eçtik. Yazı Zeliha Köşlü, Fotoğraflar İsa Arslan

Transkript

eçtik. Yazı Zeliha Köşlü, Fotoğraflar İsa Arslan
ÖNE ÇIKANLAR
PORTRE FEVZİ SÜRMELİ
MİMAR/RESTORATÖR HÜSREV TAYLA
TASARIMCI ELA CİNDORUK-NAZAN PAK
KARİYER HANDE YAŞARGİL ATEŞAĞAOĞLU
TELEVİZYON HAZAL KAYA
SAĞLIK UĞUR HAKLAR
SAYI: 13
“Samimi ve meşru olmak şartıyla her fikre hürmet ederiz.
Fikirler, şiddetle, top ve tüfekle öldürülemez.”
İÇİNDEKİLER
20
8 SERGİ Kitapların iç kapağına
yapıştırılan ekslibris ilginç bir sergiye
konu oldu
10 KİTAP Macera, biyografi, gezi,
yemek ve yapı konularında sezonun
en çok okunan beş kitabı
12 YENİ SERİ Kütahya Porselen’in
sonbahar ışığını evlere taşıyan yemek
takımları
14 YENİ SERİ Kütahya Seramik’in
tasarımcısı Yiğit Özer tarafından hazırlanan,
üç boyutlu seramik koleksiyonu Versatile
16 PORTRE Tüm hayatını gençlere adamış
örnek bir akademisyen, Prof. Dr. Fevzi Sürmeli
20 STİL Kütahya Porselen’den seçilen
ürünlerle, bir günün hikayesi
64
26 KARİYER Yönetici koçluğu ve
mentorluk terimlerini Türkiye’ye getiren
Hande Yaşargil Ateşağaoğlu’ndan
kariyer tüyoları
30 KOLEKSİYON Mimar A. Naim Arnas’ın
nadir bulunan tırabzan başlarından oluşan
koleksiyonu
32 DÜNDEN BUGÜNE Günümüzde
artık bir prestij sembolüne dönüşen
çantanın tarihi
36 TELEVİZYON Son yılların en çok ses
getiren dizisi Aşk-ı Memnu’nun başrol
oyuncusu, Hazal Kaya
46 KÜLTÜR MİRASI Özgünlüğünden
ödün vermemiş mistik bir şehir, Antakya
50 TASARIMCI Ela Cindoruk – Nazan
Pak markasının çocukluk arkadaşlığından
tasarım ortaklığına dönüşen hikayesi
54 MİMAR/RESTORATÖR Mimarlık
hayatının 62 yılını meslek aşkıyla geçiren
duayen, Hüsrev Tayla
58 GEZİ Yunan Adaları’nın en güzelleri
Samos, Syros, Paros, Milos ve Santorini
64 STİL Kütahya Porselen’in en yeni
koleksiyonlarıyla beş farklı sofra tasarımı
70 SAĞLIK Ortopedi ve Travmatoloji
uzmanı Doç. Dr. Uğur Haklar’dan sağlıklı
dizlere sahip olmanın yolları
72 ESTETİK DOKUNUŞ Kütahya Seramik
ürünleriyle güzelleşen mekanlar
76 BAYİ Kütahya Porselen’in Prestige
Corner bayiliğini yapan Emin Mağazacılık
78 BAYİ Kütahya Seramik ve Korkmaz
markalarını buluşturan Konal İnşaat
80 GURME Güral Sapanca Wellness
Park’ın şefi Hüseyin Alkın’ın incir ile
hazırladığı birbirinden ilginç tatlar
88 SÖYLEŞİ Tüm Aşçılar Federasyonu
Başkanı Yalçın Manav
90 BİZDEN HABERLER
40 ÖNERİ Yaşam alanınıza, küçük
dokunuşlarla taptaze bir atmosfer
kazandırın
96 KONUKLARIMIZ
Yayına Hazırlayanlar
Yazışma Adresi: Turkuvaz Dergi
Turkuvaz Gazete Dergi Basım A.Ş
Grubu, Toprak Center, Ihlamur Yıldız
98 BULMACA
SAYI: 13
EYLÜL 2010
Kütahya Porselen San. A.Ş. adına
Ali Abacı
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Nazmiye Doğan
Eser Çetintaş
İletişim Adresi
Atatürk Bulvarı, 43001, Kütahya.
Tel: (0274) 225 15 16 Faks: (0274) 225 15 17
[email protected]
NG Dergisi Kütahya Porselen San. A.Ş. tarafından
2 ayda bir yayınlanır ve ücretsiz dağıtılır.
6
Cad. No: 10, 34353,Beşiktaş/İstanbul.
Yayın Direktörü Aslıhan Sarp İşman
Tel: (0212) 326 30 16
Yayın Yönetmeni Fatma Özel
Basımcı: Turkuvaz Matbaacılık
Görsel Yönetmen Nazlı Sarı
Yayıncılık A.Ş.
Editörler Şebnem Yıldız, Zeliha Köşlü
Basıldığı Yer: Akpınar Mah.
Fotoğraflar Ahmet Gül,
Hasan Basri Cad. No: 4,
Haydar Erçin, Levent Bozkurt,
Sancaktepe, İSTANBUL
İsa Arslan
Tel: (0216) 585 90 00
EDİTÖR
Tecrübenin gücü
Kentlerin de tıpkı insanlar gibi kaderleri vardır. O kentte
yaşayan insanlar da bu kaderi paylaşırlar. Genç nüfusun
popülasyonunu artıran bir üniversite ya da iş sahasını
genişletip o kentteki insanların yaşam standardını yeniden
yapılandıran bir sanayi kuruluşu kim bilir kaç kuşağın
kaderini değiştirecektir. Dergimizin sonbahar sayısında
Anadolu Üniversitesi’ne yıllarını vermiş bir öğretim üyesi ve
üniversite yöneticisi olan Prof. Dr. Fevzi Sürmeli ile kentlerin
kaderleri üzerine keyifli bir röportaj bulacaksınız. Gençlerin
başarıya açılan yolda ilerlemelerine destek verebilmek
için projelerle dolu, istikrarlı bir hayata sahip olan Sürmeli,
hem yaşadığı kente hem de yeni kuşağa ufuk açan hayat
deneyimleriyle renk katıyor dergimize.
Aslında kapağımızdan anons ettiğimiz
‘Öne
Gülden GÜRAL
Kütahya Porselen San. A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi
Çıkanlar’ sloganı bu dergiyle yapmak istediklerimizi
özetliyor. Tıpkı Prof. Dr. Fevzi Sürmeli gibi, iş
ve yaşam deneyimleriyle örnek oluşturan insanları ve
gerçek olayları taşıyoruz dergimize. Böylelikle her başarı
öyküsünün arkasında sadece ‘şans’ değil, istikrar, sebat
ve çalışma azminin etkili olduğunu göstermek istiyoruz. Bu
sayının bir başka ilginç röportajını ise Hande
Yaşargil
Ateşağaoğlu ile yaptık. ‘Lider olunur mu, yoksa
lider doğulur mu?’ diye sorduk Hande Hanım’a. Yönetici
koçluğunun Avrupa’daki lider şirketlerinden Praesta’nın
Türkiye ve Ortadoğu ofislerinin yönetici ortağı olan Yaşargil
Ateşağaoğlu liderliği, geniş anlamıyla insanları peşinden
sürükleme yetisine sahip olmak ve bunu bir kurumu, örgütü,
grubu, ülkeyi bir vizyona ulaştırmak için kullanmak olarak
tanımlıyor. Ve gençlere kendilerine beğendikleri, model
alabilecekleri ya da tecrübelerine saygı duydukları
birini bulmalarını, açıkça kendilerine koçluk yapmalarını
teklif etmelerini öneriyor. Çünkü öğrenmek sadece doğruyu
ve yanlışı yaşayarak değil tecrübelerden de feyz almayı
gerektiriyor. NG olarak biz de tecrübelere duyduğumuz
saygıyla, alanında başarıyı yakalamış çok sayıda ismi sizlerle
paylaşmaya devam edeceğiz.
Sevgi ve saygılarımla…
7
SERGİ
EKSLİBRİS
İstanbul’da gerçekleşen Uluslararas› Ekslibris Kongresi’nin ardından 31 Ekim
tarihine kadar Galeri Işık Teşvikiye, Maslak ve Şile olmak üzere üç farklı galeride
düzenlenen ekslibris sergileri,
g , Türkiye’yi
y y kitabın ffarklı bir boyutu ile tanıştırıyor
8
K
itapseverlerin kitaplarının iç kapağına yapıştırdıkları, üstünde adlarının ve değişik konularda resimlerin yer aldığı
küçük boyutlu grafik çalışmaları olan ekslibrisler, sanat eseri
niteliğindeler. Çok uzun bir geçmişe sahip bu sanat dalı, yapıldığı döneme ait kültürel, tarihsel özellikleri günümüze taşıması
nedeniyle önemli ve bu yüzden sanatçılarla koleksiyoncular
arasında bir değiş-tokuş objesi olarak kullanılıyorlar.
Kitapla kurduğu ilişki pek de iyi olmayan ülkemizin ekslibris
kelimesine aşina olmamasını garip karşılamamak gerek. Eylül ve
Ekim ayları boyunca İstanbul’un dört bir yanında görülebilecek
olan ekslibris sergileri bu anlamda hayli ufuk açıcı.
Kongre kapsamında ödül alan ekslibrisler, Galeri Işık
Teşvikiye’de; 540 ekslibristen oluşan Uluslararası Ekslibris Yarışması sergisi Maslak’ta Galeri Işık Istanbul’da; her biri 100’er
ekslibristen oluşan Japonya’dan Ichigoro Uchida koleksiyonu,
Avusturya’dan Heinrich R. Scheffer koleksiyonu, Rusya’dan
Moskova Ekslibris Müzesi koleksiyonu, Çin’den Çin Ekslibris
Derneği ve Şanghay Fu Xihan Zhai Ekslibris Derneği koleksiyonu
sergileri ile Mühürlü Eski Kitap Sayfaları, Önceki Kongrelerden
Anılar ve Türk Ekslibris Sanatçıları sergileri, IMOGA İstanbul Grafik Sanatlar Müzesi’nde; İstanbul Ekslibris Müzesi Koleksiyonu
ve Sırbistan’dan Bogdan Krsic Ekslibris sergisi ve Uluslararası
Ekslibris Yarışması sergisi Işık Üniversitesi Şile Yerleşkesi’nde
sizleri bekliyor. Bu sanat dalı ile mutlaka tanışın. 9
EN YENİ
KİTAP
SAYFALAR ARASINDA
Macera, biyografi, gezi, yemek, yapı konularında, sezonun en çok okunan beş
kitabını seçtik.
eçtik. Yazı Zeliha Köşlü, Fotoğraflar İsa Arslan
OTTOMAN ARCHITECTURE
Dünyaca ünlü mimarlık tarihçisi Doğan Kuban’ın, YEM Yayın tarafından 2007 yılında
yayımlanan Osmanlı Mimarisi adlı başyapıtının İngilizcesi, İngiliz ACC Publishing Group
tarafından yayımlanarak Ottoman Architecture adıyla dünya kütüphanelerindeki yerini aldı.
Kitap, sadece mimarlık ve mimarlık tarihiyle ilgilenenlere değil, tarih, kültür ve sanata ilgi
duyanlara da hitap ediyor. Ottoman Architecture, Erken Osmanlı Dönemi’nden Cumhuriyet’e
dek Osmanlı mimarlık mirasının en önemli örneklerini Mimar-Fotoğrafçı Cemal Emden’in
objektifinden Doğan Kuban’ın yorumları eşliğinde sunuyor. (102.72 TL, www.netkitap.com)
10
ANTAKYA VE YEMEKLERİ
Remzi Kitabevi yemek kitapları dizisinden
çıkan yemek ve mönü tasarımcısı yazar
Jale Balcı’nın yeni kitabı Antakya ve
Yemekleri, Antakya mutfağını tanıtan
birbirinden lezzetli yöresel yemekleri
sayfalarına taşıyor. Kitap yemek
tariflerinin yanında okuyucusunu bu antik
kentin tarihinde, sokaklarında, evlerinde,
köylerinde de gezdiriyor. Kitapta
abagannuç, tepside et, peynirli künefe
gibi Antakya dendiğinde ilk akla gelen
lezzetlerin yanında, maklube, mreyşuşi
ve patates köftesi gibi altmış farklı tarif
yer alıyor. (24 TL, www.idefix.com)
EGE VE AKDENİZ’DE
ÖLMEDEN ÖNCE YAPMANIZ
GEREKEN - 101 ŞEY
İnkılap Yayınevi’nden çıkan Akdoğan
Özkan’ın 101 Şey serisinin üçüncü kitabı
HALİ
LİDE
İDE E
DİP
Dİ
İP Bİ
BİYO
İYOGR
GRAF
AFİİSİ
İSİNE
İNE
HALİDE
EDİP
BİYOGRAFİSİNE
SIĞMAYAN KADIN
İpek Çalışlar’ın roman
akıcılığında kaleme aldığı Everest
Yayınları’ndan çıkan Halide Edip
Ege ve Akdeniz’de Ölmeden Önce Yapmanız
Biyografisine Sığmayan Kadın,
Gereken - 101 Şey, tatil aktiviteleri rehberi
sabırlı, ayrıntılı bir araştırmaya,
niteliğinde hazırlanmış. 224 sayfalık kitap
tanıklıklara, bugüne kadar gün
Çanakkale’den Anamur’a kadar olan bütün
ışığına çıkmamış mektuplara, arşiv
bir kıyı coğrafyasını tararken, bazen sahilden
belgelerine dayanarak kaleme
uzaklaşıp Ege ve Akdeniz’in iç kesimlerine
alınmış. İpek Çalışlar edebiyat
uzanıyor. Kitapta yer alan 101 maddelik
ve siyasetle geçmiş bir ömrün
aktivite listesinde temel olarak tekne keyif
karanlıkta kalmış yanlarını da
rotaları, yeme&içme mekanları, foto-safari
içeren çalışmasıyla, ‘Halide Edip
güzergahları, kültürel rotalar, flora&fauna
gerçeği’ni anlatıyor.
gezileri yer alıyor. (20 TL, Remzi Kitapevi)
(25 TL, D&R)
D
DANSA ÂŞIK BİR KUĞU:
K
KRAL
ARTHUR,
M
MERİÇ SÜMEN
M
MERLIN
VE YUVARLAK
Y
Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık’tan
M
MASA
ŞÖVALYELERİ
çı
çıkan Nevsâl Baylas’ın Dansa
Y
Yapı
Kredi Kültür Sanat
Â
Âşık Bir Kuğu: Meriç Sümen’de,
Y
Yayıncılık’tan
çıkan, 132 sayfalık
sa
sahnedeki varlığı, güzelliği, tekniği
K Arthur, Merlin ve Yuvarlak
Kral
ve duyarlılığıyla bir balerinin hayatına
M
Masa
Şövalyeleri, pek çok
od
odaklanmıyor yalnızca, batılı
fil
filme
de konu olmuş öyküleriyle
an
anlamda modernleşmenin bir
o
okuyucuyu
şövalyeler
ke
kesitini de sunuyor. (32 TL,
d
dünyasına
sürüklüyor.
w
www.pandora.com.tr)
(1 TL, www.kidap.com.tr)
(10
11
YENİ SERİ
KÜTAHYA PORSELEN
MODERN YORUMLAR...
Davet
D
avet ssofralarının
ofralarının vazgeçilmez fformu
orm
mu k
kare,
are, m
modern
odern d
desenlerle
esenlerle
tamamlanan
amlanan Kütahya
Kütahya Porselen koleksiyonuyla
koleksiiyonu
uyla sezona
sezona damgasını
damgasını vuruyor.
12
1
Bu sayfada 1 Klasikten
vazgeçemeyenler için yepyeni bir yorum,
‘CMD82YT9014572 Ahenk’ yemek
takımı, 82 parça, 852 TL.
2 Siyah, beyaz ve gri üçlüsü sakin
görüntüsüyle kare forma modern bir
duruş kazandırmış, ‘CMD82YT9014488
Omay’ yemek takımı, 82 parça, 852 TL.
3 Stilize çiçek desenlerinin cazibesi,
‘CMD82YT9014573 Aden’ yemek
takımı, 82 parça, 852 TL.
Yan sayfada Ritmik çizgilerle beyazın
dansı, ‘CMD82YT9014670 Beçlim’
yemek takımı, 82 parça, 852 TL.
2
3
13
YENİ SERİ
VERSATILE
SERAMİKTE BİR DEVRİM
VERSATİLE
Seramik sektörünün başrol oyuncularından biri olan Kütahya Seramik, üç boyutlu
seramik koleksiyonu Versatile ile Türkiye’de ve dünyada yenilikler sunmaya devam ediyor.
İşlevselliği, değişken ve yaratıcılıkla buluşturan Versatile, çok
yönlü kullanımı ile seramik sektöründe yeni bir çağı başlatıyor.
Versatile koleksiyonu, kişinin kendini özgürce ifade etmesini
sağlayan, farklı mekan kurguları ile birçok duyguyu ve estetiği
olmasına rağmen seriler arasındaki geçişin mükemmel bir uyum
içinde yapılabilmesi. Versatile koleksiyonu, üç boyutlu olma özelliği, işlevselliği, farklı tasarım seçenekleri ve uygulama kolaylığı ile
mimari projelere özgün ve yenilikçi çözümler sunuyor.
içinde barındırıp, geometrinin tüm yaratıcılığını, akılcı ve estetik
Mimari uygulamalara farklı bir bakış açısı kazandıran Versatile
kurallarla sergiliyor. Koleksiyon, kullanıcısına aynı karoyla onlar-
ürünleri, tüm iç mekan uygulama alanları, plaza, ofis, lobi, salon,
ca farklı döşeme seçeneği sunuyor. Böylece her uygulamayla
yatak odası gibi her ölçekte mimari mekan uygulamasında su-
mekanlar farklı kimlikler kazanıyor. Arc ve Axis olmak üzere iki
nulmaktadır. Koleksiyonun Arc serisi 12.5x29 cm; Axis 12.5x22
farklı modelden oluşan koleksiyonun dikkat çeken en önemli
cm ölçülerinde kahve, mavi, beyaz, bordo, siyah, krem renkle-
özelliklerden biri, her iki serinin birbirinden farklı tasarımlara sahip
rinde, mat ve parlak doku seçeneklerine sahip.
14
DEKORATİF
KÜTAHYA SERAMİK
İLHAMINI
DOĞADAN
ALAN YÜZEYLER
Natürel tonların yumuşak geçişlerini sergileyen
Nova; yatay, dikey ve diagonal çizgilerin
uyumunu yansıtan Cube; parlak dokusu
ve çekiciliğiyle Agat, Kütahya Seramik’in
doğadan ilham aldığı en yeni serileri.
AGAT ÇARPICI MEKANLAR
YARATIYOR
Seramik sektöründe yeniliklerin ve modernizmin öncüsü Kütahya Seramik, işlevsellik ve kullanılabilirliği ile ön plana çıkan Agat
serisini tüketicinin beğenisine sunuyor. Doğanın zenginliğinden ilham alınarak tasarlanan Agat serisi çizgiselliği ve kullanılabilirliği ile
gözde mekanlar yaratıyor.
30x60 cm ebatında duvar ve 42.5x42.5 cm ebadında yer karosu olarak bone, bej, gri ve vizon renk seçeneklerine sahip Agat
serisi döşendiği yere verdiği derinlik duygusuyla mekanlara huzur
katıyor. Parlak dokusu ile çekiciliğini artıran Agat, doğadaki saf halinden bir kesit görünümüyle de farklılığını sergiliyor.
SIRLI PORSELENİN
BÜYÜLÜ YÜZÜ: NOVA
60x60 cm ölçülerinde üretimine yeni başlanan
Nova, sırlı porselen özelliği ile alışveriş merkezleri, restoranlar, otel lobileri, teras gibi yaya akışının
yoğun olduğu alanlarda güvenle uygulanabilme ve
kolay temizlenebilme özelliğine sahip. Seride uygulanan rektifiye özelliği, boyut farklılıklarını ortadan
kaldırırken tasarıma görsel bir bütünlük kazandırıyor. Doğal tonların kullanıldığı Nova serisi, 60x60
cm ölçülerinde; beyaz, bej, gri, antrasit ve kahve
renklerinde tasarlandı. Nova serisinin aynı zamanda lappato özelliğine sahip ürünleri de mevcut.
CUBE İLE KARELERİN SİHRİ
Kütahya Seramik’in yeni serisi Cube kendi içinde küçük
karelere sahip. Bu küçük karelerin içindeki yatay, dikey, diyagonal çizgiler kendi içindeki yansımlardan kaynaklanan
renk tonlamaları ile dekorasyon ufkunuzu genişletiyor.
Sedef, metalik ve siyah renk seçenekleri bulunan Cube
serisi 50x50 cm ebadında üretiliyor.
15
PORTRE
FEVZİ SÜRMELİ
Gençlerle
güzelleşen
bir yaşam
hikayesi
Tüm hayatını gençlerin eğitim
ve öğretim meselelerine adamış
örnek bir akademisyen Prof. Dr.
Fevzi Sürmeli. Gençlerin başarıya
açılan yolda ilerlemelerine destek
verebilmek için projelerle dolu,
istikrarlı hayat hikayesini paylaştı
bizlerle. Yazı Fatma Özel
rof. Dr Fevzi Sürmeli, “Yaşamım, bir öğretim üyesi ve
P
Socrates Eğitim Ödülü’ne layık görülmüş. Prof. Dr. Fevzi Sür-
üniversite yöneticisi olarak ülkemizin her yerinden gelen
meli çok sayıda başarı hikayesiyle geçen istikrarlı bir yaşamın
gençlerin eğitimi ile geçti,” diyor. Ruhunun genç kalma-
sembolü gibi adeta. Enerjisini gençlerden alan Prof. Dr. Sürmeli
sını da geçlerle sürdürdüğü bu uzun hayat hikayesine bağlıyor.
ile, hayat akışı içerisinde, yolunun kesiştiği kentleri ve genç nesli
Sürmeli, Eskişehir İktisadi ve İdari İlimler Akademisi’nden mezun
konuştuk.
olduktan sonra, 1978’de Doktor, 1980’de Doçent, 1988 yılın-
Şehirlerin de insanlar gibi kaderleri olduğuna ina-
da ise Profesör unvanlarına hak kazanmış. Aralık 2009 tarihine
nıyor musunuz? Eskişehir’e yıllarca emek vermiş bir
kadar ise Anadolu Üniversitesi Rektörü ve Üniversitelerarası Sosyal Bilimler Eğitim Konseyi Başkanı
olarak görev yapmış.
Kurum müdürü olarak sivil havacılık
alanında yapmış olduğu katkılar nedeniyle Prof. Dr. Fevzi Sürmeli’ye
1998 yılında Fransa Cumhurbaşkanı tarafından “Devlet Liyakat
Şeref Madalyası ile Şovelye”
derecesi verildi. 19 Mart 2007
tarihinde “Avrupa İş Konseyi” ve
“Oxford Rektörler Birliği” kararı
ile Oxford Şehir Meclisi Binası’nda
yapılan törenle “Topluma Yaptığı Entelektüel Katkı” nedeniyle Avrupa 2007
16
akademisyen olarak Anadolu Üniversitesi’nin
bu şehrin kaderini değiştirdiğini söyleyebilir miyiz?
“Kendimi üniversite
Evet, şehirlerin de insanlar gibi
gençlerine yakın hissediyorum. kaderleri olduğuna inanırım. İnsan
Çünkü hep onlarla berabersiniz. hayatlarının yaşadıkları ya da çalıştıkları yerlerden etkilenmemesi
Yetişmeleri sürecinde
de düşünülemez. Üniversitelerin
birliktesiniz. Çoğu konuyu
eğitim-öğretim ve araştırma öz
konuşuyorsunuz, tartışıyorsunuz. görevlerinin yanında aynı ölçüAnlamak ve yardımcı olmak için de önemli üçüncü öz görevi de
toplumsal katkıdır. Bir üniversiteempati yapıyorsunuz. Bu da
nin bu görevini yerine getirmedeki
beraberinde ‘daha genç
performans göstergesi de öncelikle bulunduğu bölgenin kalkınmasına
kalmayı’ getiriyor.”
yaptığı katkıdır. Yalnız burada önemle belirtilmesi gereken bir
konu da var: Üniversite yerelliği göz ardı etmeden evrensel
değerlerle bulunduğu şehri ileriye götürmelidir. Üniversitenin
yerelleştirilmemesi önemlidir.
Anadolu Üniversitesi’nin Eskişehir’e katkısı, sadece ekonomik açıdan değil, sosyokültürel işlevler, sunduğu olanaklar
ve etkinlikler açısından da örnek alınacak düzeydedir. Rektörlüğüm sırasında 2008’de yaptığımız, ‘Anadolu Üniversitesi’nin
Eskişehir’e Etkileri ve Şehrin Üniversiteyi Algılayışı’ adını taşıyan araştırmada; Anadolu Üniversitesi’nin Eskişehir ekonomisine yılda 1 milyar TL toplam katkı yaptığı, üniversite kaynaklı
olarak harcanan her 1 TL, şehir ekonomisinde 5 TL’ye dönüştüğü, yerel istihdamda önemli rolü olduğu, araştırma ve
inovasyon konularında; sanat ve kültürel etkinliklerde önemli
olanaklar sunduğu, katkılar sağladığı ve öncülük ettiği bilimsel olarak ortaya konulmuştur. Türkiye’de yapılan bu ilk çalışma, kitap olarak yayınlandı ve Cumhurbaşkanımıza sunuldu.
Liseyi Antakya’da bitirmişsiniz. Tüm çocukluk yıllarınız Antakya’da mı geçti?
Antakya Lisesi’ni 1966 yılında bitirdim ve o yıla kadar, çok
özellikli bir yer olan Antakya’da yaşadım. Lise sona kadar çok
güzel izler bıraktı Antakya bende. Çok evrensel bir kent...
Evrenselliği de farklı düşünce ve inançlara sahip olan insanlarından, onların yan yana yaşamasından kaynaklanır. Öyle bir
kültür ki, benim doğduğum, yaşadığım sokak ve mahallede,
yüz-iki yüz metre içerisinde cami, kilise ve havrayı görürsünüz. Düşünce itibariyle bütün insanlar inançlarıyla birlikte yan
yana yaşamayı kültür haline getirmişlerdir. Bu, dünyanın çoğu
yerinde olmayan bir özellik. Antakya’da insanlar ‘bir arada
yaşamayı’ öğrenmişler. Bu nedenle Antakya’nın üstümde bıraktığı iz çok önemli. Aynı ortamı Eskişehir’de de çok rahat
yaşarsınız. Sanırım Antakya’dan sonra Eskişehir’de yaşamış
olmamın bir nedeni de bu olsa gerek.
Antakya’nın dünü ve bugünü hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Antakya’ya 1967’den bu yana yılda birkaç kez giderim.
Kanımca eski Antakya çok daha yaşanır bir kentti. Her kent
marka olmaya çalışırken, Antakya’nın kendisi, sahip olduğu
tarih ve kültürel değerlerle dünya çapında bir markadır. Maalesef bu marka, yöneticiler tarafından yönetilemedi. Eksik
yönlerine rağmen Mustafa Kemal Üniversitesi’nin dinamikleri
ile Antakya değerlerinin yeni fark edilmesi ve bir hareketliliğin
başlamış olmasından dolayı mutluyum.
Çok istikrarlı bir hayatınız olmuş, eğitim hayatınızı
geçirdiğiniz kente emek veren bir insansınız? Hiç başka bir kentte, farklı bir yaşam düşündünüz mü?
Öğretim üyesi ve üniversite yönetici olarak
Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde uzun süre görev
yapan Prof. Dr. Fevzi Sürmeli “Topluma Yaptığı
Entelektüel Katki” nedeni ile Avrupa 2007 Socrates
Eğitim Ödülü’ne de layık görüldü.
17
PORTRE
FEVZİ SÜRMELİ
Yaşamım, bir öğretim üyesi ve üniversite yöneticisi olarak
melde aynı diye düşünüyorum. Daha iyi yetişmek, iyi bir iş,
ülkemizin her yerinden gelen gençlerin eğitimi ile geçti. Bu ne-
iyi bir yaşam. Bence, sorun bunların elde edilmesi ve elde
denle kendimi sadece yaşamını geçirdiği kente
edilme şekillerinde düğümleniyor. Önemli olan
emek veren bir kişi olarak görmedim.
eğitim, iş ve yaşam koşullarını nitelikli düzeyde
Evet, istikrarlı bir yaşamım oldu. Bence çok
elde edebilmektir.
doğal. Çünkü eğitimin temeli istikrardır. Bilim
Her zaman gençlerin geleceğine yönelik
adamının da ortamı budur. Başka kentte ya-
düşünceler içerisinde olmak (sizin de değiş-
şam kesintili olsa da zaten oluyor. Eskişehir,
tiremediğiniz işsizlik gibi gerçekler yaşanır-
İstanbul; bir dönem ders vermek için Kütahya
ken) bir stres yaratıyor mu üzerinizde?
ve Afyonkarahisar, ayrıca Antakya, Marmaris
Yaratmaması mümkün değil. Eğittiğimiz bir
ve yurtdışında daha birçok kentte bulunmak ve
gencin geleceğe endişeyle bakması bizi üzü-
kısa da olsa yaşamak benim için keyifli oldu.
yor. Özellikle son sınıfa gelen, mezuniyete ya-
Hayatını tümüyle gençlerin eğitim ve öğ-
kın öğrencilerde bunu açıklıkla görebiliyorsunuz.
retimine adamış bir insan olarak yıllar içeri-
Bugün gençlerin en önemli sorunu işsizliktir. Bu
sinde genç kuşağın ihtiyaçları ve problem-
durum Türkiye’nin sorunudur. Burada bizlere
lerinde ne gibi değişiklikler oldu sizce?
düşen görev, gençleri nasıl ki daha iyi eğitmek
İhtiyaçlar ve sorunlar her zaman var olacak.
Aslında genç kuşağın ihtiyaçları ve sorunları te-
18
ise; hükümetlere, iş dünyasına düşen görev de
yatırım, yatırım, yatırım diye düşünüyorum.
Kendinizi onların kuşağına yakın hissediyor
musunuz? ‘Gençlerle uğraşmak daha genç kalmayı getirir’ derler, buna katılıyor musunuz?
Evet kendimi üniversite gençlerine yakın hissediyorum. Çünkü hep onlarla berabersiniz. Yetişmeleri
sürecinde birliktesiniz. Çoğu konuyu konuşuyorsunuz,
tartışıyorsunuz. Anlamak ve yardımcı olmak için empati yapıyorsunuz. Bu da beraberinde ‘daha genç kalmayı’ getiriyor. Ancak şunu da söylemem gerekiyor:
Karşınızdaki öğrenci gurubu hep 18-23 yaş arası, biz
ise hep artı bir yaş oluyoruz.
Açıköğretim ile ilgili köklü çalışmalar yaptınız. Bu öğretim sistemine ilgi artıyor mu, azalıyor mu?
Açıköğretimin kurulduğu 1982’den bu yana, 28 yıl
bu sistemin içinde oldum. Bugün Anadolu Üniversitesi Açık ve Uzaktan Öğretim Sistemi programlarına
1.500.000’e yakın öğrenci kayıtlıdır. Bu sayı Türkiye’
de bütün yükseköğretim kurumlarında okuyan öğren-
HAKKIMIZDA...
cilerin yüzde 40’ı demektir. Bu durum çok önemli, çünkü Türkiye’de yükseköğretime artan talebi karşılamış,
yükseköğretimi kitleselleştirmiş, düşük maliyetle eğitimde fırsat eşitliği sağlamış, yükseköğretimde okullaşmanın artmasına yol açmış, meslek eğitimi olanaklarını
artırmış, örgün eğitime devam edemeyen kişilere yükseköğretim ve yaşam boyu eğitim olanağı sağlamış,
eğitim teknolojilerindeki gelişmelerin yükseköğretime
uygulanmasını olanaklı kılmıştır.
Özellikle bilgi ve iletişim araçlarındaki hızlı gelişmeler, internetin yaygınlaşması ile açıköğretim sisteminin
Şehirlerin kaderlerini değiştiren olgulardan bahsederken Kütahya ve Kütahya Porselen
özelinde sorsam, Anadolu’da doğup bir dünya
markası olma yolunda ilerleyen önemli bir işletmenin, Kütahya’nın kaderinde etkili olduğunu
söyleyebilir miyiz?
Kuşkusuz, ulusal ve bir dünya markası
olan Kütahya Porselen Kütahya’nın kaderinde
önemli bir etkiye sahiptir. Kütahya Porselen’in
‘uzaktan öğretim’ şekline dönüşmüş olması, çalışırken
ürettiği ‘sanat eseri değerinde’ ürünleriyle, Ülke-
ve yaşamın her aşamasında kişisel ihtiyaçlara göre öğ-
mizin her yerine, yurtdışında binlerce noktaya,
retim hizmeti alabilmek, ‘açık ve uzaktan eğitim siste-
milyonlarca eve ve mekana ‘Kütahya’ adının
mi’ ne şekil değiştirerek ilgiyi artırmaktadır.
taşınmış olmasından ve daha da taşınacağın-
Gençler çoğunlukla Türkiye’de başarıya açılan yolda şansın önemli bir etken olduğuna inanıyorlar. Siz gençlere, başarının kapılarını açan
etkenler konusunda neler söylemek istersiniz?
dan daha güzel, daha değerli bir kader birliği
düşünebilir misiniz?
Bu kader birlikteliğinde Kütahya Porselen’in,
‘ateşte açan bir çiçek’ gibi Kütahya’nın ekono-
Yaşamın her noktasında şans tabi ki önemlidir.
misine ve istihdamına sağladığı ve özellikle
Ancak, her şey değildir. Bence başarı da tesadüf de-
gençlerin daha iyi yetişmesi için eğitime yapmış
ğildir; iyi bir eğitim için çalışmak, kişisel gelişimi sağ-
olduğu katkılar her zaman güzellikler getirmiş,
lamak, farkındalık yaratmak. Bir işe girmek veya bir
daha da getireceğine inanıyorum. Kütahya’nın
şey yapmak için aranan koşullar sizde yoksa ‘şansım
kaderindeki değişime etki bu olsa gerek.
yok’ demek doğru mu? Gençlerimiz bir de bu yönüyle
düşünsünler. Kendi şanslarını kendileri yaratsınlar. İlk
adım bizden desinler. 19
STİL
PORSELEN
24 SAATLİK
ZARAFET
Şık ve zarif bir ev sahibesinin Kütahya Porselen’den
seçtiği birbirinden zevkli ürünlerle yarattığı dünyasına,
bir günlük keyifli bir yolculuk yaptık.
20
09:30
DAVETKAR
KAHVALTI
‘Fall’ serisi, sempatik form ve
desenleriyle güne pozitif bir
merhaba demenizi sağlıyor.
‘YS36KH420109 Fall’ 36 parça
kahvaltı takımı, 290 TL.
11:00
KAHVE KEYFİ
Kahvenizi yudumladığınız anları, en
unutulmaz hatıralarınıza dönüştürün…
Öndeki ‘ABMRC04KT652 Meriç’
2’li kahve takımı, 102 TL; ortadaki
‘ABTR06KT652 Tiryaki’ 2’li
kahve takımı, 130 TL; arkadaki
‘ABYR04KT651102 Yaprak’
2’li kahve takımı 102 TL.
21
STİL
PORSELEN
13:30
ÖĞLEN YEMEKTE
NE VAR?
‘Miracle’ yemek takımı ile gün ortasında
estetik bir mola vermenin tam zamanı!
‘TP854T42015104 Miracle’ 85 parça
yemek takımı, 790 TL.
22
16:30
BEŞ ÇAYI
SEREMONİSİ
‘Future’ kahvaltı takımının dinamik
renk ve desenleri ile sunum
şıklığınızı doruklara taşıyın!
‘YS36KH420111 Future’ 36 parça
kahvaltı takımı, 290 TL.
23
STİL
PORSELEN
20:30
ASİL BİR
AKŞAM YEMEĞİ
‘Glory’ yemek takımı, aile ve
dostlarınızla gerçekleştireceğiniz
şık buluşmaların sembolü olacak.
‘BC85YT47020100 Glory’
85 parça yemek takımı, 1.490 TL.
24
KARİYER
HANDE YAŞARGİL ATEŞAĞAOĞLU
YÖNETİCİNİN ALFABESİ
‘Lider olunur mu, yoksa lider doğulur mu?’ Yönetici koçluğu ve mentorluk
terimlerini Türkiye’ye ilk kez getiren Hande Yaşargil Ateşağaoğlu ile ‘kariyer’
teriminin tüm açılımını konuştuk. Yazı Fatma Özel
önetici koçluğunun Avrupa’daki lider şirketlerinden
Y
1994 – 2002 yılları arasında Kentbank, Temsa, MNG Bank
Praesta’nın Türkiye ve Ortadoğu ofislerinin yönetici or-
ve Egebank’ta İnsan Kaynakları Yöneticisi olarak, Doğan Bur-
tağı olan Hande Yaşargil Ateşağaoğlu, 1972 İstanbul
da Rizzoli’de İK Direktörü ve İcra Kurulu Üyesi olarak görev
doğumlu. İstanbul Üniversitesi Psikoloji Bölümü mezunu ve
yapmış. İK alanında çalıştığı süre zarfınca alanının en büyük
Marmara Üniversitesi İnsan Kaynakları Yönetimi ve Gelişimi
meslek örgütü olan Peryön’de Yönetim Kurulu Üyesi, Yönetim
Programı’nda yüksek lisans yapmış. Aile terapisi, kısa terapiler,
Kurulu Başkan Yardımcısı ve Avrupa Personel Yönetimi Der-
psikodinamik terapi alanlarında 500 saate yakın eğitime katıl-
nekleri Uluslararası Delegesi olarak gönüllü görevler almış. 2002
mış. Koçluk sertifikasını ve “Örgütsel Klinik Psikoloji” diploması-
yılında ise koçluk ve mentorluk alanındaki ilk şirket olan Men-
nı ise INSEAD Business School’dan almış.
tor Danışmanlığı kurmuş. 2006 yılında Mentor’u “liderlik gelişim
26
alanına odaklanmış bir danışmanlık şirketi” olarak konumlayıp,
ve danışanlarınızın etki gücü sebebiyle her katkınızın etkisinin
yönetici koçluğu işini uluslararası düzeye taşıyan Ateşağaoğlu,
de çok yüksek olduğu bir iş. Tabii asla kendinizi geliştirmeyi de
Praesta International’ın Türkiye ve Ortadoğu ofislerini kurmuş.
bırakamıyorsunuz. Ben liderlik gelişimi ve koçlukla ilgili sayısız
Halen İstanbul’da ve Dubai’deki ofislerinden bölgedeki pek çok
eğitim aldım ve en son olarak da INSEAD Business School’da
uluslararası şirketin üst düzey yöneticilerine koçluk yapıyor.
‘koçluk ve danışmanlık’ sertifika programı ile ‘örgütsel klinik
Kartvizitinde şunlar yazıyor: Hande Yaşargil Ateşağaoğlu, Psikolog, Yönetici Koçu. Yönetici Ortak, Praesta Turkey &
Middle East… Kariyer konusunda ilginç öneriler getiren Yaşargil Ateşağaoğlu’nun tavsiyelerine kulak verin:
Yönetici koçluğu ve ‘mentorluk’ ne demektir, bu hizmet tam olarak hangi ihtiyaçtan doğar?
psikoloji diploma programı’nı bitirdim ve hala her yeni eğitimde
öğrenmenin heyecanını duyuyorum.
Bu sistemi nasıl uyguluyorsunuz? Danışanlarınızla
kaç seanslık çalışmalar yapıyorsunuz?
Genellikle bir yıllık anlaşma yapıyoruz. 12-15 seans yapmak
üzere anlaşıyoruz. Şirket kültürüne göre üst düzey yöneticiyi ya
Koçluk en kısa tanımıyla ‘bir kişinin diğerini desteklemesi
da İK’yı sürece dahil ediyoruz, bazen değerlendirme ve geri bil-
ve zorlaması (challenge) ekseninde yapılandırılmış bir öğren-
dirim araçları kullanıyoruz. Danışanımıza mutlaka seçme hakkı
me ve gelişim ilişkisidir. Yönetici koçluğu, bu ilişkinin bir uz-
veriyoruz, ekibimizde her zaman danışanlarımızın kendilerine
man koç ile bir yönetici ya da yönetici grubu arasın-
uygun, yakın bulup seçecekleri koç seçenekleri bulunur.
da gerçekleşen hizmeti adlandırış şeklimiz.
Bizim başarımızın en önemli etkenlerinden biri de
Mentorluk ise aynı ilişkinin bir kurumun
içerisinde, tecrübeli yöneticiler ile
kendilerine bağlı olmayan (kendi ekiplerinden olmayan) daha
genç çalışanlar arasında kurulmuş şekli. Yani biri dışarıdan yöneticiler için dışarıdan
alınan hizmet ve uzmanlık
gerektirdiğinden daha yoğun
ve profesyonel, diğeri içeride
gerçekleştirilen
bir
gelişim
aracı ve doğal olarak tecrübe
paylaşımı kısmı daha ağırlıklı bir
uygulama. Biz iki hizmeti de veren
müşteri yönetimi anlayışımızdır. Müşteriler
“Bir kitapta ‘liderlik daha
çok beceriyle kendin olmak,’
diyor ve bence çok güçlü bir
tanım. Liderlik elbette geniş
anlamıyla insanları peşinden
sürükleme yetisine sahip olmak
ve bunu bir kurumu, örgütü,
grubu, ülkeyi bir vizyona
ulaştırmak için kullanmak
olarak tanımlayabiliriz.”
bir firma olarak koçluğun doğru bir ha-
Sizin bu çalışmaya yöneliminiz nasıl oldu? Neden yönetici koçluğu?
koçluk şirketi bulurlar ve tekliften, randevulaşmaya, raporlamadan, toplantılara profesyonel hizmet alırlar.
Koçluk yaptığınız süre içerisinde
danışanlarınızın
en
çok zorlandığı konular neler
oluyor?
Bir kısım gelişim alanı önceden tanımlanmış olarak gelirler, bir
kısım gelişim alanı da çalışırken süreç içerisinde ortaya çıkar. En geniş
tanımıyla liderlik gelişimiyle ilgili her şey
karşımıza çıkıyor bizim.
zırlık ve uzmanlıkla hemen her formda çok
fayda yaratacağına inanıyoruz.
karşılarında bir veya fazla koç değil bir
Stratejik ve diplomatik iletişim, ekibe koçluk yapma, yüksek duygusal zeka geliştirme, yönetsel
duruş ve yönetsel olgunluk sık karşılaştığımız gelişim alanlarıdır. Farkındalık gelişimi de süreç içerisinde giderek yükselen
Ben psikoloji ve insan kaynakları eğitimi aldım. Takiben on
bir grafikle hareket eder. İnsanın neyi neden yaptığını anlama-
sene İK alanında çalıştım yöneticilik yaptım ama bir psikote-
sı ve onu değiştirebilmesi arasında çok güçlü bir bağ vardır
rapist olarak da çok sayıda eğitim alarak kendimi yetiştirdim.
şüphesiz.
Hem benim için hem de ‘pazar’ için doğru zaman geldiğinde
de Türkiye’de bu hizmeti veren ilk şirketlerden biri olarak ha-
Bu zorlanmada Türkiye’deki kurumların çalışma yöntemleri de etkili oluyor mu?
rekete geçtik. Bir işi ilk yapan olma fırsatı hayatta her zaman
Ulusal kültürümüzün biraz ‘Akdenizli’ tabir ettiğimiz duy-
karşınıza çıkmıyor, bunun da heyecanıyla pek çok risk alarak
gusal davranışları, kontrolsüzlükle samimiyetsizliği bazen ka-
krizin ortasında başladık. Sekiz senenin sonunda elbette ‘iyi ki
rıştırabilen ve eleştiriye çok tepki veren ruhsal halimiz elbette
başlamışız,’ diyorum şimdi koca bir sektör oldu.
etkili. Kurumsal kültürlerimiz de uluslararası skalada nispeten
Benim için ve eminim icra eden herkes için entelektüel olarak çok besleyici bir iş, her danışanınızdan çok şey öğrendiğiniz
hiyerarşik, bu da yine iletişimi ve açık geri bildirimin yerleşmesini
olumsuz yönde etkiliyor.
27
KARİYER
HANDE YAŞARGİL ATEŞAĞAOĞLU
Bir yazınızda ‘işe duygusal bakma’, ‘kişisel yak-
öteye götürecekler değildir’ denir. Yani yönetici olunca orada
laşma’ türünden klişelerin artık geçmişte kaldığından
başarılı olmanızı sağlayacak özellikler farklıdır, başarılı olamaz-
bahsetmiştiniz. Sizce artık ‘iş’ ekmek parası olmaktan
sanız o konumda kalamazsanız.
çıktı mı?
İş elbette ekmek kapısı ancak kurumların liderleri olarak
Sizin çalışmalarınızı psikolojik terapiden ayıran
nedir?
bizim karşımıza gelen insanlar için yani eğitimli, donanımlı ve
Klinik tablo ve iş alanı sınırları. Klinik tablodan kastım, bizim
yetenekli insanlar (herkes bu imkanlara sahip değil elbette) için
karşımıza da çok farklı insanlar geliyor, ‘biz psikolojik sıkıntısı
ekmek kapısı seçeneği çok. Yani bu insanlar pek çok farklı iş
olmayan insanlarla çalışırız,’ diyemezsiniz çünkü ilk başta an-
yapabilir ve çok farklı yerde çalışabilirler ve en azından ekmek
layamazsınız. Ancak depresyonla, evlilik problemleriyle ve de
paralarını her durumda çıkarabilirler. Dolayısıyla bundan fazlası
ağır kişilik bozukluklarıyla da karşılaştığınızda onları konunun
tamamen seçime bağlı. Seçtikleri için o işi, orada, o insanlarla
uzmanına yönlendirmeniz gerekir. Bizim uzmanlık alanımız iş
yapıyorlar; o zaman da her şey daha kişisel oluyor doğal ola-
ve liderliktir, bu alanda danışmanlık yaparken elbette terapö-
rak. Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisine uygun olarak, işiniz önce
tik bilgilerden, tekniklerden ve becerilerden faydalanırız ancak
doymanızı sonra barınmanızı sağlıyor. Buralarda ne gerekiyor-
alanımızın dışına çıkmayız. Dolayısıyla ‘hayat koçluğu’ denen
sa onu yapıyoruz ama bir üst aşama saygı kazanma, kendimi-
sınırları çok daha muğlak olan hizmet alanında biz yer almayız.
ze saygı duyma ve sonra da kendini gerçekleştirme olunca yani
Diğer yandan bazen sınırı danışan da koyabiliyor çünkü insan
iş, kendini gerçekleştirme anlamına gelince hem kişisel hem de
işiyle ilgili önemli bir karar aşamasındayken bir terapist de çok
duygusal olmamak imkansız.
yardımcı olabilir belki, ancak gerek konuştuğu dil sebebiyle ge-
Bir diğer yaklaşımla da bugün liderlerden yüksek duygu-
rekse terapinin satılabilir bir hizmet olmayıp ancak talep edilebi-
sal zekaya sahip olmalarını istiyoruz, çünkü insanları ve onların
lir bir hizmet olması sebebiyle danışanlar bizi daha çok ve kolay
duygularını yönetiyorlar, bu kişilere ‘evet ama siz gene de duy-
tercih ediyorlar.
gularınızı işe karıştırmayın’ denebilir mi? Zaten aksine ‘karıştırın sizin de ne hissettiğinizi bilsinler, sizin de insan olduğunuzu
görsünler ki anlasınlar, sevsinler ve izlesinler,’ diyoruz.
‘Liderlik’ kavramını açar mısınız? Sizce her yönetici
‘lider olmalı mı?
Yöneticinin sadece iş hayatı mı önem taşıyor peki, ya
özel hayatlarına nasıl yaklaşıyorsunuz?
Kişiyi bir bütün olarak görüyoruz elbette, karşımızdaki insanın bir bölümünü görmezden gelerek çalışmayız, ancak
çalışma alanlarımızın yani gelişim alanlarının iş ve liderlikle ilgili
Bir kitapta ‘liderlik daha çok beceriyle kendin olmak,’ diyor
olduğundan emin oluyoruz. Liderliğin de kim olduğumuzla çok
ve bence çok güçlü bir tanım. Liderlik elbette geniş anlamıyla
ilişkili olduğunu düşünecek olursak kişiyi özel hayatı – iş hayatı
insanları peşinden sürükleme yetisine sahip olmak ve bunu bir
diye bölmek doğru olmayacaktır.
kurumu, örgütü, grubu, ülkeyi bir vizyona ulaştırmak için kullan-
Bireyler bu hizmete hazır olabilir ama kurumlar yete-
mak olarak tanımlayabiliriz. Bu kapsamda her pozisyon liderlik
rince açık mı? Bu durumu kendi iç işleyişlerinin eleştiril-
gerektirmez ama her pozisyondaki kişi lider olabilir, liderlik ya-
mesi gibi değerlendirip uzak duruyor olabilirler mi?
pabilir. Diğer yandan her yönetici pozisyonu kişiye otorite verir
Genellikle tam tersi oluyor çünkü kurumlarda hizmeti alma
ama liderlik vermez, fakat liderlik gerektirir. Onu doldurup dol-
süreci İK tarafından yönetiliyor ve onlar başarılı örnekleri de ta-
duramamak da kişiye kalır ancak kurum bunu destekleyebilir.
kip ediyor olduklarından daha hazırlar, ancak yöneticiler bazen
Bir lider için ve aynı zamanda bir yönetici için mutlaka olmalı dediğiniz özellikler neler?
İşine hakim olma, vizyon, farkındalık ve kişilik bütünlüğü (integrity)
Türkiye’de yönetici olmak için pek çok kurumda ‘kıdemli’ olmak yeterli. Siz bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz?
‘kim bana koçluk yapabilir ki; benim işimi benden daha iyi nasıl
bilebilir ki ‘ gibi aslında hizmeti bilmemek ya da yanlış bilmekten
kaynaklı önyargıya ya da dirence sahip olabiliyorlar.
Türkiye’de kadın yönetici olmak en zor durumlardan
biri. Anne olmak başarılı bir yönetici olmak için sınırlayıcı
bir durum mu?
Anne olmadan önceki cevabımla şimdiki cevabım muhte-
‘Herkes bir sonraki basamağa yükselemeyeceği yere ka-
melen farklı olurdu. Anne olmak kadını yönetici olarak hem çok
dar yükselir,’ denir bilirsiniz. Dolayısıyla kıdem insanları bir yere
zorlayan, sınırlayan, bir o kadar da güçlendiren bir şey bence
kadar getirebilir ama orada tutunmak başka şeydir. Yönetim
şimdi. Zorlar çünkü en azından bir yıl hormonlarınız bile fark-
pozisyonları için de ‘sizi buraya getiren özellikleriniz buradan
lı çalışıyor ve biyolojiniz size önceliğin başka yerde olduğunu
28
hep hatırlatıyor, işle ilgili motivasyonunuz sarsılıyor ve işi
erkek meslektaşlarınız gibi görmemeye başlıyorsunuz.
Diğer yandan bugünün liderliği için çok gerekli olan bir
katılımcılık, duygusal zeka, esneklik, kabullenicilik gibi
çok önemli yetkinlikleri doğal olarak geliştirip uygular
duruma geliyorsunuz.
Dünyadaki liderler arasında kadın figürünün
azlığı onların ailevi sorumlulukların içerisinden
sıyrılamamaları mı?
Sadece değil, bunun da yer aldığı pek çok sebebin toplamıyla liderlik tarihi ‘erkek hikayeleri’yle dolu.
Yani biz zaten kadınların liderliği nasıldır, farklı mıdır
çok bilmiyoruz ve kadınlar burada bir kısır döngüye
saplanıyorlar. Eğer bilinen liderlik özelliklerini benimserse ‘erkek gibi, cadı’ gibi sevimsiz bir yargıya muhatap
oluyorlar, eğer tamamen kendileri gibi davranırlarsa da
HAKKIMIZDA...
liderlik özellikleri göstermiyor deniyor.
Kadın yöneticilerin çok daha sert ve hırslı olduğu bilinir. Buna siz de katılıyor musunuz?
Bu, bahsettiğim bilinen liderlik özelliklerini benimsemeye çalışmalarından oluyor, zira o özelliklerin hepsi
tarih ve literatür gereği erkek özellikleri ama şimdilerde
değişiyor. Kütahya Porselen Anadolu’da doğmuş
köklü bir marka. Aile şirketlerindeki bireyler
yöneticilik ve liderlik konusundaki donanımları
açısından biraz daha şanslı mı?
Aile terapisi eğitimleri almış biri olarak
aile şirketlerine koçluk şahsen ayrıca ilgi odağım, INSEAD’da tezimi bu konuda yazdım,
İngiltere’de yayınlanmak üzere olan ‘aile şir-
HANDE YAŞARGİL ATEŞAĞAOĞLU’NDAN
GENÇLERE TAVSİYELER
ketleri koçluğu’ kitabına da bir bölüm yazdım.
Aile şirketlerine koçluk yapmak için iş ve liderlik konularında uzman olmak yeterli değil, bu
Kendilerine beğendikleri, rol model alabi-
tamamen farklı bir dinamik. Bazen bakıyor-
lecekleri ya da tecrübelerine saygı duydukla-
sunuz bütün şirket bir aile olmuş, bazen bütün
rını birini bulsunlar, açıkça kendilerine koçluk
ailenin tek bağı iş olmuş, o kadar etkili… Aile
yapmalarını teklif etsinler, süreci sahiplenip en
şirketlerinin farklı hayat döngüleri ve sorunları
azından ayda bir buluşup koçluk alsınlar. Kabul etmeyecek kimse düşünemiyorum, her-
var. Sistem teorisini çok iyi bilmek gerekiyor,
çünkü aile ve şirket iç içe ve üst üste geçmiş
çoklu sistemler. Ben özellikle aile şirketlerinde
kes kendi bilgi birikimi ya da düşüncelerinin bir
koçluğun (sadece aile üyelerini kastetmiyorum)
başkasının başarısına katkıda bulunsun ister.
etkisinin çok daha güçlü olduğuna inanıyorum
Ancak mümkünse onlar da karşılığında bir şey
çünkü roller çok ve üst üste gelebiliyor. Kütahya
teklif etsinler; çocuğuna ders vermek, ayda bir
gün çocuk bakmak, belli evrak işlerini yapmak
Porselen gibi aile şirketlerinde diğer şirketlerin
yaratmak için çok çalışmaları gereken vizyon,
bağlılık, heyecan, ilişki ağı ve motivasyon gibi
gibi. Çünkü bu işte borçlu hissetmemek önemli
kavramlar doğal olarak bulunuyor dolayısıyla
ki iki taraf ta eşit ve dengeli bir ilişki kurup ana
çok yüksek de fark ve başarı yaratma potansi-
konuya odaklanabilsinler.
yelleri var.
29
KOLEKSİYON
NAİM ARNAS
inaya konan son nokta, bitiş anı.” Bir mimar gö-
“B
züyle trabzan baş›n›n anlam› aylar süren tasar›m
mücadelesinin mutlu dakikalar›n› temsil ediyor. Mimar
Naim Arnas dünyada çok az bulunan bir trabzan baş›
koleksiyonuna sahip. 200’e yak›n parçadan oluşan bu
nadide koleksiyonun onun için anlam› çok büyük. Tarihi binalar şu ya da bu nedenle y›k›l›rken k›ymetli mimari
detaylar› da beraberinde kayboluyor. İşte bu nedenle de
BİNAYA
ATILAN
SON İMZA
bu tür ayr›nt›da kalan mimari elemanlar çok ender olarak
Mimar A. Naim Arnas, ahşap,
bohem, döküm, emaye, porselen
ve cam trabzan başlar›ndan
oluşan nadir bulunan bir
koleksiyona sahip.
yap› bütünü içinde önemli bir mimari unsur olmuş mer-
Yapım Nur Eren, Fotoğraflar Mehmet Ateş
Ayn› zamanda bir mimari yap›n›n büyük önem taş›yan bir
bugüne ulaşabiliyor. Belki de Arnas’›n gönlünü fetheden
özelliklerden biri de bu. Bir dönemin yaşam biçimine,
gündelik hayattaki tercihlere dair ilginç ipuçlar› taş›yan
trabzan başlar›, özellikle malzemeleri aç›s›ndan birbirinden ayr›l›yorlar.
Eski
dönemlerde
merdivenler
sadece
işlevleri
aç›s›ndan önem kazanm›şlar. Rönesans ile birlikte ise
diven. Diğer mimari yap› elemanlar›n›n yan›nda çok daha
ön plana ç›km›şlar. İşlevleri ise neredeyse ikinci plana
itilmiş. Ancak bu anlay›ş zaman içinde yerini daha rasyonel bir görüşe terk etmiş. Bugün merdivenler bir mimari
unsur olarak önemini ve yerini muhafaza etmekle birlikte
ne sadece işlevleri ne de formlar› aç›s›ndan ele al›n›yorlar.
plan bileşeni olarak görülüyorlar. Merdiven; basamak,
korkuluk ve sahanl›k gibi bölümlerden oluşuyor. Merdiven başlang›ç ve bitişlerini işaret eden mimari detaylara
ise trabzan baş› ad› veriliyor.
Arnas’›n koleksiyonu 19. yüzy›l›n ortalar›ndan 20.
30
yüzy›l›n başlar›na kadar yap›lm›ş olan apartman,
köşk, konak, sayfiye evi, malikane, sahilhane gibi
yap›lar›n trabzan başlar›n› içeriyor. Arnas koleksiyonunu, “Ev sahibinin özenle diktirdiği elbisenin son
rütuşu,” diye tan›ml›yor. “Bir erkeğin kravat iğnesi,
kol düğmesi; bir kad›n›n broşu gibi bir şey,” diye
ekliyor trabzan başlar›ndan bahsederken. Metal,
ahşap, kristal, bohem, porselen olabildiği gibi emaye, taş ya da döküm olanlara da rastlan›yor. Bütün
bu malzemelere ilişkin örneklerin bulunduğu çarp›c›
koleksiyonda ise ağ›rl›kl› olarak cam ve kristal trabzanlar yer alıyor. Renkli camdan kesme, üfleme ya
da grave tekniğiyle şekillenmiş, çoğunluğu yuvarlak
formdaki trabzan başlar› yine metal işçiliğinin özgün
desenlerini taş›yan kaideler üzerinde yükseliyor. Her
biri asl›nda kullan›ld›ğ› konutun sahibinin statüsüne
ilişkin bilgiler de veriyor.
Arnas koleksiyonundaki parçalar›n hikayesini şöyle
anlat›yor: “İstanbul hatta Anadolu kentlerindeki yap›lar
kagir ya da ahşap. Bunlar afetlerde ve yang›nlarda
yok olmuşlar. Bu yok oluşa 1950’lerden sonra rant
elde etmeye çal›şan kötü amaçl› müteahhitler de eklenince apartmanlar, konaklar, köşkler, sayfiye evleri,
malikaneler, sahilhanelerin yok oluşu h›zland›. İşte bu
tür mimari parçalar kentsel yaşam›n çok önemli birer
parças›. Özellikle cam, porselen, opalin, kristal merdiven trabzanlar› çok h›zla binalar›n enkazlar› içinde yok
olup gittiler. Belki de ben bu koleksiyona bu nedenle
duygusal olarak çok bağl›y›m.” NAİM ARNAS
A. Naim Arnas 1950, Adana doğumlu. Güzel Sanatlar
Akademisi şimdiki Mimar Sinan Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nden
mezun olan Arnas, 1977 yılından beri mimarlık yapıyor. Koleksiyon
merakı ise çocukluk yıllarında başlamış. Bu merak onu,
koleksiyonlarını koruyabilmek için iki büyük bina satın almaya
kadar götürmüş. Büyük idari binalar ve sanayi tesislerinin
yanında Bursa’daki Kent Müzesi’nin yapımını da
gerçekleştiren Arnas, hedeflediği mimarlık müzesini
kurmak için de çalışmalarını sürdürüyor.
31
DÜNDEN BUGÜNE
ÇANTA
HEYBEDEN
TASARIM OBJESİNE
Şimdilerde hip tasarımcılarının imzalarını
taşıyan prestij sembollerine dönüşen çantaların
tarihi, Mısır piramitlerinin inşa edildiği günler
kadar eskilere uzanıyor. Yazı Şebnem Yıldız
Louis Vuitton, eski zamanlardan
beri Hollywood yıldızlarının sihrine
karşı koyamadığı çantalar üretiyor.
Audrey Hepburn, Marlene Dietrich,
Ginger Rogers ve Cary Grant
gibi sanatçılar, bu markanın
müdavimleri arasında sayılıyor.
32
ünlük kullanım objelerinin doğuşuyla ilgili detayları çoğunlukla düşünmeyiz.
G
Mesela çantalar... Kabaca, ağzı kapatılabilen hazneler olarak tanımlayabileceğimiz bu aksesuarların günlük yaşamın elzem parçalarına dönüşmesi,
insanların beraberlerinde değerli eşyalarını taşımaya gerek duyması kadar eski. Zaman
içinde değişen ise sadece çantaların modelleri...
arın yazılı
İlk başlarda tam anlamıyla derme çatma keselerden ibaret olan çantaların
Çantalar en başlarda, sanılanın aksine,
kadınlardan çok erkeklerin itibar ettiği
eşyalarmış. ‘El çantası’ kavramının
telaffuz edilmeye başlandığı 20. yüzyıl
başlarında ortaya çıkan ve elde taşınan
sade hatlı valizler, sonraları birer
moda ikonuna dönüşecek olan kadın
çantalarına ilham kaynağı olmuş.
literatürde geçen en eski bahsi, 14. yüzyıla kadar ulaşıyor. Mısır hiyeroglifleri de atalarımızın bel ve kemerlerinin etrafında kese taşıdıklarına işaret ediyor.
n gerekg
İşin komik tarafı, özellikle seyahat sırasında kişisel eşyaların taşınması için
anılması.
sinilen çantaların önceleri, erkeklerde kadınlara göre çok daha yaygın kullanılması.
in bezeKorse veya kuşaklara tutturulmuş bu keseler, zamanla nakış ve süslemelerin
an
ntanın
diği eşyalara dönüşerek, statü sembolleri olarak kullanılmaya başlanmış. Çantanın
lda
a deri
sahibi ne kadar zenginse, çanta da bir o kadar özenle hazırlanırmış. 16. yüzyılda
mla
arında
gibi malzemelerle üretilerek daha pratik bir eşyaya dönüşen çantalar üst kısımlarında
maş
büzme ipi ile kullanılarak kapatılmaya başlanmış. Bu zaman diliminde büyük kum
kumaş
de de
çantalar gezginler tarafından, gövdelerine çapraz şekilde asarak günümüzde
kimi zaman tercih edilen bir kullanım biçimini tanımlamış.
şmeye
Bu yılları takiben, çantalar pratik objelerden moda olan eşyalara dönüşmeye
çük
başlamış. 17. yüzyılda, hem kadınlar hem de erkekler tarafından başvurulan kü
küçük
akış
ölçekli çantalar, daha karmaşık formlara bürünmeye başlamış. Genç kızlar, na
nakış
di ttarzarzişçiliğinin evlenebilmeleri için çok önemli olduğu fikri ile çantaların üstüne kendi
arılarını yansıtan şık ve özgün dikişler taşımışlar. Erk
Erkekler ise sadece ihtiyaçlarını görecek k
e
küçük ve pratik örneklere
yöne
yönelmişler.
Neoklasik giyim
ta
tarzının popüler olduğu 18.
yü
yüzyılda, sayıları giderek ar-ta
n
tan, modaya uygun giyinen
kad
aşıkadınlar, küçük el çantaları taşımay başlamışlar. Moda dergileri
ilerri
maya
ala
ar
farklı or
ortamlara uygun farklı çantalar
taşıma konu
ş
şlakonusunda bilgiler vermeye baş
başla33
DÜNDEN BUGÜNE
ÇANTA
Çantalar, giysileri
tamamlayan aksesuarlar
olmanın çok ötesinde,
sosyolojik olayların ve
toplumsal eğilimlerin
takip edilebileceği nesneler
olarak görülebilir.
Asırlık bir moda
efsanesi haline gelen
Chanel, kurulduğu
günden beri trend
yaratmaya devam
eden bir marka.
34
1950’ler tasarımcı imzalı
çantaların gündeme gelmeye
çan
başladığı
yıllar. Chanel, Louis
ba
Vuitton
gibi markalar çağdaş
Vu
tasarımın
ta
asarımı klasikleri olacak çantaları
üretmişler bu zamanlarda.
Hermès markasının Grace
Kelly’nin adı ile ünlenen çantası
Kelly
‘Kelly Bag’, klasikleşen tasarım
örneklerinin başını çekiyor.
mış. Bu şık çantaların içinde rujlar, yüz pudraları, yelpazeler, parfüm şişeleri gibi kişisel
eşyalar taşınmaya başlamış. Bu zamanlarda, çanta endüstrisinin doğuşunun da temelleri atılmış bir anlamda. ‘El çantası’ terimi ise 20. yüzyılın başlarında belirginleşmiş
ve genellikle erkekler tarafından elde taşınan bavula karşılık gelmiş. Sonra bu bavullar,
daha komplike tokalarla süslenerek, içlerine ekstra bölümler eklenerek ve kilit mekanizmaları kullanılarak kadın çantaları için ilham kaynağı olmuş. Bu yeni eğilim de opera
dürbünü, kozmetik ve yelpazeler için çanta içinde yeni bölümler yaratma ihtiyacını doğurmuş. 1920’ler tasarım, malzeme, vurgu ve renk anlamında çok çeşitliliğin yaşandığı
yıllar. Aynı dönemde, Tutankhamun’un mezarının keşfi Mısır sanatının çantalara taşınmasına sebebiyet vermiş. 1940’lar ise savaşın kaçınılmaz bir sonucu olarak, giysi ve
çantaların sadeleştiği bir dönem. Metal çerçeveler, fermuarlar ve aynalar yerini plastik
ve ahşaba bırakmış. Chanel, Louis Vuitton ve Hermès gibi moda devlerinin yükselişe
geçtiği yıllar olan 1950’ler, özellikle uçak seyahatlerini pompalayan reklamları sayesinde, çanta malzemelerini vinil ve yapay deri gibi malzemelere yöneltmiş. Suya dayanıklı
toz tutmayan malzemeler önem kazanmış.
Çanta endüstrisi, daha da ilginçleşecek doku ve malzemelerle yeni klasiklerin
tasarlanacağı ve bireysel tatların iyiden iyiye vurgulanacağı bir yolda ilerliyor. Ama
Dior, Gucci, Hermès ve Louis Vuitton gibi markaların çantaları da ilk günkü popülerliğini asla yitireceğe benzemiyor. Grace Kelly’nin adı ile ünlenen Hermès ‘Kelly
Bag’, bu markanın asla modası geçmeyen bir örneği olarak günümüze taşınarak
bu tezimizi ispatlıyor... Louis Vuitton’un 1934
yılında yaratılan ‘Squire’
modelinden ilhamla
tasarlanan Alma PM, hem
elde hem de dirsekte
taşınabilen modern bir seri.
35
TELEVİZYON
HAZAL KAYA
ANNESİNİN
KUZUSU
Hazal Kaya, son yılların
en çok ses getiren ve
bağımlılık yaratan dizisi
Aşk-ı Memnu’nun başrol
oyuncusu. Ama esas
şaşırtıcı olan, henüz
19 yaşında olması.
Bu yüzden her şeyi
ondan öğrendim dediği
annesi onu hiç yalnız
bırakmıyor; çekimlerde
bile. Uzun lafın kısası
Hazal’ın başarısı: Kendi
azmiyle annesinin
aklının ilginç bir
birleşimi. Şebnem Kırmacı
36
H
azal Kaya son yılların en popüler dizisinin yıldızı. “Bir
en popüler dizisindeydin bu yaşta; hangi olaylar zinciri
dizi yıldızı olmak, hele hele çok sevilen bir dizinin
getirdi seni buraya?
yıldızı olmak henüz 19 yaşındaki bu kıza taşıyama-
Benim şansım annemdi. Doğru projelere beni o yönlen-
yacağından çok yük getirdi mi?” diye düşünerek gidiyorum
dirdi, rehberlik etti. Tabii daha geç yaşta da yakalayabilirdim
röportaja. Hazal’ın yanında Gaye Sökmen ajanstan Zerrin Ha-
başarıyı. Annem ve ben çok dikkatli ve özenli yaşıyoruz ve
nım ve annesi var. Hazal’ı iyice tanımaya, sorularımın cevabını
adımlarımızı buna göre atıyoruz. İşime özen gösterdim, saygı
almaya kesin kararlıyım. Ve başlıyoruz… İlginç şeyler çıkıyor
duydum. Bu yüzden evrenin bana geri dönüşü olabilir bu.
ortaya: Aslında çok azimli bir kız. Şanslı mı? Belki. Bu yaşta
bir dizinin yıldızı olmak elbette talihli bir durum... Ama hiçbir
şey göründüğü kadar basit değil. Röportaj boyunca iki lafının
birinde bahsettiği avukat annesini, en sonunda dayanamayıp
yanımıza çağırıyorum ve onunla sohbete başlıyoruz. Annesi
alışılagelmiş anne modelleri gibi eleştirel ve kendi doğrularını
çocuğuna kabul ettirmeye çalışan bir kadın değil. Tam tersine, kızının eğilimlerini destekleyen ama ona hayat tecrübesiyle
yol gösteren biri. Keman çalmaya heveslendiğinde gidip ona
keman almış; baleye gitmek istediğinde kurslara yazdırmış ve
en son oyuncu olmak istiyorum dediğinde oturup araştırmış,
Piyasa çok kalabalık. Senin yaşın çok küçük. Kendini
güvende hissediyor musun?
Gaye Sökmen ajansı ve annem hep yanımda. Daha ne olabilir? Üstelik annem bir avukat; bunun çok avantajı oluyor.
Sen ne zaman kendi kanatlarınla uçmaya başlayacaksın?
Ama benim kanatlarım var… Sadece bana yol gösteren insanlar da var.
Kendi seçimlerini yapabiliyor musun?
Ben zaten kararlarımı kendim veriyorum; yanlış karar verebileceğim zamanlarda onlar devreye giriyorlar.
kızım bu işi en iyi nasıl ve kimlerle yapar diye. “Sadece keman-
Günümüzde dizi oyunculuğu çok popüler; herkes dizi
dan sonra gitar dersi almak istediğinde mani oldum; çünkü
oyuncusu. Ama diyelim ki on sene sonra diziler piyasa-
kemanı seneler sonra bırakmıştı,” diyor. Anneliğin dünyanın en
dan silindi... O zaman ne yaparsın?
zor işi olduğunu anlatıyor. O anlattıkça bu işi nasıl ezbere yap-
Dizileri küçümsememek lazım. Okul gibiler. Tiyatro ve si-
madığını, kendi formüllerini geliştirdiğini anlıyorum. Hazal’ın
nemada yer almak isterim; eğer diziyi resimden çıkarırsak. Dizi
annesinin Antepli bir karakter olması da dikkatimi çekiyor.
bence bütünün bir parçası ve hep olmalı.
İstanbul’un sonsuz olanaklarından faydalanmış bir kadın değil. Bir avukat, kendi kendine hayat savaşı vermiş. Ama buna
Gaziantep’te doğmuşsun, sonra İtalyan Lisesine gitmişsin. Nasıl oldu bu geçiş?
rağmen kızına her adımında önyargısız yaklaşmış; yapmak is-
Antep doğumlu değilim ama oranın kültürü ile büyüdü-
tediği her işi iyi yapması için kendi aklını ve hayat tecrübelerini
ğüm için Antep doğumluyum diyorum. Annem Antepli. İtalyan
kullanmış. Aslında ona bu anlamda sınırsız özgürlük tanımış.
Lisesi’ne gitmek benim hayalimdi.
Hazal kendi hayallerinin, azminin ve annesinin aklının bir ürünü. 19 yaşında şöhret olmak şans mı? Röportaj bitip Sofa
Otel’den ayrılırken kafamdaki soruları çözmüş ve tatmin olmuş
Neden?
Roma, Floransa… Çok güzel şehirler. Dillerini konuşmak istedim hep; Rönesans’ın yaşandığı ülke, Dante’nin ülkesi…
durumdayım: Evet galiba kendisinin de dediği gibi, Hazal’ın en
Aşk- ı Memnu neden çok sevildi?
büyük şansı annesi. Gerisini hep birlikte göreceğiz.
Biz aslında en başından dizinin sevileceğini biliyorduk. Ekip
Sen 1990 doğumlusun. Çok gençsin… Akıl sır erdire-
iyiydi; enerji yansıdı diziye. Başak ve Deniz’in yaptığı şahane kı-
miyorum bu yaşta olmana ve bu işi yapıyor olmana. Nasıl
yafetlerle Türkiye’nin ilk moda dizisi oldu. Tesadüf değil başarısı;
oluyor bu?
çok özenildi.
Çalışarak geldim buraya ben. Çok küçük yaşta karar verdim oyunculuk yapmaya. Yedi sene keman çaldım, çok uzun
süre bale eğitimi aldım; sahne sanatları ile ilgili bir şey yapacağımı hep biliyordum. Annem başta yaşım küçük diye çok karşı
çıktı ama ben ısrar ettim ve 16 yaşında ilk reklam filmini oynadım. Ardından Genco dizisi ve o dizi bitmeden Aşk-ı Memnu
teklifi geldi.
Herkes oyuncu olmaya erken yaşta karar veriyor
ama her veren de ünlü olmuyor. Ama sen bu ülkenin
Kıyafetler için sana nasıl tepkiler geliyordu?
Bazen elimde tuttuğum gömleğin markasını bile soran
e-postalar alıyordum.
Bir kesimin bu konuda bir özlemi ve açığı vardı herhalde...
Galiba herkesin böyle bir hasreti varmış. Ben kendi mezuniyetimde küçük Bihterler, Nihaller gördüm. Sokaklarda Firdevs
gömlekleri satılıyor. Gossip Girl dizisinin yarattığı havayı yarattık
galiba ve tüm yaş gruplarına hitap etti bu.
37
TELEVİZYON
HAZAL KAYA
“Garsonluk yapmakla bu yaptığım iş arasında fark
yok” demişsin.
Şu cümleyi söyledim okul arkadaşlarıma: “Benim Burger
King’de çalışmamla bir dizide oynamam arasında bir fark yok.”
Demek istediğim, şöhretin bu işin sadece bir getirisi olduğuydu.
Şöhreti yadsıyamam, hor da göremem ama sadece işimin bir
parçası –özel hayatıma da kesinlikle yansımıyor.
Başın dertte değil yani ünle?
Ayrıcalıklı bir durumdayım ama bu benim özel hayatıma
yansımıyor. Ayrı görmüyorum kendimi yaşıtlarımdan. Ayağımda
spor pabuçlarla salaş halde geziyorum. Ben daha 19 yaşındayım ve bu işi yapmayı seçtim. Ünlü olmanın getirilerini kabul
etmek, götürülerine katlanmak zorundayım.
Onun için soruyorum hiç mi kısıtlama yok hayatında?
Kısıtlama değil de özen gerektiriyor. Yaşıtlarımın yaptığı her
şeyi yapamayabiliyorum. Zaten medyanın çok gözüne çarpacak bir şey yapmıyorum; özenli yaşıyorum. Ama kendimi özgür
hissediyorum.
Bu bile başlı başına bir kısıtlama aslında…
Değil aslında, benim tercihim. Sokak ortasında bağıra bağıra kahkaha atmam - eskidende atmadım şimdi de yapmam.
Benim hiçbir şey için acelem yok. Son iki senedir ünlü olma
cular. Hepburn kesinlikle benim idolüm.
hali ile başbaşayım. Ondan önce eğleneceğim kadar eğlendim;
Neden?
şimdi ise işime bakıyorum. Bazıları “Hayatını yaşa, ne işin var,
Tarif edemem ama, İkinci Dünya Savaşı döneminde hem-
deli misin?” diyor tabii ama ben zaten hayatımı yaşıyorum. Ben
şirelik yapmış topluma ve dünyaya kendini adamış biri olması
bunu tercih ettim. Kendime ve aileme duyduğum saygıdan do-
çok önemli.
layı da özenli yaşıyorum.
“Özenli” hayattan kastın ne?
Mesela sarhoş yakalanmam. Ya da kendime saygımı yitireceğim şeyler yapmam.
Kendini özgür hissettiğini söylüyorsun ama her cümlenden sonra Zerrin Hanım’ın gözlerine bakıyorsun onay
Başka ilgi alanları?
Dans. Üç yıldır tango yapıyorum. Latin dans dersleri alıyorum. Kısa film senaryoları yazıyorum; şarkı söylemeyi seviyorum.
Fotoğraf çekiyorum, kurslara başlayacağım. Yazın kısa filmler
çekmeyi planlıyorum. Şan eğitimi alacağım. Oyuncu olmak için
gerekli olan ve içimden gelen her şeyi yapabilmek istiyorum.
ister gibi. (Sofa Hotel’de röportaj yaparken yanımızda
Takıntılı bir insan mısın? Hayata nasıl yaklaşıyorsun?
Gaye Sökmen ajansından Zerrin Hanım oturuyor.)
Çok sorgularım kendimi. Bazen sorularımın cevabını bu-
Ama ben ondan enerji alıyorum: aynı annemden aldığım gibi.
lamıyorum. Cevapları bulmak için çaba harcamak hoşuma
İtalya’ya gitmek en büyük hayalinmiş, öyle mi?
gidiyor. Çok kitap okuyorum, hayata ait sorularımın cevabını
Evet, ama artık Amerika’ya gitmek daha cazip geliyor. Dün-
bulmak için. Bu entelektüel olma çabasından ziyade “Ben ne-
ya bana neler verebilecekse ve neler alabileceksem görmek, sı-
redeyim ve ne yapıyorum” sorusunun cevabını aramaya yönelik
nırları zorlamak istiyorum. Bu yüzden İtalya’ya, Amerika’ya gidip
bir çaba. Hayatı olduğu gibi kabul ediyorum -edemediklerimde
oyunculuk, Polonya’da reji, İngiltere’de tiyatro eğitimi almak gibi
de annem devreye girip yönlendiriyor beni.
sayısız hayalim var.
Şimdiye kadar seni çok etkileyen film ya da oyuncular
var mı?
Çok genç oyuncu çıktı ortaya... Bazıları silinip gidecek. Sen nasıl koruyacaksın kendini?
Kendi donanımımı geliştirmek için elimden geleni yapıyo-
Fransız sineması ve özellikle Fransız yönetmen Francois
rum; ya daha az popüler olursam diye bir kaygım yok. Gün gelir
Truffaut beni çok etkiler. Tim Burton, David Lynch, Fellini’ye
iş de bulamayabilirim. Benim derdim kendimle; daha nasıl ileri
hayranım. Merly Streep ve Audrey Hepburn en sevdiğim oyun-
gidebilirim, ne öğrenebilirim, ona bakıyorum.
38
Çok sorgularım kendimi.
Bazen sorularımın
cevabını bulamıyorum.
Cevapları bulmak için çaba
harcamak hoşuma gidiyor.
Çok kitap okuyorum,
hayata ait sorularımın
cevabını bulmak için.
Ustaların var mı?
Olmaz mı? Ben bir “bilgi sömürücüsüyüm.” Bir büyüğüm bana hep bilgi sömürmemi öğretti. Kimden ne öğrenebilirim ona bakıyorum. Bu anlamda annem ve Gaye
Sökmen çok önemli. Annem hayat koçum benim. Gerçekten kitaplarda okuyamayacağım her şeyi ondan öğreniyorum; iliğini kemiğini kurutuyorum onun bilgi anlamında!
Gaye Sökmen’in ağzının içine bakarım, bir şey öğreneyim
diye. Selçuk Yöntem, Zerrin Tekindor, Rana Cabbar ustalarım. Ben usta-çırak ilişkisine inanıyorum. Yaptığım işlerin
popüler olmasından ziyade, bu insanlarla çalışmak önemli
benim için.
Açsın sen galiba her şeye?
Hem de çok. Bazen maymun iştahlıyım ama işe yarıyor.
Tango böyle başladı mesela. Başladım çünkü çok özeniyordum, ama gece gündüz varımı yoğumu koyarak hakkını
verip derinliğine çalıştım.
Senin başarının sırrı bu olabilir mi? Azim?
Olabilir. Emek veriyorum. Hiç bir şey olduğu yerden
bana boşuna gelmiyor. Bu dizinin seçimlerine katılırken senaryoyu ezberlemiştim. “61. Sahne” diyorlar ben bakmadan
ne olduğunu hatırlıyorum.
Neden bu kadar çalıştın seçmelere? Herhangi bir dizi
olsa çalışacak mıydın, yoksa Aşk- ı Memnu diye mi?
Çok önemli bir eser bu çünkü. Bir roman. Oynayacağım
karakter önemli. İşte burada ekstra bir sorumluluk devreye
giriyor. Ne Halit Ziya Uşaklıgil’i mezarında döndürmek ne de
yapımcımız Kerem Çatay’ı üzmek gibi bir lüksüm var.
“Mezarında döndürmek” mi? Bu 19 yaşında bir kızın bileceği bir laf mı Allah aşkına?
Annem küçüklüğümden beri çok konuştu benimle. O
bir avukat; farklı bir dili var. Ondan öğrendim bu lafları…
Anneni çağıralım mı lütfen; sürekli annem diyorsun! Yan odada röportajın bitmesini bekleyen annesini yanımıza çağırıyoruz... 39
DEKORASYON
ÖNERİ
EVDE SONBAHAR HAZIRLIĞI
Sonbahar tam bir eve dönüş mevsimidir. Bu dönemde küçük dokunuşlarla evinizde
taptaze bir atmosfer yaratmak için sonsuz renk, desen ve kumaş alternatiflerine
sahipsiniz. Ama biz işinizi kolaylaştırmak amacıyla, kış mevsiminin gri yüzünü
gizlemek için pratik öneriler hazırladık. Yazı Nur Eren
1
Öncelikle evinizde natürel tonları kullanmak
için bir temel oluşturun. Krem tonları
sonsuz esneklikte bir dekorasyon anlayışı
sunacaktır. Şimdi sıra ortama aksesuarlar ekleyip
stil sahibi, güncel ve canlı görünümler yaratarak
sonbaharı karşılamaya geldi!
40
2
Odanızın duvarlarında kullanacağınız renge
karar verdikten sonra ortama kişisel vurgularınızı
ekleyeceğiniz kumaş ve mobilyalar seçin. Karmaşa
yaratmamak için renk paletinizi birkaç ton ile sınırlamanızı
öneririz. Bir desen teması da belirleyebilirsiniz: Mesela
sonbahara çok uygun olan yaprak teması…
3
Açık krem tonları ışığı bolca yansıtacağından az
güneşli güz mevsimi için birebirdir. Şeftalimsi tonlar
büyük ve ışıklı odalara gizli bir parlaklık katarken,
sarı bazlı olanları natürellik vurgularıyla samimi bir country
atmosferi yaratır. Modern bir görüntü gri ve kahverengimsi
kremlerle sağlanabilir. Tüm bu mekanlarda kullanacağınız
mavi ve yeşil renkler ise, oda içinde ışığın yansıyabilmesine
yardımcı olur ve açık renk ahşaplarla bir arada tazelik
duygusu çağrıştırır.
4
İçinde tüm renkleri barındıran beyaz, sükunetiyle
tam bir yaratıcılık ve meditasyon rengidir. Üstelik
diğer renkleri de çok iyi açığa çıkarır. Beyaz ile
sarının birlikteliği ise özellikle mutluluğu, aile bireyleri
arasındaki uyumu ve yenilenmeyi sembolize eder.
Sonbaharla birlikte evde geçireceğiniz zamanın çok daha
uzun olduğunu düşünürsek bu uyuma ihtiyacınız olacaktır.
6
K ifli aile
Keyifli
il ve arkadaş
k d ttoplantıları
l t l iiçin
i samimi
i i bi
bir
yemek masası hazırlayın. Renkli masa örtüleri veya
Amerikan servisler seçin; renkli yemek takımları
ve tealight’larla masanızı zenginleştirin. Sonbaharı
vurgulamak için porselen vazonuzu sarı yapraklardan
oluşan dallarla süsleyebilirsiniz.
5
Tabiatı iyi gözleyin ve onun sunduğu güzel kokuları
anımsayın. Bunu hissetmenin en kestirme yolu
taze çiçeklere başvurmaktır. Şık vazolarda mis gibi
kokan çiçeklerle bahar mevsimini içeriye taşıyın. Evinizin
farklı yerlerine sempatik çiçek buketleri yerleştirin.
7
Sofrada düz dokulu porselenleri ışıltılı camlarla
karıştırın. Masa merkezine gümüş bir şamdan
yerleştirin. Bembeyaz bir masa örtüsüyle yalın bir
düzenleme yapabilir, bu yalınlığı renkli çiçekler ve aynı
renklerdeki mumlarla tamamlayabilirsiniz.
41
DEKORASYON
ÖNERİ
8
Porselen objeleri bir araya getirerek dekoratif
bir köşe oluşturun. Özellikle bir grup porselen
kahve fincanı ve dekoratif obje ile dikkatleri
bu zarif köşeye çekebilirsiniz. Salondaki ayna önüne
yerleştireceğiniz bu düzenleme özelikle loş akşam ışığında,
da,
mumlar eşliğinde yumuşak bir atmosfer yaratacaktır.
9
Eğer geniş bir balkon veya terasınız varsa, iç
mekanlarınızı buralara taşacak şekilde düzenleyin ki
yaklaşan kış mevsiminde dahi güzel havaların keyfini
çıkarabilesiniz. Dev saksılarda çiçekler ve ağaçlar yetiştirin.
Ağaçların dallarına fenerler ve lambalar asın. Önemli olan iç
ve dış mekanlar arasındaki katı sınırları yıkmak ve soğuyan
havayla birlikte tümüyle eve kapanma duygusunu kırmak.
10
Yaşadığınız yerde yaz aylarına ve ilkbahara
dair sıcak duyguların tümüyle silinmesini
istemiyorsanız, iç mekan tasarımınıza
tazelik katmak için canlı tonlardaki duvarların önünde
pastel mobilyalar kullanın. Bu sezonun gözde rengi olan
kahverenği tonlarını bej ve yeşillerle buluşturun. Aynı
tonlardaki yastık ve aksesuarları düz renk bir kanepenin
üzerinde kullanarak da son dokunuşları yapın.
11
Mutfak masanızın ya da tezgahın üzerinde
küçük bir stillife hazırlamaya ne dersiniz?
Rengarenk ve üzeri desenli kaseler içlerinde
meyvelerle çok şık gözükürler. Değişik renk, form ve
boyuttaki kaseleri bir araya getirerek çekici bir sergileme
42
tarzı oluşturabilirsiniz. Hele bir de pencerelere yakın bir
yerde bu düzenlemeyi yaparsanız kaselerin etkisi ışıkla
daha da güçlenir.
12
Banyolar evlerin mutluluk yayan
mekanlarına dönüşebilir. Birkaç
yumuşak dokulu taşı küvetinizin
bir köşesine koymak bile tabiatın içinde doğal
bir ortamda yıkanıyormuşsunuz hissini verir.
13
Banyoda ahşap, seramik, taş veya mozaik gibi lüksü
anımsatan malzemeler kullanmaya çalışın. Bunların
kullanımları da kolaydır. Ayrıca banyonuza zenginlik katmak
için bir sanat objesi, mumlar veya rengarenk sabunlar kullanabilirsiniz. Tüm
bu detaylar çok daha samimi ve sıcak bir banyoya sahip olmanızı sağlar.
Kütahya Seramik ‘Canvas’ serisi.
43
DEKORASYON
ÖNERİ
14
Porselen, kristal, cam ve lake objeler kasvetli
kış gecelerini yumuşatacak aksesuarlardır.
Özellikle kristallerin, kullanıldıkları mekanda
negatif enerjiyi pozitife çevirdiğine inanılır. Tarihin en
eski dönemlerinden beri piramit formunun da aynı etkiyi
yarattığından bahsedilmiştir. Bu nedenle kristal obeliskler
piramidi çağrıştıran formlarıyla, iyi enerjiyi yayan parçalardır.
15
Evin geneline hakim olan koyu renkler,
sıcak ışık efektleriyle dramatik bir etkiye
bürünebilirler. Özellikle, sarı tonlarında ışıklar
hatta yer yer mum ışığı tercih edilebilir. Genel aydınlatmanın
yarattığı ışık, mekanı daha soğuk göstereceğinden, lokal
aydınlatmalar kullanılmalıdır.
16
17
Mekanlar gündüz olduğu kadar gece de
yaşayabilen yerler olarak düzenlenmelidir.
Romantik ve ışıltılı dokunuşlar bu etkiyi
sağlamanın anahtarlarıdır.
Pastel tonlardaki raflı bir dolap, dolabın
rengiyle uyumlu duvarlarla mutfağınızın tüm
havasını değiştirecektir. Çiçek ya da meyve
desenli tabak çanağı bu raflarda sergileyebilir eğer isterseniz
rafları ve çekmeceleri bahar desenli duvar kağıtlarıyla
kaplayabilirsiniz. Yeterli alanınız varsa mutfağa da taze
çiçekler koymanızı öneririz.
18
Bütün objelerinizi raflarda ve dolaplarda
tutmayın. Aralarından en beğendiklerinizi
seçerek bir tırnak üzerine yerleştirin.
Birbirine benzer olan objeleri gruplarsanız görsel olarak
daha iyi bir sonuç elde edersiziniz.
19
Artık zamanınızın daha büyük bir bölümünü
evde geçireceğinize göre yatak odanızın
uyumlu görünmesi ve konforlu olması çok
önemli. Bu yüzden işe renkler, dokular, kumaşlar ve
eşyaları düşünerek başlayın. Renk seçerken sakin, durgun
ve güvenli hissedeceğiniz, sıcak ve ruh halinizi yükselten
seçeneklere yönelin. Yatak odaları derin ve güçlü renklerle
çok etkileyici görünür ve dinlendirici bir ortam yaratarak iyi
bir uykuya zemin hazırlarlar.
20
Yatak başınızdan sıkıldınız ama yeni bir
yatak başı almak istemiyorsunuz. Özel
doku ve desenlerdeki Kütahya Seramik
veya Brezza cam koleksiyonları ile özgün bir yatak başı
tasarlamaya ne dersiniz? Tek yapmanız gereken seramik
veya camları seçmek ve onların duvara sabitlenmesini için
bir ustadan yardım almak.
44
KÜLTÜR MİRASI
ANTAKYA
KÜLTÜRLERİN BULUŞTUĞU ŞEHİR;
ANTAKYA
Cami, kilise ve havranın sırt sırta verdiği, farklı dinlerden insanların hoşgörüyle
kenetlendiği, özgünlüğünden ödün vermemiş mistik bir şehir Antakya… Kendine
has mutfağı, efsaneleri ve hala koruduğu mimari dokusuyla, görülmesi gereken
yerler listesinin başlarında yer alan bu güzel şehri, Mersin’de bulunan Stil Proje ve
Dekorasyon’un kurucusu mimar Celile Bulgurcu’nun rehberliğinde keşfettik.
Hazırlayan Tuğba Karatmanlı, Fotoğraflar Ceren Can
46
ır?
Nerede kalın
el
Savon Hot
55
(0326) 214 63
l.com
te
ho
on
av
.s
w
ww
ce
Ottoman Pala
16
16
5
25
(0326)
a Oteli
Büyük Antaky
58
58
3
(0326) 21
The Liwan
77
(0326) 215 77
tel.com
ho
an
iw
el
www.th
Savon Hotel Gift Shop
SAVON HOTEL’E DORU…
Elimizde not defterimiz, sırtımızda çantalarımızla yeni bir kültür turunun
heyecanıyla yola çıkarken, aslında bizi nasıl bir şehrin beklediğini biliyor
olmanın keyfi var içimizde. Hatay Havaalanı’na iner inmez farklı dillerin
k
kulağımıza çalınmasıyla başlıyor seyahatimiz. Adeta bir turist merakıyla etra
rafı izlerken bir parça da yol yorgunluğuyla, bizi bekleyen otelimize doğru
yyola çıkıyoruz. Mimar Celile Bulgurcu ile buluşma noktamız olan Savon,
e
eski sabun fabrikasından dönüştürülen bir butik otel. Antakya mimarisine
h
has geniş avlusuna girer girmez içimizi ısıtan Savon Hotel, ertesi sabah
b
birbirinden lezzetli peynirlerin başrolde olduğu bir kahvaltı ile bize hoş geld
diniz diyor. Bölgeye özel, çifte kavrulmuş Türk kahvesinin eşliğinde avluyyu seyrettiğimiz lobinin, adeta bir evin salonunu andırdığını düşünürken,
m
mimar Celile Bulgurcu da bize katılıyor ve küçük bir gezi planı yapıyoruz.
S
Size önerimiz Antakya seyahatinize en az 3 gün ayırmanız. Gerek kendin
ne has mimarisi, gerek denemekle bitmeyecek yöresel lezzetleri, gerekse
m
müzeleriyle saklı bir hazine olan Antakya, bölge halkının deyimiyle gidenin
m
mutlaka bir kez daha dönüp geldiği bir şehir. Biz görülmesi gerekenler
lis
listemize; sabun imalatı, yöresel lezzetler, kiliseler, eski Antakya evleri ve
U
Uzun Çarşı’yı ekleyerek yola çıkıyoruz.
EFSANEV DEFNE SABUNU
İlk durağımız, efsanesiyle ünlü defne sabununun hikâyesini uzmanınd
dan dinlemek için; Verdaa Sabun İmalathanesi. Savon Hotel ile aynı cadd
dede bulunan imalathane, defne sabununun birçok farklı çeşidini bulabilec
ceğiniz ve bu sabunun yapımı ile ilgili merak ettiklerinizi öğrenebileceğiniz
e
en doğru adreslerden. Sabun kokuları arasında çifte kavrulmuş Antakya
k
kahvemizi içerken bir taraftan da defne efsanesini dinliyoruz. Efsaneye
g
göre güzeller güzeli Daphne, ona aşkını haykıran Apollon’dan kaçarken
to
toprak anaya sığınınca yorgunluktan ağırlaşan bedeni defne ağacına, mis
kokulu saçları da yapraklara dönüşmüş. Ona aşık olan Apollon da aşkına
karşılık vermeyen ve defne ağacına dönüşen güzeller güzeli Daphne’ye,
bundan sonra yapraklarını başına taç yapacağını söylemiş. İnanışa göre
Daphne de bu aşk sözleri karşısında Apollon’un karşısında saygıyla eğilmiş. Ve daha sonra, güzel kokulu defne yapraklarından sabunlar üretilmeye başlanmış.
HIRSTYANLIIN MERKEZ SANT PERRE
Sabun konusundaki merakımızı giderdikten sonra Celile Bulgurcu rolisesi
Saint Pierre Ki
tamızı Saint Pierre Kilisesi’ne doğru çeviriyor. Bölgede Hıristiyanlığın yayıl47
KÜLTÜR MİRASI
ANTAKYA
Mimarlar Odası
dığı yer olarak bilinen kilise, etkileyici atmosferiyle, Antakya’ya gidenlerin
d
m
mutlaka görmesi gereken adreslerin başında geliyor. Hıristiyanlığı yaym
mak adına büyük hizmetler veren, Hz. İsa’nın havarilerinden St Pierre,
H
Hıristiyanlığı Antakya’da kendi adını taşıyan bu kiliseden yaymaya başlam
mış. Bugün hala ayakta duran bu tarihi kiliseyi gezip, bu noktadan şehri
fo
fotoğraflamayı da ihmal etmeyin.
ESK ANTAKYA EVLER
Kiliseden sonra Celile Bulgurcu’dan Antakya’yı dinlemeye devam
e
ediyoruz. Merakla beklediğimiz eski Antakya evlerine gitmeden önce
M
Mimarlar Odası’na uğrayıp çay molası veriyoruz. Mimar Feryal Koray ile
rrestore ettikleri avluya açılan ofisleri üzerine sohbet ettikten sonra sok
kaklarda gezmek üzere oradan ayrılıyoruz. Şimdilerde genellikle dernek
vveya resmi kuruluşlar tarafından restore edilerek varlığını devam ettiren
A
Antakya evlerinin en büyük özelliği “Havus” diye adlandırdıkları avluları.
E
Evin diğer bölümleri; odalar, kiler, mutfak ve tuvalet bu avlu etrafında şek
killendirilirken, aynı zamanda sıcak yaz günlerinde günlük yaşamı idare
e
ettirecek detaylarla tasarlanmış.
Sokakların ve avlulu evlerin farklı kültürlerin senteziyle oluşmuş dokus
sunu mimar Celile Bulgurcu’dan dinlerken, şimdilerde sokakların orijinal
yyapısının biraz bozulmuş olduğuna da dikkat ediyoruz. Rehberimiz bunu
b
biraz eleştirse de orijinal haliyle korunmuş bir sokağın hala bulunduğun
nun da müjdesini veriyor. Ve hemen oraya doğru yürümeye başlıyoruz.
ARKEOLOJ MÜZES’NDEN SAKLI EV’E…
Ters yönde akmasıyla ünlü olan Asi Nehri’nin kıyısında, köprünün
h
hemen yanında bulunan Arkeoloji Müzesi, Celile Bulgurcu’nun bizim
iç
için belirlediği bir diğer adres. Kültürlerin buluştuğu Antakya’nın tarihini
yyaşamak için dünyanın ikinci büyük müzesi olan Mozaik ve Arkeoloji
Efsanevi defne sabunu Antakya’nın
olmazsa olmaz değerlerinden. Her
yerde rahatlıkla bulabileceğiniz bu el
yapımı sabunların asıl adresi yakın
köyler ve büyük çiftlikler.
48
Müzesi’ni mutlaka ziyaret etmek gerekiyor. Tüm bu sokakları yürüyerek
gezdiğimiz için biraz yorulduğumuzu fark edince Celile Bulgurcu küçük
bir çay molası için bize Saklı Ev’i öneriyor. Burası rehberimizin eşi Züher
Bulgurcu’nun çocukluğunun geçtiği tipik, avlulu bir Antakya evi. Şimdi-
Mutlaka gezin!
Saint Pierre Kilisesi
Uzun Çarşı
Harbiye
Saray Caddesi
Mozaik Müzesi
Antakya Ortodoks Kilisesi
lerde ise gençlerin uğrak yeri haline gelmiş bir kültür kafe. Yolunuz
Almadan dönmeyin!
Defne sabunu
İpek şallar
Baharatlar
Ceviz ve turunç reçeli
Nar ekşisi
Yöresel kabak tatlısı
Zahter (zeytinyağı
ile karşıtırılan kahvaltılık
baharat)
düşer ve eski bir Antakya evinde bir kahve molası vermek isterseniz Saklı Ev iyi bir seçim.
PEKÇLER, ANTAKYA’YA ÖZEL LEZZETLER VE
MANZARASIYLA HARBYE…
Yavaş yavaş akşam olurken yemek yemeye karar verip
Antakya’nın ünlü mesire adresi olan Harbiye’ye doğru yola çıkıyoruz. Manzarası, restoranları ve ipekçileriyle özellikle yaz aylarının
vazgeçilmez semti olan Harbiye’de ilk olarak Yılmaz İpekçilik’e uğruyoruz. Biz ipekleri incelerken mimarımızın da gizli bir yeteneğini
keşfedip, ipeği elle ipliğe çevirme denemesini izliyoruz. Ardından
da eşsiz Antakya lezzetleriyle bezenmiş soframızda akşam yemeğimizi yiyip manzaraya karşı uzun bir sohbete dalıyoruz.
ANTAKYA’YA VEDA
Yemeğimizi yedikten sonra rehberimiz Mersin’e doğru yola
çıkarken biz de otelimizde son kahvelerimizi içip Antakya ile vedalaşmaya hazırlanıyoruz. Savon Hotel’den havaalanına her saat
taksi desteği alabilir veya arzu ettiğiniz saatte Havaş ile uçağınıza
gidebilirsiniz. Havaalanı Antakya arasının en fazla 40 dakika sürdüğünü de hatırlatalım.
YOLA ÇIKMADAN HEDYE ALIVER
Savon Hotel’in avlusunda bulunan Gift Shop, reçelleri, sabunları ve hediyelik eşyalarıyla yola çıkmadan her türlü alışverişinizi yapmanız için ideal bir mağaza. Fakat Antakya’ya yakın
zamanda gidemeyecekseniz bunun için üzülmeyin. Arzu ettiğiniz
reçellere, Antakya’ya özel nar ekşisi ve sabunlara ulaşmak için
Maison d’Antioche’a sipariş vermeniz yeterli. En kısa zamanda
siparişlerinizi size ulaştıracaklardır. Antakya’yla ilgili size önerebileceklerimiz saymakla bitmez ama ceviz reçeli, köylerde yapılan
kalıp sabunlar ve nar ekşisi bizim favorilerimiz arasında. Savon
Kenti daha iyi
tanımak için...
Yasemin
Mıstıkoğlu ve Serra
Şehoğlu’nun birlikte
hazırladıkları Hatay
Kent Rehberi,
akıcı anlatımıyla
yanınızdan
ayırmamanız
gereken bir
kaynak. Dönence
Yayınevi’nden
çıkan kitabı birçok
kitabevinde
bulabilirsiniz.
Gift Shop (Maison d’Antioche): (0326) 214 63 55- 213 29 75 49
TASARIMCI
ELA CİNDORUK-NAZAN PAK
Ela Cindoruk
Nazan Pak
TASARIM
ORTAKLIĞI
Ela Cindoruk-Nazan Pak markası
çocukluk arkadaşlığıyla başlayıp, bu
adı taşıyan showroom ve ortak sergilerle
perçinlenen bir tasarım ortaklığının
hikayesi… Takılarında özgün yaratım
süreçlerini ortak bir sunumla buluşturan
ikiliyle, takı tasarımında yolculuğa çıktık…
Özlem Çankaya
50
asarım ürünü takıların satıldığı ilk mağazalardan biridir Nişantaşı’ndaki Ela
T
Cindoruk-Nazan Pak atölyesi. Yıllarca bu ikilinin adları tek bir marka olma
başarısını gösterdi. İki çocukluk arkadaşının kurduğu bu atölye tesadüflerin
hayatımızda ne kadar önemli olduğunun da kanıtı. Aynı ilkokul, aynı üniversite ve
sonra bambaşka yerlerde aynı meslek üzerine eğitimler… 1989 yılında birlikte aynı
atölyeyi paylaşma kararı aldıklarında, bu kadar uzun soluklu bir iş arkadaşlığına
imza atacaklarını bilmiyorlardı…
İki ismin yer aldığı bir marka oldunuz. Bir konsept birliği oluşturdunuz.
Ayrı ayrı tasarım dilinizi ortaya koymak mı, yoksa bir iş bölümü mü söz
konusu aranızda?
Ela Cindoruk: Her ikisi de. Bir işletmeyi yürütüyoruz, dolayısıyla işimiz sadece
tasarım ve üretimden ibaret değil. Çok keskin olmasa da belirli bir iş bölümümüz
var idari işlerde. Tasarımda ise ikimiz de kendi tarzımızda işler yapıyoruz, ama bazen ortak fikirler üzerinde çalışıp ürettiğimiz işler de oluyor. Ayrıca fikir alışverişleri,
yardımlaşma, pozitif-negatif eleştirilerimiz de hep var. Çünkü amacımız hep daha
iyi işler üretmek.
Çok farklı malzemeleri araştırıyorsunuz, tasarımlarınızda kullandığınız
malzemelerden bahsedebilir misiniz? Sizce takı tasarımında günümüzün
parlayan yıldızı hangi malzeme?
Nazan Pak: Ben tasarımlarımda altın ve gümüşün dışında ana malzeme olarak
mine, titanyum, epoksi reçinesi kullanıyorum. Günümüzde artık altın ve gümüş dışında çok farklı malzemeler kullanan tasarımcılar var, örneğin polimer bazlı malzemeler, kumaş, kağıt vs. Böyle olunca da farklı üretim teknikleri de kullanılıyor.
Ela Cindoruk: Çok farklı malzemeleri keşfetmekten keyif alıyorum doğrusu. Bu
aralar yoğun olarak kağıt, polistropol, akrilik, cilt bezi gibi malzemelerle uğraşıyorum. Altın, gümüş dışında da metallerden titanyum ve niyobyum ile çalışıyorum.
Parlayan bir tek malzeme olduğunu söylemek zor, ama galiba geleceği sürekli
gelişen teknoloji belirliyor. Örneğin üç boyutlu baskı teknolojisi ile naylondan ya
da epoksi reçinesinden üretilmiş, başka hiç bir yöntem ile üretilemeyecek kadar
komplike-detaylı işler görüyoruz son zamanlarda.
Tarzınızı tanımlamanızı istesem neler söylerdiniz?
Nazan Pak: Benim işlerim geometrik formların belli bir düzen ve tekrarından
oluşan kompozisyonlardır.
Ela Cindoruk: Gündelik malzemeler, alışkanlıklarımız benim özel ilgi alanım.
Daha çok bunlardan yararlanarak yeni fikirler üretmek, yeni teknikler denemek,
araştırmak, en basit çözüm ve yalın ifade ile dengeyi ararım. Bazı işlerim bir kavramdan yola çıkarken, bazılarında ise sadece bir malzeme, onun sınırları, özellikleri,
estetik kaygılar, kullanım vs. gibi problemleri çözmek uğruna başlar.
Cindoruk ve Pak ikilisinin tasarıma bakışında bir ortak payda olduğunu
düşünüyorum peki ya kişiliğiniz konusunda neler söyleyebilirsiniz? Temel
farklarınız neler?
Ela Cindoruk: Kişiliğimizdeki farklılıklar ile eksik yönlerimizi tamamlıyoruz.
Takı tasarımı artık güzel sanatlar fakültelerine girdi. Bir kullanım objesi
olması onu heykelden ayırıyor ama endüstri tasarımıyla plastik sanatların
ortasında bir yerlerde duruyor, siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Ela Cindoruk: Çok doğru, tam ikisinin ortasında. Her ikisi de olabiliyor aslında.
Ela Cindoruk’un ‘Rüzgar gülü’
koleksiyonu kağıt veya gazete
kağıdı, 18A altın veya titanyum,
boya, lastik, ipek iplik kullanılarak
üretilmişler. Bu tasarım hazır
pasta kağıtları veya özel yapım
gazete kağıdından üretilmiş dantelli
kağıtların papier mache tekniği ile
birbirine yapıştırılıp kalınlaştırıldıktan
sonra suya karşı dayanıklı hale
getirilmesi ve diğer malzemelerle
birleştirilmesiyle hazırlanmış.
51
TASARIMCI
ELA CİNDORUK-NAZAN PAK
Zaten zenginliği de burada. Endüstriyel olarak binlerce de ürete-
rer iş tasarlıyoruz.
bilirsiniz, kullandığınız malzeme, teknikler ve teknolojisi ona göre
Bunun dışında bu kış için kendi galerimizde benim bir ser-
olabilir. Sadece 1 adet, eşi olmayan bir mücevher de yapabilirsi-
gi hazırlığım var, Ankara’da Siyah Beyaz Sanat Galerisi’nde bir
niz, onun da malzemesi, tekniği, işçiliği başka olur...
sergi planımız var ve yurtdışında bazı galerilerle çalışmalarımız
Takı tasarımı fakültelere ancak seçmeli ders olarak girdi.
Buna da şükür. Hala çağdaş mücevher üzerine lisans eğitimi
veren bildiğimiz kadarıyla sadece bir üniversitede bir bölüm var.
Halbuki Türkiye mücevher/altın üretiminde dünya liderlerinden!
ama ‘tasarımcısını’ üretmek konusunda çok zayıf.
Neden takı tasarımına yöneldiniz, heykel ya da resim
de yapabilirdiniz? Yaratma süreci mi yoksa gündelik kullanıma bu denli dahil olması mı size cazip geldi?
Nazan Pak: Yaratma süreci bana cazip geldi. Başından so-
olacak.
İlk yaptığınız takı tasarımlarıyla bugün ürettikleriniz
arasında nasıl bir farklılaşma oluştu?
Nazan Pak: Bugün ürettiklerim ilk yaptıklarımın daha gelişmiş
ve rafine olanı, bir önceki tasarım bir sonrakine baz oluşturuyor,
zincirleme devam eden bir yol bu benim için.
Ela Cindoruk: Benim işlerim sadeleşti, bir yandan da farklı
kavramlara, malzemelere duyduğum ilgiyle çeşitlendi, daha özgür düşünüyorum şimdi.
nuna kadar kontrolün bende olması, kişiye, kuruma veya talebe
Sizin takı taşımak konusunda özel bir tercihiniz var
bağlı olmamak, yarattığınız objeyle, tasarım aşamasından üreti-
mı? Örneğin hangi değerli taş ve ne tür formları özel ha-
min sonuna kadar bire bir ilişkiniz olması, sizin elinizde başlayıp
yatınızda taşımaktan hoşlanıyorsunuz?
sizde bitmesi.
Nazan Pak: Ben çağdaş mücevherde, farklı malzemelerden
Ela Cindoruk: Çok benzer nedenlerden; özellikle de bir en-
farklı tekniklerle üretilmiş, yeni bir fikri olanı, bir dönem mücev-
düstriyel tasarım ürününün süreçlerine göre mücevher, (bizim
heri ise de zamanının iyi örneklerini tercih ediyorum. Pek takı
yaptığımız şekliyle) çok daha hızlı sonuç alabildiğimiz bir üre-
kullanmam ama yukarıda belirttiğim özelliklerdeki takıları topla-
tim. Başından sonuna kadar tasarım ve üretim kontrolünün
rım. Belki bir gün bir müzede sergilenirler.
elinde olması, hızlı sonuçlanması ve tabii sonuçta ürettiğiniz
Ela Cindoruk: Benim için bir şey ifade eden, anlamı olan işleri
mücevherin insanların üzerinde dünyayı dolaşabiliyor olması,
seviyorum, oğlumun hediyesi olan kolye ile bir prototip yaptığım
en muhteşem tarafı da bu olsa gerek. Ben ayrıca endüstriyel
yüzüğüm var, onları yıllardır, sürekli hiç çıkartmadan takıyorum.
tasarımcı kimliğim ile zaman zaman o konuda da çalışmalarımı
Ama arada bir de yeni yaptığımız işlerden, özellikle de ilk dene-
sürdürüyorum ki o da ayrı bir zevk.
meleri takmak zevkli oluyor...
Sergilerinizden ve projelerinizden bahsedebilir misiniz?
Ela Cindoruk: En yakın projemiz, İstanbul Tasarım Haftası
için... İkimizin de dahil olduğu ‘barbarlar’ inisiyatifi için yeni bi-
‘Benim için en özel tasarımdı’ dediğiniz bir örnekten
bahsedebilir misiniz?
Ela Cindoruk: Her birini yaparken öyle hissediyor insan, taa
ki yenisini yapıncaya kadar. HAKKIMIZDA...
H
Kütahya Porselen’in ürünlerini kullanıyor
musunuz? Porselen seçerken ne tür formlar,
mu
renkler, boyutlar hoşunuza gider?
ren
Ela Cindoruk: Kütahya Porselen’den düz
beyaz salata kaselerim var. Benim takıntı habey
line gelmiş beyaz porselen-seramik koleksiyolin
‘Küresel geometri’ koleksiyonu Nazan Pak imzasını
taşıyor. Bu tasarımda Pak, yarım küre haline
getirdiği metalleri tek tek birbirlerine kaynatarak yeni
düzlemeler oluşturmuş ve üzerlerine mine uygulamış.
52
num var, her çeşit hoşuma giden formu, objeyi
nu
topluyorum, hatta kırık parçaları bile.
MİMAR/RESTORATÖR
HÜSREV TAYLA
EN BÜYÜK TUTKUSU
KLASİK OSMANLI MİMARİSİ
Profesyonel hayatında yarım asrı devirmiş olmasına
rağmen, halen ilk günkü heyecanla mesleğini devam
ettiren duayenlerle buluşturacağız sizleri. Şimdi 85
yaşında olan Hüsrev Tayla da mimarlık hayatının
62 yılını meslek aşkıyla geçiren duayenlerden.
Yüzlerce tarihi binanın restorasyonunu
gerçekleştiren Tayla, başta Kocatepe
Camisi olmak üzere, çok sayıda
cami projesi ve uygulamasına da
imza atmış.
Yazı Fatma Özel, Fatoğraflar Haydar Erçin
54
.. .
..
TAYLA’NIN EN ÖNEMLİ
BEŞ RESTORASYONU
Çemberlitaş
İbrahim Paşa Sarayı
Balat Ahrida Sinagogu
Edirne Üç Şerefeli Cami
Köprülü Amcazade
Hüseyin Paşa Yalısı
Camisi
ocatepe
Ankara K
Karacaahmet Şakirin Ca
misi
imarlık tarihçisi Albert Gabriel’in yeni kitabı için
İstanbul’a geleceği haberi bir bomba gibi düş-
gider, sonra hemen karşısındaki Kadife Kahve’de oturur,
M
bahsederken Tayla: “Babam Ulu Cami’ye namaz kılmaya
müştü akademisyenlerin arasına. Osmanlı mi-
namaz saatinde tekrar camiye dönerdi. Bu rutine ben de
marisi ile ilgili yeni kitap, daha hazırlık aşamasındayken bile
katılırdım. Böylelikle caminin tüm detaylarını çocukluk hafı-
heyecan yaratmaya yetmişti. Güzel Sanatlar Akademisi’nde
zama kazıdım.” Hüsrev Tayla, yıllar sonra Ulu Cami’nin ka-
uzun yıllar öğretim görevlisi olarak çalışan ve artık Kültür
pısını restore ederken, eski bir çocukluk arkadaşını görmüş
Bakanlığı’nda görev yapan Ali Saim Ülgen de üstadın ça-
kadar olduğunu söylüyor.
lışmalarına yardımcı olması için en iyi talebelerinden birini
Klasik Osmanlı mimarisini çok iyi bilen ve bu birikimini
görevlendirmeliydi. Bunun için çok fazla düşünmedi Ülgen.
restorasyon alanına aktaran ender mimarlardan biri Tayla.
Elbette eski eserlere olan tutkusu, geleneksel mimariyi öğ-
Onun tabiriyle, profesyonel hayatında ‘eskiciliği’ seçmesin-
renmek için gözlerindeki pırıltıyı hiç kaybetmeyen Hüsrev
deki çıkış noktası çocukluk yıllarına dayanıyor. Başlangıçta-
Tayla’ydı bu isim. Ali Saim Ülgen hemen Tayla’yı çağırttı
ki bu naif tat, Albert Gabriel ile iki yıl sürecek olan çalışmaya
yanına. “Hüsrev kardeşim…” diye başladı cümleye ve so-
kadar götürmüş onu. Hüsrev Tayla, Albert Gabriel ile yap-
luk almadan devam etti: “Albert Gabriel geliyor. Kitap ça-
tığı çalışmayı değerlendiriken “En büyük kazancım Bursa’yı
lışmasında senin de ona yardım etmeni istiyorum.” Hüsrev
öğrenmek oldu,” diyor. Tayla askerlikten sonra Vakıflar Böl-
Tayla’nın yanıtını beklemeden programı uzattı. Genç mimar
ge Müdürü, ardından da Kültür Bakanlığı Rölöve ve Anıtlar
listeyi görünce gözleri karardı. Yaklaşık 100 cami, 10-15
Müdürü olarak görev yaptığı süre içerisinde hemen hemen
han ve 20 hamam vardı listede. Her birinin tek tek ölçüleri
tüm Türkiye’yi kapsayan restorasyon, rölöve ve tescil çalış-
alınıp rölöveleri hazırlanacaktı.
maları yapmış. Müteahhit-restoratör olarak çalıştığı süreci
Aslında hayatımız çoğu zaman tesadüflerle şekillenir ve
de yine öğrenme aşkıyla sürdürmüş Tayla.
biz sonunu bilmediğimiz bir serüvene atıldığımızda doğru
Restoratör Hüsrev Tayla’nın yüzlerce
tarihi eserin
yerde, doğru zamanda, doğru insanla karşılaşmış olduğu-
ayakta kalmasında emeği var. Ama biraz da mimar Hüsrev
muzun farkına bile varmayız. Tayla’nın hayatını değiştiren
Tayla’nın yaptığı binalardan bahsedelim şimdi: En önemli
de işte bu buluşma oldu. Üç ay sonra askere gidecek olan
yapılarından biri Ankara Kocatepe Camisi. Bu projeyi ger-
Hüsrev Tayla, heyecanlı ve her şeyden önce klasik Osmanlı
çekleştirme hikayesi ise mesleki bir ders niteliğinde. Ad-
mimarisini her yönüyle öğrenmeye açık bir mimar olarak
nan Menderes hükümeti, Kocatepe Camisi’nin yapımını
mezun olmuştu okuldan. Bu durum, tecrübeli bir akademis-
onayladıktan hemen sonra büyük bir mimarlık yarışması
yen olan Ali Saim Ülgen’in gözünden kaçmamıştı elbette.
açmış. O yıllarda gencecik bir mimar olan Hüsrev Tayla ve
Böyle bir çalışma için bir başka avantajı daha vardı Hüsrev
yakın arkadaşı Fatin Uluengin klasik bir cami projesiyle ya-
Tayla’nın: Tüm çocukluk yıllarını Bursa’da geçirmişti. “Ha-
rışmaya katılmışlar. O büyük heyecanı şöyle anlatıyor Tay-
yatın getirdiği tesadüf işte,” diye başlıyor çocukluğundan
la: “Ben çağdaş bir şeyler yapmak istiyordum. Hüküme-
55
MİMAR/RESTORATÖR
HÜSREV TAYLA
tin ‘Kocatepe’de Süleymaniye gibi bir cami yaptıracağız’
türünden beyanatlarını okuyunca fikrimizi değiştirip klasik
bir cami projesiyle yarışmaya katılmaya karar verdik. Gel
gör ki, yarışmayı Vedat Dalokay’ın tümüyle modern projesi
kazandı.”
Genç mimarlar için bu büyük yarışma hayali bir anda
hüsranla sonuçlanmıştı. Ancak Dalokay’ın cami maketi mukavemet testinden başarısızlıkla çıkınca yarışmanın
tekrarlanmasına karar verildi. Oysa yarışma için ayrılan
bütçe Dalokay’a çoktan ödenmiş ve dokuz yıl kadar uzun
bir süre maketin gerçekleşmesi için beklenmişti. Üzerinden
bunca zaman geçmesine rağmen pes etmeyen Fatin Uluengin ve Hüsrev Tayla bu kez iki projeyle yarışmaya katıldı
ve kazandılar. Ancak ne yazık ki kendilerine bile yetmeyecek küçük bir bütçeyle işe başlamak zorunda kaldılar. İki
yıl boyunca büyük mali zorluklar içerisinde projeler hazırlayıp onaylattılar. Ancak mali sorunlar iki arkadaşın arasını
açmıştı. Uluengin ‘bu işin peşini bırakalım,’ derken Hüsrev
Tayla inatçı kişiliğiyle her seferinde ‘hayır’ yanıtını veriyordu.
Ancak binanın ince yapısına geçmek için bile ellerinde hiç
paraları kalmamıştı. Bu koşullarda anlaşma iptal edildi. Bu
kez binanın bitirilmesi için bir ihale açıldı. İki mimar birlikte
başladıkları yola, tek başlarına devam etme kararı aldılar.
İhale Hüsrev Tayla’da kaldı, çünkü Tayla ihalede hiç para
talep etmemişti. O hayatı pahasına bu camiyi bitirme kararı
asasından
’nın çalışma m
Hüsrev Tayla
ı
a Konağ
ahir Paş
T
a
y
n
a
Mud
56
almıştı ve 12 yıl boyunca da hiç durmadan çalışarak Kocatepe Camisi’ni tamamladı. Tayla için paradan çok daha
önemli şeyler vardı: En başta da meslek hırsı.
Bugüne kadar çok sayıda cami inşa etti Hüsrev Tayla.
Karacaahmet Mezarlığı’ndaki Şakirin Camisi ise projesini
çizdiği son yapılardan biri oldu. Ancak bu yapının uygulama aşamasında büyük değişikliğe uğraması, Hüsrev
Tayla için üzüntü kaynağı oldu. Aslında bu proje mimarın daha önce Adana Paktaş Camisi için hazırladığı projeyle neredeyse aynı çizgileri taşıyordu. Ne yazık ki mali
sorunlar nedeniyle tamamlanamayan bu projeyi Şakirin
Camisi’nde hayata geçirmek istedi. Bu kez de projenin uygulaması içine sinmeyince, inatçı kişiliği İstoç’ta
.
Hüsrev Tayla
Fatma Özel ve
halen yapımı devam eden İstoç Camisi’ne aynı projeyi
uygulamaya kadar götürdü onu. Şimdi İstoç Kooperatifi
Camisi’nde her şey istediği gibi devam ediyor. Mimarlığın yanı sıra restorasyonla geçen 60 yıl boyunca edindiği
tüm bilgilerini Taç Vakfı tarafından yayınlanan Geleneksel
Türk Mimarisi Yapı Elemanları adlı iki citlik kitapta topla-
KÜTAHYA
HAKKINDA...
mış Tayla. Yapının temelinden alemine uzanacak olan bu
çalışmada henüz duvarlara kadar ulaşabilmiş. Şimdi 85
“Anadolu’nun her yöresine olduğu gibi
yaşında ve 1982 yılından beri hayata geçirmeye çalıştığı
Kütahya’ya da sıkça gittim. Ama doğrusunu
cami projesinin İstoç Camisi ile vücut bulmasını bekler-
isterseniz Kütahya ile ilk ciddi temasım
ken, bir yandan da kitabının diğer ciltleri için ilk günkü
yetmişli yıllarda Kültür Bakanlığı’na bağlı
y heyecanla çalışmaya devam ediyor.
A
Anıtlar Müdürlüğü yaptığım dönemde oldu.
G
Görevimiz şehirdeki tüm tarihi eserlerin tescil
ed
edilmesiydi. O dönemde Kütahya, Bursa,
B
Burdur, İstanbul gibi çok güzel tarihi evlerle
k
kaplı bir kentti.
B
Bu evler içinde en önemli olanı Macar Evi
d
diye de tabir edilen Kossuth eviydi. Yanlış
h
hatırlamıyorsam Kossuth Macarların bir milli
k
kahramanıymış. Ancak sürgünde olduğu bir
d
dönem bu evde kalmış. Ev mimari olarak
1
18. yüzyıl karakteristiğinde iki katlı bir Türk
ev
evi tarzındaydı. Biz bu evi tescilledikten sonra Kültür Bakanlığı aracılığıyla kamulaştırdık
ve onarımına başladık. Duyduğum kadarıyla
so
sonradan müze haline getirilmiş bu ev. İyi ki
Şakirin Camisi
Karacaahmet
d
de yapmışız. Bu güne kalmazdı belki. Çünkü
o dönemde tescil ettiğimiz ama ne yazık ki
k
kamulaştırma imkanımız olmayan başka
b
bir evi, daha sonraki gidişlerimde yerinde
gö
göremedim.”
57
GEZİ
YUNAN ADALARI
GÜZEL KOMŞU
‘Suyun karşı tarafını’ çok sevdik. Onlar bize benziyor, biz onlara… Tanrıların adalarında
dost olduk onlarla, sıcak iklimlerine, doğa harikası plajlarına bayıldık, yemeklerine
doyamadık… Ve istedik ki her biri birbirinden farklı özellikler taşıyan Yunan Adaları’ndaki
deneyimlerimizi sizle paylaşalım; Samos, Syros, Paros, Milos ve Santorini…
Yazı ve fotoğraflar Lale Dağkıran, Berna Dağaltı
enelerdir kurduğumuz bir hayalin peşinden giderek Yu-
S
villadan en güzelini veriyor. Süit tarzındaki bu küçük ev, kişi başı
nan Adaları seyahatimizi bu yaz gerçekleştirme fırsatı
40 Euro. Ücrete kahvaltı dahil değil, genelde de tüm oteller-
bulduk. Çoğul konuşup çoğul yazıyorum çünkü seya-
de böyle. Akşam yemeğini adanın güneydoğu kıyısında, ünlü
hatteki yol arkadaşım Berna’nın bu organizasyondaki emeği
matematikçi Pisagor’un kasabası Pithagorion’da yemeğe karar
çok… Haziran ayının son haftasında çıktığımız 13 günlük yol-
veriyor ve ilk gün için pek matah olmayan bir deneyim yaşı-
culuk öncesi coğrafya bilgilerimizin zayıflığının farkına vardık.
yoruz. Ve kararımız kesin ‘asla turistik yere gitme, yerel halkı
Yunan Adaları, öyle parmakla sayılabilecek gibi değil. Tam bir
takip et!’ Bodrum merkezde, sahilde hafif yılışık “wellcome, will-
rakamın verilemiyor olmasının sebebi ise yaşam olanları hariç,
kommen” tarzı yollara taşan personelin aynısı burada da var ve
bazılarının gerçekten su yüzünde küçücük yer kaplaması sanı-
kasabanın güzelliğini gölgeliyor. Yine de çarşıdaki küçük mağa-
yorum. Kykladlar (Cyclades), Oniki Adalar (Dodecanese), Ku-
zaları gezebilir, kale kalıntılarını görebilirsiniz. Ertesi sabah kü-
zey ve Doğu Ege Adaları (Aegean), Iyonya (Ionian) ve Sporadlar
çük Kerveli plajına bir göz atıyoruz, hava yağmurlu olduğundan
(Sporades) gibi takım adalara ayrılan bu adalara seyahat etme
yola devam… Tabelasını gördüğümüz Kokkari’ye yöneliyoruz.
gibi bir düşünceniz varsa tavsiyemiz, adını sıkça duyduğumuz
Kokkari büyük ve güzel bir plaja sahip. Daracık sokaklarında
Santorini ve Mykonos haricinde küçük de olsa limanı olan ada-
mavi pencereli evlerle dolu bir kasaba. İki saat dolaştıktan sonra
lara uğramanız. Önlerinden geçerken hepsi çok güzel görünü-
yüzümüzde tebessümle ayrılıyoruz buradan. Tsamadou plajını
yordu. Ancak kimi Ege kimi Akdeniz sularında olan bu adalar
yukarıdan görünce bayılıp hemen aşağı iniyoruz. Veee sürp-
arasında bir hayli mesafe olduğunu unutmayın. Bizim rotamız
riz! Plaj tam ortadan çıplaklar ve mayolular için ikiye ayrılmış.
ise sırasıyla Samos, Syros, Paros, Milos ve Santorini.
7 Euro’ya iki şezlong bir şemsiye kiralayıp mayolu bölümde
SAMOS
denize giriyoruz. Rotamızı bir dağ köyü olan Manolates’e çe-
Atlas Jet’in 11:00 uçağıyla geldiğimiz İzmir Adnan Mende-
viriyor ve yaklaşık 25 dakika kelimenin tam anlamıyla tırmanı-
res Havalimanı’ndan servisle Kuşadası’na doğru yaklaşık 1 saat
yoruz. Dağların arasında gizlenen bu köy seramik atölyeleri ve
40 dakika süren bir yolculuk yaptık. Limanın tam karşısındaki
mağazaları ile tanınıyor. Neredeyse her evin girişinde bir atölye
Meander seyahat acentasından, kişi başı 30 Euro karşılığında
var. Evlerin arasındaki kafelerde toplanan sanatçılar gitar çalıp
daha önce rezervasyon yaptırdığımız biletleri alıp, yurtdışı çıkış
çevreyi gezenlerle birlikte şarkı söylüyorlar. Meydandaki iki res-
fonumuzu ödedikten sora saat 17:00’de kalkan tekneye bindik.
torandan birini seçip koyu bir caciki, nefis peynir kızartması sa-
Kuzeydoğu kıyısında olan Vathi limanında inerek ilk adamıza
ganaki ve mücver benzeri küçük atıştırmalıkların üzerine iki kola
adım atıyoruz. Araba kiralamak için By Ship Travel’e girdiğimiz-
içip 14.50 Euro ödeyerek adanın kuzeyinden güneyine doğru
de, kalacağımız villaların sahibi Takis, karşılıyor bizi. Acentaya
yola çıkıyoruz. Şirince’ye benzeyen, yamaçlara kurulu evlerden
gelmişken günleri belirlenmiş olan diğer feribot biletlerimizi de
oluşan Marathokampos’ta kısa bir mola veriyoruz. Hedefimiz
alıp, Takis önde biz arkada kalacağımız Nafsika Villas-Petra
kumsalıyla ünlü Ireon’da denize girmek, ama sokak araların-
Mare Village’e doğru yola çıkıyoruz. Biletlerinizi vakitlice alma-
da kaybolmayı tercih ettiğimiz için hedeflere pek varamıyoruz.
nızda fayda var. Çünkü istediğiniz an bir feribot bulamayabi-
Potokaki’de yorgunluğumuzu atmak için denize girip biraz kes-
lirsiniz. Tam 20 dakika sonra muazzam bir koydayız; Kerveli
tiriyoruz. Gün batımını iki kahve ve dondurma eşliğinde seyredip
(Takis, Kör Veli’den geldiğini söylüyor) Komşu Takis, bize beş
8 Euro ödeyerek Samos’a dönüyoruz. Çok yorulduğumuz için
58
Daracık sokaklar, rengarenk
evler ve muhteşem plajları ile
Samos görülmeğe değer...
dışarı çıkmamaya karar vererek, alışveriş yapıp terasımızda kendimize ziyafet çekiyoruz. Gece Vathi’ye inip meydandaki bir kafe-bar’da Yunan birası Fix’in tadına bakıyoruz. Meydan, çok renkli… Kafelerde, restoranlarda
oturan büyükler; kimi bisiklete binen kimi top peşinde koşan çocuklarını
seyredip uzo’larını içiyor. Bavulumuzu toplamak ve Takis’e veda etmek
üzere odamıza gidiyoruz. Yarın sabah istikametimiz Syros…
SYROS
Kişi başı 42 Euro’ya aldığımız biletlerimizle Hellenic Seaways’in sabah
9:00’da Samos’tan kalkan feribotuna binerek yaklaşık altı saat süren bir yolculuk yapıyoruz. Yolun bu kadar uzun sürmesinin sebebi Ege Adaları’ndan
Kyklad Adaları’na geçmemiz. Ermoupoli’deki limanın hemen karşısındaki
otelimiz Esperance’ya yürüyerek gidiyoruz. Çok merkezi, çok vasat ama
manzarası süper. Kişi başı 25 Euro. Bence bu adada limanda kalmak en
mantıklısı, çünkü gece tüm hareket burada. 16. yy ortalarında Osmanlı
yönetimi altına giren Syros daha sonra Fransızlar’ın işgaline uğramış. Bu
sebeple Kykladlar’ın merkezi Syros’un mimarisinde diğer adalara göre
büyük farklar var: İhtişamlı kamu binaları, mermer kaplı geniş meydanları,
caddeleri, gösterişli Neoklasik evleri. ‘Küçük Milano’ olarak da adlandırılan
Syros’un tasarım ürünü takı ve giysi satan mağazaları çok şık. Bu caddelerden adanın en tepe noktasındaki Ano Syros’a; 1200 yılında inşa edilen
eski şehre yürüyoruz. Mesafe denizden 3500 metre. En yüksek noktadaki
eski şehir ve Saint George Katedrali görülmeğe değer. Ermoupoli’nin en
iyi plajı olduğuna karar vereceğimiz Asteria’ya gidip kendimizi denize atıyoruz. Çıktığımızda ise herkes gibi birer buzlu kahve söyleyip, şezlonga
yaslanıyor ve başlıyoruz Yunan tanrı ve tanrıçalarını izlemeye… Adanın liman bölümü bir yar gibi olduğundan kumsalı yok, Bodrum’daki plajlar gibi
59
GEZİ
YUNAN ADALARI
Syros’un mermer kaplı caddeleri
boyunca sıralanan tasarım
dükkanlarını mutlaka görün.
iskeleden giriliyor. Tüm gençler burada, müzik süper, ortam çok
sempatik, ne yiyip içerseniz onu ödüyorsunuz, giriş parası yok.
17:00’den sonra siesta yavaş yavaş bitiyor, dükkanlar açılıyor.
Gece 24.00’e kadar alışveriş yapabilirsiniz. Otel sahibinin tavsiyesi ile akşam yemeği için gidip çok mutlu ayrıldığımız Oinopneumata adlı restoranda Greek salad, birkaç meze, porsiyonu
çok büyük olan kremada pişmiş midye ve karides ile içeceklere
32 Euro ödüyoruz. Saat 24:00 civarı meydanda, içerisi bir hayli
kalabalık olan bir bara gidiyoruz. Avrupa Birliği’ne çoktan girmiş
olan ülkenin tüm adalarının kapalı mekanlarında herkes sigara
içiyor! Ertesi gün yine 30 Euro’ya araba kiralayıp keşif yolculuğuna başlıyoruz. Güneydeki Azolimos, Megas Gialos, Finikas
plajlarına hızlı bir tur yapıyoruz. Ancak Samos’tan sonra Syros
plajlarına bayıldığımızı söyleyemeyeceğim. Hepsi çok kalabalık;
Silivri ve Kumburgaz gibi… Akşamüzeri bir vadinin ikiye böldüğü Ano Syros’un gitmediğimiz diğer tarafına araba ile gidiyoruz.
Bir kısmı askeri bölge olan bu eski yerleşim bölgesinde daracık,
tertemiz sokaklarda dolaşmaya ve fotoğraf çekmeye doyamıyoruz. En fazla iki kişinin yan yana yürüyebildiği sokak aralarında
daha önce görmediğimiz geçitler ve kemerler var. Eski değirmenler ve Agios Ioannis Manastırı görülmeğe değer. Akşam
yemeği için Archondariki adlı restoranda içi peynir ve sebze ile
doldurulmuş nefis bir kalamar ve salata yiyoruz. İçeceklerle birlikte 24.50 Euro. Hesapla birlikte, ‘neredensiniz’ sorusu geliyor,
‘suyun karşı tarafından’ cevabıma içten bir tebessümle geliyor
cevap; ‘güzel komşu…’ Ve arkasından ikram olarak karpuz…
Syros’a veda vakti…
60
PAROS
Sabah 7:00’da Aqua Jewel feribotuna biniyoruz. 08:40’da
limanın olduğu Parikia’dayız. Otelimiz Heaven’ın olduğu
Naoussa’ya otobüsle yaklaşık 20 dakikada gidiyoruz. Limana
yürürken eni iki metreyi geçmeyen sokaklara hayran kalıyor
akşamın olmasını iple çekiyoruz. Çünkü her yer kapalı, malum
siesta… İki kişi gidiş dönüş 10 Euro verdiğimiz tekneyle 10
dakikada Kolimbithres plajına varıyoruz. Bu küçük plaj ilginç
kaya yapısı ve altın kumsalıyla bizden tam puan alıyor. Fendi plaj havluları, Filipinli bakıcılar bize Yunan sosyetesiyle aynı
yerde güneşlendiğimizi fark ettiriyor. Yarın için arabaya ihtiyacımız var, sıkı bir pazarlıkla bir buçuk gün + feribota transfere
40 Euro ödüyor ve zafer kazanmış edasıyla Lefkes’e doğru
yola çıkıyoruz. Buraya bayıldık. Dağdan aşağı doğru, hafif
meyilli sokaklar arasında sıralanan dükkanlarının hepsine girip çıkmamak elde değil. Araları her hafta beyaza boyanan
kayrak taşı kaplı sokakların temizliği takdire şayan. Akşam
yemeği için Naoussa’nın en iyi restoranlarından biri olan deniz kıyısındaki Barbarossa’ya gidiyoruz. Her yer cıvıl cıvıl. Turistten çok Yunanlılar’ın tercih ettiği adada tanıştığımız herkes
burada rastladıkları ilk Türk olduğumuzu söylüyor. Seyahat
sonunda en beğendiğimiz adanın Paros olduğuna karar vereceğiz. Sabah bizi evine davet eden otelin sahibi Ortaköy’de
İnsanın ruhunu okşayan, “hep burda
kalsak” dedirten ada; Paros...
bir yalıda oturan anneannesinden aksanlı bir Türkçe ile bahsediyor. Türkiye’den gelmiş aksesuarlarla dekore ettiği evini
gezdiriyor bize... Evden ayrılıp limanın olduğu Parikia’ya doğru yola çıkıyoruz. Bu liman kasabası geleneksel Kyklad mimarisine sahip. Sokak aralarında dolaşırken gördüğümüz eski
Panagia Holy Cross kilisesinin kapısının üzerindeki İznik tarzı
çinilerden yapılmış haç, ilgimizi çekiyor. Limanın solunda, Yüz
Kapılı Kilise olarak da bilinen Panagia Ekatontapiliani turistlerin uğrak noktası. Pounda’dan arabalı motora binip, beş dakikada Antiparos’a geçiyoruz. Araba 6 Euro, yolcu 1.20 Euro.
Parikia’dan daha yavaş bir ritme sahip olan Antiparos’taki
Venedik Kalesi’ni mutlaka görün. Kaleyi oluşturan yapının bir
kısmı ada halkı tarafından halen ev olarak kullanılıyor. Bu görüntü çok ilginç. Paros’a geri dönüp Santa Maria’da denize
giriyoruz. Akşam yemeği için bir yer beğenmeye çalışırken
otel sahibimizin oğlu Edward ve İsrailli kız arkadaşı Anat’la
karşılaşıyor ve ısrarlı yemek davetlerini reddetmiyoruz. Soso,
vejetaryen ağırlıklı yemeklerinin servis edildiği küçük bir restoran. Masada Türk, Yunan ve İsrailli olunca menünün de
günümüze adapte edilmiş musakka, mücver, cacık, humus,
dolma ve yoğurtlu kabak kızartmasından ibaret olması çok
doğal. Üstüne biz Türk, onlar Yunan kahvesi içiyor. Ardından
üst katı evi olan Fotis’in barına gidiyor gecenin ilerleyen saat61
GEZİ
YUNAN ADALARI
Balıkçı köyü
Klima, hem
kayıkhane
hem ev olarak
kullanılan
yapılarıyla
Milos’un
en renkli durağı.
lerine kadar ne kadar da benzediğimizi konuşuyoruz (her adada
olduğu ve olacağı gibi).
MİLOS
Paros’tan 8:40’da kalkan feribot 13:50’de Milos’taki Adamas Limanı’na varıyor. Yol boyunca gördüğümüz Serifos gibi
küçük adalar çok davetkar. Otelimiz limanın yaklaşık 50 metre
karşısında, görebiliyoruz ama varmak için bavullarla çıkmamız
gereken 70-80’e yakın basamak var. Alba Studios’taki odamız
ve terasımız muhteşem. Kahvaltı dahil kişi başı 40 Euro. Taksiyle
Milos’un baş şehri Plaka’ya gidiyoruz. Ücret 7 Euro. Şehri tepeden gören Plaka, turist akınına uğramış ama bunu hak ediyor.
Geleneksel ada mimarisi burada da devam ediyor. Yüksek bir
noktada yer alan Plaka’daki Utopia kafede yer bulamazsanız
ayakta da olsa gün batımını mutlaka seyredin. Çok kalabalıksa,
kilisenin bahçesinden de gün batımı manzarası müthiş. Giderken fotoğraf makinenizi almayı unutmayın. Yemek için çoğunluk
restorana dönüştürülmüş meydandaki eski kahve Arxontoula’yı
tercih ediyor. Ertesi gün ilk durağımız eski kayıkhanelerin renkli evlere dönüştüğü ve mutlaka görülmesi gereken balıkçı köyü
Klima. Bu eski kayıkhanelerin üst katları genelde emekliler tarafından yazlık ev olarak kullanılıyor. Buradan sonra benzer evlerin
olduğu Firopotamos’da öğlen deniz molası veriyoruz. Volkanik
yapısıyla Pamukkale’yi andıran Sarakiniko’yu da sakın atlamayın. Aynı zamanda eski mağaraların da yer aldığı Sarakiniko,
daha killi bir özelliğe sahip. Küçük bir plajı var. Adanın bu bölgesine gitmek için araba şart. Tavernalar ve taze deniz ürünleri için
istikamet; Pollonia. Agai Paraskevi kilisesini ziyaret edebileceği62
ret ettiği
a
iy
z
in
t
is
r
a tu
Milyonlarc
, sizi bir
i
n
i
r
o
t
n
z Sa
mavi-beya
leyecek.
k
ü
r
ü
s
e
in
rüya alem
niz bu şirin balıkçı köyünde, küçük dükkanları dolaşıp, nefis yemeklerle karnınızı doyurabilirsiniz. Captain Nikolas Koulas Tavern
bunlardan biri. Upuzun ve sakin haliyle Paliochori de dinlendirici
bir plaj. Tripi’nin kuzeybatısındaki yeraltı kaya mezarlığı da turistlerin ilgisini çekiyor. 70’e yakın denize girilebilecek noktanın olduğu
Milos’tan; Mandrakia, Papafragas, Mytakas, Kapros ve Firiplaka’yı
görmeden dönmeyin.
SANTORİNİ
Seyahatin son durağı Santorini’ye 39.40 Euro ödeyip hızlı feribot ile iki saatte gidiyoruz. Feribot Thira limanına yanaşıyor. 2.40
Euro’ya Fira’ya, oradan otobüs değiştirip 1.40 Euro’ya otelimizin
olduğu Oia’ya varıyoruz. Hem dünyanın en büyük volkanik çöküntüsüne (Caldera) olan yakınlığı, hem de bu sebepten Fira ve
Oia kasabalarında oluşan ilginç şehirleşme, adaya milyonlarca
turist çekiyor. Fira veya Oia’da, adanın dış kenarlarını oluşturan
300 metreye yakın yükseklikteki uçurumun doruk noktalarında
yan yana, iç içe dizilen beyaz badanalı otellerden birinde kalmanızı tavsiye ediyoruz. Biz Oia’da, Armeni Village adlı otelde kişi
başı 80 Euro’ya kaldık. Meşhur mavi kubbeli Anastasi Kilisesi’nin
olduğu yer… Biraz ileride sizi Venedik Kalesi’nin kalıntıları ve eski
değirmenler bekliyor. Günün her saati turist akınına uğrayan Oia
geceleri sakin, Fira daha hareketli. Öğlen Oia Amaoudi koyundaki restoranlarda deniz mahsullerinin tadına bakın. Akşam yemeği
için Fira’da şık bir restorana rezervasyon yaptırıp manzaranın tadını çıkarın. İki kişi için ödeyeceğiniz fiyat 100 Euro’yu bulabilir.
Gecenin ilerleyen saatlerine kadar her yer açık. Fira’daki Arkeoloji
Müzesi ve Megaro Ghisi Müzesi’ni de ziyaret etmeyi unutmayın.
Siyah kumsalı ile ünlü Kamari, Perissa ve Perivalos; volkanik yapılı
kırmızı kumsala sahip Red Beach’den denize girebilirsiniz. Dönü-
UNUTMAYIN!
Turlar› unutun, kendi program›n›z› yap›n.
Otellerdeki kahvalt› ekmek, tereyağı ve reçelden
ibaret, 10 Euro. Marketten alışveriş yap›n.
Buzlu kahveyi mutlaka deneyin.
Santorini’deki Oia ve Fira kasabalarını hem
gündüz hem gece gezin.
Tavern’in taverna olduğunu sanmayın; müziksiz
restoran anlamına geliyor.
Sirtaki yapılan restoran sormayın, pek kalmamış.
şümüz uçakla Santorini-Athina-İstanbul. 63
STİL
SOFRA DÜZENLEMELERİ
SOFRA KLASİKLERİ
İnce işçilikleri,
zarif tasarımları
ve hiçbir zaman
eskimeyen
desenleriyle
Kütahya Porselen,
ihtişamlı masalar
yaratıyor. Desen ve
renk seçenekleriyle
beş farklı sofra
önerisi hazırladık.
Kıvrımlı stilize dallarla bezeli bu yemek takımı
klasik stilden vazgeçemeyenlerin gözdesi
olacak. ‘LZ84YT42025105’ ‘Tavuskuşlu’
yemek takımı, 97 parça, 990 TL.
64
Gümüş ve altın yaldız sofrada ihtişamı en fazla vurgulayan süsleme
biçimidir. Altın yaldızla dekorlanmış porselen takımlarınızı,
Kütahya Porselen mağazalarından temin edebileceğiniz ışıltılı
masa örtüleri ve kadehlerle tamamlayabilirsiniz.
Kütahya Porselen’in
gösterişli sunumlar
için hazırladığı ‘Altın
yaldızlı’ yemek takımları,
‘BC85YT47020102’,
1.450 TL.
65
STİL
SOFRA DÜZENLEMELERİ
Yaklaşan karanlık kış
mevsimine inat, ilkbahar
coşkusunu her mevsim
sofranızda taptaze tutabilirsiniz.
Yuvarlak formlardaki bu yemek
takımı samimi bir sofra sunumu
için ideal. ‘CRN87YT9014558’,
‘Beliz’ serisi yemek takımı,
87 parça, 729 TL.
66
Siyah her zaman ağırlığıyla dikkatleri
üzerine toplar. Vurgulayıcı bir sofra
tasarlamak istiyorsanız siyah-beyaz
kontrastı her zaman işe yarar.
Zarif desenleri ve modern
formlarıyla öne çıkan
‘CMD82YT9014489’ Ayşim
serisi yemek takımı, 852 TL.
67
STİL
SOFRA DÜZENLEMELERİ
Kare formlar her dönem
tazeliklerini koruyorlar.
Gümüş mumluklar ve kristal
kadehler Kütahya Porselen
mağazalarının yeni ürün
grubunu oluşturuyor.
Gümüş servis takımları ve
şamdanlarla tamamlanan
helezon desenli yemek takımları,
‘ALZ85YT42030115’, 590 TL.
Gümüş mumluklar, ‘TCMHK10397’,
70 TL. Kristal kadehler,
‘TCM12116023’ (adedi) 50 TL.
68
SAĞLIK
UĞUR HAKLAR
HAYAT
KALİTEMİZ
İÇİN…
Diz cerrahisi ve diz sorunları üzerine
çalışmalarını yoğunlaştırmış olan
Ortopedi ve Travmatoloji uzmanı Doçent
Doktor Uğur Haklar, yaklaşan kışla
birlikte sağlıklı dizlere sahip olmak için
neler yapmamız gerektiğini ve dizlerle
dost spor dallarını anlattı.
Yazı Fatma Özel, Fotoğraflar Haydar Erçin
izlerimizle ilgili sorunlar, yaşam kalitemizi etkileyen en
D
önemli sağlık problemlerinden biridir. Bu tür sorunları yaşayan kişiler aktivite düzeylerini düşürmek zorunda kalır
ve buna bağlı olarak kilo almaya başlarlar. Dizlere gelen yükün
artmasıyla birlikte ağrılar da artınca aktiviteleri daha da kısıtlanır
ve bir kısır döngü başlamış olur. Diz sorunu olan hastaların arzu
ettikleri aktivite düzeylerine çıkamamaları nedeni ile depresyona
girmeleri bile söz konusu olabilir. Ayrıca aktivite düzeyinin azalması ile birlikte tansiyon yüksekliği, şeker hastalığı ve kalp sorunları gibi sağlık problemleriyle karşılaşılması daha olasıdır. Tüm
bu nedenlerden dolayı Ortopedi ve Travmatoloji uzmanı Doçent
Doktor Uğur Haklar, en kıymetli hekimlik olan koruyucu hekimliği
göz önünde bulundurarak, yararlı olabileceğini düşündüğü bazı
önerilerde bulundu.
Diz sorunları yaşamamak için en çok neye dikkat etmeliyiz?
Amerikalılar ‘kullan ya da kaybet’ (use it or loose it) derler.
Bizde ise atalarımız ‘işleyen demir ışıldar’ demişler. Bu cümleden yola çıkarsak şunu söyleyebiliriz: Düzenli spor hayatı, sağlıklı
yaşam için çok önemlidir, özellikle de dizlerimiz için. Fizyolojik
yüklenmelerle kıkırdaklarımızın, menisküslerimizin ve bağlarımızın
beslenmesi, esnekliği ve dayanıklılıkları artar, eklem kapsülümüz
esnek, kaslarımız ise güçlü ve hızlı olur.
Ancak aşırı yüklenme ve aşırı tekrar dizin kıkırdak dokusunu
70
bozabilir ve önüne geçilemeyen kıkırdak sorunlarına yol açar,
sonu spor yapmaya niyetlenince bu zayıf kaslarla dizlerimizi iyi
ayrıca menisküs yırtıklarına ve bağ kopmalarına neden olabilir.
kontrol edemediğimiz için eklem kıkırdaklarımıza, bağlarımıza,
Bu sebeple spor yaparken dizlerimize aşırı yüklenmekten ka-
menisküslerimize fazla yük binmesi nedeniyle menisküs yırtıl-
çınmalı ama düzenli spor yapmaya da devam etmeliyiz.
maları, kıkırdak ve bağ yaralanmaları ortaya çıkabilir. Bu neden-
Aslında sadece spor yaparken değil günlük hayatımızda da farkında olmadan dizlerimize çok yüklenebiliyoruz. Örneğin çocuklarımızla yerde oynarken…
le hafta içinde en az iki ya da üç kez düzenli olarak spor veya
egzersiz programlarını devam ettirmek gerekir.
Şu anda Tenis Federasyonu Sağlık Kurulu Başkanı
Evet, ev işleri yaparken veya çocuklarımızla yerde oynarken
olarak görev yapıyorsunuz ve aynı zamanda eski bir tenis-
dizlerimize dikkat etmeliyiz. Farkında olarak ya da olmayarak
çisiniz. Dizlerimizle dost sporlardan bahsedebilir misiniz?
menisküslerimizi yırtabilir, kıkırdaklarımıza zarar verebiliriz. Buna
Tüm vücudumuzu çalıştırması, dizlerimizi fazla zorlamama-
neden olan en önemli pozisyon çömelmişken, bir yönden diğer
sı ve enerji harcayabildiğimiz bir spor olması nedeni ile yüzme,
yöne ani dönüş hareketleri yapmaktır. Bu durum menisküsler
dizlerimizin en dost sporudur diyebiliriz. Sadece dizler için değil,
için büyük risk oluşturur. Örneğin bahçeli bir eviniz var ve hafta
tüm vücut için suyun tatlı direnci ve serinliği içinde kaslarımız uy-
sonlarını toprakla uğraşarak geçirmeyi seviyorsunuz. Özel-
gun bir şekilde çalışır. Özellikle diz sorunları olan kişiler, kilo
likle eğilip kalkarak dizlere fazla zorlanmasına
vermeye çalışırken yüzmeyi tercih edebilirler.
neden olan bahçe işlerinin de dizlerimiz için
Futbol ve basketbol gibi tüm temas
büyük risk oluşturduğunu biliyor mu-
sporlarında hem dizimiz, hem de vü-
cudumuzun diğer bölümleri öbür
Aşırı yüklenme ve aşırı tekrar
spor dallarına göre daha fazla
bahçe sandalyeleri, dizlikler, özel
dizin kıkırdak dokusunu
risk alırlar. Bu nedenle rakibi ile
bahçe minderleri kullanılmasını
bozabilir ve önüne geçilemeyen
temas yaşanmayan sporları
tavsiye ediyorum. Unutmamak
kıkırdak sorunlarına yol açar,
tercih etmekte fayda vardır.
gerekir ki, menisküs yırtığı olan
Dizlerle dost sporlardan biri
hastaların yarısı, menisküsleriayrıca menisküs yırtıklarına
de tenis sporudur. Ama yine
ni nasıl yırtıklarının farkında olve bağ kopmalarına neden
de dizlerimiz açısından topmazlar. Bu konuda değerli miolabilir. Bu sebeple spor
rak kortu, sert kortlara tercih
marlarımıza iletmek istediğim
yaparken dizlerimize aşırı
etmeliyiz. Bunun nedeni sert
iki konu var: Çoğu insan, birkaç
kortlarda ani duruşlarımız sırakatlı müstakil bir evde yaşamanın
yüklenmekten kaçınmalı ama
sında ve koşarken eklemlerimize
hayali ile yıllarca para biriktiriyor. Bu
düzenli spor yapmaya da
daha fazla yük binmesi ve özellikle
hayallerine kavuştuklarında ise belli
devam
etmeliyiz.
diz eklemlerimizin kıkırdaklarında sorunbir yaşa gelmiş olabiliyorlar ve eğer dizsunuz? Buna engel olmak için özel
lar yaşayabilmeniz. Toprak kortlarda ise ka-
lerinde sorunları varsa merdivenlerden dolayı
bu evleri özgürce kullanamıyorlar hatta bu evlerden
yarak durduğumuz için dizlerimiz fazla zorlanmaz
vazgeçmek zorunda kalabiliyorlar. Diz cerrahisi ile uğraşan
ve toprak enerjinin bir kısmını absorbe eder. Ancak hangi sporu
bir ortopedist olarak mimarlarımıza bu tip evlerin projelerinde
yaparsak yapalım beraberinde kaslarımızı güçlendirmek ve spor
asansör için gereken metrekareleri ayırmalarını önemle tavsiye
öncesinde ısınma, sonrasında ise soğuma hareketlerini ihmal
ederim. Ayrıca merdiven çıkarken ve inerken diz kapaklarımızın
etmememiz gerekir.
arkasındaki ekleme, vücut ağırlığımızın 4 misli yük binmektedir.
Eğer merdiven basamaklarının yükseklikleri 16 cm’den daha
fazla ise binen yük daha da artar. Bu nedenle mimarlarımızın, 16
cm’den yüksek merdivenleri tercih etmemelerini öneriyorum.
Sadece hareket değil hareketsizlik de dizlerde sorun
oluşturur mu?
Önümüz kış, kayak sporlarına meraklı olanlara neler
tavsiye edersiniz?
Evet, birçoğumuz kayak yapmayı şimdiden özledik. Ancak kayak mevsimi geldiğinde ofisteki masamızdan kalkıp zayıf olduğunu tahmin etmediğimiz kaslarımızla pistlere çıkmak,
kayakta yaralanma riskini üç ila dört misli artırır. Eğer kayağa
Ofis hayatının en büyük dezavantajı kaslarımızı az kullan-
gitmeye niyetleniyorsak en az 3-4 hafta öncesinde ve haftada
mamızdır. Az kullanılan kaslar zayıflar ve bu şartlarda geçirilen
3-4 kez özellikle alt ekstremitelerimizi güçlendirici egzersizler
haftalar aylar sonrasında kaslar gücünü giderek yitirir ve hafta
yapmalıyız... 71
ESTETİK DOKUNUŞ
MITTERTEICH
MUTLU
SERVİSLER
Bebek’te deniz kenarında İtalyan şef Claudio Chinali’in yenilediği mönüsü ile
tüm misafirlerine mutlu bir deneyim yaşatan Happily Ever After, Mitterteich
‘San Marco’ porselenlerini tercih ediyor. Yazı Zeliha Köşlü, Fotoğraflar İsa Arslan
HAPPILY EVER AFTER
BEBEK, İSTANBUL
H
appily Ever After’ın lezzetlerini sunmak için Mitterteich
Tüm restoranlarda görülen bir model yerine, evinizdeki şık sofra
‘San Marco’ porselenlerini tercih ettiğini söyleyen firma
takımlarında yemek yiyormuşsunuz hissi vermek istedik. Bunu
sahibi Ayşe Kucuroğlu ile restoranındaki sofra aksesuarları ile
da Mitterteich porselenleriyle sağladık. Ayrıca firmanın hizmet
mekan ilişkisini konuştuk.
anlayışı ve desteği de bizim için çok önemli. Takımlarımızdaki
Restoranınız hakkında bilgi verir misiniz?
eksikler hemen tamamlanıyor, siparişlerimiz zamanında geliyor.
Happily Ever After’da yiyeceklerimiz anne eli değmiş etkisi
Marka müşterinin konseptini anlayıp, ona göre fikir üretiliyor.
veriyor. Kışın içinizi ısıtan yazın serin tutan içecekler ile mekanda
Bütün bunlar işletmenin hayatını kolaylaştıran detaylar.
ister her şeyden uzaklaşmak için tek başınıza, ister sevdikleri-
Hangi sunumlarda Mitterteich kullanıyorsunuz?
nizle bir arada büyük bir sofrada buluşabilir veya özel günlerinizi
Happily Ever After sabah 07.30- 24.00 arası kahvaltıdan
kutlayabilirsiniz. Ama her defasında Happily Ever After’da mutlu
akşam yemeğine kadar servis veren ve çok insanın uğradığı,
olursunuz. İtalyan şef Claudio Chinali’nin yenilediği menüler, çi-
açık olduğu her an misafiri olan bir yer. Menümüz de bu anlam-
çekler, semtin ve mekanın havasına uygun müzikler ile Happily
da çok geniş. Kahvaltı, öğle yemeği, çay saati, akşam yemeği
Ever After’ı sabah kahvaltısından akşam yemeğine kadar tüm
için İtalyan şefimiz Claudio Chinali’nin hazırladığı geniş seçe-
gün zevkle ziyaret edebilirsiniz.
nekli bir menümüz var. Bu anlamda porselenlerimizi her türlü
Neden Mitterteich porselenlerini tercih ettiniz?
yemekle kullanıyoruz. Mitterteich porselenlerinin zarafetiyle ye-
Burası küçücük bir mekandan bugünkü haline geldi ve
meklerimiz uyum içinde. Çay servisinden ana yemeğe, tatlıya,
Bebek’in en gözde restoranlarından biri oldu. Başlangıçtan bu
salataya kadar her yemeğe uygun şıklıkta ve kullanıştaki ürünler
yana hep çok özel menüleri özel sunumlarla servis etmeyi amaç-
hepimizin gözünü okşuyor ve kullanım kolaylığı sağlıyor. ladık. Bu nedenle kullanılan tabaklar bizim için çok önemliydi.
72
Tel: (0212) 263 41 38
ESTETİK DOKUNUŞ
İĞNEADA RESORT
KONUKSEVER VE ŞIK
Batı Karadeniz’in Kırklareli ilinin bir
beldesi olan İğneada’daki İğneada Resort
Hotel&Spa, konuklarına Kütahya Porselen’in
‘Dünya’ serisi ile servis veriyor. Yazı Zeliha Köşlü
İĞNEADA RESORT
İĞNEADA, KIRKLARELİ
ğneada Resort Hotel&Spa Thracia Alacar-
İ
te Restaurant, Thynessos Restaurant, Tra-
nipsa Patisserie, Dionysos Roof Bar, seyir
terasları ve diğer bölümlerin tümünde Kütahya Porselen’in koleksiyonlarını kullanıyor. Firmanın yönetim kurulundan Emre Sağışman
Kütahya Porselen markasıyla ilişkisini anlattı.
İğneada Resort Hotel&Spa hakkında
bilgi verir misiniz?
2009 yılının Aralık ayından bu yana
hizmet veren İğneada Resort Hotel&Spa,
Batı Karadeniz’in son sahil kasabası olan
İğneada’da yer alıyor. İğneada Resort
Hotel&SPA, İstanbul’a 2,5 saat mesafede bulunan, longoz ormanları ve 25 km’yi
bulan uzun sahiliyle eşsiz bir doğaya sahip.
350 yatak kapasiteli İğneada Resort’ın tüm
odalarından deniz manzarası izlenebiliyor.
Kütahya Porselen ürünlerinizi nerelerde kullanıyorsunuz?
Taze balık çeşitlerimizi sunduğumuz Thracia Alacarte Restaurant, Thynessos Restaurant, Tranipsa Patisserie, Dionysos Roof Bar,
seyir terasları ve diğer bölümlerin tümünde
Kütahya Porselen markasının koleksiyonlarını
tercih ediyoruz.
Seçiminizden memnun musunuz?
Kütahya Porselen markasını tercih sebebimiz kalite güvencesi ve markaya duyduğumuz güven. Bu anlamda mutfak, kafeterya,
restoran ve barlarımızda Kütahya Porselen’i
kullanmaktan memnunuz. Tel: (0288) 692 20 20
74
BAYİ
EMİN MAĞAZACILIK
Emin Mağazacılık, 20 yıldır
Kütahya Porselen’in Prestige Corner
bayiliğini yapıyor. Mağaza sahibi Sadık
Dursun’la Kütahya Porselen’i konuştuk.
Yazı Zeliha Köşlü, Fotoğraflar İsa Arslan
Mağazanız hakkında bilgi verir misiniz?
Sarıyer’in merkezi bir yerinde konumlanan mağazamız
20 yıldır aynı adreste faaliyet gösteriyor. Yıllar içinde kemikleşmiş bir müşteri portföyümüz oluştu. İki mağazanın birleştirilmesinden oluşan 150 metrekarelik showroom’umuzda
porselen grupları, elektrikli küçük ev aletleri ve tekstil ürün
grupları yer alıyor.
Kütahya Porselen’le ne zamandır çalışıyorsunuz?
Kütahya Porselen’le mağazamız açıldığından bu yana 20
yıllık bir ortaklığımız var. Prestige Corner bayiliğini gerçekleştirdiğimiz Kütahya Porselen’in koleksiyonlarının tamamını satışa
sunuyoruz. Müşterilerimiz markanın tüm kampanya ve hizmetlerinden yararlanıyor.
Mağazanızda en çok hangi koleksiyonlar satılıyor?
Aralarında 82 parçalık ‘Belçim’ serisi, 85 parçalık ‘Zümrüt’ serisi ve 82 parçalık ‘Efsun’ serisinin de bulunduğu yeni
çıkan kare formlu koleksiyonlar en çok ilgi görenler arasında.
Ayrıca kampanyalı modeller ve kampanyalı çeyiz setleri de
çok tercih ediliyor.
Kütahya Porselen’le çalışmanın farkı nedir?
Kütahya Porselen markası kendini kanıtlamış, güvenilir bir
marka. Çin mallarından kaçanlar yerli mallarının göz bebeği
Kütahya Porselen’i tercih ediyorlar. 76
BAYİ
KONAL İNŞAAT
Konal İnşaat’ta
Kütahya Seramik ve
Korkmaz markalarının
gücü birleşince başarı
kaçınılmaz olmuş.
Konal’ın kuruluş hikayesini anlatabilir misiniz?
dınız. Bu başarının öyküsünü bizimle paylaşır mısınız?
Bir aile şirketi olan Konal İnşaat’ın seramik işkoluna girmesi
Başarı tesadüfi veya anlık değildir. Başarı için öncelikle ekip
1985’li yıllara dayanıyor. 1985’ten bu yana inşaat sektöründe
çalışması, birlik beraberlik ruhu ve uzun vadeli düşünebilmek
demir, çimento satışı yapmakta olan firmamız sektörde yeni
gerekir.1985 yılında torba çimento satarak sektöre giren aile-
iş kolları arayışına girmiştir. 2001 yılında ana şirketimizden ba-
miz, bugün Türkiye’de dokuz ayrı noktada kurduğu hazır beton
ğımsız olarak kurulan Konal İnşaat ile seramik sektörüne adım
tesisleri ile hizmet vermektedir. Tabii ki bu bir birikimin, tecrübe-
atmıştır.
nin ve istikrarın neticesidir. Tesislerimizin bulunduğu yerler bizim
Kısa bir zamanda seramik sektöründe özellikle İç
için pazardır. Bizler bu pazarlarda her zaman sektörün en iyileri
Anadolu Bölgesi’nde marka oldunuz. Bunu nasıl başar-
ile çalıştık. En iyilerle çalışmayı bir tercih olarak değil zorunluluk
dınız?
olarak gördük. Böylelikle, riski en aza indirdik. Bütün bu sebep-
İnşaat sektöründe gerek satış-pazarlama olarak sürdürdü-
lerin yanında, ‘her gecenin sonrasında güneş doğar’ düşüncesi
ğümüz faaliyetler gerekse yapmakta olduğumuz müteahhitlik
ile hayata bakmasını bildik. Ne kendimiz karamsarlığa düştük ne
hizmetleri firmamız için avantaj sağlamıştır. Seramik alanında
de müşterilerimizin morallerini bozacak uygulama ve söylemlere
çalışmaya başladığımızda hem müteahhit grubu müşterileri-
girdik. Hafif pansuman tedbirlerle krizi atlattık diyebilirim.
miz hem de bayii alt yapımız hazırdı. Bunun sonucu olarak, altı
MÜSİAD başkanlığı ve birçok sivil toplum kuruluşun-
ay gibi kısa bir sürede bölgemizde seramik konusunda önemli
da görevler alıyorsunuz. İş hayatınızın yoğunluğunda bu
başarılar elde ettik.
faaliyetler için nasıl zaman bulabiliyorsunuz?
Ayrıca var olan bilgi ve birikimlerimizi seramik alanına taşı-
MÜSİAD vb. sivil toplum kuruluşlarının insana kazandır-
yabilmenin getirdiği avantajları; sunduğumuz hizmet anlayışı,
dıklarının içerisinde en önemlisi zamanı verimli kullanabilme
müşteri odaklı pazarlama ve aktif bir satış ekibi ile büyüttük.
ve yönetme yeteneğidir. İnsan yeter ki bir şeyi samimiyetle
Sektöre birçok yönden yeni bir anlayış getirdik. Bu ve benzeri
yapmayı istesin, o iş için enerjisinin de zamanın da olduğu-
sebepler sonucu beş satış temsilcisi ile 50’nin üzerinde tali ba-
nu görecektir. Bizim insanımız yeter ki istesin, yapamayacağı
yisi olan güçlü bir satış ve pazarlama firması olduk. Bayilerimize
hiçbir şey yoktur.
yirmiye yakın personelimiz ve araçlarımızla sunduğumuz kaliteli
hizmet, Kütahya Seramik ve Korkmaz markalarının gücü ile birleşince başarı kaçınılmaz oldu.
Ekonomide zorlu dönemlerin yaşandığı geçen yıl Kütahya Seramik Türkiye metrekare birinciliği ödülü kazan78
İdealleriniz nelerdir, yapmayı çok istediğiniz neler
var?
Konal İnşaat’ı sektörde bir yapı market haline getirip
Türkiye’de ve dünyada şubelerini açabilmek en büyük idealimiz. GURME
GÜRAL SAPANCA
SONBAHAR
KRALİÇESİ
Sapanca’nın yemyeşil ormanları içinde, dinginliğe kucak
açan Güral Sapanca Wellness Park’ın şefi, incir ile
hazırladığı birbirinden ilginç tatları Mitterteich’ın şık serileri
ile buluşturdu. Yazı Şebnem Yıldız Fotoğraflar Levent Bozkurt
‘PRG27D400 Perge’ 27 cm düz tabak.
80
TAZE İNCİRLİ TAHIL SALATASI
1/2 paket maskolin Akdeniz yeşillikleri
En arkada ‘TAD26PYK Tavola’ 26 cm ‘Puzzel’ kayık tabak;
önünde ‘TA610KS’ salata setinden yuvarlak kase.
20 gr yeşil mercimek, haşlanmış
15 gr buğday, haşlanmış
15 gr mısır, haşlanmış
30 gr cherry domates, ince doğranmış
15 gr kuru kayısı, ince doğranmış
10 gr kuru üzüm, ince doğranmış
20 ml sızma zeytinyağı
15 ml nar ekşili sos
40 gr taze siyah incir, ince doğranmış
Hazırlanışı Maskolin yeşillikleri temizleyin ve kurutun. Yeşillikleri
doğramadan bütün şekilde salata kasesine yerleştirin. Üstüne daha
önceden haşlanmış mercimek, buğdayları serpiştirin. Mısır, kuru
kayısı, kuru üzüm, cherry domates ve taze incirleri de ilave edin.
Zeytinyağı ve nar ekşili sos gezdirip servis edin.
Önde ‘PRG25KK00 Perge’
25 cm kase; arkada ‘PRG46KY00
Perge’ 46 cm kayık tabak.
SİYAH İNCİRLİ DANA FAJITA (1 kişilik)
20 gr sarı Kaliforniya
5 gr karabiber
biberi
20 gr tereyağı
20 gr kırmızı Kaliforniya
5 gr acı sos
biberi
15 gr avokado sosu
20 gr yeşil dolmalık biber
15 gr domates sosu
180 gr dana bonfilesi,
15 gr ekşi krem sosu
(biberlerle birlikte jülyen
2 adet tortilla ekmeği
doğranacak)
10 gr kaşar peyniri,
20 gr kuru soğan,
rendelenmiş
doğranmış
10 gr kıvırcık marul, ince
10 gr Meksika fajita
doğranmış
baharatı
40 gr taze siyah incir,
10 gr tuz
ince dilimlenmiş
Hazırlanışı Et ve sebzeleri vok tavada, kızgın tereyağında ve yüksek ateşte baharat, tuz, karabiber ve acı
sos ile birlikte pişirin. Garnitür olarak avokado sos, domates sos, ekşi krem sos, kaşar, kıvırcık marul ve en
son olarak da fajitanın üstüne eklediğiniz incirlerle servis
edin. Sıcak tortilla ekmeklerini de birlikte sunun.
81
GURME
GÜRAL SAPANCA
Önde ‘TAB20KR’ 20 cm kare tabak;
arkada ‘TAB17KS’ 17 cm kase.
TAZE SİYAH İNCİRLİ
PİLAV (2 kişilik)
60 gr pirinç
10 gr kuşüzümü
2 gr tarçın
2 gr yenibahar
10 kuru soğan, ince
doğranmış
15 gr domates
5 gr tuz
30 gr tereyağı
1/4 demet dereotu
40 gr taze siyah incir
Hazırlanışı Pirinçleri, önceden yıkayıp suda 10
dakika ıslatın. Bir tencereye tereyağını, pirinç ve
soğanı da ilave ederek
kavurun. Tuz, tarçın ve
yenibaharı ekleyin, suyunu da ilave ederek ateşin
altını kısın. Pilavınız hazır olduktan sonra, ince
doğranmış dereotu ve
domatesleri ilave edin,
karıştırın. İncirleri arzunuza göre ince şekilde doğrayarak
pilavın
üstüne
serpiştirerek servis edin.
82
TAZE YEŞİL İNCİRLİ, MERENGLİ PASTA (2 kişilik)
4 kat yuvarlak kesilmiş pandispanya bisküvisi
‘TAB25KY’ 25 cm kayık tabak;
‘PRG01CT00 Perge’ çay fincanı.
50 gr hazır pasta kreması
2 adet yumurtanın beyazı
100 gr tozşeker
2 adet taze yeşil incir
20 gr hazır sade, soğuk jöle
Hazırlanışı Pandispanya bisküvilerinin aralarına krema yapıştırıp
önceden çırptığınız yumurta beyazı ve şekeri, yapıştırarak hazırladığınız pastaya sürün. Elde ettiğiniz merengi bir pürmüz yardımı
ile yakın ve yeşil incir ile süsleyip, üstüne sade soğuk jöle sürerek
servis edin.
Arkada ‘TAA25HKY Tavola’
25 cm hilal kayık tabak.
KAYMAKLI İNCİR DOLMASI (2 kişilik)
2 adet siyah incir
100 gr su
150 gr toz şeker
50 gr krema
Hazırlanışı Su ve şekeri 10 dakika kaynatın ve incirlerle
birlikte 15 dakika daha kaynatın. İncirlerin içlerine krema
doldurun, fıstık ve kaymak ile birlikte servis edin.
83
SÖYLEŞİ
YALÇIN MANAV
YEMEK
SANATTIR
Tüm Aşçılar Federasyonu
Başkanı Yalçın Manav, dünyanın
sayılı mutfaklarından biri olan
Türk Mutfağı’nın Türk turizmini
ve kültürünü tanıtacak yegane
unsurlardan olduğunu söylüyor.
Yazı Çiğdem Hasanoğlu
Fotoğraflar Münhar Çınar
Yalçın Manav kimdir? Kendinizden bahseder misiniz?
Bu yarışmaların kriterleri nelerdir?
Malatya doğumluyum. İktisat Fakültesi Gazetecilik’ten
2008 yılında Tüm Aşçılar Federasyonu olarak Dünya Aş-
mezun oldum. Fakat her zaman turizm ile ilgiliydim. İstan-
çılar Birliği’ne üye olduk. Yarışmalar da zaten Dünya Aşçılar
bul İl Turizm Müdürlüğü görevinde bulunduğum sırada Pro-
Birliği’nin koyduğu kriterler çerçevesinde düzenleniyor. Jüri
fesyonel Aşçılar Derneği’nde görev almam için gelen ısrarlı
üyeleri dünyaca tanınmış gurmelerden, aşçılardan oluşuyor.
teklifleri reddedemedim. Uluslararası yarışmalarda Türkiye’yi
Mesela Prenses Diana’nın düğün pastasını yapan aşçı jüri
temsil edecek bir ekibin oluşturulması amacı ile başladığım
üyemizdi. Ulusal yarışmada ise, Türkiye’de tanınmış gurmeler,
görevime şimdilerde Tüm Aşçılar Federasyonu Başkanı ola-
yazarlar ve aşçılar görev alıyor.
rak devam ediyorum.
Sizce aşçılık mesleği Türkiye’de hak ettiği yerde mi?
Görevde bulunduğunuz süre içerisinde katıldığınız
Zamanla çok aşama kaydettik. İlerleyen yıllarda daha da
yarışmalardan ve yaptığınız çalışmalardan bahseder
iyi olacak her şey. Türk Mutfağı eşsizdir ve diğer mutfaklara
misiniz?
oranla çok fazla seçenek sunar. Özellikle de Osmanlı mut-
Dünyanın hemen hemen her yerinde her yıl yapılan ulus-
fağını tanıtmak gerek. Bunun için dünyanın çeşitli yerlerinde
lararası yemek yarışmaları var. Türk turizmini ve kültürünü
kaliteli restoranlar açmak gerekiyor. Türk aşçıları dünyanın
tanıtmak için bu yarışmalara katılmak ve bu yarışmalarda ba-
her yerinde çalışabilecek düzeyde eğitimli. Bizim amacımız
şarılara imza atmak gerçekten önemli. Biz de bunun gerek-
da zaten aşçılığa gönül vermiş gençlere yol açmak. Sonuçta
lerini yerine getirdik. 1995 yılında iki yılda bir yapılan otel araç
yemek bir sanattır, lezzet kadar sunum da önemlidir.
ve ekipmanları fuarı çerçevesinde düzenlenen ‘Dünya Şefler’
yarışmasına katılmak için 18 yaşındaki aşçılarımız Mövenpick
Birbirinden lezzetli yemekleri sunarken nelere dikkat ediyorsunuz?
Hotel İstanbul’un baş aşçısı Maximilian J. W. Thomae tara-
Modern tabaklar kullanmaya dikkat ediyoruz. Modern
fından eğitildi. 10 tanesi Maximilian’ın tavsiyesi ile Londra’ya
derken, dünya çizgilerindeki tabakları kastediyorum. Mesela
giderek yarışmanın inceliklerini öğrendi. 1996 yılında 82 yıldır
Kütahya Porselen’in çıkardığı ürünlere bakın, ne demek iste-
Londra’da devam eden bu yarışmaya 10 arkadaşımızla katıl-
diğimi anlayacaksınız. Eskiden çorbayı koca kaselerde içerdik
dık ve ilk altın madalyamızı aldık. Ve o tarihten itibaren her yıl
ama şimdi küçük tadımlık kaselerde içiyoruz çünkü sağlıklı bir
düzenlenen uluslararası yarışmalarda Türk Milli Takımı olarak
yaşam sürmemiz gerekiyor. Bu gibi değişkenlere dikkat ede-
ödülle döndük.
rek üretilen tasarımları kullanıyoruz yarışmalarda. 84
BİZDEN
HABERLER
Sıra dışı bir
tecrübe:
“Mini Terrapod
Günleri”!
Zorlu arazi koşulları, dik bir rampa,
yan yatan bir arazi aracı… Güral
Sapanca Wellness Park misafirleri
17-18 Temmuz tarihlerinde heyecan
dolu dakikalar eşliğinde sıra dışı
bir tecrübe yaşadılar. Land Rover
Experience Center’ın mobil Mini
Terrapod’u, “Mini Terrapod Günleri”
kapsamında 17-18 Temmuz hafta
sonunda Güral Sapanca’daydı. Otel
misafirleri Land Rover’ın uzman
eğitmen kadrosu eşliğinde temel 4X4
sürüş tekniklerini öğrenirken; dik inişçıkış, yan eğim geçişi ve çapraz geçiş
gibi zorlayıcı ve heyecan verici birçok
konuda da eğitim alarak, adrenalini
yüksek bir hafta sonu geçirdiler.
Komşu Ülke Fuarı
5.Uluslararası Irak ve Komşu Ülkelere Genel Ticaret ve
Sanayi Ürünleri Fuarı 24-27 Haziran tarihlerinde Gaziantep Ortadoğu Fuar Merkezi’nde gerçekleşti. Stratejik konumu ve ekonomik potansiyeli ile Ortadoğu
ülkeleriyle ilişkilerinde fırsatlar ülkesi olarak öne çıkan
Türkiye’nin bu fırsatları değerlendirmesi amacıyla düzenlenen fuar, Gaziantep ve çevre illerle birlikte komşu
ülkelerden ziyaretçilerin yoğun ilgisini gördü. 50 bin
kişinin ziyaret ettiği ve toplam 400’ü aşkın firmanın
katıldığı fuarda Kütahya Seramik yeni koleksiyonları,
büyük ebatlı karoları, özel polisaj uygulamaları, teknik
ürünleri ve Brezza cam koleksiyonları ile ziyaretçilerin
beğenisini kazandı. Yıllık 19 milyon metrekare üretim
kapasitesi, Türkiye’nin dört bir tarafına yayılmış geniş
bayi ağı ve dünyanın pek çok ülkesine gerçekleştirdiği ihracatı ile sektörün başrol oyuncularından biri olan
Kütahya Seramik, fuar kapsamında Ortadoğu ülkeleri
ile önemli iş görüşmeleri gerçekleştirdi.
86
DENİZ SEVERLER TARİHİ FENERBAHÇE
VAPURU’NDA BULUŞTU
enizTemiz Derneği/TURMEPA, deniz kirliliğine karşı yürüttü-
D
ğü kararlı mücadelesine destek veren dostlarına, kurum ve
kuruluşlara teşekkür etmek amacıyla Rahmi M. Koç Müzesi’nde
demirli bulunan tarihi Fenerbahçe Vapuru’nda 28 Temmuz 2010
tarihinde ‘Bir Yaz Gecesi Buluşması’ davetini düzenledi. Davetin
sponsorluğunu Güral Sapanca Wellness Park üstlendi.
DenizTemiz Derneği/TURMEPA’nın düzenlediği davetin ev
sahipliğini derneğin Kurucu Onursal Başkanı Rahmi Koç, Yönetim Kurulu Başkanı Tezcan M. Yaramancı ve Güral Sapanca
Turizm Koordinatörü Kamil Berk yaptı. Derneğin, temiz denizler
hedefi için birlikte yola çıktığı Deniz Ticaret Odası’nın yöneticilerinin yanı sıra Yüksek Danışma Kurulu üyeleri, iş, sanat, medya
dünyasının deniz sevdalısı isimleri, çok sayıda kamu kuruluşunun temsilcisi ve cemiyet hayatının önde gelen deniz gönüllüleri
davette bir araya geldi. Davetliler, Rahmi M. Koç Müzesi’ndeki
Fenerbahçe Vapuru’nun eşsiz atmosferi ve manzarası eşliğinde
eğlenceli vakitler geçirdi.
Rahmi M. Koç Müzesi’nde düzenlenen davette Kütahya Porselen Yönetim Kurulu Üyeleri Hediye Güral Gür ve Sema Güral
Sürmeli, Rahmi Koç’a bu gece için özel olarak hazırlanan yunus
desenli fincan takımı ve ayrıca kendi üretimleri olan yunus şeklinde çikolata hediye etti. 87
BİZDEN
HABERLER
Kütahya Seramik
ailesi büyüyor
Hayal edebileceğiniz tüm renkler ve birbirinden farklı çizgileriyle
seramik sektörüne farklı bir anlayış getiren Kütahya Seramik, bu
anlayışla oluşturduğu ve Türkiye’nin dört bir yanında hizmet veren
‘Çağdaş Yaşam’ konseptli mağazalarına üç yeni mağaza daha ekledi.
25 Haziran’da Şarkışla, 26 Haziran’da Tokat, 05 Temmuz’da Aksaray
mağazaları hizmete açıldı.
Kütahya Seramik Kayseri bayisi Kaşıkçı Yapı’nın tali bayiliğinde
Şarkışla’da hizmete açılan Kılıç Yapı ve Tokat Aksoy Yapı mağazaları
açılışları iş, siyaset dünyası ve bölge halkının yoğun katılımıyla
gerçekleşti.
Tokat Valisi Şerif Yılmaz, Tokat Milletvekili Hüseyin Gülsün,
İl Belediye Başkanı Adnan Çiçek, Kütahya Seramik Muhasebe ve
Finansman Müdürü Ali Abacı’nın katıldığı Aksoy Yapı açılışına 1000
davetli katıldı.
Kütahya Porselen San.A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Nafi Güral’ın
gerçekleştirdiği Aksaray mağaza açılışında ise Aksaray Milletvekili Ali
Rıza Alaboyun ve Aksaray Valisi Orhan Halimoğlu konuşmalar yaptı.
Konya bayii Konal İnşaat’ın tali bayiliğinde hizmete açılan Uyarlar
bölgenin en büyük seramik showroomu olma özelliği taşıyor.
Mağazalar birbirinden farklı döşeme alternatifleri, her zevke hitap
eden farklı ürün grupları ile ziyaretçilerin beğenisini kazanıyor.
Kütahya Porselen San.A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Nafi Güral’ın gerçekleştirdiği
Aksaray mağaza açılışına, Aksaray Milletvekili Ali Rıza Alaboyun ve Aksaray Valisi
Orhan Halimoğlu katıldı.
88
Güral Sapanca
Wellness Park
Tenis Turnuvası
‘Güral Sapanca Wellness Park 2010 Tenis Turnuvası’ 16 Temmuz-01 Ağustos 2010 tarihleri
arasında gerçekleştirildi. Bu yıl ikincisi düzenlenen turnuvaya katılım beklenenin üzerinde gerçekleşti. Direktörlüğünü otelin tenis hocası Sezai
TUTMAZ’ın yaptığı turnuvaya İstanbul, İzmit, Sakarya, Bursa ve Bilecik illerinden 140 sporcu katıldı. Bölge tenisçileri için Güral Sapanca Wellness
Park tenis turnuvası, kortların güzelliğinin yanında
katılanlara ve kazananlara verilen hediyeler ile birlikte sabırsızlıkla beklenen bir turnuva haline geldi.
Turnuvanın ödülleri 01 Ağustos Pazar günü otelin lobisinde düzenlenen bir koktey ile sahiplerine
verildi.
KYK DİYARBAKIR’DA FABRİKA KURDU
Eskişehir’in ardından Samsun ve Adana’da üretim tesisleri kuran Kütahya
Yapı Kimyasalları (KYK) A.Ş dördüncü fabrikasını Diyarbakır Organize Sanayi
Bölgesi’nde faaliyete geçirdi.
01 yılında kurulan Eskişehir merkezli Kütahya Yapı
20
Kimyasalları (KYK) Samsun ve Adana’da kurduğu
üretim tesislerinden sonra Diyarbakır’da da fabrika açtı.
Diyarbakır Organize Sanayi Bölgesi’ne (OSB) kurulan fabrikanın altı ayda tamamlandığını ve 3 milyon Euro’ya mal
olduğunu ifade eden Kütahya Yapı Kimyasalları AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Cemil Onur Sürmeli, bölgeye istihdam
sağlayacakları için çok memnun olduğunu belirtti: “Nakliye
ücreti fazla olduğu için bölgesel fabrikalar kuruyoruz. Diyarbakır bizim için önemli bir bölgeydi. Bölgede yaşayan
insanlar da çok memnun. Az da olsa bir istihdam sağlayacağız. Bir bina için gerekli olan yapı ile ilgili ürünlerin tamamını üreteceğiz. Irak’tan gelen siparişler her geçen gün
artıyor. Adana’dan sevk ediyorduk artık Diyarbakır’dan
sevk edeceğiz.“ İngiltere, Fransa, Belçika ve Orta Asya
Cumhuriyetleri’nin de aralarında bulunduğu 17 ülkeye ihracat yapan KYK, beş yıllık plan dahilinde Suriye başta olmak üzere yurtdışında da fabrika kurmayı planlıyor. Maliye Bakanı Porselen Müzesi’ni ziyaret etti
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek bazı
temaslarda bulunmak üzere gittiği Kütahya ziyaretinin ikinci gününde Kütahya Porselen ve Kütahya Seramik mağazalarını gezerek aynı binada yer alan
Porselen Müzesi’nde baskı yapılmış çini
üzerine boyama yaptı ve çini hakkında
bilgiler aldı. Kütahya Porselen Yönetim
Kurulu Başkanı Nafi Güral ve oğlu Erkan Güral, eşi Esra Şimşek ile çalışma
önlüğü giyip boyama çalışması yapan
bakanı müzede sergilenen porselen ve
seramikler hakkında bilgilendirdi. Bakan Şimşek’in ziyaretine Kütahya Valisi
Şükrü Kocatepe, Kütahya Milletvekili
Hasan Fehmi Kinay, Belediye Başkan
Vekili Nejat Özturan, Vali Yardımcısı
Metin Selçuk ve İl Emniyet Müdürü Sezai Kalyoncu katıldı.
89
BİZDEN
HABERLER
KUTSO’NUN
İFTAR YEMEĞİ
Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün bir dizi ziyaretlerde
ile ilçeleri hakkında da bilgiler aktaran KUTSO Başkanı Nafi
bulunmak üzere Kütahya’daydı. Bakan Ergün, Kütahya Ti-
Güral, ölçek ekonomisi konusunda sıkıntılar yaşandığının al-
caret ve Sanayi Odası tarafından onuruna düzenlenen iftar
tını çizdi. Kütahya Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu
yemeğine katılarak, işadamları, sivil toplum kuruluşları tem-
Başkanı Nafi Güral, Kütahya’nın ulaşım, ölçek ekonomisin-
silcileri ve üyeler ile bir araya geldi. Türkiye Odalar ve Borsalar
de denge, ilçelerin sorunlarına çözüm üretilmesi, organize
Birliği Ticaret ve Sanayi Odaları Konsey Başkanı
sanayi bölgeleri ile ilgili beklenen iyileştirme-
ile Kütahya Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Ku-
ler, KOSGEB destekleri, Türk Ticaret Kanu-
rulu Başkanı Nafi Güral konuşmasına Sanayi ve
nunun biran evvel çıkarılması gibi konularda
Ticaret Bakanı’na teşriflerinden dolayı teşekkür
Kütahya’nın beklentilerini ifade ederek, sözle-
ederek başladı. Tüccar ve sanayici için geliştiri-
rini tamamladı. Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat
len çözümlerin işletmelere, KOBİ’lere gayret ver-
Ergün, konuşmasının başında, sivil toplum
mesinin çok sevindirici olduğundan söz ederek,
kuruluşlarının ve iş dünyasının ekonomik, ti-
Sanayi Bakanlığı tarafından işletmelere yönelik
cari ve siyasi alandaki önemini vurguladı. Bir
KOSGEB Destekleri, KOBİ çağrı merkezleri, AR-
ülkenin üretim gücü ve kabiliyetinin sanayiyle
GE gibi faaliyetlerinin iş dünyasını sevindirdiğini
ölçülebileceğini anlatan Ergün, ‘’Türkiye’nin
söyledi. Kütahya’nın sosyo-ekonomik göster-
bütün illeri birden kalkınırsa ülke kalkınma-
geleri, eğitim, sağlık, imalat sanayi sektöründeki istatistiksel
sı olur. Yoksa üç beş ilde her şey toplanıp diğer illerde bir
verileri hakkında bilgiler sundu. Kütahya’nın vergi tahakkuku
atalet, durgunluk varsa o ülke kalkınmış bir ülke sayılamaz.
alanında 27. sırada yer aldığını belirterek, sektörlere yansı-
Türkiye’de geliştirmek zorunda olduğumuz konulardan biri
malarını açıkladı ve ilimizin ticaret, sanayi, ekonomik yapısı
de müteşebbis ruhtur. Bu konuda mesafe almamız gerekir,”
hakkında bilgiler verdi. Kütahya’nın organize sanayi bölgeleri
şeklinde konuştu. GELENEKSEL BULUŞMA
Kütahya Porselen tarafından her yıl geleneksel olarak düzenlenen iftar
yemeklerine bu yıl çalışan ve emekli olmak üzere toplam 2400 kişi katıldı.
İftarda, Kütahya Porselen’in seramik ve ambalaj fabrikalarında çalışan
beyaz yaka ile mavi yaka temsilcileri bir araya geldi. İftara aileleri ile birlikte
katılan çalışanlar, Saklı Dünya Restoran’da keyifli bir akşam yemeği yediler. 11 Ağustos’ta düzenlenen iftara 1300 kişi katıldı. Kütahya Porselen
yalnız çalışanlarını değil emekli personelini de unutmadı. 12 Ağustos’ta
Saklı Dünya Restoran’da düzenlenen iftar yemeğine ise 1100 emekli personel aileleriyle katıldılar.
90
BİZDEN
HABERLER
NAFİ GÜRAL EĞİTİM
VAKFI’NDAN
ANLAMLI GÜN
Kurulduğu günden bu yana eğitim ve yardım konusunda
faaliyetlerine hızla devam eden Nafi Güral Eğitim Vakfı,
Sakatlar Derneği Kütahya Şubesi üyelerine verdiği iftarda
28 engelliye tekerlekli sandalye hediye etti. Kütahya
Öğretmenevi’nde düzenlenen iftara çok sayıda engelli
vatandaş ve aileleri katıldı. Nafi Güral Eğitim Vakfı, Sakatlar
Derneği ile yaptığı görüşmede tekerlekli sandalye ihtiyaçlarını
öğrenmiş ve hemen harekete geçmişti. Dağıtılan tekerlekli
sandalyelerden 20 adeti Nafi Güral Eğitim Vakfı, diğerleri ise;
Londra’da bulunan Berk Kangal, Eskişehir’den yardımsever bir
vatandaşımız, bir diğerini Boğaziçi Çözüm Dershanesi, üçünü
ise Kütahya Porselen ve Kütahya Seramik çalışanları tarafından
karşılandı. Nafi Güral Eğitim Vakfı Başkanı Gülsüm Güral
yaptığı açıklamada “Engelli insanlarımızın mutluluğu bizim
mutluluğumuzdur. Öncelikle bana verdiği imkanlardan dolayı
eşim Nafi Güral’a, beni yalnız bırakmayan oğlum Erkan Güral’a,
bu çalışmayı birlikte yürüttüğümüz Türkiye Sakatlar Derneği
Şubesi Başkanı Hatice Yakar’a ve emeği geçen herkese teşekkür
ederim. Nafi Güral Eğitim Vakfı kuruluşundan bu yana birçok
proje yürüttü, bu ortak çalışma ile engelli kardeşlerimize katkıda
bulunmaya çalıştık,” sözleriyle düşüncelerini dile getirdi.
92
KÜTAHYA
SERAMİK
ERBİL NEW IRAQ
FUARI’NDAYDI
Erbil New Iraq Uluslararası Yapı, İnşaat,
Belediye Ekipmanları ve Teknolojileri Fuarı
12-15 Temmuz tarihinde Erbil International
Fair Ground’ta gerçekleşti. Fuara doğaltaş
ve seramik bölümünde katılan Kütahya
Seramik, Erbil’de yeni bir showroom çalışmasına başladı. Geleceğin Dubai’si olarak
nitelendirilen, inşaat ve yapı sektörünün
neredeyse tamamının Türk firmalarında
olduğu bölgede özellikle Irak, İran, Suriye,
Libya, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri ve diğer Körfez Bölgesi ve Orta Doğu’dan gelen potansiyel müşterilerle görüşmeler yapıldı. Yaklaşık 10.000 kişinin ziyaret ettiği
fuar kapsamında, Kuzey Irak Müteahhitler
Birliği Toplantısı düzenlendi. Fuara inşaat
malzemeleri, kapı-pencere, iş makineleri,
mimarlık,
danışmanlık,
ısıtma-soğutma
sistemleri, güvenlik sistemleri, elektrik
malzemeleri, jeneratör, aydınlatma ve prefabrikasyon sektörlerinde faaliyet gösteren
252 katılımcı firma yer aldı.
DOĞAYLA
KUCAKLAŞIN
Yemyeşil bir orman arazisi içinde, çam ormanlarının tam ortasında, etkileyici doğası ve tertemiz havasıyla misafirlerine hizmet veren Güral Harlek Thermal
Resort&SPA, bu bayram çok özel programlarıyla konuklarına unutulmaz bir tatil seçeneği sunuyor.Güral
Harlek’te bayram aktiviteleri saymakla bitmiyor.Turnuvalar, geziler, sifalı termal sularda sağlık etkinlikleri, SPA merkezinde, klasik masaj, sağlık masajı, yüz
masajı, sıcak taş terapisi, stres giderici masaj, boyun
ve sırt masajı, Tai, Bali, Hint, baş, köpük, bal ve çikolata masajı seçenekleri üstelik bayrama özel avantajlı fiyatlarla...Birbirinden farklı lezzet alanlarında her
çeşit damak zevkine göre yemek seçenekleri, Güral
Harlek’in benzersiz doğası eşliğinde, hamak keyfi ve
doğa yürüyüş aktiviteleri sizleri bekliyor.Çocuklara
özel eğlenceler, yarışmalar, havuz oyunları ve aquapark etkinlikleriyle bu bayram Güral Harlek’te tüm
çocuklar çok mutlu olacak.Doğa manzaralı odalarda,
her odada termal su ve jakuzi konforuyla konuklarına ayrıcalıklı bir konaklama imkanı sağlayan Güral
Harlek’te, kişi başı 150 TL’den başlayan fiyatlarla çifte bayram coşkusunu sizde yaşayın.
KONUKLARIMIZ
MUHTEŞEM DÜĞÜN
Esra Erol ile Ali Özbir’in düğünü Güral Sapanca
Wellness Park’ta muhteşem bir organizasyonla gerçekleşti.
evgilisi Ali Özbir’in doğum günü olan 2 Temmuz’da
S
ATV’deki ‘Esra Erol’la Evlen Benimle’nin canlı yayının-
da nikah masasına oturan sunucu Esra Erol, düğününü 4
Temmuz pazar akşamı Güral Sapanca Oteli’nde yaptı.
Şov dünyasından Seda Sayan, Selami Şahin, Merve
Sevi, Oylum Talu, Pınar Aylin, Sibel Turnagöl, Safiye Soyman Faik Öztürk, Behzat Uygur, Zerrin Özer, Zerrin Arbaş,
Fulya Özcan Ündüz, Gazanfer Ündüz, İpek Tanrıyar, Murat
Dalkılıç ve Tanyeli gibi ünlülerin katıldığı düğünün solisti Ziynet Sali’ydi. Esra Erol ile bu muhteşem düğünü ve ‘ailenin
bir ferdiyim,’ dediği Kütahya Porselen markasını konuştuk.
Neden Güral Sapanca’da düğün yapma kararı
aldınız?
94
Şehrin sıkıcı atmosferinden uzaklaşmak istedik. Düğün için seçeceğimiz yerlerin hepsi alışılmış, klasik yerler olacaktı. Davetlilerin hepsi İstanbul’un akşam trafiğini
nasıl olsa çekeceklerdi. Yolda kaybedeceklerini düşündüğümüz zaman diliminde Sapanca’da oldular. Sabaha
kadar gece bizimdi… Kısacası davetlileri esir aldık.
Aslında yaptığımız deli işiydi ama buna değdi… Güral
Sapanca Oteli’nin atmosferi, çevresini kuşatan yemyeşil doğası ve insana neşe veren havası yetti… Herkese
tavsiye ederim.
Düğüne kaç kişi katıldı?
550 kişi katıldı.
Organizasyondan memnun kaldınız mı?
Her şey harikaydı. İyi koordine olabilmek, karşılıklı isteklerimizi belirtmek çok önemli. Çünkü gözden kaçan
herhangi bir ayrıntı geceyi zehir edebilirdi. Güral Ailesi ve
tüm çalışanlar bizim için seferber oldular. Sanki onların
ailesinden biriydik o gece...
Kütahya ve Kütahya Porselen ile ilişkinizden kısaca bahsedebilir misiniz?
Babamın Kütahya’ya tayin olmasıyla başladı aslında
her şey ve benim küçücük dünyamda kurduğum kocaman televizyoncu olma hayallerimle...
İşin özü şu aslında: Dünyanın bir ucunda bile olsanız, tanıdığınız herkesle yollarınız birgün mutlaka kesişiyor. Bu nedenle iyi ve dürüst bir insan olmak her zaman
kazanç getiriyor insana. Okul tatillerimde Kütahya BTV
(Birlik Televizyonu) radyolarında stajyer olarak çalışarak
televizyon dünyasıyla tanıştım. Televizyoncu olmam için
attığım ilk adımdı bu. Orada işin mutfağını öğrendim ve
yıllar sonra bir gün toplantı masasında tekrar bir araya
geldik. ‘Kütahya Porselen’in ürünlerini ve 40 yılını sen
anlat programda. Sen bizim kızımızsın, bu ürünleri senden daha iyi kim anlatabilir,’ dediler. Aslında haklılar, annem ve tayfası iki günde bir, yemek takımı, kahve takımı,
kahvaltı seti alalım diye ısrar edip durur. Hala evde misafirlerin önüne çıkmayı bekleyen çok sayıda açılmamış
servis takımları var. Çünkü annem için porselen bir tür
aşktır... Yıllardır uzaktan gelen bu tanışıklık bugün bizi
bir araya getirdi…
Nafi Amcam, Gülsüm Hanım ve tüm ailesinin bir kızları ve damatları oldu… Şimdi yaptığım program vesilesi
ile de ulaştığım binlerce insana Kütahya’yı ve Kütahya
Porselen’i aşkla anlatıyorum... Sizlerin vesilesi ile tekrar
tüm Güral Ailesi’ne, Rüştü Bey’e ve tüm çalışanlarına
sonsuz teşekkür ve şükranlarımı sunuyorum... 95
BULMACA
Fotoğraftaki zengin
koleksiyona sahip yer
Kütahya Porselen’in bir
yemek takımı formu
Bir olayın ya da
bir kişinin geçmişi
Eski dilde gece
Sarkaç
36
20
Çözüm anahtarıyla birlikte
Eser Çetintaş adına
göndermeniz rica olunur.
32
Bir bağlaç
23
2
13
Sevi
44
25
Utanma duygusu
Eski bir uygarlık
İlave
Bir yüzölçümü
birimi
Bir tür iskembe
İstanbul’un
bir ilçesi
Adres: Taps Ajans, Atatürk Bulvarı
43001, Kütahya
Tel: (0274) 225 15 16
İskambilde bir kağıt
18
Siirt’in bir ilçesi
Seyrekleştirmek
Hekimlerin hastaları
dinlerken duydukları
patalojik ses
Kütahya Porselen’in
ürünlerinde kesinlikle
bulunmayan
zehirli madde
29
Şöhretli
Bulmacam›z› doğru yanıtlayan
okurlarımız, Kütahya Porselen’den
sürpriz armağanlar kazanacaktır.
Hazırlayan Ali Bakın
Sınıf
34
Valide
Şaşma anlatan
bir söz
Kriptonun simgesi
En azından,
hiç olmazsa
Eski dilde ateş
Sıvacı aracı
Yunan mitolojisinde
güzel sanatlar
perisi
Savaş sırasında silhlı
halk gücü
12
Epilepsi
41
17
İsimsiz
38
Bir nota
Kökü sürgün kesici
olarak kullanılır
37
Atılgan
Temel,esas
3
Akıllıca
24
6
Elazığ’ın bir ilçesi
9
Denize girerken
giyilir
İş önlüğü
26
İlgi
Bir taş atma
aracı
Bir binbaşının
komutasındaki
askeri birlik
31
Bir tür masaj
4
Gelecek
Kütahya
Porselen’in bir
yemek takımı
35
Bayağı
Aktinyumun
simgesi
22
Uyarı
Fiil
İskambilde bir
kağıt
Kuzu sesi
16
43
Bir nota
8
42
İlgi eki
G.Amerika’da
yaşayan uzun tüylü
bir hayvan
Kalabalık
Avrupa’da
bir halk
Metal nesne,
plaka
Okuyucu
Eski bir uygarlık
14
Önde
bulunan
28
5
Zonguldak
yöresinde yaygın
bir halk oyunu
Araba okunun
ekseni
33
Belirti
Temiz,Namuslu
Katılım
Bir pamuk türü
Yeryüzü parçası
11
İlaç
Ermin
Kepenek
Kütahya Porselen’in
renkli sofra ürünleri
markası
Çanakkale’nin
bir ilçesi
21
Biriçte sanzatunun
kısaltması
Nazi polis örgütü
Matematikte
sabit bir sayı
Eski dilde su
39
1
Bir spor klübü
30
Utanma
Engelli, özürlü
45
Uzunçaların kısa
yazılışı
Yunanca da
bir harf
Temizlik İşlerinde
kullanılan bir
çeşit toz
Seryumun
simgesi
Yaprakları salata
olarak yenir
Dokunca
27
Su taşkını
Özel tedavi yöntemi
Kalın iplikle elde
örülmüş iş
Yüksek ısıda
pişirilmiş topraktan
yapılan nesne
Kütahya Porselen’in
bir yemek takımı
formu
Kütahya
Porselen’in bir
yemek takımı
Bir soru eki
Tir
10
İnsandan nefret
eden kimse
Ses
15
Tastik
Kıraat
Notada durak
işareti
19
Hile
ANAHTAR
CÜMLE
98
1
2
3
4
5
6
22
23
24
25
26
27
7
8
28
9
29
40
Vilayet
10
30
11
31
32
12
33
13
34
7
Kısmi
Kütahya
Porselen’in bir
yemek takımı
formu
Etrafı suyla çevrili
kara parçası
14
15
16
17
18
19
20
21
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
Formda olmak herkesin hayali,
Aliva’ya gelenlerin gerçeğidir.
Kişiye özel programlar ve
ölçümler sayesinde,
Aliva’ya gelenler önce forma girer.
Sonra bu formu, uzun yıllar korumayı öğrenir.
Kırkpınar Sapanca Sakarya
0 264 592 30 30 | guralsapanca.com

Benzer belgeler

Bir - NG Dergi

Bir - NG Dergi Turkuvaz Gazete Dergi Basım A.Ş

Detaylı