23 - Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu

Transkript

23 - Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu
B Ý L Ý M S E L
Y A Y I N
TMSF
yýl:4 sayý:23 Ekim - Kasým - Aralýk 2009
TASARRUF
MEVDUATI SÝGORTA
FONU
O R G A N I
TMSF, IADI TARAFINDAN YILIN MEVDUAT SÝGORTACISI SEÇÝLDÝ
Çiðdem AKDAÐ, Çaðdaþ EKÝCÝ, Sayfa 10’da
MEVDUAT
SÝGORTASINDA
ETKÝN ÇÖZÜMLEME
SÜRECÝ
SINIR ÖTESÝ BANKACILIK
ÇÖZÜMLEME GRUBU
RAPORU ve TAVSÝYELERÝ
- YÖNETÝCÝ ÖZETÝ
SÝSTEMÝK BÝR KRÝZ SIRASINDA ve
SONRASINDA MEVDUAT
SÝGORTA SÝSTEMLERÝ
Sayfa 7’de
Sayfa 12’de
Sayfa 30’da
TÜRKÝYE’DEKÝ TASARRUF MEVDUATI HESAPLARININ SÝGORTALANMASINA ÝLÝÞKÝN
TEMEL PARAMETRELER
SORULAR ve CEVAPLAR
SÝGORTA VE RÝSK ÝZLEME DAÝRE BAÞKANLIÐI
FAÝZ ORANLARI (%)
30.09.2009
31.12.2008 30.09.2008
Gecelik
7,25
15
16,75
Mevduat Faizleri*
**9,72
18,15
17,84
TRLIBOR (O/N)
7,25
15
16,73
Kaynak: TCMB / TBB
*Sektör Ortalamasý/1 aylýk **30.08.2009
BORSA ENDEKSÝ
ÝMKB -100
Sýnai
Mali
Kaynak: ÝMKB
Eylül 2009
47.910
35.217
72.435
Aralýk 2008
26.864
19.781
38.054
YATIRIM ARAÇLARININ GETÝRÝLERÝ
Son Deðer
1 ay öncesine
(30.09.2009)
göre (%)
ÝMKB
Dolar
Altýn (TL/gr)
Altýn (Usd/Ons)
DÝBS Endeksi
(3 aylýk)*
Eylül 2008
36.051
28.573
52.318
1 yýl öncesine
göre (%)
47.910
1,485
47,85
995,49
2,91
-1
5,14
4,79
32,90
18,8
14,09
23,51
1.145
0,62
14,25
DÝBS Endeksi
1.225,51
Kaynak: ÝMKB,Reuters
(12 aylýk)*
0,86
19,66
*ÝMKB DIBS performans endeksi
GSYÝH
2009 (2.çeyrek)
228.817
-%7
2008 (2.çeyrek) 2008 (yýllýk)
239.436
950.098
%2,8
0,9
GSYÝH (milyar TL)
GSYIH (Büyüme)*
Kaynak: TÜÝK
*Büyüme oranlarý sabit fiyatlarla ve çeyrek dönemlere aittir.
Avrupa Hesaplamalar Sistemi’ne (ESA95) göre hazýrlanan yeni seri
ÝÞGÜCÜ VERÝLERÝ(%)
Temmuz 2009 Aralýk 2008 Temmuz 2008
Ýstihdam Oraný*
43
41,2
43,6
Ýþsizlik Oraný
12,8
13,6
9,9
Kaynak: TÜÝK
*Ýstihdam/15 ve daha yukarý yaþtaki nüfus
Ýmalat Sanayi Kapasite
Kullaným Oraný
Eylül 2009
%70,1
Aralýk 2008
%64,7
ÖDEMELER DENGESÝ ÖZET (BÝRÝKÝMLÝ)
(milyon USD)
Aðustos 2009 Aralýk 2008
Cari Ýþlemler Hesabý
-6.574
-41.514
Dýþ Ticaret Dengesi
-13.799
-53.066
Toplam Ýhracat
70.009
140.775
Toplam Ýthalat
-83.808
-193.841
Ýhracat/Ýthalat
%83,5
%72,6
Eylül 2008
%79,8
Aðustos 2008
-34.935
-41.628
98.196
-139.824
%70,2
Kaynak: TCMB,TÜÝK
(Veriler bir sonraki ayýn 2 inci haftasý açýklanmaktadýr.)
KONSOLÝDE BÜTÇE (BÝRÝKÝMLÝ)
(Milyon TL)
Gelirler
Harcamalar
Bütçe Dengesi
Faiz Dýþý Denge
Eylül 2009
156.358
197.169
-40.811
4.702
Aralýk 2008
83.962
86.023
-2.060
17.538
Eylül 2008
160.662
165.478
-4.816
36.522
Kaynak: Maliye Bakanlýðý
Türkiye'de hangi bankalar mevduat ve
katýlým fonu sigorta sistemine dahildir?
BANKACILIK SEKTÖRÜ VERÝLERÝ
ÞUBE ve PERSONEL SAYILARI (Aðustos 2009)
Mevduat
Katýlým
Kalkýnma ve
Bank.
Bank.
Yatýrým Bank.
Banka sayýsý
32
4
13
Yurtiçi Þube
8.735
548
50
Yurtdýþý Þube
52
1
1
Yurtiçi Personel 164.602
11.329
5.269
Yurtdýþý Personel
580
6
2
BÝLANÇO BÜYÜKLÜKLERÝ (Aðustos 2009)
Mevduat
Katýlým
Kalkýnma ve
milyon TL
Bank.
Bank.
Yatýrým Bank.
Toplam Aktifler
Toplam Krediler
Konut Kredileri
Kredi Kartlarý
Takipteki Alacaklar
Menkul Kýymet
Mevduat/Kat.Fon.
Özkaynak
Toplam Bilanço
Dýþý Ýþlemler
-Gayrinakdi Kredi
ve Yükümlülükler
-Taahhütler
YPNGP*
Toplam
49
9.333
54
181.200
588
Toplam
714.326
333.250
35.867
35.283
18.887
232.565
451.737
87.017
500.015
31.106
21.352
1.832
815
1.209
1.029
23.922
4.191
28.392
25.220
13.324
69
275
3.099
11.905
13.930
770.651
367.926
37.768
36.098
20.371
236.693
475.659
103.113
542.338
102.866
19.343
6.235
128.444
397.149
1.431
9.049
45
7.695
33
413.894
1.509
MEVDUAT VE KATILIM FONU
Milyon TL
Aðustos 2009 Temmuz 2009 Hesap Adedi (milyon)
451.768
MEVDUAT HESABI
451.737
93,7
%34,5
Dth oraný
%35,3
23.245
KATILIM FONU
23.922
2,3
%39,9
Dth oraný
%39,8
475.013
TOPLAM
475.659
96
%34,8
Dth oraný
%35,5
Milyon TL
Aðustos Aðustos Mudi Adedi*
2009
2008
(milyon)
Sigorta kapsamýndaki mevduat
125.397 112.168
Dth oraný
%25,3 %27,9
Sigorta kapsamýndaki katýlým fonu 8.756
6.691
Dth oraný
%24,5 %32,9
TOPLAM
134.153 118.859
Dth oraný
%25,2 %28,2
*Mudiler her bir bankada ayrý ayrý sayýlmýþtýr.
67,3
1,7
69
BANKACILIK SEKTÖRÜ SERMAYE YETERLÝLÝK ORANI (%)
%
Aðustos 2009 Temmuz 2009 Aralýk 2008
Mevduat Bankalarý
18,64
18,41
16,55
Katýlým Bankalarý
15,17
15,18
15,31
Kalk. ve Yat.Ban.
58,72
59,50
59,38
Bankacýlýk Sektörü
19,99
19,78
18,00
SÝGORTA PRÝM TAHSÝLATLARI
Milyon
TL
Haziran 2009
Mevduat Bankalarý
170.899
Katýlým Bankalarý
12.350
TOPLAM
183.249
2008
Aralýk 2008
667.313
182.458
41.128
10.972
708.441 193.430
TMSF - Büyükdere Cad. No:143 Esentepe Ýstanbul Tel: (212) 340 22 00 Faks: (212) 288 53 35 www.tmsf.org.tr
Bilgi ve Önerileriniz için: Sigorta ve Risk Ýzleme Dairesi e-mail:[email protected] Tel: (212) 340 10 57
Kurum içinde baþvuru kaynaðý olarak kullanýlmak üzere derlenmiþ bilgilerden oluþur. Resmi baðlayýcýlýðý yoktur.
NOTLAR
Bankacýlýk sektörü aktif büyüklüðü Aðustos 2009 tarihi itibariyle 770,7 milyar TL seviyesindedir.
Toplam aktiflerin %47,7’sini krediler, %30,7’sini menkul deðerler cüzdaný oluþturmaktadýr.
Toplam mevduat / katýlým fonu büyüklüðü 475,7 milyar TL seviyesindedir. Mevduat / katýlým fonunun %35,5’i YP, %64,5’i TP mevduat / katýlým fonlarýndan oluþmaktadýr.
Eylül 2008
1,25
1,793
2,211
*Serbest Piyasa
Tasarruf mevduatý ve katýlým fonu sigortasý, mevduat
ve katýlým fonu toplamaya yetkili mevduat ve katýlým
bankalarýnýn (kredi kuruluþlarýnýn) Bankacýlýk Düzenleme
ve Denetleme Kurumu tarafýndan faaliyet izinlerinin
kaldýrýlmasý durumunda, mevduat ve katýlým fonu hak
sahiplerinin maruz kalacaðý kayýplarýn devlet veya bu
amaçla kurulmuþ özel bir kurum tarafýndan kýsmen ya
da tamamen ödenmesinin garanti edilmesidir.
Türkiye'de mevduatýn ve katýlým fonlarýnýn
sigortalanmasý yetki ve görevi kamu tüzel kiþiliðini haiz
Tasarruf Mevduatý Sigorta Fonu'na (TMSF) aittir.
Kaynak: BDDK
Aralýk 2008
1,534
2,143
2,186
Aðustos 2008
224,9
69,7
294,6
*Yabancý Para Net Genel Pozisyonu-
DÖVÝZ KURU GELÝÞMELERÝ*
Eylül 2009
USD
1,485
EURO
2,168
GBP
2,378
Kaynak: REUTERS
Tasarruf Mevduatý ve Katýlým Fonu sigortasý
nedir?
Kaynak: BDDK
milyon USD
FÝYATLAR GENEL DÜZEYÝNDEKÝ GELÝÞMELER (%) (Eylül)
Aylýk 12 aylýk ortalama* Önceki yýlýn ayný ayýna göre
ÜFE
0,62
3,22
0,47
TÜFE
0,39
7,52
5,27
Kaynak: TÜÝK (Veriler bir sonraki ayýn ilk haftasý açýklanmaktadýr.)
(*Cari ay dahil 12 ay ortalamasýnýn, bir önceki 12 aya oraný)
MERKEZÝ YÖNETÝM BORÇ VERÝLERÝ
(milyar USD)
Aðustos 2009 Aralýk 2008
Ýç Borç Stoku
211,7
181,7
Dýþ Borç Stoku
73,3
69,8
Toplam
285
251,5
Kaynak: Hazine Müsteþarlýðý
Kaynak: BDDK
GENEL EKONOMÝK VERÝLER
Türkiye'de faaliyet gösteren, mevduat ve katýlým fonu
kabulüne yetkili yerli ve yabancý tüm kredi kuruluþlarý
ile merkezi yurt dýþýnda bulunan kredi kuruluþlarýnýn
Türkiye'deki þubelerinde bulunan mevduat ve katýlým
fonlarý sigorta sistemine dahildir.
Tasarruf mevduatý ve katýlým fonuna iliþkin
sigorta primleri kim tarafýndan ödenir?
Tasarruf mevduatý ve katýlým fonuna iliþkin sigorta
primleri ilgili kredi kuruluþu tarafýndan TMSF'ye ödenir.
Türkiye'de tüm mevduatlar ve katýlým fonlarý
sigorta kapsamýnda mýdýr?
Türkiye'de faaliyet gösteren bir kredi kuruluþunun yurt
içi þubelerinde gerçek kiþiler adýna açýlmýþ olan ve
münhasýran çek keþide edilmesi dýþýnda ticari iþlemlere
konu olmayan Yeni Türk Lirasý, döviz ve kýymetli maden
cinsinden;
a) Tasarruf mevduatý hesaplarýnýn anaparalarý ile bu
hesaplara iliþkin faiz reeskontlarý toplamýnýn,
b) Katýlma hesaplarý birim hesap deðerleri ve özel cari
hesaplarýn,
50 bin TL'ye (ellibin TL) kadar olan kýsmý sigorta
kapsamýndadýr.
Yurt dýþýnda yaþayan kiþilerin mevduatlarý
veya katýlým fonlarý sigorta kapsamýnda mýdýr?
Yurt dýþýnda yaþayan yerli ya da yabancý gerçek kiþilere
ait yurt içi þubelerde bulunan tasarruf mevduatý
hesaplarýnýn anaparalarý ile bu hesaplara iliþkin faiz
reeskontlarý toplamý, katýlma hesaplarý birim hesap
deðerleri ve özel cari hesaplarý sigorta kapsamýndadýr.
Türkiye'de faaliyet gösteren kredi
kuruluþlarýnýn yurt dýþý þubelerinde açýlan
mevduat, katýlma ya da özel cari hesaplarý
sigorta kapsamýna dahil midir?
Türkiye’de faaliyet gösteren kredi kuruluþlarýnýn yurt dýþý
þubelerinde açýlan mevduat, katýlým ya da özel cari
hesaplarý sigorta kapsamýnda deðildir.
Ticari hesaplar sigorta kapsamýnda mýdýr?
Gerçek veya tüzel kiþiler adýna açýlan ticari iþlemlere
konu olan hesaplar (münhasýran çek keþide edilmesi
hariç) sigorta kapsamýnda deðildir.
Kýyý Bankacýlýðý (Off-Shore) faaliyetinde
bulunan kredi kuruluþlarýnda açýlan hesaplar
sigortaya tabi midir?
Kýyý Bankacýlýðý (Off-Shore) faaliyetinde bulunan kredi
kuruluþlarýnda açýlan hesaplar sigorta kapsamýnda
deðildir.
Türkiye'de faaliyet gösteren mevduat ve
katýlým fonu kabulüne yetkili bulunan kredi
kuruluþlarý, yurt dýþýnda kurulu ortaklýklarý,
baþka banka veya finansal kuruluþlar adýna
Türkiye'de ikamet eden kiþilerden mevduat
veya katýlým fonu kabul edebilirler mi?
Türkiye'de faaliyet gösteren mevduat ve katýlým fonu
kabulüne yetkili bulunan kredi kuruluþlarý yurt dýþýnda
kurulu ortaklýklarý, baþka banka veya finansal kuruluþlar
adýna Türkiye'de ikamet eden kiþilerden mevduat veya
katýlým fonu kabul etmeleri, evrak ya da cüzdan
bulundurmalarý, personel istihdam etmeleri, bu
kuruluþlarýn reklamýný yaptýrmak suretiyle müþterilerini
anýlan kuruluþlara yönlendirmeleri, bu ve benzeri
yöntemler kullanarak yurt dýþýnda kurulu kuruluþlar
adýna mevduat ve katýlým fonu kabul etmeleri yasaktýr..
Mevduat ve katýlým fonu sigortasýna tabi
olmayan diðer hesaplar hangileridir?
5411 sayýlý Bankacýlýk Kanunu'nun 63 üncü maddesinin
üçüncü fýkrasý uyarýnca, 07.11.2006 tarihli ve 26339
sayýlý Resmi Gazete'de yayýnlanan “Sigortaya Tabi
Mevduat ve Katýlým Fonlarý ile Tasarruf Mevduatý
Sigorta Fonunca Tahsil Olunacak Primlere Dair
Yönetmeliðin” 5 inci maddesi uyarýnca;
a) Kredi kuruluþunun hakim ortaklarý ile bunlarýn ana,
baba, eþ ve velayet altýndaki çocuklarýna ait mevduat
ve katýlým fonu ile diðer hesaplar,
b) Kredi kuruluþunun yönetim veya müdürler kurulu
baþkan ve üyeleri, genel müdür ve yardýmcýlarý ile
bunlarýn ana, baba, eþ ve velayet altýndaki çocuklarýna
ait mevduat ve katýlým fonu ile diðer hesaplar,
c) 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayýlý Türk Ceza
Kanunu'nun 282 nci maddesindeki suçtan kaynaklanan
malvarlýðý deðerleri kapsamýna giren mevduat ve
katýlým fonu ile diðer hesaplar sigortaya tabi deðildir.
Kredi kuruluþlarý tarafýndan satýþýna aracýlýk
edilen devlet tahvili, hazine bonosu, yatýrým
fonu gibi yatýrým araçlarý sigorta
kapsamýnda mýdýr?
Kredi kuruluþlarý tarafýndan satýþýna aracýlýk edilen
devlet tahvili, hazine bonosu, yatýrým fonu gibi yatýrým
araçlarý TMSF'nin sigorta kapsamýnda deðildir.
Serbest bölgelerde kurulu kredi
kuruluþlarýnda bulunan mevduat, katýlým
ya da özel cari hesaplar sigorta kapsamýnda
mýdýr?
Serbest bölgelerdeki bankacýlýk faaliyetlerinin 5411
sayýlý Bankacýlýk Kanunu kapsamýnda bulunmasýndan
hareketle, kredi kuruluþlarýnýn serbest bölgelerdeki
þubeleri nezdindeki hesaplarý da sigorta kapsamýndadýr.
TMSF tarafýndan bankacýlýk faaliyetine
devam etmekte olan bir kredi
kuruluþundaki mevduat/katýlým fonu ile
ilgili olarak sigorta kapsamýnda ödeme
yapýlýr mý?
TMSF, 5411 sayýlý Kanunun 63 üncü maddesinin
altýncý fýkrasý uyarýnca yalnýzca faaliyet izni kaldýrýlan
kredi kuruluþlarý nezdinde bulunan ve doðruluðu
hiçbir þüpheye yer vermeyecek þekilde kanýtlanan
mevduat ve katýlým fonunun sigorta kapsamýndaki
kýsmýný öder.
ÝÇÝNDEKÝLER
B Ý L Ý M S E L
Y A Y I N
O R G A N I
TMSF
yýl:4 sayý:23 Ekim - Kasým - Aralýk 2009
TASARRUF
MEVDUATI SÝGORTA
FONU
TMSF, IADI TARAFINDAN YILIN MEVDUAT SÝGORTACISI SEÇÝLDÝ
EDÝTÖR’DEN
Dr. Yusuf ADIGÜZEL
2
YENÝ FÝNANSAL MÝMARÝDE MEVDUAT SÝGORTACILIÐI
Ahmet ERTÜRK
3
Çiðdem AKDAÐ, Çaðdaþ EKÝCÝ, Sayfa 10’da
MEVDUAT SÝGORTASINDA ETKÝN ÇÖZÜMLEME SÜRECÝ
Rýdvan ÇABUKEL
7
TMSF, DÜNYA MEVDUAT SÝGORTACILARI BÝRLÝÐݒNCE (IADI) YILIN MEVDUAT SÝGORTACISI SEÇÝLDÝ
Çiðdem AKDAÐ - Çaðdaþ EKÝCÝ
10
SINIR ÖTESÝ BANKACILIK ÇÖZÜMLEME GRUBU RAPORU ve TAVSÝYELERÝ - YÖNETÝCÝ ÖZETÝ
Evrim APAN CEYLAN
12
MEVDUAT
SÝGORTASINDA
ETKÝN ÇÖZÜMLEME
SÜRECÝ
Sayfa 7’de
SINIR ÖTESÝ BANKACILIK
ÇÖZÜMLEME GRUBU
RAPORU ve TAVSÝYELERÝ
- YÖNETÝCÝ ÖZETÝ
SÝSTEMÝK BÝR KRÝZ SIRASINDA ve
SONRASINDA MEVDUAT
SÝGORTA SÝSTEMLERÝ
Sayfa 12’de
Sayfa 30’da
ETKÝN MEVDUAT SÝGORTA SÝSTEMÝ ÝÇÝN TEMEL PRENSÝPLER
Anýl ERTANOÐLU - Mert NAYCI
17
IADI 8. YILLIK TOPLANTISI ve ETKÝN MEVDUAT SÝGORTACILIÐI SÝSTEMLERÝ ÝÇÝN TEMEL PRENSÝPLER
KONULU KONFERANSI
Elif ARIPINAR
20
EKONOMÝK EÞÝTSÝZLÝÐÝN KÖKENLERÝ VE ETKÝLERÝ
Fatih DENÝZ
22
ERKEN UYARI SÝSTEMÝNDE TMSF’NÝN ROLÜ
Özlem Fatma KILIÇÇI - Nurçin EREL
26
SÝSTEMÝK BÝR KRÝZ SIRASINDA ve SONRASINDA MEVDUAT SÝGORTA SÝSTEMLERÝ
Serkan ERTÜRK
30
PARA ÝKAMESÝ SÜRECÝ VE ETKÝLERÝ
Erdal AYDIN
35
TAZMÝN TALEBÝ YÖNETÝMÝ : SÝGORTALI MUDÝLERE GERÝ ÖDEME YAPILMASI
Burcu GÜR
42
DÜNYADAN HABERLER
Fatih DENÝZ
45
TOROSLARIN ZÝRVESÝNDE
: H. Bayram Babacan
Yayýn Yönetmeni
: Dr. Yusuf Adýgüzel
Sorumlu Yazýiþleri Müdürü
: Kamil Oðuz
Danýþma Kurulu
: Doç. Dr. Cüneyt Koyuncu - Dumlupýnar Üniversitesi, Doç. Dr. Fuat ErdaL - Adnan Menderes Üniversitesi,
Y A Y I N
TMSF Adýna Sahibi
Prof. Dr. Halil Seyidoðlu - Doðuþ Üniversitesi, Doç.Dr. Muhsin Kar - Kahramanmaraþ Sütçü Ýmam Üniversitesi, Doç. Dr. Rahmi
B Ý L Ý M S E L
O R G A N I
Ahmet YILMAZ
46
Üniversitesi, Doç. Dr. Yusuf Bayraktutan - Kocaeli Üniversitesi, Prof. Dr. Zekai Özdemir - Ýstanbul Üniversitesi, Dr. A. Kadir Tuna -
Deniz Özbay - Marmara Üniversitesi, Doç. Dr. Rasim Yýlmaz - Dumlupýnar Üniversitesi, Prof. Dr. Recep Tarý - Kocaeli Üniversitesi,
Dr. Ýlyas Karabýyýk - Selçuk Üniversitesi, Prof. Dr. Sabri Orman - Ýstanbul Ticaret Üniversitesi, Doç. Dr. Selahattin Bekmez - Muðla
Ýstanbul Üniversitesi, Dr. Bekir Gövdere – Süleyman Demirel Üniversitesi
Yayýn Kurulu
: Dr. Rýdvan Çabukel, Fethi Çalýk, H. Bayram Babacan, Haluk Ersoy, Ahmet Yýlmaz, Ali Göçer, Ýsmail Güler
Yayýn Türü
: Yerel Süreli
Yayýn Periodu
: 3 Aylýk - Ekim - Kasým - Aralýk 2009
Görsel Tasarým
: 1111 Adam Yapým &Tanýtým
Adres
: Büyükdere C. No:143 34394 Esentepe/ istanbul
E-posta
: [email protected]
Tel
: 0 212 340 16 11
Faks
: 0 212 288 53 35
Baský
: Matsis Matbaa Hizmetleri A.Þ.
Baský Tel
: 0 212 624 21 11
TMSF Çatý Basýn ve Halkla iliþkiler Müdürlüðü tarafýndan hazýrlanmaktadýr. Telif haklarý TMSF'ye aittir. Yazýlarýn sorumluluðu yazarlarýna aittir.
TMSF
23
EDÝTÖR’DEN
Merhaba
“Dünyada bir çok ülkeyi etkileyen finansal kriz
sürecinin en büyük kazanýmý yeni finansal
mimari arayýþlarýnýn baþlamýþ olmasýdýr.” diye
konuþmuþtu Marmara Üniversitesi’nde
düzenlenen bir sempozyumda Baþkanýmýz
Ahmet ERTÜRK. Krizden önce böyle bir arayýþ
baþlamýþ olsaydý bu kriz hiç yaþanmayabilirdi.
Bundan sonraki süreçte ise baþta geliþmiþ
ülkeler olmak üzere, yönetimlere ve denetleyici
kuruluþlara düþen görev ise, yeni bir krizin
ortaya çýkmamasý için gereken tedbirleri
almaktýr.
Türkiye yaþanan bu finansal krizi en iyi yöneten
ülkelerden biri oldu. Çünkü Türkiye’de finansal
sistemin çok büyük bir kýsmýný bankacýlýk sektörü
oluþturuyor. 2001 krizinden sonra, gerek yasal
düzenlemeler, gerekse düzenleyici ve denetleyici
kurumlarýn çok dikkatli ve hassas davranmalarý
bankacýlýk ve finans sistemini çok güçlü bir
hale getirdi.
TMSF de dünyadaki finans krizine raðmen,
ilgili kurum ve kuruluþlar ile maksimum
iþbirliðiyle süreci çok iyi yönetti. Özellikle banka
çözümlenmesinde tüm dünya mevduat
sigortacýlarý tarafýndan takip edilen ve örnek
alýnan bir kurum haline geldi. Bunun tabii bir
sonucu olarak da TMSF Dünya Mevduat
Sigortacýlarý Birliði’nce (IADI) “Dünyada 2009
Yýlýnýn Mevduat Sigortacýsý” seçildi. Dergimizin
bu sayýsýnýn kapaðýný Çiðdem Akdað ve Çaðdaþ
Ekici’nin kaleminden bu konuya ayýrdýk.
Baþkan Yardýmcýmýz Dr. Rýdvan Çabukel’in 2324 Eylül tarihlerinde Ýsviçre’nin Basel kentinde
düzenlenen “Etkin Mevduat Sigortasý Sistemi
Ýçin Asli Prensipler” konulu konferanstaki “Etkin
Çözümleme Süreçleri” hakkýnda yaptýðý
sunumu esas alarak hazýrladýðý makaleyi
okuyabilirsiniz.
Burcu Gür “Tazmin Talebi Yönetimi: Sigortalý
Mudilere Geri Ödeme Yapýlmasý”, Fatih Deniz
“Ekonomik Eþitsizliðin Kökenleri ve Etkileri”
konularýný ele aldýlar.
“IADI 8. Yýllýk Toplantýsý ve Etkin Mevduat
Sigortacýlýðý Sistemleri Ýçin Temel Prensipler”
konusunu Elif Arýpýnar, IADI çalýþmalarý
sonucunda oluþturulan “Etkin Mevduat Sigorta
Dr. Yusuf ADIGÜZEL
Yayýn Yönetmeni
TMSF Basýn ve Halkla Ýliþkiler Müdürü
2
Sistemleri Ýçin Temel Prensipler”i Anýl Ertanoðlu
ve Mert Naycý kaleme aldý.
Özlem Fatma Kýlýçcý ve Nurçin Erel “Erken Uyarý
Sisteminde TMSF’nin Rolü”nü, Serkan Ertürk
“Sistemik Bir Kriz Sýrasýnda ve Sonrasýnda
Mevduat Sigorta Sistemleri”ni, Erdal Aydýn
“Para Ýkame Süreci ve Etkileri”ni yazdý. “Sýnýr
Ötesi Bankacýlýk Çözümleme Grubu Raporu ve
Tavsiyeleri”ni ise Evrim Apan Ceylan özetleyerek
tercüme etti.
Dergimize katkýda bulunan tüm akademisyen
ve araþtýrmacý arkadaþlara teþekkür ediyor,
önümüzdeki sayýlarda da katkýlarýný bekliyoruz.
Gelecek sayýmýzda buluþmak üzere...
TMSF
YENÝ FÝNANSAL MÝMARÝDE MEVDUAT
SÝGORTACILIÐI
TMSF’nin banka varlýklarýnýn çözümlenmesinde ve geri kazanýlmasýnda saðladýðý
etkinlik baþta olmak üzere Türkiye’nin mevduat sigortacýlýðý uygulamalarý dünyaya örnek
teþkil etmektedir.
Geliþmiþ ülkelerde baþlayan ve geliþmekte
olan ülkeleri etkileyen global kriz sonrasýnda
dünyada yeni bir finansal mimarinin
oluþturulmasý kaçýnýlmaz hale gelmiþtir. Bu
anlamda, geçen haftalarda ülkemizde yapýlan
IMF-Dünya Bankasý toplantýlarý bir dönüm
noktasý olmuþtur. Globalleþmenin sunduðu
imkanlardan 1990’lardan beri geliþmiþ ve
geliþmekte olan ülkeler faydalanmýþtýr. Geliþmiþ
ekonomilerin düþük maliyetle üretilen kaliteli
mal ve hizmetlere ulaþma imkanlarý; geliþmekte
olan ekonomilerin ise global bankacýlýk
sayesinde uluslararasý fon akýmlarýndan
faydalanma ve üretim kapasitelerini geliþtirme
imkanlarý artmýþtýr.
Geliþmiþ ekonomilerde yaþanan ipotekli konut
kredisi krizi (mortgage krizi) sonrasýnda oluþan
endiþeler, yatýrýmcýlar ve bankacýlýk, hedge
fonlar gibi fon yöneticilerinin risk iþtahlarýný
aþýrý derecede frenlemiþtir. Geliþmiþ
ekonomilerde merkez bankalarý tarafýndan
uygulanan sayýsal kolaylaþtýrma (quantitative
easing) ve düþük faiz politikalarý, risk iþtahýný
artýrma ile kredi kanallarýnýn devamlýlýðýný
saðlamakta kullanýlmýþtýr. Bu politikalarýn
olumlu etkileri olmakla birlikte, önümüzdeki
dönemde bu politikalardan çýkýþýn (winding
up) nasýl olacaðý yeni bir endiþe konusudur.
Global kriz sonrasýnda yaþanan ABD, Ýngiltere,
Ýsviçre, Hollanda, Fransa, Almanya ve Ýzlanda’da
yaþanan bankacýlýk krizleri, uluslararasý finans
sistemindeki kýrýlganlýklarý daha net olarak
ortaya çýkarmýþtýr. Böylece, finans sisteminin
(titanic) globalleþmesinin okyanuslara açýlmakta
olduðu ve buz daðlarýnýn büyük bir tehlike
oluþturduðu G8 tarafýndan anlaþýlmýþtýr. Bu
sorunlarý aþmak için ilk adým G20’nin
oluþturulmasý ve Finansal Ýstikrar Kurulu (FSB)
ile Uluslararasý Para Fonunun (IMF) rolünün
geniþletilmesi olmuþtur.
Bütün krizlerin sonrasýnda olduðu gibi, finans
kesiminin önemli bir kýsmýný oluþturan
bankalara güvenin tesisinde ve sorunlu bankalar
ile varlýklarýnýn çözümlenmesinde, mevduat
sigortacýlarý önemli rol almaktadýr. Mevduat
sigortacýlarýnýn rolleri, 1929 Büyük Buhranýndan
sonra ABD’de, 1994 Krizinden sonra
Meksika’da, 1998 Asya Krizinden sonra Rusya,
Japonya ve Kore’de, en son Global Kriz
sonrasýnda Ýngiltere baþta olmak üzere pek
çok ülkede artmýþtýr. Bu kriz sonrasýnda, benzer
bir rol geniþlemesi doðal olarak ortaya çýkmýþ
ve daha da artmasý beklenmektedir.
Türkiye’de finansal sistemin çok büyük kýsmýný
oluþturan bankacýlýk sektörünün bu krizden
az etkilenmesinin temelinde, 2000-2001
krizinden sonra düzenlemelerin ve kurumlarýn
uygulamalarýnýn etkinleþtirilmesi yatmaktadýr.
Bu anlamda, bankacýlýða iliþkin iç kontrol ve
risk yönetimi uygulamalarýnýn geliþtirilmesi,
mevduat sigortacýlýðýnýn etkinleþtirilmesi ve
kurumlar arasý iþbirliðine iliþkin yasal ve
uygulama çerçevesinin oluþturulmuþ olmasý
önemlidir.
TMSF’nin banka varlýklarýnýn çözümlenmesinde
ve geri kazanýlmasýnda saðladýðý etkinlik baþta
olmak üzere Türkiye’nin mevduat sigortacýlýðý
uygulamalarý dünyaya örnek teþkil etmektedir.
Türkiye’de bu zamana kadar yaþanan krizler,
baþka geliþmekte olan ülke krizlerinin ve kendi
iç dinamiklerinin yansýmalarýdýr. Global kriz,
tam aksine geliþmiþ ülkelerin finansal piyasalarý
ve oyunlarý yeterince denetleyememelerinden
kaynaklanmýþtýr. Özellikle, ABD’de gölge
bankacýlýk (shadow banking) alanlarý olan
menkul kýymet piyasasý, vadeli iþlem piyasalarý
ve sigortacýlýðýn etkin bir þekilde
denetlenmemesi bankacýlýk sektörünü ve
dünyayý etkilemiþtir.
Global kriz sonrasýnda sýnýr ötesi
bankacýlýk
Globalleþmenin bir parçasý olarak geliþmiþ
ülkelerin büyük bankalarýnýn diðer ülkelerde
birleþme, satýn alma veya þube açma yoluyla
Ahmet ERTÜRK
TMSF Baþkaný
3
23
23
TMSF
Bankacýlýk faaliyetlerinin
geliþmekte olan ülkelere
geniþlemesi, bu ülkelerdeki üretici
ve tüketicilerin uluslararasý fon
akýmlarýndan ve likiditeden krediler
yoluyla daha fazla pay almasýný
saðlamýþtýr.
faaliyet göstermesi, banka yönetimlerinin ve
denetim otoritelerinin kontrol gücünü
zayýflatmýþtýr. Banka yönetimlerinin kontrol
gücünün temelinde, bankadaki iç kontrol ve
risk yönetimi sisteminin etkinliði yatmaktadýr.
Bu sistemin etkinliði ise bütün organizasyon
tarafýndan kurumsal kültürün politika ve
uygulamalarýnýn benimsenmesi ile mümkündür.
Son birkaç yýlda bankalarýn bu büyüklüklere
ulaþmýþ olmasý banka yönetimlerinin bilerek
veya bilmeyerek kontrol güçlerinde zaafiyetlere
neden olmuþtur.
Diðer taraftan, bankacýlýk düzenlemelerinin
yerelliði, uluslararasý alanda yeterince standart
olmamasý ve bankacýlýk sýrlarýna iliþkin
sýnýrlamalar yanýnda, denetim otoritelerinin
kamusal niteliðinden kaynaklý yavaþlýðý ve
yetkilerinin sýnýrlýlýðý denetim tarafýnda kontrol
gücünü azaltmýþtýr. Bu alanda G20
öncülüðünde, FSB ve IMF’in önemli rol almasý
beklenmektedir. Bunun en somut sonucu ise
G20 tarafýndan kabul edilen 12 tane
düzenlemenin (compendium) FSB’nin temel
finansal standartlarý olarak kabul edilmesidir.
Bankacýlýk faaliyetlerinin geliþmekte olan
ülkelere geniþlemesi, bu ülkelerdeki üretici ve
tüketicilerin uluslararasý fon akýmlarýndan ve
likiditeden krediler yoluyla daha fazla pay
almasýný saðlamýþtýr. Böylece, geliþmekte olan
ülkeler iç ve dýþ tüketime yönelik olarak üretim
kapasitelerini geniþletmiþlerdir. Global kriz
sonrasýnda, bütün dünyada yaþanan talep
daralmasý kapasite kullanýmlarýný daraltmýþ ve
bankalardan kullanýlan kredilerin geri
ödenmesinde güçlüklere neden olmuþtur. Bu
durum, bankacýlýk sisteminde yabancý payýnýn
daha yüksek olduðu ülkeleri global bankalarýn
risk iþtahlarýndaki azalmaya paralel olarak daha
fazla etkilemiþ ve bu ülkelerin takibe geçen
alacaklarýnda (TGA) daha fazla artýþa neden
olmasý beklenmektedir. Global krizin süresine
baðlý olarak, bu TGA’larýn artmasý muhtemeldir
ve çözümlenmesi için mevduat sigortacýlarýnýn
da dahil olduðu programlarýn geliþtirilmesine
ihtiyaç duyulacaktýr.
Global krizin önceki krizlerden farký
Mevduat ve kredi iþlemleri nedeniyle bankacýlýk
faaliyetleri yarý kamusal niteliðe bürünmekte
ve politik tercihler nedeniyle finansal krizler
kamu kaynaklarýnýn bu alanda kullanýlmasýný
zorunlu kýlmaktadýr. Kaldý ki, bankacýlýk
denetiminin temelinde mevduat sahiplerinin
haklarýnýn korunmasý için ihtiyatlý denetimin
(prudential supervision) yapýlmasý yatmaktadýr.
4
Bu denetimin yeterince yapýlmamýþ olmasý,
sýnýrlý mevduat garantisi yoluyla kamuya bir
maliyet oluþturmakta ve sýnýrýn üzerinde kalan
tutar mevduat sahibi tarafýndan “piyasa
disiplini” kapsamýnda üstlenilmektedir.
Ülkemizde yaþanan 1994, 2000-2001 krizleri
sonrasýnda da kamuya maliyeti olmuþtur.
Finans sisteminin global hale gelmesi ve
mevduat sahiplerinin kapsamýna baþka ülke
vatandaþlarýnýn dahil olmasý yeni sorunlara
neden olmaktadýr. Ýzlanda bankalarýnýn
Ýngiltere’de mevduat toplamasý ve Ýzlanda
denetim otoritesinin denetim sorumluluðunu
yeterince yerine getirememesi sonucunda
Ýngiliz mevduat sahiplerinin bankacýlýk sistemine
olan güveni sarsýlmýþ ve ülkenin finansal istikrarý
büyük yara almýþtýr. Ýngiliz Hükümetinin finansal
istikrarý saðlamak için bütün bankacýlýk sistemi
için kullandýðý kaynak 700 milyar EUR’yu
aþmýþtýr. Bunun önemli bir kýsmý Ýzlanda ve
Ýrlanda bankalarýnýn doðrudan ve dolaylý
etkilerinden kaynaklanmaktadýr.
Global finans sistemindeki kýrýlganlýklardan
kaynaklý bankacýlýk maliyetlerinin hangi ülke
tarafýndan nasýl paylaþýlacaðý önemli bir soru
olarak karþýmýzda durmaktadýr. Bu alanda,
FSB ve IMF tarafýndan çeþitli çalýþmalar
yapýlmaktadýr. Bu çalýþmalar, bankacýlýk iflas
hukukunda (special solvency regime)
standartlaþma baþta olmak üzere, global
bankacýlýk organizasyon yapýlarý dahilinde iç
kontrol ve risk yönetimi süreçlerini
kapsayabilecektir. Bu kapsamda, IMF ve Basel
Bankacýlýk Denetim Komitesi (BCBS) tarafýndan
iki önemli doküman yayýmlanmýþtýr.
Mevduat sigortacýlarý, finansal istikrarýn
saðlanmasý ve maliyetlerin asgariye
indirgenmesi amacýný esas almaktadýr.
Uluslararasý bankacýlýk faaliyetlerinden kaynaklý
maliyetlerin paylaþýlmasýnda, denetimin kim
tarafýndan ve nasýl yapýldýðý önemlidir. Bu
denetimlerin yapýlmasýndan, FSB kapsamýnda
ülke denetim otoritelerinden oluþan “denetim
gruplarý” (supervisory college) sorumludur.
Ayrýca, IMF-FSB tarafýndan geliþtirilmekte olan
“Erken Uyarý Sistemleri” global sistemde
oluþabilecek risklerin belirlenmesi için yararlý
olacaktýr. Böylece, global bankacýlýk sisteminde
risk oluþturan ülke, banka ve finansal araçlarýn
belirlenmesi mümkün olacaktýr. FSB ve IMF
altýnda gerçekleþtirilen izleme ve denetim
sonuçlarýnýn paylaþýlmasý, bankanýn faaliyette
bulunduðu ülkelere etkisini sýnýrlandýrabilecektir.
TMSF
Yeni düzenlemelerde mevduat
sigortacýlýðý
Global finans sistemine olan güven kaybýnýn
en temel göstergesi, banka hisse senedi ve
banka kredi temerrüt swap (CDS) fiyatlarýdýr.
Özellikle Lehman Brohters’ýn batmasýndan
sonra pek çok global bankanýn hisse senedi
fiyatlarý düþmüþ ve CDS spreadleri yükselmiþtir.
Diðer bir ifadeyle, yatýrýmcýlarýn bankalarýn
kredibilitesine güveni kaybolmuþtur. Bu güvenin
kazanýlmasýnýn temel þartlarý, bankalarýn
risklerini karþýlamak için yeterli sermaye
bulundurmasý, yükümlülükleri için kamu
garantisi verilmesi ve kamunun ihtiyatlý denetim
ve düzenlemelerini yeterli düzeyde yapmasýdýr.
Bu kapsamda, pek çok ülke tarafýndan
bankacýlýk sektörü yapýlandýrmasý için sermaye
ve kamu desteði programlarý uygulanmýþtýr.
Finansal sistemin düzenlemelerine güvenin
saðlanmasýna yönelik olarak, G20 tarafýndan
FSB’ye ilave görev sorumluluklar verilmiþtir. Bu
kapsamda, FSB’nin 12 temel düzenlemesi baþta
olmak üzere pek çok konuda ilave çalýþmalar
yapýlmaktadýr. Bu temel ilkeler kapsamýnda,
bankacýlýk, sigortacýlýk, menkul kýymetler,
muhasebe gibi konular yer almaktadýr. G20
tarafýndan bu temel düzenlemelere “Mevduat
Sigortacýlýðýna Ýliþkin Temel Prensipler”in ilave
edileceði öngörülmektedir.
“Mevduat Sigortacýlýðýna Ýliþkin Temel
Prensipler”, Uluslararasý Mevduat Sigortacýlarý
Birliði (IADI) ve Basel Bankacýlýk Denetim
Komitesi tarafýndan ortaklaþa geliþtirilmiþ ve
Haziran 2009’da yayýmlanmýþtýr. Bu doküman,
mevduat sigorta sistemlerinin etkinliðinin
arttýrýlmasý, farklý ülkelere, koþullara, yapýlara
uygulanabilir olma ve bir mevduat sigorta
sistemi oluþturulurken temel ölçüt olarak
faydanýlmasý amacýyla hazýrlanmýþtýr. TMSF,
IADI’nin yönetim komitesinde yer almasý
nedeniyle bu standardýn hazýrlanmasýnda
önemli ölçüde katkýda bulunmuþtur.
Uygulamalarý ile de bu standarda büyük ölçüde
uyum saðlamaktadýr.
Benzer þekilde, Avrupa Birliðinde mevduat
sigortacýlýðýna iliþkin direktifin yenilenmesi
yönünde çalýþmalar yapýlmaktadýr.1994/19/EC
direktifi asgari uyumlaþtýrma temelinde
hazýrlanmýþ olmakla birlikte, AB’nin bankacýlýk
sistemindeki entegrasyon, finansal istikrar ve
maliyet paylaþýmýna iliþkin hususlar göz önüne
alýnarak harmonizasyona yönelik çabalar devam
etmektedir. Önümüzdeki dönemde AB’nin
mevduat sigortacýlýðýna iliþkin görüþleri daha
da netleþecek olup önemli deðiþiklikler
beklenmektedir. Bu deðiþiklikler konusunda,
AB Komisyonu ve Avrupa Mevduat Sigortacýlarý
Birliði (EFDI) birlikte çalýþmaktadýr. TMSF,
EFDI’nin yönetiminde görev almasý nedeniyle
bu konularý yakýndan takip etmektedir.
TMSF’nin mevduat sigortacýlýðýna iliþkin
uluslararasý standartlarýn oluþmasýna katký
vermesi ve çeþitli platformlarda uygulamalarýnýn
tanýtýlmasý, “Yýlýn Mevduat Sigortacýsý” ödülü
almasýný saðlamýþtýr. Baþta banka ve varlýk
çözümleme deneyimi olmak üzere risk esaslý
prim tarifesi uygulamasý ve strateji odaklý
yönetim anlayýþý diðer ülke mevduat sigorta
fonlarý tarafýndan ilgiyle karþýlanmýþtýr.
TMSF’nin 2007 yýlýnda
yürüttüðü “Süreç Yönetimi Projesi”
sonrasýnda, strateji odaklý yönetim
anlayýþý çerçevesinde 2008-2010
yýllarýnda iliþkin yeni bir stratejik
plan oluþturulmuþtur.
Risk esaslý prim tarifesiyle, ahlaki istismarý
önleyici bir mekanizma oluþturulmuþtur. Risk
göstergeleri esas alýnarak bankalarýn risklilik
düzeylerine uygun bir prim sistemi
geliþtirilmiþtir. Böylece, uluslararasý standartlarýn
üzerinde bir mevduat sigortacýlýðý rezervi ile
mevduat sahiplerinin güveni kazanýlmaktadýr.
Ayrýca, bankacýlýk krizlerinden kaynaklý maliyetin
kamuya asgari düzeyde yansýmasý
saðlanmaktadýr.
TMSF’nin 2007 yýlýnda yürüttüðü “Süreç
Yönetimi Projesi” sonrasýnda, strateji odaklý
yönetim anlayýþý çerçevesinde 2008-2010
yýllarýnda iliþkin yeni bir stratejik plan
oluþturulmuþtur. Bu süreçte global finansal
sistemindeki geliþmeler dikkate alýnarak Kurum
vizyonumuz ‘Uluslararasý Finansal Sisteminin
Ýstikrarýnýn Oluþmasýnda Aktif ve Öncü Bir
Kurum Haline Gelmek’ olarak belirlenmiþtir.
TMSF’nin faaliyetleri, banka çözümlemesinden
kaynaklý varlýklarýn geri kazanýmlarý olarak
kamuoyunda yer almaktadýr. Mevduat
sigortacýlýðý, temelinde banka çözümlemesi
olarak görülmekle birlikte, büyük sistemik kriz
yaþayan ülkelerde mevduat sigortacýlarýna
sorunlu banka varlýklarýnýn alýnmasý ve
çözümlenmesi görevleri de verilmektedir. TMSF
bu çözümleme süreçlerindeki etkinliði
sayesinde, batan bankalara olan kredi borçlarý
nedeniyle finansal stres yaþayan reel sektör
firmalarýnýn ekonomiye geri kazandýrýlmasýna
katkýda bulunmuþtur.
TMSF tarafýndan ekonomiye geri kazandýrýlan
firmalar, telekominikasyon, medya, çimento,
gýda gibi pek çok alanda faaliyet
göstermektedir. Bu geri kazanýmlar sayesinde,
batan bankalarýn kamuya maliyetleri
düþürülmekte, firmalarýn vergi borçlarý
ödenmekte, istihdama katkýsý devam etmekte
ve tüketicilerin rekabetçi ortamda kaliteli hizmet
ve ürüne ulaþmalarýna imkan saðlanmaktadýr.
5
23
23
TMSF
Global finans sistemindeki
deðiþiklikler ülkeler, açýsýndan
riskleri ve kontrol süreçlerini
farklýlaþtýrmaktadýr.
Özellikle, TMSF tarafýndan geliþtirilen Ticari ve
Ýktisadi Bütünlük (TÝB) uygulamasý reel sektör
firmalarýnýn ekonomiye geri kazandýrýlmasýnda
önemli bir araçtýr. Bu aracýn kriz sonrasýnda,
reel sektör firmalarýnýn ekonomiye
kazandýrýlmasýnda pek çok ülke tarafýndan
u y g u l a n a b i l e c e ð i d ü þ ü n ü l m e k t e d i r.
Global finans sistemindeki deðiþiklikler ülkeler,
açýsýndan riskleri ve kontrol süreçlerini
farklýlaþtýrmaktadýr. En son Global Kriz sadece
bu risklerin büyüklüklerinin algýlanmasýný ve
kontrol süreçlerindeki aksaklýklarýn görülmesini
saðlamýþtýr. Bu krizin bütün taraflarca, merkez
bankalarý, hükümetler, denetim otoriteleri ve
mevduat sigortacýlarý tarafýndan iyi analiz
edilerek, finansal istikrarýn saðlanmasý ve
kamuya maliyetin sýnýrlandýrýlmasý için yeni
politikalarýn geliþtirilmesi zorunluluktur. Bu
anlamda, politika belirleme sürecine akademik
dünyanýn konferanslar ve makaleler yoluyla
destek vermesi gerekmektedir.
Kaynaklar
1. The Economist, “Too big to swallow”, 14 May 2009.
2. http://www.financialstabilityboard.org/cos/key_standards.htm.
3. Kent Matthews and John Thompson, The Economics of Banking, Second Edition, 2008, ch.12.
4. BIS, “An assessment of financial sector rescue programmes”, July 2009.
5. IMF, “An Overview of the Legal, Institutional, and Regulatory Framework for Bank Insolvency”, April 2009,
Basel Committee on Banking Supervision (BCBS), “Report and Recommendations of the Cross-border Bank
Resolution Group, September 2009.
6. Mario Draghi, Re-establishment of the FSF as the Financial Stability Board,
http://www.financialstabilityboard.org/publications/r_090402.pdf.
7. “IMF-FSB Early Warning Exercise” konulu Ýstanbul’da 4 Ekim 2009 tarihinde gerçekleþtirilen sunum.
8. Basel Komite-IADI, "Core Principles for Effective Deposit Insurance System” June 2009.
9. European Commision, Consultation Document, July 2009, http://ec.europa.eu/legal_notices_en.htm
10. www.efdi.net
11. TMSF’nin 28.09.2009 tarihli Basýn Duyurusu.
12. TMSF 2008 Yýlý Faaliyet Raporu.
13. Aðustos 2009 tarihi itibarýyla sonuçlandýrýlmýþ 44 adet TÝB satýþýndan 7,5 Milyar USD’lik satýþ rakamýna
ulaþýlmýþtýr. TÝB satýþýndan, birikmiþ mali ve özlük haklarýyla yeni alýcýya devredilen çalýþan sayýsý yaklaþýk
10.000’dir.
6
SUNUM
MEVDUAT SÝGORTASINDA
ETKÝN ÇÖZÜMLEME SÜRECÝ
Mevduat sigortacýsý açýsýndan, etkin bir çözümleme sürecinde göz
önünde bulundurulmasý gereken üç temel ilke vardýr: finansal sistemin
istikrarýnýn devamýnýn saðlanmasý, mevduat sahiplerinin haklarýnýn
korunmasý ve kamuya maliyetin minimum olmasý.
Mevduat sigortacýsý açýsýndan, etkin bir
çözümleme sürecinde göz önünde
bulundurulmasý gereken üç temel ilke vardýr:
i) finansal sistemin istikrarýnýn devamýnýn
saðlanmasý, ii) mevduat sahiplerinin haklarýnýn
korunmasý ve iii) kamuya maliyetin minimum
olmasý. Bu ilkeler doðrultusunda ülkeler özel
çözümleme ve tasfiye rejmlerine sahip olmalýdýr.
Etkin Çözümlemeye Ýliþkin Prensip
Bu sunumda, IADI’nin Asli Prensiplerinden 16.
Prensip olan “Etkin Çözümleme Süreçleri” ve
bu prensibin uygulamalarýný kýsaca gözden
geçireceðiz. Daha sonra da Türkiye deneyimleri
hakkýnda bilgi aktaracak ve nihai deðerlendirme
ile sunumu tamamlayacaðým.
Sorunlu bankalar ele alýndýðýnda, mevduat
sigortacýlarý ve diðer finansal güvenlik aðý
kuruluþlarýný en zorlayan husus, etkin
çözümleme süreçlerinin oluþturulmasýdýr. Bu
nedenle, 16. Prensip “Etkin Çözümleme
Süreçleri” olarak belirlenmiþtir.
Bu prensip;
Etkin Sorunlu Banka Çözümleme Süreçlerinin;
Mevduatlarýn acil, zamanýnda ve adil bir
düzlemde tazminini,
Çözümleme maliyetinin ve piyasanýn
bozulmasýnýn minimuma indirilmesini,
Varlýklardan geri kazanýmýn maksimum
düzeyde saðlanmasýný,
Ýhmal, dikkatsizlik ya da diðer hata yapýlan
durumlarda yasal yollarýn kullanýlmasýný
içermesi gerektiði hükmünü ifade etmektedir.
Ayrýca Prensipte, mevduat sigortacýsý ya da
diðer ilgili finansal güvenlik aðý kuruluþlarýnýn,
sorunlu bankanýn kritik bankacýlýk faaliyetlerinin
muhafazasýný saðlamaya yönelik
yükümlülüklerinin üstlenilmesi, varlýklarýnýn
uygun görülen kýsmýnýn kazanýlmasýnýn
kolaylaþtýrýlmasý suretiyle, esnek bir mekanizma
kurma yetkisine sahip olmasý gerektiði yer
almaktadýr.
16. Asli Prensibin açýklamasýnda, sorunlu
bankanýn çözümlenmesinin; Mevduat
Sahiplerinin Alacaklarýnýn Ödenmesi ve Tasfiye,
Satýn Alma ve Üstlenme (Satýþ) ile Açýk Banka
Yardýmý olmak üzere üç temel seçeneði içerdiði
belirtilmektedir.
Açýklamada ayrýca,
Ýflas veya tasfiye ve diðer kanunlarýn, ülkelere
göre deðiþkenlik göstermesi ve bazý durumlarda
bir çözümleme yönteminin uygulanmasýný
zorlaþtýrmasý nedeniyle çözümleme metodunun
seçiminde önemli bir etkisi olduðu,
Bankalarýn ve banka batýþlarýnýn özel önemi
nedeniyle kanun koyucularýn, iflas veya tasfiye
kanunlarýnýn sorunlu bankanýn düzgün bir
þekilde sistemden çýkýþýný kolaylaþtýrdýðýný
gözden geçirmek isteyebileceði,
Bu nedenle bankalarýn tasfiyesi için ayrý bir
tasfiye rejimi oluþturulmasý hususunun
düþünülmesi gerektiði
hususlarý vurgulanmýþtýr.
Prensibin Uygulamasý
Prensipte, etkin bir çözümleme süreci için
çözümleme maliyetinin minimize edilmesi
gerektiði belirtilmektedir. Bu nedenle, mevduat
sigortacýsý, Tasfiye veya Satýn Alma ve Üstlenme
gibi çözümleme metodolojilerinden hangisinin
en az çözümleme maliyeti oluþturacaðýný
belirlemek amacýyla Asgari Maliyet Testi (AMT)
geliþtirebilir. AMT, çözümleme otoritesi
tarafýndan minimum maliyetli çözümleme
alternatifini seçmek amacýyla yapýlan, bütün
çözümleme seçeneklerinin karþýlaþtýrýldýðý bir
23-24 Eylül 2009 tarihlerinde Ýsviçre’nin Basel kentinde düzenlenen “Etkin Mevduat Sigortasý Sistemi Ýçin Asli Prensipler” konulu konferansta
Sayýn Rýdvan ÇABUKEL tarafýndan 16. Asli Prensip “Etkin Çözümleme Süreçleri” hakkýnda yapýlan sunumun konuþma metni çevirisi
Dr. Rýdvan ÇABUKEL
Fon Baþkan Yardýmcýsý
7
23
23
SUNUM
Yakýn zamanda yaþanan
küresel finansal krizde, Açýk Banka
Yardýmý, yerel bankacýlýk
sistemlerinde uygulanmasýna ek
olarak, uluslar arasý alanda faaliyet
gösteren bazý bankalar için de
uygulanmýþtýr.
analizdir. ABD, Kanada gibi ülkeler çok iyi
tasarlanmýþ AMT metodolojilerine sahiptirler.
AMT’de, alýcý açýsýndan varlýklarýn kalitesi ve
mevduat hesaplarýnýn deðeri ile yeddieminin
operasyonel maliyetleri dikkate alýnarak banka
deðeri tahminlemesi yapýlýr.
Bununla birlikte 16. Prensip, çözümleme
maliyetinin minimize edilmesinin yanýnda
piyasanýn bozulmasýnýn da minimuma
indirilmesini gerektirir.
Prensibin sadece çözümleme maliyetinin
minimize edilmesi ilkesine uyum gösterilmesi,
finansal istikrarýn üzerinde olumsuz bir etki
yaratýp, sistemik riske ya da piyasanýn
bozulmasýna sebep olabilir. Bu nedenle,
Özel Çözümleme Ýstisnalarý kullanýlabilir.
ABD, Kanada ve Japonya gibi ülkeler Özel
Çözümleme Ýstisnalarýnýn uygulanacaðý
durumlarý tanýmlayan yasal düzenlemelere
sahiptirler. Türkiye’de de buna benzer
düzenlemeler yer almaktadýr.
Dünyada yakýn zamanda yaþanan küresel
finansal krizde bazý ülkeler, Özel Çözümleme
Ýstisnalarý uygulamýþlardýr. Örneðin hükümetler
için oldukça maliyetli olmasýna raðmen
Northern Rock’ýn kamulaþtýrýlmasý, Geçici
Likidite Garanti Programýnýn uygulamaya
konulmasý, Özel Çözümleme Ýstisnalarý
kapsamýnda düþünülebilir. Türkiye’de 2002
yýlýnda batmasýna izin verilemeyecek kadar
büyük bir bankaya Özel Çözümleme Ýstisnasý
uygulanmýþtýr.
Satýn Alma ve Üstlenme uygulamasý, 16.
Prensipte belirtilen çözümleme yöntemlerinden
biridir. Bu yöntemle, mali yapýsý güçlü
kuruluþlar ya da özel yatýrýmcýlar tarafýndan,
sorunlu bankanýn bir kýsým ya da tüm aktifleri
satýn alýnýr, yükmülülüklerinin bir kýsmý ya da
tamamý üstlenilir. Sorunlu bankanýn varlýklarý
ya da faaliyetlerinden uygun görülen kýsmý,
seçilen yükümlülükler ile birlikte baþka bir
bankaya transfer edilir. Varlýk ve yükümlülüklerin
kalan kýsmý ise tasfiye edilir. Satýn Alma ve
Üstlenme uygulamasý, daha düþük iþlem
maliyeti oluþmasý ve sürdürülebilir faaliyetleri
diðerlerinden ayýrmak için daha büyük bir
esneklik saðlanmasý gibi faydalar sunar.
Bu yöntem, geçmiþte en yaygýn olarak kullanýlan
yöntemdir.
Köprü Banka kurulmasý, Satýn Alma ve
Üstlenme uygulamasýnýn bir yolu olarak kabul
edilebilir. Köprü Banka olarak adlandýrýlan yeni
lisanslý banka, çözümleme süreci tamamlanana
kadar sorunlu bankanýn iyi varlýklarýný devralýr,
8
yükümlülüklerini üstlenir ve kritik fonksiyonlarýný
yerine getirir. Köprü Banka’ya devredilmeyip
sorunlu bankada kalan varlýklar tasfiye edilir.
Bu uygulamada, yeni lisanslý bir banka
kurulmasý yoluyla eski ortak ve yöneticilerin
banka ile iliþkisi koparýlmaktadýr.
Bu yöntem, Satýn Alma ve Üstlenme
uygulamasýnýn kýsa zamanda
tamamlanamadýðý ve otoritelerin bankanýn
kritik bankacýlýk hizmetlerini korumak istediði
zamanlarda uygun olabilir. Köprü Banka,
çözümleme otoriteleri tarafýndan yönetilir.
Bir çok durumda sigortaya tabi olmayan
mevduat sahipleri, genel kreditörler, borçlular
ve hissedarlar bankanýn maliyetine katlanmýþ
olur.
FDIC, CDIC ve KDIC gibi mevduat sigortacýlarý
sorunlu bankanýn çözümlenmesi için Köprü
Banka kurma yetkisine sahiptir. Türkiye’de
herhangi bir kuruluþun Köprü Banka kurma
yetkisi bulunmamaktadýr. Ancak bu konuda
kanun deðiþikliði yapýlmasý düþünülmektedir.
Açýk Banka Yardýmý, 16. Prensipte belirtilen
diðer bir çözümleme yöntemidir. Bu yöntem,
bankanýn baþarýsýzlýðýnýn bankacýlýk sistemi
için sistemik problemlere neden olmasý ya da
ekonomik faaliyetleri bozmasý ihtimali olduðu
zamanlarda kullanýlýr. Finansal güvenlik aðý
oyuncularý, Açýk Banka Yardýmý altýnda sermaye
enjeksiyonu, uzun vadeli krediler, yükümlüklere
garanti verilmesi ve tahsili gecikmiþ kredilerin
satýþý gibi araçlar kullanabilir. Bu yöntemin
uygulanmasý, ahlaki riske, hesap verilebilirlik
problemlerine ve þeffaflýk sorunlarýna neden
olabilir.
Yakýn zamanda yaþanan küresel finansal krizde,
Açýk Banka Yardýmý, yerel bankacýlýk
sistemlerinde uygulanmasýna ek olarak, uluslar
arasý alanda faaliyet gösteren bazý bankalar
için de uygulanmýþtýr. Geçmiþte Türkiye’de,
bankacýlýk sistemi ve bireysel olarak bir banka
için bu yöntem kullanýlmýþtýr.
Sýnýr ötesi sorunlar, 7. Asli Prensipte mevduat
sigortasý ve geri ödeme süreci konusu altýnda
ele alýnmaktadýr. Prensipte özellikle yabancý
güvenlik aðý oyuncularý arasýndaki iþbirliði
konusu vurgulanmaktadýr. Sýnýr ötesi bankalarýn
çözümlenmesi hakkýnda, UNCITRAL Model
Hukuku (Uluslararasý Ticaret Hukuku Birleþmiþ
Milletler Komisyonu), 2001/24/EC Avrupa
Birliði Direktifi ve finansal kuruluþlar ve
düzenleyiciler arasýndaki mutabakat zabýtlarý
gibi sýnýrlý düzenlemeler bulunmaktadýr.
Sýnýr ötesi sorunlar için diðer bir doküman da
SUNUM
Dünya Bankasý’nýn Etkin Ýflas ve Kreditör Haklarý
Ýlkeleridir. Son dönemde G-20 bu düzenlemeyi
Finansal Ýstikrar Kurulu Standartlarýndan biri
olarak kabul etmiþtir.
Diðer yandan, Finansal Ýstikrar Kurulu, Sýnýr
Ötesi Krizlerin Yönetimi Çalýþma Grubunu
kurmuþ, Basel Bankacýlýk Denetleme Komitesi
ise Sýnýr Ötesi Çözümleme Grubunu kurmuþtur.
Sýnýr Ötesi Çözümleme Grubu yakýn zamanda
istiþare amacýyla raporlarýný ve tavsiyelerini
yayýmlamýþtýr.
bankacýlýk lisansýný iptal etme veya bankayý
Fona devretme yetkisine sahiptir. BDDK’nýn
bankanýn bankacýlýk lisansýný iptal etmesi
durumunda, TMSF sigortalý mevduatlarý öder
ve bankanýn tasfiye iþlemlerini yürütür.
BDDK’nýn bankayý TMSF’ye devretmesi
durumunda TMSF;
Bankanýn hisselerini devralma,
Satýn Alma ve Üstlenme yöntemini
uygulama,
Son olarak, dünyadaki finansal güvenlik aðý
oyuncularý için sýnýr ötesi çözümleme, yeni ve
aþýlmasý gereken bir zorluktur.
Bankanýn lisansýnýn iptalini BDDK’dan talep
etme
Türkiye Deneyimi
Ayrýca, fonlarýn kötü kullanýmýna iliþkin
tazminat ve cezalar, kanuni düzenlemelerle
belirlenmiþtir.
Bankalarýn Fona Devri - Temel Göstergeler
Türk ekonomisi 1994 krizi ve 2000 krizi olarak
adlandýrýlan iki büyük krizle karþý karþýya
kalmýþtýr. 1994’te sadece 3 küçük banka
sorunlu hale gelmiþtir. Ancak bu bankalar,
bankacýlýk sistemine bulaþma etkisi
yarattýðýndan 2004 yýlýna kadar mevduat
sahiplerine tam garanti verilmiþtir. 1994
krizinden sonra, 2000-2001 yýllarýnda daha
aðýr bir kriz yaþanmýþ ve toplam pazar payý
%22 olan 18 banka sorunlu hale gelmiþtir.
Hemen ardýndan 2002 yýlýnda sistemik olarak
önemli bir banka sorunlu hale gelmiþtir.
Fona devredilen 25 bankanýn çözümleme
sürecinde Fon, 9 milyondan fazla mevduat
sahibinin 34 milyar USD tutarýndaki mevduatýný
garanti etmiþtir. 2000 krizinde hükümet tam
garantiyi, bilanço içi yükümlülüklere ilave olarak
bilanço dýþý yükümlülükleri de içerecek þekilde
geniþletmiþtir.
Uygulanan Çözümleme Metodolojileri
Fona devrolan 25 sorunlu banka arasýndan 11
banka için Satýn Alma ve Üstlenme
uygulamasýna baþvurulmuþtur. 8 banka Satýn
Alma ve Üstlenme metodolojisi yoluyla Fon
Bankasý altýnda birleþtirilmiþtir ve 6 bankanýn
tasfiyesi de devam etmektedir.
2001 krizinden sonra Türkiye’de, banka
sermayesi yeniden yapýlandýrma programýnýn
bir parçasý olarak tüm bankacýlýk sistemi için
Açýk Banka Yardýmý programý açýklanmýþtýr.
Fonun Çözümlemeye Ýliþkin
Sorumluluklarý
Türkiye’de bankacýlýk denetleyicisi ile mevduat
sigortacýsý ayrý kurumlar olup her iki kurumun
da sorumluluklarý Bankacýlýk Kanununda açýkça
tanýmlanmýþtýr. Bankacýlýk Düzenleme ve
Denetleme Kurumu (BDDK), bir bankanýn
Efektif çözümleme süreçleri,
denetim, müdahale, mevduat
sigortasý ve çözümleme yetkilerine
bakýlmaksýzýn tüm finansal
güvenlik aðý kuruluþlarýnýn
sorumluluðundadýr.
yetkilerine sahiptir.
Geri Kazanýmýn Maksimizasyonu
Geri kazanýmýn maksimizasyonu için TMSF;
Varlýk satýþ süreçlerini hýzlandýrmak amacýyla,
alýþagelmiþ yasal çerçevenin dýþýnda vergi gibi
kamu alacaklarý için geliþtirilmiþ daha esnek
kanun hükümlerini uygulama,
Herhangi bir borçluyla borcu yeniden
yapýlandýrma,
Tahsilat süreçlerini hýzlandýrmak amacýyla
özel indirim programlarý teklif etme,
Tahsili gecikmiþ alacaklar portföyünü satma,
Banka kaynaklarýnýn kötüye kullanýldýðý ve
Fona olan ödemelerinde temerrüde düþen
þirketlerin yönetimlerini devralma,
Þirketlerin hisselerini satmak yerine, tüm
faaliyet anlaþmalarýný ve müþteri tabanýný da
içerecek þekilde iktisadi bütünlük çerçevesinde
þirketlerin varlýklarýný satma
Kaynaklar
yetkilerine sahiptir.
HUPKES, Eva, Insolvency-why a special
regime for banks?, 2003
Sonuç
Efektif çözümleme süreçleri, denetim,
müdahale, mevduat sigortasý ve çözümleme
yetkilerine bakýlmaksýzýn tüm finansal güvenlik
aðý kuruluþlarýnýn sorumluluðundadýr.
Ülkeler, çözümleme süreçlerinin etkinliðini
arttýrmak için özel çözümleme rejimlerine sahip
olabilirler.
Çözümleme metodolojileri, ülkelerin yasal
çerçevesi ve piyasa yapýsýna baðlý olarak
deðiþkenlik gösterir.
Sýnýr ötesi bankacýlýk, dünyadaki muhtelif
çözümleme rejimleri nedeniyle karþý karþýya
kalýnan yeni ve aþýlmasý gereken bir zorluktur.
BRIERLEY, Peter, The UK Special
Resolution Regime for failing banks in
an international context, July 5, 2009
IADI / BCBS, The Core Principles for
Effective Deposit Insurance Systems,
June 2009
IMF/WB, An overview of the legal,
institutional, and regulatory framework
for bank insolvency, April 17, 2009
KRIMMINGER, Michael H., Deposit
Insurance and Bank Insolvency in a
Changing World: Synergies and
Challenges, International Monetary
Fund Conference, May 28, 2004
LASTRA, Rosa M, Northern Rock, UK
bank insolvency and cross-border bank
insolvency, April 30, 2008
WB, Principles for Effective Insolvency
and Creditor Rights System, 2005
9
23
23
HABER
TMSF, DÜNYA MEVDUAT SÝGORTACILARI BÝRLÝÐݒNCE
(IADI) YILIN MEVDUAT SÝGORTACISI SEÇÝLDÝ
Ýsviçre’nin Basel þehrinde 24 Eylül 2009 tarihinde düzenlenen Dünya Mevduat Sigortacýlarý
Birliði (IADI) Yýllýk Genel Kurul Toplantýsýnda Tasarruf Mevduatý Sigorta Fonu (TMSF), 54 ülkenin
oylarý sonucu 2009 yýlýnýn en iyi mevduat sigortacýsý seçildi. TMSF’nin ödülü, IADI Baþkaný Martin
Gruenberg tarafýndan Baþkanýmýz Sayýn Ahmet Ertürk’e verildi.
IADI tarafýndan 2005 yýlýndan itibaren
verilmeye baþlanan Yýlýn Mevduat Sigortacýsý
ödülü, mevduat sigortacýlýðý konusunda örnek
organizasyon yapýsýna sahip ve uluslar arasý
çalýþmalara önemli katkýlarda bulunan ülkelerin
Mevduat Sigorta kurumlarýna verilmektedir.
Bugüne kadar ödül kazanan diðer ülkeler
sýrasýyla Tayvan (2005), Brezilya (2006), Kanada
(2007) ve ABD (2008) olmuþtur.
TMSF’nin bu ödülü kazanmasýnda, risk esaslý
sigorta prim tarifesi gibi mevduat sigortacýlýðý
alanýndaki bazý geliþmiþ uygulamalarý yürürlüðe
koymasý, uluslararasý normlara uygun kurumsal
bir yapýya sahip bulunmasý, banka çözümleme
alanýndaki deneyimi ve baþarýlý uygulamalarý
ile uluslararasý çalýþmalara saðladýðý katkýlar
etkili olmuþtur.
Ýlk olarak 1983 yýlýnda bankalardaki tasarruf
mevduatýný sigorta etmek üzere Türkiye
Cumhuriyet Merkez Bankasý’nýn idare ve temsili
altýnda kurulan TMSF, 2000-2003 yýllarýnda
belirli bir dönem Bankacýlýk Düzenleme ve
Denetleme Kurumu bünyesinde faaliyetlerini
sürdürmüþ ve 2003 yýlýndaki yasal düzenlemeler
sonrasý ayrý bir tüzel kiþilik haline gelmiþtir.
Ülkemizin 2000-2001 yýllarýnda yaþadýðý
finansal krizler neticesinde, TMSF asli
fonksiyonu olan mevduat sigortacýlýðýnýn
yanýsýra, finansal güvenlik aðýný oluþturan diðer
kurum/kuruluþlar ile birlikte mali sistemde
güven ve istikrarýn yeniden tesis edilmesi,
bankacýlýk sektörünün yapýlandýrýlmasý ve Fona
intikal eden batýk bankalarýn hýzla
çözümlenmesi konularýnda önemli görevler
üstlenmiþtir.
Krizin yýkýcý etkilerini silmek ve üstlendiði
görevleri baþarýyla yerine getirebilmek amacýyla,
TMSF bir yandan banka çözümleme
çalýþmalarýnda yoðunlaþýrken, diðer taraftan
da kurumsallaþmaya önem vererek 2002-2005
yýllarýnda yürütülen organizasyonel yeniden
yapýlanma ve kurumsal geliþim projeleri
Çiðdem AKDAÐ
Sigorta ve Risk Ýzleme Dairesi
Fon uzmaný
Çaðdaþ EKÝCÝ
Sigorta ve Risk Ýzleme Dairesi
Fon uzman Yardýmcýsý
aracýlýðýyla kurumsallaþmasýný tamamlayýcý
faaliyetlerde bulunmuþtur. Bu kapsamda, TMSF
dünyadaki sigorta ve varlýk yönetimi
uygulamalarýný incelemiþ, mevcut iþ süreçlerini
devamlý gözden geçirerek iyileþtirmiþ ve bunlarý
ulusal ve uluslararasý platformlarda tanýtmak
suretiyle de konumunu güçlendirmiþtir.
TMSF bünyesinde “mevduat sigortacýlýðý” ve
“banka çözümleme” faaliyetleri kapsamýnda
kuruluþundan bugüne önemli deðiþim
yaþanmýþtýr. Bu kapsamda;
1.Mevduat Sigortacýlýðý : TMSF, finansal
istikrarýn saðlanmasý ve tasarruf mevduatý
sahiplerinin hak ve çýkarlarýnýn korunmasý
kapsamýnda sigortaya tabi mevduat ve katýlým
fonu ile bunlara iliþkin bankalarca ödenecek
sigorta primlerininin kapsam ve tutarýný
belirleme, risk izleme ve deðerleme, risk bazlý
prim hesaplamasý, mevduat sigorta primi
toplama ve sigortaya tabi mevduatýn ödenmesi
konularýnda Türkiye’de önemli bir misyonu
üstlenmiþtir.
Ülkemizde, mevduata “tam garanti”
verilmesinden “sýnýrlý garanti” verilmesine geçiþ
sýrasýnda bazý sýkýntýlar yaþanmýþ ve çeþitli
denemeler sonrasýnda sýnýrlý mevduat garantisi
uygulamasýna geçilebilmiþtir. 1994 yýlýnda
baþlayan mevduata tam garanti uygulamasý
2000 yýlýna kadar sürdürülmüþ, 2000 yýlýnda
yeniden sýnýrlý garanti uygulamasýna
dönülmüþtür. Ýmar Bankasýnýn TMSF’ye intikali
nedeniyle 2003-2004 yýllarýnda mevduat
sigortasýnda geçici süreyle tam garanti
uygulamasýna geçilmiþse de, 2004 Temmuz
ayýndan itibaren yeniden sýnýrlý garanti
uygulamasýna geri dönülmüþtür.
Diðer taraftan, TMSF eski tarifede zaman içinde
prim oranlarýndaki farklýlaþmanýn azalmasý
nedeniyle sigorta prim tarifesinde deðiþikliðe
giderek, bankalarýn çeþitli risk faktörleri
bakýmýndan deðerlendirmeye tabi tutularak
ödeyecekleri prim oranlarýnýn farklýlaþtýrýldýðý
1 Bu yazý, Fon Baþkan Yardýmcýsý Dr. Rýdvan Çabukel tarafýndan 21 Eylül 2009 tarihinde IADI Avrupa Bölgesel Komite toplantýsýnda (Basel/
Ýsviçre) yapýlan sunum esas alýnarak hazýrlanmýþtýr
10
HABER
ve bu konuda en geliþmiþ tarife modeli olarak
bilinen Risk Esaslý Prim Tarifesini 2009 yýlýndan
itibaren uygulamaya baþlamýþtýr.
Halen ülkemizdeki bankalarda (katýlým bankalarý
dahil) tasarruf mevduat hesaplarýnýn ve katýlým
hesaplarýnýn 50 Bin TL’ye kadar olan kýsmý
(müþteri bazýnda) mevduat sigortasý
kapsamýnda olup, TMSF tarafýndan sektörde
faaliyet gösteren bankalardan tahsil edilen
primlerden oluþan 4.5 Milyar ABD dolarý
seviyesindeki mevduat sigorta rezervi
yönetilmektedir.
2. Uluslararasý Faaliyetler: TMSF, mevduat
sigortacýlýðý süreçlerinin iyileþtirilmesi ve bu
alanda Türkiye’nin çözümleme deneyimlerinin
anlatýlmasý konularýnda uluslararasý kuruluþlar
ve IADI üyesi ülkelerin mevduat sigorta
kurumlarý ile yakýn iþbirliði içerisindedir.
TMSF, 2002 yýlýnda Uluslararasý Mevduat
Sigortacýlarý Birliði (IADI)’ne, 2005 yýlýnda da
Avrupa Mevduat Sigortacýlarý Forumu (EFDI)’na
üye olmuþtur. Her iki kuruluþun yönetiminde
ve bölgesel komite ile alt çalýþma gruplarýnda
yer alan TMSF, bu kuruluþlarýn düzenlediði
toplantý ve konferanslarda Türkiye
uygulamalarýný ve deneyimini diðer ülkeler ile
paylaþmaktadýr. Eylül 2005’te IADI Ýcra Kurulu
üyeliðine seçilen TMSF, bu görevin yanýsýra
Avrupa (ERC) ve Ortadoðu – Kuzey Afrika
(MENA) Bölgesel Komitelerine de seçilen ilk
kurumdur. Ayrýca, kurum Haziran 2007’den
itibaren EFDI’nin yönetim kurulu üyeliðini
yürütmektedir.
Dünyada toplam 180 ülkede mevduat garanti
sistemi bulunmakta olup, ülkelerin uygulamalarý
farklýlýk göstermektedir. TMSF üyesi olduðu
komite ve alt komiteler tarafýndan yürütülen
kollektif çalýþmalara iþtirak ederek, uluslararasý
mevduat sigortacýlýðý standartlarýnýn
oluþturulmasý ve uygulanmasýna yönelik
iyileþtirici faaliyetlere katkýda bulunmaktadýr.
Nitekim, yakýn zamanda IADI bünyesinde
yürütülen çalýþmalar sonucu mevduat
sigortacýlýðýna iliþkin temel prensipler (core
principles) tespit edilerek yürürlüðe girmiþtir.
Mevduat sigorta kurumlarýnýn sorumluluk ve
yetkileri ile fonksiyonlarýný düzenleyen temel
prensipler ile TMSF büyük ölçüde uyum
içerisindedir.
Diðer taraftan, EFDI bünyesinde yürütülen
çalýþmalar ile TMSF, Mevduat Sigortacýlýðý
Sistemimizin AB müktesebatýyla
uyumlaþtýrýlmasý konusunda da önemli katkýlar
saðlamýþtýr.
TMSF, IADI ve EFDI kaynaklý toplantý ve
seminerlerin de aktif katýlýmcýlarý arasýnda olup,
bazý toplantýlar TMSF’nin ev sahipliðinde
gerçekleþtirilmiþtir. Bu kapsamda, TMSF
tarafýndan 2007 yýlýnda Ýstanbul’da 1. IADI
Bölgelerarasý Konferansý, EFDI’nin Yýllýk
Toplantýsý ve Mevduat Sigortacýlýðýnda Güncel
Konular Konferansý ile 2009 yýlýnda IADI-EFDI
iþbirliðiyle Alacaklarýn Yönetimi-Sigortalý
Mevduat Ödemeleri konulu 4 adet konferans
gerçekleþtirilmiþtir. Ayrýca Rusya, Bulgaristan
ve Arnavutluk Mevduat Sigorta Kurumlarý
yetkililerine verilen seminerlerde de banka
çözümleme ve mevduat sigortacýlýðý alanýndaki
TMSF deneyimi paylaþýlmýþtýr.
TMSF, “Uluslararasý Finansal
Sistemin Ýstikrarýnýn Oluþmasýnda
Aktif ve Öncü Bir Kurum Haline
Gelmek” olarak özetlenen yeni
vizyonunu uluslararasý arenada
elde ettiði bu ödül ile perçinlemiþtir.
3. Banka Çözümleme: TMSF, 2000-2001
krizi sýrasýnda Fona devrolan 18 banka ile
birlikte 1994 yýlýndan bugüne toplam 25
bankanýn çözümleme faaliyetlerini
gerçekleþtiren bir Kurum olarak, dünya
mevduat sigorta kurumlarý arasýnda geniþ
çözümleme deneyimine sahip kuruluþlardan
biridir. 2000-2001 krizi sonucu TMSF’ye
devredilen bankalar, toplam aktif ve ve pasif
büyüklükleri yönünden bankacýlýk sektörünün
beþte birini oluþturmaktadýr. TMSF’ye devrolan
bu bankalarda ciddi likidite ve sermaye
yetersizliði sorununun yanýsýra önemli miktarda
hakim ortak istismarýyla da karþýlaþýlmýþtýr.
TMSF, “faaliyet izni kaldýrýlan” bankalarda
banka iflas ve tasfiyesi iþlemlerini yürüterek,
temettü hariç ortaklýk haklarý ile yönetim ve
denetimi kendisine devredilen bankalarda ise,
satýþ, devir veya birleþme yoluyla bankalarýn
çözümlenmesini saðlamýþtýr. Bu süreçte
devralýnan bankalardan tasfiye sürecine
alýnanlar hariç, 4 banka doðrudan, 6 banka
birleþtirilmek suretiyle satýlmýþ; 1 banka kamu
bankasýyla birleþtirilmiþ ve 8 banka da bir geçiþ
bankasýna devredilerek çözümleme iþlemleri
tamamlanmýþtýr. Tasfiye sürecine alýnan
bankalarýn iþlemleri ise halen devam etmektedir.
Banka çözümleme süreci kapsamýnda, TMSF
tarafýndan bankalardan devralýnan sorunlu
varlýklarýn geri kazanýmýna yönelik olarak yeni
yöntem arayýþlarýna gidilmiþ ve uluslararasý
uygulamalar paralelinde “Ýstanbul Yaklaþýmý”,
“Alacak Satýþý ve Varlýk Yönetim Þirketi (VYÞ)”
uygulamalarý ile “Ticari ve Ýktisadi Bütünlük
Satýþlarý” gibi yeni yöntemler de kullanýlmýþtýr.
Ayrýca, banka hakim ortak istismarýndan
kaynaklanan alacaklarýn geri kazanýmý
hýzlandýrmak amacýyla TMSF’nin takip ve
tahsilat yetkileri getirilen yasal düzenlemeler
yoluyla güçlendirilmiþtir.
TMSF’nin toplam çözümleme geliri, 2008
yýlsonu itibariyle yaklaþýk 18 Milyar ABD
dolarý seviyesindedir.
Sonuç olarak, TMSF, “Uluslararasý Finansal
Sistemin Ýstikrarýnýn Oluþmasýnda Aktif ve Öncü
Bir Kurum Haline Gelmek” olarak özetlenen
yeni vizyonunu uluslararasý arenada elde ettiði
bu ödül ile perçinlemiþtir.
11
23
23
ÇEVÝRÝ
SINIR ÖTESÝ BANKACILIK ÇÖZÜMLEME GRUBU
RAPORU ve TAVSÝYELERÝ - YÖNETÝCÝ ÖZETÝ
Basel Bankacýlýk Denetleme Komitesi nezdindeki Sýnýr Ötesi Bankacýlýk Çözümleme
Grubu (Cross-border Bank Resolution Group-CBRG), Aðustos 2007’de baþlayan finansal
krizden alýnan derslerin belirlenmesi amacýyla, uluslararasý krizlerin çözümlenmesi ve
çözümleme sonrasý yapýlacak iþlemler hakkýnda 10 ana baþlýkta toplanan “Tavsiyeleri”ni
oluþturmuþtur.
Tavsiye 1: Etkin Yerel Çözümleme
Yetkisi
Tavsiye 4: Ulusal Çözümleme Tedbirlerinin
Sýnýr Ötesi Etkileri
Yerel otoriteler , finansal istikrarýn saðlanmasý,
sistemik riskin asgari seviyeye düþürülmesi,
mudilerin korunmasý, ahlaki tehlikenin
kýsýtlandýrýlmasý ve piyasa etkinliðinin
artýrmasýna yardýmcý olan düzgün bir
çözümleme sürecine eriþilebilmesi için krizden
olumsuz olarak etkilenen tüm finansal
kuruluþlar ile iliþkili olarak uygun araçlara sahip
olmak zorundadýr. Söz konusu araçlarýn
mevcudiyetini mümkün kýlan kanuni ve politik
bir çerçeve, finansal sistemdeki bir kriz veya
çözümlemenin olumsuz etkilerini asgari
seviyeye indirgeyebilmeli ve önemli sistemsel
fonksiyonlarýn devamlýlýðýný saðlayabilmelidir.
Köprü finansal kuruluþlarýn kurulmasý,
varlýklarýn, yükümlülüklerin ve operasyonlarýn
baþka kuruluþlara aktarýlmasý ve alacaklarýn
çözümlendirilmesi amacýyla duruma uygun
yetki kullanýmý, yerel çözümleme çerçevesinin
geliþimini saðlayan söz konusu araçlara örnek
teþkil eder.
Sýnýr ötesi çözümlemelerde yerel otoriteler
arasýndaki koordinasyonu artýrabilmek için
yerel otoriteler kriz yönetimi ve çözümleme
iþlemleri ve/veya tedbirlerinin karþýlýklý olarak
tanýnmasýný kolaylaþtýracak prosedürler
oluþturmalýdýrlar.
Tavsiye 2: Finansal Gruplarýn Eþgüdümlü
Çözümlenmesi için Yasal Çerçeve
Her yargý otoritesi, finansal gruplara ve finansal
holdinglere ait hükmi þahýslarýn eþgüdümlü
bir þekilde çözümlenmesi için kendi yetki alaný
dâhilinde yasal bir çerçeve oluþturmalýdýr.
Tavsiye 3: Ulusal Çözümleme
Önlemlerinin Uyumluluðu
Yerel otoriteler, birden çok yargý alanýnda
faaliyet gösteren finansal kuruluþlarýn koordineli
bir þekilde çözümlenmesi için ulusal çözümleme
araçlarýný ve tedbirlerini Tavsiye-1 ve Tavsiye2’de tespit edilenlere uyumlu hale getirmeye
çalýþmalýdýrlar.
Çeviren;
Evrim APAN CEYLAN
Fon Uzmaný
Orijinal Belge Adý :
Sýnýr Ötesi Bankacýlýk Çözümleme
Grubu Raporu ve Tavsiyeleri (Report
and Recommandations of the Cross
Border Bank Resolution Group)
12
Tavsiye 5: Grup Yapýlarý ile Operasyonlarýnýn
Karmaþýklýðýný ve Ýç Baðlýlýðýný Azaltmak
Denetçiler, grup yapýlarýnýn ve bileþenlerinin
bir kriz anýnda nasýl çözümlenebileceðini
anlamak için finansal kuruluþlarýn kurulu
bulunduðu ülke ve yatýrým yapan ülke yetkilileri
ile yakýn iliþki halinde çalýþmalýdýrlar. Eðer yerel
otoriteler, finansal gruba ait þirket yapýlarýnýn
düzenli ve maliyet etkin çözümlemeye mahal
vermeyecek kadar karmaþýk olduðu
kanaatindeler ise etkin çözümlemeye yardýmcý
olacak yalýnlaþtýrmanýn özendirilmesi amacýyla,
bu gibi kuruluþlara sermaye veya diðer makul
ihtiyaçlar vasýtasýyla düzenleme teþvikleri
empoze etmelidirler.
Tavsiye 6:Düzenli bir Çözümleme için
Önceden Planlama Yapmak
Sistematik önem haiz eden sýnýr ötesi tüm
finansal kuruluþlarýn acil eylem planlarý, ciddi
bir finansal tehlike veya finansal istikrarsýzlýk
döneminin gerektirdiði acil eylem durumuna
hitap edebilmeli ve finansal kuruluþlarýn
büyüklüklerine ve karmaþýk yapýlarýna özgü,
firmanýn faaliyetlerinin devamlýlýðýný mümkün
kýlan, anahtar fonksiyonlarýnýn çabuk
iyileþtirilmesini teþvik eden ve hýzlý çözümlemeyi
veya durumun yatýþtýrýlmasýný kolaylaþtýran
bir plan saðlamalýdýr. Ýyileþtirmeye veya
yatýþtýrmaya yönelik bu þekildeki bir acil eylem
1 Bu raporda, yerel otoriteler terimi uygulanabilir ulusal kanunlar veya uluslararasý tüzükler/talimatlar/tavsiyeler veya standartlar manasýnda
kullanýlmýþtýr. Avrupa Birliði Direktifleri de bazý çözümleme aktivitelerinden sorumlu bulunan yerel otoriteleri belirler ve denetçiler ile merkez
bankalarý arasýndaki bilgi paylaþýmý ve ödemelerde, menkul deðerlerin ödeme-teslim sistemlerinde ve finansal piyasa iþlemlerinde risk azaltýlmasý
teknikleri gibi bu raporda yer alan bazý hususlarda Avrupa Birliði içerisinde uygulanabilen yasal çerçeveyi oluþtururlar. Bu rapordaki ulusal/yerel
kanun terimi de bazý durumlar için Avrupa Birliðince uygulanan ulusal/yerel kanunlarý ifade eder.
ÇEVÝRÝ
planlamasý denetçi gözetiminin olaðan bir
parçasý olmalý ve sýnýr ötesi baðýmlýlýklarda,
çözümleme esnasýnda hükmi þahýslarýn yasal
baðýmsýzlýklarýndan kaynaklanan
çýkarsamalarda ve muhtemel bir müdahale
durumu ile çözümleme yetkisinin icra
edilmesinde dikkate alýnmalýdýr.
Tavsiye 7:Sýnýr Ötesi Ýþbirliði ve Bilgi
Paylaþýmý
Etkin kriz yönetimi ve sýnýr ötesi finansal
kuruluþlarýn çözümlenmesi, farklý yerel
otoriteler tarafýndan, düzenleme, denetleme,
likidite tedariki, kriz yönetimi ve çözümlemesine
iliþkin sorumluluklarýnýn þüpheye mahal
vermeyecek þekilde doðru bir þekilde
anlaþýlmasýný gerektirir. Finansal kuruluþun
ana merkezi ülke ile kurulu bulunduðu ülke
yetkilileri gerek olaðan zamanlardaki ihtiyati
planlarý gerekse finansal kriz zamanýndaki kriz
yönetimi ve çözümleme hususlarýnda
eþgüdümlü faaliyet ve bilgi paylaþýmýnýn temini
konusunda yerel mevzuat ve politikalarýna
uygun bir biçimde anlaþma saðlamalýdýrlar.
Tavsiye 8:Riski Azaltma Mekanizmalarýnýn
Güçlendirilmesi
Yargý otoriteleri, bir kriz anýnda veya finansal
kuruluþun çözümlenmesi esnasýnda kritik
finansal ve piyasa fonksiyonlarýnýn hýzlý bir
þekilde iyileþtirilmesine yardýmcý olan risk
azaltma tekniklerinin kullanýmýný teþvik
etmelidirler. Söz konusu risk azaltma teknikleri,
uygulanabilir mahsuplaþma anlaþmalarý,
teminatlandýrma ve müþterilerin
pozisyonlarýnýn tefriki hususlarýný içermelidir.
Risk azaltýlmasýndan kaynaklanan ilave faydalar,
türev sözleþmelerinin ileri derecede
standardizasyonun teþvik edilmesi, standart
sözleþmelerin borsa ve takas piyasalarýnda
kullanýmý, merkezi karþý taraflar (central
counterparties) aracýlýðýyla söz konusu
sözleþmelerin kurulmasý ve tezgâh üstü
anlaþmalarýn raporlanmasýnýn daha þeffaf hale
getirilmesi ile eriþilebilir. Söz konusu risk
azaltýlmasý teknikleri, çözümleme önlemlerinin
etkin bir þekilde uygulanmasýna zarar
vermemelidir.
Tavsiye 9:Sözleþmeye Dayalý
Ýliþkilerin/Ýþlemlerin Transferi
Yerel Çözümleme Otoriteleri finansal piyasa
sözleþmelerinin baþka bir finansal kuruluþa,
köprü finansal kuruluþ veya diðer bir kamu
birimine transferinin tamamlanmasý amacýyla
fesih iþlemlerinin geçici olarak ertelenmesini
saðlayacak yasal yetkiye sahip olmalýdýrlar.
Transferin mümkün olmadýðý durumlarda,
otoriteler sözleþme haklarýnýn saklý kaldýðýný
temin etmelidirler. Gereken hallerde, piyasa
fonksiyonlarýnýn sürekliliðini saðlamak amacýyla
bu þekildeki bir fesih iþleminin kýsa bir süre
için ertelenmesini mümkün kýlan mevzuat
deðiþiklikleri yapabilmelidirler. Otoriteler, krizin
bulaþýcý etkisini azaltmak amacýyla ISDA gibi
endüstri/sanayi gruplarýný da bu þekildeki
transferleri mümkün kýlan standartlaþtýrýlmýþ
sözleþme hükümleri koymaya teþvik etmelidirler.
Etkin bir çözümleme süreci
için yetki, eþgüdümlü yasal çerçeve,
uyumluluk,sýnýr ötesi prosedürler,
önceden planlama, iþbirliði ve bilgi
paylaþýmý, risk mekanizmalarý, ileri
derecede standartlaþtýrýlmýþ
sözleþmeler ve kamu çýkýþ stratejisi
tavsiyeleri bulunmaktadýr.
Tavsiye 10:Çýkýþ Stratejileri ve Piyasa
Disiplini
Piyasa disiplininin iyileþtirilmesi ve finansal
piyasalarýn etkin faaliyetinin teþvik edilmesi
amacýyla yerel otoriteler piyasalara olan kamu
müdahalesinin nasýl terk edileceðini mülahaza
etmeli ve bu durumu planlamalarýna dâhil
etmelidirler.
1. Aðustos 2007’de baþlayan finansal kriz,
etkin sýnýr ötesi kriz yönetiminin önemini gözler
önüne sermiþtir. Söz konusu kriz öncesi yýllarda,
uluslararasý finansal iþlemlerin kapsamý, ölçeði
ve komplike yapýsý emsali görülmemiþ bir
þekilde artmýþ, ne var ki uluslararasý kriz
çözümlemesi araç ve teknikleri ayný dönemde
bu ölçüde geliþmemiþtir. Kriz sýrasýnda yaþanýlan
bir takým olaylar, müdahale tekniklerindeki
boþluklarý ve birçok ülkenin uygun çözümleme
araçlarýnýn olmadýðýný ifþa etmiþtir. Kriz anýnda,
sýnýr ötesi kuruluþlarýn çözümlenmesi
aktiviteleri, geçici nitelikli, ciddi zaman kýsýtlý
ve büyük oranda kamu destekli bir eðilim
göstermiþtir.
2. Sýnýr ötesi finansal kuruluþlarýn ve finansal
gruplarýn çözümlenmesinde uygulanabilir ve
müþtereken anlaþýlýr bir süreç, taraflarý
kuruluþlar ile gruplarýn finansal risklerine
odaklanmaya teþvik ederek piyasa disiplininin
sürdürülmesine yardýmcý olabilir. Otoritelerin
bir finansal kuruluþun çözümlenmesinin
yönetiminde istekli ve etkin olduklarý, piyasa
katýlýmcýlarý tarafýndan açýkça fark edilir ise
piyasa disiplini yaygýnlaþýr.
3. Batmayacak kadar büyük olarak addedilen
kuruluþlara zýmnen veya alenen kamu desteði
saðlanacaðýna dair yaygýn inancýn azaltýlmasý,
sýnýr ötesi kuruluþlarýn çözümlenmesinde önem
haiz etmektedir. Bazý kuruluþlarýn batmayacak
kadar büyük olduklarýna iliþkin öngörüler ve
yaþanýlan deneyimler, ilave risk getirmekte ve
sýnýr ötesi bulaþýcý etkinin tüm global finans
dünyasýna yayýlmasý olasýlýðýnýn artmasýna
neden olmaktadýr. “Batmayacak kadar büyük”
kavramýnýn içeriðinin hafifletilmesini veya yok
13
23
23
ÇEVÝRÝ
Mevcut kriz, yerel otoriteler
tarafýndan sýnýr ötesi finansal bir
kuruluþun batýþýndan
kaynaklanan karýþýklýk ve
potansiyel bulaþýcý etkilerin
engellenmesinin önemini
göstermiþtir.
edilmesini saðlayan yerel otoriteler tarafýndan
alýnabilecek önlemlere yönelik tartýþmalar
bulunmaktadýr. Kuruluþlarýn, kamu desteði
veya teminat altýna alýnmýþ özel sektör
desteðine ihtiyaç duyacaklarý olasýlýðýnýn kontrol
edilmesine yönelik zaruri önlemlerden bir tanesi
etkin kriz yönetimi ve çözümleme sürecidir ki
söz konusu önlem CBRG’nin yetki alaný
içerisinde bulunmaktadýr. Saðduyulu önlemler,
kamu desteðine güvenilmesi olasýlýðýný kontrol
altýna alabilirler ancak bu tip önlemler, sýnýr
ötesi finansal kuruluþlar için uygulanabilir ve
tutarlý bir çözümleme sürecinin tesis edilmemesi
halinde, artan ahlaki tehlike potansiyelini
sýnýrlayamazlar.
4. Mevcut kriz, yerel otoriteler tarafýndan sýnýr
ötesi finansal bir kuruluþun veyahut büyük bir
finansal kuruluþun batýþýndan kaynaklanan
karýþýklýk ve potansiyel bulaþýcý etkilerin
engellenmesinin önemini göstermiþtir. Bugüne
kadarki durumda, söz konusu karýþýklýk ve
potansiyel etkilerinden korunmayý saðlayan
uygulanabilir ve tutarlý araçlarýn yokluðu
nedeniyle, bazý geçici önlemlerin zaruriyet arz
ettiði gözlenmektedir. Etkin bir çözümleme
rejimi; finansal istikrarýn temini, kritik
fonksiyonlarýn devamlýlýðýnýn saðlanmasý ve
mudilerin korunmasý amacýyla otorilerin hýzlý
hareket etmelerine imkân vermelidir. Ayný
zamanda etkin bir rejim, uygun bulunan
hallerde üst düzey yöneticilerin ve direktörlerin
sorumlu tutulmasý ile zararlarýn hissedarlara
ve uygun bulunan hallerde de diðer alacaklý
taraflara tarh edilmesini saðlamalýdýr.
5. Mevcut yasal ve düzenleyici anlaþmalar,
genellikle birden çok baðýmsýz birimler halinde
faaliyet gösteren bir finansal kuruluþun
problemlerini çözecek bir þekilde
tasarlanmamýþtýr. Bu eksiklik, hem uluslararasý
hem de ulusal finansal kuruluþlar için
mevcuttur. Finansal firmalar için uluslararasý
tasfiye yapýlandýrmasý bulunmamaktadýr ve
böyle bir yapýlandýrmanýn yakýn bir gelecekte
oluþturulma imkaný düþüktür. Ulusal tasfiye
kurallarý, yasal bir finansal birim için
uygulanmaktadýr ve finansal grup içerisindeki
deðiþik iþ kollarýna göre de farklýlýk arz
etmektedir. Hakikaten, eðer varsa bile çok az
ülke ulusal finansal gruplarýn (söz konusu
gruplar bireysel mevduat kabul eden
kuruluþlardan farklýdýrlar) kendi yargý sistemleri
içerisinde entegre bir biçimde çözümlenmesini
saðlayacak araçlara sahiptirler.
6. Sýnýr ötesi bir bankanýn çözümlenmesi, pek
çok nedenlerle zorluklarla doludur. Söz konusu
14
zorluklardan biri, çözümleme planlamasýnýn
genellikle yerel finansal birim çözümlemesine
iliþkin olmasý ve yerel hissedarlar tarafýndan
kaynaklanan zararlarýn asgariye indirgenmesine
yönelik olarak oluþturulmasýdýr. Bu gibi
durumlarda, çözümleme yapýlarý ciddi sýnýr
ötesi problemlerle baþa çýkmaya uygun deðildir.
Konu hakkýndaki önceki tartýþmalarda, ya yasal
bir birimin tüm ülkelerdeki bütünlüðünü
tanýyan ve çözümlemede tek bir yargý
otoritesinin oluþturulmasýna dayanan evrensel
çözümleme yaklaþýmý (universal approach)
veya her yargý otoritesinin sýnýr ötesi finansal
kuruluþun kendi yetki alaný içerisindeki birimini
çözmesini ifade eden bölgesel (territorial) veya
sýnýrlayýcý (ring fencing) yaklaþýmlarý ele
alýnmýþtýr. Söz konusu yaklaþýmlardan hiç birisi
gerçekteki uygulamaya tekâmül etmemektedir
ancak son zamanlardaki ve daha önceki
uygulamalarýn evrensel yaklaþýmdan ziyade
bölgesel yaklaþýma yakýn olduðu
gözlenmektedir. Ekonomik ve operasyonel
manada hangisinin en uygun olduðu konusu
tartýþmalýdýr. Ne var ki, Avrupa Birliði gibi
bankalar ve þubeleri için evrensel iflas
prosedürlerine baðlý yargýlama sistemlerinde
dahi kriz yönetimindeki aðýrlýk her ülkenin
kendi milli çýkarlarýný gözetmesine verilmektedir.
7. Krizler ve iflaslardan kaynaklanan mali yük
paylaþýmýna iliþkin uluslararasý bir
yapýlandýrmanýn olmayýþý ve ulusal yasal
sistemler ile ulusal mali sorumluluk gerçeði,
banka krizleri ile iflaslarýnýn çözümlenmesi için
bölgesel yaklaþýmýn kullanýlmasýna neden
olmaktadýr. Yerel otoriteler, vergi mükelleflerinin
veya mevduat sigortasýný garanti altýna alan
üye kuruluþlar gibi paydaþlarýnýn sadece riskin
azaltýlmasý için zaruri olan finansal maliyeti
üstlenmelerinin saðlanmasýna eðilimlidirler.
Sýnýr ötesi bir kriz veya çözümlemede
karþýlaþtýrmalý maliyetlerin hesaplanmasý, sýnýr
ötesi bir kuruluþun batmasýnýn etkileri
hususundaki farklý deðerlendirmeler ve her
otoritenin maliyet paylaþýmýnýn üstlenilmesi
konusundaki farklý istek ve kabiliyetleri
nedenleriyle karmaþýk bir hal alýr. Bu
deðerlendirme, yargý otoritesinin, finansal
kuruluþun veya grubun ana ülkesindeki yargý
otoritesi olup olmamasýndan da etkilenir. Eðer
yargý alaný finansal kuruluþun yatýrým yaptýðý
ülke ise, bu durumda da konuya iliþkin
deðerlendirme, kuruluþun þube mi baðlý
ortaklýkla mý yatýrým yapýlan ülkede faaliyet
gösterdiðine baðlý olarak deðiþir. Yatýrým yapýlan
ülkeler için yapýlacak deðerlendirme, þube veya
ortaklýklarda uygulanan varlýk korumasý,
ÇEVÝRÝ
sermaye veya likide koþullarý gibi hususlardan
da etkilenir. Bilgi mevcudiyeti, müdahale için
yasal ve düzenleyici araçlarýn mevcudiyeti gibi
konular da diðer düþünülmesi gereken
hususlardandýr ve bunlar maliyetlerin
hesaplanmasýný daha da karmaþýk hale
getireceklerdir.
8. Reform için bir seçenek, kriz yönetimi ve
sýnýr ötesi finansal kuruluþlarýn ve gruplarýn
çözümlenmesi için farklý yargý alanlarýndaki
hissedarlarýn finansal maliyetlerin paylaþýmý
konusunda kapsamlý ve uygulanabilir bir
anlaþmaya varmalarýdýr. Söz konusu anlaþma,
milli yasal çerçevelerdeki diðer önemli
deðiþiklikler ile birlikte sýnýr ötesi finansal
gruplarýn çözümlenmesi için kapsamlý bir
çerçeve yaratýlmasýnýn elzem unsurudur. Ne
var ki, sýnýr ötesi finansal kuruluþlarýn
çözümlenmesinde finansal maliyetlerin
paylaþýmýný saðlayan bir mekanizmanýn
oluþturulmasý önemli zorluklara gebedir ve
böyle bir mekanizma üzerinde kapsamlý bir
uluslararasý anlaþmaya varýlmasý yakýn gelecekte
pek mümkün deðildir. Diðer karþý alternatif,
denetim hususunda sýnýrlayýcý (ring fencing)
yaklaþýmýn kullanýlmasý, her milli yargýlama
alanýnda tüm iþlemlerin ve kuruluþlarýn sermaye,
likidite, varlýklar ve operasyonlar bakýmýndan
baðýmsýz olarak yapýlandýrýldýðý çözümlemelerde
de bölgesel (territorial) yaklaþýmýn
uygulanmasýdýr. Bu uygulama, finansal
kuruluþlarýn operasyonlarýný milli çizgilere
paralel yürüttüðü durumlarda daha
öngörülebilir sonuçlar saðlar. Ancak, baþarýsýz
olma ihtimali de mevcuttur. Bir ülkede otoriteler
tarafýndan alýnan sýnýrlayýcý (ring fencing)
önlemler, banka grubunun diðer yargý
alanlarýndaki diðer yasal birimlerinin veya banka
grubunun bir bütün olarak risklerini artýrabilir.
Sonuç olarak, bazý durumlarda sýnýrlayýcý (ring
fencing) yaklaþým yeni risklerin oluþma olasýlýðýný
artýrabilir ve kriz yönetimini karmaþýklaþtýrabilir.
Üyeler, karþý yaklaþýmlarýn erdemleri ve
sakýncalarý konusunda bir anlaþmaya
varamamýþlardýr.
9. Hâlihazýrda daha gerçekçi olmak, son
yaþanýlan deneyimden çýkarýlabilecek bir diðer
derstir. Mevcut durumda gerçekçi olmak,
küresel finansal refah için küresel finansal
kuruluþlar tarafýndan yürütülen sýnýr ötesi
finansal hizmetlerinin devamlýlýðýnýn
saðlanmasýný gerektirir. Bu yaklaþým, bir kriz
anýnda büyük bir ihtimalle sýnýrlayýcý (ring
fencing) yaklaþýmýn uygulanacaðýný
öngörmektedir ve yatýrým yapýlan ve yatýrým
yapan ülkeler ile finansal kuruluþlarýn kendi
sýnýrlarý içerisinde krizin yaralarýný hýzlý bir
þekilde iyileþtirmesinin saðlanmasýna yardým
etmektedir. Hâlihazýrda gerçekçi olmak,
çözümlemede küresel finansal istikrara ve
uluslararasý ana finansal fonksiyonlarýn
devamlýlýðýna katkýda bulunan daha
tamamlayýcý bir yasal çerçevenin oluþturulmasý
için yerel kanunlarda bazý deðiþikliklere
gidilmesini de tavsiye eder. Çoðu ülkede
yapýlmasý elzem olan yasal ve politik giriþimlerin
yaný sýra göz önüne alýnmasý gereken
uygulamaya iliþkin bir dizi husus bulunmaktadýr.
Bunlar, girift þirket yapýlarý, zamanýnda ve tam
bilgi saðlayamayabilen bilgi teknolojisi sistemleri
ve önemli görevlerde bulunan kilit personelin
tespiti ile bu personelin elde tutulmasý
konularýndan kaynaklanan zorluklardýr. Kriz
yönetimi ve çözümlemeye iliþkin maliyet
paylaþýmý mekanizmasýnýn oluþturulmasý gibi
sýnýr ötesi iþbirliðinin bölgesel bazda veyahut
spesifik banka gruplarý bazýnda daha çok
geliþtirilmesi teþvik edilmelidir.
Halihazýrda gerçekçi olmak
son yaþanýlan krizden
çýkartýlabilecek derslerden bir
tanesidir.
10. Önerilen kanuni reformlar, yerel kanunlarla
düzenlenmiþ kriz yönetimi ve çözümlemeye
iliþkin otorite, araç ve süreçlerin birbirine daha
çok yakýnlaþtýrýlmasýný saðlayacak biçimde
tasarlanýr (iflasa deðinen daha geniþ kapsamlý
yasal konular içerilir ise, sýnýr ötesi bazda bu
gibi araçlarýn etkinliði geliþtirilir.) Bu yaklaþým,
yargýnýn yerel otoritelere krizi yönetecek araçlar
saðlamasýný tavsiye eder. Söz konusu tavsiye,
yerel otoritelere köprü banka gibi mekanizmalar
verilmesini ve finansal sözleþmeler ile diðer
varlýklarýn devamlýlýðýný saðlayan transferlere
izin verilmesini içermektedir (Tavsiye 1-4).
11. Büyük uluslararasý þirket gruplarýnýn
karmaþýk yapýlarý, krizin çözümlenmesini zor
ve maliyetli bir hale getirir. Bir þirket battýðý
zaman, grup yapýlarýnýn sadeleþtirilmesi iflas
sürecini daha düzenli ve etkin kýlar. Krizin
önlenmesinde, þirket yapýlarýna ve yerel iflas
prosedürlerine yeterli derecede dikkat
edilmemektedir (Tavsiye 5).
12. Bazý büyük finansal kuruluþlar, piyasalara
bir anlamda temel altyapý veya kamu hizmeti
gibi asli faaliyetler saðlasalar dahi bu gibi
kuruluþlarýn iþ devamlýlýðýna ve acil eylem
planlamasýna yönelik düzenlemeleri, tipik
olarak çözümleye iliþkin acil eylem planlamasýný
kapsamamaktadýr. Bu gibi kuruluþlarýn acil
eylem planlarý, elzem faaliyetlerinin devam
etmesini saðlamak için kriz anýnda alýnmasý
gereken uygulanabilir ve somut adýmlarý
içermelidir. Bu þekildeki bir planlama, denetçiler
tarafýndan kritik bilgi sistemlerine ve bu
15
23
23
ÇEVÝRÝ
Kritik Kriz süreci boyunca
devlet desteði gerekebilir ancak
söz konusu destek kamuoyunun
bu konuda þeffaf bir þekilde
bilgilendirilmesi yoluyla artýrýlabilir.
adýmlarýn uygulanmasýnda gerekli olan veriye
nasýl ulaþýlacaðýna dayanmaktadýr. Finansal
Ýstikrar Kurulu’nun (Financial Stability Board,
FSB) sýnýr ötesi kriz yönetimi hakkýndaki çalýþma
grubu hâlihazýrda bu hususlarý ve diðer konularý
mülahaza etmektedir (Tavsiye 6).
13. Etkin kriz yönetimi ve sýnýr ötesi finansal
kuruluþlarýn çözümlenmesi farklý ülke yetkilileri
tarafýndan düzenleme, denetleme, karþýlýklar,
kriz yönetimi ve çözümlemedeki
sorumluluklarýn net bir þekilde anlaþýlmasý
ihtiyacýný doðurur. Yatýrým yapan ve yapýlan
ülke yetkilileri, hem olaðan zamanlardaki acil
eylem planlamasý hem de olaðandýþý
zamanlarýndaki kriz yönetimi ve çözümlemede
ihtiyaç duyulan bilginin geciktirilmeden
üretilmesinin ve paylaþýlmasýnýn saðlanmasý
konularýnda anlaþmaya varmalýdýrlar (Tavsiye7).
14. Kriz yönetimi ve çözümleme sýrasýnda hýzlý
bir þekilde toparlanmayý teþvik eden ve finansal
piyasa ortaklarýnýn bir anda batmasý tehlikesini
azaltan bir dizi reform bulunmaktadýr. Bu
reformlar, mahsuplaþma, teminat iþlemleri ve
aktiflerin tefriki dâhil olmak üzere mevcut riskin
azaltýlmasý süreçlerinin etkinliðini artýrmalýdýr.
Bu araçlarýn mevcudiyeti, tasfiyede ortaya çýkan
sorunlardan dolayý birden çok ülkeye krizin
yayýlmasý olasýlýðýný düþürmektedir. Krizde riskin
azaltýlmasýný saðlayan bir diðer önemli reform,
türev ve takas sözleþmelerinin ileri derecede
standardizasyonu ile merkezi karþý taraflar
(central counterparties) aracýlýðýyla
standartlaþtýrýlmýþ türev sözleþmelerinin
oluþturulmasýný teþvik etmektir. Borsanýn veya
merkezi karþý taraflarýn (central counterparties)
münferit anlaþmalar için kullanýlmasýnýn uygun
olmadýðý durumlarda, ilgili ticari bilgi organize
bir ticari havuza (regulated trade repository)
kaydedilmelidir. Bu reform, devam eden
16
sözleþmelerin köprü banka da dâhil olmak
üzere karþý taraflara transfer edilmesini
kolaylaþtýrarak uluslararasý riskin bulaþma
olasýlýðýný azaltýr ve yerel otoritelere münferit
iþlemler hakkýnda kritik bilgi saðlar. ISDA gibi
sanayi gruplarýnýn, kamu müdahalesi nedeniyle
sözleþmelerin otomatik olarak sonlandýrýlmadýðý
koþullar da dâhil olmak üzere ana anlaþmalar
vasýtasýyla transferlerin kolaylaþtýrýlmasý
yönündeki çabalarý teþvik edilmelidir (Tavsiye
8-9).
15. Geliþmiþ çözümleme araçlarý, bazý sýnýr
ötesi kuruluþlarýn düzenli bir þekilde
çözümlenmesi amacýyla likidasyon veya diðer
fonlama mekanizmalarý aracýlýðýyla verilen
geçici devlet desteði ihtiyacýný ortadan
kaldýrmaz. Özellikle, özel sektörün daha fazla
risk kaldýrma becerisi ve isteði olmadýðý ve
varlýklar ile yükümlülüklerin deðerlemesi için
yeterli zaman bulunmayan hallerde ve ciddi
bir piyasa krizi tehlikesinin varlýðýnda devlet
desteðine baþvurulmasý muhtemeldir. Birçok
ülke, bu krizde büyük kuruluþlara geçici devlet
desteði saðlamýþtýr. Yetkililerin, kamu
müdahalesinden nasýl çekileceklerine iliþkin
strateji ve zaman planý oluþturmalarý önemlidir.
Çözümleme prosedürlerinin yapýsý, ne kadar
çabuk ve hangi önlemlerle verilen desteðin
geri çekileceðini belirler. Ayný zamanda, devlet,
mevduat sigortacýsý veya diðer güvenlik aðlarý
tarafýndan verilen mali destek veya kamunun
geçici olarak hissedar olmasý zor durumdaki
finansal kuruluþun çözümlenmesi için önemli
ve gerekli olabilir. Kritik kriz süreci boyunca
söz konusu desteðin sürdürülmesi, gerekçeli
açýklamanýn yapýlmasýný ve kamu oyunun
desteðini gerektirir. Mali yardýmýn miktarý,
zamanlamasý, risk paylaþýmý anlaþmalarý ve
ilgili muhtemel zararlar hakkýndaki þeffaflýk bu
þekildeki bir desteðin artmasýna yardýmcý olur
(Tavsiye 10).
ARAÞTIRMA
ETKÝN MEVDUAT SÝGORTA SÝSTEMÝ ÝÇÝN
TEMEL PRENSÝPLER
Uluslararasý Mevduat Sigortacýlarý Birliði (IADI) ve Basel Bankacýlýk Denetleme
Komitesi (BCBS)'nin çalýþmalarý sonucunda oluþturulan "Etkin Mevduat Sigorta
Sistemleri Ýçin Temel Prensipler" 18 Haziran 2009'da yayýnlanmýþtýr.
1. GÝRÝÞ
Bilindiði üzere Finansal Ýstikrar Forumu’nun
Nisan 2008’deki “Piyasanýn ve Kurumsal
Esnekliðin Geliþtirilmesi” konulu raporu, yakýn
zamanda yaþanan uluslararasý finansal çalkantý
sýrasýnda yaþanan olaylarýn, mudilere yapýlan
ödemelere iliþkin etkin düzenlemelerin önemini
ortaya koyduðuna iþaret etmektedir. Söz
konusu raporda, “Ýlgili makamlarýn etkin
mevduat sigorta sistemleri için uluslararasý bir
grup prensip üzerinde anlaþmalarý gereklidir.
Söz konusu prensipler, mevduat sigorta
sistemleri için hedefleri karþýlayacak ve bu
prensiplerin de ötesinde düzenlemeler
olabileceðini kabul edecektir, ayrýca deðiþik
ülke koþullarýna uygulanabilir olmalýdýr.
Prensipler geliþtirilirken, düzenleyici ve
denetleyici çerçeveler ve müflis kuruluþlar için
çözümleme prosedürleri de dâhil olmak üzere,
finansal güvenlik aðý düzenlemelerinin farklý
özellikleri dikkate alýnmalýdýr” tavsiyelerinde
bulunulmaktadýr.
Temmuz 2008’de Uluslararasý Mevduat
Sigortacýlarý Birliði (IADI) ve Basel Bankacýlýk
Denetleme Komitesi (BCBS), üzerinde
uluslararasý uzlaþma saðlanmýþ “Etkin Mevduat
Sigorta Sistemleri Ýçin Temel Prensipler”i
oluþturmak üzere iþbirliði yapmaya karar
vermiþtir. Bu çerçevede, BCBS ve IADI bir ortak
çalýþma grubu oluþturmuþtur. Söz konusu ortak
çalýþma grubu, BCBS’in Sýnýr Ötesi Banka
Çözümleme Grubu (CBRG) ve IADI’nin Rehber
Grubu’nun temsilcilerinden oluþmuþtur.
Bahsedilen çalýþmalar sonrasýnda “Etkin
Mevduat Sigorta Sistemleri Ýçin Temel
Prensipler”, 18 Haziran 2009’da BCBS ve IADI
tarafýndan onaylanarak yayýnlanmýþtýr.
Hedefler ve Metodoloji
• Farklý ülkelere, koþullara ve yapýlara
uygulanabilir olmak,
• IADI üyelerinin gerçek tecrübelerini
yansýtmak,
• Bir mevduat sigorta sistemi oluþtururken
temel ölçüt olarak faydalanýlmaktýr.
Temel Prensipler;
• IADI araþtýrmalarý ve rehber çalýþmalarý (20022009),
• Basel komitesi ile yapýlan görüþmeler (CBRG,
ILG),
• Mevduat sigortasý konusunda Asya Pasifik
Ekonomik Ýþbirliði Örgütü'nün (APEC)
düzenlemeleri (2005),
• Finansal Ýstikrar Forumu’nun (FSF) mevduat
sigortasý çalýþma grubunun faaliyetleri (2001)
dikkate alýnarak hazýrlanmýþtýr.
Temel prensipler mevduat sigortacýlýðý
konusundaki farklý yaklaþýmlara karþý tarafsýzdýr
ve oluþturulma sürecinde IADI üyelerinin
gerçek tecrübelerinden büyük ölçüde
yararlanýlmýþtýr.
2. ÖN KOÞULLAR
Bir mevduat sigorta sisteminin baþlatýlmasý
veya yeniden düzenlenmesi, ülkenin bankacýlýk
sistemi saðlýklý ve kurumsal ortamý düzgün
olduðunda baþarýlý olabilir. Etkin bir mevduat
sigorta sistemi, bir takým dýþ unsurlara veya
ön koþullara dayanmalýdýr. Her ne kadar
çoðunlukla mevduat sigorta sistemi doðrudan
yetki alanýnýn dýþýnda kalsa da, söz konusu ön
koþullar sistem üzerinde direkt bir etkiye
sahiptir.
Bunlar:
Anýl ERTANOÐLU
Temel prensiplerin hedefleri;
• Ekonomi ve bankacýlýk sisteminin sürekli
olarak deðerlendirilmesi,
Fon Uzmaný
Sigorta ve Risk Ýzleme Dairesi
• Mevduat sigorta sistemlerinin etkinliðini
artýrmak,
• Finansal güvenlik aðýný oluþturan kurumlarýn
doðru þekilde idaresi,
Mert NAYCI
www.iadi.org IADI ve BCBS - HAZÝRAN 2009
COREPRINCIPLES FOR EFFECTIVE DEPOSIT INSURANCE SYSTEMS
Fon Uzmaný
Sigorta ve Risk Ýzleme Dairesi
17
23
23
ARAÞTIRMA
Mevduat sigorta sistemlerinin
asli hedefleri, finansal sistemin
istikrarýna katkýda bulunmak ve
mudileri korumaktýr.
• Saðlam ihtiyati düzenleme ve denetim ile
• Geliþmiþ bir yasal çerçeve, muhasebe ve
bilgilendirme sistemidir.
3. TEMEL PRENSÝPLER
• 1. Prensip - Kamu Politikasý Amaçlarý:
Bir mevduat sigorta sistemi benimsenirken
veya yeniden düzenlenirken ilk adým, ulaþýlmasý
beklenen doðru kamu politikasý hedeflerinin
belirlenmesidir. Söz konusu hedefler mevduat
sigortasý sisteminin tasarýmýnda belirtilmiþ ve
iyi entegre edilmiþ olmalýdýr. Mevduat sigorta
sistemlerinin asli hedefleri, finansal sistemin
istikrarýna katkýda bulunmak ve mudileri
korumaktýr.
• 2. Prensip - Ahlaki Riski Azaltmak:
Ahlaki risk, mevduat sigorta sisteminin uygun
tasarým özelliklerini içermesinin saðlanmasý ve
finansal güvenlik aðýnýn diðer öðeleri yoluyla
azaltýlmalýdýr.
• 3. Prensip – Sorumluluklar: Mevduat
sigortacýsý için seçilen sorumluluklarýn açýk ve
resmi olarak ortaya konmuþ olmasý ve belirtilen
kamu politika hedefleri ile mevduat
sigortacýsýna verilen yetki ve sorumluluklarýn
uyumlu olmasý önemlidir.
• 4. Prensip – Yetkiler: Bir mevduat
sigortacýsý sorumluluklarýný yerine getirmek
için ihtiyaç duyacaðý tüm yetki ve
sorumluluklara sahip olmalýdýr. Tüm mevduat
sigortacýlarý tazminleri finanse edebilme,
sözleþmelere girebilme, dâhili iþletme bütçeleri
ve düzenlemeleri oluþturma ve mudilere karþý
yükümlülüklerini ivedilikle yerine getirebilmek
amaçlý olarak güncel ve doðru bilgiye eriþebilme
yetkilerine ihtiyaç duyar.
• 5. Prensip – Yönetiþim: Mevduat
sigortacýsý operasyonel anlamda baðýmsýz,
þeffaf, hesap verebilir olmalý ve usulsüz politik
ve sektörel baskýdan yalýtýlmýþ konumda
olmalýdýr.
• 6. Prensip – Diðer Güvenlik Aðý
Katýlýmcýlarýyla Ýliþkiler: Finansal güvenlik
aðý katýlýmcýlarý ile mevduat sigortacýsý arasýnda
düzenli olarak ve ayný zamanda belirli
bankalarla ilgili olarak yakýn iþbirliði ve bilgi
paylaþýmýna yönelik bir çerçeve olmalýdýr. Söz
konusu bilgiler (talep halinde gizliliðe tabi
olmak üzere) doðru ve güncel olmalýdýr. Bilgi
paylaþýmý ve iþbirliðine yönelik düzenlemeler
somutlaþtýrýlmalýdýr.
• 7. Prensip – Sýnýr Ötesi Hususlar: Gizliliðin
korunmasý þartýyla, farklý yetki alanlarýndaki
mevduat sigortacýlarý ve hatta mevduat
sigortacýlarý ile diðer yabancý güvenlik aðý
18
katýlýmcýlarý arasýndaki ilgili tüm bilgiler, uygun
olmasý durumunda paylaþýlmalýdýr. Birden fazla
mevduat sigortacýsýnýn kapsamdan sorumlu
olduðu durumlarda, ödeme sürecinden hangi
mevduat sigortacýsýnýn veya sigortacýlarýnýn
sorumlu olacaðýnýn belirlenmesi önemlidir.
Vergi ve primlerin tespitinde, menþe ülke
sistemince saðlanan mevcut sistem
tanýnmalýdýr.
• 8. Prensip – Zorunlu Üyelik: Mevduat
sigortacýlýðý sisteminde ters seçimin
önlenebilmesi amacýyla korunmaya en çok
ihtiyacý olduðu düþünülen mudilerden (örneðin
perakendeciler ve küçük ölçekli kuruluþlar)
mevduat toplayan tüm finansal kuruluþlar için
üyelik zorunlu olmalýdýr.
• 9. Prensip – Kapsam: Politika yapýcýlar
sigortalanabilecek mevduatýn ne olduðunu
kanunla, ihtiyati düzenlemeler veya tüzüklerle
açýkça tanýmlamalýdýr. Sigorta kapsamý sýnýrlý,
ancak güvenilir ve süratle belirlenebilir olmalýdýr.
Kapsam, sistemin kamu politikasý hedeflerini
karþýlayabilmek üzere mudilerin büyük
çoðunluðunu yeterli düzeyde kapsamalý ve
sistemin diðer özellikleri ile iç tutarlýlýða sahip
olmalýdýr.
• 10. Prensip – Tam Garantiden Sýnýrlý
Mevduat Sigorta Sistemine Geçiþ: Bir ülke
tam garantiden sýnýrlý mevduat sigortasý
sistemine geçmeye veya mevcut sýnýrsýz garanti
sisteminde deðiþiklik yapmaya karar verdiðinde,
söz konusu deðiþim ülke koþullarýnýn elverdiði
ölçüde süratli olmalýdýr. Tam garanti uzun süre
devam ettirildiðinde baþta ahlaki risk olmak
üzere bir takým olumsuz etkiler doðurabilir.
Politika yapýcýlar geçiþ döneminde kamuoyu
davranýþ ve beklentilerine özel önem
göstermelidir.
• 11. Prensip – Fonlama: Bir mevduat
sigortasý sistemi mudilerin geri ödeme
taleplerini hýzlý biçimde karþýlayabilmek
amacýyla gerekli likiditeyi saðlamak için ilave
yardýmcý fonlar da dâhil olmak üzere gerekli
tüm fonlama mekanizmalarýna sahip olmalýdýr.
Mevduat sigortasý yükümlülüklerini
karþýlamanýn birinci derecede sorumluluðu,
etkin bir mevduat sigorta sistemine sahip
olunmasýndan, hem bankalar hem de
müþterileri doðrudan faydalandýklarý için
bankalarca üstlenilmelidir.
Ýster ex-ante, ister ex-post veya karma olsun,
risk esaslý prim sistemlerinden yararlanan
mevduat sigorta sistemleri için kullanýlan
kriterler tüm katýlýmcýlar için þeffaf olmalýdýr.
Bunun yanýsýra, risk esaslý prim sisteminin
ARAÞTIRMA
düzgün þekilde yönetilmesi için gerekli tüm
kaynaklar mevcut olmalýdýr.
• 12. Prensip – Kamuoyu Farkýndalýðý: Bir
mevduat sigorta sisteminin etkin olabilmesi
için, kamuoyunun, sistemin yararlarý ve
sýnýrlamalarý hakkýnda düzenli olarak
bilgilendirilmesi önemlidir.
• 13. Prensip – Yasal Koruma: Mevduat
sigortacýsý ve onun için çalýþan bireyler yetkilerini
ifa ederken “iyi niyetle” aldýklarý kararlar ve
gerçekleþtirdikleri eylemlerden dolayý açýlacak
davalara karþý korunmalýdýr. Ancak bireyler
hesap verilebilir kalabilmek için uygun çýkar
çatýþmasý kurallarýný ve davranýþ kurallarýný
izlemekle yükümlü olmalýdýr. Yasal koruma
hukuki ve yönetsel düzenlemelerle tanýmlanmalý
ve uygun þartlar altýnda tazmin edilen taraflar
için hukuki masraflarý kapsamalýdýr.
• 14. Prensip – Banka Ýflasýnda Kusurlu
Olanlarla Mücadele: Mevduat sigortacýsý
veya ilgili baþka bir makama, bankanýn iflasýnda
kusuru bulunan taraflara karþý yasal tazminat
talep etme yetkisinin verilmesi gerekir.
• 15. Prensip – Erken Tespit ve Zamanýnda
Müdahale ve Çözümleme: Mevduat
sigortacýsý finansal sistem güvenlik aðý
kapsamýnda zor durumdaki bankalarýn erken
tespiti, zamanýnda müdahale ve
çözümlenmesini saðlayan çerçevenin bir parçasý
olmalýdýr. Bir bankanýn ciddi bir mali sýkýntý
içinde olduðu veya böyle bir sýkýntýya
girebileceði beklentisinin belirlenmesi ve
tanýmlanmasý, baðýmsýz ve hareket gücü olan
güvenlik aðý katýlýmcýlarý tarafýndan ivedilikle
ve açýkça tanýmlanmýþ kriterler temelinde
yapýlmalýdýr.
• 16. Prensip – Etkin Çözümleme
Süreçleri: Etkin çözümleme süreçleri; mevduat
sigortacýsýnýn yükümlülüklerini karþýlamasýna
olanak saðlamalý, mudilere yapýlacak ödemenin
derhal ve doðru olarak adaletli bir þekilde
gerçekleþmesini saðlamak dahil olmak üzere,
çözümleme maliyetlerini ve piyasa karýþýklýðýný
minimize etmeli, varlýklarýn geri kazanýmýný
maksimize etmeli, özensizlik ve diðer hatalara
karþý yasal tedbirler ile disiplini
kuvvetlendirmelidir. Ayrýca, mevduat sigortacýsý
ya da iliþkili diðer finansal sistem güvenlik aðý
katýlýmcýsý, kritik bankacýlýk iþlevlerinin
sürdürülmesine yardým etmek üzere, uygun
bir yapý tarafýndan iflas etmiþ bir bankanýn
varlýklarýnýn satýn alýnmasýný ve
yükümlülüklerinin üstlenilmesini saðlayarak
esnek bir mekanizma kurma yetkisine sahip
olmalýdýr (örneðin, mevduat sahiplerinin
fonlarýna sürekli biçimde ulaþabilmelerini ve
takas ve ödeme iþlemlerini sürdürmek).
Temel Prensipler’e uyum
saðlanmasý ile söz konusu
prensiplere uyum düzeyimizin
arttýrýlmasý Kurumumuz için,
uluslararasý standartlarda hizmet
veren, etkin bir mevduat sigorta
sistemi kurulabilmesi açýsýndan
önem arzetmektedir.
• 17. Prensip – Mudilere Ödeme
Yapýlmasý: Mevduat sigorta sistemi mudilere,
sigortalý fonlarýna hýzlýca eriþim imkâný
saðlamalýdýr. Bundan ötürü mevduat sigortacýsý
ödemenin gerekebileceði koþullara dair
önceden yeterince uyarýlmalý ya da
bilgilendirilmeli, mevduat bilgisine önceden
eriþimi saðlanmalýdýr. Mevduat sahipleri kapsam
sýnýrýna kadar olan mevduatlarýný talep etme
yasal hakkýna sahiptir ve yürürlükteki kapsam
sýnýrlarýnýn yanýsýra ne zaman ve hangi
koþullarda mevduat sigortacýsýnýn ödeme
sürecine baþlayacaðýný, ödemelerin süreleri,
herhangi bir ön ödeme ya da geçici ödeme
y a p ý l ý p y a p ý l m a y a c a ð ý n ý b i l m e l i d i r.
• 18. Prensip – Geri Kazanýmlar: Mevduat
sigortacýsý geri kazaným süreçlerinde batýk
bankanýn varlýklarýndan elde edilen hâsýlatlarý
paylaþmalýdýr. Batýk bankanýn varlýklarýnýn
(mevduat sigortacýsý veya bu iþi yürüten bir
diðer tarafça) yönetimi ve geri kazanýmý süreci,
ticari beklentiler ve varlýklarýn ekonomik
deðerleri hedef alýnarak yürütülmelidir.
4. SONUÇ VE GELECEK AÞAMALAR
Temel Prensipler’e uyum saðlanmasý ile söz
konusu prensiplere uyum düzeyimizin
arttýrýlmasý Kurumumuz için, uluslararasý
standartlarda hizmet veren, etkin bir mevduat
sigorta sistemi kurulabilmesi açýsýndan önem
arzetmektedir.
Bu çerçevede Sigorta ve Risk Ýzleme Dairesi
koordinasyonunda bir uyum çalýþmasý
baþlatýlmýþtýr. Bahse konu çalýþmada öncelikle,
Temel Prensipler’e uyum düzeyimiz
belirlenecek, ardýndan uyum düzeyinin
arttýrýlmasýna iliþkin yapýlmasý gerekenler ortaya
konacaktýr.
19
23
23
KONFERANS
IADI 8. YILLIK TOPLANTISI ve ETKÝN MEVDUAT
SÝGORTACILIÐI SÝSTEMLERÝ ÝÇÝN TEMEL
PRENSÝPLER KONULU KONFERANSI
Toplantýda, Etkin Mevduat Sigortacýlýðý için Temel Prensipler’in,
Uluslararasý Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankasý Tarafýndan finansal
sektör deðerleme programýnda kullanýlacaðý belirtildi.
Ýsviçre’nin Basel kentinde, Eylül 2009’da
gerçekleþen konferans, IADI, FSI ve BCBS’in
ortak hazýrladýklarý Etkin Mevduat Sigortacýlýðý
için Temel Prensipler çalýþmasýnýn uluslararasý
alanda tartýþýlmasý ve tanýtýlmasýna önemli
katkýda bulundu ve bunu takiben yapýlacaklar
için bir baþlangýç oldu.
Uluslararasý Mevduat Sigortacýlarý
Birliði/International Association of Deposit
Insurers/ IADI’ýn, Etkin Mevduat Sigortacýlýðý
Sistemleri için Temel Prensipler konulu
Konferansý, IADI’ýn 8. Yýllýk Toplantýsý’ný takiben,
23-24 Eylül 2009 tarihlerinde Ýsviçre’nin Basel
kentinde IADI’ýn merkezinin de yeraldýðý Bank
for International Settlements’ýn (BIS) ev
sahipliðinde gerçekleþti.
Sigorta ve Risk Ýzleme Daire Baþkanlýðý
Konferans, Financial Stability Institute’un (FSI)
Baþkaný Josef Tosovsky ve IADI’ýn Baþkaný Martin
Gruenberg’in açýlýþ konuþmalarý ile baþladý.
Baþlangýç konuþmasýný Basel Committee of
Banking Supervision’ýn (BCBS) Baþkaný Nout
Wellink gerçekleþtirdi. Bilindiði üzere, FSI ve
BCBS’in merkezleri de Ýsviçre Basel’de BIS
içerisinde yer alýyor ve BCBS, Uluslararasý
Düzenleme ve Denetleme Kuruluþlarý Birliði
olarak görev yapýyor. FSI ise uluslararasý finansal
istikrarýn saðlanmasý amaçlý görev yapan bir
kuruluþ. Wellink konuþmasýnda, bu her üç
kuruluþun Etkin Mevduat Sigortacýlýðý Sistemleri
için Temel Prensipler çalýþmasýný birlikte
gerçekleþtirdiðini ve bu çalýþmanýn tanýtýmý,
uygulamaya konulmasý ve geliþtirilmesi
amacýyla, bu konferansý birlikte düzenlediklerini
belirtti. Wellink kýsaca, global finansal kriz
sonucunda bankacýlýk düzenleme ve denetleme
alanlarýnda ve mevduat sigortacýlýðýnda
gerçekleþen geliþmelerden bahsetti ve Etkin
Mevduat Sigortacýlýðý için Temel Prensipler’in
Uluslararasý Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankasý
tarafýndan finansal sektör deðerleme
programýnda kullanýlacaðýný da belirtti.
Fon Uzmaný
Financial Stability Board’dan Eva Hüpkes,
Elif ARIPINAR
20
finansal istikrarýn korunmasýnda temel
prensiplerin rolünden söz etti. Temel Prensipler
çalýþmasýnýn baþlangýcýnýn ve nasýl
yürütüldüðünün anlatýldýðý ve kýsaca tanýtýldýðý
takip eden oturumda, ilgili çalýþma grubundan
David Walker ve Michael Krimminger söz aldý.
Ýlk tartýþma panelinde ilk 7 temel prensip
tartýþýldý, paneli Japonya Mevduat Sigortasý
Kurumu’ndan Mutsuo Hatano yönetti. Kanada
Mevduat Sigortasý Kurumu’ndan Guy SaintPierre Kamu Politikasý Hedefleri ve Ahlaki Riski
Azaltma konulu ilk iki prensibi tartýþtý. Tayvan
Mevduat Sigortasý Kurumu’ndan Yvonne YiTaun Fan, Sorumluluklar ve Yetkiler konulu 3.
ve 4. prensipler ile ilgili bir sunum yaptý ve
sorumuluklar ve yetkilerin birbirleriyle uyumlu
olmalarýnýn önemini belirtti. Zimbabe Mevduat
Sigortasý Kurumu’ndan John Chikura,
Yönetiþim konulu 5. prensibi anlattý ve
operasyonel baðýmsýzlýk, hesap verebilirlik,
þeffaflýk ve doðruluðun önemini vurguladý.
Amerika Mevduat Sigortasý Kurumu’ndan
(FDIC) Barbara Ryan Finansal Güvenlik Aðýnýn
Diðer Katýlýmcýlarý ile Ýliþkiler ve Sýnýr Ötesi
Hususlar konulu 6. ve 7. temel prensipleri
tartýþtý ve doðru zamanda, ilgili ve doðru
bilginin paylaþýlmasýndan söz etti.
Ýkinci tartýþma panelinde, takip eden 7 temel
prensip tartýþýldý ve paneli Macaristan Mevduat
Sigortasý Kurumu’ndan Andras Fekete-Györ
yönetti. Ürdün Mevduat Sigortasý
Kurumu’ndan Mohammed Al-Ja’fari, Zorunlu
Üyelik, Kapsam ve Tam Garantiden Sýnýrlý
Mevduat Sigorta Sistemine Geçiþ konulu 8.,
9. ve 10. prensipleri sundu ve yüksek oranda
mevduat sahibini korumanýn ve yüksek tutarda
mevduatý korumamanýn, hem finansal istikrarý
saðlamaya, hem de ahlaki riski azaltmaya
yardýmcý olduðunu belirtti. Rusya Mevduat
Sigortasý Kurumu’ndan Andrey Pekhterev,
Fonlama konulu 11. prensibi anlattý ve mevduat
sigorta fonunun yeterliliðinin hesaplanmasýný
tartýþtý. Malezya Mevduat Sigortasý
KONFERANS
Kurumu’dan Wai Ken Lai, Kamuoyu Farkýndalýðý
konulu 12. prensibi sundu ve bu konuda
yapýlan çalýþmalarýn Mevduat Sigorta
Kurumlarý’na deðer kattýðýný belirtti.
Meksika Mevduat Sigortasý Kurumu’ndan Jorge
Chavez-Presa, Yasal Koruma ve Banka Ýflasýnda
Kusurlu Olanlara Karþý Muamele konulu 13.
ve 14. prensipleri tartýþtý ve bu konularýn kanun
ile belirlenmesinin önemini belirtti. Konferansýn
ilk günü böylece kapandý.
Konferansýn ikinci günü , üçüncü tartýþma
paneli ile baþladý ve bu panelde takip eden 4
temel prensip tartýþýldý. FDIC’den Fred Carns
paneli yönetti ve ayný zamanda Erken Tespit
ve Zamanýnda Müdahale ve Çözümleme konulu
15. prensibi sundu. Carns, Amerika’nýn
tecrübelerinden söz etti ve FDIC’nin ve diðer
ilgili kuruluþlarýn çalýþmalarýný anlattý. Fon
Baþkan Yardýmcýmýz Rýdvan Çabukel, Etkin
Çözümleme Süreçleri konulu 16. prensibi
tartýþtý. Çabukel, Etkin Çözümleme Süreçlerinin
Finansal Güvenlik Aðý’nýn tüm üyelerinin ortak
sorumluluðu olduðunu belirtti. Ýngiltere
Mevduat Sigortasý Kurumu’ndan Loretta
Minghella, Mudilere Ödeme Yapýlmasý ve Geri
Kazanýmlar konulu 17. ve 18. Prensipleri sundu
ve Ýngiltere’de finansal kriz nedeni ile mudilere
yapýlan ödemelerle ilgili tecrübelerini iletti.
Takip eden oturumda, Temel Prensipler ile ilgili
bundan sonra yapýlacak çalýþmalar tartýþýldý.
Oturumu FDIC’den Barbara Ryan yönetti.
I M F ’ d e n D a v i d H o e l s c h e r, A v r u p a
Komisyonu’nundan (EC) Konrad Szelag ve
Ekonomik Ýþbirliði ve Kalkýnma Teþkilatý’ndan
(OECD) Bill White konuyu tartýþtýlar. Hoelscher,
Mevduat Sigorta Kurumlarýnýn Temel Prensipler
açýsýndan deðerlendirilmesini saðlayacak þekilde
metedoloji geliþtirilmesi ve bu metedolojinin
çoðunluk tarafýndan kabul görerek
uygulanmasý aþamasýnýn bundan sonraki
önemli aþama olduðunu belirtti. Slezag yeni
kabul edilen 2009/14/EC Mevduat Sigorta
Sistemleri Avrupa Birliði Direktifini anlattý ve
Temel Prensipleri Avrupa Birliði bakýþ açýsýna
göre deðerlendirdi. White, sistemik krizler ve
önlenmesi konusu vurguladý.
Fon Baþkan Yardýmcýmýz
Rýdvan Çabukel, Toplantýda yaptýðý
konuþmasýnda, Etkin çözümleme
Süreçlerinin Finansal Güvenlik
Aðý’nýn tüm üyelerinin ortak
sorumluluðu olduðunu belirtti.
Konferans FDIC’den Martin Gruenberg ve
FSI’dan Josef Tosovsky’nin kapanýþ konuþmalarý
ile kapandý.
Konferans, Etkin Mevduat Sigortacýlýðý için
Temel Prensipler konusunun uluslararasý alanda
tartýþýlmasý ve tanýtýlmasýna önemli katkýda
bulundu ve bunu takiben yapýlacaklar için bir
baþlangýç oldu.
21
23
23
MAKALE
EKONOMÝK EÞÝTSÝZLÝÐÝN
KÖKENLERÝ VE ETKÝLERÝ
Dünya toplumlarýnda var olan ekonomik eþitsizliðin pek çok sebebi vardýr. Bu sebepler
çoðu zaman birbirleri ile yakýndan iliþkili ve karmaþýktýr. Bugün ekonomik eþitsizliði etkilediði
kabul edilen faktörler emek piyasasý, doðuþtan gelen yetenekler, eðitim, ýrk, cinsiyet, kültür,
zenginlik birikimi, kalkýnma þekilleri ile iþ, boþ zaman ve risk konularýndaki kiþisel tercihlerdir.
Bu kavramý, genel olarak ulusal gelirin
bireyler arasýnda eþitsiz bir þekilde daðýlýmý
olarak tanýmlamak mümkündür.1 Fakat böylesi
bir tanýmlama günümüz insanýnýn anlayýþýna
hitap etmeye çalýþtýðý için daraltýcý bir niteliðe
sahiptir. Çünkü ekonomik eþitsizlikten
bahsetmek için birey, ulus veya ulusal gelir
kavramlarýna baðlanmak ya da günümüzdeki
geçerli ekonomik model olan kapitalizmi
suçlamak anlayýþýmýzý daraltacaktýr. Bu yazýda
ekonomik eþitsizliðe sebep olan unsurlar,
eþitsizlik sonucu ortaya çýkan etkiler ve eþitsizliði
azaltýcý yönde etki yapan faktörlere ulusal deðil
evrensel bir açýdan bakýlmaya çalýþýlacaktýr.
1. EÞÝTSÝZLÝÐÝN SEBEPLERÝ
Dünya toplumlarýnda var olan ekonomik
eþitsizliðin pek çok sebebi vardýr. Bu sebepler
çoðu zaman birbirleri ile yakýndan iliþkili ve
karmaþýktýr. Bugün ekonomik eþitsizliði etkilediði
kabul edilen faktörler emek piyasasý, doðuþtan
gelen yetenekler, eðitim, ýrk, cinsiyet, kültür,
zenginlik birikimi, kalkýnma þekilleri ile iþ, boþ
zaman ve risk konularýndaki kiþisel tercihlerdir.2
Eþitsizlik yeni bir þey deðildir. Antik Yunanda
filozoflar arasýnda bu konuya kafa yorulduðunu
görebiliriz: 3
“Atina’da demokrasi ile felsefenin sarmaþ dolaþ
olduðu, ya da birbirlerini didiklediði yýllarda
sofistler arasýnda iki düþünce çatýþýyordu:
Bunlardan birine göre, insanlar doðuþtan iyi
ve eþittirler; toplumun kötü düzeni onlarý
bozuyor; güçlüler güçsüzleri eziyor; kanunlar
güçlülerin elinde güçsüzlere karþý bir silah
oluyor. Öteki düþünceye göreyse, insanlar
doðuþtan ne iyi, ne eþittirler. Yalnýz güçlü ve
güçsüzler vardýr; güçlünün güçsüzü yönetmesi,
ezmesi tabiat gereðidir ve doðrudur; insan
haklý olmaya deðil, kuvvetli olmaya bakmalýdýr.”
Fatih DENÝZ
Fon Uzmaný
Strateji Geliþtirme Dairesi Baþkanlýðý
22
1 http://en.wikipedia.org/wiki/Economic_inequality
2 http://www.ekodialog.com/Konular/ekonomik_etkinlik_esitsizlik.html
3 Eflatun, Devlet, s.11, Remzi Kitabevi, Ýstanbul, Dördüncü Basým, 1980.
1.1. Emek Piyasasý
Modern piyasa ekonomilerinde eþitsizliðin
temel sebeplerinden biri ücretlerin piyasa
tarafýndan belirlenmekte olmasýdýr. Bu görüþe
göre, eþitsizlik deðiþik iþ tiplerine olan arz ve
talepteki farklýlýklardan kaynaklanýr. Bununla
birlikte, mesleki kurumlar ve iþ örgütleri çalýþan
arzýný sýnýrlayabilir ve bu da bu kurumlarýn
üyeleri için daha fazla talep ve daha yüksek
gelir seviyesi anlamýna gelir. Çalýþanlar toplu
pazarlýk, siyasi nüfuz veya rüþvet gibi yollarla
da daha yüksek ücretler alabilirler. Kapitalist
üretim tarzýnýn söz konusu olduðu yerlerde
ise iþverenler çalýþanlarýn ücretlerini suni bir
þekilde düþük tutabilirler.
Az sayýda iþçi gerektiren bir iþ için çok sayýda
aday baþvuruda bulunmuþsa, sonuç bu iþ için
önerilen ücretin düþük olmasý olacaktýr.
Çalýþanlar arasýndaki rekabet ücreti aþaðý çekici
etkide bulunacaktýr. Restoran mutfaklarýnda
tabak yýkayýcýlýðýný ya da müþteri hizmetlerini
buna örnek olarak verebiliriz. Çalýþanlar
arasýnda iþe yönelik rekabetin ücreti aþaðýya
çekmesinin sebebi iþ ile çalýþan arasýndaki
iliþkide çalýþanýn harcanabilir olma durumudur.
Nüfus artýþý emek arzýný artýrýcý etki yapar. Buna
çalýþan verimliliðinin artmasý da eklenince
sonuç ücret seviyesinin azalmasý olur.
Herhangi bir iþ için az sayýda yetenekli veya
istekli iþçi varken, o iþ pozisyonlarý için büyük
miktarda ihtiyaç söz konusu ise, sonuç ücretin
yükselmesi olacaktýr. Ýþverenler arasýnda iþçiler
için yaþanan rekabet bu örnekte ücreti yukarýya
çekecektir. Bu tip iþlere örnek olarak geliþmiþ
ya da nadir bulunan bir yetenek gerektiren
veya yüksek risk içeren iþleri gösterebiliriz.
Yukarýda anlatýlan arz talep etkileþimlerinin
sonucu ise toplumda gelir eþitsizliðini temsil
MAKALE
eden deðiþik ücret seviyelerinin ortaya çýkmasý
olacaktýr.
1.1.1. Doðuþtan Getirilen Yetenekler
Pek çok insan zeka, güç, karizma ve zenginlik
gibi doðuþtan getirilen yeteneklerdeki farklýlýklar
arsýnda karþýlýklý bir iliþki olduðunu düþünür.
Emek piyasasýna dönecek olursak bu
yeteneklerin arzýna göre bunlara olan talep
yüksektir ve bu durum da bu yeteneklere sahip
olanlarýn yüksek ücretler almasýnda büyük rol
oynar. Bu yetenekler daha geniþ anlamda
insanlarýn toplum içinde yaþama yeteneklerini
de etkiler.
1.1.2. Eðitim
Eþitsizliðin ortaya çýkmasýndaki önemli bir
faktör de bireylerin eðitim elde
edebilmelerindeki farklýlaþmadýr. Çalýþanlara
talebin yüksek olduðu bir ortamda eðitimli
olanlarýn yüksek ücretler almalarý kolaylaþýr.
Kaliteli bir eðitim almaya parasal gücü
yetmeyenler ya da eðitimi tercih etmeyenler
ise düþük ücretlere çalýþýrlar. Pek çok iktisatçý
1980’lerden beri dünyanýn yaþamakta olduðu
eþitsizlik seviyesindeki artýþýn temel sebebinin
yüksek teknolojili sanayilerde yetenekli
çalýþanlara duyulan talepteki artýþ olduðuna
inanýr.
1.1.3. Küreselleþme
Ticaretin liberalleþmesi ekonomik eþitsizliðin
küresel ölçekten yerel ölçeðe kaymasýna yol
açabilir. Zengin ülkeler fakir ülkelerle ticaret
yaptýðýnda, zengin ülkelerdeki az yetenekli
çalýþanlar rekabetin bir sonucu olarak
ücretlerinin azaldýðýný görürken, fakir ülkelerdeki
az yetenekli çalýþanlar ücretlerinin arttýðýný
görebilirler.
1.2. Cinsiyet, Irk ve Kültür
Bir toplumda farklý cinsiyet, ýrk ve kültürlerin
mevcut olmasý da ekonomik eþitsizliðe katký
yapabilir. Pek çok ülkede belli ýrksal ve etnik
azýnlýklara üye olan bireyler daha fakir
durumdadýrlar. Tabii ki bunun tersi de söz
konusu olabilir. Kültürler ve dinler de servet
kazanma düþüncesini teþvik etmeleri ya da
kýnamalarýna göre eþitsizliðe sebep olabilirler.
Farklý cinsiyetlere sahip olan bireylerin gelir
seviyelerinin farklýlaþmasý üzerine de
araþtýrmalar yapýlmýþtýr.
1.3. Tercihlerin Farklýlaþmasý
Toplumdaki tercihlerin farklýlaþmasý eþitsizliðe
katkýda bulunan diðer bir unsurdur. Eþit
miktarlarda para kazanma potansiyeli olan
bireyler daha çok çalýþýp daha fazla para
kazanma veya daha fazla keyifli zaman geçirip
daha az çalýþma seçenekleri arasýnda kalýnca
deðiþik tercihlerde bulunabilirler. Bu durum
yetenekler ve þartlar bakýmýndan mükemmel
bir eþitliðin bulunduðu toplumlarda bile
eþitsizliðe yol açabilir. Çalýþmak ile keyfetmek
arasýndaki ters iliþki emek piyasasýnýn arz
tarafýnda özellikle önemlidir.
Toplumdaki bireylerin riskten kaçýnma seviyeleri
de birbirinden farklýdýr. Eþit derecede yetenekli
bireyler yeni bir iþ baþlatmak gibi potansiyel
olarak büyük kazanç getirebilecek riskli iþlere
giriþtikleri zaman bazý giriþimler batarken
bazýlarý baþarýlý olur. Tüm bireylerin teorik
olarak birbirinin ayný olduklarýný farz etsek bile
toplumda baþarýlý ve baþarýsýz giriþimlerin varlýðý
ekonomik eþitsizliði sonuç verir.
Eþit miktarlarda para
kazanma potansiyeli olan bireyler
daha çok çalýþýp daha fazla para
kazanma veya daha fazla keyifli
zaman geçirip daha az çalýþma
seçenekleri arasýnda kalýnca
deðiþik tercihlerde bulunabilirler.
Bu durum yetenekler ve þartlar
bakýmýndan mükemmel bir
eþitliðin bulunduðu toplumlarda
bile eþitsizliðe yol açabilir.
1.4. Kalkýnma Þekilleri
Simon Kuznets’e göre ekonomik eþitsizlik
seviyeleri büyük oranda kalkýnma safhalarýnýn
bir sonucudur.4 Kuznets gelir seviyesi ile eþitsizlik
arasýnda eðriye benzer bir iliþki görmüþtür.
Ona göre kalkýnma seviyesi daha düþük olan
ülkelerde gelir daðýlýmlarýnda nispi bir eþitlik
söz konusudur. Bir ülke kalkýndýkça daha fazla
sermaye elde eder. Bu sermayenin sahipleri
daha fazla gelir ve zenginlik elde edecekleri
için eþitsizlik ortaya çýkar. Kalkýnmýþ olan ülkeler
sosyal refah programlarý gibi çeþitli yeniden
daðýtým mekanizmalarý vasýtasýyla eþitsizlik
bakýmýndan daha düþük seviyelere inerler.
1.5. Zenginlik Birikimi
Zenginlik birikimi zaten zengin olan bireylerin
veya varlýklarýn belli þartlar altýnda daha da
zenginleþmesini ifade eden teorik bir süreçtir.
Bu teoriye göre zenginliði ellerinde tutanlar
yeni zenginlik kaynaklarýna yatýrým yapma
vasýtalarýna sahiptirler ve bu imkândan
faydalanýrlar. Zenginlik birikimi zaman içinde
toplumdaki eþitsizliðin kemikleþmesine önemli
katkýda bulunur. Buna örnek olarak üst gelir
gruplarýnýn tasarruflarýnýn alt gelir gruplarýna
göre daha hýzlý artma eðiliminde olmasýný
gösterebiliriz. Zenginlik birikiminin bir sonucu
da nesiller arasýndaki eþitsizliði artýrmasýdýr.
Zenginler çocuklarýnýn daha iyi eðitim almasýný
saðlayýp, gelecekte daha yüksek gelirli iþlerde
çalýþma þanslarýný artýrýrlar. Kapitalizmi sonsuz
sermaye biriktirme dürtüsü olarak tanýmlayan
Immanuel Wallerstein uzun vadede
Kapitalizmin yýkýlacaðýný öngörerek þöyle der:5
4 Simon Kuznets, “Economic Growth and Income Inequality”, The American Economic Review, Vol. 45, No. 1 (Mar., 1955), s. 20.
5 Immanuel Wallerstein, Bildiðimiz Dünyanýn Sonu: Yirmibirinci Yüzyýlýn Sosyal Bilimi, s. 39-42, Metis Yayýnlarý, Ýstanbul, Ekim 2000.
23
23
23
MAKALE
Pek çok kiþi eþitsizliði doðal
bir olgu olarak kabul eder ve daha
fazla maddi zenginlik beklentisinin
bir ekonomide rekabet ve yenilikler
için önemli bir teþvik unsuru
olduðuna inanýr.
…sonsuz sermaye birikimi peþindeki
kapitalistlerin bakýþ açýsýndan bakýldýðýnda her
biri yýkýcý bir mahiyet taþýyan dört uzun vadeli
eðilim vardýr: birincisi dünyanýn kýrsallýktan
çýkmasý ve kente göçlerin artmasýdýr. Kýrsalda
yaþayan ve düþük ücrete razý insan tabakalarý
azalýrsa üretimin maliyetini düþürme ihtimali
de azalýr. Ýkincisi çevre krizidir. Zararlý atýklarý
dýþ ülkelere göndererek üretimin maliyetini
dýþsallaþtýrýp azaltmak çevre krizi sebebiyle
zorlaþmýþtýr. Üçüncüsü demokratikleþmedir.
Ýnsanlarýn sosyal devletten taleplerinin artmasý
ancak sermaye biriktirememe pahasýna
verilebilir. Dördüncüsü ise devlet gücünün
zayýflamasýdýr. Kapitalist dünya sistemi güçlü
devletler olmaksýzýn iyi iþleyemez.
1.6. Enflasyon
Bir ülkenin para politikalarý sonucu ortaya çýkan
yüksek enflasyon ekonomik eþitsizliðe katkýda
bulunan diðer bir faktördür. Para arzýndan
kaynaklanan enflasyon elinde zaten para
olanlarýn lehine iþleyen ve eþitsizliði körükleyen
bir durumdur. Enflasyon tek baþýna para
basmaktan kaynaklanabilir ve enflasyon ile
eþitsizlik arasýnda bir iliþki vardýr.
2. EÞÝTSÝZLÝÐÝN ETKÝLERÝ
Gelir eþitsizliði ile toplumsal birliktelik arasýnda
bir iliþki vardýr. Eþitliðin daha fazla olduðu
toplumlarda insanlarýn birbirlerine güvenme
eðilimleri daha yüksektir ve cinayet oranlarý
daha düþüktür. Alexis de Tocqueville 1831’de
yazdýðý “Amerika’da Demokrasi” adlý kitabýnda
þöyle der:6
“Amerika seyahatim sýrasýnda dikkatimi çeken
en önemli þey insanlar açýsýndan ekonomik
þartlardaki eþitlik oldu. Bu durumun toplum
hayatý üzerindeki etkisini hemen kavradým.
Kamunun algýsýna yeni bir boyut, kanunlara
yeni bir yön, yönetenlere yeni düsturlar,
yönetilenler açýsýndan yeni alýþkanlýklar…
Ekonomik þartlardaki eþitliðin fikir üretimi,
duyarlýlýðýn yükselmesi, yeni alýþkanlýklarýn
ortaya çýkýþý gibi gözlemlediðim her þeyde baþat
bir rol oynadýðýna defalarca þahit oldum.”
Harvard Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi profesörü
olan Robert Putnam da toplumsal sermaye ve
ekonomik eþitsizlik arasýnda iliþkiler kurar ve
þöyle der:7
“Topluluk ve eþitlik birbirini karþýlýklý olarak
besler. Sosyal sermaye ve ekonomik eþitsizlik
20. Yüzyýlýn büyük çoðunluðu boyunca
birbirinin peþi sýra hareketlilik göstermiþtir.
1950 ve 60’larda Amerika yüz yýl öncesine
göre daha eþitlikçiydi. Ayný dönem yurttaþlýkla
ilgili giriþimlerin ve toplumsal iliþkilerin tavan
yaptýðý yýllardý. 20. Yüzyýlýn son otuz yýlýnda
ise toplumsal sermayenin aþýndýðýný ve
eþitsizliðin arttýðýný görürüz. 1965–70 arasý
yýllarda Amerika’da gidiþat tersine dönmüþ ve
ekonomik eþitsizlik artarken, toplumsal ve
siyasal olarak da daha az baðlantýlý bir yer
haline gelmiþtir.”
Gelir eþitsizliðinin etkilediði bir diðer konu
toplum saðlýðýdýr. Toplumdaki kiþilerin sosyoekonomik statüleri ile ölüm oranlarý arasýnda
kuvvetli bir iliþki vardýr. Yapýlan araþtýrmalar
kronik stres, kalp rahatsýzlýðý, ülser, þeker,
romatizma, belli kanser tipleri ve erken
yaþlanma gibi rahatsýzlýklarla düþük sosyoekonomik statü arasýndaki baðlantýyý ortaya
koymaktadýr. Hatta vahþi doðadaki maymun
topluluklarýnda yapýlan araþtýrmalarda daha
alt statüdeki üyelerin daha fazla stres hormonu
salgýladýklarý tespit edilmiþtir.
Pek çok kiþi eþitsizliði doðal bir olgu olarak
kabul eder ve daha fazla maddi zenginlik
beklentisinin bir ekonomide rekabet ve yenilikler
için önemli bir teþvik unsuru olduðuna inanýr.
Neoklasik okul gibi bazý modern iktisat teorileri
iþleyen bir ekonomide iþsizliði sýfýra indirmenin
imkânsýz olduðunu ileri sürerler. Adam Smith
1759’da yazdýðý “The Theory of Moral
Sentiments” adlý eserinde insanlarý toplumda
saygýnlýk, zenginlik ve güç elde etmek için
motive eden duygularýn açgözlülük ve hýrs
olduðundan bahseder.8 Juliet Schor “The
Overspent American” adlý eserinde 80’lerde
ve 90’larda yaþanan tüketim artýþý, tasarruflarýn
azalýþý ve borçlanmalardaki artýþýn eþitsizliðin
niçin arttýðýný açýkladýðýný öne sürer.9 Robert
H. Frank ise “Luxury Fever” adlý eserinde
insanlarýn gelirlerinden duyduklarý
memnuniyetin gelirlerinin mutlak seviyesiyle
deðil, diðer insanlarýn gelirlerine göre olan
durumuyla iliþkili olduðunu ifade eder. 10
3. EÞÝTSÝZLÝÐÝ AZALTICI FAKTÖRLER
Toplumdaki ekonomik eþitsizlik miktarýný azaltýcý
yönde etki yapan pek çok faktör vardýr. Bu
faktörleri genel olarak devlet destekli olanlar
ve piyasadan kaynaklananlar þeklinde iki ana
6 Alexis de Tocqueville, Democracy in America, s. 87, Penguin Classics, 1835.
7 Robert David Putnam, Bowling Alone: The Collapse and Revival of American Community, s. 359, Simon & Schuster, 2000.
8 Adam Smith, The Theory of Moral Sentiments, Part I, Section III, Chapter II, 1759. http://metalibri.wikidot.com/title:theory-of-moralsentiments:smith-a
9 Juliet Schor, The Overspent American : Upscaling, Downshifting, and the New Consumer, s, 73, Basic Books, 1998.
10 Robert H. Frank, Luxury Fever: Money and Happiness in an Era of Excess, s, 65, Free Press, 1999.
24
MAKALE
sýnýfa ayýrabiliriz. Ekonomik eþitsizliði azaltmak
için devlet desteði gerektiðini savunanlar,
ekonomik eþitsizliðin temel bir adaletsizlik
olduðunu ve bunu düzeltmenin devlete düþen
bir ödev olduðunu ileri sürerler.
Eðitimdeki farklýlýklardan kaynaklanan gelir
eþitsizliði miktarýný azaltmak ve kalifiye iþgücü
arzýný artýrmak için devlet okullarýnýn
yaygýnlaþtýrýlmasý, zenginlerden daha fazla
vergi alýnmasý, çalýþan en fakir grubun gelirini
artýrmak için asgari ücret uygulamasýnýn
getirilmesi, eðitim, saðlýk, gýda ve konut gibi
temel mal ve hizmetlerin millileþtirilmesi veya
sübvanse edilmesini savunanlar, toplumdaki
en fakir grubun mal ve hizmetlerden serbestçe
veya ucuz bir þekilde faydalanmasýnýn devlet
destekli politikalarla saðlanýp toplumdaki
eþitsizliðin azaltýlabileceðini ifade etmektedirler.
Eþitsizliðin serbest piyasa sistemi içinde
çözümlenebileceðini düþünenlere göre devlet
destekli politikalar bir iþe yaramaz çünkü
merkezi devlet gücünün büyümesi Sovyetler
Birliði’ndeki nomenklatura gibi devletteki
konumlarýný kullanarak kaynaklarýn
kullanýmýnda eþitsiz bir üstünlük saðlayan
ayrýcalýklý bir sýnýf yaratacaktýr. Bazýlarýna göre
ise bu konu yukarýda sayýlan devlet destekli
politikalar olmadan sadece serbest piyasada
alýnacak tedbirlere býrakýlacak olursa, zaten
ayrýcalýklý olan sýnýfýn ülkenin politik yaþamýný
kontrol etmesi kaçýnýlmaz olacaktýr.
Eþitsizliði azaltýcý yönde etkide bulunan bazý
piyasa güçleri de mevcuttur. Piyasa güdümlü
bir ekonomide çok fazla eþitsizlik varsa bu
durum kendini ortadan kaldýracak dinamikleri
de içinde taþýr. Uç bir örnek vermek gerekirse,
bir kiþinin piyasa ekonomisi þartlarýnda tek
baþýna her þeye sahip olduðunu düþünün. Bu
adam derhal malýný mülkünü koruyacak
insanlar kiralayacak ve zenginliði daha
baþlangýçta çevreye daðýlmaya baþlayacaktýr.
Zenginliðin azalan marjinal faydasý olarak
bilinen kavrama göre ise, zengin bir insanýn
cebindeki en son Liraya vereceði önem fakir
bir insanýnkiyle ayný olmayacaktýr. Fakir adamýn
parasý büyük ihtimalle temel ihtiyaçlarýna
gidecektir. Bu durum zenginliðin zengin
olandan fakir olana doðru hareket etmesi
eðilimini güçlendirir. Buna akýþ etkisi dendiði
de olur (trickle down effect).11
4. SONUÇ
Ekonomik eþitsizlikle ilgili deðiþik görüþler
vardýr. Örneðin Marksizm’de sýnýfsýz bir toplum
hayal edilir. Burada zenginliðin daðýtýmý bireyin
üretme kapasitesi, sosyal sýnýfý veya mirasla
ilgili deðil, ihtiyaçlarýyla orantýlýdýr. Böyle bir
sistemde eþitsizlik ya çok düþüktür ya da hiç
yoktur. Wallerstein þöyle der:12
…çoðu insanýn gözünde, demokratikleþme
öncelikle üç þeye yönelik talebi eþit haklar gibi
görme anlamýna gelir: makul bir iþ (…ve sonra
bir emekli maaþý), kiþinin çocuklarýnýn eðitim
alabilmesi ve yeterli týbbi imkânlar… Herkesin
bunlardan gerçekten daha fazla
yararlanabilmesinin tek yolu, dünyanýn
kaynaklarýný bugünkünden kökten farklý bir
biçimde paylaþtýracak bir sisteme sahip olmaktýr.
…çoðu insanýn gözünde,
demokratikleþme öncelikle üç þeye
yönelik talebi eþit haklar gibi
görme anlamýna gelir: makul bir
iþ (…ve sonra bir emekli maaþý),
kiþinin çocuklarýnýn eðitim
alabilmesi ve yeterli týbbi
imkânlar…
Ýslam’da mallarýn ve zenginliðin yalnýzca
zenginler arasýnda dolaþan bir servet ve güç
haline gelmemesi için yakýnlara, yetimlere,
yoksullara ve yolda kalmýþlara sadaka ve zekât
gibi vasýtalarla daðýtýlmasý gerektiði (Haþr Suresi
59/7) söylenerek aþýrý zenginleþmeye izin
verilmez.13 Meritokrasi’de bireyin baþarýsýnýn
ve zenginliðinin liyakati veya katkýsýnýn
doðrudan fonksiyonu olduðu nihai bir toplum
arzu edilir. Dolayýsýyla ekonomik eþitsizlik
bireysel yetenekleri ve çabalarý yansýttýðý
kadarýyla faydalý bir þey iken, gayrimeþru
kazançlarý veya miras yoluyla zenginleþmeleri
yansýttýðý kadarýyla zararlýdýr. Onlara göre
ekonomik eþitliði bu iki zýt etkiye göre ayýrým
yapmadan tek bir parametre olarak ele almak
bir anlam ifade etmez. 14 Liberallere göre
eþitsizlik doðal bir þeydir. Toplumsal iþbirliðini
ve medeniyeti doðuran temel dürtüdür
eþitsizlik. Gelir eþitsizliðine karþý bir duruþlarý
yoktur. Olmasý gerektiðine inandýklarý þey
yasalar karþýsýndaki eþitliktir. Onlara göre eþitlik
düþüncesini özgürlüðün önüne koyan bir
toplum ikisine de ulaþamaz. Özgürlüðü eþitliðin
önüne koyan bir toplum ise her ikisinde de
ilerleme kaydeder.15 Amerika’da Beyaz Sarayýn
önüne toplanan milyonlarýn toplumdaki en
fakir kesimin yükünü vergilerinden çýkarmak
istemeleri sýklýkla görülebilen bir durumdur.
Avrupa’da ise eþitsizliðin mutluluðu olumsuz
yönde etkilediði ve sosyal devletin yaygýn
olduðu görülür.
Sonuç olarak, insanlýk tarihiyle yaþýt olan
ekonomik eþitsizlik belki yok edilemez ama bir
takým mekanizmalarla azaltýlabilir. Bu
mekanizmalarýn geliþtirilebilmesi için toplumsal
hayatý bozan eþitsizlik sebeplerinin hangi
noktalarda yattýðýnýn iyi anlaþýlmasý gerekir.
11 http://en.wikipedia.org/wiki/Trickle-down_effect
12 Wallerstein a.g.e., s. 26-27.
13 http://www.diyanet.gov.tr/kuran/meal.asp?page_id=545
14 http://en.wikipedia.org/wiki/Meritocracy
15 Milton Friedman, Capitalism and Freedom, s.93, Chicago University
Press, 2002.
25
23
23
ÝNCELEME
ERKEN UYARI SÝSTEMÝNDE
TMSF’NÝN ROLÜ
1
TMSF Baþkan Yardýmcýsý Dr. Rýdvan Çabukel, 21 Eylül 2009 tarihinde gerçekleþtirilen
Avrupa Bölgesel Komitesinde “Erken Tespit Ve Zamanýnda Müdahale Ve Çözümleme
Uyarý Sistemleri” hakkýnda bir sunum gerçekleþtirdi.
IADI Genel Kurul toplantýlarý kapsamýnda
Finansal Ýstikrar Kurulu ve Basel Bankacýlýk
Denetim Komitesi’nin birlikte Ýsviçre’nin Basel
kentinde düzenlediði “Mevduat Sigortacýlýðýna
Ýliþkin Temel Prensipler” adlý konferansa katýlan
TMSF Baþkan Yardýmcýsý Dr. Rýdvan Çabukel,
21 Eylül 2009 tarihinde gerçekleþtirilen Avrupa
Bölgesel Komitesinde IADI’nin Etkin Mevduat
Sigorta Sistemleri Ýçin Temel Prensiplerinin 15.
maddesi olan “Erken Tespit Ve Zamanýnda
Müdahale Ve Çözümleme Uyarý Sistemleri”
hakkýnda bir sunum gerçekleþtirmiþ olup, ana
kriterleri ve çerçevesinin nelerden oluþtuðunu
belirterek, Türkiye’de erken uyarý sisteminin
iþleyiþi, taraflarý, bu konuyla ilgili olarak hukuki
düzenlemelerin ve uygulamalarýn neler
olduðunu kurumlarýn görev ve sorumluluklarýný
da belirterek açýklamýþtýr.
Sizlere yapacaðým “ Erken Uyarý
Perspektifinden TMSF’nin Rolü“ konulu
sunumumda, etkin mevduat sigorta sistemleri
için temel prensiplerin 15. maddesi, ana
kriterleri ve çerçevesi hakkýnda kýsa bir
hatýrlatma yaparak, Türkiye’de erken uyarý
sisteminin iþleyiþi, taraflarý, bu konuyla ilgili
olarak hukuki düzenlemelerin ve uygulamalarýn
neler olduðu, kurumlarýn görev ve
sorumluluklarýndan bahsedeceðim.
Temel Prensiplerin çözümleme ile ilgili “Erken
tespit ve zamanýnda müdahale ve çözümleme”
baþlýklý 15. Prensibinde; “Mevduat sigortacýsý
kurum, finansal sistem güvenlik aðý içinde
sorunlu bankalarýn erken aþamada tespitini,
bu bankalara zamanýnda müdahaleyi ve
bunlarýn çözümlenmesini saðlayan çerçevenin
bir parçasý olmalýdýr. Bir bankanýn ciddi bir
mali sýkýntý içinde olduðu veya böyle bir sýkýntýya
girebileceði beklentisinin belirlenmesi ve
tanýmlanmasý, baðýmsýz ve hareket gücü olan
güvenlik aðý katýlýmcýlarý tarafýndan ivedilikle
Özlem Fatma KILIÇÇI
Fon Uzmaný
Varlýk Yönetimi Daire Baþkanlýðý
Nurçin EREL
Fon Uzmaný
Sigorta ve Risk Ýzleme Daires
Baþkanlýðý
ve açýkça tanýmlanmýþ kriterler temelinde
yapýlmalýdýr.” denilmektedir. Söz konusu
çerçeveye iliþkin bu üç gerekliliðe ülkemizin
uyumluluðu açýsýndan deðerlendirme
yapacaðým, ancak buna geçmeden önce
Prensibin önemli kriterlerinden bahsetmek
istiyorum.
Önemli kriterler;
• Mali istikrarý sürdürebilmek için etkin bir
çözümleme çerçevesi gereklidir. Finansal
güvenlik aðý, zor durumdaki bankalarýn erken
tespiti, bunlara zamanýnda müdahale edilmesi
ve söz konusu bankalarýn çözümlenmesi için
kanun ya da düzenleme ile oluþturulmuþ bir
çerçeveye sahiptir.
• Politika yapýcýlar, çözümlemenin iflas/adli
tasfiye kanunlarýna göre mi yoksa özel bir
çözümleme rejimiyle mi yapýlacaðýna iliþkin
çerçeveyi çizmiþlerdir. Eðer sorunlu bankalar
iflas/adli tasfiye kanunlarýna göre
çözümlenecekse, mevduat sigortacýsý, sigortalý
mevduatýn derhal ödenmesini garanti altýna
almaya yetecek düzeyde yetki ve kaynaða sahip
olmalýdýr.
• Çözümleme çerçevesinde güvenlik aðý
katýlýmcýlarýnýn her birinin rolü açýk biçimde
tanýmlanmýþ ve iyi anlaþýlmýþ olmalýdýr.
• Güvenlik aðý katýlýmcýlarýnýn çözümleme
çerçevesinde kendi rollerini yerine getirmede
operasyonel baðýmsýzlýðý ve yetkisi vardýr.
• Çözümleme çerçevesine dâhil olan güvenlik
aðý katýlýmcýlarý arasýnda zamanýnda bilgi
paylaþýmýný garanti altýna almayý amaçlayan
bir süreç bulunmaktadýr.
• Çözümleme çerçevesi sorun yaþayan ya da
yaþamasý beklenen ve düzeltici eyleme ihtiyaç
duyan bankalarýn tespiti için kullanýlan bir
prensip seti içermektedir. (Amerika Birleþik
1 Bu yazý, Fon Baþkan Yardýmcýsý Dr. Rýdvan Çabukel tarafýndan 21 Eylül 2009 tarihinde IADI Avrupa Bölgesel Komite toplantýsýnda (Basel/
Ýsviçre) yapýlan sunum esas alýnarak hazýrlanmýþtýr
26
ÝNCELEME
Devletleri’ndeki Acil Düzeltici Eylem buna bir
örnektir.)
Türkiye’deki finansal güvenlik aðýnýn yapýsýna
baktýðýmýzda karþýmýza BDDK, TMSF, TCMB ve
Hazine çýkmaktadýr. Erken tespit ve zamanýnda
müdahale fonksiyonunu BDDK, sorunlu
bankalarýn çözümlenmesini TMSF yürütmekte,
son borçlanma mercii olarak TCMB, kamu
kaynaklarýnýn kullanýmýna yönelik olarak da
Hazine güvenlik aðýnda yer almaktadýr.
BDDK’nýn fonksiyonlarý bankacýlýk sisteminin
güven ve saðlamlýðý, TMSF’nin fonksiyonu ise
mevduat sigortasý yoluyla sistemde güvenilirliðin
saðlanmasý açýsýndan önemlidir ve bu dört
kurumun katkýsýyla finansal istikrar
oluþmaktadýr.
Sorunlu bankalarýn erken tespitine yönelik
olarak finansal güvenlik aðý içerisindeki
yapýlanma, 5411 Sayýlý Bankacýlýk Kanununun
(Kanun) 67. maddesi ile düzenlenmiþtir. Buna
göre, BDDK’nýn denetim ve gözetimi
sonucunda önlem alýnmasýný gerektiren haller
özetle þunlardýr:
• Aktif ve pasiflerin vadelerinin uyuþmazlýðý,
Yönetsel açýdan ise;
• Kredi politikasýnýn gözden geçirilmesi, riskli
kredi operasyonlarýnýn askýya alýnmasý,
• Uyumsuzluk ve aykýrý iþlemleri ayýklanmasý,
• Vade, kur ve faiz riskinin azaltýlmasý olarak
özetlenebilir.
69. maddede belirtilen düzeltici
önlemlerin finansal nitelikli olanlarý;
• Finansal yapýnýn yeniden düzenlenmesi,
• Sermaye yeterliliðinin ve/ veya likidite
seviyesinin artýrýlmasý,
• Uzun vadeli veya sabit varlýklarýn satýlmasý,
• Yönetsel ve operasyonel harcamalarýn
kýsýtlanmasý ve ödemelerin askýya alýnmasý,
• Belli kiþi, risk grubu ve sektörlere nakdi ve
nakdi olmayan kredi kullandýrýmýnýn
sýnýrlandýrýlmasý þeklinde belirlenmiþken,
Yönetsel nitelikli olanlar,
• Yönetim kurulu üyelerinin deðiþtirilmesi,
yeni atamalarýn yapýlmasý,
• Likidite þartlarýna uyumsuzluk,
• Bir kurtarma planý hazýrlanýp sunulmasý
olarak karþýmýza çýkmaktadýr.
• Ýþlemleri gerçekleþtirebilmek için gerekli olan
kârlýlýðýn yetersizliði,
70. maddede belirtilen kýsýtlayýcý önlemler
içerisinde de;
• Sermaye yetersizliði,
• Faaliyetlerin sýnýrlanmasý veya kýsmen askýya
alýnmasý,
• Aktiflerin kalitesizliðinin mali sistemi
zayýflatmasý,
• Kredi limitlerine sýnýr getirilmesi,
• Bankacýlýk Kanununun ve yönetmeliklerinin
düzgün uygulanmamasý,
• Üst düzey yönetici ve yönetim kurulu
üyelerinin görevden alýnmasý,
• Ýç denetim, iç kontrol ve risk yönetim
sisteminin yetersiz çalýþmasý.
• Bankanýn mevcut bir diðer bankayla
birleþmeye teþvik edilmesi,
Kanunun 68., 69. ve 70. maddelerinde ise
sorunlu bankalara zamanýnda müdahaleye
iliþkin olarak iyileþtirici, düzeltici ve kýsýtlayýcý
önlemler belirlenmiþtir.
• Verimsiz ve düþük verimli varlýklarýn likide
edilmesi,
68. maddede belirtilen iyileþtirici önlemler
finansal açýdan;
• Özsermayenin artýrýlmasý,
• Kâr daðýtýmýnýn geçici bir süreyle
durdurulmasý,
• Ayrýlan karþýlýklarýn arttýrýlmasý,
• Hissedarlara kredi verilmesinin durdurulmasý,
• Aktiflerin elden çýkarýlmasý,
• Yatýrýmlarýn engellenmesi,
• Ücret ve diðer ödemelerin engellenmesi,
• Uzun vadeli yatýrýmlarýn askýya alýnmasýdýr.
Türkiye’deki finansal güvenlik
aðýnýn yapýsýna baktýðýmýzda
karþýmýza BDDK, TMSF, TCMB
ve Hazine çýkmaktadýr. Sorunlu
bankalarýn erken tespitine yönelik
olarak finansal güvenlik aðý
içerisindeki yapýlanma, 5411 Sayýlý
Bankacýlýk Kanununun (Kanun)
67. maddesi ile düzenlenmiþtir
• Özsermayenin artýrýlmasý yer almaktadýr.
Daha önce belirttiðim gibi, temel prensipte
tanýmlanan çerçevenin diðer bir gerekliliði,
sorunlu bankalarýn çözümlenmesini saðlamak
þeklindedir. Kanunun 106., 107. ve 108.
maddelerinde yer alan TMSF’nin rol ve
sorumluluklarý bu noktada önemlidir. Söz
konusu maddeler kapsamýnda BDDK’nýn
bankanýn faaliyet iznini kaldýrmasý halinde
TMSF, sigortalý mevduatý ödeyerek banka
varlýklarýný likide etmekte, bankanýn Fona
devredilmesi halinde ise, banka hisselerini
devralma, varlýklarý satýn alma ve yükümlülükleri
üstlenme, BDDK’dan bankanýn ya da kötü
bankanýn faaliyet izninin kaldýrýlmasýný isteme,
hakim ortak ve yöneticiler tarafýndan banka
27
23
23
ÝNCELEME
“Finansal sistem ile ilgili olarak
BDDK, TMSF, Hazine
Müsteþarlýðý ve Merkez
Bankasý’nca sistemik riskin
müþtereken tespiti durumunda,
Bakanlar Kurulu tarafýndan
belirlenen olaðanüstü tedbirleri,
derhal uygulamakla yetkili ve
sorumludurlar“
kaynaklarýnýn istismarýna karþý tazmin ve
yaptýrým uygulama yetkilerini kullanmaktadýr.
Diðer taraftan, Kurumumuz 2008-2010
yýllarýna iliþkin olarak hazýrladýðý strateji
haritasýnda erken uyarý sistemine katkýda
bulunacak hedefleri ortaya koymaktadýr.
izlenebilmekte olup bankalar ve sektör için
stres testleri de yapýlmaktadýr. Sigorta ve Risk
Ýzleme Dairesi bu raporlarý, çözümlemeye
yönelik olarak Varlýk Yönetimi Dairesi’yle,
mevduat sigortalarýnýn oluþturduðu fonun risk
yönetimi açýsýndan Finansal Risk Komitesi’yle,
VÝZYONUMUZ
“Strateji Odaklý Dinamik Yönetim Anlayýþý ile Uluslararasý Finansal Ýstikrarýn Oluþmasýnda Aktif ve Öncü
Bir Kurum Olmak”
Hazýrlýklý Olma
Etkin Risk Yönetimi
Güven ve Ýstikrar
1. Paydaþlar
Mevduat Sahibinin Güvenini
ve Farkýndalýðýný Artýrmak
2. Finansal
Mevduat Sigortacýlýðý
Gelirlerini Optimize Etmek
3. Operasyonel
Mükemmellik
Teknoloji Kullanýmýný
Artýrmak
4. Çalýþan ve
Geliþim
Çalýþan Yetkinliklerini
Geliþtirmek
Verimlilik
Ýþbirlikleri
Çözümleme Süreçlerinin
Etkinliðini Arttýrmak
Finansal Sistemin Ýstikrarýna
Katkýda Bulunmak
Mali Yapýyý
Güçlendirmek
Operasyonel Süreçlerin
Verimliliðini Artýrmak
Çözüümleme Faaliyet
Gelirlerini Maksimize Etmek
Risk Minimizasyonu
Saðlamak
Muhtemel Çözümlemelere
Hazýrlýklý Olmak
Risk Yönetim
Uygulamalarýný Geliþtirmek
Strateji ve Performans Odaklý
Yönetimi Yaygýnlaþtýrmak
Bilgi Güvenliði Sistemini
Geliþtirmek
Bu hedefleri gerçekleþtirmek adýna TMSF’nin
fonksiyonlar bazýnda yapýlanmasý ve ilgili Daire
Baþkanlýklarý aþaðýdaki grafikle açýklanmýþtýr.
kurumsal risk yönetimine iliþkin olarak da Fon
Kurulu ile paylaþmaktadýr.
Finansal güvenlik aðý içerisinde koordinasyon
TMSF’nin Ana Fonksiyonlarý
Çözümleme
Aþamasý
Normal Aþama
Çözümleme
Sonrasý Aþamasý
Maliyet Etkinliði
Mevduat
Sigortacýlýðý
Erken Uyarý ve
Çözümlemeye
Hazýrlýk
Sigorta ve Risk Ýzleme
Sigorta ve Risk Ýzleme
Çözümleme
Senaryosu
Çözümleme
Geri Kazaným
(9+3) Ay
Varlýk Yönetimi
Tahsilat
Tasfiye
Ýþtirakler ve
Gayrimenkuller
Finansman & Hukuk Ýþleri & Denetim & Strateji & Destek Hizmetleri
Savings Deposit Insurance Found, Turkey
September, 2009
Risk deðerleme fonksiyonunun amaçlarý, banka
çözümlemesine hazýrlýklý olmak, mevcut risk
esaslý prim sistemini devam ettirmek ve sigorta
fonunu yönetmektir.
Bu kapsamda Sigorta ve Risk Ýzleme Dairesi
tarafýndan web tabanlý Business Object
programýný kullanarak BDDK’nýn periyodik
formlarýna (call report) ulaþýlmakta, üçer aylýk
banka analiz raporu ve sektör raporlarý
hazýrlanmaktadýr. Bu raporlar, periyodik olarak
28
17
açýsýndan ülkemiz uygulamalarýna
baktýðýmýzda, ilk olarak Kanunun sistemik risk
hususunu düzenleyen 72. maddesinden
bahsetmek isterim. Bu maddede, “Finansal
sistem ile ilgili olarak BDDK, TMSF, Hazine
Müsteþarlýðý ve Merkez Bankasý’nca sistemik
riskin müþtereken tespiti durumunda, Bakanlar
Kurulu tarafýndan belirlenen olaðanüstü
tedbirleri, derhal uygulamakla yetkili ve
sorumludurlar“ denilmektedir.
ÝNCELEME
Kurumlararasý iþbirliðine iliþkin olarak Kanunun
98. maddesi kapsamýnda ise BDDK, TMSF,
Hazine Müsteþarlýðý, Merkez Bankasý ve Devlet
Plânlama Teþkilatý Müsteþarlýðý arasýnda para,
kredi ve bankacýlýk politikalarýnýn yürütülmesiyle
ilgili konularda gerekli tedbirlerin uygulanmasý
hususunda karþýlýklý görüþ ve bilgi alýþveriþinde
bulunulmakta, veri tabanlarýnda yer alan ve
üzerinde uzlaþýlan bilgiler gizlilik hükümleri
çerçevesinde paylaþýlmaktadýr. Daha yakýn bir
iþbirliðinin örneði olarak BDDK ve TMSF
arasýnda kurulan Eþgüdüm Komitesi önem
taþýmaktadýr. Kanunun 100. maddesine göre,
BDDK ve TMSF; bankacýlýk sisteminin genel
durumunu, bankalarýn denetimi sonucu acil
düzeltici önlem (PCA) kapsamýnda BDDK
tarafýndan aldýrýlacak önlemleri görüþmekte,
risk esaslý sigorta primlerinin hesaplanmasý için
gerekli olan bilgiler ile toplam ve sigorta
kapsamýndaki mevduatla ilgili bilgileri
paylaþmaktadýrlar.
Finansal güvenlik aðý içerisinde bilgi paylaþýmýyla
ilgili yapýlanmaya bakýldýðýnda, Kanunun 99.
maddesiyle çerçevesi çizilmiþ bulunan Finansal
Sektör Komisyonu karþýmýza çýkmaktadýr.
Düzenleyici ve denetleyici kurumlar arasýnda
bilgi paylaþýmýný, iþbirliði ve koordinasyonu
düzenlemekte olan bu komisyon, finansal
piyasalardaki güven ve istikrar ile geliþmeyi
temin etmek üzere, ortak politika önerilerinde
bulunmakta ve finans sektörün geleceðini
ilgilendiren konulara iliþkin görüþ bildirmektedir.
Ayrýca Kanunun 123. maddesinde yer alan
yetkiye istinaden TMSF ihtiyaç duymasý
durumunda, kamu kurum ve kuruluþlarý ile
gerçek ve tüzel kiþilerden belge ve bilgi isteme
gücüne sahiptir.
TMSF, erken uyarý sisteminin
bir parçasý olan risk izleme
fonksiyonunu, çözümlemeye
hazýrlýklý olabilmek ve sigorta
fonunu etkin bir þekilde
yönetebilmek için sürdürmektedir.
Sonuç olarak, sorunlu bankalarýn erken
aþamada tespit edilebilmesi, zamanýnda
müdahale hazýrlýðýnýn yapýlabilmesi ve bu
bankalarýn çözümlenmesi hususlarý temel
prensiplerin 15. maddesinde yer almaktadýr.
Türkiye’ye aðýr bir maliyet yükleyen 2000-2001
krizinde, finansal güvenlik aðý içerisinde güçlü
bir iþbirliði gerekmiþtir. Finansal güvenlik aðý
iliþkilerini düzenleyen yeni araçlarýn Bankacýlýk
Kanunu (Ekim 2005 tarih 5411 sayýlý) içerisinde
yer almasýyla, finansal güvenlik aðý taraflarýnýn
görev ve sorumluluklarý açýkça belirlenmiþ olup
bu hükümler 2005 yýlýndan beri
uygulanmaktadýr. TMSF, BDDK ile banka
formlarýnýn yaný sýra, 3’er aylýk dönemler
itibariyle yapýlan Eþgüdüm Komitesi toplantýsý
aracýlýðý ile gerekli bilgileri paylaþmaktadýr.
TMSF, erken uyarý sisteminin bir parçasý olan
risk izleme fonksiyonunu, çözümlemeye
hazýrlýklý olabilmek ve sigorta fonunu etkin bir
þekilde yönetebilmek için sürdürmektedir.
29
23
23
GÖRÜÞ
SÝSTEMÝK BÝR KRÝZ SIRASINDA ve SONRASINDA
MEVDUAT SÝGORTA SÝSTEMLERÝ
Avrupa Mevduat Sigortacýlýðý Birliði (EFDI) Yönetim Kurulu Toplantýsý ve 2009 yýlý Genel Kurul
Toplantýsý ile EFDI ve Amerika Birleþik Devletleri Mevduat Sigorta Kurumu’nun (FDIC) ortaklaþa
düzenledikleri “Sistemik Bir Kriz Sýrasýnda ve Sonrasýnda Mevduat Sigorta Sistemleri” konulu
uluslararasý konferans 29-30 Haziran 2009 tarihlerinde Fransa’nýn baþkenti Paris’te gerçekleþtirilmiþtir.
Üyesi olduðumuz EFDI’nin Yönetim Kurulu
Toplantýsý ve 2009 yýlý Genel Kurul Toplantýsý
ile EFDI ve FDIC’nin ortaklaþa düzenledikleri
“Sistemik Bir Kriz Sýrasýnda ve Sonrasýnda
Mevduat Sigorta Sistemleri” konulu uluslararasý
konferans 29-30 Haziran 2009 tarihlerinde
Fransa Bankalar Birliði’nin (Federation Bancaire
Francaise) ev sahipliðinde gerçekleþtirilmiþtir.
Toplantýnýn birinci gününde sabah bölümünde,
EFDI Yýllýk Genel Kurulu toplantýsý yapýlmýþ,
toplantý Fransa Mevduat Sigorta Fonu Baþkaný
Charles CORNUT ile EFDI Baþkaný Roberto
MORETTI’nin katýlýmcýlara teþekkür konuþmalarý
ile baþlamýþtýr. Daha sonra söz alan EFDI Baþkan
Yardýmcýsý Dirk CUPEI, EFDI’nin kuruluþundan
itibaren üyeleri arasýndaki alýþveriþin
artýrýlmasýnýn esas olarak amaçlandýðý, Avrupa
Birliði Direktiflerinin uygulanmasýnda
tecrübelerin, araþtýrmalarýn, bilgi ve fikirlerin
en iyi þekilde paylaþýlmasýna baðlý olduðunu,
çok yakýn bir zamanda Avrupa Birliði’nin 94/19
EC sayýlý direktifinde sigorta kapsamýnýn
minimum düzeyi ve ödemelerin zaman
kýsýtlamalarý ile ilgili hususlarda iyileþtirmeler
yapýldýðýný, Avrupa Komisyonu incelemesinin
halen devam ettiðini belirtmiþtir. EFDI’nin
mevduat sigortacýlýðý direktiflerine iliþkin
incelemeler için birleþtiði noktada anahtar ve
kuruluþlara referans olmasý amacýyla ilk adýmda
mevcut prosedürler üzerinde müzakereler
yaptýðýný, önemli baþlýklarýn derinlemesine
incelenmesi amacýyla iki adet çalýþma
yapýldýðýný, bunlardan birincisinde ödemelerin
büyüklüðü ve baþlatýlma zamaný, mevduat ve
mevduat sahiplerinin tanýmlanmasý ve gerçeðe
yakýn geçici mizanlar üzerinde durulduðu,
ikincisinde ise ödeme süreci ve Avrupa Ekonomi
Bölgesi (European Economic Area – EEA) üye
ülkeleri arasýndaki iþbirliði konularýnýn ele
alýndýðýný ifade etmiþtir.
Serkan ERTÜRK
Finansman Daire Baþkanlýðý
Fon uzmaný
Daha sonra kürsüye gelen IADI Genel
Sektereteri Don INSCOE, IADI aktiviteleri
hakkýnda bilgi vermiþ, IADI’nin kar amaçlý bir
kuruluþ olmadýðýný, Ýsviçre Kanunlarý altýnda
kurulduðunu hatýrlatmýþtýr. IADI’nin son
dönemlerde prim sistemi ve fon yönetimi,
yatýrýmcýlarýn alacaklarýnýn ödenmesinde etkin
yönetim, aktif yönetimi ve geri kazaným
konularýnda çalýþmalar ve toplantýlar yaptýðýný,
FSI (Financial Services Institute) ile irtibata
geçerek söz konusu kuruluþun 161 üyesiyle
iþbirliði anlaþmasý imzalandýðýný belirterek
TMSF’nin ev sahipliðinde Ýstanbul’da
gerçekleþtirilecek eðitimin tanýtýmýný yapmýþtýr.
Konferansýn açýlýþýnda Avrupa Komisyonundan
Doris KOLASSA, mevcut direktifler kapsamýnda
mevduat sigorta sistemi ile ilgili komisyon
raporunda büyük bir ilerleme kaydedildiðini
belirtmiþ, geri ödeme süresi konusunda geniþ
bir içeriði bulunduðunu, kurumlar arasý
iletiþimin artýrýlmasý gerektiðini ve mevcut
direktifler ile mevduat sigortasýnýn yönetimi
arasýndaki aksaklýk ve eksikliklerin giderilmesi
için mutlaka ilave çalýþmalarýn yapýlmasý
gerektiðini ifade etmiþtir. Ayný konuda söz
alan Avrupa Birliði Ortak Araþtýrma
Merkezi’nden (European Commisison Joint
Research Centre - JRC) Jessica CARIBONI,
JRC’nin Avrupa Birliðinin AB politikalarýnýn
oluþmasýna, geliþmesine, uygulanmasýna ve
izlenmesine bilimsel araþtýrmalar aracýlýðýyla
destek saðlamak amacýyla AB’nin referans
merkezi olarak çalýþtýðýný, mevduat sigorta
sistemi ile ilgili raporun final bölümünün Ekim
ayýnda tamamlanabileceðini belirtmiþtir. Bunun
yanýsýra yapýlan incelemenin sigortanýn alaný
ve kapsamý, fonlama yöntemleri, dahili ve
sýnýrötesi operasyonlar açýsýndan yapýldýðýný
ve mevduat sigorta sisteminin bankacýlýk
sektöründe güvenin korunmasý ve bankalara
yapýlacak hücumlarýa engellenmesinde anahtar
“Sistemik Bir Kriz Sýrasýnda ve Sonrasýnda ve Sonrasýnda Mevduat Sigorta Sistemleri” Konulu Ululslararasý Konferans
29-30 Haziran 2009, Paris FIRANSA
30
GÖRÜÞ
rol oynadýðýný ifade etmiþtir. Mevduat garantisi
sistemi içinde yer alan kurumlarýn acil talebi
üzerine, JRC’nin AB içindeki minimum koruma
kapsamýnýn yükseltimesinin etkilerine iliþkin
özel bir araþtýrma yürüttüðünü de belirtmiþtir.
Toplantýnýn birinci gününün öðleden sonraki
seansýnda, EFDI ve FDIC tarafýndan ortak
düzenlenen uluslararasý konferans baþlamýþ,
açýlýþ konuþmalarýný Fransa Mevduat Sigortasý
Fonu Baþkaný Charles CORNUT, EFDI Baþkaný
Roberto MORETTI ile FDIC Baþkan Yardýmcýsý
ve IADI Baþkaný Martin GRUENBERG yapmýþtýr.
Roberto MORETTI, günümüzde yaþanan
finansal piyasalardaki kargaþanýn 1945 yýlýndaki
krizden daha kötü olduðunu, hatta 1929 krizi
ile karþýlaþtýrýlabilecek boyutta olduðunu
belirterek, mevduat garantisi konusunun bu
dönemde yerini belirlenmesi gerektiðini
vurgulamýþtýr. Yapýlan tüm çalýþmalar ve ulusal
ve uluslararasý kuruluþlara yapýlan yardýmlarýn
krizin etkisinin azaltýlmasý ve krize çözüm arayýþý
için olduðunu belirten MORETTI, krizin birden
fazla zanlýsý olduðunu, bunlardan piyasalara
güven saðlanmasýnýn, risk yönetiminin
kalitesinin, kredi deðerlendirme kuruluþlarýnýn,
tazmin planlarýnýn, muhasebe standartlarýnýn
ve dengeli yayýlma eðilimi gösteren para
politikalarýnýn öne çýktýðýný, ancak asýl unsurun
kredi risklerinin transferi için oluþturulan son
derece karmaþýk finansal enstrümanlar
olduðunu belirtmiþtir. Bunun yaný sýra Mart
2009’da yayýnlanan 2009/14/EC sayýlý direktifin
özellikle asgari koruma düzeyi ve mevduat
sahiplerine yapýlacak ödemelerin süresi
konularýnda önemli deðiþikler içerdiðini, bir
çok ülkenin garanti kapsamýný 100.000 €
seviyesine çýkardýðýný, buna devlet garantisini
de eklediklerini, bir çok ülkenin de sýnýrsýz
garanti sistemine geçtiðini belirtmiþtir.
Konferansýn giriþ konuþmasýný BNP Paribas
Fortis Baþ Ekonomisti Freddy van den SPIEGEL
yapmýþ, yaþanan her krizin gelecekte yaþanmasý
muhtemel krizlerin etkisini azalttýðýný, krizlerden
alýnan derslerin düzgün bir þekilde hayata
geçirilmesi gerektiðini, tarihi alýþkanlýklarla
yaþamanýn fayda getirmediðinin anlaþýldýðýný
belirtmiþ, son dönemlerde yaþanan banka
batýþlarýnýn sebep ve sonuçlarýnýn ileriye dönük
programlarda örnek alýnmasý gerektiði, nitekim
kriz neticelerinde bankacýlýkta yönetim
politikalarýnýn deðiþtiðini, bankacýlýðýn her
basamaðýnda yenilikler yapýldýðýný ve 2009’da
yeni bir finansal sistemin yaratýldýðýný ifade
etmiþtir.
Daha sonra söz alan Martin GRUENBERG
konuþmasýnda, kriz sýrasýndaki ABD deneyimini
paylaþmýþtýr. Konuþmasýnda, ülkenin en büyük
finansal kuruluþlarýnýn zor duruma
düþmelerinin tüm ülkedeki küçük ve orta ölçekli
kuruluþlarý etkilediðini, FDIC’nin ölçek
gözetmeksizin tüm finansal kuruluþlardan
sorumlu olduðunu, öncelikle sistemik krizin
yarattýðý yýkýmýn tespiti ve onarýmý için
çalýþmalarýn yapýldýðýný, kriz nedeniyle
Kongrenin hýzlý bir biçimde sermaye aktarýmý
politikasýný hayata geçirdiðini ve genel
düzenlemeler dýþýnda sistemik kriz istisnasý
olarak mevduat garantisi kanununda deðiþiklik
yapýlarak tam garanti sistemine geçildiðini
belirtmiþtir. GRUENBERG, alýnan kararlarýn
zamanýnda ve hýzlý olarak hayata geçirilmesinin
krizin yýkýmýnýn daha da fazla olmasýný
engellediðini de ifade etmiþtir.
Günümüzde yaþanan finansal
piyasalardaki kargaþa 1929 krizi
ile karþýlaþtýrýlabilecek
boyuttadýr.krizin birden fazla
zanlýsý olmasýna raðmen asýl unsur,
kredi risklerinin transferi için
oluþturulan son derece karmaþýk
finansal enstrümanlardýr.
Toplantýnýn devamýnda ABD Hazinesi Müsteþar
Yardýmcýsý Vekili Mark SOBEL konuþma yapmýþ,
2007 yýlýnda baþlayan kriz ile ilgili olarak
ABD’nin krizin kökünü araþtýran uluslararasý
bir strateji ortaya koyduðunu, bu stratejinin
G-7 ülkeleri tarafýndan hýzla kabul edildiðini,
stratejinin sistemik risk, ileriye dönük gözetim,
risk yönetimi, açýklýk, güçlü denetim kuruluþlarý
konularýnda baþarý saðladýðýný, ilk ve öncelikli
olarak ulusal düzenleyicilerin kendi iç
piyasalarýný krizin etkisinden korumak için
kaçýnýlmaz olarak baský hissedeceklerini,
finansal sektörün istikrarlý ve modernize edilmiþ
olarak tekrar yerine getirilmesinin büyük külfeti
olduðunu, bu noktada ABD ve AB’nin çok
özel sorumluluklarý olduðunu, yoðun bir þekilde
iþbirliði yapmasý gerektiðini, global piyasalarý
koruma taahhütlerini tekrar dile getirmeleri
gerektiði ve bunun da ancak tutarlý
düzenlemeler ile saðlanacaðýný ifade etmiþtir.
Birinci günün sonunda Avrupa Mali Hizmetler
Masasý (European Financial Services Round
Table – EFR) Genel Sekreteri Sebastian
FAIRHURST tarafýndan yönetilen “Küresel
Sistemik Krizde Farklý Aktörlerin Rolleri ve
Görüþleri” konulu bir panel düzenlenmiþtir.
Panelin ilk konuþmacýsý Ýngiltere Bankalar
Birliði’nden Timothy BUENKER olmuþtur.
BUENKER, “Northern Rock’tan itibaren AB ve
Ýngiltere Kalkýnma Politikalarý: Aþýrý
Düzenlemeden Kaçýnma” adlý sunumunda,
mevduat sigorta limitinin 50.000 £ düzeyine
yükseltilmesi, sýký bir likidite politikasýnýn
düzenlenmesi, rasyolarýn yeniden gözden
geçirilmesi gibi Ýngiltere Finansal Hizmetler
Tazmin Kurumunun (Financial Services
Compensation Scheme - FSCS) reformlarý ile
2009 yýlýnda bankalar kanununda yapýlan
31
23
23
GÖRÜÞ
Basel gibi uluslararasý ahengi
saðlayan düzenlemeler tepetaklak
olmuþtur. Bankalar daha þeffaf
olmak zorunda ve dengeli politik
araçlar kullanmalýdýr. Sýnýrötesi
denetim hayata geçirilmeli, küresel
sorunlar için küresel çözümler
üretilmelidir.
reformlardan bahsetmiþ, mevduat sigorta
sistemi direktifinde yapýlan deðiþiklik, Sermaye
Yeterliliði Direktifinde yapýlan iyileþtirme
çalýþmalarý ve AB Denetim otoritesinin kurulmasý
gibi AB bünyesinde yapýlan düzenlemeler
konusunda bilgiler vermiþtir. Ýngiltere Bankalar
Birliði’nin daha fazla düzenleme yapýlmasýndan
kaçýnýlmasý gerektiði, Basel gibi uluslararasý
ahengi saðlayan düzenlemelerin tepetaklak
olduðu, bankalarýn daha þeffaf olmak zorunda
olduklarý ve dengeli politik araçlar kullanýlmasý
gerektiði görüþünde olduðunu belirterek
sýnýrötesi denetimin hayata geçirilmesi, küresel
sorunlar için küresel çözümler bulunmasý,
sermaye ve likiditeye verilen önemin artýrýlmasý
gibi iþlemlerin bir arada kullanýlmasýnýn
ekonomik krizi atlatmak için anahtar olacaðýný
ifade etmiþtir.
Panelin ikinci konuþmasýný Paris Üniversitesi (IPantheon Sorbonne) Ekonomik
Deðerlendirmeler Konseyi Baþkaný Prof.
Christian De BOISSIEU yapmýþ, konuþmasýnda
düzenleme ve denetleme kavramlarýnýn
mevduat sigortasý sistemi dýþýnda gözüküyor
olsa da gerçekte böyle olmadýðýný, aksine
sistemin kalbi olduðunu belirterek bunun da
bir limiti olmasý gerektiðini ifade etmiþtir. De
BOISSIEU, denetleme kurumunun sistem
üzerinde her zaman etkili olmasý gerektiðini,
bunu sermaye, düzenleme veya garanti
araçlarýyla gerçekleþtirebileceðini, bunun
yanýnda ülkelerin farklýlýk arz eden sistemlerinin
baþarýlý bir þekilde harmanlanmasýnýn þart
olduðunu ancak Avrupa’nýn bunu henüz
gerçekleþtirmediðini söylemiþtir.
Üçüncü konuþmacý olarak söz alan FSCS’den
Alex KUCZYNSKI, FSCS’in Ýngiltere’nin mevduat
sigortasý görevini yerine getirdiðini, bireysel
yatýrýmcýlarý, sigortacýlarý ve yatýrým firmalarýný
özenle koruduðunu belirtmiþ ve küresel sistemik
krizde Hazine, Bank of England, FSA, Avrupa
Komisyonu, Ýngiliz Bankalar Birliði (British
Bankers Association – BBA), medya gibi farklý
oyuncularýn yer aldýðýný belirtmiþtir. Gelecekte
yaþanacak krizlerin etkilerinin azaltýlmasý için
Ýngiltere’de bankalar kanununun yeniden
yapýlmasý, bankalarýn iflas prosedürlerinin
belirlenmesi, geri ödeme metodlarýnýn tespit
edilmesi ve mevduat sigorta sistemi
direktiflerine iliþkin eleþtirilerin dikkate
alýnmasýnýn gerektiðini belirtmiþtir.
Panelin dördüncü konuþmasýný Çek
Cumhuriyeti’nden UniCredit Bank Direktörler
Kurulu Baþkaný ve CEO’su Jiri KUNERT yapmýþ,
UniCredit Bank’ýn çok parlak bir tarihi
olduðundan bahsetmiþ, uluslararasý bir niteliðe
32
sahip olduðunu, verimliliðini ve karlýlýðýný
artýrdýðýný, tüm hane halkýna ve giriþimcilere
hizmet vermesine raðmen krizden etkilendiðini
belirtmiþtir. Bankasýnýn Avrupa’da ve birçok
yerel giriþimlerini, farklý ülkelerde kredi baskýsý,
likidite baskýsý, zehirli aktifler, doðuya geniþleme
gibi farklý etkilerle gerçekleþtirdiðini, dünyanýn
son dönemlerde deðiþtiðini ancak inanç ve
güven mekanizmasýnýn halen finansal
hizmetlerin ana elemaný olduðunu ifade
etmiþtir.
Beþinci konuþmayý ABD Merkez Bankasý
(Federal Reserv – FED) Danýþmaný Myron
K W A S T g e r ç e k l e þ t i r m i þ t i r. K W A S T
konuþmasýnda, bankacýlýk sektöründe
düzenlemeye ihtiyacý olduðunun görünmesine
raðmen aslýnda 2009 yýlýnda yenilenme
geçirdiðinin açýkça göründüðünü, düzenleme
yapýlmasý sorununun aslýnda bankacýlýk
sektöründe deðil tüm finansal piyasalarý
kapsadýðýný belirtmiþtir. Gerçek ekonomik
büyüme için yerel ve uluslararasý finansal
sistemlerin dengesinin saðlanmasý ve hiçbir
kuruluþun kendi baþlarýna sistemik riskten
baðýmsýz hareket etmemesi gerektiðini ifade
etmiþtir.
Konferansýn ikinci gününe ilk konuþmacý AB
Komisyonundan Patrick PEARSON olmuþtur.
PEARSON, konuþmasýnda, mevduat sigorta
sisteminin kriz öncesinde nasýl iþlediði ve
sistemin kriz sýrasýnda ne gibi deðiþikler yaþadýðý
konusunda bilgiler vermiþ, uygulanmakta olan
ve uygulanmasý planlanan prim sisteminin
yaþadýðý sorunlardan bahsetmiþtir. Avrupa’daki
düzenleme ve denetlemelerin bütünüyle
birleþtirilmesi, Avrupa’nýn mali durumunun
bankalarýn iflas etmelerini engellenmesini
destekleyecek bir yapýya kavuþturulmasý
gerektiðini belirtmiþtir.
Daha sonra söz alan Cagliari Üniversitesi’nden
Riccardo DELISA, bankalarýn risk daðýlýmlarýnýn
Basel II ve Basel II dýþýnda olmak üzere iki
bölümde incelenebileceðini, Basel II kriterleri
içinde bankalarýn kayýplarýnýn sistem içinde
daðýtýmýnýn yapýlabildiðini, Basel II dýþýnda
kalan uygulamalarýn az da olsa kurisk
bankalarýn bireysel risklerinin birleþerek sistemik
risk doðurduðunu, sistemin tamamýnýn risk
altýnda olmasý durumunda normal þartlarda
mevduat garanti sistemi fonlarýnýn yeterli
olacaðýný ve Basel II kriterleri içinde
kullanýlmasýnýn uygun olduðunu, mevduat
garanti sisteminin sermaye yeterliliðinin
hesaplanmasýnda riskin sistem içindeki daðýlma
durumunun gözönüne alýnmasý gerektiðini
ifade etmiþtir.
GÖRÜÞ
De LISA’nýn konuþmasýnýn ardýndan IMF’ten
David HOELSCHER’in yönettiði “Mevduat
Sigortasýnda Tam Garantiden Sýnýrlý Garantiye
Geçiþ” konulu bir panel düzenlemiþtir. Panelde
ilk olarak OECD’den Sebastian SCHICH söz
almýþ, “Bankalarýn Yükümlülükleri Ýçin Devlet
Garantisinin Geniþlemesi Neticesinde Ortaya
Çýkan Büyük Sorunlar” konulu bir sunum
yapmýþtýr. Sunumunda, G-20 ülkelerinden
örneklendirmeler yaparak banka
yükümlülüklerinin garanti kapsamýnda
olmasýnýn finansal sistemin dengede kalmasýna
yardýmcý olduðunu, ancak bu garantinin ahlaki
zaafiyet (moral hazard), rekabette çarpýklýk,
muhtemel büyük mali yükümlülükler gibi
potansiyel maliyetler doðurabileceðini ifade
etmiþtir.
Panelin ikinci sunumunu Tayvan Mevduat
Sigorta Kurumu’ndan Yvonne FAN yapmýþtýr.
FAN, sýnýrlý garantiye geçiþte ülkesinin
tecrübelerini paylaþmýþtýr. Sýnýrlý garantiye geçiþ
ile ilgili uygun zamanýn, makro planda
ekonominin tamamýnýn saðlýklý ve finansal
dengenin bir arada olduðu zaman olduðunu,
mevduat sigortasý açýsýndan bakýldýðýnda kamu
bilgisinin tam olmasýnýn, fon rezervinin yeterli
ve likit olmasýnýn, garantinin limit ve
kapsamlarýnýn belirlenmesi gerektiðini
belirtmiþtir. Kriz öncesinde sýnýrlý garantiye
geçiþ için tüm ön koþullarýn yeterli düzeyde
olduðunu ancak kriz döneminde bu durumun
deðiþtiðini, genel ekonomik durumun iyi
olmadýðýný ifade etmiþtir.
Üçüncü sunumu, Japonya Mevduat Sigorta
Kurumu’ndan (Deposit Insurance Corperation
o f J a p a n - D I C ) M u t s u o H ATA N O
gerçekleþtirmiþtir. Ülkesindeki sýnýrlý ve tam
mevduat garantisi arasýnda geçiþler hakkýnda
bilgi veren HATANO, Japonya’da 5 yýllýk bir
süre içinde sýnýrlý garantiye geçileceðinin
öngörüldüðü, bu dönemin sonunda 1 yýllýk ek
bir geçiþ süreci daha yaþandýðýný belirtmiþ,
sýnýrlý garantiye geçiþte ekonomik ve finansal
istikrarýn geliþmiþ olmasý gerektiðini, sýnýrlý
garantiye geçiþte süre uzatýmý gibi esnek bir
yapýnýn olmasý ve kademeli bir geçiþin
uygulanmasýnýn deðerlendirilmesi gerektiðini
ifade etmiþtir.
Panelde daha sonra Avrupa Politika
Araþtýrmalarý Merkezi’nden (Centre for
European Policy Studies – CEPS) Dr. Rym AYADI
bir sunum yapmýþtýr. AYADI, düzgün bir þekilde
oluþturulmuþ bir mevduat sigorta sisteminin
finansal dengenin saðlanmasýna yardýmcý
olacaðýný, bankalarýn saðlýksýz olduklarýna
inanýlan ve denetim mekanizmasýnýn yetersiz
olduðu durumlarda, hükümetin mevduat
sahiplerine oldukça kapsamlý bir garantiyi
vererek teþvik etmesi gerektiðini belirtmiþtir.
Bununla birlikte, beklenmedik bir þokla
yüzleþildiðinde limitli garantinin sistemik denge
üzerinde koruyucu tedbir olmasýnýn
beklenemeyeceðini, hükümetlerin dengenin
korunmasý için acil durum eylemlerini
gerçekleþtirebileceklerini, bunun da tam ve
geçici bir garanti ile mümkün olabileceðini
ifade etmiþtir.
Daha sonra Ýsveç Merkez Bankasý’ndan Jonas
NIEMEYER ve Ýngiltere Mali Hizmetler
Kurulu’ndan (Financial Services Authority –
FSA) Peter SMITH söz almýþ, kriz döneminde
kendi ülkelerine iliþkin deneyimleri
paylaþmýþlardýr. Panelin son sunumunu
Kurumumuz Baþkan Yardýmcýsý Dr. Rýdvan
ÇABUKEL gerçekleþtirmiþ, tam kapsam ya da
sýnýrsýz garantiye gerek duyulmasýna neden
olan bankacýlýk sistemine ve denetim otoritesine
duyulan güvenin kaybý gibi etkenlerden
bahsetmiþ, Türkiye’deki mevduat garantisine
iliþkin tarihsel geliþimleri paylaþmýþtýr. Tam
garanti kavramýnýn ahlaki zaafiyetin
büyümesine neden olduðunu belirten
ÇABUKEL, ex-ante fonlama yöntemi ile bu
durumun engellenebileceðini, tam garanti
durumunda ilave prim tahsilatýna baþvurmak
gerekebileceðini belirtmiþ, etkili bir mevduat
sigorta sisteminin yeterli fon rezervine ve hýzlý
bir ödeme sistemine sahip olmasý ve kamu
bilincinin var olmasý gerektiðini ifade etmiþtir.
Düzgün bir þekilde
oluþturulmuþ bir mevduat sigorta
sisteminin finansal dengenin
saðlanmasýna yardýmcý olacaðýný,
bankalarýn saðlýksýz olduklarýna
inanýlan ve denetim
mekanizmasýnýn yetersiz olduðu
durumlarda, hükümetin mevduat
sahiplerine oldukça kapsamlý bir
garantiyi vererek teþvik etmesi
gerektiðini belirtmiþtir.
Panelin ardýndan söz alan Fransa Bankacýlýk
Komisyonu Genel Sekreteri Danielle NOUY,
Avrupa’da son dönemlerde gerçekleþen
minimum garanti kapsamýndaki
iyileþtirmelerden bahsetmiþ, Fransa’da ödemeci
ve korumacý olarak iki fonksiyonun olduðunu
belirtmiþtir. Ödemeci fonksiyonunda,
Komisyondan bir bankanýn artýk güçlü
olmadýðýnýn kabul edilmesi durumunda
kamudan dönen fonlarýn kabul edilmesinin
istendiðini, koruma fonksiyonunda ise
Komisyonunun Garanti Fonu’nun herhangi
bir bankayý destekleyici bir þekilde müdahale
etmesi gerektiðini önerdiðini ifade etmiþtir.
Konferansýn sonunda FDIC Ýkinci Baþkan
Yardýmcýsý Barbara RYAN tarafýndan yönetilen
“Mevcut Krizin Yönetiminde Mevduat
Sigortacýsýnýn Rolü-Gelecekteki Rolüne Bakýþ”
konulu bir panel düzenlenmiþtir. Panelin ilk
sunumunu Ýngiltere Merkez Bankasý’ndan
(Bank of England) Victoria CLELAND yapmýþtýr.
CLELAND “Ýngiltere’nin Özel Çözümleme
Rejimi- Dört Parçalý Yaklaþým” baþlýklý
33
23
23
GÖRÜÞ
Tam garanti kavramý ahlaki
zaafiyetin büyümesine neden
olacaktýr. Bu durum ex-ante
fonlama yönetimi ile engellenebilir.
Etkili bir Mevduat Sigorta
Sisteminin yeterli fon rezervine ve
hýzlý bir ödeme sistemine sahip
olmasý gerekmektedir.
sunumunda, Northern Rock örneðinin batýk
bankalar için genel iflas hukukunun yetersiz
kaldýðýný gösterdiðini, 2009 tarihli Bankalar
Kanununa özel bir çözümleme sisteminin dahil
edildiðini, diðer ülkelerdeki uygulamalarýn
Ýngiliz geleneklerine ve hukukuna
uyumlaþtýrýlarak bu sisteme dahil edildiðini
ifade etmiþtir. Yeni sistemin geçici kamu
mülkiyeti, banka yönetiminin deðiþtirilmesine
iliþkin düzenlemeler, iþlerin hýzlý bir þekilde
köprü bankaya ve özel sektöre aktarýlmasý ve
müflis bankalara iliþkin iflas prosedürlerinin
düzenlendiðini belirtmiþtir.
Ýkinci sunum, IADI Genel Sekreteri Don INSCOE
tarafýndan yapýlmýþtýr. INSCOE, yaþanan kriz
ile birlikte mevduat sigortasýnýn öneminin
anlaþýldýðýný, hiçbir mevduat sigortasý sisteminin
kendi baþýna krizle baþ edemeyeceðinin
anlaþýldýðýný belirtmiþtir. Kriz sýrasýnda ülkelerin
mevduat sigortasý sisteminde yapmýþ olduklarý
deðiþiklerden bahsetmiþ. finansal krizin
atlatýlmasýnda, güncel koþullara daha uyumlu
düzenlemelere ve sýnýrsýz garantiden limitli
garantiye koordineli bir geçiþe ihtiyaç
duyulduðunu belirterek mevduat sigortasý
sistemine ve yapýlacak ölçümlerin sistemik kriz
gözardý edilerek yapýlmamasý gerektiðinin
anlaþýldýðýný ifade etmiþtir.
Panelde daha sonra söz alan Ýsveç Finansal
Piyasalar Denetleme Kurumu’ndan Eva
HUPKES, krizin finansal piyasalar ile ilgili
reformlarýn geniþ bir yapýda olduðunu,
mevduat sigorta sistemine iliþkin
düzenlemelerin bu geniþ reform içinde temel
bir rol oynadýðýnýn anlaþýldýðýný, bunun
gerçekleþtirilebilmesi için mevduat
siortacýlarýnýnýn gerekli kaynaklara sahip olmaya
ihtiyaçlarý olduðunu, fonlama için en önemli
rolü üstlendiklerini ifade etmiþtir. Bununla
birlikte, mevduat sigorta sisteminin etkili ve
güvenilir bir yapýda olmasý gerektiðini, bir
baþka deyiþle gelecekteki risklerin bertaraf
edebilecek bir yapýya kavuþturulmasý gerektiðini
ifade etmiþtir.
Panelin dördüncü konuþmasýný Avrupa
Komisyonu’ndan Thorsten BEHNKE yapmýþ,
konuþmasýnda tekrar gözden geçirilen 94/19/EC
34
Direktifindeki deðiþiklikler konusunda bilgiler
vermiþ, direktifin revize edilmesi sýrasýnda,
yaþanan krizden öðrenilen derslerin ve ülke
örneklerinin dikkate alýndýðýný, direktifin daha
esnek bir yapýya kavuþturulduðuna inandýðýný,
söz konusu düzenlemelerin bugün krize karþý
etkili olduðunu, esnek yapýnýn devam etmesiyle
krize karþý finansal piyasalarýn daha etkin bir
þekilde mücadele etmesine olanak tanýdýðýný
ifade etmiþtir.
Pa n e l d e K a n a d a M e v d u a t S i g o r t a
Kurumu’ndan (Canada Deposit Insurance
Corporation – CDIC) Guy Saint PIERRE “CDIC:
Kriz yok (henüz)!” baþlýklý bir sunum yapmýþ,
sunumunda Kanada’da herhangi bir finansal
kuruluþun batmadýðýný, hükümetin özel bir
kurtarma planýnýn olmadýðýný ve mevduat
sigortasý kapsamýnýn deðiþmediðini, bu
nedenle Kanada’da kriz yaþanmadýðýnýn
söylenebileceðini ifade etmiþ, tüm bunlarýn
yanýnda hükümetin ve merkez bankasýnýn
likidite programlarýna, hükümetin borç karþýlýðý
garanti programýna ve diðer finansal uyarýlara
ihtiyaç duyulduðu, Kanada’da krizin
yaþanmamasýnýn en büyük etkeninin
muhafazakar bir denetim sistemi, banka sistemi
ve mortgage piyasasýna sahip olmalarý
olduðunu belirtmiþtir.
Konferansýn son sunumunu Rusya Mevduat
Sigorta Fonu Kurumu’ndan (Deposit Insurance
Agency – DIA) Andrey PEKHTEREV
gerçekleþtirmiþtir. PEKHTEREV, 2003 yýlýndan
itibaren DIA’nin yetkilerinin geniþletildiðini, en
son Aralýk 2008’te Rusya Merkez Bankasý’nýn
bankalara verdiði borçlarýn tasfiyesinde yetkili
hale getirildiðini belirtmitir. Problem bankanýn
ekonomi için önemli bir büyüklüðünün
olmamasý durumunda mevduat geri ödemesi,
bankanýn önemli bir büyüklüðe sahip olmasý
ancak içinde de önemli bir yatýrýmcý potansiyeli
barýndýrmamasý durumunda bankanýn sermaye
aktarýmý, bilanço temizlenmesi gibi iþlemlerle
rehabilite edilmesinin öngörüldüðünü,
bankanýn yatýrýmcý potansiyelinin yüksek
olduðu durumlarda ise DIA’nýn yatýrýmcýlara
mali danýþmanlýk hizmetini yerine getireceðini
ifade etmiþtir.
MAKALE
PARA ÝKAMESÝ SÜRECÝ ve ETKÝLERÝ
Para miktarýndaki deðiþmeler, fiyatlar genel düzeyi ve faiz oranlarý gibi temel
ekonomik deðiþkenleri etkileyerek, ekonomide önemli iktisadi sorunlarýn doðmasýna
yol açabilir.
1.Giriþ
Para, karþýlýðýnda mal ve hizmet almaya,
vermeye ve bunlarýn ekonomik deðerlerini
takas etmeye yarayan üzerinde rakamsal
deðerler taþýyan kaðýt ve maden olarak
tanýmlanmaktadýr. Makro ekonomik açýdan
paranýn önemi, ekonomik deðiþkenlerin
yönelimini belirlemesinden kaynaklanmaktadýr.
Örneðin para miktarýndaki deðiþmeler, fiyatlar
genel düzeyi ve faiz oranlarý gibi temel
ekonomik deðiþkenleri etkileyerek, ekonomide
önemli iktisadi sorunlarýn doðmasýna yol
açabilir.
Ekonomisi güçsüz, siyaseti karýþýk, sermaye
hareketlerine serbestlik tanýmýþ olan geliþme
yolundaki ülkelerde insanlar ellerine geçen
paradan birikime ayýrdýklarýnýn deðerini
koruyabilmek için bu birikimlerinin bir
bölümünü yabancý, güçlü bir paraya çevirerek
tutarlar. Eðer enflasyon yüksek ve reel faiz de
buna paralel biçimde yüksekse yabancý para
cinsinden elde edilen faizin getirisi yerli para
cinsinden elde edilenden daha düþük olsa bile
devalüasyon riskine karþý yabancý para tercih
edilen bir seçenek olarak ortada durur. Hatta
bazen yerli paraya dönüp daha fazla faiz getirisi
elde edilse bile kýsa sürede tekrar yabancý
paraya dönülüp anapara koruma altýna alýnýr.
Buna ekonomi literatüründe “para ikamesi”
ya da dolar baþlýca rezerv para olduðu için
daha kestirme yoldan gidilerek “dolarizasyon”
adý veriliyor. Bir ülkenin ekonomisi zayýfladýkça,
enflasyon artýp, siyasal istikrarsýzlýk büyüdükçe,
cari açýk arttýkça yani kýsacasý ekonomideki
riskler arttýkça para ikamesi de artýyor. Bir baþka
ifadeyle insanlar kendi ekonomilerine
güvenmedikleri için kendi paralarýndan kaçýp
yabancý paralarý tutmaya baþlýyorlar.
2.Para Ýkamesi Kavramý
Pa r a i k a m e s i , t a s a r r u f s a h i p l e r i n i n
mevduatlarýnýn erime riskini azaltmak ve
getirisini artýrmak için önce tasarruf daha sonra
da gündelik iþlemlerde kullanýlmak amacýyla
tasarruflarýný daha az deðer kaybedeceði
beklenen para cinsinden tutmak istemeleri
sonucunda yerli paradan kaçarak yabancý
paraya yönelmeleri olarak tanýmlanabilir. Para
ikamesi durumunda, bir ülkenin yerli para
birim yerine, baþka bir ülkenin para birimi para
olarak kullanýlmakta ve paranýn
fonksiyonlarýndan bazýlarýný veya tamamýný
yabancý para birimi yerine getirmektedir.
Ulusal para yerine yabancý para kullanýmý olarak
tanýmlanan para ikamesi beklenen enflasyon
oranýna, ekonominin uluslar arasý piyasalara
açýklýk derecesine, reel büyüme hýzýna, döviz
kuru rejimine, teknolojik geliþmiþlik düzeyine
ve vergi sistemine göre deðiþmektedir (Ertürk,
1991: 11-14). Bu sorunlar genellikle geliþmekte
olan ülkelere özgü sorunlar olarak ortaya
çýkmaktadýr.
Geleneksel olarak para talebi analizlerinde
para talebi, ölçek deðiþkenler olan GSMH ya
da servetin, fiyatlar genel düzeyinin ve parayý
elde bulundurmanýn alternatif maliyetini temsil
eden faiz oranlarýnýn bir fonksiyonu olarak ele
alýnmaktadýr. Ancak açýk bir ekonomide paranýn
alternatifi olan varlýklar içinde yabancý para
da bulunmaktadýr. Bir ülkede ulusal para yerine
yabancý para kullanýmýnýn yaygýnlaþmasý para
ikamesi sorununu gündeme getirmektedir
(Tanzi ve Blejer, 1982:782). Yabancý paranýn
ulusal para için ne ölçüde alternatif olduðu
bir ülkenin finansal sisteminin geliþmiþlik
derecesiyle, baþka biçimde ifade edilirse,
finansal aktif yelpazesinin geniþliðiyle ilgilidir.
Paraya alternatif finansal varlýk yelpazesinin
geniþ olmadýðý ülkelerde yabancý para ulusal
paranýn en önemli alternatifi haline gelmektedir
(Filho, 1993:327).
Özellikle enflasyonist baskýlarýn yaþandýðý
geliþmekte olan ülkelerde, insanlarýn gelirlerinin
alým gücünü korumak için portföylerinde
yabancý finansal aktiflere daha fazla yer
Erdal AYDIN
Eski Fon Denetçisi
35
23
23
MAKALE
Para ikamesi sürecinin ilk
aþamalarýnda, daha ziyade
alternatif bir tasarruf aracý olarak
bakýlan yabancý para, daha ileri
aþamalarda yavaþ yavaþ milli
paranýn diðer fonksiyonlarýný da
üstlenmeye baþlar
vermelerine dayalý para ikamesi olgusu artmýþtýr.
Bunun doðal bir sonucu olarak, insanlarýn milli
paraya olan taleplerinin azaldýðý ve bu
baðlamda para otoritelerinin para politikasý
araçlarýný kullanarak ekonomiyi etkileme
güçlerinin sýnýrlandýðý görülmektedir.
3.Para Ýkamesi Türleri
Para ikamesi dar ve geniþ anlamda da
tanýmlanabilmektedir. Dar tanýma göre para
ikamesi, yabancý paranýn ulusal para ile ikamesi
anlamýný taþýmakta; geniþ tanýmda ise, ulusal
parayla tüm dýþ finansal aktiflerin ikamesi
anlamýna gelmektedir. Dolayýsýyla geniþ taným,
sermaye hareketlerini de içerdiðinden, ayný
zamanda simetrik para ikamesini de
kapsamakta ve genellikle geliþmiþ ülkelerle ilgili
yapýlan çalýþmalar için kullanýlmaktadýr. Dar
taným ise geliþmekte olan ülkelerle ilgili yapýlan
çalýþmalarýn sýnýrýný belirlemektedir. Dar ve
geniþ anlamda para ikamesini ayrýþtýrmak için
aþaðýda verilen tablodan yararlanýlabilir.
Ulusal paranýn, deðiþim ve hesap birimi olarak
fonksiyonlarýný kaybettiði durumda, iþlem motifi
ile döviz tutulmasý kaçýnýlmaz bir sonuçtur. Bu
amaçla döviz, nakit veya vadesiz mevduat
þeklinde likit olarak tutulur. Ulusal iþlemlerde
dövizin kullanýlmasý, paranýn deðiþim aracý
olma fonksiyonundan çok, hesap birimi olma
fonksiyonu tarafýndan belirlenir. Dövizin nakit
olarak tutulmasýnýn diðer yolu, halkýn büyük
miktarda dövizi gömüleme þeklinde
saklamasýdýr. Burada dövizin nakit olarak
tutulmasýyla, enflasyon vergisinden veya
finansal varlýklara hükümetin el koymasý sonucu
oluþabilecek finansal kayýplardan kaçýnýlmasý
amaçlanmýþ olabilir. Bu durumda iþlem
motifinden çok, deðer saklama motifinin daha
baskýn olduðu söylenebilir. Bunun yaný sýra,
ulusal bankacýlýk sisteminde, tahvil veya döviz
tevdiat hesaplarý, paranýn deðer saklama
fonksiyonu ile açýklanabilir (Balaylar ve Duygulu,
2004).
Para ikamesi sürecinin ilk aþamalarýnda, daha
ziyade alternatif bir tasarruf aracý olarak bakýlan
yabancý para, daha ileri aþamalarda yavaþ yavaþ
milli paranýn diðer fonksiyonlarýný da
üstlenmeye baþlar. Bu nedenle de para ikamesi
süreci için “Gresham Kanunu’nun tersine
çalýþmasý” nitelemesi yapýlmaktadýr (Tunay,
1998).
4.Para Ýkamesi Süreci
Dolarizasyon olgusunun ardýnda baþlýca üç
unsur vardýr: Bunlardan ilki makroekonomik
istikrarsýzlýk, ikincisi düzenleyici çerçevedeki
36
aksaklýklar ile piyasa yapýsýndaki eksiklikler,
üçüncüsü ise istikrarsýzlýðýn hem nedeni hem
de sonucu olarak ortaya çýkan, güvenilirlik
kaybý / eksikliðidir (Serdengeçti, 2005).
Geliþmekte olan ülkelerde yaþanan para ikamesi
süreci, para-maliye ve döviz kuru politikalarýnýn
hem formulasyonunda hem de
uygulanmasýnda sorunlar yaratmaktadýr. Yurt
içi yerleþiklerin portföylerinde bulundurduklarý
yabancý para balanslarýnýn, uluslararasý ticaret
ve turizm gibi iktisadi faaliyetlerin
gerektirdiðinden daha fazla artar hale gelmesi,
yanlýþ politika uygulamalarýnýn yarattýðý yüksek
enflasyon ve dýþ denge bozukluklarýndan
kaynaklanmaktadýr.
Dolarizasyon veya para ikamesi 1980’lerden
sonra ekonomilerin dýþa açýlmasýyla baþlamýþ,
az geliþmiþ ülkelere geliþmiþ ülkeler arasýndaki
enflasyon oranlarýnýn farklýlýðý ve artan iktisadi
ve politik belirsizlikle birlikte paranýn deðer
kaybedeceði yönündeki beklentiler bu olayý
körüklemiþtir. Para ikamesi, kýsaca tasarruf
sahiplerinin mevduatlarýnýn erime riskini
azaltmak ve getirisini artýrmak için önce
tasarruf, daha sonra da gündelik iþlemlerde
kullanýlmak amacýyla, tasarruflarýný daha az
deðer kaybedeceði beklenen para cinsinden
tutmak istemeleri sonucunda, yerli paradan
kaçarak yabancý paraya yönelmeleri olarak
t a n ý m l a n a b i l i r. Pa r a i k a m e s i v e y a
dolarizasyonun ölçüsü ise, piyasada dolaþan
dolar miktarýný gösterecek bir gösterge
olmadýðýndan, döviz tevdiat hesaplarýnýn vadeli
mevduata göre artýþý olmaktadýr. Para
ikamesinin nedeni enflasyon olmakla birlikte,
enflasyonun düþmesi halinde bile hükümet
politikalarý inanýlýr deðilse, Peru’da yaþandýðý
gibi döviz ikamesini tersine çevirmek mümkün
olmayabilir (Altýnkemer, 1996).
5.Finansal Sistem ve Döviz Hesaplarý
Bir ülkenin mali sisteminde enflasyondan
korunmanýn aracý olarak yabancý paranýn göreli
önemi ile ekonominin finansal yapýsýnýn
geliþmiþlik derecesi arasýnda ters yönlü iliþki
bulunmaktadýr. Bu yönüyle yurt içi sermaye
piyasalarýnýn geliþmemiþ olmasý bir ülkede
parayý ikame eden finansal varlýk yelpazesinin
ve bu yelpazeyi oluþturan aktiflerin likidite
düzeylerinin yeterince geliþmemiþ olduðuna
iþaret etmektedir. Bu açýdan bakýldýðýnda yurt
içi yerleþiklerin servetini plase ettiði üç alan
ortaya çýkmaktadýr: Reel mallar, ulusal para ve
yabancý para. Yani, finansal varlýk yelpazesinin
geniþ olmayýþý, enflasyondan korunmayý
saðlayacak kanallarýn daralmasýna neden
MAKALE
olmakta ve para ikamesi olgusu için son derece
elveriþli bir zemin hazýrlamakta ve ayný zamanda
para ikamesini asimetrik hale getirmektedir.
Baþka bir ifade ile bir ülkenin finansal yapýsýnýn
para benzeri yaratma yeteneði düþükse baþka
bir ülkenin merkez bankasýnýn yarattýðý para
bu boþluðu doldurmaktadýr (Togay, 1997).
Geliþmekte olan ülkelerde yaþanan
dolarizasyon, yüksek enflasyon nedeniyle ulusal
parayý elde bulundurmanýn alternatif maliyeti
yükselirken ulusal para yerine plasman
yapýlabilecek aktif yelpazesinin geniþ olmayýþý
sebebiyle yabancý paranýn ulusal para yerine
kullanýlmasý durumunu tanýmlamaktadýr Ancak
soruna salt bu açýdan bakmak eksik bir yaklaþým
olmakta ve bu baðlamda para ikamesi süreci
yaþanan ülkenin mali sisteminin özellikleri
önem kazanmaktadýr.
Döviz kuru sistemi ve sermaye kontrolleri veri
iken, hanehalklarý ellerindeki dolar balanslarýný
üç farklý alana tahsis edebilirler. Bunlar, yurt
içi bankalardaki döviz hesaplarý, elde
bulundurulan dolar balanslarý ve yurt dýþý
bankalarda bulundurulan dolar hesaplarýdýr.
Burada açýkça görülebildiði gibi, bu üç yatýrým
alaný birbirilerinin tam ikamesi deðildir ve
yerleþiklerin dolar balanslarýný nasýl tahsisi
edecekleri ulusal para piyasasýný ve döviz
piyasasýný etkilemektedir. Bu baðlamda ortaya
çýkan temel bir saptama þu biçimde yapýlabilir:
Açýk bir ekonomide, yabancý para balanslarýnýn
ülke içi döviz hesaplarýna tahsis, edilen bölümü
arttýkça, kýsa dönemde; uluslararasý rezervler,
faiz oranlarý ve döviz kurlarýnda ortaya çýkan
baskýlar azalmaktadýr.
Yabancý para cinsinden mevduatlara verilen
devlet garantisi / sigortasý, özellikle tüm
mevduatý kapsayacak þekilde olduðunda, bu
duruma bir örnek teþkil etmektedir. Böyle bir
durumda, finansal kriz ve devalüasyon
sonucunda kur riski ve diðer nedenler ile geri
ödeme yeteneðini kaybeden firmalar yüzünden
bankalarýn iflas etmesi halinde, yabancý para
mevduat sahipleri ödememe riskine karþý
korunmuþ olmaktadýrlar. Bu tür bir yapý, ayný
zamanda, bilançolarýndaki yabancý para
mevduatýnýn deðerini garanti ettiði için,
bankalarýn piyasa deðerini yükseltmektedir. Bu
nedenlerle, finansal sistem ya da bankacýlýk
sistemi, ulusal para karþýsýnda yabancý parayý
daha cazip kýlýcý uygulamalara yönelebilmekte;
bu da dolarizasyonu teþvik etmektedir.
Döviz hesaplarý ve döviz bulundurmayý
mümkün kýlan yasal düzenlemeler aracýlýðý ile
para ikamesi sorununun kýsmen mali sistem
içinde yasal zemine çekilebildiðini, ancak
ekonomik birimlerin davranýþ biçimlerinin çok
kýsa zamanda deðiþmesinin mümkün olmamasý
nedeniyle etkili politikalar izlenmemesi
durumunda sorunun tespit edilmiþ olmasýnýn
çok fazla anlamlý olmadýðýný göstermektedir.
Dolarizasyon oraný yurt içi döviz tevdiat
hesaplarýnýn toplam mevduata bölünmesi ile
hesaplanmaktadýr. Ancak dolaþýmdaki yabancý
paralarýn da bu hesaplamaya dahil edilmesi
daha gerçekçi bir oran verecektir, fakat
dolaþýmdaki yabancý para miktarýný bulmak
imkansýz gibidir.
Yerleþiklerin DTH
Dolarizasyon Oraný=
...................................
Toplam Mevduat
Açýk bir ekonomide, yabancý
para balanslarýnýn ülke içi döviz
hesaplarýna tahsis, edilen bölümü
arttýkça, kýsa dönemde;
uluslararasý rezervler, faiz oranlarý
ve döviz kurlarýnda ortaya çýkan
baskýlar azalmaktadýr.
Finans kesiminin büyük miktarda yabancý para
yükümlülüðünün olduðu durumlarda, bu
kesim ya yabancý para cinsinden varlýk tutarak
ya da yurtiçine yabancý para cinsinden kredi
vererek döviz kuru riskinden korunmak
zorundadýr. Ancak yabancý para cinsinden
yurtiçine kredi verilmesi, bir taraftan döviz
kuru riskini müþteriye aktarýrken, diðer taraftan
ulusal paranýn deðer kaybý halinde ödememe
riskini artýrmakta; dolayýsý ile kredi portföyünün
kalitesini olumsuz etkilemektedir. Dolarizasyon,
finans kesimi üzerindeki olumsuz etkisini likidite
riski üzerinden de göstermektedir. Ayrýca,
dolarizasyonun yüksek olduðu ekonomilerde
likidite riski; kriz algýlamalarýnýn arttýðý ve
ekonomide dalgalanmalarýn yaþandýðý
durumlarda ulusal varlýklara talebin düþmesi,
mevduatlarýn ya da yastýk altýnda ve kasalarda
tutulan ulusal paranýn yabancý paraya çevrilmesi
veya yabancý para olarak yurtdýþýna aktarýlmasý,
ya da kýsa vadeli kredilerin geri çaðrýlmasý ile
ortaya çýkmaktadýr. Dolayýsýyla yabancý para
cinsinden mevduatlarýn yabancý para cinsinden
varlýk karþýlýðý yeterli deðilse, mali sistemde bir
likidite sýkýntýsý ortaya çýkmaktadýr. Bu sýkýntý
doðrudan ekonomideki kýrýlganlýklarý artýran
ve tetikleyen bir sürece yol açmaktadýr
(Serdengeçti, 2005).
6.Para Ýkamesinin Para Politikasý ve
Senyoraj Gelirleri Üzerindeki Etkisi
Artan kamu harcamalarýnýn finanse edilmesi
amacýyla, para basarak elde edilen kamusal
gelirler, senyoraj (seigniorage) gelirleri olarak
tanýmlanýr. Fransýzca bir kelime olan seigniorage
terimi, orta çaðda Lordlarýn kendi
malikanelerinde özel bir hak þeklinde
kullandýklarý madeni para basma yetkisini ifade
etmek için kullanýlmýþtýr. Günümüzde ise
kamusal harcamalarýn para basýmý ile finanse
edilmesini ifade etmek için kullanýlmaktadýr
(Orhan ve Erdoðan, 2007:245).
37
23
23
MAKALE
Para ikamesinin arttýðý
dönemlerde, para politikasý
etkinliðini kaybetmektedir.
Para ikamesi süreci bir ülkede para otoritelerinin
baðýmsýz para politikasý uygulamasý
konusundaki olanaklarýný azaltmakta,
stabilizasyon politikalarýnýn baþarýlý bir þekilde
uygulanmasýný engelleyen doðal bir kýsýt haline
gelmektedir.
Dolarizasyon, dolar veya yabancý para ile yapýlan
reel ve finansal iþlemlerin ulusal paraya göre
derecesini ifade etmektedir. Para ikamesinin
arttýðý dönemlerde, para politikasý etkinliðini
kaybetmektedir. Ulusal ve yabancý paralar
arasýndaki ikame elastikiyeti, döviz kurlarýnýn
esnek olduðu þartlarda daha yüksektir. Para
ikamesi sürecinde, para politikalarýnda
meydana gelebilecek baþarýsýz uygulamalar,
sabit döviz kurlarýnda olduðu gibi esnek döviz
kurlarýnda da ülkeler arasýnda transfer
edilmektedir. Ulusal parayý ikame eden yabancý
paranýn miktarý, beklenen getiri oranýna
baðlýdýr. Yabancý paradan beklenen getiri oraný
yükseldikçe para ikamesi süreci hýzlanmaktadýr.
Bu durumda ulusal para talebinin temel
belirleyicisi, yabancý paranýn tahmini getiri
oraný olmaktadýr. Para ikamesinin makro
ekonomik düzeydeki en önemli etkisi,
hükümetlerin elde edecekleri enflasyonist
finansman gelirleri üzerinde görülmektedir.
Enflasyonist finansmanýn bileþenleri, senyoraj
ve enflasyon vergisidir. Senyoraj, para basma
yetkisine sahip olan otoritenin para basmak
suretiyle elde ettiði gelirdir. Söz konusu gelirin
büyüklüðü, paranýn basým maliyetleri ile satýn
alma gücü arasýndaki farka eþittir (Aklan, 2001).
Senyoraj gelirlerinin toplam kamusal gelirler
içerisindeki oransal aðýrlýðý önemli ölçüde,
uygulanmakta olan kur rejiminin niteliðine
baðlýdýr. Bu anlamda sabit döviz kuru rejimini
benimseyen ekonomilerde, senyoraj geliri
meydana getirme þansý ortadan kalkar. Ancak
hemen belirtmek gerekir ki, esnek döviz kuru
sisteminde de benzeri bir durum gözlenebilir.
Nitekim, esnek döviz kuru sisteminin
uygulandýðý ülkelerde, dolarizasyon sorunu
nedeniyle senyoraj gelirlerinde azalmaya yol
açar. Dolarizasyon ile birlikte, senyoraj gelirleri
dolar üreten ülkeye aktarýlmaktadýr (Orhan ve
Erdoðan, 2007:249).
Para ikamesi sürecinin yaþandýðý ülkede, reel
para talebinin azalmasý, senyoraj gelirlerinin
tabanýný ertimektedir. Geliþmekte olan ülkelerde
vergi toplamaya iliþkin, kurumsal ve
organizasyon maliyetlerinin yüksekliði
nedeniyle, kamu kesimi açýsýndan senyoraj en
önemli gelir kaynaðý durumundadýr. Döviz
kuru kontrollerinin kaldýrýlmasý, teknolojinin
geliþimi, liberalizasyon uygulamalarý sonucunda
38
ortaya çýkan geliþmeler, senyoraj geliri elde
etme kapasitesini düþürmüþtür. Kamu kesiminin
para yaratma süreci sonucunda elde ettiði
gelirler senyorajýn mali yönünü; özel sektörün
elde para bulundurmasýnýn alternatif maliyeti
ise senyorajýn parasal yönünü oluþturmaktadýr.
Bir ülkede kamu kesimi açýsýndan senyoraj
önemli bir gelir kaynaðý durumunda ise para
ikamesi nedeniyle, yurt içi reel para
balanslarýnýn azalmasý, ayný senyoraj gelirinin
elde edilebilmesi için daha yüksek enflasyon
yaratýlmasýný gerektirmekte; bu ise
hiperenflasyon sürecine yol açmaktadýr. Yüksek
enflasyon ile senyoraj gelirleri arasýndaki iliþki,
“Laffer Eðrisi” analizi çerçevesinde iki farklý
durum tanýmlanarak ortaya konulmaktadýr.
Buna göre bir ekonomi Laffer Eðrisinin doðru
tarafýnda ise, enflasyon oranýndaki artýþ daha
fazla senyoraj geliri elde edilmesini olanaklý
kýlmaktadýr. Ekonomi Laffer Eðrisinin yanlýþ
bölgesinde ise, bu durumda mali açýklar
enflasyonun tek açýklama biçimi olamaz. Mali
açýdan bakýldýðýnda hükümet enflasyon oranýný
düþürerek senyoraj gelirlerini artýrabilir. Bu iki
açýklama biçiminin ortak özelliði, enfasyonu
istikrarlý bir uzun dönem denge durumu olarak
ele almasýdýr. Bu anlamda alternatif açýklama
tarzý þudur: Enflasyon istikrarsýz bir olgu olup,
senyoraj gelirlerini artýrmanýn bir aracý olarak
kullanýlmaktadýr. Ekonomi enflasyon sürecinin
hýzlandýðý bir patikaya yerleþtiðinde, bu süreç
hiperenflasyona neden olmaktadýr. Bir
ekonominin cari durumunun analizi açýsýndan
en iyi açýklama tarzýnýn hangisi olduðu, para
talebinin enflasyon esnekliðinin 1’den küçük
olup olmadýðýna ve uzun dönem mali açýklarýn
para yaratma nedeniyle elde edilecek olan
maksimum uzun dönem denge gelirlerinden
büyük mü yoksa küçük mü olduðuna baðlýdýr
(Togay, 1997).
Para ikamesinin diðer bir etkisi, kredi
piyasalarýnda görülmektedir. Bankalardaki
döviz tevdiat hesaplarý arttýkça ticari bankalarýn
portföy kompozisyonlarý deðiþeceðinden,
bankalarýn ulusal para cinsinden kredi açmalar
güçleþecektir. Ulusal firmalar da yabancý para
ile borçlanma konusunda isteksiz olduklarýndan
yatýrýmlarýn finansmanýnda kullanýlabilecek
kaynaklar giderek azalacaktýr.
7.Para Ýkamesine Gösterilen Tepkiler –
Ters Para Ýkamesi
Daha etkin bir para politikasý için enflasyonun
ve onun neden olduðu para ikamesi sürecinin
azaltýlmasý gereði ortadadýr. En baþta, yerli
paranýn tekrar etkin bir þekilde kullanýlmasýný
ifade eden ters para ikamesi süreci için bütçe
MAKALE
disiplini saðlayacak yapýsal reformlarý
gerçekleþtirmek gerekmektedir. Bunun içinde
bir istikrar programý gereklidir.
Politika uygulayýcýlarýn para ikamesi sürecine
gösterdiði tepkiler üç ana baþlýk altýnda
toplanabilir (Togay: 1997):
- Döviz hesaplarýnýn dondurulmasý ya da
uygulamadan kaldýrýlmasý,
- Yabancý para cinsinden sözleþmeler yapmayý
mümkün kýlan yasal düzenlemelerin
uygulamadan kaldýrýlmasý,
- Yurt içi faiz oranlarý artýrýlarak ulusal paraya
yönelik talebin artýrýlmasý.
Ýlk iki tepki para ikamesi sürecini yaþayan Latin
Amerika ülkelerinin çoðunluðuna özgü bir
durumdur. Fakat, döviz hesaplarýnýn
bulundurulmasýný mümkün kýlan yasal
düzenlemelerin uygulamadan kaldýrýlmasý ile
dolarizasyon sürecinin tersine çevrilip
çevrilemeyeceði tartýþma konusudur. DTH
bulundurmayý mümkün kýlan yasal
düzenlemenin kaldýrýlmasý ile bu hesaplarýn
yaratýlmasýna neden olan psikolojik ve
ekonomik ortamýn yok edilip edilmeyeceði
tartýþma konusudur.
Yurt içi faiz oranlarýnýn artýrýlmasý politikasý,
genel olarak geliþmekte olan ülkelere önerilen
bir politika niteliðindedir. Mevduat faiz oraný
üzerindeki yasal kýsýtlamalarýn kaldýrýlarak,
pozitif faiz uygulamasýna geçilmesi
ekonomideki fonlarýn mobilizasyon derecesini
artýrarak tasarruf hacmini artýrýr. Fakat, bu
uygulamanýn tasarruf eden birimlerden,
finansman açýðý olan birimlere net bir fon
transferi olduðu eleþtirileri de bulunmaktadýr.
Bir ülke parasýnýn para ikamesine maruz kalmasý
yani dolarize olmasý durumunda uygulanan,
döviz bonolarý veya dövize endeksli bono
çýkarmak, kýsa vadeli rahatlýk yaratýr. Bu çözüm
ancak genel bir istikrar politikasý ile
desteklenmemesi durumunda daha kötü
sonuçlar doðurur.
8.Türkiye’de Para ikamesi
1980 öncesi dönemde Türkiye’de, ekonomik
birimlerce yabancý para bulundurmak ve
kullanmak yasak olduðundan para ikamesi
sorunu bulunmamaktaydý. 1970’lerin sonunda
yaþanan ödemeler dengesi kaynaklý ekonomik
kriz ile birlikte Türkiye, 24 Ocak 1980 tarihinde
ithal ikameci sanayileþme stratejisinden dýþa
dönük bir stratejiye geçmiþtir. Bu kararlarla,
sermaye hareketleri liberalize edilerek, finansal
reformlarý da içeren yeni bir ekonomik istikrar
programý yürürlüðe konmuþtur. Bu kararlar
sonrasý yerleþiklere döviz tutabilme izni
verilmiþtir. 1984 yýlýndan sonrada bankalarda
döviz tevdiat hesaplarý açtýrýlmaya baþlanmýþtýr.
Bu olaylarda Türkiye’de para ikamesi kavramýný
gündeme taþýmýþtýr.
Türkiye ekonomisinin döviz iþlemleri ile
tanýþmasýnýn, 1970’li yýllarda yaþanan petrol
krizleri sonucu ortaya çýkan döviz sýkýntýsýný
gidermek için, Dövize Çevrilebilir Mevduat ve
Kredi Mektuplu Döviz Tevdiat Hesabý
uygulamalarý ile baþladýðý söylenebilir.
1980 öncesi dönemde
Türkiye’de, ekonomik birimlerce
yabancý para bulundurmak ve
kullanmak yasak olduðundan para
ikamesi sorunu bulunmamaktaydý.
1980’lerin ortalarýndan itibaren Türk lirasý
geleneksel üç fonksiyonunu da kaybetmeye
baþlamýþ, özellikle enflasyon oranlarýndaki
sürekli artýþ ve Türk lirasýnýn diðer yabancý para
birimleri karþýsýndaki deðer kaybý Türk
vatandaþlarýnýn yerli paradan kaçmalarýna
neden olmuþtur. Döviz tevdiat hesaplarýnýn
varlýðý ise yabancý para birimlerinin, ayný
zamanda tasarruf aracý haline gelmesine zemin
oluþturmuþtur. Bu süreçte Merkez Bankasý ve
Hazine gibi kamu kurumlarýnýn çeþitli ekonomik
göstergeleri yabancý para birimi türünden
açýklamaya yönelmeleri, Türk parasýnýn hesap
birimi olma özelliðini kaybetmeye baþladýðýný
gösteren çarpýcý ör-neklerden biridir. Bunlara
ek olarak açýlan döviz büfelerinin ülkede yaygýn
hale gelmesi ve bunlarýn sadece turistlere deðil,
ülkede yerleþik vatandaþlara da sürekli döviz
satmasý ve özellikle maaþ ve ücret ödeme
günlerinde bu büfeler önünde kuyruklar
oluþmasý, günlük iþlemler için de yabancý para
biriminin kullanýldýðýna dair bir göstergedir
(Selçuk, 1994).
1990’lý yýllardan itibaren Türkiye ekonomisinin
oldukça istikrarsýz bir yapý kazandýðý
gözlenmektedir. 1990'lý yýllar bir önceki 10
yýllýk dönem içerisinde hayata geçirilen
ekonomik kurumlarýn geliþme gösterdiði bir
dönem olmuþsa da ülke ekonomisi yüksek
kronik enflasyonun ve dengesiz büyümenin
etkisinde kalmýþtýr.
Faruk Selçuk (1994), tarafýndan yapýlan
çalýþmada, para ikamesinin Türkiye
ekonomisindeki dinamikleri sorgulanmýþ ve
yüksek enflasyonist baskýlardan kaynaklanan
para ikamesi sürecinin sona erdirilmesi ya da
tersine çevrilebilmesi için milli aktiflerin
beklenen reel getirilerinin artýrýlmasýný
amaçlayan bir politikanýn gerekliliði üstünde
durulmuþtur. Selçuk, 1980 sonrasýnda ihracatýn
özendirilmesi için Türk parasýnýn reel deðerinin
düþürülmesi politikasýnýn para ikamesine yol
açtýðýný ve para ikamesinin önceleri ödemeler
denkliði saðlanmasýnýn bir sonucu olarak
doðduðunu belirtmektedir. 1980’lerde önemli
39
23
23
MAKALE
Para ikamesi, finansal
piyasalarýn yeterli derinliðe
ulaþmadýðý ve enflasyon oranýnýn
yüksek olduðu ülkelerde yoðun
bir þekilde yaþanmaktadýr.
bir bütçe finansmaný aracý olarak kullanýlan
senyoraj gelirlerinin, para ikamesinin artmasýyla
birlikte azaldýðý ve enflasyonun þiddetlendiði
ulaþýlan sonuçlardan biridir.
Türkiye ekonomisi özellikle 1970’li yýllarýn
sonlarýndan beri yüksek enflasyonlu bir sürece
girince ve 24 Ocak 1980 Kararlarý sonrasý liberal
uygulamalar arttýkça döviz kurlarýnda hýzlý
artýþlar olmuþ, halk para ikamesine yönelmiþ,
günlük alýþ-veriþlerde ve hesaplamalarda döviz
kullanýmý artmýþ, tasarruflar döviz olarak kýsmen
yastýk altýna kaymýþ, kýsmen de bankalarda
döviz tevdiat hesabýna (DTH) dönüþmüþtür.
Örneðin, 1995 ve 2006 yýllarý verileri
karþýlaþtýrýldýðýnda, DTH/GSMH oraný % 17
iken, 2006 sonunda %18 olduðu, DTH/Toplam
Mevduat oraný 1995 yýlýnda % 49 iken, % 39’a
gerilediði ortaya çýkmýþtýr. 2003 yýlýndan itibaren
bir düþüþ gözlenmesine raðmen (Tablo 3) bu
oranlarýn yüksekliðinde, Nisan 1994 ve Þubat
2001 krizlerinde döviz kurlarýnýn hýzla artmasý
sonucu döviz açýk pozisyonu olanlarýn büyük
kayýplara uðramalarý etkili olmuþtur. Gerçekten,
dolar kurunun gelecek yýl %10 oranýnda
artacaðýný bekleyen bir banka yöneticisi, elindeki
dolarlarý %20 faizle TL cinsinden krediye
dönüþtürürse ve dönem içinde kurlar beklendiði
gibi %10 oranýnda artarsa, banka yýl sonunda
elde ettiði faiz gelirinin yarýsýný kur artýþýnýn
telafisi için harcayacaktýr. Eðer, kurlar %20
oranýnda artarsa banka sadece dönem
baþýndaki dolarlarýný geri satýn alabilecek, kurlar
%20’den fazla artarsa banka net dolar
kaybedecektir.
Özellikle 1990’dan sonra Türkiye’de
makroekonomik dengelerdeki bozulmanýn
para ikamesi sürecini hýzlandýrdýðý ve
dolaþýmdaki yabancý para hariç olmak üzere,
1984’de %1’den az olan para ikamesinin
1995’de %50’ye ulaþtýðý ortaya konmaktadýr
(Özkaramete, 1996).
Türkiye örneðini inceleyen literatürün neredeyse
tamamýnda, para ikamesi sürecinin ortaya çýkýþ
nedenleri olarak; yüksek enflasyon, devalüasyon
beklentisi ve faiz farklýlýklarýndan yararlanmak
için yapýlan arbitraj þeklinde gösterilmektedir.
Ayrýca para ikamesi sürecinin etkileri de, özet
olarak; para politikasýnda otonominin
kaybedilmesi, senyoraj gelirinden
yararlanamama, ulusal para talebinin istikrarsýz
hale geliþi ve döviz kuru belirsizliðinin artýþý
olarak gösterilmektedir (Küçükkale, 1999).
Türkiye’deki para ikamesi olgusunun, diðer
finansal aktiflerin getirileri yüksek olduðu veya
yüksek tutabildiði sürece belli bir oraný
aþmayacaðý anlaþýlmaktadýr. Bununla birlikte
40
ekonomide tam bir istikrar saðlanmaksýzýn
para ikamesinin tersine çevrilmesi söz konusu
deðildir. Para ikamesi, Türkiye’deki þekliyle
halkýn ekonomi hakkýndaki beklentilerinin bir
göstergesi gibidir. Yapýlacak bir istikrar
programý, Türk halkýnýn milli paraya güvenini
saðlamlaþtýrýcý tedbirler içermelidir. Ancak
böylelikle para talebi fonksiyonunun istikrarý
saðlanabilir ve parasal hedeflemede baþarýya
ulaþýlabilir.
Genel itibarýyla, oluþturulan endekslerin tümü
son yýllarda Türkiye’de yaþanan ters
dolarizasyon sürecini doðrulamaktadýr. Tüm
endekslerin eðilimi aþaðý yönlerini
k o r u m a k t a d ý r. A n c a k , T ü r k i y e h a l a
dolarizasyonun yüksek olduðu bir ülkedir.
Normal koþullar altýnda, ülke deneyimlerinin
de gösterdiði üzere, ters dolarizasyonun mutlak
baþarýya dönüþebilmesi için yabancý varlýklarýn
toplam varlýklar içindeki payýnýn yüzde 5 ile
yüzde 10 aralýðýna çekilmiþ olmasý
gerekmektedir (Akýncý, Özer, Usta, 2005).
9.Sonuç
Para ikamesi, finansal piyasalarýn yeterli
derinliðe ulaþmadýðý ve enflasyon oranýnýn
yüksek olduðu ülkelerde yoðun bir þekilde
yaþanmaktadýr. Para ikamesi sürecinde ulusal
paranýn iþlevleri, yabancý para tarafýndan yerine
getirilmektedir. Para ikamesi, yabancý parayý
kullanan ülke açýsýndan bir sermaye çýkýþý, ihraç
eden ülke açýsýndan ise sermaye giriþidir.
Yabancý parayý basan ülke tarafýndan paranýn
ihracý, söz konusu ülkenin uluslararasý
yükümlülüklerini, ödemeler dengesinde
sermaye giriþi þeklinde arttýrmaktadýr.
Dolarizasyon sürecini tersine döndürmenin
oldukça zor ve maliyetli olduðu görülmekle
birlikte, bu sürecin baþlamasýnýn ve baþarýsýnýn
üç temel kavramla yakýndan iliþkili olduðu
söylenebilir: Makroekonomik istikrar, piyasa
eksikliklerinin giderilmesi ve tutarlý yasal
düzenlemeler ile güvenilir politika uygulamalarý.
Makroekonomik istikrarýn saðlanmasýnýn, ters
dolarizasyon sürecinin baþarýsý açýsýndan bir
önkoþuldur. Makroekonomik istikrar
baðlamýnda en önemli nokta ise, enflasyonla
mücadeleye yönelik sýký para ve maliye
politikalarýnýn uygulanmasý ve enflasyonun
önlenmesinde kararlý politikalarýn devam
ettirilmesidir.
Ters dolarizasyon sürecini baþlatan en önemli
adým, dolarizasyonun baþlýca nedenlerinden
biri olan enflasyonu önlemek; diðer bir deyiþle
fiyat istikrarýný saðlamak ve sürdürmek yönünde
otoritelerin inandýrýcý taahhütlerde
MAKALE
bulunmalarýdýr. Bunun içinde merkez bankasý
baðýmsýzlýðý önemli bir þarttýr. Ayrýca para ve
döviz kuru politikalarý çerçevesinde dalgalý kur
rejimi uygulanmasý, enflasyon oynaklýðýný döviz
kuru oynaklýðýna göre azaltarak, ters
dolarizasyon sürecine önemli katkýda
bulunmaktadýr.
Ters dolarizasyon süreci, enflasyonla mücadele
ve istikrar sürecinin bir sonucu olarak ortaya
çýkmaktadýr. Ancak, kimi zaman, sadece saðlam
bir para politikasý yeterli deðildir. Para
politikasýna ek olarak, ulusal paranýn kullanýmýný
teþvik edecek ve güven yaratacak uygulamalarýn
ve piyasalardaki eksikliklerin giderilmesine
yönelik tedbirler ile saðlam ve tutarlý
düzenlemelerin de yer almasý gerekmektedir.
Türkiye’de görülen para ikamesi süreci yüksek
ve kronik enflasyonun bir sonucudur. Enflasyon
ekonomik birimlerin reel satýn alým güçlerini
düþürmekte ve örtülü bir vergi olarak kamu
finansmanýna katkýda bulunmaktadýr. Rasyonel
ekonomik birimler, gelirlerini enflasyon
karþýsýnda korumak için deðeri istikrarlý yabancý
para birimlerine portföylerinde daha fazla yer
vermektedir. Türkiye’deki geliþim de bu
yöndedir. Türkiye de enflasyon oranýnýn makul
seviyelere indirilerek enflasyonist bekleyiþlerin
kýrýlmasý son derece önemlidir. Türkiye’deki
para ikamesi süreci, ulusal paranýn deðer
kayýplarýndan kaçýþ þeklinde gerçekleþmektedir.
Para ikamesi enflasyonun bir sonucu olmakla
birlikte, þiddet arttýðýnda giderek enflasyonu
yükselten bir etken halini de alabilir. Enflasyonla
para ikamesi arasýnda böylesi bir karþýlýklý
etkileþimin doðmasý, yabancý paranýn sadece
bir tasarruf aracý olmaktan çýkarak milli paranýn
diðer fonksiyonlarýný da üstlenmesiyle
gerçekleþir. Bu tür bir trende girilmesi, enflasyon
oranlarýnýn dizginlenemez bir þekilde artmasýna
ve sonunda hiperenflasyona yol açabilir. Bugün
için Türkiye’deki para ikamesi süreci böyle bir
tehdit unsuru olmaktan uzaktýr.
Türkiye’deki para ikamesi
süreci, ulusal paranýn deðer
kayýplarýndan kaçýþ þeklinde
gerçekleþmektedir.
Türkiye’de bu ters para ikamesine geçiþi
desteklemek, psikolojik etkiyi kýrmak için bazý
deðiþiklikler yapmasý gerekmektedir. Bu
kapsamda; kamu kurumlarýnýn
özelleþtirilmesinde tekliflerin dolar üzerinden
alýnmasý, devletin bazý kurumlarýnýn bilanço
ve kar/zarar hesaplarýný döviz üzerinden
tutmasýna izin vermesi, devletin yurtiçi
borçlanmalarýný döviz üzerinden yapmasý,
devletin nakit fazlasýný döviz üzerinden tutmasý
uygulamalarýndan vazgeçilmesi gerekmektedir.
Kaynaklar
Akýncý, Ö, Özer, Y, Usta, B, (2005), “Dolarizasyon Endeksleri: Türkiye’deki Dolarizasyon Sürecine Ýliþkin
Göstergeler”, Araþtýrma ve Para Politikasý Genel Müdürlüðü Çalýþma Tebliði, No:05/17, TCMB.
Aklan, N.A., (2001), “Para Ýkamesi Süreci ve Türkiye Örneði”, Celal Bayar Üniversitesi, ÝÝBF, Yönetim ve
Ekonomi, Yýl:2001 Cilt 7, Sayý 1.
Aktan, C.C., Utkulu, U., Togay, S., (1998), Nasýl Bir Para Sistemi, ÝMKB, Ýstanbul.
Altýnkemer, M. (1996), “Para Ýkamesi, Hiperenfasyon ve Ýstikrar Programlarý”, Araþtýrma Genel Müdürlüðü
Tartýþma Tebliðleri, Kasým 1996, TCMB, Ankara.
Balaylar, N. A. ve Duygulu, A. (2004), “Türkiye’de Para Ýkamesi Olgusu Ve Para Talebinin Ýstikrarý” D.E.Ü.Ý.Ý.B.F.
Dergisi, Cilt:19, Sayý:2, 2004:33-54.
Çaðlar, Ü. (2003), Döviz Kurlarý Uluslar arasý Para Sistemi ve Ekonomik Ýstikrar, Ýstanbul: Alfa.
Ertürk, E. (1991), Türkiye Ýktisadýnda Yeni Bir Boyut Para Ýkamesi, Kavram, Teori, Oluþum Süreçleri ve Sonuçlarý,
Bursa: Uludað Yay.
Filho, U. (1993). “Currency Substitution and Demand for Money: The Argentine Case, 1960-1976”, The
American Economic Review, 83, 4, 953-963.
Küçükkale, Y. (1999), “Kayýtdýþý Ekonomi Ve Para Ýkamesi Türkiye Ýçin Ampirik Bulgular 1986:5-1995:12”,
Ýktisat, Ýþletme ve Finans Dergisi, Yýl: 14, Sayý:163.
Orhan O. Z. ve Erdoðan, S. (2007), Para Politikasý, Ankara:Özkan.
Özkaramete, N. (1996), “Türkiye’de Dolarizasyon ve Para ikamesi:1990-1995”, Ekonomik Yaklaþým, 1996Bahar, s.99,106.
Selçuk, F. (1994), “Currency Substitution in Turkey”, Applied Economics, 26: 509 -518.
Serdengeçti, S. (2005), “Dolarizasyon/Ters Dolarizasyon”, TCMB, Eskiþehir.
Togay, S. (1997), “Para Ýkamesi Nedenleri ve Yarattýðý Sonuçlar”, Ekonomik Yaklaþým, Cilt 8, Sayý 26, Ankara.
Tunay, B. (1998), Türkiye’de Enflasyon, Para Ýkamesi ve Para Politikalarýnýn Baðýmsýzlýðý, Active, Ekim-Kasým
1998.
41
23
23
SEMÝNER
TAZMÝN TALEBÝ YÖNETÝMÝ : SÝGORTALI
MUDÝLERE GERÝ ÖDEME YAPILMASI
International Association of Deposit Insurers (Uluslararasý Mevduat Sigortacýlarý Birliði-IADI)
ve European Forum of Deposit Insurers (Avrupa Mevduat Sigortacýlarý Forumu-EFDI) ortak
organizasyonuyla, 25-27 Aðustos 2009 tarihleri arasýnda Ýstanbul’da “Claims Management:
Reimbursement to Insured Depositors - Tazmin Talebi Yönetimi: Sigortalý Mudilere Geri Ödeme
Yapýlmasý” konulu bir yönetici eðitim programý düzenlenmiþtir.
International Association of Deposit Insurers
(Uluslararasý Mevduat Sigortacýlarý Birliði-IADI)
ve European Forum of Deposit Insurers (Avrupa
Mevduat Sigortacýlarý Forumu-EFDI) ortak
organizasyonuyla, 25-27 Aðustos 2009 tarihleri
arasýnda “Claims Management:
Reimbursement to Insured Depositors - Tazmin
Talebi Yönetimi: Sigortalý Mudilere Geri Ödeme
Yapýlmasý” konulu bir yönetici eðitim programý
düzenlenmiþtir. TMSF’nin ev sahipliðiyle Plaza
Otel’de gerçekleþtirilen seminere IADI üyesi 23
ülkeden 53 kiþi katýlmýþtýr.
Seminerde, bankanýn ödeme güçlüðüne
düþmesiyle baþlayan süreçte, kapanýþ öncesi
faaliyetler, kamuoyunu bilgilendirmek için
kullanýlan yöntemler, sigortalý mevduatýn
ödenmesinde izlenen metotlar ve tecrübelerden
alýnan derslerin paylaþýldýðý çeþitli ülke sunumlarý
yapýlmýþtýr. Paylaþýlan tecrübelerden yola
çýkýlarak hýzlý, etkin ve doðru bir ödeme süreci
gerçekleþtirmek amacýyla mevduat sigortacýsý
tarafýndan geliþtirilmesi gereken müþteri iliþkisi
yönetimi, etkin otomasyon sistemleri
konularýnda oturumlar yapýlmýþtýr. Ülke
örneklerinin bu çerçevede paylaþýldýðý
seminerde ABD, Hollanda, Ýngiltere, Meksika,
Ýsveç, Rusya ve Kanada’nýn yaný sýra evsahibi
olarak ülkemiz tecrübeleri de bir sunum ile
aktarýlmýþtýr. Sunumda, Fonun çözümleme
tecrübesi ve iflas eden bankalarda mevduat
ödeme süreci anlatýlmýþtýr. Ayrýca, vaka çalýþmasý
olarak Ýmar Bankasý ele alýnmýþ, yaþananlar
neticesinde oluþturulan yasal çerçeve ve geliþim
alanlarý ile yürütülen projeler hakkýnda bilgi
verilmiþtir. Bu deðerlendirme yazýsýnda
seminerde yapýlan sunumlardan konulara göre
seçilen ABD, Ýngiltere ve Hollanda tecrübelerinin
a n l a t ý l d ý ð ý s u n u m l a r ö z e t l e n m i þ t i r.
Hollanda (De Nederlandsche Bank) adýna Linda
Hobbelt tarafýndan gerçekleþtirilen sunum:
Burcu GÜR
Hollanda mevduat sigorta sistemi yürürlüðe
girdiði tarihten itibaren iflas eden 5 bankaya
Fon Uzmaný
Varlýk Yönetimi Daire Baþkanlýðý
42
iliþkin sigortalý mevduat ödemesi
gerçekleþtirilmiþtir. Bunlarýn arasýnda en son
ödeme yapýlan banka (Icesave), hesap adedi
ve sigortalý mevduat tutarýnýn en yüksek olmasý
ve tek bir ürün içermesi nedeniyle özellik arz
etmektedir. 13 Ekim 2008’de revize edilen
Hollanda Mevduat Garanti Sistemi
Yönetmeliðine göre;
• Her bir mevduat sahibi geri ödeme için
baþvuru formu doldurmalýdýr,
• Mevduat Garanti Sistemi gerçek kiþiler ve
küçük þirketleri kapsamaktadýr,
• Hesap baþýna deðil mudi baþýna ödeme
yapýlmaktadýr,
• Baþvurularda resmi kimlik belgesinin
fotokopisi de mutlaka bulunmalýdýr.
• Baþvuru formlarýnýn kontrolü mevduat
garanti sistemi aktive edildikten itibaren 3
ayda tamamlanmalýdýr,
• Mevduat sahipleri alacaklarýný mevduat
garanti sistemi aktive edildikten itibaren 5 ay
içerisinde alabileceklerdir,
• Ekim 2009’a kadar Maliye Bakanlýðýnýn kararý
ile mevduat sigortasý limiti kiþi baþý 40.000
Euro’dan 100.000 Euro’ya yükseltilmiþtir.
Bu yasal çerçevede yürütülen ödeme sürecinde,
Icesave’in internet üzerinde açýlmýþ hesaplardan
oluþmasý nedeniyle tazmin baþvurularý, web
sitesi üzerinden yapýlan baþvurular ile
baþlamýþtýr. Mudilerden, web sitesinde
doldurulan formlarýn dökümünün alýnýp
imzalanmasý ve kimlik fotokopisi eklenerek
posta ile yoluyla göndermeleri talep edilmiþtir.
Icesave’in ödeme sürecinde 135.423 alacaklý
bu þekilde posta yoluyla ve web sitesinden
baþvuruda bulunmuþtur. Talep yazýlarý
taranarak sisteme giriþi yapýlmýþ bu baþvurular,
web sitesinden yapýlan baþvurular ve Icesave
verileri karþýlaþtýrýlmýþ ve ödemeler
gerçekleþtirilmiþtir. Kontrol sürecinde 40 kiþi
SEMÝNER
3 ay çalýþmýþtýr. Eksik ya da hatalý formlar,
anlaþýlamayan bilgiler ve baðýmsýz denetim
firmasý tarafýndan kontrol edilmiþ olan Icesave
verileri ile uyuþmayan bilgiler ilave çalýþmalarla
tamamlanmýþtýr.
Kontrol süreci 1 ilâ 140 gün, buna baðlý olarak
ödemenin gerçekleþmesi ise 200 güne kadar
uzamýþtýr. Bu süreçte müþteri iliþkilerinin
yönetimi açýsýndan 120 kiþinin geçici olarak
iþe alýnmasýyla çaðrý merkezi oluþturulmuþ,
özel e-posta adresi duyurulmuþtur. Çok sayýda
baþvuru formunun manuel olarak kontrol
edilmesi ve baðýmsýz denetim firmasý tarafýndan
Icesave hesaplarýnýn kontrol edilmesi sürecin
uzamasýna neden olmuþtur.
Çok sayýda küçük meblaðlý mevduat talep
edilmediðinden 144.835 alacaklýnýn 135.423
adedine toplam 1,635 milyon Eur ödeme
yapýlmýþtýr.
Icesave hesaplarýna iliþkin verilerin baðýmsýz
denetim firmasý tarafýndan kontrol edilmesinin
uzun zaman almasý, çok sayýda telefon
görüþmesi ve mail sebebiyle oluþan iletiþim
problemleri, yönetmeliðe göre mudi baþýna
ödeme yapýldýðýndan þahsi hesap ve müþterek
hesaplarýn ayrýþtýrýlmasý, mudilerin mevduat
miktarlarýný unutmasý, mudilerin banka hesap
numarasýný yanlýþ bildirmesi, gerçek kiþi, küçük
ve büyük iþletmeler arasýnda karýþýklýk olmasý
süreçte karþýlaþýlan ana sorunlardýr.
Yaþanan tecrübeler doðrultusunda, banka
yönetiminin, Mevduat Garanti Sisteminin
uygulanabilmesi için hazýrlýklý olmasý, mudi
baþýna mevduat ve borç bilgilerine eriþilebilir
olmasý, hangi ürünlerin Mevduat Garanti
Sisteminin konusu olup olmadýðýnýn açýk olarak
belirlenmiþ olmasý, operasyonel bilgilerin (kimlik
bilgileri gibi) eriþilebilir olmasý, Mevduat Garanti
Sistemi kapsamýnda senaryo çalýþmasý yapýlmasý
ve tam elektronik tazmin bildirimi ve kimlik
tespiti yapýlabilmesi ödeme sürecini kýsaltacak
önemli unsurlar olarak öne çýkmaktadýr.
ABD (Federal Deposit Insurance CorporationFDIC) adýna Shilpa Shah tarafýndan
gerçekleþtirilen FDIC tecrübesinin anlatýldýðý
sunum:
FDIC tarafýndan yürütülen tazmin talebi süreci
kapanýþ öncesi, kapanýþ ve kapanýþ sonrasý
olarak adlandýrýlan üç aþamadan oluþmaktadýr.
Kapanýþ öncesi 90 günlük süreçte; bankanýn
finansal verileri gözden geçirilir, ilk sigortalý
mevduat belirlemesi yapýlýr, asgari maliyet testi
uygulanýr ve çözümleme yöntemi belirlenir.
Kapanýþ gününde, kapanýþ öncesinde
belirlenmiþ olan süreç iþlemeye baþlar, kamuoyu
ve basýn bilgilendirmeleri yapýlýr, mevduatýn
son hali sistemden alýnýr ve sigortalý mevduat
tutarý belirlenir. Sigortalý mevduat hesaplarýna
çekler hazýrlanýr, sigortasýz mudiler ile
görüþmeler yapýlýr. Mahsuplaþma yapýlabilecek
iþlemler tanýmlanýr ve alacaklý sertifikalarý
hazýrlanýr. Banka alacaklýlarý bankanýn iflasý
hakkýnda bilgilendirilir ve Alacaklý Formu (Proof
of Claim-POC) doldurarak baþvuruda
bulunmalarý istenir.
Mudilerin önceliðini düzenleyen yasa 1993
tarihinde yürürlüðe girmiþ ve bu yasa ile tasfiye
masasýndaki varlýklarýn daðýtýmýnda, FDIC’yi
sigortalý mevduatlar için mevduat sahibi olarak
kabul etmiþ ve önceliði mevduat sahiplerine
vermiþtir. Alacaklarýn önceliðinde birinci sýrada
tasfiye yönetiminin masraflarý yer almaktadýr.
Ýkinci sýrada mevduatlar yer alýr. FDIC burada
sigortalý mevduatlara iliþkin alacaklýlarýn yerini
almaktadýr. Üçüncü sýrada kuruluþun genel
yükümlülükleri, dördüncü sýrada ikincil
yükümlülükler ve son sýrada hisse sahipleri yer
almaktadýr. Yabancý para mevduatlar genel
yükümlülükler arasýndadýr.
Yaþanan tecrübeler
doðrultusunda, banka yönetiminin,
Mevduat Garanti Sisteminin
uygulanabilmesi için hazýrlýklý
olmasý, mudi baþýna mevduat ve
borç bilgilerine eriþilebilir olmasý,
hangi ürünlerin Mevduat Garanti
Sisteminin konusu olup
olmadýðýnýn açýk olarak belirlenmiþ
olmasý, operasyonel bilgilerin
(kimlik bilgileri gibi) eriþilebilir
olmasý, Mevduat Garanti Sistemi
kapsamýnda senaryo çalýþmasý
yapýlmasý ve tam elektronik
tazmin bildirimi ve kimlik tespiti
yapýlabilmesi ödeme sürecini
kýsaltacak önemli unsurlar olarak
öne çýkmaktadýr.
Mevduat sigorta limiti 100 bin USD olarak
belirlenmiþ, ancak bu limit 31 Aralýk 2013
tarihine kadar 250 bin USD’ye çýkarýlmýþtýr.
Tek hesaplar, kesin emeklilik hesaplarý, ortak
hesaplar, kabili rücu emanet hesaplarý,
gayrikabilirücu emanet hesaplarý, personel
sosyal yardým hesaplarý, kurumsal hesaplar ve
devlet/kamu hesaplarý olmak üzere sigorta
kapsamýnda olan 8 adet hesap kategorisi
bulunmaktadýr. Sigorta kapsamý dýþýnda ise
sigorta tutarýnýn üzerinde kalan hesap
bakiyeleri, yatýrým fonu hesaplarý, hisse senetleri,
hazine bonosu, tahviller ve diðer yatýrým
ürünleri bulunmaktadýr.
Mahsuplaþma iþlemleri mudi talebi üzerine
kredi hesabý ile mevduat hesabýnýn mahsubu
þeklinde olabildiði gibi, mudinin kredisi
gecikmeye girmiþ ise FDIC tarafýndan doðrudan
mahsup gerçekleþtirilmektedir.
Alacaklýlar ilk kamu duyurusundan itibaren 90
gün içerisinde baþvuruda bulunmalýdýr. Baþvuru
tarihinden itibaren 180 gün içerisinde talebin
kabulü veya reddi bildirilmektedir. Alacaðýn
reddi durumunda 60 gün içerisinde itiraz etme
hakký bulunmaktadýr. Mevduat sahiplerinin
hesaplarýna ulaþabiliyor olmalarý alacaklarýnýn
ispatý kabul edilmektedir. Genel kreditörlerin
ise kapanýþ safhasýnda kendilerine gönderilmiþ
olan formu doldurarak istenen belgelerle
beraber 90 gün içinde geri göndermeleri
gerekmektedir. Alacaklý sertifikasý, kapanan
bankadan alacaklarýn kayýt edildiðini gösteren
43
23
23
SEMÝNER
Tecrübeler doðrultusunda
müþteri iletiþiminde dikkate
alýnmasý gereken önemli hususlar;
bankanýn iflasýný tetikleyici olaylara
hýzlýca müdahale etme yeteneði,
kullanýlabilecek iletiþim
seçeneklerinin neler olduðunun
önceden belirlenmesi ve baþarýlý
olabilmek için en uygun yöntemin
seçilmesi ile seçilen yöntemin
uygulanabilmesi için gerekli
donanýma sahip olunmasýdýr.
yasal bir belge olup mevduat sahiplerine sigorta
dýþýndaki mevduatlarýn belirlenmesi sonrasý,
genel kreditörlere ise alacaðýn kabulünden
sonra verilmektedir. Ýkincil yükümlülükler ve
hissedar alacaklarý için borç verilmiþ tutar
belirlenemediðinden, bir hak iddiasý söz konusu
deðildir. Diðer tüm alacaklýlarýn ödemesi
gerçekleþtikten sonra kalan tutar olursa
daðýtýlmaktadýr. Kapanýþ sonrasý süreç,
tasfiyenin deðersizliðine karar verilmesi ile
nihayetlenir. Tüm alacaklýlara, batan bankanýn
varlýklarýnýn satýþý sonrasý deðerinin kalmadýðý
bildirilir.
Ýngiltere (Financial Services Compensation
Scheme-FSCS) adýna Karen Gibbons tarafýndan
Müþteri Ýletiþimi konusunda gerçekleþtirilen
sunum:
Ýngiltere’de müþteri iletiþiminin önemini öne
çýkaran süreç Northern Rock ile baþlamýþtýr.
Ýzlanda bankacýlýðýnýn baþarýsýzlýðý sonrasý,
London Scottish Bank, Dunfermline Building
Society ve çeþitli sorunlu kredi kuruluþlarýnýn
müþteri iletiþiminde FSCS doðrudan müdahil
olmuþtur.
Hesap sahiplerinin iki türlü iletiþim ihtiyaçlarý
bulunmaktadýr. Birincisi genel bilgilendirme
ihtiyacýdýr. Bunun içinde, banka iflasýnýn ve
FSCS’in mevduat tazmini için müdahil
olduðunun duyurulmasý ve ne tür alacaklarýn
ödeneceði, ne zaman bilgilendirme yapýlacaðý
gibi genel süreç bilgilendirmesi yer almaktadýr.
Ýkinci tür iletiþim ise, alacaklýlarla özel iletiþim
kurulmasý ile hak talebinde bulunulmasý için
kiþisel davet yapýlmasý, gerekirse tazminat
talebinde bulunulmasýnýn istenmesi, ödeme
ve ödemenin onaylanmasý ve talebin kapanýþýna
iliþkin bilgilendirmeleri içermektedir.
“Benim bankam batarsa ne yapabilirim?
Paramý geri alabilecek miyim? Sigorta limiti
nedir? Hesaplarým sigorta kapsamýnda mýdýr?”
gibi sorular müþteriler tarafýndan en sýk sorulan
sorulardýr.
Posta, e-posta (Icesave olayýnda kullanýlmýþtýr),
medya (basýn bildirisi, makaleler, duyurular),
FSCS ve/veya bankanýn web sitesi, daha önce
uygulanmýþ olan müþteri ile iletiþim kurma
yöntemleridir. Yakýn geçmiþte gerçekleþen
iflaslardan özellikle Icesave olayýnda; FSCS ve
bankanýn web sitesi kullanýlmýþ, banka iflasýna
iliþkin haberlerin sürekli medyada duyurulmasý
mudilerin hem bilinçlenmesine hem de
tedirginliðinin artmasýna neden olmuþ, web
forumlarý ve bloglar aracýlýðýyla endiþeyi
algýlamak mümkün olmuþ ve nedenler
44
tanýmlanarak þikayetler yönetilebilmiþtir.
FSA’nýn müþteri iletiþimi konusundaki hedefleri;
1-olaðan dönemlerde FSCS hakkýnda müþteri
farkýndalýðýnýn arttýrýlmasý, 2-müþterilerin
mevduatlarýný ne þekilde daðýtacaklarýna karar
verirken kullanabilecekleri ve finansal kriz
durumlarýnda gerek duyulabilecek tazmin
düzenlemelerine iliþkin bilgiye ulaþýlabilmesinin
saðlanmasý ve 3-müþterileri gereksiz telaþa
sürüklemeden veya alarma geçirmeden bu
hedeflerin gerçekleþtirilmesi olarak
belirlenmiþtir.
Müþterilerin bankacýlýktaki reform tasarýsý
hakkýnda bilgilendirilmesine yönelik yapýlan
araþtýrmada tazmin düzenlemeleri ve FSCS
hakkýnda var olan bilgi seviyesinin tespiti
amacýyla; tüketicilerin bu düzenlemeler
hakkýnda ne bilmeleri gerektiðini düþündükleri,
bunlarýn ne þekilde anlatýlmasý gerektiði,
limitlerin ne olduðu ve nasýl iþlediði
sorulmuþtur. Yapýlan anket, ankete katýlanlarýn
sadece %20’sinin FSCS’i bildiði ve bunlarýn
içinde %20’sinin FSCS’e güveninin ve nasýl
çalýþtýðý hakkýnda bilgisinin düþük olduðunu
göstermiþtir. Anket neticesinde; müþterilerin
tazmin düzenlemeleri hakkýnda
bilgilendirmenin bankanýn sorumluluðunda
olduðunu düþündükleri, bankalarýn net
ödemeler ve tazmin detaylarýný kasten
gizledikleri izlenimi oluþmuþ ve daha geniþ bir
stratejik program geliþtirilmesi ihtiyacý
doðmuþtur. Yeni kampanyanýn baþlangýç
çalýþmasý olarak; FSCS hakkýnda farkýndalýk
oluþturmak amacýyla televizyon reklam
kampanyalarý, devamlý mesaj ve bilgi
gönderilerek FSCS ve FSA tarafýndan müþteri
bilgilendirilmesi yapýlmasý, banka þubelerinde
FSCS logosu ve broþürler bulunmasý, mevduat
toplayan kuruluþlarýn web sitelerinde genel
bir bildirim/teblið bulunmasý yaklaþýmlarý
deðerlendirilmektedir. Bu çalýþmalar için FSCS,
2009-2010 yýlý bütçesinden 4 milyon £
ayýrmýþtýr.
Tecrübeler doðrultusunda müþteri iletiþiminde
dikkate alýnmasý gereken önemli hususlar;
bankanýn iflasýný tetikleyici olaylara hýzlýca
müdahale etme yeteneði, kullanýlabilecek
iletiþim seçeneklerinin neler olduðunun
önceden belirlenmesi ve baþarýlý olabilmek için
en uygun yöntemin seçilmesi ile seçilen
yöntemin uygulanabilmesi için gerekli
donanýma sahip olunmasýdýr. Ayrýca tecrübeler
sýk sýk gözden geçirilmeli ve gelecek
yaklaþýmlara göre revize edilmelidir.
DÜNYADAN HABERLER
Mevduat Sigortasýnýn Finanse Edilmesi
8–9 Ekim 2009 tarihlerinde Yunanistan’ýn Atina
kentinde Avrupa Mevduat Sigortacýlarý Forumu
(EFDI) tarafýndan düzenlenen “Mevduat
Sigortasýnýn Finanse Edilmesi” konulu seminer
düzenlendi. Seminerde þu baþlýklar ele alýndý:
kurumlar için kurumsal yönetiþim prensipleri,
En iyi uygulama örneklerinin incelenmesi.
Mevduat sigortacýlýðýnda ex-ante finansman
ile ex-post finansmanýn kýyaslanmasý,
Avrupa Birliði’nde finansmanýn
uyumlaþtýrýlmasý,
Fonlama mekanizmalarý ve risk esaslý prim
sistemleri,
Deðiþik derecelendirme modelleri ve risklerin
ölçülmesi,
Finansal kriz sonrasý mevduat garanti fonlarý,
Avrupa Birliði’ndeki tüm bankalar için kýta
çapýnda tek bir mevduat sigorta fonu kurulmasý,
Mevduat garanti sisteminin sorunsuz bir
þekilde iþlemesi ve finanse edilmesinde banka
denetiminin rolü,
Garanti seviyesinin artmasý sonucu artan
primler.
Ýslami Bankacýlýk ve Mevduat
Sigortasýnýn Temellerinin Anlaþýlmasý
5–6 Kasým 2009 tarihlerinde Malezya’nýn Kuala
Lumpur kentinde Malezya Mevduat Sigorta
Kurumu (PIDM) tarafýndan “Ýslami Bankacýlýk
ve Mevduat Sigortasýnýn Temellerinin
Anlaþýlmasý” konulu bir seminer düzenlendi.
Seminerde þu konular ele alýndý:
Ýslami bankacýlýðýn genel incelenmesi ve
Ýslami bankacýlýk ile geleneksel bankacýlýk
operasyonlarý arasýndaki farklar,
Ýslami bankacýlýkta mevduat ve finansman
ürünleri,
Malezya Ýslami bankacýlýk endüstrisi
tarafýndan benimsenen düzenleyici çerçeveler,
Ýslami bankacýlýðýn kendine özgü riskleri,
Risk Esaslý Prim Sistemlerinin
Modellenmesi
15–16 Ekim 2009 tarihlerinde Ýtalya’nýn Roma
kentinde Avrupa Birliði Ortak Araþtýrma Merkezi
(JRC) ile Avrupa Mevduat Sigortacýlarý Forumu
(EFDI) iþbirliði çerçevesinde “Risk Esaslý Prim
Sistemlerinin Modellenmesi” konulu bir eðitim
semineri düzenlendi. Seminerde ele alýnan
konular:
Banka risk profilinin deðerlendirilmesi,
Avrupa Birliði’nde risk esaslý primler
konusundaki mevcut durum,
Basel II düzenlemesi,
Mevduat sigortasýnda fon kaybý daðýtýmýnýn
modellenmesi,
Stres testi ve hassasiyet analizi konusunda
mevcut metodolojilerin incelenmesi.
“Kurumsal Yönetiþim ve Risk Yönetimi”
28–29 Ekim 2009 tarihlerinde Mýsýr’ýn Kahire
kentinde Ýslami Finansal Hizmetler Kurulu (IFSB)
bünyesinde, Mýsýr Merkez Bankasý ve Mýsýr
Bankacýlýk Enstitüsü ev sahipliðinde “Kurumsal
Yönetiþim ve Risk Yönetimi” konulu bir çalýþtay
düzenlenecek. Çalýþtayda ele alýnacak konular:
Risk yönetiminde klavuz prensipler,
Piyasa ve likidite riskleri,
Yalnýzca Ýslami finansal hizmetler sunan
Ýslami bankacýlýðý son finansal kriz karþýsýnda
koruyan faktörler ve Ýslami bankacýlýðýn
saðlamlýðýnýn nasýl artýrýlabileceði,
Ýslami sistemin ihtiyaçlarý ve geleneksel
operasyonlardan farklýlýklar.
Orta Doðu ve Kuzey Afrika’da Mevduat
Sigortacýlýðý: Güvenin Artýrýlmasý
18–20 Kasým 2009 tarihlerinde Ürdün’ün
Amman kentinde IADI Orta Doðu ve Kuzey
Afrika Bölgesel Komitesi (MENA) bünyesinde
Ürdün Mevduat Sigorta Kurumu (JODIC) ev
sahipliðinde “Orta Doðu ve Kuzey Afrika’da
Mevduat Sigortacýlýðý: Güvenin Artýrýlmasý”
konulu bir konferans düzenlenecek. TMSF Fon
Baþkaný Sayýn Ahmet Ertürk ile TMSF Fon
Baþkan Yardýmcýsý Sayýn Rýdvan Çabukel’in
konuþmacý olarak katýlacaklarý konferansta ele
alýnacak konulardan bazýlarý þunlar:
Küresel finans krizinin MENA bölgesindeki
etkileri,
Fonlama ve sigorta limiti,
Risk esaslý primler,
Sýnýrsýz garantiden sýnýrlý garantiye geçiþ,
Etkin mevduat sigorta sisteminin
tasarlanmasý
Fatih DENÝZ
Fon Uzmaný
45
23
23
SUNUM
TOROSLARIN ZÝRVESÝNDE
Antalya`nýn Gündoðmuþ ilçesi Kayabükü köyünde bulunan Uçansu Þelalesi
dünyada kar suyuyla beslenen ilk 4 çaðlayan arasýnda yer alýyor.
Dört mevsimin bir arada yaþanabildiði,
nadir güzellikleri barýndýran yerlerden biridir
Antalya. Temiz kýyýlarý, güneþi, tarihi ve doðal
güzellikleri ile eþsizdir.
Ýstanbul’dan yola çýktýðýmýzda kafamýzda bir
plan vardý ancak bizi nelerin beklediði
konusunda hiçbir fikrimiz yoktu. Antalyada
semt pazarýna uðrayarak bir haftalýk nevalemizi
tamamladýktan sonra Alara çayýnýn kaynaðna
yolculuðumuz baþladý... Þehir merkezinde
býraktýðýmýz yazýn sýcaklýðý yerini, Toroslarýn
eþsiz manzarasýný seyrederek çýktýðýmýz 2000
metrenin üzerindeki rakýmda baharýn
güzellikleri almaya baþladý...
Ýlk durak noktamýz Uçansu Þelalesi. Bir kayalýðýn
içinden çýkarak Alara çayýnýn kaynaðýný
oluþturan ve 36 metre yükseklikten dökülen
Uçansu Þelalesi, dünyanýn sayýlý þelalelerinden
biri... Antalya`nýn Gündoðmuþ ilçesi Kayabükü
köyünde bulunan Uçansu Þelalesi dünyada
kar suyuyla beslenen ilk 4 çaðlayan arasýnda
yer alýyor.
Çaðlayanýn bir kaç metre ilerisine ýrmaðýn
kenarýna kampýmýzý kuruyoruz. Ýlk akþam
menüde alabalýk var. Kamp ateþinin közlenmesi
ile birlikte önce patlýcan, biber ve soðanlarý
közlüyoruz. Bunlardan güzel bir salata
hazýrlayýp ardýndan balýklarý ýzgaraya veriyoruz.
Tarifsiz bir lezzet tabiki... Gecenin ilerleyen
saatlerinde; çayýmýz demleniyor, ateþin közünde
taze süt mýsýrlar diziliyor (bunlar da nefisti).
Yazý ve Fotoðraflar
Ahmet YILMAZ
46
Ekip arkadaþlarýmýz hazýrladýklarý türkü
repertuarýndan en güzel türküleri döktürüyorlar.
Ekibin birlikte söylediði türküler, çaðlayanýn
gürültüsüne karýþýyor. Üzerimizde yýldýzlardan
oluþan seyri doyumsuz bir yorgan serili...
Ýkinci gün ilk kamp yerinden ayrýlýyoruz. Ama
önce çaðlayanýn kaynaðýna çýkýyoruz.
Çaðlayanýn kaynaðýna týrmanýþ yolunda üç
deðiþik kekik topluyorum. Çaðlayanýn
kaynaðýnda kana kana buz gibi ve leziz sudan
içiyoruz. Kayanýn içinden fokurdayarak çýkan
su küçük bir havuz oluþturuyor ve kendini
yamaçtan aþaðýya býrakýyor..
Yürüyüþ parkurlarýmýzda doða güzelliklerini
hiç esirgemiyor bizlerden. Alara çayýnýn turkuaz
rengi, çam ormanlarýnýn yeþili ile bütünleþiyor.
Ýkinci gün kampýmýzý alara çayýnýn kaynaðýndan
10 – 15 kilometre uzaklýkta bize þarkýlar
söyleyen küçük bir þelalenin indiði çayýn
GEZÝ
Gezi boyunca dað kekikleri
yanýnda, binbir derde dava dað
çaylarý da bolca bulunuyor.
kenarýndaki patika yolun üzerine kuruyoruz.
Kamp yerine ulaþýnca kendimizi alara çayýna
býrakýyoruz. Yüzme denemeleri pek baþarýlý
olmuyor. Suyun debisi çok yüksek olduðu için
önce karþý kýyýya bir ip geriyoruz. Ardýndan
10-15 metre ileri gidip suya atlýyoruz. Ýpi tutan
þanslý, tutamayaný çay nerde býrakýrsa orada
buluruz (herkes yakaladý neyse ki).
Ýkinci günün ardýndan yaylaya çýkýþýmýz baþlýyor.
Hedefimiz Eðrigöl ve Geyik Daðý. Yol boyunca
çam ormanlarý ve bin – binbeþyüz metreyi
geçince de doyumsuz güzellikteki sedir
ormanlarý bize eþlik ediyor.
Gezimizin üçüncü gününde yörük atalarýmýzýn
kervanlarýnýn geçtiði yollardan yaylalara
çýkýyoruz. Orta toroslarýn en yüksek sýrtlarýna
doðru ilerlerken derin vadilerle inatlaþan
yolumuza yeþil çayýrlýklar ve karlý zirveler eþlik
ediyor... Asýrlar önce yapýlan ve yýllarca deve
kervanlarýna, yayla göçlerine hizmet eden taþ
döþeli yollardan yürüyoruz... Yaylada süt saðma
zamaný ve biraz modernleþip deveden motorlu
araçlara geçmiþ olsalar da yörüklerle de
karþýlaþýyoruz.
Ardýndan kamp ateþimizi yakýyoruz, ikinci gün
alabalýklarý defne aðacýndan yaptýðýmýz
çubuklara diziyoruz. Arasýna da defne yapraklarý
serpiyoruz. Antalyadan ayrýlmadan pazardan
aldýðýmýz taze sebzelerden yaptýðýmýz salata
ile menü tamamlanýyor.
Geyik Daðlarý bölgenin en yüksek daðlarý,
Akseki - Bozkýr ve Gündoðmuþ -Hadim
arasýndaki araziyi kapsýyor. Vaktiyle (!) Dað
üzerinde çok geyik yaþadýðý için bu adý almýþ...
Geyik daðý eteklerinde yer alan ve kar sularý
ile beslenerek, fazla sularýný tasfiye ettiði iki
ayrý tarafýndaki kollarý ile Göksu çayýna da
kaynaklýk yapan Eðri göl kenarýnda otlayan
atlar manzarayý tamamlýyor...
Gezi boyunca dað kekikleri yanýnda, binbir
derde dava dað çaylarý da bolca bulunuyor.
Bunlardan hazýrladýðýmýz çaylardan enerji
almayý da ihmal etmiyoruz. Gezi boyunca kiraz
ve kara dut’a doyuyoruz. Tabiki dalýndan...
Bugün menüde oðlak kavurma var yanýna da
bulgur pilavý yapýyoruz. Kampýn ikinci günü,
dizi halinde Konya, Karaman ile Antalya
arasýnda bir sýnýr çizen geyik daðlarý
týrmanýþýmýza baþlýyoruz.
47
23
23
GEZÝ
Geyik daðýnýn tepesinde yýlýn
her ayýnda kar bulmak mümkün.
daðlar, göðsünü Akdeniz’in ýlýk meltemlerine
açmýþ, karlý doruklarýn eteklerinde, Yörük kilimi
gibi üstünde bütün renklerin çiçeklendiði
yaylalarý ile cennetten bir köþe gibi....
Eriyen kar sularý, Eðrigöl ve Göksu nehri
üzerinden Akdenize kadar inecek yolculuðuna
baþlýyor. Daðýn zirvesinden gelen bu sularý
takip ederek zirve yürüyüþüne baþlýyoruz. Zirve
yolu gidiþ ve dönüþ (molalar dahil) 11 saat
sürüyor.
Geyik daðýnýn tepesinde yýlýn her ayýnda kar
bulmak mümkün. Daðlar binlerce çiçekli
bitkilerle kaplý. Dünyaya yayýlan þifalý bitki
türlerinden Lale, Sümbül, Kýrçiçeði, Nergiz,
Yoðurt Çiçeði Geyik daðý eteklerinde yetiþiyor.
Yine nadir bulunan KAPARÝ (GEBELE/KEBERE)
çok yýlýk otsu bitki bu bölgede çok miktarda
yetiþmekte. Kuþburnu özel bir bakým
gerektirmeden bahçelik alanlar da
kendiliðinden yetiþmiþ. IPAR çiçeðini barýndýran
IPAR TAÞI’da yaylalýk bölgede bulunuyor.
Onlarca kekik türü ve onlarca dað çayý (adaçayý)
çeþidi bu yaylalarda kendiliðinden yetiþmekte.
Zirve yolunda suyumuz bitiyor... Kimi yerde
karý eritiyor ve kimi yerde de eriyen karlarýn
sularýndan içiyoruz... Baharý hiç bitmeyen bu
48
ve zirvede bulutlarla buluþtuðumuz an bütün
gerçekliklerden soyutlanýp huzurlu bir tebessüm
beliriyor yüzlerimizde ve yorgunluktan eser
kalmýyor...
TÜRKÝYE’DEKÝ TASARRUF MEVDUATI HESAPLARININ SÝGORTALANMASINA ÝLÝÞKÝN
TEMEL PARAMETRELER
SORULAR ve CEVAPLAR
SÝGORTA VE RÝSK ÝZLEME DAÝRE BAÞKANLIÐI
FAÝZ ORANLARI (%)
30.09.2009
31.12.2008 30.09.2008
Gecelik
7,25
15
16,75
Mevduat Faizleri*
**9,72
18,15
17,84
TRLIBOR (O/N)
7,25
15
16,73
Kaynak: TCMB / TBB
*Sektör Ortalamasý/1 aylýk **30.08.2009
BORSA ENDEKSÝ
ÝMKB -100
Sýnai
Mali
Kaynak: ÝMKB
Eylül 2009
47.910
35.217
72.435
Aralýk 2008
26.864
19.781
38.054
YATIRIM ARAÇLARININ GETÝRÝLERÝ
Son Deðer
1 ay öncesine
(30.09.2009)
göre (%)
ÝMKB
Dolar
Altýn (TL/gr)
Altýn (Usd/Ons)
DÝBS Endeksi
(3 aylýk)*
Eylül 2008
36.051
28.573
52.318
1 yýl öncesine
göre (%)
47.910
1,485
47,85
995,49
2,91
-1
5,14
4,79
32,90
18,8
14,09
23,51
1.145
0,62
14,25
DÝBS Endeksi
1.225,51
Kaynak: ÝMKB,Reuters
(12 aylýk)*
0,86
19,66
*ÝMKB DIBS performans endeksi
GSYÝH
2009 (2.çeyrek)
228.817
-%7
2008 (2.çeyrek) 2008 (yýllýk)
239.436
950.098
%2,8
0,9
GSYÝH (milyar TL)
GSYIH (Büyüme)*
Kaynak: TÜÝK
*Büyüme oranlarý sabit fiyatlarla ve çeyrek dönemlere aittir.
Avrupa Hesaplamalar Sistemi’ne (ESA95) göre hazýrlanan yeni seri
ÝÞGÜCÜ VERÝLERÝ(%)
Temmuz 2009 Aralýk 2008 Temmuz 2008
Ýstihdam Oraný*
43
41,2
43,6
Ýþsizlik Oraný
12,8
13,6
9,9
Kaynak: TÜÝK
*Ýstihdam/15 ve daha yukarý yaþtaki nüfus
Ýmalat Sanayi Kapasite
Kullaným Oraný
Eylül 2009
%70,1
Aralýk 2008
%64,7
ÖDEMELER DENGESÝ ÖZET (BÝRÝKÝMLÝ)
(milyon USD)
Aðustos 2009 Aralýk 2008
Cari Ýþlemler Hesabý
-6.574
-41.514
Dýþ Ticaret Dengesi
-13.799
-53.066
Toplam Ýhracat
70.009
140.775
Toplam Ýthalat
-83.808
-193.841
Ýhracat/Ýthalat
%83,5
%72,6
Eylül 2008
%79,8
Aðustos 2008
-34.935
-41.628
98.196
-139.824
%70,2
Kaynak: TCMB,TÜÝK
(Veriler bir sonraki ayýn 2 inci haftasý açýklanmaktadýr.)
KONSOLÝDE BÜTÇE (BÝRÝKÝMLÝ)
(Milyon TL)
Gelirler
Harcamalar
Bütçe Dengesi
Faiz Dýþý Denge
Eylül 2009
156.358
197.169
-40.811
4.702
Aralýk 2008
83.962
86.023
-2.060
17.538
Eylül 2008
160.662
165.478
-4.816
36.522
Kaynak: Maliye Bakanlýðý
Türkiye'de hangi bankalar mevduat ve
katýlým fonu sigorta sistemine dahildir?
BANKACILIK SEKTÖRÜ VERÝLERÝ
ÞUBE ve PERSONEL SAYILARI (Aðustos 2009)
Mevduat
Katýlým
Kalkýnma ve
Bank.
Bank.
Yatýrým Bank.
Banka sayýsý
32
4
13
Yurtiçi Þube
8.735
548
50
Yurtdýþý Þube
52
1
1
Yurtiçi Personel 164.602
11.329
5.269
Yurtdýþý Personel
580
6
2
BÝLANÇO BÜYÜKLÜKLERÝ (Aðustos 2009)
Mevduat
Katýlým
Kalkýnma ve
milyon TL
Bank.
Bank.
Yatýrým Bank.
Toplam Aktifler
Toplam Krediler
Konut Kredileri
Kredi Kartlarý
Takipteki Alacaklar
Menkul Kýymet
Mevduat/Kat.Fon.
Özkaynak
Toplam Bilanço
Dýþý Ýþlemler
-Gayrinakdi Kredi
ve Yükümlülükler
-Taahhütler
YPNGP*
Toplam
49
9.333
54
181.200
588
Toplam
714.326
333.250
35.867
35.283
18.887
232.565
451.737
87.017
500.015
31.106
21.352
1.832
815
1.209
1.029
23.922
4.191
28.392
25.220
13.324
69
275
3.099
11.905
13.930
770.651
367.926
37.768
36.098
20.371
236.693
475.659
103.113
542.338
102.866
19.343
6.235
128.444
397.149
1.431
9.049
45
7.695
33
413.894
1.509
MEVDUAT VE KATILIM FONU
Milyon TL
Aðustos 2009 Temmuz 2009 Hesap Adedi (milyon)
451.768
MEVDUAT HESABI
451.737
93,7
%34,5
Dth oraný
%35,3
23.245
KATILIM FONU
23.922
2,3
%39,9
Dth oraný
%39,8
475.013
TOPLAM
475.659
96
%34,8
Dth oraný
%35,5
Milyon TL
Aðustos Aðustos Mudi Adedi*
2009
2008
(milyon)
Sigorta kapsamýndaki mevduat
125.397 112.168
Dth oraný
%25,3 %27,9
Sigorta kapsamýndaki katýlým fonu 8.756
6.691
Dth oraný
%24,5 %32,9
TOPLAM
134.153 118.859
Dth oraný
%25,2 %28,2
*Mudiler her bir bankada ayrý ayrý sayýlmýþtýr.
67,3
1,7
69
BANKACILIK SEKTÖRÜ SERMAYE YETERLÝLÝK ORANI (%)
%
Aðustos 2009 Temmuz 2009 Aralýk 2008
Mevduat Bankalarý
18,64
18,41
16,55
Katýlým Bankalarý
15,17
15,18
15,31
Kalk. ve Yat.Ban.
58,72
59,50
59,38
Bankacýlýk Sektörü
19,99
19,78
18,00
SÝGORTA PRÝM TAHSÝLATLARI
Milyon
TL
Haziran 2009
Mevduat Bankalarý
170.899
Katýlým Bankalarý
12.350
TOPLAM
183.249
2008
Aralýk 2008
667.313
182.458
41.128
10.972
708.441 193.430
TMSF - Büyükdere Cad. No:143 Esentepe Ýstanbul Tel: (212) 340 22 00 Faks: (212) 288 53 35 www.tmsf.org.tr
Bilgi ve Önerileriniz için: Sigorta ve Risk Ýzleme Dairesi e-mail:[email protected] Tel: (212) 340 10 57
Kurum içinde baþvuru kaynaðý olarak kullanýlmak üzere derlenmiþ bilgilerden oluþur. Resmi baðlayýcýlýðý yoktur.
NOTLAR
Bankacýlýk sektörü aktif büyüklüðü Aðustos 2009 tarihi itibariyle 770,7 milyar TL seviyesindedir.
Toplam aktiflerin %47,7’sini krediler, %30,7’sini menkul deðerler cüzdaný oluþturmaktadýr.
Toplam mevduat / katýlým fonu büyüklüðü 475,7 milyar TL seviyesindedir. Mevduat / katýlým fonunun %35,5’i YP, %64,5’i TP mevduat / katýlým fonlarýndan oluþmaktadýr.
Eylül 2008
1,25
1,793
2,211
*Serbest Piyasa
Tasarruf mevduatý ve katýlým fonu sigortasý, mevduat
ve katýlým fonu toplamaya yetkili mevduat ve katýlým
bankalarýnýn (kredi kuruluþlarýnýn) Bankacýlýk Düzenleme
ve Denetleme Kurumu tarafýndan faaliyet izinlerinin
kaldýrýlmasý durumunda, mevduat ve katýlým fonu hak
sahiplerinin maruz kalacaðý kayýplarýn devlet veya bu
amaçla kurulmuþ özel bir kurum tarafýndan kýsmen ya
da tamamen ödenmesinin garanti edilmesidir.
Türkiye'de mevduatýn ve katýlým fonlarýnýn
sigortalanmasý yetki ve görevi kamu tüzel kiþiliðini haiz
Tasarruf Mevduatý Sigorta Fonu'na (TMSF) aittir.
Kaynak: BDDK
Aralýk 2008
1,534
2,143
2,186
Aðustos 2008
224,9
69,7
294,6
*Yabancý Para Net Genel Pozisyonu-
DÖVÝZ KURU GELÝÞMELERÝ*
Eylül 2009
USD
1,485
EURO
2,168
GBP
2,378
Kaynak: REUTERS
Tasarruf Mevduatý ve Katýlým Fonu sigortasý
nedir?
Kaynak: BDDK
milyon USD
FÝYATLAR GENEL DÜZEYÝNDEKÝ GELÝÞMELER (%) (Eylül)
Aylýk 12 aylýk ortalama* Önceki yýlýn ayný ayýna göre
ÜFE
0,62
3,22
0,47
TÜFE
0,39
7,52
5,27
Kaynak: TÜÝK (Veriler bir sonraki ayýn ilk haftasý açýklanmaktadýr.)
(*Cari ay dahil 12 ay ortalamasýnýn, bir önceki 12 aya oraný)
MERKEZÝ YÖNETÝM BORÇ VERÝLERÝ
(milyar USD)
Aðustos 2009 Aralýk 2008
Ýç Borç Stoku
211,7
181,7
Dýþ Borç Stoku
73,3
69,8
Toplam
285
251,5
Kaynak: Hazine Müsteþarlýðý
Kaynak: BDDK
GENEL EKONOMÝK VERÝLER
Türkiye'de faaliyet gösteren, mevduat ve katýlým fonu
kabulüne yetkili yerli ve yabancý tüm kredi kuruluþlarý
ile merkezi yurt dýþýnda bulunan kredi kuruluþlarýnýn
Türkiye'deki þubelerinde bulunan mevduat ve katýlým
fonlarý sigorta sistemine dahildir.
Tasarruf mevduatý ve katýlým fonuna iliþkin
sigorta primleri kim tarafýndan ödenir?
Tasarruf mevduatý ve katýlým fonuna iliþkin sigorta
primleri ilgili kredi kuruluþu tarafýndan TMSF'ye ödenir.
Türkiye'de tüm mevduatlar ve katýlým fonlarý
sigorta kapsamýnda mýdýr?
Türkiye'de faaliyet gösteren bir kredi kuruluþunun yurt
içi þubelerinde gerçek kiþiler adýna açýlmýþ olan ve
münhasýran çek keþide edilmesi dýþýnda ticari iþlemlere
konu olmayan Yeni Türk Lirasý, döviz ve kýymetli maden
cinsinden;
a) Tasarruf mevduatý hesaplarýnýn anaparalarý ile bu
hesaplara iliþkin faiz reeskontlarý toplamýnýn,
b) Katýlma hesaplarý birim hesap deðerleri ve özel cari
hesaplarýn,
50 bin TL'ye (ellibin TL) kadar olan kýsmý sigorta
kapsamýndadýr.
Yurt dýþýnda yaþayan kiþilerin mevduatlarý
veya katýlým fonlarý sigorta kapsamýnda mýdýr?
Yurt dýþýnda yaþayan yerli ya da yabancý gerçek kiþilere
ait yurt içi þubelerde bulunan tasarruf mevduatý
hesaplarýnýn anaparalarý ile bu hesaplara iliþkin faiz
reeskontlarý toplamý, katýlma hesaplarý birim hesap
deðerleri ve özel cari hesaplarý sigorta kapsamýndadýr.
Türkiye'de faaliyet gösteren kredi
kuruluþlarýnýn yurt dýþý þubelerinde açýlan
mevduat, katýlma ya da özel cari hesaplarý
sigorta kapsamýna dahil midir?
Türkiye’de faaliyet gösteren kredi kuruluþlarýnýn yurt dýþý
þubelerinde açýlan mevduat, katýlým ya da özel cari
hesaplarý sigorta kapsamýnda deðildir.
Ticari hesaplar sigorta kapsamýnda mýdýr?
Gerçek veya tüzel kiþiler adýna açýlan ticari iþlemlere
konu olan hesaplar (münhasýran çek keþide edilmesi
hariç) sigorta kapsamýnda deðildir.
Kýyý Bankacýlýðý (Off-Shore) faaliyetinde
bulunan kredi kuruluþlarýnda açýlan hesaplar
sigortaya tabi midir?
Kýyý Bankacýlýðý (Off-Shore) faaliyetinde bulunan kredi
kuruluþlarýnda açýlan hesaplar sigorta kapsamýnda
deðildir.
Türkiye'de faaliyet gösteren mevduat ve
katýlým fonu kabulüne yetkili bulunan kredi
kuruluþlarý, yurt dýþýnda kurulu ortaklýklarý,
baþka banka veya finansal kuruluþlar adýna
Türkiye'de ikamet eden kiþilerden mevduat
veya katýlým fonu kabul edebilirler mi?
Türkiye'de faaliyet gösteren mevduat ve katýlým fonu
kabulüne yetkili bulunan kredi kuruluþlarý yurt dýþýnda
kurulu ortaklýklarý, baþka banka veya finansal kuruluþlar
adýna Türkiye'de ikamet eden kiþilerden mevduat veya
katýlým fonu kabul etmeleri, evrak ya da cüzdan
bulundurmalarý, personel istihdam etmeleri, bu
kuruluþlarýn reklamýný yaptýrmak suretiyle müþterilerini
anýlan kuruluþlara yönlendirmeleri, bu ve benzeri
yöntemler kullanarak yurt dýþýnda kurulu kuruluþlar
adýna mevduat ve katýlým fonu kabul etmeleri yasaktýr..
Mevduat ve katýlým fonu sigortasýna tabi
olmayan diðer hesaplar hangileridir?
5411 sayýlý Bankacýlýk Kanunu'nun 63 üncü maddesinin
üçüncü fýkrasý uyarýnca, 07.11.2006 tarihli ve 26339
sayýlý Resmi Gazete'de yayýnlanan “Sigortaya Tabi
Mevduat ve Katýlým Fonlarý ile Tasarruf Mevduatý
Sigorta Fonunca Tahsil Olunacak Primlere Dair
Yönetmeliðin” 5 inci maddesi uyarýnca;
a) Kredi kuruluþunun hakim ortaklarý ile bunlarýn ana,
baba, eþ ve velayet altýndaki çocuklarýna ait mevduat
ve katýlým fonu ile diðer hesaplar,
b) Kredi kuruluþunun yönetim veya müdürler kurulu
baþkan ve üyeleri, genel müdür ve yardýmcýlarý ile
bunlarýn ana, baba, eþ ve velayet altýndaki çocuklarýna
ait mevduat ve katýlým fonu ile diðer hesaplar,
c) 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayýlý Türk Ceza
Kanunu'nun 282 nci maddesindeki suçtan kaynaklanan
malvarlýðý deðerleri kapsamýna giren mevduat ve
katýlým fonu ile diðer hesaplar sigortaya tabi deðildir.
Kredi kuruluþlarý tarafýndan satýþýna aracýlýk
edilen devlet tahvili, hazine bonosu, yatýrým
fonu gibi yatýrým araçlarý sigorta
kapsamýnda mýdýr?
Kredi kuruluþlarý tarafýndan satýþýna aracýlýk edilen
devlet tahvili, hazine bonosu, yatýrým fonu gibi yatýrým
araçlarý TMSF'nin sigorta kapsamýnda deðildir.
Serbest bölgelerde kurulu kredi
kuruluþlarýnda bulunan mevduat, katýlým
ya da özel cari hesaplar sigorta kapsamýnda
mýdýr?
Serbest bölgelerdeki bankacýlýk faaliyetlerinin 5411
sayýlý Bankacýlýk Kanunu kapsamýnda bulunmasýndan
hareketle, kredi kuruluþlarýnýn serbest bölgelerdeki
þubeleri nezdindeki hesaplarý da sigorta kapsamýndadýr.
TMSF tarafýndan bankacýlýk faaliyetine
devam etmekte olan bir kredi
kuruluþundaki mevduat/katýlým fonu ile
ilgili olarak sigorta kapsamýnda ödeme
yapýlýr mý?
TMSF, 5411 sayýlý Kanunun 63 üncü maddesinin
altýncý fýkrasý uyarýnca yalnýzca faaliyet izni kaldýrýlan
kredi kuruluþlarý nezdinde bulunan ve doðruluðu
hiçbir þüpheye yer vermeyecek þekilde kanýtlanan
mevduat ve katýlým fonunun sigorta kapsamýndaki
kýsmýný öder.
B Ý L Ý M S E L
Y A Y I N
TMSF
yýl:4 sayý:23 Ekim - Kasým - Aralýk 2009
TASARRUF
MEVDUATI SÝGORTA
FONU
O R G A N I
TMSF, IADI TARAFINDAN YILIN MEVDUAT SÝGORTACISI SEÇÝLDÝ
Çiðdem AKDAÐ, Çaðdaþ EKÝCÝ, Sayfa 10’da
MEVDUAT
SÝGORTASINDA
ETKÝN ÇÖZÜMLEME
SÜRECÝ
SINIR ÖTESÝ BANKACILIK
ÇÖZÜMLEME GRUBU
RAPORU ve TAVSÝYELERÝ
- YÖNETÝCÝ ÖZETÝ
SÝSTEMÝK BÝR KRÝZ SIRASINDA ve
SONRASINDA MEVDUAT
SÝGORTA SÝSTEMLERÝ
Sayfa 7’de
Sayfa 12’de
Sayfa 30’da

Benzer belgeler

20 - Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu

20 - Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu amaçla kurulmuþ özel bir kurum tarafýndan kýsmen ya da tamamen ödenmesinin garanti edilmesidir. Türkiye'de mevduatýn ve katýlým fonlarýnýn sigortalanmasý yetki ve görevi kamu tüzel kiþiliðini haiz ...

Detaylı

krizin çözümü anlamaktan geçiyor

krizin çözümü anlamaktan geçiyor amaçla kurulmuþ özel bir kurum tarafýndan kýsmen ya da tamamen ödenmesinin garanti edilmesidir. Türkiye'de mevduatýn ve katýlým fonlarýnýn sigortalanmasý yetki ve görevi kamu tüzel kiþiliðini haiz ...

Detaylı