Hemşirelerin Bülteni - Medistate Kavacık Hastanesi

Transkript

Hemşirelerin Bülteni - Medistate Kavacık Hastanesi
NİSAN 2015
EMPATİ
“Hemşirelerin Bülteni”
- SAYFA 2 -
EL YIKAMA
- SAYFA 6 -
DOĞUMA HAZIRLIK
- SAYFA 9 -
AİLE MERKEZLİ BAKIM
- SAYFA 12 -
HASTALARIMIZIN SESİ
2
Merhaba, Hastanemizde Hemşirelik Hizmetleri olarak yapacağımız bülten çalışmasını sizlerle
paylaşıyor olmaktan gurur duyuyorum. Bu bülten ile hastanemizde yaptığımız iyi uygulama
örneklerini, çeşitli makale çalışmalarını, yaptığımız bilimsel çalışmaları, başarı hikâyelerimizi
sizlerle paylaşıyor olacağız. Bunların yanı sıra her sayıda “İçimizden Biri” köşesi ile omuz omuza
çalıştığımız ekip arkadaşlarımızdan birkaç kişiyi size tanıtıyor olacağız. Bültenimizi 2 ayda bir
çıkarmayı hedefliyoruz. İlerleyen dönemlerdeki hedefimiz, bültenimizi aylık olarak çıkartıp, tüm
hemşirelik camiası ile paylaşmaktır. Bu çalışmada yer alan bülten ekibine ve Kurumsal İletişim
Departmanı’na verdikleri destek için çok teşekkür ediyorum.
Hep beraber, daha iyiye, omuz omuza, daha güzel nice yıllara.
Devrim EREN TEKİN
Hemşirelik Hizmetleri Direktörü
YAYIN KURULU
Devrim Eren Tekin – Hemşirelik Hizmetleri Direktörü
Gülender Bodur – Hemşirelik Hizmetleri Direktör Yardımcısı
İlkay Şahin – 4. Kat Sorumlu Hemşiresi
Sibel Levent Çağrıcı – 5. Kat Hemşiresi
Çağla Kayabaşı – 4. Kat Hemşiresi
Tuba Bağcı – 3. Kat Hemşiresi
Sultan Dörtyol – 6. Kat Hemşiresi
Gizem Şahin – GYB Hemşiresi
Büşranur Şirin – KVCYB Hemşiresi
Demet Akdemir – NICU Hemşiresi
EN İYİ UYGULAMALAR
3
EL YIKAMA
Eller gerek sağlık kuruluşlarında, gerekse
gıda endüstrisi gibi alanlarda, hem de toplumsal yaşamda ve evimizde özel yaşamımızda enfeksiyonların bulaşmasında çok
önemli rol oynar. El hijyeninin enfeksiyon
kontrolündeki önemi tartışılmaz boyuttadır. Son zamanlarda konuya ilişkin yayınların sayısındaki artış da bu önemi destekler
niteliktedir. Ellerimiz temiz gibi göründüğü
durumlarda bile bir santimetrekarelik alanında 2-6 bin arasında bakteri bulunmaktadır. Elin bir santimetrekarelik alanı dikkate alınarak bunun dağılımına baktığımızda;
el sırtında 2 bin, avuç içinde 4 bin, bileklerde ise 6 bin adet bakteri bulunmaktadır.
Çevrede olduğu kadar insan vücudunda da
milyonlarca mikroorganizma yaşamaktadır
ve bu oran hastane ortamında daha da
artmaktadır. Çevre ile sürekli temas halinde olan ellerimiz yoluyla taşınan bakteriler
basit bir soğuk algınlığından, SARS gibi öldürücü birçok hastalığın gelişimine neden
olabilmektedir.Bununla birlikte günlük
hayatta en sık gerçekleştirilen eylemlerden biri olan el yıkama basit gibi görünen,
ancak hastalıklardan korunmamızda çok
önemli, etkili ve ucuz bir yöntemdir.
ABD’de her yıl 76 milyon gıda zehirlenmesi vakası bildirilmektedir. Zehirlenmelere
neden olan gıdaların yüzde 70′inin hazırlanma sırasında bozulduğunu, bozulan
gıdaların yüzde 40′ına da ellerin neden
olduğunubiliyor muydunuz? Bu oran, el
temizliğinin basite alınmaması gerektiğini
açık bir şekilde ortaya koymaktadır.
Yapılan araştırmalar Türk toplumunda da
el yıkama alışkanlığının sık olmadığını göstermektedir.
Çevremizde bulunan bir çok mikroorganizmadan ve hastane enfeksiyonlarından
korunmanın en basit yolu ellerimizi uygun
ve doğru şekilde sadece 2-3 dakikamızı
ayırarak yıkamaktır. Öksürürken mendil
> GÜLENDER BODUR – SULTAN DÖRTYOL
kullanmak yerine ağzımızı elimizle kapatır
ve avucumuzun içine hapşırırız. Aynı havayı soluduğumuz diğer kişilerin hastalanmaması için yaptığımız bu davranış sonrasında da elimizi yıkamadan aynı insanlarla
tokalaşarak ayrılırız.Sonuçta elimizi bir
hastalık bulaştırma aracı olarak kullanmış
oluruz.
Son yıllarda ortaya çıkan SARS virüsünden
sonra doğru el yıkamanın önemi daha çok
gündeme gelmiştir. Bu virüs ellerde saatlerce canlı kalabilmektedir. Bu ve bunun
gibi virüslerden korunmak adına el yıkama
ayrı bir önem kazanmaktadır.
El temizliğinde daha hijyenik olduğu için
katı sabun yerine sıvı sabun tüketmeliyiz.
Çünkü katı el sabunları kullanım sonrası
temizlenmeden yerine konulduğunda kirliliğe neden olmaktadır. Bu yüzden özellikle toplu yaşanan yerlerde sıvı sabunların
kullanımı tercih edilmelidir. Kendi sağlığımız ve toplum sağlığı açısından doğru el
yıkama alışkanlığını kazanır, çevremize de
bu alışkanlığı kazandırabilirsek gıda zehirlenmeleri, bulaşıcı hastalıkların ve birçok
hastalığın önüne geçebilmek adına büyük
bir adım atmış oluruz.
Özellikle sağlık personelinin elleri, mikroorganizmaların hastadan hastaya yayılmasında önemli bir rol oynamaktadır. Bu
nedenle, yetersiz el hijyeni, gelişmiş ve
gelişmekte olan ülkelerde halen yaygın
olarak görülen hastane enfeksiyonlarına
neden olan başlıca etmenler arasında yer
almaktadır.
İsviçre’de yapılan bir çalışmada; hastanelerde çalışanların el yıkamaya uyumun
1,5-2 katına çıkması sağlanabilirse hastane enfeksiyon sıklığının %25-50 oranında
azaldığı tespit edilmiştir.
Sağlık çalışanları olarak Sağlık Bakanlığı’nın
belirlediği 5 endikasyonda ellerimizi kesinlikle yıkamalı veya el antiseptiği ile gerekli
hijyeni sağlamalıyız.
Hastanemizde de el hijyenine uyumu arttırma çalışmalarımız tüm hızıyla devam
etmektedir.
İÇİMİZDEN BİRİ
4
Prof. Dr. Oya Gökmen
Aydın Taştan
1) Adınız Soyadınız:
Oya Gökmen
2) Hastanemizdeki Göreviniz:
Başhekim/Tüp Bebek Direktörü
3) Kendinizi üç kelimeyle tanımlayabilir misiniz?
1. Azimli 2. Dost 3. Çalışkan
4) Hastanemizi bir insan vücuduna benzetecek olursak siz
neresi olurdunuz? Neden?
Akciğerler. Çünkü sağlıklı yaşam, iyi nefes alabilen hücrelerine
oksijen gidebilen bir organizmayı tarif eder.
5) En son okuduğunuz kitabın adı nedir?
Bana Allah de yeter
6) En son izlediğiniz filmin adı nedir?
Büyük Budapeşte Oteli
7) En çok gitmek istediğiniz ülke neresidir? Neden?
Peru. Başka Medeniyetlerle bağlantısı nedeniyle.
8) Mesleğinizi 3 kelimeyle tanımlar mısınız?
1.Karşılıksız vermek 2. Sevgi 3. Empati
9) Mesleğinizin en sevdiğiniz yönü nedir?
Doktor olarak Kadın Doğum bölümü daima yeni bir hayata
eşlik etmektedir. Ayrıca Üreme Sağlığında geçirdiğim 30 yıl
Allah’ın mucizesi ile hergün yüzleşmemizi ve gücünü bize
hatırlattığı için çok mutluyum.
10) Mesleğinizi yerine getirirken yaşadığınız en ilginç olay
nedir?
Hangisini söylesem bilemiyorum.
11) Eğer size yeniden bir fırsat sunulsaydı hangi mesleği
yapmak isterdiniz neden?
Yeniden Doktor olmak isterdim. Çünkü insanlığa hizmet
edilen bu kadar ulvi bir meslek yoktur diye düşünüyorum.
12) Gelecek planlarınızdan birini bizimle paylaşır mısınız?
Gelecek planımda Medistate’in bir Üniversite Hastanesi
olmasını hayal ediyorum.
13) Size göre Medistate’ in öne çıkan tarafı nedir?
Son derece iyi düşünülmüş, duyarlı, çevre dostu hastane
olarak dizayn edilmiş çok güzel butik bir hastane. İyi bir ekip
çalışması için her geçen gün daha büyük adımlarla ilerliyoruz.
14) Elinizde sihirli bir değnek olsa Dünya’ da neyi değiştirmek
isterdiniz?
Kadın erkek eşitsizliğinin ortadan kalkmasını, insanların
birbirini sevmesini isterdim.
1) Adınız Soyadınız:
Aydın Taştan
2) Hastanemizdeki Göreviniz:
Yardımcı Sağlık Personeli
3) Kendinizi üç kelimeyle tanımlayabilir misiniz?
Neşeli, Sevecen, Yardımsever
4) Hastanemizi bir insan vücuduna benzetecek olursak siz
neresi olurdunuz? Neden?
Omurga
5) En son izlediğiniz filmin adı nedir?
Kurtlar Vadisi Umut
6) En çok gitmek istediğiniz ülke neresidir? Neden?
Amerika. Gezmek, dolaşmak, görmek istediğim için
7) Mesleğinizi 3 kelimeyle tanımlar mısınız?
Hasta insanlara yardımcı olabilmek
8) Mesleğinizin en sevdiğiniz yönü nedir?
Hastaları sağlıklı bir şekilde taburcu etmek
9) Eğer size yeniden bir fırsat sunulsaydı hangi mesleği yapmak
isterdiniz neden?
Uzun yolu sevdiğim için şoför olmak isterdim
10) Gelecek planlarınızdan birini bizimle paylaşır mısınız?
Datça’ ya yerleşmek istiyorum.
11) Size göre Medistate’ in öne çıkan tarafı nedir?
Doktor ve hemşirelerimizle uyumlu bir şekilde çalışıyoruz.
Bana göre aile gibi.
12) Elinizde sihirli bir değnek olsa Dünya’ da neyi değiştirmek
isterdiniz?
Başta sağlık olmak üzere, savaşların olmadığı, barışın hakim
olduğu, insanların huzur içinde olacağı bir dünya isterdim.
1) Adınız Soyadınız:
10) Eğer size yeniden bir fırsat sunulsaydı hangi mesleği
yapmak isterdiniz neden?
İona Sezgin
2) Hastanemizdeki Göreviniz:
Genel Yoğun Bakım Hemşiresi
3) Kendinizi üç kelimeyle tanımlayabilir misiniz?
Güler yüzlü, Çalışmayı seven, Dürüst
4) En son okuduğunuz kitabın adı nedir?
Siyah Lale - AlexandreDumas
5) En son izlediğiniz filmin adı nedir?
İona Sezgin
BigMomma’ s House 2
6) En çok gitmek istediğiniz ülke neresidir? Neden?
Fransa- Paris. Eyfel Kulesini görmek istiyorum
7) Mesleğinizi 3 kelimeyle tanımlar mısınız?
Vicdan, dürüstlük gerektiren ve severek yapılması gereken bir
meslek
8) Mesleğinizin en sevdiğiniz yönü nedir?
Küçükken hayal ettiğim bir meslek ve severek yapıyorum
9) Mesleğinizi yerine getirirken yaşadığınız en ilginç olay nedir?
Meslek hayatıma başladığım ilk yıllarda arkadaşıma güvenerek
bebeği aşını yapmadan evine göndermek.
Doktor olmak isterdim.
11) Gelecek planlarınızdan birini bizimle paylaşır mısınız?
İşim nedeniyle nöbetli çalışıyorum, bu nedenle evime ve çocuklarıma
yeterince vakit ayıramıyorum. Onlarla daha fazla ilgilenmek
istiyorum.
12) Elinizde sihirli bir değnek olsa Dünya’ da neyi değiştirmek
isterdiniz?
Çocuk hasta sayısının fazla olması beni çok üzüyor. Eğer elimde
sihirli bir değnek olsaydı değneğimi çocuk hastalara dokundurarak
iyileştirmek isterdim.
AYIN ÖNE ÇIKANLARI
5
> İLKAY ŞAHİN – ÇAĞLA KAYABAŞI
8 Mart 1857 tarihinde ABD'nin New
York kentinde 40.000 dokuma işçisi
daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir
tekstil fabrikasında greve başladı. Ancak
polisin işçilere saldırması ve işçilerin
fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan
yangında işçilerin fabrika önünde kurulan
barikatlardan kaçamaması sonucunda
çoğu kadın 129 işçi can verdi. İşçilerin
cenaze törenine 10.000'i aşkın kişi katıldı.
26 - 27 Ağustos 1910
tarihinde
Danimarka'nın Kopenhag kentinde 2.
Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında
(Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı)
Almanya
Sosyal
Demokrat
Partisi
önderlerinden Clara Zetkin, 8 Mart 1857
tarihindeki tekstil fabrikası yangınında
ölen kadın işçiler anısına 8 Mart'ın
«InternationalerFrauentag» (International
Women's Day - Dünya Kadınlar Günü) olarak
anılması önerisini getirdi ve öneri oybirliğiyle
kabul edildi.
İlk başlarda günü belli olmasa da ilkbaharda
kutlanan Dünya Kadınlar Günü’nün 8
Mart olarak kararlaştırılması 1921'de
Moskova'da gerçekleştirilen 3. Uluslararası
Kadınlar
Konferansı'nda
gerçekleşti.
Bugünün ismi de “Dünya Emekçi Kadınlar
Günü” olarak belirlendi. Birinci ve İkinci
Dünya Savaşı yılları arasında bazı ülkelerde
anılması yasaklanan Dünya Kadınlar Günü,
1960'lı yılların sonunda Amerika Birleşik
Devletleri'nde de anılmaya başlanmasıyla
daha güçlü bir şekilde gündeme geldi.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 16
Aralık 1977 tarihinde 8 Mart'ın «Dünya
Kadınlar Günü» olarak anılmasını kabul
etti. Birleşmiş Milletler'in sitesinde günün
tarihine ilişkin bölümde, kutlamanın New
York'ta ölen işçilerin anısına yapıldığı
yazılmamıştır.
Dünya Kadınlar Günü ülkemizde ilk
kez 1921 yılında kutlanmıştır. 1975 ve
onu takip eden yıllarda katılımın çok
yüksek olduğu gösteriler ve yürüyüşler
düzenlenmiştir.
«Birleşmiş
Milletler
Kadınlar On Yılı» programından Türkiye'nin
de etkilenmesiyle, 1975 yılında «Türkiye
1975 Kadın Yılı» kongresi yapıldı. 12 Eylül
1980 Askeri Darbesi'nden sonra dört yıl
süreyle herhangi bir kutlama yapılmadı.
1984'ten itibaren her yıl çeşitli kadın
örgütleri tarafından «Dünya Kadınlar
Günü» kutlanmaya devam ediliyor.
AYIN ÖNE ÇIKANLARI
6
İlginç Bilgiler
Birleşmiş Milletler tarafından yapılan
bir araştırmaya göre;
8 MART
DÜNYA KADINLAR GÜNÜ
KUTLU OLSUN
1- Dünyadaki işlerin %66’sı kadınlar
tarafından görülüyor.
2- Buna karşın kadınlar dünyadaki
toplam gelirin ancak %10’una
sahipler.
3- Dünya’daki mal varlığının ise %
1’ine sahipler.
4- Erkekler dünyadaki toplam gelirin
“Büyük
Başarılar,Kıymetli
Anaların
Yetiştirdikleri
Seçkin Evlatlar
Sayesinde
Olmuştur.”
% 90’ına ve toplam mal varlığının %
99’una sahipler.
Kadına Karşı Şiddet ve 2007 İtibariyle Dünyadan Veriler
Kadınlara karşı şiddet dünyada en
yaygın, ancak en az cezalandırılan suçtur.
Tahminlere göre 113 ila 200 milyon
arasında kadın demografik olarak “kayıp”
(yok) görünmektedir. Ya doğar doğmaz
öldürülmüşler (erkek çocuğun kız çocuğa
tercih edilmesi) ya da erkek kardeşleri ve
babalarıyla eşit derecede gıda ve tıbbi
olanaklara ulaşamamışlardır.
Küresel olarak, büyük oranda on beş ile
kırk beş yaş arası kadınlar erkek şiddetinin
sonucu ya da kanser, sıtma, trafik kazaları
veya savaşa bağlı olarak sakat kalmakta ya
da hayatını kaybetmektedir.
En az üç kadından biri dövülmüş, cinsel
ilişkiye zorlanmış ya da hayatı boyunca
başka türlü suistimal edilmiştir. Genellikle,
suistimal eden kişi aileden bir üye ya da
kadının tanıdığı bir kimsedir. Ev içi şiddet,
bölge, kültür, etnik köken, eğitim, sınıf
ve din ne olursa olsun kadınlara karşı en
yaygın suistimal şeklidir.
Araştırmalar, kadına karşı şiddet ile HIV
virüsü arasında yükselen bağlantıyı
göstermekte ve HIV bulaşmış kadınların
daha fazla şiddete maruz kaldıklarını, şiddet
kurbanlarının da HIV bulaşma risklerinin
daha yüksek olduğunu ortaya koymaktadır.
Kaynaklar
Genel Sekreterlik (BM) kadına karşı şiddetin
ayrıntılı araştırması (2006) (A/61/122/Add.1)
Vlachova, Marie and Biason, Lea, Eds. (2004)
Women in an Insecure World: Violence Against
Women - Facts, Figures and Analysis. Geneva
Centre for the Democratic Control of Armed Forces
FARKINDALIK KÖŞESİ
7
DOĞUMA
HAZIRLIK
Gebelik ve doğum fizyolojik bir olay
olarak kabul edilmekle birlikte kadın
için stresli bir dönemdir. Özellikle ilk
gebeliği olan anneler için doğum
olayı korku ve heyecanla beklenir. Bu
nedenle kadına verilecek destek ve
eğitim önemlidir (1). On dokuzuncu
yüzyılın sonlarına kadar bu destek
aile ve sosyal çevre tarafından yapılmaktaydı. Günümüzde ise anne
adaylarının doğum hakkındaki görüşleri ve beklentileri de değişmeye
başlamış, artık kadınlar doğumlarını
yönetmek ve doğumlarının merkezinde olmak, doğum ağrıları ile ilaçlar dışında kendi yöntemleri ile baş
etmek ve bu deneyimi eşleriyle paylaşarak güzel bir doğum deneyimi yaşamak
istemektedirler (2). Bu amaçla anne baba
adayları sağlık kuruluşlarından danışmanlık almak, kitap okumak, yazılı basını takip
etmek, doğuma hazırlık sınıflarına katılmak
gibi çeşitli girişimlerde bulunmaktadır (3).
Gebe eğitim sınıflarında temel amaç, ebeveynlerin gebelik, doğum ve doğum sonrası
döneme uyumlarını sağlamak, normal doğumu desteklemek, farklı teknikler göstererek
anne adayını ağrısız doğuma hazırlamak ve
onları ebeveynlik konusunda yetkin hale getirmektir (4).
Gebe Eğitiminin Gebelik ve Doğum Üzerine
Etkileri
Prenatal bakımın hedefleri arasında sağlıklı
bir bebeğin dünyaya gelmesini sağlamak,
maternal riskleri azaltmak, komplikasyonlar
açısından risk altındaki gebeleri belirlemek,
problemleri önceden tahmin etmek ve önlemek, gebe eğitimi yapmak ve iletişim sağlamak sayılabilir (5).
> TUBA BAĞCI
nü, doğum esnasında kendine güvenini sağladığı ve anksiyeteyi azalttığı
ve normal doğuma eğilimi arttırdığı
belirtilmektedir (6,7,8).
Gebe Eğitiminin Ülkemizdeki
Durumu
Ülkemizde Sağlıkta Dönüşüm Prog-
Prenatal dönemde gebe eğitiminin birçok
olumlu etkisi bulunmaktadır. Eğitimin eşler
arasındaki ilişki ve annelik rolüne bağlanma
üzerine olumlu etkisinin olduğu, postpartum
dönemde sosyal desteği arttırdığı, gebelerde
sağlık bilincini yükselttiği, annenin gebelik ve
doğum eylemi sorunlarıyla baş etme gücü-
ramı çerçevesinde “Sağlığın Teşviki
ve Geliştirilmesi Programı” başlatılmış olup, bu kapsamda üreme
sağlığı alanında hizmetlerin kullanılabilirliği ve erişilebilirliğinin arttırılması, hizmet kalitesinin yükseltilmesi amacıyla önemli gelişmeler elde
edilmiştir. Bu gelişmelerin daha ileri
seviyelere ulaşması açısından üreme sağlığı
hizmetlerinde “Gebe Bilgilendirme Sınıfları”nın önemi vurgulanmıştır. Gebe Bilgilendirme Sınıfı programı ile tüm gebelerin, doğum
öncesi, doğum ve doğum sonrası dönemlerine ilişkin bilgi sahibi olmalarını ve bilinçli
doğum yapmalarını sağlamak amaçlanmış
olup, sağlık personeline “Gebe Sınıfı” eğitimi
FARKINDALIK KÖŞESİ
8
eğitimi düzenlenmiştir. Bu çalışmanın yaygınlaştırılması amacı ile eğitime katılan eğitimcilerin bu eğitimleri kendi bölgelerinde
gerçekleştirmeleri ve sürekli hale getirmeleri
planlanmıştır. Bu sayede hizmet standardının sağlanmasında önemli ilerlemeler elde
edilmesi amaçlanmıştır. Yapılan çalışmaların temel hedefi, anne bebek sağlığının geliştirilmesi
ve anne ölüm oranlarının azaltılmasıdır (9).
gestasyonel diyabet ve gebelikte aşırı kilo
alımını önleyebilmek amacıyla gebelikte
fiziksel egzersiz uygulaması Amerikan Obstetrisyenler ve Jinekologlar Cemiyeti (ACOG)
tarafından tavsiye edilmekte, doğum öncesi programa dâhil edilmesi önerilmektedir
(12).
Gebe Eğitim Sınıflarında Uygulanabilen
Eğitim Yöntemleri
Gebe Eğitim Sınıflarının İçerikleri
Ülkemizde antenatal eğitim sınıfları için
anne adaylarının gebeliğe uyumu ve öz bakımı, doğuma hazırlanması, tehlikeli durumları
fark etmesi, doğum sonu kendi ve bebeğinin
bakımı, emzirme ve postpartum kontrasepsiyon konularını kapsayan programlar hazırlanabildiği gibi bazı kuruluşlar tarafından eşlerin katılımıyla daha uzun süreli programlar
da düzenlenebilmektedir (10).
Gebe eğitim sınıflarında; gebelikte sağlık
(anatomi, fizyoloji ve gebeliğin oluşumu),
gebelikte oluşan fizyolojik değişiklikler, şikâyetler ve riskli durumlar, gebelikte günlük
yaşam ve beslenme, annelik rolü ve iletişim,
doğuma hazırlık, doğum ve doğumda ağrı
kontrolü, doğum sonu dönem ve emzirme,
yenidoğan bakımı ve gebelikte egzersiz konularında eğitim verilmektedir (11).
Gebelik sırasında kadınları sağlıklı tutmak,
Doğum öncesi eğitim sınıflarında doğum
ağrısının azaltılmasına veya yönetilmesine
ilişkin Dick-Read, Bradley, Lamaze, Hipnoz
gibi yöntemler bulunmaktadır (4,13). Bu
yöntemlerin her biri doğumda kullanılmış
ya da kullanılmaya devam etmektedir. Bu
yöntemlerden bazılarının felsefesi kısaca şu
şekildedir:
Dick-Read yöntemi: İngiliz obstetrisyen olan
Grantly Dick-Read gebelik ve doğum olayını
“anneliği tüm deneyimlerin ötesinde güzel
ve ağrısız bir doğum” olarak tanımlamıştır.
Read doğum ağrısının korku sonucu geliştiğini ve bu yöntemle “korku- gerilim- ağrı”
zincirinin eğitim yolu ile parçalanabileceğini
ve böylece ağrı ile baş edilebileceğini söyler
(14).
Bradly yöntemi: Doğumda solunum kontrolü ve abdominal solunumunun kullanılması
genel vücut rahatlığını destekler. Bu yöntem-
de doğumda yalnızlık, karanlık ve sessizlik
önemlidir (14).
Lamaze yöntemi: Bu yöntem anneyi bağırmak ya da kontrolü kaybetmek yerine, kontrollü kas gevşetme ve solunum modelleriyle
uterus kasılmalarını taklit etmeye şartlandırır. Anne adayı her bir kontraksiyonun başlangıcında derin bir nefes alır, bunu kontraksiyon süresince alınan hızlı ve yüzeysel
nefesler izler. Anne adayı düşüncelerini bir
yer ya da objeye odaklamaya ve kas gevşemesine yoğunlaşmaya çalışır. Ayrıca yanındaki kişilerden sözlerle destek alır (14).
Gebe Eğitimi Verilirken Kullanılması
Gereken İlkeler
Eğitim verilecek grubun yetişkinlerden oluştuğu unutulmamalıdır. Ayrıca grubun özelliğinin bilinmesi, eğitim içeriğini, kullanılacak
dili, eğitim yöntemini belirleme açısından
önemlidir. Eğitim verilecek ortamın fiziksel
koşullarının uygun olması eğitim etkinliği
açısından değerlendirilmeli, grubun büyüklüğü tespit edilmeli ve uygun oturma düzeni
oluşturulmalıdır (6).
Gebe eğitimlerinin grup eğitimleri şeklinde yapılması anne adayları arasında ortak
paylaşım sağladığından etkili bir yöntemdir.
Gebe eğitim sınıflarında bilişsel ve davranışsal düzeyde gelişim sağlanabilmesi için
eğitimlerin yetişkin öğrenme teknikleri kullanılarak, didaktik sunumlar, grup tartışmaları, videolar kullanılarak yapılması, görsel
materyaller, resimli rehberler, şekilli poster
ve modellerin kullanılmasına yer verilmesi önemlidir (15,16,17). Soru sorma, ilgileri
dikkate alma, anahtar konumdaki noktaları
vurgulayıp özetleme yapma grubun katılımını arttırır (18). Çünkü yetişkinler; aldıkları
eğitimin kendi ihtiyaçlarına yönelik olmasını,
eğitime etkin olarak katılmayı, konuyla ilgili
tartışma, soru sorma ve uygulama fırsatlarının olmasını, eğitimin tekdüze olmamasını,
kendilerine geribildirim verilmesini, eğitimin
güvenli bir ortamda yapılmasını, kendilerinin
bir birey olarak algılanmasını, özgüvenlerinin
korunmasını ve eğitimcinin beceri, deneyim
FARKINDALIK KÖŞESİ
ve motivasyon açısından yeterli donanıma
sahip olmasını beklemektedirler (16,18,19).
Sonuç
Gebe eğitim ve desteğini sağlayacak sağlık
personelinin başında ebeler ve hemşireler
gelmektedir. Eğitimi veren sağlık personeli
iyi bir grup lideri olmalı ve her grup üyesinin
etkinliklere katılmasını desteklemeli, kadı-
9
nın karar sürecini etkileyebilecek faktörlerin
sağlıklı bir şekilde değerlendirip, gebelik ve
doğum sürecinin sağlıklı geçmesini sağlamalıdır (18). Bu amaçla verilen doğuma hazırlık
sınıfları son derece önemlidir. Bu doğrultuda
yapılacak gebe eğitimi sınıfları ile hem alınan
doğum öncesi bakımın kalitesi arttırılmış
olacak hem de doğum öncesi bakım hizmeti
verme oranlarında artış gözlenecektir.
Ebelerin gebelik, doğum ve doğum sonu
dönemde aktif rol alması ülkemizde normal
doğum oranlarının artmasını ve sezaryen
doğum oranlarının azalmasını sağlayacaktır.
Bu nedenle ebelik bölümü öğrencilerinin
mezuniyetten hemen önce “Gebe Eğitimi”
programında yer alması bu istendik duruma
katkı sağlayacaktır.
KAYNAKLAR
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
9.
10.
11.
12.
Sayıner FD, Özerdoğan N. [Natural birth] Doğal doğum. Maltepe Üniversitesi Hemşirelik Bilim ve Sanatı Dergisi 2009; 2(3):143-148.
Coşar F, Demirci N. [The effect of childbirth education classes based on the philosophy of lamaze on the perception and orientation to labour process] Lamaze felsefesine dayalı doğuma hazırlık
eğitiminin doğum algısı ve doğuma uyum sürecine etkisi. Süleyman Demirel Üniversitesi Sağlık Enstitüsü Dergisi 2012; 3(1):18–30.
Yenal K, Okumuş H, Sevil Ü. [Determining pregnancy knowledge need by using web-based interactive antenatal counseling] Web ortamında interaktif- antenatal danışmanlık ile gebeliğe ilişkin
bilgi gereksinimlerinin incelenmesi. Dokuz Eylül Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Elektronik Dergisi 2010; 3(1):9–14.
Coşkun A. [Pregnancy and reproductive health counseling] Gebelik ve üreme sağlığı danışmanlığı. 5. Uluslararası Üreme Sağlığı ve Aile Planlaması Kongresi Kitabı. (Ankara, 19–22 Nisan 2007)
s.140–143.
American College of Obstetricians and Gynecologists (ACOG). Routine prenatal care and testing 2006. [Updated 2006; Cited 2 June 2014]. Available from: http://www.acog.org/~/media/Districts/
District%20VIII%20Junior%20Fellows/jfpc.pdf?dmc=1&ts=20140221T0724379037
Mete S. [Antenatal education] Doğum öncesi eğitim. Şirin A. (editör). Kadın Sağlığı Hemşireliği Kitabı. 1. Baskı. İstanbul: Bedray Basın Yayıncılık; 2008. p. 501-521.
Davis DK. Myles Midwifery a Textbook for Midwives. In: Henderson C, Macdonald S. 13 th ed. London: Elsevier Limited; 2004.
Crawford J. Myles Text for Midwives. In: Fraser DM., Cooper MA. 15 th ed. London; Elsevier Limited; 2009. p.81-100.
T.C. Sağlık Bakanlığı. Evlilik öncesi danışmanlık ve gebe sınıfı eğitimci eğitimi 2013. (Güncelleme Tarihi: 2013; Erişim Tarihi: 02 Haziran 2014) Erişim adresi: http://www.thsk.saglik.gov.tr/.../814evlilik-%C3%B6ncesi dan%C4%B1%C5%9Fmanl%C4%B1k-ve-gebe-s%C4%B1n%C4%B1f%C4%B1İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Kadın ve Çocuk Sağlığı Eğitim ve Araştırma Birimi. Doğum öncesi eğitim programı hazırlayanlar ve eğiticiler için rehber 2000 İstanbul: s.9-213.
T.C. Sağlık Bakanlığı Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Genel Müdürlüğü. Doğum öncesi bakım yönetimi rehberi 26 Şubat 2010. (Güncelleme Tarihi: 26 Şubat 2010; Erişim Tarihi: 02 Haziran
2014) Erişim adresi: http://www.saglik.gov.tr/TR/belge/1-10162/dogum-oncesi-bakim-yonetim-rehberi-genelgesi-2010--13.html
Miquelutti MA, Cecatti JG, Makuch MY. Evaluation of a birth preparation program on lumbopelvic pain, urinary incontinence, anxiety and exercise: a randomized controlled trial. BMC Pregnancy
Childbirth 2013; 13:154.
Serçekuş P. [Intervention for fear of childbirth: hypnobirthing] Doğum korkusu için müdahale: Hypnobirthing. TAF Prev. Med. Bull. 2011; 10(2): 239–242.
Kömürcü N, Berkiten EA. [Labor Pain and Management] Doğum Ağrısı ve Yönetimi. 1. Baskı. İstanbul: Bedray Basın Yayıncılık Ltd. Şti.; 2008; s.116-118.
Mete S. [Antenatal education] Antenatal eğitim. 6. Uluslararası Üreme Sağlığı ve Aile Planlaması Kongresi Kitabı (Ankara, 23–25 Nisan 2009) s.91-93.
Gagnon AJ, Sandall J. Individual or group antenatal education for childbirth or parenthood, or both. Cochrane Database Syst Rev. 2007; 18(3):1-61.
Okumuş H. [Prenatal maternal education: experience and results] Doğum öncesi anne eğitimi: deneyimler ve sonuçlar 1998-2006. 5. Uluslararası Üreme Sağlığı ve Aile
Planlaması Kongresi Kitabı. (Ankara, 19-22 Nisan 2007) s.110-112.
18. Taşocak G. [Patient Education] Hasta Eğitimi. 2. Baskı. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Basın ve Yayın Müdürlüğü; 2007. s.77-81.
19. Kakillioğlu T, Kurt Z, Dalkılınç M. Eğitim becerileri öğrenim rehberi. Ankara, Türkiye: T.C. Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü İlkyardım
ve Acil Sağlık Hizmetleri Daire Başkanlığı; 2002. (Güncelleme Tarihi:01 Temmuz 2002; Erişim Tarihi: 02 Haziran 2014) Erişim adresi: http://xa.yimg.com/kq/
groups/21508900/1990157512/name/E%C3%B0itim+Becerileri+Kitab%C3%BD-son.doc
13.
14.
15.
16.
17.
MAKALE KÖŞESİ
10
PEDİATRİ HEMŞİRELİĞİNDE
AİLE MERKEZLİ BAKIM
> TUBA BAĞCI - ÇAĞLA KAYABAŞI
hastaneye yatan çocuğun bakımında
ebeveynin katılımı pediatri hemşireliğinde
giderek önem kazanmıştır. Kuğuoğlu (2009)
çocuklarda aile merkezli bakımı; fiziksel,
duygusal, sosyal ve spiritüel yönleri içeren
aktif, bütüncül bir bakım yaklaşımı olarak
tanımlamaktadır. Aile merkezli bakımda
temel amaç; çocuk ve aileye anlamlı bir
yaşam sürdürmelerinde yardım ederek
yaşam kalitesini en üst düzeye çıkarmak,
çocuk ve ebeveynlerin yaşam kalitesini
güçlendirmeye odaklanmaktır.
Çocuğun hastaneye yatması hem
çocuk hem de ebeveynleri için stresli
bir durumdur. Hastaneye yatışlar; aile
üyelerinin günlük rutinlerini, aile içindeki
rollerini ve görevlerini değiştirmektedir.
Yapılan çalışmalar ailelerin hastanede
yatan çocuklarının yanında kalma isteği,
çocuklarının bakımında aktif rol alma,
çocuğun durumu, tanı ve tedavi testleri
konusunda
bilgilendirilme
ihtiyacı
olduğunu göstermektedir. Aile merkezli
bakım anlayışı aile ve profesyonel ekibin
ortaklığı ile aile ve çocuğun refah düzeyini
yükseltmeyi sağlar ve bakımda kalite
standardizasyonunu getirir. Aile merkezli
bakım, hastane ortamında ebeveynlerin
ve
çocukların
gereksinimlerini
ve
beklentilerini en iyi şekilde karşılayan
bakım yaklaşımıdır. Bu makalede aile
merkezli bakımın çocuk ve ebevenyler
için yararları ve aile merkezli bakımda
hemşirenin rolleri yer almaktadır. (Türkiye
Klinikleri J Nurs Sci 2009;1(2):88-93)
AİLE MERKEZLİ BAKIM
On dokuzuncu yüzyılın ortalarında
ebeveynler olmaksızın çocuğun daha
kolay
ele
alınabileceği
düşüncesi
çocuğun bakımını zorlaştırmanın yanı sıra
hastanede kalma sürecinin de uzamasına
neden olmaktaydı (Ryan ve Steinmiller,
2004). Günümüzde uygulanan temel
prensip çocuğun ailesi ile işbirliği yapılarak
hastanede kalma süresini mümkün
olduğunca kısaltmaktır.
Aile merkezli bakım görüşü, anne
yoksunluğu ve ayrılık anksiyetesinin
çocuğun iyileşmesini geciktireceğini,
sonraki yaşamında kişilik ve ruh sağlığını
etkileyebileceğine yönelik ortaya çıkmıştır
(İşler ve Conk, 2006). Bu gelişmelere
paralel olarak 1959’da İngiltere’de Sağlık
Bakanlığı tarafından hastanede çocukların
sağlığına ilişkin önemli alanları açıklayan
“Platt Raporu” yayınlanması önemli bir
adım olmuştur. Bu rapor doğrultusunda
Erdeve (2009) ise aile merkezli bakımın
dört temel içeriği olduğunu belirtmektedir.
1. İtibar ve saygı: Sağlık çalışanları
ailelerin değerleri, inançları ve kültürel
geçmişlerinden kaynaklanan tercihlerine
ve görüşlerine saygı duyar ve bunları
sunulan bakıma entegre eder.
2. Bilgi paylaşımı: Sağlık çalışanları
hastaları ile ilgili bilgileri ve gelişmeleri
aileler ile düzenli olarak tam, doğru ve ön
yargısız olarak paylaşır.
3. Ailenin bakımda yer alması:
Aileler kendi seçimleri ve istekleri
düzeyinde hastalarının bakımında yer
almaya ve onlarla ilgili karar vermeye
cesaretlendirilirler.
4. Aile ile iş birliği: Aileler bakım ile
ilgili
programların
geliştirilmesinde,
kurumun tasarımında ve profesyonellerin
eğitiminde sağlık çalışanları ile iş birliği
içerisinde olurlar şeklinde belirtmiştir
(Erdeve, 2009).
AİLE MERKEZLİ BAKIMIN ÇOCUK VE
EBEVENYLER İÇİN YARARLARI
Çocukların alışık oldukları güven verici
ortamdan uzaklaşmaları ve hastane
ortamı gibi yabancı bir ortama girmeleri
MAKALE KÖŞESİ
anksiyete yaşamalarına neden olur. Clearly
ve ark. ebevenylerin çocuklarıyla birlikte
kalmalarının çocukları üzerindeki etkilerini
inceledikleri araştırmada, ebevenylerin
çocuklarıyla birlikte kaldıkları kliniklerde
daha az ağladıklarını, kendi yaşıtlarıyla
daha çok sosyal etkileşime girdiklerini
belirlemişlerdir(1). Ayrıca, hastanede
yapılan işlemler sırasında ebevenyleriyle
birlikte olan çocukların işleme uyum
gösterdiği ve daha az sorun yaşandığı
belirlenmiştir(2). Kristensson-Hallström
ve Elander’in yaptıkları araştırmada,
ebevenylerini aktif olarak bakıma katılan
çocukların katılmayanlara oranla daha
az ağrı ve uyku problemi yaşadıkları
belirlenmiştir (3). Melnyk ve Feinstein
ebevenylerin hastanede çocuğun bakımına
katılmasının, taburculuk sonrası çocukta
görülebilecek
davranış
değişikliğine
etkisini inceleyip; ebevenyleri bakıma
katılan çocuklarda hastaneden taburcu
olduktan sonra görülen olumsuz davranış
değişikliklerinin azaldığı belirlenmiştir (4).
Schepp hastanede çocuğunun yanında
kalan 45 anne ile yaptığı bir çalışmada,
annelerin bilgilendirilerek karar verme
sürecine ve bakıma katılmalarının
anksiyetelerini azalttığını belirlemiştir
(5). Aile merkezli bakım uygulamaları
ile anksiyete düzeyi azalan ebeveny
çocuğuna daha iyi destek olabilir ve
bu destek çocuğun gelişme sürecini
hızlandırabilir. Ward’ın yenidoğan yoğun
bakımında ebevenylerin gereksinimlerinin
bebeğe uygulanan tedavi planı ve yapılan
tıbbi işlemler hakkında bilgilendirmek
olduğunu ifade etmişlerdir (6). Yapılan
çalışmalar, ebevenylerinin gereksinim ve
beklentilerinin en iyi şekilde aile merkezli
bakımla karşılandığını göstermektedir.
AİLE MERKEZLİ BAKIMIN
UYGULANMASINDA HEMŞİRENİN
ROLLERİ
Aile merkezli bakımın temelini iyi bir aile
öyküsü almak oluşturur. Çocuk ile görüşme
yapılırken çocuğun yaşı, ailenin özellikleri
ve durumu göz önüne alınarak en uygun
11
zamanda iletişim kurulmalıdır. Berlin
ve Fowkes iletişimin başarılı bir şekilde
sağlanması için “LEARN modelini” sunmuş
ve bunun hemşireler-aileler arasında
kullanılması gerektiğini savunmuşlardır.
LEARN modeli, ailenin gereksinimlerine,
hemşirenin farklı problemlerde kendi
katılmasını sağlayarak ve verilen eğitimin
etkinliğini denetleyerek, onları çocuğun
evdeki bakımına hazırlamalıdır (9,8). Bu
nedenle aile merkezli bakım uygulamaları,
hemşirelerin eğitici ve danışmanlık rollerini
daha aktif kullanmalarını gerektirir.
bakış açılarındaki benzer ve farklı bilgileri
onaylamak için birbirlerini dikkatle
dinlemelerine odaklanmıştır (7).
Çocuk sağlığı hemşiresi, ebeveynlere
yönelik savunucu rolü doğrultusunda;
ebeveynlerin
çocuğun
bakımına
katılmasını
desteklemeli,
çocuğa
uygulanan tanı ve tedavi yöntemlerini
anlamalarına yardım etmeli, soru
sormalarına
izin
vermeli,
aileyi
bilgilendirirken çocuğun sağlık durumu
ve prognozu hakkında aileye dürüst ve
anlaşılır olmalıdır. Ayrıca çocuk sağlığı
hemşiresi, annelerin hastanede çocuğun
tüm fiziksel bakımını üstlenmelerinin kendi
gereksinimlerini
karşılayamamalarına
yol
açabileceğini
göz
önünde
bulundurarak, bakım planında annenin
kendi gereksinimlerini de karşılayacak
şekilde düzenlemeler yapmalıdır (9,10).
Çocuk sağlığı hemşiresinin, aileleri çocuğun
bakımı konusunda eğitici rolü vardır. Bu
eğitimin, çocuğun hastaneye kabulünden
taburcu oluncaya kadar devam etmesi
önemlidir. Hemşire, ailenin, çocuğun
bakımı konusunda gerekli bilgi ve becerileri
kazandıklarından ve bunları doğru olarak
yaptığında“LEARN” Modeli;
L=Listen
(Dinle. Ailenin bakış açısını anlamak için)
E=Explain your perception as the nurse
(Hemşire olarak kendi bakış açınızı
açıklama)
A=Acknowledge and discuss differences
and similarities
(Farklılıkları ve benzerlikleri tartışma ve
ortak karara varma)
R=Recommend Treatment
(Önerilen tedavi şekli)
N=Negotiate agreement
(Tartışarak uzlaşma)
Hemşire, hastanede ailenin bakıma
Ailenin sağlığa ilişkin inançları, değerleri
ve tutumları ve sağlık uygulamaları
doğumdan itibaren çocuğu etkiler. Bu
nedenle, hemşire bakım vereceği çocuğu
ve aileyi bütüncül olarak değerlendirmeli;
ailenin güçlü ve zayıf yönlerinin farkında
olmalı ve kullandığı baş etme yöntemlerini
değerlendirmeli, ailenin baş etmesine
yardımcı olmalıdır (1,31). “Aile merkezli
MAKALE KÖŞESİ
12
bakımın uygulanabilmesi için, sağlık ve
hastane politikalarında düzenlemeler
yapılması
gereklidir.
Bu
nedenle
çocuk sağlığı hemşireleri, hastanede
ebeveynlerin
çocuklarıyla
beraber
kalabilmeleri yönünde sağlık ve hastane
politikalarının oluşturulmasında aktif rol
almalıdır (1,9,10). Hemşire, aile merkezli
bakımın önemi ve uygulamaya aktarılması
konusunda
yapılacak
araştırmalara
katılmalı, araştırmacı rolü doğrultusunda
yeni kanıt temelli araştırma sonuçlarını
uygulamalarına yansıtmalıdır (4,9,10).
(Gümüşhane Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi /
Gümüşhane University Journal of Health Sciences:
2014;3(1))
SONUÇ VE ÖNERİLER
•Pediatri klinikleri ve yoğun bakım
ünitelerinde hastane yönetimi tarafından
aile merkezli bakım protokollerinin
oluşturulması ve benimsenmesi,
•Hastane yönetiminin olanakları çerçevesinde; ebeveynlerin refakatçi kalabilmesinin/ daha sık ziyaret ve beraber olma olanaklarının sağlanması, kendilerine detaylı
bilgi verilmesi, güvenliğinin sağlanması, il
dışından gelen ebeveynler için kalacak yer
ve ulaşım problemine yönelik olanakların
sağlanması,
•Ailelerin ve çocukların hastaneye yatışları
sırasında anksiyetelerinin azaltılması için kliniğin tanıtımının yapılması ve kliniği tanıtıcı
broşürler asılması,
•Ailelere çocuklarının sağlık durumu
hakkında düzenli bilgilerin verilmesi,
çocuklarının
bakımına
katılmaları
konusunda
desteklenmeleri,
ilaç
uygulamaları ve özel beceri gerektiren
uygulamalarla ilgi planlı eğitimlerin
yapılması,
•Sağlık personelinin, aile içi ve aileler arası
farklı kültürel özellikleri tanıması, çocuğun
yaşamında ailesinin değerini ve destek
hizmetlerinin değişken olduğunun farkında
olması, ailelerin çocuğun sağlığında her
zaman önceliği olduğunu kabul etmesi,
•Aile merkezli bakımın uygulanmasına
ilişkin sorunlar araştırmalarla saptanarak,
bu sorunlara yönelik yeni protokollerin
oluşturulması önerilmektedir.
KAYNAKLAR
1.
2.
3
4.
5.
6.
7.
8.
9.
Cleary J., Gray O., Hall P.: Parental involvement in the lives of hospital. Arch Dis Child 1986;61 (8):779-87.
Melnyk BM, Alpert-Gillis LJ.The COPE program: A strategy to improve outcomes of critically ill young children and their parents. Pediatr Nurs 1998;24 (6):521-7.
Kristensson-Hallström I Elander G. Parental participation in the care of hospitalized children. Scand J Caring Sci 1994;8(3):149-54.
Melnyk MB,Feinstein FB.; Mediating functions of maternal anxiety and participation in care on young children’s posthospital adjustment Res Nurs Health 2001;24(1):18-26.
Ward K.: Perceived needs of parent of critically ill infants in a neonatal antensive care unit. Pediatr Nurs 2001;27(3):281-6.
Newton MS.: Family-Centered Care: Current Realities In Parent Participation. Pediatric Nursing Journal 2000; 26(2): 164-168.
Dağoğlu T. (ed.), Görak S. (ed.), Yıldız S.: Yüksek Riskli Yenidoğanların Taburculuğa Hazırlanması ve Preterm Bebeklerin İzlemi. Temel Neonatoloji ve Hemşirelik İlkeleri.
Nobel Tıp Kitabevi, İstanbul- 2008. ss: 789-803.
American Academy of Pediatrics Committee on Hospital Care. Family-Centered Care and The Pediatrician’s Role. Pediatrics 2003; 112(3): 690-697.
Boztepe H, Çavuşoğlu H. Bir Üniversite Hastanesindeki Uygulamaların Aile Merkezli Bakım Yönünden İncelenmesi. Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi
Hemşirelik Dergisi 2009; 11-24.
HASTALARIMIZIN SESİ
13
Hastamız
ENVER SEMEN’in kaleminden...
> SİBEL LEVENT ÇAĞRICI- BÜŞRANUR ŞİRİN
Hayatında hastaneye 1 kez menisküs
ameliyatı için 1980 yılında gitmiş ve
yıllardır sağlık sigortası olmasına rağmen
doktora gitmemiş bir adam
olarak
hastanelerden
fazla
hoşlanmamam
çok normal bir durumdu. Hastaneden
ve doktordan böylesine uzak yaşarken
20 Mart 2014 günü bir iş toplantısında
sinirlendikten sonra nefes almakta
zorlanmaya başlayınca Datça’lı doktor
arkadaşım Mustafa’nın yönlendirmesiyle
ortağım tarafından alelacele Kavacık’ a
Medistate Hastanesi’ ne getirildim.
Geldiğimde ufak bir kalp spazmı
olduğunu
düşünüyordum.
Elimde
telefonum kız arkadaşımla yazışıyor
ve yapılacak müdaheleyi bekliyordum.
Durumun vahametini bilemediğim için
beklemedeyken birden gözlerimi bir
yerde açtım. Sessiz bir ortam vardı.
Etrafta hemşireler dolaşıyorlar ve ben
gözlerimle ancak takip edebiliyordum.
Gözlerimi açtığımın farkına vardıklarında
hemen bir hareket başladı ve yanıma
geldiler. Gözlerindeki ışığı, sevinci o anda
gördüm. Biraz sonra bir doktor geldi
yanıma. Onun da gözleri ışıl ışıldı ve
gülüyordu. Adını sonradan öğreneceğim
bu kişi beni hayata döndüren ve tekrar
yaşatan kişiydi. Sol ayağımı kaldırttı.
Sağ ayağımın üzerine koydurttu. Ben
bunları yaptığım andaki yüz ifadesini
unutamam. Çok mutlu olmuştu. Çünkü
acile gelirken sol tarafım tutulmuştu. Onu
test ediyormuş. Kalıcı mıymış değil mi onu
sınıyormuş. Sınavı geçince mutlu olduk
ama hala olayı çözememiştim. Bana neler
olmuştu? Kısa sürede anlayacaktım neler
olduğunu. Herkesin övgüler yağdırdığı iyi
ve güzel kalbim bu dünyadaki kötülüklere
dayanamamış ve aort damarlarım boydan
boya patlamıştı.13 saatlik ve yaşama
şansımın düşük olduğu bir ameliyat
geçirmiştim. Yoğun bakımda da 5 gündür
uyutuluyordum. Yani çok önemli bir
ameliyat geçirmiştim.
Ameliyat sonrası çok önemliymiş. Bu
zor dönem çok kolay geçti çünkü adeta
cennete düşmüştüm. Herkes mi bu kadar
iyi olur, işinin ehli olur. Yoğun bakımdan
adeta çıkmak istemedim. Hastane
sevmeyen ben, yoğun bakımdan çıkmamak
için direniyordum. Başta Levent Küçük
kardeşim ve Hilal hemşire olmak üzere
göz göze geldiğimizde yanı başımda biten,
dudaklarımı pamuklarla ıslatan tüm yoğun
bakım servisindeki arkadaşlar ile, odaya
çıktığım zaman katta kahrımı çeken tüm
hemşire ve doktorlar, beni rehabilite eden
dünyalar iyisi ve tatlısı Gülender Bodur,
süper Kardiyologlar, harika insanlar Ahmet
Şenol Özdil ve Ahmet Narin ile, beni hem
cerrahlığı ile hem de harika insani yapısıyla
tekrar hayata bağlayan, yaşatan Noyan
Temuçin bey bu önemli süreci gerçekten
benim için çok kolaylaştırdılar. Hastaneden
çıkarken adeta bu güzel insanlardan
ayrılıyorum diye üzülmüştüm.
Prof. Dr. Noyan Temuçin OĞUŞ
Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı
Doç. Dr. Ahmet NARİN
Kardiyoloji Uzmanı
Ben yılların acısını çıkarmış, doktorsuz,
hemşiresiz ve hastanesiz yılların boşluğunu
doldurmuştum. Medistate camiasına çok
teşekkür ediyorum. İnanın hayatımda
yalan söylemedim. İki ameliyat geçirmiş
biri olarak yaşadıklarımla gönülden
söylüyorum. Kapıdaki valesi bile farklı.
Allah kimseyi hasta etmesin ama ederse
yolunu Medistate’e düşürsün. Emin
ellerde olursunuz. Yapılabileceklerin daha
fazlasını yaparlar. Tekrar teşekkürler Noyan
hocam, Ahmet Şenol hocam, Ahmet Narin
hocam, Gülender hemşirem, Levent ve
Hilal hemşirem, tüm Medistate emekçileri.
İyi ki varsınız..... ENVER SEMEN
Uzm. Dr. Ahmet Şenol ÖZDİL
Kardiyoloji Uzmanı
BİLGİLERİMİZİ TAZELEYELİM
14
BASI YARALARI VE
ÖNLENMESİ
Bası Yarası Nedir?
Bası yarası, uzun süreli basınç, tahriş veya sürtünme sonucunda deri ve deri altı dokularda
oluşan lokal bir hasardır. Bası yaraları genellikle
vücudun ağırlığını taşıyan ve kemiklerin hemen
cildin altında yer aldığı bölgelerde oluşur. Bası
yaraları oluştuktan sonra tedavisi son derece
güçtür. Bası yarası sadece bir kaç saat içinde de
oluşabilir. Cildin renk değiştirmesiyle kendini
belli eder. O bölgedeki cilt normalde olduğundan daha koyu bir renk alır. Eğer hemen tedavi edilmezse birkaç gün içinde ciddi bir yaraya
dönüşebilir. Bu nedenle en etkin tedavi, risk
altındaki hastaların tanınması ve bası yarası
açılmasının önlenmesidir. Bası yaralarının önlenmesinde üç genel kural vardır. Bunlar;
Bası Yarası Sınıflandırması
Basınç yaraları; evre 1, evre 2, evre 3, evre 4,
sınıflandırılamayan evre ve derin doku hasarı
olmak üzere 6 grupta sınıflandırılmaktadır.
> GİZEM ŞAHİN, İLKAY ŞAHİN
Evre 3: Fasya, kemik, tendon ve eklemlere kadar uzanmayan, ancak tüm deri katmanlarının
harap olduğu ve alttaki tüm subkutan dokuların nekroze olduğu yara halidir.
Evre 1: Ciltte bütünlük bozulmamıştır, kızarıklık aşamasındadır. Kızarıklık, basınç kalktıktan sonra da 30 dakikadan fazla kalır, ciltte
ısrarlı renk bozukluğu vardır.
1-Bası yarası gelişme riski yüksek olan hastaların belirlenmesi.
2-Risk derecesine göre önlemlerin alınması.
3-Yüksek riskli hastaların yakından izlenmesi ve
fonksiyonel durumları bozulunca yeniden değerlendirilmesi.
Evre 2: Bu aşama da epidermis, dermis veya
ikisini de kapsayacak şekilde kısmi cilt kaybı
vardır.
Evre 4: Cildin tüm katmanlarında tam kayıp
vardır, dokularda şiddetli yıkım vardır, adale, kemik, tendon, ve eklem kapsülleri zarar
görmüştür. Yara derin bir krater görünümündedir.
BİLGİLERİMİZİ TAZELEYELİM
Sınıflandırılamayan Evre: Yara yatağı kabuklu ya da eskarla kaplanmıştır.
Derin Doku Hasarı: Derinin bütünlüğü bozulmamıştır, kestane rengi veya mor renktedir.
Yumuşak doku basınç ve sürtünmeden dolayı
hasar görmüştür.
Bası Yaralarının Oluşumunu Etkileyen Risk
Faktörleri
İç Kaynaklı Faktörler
1.
Beslenme Bozukluğu
2.
Yaşlılık
3.
Kan Basıncı
4.
Vücut Isısı
5.
Duyu Kaybı ve Hareketsizlik
6.
Psikolojik Sorunlar
7.
Anemi
Dış Kaynaklı Faktörler
1.
Basınç
2.
Sürtünme
3.
Makaslama
4.
Tahriş
5.
Nemlilik
6.
Enfeksiyon
7.
Ödem
8.
Bası Yarasının Lokalizasyonu
9.
İlaçlar
Bası Yaralarının Önlenmesi
İyi bir hemşirelik bakımıyla önlenebilen
sağlık sorunlarının başında gelen bası yaraları, sağlık bakım sisteminde kalite göstergelerinden biri olarak ele alınmıştır. Bası yaralarının önlenmesi ve tedavisi bütüncül bakım
anlayışına sahip multidisipliner ekip yaklaşımını gerektirmektedir.
15
ve 1 saat sonra alan tekrar değerlendirilmelidir. Bası hasarının bir diğer bulgusu, olası
bir hiperemiyle birlikte ağırlığı taşıyan alan
üzerinde bir kabarcık oluşmasıdır. Basının
sıklıkla gözden kaçırılan erken bulgusu, travma varlığında ağırlığı taşıyan alan üzerinde
kabuklanma oluşmasıdır. Bu bulguların tümü
bozulmuş deri bütünlüğünün erken bulgularıdır, fakat alttaki dokulara olan hasar daha
ilerleyici olabilir.
Aşırı Nem Ve Kuruluğun Önlenmesi:
Deri gaita, idrar, aşırı terleme ve yara drenajından korunmalıdır. Bu etkenler derinin
pH’sını arttırdığı için kimyasal hasara ve derinin maserasyonuna yol açar. Bunun yanında
deri, basınç araçlarının etkinliğini azaltan ve
terlemeye neden olan plastik araçlarla temas
Hiperemi ortaya çıktığı zaman, hipereminin
yerleşimi, büyüklüğü ve rengi kaydedilmeli
Basınç, tahriş gücü ve sürtünme veya hepsinin bir arada bulunması doku hasarına
neden olan temel faktörlerdir. Basınç, tahriş
gücü ve sürtünmeyi ortadan kaldırmak için
yapılması gereken uygulamalar aşağıda verilmiştir.
Sürtünme ve tahrişi ortadan kaldırmak için
yatak çarşafı, kaldıraç gibi yardımcı araçlar
kullanılmalı.
Derinin koruyucu pansumanlarla sürtünmeye maruz kalması engellenmeli.
Derin doku hasarına neden olduğu için
masaj yapmaktan kaçınılmalı.
etmemelidir. Deriyi koruyan losyonlar deri
üzerinde çok uzun süre bırakıldığı zaman,
bakteriler için uygun bir ortam yaratabilir ve
maserasyon, maya ve diğer enfeksiyonlar gibi
daha ileri deri problemlerine neden olabilir.
Hastanın klinik durumu uygunsa, yatak
başı 30 dereceden fazla kaldırılmamalı.
Optimal Deri Hijyeni Sağlanmalıdır:
Köpük destekler kullanarak topuklar basınçtan korunmalı.
Hijyeni sağlamak ve dolaşımı uyarmak için
deri yumuşak bir şekilde temizlenmelidir.
Deri temizlenirken sabun ve sıcak su kullanmaktan kaçınılmalıdır. Sabun ve alkol içeren
losyonlar kurumaya neden olur ve alkalin
kalıntısı bırakır. Deri temizlenip tamamen kurutulduktan sonra, epidermisi nemli tutmak
için koruyucu bir nemlendirici uygulanmalıdır. Ancak deri nemlendiriciyle çok fazla doyurulmamalıdır. Aynı zamanda kemik çıkıntıları üzerine masaj yapmaktan kaçınılmalıdır.
Aşırı yara drenajı varsa, uygun pansuman
materyalleri ve yara drenaj setlerinin kullanılması ile drenaj kontrol edilmelidir.
Optimal Beslenmenin Sağlanması:
Derinin Rutin Olarak Değerlendirilmesi:
Deri sürekli olarak bası yarası gelişme riski
açısından değerlendirilmelidir. Nörolojik hastalar, kronik hastalar, mental durumu bozulmuş hastalar, onkoloji hastaları ve ortopedik
hastalar basınç ülseri gelişme potansiyeli artmış olan hastalardır.
Basınç, Tahriş Gücü Ve Sürtünmenin Ortadan Kaldırılması:
Uygun beden kitle indeksinin sürdürülmesi
ve doku onarımı için yeterli protein ve kalori
gereksinimlerini sağlamak amacıyla dengeli
bir beslenme düzeni sağlanmalıdır. Hastanın
beslenme ve hidrasyon durumu değerlendirilmelidir. Beslenme eksikliği doku bütünlüğünü riske attığı zaman diyetisyene danışılmalıdır.
Özellikle immobil hastalarda basınç hasarına karşı topuklar korunmalı.
Topukları kaldırmak için topuk tahtası ya
da yastık kullanılmalı.
Ayağın sıkı veya ağır yatak çarşafıyla sıkışması önlenmeli.
Hastanın sağlık durumu uygun olduğu sürece aktivite ve hareketleri arttırılmalı.
Hasarlı dokudan basıncı kurtarmak ve
dolaşımı hızlandırmak için aktif rehabilitasyon ve erken ambulasyon için ise trapez ve
yürüteç gibi yardımcı araçlar kullanılmalı.
BİLGİLERİMİZİ TAZELEYELİM
16
Şerit tip sandalyelere oturtmaktan kaçınılmalı.
Kemik çıkıntılar, daha önce hasar görmüş dokular ve basınç hasarına duyarlı olan alanların doğrudan basınca maruz kalması engellenmeli.
Pozisyon değiştirme takip çizelgeleri ile riskli olan hastaların pozisyonu değiştirilmeli.
Hastaya bakım verirken, doğrudan büyük torakanter üzerine pozisyon vermekten kaçınılmalı.
Yatağa bağımlı hastalarda 2 saatte bir pozisyon değiştirilmeli. Felçli tarafta hasta 20 dakikadan fazla yatırılmamalı.
Pozisyon Değiştirme Ve Basınç Değiştirme Aralıkları: Bası yarası gelişimi açısından riskli grupta yer alan yatağa bağımlı hastaların bakımı
çok fazla önem taşımaktadır. Hastanın sistematik olarak döndürülmesi ve pozisyonunun değiştirilmesi açısından bir bakım planı geliştirilmelidir. Pozisyon değiştirme programları hastanın sağlık durumunu ve konfor düzeyini göz önünde bulundurmalıdır. Pozisyon değiştirme sıklığı
derinin gözlenmesine bağlıdır ve deride renk değişimi varsa pozisyon değiştirme sıklığı arttırılmalıdır. Pozisyon değiştirme planı kullanılarak,
risk altındaki bireyin pozisyonu en az iki saatte bir ya da hastanın bireysel gereksinimleri doğrultusunda belirlenen sıklıkta değiştirilmeli ve
kaydedilmelidir. Sandalyeye bağımlı hastaların, her 15 dakikada bir, ağırlığını hafifçe diğer tarafa kaydırarak pozisyonlarını değiştirmeleri
önerilmektedir.
KAYNAKÇA
1.
2.
3.
4.
1.Sağlıkla Hemşirelik Dergisi/2014 Sayı:11
2.İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Sürekli Tıp Eğitimi
Etkinlikleri Sempozyum Dizi No:67
‘Yara Bakımı Ve Tedavi’
3.Erişkin Yoğun Bakım Hastalarında Temel Sorunlar ve
Hemşirelik Bakımı ‘Doç.Dr.Sevim Çelik’
/medistatekavacikhastanesi
/medistateKH
Youtube/MedistateKH
linkedin /medistate hastanesi
İnstagram.com/medistatekh
Rüzgarlıbahçe Mahallesi Cumhuriyet Cad. No:24 PK:34805 Kavacık, Beykoz / İstanbul
T: 0216 331 40 40 • F: 0216 413 75 15 [email protected]
www.medistate.com.tr

Benzer belgeler

İndir - Sağlık Bilimleri Dergisi

İndir - Sağlık Bilimleri Dergisi Çünkü katı el sabunları kullanım sonrası temizlenmeden yerine konulduğunda kirliliğe neden olmaktadır. Bu yüzden özellikle toplu yaşanan yerlerde sıvı sabunların kullanımı tercih edilmelidir. Kendi...

Detaylı