ormancılıkta mekanizasyon

Transkript

ormancılıkta mekanizasyon
ORMANCILIKTA MEKANİZASYON
ARASINAV NOTLARI
BARTIN- 2015
1.1 MEKANİZASYON İLE İLGİLİ GENEL BİLGİLER
1.1.1 Genel Olarak Mekanizasyonun Yararları
Mekanizasyonun gerek ormancılığa gerekse ülke ekonomisine katlısı büyüktür.
Mekanizasyon ile maliyeti düşük ve verimi yüksek tutmak mümkündür. Genel olarak
mekanizasyonun yararları aşağıda belirtilmiştir (Acar, 1999).
 Mekanizasyon işinin daha kısa sürede yapılmasını sağlar. Ormancılıkta işlerin belli
zaman da bitirilmesi ancak mekanizasyon ile mümkün olabilir.
 Mekanizasyon az emekle çok iş başarır, bir iş için daha az enerji harcar.
 İşin daha kolay yapılmasını sağlar.
 İşin daha kaliteli yapılmasını sağlar.
 Geniş alanlarda ve zor çalışma koşullarında başarıyı arttırır.
 Mekanizasyon yeni iş alanlarının açılmasını sağlar.
 Mekanizasyon arazinin kıymetini arttırır. Boş araziler üretime ve kullanıma açılarak
değerlendirilir.
 Mekanizasyon orman köylüsüne yeni sosyo-ekonomik haklar kazandırır. İş Hukuku. İş
Emniyeti gibi kavramlar ormancılığa makinenin girmesiyle mümkün olmuştur.
 Mekanizasyon ormancılığı zevkli ve kolay kırar. Üretim, ağaçlandırma, fidanlık, işleri
doğa şartlarında daha az etkilenir, insan daha az yorulur.
 Ormancılıkta mekanizasyon üretim maliyetini düşürür ve üretim maliyetini düşürür ve
üretim daha az ucuz yapılmasını sağlar.
1.1.2 Mekanizasyonda Temel Bilgiler
Bir enerji şeklinin bir diğer enerji şekline dönüşmesi sırasında kayıplar ortaya çıkar. Bu halde
dönüşümün etki derecesinden bahsedilir. Burada etki derecesi her zaman 1’den küçüktür.
Böylece etki derecesi kullanılan enerjinin %’de ne kadarının yararlanılabilir enerjiye
dönüşebildiğini ortaya koyar. İnsan çalışması sırasında etki derecesi %4-30 arasındadır.
Buhar makinelerinde %40, elektrik motorlarında %80 civarındadır. Isı enerjisi ‘cad’ cinsinden
ifade edilir. Mekanik enerjisi, 1 kg’ lık ağırlığı 1 m yüksekliğe çıkabilmek için gerekli kuvvet
veya iş olarak ifade edilir. Teknikte kuvvet birimi kp(kikopund), ağırlık birimi ise kg olarak
kabul edilir. Hareket enerjisi(kinetik enerji) cisimlerin hareketi için kullanılan bir kavramdır.
Mekanik iş ise bir cismi etkileyen kuvvet ile cismin aldığı yoldan ortaya çıkan bir sonuçtur.
Verim: belli bir zaman içerisinde işin sonucudur. Ormancılıkta verim m3/saat veya parça/saat
olarak ifade edilir.
Verim =A / t
(A:İş, t:Zaman)
1.1.3 Türkiye Ormancılığı ve Mekanizasyon Durumu
Toplumumuzun teknik, ekonomik ve sosyal yapısı artık her türlü üretim dalında makineli
çalışmayı gerekli hale getirmiştir. Toplumun çeşitlilik; nitelik ve nicelik yönünden artan
ihtiyaçlarının karşılanması teknolojik gelişme ile aynı boyutta görülmüştür. Bugün için orman
mühendisliğinin etkili olduğu dallarda mekanizasyon oranı %8-9 civarındadır. Bu da makine
ile yapılan işlerin oranı %8-9 olduğunu ifade etmektedir. Orman işletmelerinin çoğunda güç
kaynağı olarak kullanılan hayvan gücünün iş üretme yeteneği az olduğu için, aynı zamanda
mekanik kullanımından söz etmek mümkün olamamaktadır. İşletmelerin işleri uygun zaman
dilimi içinde gereği gibi yapamadıklarından üretimin verimliliği de düşük olmaktadır. Orman
varlığını korumak, orman alanlarını ihtiyaca ve planlamaya dayalı olarak artırmak, orman
alanı olabilecek alanları ıslah etmek, orman içi ve orman dışı halkımızın sosyal yapısını
iyileştirmek amacıyla makineli çalışmanın sağlayacağı yararların oldukça büyük olduğu
görülmektedir.
Türkiye ormancılığın mekanizasyon seviyesinin düşük oluşu hem orman köylüsünün sayıca
fazla oluşuna hem de üretim araçlarının çoğunluğunun yüksek maliyetle dışarıdan getirilmiş
olmasına bağlanmaktadır. Ormancılık çalışmalarında kullanılan araçlar genellikle 2 şekilde
karşılanmaktadır.
 Komple olarak dışarıdan satın alma yolu ile; bu yolla alınan araçların montajı ve her
türlü işlemleri dışarıdan yapıldıktan sonra getirilmektedir. Maliyetleri yüksek ve
teknik düzeyleri oldukça yüksek olan makineler bu yolla getirilir.
 Montaj yoluyla; bu yolla orman işletmeleri daha çok çeşitli parçalar halinde yurt
içinde üretilen ve yurt dışından getirilen parçaların bir birine monte edilmesi ile
araçların oluşturulmasını sağlamaktadır. Örnek olarak orman traktörünün dışarıdan
ithal edilmesi buna Türkiye’de üretilen tambur donanımının monte edilmesi veya aynı
makineye toprak işleme kullanılan ve içerde imal edilen ekipmanların monte edilmesi
veya aynı makineye toprak işlemede kullanılan ve içerde imal edilen ekipmanların
monte edilmesi ile amaca uygun makinelerin ortaya çıkarılması gibi.
Bu iki alternatifin dışında yurt dışındaki sanayi kuruluşlarının lisan anlaşması yaparak
makinelerini Türkiye’de üretme yolunu da seçtikleri görülmektedir. Ancak bu durumlarda
ilgili makineye bazı parçaların monte edilmesi veya bazı parçaların değiştirilmesi yine ilgili
firmanın iznine tabidir (Acar, 1999).
1.1.4 Ormancılıkta Mekanizasyonun Gelişimi
Ormancılıkta mekanizasyon, esas itibariyle orman yolu inşaatı, üretim ve yetiştirme yani
ağaçlandırma ve bakım çalışmalarında söz konusu olmaktadır. Genel olarak ormancılıkta
mekanizasyon, diğer alanlara nazaran çok daha sonra, mesela tarıma nazaran 140 yıl gecikme
ile başlayabilmiştir. Bunda hiç şüphesiz açık arazi şartlarında çalışabilecek makinelerin
dizaynı ve imalindeki güçlükler en önemli etken olmuştur. Ayrıca sınırlı pazarlama imkânları
dolayısıyla mesela tarım traktörlerine nazaran daha sınırlı sayıda imal edilmeleri, bunun da
satın alma bedellerini çok yükseltmesi ve neticede makine imalatçılarının bunları üretme ve
geliştirme isteksiz davranmaları da bu gecikmede etken olmuştur (Bayoğlu, 1986).
1.1.5 Ormancılıkta Mekanizasyonun Gelişmesini Sağlayan Faktörler
a. Makinenin yüksek etki alanı: Makinelerin Bakım masrafları azdır. Makine
yorulmaz ve makinenin kesintisiz olarak uzun süre kullanılma imkanı vardır. İnsanın
vücudu ile yapılmak zorunda olduğu işi asgari düzeye indirir.
b. İnsan Gücünün Pahalı oluşu: Teknik imkanlar insanın yaşantısını değiştirir,
düzeltir. Bu ise insanın giderlerini artırır ve bu durum ücretleri ve sosyal giderleri
yükseltir. Buna karşılık makine masrafları yaklaşık eşit kalır. Bu ise makine
kullanımını destekler.
c. İş gücünden tasarruf: orman işçiliği çekici bir işçilik değildir. Ağır ve hava
hallerine açık bir iş türü olup tehlikelidir. Temiz bir iş değildir. Bu nedenle
mekanizasyonla, orman işçiliğinde işçi bulma problemi daha aza indirilebilir.
d. Zamandan tasarruf: Mekanizasyon örnek olarak kesimden fabrikaya kadar odun
hammaddesinin geçirdiği süreyi aylardan günlere indirir. Dikim makineleri çok kısa
olan kültür periyodunu çok iyi kullanır. Bölmeyi diğer çalışmalara açar ve bölmeden
çıkarma işlemlerini hızlandırır (Acar, 1999).
1.1.6 Ormancılıkta Mekanizasyonun Gelişmesini Engelleyen Nedenler
a. Meşcerenin yapısı: Orman içinde meşcere yapısı çok değişiktir. Özellikle genç
meşcereler, içerisine makinenin giremeyeceği kadar sık bir yapıdadır. Meşcere
içerisinde makineleri kullanabilmek bir yandan güçlü makineleri gerektirirken,
diğer yandan güçlü makineleri gerektirir. Diğer yandan büyük iş hacmi ve geniş
alanlar ister. Bunların olmaması verimi düşürür ve mekanizasyonun girmesini
engeller.
b. Mekanizasyona karşı tavır: Geleneksel ormancılık ve son yıllardaki çevre
anlayışı ormanların daha çok yeşil olarak kalmasına yönelik görüldüğü için
mekanizasyon orman içerisinde belirli bir tepki almaktadır.
c. Mülkiyet yapısı: Odun hammaddesi üretimi ile işleme tesislerinin aynı ellerde
toplandığı yerlerde mekanizasyon daha çok geliştiği halde aksi durumlarda
mekanizasyon engellenir. Aynı şekilde işletmelerin gittikçe küçülmesi
mekanizasyonun gelişmesini engelleyen nedenlerden birisidir (Acar, 1999).
1.1.7 Ormancılıkta Mekanizasyon İhtiyacının Belirlenmesi
Teknoloji seçimi, belli bir mal veya hizmetin üretiminde geçerli olan fakat farklı düzeylerde
ve kombinasyonlarda girdilerle temsil edilen ve çok sayıdaki seçenek teknoloji arasından en
uygun olanının seçimi anlamındadır. Ormancılık çalışmaları, çeşitli şekillerde ve farklı
teknikler ile yapılmaktadır. Bazılarında emek yoğun 1990-2009 yılları için yapılan
Ormancılık Ana Planı’na göre 1990-2000 yılları arasında Türkiye’de endüstriyel odun
talebinin %34.7, 1990-2009 yılları arasında ise, %72.2 oranlarında artacağı tahmin
edilmektedir. Bu bakımdan; odun hammaddesinin en ekonomik ve en az kayıpla üretilmesine
çalışılmalıdır. İşte; mekanizasyonda hedef, gerek ormana, gerekse orman emvaline zarar
vermeden etayı almaktır. Mekanizasyon, üretimin her aşamasında yeni olanaklar sağlamakla
birlikte, arazi şartlarına göre uygun bir üretim yöntemi kullanılmasını gerektirir. Değişik arazi
şartlarında güvenle kullanılabilecek sürütme araçları ile kalite ve kantite kaybını en aza
indirecek üretim metotları bulunmaktadır. Bu durumda arazi, üretim metodu, tali nakliyatın
şekli ve araçları birbirini tamamlayarak bir bütün oluştururlar. Burada, arazi niteliklerinin
değiştirilmesi söz konusu olamaz. Buna karşılık, tali nakliyat şekilleri, sürütme araçları,
tomruk boyları ile üretim metotları için seçim yapılması mümkündür. Ancak; bunların her
birisinin, hem arazi şartlarına uygun olması, hem de diğer faktörlerle uyum içinde bulunması
gerekir. İşte; bu şekilde güvenli, çevreyi koruyan ve rasyonel bir orman işletmeciliğinin
uygulanması mümkün olur.
Davis and Raisinger, üretim ekipmanı seçiminde arazinin değerlendirilmesine yönelik
çalışmada, büyük miktarlardaki endüstriyel odun üretimi faaliyetlerinin planlanmasında
coğrafi bilgi sistemini kullanan arazi modelini geliştirmişlerdir. Bu model, çalışma alanına ait
haritada arazi özellikleri ile makine kullanım kriterlerini birleştirmektedir. Yıldırım, ormanda
üretim işlerinin ağaç kütüğü dibinde başladığını ve son aşamaya gelinceye kadar üretim
işlerinin birçok faktörün etkisi altında kaldığını belirtmiştir. Blinn ve arkadaşları, beş farklı
üretim sistemini verim, maliyet ve iş etkenliği açısından değerlendirmiş, kullanılan makineleri
de verimlilik açısından incelemiştir. Gardner, dağlık bölgede üretim ekipmanlarının verimi ve
işletme masraflarının hesaplanmasına ilişkin araştırmasında, üretimde verimliliğe etki eden
faktörleri incelemiş ve bu faktörlerle verimliliği tahmin etmeyi sağlayan sonuçlar elde
etmiştir. Üretimde verime etki eden ve devamlı değişiklik gösteren faktörlerin; tomruk hacmi
ve boyutları, meşcere yoğunluğu, yüzey şartları, toprak ve iklim şartları şeklinde olduğunu,
değişkenlerin etkisini hesaplamanın güç olduğunu, operatörün motivasyonunun da etkili
olduğunu belirtmiştir.
Meng, üretim makinelerinin verimliliğini belirlerken, tek ağaç için toplam zamanın, kesme,
bekleme, hareket ettirme, taşıma, boş bekleme zamanlarının toplamından oluştuğunu, her
safhadaki zaman kaybının çok karmaşık olan çevre, arazi ve meşcere ile ilgili değişkenlere
bağlı olduğunu belirtmiştir. Erdaş, ormancılıkta bölmeden çıkarma ve taşıma işlerinde insan,
makine ve araç - gereç ilişkilerini iyi bir şekilde inceleyerek en ekonomik üretim ve taşıma
araçlarını ve bunun sonucu olarak da çalışma sistemi alternatiflerini belirlemenin gerekliliğini
ortaya koymuştur. Ayrıca, kesim ve bölmeden çıkarma işlerindeki verimlilik, kesim düzenine,
yol yoğunluğuna, kullanılan makine, araç ve gereçlere, arazinin eğimine, uygulanacak çalışma
metoduna, iş organizasyonuna, ürünün hacmine, bölmeden çıkarma sırasında bir defada
taşınan ürün miktarına ve çalışanların işi bilme derecelerine bağlıdır. Bölmeden çıkarma
sırasında meşcereye yapılan zararların ise taşınan tomruğun uzunluğuna, yamacın eğimine,
meşcerenin sıklığına, sürütme yollarının oluşturulmasına ve sürütme metodunun seçimine
bağlı olduğu belirtilmiştir (Gül, Acar, & Topalak, 2000).
1.2 MEKANİZASYONUN GELİŞİMİ
İnsanlık tarihinin başlangıcında, üretim insan gücü ile sağlanıyordu. Yani, ilk insanlar doğada
hazır buldukları meyveleri toplayarak, hayvanları avlayarak besleniyorlardı. Bunu, ihtiyaçları
olan bitki ve hayvanları yetiştirerek tüketmeyi öğrenmeleri izledi. Daha sonraki aşamalarda
kas güçlerinin yerini önce evcilleştirdikleri iş hayvanları, sonrada makinalar almaya başladı.
Makinalaşma (mekanizasyon), çağdaş üretim tekniklerinin uygulanabildiği gelişmiş makine
ve araçların kullanılması olarak tanımlanır. Makinalaşma enerji kullanımını da kapsar.
Makina basit olarak, bir işin yapılması sırasında uygulanan kuvvetin yönünü ve büyüklüğünü,
isteğe göre, değiştirmeye yarayan araçtır. Teknik anlamda ise, hareketli elemanlarıyla bir
enerjiyi başka bir enerji biçimine dönüştüren bir araçtır.
Tarımda makinalar iki ana gruba ayrılır; kuvvet makinaları ve iş makinaları. Kuvvet
makinaları, doğadaki enerji taşıyan maddeleri mekanik enerjiye dönüştürürler. İçten yanmalı
motorlar, su türbinleri, rüzgâr türbinleri örnek olarak verilebilir. Traktörde bir kuvvet
makinası olarak kabul edilebilir. İş makinaları, bir kuvvet makinasından aldıkları enerji ile
belirli işi yapabilen makinalardır. Pulluk, ilaçlama makinası, biçme makinası iş makinasına
örnek olarak gösterilebilir.
Alet deyimi de iş makinası kapsamı içine girer. Basit iş makinasıdır. Uygulanan kuvvetle aynı
yönde ve hızda hareket ederek iş yapan makinadır. Tarımdan örnek olarak el çapası, kürek,
orak, tırpan ve aşı bıçağı verilebilir (Erdoğan, 2010).
Şekil 1. İnsan gücü, Hayvan gücü ve Makine gücü kullanımında zaman-iş-masraf ilişkileri
1.2.1 Mekanizasyonun Gelişim Evreleri
Makinalaşma devreleri, belirli bir gelişim çizgisi izleyerek günümüze kadar ulaşmıştır
(Erdoğan, 2010).
Başlangıç Devresi: Makinalaşma derecesi sıfır kabul edilmektedir. Kuvvet kaynağı olarak
insan kasından yararlanılmıştır. (Doğadaki meyvelerin elle toplanması, hayvanların avlanması
gibi)
İkinci Devre: İlk gelişim devresi olarak kabul edilir. Bazı basit el aletleri ( bıçak, çekiç vb.)
kullanılmıştır. Daha sonra manivelalı ve tekerlekli araçlar kullanılmaya başlamıştır. Bu
devrede de, güç kaynağı insandır. Ancak, insan işi daha verimli kullanılmış ve yorgunluk
azalmıştır.
Üçüncü Devre: Güç ve kuvvet kaynağı olarak evcilleştirilen hayvanlar kullanılmıştır. Bu
devrede basit araçlar kullanılmaya devam ediliştir. İnsan gücü, daha çok iş hayvanlarının
denetimin ve yönetiminde kullanılmıştır. Hayvan gücü, insan gücüden çok daha yüksek
olduğundan insan verimliliği daha yükselmiş ve yorgunlukta büyük ölçüde azalmıştır.
Dördüncü Devre: Hayvanların çektikleri makinalarda büyük gelişmeler olmuştur (çayır
biçme makinası, orak makinası gibi). Tekerleklerin taşıma işinin yanında diğer üniteleri
çalıştırması gibi ilginç örnekler görülmektedir. İnsan işinin prodüktivitesi daha da artmış,
yorgunluk azalmıştır.
Beşinci Devre: Geçiş devresi olarak kabul edilir. Canlı güç kaynakları yerine, onlardan çok
daha güçlü araçlar yani içten yanmalı motorlar keşfedilmiş ve başka alanlarda olduğu gibi
tarımda da kullanılmaya başlanmıştır. Prodüktivite artmış, yorgunluk azalmıştır.
Altıncı Devre: Makinalaşma en üst düzeye çıkmıştır. Bütün işlerde motorlar ve makinalar
kullanılmaya başlanmıştır. İnsan sadece yönetim ve denetimde kullanılmaktadır. Yapılan
işlerde kalite ve verimlilik artmıştır. Makine-insan uyumunun yanında, insanın çevre
koşullarının zararlı etkilerinden korunması gündeme gelmiştir.
Yedinci Devre: Otomasyon devresidir. Altıncı devrede çözülemeyen bazı sorunlar da
otomasyonun sayesinde giderilmiştir. Bu devrede elektrik enerjisinin rolü söz konusudur.
Günümüzde daha çok sera, ahır gibi içsel tarım alanlarında uygulanmaktadır.
1.2.2 Makinelerin Enerji Kaynakları
Doğada bulunan enerji kaynakları doğal (birincil-primer) enerji kaynakları olarak adlandırılır.
Bunlar fosil enerjisi, nükleer enerji ve yenilenebilir enerjileridir. Yenilenebilir enerji
kaynakları güneş ışınları, su enerjisi, rüzgar enerjisi, jeotermal enerji, yer ısısı ve biyomas
(biokütle) enerjisidir. Bu enerjilerden bir bölümü ikincil (sekonder) enerjilere yani ısı,
elektrik, hidrojen vb. enerjilere dönüştürülerek kullanılabilmektedirler. Canlıların kas enerjisi
de primer enerji kaynağı olarak kabul edilmektedir (Erdoğan, 2010).
1.2.2.1 Doğal Enerji Kaynakları
Fosil enerjisi katı (kömür, odun vb.), sıvı (akaryakıt) ve gaz (doğal gaz vb.) biçiminde yakıta
bağlanmıştır. İçten ve dıştan yanmalı motorlar, gaz türbinleri, sobalar, ısı kazanları gibi
dönüştürücülerde kullanılırlar.
Nükleer enerji, nükleer santrallerde reaktör adı verilen dönüştürücülerde önce ısı enerjisine
sonra da ısı kuvvet makinaları (buhar makinası ve türbini) tarafından mekanik enerjiye, en
sonra da jeneratörler tarafından elektrik enerjisine dönüştürülür.
Jeotermal enerji kaynakları, yer altından gelen sıcak sulardır. Sera ısıtma gibi uygulamaları
vardır.
Güneş bitmeyen enerji kaynağı olarak kabul edilir. Ülkemiz, günde 1m² alana düşen güneş
enerjisi miktarı 4.10 kWh’lık yıllık ortalama değeri ile güneşten yararlanılabilen kuşakta yer
almaktadır.
Akarsu enerjisi de küçük ve basit su çarkları ve geliştirilmiş büyük güçlü su türbinleri ile
mekanik enerjiye dönüştürülür. Su çarkları ile elde edilen mekanik enerjiden ya suyun
yükseltilerek istenilen yere iletilmesinde ya da değirmen vb. işletmede yararlanılır. Su
türbinleri ile elde edilen mekanik enerji, jeneratörlerle elektrik enerjisine dönüştürülerek
elektrik şebekesine iletilir
Biyomas (biokütle) enerjisinden, içten yanmalı motorlarda kullanılmak üzere biyodizel vb.
yapımında yararlanıldığı gibi, doğrudan katı yakıt olarak yakılarak da enerjisinden
yararlanılabilmektedir (Erdoğan, 2010).
1.2.2.2 Kullanılabilir Enerjiler
Mekanik Enerji: Hareket enerjisidir. Bir cismin, makine ya da aracın iş yapabilme
yeteneğini ifade eder. Makanik enerji, potansiyel (konum) enerji ve kinetik (hız) enerji olarak
ortaya çıkar. Örneğin, hidrolik santrallerde birikmiş durgun suyun seviye farkından oluşan
potansiyel enerjisi; kinetik enerjiye dönüşerek türbini döndürür. Türbinin döndürülmesi için
onun direncinin yenilmesi gerekir. Bu direnci hızla akan suyun doğurduğu kuvvet yener.
Yani, kuvvetin hareketi ile bir iş yapılır. İşin yapılma süresi de göz önüne alınırsa güç
kavramı belirlenir.
Mekanik enerji herhangi bir işi yapmada direkt olarak kullanılabildiği gibi, başka bir enerjiye
dönüştürülerek (örn; elektrik enerjisi) de kullanılır. Herhangi bir enerjiyi mekanik enerjiye
dönüştüren makinalara kuvvet makinası ya da pratik olarak motor denir.
Isı Enerjisi: Yakıtlar ya da diğer adıyla kimyasal enerji taşıyıcılarının yakılmasıyla elde
edilen enerji türüdür. Bu enerji, bazen doğrudan (soba, ocak, ısı kazanı gibi) kullanıldığı gibi
bazen de mekanik enerjiye (içten ve dış yanmalı motorlar, buhar makinaları gibi)
dönüştürülerek kullanılır.
Elektrik enerjisi: Tanıtım değerleri gerilim ve akım şiddeti olan ve dönüştürülmüş bir enerji
türü olarak tanımlanabilmektedir. Diğer enerji türbinlerinden (mekanik, kimyasal, termik ve
ışık) basit üreteçler yardımıyla dönüştürülebilen enerjidir (Erdoğan, 2010).
1.3 MOTOR VE YAPI ELEMANLARI
1.3.1 Motor
Yapısında bulunan yanma odasında, yakıtı havanın oksijeniyle yakarak, yakıt enerjisini önce
ısı enerjisine ve sonra bu enerjiyi hareketli organları yardımıyla mekanik enerjiye dönüştüren
makinelere “motor” denilmektedir. Motorlar, güç kaynağı olarak, akla gelebilecek çok çeşitli
alanlarda ve önemli derecede kullanılmaktadır. Günümüzde, motorlu taşıtlarda, inşaat
makinelerinde, tarım kesiminde, endüstri işletmelerinde büyük oranda kuvvet kaynağı
motorlardır. Motorlar, yaygın olarak kullanılan orta güçlüleri yanında, çok küçük ya da çok
büyük güçlü olarak imal edilebilmektedir. Motorun küçük yapılı olması istenirse, yüksek
devirli içten patlamalı motorlar (OTTO motorları) , veya uygulamada son yıllarda yavaşta
olsa yer alan, döner pistonlu motorlar (WANKEL motorları) söz konusu olmaktadır. Çok
büyük güçlü motorlar, genellikle içten yanmalı (DIESEL motorları) ve düşük devir sayılı
olmaktadır.
İlk motorların geliştirilmesi çalışmaları 18. yüzyılın ilk yarısında başlamıştır. İlk yapı WATT
tarafından 1766 yılında olmuştur. Bunlarda yanma silindir dışında olmakta, yakıttan elde
edilen ısı enerjisi suya aktarılarak makinenin basınçlı su buharı ile çalışması sağlanmaktadır.
Motorların çalışma ilkelerini ve uygulanabilir açıklığa kavuşturma çalışmaları 1800 yıllarında
başlamıştır. Bu çalışmalar sonunda 1860 yılında Paris te LENOİR gaz yakıt ile çalışan bir
motor geliştirmiştir. İçten yanmalı olan bu motor yapısal yönden buhar makinesine
benziyordu. Bu motor düşük bir verimdeydi. OTTO tarafından 1863 yılında ilkeleri belirlenen
ve 1867 yılında LANGEN tarafından uygulamaya konan serbest pistonlu motor, daha uygun
bir verime sahiptir.1862 yılında yine OTTO tarafından bulunan dört zamanlı motor 1876
yılında imal edilerek işletildi. Bu motorun emdiği yakıt-hava karışımını sıkıştırdıktan sonra
yakması, modern motorlar için atılan ilk adım olmuştur. DAIMLER ve MAYBACH ise bu
motoru geliştirerek yüksek devirli ve otomobillere uygulanabilir yapıyı ortaya koymuşlardır.
Sıkıştırma sonucu sıcaklığı iyice yükselmiş hava üzerine yakıt püskürterek kendiliğinden
tutuşmayı sağlayan motor tipini ise DIESEL geliştirmiştir. Bu motorlarda mükemmel bir
verimlilik sağlanmıştır. En son 1954 yılında WANKEL tarafından bir motor geliştirilmiştir.
Bu motor az sayıda ve basit yapılı organlardan oluşması gibi üstün yönlerine karşın, verimi
düşük olmuştur (Saral & Avcıoğlu, 2002).
1.3.2 Motorların Sınıflandırılması
Motorlar, çalışma zamanlarına, soğutma donanımlarına, silindirlerin diziliş biçimlerine,
kullandıkları yakıtlara göre gibi değişik yönlerden sınıflandırılırlar (Saral & Avcıoğlu, 2002).
1.3.2.1 Yakıt Çeşitlerine Göre Sınıflandırılması
 Benzinli motorlar (Yakıtı benzindir.)
 Dizel motorlar (Yakıt motorindir.)
 LPG motorlar (Yakıtı sıvılaştırılmış petrol gazıdır)
1.3.2.2 Yapımı Özelliklerine Göre Sınıflandırılması
 Sıra tipi motorlar
 V tipi motorlar,
 Boksör tipi motorlar
 Yıldız tipi motorlar

1.3.2.3 Soğutma Sistemlerine Göre Sınıflandırılması
 Su soğutmalı motorlar
 Hava soğutmalı motorlar
1.3.2.4 Yakıtın Yanma Yerine Göre Sınıflandırılması
 İçten Yanmalı Motorlar: Yakıt silindirler içerisinde yakılırsa buna içten yanmalı motor
denilir. Araçlarda kullanılan motorlar içten yanmalıdır.
 Dıştan Yanmalı Motorlar: Yakıtın motorun dışında yakılmasıyla enerji üreten
makinelerdir. Buhar türbinleri vb.
1.3.2.5 Zamanlarına Göre Sınıflandırılması
 Dört zamanlı motorlar.
 İki zamanlı motorlar.
1.3.3 Motorların Çalışma Prensipleri
Motorun çalışmasını sağlayan, termodinamik çevrimlerin oluşturduğu kapalı hacim, silindir
piston ve silindir kapağı tarafından çevrelenen yapıda gerçekleşmektedir (Saral & Avcıoğlu,
2002).
1.3.3.1 Dört Zamanlı Benzinli Motorların Çalışma Prensipleri





1. Zaman: Emme: Yakıt-hava karışımının silindire alınması.
2. Zaman: Sıkıştırma: Silindire alınan havanın sıkıştırılması
3. Zaman: Ateşleme: Sıkıştırılan yakıt-hava karışımının buji kıvılcımı ile yakılması
4. Zaman: Egzoz: Silindir içinde kalan artık gazların dışarıya atılması
Dört zamanlı motorlarda pistonun silindir içerisinde dört hareketinden bir iş elde edilir.
A.Ö.N. (Alt Ölü Nokta): Pistonun silindir içerisinde inebileceği en alt noktadır. Ü.Ö.N. (Üst
Ölü Nokta): Pistonun silindir içerisinde çıkabileceği en üst noktadır. Motorlar çalışma
zamanlarına göre iki ve dört zamanlı olmak üzere ikiye ayrılırlar. Günümüzde motorlu
araçlarda genelde 4 zamanlı motorlar kullanılmaktadır.
• 1. Emme Zamanı: Piston Ü.Ö.N.’dan A.Ö.N.’ya hareket ederken emme subapı açılır ve
silindir içerisine benzin hava karışımı dolar. Piston A. Ö. N.‘ya indiğinde emme zamanı biter
• 2. Sıkıştırma Zamanı: Pistonun Ü.Ö.N' ya doğru hareket ederken her iki subap kapalıdır ve
benzin hava karışımı sıkıştırılmaya başlar. Piston Ü.Ö.N.’ya geldiğinde Sıkıştırma işlemi
biter.
• 3. Ateşleme (İş) zamanı: Sıkıştırma sonunda sıcaklılığı ve basıncı artmış olan karışım,buji
kıvılcımıyla ateşlenir ve yanma başlar. Yanma sonunda piston hızla aşağıya itilir ve krank
mili döndürülür. Piston A.Ö.N ‘ya indiğinde iş zamanı biter
• 4. Egzoz zamanı: Piston Ü.Ö N. 'ya çıkarken egzoz subabı açılır ve yanmış gazlar egzozdan
dışarı atılır. Bu işlem piston Ü.Ö.N.’ya gelene kadar devam der. Bu dört zaman, düzenli
olarak aynı şekilde devam eder ve çalışmasını sürdürür. Krank mili dört zamanın sonunda iki
tam tur dönmüş olur (Saral & Avcıoğlu, 2002).
1.3.3.2 İki Zamanlı Motorların Çalışma Prensipleri


1. Zaman: Emme-Sıkıştırma: Silindire yakıt-hava karışımının alınması ve
sıkıştırılması.
2. Zaman: Ateşleme-Egzoz: Sıkıştırılan hava-yakıt karışımının ateşlenmesi ve artık
gazların dışarıya atılması
İki zamanlı motorlarda emme ve egzoz subapları yoktur. Subapların yerine, silindir duvarında
açılmış emme ve egzoz çıkışları vardır. Pistonun Ü.Ö.N. ile A.Ö.N. arasında iki kez hareketi
ile Emme-Sıkıştırma-Ateşleme-Egzoz zamanları meydana gelir. Genellikle motosiklet
motorları ve küçük su motorları bulunur. Çevrim pistonun iki hareketiyle tamamlanır ve her
devirde bir iş elde edilmiş olur. Krank mili bir tur döner.
1.3.4 Motorların Ana Yapı Elemanları
Motorların yapısı çok sayıda parçanın birleştirilmesiyle oluşmaktadır. Motorun iş görebilmesi
için, parçaların bir kısmı hareketsiz durmakta, bir kısmı ise hareket etmektedir.
Bir motorun ana yapı elemanları
1.3.4.1 Motorun İçindeki parçalar
• Silindir (Motor) Bloğu: Motorun ana gövdesini oluşturur. Pistonlara ve krank miline
yataklık yapar. İçerisinde silindirler, krank, mili, kam (eksantrik) mili, yağ pompası,
dışarısında yakıt pompası, distribütör, yağ filtresi, şarj dinamosu, marş motoru gibi elemanlar
bulunur. Motor kulakları vasıtasıyla şasiye bağlanır. Sıcak motora soğuk su, soğuk motora
sıcak su konulduğunda silindir bloğu ve silindir kapağı çatlar.
• Silindir Kapağı: Silindir bloğunun üzerini kapatır, yanma odalarını oluşturur. Üzerinde
bujileri, emme ve egzoz subaplarını, enjektörleri taşır. yanma dolarının çevresinde su ve yağ
kanalları vardır.
• Karter: Silindir bloğunun al tarafını kapatır. Motor yağına depoluk eder. Altında yağ
boşaltma tapası vardır.
• Subap (Külbütör) Kapağı: Subap mekanizmasını ve motoru toz, su ve pisliklerden korur.
Motor yağı, üzerindeki yağ kapağından konulur.
• Subap (Külbütör) Kapağı: Subap mekanizmasını ve motoru toz, su ve pisliklerden korur.
Motor yağı, üzerindeki yağ kapağından konulur.
• Krank Mili: Pistonlardan gelen doğrusal hareketi dairesel harekete dönüştürür. Krank
milinin en ucunda bir dişli ve kasnak bulunur. Dişli kam (eksantrik) miline hareket verir.
Kasnak ise su pompası ile alternatöre hareket verir. 4 zaman krank milinin 2 devrinde, iki
zaman ise krank milinin 1 devrinde gerçekleşir.
• Piston: Silindir içerisindeki hareketlerinden dolayı zamanların meydana gelmesini sağlar.
(Emme-sıkıştırma-ateşleme-egzoz)
• Piston Kolu: Pistondan aldığı doğrusal hareketi krank miline iletir.
• Segmanlar: Pistonlar üzerinde bulunur hareketli parçalar arasında sızdırmazlığı sağlar.
Segmanlar veya silindir odası aşındığında motor yağ yakar ve egsozdan mavi duman çıkar.
• Kam (Eksantrik) Mili: Hareketini krank milinden alır. 4 elemana hareket verir; Subaplara,
distribütöre, yağ pompasına, yakıt pompasına hareket verir.
• Subaplar: Emme ve eksoz subapları olmak üzere iki çeşittir. Emme subapları dizel
motorlarda sadece havanın, benzinli motorlarda ise benzin hava karışımının silindire
girmesini sağlar. Egzoz subapları ise; yanmış gazların silindir dışına çıkmasını sağlar. Subap
ayarı motorda yapılan tek ayardır.
• Yağ Pompası: Karterdeki yağı alarak yağlanacak motor parçalarına pompalayan elemandır.
• Contalar: Sabit parçalar arasında sızdırmazlığı sağlarlar.
1.3.4.2 Motorun Dışındaki Parçalar
Motorun dışındaki parçalar yardım eden sistemlerdir ve yardımına göre isim alır. Ateşleme,
Yakıt, Soğutma, yağlama, şarj ve marş gibi yardımları yaparlar.
• Radyatör: Su soğutma motorlarda soğutma suyuna depoluk eder, sistemde ısınan suyun
soğumasına yardımcı olur.
• Karbüratör: Motora gerekli olan benzin, hava karışımını şartlara-göre 1/15 (benzin - hava)
oranında karıştıran elemandır. Emme manifoldunun üzerinde bulunur.
• Hava Filtresi: Dışardan motor içerisine alınacak olan havayı temizleyip karbüratöre veya
emme manifolduna gönderen parçadır.
• Yağ Filtresi: Motor içerisinde dolaşarak kirlenen yağı temizleyen elemandır.
• Manifoltlar (Emme –Egzoz ) emme manifoldu, karbüratöre belli oranda karışmış olan
benzin-hava karışımını veya havayı silindirlere dağıtır. Egzoz manifoldu, yanmış sonunda
meydana gelen egzoz gazlarını toplayarak egzoz borusuna buradan da yanmış gazların
dışarıya atılmasını sağlar.
• Endüksiyon Bobini: Akümülatörden aldığı 12 voltluk doğru-akımı 15 - 25 bin volta
yükselten elemandır.
• Buji: Yanma odasına sıkıştırılmış bulunan yakıt - hava karışımını kıvılcımla ateşleyen
elemanıdır.
• Regülatör (Konjektör): Şarj dinamosunun veya alternatörün ürettiği akımı ayarlayan
elamandır.
• Yakıt Pompası (Yakıt Otomatiği): Depodan aldığı yakıtı karbüratöre pompalayan
elemandır.
• Distribütör: Endüksiyon bobininden aldığı yüksek voltajı ateşlenme sırasına göre bujilere
dağıtan elemandır.
• Marş Motoru: Motora ilk hareketi veren elektrik motorudur.
• Alternatör (Şarj Dinamosu): Araç motoru çalıştığı sürece mekanik enerjiyi elektrik
enerjisine dönüştürür. Aracın elektrik ihtiyacını karşılar. Akümülatörü dolduran (şarj) eden
elemandır.
•Su Pompası (Devir daim): Radyatördeki soğutma suyunu motordaki su kanallarına
pompalayan elemandır.
• Enjeksiyon (Mazot) Pompası: Püskürtme sırasına göre enjektörlere mazot pompalayan
elemandır.
• Enjektör: Mazot pompasından gelen mazotu ısınmış havanın üzerine püskürten elemandır.
1.4 MOTORLU ARAÇ ÖZELLİKLERİ
1.4.1 Motorlu Araçların Genel Karakteristikleri
Genel olarak karayolları üzerinde yolcu ve yük taşımacılığında kullanılan pek çok taşıt çeşidi
vardır. Bunların mekanik ve boyut yönden değişik tipleri olduğundan her birinin farklı işletme
özelliği bulunmaktadır. Orman yollarında nakliyat yapan araçlar aynı zamanda genel yollarda
da çalıştıkları için burada önce aynı nitelikteki taşıtların genel özellikleri ve karakteristikleri
hakkında kısaca bilgi verilecektir.
Karayolları Trafik Tüzüğü’nde verilen tarife göre, taşıtlar karayolunda insan, hayvan ve eşya
taşımaya yarayan araçlardır. Bunlarda makine gücüyle hareket edenlere motorlu taşıt, insan
veya hayvan gücüyle hareket edenlere de motorlu taşıt adı verilir. Bunların tamamı genel bir
ifade ile araç olarak isimlendirilir (Yayla, 2009).
1.4.2 Motorlu Taşıtlarla İlgili Sınırlamalar
Orman nakliyatında kullanılan motorlu taşıtlar kamyon ve lastik tekerlekli traktörlerdir.
Bunlara ilave olarak orman için nakliyatta kullanılan özel taşıt araçları ile çeşitli yol yapım
makineleri de söz konusudur. Ayrıca ağırlıkları yönünden taşıt araçlarını genel olarak hafif ve
ağır taşıtlar olmak üzere iki grupta toplamak mümkündür. Orman nakliyatı için ağır taşıtlar
söz konusudur ve bunlarda arka dingilde ikişer tekerler bulunmakta, ayrıca arka taraflarına
birden fazla dingil eklenebilmektedir. Karayollarında hareket edebilen motorlu ve motorsuz
taşıtların tarifleri, boyutları, güçleri ve taşıma sınırları gibi özellikler Karayolları Trafik
Kanunu ve Tüzüğü’nde ayrıntılı olarak verilmiştir. Yürürlükteki Trafik Kanunu’na göre
ülkemizde trafiğe çıkacak araçları yüklü ve yüksüz olarak boyut yönünden uyacakları şartlar
aşağıda verilmiştir.

Maksimum genişlik: karayollarında seyredecek aracın maksimum genişliği yüksüz
veya taşıdığı yükle birlikte 2.50 m’yi aşamaz. Ancak, özel olarak tarım-ormancılık
dahil- için kullanılan araçların ise sadece gündüzleri çalışmalarına izin verilmiştir.

Maksimum yükseklik: Yüklü veya yüksüz olarak bir taşıt veya aracın sahip
olabileceği azami yükseklik 4.00 m’dir Buna maksimum gabari yüksekliği adı da
verilmekte ve bu özellikler tünel ile alt geçitlerden geçişler için önem taşımaktadır.

Maksimum uzunluk: orman nakliyatı yönünden önemli taşıt veya araçların tipi ve
dingil sayılarına göre uzunlukla ilgili sıralamalar şöyledir.
-İki dingil kamyonlar için
10.00 m
-Üç veya daha fazla dingilli kamyonlar için 12.00 m
-Yarı römorklu taşıt araçları için
15.00 m
-Bir römorklu katarlarda
18.00 m
-İki römorklu katarlarda
22.00 m
Taşıt ve araçların genişlikleri yol veya trafik şeridinin genişliğinin uzunlukları ise kurb
ve kavşaklarda dönüş için kabul edilebilecek minimal kurb yarıçapının belirlenmesi
bakımından önem taşımaktadır.

Taşıt ağırlıkları: taşıt ağırlıkları daha çok yol üst yapı kalınlığının hesaplanması
sırasında göz önüne alınan bir karakteristiktir.
- Tek dingil için maksimum ağırlık
10 ton
- İki dingilli aks grubu için maksimum ağırlık 14.5 ton
İki dingilli aks grubu için dingiller arası mesafe en az 1.00m ve en çok 1.99 m olarak
belirlenmiştir.
- İki, üç veya daha fazla dingilli araçlarla yarı römorklu araç ve bir veya iki römorklu
katarlarda tek dingilli 10 tonu, çift dingilli aks grubu ise 14.5 tonu geçemez. Araç veya
katara müsaade edilen maksimum toplam ağırlık en ön ve en arka dingiller arasında
mesafeye bağlı olarak 14.5 ile 38.0 ton arasında değişebilmektedir.

Minimal yarıçap: Orman yollarında nakliyat yapan kamyonların dönebileceği en
küçük yarıçap dönüşü sırasında taşıtın bıraktığı en küçük dönüş izine göre belirlenir.
Sürekli bir hareket ile dönülebilecek en küçük yarıçap kamyonlar, 15 m’yi, yarı
römorklu taşıtlarda ise 22.0 m olarak kabul edilmektedir. Dönüşlerin yüksek süratle
yapıldığı kurplar da ise dönüş yarıçapları dever ve taşıt lastiği ile yol yüzeyi arasındaki
enine sürtünme kuvvetine bağlı olarak hesap edilmelidir. Bu konu üzerinde ileride
daha detaylı olarak durulacaktır.
1.4.3 Motorlu Taşıtların Maliyet Masrafları
Amaca en uygun orman yolu geçkilerinin belirlenmesi için taşıtların işletme masrafları ile
bunları etkileyen faktörlerin bilinmesi gerekmektedir. Bir taşıtın işletme masrafları satır alma
bedeli, vergi, faiz, sigorta, garaj, model eskimesi gibi sabit masraflarla bakım ve onarım gibi
taşıtın kullanılmasına bağlı harcamalardan oluşan değişken masraflardan ve yakıt, yağ, lastik
gibi işletme masraflarından oluşur.
Yol özelliklerinin sabit masraflar üzerinde etkisi yoktur. Buna karşılık yolun geometrik
standart ve fiziki özellikleri ile değişken masraflar arasında çok yakın bir ilişki vardır. Bir
orman yolunun gerçekten ekonomik şekilde planlandığı kesin olarak ifade edebilmek ancak
bu yoldan faydalanan taşıtların seyri ile ilgili işletme masraflarının minimize edilmesi
mümkündür.
Bir yol üzerinde bir taşıtın seyri ile ilgili işletme masrafları üzerinde etkili olan başlıca yol
karakteristikleri şunlardır; -Yolun uzunluğu, -Eğim, -Yol yüzeyinin durumu, -Yatay kurplar,Yoldaki trafik durumu
İki nokta arasındaki ulaşımda yol uzunluğu artıkça yakıt, yağ tüketimi ile lastik eskime
payında artma olacaktır. Bu sebeple geçki seçiminde, iki nokta arasındaki düz doğrultudan
yapılacak zorunlu sapmalarından en aza indirilmesine çalışır.
Yol eğimi arttıkça yakıt tüketimi de artar. Bu durum, kamyon gibi ağır vasıtalarda daha
belirgindir. İnişlerde yakıt tüketimi çıkışlara göre daha az ise de arada önemli bir fark yoktur.
Ters eğimli yol kısımlarında görülen bu durumun ana sebebi hızın düşük olmasıdır. Şekil
52den de görüldüğü gibi motorlu araçlarda yakıt tüketiminin minimum olduğu optimal hız
değeri bulunmaktadır. Gene tüketim, hızın küçük değerlerinde hızın büyük değerlerine göre
daha belirgin şekilde artmaktadır. Bu açıklamalardan da görüldüğü gibi yol eğimi yakıt
tüketimi ve lastik ömrü üzerinde önemli ölçüde etkili olmaktadır. Bu sebeple yolların
projelendirilmesi sırasında işletme masraflarını azaltabilmek için mümkün olabilen en küçük
eğimi uygulamak gerekir.
Yakıt tüketiminin gevşek satıhlı yollarda, lastik eskimesinin ise özellikle makadam tipi dişli
kaplamalarda büyük artış gösterdiği yapılan araştırmalarla belirlenmiştir. Bu sebeple orman
yollarında taşıma gücü zayıf zeminleri de stabilize malzeme ile kaplama yapılması ve sürekli
bakım ile de yol yüzeyinin düzgün tutulması önemli faydalar sağlar.
Orman yollarında küçük yarıçaplı kurplarda hız zorunlu olarak düşük olacağından yakıt
tüketimi artar. Bunların dışında yol üzerindeki trafiğe bağlı olarak hız değiştirmeleri ve durup
kalkmalar da işletme masrafları üzerinde etkili olur.
1.4.4 Motorlu Araçlarda Harekete Karşı Dirençler
Her motorlu taşıt harekete geçerken ve hareketi sırasında bazı dirençlerle karşılaşır. Bunlar,
yuvarlama direnci, hava direnci, eğim direnci, eylemsizlik direnci ve kurplarda karşılaşan
dirençlerdir.
Yuvarlanma Direnci: Taşıt tekerleklerinin yol yüzeyine temas ettiği noktalarda meydana
gelen şekil değiştirmesi ile iç sürtünmelerden meydana gelen kayıplardır. Bu direnç yol
yüzeyinin durumu, lastiklerin esneklik derecesi ve iç hava basınçları ve taşıt hızına göre
değişir. Yuvarlanma direnci için şu bağıntı verilebilir. Aracın hızını 50km/saati aşması
halinde yuvarlanma direnci azalacağından hızın bu etkisi göz önüne alınmalıdır. Ancak orman
yollarında hızın bu düzeyin üzerine çıkması nadiren söz konusu olur.
Hava Direnci: Hareket halinde aracın maruz kaldığı hava direnci ampirik bir formülle
verilmektedir.
Eğim Direnci: Küçük eğimlerde sin ve tg değerleri birbirine çok yakın olduğu ve tg a değeri
de kolayca ölçülebilen %P eğimini ifade ettiği için burada tg a veya doğrudan doğruya %P
değeri esas alınır. Buna göre de her %1 eğim için eğim direnci 10 kg/ton olarak belirlenmiştir.
Gerçekten %7 eğim için a=4 ve sin 4=0.0699 tg4=0.0698 dir.
Kurp Direnci: Yatay kurp da hareket halindeki bir taşıtın ön tekerleklerinin istenilen
doğrultuya çevrilmesi sırasında tekerleklerin yol yüzeyine temas ettiği noktada oluşan
dirençtir ve bu, kurp yarıçapı ve hıza bağlı olarak değişir. Örne olarak binek otomobili için bu
direncin değeri asfalt yolda 175 m yarıçaplı kurpda 80 km/saat hızda 108 kg’dır.
Eylemsizlik Direnci: Hareket halinde bulunan taşıtın hızının arttırılması sırasında karşılaşan
dirençtir. Bu direncin miktarı taşıt ağırlığı ile hızlanma ivmesine bağlıdır.
2. ORMANCILIKTA KULLANILAN TRAKTÖRLER
2.1.2 Traktörler
Traktörler, tarım işlerinde kullanılan tekerlekli, paletli ya da her ikisini de ihtiva eden, kendi
kendine hareket edebilen bir kuvvet makinesidir. Traktör kelime olarak “çeken” manasına
gelmektedir. Bugünün traktörleri, çekme işlemi yanında kasnak, kuyruk mili ve yükleme işleri
de yapacak şekilde imal edilmektedir. Traktörler diğer motorlu taşıtlardan yapıları itibariyle
ve dış görünüşleri bakımından ayrı özellikler taşıdığı gibi, normal taşıtlarda olmayan çeki
kancası, kayış kasnağı, kuyruk mili, kaldırma düzeni, diferansiyel kilidi çift tesirli kavrama
vs. bulundururlar.
Traktörler, hareket enerji kaynağı olarak orman işletmelerinin temel kuvvet kaynağını
oluştururlar. Özellikle ağaçlandırma alanlarında ve fidanlıklarda çeşitli makinelerin
çalıştırılmasına izin verirler. Bu nedenle işletmeler için önemi büyüktür. Traktörler,
çeşitli
ekipmanların üzerlerine monte edilebilme özellikleri ile de, insan gücüyle yapmanın
ekonomik ve mümkün olmadığı gibi durumlarda da insanoğluna büyük iş olanakları sağlarlar.
Bu yönleri ile de ziraat ve ormancılıkta vazgeçilmez güç kaynaklarını oluştururlar.
2.1.2.1 Traktörlerin Genel Yapıları
Traktörlerin genel ve temel yapısı, traktör elemanlarının düzenlenmesi çalışma ilkeleri
traktörün çalışma koşullarına ve yararlanma amacına dayandırılır. Bir traktörün genel yapı
elemanları aşağıdaki şekilde verilmiştir.
Şekil 1.1. Bir traktörün önemli yapı elemanları
Traktörlerde mekanik tahrik gücü kuyruk mili üzerinden sağlanır. Burada bir ayırma-bağlama
kavraması gereklidir. Ekipman bağlanabilmesi için (monte için ) ise üç nokta bağlantı düzeni
vardır. Traktörlerde düzenlerinin yanı sıra karayolları yasası gereğince fren ve ışık düzenleri
de bulunur. Bunun dışında komut organları ve komuta yeri emniyet için kabin ve koruyucusu
olan çerçeve traktörlerde görülen organlardır.
2.1.2.2 Traktör Yapı Tarzları
Traktörler yalnız başına hemen hemen hiç iş yapmazlar. Çekilen, asılan, tahrik edilen çeşitli
alet ve makinalarla oluşturdukları kombinasyonlarla yaparlar. Yani varoluşunun nedeni çeşitli
iş makinalarının çalışmasına imkan tanımasıdır. Bu nedenle belirli çalışma koşullarıma uygun
çeşitli traktör tipleri geliştirilmiştir. Aşağıda bu tipler üzerinde bazı bilgiler verilmiştir.
a. Standart Traktörler:
Arkasındaki bağlantı düzeyi ile asma tip aletle çalışma yeteğine sahiptir. Özellikle çeki
işlerinde kullanılır. Büyük çaplı olan arka tekerlekler traktörün hareketini, küçük olan ön
tekerlekler ise yönlendirme yaparlar. Normal ölçülerde 45 KW (63 BG) ve büyük ölçülerde
ise 75 KW (1000 BG) kadar güç sınıfına girerler. İsteğe bağlı olarak öne de bir üç bağlantı
düzeni yerleştirilebilmektedir.
Şekil 1.2. Bir standart traktörün görünüşü
b. Alet Taşıyıcı Traktörler:
Bu traktörlerde motor genellikle arkanın aksine önüne yerleştirilmiştir. Uzatılmış olan çatıya
her türlü ekipman bağlanabilmektedir. Böylece tek sürücü ile aynı anda çeşitli işler
yapılabilmektedir. Sürücü yerleri arkada olduğundan aletlerin kontrolü iyi yapılabilmektedir.
Güçleri 52 KW‘a kadar olabilmektedir.
c. Sistem Traktörü:
Ön ve arkada üç nokta bağlama düzeni ve ek düzen için yer olanağına sahiptir. Genel olarak
alet bağlanma imkanı, yüksek konfor ve kaza güvenliği ile iyi sürücü kabini gibi özellikleriyle
tanınırlar. Kural olarak, dört tekerleği eşit ölçüde ve tahrikli olup, ön tekerlek
yönlendirilmelidir. Hızları 40 km/saat ve güçleri 90 KW sınırına ulaşmaktadır.
d. Özel Traktörler:
Bu tür traktörler özel kullanma alanları, özel kültürden ve özel kullanma koşulları için
(meyilli araziler gibi ) geliştirilen traktörlerdir. Aşağıda özel traktörlerden örnekler verilmiştir.
-Motorlu Frezeler: Frezeler tekerleksiz olup 5 KW’a kadar güce sahiptir. Tutma kolları
bükülebilir ve dönebilir. Çalışma genişlikleri 0.14-1.40m kadardır.
-Tek Akslı Traktörler: Tutma kollarının altında ve önde bağlantı imkanları vardır. 10 KW’a
kadar güce sahiptir. Çalışma hızları 8-20 km/saat kadardır. Tutma kolları dönebilir.
-Küçük Traktörler: Önde, arkada ve akslar arasında bağlama imkanına sahiptir. Ağırlıkları
1000 kg kadardır. Güçleri 15 KW’a kadar, iz genişlikleri 1.5 m’ye kadar, akslar arası 2.3
m’ye kadardır.
-Yüksek Çatılı Traktörler: Akslar arasında ekipman bağlanma olanakları açısından
üniversaldır. Ön ve arkaya da ekipman bağlanabilir. Özellikle bağ ve tarla deneyleri için
tahrik aracı olarak kullanılır. Hidrostatik olarak tahrik edilir. İz genişliği 3.2 m’ye akslar arası
ise 3.15 m’ye kadar olmaktadır.
-Paletli Traktörler: Tekerlekli traktörlerin tekerlekleri yerine tırtıl düzeninin yerleştirilmesiyle
elde edilmiştir. Böylece yüksek çeki yeteneği ve düşük toprak basıncı sağlanmıştır. Hareket
güçleri 150 KW’a kadardır. Palet tekerlekli traktörler ormancılıkta yol inşaatında
kullanılmaktadır. Bunun yanında yine çok sınırlı olarak ağır toprakların işlenmesinde ve
köklerin sökülmesinde kullanım yeri bulabilir.
-Dar izli traktörler: Dar standart traktörlerdir. İz genişlikleri 0.60-1.40 m akslar arası 2 m’ye
kadardır. Yükseklikleri 1.50 m ve güçleri 45 KW’a kadar ulaşabilmektedir. Dört tekerlekliği
tahrikli olanlarda eşit tekerlekler bulunmaktadır. Özellikle bağ ve bahçede kullanılan palet
tekerlekli tiplerdendir.
Diğer taraftan traktörler aks sayısı tahrik edilen tekerleklerin durumuna göre, tek akslı
traktörler, ön aksı kumandalı (yönlendirmeli) traktörler, standart traktörler, taşıyıcı-çekici
traktörler, alet taşıyıcı traktörler, bütün tekerlek tahrikli iki akslı traktörler ve paletli traktörler
şeklinde sınıflandırılır.
Lastik tekerlekli traktörler, aks sayısına (tek veya iki akslı traktörler), yönlendirme şekline (ön
tekerlekler yönlendirmesi veya dört tekerlekler yönlendirmesi), tahrik yerine (ön aks tahrikli,
arka aks tahrikli veya iki aks da tahrikli) ve gücüne (gücü 24 PS’den az olan hafif traktörler,
gücü 25-49 PS arası olan orta sınıf traktörler, gücü 50 PS’den büyük olan büyük traktörler)
göre de sınıflandırılmaktadır.
Bütün tekerlekleri tahrikli traktörlerde her iki aks tahrik edilir. Ön ve arka tekerlekler
genellikle aynı büyüklüktedir. Ön tekerleğin tahrik edilmesi çekme gücünü arttırır,
yönlendirmeyi kolaylaştırır ve kaza yapma ihtimalini azaltır. Bütün tekerleklerin tahrik
edildiği traktörlerde ön tekerlekler ağırlığın 2/3’ünü, arka tekerlekler 1/3’ ünü alırlar. Böylece
ön tekerleklerin şaha kalkması ihtimali azalır.
Bütün bu açıklamaların dışında, ormancılıkta tarım traktörleri ve orman traktörleri
kavramlarını birbirinden ayırmak gerekir. Tarım traktörleri, tarım amaçları imal edilmiş,
güçleri düşük ön iki tekerleği küçük olan ve yönlendirme görevi üstlenen, ön ve arka
tekerlekleri farklı büyüklükte olan ormancılık amaçları için donatılmış traktörlerdir. Orman
traktörleri, ormancılık çalışmalarında çok yönlü kullanılan ön ve arka olmak üzere iki
parçadan ibaret olan, bu iki kısmın birleştiği yerde bir eksen etrafında dönebilen bir yapıya
sahiptir. Orman traktörleri, çok küçük yarıçaplı kavislerde dönüş imkanına ve büyük manevra
kabiliyetine sahiptir. Orman traktörleri eğimi %40-%50’lere kadar olan arazilerde çalışma
yapabilirler.
2.1.3.3 Traktörlerin Yapı Üniteleri
Bir traktör, diğer motorlu taşıtlara benzer olarak motorla tekerlek arasında yer alan güç
aktarma organları (transmisyon sistemi) ile dümenleme, frenleme, iş makinası bağlama
ünitelerinden ve komuta elemanlarından oluşur.
A. Aktarma Organları
Bir traktörün aktarma organları, motor gücünü tekerleklere iletmek amacıyla düzenlenir.
İletim sırasında, traktörün gereksinimi doğrultusunda motor momentini yükseltirken, devir
sayısını da düşürürler. Bir traktörün aktarma organları kavrama, vites kutusu, diferansiyel ve
son redüksiyon kutusundan oluşur.
Şekil 1.9. Traktörde aktarma organları
Kavrama: Motordan aktarma organlarına doğru olan güç iletimini kesmeye ya da bağlamaya
yarar. Hareketin kesilmesi ya da sürdürülmesi sürücü kontrolü ile gerçekleşir. Traktörlerde en
çok kullanılan kavrama tipi plakalı (diskli) kavramadır. Sürtünme ilkesi ile çalışır. Birçok
traktörde çift plakalı kavrama kullanılır.
İkinci plaka kuyruk mili ile olan bağlantıyı kesip tekrar kurmada kullanılır. Ayakla çalıştırılan
kavrama pedalının iki kademesi vardır.1. kademede traktörün hareketi kesilir, 2. Kademeye
kadar pedala basılırsa sonunda kuyruklu mili hareketi de durur. Bazı gelişmiş traktörlerde,
mekanik kavramalara paralel olarak yerleştirilen hidrolik kavramalar titreşim darbeleri
önlemeye yöneliktir.
Vites kutusu: Motor devir sayısını, belirli aralıklarda değiştirerek azaltan ve diferansiyele
ileten ünitedir. Devir sayısının, dolayısıyla traktör hızının daha çok kademeli olması istenen
traktörlerde birden çok vites kutusu ardı ardına düzenlemiştir. Bu durumda, ana vites kutusu,
takviye vites kutusu gibi adlar verilir. Vites kutuları kademeli ya da kademesiz devir
düşürücüler olarak 2 gruba ayrılır. Ayrıca, vites kutuları mekanik ve hidrolik olarak da 2
gruba ayrılırlar. Mekanik kademeli vites kutuları dişli çiftlerinin uygun olarak düzenlenmesi
ve onların sistematik olarak yer değiştirilmesi ilkesi ile çalışırlar. Traktörlerde vites kademesi
sayısı arttıkça, traktörün ekonomik motor güç aralığından yararlandığı hız bölgesi de
artmaktadır.
Mekanik kademeli vites kutularında en basit yöntem kayıcı dişlilerin kullanılmasıdır. Burada
dişli çiftlerinden birer tanesi çok kamalı mil üzerinden hareket ettirilmektedir. Bu kayıcı hilal
adı verilen parçalarla sağlanır. Kayıcı vites kutuları kullanma zorluğu nedeniyle günümüzde
yerini sürekli temaslı vites kutularına bırakmıştır.
Sürekli temaslı vites kutularında, dişli çiftleri birbirini sürekli kavramakta, ancak kamalı mil
ile bağlantıyı kavramalı bir göbek (örneğin senkromeç mekanizması) sağlamaktadır. Sürekli
temaslı vites kutularında vites değiştirme kolaylaşmış olup, uzun ömürlü çalışma mümkündür.
Olumsuz yönleri ise verimi düşük ve pahalı olmasıdır.
Günümüzde, bazı traktörlerde yük altında değiştirilebilen vites kutuları (Power shift, multi
power vb.) kullanılmaktadır. Takviye vites kutusu olarak da adlandırılan bu üniteler kavrama
pedalına basmadan kullanılmakta ve hız düşürmek mümkün olmaktadır. Bu durum, tarlada
düşük hızda büyük çeki kuvveti ile çalışılırken, traktörün yavaşlaması hatta durmasını
önlemektedir. Yani traktör zorlandığında, çalışma kesilmeksizin hız düşürüp devam
edebilmektedir. Yük altında değiştirilebilen vites kutularında günümüzde çoğu kez planet dişli
kutularından yararlanılmaktadır.
Kademesiz vites kutuları, motor yüklenmesini her hız kademesinde mümkün kılar. Şekil 1.12.
‘de kademeli ve kademesiz vites kutularının ideal çeki hiperbolüne ne kadar uyduğu
görülmektedir.
Diferansiyel: Traktörün virajda hareketi sırasında, muharik tekerleklerin devir sayılarını
otomatik olarak değiştiren bir mekanizmadır. Bu mekanizma, içteki tekerleğin devir sayısını
azalttığı ölçüde dıştaki tekerleğin devir sayısını arttırır.
Diferansiyel etkisi, özellikle toprak işleme sırasında muharrik tekerleklerden birisinin gevşek
zeminle (çamur vb.) karşılaşması sırasında patinaja düşmesine ve çekinin azalmasına neden
olur. Bunun önlenmesi için, traktörlerin diferansiyel mekanizmalarında diferansiyel kilidi
denilen mekanizma eklenmiştir. Diferansiyel kilidi sistemi bloke ederek çalışmasını engeller
ve her tarla koşulunda iki muharrik tekerleğin aynı devirle dönmesini sağlar. Ancak bu
mekanizma parsel başı dönüşlerinde çözülmek zorundadır.
Son Redüksiyon Dişli Kutusu: Diferansiyelden gelen dönme hareketinin devir sayısını
belirli, bir oranda azaltan bir ünitedir. Bu oran değişmez. Planet dişli çarklardan ya da düz
dişli çarklardan oluşur.
Tekerlekler: Güç aktarma organlşarının sonuncusudur. Motor gücü ile traktörün hareket
etmesini sağlar. Yani, motor gücünü çeki gücüne dönüştürür. Tekerlekler, son redüksiyondan
hareket alan aksların (millerin) ucuna bağlanmışlardır. Günümüzde pnömatik ( havalı) lastik
tekerlekler kullanılır. Muharrik tekerleklerde V-profilli, ön tekerleklerde dümenleme izli
lastikler kullanılır. Tekerleklere kullanma amacına uygun olarak normal (diyagonal) , geniş
(radyal) ve balon lastikler takılabilir. Bitki sıra aralarının dar olması durumunda normal lastik,
toprağı fazla sıkıştırmamak için geniş ya da balon lastikler kullanılır. Bazen ikiz lastik olarak
normal çift lastik uygulanması da kullanılır.
Lastik tekerlekler doğal ve yapay kauçuktan yapılır. Çelik tellerle ve karkas adı verilen birkaç
kat sağlam dokuma bezleri ve ip örgülerle içten desteklenir. Bir lastiğin taşıma kapasitesi
lastik tekerleğin boyutlarına, iç basıncına, katsayısına ve çalışma hızına bağlıdır.
B- Komuta ve Kontrol Üniteleri
Traktörlerin yönlendirilmesi, yavaşlatılıması, durdurulması gibi işlemleri sağlamak amacıyla
yerleştirilmiş donanımlardır. Bunların başlıcaları dümenleme ve frenleme üniteleridir.
Dümenleme Ünitesi: Hareket halindeki traktörlerin sağa ya da sola doğru yönlendirilmelerini
sağlar. Traktörün dönme yeteneği parsel başlarında geri dönme için yapılan manevralara
bağlıdır. İyi bir dümenleme ünitesinden istenilen özellik, traktörün dengesini koruyarak küçük
dönme dairesi ile dönebilmesidir.( Şekil 1.17)
Şekil 1.17. Traktörün dönme dairesi ( r: dönme dairesi yarıçapı )
Motorlu taşıt ve araçlarda alışılmış dümenleme uygulaması ön tekerlerle yapılır. Dümenle
sürücü kabinindeki direksiyon simidinden başlar. Bu hareket dümenleme tekerleklerine bir
mekanizma ile iletilir. İletim mekanizması mekanik, mekanik ve hidrolik, mekanik ve
pnömatik olabilir. Mekanik iletim sisteminde sürücü tarafından uygulanan kuvvet etkilidir.
Büyük traktörlerde sürücü aşırı zorlanacağından hidrolik yardım ya da pnömatik yardımla
destek sağlanır. Bu enerji traktörden sağlanır. Dört tekerleği muharrik küçük bağ-bahçe
traktörlerinde belden bükme dümenleme sistemi uygulanmaktadır(Şekil 1.19.). Bu
dümenleme ile dönme yeteneği rotlu dümenlemeye göre artırılmıştır. Ancak denge durumu
dezavantaja sahiptir.
Frenleme Ünitesi: Traktörlerin güvenle kullanılabilmesi için servis freni ve park freni ile
donatılır. Frenleme, sürücü kabinindeki fren pedalına basılarak gerçekleştirilir. Pedala
uygulanan kuvvet tekerlek merkezinde bulunan kampana, disk ya da bantlı sürtünme
mekanizmasına iletilir. Sürtünme yüzeylerinin bir yanı dönen tekerlekte, diğer yanı sabittir.
Böylece tekerlekler sürtünme etkisiyle yavaşlatılır ya da durdurulur. Fren pedalına uygulanan
kuvvet küçük traktörlerde doğrudan ya da mekanik biçimde büyük traktörlerde ise hidrolikmekanik ya da pnömatik-mekanik olarak iletilirken, traktör gücünden destek de sağlanır.
İki tekerleği muharrik standart traktörlerde sadece arka tekerlekler frenlenir. 4 tekerleği
muharrik olanlar da 4 tekerlekte frenlenir.
a- Traktörün Hareket Elemanları
Traktörün muharrik tekerleri güç naklettiklerinde, toprak yüzeyinde kaymamaları gerekir. Bu
tekerler taşıdıkları dönme momentini, çeki kancasına çekme kuvveti şeklinde iletirler. Eğer
tekerle, profilsiz düzgün bir yapıya sahip olsa, toprak üzerinde kayacak gücün büyük bir
kısmını çeki kancasına iletmeyecektir. Lastik tekerlere verilen çeşitli profillerle, tekerlerin
toprağa tutunma olanağı arttırılır. Tekerlerin veya paletli traktörlerde paletlerin, toprak yüzüne
tutunma özelliğine “Traksiyon” denir ve aşağıdaki tedbirlerle bu özellik arttırılır.
1-Lastik tekerleri çeşitli profillerle donatmak
2-Lastikli tekerlere zincir takmak
3-Demir tekerlerde kasnağa tırnaklar takmak
4-Paletli traktörlerde palrt baklalarına tırmıklar çakmak
Traktörlerde çekme verimi ( traksiyon verimi ), çeki kancasından elde edilen gücün, muharrik
teker akslarından geliştirilen güce oranı olup, bu oran traktör hareket elemanlarının toprak
yüzeyine tutanma özelliğine göre değişir. Traksiyon verimi yüzde olarak ifade edilir. Çeki
emsali ( traksiyon emsali ) ise, traktör çeki kancasındaki çeki kuvvetinin arka aks üzerindeki
yüke oranı olup, bu oranda yüzde olarak ifade edilir.
Traktör Tekerleri
Traktörlerin gelişimi gözden geçirilecek olursa, ilk önce demir tekerlerin kullanıldığı göze
çaroar. Daha sonra demir tekerlere, içi dolu lastik çemberler geçirilerek, sert yollar için daha
uygun teker tipleri imal edilmiştir.
Nihayet hava ile şişirilen lastik tekerlerin geliştirilmesiyle, gerek otomobil ve kamyonlarda,
gerekse traktörlerde bu tip pnömatik lastik tekerler kullanılmaya başlanmıştır.
Traktör Lastikleri
Traktör lastiklerinin görevi, çekme kuvvetini oluşturmak ve yük taşımaktır. Lastik seçiminde
üç faktör önemlidir.
-Kullanma koşulları
-İletilen tahrik gücü
-Taşıma yeteneği ve torak basıncıdır.
Tahriletimi için tırnaklı lastikler, yönlendirme için ise iz tutucu lastik olması gerekir.
Lastiklerin yapı tarzları radyal veya diyoganal olabilir. Radyal lastikler, aynı ölçüde diyoganal
lastiklere göre %20-25 daha çok toprak yüzeyi sağlarlar.
Lastik gösterişleri standart olup, şu şekildedir;
a.16.9-35 AS 6 PR
b.12.4/11 AS PR
16.9 = İnç olarak lastik yanak genişliği (1 inç = 2.54 cm )
35 = İnç olarak jant çapı
AS = Tarım traktörü tipi (Acker Schlepper )
PR = Lastik içi kat kalınlığı ( Ply Roting)
11 = Jantın genişliği
Şekil 1.8. Arka Teker Yüzü Profilleri
Jantlar
Resimde görüldüğü gibi arka teker jantları, aks tablasına dış ve iç diskler yardımıyla
bağlanmıştır. Bu disklerin bağlantı biçimlerini değiştirmek suretiyle traktörün iz genişliği
değiştirilebilir.
Uygun lastik basıncı, lastiğin ömrü ve maksimum çeki kuvvetinin geliştirilmesi bakımından
son derece önemlidir. Çoğunlukla arka teker lastikleri için 12-15 psi (Ib/inç kare ) ‘lik basınç
önerilir. Bu basınç ön tekerlerde 28-30 civarındadır.
Şekil 1.8. Bir lastiğin kesiti
1-Üst profil 4-Yanak
2-Taban
5-Ara kat
3-Yan profil 6-7-8-9-10-11-12-Karkas ( örgü ve arka kanatlar )
13-Çelik tel
15-Lastik öz
17-Jant
19-Jant kulağı
21-Jant yanağı
14-Ara örgü 16-Ara bez
18-Kenar bandı 20-Jant omuzu
2.1.4 Traktörlerde Hidrolik Sistemler
Traktörlerde mevcut hidrolik sistemler, traktöre monte edilen veya traktöre bağlanarak çekilen
ziraat makinalarının kontrolü için kullanılırlar. Traktöre monte edilen çeşitli ekipmanlar
çalışma esnasında derinliklerinin ayarı, dönüş esnasında topraktan çıkartılması ve yolda
hareket kolaylığı için kaldırılması, indirilmesi veya belli bir seviyede tutulması gerekir. Bu iş
için, elde kullanılan manivelalar veya hidrolik kaldırıcılar kullanılır. Kaldırma tipleri,
kullanılan güç nakil elemanlarına göre üç ana grupta düşünülebilir.
1-Mekanik Kaldırıcılar
2-Pnömatik Kaldırıcılar
3-Hidrolik Kaldırıcılar
Traktöre Bağlanan Tarım Aletlerinin Kontrol Tipleri
A. Traktör Arkasına Monte Edilerek Çekilen Alet ve Makinalar
1.Üç Nokta Bağlantısı
a)Alet hidrolik sistem ile kaldırılır. İndirilme işlemi alet yardımı ile olur. Aletin iş
derinliği kontrolü muhtelif ayarlarla sağlanır.
b)Alet hidrolik sistem ile kaldırılır, iş derinliği ise ya elle idare edilen mekanik bir
düzenle, ya alete etki yapan reaksiyon kuvvetleri ile, ya da her ikisi yardımı ile yapılır.
2.Çeki Oku veya Özel Bağlantı Yardımı İle Çekilen Makinalar
Makinanın indirilip kaldırılması ayarı, uzaktan kumanda düzenli hidrolik silindir ve esnek yağ
boruları yardımı ile yapılır.
B. Traktörün Önüne ve Yanlarına Monte Edilen Makinalar
1. Makinanın durumu ve iş derinliği, hidrolik silindire bağlı dirsekli bir kaldıraç yardımı ile
yapılır.
2. Makinanın kaldırılması, indirilmesi veya herhangi bir durumda ayarlanması, hidrolik
pompaya esnek borular yardımıyla bağlanmış bir veya birkaç hidrolik silindir düzeninde
yapılır.
3. Makinanın kaldırma, indirme işlemleri hidrolik kaldırma pompasına bağlı dirsekli
kaldıraçlar ve hidrolik silindirleri beraberce kullanılmak suretiyle yapılır.
Üç Nokta Bağlantısı
1920’de
Ferguson firması tarafından imal edilen ve patenti alınan üç nokta
bağlantısı bugün geliştirilmiş tipleriyle traktörlerde yaygın olarak kullanılmaktadır.
Üç nokta bağlantısında altta iki üstte de bir bağlantı kolu vardır. Altta kollar aynı
düzlemde olup aralarındaki mesafe standarttır. Üst kol tam ortada ve belirli bir yüksekliktedir.
Ön Yükleyici
Tarım traktörlerinin önüne ve arkasına yükleyici bağlanabiliyorsa da geniş uygulama alanı
bulan, ön yükleyiciler olmaktadır. Ön yükleyici, traktörün önüne monte edilerek, yükleme ve
boşaltma işlemlerinde traktör gücünden yararlanmayı sağlayan bir organdır. Traktörle yapılan
diğer çalışmalarda, kepçe dışındaki yükleyici elemanları, traktöre bağlı kalmaktadır.
Ön yükleyiciler, kaldırma kuvveti ve bağlandıkları traktör büyüklüğüne göre 4 sınıf altında
toplanmaktadır. Ön yükleyici ile çalışmada, traktörün öne kapanma tehlikesi vardır.
Stabilitenin sağlanması için genellikle traktörün arkasına dengeleyici ağırlık bağlanmaktadır.
Bu ağırlık, normal çalışmalarda kepçe yüküne eşit alınabilir. Tutunma koşullarının iyi
olmadığı durumlarda, arka lastiklere ek ağırlıklar takılabilir ve su doldurulabilir. Özellikle
ağır materyallerle yapılan çalışmada, lastik havasının müsaade edilen en yüksek değerlerde
olmasına da dikkat edilmelidir.
Ön yükleyici yapı elemanlarının başlıcaları; konsol kiriş, yükleyici kol ve uzatma kolları,
kepçe, kaldırma silindiri, komuta cihazı, ön muhafaza tamponu ve dengeleme ağırlığı
olmaktadır.
Ön yükleyici kısımları:
1-Konsol kirişi: Traktörün gövdesine iki taraftan bağlanmıştır. Görevi kaldırma
kollarını ve kaldırma silindirini taşımaktır. Dolayısı ile yükleyici ekipmanı ve içindeki
malzemeyi taşır.
2-Yükleyici kol ilaveleri: Yükleyici kol bir taraftan konsol kirişine diğer taraftan
yükleyici ekipmana bağlıdır. İlavesi yapılarak yüksek istif çalışmalarına olanak sağlanabilir.
3-Yükleyici ekipmanlar: Yükleyeceğimiz malzemeye göre çeşitli yükleyici ekipman
kullanılır. Bunlar çalışmada kolaylık ve emniyet sağlar. Başlıcaları kum kepçesi ve gübre
dirgeni vb. dir.
4-Hidrolik kaldırma silindiri: Beslenmesi traktörün hidrolik pompasında olur. Traktör
hidrolik komuta cihazından ayrı bir komuta cihazı bulunur. Görevi yükleyici kolları
kaldırmak ve indirmektir.
5-Hidrolik kumanda kolu: Üç nokta askı sisteminden ayrı bir kumanda kolu vardır.
Bazılarında yaylıdır. Yay kumanda kolunu nötr durumda tutar.
6-Ön muhafaza tamponu: Yüklemelerde traktörün römorka veya herhangi bir yükleme
yerine çarpıp traktörün ön kısmına zarar vermesine engel olur. Muhafaza tamponu
bulunmayan traktörlerde sürücünün çok dikkat sarffetmesi sonucu çalışma kapasitesi düşer,
ayrıca muhafaza tamponu yüklemenin daha kolay ve kısa zamanda olmasına yardımcı olur.
7-Kepçe boşaltma kolu: Mekanik olarak çalışır. Sürücünün sağ kolunun yetişebileceği
kadar uzaklıkta, traktörün sağlam bir yerine monte edilir. Çok katlı tel bir çubuk ile kepçe
boşaltma çengeline bağlanmıştır. Kol çekilince kendi ve içindeki malzemenin ağırlığı ile öne
doğru eğilerek boşalır. Kepçe çengelden kurtulduktan sonra çekili olan boşaltma kolu yerine
itilmelidir. Aksi takdirde boşalan kepçe geri gelirken çengele takılmaz ve yerine oturmaz.
Kuyruk Mili
Traktörler çok çeşitli tarım alet ve makinaları ile birlikte çalışacak çok amaçlı olarak
yapılmışlardır. Kuyruk mili, traktörün temel donanım organlarından birisidir. Traktörlerin,
çeki işleri yanında, değişik iş makinelerini çalıştırabilen güç kaynaklarıdır. En önemli güç
çıkışı, kuyruk mili ve kasnak yardımıyla sağlanmaktadır. Kuyruk milinin sağladığı yararların
başında, güç iletiminde patinaj kayıplarının olmaması gerekmektedir. Arka ortada bulunan
kuyruk milinin dışında, traktörün önüne ve yanına da kuyruk milleri konabilmektedir.
Traktörün arkasına bağlanan ekipmanın tahriki genellikle kuyruk mili ile sağlanır. Fakat farklı
ekipmanlar farklı çalışma devirlerinde çalışmaktadır. İşte bu amaçla kuyruk milleri üç farklı
kuyruk mili çıkış şekli sunulabilmektedir.
1. Hız kutusu kuyruk mili
2.Motor kuyruk mili
3. Yol kuyruk mili
Günümüz modern traktörlerinde kuyruk milleri hem yol hem de motor kuyruk mili olacak
şekilde yapılandırılmaktadır. Kuyruk milleri devir sayıları itibarı ile 540 ve 1000 dev./ dak. lık
devir yapacak şekilde standartlaştırılmıştır.
Kuyruk mili traktörün arka ortasında bulunmakta ve dönüş yönü (arkadan bakıldığında) saat
ile aynı olmaktadır. Güç iletimini sağlayan mafsallı milin kendiliğinden çıkmaması için,
kuyruk mili üzerinde emniyet pimi yatağı vardır.
Kuyruk mili, hareketini motordan ya da aktarma organlarından alabilir. Hareketin alındığı yer,
çalışma tekniği yönünden büyük önem taşımaktadır. Kuyruk milleri, bu yönden dört sınıf
altında toplanır.
a.
Vites kutusu kuyruk mili,
b.
Motor kuyruk mili,
c.
Serbest motor kuyruk mili,
d.
Yol kuyruk mili.
2.1.5. Traktörlerin Donanımları
1.Alet Bağlama ve Çeki Kancaları
Traktörün arkasına bağlanan alet ve makinelerin traktörden istediği çeki özellikleri farklı
olmaktadır. Tarım arabasının traktöre bağlanmasında en önemli özellik, iz genişliklerinin
uyumu ve dönüşlerde tarım arabasının traktör izini takip edebilmesidir. Bunun sağlanabilmesi
için, çeki kancasının traktör arka dingiline olan uzaklığı ile çeki kancasının tarım arabası ön
dingiline olan uzaklığı birbirine eşit olmalıdır.
Çekilir tip tarım makinelerinin traktöre bağlanmasında basit çeki kancalarından
yararlanılmaktadır. Çekilir tip iş makinelerinin traktöre bağlanmasında kullanılan, en önemli
elemanlarından birisi de çeki demiridir. Çeki demiri, traktör hidrolik alt bağlantı kollarına
bağlanan, delikli lamadır. 25 kW’ a kadar olan traktörlerde delik çapı 22 mm ve delikler arası
uzaklık 40 mm; daha büyük traktörlerde delik çapı 33 mm ve delikler arası uzaklık 80 mm
olmaktadır.
2. Üç Nokta Askı Sistemi
Traktör arka dingiline gelen ağırlık yeterli olmadığı için, ağır çeki işlerinde gerekli olan çeki
kuvveti çoğu kez, geliştirilememektedir. Kaldı ki, günümüz traktörleri oldukça hafif yapılı
olarak imal edilmektedir. Bu sakıncanın önüne geçmek için, traktör arka dingiline gelen
ağırlığı artırmak gerekmektedir.
Çeki kancası, ya da çeki demirine gelen makine ağırlığını artırarak arka dingil yükünü
arttırma olanağı vardır. Ne var ki, bu tip yüklemede ön dingile gelen yük, aşırı şekilde
azalarak dümenleme etkinliği kaybolmakta, hatta traktör şahlanmaktadır. Bu durumun
önlenmesi için alet bağlama noktasının arka dingilin önüne geçirilmesi gerekmektedir. Üç
nokta askı sistemiyle bu koşul sağlanmış olmaktadır.
Üç nokta askı sisteminde üst bağlantı kolu ile alt bağlantı kolu birbirine paralel değildir.
Uzantıları bir noktada kesişmektedir. Bu noktanın yeri, üst bağlantı kolunun boyunu ve
konumunu ayarlamakta, değişmektedir. Gerçek çeki noktası ise, çeki mukavemeti
doğrultusunun alt bağlantı kolları uzantısını kestiği nokta olmaktadır. İyi ayarlanmış bir
bağlantı sisteminde, ideal çeki noktasıyla gerçek çeki noktası çakılır, ya da birbirine çok yakın
olur.Üç nokta askı sistemine, değişik firmaların imal ettiği tarım aletlerinin uyabilmesi
gerekmektedir. Traktör büyüklüğüne göre sistem üç sınıf olarak standartlaştırılmıştır.
3. Hidrolik Kaldırma Sistemi
Traktörlerin kaldırma organları, dört temel prensibe göre çalışmaktadır. Bunlar; Mekanik
kaldırma sistemleri, Elektrikli kaldırma sistemleri, Havalı (pnömatik) kaldırma sistemleri,
Hidrolik kaldırma sistemleridir. Bu sistemlerden ilk üçüne, günümüz traktörlerinde ender
rastlanmaktadır. Uygulamada en fazla hidrolik kaldırma sistemi görülmektedir.
Hidrolik kaldırma sisteminde temel prensip; bir pompa tarafından hareketlendirilen sıvının,
kaldırma silindirine dolarak kaldırma işlemini yapmasına, dayanmaktadır. Bu sistemin
yapılabilmesi için; sistemin elemanları, traktörün değişik yerlerine dağınık biçimde bağlı
olduğu gibi bir arada bulunabilmektedir. Yapıda yer alan başlıca elemanlar; yağ deposu,
emme borusu, hidrolik pompa, basma borusu, yüksek basınç emniyet supabı, hidrolik kontrol
cihazı, geri dönüş borusu, hidrolik silindir (kaldırma silindiri) ve pistonudur.
Hidrolik kaldırma sistemleri çalışma özellikleri yönünden, normal hidrolik kaldırma sistemi
ve otomatik hidrolik kaldırma sistemi olmak üzere iki grupta toplanmaktadır. Normal hidrolik
kaldırma sisteminde, görevlerin yapılması sürücünün kontrolü ile sağlanmaktadır. Otomatik
hidrolik kaldırma sisteminde ise, fonksiyonların bir kısmı, sürücünün etkisi dışında otomatik
olarak kontrol edilebilmektedir.
Tarım traktörlerinde yaygın olarak kullanılan bir etkili silindirlerde, kaldırma işlemi yağın
basıncı ile sağlanmakta; indirme ise, aletin ağırlığının etkisi ile olmaktadır. İki etkili
silindirlerde her iki işlem yağ basıncı ile olmaktadır.
2.2. ORMAN TRAKTÖRLERİ
Orman traktörlerinin ön ve arka tekerlekleri aynı büyüklükte ve daha yüksek olduğu gibi
ağırlıklarının aksa dağılışı elverişli olduğu için çalışma sırasında ön tarafın ayağa kalkması
gibi bir sorun bulunmamaktadır. Zeminden yüksek ön aksları, düşey ve yatay yönde hareketli
olduğu için zeminle olan kuvvet bağıntısını kaybetmeden büyük engelleri aşabilir. Bu nedenle
arazide debilirlikleri ve tırmanma kabiliyetleri yüksektir. Çeki kancasındaki yüksek çeki gücü
hızlılığı yüksek bir etkiye sahip olmasını ortaya koyar.
Zor arazi koşullarında bile diğer traktörlere oranla sağlamlılığı ve hızlılığı ile üstünlüğünü
ortaya koyar. Orman traktörlerinin ülkemiz ormancılık faaliyetlerinde en çok kullanılan tipleri
; MB-Trac 700, MB-Trac 800, MB-Trac turbo 800 ve MB-Trac 1000’dir. Bu traktörler
ortalama 80-120 HP güce sahiptir.
Çalışma kolaylığı, her türlü araziye uyum sağlayan sistemi ve çalışma güvenliği nedeniyle
fidanlıklarda yaygın kullanım alanı bulurlar.
Normal tarım traktörlerini ormancılıkta kullanabilmek için genel olarak 3 imkandan birisinin
gerçekleşmesi gerekir. Bunlar ;
1.Traktör arkasındaki 3 nokta hidroliğine sürtünme donamının montajı
2. Traktör arkasına kısa sürede monte ve demonte edilebilen vinç sisteminin ve arka destek
tabalasının montajı
3. Ön kısma kablolu vinç montajı
Tarım traktörleri ile orman traktörleri arasındaki farkları inceleyecek olursak bazı
farklılıkların olması gerektiği ortaya çıkar. Tarım traktörü, bir tarım işletmesinde kullanılan
bütün makine ile ekipmanları çekebilecek veya çalışabilecek, kendi kendine hareket edebilen
bir güç kaynağıdır.
Orman traktörleri ise, orman işlerinde yaz, kış ve değişik arazi özelliklerinde, ekonomik
ölçeklerde çalışması gerekir. Görüldüğü gibi tarım traktörlerine göre farklı koşullarda çalışma
zorunluluğu vardır. Orman traktörlerinde aranan en önemli özellik; Düşük hız kademesi ve
çok vitesli aktarma organlarının olmasıdır.
Orman traktörleri genellikle aşağıdaki özelliklere sahip olan traktörlerdir. 4 eşit büyüklükte
lastik tekerlekli, 4 tekerleği de tahrikli, vinç donanımlı, güvenli sürücü kabinli, yüksek motor
gücüne sahip, arazi vitesli, ormancılık amaçlarına göre donatılmış teknik yapılıdırlar.
Orman işletmesi şartlarına uyum sağlayabilmesi için orman traktöründe istenen şartlar;
 Zemine iyi tutunma: Traktörler, orman içinde çok kere taşlı ve ıslak, ölmüş bitki
artıkları ile kaplı olan zemine uyması için tekeri tahrikli olmalıdır.
 Stabilite: Traktörler dik ve meyilli arazide çalışacakları için zemin serbestisi fazla
olmalı, fakat bu yükseklik stabiliteye etki etmeyecek kadar sınırlı olmalıdır.
 Manevra kabiliyeti: Orman içinde manevra kabiliyeti sınırlı olduğundan, traktörle
belden kırma yönlendirmeli veya ön tekeri arka tekerleğe göre küçük tip ve direksiyon
hidrolik olmalıdır.
 İnsan emniyeti: Orman traktörlerinde en önemli faktör ağaç devrilmeleri karşısında
sürücü kabininin emniyet faktörüdür. Traktörün bilhassa motor ve diferansiyel tertiben
kayalık zeminler için korunmalıdır.
 Meteorolojik Şartlara Uygunluk: Orman traktörlerinin kabin sistemi yağışlı, soğuk
havalara karşı sürücüyü koruyacak tertibata sahip olmalı, ısıtma tertibatı olmalı, sıcak
ve soğuk için izole edilmiş olmalıdır.
Orman traktörleri ön taraflarına eklenen hidrolik kontrollü küçük bir bıçak ile kendi çalışacağı
yolların yapım ve bakımını yapabilir ve ayrıca taşıdığı uzun gövde ve tomrukları da
istifleyebilir. Bu traktörlerle tomrukların bir ucu aracın arkasına bindirerek yapılan sürütmede,
doğrudan doğruya zemin üzerindeki sürütmeye göre daha az bir dirençle karşılaşılmaktadır.
Bu suretle tomruk baslarının traktör üzerine yüklenmesi adezyonu arttırır, dolayısıyla motor
gücünden en iyi biçimde faydalanma imkanı sağlar. Bu traktörlerle iki kişilik bir ekiple uzun
gövdelerin taşınması halinde sürütme daha ekonomiktir. Oysa tarım traktörleriyle sürütmenin
tek kişi ile yapılması halinde ekonomik bölmeden çıkarma ancak kısa tomruklarıyla
gerçekleştirilebilir.
2.1.4.1. Orman traktörleriyle bölmeden çıkarma
Orman traktörleriyle bölmeden çıkarma dağlık ve düz arazide birbirinden farklılıklar gösterir.
1) Orman Traktörleri ile Düz ve Düze yakın Arazilerde Kablo Çekimi ile Bölmeden Çıkarma:
Düz ve düze yakın arazilerde bir başka deyişle eğimin %30'dan az olduğu alanlarda orman
traktörünün hareket imkanı daha fazladır. Böyle yerlerde orman yolu kenarında bulunan
gövdeler doğrudan orman yoluna kablo çekimi ile sürütülür. Meşcere içinde bulunan orman
ürünleri ise sürütme şeridi üzerinden meşcereye giren orman traktörleri ile sürütme şeridine
kadar kablo çekimi yapılarak ön sürütme yapılır. Daha sonra yük destek tablasına yaslayarak
en yakın geçici istif yerine kadar sürütülür. Bu şekilde bölmeden çıkarma sırasında, 1 traktör
sürücüsü, 2 adet sürütme isçisi (tabloyu çekmek ve yükü kontrol etmek üzere) ve 2 adet isçi
de geçici istif yerinde olmak üzere toplam 5 kişilik bir isçi ekibi gerekli bulunmaktadır.
2) Orman Traktörleri ile Dağlık Arazilerde Kablo Çekimi ile Bölmeden Çıkarma:
Eğimin %30'u astığı dağlık alanlarda traktörlerin hareket ettiği imkanları kısıtlı olduğundan
traktör bir orman yolunun veya sürütme yolunun bölmeden çıkarma yapılacak uygun yerinde
durur. Bir isçi yukarıdan kabloyu aşağıya çekerek orman ürününe bağlar. Kabloyu çekerken
bir doğrusal hat üzerinde kalmaya dikkat edilmelidir. Kablo orman ürününe bağlandıktan
sonra traktör sürücüsüne kabloyu çekmesi yani tamburu çalıştırması işaretini verir. Tamburun
çalışmasıyla orman ürünü yukarıya doğru çekilmeye baslar. Bu sırada orman isçisi ürünün bir
taşa, kayaya veya bir ağaca takılıp kalmasını ve böylece kablonun koparak bir kaza olmasını
önlemek için yükle birlikte yukarıya doğru yürür ve onu takip eder. Bu hali ile orman isçisi
bir sonraki yük içinde ayni işlemi tekrarlar. Traktör ise yükü ayni şekilde geçici istif yerine
bıraktıktan sonra bir sonraki sefere hazırlanır.
Orman traktörlerinin bir üst sınıfında özel orman traktörleri bulunmakta, bu tip traktörlerde
ormancılık hizmetleri için gerekli ful aksesuar (donanım) mevcut olup güç belden mafsallı
(kırmalı) olabildikleri gibi daha konforlu bir kabine de sahiptirler. Aynı zamanda kabinleri dış
etkilere karşı daha fazla korunmaya sahiptir. Bu tip traktörler çalışma kolaylığı sağladıkları
gibi her türlü araziye uyum sağlayan sistemi ve çalışma güvenliği ile artı özellikleri olan
traktörlerdir.
Traktörlerle Kablo Çekimi Suretiyle Bölmeden Çıkarma
Genel olarak hayvan gücü ile bölmeden çıkarma en çok 100 m mesafeye kadar ekonomik
olmasına karşılık, traktörlerle bölmeden çıkarma bu mesafeden sonra daha ekonomik
olmaktadır.
Traktörlerle kablo çekimi suretiyle bölmeden çıkarma işlerinde makine çalışma saati başına
giderler ekonomik çalışmayı oldukça etkiler. Bu miktar m3 başına sürütme giderleri
makinenin verimli çalışması ile de doğrudan ilgilidir. Diğer taraftan traktörlerle bölmeden
çıkarma sırasında verim ile ilgili olarak aşağıdaki hususlara özellikle dikkat edilmelidir:
 Bölmeden çıkarma mesafesi mümkün olduğu kadar kısa olmalıdır.
 Sürütme yolları veya traktör yolları ile orman yolları bağlantısının fena olduğu
yerlerde gövdeler ağaçlar arasında sıkışmakta ve bu ise oldukça zaman kaybına neden
olup verimi oldukça düşürmektedir.
 İyi bir kesim düzeni verimi %20-%27 oranında artırabilmektedir. Tomruk boyları
arttıkça kesim düzeninin önemi daha da artmaktadır.
 Verim; yükün bağlanması, kablonun yüke kadar olan çekim mesafesi ile bağlanan yük
sayısına son derece bağlıdır. Bu nedenle çok sayıda gövdenin bağlanması her zaman
olumlu etki bırakmamaktadır.
 Verim ortalama gövde hacmi ile toplam kesim miktarına göre değişmektedir. Kesim
miktarının artması ve ortalama gövde hacminin yükselmesi ile sürütme verimi
yükselmektedir.
Traktörler ile verim konusunda yapılan bazı denemeler sonunda çeşitli makinelere göre
verimlerin değiştiği görülmektedir. Genel olarak tarım traktörleri ile bölmeden çıkarma
sırasında verim; traktörün gücü, sürütme mesafesinin uzunluğu, bir defada taşınan gövde
sayısı, ortalama gövde hacmi, kesim düzeni ve iş organizasyonu gibi faktörlere bağlı olarak
değişir.
Denemelerde kullanılan traktörlerde Valmet ve Kockum gövdeden mafsallı özel orman
traktörü, Unimog lastik tekerlekli ve TDT-40 da paletli olup, motor güçleri sıra ile 82, 69, 70
ve 50 beygir gücündedir. Bunlardan sadece Valmet'in vinci hidrolik, diğerleri mekanik olarak
çalışmaktadır, tabloların incelenmesinde kolaylıkla görülebileceği gibi paletli traktörlerin
verimi hızlarının lastik tekerlekli olanlara göre az olması nedeniyle ve kış şartlarındaki
verimler de sonbahar şartlarına göre özellikle kısa mesafelerde daha düşük olmaktadır.
Bundan başka Timberjack 209 D sürütücüsü ile yapılan denemelerde tomrukların 120m
mesafeden %10 eğim ve yokuş yukarı taşınmasına verim 101 m3/gün, 300 m mesafeden %12
eğim ve iniş aşağı taşınmasına verim 84 m3/gün ve 400 m mesafeden %18-24 eğim ve iniş
aşağı taşınmasında ise verim 76 m3/gün olarak hesaplanmış bulunmaktadır. Burada da
kolaylıkla görülmektedir ki, eğim ve taşıma mesafesi arttıkça günlük verim de buna paralel
olarak azalmaktadır.

Benzer belgeler