiminin temel unsurlarından birisidir. - Bölgemizde bulunan tahliye kanallarını Şubat-Mart döneminde dolu tutarak yer altı sularının beslenmesinin sağlanması, Kısıntılı sulama programların yapılarak gece sulamaları ve rotasyonla sulamanın sağlanması, Bölgemizde ekilen mahsüllerin, ilkbahar erken ekimi için teşvik edilmesi, Gece sulamasını mecburi hale getirmek için sulama kanallarına sadece geceleri suyun verilmesi , İkinci ürün ekimine izin verilmemesi, Suyun öncelikle sabit tesislere (meyve bahçeleri vb) verilmesi, Sulama birliklerinde damlama sulamaya geçen üreticilerin sulama ücretlerinde indirim yapılması gibi tedbirler uygulanmaktadır. - Yukarıda alınabilecek önlemlerin başarıya ulaşabilmesi , Sulama işletmelerinin bulunduğu ilçelerde Kaymakam, Belediye Başkanları, Ziraat odaları, kamu kurum temsilcileri, muhtarlar, sulama birlik başkanlarının katıldığı çeşitli toplantılar düzenlenerek yukarıda alınacak tedbirlerin nasıl ve şekilde uygulanacağı kararlaştırılmalıdır. Uygulanacak tedbirler ve alınması gereken önlemler konularında ilgili kurum ve kuruluşlar yazılı ve görsel medya, internet ve diğer imkanlarını kullanarak üreticilerin bilgilendirilmesi sağlanmalı , karşı öneriler alınmalı ve üreticiler ikna edilerek uygulamaya geçilmelidir. Marjinal Nitelikli Suların Kullanımı Ülkemiz kentsel ve sanayi arıtma sistemlerinde yıllık olarak arıtılan su miktarı 2.5 milyar m3’tür. Bu tesislerinin çok önemli bir bölümü, su kaynakları üzerinde büyük rekabetin söz konusu olduğu ege, marmara ve iç anadolu bölgelerinde yoğunlaşmıştır. Dolayısıyla, arıtılmış atık sular, önemli bir ek su kaynağı olarak değerlendirilebilir. Sonuç olarak suyun kısıtlı, yağışların bazı bölgeler dışında miktar ve dağılımının düzensiz olduğu, suyun kullanımında sektörler arası rekabetin arttığı , içme, kullanma ve sulama suyu kalitesinin gün geçtikçe artan sanayi ve diğer çevre kirlilikleri neticesinde düştüğü ve küresel ısınmanın da tesirleri düşünülürse, Kurak şiddetini çok yakın bir zamanda bugünkünden çok daha fazla hissedirecektir. Suyun yönetimine, kuraklık planlarına, suyun yeniden kullanımıyla ilgili sistemlerin geliştirilmesi ve sulama tekniklerinin iyileştirilmesine yönelik çabalar yoğunluk kazanarak ileriki yıllarda artarak devam edecektir. Kaynak: - Bursa İl Kuraklık Eylem Planı - Ege Üniv.Zir.Fak.Der. 2011-48 İl Müdürlüğümüzden Bursa’da Gıda&Tarım 67 Kurubaklagillerin Soframızdaki Yeri ve Önemi Tahıllar ile karıştırılıp pişirilirken protein oranı yönünden denge sağlanır. Kıyma ve yumurta katıldığında, Naturel Bakkal kurubaklagillerden yapılan gıdalar zenginleştirilmiş olmaktadır. Az kapsadıkları veya kapsamadıkları aminoasitier bu şekilde temin edilmiş olmaktadır. Kurubaklagil; B vitamanleri, kalsiyum ve demir yönünden zengindir. Leyla MENDİ Tekniker İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü Kurubaklagiller, bitkilerin olgunlaşmış tohumlardır. Başlıcaları; nohut, fasulye, bezelye, mercimek ve börülcedir. Köklerinde havanın azotunu biriktirme özellikleri vardır. Bu nedenle toprağı zenginleştirirler. Bileşimleri esas olarak karbonhidrat ve proteindir. Kapsadıkları yağlar, genellikle doymamış yağ asidini içerir. Kuru baklagiller kalsiyum, çinko, magnezyum ve demir yönünden de zengindir. Kuru baklagiller ayrıca tüm B grubu vitaminleri ama özellikle B12 vitamini yönünden de zengindir. Ayrıca, tiamin, riboflavin, niasin, folik asit ve E vitamini içerir. Soya fasulyesi en yağlı baklagildir. Besinde et, yumurta gibi gıdaların bulunmadığı zaman iyi protein kaynağıdır. Ancak protein kaynağı yumurtaya göre %40-60 düşüktür. 68 Bursa’da Gıda&Tarım Kuru baklagiller; menopozun etkilerini azaltan, meme kanserine karşı da etkili olan, kalp-damar ve diyabet hastalarının diyetlerinde mutlaka bulunması gereken aynı zamanda kilo kontrolüne de yardımcı olan bir besin grubudur. Kurubaklagiller yeterli ve dengeli beslenebilmemiz açısından da haftada en az 2 gün soframızda bulundurmamız gereken besinlerdir. Ülkemiz tarafından yürütülen çalışmalar sonucunda 20 Aralık 2013 tarihinde düzenlenen Birleşmiş Milletler 68.Genel Kurul Oturumunda 2016 yılı Uluslararası Bakliyat Yılı ilan edilmiştir. Yiyecek Olarak Hazırlanmasında Dikkat Edilecek Hususlar Naturel Fasulye, nohut, bezelye, mercimek, börülce, bakla gibi kurubaklagiller iyi pişirilmediği ve bazı durumlarda üst kabuğu, kısaca zarının alınmadığı durumlarda sindirimi zor olabilir. Bu nedenle ezilecek kıvama gelmesi pişmenin bir kriteri olarak ele alınabilir. Kurubaklagiller, bitkisel yiyecekler içinde protein kapsamları yüksek olduğundan dolayı, ekonomik ve dengeli yemek yapmak için hayvansal proteinlerle birlikte pişirilmektedirler. Kurubaklagilleri en iyi pişirme yöntemi et, kısaсa kıyma veya kuşbaşı et, ayrıca yumurta gibi kıymetli proteinli besinlerle sulu ortamda pişirmektir. Bazı kişilerde taze çiğ bakla yenildiği zaman toksik etkiler görülür ki, bu olaya tıp dilinde “favizm” denir. Pişirilen baklada toksinin etkisi kalmaz. Kurubaklagillerin Besin Olarak Kullanılması: tüketilmelidir. İyi pişirme sindiriminin kolaylaşması açısından önemlidir. Pişme suyu atılırsa B vitaminleri ve mineraller kayba uğrar. Bu nedenle pişirme suları kesinlikle dökülmemelidir bu nedenle baklagilleri ıslatmadan önce yıkamalı ve çekebileceği kadar suyla ıslatmalıyız. Hazmı kolaylaştırmak ve gaz olmasını önlemek için pişirirken içine yarım çay kaşığı veya 1 çay kaşığı kimyon katılabilir. Kuru baklagiller posa içeriklerinin yüksek yağ içeriklerinin düşük olması nedeni Sade olarak: Nohut taze çerez olarak da yenilebilir. Leblebi nohuttan yapılmaktadır. Çorba olarak: Tek başına kurubaklagillerden sulu yemek yapılabilir. Kurufasülye yurdumuzda en sevilen yemeklerdendir. İçine et gibi hayvansal proteinlerde katıldığında besleyici değeri artar. Karışık Pişirme: Tahıllarla birlikte karıştırılarak yemek yapılabilir. Nohutlu pilav gibi. Kurubaklagillerin Kolay Sindirilmesi İçin Pişirmede Başlıca Dikkat Edilecek Hususlar: Islatma: Kendi ağırlığı kadar su çıkarak şişer. Oda ısısındaki suda 8-10 saat, sıcak suda daha kısa sürede bekletmek yeterli olabilir. Zarların soyulması: Zarların soyulması sindirimi kolaylaştırmak içindir. Çocuklar ve bazı kişiler için yapılabilir, normal de soyulmayabilir. Pişirme: 100 derece üzerinde pişirmelerde protein kayıpları olacağından dolayı, suda pişmesi daha yararlıdır. Yemek suyu ile özellikle kalpdamar ve diyabet hastalarının diyetinde sıklıkla yer almalıdır. Protein kalitesini artırmak için tahıllarla birlikte tüketilmelidir. Bileşimindeki minerallerin yararlılığı açısından C vitamininden zengin besinlerle birlikte tüketilmelidir. Lezzet katıcılar: Sıklıkla soğan, salça, bitkisel yağ ve diğer ek besinlerle yemeğin vitamin ve mineral, hatta protein kapsamı artacaktır. Ancak yemek suyu mutlaka tüketilmelidir. Ekmekle yemek suyuna banma gibi yöntemler önerilmelidir. Kurubaklagilleri Satın Alırken Dikkat Edilecek Hususlar: Fasulye, bakla, gibi kurubaklagilleri almadan önce genel olarak avuç içine alıp bakmak gerekir. Toz, küf kokanlar alınmamalıdır. Homojen görünümlü olmalı, karışık olmamalıdır. Ayrıca ufak böceklerin olup olmadığının kontrolü için, paketin üstünde ufak deliklerin olup olmadığına bakılmalıdır. Baklagiller nemli, yumuşak olmamalı, kuru olmalıdırlar. Son yıl ürünü olmalıdır. Eski yıl ürünleri daha zor pişerler. Kurubaklagillerin saklanması sırasında çeşitli sorunlarla karşılaşılabilir. Böcekler, fareler ve bunların ötesinde küfler önemli yer tutarlar. Küflerin yapısında yer alan aflatoksin olarak bilinen maddeler toksiktir. Kansorejen etkileri deneysel olarak gösterilmektedir. Kuru baklagilleri tüketmenin en kolay yolu çorba tüketmektir. Çorbaların çoğunda tahıl veya kuru baklagiller bulunur. Bu özelliği nedeniyle 1 kase çorbayı 1 dilim ekmekle eşdeğer kabul ederiz. 1 dilim ekmek yemek yerine az yağlı bir kase çorba içmek her zaman daha doyurucudur. Çünkü bir kase çorba 1 dilim ekmekten daha fazla hacim kaplar. Ayrıca çorba içerek su ihtiyacımızın da bir kısmını karşılamış oluruz. Özellikle zayıflamak için diyet yapanlar ara öğünlerde çorba içerek açlık krizlerini bastırabilir, karnını daha kolay doyurabilir. Ayrıca kuru baklagilli bir çorba tüketerek, kuru baklagillerin vücudumuza eşsiz faydalarından yararlanabiliriz. Hazır çorbalarda da kurubaklagil kullanılarak hazırlanmış pek çok alternatif mevcuttur. Bursa’da Gıda&Tarım 69 70 Bursa’da Gıda&Tarım Bursa’da Gıda&Tarım 71 İl Müdürlüğümüzden 72 Bursa’da Gıda&Tarım