M. Mehdi Eker - Bursa İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü

Transkript

M. Mehdi Eker - Bursa İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü
2
KÖFTECİ
YUSUF
İLAN
4
Editörden
Ömer ÇELİK
İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü
Değerli okuyucular,
Demokratik yaşam açısından oldukça önemli bir sürecin yaşandığı 2014 yılındaki yerel
seçimler aynı zamanda “köy-mahalle” dönüşümünü de ülkemizin idari faaliyet gündemine
taşımıştır. Büyükşehirlerin artık “bütünşehir” olması ile birlikte özellikle “kırsal destekler”
ve “kırsal alt yapı çalışmaları” nda “Büyükşehir Belediyesi” tüm il genelinde bu faaliyetler
bakımından aktif konuma geçmiştir. Geçmiş dönemlerde “İl Özel İdaresi” aracılığıyla ve
kaynaklarıyla gerçekleştirilen kırsal kalkınma projeleri ve diğer alt yapı yatırımlarının artık
“Büyükşehir Belediyesi” tarafından gerçekleştirilmesi söz konusudur. “Bursa İl Gıda Tarım
ve Hayvancılık Müdürlüğü” olarak kırsalda kalkınma faaliyetleri çerçevesinde bizlere düşen
tüm görev ve sorumluluklar bağlamında geçmişte olduğu gibi bundan böyle de yerel
yönetim unsurlarıyla ahenk içerisinde çalışmaları gerçekleştirmeye devam edeceğimizi
ifade etmek istiyorum.
2013–2014 sonbahar – kış dönemi iklim hareketlerinde ve özellikle yağış rejimindeki
olumsuzluklar bazı bölgelerdeki ürünler bakımından üzücü sonuçlar doğurmuştur. Sadece
tarımsal üretimdeki rekolte düşüklükleri ve kayıpları değil, yanı sıra içme suyu temini
bakımından da barajlardaki doluluk oranları endişe verici seviyelerde gözlenmekte olup bazı
illerde kuraklık tehlikesi yaşanabileceği tespitleri yapılmaktadır. Su yaşamın temel taşıdır;
iklim değişiklikleri, doğal kaynaklardaki tahrifat ve kullanımdaki israf gün geçtikçe bizleri
daha fazla tedirgin etmekte ve “suyu doğru ve bilinçli kullanma” anlamında sorumluluk
yüklemektedir. Tarımsal üretim çerçevesinde “bahar dönemi bakım faaliyetleri” arasında
yer alan sulama işlemlerinin zamanında, doğru tekniklerle ve gereğince yapılmasında tüm
üreticilerimizin azami gayreti göstereceğine şüphe duymadığımı da belirtmeliyim.
“Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı” hibe desteklemeleri, sulama ve
makine ekipman alımları yanı sıra tarıma dayalı ekonomik yatırımlar olarak nitelenen
tarımsal sanayi tesislerine yönelik olarak ta uygulanmakta olup, 2013 yılı Aralık ayında
çıkan tebliğ çerçevesinde yapılan başvurulardan 18 tanesi uygun bulunmuştur. 01/12/2014
tarihine kadar tamamlanması öngörülen bu yatırımlara da yaklaşık olarak 5,3 Milyon TL
hibe sağlanacaktır.
Belirtilen hibe programları yanı sıra yayınlanan mevzuat ile 2014 yılı destekleme uygulamaları
kapsamında bitkisel ve hayvansal üretim ile ilgili tutarlar ve koşullar da belirlenmiş
olup, il ve ilçe müdürlüklerimiz tarafından üreticilerimize yönelik yayım çalışmaları
gerçekleştirilmektedir. Yine bakanlığımız bütçesinden olmakla birlikte Ziraat Bankası ve
Tarım Kredi Kooperatifleri aracılığıyla kullandırılan “faiz indirimli” (sübvansiyonlu) krediler
ile ilgili mevzuat ve uygulama esasları da yayınlanarak 2014 yılı başvurularının kabulüne
başlanılmıştır. Yukarıda değinmeye çalıştığım konular yanı sıra dergide yer alan bilgilerin
faaliyetlerinize katkı sağlaması, 2014 yılı üretim sezonunun üreticilerimizin alın terinin
karşılığını sağlayacak bolluk ve bereket ile gerçekleşmesi temennilerimle,
Sağlık ve esenlik dolu günler dilerim.
Bursa İl Gıda Tarım ve Hayvancılık
Müdürlüğü Resmi Yayın Organı
Yerel ve Süreli Yayın
Yıl: 9 Sayı: 27 / 2014
Üç Ayda Bir Yayınlanır
Sahibi
Bursa İl Gıda Tarım ve Hayvancılık
Müdürlüğü Adına
Ömer ÇELİK
İl Müdürü
Genel Yayın Yönetmeni
Mehmet SÜLÜN
İl Müdür Yardımcısı
Danışmanlar
Nuri ÇİL
İl Müdür Yardımcısı
Ömer CEYLAN
İl Müdür Yardımcısı
Abdurrahman AKBULUT
Bitkisel Üretim ve Bitki Sağlığı Şb. Md.
Gürsel GÜNAY
Koordinasyon ve Tarımsal Veriler Şb. Md.
Erdal KUZUCU
Gıda ve Yem Şb. Md.
Behzat AK
Tarımsal Altyapı ve Arazi Değ. Şb. Md.
M. Serdar KAVASOĞLU
Hayvan Sağ. Yetiş. ve Su Ürünleri Şb. Md.
Erdoğan CEYLAN
Kırsal Kalkınma ve Örgütlenme Şb. Md.
Okan HANÇER
İdari ve Mali İşler Şb. Md.
Yayına Hazırlayan
Ayhan ŞENSOY
İlyas ERMİŞ
Fotoğraflar
Ayhan ŞENSOY
Orhan KAĞITÇI
Bilgin ÇALIŞKAN
Dergi İletişim
Tel. : 0.224 246 47 24 - 246 42 30
Dahili: 213
E-Posta : [email protected]
Yapım
Tel. : 0224 225 59 59 Pbx
www.hemfikir.com.tr
[email protected]
[email protected]
İçindekiler
» Mudanya
s / 30
» 2013 Yılında 15.729 Gıda Denetimi
Gerçekleştirdik
s / 53
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı
M. Mehdi Eker Bursadaydı s / 8
» Arı Yetiştiricilerine Sertifika
s / 54
» Bursa Tarımsal Yeniliklerin Yaygınlaştırılması
Projelerine Öncülük Ediyori
s / 52
08 M. Mehdi Eker Bursa'daydı
10 Bursa İli Tarım Vizyonu
12 Ambalaj Malzemelerinin Önemi ve
Güvenirliliği
16 Islah Amaçlı Çiğ Süt Kalitesinin Desteklenmesi
Projesi
22 Organik Tarım
26 Risk Esaslı Denetim
28 Gemlik İlçe Müdürü Göreve Başladı
İl Müdürlüğümüzden
08 Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı
51 Bursada 2 Günde 102 Denetim
Yapıldı
51 Bursa Tarımsal Yeniliklerin
Yaygınlaştırılması Projelerine
Öncülük Ediyor
52 2013 Yılında 15.729 Gıda Denetimi
Gerçekleştirdik
52
Hayvan Refahı Yönetmeliği
Yürürlüğe Girdi
53 Arı Yetiştiricilerine Sertifika
53 Yeni Kızılcık Çeşitlerinin Tanıtılması
ve Yaygınlaştırılması
54 Biçerdöver Operatörlerine Sertifika
54 Tophane Endüstri Meslek Lisesinde
Meyvecilik Kursu
55 İl Müdürlüğü Personeline Babalık
Eğitimi
55 İlk Yardımcılara Sertifika ve Kimlikler
Törenle Verildi
56 Eğitim Çalışmalarına “Mantarcılık
Kursu” İle Devam
56 Süne Mücadelesinde Görev Alacak
56 Personele Eğitim
57 Büyükorhan’da Alternatif Ürün
Çalışmaları Yaygınlaşıyor
28 Orhaneli’de Saanen Keçisi Yaygınlaşıyor
29 Tarım Sigortaları (Tarsim) Bilgilendirme
Toplantıları
30Mudanya
34 Mudanya’nın Şifalı Otları
35 Antik Çağdan Günümüze Zeytinin Öyküsü
39 Bir Başarı Öyküsü
41 Bir Başka Açıdan Tarımsal Üretim
43 Şeftali Yetiştiriciliğinde Çeşit Seçimi
47 Kırsal Kalkınma ve Kooperatifçilik
59 Tıbbi ve Aromatik Bitki Yetiştiriciliği
63 Tarımsal Kuraklığın Etkileri ve Kuraklık
Yönetimi
68 Kuru Baklagillerin Soframızdaki
Yeri ve Önemi
Bakanlığımızdan
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Sn. M. Mehdi Eker Bursa'daydı
programının ilk durağında Vali Münir
KARALOĞLU’nu ziyaret etti. Bursa
Valiliğinin tarihi heykel binasında
gerçekleşen ziyarette Bakan EKER,
gazetecilerin sorularını da yanıtladı.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanımız Sayın Mehmet
Mehdi EKER, 18 Ocak 2014
Cumartesi günü Bursa’da bir dizi
açılış ve ziyaret gerçekleştirdi. Sektör
temsilcileri ile bakanlık yöneticilerinin
bir araya geldiği Tarım Sektörü Ortak
Akıl Toplantısına da başkanlık etti.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Mehmet Mehdi EKER, Bursa ziyaret
8
Bursa’da Gıda&Tarım
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı
M.Mehdi EKER, Bursa programında
yer alan açılış ve ziyaretlerin ardından,
Çelik Palas Otelde Sektör temsilcileri
ile Bakanlık yöneticilerinin bir araya
geldiği Tarım Sektörü Ortak Akıl
Toplantısına başkanlık etti. Sektör
temsilcileri ile 4 saat bir arada olan
Bakan EKER katılımcıların güncel
tarımsal konular, mevcut durum,
sorunlar ve çözüm yollarına ilişkin
görüş ve önerilerini alarak sektör
temsilcilerine Bursa ve ülke tarımının
gelişimiyle ilgili bakanlık faaliyetleri ve
2018 hedefleri hakkında bilgi verdi.
Bakan EKER’in başkanlık ettiği Tarım
Sektörü Ortak Akıl Toplantısına
Vali Münir KARALOĞLU, Bursa
Milletvekilleri Bedrettin YILDIRIM,
Önder MATLI, Canan CANDEMİR
ÇELİK ve Tülin ERKAL KARA, Bakan
Yrd. Kutbettin ARZU, Müsteşar
Yrd. Dr.Ferhat ŞELLİ, TİGEM Genel
Müdürü Mehmet Halis BİLDEN,
Hayvancılık Genel Müdürü Mustafa
KAYHAN, Tarım Reformu Genel
Müdürü Dr. Gürsel KÜSEK, Et ve
Süt Kurumu Genel Müdürü İsmail
KEMALOĞLU, Bitkisel Üretim Genel
Müdürü Mevlüt GÜMÜŞ, Strateji
Geliştirme Başkanı Enver AKSOY,
Gıda ve Kontrol Gen. Müd. Yrd.
Ahmet KAVAK, Tarımsal Araştırmalar
Gen. Müd.Yrd. Dr. Ali Osman SARI, İl
Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü
Ömer ÇELİK, Daire Başkanlarının yanı
sıra tarımsal Kooperatif ve Birliklerin
üst düzey yöneticileri ile Oda ve Borsa
temsilcileri katıldılar.
Bursa’da Gıda&Tarım
9
Bakanlığımızdan
Bursa İli Tarım Vizyonu
entegre mücadele alanlarını arttırarak
zirai ilaç kalıntısız üretimi geliştirmek
ve zirai ilaçların insan sağlığına zarar
vermeyecek oranda kullanılmasını
sağlanacaktır.
Sebzecilik :
Açıkta sebze üretiminde ekim nöbeti
uygulaması yaygınlaştırılacaktır. Sözleşmeli üretim modelleri geliştirilecektir. Damlama sulama ve fertigasyon
yaygınlaştırılacaktır.
Seracılık :
1-Bitkisel Üretim
Meyvecilik :
Sofralık yeni üzüm çeşitlerinin
tanıtımı ve dikiminin yaygınlaştırılması sağlanacaktır. Yeni bahçe tesislerinde klonal anaçların tanıtılması
modern meyveciliğin yaygınlaştırılması sağlanacak ve teşvik edilecektir.
Üzümsü meyvelerden Ahududu ve
Böğürtlen tarımının uygun bölgelerde yaygınlaşması sağlanacaktır. Küçük
alanlarda daha fazla getirisi olan alternatif meyvelerin (Yaban mersini vb.)
tanıtılması sağlanacaktır. Bursa Siyahı
incirinin üretim miktarı, kalitesi artırılmasına yönelik çalışmalar yapılacaktır.
(çilek bahçeleri kurulması, vb.) Hastalıklara dayanıklı uygun kestane çeşitleriyle kapama bahçelerin kurulması
sağlanacaktır. Meyvelerde eküy ve
10
Bursa’da Gıda&Tarım
Örtüaltında kışlık ve yazlık sebze yetiştiriciliği yaygınlaştırılacaktır. Seralarda solarizasyon yöntemiyle toprak
dezenfeksiyonunun yapılması yaygınlaştırılacaktır.
Organik Tarım ve İyi Tarım
Uygulamalarının :
Organik tarım yapılan alan ve üretim
miktarı önümüzdeki 5 yıl içinde % 20
artırılacaktır. Organik ürün yetiştiriciliğinde piyasaya sürekli ürün arzı sağlayacak şekilde ürün çeşitliliği geliştirilecektir. İyi Tarım ürünlerinin talebini
artırmak üzere tüketicilere yönelik
tanıtım faaliyetleri yapılacaktır.
Yem Bitkileri ve Çayır Mera
İlimizde Yem Bitkilerin tarım arazilerinin içerisindeki payı % 11,2’dir.
Kaba yem ihtiyacını karşılama oranı
% 91’dir.Gelişen Hayvancılık sektörünün kaba yem ihtiyacını karşılamak
amacıyla yem bitkileri ekiliş alanının
toplam tarım arazilerindeki payı %
15’e çıkarılacaktır. İlimizde Mera tespit
çalışmaları bitirilmiş olup, tehdit ve
tahsis çalışmaları devam etmektedir.
Tahsisi gerçekleştirilen meralarda üreticilerle birlikte ıslah çalışmaları teşvik
edilecektir.
2-Hayvancılık
Halk Elinde Islah:
Orta vadede 25000 adet küçükbaştan oluşan elit sürüye sahip işletmeler
oluşturulacaktır.
Suni Tohumlama ve Embriyo
Transferi:
Embriyo transferinin ota vadede yaygınlaştırılması ve suni tohumlamanın
%100’e yaklaşması ile ilimiz verimli damızlık hayvan üretimi ve satımı yapan
bir merkez olacaktır. Uzun vadede
tüm büyükbaş hayvanlar soy kütüğü
üyesi olacaktır.
Su Ürünleri :
Mevcut karasal su ürünleri üretimi
%50 arttırılarak 300 ton /yıl’a çıkarılacaktır.70 ton /yıl olan kafeste alabalık
üretimi orta vadede 5 kat arttırılarak
350ton/yıl’a çıkarılacaktır.
Kanatlı Sektörü :
Kanatlı sektöründeki büyümeye paralel olarak kanatlı damızlık ve kuluçkahane işletmelerinde kısa vadede %10,
uzun vadeli dönemde % 20 -% 30oranında büyüme hedeflenmektedir.
Safkan İngiliz Arap Atı Yetiştiriciliği :
Özel hara sayısı orta vadede %50 artışla 50’ye çıkacak olup yetiştirilen at
sayısının 1000 olması hedeflenmektedir. TJK pansiyon Hara kapasitesi orta
vadede 2 kat artarak 1500’e çıkacaktır.
Hayvan Refahı- Zootekni:
Kısa vadede canlı hayvan nakleden
sürücülerin bakıcıların ve satıcıların
çalışma izni olması sağlanacak olup
uzun vadede AB uyumluluğu sağlanacaktır.
Serbest Veteriner Hekim
Hizmetleri :
İlimize giren aşı-biyolojik madde ve
ilaç ile ilgili yazılım geliştirilerek bir
merkezden kontrolü orta vadede sağlanacaktır.
Koruyucu Hekimlik:
Koyun ve keçiler ile büyükbaş hayvanlarda uygulanan brucella aşılama
programı dâhilinde orta vadede bütün hayvanların aşılamaları bitirilerek kontrol programı tamamlanacak
sonrasında eradikasyon programına
geçilecektir.
Arıcılık:
İlimizde mevcut bulunan 65 bin arılı
kovan, 850 yetiştirici ve 770ton/yıl bal
verimini orta vadede koloni sayısını
90 bin’e yetiştirici sayısını 1200’e bal
üretimin 1000ton/yıl olması ve tüm
arıcıların kayıt altına alınması hedeflenmektedir. Orta vadede arıcılık kursu gören yetiştirici sayısı 3000 kişiye
çıkması planlanmaktadır.
3-Gıda
Güvenilirliği
Gıda ve yem işletmelerinin tamamı
kayıt altına alınacaktır. Gıda ve
yem kontrol hizmetlerinin etkinliği
artırılacaktır.
4-Tarımsal Altyapı ve Kırsal Kalkınma
İlimizde toplulaştırması yapılabilecek
yaklaşık 110.840 hektar tarım arazisi mevcuttur. Kısa vadede bu alanın
35.000 hektarında Arazi Toplulaştırması yapılacaktır. CBS (Coğrafi Bilgi
Sistemi) ile tüm Bursa İli genelinde tarım parsellerinin tespiti sağlanacaktır.
Çiftçilerin örgütlenmesini teşvik ederek pazarlama zincirlerinde daha fazla
güç kazanmalarını sağlanacak, kooperatifçilik ve kooperatifler tarafından
uygulanacak projelerle ilgili üyelerin
gerekli konularda bilgi düzeyleri artırılacaktır.
5-Kurumsal Kapasite
Kurum işleyişinde
şeffaf
ve
katılımcı bir iş ortamı sağlamaya
yönelik iş akışlarının sadeleştirilmesi
ve değişime açık hale getirilmesi,
bürokrasinin azaltılması için yapılan
iş ve işlemlerin yeniden tanımlanması
ve gerekçelendirilmesi ile personelin
çalışma barışı ve aidiyet duygususun
gelişmesi ile ilgili farkındalık sağlamaya
yönelik çalışmalar devam edecektir.
Bakanlığımız Merkez taşra ve
teşkilatları ve diğer kamu kurum ve
kuruluşları işbirliğinde yapılan Eğitim
Planı çerçevesinde gerek teknik
gerekse kişisel eğitimlere daha fazla
teknik personelin katılımı sağlanacak,
kurumun fiziksel ve teknolojik
altyapısının geliştirilmesine yönelik
çalışmalar devam edecektir.
Bursa’da Gıda&Tarım
11
Sektörden
Ambalaj Malzemelerinin
Önemi ve Güvenirliliği
Ambalajın Önemi
Adnan Fatih DAĞDELEN
Yüksek Mühendis
Dr. Emine ALKIN
Yüksek Mühendis
Bursa Gıda ve Yem Kontrol Merkez Araştırma
Enstitüsü Müdürlüğü
Günümüzde gıda maddelerinin hemen hemen tamamı
tüketiciye ambalajlanmış olarak sunulmaktadır. Kusursuz üretilmiş bir
gıda maddesinin üretildiği biçimiyle
tüketiciye ulaşmasında ambalaj materyalinin önemi oldukça fazladır.
Doğru ürüne doğru ambalaj seçimi
ürünün sağlıklı bir şekilde tüketiciye
sunulmasının ön koşuludur. Gıdaya
uygun ambalaj seçimi, gıdanın tüketiciye fiziksel ve kimyasal etkilerden
korunmuş, mikrobiyolojik bozulmalara karşı güvenli olarak ulaşmasını
sağlamaktadır. Uygun olmayan ambalaj, koruma özelliğini yitirerek fiziksel, kimyasal ve mikrobiyolojik olarak
tüketici sağlığını tehdit etmektedir.
Ambalaj Materyali
Türk Gıda Kodeksi’ne göre ambalaj
materyali; gıda maddelerini dış etkilerden koruyan ve içine konan gıda
12
Bursa’da Gıda&Tarım
maddesini bir arada tutarak taşıma,
depolama, dağıtım, tanıtım ve reklam
gibi pazarlama işlemlerini kolaylaştıran veya gıda maddeleri ile temasta
bulunmak üzere üretilen plastik, cam,
seramik, kağıt, metal, ahşap ve/veya
bunların karışımından elde edilen materyalleridir. Bu materyaller ülkemizde
Avrupa Birliği’ne uyum programı çerçevesinde hazırlanmış olan “Gıda İle
Temas Eden Madde ve Malzemeler
Yönetmeliği” ile düzenlenmiştir. Bu
yönetmeliğe göre “Gıda ile temas
eden malzemelerden insan sağlığını
tehlikeye sokacak veya gıdanın bileşiminde istenmeyen değişimlere neden
olacak veya duyusal özelliklerinde
değişikliğe neden olacak miktarda
geçiş olamaz” cümlesi ile bu malzemelerin gıdaya uygunluğu ile ilgili dikkat edilecek hususlar tanımlanmıştır.
Ambalajlar ve Ambalaj Malzemeleri
Ülkemizinde mevzuatının oluşturulmasında esas alınan 1935/2004/EC
sayılı Avrupa Konseyi kararı ile Gıda
ile Temas Eden Madde ve Malzemeler genel olarak tanımlanmıştır. Bu
kararda malzemeler 17 gruba ayrılmış
ve her gurubun spesifik olarak incelenmesi gerektiği belirtilmiştir. Şekil
1’de Gıda İle Temas Eden Malzemeler
için Avrupa Birliğinde yer alan düzenlemeler verilmiştir.
Şekil 1. AB’de Gıda İle Temas Eden Malzemelerle İlgili Düzenlemeler
Türkiyede Ambalaj ve
Ambalaj Malzemeleri
Gıda Güvenilirliği ve Ambalaj
Laboratuarlarının Önemi
Bursa Gıda ve Yem Kontrol
Merkez Araştırma Enstitüsü
Ülkemizde gıda maddeleriyle temas
halinde olan ambalajlar ve ambalaj
maddeleri; Avrupa Birliği’ne uyum
programı çerçevesinde hazırlanmış
olan Yönetmelik ve Spesifik Tebliğler
ile düzenlenmiştir. Bu yönetmelik ve
tebliğlerde başta plastik esaslı malzemeler olmak üzere birçok malzemeyle ilgili sınırlayıcı bazı düzenlemeler
bulunmaktadır. Bu düzenlemelerin
temelini “malzemelerin yapılarında
yer alan ve/veya üretimleri sırasında
ilave edilen kimyasal maddelerin gıdalara geçişi” olarak tanımlanan migrasyon oluşturmaktadır.
Tarladan çatala gıda güvenilirliği zincirindeki son halka olan, önemi ve
gündemdeki yeri her geçen gün artan
gıda ile temas eden malzemelerin güvenirliliğinin sağlanması, gıda kalitesi/
güvenliği üzerine etkisinin belirlenmesi ve bu malzemelerden kaynaklanan
sağlık risklerinin tanımlanması ancak
bu malzemelerin incelenebileceği
donanımlı ambalaj laboratuvarları ile
mümkündür.
Bursa Gıda ve Yem Kontrol Merkez Araştırma Enstitüsü, Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanlığı’nın ihtiyaç
duyduğu gıda, yem, su ve su ürünleri
konularında kontrol ve araştırma hizmetleri ile bu konulardaki eğitim faaliyetlerini yürüten, ISO 9001 ve 17025
standartlarına sahip ülkesel düzeydeki tek merkez araştırma enstitüsüdür.
Enstitüde gıda, gıda katkı maddeleri,
gıda ile temas eden madde ve malzemeler, yem, yem katkı maddeleri ile su
ve su ürünleri konularında araştırma
projeleri yürütülmektedir. Denetim ve
kontrol amacı ile gelen numunelerde
istenen analizler yapılmakta, ayrıca
Bursa’da Gıda&Tarım
13
kamu ve özel sektör laboratuvarlarına eğitimler vermektedir. Enstitü bir
yandan iç piyasa ve ihracat için gerekli olan ve belli standartta, daha hızlı,
daha hassas analizler yaparken, diğer
yandan da ülkemizin ve sektörün ihtiyacı olan konularda Ar-Ge projeleri
yapmaktadır.
Bursa Gıda ve Yem Kontrol
Merkez Araştırma Enstitüsü
Ambalaj Laboratuarı
Enstitüde Ambalaj Laboratuvar Şefliği 2012 yılında ayrı bir birim olarak
kurulmuş ve ambalaj analizlerinin alt
yapı imkânları yenilenmiştir. Ülkemiz-
de gıda ile temas eden malzemelerin
güvenirlilik testlerinin yapılabildiği
Bakanlığa bağlı 5 kamu laboratuvarı
bulunmaktadır. Bu kamu ve diğer özel
laboratuvarlar içinde en modern ve
kapsamlı cihaz alt yapısı Enstitü bünyesinde yer almaktadır. Gıda ile temas
eden malzemelerle ilgili Enstitü bünyesinde bulunan cihazlar ve kullanım
alanları Çizelge 1 ve Şekil 2’de görülmektedir. Ambalaj Laboratuvarında
2 Doktoralı, 1 Yüksek Mühendis ve 1
Mühendis olmak üzere 4 uzman personel çalışmaktadır. Deneyimli teknik
ekibi, güçlü laboratuvar altyapısı ve
test güvenilirliğini esas alan, müşteri
odaklı hizmetler vermektedir. Analizlerde kullanılan metotlarda ulusal ve
uluslar arası kabul görmüş ISO, TSE
ve Türk Gıda Kodeksi Tebliğleri esas
alınmaktadır. Daha hızlı ve güvenilir
analiz sonuçlarının elde edilebilmesi
için teknolojik gelişmeler takip edilmektedir. Ambalaj Laboratuvarında;
malzemelerde metal analizleri, yapı
tayini, toplam migrasyon analizleri, teneke kutu analizleri, cam ambalajlarda
ani sıcaklık değişimine dayanım testi
gibi temel bazı analizler yapılmaktadır.
Plastik esaslı malzemelerden geçebilen kullanımı yasaklanmış bazı Fitalat
kalıntılarının tespiti de 2014 yılı içerisinde GC-MS Headspace cihazı ile yapılması planlanmaktadır.
Cihazlar
Kullanım Alanı
WD-XRF
Metal analizleri
GC-MS Headspace
Malzemeden geçebilecek uçucu ve yarı uçucu kalıntıların tespiti (Örn: Fitalat,
Stiren, Bisfenol gibi)
FTIR
Polimer malzemelerde yapı tayini
DSC
Polimer malzemelerde termal karakterizasyon
Etüv, İnkübatör, Hotplate, Hassas
Toplam migrasyon tayini
Terazi
Çizelge 1. Ambalaj Laboratuvarında Kullanılan Cihazlar ve Kullanım Alanları
14
Bursa’da Gıda&Tarım
DSC
GC-MS Headspace
Şekil 2. Ambalaj Laboratuvarında Kullanılan Bazı Cihazlar
KAYNAKLAR
Anonim, 2004. On Materials And
Articles İntended To Come İnto
Contact With Food, No:1935/2004,
European Union.
Anonim, 2011. Türk Gıda Kodeksi Gıda İle Temas Eden Madde
Ve Malzemeler Yönetmeliği, R.G.
29.12.2011-28157.
Anonim, 2013. Türk Gıda Kodeksi Gıda İle Temas Eden Plastik
Madde ve Malzemeler Tebliği, R.G.
17.07.2013-28710.
Dağdelen A.F., O. Gürbüz, 2012.
Gıda İle Temas Eden Malzemelerin
Güvenirliliğinde Ambalaj Laboratuvarının Rolü. Uludağ Üniversitesi
II. Bilgilendirme ve Ar-Ge Günleri.
13-15 Kasım, Bursa. (Poster)
Dağdelen A.F., O. Gürbüz, 2013.
The Main Indicator Of The Safety
Of Packaging Materials: Analysis Of
Migration. VII. International Packaging Congress & Exhibition. 09-11
May, İzmir/Turkey. (Poster)
Dağdelen A.F., O. Gürbüz, E. Alkın, K. Çetin, 2013. Legislation Of
Turkey And European Union On
Food Contact Materials. VII. International Packaging Congress & Exhibition. 09-11 May, İzmir/Turkey.
(Poster)
Bursa’da Gıda&Tarım
15
Sektörden
Islah Amaçlı Çiğ Süt
Kalitesinin Desteklenmesi
Projesi
genetik üstünlüğü belirlenmiş boğa
spermaları ile başta Bursa İli olmak
üzere, Türkiye çapına dağıtmak amacıyla faaliyet gösteren Bursa İli Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği; 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı,
Gıda ve Yem Kanunu’na istinaden yayınlanmış olan “Islah Amaçlı Hayvan
Yetiştirici Birliklerinin Kurulması ve
Hizmetlerine Dair Yönetmelik” gereği
İl genelinde çalışmalarına devam etmektedir.
Projenin Amacı
Ali KARAKADIOĞLU
Tekniker
Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Sorumlu Müdürü
İnek düzeyinde toplanacak süt örneklerinde yağ, protein ve somatik hücre
analizlerini yaparak mevcut durumu
tespit etmek, sonuçlardan hareketle işletme ve ineklerde
sütün kalitesinin arttırılmasına
yönelik olarak genetik ve çevresel tedbirlerin (besleme, hastalıklardan korunma, vb.) alınmasını
sağlayarak Bursa yetiştiricisine ve ülke
ekonomisine katkıda bulunmaktır.
Projenin Gerekçesi
Türkiye koşullarında yüksek ve kaliteli süt üretebilen, uzun ömürlü damızlıklar yetiştirmek için, elde edilen
16
Bursa’da Gıda&Tarım
Bursa İli Damızlık Sığır Yetiştiricileri
Birliği, Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl
Müdürlüğü ile ortaklaşa olarak Bursa
ili ve bağlı ilçelerinde sığırlarda Soykütüğü, Önsoykütüğü ve Döl Kontrolü
projelerini yürütmektedir. Önceki yıllarda ortalama ülke genelinde 15002000 lt olan bir laktasyondaki (305
günlük) süt verimi bugün Birliğimizin
soykütüğü ve ıslah çalışmaları sayesinde, işletmelerde Bursa ortalaması
6.500 lt’ye ulaşmıştır. Büyük kapasiteli
işletmelerde ise 11.000 lt’yi geçen işletmeler mevcuttur. Günümüze kadar
sütün miktarının arttırılmasına yönelik olarak yürütülen ırk ıslahı faaliyetleri yürütülmüştür. Türkiye’de 1995 yılında inek başına 4000 litre olan yıllık
süt üretimi günümüzde 6.000 litrenin
üzerine çıkmış bulunmaktadır. Ancak hayvancılığı gelişmiş ABD ve AB
ülkelerinde (Almanya, Fransa, İtalya,
İngiltere, Hollanda…) bu miktar artışı
yeterli görülmemekte, üretilen sütün
değeri, miktarından çok içerdiği yağ,
protein, somatik hücre sayısı ile ölçülmektedir. Yani tutulan verim kayıtlarının yanında sütün kalitesini ve içeriğini tespitinin yapıldığı çalışmalar uzun
yıllardan bu yana yapılmakta olup,
bu ülkeler ulusal ıslah programlarını
bu kayıtlara göre yönlendirilmekte
ve uygulamaktadır. Çünkü; çiğ sütten
elde edilecek tereyağı ve peynir miktarı, sütün içerdiği yağ, protein oranı
ile doğrudan ilişkilidir. Bunun yanı
sıra sütün elde edildiği ineğin meme
sağlığı, yine sütündeki somatik hücre sayısı üzerinden anlaşılmaktadır.
Bu anlamda, sütün içeriğinin analiz
edilmesi gerek kaliteli süt üretimi ve
gerekse ineğin meme sağlığının takibi
açısından büyük önem taşımaktadır.
Ayrıca Türk Gıda Kodeksi’nin Çiğ Süt
Tebliği’ne göre kaliteli bir sütte mililitredeki canlı bakteri sayısının 100.000
adetten az, somatik hücre sayısının
ise 400.000 adetten az olması gerekmektedir. Bu sebeple yağ, protein
ve somatik hücre vb. analiz edilmesi
şarttır. Bunun için İlimizdeki Bursa İli
Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği üyesi, soykütüğüne kayıtlı olan ineklerde
uygulanması ve e-ıslah veri tabanına
kayıt edilerek sonuçların tescil edilmesi hedeflenmektedir. Diğer en
önemli hedef ise; uluslararası tescilin
yapılabilmesidir. Yani ICAR(uluslar
arası kayıt örgütü)ın kabul ettiği standartlar çerçevesinde, analiz sonuçlarının e-ıslah veri tabanından alınarak,
ICAR’a gönderilmesi ve kabul edilen
geçerli değerler haline dönüştürülmesidir.
Avrupa Birliği uyum süreci çerçevesinde;
- Türkiye’nin somatik hücre haritasının çıkartılması başta olmak üzere sütün kalite ve içeriğinin tespit edilmesi
konusunda verilmiş ulusal taahhütler
bulunmaktadır. Yine Gıda Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığının “Soy kütü-
ğü Talimatı” ve Türkiye Damızlık Sığır
Yetiştiricileri Merkez Birliğinin üyesi
bulunduğu ICAR (uluslararası Hayvan Kayıt Kuruluşunun) Süt İçeriğinin analizi hakkındaki direktifleri, çiğ
sütteki içeriğin (yağ, protein, somatik
hücre sayısı) ile ilgili verilerin toplanması ve değerlendirilmesi çalışmalarını zorunlu kılmaktadır.
- Türkiye’den tarım ve hayvancılıkla
ilgili istenilen en önemli kriterlerinden
birisi, kayıt dışılığın önlenmesi amaçlı;
üretimin ve mevcut varlığın kayıt altına alınması,
- Hayvancılıkta ıslah politikalarının
belirlenmesidir,
- Kaliteli çiğ süt üretiminin AB çiğ süt
üretim normlarına uyması gerekmektedir.
Kaliteli ve hijyenik süt üretimi ve kayıt altına alınması çok önemlidir. Bu
nedenle, kayıt işlemlerinin ve ıslah
faaliyetlerinin ulusal bazda uygulama-
Bursa’da Gıda&Tarım
17
sını gerçekleştirmek için, Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanlığı uhdesinde
kurulan Damızlık Sığır Yetiştiricileri
Birlikleri bu kapsamda projeler yürütmekte ve dâhil olmaktadır. Bu
çerçevede, Gıda Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı; 8 Nisan 2013 Tarih, 28612
Sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak
yürürlüğe giren 2013/4463 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile Hayvancılık
Desteklemeleri kapsamında; “Islah
Amaçlı Çiğ Süt Kalitesinin Desteklenmesi Projesi” yürürlüğe konmuştur.
Bu proje ile Bursa, Ankara, Balıkesir, İzmir ve Tekirdağ İllerinde soykütüğüne
kayıtlı saf ırk 10 baş ve üstü ineği olan
18
Bursa’da Gıda&Tarım
işletmeleri kapsayacak olup, çiğ sütte
yapılacak analizler ile (yağ, protein,
somatik hücre) inek başına 50 TL destekleme ödemesi yapılacaktır.
Özetle projenin en önemli gerekçesi; Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı’nın “Islah Amaçlı Çiğ Süt
Kalitesinin Desteklenmesi Projesi”nin
ilimizde uygulanacak olması nedeniyle, inek düzeyinde toplanacak süt örneklerinde yağ, protein, somatik hücre analizlerinin yapılarak, sonuçlardan
hareketle destekleme ödemesinden
(inek başına 50 TL) Bursa yetiştiricisinin en yüksek düzeyde yararlanması-
nı sağlamaktır.
Projenin Kapsamı
Proje, Bursa İli Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü ile Damızlık Sığır
Yetiştiricileri Birliği tarafından ortaklaşa yürütülen Soykütüğü projesi çerçevesinde ırk ıslahı faaliyetlerine dahil
olan 1.219 adet çiftlik ve bu çiftliklerde yetiştirilen 32.054 baş ineği
kapsayacaktır.
Projenin Uygulanması
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı
ile Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği arasında imzalanan
işbirliği protokolü çerçevesinde, Gıda
ve Yem Kontrol Merkez Araştırma
Enstitüsü bünyesinde oluşturulan
“Çiğ Süt Analiz Laboratuarında” Gıda
ve Yem Kontrol Laboratuar personeli
görevlendirilerek inek sütü numunelerinde içeriğin analizi yapılacaktır.
Süt içeriğinin analizi için; soykütüğü
işletmelerine gidilmesi, süt örneklerinin toplanması, “Çiğ Süt Analiz Laboratuarına” ulaştırılması ile ilgili ve her
türlü saha hizmetleri ve giderlerinin
tamamı Bursa İli Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği tarafından karşılanacaktır. Uygulamada ise; ileri düzey süt
analizleri yapan cihazlarla laboratuar
ortamında, Birliğimizin süt örneklerinin toplama ağı ile e-ıslah veri tabanından alınan listelere göre, damızlıkçı işletmelerdeki uygun ineklerden
süt örnekleri alınarak, özel donanımlı
araçlarla laboratuara getirilerek süt
analizleri yapılacaktır. Analiz sonuçlarına göre, işletmelerden alınan sütlerin yağ, protein, somatik hücre sayısı
tespit edilecek, e-ıslah veri tabanına
kayıt edilerek, Bakanlığın belirlediği
kriterler esas alınarak, Bakanlıkça Desteklenecektir. Ayrıca, süt örneklerinin
toplanması konusunda yetiştiricilerin
ihtiyaç duyduğu eğitimler, Bursa İli
Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği teknik personelleri tarafından verilecektir.
Projenin Teknolojik Altyapısı
Süt örnekleri, Birlik personeli tarafından, yanında taşımış olduğu internet
aracılığı ile doğrudan soykütüğü sistemine bağlı çalışabilen mobil sistem (el
terminali) rehberliğinde toplanacaktır.
Bu sistem kapsamında, süt örneklerinin konulduğu plastik toplama kapları termal yazıcılar aracılığı ile bastırılan
ve ineğin kulak numarasının yer aldığı
barkod etiketler ile etiketlenecektir.
Bu sayede, örnekler süt analiz cihazına
entegre barkod okuyucu aracılığı ile
okutulması suretiyle sisteme tanıtılacaktır. Söz konusu sistemin otomatik
olması nedeniyle örneklerin karışması
ihtimali bulunmamaktadır. Analiz çalışmalarının etkin ve hızlı bir şekilde
yürütülebilmesi amacıyla saatte 400
adet numunede aynı anda olmak
üzere yağ, protein, somatik hücre ölçümü, ve diğer parametreler (laktoz
(süt şekeri), kuru madde…) yapabilen
süt analiz cihazı kullanılacaktır. Cihaz
ile ilgili alınan teklifler doğrultusunda
(Bakanlığın ICAR onaylı olması şartı
dikkate alınarak) BENTLEY marka cihaz, gerek performans ve gerekse fiyat
açısından daha avantajlı olduğu tespit
edilmiştir. Analiz amacıyla kurulacak
analiz cihazı, web servis üzerinden
doğrudan Soykütüğü kayıt sistemine bağlanabileceği software yazılım
altyapısı tamamlanmış olup, süt örneklerinin analizi sonucu elde edilen
veriler eş zamanlı olarak ulusal Soykütüğü sistemine(e-ıslah veri tabanı)
kayıt edilecek ve il düzeyi planlama
amacıyla soykütüğü sistemi üzerinden raporlama yapılmasının yanı sıra
çiftlik sahibine web ortamı üzerinden
olmak üzere sonuçlar ve gelişmeler
doğrudan raporlanabilecektir.
Projenin Faydaları
Çiğ sütte analiz çalışmalarının Bursa ili
genelinde yaygınlaştırılması sağlandığında;
a) Her bir inekten üretilen çiğ sütteki yağ, protein, somatik hücre sayısı
ve diğer parametreler (laktoz , kuru
madde,üre) bakımından mevcut durum tespit edilebilecektir.
Bursa’da Gıda&Tarım
19
başta olmak üzere her yıl milyonlarca
lira değerindeki parasal kayıp İl ekonomisine kazandırılacaktır.
e) Somatik hücre sayısına dayalı olarak meme hastalıkları ile mücadele
programı uygulanabilecektir.
Çiğ sütteki yağ ve protein
oranlarından hareketle gelecek genç
sığır neslinde yağ ve protein oranının
arttırılmasına yönelik olarak boğa
sperması kullanılması başta olmak
üzere bakım ve besleme konularında
yetiştiricilerin tedbir almaları yönünde
bilgi ve becerilerini arttırmak amacıyla
eğitimleri yapılacaktır. Bu yolla beher
litre çiğ sütte yağ içeriğinde sağlanacak
0,1% (binde bir) oranındaki bir
artış bile, 1 ton süt üretiminde 1
kg daha fazla yağ elde edilmesini
sağlayacaktır. Proje kapsamındaki
çiftliklerin yıllık sanayiye sattıkları
sütün yaklaşık 200.000 ton olduğu
dikkate alındığında proje sayesinde
sağlanacak 0,1% oranındaki yağ artışı
yıllık 200 ton daha fazla yağ üretimini
temin edecektir.Ayrıca Çiğ sütün
peynir verimliliği açısından önem
taşıyan protein oranı için de benzer bir
iyileşme sağlanması beklenmektedir.
b) Çiğ sütte yağ ve protein oranları
ile somatik hücre sayısının analiz
edilmesiyle, yetiştiricilerin çiğ sütün
içeriği konusunda bilgilendirilmesi
sağlanabilecektir. Bu il genelinde
sütün kaliteye göre fiyatlandırılmasını
sağlayarak, yetiştirici gelir düzeyinin
arttırılmasına zemin oluşturacaktır.
c) Çiğ sütte somatik hücre sayısının
20
Bursa’da Gıda&Tarım
Avrupa Birliğinin kabul ettiği üst
sınır olan mililitrede 400.000 adet
olması halinde inek başına günlük
süt veriminde 1,2 litre, 500.000 adet
olması halinde inek başına günlük süt
veriminde 3,3 litre, mililitrede 1.500.000
adet civarına çıkması durumunda ise,
inek başına günlük süt veriminde
14,6 litre kayıp meydana gelmektedir.
Meme sağlığının göstergesi olan
somatik hücre sayısı esas alınarak
inek ve sürü bazında somatik hücre
sayısının azaltılmasına yönelik olarak
yetiştiriciler bilgi ve becerilerinin
arttırılması ve gereken çevresel
tedbirleri almaları sağlanacaktır.
d) Bu sayede her il bazında somatik
hücre haritası çıkartılarak, mastitis
f) Kaydı tutulmakta olan süt miktarı
ile birlikte yağ, protein, kuru madde
içeriğinin de tespit edilmesi sayesinde
ineğin yaşama payına ilave olarak verimi için ihtiyaç duyduğu besin maddesi ihtiyacının hesaplanması mümkün
olabilecektir. Böylelikle sığırlarda beslemenin ekonomik kılınması sağlanacaktır.Çünkü, işletmelerde besleme;
gerek girdilerin, gerekse işgücünün
%70’ni oluşturmaktadır.
g) Yetiştiricinin ürettiği ve sanayici
tarafından yapılan tek taraflı (süt sanayicisine mecburi güvene dayalı)
analizlerinin, Türkiye’nin tek referans
laboratuarı olan “Bursa Gıda ve Yem
Kontrol Merkez Araştırma Enstitüsü”
tarafından da analizlerinin yapılması
ile “Analiz Teyidi” yapılabilinecektir.
h) 2014 yılı “Hayvancılık Desteklemeleri” kapsamında İnek başına yapılacak destekleme sonucu, Bursa’da
yaklaşık 32.000 adet ineğin hakedişleri sağlandığında 1.600.000,00 TL
Devlet tarafından desteklenerek,
Bursa hayvancısının cebine girecektir.
6
4’lü ambalajında Eker yoğurt
ile, her kapta aynı lezzet ve
tazelik buzdolabınızda.
www.eker.com.tr
Bursa’da Gıda&Tarım
21
Sektörden
Organik Tarım
1.Organik Tarım Nedir?
Uğur EKMEKÇİ
Yüksek Mühendis
İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü
Günümüzde konvansiyonel tarımda
bilinçsiz ilaç ve yüksek girdi kullanımının sonucu insan sağlığı ve doğal
dengenin bozulması gibi olumsuz
sonuçlar karşısında “organik tarım”
alternatif olarak gündeme gelmiş bir
üretim sistemidir. Organik tarım; sentetik kimyasal gübrelerin, ilaçların ve
hormonların kullanımına izin vermeyen, üretiminden tüketimine kadar
her aşaması kontrollü ve sertifikalı
olan tarımsal bir üretim sistemidir.
Organik tarım; ekolojik veya biyolojik
tarım olarak tanımlanmaktadır.
Organik tarımın amacı; çevre ve insan sağlığı ile doğal kaynakların korunması, biyolojik çeşitliliğin sağlanması, ekolojik dengenin korunması,
kimyasal tarım ilaçları, hormonlar ve
sentetik gübrelerin kullanımını engelleyerek çevreye olumsuz etkilerinden
korumak, organik ve yeşil gübreleme,
münavebe, toprak ve gen kaynakları
erozyonunu önlemek, yenilenebi-
22
Bursa’da Gıda&Tarım
lir enerji kaynaklarını kullanmak ve
enerji tasarrufu yapmak, bitkinin
direncini arttırmak, biyolojik mücadelede doğal düşmanlardan faydalanmak, ekonomiyi desteklemek ve
üretimde sadece miktar artışını değil
aynı zamanda ürün kalitesini de arttırmaktır.
Organik tarımın temel ilkeleri; genetik değişikliğe uğramamış ve sağlıklı
tohum kullanmak, toprakta zararlı
etki bırakabilecek sentetik gübre kullanmamak, zararlı, hastalık ve yabancı
otlar ile mücadelede, kalıcı, doğaya
zarar vermeyen ve parçalanmayan
kimyasallar kullanmamak, ürünün
sertifikasyon ve etiketlenmesini yaptırmak şeklinde sıralanabilir.
2.Dünya’da Organik Tarım
Organik tarımın geçmişi 20.yüzyıla
dayanmaktadır. Avrupa’da 1910’lu yıllarda uygulanmaya başlamış, 1930’lu
yıllarda yaygınlaşmıştır. Pestisitlerin
ve kimyasal gübrenin keşfi ile “Yeşil
Devrim” olarak adlandırılan tarımsal
üretimin artırılma çabalarının dünyadaki açlık sorununa çözüm olmadığı,
aksine doğal dengeyi ve insan sağlığını olumsuz etkilediğini fark edilince
gelişmiş ülkeler, 1970’li yıllarda ticari
olarak organik tarım çalışmalarına
başlamışlardır. Tüketicilerin baskılarıyla 1980’li yıllarda aile işletmeciliği
seklinden çıkarak ticari bir boyut kazanmıştır.
3.Türkiye’de Organik Tarım
Dünya ticaretinde 1970’li yıllarda
başlamış olan ekolojik tarımdaki gelişmelere uygun olarak, Avrupa orijinli firmalar Türkiye’deki firmalardan
“organik ürün” talebinde bulunmuş
ve böylece 1984–1985 yıllarında ülkemizde organik tarım başlamıştır. Ülkemizde organik tarım ilk olarak Ege
Bölgesinde önemli ihraç ürünleri olan
kuru incir ve üzümde gerçekleşmiştir.
Daha sonra bu ürünlere kuru kayısı,
fındık gibi ürünler de katılarak organik
tarım farklı bölgelerimizde de uygulanmaya başlamıştır (Öztemiz, 2008).
Ülkemizdeki çalışmalar, Gıda Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı tarafından hazırlanarak 18.08.2010 tarihinde, 27676
sayılı Resmi gazetede yayınlanan “Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik” ile yürürlüğe
girmiştir. Organik ihraç ürünlerinden
ilk 5 sırayı çekirdeksiz kuru üzüm, kuru
incir, kuru kayısı, kuru elma ve fındık
yer almaktadır. (Anonymous, 2008).
4. Sürdürülebilir Tarım İçin
Entegre Mücadelenin Önemi
ve Organik Tarım
Bitkisel üretimin her aşamasında
ürünlere zarar veren çok sayıda hastalık, zararlı ve yabancı otlar bulunmaktadır. Bu durum bitkisel üretim ile uğraşan insanları hastalık ve zararlılar ile
mücadele için çok sayıda teknik geliştirmeye sevk etmiştir. Buradaki temel
anlayış, dünya nüfusunu doyuracak
tarımsal üretimi gerçekleştirmek için
verim artışı sağlayacak olan her türlü
teknik ve teknolojinin kullanılması
ve yaygınlaştırılmasıdır. Ayrıca insanların güvenilir gıda ve çevre sağlığı ile
ilgili duyarlıklarının artması tarımsal
üretimde çevre dostu yöntemlerin
geliştirilmesini ve kullanılmasını zorunlu hale getirmiştir. Bu nedenle
tüm mücadele metotlarının zararlıları
belirli bir seviyede tutmak için uyum
içinde kullanıldığı Entegre Mücadele
Yöntemleri (IPM) başta olmak üzere,
biyolojik ve biyokteknik mücadele
yöntemlerinin yaygın bir şekilde kullanılması amacıyla araştırma, eğitim
ve yayım çalışmalarına önem verilmelidir. Organik tarım ise içeriği itibariyle
hem “Konvensiyonel Tarım” hemde
“Entegre Mücadele” ilkelerinden ayrı
bağımsız bir sistemdir. Organik tarımda bitki koruma uygulamaları tamamen doğal ürünleri içine alan ve
mücadele çalışmaları daha sınırlı olan
bir üretim modelidir.
Bitkisel üretim modelinde hastalık ve
zararlılarla mücadele yapılmadığında
ortalama olarak % 30-35 oranında
ürün kaybı yaşandığı bilinmektedir.
Bu kayıp oranı salgın yapan zararlı
organizmalarda % 100’e kadar çıkabilmektedir. Yani bitki sağlığı tedbirleri
“Gıda Güvenliği” kapsamında vazgeçilemez uygulamalardan biridir. Bitki
sağlığı çalışmalarının ana hedefinde
bitkilerde
oluşan
k ayıp ları
ö nl emek
Bursa’da Gıda&Tarım
23
veya azaltmak varken diğer hedefleri
ise çevreyi kirletmemek, insan sağlığına ve diğer canlılara zarar vermemektir. 20.yy ortalarında geliştirilmiş
geniş spektrumlu Organik Fosforlu
ve Karbamatlı ilaçların yasaklanarak
piyasadan çekilmesi insan ve çevre
sağlığı açısından ileri bir adım olarak
öne çıkmakla birlikte, bitkisel üretimdeki zararlı organizmalarla mücadeleyi zorlaştırmıştır. Çünkü küreselleşmeye bağlı olarak artan tarımsal ticaret
ve buna bağlı olarak özellikle üretim
materyallerinin hızlı değişimi ve insan
trafiği hastalık ve zararlılarında hızla
dünyanın diğer bölgelerine yayılması
sonucunu doğurmuştur. Bugün için
ülkemizde 552 adet ekonomik düzeyde zarar yapan organizma bulunmaktadır. Bunların sayısının yakın gelecekte azalmasından ziyade artması
beklenmektedir ve bu durum gelişmiş
tüm tarım ülkeleri için aynıdır (Birişik,
2012).
Tarımsal üretim içinde dünyada artan
nüfusu beslemenin ve milyonlarca
insanın gıda güvenliğini sağlamanın
fazlaca bir alternatifi olmadığını bilinmektedir. Alternatif olarak değerlendirilebilecek olan Organik Tarım
ise modern hayattan vazgeçmeyecek
milyarlarca insan için değil ama alternatif yaşam arayışı içerisinde olan
varlıklı ve gıda güvenliği sorunu olmayan küçük bir kesim için mümkün olabilir. Fakat dünyanın tümü
için erişilebilir güvenli gıda üretimi
yalnızca “Entegre Mücadele” olarak
tarif edilen bütün tekniklerin bir
arada ve optimum düzeyde sürdürülebilirliği öngörecek şekilde kullanıldığı bir yöntemle mümkündür.
Birleşmiş milletler tarafından 2004
yılında yapılan detaylı bir nüfus
tahmin çalışmasında, dünya nüfusunun 2075 yılında 9-10 milyar
olacağı bildirilmiştir. Bu çalışmaya
göre Türkiye’nin nüfusunun 2055
24
Bursa’da Gıda&Tarım
yılında 98,1 milyon, 2100 yılında 90,3
ve 2200 yılında 87,5 olacağı ve 2300
yılına kadar bu civarda sabitleneceği
güvenliği sorunu olmayan bir kesim
için mümkün olabilen bir üretim sistemidir.
5. Organik Tarımın Bitki Koruma ile İlgili Genel İlkeleri
Organik tarım her şeyden önce doğa
ile birlikte, ona zarar vermeden üretim yapmayı öngören bir felsefeye
dayanır (Aksoy, 1998). Organik tarımın bitki koruma ile ilgili bazı ilkeleri
sıralanmıştır
belirtilmiştir (Anonim, 2012).
Bitkisel üretimde hastalık ve zararlılardan kaynaklanan %30-35 oranındaki
kaybın azaltılması hayati bir değer
taşımaktadır. İfade edilen tüm nedenlerden dolayı bitkisel üretimde sürdürülebilir bitki koruma çalışmalarının
yapılması zorunludur. Sürdürülebilir
bir tarım için ise en uygun mücadele
şekli tüm bitki koruma yöntemlerinin
beraber kullanıldığı entegre mücadeledir. Organik tarım ise milyarlarca
insan için değil ama alternatif yaşam
arayışı içerisinde olan varlıklı ve gıda
1. Organik tarım ekstensif (İlkel) bir
üretim tarzıdır, maksimum ürünü hedeflemez. Ayrıca ürünün albenisi bir
dereceye kadar ihmal edilebilir.
2. Organik tarım, toprağı canlı bir
varlık ve dolayısıyla bitki korumada
önemli bir unsur olarak kabul eder ve
onu üretim aşamalarında korumaya
çalışır.
3. Organik tarımda sentetik kimyasalların (İlaç, gübre vs), doğal olmayan
gübre ve pestisitlerin kullanımı yasaktır.
4. Organik tarım; stres koşullarına,
zararlı ve hastalıklara dayanıklı olan
fakat verim değeri düşük olan “eski”
çeşitlerin, modern, yüksek verimli
fakat dayanıklılık açısından yetersiz
olan çeşitlere göre tercih edilmesini
savunur.
5. Hastalık ve zararlılara karşı dayanıklılığı sağlamak amacıyla genteknolojik (transgenik) çeşitlerin
tarımda kullanılmaları yasaktır.
6. Organik tarım ile elde edilmiş
ürünler daha pahalıdır. Burada
maksimum üretimin hedeflenmemiş olması, hastalık ve zararlılar
nedeniyle üründe azalma meydana
gelmesi önemli bir rol oynar. Ürünün pahalı satılması üretici kazancının birim alanda geleneksel tarı-
ma göre daha yüksek olmasını sağlar.
Doğal Ürün ve Organik Ürün
Nedir?
Önceden toprakta birikmiş gübre,
ilaç ve kimyasal madde kalıntıları, o
ürünün “doğal” olduğunu değiştirmez. Ancak, böyle bir ürün “organik”
değildir. Çünkü, organik tarımın belirli kuralları olup, bunlara uyulması
zorunludur. Tarlada daha önceden
birikmiş olan kimyasal maddeler, elde
edilecek ürünü “organik” olmaktan,
yapılan işlemleri de “Organik Tarım”
olmaktan çıkarır. Bu iki tanım birbirlerinden kesin olarak ayrılmalı ve çok
dikkat edilmelidir. Unutulmamalıdır ki, her organik ürün, “doğal”
(naturel) bir üründür. Ancak,
her “doğal” ürün “organik ürün”
değildir. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından hazırlanıp
18.08.2010 tarihinde, 27676 sayılı Resmi gazetede yayınlanan “Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına İlişkin
Yönetmelik” yürürlüğe girmiştir. Bitki
hastalık, zararlıları ve nematodlar ile
yabancı otlara karşı kullanılacak mücadelede yöntemleri ve Bitki koruma
ürünleri yönetmelikte ve Ek-2 bölümünde belirtilmiştir.
KAYNAKLAR
Anonim, 2010. Resmi Gazete, Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik, GTHB.
http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2010/08/20100818-4.htm
Anonymous, 2012. World population to 2300 :http://www.un.org/esa/
population/publicatons/longrange2/
WorldPop2300final.pdf
Birişik N., Kütük H., Karacaoğlu M., Yarpuzlu F., İslamoğlu M. ve Öztemiz S., 2012.
“Teoriden Pratiğe Biyolojik Mücadele” kitabı, Gıda THB, Ankara, 225 s.
Aksoy U., Altındişli A., 1998. Ekolojik
Tarım Kitabı, Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği (ETO), Bornova- İzmir, 125 s.
Öncüer C., Durmuşoğlu E., 2008. Tarımsal
Zararlılarla Savaş Yöntemleri ve İlaçları.
Adnan Menderes Üniv., Manisa 472 s.
Anonim, 2008. Organik Tarım. URL:
http://www.ankara-tarim.gov.tr.
Öztemiz C.S., 2008. GOÜ.Organik Tarımda Biyolojik Mücadele, Ziraat Fakültesi Dergisi, 25(2), 19-27
Bursa’da Gıda&Tarım
25
Sektörden
Risk Esaslı Denetim
Nurcan YILDIRIM
Mühendis
İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü
Günümüzde bireyler sağlıklı
olmak, hastalıklardan korunmak ve kaliteli bir yaşam sürmek için, yeterli ve dengeli beslenmeye oldukça önem vermektedirler.
Yeterli ve dengeli beslenme gündemde oldukça fazla yer alırken, son yıllarda güvenilir gıda tüketimi konusunda
hızla artan bilinçli bir tüketici kitlesi
oluşmuştur. Bakanlığımız “Yediğine
İçtiğine Dikkat Et Güvenilir Gıda Tüket” sloganı ve diğer kamu spotları ile
güvenilir gıda üretimi ve tüketilmesinde farkındalığın artması amacıyla
etkin çalışmalar yürütmektedir. Tüketiciye güvenilir gıdanın arzı; tarladan
sofraya gıda güvenilirliği anlayışını benimsemiş gıda işletmelerimizin varlığı
ve bu işletmeleri etkin ve sistemli olarak denetleyen bir resmi otoritenin
varlığıyla mümkün olacaktır.
Bakanlığımız, 5996 Sayılı Kanun’un
verdiği yetki ve sorumluluk dâhilinde,
gıda işletmelerini denetleyerek,
güvenilir gıdanın tüketicilere ulaştırılmasındaki en önemli faaliyeti
gerçekleştirmektedir. 5996 Sayılı Ka-
26
Bursa’da Gıda&Tarım
nun, Bakanlığımızca AB mevzuatına
uyumlu olarak hazırlanmış ve AB ülkelerinde kullanılan denetim ve kontrol yöntemleri incelenerek ülkemize
uyarlanmıştır. Bu uyum sürecindeki
faaliyetlerden biri olan “Avrupa Birliği Eşleştirme Projesi” kapsamında, İl
Müdürlüklerimizde bizzat denetim
yapan kontrol görevlileri ile Almanya
ve Litvanya’da denetim yapan kontrol
görevlileri birlikte çalışmalar gerçekleştirmiştir. Bu çalışmalar, denetim
sistemimize önemli yenilik ve değişiklikler getirmiştir.
Bakanlığımızca, tüm gıda kontrol görevlilerinin aynı kriterleri esas alarak,
aynı bakış açısıyla işletme değerlendirmesi yapabilmesi amacıyla “İşletmelerin Riske Dayalı Denetim Sıklığının
Belirlenmesi Prosedürü “hazırlanmıştır. Bu prosedürün uygulanmasıyla,
geleneksel olarak yapılan işyeri denetimleri yerine “ Risk esaslı denetim ve
kontrol” anlayışına dayalı kontrol ve
denetimler yapılmaya başlanmıştır.
Tüm AB ülkelerinde uzun yıllardır uygulanmakta olan ve ülkemiz denetim
sistemine model olan “Riske Dayalı
Denetim Sistemi” nin hedefi; daha iyi
ve az riskli işletmelerin daha az sıklıkla
denetlenmesi, daha kötü ve daha riskli
işletmelerin daha sık denetlenmesidir.
Bakanlığımızca yürütülen eski denetim modelinde; her işletmenin yılda
bir ya da iki kez denetlenmesi gerekliliği dikkate alınarak denetim programları hazırlanmaktaydı. Bu durum,
örneğin; işletme riski yüksek olan ve
daha sık denetlenmesi gereken süt
işletmesi ile işletme riski düşük olan
baharat işletmesinin aynı sıklıkla denetlenmesine neden olmaktaydı ya
da yıllar boyunca yapılan kontroller
sonucunda sık sık ceza almış işletmeler de, denetimleri yıllarca başarı ile
sonuçlanmış işletmeler de aynı sıklıkla denetlenmekteydi. Daha az sıklıkla
denetlenmesi gereken gıda işletmelerine gereğinden fazla gidilmesi vakit
kaybına neden olurken, riski yüksek
daha sıklıkla denetlenmesi gereken
işletmelerin uygun sıklıkta kontrolü
mümkün olmamaktaydı. Özellikle
gıda işletme sayısı fazla olan büyük şehirlerde tüm işletmelerin etkin olarak
denetimi oldukça zor olmaktaydı.
Risk esaslı yeni denetim yöntemi ile
her işletmenin kendine has özellikleri
göz önüne alınarak denetim sıklığının belirlenmesi amaçlanmaktadır.
Denetim sıklığı; işletmeyi denetleyen
kontrol görevlisi tarafından her bir
işletmenin sektörünün riski, ürettiği
ürünlerin riski, işletmenin geçmiş yıllarda yapılan denetimlerdeki performansı, denetimde tespit edilen hijyenik şartları gibi işletmeye ait özellikleri
göz önünde bulundurulup puanlama
yapılması ile gerçekleştirilmektedir.
uygulanıp uygulanmadığı, uygulandı
ise nedeni ve verilen süre içinde işletmenin eksikliklerinin giderilip giderilmediği,
- İzlenebilirliğin değerlendirilmesinde;
izlenebilirliğin gıda zincirinin her aşamasını kapsayıp kapsamadığı, kayıtların tutulup tutulmadığı, etiketlemenin izlenebilirlik açısından yeterli olup
olmadığı,
- Personelin eğitimin düzeyinin değerlendirilmesinde; işletme tarafından
üretilen ürünlerin riskine, işletme büyüklüğüne göre düzenli aralıklarla eğitim verilip verilmediği, verilen eğitimlerin kapsamlı ve personel tarafından
anlaşılmış olup olmadığı, verilen eğitimlerin kayıt altına alınıp alınmadığı,
- Otokontrollerin güvenilirliğinin değerlendirilmesinde; işletmeni HACCP
sistemini uygulama durumu, üretimin
tüm aşamalarında kullanılan madde
ve malzemelerin nihai ürüne kadar
kontrolünün yapılıp yapılmadığı,
bunlara ait tutulan kayıtlar,
- Gerekli sıcaklık kontrollerinin yapılıp
yapılmadığının değerlendirilmesinde;
soğuk zincir ve soğutma sıcaklıklarının ürün için yeterli olup olmadığı ve
bunlara ait kayıtlar,
-İşletmenin hijyen yönetiminin değerlendirilmesinde; denetim esnasında
gözlemlenen bina koşulları, temizlik
ve dezenfeksiyon uygulamaları, personel hijyeni, üretim hijyeni ve zararlı
mücadelenin etkinliği ile bunlara ait
kayıtlar ayrı ayrı değerlendirilmektedir.
Her işletme için ayrı ayrı yapılan bu
değerlendirmeler sonucunda elde
edilen toplam puan karşılığı, işletmenin bir sonraki denetim tarihini belirlemektedir. Bazı işletmelerin bir sonraki denetim tarihi 1 ay gibi kısa bir süre
olarak belirlenebilirken, bazılarının ki
1,5 yıl gibi bir süreye ulaşabilmektedir.
Bu çalışmalarla doğru zamanda kaliteli denetimlerin gerçekleşmesi mümkün olmaktadır.
Riske Dayalı Denetim Sistemi ; denetimlerin etkin, sistemli ve verimli
olmasını sağlayan ve uzun yıllardır
AB ülkelerinde denenerek uygulanan
modern bir denetim metodudur.
Riske Dayalı Denetim Sisteminin ülkemizde uygulanması, tüketiciye güvenilir gıdanın arzında önemli katkılar
sağlamaktadır.
Kontrol görevlisi tarafından puanlama yapılırken;
- Gıda mevzuatına uyumunun değerlendirilmesinde; işletmeye yasal işlem
Bursa’da Gıda&Tarım
27
İlimizden
Gemlik İlçe Müdürü Göreve Başladı
de İlçe Müdürlüğü personeli ile de bir
araya gelerek sohbet etti.
Müveddet ATMACA
Gemlik İlçe Gıda Tarım ve
Hayvancılık
Müdürlüğüne
atanan Müveddet ATMACA
görevine başladı. İl Gıda Tarım ve
Hayvancılık Müdürü Ömer ÇELİK,
yeni atanan Gemlik İlçe Müdürü
Müveddet ATMACA’yı makamında
ziyaret ederek hayırlı olsun dileğinde
bulundu ve yeni görevinde başarılar
diledi. Ömer ÇELİK, Gemlik ziyaretin-
Dicle Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri bölümü mezunu olan Müveddet ATMACA, Harran Üniversitesinde Mantar Hastalıkları konusunda
Yüksek Lisans eğitimini tamamladı.
1997 Yılında Milli Eğitim Bakanlığında
Sınıf öğretmeni olarak göreve başlayan ATMACA, 2001 yılında Bakanlığımıza geçerek Diyarbakır İl Müdürlüğünde Ziraat Mühendisi olarak göreve başladı. Görevde yükselme sınavını
başarıyla geçerek Bitlis Adilcevaz ve
Şanlıurfa Birecik ilçelerinde İlçe Gıda
Tarım ve Hayvancılık Müdürü olarak görev aldı. 3 Mart 2014 tarihinde
Gemlik İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık
Müdürü olarak yeni görevine başladı.
Orhaneli’de Saanen Keçisi Yaygınlaşıyor
Dağ İlçelerinde Alternatif Gelir Kaynakları Oluşturmak Üzere Uygulamaya Konulan Kırsal
Kalkınma Projesi Kapsamında Orhaneli İlçesinde 84 Saanen Keçisi Dağıtıldı
İl Özel İdaresi bütçesinden karşılanan
kaynakla yürütülen “Saanen Keçi
Yetiştiriciliği Projesi” için, Çanakkale
18 Mart Üniversitesi Ziraat Fakültesi Döner
Sermaye İşletmesinden temin edilen 80
Adet keçi ve 4 adet teke, Orhaneli’de her bir
yetiştiriciye, 20 dişi ve 1 erkek olacak şekilde
4 hayvan yetiştiricisine teslim edildi. Dağıtımı
yapılan keçilerin bedeli proje kapsamında 1
yılı ödemesiz toplam 5 yıl içerisinde yetiştirici
tarafından geri ödenerek proje kapsamında
yeni uygulamalara kaynak yaratılacak.
28
Bursa’da Gıda&Tarım
Tarım Sigortaları (Tarsim) Bilgilendirme
Toplantıları
5363 Sayılı Tarım Sigortaları
Kanunu ile 21 Haziran 2005
tarih ve 25852 Sayılı Resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren
Tarım Sigortası uygulamaları hakkında üreticileri bilgilendirme amacıyla
İl düzeyinde toplantılar düzenlendi.
Bu kapsamda, 13 Ocak 2014 tarihinde Gürsu ve Kestel, 14 Ocak 2014’de
Yenişehir ve İnegöl, 15 Ocak 2014’de
Gemlik ve Orhangazi, 16 Ocak
2014’de İznik, 17 Ocak 2014’de Keles,
20 Ocak 2014’de M.K.Paşa - Karacabey, 21 Ocak 2014’de Orhaneli B.Orhan, 22 Ocak 2014’de Mudanya,
23 Ocak 2014’de Harmancık ve 24
Ocak 2014’de Osmangazi, Yıldırım ve
Nilüfer ilçelerinde üretici bilgilendir-
Yelkencİler
me toplantıları yapıldı. TARSİM Bursa Bölge Koordinatörü Hüseyin Ali
TAŞDELEN’in konuşmacı olarak katıldığı toplantılarda Tarım Sigortaları Kanunu çerçevesinde yapılacak
uygulamalar, sistemin işleyişi ve 2014
Yılında “Tarım Sigortaları Havuzu Tarafından Kapsama Alınacak Riskler,
Ürünler ve Bölgeler İle Prim Desteği
Oranlarına İlişkin bilgiler veridi.
HÜR TAVUKÇULUK
"Katkılarından dolayı teşekkür ederiz."
Bursa’da Gıda&Tarım
29
İlimizden
Mudanya
Tarihçe:
Mudanya, milattan önce 700 ‘lerde
İyonlu Kolonistlerden Kolofonlular
tarafından kurulmuş, tarihi ve coğrafik özelliği sebebiyle yaşayan insanların dikkat ve özenini çekmiş şirin
bir sahil kentidir. İlk adının MYRLEA
olduğu bilinmekte ve ondan sonraki
devrelerde devamlı işgale uğradığı, arkeolojik araştırmalarla saptanmış bulunmaktadır. Makedonya Hükümdarı
5. Filip (PHLIPOSS) tarafından istila
edilen Myrlea yıkılarak yerine, APA-
30
Bursa’da Gıda&Tarım
MEIA adı ile yeni bir şehir inşaa edilmiş bulunduğu anlaşılmaktadır. Apemia, deniz yoluyla gelecek tehlikelerin
bertaraf edilmesi için yaptırılan hisarla çevriliymiş, Zeytinbağı (Trilye) ve
Kumyaka (Siği)’da halen bu hisarın
kalıntıları görülüyor. Apemia’nın işgalinin ardından kent tekrar imar edilerek MONTANIA adı verilmiştir. Şimdiki adı olan MUDANYA’nın buradan
geldiği sanılmaktadır. Mudanya, 1321
yılında Orhan Bey tarafından fethedilerek Osmanlı topraklarına katılmıştır
Coğrafya ve İklim:
Mudanya, Türkiye’nin kuzeybatısında
yer alan, Marmara Bölgesi’ndeki Bursa
ilinin bir ilçesidir. Kuzeyinde Marmara Denizi’nin bir girintisi olan Gemlik
Körfezi yer alır. Batıda Karacabey, güneyde Bursa, doğuda yine Bursa’nın
ilçesi olan Gemlik ile komşudur. Mudanya 28-29º doğu boylamları ile 4041º kuzey enlemleri arasında yer alır.
Bursa’ya 32 km. uzaklıkta olup 346
km2’lik bir alan kaplar. Toplam nüfusu 31.029, kasaba nüfusu 10.606,
nüfus yoğunluğu 90 kişi/km2’dir. 1
bucağı ve 36 köyü vardır. Gemlik
Körfezi’nin güney yüzünü kaplayan ve
Bursa Ovası’nı denizden ayıran Mudanya Dağları, doğu-batı yönünde
uzanır. Batıdan, Susurluk Çayı’nın denize döküldüğü yere kadar uzanan en
yüksek tepe 600 metre yüksekliğindeki Karatepe›ye kadar erişir. Belli başlı
akarsuyu Nilüfer Çayı›dır. Arazi engebeli bir yapıya sahiptir. Mudanya›da
yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve
yağışlı, Akdeniz iklimi hüküm sürer.
Yükseltinin azlığı ve denizin etkisiyle
kışın ılıklığı ve yaz mevsiminin fazla
sıcak olmayışı belirgindir.
Tarım:
İlçede tarımsal faaliyetlerin başında
zeytincilik gelmektedir. Siyah incir yetiştiriciliği, bağcılık, sebze ve meyvecilik, ayçiçeği, soğan ve tahıl gibi diğer
tarımsal faaliyetler, az miktarda da
olsa yapılmaktadır. Bölgede üretilen
zeytin çeşidi yöresel adıyla Trilye çeşididir.Trilye zeytinin en belirgin özelliği
Bursa’da Gıda&Tarım
31
renginin koyu siyah olması ve etinin
çekirdekten kolayca ayrılabilmesidir.
Meyve ve çekirdekleri orta irilikte
olup yaklaşık %30 oranında yağ içerir. Bölgemizde üretilen zeytin tad ve
yapı özellikleri dolayısı ile dünyanın en
iyi salamuralık zeytin çeşidi olarak kabul edilmektedir. İlçede 36.494 ha arazi varlığının % 65,4’ünü tarım arazileri
oluşturmaktadır.
Arazi Dağılımı:
Sulama:
Sulanan Alan: 3.470 Hektar
Zeytinytağı
%15
Sulanmayan Alan : 20.418 Hektar% 85
Üretici Örgütleri;
İlçede 3 Tarım Kredi Kooperatifi, 20
Tarımsal Kalkınma Kooperatifi, 1 Sulama Kooperatifi ve 4 Su ürünleri Kooperatifi, 1 Meyve Üreticileri Kooperatifi bulunmaktadır.
Hayvancılık ve Su Ürünleri :
İlçede faaliyet gösteren 760 kayıtlı
işletme de 6205 büyükbaş, 350 işletmede 9615 küçükbaş hayvan, 3 işletmede 600.000 yumurta, 1 işletmede
12.000 broiler, 1 işletmede 200.000 damızlık tavuk ve 3350 adet arı kovanı
bulunmaktadır. 2013 yılı deniz ürünleri üretimi 605,25 ton olup satış tutarı
2.641.800,00 TL.
Desteklemeler:
İlçe merkezi ve köylerinde faaliyet
gösteren 2620 çiftçiye alan bazlı destek kapsamında ödeme yapılmaktadır.
32
Bursa’da Gıda&Tarım
Mudanya Zeytini
Marmara bölgesi Mudanya tipi zeytin, dünyada tat ve aroma olarak ayrıcalıklı bir yere sahiptir. Etli, iri, yanaklı
ve bir bu kadar da küçük çekirdeklidir.
Dolayısı ile elde edilen yağ lezzet ve
yoğunlukta çok daha dikkat çekicidir.
Unutulmaması gereken en önemli
özelliklerden biri, zeytinin çekirdeği
ne kadar küçük olursa cinsinin o kadar kaliteli ve üstün olduğudur. Bu
bölgeden elde edilen fideler Ege ve
Akdeniz’e götürülüp orada da yetiştirilmeye çalışılmış fakat iklim nedeniyle Marmara’da ki ayrıcalıklı tadı ve
zeytin özelliğini elde etmek mümkün
olmamıştır.
Zeytinden elde edilen zeytinyağının
içeriğinde olein, E vitamini, hidrokarbonlar, linolik, palmitrik ve steraik asitler bulunmaktadır. Zeytin bol
kalori içermesinin yanında tüm bu
faydaları sadece yağında değil kendi
bünyesinde de bulundurmaktadır.
Ev ilaçlarında zeytin tanesi, kabukları,
yaprakları ve yağı kullanılır. Yaprak ve
kabukları şekeri ve yüksek tansiyonu
düşürür, bağırsaktaki solucanları düşürür. Yağı ise sarılıkta çok faydalıdır,
karaciğeri çalıştırır, safrayı arttırır, karaciğer ağrılarını keser. Unutulmamalıdır
ki yağlar mide de değil bağırsaklarda
sindirilmektedir. Ayrıca zeytinyağı
kolesterolün damar tıkanıklığına yol
açan LDL bileşenini azaltırken iyi kolesterol denilen HDL’yi ise hiç etkilemez. İçinde %80 oranında bulunan
oleik asit, emziren kadınlarda bebeğin
sinir dokularının gelişiminin sağlanması açısından çok faydalıdır.
7
Bursa’da Gıda&Tarım
33
İlimizden
Mudanya’nın Şifalı Otları
34
Hardal - tatlı
VRUVEZ
haşlama salatası (mide ve bağırsaklara yararlı)
Hardal - acı
VRUVEZ
haşlama salatası (mide ve bağırsaklara yararlı)
Hindiba
RORİKO
çiğ + haşlama (mide ve böbreklere yararlı)
Rezene - arapsaçı
MARASA
yemek + kızartma
Kuşkonmaz
AVRONEZ
yemek + kızartma
Yılan otu
ASFARAÇA
yemek + kızartma
Şefket bostan
ASKOLUBRUZ
yemek (mide ve böbreklere yararlı)
Yabani soğan
ASKORDULAKUZ
yemek (mideye yararlı)
Sütlü ot
ÇHOHUZ
haşlama + çiğ (salata)
Labada
LABATA
yemek + börek +sarma
Ebegümeci
AMOLOŞEZ
yemek
Gelincik
KOÇİNOREZ
yemek
Köpek domatesi
STİFNO
haşlama (salata)
Köpek domatesi
STRUFİKA
haşlama (salata)
Kuzukulağı
OKSİNAREZ
haşlama (salata)
Yabani pırasa
AĞRİYOÇENDANE
yemek
Acı hardal
SİNAVRİ
haşlama salata
Sütlü ot
TALAĞU MUSTAÇA
haşlama salata
Sütlü ot
AĞALAÇİREZ
haşlama salata
Yabani semizotu
GLİSTİRA
yemek + salata
Yabani bezelye
PAPULEZ
çiğ salata
Diken otu
AĞAVANUZ
haşlama
Horoz otu
VLİTA
yemek
Yabani soğan
KOLIOKAÇA
yemek
Labada (çeşidi)
PERAÇUNA
yemek + sarma
Isırgan
ACİHNİRES
yemek + börek
Sütlü ot
SKULOZ
salata
Mantar
AMANİTUŞ
yemek
Kuşdili
ARİZMARİ
mide + bağırsak
Mercan köşkü
MACORANA
mide + bağırsak
Adaçayı
FASKOMİLD
mide + bağırsak
Nane
AVARSAMO
mide + bağırsak
Kekik
ARİĞANİ
mide + bağırsak
Pelin
MELİSİNA
mide + bağırsak
Fesleğen
VASİLİKO
mide + bağırsak
Bursa’da Gıda&Tarım
Antik Çağdan Günümüze
Zeytinin Öyküsü
Şefik ÇINAR
Mühendis
Mudanya İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü
Zeytin yetiştiriciliğinin doğuşu
konusunda net bir bilgi yoktur.
Ancak, Akdeniz Havzasındaki medeniyetlerin yakınında geliştiği
ve zeytinin yetiştirilmesinin ise 6 bin
yıl önce başladığı düşünülmektedir.
Zeytinin Akdeniz kıyılarından ve buradan Anadolu üzerinden İspanya’ya
ve Kuzey Afrika’ya kadar yayıldığı
söylenebilir. İlk kültüre alınışı ve ıslahı
“Samiler” tarafından olmuştur. Zeytin
ağacı çok uzun ömürlü bir ağaç olup,
1000-2000 yıl yaşadığı bilinmektedir.
Zeytin ve zeytinyağı öylesine kutsal
bir bitki ki; servet, şöhret ve barışın
sembolüdür. Tarihine baktığımızda
gerek dostane yarışmaların gerekse
kanlı savaşların galiplerine zeytin çelenkleri verilirdi. Ünlü kişilerin başları
zeytinyağı ile ovulurdu. İnsanlar servet ve refahın zeytinden geldiğine
inanırlardı. Zeytinyağı aynı zamanda
bir merhem ve güzel kokulu yağ olarak da kabul edilirdi. Atletler kaslarını
esnek tutmak için düzenli zeytinyağı
sürerlerdi. Mısır Firavunları öldükten
sonra mezarlarına değerli mücevherlerin yanına zeytinyağı da koydurmuşlardır. Aydınlatmada zeytinyağı
lambaları ve kandilleri kullanılırdı. İsa
ve Mesih kelimeleri “yağlanmış olan”
manasına gelmektedir. Zeytinyağı ve
Bursa’da Gıda&Tarım
35
meyvesi bugün olduğu gibi eskiden
de vazgeçilmez bir besindi. Zeytinyağı
Akdeniz Havzasının en önemli ticaret
maddelerinden biri olmuş, gemilerle
anfora denilen testi benzeri kaplarda ihracatı yapılmıştır. Zeytinyağının
odun külleriyle muamele edilmesiyle
elde edilen sabun da M.Ö. 3000 yıllarında kullanılmaya başlanmıştır.
Suptropik iklim meyvesi olan zeytin
ağacı 15-40 enlem dereceleri arasındaki bölgelerde yetişir. Daha çok denize yakın sahil kesimlerini tercih etmekle birlikte nadir olarak denizden
200-250 km içerilerde de yetiştirilebilmektedir. Bursa bölgesi ve çevresinde
600 m’den yüksek yerlerde iyi ürün
verdiği nadirdir, özellikle soğuk bölgelerde zeytin bu yüksekliğe ulaşamaz,
don ve kar tehlikesi olan yükseklikler
uygun değildir. Minimum -7 C ve maximum 40 -42 C’ lere kadar dayanabilmektedir. Sıcaklık +7 C nin altına düştüğü zaman dinlenmeye geçmektedir.
Yıllık yağış isteği 700-800 mm olmakla
birlikte 200 mm yağış alan yerlerde
dahi ürün verebilmektedir. Genellikle
kalkerli-kumlu, derin, nemli ve besin
maddelerince zengin toprakları tercih
etmekle birlikte, çok verimsiz, kıraç,
taşlı ve meyilli arazilerde de rahatlıkla
yetişebilmektedir. Zeytinlik alanların
çok büyük bir bölümünde sulama
imkânı yoktur, deniz ve büyük su kütlelerinden gelen nemli hava zeytin için
yararlıdır, döllenme yalnızca rüzgârlar
vasıtası ile olur, Mayıs ila Haziran başlarında esen hafif rüzgârlar döllenmeye yardımcı olur, çiçek zamanı oluşan
fazla nem ve yağış döllenmeyi kısıtlar
ve dane tutumunu azaltır yine çiçeklenme dönemindeki aşırı sıcaklar ve
aşırı yağışlar meyve bağlamayı engeller.
Zeytin ağacı genetik, fizyolojik ve
morfolojik bazı nedenlerden dolayı
Alternans (=periyodisite) dediğimiz
bir yıl çok, bir yıl az mahsul yapma
36
Bursa’da Gıda&Tarım
eğilimindedir. Dikiminden itibaren
4-5 yıl sonra mahsul vermeye başlar.
25 yaşına kadar bir gençlik devresi geçirir, daha sonra 45-50 yaşlarına kadar
maximum verime ulaşır. Bundan sonra verim azalmaya başlar. Bu devreden
sonra ağacı gençleştirme işlemlerinin
yapılması gerekir ve bu şekilde uygun
budamalarla çok uzun yıllar verim
almak mümkün olur. Mudanya da
mahsuldar sağlıklı bir zeytin ağacından var yılında ağaç başına ortalama
15 kg verim alınmaktadır. Mayıs ayında çiçek açar, Haziran ayında meyve
bağlar, Ekim –Kasım aylarından itibaren meyveler hasat edilmeye başlanır. Bölgemizde yetişen zeytin çeşidi
“Gemlik tipi” olup mahsulün % 30
yağlık geri kalanı siyah sofralık olarak
değerlendirilir. Kasım ayından itibaren
toplanan siyah olgunlaşmış zeytinler,
zeytinyağı fabrikalarında kontinü dediğimiz sistemlerle sıkılarak naturel
ham zeytinyağı elde edilir. Hiçbir işleme tabi tutulmadan 3 asite kadar olan
yağlar bu haliyle tüketilebilirler. Ancak
en kaliteli yağlar 0,3 ila 1 asit arasında olan naturel yağlardır. Bu yağlara
“sızma” zeytinyağı denir. Yemeklik olmayan yağlar rafine fabrikalarında asit
değerleri düşürülür ve belli oranlarda
naturel yağlar ilave edilerek “riviera”
tipi yağlar elde edilir. Zeytinyağı yapılan araştırmalarda insan sağlığı açısından oldukça faydalı olup kalp, damar,
mide ve bağırsak, karaciğer ve safra
kesesi hastalıkları olanlara tavsiye edilebilen kolestrol yapmayan naturel
olarak tüketilebilen bir yağdır. İçerisinde bulunan “Oleiprine” adlı madde sayesinde hücreler yenilenerek
kansere karşı koruma sağlar. Mudanya merkez ve köylerinde yetiştirilen
zeytin ve özelliklede tirilye ve kumyaka isimleri ile piyasada otantik ve
mistik çağrışımlarla yer bulmaktadır.
Mudanya yöresinde üretilen zeytinler
sofralık olarak “siyah salamur” olarak
değerlendirilir. Siyah sofralık zeytinler
beton havuzlar veya plastik kaplarda
% 13-15’lik tuzda baskı altında 8-10
ay tutularak olgunlaştırılır daha sonra
piyasaya arz edilir. En önemli temizlik malzemelerinden olan “sabun” ise
yüksek asitli zeytinyağlarının Sodyum
Hidroksit ile muamelesinden sonra
elde edilir. Bölgemizde olmamakla
birlikte son yıllarda zeytin yaprağı çayı
ve zeytin reçeli gibi ilginç ürünlerde
stantlardaki yerini almaya başlamıştır
Stratejik bir öneme haiz olan zeytin
ağacını gerek ıslah etmek gerekse koruma altına almak amacıyla 7 Şubat
1939 yılında 3573 sayılı “Zeytinciliğin
Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması
Hakkında Kanun” ve 28 Şubat 1995
yılında da “3573 Sayılı Zeytinciliğin
Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması
Hakkında Kanunun Bazı Hükümlerinin Değiştirilmesi ve Yürürlükten Kaldırılması Hakkında” 4086 Sayılı Kanun
yürürlüğe girmiştir. Bu kanunlarla özet
olarak zeytin ağacının kesilip sökülmesi , zeytinlik alanlarının daraltılması
, her çeşit hayvan sokulması , zeytinlik
alanlara zeytinin vegetatif ve generatif gelişmesine mani olacak her çeşit
kimyevi atık bırakan , toz ve duman
çıkaran (zeytinyağı fabrikası hariç)
fabrika ve tesis yapılması yasaklanmış
, zeytine zarar veren hastalık ve zararlılarla mücadele amacıyla “Mücadele
Birlikleri” kurulması emredilmiş , zeytinlik sahaların arttırılması ve yabanilerin aşılattırılması için gerekli düzenlemeler yapılmıştır.
Dünyada toplam 37 ülkede zeytin
tarımı yapılmaktadır. 8 milyon ha.
Alan üzerinde 800 milyon zeytin ağacı bulunmaktadır. Gerek ağaç varlığı
gerekse üretimin büyük çoğunluğu
(% 90) Akdeniz Havzasındaki ülkelerde gerçekleşmektedir. Türkiye’de
tarım alanlarının % 2’sini, bağ-bahçe
alanlarının ise % 22’sini zeytin alanları
oluşturmaktadır. Ülkemizde 36 ilde,
620 bin ha. alanda yaklaşık 105 mil-
yon adet zeytin ağacı bulunmaktadır.
Ülkemizdeki ağaç varlığının % 65’i Ege
, % 15’i ise Marmara bölgelerinde yoğunluk kazanmaktadır. Mudanya’da
95 000 dekarlık alanda ortalama 2,5
milyon zeytin ağacı bulunmaktadır.
Dünyada yıllık ortalama 1.600.000 ton
sofralık zeytin üretimi gerçekleşmekte
olup, Türkiye 165 bin tonluk üretimi
ile İspanya’nın ardından 2 nci sırada
yer alarak, dünya üretiminin % 10 unu
karşılamaktayız. Ülkemizdeki sofralık
zeytin üretiminin % 85 i siyah sofralık, geri kalan % 15 i yeşil ve rengi dönük sofralık olarak gerçekleşmektedir.
Bursa Güney Marmara Bölgesindeki
ilçeleriyle Gemlik çeşidi siyah sofralık
olarak ön plana çıkmaktadır. Dünya
sofralık zeytin ihracatı yıllık ortalama 450 bin ton olup Türkiye 40 bin
tonluk ihracat ile İspanya’dan sonra 2
nci sırada yer almaktadır. İthalatımız
yoktur. Dünyada en büyük ithalatçı
ülke 110 bin ton ile A.B.D. olup bu
ülkeyi sırası ile Brezilya, Fransa, Rusya, Kanada ve Almanya izlemektedir.
Sofralık zeytin tüketimi dünyada yıllık
1,5 milyon ton olup ülkemiz toplam
tüketimde 135 bin ton ile A.B.D. ve
İspanya’dan sonra 3 ncü sırada yer almaktadır. Kişi başına tüketimimiz yaklaşık yıllık 2 kg civarıdır.
Zeytinyağı ile ilgili değerlendirmelere baktığımızda; Dünyada ortalama
yıllık 2,5 milyon ton zeytinyağı üretilmekte olup, ülkemiz ortalama 130
bin tonluk üretimi ile İspanya, İtalya,
Yunanistan ve Suriye’nin ardından 5
nci sırada gelerek dünya üretiminin %
5 ini karşılamaktadır. Dünyada zeytinyağı tüketimi yaklaşık 2,5 milyon ton
olup toplam tüketimde 65 bin ton
ile İtalya’dan sonra 6 ncı sırada yer almaktayız. Yıllık kişi başına tüketimde
Yunanistan 25 kg, İspanya 15 kg, İtalya
13 kg, Türkiye 1 kg ile 6.sırada bulunmaktadır.
Zeytinciliğin genel olarak sorunlarına
baktığımızda; Periyodise; Zeytin ağaçlarının bir yıl mahsul verip, bir yıl mahsul vermemesi olayıdır. Böylece; Bir yıl
çok ertesi yıl az ürün olmasından dolayı verim kaybı, ürün olmayan yıl için
bir önceki yıldan gelen ürünün depolanma zorunluluğu ve var yıllarında
ürünün düşük fiyatla satılması, yok
yıllarında ürünün yüksek fiyatla satılması nedeniyle istikrarsız fiyat politikalarının oluşması ve bundan dolayı
da üreticimizin olumsuz etkilenmesi
söz konusudur. İklim Faktörleri de kış
soğuklama istekleri, İlkbahar geç donları, yüksek nem, sıcak, kuru rüzgârlar
ve kuraklık gibi etkenlerle belirleyici
olabiliyor. Bir diğer önemli etkende
kültürel uygulamalar; beslenme, sulama, budama, hastalık ve zararlılarla
mücadele verim ve kalite üzerinde
çok etkili olmaktadır. Mudanya da
mevcut zeytinliklerin çok büyük bir
bölümünde sulama imkânı olmayıp,
ağaçlar sadece yağışlarla su ihtiyaçlarını karşılayabilmektedirler. Sonbahar-
Bursa’da Gıda&Tarım
37
kış mevsiminde depo olarak kullanılacak yağışlar ile ilkbahar mevsiminde
sürgün oluşumunu ve gelişmesini
arttıracak yağışlar az olduğunda ağaçlar mahsul verecek sürgünleri geliştirememektedir. Mudanya’da 4 adet
sulama barajı bulunmaktadır. Etki
alanında bulunan bahçelerde verim
ve kaliteyi artırmak için bu barajların
sayılarının artırılması gerekir. Üreticilerin ekonomik olarak güçlü olmaması
sondaj veya diğer sulama yöntemlerin
uygulanmasında kısıtlılık arz etmektedir. Öyle ki, bazı yıllar üreticiler bahçelerini dahi sürememekte ve budama
yapamamaktadır.
Zeytinde verimi artırmak için,
tırmıkla sıyırmak veya elle hasat
daha iyidir. Ancak işçi maliyeti
biraz yükselebilir. Son yıllarda
ağaç ve dal sarsıcıların kullanımında artış görülmektedir. Bu
sarsıcıların dezavantajlarından
bir tanesi şayet dikkatli kullanılmaz iseler ağaçların kabuklarına
zarar verilmesidir. Ayrıca yağışlı
bir mevsim olan hasat zamanında büyük traktörlerle çamurlu
ve meyilli bahçelerde çalışmak
bir hayli zordur. İnsan tarafından kullanılan küçük dal sarsıcıları hasat konusunda bölgemize
en fazla adapte olabilecek ve
amacına uygun kullanılabilecek
araçlardır. Bu aletler sürgünlere
zarar vermemesinin yanında
hasatta çok büyük bir ekonomik avantaj sağlar. Örneğin bir
sırık işçisi günde ortalama 100150 kg zeytin silkerken, bir sarsıcı ile
günde ortalama 1000-1200 kg zeytin
hasat edilebilmektedir. Makinelerle
ilgili söyleyeceklerimiz, ülkemizde satışa sunulan zeytin hasat makinelerinin büyük bir bölümü yurt dışından
ithal edilmekte ve piyasadaki fiyatları
oldukça yüksek olup, büyük bir çoğunluğu 150-300 arası ağaç varlığına
38
Bursa’da Gıda&Tarım
sahip üreticiler tarafından alınması
zorlaşmaktadır. Tüm bunlar söylenirken kalite ve verim ile doğru orantılı
olan gübrelemeden de bahsetmek
gerekir. Üreticilerimiz hasattan sonra
toprak ve yaprak tahlilini yaptırdıktan sonra dengeli bir gübreleme ile
ağaçların sağlıklı bir şekilde beslenmesini ve sürgün gelişimini sağlamış
olacaklardır. Zaten varsa hastalık ve
zararlılarla en iyi şekilde mücadele de
edildiğinde verim ve kalite sorunu olmayacağı aşikârdır.
Zeytin kadar kaliteli olan zeytinyağına
da değinecek olursak; Dünyaca ünlü,
kalitesini, lezzetini ispat etmiş Körfez
bölgesi zeytinyağı hak ettiği ölçüde
tanıtılamamaktadır. Yurtiçi tüketimi
artan nüfusa rağmen oldukça düşmüş, neredeyse kişi başına 0,8 lt seviyelerine inmiştir. Yılda yaklaşık 500
bin tona yakın sıvı yağ ithal edilen bir
ülkede zeytinyağının (=en kaliteli sıvı
yağ) tüketilememesi bir tezat oluşturmaktadır. Bu konunun iyi işlenmesi
gerekir. Zeytin ve yağı için sağlık yönü
ve diğer bütün avantajları ön plana
çıkarılarak tanıtım ve reklam kampanyaları düzenlenmeli, insanlar zeytinyağı tüketmeye teşvik edilmelidir.
Ülkemizde kişi başına düşen zeytinyağı tüketimi 1 litreden 2-3 lt seviyesine
çıktığı anda ihracat edememe gibi bir
problem de kalmayacaktır. Ambalajlı olarak “Made in Turkey” yazılı bir
ürünün yurt dışında daha iyi tanıtılacağı ve alıcının kaliteli Türk zeytini
veya zeytinyağlarını tercih edeceği
gibi konularda göz ardı edilmemelidir.
Burada ambalajlı ürünler için ihracatında uygulanan teşvikler artırılabilir.
Zeytinyağı kalitesini korumak
için şu detaya da çok dikkat etmek gerekir. Zeytinlerin üretim
ve yağ için fabrikaya getiriliş ve
fabrikada bekleme aşamasında çuvallarda (özellikle naylon
çuvallar) beklemesi neticesinde rutubet, sıcaklık, zeytinde
ezilme ve uzun süre bekleme
neticesinde fermantasyon başlamakta kızışma ile birlikte zeytinyağında istenmeyen kalite
bozukluklarına neden olmaktadır. Bu konuda hem üretici hem
de işletme sahibi azami dikkati
göstermelidir. Sadece bu değil.
Büyük zorluklar ve maliyetle
elde edilen zeytinler fabrikada
zeytinyağı olarak alındığında
mutlaka yeni ve temiz kaplara
konulmalı veya yeni tenekelere
konulmalıdır. Bu konuda da bir
standart oluşturulmalıdır. Şunu
da belirtmemiz gerekir, belirgin
bir niteliği, ünü veya diğer özellikleriyle kökeninin bulunduğu bir yöre, alan,
bölge veya ülke ile özdeşleşmiş bir
ürünü gösteren işaret anlamına gelen
Coğrafi işaret, ürün adlarının ve ünlerinin taklit veya aldatmalara karşı korunması açısından önemli olmasıdır.
Bu anlamda “Gemlik Tipi”nin korunması açısından önem arz etmektedir.
Bir Başarı Öyküsü
Sağlıklı Beslenme Doğaya
Dönüş ve Eskiye Özlem
Kumyaka (Siği Köyü)
Bursa’ya 30, Mudanya’ya 5 km. uzaklıkta bulunan Kumyaka, 2200
yıllık tarihi bir geçmişe sahip.
Rumca adıyla Siği köyünün
kuruluşu, I.Prusyas zamanına dayanır.
Tarihi dokusu, asırlık zeytin ağaçları, kesme taş kaplı sokakları, halen
mevcut 3 büyük kilisesi ve eski Rum
evleri ile görülmeye değer doğa harikası şirin bir sahil beldesidir Kumyaka. Geçimini çoğunlukla zeytincilikle
sağlayan Kumyaka Köyü, asırlık zeytin
ağaçlarına (250-300 yıllık) ev sahipliği
yapıyor. Sahile olan kıyısı nedeniyle yazları nüfusu artan Kumyaka’nın
köy meydanında bulunan asırlık çınar
ağacı da 150 yaşında. Bir rivayete göre
İspanya’ya ilk zeytin fidesi Siği köyünden gider. Siği köyü atmosferi, misafirperver halkı, tarihi ve turisitk dokusu
ile doğal film platosu olarak son yıllarda TV dizilerinin gözde çekim mekânı
haline geldi.
Uzun yıllar pazarlama sektöründe
faaliyet göstererek, stratejik iletişim,
pazarlama projeleri ve marka konumlandırma alanlarında bilgi birikimi ve
yetkinliğine sahip olan Aslıhan Yıldırım ve Nazlıgül Ünal, sahibi oldukları as iletişim & danışmanlık şirketi
bünyesinde aileye ait olan zeytinyağı
atölyesini kurumsal bir yapıya dönüştürerek markalaşma sürecini başlattılar. Piyasaya iki farklı ürün sunan
kardeşler, sağlıklı beslenme, yeniden
doğaya dönüş ve eskiye özlem felsefesi ile yola koyuldular. Yaklaşık 6
yıllık bir araştırma sürecinden sonra,
atölyeyi günümüz üretim şartlarına
göre düzenleyerek, doğal yöntemler
ile üretim faaliyetine başladılar.
Sonsuzluk ve Mükemmelliğin Bütünlüğü
1930’lu yıllarda aile büyüğü Kadri
Ünal tarafından kurulan yağhane, bugün itibariyle Türkiye’de “ Taş Baskı “
üretim sistemi üzerine kurulu yegâne
işletmedir. Eski bir Rum köyünde olmasından dolayı yağhanede kullanılan sistem, baştan ayağa geleneksel
ve otantik bir yapıyı yansıtıyor. 2010
yılından itibaren kurumsal bir yapıya
dönüştürülen yağhane, günümüz
üretim şartlarına göre tarihi ve nostaljik dokusu aynen korunarak yeniden
düzenlendi. Şimdi artık hijyenik koşullarda çevre sağlığına ve Türk gıda
kodeksi yemeklik zeytin ve zeytinyağı
üretimine uygun olarak “Sonsuzluk
Bursa’da Gıda&Tarım
39
Soğuk Damlama
ve Mükemmelliğin Bütünlüğü Naturel Sızma Zeytinyağı” tüketicilerin
beğenisine sunuluyor.
Xı. Xı. Sonsuzluk Gurme ve
Premıer Bir Yağ
XI. XI Sonsuzluk, 1930 yılından beri
Mudanya - Trilye bölgesinde bulunan Taş Baskı Yağhane’de bölgenin
en kaliteli sofralık zeytinlerinden limitli olarak üretiliyor. Aileye ait 150
dönüm bir arazide ekili olan ve özenle
bakımı yapılan 30 ile 300 yıllık zeytin
ağaçlarından hiçbir zirai ilaçlama ve
kimyasal gübre kullanılmadan elde
edilen XI. XI. Sonsuzluk, ülkemizde
Taş Baskı sistem ile üretilen yegâne
soğuk damla naturel sızma zeytinyağıdır. Bu nedenle Gurme ve Premier
bir yağdır. XI. XI. Sonsuzluk Gurme
zeytinyağında, asla metal sürtünmesi
olmaz. Bu sebeple, vitamin ve mineral
kaybı olmaksızın, antioksidan değeri
ve yağın nefaseti ile aroması aynen
korunmaktadır. Yağlar, filtreden geçirilmeden ve herhangi bir işleme tabi
tutulmadan ambalajlanıyor.
Altın Damla
Mucizevi ve son derece narin bir
meyve olan Zeytin, yüzyıllık ağaçlardan toplanırken son derece dikkatli
ve titiz bir şekilde sadece elle toplanmaya özen gösterilir. Hava alması için
25 kiloyu geçmeyen özel kasalara toplanır ve aynı gün içinde tazeliğini kaybetmeden yapraklarından ayrılarak
geleneksel yöntemle taş değirmende
kırılır ve ezilir. Ezilen zeytin özel yapım
çullara konulur, preslenmeden ve tamamen doğal yöntemlerle kendini
bırakan zeytinden ilk sızma alınır. Bu
ilk sızma ‘altın damla’ olarak da anılır.
40
Bursa’da Gıda&Tarım
Dinlenme havuzlarında, tamamen
çökertme yöntemi ile herhangi bir
katkı maddesi olmadan zeytinin kendi içindeki su ve yağ birbirinden ayrılır
ve dinlendirilmek üzere 150, 200 yıllık
özel el yapımı otantik küplere alınır
ve en az bir ay dinlendirildikten sonra
siparişlere göre şişelenerek müşteriye
ulaştırılır. Zeytinler sıcak su ile işlem
görmediğinden bu nadide zeytinyağı yüksek aromatik değere sahiptir.
Ayrıca zeytin meyvelerine basınç uygulanmadığından üretimi sırasında
normal sıkımdakinden çok daha fazla
zeytin kullanılır. Bu özel üretim yöntemine “Soğuk Damlama” denir.
X.X. Bütünlük Naturel Sızma
1010. Bütünlük, tamamen doğal olarak naturel taş baskı sistemle üretilen
yegane zeytinyağlarından birisidir ve
bölgenin en kaliteli yemeklik zeytinlerinden üretilmektedir. Geleneksel
yöntemle taş değirmende kırılan ve
ezilen zeytinler, özel yapım çullara
alınarak preslenir. Pres aşamasında
çok değerli bir yağ elde edilir. Bu yağ
“ Çiğ Yağ “olarak da adlandırılır. Daha
sonra dinlenme havuzlarına alınır ve
özel yapım tanklarda minimum bir
ay dinlendirilir. Filtreden geçirilmeden
ve herhangi bir kimyasal işleme tabi
tutulmadan ambalajlanır. Son derece
sağlıklı ve doğal bir yağdır.
Bir Başka Açıdan Tarımsal Üretim
Erdoğan CEYLAN
Mühendis
Kırsal Kalkınma ve Örgütlenme Şube Müdürü
Üretmek; (domates, buğday,
mısır, süt, et v.b.) gerçekten
zor ve risklidir. Ancak, üretim
azalır tüketim artarsa daha da zor ve
riskli bir tablo ortaya çıkar. Tarımsal
üretim açısından bakıldığında, üretimin olumlu yanları kadar, olumsuz etkilerinden de söz etmek mümkündür.
Tarımsal üretimi en fazla tehdit eden
faktör kirliliktir. Hava, su ve toprak kirliliği doğal kaynakları ve biyolojik çeşitliliği tehdit ederek iklim koşullarını
olumsuz etkilemekte, diğer yandan
bilinçsiz kimyasal ilaç ve gübre kullanımı toprak verimliliğini düşürerek,
üretilen ürünlerin tüketilemeyecek
seviyeye gelmesine, üreticilerin ciddi
maddi kayıplara uğramasına ve böylece tarımsal ekonominin bozulmasına
sebep olmaktadır. Üretim ve tüketim
için kullanılan doğal kaynaklar, toplumsal ve ekolojik adaleti sağlayacak
şekilde ve gelecek kuşaklar gözetilerek
kullanılmalıdır.
Üretimin azalmasına neden olan bir
başka faktör, tarım arazilerinin bütünlüğünün yeterince korunamamasıdır.
Tarımsal arazilerin miras nedeni ile
bölünmesi, verimli arazilerin atıl kalmasına veya oldukça düşük verimlilikte işlenmesine sebep olmaktadır.
Ayrıca çarpık kentleşme ve verimli tarım arazilerinin yerleşim ya da turizm
alanı olarak amaç dışı kullanımı da tarımsal potansiyelin azalmasına neden
olmakta ve üretimi azaltmaktadır.
Tarım sektöründe çalışanların eğitim
yetersizliği nedeniyle bilinçli ve nitelikli insan kaynağı konusunda sorun-
Bursa’da Gıda&Tarım
41
lar yaşanmakta, yanlış üretim uygulamalarından dolayı tarım arazilerinin
toprak kalitesi ve verimi düşmektedir.
Üretim alanında yaşanan bütün bu
sorunlar toplumun geleceğini etkilemekte, var olmanın temel kaynağı
olan tarımsal üretimin tüketim boyutuyla yeniden ele alınması gerekliliğini ortaya koymaktadır. Birleşmiş
Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO)
ile Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütünün (OECD) hazırladıkları ortak
raporda, gıda talebinin küresel düzeyde yükseldiğine, bununla birlikte
tarım alanları ve tarımsal ürünlerin
üretiminde yeterli artışın olmadığına
dikkat çekilmekte, tarımsal üretimin
teşvik edilmesi ve artırılması gerektiği vurgulanmaktadır. Raporda ayrıca
2003-2012 yılları arasında dünyadaki
tarım üretiminin her yıl ortalama %
2.1 oranında arttığı, buna karşın 2020
yılına kadar yıllık üretim artışının % 1.5
seviyesinde kalacağının tahmin edildiği ifade edilmektedir.
Üretimin sürdürebilir olması için talep
olması koşulu vardır. Talep olması için
tüketim olmalıdır. Bitkisel ve hayvansal ürünlere olan tüketim talebi azalırsa üretim de azalmaktadır. Örneğin,
ülkemizde kuş gribi vakaları nedeniyle
tavuk tüketimi azalmış, bu da tavuk
üretimini durma noktasına getirmiştir. Bu durum farklı dinamikleri etkilemiş; tarımın bu alanında faaliyet
gösteren nüfus işini kaybetmiş, tarım
dışı alanlara kaymıştır. Benzer durumları tarımın diğer alanlarında da
görmek mümkündür. Gıda Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı verilerine göre;
2003 yılında bitkisel üretim yapılan
toplam alan 260.272.400,00 da iken
2013 yılında bu sayı 238.106.715,07 da
‘ya gerilemiştir.
Üretim devam etmeli ve desteklenmelidir. Üretimi teşvik için çok değişik
projeler uygulanmakta ve üretimin
42
Bursa’da Gıda&Tarım
devamının sağlanması yolunda ciddi
çabalar sarf edilmektedir. Zeytini alıp
yağ çıkaran, koyunu alıp süt üreten,
enginarı dondurulmuş gıda olarak
üreten dahil bunun gibi birçok teşvikler Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca yapılmaktadır.
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) verilerine göre, son yıllarda
Türkiye’de tarıma verilen desteklerde
artış gözlenmekte, toplam tarımsal
destek miktarı 2002 yılında 1,9 milyar
TL iken 2011 yılında 7,1 Milyar TL’ye
ulaşarak %274 oranında büyümüştür.
Hayvancılık destekleri ise 2002 yılında 83 Milyon TL iken 2011 yılında
1,7 Milyar TL’ye ulaşmış ve2002-2011
yılları arasında toplam destekler içindeki payı %4,4’ten %24,3’e çıkmıştır.
Bununla beraber organik tarım, sertifikalı tohumluk üretimi, alternatif
ürün desteği, uygun gübre kullanımı
için toprak analizlerine destek vb. gibi
birçok alanda destekler arttırılmıştır.
Üreticilerin azalması, tüketicilerin artması çok istenen bir durum olmayıp,
üretimin artması için daha çok neler
yapılabilir onlar düşünülmelidir. Üretirken çevreye saygı esas olmalı, doğal
çevrenin korunması gözetilmelidir.
Böylece mevcut güzellikler korunmuş
olur. Güzel gören güzel düşünür, güzel
düşünen hayattan lezzet alır. Hayatta
mutlu olmak, lezzet almak istiyorsak
üretim olmalı, müstahsiller artmalı,
artan müstahsiller olmalıdır.
Üretime verilen teşvik ve desteklemeler kimseye fazla gelmemelidir.
Zira üretime yapılan desteklemeler
yetersiz olursa, üretim azalacak ve
ürün fiyatları kaçınılmaz olarak artacaktır. Çoğu ürün karı gözetilmeksizin
sübvanse edilmeli, üretim geleneği
unutturulmamalıdır. Çoğu zaman dıştan teminin daha ucuza mal olduğu
mantığından hareketle ithalat yoluna
gidilmektedir. Bir süre sonra o ürünler
bazında dışa bağımlı duruma gelinmektedir. İthalatında bu konuda çözüm yolu olmadığı bir geçektir.
Günümüz teknoloji çağıdır ve teknolojik gelişmelerden tarım sektörü
de payını almıştır. Üretim teknikleri
ve teknolojilerinde büyük gelişmeler
yaşanarak tarımsal verimlilikte önemli
artış sağlanmıştır. Tarımsal teknolojilerin etkin bir şekilde kullanılabilmesi
için, eğitilmiş insan gücünün varlığı
önemli bir role sahiptir. Genç nüfusun giderek azaldığı gelişmiş ülkelerin
yanında Türkiye’nin genç ve eğitim
görmüş kesiminin artması, tarım sektörüne de önemli bir potansiyel kaynak oluşturmaktadır. Bu potansiyelin;
tarım sektörüne bilimsel ve teknik
donanımlı çalışanlar yetiştirilmesi ve
mevcut tarım çalışanlarının bilgi düzeyinin arttırılması doğrultusunda
kullanılması tarımsal ürün miktarı ve
üretim verimliliğinin arttırılmasında
önemli rol oynayacaktır.
Ünlü bir Kızılderili atasözü şöyle demektedir: “Son ağaç kesildiğinde,
son nehir kirletildiğinde, son balık
tutulduğunda beyaz adam, paranın
yenmeyeceğini anlayacak.” İnsanlar
yeme içme gibi ihtiyaçlarından vazgeçmedikleri sürece üretim olmalı ve
devamı sağlanmalıdır. Mısırlar püskül
çıkarmalı, kuzular melemeli, sebze ve
meyvelerin kokusu duyulmalı, hissedilmelidir. Üretim terk edildikten
sonra tekrar üretebilmek gerçekten
çok zordur. Bölgenin tarımı terk edilen ürünlerden susam yetiştiriciliği
gençlerin çoğu bilmemektedir. Çünkü
uzun yıllar sonucu oluşturulmuş üretimle ilgili pratikler tekrarlanmayınca
kısa sürede unutulur. Kazanmak zaman alır kaybetmek kısa sürelidir. Sahip olduklarımızı geliştirerek devam
ettirelim.
Ürünümüz bol, toprağımız bereketli
olsun…
Şeftali Yetiştiriciliğinde Çeşit Seçimi
Erdem DURGUT
Yüksek Mühendis
İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü
Anavatanı Doğu Asya ve Çin
olan şeftali, değişik iklim şartlarına kolay uyum sağlayan bir
meyve türüdür.Taze tüketimin yanında, meyve suyu başta olmak üzere
gıda sanayinde hammadde olarak
kullanılmaktadır. Çeşit sayısının fazlalığı ve bölgelerin farklı iklim şartları
nedeniyle yaklaşık 6 ay süre pazara
taze ürün sunulabilmektedir. Aynı zamanda meyveye erken yatmaktadır.
Meyveleri gösterişli ve besin içeriği
zengindir. Bu faktörler şeftali yetiştiriciliğinin önemini arttırmaktadır.
Nektarinler ise mutasyon yoluyla elde
edilmiş tüysüz şeftalilerdir. Şeftali, Bursa ilimizin sembol ürünlerinden biridir. Bursa ülkemiz şeftali üretiminde
birinci sırada yer almaktadır.
Şeftali yetiştiriciliğinde çeşit seçimi
önemli bir konudur. Öncelikle çeşitlerin bölgenin ekolojik şartlarına
uygun olması gereklidir. Zira şeftali
erken çiçeklenen bir meyve türü olup,
özellikle ilkbahar geç donlarından fazlaca etkilenmektedir. Değerlendirme
amacı da çeşit seçiminde önemli bir
faktördür. Sofralık tüketim için pazarda tutulan ve getirisi yüksek çeşitler
tercih edilmelidir. Ürün arzını dengeleyebilmek için çeşit seçimi ile hasat
periyodu genişletilmelidir. Şeftali çeşitleri genellikle kendine verimlidir. Bu
nedenle tek çeşitle bahçe kurulabilir.
Ancak J.H. Hale, June Elberta gibi bazı
çeşitler dölleyici çeşide ihtiyaç duymaktadır. Sanayiye uygun çeşit seçimi de önemli bir konudur. Genellikle
düşük kaliteli sofralık çeşitler sanayide
hammadde olarak değerlendirilmektedir. Hâlbuki sanayi uygun çeşitler
yetiştirilmelidir. Çeşitlerin hasat dönemleri ile ilgili olarak tüylü çeşitlerde
Redhaven, nektarinlerde ise Big Top
çeşitleri baz alınmaktadır. Bu çeşitler
bölgemizde temmuz ayı ortasında
hasat edilmektedir. Hasat dönemlerine göre erkenci, orta mevsim ve geççi
olarak yetiştirilen çok sayıda şeftali ve
nektarin çeşidi bulunmaktadır.
Yaygın Olarak Yetiştirilen
Bazı Şeftali Çeşitlerinin Özellikleri
Françoise :
Ağaçları orta kuvvette, yarı dik gelişir. Soğuklama ihtiyacının kısa olma-
Bursa’da Gıda&Tarım
43
sı nedeniyle erken çiçeklendiği için
özellikle Akdeniz ve Ege bölgelerinde
sahil kesimlerinde tavsiye edilir. En erkenci şeftali çeşitlerindendir. Meyve
kabuğu turuncu zemin üzerine kırmızı renktedir. Meyve orta büyüklükte,
yuvarlak ve basık şekildedir. Meyve eti
sarı renkte, sert dokulu, çekirdek ete
bağlıdır. Redhaven çeşidinden 35 gün
önce olgunlaşır.
Spring Crest:
Ağaçları güçlü ve hızlı gelişir. Verimli
bir çeşittir. Meyveleri orta irilikte yuvarlak şekillidir. Kabuk rengi, sarı zemin üzerine parlak kırmızıdır. Meyve
eti, sarı renkli, çok sert ve hafif mayhoştur.Çekirdek ete yapışıktır.Hasat
zamanı Bursa için Haziran’ın ikinci
haftasıdır. Red Haven’ den 24 gün
önce olgunlaşır.
Spring Lady :
Ağaçları kuvvetli ve verimlidir.Meyvesi orta büyüklükte, yuvarlak şekillidir.
Meyve kabuğu, sarı zemin üzerine
kırmızı renklidir. Meyve eti sarı, sert ve
lezzetlidir. Çekirdek ete bağlıdır. Hasat
zamanı Bursa için Haziran’ın son haftasıdır. Red Haven’den 17 gün önce
olgunlaşır.
Françoise
Merill Gem Free:
Blazing Gold (Şentürk) :
Ağacı yaygın ve kuvvetli gelişir, verimlidir. Redhaven çeşidinden 20 gün
önce olgunlaşır. Meyve basık, ortalama ağırlığı 143 gr.dır. Meyvesi koyu
sarı zemin üzerine akıtmalı kırmızı
renkte, meyve eti sarı, ince dokulu,
tatlı, aromalı, çekirdek ete bağlıdır.
Marmara ve Kuzey geçit bölgelerine
tavsiye edilir. Kendine verimlidir.
Elegant Lady
Merill Gem Free:
Spring Lady.
May Crest:
Ağaçları orta kuvvette yayvan ve orta
derecede verimlidir. Meyveleri orta
irilikte, uzunumsu yuvarlak şekildedir.
Meyve kabuk rengi, sarı zemin üzerine % 70-80 kırmızı renklidir. Meyve et
rengi sarı olup kırmızımsı lekeler olabilir.Tatlı, az sulu, lifli çekirdek ete yarı
bağlıdır.Meyveleri dayanıklıdır.Hasat
zamanı Bursa için Haziran’ın ilk haftasıdır. Red Haven’den 30 gün önce
olgunlaşır.
44
Bursa’da Gıda&Tarım
Ağaçları kuvvetli ve verimlidir. İlkbahar geç donlarından daha az zarar
görmektedir.Meyveleri orta iriliktedir. Yuvarlak şekillidir.Meyve kabuk
rengi, sarı zemin üzerine %90 kırmızı renklidir.Meyve eti sarı renkli, lifli,
mayhoş tatlı ve az suludur. Çekirdek
ete yapışıktır. Hasat zamanı Bursa için
Temmuz’un başıdır. Red Haven’den
15 gün önce olgunlaşır.
Crest Haven
Dixired :
Ağacı yaygın ve kuvvetli gelişir, verimlidir. Redhaven çeşidinden 12 gün
önce olgunlaşır. Şekli basık ortalama
ağırlığı 175 gr. dır. Meyvesi koyu sarı
üzerine akıtmalı kırmızı renktedir.
Meyve eti sarı, az lifli, orta derecede
sulu, tatlı, çekirdek ete bağlıdır. Kış
soğuklama isteği 1000 saattir. Yetiştiriciliği Ege, Güneydoğu Anadolu ve
Akdenizin geçit bölgeleri için tavsiye
edilir. Kendine verimlidir.
Royal Gem:
Elegant Lady:
Silver King:
Ağaçları orta kuvvetli ve verimlidir.
Çiçeklenmesi biraz erkendir. Meyveleri orta iri- iri, yuvarlak, hafif yassı şekillidir.Meyve kabuk rengi, sarı zemin
üzerine tamamı göz alıcı koyu kırmızıdır.Zayıf tüylüdür.Meyve eti, turuncuya yakın sarı, hafif mayhoş, dayanıklıdır. Küçük çekirdekli olup çekirdek
ete yapışıktır.Hasat zamanı Bursa için
Temmuz başıdır. Red Haven’den 12
gün önce olgunlaşır.
Ağaçları kuvvetli ve verimlidir. Meyveleri iri, yuvarlak şekillidir. Meyve
kabuk rengi, sarı zemin üzerine sıvama koyu parlak kırmızıdır. Meyveleri
ağaç üzerinde bekletilebilir. Meyve eti
sarı renkli, sert, lezzetlidir.dayanıklıdır.
Çekirdek ete yapışık değildir (yarma).
Hasat zamanı Bursa için Ağustos’un
ilk haftasıdır. Red Haven’den 22 gün
sonra olgunlaşır
Ağaçları güçlü ve verimlidir. Erken çiçeklenir. Meyveleri orta irilikte, yuvarlak uzunumsu şekillidir. Meyve kabuk
rengi, beyaz zemin üzerine parçalı kırmızı renktedir. Meyve eti, beyaz orta
dayanıklı aromalı ve orta lezzetlidir.
Çekirdek ete yapışıktır.Hasat zamanı
Bursa için Haziran’ın ikinci haftasıdır.
Big Top’tan 25 gün önce olgunlaşır.
Flaver Crest:
Ağaçları oldukça kuvvetli ve çok verimlidir. Ancak; kış mevsimindeki
düşük sıcaklık derecelerine hassastır.
Meyveleri iri, uzun yuvarlak şekillidir. Meyve kabuk rengi, sarı zemin
üzerine %70-80 kırmızı renklidir. Orta
derecede parlak ve çok az tüylüdür.
Meyve et rengi sarı, oldukça sert ve
lezzetlidir. Çekirdek ete yarı bağlıdır.
Hasat zamanı Bursa için Temmuz’un
ikinci haftasıdır. Red Haven’den 3 gün
önce olgunlaşır.
Redhaven(R1) :
Ağacı yarı dik ve kuvvetli gelişir, çok
verimlidir. Bursa’da Temmuz ortalarında olgunlaşır. Meyvesi yuvarlak ve
ortalama ağırlığı 185 gr.dir. Meyve sarı
zemin üzerine akıtmalı koyu kırmızı
renkte meyve eti sarı ince dokulu, tatlı, aromalı, çekirdek etten oldukça ayrı
ve nakliyeye dayanıklıdır. Kış soğuklama isteği 950 saattir. Ege Marmara
Kuzey ve güney geçit ve Güneydoğu
bölgeleri için tavsiye edilir.
Glohaven :
Ağacı, kuvvetli, yarı dik ve verimlidir.
Sarı renkli ve etsidir. Çekirdek etten
ayrıdır. Meyve kabuk rengi sarı zemin
üzerine parçalı kırmızı renklidir.Meyvesi yuvarlak şekilli, iri, tatlı ve az suludur.Hasat zamanı Red Haven’dan 8
gün sonra, kendine verimli bir çeşittir.
J.H.Hale :
Ağacı, kuvvetli, yarı diktir ve verimlidir. Sarı renkli ve etsidir. Çekirdek
etten ayrıdır. Meyve kabuk rengi sarı
zemin üzerine parçalı kırmızı renklidir.
Meyvesi iri, yuvarlak şekilli, tatlı ve çok
suludur.Hasat, Red Haven’dan 32 gün
sonra olgunlaşır. Kendine verimli bir
çeşittir.
Crest Haven :
Ağaçları güçlü ve verimlidir.Meyvesi
iri, yuvarlak şekillidir. Meyve kabuk
rengi sarı zemin üzerine koyu kırmızı
renklidir. Fazla tüylü değildir.Meyve
eti sarı renkli, lezzetli ve dayanıklıdır.
Hasat zamanı Bursa için Ağustos’un
ikinci haftasıdır. Red Haven’den 35
gün sonra olgunlaşır.
Monreo :
Agacı yaygın ve kuvvetli gelişir, verimlidir. Rethavenden 45 gün sonra
olgunlaşır. Meyvesi basık, ortalama
244 gr, meyve sarı zemin üzerine sıvama koyu kırmızı renkte sarı etli orta
derecede sulu, az lifli, tatlı, yarma ve
nakliyeye dayanıklıdır. Kış soğuklama
isteği yüksektir. Marmara ve Kuzey
geçit bölgelerine tavsiye edilir. Kendine verimlidir.
Bazı Nektarin
Özellikleri
Çeşitlerinin
Armking:
Ağaçları güçlü ve verimlidir. Meyveleri orta irilikte yumurta biçimindedir.
Meyve kabuk rengi sarı zemin üzerine parçalı kırmızıdır. Meyve eti sarı,
oldukça sert ve orta lezzetlidir. Çekirdek ete yapışıktır. Hasat zamanı Bursa
için Haziran’ın üçüncü haftasıdır. Big
Top’tan 22 gün önce olgunlaşır.
May Grand:
Ağaçları orta kuvvetlidir, verimi yüksektir. Meyveleri orta irilikte yuvarlak
uzunsu şekillidir. Meyve kabuk rengi
sarı zemin üzerine sıvama kırmızıdır.
Meyve eti sarı, kırmızı damarlı, gevrek,
dayanıklı ve lezzetlidir. Hasat zamanı
Bursa için Haziran’ın son haftasıdır.
Big Top’tan 15 gün önce olgunlaşır.
Caldesi 2000:
Ağaçları orta kuvvetli ve hızlı gelişir
ve verimlidir. Meyveleri iri yuvarlak
uzunsu şekilli ve gösterişlidir. Meyve
kabuk rengi beyaz zemin üzerine canlı kırmızıdır. Meyve eti beyaz, kırmızı
damarlı ve çekirdek ete yarı yapışıktır.
Hasat zamanı Bursa için Haziran sonu
Temmuz başıdır. Big Top’tan 12 gün
önce olgunlaşır.
Crimson Gold :
Ağaçları orta kuvvette ve yayvan gelişmektedir. Meyveleri orta iri- iri yuvarlak şekillidir. Meyve kabuğu rengi
açık sarı üzerine sıvama kırmızıdır.
Bursa’da Gıda&Tarım
45
Meyve kabuk rengi, sarı zemin üzerine sıvama kırmızıdır. Meyve eti sarı
renkli, oldukça tatlıdır ve dayanıklıdır.
Soğuk hava depolarında diğer çeşitlere göre daha uzun süre saklanabilmektedir. Hasat zamanı Bursa için
Ağustos ayının ikinci haftasıdır. Big
Top’tan 32 gün sonra olgunlaşır.
Meyve eti sarı ,sert, dayanıklıdır. Çekirdek ete bağlıdır.Bursa da hasat zamanı
Temmuzun ilk haftasıdır.Big Toptan 8
gün erken olgunlaşır.
Morsiani51:
Caldesi 2000
Silver King
Ağaçları orta güçlü ve sabit verimlidir.
Meyveleri orta iri yuvarlak şekillidir.
Meyve kabuk rengi, sarı-turuncu zemin üzerine parçalı kırmızı renklidir.
Meyve eti sarı, sert ve lezzetlidir. Depolamaya uygundur. Çekirdek etten
kolay ayrılır. Hasat zamanı Bursa için
Ağustos’un üçüncü haftasıdır. Big
Top’tan 37 gün sonra olgunlaşır.
Sweet Lady:
Big Top
Armking
Ağaçları güçlü ve hızlı gelişir. Verimi
yüksektir. Meyveleri iridir. Meyve kabuk rengi, sarı zemin üzerine sıvama
kırmızıdır.Meyve eti sarı, sert ve dayanıklı bir çeşittir.Çekirdek etten kolay
ayrılır.Hasat zamanı Bursa için Ağustos sonu Eylül başıdır. Big Top’tan 45
gün sonra olgunlaşır.
Fairlane :
Venüs
Fantasia:
May Grand
Big Top:
Ağaçları güçlü ve düzenli verimlidir.
Meyveleri iri, yuvarlak şekillidir. Meyve kabuk rengi, sarı zemin üzerine
sıvama kırmızıdır. Meyve eti sarı, sert,
çok tatlı ve lezzetlidir. Ağaç üstünde
dayanma süresi uzundur. Hasat zamanı Bursa için Temmuz ortasıdır.
46
Bursa’da Gıda&Tarım
Ağaçları orta kuvvette gelişir ve verimli bir çeşittir.Meyveleri iri ve yuvarlak şekillidir.Meyve kabuk rengi sarı
zemin üzerine parçalı kırmızı renklidir.
Meyve eti sarı, sulu ve tatlıdır. Çekirdek etten kolay ayrılır. Hasat zamanı
Bursa için Ağustos ayının ikinci haftasıdır. Big Top’tan 28 gün sonra olgunlaşır.
Venüs:
Ağaçları güçlü ve çok verimlidir. Meyve şekli iri, yuvarlak-uzunumsudur.
Ağaçları güçlü ve çok verimlidir. Meyveleri iri, düzgün yuvarlak şekillidir.
Meyve kabuk rengi sarı-turuncu zemin üzerine parçalı kırmızı renklidir.
Meyve eti sarı, sert ve lezzetlidir. Çekirdek ete yapışıktır. Olgunlukta meyve dökümü olumsuz özelliğidir. Hasat
zamanı Bursa için Eylül ayının ikinci
haftasıdır. Big Top’tan 60 gün sonra
olgunlaşır.
Araştırma kuruluşlarınca yapılan çalışmalar sonucunda; Escarolita, Vesuvio, Shasta, Vivian, Andross, Klamt,
Sudanella, Carolyn, Halford, Sarıpapa
çeşitleri sanayiye uygun, Lowel, Muir
çeşitleri ise kurutmalık çeşitler olarak
tavsiye edilmektedir.
Kırsal Kalkınma ve
Kooperatifçilik
Sedat KÖSEOĞLU
Mühendis
İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü
Uluslararası
Kooperatifler
Birliği’nin tanımı ile kooperatifler, “Ortak ekonomik, sosyal ve kültürel ihtiyaç ve istekleri
müşterek sahip olunan ve demokratik olarak kontrol edilen bir işletme yoluyla karşılamak üzere
gönüllü olarak bir araya gelen
insanların oluşturduğu özerk bir
teşkilattırlar” Çağdaş kooperatifçiliğin ilk öncülüğü İngiltere’de 1844
yılında “Tüketim Kooperatifi” olarak
ortaya çıkmış, çeşitli dönemsel farklılıklar sonrası 1920 yılından itibaren
sayısal artış ve çeşitlilikler yaşanmıştır.
Çağdaş kooperatifçiliğin ülkemizdeki
ilk uygulamasının, 1863 yılında devlet
eliyle kurulan “memleket sandıkları”
ile (tarım kredi kooperatifçiliği benzeri bir yapı) başladığı kabul edilmektedir. Ancak, kooperatifçiliğimizde ilk
esaslı gelişme Cumhuriyet dönemine
rastlamaktadır.
Ülke kooperatifçiliği için en önemli
fırsatlardan biri belki de, Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal
ATATÜRK’ün kooperatifçiliğin potansiyelini ve katkısını fark etmiş olmasıdır. ATATÜRK, 1920’den ölümüne
kadar sürekli olarak Türkiye’deki kooperatif hareketinin içinde yer almıştır.
Gittiği yerlerde yaptığı konuşmalarında kooperatifçiliğe yer vererek halkın
bilinçlenmesine çalışmıştır. Ayrıca
ATATÜRK, kooperatifçiliğin koruyucusu, hamisi ve bizzat kendisi kooperatif ortağı olmuştur. Planlı Döneme
(1938-1960) kadar kooperatifçilik
durağan bir dönem geçirmiştir. 1960
sonrasının en önemli gelişmelerinden birisi şüphesiz, kooperatifçiliğin
Anayasa’da yer almasıdır. 1961 Anayasasının 51. maddesinde “Devlet,
kooperatifçiliğin gelişmesini sağlayacak tedbirleri alır.” ifadesinin yer
alması kooperatifçiliğin gelişmesi için
devleti daha aktif ve sorumlu duruma
Bursa’da Gıda&Tarım
47
getirmiştir. Yürürlükte olan anayasamızın 171 nci maddesi ile de aynı yükümlülük yinelenmiştir.
Günümüzde değişik bakanlıkların
görev ve sorumluluk alanında faaliyet gösteren 26 ayrı türde 84.232 kooperatif bulunmakta olup, bunların
ortak sayıları toplamı ise 8.109.225’tir.
Tarımsal amaçlı olup 1163 sayılı kanuna göre kurulmuş olan 12.990 kooperatifin ise üye sayısı 3.890.478’dir.
Bursa’da ise 1950 li yıllardan itibaren
örgütlülük daha fazla benimsenmiş ve
tarımsal alanda yıllar itibariyle önemli
bir kooperatifleşme sağlanmıştır. 2014
yılı itibarı ile ilimizde 358 adet tarımsal amaçlı kooperatif faaliyet göstermektedir. Ülke tarımsal politikalarının
oluşturulması ve uygulanmasında
daima en önlerde olan, gerek kamu
kurumları, gerek üreticisi ve gerekse
diğer paydaşlarının aktif katkıları ile
tarımsal örgütlülük bakımından ülke
sıralamadaki seviyesini daima yukarılarda tutacak kapasiteye sahip olan
Bursa’daki %70 lik örgütlenme oranının tarımsal gelirin artması yanı sıra
tarımsal faaliyetin daha da güçlendiğinin kanıtı olduğu düşünülmektedir.
Teşkilat yönetmeliği itibariyle bakanlıkça örgütlenmeye yönelik yüklenilen
görev “ .. Tarımsal amaçlı kooperatif ve üst kuruluşlarının örgütlenmesi ile tarım kredi kooperatifleri ve üst kuruluşlarının kuruluş
işlemlerini yürütmek, Örgütlerin
mevzuat çalışmalarını yürütmek,
genel kurul evraklarını incelemek,
fesih ve birleşme işlemlerini yapmak, Ulusal ve uluslararası nitelikteki çiftçi kuruluşları, meslek
odaları, vakıflar ve benzeri hizmet
yapan kuruluşların teşkilatlanmasına yardımcı olmak, Uluslararası
çiftçi örgütleri ile işbirliği yapmak
ve koordinasyonu sağlamak, Avrupa Birliğine uyum çerçevesinde
faaliyette bulunmak, Tarımsal teş-
48
Bursa’da Gıda&Tarım
kilatların, yürürlükte olan gıda ve
sağlıkla ilgili kanun, tüzük ve yönetmeliklere uygun üretim yapmalarına yardımcı olmak…” şeklinde
tanımlanmıştır.
Tarımsal
Kalkınma
Kooperatifi
Sulama
Kooperatifi
Su Ürünleri
Kooperatifi
TOPLAM
Büyükorhan
4
-
-
4
Gemlik
16
1
3
20
Gürsu
8
-
-
8
Harmancık
-
-
-
-
İnegöl
55
12
-
67
İznik
21
6
3
30
Karacabey
22
1
5
28
Keles
15
-
-
15
Kestel
20
3
-
23
Mustafakemalpaşa
32
6
1
39
Mudanya
20
1
4
25
Nilüfer
4
2
1
7
Orhaneli
7
-
-
7
Orhangazi
14
-
2
16
Osmangazi
20
2
1
23
Yenişehir
35
3
-
38
Yıldırım
8
-
-
8
301
37
20
358
İlçesi
TOPLAM
Tarımsal Destekleme Uygulamaları ve Kooperatifler
Tarım, kırsal alandaki en önemli ekonomik faaliyet olarak, ülkemizin gelişmesine ivme kazandıran bir sektördür. Son yıllarda etkileri giderek
belirginleşen iklim değişikliği, kuraklık,
işsizlik, açlık ve yoksulluk, enerji fiyatlarındaki artış, yeterli ve güvenilir
gıdanın üretimi ve değişen tüketici
tercihleri nedeniyle tarım sektörü, gelişmekte olan birçok ülke gibi Türkiye
için de stratejik sektör olma özelliğini
korumaktadır. 2000 li yıllar ile başlayan tarımsal politikalardaki değişim
süreci 2004 yılından itibaren yeni bir
boyut kazanmış, çeşitli yasal düzenlemeler gerçekleştirilmiştir. Tabii ki
bu boyutun en önemli ayağı, içerisine
girilen AB süreci olmuştur. Önceki dönemde çeşitli platformlarda ve bürokratik kademedeki düşüncelerin aktifleştirilmesi; “Tarım Stratejisi Belgesi
(2006-2010)” , “Tarım Kanunu”,
“Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu” ve “Ulusal Kırsal
Kalkınma Stratejisi” gibi pek çok
yapısal mevzuat ve strateji belgesinin
düzenlenmesi / yasalaşması ile sonuçlandırılmıştır. Türkiye ekonomisi ve
sosyal yapısında en önemli sektörlerin
başında gelen tarım, yapısal değişim
Sağlanan
Kredi
2003
515 Bin TL.
2004
4,2 Milyon TL.
2005
3,8 Milyon TL.
2006
4 Milyon TL.
2007
4,4 Milyon TL.
2008
6,3 Milyon TL.
2009
1,8 Milyon TL.
2010
3,6 Milyon TL.
2011
4,3 Milyon TL.
2013
7,67 Milyon TL.
TOPLAM
41 Milyon TL.
Özel Proje
Rehabilitasyon
Projeleri
533000
2003-2007 448 685 1.133 1.130 743.243.612 945 60.149 128.086 279.500
100000
77
3.797 11.014 19.500
73 170 243 233 156.975.021
2008
50000
99 204.385.738 207 12.082 30.884 15.600
38 114
76
2009
225000
5.816 15.758 22.100
67 147 214 189 216.254.202 107
2010
75000
85 193 125 452.493.048 238 11.964 42.340 31.200
108
2011
50000
5.330 21.910 22.100
62 237.377.763 114
1
1
2012
3.452 16.584 19.500
19
91.265.652
86
2013
1.992.100
14
696
2.960
750
2014
Toplam 773 1.125 1.898 1.857 2.103.987.136 1.788 103.286 269.536 410.250 1.033.000
6000 26
6
8
5
2
52
3
7
3
4
2
6.000 49
0
69
Arılı Kovan
Büyükbaş Hayvan
Ortak Sayısı
İşletmeye Geçen
Kooperatif Sayısı
Verilen Kredi Tutarı
(TL)
Kredi Verilen
Kooperatif Sayısı
Kooperatif Sayısı
Toplam
KASDP
Yıllar
Genel Bütçe
Programa Alınan
Kooperatif Sayısı
Yıllar
Tarımsal yapımızın temel taşlarından
olan tarımsal kooperatifler ile ilgili
olarak 2000 li yıllarda değişik projeler
uygulanmış, özellikle hayvancılık işletmeleri oluşturarak üreticiyi mahallinde tutabilmek amaçlanmıştır. Yukarıdaki tabloda da görüleceği üzere
kredi verilen kooperatif sayısında yıllar
itibariyle değişiklikler gözlenmiş, kurulan ve tasfiye olan kooperatif sayıları
da yıllar itibariyle kooperatifçilikte
sorunların göstergesi olarak kendini
göstermiştir. Üretim ve tarımsal ürünleri işleme esaslı olarak 2006 yılından
itibaren başlayan “Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı”
yanı sıra, makine ekipman desteklemeleri, üretim desenine uygun mazot
gübre desteklemeleri, fidan ve tohum
desteklemelerine bağlı olarak bireysel
teşvik ve desteklemelerin farklılaşması
kooperatif ve diğer örgütlenmelerde
yatırım anlamında gerilemelere yol
açmıştır. Buna bağlı olarak 2012 yılından itibaren kooperatiflere uygulanan projelerde de azaltmaya gidilmiş
yatırım programlarındaki bu değişim
2014 yılından itibaren Ziraat Bankası
aracılığıyla indirimli kredi uygulamasına dönüşmüştür.
Sera Alanı (m2)
Tarımda değişim ve dönüşümün
gerçekleştiği bu dönemde; Tarım
Kanunu’nun da içinde olduğu sektörle ilgili 14 Kanun çıkarılmış, Stratejik
yaklaşım ve planlama boyutu öne çıkarılarak; tarım master planları, bölgesel master planlar, kırsal kalkınma stratejisi, tarım stratejisi, kırsal kalkınma
planı, IPARD Programı hazırlanmış,
Tarım Havzaları Üretim ve Destekleme Modeli oluşturulmuş, Hayvancılık
öncelikli sektör olarak ele alınmış, Kırsal kalkınma hamlesi başlatılmış, Tarım arazilerinin korunmasına yönelik
düzenlemeler hayata geçirilmiş, Arazi
toplulaştırma çalışmalarına hız kazandırılmış, Gıda denetim ve kontrollerinin etkinliği arttırılmış, Gıda güvenilirliğinde AB standartları yakalanmış,
Tarımsal destekler 4 katına ulaştırılmış, Tarımın birçok faaliyetinde kredi
faizleri sıfıra indirilip, birçok konuda
faizsiz finansman sağlanmıştır.
Söz konusu mevzuat ve program değişiklikleri desteklemeler konusunda
da ülkemizde çok farklı uygulamaların gündeme gelmesine yol açmıştır.
Salt kooperatifler bakımından değil
sektörün tüm taraflarına hitap eden
destekleme enstrümanları ülkemizdeki destek, teşvik ve pirim gibi olgulara
farklı alternatif olarak ortaya konulmuştur.
Küçükbaş Hayvan
ve dönüşüm çalışmalarıyla beraber
ortaya konulan etkin ve kararlı politikalar ve sağlanan desteklerle son dönemde büyük bir çıkış yapan ve ekonomimize önemli katkılar sağlayan bir
sektör konumuna gelmiştir.
-
Bursa’da Gıda&Tarım
49
İl Müdürlüğümüzden
Bursa gelişmiş tarım potansiyeli, tarımsal sanayi tesisleri, modern tarım
ve hayvancılık faaliyetlerinin sürdürülmesine uygun yatırımlara yönelen
müteşebbis yapısıyla ülke tarımına
önemli katkı sağlamaktadır. Geleneksel tarımsal faaliyet ile sanayinin
birlikte geliştiği ilimizde kooperatifçilik faaliyetleri yıllar itibariyle önemli sonuçlara ulaşmıştır. Uygulanan
bakanlık projelerinin cazibesi hem
örgütlenme hem de bilinçli faaliyet
bakımından motor görevini görmüştür. Ülke genelinde tarımsal kooperatiflere uygulanan proje sayıları ve
tutarlarında yaşanan düşüşe rağmen
Bursa’da 2003-2013 döneminde kullandırılan kredilerde önemli sapmalar
gözlenmemiştir. Fakat bu tutarlı (!)
yapının aslında belli başlı birkaç kooperatife ödenen işletme kredileri ile
revize yapımlara yönelik projelerden
kaynaklandığı görülmektedir.
Önemli yatırım projeleri ise son on
yıllık dönem için aşağıda ifade edilmiştir.
Soğuk Hava Deposu yatırımı kapsamında 14 kooperatifimize toplam
26.300 ton kapasiteli 14 adet tesis
kurulmuştur. Damızlık Sığır Yetiştiriciliği projeleri kapsamında 17 kooperatifimize üye 1178 aileye 3602 büyük
baş hayvan temini ve sabit yatırıma
(barınak yapımı, süt toplama merke-
zi yapımı ve süt soğutma tankı alımı)
yönelik proje uygulanmıştır. Damızlık
Koyun Yetiştiriciliği projesi kapsamında 1 kooperatifimize üye 50 aileye
1300 küçükbaş hayvan teminine yönelik proje uygulanmıştır.
“Ekonomik Faaliyet” kazanç ve kar
amacıyla yapıldığı sürece süreklilik
arz eder. Ülkemizde gözlenen kooperatifçilik yaklaşımı ise maalesef bu
ekonomik gerçeklikle değil, bir nevi
teşvik ve destek Faaliyeti olarak görüldüğünden kooperatiflerin mali durumlarına bakılmaksızın kredilendirme, hibe tahsisi gibi kaynak aktarımı
bazen olumsuz sonuçlara da neden
olabilmiştir.
Proje değerlendirme çalışması ya da
fizibilite etüdü genel olarak iki temel
amaç için hazırlanır. Birincisi yatırımcıya rehber olması için, ikincisi ise
finansörler tahsis ettikleri kaynakların sonunu kestirebilmek amacıyla
bu raporlara gereksinim duyarlar. Bir
yatırımcı herhangi bir yatırıma yöneldiğinde paranın zaman değerini,
finansman yeterliliğini, öz kaynaklarını derhal kullanabilme durumunu
ortaya koyabilmeli, ayrıca da şirket
ortaklarına, hissedarlarına, ailesine
veya üyelerine hesap verebilirliğini
kabul etmelidir. 2006 yılında başlayan
KKYDP programının temel amaçlarından birisi ise üretici örgütlenme-
Yatırım Konularına Göre
Bitkisel Ürün Paketleme ve İşleme
Hayvansal Ürün Paketleme ve İşleme
Tarımsal Ürün Depolama
Alternatif Enerjili Sera
Soğuk Hava Deposu
Su Ürünleri İşleme ve Paketleme
Basınçlı Sulama
Hayvansal Orijinli Gübre İşleme ve Paketleme
Koyun, Keçi, Manda Yatırımları
Alternatif Enerji Üretimi
Toplam Proje Sayısı
Yatırım Türüne Göre
Yeni Yatırım
Modernizasyon ve Kapasite Artırımı
Tamamlama Yatırımı
Toplam Proje Sayısı
50
Bursa’da Gıda&Tarım
lerinin yatırımcı hüviyetlerini ortaya
çıkartmak, üretimlerini sınaî faaliyetle
taçlandırmalarına katkıda bulunmaktır. Nitekim proje değerlendirme kriterlerinde de bu tür örgütlenmelere
ilave puanlar verilmiş, mevzuat itibariyle sakınca olmayan hatalar göz ardı
edilmiştir.
Kırsal Kalkınma Yatırımlarının
Desteklenmesi Programı Kapsamında Tamamlanan Projeler
Resmi rakamlar olmamakla beraber
20016-2013 yılları arası KKYDP kapsamında uygulanan ve tamamlanan
3955 yatırımın yaklaşık 400 kadarının
kooperatiflere ait olduğu muhtemeldir. Fakat bu sayının 1/3 kadarının
ise uygulamayı tamamlayamayarak
fesih veya tasfiye sürecine uğradığı
bilinmektedir. Çünkü kooperatifler
için KKYDP projesi uygulamak adeta
bir “gereklilik” olarak kabul edilmiş,
maddi duruma bakılmaksızın ulaşılamayacak hedefler konarak ortakların
maddi olanakları ile tezat yatırımlara
yönelinmiştir. İlimizde de 20062014 yılları arasında uygulanan 8 etap
dâhilinde 14 kooperatif KKYDP projesi uygulamak için başvurmuş, sözleşme imzalanmış ancak bunlardan 4
tanesi ekonomik yetersizlikler nedeniyle süreci yürütememiştir.
Türkiye
1.565
813
330
252
286
34
629
7
36
3
3955
Bursa
61
11
2
0
18
1
1
0
1
0
90
2.611
1.032
312
3955
55
30
5
90
İl Müdürlüğümüzden
Bursa Tarımsal Yeniliklerin Yaygınlaştırılması
Projelerine Öncülük Ediyor
Gıda Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığınca yürütülen Tarımsal Yeniliklerin Yaygınlaştırılması Projesi kapsamında
Bursa İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü ile Yalova Atatürk
Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma
Enstitüsünün işbirliğinde Beşirli 77
Soğan Demonstrasyon çalışması
yapılıyor. Beşirli 77 Kırmızı Soğan
çeşidi, Yalova Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü
tarafından tescil edilmiş bir çeşittir.
Demonstrasyon çalışmalarıyla Beşirli 77 soğan çeşidinin üreticilere
tanıtılması ve üretiminin yaygınlaştırılması amaçlanıyor. Demontrasyon çalışmaları kapsamında 08
Ocak 2013 tahinde Yenişehir ilçesi
Köprühisar köyünde 1 üretici 2 da.
ve Karacabey İlçesi Yenikaraağaç
köyünde 1 üretici 1 da. soğan ekimi
yapıldı. Yıl boyunca ekim yapılan
parsellerde kontrol işlemleri yapılacak ve soğan üreticilerine yönelik
uygulamalı eğitim çalışmaları gerçekleştirilecek.
Bursada 2 Günde 102 Denetim Yapıldı
İstanbul İlinde gerçekleştirilen su ürünleri denetimlerine
paralel olarak Bursa’da İl Gıda
Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü Su
Ürünleri Kontrol ve Denetim personeli tarafından 19 - 20 Aralık 2013
tarihlerinde Su Ürünleri denetimleri
gerçekleştirildi. Toplam 7 (yedi) personelin görev aldığı denetimlerde Balıkçı barınakları, karaya çıkış noktaları,
yol güzergâhları, toptan satış merkezleri, su ürünleri hali ve perakende satış
yerleri denetlendi. İki gün süren denetimlerde 2 adet balıkçı barınağı, 3
adet karaya çıkış noktası, 19 adet soğuk hava deposu, 18 adet su ürünleri
satış sergisi, 44 adet su ürünleri nakil
aracı ve 16 adet su ürünleri perakende satış yeri olmak üzere toplam 102
denetim yapıldı. Denetimlerde küçük
boyda olduğu tespit edilen 6 kg. lüfer
balığına el konuldu, işletmeye 923 TL
idari para cezası uygulandı.
Bursa’da Gıda&Tarım
51
İl Müdürlüğümüzden
2013 Yılında 15.729 Gıda Denetimi Gerçekleştirdik
Bursa İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü, 2013
yılında 174 Alo Gıda Hattına
gelen ihbar ve şikâyetleri de dikkate alarak, 15.729 işletmede gıda denetimi gerçekleştirdi. Gıda Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı yurt genelinde
Risk Esaslı Denetim Sıklığı Modelini
uyguluyor. Bu model kapsamında İl
düzeyinde sürdürülen gıda denetim
hizmetlerinde et ve süt gibi risk oluşturabilecek sektörler ayda bir, paketli
ve risksiz ürün satan satış noktaları da
iki yılda bir denetlenmektedir. İşletme
bazında gerçekleştirilen denetimler,
Gıda Güvenliği Bilgi Sistemine düzenli
olarak kaydediliyor. İşletmeler; fiziki
yapısı, ürettiği ürünler, hijyen durumu,
gıda güvenliği ve diğer faktörler göz
önüne alınarak sistem tarafından pu-
anlanıyor ve Risk Esaslı Denetim tarihi
belirleniyor. Belirlenen tarihte ilgili firma yeniden denetime tabi tutuluyor.
Bursa’da 16.036 kayıtlı işletme bulunuyor. 2013 yılı içerisinde 174 Alo Gıda
hattına gelen ihbar ve şikâyetler de
dikkate alınarak toplam 15.729 işletmede gıda denetimi gerçekleştirildi.
Olumsuzluk tesbit edilen 1.267 işletmeye idari yaptırım uygulandı.
Hayvan Refahı Yönetmeliği Yürürlüğe Girdi
18 Ocak 2012 tarih ve
28177 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Canlı Hayvan Ticareti Yapan Satıcıların
Çalışma ve Denetlenmesi İle İlgili
Usül ve Esaslar Hakkında Yönetmelik” ve 24 Aralık 2011 tarih ve
28152 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Hayvanların Nakilleri Sırasında Refahı ve Korunması Yö-
52
Bursa’da Gıda&Tarım
netmeliği” 2014 yılında yürürlüğe
giriyor. Uygulamada karşılaşılacak
sorunları bertaraf etmek amacıyla
İlçe Müdürlükleri tarafından konu
vatandaşlara duyurularak müracaatlar alındı ve 6 günde 7 gurup
halinde nakliyeci, sürücü, nakliyeye
eşlik eden bakıcı ve satıcıların (celep) eğitime alındı. İlk iki gurubun
eğitimi 19 - 20 Kasım 2013 tarihle-
rinde İl Müdürlüğü Büyük Toplantı
Salonunda, üçüncü gurubun eğitimi ise Karacabey İlçesinde gerçekleştirildi. Geriye kalan dört gurubun
eğitimleri ise 26-27-28 Kasım 2013
tarihlerinde Yenişehir, İnegöl, Mustafakemalpaşa ve Orhangazi İlçelerinde yapıldı. Program dahilinde
7 grupta toplam 350 kişiye eğitim
verilerek belgelendirildi.
Arı Yetiştiricilerine Sertifika
Bursa İl Gıda tarım ve hayvancılık Müdürlüğü
Tarafından 2014 Yılı İçinde Yapılması Planlanan ve Toplamda 700 Kursiyere Ulaşmayı Hedefleyen 15 Arı Yetiştiriciliği Kursunun 4.sü Tamamlandı
Bursa İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü tarafından 2014 yılı içinde 4.sü gerçekleştirilen Arı Yetiştiriciliği Kursuna katılan yetiştiricilere sertifikaları törenle
verildi. İl Müdürlüğü toplantı salonunda gerçekleşen
sertifika dağıtım töreninde Arı Yetiştiriciliği Kursuna
katılan 82 kursiyer sertifikalarını aldı. Sertifika dağıtım
törenine İl Gıda Tarım ve hayvancılık Müdürü Ömer
ÇELİK’ de katıldı.
Yeni Kızılcık Çeşitlerinin Tanıtılması ve
Yaygınlaştırılması
Yeni Kızılcık Çeşitlerinin
Tanıtılması ve Yaygınlaştırılması Projesi Kapsamında
Keles İlçesinde Kızılcık Eğitimi ve
Fidan Dikim Demonstrasyonu Yapıldı
personelinin nezaretinde 03 Mart
2014 tarihinde Keles ilçesi Baraklı
köyünde gerçekleştirilen Fidan Dikim Demonstrasyonuna Baraklı
Köyü üreticileri ile Uludağ Üniversitesi Keles Meslek Yüksekokulu öğrencileri yoğun ilgi gösterdi.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Eğitim Yayım ve Yayınlar
Dairesi tarafından koordinatör
araştırma enstitüleri işbirliği ile yürütülen Tarımsal Yayın Hizmetleri
Projesinin bir alt projesi olan Yeni
Kızılcık Çeşitlerinin Tanıtılması ve Yaygınlaştırılması projesi
kapsamında, Bursa’da Kızılcık üretiminin yaygınlaştırılması çalışmaları devam ediyor.Yalova Atatürk
Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma
Enstitüsünden Dr. Nesrin AKTEPE
TANGU İle, İl ve İlçe Gıda Tarım
ve Hayvancılık Müdürlüğü teknik
Bursa’da Gıda&Tarım
53
İl Müdürlüğümüzden
Tophane Endüstri Meslek Lisesinde
Meyvecilik Kursu
Bursa İl Gıda Tarım ve Hayvancılık
Müdürlüğünde
eğitim faaliyetleri hız kesmeden devam ediyor. Osmangazi
Tophane Endüstri Meslek Lisesinde
06 – 10 Ocak 2013 tarihleri arasında Meyvecilik Kursu düzenlendi. İl
Müdürlüğü Bitkisel Üretim ve Bitki
Sağlığı Şube Müdürlüğünde görevli
Mühendisler tarafından gerçekleştirilen programa 32 kursiyer katıldı.
Kurs süresince katılımcılara genel
meyvecilik, bahçe tesisi, yumuşak
çekirdekli meyveler, sert çekirdekli
meyveler, sert kabuklu meyveler,
üzümsü meyveler, organik tarım ve
iyi tarım uygulamaları, sulama, bitki
besleme, bitki koruma, budama, aşı,
tarımsal desteklemeler, hasat, ambalaj ve muhafaza konularında bilgiler
verildi. Ayrıca arazide uygulama
çalışması yapıldı. Meyvecilik Kursuna katılan 32 kursiyere 27 Ocak
2014 tarihinde İl Müdürlüğünde
Biçerdöver Operatörlerine Sertifika
İl Gıda Tarım ve Hayvancılık
Müdürlüğünde 13 Mart 2014
tarihinde başlayan “ Biçerdöver Operatörlük Kursu ” 16 Mart
2014 tarihinde tamamlandı. Kursa
16 kursiyer katıldı. İl Müdürlüğü Koordinasyon ve Tarımsal Veriler Şube
Müdürlüğü organizasyonunda Nilüfer Halk Eğitim Müdürlüğü işbirliği
ile gerçekleştirilen “ Biçerdöver Operatörlük Kursu ” kapsamında kursiyerlere; hasat makinesi kullanma teknikleri, arıza giderme ve hasatta ürün
kayıplarının azaltılması konularında
teorik ve uygulamalı dersler verildi.
Eğitimin sonunda yapılan sınavda 16
kursiyerin tamamı başarılı olarak Biçerdöver Operatörlük Belgesi almaya hak kazandı.
54
Bursa’da Gıda&Tarım
gerçekleşen sertifika dağıtım töreninde sertifikaları verildi. Törende İl
Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü
Ömer ÇELİK, İl Müdür Yardımcıları,
Şube Müdürleri ve Merkez İlçe Müdürleri de hazır bulundular.
İl Müdürlüğü Personeline Babalık Eğitimi
Anne Çocuk Eğitim Vakfı
(AÇEV) tarafından gerçekleştirilen Baba destek programı
(BADEP) kapsamında İl Müdürlüğü
personeli bilgilendirildi. AÇEV Anne
Baba Eğitimleri Bursa Temsilcisi Psikolojik Danışman Ergün Ekrem sunumuyla gerçekleşen bilgilendirme
toplantısında Baba Destek Programı
kapsamında yapılacak çalışmaların
genel çerçevesi ile uygulamalar konusunda katılıcılara bilgi verildi. Toplantı sonunda; deneyim ve yaşantıların
paylaşıldığı, bilgi ve becerilerin konuşulduğu toplantılarla çocukların gelişimine yapılacak katkılara bir yenisini
daha eklemek amacı ile BADEP çalış-
masına 33 personel
katılmaya karar verdi. 18 Mart 2014 tarihinde başlayacak
olan Baba Destek
Programı, 10 hafta
boyunca haftada 2
saat olarak devam
edecektir.
BADEP Nedir Neyi
Amaçlıyor?
Çocuğun çok yönlü gelişimine katkıda bulunmayı hedefleyen bir yetişkin
eğitimi programı olan Baba Destek
Programı, babalara destek vererek
demokratik bir aile ortamının yaratılmasını ve bu sayede çocukların var
olan kapasitelerini en üst düzeyde
gerçekleştirmelerini sağlamayı amaçlamaktadır.
İlk Yardımcılara Sertifika ve Kimlikler Törenle Verildi
İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünde İş Sağlığı ve Güvenliği İle İlgili Çalışmalar Kesintisiz Devam Ediyor
İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünde, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun amir hükümleri gereğince Temel İlkyardım Eğitimi gerçekleştirildi.
66 kişinin katıldığı eğitimin sonunda
61 kişi başarı göstererek sertifika almaya hak kazandı. İl Sağlık Müdürlüğü tarafından düzenlenen sertifika
ve İlkyardımcı kimlikleri 24 Mart 2014
tarihinde yapılan törenle sahiplerine
verildi. İl Gıda Tarım ve Hayvancılık
Müdürü Ömer ÇELİK’’in de katıldığı
sertifika ve kimlik dağıtım töreninde
Müdür yardımcıları ve Şube Müdürleri de hazır bulundu.
Temel İlkyardım Eğitiminin İçeriği
1 - Genel İlkyardım Bilgileri
2 - Hasta/Yaralının ve Olay
Yerinin Değerlendirilmesi
3 - Temel Yaşam Desteği
4 - Kanamalarda İlkyardım
5 - Yaralanmalarda İlkyardım
6 - Yanık, Donma ve Sıcak
Çarpmasında İlkyardım
7 - Kırık, Çıkık ve Burkulmalarda
İlkyardım
8 - Bilinç Bozukluklarında
İlkyardım
9 - Zehirlenmelerde İlkyardım
10 - Hayvan Isırmalarında
İlkyardım
11 - Göz, Kulak ve Buruna
Yabancı Cisim Kaçmasında
İlkyardım
12 - Boğulmalarda İlkyardım
13 - Hasta/Yaralı Taşıma
Teknikleri
Bursa’da Gıda&Tarım
55
İl Müdürlüğümüzden
Süne Mücadelesinde Görev Alacak
Personele Eğitim
İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü 2014 Yılı
Süne Mücadelesi programı
kapsamında, mücadelede görev
alacak Teknik Personele Süne Mücadelesi eğitimi verildi. 13 Mart
2014 tarihinde İl Müdürlüğü toplantı salonunda, Yalova Bahçe Kül-
türleri Merkez Araştırma Enstitüsü
Müdürlüğünde görevli Uzman
Gürsel ÇETİN tarafından verilen
eğitime Nilüfer, İnegöl, Yenişehir,
Karacabey, Mustafakemalpaşa ve
Mudanya İlçe Müdürlüklerinde
çalışan Süne Mücadelesinde görev alacak Teknik personel katıldı.
Eğitim Çalışmalarına “Mantarcılık Kursu” İle Devam
Bursa İl Gıda Tarım ve Hayvancılık
Müdürlüğü tarafından yürütülen
Çiftçi Eğitim Çalışmalarına Mantarcılık Eğitimi ile devam edildi. 04 / 06 Şubat
2014 tarihleri arasında düzenlenen “Mantar
Yetiştiriciliği” eğitimi 76 kişinin katılımı ile
gerçekleşti. Mantar yetiştiriciliği hakkında
teorik bilgilerin yanısıra uygulamaların da
yeraldığı eğitimde, ayrıca, kursiyerler düzenlenen teknik gezi ile Yalova Bahçe Kültürleri
Merkez Araştırma Enstitüsü tesislerinde
incelemelerde bulundular. Kurs bitiminde
düzenlenen törenle eğitimi tamamlayan
kursiyerlere katılım belgeleri verildi.
56
Bursa’da Gıda&Tarım
Büyükorhan’da Alternatif Ürün Çalışmaları Yaygınlaşıyor
Büyükorhan İlçe Gıda Tarım
ve Hayvancılık Müdürlüğü,
hububat ürünlerine alternatif ürün yetiştirme arayışında olan
çiftçilere öncülük ediyor. Bu amaçla, 20 Mart 2014 tarihinde Pınar köyünde İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü’nün öncülüğünde
kekik bitkisiyle ilgili demonstrasyon
çalışmasına start verildi. Bu çalışma,
Bursa’nın dağ yöresinde yapılan ilk çalışma olma özelliğini taşıyor.
Alternatif Ürün Arayışı 2013 Yılında Başladı
Hububat ürünlerine alternatif ürün
yetiştirme arayışında olan Büyükorhan İlçesi çiftçileri, tıbbi ve aromatik
bitkiler hakkında bilgi edinmek amacıyla, 2013 yılı Ağustos ayında İlçe
Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünün koordinatörlüğünde, Kütahya
Belediyesi›ne ait Hekim Sinan Tıbbi
Bitkiler Araştırma Merkezi›ne teknik
incelemelerde bulunmuştu.
Neden Kekik
Kekik bitkisi, ihracat potansiyeli ve
pazarlama fiyatı yüksek olan, ekonomik ömrü 15 yıla kadar devam eden
bir bitkidir. Kekik ilk yıl düşük verimli
olur. Çok yıllık bir bitki olduğu için, ilk
yıldan sonra giderler yarı yarıya düşer.
Ayrıca kekik bitkisinin ekimini ve dikimini yapmak isteyen yöre çiftçilerinin
fide ihtiyacının da, Büyükorhan İlçesinden karşılanması planlanmaktadır.
Hububat Ürünleri İle Kekik Bitkisinin Karşılaştırılması
1 Dekara
Verimi (Kg)
Fiyat (Tl/Kg)
1 Dekara Geliri
1 Dekara
Masrafı (Tl)
1 Dekara Net
Geliri
Buğday
500
0,7 TL
350 TL
150 TL
200 TL
Arpa
400
0,6 TL
240 TL
140 TL
100 TL
Kekik
450
5,0 TL
2.250 TL
400 TL
1.850 TL
Bursa’da Gıda&Tarım
57
9
58
Bursa’da Gıda&Tarım
Tıbbi ve Aromatik Bitki
Yetiştiriciliği
Dünya ticaretinde arz edilen tıbbi ve
aromatik bitki droglarının yaklaşık
%99’u yabani olarak toplanan bitkilerden elde edilmektedir. Ancak şiddetli
ve kontrolsüz bir şekilde yapılan toplamalar sonucunda tıbbi bitki türleri
arasında %20’den daha fazlasının geleceği tehlike altına girmiştir.
Tıbbi ve Aromatik Bitkilerin Muhafazası
Hayrettin İNAL
Mühendis
Büyükorhan İlçe Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü
Gıda, baharat, boya, ilaç, kozmetik ve parfüm olmak üzere
bir çok alanda yaygın şekilde
kullanılan tıbbi ve aromatik bitkilere
olan ilgi artarak devam etmektedir.
Ancak günümüzde tıbbi ve aromatik
bitkilerin pek çoğu doğadan yabani
olarak toplanmaktadır. Dünyada sayısı 70000’den fazla olan tıbbi ve aromatik bitkilerin ancak % 1’den daha azı
kültüre alınabilmiştir.
Örneğin geleneksel tıbbın ve bitkisel
ilaçların en büyük gelişme gösterdiği
merkezlerden birisi olan Çin’in sahip
olduğu 32000 kadar bitki türünden
5000 kadarının tıbbi ve aromatik değer
taşıdığı, ancak bunlarda yaklaşık 1000
tanesinin yoğun olarak kullanıldığı
ve sadece 150-100 kadarının kültürü
yapılabildiği kaydedilmektedir.
Örneğin Anadolu’da kardelen ve centiyan gibi endemik türler yok olma
tehlikesindedir. Her ne kadar CITES,
BERN ve RIO gibi doğa ve türleri
koruma yasaları varsa da, bu yasalar
etkin olarak uygulanmamaktadır. Bu
nedenle, bitki gen kaynaklarının korunmasında, doğadan yoğun olarak
toplanan ve geniş pazarı olan bitki
türlerinin tarımına geçilmesi bir zorunluluk haline gelmiştir.
Yabani bitkiler kültür bitkilerine göre
daha fazla stres faktörlerine ve katı
rekabet koşullarına maruz kalmalarından dolayı sekonder metabolit
sentezini sürekli aktif halde tutarlar.
Bu nedenle, yabani olarak toplanmış
drogların etkili madde içeriği ve çeşitliliği kültür koşullarında yetiştirilenlere
göre ekseriyetle daha fazladır. Üstelik
pestisit, gübre, hormon gibi kalıntı
etkisi yüksek olan kimyasallara maruz
kalmadıklarından çoğu kez organik
kabul edilirler. İşte kültürüne göre
yabanilerin talep edilmesinin asıl ne-
Bursa’da Gıda&Tarım
59
Tıbbi ve Aromatik Bitkilerin Toplanması
Genelde elle toplama yapılmakla birlikte, tarımını yapan ülkelerde özel
tarım ekipmanlarıyla toplama işlemi
yapılmaktadır. Bir bitkisel drogun biyoaktif madde bakımından mümkün
olduğu kadar zengin olması için bitkinin toplama ( hasat ) yöntemi ve
zamanı çok önemlidir. Tıbbi ve aromatik bitkilerde genel bir kural olarak;
yapraklar çiçek açma döneminde, çiçekler tomurcuklanma sonunda veya
çiçeklenme başında, meyveler ve tohumlar olgunlaşma döneminde, kök,
rizom, yumru ve soğan gibi toprak altı
organları ise bitkinin toprak üstü organları kuruduktan sonra toplanır.
Geven Bitkisi
denleri de bunlardır; yüksek kalite ve
doğal olmaları.
Ancak kültüre alarak üretmenin yabani toplamaya göre birçok avantajı
vardır; her şeyden önce belirli standartlarda ve kalitede üretim yapılır.
Yüksek verim alındığından üretim
maliyetleri düşer. Üretimde iklime
olan bağımlılık azalır ve üretim miktarı daha stabil olur. Hasat, kurutma,
sterilizasyon, paketleme, depolama ve
pazarlama gibi işlemler daha teknik
yapılabilir ve tüketicilerin isteklerine
ayarlanabilir. Monokültür koşullarında zararlı ve zehirli bitkilerle karışma
ihtimali ortadan kalkar. İstenirse organik veya ekolojik tarım yapılarak
sertifikalı ürün elde edilebilir ve klasik
tarımın neden olduğu olumsuzluklar
giderilebilir. Üstelik kültür koşullarında ıslah ve genetik çalışmaları yapılarak etkili madde içeriği ve drog verimi
daha yüksek çeşitler geliştirilebilir.
park ve peyzaj düzenlemelerine kadar oldukça yaygın bir kullanım alanı
vardır. Örneğin haşhaş tarla tarımında, çay bahçe tarımında, bazı kekik
türleri yer örtücü olarak, biberiye çit
bitkisi olarak, lavanta park bitkisi olarak, mercanköşkler kaya süsü olarak,
ıtır balkon çiçeği olarak, fesleğen saksı
içinde, kapari erozyon kontrolünde,
ekinezya yol refüjlerinde, yasemin
çardak örtüsünde, çöven kesme çiçek
süslemesinde, çörek otu kuru çiçek
amenajmanında yaygın olarak kullanılan tıbbi ve aromatik bitkilerden
sadece birkaçıdır.
Çiçek ve yaprak hasadı mutlaka kuru
ve güneşli havalarda yapılmalıdır.
Toplanan bitki organları, toprakaltı
organlar hariç, su ile yıkanmamalıdır.
Toplama yaparken doğru bitki yerine
yanlışlıkla zehirli bitkiler toplanmamalıdır.
Araç ve hayvan trafiğinin yoğun olduğu, zehirli ve kimyasal atık bırakılan
göl ve dere yataklarında, tarımsal ilaçlama yapılan yerlerden bitkiler toplanmamalıdır.
Tıbbi ve Aromatik Bitkilerin Kullanım Alanları
Tıbbi ve aromatik bitkilerin günümüzde tarla ve bahçe tarımından
60
Bursa’da Gıda&Tarım
Kekik Tarlası
Tıbbi ve Aromatik Bitkilerin
Muhafazası
Kapari Tarlası
Türlerin neslini devam ettirmesi için
gereken özen gösterilmeli, sürdürülebilir bir doğa anlayışı ile ihtiyaçtan
fazla toplama yapılmamalıdır.
Tıbbi ve Aromatik Bitkilerin Kurutulması
Taze materyal çok kısa zamanda bozulur. Bu sebeple en kısa zamanda
kurutma işlemi yapılmalıdır. Kurutma
esnasında, materyal içeriğindeki nemin %75’ini kaybeder. Kurutma için
seçilecek yol, kurutulacak materyalin
cinsine ve taşıdığı etkin maddelerin
durumuna göre belirlenir.
Ancak, enzimlerin en etkili olduğu ısının 35-50 ° C arasında bulunduğunu
göz önüne alınarak, kurutma esnasında materyalin bu ısıda çok kısa bir
süre kalmasına özellikle dikkat edilmelidir.
Kurutma bu derecenin altına veya üstüne çıkılmadan yapılmalı ve özellikle
açık havada ve gölgede yapılan kurutma tercih edilmelidir.
Güneşte Kurutma:
Yeşil bitki kısımları için bu yöntem
kullanılabilir, ancak çiçek için uygun
değildir. Çünkü güneş çiçeklerin rengini soldurur. Etkin maddelerin azalmasına neden olur.
Gölgede Kurutma:
Yeşil bitki kısımları üzeri kapalı ve
yanları açık çardak, sundurma veya
hangarlar içinde kurutulması yöntemidir ve malzemenin doğrudan
güneşle temas etmeden açık havada
kurutulması esasına dayanır. Malzeme
demetler halinde asılır veya çok ince
bir tabaka halinde yere veya kurutma
rafları üzerine serilir. Küflenmeyi önlemek ve kurutmayı hızlandırmak için
ise sık sık alt üst edilir.
Cam Mekân İçinde Kurutma:
Kurutma ısısı yeterince yüksek olmadığı yerlerde cam sera gibi bir mekanda demetler halinde yada raf sistemlerinde çok ince serilerek kurutma
işlemi yapılır. Camekan içerisine yerleştirilen bir aspiratörle içerideki nem
dışarı atılırsa çok daha kaliteli bitki
materyali elde edilir.
Sıcak Hava İle Kurutma:
Masraflı olmasına karşılık çok kaliteli
kurutulmuş bitki kısımları elde edilir.
Kurutulacak malzemenin miktar ve
cinsine göre; kurutma dolabı ( küçük
miktarların kurutulmasında ), kurutma odası ( çok malzemenin kurutulmasında ) ve kurutma tüneli ( büyük
miktarlardaki malzemenin kurutulmasında ) yöntemlerinden biri seçilir.
v
Toplanan, kurutulan ve sterilize edilen
droglar uygun bir malzeme ile ambalajlanarak muhafaza altına alınırlar.
Ambalajlamada temel ilke; biyoaktif
maddelerin, tat ve koku bileşiklerinin
azalmasını veya bozulmasını önlemektir. Nem, ışık, sıcaklık, oksijen, iz
metaller ve mikroorganizmalar bozulmaya etki eden en önemli faktörlerdir.
Bitkisel droglar için cam, kağıt, karton, tahta, plastik, çelik, teneke, alüminyum, alüminyum folye ve bakır
gibi çok çeşitli ambalaj malzemeleri
mevcuttur. Kuru droglar ve baharatlar
doğal liften yapılmış veya kağıt çuvallarda renk ve aroma kaybı olmadan
uzun süre muhafaza edilebilir.
Ambalaj malzemesinin üzerine; bitkinin botanik ve Türkçe adı, üretim izni,
üretim yöntemi, üretim yeri, üretim
tarihi, ürün miktarı, içeriği, kullanma
bilgileri, saklama koşulları, uyarılar ve
varsa kalite standartları gibi zorunlu
ve yararlı bilgileri içeren etiketler takılmalıdır. Öğütülmüş veya toz edilmiş
aromatik drogların ambalaj malzemesi geçirimsiz bir malzeme ile kaplanması gerekir.
Yüksek oranlarda sabit yağ içeren
meyve ve tohumlar öğütüldükten
sonra hızla oksidasyona uğrayarak
bozulmaya başlar. Bu tür ürünlerin
ambalajları tam doldurulmalı, mümkünse vakum yapılarak inert gaz kullanılmalıdır. Renk maddelerince zengin
baharatlar ve uçucu yağlar ışığa ve havaya oldukça duyarlıdır. Bu tip drogların ambalajlanmasında ise ışık ve hava
geçirmeyen ambalaj malzemeleri seçilmelidir. Havadar, düşük nem, düşük
sıcaklık ve ışıksız ortamda depolanan
bitkisel droglar bozulmadan uzun
süre muhafaza edilebilir.
Bursa’da Gıda&Tarım
61
Tıbbi ve aromatik bitkilerin çok değişik alanlarda ve sanayi kollarında
tüketimine paralel olarak bu bitkilerin dünya pazar hacmi her geçen
gün artmaktadır. Türkiye, üç önemli
floristik bölgenin kesiştiği alanda bulunması nedeniyle geniş bir bitki çeşitliliğine, farklı iklimlere ve geniş yüzölçümüne sahip olması bakımından
bu bitkilerin üretilmesinde önemli bir
ticari potansiyele sahiptir. Bu kadar
zengin bir kaynağa sahip ülkemizde
halen doğadan toplanan ve üretimi
yapılan bitkilerin sayısı çok azdır.
Ülkemizde tıbbi ve aromatik bitkilerin
üretiminin arttırılması, bu daldaki
birçok sanayi kolunun gelişmesi bazı
önlemlerin alınması ile kısa zamanda
sağlanabilir. Bu önlemlerden ivedilikle
alınması gerekenlerin bir kısmı maddeler halinde aşağıda verilmiştir. Daha
önceki Türkiye Ziraat Mühendisleri
Teknik Kongreleri’nde de belirtildiği
gibi, tıbbi ve aromatik bitki çeşitliliğinin korunması, sürdürülmesi ve değerlendirilmesi için gerekli her türlü
yasal düzenlemenin yapılarak hayata
geçirilmesi bir zorunluluk olarak görülmektedir.
Ülkemizde birçok tıbbi ve aromatik
bitki doğadan toplanmakta ve bir
kısmının da belirli ölçüde tarımı
yapılmaktadır. Ancak bunlara ait
düzenli istatistiksel veriler bulunmamakta ve arz- talep ilişkisi dikkate
alınarak üretim yapılmamaktadır. Bu
bitkilerle ilgili bilgilerin toplanacağı
ve ulaşılabileceği veri bankaları oluşturulmalıdır. Ayrıca tıbbi ve aromatik
bitkilerde iç tüketim ve dış ticaret verileri dikkate alınarak, hangi bitkiden
ne kadarının doğadan toplanarak, ne
kadarının üretilerek temin edileceği
belirlenmelidir.
ürünler kapsamında tıbbi ve aromatik
bitkilere yer verilmesi bu bitkilerin tarımının gelişmesine yardımcı olacaktır.
Günümüzde tıbbi ve aromatik bitki
tarımını yapmak isteyen üreticilerin
en önemli sorunu tohumluk materyali teminidir. Yetiştiricilerin ihtiyaç
duyduğu tohumluğu (her türlü çoğaltım materyali) sağlayacak kurumsal alt yapının mutlaka oluşturulması
gerekmektedir. Tıbbi ve aromatik bitkilerle ilgili çeşit geliştirme çalışmaları
son yıllarda belirli bir ivme kazanmıştır. Ancak çok sayıda cins ve türden
oluşan bu grup bitkiler için yapılan
çalışmalar yetersizdir.
Tıbbi ve aromatik bitkiler alanında
faaliyet gösteren üretici, toplayıcı, ihracatçı, sanayici, araştırmacı ve diğer
tüm paydaşların koordinasyonunu
sağlayacak bir sistem ve araştırma
sonuçlarının pratiğe aktarılması için,
araştırıcı-sanayici-üretici arasında bilgi
akışını sağlayacak yayım sistemi oluşturulmalıdır. Özellikle kaliteli ve doğal
ortamına zarar vermeden toplanan
ürünler ve yetiştirilen bitkiler için teşvik primleri verilebilir. Dış ticarette
rekabet üstünlüğü için standartlara
uygun, kaliteli ürün ve mamul üretiminin tüm gerekleri yerine getirilmelidir. Tıbbi ve aromatik bitkiler konusunda öncelikleri, hangilerinin kültüre
alınması gerektiği, dünya pazarındaki
arz-talep durumunu ve fiyatlar konusunda bilgilerin alınabileceği disiplinler arası bir komitenin kurulması yararlı olacaktır.
Tıbbi ve aromatik bitkilerde gerek
doğrudan kullanım ve gerekse sanayinin ihtiyaç duyduğu nitelikleri taşıyan
çeşitler geliştirilerek tescil edilmelidir.
Bitkisel üretim deseninde, alternatif
Tıbbi ve aromatik bitkilerde fiyat bu
bitkilerin ticareti ile uğraşan firmaların
tutumlarına bağlı olarak oluşmaktadır. Bu durum üretici/toplayıcıların
mağduriyetine neden olabilmektedir.
İşletmelerin ihtiyaç duyduğu ürünleri
karşılamak ve üretici mağduriyetini
belirli ölçüde önlemek için sözleşmeli
üretim modeli uygulanmalıdır.
Kaynakça
1.www.zmo.org.tr/resimler/
ekler/09e9d4bcc8157c0_ek.pdf‎ Erişim: (10 Eylül 2013)
2.Baydar, H., 2013. Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Bilimi ve Teknolojisi (Genişletilmiş 4.Baskı), Süleyman Demirel
Üniversitesi Yayın No:51 Ziraat Fakültesi,
Isparta-2013.
Tıbbi ve Aromatik Bitkilerin Muhafazası
62
Bursa’da Gıda&Tarım
3.www.batem.gov.tr/...tibbi/tibbi/
TIBBİ%20VE%20AROMATİK%20BİTK...‎
Erişim: (10 Eylül 2013)
Tarımsal Kuraklığın Etkileri ve
Kuraklık Yönetimi
Giriş
Atilla PEKİYİ
Mühendis
İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü
Kuraklık, genel olarak, yağışların kaydedilen normal seviyelerinin
önemli ölçüde altına düşmesi sonucu
toprak ve su kaynaklarının olumsuz
etkilenmesi şeklinde oluşan doğal
afet olarak tanımlanmaktadır. Kuraklığın başlangıç ve bitişinin belirsiz olması, kümülatif olarak artması, aynı
anda birden fazla kaynağa etkisi ve
ekonomik boyutunun yüksek olması
onu diğer afetlerden ayıran en önemli özellikleridir. Herhangi bir bölgede
kuraklık; frekans, şiddet, süre ve etki
alanı gibi etmenlere bağlı olarak tanımlanmaktadır. Kuraklık tüm iklim
kuşaklarında görülebilir, ancak ala-
nın kuraklığa karşı duyarlılığı ve etki
derecesi bölgeden bölgeye önemli
farklılıklar yaratabilir. Örneğin; Bali’de
yağışsız geçen 6 gün veya daha fazla
süre, Libya’da yıllık toplam yağışın 180
mm den düşük olması, Türkiye’de ise
benzer bir tanım yapmak zor olmakla
birlikte, yıllık toplam yağış miktarı 400
mm nin altında olan bölgeler, kurak
bölge olarak bilinmektedir. Kuraklığın, meteorolojik, tarımsal, hidrolojik
ve sosyo ekonomik olmak üzere dört
çeşidi vardır. Kuraklık meteorolojik kuraklık olarak başlar, tarımsal ve
hidrolojik kuraklık olarak gelişir, sosyo-ekonomik kuraklık olarak devam
eder.
Bursa’da Gıda&Tarım
63
Meteorolojik Kuraklık
Meteorolojik kuraklık yağış esaslıdır
ve uzun bir süre yağışın normal değerlerinin altına düşmesi olarak tanımlanmaktadır. Toprakta bitkinin ihtiyacını karşılayacak miktarda su bulunmaması olarak ifade edilen tarımsal
kuraklık, hiçbir zaman yağış azlığı olarak tanımlanmamaktadır. Bir bölgede
yağış az bile olsa,bitki kök bölgesi içerisindeki toprakta bitkinin gelişmesini
sürdürebilecek kadar su varsa tarımsal
kuraklıktan söz edilemez. Hidrolojik
kuraklık, nehir, göl ve yeraltı su kaynaklarında azalan su miktarı olarak
tanımlanabilir. Meteorolojik kuraklık
sona erdikten uzun bir süre sonra
hidrolojik kuraklık varlığını sürdürebilir. Kuraklığın sosyo ekonomik tanımı
ise meteorolojik, hidrolojik, ve tarımsal kuraklıkla bağlantılı bazı ekonomik
ürünlerin arz ve talepleri ile ilgilidir.
Yağışlardaki azalmanın sonucu olarak
gelişen ve üretimin ihtiyacı karşılayamadığı durumlarda sosyo ekonomik
kuraklık yaşanmaktadır.
Kuraklık, bugün gelinen nokta itibariyle fiziksel, doğal çevre, kent yaşamı,
kalkınma, ekonomi, teknoloji, tarım ,
gıda, temiz su ve sağlık olmak üzere
hayatımızın her aşamasını etkilemektedir. Tarımsal ve ekonomik anlamda,
sulu ve kuru tarım alanlarında verimliliğinin azalması, böcek istilası, ürün
kalitesinde düşüklük, süt ve çiftlik
hayvanları kaybı, otlakların verimliliğinin azalması, hayvanlar için su ve besin temin edilememesi veya pahalılığı,
kereste üretiminde kayıplar, orman
yangınları artışı, ağaç hastalıkları, balık
yetiştirme alanlarına zararı nedeniyle balık üretiminde kayıplar,Yiyecek
üretiminde düşüş, yiyecek stoklarında azalma Enerjide kaynak azalması,
tarımsal üretimin direkt bağlı olduğu
endüstrilerde kayıplar , su ve enerjiye
bağlı endüsrilerde kayıplar ve üretimdeki düşüşe bağlı işsizlik. Çevresel an-
64
Bursa’da Gıda&Tarım
lamda ise Toprakta su ve rüzgâr erozyonu, flora ve fauna üzerine olumsuz
etki, suyun kalitesine etki, doğal yaşam
alanlarına etki ,sosyal anlamda etkiler
,İçme suyu arzında risk, İnsan sağlığı
açısından salgın hastalık riski, İnsan
refahı seviyesinde düşüş, yoksullukta
artış, Göç, Sosyal huzursuzluk, Kırsal
alanlardaki yaşam seviyesinde düşüşleri görülebilmektedir.
Yarı kurak bir iklim kuşağında bulunan Türkiye’de yağışların alansal ve zamansal dağılımı düzensizdir. Mevcut
su kaynaklarımız, hızla artan nüfus
ve sanayinin ihtiyaçlarını karşılayamamakta, yüzey sulama yöntemleri ile
tarımsal üretimde suyun büyük bir
kısmı bilinçsizce kullanılmakta, içme,
kullanma ve sulama suyumuzun kalitesi artan sanayi ve diğer çevre kirlilikleri sonucunda giderek düşmektedir.
Tüm bu olumsuzluklara, küresel iklim
değişikliği de eklenirse, ülkemizde kuraklığın şiddetinin gün geçtikçe daha
çok hissedileceği açık bir şekilde görülmektedir. Kuraklık artması demek,
daha az yağış, daha çok güneş, sıcak
hava dalgalarının daha uzun süreli ve
şiddetli geçmesi, anlamına gelir. Küresel İklim Modelleri ile yapılan projeksiyonlara göre 2030 yılında Türkiye’nin
de büyük bir kısmı oldukça kuru ve
sıcak bir iklimin etkisine girecektir
(IPCC, 1990) Dünyada olduğu gibi
Türkiye'de de özellikle gece sıcaklıklarında istatistiksel anlamda önemli
artışların olduğu belirlenmiştir .Ayrıca,
yaz aylarında toprak neminin de %
15 ile % 25 arasında azalacağı tahmin
edilmektedir.
Afet ne kadar yönetilebilir olursa zararlı etkileri de o kadar azalacaktır.
Bu itibarla; Kuraklıkla mücadelede,
kurak yıllarda alınması gereken tedbirlerden önce normal şartlardaki
yıllarda alınması gereken tedbirler
daha çok önem kazanmaktadır. Bu
amaçla ilk olarak 07.08.2007 Tarih ve
26606 Sayılı Resmi Gazetede ve daha
sonra 18.08.2012 Tarih ve 28388 Sayılı
Resmi Gazetede “Tarımsal Kuraklık Yönetiminin Görevleri Çalışma
Usul Ve Esasları” na dair yönetmelik
yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu
yönetmelik kapsamında İllerde 20132017 yıllarını kapsayan Kuraklık Eylem
Planları hazırlanmıştır. Bu bağlamda
merkezde ilgili bakanlıklar konuları
itibariyle gelecek yıllarda yapacakları yatırımlar ve kuraklık halinde kısa
dönemde yapacakları çalışmaları kapsayan eylem planlarını hazırlamaktadırlar. İllerde ise uygulamaya yönelik
tüm kuruluş çalışmalarını kapsayan
tarımsal kuraklık eylem planlarının
son bölümünde, normal şartlarda
alınacak tedbirler(risk yönetimi) ile
meydana gelen kuraklığın derecesine
göre, ilgili Kurum ve Kuruluşlar tarafından alınacak tedbirler(kriz yönetimi) belirlenmiştir.
Kuraklık yönetim planı, ilgili tüm otoritelerin ve tarafların katımlı ve desteği ile oluşturulur, kuraklık ve akabinde
su tasarrufu ve kısıtlamalarının etkin
ve pratik bir şekilde çözümlenmelerine yönelik gerekli tüm plan, program
ve prosedürleri içerir. Kuraklık yönetimi halihazır da birden çok kuruluşun
sorumluluğunda olan konulardır. Bu
konularla ilgili çalışmalar yine mevcut
kuruluşlar tarafından sürdürülecektir.
Ancak, Merkezde “Tarımsal Kuraklık Yönetimi Koordinasyon Kurulu”
(TKYKK), illerde “Tarımsal Kuraklık İl
Kriz Merkezi” (TKİKM) çalışmaların
yeterli olup olmadığını izleyecek, gerekli uyarı yapacak ve tedbirler alacaktır. Kuraklık sinyalleri alınır alınmaz
TKYKK tarafından, İllere eylem planının uygulama talimatı ile yapılacak
çalışmalar ve alınacak tedbirlerle kuraklığın etkisini azaltmak ana strateji
olarak belirlenmiştir
Kuraklık yönetiminde başlıca iki ana
yaklaşım vardır. Bunlardan birinci-
si, kuraklık olgusu ortaya çıktıktan
sonra yapılan çalışmaları içine alan
kriz(reaktif) yönetimi . İkincisi ise
genellikle hissedilmeden yavaş gelişen bir süreç olan, kuraklık gerçekleşmeden normal şartlar için uygulanan
etkinlikleri içeren risk (proaktif) yönetimidir. Normal şartlardaki, yani kuraklık yaşanmadığı dönemlerdeki risk
yönetiminde tamamen doğal şartlara
bağlı kalmamak için, asgari düzeyde
de olsa alt-yapı stokuna örneğin, barajlara veya benzeri depolama tesislerine sahip olmak büyük önem taşır.
Kuraklığın sosyal ve ekonomik etkilerinin kabul edilebilir bir risk düzeyinde
yönetilmesi için “minimum düzeyde
bir hidrolojik altyapıya ve kurumsal
yapılanmaya” ihtiyaç vardır. Gelişmiş
Batı toplumları su kaynaklarının geliştirilmesi yönünde çok mesafe kat etmiştir. Afrika ülkelerinden Etiyopya’da
kişi başına depolama hacmi 43 m3
iken, Kuzey Amerika’da 6150 m3, bir
bölümü çok kurak iklim kuşağında
yer alan Avustralya’da ise 4727 m3
tür. Bu ülkelerde kişi başı depolama
hacimleri sırasıyla Etiyopya’nın 143 ve
110 katıdır. Risk yönetimindeki diğer
önemli hususta tarımda etkin su kullanımıdır. Türkiye’de yıllık tüketilebilir
toplam su miktarı 112 milyar m3 olarak hesaplanmıştır. Bu miktarında 44
milyar m3’ü kontrol edilerek, kullanılmaktadır. Her yıl Bu miktarın yaklaşık
32 milyar m3 lük kısmı tarım sektörüne tahsis edilmektedir. Tarımda ortalama sulama randımanı yüzde 45’tür.
Diğer bir deyişle her yıl tarım sektöründe 14 milyar metreküp su boşa
harcanmaktadır. Buna göre tarımda
israf edilen su kaynağı neredeyse evsel
ve endüstriyel kullanımdan fazladır.
Tarımsal Sulama Suyunun Fazla
Verilmesinin Belli Başlı Nedenleri
1- %50 ye yaklaşan su kayıplarına neden olan açık kanal ve kanalet sistemi
terk edilerek, son yıllarda işletmeye
açılan sulama sistemlerinde su kayıplarının yaşanmadığı toprak altından
geçen borulu sulama sistemleri tesis
edilmelidir.
2- Arazi Toplulaştırmalarını yaygınlaştırılarak Sulama projelerinde teknik
ve ekonomik olarak yüksek standartlar sağlayan modern kapalı sulama
sistemlerinin uygulanması ile çiftçilere
ve ülke ekonomisine önemli miktarda katkı sağlayacaktır. Arazilerin çok
parçalı olması bu konuda önemli bir
tehdit oluşturmaktadır.
3- Ayrıca Damla sulama yöntemi diğer yöntemlere oranla daha fazla su
tasarrufu ile daha yüksek verim ve
kalite sağlayan, toprak ve su kaynaklarının korunması ve sürdürülebilirliğini
sağlayan, daha az gübre daha az enerji
kullanan, diğer yöntemlerin uygulanamayacağı koşullarda başarıyla uygulanabilen, üretimde kalite ve standartlara en üst düzeyde uyum sağlayan,
daha az işçilik ve tarımsal mücadele
masrafı gerektiren, işletilmesi ve kontrolü çok kolay ve otomasyona çok
uygun olan bir yöntem olmasına rağmen, Ülkemizde genelinde yeterince
gelişmemiş olması, sulama randımanını olumsuz etkileyen nedenlerdendir.
4- Sulama konusunda örgütlenmiş
birlik ve kooperatiflerin yaygınlaşması kuraklık yönetiminde önemli bir
fırsattır. Ancak sulama suyu fiyatlarının düşük olması, Ülkemizde mevcut
koşullarda sulamalar programsız ve
kontrolsüz yapılması bireysel bazda
tarımda aşırı su kullanımına neden
olmaktadır. Bu nedenle son yıllarda
yeni sulamaya açılmış kapalı sistem
basınçlı sulamalar da, sulama birlikleri
tarafından sayaç takılarak su kullanımı kontrol altına alınmaktadır. Ayrıca
yer altı suyu kullanan üreticileri de
kontrol amacıyla , 167 sayılı Yer Altı
Suları Kanununda yapılan değişikle
sayaç takma zorunluluğu getirilmiştir.
Böylece gerek yerüstü, gerekse yer altı
sularını kullanan üreticiler ne kadar
su harcarlarsa o kadar sulama ücreti
tahsis edilecek, kapasitesinden fazla
su kullananların suyu otomatik olarak
kesilecektir.
5-Talep yönetiminde az su tüketen
bitkilere öncelik vermek; bu amaçla,
iklim koşulları ve bölgesel özellikler
göz önüne alınarak daha az su kullanımı ile yetiştirilen bitkilerin tarımsal
destekleme ve sübvansiyon programlarına alınması önemli bir önlem
olarak ele alınabilir. Türkiye’nin değişik
coğrafi ve iklim bölgelerini içinde bulundurması, kuraklığa dayanıklı veya
toleranslı çeşitler geliştirmek açısından zengin genetik materyal bulunması, bu konuda önemli bir fırsattır.
Bursa’da Gıda&Tarım
65
6-Yeni toplulaştırma yapılıp basınçlı
sulamaya geçilmiş alanlarda üreticilerin, suyun randımanlı kullanımı konusunda mutlaka eğitimden geçirilmesi
gereklidir.
Risk yönetiminde diğer önemli bir
konuda, kuraklığın erken teşhisinde
önemli rol oynayan Erken uyarı sistemlerinin kurulmasıdır. Her ilçeye
meteoroloji istasyonu kurulmalı, bu
bağlamda her işletme kendi meteorolojik verilerini kullanarak, sulama suyu
gereksinimleri hesaplamalı ve sulama
zaman planlamasına yönelmelidir.
Kriz Yönetimi
Kuraklık Olgusu ortaya çıktıktan sonra uygulanabilecek kriz Yönetimini;
sulu ve kuru alanlarda kullanılacak
yöntemler olarak iki kısımda incelenmesi gerekmektedir.
Kuru Tarım Alanlarında:
- Yağış sularından maksimum fayda sağlayacak bir strateji geliştirmeyi
amaçlayan su hasadı yöntemi, yağmur sularının ve yüzey akışa geçen
suların toplanıp biriktirilmesi için
yüzeye veya ağaçların etrafına sekiler
yapılarak yağışlarda maksimum faydalanma
- Suyun verimli kullanılmasının sağlanması açısından kuraklığa dayanıklı,
sertifikalı tohumluğa yönelinmesi
- Topraktaki nemi muhafaza etmek
, buharlaşma vb. kayıpları minimuma indirecek toprak işleme tekniklerinin uygulanması (kontör sürüm,
kazayağı,direk anıza ekim vb). Kimyasal gübre kullanılmasının azaltılması
toprağın su tutma kapasitesinin artırılması için organik veya çiftlik gübrelerinin kullanılması, yabancı otların
kimyasal mücadele veya biçilerek yüzeyde bırakılması yöntemleri ile orman yangınlarında alınan tedbirlerin
66
Bursa’da Gıda&Tarım
en üst düzeye çıkarılması.
- Kuru marjinal tarım alanlarında uzun
süren kuraklık periyodunda toprak
çeşidi ve derinliğine göre nem tahminleri yapılarak, o toprakta tarımsal
üretime devam edilip edilmeyeceğine
karar verilecektir. Elde edilecek sonuçlara göre özellikle tepelik ve eğimli
alanlarda hububat ekimi yerine, fiğ
veya korunga gibi yem bitkisi ekilmesi
veya kuraklık süresince nadasta yada
hayvan otlatma alanı olarak kullanılması gerekecektir. Yalnız dikili tarım
uygulanan alanlarda ürün desenlerinin değiştirilmesi mümkün değildir
Sulu Tarım Alanlarında
- Baraj ve göletlerdeki doluluk oranlarının % 50 nin altında olması durumundaki, Kuraklık dönemlerinde
barajların dikkatli bir işletme politikası
uygulanarak çalıştırılması gerekir ki,
bu husus kuraklık yönetiminin temel
unsurlarından birisidir.
- Bölgemizde bulunan tahliye kanallarını Şubat-Mart döneminde dolu
tutarak yer altı sularının beslenmesinin sağlanması, Kısıntılı sulama programların yapılarak gece sulamaları
ve rotasyonla sulamanın sağlanması,
Bölgemizde ekilen mahsüllerin, ilkbahar erken ekimi için teşvik edilmesi,
Gece sulamasını mecburi hale getirmek için sulama kanallarına sadece
geceleri suyun verilmesi , İkinci ürün
ekimine izin verilmemesi, Suyun öncelikle sabit tesislere (meyve bahçeleri vb) verilmesi, Sulama birliklerinde
damlama sulamaya geçen üreticilerin
sulama ücretlerinde indirim yapılması
gibi tedbirler uygulanmaktadır.
- Yukarıda alınabilecek önlemlerin başarıya ulaşabilmesi , Sulama işletmelerinin bulunduğu ilçelerde Kaymakam,
Belediye Başkanları, Ziraat odaları,
kamu kurum temsilcileri, muhtarlar,
sulama birlik başkanlarının katıldığı
çeşitli toplantılar düzenlenerek yukarıda alınacak tedbirlerin nasıl ve şekilde uygulanacağı kararlaştırılmalıdır.
Uygulanacak tedbirler ve alınması
gereken önlemler konularında ilgili
kurum ve kuruluşlar yazılı ve görsel
medya, internet ve diğer imkanlarını
kullanarak üreticilerin bilgilendirilmesi
sağlanmalı , karşı öneriler alınmalı ve
üreticiler ikna edilerek uygulamaya
geçilmelidir.
Marjinal Nitelikli Suların Kullanımı
Ülkemiz kentsel ve sanayi arıtma sistemlerinde yıllık olarak arıtılan su miktarı 2.5 milyar m3’tür. Bu tesislerinin
çok önemli bir bölümü, su kaynakları
üzerinde büyük rekabetin söz konusu
olduğu ege, marmara ve iç anadolu
bölgelerinde yoğunlaşmıştır. Dolayısıyla, arıtılmış atık sular, önemli bir ek
su kaynağı olarak değerlendirilebilir.
Sonuç olarak suyun kısıtlı, yağışların
bazı bölgeler dışında miktar ve dağılımının düzensiz olduğu, suyun kullanımında sektörler arası rekabetin arttığı , içme, kullanma ve sulama suyu
kalitesinin gün geçtikçe artan sanayi
ve diğer çevre kirlilikleri neticesinde
düştüğü ve küresel ısınmanın da tesirleri düşünülürse, Kurak şiddetini
çok yakın bir zamanda bugünkünden
çok daha fazla hissedirecektir. Suyun
yönetimine, kuraklık planlarına, suyun
yeniden kullanımıyla ilgili sistemlerin
geliştirilmesi ve sulama tekniklerinin
iyileştirilmesine yönelik çabalar yoğunluk kazanarak ileriki yıllarda artarak devam edecektir.
Kaynak:
- Bursa İl Kuraklık Eylem Planı
- Ege Üniv.Zir.Fak.Der. 2011-48
İl Müdürlüğümüzden
Bursa’da Gıda&Tarım
67
Kurubaklagillerin
Soframızdaki Yeri ve Önemi
Tahıllar ile karıştırılıp pişirilirken
protein oranı yönünden denge
sağlanır. Kıyma ve yumurta
katıldığında, Naturel Bakkal
kurubaklagillerden yapılan gıdalar
zenginleştirilmiş olmaktadır. Az
kapsadıkları veya kapsamadıkları
aminoasitier bu şekilde temin
edilmiş olmaktadır. Kurubaklagil;
B vitamanleri, kalsiyum ve demir
yönünden zengindir.
Leyla MENDİ
Tekniker
İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü
Kurubaklagiller, bitkilerin
olgunlaşmış tohumlardır.
Başlıcaları; nohut, fasulye, bezelye,
mercimek ve börülcedir. Köklerinde
havanın azotunu biriktirme
özellikleri vardır. Bu nedenle toprağı
zenginleştirirler. Bileşimleri esas
olarak karbonhidrat ve proteindir.
Kapsadıkları yağlar, genellikle
doymamış yağ asidini içerir.
Kuru baklagiller kalsiyum, çinko,
magnezyum ve demir yönünden de
zengindir. Kuru baklagiller ayrıca tüm
B grubu vitaminleri ama özellikle
B12 vitamini yönünden de zengindir.
Ayrıca, tiamin, riboflavin, niasin, folik
asit ve E vitamini içerir.
Soya fasulyesi en yağlı baklagildir.
Besinde et, yumurta gibi gıdaların
bulunmadığı zaman iyi protein
kaynağıdır. Ancak protein kaynağı
yumurtaya göre %40-60 düşüktür.
68
Bursa’da Gıda&Tarım
Kuru baklagiller; menopozun
etkilerini azaltan, meme kanserine
karşı da etkili olan, kalp-damar ve
diyabet hastalarının diyetlerinde
mutlaka bulunması gereken aynı
zamanda kilo kontrolüne de
yardımcı olan bir besin grubudur.
Kurubaklagiller yeterli ve dengeli
beslenebilmemiz açısından da
haftada en az 2 gün soframızda
bulundurmamız gereken besinlerdir.
Ülkemiz tarafından yürütülen
çalışmalar sonucunda 20 Aralık
2013 tarihinde düzenlenen
Birleşmiş Milletler 68.Genel Kurul
Oturumunda 2016 yılı Uluslararası
Bakliyat Yılı ilan edilmiştir.
Yiyecek Olarak Hazırlanmasında
Dikkat Edilecek Hususlar
Naturel Fasulye, nohut, bezelye,
mercimek, börülce, bakla gibi
kurubaklagiller iyi pişirilmediği ve
bazı durumlarda üst kabuğu, kısaca
zarının alınmadığı durumlarda
sindirimi zor olabilir. Bu nedenle
ezilecek kıvama gelmesi pişmenin
bir kriteri olarak ele alınabilir.
Kurubaklagiller, bitkisel yiyecekler
içinde protein kapsamları yüksek
olduğundan dolayı, ekonomik
ve dengeli yemek yapmak için
hayvansal proteinlerle birlikte
pişirilmektedirler. Kurubaklagilleri en
iyi pişirme yöntemi et, kısaсa kıyma
veya kuşbaşı et, ayrıca yumurta gibi
kıymetli proteinli besinlerle sulu
ortamda pişirmektir. Bazı kişilerde
taze çiğ bakla yenildiği zaman toksik
etkiler görülür ki, bu olaya tıp dilinde
“favizm” denir. Pişirilen baklada
toksinin etkisi kalmaz.
Kurubaklagillerin Besin Olarak
Kullanılması:
tüketilmelidir. İyi pişirme sindiriminin
kolaylaşması açısından önemlidir.
Pişme suyu atılırsa B vitaminleri
ve mineraller kayba uğrar. Bu
nedenle pişirme suları kesinlikle
dökülmemelidir bu nedenle
baklagilleri ıslatmadan önce
yıkamalı ve çekebileceği kadar suyla
ıslatmalıyız. Hazmı kolaylaştırmak
ve gaz olmasını önlemek için
pişirirken içine yarım çay kaşığı veya
1 çay kaşığı kimyon katılabilir. Kuru
baklagiller posa içeriklerinin yüksek
yağ içeriklerinin düşük olması nedeni
Sade olarak: Nohut taze çerez
olarak da yenilebilir. Leblebi
nohuttan yapılmaktadır.
Çorba olarak: Tek başına
kurubaklagillerden sulu
yemek yapılabilir. Kurufasülye
yurdumuzda en sevilen
yemeklerdendir. İçine et
gibi hayvansal proteinlerde
katıldığında besleyici değeri artar.
Karışık Pişirme: Tahıllarla birlikte
karıştırılarak yemek yapılabilir.
Nohutlu pilav gibi.
Kurubaklagillerin Kolay
Sindirilmesi İçin Pişirmede
Başlıca Dikkat Edilecek Hususlar:
Islatma: Kendi ağırlığı kadar su
çıkarak şişer. Oda ısısındaki suda 8-10
saat, sıcak suda daha kısa sürede
bekletmek yeterli olabilir.
Zarların soyulması: Zarların
soyulması sindirimi kolaylaştırmak
içindir. Çocuklar ve bazı kişiler için
yapılabilir, normal de soyulmayabilir.
Pişirme: 100 derece üzerinde
pişirmelerde protein kayıpları
olacağından dolayı, suda pişmesi
daha yararlıdır. Yemek suyu
ile özellikle kalpdamar ve diyabet
hastalarının diyetinde sıklıkla yer
almalıdır. Protein kalitesini artırmak
için tahıllarla birlikte tüketilmelidir.
Bileşimindeki minerallerin yararlılığı
açısından C vitamininden zengin
besinlerle birlikte tüketilmelidir.
Lezzet katıcılar: Sıklıkla soğan, salça,
bitkisel yağ ve diğer ek besinlerle
yemeğin vitamin ve mineral, hatta
protein kapsamı artacaktır. Ancak
yemek suyu mutlaka tüketilmelidir.
Ekmekle yemek suyuna banma gibi
yöntemler önerilmelidir.
Kurubaklagilleri Satın Alırken
Dikkat Edilecek Hususlar:
Fasulye, bakla, gibi kurubaklagilleri
almadan önce genel olarak
avuç içine alıp bakmak gerekir.
Toz, küf kokanlar alınmamalıdır.
Homojen görünümlü olmalı, karışık
olmamalıdır. Ayrıca ufak böceklerin
olup olmadığının kontrolü için,
paketin üstünde ufak deliklerin olup
olmadığına bakılmalıdır. Baklagiller
nemli, yumuşak olmamalı, kuru
olmalıdırlar. Son yıl ürünü olmalıdır.
Eski yıl ürünleri daha zor pişerler.
Kurubaklagillerin saklanması
sırasında çeşitli sorunlarla
karşılaşılabilir. Böcekler, fareler ve
bunların ötesinde küfler önemli
yer tutarlar. Küflerin yapısında
yer alan aflatoksin olarak bilinen
maddeler toksiktir. Kansorejen
etkileri deneysel olarak
gösterilmektedir.
Kuru baklagilleri tüketmenin en
kolay yolu çorba tüketmektir.
Çorbaların çoğunda tahıl
veya kuru baklagiller bulunur.
Bu özelliği nedeniyle 1 kase
çorbayı 1 dilim ekmekle eşdeğer
kabul ederiz. 1 dilim ekmek
yemek yerine az yağlı bir kase
çorba içmek her zaman daha
doyurucudur. Çünkü bir kase
çorba 1 dilim ekmekten daha fazla
hacim kaplar. Ayrıca çorba içerek su
ihtiyacımızın da bir kısmını karşılamış
oluruz. Özellikle zayıflamak için
diyet yapanlar ara öğünlerde çorba
içerek açlık krizlerini bastırabilir,
karnını daha kolay doyurabilir. Ayrıca
kuru baklagilli bir çorba tüketerek,
kuru baklagillerin vücudumuza
eşsiz faydalarından yararlanabiliriz.
Hazır çorbalarda da kurubaklagil
kullanılarak hazırlanmış pek çok
alternatif mevcuttur.
Bursa’da Gıda&Tarım
69
70
Bursa’da Gıda&Tarım
Bursa’da Gıda&Tarım
71
İl Müdürlüğümüzden
72
Bursa’da Gıda&Tarım

Benzer belgeler