0-EJFM 4(1) - Eurasian Journal of Family Medicine

Transkript

0-EJFM 4(1) - Eurasian Journal of Family Medicine
2
Euras J Fam Med
EURASIAN JOURNAL OF FAMILY MEDICINE
Avrasya Aile Hekimliği Dergisi
VOLUME 4 • YEAR 2015 • APRIL • NUMBER 1
ISSN: 2147-3161
PUBLISHED THREE TIMES A YEAR
3
4
Euras J Fam Med
EURASIAN JOURNAL OF FAMILY MEDICINE
Avrasya Aile Hekimliği Dergisi
VOLUME 4 • YEAR 2015 • APRIL • NUMBER 1
ISSN: 2147-3161
PUBLISHED THREE TIMES A YEAR
Editor-in-Chief
H. Nezih Dağdeviren
Editors
Zekeriya Aktürk
Mehmet Ungan
Serdar Öztora
Ayşe Çaylan
Erdem Birgül (Language Editor)
Necdet Süt (Biostatistics Editor)
International Editorial Board
Amanda Barnard (Australia)
Amanda Howe (UK)
Ayfer Gemalmaz (Türkiye)
Bruce LW. Sparks (South Africa)
Chris van Weel (Netherlands)
Christos Lionis (Greece)
Daniel M. Thuraiappah (Malaysia)
Davorina Petek (Slovenia)
Denis Puchain (France)
Dilek Toprak (Türkiye)
Eliezer Alkalay (Israel)
Ersin Akpınar (Türkiye)
Esra Saatçi (Türkiye)
Faisal A. Latif Alnasir (Kingdom of Bahrain)
Ferdinando Petrazuoci (Italy)
Füsun Ersoy (Türkiye)
Garth Manning (Thailand)
Howard Tandeter (Israel)
Igor Svab (Slovenia)
Iona Heath (UK)
İlhami Ünlüoğlu (Türkiye)
İsmail Hamdi Kara (Türkiye)
Joao Sequiera Carlos (Portugal)
Johan Wens (Belgium)
John Murtagh (Australia)
José Miguel Bueno Ortiz (Spain)
Luc Martinez (France)
Luis Pisco (Portugal)
Kamile Marakoğlu (Türkiye)
Karen M. Flegg (Australia)
Kurtuluş Öngel (Türkiye)
Marius Marginean (Romania)
Mehmet Uğurlu (Türkiye)
Michael Kidd (Australia)
Murat Ünalacak (Türkiye)
Mümtaz Mazıcıoğlu (Türkiye)
Nabil Alkurashi (Saudi Arabia)
Önder Sezer (Türkiye)
Paul Van Royen (Belgium)
Peter Kotanyi (Hungary)
Pinar Topsever (Türkiye)
Richard Hobs (UK)
Richard Roberts (USA)
Sarah Larkins (Australia)
Süleyman Görpelioğlu (Türkiye)
Teresa Pawlikowska (UK)
Tuncay Müge Alvur (Türkiye)
Turan Set (Türkiye)
Valentina Madjova (Bulgaria)
Wesley Fabb (Australia)
Young-Sik Kim (Korea)
Zorayda E. Leopando (Philippines)
Owner: H. Nezih Dağdeviren (On Behalf of ESFAM)
Responsible Managing Editor: Serdar Öztora
Editorial Office:
Trakya University Medical Faculty, Department of Family Medicine (Aile Hekimligi),
Balkan Campus, 22030, Edirne, Türkiye
Printed on acid-free paper in:
Trakya University Press, Edirne, Turkey
Indexed in:
Index Copernicus International, Turkiye Citation Index, J-Gate, Scientific Indexing Services, Turk Medline, Global Impact Factor
5
EURASIAN JOURNAL OF FAMILY MEDICINE
EDITORIAL
Dear readers,
I would like to thank our colleagues across the world
for supporting and following Eurasian Journal of
Family Medicine. With this issue, we reach the fourth
volume of EJFM.
With the new submission system (TAPS), readers,
authors and reviewers have now a more user-friendly
and interactive experience, which raised the interest
in the journal. Our colleagues can easily submit their
scientific work and monitor the status of the review
process.
The journal is widely available as printed and online,
along with the e-book and mobile versions.
We hope that the contributions of our colleagues will
continue to grow and help to share the knowledge
among the family physicians worldwide.
Prof. Nezih Dagdeviren, MD
Editor in Chief
6
Euras J Fam Med 2015;4(1):1-38
I ND E X / İÇİN D E K İL E R
Title / Başlık
Authors / Yazarlar
1. Türkiye’de Yeni Parlayan Bir İntegratif Tıp Yöntemi:
Homeopati
Homeopathy: A New Shining Integrative Medicine Method in
Turkey
Önder Sezer
7. Mezuniyet Öncesi Aile Hekimliği Eğitimi: WONCA ve ÇEP
Çerçevesinde Bir Program Önerisi
Undergraduate Family Medicine Training: A Program Proposal in
the WONCA and National Core Curriculum Framework
Turan Set, Zekeriya Aktürk, Elif Ateş,
Ümit Avşar, Kenan Taştan
17. Learner Centered Teaching vs Constructivist Learning by
Traditional Classroom Teaching: An Experimental Study
Klasik Sınıf Öğreniminde Öğrenci Merkezli Öğrenimin
Yapılandırıcı Öğrenim ile Karşılaştırılması: Bir Deneysel Çalışma
Abdul Sattar Khan, Hamit Acemoglu,
Aamir Omair
23. Sosyal Pediatri Polikliniğinde İzlenen Çocukların ve
Ailelerinin Değerlendirilmesi
Well Baby-Child Follow Up And Family Evaluation At Social
Pediatrics Unit
Onur Öztürk, Başar Demir, Mahir İğde,
Banu Gülcan Öksüz, Ayşen Koçyiğit,
Şule Turan Akyol
29. Ebelik Bölümü Öğrencilerinde Sigara, Alkol, Madde
Kullanımını Etkileyen Faktörler ve Aile Sosyal Desteği
Influencing Factors For Smoking, Alcohol and Substance Use In
Midwifery Department Students' And Family Social Support
Betül Battaloğlu İnanç
36. Tomografide Kitle Görünümü Veren Tüberküloz Vakası
A Tuberculosis Case With A Mass Appearance in Tomography
Abdülkadir Kaya, Buğra Kerget, Pınar
Fakirullahoğlu, Ümit Avşar
7
1
REVIEW / DERLEME
2015
Türkiye’de Yeni Parlayan Bir İntegratif Tıp Yöntemi: Homeopati
Homeopathy: A New Shining Integrative Medicine Method in Turkey
AUTHOR / YAZAR
Önder Sezer
Abana İlçe Hastanesi,
Aile Hekimliği
Polikliniği, Kastamonu,
Türkiye
ÖZET
Homeopati, dünyada 18. yüzyılın sonlarından beri yaygın olarak kullanılan, ancak Türkiye için çok
yeni olan bir alandır. Dünya Sağlık Örgütü tarafından alternatif tıp yöntemi olarak kabul edilmiştir.
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre 2008’de Çin’de 26 milyar dolar, Fransa’da 408 milyonun üzerinde,
Almanya’da 346 milyon dolar, İngiltere’de 62 milyon dolardan fazla, Avustralya’da 7,3 milyon dolar ve
2007’de ABD’de 2,9 milyar dolar homeopati ilaçları için harcanmıştır.
Homeopati, holistik öğretiler çerçevesinde kişiyi bir bütün olarak ele alır. Fiziksel, psikolojik
semptomların yanında kişilik, alışkanlıklar gibi pek çok bulguyu bir araya toplayarak, rahatsızlık veren
sorunun kaynağına gitmeye, ve onu gidermeye çalışır. Tüm canlılarda var olan “bilgi” homeopatinin
temel taşıdır. Klasik batı tıbbında yaygınca kullanıdığı üzere semptomu tedavi etmek yerine, semptoma
neden olan rahatsızlığı tespit eder; ve hastanın kendi kendisini tedavi etmesini sağlar. Bunu var olan
bilgiyi ortaya çıkararak yapar. Homeopati, prensipleri ve kullanılan ilaçları (remedi) nedeniyle pek çok
kişi tarafından halen sorgulanmakta, pek çok kişi tarafından da vazgeçilmez bir yöntem olarak
görülmektedir. Fizyopatolojisi açıklanamasa da bu tedavilerden fayda gören milyonlarca insan mevcuttur.
Homeopati, T.C. Sağlık Bakanlığı, tarafından bir alternatif tıp yöntemi olarak kabul tanınmış ve
görmüştür. Bu makale, Türkiye’de yeni ve farklı bir alan olan homeopati ile ilgili bilgilendirme yapmak
amacıyla hazırlanmıştır.
Anahtar kelimeler: homeopati, homeopatik ilaçlar, alternatif tıp, integratif tıp
ABSTRACT
Homeopathy is a widely using method since 18. century, but it is a new area for Turkey. It is
accepted as an alternative medical method by World Health Organisation. According to WHO, China
spent 26 billion US dollars, France spent more than 408 million, Germany spent 346 million, United
Kingdom spent more than 62 million US dollars in 2008; also in 2007 United States spent 2.9 billion US
dollars for homeopathic products.
Homeopathy accepts person as a whole in hollistic approach. It gathers physical, psychological
symptoms, personality and habits to determine and fix the problem. For homeopathy, “ the knowledge”
is the keystone which can be found in all living things. Instead of removing symptoms in classical
western medicine, homeopathy determines the illness that causing symptoms, and provides self
treatment. It can be done by calling forth “the knowledge”. Because of the principals and medications,
homeopathy is being questioned by many people as well as considering as an essential method. Though
we can not explain the physiopathology, millions of people benefit from homeopathic remedies.
Homeopathy is ackknowledged and accepted as an alternative medicine method by Ministry of
Health in Turkey. This study is prepared to inform people about homeopathy which is a different and new
area for Turkey.
Keywords: homeopathy, homeopathic remedies, alternative medicine, integrative medicine
Corresponding Author / İletişim için
Yrd. Doç. Dr. Önder Sezer
Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı, Edirne
E-mail: [email protected]
Date of submission: 01.12.2013 / Date of acceptance: 15.12.2013
1
Sezer Ö. Türkiye’de Yeni Parlayan Bir İntegratif Tıp Yöntemi: Homeopati
Giriş
Homeopati, 18. yüzyılın sonlarından beri yaygın
olarak kullanılan, ancak Türkiye için çok yeni olan
bir alandır. Örneğin Hindistan’da 600 milyon kadar
insanın tıbbi destek amacıyla homeopatiyi tercih
ettiği düşünülmektedir (1). Dünya Sağlık Örgütü
tarafından alternatif tıp yöntemi olarak kabul
edilmiştir.
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre 2008’de
Çin’de 26 milyar dolar, Fransa’da 408 milyon dolar,
Almanya’da 346 milyon dolar, İngiltere’de 62 milyon
dolar, Avustralya’da 7.3 milyon dolar, ve 2007’de
ABD’de 2.9 milyar dolar homeopati ilaçları için
harcanmıştır (2).
Homeopati temel olarak “Similia Similibus
Curantur” prensibinden yola çıkar. “Benzer benzeri
tedavi eder” demektir (3). Bu prensibe göre sağlıklı
bir insan bir maddeyi aldığında ortaya bazı
semptomlar çıkar; aynı madde düşük dozda kullanıldığında, benzer semptomlara yol açan hastalığı tedavi
edebilir. Tedavideki ilacın asıl etkisi kişinin kendi
yaşam enerjisi ile kendini iyileştirmesini tetiklemektir. Günümüz modern tıbbı ile henüz açıklanamayan
bu durumu destekleyen veya reddeden pek çok sayıda
yayın mevcuttur. Ancak homeopati prensipleri ve
kullanılan ilaçlar nedeniyle tam güvenilir bilimsel
çalışmalar yapmak çok zordur. “Remedi” denilen
homeopati ilaçlarını kullanan insanlar ve homeopatlar, genel olarak pozitif sonuçlar bildirmektedir.
Örneğin İngiltere’de homeopati kliniklerine
başvuran hastaların %84’ünde mental hastalıklarda ve
iyilik halinde artış olduğu gösterilmiştir (4). İrritabl
bağırsak sendromunda %73,9, depresyonda %63,6,
anksiyetede %61 oranında homeopati lehine sonuçlar
tespit edilmiştir (5). Pek çok kişi bu iyileşmenin
plasebo etkisi olduğunu söylemesine rağmen
Haresnape’in yaptığı bir çalışmada da homeopatik
remedilerin plasebodan farklı sonuçlar ortaya
çıkardığı sonucuna ulaşılmıştır (6).
Tarihçe
Homeopati’nin kurucusu Alman bir doktor olan
Samuel Hahnemann (1755-1843)’dır. Aslen tıp
doktoru olan Hahnemann 1784 yılında o günkü
modern tıp uygulamalarının hastalarına yarardan çok
zarar verdiği kanısına vararak mesleğini bırakmış;
2
pek çok dilde çevirmenlik, yazarlık ve öğretmenlik
yapmaya başlamıştır.
Bir kitap çevirisi sırasında kınakına bitkisinin
özünün (kinin yapımında kullanılır) sıtma hastalığına
iyi geldiğini öğrenir ve sağlıklı iken kendi üzerinde
kullanarak denemeler yapar. Bu denemeler
sonucunda kendisi de sıtma benzeri semptomlar
yaşar. Bu fikirden hareketle yaptığı çalışmalar
sonucunda homeopatiyi geliştirir ve 1807’de yaptığı
bir yayında ilk kez homeopati kelimesini kullanır (7).
Bitkiler, hayvanlar veya elementler kullanarak
yaptığı denemeler sırasında bazı ilaçların toksik olduğunu görür ve seyreltme işlemi uygulamaya başlar.
Sonuçta remedilerin hazırlanmasında kullanılan
yöntemleri geliştirir.
Çalışmalarını 1810’da “Organon” isimli kitabında anlatır. Pek çok edisyonu basılan bu kitap
homeopatinin temel kitabı olarak görülmektedir ve
halen kullanılmaktadır.
Homeopati’nin pek çok ünlü insan üzerinde de
etkileri olmuştur. Charles Darwin, Charles Dickens,
Florence Nightingale, George Eliot, Edward BulwerLytton, Kraliçe Victoria homeopatik tedavilerden
faydalanan ünlülerden bazılarıdır (8).
Charles Darwin sağlığı çok kötüyken ve hatta
öleceğini düşünürken tavsiyeler üzerine bir hidroterapist ve homeopat olan Dr. James Manby Gully’e
(1808-1883) başvurur. Daha önce modern tıbbi
yöntemleri denemesine rağmen karın ağrısı, kusma,
ateş atakları, çarpıntı atakları, titremeleri giderek
kötüleşmiştir. Kilo kaybı, bayılmalar, görme bozuklukları gibi semptomlar da şikayetlerine eklenince
yataktan zor çıkar hale gelir ve artık öleceğini
düşünmeye başlar (9). Dr. Gully’nin tedavilerine
inanmasa da çok büyük fayda gördüğünü belirtmiş,
kitaplarını okumuş ve hatta remedi hazırlar şekilde
doz azaltımı yaparak bitkiler üzerinde denemeler
yapmıştır (10).
Nasıl?
Homeopati, holistik öğretiler çerçevesinde kişiyi
bir bütün olarak ele alır. Fiziksel, psikolojik
semptomların yanında kişilik, alışkanlıklar gibi pek
çok bulguyu bir araya toplayarak, rahatsızlık veren
sorunun kaynağına gitmeye ve onu gidermeye çalışır.
Tüm canlılarda var olan “bilgi” homeopatinin
Euras J Fam Med 2015;4(1):1-6
temel taşıdır. Klasik batı tıbbında yaygınca
kullanıldığı üzere semptomu tedavi etmek yerine,
semptoma neden olan rahatsızlığı tespit eder; ve
hastanın kendi kendisini tedavi etmesini sağlar. Bunu
var olan bilgiyi ortaya çıkararak yapar.
Tüm canlılar çevrelerinden çeşitli maddeleri
alarak kendilerinde bulunan bilgi sayesinde yenilenme yaşarlar. Homeopatiye göre bu sırada meydana
gelen düzensizlikler sonucunda semptomlar ortaya
çıkar; düzensizlik giderilemez ise semptomlar artarak
ve yenileri eklenerek devam eder. Araya giren doğru
seçilmiş homeopatik remedi sayesinde doğru bilgi
açığa çıkabilir ve kişinin kendini iyileştirmesi
gerçekleşir. Aşılamaya benzer şekilde bir iyileşme
olduğu için de o hastalığa direnç gelişir.
Modern tıbbi uygulamaların çoğu aslında
hastalığı tedavi etmeye yönelik değildir. Ağrı, ateş
gibi semptomları giderir, ama iyileşme sağlamaz.
Örneğin gonartrozu olan birine verilen antiinflamatuar ilaçlar dizi iyileştirmez, ağrıyı ve
inflamasyonu azaltır. Homeopati prensiplerine göre
kişiye uygun olarak seçilen ilaç, gonartrozu olan
kişide oluşmuş tüm fizyolojik ve psikolojik
problemler üzerine etki eder. Kişinin yaşam enerjisi
yeterliyse gonartrozu da iyileştirebilir; ancak
iyileştirmeye yetmese bile bir iyilik hali sağlar ki,
aslında kişinin kendisinde o rahatsızlığı iyileştirecek
bilgi mevcuttur. Homeopatik tedavinin asıl amacı
direk olarak bir semptomu yok etmek veya
baskılamak değildir, onun yerine yaşam enerjisini
kuvvetlendirir, düzenler, doğru bilgiyi açığa çıkarır,
böylece iyileşme sağlar (6).
Remediler
1. Homeopati, prensipleri ve kullanılan
“remedi”ler (remedy) nedeniyle pek çok kişi tarafından halen sorgulanmakta, pek çok kişi tarafından da
vazgeçilmez bir yöntem olarak görülmektedir.
Fizyopatolojisi açıklanamasa da bu tedavilerden
fayda gören milyonlarca insan mevcuttur.
2. Remediler doğada bulunan bitki, hayvan veya
mineraller gibi herhangi bir şeyden hazırlanabilir.
Remedi geliştirilirken “proving” denen bir süreç
mevcuttur (11). Kullanılacak hammadde önce sağlıklı
gönüllüler tarafından daha yüksek dozlarda denenir.
Ortaya çıkan tüm semptomlar en ince ayrıntısına
kadar not edilir. Bu sürece “proving” denmektedir. O
maddeden seyreltilerek elde edilen remedi, aynı
semptomlara sahip kişilerde tedavi edici olarak
kullanılır. Proving sürecinde elde edilen bilgiler
”materia medica” ve “repertory” denilen arşivlerde
kaydedilir. Homeopatic materia medica, homeopatik
ilaç yapımında kullanılan bitki, hayvan veya
minerallerin resimli özelliklerini içerir. Homeoptic
repertory ise remedilerin hangi semptomlarda
kullanılabileceğini gösterir.
3. İkinci aşama remedinin hazırlanmasıdır.
Kullanılacak hammadde alkol veya su ile çözülür ve
sarsma işlemi yapılır. Buna “succussion” denir (12).
Daha sonrasında elde edilen çözelti logaritmik olarak
sulandırılır. Örneğin succussion yapılmış çözeltinin 1
ml.’sine 9 ml. su eklenir. Ortaya çıkan yeni çözeltiden
tekrar 1 ml. alınır ve 9 ml. su eklenir. En çok
kullanılan remediler bu şekilde, 3, 6, 12, 30 ve 200
kez sulandırılmış olanlardır. Homeopatlar, çözeltide
bir madde ne kadar dilue edildiyse, o kadar güçlü bir
remedi olduğuna inanırlar (13).
4. Son aşama, hazırlanan çözelti ile tabletlerin
yıkanmasıdır. Homeopatik remedilerde aktif madde
tabletin içinde değil, üzerinde yer alır. Bu sebeple el
ile tutulmaz, fazla sarsılmaz ve dil altına alınarak
eritilir.
Remedi seçimi
Hazırlanan ilaçlar kullanılmadan önce kişinin
probleminin akut mu kronik mi olduğu belirlenir.
İkisi için yaklaşım farklıdır.
Uzun zamandır devam eden rahatsızlıklarda
homeopat o kişinin ayrıntılı anamnezini alır. Modern
tıp için anlam ifade etmeyen pek çok şey homeopati
için anlamlıdır. Örneğin kişinin kıskanç biri olması
veya genelde vücudunun sağ tarafında hastalıkların
çıkması o kişiye özgü olduğu için önem arz eder.
Tüm fizyolojik, psikolojik veya sosyal yönlerden kişi
ele alındığı için anamnez alma süreci birkaç saat
kadar sürmektedir. Kişinin uzun zamandır yaşadığı
semptomlar tek tek kaydedilir ve kişiye uygun
remedi, repertory aracılığı ile bulunur, kişiye verilir.
Daha sonrasında, görülebilecek fayda için beklenir.
Kişinin kendisini iyileştirmesi beklendiği için bu
bekleme süreci birkaç aya kadar uzayabilir. Eğer
fayda görülmediyse seçilen remedi tekrar gözden
3
Sezer Ö. Türkiye’de Yeni Parlayan Bir İntegratif Tıp Yöntemi: Homeopati
geçirilir.
Akut yaklaşımda ise rahatsız edici semptomlar
hafifletilmeye çalışılır. Örneğin tonsilliti olan birinin
kırgınlığı veya ateşi verilen remedi ile hafifletilir.
Sonrasında hastalığın vücut tarafından iyileştirilmesi
beklenir. Örneğin antibiyotik verilmeden iyileşen bir
streptokokkal tonsillitin, homeopati ile iyileştiğinde
tekrarlamasının daha zor olduğu düşünülmektedir.
Etkili mi, değil mi?
Kişiye özgü ilaç seçimi, homeopatın deneyimi,
algoritmalar ve protokollerin olmayışı gibi sebeplerle
homeopati standardize edilememektedir. Yapılan
pozitif ve negatif sonuçlu yayınlarda metodolojik pek
çok problem mevcuttur (14). Remedi yapımı ve
prensipleri modern tıbbi yaklaşımlarla zaman zaman
ters düşmektedir. Bu ve bunun gibi sebepler nedeniyle homeopati ile ilgili soru işaretleri mevcuttur.
Danno ve ark. (15) yaptıkları premenstrual
sendrom üzerine bir çalışmada homeopatinin iyi
tolere edildiği ve pozitif sonuçları olduğu gösterilmiştir .
Rastogi ve ark. (16) yaptıkları çalışmaya göre
semptomatik fazda HIV enfeksiyonu olan kişilerde
immun sistemde istatiksel olarak anlamlı iyileşme
gözlenmiştir. Aynı şekilde Ullman (17), yaptığı
çalışmada HIV taşıyıcıları veya AIDS gelişmiş
kişilerde homeopatik tedavinin alternatif olarak
faydalı olabileceğini belirtmiştir .
Haidvogl ve ark. (18) tarafından yapılan bir
çalışmada akut solunum yolları rahatsızlıklarında
homeopatik tedavi, modern tedaviler kadar etkili
bulunmuştur.
Johnson ve ark. (19) inceledikleri 44 eczacılık
yayınının 38’inde homeopati lehine sonuçlar bulun-
duğunu ve remedilerin bir şekilde etkili olduğunu
tespit etmişlerdir. Ancak Harrison (20) ve Whitaker
(21) yayınladıkları makalelerde homeopatiyi şarlatanlık olarak değerlenlendirmiştir .
Aynı şekilde Walach ve ark. (22) homeopatinin
plasebodan daha etkili olmadığı sonucuna ulaşmışlardır .
Tam tersine, Jacobs ve ark. (23) yaptıkları
randomize-plasebo kontrollü çalışmada homeopatinin
plaseboya üstünlüğü tespit etmiş, ancak daha geniş
çapta çalışmalara ihtiyaç duyulduğunu belirtmişlerdir.
Yine Jacobs ve ark. (24) gerçekleştirdikleri başka bir
çalışmada da çocukluk çağı akut diyarelerinde,
homeopatik tedavinin hastalık süresini kısalttığı tespit
etmişlerdir.
Göğüs kanseri ile ilgili bir çalışmada Thompson
ve ark. (25) homeopati aleyhine; Jacobs ve ark. (26)
homeopati lehine sonuç tespit etmişlerdir .
Frei ve ark. (27) araştırmalarının sonucunda
dikkat eksikliği ve hiperaktif çocuklarda, özellikle
davranışsal ve kognitif alanda homeopatinin efektif
olduğunu göstermişlerdir.
Sonuç
Homeopati, prensipleri ve kullanılan ilaçları
nedeniyle pek çok kişi tarafından halen sorgulanmakta, pek çok kişi tarafından da vazgeçilmez bir
yöntem olarak görülmektedir. Fizyopatolojisi tam
olarak açıklanamasa da bu tedavilerden fayda gören
milyonlarca insan mevcuttur.
T.C. Sağlık Bakanlığı, 27 Ekim 2014 tarihinde
resmi gazetede yayınlanan “Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Yönetmeliği” ile homeopatiyi
resmi olarak kabul etmiştir.
Kaynaklar
1. Nyamathi A, Singh VP, Lowe
A, Khurana A, Taneja D,
George S, et al. Knowledge
and attitudes about
HIV/AIDS among
homoeopathic practitioners
and educators in India. Evid
4
Based Complement Alternat
Med 2008;5(2):221-5.
2. World Health Organisation.
Safety issues in the
preparation of homeopathic
medicines [internet]. Geneva:
WHO Press; 2009 [cited
2013 Dec 5]. Available from:
http://www.who.int/medicine
s/areas/traditional/Homeopat
hy.pdf
3. Sharma H, Chandola HM,
Singh G, Basisht G.
Utilization of Ayurveda in
Euras J Fam Med 2015;4(1):1-6
4.
5.
6.
7.
8.
9.
10.
health care: an approach for
prevention, health promotion,
and treatment of disease. Part
2--Ayurveda in primary
health care. J Altern
Complement Med
2007;13(10):1135-50.
Qureshi NA, Al-Bedah AM.
Mood disorders and
complementary and
alternative medicine: a
literature review.
Neuropsychiatr Dis Treat
2013;9:639-58. doi:
10.2147/NDT.S43419
Mathie RT, Robinson TW.
Outcomes from homeopathic
prescribing in medical
practice: a prospective,
research-targeted, pilot study.
Homeopathy
2006;95(4):199-205.
Haresnape C. An exploration
of the relationship between
placebo and homeopathy and
the implications for clinical
trial design. JRSM Short Rep
2013;4(9):1-27.
Gumpert M. Hahnemann: the
adventurous career of a
medical rebel. New York:
Fischer; 1945. 251 p.
Ullman D. The curious case
of Charles Darwin and
Homeopathy. Evid Based
Complement Alternat Med
2010;7(1):33-9.
Darwin CR. Letter to:
Hooker JD. 1849 Mar 28. 4
leaves. Located at: Digital
Library, University of
Cambridge; Letter 1236.
Ullman D. The curious case
of Charles Darwin and
Homeopathy. eCAM
2010;7(1):33-39.
11. Richard Haehl. Samuel
Hahnemann; his life and
workbased on recently
discovered state papers,
documents, letters, etc. New
Delhi: B. Jain Publishers;
1985. 958 p.
12. Hahnemann S. Organon of
the rational art of healing.
Wheeler CE, translator.
London: J.M. Dent&Sons;
c1913. 240 p.
13. Fisher P. The memory of
water: a scientific heresy?.
Homeopathy
2007;96(3):141-2.
14. Merrell WC, Shalts E.
Homeopathy. Med Clin North
Am 2002;86(1):47-62.
15. Danno K, Colas A, Terzan L,
Bordet MF. Homeopathic
treatment of premenstrual
syndrome: a case series.
Homeopathy
2013;102(1):59-65.
16. Rastogi DP, Singh VP, Singh
V, Dey SK, Rao K.
Homeopathy in HIV
infection: a trial report of
double-blind placebo
controlled study. Br
Homeopath J
1999;88(2):49-57.
17. Ullman D. Controlled clinical
trials evaluating the
homeopathic treatment of
people with human
immunodeficiency virus or
acquired immune deficiency
syndrome. J Altern
Complement Med
2003;9(1):133-41.
18. Haidvogl M, Riley DS, Heger
M, Brien S, Jong M, Fischer
M, et al. Homeopathic and
conventional treatment for
19.
20.
21.
22.
23.
24.
25.
acute respiratory and ear
complaints: a comparative
study on outcome in the
primary care setting. BMC
Complementary and
Alternative Medicine
2007;7(7):1-11.
Johnson T, Boon H. Where
does homeopathy fit in
pharmacy practice?. Am J
Pharm Educ 2007;71(1):7.
Harrison J. Should
pharmacists sell homeopathic
products?. Can Pharm J
1998;131(1):40-6.
Whitaker S. If we endorse
quack cures we really deserve
to be dubbed “Baddy
Chemists”. Pharm J
2002;268(7187):288.
Walach H, Jonas WB, Ives J,
van Wijk R, Weingartner O.
Research on homeopathy:
state of the art. J Altern
Complement Med
2005;11(5):813-29.
Jacobs J, Springer DA,
Crothers D. Homeopathic
treatment of acute otitis
media in children: a
preliminary randomized
placebo-controlled trial.
Pediatr Infect Dis J
2001;20(2):177-83.
Jacobs J, Jonas WB,
Jimenez-Perez M, Crothers
D. Homeopathy for
childhood diarrhea: combined
results and metaanalysis from
three randomized, controlled
clinical trials. Pediatr Infect
Dis J 2003;22(3):229-34.
Thompson EA, Montgomery
A, Douglas D, Reilly D. A
pilot randomized,
double-blinded,
5
Sezer Ö. Türkiye’de Yeni Parlayan Bir İntegratif Tıp Yöntemi: Homeopati
placebo-controlled trial of
individualized homeopathy
for symptoms of estrogen
withdrawal in breast-cancer
survivors. J Altern
Complement Med
2005;11(1):13-20.
26. Jacobs J, Herman P, Heron K,
Olsen S, Vaughters L.
6
Homeopathy for menopausal
symptoms in breast cancer
survivors: a preliminary
randomized controlled trial. J
Altern Complement Med
2005;11(1):21-7.
27. Frei H, Everts R, von
Ammon K, Kaufmann F,
Walther D, Hsu-Schmitz SF,
et al. Homeopathic treatment
of children with attention
deficit hyperactivity disorder:
a randomised, double blind,
placebo controlled crossover
trial. Eur J Pediatr
2005;164(12):758-67.
ORIGINAL RESEARCH / ORİJİNAL ARAŞTIRMA
2015
Mezuniyet Öncesi Aile Hekimliği Eğitimi: WONCA ve ÇEP Çerçevesinde
Bir Program Önerisi
Undergraduate Family Medicine Training: A Program Proposal in the WONCA and
National Core Curriculum Framework
AUTHORS /
YAZARLAR
Turan Set
Aile Hekimliği Anabilim
Dalı, Karadeniz Teknik
Üniversitesi Tıp
Fakültesi, Trabzon
Zekeriya Aktürk
Aile Hekimliği Anabilim
Dalı, Atatürk
Üniversitesi Tıp
Fakültesi, Erzurum
Elif Ateş
Aile Hekimliği Anabilim
Dalı, Karadeniz Teknik
Üniversitesi Tıp
Fakültesi, Trabzon
Ümit Avşar
Aile Hekimliği Anabilim
Dalı, Atatürk
Üniversitesi Tıp
Fakültesi, Erzurum
Kenan Taştan
Aile Hekimliği Anabilim
Dalı, Atatürk
Üniversitesi Tıp
Fakültesi, Erzurum
ÖZET
Amaç: Türkiye’de mezuniyet öncesi tıp eğitiminde aile hekimliği müfredatı fakülteler arasında
farklılıklar arz etmektedir. Bu yazıda mezuniyet öncesi tıp eğitimi müfredatında yer alması önerilecek
aile hekimliği derslerinin belirlenmesi ve ortak bir çerçeve program oluşturulması amacıyla yapılan
çalıştayın sonuç raporu sunulmuştur.
Yöntemler: Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı’nın Mayıs
2014’te web sitesinden ve [email protected] grubundan yaptığı duyuru sonrasında 06.06.2014
tarihinde Trabzon’da bir günlük bir çalıştay düzenlendi. Toplantıya aile hekimliği asistan, uzman ve
öğretim üyeleri katıldı.
Bulgular: Mezuniyet öncesi tıp eğitiminde eğitim aşamasına göre önerilen aile hekimliği dersleri ve
Aile hekimliği eğiticilerinin görüşleri de dikkate alınarak oluşturulan derslerin konu başlıkları belirlendi.
Derslerin çekirdek eğitim programı yeterlilikleri ile WONCA aile hekimliği tanımındaki yeterlilikler
arasındaki eşleşmeleri yapıldı. Ayrıca her konu için teorik, pratik ve ödev saatleri belirlendi.
Sonuç: Oluşturulan bu program önerisi özellikle yeni kurulan aile hekimliği kürsülerindeki eğiticiler
için yol gösterici olabilir. Ülkemizdeki ve dünyadaki uygulamaların periyodik olarak irdelenerek ortak
bir çerçeve program oluşturulması faydalı olacaktır.
Anahtar sözcükler: tıp eğitimi, aile hekimliği, müfredat
ABSTRACT
Aim: There are differences in the curriculums of undergraduate family medicine applied in different
schools. This report contains the results of a workshop aiming to define family medicine courses to be
suggested for undergraduate medical education and to define a common framework program.
Methods: On 2014 June 6, a one-day workshop had been arranged in Trabzon upon the
announcement from the website of Karadeniz Technical University Family Medicine Department and
[email protected] e-mail group. Family Medicine residents, specialists and faculty members
attended to the workshop.
Results: The lectures of family medicine in pre-graduation medical education have been determined
according to the education level of the students, and subject headings of the lectures which constituted in
accordance with family medicine educators have also been determined. The competencies of lectures in
the core curriculum and competencies in WONCA family medicine definition have been matched up. In
addition, theoretical, practical and homework hours have been identified.
Conclusion: The created program suggestion can be a guide for educators of newly constituted
family medicine departments. It will be helpful to constitute a common frame education program through
examining practices periodically in the world and in our country.
Keywords: medical education, family practice, curriculum
Corresponding Author / İletişim için
Doç. Dr. Turan Set
Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi, Aile Hekimliği Anabilim Dalı, 61080, Trabzon
E-mail: [email protected]
Date of submission: 01.11.2014 / Date of acceptance: 15.01.2015
7
Set T ve ark. Mezuniyet Öncesi Aile Hekimliği Eğitimi: WONCA ve ÇEP Çerçevesinde Bir Program Önerisi
Giriş
Ülkemizde, 16 Temmuz 1993 tarihinde Yüksek
Öğretim Kurulu’nun (YÖK) üniversitelerde dahili tıp
bilimleri bölümlerine bağlı olarak aile hekimliği
anabilim dallarının kurulması ile ilgili 12547 sayılı
kararını takiben 17 Eylül 1993’te ilk Aile Hekimliği
Anabilim Dalı Trakya Üniversitesi’nde kuruldu.
YÖK’ün bu kararı ile aile hekimliği uzmanlığının
akademik gelişiminin önü açılmış ve oldukça hızlı bir
gelişim kaydetmiştir (1).
Türkiye’de yaklaşık 55 üniversite ve 20 eğitim
araştırma hastanesi olmak üzere toplam 75 kurumda
aile hekimliği eğitimi verilmektedir. Bu kuruluşlarda
39 profesör, 74 doçent, 40 yardımcı doçent, 76 uzman
ve öğretim görevlisi, 4 eğitim idari sorumlusu, 7
eğitim görevlisi ve 11 başasistan olmak üzere toplam
251 aile hekimliği eğiticisi vardır. Ayrıca, yeni
kurulan şeflik ve anabilim dalları da vardır.
Mezuniyet öncesi tıp eğitiminde aile hekimliğinin
fakülteler arasında farklılıklar arz ettiğini biliyoruz.
Ayrıca aile hekimliği uzmanlık alanın geniş bir
yelpazeyi kapsaması nedeniyle özellikle yeni kurulan
anabilim dallarında müfredata entegre edilecek
konuların seçiminde zorluklar yaşanmaktadır. Bu
nedenle ülkemizdeki farklılıkların ve dünyadaki
uygulamaların irdelenerek ortak bir çerçeve program
oluşturulması faydalı olacaktır.
Bu yazıda mezuniyet öncesi tıp eğitimi
müfredatında yer alması önerilecek aile hekimliği
derslerinin belirlenmesi ve ortak bir çerçeve program
oluşturulması amacıyla 6 Haziran 2014 tarihinde
Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile
Hekimliği Anabilim Dalında yapılan çalıştayın sonuç
raporu sunulmuştur.
Çalıştay programında öncelikle müfredat
geliştirme basamakları gözden geçirildi (Şekil 2).
Daha sonra “Türkiye'de aile hekimliği dersleri ve
konu başlıkları” ve “Dünya’da aile hekimliği dersleri
ve konu başlıkları” başlıklı sunumlar yapıldı ve
Dünyada ve Türkiye’deki durum özetlendi. Ardından
literatür bilgisi eşliğinde aile hekimliği eğitiminde
olabilecek konu başlıklarını içeren bir konu havuzu
oluşturuldu. Konu havuzu üzerinde bir beyin fırtınası
uygulaması yapılarak aile hekimliği derslerinin
isimleri ve hangi eğitim aşamalarında sunulabilecekleri tartışıldı. Konu havuzundaki başlıkların
ilgili derslerle eşleştirilmesinin ardından tıp
eğitiminde önemli olduğu düşünülen ama aile
hekimliğinin yeterlilikleriyle direkt ilişkisi olmayan
konular da “Diğer Konular” olarak kategorize edildi.
Bu konuların gerektiğinde aile hekimlerinin desteği
ile sunulabileceği kararlaştırıldı.
Yöntemler
Aile hekimliği eğitim programı çalışması,
belirlenen bir yöntem çerçevesinde yapıldı (Şekil 1).
Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile
Hekimliği Anabilim Dalı’nın Mayıs 2014’te web
sitesinden (http://www.ktu.edu.tr/dosyalar/17_02_
15_769b1.pdf) ve [email protected] grubundan
yaptığı duyuru sonrasında 06.06.2014 tarihinde
Trabzon’da bir günlük bir çalıştay düzenlendi.
Toplantıya aile hekimliği asistan, uzman ve öğretim
üyeleri katıldı.
8
Şekil 1. Yöntem akış şeması
(ÇEP: Çekirdek Eğitim Programı, WONCA: World Organization
of Family Doctors (Dünya Aile Hekimleri Örgütü).)
Euras J Fam Med 2015; 4(1):7-16
Bulgular
Mezuniyet öncesi tıp eğitiminde eğitim
aşamasına göre önerilen aile hekimliği dersleri Tablo
1’de verilmiştir.
Tablo 1. Eğitim aşamasına göre önerilen dersler
Sınıf
Şekil 2. Müfredat geliştirme basamakları (Kern siklusu)
Belirlenen aile hekimliği derslerinin teorik, pratik
ve ödev saatleri yazıldıktan sonra Wonca Avrupa aile
hekimliği tanımlarındaki (http://www.woncaeurope.
org/gp-definitions) çekirdek yeterliliklerle ilişkileri
belirlendi (Şekil 3). Aynı zamanda derslerin çekirdek
eğitim programı (ÇEP) yeterlilikleri (http://www.
tipdek.org/pdf/ulusalcep2014.pdf) ve Wonca aile
hekimliği tanımındaki yeterlilikler arasındaki
benzerliklere dikkati çekmek için bu konudaki
eşleşmeleri içeren bir çalışma yapıldı ve bu
dokümana eklendi.
Şekil 3. Aile hekimliği çekirdek yeterlilikleri
Sonuçta elde edilen taslak liste aile hekimliği
eğiticilerine gönderilerek görüş istendi. Görüşler
çerçevesinde gerekli değişiklikler yapılan program
sunuldu.
Dersin adı
1
Aile Hekimliğinin Temelleri 1
2
Aile Hekimliğinin Temelleri 2
3
Klinik Aile Hekimliği
6
Aile Hekimliği Uygulaması
Aile hekimliği eğiticilerinin görüşleri de dikkate
alınarak oluşturulan derslerin konu başlıkları Tablo
2’de verilmiştir.
Derslerin ÇEP yeterlilikleri ile WONCA aile
hekimliği tanımındaki yeterlilikler arasındaki
eşleşmeleri yapıldı. Ayrıca her konu için teorik, pratik
ve ödev saatleri belirlendi (Tablo 3).
Tartışma
Bu çalıştayın neticesinde ülkemizde mezuniyet
öncesi tıp eğitiminde kullanılabilecek ortak bir
çerçeve program taslağı oluşturulmuştur.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından 1978
yılında sağlık hizmet sistemlerinde kalite, maliyet
etkinlik ve hakkaniyete ulaşılmasında birinci
basamak hekimliğinin merkezi bir role sahip olması
gerektiği belirtilmiştir. Bu önemli rolün kendine has
özellikleri ve farklı modelleri içermesi nedeniyle
uzmanlaşmış hekimler tarafından yapılması
gerektiğine karar verilmiştir (2).
Türkiye’de aile hekimliği uzmanlık dalı 1983
yılında Tababet Uzmanlık Tüzüğü’nde yer almış ve
1985 yılında eğitimlerine başlanmıştır (1). Eğitimlere
Sağlık Bakanlığına bağlı Eğitim ve Araştırma
hastanelerinde başlanmış olup, Üniversite
hastanelerinden ilk anabilim dalı 1993 yılında Trakya
Üniversitesi Tıp Fakültesinde kurulmuştur (3).
Ülkemizde yaklaşık 30 yıllık bir geçmişe sahip olan
Aile Hekimliği Uzmanlık Alanı, gelişiminin önemli
bir kısmını son 10 yıllık dönemde kaydetmiştir.
9
Set T ve ark. Mezuniyet Öncesi Aile Hekimliği Eğitimi: WONCA ve ÇEP Çerçevesinde Bir Program Önerisi
Tablo 2. Mezuniyet öncesi tıp eğitiminde önerilen aile hekimliği derslerinin konu başlıkları
Dersin adı
Konu başlıkları
Aile Hekimliğinin • Klinik vaka sunumu 1
Temelleri 1
• Birinci basamak hekimliği-1
• Uluslararasılaşma*
• Sürekli mesleki gelişim*
• Zaman yönetimi*
• Ailenin sağlığa etkileri
• Aile yaşam döngüsü
• Genogramlar-1
• Sağlık hizmetlerinde kalite
• Temel kalite iyileştirme araçları
• Hastane birimlerinin gözlenmesi
• Etkili iletişim ve beden dili-1*
• Aile hekimliğinin tanımı ve temel
özellikleri
• Ağız ve diş sağlığı-1
• Tıpta beşeri/insani bilimler
• Bilim felsefesi
Aile Hekimliğinin • Birinci basamak hekimliği-2
Temelleri 2
• Aile hekimliğinde morbidite
paternleri
• Genogramlar-2
• Klinik vaka sunumu 2
• Ortama uygun sağlık hizmeti
• Kapsamlı sağlık bakımı
• Sürekli sağlık bakımı
• Sağlık hizmetlerinin
koordinasyonu
• Sağlık hizmetlerine ulaşım
• Etkili iletişim ve beden dili-2*
• Hastayı güçlendirme
• Hasta uyumu
• Hatalı tıbbi uygulamalar-1
• Ev kazaları
• Profesyonellik*
• Davranış değişikliği-1
• Yatan hasta ile ilk karşılaşma
Klinik Aile
• Biyopsikososyal yaklaşım
Hekimliği
• Konsültasyon ve sevk
• Etkili iletişim ve beden dili-3*
• Hasta eğitimi
• Davranış değişikliği-2
• Ergen sağlığı
• Yaşlı sağlığı
• Sık görülen hastalıkların
canlandırılması
• Sağlıklı yaşam danışmanlığı-1
• Kötü haber verme
• Periyodik sağlık hizmetleri
• Periyodik sağlık hizmeti rehberleri
• Entegre tıp (tamamlayıcı ve
alternatif tedaviler)-1
• Aile içi şiddet
• Evlilik ve Gebelik öncesi ve
sonrası bakım
• Birinci basamakta gebe izlemi
• Birinci basamakta sağlam çocuk
takibi
• Sosyal sorumluluk projeleri
• Engelli sağlığı
• Hizmette eşitlik
• Klinik görüşme ve muayene
uygulaması
10 Dersin adı
Aile Hekimliği
Uygulaması
Konu başlıkları
• Tıbbi kayıtlar
• Hatalı tıbbi uygulamalar-2
• Hekimin ve diğer sağlık
çalışanların hukuki ve cezai
sorumlulukları
• Aile hekimliğinde adli tıp
hizmetleri
• Aile hekimliğinde rapor çeşitleri
ve kriterleri
• Düşük prevalans hekimliği
• Kanıta dayalı tıp
• Tıpta kodlama
• Sağlıklı yaşam danışmanlığı-2
• Entegre tıp (tamamlayıcı ve
alternatif tedaviler)-2
• Çoklu hastalık yönetimi
• Çoklu ilaç kullanımı
• Tıbbi literatür inceleme ve
rehberler
• Aile hekimliğinde laboratuvar
kullanımı
• Obezite izlemleri
• Evde sağlık hizmetleri
• ASM'de gebe izlemi
• Akılcı tedavi ve reçete yazma
• Aile hekimliğinde EKG okuma*
• Aile hekimliinde akciğer grafisi
okuma*
• Ağız sağlığı-2
• Kırsal hekimlik
• Olağanüstü durumlarda hekimlik
uygulamaları
• SUT uygulamaları
• Toplum yönelimli aile hekimliği
• ASM yönetimi ve uygulamadaki
aile hekiminin görevleri
Günümüzde bütün Türkiye’de birinci basamak
sağlık hizmeti sunumunda aile hekimliği uygulamasına geçilmiştir. Uygulamada görev yapacak aile
hekimlerinin mezuniyet öncesi tıp eğitiminden
itibaren yapılandırılmış ve standart bir eğitim alması
önemlidir. Çalışmamızda elde ettiğimiz taslak
programın bu açığı kapatmada ve daha kapsamlı
programların oluşturulmasına ışık tutacağı kanaatindeyiz.
Sonuç
Oluşturulan bu program önerisi özellikle yeni
kurulan aile hekimliği kürsülerindeki eğiticiler için
yol gösterici olabilir. Ülkemizdeki ve dünyadaki
uygulamaların periyodik olarak irdelenerek ortak bir
çerçeve program oluşturulması faydalı olacaktır.
Euras J Fam Med 2015; 4(1):7-16
Tablo 3. Önerilen konu başlıklarının ders saatleri ve ÇEP ve WONCA yeterlilikleri ile bağlantıları
Konu
Ders Adı
S T P Ö Ulusal ÇEP-2014 ile Bağlantısı*
1 Klinik vaka
Aile
1 5 0 0
Hekimliğinin
Temelleri 1
2 Birinci
Aile
1 1 0 0
Hekimliğinin
Temelleri 1
sunumu 1
basamak
hekimliği-1
3 Uluslararası- Aile
laşma***
1 1 0 0
Hekimliğinin
Temelleri 1
Dikey entegrasyon.
Eğitim programlarında temel, klinik, sosyal ve beşeri bilim
içeriklerinin birbirleriyle ilişkilendirilerek (entegre bir şekilde)
düzenlenmesi ve sunulması; bilgilerin klinik bağlamlarda, sağlık
süreci bağlamlarında, bu bağlamın içine yedirilerek ilişkili bir
şekilde verilmesi önemlidir.
Bilgilerin entegre bir şekilde (yatay ve dikey entegrasyon)
düzenlemesi ve sunulması öğrenmeyi kolaylaştırır.
Birinci basamak sağlık kuruluşlarını (Aile Sağlığı Merkezi,
Toplum Sağlığı Merkezi vb) yönetme.
Bireyleri bütüncül bir yaklaşımla değerlendirerek birinci
basamağa özgü koruyucu, tedavi edici ve rehabilite edici
hekimlik uygulamalarını ustalıkla yerine getirebilir.
Birinci basamaktaki hekimlik uygulamalarının gerektirdiği
mesleksel, klinik ve koruyucu hekimlik becerilerini ustalıkla
gerçekleştirip, kayıt altına alabilir.
Ulusal ve uluslararası sağlık sistemleri ve politikaları ile sağlıkla
ilgili tüm organizasyonel ve yönetimsel süreçleri “bireyin ve
toplumun sağlığını koruma ve geliştirme” perspektifinde
“bireysel ve toplumsal faydayı” önceleyecek şekilde değişime
ve gelişime zorlayan nitelikli hekimlerin yetişmesi.
Sağlığa etki eden tüm ulusal ve uluslararası politika ve
uygulamaları izleyebilir, bu politikaların toplumun sağlığına
olası etkilerini değerlendirebilir ve gerektiğinde bu
değerlendirmeleri bilim ve toplumsal gereksinimler zemininde
örgütleyip, düşüncelerini savunabilir.
“Reflektif düşünme ve uygulama” yeterliğini kazanmış,
dolayısıyla bireysel ve mesleki rolleri, nitelikleri, potansiyalleri
ve sınırları ile sorumlukları ve haklarının farkında olarak
“sürekli mesleki ve bireysel gelişim”e açık olan
Sağlıkla ilgili tüm süreçlerde zamanı ve kaynakları etkin şekilde
planlanma, öncelikleri belirleme, optimize etme; kaynakları
rasyonel bir şekilde yerinde ve dengeli kullanma, güçlendirme /
iyileştirme.
Koruyucu Hekimlik ve Toplum Hekimliği Uygulamaları.
Aile danışmanlığı verebilme
WONCA Yeterlilikleriyle Bağlantısı**
Ayrışmamış hastalıklar
İlk temas, açık erişim, tüm sağlık
sorunları
Toplumun sağlığından sorumlu
Fizik, psikolojik, sosyal, kültürel,
varoluşçu yaklaşım
4 Sürekli
Aile
1 1 0 0
Hekimliğinin
Temelleri 1
5 Zaman
Aile
1 1 0 0
Hekimliğinin
Temelleri 1
6 Ailenin
1 0 0
7
1 0 0
Aile danışmanlığı verebilme
1 0 2
Aile danışmanlığı verebilme
1 0 0
Mezun Yeterlikleri: Mezuniyet öncesi tıp eğitiminin sonunda,
Toplumun sağlığından sorumlu
programdan mezun olan hekimin nitelikli bir sağlık hizmeti
sunabilmesi, karşı karşıya olduğu sağlıkla ilgili durumları etkin
bir şekilde anlayabilmesi, değerlendirebilmesi ve yönetebilmesi,
sağlık alanında üstlendiği görevleri nitelikli bir şekilde yerine
getirebilmesi için sahip olması gereken, bu görevler sırasında
sergilemesi gereken bilgi, beceri, tutum ve / veya değerler
bütünüdür.
Mezun Yeterlikleri: Mezuniyet öncesi tıp eğitiminin sonunda,
Toplumun sağlığından sorumlu
programdan mezun olan hekimin nitelikli bir sağlık hizmeti
sunabilmesi, karşı karşıya olduğu sağlıkla ilgili durumları etkin
bir şekilde anlayabilmesi, değerlendirebilmesi ve yönetebilmesi,
sağlık alanında üstlendiği görevleri nitelikli bir şekilde yerine
getirebilmesi için sahip olması gereken, bu görevler sırasında
sergilemesi gereken bilgi, beceri, tutum ve / veya değerler
bütünüdür.
Dikey entegrasyon.
Doktor-hasta ilişkisi
mesleki
gelişim***
yönetimi***
8
9
Aile
1
Hekimliğinin
Temelleri 1
Aile
1
Hekimliğinin
Temelleri 1
Genogramlar- Aile
1
1
Hekimliğinin
Temelleri 1
Sağlık
Aile
1
hizmetlerinde Hekimliğinin
kalite
Temelleri 1
sağlığa
etkileri
Aile yaşam
döngüsü
10 Temel kalite
Aile
1 1 0 0
Hekimliğinin
Temelleri 1
11 Hastane
Aile
1 2 4 0
Hekimliğinin
Temelleri 1
Aile
1 2 2 0
Hekimliğinin
Temelleri 1
Aile
1 1 0 0
Hekimliğinin
Temelleri 1
iyileştirme
araçları
birimlerinin
gözlenmesi
12 Etkili iletişim
ve beden
dili-1***
13 Aile
hekimliğinin
tanımı ve
temel
özellikleri
Klinik görevler.
Hastalarla iletişim.
Muayenehanenin yönetimi.
Klinik görevler.
Hastalarla iletişim.
Muayenehanenin yönetimi.
Hasta ve ortama dayalı kişi merkezli
bakım.
Toplumun sağlığından sorumlu.
Süreklilik.
Hasta ve ortama dayalı kişi merkezli
bakım.
Akut ve kronik problemler.
Süreklilik.
İletişim becerileri, zor durumlarda iletişim, kişilerarası ilişkiler
ve ekip çalışması.
Doktor-hasta ilişkisi
Birinci basamaktaki hekimlik uygulamalarının gerektirdiği
mesleksel, klinik ve koruyucu hekimlik becerilerini ustalıkla
gerçekleştirip, kayıt altına alabilir.
Bireyleri bütüncül bir yaklaşımla değerlendirerek birinci
basamağa özgü koruyucu, tedavi edici ve rehabilite edici
hekimlik uygulamalarını ustalıkla yerine getirebilir.
Birey ve toplum odaklı olarak, sağlığın korunması ve
geliştirilmesinin öneminin farkındadır ve buna
yönelik stratejileri belirleyebilir ve uygulayabilir.
WONCA yeterlilikleri
11
Set T ve ark. Mezuniyet Öncesi Aile Hekimliği Eğitimi: WONCA ve ÇEP Çerçevesinde Bir Program Önerisi
14 Ağız ve diş
sağlığı-1
Aile
1 1 0 0
Hekimliğinin
Temelleri 1
15 Tıpta beşeri/
Aile
1 1 0 0
insani bilimler Hekimliğinin
Temelleri 1
16 Bilim felsefesi Aile
17 Birinci
basamak
hekimliği-2
18 Aile
hekimliğinde
morbidite
paternleri
19 Genogramlar2
20 Klinik vaka
sunumu 2
1 1 0 0
Hekimliğinin
Temelleri 1
Aile
2 0 4 0
Hekimliğinin
Temelleri 2
Aile
2 1 0 0
Hekimliğinin
Temelleri 2
Aile
2 0 2 0
Hekimliğinin
Temelleri 2
Aile
2 5 0 0
Hekimliğinin
Temelleri 2
21 Ortama uygun Aile
2 1 0 0
sağlık hizmeti Hekimliğinin
Temelleri 2
Aile
2 1 0 0
22 Kapsamlı
sağlık bakımı Hekimliğinin
Temelleri 2
23 Sürekli sağlık Aile
bakımı
2 1 0 0
Hekimliğinin
Temelleri 2
24 Sağlık
Aile
2 1 0 0
hizmetlerinin Hekimliğinin
koordinasTemelleri 2
yonu
25 Sağlık
hizmetlerine
ulaşım
Aile
2 1 0 0
Hekimliğinin
Temelleri 2
26 Etkili iletişim Aile
ve beden
dili-2***
27 Hastayı
güçlendirme
12 2 2 4 0
Hekimliğinin
Temelleri 2
Aile
2 1 0 0
Hekimliğinin
Temelleri 2
Birinci basamaktaki hekimlik uygulamalarının gerektirdiği
mesleksel, klinik ve koruyucu hekimlik becerilerini ustalıkla
gerçekleştirip, kayıt altına alabilir
Büyüme ve gelişme, sağlıklı cinsel yaşam, ağız diş sağlığı,
beslenme gibi sağlıklılık durumları
Nitelikli bir tıp eğitimin üçüncü ana boyutu profesyonelliktir
(insani, toplumsal ve mesleki değerler). Sağlığa bütüncül
yaklaşım (biyo-­‐psiko-­‐sosyal ve kültürel yaklaşım), hasta-­‐
merkezli yaklaşım, toplum yönelimli hekimlik. Tıp etiği, etik ve
mesleki değerler ve sorumluklar; insani, toplumsal ve kültürel
değerler ve sorumluluklar. Yukarıda belirtildiği gibi sağlık
süreçleri ve tıbbi uygulamalara temel teşkil eden bilimler, temel
bilimler ve klinik bilimlerin yanısıra sosyal bilimler ve insan
bilimleri / beşeri bilimlerdir.
Tıp Eğitiminde Temel Bilimlerin, Sosyal ve Beşeri Bilimlerin
Yeri ve Önemi.
Sağlık ve iyiliğin teşviki
Birinci basamak sağlık kuruluşlarını (Aile Sağlığı Merkezi,
Toplum Sağlığı Merkezi vb) yönetme.
Bireyleri bütüncül bir yaklaşımla değerlendirerek birinci
basamağa özgü koruyucu, tedavi edici ve rehabilite edici
hekimlik uygulamalarını ustalıkla yerine getirebilir.
Birinci basamaktaki hekimlik uygulamalarının gerektirdiği
mesleksel, klinik ve koruyucu hekimlik becerilerini ustalıkla
gerçekleştirip, kayıt altına alabilir.
Çekirdek Hastalıklar / Klinik Problemler
İlk temas, açık erişim, tüm sağlık
sorunları.
Ayrışmamış hastalıklar.
Sağlık ve iyiliğin teşviki.
Akut ve kronik problemler.
Aile danışmanlığı verebilme
Akut ve kronik problemler.
Süreklilik.
Doktor-hasta ilişkisi.
Hastayla ortak karar verme.
Doktor-hasta ilişkisi
Akut ve kronik problemler.
Dikey entegrasyon.
Ayrışmamış hastalıklar
Eğitim programlarında temel, klinik, sosyal ve beşeri bilim
içeriklerinin birbirleriyle ilişkilendirilerek (entegre bir şekilde)
düzenlenmesi ve sunulması;
bilgilerin klinik bağlamlarda, sağlık süreci bağlamlarında, bu
bağlamın içine yedirilerek ilişkili bir şekilde verilmesi
önemlidir. Bilgilerin entegre bir şekilde (yatay ve dikey
entegrasyon) düzenlemesi ve sunulması öğrenmeyi kolaylaştırır.
Hasta ve ortama dayalı bakım
Sağlıkla ilgili tüm süreçlerde “bütüncül (biyo-­‐psiko-­‐sosyal ve
kültürel) yaklaşım” sergileyen
“bireyin ve toplumun sağlığını koruma ve geliştirme”
perspektifinde
“bireysel ve toplumsal faydayı” önceleyecek şekilde değişime
ve gelişime zorlayan nitelikli hekimlerin yetişmesi
Temel Hekimlik Uygulamaları.
Sağlıklılık durumları.
Tıp Fakültesi Mezunu; mesleksel değer ve ilkelerle, etik
değerleri gözeterek, yasal düzenlemeler çerçevesinde, güncel ve
kanıta dayalı bilgiler ışığında birey ve toplum odaklı sağlık
hizmeti sunar.
Tanı, tedavi, rehabilitasyon ve izlem basamakları dâhil olmak
üzere hasta ve hastalık sürecini etik ve maliyet etkin olarak
planlama ve yönetme.
Sağlık bakım sürecini etik ve maliyet etkin olarak planlama ve
yönetme.
Bireylerin ve toplumun sağlık hizmetine ulaşmasının önündeki
engelleri saptayabilir ve bu etmenleri
en aza indirmenin yöntemlerini belirleyip, sağlıklılık
durumunun geliştirilmesi için gereken tüm girişim
ve uygulamaları yerine getirebilir
İletişim becerileri, zor durumlarda iletişim, kişilerarası ilişkiler
ve ekip çalışması.
Akut ve kronik problemler.
Sağlık ve iyiliğin teşviki
Süreklilik
Koordinasyon ve savunuculuk
Süreklilik
Doktor-hasta ilişkisi
Zor durumlar dahil sağlıkla ilgili süreçlerde hasta ve
Hastayla ortak karar verme
yakınlarıyla etkin iletişim kurma ve hasta ve yakınlarını yeterli
bir şekilde bilgilendirme, yönlendirme, danışmanlık verme;
hasta ve yakınlarını karar süreçlerine katma
Çeşitli yaş grupları, farklı sosyoekonomik düzey ve kültürlerden
tüm hastalar, hasta yakınları, meslektaşlar, diğer sağlık
profesyonelleri ve sosyal çevresi ile uygun iletişim yollarını
belirleyip ve kullanabilir
Euras J Fam Med 2015; 4(1):7-16
28 Hasta uyumu Aile
2 1 0 0
Hekimliğinin
Temelleri 2
29 Hatalı tıbbi
Aile
2 1 0 0
uygulamalar-1 Hekimliğinin
Temelleri 2
30 Ev kazaları
Aile
2 1 0 0
Hekimliğinin
Temelleri 2
2 1 0 0
31 Profesyonellik Aile
***
Hekimliğinin
Temelleri 2
Davranış
Aile
2 2 0 0
32
değişikliği-1 Hekimliğinin
Temelleri 2
33 Yatan hasta ile Aile
2 2 8 0
ilk karşılaşma Hekimliğinin
Temelleri 2
34 Biyopsikososy Klinik Aile 3 1 0 0
al yaklaşım
Hekimliği
değişikliği-2
Klinik Aile
Hekimliği
Sağlıklılık durumları
Sağlık ve iyiliğin teşviki
3 1 0 0
İletişim engelli bireyler ve özel koşullarda (kötü haber, ajite
Doktor-hasta ilişkisi
bireyler, mesleksel geri bildirim vb.) etkin iletişimi sağlayabilir
Periyodik muayene, kontrol ( Kardiyak risk hesaplama, adölesan Sağlık ve iyiliğin teşviki
danışmalığı, tütün danışmanlığı, kanser taraması vb)
Sağlıklılık durumları
Hastalıklardan korunma, sağlığın korunması ve geliştirilmesi
süreçlerini planlama ve yönetme
Periyodik muayene, kontrol ( Kardiyak risk hesaplama, adölesan Sağlık ve iyiliğin teşviki
danışmalığı, tütün danışmanlığı, kanser taraması vb)
Sağlıklılık durumları
Hastalıklardan korunma, sağlığın korunması ve geliştirilmesi
süreçlerini planlama ve yönetme
Klinik Aile
Hekimliği
3 1 0 0
Klinik Aile
hastalıkların Hekimliği
canlandırlması
Klinik Aile
42 Sağlıklı
yaşam
Hekimliği
danışmanlığı-1
43 Kötü haber Klinik Aile
verme
Hekimliği
Klinik Aile
44 Periyodik
sağlık
Hekimliği
hizmetleri
3 1 4 4
45 Periyodik
3 1 0 0
Klinik Aile
sağlık hizmeti Hekimliği
rehberleri
Akut ve kronik problemler
3 1 0 0
3 2 2 0
Hekimliği
41 Sık görülen
Sağlıklı beslenme ve yaşam tarzının değiştirilmesi
Hasta ve yakınlarını yeterli bir şekilde bilgilendirme,
yönlendirme, danışmanlık verme
Hastalıklardan korunma, sağlığın korunması ve geliştirilmesi
süreçlerini planlama ve
yönetme
Kronik hastalıkların önlenmesi
Dikey entegrasyon.
Hastayla ortak karar verme.
Doktor-hasta ilişkisi
3 1 3 2
39 Ergen sağlığı Klinik Aile 3 1 0 0
40 Yaşlı sağlığı
Klinik görevler.
Hastalarla iletişim.
Muayenehanenin yönetimi.
Sağlık ve iyiliğin teşviki.
Akut ve kronik problemler
Zor durumlar dahil sağlıkla ilgili süreçlerde hasta ve
yakınlarıyla etkin iletişim kurma ve hasta ve yakınlarını yeterli
bir şekilde bilgilendirme, yönlendirme, danışmanlık verme;hasta
ve yakınlarını karar süreçlerine katma
Sağlıklı beslenme ve yaşam tarzının değiştirilmesi
Hasta ve yakınlarını yeterli bir şekilde bilgilendirme,
yönlendirme, danışmanlık verme
Hastalıklardan korunma, sağlığın korunması ve geliştirilmesi
süreçlerini planlama ve yönetme
Kronik hastalıkların önlenmesi
Sağlıklılık durumları
Hayatın farklı evrelerinde sağlıklılık (Gebelik, doğum,
lohusalık, yenidoğan, çocukluk, ergenlik, yetişkinlik, menopoz –
andropoz, yaşlılık, terminal dönem, ölüm)
Sağlıklılık durumları
Hayatın farklı evrelerinde sağlıklılık (Gebelik, doğum,
lohusalık, yenidoğan, çocukluk, ergenlik, yetişkinlik, menopoz –
andropoz, yaşlılık, terminal dönem, ölüm)
Çekirdek Hastalıklar / Klinik Problemler Listesi.
Dikey entegrasyon.
36 Etkili iletişim Klinik Aile 3 2 4 0
38 Davranış
Nitelikli bir tıp eğitimin üçüncü ana boyutu profesyonelliktir
(insani, toplumsal ve mesleki değerler)
Ayrışmamış hastalıklar.
İnsidans ve prevalansa dayalı karar
verme.
Akut ve kronik problemler
Sağlık ve iyiliğin teşviki
Fizik, psikolojik, sosyal, kültürel,
varoluşçu yaklaşım
Hekimliği
ve beden
Hekimliği
dili-3***
37 Hasta eğitimi Klinik Aile
Hekimliği
Doktor-hasta ilişkisi.
Hastayla ortak karar verme
Ulusal ÇEP-­‐2014 benimsenen ve programın tüm bileşenlerine
yansıtılan yaklaşım “biyopsiko-­‐
sosyal ve kültürel yaklaşım”dır.
Hastaları uygun biçimde sevk edebilme
Tanı, tedavi, rehabilitasyon ve izlem basamakları dâhil olmak
üzere hasta ve hastalık sürecini etik ve maliyet etkin olarak
planlama ve yönetme.
İletişim becerileri, zor durumlarda iletişim, kişilerarası ilişkiler
ve ekip çalışması.
35 Konsültasyon Klinik Aile 3 1 0 0
ve sevk
Zor durumlar dahil sağlıkla ilgili süreçlerde hasta ve
yakınlarıyla etkin iletişim kurma ve
hasta ve yakınlarını yeterli bir şekilde bilgilendirme,
yönlendirme, danışmanlık verme;
hasta ve yakınlarını karar süreçlerine katma
Sağlıkla ilgili süreçlerde hasta ve çalışan güvenliğini sağlama ve
geliştirme, güvenli, olumlu ve destekleyici çalışma ortamları
oluşturma; riskleri belirleme, riskleri ve hataları ortadan
kaldırmaya yönelik önlemleri alma
Koruyucu Hekimlik ve Toplum Hekimliği Uygulamaları
3 1 0 0
Koordinasyon ve savunuculuk
Doktor-hasta ilişkisi
Sağlık ve iyiliğin teşviki.
Akut ve kronik problemler
Sağlık ve iyiliğin teşviki
Sağlık ve iyiliğin teşviki
Toplumun sağlığından sorumlu
13
Set T ve ark. Mezuniyet Öncesi Aile Hekimliği Eğitimi: WONCA ve ÇEP Çerçevesinde Bir Program Önerisi
46 Entegre tıp
Klinik Aile
(tamamlayıcı Hekimliği
ve alternatif
tedaviler)-1
47 Aile içi şiddet Klinik Aile
Hekimliği
Klinik Aile
48 Evlilik ve
Gebelik
Hekimliği
öncesi ve
sonrası bakım
Klinik Aile
49 Birinci
basamakta
Hekimliği
gebe izlemi
Klinik Aile
50 Birinci
basamakta
Hekimliği
sağlam çocuk
takibi
Klinik Aile
51 Sosyal
sorumluluk
Hekimliği
projeleri
52 Engelli sağlığı Klinik Aile
Hekimliği
Klinik Aile
53 Hizmette
eşitlik
Hekimliği
3 2 0 0
Toplumun sağlığından sorumlu.
Sağlığa bütüncül yaklaşım (biyo-­‐psiko-­‐sosyal ve kültürel
yaklaşım), hasta-­‐merkezli yaklaşım, toplum yönelimli hekimlik. Fizik, psikolojik, sosyal, kültürel,
varoluşçu yaklaşım
3 1 0 0
Aile danışmanlığı verebilme
3 1 0 0
Hayatın farklı evrelerinde sağlıklılık (Gebelik, doğum,
Süreklilik
lohusalık, yenidoğan, çocukluk, ergenlik, yetişkinlik, menopoz –
andropoz, yaşlılık, terminal dönem, ölüm)
3 1 0 0
Gebe ve loğusa izlemi yapabilme
Süreklilik
3 1 0 0
Sağlıklılık durumları
Sağlık ve iyiliğin teşviki.
Süreklilik
3 0 4 4
Sağlık süreçleri ve tıbbi uygulamalara temel teşkil eden bilimler, Hasta ve ortama dayalı bakım
temel bilimler ve klinik bilimlerin yanı sıra sosyal bilimler ve
insan bilimleri / beşeri bilimlerdir.
İhmal ve istismar (Çocuk, yaşlı, engelli, incinebilir gruplar)
Sağlık ve iyiliğin teşviki
3 1 0 0
3 1 0 0
54 Klinik
Klinik Aile 3 2 8 0
görüşme ve
Hekimliği
muayene
uygulaması
6 2 2 0
55 Tıbbi kayıtlar Aile
Hekimliği
Uygulaması
6 2 2 0
56 Hatalı tıbbi Aile
uygulamalar-2 Hekimliği
Uygulaması
57 Hekimin ve
Aile
6 2 0 0
diğer sağlık Hekimliği
çalışanların
Uygulaması
hukuki ve
cezai
sorumlulukları
Aile
6 2 2 0
58 Aile
hekimliğinde Hekimliği
adli tıp
Uygulaması
hizmetleri
Aile
6 1 4 0
59 Aile
hekimliğinde Hekimliği
rapor çeşitleri Uygulaması
ve kriterleri
60 Düşük
prevalans
hekimliği
Aile
6 1 0 0
Hekimliği
Uygulaması
61 Kanıta dayalı Aile
tıp
6 1 0 0
Hekimliği
Uygulaması
62 Tıpta kodlama Aile
6 1 0 0
Hekimliği
Uygulaması
Aile
6 0 4 0
63 Sağlıklı
yaşam
Hekimliği
danışmanlığı- Uygulaması
2
14 Hasta ve ortama dayalı bakım
Hak temelli sağlık yaklaşımı.
Profesyonel değerler, davranışlar ve profesyonelliğe yönelik
eğitim içeriği:
Sağlığın belirleyicileri, sağlıkta eşitsizlik, toplumsal cinsiyet ve
sağlık.
Hekimlik Uygulamaları Listesi:
1. Öykü alma
2. Genel ve soruna yönelik fizik muayene
Dikey entegrasyon
Hekimlik Uygulamaları Listesi:
Kayıt tutma, raporlama ve bildirim
Süreklilik
Sağlıkla ilgili süreçlerde hasta ve çalışan güvenliğini sağlama ve
geliştirme, güvenli, olumlu ve destekleyici çalışma ortamları
oluşturma; riskleri belirleme, riskleri ve hataları ortadan
kaldırmaya yönelik önlemleri alma
Sağlık süreçlerinde hukuki ve adli durumlarda uygun karar
verme, yönetme.
Ayrışmamış hastalıklar.
İnsidans ve prevalansa dayalı karar
verme.
Akut ve kronik problemler
İlk temas, açık erişim, tüm sağlık
sorunları.
Ayrışmamış hastalıklar.
Adli olguların ayırt edilebilmesi / yönetilebilmesi
Adli olgu muayenesi
Sağlık süreçlerinde hukuki ve adli durumlarda uygun karar
verme, yönetme.
Kayıt Tutma, Raporlama ve Bildirim
•
Adli rapor hazırlayabilme Aydınlatma ve onam
alabilme
•
Epikriz hazırlayabilme
•
Hasta dosyası hazırlayabilme
•
Hastaları uygun biçimde sevk edebilme
•
Ölüm belgesi düzenleyebilme
•
Raporlama ve bildirimi düzenleyebilme
•
Reçete düzenleyebilme
•
Tedaviyi red belgesi hazırlayabilme
Hekimlik uygulamaları sırasında akılcı tetkik isteyebilme ve
elde edilen verileri yorumlayarak olası tanıları belirleyebilir
Birey ve toplum odaklı olarak, sağlığın korunması ve
geliştirilmesinin öneminin farkındadır ve buna yönelik
stratejileri belirleyebilip ve uygulayabilir,
Genel olarak ifade etmek gerekirse son yıllarda tıp eğitiminde
ön plana çıkan noktalar; eğitim dahil tüm sağlık süreçlerinde
bütüncül yaklaşım, kanıta dayalı hekimlik ve profesyonelliktir.
İlk temas, açık erişim, tüm sağlık
sorunları.
Ayrışmamış hastalıklar.
Hekimlik Uygulamaları Listesi:
Kayıt tutma, raporlama ve bildirim
Sağlıklılık durumları
Doktor-hasta ilişkisi.
Hastayla ortak karar verme
Süreklilik
İlk temas, açık erişim, tüm sağlık
sorunları.
Ayrışmamış hastalıklar.
İnsidans ve prevalansa dayalı karar
verme
Ayrışmamış hastalıklar.
İnsidans ve prevalansa dayalı karar
verme.
Akut ve kronik prolemler.
Sağlık ve iyiliğin teşviki
Süreklilik
Sağlık ve iyiliğin teşviki
Euras J Fam Med 2015; 4(1):7-16
64 Entegre tıp
Sağlığa bütüncül yaklaşım (biyo-­‐psiko-­‐sosyal ve kültürel
yaklaşım), hasta-­‐merkezli
yaklaşım, toplum yönelimli hekimlik.
Toplumun sağlığından sorumlu.
Fizik, psikolojik, sosyal, kültürel,
varoluşçu yaklaşım
Aile
6 0 6 4
Hekimliği
Uygulaması
Aile
6 0 6 4
66 Çoklu ilaç
kullanımı
Hekimliği
Uygulaması
6 1 1 0
67 Tıbbi literatür Aile
inceleme ve Hekimliği
rehberler
Uygulaması
Çekirdek Hastalıklar / Klinik Problemler
Kronik hastalıkların önlenmesi
Akut ve kronik problemler
Çekirdek Hastalıklar / Klinik Problemler
Akut ve kronik problemler
Araştırma planlama ve yürütme
Projeye / araştırmaya dayalı öğrenme
68 Aile
Temel Hekimlik Uygulamaları Listesi:
Tıp fakültelerinde yürütülen altı yıllık eğitim sırasında ilk üç
yılda daha çok laboratuvar ortamlarında ve simüle ortamlarda,
klinik eğitim döneminde ise klinik ortamlarda ve sahada
gerçekleşecek uygulamalı eğitimler ve içerikleri bu liste
kullanılarak oluşturulur.
Laboratuvar testleri ve ilgili diğer işlemler
Çekirdek Hastalıklar / Klinik Problemler
Obezite (endojen-­‐ekzojen)
Ayrışmamış hastalıklar.
İnsidans ve prevalansa dayalı karar
verme.
Akut ve kronik problemler.
Sağlık ve iyiliğin teşviki
Ayrışmamış hastalıklar.
İnsidans ve prevalansa dayalı karar
verme.
(tamamlayıcı
ve alternatif
tedaviler)-2
65 Çoklu hastalık
yönetimi
Aile
6 2 4 4
Hekimliği
Uygulaması
Aile
6 1 2 0
hekimliğinde Hekimliği
laboratuvar
Uygulaması
kullanımı
69 Obezite
izlemleri
70 Evde sağlık
hizmetleri
Aile
6 1 0 0
Hekimliği
Uygulaması
Aile
6 1 0 0
Hekimliği
Uygulaması
71 ASM'de gebe Aile
6 1
Hekimliği
Uygulaması
6 1
72 Akılcı tedavi Aile
ve reçete
Hekimliği
yazma
Uygulaması
Aile
6 2
73 Aile
hekimliğinde Hekimliği
EKG
Uygulaması
okuma***
Aile
6 2
74 Aile
hekimliinde Hekimliği
akciğer grafisi Uygulaması
okuma***
6 0
75 Ağız sağlığı-2 Aile
Hekimliği
Uygulaması
Aile
6 1
76 Kırsal
hekimlik
Hekimliği
Uygulaması
6 1
77 Olağanüstü Aile
durumlarda
Hekimliği
hekimlik
Uygulaması
uygulamaları
Topluma dayalı öğrenme etkinlikleri (İşyerinde ve okullarda
sağlık risklerinin gözlenmesi, sunulan hizmetlerin
değerlendirilmesi, birinci basamak sağlık kurumlarında hizmet
sunumu, ev ziyaretleri vb)
Temel Hekimlik Uygulamaları:
Gebe muayenesi
Gebe ve loğusa izlemi yapabilme
Girişimsel ve girişimsel olmayan uygulamalar
Akılcı ilaç kullanımı
Süreklilik.
Akut ve kronik problemler
2 0
Laboratuvar Testleri ve İlgili Diğer İşlemler
EKG çekebilme ve değerlendirebilme
Akut ve kronik problemler
2 0
Laboratuvar Testleri ve İlgili Diğer İşlemler
Direkt radyografileri okuma ve değerlendirebilme
Akut ve kronik problemler
2 0
Birinci basamaktaki hekimlik uygulamalarının gerektirdiği
mesleksel, klinik ve koruyucu hekimlik becerilerini ustalıkla
gerçekleştirip, kayıt altına alabilir
Koruyucu Hekimlik ve Toplum Hekimliği Uygulamaları
Sağlık ve iyiliğin teşviki
Okul, işyeri, yerleşim merkezi gibi çevrelerde karşı karşıya
olunan kirlilik, salgın, afet, göç ve savaş vb gibi sağlıkla ilgili
çevresel (fiziksel çevre, sosyo-­‐kültürel çevre) ve küresel
durumlar
Tanı, tedavi, rehabilitasyon ve izlem basamakları dâhil olmak
üzere hasta ve hastalık sürecini etik ve maliyet-­‐etkin olarak
planlama ve yönetme
Koruyucu Hekimlik ve Toplum Hekimliği Uygulamaları
Toplumun sağlığından sorumlu.
Akut ve kronik problemler
Birinci basamak sağlık kuruluşlarını (Aile Sağlığı Merkezi,
Toplum Sağlığı Merkezi vb) yönetme
İlk temas, açık erişim, tüm sağlık
sorunları.
Koordinasyon ve savunuculuk
0 0
izlemi
3 0
0 0
0 0
78 SUT
Aile
6 1 0 0
uygulamaları Hekimliği
Uygulaması
79 Toplum
yönelimli aile
hekimliği
80 ASM
yönetimi ve
uygulamadaki
aile hekiminin
görevleri
Toplumun sağlığından sorumlu.
Sağlık ve iyiliğin teşviki
Aile
6 1 0 0
Hekimliği
Uygulaması
Aile
6 2 4 0
Hekimliği
Uygulaması
Süreklilik
Akut ve kronik problemler.
Ayrışmamış hastalıklar
Toplumun sağlığından sorumlu
Koordinasyon ve savunuculuk
Toplumun sağlığından sorumlu
98 95 24
Saat
217
Toplam saat
S: sınıf; T: teorik; P: pratik; Ö: ödev
*Mezuniyet Öncesi Tıp Eğitimi Ulusal Çekirdek Eğitim Programı-2014 (http://www.tipdek.org/pdf/ulusalcep2014.pdf). Bağlantı cümleleri orijinal şekli ile alıntı yapılmıştır.
**World Organization of FamilyDoctors (Dünya Aile Hekimleri Örgütü).
***Dersle ilgili uygun anabilim dalları varsa, o bölüm akademisyenleri tarafından verilebilir.
15
Set T ve ark. Mezuniyet Öncesi Aile Hekimliği Eğitimi: WONCA ve ÇEP Çerçevesinde Bir Program Önerisi
Kaynaklar
1. Ünlüoğlu İ. Aile hekimliği
disiplininde akademik
yükselmeler ve doçentlik
sınavları. Türk Aile Hek Derg
2013;17(3):137-41.
2. Tahud.org.tr [Internet].
16 Ankara: Türkiye Aile
Hekimleri Uzmanlık Derneği.
(Erişim tarihi: 13.09.2014).
http://www.tahud.org.tr
3. Ailehekimligi.trakya.edu.tr
[Internet]. Edirne: Trakya
Üniversitesi Tıp Fakültesi
Aile Hekimliği Anabilim
Dalı. (Erişim tarihi:
13.09.2014).
http://ailehekimligi.trakya.ed
u.tr
ORIGINAL RESEARCH / ORİJİNAL ARAŞTIRMA
2015
Learner Centered Teaching vs Constructivist Learning by Traditional
Classroom Teaching: An Experimental Study
Klasik Sınıf Öğreniminde Öğrenci Merkezli Öğrenimin Yapılandırıcı Öğrenim ile
Karşılaştırılması: Bir Deneysel Çalışma
AUTHORS /
YAZARLAR
Abdul Sattar Khan
Department of Medical
Education, King Faisal
University, Al-Hasa,
Saudi Arabia
Hamit Acemoğlu
Department of Medical
Education, Ataturk
University, Erzurum,
Turkey
Aamir Omair
King Saud bin Abdulaziz
University for Health
Sciences, Riyadh, Saudi
Arabia
ABSTRACT
Aim: The involvement of trainees has increased in all aspects of teaching and learning sessions as a
result of the learner-centered approach. This experimental study sought to find out if there is an effect on
learning due to involvement of the trainees in objective development.
Methods: A randomized controlled trial was conducted during the continuous professional
development program. The participants included a total of 57 general practitioners including both males
and females – they were divided randomly into two groups. One group participated in the development of
the learning objectives while the control group did not. The main outcome measures were overall score
difference in pre- & post-tests (scale 1–10), and matching and recalling of objectives by general
practitioners. The association between difference of scores and motivation was assessed by age, sex, and
experience of the general practitioners.
Results: No significant difference (p>0.05) was found between those who developed five learning
objectives (the experimental group) and those who just followed the predefined objectives by the teacher
(the control group) with regards to the mean scores difference as well as the development of objectives
and recalling of objectives. The level of motivation had a significant (p=0.02) association with high mean
scores. No association was found between gender and the mean score (p>0.05).
Conclusion: The results suggests that there should be some sessions without binding students with
pre-defined objectives to give them a chance to ‘think out of the box’. Nevertheless motivation was
found to be more important than any other factor.
Keywords: continuous professional development, inquiry based learning, motivation, general
practitioners
ÖZET
Amaç: Öğrenci merkezli yaklaşımın sonucu olarak, eğitim alanlar her türlü öğrenim ve öğretim
faaliyetlerine daha fazla dahil olmaktadır. Bu deneysel çalışma, eğitim görenlerin gelişim hedeflerinin
belirlenmesinde sürece dahil edilmesinin, öğrenme üzerine etkisi olup olmadığını belirlemek için
yapılmıştır.
Yöntemler: Sürekli Mesleki Gelişim Programı boyunca, randomize kontrollü bir çalışma uygulandı.
Erkek ve kadınlardan oluşan, rastgele iki gruba bölünen 57 aile hekimi çalışmaya dahil edildi. Deney
grubu öğrenim hedeflerinin geliştirilmesine katkıda bulundu, kontrol grubu bulunmadı. İlk ve son
testlerin (1-10 arasında skorlandı) ortalamaları arasındaki değişiklik, ve katılımcılar tarafından hedeflerin
seçilmesi ve hatırlanması değerlendirildi. Skorlar arasındaki farklar ve motivasyon birlikteliği, yaş,
cinsiyet, deneyim ile değerlendirildi.
Bulgular: Deney grubunun 5 adet hedef geliştirmesi ve kontrol grubunun daha önceden belirlenmiş
hedefleri izlemesi karşılaştırıldığında, hedeflerin geliştirilmesi ve hatırlanması arasındaki ortalama
skorlar istatistiksel olarak anlamsızdı (p>0,05). Motivasyon düzeyi, yüksek skorlar ile beraber daha
yüksek tespit edildi (p=0,02). Cinsiyet ve ortalama skorlar arasında bir ilişki tespit edilmedi (p>0,05).
Sonuç: Sonuçlar, bazı durumlarda öğrencilerin önceden belirlenmiş hedefler ile bağlanmaması
gerektiğini, onlara farklı açıdan düşünme şansı da verilmesi gerektiğini göstermektedir. Motivasyon,
diğer tüm faktörlerden daha önemli bulunmuştur.
Anahtar kelimeler: sürekli profesyonel gelişim, araştırma temelli öğrenim, motivasyon, genel
pratisyenler
Corresponding Author / İletişim için
Assist. Prof. Abdul Sattar Khan
Medical Education Department, King Faisal University, Al-Hasa, Saudi Arabia
E-mail: [email protected]
Date of submission: 21.08.2014 / Date of acceptance: 22.01.2015
17
Khan AS et al. Learner Centered Teaching vs Constructivist Learning by Traditional Classroom Teaching: An Experimental Study
Introduction
During last two decades the academic world has
witnessed tremendous changes in teaching and
learning styles, however the basics remain same as
proposed by Malcolm Knowles (1,2), the father of
andragogy and he proposed five factors involved in
adult learning: an independent self-concept and
self-directed learning, apply life experiences, learning
needs closely related to changing social roles,
problem-centered, and application of knowledge and
motivated to learn by internal rather than external
factors. Knowles used these principles to propose a
program for the design, implementation and
evaluation of adult learning. Since the development
of his theory, Knowles has acknowledged that the
principles he outlined did not apply solely to adult
education (2). The development of the theory simply
illustrates that the designer "should involve learners
in as many aspects of their education as possible and
in the creation of a climate in which they can most
fruitfully learn" (3).
The application of Knowles (1,2) theory is not
fully established as yet and the learners are involved
in some areas of teaching and learning during any
training session (4). Needs assessment usually done
with the participants at the beginning of the session
and later they are involved in an interactive
discussion. One area that is not well developed with
the consensus of learners is the pre-defined learning
objectives. A learning objective is an outcome
statement that captures specifically what knowledge,
skills and attitudes the learners should be able to
exhibit following instruction (4).
Inquiry-based learning (IBL) (5,6) is the use of
learning by questioning as a teaching strategy. This
can achieve Malcolm Knowles (1,2) three main
teaching and learning principles: an independent
self-concept and self-directed learning, apply life
experiences, learning needs closely related to
changing social roles. IBL or open learning is when
there is no prescribed target or result, which the
students have to achieve. In many conventional
traditional science experiments, students are told
what the outcome of an experiment will be, or is
expected to be, and the student is simply expected to
'confirm' this (7). In open teaching, on the other hand,
18 the student is either left to discover for him or herself
what the result of the experiment is, or the teacher
guides them to the desired learning goal, but without
making it explicit what this is. Open teaching is an
important but difficult skill for teachers to acquire
(8,9).
A common misconception of objectives is that
the learners are supposed to learn what the teacher or
presenter believes to be important, based on
competency-based outcomes. The whole workout
depends upon pre-defined learning objectives
developed by the teaching faculty. Indeed, creating
clear learning objectives serves to connect the content
and assessment around learning, gives learners a clear
picture of what to expect and what is expected of
them. It forms the basis for evaluating the teacher,
learner, and curriculum effectiveness. It is believed
that adults involved in professional development
should not be bound by pre-defined limited objectives
and should also be involved in defining the objectives
by themselves or it should be an open Inquiry Based
learning (IBL) (10).
This experimental study was designed for the
general practitioners continuous professional
development course. The null hypothesis was that
there is no difference in outcome between two
groups: those who participate in a teaching group
where objectives are defined by the teachers at the
beginning and those who participate in another group
where objectives are defined by trainees at the end of
the session. This study also tried to determine
whether outcome is associated with variables like
motivation, experience, age or sex.
Methods
Participants and setting
The study was conducted with general
practitioners (GPs) at the Postgraduate Centre of
Studies of Family&Community Medicine, Ministry
of Health- Saudi Arabia during a continuous
professional development (CPD) program. The
postgraduate center took the lead in designing this
course for enhancing knowledge, skills and to change
attitude and to develop essential skills of family
medicine. The course included seven modules and
each module included 3-days teaching relevant to
family medicine topics (11). The study consisted of
Euras J Fam Med 2015; 4(1):17-22
57 GPs who undertook this CPD course during the
2010-2011 academic year.
The course consisted of several modules and
topics related to family medicine. Each topic had a
consistent sequence of educational activities: lecture,
small group work, practical course, interactive
lecture, etc. and the formal assessment of all topics
took place on the final day of the course. During the
course a “Clinical Audit” topic was selected for this
experimental study for several reasons: practical
application of learning, can have good practical
exercise during session and easy to discuss different
steps.
The whole session was conducted in one hour
and thirty minutes starting with a warm- up exercise,
then a PowerPoint interactive presentation with
content sequence of general-to-specific approach,
followed by small group work with a practical
exercise. At the end, the session was summarized by
the trainees and facilitators. Each training session had
at least two trained and qualified facilitators; the
content and materials were developed with the
consensus of all trainers and pre-tested on several
occasions with GPs in different settings.
Randomization
A list of participants was prepared and
randomized into the two arms (experimental and
control) of almost equal numbers. No one knew at the
time of randomization that who would be in the
experimental group. There were two small-folded
green and red color slips of paper available on the
table and each participant picked one and after that it
was disclosed that green color was for the
experimental group (Figure 1). As gender may
influence learning behavior and learning efficacy (12)
so we tried to have a 1:1 ratio of males to females in
the experimental as well as in the control group. At
the time of designing the study a list of all the GPs
was available and we sent a special invitation to
maximum number of female GPs to have more
females for equalization of the ratio in the
experimental and control groups. No other variables
were considered as the bases for randomization.
Experiment
The participants were informed about the
experiment and it was explained in a briefing session
before starting the training session. A verbal consent
was taken from participants and it was assured to
them that this experiment would not affect their final
evaluation - the participation rate was 100%. Both
groups were supposed to appear in a pre-test before
the session and later at the end of session had to take
a post-test. In the experimental group the presenter
did not show the learning objectives at the beginning
and asked the participants to write on a paper five
learning objectives relevant the content of topic and
according to their need which at the end are going to
match these five learning objectives with the other
group. The control group did not develop learning
objectives however they were asked to recall five
learning objectives which were shown to them at the
beginning of session. Furthermore, a small
questionnaire was used to enquire about the reason
for participating in the session for an assessment of
motivation.
Figure 1. Randomization of the participants
Outcome measures
The main outcome measures were the overall
score of the pre- and post-test and their mean
difference, which was assessed on the bases of
multiple-choice questions scored from 1 to a
maximum of 10 points. An inter-group analysis was
performed to assess any difference between the
experimental and control groups with regards to their
mean scores. Age, experience and sex, as well as
motivation level were included to determine their
effect on the outcome measure.
There are four types of motivation (13): Positive
Intrinsic (Motivation towards a goal from insight),
Positive Extrinsic (Motivation towards a goal from
outside), Negative Intrinsic (Motivation away from a
19
Khan AS et al. Learner Centered Teaching vs Constructivist Learning by Traditional Classroom Teaching: An Experimental Study
goal from insight) and Negative Extrinsic
(Motivation away from a goal because of external
forces) so far demonstrated by the literature. Asking
the respondents about why they are attending the
course collected this information and their answers
were classified according to the abovementioned
categories of motivation based on already published
literature with valid questionnaire (14,15).
Data Analysis
The data was entered and analyzed using SPSS
18.0. For each attribute, the mean and standard
deviation of pre and post-test scores for the two
groups i.e. experimental and control were calculated.
These were tested using Mann-Whitney-U and
Kruskal-Wallis tests for significant differences. A
p-value of <0.05 was considered as statistically
significant. The relationship between age, experience
and mean difference of scores was also determined
using the Pearsons correlation coefficient.
Results
The experimental group had 28 participants while
the control group had 29 participants. Table 1 shows
the comparison of the basic characteristics of the
participants.
Table 1. Basic characteristics of the participants
Experiment
group
(n=28)
Sex
Level of
motivation
Control
group
(n=29)
n
%
n
%
Male
14
50%
16
55%
Female
14
50%
13
45%
Positive &
Intrinsic
Positive &
Extrinsic
Negative &
Intrinsic
Negative &
Extrinsic
1
16
57%
12
41%
4
14%
6
21%
5
18%
5
17%
3
11%
6
21%
7
25%
7
24%
8
29%
13
45%
9
32%
7
24%
4
14%
2
7%
Matching/
Recalling
2
of number of
objectives 3
4
The male and female ratio was 1:1 in the
experimental group and 1.2:1 in the control group.
The mean age of the experimental (38.9+5.4 years)
20 and control (39.4+4.9 years) groups was similar
(p=0.72). The mean years of working experience of
the experimental group was 9.5+3.8 years whereas
the GPs in the control group had 8.6+4 years of
experience (p=0.39). Regarding the motivational
level, the positive and intrinsic motivation was found
in higher percentage in both groups. The
experimental group showed 57% and control group
showed 41% for the positive and intrinsic motivation
style. As far as writing and matching of learning
objectives is concerned – in the experimental group
13 (46%) were able to write three or four objectives
as defined by the trainers as compared to nine (31%)
in the control group (p=0.23).
Table 2 shows that there was no significant
difference between the two groups with regards to the
mean scores difference among males (p=0.17),
females (p=0.22), negative intrinsic motivation
(p=0.31), negative extrinsic motivation (p=0.51),
positive extrinsic motivation (p=0.84). However
positive intrinsic motivation (p=0.02) and matching /
recalling one objective (p=0.006) showed higher
mean scores in the experimental group.
Table 2. Comparison of mean score difference between
the Experimental & Control groups
Experiment Control
group
group
(n=28)
(n=29)
Mean p-value
Mean with
(Exp vs
with
95% CI
95% CI Control
group)
Male
2.6
1.6
0.17
Sex
Female
2.3
1.62
0.22
p-value within group
0.43
0.98
Positive &
Extrinsic
3.0
2.8
0.84
Positive &
Intrinsic
Level of
motivation Negative &
Extrinsic
Negative &
Intrinsic
2.8
0.3
0.02*
0.7
1.2
0.51
1.6
0.8
0.31
p-value within group
0.02*
0.02*
1
Matching /
2
Recalling
objectives More than 2
objectives
p-value within group
1.3
-0.4
0.006*
1.6
1.3
0.41
3.6
3.7
0.89
0.001*
0.001*
* Significant difference at p<0.05
Euras J Fam Med 2015; 4(1):17-22
Table 2 also shows that the level of motivation
had a significant (p=0.02) association with high mean
scores within the group. Those who had positive &
extrinsic motivation scored higher in the post-test in
both groups. Similarly those who have written more
than two matching learning objectives had a higher
mean score difference (p=0.001) in both groups.
There was no significant difference in the scores with
regards to the gender. There was no correlation found
between age or experience with the mean scores
difference in the two groups.
Discussion
The importance of development of learning
objectives is obvious from the literature, but this
study does not show a significant difference between
the experimental and control groups.
Open learning or IBL is usually applied in
different practical settings (16,17), this study is based
on the topic of “Clinical Audit” which requires
practical work for better understanding. Not defining
a pathway in a non-traditional way of teaching has
many benefits; for instance, the students do not
simply attend the session in a routine manner, but
actually think and focus about the content they learn
and what it means. Because the path taken to a
desired learning target is uncertain, open lessons are
more dynamic and less predictable then traditional
lessons (9). Another interesting point is that students
can be further involved in the learning process by
asking them to concentrate on the content of courses
and develop objectives. The involvement of students
in the learning process has already been proven to be
an important role in enhancing learning (2,3). When
participants know that they are supposed to develop
learning objectives, which would be used as an
outcome measure and would also be part of their
assessment, then they try to be more focused during
learning session.
The gender, age and working experience did not
show any effect of mean score difference between the
pre- and post-test scores of both groups. This study
showed that the main thing, which makes shows a
difference in both the two groups is the motivation
level. This has been shown by other studies (13,
18-20), which demonstrated that motivation is an
essential part of learning. This study shows that
positive extrinsic motivation plays an important role
in learning for both the groups. Therefore learners’
motivation is useful for all learning activities.
The study design, a prospective randomized
controlled trial can be considered to be robust,
because selection bias, information bias and
confounding bias are highly unlikely. The primary
outcome of the study, i.e. the score of the formal
examination, is unequivocal. Despite randomization
and all attempts to remove biases there are always
some other inherited limitations present in learning
and teaching sessions. Each subject or learning area
has its own characteristic content, special vocabulary
and concepts. The type of learners, the competence
and strengths of the trainer(s), the ability of the
facilitators of learning also has to be taken into
consideration when selecting content (21-23).
Conclusion
This study reinforced the IBL and open teaching
methodologies, and highlighted a new instructional
method to involve learners to develop learning
objectives. Furthermore, the study confirmed that the
positive intrinsic motivation of participants is
important for learning.
References
1. Carlson R. Malcolm
Knowles: apostle of
andragogy. Vitae Scholasticae
1989;8(1):1-6.
2. Knowles M. New horizons
for learning [Internet].
Baltimore: Johns Hopkins
School of Education; 2010
[cited 2014 Feb 14].
Available from:
http://www.newhorizons.org/
future/Creating_the_Future/cr
fut_knowles.html.
3. Merriam SB. Andragogy and
self-directed learning: pillars
of adult learning theory. New
Directions for Adult and
Continuing Education
2001;(89):3-14.
4. Bennett EE, Blanchard RD,
Hinchey KT. AM last page.
Applying Knowles'
andragogy to resident
teaching. Acad Med
2012;87(1):129.
5. Inouye J, Flannelly L.
Inquiry-based learning as a
21
Khan AS et al. Learner Centered Teaching vs Constructivist Learning by Traditional Classroom Teaching: An Experimental Study
6.
7.
8.
9.
10.
11.
12.
22 teaching strategy for critical
thinking. Clin Nurse Spec
1998;12(2):67-72.
Magnussen L, Ishida D, Itano
J. The impact of the use of
inquiry-based learning as a
teaching methodology on the
development of critical
thinking. J Nurs Educ
2000;39(8):360-4.
Malacinski GM.
Student-oriented learning: an
inquiry-based developmental
biology lecture course.Int J
Dev Biol
2003;47(2-3):135-40.
Pang SM, Wong TK, Dorcas
A, Lai CK, Lee RL, Lee
WM, et al. Evaluating the use
of developmental action
inquiry in constructing a
problem-based learning
curriculum for
pre-registration nursing
education in Hong Kong: a
student perspective. J Adv
Nurs 2002;40(2):230-41.
Cleverly D. Inquiry-based
learning: facilitators'
perceptions of their
effectiveness in the tutorial
process. Int J Nurs Stud
2003;40(8):829-41.
Jarvis P. Pedagogy,
andragogy and professional
education. Ue Crce Occ Pap
1994(1):61-6.
Al-Megbil T, Khan AS,
Akturk Z, Abdulmohsen AT,
Basema AK. Family
Medicine Essentials (FAME):
an effort to put clinical
practice guidelines into
practice in Saudi Arabia.
MFJFM 2012;10(9):13-20.
Kusurkar R, Kruitwagen C,
13.
14.
15.
16.
17.
Cate OT, Croiset G. Effects
of age, gender and
educational background on
strength of motivation for
medical school. Adv Health
Sci Educ Theory Pract
2010;15(3):303-13.
Simons J, Dewitte S, Lens W.
The role of different types of
instrumentality in motivation,
study strategies, and
performance: know why you
learn, so you'll know what
you learn! Br J Educ Psychol
2004;74(Pt 3):343-60.
Markland D, Hardy L. On the
factorial and construct
validity of the Intrinsic
Motivation Inventory:
conceptual and operational
concerns. Res Q Exerc Sport
1997;68(1):20-32.
McAuley E, Duncan T,
Tammen VV. Psychometric
properties of the Intrinsic
Motivation Inventory in a
competitive sport setting: a
confirmatory factor analysis.
Res Q Exerc Sport
1989;60(1):48-58.
Kolkhorst FW, Mason CL,
DiPasquale DM, Patterson P,
Buono MJ. An inquiry-based
learning model for an
exercise physiology
laboratory course. Adv
Physiol Educ
2001;25(1-4):117-22.
Knutson K, Smith J, Wallert
MA, Provost JJ. Bringing the
excitement and motivation of
research to students; Using
inquiry and research-based
learning in a year-long
biochemistry laboratory: Part
I-guided inquiry-purification
18.
19.
20.
21.
22.
23.
and characterization of a
fusion protein: Histidine tag,
malate dehydrogenase, and
green fluorescent protein.
Biochem Mol Biol Educ
2010;38(5):317-23.
Sobral DT. What kind of
motivation drives medical
students' learning quests?
Med Educ 2004;38(9):950-7.
Kyndt E, Dochy F, Struyven
K, Cascallar E. The direct
and indirect effect of
motivation for learning on
students' approaches to
learning through the
perceptions of workload and
task complexity. High Educ
Res Dev 2011;30(2):135-50.
Murty VP, LaBar KS,
Hamilton DA, Adcock RA. Is
all motivation good for
learning? Dissociable
influences of approach and
avoidance motivation in
declarative memory. Learn
Mem 2011;18(11):712-7.
Curran CL. Factors affecting
participation in continuing
education activities and
identified learning needs of
registered nurses. J Contin
Educ Nurs 1977;8(4):17-22.
Das Carlo M, Swadi H,
Mpofu D. Medical student
perceptions of factors
affecting productivity of
problem-based learning
tutorial groups: does culture
influence the outcome? Teach
Learn Med 2003;15(1):59-64.
McDonald DD, Wiczorek M,
Walker C. Factors affecting
learning during health
education sessions. Clin Nurs
Res 2004;13(2):156-67.
ORIGINAL RESEARCH / ORİJİNAL ARAŞTIRMA
2015
Sosyal Pediatri Polikliniğinde İzlenen Çocukların ve Ailelerinin
Değerlendirilmesi
Well Baby-Child Follow Up And Family Evaluation At Social Pediatrics Unit
AUTHORS /
YAZARLAR
Onur Öztürk
Atakum Toplum Sağlığı
Merkezi, Samsun
Başar Demir
Aile Hekimliği Anabilim
Dalı, Ondokuz Mayıs
Üniversitesi Tıp
Fakültesi, Samsun
Mahir İğde
Çocuk Sağlığı ve
Hastalıkları Kliniği,
Samsun Eğitim ve
Araştırma Hastanesi,
Samsun
Banu Gülcan Öksüz
Çocuk Sağlığı ve
Hastalıkları Kliniği,
Samsun Eğitim ve
Araştırma Hastanesi,
Samsun
Ayşen Koçyiğit
Çocuk Sağlığı ve
Hastalıkları Kliniği,
Samsun Eğitim ve
Araştırma Hastanesi,
Samsun
Şule Turan Akyol
Çocuk Sağlığı ve
Hastalıkları Kliniği,
Samsun Terme Devlet
Hastanesi, Samsun
ÖZET
Amaç: Sosyal pediatri polikliniklerinin sağlam çocuk izleminde önemli bir yeri vardır. Çocukluk
çağının önlenebilir hastalıklarını önlemek, ölümleri azaltmak, büyüme gelişmeyi ölçmek, desteklemek
amaçlanır.
Yöntemler: Çalışmada sosyal pediatri polikliniği’nde muayene edilmiş 230 olgunun verileri
retrospektif olarak incelendi. Anket verileri SPSS 15. 0 istatistik paket programı kullanılarak
değerlendirildi.
Bulgular: Olguların %52,2’si (n=117) erkek, % 47,8’i (n=107) kızdı. Doğumların % 47,0’inin
(n=86) normal spontan doğum, %53,0’ının (n=97) sezaryen ile gerçekleştiği belirlendi. Doğum
haftalarına göre olguların %87,5’i (n=168) termdi. Prenatal patolojisi olan bebeklerin cinsiyetleri erkek
ağırlıklıydı (p=0,036) ve doğum kiloları daha düşüktü (p=0,027). Doğum kilosu yükseldikçe postnatal
patoloji görülme sıklığının azaldığı dikkat çekti (p=0,001). Prenatal patolojisi olanlarda postnatal patoloji
görülme sıklığı daha fazlaydı (p=0,011). Fizik muayenede en çok gözlenen bulgu %12,4 (n=24) ile
ikterdi. Anne yaşı arttıkça sezaryen doğumun daha fazla olduğu görüldü (p=0,006).
Sonuç: Amerikan Pediatri Akademisi bebeklerin doğumda, 2 haftalık, 2 aylık, 4, 6, 9, 12, 15, 18 ve
24 aylık iken kontrol edilmelerini önermektedir. Süt çocukluğundan sonra 6-12 ayda bir kontrollere
devam edilmelidir. Öyküde ayrıntılı bir şekilde demografik bilgiler, özgeçmiş, soygeçmiş ve her görüşme
kayıt edilmelidir. Her kontrolde tam bir fizik muayene yapılmalıdır. Sosyal pediatri ünitesinin genel
pediatri polikliniklerinden ayrı olarak değerlendirilmesi gereklidir.
Anahtar kelimeler: sosyal pediatri, kontrol, önlem ve destek
ABSTRACT
Aim: Social pediatry polyclinics play an important role on the examination of the healthy children;
avoiding some preventable diseases of the childhood, decreasing the death rates and measuring and
supporting growth and development are the basic aims.
Methods: 230 patients, who were brought in for polyclinic examination and whose records were
kept, were included in the study. The results of the analysis were evaluated using the SPSS 15. 0 statistics
programme package.
Results: When the genders were considered, 52.2% were male (n=117), 47.8% were female
(n=107). 47,0% of the births (n=86) were normal spontaneous births, 53,0% were Caesarean (n=97).
87,5% of the cases (n=168) were term. The genders of the babies with a prenatal pathologic history were
substantively male (p=0,036) and their average birth weight is lower (p= 0,027). The incidence of
postnatal pathology in higher birth weights was lower (p= 0,001). As the birth weight increased postnatal
pathological history occurrence rate significantly decreased (p=0,011). In physical examination, the most
common finding was icterus with a rate of 12,4%. When the age of the mother and the delivery method
were compared, caesarean was significantly higher (p=0,006).
Conclusion: American Pediatric Academy states that the babies should be controlled at 2 weeks, 2
months, 4, 6, 9, 12, 15, 18 and 24 months. After the infancy period, the controls should be once in a 6-12
month period. Healthy child examination steps can be named as observation, medical history, physical
examination, development, immunization, scannings and health education. In every control, a complete
physical examination should be done regardless of the presence of a complaint.
Keywords: social pediatrics, control, prevent and support
Corresponding Author / İletişim için
Uzm. Dr. Onur Öztürk
Atakum Toplum Sağlığı Merkezi, Samsun
E-mail: [email protected]
Date of submission: 09.11.2014 / Date of acceptance: 06.02.2015
23
Öztürk O ve ark. Sosyal Pediatri Polikliniğinde İzlenen Çocukların ve Ailelerinin Değerlendirilmesi
Giriş
Sosyal pediatri polikliniklerinin sağlam çocuk
izleminde önemli bir yeri vardır. Esas amaçları
çocukluk çağının önlenebilir bazı hastalıklarını
önlemek, ölümleri azaltmak, büyüme gelişmeyi
ölçmek ve desteklemektir. Bu hizmet yalnızca sağlıklı
çocuklara verilmesi gereken bir hizmet değil, tüm
çocukların büyüme gelişmelerinin izlendiği, sağlıklı
olup olmadığının değerlendirildiği, aşı ve sağlık
eğitimi gibi koruyucu hekimlik uygulamalarının
sunulduğu bir çocuk sağlığı hizmetidir (1). Birinci
basamak, çocuk sağlığı ve hastalıkları hizmetlerinin
temelidir ve doğumdan başlayarak okul yılları ve
ergenlik boyunca süreceği yerdir (2). Birinci basamak
sağlık kurumlarının dışında, sağlam çocuk
polikliniklerinde ve özel sağlık merkezlerinde de
sağlıklı çocuk izlemi yapılmaktadır. Bu hizmet,
çocuğun genel sağlığı ve gelişimi hakkında ebeveyne
sorulan sorular ve bunu izleyen fizik muayeneyi
kapsar. Bu araştırmada Samsun Eğitim Araştırma
Hastanesi Sosyal Pediatri Polikliniği’ne belirli bir
dönemde başvurmuş hasta ve aileleri değerlendirilmiştir. Verilen hizmetin ayrı bir poliklinik
olarak kayıtlarının tutulması planlanmış, aile
hekimliği ve pediatri biliminin ortak noktalarından
sosyal pediatriye vurgu yapmak amaçlanmıştır.
Yöntemler
Çalışmada Samsun Eğitim ve Araştırma
Hastanesi Sosyal Pediatri Polikliniği’nde MayısEylül 2013 tarihleri arasında muayene edilmiş
olguların verileri etik onay sonrası Ocak 2014’te
retrospektif olarak incelendi. Çalışma kapsamında
poliklinik izlemine getirilen 230 hastanın kayıtları
incelendi. İlgili dönemde pediatristler tarafından
ailelere yüz yüze görüşme yöntemi ile uygulanan
değerlendirme formları tarafımızca analiz edildi.
Analiz sonuçları SPSS 15.0 istatistik paket programı
kullanılarak değerlendirildi. Veriler arasındaki
karşılaştırmada ki-kare testi kullanıldı.
Bulgular
İncelenen dosyalardan ulaşılan hasta bilgilerine
göre katılımcıların sosyodemografik özellikleri Tablo
1’de özetlenmiştir.
24 Tablo 1. Araştırmaya alınanların sosyo-demografik özellikleri
Özellikler
n
%
Cinsiyet
Erkek
117
52,2
Kız
107
47,8
Toplam
224
100
Getiriliş nedeni
Kontrol
174
76,0
Herhangi bir yakınma
55
24,0
Toplam
229
100
Doğum şekli
Spontan
86
47,0
Sezaryen
97
53,0
Toplam
183
100
Doğum haftası
Term
168
87,5
Preterm
22
11,5
Postterm
2
1,0
Toplam
192
100
Sosyal pediatri polikliniğine gelen olguların
başvuru nedenleri Tablo 2’de verilmiştir. Polikliniğe
getirilen bebeklerin %51,5’i (n=116) doğumundan
sonraki ilk 15 gün içerisinde getirilmişti (Tablo 3).
Düşük doğum ağırlıklı bebeklerin oranı %5,1 (n=10)
idi, bunların 8 tanesi pretermdi. Kız çocuklarının
%22,0’ının (n=18) baş çevresi <35 cm iken,
erkeklerde bu oran %14,9 (n=13) idi. Vücut
ağırlıkları kıyaslandığında ise kızların %2,2’si (n=2)
<3 persantil, iken erkeklerde bu oran %5,0 (n=5) idi.
Kız çocuklarının %2,4’ünün (n=2) boyu <3 persantil
iken, erkeklerde bu oranın %4,3 (n=4) olduğu
görüldü.
Tablo 2. Sosyal pediatri polikliniğine başvuru nedenleri
Başvuru nedeni
Sıklık
%
Kontrol
174
76,0
Gelişme Geriliği
6
2,6
Öksürük
6
2,6
Zayıflık
5
2,2
İshal
Üst Solunum
Yolu Enfeksiyonu
Karın Ağrısı
4
1,7
3
1,3
3
1,3
Diğer
28
12,2
Toplam
229
100,0
Euras J Fam Med 2015; 4(1):23-28
Tablo 3. Olguların Yaş Grupları
Yaş
n
İlk 15 gün
116
51,6
alıyordu. Fizik muayenede %76,8’inde (n=149)
herhangi bir bulgu yok iken, diğerlerinde en çok
gözüken bulgu %12,4 (n=24) ile ikter idi (Tablo 4).
15 gün -1 ay
34
15,1
Tablo 4. Olguların fizik muayene bulguları
2. ay
15
6,7
Fizik muayene bulgusu
3. ay
4
1,8
4. ay
5
2,2
5. ay
4
1,8
6. ay
2
0,9
7-9. ay
4
1,8
10-12. ay
1
1-2 yaş
%
n
%
Doğal
149
76,8
İkter
24
12,4
Üfürüm
6
3,1
Boğaz enfeksiyonu
4
2,1
0,4
Gözlerde kızarıklık
2
1,0
6
2,7
Diğer
9
4,6
>2 yaş
34
15,1
Toplam
194
100,0
Toplam
225
100,0
Hastaların %19,0’ında (n=40) prenatal dönemde
çeşitli (annede enfeksiyon, travma, ilaç kullanımı,
intrauterin sorun) problemlerin olduğu saptandı.
Prenatal patolojik öyküsü olan bebeklerin cinsiyetleri
anlamlı düzeyde erkek ağırlıklıydı (p=0,036).
Prenatal öykü ile doğum kilosu kıyaslandığında
prenatal patolojik öyküsü olan bebeklerin doğum
kilolarının anlamlı oranda daha düşük olduğu görüldü
(p=0,027). Postnatal öyküde patolojik özellik
olmayan çocukların toplama oranı %65,9 (n=139)
iken, en sık postnatal şikayet ise sarılıktı (n=28,
%13,3). Postnatal öykü ile doğum kilosu karşılaştırıldığında doğum kilosu yükseldikçe postnatal
patolojik öykü görülme sıklığının anlamlı düzeyde
azaldığı dikkat çekti (p=0,001). Hastalardaki prenatal
özellik ile postnatal özellik gösterme durumu
karşılaştırıldığında prenatal patoloji öyküsü olanlarda
postnatal patoloji görülme sıklığı anlamlı düzeyde
fazlaydı (p=0,011). Hastaların kaçıncı gebelik olduğu
ve hastaların mevcut boy, kilo, baş çevresi
kıyaslandığında boyu ve kilosu en yüksek bebeklerin
ikinci gebelik bebekleri olduğu görüldü. İkinci
gebelikten sonraki her gebelikte ise mevcut boy ve
kilo anlamlı düzeyde azalmaktaydı (p=0,007,
p=0,021). Henüz 6 ayını doldurmamış bebeklerde
beslenme şekli incelendiğinde %80,3’ü (n=114)
sadece anne sütü, %16,2’si (n=23) anne sütü ve ek
gıdayı beraber, %3,5’i (n=5) ise sadece ek gıda
D vitamini alımı yönünden değerlendirildiğinde
ilk 1 ayda D vitamini kullanma oranı %71,8 idi.
Aşılanması gerektiği halde aşılarından en az 1’i
henüz yapılmamış çocuk oranı % 3,2 (n=3) idi.
Henüz bir yaşını doldurmamış çocuklar arasında aşı
eksiği olanlar %3,5 oranlık bir kesimi oluşturmaktaydı. Annelerin %3,4’ünün (n=6) 18 yaşın altında,
%85,7’sinin (n=150) 18-35 yaş, %10,9’unun (n=19)
35 yaşın üzerinde olduğu saptandı. Anne yaşı ile
doğum şekli kıyaslandığında anne yaşı arttıkça
sezaryen doğumun anlamlı düzeyde fazla olduğu
görüldü (p=0,006). Hastaların %6,3’ünde (n=8)
ebeveynlerinin 1. veya 2. derece akraba evliliği
mevcuttu.
Tartışma
Türkiye’de koruyucu hizmetlerin yaygınlaşması
ile bebek ölüm hızı 2003 yılında binde 29’a, 2008
yılında binde 17’ye düşmüştür (3,4). Amerikan
Pediatri Akademisi, bebeklerin doğumda, 2 haftalık, 2
aylık, 4, 6, 9, 12, 15, 18 ve 24 aylık iken mutlaka
kontrol edilmelerini önermektedir. Süt çocukluğundan sonra 6-12 ayda bir kontrollere devam edilmelidir
(5).
Sağlam çocuk izlem basamakları; gözlem, öykü,
fizik muayene, gelişim, bağışıklama, taramalar ve
sağlık eğitimi şeklinde sıralanabilir. Her kontrolde
yakınması olsun ya da olmasın tam bir fizik muayene
yapılmalıdır. Çocuğun yaşamsal bulguları ve
25
Öztürk O ve ark. Sosyal Pediatri Polikliniğinde İzlenen Çocukların ve Ailelerinin Değerlendirilmesi
antropometrik ölçümleri alınmalıdır (6). Dünya
Sağlık Örgütü, gelişmekte olan ülkelerde yaşamın ilk
üç yılı daha önemli olmak üzere, beş yaşından küçük
her çocuğun büyümesinin izlenmesinin gerektiğini
belirtmektedir. Çocuğun yaşına göre fenilketonüri,
hipotiroidi, gelişimsel kalça displazisi, doğuştan kalp
hastalıkları, görme ve işitme taramaları, anemi, idrar
değerlendirmesi, kan basıncı ölçümü ve hiperlipidemi
taramaları her izlemde yapılmalıdır (7). Yenidoğan
döneminde gelişimsel kalça displazisi bulguları
negatif olsa bile aralıklarla fizik muayene ile
değerlendirme tekrarlanmalıdır (8).
Çalışmamızdaki olgularda erkek, kız oranı
arasında önemli bir fark olmamakla beraber erkek
hakimiyeti söz konusu idi, benzer bazı çalışmalarda
ise kız hakimiyeti vardı (9,10). Henüz yenidoğan
döneminde olanların oranı ise %66,7 idi. Tespit
edilen en sık bulgu %12,4 ile ikterdi, Tıraş ve ark.
(10) çalışmalarında yenidoğan oranı %48,8, ikter
oranı ise % 8,4 idi. Sezaryen oranı çalışmamızda
%53,0 idi. Term bebeklerin toplama oranı ise %87,5
idi. Koçkaya ve ark. (11) ise çalışmalarında doğumların % 44’ünün sezaryen yoluyla gerçekleştiğini,
%95’inin term olduğunu görmüştü. Çalışmalar
kıyaslandığında kendi verilerimizdeki sezaryen
doğum sayısının fazlalığı dikkat çekmektedir ve bu
operasyon erkek bebeklerde istatistiki anlam
taşımamakla birlikte daha sık gözükmektedir
(p>0,05). Term doğum sayısının azlığı ile beraber
değerlendirildiğinde, sezaryen operasyonunun
gerekçelerinin prenatal olaylara bağlanabileceği
söylenebilir, öyle ki vakalarımızın %19,0’ında
prenatal hadise söz konusu idi. Prenatal patolojik
süreçleri olan çocuklarda antropometrik verilerde
daha düşük değerler ölçülmüştür. Literatürde doğum
öncesi olumsuzlukların bebeğin doğum sonrası
ölçümlerinde gerileme yaptığını bildiren ortak bir
görüş vardır.
Amerikan Pediatri Akademisi ve Dünya Sağlık
Örgütü (DSÖ) ilk 4-6 ay sadece anne sütü ile
beslenmeyi ve anne sütüne en az 12 aya kadar devam
edilmesini önermektedir (12). Ülkemizdeki bebeklerin anne sütü alma oranları istenilen düzeyde değildir
(9). Çalışmamızda henüz 6 ayını doldurmamış
bebeklerde anne sütü almama oranı %3,5 ve anne
sütü ile birlikte ek besin alma oranı %16,2 idi.
26 Emzirme süresi anne ve babanın eğitimi, bebeğin
cinsiyeti, ailenin sosyo-ekonomik durumu, yaşanılan
yer gibi özelliklerden etkilenmektedir (13,14). Ek
besinlere erken başlamanın en önemli nedeni annenin
sütünün yetmediğini düşünmesi idi. Bolat ve
arkadaşlarının (15) çalışmasında da benzer bulgulara
ulaşılmıştı. Enfeksiyon hastalıklarının morbidite ve
mortalitesini azaltmada en ucuz ve en etkili yol
aşılamadır (4). Ünitemizde Sağlık Bakanlığı aşı
programına ilaveten çocukluk çağında yapılması
gereken tüm aşılar konusunda da aileler bilgilendirilmektedir. Çalışmamızda bir yaşını dolduran
bebeklerde aşı eksiği olanların oranı %3,5 idi.
Türkiye’de bir yaşında tam aşılı çocuk oranı %48’dir
(16). Can ve ark. (17) çalışmasındaki bütün bebeklerin aşıları ise tamdı.
Dünya Sağlık Örgütü bebeklerde demir eksikliği
anemisinin önlenmesi için 6-24 ay arasındaki
bebeklere günde 1-2 mg/kg profilaktik demir
verilmesini önermektedir. Fetal yaşamdan itibaren
bebeklere yeterli D vitamini sağlanması gereklidir
(18). Günümüzde bütün bebeklere 200-400 İÜ D
vitamini verilmesi önerilmektedir (19,20). Yapılan bir
çalışmada çocuklardaki D vitamini eksikliği %1,7
olarak saptanmıştı (17), bizim çalışmamızda ise D
vitamini ve demir kullanımı ile ilgili istatistiki analiz
yapılacak düzeyde kayıtlı veri mevcut değildi.
Çalışmamızın en önemli zayıf yönü parametreler
arası veri sayısı dengesizliğidir. Bunun sebebini birim
zamandaki iş yükünden ötürü kayıtların atlanması
olarak tahmin ediyoruz. İstatistiklerde eksik verilerden ayrı olarak değerlendirme yapılması ise
çalışmanın gücünü arttırmıştır.
Sonuç
Çalışmamızda prenatal patolojik öyküsü olan
bebeklerin doğum kilolarının daha düşük olduğu ve
cinsiyetlerinin erkek ağırlıklı olduğu görüldü. Ayrıca
prenatal öyküsü olanlarda postnatal öykü görülme
sıklığı artmıştı. Doğum kilosu arttıkça postnatal
patolojik öykü görülme sıklığı azaldığı dikkati çekti.
Kilo alımının fizyolojik sınırlar içerisinde enfeksiyonlara ve diğer hastalıklara karşı koruyucu olduğu
gözlemlendi.
Çıkarımlardan anlaşılmaktadır ki sağlıklı bir
doğum için iyi bir gebe takibi ve sağlıklı gebeliğin
Euras J Fam Med 2015; 4(1):23-28
önemi aşikardır. Sosyal pediyati polikliniğine az da
olsa şikayeti olan çocuklar da getirilmektedir. Bu
hizmet çocuk sağlığını koruma ve güçlendirme için
kendine has sorumluluklara sahiptir, bu yüzden genel
pediatri polikliniklerinden ayrı olarak değerlendirilmesi gereklidir. İzlemler sayesinde, anne sütü ile
beslenme oranları ve aşılama oranları artırılabilir.
Kayıtların eksiksiz tutulması verilerin daha geniş
kitleler halinde değerlendirilmesini sağlayacaktır.
References
1. Yurdakök K. Sağlam
çocukların izlemi. Katkı
Pediatri Dergisi
1999;20(1):95-106.
2. Baker C.R. Pediatric primary
care: well child care.
Philadelphia: Lippincott
Williams&Wilkins,
2001:127-89.
3. Hacettepe Üniversitesi Nüfus
Etütleri Enstitüsü (Türkiye).
Türkiye Nüfus ve Sağlık
Araştırması 2003. Ankara:
2004.
4. Hacettepe Üniversitesi Nüfus
Etütleri Enstitüsü (Türkiye).
Türkiye Nüfus ve Sağlık
Araştırması 2008. Ankara:
2009.
5. aap.org [Internet]. Illinois:
American Academy of
Pediatrics; 2014 [cited 2014
Sep 9]. Available from:
https://www.aap.org/en-us/pr
ofessional-resources/practicesupport/periodicity/periodicit
y%20schedule_FINAL.pdf
6. Well-baby examination
[Internet]. Global ed. [place
unknown]: Encyclopedia of
Children’s Health [cited 2014
Sep 15]. Available from:
http://www.healthofchildren.c
om/U-Z/Well-Baby-Examinat
7.
8.
9.
10.
11.
12.
ion.html
Özmert EN. Çocuk sağlığı
izlemi. Katkı Pediatri Dergisi
2003;1(1):115-32.
American Academy of
Pediatrics. Early detection of
developmental dysplasia of
the hip. Pediatrics
2000;105(4):896-905.
Çelik SB, Şahin F, Beyazova
U, Can H. Sağlıklı çocuk
izlem polikliniğinde
çocukların büyüme durumu
ve etkili etmenler. Türk Ped
Arş 2014;49(1):104-10.
Tıraş Ü, Dilli D, Dallar Y.
Ankara Eğitim ve Araştırma
Hastanesi Sağlam Çocuk
Ünitesi’nde izlenen olguların
değerlendirilmesi. Erciyes
Tıp Dergisi
2007;29(6):444-50.
Koçkaya T, Can E, Bülbül A,
Uslu S, Arslan S, Kıray Baş
E. Bir yenidoğan izlem
polikliniğinde izlenen
bebeklerin ve ailelerinin
özellikleri. Çocuk Dergisi
2009;9(4):176-80.
Curran J, Barness L.
Nutrition. In: Behrman R,
Kliegman R, Jenson H (Eds.).
Nelson Textbook of
Pediatrics. 16th ed.
13.
14.
15.
16.
17.
Philadelphia: Saunders
Company; 2000:138-67.
Önder K, Aygün D, Türkbay
D, Yılmaz E, Kocabay K.
Elazığ il merkezinde ilk dört
ayda yalnız anne sütü
verilmesini etkileyen
nedenler. Çocuk Sağlığı ve
Hastalıkları Dergisi
1998;41(1):81-9.
Lawrence RA, Lawrence
RM. Breastfeeding: a guide
fort he medical profession.
St. Louis: CV Mosby;
2005:1-39.
Bolat F, Uslu S, Bolat G,
Bülbül A, Arslan S, Çelik M,
et al. İlk altı ayda anne sütü
ile beslenmeye etki eden
faktörler. Çocuk Dergisi
2011;11(1):5-13.
Pelikan JM, Krajic K,
Dietscher C. The health
promoting hospital (HPH):
concept and development.
Patient Educ Couns
2001;45(4):239-43.
Can E, Küçükemre B,
Poyrazoğlu Ş, Gökçay G,
Uğur Baysal S. Bir çocuk
sağlığı izlem polikliniğinde
izlenen bebeklerin ve
ailelerinin özellikleri. Çocuk
Dergisi 2008;8(2):96-101.
27
Öztürk O ve ark. Sosyal Pediatri Polikliniğinde İzlenen Çocukların ve Ailelerinin Değerlendirilmesi
18. Holick MF. Vitamin D. In:
Shils ME, Olson JA, Shike
M, Ross CA (Eds.). Modern
Nutrition in Health and
Disease. 9nd ed.
Philadelphia: Lippincott
Williams & Wilkins;
1999:329-45.
28 19. Hochberg Z, Bereket A,
Davenport M, Delemare-Van
de Waal HA, De Schepper J,
Levine MA, et al. Consensus
development for the
supplementation of vitamin D
in childhood and
adolescence. Horm Res
2002;58(1):39-51.
20. American Academy of
Pediatrics. Prevention of
rickets and vitamin D
deficiency: new guidelines
for vitamin D intake.
Pediatrics 2003;111(4 Pt
1):908-10.
ORIGINAL RESEARCH / ORİJİNAL ARAŞTIRMA
2015
Ebelik Bölümü Öğrencilerinde Sigara, Alkol, Madde Kullanımını Etkileyen
Faktörler ve Aile Sosyal Desteği
Influencing Factors For Smoking, Alcohol and Substance Use In Midwifery Department
Students' And Family Social Support
AUTHORS /
YAZARLAR
Betül Battaloğlu İnanç
Aile Hekimliği Anabilim
Dalı, Muğla Sıtkı Koçman
Üniversitesi Tıp Fakültesi,
Muğla
ÖZET
Amaç: Bu çalışma, ebelik bölümü öğrencilerinin sigara içme, alkol ve uyuşturucu madde kullanma sıklığı ve
etkili risk faktörlerini belirlemek amacıyla gerçekleştirildi.
Yöntemler: Tanımlayıcı ve kesitsel nitelikteki çalışma, Mardin Artuklu Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu Ebelik
Bölümü’nde öğrenim gören öğrencileri kapsamaktadır. Araştırmanın verileri sosyodemografik özellikler, sigara, alkol,
uyuşturucu madde kullanım durumlarının değerlendirilmesi ve Aileden Alınan Sosyal Destek Ölçeği sorularının yer
aldığı anketin uygulanması ile toplandı. Veriler, SPSS programında χ2 testi ve t testi ile değerlendirilmiştir.
Bulgular: Sigaraya başlama yaşı 16,56±3,32’dir. Her gün en az bir sigara içen %11,2, haftada en az bir tane içen
ise %2,4 kişi olarak bulundu. Sigaraya başlama nedeni %33,4 aile sorunu, %20 yalnızlık, %13,3 özenti idi. Sigara içen
öğrencilerin %5,0’inin çok yüksek düzeyde bağımlı olduğu bulundu. Sigara içen öğrencinin sigara içme durumunun,
anne eğitiminin azlığı ile anlamlı derecede ilişkili olduğu tespit edildi. Sigara içenlerde aile sosyal destek puanı, sigara
içmeyenlerden istatistiksel olarak anlamlı ve düşüktür. Alkol kullanımı, ailede kullanılan alkol, arkadaşının kullandığı
alkol ve öğrencilerin artan sınıf derecesi ile istatistiksel anlamlılık gösterdi. Alkol alanlarda aile sosyal destek puanı,
alkol almayanlardan istatistiksel olarak anlamlı ve yüksekti. Öğrencilerin %1,6’sı merak nedeni ile madde kullanmıştı.
Sonuç: Ebelik bölümü öğrencilerinin sigara, alkol ve uyuşturucu madde kullanım durumlarının düşük olduğu ve
aileden aldıkları sosyal desteğin iyi düzeyde olduğu anlaşılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre yaş, aile bireylerinin
madde kullanması, arkadaş çevresi ve aile sosyal desteğinin önemli faktörler olduğu görüldü. Madde kullanımı ile
ilgili önleme çalışmalarının, üniversite yıllarında ve öncesinde de sürdürülmesi ve bu çalışmalarda aile ve çevre
etkisinin göz önüne alınması gerekmektedir.
Anahtar kelimeler: sigara, alkol, madde kullanımı, aile sosyal destek
ABSTRACT
Aim: This study aimed to document the prevalence of the cigarette smoking, alcohol consumption and drug
usage among midwifery students, and the risk factors of these very essential issues.
Methods: The participants of this descriptive and cross sectional research are the students at Health Institution of
Higher Education Midwifery Department at Mardin Artuklu University. The data of the research have been gathered
by questionary forms which include the questions about socio-demographic characteristics, evaluation of cigarettes,
alcohol, drugs consumption and the Scale of Social Support coming from families. Afterwards data have been
evaluated with chi-square and t tests in SPSS programme.
Results: Average start-up age for smoking was 16.56±3.32. The percentage of students who smoke every day
was 11.2%, and every week at least one cigarette was 2.4%. It was found that 33.4% of the students were smoking due
to family problems, 20.0% were smoking because of being alone, 13.3% were with a desire of imitation. It was seen
that 5.0% of the smokers are highly addicted to smoking. There was statistically significant relation between mothers’
low level of education and smoking cigarette. Level of family social support scale was significiantly lower among
smokers than non-smokers. Alcohol consumption was associated with family history and friends’ usage, and increased
class degree. It was determined that family social support scale level was significantly higher among drinkers than non
drinkers. Of the students, 1.6% was used narcotic drugs out of curiosity.
Conclusion: It has been understood that the number of the students who use cigarettes, alcohol and substance at
midwifery students is particularly low and social support coming from their families is quite high. According to the
results, age, the family members who use substance, social circle and family social support are found to be the
effective factors. Prevention studies for substance use should continue before and during university education and the
effects of the family and friends should be taken into consideration in these studies.
Keywords: cigarette, alcohol, substance use, family social support
Corresponding Author / İletişim için
Yard. Doç. Dr. Betül Battaloğlu İnanç
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı, Muğla
E-posta: [email protected]
Date of submission: 28.06.2013 / Date of acceptance: 10.04.2015
29
Battaloğlu İnanç B. Ebelik Bölümü Öğrencilerinde Sigara, Alkol, Madde Kullanımını Etkileyen Faktörler ve Aile Sosyal Desteği
Giriş
2008 yılında Türkiye’de 15 yaş ve üzeri %47,8
erkek ve %15,2 kadın sigara içmektedir. Yaş
gruplarına göre analiz yapıldığında, sigara
kullanımının en çok yetişkin genç nüfus arasında
yaygın olduğu ve 25-44 yaş grubundakilerin %40'ının
sigara kullandığı bilinmektedir (1). Çeşitli maddelere
başlama yaşının, genellikle gençlik yılları içinde yer
alması, bu sorunun aynı zamanda bir gençlik çağı
sorunu olarak ele alınmasını gerektirmektedir.
Adölesanlar, madde kullanmaya başlama açısından
önemli bir risk grubunu oluşturmaktadırlar (2). Gençlerin eğlenmek, sosyal ve duygusal gereksinimlerini
gidermek, sorunlarından uzaklaşmak, heyecan
aramak veya meydan okumak gibi değişik nedenlerle
madde kullanmayı denedikleri belirtilmektedir.
Madde bağımlısı olma riski, ailesel, arkadaş ortamı,
okul, bireyin kişisel özellikleri, diğer riskli
davranışların görülmesi, toplumsal ve çevresel
etkenler olarak sıralanmaktadır (3). Günümüzde
sağlıkta temel amaç; birey, aile ve topluma sağlıklarını geliştirecek, koruyacak bilgi, tutum ve
davranışları uygun ve planlı bir şekilde kazandırmaktır. Sağlık çalışanları, hemşire ve ebeler,
toplumun eğitiminde ve madde kullanımının önlenmesinde anahtar role sahiptirler (4). Çalışmamız, bu
bağlamda, ebelik bölümü öğrencilerinin madde
bağımlılığı konusundaki bilgi ve görüşlerini, madde
kullanma durumlarını belirlemek için planlanmıştır.
Yöntemler
Tanımlayıcı ve kesitsel tipteki bu araştırmanın
evrenini Mardin Artuklu Üniversitesi Sağlık
Yüksekokulu’nda öğrenim gören ebelik bölümü
öğrencileri (165 kişi) oluşturmuştur. 126 öğrenciye
ulaşılmış, böylece cevaplılık oranı %76,3 olmuştur.
Ulaşılamayan öğrenciler araştır manın yapıldığı
tarihlerde herhangi bir nedenle okulda bulunmayan
öğrencilerdir. Uygulanan anket iki bölümden
oluşmuştur. Birinci bölümde sosyo-demografik
özellikleri araştıran, sigara, alkol, uyuşturucu madde
kullanım durumlarına ilişkin sorular ile “Fagerstörm
Nikotin Bağımlılık Testi’nin soruları mevcuttur.
İkinci bölümde Procidano ve Heller (6) tarafından
1983 yılında geliştirilen aileden algılanan Sosyal
Destek Ölçeği kullanılmış, Cronbach’s alpha 0.74
30 olarak bulunmuştur. Ölçek “evet, hayır, kısmen”
şeklinde yanıtlanan 20 sorudan oluşmaktadır. Ölçekte
3, 4, 16, 19 ve 20. sorulara “hayır (2)”, “evet (0)”,
“kısmen (1)” olarak ağırlık puanı verilirken, diğer
tüm sorular “hayır (0)”, “evet (2)”, “kısmen (1)”
olarak puanlanmıştır. Ölçekten alınan puan 0–40
arasında değişmektedir. Puanın artması aile desteğinin iyi olduğunu göstermektedir (7). Fagerström
Nikotin Bağımlılık Testi her biri farklı puanlar alan 6
sorudan oluşan ve bağımlılık düzeyini “çok az” (0-2
puan), “az” (3-4 puan), “orta” (5 puan), “yüksek”
(6-7 puan) ve “çok yüksek” (8-10 puan) olarak
belirleyen bir testtir. Çalışmamızda altı puan üzerinde
alanlar nikotin bağımlılığı açısından “yüksek” ve
“çok yüksek” risk grubu olarak kabul edilmiştir.
Mardin Artuklu Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu’
ndan gerekli izin alındıktan sonra araştırma 23-24
Ocak 2013 tarihleri arasında yapılmıştır. Çalışmada
elde edilen bulgular değerlendirilirken istatistiksel
analiz için SPSS programı kulla nılmıştır. Verilerin
istatistiksel değerlendirmelerde χ² (ki-kare) testi ve t
testi kullanılmıştır. Ortalamalar standart sapma ile
birlikte verilmiştir (Ort±SS). İstatistiksel anlamlılık
p<0.05 düzeyinde değerlendirilmiştir.
Bulgular
Öğrencilerin yaş ortalaması 21,19±1,62 yıl idi.
Öğrencilerin demografik özellikleri Tablo 1’de
gösterilmiştir.
Sigara Kullanımı
S i g a r a y a b a ş l a m a y a ş ı 1 6 , 5 6 ± 3 , 3 2 ’ d i r.
Öğrencilerin %40,00’ı yaşamlarında en az bir kez
sigara içtiklerini belirttiler. Sigara içtiğini belirten
%13,6 (n=17), her gün en az bir sigara içen %11,2
(n=14), haftada en az bir tane içen %2,4 (n=3) kişi
bulundu. Sigaraya başlama nedeni %33,4 (n=5) ile
aile sorunu, %20 ile yalnızlık (n=3) ve %13,3 ile
(n=3) özenti olarak bulundu. Sigara içme sıklıklarının, sınav zamanları (n=5) %31,2, sorumlulukların
arttığı dönemlerde (n=4) %25,0 ve maddi sıkıntı
olduğunda (n=3) %18,7 arttığı bulundu. Öğrencilerin
evlerinde, 13 annenin, 51 babanın ve 46 kardeşin de
sigara içtiği bulundu. Öğrencilerin %38,8’i (n=45) en
sevdikleri bir arkadaşının, %17,3 (n=20) iki
arkadaşının, %11,2 (n=13) üç arkadaşının ve %27,5
(n=32) dört arkadaşının sigara içtiğini belirtti. 6 kişi
Euras J Fam Med 2015; 4(1):29-35
(%5,2) hiçbir arkadaşının sigara içmediğini söyledi.
Öğrencilerin, Fagerström sigara bağımlılık ortalamaları 3.08±2.07 (min:0, max:8) olarak belirlendi ve
sigara içen öğrencilerin, Fagerström ölçeğine göre
bağımlılıkları Tablo 2’de belirtildi. Önümüzdeki 1 ve
6 ay içerisinde sigarayı bırakmaya niyeti olan %31,6
(n=6) %42,1 (n=8) kişi bulundu.
Tablo 2. Halen sigara içen öğrencilerin
ölçeğine göre bağımlılık durumlarının dağılımı
Sigara Bağımlılık Durumu
Sayı
Çok az bağımlı
11
Az bağımlı
3
Orta bağımlı
1
Yüksek düzeyde bağımlı
4
Çok yüksek düzeyde bağımlı
1
Tablo 1. Ankete katılan öğrenci ve ailelerinin demografik
özellikleri
Sigara içmeyenler, içmeme sebeplerini, zararları
(n=71) %56,3, koku ve dumanının rahatsız etmesi
%36,5 (n=46) ve sevmemeleri %29,4 (n=37) olarak
belirtti. Sigaranın zararları ile ilgili bilgileri Tablo
3’de belirtildi. Halen, sigara içen öğrencinin sigara
içme durumu, düşük anne eğitimi ile (p=0,029) ilgili
olup, baba eğitim düzeyi (p=0,602), çalışma durumu
(p=0,336) okuduğu sınıfı (p=0,156), evde (p=0,904),
arkadaşları arasında sigara kullanımı (p=0,388) ve
alkol kullanımı ile (p=0,175) ilgili bulunamadı. Halen
sigara içenlerde, başlama nedeni ailevi sebeplerde
artış gösterse de (p=0,249) istatistiksel anlamlılık
bulunamadı. Sigara içenlerde aile sosyal destek
puanı, sigara içmeyenlerden istatistiksel olarak
anlamlı ve düşüktü (p<0,001) (Tablo 4).
Demografik özellikler
Sınıf
Medeni
durum
Okurken
kiminle
kaldığı
Aile tipi
Sayı
%
Birinci sınıf
38
30,4
İkinci sınıf
41
32,8
Üçüncü sınıf
46
36,8
Evli
3
2,4
Bekar
121
96,8
Dul
1
0,8
Aile ile
18
14,4
Evde arkadaşlarıyla
55
44,0
Akraba yanında
4
3,2
Yurtta
37
29,6
Diğer
11
8,8
Çekirdek aile
100
80,0
Geniş aile
19
15,2
750 TL.ve altı
23
19,2
42
33,6
30
24,0
0-4
47
37,9
5 ve üzeri
77
62,1
56
44,8
17/29
13,6/23,2
11/9
8,8/7,2
3
2,4
10
8,1
17/44
13,7/35,5
17/14
13,7/11,3
20
16,0
1
0,8
İşçi
4
3,2
Küçük esnaf
7
5,6
Ev hanımı
111
88,8
Memur
18
14,4
İşçi
23
18,4
Küçük esnaf
22
17,6
Çalışmıyor
56
44,8
Ailede gelir
750-1500 TL.
durumu
1501 TL ve üstü
Kardeş sayısı
Okur-yazar değil
Okur-yazar/İlkokul
Anne eğitim mezunu
durumu
Orta ve/veya lise mezunu
Yüksekokul/üniversite
mezunu
Okur-yazar değil
Okur-yazar/
Baba eğitim İlkokul mezunu
durumu
Orta ve/veya lise mezunu
Yüksekokul/üniversite
mezunu
Memur
Anne iş
durumu
Baba iş
durumu
Fagerström
%
55,0
15,0
5,0
20,0
5,0
Tablo 3: Sigaranın zararları konusunda düşünceler
Sayı
%
Sigara içmek zararlı
Evet
118
93,6
Hayır
5
4,0
Fikrim yok
3
2,4
Sigara içenlerin içmeyenlere göre ömrü azdır
Evet
105
83,3
Hayır
14
11,2
Fikrim yok
7
5,5
Sigara ortamı bebekler ve küçük çocuklar için zararlıdır
Evet
118
93,6
Hayır
5
4,0
Fikrim yok
3
2,4
Sigara akciğer kanserinin en önemli nedenidir
Evet
114
90,5
Hayır
7
5,5
Fikrim yok
5
4,0
Sigara içen hamile kadın bebeği riske sokar
Evet
116
92,0
Hayır
6
4,8
Fikrim yok
4
3,2
Sigara içmek cinsel gücü azaltır
Evet
94
74,6
Hayır
4
3,2
Fikrim yok
28
22,2
31
Battaloğlu İnanç B. Ebelik Bölümü Öğrencilerinde Sigara, Alkol, Madde Kullanımını Etkileyen Faktörler ve Aile Sosyal Desteği
Tablo 4. Sigara ve alkol içimi ile aileden alınan sosyal
destek
Sayı Aile Sosyal Destek
Puan Ort±SD
Halen Sigara İçme Durumu
Sigara içen
20
29,56±0,94
Sigara içmeyen
106
32,54±6,01
6
34,00±4,94
120
31,80±6,90
Halen Alkol İçme Durumu
Alkol içen
Alkol içmeyen
t=0,000, p<0,05
Alkol kullanımı
Bir kez bile olsa alkolü deneyen %8,7 (n=10)
kişi, halen kullanan %7,1 (n=9) kişi idi. Bu kişilerin
alkol kullanım sıklığı da seyrek veya özel günlerde
kullanım şeklinde olduğu belirlendi. Alkolü
deneyenlerin deneme nedenlerinin, merak (n=6)
%54,5 ve arkadaş etkisiyle (n=4) %36,4 olduğu
bulundu. Öğrencilerin alkolden uzak durma sebepleri
sağlığa zararlı olduğu için %56,8 (n=71), dini
inançlarının etkisiyle %34,4 (n=43), içenlere verdiği
zarar nedeniyle %28,0 (n=35), çevrenin baskısıyla
%18,4 (n=23) ve masraflı olduğu için %11,2 (n=14)
olarak belirtildi. Alkol kullanımı, ailede kullanılan
alkol (p<0,001), arkadaşın kullandığı alkol (p<0,001)
ve artan sınıf derecesi ile (p=0,025) istatistiksel
anlamlılık gösterdi. Alkol içenlerde aile sosyal destek
puanı, alkol içmeyenlerden istatistiksel olarak anlamlı
ve yüksekti (p<0,001) (Tablo 4).
Madde kullanımı
Öğrencilerin (n=3) %2,4’ünün ailesinde madde
kullanımı olduğu, %1,6 (n=2) kişinin merak nedeni
ile madde kullanımları olduğu, halen sınıflarında
bulunan (n=2) %1,6 kişinin bağımlılık yapıcı
maddelerden herhangi birini kullanmakta olduğu
bulundu. Sınıf dışındaki arkadaşlarından, bağımlılık
yapıcı maddelerden herhangi birini kullanan (n=13)
%10,4 kişi olduğu, istendiğinde aynı gün içerisinde
kampüs ya da şehirde uyuşturucu maddeye ulaşma
olanağı bulanabileceğinin mümkün olduğu (n=9)
%7,2 bulundu.
Tartışma
Türkiye’de sigara içme sıklığı yetişkinlerde
%33,4, gençlerde %6,9’dur (7). Yapılan çalışmalarda
32 sigara bağımlısı olan erişkinlerin çoğunun bu alışkanlığı 18 yaşından önce kazandıkları saptanmıştır.
Sigara epidemisi küresel bir fenomendir. Gençlerde
sigara içmeyi etkileyen sosyodemografik kişisel ve
çevresel etkiler gibi pek çok faktör bulunmaktadır
(8). Ülkemizde, üniversite öğrencileri arasında sigara
içme sıklığı değişik çalışmalarda %21-48 arasında
bildirilmektedir (9). Çalışmamızda %11,2 her gün,
%2,4 haftada en az bir tane sigara içen kişi
bulunmuştur. Ülkemiz verilerine göre düşük bulunan
sigara içiciliği, sigara içme davranışının, bölge itibarı
ile kadınlar için kabul edilmemesiyle ilintili
olabileceği gibi, utançtan kaynaklanan, kendilerine
ilk defa uygulanan ‘Kötü alışkanlıklar’ diye
adlandırdıkları ankete, sağlık okulunda okumaları
dolayısıyla, verdikleri cevaplardaki saklayıcılıklarından da kaynaklanıyor olabileceği düşünüldü.
Sigaraya başlama nedeni, Koca’nın (9) sağlık
yüksekokulundaki çalışmasında, aile ve okul sorunları ile yalnızlık olarak bildirilmiştir. Çalışmamızda
da aile sorunu, yalnızlık ve özentinin sigaraya
başlama sebebi olarak belirtilmesi ve sigara içen
grupta aile sosyal destek puan ortalamasının düşük
bulunması, genç davranışı ve psikolojik gelişim
beklentilerine uygun olarak değerlendirilmiştir.
Sigara içme sıklıklarının sınav zamanları, sorumlulukların artması ve maddi sıkıntı dönemlerinde
olması bu açıdan da dikkat çekicidir. Yaşam
olaylarına dair geriye dönük bildirimlerde, sigara
kullanan kişilerin kullanmayanlara oranla daha fazla
stresli yaşam olayı bildirilmiştir. Stresle başa çıkmayı
gençlerde sigara kullanımı için bir risk faktörü olarak
değerlendiren birçok çalışmada cinsiyet farklılıklarına değinilmemiştir. Naquen ve Gilbert (10) kentte
yaşayan gençleri ele aldıkları bir çalışmada, sigara
kullanımı ve stresle başa çıkma yöntemleri arasında
cinsiyete bağlı bir farklılık bulamamıştır. Koval ve
Pederson (11) altıncı sınıf öğrencileriyle yürütülen bir
çalışmada, yaşam olaylarıyla ölçülen stresin hem
erkeklerde hem de kızlarda sigara kullanımıyla
anlamlı düzeyde ilişkili olduğu bulunmuştur. Kızlarda
sigara kullanımının ebeveynlerin ve arkadaş
çevresinin sosyal etkisi ve stresle olumsuz başa çıkma
gibi değişkenlerle ilişkili olduğu da bildirilmiştir (11).
Çalışmamızda, öğrencinin sigara içiminin, ailesi
ve arkadaşları arasındaki sigara içimiyle ilgisinin
Euras J Fam Med 2015; 4(1):29-35
bulunamaması, sosyalleşme süreci içinde kendini
tanımaya çalışması, kendi doğru ve yanlışlarını ve
kararlarını verebilme sürecinin devamı, olarak
görmekteyiz. Çalışmamızdaki sigara kullanımı
Fagerström bağımlılık düzeyi ile değerlendirildi.
İnönü Üniversitesi (%3,2) ve Akvardar’ın tıp
fakültesi örnekleminden (%3,1) yüksek, Kutlu’nun
örneklemindeki (%7,2) değerden düşük bulundu
(9,12,13). Görülmektedir ki, aile sorunları, yalnızlık,
özenti ile başlayan sigara serüveni, daha sonra stresle
baş etme yöntemi olarak kullanılıp ve %5,0 gibi çok
yüksek düzeyde ve %20,0 gibi yüksek düzeyde
bağımlılığı olan bir grup oluşturmuştur. Sağlık
okulunda okumak ve sağlığa zararlı olmasının
bilinmesine rağmen sigara kullanımı, gençlik döneminde bulunan öğrencilerin sosyalleşme sürecinde
birbirlerini iyi ya da kötü özellikleri ile etkileyebildiklerini göstermektedir. Öğrencilerin, maddelerin
zararlarını bilmelerine rağmen kullanımına devam
etmeleri, gelişmekte olan ülkelerde alınan yasal
önlemlerin yetersiz kalması, gençlik döneminin
geçirilirken ailelerin nasıl destek olacaklarını
bilememeleri, sigara üreticisi şirketlerin yaptıkları
yoğun kampanyalar etkili olmaktadır. Bununla
birlikte sigara karşıtı kampanyaların, özellikle sigara
alışkanlığını durdurmak hedeflendiği düşünüldüğünde, daha yüksek korku düzeyi içeren reklam ve
bilgilerin kullanılması gerekliliği de fark edilmektedir
(14). Çalışmamız sevindirici olarak uzun vadede
sigarayı bırakmayı düşünenlerde artış gösteren oran
tespit etse de, bu artışın yarıdan az olması, sağlıkla
ilgili bir okulda, müfredat programlarında ve sürekli
eğitimlerinde tütün kontrolünün ağırlıklı yer alması
için çaba göstermenin gerekliliğini de hatırlatmıştır.
Yapılan diğer çalışmalarda da sigara içenlerde,
içmeyenlere göre aile sosyal destek puan ortalamasının düşük bulunması çalışmamızla uygunluk göstermiştir (9). Nitekim düşük anne öğrenim düzeyi ve
öğrencilerin sigara içimi ile ilişkili bulunması yani
anne öğrenim düzeyinin düştükçe, öğrencilerin sigara
içme sıklığının artması, öğrenim düzeyi düşük
annenin çocuğu üzerindeki etkisinin daha az ve
destek davranışının düşük ve yetersiz düzeyde olması
ile açıklanabilir bulmaktayız. Bu çalışmanın sonuçlarına paralel olarak düşük öğrenim durumunun, sigara
içme ile anlamlı düzeyde ilişkili bulunduğu
çalışmalar da mevcuttur (15). Görüldüğü gibi, hayatın
her döneminde olduğu gibi, gençlikte de aile ve kız
çocuğu için örnek teşkil edecek güçlü anne yapısının
önemi ortaya çıkmaktadır.
Türkiye, Avrupa bölgesinde alkol ve madde
kullanımının en az olduğu, buna karşın geçen 10
yılda kişi başına tüketilen alkol miktarının en fazla
arttığı (%175) ülke olarak bildirilmektedir (8). Bu da,
ülkemizde alkol içme eğiliminde artış olduğunu
göstermektedir. Avrupa’da 2003 yılında, 35 ülkede
yapılan ESPAD çalışmasına göre Türkiye’de gençler
arasında yaşamı boyunca en az bir kez alkollü içki
içme sıklığı %45 bulunmuştur. Bu oran, Avrupa
bölgesinin en düşük değeridir (16). Yaşamı boyunca
en az bir kez alkollü içki içme sıklığı, Kocaeli ve
İstanbul’da lise öğrencilerinde sırasıyla %61 ve %54,
Samsun’da %26,07 bulunmuştur (8). Akvardar (12)
tıp fakültesi ikinci sınıf öğrencilerinde alkol
kullananların %29,8’inin ayda birden az, %45,6’sının
ayda 1-2 kez ve %19,3’ünün haftada 1-2 kez alkol
kullandıklarını; Tot (17) üniversite öğrencilerinden
alkol kullandığını belirtenlerin iki haftada bir, haftada
bir, haftada iki, haftada ikiden fazla ve her gün alkol
kullandıklarını belirtmişlerdir. Kaya ve arkadaşlarının
(18) çalışmasında üniversite öğrencilerinden alkol
kullandığını belirtenlerin ayda birden az, ayda 1-3
gün, haftada 1-2 gün, haftada 3-4 gün, hemen her gün
alkol kullandıkları bildirilmiştir. Çalışma sonuçlarımızda, alkol kullanma sıklıklarının yapılan çalışmalardaki alkol kullanma sıklıklarından daha seyrek
olduğu saptandı. Öğrenciler, alkollü içeceği daha çok
özel günlerde ve seyrek kullanmakta, sosyal içicilik
ön planda gözükmektedir. Sosyal içicilikte, alkol
kullanımı hiçbir ciddi ve uzun süreli sağlık sorunu
veya sosyal soruna yol açmaz ve alkol alımı
kesildiğinde de hiçbir sorun ortaya çıkmaz. Ancak, bu
evrenin bir sonraki düzeyi, madde kötü kullanımının
geliştiği, bağımlılık sürecine geçiş düzeyidir. Genç,
değişen kişiliği içinde yetişkinler dünyasına katılabilmek için, onlar gibi davranma ihtiyacını hisseder.
Böylece, yetişkinler arasına katılabilecek, kabul
görecek, takdir edilecek ve büyüdüğü konusunda
kendine güveni gelecektir (19). Çalışmamız, konuyla
ilgili diğer çalışmalarda olduğu gibi yaşamı boyunca
en az bir kez alkollü içki içme davranışlarının, yaşla
birlikte arttığını bulmuş, gençlerin yaşlarının artması
33
Battaloğlu İnanç B. Ebelik Bölümü Öğrencilerinde Sigara, Alkol, Madde Kullanımını Etkileyen Faktörler ve Aile Sosyal Desteği
ile farklı ve daha önce bilmedikleri tecrübeleri
denediklerini düşündürmüştür. Ebeveynlerin alkol
kullanması veya tolerans göstermesi ve evde bu
maddelerin bulunması ailesel risk faktörü olarak
kabul edilmektedir (20). Çalışmamızda alkol
kullanımında aileden algılanan sosyal desteğin yüksek olması, ebeveynin alkol kullanımında özendirici
etkisini kavrayamamış olmasına bağlanabileceği gibi,
özel günlerde kullanımı olması dolayısıyla, aile ile
paylaşımın ve bilgilendirmenin iyi olduğu şeklinde de
yorumlanabilmektedir. Güneydoğu Anadolu Bölgesi
Doğu ve Batı arasında bir geçiş bölgesi olup, hem
Arap-İslam, hem de Batı kültürlerinden etkilenmiştir.
Batı kültürü ve yaşam biçimi, genç kuşakları daha
yoğun bir şekilde etkilemekte ve özellikle alkol
kullanımının giderek yaygınlaştığı gözlenmektedir
(20). Mardin, bünyesinde çeşitli dini inanç, kültür ve
etnisitenin birlikte yoğrulduğu bir il olması itibari ile
de aile ilişkilerinin etkilerini hep bir boyutta
gözlemleyemeyeceğimizi düşünmekteyiz. Sigara
içenlerde aile sosyal desteğinin daha az, alkol
alanlarda ise aile sosyal desteğinin daha iyi olması
bize, ülkemizde sigara kullanımının, pek müdahale
edilmesi gerekmeyen bir alışkanlıkmış gibi düşünüldüğünü, oysa alkol kullanımının belki aileyi daha
çok irrite ederek, yardım ve desteğin daha çabuk
olması gerekliliğinin düşünüldüğünü de hatırımıza
getirmektedir.
Güneydoğu Anadolu Bölgesinde, madde kullanımı ile ilgili sınırlı veri bulunmaktadır. Diyarbakır’da
esrar, eroin ve uçucu madde kullanımı önemli bir
halk ve ruh sağlığı problemi haline gelmiştir. Türkiye
genelinde dokuz ilde ilk ve ortaöğrenim öğrencilerinde madde kullanım yaygınlığını araştıran bir çalışmada Diyarbakır esrar kullanımının en yaygın olduğu
il olarak öne çıkarken, sigara ve sarma tütün
Şanlıurfa’da yaygın bir nikotin kullanım biçimi olup
özellikle alt sosyoekonomik grupta daha yaygın
olarak gözlenmektedir (21). Öğrencilerin düşük de
olsa ailede madde kullanım hikâyesinin varlığı,
kendileri belirtmeseler de, sınıf arkadaşlarında madde
kullanımı olduğunu söylemeleri ve sınıf dışındaki
arkadaşlarından bağımlılık yapıcı maddelerden
herhangi birini kullanan %10,4 kişi olması ve
ulaşılabilirliğin kolaylığı, sigara ve alkolün yanında
madde kullanım yaygınlığının artışını göstermektedir.
Okul popülasyonu dışındaki popülasyonlarda da,
gençlerde madde kullanım yaygınlığının araştırılmasının isabetli olacağı düşünülmektedir. Verilen
yanıtlardan, öğrencilerin önemli bir bölümünün
maddelere kolaylıkla ulaşabileceklerini öğrenmemiz,
bize önleme programlarının gerekliliğini de göstermektedir.
Sonuç
Çalışmamızın, sigara, alkol ve madde kullanımı,
öğrencilerin öz bildirimleri üzerinden değerlendirilmesi kısıtlılığıdır. Söz konusu bildirimlerin
doğruluk derecesini kesin olarak bilmek mümkün
değildir. Tek başına anket çalışması, bölgemizdeki
madde kullanım yaygınlığının, doğru değerlendirilmesinde, sınırlı bulguları olmasıyla, yüz yüze
yapılacak çalışmaların daha isabetli olacağı kanaatini
doğurmaktadır. Çalışmanın bulgularının, sınırlı
olmasına karşın, gençlerin yaşantılarında karşılaşabilecekleri olumsuz durumların tespit ve çözüm
yöntemlerinin öğretilmesi, kendilerini ifade edebilmeleri, çevreyle ilişkilerinde etkilenmelerinin,
gelişimsel süreçlerine pozitif katkılar sağlayan, hobi
ya da sportif faaliyetler yönünde algılar geliştirilmesi
gerekliliğini düşünmekteyiz. Sağlık çalışanlarının,
özellikle aile hekimlerinin de bu konuda önemli roller
alabileceğini düşünmekteyiz (22).
Kaynaklar
1. Yürekli A, Önder Z, Elibol
HM, Erk N, Çabuk A,
Fisunoğlu M, et al.
Türkiye’de tütün ekonomisi
ve tütün ürünlerinin
vergilendirilmesi. Paris:
Uluslararası Tüberküloz ve
34 Akciğer Hastalıkları ile
Mücadele Derneği; 2010.
2. Taşçı E, Ünsal ŞÜ, Durmaz
N, Erkuş H, Sevil Ü. Kız
meslek lisesi öğrencilerinin
madde kullanma durumları.
Bağımlılık Dergisi
2005;6(3):122-8.
3. Akfert SK, Çakıcı E, Çakıcı
M. Üniversite öğrencilerinde
sigara-alkol kullanımı ve aile
sorunları ile ilişkisi. Anadolu
Psikiyatri Dergisi
2009;10(1):40-7.
Euras J Fam Med 2015; 4(1):29-35
4. Cimete G. Adölesanlarda
madde kullanımı. Hemşirelik
Forumu 2000;5(1):2-9.
5. Procidano ME, Heller K.
Measures of perceived social
support from friends and
from family: three validation
studies. Am J Community
Psychol 1983;11(1):1-24.
6. Çavuşoğlu F, Bahar Z.
Influence of socioeconomic
factors and family social
support on smoking and
alcohol use among health
school students. International
Journal of Caring Sciences
2010;3(2):77-84.
7. WHO Report on the Global
Tobacco Epidemic 2009:
Implementing smoke-free
environments, The
MPOWER package. France:
World Health Organization;
2009. 568 p.
8. Arslan HN, Terzi Ö, Dabak
Ş, Pekşen Y. Samsun il
merkezindeki lise
öğrencilerinde sigara, alkol
ve madde kullanımı. Erciyes
Med J 2012;34(2):79-84.
9. Koca B. İnönü Üniversitesi
Sağlık Yüksekokulu
öğrencilerinin sigara, alkol,
madde kullanımı, madde
kullanımına etki eden
etmenler ve aileden aldıkları
sosyal desteğin etkisi (tez).
Malatya: İnönü Üniversitesi;
2011.
10. Naquin MR, Gilbert GG.
College students’ smoking
behavior, perceived stress,
and coping styles. J Drug
Educ 1996;26(4):367-76.
11. Koval JJ, Pederson LL.
Stress-coping and other
12.
13.
14.
15.
16.
17.
psychosocial risk factors: a
model for smoking in grade 6
students. Addict Behav
1999;24(2):207-18.
Akvardar Y, Demiral Y, Ergor
G, Ergor A. Substance use
among medical students and
physicians in a medical
school in Turkey. Soc
Psychiatry Psychiatr
Epidemiol 2004;39(6):502-6.
Kutlu R, Çivi S. Seydişehir
Meslek Yüksek Okulu
öğrencilerinde sigara
kullanma durumu ve
etkileyen faktörler.
Bağımlılık Dergisi
2006;7(2):71-9.
Çubukçu F. Ergenlik
çağındaki gençlere yönelik
olarak yapılan sigara karşıtı
reklamlarda korku
çekiciliğinin kullanımı (tez).
İstanbul: Bahçeşehir
Üniversitesi; 2011.
Taş D, Şevketbeyoğlu H,
Aydın FH, Kılıç S, Özben T,
Demirer E, et al. Eğitim
durumu ve nikotin bağımlılık
düzeyinin alt solunum yolu
enfeksiyonu gelişimi üzerine
etkisi. J Clin Anal Med
2011;2(3):30-3.
The ESPAD Report 2003:
Alcohol and other drug use
among students in 35
european countries. Sweden:
The Swedish Council for
Information on Alcohol and
Other Drugs; 2004. 457 p.
Tot Ş, Yazıcı K, Yazıcı AE,
Erdem P, Bal N, Metin Ö, et
al. Mersin üniversite
öğrencilerinde sigara ve alkol
kullanım yaygınlığı ve ilişkili
özellikler. Anadolu Psikiyatri
Dergisi 2002;3(1):227-31.
18. Kaya N, Çilli AS. Üniversite
öğrencilerinde nikotin alkol
ve madde bağımlılığının 12
aylık yaygınlığı. Bağımlılık
Dergisi 2002;3(2):91-7.
19. Beşirli H. Gençlerin alkol
tüketim davranışları ve bu
davranışlarını etkileyen
faktörlerin sosyolojik analizi.
Sosyoloji Konferansları
Dergisi 2007;31(35):85-98.
20. Ercan O, Alikaş M, Erginöz
E, Albayrak DK, Birol Hİ,
Zeybek ÇA, et al. İstanbul
lise gençlerinde riskli
davranışların sıklığı ve
cinsiyete göre dağılımı
Cerrahpaşa Gençlik Sağlığı
Araştırması 2000. Türk
Pediatri Arşivi
2001;36(4):199-211.
21. Altındağ A, Yanık M, Yengil
E, Karazeybek AH.
Şanlıurfa’da üniversite
öğrencilerinde madde
kullanımı. Bağımlılık Dergisi
2005;6(2):60-4.
22. Baltacı D, Aydın LY, Öztürk
S, Tanrıverdi MH, Sarıtaş A,
Celepkolu T, et al.
Investigation of attitudes,
knowledge and practice of
family physicians about
smoking and anti-smoking
activities in Turkey; one of
the leading countries in
tobacco control. Euras J Fam
Med 2014;3(1):41-8.
35
CASE REPORT / OLGU SUNUMU
2015
Tomografide Kitle Görünümü Veren Tüberküloz Vakası
A Tuberculosis Case With A Mass Appearance in Tomography
AUTHORS /
YAZARLAR
Abdulkadir Kaya
Aile Hekimliği Anabilim
Dalı, Atatürk
Üniversitesi Tıp
Fakültesi, Erzurum,
Türkiye
Buğra Kerget
Göğüs Hastalıkları
Anabilim Dalı, Atatürk
Üniversitesi Tıp
Fakültesi, Erzurum,
Türkiye
Pınar Fakirullahoğlu
Aile Hekimliği Anabilim
Dalı, Atatürk
Üniversitesi Tıp
Fakültesi, Erzurum,
Türkiye
Ümit Avşar
Aile Hekimliği Anabilim
Dalı, Atatürk
Üniversitesi Tıp
Fakültesi, Erzurum,
Türkiye
ÖZET
Dünyada 2012 yılında 8,6 milyon yeni vaka ve 1,3 milyon tüberkülozdan ölüm bildirilmiştir.
Türkiye’de ise her yıl 13-14 bin yeni tüberküloz vakası ortaya çıkmaktadır. Tüberküloz akciğer
tüberkülozu akciğer kanseri ile karışabilecek radyolojik görünüme sahip olabilmekte, bu nedenle tanı ve
tedavide gecikmeler olabilmektedir. Bu nedenle hastalarda malignite araştırılırken tüberküloz da akılda
tutulmalı ve gerektiğinde tanıya yönelik ileri tetkikler yapılmalıdır. Bu yazıda 1 ay süren halsizlik, nefes
darlığı şikâyeti ve aynı sürede yaklaşık 4 kilo zayıflama nedeni ile polikliniğe başvuran, kitle lezyonu ön
tanısıyla yatırılan ve akciğer tüberkülozu tanısı alan 71 yaşında bir erkek olgu rapor edilmiştir.
Anahtar kelimeler: tüberküloz, akciğer kanseri, toraks bilgisayarlı tomografisi
ABSTRACT
In the year 2012, 8.6 million new cases and 1.3 million deaths from tuberculosis have been reported
worldwide. Every year we have 13 to 14 thousand new cases of tuberculosis in Turkey. Pulmonary
tuberculosis can have a similar radiological appearance to lung cancer, and thus may delay the diagnosis
and treatment. Therefore, in patients with suspected malignancy further investigations for tuberculosis
should be carried out when necessary. In this article we report a seventy one years old male patient with a
one-month history of fatigue, shortness of breath, and a weight loss of about 4 kg, hospitalized with the
differential diagnosis “mass lesion”, which revealed to be pulmonary tuberculosis.
Keywords: tuberculosis, lung cancer, thorax computed tomography
Giriş
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) “Küresel Tüberküloz 2013 Raporu’na göre dünya
genelinde 2012 yılında 8,6 milyon yeni vaka ve 1,3 milyon tüberkülozdan ölüm olduğu
bildirilmiştir (1). Türkiye’de her yıl yaklaşık 13-14 bin yeni tüberküloz vakası ortaya
çıkmaktadır. 2005-2006 yıllarında Türkiye genelinde yaklaşık 21.000 tüberküloz vakası
varken 2012 yılında kayıtlı toplam tüberküloz vaka sayısı 14.691’e düşmüştür.
Hastaların %64’ünde akciğer tüberkülozu varken, %36’sında akciğer dışındaki organlar
tutulmuştur (2).
Tüberküloz, akciğer kanseri ile karışabilmekte ve bu nedenle tanı ve tedavide
gecikmelere neden olabilmektedir. Akciğer grafisinde tüberkülozun her hastalığı taklit
edebilmesi ve benzer radyolojik bulgu verebilmesi nedeniyle hiçbir radyolojik bulgu
tüberküloza özgü sayılamaz. Primer tüberküloz ve postprimer tüberkülozda özgün
radyolojik bulgular vardır. Ancak tüberküloz bazen atipik radyolojik görünümlerle
karşımıza çıkabilir. Özellikle diyabet, silikoz ve insan immünyetmezlik virüsü (HIV)
pozitifliği bulunan hastalarda ve yaşlılarda atipik radyolojik görünümler saptanırken,
altta yatan hastalığı olmayanlarda da bazen atipik özellikler gözlenebilir. Tüberküloz
kimi zaman nodüller ve kitle lezyonu görünümleriyle de karşımıza gelebileceğinden
Corresponding Author / İletişim için
Dr. Abdulkadir Kaya
Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi, Aile Hekimliği Anabilim Dalı, Erzurum, Türkiye
E-mail: [email protected]
Date of submission: 16.07.2014 / Date of acceptance: 21.09.2014
36 Kaya A ve ark. Tomografide Kitle Görünümü Veren Tüberküloz Vakası
ayırıcı tanıda mutlaka düşünülmelidir (3,4). Bu
yazıda kitle lezyonu ön tanısıyla yatırılan ve akciğer
tüberkülozu tanısı alan bir olgu sunulmuştur.
Olgu
71 yaşında daha önceden bilinen hipertansiyonu
olan erkek hasta 1 ay süren halsizlik, nefes darlığı
şikâyeti ve aynı sürede yaklaşık 4 kilo kaybı olması
nedeni ile polikliniğe başvurdu. Fizik muayenesinde
bilateral solunum sesleri doğaldı; sağ aksiller bölgede
2x3 cm ebatlı lenfadenopati mevcuttu. Hastanın çekilen PA akciğer grafisinde mediyasten genişti ve kardiyotorasik oran artmıştı. Hastanın hemogram ve rutin
biyokimyasal tetkikleri normal, eritrosit sedimantasyon hızı 56 mm/saat idi. CRP ise 87 mg/L idi.
Hastanın çekilen bilgisayarlı toraks tomografisinde
(BT) sağ akciğer üst lob anteriorda parakardiyak
alanda sınırları düzensiz, kitle ile uyumlu 46x32 mm
boyutlarında lezyon mevcuttu (Şekil 1).
Şekil 1. Hastanın ilk çekilen toraks tomografisi
Hastaya akciğerdeki kitleye yönelik dinamik
manyetik rezonans (MR) çekildi (Şekil 2). Dinamik
MR sonucu “malign kuşkulu” olarak raporlanan
hastaya tru-cut biopsi planlandı.
Hastaya sağ aksiller bölgeden lenf nodu
diseksiyonu yapıldı. Sonuç “kazeifiye granulamatöz
lenfadenit” olarak raporlandı. Hastaya yapılan PPD
testi 16 mm olarak değerlendirildi. Hastaya 4’lü
antitüberküloz tedavi (izoniyazid, rifampisin,
pirazinamid, etambutol) başlandı.
Şekil 2. Hastanın dinamik manyetik rezonans görüntüsü
Antitüberküloz tedavinin 1. haftasında tru-cut
biopsi sırasında çekilen toraks BT’sinde sağ
akciğerdeki kitle lezyonu tama yakın gerilemiş olup
bilateral milier tüberküloz ile uyumlu milimetrik
ebatlı noduler dansite artışı hâkimiyeti gözlendi
(Şekil 3).
Şekil 3. Hastanın tru-cut biopsi sırasında çekilen toraks
tomografisi
Mevcut radyolojik ve klinik bulgular doğrultusunda hastanın antitüberküloz tedavisine devam
edildi. Tedavinin 1. ayında hastanın tüm şikâyetlerinde iyileşme gözlendi.
Tartışma
Tüberküloz önlenebilir ve tedavi edilebilir
olmasına rağmen, günümüzde özellikle gelişmekte
olan ülkelerde ciddi bir sorun olmaya devam
etmektedir. Bunun nedenlerinden en önemlisi
hastalığın tanısında gecikmedir. Bu da hem tedaviyi
37
Euras J Fam Med 2015; 4(1):36-38
zorlaştırmakta, hem de hastalığın yayılmasına neden
olmaktadır.
Tüberküloz tanısı koymak
her zaman kolay
değildir. Radyolojik ve klinik olarak spesifik
bulgulara sahip olmadığından tüberküloz basilinin
kültürde gösterilemediği durumlarda tanı koymak zor
olmaktadır. Bundan dolayı akciğeri tutan diğer
hastalıkların ayırıcı tanısında mutlaka tüberküloz da
akla gelmelidir. Üst lobların anterior segmenti, orta
lob ve lingula, alt lobların bazal segment tutulumu
(alt lob süperior hariç) tüberkülozun olağan dışı
yerleşim yerleri olarak kabul edilmektedir (5).
Hastamızın toraks tomogrofisinde saptanan
lezyon, sağ akciğer üst lob anteriorda parakardiak
alanda sınırları düzensiz kitle ile uyumlu olup,
beklenenin dışında bir yerleşimde idi. Bu da
tüberküloz tanısından uzaklaştırmaktaydı. Axiller lenf
nodu biyopsisinin, “kazeifiye granulamatöz
lenfadenit, tüberkülozla uyumlu” olarak raporlanması
ve PPD testinin 16 mm olması, tüberküloz tanısını
destekledi.
Tüberkülozun radyolojik özelliği, lokalizasyonunun tipik olması ve kavitasyonun sık görülmesidir.
Olguların %95’inde lezyonlar üst lobların süperior
segmentlerinde yerleşir. Kavitasyon dışında, lokal
eksudatif lezyonlar, bronkopnömonik, miliyer
görünüm, lokal fibrokalsifiye lezyonlar ve tüberküloma şeklinde de görünüm verebilir (6). Bizim
hastamızda da bilateral milier tüberküloz ile uyumlu
milimetrik ebatlı nodüler dansite artışı hâkimiyeti
gözlendi.
Sonuç olarak akciğer tüberkülozu akciğer kanseri
ile karışabilecek radyolojik görünüme sahip olabilir.
Bu nedenle hastalarda malignite araştırılırken
tüberküloz da akılda tutulmalı ve tanıya yönelik ileri
tetkikler yapılmalıdır.
Bu olgu Aile Hekimleri 2014 Ulusal Kongresi ve
Aile Sağlığı Çalışanları Kongresi’nde poster bildiri
olarak sunulmuştur.
Kaynaklar
1. World Health Organization
[Internet]. Global
tuberculosis report, 2013
[cited 2014 Jul 05]. Available
from:
http://apps.who.int/iris/bitstre
am/10665/91355/1/97892415
64656_eng.pdf
2. Türkiye Halk Sağlığı
Kurumu [Internet]. Güncel
tüberküloz istatistikleri, 2014
[cited 2014 Jul 07]. Available
from:
http://tuberkuloz.thsk.saglik.g
38 ov.tr/etkinlikler/guncel-istatis
tikler/869-tb.html
3. Schweigert M, Dubecz A,
Beron M, Ofner D, Stein H.
Pulmonary infections
imitating lung cancer: clinical
presentation and therapeutical
approach. Ir J Med Sci
2013;182(1):73-80.
4. Yurdakul AS, Öztürk C,
Mullaoğlu S, Aksoy H, Varol
A. Solid kitle görünümü
veren pulmoner tüberküloz
(iki olgu nedeniyle). Solunum
Hastalıkları
2006;17(1):38-43.
5. Hadlock FP, Park SK, Awe
RJ, Rivera M. Unusual
radiographic findings in adult
pulmonary tuberculosis. AJR
Am J Roentgenol
1980;134(5):1015-8.
6. Miller WT, Miller Jr WT.
Tuberculosis in the normal
host: radiological findings.
Semin Roentgenol
1993;28(2):109-18.
Euras J Fam Med 2015;4(1):1-38
Euras J Fam Med
INSTRUCTIONS FOR AUTHORS
Eurasian Journal of Family Medicine (EJFM) is an
international journal which publishes clinical and
experimental trials, interesting case reports, invited
reviews, letters to the Editor, meeting, news and bulletin,
clinical news and abstracts of interesting researches
conducted in Family Medicine field. The language of the
journal is both Turkish and English. The journal is based
upon independent and unbiased double-blinded
peer-review principles. The Journal is the scientific
publication of the Eurasian Society of Family Medicine
(ESFAM), and is published three times per year.
The authors are responsible for the scientific content
of the material to be published.
Scientific Review and Acceptance
Manuscripts must only be submitted electronically
through the following website: www.ejfm.org.
Only the papers that have not previously been
published or under review in any scientific publication are
accepted for publication. Manuscripts that have been
presented orally or as a poster must be stated on the title
page with the date and the place of the congress. All
articles submitted for publication are peer-reviewed for
their suitability for the Journal. Papers do not comply with
the format of the Journal will be returned to the author
without further review. Therefore, to avoid time and work
loss, authors must carefully review the rules of the journal.
Manuscripts that comply with the main rules of the
journal are sent to at least two reviewers from Advisory
Board, and the reviewers are asked for opinion about the
suitability of the paper for publication. The reviewed
manuscripts are then re-reviewed by the Editorial Board
and the publisher and volume of the manuscripts are
arranged.
All submissions must be accompanied by a signed
statement of scientific contributions and responsibilities of
all authors and a statement declaring the absence of
conflict of interests.
Any institution, organization, pharmaceutical or
medical company providing any financial or material
support, in whole or in part, must be disclosed in a
footnote. Manuscript format must be in accordance with
the ICMJE-Uniform Requirements for Manuscripts
Submitted to Biomedical Journals: Writing and Editing for
Biomedical Publication available at www.icmje.org
The Advisory Board, Editorial Board and the
Publisher have the authority to edit the manuscripts,
request changes in the format of the manuscripts, and make
reductions within the authors' knowledge in typographic
control. Until the required changes and edits have been
made, the papers will not be preceded for publication.
Manuscript Preparation
The manuscript file should include title page, abstracts
and keywords, text, references, tables (each table on a
separate page), figure legends (if any) in the mentioned
order.
Title page: Title page should include the title of the
manuscript, the name(s) and institution(s) of the author(s)
and telephone, postal address and e-mail address of the
corresponding author.
Abstracts: Abstract should follow the title. Turkish
and English abstracts must be included. For the
manuscripts submitted from outside of Turkish speaking
countries, editorial team will provide the translation into
Turkish upon request. For research articles, abstracts
should be structured as follows; Aim, Methods, Results,
Conclusion, and should not exceed 200 words. Abstracts of
case reports should mainly include information about the
case and should consist of a short and single paragraph.
Keywords: At least two keywords should be written
both in Turkish and English. Keywords must be selected
from “Medical Subject Headings” (MESH) available
through: www.nlm.nih.gov/mesh/MBrowser.html.
Main text file: The main text should be structured as
follows: Introduction, Methods, Results, Discussion,
Authors Contributions, Acknowledgements, Conflict of
Interest Disclosure and References. The sections do not
have to begin on separate pages. Case reports should also
be structured as Introduction, Case(s) and Discussion
following the titles and abstracts. Author names and their
institutional information, figures and illustrations should
not be present in the manuscript file.
References: Reference listing must be in accordance
with ICMJE standards and numbered consecutively at the
end of the manuscript in the order in which they are
mentioned in the text. Journal abbreviations should be in
Index Medicus style. If there are more than six authors, it
should be abbreviated with the use of "et al.". Authors
should only cite the articles that they have directly used.
Our journal does not approve the citations made from
references of any other articles. If a reference is considered
not to be directly cited, the reference(s) must be verified by
the authors against the original documents by sending the
Euras J Fam Med
INSTRUCTIONS FOR AUTHORS
photocopy of the first page(s). Any citation of unpublished
work, of which the page as numbers could not be provided,
such unpublished conference, symposium, and meeting
presentations, is permissible. For further information
authors should consult NLM’s Citing Medicine for
information on its recommended formats for a variety of
reference types.
Examples for writing references (please give attention
to punctuation):
Format for journal articles; initials of author’s names
and surnames, titles of article, journal name, date, volume,
number, and inclusive pages, must be indicated. Example:
Marakoglu K, Toprak D, Taner S, Ozdemir S, Erdem
D, Bodur S. Smoking and Depression Symptoms Among
Medical Students in Turkey. Euras J Fam Med
2012;1(2):42-54.
Format for books; initials of author’s names and
surnames, chapter title, editor’s name, book title, edition,
city, publisher, date and pages. Example:
Eyler AE, Biggs WS. Medical Human Sexuality in
Family Medicine Practice. In: Rakel RE, ed. Textbook of
Family Medicine. 7th ed. Philadelphia: WB Saunders;
2007. p.1335-55.
Format for books of which the editor and author are
the same person; initials of author(s)’ editor(s)’ names and
surnames chapter title, book title, edition, city, publisher,
date and pages. Example:
Solcia E, Capella C, Kloppel G. Tumors of the
exocrine pancreas. Tumors of the Pancreas. 2nd ed.
Washington: Armed Forces Institute of Pathology; 1997.
p.145-210.
Format for online-only publications; DOI is the
preferred on-line reference.
Format for websites; author(s)/organization, internet
in square brackets, title, page update, citation date and web
adress. Example:
AMA: helping doctors help patients (Internet).
Chicago: American Medical Association; c1995-2007
( c i t e d 2 0 0 7 F e b 2 2 ) . Av a i l a b l e f r o m :
http://www.ama-assn.org/.
Tables, Figures, Graphics and Photographs: Tables,
figures and graphics should not be embedded in the
manuscript. Each table must be on a separate sheet.
Figures, graphics and photographs must be submitted as a
separate file in jpeg format in high resolution. Table and
figure legends must be placed at the end of the main text.
Tables, figures and graphics must be cited in the text.
Ethics
An approval of research protocols by ethics committee
in accordance with international agreements is required for
experimental, and clinical and drug trial studies:
WMA Declaration of Helsinki - Ethical Principles for
Medical Research Involving Human Subjects, October
2013, Fortaleza, Brazil (available at: http://www.ub.edu/
recerca/Bioetica/doc/Declaracio_Helsinki_2013.pdf)
Guide for the care and use of laboratory animals 8th
edition (available at: http://grants.nih.gov/grants/olaw/
Guide-for-the-care-and-use-of-Laboratory-animals.pdf)
Euras J Fam Med
YAZARLARA BİLGİ
Avrasya Aile Hekimliği Dergisi (EJFM), Aile
Hekimliği alanında yapılan klinik çalışmaları, ilginç olgu
bildirimlerini, davet edilmiş derlemeleri, Editöre
mektupları, toplantı, haber ve duyuruları, klinik haberleri
ve ilginç araştırmaların özetlerini yayınlayan; yayın dili
Türkçe ve İngilizce olan, bağımsız ve önyargısız çift-kör
hakemlik (peer-review) ilkelerine dayanan uluslararası bir
dergidir. Dergi, Avrasya Aile Hekimliği Derneği’nin
(ESFAM) bilimsel içerikli yayın organı olup yılda 3 sayı
yayınlanır.
Yazıların bilimsel sorumluluğu yazarlara aittir.
Bilimsel Değerlendirme ve Yayına Kabul
Yazılar sadece http://www.ejfm.org adresinden online
olarak gönderilmelidir. Gönderilen yazıların dergide
yayınlanabilmesi için daha önce başka bir bilimsel yayın
organında yayınlanmış ya da değerlendirme sürecinde
olmaması gerekir. Daha önce sözlü ya da poster olarak
sunulmuş çalışmalar, yazının başlık sayfasında tarihi ve
yeri ile birlikte belirtilmelidir.
Dergiye gönderilen yazılar, ilk olarak dergi standartları
açısından incelenir. Derginin formatına uymayan yazılar,
daha ileri bir incelemeye gerek görülmeksizin yazarına
iade edilir. Bu nedenle, gereksiz yere zaman ve emek
kaybına yol açılmaması için, yazı sahipleri dergi
kurallarını dikkatli incelemek zorundadır.
Derginin temel kurallarına uygunluğuna karar verilen
yazılar Danışma Kurulundan en az iki üyeye gönderilir ve
bu üyelerden yayına uygun olup olmadığı konusunda
görüşleri alınır. Bu incelemeden geçen yazılar, Yayın
Kurulu tarafından tekrar değerlendirilir ve basılacağı yer
ve sayı kararlaştırılır.
Tüm yazarlar bilimsel katkılarını, sorumluluklarını ve
çıkar çatışması olmadığını bildiren toplu imza ile yayına
katılmalıdır.
Araştırmalara yapılan kısmi de olsa nakdi ya da ayni
yardımların hangi kurum, kuruluş, ilaç-gereç firmalarınca
yapıldığı dip not olarak bildirilmelidir.
Makalelerin formatı ICMJE-Uniform Requirements
for Manuscripts Submitted to Biomedical Journals: Writing
and Editing for Biomedical Publication (www.icmje.org)
kurallarına göre düzenlenmelidir.
Danışma Kurulu, Yayın Kurulu ve Yayıncı dizgi ve
kontrol aşamasında, yazılarda düzeltme yapmak, biçiminde
değişiklikler istemek ve yazarları bilgilendirerek kısaltma
yapmak yetkisine sahiptir. Yazarlardan istenen değişiklik
ve düzeltmeler yapılana kadar, söz konusu yazılar yayın
programına alınmayacaktır.
Makalenin Hazırlanması
Yazının gönderildiği metin dosyasının içinde sırasıyla,
başlık sayfası, Türkçe ve İngilizce özetler ve anahtar
sözcükler, makalenin metinleri, kaynaklar, her sayfaya bir
tablo olmak üzere tablolar ve son sayfada şekillerin (varsa)
alt yazıları şeklinde olmalıdır.
Başlık sayfası: Başlık sayfası yazının başlığını,
yazar(lar)ın isim ve çalıştıkları kurumları ve sorumlu
yazarın telefon, adres ve elektronik posta bilgilerini
içermelidir.
Özetler: İkinci sayfada Türkçe ve İngilizce özetler
yazı başlığı ile birlikte verilmelidir. Araştırma
makalelerinde özetler; Amaç, Yöntemler, Bulgular, Sonuç
bölümlerine ayrılmalı ve toplamı 200 sözcüğü
geçmemelidir. Olgu sunumlarının özetleri ağırlıklı olarak
mutlaka olgu hakkında bilgileri içermeli, kısa ve tek
paragraf olmalıdır.
Anahtar kelimeler: En az iki adet anahtar kelime
Türkçe ve İngilizce olarak “Medical Subject Headings
(MESH)”e uygun verilmelidir. İngilizce anahtar kelimeler
için www.nlm.nih.gov/mesh/MBrowser.html ve Türkçe
anahtar kelimeler için www.bilimterimleri.com
adreslerinden yararlanılabilir.
Tam metin dosyası: Giriş, Yöntemler, Bulgular,
Tartışma, Çıkar Çatışması Beyanı, ve Kaynaklar şeklinde
oluşturulmalıdır. Metin dosyasında yazının hiçbir
bölümünün ayrı sayfalarda başlatılması zorunluluğu
yoktur. Olgu sunumları da, başlık ve özetlerden sonra
Giriş, Olgu(lar) ve Tartışma şeklinde düzenlenmelidir.
Metin dosyasının içinde, yazar isimleri ve kurumlara ait
bilgi, makalede kullanılan şekil ve resimler olmamalıdır.
Kaynaklar: Kaynak yazım stilleri ICMJE kurallarına
göre yapılmalı ve yazı içinde geçiş sırasına göre makale
sonunda listelenmelidir. Kullanılacak kısaltmalar Index
Medicus'a uygun olmalıdır. Yazar sayısı altıdan fazla ise
sonraki isimler Türkçe makalelerde "ve ark." İngilizce
makalelerde ise "et al." şeklinde kısaltılmalıdır. Yazarlar
yalnızca doğrudan yararlandıkları kaynakları yazılarında
gösterebilirler. Dergimiz, başka çalışmalarda bildirilen
kaynakların aktarma şeklinde kullanılmasını kesinlikle
benimsememektedir. Bir kaynağın aslından yararlanılmamış olduğu düşünüldüğünde, yazarından söz konusu
kaynak ya da kaynakların ilk sayfalarının fotokopilerini
Euras J Fam Med
YAZARLARA BİLGİ
göndermesi istenir. Yayınlanmamış ve sayfa numaralarıyla
verilemeyecek kaynak (yayınlanmamış kongre, sempozyum, toplantı, vb. belgeleri) kullanılamaz. Çeşitli kaynak
tiplerinin kullanımı hakkında daha fazla bilgi için yazarlar
“NLM’s Citing Medicine” kaynağına başvurabilirler.
Kaynakların yazımı için örnekler (Noktalama
işaretlerine lütfen dikkat ediniz):
Makale için; Yazar(lar)ın soyad(lar)ı ve isim(ler)inin
başharf(ler)i, makale ismi, dergi ismi, yıl, cilt, sayı, sayfa
no’su belirtilmelidir. Örnek:
Yabancı dilde yayınlanan makaleler için;
Marakoglu K, Toprak D, Taner S, Ozdemir S, Erdem
D, Bodur S. Smoking and Depression Symptoms Among
Medical Students in Turkey. Euras J Fam Med
2012;1(2):42-54.
Türkçe makaleler için;
Öztürk Ö, Seven H. (Comparison of Late Term
Treatment with “Steroid” and “Hyperbaric Oxygen Aided
Steroid” in Idiopathic Sudden Hearing Loss). Euras J Fam
Med 2012;1(2):63-8.
Kitap için; Yazar(lar)ın soyad(lar)ı ve isim(ler)inin
başharf(ler)i, bölüm başlığı, editörün(lerin) ismi, kitap
ismi, kaçıncı baskı olduğu, şehir, yayınevi, yıl ve sayfalar
belirtilmelidir. Örnek:
Yabancı dilde yayımlanan kitaplar için;
Eyler AE, Biggs WS. Medical Human Sexuality in
Family Medicine Practice. In: Rakel RE, ed. Textbook of
Family Medicine. 7th ed. Philadelphia: WB Saunders;
2007. p.1335-55.
Türkçe kitaplar için;
Tür A. (Emergency airway management and
endotracheal intubation). Şahinoğlu AH, editör. Yoğun
Bakım Sorunları ve Tedavileri. 2. Baskı. Ankara: Türkiye
Klinikleri; 2003. p.9-16.
Yazar ve editörün aynı olduğu kitaplar için;
Yazar(lar)ın/editörün soyad(lar)ı ve isim(ler)inin
başharf(ler)i, bölüm başlığı, kitap ismi, kaçıncı baskı
olduğu, şehir, yayınevi, yıl ve sayfalar belirtilmelidir.
Örnek:
Yabancı dilde yayımlanan kitaplar için;
Solcia E, Capella C, Kloppel G. Tumors of the
exocrine pancreas. Tumors of the Pancreas. 2nd ed.
Washington: Armed Forces Institute of Pathology; 1997.
p.145-210.
Türkçe kitaplar için;
Eken A. (Cosmeceutical ingredients: drugs to
cosmetics products). Kozmesötik Etken Maddeler. 1.
Baskı. Ankara: Türkiye Klinikleri; 2006. p.1-7.
Sadece online yayınlar için; DOI tercih edilen on-line
referanstır.
Websiteleri için; Yazar(lar)/Organizasyon, (Internet),
başlık, sayfa güncelleme tarihi, erişim tarihi ve web adresi
belirtilmelidir. Örnek:
AMA: helping doctors help patients (Internet).
Chicago: American Medical Association;2007.
http://www.ama-assn.org/ adresinden 27.02.2007 tarihinde
erişilmiştir.
Tablo, Şekil, Grafik ve Fotoğraflar: Tablo, şekil ve
grafikler yazının içine yerleştirilmiş halde
gönderilmemelidir. Tablolar her sayfaya bir tablo olmak
üzere yazının gönderildiği dosya içinde olmalı ancak
yazıya ait şekil, grafik ve fotoğrafların her biri ayrı bir imaj
dosyası olarak yüksek çözünürlüklü jpeg formatında
gönderilmelidir. Tablo başlıkları ve şekil altyazıları eksik
bırakılmamalıdır. Şekillere ait açıklamalar yazının
gönderildiği dosyanın en sonuna yazılmalıdır. Tablo, şekil
ve grafiklerin yazıda nerede geçtiği belirtilmelidir.
Etik
Deneysel, klinik ve ilaç araştırmaları için ilgili
uluslararası anlaşmalara uygun etik komisyon raporu
gerekmektedir:
WMA Declaration of Helsinki - Ethical Principles for
Medical Research Involving Human Subjects, October
2013, Fortaleza, Brazil (available at: http://www.ub.edu/
recerca/Bioetica/doc/Declaracio_Helsinki_2013.pdf)
Guide for the care and use of laboratory animals 8th
edition (available at: http://grants.nih.gov/grants/olaw/
Guide-for-the-care-and-use-of-Laboratory-animals.pdf)

Benzer belgeler