2014 / 1
Transkript
2014 / 1
Rewşenfîkîr Kültür Sanat Düşünce ve Edebiyat Dergisi Yıl:1 Sayı:1 Ocak 2014 İnşa Sürecinin Olmazsa Olmazı OKUMAK Eyyüp KARAGÖL Küresel Çağı Okumak Mustafa BÜYÜKSOY Düşünmek Zulüm Çağına Karşı İbrahimi Bir Duruşla Direnmektir! Okuyun diyor, okuyun. Çünkü mürekkebin akmadığı yerde kan akıyor. Şehit Ali Şeriati KÜLTÜR SANAT EDEBİYAT Haşimiye Karaçizmeli İş Hanı Üst Kat Başlarken Rewşenfîkîr EDİTÖRDEN B sm h Teala (Allah’ın Adıyla) Selam, çağına şah tl k etme sorumluluğunu üstlenen, tüm nsanlığın dertler yle dertlenme yükümlülüğünü üzer nde h sseden, bütün v cdan erler n n üzer ne olsun. Her yen çıkan derg , her yen çıkan k tap, İslam coğrafyası ç n yen b r soluk yen b r taze kan demekt r. Cehalet n, ahlaksızlığın kol gezd ğ ve yozlaşmışlığın b r bulaşıcı hastalık g b tüm dünyayı etk s altına aldığı b r çağda derg neşretmek ağır b r peygamber m syonu göze almak anlamına gelmekted r. Cah l yen n şek l olarak farklı ama mah yet t bar yle aynı hüküm sürdüğü b r asırda sorumluluk b l nc yle ve b r mesaj sunma gayes yle derg çıkarmak zorlu b r davet sürec n göze almak anlamına gelmekted r. Sanal dünyanın, reel dünyaya yen b r alternat f olduğu ve b lg akışının kıtalar kat ed p hızla bütün dünyaya yayıldığı b r çağda derg çıkarmak, yorucu b r sabır şç l ğ ne soyunmak demekt r. Dünya tar h boyunca bütün büyük değ ş mler tek b r sözle, tek b r adamın karşı çıkışı le başlamıştır. B zler vahye man edenler ve dolayısıyla sözün gücüne man edenler olarak, neşretmeye başlayacağımız bu derg üzer nden s z değerl okurlarımıza sözümüzü / feryadımızı haykırmak st yoruz. B zler nsan olarak bütün b r nsanlığın dertler yle dertlen yoruz. B zler Müslümanın kalb n n her türlü yerel sığlıklardan uzak evrensel b r v cdana sah p olması gerekt ğ ne nanıyoruz. B zler ç n b r bret aynası olan tar h m zden tecrübe ett ğ m z kadarıyla, problemler m z n vahy hayata geç rme ve aklı devreye sokma, beşer fıtratımıza ve kültürel, d n , s yas her türlü hayat alanda özümüze dönmek suret le çözüleb leceğ ne nanıyoruz. B zler nanıyoruz k Müslümanlar aklı devre dışı bıraktıkları gün, tar hsel arenada da devre dışı kalmışlar ve ed lgen konuma düşmüşlerd r. İşte bu yüzden, akletmen n b r Müslüman’ın en öneml asla vazgeçemeyeceğ en öneml farzlardan b r olduğunu düşünüyoruz. Tek akla, tek fikre, tek üstada, tek derg ye, tek küll yata kapalı geleneksel algının yıkılması ve özgür düşünen, gerekt ğ yerde aykırı söz edeb len, t raz etme özver s ne sah p b r İslam gençl ğ n n yet şmes gerekt ğ kanaat ndey z. Bununda ancak güzel b r okuma serüven sonucunda elde ed leb leceğ ne nanıyoruz. Çünkü okumanın b reyde kend başına düşünme kab l yet n gel şt rd ğ n düşünüyoruz. Şu k ş bu konuda şöyle d yor, bu k ş bu konuda şunu söylem ş d yen değ l, ben bu konuda böyle düşünüyorum, ben m b r fikr m var d yen b r nesl n, meselelere eleşt rel yaklaşab len, anal t k düşüneb len her türlü oluşumdan bağımsız b r nesl n yet şmes gerekt ğ n n ac l yet n h ssed yoruz. İşte bu ac l yet h ss yatı le Rewşenfikr' s zlerle buluşturuyoruz. Rewşenfikr, aydın düşünce anlamına gel yor. Aydın düşünce yan çağın sorunları le, halkın ve ümmet n sorunlarıyla le yüzleşen ve bu sorunlar ç n çözümler üreten düşünce. Rewşenfikr, aydın b r çağın ve aydın b r nesl n yet şmes d lekler yle lk sayısını s zlerle buluşturmanın sev nc n yaşıyor. Rewşenfîkîr, bütün İslam ve nsanlık coğrafyası adına hayırlı olsun. rewsenfik [email protected] l.com 03 Rewşenfîkîr İÇİNDEKİLER Kültür Sanat Düşünce ve Edebiyat Dergisi Yıl:1 Sayı:1 Ocak 2014 İmt yaz Sah b Mehmet Pala Ed tör Mustafa Büyüksoy Yayın Kurulu Yunus Akyıldız Mustafa Büyüksoy Oğuzhan Koyuncu Mehmet Pala Eyüp Karagöl Danışma Kurulu Mehmet Maksut Mehmet Dem r Süleyman Çoban İlet ş m Rewşenfik [email protected] l.com facebook/RewsenF k r tw tter/rewsenfik r DERGİMİZ ÜCRETSİZDİR. 04 KÜRESEL ÇAĞI OKUMAK Eyyüp KARAGÖL 05 HAYATI YAŞAMAK Oğuzhan KOYUNCU 06 BİLGİLİ OLMAK MI? BİLİNÇLİ OLMAK MI? Musab İÇEN 07 UMUDA DAİR HAYKIRIŞLAR Yunus AKYILDIZ 09 KISSADAN HİSSE Musab İÇEN 10 DÜŞÜNMEK ZULÜM ÇAĞINA KARŞI İBRAHİMİ BİR DURUŞLA DİRENMEKTİR! Mustafa BÜYÜKSOY 11 “Hz. HÜSEYİN” İZZET İLE ZİLLET'İN SAVAŞI Oğuzhan KOYUNCU 15 RÖPORTAJ Yunus AKYILDIZ 17 MİSYON ERİ OLMAK MI, YÜK YÜKLENMEK Mİ, KENDİNE GELMEK Mİ? Mehmet PALA 19 ÖTELENEN ÖZELEŞTİRİYİ ÖNCELLEMEK Mehmet MAKSUT 21 AKIL KAVRAMI Ömer Faruk TAŞÇI 23 KENDİNİ DEVRİMCİ YETİŞTİRMEK Ömer Faruk TAŞÇI 26 Rewşenfîkîr Dosya KÜRESEL ÇAĞI OKUMAK Eyyüp KARAGÖL Bunların heps nasıl b r tarzda Küresel güçler n b z çepeçevre okumalarımızın var olduğunu göster yor. sarmaladığı b r zamanı yaşıyoruz. Toplumumuzun Dünyada yaşanan olayları, gel şmeler yazılı, çağımıza yönel k b l nç üreten yürekl seslere görsel ve sosyal medya aracılığıyla öğrenmek g b ht yacı var. Yazılı-görsel ve sosyal medya b r zaafımız olduğu ç n, olayların 'neden' aracılığıyla gündem m z n özümüze dönmemes olduğunu değ l, 'neler' olduğunu öğrenmekle ç n gece gündüz çalışanlar, -ps koloj k harp kalıyoruz. Dolayısıyla gerçek boyutlarını da res - bu görev yer ne get rm ş görünüyorlar. görem yoruz. Bu da b ze ölçüsüz duygular –ya Çünkü b zler medyanın ed lgen tüket c ler aşırı romant k, ya da sad stçe- yaşamamıza sebep olmaktan kurtulamıyoruz. Çok kolaylıkla b z oluyor. Yerel olarak b rb r m zle b r sorunumuz lg lend rmeyen her yere yönlend r leb l yoruz. yokken, st kbal uğruna st klaller nden Dolayısıyla öz sorunlarımızla yüzleşem yoruz. vazgeçenler n b z yönlend rmes ne z n Menz l m z dışındak her konuyla lg lend r lerek verd ğ m z ç n –gerek okuyarak, gerekse b rb r m ze kırdırılıyoruz. D kkat edersen z bütün zleyerek- b z lg lend rmeyen hususları da sorun tartışmaları emperyal seçk nler başlatıyor, hal ne get rm ş oluyoruz. Masalsı sorunlarla sürdürüyor ve sted kler noktada sonlandırıyorlar. uğraşmak kolayımıza gel yor. B ze düşen se gündeme Dolayısıyla bunaltıcı t a k ı l ı p g t m e k o l u y o r. D ü n y a d a y a ş a n a n gerçeklerle yüzleşecek rade Dolayısıyla altyapımıza doğolayları, gel şmeler yazılı, oluşturamıyoruz! ru dürüst beton atmamıza z n vermeden, çökertm ş olugörsel ve sosyal medya İlk vahy n 'Oku!' emyorlar. Böylece ortaya kalıcı aracılığıyla öğrenmek g b r yle muhatap olduğu b r d yeb leceğ m z b r şey b r zaafımız olduğu ç n, peygamber n ümmet olarak çıkmıyor. Kend sorunlarımız olayların 'neden' olduğunu sağlıklı b r k tap okumayışıda yığınlar hal nde önümüzde duruyor. değ l, 'neler' olduğunu mızın olması her türlü okumalarımızın da sakat olmasına öğrenmekle kalıyoruz. sebep oluyor. Dolayısıyla haİçer s nde yaşadığımız D o l a y ı s ı y l a g e r ç e k yatı da, s yaset de, olayları da toplumu, Müslümanlar olarak düzgün okuyamıyoruz. Öyle İslam'a göre tasarlaboyutlarını görem yoruz. k , Kur-an'ın aynı ayet n yamıyoruz, çünkü böyle b r b rb r m z kesmek, tekfir etmek vs g b manalara özgürlüğe sah p değ l z! Küresel güçler tarafından get rerek okuyab l yoruz. Atasoy Müftüoğlu b r emperyal st ve kap tal stçe tasarlanan b r zamanın konferansında: ' nsanlar ne kadar da kolay anal z sak nler y z. Müslümanların dünyada gündem yapab l yorlar. Hâlbuk ben b r konu üzer ne bel rlemek g b b r derd yok. Maalesef küresel konuşacağım zaman en az 80 tane k tap güçler n b çm ş olduğu rolü oynamaktan öteye okuduğumu söyleyeb l r m.' D yor. Sanırım bu g dem yoruz. Sun gündemlerle oyalanıp yaklaşım b ze güzel b r örnekt r. duruyoruz. Başka ülkeler n sorunları ç n her fırsatta sokağa neb l rken, kend sorunlarımız ç n Küresel çağda okumak; k rlenm ş, slenm ş b r araya b le gelem yoruz. O ülkeler n başına hayatı aklamaktır, köhnem ş z h nler ve fik rler gelenler n b z m başımıza geleb leceğ n paklamaktır. Okumak, kaybett ğ n bulmaktır, düşünmüyoruz. Veya düşünüyoruz fakat b r türlü özlen len yerde durmaktır, hedefi tam on k den sorunlarımızı çözmek ç n harekete geçem yoruz. vurmaktır. Gr leşmelere berrak b r hak kat Düşünsel olarak kıyımın başladığı b r toplumda sunmaktır. Okumak, aydınlık b r dünya kurmaktır, fiz ksel b r çatışmanın da olab leceğ n gündeme karanlıkları ebed yen boğmaktır. Okumalarımız get rem yoruz. hayırlı ve sabetl olsun. Selam ve dua le. “ “ 05 Rewşenfîkîr Dosya HAYATI YAŞAMAK Oğuzhan KOYUNCU Vak t... Akıp g tmes ne engel olamadığımız b r gerçek. Varlığımızın tab tutulduğu b r yazgı. Varlığın tekamül sürec nde yol arkadaşı. Her san yes nde ölümün ayak sesler n b ze hatırlatan b r ''Neb ''. Ve yaratılışında ve yaşantısında b r gaye olan varlık, İnsan. ْ َ َ ''وﻣﺎBen ﺖ ِْ ﱠ ''ُون İnsanları ve C nler ُ ﺧﻠﻘ ْ َ ِ واﻹﻧﺲ ِ ﱠإﻻ َ َ َ ِ ْ َ اﻟﺠﻦ ِ ﻟﯿﻌﺒُﺪ ancak bana badet ets nler d ye yarattım. Ve nsan hayatının gayes n unutur. Artık b r amacı yoktur. Sadece varlığını devam ett rme çabasındadır. Tab şeytan da ezel ve ebed düşmanımız. Tab r ca z ْ َ أﻏﻮﯾﺘﻨــــﻲ se,İnsanın kötü yol arkadaşı. ''ﻟﮭﻢ َ َ ِ َ ْ َ ْ َ ﻓﺒﻤﺎ َ ِ َ ﻗﺎل ْ ُ َ ﻷﻗﻌُﺪ ﱠَن َ َ َ ِ ''Şeytan ded k : “(Öyle se) ben اﻟﻤﺴﺘﻘــــــــــــــﯿﻢ ِ َ ْ ُ ْ ﺻﺮاطﻚ َ azdırmana karşılık, yem n eder m k , ben de onları saptırmak ç n sen n dosdoğru yolunun üzer nde elbette oturacağım.” B zler ne ç n yaratıldığımızı ve ne ç n yaşadığımızı unuttuk. Amaçlarımız ve stekler m z değ şm ş. Pusulamızın oku kuzey gösterm yor artık. Kend m z kaptırdığımız hayat değ rmen nde kend m z öğütüyoruz. Ve artık düşünmüyoruz. Gel şen olaylara ''Neden?'' d yem yoruz. B ze değmeyen yılanla arkadaş olmuşuz. B zler, yan ün vers te gençl ğ ,çabamızı neye harcıyoruz,ne ç n yaşıyoruz,neden okuyoruz,Allah le ne kadar haşır neş r z? B r Müslüman olarak görevler m z yapıyor muyuz? Hayatımızda mutlak doğruyu yazan k tabımıza ne kadar yer ayırdık, yoksa k tapsız mı yaşıyoruz!? Sonunda mutma n olduğumuz b r yaşantımız mı var? Yoksa sonunda z llet n ve p şmanlığın baş gösterd ğ b r yaşantı mı? Veya kend m z sorguya çek yor muyuz? Öz eleşt r m z var mı? Yan İnsan olmanın gereğ n yer ne get r yor muyuz? Tüm bunları yapmıyorsak, okumuyoruz demekt r, okumuyorsak yaşamıyoruz demekt r. ''OKU'' HAYATI Okumak; sonu olamayan b r başlangıçtır. Farklı b r bakış açısıyla bakmak gerek rse, okumak; her nsanın yaşı le yaşıt b r eylemd r. Yan dünyaya geld ğ m z andan t baren okumaya başlarız. Tab bu durum, okumanın farklı b r evres d r. D yeceğ m o k , nsan sadece gözler yle yazılı b r metn okumaz. Aklıyla fik rler , kalb yle duyguları okur. B zler aynı zamanda rabb m z rahman ve rah m olan Allah'ın yeryüzündek kevn eserler n de yan onun yeryüzünde k mzasını da okuruz. ''Oku! yaratan rabb n n adıyla.'' emr n n altında yatan çok şeyler var. Bu ayet n lk ayet ve lk em r 06 olması çok gar p değ l m ? B z bu emr sıradan b r okuma olarak alırsak, ayete haksızlık etm ş oluruz. Ben bu emr sadece Kur'anın lk emr olarak görmüyorum. Aynı zamanda ben bu emr , nsanlık hayatının lk emr olarak görüyorum. Bana göre bütün peygamberlere ve nsanlara nen lk em r budur. Burada anlatmak sted ğ m, ''okumak'' fi l n farklı anlamda düşünmekt r. Mesela Kur'an da:"Gecey gündüzü, Güneş' , Ay'ı s z n st faden ze verm şt r. Yıldızlar da Onun emr ne boyun eğm şt r. Bunlarda, akıl edenler ç n dersler vardır." ayet , anlatmak sted ğ m ''okuma'' türüdür. Ve b rçok ayette buna benzer fadeler görmek mümkün. Yan Allah b z m düşünmem z , akl okumalar yapmamızı st yor. Yan b ze d yor k ; ne ç n yaratıldığınızın farkında olun! Düşünmek; farklı b r okuma çeş d d r. İnsanın hayatını okumasıdır. Hayatımız düşündükçe anlam kazanır. Hayat felsefem z düşündükçe bel rlen r. Düşünmek, nsan b r eylemd r. Yan nsan olmanın gereğ n yer ne get rmek ç n düşünmem z gerek r. İnsan bu dünyada düşünces yle vardır. Allah nsanın et ne, kem ğ ne önem vermez. O, b zler düşünceler m zle değerlend r r. B z düşünceler m zle varsak, varız. Yoksa beden m zle sadece kalabalık yapmış oluruz. O yüzden okumalıyız ve okudukçadüşündükçe yaşamalıyız. Eyleme dökülmeyen okuma ve fik r elbette sönecekt r. Bu da hayatımızın anlamını y t rmem ze sebep olur. "Düşünüyorum, o halde varım." sözü de bunu fade eder. B z buna b rde "Baş kaldırıyorum o halde varım." sözünü eklersek anlamı tamamlamış oluruz. Okumak, düşünmek ve eylem, nefes alma amacımızı bel rler. Ancak okumakla dünyamızı güzelleşt r r z. Merhum Al Şer at de "Okuyun d yor okuyun. Çünkü mürekkeb n akmadığı yerde kan akıyor." sözüyle, yaşanab l r b r dünyanın özlem yle yaşadığını fade eder. Bu hayat, okudukça güzelleşecek ve yaşamaya değer olacaktır. Evet okuyacağız, ama k m adına? Tab k de yaratan Rabb m z n adıyla. Hayatımız onun adıyla kurulmalı. Düşünceler m z onun adıyla b na etmel y z. Düşünün, nasıl k onun adıyla kes lmeyen kurbanın et yenm yorsa, onun adıyla, yan onun ç n yapmadığımız okumalarda murdar olur. Hayatımızı okurken onun sm ne yer verm yorsak bu okumalarımız b ze b r şey kazandırmayacak. B ze tavs yem "O'nun adıyla okumalıyız.'' Rewşenfîkîr Dosya BİLGİLİ OLMAK MI? BİLİNÇLİ OLMAK MI? Musab İÇEN Pek b z müslüman davetç ler olarak b lg y nasıl ve neden öğreneceğ z ? Tıpkı Hz. Al ’n n şu sözünde olduğu g b ; “Çocuklarınızı kend çağınıza göre değ l, onların çağına göre yet şt r n.” d yor. Çünkü b z Müslümanlar çağın b lg s n yakalamak zorundayız. Çağın adamı, çağının adamı, çağların adamı olmak lazım. Ve bunu da ancak Kur'an' çözümlemelerle yapab l r z. Kur'an'ın çözdüğünü k m bağlayab l r k ? Bağladığını k m çözeb l r k ? Han ded k ya b lg çağında yaşıyoruz d ye, kend m z ona göre yet şt rmem z lazım. İşte üzer m ze düşen görevlerden b r de; davetç k ş l ğ m z sürekl güncel tutmaktır. Davet noktası çok öneml , davetç ; b lg l ve b l nçl olan k ş d r. Gündem “ Zahmets z ulaşılan b r şey n de zahmets z g d ş olur. Zahmete dönüşmeyen b r şeyden rahmette beklenmez. B lg hırsızlığı veya öğreneceğ m z b r şey varsa başkalarının ağızlarından çıkanlarla yet nmeye çalışıyoruz yan b lg m z , b ld kler m z sınırlıyoruz. “ B lg n n kısa sürede ulaşıldığı ama geç yaşandığı, körü körüne öğren ld ğ , çok olduğu ama az prat ğe geç r ld ğ dönemde yaşıyoruz. Çünkü neden öğrend ğ m z , öğreneceğ m z , öğrend ğ m z şeyler nasıl, nerede kullanacağımızı b lm yoruz. Yan b lg cah ll ğ n n kurbanı olmuş dört tarafımız. Teknoloj sınırlanırının zorlandığı b r çağda bulunuyoruz ama bunu ne yazık k değerlend rm yoruz. Geçm ş dönemdek al mler n hayatlarına baktığımız zaman, b r b lg ye ulaşmak ç n günlerce süren yolculukları göze alıp yollara çıkıyorlardı. İşte bu zahmet ve sıkıntının sonucu olarak güzel meyvelere ulaşıyorlardı. Bu şek lde de b lg n n kıymet b l nm ş oluyor ve de b lg yaşanmış oluyor. Kısacası şu yaşadığımız çağda b lg ye zahmets z şek lde ulaşmaya çalışıyoruz. Zahmets z ulaşılan b r şey n de zahmets z g d ş olur. Zahmete dönüşmeyen b r şeyden rahmette beklenmez. B lg hırsızlığı veya öğreneceğ m z b r şey varsa başkalarının ağızlarından çıkanlarla yet nmeye çalışıyoruz yan b lg m z , b ld kler m z sınırlıyoruz. Sınırladığımız ç nde ne kend m z gel şt reb l yoruz ne de b ld kler m z yaşayab l yoruz. Şu an k hal m z bunun en bar z örneğ d r. Ney , N ç n b lmek? Öncel kle ney b lmem z gerekt ğ çok öneml . Asıl olan çamurlu suyu Kur'an'ı aklın süzgec nden geç rerek onu ç l r kılmaktır. İç l nce vücudun her köşes ne, hayatın her köşes ne hayat verecekt r. Sadece d n anlamda değ l dünyevî anlamda k b lg ler de bu şek lde öğrenmek gerek yor, şte o zaman ney öğrend ğ m z ve öğrend ğ m z şeyden hoşnut olacağımızın farkına varmış olacağız. tak p eden, olaylardan haberdar olandır. İşte bu yüzdende b lg l olup b ld kler n yaşayan k ş olmalıdır. N ç n öğrenmel y z ? Tab k Allah’ın emr n yer ne get rmek ç n. Rabb m z Alak Sures ’nde “oku” emr n vurguluyor. Okumaktan kasıt kuru kuruya b r okuma değ l, b l nçl b r okuma. Okuduğumuz şey n b z okuması gereken b r okuma. B l nc n ve b lg n n olmadığı yerde akıl olmuş neye yarar. Prat ğ n olmadığı yerde b lg olmuş neye yarar. Asıl becer b lg y ve b l nc aynı tartıda ve dengede tutup prat kle spatlamaktır. Tıpkı şu ayet n seslen ş g b : “Ey man edenler! İman ed n.” derken sadece b lmen n yetmed ğ aynı zamanda b lg n n spat sted ğ n söyler. B ld kçe yaşayın, yaşadıkça b l n. B lg n n ve b l nc n de hakkını ver n. Asıl sorumluluk b lmemek değ l b l nçl olmamaktır. B l nçl olmak se b ld kler m z hayata geç rmekle mümkün olacaktır ancak. Çok b ld ğ m z değ l b z ayakta tutacak, b l nçl olmamızdır. 07 Dosya Peygamber n duası g b " Rabb m bana eşyanın hak katını öğret." Yan eşyadan çok eşyanın ne şe yarayacağını nerde kullanacağımızı b lmem z gerekeceğ n b zlere b r kez daha b l nçl b r nsan olan peygamber anlatmakta. Konu bu derece hassas yet önem arz etmekte. B r nsan b lg n n kurbanı olab l r ama b l nc n kurbanı olamaz. Eğer o b l nç Kur'an'la yoğrulmuşsa… Elbettek hata yapacaktır, yanlışlara düşecekt r ama yanlışının farkına varıp hatasını t raf etme b l nc ne de varacaktır. Adem kıssası b z m bret alacağımız man dar kıssalardan b r d r. Allah b lg n n ve b l nc n değer n b ze anlatır. Şunu anlıyoruz k ; b lg ve b l nç nsanı meleklerden üstün kılar. Yan melekler b le ona saygı duyar. B lg y prat ğe çev r nce b l nç oluşur, b l nç sorumluluğu doğurur, sorumluluk se sam m yetl l ğ oluşturur. Bu tartı ve denge k ş l ğ n kem k yapısını sağlamlaştıran temel taşlardır. B r k ş sorumluluk sah b olduğu kadar b l nç sah b olur. Çünkü ne yaptığını b lmeyen nsan nereye g tt ğ n de b lemez. İşte sorumluluk, bu b l nc oluşturur nsanda. B lg n n de sorumluluğu vardır. Bahsett kler m z aynı çatı altında b rleş nce ortaya "Müslüman davetç n n k ml ğ nasıl olmalıdır? " sorusunun cevabı da çıkmış oluyor zaten. Öyleyse tek başına b lg yeterl değ ld r; b lg b l nce ulaşmışsa değerl d r. B lg y ve b l nc yöneten beyn n y kullanamayan nsandan erdeml olması beklenemez, o lkel ben n tutsağıdır artık; yer gel r sahtekârdır, dalkavuktur, çıkarcıdır, egemenler ne soytarılık yapmayı erdem sayar, zulme d renecek güçten yoksundur, bağımlıdır, başkalarına yaranmayı k ş l ğ n n b r parçası hal ne get rm şt r; kısacası erdems z ve onursuz, k ş l ks zd r. Yüce ve tek k tabımız Kur'an hayatın her alanında nsanın düşünce ve b lg ye göre hareket etmes n emreder. Yer n ve gökler n yaratılışı üzer nde düşünmem z emreden ayetler n hedefled ğ amaç, nsanların yaratıcıdan zler görerek O'nu bulmasıdır. Aklını en çok kullananlar, b lg y en çok elde edenlerd r ve: “Allah'ın kulları arasında O'na (karşı gelmekten) en çok korkanlar al mlerd r.” İslam d n aklın doğru yerde ve doğru şek lde kullanılmasını ısrarla emreder. Kur'an-ı Ker m, 08 Rewşenfîkîr düşünen ve olaylar hakkında akıl yürüterek ders çıkaranları övmüştür. Kur'an'da pek çok ayette “düşünmez m s n z”, “anlamaz mısınız”, "aklınızı kullanmaz mısınız” htarları yer alır. Düşünsel anlamda nsan aklına h tap eden Kur'an ayetler n n sayısı 750'y aşkındır. Bu ayetlerde Yüce Allah, evrendek çeş tl varlıkları örnek ver r, onlar üzer nde düşünmem z ster. İnsanın kend yaratılışına bakmasını, doğmadan öncek hal n ve daha sonra hayat ç nde yol aldığı aşamaları ncelemes n tekl f eder. Evren n her yanında bulunan yaratıcımıza a t zler b r türlü göremeyen nkarcılarla lg l olarak, Yüce Allah s temle şöyle buyurur: “Onların kalpler var ama onunla drak etm yorlar, onların gözler var fakat onlarla görmüyorlar; onların kulakları var fakat onlarla duymuyorlar. Sank hayvan sürüsü... hayır, belk onlardan da aşağı! Körces ne dalıp g tm ş olanlar şte böyled r.” (Araf, 179) Kur'an sadece Allah'a man konusunda değ l, k o n u ş m a l a r ı m ı z d a , y a rg ı l a r ı m ı z d a v e karşılaştığımız problemler n çözümünde aklımızı kullanmamızı, önyargılar ve peş n hükümlerle hareket etmemem z emreder. " Rabb' n n yoluna H kmet ve güzel öğütle çağır. Onlarla en güzel b ç mde tartış. Rabb' n kend yolundan k m n saptığını en y b lend r. Doğru yolda olanları da en y b len O'dur. ( 16/125). Allah'ın canlılar ç nde sadece b z nsanlara bağışladığı aklımızı, doğru b r şek lde kullanmalıyız. B lmel y z k akıl büyük b r n mett r ve her n met g b sorumluluğu bulunmaktadır: “Güneş ve onun aydınlık veren parlaklığını düşün... Ve güneş( n ışığını yansıtan) ayı... Dünyayı gün ışığına çıkaran gündüzü düşün... Ve onu karanlığa boğan gecey ... Gökyüzünü ve onun har ka yapısını düşün... Ve y e r y ü z ü n ü , o n u n ( u ç s u z b u c a k s ı z ) gen şl ğ n ... İnsan benl ğ n düşün, onun nasıl (yaratılma) amacına uygun olarak şek llend ğ n . Ve nasıl ahlâkî zaaflarla olduğu kadar Allah'a sorumluluk b l nc yle donatıldığını düşün... Her k m (benl ğ n ) arındırırsa kes nl kle mutluluğa er ş r; onu (karanlığa) gömen se hüsrandadır.” (Şems, 1-10) Rabb m aklını b lg yle donatıp b l nçl kullanan kullarından eyles n âm n… Rewşenfîkîr ŞİİR UMUDA DAİR HAYKIRIŞLAR Yunus AKYILDIZ Gözler nden akan yaş damlaları olsun yüreğ mdek yangını söndüren. K sıçramasın feryat figan olmuş yüreklere... Bakışların umudun elç s olsun. B tk n ruhuma ruh katsın... Gönüllere ferman olsun sözler n. Şa rlere ekmek kapısı... D zeler sıralasın pay çıkaranlar. Destan olsun sevdan m lletler n d l nde dolansın. En çok da zulümden bıkkın halkların d l nde... Anaların çığlıkları senfon m z olsun. Yüreğ m z dağlasın çocuk serzen şler . Merhamet m z anlatsın b ze katl amları. F k rler m z akıllara, duygularımız kalplere şler olsun artık. Acılar sevda yağmuruyla sönsün. Bulutlar kara yüzünü gösters n b ze. K karlar yağsın kan kokan topraklarımıza. Ve yer, kefen andırsın b ze. Rüzgar, b z ölümün soğuk sess zl ğ ne boğsun. Haykırsın zal mlere mazlumların feryatlarını. Sabır, öğretmen m z olsun Ezberlets n b ze kend ayetler n . D ren ş ruhuyla haykırmayı öğrets n. Düşler m z prangalardan kurtulsun artık. Hürr yet ne kavuşup gerçekl ğe mahkum olsun. Beraat n k mseler veremes n. Yargılanışımız ebed yet tatsın artık. Arz ve arş şah d olsun hak m yet nden kurtulamadığımız bu sevdanın. Savunmamız, tevekkülümüz olsun. Bırakalım da aksın, dağ taş demeden, koy kaş demeden zaman. Sabır le aksın. Tevekkül le aksın. B ze de gösters n deva s masını artık. Son vagon kalkmadan, son güneş batmadan hayat bulsun hayaller m z. Ve umut, b z geleceğe götüren kamçımız olsun... 09 Rewşenfîkîr NASİHAT KISSADAN HİSSE Musab İÇEN Hep h kmetl konuşan Lokman Hek m' n der s s yah, dudakları da kalınmış. Değerl sözler n duyarak hayranı olan b r b r gün bakmış k hayal nde büyüttüğü Lokman, s yah yüzlü, kalın dudaklı b r . Şaşkınlıkla yüzüne bakarken Lokman Hek m, adamın ç nden geçenler sezm ş olacak k , şöyle çıkışmış: B rader, neden öyle şaşkın bakıyorsun? Boyayı mı beğenemed n, yoksa boyacıyı mı? sonra da lave etm ş. Bak, dem ş, ben m ne yüzümün s yahlığında, ne de dudaklarımın kalınlığında b r tes r m vardır. Onları Yaratan öyle yaratmış, öyles ne uygun görmüş. Ben m terc h m değ l. Evet, nsanların yüz güzell ğ , yahut da ç rk nl ğ yle kend ler ne b r pay çıkarmaları son derece yanlıştır. Ne güzell kte b r etk s vardır, ne de ç rk nl kte. Her k s n de yaratan ve layık gören Allâh-ü Az müşşandır. İnsan kend rades yle kazandığından sorumludur. Evet, nsanın fiz kî görüntüler nden kend ne pay çıkarmaya hakkı yoktur. Çünkü ne güzell kler kend eserler d r, ne de ç rk nl kler . Her k s n de h kmetler sah b Rabb' m z uygun görüp takd r etm şt r. Ama nsanın ahlakî güzell kler , b lg , becer kazanımları, nsanî ve İslamî vasıfları kend eser d r. Onlara bakmalı, onlarla kend n değerlend rmeye gayret etmel , onlarla sev n p mutlu olmalıdır. Şurası da h ç unutulmamalı k , nsana b r mt han olarak ver len dış caz be ve güzell kler kend gayret yle kazandığı ahlakî güzell klerle korumaya alınmazsa, mt hanı kaybetmes ne, başına bela mus bet gelmes ne de sebep olab l r. “Allah s z n dış görünüşünüze ve mallarınıza bakmaz. Ama o s z n kalpler n ze ve şler n ze bakar." (Müsl m, B rr, 33; İbn Mâce, Zühd, 9; Ahmed b. Hanbel, 2/285, 539) 10 Rewşenfîkîr Makale DÜŞÜNMEK ZULÜM ÇAĞINA KARŞI İBRAHİMİ BİR DURUŞLA DİRENMEKTİR! Mustafa BÜYÜKSOY İslam nsanının her türlü duygusallıklardan uzak b r şek lde “akla” yen den dönüş yapması gerek yor. Bugün manev yat adı altında öğret lmeye çalışılan duygusallık, romant zm d n nsanlara İslam'ı, düşünmey , akletmey değ l; cehalet , koşulsuz taat ve kölel ğ öğret yor. Akıl k rl l kler n n had safhada olduğu b r çağda yaşıyoruz. N tek m tevh d n zıttı olan ş rk b r akıl k rlenmes hal d r. Bugün tevh tten b haber yaşayan yığınlar c dd b r akıl p slenmes le karşı karşıyadır. Akletmen n / düşünmen n karşısında k engeller nsanların kend cehaletler olmakla b rl kte en öneml ler nsanlığın cehalet n st smar ederek onların sırtından geç nmey alışkanlık ve d n ed nm ş k mselerd r. Bunlar tağutlar, yan hadd n aşan ve her türlü nsan sınırları zorlayan azgınlar. 21. Asrın modern cah l yes n n çağdaş firavunları ve d n adına bey nler m z yıkayan modern bel'amlar ve haman'lardır. Sess z çoğunluklar olmaya alıştırılmış müslüman yığınlar bugün h çb r dönüştürme / değ şt rme gücüne sah p değ ld r. Sank herkes düşünmemeye kend n alıştırmış g b (!) Herkes kend kuytusuna çek lm ş. Akadem syenler m z akadem yalarında akadem k hazlarını tatm n etmekle, mamlarımız (önde olup halkı yönlend rmes gerekenler) cam lerde halkı s steme secde ett rmekle, aydınlarımız(halkı aydınlatması gerekenler) fild ş kuleler nden olguları seyretmekle meşguller. Gençler m z futbol le eğlence le kumar le şans oyunları le derken y ce hayattan kopmuşlar. Kap tal zm ve seküler hayat d ndarından modern ne kadar kızlarımızı yan geleceğ n Anneler konumundak a le m marlarını yürüyen canlı mağaza mankenler hal ne get rm ş vaz yette. Evl l ğ n zorlaştırılması ve kap tal zm nde etk s le b r ekonom k pazarlık ay n ne dönüştürülmes le b rl kte başıboş kalan gençler m zde “sorumluluk ahlakı” oluşmuyor. Gayes zl k, genç bey nler öldürüyor. Sokaklar, adeta b rb rler n etk lemek ç n programlanmış çıplaklarla, teşh rc lerle dolu. Küfür ve argo d l m z olmuş. B r daha h ç düşünmemek üzere tar he mumyalanan b z İslam'ın nsanları b r yandan geleneğ n etk s yle, (bu d n nak l d n d r akıl d n d r g b demagoj lerle ve saçmalıklarla) aklen zeh rlen rken b r d ğer yandan modern zm n baştan çıkarmasıyla düşünme kab l yet m z y t r yoruz. Gelenek b z tar hten, yaşamdan, hayattan, değ ş mden soyutluyor. Modern zm se b z hayatın çer s nde b r k ml k bunalımına sürüklüyor. Modern zm b z başkası olmaya zorluyor. Modern zm, hayvan çgüdüler m z reklamlar aracılığı le medya aracılığı le durmaksızın dürtükleyerek b z sürekl alışver şe, eğlenceye, hazza, vurdumduymazlığa zorluyor. Gelenek b z b r düşünsel sefalete mahkum ederken, modern zm b z tar h n çer s nde küresel b r felakete sürüklüyor. İslam nsanının atlatması gereken k öneml bad re: Gelenek ve Modern zm İslam nsanı h çb r deoloj n n, h çb r yaşam tarzının, h çb r mezheb n, h çb r seküler yorumun ve bunun tam ters olan ruhan b r dogmanın etk s nde kalmadan kend modern zm n oluşturmalıdır. İçt hat kapısını kapatanlar, İslam'ı bell b r asırda dondurdukları g b , geçm ştek ulemayı yegâne otor teler olarak putlaştırmışlardır. B zler genç müslüman b reyler olarak geçm ş çok esk lere dayanan bu tahakkümü kırmalıyız. İçt hat sadece fıkıhla alakalı b r mesele değ ld r. İslam, sadece fıkıhtan baret değ ld r. İslamı, geçm şte yazılmış fıkıh k taplarının, aka d k taplarının ç nde b r tar hsel efsane olmaktan kurtarmalıyız. 1 “Tar hte krallar, syanlar karşısında tek hedef olmaktan çıkmak ç n saha gen şleterek kend ler ne yakın b r sınıf oluşturmuşlardı. F ravunun yaptığı g b . Bugün de aynı ayrıcalıklı blok mevcuttur. Kuran term noloj s ndebunun adı“Mele” d r. “Gözdeler” den len ve soylu kılınan bu sınıf, kt dara yakın olup burokrat kes m oluşturur. S yaset b u n l a r ı n e l n d e d r. “ Ş ı m a r ı k z e n g n l e r ” d y e s mlend r leb lecek “Mutref” se, bu grupla d rsek teması kurar. Bunlar da Karun'un alt tabakası olup sermayey eller nde tutarlar. B r de “Belam” den len ve lm yle s stem n şley ş ne meşru yet kazandırma görev n üstlenenler vardır. Heps kar yer sah b d rler. Alt tabakaları se,“Haman” dır. Bazen zulmün emr nde teknoloj üreten mühend s takımı, çoğu zaman da lk k s n n yapıp-ett kler n Allah’ın rades le örtüştüren “ l m” ve özell kle “d n adamı” sınıfıdır, bunlar. Böylece bütün âlem paylaşırlar.” (Şeytan Ülkes n n Suç Ortakları, Söz ve Adalet Derg s , Yıl 1 Sayı 1, Şubat 2008) 11 Rewşenfîkîr Makale Tar hsel tahakkümlerden sıyrılarak, düşünsel ve z h nsel özgürlükler m z elde etmel y z. Düşünen, akleden, yer geld ğ nde geleneğ tenk d eden gençler n gerçekleşt rmes gereken en öneml meselelerden b r düşünsel b r devr md r. İslam b r atalar kültü değ ld r, atalar kültüne ve hurafeler ne çarpık kurumlarına b r t razdır ve öyle olmalıdır. İslam geleceğ n ses ve soluğu olmalıdır. Düşünmem z / akletmem z stenm yor. Neden ? Bunun altında yatan b rçok neden var. Çünkü düşünürsek eğer sorgulamaya başlayacağız b ze tek doğru pol t kasıyla dayatılan dogmaları, modern hurafeler . B r b r gün yüzüne çıkaracağız hak kat meydanında “b z m görmed ğ m z yerden b z zleyen” “vesvas l hannasları”. İnt kam alacağız b z b lg kölel l ğ ne tab tutanlardan. İnt kam alacağız b z yalın ayak bırakıp askerler ç n “kan geç rmeyen” ayakkabılar yapanlardan. İbrah m (a.s) g b sorgulayacağız s stem ve s stem n b ze dayattığı putları. Sonra yüzler ne tükürürces ne z h nler m ze, topraklarımıza, evler m ze d km ş oldukları demokras , kap tal zm, çağdaşlık g b s mler verd kler putlarının boyunlarına kes c baltalar asacağız İbrah mces ne. B raz düşünürsek badetler m z dah rayına oturacak. Namazlarımızda “ yyake na'büdü ve yyake neste yn”(yalnızca sana badet eder z b z. Yalnızca senden ster z) ded ğ m zde, zal mlere el açmak zorunda kalan, d n şarlatanlarına badet etmek zorunda bırakılan, kend ler n Rabb lan ed p, müslüman, gayr- müslüm halkların haklarını gasp eden modern firavunların farkına varacağız. Böylel kle namazlarımız b r d ren şe b r tepk ye dönüşecek ve b r eylemle sonuçlanacak. Orucumuz tav zs z b r duruşun portres olacak, orucumuz aç bırakılan (kalan değ l !) mazlum nsanları hatırlatacak. Ve oruç badet b zler , açlığa ve tüm aç nsanlığa b r destek olarak hakkın ve halkın mülkünü kem rerek tok kalab lenlere karşı g r ş len d ren ş n özneler yapacak. Oruçlarımız b r açlık oyunu değ l, karun zme ve onun modern yansıması olan kap tal zme karşı b r protesto olacak. Zekâtımız b r “sadaka”ya değ l zorunlu olarak ödemek zorunda olacağımız “verg ye” dönüşecek. Zekâtımız b r kt rmeye ve sınıflaşmaya karşı b r 12 tepk olacak. Hacc'ımız mezhepleşmelere, ayrışmalara karşı b r tepk olacak. İslam'ın merkez olan Kabe'n n kap tal zm n şgal altında olduğunu ve F ravun'un yen den d r l p ışıldayan, göster şl yüksek b nalar nşa ett ğ n göreceğ z. Dualarımız b z pas fleşt ren söylemler değ l b z eyleme zorlayan yem nler m z olacak. Ağlamakla nsanlığın kurtulamayacağını anlayacağız. Ağlayacağız fakat romant zm rüzgârına kapılmayacağız. Dualarımız eyleme 2 dönüşecek. Dua eylemle b rl kte yapıldığı, gözyaşları sömürgec zal mler n yaktıkları ateşe doğru akıtıldığı sürece makbul olacak. Kel me- Şehadet m z söylemde kalmayıp aynı zamanda eyleme dönüşecek. La İlahe İllallah dey p tağutu nkar edeceğ z. La İlahe dey p zulmü protesto edeceğ z. Sorgulayacağız s stem ve çarpıklıklarını, sorgulayacağız modern dünyayı gerçeğ n, hak kat n z nde. Tozpembe bakmayacağız hayata, sorunlar yumağına atlayacağız y ğ tçe. B z düşündürmes gereken bu d n n b z neden uyuşukluğa sevk ett ğ n düşüneceğ z. B ze dayatılan d nle, b z düşünmeye / d renmeye davet eden d n arasındak farkı göreceğ z. Düşünerek varolmanın, nsan olmanın ve düşünen b r varlık olmanın şuuruna ereceğ z. Düşünürek d reneceğ z tüm nsanlık düşmanı zorba güçlere. Düşünmek şte tehl kel d r bu yüzden, egemen güçlerce, nsanlık tac rler nce ve hakkı batılla karıştırmış müşr k bey nl lerce. Düşünmek hele de şu çağda akıllarımızın dondurulduğu, kap tal zm n b z yürüyen canlı mankenler, demokras n n b z seç m yapmakta özgür putperestler yaptığı çağımızda düşünmek gerçekten çok tehl kel b r olaydır. Herhang b r yerde zulüm söz konusu olduğunda müslüman kardeşler m ze bu zulümler anlattığımızda oturup kaç kere dua ett n, kaç kere gözyaşı döktün bu nsanlar ç n g b saçma sapan cevaplar alıyoruz. Aynı zamanda bu anlayış sah pler ne göre şu an b r devlet m z olmadığı ç n güçlü olmadığımız ç n(!) yalnızca el m zden dua etmek gel r. Müslüman z hn n bu saçma sapan düşüncelerden arınması gerek yor. B r kere artık İslam denen b r d n var ve bu d n n mensupları var. İslam cemaat b r bütündür ve bu bütün çer s nde herhang b r ferd n başına b r şey geld ğ nde tüm İslam toplumu sorumludur. Bu aynı zamanda d n, ırk, d l fark etmeks z n bütün nsanlık ç n geçerl d r. 2 Rewşenfîkîr Makale Zulüm çağının aktörler , nsanların hele helede düşünmeye başladıklarına büyük b r güce man gücüne sah p olacak Müslümanların düşünmes n steyeb l rler m ? Elbette k stemezler ve düşüncen n önüne türlü türlü engeller koyarlar k m zaman satılık d n adamları, k m zaman k ralık aydınlar k m zaman se k tleler peş nden sürükleyen önderler el yle. Toplumu ıslah etmek adına, sürüleşt r rler. “Yeryüzünde fesat çıkarmayın” den ld ğ nde, ( se) “B z ancak ıslah ed c ler z!” derler. Böyle b r toplumda düşünmeye çağırmak b r sapıklık, düşünmek se b r sapkınlıktır. Üstad Şer at 'n n anlattığı d ne karşı d n n savaşı b r nev düşünmeye karşı düşündürtülmen n savaşıdır. Sürüleşmeye çağıran sonradan türed kültürün üretm ş olduğu d ne karşı, b reyselleşmeye davet eden, korunmuş olan Kur'an'da k d n n savaşı. … İslam b zden özgür b reyler olmamızı ster ama bu b reyselleşme batılı düşüncen n ortaya çıkardığı vurdumduymaz, sorumsuz b r b reyselleşme değ l, düşünen ve toplumun dertler yle dertlenen, emanete hanet hıyanet b len, komşusu açken tok yatamayan sorumlu b r b reyselleşmed r. Cem yet n ç nde sürü-b rey olmaksızın, söz sah b olan, st şare eden, fik rler n özgürce beyan eden, gerek rse karşı çıkan b r akt f-b rey olarak toplumda varolab lmekt r İslam'ın b zden sted ğ . Oysak kan em c ler, nsanlığı sömürenler, kt dar sevdalıları böyle b r b rey olgusuna karşı her zaman tet kted rler. S stem n oyunlarına çomak sokan böyle b reyler n varlığı “anarş ” demekt r. Evet ama ney n anarş s bu ? Anarş zm b raz uç b raz sertte olsa, halkı b r özne olarak görmey p b r nesne olarak görenlere karşı, despot zme karşı yükselm ş hak k ve b r o kadarda acı b r tepk . Anarş den len şey esasında nesnelleşt r len, koyunlaştırılan nsanın öznel b r varoluşla, k yüzlü sahtekar çobanların yüzünde patlattığı b r tokat s lles d r. Düşünmen n suç olarak algılandığı b r yerde düşünmen n anarş s d r yapılan şey. İslam se başlı başına b r syan hareket d r. Bozuk s stemler yıkmaya yem n etm ş muvahh dler n destanıdır İslam hareket. İslam anarş zm g b tab rler kullanmak en az İslam demokras demek kadar saçmadır. Fakat şunu da hatırlatmak gerek r k , “İslam'ın büyüklüğü deoloj ler n, düşünceler n hak kat paylarını tanımasından ler gelmekted r.” Esk den ber d r Amer kan emperyal zm ne karşı olmanın adı “komün st”l k yapmak olmuştur. Amer kan mandasındak sözde özgür demokrat k (!) ülkeler komün zmle mücadele dernekler oluşturmuştur. B z m g b düşünenler se sırf A M E R İ K A N C I olmadığımız ç n yeş l komün stl kle yaftalanmıştır. Amer ka kend s ne karşı olmayanları üstün demokrat olmakla ödüllend rm ş, çıkarlarını zedeleyenler se komün st olmakla cezalandırmıştır. Amer ka kend s ne karşı olmayan müslümanları hoşgörülü olmakla ödüllend r rken ve bu m nvalde faal yetlerde bulunan ılımlı demokrat (!) müslüman aydınlara, barış rozetler takmıştır ve halende takmaktadır. Kend çıkarlarını zedeleyen müslümanları rad kal olmakla, terör st olmakla, çağ dışı olmakla cezalandıran büyük şeytan Amer ka, dünya çapında şlem ş olduğu katl amı böylel kle göz ardı edeb lmekted r. Müslüman b rey ve müslüman b r ümmet eğer gerçekten yen den varolmak st yorsa, lerlemes nde önüne çek len engeller aşmak st yorsa bunları düşünmel d r. Müslüman akıl z hn ne çek len k rl perdeler düşünerek yırtmalı ve perden n arkasında oynanan ç rk n oyunları göreb lmel d r. Müslüman akıl z h nsel sömürgeden kurtulmalı ve artık düşünmel d r. Düşünen müslüman b r akla sah p olan b rey, önüne çıkacak bütün belalara ve mus betlere hazır olmalıdır. Küresel güçler koyunlaştırmak sted ğ halkın ç nden, düşünen b r b rey n varlığın çıkmasına tahammül edemez. Küresel güçler akleden b r müslümanın, reddeden b r müslümanın, horgörülü b r müslümanın, mücah d b r müslümanın varlığına tahammül edemez. Çünkü böyle b r b rey n varlığı dah onların saraylarının artçı depremlerle sarsılması ve doğuşu dah yanan sahte ateşler n n sönmes , yerle b r olması demekt r. B r Muhammed 'n n varlığı bütün zulüm s stemler n tehd t etmekted r. B r İbrah m 'n n varlığı, baltası le b rl kte bütün bu zulüm s stemler n n ve bu s stemler ayakta tutan bütün putların kelles nde kend s n h ssett rmekted r. B r İbrah m 'n n baltası Beyaz Saray'ın bütün baba putlarının varlığını tehd t etmekted r. Bakara 11 Bu konuda detaylı b lg ç n Üstad Al Şer at 'n n “D ne Karşı D n” k tabına bakılab l r. 3 4 13 Makale Rewşenfîkîr İslam'ın tar h mu'c zeler, m mar eserler tar h olmayıp, bütün dünyaya meydan okuyan b r düşüncen n, tevh d eksenl b r hürr yet davasının tar h d r. Oysak menkıbeleşt r len tar h b ze bu şuuru vermemekted r. Muc zeleşt r len k m olaylar gerçek üstüleşt r lmekte ve bu anlatılanlardak d r l ş düşünces yok ed lmekted r r vayet tutkunu saray al mler nce. İşte bu yüzden tar h m z n yen den okunması, eleşt rel b r süzgeçten geç r lmes gerek r. İslam'ın geçm ş tar hte ne olduğu değ l, çağımızda ne olması gerekt ğ anlatılmalıdır. Düşünme ve onun götürdüğü bütün sonuçlar b l nçlenme ve şuurdur, şuursuzluğun b z get rm ş olduğu konum se p sl k ç nde yüzmekt r. kend s ne gelmes gerekmekted r. Düşünmeyen b r b rey ve düşünmeyen koyun b r toplum. Kap tal st s stem n nsanlar ç n b çm ş olduğu yaşam model de bu değ lm d r ? Demokras denen sahte özgürlük avuntusunun taraftarları ç n seçt ğ nsan protot p bu değ lm d r? Kap tal zm tab ler ne adeta şöyle demekted r: Düşünmeden tüket ve şuursuzca ye. Sorgulamadan harca ve kend nden başkasını düşünme. Demokras taraftarlarına, çığırtkanları şöyle öğüt vermekted r: Putlardan herhang b r n seçmekte Şuursuzluğun panzeh r se akletmek ve çt hat etmekt r. Yen b r hareket fıkhı gel şt reb lmekt r. Şuursuzluk tehl kel b r hastalıktır. Şuursuzluk en tehl kel urdur. Bunun sonucu sürüleşmekt r yan köle olmaktır müstekb rlere, d ktatörlere, nsanlık tac rler ne. İslam düşünces nde çt hat, sadece fıkıhla sınırlandırılamayacak kadar gen ş yelpazel b r faal yett r. İçt hat devamlı özgürleşmek devamlı taze olmak ve lk nk g b d r olmak demekt r. Gelenek çt hat kapısını kapatarak zal mler n, zorbaların, egemen güçler n ekmeğ ne yağ sürmüştür. İçt hat kapısının kapanması le b rl kte müslüman akıl öldürülmüş, şlevs z hale get r lm ş ve t raz kab l yetler yok ed lerek, müslüman b rey gassalın önünde b r meyy te dönüştürülmüştür. Egemen güçler n sted ğ etl ye-sütlüye sömürüyezulme karışmayan, akletmeyen ve düşünmeyen b r müslüman t p oluşmuştur zamanla. Mal k b n Neb 'n n haklı olarak bel rtt ğ g b : Sömürü, sömürülmeye hazır hale gelmek demekt r. Müslüman z h n cehalet n, hurafeler n etk s yle sömürüye hazır hale get r lm şt r. Müslüman z hn n yen den devr mc b r düşünce le d r lmes özgürsün. Seçm ş olduğun putu seçt kten sonra sorgulama hakkın yoktur. … Müslüman z hn n düşünmes demek, çağa şah tl k etmes ve Ashab-ı Kehf m sal çağın zorbaları olan küresel güçlere d renmes demekt r. Müslüman aklın faal yete geçmes demek, nsanlığı laçkalaştıran ve g tt kçe b r felakete doğru sürükleyen bütün yapmacık, yakıştırmacık s stemler n yerle b r oluşu demekt r. B z m d n m z b z akletmeye ve düşünmeye çağırmaktadır. B z m d n m z akıl düşmanlarını yermekte ve aklın önünü tıkayan bütün engeller cehalet , taassubu vd. lanetlemekted r. Düşünmek b r kuytuya çek l p sorumluluklardan kaçmak değ ld r. Düşünmek b r sorumluluk üstlenmekt r. Düşünmek d renmekt r sahte tanrılara ve bu tanrıların egemen olduğu zulüm çağına, düşün ! d yen Allah'ın adı le. 14 Makale Rewşenfîkîr ''Hz. HÜSEYİN'' İZZET İLE ZİLLET'İN SAVAŞI Oğuzhan KOYUNCU Hakkın batıla karşı olan savaşı nsanlığın tar h sahnes ne nmes nden t baren, lah b r ka de olarak başladı. Ve bu savaş kıyamete kadar devam edecek b r savaştır. Tar h b ze bu savaşlarda öyle kahramanlar gösterm şt r k , onlar hak mücadeles nde zal me boyun eğmem ş, var güçler yle hakkı savunmuşlardır. İşte onlardan b r d r Hz.Hüsey n! Hz.Hüsey n, sm n tar he ''kanlı'' harflerle yazdırmış b r şeh d, zamanın firavununa karşı zzetle d renen b r komutan, verd ğ devr m mücadeles yle, nsanlık ç n b r öğretmend . Hakbatıl savaşında ayrı b r yer olan Hz.Hüsey n, o uyuşmuş topluma rağmen o toplumun ç nden fil zlenm şt r. En büyük c hadın, ''Zal m darec ye karşı hakkı söylemek'' olduğunu, ç nde yaşadığı toplum çok y b l yordu. Ama onun farkı, b lmekle amel etmek arasındak nce ç zg de saklıydı. O, kıyamıyla b lmekle amel etmek arasındak farkı gözler önüne serm ş, bu uğurda kanının son damlasına kadar savaşmış ve zal me boyun eğmem şt r. O toplumun caymışlığı, çökmüşlüğü, karamsarlığı onu h ç etk lemem ş, kufe halkının hanet onu davasından caydırmamış, sırtını sadece Allaha yaslamıştır. N cel k heves ne kapılmamıştır. Buradan anlıyoruz k , şahs yet n ve k ş l ğ n dedes Hz. Muhammed ve babası Hz.Al 'den alan bu y ğ t adam batıla secde etmeyecek ve y ne babasının, ''Haksızlığın önünde eğ lmey n z; çünkü hakkınızla beraber şerefin z de kaybeders n z.'' sözü gereğ nce zal m sultana karşı hakkı haykırmaktan ger durmayacaktır. Dedes ve babasından aldığı ahlakı, onu d ğer nsanlardan farklı kılmış ve kıyamıyla, kend nden sonra gelen tüm nsanlığa örnek olmuştur. O, arkasındak b r avuç nsanla hac badet n yarıda bırakmış ve zzet n kend s n çağırdığı yöne doğru g derken, ger de kalanlar se z llet zzete terc h edenler olmuştur. Onlar az b r menfaat karşılığında z llet seçt ler. Kend ler n zulme mahkûm ett ler. Onursuzca b r ''su''yu, onurlu b r ''kan''a terc h ett ler. O su k ; Hz. Hüsey n çölde de yalnız başına bıraktı. Ve büyük b r ordu! İçler nde sahabe de var, çocukları da var, Al m de var, Fak hte var. İçler nde namaz kılmaktan alınları aşınmış ab dler var! Ancak çler nde zzet yok! Yönler nde st kamet yok! Kerbela'ya gelene kadar h çb r kaybedecekler n b lm yordu. Şeh d'e karşı büyük b r mağlub yetle evler ne dönecekler n b lm yorlardı. Y ne b lm yorlardı az b r menfaate karşı ney kazandıklarını. B lm yordu Ömer b. Sa'd, Hz. Hüsey n' n başına karşılık ney kazanacağını. O k ; İslam ç n Allah yolun lk kan akıtmış olan Sa'd b. Eb Vakkas'ın oğludur. Ş md kend s , zal m Yez t' n otor tes n korumak ve sağlamlaştırmak ç n, cennet gençler n n efend s ve peygamber n güz de torununun başını vahş ce kesmekten haya etmeyecekt . Buradan çıkaracağımız öyle dersler var k . İnsanın ahlak bakımdan çöküşünü hazırlayan b r çok etken var. ''Zülüm b zdense ben b zden değ l m'' d yen b rçok gayr müsl m varken, var olan zulümle zulümlenen, yan zulme ortak olan Müslümanların olması gerçekten acı ver c b r durum. İşte Ömer b. Sa'd, Allahın hükmüyle hükümlenen b r babanın, zal m n zulmüyle zulümlenen b r evladıdır. Ve Kerbela'da ordusuyla b rl kte, h çb r düşmandan almadığı darbey , Hz. Hüsey n ve arkasındak b r avuç nsandan aldı. Ve Hz.Hüsey n, zal me karşı kıyamın sembolü. ''Kalk ve Uyar'' d yen Rabb n, emre amade b r kulu. ''S z n d n n z s ze'' d yen b r peygamber n torunu. ''Haksızlığın karşısında asla eğ lmem'' d yen b r babanın oğlu. İşte bu yüzden tar h onu bambaşka b r şahs yet lan ed yor. O z llete karşı İzzet terc h etm şt r. O zal me karşı mazlumun yanında olmuştur. Ve b r öğretmen olarak, b zlere aşkın ve şah tl ğ n ders n verm şt r. Cedd n n ve atasının ahlakını üzer nde öyle b r toplamıştır k , dönem n firavun'una dönem n Musa'sı g b karşı koymuştur. Hz. Peygamber' n örnekl ğ n en güzel şek lde b ze gösterm şt r. B z m onu sevmem z peygamber torunu olması ya da Al 'n n oğlu olmasından kaynaklanmıyor. B z m onu sevmem z devr mc ruhundan ve d k duruşundan kaynaklanıyor. Al Şer at 'n n ded ğ g b ,''Onun ordusu ve gücü yoktu; ancak o güzel ölmen n sanatını y b l yordu.'' Y ne Al Şer at 'n n sözüyle, O ''S yah ölüme karşı kırmızı ölümü terc h etm şt .' O, hayat felsefes n y bel rled . 15 Makale Dönem n onca onursuz nsanına rağmen, onurluca yaşadığı hayattan şehadet mertebes ne ulaşarak ebed yyete göç ett . Belk onun başını kılıç kest ama, kılıç onun fik rler ne şlemed , bundan ac z kaldı. Ona salat ve selam olsun. Çağımızın Hüsey nler nerede? B zler bugün Hüseyn ne kadar tanıyoruz? Onun davasını anlayab l yor muyuz? Verd ğ onur mücadeles n drak edeb l yor muyuz? Onun davası b z m davamız mı? Ya da b z m davamız ne? Kend m ze bu soruları sormamız gerek yor b r Müslüman olarak. Z hn m z meşgul eden onlarca putları yıkıp, ne ç n var olduğumuzu yen den sorgulamamız gerek yor. Çünkü Hüsey n sadece Müslüman ve nsan olmanın gereğ n yaptı. O b ze büyük b r emanet bıraktı. B ze, zulme karşı d k duruşu öğrett . Zor olan zzet n, z llete nasıl terc h ed leceğ n gösterd . Ancak b zler onun emanet ne taat etm yoruz. B z onu sev yoruz. Yan sadece sev yoruz! Kuru kuruya b r sevg den baret… Her yıl onu anıyoruz, ancak anlamaya çalışmıyoruz. Onun susuzluğundan bahsed yoruz, ama susuzluğumuzdan bahsetm yoruz. Keşke onu sadece anmakla yet nmeseyd k. Keşke onu anlamaya çalışsaydık b raz. B r nebze olsun drak edeb lseyd k davasını. O bugün aramızda yok. Rewşenfîkîr Onun başı beden nden ayrı olduğu g b , fik rler de b zlerden ayrı ve uzak. Başının sorumlusu yez t ve ordusuydu, fakat fik rler n n kat l , b z ve topyekun b r İslam ümmet ! Şunu bel rtmekte fayda var k , zal m Yez t aslında k msen n namazına, orucuna, haccına karışmıyordu. K msen n badetler n engellem yordu. Çünkü k msen n badet Yez t' n ve s stem n n çıkarlarına engel olmuyordu. Yan k mse, namazımızı rahatça kılıyoruz, haccımızı esenl kle yapıyoruz d ye slam'ı yaşadığımızı sanmasın. Günümüzde de ne kadar yez t z hn yetl ler n bulunduğuna d kkat ett n z m ? Hüsey n' n savaşı, Namaz ve Hacc ç n değ ld . Onun mücadeles zzet ç nd . O zulmün gölges nde namaz kılmaktansa onurlu b r ölümü terc h ett . Zaten Kerbela'ya g derken haccını rahatlıkla, h çb r baskı altında kalmadan yapan o kuru kalabalığın arasından, haccını yarıda bırakıp g tm şt . O M na'da sembol k şeytanı taşlamaya g tmed . O, ümmet n şeytanını taşlamak ç n Kerbela'ya g tt . Sonunda kan olduğunu b le b le. Unutmayın! k mse Yez tçe yaşayıp da Hüsey nce b r ak bet beklemes n! Onun davası ne güzel b r davadır. Onun savaşı ne güzel b r savaştır. B z m davamızda onun davası olsun. B z m hayatımızda onun hayatı. Vesselam Rabb m, b zler onun davasını anlamayı ve yaşamayı b r borç b len kullarından eyles n. 16 Röportaj Rewşenfîkîr Ortak Nokta k tap ev n n şletmec s olan Sn Abdulaz z GÖKTÜRK; Harran Ün vers tes nde 15 b ne yakın öğrenc olmasına rağmen okuma oranın yerlerde olduğunu, okumaları artırmak ç n projeler n n olduğunu b zlerle paylaştı. Rewşenfik r olarak Şanlıurfa'nın 'Ortak Nokta'sı olan k tap ev n n şletmec s Abdulaz z GÖKTÜRK le Okuma ve k tapçılık üzer ne yapmış olduğumuz Yunus AKYILDIZ Rewşenfik r: N ç n k tapçılık yapıyorsunuz? Çok mu karlı b r ş? Ne zamandan ber d r k tapçılık yapıyorsunuz? Ortak Nokta: Yaklaşık 7 yıllık b r zaman d l m oldu k tap ş n yapalı. Bu yıl herhalde 8. yılımız. K tap ş öyle çok kar get recek, t car kaygılarla yapılab lecek b r ş değ l. Çünkü şuanda k tap maalesef Türk ye'de ht yaç sıralamasında 254. sıralamada yer alıyor. Bundan dolayı madd b r gel r kaynağı olarak k tapçılığı seçmek ve yapmak çok mantıklı olmasa gerek. ''N ç n k tapçılık yapıyorsunuz?'' sorusuna gel nce, k tap ş n ben b raz da sevd ğ mden, özell kle kültürel b r faal yet olması, nsanları k taplarla buluşturma hususundak sebeplerden dolayı yapıyorum. Yoksa bunun madd b r get r , t car b r şley ş açısından değerlend r lmes mümkün değ l. Tab k ş n n geç m n sağlayacak durumu var bunu kayda düşmek lazım. Ama b z m özell kle burada k temel hedefim z, çer s nde bulunmuş olduğumuz toplumun şuanda uzaklaşmış olduğu okuma b l nc n tekrardan yaşatma ve gel şt rmeye yönel kt r. Tab buna yönel k faal yetler m z olacak. Rewşenfik r: Okuma oranı le k tap satışı b rb r ne paraleld r. Satışlarınızdan yola çıkarak okuma üzer ne b raz konuşab l r m y z? Ortak Nokta: Tab . Ded ğ n z g b satış ve okuma b rb r ne paralel olduğundan dolayı, b z de burada satıcı olmamız dolayısıyla bunu fade edeb l r z. Zaten az önce de söyled ğ m g b şuan k tabın 254. sırada yer alması bunun en bel rg n fades olsa gerekt r. Şuan k tap okuma oranı çok düşük satıştan da zaten bunu anlıyoruz. Şuan da Türk ye çapında bu Urfa da daha da kötü durumda. Ş md özell kle k tap okuma oranıyla lg l söylemek gerek rse okuma oranı düşüneb leceğ m z n en alt sev yes nde duruyor. Bunun sebeb nelerd r d ye üzer nde konuşup araştırma yapmak buna yönel k projeler üretmek gerek yor. Yan bu kaçınılmaz b r şey ama maalesef şunu t raf etmek lazım, Türk ye toplumu olarak okuma yok, Urfa toplumu olarak h ç yok den lecek düzeye düşmüştür. Rewşenfik r: Hang tür k taplara talepler daha yoğun? Ortak Nokta: Bu soru çok öneml b r soru. N ç n öneml çünkü bu toplumun çer s nde bulunmuş olduğu düşüncey , algıyı, yönel ş de ortaya koyan b r durumu var. Maalesef üzülerek söylemek gerek r k , günüb rl k, güncel, popüler olan k taplar yoğunlukla talep ed l yor. Yan b r fik r, düşünce, b lg , b r k m oluşturab lecek onu gel şt reb lecek k taplara olan rağbet bu d ğerler ne oranla çok düşük. Zaten Türk ye de lk 10'larda bulunan k taplara baktığımız zaman genelde şte popüler romanlar, tanınmış yazarların yazmış olduğu günlük, gel p geç c k taplar. Bunların çok rağbet görmes nden de b z şunu anlayab l yoruz; okuma kal tes yok, okuma kal tes düşmüş. Okuyucu, gerçekten okuyacağı k tabı b l nçl şte b lerek araştırarak okumuyor. Sadece şte bu yıl veya bu ay veya bu hafta hang k tap çok sattı se s telerden bakarak veya k tap evler ne sorarak bu k tabı alıp okuma b r alışkanlık hal ne gelm şt r. Ve bu da maalesef okuyucuların b raz daha b l nçs z b r okuma durumunda olduklarının gösterges oluyor. 17 Röportaj Rewşenfik r: B r k tapçı olarak k tap okuma oranını arttırmak ç n ne yapılab l r? Ortak Nokta: Bununla lg l çok c dd şeyler yapılab l r. Bunu b z düşünüyoruz, projeler n üret yoruz. Şuanda bununla alakalı c dd projeler m z de var. Bu projeler n başında okullara yönel k b r projem z var m n fuar b ç m nde. İnşallah k nc dönemden t baren bunu yürürlüğe koyacağız. Okullarda bununla lg l b r faal yet olacak. Bunun har c nde yazarları davet etme projem z var. Yazarları davet ederek mza günler oluşturup en azından yazarla okuyucuyu buluşturmaya yönel k, lg s n alakasını arttırmaya yönel k b r durum oluşturulab l r. Bunun har c nde şeh r merkezler nde fuar düşünüyorduk ama maalesef beled ye ve val l k kurumlarının yardımlarını görem yoruz bu hususta. Kültürel gel şmey veya kültürel kalkınmayı meydana get recek projelere kapalı b r yapı görüyoruz. Kapalılık görüyoruz. Bunun har c nde ler ye yönel k k tap kulübü projem z var. Tab bunlar ler ye yönel k düşünülen şeyler ama lk etapta b z okullardan başlayarak bunları yapmayı düşünüyoruz. Tab mkanlar olursa şeh r merkezler nde, halkın yoğun bulunmuş olduğu yerlerde fuar tarzı, stand açma tarzı g r ş mler m z olacak. Tab bununla lg l beled ye ve val l kten b r karşı çıkış olmaz se. Rewşenfik r: ''Ortak Nokta'' k tap ev n z n adı. Bu s m ney fade ed yor? Ortak Nokta: Bu s m, çer s nde bulunmuş olduğumuz algıyı, bakış açısını ortaya koyar. Yan b z ''Ortak Nokta'' sm n kullanırken, bu başka b r arkadaşın aslında düşünmüş olduğu b r s md . Kend s k tapçı değ ld tab farklı b r meşgul yet vardı öğretmend kend s . Ama b z m m syonumuza, algımıza, düşüncem ze uyumluluk arz etmes dolayısıyla b z bu sm kullandık. Bu sm n kuşatıcı b r yönü var. Tab bu kuşatıcılığın tüm fik r ve düşünceler hususunda d nleyeb lme, göreb lme, bakab lme algısını oluşturması gerek yor. Bu düşünceler çer s nde özell kle b z m muhal f olmuş olduğumuz düşüncelere karşı b le, onları düşüneb lme, göreb lme, d nleyeb lme yet s n gel şt rmem z gerek yor. Bunu b z hayat çer s nde lke ed nd ğ m zden dolayı, daha doğrusu b r ayetten yola çıkarak şte '' Onlar sözü d nlerler ve en güzel ne tab olurlar'' ayet n n de fade etm ş olduğu hususu merkeze alarak , sözü d nlemek, karşıt görüşe saygı duymak , en azından onun haklı olab leceğ n düşüneb lmey ortaya koyar. Bu düşüncem ze paralel olarak b z k tap ev n de buna yönel k b r alan olarak tuttuk. Ve nşallah rabb m nas p ederse bu düşüncem ze h zmet eder d ye düşünüyoruz. 18 Rewşenfîkîr Rewşenfik r: Öğrenc ler, özell kle ün vers te öğrenc ler yeter kadar k taba lg göster yor mu? Bu lg y arttırmak ç n herhang b r çabanız var mı? Ortak Nokta: Bununla lg l öğrenc lerden çok yoğun b r talep almıyoruz çünkü sadece ün vers ten n 15 b ne yakın öğrenc s olduğunu az çok b l yoruz ama buna paralel b r okuma görülmüyor. Buna paralel b r satış da görülmüyor. Hatta çok çok altındak b r sev yede duruyor. Bunu gel şt rmeye yönel k neler düşünüyoruz şte az önce söylem ş olduğumuz projeler dah l nde özell kle ün vers teye yönel k b z ün vers tede y ne az önce söyled ğ m z g b b r stand açmayı, fiyatlar hususunda, çeş tler hususunda hem fiyatlarda b r düşük fiyat ortaya koyab lme, hem de çeş t açısından herkes n kend s n bulab leceğ çeş d bulundurab lme g b b r projem z var ün vers teye yönel k. Tab bu b raz zaman st yor. Bazı şeyler n oturması gerek yor. Özell kle yen yere geçmem z n oluşturmuş olduğu sıkıntılar var. İşte kaldır nd r, götür get r n olması b z m projeler m z durdurmamıza sebeb yet verd . Ama nşaallah bunlar oturduğu g b b z bu projelere başlayacağız. İnşaallah bu noktada Rabb m de yardım eder ve b r kalkınma olur d ye temenn ed yoruz. Rewşenfik r: Otak Nokta k tap ev esk yer ndeyken en büyük k tap ev olarak b l n yordu s z de bunu rahatlıkla slogan olarak söylüyordunuz hem çeş tl l k açısından hem büyüklük açısından en büyük k tap ev yd . Yen yer olan yıkılan 11 n san stadyumunun karşısındak yer n zde de bu büyüklük sürüyor mu veya sürecek m ? Ortak Nokta: B z m bu sloganımız değ şmed . Bu sloganımız y ne aynen duruyor. Çünkü b z kültür k tabı hususunda Şanlıurfa da bu şek ldek çeş d barındıran tek yer olduğumuzu düşünüyoruz. Halen de o şek lde. Yen yer m z şuanda o çeş tler n , daha da gel şt rerek daha da güncelleyerek devam ett recekt r. Bu noktada da dd asını hala devam ett r yor. İnşaallah bu yen yer m zde daha yen , daha popüler gel şt r c k tap çeş tler n raflarımızda göreceğ z. D ğer yer m zde şte böyle bazen raflarda kalan k taplarımız oluyordu ama yen yer m zde nşaallah buna d kkat ederek, bunu daha düzenl daha tert pl , daha kontrollü b r şek lde devam ett rmey düşünüyoruz. Rewşenfik r: B zlerde Rewşenfik r ek b olarak yen yer n z n hayırlı olmasını temenn ed yor, bu röportajı verd ğ n z ç n ayrıca teşekkür ed yoruz. Ortak Nokta: Ben de derg n z n hayırlara ves le olmasını d l yorum. Makale Rewşenfîkîr MİSYON ERİ OLMAK MI, YÜK YÜKLENMEK Mİ, KENDİNE GELMEK Mİ? Mehmet PALA II. Mahmud gençler b l m ve tekn k öğrens nler d ye Avrupa'ya okumaya gönderd ğ nde Osmanlıyı kurtaracak b r m syon yüklem şt . Osmanlının tekn k ve ekonom k ger lemes ne, asker ve tıbb yeters zl kler ne çare olsunlar d y e u m u t b a ğ l a n a r a k Av r u p a ' y a gönder lm şlerd . İng ltere ve Fransa'dan etk lenm ş olarak dönecek olan bu gençler garbzedeler olarak Osmanlı'nın dönüşümünü gerçekleşt receklerd … Osmanlı'nın bekası ç n yola koyulanlar Osmanlı'yı Türk ye Cumhur yet 'ne ev receklerd . Mustafa Kemal Atatürk Ulus Devlet 'n tes s ed p halk tarafından kabul görmes n sağlamak ç n kültürel ve düşünsel devr mler yaptı. Halkın maz le rt batını kesecek harf nkılabını se sank toplumu hafızasızlaştırmak ç n gerçekleşt rd . Bu da yetmezm ş g b toplumun yaşayan belleğ /tar h olan b lge yaşlılarını, âl mler n darağaçlarında dam ett rd . Taze Ulus Devlet 'n yaşatmak ve yarınlara taşımak görev n /ödev n genç nesl n omuzlarına yüklem ş oluyordu. Devletler ( A B D ) ve Sovyetler B rl ğ Cumhur yet (SSCB) arasındak ç ft kutuplu dünyada sıcak çatışmalar gençler n omuzlarına yüklen yordu. L se gençler nden tutun ün vers te öğrenc ler ne kadar kanlı çatışmaların nesnes hal ne gelm şlerd . Komün zmle mücadele dernekler nden, sol fraks yonların kışkırtılmış örgütler ne kadar her grup gençler n cepheye sürüyordu. NATO ve Varşova Paktları arasındak kt dar ve çıkar kavgalarının Türk ye halklarına yansıması sağ-sol çatışmaları şekl nde oluyordu. 80'l yıllara kadar süren bu kanlı çatışmalar 12 Eylül darbes yle başka b r boyuta evr lecekt . M ha l Gorbaçov'un başını çekm ş olduğu değ ş m dönüşüm SSCB'n n dağılmasıyla sonuçlanırken 1979'dak İran İslam Cumhur yet NATO'nun düşman konsept n de değ şt recekt . “Yeş l Kuşak” projes d ye adlandırılan bu konseptte ant emperyal st ve devr mc İslam'a karşı ABD çıkarlarına h zmet edecek “Ilımlı İslam” kuşağı oluşturma çabasıydı. Kenan Evren' n komutasındak 12 Eylül darbes ABD yönlend rmes ve desteğ yle oluşuyordu. Bu darbe Türk ye'de Ilımlı İslam'ın önünü açıyordu. Bu dönemde gençl k b rçok farklı dernek, örgüt ve cemaat çer s nde “Yeş l Kuşak”ın tes s ç n m syonlandırıldı. B r yandan Ilımlı İslam desteklen rken öte taraftan İ RT İ C A d e n l e r e k t e h l k e a r z e d l e n Müslümanlar terör ze ed lerek hayatın dışına t l yordu. Haluk Gerger bu oyunu en y gözlemleyen aydınlardandı. “Sakın İrt ca d ye gündeme get r lenler dünün Komün st den lerek kötüleşt r lenler olmasın. İrt ca derken emperyal zme karşı çıkanların tasfiyes a n l a ş ı l m a s ı n … ” d e r k e n N AT O ' n u n düşmanlaştırıcılığını gündeme get r yordu Haluk Gerger… Soğuk savaş yıllarında Amer ka B rleş k 19 Makale Ps koloj k Harp Da reler 'nde yönlend r len grupların, cemaatler n, örgütler n b rer ferd olarak hayata katılan gençler b r çok zaman dava/devr m/h zmet g b adlandırmalarla küresel ve bölgesel kt dar kavgalarının ve toplum mühend sl ğ n n nesnes oluyorlardı. İstanbul Zeyt nburnu'nda İslamcılığın konu ed ld ğ b r sempozyumda konuşan Hamza Türkmen “60'lı yıllarda Seyy d Kutub'u Türkçeye çev rmey M ll İst hbarat (MİT) stem şt …” d yerek aslında kend kuşaklarının ne kadar bağımsız olab leceğ n n puçlarını ver yordu. Komün zmle mücadele ederken Türk Ulusçuluğunun, R sale- Nur mancılığının yeters z kaldığı ve bu yeters zl ğ g dermek ç n İslam'ın sosyal adalet n şleyen kaynaklara h t y a ç duyulduğu buna b naen böyle çev r eserlerle mücadelen n güçleneceğ varsayılıyordu. 90'lı yılların sonunda se Türk İslam'ını Yerel İslam'ı gündeme get ren İstanbul ve Malatya merkezl İslam cemaatler artık Seyy d Kutupların, Mevdud ler n, Al Şer at ler n vs. okunmamasını derg ler nde şleyerek gençl ğ başka b r maceraya yönlend r yorlardı. Sur ye'dek vekalet savaşına Türk ye'den gençler yönlend ren ve oradak savaşın tellallığını yapan anlayışların halen Ps koloj k Harp Da reler 'nce yönlend r ld ğ g zlenmeyen b r gerçekt r. Küresel ve bölgesel egemen güçler n gençl ğe yüklem ş olduğu m syon s v l toplum örgütler , h zmet cemaatler ve farklı sağ-sol fraks yonlar aracılığıyla gerçekleşmekted r. Burada rahatsız ed c olan etken gençlere yüklenen m syonlar gençler kend kend s ne yabancılaştırmakta, kend halkına karşı faal yetler ç nde olmasına neden olmakta, 20 Rewşenfîkîr yaratıcılığını ve üretkenl ğ n engellemekted r. Gençler hayat ç nde nsan aleyh ne gerçekleşmekte olan kötücül gel şmelere karşı duyarsızlaşmakta hatta bu gel şmeler n alet olmaktadır. Küresel kap tal zm n egemenl ğ ndek günümüz dünyasında Neol beral kültürün hegemonyası gençl ğ kap tal zm n çarkını çev ren b r tüket m aygıtı hal ne get rmekted r. 2 Gençler n Sağcı, Solcu, İslamcı, Tar katçı, Nurcu olması kap tal zm n aygıtı olmasına engel olmamaktadır. Üret m yeteneğ , b lg s ve becer s olan gençler se küresel ve bölgesel kap tal stlerce sütü sağılan b rer nek, yük taşıtılan b rer b nek olarak değerlend r lmekted r. Bütün bunlar olurken de “özgürlük h pnozu/aldatmacası” le mutlu b r b rey olduğumuz yanılsamasının “mutlak gerçek” olduğuna nanmamızı bekl yorlar… Gençl ğ b r yerlere çağırma eylem ve m syon yükleme çabaları masum b rer ş olmadı geçm şte… Çünkü gençl ğ kend nden geç ren, gençler duygusal zaaflarıyla ayartan, gençl ğ n kanının kaynamasından yararlanarak çarpıştıran çabalar gençl ğ n kullanılmasıyla sonuçlanmıştır. Gençl k kullanılmak ve üstüne vaz fe olmayan yükler n altında gençl ğ n heba etmek stem yorsa Atasoy Müftüoğlu'nun çağrısına kulak vermel d r: “B ze değ l, kend n ze gel n…” Evet! Kend s nde olmayan ayık olamaz, ayık olmayan dostunu ve düşmanını tanıyamaz. Ayık olmayan sırtında k m n yükünü taşıdığını b lemez. Ayık olmayanın taşıdığı m syonun ehemm yet de yoktur. Gençl ğ n farkında olması ve ayık kalması elzem olandır… Makale Rewşenfîkîr ÖTELENEN ÖZELEŞTİRİYİ ÖNCELLEMEK Mehmet MAKSUT Günümüzde Müslümanlar olarak yaşadığımız sorunlar karşısında çözümü sürekl s yasal b r d l kullanarak konuşuyoruz. Oturup kalkıp İslam'ın s yasallığını gündeme alıyoruz. Oysak s yasallıktan öte bugün Müslümanların kend nanç değerler n sosyalleşt rme problem vardır. Sosyal programlarla, sosyal yapılarla kend nanç ve lkeler n sosyalleşt remeyenler s yasallıklarını hang söylem ve yapılar üzer ne oturtuyorlar? Sosyalleşme noktasındak en büyük sorun, İslam Hareket n deoloj k sol formatlar g b b r vakte kadar sürekl kapalı örgüt mantığına büründürülmes d r. B r vakte kadar ded kler o vak t, Türk ye örneğ başta olmak üzere b rçok ülkede ster s stemlerden kaynaklı ster Müslümanların kend ç s stemler n kuramamaktan kaynaklı sıkıntılarından dolayı h çb r zaman gelmem şt r. Oysak tüm r salet önderler -bazı baskı dönemler har ç- kend dönemler nde mesaj ve yapı olarak h çb r zaman kapalı kalmamıştır. Vahy n gel ş yle b rl kte vahye karşı olan tüm şahıslar vahy n mesajını da vahy n yapılanmasını da görüyordu. Bu anlamda İslam düşüncen n doğruluğunu mahzenlerde değ l mahallelerde, kend aramızda değ l halkın arasında yaşayarak, yayarak nsanları sosyal ve d nam k d n olan İslam le buluşturab l r z. Müslümanlar olarak sürekl İslam sosyal b r d nd r ded k fakat sosyal alanlarda genelde görülmed k. Yaşadığımız toplumun acı, sıkıntı ve sorunlarını konuşmadan, paylaşmadan, kuşanmadan toplumu kuşatamayız. Al Şer at' n n fades yle “Soyut b r d n algısı egemenler n d n anlayışıdır…” Tevh d Müslümanların sosyal hayatta olmaması nsanları Müslümanların doğru mesajlarına b le mesafel yaklaşmalarına sebep oluyor. Doğruların sosyal hayatta olmaması yanlışları güç ver yor. Vahy n doğrularını kend yanlışlarıyla yalnızlaştıranlar, doğrularla da yalnızlıklarını meşrulaştırma gayret çer s nde ya tar he sığınarak ya da “zaten her vak t doğruların müntes pler az olmuştur” g b fadelerle kend ler n tem ze çıkarmaktadırlar. Bu hal y b r hal değ ld r. Kend m zden başlamak üzere çok c dd özeleşt r yapmamız gerek yorken sürekl geçm şe sığınarak veya mazeretler üreterek sorunlarımızla yüzleşm yoruz. Yüzleşmed ğ m z her sorun maalesef tekrar tekrar yüreğ m z yakıyor; gelecek nes ller n yükümlülükler n artırıyor. Müslümanlar olarak geçm ş n mutluluğuna sığınmaktan kurtulup geleceğ n zorluklarına atılmalıyız. Yaşanan yanlışlar karşısında ç m zdek dünyayı düzenlemeden dışımızdak dünyayı düzenlemek doğru b r kalkış noktası değ ld r. Hep m z az z İslam'ın muvaffak yet ve muzaffer yet ç n özeleşt r yapmak zorundayız. Bunu yapmadan başka adresler sorgulamak doğru sebep sonuca götürmez. Ye n l g l e r m z n ç o ğ u y a n ı l g ı larımızdandır. Müslümanlar olarak ps koloj k yen lg ve yılgınlık durumundan kurtulup cesur ve özgün başlangıçlar yapab lmem z mevcud yet m zdek yetenekler gel şt r p kapas tem z harekete geç rmel y z. İmanımızı da öfkem z de en güzel şek lde en güzel yöntemle fade etmel y z. Akıl ve ahlakı b rl kte kuşanmalıyız. B rb r m z anlayamadığımız ç n g tt kçe b rb r m ze yabancılaşıyor ve uzaklaşıyoruz. Rabban b r yolu seçenler Rahman b r l şk kurmakla sorumludurlar. Rabban yolda Rahman l şk kuramadığımız ç n b rb r m ze karşı sertleş yoruz. B rb r m ze kolay zülmett ğ m z ç n kolayca zülme uğruyoruz. Müslümanlar olarak şunu b lmel y z k b z sömürülmeye müsa t olduğumuz ç n sömürüye uğruyoruz. Sömürülmeye müsa t olma durumundan çıkmadan sömürenler b zden umut kesmeyecekt r. En büyük sömürü se fiz ksel değ l fik rsel olanıdır. Aslında şgalc ler kadar korkak k mseler yoktur. Lak n şgale müsa t olan z h nler, yürekler ve topraklarda kolay barınab l r şgalc ler. Ve çoğu zaman korkaklıklarını mazlumların müsa tl ğ nden faydalanarak cesarete dönüştürürler. İşgale d renmen n en y yolu müsa tl kten kurtulmaktır. Müslümanlar olarak varlığımızı b nalarla, n cel klerle değ l nsanlarla ve n tel klerle hesaplamalıyız. Bugün en büyük problem m z NİTELIK problem d r. Bu anlamda yatırımları b nalara değ l nsanlara yapmalı ve b naları nsana İslam'ı anlamda h zmet ed yorsa anlamlı kılmalıyız. Yürekten sözcüklerle kalplere yatırım yapmalıyız. 21 İnceleme . Anlık değ l asırlık düşüneb lmel y z. Sürekl kulluk ruhuyla hayatımızı hareketl kılmalıyız. D nam k ve duyarlı b r d n n müntes pler hareketl b r hayata tal p olmalılardır… Hareketl hayatlardan dolayı uğradığımız hakaretler b z yıldırmamalıdır. Az mden, hlâstan, sam m yetten, her türlü p sl kten arınmış b r ruh ve kalpten, kahramanlık duygusundan ve sağlam b r nançtan kaynaklanmayan b r mücadelen n başarı le sonuçlanması düşünülemez. Bütün davalar; h çb r şeyden korkmayan, uğruna canını, malını feda etmeye hazır olan nançlı, davasına bağlı, yolu sab t, görüşü kararlı, zorlukta sabırlı k ş lerle lerler. Böyle fedakâr nsanlara sah p olan b r dava le hedefe varılır… Varlığımızı, düşünceler m z , nançlarımızı, İslam hayatımızı kısıtlayan güçlerle mücadele etmem z kulluğumuzun b r gereğ olmalıdır. İslam b r mücadele gerekt r r. Mücadeles z b r d n nşa etmek steyenler kend kt darlarını sağlamlaştırmak ç n böyle b r d n tasarlıyor ve tasarıyı da nsan hakları, demokras ve özgürlükler g b okşayıcı kel melerle gündemselleşt r p dayatıyorlar. Bu anlamda kulluktan arınmış mücadeleler n süreç çer s nde deoloj k b r çatışmaya dönüştüğünü b lmel y z. Müslümanlar geçm ş “ nkar” le geçm ş “tekrar” arasındak uçlardan sakınmalı. Bugün k m Müslümanlar geçm ş n nkar ederken k m s sürekl geçm ş tekrar ed yor. B ze düşen davamızı nkâr ve tekrardan sakındırıp “ krar” etmekt r. M adını doldurmuş k m sorunların tartışmalarını yapmak yer ne bugün el m zden kayan nsanın kurtuluşu ç n neler yapmalıyız ac len gündeme almalıyız. Vahy n lkeler yle yen lenme b l nc yle sorunlara yen çözümlemeler get rmel , çabalar ortaya koymalıyız Kopyacı ve takl tç tarzlarla sayılar ve alanlar çoğaltılab l r fakat evrensel ve kalıcı mücadele bu tarzlarla ver lemez. Özne kılab lecek b l nçler nşa etmel y z. Nesne olacak z h nler her zaman şgal zem n ne müsa tt r. Özne olab lmen n yolu düşünmekt r Küresel ısınmanın artığı b r dünyada İslam ve nsanı değerler m z, l şk ler m z küresel b r soğuma yaşıyor. Türk ye'de; başörtüsü artıyor takva örtüsü azalıyor, mkânlar artıyor nfaklar azalıyor, let ş m araçları artıyor l şk ler azalıyor, yaşanılan ahlaksızlıktan ş kâyet edenler artıyor ş yapma rades azalıyor, nsan yardım artıyor man yardım azalıyor... Özgürlük 22 Rewşenfîkîr artıyor özgünlük azalıyor, slogan artıyor sorumluluk azalıyor, nüfus artıyor nsan azalıyor, b lg artıyor amel azalıyor, klavye mücah tl ğ artıyor kalp mücah t azalıyor. Böyle b r süreçte modern zm n baskısı altında çok c dd mt hanlar altındayız. Bu mt hanlardan ancak daha duyarlı ve donanımlı b r mücadele le baş edeb l r z. Karanlığa ancak kararlılığımızla karşı durab l r z. Donmuş b r ruh/b l nçle değ l donanmış b r ruh/b l nçle kend varlığımızı anlamlı kılab l r z. Müslümanlar sted kler yönet m, yaşam ve geleceğ n n tel kler ne, hayız olmadan salt stemekle b r yere varılamayacağını b lmel ler. İsted ğ m z geleceğ n özell kler n , bugünden kend m zde barındıramıyorsak stekler m zdek sam m yet sorgulamalıyız. Yaşadığımız zaman ve zem nde “İslam davet” ç n seferber olmayanların “İslam devlet” hayaller rüyadan barett r. Davet çalışmalarımız nsanın gerçekl ğ n ve güncell ğ n ıskalamamalıdır. İslam anlatılırken nsan unutulmamalıdır… Z h n, yürek ve l şk ler m zde ümmet olma olgunluğuna er şmed ğ m z sürece ümmet yakalayamayız... Ve ümmet tekl ğ değ l b rl ğ esas alarak okunulmalıdır. Ümmet; nanç, fik r ve eylemlerle yaşarken; takl tç l k, üm ts zl k ve ataletten dolayı yıkılırlar... Ümmet nşasında kend ler n sorumlu h ssedenler lk olarak kend s n nde ümmet n b r ferd olduğunu ve lk n kend s nde başlaması gerekt ğ n drak etmel d r. İslam, nanç ve eylemden oluşan nkılâbı en büyük b rl k hareket yd . Yanlış nsanların el nde güce ve kültüre dönüştükten sonra se en kutsal maske oldu... Bu maskel ler b r müddet sonra putlaştı... İslam lkeler çerçeves nde bu maskel putları fşa etmek ç n çok c dd okumalıyız, düşünmel y z, üretmel y z. Okuma, düşünme ve üretmen n sancısını çekmeyenler zulmün, cehalet n acısını çekmeye mahkûm olurlar... Allah'ım; b z söz erler nden değ l sözünün erler nden kıl... B z yolunda düşünüp yoluna düşenlerden kıl... B z yolundan düşenlerden kılma... Acz m z azm m zle yeneb lmey lütfeyle... Rewşenfîkîr İnceleme AKIL KAVRAMI Ömer Faruk TAŞÇI Akıl kel mes sözlükte; menetmek, engellemek, alıkoymak, bağlamak, sığınmak ve tutmak g b anlamlara gel r. (İslam'da nanç, badet ve günlük yaşayış ans kloped s 'akıl' maddes ) Ter m olarak lm kabul etmeye hazır olan güce den r. Bu güç le nsanın elde ett ğ lme de akıl den r. (Rağıb el-ısfahan el-müfredat akıl maddes ) Akıl kavramı kuran-ı ker mde 49 yerde geçmekted r. Kuran-ı ker mde geçen akıl b lg ed nmeye yarayan güç ve doğru düşünmen n ölçüsü olarak sunulmuştur. A k ı l l e f e h m , fi k r, fıkh,lubb, drak,nuha,kalb kel meler çoğullarına göre eş anlamlıdır lak n lügat k taplarına baktığımızda aynı anlama gelmed ğ n yakın anlamlı olduğu görüyoruz şöyle k ; Fehm; problem n olayın anlamını öğrenmeye çalışmak, sözün anlamını tasavvur etmek. (cürcan -ta'r fat s.173) F kr; nandırıcılık açısından ver len del l ve hükümler n doğruluğunu anlamaya çalışmak. ( rağıb el ısfahan – fehm maddes ) Fıkh; sözün amacını y ce anlamak. ( cürcan – ta'r fat s.173) Lubb kel mes ; her şey n hal s ve en y s olmakla b rl kte daha çok dışı atılan meyveler n ç ç n kullanılır. Cev z, badem ve benzerler n n lübbü çler d r. Bu anlamdak lüb kel mes n n çoğulu lubûbtur. İnsanın özünü teşk l ett ğ ç n akla da lübb den lm şt r. Bu anlamdak lüb kel mes n n çoğulu se elbâb, elbub veya elubbed r. Lüb hak katler değerlend rmede olgunlaşan akıldır.( Güneş, Abdülkad r, şlevsel akla ver len değer, Ahenk Yay., Van, 2003, s. 132.) Lübbün akıl anlamındak s m olduğunu söyleyen Ragıb el-İsfahân 'ye göre o, aklın zek olanıdır. Buna göre her lübbün akıl olduğu fakat her aklın lüb olmadığı söylenm şt r. Aklın zek olanı demek yer ne, belk sev yes yüksek olanı demek daha doğru olur. ( sfahân , rağıb (h. 502), Tefs ru Râğıb El-İsfahân , 5 c., Küll yetü'l-Adâb (Cam at Tanta), Mısır, 1999, III, 1040. İsfahân , Rağıb (h. 502), El-Müfredât fî ğâr b 'lkur'an, daru'ş-şâm ye, beyrut, h. 1412, s. 733.) Akıl le lüb arasındak farkı ebu h lal el asker şöyle tanımlar: lübb kel mes n b r şeye sıfat yaptığımızda o şeye a t katıksız b r n tel k fade eder. Akıl kel mes n b r şeye sıfat yaptığımızda se o şeye a t b l n rler kapsama kuşatma anlamını fade eder. Bu durum akıl ç n bu yönden ayırted c b r n tel kt r. B r şey n lübab'ı ve lübb'ü o şey n hal s katıksızı demekt r. (ebu h lal elasker farklar sözlüğü s.103) İdrak b r şeye hak m olup onu algılama. ( cürcan – ta'r fat s.15) Nuha kötü olanı anlayıp ondan uzaklaşma. (furkan tefs r enam 6/103 tefs r ) Kalb; nsanın nefs nden ruhundan duygularından vb. Şeylerden gelen herşey n h ssed ld ğ yer b r nev nsan beden n n başkent . Bunları h ssetmek ç n sürekl değ ş m hal nde olması. ( rağıb el ısfahan – c.2 s.392) Akıl kavramının zıddına baktığımızda t rm z zıddının 'hewa' olduğunu söyler. Del l n de şu had sten get r r: akıllı k mse nefs n kontrol altına alıp ölümden sonrak hayat ç n hazırlık yapan, ac z nsan da nefs n n hewasına uyup ta allahtan temenn eden k msed r.( t rm z kıyamet 25 – bn- mace zühd 31 had s no: 4260 2/1423) Hewa kavramı kuran-ı ker mde 37 yerde geçmekted r. Hewa kel mes ne baktığımızda sözlükte: stek, mey l, heves, sevme, düşme g b anlamlara gel r. Ter m olarak nefs n akıl ve d n tarafından yasaklanan kötü arzulara karşı olan eğ l m demekt r. ( d n kavramlar sözlüğü s.13s.224) Başka b r tanıma göre: hewa nsanın gönülden şehvete meyletmes ne hewa dend ğ g b bu şehvete meyleden gönlede bu s m ver lm şt r. (rağıb el-ısfahan el müfredat hewa maddes ) Elmalılı hamd yazır (r.a) furkan sures 43. Ayet n tefs r n yaparken hewa kel mes ne takd re şayan b r tanım get rmekted r: hewa nefs n kend l ğ nden yöneld ğ stek ve arzusu, soyut steğ d r. Kötü duygularını tanrı ed nen den lmey p de k nc mefulün öne alınması kısaltma ç nd r k canının sted ğ nden başkasını tanrı tanımayan demekt r. Böyle k mselerde h ç hakseverl l k yok, sadece b r benc ll k vardır. İsteğ de gerçek b r fayda değ l, sadece canının sted ğ kuru kuruntudan barett r. 23 İnceleme Bunlar del l, tanık, hak, hukuk tanımaz, yalnız kend stek ve zevk ne taparlar, zevkler kend ler n n felaket ne sebep olduğunu b lseler de y ne hakkı zevkler ne kurban ederler. D n de nsanın soyut duygularından yan sadece stek, arzu ve zevkler nden baret sayarlar; gönüller neye çekerse ona taparlar, gerçeğ n zevk n aramaz, hakkın hoşnutluğunu düşünmez, düşünmek stemezler, b lseler b le y ne tanımazlar. (elmalılı hamd yazır hakd n kuran d l 6.c lt sayfa 78) Kuran-o ker mde akıl kel meler n n heps fi l olarak geçer s m şekl nde geçmez. Bundan şunu anlayab l r z k akıl kullanılmadıkça b r şey fade etmez. Kuran-ı ker mde canlılar arasında en şerl s aklı olupta kullanmayan canlılar olarak fade ed l r. Allah-u teala kuran-ker m n b r çok yer nde verd ğ n metlerden sorguya çekeceğ n söyler. Akılda b r n met olduğuna göre ondanda sorguya çek leceğ z. Allah-u teala akletmem z st yor b ze ver len gücü kullanmamızı st yor. Özne olmamızı st yor. Nesne olmamızı stem yor. Yan artık etk lenme d yor. Etk le d yor. Gündem n artık sen bel rle d yor. Akıl le lg l ayetler Şüphes z allah katında hayvanların en kötüsü, akletmeyen sağırlar ve d ls zlerd r. (enfal sures 22. Ayet) Elmalılı Hamd Yazır böyle k mseler şöyle tanımlar: kulağı var hakkı duymaz, duymak stemez, d l var hak söylemez, söylemek stemez, aklı var fakat hakkı anlamaz, anlamak stemez. Böyles ne sağır böyles ne d ls z böyles ne akılsız k mseler yok mu şte onlar hayvanların hayvanı fenaların fenası ve gerek kend ler ne ve gerekse başkalarına karşı şerler n şerr d rler. B r çok canlılardan üstün olmalarına ve ve ötek canlılardan ayrıcalık kazanmalarına sebep olmak üzere allahın kend ler ne hsan ett ğ yetenek ve özell kler hakkı anlamak ç n ver len bu güçler böyles ne geçers z kılıp dumura uğratanlarda hayır namına h ç b r şey yoktur. (elmalılı hamd yazır hak d n kuran d l 4.c lt 234.sayfa) Yan hakkı d nlemeyen ve onu d ller le söylemeyenler hakka sağır ve d ls zd rler. Akılsızlardır. ( mevdud tefh mul kuran 2.c lt sayfa 161 ) Allah katında hayvanların en kötüsü yeryüzünde hareket eden canlıların en aşağılığı ve allah katında mahlukatın en şerl s aklını kullanmayan sağır ve 24 Rewşenfîkîr d ls zlerd r. İş tmemek ç n hakka karşı kulaklarını tıkayan hakkı konuşmamak ç n ağızlarını açmayan, allahın get rd ğ hükümlere tab olmayanlardır. ( taber tefs r c lt 2 sayfa 741 ) Onlara: "allah'ın nd rd ğ ne uyun." dend ğ vak t de: "yok, atalarımızı ney n üzer nde bulduysak ona uyarız." ded ler. Ya ataları b r şeye akıl erd remez ve doğruyu seçemez d yseler de m onlara uyacaklar? O kâfirler n hal , sadece b r çağırma veya bağırmadan başkasını ş tmeyerek haykıranın hal ne benzer; onlar sağırdırlar, d ls zd rler, kördürler, akıl da etmezler. (bakara sures 170 – 171. Ayet. ) bu ayetle körükörüne geçm şe taparcasına sevg beslemek ne olursa olsun atalar yolunu tutmak ve özell kle l mden d nden nas b olmayan hata ve sapıklıkları açık ve allah tarafından açıklanmış bulunan ataları taassubla takl d etmek de onları allaha eş ve ortak g b tutmak ve sapıklıkta boğulup kalmaktır. Bundan dolayı b r şeye tab olma sebeb esk l k, yen l k veya atalar yolu olup olmaması değ l, allah'ın emr ne ve hakk'ın del l ne uygun olmasıdır. Allahın emr ne uyan ve yaptığını b len atalara uyulur. Aks ne hakkın emr n tanımayan ne yaptığını b lmeyenlere atalar b le olsa y ne uyulmaz. Bu durum esk lerde böyle olduğu g b yen lerde de böyled r. Bunun ç n fıkıhta zarar kad m olmaz. D ye b r genel ka de vardır. Kad m kıdem üzere terk olunur. Genel ka des de bununla kayıtlıdır. Kısaca hak ve y l k ölçüsü ne esk ve ne yen ne de b lg s zl k ve stekd r. Allah'ın emr ne ve del le dayanan l m gerçekt r. Bunun ç n esk olsun yen olsun allah ın nd rd ğ del llere bakmayıp da ataların hal n yalnız ata olduklarından dolayı takl d etmek onları allah'a eşler tutmak ve hakkı bırakıp hayal ve kuruntulara şeytanın em rler ne uymak z nce g tmekt r k buna tutuculuk den r. Bu ayet göster yor k kısaca veya gen şçe b r hak dopru del le dayanmayan katıksız takl d d n hakkında yasaklanmıştır. (elmalılı hamd yazır hak d n kuran d l c lt 1 sayfa 573) Üstad al şer at n n dua ett ğ g b dua etmek gerek r bu durumda; ya rabb sen tutucularımıza kavrayış ver! Am n… Onların bu batıl gelenekler le lg l tek otor teler bunların atalarının da gelenekler olmasıdır. Ahmak zley c ler bu tür b r geleneğ uyulması gereken b r otor te olarak kabul görürler. Rewşenfîkîr İnceleme (Mevdud Tefh mul Kuran C lt 1 Sayfa 136) ayet ker men n muhatabı olan bu k mseler ster İslam yete ve lke ve kanunlarını ondan almaya davet ed l p İslamın kabul etmed ğ cah l yet adetler n terk etmeler stend ğ nde bu sözü tekrar ed p duran müşr kler sterse babalarından kend ler ne m ras kalan d n törenler ne sıkı sıkıya bağlanıp bu yen d n kısmen veya tamamen reddeden Yahud ler olsunlar, her k grup ç nde geçerl olmak üzere ayet- ker me nanç konusunda Allah’tan başkasının koyduğu hükümlere uymayı ve bu sahada düşünmeden ve draks zce yapılan takl tç l ğ ve nak lc l ğ reddetmekted r. Ya ataları akledem yor ve doğru yolu bulamıyorlarsada mı? Evet, ya durum böyle se onlar y nede atalarının yapageld kler şeylere uymakta ısrar edecekler m ? Bu ne donukluk!? Bu ne körü körüne takl t!? Bu yüzden ayet ker me onların bu takl t ve körü körüne bağlanmalarını fade eden b r tablo ç z yor. Sah b bağırdığında ne demek sted ğ n anlamayan onu kuru b r gürültüden baret gören başıboş hayvanların tablosu… hatta onlar bu hayvandan daha da şaşkın ve yolunu şaşırmış k mselerd r. Çünkü hayvan görüyor duyuyor ve ses çıkarab l yor. Onlar se kulakları, d ller ve gözler bulunsada onlar sağır, d ls z, ve kördürler. Mademk bu organlarından st fade ederek doğru yolu bulamıyorlar o zaman yaratılışlarının sebeb olan görevler körelm ş organlar g b d r. Hatta sank bu organlar kend ler ne h ç ver lmem ş g b d rler. Bu düşünme yetenekler n dumura uğratan h dayet ve mar fet yollarını tıkayan nanç ve şer atları alınması gereken lah kaynaktan başka b r yerden alan k mseler ç n ayıplama ve azarlama olarak yeter. ( şeh d seyy d kutup fizılal l kuran c lt 1 sayfa 252) Aklın görev araştırma, sorgulama, düşünme ve hak kat bulmaktır. Aklı olupta araştırmayan, sorgulamayan, düşünmeyen şahıslar en şerl şahıslardır. Kanaat mce otor teler k ye ayrılır: aklett ren otor teler ve aklett rmeyen otor teler. Aklett ren h kmetl ve ad l b r otor te bağlılarında saygı, şükran, sorgulayıcılık, araştırıcılık duygusu oluştururken aklett rmeyen sefih ve cewr(zal m) otor te bağlılarında korku, takl t, güce tapma, hewa u heves ne uyma g b kötü hasletler oluşturur. Kanaat mce evl yaları, mübarekler , hazretler , uluları, ataları, önderler ve mukaddesler bol olan toplumlar kolay kolay akledemezler, düşünce veya değer üretemezler çünkü kend ler küçüktür. Akla, düşünmeye, araştırmaya ve soruşturmaya t bar etmeyen sadece geçm şe öykünen b r geleneğ n özgün b r slam söyleme yeteneğ yoktur. ( üstad atasoy müftüoğlu gökler n ve yer n d l sayfa 41 ) çer s nde yaşadığımız dönemde bütün s stemler akled l p sorgulanab l rken müslümanlar kend ler n baskı altında tutan ve nanç özgürlükler n kısıtlayan düzenler sorgulamayı akletm yor b r türlü. (üstad atasoy müftüoğlu gökler n ve yer n d l sayfa 43 ) emperyal stler susan konuşmayan yürümeyen akletmeyen, donuk, geçm şte ve geçm şte yaşayan müslümanlığı meşru, yürüyen konuşan akleden ve geleceğe yönelen müslümanlığı se gayr meşru saymaktadır. ( üstad atasoy müftüoğlu gökler n ve yer n d l sayfa 61) İslam davranışa dönüşmeyen düşünceye t bar etmez.( üstad atasoy müftüoğlu gökler n ve yer nd l sayfa 65 ) temel olarak hamd tayfur'unda bel rtt ğ üzere ''kuran akletmemeye karşı b r man festodur''. Akletmek farzdır! Faydalı olması umuduyla. Az z slamın yardımcılarına selam olsun. 25 Rewşenfîkîr K tap KENDİNİ DEVRİMCİ YETİŞTİRMEK Mustafa BÜYÜKSOY “Kend n yet şt rmekten maksat, kend m z , zah tler, ruhbanlar ve d n âb tler g b başkalarından, zamandan ve kend m zle toplumumuz arasında olan ve olması gereken tüm bağlardan soyutlayarak hayalî, z h nsel, geleneksel, grupsal ve ulusal değerler veya ruhanî ve sufi ahlâkta var olan kend ne özgü dealler esası üzer ne yet şt rmek demek değ ld r. Yahut da kend n yet şt rmey Marks stler g b sadece zamanın s yasî b r hareket ne katılım hazırlığımız ç n b r ves le olarak telakk etmemel y z. Aks ne, bununla b rl kte, b r asıl, lke, temel, asalet ve hedefle kend n devr mc yet şt rmek, yan varlık cevher m ze gel ş m kazandırmaktır. Bu se halkın yazgısına katılımı g e r e k t r m e k t e d r. H a l k ı n yazgısına katılımı da b z m nsan yet m z ve varlıksal gel ş m m z gerekl kılmaktadır.” Üstad Al Şer at , kend m z nasıl devr mc yet şt rel m sorusuna bu cevabı ver yor k tabında. Devr m, devr mc l k g b kavramlar Türk s yas konsensüsünde genelde sol jargonun kullandığı kavramlar olduğundan b r İslam mütefekk r ve sosyoloğu olarak Şer at 'n n böyle b r kavramı kullanması okurlara yadırgayıcı geleb l r. Ancak Şer at 'n n burada kastett ğ devr mc l k herhang b r deoloj n n müdav ml ğ n yapmak değ ld r. Şer at , bu k tabında özelde bütün İslam gençl ğ n , genelde se tüm mü'm nler devr mc olmaya çağırmaktadır. b r deoloj olarak ele alır. Bununla b rl kte yen ben msenm ş b r deoloj olmaktan öte o, aynı zamanda b r tar h, b r d l, b r kültür, bakış açısı, ahlâk ve toplumsal b r s stemd r. O nedenle İslam'ı çağdaş b r deoloj olarak yen den okuyamaz, onu güncelleşt remezsek, İslam tar hsel, toplumsal ve kültürel b r gerçek olmaktan çıkarak b r lükse, salt b r metafiz ksel düşünceye dönüşecek ve âtıl kalacaktır. Oysa İslam b z m d r ve d r lt c belleğ m zd r. Oysa İslam esk d ğ zaman çıkarılıp atılan ve yer ne moda olmuş başkalarının g yd ğ geç c b r kıyafet değ ld r. İslam'ın d r , canlı ve şlevsel b r yorumu yapılamadığından, çağdaş b r teor s üret lemed ğ ndend r k 'modernleşme' adı altında İslam toplumları İslam meden yet nden koparılmakta ve Müslümanların İslamî lkelerle bezel b r dünya nşa etmeler n n önü kapatılmaktadır. İşte bu yüzden Şer at 'ye göre İslam'ın asl özünde zaten varolan devr mc , d nam k yorumu yen den yapılmalıdır. O k tabında bu yorum nasıl yapılmalıdıra cevap olarak, Fat ha sures ne yaptığı yorumlarla klas k tefs r algısını aşmayı başarmış ve mü'm nlere zzet ve onur bahşeden Fat ha'nın nasıl olması ve nasıl anlaşılması gerekt ğ n anlatmıştır. Ben herkes rahatlatmak ç n gelmed m. Ben rahatları rahatsız etmek ç n geld m. Ben esrar ve ero nm y m k herkes rahatlatayım. Ben yazılı cevapları olanlardan değ l m. Eğer b r s gerçekten b r h zmet yapmak st yorsa, rahat nsanları rahatsız etmel , suskunları konuşur, uysalları hareketl hale get rmel , donuk nsanlar arasında mücadele çıkarmalıdır.” d yen Şer atî'ye göre, kend n yet şt rmek şundan barett r: “B r asıl, lke, temel, asalet ve hedefle kend n devr mc yet şt rmek, yan varlık cevher m ze gel ş m kazandırmaktır. Bu se halkın yazgısına katılımı gerekt rmekted r.” Şer at 'ye göre geleneksel algıda olduğu g b sözden ve n yetten baret olan amelden koparılmış b r man anlayışı mü'm n k ş y ed lg n b r k ml ğe büründürmüş ve nsana hayat, zzet, güç, başkaldırış ruhu vermes gereken badetlerde aynı şek lde h çb r anlam fade etmeyen basmakalıp tekrar ed len r tüellere dönüşmüştür. Oysak Şer at 'ye göre İslam'ın kend s b zat h Adem'den ber varolan b r mücadeled r. Tevh d mücadele aslında, peygamberler öncülüğünde gerçekleşt r lm ş devr mc mücadeleler n tar h d r. “Kend n Devr mc Yet şt rmek” k tabı, kend kend s n devr mc , akt f ve hür yet şt rmek steyen gençler n okuma l steler nde lk başa almaları gereken müh m b r eser. Al Şer atî (1933-1977) İslam'ı b r değer s stem ve Tavs ye Sayfa: facebook.com/Ser at .dusunce 26 Özdiker Halep Çarşısı Yanı Kitap en iyi dosttur. Eski 11 Nisan Stad Karşısı Avşaroğlu Turkcell Bayii Altı Alİ ŞERİATİ’DEN DUA Ey Kadir olan Allah’ım alimlerimize, mes’uliyet... halkımıza, ilim... dindarlarımıza, din... müminlerimize, aydınlık... aydınlarımıza, iman... tutucularımıza, kavrayış... kavramışlarımıza, tutuculuk... kadınlarımıza, bilinç... erkeklerimize, şeref... yaşlılarımıza, bilgi... gençlerimize, asalet... öğretmenlerimize, inanç... öğrencilerimize de inanç... uyuyanlarımıza, uyanıklık... uyanıklarımıza, irade... muhafazakarlarımıza, hareket... suskunlarımıza, feryat... yazarlarımıza, güvenirlilik... sanatçılarımıza, dert... şairlerimize, şuur... araştırmacılarımıza, hedef... tebliğlerimize, gerçek... kıskançlarımıza, şifa... bencillerimize, insaf... sevenlerimize, edeb... mezheplerimize, vahdet... halkımıza kendini bilme... tüm milletimize, samimiyet, himmet, özveri... kurtuluşa yaraşırlık ve izzet bağışla…