Çaylık Mart 2015

Transkript

Çaylık Mart 2015
ÇAYKUR’UN AYLIK YAYINIDIR. Mart 2015 • Sayı 22
İMPARATORLARIN
ÇAYI
Beyaz Çay
[sunuş]
ÜRETICIMIZE DE,
ÇALIŞANIMIZA DA MÜTEŞEKKIRIZ
Sözlerimize güzel bir müjdeyle başlıyoruz.
Bildiğiniz gibi 2014, Çaykur’un yepyeni ürünleriyle heyecan uyandırdığı bir yıldı. En heyecanla beklenen ürünlerimizden biri Beyaz Çay’dı.
Dünyada “gençlik iksiri” olarak bilinen, çok fazla talep gören Beyaz
Çay’ın üretiminin bölge için ek bir gelir imkânı oluşturarak Türk çayının dünyaca bilinirliğini artıracağını umuyoruz.
İlk hasadında toplam 1531 kilogram tomurcuk yapraktan elde ettiğimiz 370 kilogram Beyaz Çay’ı, logosundan rengine kadar her bir ayrıntısını özenle tasarladığımız ambalajıyla kamuoyuna tanıttık. Aynı
dakikalarda internet yoluyla satışa da başladık. Beklentilerimizin ötesinde bir ilgiyle karşılaştık. Ülkemizin her ilinden gelen talepler sonucunda “Beyaz İksir”imizin satışı gerçekleşti.
Bu ilgi bizlere hedeflerimize ne kadar yaklaştığımızı, ne kadar doğru
bir yatırım yaptığımızı, emeğimizi ne derece doğru stratejilerle yönlendirdiğimizi gösterdi. İmparatorların çayını, elbirliğiyle, çayların imparatoru kalitesinde ürettik. Bu gururu ülkemize, kurumumuza yaşattığınız için siz üreticilerimize ve çalışanlarımıza müteşekkiriz.
Ülkemiz bize, bu şekilde doğru atılmış adımların armağanıdır. Tıpkı,
100’üncü yıldönümünde anmayı bir gönül borcu bildiğimiz Çanakkale
Savaşı gibi… Bugünümüzü borçlu olduğumuz kahramanlarımızın ve
şehitlerimizin aziz hatıraları önünde şükranla ve saygıyla eğiliyoruz.
Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın, zaferin 100’üncü yılında “Bir Hilal Uğruna” adıyla il il düzenlediği anma törenlerini biz de destekliyoruz. Manevi anlamda duyduğumuz gönül borcunun binlerce ifadesinden biri
olarak, bu anlamlı organizasyonda kurumsal kimliğimizle yer alarak,
bugün topraklarımızda huzurla çay yetiştirmemizi ve çay içmemizi
sağlayan şehitlerimizi minnetle anıyoruz.
Sağlıcakla kalın…
İmdat Sütlüoğlu
Çaykur Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü
MART 2015
[3]
[busayıda]
içindekiler
6
KAPAK KONUSU
12
GÜNCEL
16
TEDARİKÇİLERİMİZ
18
BAYİLERİMİZ
20
GEZİ GÜNLÜĞÜ
S.
6
GEZİ GÜNLÜĞÜ
S.
28
EMEK VERENLER
30
POZİTİF
32
HOBİ
34
ÇAY DURAKLARI
36
KÜLTÜR DÜNYAMIZ
20
S.
42
38
40
42
Çanakkale
Şehzadelerin elma kokulu kenti
geçilmez
Amasya
İsmail Yanbay
HOBİ
S.
[4]
MART 2015
32
SAĞLIK
S.
48
Şehzadelerin elma kokulu kenti: Amasya
PAYDOS
GÜNCEL
Amasya Bayimiz Namçek Gıda
26
Beyaz Çay
Hakmar Alışveriş Merkezleri
ÇAYIN KAYNAĞI
İMPARATORLARIN
ÇAYI
Yrd. Doç. Dr. Bülent Bahçeci: “Hastalarıma ilaçla
birlikte çay da tavsiye edeceğim”
22
KAPAK KONUSU
İmparatorların çayı: Beyaz Çay
Çaykur’un ilklerinden: Salarha Çay Fabrikası
Ensar Türüt: “Çayın kalitesi çok arttı”
Avni İnceler: “Çaykurlu olmak, Çaykur’dan emekli
olmak büyük bir gurur”
İslam Arslan: “Çay bizim için büyük nimet”
Üretimden artanı sanata dönüştürüyor: İsmail Yanbay
Eğitmen Murat Kopuz ile Rize halk dansları
ÇAYIN YANINDA
Rize simidi
SPOR
Güreşte Türkiye şampiyonluğu kazandık
GÜNCEL
Çanakkale geçilmez
ÇAYKUR’DAN HABERLER
46
KARADENİZ’DEN
48
SAĞLIK
50
SERBEST KÜRSÜ
Yayın Yönetmeni
Süleyman Pınarbaş
(Genel Müdür Yardımcısı)
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Necla Yeşildağ
(Basın ve Halkla İlişkiler Şube Müdürü)
Haber Koordinasyonu
Aycan Toktanlı, İkbal Erdoğan Karçe, Mehmet Kaptan Erbaş
YAYIN KURULU
Süleyman Pınarbaş, Yavuz Sütlüoğlu, Aycan Toktanlı,
Necla Yeşildağ, Ülkü Karaosmanoğlu,
Belgin Demirer, Mine Türkün, Mehmet Kaptan Erbaş
Cansu Cangöz, İkbal Erdoğan Karçe
Katkıda Bulunanlar
Mithat Bayrakoğlu
YAYINLAYAN
Dağmaran: Rize manzarası eşliğinde çay keyfi
44
Sahibi
ÇAYKUR Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü adına
İmdat Sütlüoğlu
(Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdür)
Dağ horozu: O bir Karadenizli
Güzel dişler, sağlıklı hayatlar
DAĞ HOROZU
O bir Karadenizli
S. 46
Ülkü Karaosmanoğlu
(Yayın Danışmanı)
Belgin Demirer, Özer Sayın
(Editör)
Metin Özkan
(Sanat Yönetmeni)
Ahmet Akgül
(Grafik Tasarım)
Seyit Göktepe
(Redaksiyon)
Mehmet Kaptan Erbaş
(Fotoğraflar)
Kesişim Yayıncılık ve Tasarım Hizmetleri A.Ş.
Gülbahar Mah. 5. Yıl Sk. Profilo Plaza D Blok No: 4 Kat: 2
Mecidiyeköy / İstanbul Tel: (0212) 337 51 99
BASKI VE RENK AYRIM
Elma Bilgisayar ve Basım
0 212 697 30 30
KARADENİZ’DEN
MART 2015
[5]
[kapakkonusu]
İMPARATORLARIN
ÇAYI
“Beyaz şakayık”, “altın ay”, “gümüş iğne”, “beyaz bulut”… Masal kahramanlarını çağrıştıran
bu isimler, insanoğlunun “imparatorların içeceği” olarak adlandırdığı Beyaz Çay’a ait. Ancak
Beyaz Çay’ın artık yeni bir adı daha var. Beyaz Çay, Türkiye’de Çaykur’un çay dünyasına
kazandırdığı bir isimle “Beyaz İksir” olarak satışa sunuldu ve artık bu isimle bilinecek.
[6]
MART 2015
DÜNYANIN dört bir yanında farklı isimlerle anılıyor: “Beyaz şakayık”, “altın ay”, “gümüş iğne” veya “beyaz
bulut”… Adı ne olursa olsun, o nadide bir mücevher. Biz de Çaykur olarak Beyaz Çay’ı, bir mücevhere yakışır
zarafette ambalajladık ve Türkiye’ye tanıttık.
Beyaz Çay’ı altın gibi gram gram ölçtük. Mucizevi etkileri olan o nadide tomurcukları, kırılmamaları için de iksir
şişelerini andıran cam şişelere yerleştirdik. Şişelerin ağzını mühürledik ve metal damgalı ahşap kutulara yerleştirdik. Bu ‘hazine sandıklarını’ da, tüketiciyle buluşacağı şık, siyah bir ambalajın içerisine yerleştirdik.
MART 2015
[7]
[kapakkonusu]
de biz haşere zehiri, diğer adıyla pestisit
kullanmıyoruz. Ayrıca bizim çayımız tohumdan üretildiği için ve şu ana kadar
da yenilenmediği için doğal özelliğe sahip bir çaydır. Bilirsiniz, arılar ne kadar
çok çiçekten bal yaparsa, o bal o kadar
kıymetli olur. İşte bizim çayımızda da
çok çeşit var. Diğer ülkeler çaylıklarını
belirli kurallarla yeniledikleri için onlardaki çeşit sayısı çok az; en fazla 10 tanedir. Bizde binlerce çeşit var. Dolayısıyla
hem doğal olması hem haşere barındırmaması hem de binlerce çeşit içermesi
nedeniyle bizim ürettiğimiz Beyaz Çay,
diğer ülkelerin beyaz çaylarından çok
daha değerlidir. Ülkemize, milletimize,
çay bölgemize ve müstahsillerimize hayırlı, uğurlu olsun. Çünkü Beyaz Çay’la
bölgemiz, aynı zamanda bir ek gelire de
sahip oldu. Biz Beyaz Çay’ın kilosunu
üreticiden 300 TL’ye aldık. Bu, üreticimiz için çok önemli bir ek gelirdir.
Henüz açılmadan topladığımız beyaz tüylü tomurcukların mucizevi etkileri de düşünülerek adı “Beyaz İksir” oldu. Logosunu tasarlarken, dünyada bilinen bir diğer ismi “gümüş iğne” dikkate alındı.
İlk adımlarını geçtiğimiz hasat döneminde attığımız ve sonucunu merakla beklediğimiz Beyaz Çay serüvenimizi başarıyla tamamladık ve bu
‘mücevheri’ “Beyaz İksir” adıyla sunduk.
İLAÇ OLMAYA ADAY
Beyaz Çay’ı kamuoyuna, Çaykur Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu duyurdu. İmdat Sütlüoğlu basın toplantısında Beyaz Çay’ın üretim süreci ve önemiyle ilgili detayları anlattı:
“Uzun zamandır konuşulan, bir efsane gibi anlatılan, “imparatorların çayı”
olarak adlandırılan “çayın imparatoru” Beyaz Çay’ı piyasaya sunmuş bulunuyoruz. Bütün hazırlıklarımızı tamamladık ve satışa sunduk. Toplamda
800 bin dekara yakın çaylık alandan bir sezon içinde 1531 kilogram tomurcuk yaprak elde ettik ve bundan toplamda 370 kilogram Beyaz Çay
üretimi gerçekleştirdik.
Beyaz Çay çok kıymetli bir ürün. Sağlığa faydalarının yanı sıra özelliklerinin çokluğuyla da son derece değerli bir çay. Bütün dünyada aranılan
ama çok kısıtlı üretilebildiği için de her zaman bulunamayan çok nadide
bir ürün. Çok yüksek oranda antioksidan özelliği var. Gençleştirme, cilt
güzelliği, yaşlanmayı önleme ve zayıflatma özelliğinin yanı sıra anti kanserojen olduğu da dünyaca biliniyor.
Dr. Ozan Fidan’ın bu alanda Japonya’da Çaykur’la birlikte yürüttüğü bir
çalışma var. Bu çalışmada; kanserli hücrelerin gelişimini durduran, küçülten ve tedavi eden, adını da Rize’nin trafik koduna atfen “JP53” olarak
belirlediğimiz bir madde keşfettik Beyaz Çay’da. Bu madde üzerinde çalışmalar devam ediyor. Tabii ki bu uzun bir süreç.
Beyaz Çay’ın nasıl
demleneceğine
dair bilgiler
ambalajların
üzerinde yer alıyor.
Çaykur Yönetim
Kurulu Başkanı
ve Genel Müdürü
İmdat Sütlüoğlu,
düzenlenen basın
toplantısıyla
Beyaz İksir’i basın
mensuplarına tanıttı.
[8]
MART 2015
BAYI SATIŞI YOK
ÜLKEMIZE KAZANDIRDIK,
MUTLUYUZ Böylesine değerli bir ürünü ülkemize kazandırdığımız için çok mutluyuz. Beyaz
Çay’ı üreten çok değerli üreticilerimize
buradan çok teşekkür ediyorum. Çünkü
Beyaz Çay, çayın sadece tomurcuğundan, elle tek tek toplanarak elde ediliyor. Üreticilerimiz bu hassas ve zor işi
yapmasalardı, Beyaz Çay’ı piyasaya arz
edemeyecektik. Tabii ki kurumumuz personeline de çok teşekkür ediyorum. Herkes gayret etti ve bu çayı piyasaya en üst
seviyede sunduk.
BIZIM ÇAYIMIZ ÖZEL
Diğer ülkeler de Beyaz Çay üretiyor. Ama
bizim çayımızın bir özelliği var; üzerine
kar yağıyor ve çaylarımız haşere barındırmıyor. Çay haşere barındırmadığı için
Bir mücevher kadar değerli olan bu çayımızı, bir mücevher kutusu gibi ahşap
ambalaj içinde, bir cam şişede takdim
ediyoruz. Son derece hijyenik olarak
üretilen çayımızın ambalajı da hijyenik.
Beyaz Çay satışını e-ticaret metoduyla gerçekleştireceğiz. İhtiyaç duyan
herkesin almasını istediğimiz için toplu
satış yapmadık. Bayilere vermeyeceğiz.
Marketlerde ve diğer satış noktalarında
satmayacağız. Dışarıdan da talep var
ama bu safhada yurtiçi satışı düşünüyoruz.
Çaykur olarak bu şekilde bir e-ticaret
kanalı da açmış bulunuyoruz. Alıcılar
Çaykur’un www.caykursatis.com adresli satış sitesinden isteyebilecek ve
kargoyla evlerine kadar gidecek. Kargo dâhil 20 gram ambalajla tüketicinin
evine kadar 80 liraya ulaşacak. Sadece
Rize’de, Genel Müdürlük binası yanında
satış reyonunda özel olarak satış gerçekleştireceğiz.
Kilogram fiyatı 4 bin liraya geliyor. Az
tüketilen bir çay, şifa niyetine, sağlık amacıyla tüketildiği için 20 gramlık
ambalajlar yaptık. Aynı çaydan iki-üç
kez demlenebiliyor. Yeni ürünlerimizi
piyasaya Çaykur olarak kısa aralıklarla
sunacağız.”
BASINA BEYAZ ÇAY
IKRAM EDILDI
Çaykur Yönetim Kurulu Başkanı ve
Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu bu konuşmayı yaparken, basın mensupları bir yandan dinliyor, bir yandan da
Çaykur’un altın varaklı, ince belli bardaklarında ikram edilen “Beyaz Çay”ı
içiyorlardı. Şeffaf, kadifemsi, hafif bir
tada sahip Beyaz İksir hakkında yorumlar yapılıyordu. Bu sırada kürsüdeki dev
panodan Beyaz İksir’in e-ticaret satışı
verilmeye başlandı. Türkiye’nin dört bir
köşesinden talepler yağıyordu. Basın
toplantısında başlayan satışlar aynı hızla devam ediyor. Bir gazetecinin sorusu
üzerine, İmdat Sütlüoğlu, Beyaz Çay için
tomurcuk fiyatlarının henüz belirlenmediğini, bununla birlikte, belirlenecek fiyatın
üreticiyi de mutlaka memnun edecek bir
fiyat olacağını belirtti. Sütlüoğlu bu yıl
üretimin artacağına dair umudunun da
son derece güçlü olduğunu sözlerine
ekledi.
MART 2015
[9]
[kapakkonusu]
FARKLI BIR TAT,
DOĞAL ŞİFA KAYNAĞI
UMUT VERIYOR
Beyaz Çay yüzyıllarca ilaç olarak kullanılmış. Sağaltıcı etkisi, içerdiği yüksek düzeydeki
antioksidandan kaynaklanıyor. Çünkü antioksidanlar, DNA yapımıza zarar veren ve
yaşlanmamızı hızlandıran serbest radikalleri etkisiz hale getiriyor.
Araştırmalar, Beyaz Çay’ın, özellikle yüksek miktardaki kateşin, EGCG başta olmak
üzere içerdiği bileşenleri sayesinde sağlığımıza ne kadar güçlü bir destek olduğunu
gösteriyor. İşte bilimin işaret ettiği etkiler:
KANSERE KARŞI ÖNEMLI BIR DESTEK: Beyaz Çay’ın, kanser yapan hücrelere
ve kolon, prostat, mide kanseri gibi birçok farklı kanser çeşidine karşı koruyucu
özelliğe sahip olduğu belirtiliyor. İçerdiği antioksidan grubu olan flavonoidler, kanser
hücrelerinin büyümesini engelliyor ve yenilerinin oluşmasını önlüyor. Beyaz Çay’ın yan
etkisi de saptanmamış.
KAN BASINCINI DÜŞÜRÜYOR: Kanı sulandırıyor ve atardamar fonksiyonlarını
düzenliyor. Yüksek kan basıncını düşürüyor. Güçlü ve sağlıklı kan damarlarının
gelişimine yardımcı olarak bedenimizi felcin tahribatına karşı koruyor.
KOLESTEROLÜ OLUMLU ETKILIYOR: İçerdiği antioksidan grubu olan kateşin
sayesinde kolesterolü düşürüyor. Vücudumuzdaki kötü kolesterolü düşürürken, iyi
kolesterolü yükseltiyor. Böylece damar sertleşmesini ve damar tıkanıklığını önlüyor.
ANTIBAKTERIYEL VE ANTIVIRAL ETKISIYLE KORUYUCU: İçerdiği
antioksidanlar, yaygın hastalıklara ve istilacı çeşitlere karşı koruma sağlayarak
bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Genel soğuk algınlığına ve gribe karşı bedenimizi
koruyor.
KALBE DESTEK VERIYOR: Kanı sulandırma, kan basıncını ve kolesterolü düşürme
etkisi dolayısıyla kalbe ve dolaşım sistemine önemli bir destek sağlıyor. Araştırmalara
göre günde en az iki bardak Beyaz Çay içmek, kansere bağlı ölümlerin oranını düşürüyor.
NASIL
DEMLENİR?
KEMIKLERI GÜÇLENDIRIYOR: Beyaz Çay kemik yoğunluğunu güçlendiriyor, güçlü
bir kemik yapısına sahip olmayı sağlıyor. Ayrıca romatizmaya ve osteoporoza da iyi
geliyor.
DIŞ VE DIŞETINI GÜÇLENDIRIYOR: Dişleri daha güçlü ve sağlıklı hale getiren florid
ve diğer besin elementlerini içeren Beyaz Çay, ayrıca plak, diş çürümesi ve kötü nefes
kokusuna sebep olan bakterilere karşı savaşıyor.
ERKEN YAŞLANMAYI ÖNLÜYOR: Uzun süre güneş ışığında kalmaktan, stres ve kötü
beslenmeden kaynaklanan serbest radikaller, cilde zarar veriyor, erken yaşlanmaya yol
açıyor. Beyaz Çay, serbest radikalleri bloke ederek cildi koruyor, hatta bazı hasarların
telafisine yardımcı oluyor.
KAN ŞEKERINI DÜŞÜRÜYOR VE DIYABETIN BELIRTILERINI HAFIFLETIYOR.
7 dk
Bir fincan sıcak
suyun içine,
bir çay kaşığı
beyaz çay
koyunuz.
METABOLIZMAYI HIZLANDIRARAK VÜCUTTAKI FAZLA YAĞIN YAKILMASINI
KOLAYLAŞTIRIYOR.
Bir fincan sıcak bir çay kaşığı
[10]
MART 2015
beyaz çay
koyunuz.
En az 7 dakika
bekletiniz.
Beyaz çayınız
içime hazır.
7 dk
STRESI AZALTIYOR VE ENERJI VERIYOR.
suyun içine,
Türkiye’de faaliyet gösteren Augustus İlaç Mühendisliği ile Çay Teknoloji Şirketi
Euro Çay, Çaykur’un doğal ve organik Beyaz Çayı’nın insan sağlığına yararlarını
araştırmak üzere Çaykur Genel Müdürlüğü ile Japonya Araştırma ve Geliştirme Fonu
desteğiyle bir proje hazırladı. Beyaz Çay numuneleri, Japonya’nın başkenti Tokyo’da
bulunan ve en saygın ilaç araştırma-geliştirme üniversitelerinden biri olarak bilinen
Meiji Pharmaceutical’e gönderildi. Araştırma- geliştirme birimleri Türk Beyaz Çayı
üzerinde uzun süre laboratuvar çalışmaları yaptı. Çalışmalar sonucunda, Beyaz
Çay’ın etil asetatlı fraksiyonundan elde edilen ve Rize’nin plaka numarası dikkate
alınarak ‘JP53’ kod adı verilen maddenin kanser hücrelerini yok ettiği saptandı. ‘JP53’
kodlu madde insanın sağlıklı hücrelerine zarar vermiyor, sadece kanserli hücreleri
yok ediyor. Antioksidan içeriği nedeniyle de DNA hasarının onarılmasını sağlıyor.
Tokyo Meiji Pharmaceutical Üniversitesi, Beyaz Çay’dan elde edilen ve kanser
hücrelerini yok eden maddeyle ilgili 13 sayfalık bir rapor hazırladı. Japonya’daki klinik
çalışmasının ardından ilaç formülü oluşturma aşamasına geçilecek.
Japonya’daki ilaç
çalışması, bizim
Beyaz Çayımız
üzerinden yapılıyor.
Bu uzun bir süreç.
Belli prosedürler
uygulandıktan sonra
ilaç aşamasına
gelinecek. Çaykur
da bu sürecin içinde
yer almaya devam
edecek.
En az 7 dakika
bekletiniz.
Beyaz çayınız
içime hazır.
www.
caykursatis.
com
MART 2015
[11]
[güncel]
RTE Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi
Yrd. Doç. Dr. Bülent Bahçeci
Hastalarıma ilaçla birlikte
çay da tavsiye edeceğim
Çayın gerek ekonomik gerekse sağlıklı yaşam açısından önemini anlatan her etkinliğe destek
olan Çaykur, akademisyenlerle ilk kez buluştu. RTE Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi
Yrd. Doç. Dr. Bülent Bahçeci, çayın sık rastlanan sağlık problemlerini ve özellikle mental
sıkıntıları giderebileceğini belirterek hastalarına ilaçla birlikte çay da önereceğini söyledi.
ÇAY, antibakteriyel, kanser, kardiyovasküler ve diyabet gibi hastalıkların oluşumunu geciktiriyor; DNA’lara
zarar veren genleri önlüyor, kan basıncını azaltarak
hipertansiyon gelişimini yavaşlatıyor, kalp krizi riskini
azaltmada etkin… Ağır hastalıkları önlemedeki etkilerine ilişkin liste böylece uzayıp gidiyor. Bunlar, mucizevi
bir ilacın marifetleri değil; soframızdan, işyerimizden,
sohbetimizden eksik etmediğimiz çayın faydaları…
Çayın sağlığımıza olumlu katkılarını biliyorduk. Ancak
Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Bülent Bahçeci’nin “Çaya
Akademik Bakış-1 Çalıştayı”nda sunduğu bildiri, çay
üreticileri ve tüketicileri olarak bilgilerimizin tam olmadığını ortaya koydu. Gördük ki, çayın yararları hakkında
ne demişsek, az demişiz.
Bu gerçeğin kamuoyuyla paylaşıldığı “Çaya Akademik
Bakış‐1 Çalıştayı” Rize’de akademi ve Çaykur birlikteliğini sağlayan ilk buluşmaydı. Benzerlerine öncülük teşkil etmesi hedeflenen çalıştayda, su ürünleri gibi farklı
alanlarda bile çay ve çay ürünlerinin kullanılabildiği dile
getirildi. Fıkıh açısından da çayın faydaları detaylı olarak irdelendi ve önemli bilgiler paylaşıldı.
Çaykur Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu’nun yanı sıra Daire Başkanları ve Çaykur
Şube Müdürü Miraç Mollamehmetoğlu’nun da katıldığı
çalıştay, Tüm Bilim İnsanları ve Akademisyenler Derneği Rize Şubesi, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi
Rektörlüğü’nün ev sahipliğinde yapıldı. Çalıştay, TÜBİAD Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ahmet Atan, TÜBİAD Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Yasin Üst, Recep
[12]
MART 2015
Tayyip Erdoğan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Karaman’ın ev sahipliklerinde, çaya gönül vermiş
kurum ve kuruluşları bir araya getirdi. Karadeniz Vakfı
Başkanı Ercan Aktepe, Genç TÜMSİAD Başkanı Yasin
Şimşek ve Genç TÜMSİAD üyeleri, EMSEY Hastanesi
Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Hayrettin Yekeler,
TÜBİAD ve Mostar Gençlik Rize şube üyeleri de çalıştaya katılanlar arasındaydı…
Yapılan sunumların dışında organik çaya geçilmesi,
çocukların ve hamilelerin çay tüketimi, Çaykur’un yeni
projeleri gibi konuların irdelendiği çalıştayın sektörün
lokomotif gücü Çaykur ile akademik çevreyi buluşturması açısından bir “umut” olduğu yönünde değerlendirmeler yapıldı.
ÇALIŞTAYIN ARDINDAN…
s Prof. Dr. Ahmet Atan, TÜBİAD Genel Başkanı sıfatıyla yaptığı konuşmada, çayın
kültürümüzdeki yerinden ve ülkemiz için önemli bir değer oluşundan bahsetti. Tasavvuf kültürünün içinde çayın yerini anlatarak, edebiyatımızda çayla ilgili şiir ve risaleleri
hatırlattı. Çalıştayın ileride gerçekleştirilecek çalışmalara bir temel oluşturacağı inancını dile getiren Atan, Prof. Dr. Hüseyin Karaman ve Çaykur Yönetim Kurulu Başkanı
ve Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu’na katılım ve katkılarından dolayı teşekkürlerini
sundu.
s Çaykur Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu, tarihini ve bugününü anlattığı çayın, ülkemiz ve Doğu Karadeniz için önemini vurguladı. TÜBİAD’ın
çayla ilgili bir çalıştay düzenlemesinden duyduğu memnuniyeti dile getiren İmdat
Sütlüoğlu, ileride akademisyenler ve TÜBİAD ile yapılacak ortak çalışmalardan memnuniyet duyacaklarını ifade etti. İmdat Sütlüoğlu, Çaykur’un yeni teknolojiler ve yeni
pazarlama yöntemleriyle yakın gelecekte yine gündem olacağını söyledi.
s RTE Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Karaman, üniversite-sivil toplum kuruluşu işbirliklerine örnek teşkil eden çalıştayın son derece faydalı olduğunu belirtti.
s RTE Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şevket Topal “Çay, Kalite ve İslam” konulu sunumunda, İslam dininin kaliteye, maddi ve manevi temizliğe,
helal kazanca verdiği önemi belirterek tüm kesimlerin çay tarımında kalite ve tartıda
çok dikkatli davranması gerektiğini dile getirdi.
s RTE Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şevki Kayış, ülkemizde balık istihsalinin sadece doğal kaynaklardan değil yetiştiricilik yoluyla da
gerçekleştirildiğini hatırlattı. Ancak bundan sonraki sözleri dikkat çekiciydi. Yetiştiriciliği yapılan su ürünlerinde hastalıkların önemli yer tuttuğunu söyleyen Kayış, çay
tohumunun balıklardaki bakteriyel balık hastalıklarının tedavisinde başarıyla kullanılabildiğini anlattı.
MART 2015
[13]
[güncel]
ÇAYIN “ŞIMDILIK”
BILDIĞIMIZ YARARLARI
RTE Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr.
Bülent Bahçeci, çayın çok sıcak olmayan, bayatlamamış, yemeklerden bir saat öncesi ve sonrasında, mümkünse şekersiz olarak
tüketilmesi durumunda sağlayacağı faydaları sıraladı.
HER BILEŞENIN OLUMLU ETKISI VAR
“Çayın içeriğinde yer alan ve hafıza üzerinden örneği verilerek
sağlığa birçok açıdan faydaları olduğu bildirilen bileşenler şu şekilde sıralanabilir:
Polifenoller: Catechins, theaflavin, tannin, flavonoid Alkaloidler: Caffeine, teophylline, theobromine
Aminoasitler: Aspartik asit, lösin, glutamik asit, fenilalanin,
valin, alanin, serin, asparagin, tirozin, arginin, histidin, lisin,
izolösin, treonin, glutamin, beta-alanin, alfa-aminobütürik
asit, triptofan, prolin ve çaya özgü olan Theanin gibi aminoasitlere rastlanmıştır.
Vitaminler: Vitamin C, vitamin B1 (tiamin), vitamin B2 (riboflavin), vitamin PP (nikotinik asit), pantotenik asit
Karbonhidratlar: Serbest glikoz, fruktoz, sakaroz ve iki oligosakkarit ile glikozit bileşenleri olarak glikoz, ramnoz, galaktoz ve arabinoz bulunmaktadır.
Mineraller: Fosfor, potasyum, magnezyum, demir, mangan,
çinko, bor, bakır, klor, alüminyum, fluor
Enzimler: Polifenol oksidaz enzimi, peroksidaz enzimi, 5-dehidroshikimat redüktaz enzimi, fenil alain amonyak liyaz enzimi, peptidaz enzimi, leusin-a-kettoglutarat transaminaz
enzimi, klorofilaz enzimi, pektin metil esteraz enzimi, alkol
dehidrogenaz
Uçucu organik bileşikler: Çayın kimyasal bileşenlerinde yer
alan bu maddelerin her birinin kendi içerisinde ya da karşılıklı
olumlu etkileşimleriyle sağlık üzerine birçok faydalı etkileri olduğu
çalışmalarda yer almaktadır. Bu faydalar, genel olarak beden fonksiyonlarını yerine getiren, kalp damar, mide bağırsak, kas - iskelet,
sinir sitemi gibi farklı sistemlerle alakalı organların işlevleri üzerinden gerçekleşmektedir. Bu sistemler dolaylı ya da direkt olarak
birbirleriyle etkileşim halinde olduklarından çayın bir sistem üzerindeki faydası aslında diğer bir sistemi de etkilemektedir. Örneğin
tansiyon problemleri olan hastalarda psikiyatrik rahatsızlıklar da
zamanla ortaya çıkabilmektedir. Aynı şekilde tersi de olabilir. Yani
psikiyatrik rahatsızlığı olanlarda tansiyon problemleri de yaşanabilir. Bu yönüyle bakıldığında, çayın sağlık üzerindeki etkilerinin
çok daha karmaşık olaylar dizgesiyle alakalı olabileceği ortadadır.
[14]
MART 2015
HANGI HASTALIKLARA IYI GELIYOR?
Çayın sağlık üzerine faydalarında; antioxidant, anti-inflamatuar, anti-mikrobial (antifungal, antiviral, antiparazitik),
anti-kanser etkileri yanında ve multipl enzimatik reaksiyonlarda rol oynamasından da bahsedilir. Dolayısıyla çayın, bu
kimyasal reaksiyonlar sayesinde aşağıda belirtilen hastalıklar üzerine olumlu etkileri olmaktadır:
s Flavonoidler direkt antibakteriyel etkilere sahip oldukları
gibi, antibiyotiklerle sinerjik etkiye de sahiptirler.
s Helikobakter pylori gibi gastrik karsinomaya sebep olabilen bakterileri etkisizleştirdiği tespit edilmiştir.
s HIV enfeksiyonu oluşumunu virusun selluler düzeyde
inhibisyonu ile engeleyebileceği düşünülmektedir.
s Bazı parazitik enfeksiyonlarda, örneğin Toxoplasma inhibisyonunda etkilidirler.
s Inflamasyon sayısız sistemik ve lokal hastalıkların mekanizmasında yer alır. Örneğin kanser, kardiyovasküler hast,
diabet vs. çayın anti-enflamatuar etkisiyle bu hastalıkların
oluşumunun geciktirildiği bildirilmiştir.
s Bir bardak çayın DNA’lara zarar veren genleri önlediği ortaya konulmuştur. Genetik bozulmanın kansere yol
açabileceği bilinmektedir ve hem yeşil çayın hem de siyah
çayın içerdiği yüksek miktarda antioksidantlar sayesinde
kanserin önüne geçilebildiği tespit edilmiştir.
s Polifenoller karaciğer hücrelerinde kolesterol sentezini azaltmak için HMG-Coa reduktazı (Kolesterol
sentezinde rol alan enzim) inhibe etmektedirler.
s Koagülasyon, trombüs oluşumu ve
trombosit agregasyonu dolayısıyla arte-
roskleroz riskini azaltır.
s Arteriyal kan basıncını azaltır, dolayısıyla hipertansiyon
gelişimini yavaşlatır.
s Kalp krizi riskini azaltmada da etkinliği vardır.
s Gerek siyah, gerekse de yeşil çay, alzheimer hastalığında rol oynayan asetilkolinesteraz enziminin aktivitesini yok
etmektedir.
s Özellikle post menapozal dönemdeki bayanlarda ayrıca
ileri yaş erkeklerde polifenollerin kemik yapımını uyardığı
ve yıkımını azalttığı, çaydaki ve özellikle yeşil çaydaki florür
seviyesinin yüksek olmasının zaman içinde kemik yoğunluğunun artmasına yardımcı olabileceği ve bu şekilde osteoporozisin gelişimini yavaşlattığı düşünülmektedir.
s Çayın kafein içeriğinin dikkati artırdığı ve yorgunluğu
azalttığı bilinmektedir. Ayrıca kafein bazı hastalıklara karşı,
örneğin parkinson hastalığında, ılımlı koruyucu etkiye sahiptir.
s Çayın teofilin içeriği bronşiyal düz kasları gevşeterek
solunumu rahatlatır. Bu nedenle astım semptomatolojisini
azaltabilir ve antitussif etkiye sahiptir.
s Çaydaki teobromin ve teofilin maddeleri idrar sökücü
özelliğiyle böbreklerin düzenli çalışmasını sağlar.
s Özellikle yeşil çay Vitamin C (ascorbic acid), Vitamin
B1 (thiamine), Vitamin B2 (riboflavin) , Vitamin B3 (vitamin PP, nicotinic acid), Vitamin B5 (pantothenic acid)
içeriği sayesinde; hormonal sentezlerde, mikroorganizmaların zararlı etkilerine karşı sistemik direnç gelişiminde, hücre yenilenmesinde, enerji, lipid, karbonhidrat,
su-tuz metabolizmasında, merkezi sinir sisteminin aktivitesinin düzenlenmesinde, iç salgı bezlerinin çalışmasında yer alır.
s İçerdiği florid nedeniyle diş çürüklerinin ve çinko içeriğiyle de tat alma bozukluklarının önlenmesinde etkinliği
sabittir.
s Yeşil ve siyah çay verilen farelerde kataraktların, kontrol
grubuna göre daha yavaş geliştikleri gözlenmiştir. Sonuç itibarıyla, bilinçli olarak tüketilen çayın birçok akademik araştırmaya konu olmuş faydalı etkilerinin olduğu
bildirilmiştir. Ancak çayın hâlâ bilimsel araştırmalara konu
olabilecek birçok bilinmeyen özelliklere sahip olduğu da
düşünülmektedir.”
MART 2015
[15]
[tedarikçilerimiz]
Hakmar Alışveriş Merkezleri Gıda Kategori Müdürü
Naci Sevim ve İçecek Kategori Müdürü Nihat Arslan
“ÇAYKUR büyük
bir değerdir”
Ülkemizde ‘çay’ denilince akla gelen ilk marka olan Çaykur, lezzetinin ve kalitesinin yanı
sıra sağladığı istihdam olanakları, insanımıza kazandırdığı dinamizm ve ekonomimize
katkılarıyla son derece önemli bir konuma sahiptir.
ÇAYKUR’UN geçmişten bugüne taşıdığı, bugünden
de yarına ulaştıracağı ‘çay kültürü’nü her kademesiyle
yaşadığını ve yaşattığını belirten Hakmar Alışveriş Merkezleri Gıda Kategori Müdürü Naci Sevim ve İçecek
Kategori Müdürü Nihat Arslan, “Bu kültür beraberinde
elbette her geçen gün güçlenen bir kalite anlayışını da
getiriyor. Bizler de raflarımızda Çaykur ürünlerinin yer almasından onur ve mutluluk duyuyoruz,” dedi.
Bize Hakmar hakkında bilgi verir misiniz? Sektörde nasıl bir konuma sahipsiniz?
1997 yılında İstanbul Pendik‘te kurulan Hakmar Alışveriş
Merkezleri, hızla büyüyerek zaman içerisinde şube sayısını 23’e çıkardı. Deneyimli kadrosu, 12 grup şirketi, 5
bin 200 çalışanı ve diğer perakende mağazalarıyla beraber 400 satış noktasında 15 bin çeşit ürünle tüketicilerimize hizmet veriyoruz. Kurulduğumuz andan bu yana
tecrübeli kadrolarla çalışma ilkemizi koruyoruz. Bununla beraber, verdiğimiz eğitimlerle bu tecrübeyi aramıza
katılan genç arkadaşlara da aktarıyoruz. Kaliteli ürün ve
uygun fiyat politikamızı güler yüzlü servis anlayışımızla
pekiştiriyoruz. Özel marketçilik yazılımları ve pos sistemleriyle birbirine online ve entegre bağlı olan Hakmar Alışveriş Merkezleri, tüketiciye daha yakın ve hızlı bir hizmet
sunuyor. Perakende sektöründe sürekli gelişimi hedefleyen, nihai müşteri memnuniyetini sağlayan, güvenilir ve
saygın bir kuruluş olarak bilinmenin gururunu yaşıyoruz.
[16]
MART 2015
Çaykur’u bir marka olarak değerlendirir misiniz?
Bir markaya tüketicinin zihninde anlam kazandıran birçok unsur var. Görüntüsü, kullandığı semboller, üreticisi, temel faydaları, iletişim dili ve kullanıcı profili gibi.
Bu bağlamda düşündüğümüzde, Çaykur, geçmişten
bugüne taşıdığı, bugünden de yarına ulaştıracağı ‘çay
kültürü’nü her kademesiyle yaşayan ve yaşatan bir marka. Çay denildiğinde akla ilk olarak Çaykur geliyor; bu
derece önemli bir yeri var hepimizin hayatında. Güvenilirliğiyle de kıyas kabul etmez bir yeri var halkımızın algısında. Ve bu güven duygusunu her geçen gün biraz
daha pekiştirdiğini de apaçık görüyor, gözlemliyoruz.
Hakmar açısından Çaykur’un önemine dair neler
söylemek istersiniz?
Çaykur son yıllarda gerçekleştirdiği atılımlarla kurumsal
yapısını, lezzetini, kalitesini, hitap ettiği pazar alanlarını ve
insanlar üzerindeki algısını daha da üst seviyelere taşıdı.
Hemen her konuda bir yeniliğe imza atılıyor Çaykur’da
son yıllarda ve bu da elbette beraberinde ‘liderliği’ getiriyor. Çaykur markalı ürünlerin bizim raflarımızda yer
alması bizim için bir onurdur. Çaykur’un kazanacağı
yepyeni başarılarda katkımızın olduğunu bilmek bizleri
son derece mutlu edecektir.
Çaykur ürünlerinin Hakmar’daki satışları hakkında
bilgi alabilir miyiz? Satışların yıllar itibarıyla seyrini
nasıl yorumlarsınız?
Çaykur markalı ürünlerde özellikle son iki-üç senedir ciddi
bir satış oranı yakaladık. 2012 yılında yüzde 46 olan pazar
payının 2013 yılında yüzde 48, 2014 yılında yüzde 52 olduğunu gördük ve bu pazar payındaki artışa paralel olarak da
satışlarımız her yıl ortalama yüzde 35 artıyor. 2015 yılı için de
olumlu sinyaller aldığımız bu günlerde 2015 yıl sonu itibarıyla satışlarımızın bir önceki yıla göre yüzde 35-40 oranında
artacağını öngörüyoruz.Tabii ki bu artışın yanı sıra sektördeki marjlarımızın olumlu yönde iyileşmesi de bizi son derece
memnun ediyor.
En çok hangi ürünümüz talep ediliyor?
Rize Turist Çayı, hem ambalajıyla hem de elbette lezzetiyle
sektörde bir ‘klasik’ olmuş ve halkımızın gönlünde adeta taht
kurmuş bir marka. Son yıllarda özellikle Altınbaş Çay’a talebin
de arttığını gözlemliyoruz. Bu da müşterinin kalite vurgusunun
öne çıktığını gösteriyor.
Hakmar gözüyle Çaykur 2014 yılını nasıl geçirdi? Çaykur gerek kârlılık gerekse satış anlamında çay kategorisini
devamlı yükselten bir marka. Bizler de bu açıdan beklentilerimizin çok üstünde bir artış sağladık. Tabii ki burada yapılan uygulamaların planlı ve organize bir şekilde yönetilmesi de bizim
işimizi oldukça kolaylaştırdı. Tüketicilerimize zamanında ve ihtiyaçlarına uygun ürünler sunarak sektörü daha da canlandırmış
olduk. Bu kadar güçlü bir markanın pazar payını her yıl biraz
daha artırması gerçekten büyük bir başarı. Tabii ki bu, bizim
geleceğe daha da umutla bakmamızı sağlıyor.
Çaykur müşterilerini tarif edebilir misiniz? Müşterilerinizin Çaykur ürünleri hakkındaki düşünceleri nelerdir?
Çaykur’un, yerli üretime önem veren, kalite ve fiyat dengesini
çok iyi çözümlemiş bir müşterisi var. Gelenekçi müşteri yapısına sahip. Yıllardır hiç bozulmadığı gibi her geçen gün biraz daha güçlenen kalite ve lezzet anlayışı da bu noktada çok
önemli. Çaykur’un imza attığı her yenilikte, her ilk’te halkımıza
doğrudan ya da dolaylı bir katkısının olduğunu görüyoruz. Ülke
ekonomimize sağladığı katkıları hepimiz biliyoruz. Dünyaya
açılma, dünyada da çay sektörünün öncüsü olma adına gerçekleştirdiği her hamleyi onurla, mutlulukla takip ediyoruz. Elbette müşterilerimiz de bu konuda bizlerle aynı heyecanı, aynı
düşünceleri paylaşıyor. Çaykur’la hepimiz gurur duyuyoruz.
Sizce 2014 yılı sıcak çay ve soğuk çay kategorisinde nasıl geçti? Ne gibi trendler öne çıktı?
Sıcak çay olarak bakarsak dökme çay kategorisinin payını koruduğunu görüyoruz, tabii demlik poşet, bardak poşet ve bitkili meyveli çaylarda önemli bir artış gözlemliyoruz. Soğuk çay
kategorisinde “didi” markasıyla yeni bir ivme kazanan ve sektöre canlılık getiren Çaykur, bu kategoride de pazar liderliğine
emin adımlarla ilerliyor. Çok iyi geçen bir sezonun ardından,
tüketicilerimizden aldığımız geri bildirimler çok olumlu ve 2015
yılı için de bizi heyecanlandırıyor.
MART 2015
[17]
[bayilerimiz]
ediyor. Amasya’da Çaykur ürünlerinin bulunduğu 550 noktaya tüm ürünlerimizi sunuyoruz.
Müşterilerimizi haftada en az bir kez ziyaret ederek Çaykur ürünlerinin Amasya’nın tamamında
bulunabilir olmasını sağlıyoruz. Sipariş teslimat
süremiz 24 saat ila 48 saat arasında değişiyor.
Hizmet alanınız Amasya ile mi sınırlı?
Hizmet alanımızda Amasya merkez ve ilçeleri
bulunuyor. Diğer bayiliklerimizde ise bölgemize
yakın il ve ilçelerimize toplam 47 personel ve 35
araçla hizmet veriyoruz.
Çaykur ürünleri arasında Amasya’da en fazla beğenilenler hangileri?
Pazarın genelinde olduğu gibi, Tiryaki en çok talep gören ürün çeşidimiz
konumunda. Rize Turist Çayı ve Çiçek Çayı ürünlerimiz de onu takip ediyor. Ülkemizde eski alışkanlıklara bağlı olarak Amasya’da da çayın genel
adı Tiryaki olmuş durumda.
Çaykur’u sahiplendi
[18]
MART 2015
1976 yılından bu yana Amasya’da gıda sektöründe faaliyet gösteren Namçek Gıda, 1990’ların başından bu yana Çaykur bayiliğini sürdürüyor. Namçek
Gıda Çaykur Grubu Satış Müdürü Fatih Namlı’yla Amasya’da sürdürdükleri
faaliyetlere dair bir söyleşi gerçekleştirdik.
Firmanıza dair bilgi verir misiniz?
Namçek Gıda, dedelerimiz İsmail Çekdemir ve Halil Namlı tarafından 1976
yılında, gıda toptancısı olarak kuruldu. O günün piyasa şartları gereğince
karma ürün grubuyla hizmet veren firmamız, bugün Amasya gıda pazarının
en önemli temsilcilerinden biri konumunda. Zaman içinde babalarımız Ali
Çekdemir ve Önder Namlı’nın idaresinde olan şirketimiz, 1993 yılında profesyonel bir dağıtım firması olma yolunda ilk adımını attı ve Çaykur bayiliğini
üstlendi.
Namçek Gıda bugün de bir aile şirketi mi?
Temeli arkadaşlıkla atılan Namçek Gıda, zaman içinde bir aile şirketine dönüştü… Dedelerimizin iki arkadaş olarak 39 sene önce kurduğu bu yapı,
bugün üçüncü kuşağın dâhil olduğu bir aile şirketi kimliğiyle yoluna devam
İki satış temsilcisi, dört sevkiyat elemanı, bir operatör ve bir satış müdüründen oluşan
deneyimli bir ekibe sahibiz. Ekip üyelerimizle çalışan-işveren ilişkisi içinde değil, arkadaş
ilişkisi ve samimiyetiyle iletişim kuruyoruz. Başarılı kapattığımız ayların sonunda
muhakkak piknik veya benzeri aktiviteler yapıyoruz. Başarıyı teşvik etmek amacıyla hizmet
alanları içinde ayın elemanı seçimi gibi uygulamalarımız ve ödüllendirmelerimiz de oluyor.
Amasya’da tüketicilerin markamıza yönelik algısı ne durumda?
Ülkemizin en kıymetli kurumlarından biri olan Çaykur’un ürünleri,
Amasya’da tüketiciler tarafından tam anlamıyla benimsenmiş durumda.
Öyle ki, Çaykur konusunda çok hassas davranan tüketicilerimiz markamızı en az bizler kadar sahipleniyor.
Amasyalılar
Çaykur’un Amasya’da açık ara
pazar lideri olduğunu belirten
Namçek Gıda Çaykur Grubu Satış
Müdürü Fatih Namlı, son dönemde
hayata geçirilen satış uygulamaları
ve başarılı ekip çalışmasıyla şehirde
rakipsiz konuma geldiğimizi söyledi.
Çaykur’un ürünlerinin Amasya’da
tüketiciler tarafından tam anlamıyla
benimsendiğini vurgulayan Namlı,
“Çaykur konusunda çok hassas
davranan tüketicilerimiz markamızı
en az bizler kadar sahipleniyor”
diye konuştu.
EKIP RUHU
Amasya’da Çaykur’un konumu...
Amasya’da da çayın vazgeçilmez bir alışkanlık
olduğunu söyleyebiliriz. Amasya’da Çaykur, diğer
çay markalarına kıyasla ezici bir tüketim oranına
ve raf payına sahip. Özellikle son iki yıldır uyguladığımız pazarlama stratejileriyle rakiplerimizi neredeyse raflardan tamamen silme noktasına geldik.
Şu an pazarımızdaki tüketimin yüzde 80’ini biz
karşılıyoruz.
Amasya’da “didi” sevildi mi?
Çaykur olarak sıcak çay pazarında bu başarıyı kazanmışken; doğru zaman, doğru hamle ve doğru
ürünle soğuk çay pazarını da etkimiz altına aldık.
“didi”yi pazara sürerek marka büyüklüğümüzü
perçinleyip soğuk çay pazarını da olduğunun çok
üzerine taşımayı başardık. “didi” elde ettiği başarıyla bizleri ayrıca mutlu ederken, rakiplerimize de
adeta bir ‘gözdağı’ verdi ve imrendirdi.
2015 hedeflerinizi öğrenebilir miyiz?
2014’te, bir önceki yıla göre yüzde 25 oranında büyüdük. İki yıldan beri
Çaykur’un hayata geçirdiği yeni satış uygulamaları ve saha satış ekibinin yoğun gayretleriyle bu başarıyı elde ettik. Özellikle, Çaykur’un görevlendirdiği personellerin sahayı yakından takip etmesi bizlere çok önemli
bir destek sağlıyor. 2015 yılındaki tüm çabamız pazar payını Amasya’da
daha da yukarılara taşımak ve kışın ısıtmak yazın ise serinletmek için tüm
enerjimizi harcamak olacak.
Çaykur ailesinin ferdi olmak size neler hissettiriyor?
Çaykur’a hizmet verdiğim için onur duyuyorum. Sattığımız her pakette
kendimizden önce ülkemize bir katkı sağlıyor olmak bizim için farklı bir
gurur kaynağı. Bu geniş ve aynı zamanda samimi ailenin bir ferdi olarak;
tüm Çaykur ailesine teşekkür eder, tüm iş ortaklarımıza sağlıklı ve başarılı
yıllar temenni ederim.
FATIH NAMLI KIMDIR?
1972 yılında Amasya’da dünyaya gelen Fatih Namlı, evli ve üç çocuk babası.
Profesyonel iş yaşamına satış temsilcisi olarak adım atan Fatih Namlı, 1998 yılından
bu yana Çaykur Ürün Grubu Yöneticisi olarak görev yapıyor.
MART 2015
[19]
[gezigünlüğü]
YAPMADAN DÖNMEYİN
• Yeşilırmak Vadisi’nde Ferhat Dağı ve Amasya Kalesi eteklerinde kurulmuş açık hava müzesi
olan bu kenti, kuşbakışı Çakallar Mevkii’nden izlemeden,
• Çınar ağaçları altında semaver çayını yudumlarken; Yeşilırmak içerisinden yükselen Roma
dönemi sur duvarları üzerine dizilmiş Amasya tarihi Yalıboyu Evleri’ni, arkasında yükselen
kalker kayalara ayrılmış Kral Kaya Mezarları’nı ve tepesinde Amasya Kalesi’ni görmeden,
• Taş işçiliğinin nadide örneği portale sahip, İlhanlı döneminde hastane olarak kullanılan
Bimarhane’yi (Darüşşifa) görmeden,
• Osmanlı dönemi yapılardan birisi olan Sultan II. Bayezid Külliyesi’ni gezmeden,
• Amasya Müzesi’nin mumyalar bölümünü görmeden,
• Hazeranlar Konağı’nı gezmeden,
• Şehzadeler Müzesi’ni gezmeden,
• Saraydüzü Kışlası ve Milli Mücadele Müzesi’ni gezmeden,
• 1914 Maket Amasya’yı gezmeden, • Amasya misket elmasını ve kirazını yemeden,
• Doğa harikası Borabay Gölü’nü görmeden dönmeyin.
Şehzadelerin elma kokulu kenti
Amasya
YEŞILIRMAK’IN ikiye böldüğü Amasya, mis kokulu küçücük
elmaları ve güzelim evleriyle akıllarda yer etmiştir. Ferhat ile
Şirin’in aşkının yaşandığı Amasya, yüzyıllar boyunca çok sayıda
uygarlığın izini biriktirmiş ama aslında yakın tarihimizin de çok
önemli bir aktörü… Önce Osmanlı padişahlarının veliahtlıklarında valilik yaptığı, ülke idaresini öğrendikleri bir “şehzadeler
şehri” olan Amasya, Kurtuluş Savaşı’nın amacının da ilk defa
duyurulduğu, ‘milletin istiklalinin yine milletin azim ve kararlılığına bağlı olduğu’ vurgulanan Amasya Genelgesi’nin yayınlandığı
şehir. Arkeolojik araştırma ve bulgulara göre Amasya’da ilk yerleşim MÖ 5500 yıllarında başlamış ve Hitit, Frig, Kimmer, İskit,
Lidya, Pers, Hellenistik-Pontus, Roma, Bizans, Danişment, Sel-
[20]
MART 2015
çuklu, İlhanlı ve Osmanlı dönemlerinde de kesintisiz sürmüş.
Amasya merkezinde uygarlıklarından derin izler bırakan
Pontuslar’ın (MÖ 333-MÖ 26) krallarının ölümünden sonra kayalara oyduğu Kral Kaya Mezarları, bugün de şehrin en görkemli anıtları arasında. Amasya, Osmanlı topraklarına 1386
yılında katılmış. Bu tarihten itibaren padişahların büyük ilgisini
çeken şehir, şehzadelerin devlet yönetiminde tecrübe kazanmaları adına ‘vali’ olarak görev yaptıkları bir merkez olarak ayrı
bir önem kazanmış. Şehzade Yıldırım Bayezid, Çelebi Mehmet,
Şehzade II. Murat, Şehzade Ahmet Çelebi, Şehzade II. Mehmet, Şehzade Alâeddin, Şehzade II. Bayezid, Şehzade Ahmet, Şehzade Murat, Şehzade Mustafa, Şehzade Bayezid ve
Amasya’nın 7 bin
500 yıllık tarihini
şehrin her köşesinde
hissediyorsunuz.
Osmanlı’da sahip
olduğu önemi
Cumhuriyet’in
temellerinin atıldığı
dönemde perçinleyen
Amasya, Anadolu
mimarisinin en güzel
örneklerine de ev
sahipliği yapıyor.
Şehzade III. Murat Amasya’da valilik yaparak devlet idaresini
öğrenmişler. Tarihin akışı içinde önemli roller üstlenen Amasya, Kurtuluş Savaşı’nda da ön plana çıktı. Milli mücadelenin ilk
adımını 19 Mayıs 1919’da Samsun’da atan Mustafa Kemal’in
bu tarihten yaklaşık bir ay sonra Amasya’yı da ziyaret etmesi
ve Amasya Genelgesi’ni yayınlaması şehrin tarih sayfalarındaki
değerini bir kat daha artırmıştır. Kurtuluş mücadelesinin planları
burada hazırlanmıştır.
DANTEL EVLER
Yeşilırmak vadisinde kurulan Amasya, Yeşilırmak’a ev sahipliği
yapıyor. Ekim alanları sınırlı olmakla birlikte, bir ürünü var ki, dille-
re destan… Mis kokulu misket elması, küçücük birer lezzet topu.
Antik çağın ünlü coğrafyacısı Strason buralı. Bir efsane mi yoksa
gerçek mi olduğu tartışılan Lokman Hekim’e de Amasyalılık yakıştırılıyor. Ayrıca, dünyanın ilk akıl hastanesinin Amasya’da açıldığı biliniyor. Ancak Amasya’yı üne kavuşturan en önemli özelliklerinden biri de, gözlerinizi alamayacağınız evleri… Bugünkü
Amasya evleri, daha çok 19’uncu yüzyıla ait. Genellikle yan yana,
bitişik nizam olarak düzenlenmiş olan bu konut mimarisinin güzel
örnekleri, Yalıboyu Evleri. Bu evler, bodrum üzeri tek kat ya da iki
katlı olarak düzenlenmiş. Genellikle avlulu ve bahçeliler. Özellikle
haremlik ve selamlık tarzda düzenlenmiş örneklerde bahçe ortada kalıyor ve konutlar dışa kapalı bir görünüm alıyor.
MART 2015
[21]
[çayınkaynağı]
Çaykur’un ilklerinden
SALARHA
ÇAY FABRIKASI
[22]
MART 2015
Üretime 31 Aralık 1969 yılında başlayan Salarha
Çay Fabrikası, Çaykur’un en köklü fabrikaları
arasında yer alıyor. Hizmete bir atölye olarak
başlayan ve kurumun çekirdek kadrosuyla kurulan
tesis ilerleyen yıllarda bir fabrikaya dönüşmüş.
28 BIN 474 metrekarelik bir alan üzerine kurulu olan fabrikanın kapalı alanı 18 bin 712
metrekare.
Salarha Çay Fabrikası’nın hinterlandında 56
tane alım yeri bulunuyor. Bu alım yerlerinde
28 ekiple, 5 bin 149 üreticiye hizmet veriliyor.
Salarha Çay Fabrikası, Çaykur’un misyonunu en iyi şekilde yerine getirmek hedefiyle
23’ü memur ve 28’i kadrolu olmak üzere
177 işçiyle hizmetlerini sürdürüyor. Fabrikanın üretim kapasitesi 185 ton/gün. Uzun
yıllar boyu 180 ton/gün kapasiteyle hizmet
veren fabrikanın kapasitesi geçen yıl yapılan
bir iyileştirmeyle 185 bin ton/güne çıkarıldı.
Fabrikada yılda ortalama 16 bin ton civarında yaş çay imalata giriyor ve 3 bin ton kuru
çay üretiliyor.
Fabrikanın hinterlandı sahilden 10 kilometre içeride bulunuyor. Dolayısıyla, çay ne
çok erken ne de çok geç toplanmış oluyor.
Kemalpaşa’dan bir hafta sonra Salarha Fabrikası imalata başlıyor. Bölgeden dolu dolu
üç sürgün alınıyor.
Çaykur’un son yıllarda her kademesinde
gerçekleşen yenileme ve iyileştirme çalışmaları elbette Salarha Çay Fabrikası’na da yansıdı. Tasnif sistemi 2014 yılında son model
teknolojiyle donatıldı. Fabrika kendi kazanlarında enerji üretirken, Genel Müdürlük’ün talimatıyla geçen yıl yapılan ihale neticesinde
sitim satın almaya başladı. Bu da fabrikanın
veriminin artmasında son derece önemli bir
rol oynadı. Standardı yüksek bir enerjinin
alınması üretimi de, kapasiteyi de artırdı.
Fabrikada iyileştirme çalışmaları 2015’te de
hız kesmeden devam edecek.
MART 2015
[23]
[çayınkaynağı]
Rakamlarla Salarha
Çay Fabrikası
• Kapasitesi 185 ton/gün
• Yıllık kuru çay üretimi 3
bin ton
• Çaykur sistemiyle üretim
yapıyor
• Fabrikanın 56 alım yeri
bulunuyor
• Fabrikaya bağlı 5 bin 149
üretici var
• Arsa alanı 28 bin 474 m2
• Kapalı alanı 18 bin 712 m2
• Çaylık alanı 18 bin 342
dekar
[24]
MART 2015
MART 2015
[25]
[paydos]
Artık üretici daha mutlu
Çayın kalitesi çok arttı
Çaykur hakkında neler söylemek istersiniz?
Çaykur’dan vazgeçmeyiz. Ben aileden çaycıyım. Çaylığımızda üretmeye devam ediyoruz bir yandan. İlk günden bu yana eksperlik yapıyorum. Çayın iyisinden, üreticinin dilinden anlarım. Az değil, 25 senelik deneyimim var.
Bu sürede neler değişti?
Aradan geçen zaman içinde sistem ve teknoloji çok ilerledi. Örneğin,
randevulu alım sistemi tüm üreticilerimizi rahatlattı. Üretici daha mutlu, üretilen çayın kalitesi ise çok yüksek bir seviyeye çıktı. Bunda Yönetim Kurulu Başkanımız ve Genel Müdürümüz İmdat Sütlüoğlu başta olmak üzere tüm yöneticilerimizin büyük payı olduğuna inanıyorum.
İnşaat işleri de yapıyorsunuz sanırım...
İnşaatla ilgilenmeyen Rizeli bulamazsınız. Babam ustaydı; inşaat işlerini ondan öğrendim. İnşaatla ilgili her işi yapabilirim. Temelinden çatısına, sıvasından tuğlasını atmaya… Yeri gösterin bana, size sıfırdan
binayı çıkarıp anahtarınızı teslim edeyim. İnşaatla uğraşmayı gerçekten çok seviyorum. Kendi evimi de ben yaptım. Dört katlı betonarme
bir bina… İnsanlara yaşayacakları evler, yuvalar kurmak bana büyük
bir mutluluk veriyor. Hobi olarak yapsam da bir dostumuz istediğinde
seve seve yardıma koşuyorum. Fabrikanın ufak tefek sıva işlerini de
ben yapıyorum. Yeter ki işler eksik kalmasın, kurumumuz gereksiz
harcama yapmasın.
Çay üreticisi bir aileden gelen Ensar
Türüt, “Halkımız Çaykur’dan asla
vazgeçemez,” dedi. 25 senelik deneyimi
sayesinde çayın iyisinden, üreticinin
dilinden anladığını ifade eden Türüt,
“Aradan geçen zaman içinde sistem ve
teknoloji çok ilerledi. Üretici daha mutlu,
üretilen çayın kalitesi ise çok yüksek bir
seviyeye çıktı. Bunda Yönetim Kurulu
Başkanımız ve Genel Müdürümüz
İmdat Sütlüoğlu başta olmak üzere
tüm yöneticilerimizin büyük pay sahibi
olduğuna inanıyorum” diye konuştu.
[26]
MART 2015
MINIBÜSÇÜLÜK
ZOR BIR IŞTIR
Minibüs çalıştırmak
göründüğünden daha zor
bir iştir. Ben fabrikada
olduğumda oğlum çalıştırıyor.
Minibüsü idare edebilmek
için insanlarla aranız iyi
olmalı. Bazı müşteriler sanki
sizin sinirlerinizi sınamak
için biner. Orada bile kibar
davranacaksınız, yolcunuzun
gönlünü yapacaksınız. Bir
mesleği yapmak değil, insanları
mutlu etmek zordur. Minibüste
işinizi doğru yapacaksınız, yani
trafiğe uyacak ve insanları can
güvenliğini tehlikeye atmadan
istedikleri yere ulaştıracaksınız.
Sabırsız bir insan minibüsçülük
yapamaz. İnsanlarla ilişkim her
zaman güzel olmuştur.
Çaykur’un mevsimlik çalışanlarından Ensar Türüt, 25 yıldır
eksper olarak hizmet veriyor. Bu süre zarfında dört farklı mesleği birden sürdüren Türüt’ün elinden her iş geliyor. Çay eksperliğinden kalan zamanında bakkal ve minibüs işleten Türüt,
kendi evini de elleriyle inşa etmiş.
Sizi tanıyabilir miyiz?
Çay eksperi olarak çalışıyorum. Çaykur’daki görevimin yanı
sıra bir bakkal işletiyorum. Yine oğlumla birlikte çalıştırdığımız
bir minibüsümüz de var. Çaykur’da görev yaptığım sezonda
bu iki işi oğlum ve eşim idare ediyor. Çaykur’daki görevim öncelikli olmak üzere bu işleri de tam 25 yıldır sürdürüyorum.
Çok şükür üçünü de hakkıyla yapabildik. Seneye emekli olacağım. Ondan sonrası kısmet artık…
MART 2015
[27]
[emekverenler]
Çaykurlu olmak, Çaykur’dan
emekli olmak büyük bir gurur
Çaykur’da görev yaptığı 22 senenin ardından emekli olan Avni İnceler, çalışma
hayatı boyunca telsiz ve telefon hatlarının
bakımından sorumluydu. Kendi deyişiyle
hayatı yollarda geçen İnceler, o günden
kalan alışkanlıkla gezmeye, doğayı keşfetmeye devam ediyor.
Sizi tanıyabilir miyiz?
1957 yılında Ardeşen’de dünyaya geldim. Liseyi Sanat Okulu’nda elektrik
bölümünde tamamladıktan sonra askerlik görevimi yapmaya gittim. Askerlik
dönüşü Ardeşen Fabrikası’na işçi olarak
girdim. Orada geçen dört ayın ardından
1981 yılında Rize Ana Tamir Fabrikası’na
geldim. O zamanlar Fener Mahallesi’ndeydik. Telsiz ve telefonların bakım
ve onarım kısmında görevliydim. 2003
yılında emekli olana dek aynı ekipteydim.
1981’den 2003’e kadar, yani 22 yıl boyunca Çaykur’un telsiz ve telefonlarının
bakımını biz yaptık.
Çaykur’un bölgemizdeki herkes için vazgeçilmez
bir değer olduğuna dikkat çeken Avni İnceler,
“Çaykurlu olmak, Çaykur’dan emekli olmak
büyük bir gurur. Dünyanın hiçbir yerinde halkıyla
bu kadar iç içe başka bir kurum olduğunu
sanmıyorum” diye konuştu.
[28]
MART 2015
İletişim hatları Çaykur açısından son
derece önemli, değil mi?
Elbette... O tarihlerde özellikle telsiz,
Çaykur’un can damarıydı. Bütün aktarmalar, ürün talepleri ve diğer bilgiler telsizle anlık olarak geçilirdi. O dönemde
telefon hizmeti yeterli seviyede olmadığı
için Çaykur’un hızına yetişmesi, ihtiyaçları karşılaması mümkün değildi. Telefonda
hat bağlatmak için bir saat beklediğiniz
oluyordu. Oysa bizim için zaman büyük
önem taşıyordu. Fabrikalar arasından
çay talepleri telsizle bildirilirdi. İhtiyaçlar,
talepler veya gönderilecek çaylarla ilgili bilgiler telsizle aktarılırdı. Çaykur içindeki gündelik işlerin aksamaması için
görüşmelerin anlık olarak yapılması gerekiyordu. Öyle ki
telsiz hattı bir saat sustuğunda işler tepetaklak oluyordu.
46 fabrika var; işlerin sorunsuz, tıkır tıkır yürümesi gerekiyor. Sorunlar telsizle iki dakikada çözülüyordu. Üstelik
telsiz, telefonun aksine, ücretsizdi.
Çaykur’a dair düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?
Çaykur bölgemizin olmazsa olmazı, her şeyimiz… Çaykur bölgemizdeki herkes için vazgeçilmez bir değerdir. Çaykurlu olmak büyük bir gurur. Gelirimizin yüzde
70’ini çayla ilgili işler yaparak elde ediyoruz. Dolayısıyla
bölge halkıyla iç içe olan bir kurum. Çaylığı olmayan var
mıdır buralarda?..
Fabrika içinde mi görev yapıyordunuz?
Neredeyse sürekli arabayla hareket halindeydik. Tesisler
arasında gezerek telsiz sisteminin aksamadan işlemesini
sağlıyorduk. Dağlarda aktarıcı dört-beş ünite vardı. 15
günde bir, yaz kış demeden, onların bakımını yapmaya
gidiyorduk.
Boş zamanınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Doğa gezilerine katılmayı, oraları filme almayı seviyorum. Bölgemizin doğal güzelliklerini, yaylaları, yeşil
örtüyü korumak adına kameraya çekmek en büyük
hobim haline geldi. Zaman içinde hatırı sayılır bir arşiv
de oluştu. Çalışırken sürekli hareket halindeydik, bir
yerden bir yere gidiyorduk. Şimdi o alışkanlığı sürdürüyorum. Irmak ırmak, ağaç ağaç yeniden keşfediyorum
bölgeyi.
Bu işi okulda mı öğrendiniz?
Çaykur bizim için bir okuldu. Buradaki asıl ustamız Kemal
Çelik’ten öğrendik işin bütün detayını. Bir yandan çalıştık, bir yandan öğrendik. Dört kişilik bir ekiptik. Yirmi yıl
boyunca aynı ekip devam ettik. Ustamız benden altı -yedi
sene önce emekli oldu. Bizden biraz sonra santraller otomatik hale gelince o servis de kapandı.
Emekliye ayrılırken telsiz sistemi çalışıyor muydu?
Evet, çalışıyordu; çünkü çok daha pratik geliyordu. Telsiz başındaki bir kişi operasyonu kolaylıkla yürütebiliyor.
Oysa telefonla olduğunda bir kelime için arama yapması gerekecek. Başka biri aradığında meşgul görünecek.
Bizim çalıştığımız yıllarda telsizin tercih edilmesinin nedenlerinden biri de bölgemizdeki yağış sıklığı ve telefon
hatlarının yıldırım çakmasından çok etkilenmesiydi.
En çok nereyi seviyorsunuz?
Ayder Yaylası güzel bir tablo gibidir. İkizdere, Patron
Yaylası, Çamlıhemşin tarafları… Birçok yer var.
Doğayı gezmek, özellikle yaylalar beni büyülüyor. Şehirde yaşamak, insanın elinden şaşırma yeteneğini alıyor.
Caddeler, evler, dükkânlar, otomobiller derken hiçbir
şey şaşırtıcı gelmemeye başlıyor. Oysa doğanın içinde ufuk çizgisini görüyor, tepenin ardında ne olduğunu
merak ediyor insan. Doğanın içinde çok farklı görüntülerle karşılaşabiliyorsunuz. Yaylaların sessizliği insanı
kendi iç âlemine doğru bir yolculuğa çıkarıyor adeta.
Hele sohbet edeceğiniz ve iyi anlaştığınız insanlarla
doğa gezileri yapmak çok daha keyifli oluyor.
MART 2015
[29]
[pozitif]
ÇAYKUR Salarha Fabrikası’nda engelli statüsünde
çalışan İslam Arslan’ın hayatında tabiatın ayrı bir yeri
bulunuyor. Çalışmadığı dönemi köydeki evinde geçiren Arslan’ın en büyük hobisi ise avcılık. “Avcılık sözün
gelişi” diye açıklıyor Arslan, asıl amacının düşünceleriyle ve doğayla baş başa kalmak olduğunu belirtirken...
Yalnızlığı seviyorum.
Dağda yapacağı bir
yürüyüş insanın
bütün stresini alıp
götürüyor.
Sizi tanıyabilir miyiz?
Rize’nin Salarha bölgesinde doğup büyüdüm. 18
yaşımdan bu yana Çaykur’da çalışıyorum. Engelli
kadrosundan girdiğim Çaykur’da çalışmaktan dolayı
mutluyum. İmalat bölümünde görev yapıyorum. Pano
sistemindeyim. Ekip arkadaşlarımızla birlikte güzel bir
çalışma ortamımız var. Amirlerimizle, çalışma arkadaşlarımızla birlikte işimizi doğru yapmak, bize verilen görevleri yerine getirmek için var gücümüzle çalışmaya
devam ediyoruz.
Engeliniz hakkında bilgi verebilir misiniz?
Bir kolum daha kısa... Doğuştan gelen bu sağlık sorunundan dolayı zaman zaman zorlansam da benim
için engel oluşturmasına izin vermiyorum. Sağ olsun,
çalışma arkadaşlarımızın da çok desteğini görüyorum.
İSLAM ARSLAN
Çay bizim için
büyük nimet
Çayın ve Çaykur’un bölgemiz için en büyük nimet olduğunu dile getiren İslam Arslan,
“Hepimiz markamıza sahip çıkmalıyız. Her durumda ve her koşulda Çaykur’un değerini
anmalı, onunla birlikte daha da büyümek için üretici ve çalışan olarak bizler de üzerimize
düşeni yapmalıyız. Çünkü Çaykur velinimetimizdir” diye konuştu.
[30]
MART 2015
Hayatta sizi en çok ne mutlu eder?
Aileme hakikaten çok düşkünüm. Onlarla görüşmek,
birlikte yemek yemek, sohbet etmek benim en büyük
hobim. Ava gitmeyi seviyorum. Bunun için arkadaşlarımızla birlikte dağa gidiyor ve hem doğa yürüyüşü yapıyor hem de avcılık merakımızı gidermeye çalışıyoruz.
Aslında işin avcılık kısmı biraz bahane; temelde doğaya çıkmak ve temiz hava almak var. Dağda yapacağı
bir yürüyüş insanın bütün stresini alıp götürüyor. Bir
hayvanı avlamak yerine saatlerce yürümeyi; birbirinden güzel dere ve yaylaları keşfetmeyi tercih ederim.
Özetle, maksat avcılık değil muhabbet.
Doğa yürüyüşlerinin özel bir anlamı var sizin için
o zaman...
Hafta sonlarında köydeki evimize gideriz. Doğayla iç
içe, sade ve güzel iki gün geçirmek yetiyor insana.
Çalışmadığım dönemde de genellikle oraya giderim.
Bağ bahçeyle uğraşmak, çaylığa gitmek ve arada ava
çıkmak bana iyi gelir.
Yalnızlığı seviyorum. Doğa yürüyüşleri bunun için iyi
bir yol. Yaylaya arkadaşlarınızla çıksanız bile yürürken
düşüncelerinizle baş başa kalırsınız. Bunu herkese
tavsiye ederim. Her gün yarım saat düşünceleriyle baş
başa kalan insandan kimseye kötülük gelmez. Kendisiyle yüzleşmeyenden sakınacaksınız. Gerçekten de
yürümek her zaman iyi gelir bana. Doktorlar da en iyi
sporun yürüyüş olduğunu söylüyor…
Çayla aranız nasıl?
Çay içmeyi çok severim. Geleneksel usulle demlenmiş
bir Çaykur çayına asla hayır demem. Çayımız muhabbet
kapısıdır. Çaylar demlenir, muhabbet başlar; insanda
ne gam ne tasa kalır. O yüzden çayı bir psikolog gibi
görüyorum. Toplum olarak bir arada durmayı başarıyorsak bunda aile kurumunun ve çayın ciddi bir rolü vardır.
Hangi çayı tercih ediyorsunuz?
Çaykur dışında hiçbir markanın çayını içmem. Zaten tadından belli olur. Genellikle Altınbaş’ı tercih ediyorum.
Tabii iyi demleyeceksiniz, Altınbaş’ın hakkını vereceksiniz.
Çaykur ile ilgili düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?
Çaykur ve çay bölgemiz için büyük bir nimet. Hepimizin
ekmek kapısı… Tüm Çaykurlular; üreticisi ve çalışanı
markasına sahip çıkmalı. Her durumda ve her koşulda
Çaykur’un değerini anmalı, onunla birlikte daha da büyümek için üretici ve çalışan olarak bizler de üzerimize
düşeni yapmalıyız. Çünkü Çaykur velinimetimizdir.
MART 2015
[31]
[hobi]
Çaykur Ana Tamir Fabrikası’nda görev yapan İsmail Yanbay, dört
senedir maket yapımıyla ilgileniyor. Maket yapımından, kutusuyla
alınan hazır oyuncakların birleştirilmesinden söz ettiğimiz sanılmasın. Üretim sürecinde oluşan artıkları veya dondurma çubuğu gibi
sıradan nesneleri kullanarak gündelik hayatta kullandığımız objelerin minyatürlerini üretiyor. Rize evleri, kuzine, bahçe aletleri, motorlu taşıtlar, dikiş makinesi vb. Şimdiye kadar yüzlerce obje üretmiş… Hobisini uzmanlık düzeyine taşımayı başaran İsmail Bey’in
yaptığı ürünler aynı zamanda birer sanat eseri niteliği de taşıyor.
Sizi tanıyabilir miyiz?
Çaykur Ana Tamir Fabrikası’nda usta olarak görev yapıyorum.
Mesleğimi ve Çaykur’u çok seviyorum. Üretimin içinde olmayı, bozulan obje ve makineleri tamir etmeyi seviyorum. Sistemin
sürdürülmesine yönelik çalıştığımı söyleyebilirim. Çaykur’da çayın
üretimine katkıda bulunmaktan, bölgemize ve halkımıza hizmet
etmekten dolayı çok memnunum.
Bu hobiye nasıl yöneldiniz?
Küçük parçaları birleştirip bir bütün oluşturmaktan kendimi bildim bileli hoşlanmışımdır. İlhamımı da fabrikamızda kullandığımız
küçük parçalardan alıyorum. Küçük parçalardan hareketle gündelik hayattaki bir nesnenin küçük ölçekteki benzerini yapmanın
güzel bir fikir olacağını düşünerek, yaklaşık dört sene önce yola
çıktım. Boş zamanlarımı değerlendirmek ve keyifli bir uğraş edinmekti amacım. Çok küçük ve basit objeler
ı
n
a
t
r
a
n
e
d
m
i
t
e
aykurlu usta ür
Makine tamirinde kullanılan bir bobinin kapağı, parça demirler, dondurma çubukları, artık
ahşaplar veya kum… Malzeme ne olursa olsun, Çaykurlu usta İsmail Yanbay, dokunduğu her
şeyi birer sanat eserine dönüştürmeyi başarıyor. İlhamını hayattan alan İsmail Bey, artıkları
kullanarak yaptığı küçük objelerle hayranlık uyandırıyor.
[32]
MART 2015
Hangi objeyi yapacağınıza nasıl karar veriyorsunuz?
Bazen işe yaramayan küçük bir parçadan, bazen de
yapmak istediğim bir objeden yola çıkıyorum. Bir mesleği görüp onu kafamda canlandırdığım da oluyor. Rize’deki geleneksel el sanatlarıyla uğraşan dükkânları
ve ustaları izlediğim de oluyor. O ustaların işlerine benzeyen küçük maketler yapıyorum. Elbette ustalarımız
kadar yapamıyorum ama bir eşyanın farklı bir ölçekteki
kopyası göze her zaman daha hoş geliyor. Dekoratif
amaçla bakıldığında insanda farklı bir duygu uyandırıyor. Örneğin, bir kuzinenin küçüğü, artık hayatlarında
yeri olmasa bile büyük şehirlerimizdeki insanlardan yoğun ilgi görüyor. Onlara doğdukları, büyüdükleri toprağı hatırlatıyor.
Objeleri yapacağınız parçaları nereden buluyorsunuz?
Genellikle fabrikada tamirde kullandığımız ürünlerin
artıklarını değerlendiriyorum. Böylece çöpe gidecek
artıklar birer sanat eserine dönüşüyor. Çöp olarak nitelendirilen parçaları kullanmak benim için çok önemli.
Malzeme sınırlamanız var mı?
Elbette metali işlemek çok kolay olmuyor. Onun için
özel ekipmanlara ihtiyaç duyuyorum. Bunun dışında
evde ahşap ve diğer malzemeleri de kullanıyorum. Taş
oyarak yapılması gereken işleri kumu presleyerek yapıyorum.
Ç
SANATA
DÖNÜŞTÜRÜYOR
yaparak başladım. Balta, tırmık ve kürek gibi eşyaların küçük maketlerini hazırladım. Elimin bu işe yatkın
olduğunu görünce daha karmaşık ve incelikli işlere
yöneldim.
Dondurma
çubuğundan
Rize evi
Demir parçalarından
kuzine yapan, dondurma
çubuklarından Rize evi üreten
İsmail Yanbay, etrafta gördüğü
her nesneyi kullanarak bir
objeye çevirebiliyor. Yanbay’ın
yaptığı Rize evi, en çok ilgi gören
eserleri arasında yer alıyor.
Ailenizde sizin gibi, bu tür bir uğraşı olan var mı?
Açıkçası ailemde bu tür bir iş yapan hiç kimse yok. Zaten ben de kendi kendime öğrendim. Uğraşa uğraşa
evler, kazanlar, dikiş makinesi, otomobil, tulumba, el
arabası, kürek, yer sofrası gibi objelerin gerçekçi maketlerini yapmayı başardım. Sağ olsun, eşim en büyük
destekçimdir. Malzemeyi işlemek zahmetli bir iştir. Yaparken ister istemez etraf kirlenir. Buna rağmen beni
destekledi… O olmasaydı bu kadar sürdüremezdim.
Çocuklarınız ilgi gösteriyor mu?
En büyükleri 21 yaşında olmak üzere, üç çocuğum
var. İlgi gösteriyorlar elbette. Benden önceki aile fertlerinde bu yönde bir yetenek çıkmamıştı ama çocuklarımda resme, çizime karşı bir ilgi olduğunu görüyorum.
MART 2015
[33]
[çaydurakları]
Eşsiz Rize
manzarasına karşı
ÇAY, LEZZETINI BU
TOPRAKTAN ALIYOR
çay keyfi
DAĞMARAN
Dağmaran,
eşsiz Rize
manzarasıyla çay
keyfini doyasıya
yaşayabileceğiniz
mekânlardan biri.
Çaykur’un eski
çalışanlarından
Hilal Dil’in
kardeşleriyle
birlikte kurduğu
restoran, yerliyabancı çok
sayıda turist
tarafından da
yıl boyunca
ziyaret ediliyor.
Dil ailesinin
dededen kalma
evlerini restorana
çevirmesiyle
ortaya çıkan
Dağmaran’da
sadece Çaykur
çayı içiliyor.
[34]
MART 2015
BIR TARAFINDA Kaçkar, Verçenik, Ovit
Dağları, Handüzü ve Çağrankaya Yaylası; diğer tarafında ise Rize şehir merkezi… 2004
yılında Dil ailesi tarafından kurulan Dağmaran
Restoran, Karadeniz’e kuşbakışı hâkim bir
tepe üzerinde yer alıyor. Rize merkezine 4 kilometre uzaklıktaki tesis, misafirlerini yöresel
yemekler ve Çaykur çayı eşliğinde ağırlıyor.
Rize’nin muhteşem doğasını ve Karadeniz’in
mavisini birlikte görmek isteyenler için ideal
bir mekân olan Dağmaran, panaromik manzarasıyla fotoğrafçıların da ilgisini çekiyor.
Dağmaran’ın kurucularından, eski Çaykurlu
Hilal Dil tesisle ilgili sorularımızı yanıtladı.
Dağmaran nasıl kuruldu?
Burada dedemin evi vardı. Dedem vefat ettikten sonra bu yapı 15 sene kadar metruk halde kaldı. Bankadan arkadaşlarımızla buraya
gelip gece oturur, hem manzaranın tadını çıkarır hem de çayımızı içerdik. Zaman zaman
kardeşlerim de gelirdi… Manzarası nedeniyle
etrafımızdaki insanlardan da ilgi görüyordu.
En küçük iki kardeşim burada küçük bir kafe
açmak istedi. Benden de yardım istediler. En
sonunda babamız başımızda olmak üzere,
beş kardeş ortaklaşa burayı açmaya karar
verdik. O tarihlerde küçük bir restoran veya
kafe olarak düşünmüştük burayı.
Restoranda yaptığınız ilk yemek hangisiydi?
Sene 2004 sanırım… Deneyimli siyasetçi,
TBMM Başkanlarımızdan Cemil Çiçek Bey
geçerken burayı görmüş ve uğramak istemiş.
Bizden muhlama yapmamızı istedi. İyi ama o
zaman hiçbirimiz restoran işinden, mutfaktan anlamıyorduk. Muhlama yapacağız ama
nasıl? Bir arkadaşımızı arayarak telefonla
muhlama tarifi aldık. Yaptığımız ilk yemek o
oldu. Sağ olsun Cemil Bey’in de hoşuna gitti.
Yanında çok sayıda insan var. Onlar da sipariş verdi. Cemil Çiçek “Burası çok güzel bir
yer, kıymetini bilin, geliştirin,” dedi. Bu şekilde
başlayınca bize de bir moral ve istek geldi.
Koşturmaya başladık, çok şükür aynı tempoyla devam ediyoruz.
Sonrasında mekânda hangi değişiklikler
oldu?
Küçücük bir restoran olarak açtık. Her yıl
küçük bir değişiklik yaparak, yeni bir alan
ekleyerek bugüne kadar getirdik. Tamamen kendi gücümüzle yaptığımız için hiçbir
zaman büyük değişikliklere girmedik. Zaten
hep insanların isteğiyle gerçekleştirdik değişiklikleri. Sürekli büyütmek zorunda kaldık.
Şu camdan dışarı, Rize’nin doğasına
bir bakın. Dağ manzarası insana tatlı
bir hüzün veriyor. İşte çayımız lezzetini
bu güzellikten alıyor. Karadeniz’de
her ailenin Çaykur ile kuvvetli bir
bağı bulunur. Fertlerden biri mutlaka
Çaykur’da çalışıyordur. Çaykur kadar
bulunduğu coğrafya ve toplumla
iç içe bir başka kurum olduğunu
sanmıyorum.
Çay ve Çaykur ile ilişkinizi nasıl
tanımlarsınız?
Çocukluğumuz çayın içinde geçti.
Dikilmesinden toplanmasına
kadar bütün aşamalarını biliriz.
Çay sevdamızın peşinden girdiğim
Çaykur’da dokuz yıl geçirdim.
Öğrencilik zamanımda geceleri okula
gündüzleri işe geliyordum. Üretimde
çalıştıktan sonra geçtiğim personel
dairesinde bir yıl kadar görev yaptım.
Çaykur’dan askerlik görevim için
ayrıldım. Dönüşte de özel bir bankada
işe girdim. Çaykur ile ilişkimiz, tüm
Rizeliler gibi devam etti.
Dağmaran ne anlama geliyor?
Maran kelimesini Karadeniz’e özgü
bir yapı, ev gibi tanımlayabiliriz.
Dağmaran ismini de dağdaki evimiz
anlamında kullanıyoruz.
Müşterileriniz kimler?
Ağırlıklı olarak yerli turistleri ağırlıyoruz.
Yaz aylarımız çok yoğun geçer.
Öyle ki rezervasyon yaptırmadığınızda kolay kolay yer bulamazsınız. Öte yandan kışın da kapatmıyoruz. Son zamanlarda
Arap turistler de keşfetti burayı.
Çay olarak hangi markayı
tercih ediyorsunuz?
Elbette Çaykur’u kullanıyoruz. Siyah
Altınbaş ile Çay Çiçeği’ni birebir harmanlıyoruz. 11 senedir aklınıza gelecek bütün
Çaykur ürünlerini sunduk ve müşterilerimiz en
çok bu harmanı sevdi.
MART 2015
[35]
[kültürdünyamız]
ÇAYKUR HAKKINDA
NELER SÖYLEMEK
ISTERSINIZ?
ÇAYKUR’U
TEMSİL
ETMEK BÜYÜK GURUR
Çaykur’un Karadeniz’in en büyük değerlerinden biri olduğunu belirten halk oyunları eğitmeni Murat
Kopuz, “Gaziantep Çaykur Karadeniz Günleri’ne birlikte gidip yöre kültürümüzü orada sergilemek bize
kısmet oldu. Çaykur’un tanıtımını çocuklarımızla birlikte yaptığımız için çok mutlu olduk” diye konuştu.
Gaziantep’teki programda her zamankinden daha iyi bir performans sergilemeye çalıştıklarını vurgulayan
Kopuz, “Çaykur’u temsil ettiğimiz için sahnede hepimiz bambaşka bir heyecan yaşadık,” dedi.
RIZE GENÇLIK Spor İl Müdürlüğü’nde görev yapan
Murat Kopuz, hayatını halk oyunlarına adamış, deneyimli bir eğitmen. Liseli gençlerden oluşan halk oyunları
topluluğuyla Rize’nin kültürünü yurtdışında da başarıyla tanıtan Kopuz ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.
Halk oyunlarıyla ilgilenmeye
ne zaman başladınız?
Tam 17 yıldır halk oyunlarıyla iç içeyim. Sanırım ilk olarak
ortaokulda başladım. Ortaokulun ardından liseye geçtiğimde Rize Gençlik Merkezi’ne yazıldım ve horon ekibine
katıldım. Oradaki çalışmaların ardından Rize Belediyesi
bünyesindeki ekipte 11 sene boyunca halk oyunları sergiledim.
Eğitmenliğe nasıl yöneldiniz?
Zaman içinde usta öğreticilik belgemi aldım. Ne var ki bu belge yeterli gelmedi ve antrenörlük belgesi sınavlarına girdim.
Gençlik Spor İl Müdürümüzün önemli çalışmaları sayesinde
bugün çok daha verimli ve disiplinli bir şekilde çalışmalarımızı
sürdürüyoruz.
Halk oyunları sizin için ne ifade ediyor?
Benim hayatım halk oyunları… Gençlik Spor İl Müdürlüğü’nün
kurduğu Gençlik Merkezi’nde 150 metrekarelik bir halk oyunları
[36]
MART 2015
salonu açılıyor. Önümüzdeki aydan itibaren benim açımdan
halk oyunları Rize’de çağ atlayacak. Güzel bir çalışma ortamımız olacak.
Çaykur bizim, Karadeniz’in büyük bir
değeridir. Yediden 70’e Çaykur’dan ekmek
yiyoruz. Son olarak Çaykur ile birlikte
Gaziantep’e gidip yöre kültürümüzü
ve markamızı tanıtmak kısmet oldu.
Çocuklarımızla birlikte Çaykur’un tanıtımını
yaptığımız için son derecede mutlu olduk.
Gaziantep’te yaptığımız programda her
zamankinden daha iyi bir performans
sahnelemeye çalıştık, çünkü Çaykur’u temsil
ediyorduk. Bütün çocuklar için geçerli bu
durum. Çaykur ile gittiğimiz gösterilerden
sonra çocuklarımızın gözünde o heyecanı
görüyorum.
RIZE KÜLTÜRÜNÜ
TANITMAK
Farklı illerden buraya oyunlarımızı görmeye
geliyorlar. Karadeniz kültürünü tanıtıyor,
inceliklerini anlatıyorum. Benim için halk
oyunlarının felsefesi, çıktığı yerde çok önemli.
Beslendiğimiz kültürü anlayabilirsek, diğer
insanlara da o kadar iyi aktarabiliriz. Rize’de
halk oyunları var olmaya devam edecek,
çünkü gençlerimiz büyük bir ilgi gösteriyor.
Çaykur’dan destek gördüğümüzde halk
oyunları daha da farklı oluyor.
Rize’de halk oyunlarına ilgi ne durumda?
Rize’de halk oyunları camiası oldukça küçüktür. Çok değerli arkadaşlarımız ve ekiplerimiz var. Gençlik Spor İl Müdürlüğümüzün destekleri, ardından Çaykur bu anlamda
hepimizi mutlu etti. Son iki buçuk ay içinde yabancı bir ülkeye ve beş farklı şehre gittim. En az 100 gösteri yaptım.
Rize’de bütün törenlere ekibimiz davet ediliyor.
Halk oyunlarına başlamak gençlerimizi nasıl etkiliyor?
15 kişilik ekibimizdeki tüm çocuklarımızın dersleri çok
iyi. Halk oyunları sayesinde olgunlaştım. Öğrencilerim
halk oyunları sayesinde hayata bağlandı, kendine ve
dünyaya daha güzel bakmaya başladı.
Ekibinizdeki gençlerle aranızda nasıl bir bağ
var?
Ekibimdeki her öğrenci benim ailem gibidir. Öğrencilerimin anne ve babalarıyla birebir tanışırım. Üstlendiğim sorumluluğu bir an olsun aklımdan çıkarmadan kendileriyle ilgilenirim.
MART 2015
[37]
[çayınyanında]
Çayın can
yoldaşı
Genellikle ateş tuğlası kullanılıyor. Oysa
Rize simidini kara taştan fırında pişireceksiniz. Hiçbir katkı maddesi katmayacaksınız. Sadece su, un ve maya… Makarna
gibi haşlayıp pekmeze batıracaksınız.
Haşlanmazsa simidimiz bu tadı almaz, ekmek gibi olur. Bir dakika kadar haşlandıktan sonra pekmeze bulanan simit kuruması için kenara alınır. Ardından fırına verilir.
Fırında ne kadar süre pişiriliyor?
İşin sırrı burada işte… Her simidin pişir-
RIZE SIMIDININ
KÖKENI
Rize simidinin kökeninin Rusya’ya
dayandığı tahmin ediliyor. Bu simitler
Çarlık döneminden itibaren çok kolay
bozulmadığı için askerlere katık
olarak üretilirmiş. Uzun zaman önce
oralara gurbete giden ustalarımız
bu mesleği öğrenerek simitleri
Rize’ye taşımış. Sonrasında kendi
yöntemlerimize göre uyarlamışız.
me süresi farklıdır, tecrübeye dayanarak anlarsınız. Ustadan ustaya değişir.
Günde kaç simit üretiyorsunuz?
Tahminen 7 bin simit üretiyoruz. Biz
piyasaya çok dağıtmayız simitlerimizi.
Daha çok tezgâhlara gider. Kara taş
fırını ve ustamızın el ayarı simitlerimize
farklı bir lezzet katar. Daha ağır pişirdiğinizde daha lezzetli olur. Güveç ile
düdüklü tencerede pişirdiğiniz yemeğin
lezzeti aynı olabilir mi?
RIZE SIMIDI
Rize simidi, Rizeliler için çocukluk döneminin vazgeçilmez lezzetlerinden biridir.
Çengelden çekilen sıcacık, mis gibi kokan Rize simidi, çayın en güzel eşlikçilerinden
biridir. Hafızalarımızda farklı bir yere sahip olan Rize simidi, gelişen teknolojiye inat yüz
yıl önceki yöntemle pişirilmeye devam ediyor. Deneyimli ustaların elinde yoğrulan Rize
simidinin sırlarını öğrenebilmek için şehrin en eski fırınlarından birini ziyaret ettik.
SUSAMSIZ olması, Rize simidini benzerlerinden
tamamen ayırır. Rize simidi üzerinde susam olmadığı için bugünlerde diyetisyenler tarafından da
sıklıkla önerilen bir lezzet. Kalorisi çok düşük olan
Rize simidini yapan en iyi ustalardan biri de Besim
Hızlı… 50 yıldır simit yapan Besim ustaya Rize simidinin farklılıklarını ve nasıl yapıldığını sorduk.
Rize simidini farklı kılan nedir?
Susamsız olması, fırınlanmadan önce haşlanması
Rize simidini diğerlerinden ayırır. Öte yandan, Rize
simidini farklı kılan asıl unsur el ayarıdır. Herkes
şarkı söyler ama türkücü ballandırır. Her mesleğin
olduğu gibi Rize simidinin de püf noktası, sırları var.
Allah’a şükür ustalarımız iyiydi. Onlardan öğrendiğimiz şekilde devam ettiriyoruz.
O günlerden bu yana neler değişti?
Pek çok şey değişiyor elbette. Örneğin, bizim kullandıklarımızdan farklı bir fırın türü tercih ediliyor.
Ben 60 senelik taş fırında pişirmeye devam ediyorum. Oysa yeni makineler çok daha kolay.
[38]
MART 2015
RIZE SIMIDININ MAKBULÜ FIRINDAN TAZE ÇIKMIŞ,
ÇITIR ÇITIR OLANIDIR. ÇAYLA, HELE ÇAYKUR ÇAYI
ILE BERABER ŞAHANE GIDER. RIZE’YE UĞRARSANIZ
KAHVALTILARIN VAZGEÇILMEZI OLAN SUSAMSIZ
SIMITLERDEN TATMAYI UNUTMAYIN.
MART 2015
[39]
[spor]
GÜREŞTE TÜRKİYE
ŞAMPİYONLUĞU GELDİ
ÇAYKURSPOR Kulübü Grekoromen takımı sporcularından
İbrahim Tığcı, 19-23 Şubat tarihleri arasında Malatya’da
gerçekleştirilen Genç Erkekler Grekoromen Güreş Türkiye
Şampiyonası’nda 96 kiloda altın madalyaya ulaştı. Türkiye
şampiyonluğunu Rize’ye ve Çaykur’a kazandıran sporcumuzu
tebrik ediyoruz. Çaykurspor’un bir diğer güreşçisi 85 kiloda
yarışan Salih Aydın da Malatya’daki müsabakalarda grubunda
yedinci olarak bronz madalya kazandı.
Rize Amatör Futbol
Ligi 2014-2015 sezonu
tamamlandı. U-14 Takımımız,
şampiyon olarak Rize’yi il
dışında bölge şampiyonluğu
müsabakalarında temsil
etme başarısını gösterdi.
Çaykurspor U-14
Takımımızda ve yönetiminde
şampiyonluk sevinci ve bölge
müsabakalarına hazırlık
çalışmaları devam ediyor.
150 SPORCU
KATILDI
Malatya’da dört gün boyunca büyük
bir heyecana ve çekişmeye sahne olan
müsabakalara Türkiye genelindeki 40
güreş kulübünden 150 sporcu katıldı.
Grubunda 96 kiloda altın madalyayla
Türkiye şampiyonu olan Çaykurspor’un
başarılı güreşçisi İbrahim Tığcı, Avrupa
Şampiyonası öncesi gelecek ay İstanbul,
Sarıyer’deki Türkiye Grekoromen Milli
Takım kampına katılacak.
[40]
MART 2015
U-14 TAKIMIMIZ RİZE
ŞAMPİYONU OLDU
ŞAMPİYONU
PENALTILAR BELİRLEDİ
BAŞARI TESADÜF DEĞIL
Çaykurspor Kulübü Grekoromen Güreş Antrenörleri Rüstem Koyuncu,
Kerem Erkan, Ahmet Kopuz ve Hakan Çelik birlikte yaptıkları açıklamada,
son birkaç yıldır Çaykurspor Güreş Kulübü olarak Türkiye genelinde
ve yurtdışındaki komşu ülkelerde elde ettikleri başarıların tesadüf
olmadığını, yıllar içinde altyapıdan yetiştirdikleri sporcuların mükafatını
yavaş yavaş almaya başladıklarını dile getirdiler.
Play-Off’a yükselen Rize’nin
bir diğer başarılı takımı Rize
Belediyespor ile Derepazarı
İlçe Stadyumu’nda karşılaşan
ve berabere kalan Çaykurspor
Takımı, penaltı atışlarının
üçünü gole çevirerek Rize
şampiyonluğunu elde etti.
DOSTLUK KAZANDI
Çaykurspor Kulübü U-14 Takımı Antrenörü Yaşar Yüksel; şampiyonlukla ilgili olarak şu
açıklamayı yaptı: “Gerek takımımız, gerekse rakibimiz kardeş takım Rize Belediyespor ve
grubumuzdaki diğer takımlarımız sezon boyunca büyük bir centilmenlik içerisinde, kardeşliğe
ve arkadaşlığa örnek olacak davranışlar içerisinde mücadele ettiler. Rize Belediyespor’u ve
grubumuzdaki diğer tüm takımlarımızın sporcu ve teknik adamlarını kulübüm, şahsım ve
sporcularım adına tebrik ediyorum. Rize’yi ve Çaykur’u il dışında en iyi şekilde temsil etmek ve
bu müsabakalardan yeni şampiyonluklar kazandırmak istiyoruz. Bu çalışmalarımızda bizlere
her zaman maddi ve manevi destekleriyle imkân tanıyan Çaykurspor Kulübü Başkanımız,
Çaykur Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürümüz Sayın İmdat Sütlüoğlu’na ve Rize
amatör takımlarına sağlamış oldukları imkânlardan dolayı Rize Gençlik Hizmetleri ve Spor
İl Müdürlüğü’ne teşekkürlerimizi sunuyoruz. Bu kupayı Çaykurspor Kulübümüzün Kıymetli
Başkanı Sayın İmdat Sütlüoğlu’na hediye ediyoruz.”
SEZONUN EN
BAŞARILI KALECISI
Şampiyonluk maçında arka arkaya üç
penaltıyı kurtaran Çaykurspor kalecisi
Telat İslam Çatan, bu sezonun en
başarılı kalecisi seçildi.
MART 2015
[41]
KURTULACAĞIMDAN
ÜMIDIM
OLMADIĞINDAN…
[güncel]
Çanakkale
geçilmez
DÜŞMANLARIN dosta dönüştüğü
başka bir savaş var mıdır? ‘Centilmence’ savaş olur mu hiç? Evet,
olur. Şanlı ordumuzun zaferiyle
sonuçlanan ve tarihe “centilmenlik savaşı” olarak geçen Çanakkale
Savaşı, her yıl dünyanın dört bir yanından, farklı ülkelerden on binlerce
insanın bir araya gelmesiyle anılıyor.
“Düşmanlar” şehitlerini yâd ediyor
ve barışın, huzurun değerini bir kez
daha kavrayıp dostluklarını tazeliyor, gönül bağlarını güçlendiriyorlar. Her buluşmada, bu topraklarda
kaybettikleri evlatlarını anmak üzere Avustralya ve Yeni Zelanda’dan
[42]
MART 2015
Türkiye’ye gelen onbinler Mustafa
Kemal’in 1934 yılında anma törenlerine gönderdiği mesajdaki şu sözlerle teselli buluyor: “Uzak memleketin
toprakları üstünde kanlarını döken
kahramanlar; burada dost bir vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükûn
içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız.
Uzak diyarlarda evlatlarını harbe
gönderen analar; gözyaşlarınızı dindiriniz, evlatlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır. Bu
toprakta canlarını verdikten sonra
artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.”
2 Haziran 1915 günü yaralanmış ve Çanakkale Askeri Hastanesi’nde
şehit olmuş Kolağası (Ön Yüzbaşı) Bölük Komutanı, İstanbullu
Mehmet Tevfik’in annesi, babası ve eşine yazdığı mektup:
500 BINE YAKIN KAYIP
18 Mart 1915, sadece bizim için değil dünya
için de çok önemli bir tarih; Avrupa’nın büyük devletlerinin savaş gemileriyle İstanbul’a
ulaşma niyetlerinin başarısızlığa uğradığı
gün. Tarihçilerin “Son Centilmenler Savaşı”
dediği Çanakkale Savaşı, tüm dünyaya “Çanakkale geçilmez” cümlesini öğrettiği gibi,
sonuçları bakımından Türkiye ve dünya tarihi
açısından da önemli rol oynadı. Günler süren
savaşta en iyimser rakamlarla 250 bin Türk,
215 bin İtilaf kuvveti askeri hayata veda etti.
Yarım milyona yakın insan kaybedildi. Türk
ordusu bu savaşla, Balkan Savaşı’nda zedelenen itibarını yeniden kazandı, ordumuz ve
milletimiz, bu zaferin getirdiği moralle Kurtuluş Savaşı’na girdi.
Batılılar, müttefikleri olan Rus Çarlığı’na bu
savaşta uğradıkları yenilginin ardından yardım edemez hale geldiler. Bu yardımdan
mahrum kalan Çarlık Rusyası içerden çöktü.
Böylece Kurtuluş Savaşı sırasında kuzeydoğuda da bir cephe açılması ihtimali ortadan
kalkmış oldu.
“Sebebi hayatım, feyz ü refikim,
Sevgili babacığım, valideciğim,
Arıburnu’nda ilk girdiğim müthiş muharebede sağ
yanımdan ve pantolonumdan kurşun geçti, hamdolsun
kurtuldum. Fakat bundan sonra gireceğim muharebelerden
kurtulacağımdan ümidim olmadığından bir hatıra olmak
üzere şu yazılarımı yazıyorum.
Hamd ü senalar olsun Cenab-ı Hakk’a beni bu rütbeye kadar
eriştirdi. Yine mukadderatı ilahiye olarak beni asker yaptı.
Siz de ebeveynim olmak dolayısıyla beni vatan ve millete
hizmet etmek için ne suretle yetiştirmek mümkün ise öylece
yetiştirdiniz. Sebeb-i feyz ü refikim ve hayatım oldunuz.
Cenab-ı Hakk’a ve sizlere çok teşekkürler ederim.
Şimdiye kadar milletin bana verdiği parayı hak etmek
zamanıdır. Vazife-i mukaddese-i vataniyeyi ifaya
cehdediyorum. Rütbe-i şehadete erersem Cenab-ı Hakk’ın
sevimli kulu olduğuma kanaat edeceğim. Asker olduğum için
bu, her zaman bana pek yakındır.
Sevgili babacığım ve valideciğim,
Göz bebeğim olan zevcem Münevver ve oğlum Nezih’ciğimi
evvela Cenab-ı Hakk’ın saniyen sizin himayenize tevdi
ediyorum. Onlar hakkında ne mümkün ise lütfen yapınız.
Oğlumun talim ve terbiyesine siz de refikamla birlikte lütfen
sa’yediniz. Servetimizin olmadığı malumdur. Mümkün
olandan fazla bir şeyi isteyemem, istesem de pek beyhudedir.
Refikama hitaben yazdığım matuf mektubu lütfen kendi
eline veriniz. Fakat çok müteessir olacaktır, o teessürü
izale edecek vechile veriniz. Ağlayacak, üzülecek tabii
teselli ediniz. Mukadderat-ı ilahiye böyleymiş. Malumat
ve düyunatım hakkında refikam mektubumda laf ettiğim
deftere ehemmiyet veriniz. Münevver’in hafızasında ve yahut
kendi defterinde mukayyet düyunat da doğrudur. Münevver’e
yazdığım mektubum daha mufassaldır kendisinden sorunuz.
Sevgili baba ve valideciğim,
Belki bilmeyerek size karşı birçok kusurlarda
bulunmuşumdur. Beni affediniz, hakkınızı helal ediniz,
ruhumu şad ediniz, işlerimizi tavsiyesinde refikama
muavenet ediniz ve muin olunuz.
Sevgili Hemşirem Lütfiyeciğim,
Bilirsiniz ki sizi çok severdim. Sizin için vesayemin yettiği
nisbette ne yapmak lazımsa yapmak isterdim. Belki size
karşı da kusur etmişimdir, beni affet, mukadderatı ilahiye
böyle imiş hakkını helal et ruhumu şadet, yengeniz Münevver
hanımla oğlum Nezih’e sen de yardım et, sizi de Cenab-ı
Hakk’ın lütuf ve himayesine tevdi ediyorum.
Ey akraba, dostlar ve yakınlar, cümlenize elveda, cümleniz
hakkınızı helal ediniz. Benim tarafımdan cümlenize hakkım
helal olsun. Elveda, elveda. Cümlenizi Cenab-ı Hakk’a tevdi
ve emanet ediyorum.
Ebediyen Allah’a ısmarladım. Sevgili babacığım ve
valideciğim....
Oğlunuz Mehmet Tevfik
MART 2015
[43]
[çaykur’danhaberler]
BİR HİLÂL UĞRUNA
Çaykur’la
Vapurda Çay Simit Sohbet
TRT Türk’te uzun süredir yayınlanan, beğeni kazanan Vapurda Çay Simit Sohbet
programını artık farklı bir gözle izleyeceğiz. Çayla örtüşen her aktiviteye destek veren
Çaykur, Vapurda Çay Simit Sohbet’in de ana sponsoru oldu.
BİR HİLÂL UĞRUNA
Gençlik ve Spor Bakanlığı, Çanakkale Zaferi’nin 100. Yılı nedeniyle düzenlediği
“Çanakkale-Bir Hilal Uğruna” projesinde, yokluklar içindeki bir milletin çağın en güçlü
devlet ve silahlarına karşı duruşunu il il düzenlediği programlarla anlatacak. Çaykur
da tadım TIR’ıyla, adım adım bu projenin takipçisi olacak.
“ÇANAKKALE - Bir Hilal Uğruna” temalı programda, Çanakkale’nin milletimiz için ifade ettiği değer,
Çanakkale’nin bugüne söyledikleri anlatılacak, medeniyet kurucusu ecdadın varisleri olduğumuzu hatırlamanın,
milletimizin yarınları için ne manaya geldiği ifade edilecek.
Programın temel amacı, Çanakkale zaferinin yaşandığı
toprakları göremeyenleri Çanakkale’ye götürmek, Çanakkale ruhunu bir nebze olsun onlara hissettirmek, birlik
olma duygusunu yeniden yaşatabilmek.
Çanakkale Savaşı ile ilgili şiirlerin okunduğu, türkülerin
söylendiği programda, yaşanan olaylar, hatıratlar ve asker mektuplarıyla anlatılacak. Çanakkale Savaşı ile ilgili
görüntülerden oluşan bir projeksiyon gösterisi yapılacak.
Programın yapılacağı salonun fuayesinde Çanakkale
Savaşı’na ait materyallerden oluşan bir müze-sergi ve
fotoğraf sergisi olacak. 90 dakikalık bu programlarda,
Serdar Tuncer moderatörlüğünde Esat Kabaklı, İbrahim
Sadri, Dursun Ali Erzincanlı ve Talha Uğurluel gibi sanatçı,
tarihçi ve şair kimlikleriyle ülkemizin önde gelen değerlerinin katılımlarıyla Çanakkale türküleri okunarak, şiir dinletileri ve tarih okumaları yapılacak.
[44]
MART 2015
İSTANBULLULAR yaklaşık dört yıldır Şehir Hatları
vapurlarında ara ara kamera ışıklarıyla karşılaşıyorlardı.
Stüdyo yerine İstanbul’un cıvıl cıvıl enerjisini kullanan
program, mekâna ve duruma en uygun adı seçmişti:
Vapurda Çay Simit Sohbet.
Yapımcılığını ve sunuculuğunu Ömer Öztürk’ün üstlendiği program, her hafta yayınlandığı TRT Türk’te
bir ünlüyü vapurda ağırlıyor. Saim Orhan’dan Özdemir
Erdoğan’a, Hüseyin Turan’dan Hayko Cepkin’e kadar
çok sayıda konukla çay ve simit eşliğinde sanattan tarihe, geniş bir yelpazede sohbet ediliyor. Şehir hatları
vapurlarının çekim mekânı olarak seçilmesinin nedeni,
bugüne kadar pek çok ünlü ismi ağırlamış olmaları…
Çay dünyasına ait, çayı tanıtan ve sevdiren her girişimin destekçisi olan Çaykur, konseptine birebir uyan
Vapurda Çay Simit Sohbet’in de ana sponsorluğunu
üstlendi.
Her pazar TRT TÜRK ekranlarına gelen programa izleyiciler de katılabiliyor. Programa hem izleyici olarak
katılmak hem de şanslı vapur yolcularından biri olmak
için çekim tarihlerini yapımın sosyal medya adreslerinden takip etmek, görüş ve öneri bildirmek mümkün.
MART 2015
[45]
[karadeniz’den]
DAĞ HOROZU
O bir Karadenizli
Karadeniz, özgün iklim koşulları sayesinde birçok canlıya kucak açan bir bölge.
Doğu Karadeniz’de görülebilen dağ horozu da o canlılardan biri. Koruma altındaki
dağ horozunun varlığına dikkat çekmek için her yıl şenlik düzenleniyor.
HER YIL BULUŞUYORLAR
Nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan dağ horozu için,
yaşam alanı olarak seçtiği Karadeniz’de her yaz İkizdere Dağ Horozu
Şenlikleri düzenleniyor. Bu yıl 11’incisi yapılacak şenliğin amacı, dağ
horozunu korumak ve turizme kazandırmak.
SABAHIN ERKEN SAATLERINDE 2 BIN 200 METRE
YÜKSEKLIKTEKI SIVRIKAYA YAYLASI’NA ÇIKAN
KUŞ GÖZLEMCILERI VE DOĞASEVERLER HEM DAĞ
HOROZUNU, HEM DE ÇEVREDE BULUNAN YABANI
HAYVANLARI IZLIYOR.
İkizdere Belediye Başkanı Hasan Köseoğlu, geçen yıl yapılan şenlikte
şu bilgileri aktardı:
“Bu şenlikle, dünyada endemik olan bu kuşun avlanmamasını
amaçlıyoruz. Her yıl yerli ve yabancı birçok turist gelip bu
dönemlerde bu kuşu burada gözlemliyor. Özellikle Avrupa’dan gelen
çok meraklısı var. Biz önemini yeni kavradık. İkizdere Dağ Horozu
Şenlikleri’ni düzenlemekten büyük mutluluk duyuyoruz. Türkiye’nin
birçok noktasından gelen doğa ve kuş dernekleri şenliğe katılıyor.
Sabahın erken saatlerinde ve Haziran ayı içerisinde bu kuşu görmek
mümkün oluyor. Sonrasında kuluçkaya yattığı için pek görülmez.
Daha sonra Eylül, Ekim aylarında da görülebiliyor. Maksadımız bu
güzelliği ve zenginliği herkesle paylaşıp duyurabilmek. Herkesin
gelebileceği ve zevkle seyredebileceği bir ortam sağlıyoruz.”
İNGILIZLER, Almanlar, Hollandalılar, İsviçreliler, Fransızlar kilometreler aşarak Doğu Karadeniz’e geliyor sırf onu görmek
için... Çünkü nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan dağ
horozu, dünyada sadece bu bölgede yaşıyor.
Dağ horozu, “alpin” de denilen yüksek dağ kuşlarından. Yıl
boyunca 1.500–3.000 metre yükseklikte ağaç sınırı ve alpin
çayırlıklar arasında yaşarlar. Türkiye’de türün yaşam alanı ardıç ve orman güllerinin yakınlarındaki çayırlar. Yuva yapımında kullanılacak sık bitki örtüsüne ve alanlarının sınırlarını belirleyebilecekleri açıklığa ihtiyaç duyuyorlar. Bu tanımlara uygun
[46]
ŞUBAT2015
MART
2015
olan Kafkasya Bölgesi, Gürcistan, İran, Rusya, Ermenistan ve
Türkiye’de yaşıyorlar.
Dağ horozları aslen bitkilerle besleniyorlar. Soğuk kış ayları
boyunca huş ağacının kedicikleri, ardıçların tohum ve iğneleri, kuşburnu ve kuş üvezi meyveleri, orman güllerinin yazdan kalan sürgünleriyle besleniyorlar. İlkbahardan sonbahara
kadar yüksek dağ bitki topluluklarının saplarını, çiçeklerini
ve olgunlaşmamış tohumlarını, sonbaharda ise böğürtlen ve
ayı üzümü gibi dağ meyvelerini yiyorlar. Doğumdan itibaren
yaklaşık 15 gün boyunca böcek, salyangoz ve örümcek-
le de besleniyorlar. Dişi dağ horozları
birinci yılın sonundan itibaren yılda bir
kez yavruluyorlar. Bir seferde 8-12 arası yumurta bırakıyorlar. Yaklaşık 20-25
günlük kuluçka süreleri boyunca yumurtalarını yüzde 5-yüzde 30 arasındaki bir
oranda kaybediyorlar. Dişi dağ horozu,
yavruların yumurtadan çıkmasını izleyen
iki ay içinde her 10 günde bir, diğer yırtıcı hayvanların yanı sıra kar ve yağmur
10’uncu Dağ Horozu Şenliği - Dağ Horozu arama etkinliği. Fotoğraf: İkizdere Kaymakamlığı Arşivi
nedeniyle de bir yavru kaybediyor. Dağ
horozunun ömrünün ortalama dokuz yıl
olduğu tahmin ediliyor.
Dağ horozu göçmen bir tür değil. Ama
yaz aylarını yükseklerde, kışı ise daha
alçaklarda geçiriyor. Dünyada sayısının
50 ila 100 bin arasında değiştiği sanılan dağ horozunun Türkiye’deki nüfusu
araştırmalara göre 1.000 – 1.500 arasında değişiyor.
Dağ horozunu İngiliz
biyologlar 1977 yılında
keşfetmiş. Gözlemciler
ayrıca çok dikkatli;
çünkü yuvasına insan eli
değdiğini hisseden dağ
horozu bir daha orayı
asla kullanmıyor.
MART 2015
[47]
[sağlık]
Beslenme alışkanlığımız da diş sağlığı
için hayati önemde. Diş sağlığı için
peynir, süt ve yoğurdu soframızdan
eksik etmememiz öneriliyor.
DİŞ İPİ ŞART
GÜZEL DIŞLER,
SAĞLIKLI
HAYATLAR
GÜLÜMSEDIĞIMIZDE bembeyaz parlayan dişler estetik bir görüntüden ibaret değil. Bakımlı dişler beden
sağlığımızı koruduğu gibi, ülke ekonomisine de katkı
sağlıyor. Araştırmalar, diş hastalıklarının koruyucu tedbirlerle oluşmadan önlenmesi halinde tedavinin ülke
ekonomisine maliyetinin 12 kat azalacağını gösteriyor.
Ağız ve diş sağlığını bozan faktörler, vücut sağlığımızı da doğrudan etkiliyor. Çünkü diş çürükleri ile dişeti
hastalıkları; kalp-damar hastalıkları, yüksek tansiyon,
kemik erimesi, şeker hastalığı ve kadınlarda erken doğum, düşük doğum risklerini artırıyor.
Ülkemizde diş ve dişeti hastalıklarının yüzde 85’lere varan sıklıkta ortaya çıktığını dikkate alarak, ağız ve diş
sağlığı konusunda kolayca uygulayabileceğimiz koruyucu önlemleri sizler için derledik.
Ağız ve diş sağlığının korunabilmesi ve çürüklerin engellenebilmesi için dişlerin düzenli olarak fırçalanmasının
yanı sıra diş ipi kullanımı, beslenme alışkanlığının düzenlenmesi, hekime belli periyotlarda muayeneye gidilmesi
konuları da büyük önem taşıyor.
Çürük oluşumunu önlemek aslında hiç de zor değil. Sabah kahvaltıdan sonra ve gece yatmadan önce ikişer dakika etkili bir fırçalama, çürüklerden korunmak için yeterli
oluyor. Ancak diş hekimleri, diş fırçalarken aşırı kuvvet
kullanmaktan kaçınmamız gerektiği uyarısında bulunuyor. Çünkü aşırı kuvvet, diş eti çekilmesine yol açıyor. Bu
nedenle, dişlerimizi diş etlerine masaj yapar gibi, dairesel
hareketlerle fırçalamamız gerekiyor.
Ayrıca dişlerimizin sadece görünen yüzeylerini doğru fırçalamamız da yeterli değil. Çünkü doğru yöntemle fırçalasak bile, fırçalama diş aralarındaki bakteri plağını etkilemiyor. Bu nedenle diş aralarını da günde bir kez ve gün
sonunda diş ipiyle temizlememiz şart.
Beslenme alışkanlığımız da diş sağlığı için hayati önemde. Diş sağlığı için peynir, süt ve yoğurdu soframızdan
eksik etmememiz öneriliyor. Şekerli yiyecekler için de bir
zaman belirlenmiş. Bu yiyecekleri, tükürük akışının en
yoğun olduğu ana öğünler sırasında yememiz gerekiyor.
Öğün aralarında abur cubur yeme alışkanlığımız varsa,
tercihimizi iyi yıkanmış taze meyve ve sebzeden yana
kullanmalıyız.
Çürüğe karşı savaşta bir yardımcımız da diş hekimince
diş yüzeylerine uygulanacak fluor. Birçok besinde doğal
olarak bulunan fluorun uygun dozda ve sürekli olarak ağız
ortamında bulunması diş çürüğü oluşumunu engelliyor.
Özellikle erken yaşlardaki diş çürükleri, çoğunlukla azı ve
küçük azı dişlerinin çiğneyici yüzeylerindeki çukurcuklarda başlıyor. Dolayısıyla, bu çukurcukların üzerinin diş
hekimlerince kapatılması gerekiyor.
Ağız-diş sağlığı
hizmetleri, başta
diş hekimleri olmak
üzere, ülkemizdeki
yaklaşık 7 bin diş
protez teknisyeni, diş
protez laboratuvarları,
diğer sağlık çalışanları
ve dental firmaların
da dâhil olduğu 1
milyar dolarlık gayrı
safi hasılasıyla dev
bir sektör. Ancak
kişi başı ağız-diş
sağlığı harcaması
AB ülkelerinde
yaklaşık 220 dolar
iken ülkemizde 15
dolar civarında.
Avrupa ülkelerinde
diş hekimine yıllık
başvuru sayısı beş
iken Türkiye’de bu sayı
sadece 0.7.
sinin yanı sıra düzgün konuşmasını da sağlıyor.
Sağlıklı süt dişleri hem çiğneme görevini yerine getiriyor hem de altında bulunan daimi dişi
koruyup bu dişin zamanında sürmesine zemin
hazırlıyor. Başka bir ifadeyle, kalıcı dişlerin en
büyük teminatı olan süt dişlerinin asla ihmal
edilmemesi, zamanından önce de çekilmemesi
gerekiyor. Tedavi edilmeyen süt dişleri ağrıya,
kokuya; konuşma-çiğneme zorluğuna ve beslenme bozukluğuna yol açıyor. Süt dişlerinin
tedavi edilmeden erken bir dönemde çekilmesi, kalıcı dişlerde çarpıklığa ve çene gelişiminde
bozukluğa neden oluyor.
Diş çürüğünün ve diş eti iltihabının nedeni,
bakteri plağı. Bakteri plağı, dişlerimizi düzenli
fırçalamadığımız ve diş ipiyle temizlemediğimiz zaman diş yüzeyinde oluşan ve içinde bol
miktarda bakteri ve besin artığı bulunduran
yapışkan bir tabaka. Ayrıca bakteri plağının
temizlenmemesi halinde, tükürükteki kalsiyum
tuzları plağa yapışıyor ve sert birikintiler oluşuyor. Hemen hepimizin karşısına muayene sırasında çıkan diş taşı işte böyle meydana geliyor.
Diş taşları, bir kez oluştuktan sonra fırçayla ve
diş ipiyle temizlenemediği için diş hekimlerine
başvurmamız gerekiyor. Aksi takdirde, diş eti
sağlığımız bozulduğu gibi, diş taşları ve ilerlemiş diş eti hastalığı nefesimizde maalesef kötü
bir kokuya yol açıyor.
SÜT DİŞLERİ ÖNEMLİ
Diş çürükleri ve dişeti hastalıkları; erken ve düşük doğum, kalp-damar hastalıkları, yüksek tansiyon,
kemik erimesi, şeker hastalığı riskini artırıyor. Oysa kolaylıkla koruyucu önlemler alabiliriz.
[48]
MART 2015
Ağız sağlığının önemi, daha çocukluk çağında, süt dişlerinin çıkmasıyla başlıyor. Süt dişleri çocuğun beslenme-
MART 2015
[49]
[serbestkürsü]
Çalışmalarını bizimle paylaşmak isteyen arkadaşlarımız için
iletişim adresimiz: [email protected]
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10 11 12 13
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
Doğu Karadeniz
bölgesinde yetiştirilen çaylar,
ekolojik iklim şartları
Ey Nazlı Çiçek!
nedeniyle, kış aylarında kar
Sürmeler yakışmış ela gözüne,
Dalımda gülüm ol, ey nazlı çiçek!
Nazarın şifadır, çevir yüzüme,
Konuşan dilim ol, ey nazlı çiçek!
altında kaldığından çay
tarımında zirai ilaç
kullanılmaz.
Gözünden başka göz bana bakmıyor,
Nefesin değmese hayat akmıyor,
Kırların çiçeği sensiz kokmuyor,
Peteğim balım ol, ey nazlı çiçek!
Bu durum ülkemizi sağlıklı
çay üretimi için ideal ülke
konumuna getirmektedir.
Yâr sensiz geceler çok uzun, bitmez,
Yanımda olmadan ocağım tütmez,
Yol sana çıkmazsa ayağım gitmez,
Ayağım elim ol, ey nazlı çiçek!
SOLDAN SAĞA:
1) Canlı organizmada veya canlı hücrelerde hareketi,enerjiyi sağlamak için
oluşan,biyolojik ve kimyasal değişmelerin bütünü 2) Bir yerde oturma-Kalıtımın
temeli sayılan asit türü-Duman kiri 3) Adet-Dolaylı olarak anlatma - Işık, ziya
4) Dikilitaş-Rütbe, paye 5) Lityumun sembolü-Dilemek-Numaranın kısa yazılışı
6)…..Eğin(Bir köşe yazarının adı)-Bir erkek ismi 7) Doğruluk, dürüstlük, adalet 8)
Barındırma-Monopol, inhisar 9)O gösterme sıfatının eski şekli-İstanbul’da ünlü
bir eğlence mekanının adı-Engerek yılanı 10) Aids testi-Asya’da bir ülke 11) Bir
bulunma hali eki-Benzer,eşdeğer-Bir bağlaç 12) Zayıflamak-Karşılık beklemeden yapılan iş 13) Artı-Antalya’da bir çay adı
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1) Esatir-Terbiye, ahlak 2) Büyükler, ileri gelenler-Bir giysi türü 3) Adet-Bir yerde
bulunanların bütünü, halk-belirti, im 4) Operasyon-Allah’ın sıfatlarından biri 5)
Berilyumun simgesi-Duman kiri-Şaşkınlık verici olağanüstü olay 6) Otizm üç yaşından önce başlayan ve ömür boyu süren, sosyal etkileşime ve iletişime zarar
veren, sınırlı ve tekrarlanan davranışlara yol açan beynin gelişimini engelleyen
bir rahatsızlık ve bu hastalığı olana denir - Kayak 7) Makine Kimya Enstitüsü’nün
kısa yazılışı-Yunanistan’ın başkenti 8) Kaz dağlarının mitolojik dönemlerdeki adıManevi olarak-Lityumun simgesi 9) Çinkonun simgesi-Uçamayan bir kuş-Bir
şaşma sözü 10) Kocaeli’ne bağlı bir yerleşim bölgesi-İşinin ustası 11) Akıl-Kesilecek hayvan pazarlamacısı-Lantanın simgesi 12) Duyurular-Fukara 13) Ruj
silmekte kullanılan kimyasal bir bileşik-Gemilerde hazır bulundurulan kayık
Bu nedenle tarımında zirai
ilaçlama, üretiminde katkı
Varlığın hayattır güne, geceye,
Gülüşün can katar söze, heceye,
Cennetin dururken sürme acıya,
Rehberim yolum ol, ey nazlı çiçek!
maddesi kullanılmayan tüm
ürünlerimizi gönül
rahatlığı ile
Karşıma çıkınca tutulur dilim,
Kalemi düşürür, tutamaz elim,
Kalbimin nidası hep sana gülüm,
Rengarenk lalem ol, ey nazlı çiçek!
tüketebilirsiniz.
Hicrana mezarlar kazmak isterim,
Hep gönül bahçende tozmak isterim,
Hayatı seninle yazmak isterim,
Aşkıma kalem ol, ey nazlı çiçek!
MUSTAFA HOŞOĞLU
Hazırlayan: MİTHAT BAYRAKOĞLU - Veri Hazırlama Kontrol Memuru / Ardeşen Çay Fabrikası
[50]
MART 2015
TR-BIO-653
Agriculture of Turkey
a
v
K
u
i
ş
r
t
e
u
l
r
n
d
e
u
v
k
e
İR İLK
!
TÜRK
İYE’DE
BİR İLK
!
S
TÜRKİ
YE’DE
B
Bildiğimiz siyah çay “artı” meyve ve bitki lezzetleri.
İster demlik, ister bardak poşeti.

Benzer belgeler

Çaylık Mart 2014

Çaylık Mart 2014 Belgin Demirer, Mine Türkün, Mehmet Kaptan Erbaş Cansu Cangöz, İkbal Erdoğan Karçe Katkıda Bulunanlar Mithat Bayrakoğlu

Detaylı

Çaylık Temmuz 2015

Çaylık Temmuz 2015 Cansu Cangöz, İkbal Erdoğan Karçe Katkıda Bulunanlar Mithat Bayrakoğlu

Detaylı