Oku - Sultani

Transkript

Oku - Sultani
RLRTR
-----·
.
\
, •
G I '- -··
l':\..
- . •
~ ;
-:-:-:;-:-~
.:·
..
.
... , ·, ·' •.
.
\, .• •...- ... ~:l· .. '
·, \,)
~ '-"'
• ı•
l
'·
1
•
ı
\, .:_ .... -ı
. . •--
__.,.:::::::::::.:::::::::::::.::..:::___:_:_.:
·f,;\
: : : : =: : : : ::: =: : : === : :: =:=: : :
: : :=; : : ;:::;:;" : ::::: :ı;;;:; : :::::: ::::::: : :::
· 1 rv·Y
!"1
.Jl-rUtf'j/V) .
2 2 s:: 5 :: : !5 ! !! l ! ! l ! .. 2
1il
Galatasaray Lisesi Neşriyat
Kolu tarafından
.
iki ayda bir Istanbul' da çıkarılır
.
..
lcindekiler
SAYI: 31
YIL: 51 • 13
Sahibi: Muvaffak
derli
Yazı
.>
Ben.
işlerini fiiJı:>n idare
eden: Muvaffak Ben·
derli'
Başkan:
Mehmet Dülger
Neşriyat
Kolu: Mehmet
Dülger, Al.i Kı:ızancı'
gil, Köksaı ı3avrak­
tar, Salgur Kançal,
Yavuz Tacer, Mümin
Alanat
Resim: Kemal Zeren, Al·
tan Cöner, Kenan
özdoğan, Ferruh Si:ı·
zen, Hüsnü Genç
Karikattir:
nat,
nal
Davran EskiEngin Bü:;-ilıd­
. Diıildiği ve
basıldı~ı yer:
Matbaacılık
Günes
T. A:o.
baskısı:
.baası
Kapak
fülal Mat·
•
Deneme (Oktav
Koçyiğit)
••. _,.,,,_,, .....- .......... ..,., ............. m. 2
9
Lisenırı
~
Ruşen E~l'ef tınaydın (Ali Kazancıgil)
•
· •
e
e
e
•
9
e
10
.Fonksiyonuna Genel bir
Kasım
Fırtınası
bakış (Ali
Te<:lman) ......... .., 3
............ .., .. .,......... ~··· 4
\Zeki .ömer Defne)
~
....................-........
Salt (Güngör TE>kçe)
Yeru
flocıııarını:ız
Düşün ı:t.: ...
\Aykut Derman, Yavuz Tacer)
(Rifa1 Necdet Evrimer)
Gençıı.r dünya
Dı.!lger)
met
............... 6
....................................... G
sizi bekliyor CWill Durant\ıan çeviren' JYieh........................................................................ · 1
Atattirk Galatasaray'da
.........................................................
ıs
ünıversneıerarası BeynE>lınilel Tiyatro Festivali (Baha P:tr) ••• 10
ı Atattır
Gençliği
ve Türk
•
Macn
e
flauaeııure.
•
Şundan
9
Ge!dı.ı·-""
e
e
Gaıat<.saray'dan Hatıralar
...................................................... 11
::Saner
llılaudit
Poete
bundan
CRoland FailletazJ
(l\'Iehmeı: DüıgerJ
Muvaffak oldular,
........................ 13
.......................- ................. 14
Ayrıldılar
..................,. ................ 17
........ .............................. ................
l~
Wagner (Dictionnaire de la l\lusique'deıı çeYireıı:
Mehme. DüJ.ıi;erJ ..................................................................... 19
fücharı:!
e
Okuıdar•
•
Le
e
A Propus
Koksaı.ı
•
Spor
•
1mpressıonısme
Taııeri)
B.aberıer
ilatı;.au
.................................................. ~ .............. 20
l\lysterieux (Traductian de Pierre Dubosij ........
de la
ıCelaı
~
conleraııce dı.:
Açar;
professeur Debı;:ısse (Aydın
..................................................................... 2l
............................................. :.................... 22
(Le Masee Chez
N ..._
Soi'daıı çevireıı:
Tuncay
...,..,,,.,,_ ......,,......,. ................................
2a
!! I I! !± ! !! !! h ! ! H 52.2!!!! 1 1! ! ! 88 ; ; !'! s 8'! ! SF:f::z:w: ;;:::;; :::: 22 : ::: : : 2 2 : 2 2 ~
: z - - - - - - - - G .AL AT A SAR A Y - - - - - - - -.....
OHBET
Sevgili
okuyucularımız:
Elinizde bulunan sayıyı, bundan
evvel çıkanlara 11azaran daha yeni
bir şeyler getirmesi gayesiyle hazırla­
maya. ç.alıştık. Ama muvaffak olup olmadığımızı siz takdir edeceksiniz.
Bu sayımızı, 10 Kasım'da .21. ölüm
yılı dolayısıyle bir kere daha andığı­
mız büyük kurtarıcı Atatürk'e ithaf
ediyoruz. tıerideki sayfalarda O'nun
mektebimizi zivaretine ait hatıraları
okuyacak, Türk gençliğine dair neler
düşündüğünü gösteren öğütle1· bulacaksınız .
.Mektebimiz mensuplarının· san' at
hadiselerine gösterdiği ilgiyi göz önünde bulunduran Neşriyat Kolu, müzik, resim ve tiyatro mevzuları üzerinde alaka çekici bulduğu birkaç. yazıyı da bu sayımızda size sunuyor.
Eylül ayı içinde Galatasaray camiası
en kıymetli mensuplarından
birini, Ruşen Eşref ünaydm'ı kaybetti. Edebiyatçılığı ve siyasi sahadaki
ımıvaffakiyetleri kadar
Atatürk'e olan yakınlığı ile de bir Galatasaraylı
olarak iftihar ettiğimiz Ruşen Eşref
ünaydın bu sayıda son defa
sizlere
hayatını anlatacak.
35 sene olmuş l\L Mosse'llin mektebimize girdiği. . Safer Bey bize 30
sene emek vermis... 28 sene Esat
Mahmut'un şakaklai·ında birkaç ku·
tel bırakmış ...
Galatasaray'ın irfan ordusunun bu
kurmaylarını geçenlerde buğulanmış
gözlerle yolcu ettik. Emin olsunlar,
kalbimiz daima onlarla beraberdir.
,,, lşte bu sayıda bulacağınız birkaç
bahi.s .. Onları hatasız olarak aksettirdiğimiz iddiasında değiliz. Bu hususta yapılacak tenkitlerin minnet ve şük­
ranla karşılayacağız. Hatalarımızı teshil ederken hüsn-ü niyetimizden emin
olmanızı ve bu işin amatörü bulunduğumuzu
hatırlamanızı bilhassa rica
ederiz.
Hoşça Karınız ..
GALATASARA1'.
Si on se
doııne
un cercle ...
Dar sokaktan bilir misiniz dostlarım'! Hani
birbirine yakın eylerlyle bir tünele l}enzeyeu
pis. gürültiilü, fakir ama sır vermeyen dar sokakları ... işte ben oralarda yuşamak. fakir hal·
i'Jyle tanışmak, akşam iş dönüşü köşedeki lfrm·
hası kmk elektl'ik direğiyle seliiıulaşmı.k ister·
dim. Ayrıca kendimi sokağa da t.amtıl'dım bu
suı·etıe. Artık beni büyük göremezdi. buıufan
sonra soka~. kendinden lıir parça olarak be·
nimserdi. ..
O :ı.anıan misket oynayan. su birikintilerinde
kağıttan kayık yiizdüren çocuklariyle de arka·
<taş oldum. Bana küfiir de öğretirlerdi en ga.
lizierinden, kavga ederken kullanayım diye.
Ama bilemezlerdi ki i.nsanlan, onlarla kavga
edemiyecek kadar sevdiğimi. nen de ho~ gö·
rürdüın owarı en doğrusu ...
Belli lıir düzene hiçbir zaman girememiş kaI.
dınmlariyle de tawşıp onlardan dayanıklı ol·
ınayı öğrenmek
iyi bu
isterdim.
kaldırımlar taşımış
Hayatın yüküııii
en
hunca sene.
Biı'
gece herkes uyuduktan sonı·a bıı sokakla·
birinde ·yatacağmı dostlarını, ketiilerle kö·
peklerle beraber. Onlar vefakardırla,. söylerler
sabahleyin sokağa onu ue kadar çok sevdiği­
mi.
rın
Oktav KOÇY!GtT
G At A T A §~ R AY
Lis
-------3
F nksiyonuna
enel bir bakıs
ın
~
b) Kendine. ailesine ve
İnsan oğlunu ~<'inde vasa·
digı cemiyette oei !i bir· J-(iz· nemreketine ·kars1 sori.1mfo:
meti lavikile yarıa!J!lecek se Tıi:'iimıTlCfrakeden ve bÜ SU·
riveve ·uıastırm::ık ıein. asn· ·retle daha oku\ sıralarından
i.ardanberi - gayret ·~ınrfNhl·
mekte, bunun içtn etüctler
yapılmakta. eğiti.m ve öğre­
tim
metoctları
aranmaktaihr.
Ali Teoman
bakımdan gelişmekte
·~u. madd1 ve . manev1
oldu-
kuv-
vetıerfüfo. tesirCaıtında ba·
·ıan isyankar, iJazan kimse-
'yi
beğenmiyen bjr hüviyet
carzetmek suretivle ;ctare e'dilmesi çok zor bir mevzu
~eşkil ettiği devirdir. Bu te-
zahürler bütün genc1erde
itibaren bu .. sor.mnluluğ.ıuı 1Jirbirinin avnı olma.hğı dik·
tneı denecek bir voı bıılduıt· TCilil"oiaraF birtakım mü- rnte alınınca ferdi ccrbiyeye
ıarını iddia etmr}~ mümkiin t::ellefiyetleri olcİuğunu tak· :hemmivet verme!{ zaruri
oldu?;ım·a göre, t1in yeni .ve
olmamakla beratıı?r, bütün ·air eden;
.
güç
h1r safhası Cia ortava
bu cahsmaların mfü:terek
c) Memub olctıı;u. cemivemevz1mnl.ı teskil edPn ins'l tin fertieririe-ve hahusus ~e­ c1kmıs olacaktır. Ru itibarla
nın her yerde asoğı vukarı ·rnivetin heveti ırnmmivesine dershane kinde ve ders dı­
brribirine benzer özellikle! "3aygı ve sevgi :ıis!erile hağ­ sı faaliyetlerde tR;r<'tmenlearzetmesi. insana rnııavven !] olmanın ivi vatandas va. rin Mrencllerle v:;ıkmdan H·
bir yetişkinlik .;e otgıınluk
sartlarından' öı­ ı>ilen~elerL onları '.ıirer bı­
vermek maksaclile vazedilen 'fluğumı, işe- ve em!:'ğe · hÜr- rer tanımağa çalısma1arı. is·
usul ve sistemlerde de h1r met etmek mecbmivetinde tidat ve temaviiHe-ri hakkın·
nevi yakla~ma ve bemes- F.iilüfıllrrŞ:ıımı kabul eden;
da bilgi eclinmelı::ri ivi ran·
me meydana
in·
dıman alabilmek :cin veri·
tar etmistir.
dl Milletinin /fünva mtlletnf' ı:retirilmı:>si <:ol{ nıühim o·
Jeri camiasıTıdaki mevkiinL.
Bu noktavı dikkate alarak ::hemrnivetini ve ~onksiyonu· lan·· şartlardan· b1rlrı1 teşkil
Prler.
bircok memleketı<:~rrle 11 ~rıu iyice bilen;
. .
vasihı ikmal eden cocnkl::ını
el tlmin ve ılim metodlaDiğer taraftan öğrencilP>
~eri1mek istenilen orta Of' rmır]ınahivefirii ve '.ıunlarm rin de ic:ten gelen '.}rr irade
ret]min mahivetini izah et·
alemi iizerinrleki
tasarrufu ile rabi ;ıldukları
mek miimkün mfüliir'1
·· mfi;;het tesirlerini ırnlav::m:
ı:>ğitim rejimine bağlı
kal·
Bu soruyu cevaplandıraf) Hemcinslerinin ve basmalan ve büyük gı:ıvelerine
bilrriek·iı;:iTr"""""Iise
,alısilinin ka milletlerin '?;eleneklerine.
erişebilmek icin haz1 mahrupıyesini izah 2tmPk li'tzım· inanclarına sav 1:n ve anlavıs
mivetlere
katlanmanın zarudır. Bu gayenin her memle- .
·
kad::ır tolerans
ketin sosval ve ekon::ımik ~ahihi olan; hir qerclik ve. ri olduğunu seve seve kabul
özelliğine-. göre
birtakım 'i;;tirrnek.
rtmeleri de şarttır. Bu anla·
farklar arzetmekle :Jeraher
Bu gaveve
ulasabilmek yış çerçevesi dahilinde bir
:iemokratik ve medeni mem- irirlITil'ıiefümel bir teski1a· calışma ahengi trmin edil·
teketler icin müsterek esas·
olmanın, rok kuvdiği takdirde .:;o~ kabiliyet·
ıarı ihtiva
· · de süphe
· · ··
·
vem bir eğitim uerc:oneıi
li olduklarında h1ç şüphe·
sitdir ·
·vetistirmenin ne kadar zamiz olmayan Türk çocukları·
Bu esasları :ıövlece hüla· rur1 olduğunu iz1h etmeğe
nm hepimizin göğsünü ifti·
sa etmek kabildir:
tüzum yoktur.
harla
kabartacak ll':'e mezua) Demo.fr.ratik bir anlavıs·
Yine unutmamak .azıındır
nu
olabilecekleri
muhakk~·
l.a ce~RfTI:cJ.~};fl.i~f.'~Y:e ki 12 · 18 yaşlan çocuğun
~~vazffeferlni bilen;
gerek bed.erı.t, gerek zilınl tll'.
Bu sahada :;alışan bütün
miiletierin heniiz mükern-
GALATASARAY--------
RUS EN E$ R EF üNAYDIN
Galatasarayın
eski şe·
rem talebesi ve kendinden
sonraki Galatasaravlıların
~alısiyle ve sevgısiyle gu.
rur duydukları Rusen Es·
ref · ünaydın hayata hi'ç
::ıeklemedigimiz bir
anda
~özlerini yumdu.
Bugünkli Gal~tasaray!ı·
-!arın merasim günlerinde
kendisini görmeye alıştık·
lıirı büylikleri :ı;in
içleri
sızlıyor. Onun uzun boyu,
filıenk:li tavrı, sonsuz neza.
keti, anlayışı, davraııışla·
rındaki asalet bizleri ken.
disine hayran etmişti. Ne
yazık ki O'ıııı bir daha gö.
remiyeceğiz. Hatırası kal·
bimizde gömülü kalacaktır. Onu unntnııyacağız.
Ruşen
*
Eşref
suretle inkılap taıihimizin
büyük liderini Türk efkar-ı umumivesine tanıtan
ilk yazar olrnak şerefine
ulaşmıştır.
Hususi hayatında
şen Eşref ünaydm
da RuAtatürk'i.in en samimi arka·
d:ışlarındaıı biri olmuştur.
Hatta Ruşen Eşref'e, isminin Türkçesi olan soyadım
Atatürk kendi el yazısiyle
vazarak takmıstır.
· 1920 de Anadolu .Milll
Hükumetinin daveti üzeri·
ne gizlice Ankaraya geç·
miş ve
Milli Mücadeleye
katılmıştır.
Lozan Konferansında !s·
met Paşanıu basın müşa­
virliğini yapmış ve 1923 te
Afvoıı Karahisardan meb'
us· seçilmiştir.
1934 ten emekliye ayrıl·
dı''l tarih olan 1952 ve kada~· Avrupanın Önemli
merkezlerinde elçili!< yap·
ünaydın
1892 yılının 18 Martında
!stanbulda doğmuştur. Ba·
bası Prof. Dr Yarbay Es.
ref Ruşen Beydir.
•
·
Ruşen Eşref Bey 1900
de Galatasaray Lisesine
girmiş ve 1911 de Lisenin
Türkçe Ye Fransızca kJ.
sımlarından
diploma al
nııştır.
Huşen Eşref ünaydın'ın
fikrince 1900 - 1911 yılları Galatasaray Lisesinin memleketimiz
kültürü bakımından en verimli
olduğu
<;ağdır.
Kendisi «Galatasaray ve Futboh isimli kitabında bu devrede geçen
dört
mühim olaydan bahsediyor.
Bunlardan ilki istibdadın son.
Meşrutiyetin ilk yılları
olması­
dır. Gayet tabi! o zamanki Ga·
lııtasaray Sultanisinin genç
kirtleri de devrin sivasi heveca·
nına kapılıp harekeÜi aıılai·
çirmişlerdir. Ruşen Eşref'in
Lise hayatı renkli ve canlı geç·
miştir.
Lise hayatına ait. muhterem
refikaları
Saliha Hanımefendi·
nin naklettikleri bir hatıralari
<;ük ilgi ('ekici: O devirde mektebimizin müdürü olan, biivük
şairimiz Tevfik F.ikret bir sebep
ten dolan müdürlükten avrılı
yor. Huien Eşref ve birkaÇ aı
kada~ı bu çok sevdikleri ve hav
ı-aıı -;,lduklari insanın vıızifesin
den alınmasını
etmek
m:ıks:Hlivle
terkedivur
lH ve bil' müddet dentın etmi
~ oı-lar.
tkinci örn"mlı olav o z:.maırn
kadar 1:.ıhta ulan eski Sultani'
ııiıı
ta~ bi·
manııı
Avrıca bu
y zııi
bir kıu akteı:ıstiği de
ınıştır.
1954 te 7. Türk Dil Ktı·
başkan
seçil11iştii-.
rultavına
(1892 - 1959)
şimdiye kadar yarısı
yabancı
kalmış olan l\Iektep 1dare Heye·
tinin tam olarak Türkleştirilme
sidir.
üçüncüsii bu devrede
Ti.irk
edebiyatına, güzel
saıı'atlarına,
basınına ve diplomasisine
bir·
çok kıymetlerin yetişmesidir
Dördüncüsü de memleketimizde
ilk defa olarak bir 'rlirk futbol
takımının.
Galatasarayın,
1905
yılında kuruluşudur.
Ruşen
ref Beyin de bu kunıluşta
him rolü olımıstur.
Ruşen Eşre( ünaydın yüksek
tahsilini 1stanbul üniversitesi
Edebiyat Fakültesinde yapmış
\'e oradan 1914 yılında mezun
olmuştur.
1911 ile 1920 yılları arasında
basta
Lisesi olmak
üzere birçok
mektep ve
liselerde Fransızca ve Edebiyat
hocalığı yapmı~tır.
Yazarlık havatma
katılması
1914 yılına ı:ast!ar. Bu tarihte
Servet-i
.fiinuıı'a,
Donanma
Mecmuasına, Vakit
gazetesine
ve daha birı;oklarına z<Edebi zi
yaretler ve mülakatlar» yazmış
tır. 1918 de bunların bir araYa
«Divorlar kh mev
ki bu kitap, Türİ;
kendi türünde çı
gır
açmıştır.
1918 başlangıcında «Anafarta·
lar Kahramanı .Mustafa Kemal
ile hlüiakat» ı yayınlamış ve bu
Ruşen Eşref ünaydın'ııı
edebivat Yönünden en önemli başarısı. yeni bir el:ıediyat tiiri.ini.i
•>elistirmesidir. Bu edebiyat türü
~öpÔrtajdır.
Bu mevzuda çok
sayıda
ve baBunla·
Diyorlar ki: Tevfik Fikret, tstiklal
Yolunda, Anafartalar Kahramanı Müstafa Kemal ile l\HiHı.katı,
Atatürk · Tarih ve Dil Kurumları, Atatürk ve .Milli Tesanüt,
Atatürk'ü özleyiş,
Galatasaray
ve Futbol, Son Günlerinde Ala·
sanlı eserler vermiştir.
ı:ın baslıcaları şunlardır:
tiirk.
.
Göri.ildüği.i gibi eserlerinin bi.i
vUk bir kısmını sevgili arkadaşı,
hliyük kurtarıcı Atati.irk'e has·
retmiş ve onu en iyi şekilde tanıtmaya çalışmıştır.
Avrıea kendisinin
.F'ransızca
olarak vazılmıs, «Sur la litteralure Ttİrqueı; ve «Sur la civilisation de la Grece antiqueı; isim·
li iki kitabı vardır ki
bunlar
Türk kültür tarihini dış memleketlerde yaymak için yazılmış
ıııi.ihim makalelerdir.
Bundan başka çok miktarda
tercümeleri vardır.
l\Iektebinıizden feyz almış bu
c;uk değerli edibimiz 21/9/1959
giinii bir kalb krizi neticesinde
Hakkın rahmetine kavuşmuştur.
Bugün, Galatasaray'lılarm her
sene hüzün ile anmaları gereken
bir kedeı:li tarih olarak kalacak-
tır.
Ali
Kıwm~
GALATA SARA
Y-------5
o
k
KASIM
FIRTINASI
.u
10
ı
u
m
u
z
d
Hey rüzgargüUl! Hey rüzgfilgülii!
a
k
Bu yaprak hangi yaprak?
bu rüzgar hangi
rüzgat?
i
öliim gibi. buz gibi.
t
ö
Bir ııaz inler tA Asya'dan Edirne'yenek bugün
Sanki göğsünde boralar, fırtınalar gerlli,
Er Qz,anlaı· çaldığı bir koca kopuz gibi.
I'
e
«Yer
.n
bası·uğu dağ,
derler, yurt
atalıu
Atatürk'tin :n. Olum ylldömtmti müna·
sebetiyle okulumuzda yapılan merasim
çok heyecanlı olmuştur. Merasim saat 9'u
5 gece Müdür Ali Teoman'ın davetiyle yapılan saygı duruşu ile başlamış, bunu takiben tstiklal Marşı söylenmiştir .. Kültür
ve Edebiyat Kolunun hazırladığı program
mucibince ilk sözü F'aruk Kurtuluş almış
ve Atatürk'ün şahsiyetinden bahsetmiştir.
Zeki ömer Defne, diğer sütunlarda bulacağınız şiirini okuduktan sonra sırayla konuşan İzzettin Doğan, Köksal Bayraktar,
Salgur Kançal, Aykut Koç, Tolga Yarman
Atatürk'ün muhtelif cephelerini aksettirmişlerdir. Törene, Güngör Tekçe'nin yine
diğer sütunlarda bulaca~ınız siirini okuma~:tyla son verilmiştir.
tleğer
o ne dağmış, ne beymiş ee;er!
Bak: Hiilln gibi, bak: Oğuz gibi.
Ne biçim musiki, ne
Daha başlarken adam
Başlamış sonsuz' gibi.
biçlın -.aınaııl
Tarih öncelerinden, tarih sonr11ıarınrtan
Kim gibi degildl o, hangi kahraman gibi:
Kendi gibi, Alp Ertunga, Alpaslan, Yııvuı
~ibl?
Görmüşüz bir y~l, tııtınışı:z bir kez,
Andıkça unutturu:voı·
Odise'de
bize her$ey!erl O,
gibi.
tattığımı:z Lotııs
Şimdi
T
Ben
basruğu bey~
Mustafayı
başkalsrı
söyledi
Bütün çocuklar gibi
önce insanlar
Salt sevmeyi öğrenmiş
Belki ölmüştür şimdi~
ise, ya yitirmiş öz cevheıinl
Ya biz yitirdik agzımızın tadını:
Ekmek ek.meksiz. su susuz gibi.
her~ey,
Şimdi
ikide bir çalınıp aranıyor dağ - taıı.
bir bos bos ellerimiz, kollarum:ı:
Bir yerlerde birşeyler unııtmusuz !PhL
Bakıyoru:ı
Eksik olaıı biri mi?
Duyuyorum ama ne?
Kanımızla büyüyen başka adamlar yok mu'?
En mutlu günümüzde dalıp gitmek nereye?
Onların kalbimize attığı l;ışlar yok mu?
Şimdi
karatabtalar
Saçlarına,
Sivas
ka:;Iıırına
alfabesiııden
yanında
bir kara mask,
konar ak ehesirler
birer mutlu toz !{ibi
Beiı .Mustafayı
bilmem diyorum ya, bilirim
Ama bire on veren toprak diye bilirim
Ekmek diye,
Ya da
~u
diye
'ıiliriın
taş çağrılardan
Ekseri geceleri.
Değil ~oluk
Tarih
resimden
kitabındaki.
de bu ondan
Şimdl
yitirmesine yitirmişiz, yok ama,
uzak değil bizden O
Bir denizde tuz gibi.
Ayrı değil,
ıeı;ı
omer uerne
6
GALAT A·S ARA Y - - - - - - - -
Yeni
ocalarımı
MAURICE VOUSELAZUD: Yeni derr. nazırının
m:ıs;ıoında ı.;ıılışırken bulduk. Sizde uyandırdığı ilk
intiba gayet müteva:ıi ve nazik oluşu idi. .1924 vı·
hnd;ı Llmcges şehrinde doğmuş. Scırbonne ve L'Ecole
Normııie Superleure üniversiteslm;ien mezun.
1950
sen.esinden beri hocalık yapırr ve (Agrege). 1954
ten beri de yabancı memleketlerde çalışmış. Türkl·
ye ve blihassa lstanbul'da dikkatini çeken ilk şey
sokakların çok kalabi!lık ve insanların da çek faal
olmaları. Bu arada Bursa'yı çok beğendiğini söyle·
dl. Fransa'dakl okullara mızaran oklılumu:zda gör·
düğü yegane tieğişikllk: ders dışında kcrldorlanfa.
ki aşırı gürültülü ve bahçeye rağbetin az oluşu. Fa·
kat ders esna':imda bl:ı:lerl çok disipllnli buluyor.
BOULET HENRI: 11. ve 12. sınıflara fizik der·
ilne gidiyor. 1928 de Steenwerck (Norde)'de doğ·
muş. Cosne (C:entre de la Franı:e) üniversitesinde
fizik ve kimya tahsili yapmış. 6 sene'tlen beri öğret·
menlik yapıyor. Türklye'yl, bilhassa sayfiye yerle·
rinl beğenmiş.
Konya'dakl müzeleri ve Mevlana'
nın türbesini çok güzel bulmuş. Okulumuzun tııle­
beierlnl çok :ıekl, fakat çok gürültücü bulmuş.
BOULET LILIANE: Parls edebiyat fakültesinden
mewn. Mektebimiz talebeleri için «Çok kibar» diyor.
lstanbul'un ve bilhassa Boğaz'ı çok beğenmiş; ePa·
ris'ten değişik tarafı da sayfiye yerlerinin bol olu·
fll' diyor. Eskiden beri ideali öğretmen almakmış.
kaya) beraber
Halihazırda 7.
çalışması
sınıflara
omı çek mütehassis
fizik dersine gidiyor.
ASKEiU ERGUN: 1910 da izmlr'de tloğmuş. 1934
te Yüksek Muallim Mekteblm;len mezun olmuş; Da·
ha sonra Coğrafya Faki.ilteslnl bitirmiş. Ankara'da,
Kütahya'da hocalık yapmış. Malatya'dıı Lise Müdür·
lüğü yapmış. istanbul'da Beyoğlu Erkek Lisesinde,
Şlşll Terakki Lisesinde bulunmuş. iki yıldır okulda
buh.man bu öğretmenimiz okulumuzu geçen seneye
nazaran çok ;:!aha iyi buluyor.
Aykut Derman
Yavuz Tacer
f. . . ıo·u·so·N···· . ·oıE·:·:·:. . . . 1
§Gülmeyi unutsan da güldürmevi untma, §
§ Başkasının derdine ortak olmak ta hüner ~
§ Mihneti mihnet ile yenmeyi bilmelisin, §
~ Melteme yelken açma, karayele göğüs §
~
ver! ~
i
Rıfat Necdet Evrimer
i
?"ııııııııııııııııııııııııııırıııııııııııı1111111111111111111111111111111ıııııııı111ııııııııııııuı;:..~
DUCASSE RENE: 1931 de Güney Fransa'da doğ·
Paris Sorbonne ünlversltesirıde fizik tah':iil et.
mlş. ı seneden beri şehrimizde bulunuyor. 6 sene·
dir öğretmenlik yapıyormuş. Bizler için «gürültücü
olmanız bir yana hepiniz çok kibar ve zeki çocuk·
hırsınız,, diyor. Bütün Fransız hocalar gibi o da Türkiye ve istanbul'dan çok hoşlanmış.
muş.
SERMET SAMI UYSAL; 1925 de Çorum'da doğ.
muş. Lise tahslllni Kabataş Lisesinde yaptıktan son·
ra sıraslyle; Yüksek Ticaret, Fransız Filoiojisi'ndt
okumuş. Edebiyat Fakiilteıslnden birincilikle me:ı:un
olmuş. Aynı zamanda Edebiyat hoı:alarımırdan Zeki
~riıer Defne'nln Kabataş Lisesinde iken talebesly·
mlş. Hakkımızdaki fikri aynen şöyle: «Bilhassa ders
dişında dünyanın en nazik, en ince öğrencileri. Çeşitli sanat kollarında da memleketin bütün llselerlne
öm;iili.ik edecek öğrenciler mevcut. Yalnız öğrenci·
lerden bir kısmının yeteri kadar çalışmadığını zan.
nediyorumn, Eskiden beri bllhassa okulumuzda öğ·
retmenlik etmek en büyük ideali imiş. Haliha:mdıı
9. sınıfiara ve Ticaret sınıflarına Edebiyat hocalığı
yapıyor,
ZINDe KiP: 1925 te istanbul'da doğmuş !.is;:
tah.slllnl Galatasaray'da yaptıktan sonra Teknik ünı.
versltenln inşaat Bölümünden mezun olmuş. Mek·
tebimlzden önce Yıldız Teknik Okulunda hocalık ya.
pıyormuş. Aynı zamanda 4 senelik bİr öğretmenlik
hayatı var. ilk talebelik yaptığı sınıfa sem~ler sonra
hoı:a olar:.k girmesi ona ·ıcş bir sürpriz olmuş. Öğ·
rı;tmenllğl; en zor ve her mesleğin ü•tünde bir mes·
lı:ık olarak görüyor. Talebelerin günün tesirlerine
göre değiştiğini, bunun için onlar üstünde bir ka·
rıır vı:ırmenlrı çok zor olduğunu söylüyor. eskiden
t~iebe~l olduğu hocalarl.ıı (t.\. Goodma.n, Halit Sarı·
etmiş,
Avec nos felicitations ...
GALATASARAY--------
Geı1çler,·
.
dünya sızı bekliyorl
(Bır mükafat tevzii töreninde
bir nutuktan kısaltılmıştır)
Aranızdan bazılarına yapacağım birincı
"
sö~lenen
cavsiye,
uikkat etmenizdir. Sıhhatinize itina e·
dir.iz. mes'ut olursunuz. Vücudunuzun sağlı~· sizin
içı:: karakterinizin doğruluğu, zihninizin açıklığı
'.'E ırndreti ı;:aeıar kıymetli olsun. !rsi uh.ra'.< gelen
ve:, eı çocukmğuııuzda geçirdiğiniz hast~lıiüar müs·
tesna, hasta olmak bir cinayettir. tsbatı ise. fizyo· ıojimizin muv.:zenesini bozan bir aptalluzı düzeltın~i:: için tabiatın ne kadar çoJı: çalışma zorunda
ka::~cağıdır. Zamanımızın büyük hatalarından birisi de, çoğunu oturarak geçirdiğimiz hayatta, ev\ıe1.cr adale yapmanın veya çok faal bn yaşama·
nin i!:ap ettirdigı rejimde devam etmemi'idiı Hastahaneler «ithalat»'ının «ihracatn'ını geçmesi yüziitıçien iç muvazenesi bozulmuş insanla:::ia dolusır.hatinize
7
Aranızda, kendisine ilimle uğraşma yolunu sediın anlamak
hususunda, Voltaire gibi
oı:nyaların <ıhengınin alemşümul bir zeka. ~arafın­
·fa;, tanzim eC'ildiğini hissetmeden veya_ Roussean
giti insanın sadece aklı ile y<ışıyamıyacağımn far.
kmüa olmada:ı, bazı güçlüklere uğrayacakları
şLpnesizdir Havsalanın alamayacağı kadaı. büyük
hır kainat ortasında o kadar küçük yaratıklarız
çenle: in,
ıcı. aramızd:m
l1iç kimse
dünyayı
idrak etm•"k mevbu tehlikeli mevzu üzerinde kat'i hüküm verecek halde değildir.
~:iınde bulunmadığı gibı,
Mevcudiyetınizi
saglam ekonomik esaslara istiettirin, fakat hiçbir zaman ~:para bızanıııak~
me: eğiniz olmasın. Cinsiyet gibi, bu da asla daim. bir saadet getirmeyen, bilakis sizi harap eden
bir ateş haline gelebilir. Eşiniz sizin bttün yara. tıcı kabiliyetlerinizi teşvik etme mesuiiyetini üzeo.ur
rı:e alacaktır fakat sizi, komşunuzun '7,tıhir! refa.
Eareket yapınız. Tabiat. dti9üncenin 'ıarekete
hın• geçmek için zorlayacağını ümit etmıyoıum.
vel<İ! değil rehber olmasını arzu etmiştır. KendiKendinizi, verdiğiniz ile aldığınız arasında aşikar
niz.: hiç olmazsa, günde bir saat fiziki çalışmaya
oir nisbetsiziiğe dayanan fazla lükse ıı:aptırmayı­
mecbur tutunuz
r:ız
A.clıktan sonra. a;;k. hislerimizin en kuvvetlisi
Aranızda çoğunuz tahsile devam edecek ve araVe meselel<;dmizin en ciddisidir. Tabiat nfül. bizi
nvdaki canlı rekabet sizi ihtiSasa zor.ayacaktır.
ne~iımizi idameye zorlamak ıcin kadın sevgisine
Bı,gün ilim öyle bir ehemmiyet kazanmıştır ki,
karşı o kadar· hassas yaratmıştır ki, çoğu
zaman
ı,!!un üzerindeki çalışmalarınız belki sizın edebi·
k;emain1izi kaybettiğimiz vakidir.
yat, tarih, felsefe.' müzik ve sanatla ancak muvak·
Atalarımız, l:>u itilişin ayrıca tahrik edEmeğe lli·
kat bir temas sağlama111za imkan verecektir. Burum kalmayacak kadar kudretli olduğunu bilmiş·
nu;;!a beraber, kısmi bir kültürle iktifa etmeyiniz.
ıer ve onu ayarlamaya muvaffak olmuşlardır. Biz
l'r:ı' ersitedc:ki çalışmalarınız bitince, h<;; olmazsa
tse aksine, bU hissi ihtiyatsızca olur olmaz vesile·
haftada iki saatinizi medeniyetın bu ç~çekleriyle
;er,e tahrik ediyor ve hatta bu muhakeını:;mizi{ ! )
~ekanızı süslemeye ayırınız.
kendimizi fena şeylerden sakınmanın yer~iz oldu·
ğunıı kadar vardırıyoruz.
Büyük yazarlar. büyük şairler, büyük ~.rtistler
Sıhhatten heme.n sonra karakter gelir. Bir mekve büyük müzisyenlerle tanışınız. Büyük uevlet atebin en büyük vazifesi genç _egoistleri centilmen
damlarını inceleyiniz ve insaniyet destanını bühaJc getirmektir Refikamın yaptığı tarife göre
yüJı- tarihçilerle beraber takip ediniz. Bir an büceı:tilmen her zaman nazik ve zarif olan bir adam·
vfü· mütefekkirlerin ayakları dibine oturunuz ve
dır. Güzel bir kelime ne kadar az fed.:;karlık isbf:;ruk mür9it!erin izinden tevazu ile vu.-üyünüz.
ter, buna mukabil ne kadar kıymetlidiri Birisi SP:i, bu büvük dehalarla dost olmadan. kültürlü
hak.ıonda kötü söz söylemek, onun. terbiyesizce,
'.nsanlar ol~rak kabul etmeme imkan yoktur. On·
meth-ü sen~smı yapmaktan başka nedir ki? Lütufı2ria daimi münasebette bulunun, bir müddet sonkar veya cesaret verici bir söz söylemek imkansız ra onlardan örnek alacaksınız.
ise, hiçbir şey söylemeyin.
.
Bu dehaların eserleri bütün bir teknik manevi
Aile ve öğretmenle beraber. din, daima karak·' pı·ensipler. siyasi ilimler. sanat~ edebiyd< ve feltımn sağlam bir dayanağı olmuştur. Aşdğı yukarı
SF.!c dünyası. olarak, sizin en kıymetli miras1nızı
5G hin senedir, insan münhasıran avla geçindi. üsteşkil edecektir. Bu miras asırlar boyunca öylesitün. olmak ,çin haris. döğüşken olması icap edinf'. gelişip, öylesine zenginleşti ki. asla onu tüketyo:·c,u. Vakıa vardırdığımız ifrat yüzünden bugün
mr:ve muvaffak olamıyacaksınız.
ba;:lıca kötülükler sırasına giren hareketlerimiz o
~ımdi. sizlere. iyi şanslar, ıyi bir kdrakter ve
zamanın faziletleri idi. Ziraat yayılmaya oaşlayıp
ıyi bir sıhhat diliyorum. tyi çal)şın, iy ç0cuklar,
ce:rr;tyetlerin teşldli hayatın en önemli unsurların­ iyi torunlar sahibi olun. Hayat kadehini son damda!'\ biri olunca, bu kudretli faktörlerin manevi lasma kadar için ve mevcudiyetinizi kuvvetlendibt: kanunla önlemek icap etti.
ric; tecrübe ve iddialarından faydalı ceza ve müNefsimizin isyan ettiği bu kanuna, bira~ ebe·
kaf:::tlarından, paha biçilmez güzellik, aşk. çalışma
vevnimizin korkusundan, fakat bilhassa fazileti ve akıl ihsanlarından dolayı Allaha ve tabiata
mükafatlandırıp, kötülüğü cezalandıran bir Allah
su krediniz.
t .. ratından yapıldığına inandığımız için itaat ettik.
Prof. Will Durant'dan
Bazan, dinin yasak edici emirleri olmaksızH! medetercüme eden:
niyetin gelişip gelişmıyeceğini kendi kendime so?'ll'l70l'Ull!.
11.fohnıet DüLGER
ıı
GALATA§ ARA
8
Y-------~
t türl{ Galatas
'da
I
Biraz geriye gidelim .. 2/Arııltk/19JO'a ... Meldegünlerinden biridir o gün... isterse·
niz onun hikayesini zamanın müdürü Fethi isff;ndi·
yaroğlu'ndıın dinleyelim:
.Havanın fevkalade güzel oldu!)u bir gii-ndi.i ..
Sabahtan Ruşen Eşref Bey Gıııi Ha:ıretlerl'nin okv·
h.ı ziyaret ede~eğinl telefonla haber vermi~tl. Sııa!
ona doğru kafile mektebin kapısından giriyordu.
Hemen kendilerini karşılayıp müdür odasına ml•saflr
ettim. Biraz istirahatten sonra Gaı:i H:ı:. mektebi do~
laşmak arıusunda bulundular. Muhtelif sınıfları, nı·
sim salonunu, müzeyi gerdik. Sonra tekrar müdür
odasına döndük.
Buradaki istirahat esnasım:la ben·
den okulun tarihçesi hakkında malümat istediler.
ı:ı,,reket versin bu hususta kafi derecede bir bilgiye
şıı!ıiptim.
Kendllerlnl memnun edici baıı iıahattıı
bulundum. llira:ı: sonra, iki saati geçen bu ziyaret
sonıı ermişti. Büyük Atatürk ve maiyeti erkiını, te·
neffüs .ıdolayısiyle bahçede bulunan talebenin ıılkıs·
lan arasında mektebimizden ayrıldılar.•
işte o tarihi günü.o Haldun Tııner'in kııleminden
hikayesi:
«Ya sekizde, ya dokuıdıı idik. Dernek ki otu:ı:,
otu:ı: bire rastlıyor. Mekteple bir telaş, bir kıya·
met. Taş tablolar boyanıyor, yıkık yerler sıvanıyor.
Meger Gazi Paşa gelecekmiş. Talebeler kımlıınıyor:
«Ah bir biıim sınıfa girse ... '· Hocalar başk«ı gunıı:
·Allah vere bizimkine glrm&ı;e.ft
bimiıin sayılı
Söyle geldi geliyor çarpıntısı ile geçen bir haf·
rıı.nın sonundıı Atatürk gerçekten mektebe goeliver.
dl. Biı o' sırada ·Mahlmat·ı vataniye.. dersinden ya·
ıılı
yoklama oluyorduk. Atatürk'ün gelişini göreme.
dik ama, koridorlardaki telaştan meseleyi anladık.
Artık aı' gfüünü sınıfın koridora bakan camekanla·
rından alabilirsen. Atatürk'ün geldiği anlaşılınu ilı·
tiyııtlı hocamız, heyecanlanıp da şa~ırmıyalım diye,
ayaküstü bize sorduğu şuailerln cevaplarını da an·
!atıverdi. ·aıı bütçenin nasıl yapılacağını da, vasıtalı
vergilerin ne şeklide toplanacağını da zaten a:r bu·
çuk biliyorduk. Hocı:ı bir kere daha ta:ı:eleyince hıı·
rıl harıl yumağa koyulduk.
işte kafile o sırada koridordıı göründü. 25 • 25
kadardılar. Atatürk önde, ortada, yanında mü·
dür. Refakatindeki mutad zevatla öbür ldııreı:ileru
klş1
!ki
adım
geriden geliyordu.
Kafile bir an duraladı. Sonra sınıfın k'1Pl51 lll"
kadar açılarak önde Atatürk, arkasımla mutad
zevat içeri girdiler. O anda komuta almı, bir bölük
asker gibi rap diye ayağa kalkıp dimdik hımrol
vuiyetlrıde durduk.
Atatürk bize \ .oturun. dedi.
Yok, hayır bize degll de hocıımıu ·Otursunlar efen.
dlm• dedi. Haca da biıe dönüp .oturun. dedi.
Atatürk hocaya: .oeni kitaptan mı takip •dl·
yorlar, yoksa tııkrirden mi?. diye sordu. Müdürle
haca, ikisi birden: ~Kitaptann diye atıldılar. Vt: Ata.
türk'e: .Hangi kllaptan?, diye sormııya vakit bı·
rakmadan, tetikte bekleyen sınıfın birincisi 140 Malı·
mut Efendiden bir hafta evvel sınıflara dağıtılan
ve sahifeleri blle doğru dürüst açılmamış Afet Hıı·
nımın mahut kitabını (•) istediler. Atatürk, uuktan
kitabın kabınıı şöyle bir göı atıp •Çok güı:el~ bu,
yurdular.
dına
Atııtürk'e
bakıyorvm,
resimlerinde sık ~ık gor·
birinde: Sol elinin iki pıırma·
üst yelek cebine takmış, başı hafif öne eğik,
Gazi Hazretleri 7.
çatık kaşları ve o meşhur bakışiyle gözünün üst(ln,
den müdüre bakarak anlattıklarını dinliyor.
Bi:ı: 'şarklıfıır neden ille her şeyi büyütüp efH·
neleştirlriz? Aklı başında insanlardan duymuştum:
«Bakılamıyor efendim, diyorlardı.
imkanı yok
gö:ı:lerine bakılamıyor. Çenesine kadar hadi neyse
ema, başınıxı daha yukarı kaldırdınıı mı göılerLniı
iki kuvvetli projektörle karşılaşmı$ gibi kamaşıyor,
çarpılıp sersemliyor, birşeyler oluyorsunuz..
Ben
bunu duydum ya şimdi korkudan başımı kaldırıp
da yüzüne bakamıyorum. Ama çocukluk işte, şeytan
dürttü. Yıı herrü ya merrü deyip birden dalıa yu·
karı bakıverdlm.
filan edebiyat amıı, ,.,.
pek öyle herkesin bakı·
şına da benıemiyardu. Bu gözler bir yere bııkiyor
ama, baktığı şeyden çok daha gerileri, çok daha de.
rinleri görüyor gibi idiler.
O gün, orada, O'nun karşısında çocuk kafamın
koyduğu ilk teşhis şu oldu: Bu gözlerden nlçblr şey
kaçmaz. arkadaşlar. Bu adam kandırılama:ı:, ııl!fatı!ıı·
mıız. Bu adam mübalağaya 'ıf cambazlığını pabuç bı·
rakmıız. Bu adam, bilmek için öğrenmiş olmııyıı lh'
tlyııı:ı olmayan, bildiğini bilen, bilmediğin! ıdıı şıp
diye ~ıııen bambaşka bir insandır.
Gerçi projektör,
nu söylemeli ki b.u
sınıhn
yinıı
bakış
oldu, kim işaret etti u1lıı,
kadar açıldı. Tekrar
ayağa kalkma, reverans. Atatürk ve yanındııkller sı·
nıftan ayrıldılar .. Onlar gh:llnee alnındaki teri silııl'I
hocamız: .. size de, bana da çok çok geçmiş olsu.n
çocuklar. diye iskemlesine yığıldı.
Sonradan başkalarından duyuyoruz; Atatürk hlı·
den ayrılınca öbür sınıflara da girmiş. 10. sınıfta
M. Dellou'nım matematik dersi varmı~. Tabii ı..m
O
madan
sırada
şimşek
nasıl
kapısı
ardına
düğümüz pozlarından
~mı
sınıfta ...
('J
Y!ırtta;lık
Bilgisi
kitabı.
Ve mektepten
girmiş. Hocııyıı tıılebeden birini kaldırmasını 'Söyle·
miş. Hoca da tabii sınıfın birincisini kaldırmış. Ona
rağmen çocuk bir şaşırsın, bir bocalasın. iki meç·
hullü basit bir discussion'un içine dalmış çıkamaz da
·Madem x, y den büyüktür, dermiş, o
halde y, x den küç'iiktürn.
M. Dellou:
uVoyons M. Bülent, dermiş, voyons, voyons. il
ne s'agit ı:ıııs de çıı. Tenez: Si x tend ver> :ı:ero, y
tendrıı vers l'infini. N'est·<:~ ı:ıııs?n
Amıı çocuk hiç orıılı olmazmış. Bir ke!·ıı bo:ı:uk
pliık gibi takıldı ya, d<Hıer döner blldiginl okurmuş:
Si x > y, ıılors y < x.
Dedim yıı rahmetli anlayışlı adamdı. Bakmış,
bunlardan bir iş çıkacağı yok ... Usulca onıdıın ayr:ılmış. Doğru büyük resim $alonuna. Orııd;ı bir bir
talebenin yaptıgı re51mlere bakmış. Sonra oradan
da ayrılmış.
çıkamazmış:
sınıfından ıonı·ıı ·bir !ki ~mıfıı dııh~ tılrip
çıkan Ahıfürk, m;ıiyııtlndeld mutad zııvııllıı birlikte
bir müddet müdür odıııııında istirahat
buyurmuş.
Atııtürk'e gidımıyıık bir de resim imzalııtmışlıır. Su
lşleF bitince de oradıın ayrılmış.
Resl.m
Atatürk mektepten ayrılmak üzereyken paydos
trampeti çaldığından hepimiz bahçeye boşandık.
Rııhmdli, maiyetindeki nwtııd zevata bir şeyler söy- ·
!edikten so.nra talebe kalabalığının ortasına dalıver­
di. O, tek başına ortamızda, maiyetindeki :ı:evat ise
geride, çok geride. mektebin iki kanadı açılmış el.im·
le ·kapısına ı::loğru yürümeğe başladık. Atatürk, yü.
ı:ünü daha iyi görebilmek için yengeç 9ibi yanpiri
yanplri, hatta gerisin 9ı:r! yürüyen bir sürü çocu·
ğun anısında, iki eli ceketinin yan cebinde gururlu
ve gi.irümser ilerliyordu.
Büyük kapının önüne binlerce meraklı blrikml$·
ti. El ele vermiş polisler kaldırımlardan taşan halk
kütlesini zor :ı:ııptediyorlardı.
Atatürk görü.nünce bir <ılkıştır koptu .. Aklımıza
gelmiş gibi, biz de onlar.ıı vydvk. Atatürk bu alkış·
lıır arasında otomobiline bindi. Otomobil moh:ır;ik·
ayrılırken ...
Jetli polislerin ortuındıı hıırflkete eeçtl. Kend!!trl·
ne güçlükle yol açan mutııd zevat da O'nun peşi sı·
ra otomobileriyle uzaklııştılıır. Bi:ı:lere de tırıs tırıs
geri dönmek düştü .•
Aynı gün başka bir sınıfta, 9/A da olanları, h.ıı·
ıe.n Gümrükler Başmüciürü Natık Kural şöyle ıın·
!atıyor:
«91 A da iken bir gün, kendilerine milletçe min·
Atatürk mektebe şeref verdiler.
1. ve 2. tanburlar çalındı: Dersimiz (Algebre),
Jıoçanıız muhterem Halit Birsan'dı ..
Atatürk o zıırnıın en çok tarih vıı rlyadye ile
ıılakalıındıklan için bizim dersimizi teşrifleri mu·
hakkak gibi idi.
Sııyın Halit Birsen a>ınıfıı girdiler. Kendilarl kür·
süye, biz de yerlerimize oturduk. Bu derde tahtıı
ba~ında bulunmak çok meıs'uliyııtli ve nbik bir diJ.
nı:ttar olduğumuz,
ruın ılrzediyordu.
Ben de hocaya gözükmemek lçhı sırıı kapağını
bir şeyler ıırar gibi yaparken: • - M. Nitık
vene:ı: au tableııu,, kelimeleri üzerine deru kalktım.
Dersin ortalarımı doğru koridorda ayak sesleri
duyuldu ve kapı açıldı. Atatürk ve maiyetler! erkA·
ııı sınıftı girdiler. Büyük insan, saygı ve $SVgimizıı
hocaya, talebeye ve tııhta başındaki bana baıtarı llıı
selam vererek, mukabeletle bulundular.
Hocamız bu sırada kürsüden inml~ bulunuyordu.
Znnııının Dahiliye Vekili Şükrü Kaya sınıf arkadaşı
olan sayın Halit Birııan'ı Atatürk'cı takrlirn ettiler.
Atafürk derse devam edilmesini arzu buyurdular. Ve refakatlerinde bı.ılunanlara dersin konusunu
terçiime ettiler. O sırııda heyecıındıın elimdeki tıı·
beşlrin kırıldığını, silginin fırladığını hııtn-lamakf<'!·
ym.
U:ıunca bir müddet deni takip ettikhın sonra
~·üyük insan ayn rnıırıısimle sııııft;rn ayrıldı!:>'
Sonradan öğrendik ki bir ecnebi hoca Atııtürk
mııfına girdiği takdirde rl'?rsıı kaldırııcil<i• t> •
vi
ve ona 1loracağı suali öne.,ı::fen tayin etınişl Bir ,bl!~·
im hııctı da heı•eı:andan ııdını söyliyemıımijlo
açıp
! O - - - - - - GALATA
SARA
'Y--------
Üni ve rsi telerorosı
eynelmilel
Tiyatro Festivali
.. ok. Gelecek oyun!arıııda ıy; şey­
ler !ıek!iyornz Aynı ge:::e t t:.
T. B. Gençlik Tiyatrcsu «Stlid·
13 Kasım 195ö da !sti:inbul'da
yapılan Tiyatro Festivalı ile uluslararası ilk teması yapmış ve
Ne.ill'in Yağ'ını seyrettik. Bu ye.
ni topluluğun hiç de ilgi çekici
bir tarafı yok.
bu vesileyle Belgrad, Bonn, Venedik tiyatrolariyle tanışmıştık.
Bunu takip eden 57 ve 58 yılla­
rında aynı şekilde Federasyonuınuzun organize ettiği ve çeşitli
Avrupa üniversitelerinin katıldı·
ğı festivaller görmüş, gerçekten
büyük zevk duymuştuk Biz öyle
ümit ediyorduk ki; ari2k tama·
men ustalaşmış ve dört yaşına
basmış organizasyon komitesi, bu
sene hiç tanımadığımız amatör
trupları da davet eder ve tstanbul seyircisini eskisinden .çok
memnun eder. Ancak bu seneki
festival tam anlamıyla bir başa­
rısızlık örneği oldu. Son dakikada Yugoslavların da Lstirak et·
mekten caymasiyle biz bize kal·
dık. Bir de. tamamen
İstanbul
tiyatrolarının iştirak ettiği
bu
festivale niçin beynelmilel Unvanı verildi, buııu hiç anlıyama·
dık. Biz ya çağırmasını bilmiyoruz, yahut da onlar icabet etmek
istemiyorlar!
su tarafmGan, l\lf'tir Serezli'
Hemen ncmen her amator top·
luluk tarafından ele alı:ı.mış ve nin salın eye koydugu "Aria da
CapcJJ> başarılı bir şekilde oynanalışılmış olan bu kısıı oy: uı kötü
:.:ı.
oynanıyor. Programa bir de «i'ii·
Festi' alirı üçüncü
.\:ecesinde
çin Yağ? Niçn Eugene O'Neill?"
Sahı1€ Z'nin lstanlıuı şu ıesi biri
denmiş.
Biz de soralım •<Niçin
böylesine kötü bir oyun?» Hele Lelif. biri terrüme olmak üzere
bizlere pandoıniıne diye seyret· iki pıyes oynadı
Birincisi T iJzakınan'!:
Has·
tirdiklerine söyle~·ecek sözümüz
Laııe'si. ikincisi ise A. !~ehof'un
'"eklif'iyrli. Güııer Süm.:ı·" .ı mise·
en-scene'1erini yaptığı bu iki O·
Bu seneki festival 13 - 18 Katarihleri arasında Yenı Tiyatro'da yapıldı. !. tt T. B Gençlik Tiyatrosunun oynadığı iki telif piyesle açıldı:
sım
Viyana Kütüpham;sinde bir
profesorümüz tarafından bulunan ve en eski Türk plyesi olduğu iddia edilen. yazarı meçhul
Pabuççu Ahmet'le. Turgut özakman'ın yazdığı Karagöz't;n dönli·
D1.
En-ıninpu;;;o
solca',juu..la
Yitfrdiğ'm çocuktuğunw.
Düşıerimde anyorıırn da
UnutJLyorum kim
Beyhude
oldııgıwıu.
arıyorum
Saim Be·ı;i Dedenin.
.Festfralin
!kisinin de
zaman
!ıer
a.rkı:d.c.şıa:r,
ilk •evgi!i.
1uygu1a.1'la ~evHen.
Ba.şımdaki tık ka.vak yeli,
Eminpa,şa
Dr.
sokagıııda
OiJ1ULyı.şımtz,
kafr: ka:rış,
bı;;hçesir.deki maçia.r,
Ya Tô.ei Abi'ııi.n yapt•rdı.ğı
44 'Ln.
yarış,
önii.ııden ba.ş!a.r.
gf.
iler·
Tak:idin •."lf
faydalı H'
şeye
z,.
sö~·!eıı<?nıeı.
taklitten
çoğu
te~ırlim!,
*
Eminp::ış" soka.ğınd'1.
çocukluğumu,
Di.i.şıe-rimde arıyorum
da
olduğumu.
.Ei.2
ragmen böyle bir işe
olmıılarını takdirle kar·
şılıyor. ge!Fcı?k oyunlcirı:ıcta
rlıliyornz
Eesinci
ba·
,:StUd-:o»'CU·
lar bu
Refik i·-::ı'ıran'ın
dp» oyunum. temsil ettiler Ebaşarısız uynamyıı: .!' estival
Galatasaray 1,isesi Tıv;.ıtn- Kıılü­
bünün
cı/nadığı
Ubu Roi'yla son
buldu. A. ,Jc.rry'in y;,lclığı
bu
oiye;:; Zekı H'2per tarafıııdan ~ah·
aeye konmuş. geçen SF.!1F li~enin
<;aJmesinde büyük bir bc.:;.ariyle
oyııanmı~tı. 5u sene dEgısik
l1atçılarla o.v .ıanan piyes aynı
Yitirdiğim
Unutuyo1'1Lm kim
dordtinclı geı.:esmde
G S. Akaclemisınin p~ınaı1mıme
gösterisini se;:rettik. P11ııdomi­
ıne 'in bizrle liıyık13·le 1111:,_,ıneme·
si ve halkıınm· taıııtılm:csı yöniiııcleıı AkaclemililE'l" n ~·alışma­
sı tebrike değer Aıwak iJu grnr,
sanatseverlerin rJe panrlomime'i
bildikleı·i
maıı
r 1 Fmıyurlar
~Ü.
Eserleri, Karagöz motiflerin·
den faydalanarak Avni. Dilligil
sahneye kopmuş. Güzel mise-en·
scene'lerle, her iki oyun da Genç
lik Tiyatrosu sanatçıları tarafın.
dan başariyle oynanıyor.
Festivalin '.kinci gecesinde
~ant George Dernek
tiy:itrosu
!!un temsil ettiği Eugene O'·
başariyle oyna;ırl'
yun da
şanyı
devam ettiremiyo,.
!lerki
festıv<Jllerde •;GŞ!tli Av
lst::ınbul'da
ı.·u.pa
tiyatrolarını
görmeği arwiuyor.
lara
sa·
ba·
başarılar
:;;em ı-aııatçı­
diliyom1
Baha PlR
- - - - - - - - . G At ATA.§ A R A Y - - - - - - -
tJ
ve TÜRK CENCLİGİ
.
.
şü::~:::...:::l~nk:~,:::k;maıu
:;:':::iş;::)
~
yaşatan A.
(Prof. Enver Z.
Karal'ın ~Atatiirkten
Dti·
ru yiil'ümekteyiz. Bende bu
kuvvet, J'lllnız aziz memleket ve miUetirr.
hakkındaki
payansız muhabbetim
de~il;
bugiiniiıı karaııhkJarı. ahlaksızlıkları
şar·
latanhkları içinde sırf vatan ve hakikat as·
kıyla ziya serpmeğ'e ve aramağa çalışan bir
gençlik gördii~imclendil'.
Mayıs
1918
Gençler, cesaretimlzi takviye ve idame
eden sizsiniz. Siz, almakta oldu~unuz ter
biye ve irfan ile insanlık meziyetinin, va·,
tan muhabbetinin. fikir hürriyetinin 'en ktv·
mem timsali olacaksınız.
Ey yiiksek yeni nesil! tstlkbal sizsiniz.
Cumhuriyeti biz tesis ettik, onu Ha ve ida·
me edecek sizsiniz. .
Ağustos 1924
Siz genç arkadaşlar, yorulmadan beni
takibe alıdetmişsiniz. tşte ben bu sözdetı
cok
duygulandım.
Yorulmadan beni takip edeceğinizi soy·
itiyorsunuz. Fakat, arkadaşlar, ~·oru}mamak
ne d_emek? Elbette yorulacaksınız. Benim
sizden istediğim şey yorulmamak değil,
yorulduğunuz zaman dahi durmadan yürii·
mek, yorulduğunuz dakikada hirılenmeden
beni takh.> etmektir. Yorulmak her insan
icin tabit bir halettir. Fakat insanda yor·
gunhığu
yenebilecek manevi bir. kuYvet.
vardır ki. iste bu kuvvet yorıılımiarı din·
lendirmeden yüriitür.
Sizler, )'ani yeni Türki)e'nln genç evlat·
!arı, yorulsanız dahi beni takip edereksiniz.
Dinlenmemek iizere yürfüneğe karar ''eren•
Jer asla ve asla vorulmazlar. Tiirk ~enclil!f
gayeye, bizim y.Uksek idealimh:e durma·
dan. vonılmadan viiriitecektir.
'
Mart 1937
ANlD~
GlENCJL~G~N
..
Kasım 1938 Perşembe sabah, Taksim
meydanında, Zafer anıtı etrafında yapı­
lan toplantıda gençliğin verdiği sözd.üı~
13
Biz Türk Gençliği : Atanın b1rakllğı e$siz mirasa, onun Cumhuriyetine, onun inkilaplanna, onun hu....
dutlu ve kuvvetli rejimine daima sadık kalmağa,
vatanına, toprağına kanımllı, istiklaline canımızı
vermeğe; şerefimiz, gençliğimiz, namusumuz ve
Türklüğümüz namına yüce huzurunda andiçiyoruz _
j
12---aıı_er
Macit Saner 5
Nisa.ıl 1912'de ts-
tanbul'da, Beylerbey'inde doğmuş·
tu. Babası mülazim-i sanı İbra­
him Ali Bey, annesi Nimet Ha·nımdır. Jlk tahsi·
lini Konya'da yap
tıktan sonra Ga·
latasarav Lisesine
geçmiş .
1935
"yılında
Edebivat
Kolundan mezun
olmuştur. 1939 da
Ankara Dil. - Tarih ve Coğrafya
Fakültesinin Fran
sız Dili ve Edebi·
vatı subesini <.:cer·
tificat» a1mak su·
retivle
hitirmis.
sonra maarif vJe
idare hayatına atılmıshr. ilk vazi·
fesi "Niğde Orta
okulunda başladı;
daha sonra Adana tkincı Orta rı­
kulunrla. Adana
Erkek Lisesinde
ve Tekirdağ Orta
okulunda Bğretmenlik yaptL 1947 . 48
ders yılında Urfa Lisesine tavin edilmiş,
1949 - 5~ ders yılında Elazığ r isesi Müdürlüğünü başarı ile ifa etmiştir. 1951
vazında gösterdiği başarıyı nazar-1 itibara alan Maarif Vekaleti Macit Saner'i
tstanbul Maarif !\füdürlüğü özel Okullar
Bölümü yardımcılığına tayin etmiştir.
Bu arada Orta öğretim :nfü:sseselerini
incelemek üzere 6 ay müddetle Ameri1952 de Lisemiz
ka'ya gönderilmiştir.
ve
Müdilrlütüne fa.
Yin sd.Hen Maeıt
Saner, ;:n·amızdan
Pbedivı:;n
ayrıldı·
ğı 1. i\fayıs ·· 1959
rmm
<ıününe
ka-
dar bu mevkide
k::ılınıstır
1958 .
1 \'.159 rlers vıl!m
tedavi maksadiv!e 2ittii?;i Alman-
ra'rl::ı ııerirmis+{r.
işte -~:;ı,ıin edilf!jqi 2'ilı1deki intj.
baları:
!l34. q35,
1erl<'en kendimi coktan dinlomavı" aJmış ve
sevgili 0caktan av
nlmıs buldum. 14
sene· Arıadolu'da
ı::evf!i}j I,isemizin
hayaliyle meşbu,
onu 'h:1iverek. fa.
!ebelik' ~nlerimi
aravank do1astık­
tan sonra işte yi·
ne oradavım. Değişmiş dr ı;ıev yok
gibi ... Grankur'un
beli l:ıiraz daha
bükülmüş, yer yer kelleşmiş...
neler ve
seneler mektebin en afacan c:0c11Marı ile
hemhal olmak kolay mı?
Çiçek b'l.hçesi aynı. aşçılar ?_,iler aynı,
hemen l:emen öğrenciler bile :ı.·,7111 diyeceğim geliyor; zamanla çehreler
'.raz. değiş•
miş gibi... Amma arkadaşlarım
ok ... On·
!ardan hiçbirini bulamıyorum . Birkaç· ta·
nesini ilelebet kaybetmiş bulunuyoruz ... öğ.
rencilerimden memnunum. Onları seviyor
ve kendilerine faydalı olmak 1stiy0ruın.>
«. ..
çı35
.GALATASARAY
-------13
p
B
On donne au Şan ces jours · ci l'Oedipe · roi de
Comme dans toutes les tragedies an·
ci;nnEs, le malheur s'abat sur les personnages
avec une implacabilite qui fait coınpre~dr;, qui'ls
ne sont que des mariomıettes dans \es mains du
Destin.
Oedipe est mı>.rque depuis le debut du sceau du
mallıeur: un oracle a predit a son pere Laios
qu'il· serait tue par son propre fils et ies tımta·
tives humaines pour s'y opposer sont san;; force
de"Yant l'ineımrable voulu par les dieux '!'out au
plfts, tant qu'il est jeune et loin de Thtfü"s n'a·t·il
pas l'occasion d'agir. l\lais le jour vient oiı le
ma!heur s'1.bat sur !ui: chaque pas de plus,
chaque heu.e de vie l'accablent davantage. Il tue
Mn pere, epouse sa mere, et, cherchant a con·
nail:re clair<0ment la cause de ses maux, s'aperçoit
quo le mal ne !ui est pas exterieur, qu'il 1'habite,
au'il l'habitah des sa naissance et que sa damna·
tio,., est etemdle, destinee a passer sur ses fils
Eteocle et Polynice, en depit du chatimem qu'il
s'tnflige lui-meme en se crevant les y~ux
Baudelaire senıble lui aussi avoir cru il une
maleclition personnelle et, comme Oedipe, ine·
luctab!e et. eternelle, «Je suis personnellement
rlamne, ecrit-il. depuis le commencement et pour
toujours» ou encore {{Adorable sorciere. aimes-tu
ies damnes?» Un poeme dont je ne donne ici que
queıques strophes va permettre de suivre l'ecri·
vain dans sa metaphysique:
Par Roland .Failleltaz
§oı:hocle.
l'Irremediable.
Une idee, une forme, un etrıo,
Partı de l'azur et tombe
Dans un Styx bourbeux et plombe
Ou n~l oeil du Ciel ne penetre.
Un ange, imprudent voyageur
Qu'a tente l'amour du difforme,
Au fond d'un cauchemar enorme
Se rlebattant comme un nageur.
Un damne descendant sans 1ampe,
Au bord d'un gouffre dont l'odeur
Trahit l'humide profondeur
D'eternels escaliers sans .-ampe,
Un navire pris dans le pôlt.
Comme en un piege de cristal,
Cherchant par quel detroit fatal
I1 est tombe dans cette geöle.
Tete-a-tete sombre et limpide
Qu'un coeur devenu son miroir!
Puits de verite, clair et noir.
Oiı tremble une efoile livide,
Un phare ironique, infernal,
Flambeau des graces saı:aniques,
Soulagement et gloire uniques,
- La
conscieı:ı:ce
dans le Mali
Car c'est bien d'une metaphysique qu'il · s'agit,
philosoı;ıhie pythagoricienne - et qui refleu·
rissait a son epoque avec Gerard de Nerva!- se
retrouve, en gra:iıde partie disseıninee dans les
Fleurs du Mal, tres nette dans ce poeme <(L'irre·
mE,diahle».
Avaıit de croire a une malediction personnelle,
B:mdelaire croyait d'abord a une malediction ge·
nerale, Tout etre e;;t damne du seul fait qu'il
existe. Or selon les Pythagoriciens, tome exis·
tence forınelle est un mal qui s'accentue avec sa
materiafüation
Une idee, une forme, un etre, un ange impru·
dent voyageuı-. un rlanıne descendant sans lampe,
voi!a cıui montre un ordre de succession ciair: du
neant ~initial quı est le Bien on passe a l'idee;
de l'idee a la forme; ı:le la forme a l'etre; de
l'ange au damne. Boudelaire pensait meme
comme Victor Hugo dans <<la legende des Siecles»
cıue l'echelle du mal desıoenrlait jusqu'aux betes:
(l.J'ai pense bien souvent, dit-il clans une lettre a
Tousseneı, que les
betes ınalfaisantes et degöu.
tantes n'etaient cıue la vivification, corporifkation,
eclosion a ,a vie materielle des mauvaises pen·
ı;ee• de l'hommeı>. Tout ce qui existe est done •
- selon un certain ordre de grandeur - une
fonne de mal, une ınanifestation d'Herme;. Tris.
megi!'te
La
<1:Sur l'<Jreiller du mal c'est Satan Trismegiste
Qui berce longueıpent notre esprit enchante.,,
.ı:Hermes
inconnu qui m'assistes
Et qui toujours m'intimidas:;,
Cet Hermes trois fois grand n'est pas ce qu'on
poıı.rrait
croire «la tentation au mab>, une sorte de
partie de ilous · memes. C'est notre axistence
tneıne. Notre faute c'est d'exister.
Baudelaire se voit done dans un mondf· ~'OUlj; au
mal par son e:ı.:istence meme et chacun le ses pas
ne peut etre qu'un enfoncement dans t.'i:: maL une
deı:<cente de l'echelle qui mene de l'ange a la
bete. ~ue faire alor;:;? - Le mieux, pense·l·il, se·
rait de ne rien faire, de vivre dans une sorte de
Ni·.-vana, d'attendre dans l'inconsciencıı
(,'.Resigne-toi, rnon coeur; dors ton sommeil de
bı;ute.:ı>
(,'.Ne rien savoir, ne rien erıseigner, ne rien
vouloir, ne den sentir dormir!,,
l\Iais la vie err.peche ce sommeil et c'est ııne voeu
mauel Baude!aire ne saurait longtempı:; ;ı'attar.
der. Encore s'il croyait au pardon de la faute,
mais non! Chaque faute est irremediabl" et nous
fait davantage descendre l'eternel escalier ı:ıans
rampe .
.ı:Dis, connais · tu l'irremisş:ible?
Connais-tu le Remords aux traits empoısonnes
A qui notre coeu:r sert de cibleb
(Sonu art:a sayfada)
,,,_____
G AL A T A S AR A v"'--------
(Baştarafı 13 üncü sayfada)
On veillera ici a ne pas croire que Bıındelaire
eprouve des remords en vue d'une e:ıqıiatıon et
poıır se relever. Il souffre seulement de c.onstater
ıa decbeance toujonrs phıs grande dont il ne peut
qn'etre le 'ij)ectateur. Et s'il se croit personııelle·
meni maudit - quoique tout le nıonle le soit
sel<m sa penııee - c'est <ıu'il se sent p!us enelin
au ını.l que !es autres. C'est aussi qu'il croit
comnıe les Pythagoricienıı a une metemso.natose,
un paıısage par reincarnation cl'ıme existence a uııe
autre doııt la sienııe serait p<ırticuliereınent char·
gec On n'a paıı toujours bien compris fC beau
poeme intıtule «La vie anterieure:>
4'.J'ai iongtenps habite sous de vastes portiques
Que les soleils marins teignaient de mille
feux»
ete ... ete ...
parce qu'on y il souvent cherche de sinıples remi·
niscences de voyage, de jeunesse sans vuir que les
dem; derniers vers
·
. «Et dont ı'uııique soir etait d'appr1Jfondir
Le secret douloureux qui me ·faisait languir:ı.
et le titre «La vie anterieure» sont l'expresslon
d':ıne croyance a la paliııgenesie, a la reincarnation. Baudelaire se serait senti un ınailloıı d'uııe
chalne de mal allant du comnıencement a la fin
des temps.
Sa vie antcricure - si belle dans le miroite·
ment des ınotıı - serait en fait aussi triste que sa
vie presente - Ne nous parle·t-il pas d'un secret
donloureux qui deja dans sa 1.ı"ie anterieure le
faisait Ianguir?
Et dans le futur, la mctemsomatose ne semhle
pas
ptuı; engageaıtte.
«Nous voulons:ı., dit-il a la mort,
Plonger au fond du gouffre, enfer ou ciel
qu'importe?
Au forıd de l'inconnu pour trouve.r du nouveau».
1,e nouveau'! i\tais ce n'est pas le ıneiileur!
C'est simpleınent une antre forme d'existence. Ainsi done. bori:ı:on bouche. Prisou. oıC'eııt le navire pris dans le pôleı>, «Je suis personne~lement
domne depui~ le commencement et poıır toıi­
jours!»,
Quelle desesperante situation! Savoir qıı'on fait
lı> mal et qu'on n'y peut rien! Que scule une chutc
plus grande s'amorce il clıaque pas! {.{u'il n'y a
devant soi nulle lııeur d'esvoir!
~'est-il pas au moinıı quelque reınede, ne ııcrait­
ce que pour supporter cet etat? - Comme les
Pythagoriciens, Baudelaire s'en propose ıııı qui est bien <lıscutable et qui a fait couler beaucoup d'encre: l'lıyperconscience ıhı mal! ti ne veut
paıı en aveugle errer dans les. teııebres, etre «ıtıı
domne descendant sam; lampeıı. Son intelligencc
s'y refuse, et puisqııe le mal est necessaıre, antant
le connaitre df> pres pour mieu:ıı s'en defendre. Le
seuı remede danıı la detresse, le seni ;:ıhatf' dans
la perdltion - mais naudelaire se rend lui meme
compte que e'est un pis aller - c'est la t{lnscience
de son mal!
«lln phare ironique, infernal...
Lıı conscience dans le mah
Des lors, des ven aussi etrangeıı que cew: • ci
«Je suıs la plaie et le couteau,
Je suis le soufflet et la joue.
,le suis les membres et la roue
Et ;a victime et le bourreau~
prennent, a la hıeur de ce que j'ai dit phııı: haııt,
un singulier relief.
Le titre llleme de l'ouvrage d,es Fleurs du Mab
me semble aussi plus clair dans cette perspectivıı.
Cemment le poete qui souffre tant du rnal pour·
rai• ·il, sinon par iroııie, parier de S.i Maut~?
Ce~· Fleurs? Qui, de belles Fleurs! Ot fausses
Fleurs; pansites. veneneuses. telles !es fleurs de
ıotus apportant l'oubli.
L'oubW II y a done quelque chose d'oublie, de
ııerdıı? Certes, et c'est dans l'idee baudelai·
rieıme beaucoup plus qu'uııe vie aııterienre. C~st
l'unite qui a ete perdue, l'unite ele la nuit eoıı·
milrne pythagoricienne. L'unite c'est le Bien, le
vra; dieu metaphysique de Baudelaire. M.Us comme
no·ıs l'avomı vu, des qu'il y a existence fornıeUe,
apparait le mal. L'Unite · Bien se transforme en
;:>ualite Mal·Bien. C'est pourquoi nonıbreux sont
ceux qui voient en Baudelaire un adepte du ma·
nicheisme. de cette religion orientale ba.:.ee sur la
coexistence a parts senslblement egales d'Ormuzd
et Arimane.
Peut · on retoıırner a cet1e unite? - ":Son. tant
que l'homııe est une forme. Peııt ·on en retrouver
quelque chose? Oui, par les Corresponrlances. 1 ci
lintelligence du poete a son rôJe a jouer- etlere·
cherche les rapports entre le macrocosme et le
miuocoı>me, et les enseigne· ou du moins ,es sug·
gere aııx homrnes. J,e poete qui par son gı'mie a
dasautage la nostalgie de l'Unite perıtue · et par
la meme en souffre ıılus quc les autres . rievient
ırnur !es lıommes un «phare». mais le plus souvent
inconıpris:
«C'est l'appel des
chasııeurs
perdus dans !es
grands bois:ı.
Ainsi les curreı;pondances ne sont pas un simple
ıırecede litteraire, ınais participeut de systeme
metaphysi<tııe de Uauılelaire. Les Pythagor!ciens.
les Platoniciens et Nen · platoniciens les connais·
s:ıiPııL Mallıeııreusement, si pour Platon le monde
liec;; ldees, sa recherche permettent a l'lıomme
d'approcher du bımheur, chez Baudelaire (sauf
dans quclques .rares poemes comme Elevation)
la !'Ccherche des correspondanees ne fait qu'aviver
le regret du paradis perdu.
Le dernier mot du poete? il est bien deşabuse
"l semble :>incerc. Jl n'y a pas de reel agenceıııcnt daııs la vresentafüm des. poemes des Fleurs
dn mal, tout au plus peut·on remarquer que cer·
tains te:ıı:tes ont ete groupes pluı; volontiers ici que
dı. mais s'il est un poeme dont la place- n'est pas
•e resuHat du basard,' c'est bien le demier aı:ec
rnn dernicr mot. L'ouvrage s'acheve avec le Vo·
yage, sur un desir desabuse. evoquant bien la rt.inı:arnation mais ni le raclıat ni le bonheur
'ı.uteur
dl'ınande a la morl, vieux capitaine, de •·eı.ımener
nırn dans un monde meilleur mais dans un monde
rioı.,veau. L'ennui.
l'eterııite de la
ınalediction
«Je suis eternellement damrıe ... .o toujotırs
!es memes themes jusqu'au point final. Mais je
nı'arrete. car si voııs m'avez suivi jusı.ıu'ci, chers
eleves, cen'est deja pas mal.
G A L A T A § A. R A Y -------1~
$UNDAN, BUNDAN
Eir filin hafızasıhdan bahseden şu hikayecik
lı;:.yli ilgi çekici: Avrupa'nın hayvanat bahçelerin·
den birinde, bir muzip. önüne fıstık istemek üze.
re uzanan filin hortumuna bir sigara izmariti tutuşturarak kaçmış. Tab'an gayet uslu ve itaatkar
ulaıı fil bütün kızgınlığına rağmen bu serseriye
b;, şey yapanıaııuş. Ertesi sene. :•aptığı muzipliği
arkµdaşlarına anl~ıtmak üzere tekrar ziyarete gelen bu şakacıyı. bülün bir ~cııe gayet sakin yaşa·
yan fil. hortuıııu ile kafesin arkasına ;:ekmiş ... Ve
z::.vallının vücudu, üzerinde gezinen tonlarca agır·
.
l.iğ<.ı dayanamıyarak hurdahaş olmuş!
.
Ninelerimizin maııgal dibinde anlattıgı masal·
en unutulmaz kahramanı muhakkak kı devlerdir. Acaba, dev adı verilen varlıklar hakıkaten
mevcut oldular mı? Belki o devlerin mev·:udiyeti
bi:·ac, şüphe g1Jtiirür ama anormal bir ıwkilde gelfasrek adeta rl€V haline gelen insanlar yok değil·
iiir. Yaşaya'1 eE uzun boylu Avrupalı. Jan vaıı AJ.
l:el't isimli bir Holiındalıdır. Doğduğu zaman 9
kg. gelen A!bert 7 yaşıııda 2 m.'* 32 yaşında 2.fül
ın. '.:!oyunda idi. Ayakkabısı 63, ııapkası 72 nuına·
ra ıdi. Bir köstüm için Albert'in ö.50 m kumaşa
lhtıyacı vardı. Sibiryalı Kazaııioff ise 34 yaşmda
2.7fo ın. g,eliyurdu. Ağırlığı 200 kg., göğüs çevresi
142 cm. idi. Günde 12·15 saat uykunun Kazanioff'a
k~fi gelmediğini söylersek, anormal yarauı!ışı hak·
k~nda bir fikir sahihi oluruz. Fakıı.t devlerin devi
2.6!::lık Çang- Yu Ling'i Ye 2.87'lik Machnow'u a·
data cüce
bırakan lranlı Siyakad idi 3.27 M.
lık boyu
~iyiıkad'm insan neslinin en uZıın
bo;;-lu temsilcisi olduğu söyleniyor! Siyakad'm ka·
fası .o .kadar kocaman ,.e ağırdı ki. zavallı daima
Ç"nesini
dayamak zorunda kabrdı. Tabii
dev· eril!
clisse3i yüzünden yürüyemediğini
ve wakta dı;rdnıadıgıııı tahmin etmişsinizdir. Bil·
tün. bunlarla mütenasip olarak Siyakad'.n aklı ve
hkzası da anormal olarak gelişıniştL
ıar;n
..
'
PekıyL
ya cuceler? 1870 yılına kadar Avrupa'da
hiç kimse cüce bir milletin mevcudiyetini tasav-
vur edemiyordu. Fakat Georg Schweinfurt'un ·Nil
ile Kongo havzasını ayıran bölgede Pıgnıe'leri
keşrntınesiy!e, Herodot'un cücelere ait n:kayelerini kocakarı masalı olarak vasıflandıran teoriler
;ouya düştü. Pigme'lerin boy ortalaması 90 cm,
dir Birmanya'da Tanagra ismi verilen bir aha·
iinin boy ortalaması ise 60-77 cm. dir.
·;Cüce koleksiyonculuğu» bilhassa Rönesans
devrinde pek moda idi. 1556 yılıııda Başpiskopos
\'it<:lli'ııin konağmda 34 cüce vardı!
tngiliz Kralı Charles'ın Jeffey Hudson adında­
ki 45 cm. lik clicesi fevkalade cesareti yüzünden
üaron Unvanı ile taltif edilmişti. Hudson, kendisine ,ıclice'> diye hakaret eden Crofts isimli normal
boylu hir adamı düelloda öldürdü!
CDcelik iJalısinde şu hadiseyi de zıı>:rıo;tmeden
Madrit'te 79 cm. lik bir koca ile 76
en: lik eşinin 1946 yılında 15 yaşında olan oğul­
·arı 2 ın. geliyordu!
Bazı sayıların insanların hayatında mühim rolı er oynadığı inkar edilmez bir hakikattir. Mesela
büyük bestekilı~ Richard Wagner için 13 :akamının
müstesna bir ehemmiyeti vardı. Zira 1813 te doğdu
ve 13 Şubatta öldü. Bayreuth'teki evi 13 Ağustos­
ta açıldı. Gençliğinde besteledikleri ile beraber
13 t•perası vardı. isminin harfleri 13 tanedir. Doğ­
.duğu tarihin rakamlarının toplamı l3'e eşittir:
1+8+1+3=13. Bir 13 Ekim günü Fre~schhi.itz'ü
dinlerken kendisinde müzik kariyerine 1Jaşlama
ar7-:ısunu
ııissetti. Muvaffakıyetsizlik
yüzünden
Tarmhauser'in Pariste oynamasından 13 Mart
1845 te vazgeçildi. Tekrar sahneye konması 13
Jiart 1895 tarihine rastlar. Wagner'in ilk defa orkestra
olduğu Riga tiyatrosu 13 Eylfü 1857 de
açıldı. Tannhauser'in bestelenmesi 13 Nisan 1844
te sona erdi. Wagner 13 yıl sürgünde kaldı. Bayreuth'te geçirdiği son gün bir 13 Eylül idi. Liszt
Verıedik'te onu son olarak 13 Ocak 1883 te ziyaret etti. Wagner'in öldüğü yıl Alınan tah--viminirı
13. sliydü!
Derleyen:
Mehmet Dülger
"'*"'"''''"''''''''"',. ... ,,. •• ,.,,,,.,,,, ... ,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,, <0••••onuooooo>••••••H•••••••<UH•>•uU••U .. •••••••••uooH••HH .. UO•HooH4uUuunu••••••••••uuu .. uo••••• .. •••••••Uf
Mektuplardan
=il=
yagmur
'-'l.Lnn<ıu•:ı:.' yağıyor
çığlık çığlık
Gece b!r kara taş
Sefalet kapımı çal:ıyor
Odada b!r lA.'Tiba
İçinde hayatım.
Sa!gur Kal'lçııl
LAMBA
Ellerini ellerimin içtnfJ
alabilse:xı
K&mııl
ZEREN
Sus5ak ve gözlerün.iz
Yarım kalmış bir şar.k.1y1
Yaslarla söyleseler
Batu lŞMl:N
! 6 - - - - - GALATASARAY--------
Esal Mahmut sanki 28 senenin yiikii·
ııii hiç taşımanuş gihL Öylesine zinde,
heyecanh Ye ateşli... Acaba ne düşii·
nii~·or dersiniz, rozeti ıakıbrkcn ?
Erzakı
kim tartacak'?
İBRAHİM SAFER
1894 te lskcndcriye'de doğan lbrahiın Sa· ~
fer Bey, küçük yaşta 1stanbul'a gelmiş. tah· §
silini Saint - Benoit Fransız Lisesinde yap-~
mışü~
İsviçre Lozan tlnivcr~itesini kimyager olarak bitirdik len ~onra iki sene Belçika 'da,
yurda döndüğünde de Kibrit Fabrikaların·
da vazife almıştır.
Nihayet 1929 yılında Okulumuza Kimya
ve Fizik öğretmeni tayin edilmiştir. 30 yıllık çok faai bir
hayatından sonra,
1959 senesinde yaş haddi dolayısiyle emeklive avrılmı~tır.
~'
~
§
~
§
§
~
E]
~
~
E
-~111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111ıııııııııııııııuııııı111i;;
.,
.
=
y
YAG-l\1URLA
Dün gece seni
hatırladım
Yağan yağmurla,
Penceremde inliyen damlalar
Bana teselli oldu,
Ve sonra uzayan
Derin bir sükıit.
Gönlüm özlemin, gözüm yaşlarla doldu.
Tacettin Sucu
AKS!SEDA
lcmmuz l959 da okuhımuzdan ayrı·
lan kıymetli fizik hocamız :\LJ .J .Rohin
Bir aksiseda arıyorum
lsm.ini ban~
omrünıiin sonuna kadar
'tekrar edecek ..
Aykut Derman
§
"'----~----GALA.TASAR
AY
-------17
Çeldi/er.,,
muva//ak oldular ...
.A,rıfdılar . •
•
~~::.::::::;::::;:::;::::=:
::::==:::=:
:ı!
,(
'ı
Un phllosophc d'un
qııart
.ı
de siecle
ij
ı::~~/~;~~~:~~~~~
lerinin Felsefe bölü nıiinden 1936 uı!ında me-
zun
ıl
l
(
olmuştur.
1937 de
Galaıasaray'da hocalı•
ıja ba§lamış, 11153 ten 1958 • 19.59.
der:;
yılının
sonuna kadar da ders nazırı olarak vazife görmüştür.
Oku!dan ayrıldığı giLn kendi.sine sor·
d.uğurnuz intibalarını şöyle özeıled.i:
•J'a.ime beaucoup le lycıie de Galrıtasaray,
parce qııe · .i'y ai ımseigne perı·
dant 22 ans, mais parce qu'il me parait un etab·
lissement modele. I1 permet, en effet, ·d'offrir
a ııı :ieunesse turquc le doııble avantage d'une.
culture nationa1e et d'ıme cultnre etrangeTe.
il n'y a pas d'autre lycee au mo;ıde oiı ·cette
tıınthese soit st parfaıtement rıisolııe. Gttldtıı·
saray represente en ce sen.~. un exemple İ
ı wıiqııe de colıa.baration inte!lectuelle...
/
1
ıiım seuLemen.t
Arıttı tan vakti içimizdeki kederi
Rep garip bir heyecanla dolu kaldı düşlerimiz
Ve doğmayan bir mutluluk için
Pul pul duvarlarda eskittik yazlan.
ünal ..:..YSAL
1
1
!l~~~---::-------~1
SEN
Hani.duman
Gözle görülür
Elle tutulamaz ya
Sen de öyleşin.
Dernıan
1 8 - - - - - GALATA
5i ARA Y - - - - - - - -
GALATASA.
Bu
sütunu
tertiplemekten
maksadımız siz sevgili okuyucularımıza, Galatasaray'ın zekice
tertiplenmiş muzipliklerini kahramanlarının ağzından
naklet-
mektir. Bizi hemen koridorun
öbür ucuna aktaran senelerden
saklayabildiğimiz birkaç hatıra
o güzel günleri tekrar yaşatacak
tır. Bu ise, 1927 - 1932 Galata
sarayhlarimn gayet iyi tanıdığı
~~f. Sadrettin Tosbi il~ başlıyo
Ben Ga!ab!saray'a 1921 senes!nde girmiştim.
Kısmet oldu
1932 de bitiriu cıkhm. o zam.anki ismiyle; «ll!ektelı-i Sulta·
ni» ye intisabımda tstanbu! isgal altında idi. Perse:nbe gün·
leri öğleden sonra tatil olur, cuma aksamları veya cumartesi sa·
hahları mektebe dönerdik. Ben
cuma akşamları gelirdim.
Galatasaraydan ilk hatıram. haffa
başları mektebe her
dönüşümde, iç avluda -yani cephenin
önündeki mevdanhkta- nark
yanan otomohillerrlir. O taı:ihte
!t"tanbul'rla otomobil nadiratt<ıı:ı
idi. Bahis me>'ZUU otıımohiller
de, tstanbul'daki işgal · lmVT·etleri kumandanlarına ve onların
tevahiine aitti. Bu zevat o zamanfar. cuma 1-!iinlı>ri ım~ktehi!ı
!rnnferans salonunda toulanır!ardı. -Seden toplanırlardi, nr yaparlardı. elan mechulümdür.
O tarihfo mektebin müıfürü
Salih Arif Be:v merhumdu. Daha
ısonra 77 Talatın babası
Faik
Bey müfliir olrlu. Kenı'!isine burnıınun fü:Prindeki et heninden
kinaye «Lahm-ı zainb> lakabı ta·
kılrlı. Esasen Galatasaray'd;ı ırn·
rek hocaların. 1-!erekse talehele·
rin birer lakabı bulunma"!! teamlildendi. Bu meyamla o zaman·
ki ı;iiryeyanlardan. ~·ani müdiir
mmıvin!erinden
Hikmet Bey.
(Polis Hikmet). Arif Bey ise
<Odun Arif) diye anılırlardı.
Al'if Beyin oil:!u Bekir mektebe
girince kemli~ine, irsiyet icabı.
(Yonga), daha sonra 'gelen kar-'
!leşlerine (Talas) ve
(Kıvmık)
!ak~nıarı takıhnıstır.
·
Ben Ga!atasaray'a komansan"
d:rn yani ihtiyat smıfından baş!adım.
O tarihte şehzadeler
Mekteb·i Su!tani'de ohrlardı,
yemekhane ve
yatakhaneleri
biz!e:!'den ayrı idi. İmtiyazlı bir
zfünl'e teskil ederlerdi.
Simdi
tı;mini hattr!ayamadıirım bir ta.
ııesi bn imtiya!:!. kiitftYe kullanıttayı Adet edinmişti. Sebepsiz yare. ~na, brımı ~tar, ~llk at~ ~. ~.df.__l'_.pmda
LAR
dalkavukları vardı. Dayağa maruz kalan, elleriyle, yüzünü kapayarak korunmak istese, dalka\'1Iklar derhal müdahale ederler, mağdura: İndir ellerini aşa
ğı, efendi hırsını alsın... derlerdi. Yine bizim sınıfta Abdurrahman ismiı:ıde Anadolulu bir co·
cuk vardı. Cok kuvvetli idi. ,O·
nunla i}i arkadasbk. Bir gün bana: «Şu şehzade olacak herife
çok kızıyorum, gel şunu bu se:
fer bir benzetelim de san olsun»
dedi. Hakikaten mektepte şan
kazandık amma, bu şan her ikimize de ikiser hafta izinsfae mal
oldu idi. ·
Ga!atasaray'da kendilerine takılan lakanları soyadı olarak alan benden başka daha iki kişi
tanıyorum:
Leblebi
l\Iehmet.
Külbastı Raif.
Ziyat Ebüzziya da sınıf arka·
daşımızdır. Sekizinci sınıfta talıiiye hocamız mösyö
Gudman
rnrdı. Onun dersinde bir kere
Ziyat'la bahse tutuşmuştuk. Hoca ders anlatırken Ziyat yüksek
sesle (İshak) diye bağıracak.
ben de kendisine yine baI~ıra­
rak. CYakup) diye cevap vereceğim. En son kim bağırırsa, diğeri ona bir haftalık tatlı istih·
kakım terkedecek.
Sınıfa girdik. Ses sada yok.
herkes ders dinliyor. Birdenbire bir çığlık: (İshak) .. Hoca dersi kesti. Kimdir o, kim bail:mlı"
diye sordu. Cevan yok ... ·Ders
devam ediyor. Bir, iki dakika
sonra ortalık sakinlesince ben
haii"ırdım: (Yakuu). Hoca tekrar
dersi kesiyor. Bağıranı ar!yor.
Herkes birbirine bakıyor. bir netice çıkmıyor. Hoca bir iki tehdit savtıruyor ve derse d<'vam
ediyor. Fakat artık iş güçleşti.
l\Iösyi:i Gudman tetikte. Bağ-ıran
mulrnkkak · yakalanacak.
Ben
kendime: Ziyat cesaret edemiye·
cek. tatlılara kondum. flb•e tatlı
tatlı hayal kurarken Ziyat ııat·
!atıyor: (İshak) ve fakat hu sefer yakalanıyor. Hoca onu sı.nıf·
tan atıyor. Ziyat kapıdan çıkar·
.ken hana mm:afferane hakı~·or ...
Tatlıla~·dan gayet emin, kapıyı
açıp tı:m dışarı çıkacağı sıratla.
ben de kalkıyorum. onn takin
ediyorum ve peşinden kendili·
ğimden kauıdan çık?rken bağın­
yorum: <Yakup) .. Sınıfın hali
ııi siz tasavvur edin.
:3ir de korkulu bahta.mı anla·
fayım: A!!ah gani, gani rahmet
ey1esin kimya hocamız Aziz Bey
vardı. Sert bir zattı.
Gözüne
kesfüdiğini derse kaldırırdı. Ya-
·ııi
ıtwnıu-a
struiyle. değil,
all·
balıtek,
kim gözüne ili~irse.
i\lüzenin bitişiğinde, anfide
der;; yapıyoruz. Ben derse kalk·
111amak icin arkalaı·da s!l'a!arın
altına yaftıın. Hafiften kestiriyorum. Derken bir gürültü konbı.
Herkes birdenbire ayağa kafktı.
Ben bittabi kıpırdayamadım. ll'.:a·
fam ortadaki yo!a doğru uz;an·
ımş. yatar vaziyette ka!a kaldım.
Bir de gözümün ucuyla yola
doğru bakınca ne göreyim. Tam
basımm
hizasından
merhum
Atatürk gecmiyor mu.. Arkacın.
da maiyeti ve mektep erkanı.
!Uüzen1n anfiye açıl.an kaµısın­
dan girmişler. kürsüye doRı-u
yürüyorlar. Smıfta kısa bir
müddet kaldılar ve çıkıp gittiler. ömrümde bu kadar korktu·
ğumu biç hatırlamıyorum.
Tosbi Sadrettiıı'den sonra müracaat ettiğimiz ikinci «type interessant»
mektebimizin
ünlü (!) talebelerinden Bektasi
Serfi oldu. İste bize an!attıkl:ırl:
«Lise talısilinı hiraz uzun sür.dil. Zira bir sınıfta öi':ret!Ienlerin sade bir senede hakkıyfo öğ­
renilwiş olacağına kani
değil­
dim. Galiba 9 dan 10 a geçmem
icabeden sene idi.
İmtihanlar
sona ermis, ben prensibime (!)
u~·gun olarak, 9. sınıfı okumaya
karar vermiştim. Taksit :vahrmak üzere ra!ımefü validemle
mektebe ge!diifönde kenilhni
tutamadım. sınıfta kalmıs olmanın tesirivle e:il-rlerimden ya;Jar
bosırndı. Ru halime arhk «mmı­
fiyP:t kecll<>tmis» olan annem:
- Haydi. haydi. a1!!amava lümm yok. ı.!Öı:!eriıı ölmü$ koyun
ı;ö'>'.i~ne hemi~·or! dedi.
l\iektı>uteki en acı hatıram budur.
7. sınıfta idik galiba" ım~el
Efondi isim!i ::ıs!en Hıristiyaıı
Arnavut ol:ın h!r ınatrmatik h<ı
camız vardı.
Garin hir ııat itli
:\!is<>l Efendi
n(;rsl,,rde yarı
Tilrkçe yarı Fransızca konn~ur­
du.
«Fractions orrlinaires»'leri iiğ­
reni-vori!uk. Yoklama sıras1 <Do·
mm:) Galih'e ı;eldi.
Hesımtan
((b!helıre» <Domuz) Galip en. kii·
elik bir «mu!tinlicatiom> i:inünde
dahi muvaffakıyet gösteremiyordu; Nilıa:vet sabrı tükenen
Misel Efendi:
.::... Bre imheci!e! Dem: foiıı
trois ne eder? tliye sorunca, DoJ?UZ Galip. cevabının
doğrulu­
gunr!an emm:
· - Quatre, monsieur? ce:vabı·
ttı verdi.
Varın siz sınıfnı halilrl tasav·
var edin».
GALATASARAY
i
D
1813 te Leipzig'de doğup 1883 te Venedik'te ölen
Wagner küçük yaşta öksüz kaldı. Yetişmesinde an·
nesinin, üvey babası Geyer'in ve bilhassa felsefe,
filoloji ve san'atla ilgilenen dayısı Adolph'un büyük em.ekleri vardır. Mektebi 1814 te ailesinin yer·
1eştiği Dresde'de başladı. Leipzig'e döndüğü zaman
(1827J umumi kültürünü mükemmeleştirdı, birkaç
kompozisyon karaladı ve yül~sek felsefe tahsVine de.
vam ederken Leipzig kilisesinin meşhur koro şefi
Weinlin'g'ten ahenk ve <Contrepoint• ·dersleri aldı.
Artık kendine mahsus bir tekniğe sahip olan Wag.
ner ilk eserlerini vermeye başladı: ı Fantezi, ı Po·
lonez, 2 piyano sonatı, 1 senfoni, Goethe'nin Faust'u
için 7 kompozisyon. Ayrıca tiyatro için, ·bitireme·
diği ·les Noces• ve des Fees. isimli iki eser tecrü.
besinde bulundu. 1833 te
Wurtzburg'dan şan şefliği,
1834 1836 yıllarında Magde·
burg'da orkestra şefliği yap
tı. Orada genç şarl<.ıeı l\Iinna
Plane;r'e aşık olarali evlendi.
Shakespeare'den ilham . ala.
rak bestelediği •La Defense
d'aimer> nin oy nan m ası
ve muvaffakiyetsizliğ! yine
J:ılagdeburg'da bulunduğu sı·
ralara tesadüf ecer. Tiyat.
ronun kapanmasından sonra
Wagner Leipzlg, Koenigs
berg (1837) ve Iıiga'ya git·
ti. Bu sonuncu şehri Londra
yoluyla Paris'e !'1 itmek
üzere 1839 da terkettı. Düş
tüğü
sefalet ve uğradı·
ğı inkisar onu kazanı; geti·
ren çalışmalar!! doğru yö·
ueltti: Çok rağbet gören büyük operaların trans·
kripsJyonu, <Gazette musicale, için makaleler ve
bunlardan ayırdığı vakitlerde bestelediği Rlenzi ve
le Vaisseau Fantôme \1840).
1892 de Rienzi'nin
Dresde'de kazandığı muvaffakıyet, Wagner'in Saxon.
ya saray kilisesinin başına geçmesini' sağladı (1843).
<Vai.sseau Fantöme'un temsili pek fevkalade karşı·
Lama.adı.
Tannhauser'inlrJ (1845) ise tam manasiyle
bir muvaffakıyetsizlik.ti. Bu hadiselerden duyduğu
keder Wagner'i 1848 den itibaren, doğmakta buiu·
nan yeni müzik inkılapçılariyle birleşmeğe sevket
t:ı.. Röckeı
Bakunin 'i~ hirlt:serek 1849 daki ha·
rekete iştırak etti. FaK;,.t mul',.;ıbil hareketin zaferi Wagner'i vatau.uu terkedip Zurich'e yerleşmeye
zorladı.
G ER
Orada «L'art et la Revolutiı;ııı, Oeuvre d'azt
de l'avenir, Opera eı Drame» gibi teorik eserl~ri
kaleme aldı.
Lohengrin'in hazırlıklarını bitiren Liszt'iıı tavsiye.
siyle, ancak 2Q sene sonra J:ıitirmeye muvaffak ola·
cağı l'Anneau de Nibelung'a başladı. Zürich'li zen.
gin bir sanayicinin karısı olan Mathilde Wesen·
donck'a duyduğu şiddetli aşk· yüzünden bu şehri ter·
keden Wagner 1858 de Venedik'e geldi ve esiri
olduğu hisler altında 1854 ten beri yazmayı tasar.
ladığı Tristan und Isolde'yi besteledi. 1861 de f'a·
tis'te Tannhauser'in uğradığı muvaffakıyetsizlik onu
fazlasiyle müteessir etti, bununla beraber, konser·
terde eserlerinden parçalar çalmak üzere Avrupa'·
nın bütün şehirlerini dolaştı, 1864 te gırtlağına ka·
dar borçlu olduğu halde Vi·
yana'yı terketmek zorunda
kaldı. Bir müddet :tsviçre'.
de yaşadıktan sonra Stutt·
gart'a geçti. Bu şehirde ar.
tık talihi dönmüş olacak ki,
Bavyera kralının hassaten
gönderdiği bir maiyeı memuru Wagner'i gecikmeden
efendisinin yanına davet et·
ti. Kralm teveccühü sayesind~ Tannhauser, le Vais·
ssau Fantôme ve TriEtan
und lsolde l\Iünic'te tekrar
temsil edild1, faka: çevri·
len' bir sürü dalavere yü·
zünden Wagner burayı da
terketti. Tribschen'de ko·
casından
boşanıın
Liszt'in
kızı
Cosima ıle evlendi
118701. Tribschen'de geçırdi·
ği 6 mes'ut sene zarfında Siegfried, le Crepw;cui.e
des dieux ve les Maıtres chanteurs'ü bitirdi. Yme
bu şehirde Wagner'in 1872 den itibarerı yerleştiği
Bayreuth (Bavyera'nın küçük. bir şehri) tiyatrosu
için planlar hazırlandı. Meşhur ,colline verte. fes·
tivali 1876 de imparator l. Guillaume, Kral 2. Louis
v.e dünyanın'% en seçkin şahsiyetleri huzurunda açıl· ·
dı. Bu açılış, altı sene sonra (18821 Parsifal'in adeta
perçinleyeceği bir zaferin başlangıcı oldu.
Birkaç ay sonra Wagner Venedik'te felsefi bir
deneme üzerinde çalışırken son nefesini veriyordu:
Diçtlonnalre de la MuElqus'dzn
çeviren: fl'lEHMET OüLGER
{Devamı 24 m:ü sai·fadal
20-----
G AL A T A SAR A Y
-----------~--
OKULDAN HABERLER
Cumhuriyet Bayramı tatilinden istifade eden
11/B öğrencileri, başlarında hocaları FeıTulnat
Turaç olduğu halde Bursa ve Karacabey havalisinde bir gezi yapmışlardır. Gezinin çok faydalı ve
eğlnıceli g3çtiği katılan arkadaşlar ·tarafından ifade edilmektedir.
...
12 Kasım 1959 Perşembe günü Gönül Arslan,
mektebimizde muvaffakıyetli bir piyano konseri
vermiştir. Konser alaka ile takip edilmiştir .
...
20 Kasım 1959 Cuma günü mecmuamıw1 kapağı
için açılan kompozisyon müsabakası neticelenmiş
ve. Tic. II. den Altım Cöner birinciliği ka:ranınış­
tır.
.
l
••
Kasım Cumartesi günü konferans ııalonunda
ckuıdan ayrılan hocalar, diploma ve ı:nükaıat alan
öğrenciler için bir tören yapılmıştır. Müdür Ali
Te,.man'm yaptığı bir komışma ile açılan törende,
21
Edebiyat hocası Muvaffak Benderli'nin davetiyle
ısahneye gelen !brahim Safer, Esat Mahmut Kara.
kurt ve ;ı:tene Larroumets ayrılırken neler hissettiklerini anlatmıslardır. Bunu müteakıp emekliye
ayrııan bu hocalara ve tören esnasında Fr:.rnsa'da
bulunan babası M. Mosse'nin yerine g~len oğlu­
na, eski Galatasaray mezunlarından Bah~.dır Dül·
gpr· tarafından altın rozet takılmıştır. Daha sonra,
diploma ve mükafat alan öğrencilere. nediyeleri
hazıı bulunan muhtelif hocalar tarafından veril·
mi~ ve
merasim son bulmuştur.
Kooperatif seçimleri 26
gtıı:ıü yapılmış
ve
Kasım
1959
Perşembe
yine Yusut Karal se·
çilmiştir.
...
/ukarıda
rası
Bursa gezisine katılanların Kara<:abey Hii•
önündeki toplu fotoğrafı görülüyor.
Okul ve öğrencileri Koruma Derneği 1959 UJ.UU·
mt heyet toplantısını yapmış, bütçenin kabulü ve
eski idare hevetinin ibrazından sonra yeni ldare
heyeti seçllmiŞt.ir. tdare heyeti aşağıdaki ;;:evattıııı
ıııüteşekkildir
Başkan
:
: Asaf Hamzalay,
Baskan Vekili : Fenuhzat 'furaç,
Velııedar: Macit Kural.
Muhasip : Reşat tpekar
Sekreter : Zeki Donay
Okul Aile
idare heyetini
Birliği
seçmiş
de 1959 · 1960 ders yılı için
bulunuyor. idare heyeti ve
ılzalar aşağıdaki z<,vattan müteşekkildir:
Başkan: Muhitin Güven,
Başkan Vekili: .Macit Kural
:\lurakıplar: Nimet Güven Naci Kerman.
Azalar: Muhitlin Güven, Nimet Güven. :\taciçle
Somer, Mehmet Kura, Naci Kermal,
Rıza Boıkuş, Mevlut Baysal, Metiıı Yol·
eri. Asaf Hıı.mzalay, Reşat J:pekar, :\<fa·
cit .Kural ve hocalarımızdaıı Muvaffalri.
Benderli. Halit Sıırıkaya, Ferruhı.aı TU·
rac, Salih özarık.
Mektebimizden kıymetli yardımlarını esirgemır
yen bu iki teşekkülümüze talebe teşekkülleri adına
teşekkür edeı· ve daimi muvaffakıyetler dileriz,
GAL.ATASARAY
Kiiltür ve Edebiyat .Kolu. 2 Aralık 195i) Çarşam­
Yalıya Kemal Beyatlı'yı anmak üzere bir
topıantı tertiplemiştir. Tafsilatını gelecek sayıda
veı·eceğimiz bu anma gününde bir çok tanınmış
protesörler ve hocalarımız söz almışlardır.
ba günü
...
hocalarımızdan
Osman Kurtuluş ve Nurettin
ameliyat olmak üzere hastahan~ye kaldı­
rııcıklarını teessürle haber aldık. Bütün mektep
ad.\!!a acil şifalar diler, pek yakında kendileriyle
buluşmak ümidinde olduğumuzu bildirıri2..
Ergın'in
! Le Buıeou Mysterieux-1
J}Jıeure enfiıı a sonne: levant l'ancre du teı:ııps İ
Lun bateau s'eu va, pour l'inconnu ııous quittauı. ~
~ Conıme sııns passagers, dans la nuit il s'avance; ı
~ A son depart, maclıoir ni main ne se balance.
\ Geux qui restent quai, par la douleııı: figes
\ Scruteııt l'horizon noir, de leurs yeux affligeıı.
11 n'est pas le de'l'nier, ce nııvire en partauce ,
Helas! dans le long deuil d'ııne vie de ı.ıeuf-;
t
t
Aimes, aimants toujours
ııtteudent,
france. ı
mais
eıı
vahı,
eııfin.
- Yitik~
Pensant que !es pıırtants retournerunt
?
Sans doute, des parı:ants suffisaute est la joie ~
~ Si du retour jamais nul n'a trouve ıa voie..
Yahva Kemal BEYATLI \
(Traduction: Pierre DUBO!S; ~
·
NOT: i'il. Dubois, Yahya Keınal'l Annı~ Günü r.u(i.?
uasebetlyle şı.irin ım sevilen iliri <Sessiz G.·emı. yl '
fnu.ısızc;ıya ç"virmiştir.
)
t
tstedi ama gülmek
Meğ·erse
k
ağ·lıyormuş ...
Yavuz TAC:ER 1
l
,,,....,#
dıdO>oild441J4*<11#.,,..
... dd4od"P.04JiP44'/'ill'Q
O?..,,,
GALATASARAY
21
A PROPOS DE LA CONFERENCE DU PROFESSEUR DEBESSE
L'adolescence est la periode de la vie de
l'homme qui commence lorsqu'il r.evendique sa liberte et qui dure jurnu'a cc
qu'il dirige sa conduite lui-meme. Puisque
«etre responsable» c'est revendiquer ses
actes comme siens et en acceriter Ies consequences quelles qu'elles soient, l'adolescence est en quelque sorte "ne periode
caraterisee par une tache qui a corrıme but,
de resoudre ce nrobleme aui He ıa liberte
a la responsabiİite et inversement. Car si
on rejette la responsabilite sur quelqu'urı
d'autre, on n'est pas libre, puisqu'etre responsable c'est revendiquer ses actes comme
siens et en accenter toutes les consequences; et de meme, si on n'est nas libre
il n'est pas question d'etre responsable.
Etablir cette liaison entre la liberte et la
responsabilite n'est possible que si on comprend exactement ce qu'on doit entendre
par ces deux termes. Ce qui n'est pas du
tout facile et c'est cette difficulte cıui rend
l'adolescence inquiete.
Il y a chez l'adolescent un deuxieme caractere qui n'est pas aussi general que
cette inauietude. C'est cıue l'adolescent a
une idee- utopique de ıui-meme. Quoique
l'influence bu caractere individuel ne soit
pas si forte sur ce point, le milieu peut parfois l'effacer completement. Le cultivateur
qui a une idee de responsabilite developpee des le debut justifie assez bien ce cas.
Ces idees utopiques peuvent tres bien
apprendre a l'adolescent a avoir un ideal
suffisamment eloigne pour qu'on puisse
l'appeler ainsi. Je veux aller meme plus
loin et dire que c'est la realisafüm de ces
idees utopiques qui rend l'homme grand.
Done ces idees sont, non seulement un
point essentiel du caractere general de l'adolescent, mais encore ·ıa source principale
ose-je dire, de l'energie qu'il oossede. Car
l'adolescent qui trouve en Iui cette energie,
justement parce qu'il a des ides etopiques,
cherchera plus facilement, devant des difficultes d'une solution au moins r:>alisable,
a atteindre cette oossibilite. ~t je crois
qu'un des elements~ cıui forment
caractere general de l'adolescence, c'est-a-dire
cette facilite a se revolter contre toute influence emelle au'elle soit. n'est qu'un de·
sil' de montrer cette energie.
Pour etudier les rapports qni existent
entre I'adolescent et l'educateur, il faut en·
visager ces differents aspects de l'adolescent. Mais il ne faut pas oublier que cette
le
analyse que je viens de faire, a 1.~te forcement incomplete et en . partie fausse
puisque je n'ai pas envisage le ,aractere
personnel de chaque adolescent et le mi·
lieu dans lequel il vit.
La premiere quesiion qui se pose dans
cette etude est le developpement de l'idee
de responsabilite chez l'adolescen!. D'apres
la definition -de la responsabilite, la ne
cessite de lui accorder une liberte est evidente. La difficulte c'est que, tout en lui
enlevant cette cause de son inauietitulıe,
il faut lui apprendre a limiter 'ıui-meme
cette liberte. Car si ce sentiment de responsabilite ne se developpe pas asse~ vite chez
l'adolescent, dans cette liberte ou il se
trouve sans aucune inquietitude, sans aucun orobleme. il est soumis a !0utes sortes
d'influences et en particulier ~ de mau·
vaises influences. On pent faire cette ob·
jection que l'adolescent se revolte contre
toute influence quelle qu'elle soit. Ce qui
est d'ailleurs tres juste. Mais cf,tte meme
idee revele deja ce sentiment de responsa·
bilite qui paralt dans la plupart des cas
de cette maniere. Mais tout ~ela ne veut
pas dire qu'il n'y ait mıcım danger 2.donner
une liberte complete a l'adolescent. Car
sister tron a une influence a souvent le
meme effet que de s'v soumettre. C'est-a·
dire comme ı'adolescent ne verra iamais le
fruit de sa resistance, il la jugera vaine et
comme il n'a pas' beaucouo de uatience,
(car d'une personne qui se revolfr· contre
toute influence on ne peut pas flice qu'elle
soit
ile peut arriver qu'il y re·
nonce.
Puisque la liberte complete est dam~e·
reuse et qu'il faut absolument accorder
une libert~ a l'adolescent. il se peut qu'un
educateur - camarade reussisse mieux. l\fais
ce cas est
difficile a
Car
J'homme est realiste. tandis t1Ue J'adoles·
cent a des idees utooiques de fui-meme.
En somme, je prefere perc:onne1Iement
une education plutot autoritaire mıe libre.
Je revendiaue certes ma liberte. Mais je
precise aussi que cette Jiberte doit etre une
liberte intellectuelle en quelqne ~orte . .Je
veux bien mıe mon educateur soit autori·
taire et que je Jui obeisse. Ma.is je veux
egalement qu'il consu1te rnon avis et qu'ıl
me convainque que c'est lui rıııi a raison,
si c'est comme
mais en ront cas que
ce soit lui qui ait le dernier mot
~:l
----------
Bu
GALATA§ARAY
ı.ene şampiyonluk
ümit
Bu $ene spor faııl!yetlerinde, G. S. kulübünün
\'amin eitlğl imkanlar ve idanmin teşviki ile ge·
çen sıenelere nazaran daha iyiye doğru bir gidl7
9öze çarpmakta-dır. Bize bu imkanları haıırlayan sa
ym Müdürümü:ı: Ali Teom.m'a ve Bc::den Eğitimi
.;ğretmenl Nlıamsttln Er9un.l leşiıkl<ür Elnu.:yl bir
i:x;;n; biliriz.
Okulumuz spor faaliystlari Eklm ayının .20 sin
.tıı yapılan spor kaptimiarı seçimini müreakıp ba~·
iadı.
FUTBOL:
Bu branşta kaptanlıga kıymeti! sporcumuz Ke·
mal Ceylan seç!lmlştlr.
lstanbul Okul Spor Yı.ıttları futbol karşılaşmala·
rı bu sene 4 Kırnm Çarşamba s•ünü ba?lamıştir. ilk
maçı takımımız:
ömer . Kayhan, Celal . Kemal,
Muammı;r, Tamer . Coşkun, özlrnn, Yavuz
ilker
Tuncer tertibi ile Yen! Kolej'e karşı oyn~mış 11~
O • O berabere kalmıştır. Fakat yapılan itiraz ka·
bul edlimiş ve ckuli.ımuz bu maı;ı hükmen kaıan.
rnışhr.
1 Ka~ım 1959 da Vefa stadında ikinci kar~ılaş.
Aiman Ll~eslne kar~ı olmuş ve maç takımı·
ra;;ı:m l:ıarl:;: ;i•tUnHJ;ı.ı altında cereyan ederek 4 • il
rnamı:ı
cilt!ğlnılı
okut futbol
galibly<ttimlıle
takımımıı.
neticelenmiştir.
Bu maçı takımının
• Mele, Celal . Gemal, Muammer, Eser
Coşkun, özkan, Tuncer; lll<er, Erkan tertibi lle· oy.
namıştır. Gollerimizi, özkan (3) ve i!ker atmıştar.:hr.
18 Kımm 1954 Çarşamba günü Vefa stadında
l<abataş Lisesi ile yarJtıgınııı futbol maçını takımı·
mıı Er:ıan · Kayhan, Celal . Yavuz, Muammer, Ke·
mal • Coşkun, Refik, öıkan, ilk.;r, Tuncer tertibi
ile oynamıştır. Çok heyecanlı ve sür'atli geçe'n mıı·
çm ısonunda takımlar penaltıd~n attıkları gı;ıllarl•
1 · 1 berabere kalmışlardir.
Golümüzü Kemal atmıştır.
2/Xll/1959 Çarşamba günü Şeref ~tadında oku·
lumuı ile Arı.:ıdolu Lisesi arasında yapılan futbol
maçını takımımız Ersan
Mete. Celal . Kemal,, Mu·
ammer, Tamer . Coşkun, özkan, Yener, llker, Tım·
cer 11 'l ile oymımış ve netlc,,de öıkan'ın ~rt)ğı
golie ;ahadan 1 . O gallp ayrılmıştır,
Ersan
BASKETBOL:
Kaptanlığa Yavuz Demir
seçllmlştir
ı<esml
maçlara hsıırhk maksat!lyle hususi karşı!aşmaiar
yapan l:ııışkett.ol takımımiı !ik maçta Işık Llseslnl
·
(Devamı
24
tinclı sayfıfdı:ı)
CEUL AÇ,.-\:.R .
GALATASARAY
-----23
IMPRE SIONISME
XIX ncu asır Fransız resim san'atmın harik:a asrıdır. «Hasta arslan» denilen Delacroix 1863 de, yalnız ve henüz münakaşa
mevzuu iken öldü, 1867 de lngres; Corot,
1877 de de sürgün olarak Courbe öldüler.
1870 de Manet ve Pisarro 40 yaşında, Ce·
zanne, Monet, Renoir, lVIorisot 30 yaşında
idiler. Sisley ve Degas onların ağabeylerı
sayılırdı. Bütün 'bu insanların manevı şah·
siyetleri, dünyanın sonuna kadar, dehalarından geri kalmıyacak. c.anlılıkla
ayakta
duracaktır.
·
na gelecektir. Planlar ve şekil vermeler
ancak renkli birer hattan ibaret olacaktır.
Fakat bu, tonlar içinde titreşimi refuze et·
mek demek değildir .. Nitekim Delacroix bu
noktayı şöyle müdafaa ediyor: ~Fırça dar·
helerinin erimiş olmaması iyidir. Zira on·
lar sempatik sistem kanunları iJe arzu edi·
len .bir uzaklıkla zaten eriyeceklerdir.:t
Yeni çığırda, gölge ve ışığın kutsal zıtlığı
kalkacak ve esmerler, toprak renkleri, si·
yahlar palet.lerdeu sürgün edileceklerdir!...
· Böylece her renk kendi parlaklığını mUha:
.faza edecektir. Bu renklerin meydana getir·
maları öncesinde gelen 50 yılın m<ıntıki bir
diği tablolar bir ışık hissinin suretleri olup
neticesidir. Onlar 20 nci yüzyıl resim san'·
en
basit hakikatle bugünün şaheserleridir.
atının temel taşları ve muasır ressamlığın
inkılabının mesulleridir. Birbirleri.ne dost·
Bu eserler, o zamanlar halkın şaka ve alay•
ça bağlı oları insanlar farklı görü::;lerini as- larını, tenkitçilerin ekserisinin de hiddet~
rın 60 ncı yılı civarında ortaya koyuyorlar·
!erini impressionniste'ler üzerine çekiyor:dL Böylece birbirleriyle bu ıcadar birlik du. Ne yazık ki bu kimseler tetkiksiz peşin
olan Pisarro, Monet, Sisley, Morisot, Ce- fikirlere saplanmışlardı ve resim san'atınm
zanne, Renoir, Degas, yaratıcıların «!mp- bu yenilenme seklinih kavnak1arındtm bi·
ressinonnistes» blokunu meydana getirdı­ haberdirler. Nfrekim bu Şahane yenilik,
ler. 1mpressionnist'lere göre "'J mpression bütün derin hikmet ve bUtün .-;amim1 heve·
nisme» palet sadeliği ve nüansların, karı$­ canlarıyla Monet'nin «Les bassins d'Argen~
tırıldığı elemanlardan ayrılmasını mevzuu
teuih ü ve· Sisley'in «Marb sinde; Pisarro'
olarak alan bir teknik üzerine kurulmuş· mm «Pontoise»,ı ve nihayet Renoir'ın
tur.
«Moulin de la Galette» inde apaçık kendini
göstermekteydi. Bu insanlarla san'at :ne:
Turner meşhur ifşaatında:
«Esmer, siyah, gri'nin gerisinde; büfün mi dalına iftihar edecektir.
XIX ncu asrın ortası Fransız peyizajistleri·
.. «Le :\-lusee Chez Sofa dan
nin resimleri bana, tabiata sivah bir avna
Çevlı·eu: Tuncay 'faneri
içinden bakıyorlarmış gibi ·gelmektedir.
Her nüansı karartmak icab 3det:ıiiir; fakat
bu karanlık .renklerin karışımı ile değil,
sade ve basit olarak kendi ni.i:ın.smm kuv
veti ile yapılmaktadır.» diyor.
Bu
adamların san'atı, onların
olgunlaş·
Terakki olarak, impressionnisme'de bir
artistin görüşü, bir manzaranın takdimi ka·
dar hissinin de bir ifadesi oluvor. Bövlece
eser de «hissin bir müdafaanamesi» Şekli·
ne giriyor. Monet'nin L'impressionnism'i
ve Soleil Levant'1. bu hissin ifaı1esi değil
midir?
· lşte resim san'atının bu yeni latif şeklı
bir «Büyük Çıplak Güneşler\) sahasında
doğdu. Bundan böyle, bir manzara, herşeyı
içine alan havadan çıkacaktır. Hiç bir renk
kendi kendine mevcut değildir. Renk ışı·
ğm bir fonksiyonu olarak. cins ve şiddetle·
rirıe göre farklılandırılacaktır. Gölgeler de
birbiri ile dost, ahenkli ve canlı tonların
bir· aksirıden ibaret olan renklerden mey da·
GALATASARAY
w
i
(Başhırafi 19 uncu ııayfağa)
külleri Bayreuth'de Wahnfried villasının bahçe;;.in·
cıe, aynı şehirde her sene yapılan festivale gelen·
ler tarafından daima ziyaret edilen mermer bir ıa.
hlt ıçinde sakianınaktadır.
Zamanının tiyatro estetiğine sırtını
çevirmiş
Jmlunan Wagner, güzel san'atlarda <Synthese~ ı müzikle gerçekleştirmeye çalıştı.
Çoğunu kendi yaz·
dığ: operalarında güftesi, bestesi ve .mise en scenb''
ile yalnızca inşam anlatmak gayesi güden mevzuJa.
ri birinci plana aldı; seyircinin, aııustik.
tiyatro
perspel:tifi ve temsllerin ?aman ve mekan içinde
uzayabilme kabiliyeti dolayısiyle dalmış bulunduğu
psikolojik şartlar onun bu şekilde hareket etmesi·
nin başlıca sebebi idL Bu yeni kavram Wagner'i li-
rik
dramın
an'anevı sentaksını
ve şe!;lini değiştir·
meye sevketti. ınsan ruhunun derinliklerine inebil·
mek .için mevzularını halk muhayyilesinin yarattığı
<IDYthe>'lerden aldı. Metinle, eserin müzikal ifade.
Si arasındaki nisbetsizliklere mani olmak için güf.
teyi melodinin bünyesini andıran bir çerçeve içinde hazırladı ve bunu gerçekleştirirl~eıı kısa ve ka·
fiyesiz mısralardan. alliterasyonlardan bol bol fay.
dalandı. Wagııer'in melodisi tamamen metinden doğar ve .recitatif> ile devamlı bir nağme arasmda
bazan daha lirik, bazan daha ağır bir ifade arasmda gider gelir. Orkestraya geiince, sadece güfteyi
değil, dramı da manalandıran orkestraya. Wagner
esld Yunan trajedisindeki koroya benz'er bir rol tevdi etti; bu yüzden orkestrayı o zamana kadar bilinmeyen bir genişlikte tuttu· Meşhur Tetralogie (1)
si 134 çeşit filet çalınmasım icap ettirir. Wagner'in
G
•orchestration»u bilhassa yayli sazlardan ve trom·
oon, boru, bas klarinet gibi nefesli sazlardan bol
bol faydalanır; bunun yanında contrebas ve zillere
de yer verildiğim görürüz. Bunlardan başka Wag.
ner orkestraya bazı yeni aletler. ilave etti; alto obu.
ra, bas trompet ve tuba ailesi. Kompozisyonda ise
dramın iniş . çıkışlarına uyan ve mevzuun geliş·
mesine uyarak değişen sürükleyici temler ve leit·
motiv (2J !ere rastlanır. Bu yeni lirik dramln ma·
hiyeti ve ifade şekilleri Wagner'in. alışılan tiyat·
rodan daha farklı ve· nevi şahsına mahsus bir ti·
yatro anlayışına sevkettL tşte Ba~reuth'ün Ye za.
manımıza kadar devam edegelen festivallerin men·
şei bu anlayıştır. Fai~at Wagrier dramının kabiliye..
ti sadece san'atın teknik ve maddl esasları üzerine
istinat etmez; bu esaslar Wagner ıçin insanlığın
hürriyeti, aşk için fedakarlık halkın faziletlerinden
doğan heyecanlar gibi felsefi fü:irlerin ve sembolle..
rin dayanağı idi. Bi.ı görüşlerin üstünlüği.i ve bun.
dan doğan ruhani kuvvet Wagner san'atının ebedI
' oluşunun en emin teminatı olarak görüii.iyor.
(1) Tetralogle: Wagner'ln 4 dramatik eserden
(Or duRhln, la Walkyrle, Slegfrled, Cre.
pusı::ule des Dleu:ıı:J l'Anneaü de f.llbelung'una veri·
len isim.
(2) Bir mi.i:ı:lkal eserde zaman zaman görünerek
bir fikir. bir his, bir hal veya bir kahramanı hatırlatmağa yarayan motif. Bu isim almanca sürük·
leyle! motif manasına gelmektedir ve llk defa Hamı
von Woi:ı:ogen isimll bir Alman mü:ı:lkografı tarafın·
dan kullanılmıştır.
mi.iteşekkli
ATLETilM:
(Başta.rafı
67 • 33 gibi açık b.ir
g:ıliblyette
kaptan
farkla
Yavu;ı:'un
22 ne• s<1yfada)
mağlüp
iyi
etmlştlr.
lı:lare.sl
vıs
lnettın Oogan'ın kııptanlığında Orta ve Llff
atletbm takımları mı.mtaıam olarak antrenörleri
Şevki Koru'nun nezaretinde çalışmalara qaşlamışl;;ır.
dır. Okul etrafı ::2 tur müsabillkasında Orta Okul;lan
E. Ya:ı:ıı:ıoğlu 1 i-ııcl, O, Clcloğlu 2 nı:I ve Ç. Aktürk
3 üncü olmuşlardır. Bu sene daha da kuvvetlenen
Lise atletlı:m takımından evvelki senelere nazaran
daha iyi neticeler beklemeldeylz.
Su
GOR.EŞ:
güzel
oyunu göze çarpmıştır.
Maçı takımımız Yavu:ı. .
Somer Dinç Nur . Mehmet beşi ile oynamıştır.
17 Kasım 1959 Salı güni.i okulumuz ile Zoğraf.
yon ı..ısesl arasında yapılan basketbol maçını takı·
mımız Yavuz . Dinç .'Somer · Nı.ır
Mehmet beşi
He oynamış ve netlçede 56
46 galip gelmlştlr.
VOLEYBOi..:
Geçen sene ıstanbul ve Türkiye şampiyonlukla­
rını kazanan voleybolcularımız bu sene kıymetli kap·
hınları Ahmet Yür.ir'ün ne:ı:aretlnde sıkı bir şekil·
Güreşçiler kaptanları
tinde
antrenmanlarını
dırlar.
Bu seneki güreş takımımı:ı::
Erol
Yener . Ayhan Şemsettin · Alev · !$ur>
hiln • Ssmih tertlbindedir.
ORTA OKUL SPOR FAALiYETLERi:
Lise voleybııl kaptanı Ahmet Yürür'ün çalıştır>
orta okul .voleybol takımı 11 Kasım 1959 Glıı
yaptığı resmi maçta Kasımpaşa orta'yı 2 • O mağlup
dığı
de çalışmaktadırlar.
etmiştir.
27 Kasım Cuma gı.ınu Faik üstünidman spor
salonunda yapılan voleyl:ıol m?.çını takımımız Ah·
mer
omer
Yener
Muammer . Tamer . Eden
.atfıslyle oynamış ve A.o>t;erı Tıbbiye'yi 3 • O yen•
takımımız ı;ıü:ı:el l:ılr
2/Xll/1959
iiilfjtir.
ismet G5zgücü'nün ne:ı:are·
muntazam olarak yapmakt.:ı·
ı;ıkulunu
Çarşamba
günü orta okul voleyb91
oyundan sonra Fımlıklı Ortııo
2 • O mağlOp etmiştir.
G. S. okul mecmuası bundan sgnra yapı!ilffk
~ütün maçlarda şporcı.ı arkadaşlarına muv.tfakıyfıt.
ler diler.
•
1
,
1
•
!..
--------------------/
15 ŞUBE İLE
İSTANBUL BANKASI
HİZMETİNİZDEDİR
100 KİŞİDE
. 25 KİŞİYE
HER
•
•
IKRAMl .V E
EN FAZLA KAZANMA
t: -
•
.
ŞANSI
25 İSABETLİ
AİLE HESABI .
YÜZDE
AÇTIRINIZ
·ISTANBUL BANKASI

Benzer belgeler

OKU - Sultani

OKU - Sultani Elinizde bulunan sayıyı, bundan evvel çıkanlara 11azaran daha yeni bir şeyler getirmesi gayesiyle hazırla­ maya. ç.alıştık. Ama muvaffak olup olmadığımızı siz takdir edeceksiniz. Bu sayımızı, 10 Ka...

Detaylı

OKU - Sultani

OKU - Sultani l\lysterieux (Traductian de Pierre Dubosij ........

Detaylı

Oku - Sultani

Oku - Sultani Yolunda, Anafartalar Kahramanı Müstafa Kemal ile l\HiHı.katı, Atatürk · Tarih ve Dil Kurumları, Atatürk ve .Milli Tesanüt,

Detaylı

OKU

OKU olarak vazılmıs, «Sur la litteralure Ttİrqueı; ve «Sur la civilisation de la Grece antiqueı; isim· li iki kitabı vardır ki bunlar Türk kültür tarihini dış memleketlerde yaymak için yazılmış ıııi.ih...

Detaylı