2 TEMEL TIP BİLİMLERİ TESTİ AÇIKLAMALI CEVAPLAR 1

Transkript

2 TEMEL TIP BİLİMLERİ TESTİ AÇIKLAMALI CEVAPLAR 1
2012 - 05 - TUSEM - TTBT
TEMEL BİLİMLER
TEMEL TIP BİLİMLERİ TESTİ AÇIKLAMALI CEVAPLAR
1.
Epicondylus lateralis humeri’nin ön yüzünden aşağıdakilerden hangisi yakın komşulukla geçer?
A) N. medianus
B) N. ulnaris
C) N. musculocutaneus
D) N. radialis
E) N. axillaris
1–D
N. radialis humerus cisminde sulcus nervi radialis’ten geçer, sonra da epicondylus lateralis’in ön yüzünden geçer.
N. ulnaris epicondylus medialis’in arkasında Kubital tünelden; n. medianus ise kondillerin arasından geçer.
N. axillaris collum chirurgicum’u dolaşır.
2.
Aşağıdaki eklemlerden hangisi ginglimus (trochlear) tip değildir?
A) Art. radioulnaris distalis
B) Art. talocruralis
C) Art. cubiti
D) Art. humeroulnaris
E) Artt. interphalangeales proximales
2–A
Art. radioulnaris proximalis ve distalis trokoid tip, synovial eklemlerdendir. Diğerleri ise ginglimus (trochlear) eklemlerdendir.
3.
Aşağıdakilerden hangisi medial malleolun arkasındaki tarsal tünelden geçer?
A) N. saphenous
B) M. flexor digitorum longus
C) N. suralis
D) N. peroneus profundus
E) M. extensor hallucis longus
3–B
Tarsal tünelden geçenler: A. v. tibialis posterior, n. tibialis, m. flexor digitorum longus, m. flexor hallucis longus,
m. tibialis posterior
N. saphenous ise medial malleolun, n. suralis ise lateral malleolun üzerinden geçerler ve deri duyusu alırlar.
Lateral malleolun arkasından da m. peroneus longus ve brevis tendonları geçer.
www.tusem.com.tr
2
TEMEL BİLİMLER
4.
2012 - 05 - TUSEM TTBT
Aşağıdakilerden hangisi bacağa fleksiyon yaptırmaz?
A) M. semitendinosus
B) M. biceps femoris
C) M. sartorius
D) M. gracilis
E) M. adductor magnus
4–E
Bacağa fleksiyon yaptıran kaslar:
M. biceps femoris (n. tibialis)
M. semitendinosus (n. tibialis)
M. semimembranosus (n. tibialis)
M. gracilis (n. obturatorius)
M. sartorius (n. femoralis)
M. adductor magnus’un üst lifleri uyluğa adduksiyon (n. obturatorius), alt lifleri uyluğa ekstansiyon (n. tibialis) yaptırır,
bacağa etkisi yoktur.
5.
Aşağıdakilerden hangisi servikal pleksus tarafından innerve edilen tek suprahyoid kastır?
A) M. thyrohyoideus
B) M. geniohyoideus
C) M. genioglossus
D) M. mylohyoideus
E) M. digastricus venter posterior
5–B
Suprahyoid kaslar ve innervasyonları: M. stylohyoideus ve m. digastricus venter posterior (N. VII); M. mylohyoideus
ve m. digastricus venter anterior (N. V); M. geniohyoideus ise infrahyoid kaslardan m. thyrohyoideus gibi pleksus servikalisten (ansa cervicalis superior’u (C1 – N.XII) innerve edilir. Diğer infra hyoid kaslar (m. sternohyoides, m. sternothyroideus ve m. omohyoideus) ise pleksus servikalisin ansa cervicalis inferior’u tarafından innerve edilir.
6.
Aşağıdaki paranasal sinuslardan hangisi metaus medius’a açılmaz?
A) Sinus frontalis
B) Sinus maxillaris
C) Sinus sphenoidalis
D) Cellulae ethmodales anteriores
E) Cellulae ethmodales mediales
6–C
Sinus sphenoidalis ve cellulae ethmoidalis posteriores, recessus sphenoethmoidalis yoluyla meatus nasi suprema
veya superior’a açılırlar. Diğer paranazal sinüsler ise meatus nasi medius’a açılırlar.
3
www.tusem.com.tr
2012 - 05 - TUSEM - TTBT
7.
TEMEL BİLİMLER
Foramen winslowi (epiploicum)’un ön sınırını aşağıdakilerden hangisi oluşturur?
A) Ligamentum hepatoduodenale
B)Duodenum
C) Vena cava inferior
D) Ligamentum teres hepatis
E) Ligamentum suspensorium duodeni
7–A
Foramen epiploicum bursa omentalis ile cavitas peritonealis’i bağlayan geçittir.
Ön sınırını ligamentum hepatoduodenale, arka sınırını parietal periton ve vena cava inferior, üst sınırını karaciğer, alt
sınırını ise duodenumun birinci parçası oluşturur.
Ligamentum suspensorium duodeni (Treitz bağı) ise flexura duodenojejunalis’i karın arka duvarına asar.
8.
Aşağıdakilerden hangisi intraperitoneal değildir?
A) Fundus uteri
B) İsthmus uteri
C) Corpus uteri
D) Cervix uteri
E) Tuna uterina
8–D
Cervix uteri infra peritonealdir. Diğerleri ise intraperitoneal organlardır.
9.
Aşağıdakilerden hangisi özefagusun beslenmesine katılmaz?
A) Arteria thyroidea superior
B) Arteriae intercostales
C) Arteria bronchialis sinistra
D) Arteria gastrica sinistra
E) Arteria lienalis
9–E
Özefagusun servikal parçasını a. thyroidea inferior;
Torakal parçasını aorta thoracica’nın: rr. oesophageales’leri, a. intercostalis posterior’lar ve a. bronchialis sinistra dalları;
Abdomial parçasını ise truncus coeliacus’dan gelen a. gastrica sinistra besler.
Ayrıca a. phrenica superior ve inferior’da özefagusun beslenmesine katkı yaparlar.
A. lienalis ise truncus coeliacus’un en kalın dalıdır; mide, pankreas ve dalağı besler.
www.tusem.com.tr
4
TEMEL BİLİMLER
2012 - 05 - TUSEM TTBT
10. Aşağıdakilerden hangisi arka mediastende yer almaz?
A) Nervus phrenicus
B) Nervus vagus
C) Aorta thoracica
D) Ductus thoracicus
E)Özofagus
10 – A
Arka mediastende özofagus, N. vagus’lar, aorta thoracica, v. azygos ve v. hemiazygos’lar, ductus thoracicus, truncus
symphaticus, yer alır.
N. phrenicus ise hem üst hem orta mediasten oluşumudur.
11. Vena magna cerebri aşağıdaki duramater ven sinuslerinden hangisine dökülür?
A) Sinus sagittalis superior
B) Sinus sagittalis inferior
C) Sinus rectus
D) Sinus petrosus superior
E) Sinus transversus
11 – C
Derin beyin venleri (v. cerebri inferior ve profunda) vena magna cerebri’yi oluştururlar. V. magna cerebri ise sinus sagittalis inferior’la birlikte sinus rectus’a drene olur.
Yüzeyel beyin venleri (v. cerberi superior ve superficialis’ler) ise sinus sagittalis superior’a drene olurlar.
12. Arteria pharyngeas aşağıdakilerden hangisinin dalıdır?
A) Arteria carotis externa
B) Arteria carotis interna
C) Arteria maxillaris
D) Arteria facialis
E) Arteria cervicalis profunda
12 – A
Arteria pharyngea ascendens: arteria carotis externa’nın dalıdır.
13. Aşağıdakilerden hangisi ponsta yer almaz?
A) Nucleus nervi abducens
B) Nucleus nervi trigemini
C) Nucleus lacrimalis
D) Nucleus principalis nervi trigemini
E) Nucleus salivatorius inferior
5
www.tusem.com.tr
2012 - 05 - TUSEM - TTBT
TEMEL BİLİMLER
13 – E
Nucleus nervi abducens, nucleus nervi trigemini, nucleus nervi facialis ponsta yer alan motor çekirdeklerdir.
Nucleus lacrimalis ve nucleus salivatorius superior ponsta yer alan n. facialis’e ait parasempatik çekirdeklerdir.
Nucleus salivatorius inferior ise bulbusta, n. glossopharyngeus’a ait parasempatik çekirdektir.
14. Aşağıdakilerden hangisinin özel visseral afferent lifi yoktur?
A) N. Opticus
B) N. Trigeminus
C) N. Facialis
D) N. Glossopharyngeus
E) N. Vagus
14 – E
Özel visseral afferent lifer koku ve tat duyusu taşırlar.
N. Opticus koku;
N. Trigeminus: Dilin 2/3 ön yarımının tat duyusunu
N. Facialis: Dilin 1/3 arka bölümünün tat duyusunu
N. Glossopharyngeus: ise dil kökünün tat duyusunu alır.
N. Vagus’un özel visseral afferent aksonu yoktur sadece genel somatik afferent aksonlarıyla dokunma duyusu alır.
15. Epitelden parasellüler madde geçişini engelleyen bağlantı tipi aşağıdakilerden hangisidir?
A) Zonula occludens
B) Zonula adherens
C) Makula adherens
D)Hemidesmozom
E)Neksus
15 – A
Parasellüler madde geçişi iki hücrenin bağlandığı bölgeden madde geçişini ifade eder. Hücreleri bağlantı çeşitleri şunlardır:
Hücreler Arası Bağlantı Birimleri
Apikalden bazale geçişi engelleyen
bağlantılar
Tutturucu Bağlantılar
Komşu iki hücre arasıdan geçirgenlik
sağlayan bağlantılar
Zonula okludens
Zonula Adherens
Gap junction (Neksus)
Makula adherens (Desmozom)
Hemidesmozom
Zonula occludens yani sıkı bağlantıların parasellüle madde geçişini engelleyen bağlantı tipidir. Bu nedenle permeabilite
bariyeri olarak da adlandırlırlar.
www.tusem.com.tr
6
TEMEL BİLİMLER
2012 - 05 - TUSEM TTBT
16. Bazal membranı altındaki bağ dokusuna bağlayan kollajen tipi aşağıdakilerden hangisidir?
A) Tip 1 kollajen
B) Tip 2 kollajen
C) Tip 4 kollajen
D) Tip 7 kollajen
E) Tip 9 kollajen
16 – D
Kollajenin bir çok tipi vardır. Tip 7 tutturucu kollajen olarak bilinir.
Kollajenler
Kollajen Tipi
Önemli Yerleşim ve Özelliği
Tip 1
- Fibröz dokularda görülür
- Deri, Kemik, Tendon (paralel dizilir), Kornea
- Anulus fibrosus
- Dentin
- Kas fasyaları
Tip 2
- Kıkırdak dokusu
- Embriyonik dokular
- Nukleus pulposus
- Notokord
- Vitreus cisimciği
Tip 4
- Bazal Lamina
- Böbrek glomerülü
- Lens kapsülü
Tip 7
- Bazal laminayı alttaki bağ dokusuna bağlamada
- Dermoepidermal bileşkede bulunur
Tip 9
- 1, 2, 7, 9, 10, 11 kıkırdak dokusunda bulunur
17. Aşağıdakilerden dokuların hangisinin epiteli yoktur?
A)Ovaryum
B) Diş eti
C) Lensin ön yüzü
D) Tiroid bezi follikülleri
E) Eklem kıkırdağı
17 – E
Her üç germ yaprağından köken alan epitel doku, eklem kıkırdağı hariç, vücudun dış yüzü ve boşluklu organların iç
yüzünü döşer.
18. Aşağıdaki somatik duyu reseptörlerini hangisi derinin epidermis tabakasında yer alır?
A) Pacini cisimciği
B) Krause cisimciği
C)
Merkel diskleriD) Meissner korpuskülü
E) Ruffini sonlanması
7
www.tusem.com.tr
2012 - 05 - TUSEM - TTBT
TEMEL BİLİMLER
18 – C
Merkel diskleri epidermisin str. basale katmanında yer alırken, Pacini cisimciği, Krause cisimciği, Meissner korpuskülü,
Ruffini sonlanması dermiste yerleşmiştir.
19. Embriyonik gelişimi blastokist aşamasında aşağıdakilerden hangisi bulunmaz?
A) Zona pellusida
B) Trofoblast
C) Embriyoblast
D)Blastosel
E) Hipoblast
19 – E
İntrauterin yaşamın birinci haftasında oluşan ve uterusa implante olan yapı blastokisttir ve şunlar içerir.
- Zona pellusida
- Trofoblast
- Embriyoblast
- Blastosel
Hipoblastlar blastokist aşamasında yer alan embriyoblastlardan gelişimin 2. haftasında yani implantasyon sonrasında
ortaya çıkarlar.
20. Primitif uteroplasental dolaşımın oluşmaya başladığı laküner devrede içi kanla dolu lakünaların çevresinde hangi hücre tabakası bulunmaktadır?
A) Sitotrofoblastlar
B) Sinsityotrofoblast
C) Amnioblast
D) Epiblast
E) Hipoblast
20 – B
Gebeliği 11.-12. gününde sinsityotrofoblastlar uterus içinde ilerlemeye devam eder. Sonunda uterustaki sinüzoidlere
kadar ilerler. Sonuçta sinsityotrofoblastlar içerisinde bulunan lakünalar ile sinüzoidlerin duvarları birleşir. Annenin kanı
ilk kez embriyonun sinsityotrofoblastları içerisinde bulunan lakünalara akmaya başlar. Anne ile embriyo arasındaki bu
ilk kanlanmaya Primitif Uteroplasental Dolaşım adı verilir.
21. İntrauterin gelişimin üçüncü haftasında primitif çizgi oluşumu aşağıdaki proteinlerden hangisi tarafından
başlatılır?
A) Cerberus faktörü
B)Lefty2
C) EGF (epidermal growth factor)
D)Nodal
E) BMP (Bone morphogenic protein)
www.tusem.com.tr
8
TEMEL BİLİMLER
2012 - 05 - TUSEM TTBT
21 – D
Gastrulasyon, üç germ yaprağının oluşmasıyla karakterize dönemdir. Gasturulasyon 14. günde primitif çizginin oluşumu ile başlar. Primitif çizgi embriyonun kaudal kısmında beliren epiblast kaynaklı bir kabartıdır. Primitif çizgi TGF-Beta
ailesinin bir üyesi olan Nodal’ın ekspresse olması ile başlar ve devam ettirilir.
22. IX. kafa çifti (n. glossofaringeus) hangi faringeal arkustan gelişmektedir?
A) 1. faringeal arkus
B) 2. faringeal arkus
C) 3. faringeal arkus
D) 4. faringeal arkus
E) 5. faringeal arkus
22 – C
Faringeal arklardan gelişen kafa çiftleri 5, 7, 9 ve 10. sinirlerdir.
1. Faringeal arktan V. kafa çifti,
2. faringeal arktan VII. kafa çifti,
3. faringeal arktan IX. kafa çifti
4-6. faringeal arktan ise X. kafa çifti gelişir.
23. Kalp siklusu sırasında aort basıncının en yüksek olduğu evre aşağıdakilerden hangisidir?
A) İzovolumetrik kasılma
B) İzovolumetrik gevşeme
C) Atrium sistolü
D) Ejeksiyon
E)Diastaz
23 – D
9
www.tusem.com.tr
2012 - 05 - TUSEM - TTBT
TEMEL BİLİMLER
24. Parsiyel oksijen basıncı aşağıdakilerden hangisinde en yüksektir?
A) Atmosfer havası
B) Alveol havası
C) Pulmoner arter kanı
D) Pulmoner ven kanı
E) Aort kanı
24 – A
Difüzyonu Sağlayan Basınçlar
Yer
Oksijen Parsiyel Basıncı
Karbondioksit Parsiyel Basıncı
Atmosfer
160
0
Alveol
103
40
Arteryel Kan
100
40
Venöz Kan
40
46
25. Tiroid follikül epitelinden follikül lümenine iyot taşıyan protein aşağıdakilerden hangisidir?
A)Hephaestin
B)Megalin
C) Klatrin
D) Sodyum/iyot taşıyıcısı
E)Pendrin
25 – E
- İyodür iyonu Na/I taşıyıcı (NIS) ile bazal yüzden follikül hücresine alınır. (Sekonder aktif taşıma), TSH kontrolündedir.
- TSH hem bu pompa proteinlerinin yapımını hemde aktivitesini arttırır.
- İyodür Cl/I taşıyıcısı olan Pendrin ile follikül lümenine verilir.
- İyordürün okside hale gelmesini Tirodi peroksidaz sağlar. Bu enzim follikül hücresi apikal membranına bağlıdır.
26. Aşağıdaki göz bileşenlerinden hangisi akamodasyon reaksiyonuna katılır?
A) İris
B) Kornea
C) Aköz humor
D)Sklera
E) Koroid
26 – A
Yakına görmeye uyum olarak tanımlanan akamodasyon sırasında;
- Lensin kalınlığı arttırılarak kırıcılığı arttırılır.
- Gözlerde konverjans ve iç rotasyon görülür
- İris sirküler kasları kasılarak miyozis yapılır.
www.tusem.com.tr
10
TEMEL BİLİMLER
2012 - 05 - TUSEM TTBT
27. Vücut sıvı bölümlerinden hangisini hacmi doğrudan ölçülemez?
A) Toplam vücut suyu
B)Plazma
C) İnterstisyel sıvı
D) Ekstrasellüler sıvı
E) Kan
27 – C
İnterstisyel ve intrasellüler sıvı hacmi hesaplanarak bulunabilir.
Ölçülecek Hacim
Ölçümde kullanılacak madde
Toplam Vücut Sıvı Hacmi
Antipirin, Ağır su (döteryum), Radyoaktif su (trityum)
Toplam Hücre Dışı Sıvı Hacmi
İnülin, Mannitol, Radyoaktif (Na, Cl, İyotalalmat, Tiyosiyanat, Tiyosülfat), Rafinoz
Plazma Hacmi
Evans Mavisi, Radyoaktif albümin
İntertisiyel Sıvı Hacmi
Hücre dışı sıvı hacmi - Plazma Hacmi
Hücre İçi Sıvı Hacmi
Toplam vücut sıvı hacmi - Hücre dışı sıvı hacmi
Toplam Kan Hacmi Ölçülmesi
Direk ölçüm
Radyoaktif krom, radyoaktif demir, Radyoaktif fosfor ile işaretlenmiş eritrositler kullanılır
Toplam Kan Hacmi Ölçülmesi
Hesaplanarak ölçüm
Plazma hacmi / 1 - Hct
28. Su kanalları (aquaporin) tiplerinden hangisinin hücre membranındaki miktarı antidiüretik hormon tarafından artırılır?
A) Tip 1
B) Tip 2
C) Tip 3
D) Tip 4
E) Tip 5
28 – B
Aquaporinler suyun hücre membranından geçebileceği kanallara verilen isimdir.
Aquaporinler
Aquaporin
Etki yeri
Aquaporin 1
Böbrek proksimal tübülü
Aquaporin 2
ADH ile miktarı arttırılır, toplayıcı kanallar
Aquaporin 3
Üre ve gliserol geri emilimi, Toplayıcı kanallar
Aquaporin 4
Beyin
Aquaporin 5
Göz yaşı bezi, Solunum sistemi, tükürük bezi
11
www.tusem.com.tr
2012 - 05 - TUSEM - TTBT
TEMEL BİLİMLER
29. Antitrombin III aşağıdaki pıhtılaşma faktörlerinden hangisini etkilemez?
A) Protrombin
B) Faktör VII
C) Faktör VIII
D) Faktör X
E) Faktör XII
29 – C
AT-3 bir serpindir (serinproteaz inhibitör). Faktör 2, 7, 9, 10, 11, 12 yi ayrıca kallikrein ve plazmini inhibe eder. Ayrıca
koagülasyon dışında kompleman proteinlerinden C1 ve tripsini de inaktive eder.
30. Aşağıdakilerden hangisi midenin reseptif gevşemesinden sorumlu nörotransmitterlerden biridir?
A)Asetilkolin
B)Noradrenalin
C)Adrenalin
D) VİP
E)Glisin
30 – D
Ösefagus peristaltik dalgaları mideye ulaştığında miyenterik inhibitör nöronlar aktive olarak midenin tamamını gevşemesine neden olur. Bu durum midenin depo fonksiyonunu göstermesi açısından çok önemlidir. Ayrıca bu reseptif relaksasyon ösefagus alt ucunda bulunan ve normalde tonik olarak kasılı duran gastroösefageal sfinkterinde gevşemesine
neden olur. Bu sayede besinler rahatlıkla mideye geçer. Reseptif relasasyondan VİP ve NO sorumludur.
31. Aşağıdaki mide salgılarından hangisi parietal hücrelerden yapılır?
A) İntrensek faktör
B) Pepsinojen
C) Gastrik lipaz
D) Gastrik amilaz
E)Jelatinaz
31 – A
Mide Oksintik bezleri (korpus ve fundusta)
Hücre tipi
Salgısı
Görevi
Müköz Boyun Hücreleri
Mukus salgılar
Mide iç yüzeyini asitten korumak
Esas (chief - peptik Hücreler
Pepsinojen ve gastrik lipaz, gastrik amilaz,
jelatinaz
Porteinlerin ve az miktarda yağların sindirimi
Pariyetal (oksintik) Hücreler
HCl ve İntrensek faktör salgılar
Pepsinojen aktivasyonu ve B12 vitamin
emilimi
www.tusem.com.tr
12
TEMEL BİLİMLER
2012 - 05 - TUSEM TTBT
32. Gebelikteki insülin direncinden sorumlu hormon aşağıdakilerden hangisidir?
A)Relaksin
B)HCG
C) Plasental laktojen
D)Progesteron
E) Östrojen
32 – C
Büyüme hormonu ve prolaktin benzeri etkisi olan HPL (Human Plasental Laktojen) gebelikteki insülin direncinden sorumlu tutulur. Gebelik boyunca giderek artan oranda salınan HPL, annede glukoz kullanımını azaltarak fetüsün glukoz
ihtiyacını sağlar.
33. Aşağıdakilerden hangisinin yapısında sfingozin bulunur?
A) Fosfatidilkolin
B) Kardiyolipin
C) Plazmalojenler
D) Sulfatidler
E)Fosfatidilinozitol
33 – D
34. Aşağıdakilerden hangisi pre-proprotein olarak sentezlenmez?
A)Glukoz-6-fosfataz
B) İmmunglobulinler
C) Transferrin
D) İnsülin
E) Albumin
34 – A
GER üzerinde bulunan ribozomlar; hücre dışına verilecek olan proteinlerin, lizozomal proteinlerin ve membran proteinlerinin (mitokondri membranı hariç diğer membranların; hücre membranı, ER membranı ve golgi membranı gibi)
sentezini yapar ve bunları ER’un lümenine bırakırlar. GER’de sentezlenen bu proteinler N-terminal uçlarında bir protein
uzantısı taşırlar (sinyal peptidi, bir pre ön uzantısı). Buna karşın sitozol içinde kalacak ve işlev görecek olan proteinler
(sitozolik, nükleer, mitokondrial ve peroksizomal proteinler), ER ile bağlantılı olmayan serbest sitoplazmik ribozomlarda
sentezlenirler ve sinyal peptidi taşımazlar.
13
www.tusem.com.tr
2012 - 05 - TUSEM - TTBT
TEMEL BİLİMLER
35. Siyanür zehirlenmesinde hemoglobin formlarından hangisi, siyanürü sıkıca bağlar ve hücre içine girişini
engeller?
A) Hemoglobin A
B) Hemoglobin F
C) Hemoglobin A2
D) Hemoglobin C
E) Methemoglobin
35 – E
Methemoglobinemi, hemoglobinin tersine siyanürü (CN) sıkıca bağlar. Siyanür zehirlenmesi gibi durumlarda bu özellikten yararlanılarak amil nitrat gibi ajanlar verilerek hemoglobinin bir kısmında Fe+3’e yükseltgenir ve methemoglobin
oluşturulur. Oluşturulan bu methemoglobinlerle dolaşımda siyanür bağlanır ve siyanürün ETZ blokajı önlenmeye çalışılır. Metilen mavisi ise Fe+3’ü tekrar Fe+2’ye çevirerek methemoglobinemiyi normale çevirir.
36. Aşağıdaki plazma proteinlerinden hangisinin akut enflamasyonda kan konsantrasyonunda artış beklenir?
A)Seruloplazmin
B) Transferin
C) Prealbumin
D) Retinol bağlayıcı protein
E) Albumin
36 – A
Pozitif akut faz reaktanlarından olan CRP ve α1-antikimotripsin seviyeleri 24-48 saatte belirgin olarak artar. Orosomukoid (α1-asid glikoprotein), α1-antitripsin, haptoglobin ve fibrinojen düzeyleri 1-4 gün içinde, C3 ve seruloplazmin
düzeyleri ise 4-5 gün içinde yükselir (CRP ilk yükselen, seruloplazmim en son yükselendir). Plazmada yükselen bu
proteinler onkotik basıncıda yükseltirler, bu yüzden onkotik basıncı dengeleyebilmek için bazı proteinlerin de sentezi
azalmak durumundadır. Akut inflamasyonda miktarı azalan proteinlere de negatif akut faz reaktanları denir. Negatif akut
faz reaktantları olan prealbumin, RBP, albumin ve transferin düzeyleri akut inflamasyonda azalır.
37. Aşağıdakilerden hangisi demirin barsakta enzimatik indirgenmesinden sorumludur?
A) Vitamin C
B)Ferriredüktaz
C)Hephaestin
D)Ferropontin
E) Hem oksijenaz
www.tusem.com.tr
14
TEMEL BİLİMLER
2012 - 05 - TUSEM TTBT
37 – B
Normal koşullarda demir vücutta çok iyi korunur. Hem proksimal duedenumdan emilimi çok iyidir hem de herhangi bir
atılım yolu yoktur. Kadınlar siklik kanamaları sebebiyle demir kaybetmeye erkeklerden daha meyillidirler. Proksimal
duedenumdaki enterositler demir emiliminden sorumludurlar. Diyetteki Fe+3 (ferrik) enterosit yüzeyinde bulunan ferriredüktaz enzimi ile Fe+2’ye (ferro) indirgenir. Diyetle alınan vitamin C de aynı işlemi yaparak ferrik demiri ferro demire indirger ve emilimini arttırır (enzimatik indirgenme ferriredüktaz, nonenzimatik indirgenme ise C vitamini ile yapılır). Ferro
demir enterosit yüzeyinde bulunan ve divalent katyonların emiliminden sorumlu, divalent metal transporter (DMT1) ile
enterositin apikal yüzeyinden emilir. Demir enterosit tarafından emildikten sonra ya ferritin tarafından depolanır ya da
transferin ile kanda taşınmak üzere enterositin bazolateral yüzeyine transfer edilir. Burada seruloplazmine benzeyen
ve bakır içeren bir protein olan hephaestin tarafından Fe+2, Fe+3’e yükseltgenir (hephaestininde seruloplazmin gibi ferrooksidaz aktivitesi vardır). Seruloplazmin de hephaestin gibi demiri yükseltger ve transferin tarafından bağlanmasını
sağlar. Fe+3 bazolateral membrandan ferropontin sayesinde plazmaya geçirilir ve transferin tarafından bağlanır (transferin 2 adet Fe+3 bağlayabilir).
Fırçamsı
kenar
İntestinal
lumen
Kan
Enterosit
Hem
Hem
Fe
+2
Fe+2
Ferrireduktaz
Fe+3
Hem
oksidaz
Fe+2
Hephaestin
Fe
+2
Ferropontin
Fe+3
Fe
+2
Fe+3-Ferritin
Fe+3-TF
38. Nitrik oksit (NO) reseptörünün tipi ve oluşturduğu ikinci haberci molekül aşağıdakilerden hangisinde
birlikte verilmiştir?
A) G proteinine bağlı reseptör − cAMP
B) G proteinine bağlı reseptör − Kalsiyum
C) Plazma zarına yerleşik guanilat siklaz − cGMP
D) Sitoplazmik guanilat siklaz − cGMP
E) Plazma zarına yerleşik tirozin kinaz − PIP3
38 – D
Bazı dokularda cGMP guanilat siklazın membrana bağlı formu tarafından GTP’den sentezlenir (cAMP benzeri). cGMP
özel bir protein kinaz formu olan ve cGMP bağımlı protein kinaz veya protein kinaz G olarak isimlendirilen protein kinazı
uyarabilir ve cGMP etkisi, fosfodiesterazla sonlandırılır (cAMP benzeri). Ancak membrana bağlı guanilat siklaz, enzim
reseptörünün yapısal bir parçası olduğundan, yapısal olarak tirozin spesifik protein kinazlara benzediğinden adenilat
siklazdan farklıdır. Bir çok doku guanilat siklazın, hücre yüzey reseptörüne bağlı olmayan sitozolik şeklini içerir. Bu
enzim “Hem” taşır ve NO ile stimüle olur.
15
www.tusem.com.tr
2012 - 05 - TUSEM - TTBT
TEMEL BİLİMLER
39. Aşağıdaki moleküllerden hangisi 340nm dalga boyundaki ışığı absorbe eder?
A)NAD+
B)NADP+
C)NADH
D)FADH2
E)FMN+
39 – C
NADH ve NADPH 340 nm’deki ışığı absorbe eder. Bu özellik NAD+ ve NADP+’de yer almaz. Bu özellikden dolayı NAD+
ve NADP+’ye bağımlı herhangi bir dehidrogenazın katalizlediği tepkime sayesinde, NADH veya NADPH’daki artışlar ve
azalışlar 340 nm dalga boyundaki ışıkta (UV ışık) spektrofotometrik olarak ölçülerek, araştırılan bir analitin nicel değeri
ölçülebilir. Spektrofotometrik olarak çalışan bir otoanalizöre adapte edilmiş bir laboratuar testi, çoğu zaman NADH veya
NADPH’daki artma veya azalmaları 340 nm’de ölçerek sayısal değerler verir.
40. 2,4-dinitrofenilhidrazin kullanılarak oksidasyon-fosforilasyon eşleşmesi tam olarak bozulmuş bir mitokondride aşağıdakilerden hangisi gerçekleşmez?
A) Fosforilasyon ve ATP sentezi durur
B) NADH’ın NAD+’a yükseltgenmesi hızlanır
C) Oksidasyon hızlanır
D) O2’nin H2O’ya indirgenmesi azalır
E) Mitokondri iç zarının iki tarafı arasındaki proton konsantrasyonu eşitlenir
40 – D
2,4-dinitrofenilhidrazin, oksidasyonu fosforilasyondan ayırır. Mitokondri iç zarının iki tarafı arasında proton gradiyenti
ortadan kaldırılır, proton konsantrasyonu eşitlenir. Fosforilasyon ve ATP sentezi dururken, oksidasyon artarak devam
eder. Yüksek miktarda ısı çıkışı olur. Oksidatif fazın artması NADH’ın NAD+’a yükseltgenmesini hızlandırır. Elektronlar
kompleks IV üzerinden oksijene daha fazla aktığı için su oluşumu artar.
41. Yüksek glukagon düzeyleri varlığında aşağıdakilerden hangisi beklenmez?
A) Hücre içinde protein fosfataz aktivitesi artışı
B) Hücre içinde artan cAMP düzeyleri
C) Karaciğerde glukoneogenezin hızlanması
D) Karaciğerde lipogenezin yavaşlaması
E) Karaciğerde pentoz fosfat yolunun yavaşlaması
41 – A
Glukagon, hedef hücelerinin membranın da adenilat siklazı uyarır ve hücre içinde cAMP miktarını arttırır. Artan cAMP
hücre içinde protein kinaz A aktivasyonu yapar ve hedef allosterik enzimlerinde fosforilasyonlar yapar. Bu sayede glukagon, karaciğerde glukoneogenez ve glukojenolizi, yağ dokusunda ise lipolizi arttırır. Glukagon ayrıca, karaciğerde
glikoliz, glukojenez, lipogenez, HMY ve kolesterol sentezini de yavaşlatır.
www.tusem.com.tr
16
TEMEL BİLİMLER
2012 - 05 - TUSEM TTBT
42. Aşağıdaki enzimlerden hangisinin aktivitesi bir protein fosfataz tarafından defosforile edilince azalır?
A) Lipoprotein lipaz
B)Fosfofruktokinaz
C) HMG-KoA redüktaz
D) Hormona duyarlı lipaz
E) Glukojen sentaz
42 – D
İnsülinin reseptörü tirozon kinaz, hücre içinde protein fosfatazı aktifler. Aktive olan protein fosfataz hedef allosterik enzimlerinde defosforilasyonlar yapar. İnsülin bu sayede kendi hakimiyitendeki yolaklarda aktiviteyi arttırırken, glokoneogenez, glikojenoliz ve lipoliz gibi glukagon baskısı altındaki yolaklarda aktiviteyi düşürür. Hormon duyarlı lipaz lipolizin
allosterik enzimidir ve insülin baskısında aktivitesi azalır.
43. Aşağıdaki bileşiklerden hangisi glukoneogenezde substrat olarak kullanılmaz?
A)Propiyonat
B)Glutamat
C)Asetoasetat
D)Gliserol
E)Alanin
43 – C
Glukoneogenezin substratları: lösin-lizin hariç tüm amino asitler, pirüvat-laktat, propiyonat, gliserol ve asetil-KoA hariç
tüm krebs döngü ara elamanlarıdır.
44. Çok uzun zincirli yağ asitlerinin değişik bir β-oksidasyonu ile asetil-KoA ve H2O2 oluşur. Dehidrogenasyon ile indirgenen koenzimler fosforilasyon ve ATP sentezi ile ilişkili değildir.
Bu metabolik yol hücrenin hangi organeline özgüldür?
A)Mitokondri
B)Lizozom
C)Peroksizom
D)Sitoplazma
E)Çekirdek
44 – C
Yağ asidi oksidasyonu büyük ölçüde mitokondride olmasına rağmen, bazı hücrelerde peroksizomal oksidasyon da görülür. Peroksizomlarda da reaksiyon zinciri mitokondri ile benzerdir, oluşan ara bileşikler KoA türevleridir ve oksidasyon
işlemi dört basamakta gerçekleşir. Peroksizomlara yağ asidi girişi karnitine gereksinim göstermez ve genelde çok uzun
zincirli yağ asitlerinin ön yıkılımları burada gerçekleşir. Peroksizom ve mitokondri döngüleri arasındaki tek fark birinci
basamaktır. Mitokondride, çift bağ oluşumuna yol açan ilk reaksiyonda elektronlar açil-KoA dehidrojenaz enziminin
prostetik grubu FAD üzerinden koenzim Q’ya taşınırken peroksizomlarda direk olarak O2’ye taşınır ve H2O2 üretilir.
17
www.tusem.com.tr
2012 - 05 - TUSEM - TTBT
TEMEL BİLİMLER
45. Aşağıdaki hiperlipoproteinemilerden hangisinde şilomikron artıkları ve IDL’ler kanda artar ve lipoprotein
elektroforezinde geniş beta bandı görülür?
A) Tip I hiperlipoproteinemi
B) Tip IIa ailesel hiperkolesterolemi
C) Tip IIb ailesel hiperkolesterolemi
D) Tip III hiperlipoproteinemi
E) Tip IV ailesel hipertriaçilgliserolemi
45 – D
Tip III hiperlipoproteinemide, şilomikronlarda ve dansitesi<1.019 olan VLDL artıklarında artış, elekroforezde geniş bir Betabantı olarak görülür (β-VLDL). Hiperkolesterolemi, ksantoma ve periferik ve koroner arterlerde ateroskleroza neden olur.
46. Lipoproteinler üzerinde aktarılabilen küçük proteinler olan apo C ve apo E’nin dolaşımdaki kaynağı aşağıdaki lipoproteinlerden hangisidir?
A) IDL
B)HDL
C) VLDL
D)LDL
E) Şilomikron
46 – B
HDL partikülleri, karaciğer ve barsakta sentezlenir ve eksositoz yolu ile kana salınır. Barsaktan gelen ham HDL, barsağın Apo E ve C sentezleyememesinden dolayı, Apo E ve C içermeyip sadece Apo A içerir. Yeni sentezlenen HDL’nin
%90’dan fazlası apo A’dır ve Apo A1/A2 oranı yaklaşık 3/1 dir. HDL önemli işlevler gerçekleştirir:
1. Apo C ve E’nin dolaşımdaki deposudur. Hem şilomikronlara hem de VLDL’ye Apo E ve C’leri dolaşımda aktarır.
2. Ekstrahepatik dokularda serbest kolesterolü uzaklaştırır ve esterleştirir. Bu ters kolesterol taşınımı olarak adlandırılır.
3. Kolesterol esterlerini VLDL ve LDL’ye, yer değiştirme reaksiyonu ile transfer ederler.
4. Kolesterol esterlerini karaciğere taşır.
47. Aşağıdaki serum enzimlerinden hangisi karaciğer dışındaki dokulardan da salınır?
A) Arjinaz
B) Alkalen fosfataz
C) Ornitin transkarbamoilaz
D) Alkol dehidrogenaz
E) Aldehit dehidrojenaz
47 – B
ALP (alkalen fosfataz) enziminin birçok izoformu vardır. Başlıca çıkışları karaciğer ve kemik olmak üzere, plasenta,
barsak ve ektopik çıkışları da önemlidir.
www.tusem.com.tr
18
TEMEL BİLİMLER
2012 - 05 - TUSEM TTBT
48. Primer safra asitlerinin karaciğerde, glisin ve taurinle konjugasyonu hangi organelde gerçekleşir?
A) Ribozom
B) Granüler endoplazmik retikulum
C) Düz endoplazmik retikulum
D)Lizozom
E)Peroksizom
48 – E
Karaciğerde sentezlenen primer safra asitleri olan kolik ve kenodeoksikolik asitler karaciğer peroksizomlarında glisin
ve taurinle konjuge edilir.
49. Adrenalin sentezinde kullanılan amino asit çifti aşağıdakilerden hangisidir?
A) Metionin, tirozin
B) Tirozin, glisin
C) Serin, sistein
D) Sistein, triptofan
E) Sistein, metionin
49 – A
Katekolaminler tirozin amino asidinden elde edilirler. Son basamak olan noradrenalinden adrenalin oluşumu ise bir
metilasyon reaksiyonudur ve metil vericisi olarak metiyonin kullanılır.
50. Aşağıdaki hastalıklardan hangisinde idrarda bilirubin görülür?
A) Hemolitik anemi
B) Gilbert Sendromu
C) Neonatal sarılık
D) Crigler-Najjar Sendromu
E) Rotor Sendromu
50 – E
Rotor sendromu ve Dubin-Johnson sendromu direk hiperbilirubinemilerin doğumsal sebepleri iken, tıkanma sarılıkları
ise edinsel sebebidir.
51. Aşağıdaki proteinlerden hangisinin mRNA’sı splicing işlemine tabi tutulmaz?
A) Şaperonlar
B) Ubikitin
C) Kollagen
D)Histonlar
E) Protein yapılı hormonlar
19
www.tusem.com.tr
2012 - 05 - TUSEM - TTBT
TEMEL BİLİMLER
51 – D
Histon proteinlerinin mRNA’ları intronik bölge içermez, tamamen ekson içerirler. Bu yüzden splicing işlemine tabi tutlmazlar. Ayrıca histon mRNA’ları diğer mRNA’lardan farklı olarak poli(a) kuyruğuda içermez.
52. Aşağıdaki RNA’lardan hangisi tekrarlayan uzun adenin nükleotid dizileri içerir?
A)tRNA
B)rRNA
C)mRNA
D)snRNA
E) 28s RNA
52 – C
mRNA tüm ökaryotik hücrelerde tek bir kimyasal karektere sahiptir. mRNA 5’ ucunda bir şapka (cap) yapısı ve 3’ ucunda
bir poli(a) kuyruğu içerir. Cap yapısı, mRNA’nın 5’ ucundaki ribozun hidroksil grubuna bağlı metillenmiş guanozin trifosfattan (7-metilguanozin trifosfat) oluşurken, poli(a) kuyruğu mRNA’nın 3’ ucundaki hidroksil grubuna bağlı 20-250 arası
tekrariayan adenin nükleotidi içerir. 5’ ucundaki kapalı uç (şapka) hem mRNA’yı 5’-ekzonükleazların saldırısından korur
hem de protein sentezi için bir başlangıç noktası olarak hizmet eder. Kuyruk kısmının görevi tam olarak bilinmemekle
birlikte 3’-ekzonüklazların saldırısına karşı mRNA’yı koruyarak kararlılığını arttırdığı sanılmaktadır. Hem cap yapısı hem
de poli(a) kuyruğu mRNA’ya posttranskripsiyonel olarak eklenir.
53. Pürin nükleotidlerinin yıkımında rol alan aşağıdaki enzimlerden hangisi hücrelerde toksik etkilere sahip
olabilen H2O2 yapımına neden olur?
A)Nükleosidaz
B) 5′-nükleotidaz
C) Ksantin oksidaz
D) Pürin nükleosid fosforilaz
E) Amino hidrolaz
53 – C
Ksantin oksidaz, hipoksantin ksantin ve ksantin ürik asit dönüşümlerini yapan pürin yıkım enzimidir ve H2O2 üretir.
54. Vitamin B12’nin hücrelerdeki koenzim formlarının öncülü olan formu aşağıdakilerden hangisidir?
A) Aquakobalamin
B) Siyanokobalamin
C) Hidroksikobalamin
D) Deoksiadenozilkobalamin
E) Metilkobalamin
54 – C
B12 formlarından, Metilkobalamin, metiyonin sentaz enziminin; Deoksiadenozilkobalamin ise metilmalonil-KoA mutaz
enziminin koenzimleridir. Hidroksikobalamin ise her ikisininde sitozolik öncülüdür. Aquakobalamin, B12’nin depo şekli,
siyanokobalamin ise ticari olarak dışardan alınan formudur.
www.tusem.com.tr
20
TEMEL BİLİMLER
2012 - 05 - TUSEM TTBT
55. Aşağıdaki bakteri toksinlerinden hangisi hem adenilat siklaz ve hem de guanilat siklaz aktivasyonuna
neden olur?
A) Enterotoksijenik E. coli toksini
B) Verotoksin
C) Tetanoz toksini
D) Toksik şok sendromu toksini-1
E) Botulizim toksini
55 – A
E. coli türleri ve özellikleri
E. coli türü
Etki mekanizması
Klinik
Enterotoksijenik
E. coli (ETEC)
Plazmid’le kodlanan iki tür toksini var. Isıya duyarlı (Labil
toksin= LT) toksin kolera toksini gibi GM1 gangliozite
baglanarak ADP ribozilasyonuyla adenilat siklazı aktive
eder. Isıya dirençli (Stabil toksin= ST, 100°C de 30
dakika’da tahrip olur) toksin guanilat siklazı aktive ederek
cGMP’yi arttırarak sekretuar ishal yapar.
Turist ishalinin en sık etkeni.
Aniden başlayan sulu ishal ve
abdominal kramp. 1-3 gün içinde iyleşir.
Eterohemorajik
E. coli
(EHEC, O157: H7)
Lizojenik bir bakteriyofaj ile kodlanan Verotoksin (VT1
ve VT2) salgılar. Verotoksine, Shigella dysenteria tip 1’in
şiga toksiniyle antijenik benzerliğinden dolayı Shiga benzeri
toksin (Shiga like toxin)’de denir. Vero ve şiga toksin
konak hücrede 60S ribozoma (28S alt birimi) baglanarak
protein sentezini inhibe eder. Diğer E. coli lerden farklı
olarak SORBİTOLÜ FERMENTE ETMEZ.
Enfektif dozu düşük (50- 100 bakteri).
Hamburger etiyle bulaşabilir.
Hemorajik kolit (ATEŞSİZ, LÖKOSİTSİZ
kanlı ishal) ve hemolitik üremik
sendroma (akut böbrek yetmezliği,
mikroanjiyopatik hemolitik anemi ve
trombositopeni) neden olur.
Enteroinvazif
E. coli (EIEC)
Şigellaya benzer şekilde laktoza etki etmez veya geç etki Dizanteriform ishal ve yüksek ateş
eder. Hareketsizdir (H antijeni yoktur).
Enteropatojenik
E. coli (EPEC)
Enterositlerde YAPIŞMA-BOZMA “attaching-effacing”
mekanizmasıyla mikrovilluslarda hasara neden olur.
Genellikle çocuklarda görülür.
Bol sulu ishal, subfebril ateş ve bulantı/
kusma.
Enteroagregatif
E. coli (EAEC)
Agregasyonu sağlayan fimbriya ve stabil toksine benzer
toksin salgılar (EAST1).
Sulu ishal, subfebril ateş vardır, kusma
genellikle görülmez.
Diffüz adheren
E. coli (DAEC)
Epitel hücrelerinin diffüz tutulumu
Sulu ishal
E. coli K1
K1 polisakkarit kapsül antijeni N. meningitidis’in grup B
kapsüler polisakkariti ile çapraz reaksiyon verir. BOS’ta
lateks aglutinasyonuyla gösterilebilir.
Neonatal menenjit etkeni (2.)
E. coli (flora)
Pili en önemli virülans faktörüdür. Assenden yolla bulaşır.
İdrar yolu enfeksiyonlarının en sık
etkeni ve en sık gram - sepsis etkeni
(endotoksinle)
56. DNA replikasyonu sırasında RNA pirimerlerini uzaklaştıran ve boşlukları dolduran enzim aşağıdakilerden
hangisidir?
A)Helikaz
B) Topoizomeraz
C) Ters transkriptaz
D) DNA polimeraz I
E) DNA ligaz
21
www.tusem.com.tr
2012 - 05 - TUSEM - TTBT
TEMEL BİLİMLER
56 – D
DNA replikasyonu hücre döngüsünün S fazında gerçekleşir. DNA üzerinde replikasyonun başladığı bölgeye replikasyon orijini (ori) yada replikatör adı verilir. Replikatör A-T’den zengin 11 nükleotidlik baz dizileri içerir. Prokaryotlarda
tek orijin bölgesi bulunurken ökaryotta birden fazla orijin bölgesi vardır. Başlatıcı proteinler bağlandıkları DNA
dizisinde erimeye neden olurken helikaz enzimi hidrojen bağlarını kırarak DNA zincirinin her iki yönde açılmasını
sağlar. Ayrılan ipliklere pirimaz enzimi tarafından sentezlenen RNA yapısında kısa öncüler eklenir. RNA pirimerleri
serbest 3’-OH uçlarına nükleotidlerin eklenerek zincirin uzatılması için kullanılır. DNA polimeraz III enzimi yeni
zinciri 5’-3’ yönünde sentezler (sentez daima 5’-3’ yönündedir). Ana iplik kesintisiz olarak sentezlenirken diğer iplik kesintili olarak eşlenebilir ve 1000-2000 nt uzunluğundaki bu parçalara Okazaki fragmanları denir. Her iki iplikteki RNA
pirimerleri DNA polimeraz I enziminin RNAseH etkinliği sayesinde parçalanır ve bu boşluk bölgeler yine aynı
enzimle doldurulur. DNA ligaz enzimi aracılığıyla komşu nükleotitler arasında fosfodiester bağları oluşturulur.
Topoizomeraz enzimi çift iplikli DNA’yı süpersarmal haline getirir.
57. Hepatit B virüsünde viral yükü belirlemek amacıyla kullanılan sinyal amplifikasyon yöntemi aşağıdakilerden hangisidir?
A) Polimeraz zincir reaksiyonu
B) Ligaz zincir reaksiyonu
C) Western Blot
D) Hibrit yakalama
E) Dot blot hibridizasyon
www.tusem.com.tr
22
TEMEL BİLİMLER
2012 - 05 - TUSEM TTBT
57 – D
Moleküler yöntemler
HİBRİDİZASYON YÖNTEMLERİ
İnsutu Hibridizasyon
Dot/ Slot blot hibridizasyon
Southern blot hibridizasyon
Northern blot hibridizasyon
Western blot hibridizasyon
(Protein blotlama yöntemi)
Rekombinant immunblot (RIBA)
APLİFİKASYON YÖNTEMLERİ
Hedef Amplifikasyon yöntemleri
PCR (Polimeraz zincir reaksiyonu)
Prob amplifikasyon yöntemleri
Ligaz Zincir reaksiyonu
Q- Beta replikaz
Sinyal amplifikasyon yöntemleri
Dallanmış DNA
(branched DNA, bDNA)
Hibrit yakalama
(Hybrid capture system)
Doku, organ ve hücrelerdeki nükleik asitlerin belirlenmesinde kullanılır.
Virüslerin lokalizasyonunu ve latent virüsü tespit eder (HPV, CMV gibi).
Kuru nitrosellülöz membrana DNA veya RNA bir damla damlatılır enzim veya
radyoaktif işaretli problarla belirlenir.
DNA’nın belirlenmesi için kullanılır (DNA- DNA prob hibridizasyon).
RNA’nın belirlenmesi için kullanılır (RNA- DNA prob hibridizasyon). Bu yöntemle RNA
virüsleri tespit edilebildiği gibi herhangi bir etkenin transkripsiyon aktiviteside ölçülebilir.
Etkene ait proteinlerin elektroforeze (sodyum dodesil sülfat-poliakrilamid jel
elektroforezi, SDS- PAGE) tabi tutularak ayrıştırılması ve bu proteinlerin hasta
serumundaki antikorlarla birleşmesi esasına dayanan bir yöntemdir. HIV antikorları
pozitif olanlarda doğrulama testi olarak kullanılır.
Etkene özgü proteinlerin ayrı ayrı üretilip bir membran üzerine bantlar
halinde dizilmesi ve kuşkulu serumun bu membran üzerine uygulanması ile uygun
konjugatla bağlanmalarının gösterilmesi esasına dayanan yöntem.
DNA veya RNA (Revers transkriptaz ile DNA’ya dönüştürülür, RT- PCR)
moleküllerinin çoğaltılarak tespit edilmesi (amplifikasyon) esasına dayanan bir
yöntemdir. Çok küçük miktarlar tespit edilebilir.
Tek zincirli hedef DNA dizisine bağlanma bölgeleri arasında 1- 3 nükleotitlik boşluk
bulunan iki prob bağlanır. Bu problar ligaz enzimi aracılığıyla birleştirilir. Ligaz enzimi
yüksek özgüllüğe sahip olduğundan birbirine çok benzeyen mikroorganizmalar ayırt
edilebilir (N. gonorrhae ve N. meningitidis).
Bu yöntemde iki prob kullanılır. Hedef DNA’ya bağlanan ilk proba uygun ikinci prob
bağlandığında sinyalin gücü artar.
HIV, HBV ve HCV’de viral yükü belirlemek için kullanılır.
58. Gram negatif bakterilerin ve endotoksinin toll like reseptörü (TLR) aşağıdakilerden hangisidir?
A) TLR 2
B) TLR 4
C) TLR 6
D) TLR 8
E) TLR 9
58 – B
Gram negatif bakterilerin hücre duvarı parçalandığında ortaya çıkan lipopolisakkarit yapıda maddelerdir. Toksik etki
lipit A’ya bağlıdır ve tüm gram negatif bakteri endotoksinleri aynı etkiye sahip olup ateş ve septik şoka neden olur.
Endotoksin, makrofajlarda bulunan CD14 reseptörüne bağlanır (lipopolisakkaritin bağlandığı protein reseptörü) ve
uyarı TLR4 (Toll like reseptör) vasıtasıyla hücre içine iletilir. Gram pozitif bakterilerin hücre duvarı yapıları ve bazı
mantarlar TLR2 aracılığıyla makrofajları uyararak endotoksin benzeri etkiye neden olabilir.
23
www.tusem.com.tr
2012 - 05 - TUSEM - TTBT
TEMEL BİLİMLER
59. HLA- B27 antijeniyle çapraz antijenik benzerlik dolayısıyla konjuktivit, artrit ve üretrit yapma ihtimali
en yüksek etken aşağıdakilerden hangisidir?
A) Chlamydia trachomatis
B) Riketsia prowazekii
C) Bartonella hansellae
D) Salmonella typhi
E) Mycoplasma homunis
59 – A
Klamidya reither sendromu (reaktif artriti tanımlayan Alman araştırmacı) veya reaktif artritin (konjunktivit, üretrit,
artrit ve mukokütanöz lezyonlar) en sık rastlanan etkenidir. Tedavide tetrasiklin, hamilelerde eritromisin kullanılır.
60. Septisemi sonucunda progresif hipotansiyon, dissemine intravasküler kuagülasyon, vasküler purpura ve
bilateral adrenal hemorajiye neden olabilen etken aşağıdakilerden hangisidir?
A) Haemophilus influenzae
B) Streptococcus pneumoniae
C) Neisseria meningitidis
D) Polio virüs
E) Cryptococcus neoformans
60 – C
NEİSSERİA MENİNGİTİDİS
Bakteri kompleman aracılı lizise uğradığından membran atak kompleksi eksikliği olanlarda (MAC) ve properdin eksikliğinde tekrarlayan Neisseria enfeksiyonları görülür.
Epidemik menenjit ve septisemiye neden olur. Menenjitte ateş, baş ağrısı, fotofobi, ense sertliği (YD’da görülmez),
kerning, brudzinsky gibi meninks irritasyon bulguları, konfüzyon ve koma gelişir.
Septisemide peteşiyal döküntüler görülür. Döküntü endotoksine bağlı gelişir ve döküntüden bakteri izole edilebilir.
Şiddetli hastalıkta ekimoz veya Waterhause Friderichsen sendromu ortaya çıkar. Bu sendrom surrenal hemorajisi sonucunda gelişen DIC tablosudur. Genellikle 5 yaş altındaki çocuklarda görülür. Kutanöz hemoraji (purpura) ve ateş tabloya eşlik eder. Purpura fulminansa neden olan en sık enfeksiyoz ajandır (Protein C eksikliğinde de purpura fulminans,
venöz tromboz ve pulmoner emboli görülür).
61. Neonatal sepsis ve menenjitin en sık etkeni aşağıdakilerden hangisidir?
A) Escherichia coli
B) Staphylococcus aureus
C) Streptococcus pyogenes
D) Streptococcus agalactiae
E) Neisseria meningitidis
www.tusem.com.tr
24
TEMEL BİLİMLER
2012 - 05 - TUSEM TTBT
61 – D
STREPTOCOCCUS AGALACTİAE (B Grubu Streptokok)
Gram pozitif, katalaz negatif ve besiyerinde dar bir beta hemoliz zonu oluşturur. Üst solunum yolu ve genitoüriner sistemde asemptomatik kolonizasyon vardır. Hamile bayanların %10- 20’inde vajinal kolonizasyon görülür. Genellikle
annenin hamileliği sırasında veya doğum esnasında bulaşır. Bulaş için risk faktörleri; membran rüptürünün uzaması,
perematür doğum, intrapartum ateş ve dissemine maternal B grubu streptokok enfeksiyonudur.
Kan kültüründen en fazla izole edilen beta hemolitik streptokoktur. Diyebet, kanser ve alkolizim en önemli risk
faktörleridir.
Yeni doğanda birkaç ay içinde meydana gelen bakteriyemi ve menenjitin en sık rastlanan etkenidir.
Neonatal hastalık iki türlü olur.
Erken başlangıçlı: İntrauterin ve doğum esnasında etkenle karşılaşıldığında ortaya çıkar. Doğumdan sonra ilk 7 gün
içinde bakteriyemi, pnömoni ve menenjit gelişimi görülür.
Geç başlangıçlı: 1 hafta ile 3 ay arasında ortaya çıkan bakteriyemi ve menenjitle karakterizedir. Menenjit yüksek oranda nörolojik sekel bırakır.
62. Nötropenik bir hastada sepsis gelişmesi üzerine yapılan kan kültüründe kanlı agarda üreme olmasına rağmen
çukulatalı agarda üreme tespit edilmiyor. Kültür incelemesinde katalaz pozitif, gram pozitif basiller görülüyor. Hastanın penisilin tedavisine cevap vermemesi üzerine vankomisinle tedavi ediliyor.
Bu hastada en olası etken aşağıdakilerden hangisidir?
A) Staphylococcus aureus
B) Streptococcus pneumoniae
C) Corynebacterium jeikeium
D) Eikenella corrodens
E) Salmonella typhi
62 – C
Corynebacterium aynı Listeria’da olduğu gibi katalaz pozitif ve gram pozitif basildir. Corynebacterium jeikeium normal
cilt florasında bulunur ve C. diphtheriae’nin aksine lipofilik olduğundan çukulatalı agarda üremez. Fırsatçı patojen olan
Corynebacterium jeikeium özellikle hospitalize hastalarda enfeksiyon oluşturur ve klasik antibiyotiklere dirençlidir. Bu
nedenle tedavide vankomisin tercih edilir.
63. Aşağıdaki Haemophilus türlerinden hangisi üreyebilmek için X ve V faktörüne ihtiyaç duyar?
A) H. influenzae
B) H. ducrei
C) H. parainfluenzae
D) H. paraprophilus
E) H. aprophilus
25
www.tusem.com.tr
2012 - 05 - TUSEM - TTBT
TEMEL BİLİMLER
63 – A
Gram negatif basillerin özellikleri
Bakteri
Üreme
gereksinimi
X ve V
Hastalık
Tanı
Proflaksi
Menenjit, epiglotit, artrit
ve sellülit
Otit, sinüzit ve bronşit
Quellung reaksiyonu ve
kültür
Kültür
Rifampin
Kültür
-
Nikotinamid
Yumuşak şankr
(şankroid)
Boğmaca
Eritromisin
Sistein ve demir
Atipik pnömoni
Kültür ve floresan antikor
testi
Üriner antijen ve kültür
Kapsüllü
H. influenzae (a-f)
Kapsülsüz
H. influenzae
H. ducreyi
X ve V
X
B. pertussis
L. pneumophila
-
-
64. Kene veya sivrisineklerle bulaşan ve flavivirüs grubunda yer alan virüs aşağıdakilerden hangisidir?
A)Nairovirüs
B) Batı nil virüsü
C) Ebola
D)Coronavirüs
E) Hepatit C
64 – B
Arbovirüsler
1. Flavivirüsler: sivrisinek ve kenelerle bulaşır
- Sarı humma
- Deng virüsü
- Batı nil virüsü (west nill virüse)
- Japon Ensefalit virüsü
2. Filovirüsler: Enfekte maymunlardan ve insandan- insana yakın ilişkiyle bulaşır. Virülansı en yüksek virüslerdir
(mortalite yaklaşık %100).
- Ebola
- Marburg virüs
3. Bunyavirüsler
- Nairovirüs: Kırım kongo kanamalı ateşi
- Phlebovirüs
- Hantavirüs (farelerle bulaşır)
4. Reovirüs grubunda yer alan kolorado kene ateşi virüsü (zarfsız RNA virüsü).
5. Rhabdovirüslerden veziküler stomatit virüsü
6. Togavirüs grubunda yer alan alfavirüsler
7. Arenavirüsler (lenfositik koriomenenjit virüsü, lassa ateşi vb). Kum şeklinde işlevsiz ribozomu var.
www.tusem.com.tr
26
TEMEL BİLİMLER
2012 - 05 - TUSEM TTBT
65. Epidemik konjuktivitin en sık rastlanan etkeni aşağıdakilerden hangisidir?
A)
ParvovirüsB) Coronavirüs
Herpes simpleksD) Adenovirüs
C)
E)Sitomegalovirüs
65 – D
Adenovirüs enfeksiyonları
Enfeksiyon
Semptom
Üst solunum yolu enfeksiyonu
Faranjit (en sık etken) ve kriptik tonsillit (etken grup C’dir).
Alt solunum yolu enfeksiyonu
Genellikle askeri birlik gibi toplu yaşanan yerlerde görülür (tip 4, 7). Çocuklarda atipik
pnömoni (%10), bronşit ve pertusise benzer sendrom
Akut folliküler konjuktivit
Pürülan akıntı olmaz ve kendiliğinden iyileşir.
Faringokonjuktival ateş
Faranjit, foliküler konjuktivit (yüzme havuzu kojuktivitide denir), ateş ve servikal LAP
Epidemik keratokonjuktivit
(8, 19, 37)
İatrojenik olarak gelişir. Oldukça bulaşıcıdır. Bu hastalarda preauriküler LAP ve keratit
olarak adlandırılan korneanın etrafındaki subepitelyal yağlanma 2 sene devam eder.
Hastalar göz salgılarında 2 hafta boyunca virüsü bulundururlar.
Akut hemorajik konjuktivit
Subkonjuktival hemoraji, preauriküler LAP, ateş ve kemozis
Hemorajik sistit (7, 11, 21)
Özellikle çocuklarda ateş, dizüri ve hematüri.
Gastroenterit (40, 41)
2 yaş altında Rotavirüsten sonra en sık viral etken (% 5-15’i)
SSS
Menenjit, ensefalit ve reye sendromu
Genital sistem
Herpese benzer ülserler, üretrit ve servisit
İmmün yetmezliklilerde
Özellikle karaciğer transplantasyonu yapılan çocuklarda hepatit
66. Oligodendroglial hücreleri tutarak santral sinir sisteminde demiyelinizasyona neden olan virüs aşağıdakilerden hangisidir?
A) İnfluenza
B) Parainfluenza
C) JC virüs
D) Rhabdo virüs
E)Reovirüs
66 – C
İNSAN POLYOMA VİRÜSLERİ
Bu grupta BK, JC ve SV40 (simian virüs 40) virüsleri bulunur.
Çıplak ikozahedral yapıda DNA virüsleridir.
İmmün yetmezlikli (HIV, KLL, Hodgkin lenfoma vb) hastalarda latent (böbrek ve lenfoid dokularda) kalan virüsün aktive
olması sonucunda hastalık gelişir
- JC virüsü: Oligodendrogliyal hücreleri tutarak SSS’nin demiyelinizan bir hastalığı olan progresif multifokal
lökoensefalopatiye (PML) neden olur. Lezyon genellikle serebral ak maddede lokalizedir ve tanı konduktan 6 ay
veya 3 yıl sonra hasta kaybedilir.
- BK virüsü: özellikle böbrek ve Kİ trasplantasyonu yapılan hastalarda idrar yolu enfeksiyonu ve heromorajik
sistite neden olduğu gibi transplant reddine de neden olabilir. Transplantlı hastalarda CMV yanında BK ve JC virüs
enfeksiyonlarıda göz ardı edilmemelidir.
27
www.tusem.com.tr
2012 - 05 - TUSEM - TTBT
TEMEL BİLİMLER
67. Dev hücreli pnömoni ve ensefalite neden olabilen virüs aşağıdakilerden hangisidir?
A)Polio
B) İnfluenza
C)Adenovirüs
D) Kızamık
E)Enterovirüs
67 – D
Komplikasyonlar:
En sık görülen komplikasyon otitis media’dır.
Kızamığa bağlı ölümlerin en sık nedeni pnömonidir (ölümlerin %60’ı).
En korkulan komplikasyonu ensefalit’tir. Nadir görülmesine (%0.5) rağmen mortalite oranı yüksektir (%15).
- Post enfeksiyöz ensefalitin otoimmün etiyolojiye bağlı olduğu düşünülür. Bu durumda kızamık virüsü beyinde izole
edilemez.
- Measles inlüzyon cisim ensefaliti (MIBE): Hücresel immün yetmezliği bulunan kişilerde aylar sonra gelişir. Beyinde
aktif olarak replikasyona uğrayan virüs tespit edilmiştir ve genellikle fetal seyirlidir.
- SSPE yıllar (ort 5-7 yıl) sonra meydana gelen geç nörolojik komplikasyondur (1/1.000.000). Mortalitesi yüksek olup
iyileşenlerde kalıcı nörolojik bozukluk oluşturur (%25). Kişiden kişiye bulaşmaz. Beyinde hem gri hemde beyaz cevheri etkilediğinden panensefalit oluşturur. SSPE’de BOS’ta yüksek düzeyde kızamık IgG antikorlarına rastlanır
fakat IgM antikorları bulunmaz.
- Hecht pnömonisi: Hücresel immün yetmezliği olan bireylerde döküntünün görülmediği dev hücreli pnömoni
tablosudur.
Kızamık konjenital enfeksiyon etkenlerinden değildir fakat abortus ve ölü doğuma neden olabilir.
TANI: Nazofarinks veya kandan virüs izolasyonu yapılabilir. Hastalık semptomlarının görülmesinden 1-2 gün öncesi
ile döküntünün ortaya çıkmasından 1 gün sonrasına kadar virüs izolasyonu gerçekleştirilebilir. Kızamık virüsü yavaş
ürer ve sitopatik etki gösterir. Üst solunum yolu veya üriner sedimentte karakteristik olarak intranüklear ve intrastoplazmik inklüzyon cisimleri içeren multinükleer dev hücreler gösterilebilir. Serolojik olarak IgM antikorları
gösterilerek tanı konur.
68. Antijen sunan hücrelerle T lenfositleri arasında görülen reseptör etkileşimlerinden hangisi yanlıştır?
Antijen sunan hücre
A) MHC- I
T lenfosit
CD8
B) MHC- II
CD4
C) ICAM- 1
LFA- 1
D) CD-2
LFA- 3
E) B7
CD28
www.tusem.com.tr
28
TEMEL BİLİMLER
2012 - 05 - TUSEM TTBT
68 – D
69. Kemik iliğinde lenfoid seri hücrelerinin gelişimini sağlayan interlökin aşağıdakilerden hangisidir?
A) IL- 3
B) IL- 6
C) IL- 8
D) IL- 12
E) Gama- interferon
69 – A
EPO: Eritropoietin, GM- CSF: granulocyte colony- stimulating factor
Kök hücrelerin sentezi gestasyonun ilk haftalarında sarı kesede, 3 – 7. aylar arası KC ve dalakta, daha sonra kemik
iliğinde gerçekleşir.
Puluripotent kök hücrelerden myeloid ve lenfoid seri hücrelerinin gelişimi IL-3 aracılığıyla olur. Lenfoid seri hücrelerinden T lenfositlerin gelişimi timus vasıtasıyla ve IL- 7’ nin kontrolünde gerçekleşir.
29
www.tusem.com.tr
2012 - 05 - TUSEM - TTBT
TEMEL BİLİMLER
70. Kronik karşılaşma sonucunda hipersensitivite pnömonisine neden olabilen etken aşağıdakilerden
hangisidir?
A) Pseudomonas aeruginoza
B) Streptococcus pneumoniae
C) Termofilik actinomyces
D) Staphylococcus aureus
E) Treponema pallidum
70 – C
TİP III AŞIRI DUYARLILIK
(İmmünkompleks, antijen- antikor kompleksi)
Artus reaksiyonu: İmmünkompleks vaskülitinin lokalize formuna denir. Daha önce immünize olmuş hayvana antijenin subkutan enjeksiyonundan sonra hızlı bir şekilde oluşan antikorlar olayın lokalize kalmasına ve enjeksiyon bölgesinde
oluşan antijen-antikor kompleksine bağlı olarak lokal kütanöz vaskülit ve nekroz meydana gelmesine neden olur.
Bu olayın klinik yansıması çifçi akciğeridir. Çifçi akciğerinde aspergillus ve termofilik aktinomyces sporlarının
uzun süre solunması sonucunda akciğerde immünkompleks oluşumuna bağlı tahribat oluşmasıdır.
71. Larva formu ile kontamine olmuş su ve gıdalarla bulaşarak sistiserkozis hastalığına neden olan etken
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Tenya saginata
B) Tenya solium
C) Strongyloides stercoralis
D) Ascaris lumbricoides
E) Trichuris trichura
71 – B
Taenia soleum: Silahlı tenya diye bilinir. Domuzlarda bulunan larvanın (Cysticercus cellulosa) insanlara bulaşaması
sonucu ortaya çıkar. Taenia soleum’un yumurtasıda bulaştırıcı olabilir (T. saginatadan farklı). Bu nedenle insan hem
kesin konak hem de ara konak olabilir. İnsan ara konak olduğunda sistiserkoz denilen klinik tablo ortaya çıkar. Bu
durumda larva bir çok organa (MSS, göz ve kalp vb.) yayılım göstererek kist oluşumuna neden olur. Nörosistiserkozis
sonucu epilepsi benzeri bir tablo oluşturur.
Tedavide niklozamid kullanılır. Sistiserkoziste cerrahi uygulanır veya prazikuantel verilir.
72. Topraktan yumurtanın oral yolla alınmasıyla bulaşan ve tüm dünyada en sık rastlanan helminit enfeksiyonuna neden olan etken aşağıdakilerden hangisidir?
A) Taenia saginata
B) Echinococcus granulosus
C) Toxocara canis
D) Fasciola hepatica
E) Ascaris lumbricoides
www.tusem.com.tr
30
TEMEL BİLİMLER
2012 - 05 - TUSEM TTBT
72 – E
ASKARİS LUBRİCOİDES
En büyük (20- 35 cm) ve en sık rastanan barsak nematodudur.
KLİNİK: Kan yoluyla akciğer migrasyonuna bağlı olarak erken dönemde pnömoni (Loffler pnömonisi) ve eozinofili
meydana gelir.
Barsak tıkanıklığı ve malabsorbsiyona neden olabileceği gibi transmural nekroz sonucu barsak perforasyonu ve peritonite neden olabilir. Ayrıca safra kanalı tıkanıklığı sonucunda sarılık ve tıkanıklık sonucunda apandisit gelişebilir.
TANI: Balgamda larva ve eozinofiller, gaitada ise oval yumurtalar (yüzeyi yumru yumru) gösterilerek tanı konur.
TEDAVİ: Mebendazol (mikrotubul oluşumunu engeller) veya pirantel pomat (paralitik ajan) kullanılır.
73. Megaloblastik anemi ve nörolojik semptomlara neden olan etken aşağıdakilerden hangisidir?
A) Diphylobothrium latum
B) Giardia lamblia
C) Trypanosoma cruzii
D) Leismania donavani
E) Trichinella spiralis
73 – A
DİPHYLOBOTHRİUM LATUM
(Balık tenyası)
Birden fazla ara konağı (2 adet) olan ve yumurtası kapaklı (operkulum) olan tek sestod’dur. Kasında larva (sparganum) bulunan az pişmiş balıkların yenmesiyle bulaşır. B12 vitamini eksikliği anemisi ve megaloblastik anemiye
neden olduğu gibi nörolojik semptomlara neden olabilir. Gaitada tipik kapaklı yumurtalar gösterilebilir. Tedavide
niklozamid veya prazikuantel kullanılır.
74. Addison hastalığına neden olan mantar aşağıdakilerden hangisidir?
A) Coccidioides immitis
B) Histoplasma capsulatum
C) Paracoccidioides brasiliensis
D) Blastomyces dermatitidis
E) Cryptococcus neoformans
74 – B
HİSTOPLASMA CAPSULATUM
Kuş gübresiyle kirlenmiş topraktan ve yarasaların yaşadığı mağaralardan inhalasyon yoluyla bulaşır. Mikrokonidinin
solunmasıyla bulaşarak akciğerlerde granülom ve kazeifikasyonlara neden olur. Retiküloendotelyal sistemi tutar.
Kronik pulmoner enfeksiyon sıklıkla amfizeme neden olur. İmmün yetmezliklilerde mukokütanöz ülserler (özellikle
AIDS’de dilde ülserasyon), hepatosplenomegeli ve addison (sürrenal yetmezliği) hastalığına neden olabilir.
En iyi tanı yöntemi kemik iliği asprasyonudur. Makrofajların içinde kapsüllüymüş gibi görünen mantar hücreleri tespit
edilir. Kültürde üretildiğinde tüberküler makrokonidiler, gözyaşı damlası şeklinde mikrokonidiler ve septalı hifler gösterilebilir. Antikor tespiti için en sık kullanılan yöntem kompleman fiksasyon testidir (>1/32). Sistemik enfeksiyonda (immün
yetmezlikli konakta) idrarda antijen tespit edilebilir.
Tedavide itrakonazol, sistemik enfeksiyonda amfoterisin B kullanılır.
31
www.tusem.com.tr
2012 - 05 - TUSEM - TTBT
TEMEL BİLİMLER
75. Zoofilik bir dermatofit olup şiddetli enflematuar yanıta neden olarak kerion oluşturabilen mantar aşağıdakilerden hangisidir?
A) Trichophyton schoenleini
B) Trichophyton rubrum
C) Trichophyton verrukosum
D) Epidermophyton floccosum
E) Microsporum audouini
75 – C
İnsanlarda en sık rastlanan zoofilik dermatofitler M. canis, T. verrukozum ve T. mentagrophytes’tir. Genellikle zoofilik
dermatofitler diğer dermatofitlere göre göre daha yüksek enflematuar yanıt oluşturur. M. canis kedi ve köpeklerden insanlara
bulaşır saç ve saçlı derideki enfeksiyonu wood ışığında yeşil floresan verir. Kültürlerde oldukça kısa sürede ürer (5- 7 gün).
T. verrukosum sığır ve koyunlardan insanlara bulaşır ve diğer trikofitonlardan farklı olarak ektotriks enfeksiyon
oluşturur. Ayrıca T. verrukosum daha derin dokulara ilerleyebilir ve keriyona neden olabilir. Bu nedenle oluşturduğu enfeksiyon diğer dermatofit enfeksiyonlarına göre daha şiddetli enflematuar yanıta neden olur. Kültürün mikroskobik
incelemesinde karakteristik fare kuyruğu (rat-tail) şeklinde makrokonidialar görülür. T. mentagrophytes kemirgenlerden insanlara bulaşır. 2 gün içinde üreyi hidrolize edebilme yeteneğine sahip olmasıyla T. rubrum ve T. tonsurans’dan ayırt edilir.
76. Sistemik mikozların bulaş formu aşağıdakilerden hangisidir?
A) Konidi
B) Pseudohif
HifD) Miçelyum
C)
E)Oospor
76 – A
SİSTEMİK MİKOZLAR
1. Histoplasma capsulatum
2. Coccidioides immitis
3. Paracoccidioides brasiliensis
4. Blastomyces dermatitidis
Temel özellikleri
- Tümü dimorfiktir (oda ısısında (25°C)küf, insan vücudunda (37°C) maya.
- Tamamen sağlıklı kişide hastalık oluşturabilirler ve kişiden kişiye bulaşmazlar.
- Konidi (spor)’nin solunmasıyla bulaşır (Mikrokonidi veya artrosporun).
- Pirimer enfeksiyon bölgesi akciğerdir.
- Sistemik mantarlara konağın gösterdiği immünolojik cevap granülom oluşumudur.
- Tedavide öncelikle azoller (itrakonazol) tercih edilir fakat şiddetli vakalarda amfoterisin B kullanılır. Sadece P. brasiliensis tedavisinde sülfonamidlerde kullanılabilir.
www.tusem.com.tr
32
TEMEL BİLİMLER
2012 - 05 - TUSEM TTBT
77. Aşağıdaki adaptif değişikliklerin hangisinde otofajik vakuollerin sayısında artış olabilir?
A) Hipoplazi
B) Atrofi
MetaplaziD) Hiperplazi
C)
E) Hipertrofi
77 – B
Atrofide protein yıkımı artışı önemli rol oynar. Lizozomlar bazı hücresel komponentleri parçalayan asit hidrolazlar ve diğer enzimleri içerir. Atrofide hücre komponentlerinin fragmanlarını içeren (mitokondri, ER gibi) içlerine hidrolitik enzimlerin boşaldığı membranla çevrili otofajik vakuol sayısında artış izlenir. Sonrasında hücresel komponentler sindirilir.
78. Aşağıdaki örneklerden hangisinde distrofik kalsifikasyon izlenmez?
A) Enzimatik yağ nekrozu odakları
B) Tüberküloz lenfadenit
C) Tiroid nodülleri
D) Yaşlılarda kalp kapakları
E) Kemiğin paget hastalığı
78 – E
Distrofik kalsifikasyon nedenleri
•
•
•
•
•
•
•
Aterosklerotik plak
Yaşlılarda kalp kapakları
Tiroid nodülleri
Tüberküloz lenfadenit
Enzimatik yağ nekrozu alanları
Diğer nekrotik dokularda
Bazı tümörlerde (PSAMMOM cismi)
DİSTROFİK KALSİFİKASYON
Nekrotik hasarlı, kronik iltihaplı, skarlı veya tümöral dokularda kalsiyum
birikmesidir. Kalsiyum metabolizması normaldir. Kan kalsiyum seviyesi normaldir. Kalsifikasyonu kalsiyum fosfat mineralinden oluşan kristal formasyonu başlatır. Kalsiyum fosfat bağlanma döngüleri tekrarlanır ve böylece
lokal yoğunlaşmalar olur. Distrofik kalsifikasyon organ disfonksiyonlarına
neden olabilir.
79. Akut inflamasyonda lökositlerden salgılanan ve lökositlerin endotel hücrelerine adezyonunda etkili olan
moleküller aşağıdakilerden hangisidir?
A)P-Selektin
B)Gly-Cam1
C) İntegrinler
D) Membran atak kompleks (MAC)
E) VCAM-1
79 – C
Lökositlerin adezyonunda lökositlerden salgılanan integrinler görev yapmaktadır. 30’dan fazla integrin alt grubu vardır. Tüm integrinler 2 non-kovalent bağlı α ve β polipeptid zincirlerinden oluşan heterodimerik hücre yüzey proteinleridir. İnflamasyonda görev alan integrinler;
• β1 integrinlerden VLA-4(α4β1)
• β2 integrinlerden LFA-1 (CD11a/18) ve Mac-1 (CD11b/18).
Lökosit yüzeyinde bulunan LFA-1 ve Mac-1, endotelde bulunan ICAM-1 (intraselüler hücre adezyon molekülü-1) ile,
VLA-4 integrini ise VCAM-1 (vasküler hücre adezyon molekülü-1) ile etkileşerek adezyonu sağlar.
33
www.tusem.com.tr
2012 - 05 - TUSEM - TTBT
TEMEL BİLİMLER
80. Trombositlerde transselüler biyosentez yolu ile sentezlenen, nötrofillerin kemotaksisini ve endotele adezyonunu inhibe eden molekül aşağıdakilerden hangisidir?
A)Lipoksinler
B)Prostosiklin
C) Tromboksan
D) Lökotrien B4
E) Lökotrien C4
80 – A
Lipoksinler lökositlerde üretilen 5-HPETE’den 12-lipooksijenaz enzimi ile trombositlerde sentezlenir. Lipoksin A4 ve
lipoksin B4 lökosit toplanmasını ve inflamasyonun hücresel komponentlerini, nötrofil kemotaksisini (antilökotrien etkili) ve endotele adezyonunu inhibe ederler. Bu şekilde antiinflamatuar etki gösterirler.
81. Aşağıdakilerden hangisi hangisi Tip II aşırı duyarlılık hastalıklarından değildir?
A) Otoimmün hemolitik anemi
B) Akut romatizmal ateş
C) Tip 1 diabetes mellitus
D) Good-pasture sendromu
E) Graves hastalığı
81 – C
Tip II hipersensitivite, hücre yüzeyinde veya ekstraselüler matrikste bulunan antijenlere (genellikle endojen, bazen
eksojen olabilir) karşı gelişen antikorlar aracılığıyla gelişir. Patogenezindeki mekanizmalar;
Antikorlar(IgG veya IgM sınıfı ise) hücre yüzeyinde biriktiği zaman kompleman sistemini aktive edebilir. Bunun sonucunda; C3b’nin opsonizan etkisi ile fagositler tarafından tanınıp yıkılması veya MAK(C5b-9) ile lizis gerçekleşir.
Antikor bağımlı hücresel sitotoksisite: IgG ile kaplanan hücreler, IgG’nin Fc parçası için reseptöre sahip hücreler
(monosit, nötrofil, NK hücreleri) tarafından fagositoz yapmadan öldürülebilir.
Antikor aracılı hücresel disfonksiyon: Hücre yüzey reseptörlerine karşı gelişen antikorlar, hücre hasarı yapmaksızın disfonksiyona neden olabilir.
Tip II Hipersensitivite Örnekleri
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Otoimmün hemolitik anemi
Otoimmün trombositopenik purpura
Eritroblastozis fetalis
Pemfigus vulgaris,
Büllöz pemfigoid
ANCA pozitif vaskülitler
Good-pasture sendromu
Akut romatizmal ateş
Myastenia gravis
Graves hastalığı
İnsülin rezistans DM (Tip II DM)
Pernizyöz anemi
www.tusem.com.tr
34
TEMEL BİLİMLER
2012 - 05 - TUSEM TTBT
82. Aşağıdakilerden hangisi romatoid artrit için yanlıştır?
A) En çok eklem kıkıradığını tutar.
B) Kadınlarda daha sık izlenir.
C) En sık distal interfalangial eklem tutulur.
D) Subkütan nodüller en sık ön kol ekstansör yüzeyde izlenir.
E) Olguların çoğunda romatoid faktör pozitiftir.
82 – C
Romatoid artrit, sistemik kronik inflamatuar bir hastalıktır. Birçok dokuyu tutmakla birlikte en çok eklem kıkırdağını
tutar. Karakteristik bulgusu non süpüratif proliferatif sinovittir. SLE gibi kadınlarda sık görülür. Genellikle küçük eklemleri tutar. En sık tuttuğu eklemler proksimal interfalangeal (PIF) ve metakarpofalangeal (MKP) eklemlerdir. Distal interfalangial eklemleri nadiren tutar. Aksial tutulum ile sadece üst servikal vertebra ile sınırlıdır. Eklemlerde belirgin pannus
(synovium içerisinde yoğun granulasyon dokusu, inflamatuar hücreler içerir) ile karekterizedir. Subkutan nodüller %
24 olguda izlenir ve en sık ön kolun ekstansör yüzeyinde yerleşir. Romatoid faktör % 80 (+)’dir.
83. Aşağıdakilerden hangisi senil sistemik amiloidozda biriken amiloid proteinidir?
A) SAA(Serum amiloid asosiye protein)
B) Transtiretin
C) Amiloid beta (Aβ) protein D) β2 mikroglobulin
E) Immünglobulin hafif zincir (AL amiloid)
83 – B
Senil sistemik amiloidoz, ileri yaşlarda en sık kalpte izlenir. Biriken protein mutant veya normal formlarda transtiretindir. Hastalarda restriktif kardiyomyopati ve artimiler gelişir.
84. Aşağıdakilerden hangisi mezenkimal kökenli bir tümördür?
A)Seminom
B)Melanom
C)Hepatom
D) Fibrom
E)Adenom
84 – D
Benign mezenkimal tümörler köken aldığı hücrenin sonuna –om veya –oma eki getirilerek isimlendirlir. Ancak sonunda
–om veya –oma eki olan mezenkim dışı benign ve malign tümörler de bulunmaktadır.
Benign-malign mezenkimal tümörler
Orjin
Benign
Malign
Düz kas
Leiomyom
Leiomyosarkom
Çizgili kas
Rabdomyom
Rabdomyosarkom
Fibrosarkom
Fibroblastlar
Fibrom
Yağ hücreleri
Lipom
Liposarkom
Kıkırdak
Kondrom
Kondrosarkom
Kemik
Osteom
Osteosarkom
35
www.tusem.com.tr
2012 - 05 - TUSEM - TTBT
TEMEL BİLİMLER
85. Aşağıdakilerden hangisi insan tümörlerinde en sık izlenen nükleer transkriptör gen bozukluğudur?
A)MYC
B)FOS
C)RAS
D)p53
E)REL
85 – A
Nükleer transkripsyon faktörlerini kodlayan genler hücrelerin siklusa düzenli olarak girmesine ve hücre bölünmesine
yol açarlar. Bu grupta MYC, MYB, JUN, FOS onkogenleri bulunur. Bunların arasında MYC, insan tümörlerinde en sık
görülen nükleer transkriptör gen bozukluğudur.
86. Aşağıdaki hastalıklardan hangisinin sıklığı obesitede artmaz?
A)Osteoartrit
B) Metabolik sendrom
C) Kolelithiazis
D) Endometrium kanseri
E)Leiomyosarkom
86 – E
Obesite ile ilişkili tıbbi komplikasyonlar
GİS
Kolelithiazis, pankreatit, abdominal herni, non alkolik hepatosteatoz
Endokrin/metabolik
Metabolik sendrom, insülin direnci, glukoz intoleransında bozulma, Tip II DM, dislipidemi,
polikistik over sendromu
KVS
HT, KAH, KKY, aritmiler, pulmoner hipertansiyon, iskemik inme, venöz staz, DVT, pulmoner
emboli
Respiratuar
Obstruktif uyku apnesi, obezite hipoventilasyon sendromu (Picwickian sendromu)
Kas-iskelet
Osteoartrit, GUT, bel ağrısı
Jinekolojik
Mens bozukluğu, infertilite
GÜS
Üriner stres inkontinansı
Oftalmolojik
Katarakt
Nörolojik
İdiopatik intrakranial hipertansiyon
Postoperatif olaylar
Atelektazi, pnömoni, DVT, pulmoner ebboli
Kanser
Özofagus, kolon, safra kesesi, prostat, meme, uterus, serviks, böbrek
87. Aşağıdakilerden hangisi aterosklerotik plağın gelişmesinde son basamaktır?
A) LDL’nin damar duvarında birikmesi
B) Trombositlerin büyüme faktörlerini salgılaması
C) Makrofajların lipid fagositozu
D) Düz kas hücrelerinin tunika intimaya göçü
E) Düz kas hücrelerinin kollajen sentezlemesi
www.tusem.com.tr
36
TEMEL BİLİMLER
2012 - 05 - TUSEM TTBT
87 – E
Atherogenezde Oluşum Basamakları:
• Kronik endotel hücre hasarı (Aterom plağı gelişiminde ilk aşamadır ) →Permeabilite artışı →Lökosit ve trombosit adezyonu
• Lipoproteinlerin damar duvarında birikimi (LDL ve okside LDL)
• Monosit adezyonu ve intimaya transmigrasyonu → köpüksü hücre oluşumu
• Trombosit adezyonu ve PDGF üretimi
• PDGF ile düz kas hücrelerinin uyarılması → tunika mediadan intimaya göç etmesi
• Düz kas hücrelerinin proliferasyonu → ekstraselüler matriks üretimi (Atherom plağın olgunlaşmasını sağlayan son aşamadır)
• Sonuç olarak tunika intimada yoğun yağ ve fibröz doku birikimi (ATHEROSKLEROZ )
88. 14. kromozomdaki IgH ile 18. kromozomdaki BCL2 arasında gelişen t(14;18) translokasyonu aşağıdaki
lenfoma tiplerinden hangisinde sık görülür?
A)
Burkitt lenfomaB) Foliküler lenfoma
C) Küçük hücreli lenfoma
D) Marginal zon lenfoma
E) Mantle hücreli lenfoma
88 – B
Foliküler lenfoma ABD’de erişkin lenfomaların en sık formudur. Orta yaşlarda sıktır. Neoplastik hücreler normal germinal merkez B hücrelerine benzerler. Lenf nodunda nodüler veya nodüler-diffüz büyüme paterninde sentrosit ve sentroblastlardan oluşan proliferasyon izlenir. 14. kromozomdaki IgH ile 18. kromozomdakiş BCL2 arasında gelişen t(14;18)
translokasyonu %90 hastada izlenir. t(14;18) karakeristiktir ancak spesifik değildir.
37
www.tusem.com.tr
2012 - 05 - TUSEM - TTBT
TEMEL BİLİMLER
89. Kemik iliğinde retikülin lif artışı ve myelofibrozisin sık izlendiği AML tipi aşağıdakilerden hangisidir?
A) Akut promyelositik lösemi (AML M3)
B) Akut myelomonositik lösemi (AML M4)
C) Akut monositik lösemi (AML M5)
D) Akut eritrolösemi (AML M6)
E) Akut megakaryositik lösemi (AML M7)
89 – E
Akut megakaryositik lösemi (AML M7) en az görülen AML grubudur. Megakaryositik serinin blastları dominantır. Olguların çoğunda artmış kemik iliği retikülini ve myelofibrozis izlenir. Down sendromunda en sık izlenen AML tipidir.
90. Aşağıdaki amfizem tiplerinden hangisi sigara içenlerde daha sık izlenir?
A) Distal asiner amfizem
B) Panasiner amfizem
C) Sentriasiner amfizem
D) İntertisyel amfizem
E) Büllöz amfizem
90 – C
Sentriasiner amfizemin en sık nedeni sigaradır. Kömür işçilerinde de sık oluşur. En önemli neden sigara olduğu için
sıklıkla kronik bronşit ile beraber izlenir.
Sentriasiner amfizemin özellikleri:
• Klinikte en sık izlenen amfizem tipidir. (%95)
• En sık nedeni sigaradır. Kömür işçilerinde de sık izlenir.
• Genellikle kronik bronşitle beraber izlenir.
• Asinuslerin proksimal kısımları etkilenir, distal kısım normaldir.
• Amfizematöz alveol duvarında sıklıkla siyah pigment birikimi izlenir.
• Genellikle üst loblarda, özellikle apikal segmentlerde daha sık ve şiddetlidir.
91. Böbreklerin bilateral büyüdüğü, korteks ve medullada çok sayıda kistler ile konjenital hepatik fibrozun
beraber izlendiği hastalık aşağıdakilerden hangisidir?
A) Familyal jüvenil nefronofitzis
B) Kistik renal displazi
C) Medüller sünger böbrek
D) OR polikistik böbrek hastalığı
E) Dializ ilişkili kistik hastalık
91 – D
OR polikistik böbrek hastalığı, böbreklerde bilateral büyüme ile medulla ve kortekste çok sayıda kistlerle karakterizedir. Hastalığın 4 formu vardır: Perinatal, neonatal, infantil ve jüvenil. Perinatal ve neonatal tipler daha sık görülürler
ve bu hastalarda doğumda ciddi bulgular vardır. Olgihidroamnioza bağlı ciddi pulmoner hipoplaziden dolayı bebekler
erken dönemde kaybedilir. Olgularda 6p21-23’de lokalize PKHD1gen mutasyonları vardır. Bu gen fibrosistin veya poliduktin denen bir proteini kodlar. Bu proteinin toplayıcı duktus ve biliyer sistem diferansiyasyonunda reseptör görevi
vardır. İnfantil ve jüvenil formlarda hastalarda konjenital hepatik fibrozis (periportal fibrozis ve safra duktus proliferasyonu) ile karaciğerde kistler izlenir. Hastalarda splenomegali ve portal HT gelişebilir.
www.tusem.com.tr
38
TEMEL BİLİMLER
2012 - 05 - TUSEM TTBT
92. Aşağıdakilerden hangisi prostat adenokarsinomu için yanlıştır?
A) En sık posterior periferik zondan gelişirler.
B) En önemli prognositik parametre evredir.
C) En sık kemik metastazı izlenir.
D) Metastazları osteoblastik olabilir.
E) Hastaların çoğunda erken dönemde üriner obstrksiyon şikayetleri gelişir.
92 – E
Prostat kanserlerinin %70’i periferik zondan özellikle de posterior periferik zondan gelişirler. Bu yüzden rektal muayene
ile tanınabilirler. Bazı varyantlarında daha büyük periüretral duktuslardan gelişirler. (duktal adenokarsinom) Bu hastalar
dışında üriner obstrüksiyon bulguları geç döneme kadar izlenmez. Uzak metastazlarını kemiklere, özellikle vertebralara
yaparlar. Kemik metastazları osteoblastik tipte olabilir. Prognozda en önemli parametre evredir. Gleason gradeleme
sistemi de evre ile birlikte prognoz değerlendirmesinde önemli bir parametredir.
93. Overin yüzey epitelinden gelişmeyen tümör aşağıdakilerden hangisidir?
A)
Seröz tümörB) Müsinöz tümör
C)
Brenner tümörD) Endometroid tümör
E) Sertoli-Leyding hücreli tümör
93 – E
Overin yüzey epitel tümörleri
Seröz tümörler
• Benign (kistadenom)
• Borderline tümör (seröz borderline tümör)
• Malign (seröz adenokarsinom)
Müsinöz tümörler
• Benign (kistadenom)
• Borderline tümör (müsinöz borderline tümör)
• Malign (müsinöz adenokarsinom)
Endometroid tümörler
• Benign (kistadenom)
• Borderline tümör (endometroid borderline tümör)
• Malign (endometroid adenokarsinom)
Berrak hücreli tümörler
• Benign
• Borderline tümör
• Malign (berrak hücreli adenokarsinom)
Transizyonel hücreli tümörler
• Brenner tümör
• Borderline Brenner tümör
• Malign Brenner tümör
• Transizyonel hücreli karsinom (Non-Brenner tip)
Epitelyal-stromal
• Adenosarkom
• Malign mikst mülleryan tümör
39
www.tusem.com.tr
2012 - 05 - TUSEM - TTBT
TEMEL BİLİMLER
94. Barsakta hamartomatöz polipler, yüzde trikilemmom, akral keratoz ve oral papillom ile karakterize hastalık
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Peutz-Jeghers sendromu
B) Cowden sendromu
C) Cronkhite-Canada sendromu
D) Gardner sendromu
E) Turcot sendromu
94 – B
Cowden sendromu OD geçili PTEN gen mutasyonları ile karakterize bir hastalıktır. Hastalarda barsakta hamartomatöz polipler, yüzde trikilemmom, akral keratoz ve oral papillom, subkutan lipomlar, hemanjiomlar izlenir.
GIS kanseri riskinde artış yoktur ancak tiroid foliküler karsinom, meme ve endometrium kanser riski yüksektir. Bannayan-Ruvalcaba-Riley sendromunda da PTEN mutasyonları vardır ve Cowden sendromuna benzer özellikler izlenir.
Cowden sendromundan farklı olarak mental yetersizlik vardır ve kanser insidansı daha düşüktür. Cronkhite -Canada
Sendromu herediter değildir. Bağırsaklarda hamartomatöz polipler ve bunlara eşlik eden ektodermal anomalilerle
karekterizedir. Eşlik eden ektodermal anomaliler hiperpigmentasyon, vitiligo, alopesi, tırnaklarda atrofik değişikliklerdir.
95. Aşağıdaki bulgulardan hangisi Crohn hastalığını düşündürmez?
A) Segmental tutulum
B) Transmural tutulum
C)Serozit
D) Kazeifiye granülomlar
E) Fistül ve fissürler
95 – D
Crohn hastalığı (CH) ataklar halinde GİS’in herhangi bir seviyesini tutabilir. En sık terminal ileum tutulur. Gecikmiş
tipte hipersensitivite reaksiyonudur. İnflamasyon tüm barsak katlarını tutan transmural, keskin sınırlı ve kroniktir. İnflamasyona non kazeifiye granülomlar ve lenfoid agregatlar eşlik eder. CH’da segmental atlamalı tutulum vardır ve
segmentler arasında normal barsak izlenebilir. Fibrozis nedeni ile barsak lğmeni daralır ve baryumlu grafide ip belirtisi
görünümü oluşur. Serozit olgularda sıktır ve fistül oluşturan derin fissürler sık görülür. Hastalarda malabsorbsiyon
ve ishal belirgindir.
www.tusem.com.tr
40
TEMEL BİLİMLER
Özellik
2012 - 05 - TUSEM TTBT
Crohn hastalığı
Ülseratif kolit
Tuttuğu barsak bölgesi
İleum ± kolon
Sadece kolon
Tutulum şekli
Skip lezyon (segmental)
Diffüz
Darlık
Var
Nadir
Barsak duvarı
Kalınlaşmış
İncelmiş
İnflmasyon
Transmural
Mukozaya sınırlı
Pseudopolip
Seyrek
Belirgin
Ülser
Derin
Süperfisyal
Lenfoid reaksiyon
Belirgin
Hafif-orta
Fibrozis
Belirgin
Hafif-yok
Serozit
Belirgin
Hafif-yok
Granülomlar
Var (∼35%)
Yok
Fistül/fissür
Var
Yok
Perianal fistül
Var
Yok
Yağ/vitamin malabsorbsiyonu
Var
Yok
Malign potansiyel
Var
Var (daha sık)
Cerrahiye yanıt
Kötü
İyi
Toksik megakolon
Seyrek
Sık
MAKROSKOPİK
MİKROSKOPİK
KLİNİK
96. Karaciğer biyopsisinde portal ve periportal alanda plazma hücrelerinden zengin inflamasyon, interface
hepatit, köprüleşme nekrozları, sinsityal dev hepatositler ve hepatitik rozet formasyonu izlenmesi durumunda öncelikle aşağıdakilerden hangisi düşünülmelidir?
A) Primer sklerozan kolanjit
B) Kronik viral hepatit
C) Otoimmün hepatit
D) Alkolik hepatit
E) Non alkolik yağlı karaciğer hastalığı
96 – C
Otoimmün hepatitte morfolojik bulgular:
Portal ve periportal alandsa özellikle plazma hücrelerinden zengin inflamasyon
İnterface hepatit
Köprüleşme nekrozu
Sinsityal dev hepatositler
Hepatitik rozet formasyonları görülebilir.
***Plazma hücrelerinden zengin portal inflamasyon bu hastalığın önemli bir özelliğidir. Rozet formasyonları spesifik
değildir ancak otoimmün hepatitlerde sık görülür.
41
www.tusem.com.tr
2012 - 05 - TUSEM - TTBT
TEMEL BİLİMLER
97. Aşağıdaki meme kanseri tiplerinden hangisinde E-kaderin kaybı sıklıkla izlenir?
A) İnvaziv duktal karsinom, NOS
B) İnvaziv lobüler karsinom
C) Medüller karsinom
D) Papiller karsinom
E) Müsinöz karsinom
97 – B
İnvaziv lobüler karsinomun yaş dağılımı ve risk faktörleri invaziv duktal karsinoma benzer. Hastalarda kötü sınırlı kitle
gelişir. Meme kanserleri içinde en sık multifokal ve bilateral olan tümördür. İnvaziv lobüler karsinomda E-kaderin
(CDH1) gen kaybı, en önemli moleküler özelliğidir. Bu yüzden hücreler stromada tek tek yayılma eğilimindedir. Duktal
ve lobüler neoplazi ayrımında E-kaderin boyanması kullanılabilir. E-kaderin duktal neoplazilerde pozitif boyanır, lobüler
neoplazilerde ise negatiftir.
98. Aşağıdakilerden hangisi çocuk ve genç erişkinlerde çoğunlukla serebellum yerleşimli düşük dereceli glial
tümördür?
A) Pilositik astrositom
B)Oligodenrogliom
C)Ependimom
D) Glioblastom
E) Low grade fibriler astrositom
98 – A
Pilositik astrositom, grade I astrositomdur. Sıklıkla serebellum, III . ventrikül tabanında ve daha az olarak da optik
sinir de yerleşim gösteren, benign seyirleri ile diğer astrositom tiplerinden ayrılan glial tümördür. Çocuklar ve genç
erişkinlerde nodüler kistik lezyonlarla karekterizedir. Mikroskopik olarak tümör hücreleri bipolar füziform şekillidir.
Tümöral hücrelerinin iki ucunda saç benzeri eozinofilik rozenthal fibrilleri bulunur.
99. Aşağıdaki ilaçlardan hangisi benzodiazepin omega1 reseptörlerine agonist etki yaparak insomnia ve
anksiyete tedavisinde kullanılır?
A)Zolpidem
B)Buspiron
C)Sitalopram
D) Karbamazepin
E)Flumazenil
99 – A
Atipik Benzodiazepinler (Zolpidem / Zopiklon / Eszopiklon / Zaleplon)
Benzodiazepin olmamalarına rağmen benzodiazepin omega1-reseptörlerine agonist etki yaparak GABAA üzerinden
hücre içine klor girişini artırırlar. Hipnotik ve anksiyolitik etkili ilaçlardır. Terapötik dozda antikonvülsan etki ve kas gevşemesi yapmazlar. Fizyolojik uykuyu bozma, bağımlılık, yoksunluk krizi, rebound insomnia ve artık etki potansiyelleri
benzodiazepinlere göre daha düşüktür. Farmakolojik etkileri flumazenil tarafından önlenir. Zaleplon aldehid dehidrogenaz ile metabolize edilirken zolpidem aktif metabolit oluşturmaz.
www.tusem.com.tr
42
TEMEL BİLİMLER
2012 - 05 - TUSEM TTBT
100. Aşağıdakilerden hangisinde ACE inhibitörü kullanmak uygun değildir?
A) Konjestif kalp yetmezliği
B) Miyokart enfarktüsü
C) Diyabetik nefropati D) Sklerodermaya bağlı renal kriz
E) Bilateral renal arter stenozu
100 – E
ACE İnhibitörleri
Anjiotensin I → anjiotensin II dönüşümünü sağlayan ve bradikinini yıkan ACE (kininaz II) enzimini inhibe ederler. ACE
inhibitörlerinin antihipertansif etkileri hem damar düz kasını kasan anjiotensin II sentezini azaltmalarına hem de potent
bir vazodilatör olan bradikinin yıkımını azaltmalarına bağlıdır (renin-anjiotensin sistemini inhibe kallikrein-kinin
sistemini aktive ederler). Arteriyoller ve venüllerde dilatasyona neden olurlar. Bradikinin reseptör antagonisti ikatibant
ve deltibant antihipertansif etkilerini ve kuru öksürük yan tesirlerini azaltır.
Bilateral renal arter stenozu olanlarda, gebeliğin 2 ve 3. trimestrinde ve hiperkalemisi olan hastalarda kontrendikedirler.
Klinik Kullanımları
Kronik hipertansiyon: Arteriyol ve venüllerde dilatasyon yaparak hipertansiyon profilaksisinde sık kullanılan ilaçlardır.
Kısa etki süresine sahip olan kaptopril acil hipertansiyon tedavisinde sublingual olarak kullanılır.
Diyabetik nefropati: Diyabette mikroalbüminüriyi önlerler. Diyabetik hipertansiyonlularda ilk tercih antihipertansif ilaçlardır. Diyabetik hastalarda hipertansiyon olmasa bile mikroalbüminüri varlığında tercih edilirler.
Miyokart enfarktüsü profilaksisi: Antianginal etki göstermemelerine rağmen miyokart enfarktüsünün profilaksisinde
kullanılırlar ve sağ kalım süresini uzatırlar.
Konjestif kalp yetmezliği: Anjiotensin II’nin etkinliğini azaltarak ve remodelingi düzelterek konjestif kalp yetmezliğinde
mortaliteyi azaltırlar.
Sklerodermaya bağlı renal kriz: Skleroderma bağlı renal kriz yoğun bakım gerektiren akut malign hipertansiyonla
ilişkilidir. Yüksek doz kortikosteroid tedavi görülmesi renal krizi başlatır. Artmış renin aktivitesinden dolayı renal krizde
en etkili ilaç yüksek doz ACE inhibitörleridir.
101. Hipertansif ve analjezik etkinlik gösteren intravenöz anestezik ilaç aşağıdakilerden hangisidir?
A)Midazolam
B) Tiyopental
C) Ketamin
D)Etomidat
E)Propofol
101 – C
Ketamin
Fensiklidin benzeri NMDA reseptör antagonistidir. Katatoni, analjezi ve amnezi ile karakterize disosiyatif anestezi
yapar. Anestezik ve analjezik özelliğe sahip tek intravenöz anesteziktir.
Santral sinir sisteminde sempatik stimülasyon yaparak ve norepinefrinin presinaptik geri alımını inhibe ederek taşikardi, hipertansiyon ve kardiyak output artışına neden olur. Kardiyojenik ve septik şok gibi durumlarda önerilmez.
Beyin kan akımını ve kafa içi basıncını artırdığı için kafa içi basınç artışı durumlarında tercih edilmez. Postoperatif halüsünasyon ve renkli rüyalarla karakterize psikotik reaksiyonlara neden olabilir. Psikotik yan tesirlerini önlemek için
midazolam, diazepam veya propofol kullanılabilir.
43
www.tusem.com.tr
2012 - 05 - TUSEM - TTBT
TEMEL BİLİMLER
102.Morfinin oluşturduğu aşağıdaki etkilerden hangisine tolerans gelişmez?
A) Ortostatik hipotansiyon
B) Konstipasyon
C) Supraspinal analjezi
D)Emezis
E) Solunum depresyonu
102 – B
Opioid İlaçların Etkileri
Tolerans Gelişen Etkiler
Tolerans Gelişmeyen Etkiler
Analjezi
Myozis
Solunum depresyonu
Konstipasyon
Öfori / Disfori
Konvülsiyon
Bradikardi
Antagonist etki
Emezis
Öksürüğün baskılanması
Hipotansiyon
Sedasyon
Antidiüretik etki
103. Aşağıdaki eikozanoid ürünlerinden hangisi luteolize ve intraoküler basınçta azalmaya neden olur?
A)PGE2
B) TxA2
C) PGI2
D)PGF2alfa
E) LTB4
103 – D
Prostaglandinlerin Etkileri
Prostaglandin
PGE2
Fizyolojik Etki
Hipertermik etki
Duktus arteriyozusun açık tutulması
Mide asit salgısını azaltma
Gebe uterus düz kasında kasılma
PGF2alfa
Uterus düz kasında kasılma
Luteolize neden olma
Göz içi basıncını düşürme
PGI2
Antiagregan etki
Antiaterosklerotik etki
Mide asit salgısını azaltma
TxA2
Agregasyonda artma
PGD2
Pulmoner damar yatakları dışında dilatasyona neden olma
Sistemik mastositozda artma
www.tusem.com.tr
44
TEMEL BİLİMLER
2012 - 05 - TUSEM TTBT
104. Aşağıdaki antiaritmik ilaçlardan hangisi antinükleer antikor düzeyini artırır ve yavaş asetilleyicilerde daha
fazla olmak üzere lupus benzeri bulgulara neden olur?
A)Prokainamid
B)Meksiletin
C)Amiodaron
D)Adenozin
E)Sotalol
104 – A
Prokainamid
IA grubu antiaritmiktir. Otomatizmaya sahip odaklarda ve ektopik yapılarda sodyum kanallarını bloke eder. EKG’de
QRS genişlemesine neden olur. Potasyum kanallarını bloke ederek aksiyon potansiyel süresini uzatır.
Otonomik gangliyonları bloke ederek hipotansiyon ortaya çıkar. Lidokaine dirençli ventriküler aritmilerde amiodarondan sonra üçüncü seçenektir.
N-asetiltransferaz ile metabolize edilir. Metaboliti konvülsiyon ve psikotik reaksiyon gibi santral sinir sistemine ait yan
tesirler oluşturur. Uzun dönem kullanımında artrit ve artralji ile karakterize lupus benzeri bulgulara neden olur. Hızlı
asetilleyicilerde lupus benzeri bulgular daha düşük oranda görülür. Hastaların tamamına yakınında antinükleer antikor
düzeyini artırır.
105. Aşağıdakilerden hangisi gebelerde ilaçların farmakokinetiğini değiştiren faktörlerden biri değildir?
A) Plazma volümünde artma
B) Plazma albümin düzeyinde artma
C) Kardiyak outputta artma
D) Böbrek kan akımında artma
E) Glomerüler filtrasyon hızında artma
105 – B
Gebelerde Farmakokinetik Özellikleri Etkileyen Değişiklikler
• Plazma volümü artar
• Böbrek kan akımı artar
• Glomerüler filtrasyon hızı artar
• Kardiyak output artar
• Plazma albümin düzeyi azalır
Yaşlılarda Farmakokinetik Özellikleri Etkileyen Değişiklikler
• Gastrik boşalmanın yavaşlaması
• Barsak hareketlerinin azalması
• Plazma albümin düzeyinin azalması
• Dağılım hacminin azalması
• Faz I reaksiyonunu yapan enzimlerin etkinliğinin azalması
• Karaciğer ve böbrek fonksiyon bozukluğuna bağlı klerensin azalması
45
www.tusem.com.tr
2012 - 05 - TUSEM - TTBT
TEMEL BİLİMLER
106. Aşağıdakilerden hangisi antikolinesteraz ilaçların yan tesirlerinden biri değildir?
A)
BronkokonstriksiyonB) Myozis
C) Ağız kuruluğu
D) Bradikardi
E) Bulantı-kusma
106 – C
Antikolinesteraz İlaçlar
Asetilkolinesterazı inhibe edip asetilkolin miktarını artırırak indirekt parasempatomimetik etkinlik gösterirler. Artan asetilkolin muskarinik ve nikotinik reseptörleri uyarır. Sempatik ve parasempatik gangliyonları ve çizgili kasları da stimüle
ederler. Neostigmin gibi antikolinesterazlar atropin ile birlikte verilirse yalnızca nikotinik etkiler ortaya çıkar.
Nikotinik reseptörleri de indirekt yolla uyardıkları için betanekol gibi muskarinik ilaçlardan farklı olarak nöromusküler
kavşakta da etki yaparlar. Myastenia gravis tedavisinde ve nöromusküler blokör ilaçların etkisini geri döndürürken
iskelet kaslarındaki nikotinik reseptörleri uyarmak için kullanılırlar.
Farmakolojik Etkileri
İrisin sirküler kasını kasarak myozis yaparlar. İridokorneal açı genişleyerek aköz humor drenajı artar, bu yüzden
glokom tedavisinde kullanılırlar. Siliyer kası kasarak yakın görme odaklanmasına (akomodasyon spazmı) neden
olurlar (miyop yapıcı etki).
Negatif kronotropik, negatif inotropik ve negatif dromotropik etki yaparlar. Orta dozda kullanıldıklarında sempatik gangliyonlardaki nikotinik reseptörleri aktive ederek kan basıncını artırırlar.
İskelet kaslarındaki nikotinik reseptörleri indirekt yolla uyararak miyastenia gravis ve kürar zehirlenmesinde daha fazla
olmak üzere çizgili kasların kasılma gücünü artırırlar.
Mide barsak hareketlerini, ter, tükürük, mide asit salgısını ve bronşiyal salgıları artırırlar. Mesanenin detrüsör kasını
kasıp sfinkteri gevşeterek idrar yapmayı kolaylaştırırlar. Bronş düz kaslarını kasarlar.
107. Aşağıdakilerden hangisi akromegali tedavisinde kullanılan büyüme hormonu reseptör antagonistidir?
A)
OktreotidB) Mekasermin
C) Kinagolid
D) Bromokriptin
E)Pegvisomant
107 – E
Büyüme Hormonu Antagonistleri
Somatostatin Analogları
Somatostatin primer olarak hipotalamus ve pankreastan salınan peptit yapılı bir hormondur. G inhibitör protein ile kenetli
reseptörünü uyararak adenilat siklaz inhibisyonuna neden olur. Büyüme hormonu, insülin, glukagon, gastrin ve serotonin
gibi endojen maddelerin sekresyonunu baskılar. Yarılanma ömrü birkaç dakikadır.
Somatostatin analoğu oktreotid büyüme hormon sekresyonunu somatostatinden 40 kat güçlü inhibe etmesine karşın
insülin sekresyonu üzerindeki baskılayıcı etkisi somatostatinden 2 kat fazladır. Akromegali tedavisinde büyüme hormon
sentezini ve sekresyonunu azaltırken hiperglisemi yapıcı etkisi oldukça düşüktür. Lanreotid ve vapreotid uzun etkili diğer
somatostatin analoglarıdır.
Oktreotid akromegali, karsinoid tümör, glukagonoma, nesidiblastosis, vipoma, gastrinoma, diyabetik diyare ve özefagus
varis kanamalarında subkutan yoldan verilir.
Oktreotid kullanımına bağlı bulantı-kusma, staetore, abdominal kramp, safra kesesi taşı, sinüs bradikardisi, atrioventriküler
iletim bozuklukları ve vitamin B12 eksikliği gibi yan tesirler görülebilir.
www.tusem.com.tr
46
TEMEL BİLİMLER
2012 - 05 - TUSEM TTBT
Dopamin Agonistleri
Dopamin D2 reseptörlerine agonist etki yapan bromokriptin ve kabergolin gibi ergot türevleri ve kinagolid gibi nonergot
ilaçlar büyüme hormonu ve prolaktin sekresyonunu azaltırarak akromegali ve hiperprolaktinemi tedavisinde kullanılırlar.
Pegvisomant
Akromegali tedavisinde subkutan verilen büyüme hormonu reseptör antagonistidir. Hastaların büyük kısmında IGF-1
düzeyini normale döndürür.
108. Aşağıdaki ilaçlardan hangisi iskelet kası ve gangliyonlardaki nikotinik reseptörler ile kalpteki muskarinik
reseptörlere agonist etki yapar?
A)Panküronyum
B) Trimetafan
C)Atropin
D)Süksinilkolin
E)Betanekol
108 – D
Süksinilkolin
Sinapslarda metabolize edilmeyen diasetilkolindir. Etkisi en hızlı başlayan ve en kısa süren nöromusküler blokördür.
Çizgili kaslardaki nikotinik reseptörleri uyararak depolarizan blok yapar. Nikotinik reseptörlerin uyarılması sonucu sodyum iyon kanalları açılır hücre içine sodyum ve potasyum iyonları girer ve hücre depolarize olur (faz I blok). Süksinilkolin
verilmeye devam ettiğinde hücre desensitize olur (faz II blok). Antikolinesteraz ilaçlar faz I bloğu daha da artırır.
İskelet kaslarında önce fasikülasyon sonra felç meydana gelir. Kompetetif nöromusküler blokör ilaçlar nikotinik reseptörleri bloke ederek süksinilkoline bağlı iskelet kası felcini ve ameliyat sonrası kas ağrısını önler.
Süksinilkolin çizgili kaslardaki nikotinik (NM), gangliyonlardaki nikotinik (NN) ve kalpteki muskarinik (M2) reseptörleri uyarır.
Kalpteki M2 reseptörlerinin uyarılmasına bağlı bradikardi görülür. Süksinilkoline bağlı kardiyak aritmiyi önlemek için hasta atropinize edilir. Yüksek dozda gangliyonları ve adrenal medullayı uyararak hipertansiyon ve taşikardiye neden olur.
Psödokolinesteraz ve butirilkolinesteraz tarafından yıkılır. Genetik olarak psödokolinesteraz enzimi olmayan hastalarda
uzamış apne ortaya çıkar. Kolinesteraz enziminin varlığı “dibukain testi” ile gösterilir. Terapötik dozda bradikardi, yüksek dozda taşikardi, kreatin fosfokinaz artışı, hiperkalemiye bağlı kardiyak aritmi, histamin liberasyonu, intraoküler
ve intragastrik basınç artışı gibi yan tesirlere neden olur. Ryanodin reseptör polimorfizmine bağlı malign hipertermi
gelişebilir.
109.Moklobemidin antidepresan etki mekanizması aşağıdakilerden hagisidir?
A) 5-HT re-uptake’ni yapan taşıyıcının selektif inhibisyonu
B) Norepinefrin re-uptake’ni yapan taşıyıcının selektif inhibisyonu
C) 5-HT ve norepinefrin re-uptake’nin birlikte inhibisyonu
D) Presinaptik α2-reseptör blokajı
E)MAOA enziminin selektif inhibisyonu
47
www.tusem.com.tr
2012 - 05 - TUSEM - TTBT
TEMEL BİLİMLER
109 – E
Moklobemid
MAOA enzimini selektif olarak inhibe eden antidepresan ilaçtır. Diğer depresyon ilaçlarının aksine sağlam insanlarda
da psişik stimülasyon yapar. Etkisi trisiklik antidepresan ilaçlardan daha hızlı başlar.
Fluoksetin ve klomipramin gibi serotonini artıran ilaçlarla birlikte kullanıldığında serotonin sendromuna neden olur.
MAOA enzimini inhibe etme özelliği kısa sürdüğü için günde 2-3 defa alınması gerekir. Opiyat ilaçların etkinliğini ve yan
tesirlerini artırır. Meperidin ve dekstrometorfan gibi ilaçlarla birlikte kullanılması önerilmez.
Re-uptake İnhibitörleri
TAD
SSRI
NSRI
SNSRI
Amitriptilin
Fluoksetin
Reboksetin
Venlafaksin
Klomipramin
Paroksetin
Atomoksetin
Duloksetin
İmipramin
Sitalopram
Desipramin
Essitalopram
Nortriptilin
Sertralin
Protriptilin
Fluvoksamin
Milnasipran
Doksepin
110.Aşağıdaki ilaçlardan hangisi düşük dozda progesteron yüksek dozda glukokortikoid reseptörlerini bloke
eder?
A)Aminoglutetimid
B)Fulvestrant
C) Siproteron asetat
D)Mifepriston
D)Metirapon
110 – D
Mifepriston (RU-486)
Steroid reseptörlerin kompetetif antagonistidir. Terapötik dozlarda progesteron reseptörlerini bloke ederek
postkoital kontrasepsiyon oluşturmak amaçlı verilir. Yüksek dozda glukokortikoid reseptörlerini de bloke ederek
Cushing sendromunda verilebilir.
111. Aşağıdakilerden hangisi beta blokörlerin angina pektoris tedavisinde istenen etkilerinden biri değildir?
A) Kan basıncını azaltmaları
B) Diyastol sonu hacmi artırmaları
C) Kalbin kontraktilitesini azaltmaları
D) Koroner damarların diyastolde dolma süresini uzatmaları
E) Kalp hızını azaltmaları
www.tusem.com.tr
48
TEMEL BİLİMLER
2012 - 05 - TUSEM TTBT
111 – B
Beta Blokörler
Labetolol, karvedilol ve nebivolol dışındakiler vazodilatasyon yapmamalarına rağmen antianjinal etkinlik gösterirler.
Kalp hızını, kasılma gücünü ve kan basıncını azaltarak miyokardın oksijen gereksinimini düşürürler. Kalp hızında
yaptıkları azalmaya bağlı koroner damarların diyastolde dolma süresini uzatırlar.
Anjina tedavisinde istenmeyen etkileri diyastol sonu volümü ve ejeksiyon süresini artırmalarıdır. İstenmeyen etkileri
birlikte nitrat kullanarak düzeltilebilir.
Stabil ve unstabil anjina tedavisinde ve profilaksisinde kullanılırlar. Miyokart enfarktüsünde mortaliteyi azaltırlar. Variant
anjinada özellikle nonselektif beta blokörlerin kullanımı uygun değildir. Pindolol ve asebutolol gibi parsiyel agonist
olanlar taşikardi yapma olasılıklarından dolayı anjinada öncelikle tercih edilmezler.
112. Klorpromazin aşağıdaki reseptörlerden hangisini bloke etmez?
A) Glutamat NMDA
B) Adrenerjik α1
C) Histamin H1
D) Serotonin 5-HT2
E) Dopaminerjik D2
112 – A
Antipsikotik İlaçların Etkileri
Antipsikotik etki: Klasik ilaçlar sıklıkla mezolimbik ve mezokortikal D2 reseptörlerini bloke ederek, atipik ilaçlar aynı
yolakta 5-HT2A ve D4 reseptörlerini birlikte bloke ederek antipsikotik etkinlik gösterirler. Bu etkilerine genellikle tolerans
gelişmez. Klasik ilaçlar şizofreninin pozitif semptomlarına atipik ilaçlar negatif semptomlarına daha etkilidir.
Prokonvulsan etki: Antipsikotik ilaçlar EEG dalgalarının amplitüd ve frekansını değiştirirler ve konvülsiyon eşiğini
düşürürler. Epilepsili hastalarda doz ayarlaması dikkatli yapılmalıdır.
Endokrin etkiler: Tipik ilaçlar ve atipik ilaçlardan risperidon median eminencede dopamin D2 reseptörlerini bloke ederek hiperprolaktinemi, amenore-galaktore ve infertiliteye neden olurlar. Prolaktin artırıcı etkilerine tolerans gelişmez. Klozapin ve olanzapin gibi atipik ilaçların hiperprolaktinemi oluşturma potansiyelleri oldukça düşüktür.
Kardiyovasküler sistem etkileri: Adrenerjik alfa reseptörleri bloke ederek postural hipotansiyon yaparlar. Ortostatik
hipotansiyon yapma insidansı en yüksek ilaç klorpromazindir. Haloperidolun alfa reseptörleri bloke etme özelliği
oldukça düşüktür.
Antiemetik etki: Antipsikotik ilaçlar (özellikle flufenazin ve klorpromazin) area postremadaki dopamin reseptörlerini
bloke ederek antiemetik etkinlik gösterirler. Vestibüler kaynaklı emeziste çok etki göstermezler. Tioridazinin antiemetik
özelliği çok azdır, bu amaçla kullanılmaz.
Antikolinerjik etkiler: Muskarinik reseptör blokajına bağlı; ağız kuruluğu, salgılarda ve mide barsak hareketlerinde
azalma, idrar retansiyonu ve midriyazis yaparlar. Klorpromazin ve klozapin antimuskarinik yan tesirleri en fazla oluşturan antipsikotik ilaçlardır. Haloperidolun antimuskarinik yan tesiri oldukça düşüktür.
Sedasyon: Histamin reseptörlerini bloke ederek sedasyon yaparlar. Sedasyon yapıcı etkisi en yüksek antipsikotik ilaç
klorpromazindir.
Kilo artışı: Serotonin reseptörlerini bloke ederek kilo artışına neden olurlar.
Bağımlılık yapma potansiyeli
49
www.tusem.com.tr
2012 - 05 - TUSEM - TTBT
TEMEL BİLİMLER
113.Aşağıdaki ilaçlardan hangisi trombositlerde ADP’nin bağlandığı P2Y reseptörlerini irreversibl inhibe ederek
antiagregan etki yapar?
A) Absiksimab
B) Aspirin
C) Klopidogrel
D)Dipiridamol
E)Streptokinaz
113 – C
Antiagregan İlaçlar
Antiagregan İlaç
Etki Mekanizması
Aspirin
COX enziminin tersinmez inhibisyonu
Tiklopidin / Klopidogrel
Trombositlerde ADP reseptör inhibisyonu
Tirofiban / Eptifibatid / Absiksimab
Glikoprotein IIb/IIIa reseptör inhibisyonu
Dipiridamol
Fosfodiesteraz inhibisyonu
Cilostazol
Fosfodiesteraz III inhibisyonu
114.Aşağıdaki anti-viral ilaçlardan hangisi kronik hepatit B tedavisinde kullanılır?
A)Entekavir
B) İmikuimod
C)Fomivirsen
D) Vidarabin
E)Rimantadin
114 – A
Hepatit Tedavisi
Kronik Hepatit B
Kronik Hepatit C
İnterferon alfa-2b
İnterferon alfa-2b
Lamivudin
Ribavirin
Adefovir
Tenofovir
Entekavir
Telbivudin
115. Aşağıdakilerden hangisi böbreklerden renin sentezini artırmaz?
A)Prazosin
B)Prostaglandinler
C) Distal tubülde Na-Cl azalması
D) Anjiotensin reseptör blokörleri
E) Beta blokörler
www.tusem.com.tr
50
TEMEL BİLİMLER
2012 - 05 - TUSEM TTBT
115 – E
Renin Sentezi
Artıranlar
Azaltanlar
β1 reseptör agonistleri
Anjiotensin II
Prostaglandinler
Hiperkalemi
Distal tubülde Na-Cl azalması
Atrial natriüretik hormon
Hipotansiyon / Hipovolemi
Adenozin
ACE inhibitörleri
Antidiüretik hormon
Anjiotensin reseptör blokörleri
Beta blokörler
Sodyum nitroprusit / Hidralazin
Nonsteroidal antiinflamatuvar ilaçlar
Diazoksit / Minoksidil
Klonidin / Metildopa
Prazosin / Doksazosin
Aminofilin / Teofilin
116. Aşağıdakilerden hangisi epitelial sodyum kanal blokörü potasyum tutan diüretiktir?
A)Spironolakton
B)Asetozolamid
C)Amilorid
D) Etakrinik asit
E) Klortalidon
116 – C
Potasyum Tutan Diüretikler
Aldosteron Antagonistleri
Epitelial Sodyum Kanal Blokörleri
Spironolakton
Amilorid
Kanrenon
Triamteren
Eplerenon
Amilorid / Triamteren
Toplayıcı tübüllerde sodyum kanallarını bloke ederek potasyum tutarlar ama aldosteron reseptörlerini bloke etmezler.
Diğer diüretiklerin hipokalemi yapıcı etkilerini azaltmak için kullanılırlar. Hiperürisemi, hiperglisemi ve hiperkalemi gibi
yan tesirleri vardır. Triamteren folik asit eksikliği yapabilir. Amilorid nefrojenik diabetes insipidus tedavisinde tiazidlerin alternatifidir.
117.Aşağıdaki antiepileptik ilaçlardan hangisi aktif metabolit oluşturmaz?
A)Primidon
B) Gabapentin
C)Diazepam
D) Karbamazepin
E) Valproik asit
51
www.tusem.com.tr
2012 - 05 - TUSEM - TTBT
TEMEL BİLİMLER
117 – B
Gabapentin / Pregabalin
GABA analoğu ilaç olmalarına rağmen GABA reseptörlerini direkt olarak uyarmazlar. Santral sinir sisteminde GABA
salgısını artırırken glutamat salgısını azaltırlar.
Parsiyel ve generalize tonik-klonik nöbet tedavisinde kullanılırlar. Epilepsi dışında nöropatik ağrı, fibromyalji ve herpetik
nevralji tedavisinde de yararlıdırlar.
Plazma proteinlerine bağlanmazlar. Metabolize edilmeden böbrekler ile değişmeden atılırlar. Mikrozomal enzim indüksiyonu yapmadıkları için diğer ilaçlarla etkileşmeye girmezler.
Diazepam
Maksimal elektroşok ile indüklenmiş generalize tonik-klonik epilepside özellikle de status epileptikus tedavisinde ilk
tercihtir. Bu endikasyonda lorazepam da yararlıdır. Bebeklerde görülen febril konvülsiyonların hızlı tedavisinde diazepam en etkili ilaçtır. Aktif metaboliti olan desmetildiazepama dönüşür.
Valproik Asit (Sodyum Valproat)
Voltaj bağımlı sodyum kanallarını ve NMDA reseptörlerini bloke eder. Glutamat sentezini azaltır. GABA geri alımını ve
GABA-transaminaz enzimini inhibe eder.
Besinler mide barsak kanalından absorbsiyonunu geciktirir. Yüksek oranda iyonize ve proteinlere bağlı durumdadır,
hem total hem de serbest miktarı ölçülebilir. Metabolizması doza bağımlıdır (yarı ömrü 9-18 saat arası değişir). Plazma konsantrasyonu ayarlanmalıdır.
Metabolitlerinden bazıları antikonvulsan etkinlik gösterir. Mikrozomal enzimleri inhibe ederek; fenitoin, fenobarbital, karbamazepin ve lamotrijinin metabolizmasını azaltır ve toksik etki yapmalarına neden olur.
Primidon
Büyük kısmı fenobarbitale dönüşür ve metabolitleri antikonvulsan etkinlik gösterir. Fenobarbitale dönüşmesine rağmen etki mekanizması daha çok fenitoine benzer. Denge konsantrasyonuna ulaşması 40 saat sürer (metaboliti fenobarbitalin denge derişimine ulaşması 20 gün).
Karbamazepin
Antidepresan bir ilaç olan imipramine benzer. Düşük dozda voltaj bağımlı sodyum kanallarını bloke ederken yüksek
dozda adenozin reseptörlerini uyarır. Antiepileptik etki yapan dozunda sedasyon oluşturmaz.
Oral verilişten sonra tam olarak absorbe olmasına rağmen emilimi bireyler arasında farklılıklar gösterir. Kendisini yıkan
enzimler dahil mikrozomal enzim indüksiyonu yapar. Yarılanma ömrü tedavinin başlangıcında 36 saat tedavinin ilerleyen
zamanlarında 8-12 saattir. Fenitoin, primidon, valproik asit ve etosüksimid gibi birçok ilacın metabolizmasını hızlandırır.
Kan düzeyleri ölçülerek doz ayarlaması yapılmalıdır. Karaciğerde tamamı metabolize edilir. Metabolitlerinden biri antikonvulsan etkinlik gösterir.
118. Aşağıdaki antibiyotiklerden hangisinin eliminasyonunda böbreklerin rolü en fazladır?
A) Moksifloksasin
B)Eritromisin
C)Sefaperazon
D)Doksisiklin
E)Streptomisin
www.tusem.com.tr
52
TEMEL BİLİMLER
2012 - 05 - TUSEM TTBT
118 – E
Moksifloksasin böbrekler tarafından atılmayan tek kinolon
Sefaperazon safra ile atılan 3.kuşak sefalosporin
Doksisiklin karaciğerde metabolize olan ve feçesle atılan tetrasiklin
Eritromisin eliminasyonunda böbreklerin rolü olmayan makrolid
Aminoglikozidler
Gastrointestinal sistemden yeterince absorbe edilmezler ve sistemik etki elde etmek için oral yoldan kullanılmazlar.
İntramusküler veya intravenöz yoldan verilirler. Neomisin ve paramomisin lokal etki amacıyla oral yoldan uygulabilir.
Bakterileri konsantrasyon bağımlı öldürürler ve birkaç saat devam eden postantibiyotik etkinliğe sahiptirler. Uygulama süresine ve doza bağımlı yan tesirlere neden olurlar. Günlük tek doz uygulama ile birden fazla dozları arasında
anlamlı bir etkinlik farkı yoktur.
Böbrekler yoluyla değişmeden elimine edilir. Akut böbrek yetmezliği gibi durumlarda yükleme dozundan kaçınmak
gerekir. Günlük doz gereksinimleri kreatinin klerensine göre ayarlanmalıdır. Tedavinin başında kan düzeylerinin takip
edilmesine gerek yoktur. Özellikle böbrek fonksiyonları bozuk olan hastalarda 3.günden itibaren kan düzeyleri takip
edilebilir.
Hidrofilik ilaçlar oldukları için hücre içine yeterince giremezler. Santral sinir sistemine ve göze geçişleri oldukça
düşüktür. Beyin omurilik sıvısındaki derişimleri plazmanın ancak beşte biri kadardır. Menenjit durumlarında intratekal
veya intraventriküler yoldan verilebilirler. Tekrarlayan uygulamalarda renal korteks dışındaki dokularda yüksek derişimde toplanmazlar.
119. Aşağıdakilerden hangisi adrenerjik ilaçların ortak özelliklerinden biridir?
A) Taşikardi yapmaları
B) Bronkodilatasyona neden olmaları
C) Sempatomimetik etkinlik göstermeleri
D) Adrenerjik reseptörleri uyarmaları
E) Ortalama kan basıncını artırmaları
119 – C
Tüm adrenerjik ilaçlar sempatomimetik etki gösterir. Kokain ve amfetamin indirekt adrenerjik ilaçlardır ve adrenerjik
reseptörleri uyarmazlar.
Noradrenalin kan basıncını artırarak refleks bradikardi yapar ve bronkodilatasyona neden olmaz. Beta2 agonistler
ortalama kan basıncını artırmaz.
Bu soruda bazı adaylar klonidini düşünerek sempatomimetik ortak özellik değildir diye düşünmüş olabilir. Klonidin adrenerjik ilaç değil, sempatolitik ilaçtır.
53
www.tusem.com.tr
2012 - 05 - TUSEM - TTBT
120.
TEMEL BİLİMLER
İlaç
ED50 (mg)
LD50 (mg)
X
8
80
Y
12
36
Z
4
48
T
24
120
Tablodaki bilgilere göre potensi en yüksek ve terapötik indeksi en dar ilaçlar aşağıdakilerden hangisinde
sırasıyla verilmiştir?
A) Z ve Y
B) T ve Y
C) Z ve T
D) X ve Y
E) T ve X
120 – A
Kuvantal Doz Yanıt Grafiği
İlaçların belirli popülasyonda yaptıkları etkinin, yan tesirin veya selektivitenin frekansını belirlemek için in vivo olarak
yapılır. “Ya hep ya hiç” şeklindeki ilaç etkileri veya yan tesirleri (antiemetik etki, analjezik etki, antikonvulsan etki, letal
doz gibi) in vitro olarak bulunamaz. Bu etkiler için de kuvantal doz yanıt grafikleri kullanılır. Grafikte Y ekseni ilaca yanıt
veren popülasyon yüzdesini verir. Kuvantal doz yanıt grafiği ile Emaks belirlenemez.
İlaç belirli popülasyona artan dozlarda verilerek toplulukta ilaca yanıt veren bireylerin sayısı kümülatif olarak belirlenir.
Hastaların yarısında etki yapan doz ED50 ile ifade edilir ve ilacın potensi hakkında bilgi verir. ED50 değeri küçük olan ilaç
yüksek olan ilaca göre daha potenttir. EC50 değeri ile ED50 değeri aynı değildir (biri doz diğeri derişim) ama aralarında
korelasyon vardır. İlaçların terapötik indeksini gösteren LD50/ED50 değeri de kuvantal doz yanıt grafiğinden bulunur. Bu
oran ne kadar küçükse ilacın terapötik indeksi o kadar dardır.
www.tusem.com.tr
54

Benzer belgeler

TEMEL TIP BİLİMLERİ TESTİ AÇIKLAMALI CEVAPLAR 1

TEMEL TIP BİLİMLERİ TESTİ AÇIKLAMALI CEVAPLAR 1 34. Aşağıdakilerden hangisi pre-proprotein olarak sentezlenmez? A) Glukoz-6-fosfataz B) İmmunglobulinler C) Transferrin D) İnsülin E) Albumin 34 – A GER üzerinde bulunan ribozomlar; hücre dışı...

Detaylı

2 TEMEL TIP BİLİMLERİ TESTİ AÇIKLAMALI CEVAPLAR 1

2 TEMEL TIP BİLİMLERİ TESTİ AÇIKLAMALI CEVAPLAR 1 20. Primitif uteroplasental dolaşımın oluşmaya başladığı laküner devrede içi kanla dolu lakünaların çevresinde hangi hücre tabakası bulunmaktadır? A) Sitotrofoblastlar B) Sinsityotrofoblast C) ...

Detaylı

2 TEMEL TIP BİLİMLERİ TESTİ AÇIKLAMALI CEVAPLAR 1

2 TEMEL TIP BİLİMLERİ TESTİ AÇIKLAMALI CEVAPLAR 1 Arka mediastende özofagus, N. vagus’lar, aorta thoracica, v. azygos ve v. hemiazygos’lar, ductus thoracicus, truncus symphaticus, yer alır. N. phrenicus ise hem üst hem orta mediasten oluşumudur. 1...

Detaylı