Eylül 2011 - Bilişim Uzmanları Derneği

Transkript

Eylül 2011 - Bilişim Uzmanları Derneği
Bilişim Uzmanları
Bülteni
Cilt 1, Sayı 4
5 Eylül 2011
BTK 11 YaĢında
Orada Bir Yayla
Var Uzakta
Nanoteknoloji
Kalibrasyonun
Önemi
Ayın Konuğu: YaĢar GÖK
Sunuş
Yeniden merhaba,
Öncelikle Ramazan Bayramınızı ve 30 Ağustos
Zafer Bayramınızı tebrik
ederim. Sıcaklar, ramazan, yaz tatili derken eylül
ayında dördüncü sayımızla sizlere ulaĢabilmenin
mutluluğunu yaĢıyoruz.
15 Ağustos‟ta Kurumumuzun 11. kuruluĢ yıldönümünü Gazi Üniversitesi
Kültür Evi‟nde verilen iftar
yemeği ile kutladık. Önümüzdeki günlerde bu tür
organizasyonların devam
etmesini umuyoruz.
Bu sayıda:
AB‟de
3
GeniĢbant Yaygınlığın Sağlanması
Sağlıklı YaĢam 6
Konusunda
Sorular ve
Cevapları
Ġnin Arabadan,
Kurtulun
Zindandan
8
Evrendeki
Atomlar
9
Emre‟nin
Rotası
11
Çektiklerimiz
14
Bakıp
Geçtiklerimiz
15
Derneğimiz yönetim kurulunda üçüncü değiĢim de
yaĢandı geçtiğimiz ay
içerisinde.
Yasin
Bakırcı‟dan boĢalan yönetim kurulu üyeliğine,
yedek üyelerden Mehmet
Özcan seçildi, kendisini
tebrik ediyor, baĢarılar
Elif ÖZDEMĠR, BiliĢim Uzmanları Derneği BaĢkanı
diliyoruz.
Bu ayki bültenimizde yine
gezi yazılarımız var. Sevgili Meral Öztarhan bizi
Karadeniz yaylalarına
götürecek. Bu ay ayrıca
iki yeni yazı dizisine daha
baĢlıyoruz. Mustafa GüneĢ‟in “Sağlıklı yaĢam
konusunda ilginç sorular
ve cevaplar”ı köĢesinin
hepimizin ilgisini çekeceğini zannediyorum. Mustafa GüneĢ ilerleyen sayı-
larda “ekmek sanatı”ndaki
tecrübelerini de bizimle
paylaĢacak. Pek çoğumuz
bilmeyebilir ama Mustafa
bey, tam bir ekmek ustası, hatta bu konuda hazırladığı çok popüler bir de
internet sitesi var. Ayrıca
Yahya Emre Gülersoy,
bu sayıdan itibaren
“Emre‟nin Rotası” ile hem
deneyimlerini hem de fotoğraflarını paylaĢacak
bizimle. Yine pek çoğumuz bilmemekle birlikte,
Yahya Emre de fırsat buldukça Evliya Çelebi misali
ülkemizi ve dünyayı gezmekte. Önümüzdeki ay
Brezilya‟dan dünya turuna
baĢlıyoruz.
Ġçimizde kimbilir daha ne
cevherler var bilmediğimiz, ancak sizler paylaĢtıkça öğreneceğimiz.
Sevgiler, saygılar.
BTK 11 Yaşında
Bilgi Teknolojileri ve ĠletiĢim Kurumu kuruluĢunun
11. yıldönümünü kutladı.
15 Ağustos 2000 tarihinde Telekomünikasyon
Kurumu adıyla kurulan
kurum daha sonra 2008
yılında kabul edilen Kanunla Bilgi Teknolojileri
ve ĠletiĢim Kurumu adını
almıĢtı. Elektronik haberleĢme sektöründe düzen-
leme ve denetleme görevlerini yürütmekle görevlendirilen Kurum, hem
sektör temsilcileri hem de
tüketiciler açısından bir
çok önemli uygulamaya
imza atmaktadır. Ülke
geliĢimi için anahtar role
sahip bilgi teknolojileri ve
iletiĢim sektörünün geliĢmesi, tüm kullanıcıların
elektronik haberleĢme
hizmetinden faydalanmasının sağlanması ve tüketici menfaatinin korunması Kurumun en temel uğraĢları arasında bulunmaktadır.
Sayfa 2
BiliĢim Uzmanları Bülteni
BTK 11. Yıl Kutlamaları
Mehmet ÖZCAN
BiliĢim Uzm.Yrd.,
UĠD, BTK
Kurumumuzun
11. kuruluş
yıldönümü kutlu
olsun.
Bilgi Teknolojileri ve ĠletiĢim Kurumu‟nun kuruluĢunun 11. yıldönümü vesilesiyle 15 Ağustos 2011 tarihinde Kurum yöneticileri ve personelinin katılımıyla bir iftar programı düzenlenmiĢtir. Gazi Üniversitesi Kültür Merkezinde gerçekleĢtirilen program, Kurul BaĢkanı Dr. Tayfun Acarer‟in Kurumun üstlendiği sorumluluk ve görevlerin önemi ile kurumun insan kaynağı kalitesine vurgu yaptığı konuĢması ile baĢlamıĢtır. Sayın Acarer‟in konuĢmasının ardından Kurum çalıĢanlarının fotoğraflarından oluĢan bir slâyt gösterisi gerçekleĢtirilmiĢ ve iftar yemeği Türk Tasavvuf Müziği‟nin nadide eserlerinin canlı
performansı ile taçlandırılmıĢtır. Yüksek katılımın gözlendiği programın kurumsal birlik ve beraberliğin geliĢtirilmesi ile Kurumsal kültürün pekiĢtirilmesine hizmet ettiği düĢünülmektedir.
Cilt 1, Sayı 4
Sayfa 3
AB’de Genişbant Yaygınlığın Sağlanması
AB, COM(2010) 472 nolu tebliğinde, Avrupa geniĢbant yaygınlığını, sayısal büyüme için bir
yatrım olarak görmektedir. Tebliğ ile, Sayısal Gündem ile belirlen 2020 geniĢbant hedeflerine ulaĢılmasında ulusal ve yerel yetkililere yardım edilmesi amaçlanmaktadır. Sayısal
Gündem‟e göre 2020‟ye kadar aĢağıdaki geliĢmelerin sağlanması gerekmektedir:
Tüm Avrupa vatandaĢları 30 Mbit/s ve üzeri hızlarda geniĢbant hizmetlere eriĢebilir
olmalıdır.
Avrupa‟da konutların % 50‟sinde 100 Mbit/s veya üzeri hızlarda geniĢbant abonelik
bulunmalıdır.
Avrupa Komisyonu 30 Mbit/sn‟lik hedefe ulaĢmanın maliyetinin 38-58 milyar avro arasında
olacağını, 100 Mbit/s‟lik hedef için ise 181-268 milyar avro gerekeceğini tahmin etmektedir.
Komisyon bu tebliğ ile, yatırımların nasıl teĢvik edilebileceğini ve yatırım maliyetlerinin nasıl düĢürülebileceğini tanımlamakta, aynı zamanda, üye devletlerin kendi geniĢbant hedeflerini belirlemelerini ve geniĢbant planlarını uygulamalarını istemektedir.
Yatırımların teĢvik edilmesine yönelik Komisyon tavsiyeleri aĢağıda sıralanmaktadır:
Planlama otoritelerinin yeni pasif altyapıların kurulmasını ve bina içi kabloların döĢenmesini bir zorunluluk haline getirmeleri
ĠĢletmecilerin kanal ve gözler gibi yerel eriĢim altyapılarını kullanmasına yönelik
olarak yerel otoritelerin bunların yerlerini ve elveriĢlilik durumlarını açıklama konusunda yoğun çaba harcamaları. Böylece alternatif iĢletmecilerin yerleĢik iĢletmeci
ile eĢit Ģartlarda fiber döĢeme olanağı bulamaları ve ĢehirleĢme maliyetlerine katkı
sağlamaları.
GeniĢbant yaygınlığının sağlanmasına yönelik olarak Komisyonun atacağı adımlar aĢağıda
sırlanmaktadır:
GeniĢbant maliyetlerinin karĢılanması ve yatırımların desteklenmesi için Avrupa
Yatırım Bankası ile birlikte bir öneri geliĢtirilmesi
Yerel ve bölgesel otoritelerin AB fonlarının tamamının kullanılmasına katkı sağlayacak bir geniĢbant yatırım kılavuzunun kabul edilmesi
2012 yılına kadar üye devletlerdeki maliyetlerin düĢürülmesine yönelik uygulamaların tamamının göz önüne serilmesi
2013 yılına kadar ERDF, ERDP, EAFRD, TEN ve CIP gibi mevcut AB fonları vasıtasıyla yüksek hızlı geniĢbandın maddi olarak desteklenmesinin hızlandırılması ve
etkinleĢtirilmesi
Komisyon tarih belirtilmemekle birlikte ayrıca, kamu-özel ortaklıklardan sağlanacak fonların
kullanılmasına yönelik olarak rehberlik edecektir.
Dr. Nur SAYGI,
BiliĢim Uzmanı, SAD
BTK
Üye devletlerin,
Sayısal Gündem
ile belirlenen
genel hedeflere
ulaşacak
biçimde kendi
hedeflerini
gözden
geçirmeleri ve
bu hedeflere
yönelik eylem
planlarını
uygulamaları
gerekmektedir.
Ulusal geniĢbant planları konusundaki hükümler ise aĢağıdaki gibidir:
Üye devletlerin, Sayısal Gündem ile belirlenen genel hedeflere ulaĢacak biçimde
kendi hedeflerini gözden geçirmeleri ve bu hedeflere yönelik eylem planlarını uygulamaları.
Bu planların Komisyon tarafından gözden geçirilmesi
Komisyon geliĢmeleri izleme konusunda yeni bir Sayısal Gündem Tabelası da dahil bazı
araçları uygulamaya baĢlamıĢtır.
2020 yılı hedeflerine doğru ilerlendiğini takip etme açısından daha kısa vadeli ara hedefler
tanımlanmıĢ bulunmaktadır. Bu hedefler aĢağıda belirtilmektedir:
2013 yılına kadar kırsal kesimlerde 2 Mbit/s hızlarında diğer bölgelerde daha yüksek hızlarda geniĢbant hizmetlerin sunuluyor olması (2013 yılında geniĢbant hizmetlerin tüm vatandaĢlara ulaĢtırılması hedefi, hızların da belirtilmesi ile netleĢtirilmektedir).
2015 yılına kadar konutların % 15‟inde 100 Mbit/s hızında geniĢbant aboneliğin
tesis edilmesi.
2015-2018 arasında hem AB genelinde hem de ulusal seviyede ara kontrol hedeflerinin belirlenmesi
Kaynak: Cullen International, Trackers, August 2011
AB, geniĢbant yaygınlığının sayısal
büyüme için bir yatırım olduğuna inanmaktadır.
Sayfa 4
BiliĢim Uzmanları Bülteni
Orada Bir Yayla Var Uzakta
Gençliğimin reddettiği, yetiĢkinliğimin sevdalandığı coğrafyadır Doğu Karadeniz. Coğrafya
kitaplarımızdaki tanımıyla, sahilden itibaren dik yamaçların yükseldiği, çok sayıda akarsu
tarafından bölünen vadilerden oluĢan bu nedenle yerleĢimin dağınık olduğu o coğrafya
benim için, çalıĢma hayatına geçtiğim yıllara kadar okulların tatil olduğu gün gidilen, okullar
açılmadan 1 gün önce dönülen yerdi. Rize ile Artvin‟in orta yerinde sahilden baĢlayıp dağın
tepesine kadar uzanan bir köydür benim köyüm. Sahilde olmasına rağmen denizden çok
dağlara tutkun insanların yaĢadığı bir köy. Çocukluğumdan beri köye her gittiğimde Haziran ayının sonlarına doğru yaylaya göçen akrabaların ve hayvanların Ģenliklerle uğurlandığını, Eylül baĢında da Ģenliklerle karĢılandığına tanık olur, bu uğurlama ve karĢılamalarda
dedemin, babaannemin gözlerindeki yaĢlara anlam veremezdim.
Meral ÖZTARHAN
BiliĢim Uzmanı, UĠD,
BTK
Yaylaları,
dağları sevmek
için sabah orada
uyanmak
gerekirmiş.
Güneşin bu
kadar parlak,
havanın bu
kadar temiz
olduğu,
kimyasalların,
teknolojinin
ulaşmadığı bir
noktada olmak
çok ayrıcalıklı
bir duyguymuş
meğer.
Yayla çiçekleri
Köyün yaylası çocukluğumdan beri merak ettiğim bir yer olmasına rağmen, araba yolu
olmaması ve yürüyerek 16 saatte tırmanılabilen bir yer olması dolayısıyla gitmemize hiçbir
zaman izin verilmezdi. Son yıllarda dağlara açılan orman yolları (iyi niyetlerle yapılan ve
hep kötü sonuçlar doğuran yollar) köyümüzün yaylasına motorlu araçlarla biraz daha yaklaĢmamızı sağlayınca, bir Ağustos günü, sırt çantalarımız kuĢanıp, dedemin hasretle andığı, türkülerine konu ettiği yaylaları görmek için yola koyulduk. Açılan orman yolundan (yol
dediysem çukur ve kayalardan oluĢan sadece ağaçların olmadığı bir izden bahsediyorum)
eski bir jeep ile 4 saatlik bir yolculuktan sonra Kaçkar dağlarının 2400 metre rakımına kadar tırmandık. Artık etrafımızda hiç ağaç kalmamıĢtı. Tırmanırken sürekli sisli, kapalı bir
hava ile yolcuk yaptık. Yolun bittiği noktaya ulaĢtığımızda hava birden günlük güneĢlik oldu, biz havanın açmasına sevinirken Ģoförümüz “hava açmadı, biz bulutların üzerine çıktık”
diyerek geldiğimiz istikameti göstermek için bizi bir tepenin üzerine çıkarttı. Altımızda inanılmaz bir manzara vardı; bir bulut denizi. Biz az önce o bulutun içindeydik.
Araçtan indikten sonra 3 saatlik bir yürüyüĢle bizim köyün yaylası; Balıklı‟ya vardık (Daha
doğrusu öyle zannettik). Zaman tünelinden geçmiĢtik sanırım. Modern çağdan, taĢ devrine
gelmiĢ gibi hissettiren bir görüntü vardı karĢımızda: evler etraftaki taĢların üst üste konulmasıyla oluĢturulmuĢ mağara kıvamında yerleĢimlerdi. Evlerin önünden çağıldayarak akan
bir dere ve evleri çevreleyen keskin sivri Kaçkar zirveleri vardı. Gördüklerim karĢısında ilk
hissettiğim boyutsuzluktu. Evler, dağların zirveleri, elini uzatınca dokunacak kadar yakın
görünüyordu. Oysa evleri gördükten sonra evlerin yanına gitmek için, derelerin içinden,
buzulların üzerinden, yarım saatlik daha bir yürüyüĢ yapmamız gerekti. Yaylaya vardığımızda çok sıcak bir karĢılama bizi bekliyordu. AkĢam yemeğimiz, yayladaki ineklerin sütünden yapılan peynirlerden hazırlanan yöresel adı “hğeh” olan, yani Ġsviçre Alplerindeki havalı adıyla nam-ı diğer “cheese de fondü”, ısırgan çorbası (eğinç) ve mısır ekmeği idi. Yorgunluk, temiz hava, gökyüzündeki yıldızların altında yenen lezzetli bir yemek ve köylülerle
soba baĢındaki bol kahkahalı bir sohbetten sonra mağara evimizdeki yerden 50 cm yükseklikteki bir tahta döĢeğin üzerinde en keyifli uykularımızdan birini uyuduk.
Yaylaları, dağları sevmek için sabah orada uyanmak gerekirmiĢ. GüneĢin bu kadar parlak,
havanın bu kadar temiz olduğu, kimyasalların, teknolojinin ulaĢmadığı bir noktada olmak
çok ayrıcalıklı bir duyguymuĢ meğer. Bu pozitif duygunun ve yine süt ürünlerinden oluĢan
seçeneği az ama lezzeti fazla kahvaltının verdiği enerji ile yayladan daha yüksekte bulunan krater göllerini görmek ve yaylanın 3250 metrede bulunan en yüksek noktasına çıkmak üzere yürümeye baĢladık. Göllere 2 saatlik bir yürüyüĢle ulaĢtık. Yol boyunca karĢımıza çıkan daha önce hiç görmediğimiz, kokusunu hiç duymadığımız envai çeĢit çiçeğin her
biri ile ilgilenmesek, gördüğümüz her börtü böceğin, ayıların ayak izlerinin fotoğrafını çekmesek, 100 yıllardır erimeden yerinde duran dev buzulun içinde serinleme molası vermesek, göllere varmak için 1 saatlik bir yürüyüĢ mümkün olurdu tabi. Gölleri gördüğümüz an,
gruptaki herkesin iyi ki buradayız dediği andı. Saatler süren yamaç yürüyüĢünün düzlüğe
ulaĢtığı noktada karĢınıza çıkan bu 3 lacivert göl insanda inanılmaz bir rahatlama duygusu
yaratıyor, coĢkulu bir mutluluk veriyor. Göllerin kıyısında o güzel manzaranın tadına vardıktan sonra yaylanın zirvesi, Sancak tepe diye isimlendirilen noktaya, tırmanmak için tekrar
yola koyulduk. Oldukça dik bir yüzeyden ama alet kullanılmadan çıkılabilen zirveye ulaĢtığımızda, Kaçkarların devamında Gürcistan‟a, arkasından Erzincan‟a kadar ulaĢan zirveleri
gördük. Yayladan beri bize eĢlik eden yakınımızın zirveye kadar yanında taĢıdığı küçük
ocak üzerinde gölün suyu ile demlediği çaylarımızı minik cam bardaklarda içmek ise günün
en keyifli olayı idi. Çıkılacak daha çok tepe, koklanacak daha çok çiçek, görülecek daha
çok yaban hayvanı, dinlenecek daha çok yayla anısı olmasına rağmen, bizi köye götürecek
araba ile buluĢma saatimizin önceden planlanmıĢ olması nedeniyle tüm güzellikleri yerinde
bırakıp, tekrar gelelim diye birbirimize söz verip dönüĢ yoluna çıktık.
“yayladan ki yürüdüm hava güneĢli idi arkama bakamadım gözlerim yaĢlı idi”..
Cilt 1, Sayı 4
Sayfa 5
Uzaktaki Yayladan Görüntüler
Küçük göl
Boyutsuz
Kaçkarlar
Buzul
Bulut denizi
Sayfa 6
BiliĢim Uzmanları Bülteni
Sağlıklı Yaşam Konusunda İlginç Sorular ve Cevapları
Mustafa GÜNEġ
Müdür
PGM, BTK
Günde bir elma
giren eve doktor
girmez mi?
Soru: Islak, kurulanmamıĢ saçlarla dıĢarıya çıktığınızda gribe yakalanır mısınız?
Cevap: Hayır, belki ciddi bir baĢ ağrısı çekersiniz. Grip olmazsınız çünkü grip aslında bir
virüstür.
Soru: Ġnsanlar gerçekten beyinlerinin en fazla %10’unu mu kullanırlar?
Cevap: Kesinlikle hayır. Eskiden beri söylenegelinin aksine, insanların beyninin ancak %
10‟unu kullanabildiklerinin aksine günlük yaĢantımızda geri kalan %90‟ını da kullanırız.
Beyin, 20 yaĢınıza kadar büyüse de öğrenme hiç durmaz.
Soru: Karanlıkta okuyarak gözlerinize zarar verebilir misiniz?
Cevap: Hayır. Karanlıkta okumak ancak gözlerinizi yorabilir, ama kalıcı hasara neden olmaz. Belki de, çok az Ģey aslında gözlerinize zarar verebilmektedir. “Çok fazla televizyon
izlemeyin. Uzun süre bilgisayar baĢında çalıĢmayın. Çok küçük yazıları okumayın”. Bu
faaliyetlerin hiçbiri doğrudan gözünüze zarar vermez, ancak göz yorgunluğuna neden olabilir. Göz yorgunluğu da bir kas rahatsızlığıdır.
Soru: Abur cubur yemek sivilce yapabilir mi?
Cevap: Çok fazla abur cubur yemek tavsiye edilen bir Ģey değildir malum. Ancak aburcubur yemek doğrudan sivilce yapmaz.
Soru: Havuç yemek görüĢ gücünüzü artırır mı?
Cevap: Havuç yemek sizin çok daha iyi görmenizi sağlamayacaktır, ancak diğer taraftan
“siz hiç gözlük takan bir tavĢan gördünüz mü?”. Havucun gözler için iyi olduğu doğrudur ve
bunu da içinde bulunan beta-karotene borçludur.
Soru: Tavuk suyu çorba içmek gribe Ģifa mıdır?
Cevap: Uzun yıllardır gribe karĢı tavuk suyu çorba içilir. Ilık çorba boğazı yumuĢatır, buharı
nefesi açar. Gerçekten de bazı bilim adamları tavuk suyu çorbanın içinde onu iyi bir ilaç
yapan bazı bileĢenlerin olduğunu söylemiĢlerdir. Nebraska Üniversitesinde yapılan deneylerde tavuk suyu çorbanın grip semptonlarını yavaĢlattığını tespit etmiĢlerdir.
Soru: Yüzmeden yarım saat öncesi her hangi bir Ģey yemek zararlı mıdır?
Cevap: Hayır. Sanıldığının aksine dolu mide ile yüzmek çok zararlı değildir. Bazı bünyelerde kramplara neden olabilir.
Soru: Esneme bulaĢıcı mıdır?
Cevap: Evet, bilim adamları bu konuda Ģempanzeler üzerinde deneyler yapmıĢlar ve esneyen Ģempanzeleri gören diğer Ģempanzelerin (filmde bile olsa) esnemeye baĢladıklarını
gözlemlemiĢlerdir.
Soru: Gerçekten günde 8 bardak su içmeye ihtiyacımız var mıdır?
Cevap: Hayır. Bol su içmenin faydaları vardır muhakkak ama bu illa her gün 8 bardak su
içme mecburiyetimiz olduğunu göstermez. Susadığınız durumlarda su içmek yeterlidir.
Soru: Bir kalıp sabunla uyumak, gece bacak kramplarına çare midir?
Cevap: Belirsiz. Her ne kadar ispatlanamamıĢ olsa da bir çok insan yorganının altına alınan bir kalıp sabunun faydası olduğuna inanmaktadır.
Soru: Günde yenilen bir elma doktoru uzak tutmak için yeterli midir?
Cevap: Maalesef, doktora görünmemenin ya da hastalanmamanın henüz kesin bir yolu
bulunamamıĢtır. Ancak meyve tüketiminin insanı sağlıklı tuttuğu bilinen bir gerçektir.
Soru: Yüksek sesli müzik dinlemek iĢitme kaybına neden olabilir mi?
Cevap: Evet, bu nedenle yüksek sesli müzik dinlemekten kaçınılmalıdır. Özellikle de kulak
içi kulaklıklardaki yüksek ses daha da zarar verici olabilmektedir.
Soru: Çok fazla parmak çıtlatmak eklemlerinize zarar verir mi?
Cevap: Mümkündür. Bazıları parmak çıtlatmanın artritis‟e neden olduğunu ifade etse de bu
doğru değildir. Parmak çıtlatmak daha ziyade tendonlara zarar verebileceğinden mümkün
olduğunca kaçınılmalıdır.
Soru: Gözlerinizi ĢaĢı yaparsanız, sürekli öyle kalır mı?
Cevap: Her ne kadar büyükler öyle söylese de bu mümkün değildir ve sadece göz kaslarınızı yorar. Gözleriniz ĢaĢı olarak kalmaz, strabismus sebebi değildir.
Soru: Balık yemek daha zeki yapar mı?
Cevap: Bazı bilim adamlarına göre; evet. Balığın içinde bolca bulunan protein ve vitaminlerin yanında balık yağı ve omrge2‟ün beyin geliĢimine katkıda bulunduğu bilinmektedir.
Soru: Ispanak yemek kaslarınızı büyütür mü?
Cevap: Hayır. Bu düĢünce Temel Reis‟in ıspanak yiyerek güçlenmesine dayanır. Tabii bir
de bilim adamlarının ıspanağın içinde normal sebzelere nazaran 10 kat fazla demir ihtiva
ettiğine dayanan yanlıĢ tespitlerine.
Soru: Evde kesinlikle fırın ekmeği kalitesinde ekmek yapılamaz.
Cevap: YanlıĢ. Evde yapılan ekmek kurallarına uyulursa fırın ekmeğinden çok daha güzel
ve besleyici olabilir. Detaylı bilgi için, http://www.ekmeksanati.com
Kaynak: Does an apple a day keep the doctor away?, Sandy Donovan,
Lerner Publications Company, 2010
Cilt 1, Sayı 4
Sayfa 7
Neden Kalibrasyona İhtiyaç Duyulur?
Saatin tam olarak kaç olduğunu birisi size sorsa cevabınız ne olurdu? Basit bir
soru belki, fakat cevabı o kadar da basit değildir. Saati söyleyeceksiniz, ama saatin tam olarak kaç olduğunu kesin olarak ve nasıl bilebilirsiniz? Aslında farkında
olmadan bir çok insan tarafından kalibrasyon basitçe yapılmaktadır ve insanlar
saatlerini güvendiği bir saate bakarak ayarlamaktadır. Bunun için resmi saatlere
genelde televizyondan veya internetten ulaĢılmaktadır. ġimdi hayal edin ki; zaman konusunda ortak bir kaynak olmamıĢ olsaydı, acaba dünyada neler olacaktı.
En azından herkesin zaman konusunda farklı birer yorumu olacaktı. Tren ve
uçaklar firmalar tarafından belirlenmiĢ olan saatte kalkmıĢ olacaktı ve yolcular kol
saatlerine bakarak onları ya yakalamıĢ ya da kaçırmıĢ olacaklardı.
Kalibrasyonun önemini bilmeyenler tarafından bazen „‟Nereden çıktı bu kalibrasyon, yaptırmasak olmaz mı‟‟ gibi sorular soruluyor. Ölçmenin olduğu her yerde
kalibrasyondan söz edilebilir. Aslında ilk çağlardan itibaren ölçme iĢlemleri baĢlamıĢ ve son yüzyılda ölçmedeki geliĢmelere paralel olarak da kalibrasyon büyük
önem kazanmıĢtır. M.Ö. 1101 yılında Kral 1.Henry‟in burnundan el baĢparmağına
kadar olan mesafe Yard olarak tanımlanmaktaydı. M.Ö. 4000 yıllarında Firavun
dirseği en yaygın uzunluk standardı olarak kullanılıyordu.1 dirsek=463.3mm.
1793‟de Paris‟te bir mühendis tarafından platinyum‟dan dikey kesiti 25 x 4.05 mm
ebatlarında ilk fiziksel metre yapılmıĢtır.
ġunu bilmeliyiz ki; ölçmenin önemli olduğu her yerde kalibrasyona ihtiyaç vardır.
Konu ile ilgili olarak günlük hayattan bir örnek verecek olursak; Kuyumcudan aldığınız altın bilezik eğer kalibrasyonsuz terazide tartılmıĢsa (uygulamada kanunen
hepsi kalibrelidir) ve doğru tartmıyordur. Eksik tartıyor ise normalinden daha fazla
para ödemiĢsinizdir veya fazla tartıyor ise kuyumcu zarar etmiĢtir ve zaman içerisinde de iflas edecektir. BaĢka bir örnek verelim: benzinci kalibrasyonsuz pompa
kullansa ve %5 hatalı ölçüm yapsa size % 5 eksik benzin verecektir, 100 TL‟lik
akaryakıtta 5 TL fazla ödüyorsunuz demektir. Bu tip örnekleri çoğaltabiliriz.
Yusuf Özcan
CANDEMĠR
Mühendis, PGM
BTK
Ölçmenin
önemli olduğu
her yerde kalibrasyona ihtiyaç
vardır.
Kalibrasyonun gereklilik nedenlerini Ģöylece sıralayabiliriz:
Doğru ölçüm yapmanın önemli olması,
Birçok cihazın kataloglarında verilen teknik özelliklerinde doğru olmayan bilgilerin olması, güvenilememesi (özellikle de belirsizlik/doğruluk
değerleri),
Hiç kullanılmamıĢ bile olsa, birçok elektronik veya mekanik cihazda
zaman içerisinde gerçek değerden sapmalar oluĢabilmesi,
Sağlık sektörü ile ticaret sektöründe ölçmenin çok önem kazanması,
Sağlık ve Sanayi Bakanlığı gibi resmi kurumlardan gelen yasal zorunlulukların bulunması,
WMO (Guide No:8) gibi bazı organizasyonların kuvvetli tavsiyeleri,
Üretim ve tüketimlerde fazla para ödemek istenilmemesi,
Bilimsel araĢtırmalarda, ar-ge çalıĢmalarında doğru veri ihtiyacı,
Cihaz üreticilerinin çok farklı teknolojiler kullanması vs…
Kaynaklar:
1) 21 Ocak 1989 tarihinde kabul edilen 20056 sayılı Ölçüler ve Ayarlar Kanunu.
2) 05.08.2006 tarih 10736 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı
Uluslararası Prototip
Kilogram
Sayfa 8
BiliĢim Uzmanları Bülteni
İnin Arabadan, Kurtulun Zindandan
Harun Başaran
B. Uzm. Yrd.
SRD, BTK
Yaşamın farkına
varmak, yeni
yerler keşfetmek,
özgür bir şekilde
istediğiniz yerlere
gidebilmek,
ruhunuzu ve
bedeninizi
rahatlatabilmek
için bırakın araba
denen zindanları,
vazgeçin fazla
tekerleklerden.
Dört teker üstündesin ama yine bir kabin içinde yaklaĢık 4 m 2 lik bir kabin… Zindan gibi içinde tutsaksın… Ġstediğin yerde değilsin yine sadece sana dayatılan,
üstünden geçmek zorunda bırakıldığın mecbur olduğun, alternatif üretemediğin
asfalt yollardasın…. Engebeli bir yer mi gördün mesela, ömründe ilk defa duyduğun ve sesine vurulduğun bir kuĢu görmek için çıkamazsın o istikametten veya
yine aynı Ģekilde karĢında belki yolun az kenarında gördüğün vahĢi, asil, göz boyayıcı gelinciğe yaklaĢamazsın arabanla niye mi çünkü çok değer verdiğin arabanın altı vurur… Karterin delinebilir veya soktuğun araziden çıkartamaz çekici beklemek ve değer verdiğin paracıklarından bir sürüsünü seni oradan kurtarmalarına
vermek zorunda kalırsın. Hâlbuki bütün bunları yapabilmek, yollara bağlı kalmamak, özgürlüğü ciğerlerinde, kalbinde, bedeninde hissedebilmek çok kolay ama
yine de fedakârlık isteyen bir Ģey. Yapacağın Ģey aslında iki tekerinden ve konforlu zannettiğin kabininden vazgeçmek. Vazgeçince iki tekerden anlayacaksın aslında ne kadar özgür olduğunu… Her zaman bakıp ta yüce dağlar siz ne kadar
büyükmüĢsünüz dediğin dağların tepesinden aĢağıda uzanan uçsuz bucaksız
manzaraya baktığında anlayacaksın ne kadar özgür olduğunu ve katlandığın zahmetleri unutacaksın. Ne mi seni bu kadar mutlu edecek Ģey? Fedakârlık yaparak
bıraktığın iki teker ve kabinden sonra geriye kalan iki teker, Bisiklet…
Bizler zannediyoruz ki bisiklet bir oyuncak.. Yalnızca çocukluğumuzun o tatlı hatıraları içerisinde kalmıĢ, annelerimizin babalarımızın karne hediyesi… Bence bisiklet geçmiĢ zamanın değil bu zamanın, her yaĢımızın vazgeçilmemesi gereken
dostu. Öyle bir dost ki sizi hayatın olağanlıklarından, sıradanlıklarından, yön tabelalarından eksozdan, kapalı yollardan kurtarıyor, doğayla, hayatla, oksijen ve
manzara ile baĢ baĢa bırakıyor. Çevirdiğiniz her pedalla birlikte beyninizde düĢüncelerin çevrildiğini ve dert ve sıkıntıların değirmenin kollarından aĢağıya aktığını
hissediyorsunuz. Kısa bir gezinti turundan dahi dönmüĢ olduğunuzda hayatın güzelliklerinin farkına varıyor, geçtiğiniz yerleri karĢılaĢtığınız manzaraları hatırınıza
getiriyor belki yine bakir bir alanda hiç tanımadığınız birine verdiğiniz selamı hatırlıyor onun gülerek selamınıza mukabele etmesini aklınıza getiriyor ve fark ediyorsunuz ki mutlusunuz. Dünyanın tek düzeliklerinden, iĢ hayatının monotonluklarından kurtuluyorsunuz. Ve ciğerlerinize dolan yoğun oksijenle birlikte anlıyorsunuz
ki aslında siz hayattasınız ve yaĢıyorsunuz.
YaĢamın farkına varmak, yeni yerler keĢfetmek, özgür bir Ģekilde istediğiniz yerlere gidebilmek, ruhunuzu ve bedeninizi rahatlatabilmek için bırakın araba denen
zindanları, vazgeçin fazla tekerleklerden. Havayla arkadaĢ olun, pedallara basın
ve onun götürdüğü yerlerin zevkini çıkarmaya bakın ve hayat denen hediyenin
aslında harika bir fırsat olduğunu anlayın.
Cilt 1, Sayı 4
Sayfa 9
Evrendeki Atomlar
Ölçek kavramının diğer tarafında, atomun büyüklüğünü canlandırmaya çalıĢmak
ki, sıradan bir mikroskopla kiĢisel olarak yapılabilecek bir Ģey değildir, eĢit derece
zordur. Denilir ki, insanoğlu, ölçek olarak, bir atomla bir yıldızın arasında ortalarda
bir yerdedir. Ġlginçtir, bu aynı zamanda fiziğin en karmaĢık hale geldiği ortamdır;
atomik ölçekte kuantum teorisi, büyük ölçekte görecelik teorisi geçerlidir. ĠĢte bu
iki aĢırı uç arasında, bu teorileri nasıl birleĢtirmek gerektiğini anlamaktan yoksun
oluĢumuz gerçekten aĢikâr hale gelir. Oxford‟lu bilim adamı Roger Penrose, gayet
ikna edici bir Ģekilde, temel fiziği anlayıĢımızda yok olan her ne ise, onun aynı zamanda bilincimizde de yok olduğunu yazmıĢtır. Antropik bakıĢ açısı olarak bilinmeye baĢlandığı düĢünüldüğünde, bu fikirler önemlidir ve Evren, bir inanıĢ olarak,
onu gözlemleyebilmemiz için bize izin verdiği biçimde olmalıdır diye en güzel Ģekilde özetlenir.
Birçoğumuzun sahip olduğu bu 1079 atomun yapısı yanıltıcı Ģekilde basittir; üç temel parçacık türü vardır: proton (birim pozitif yük taĢır), nötron (hiçbir yük taĢımaz)
ve çok daha az hafif elektron (birim negatif yük taĢır). Benzer Ģekilde atomik seviyede elektrik yükünün ne olduğunu tam olarak tanımlamak basit olmaktan çok
uzaktır. Yükü, bir kütleleri ve büyüklükleri olduğu müddetçe parçacıkların sahip
olabileceği bir özellik olarak düĢünmek kolaylık sağlar. Yük, birim yük olarak adlandırılan sabit parçalar halinde bulunur.
Öyleyse, bir atom, klasik olarak, merkezi bir çekirdek etrafında yörüngede dolanan
elektronlar; yörüngedeki elektronların toplam yükü tarafından tam olarak dengelenen pozitif yük taĢıyan birleĢik çekirdek (protonlar ve nötrönları içerir) ile minyatür
bir GüneĢ Sistemidir. Gezegenlerden oluĢan güneĢ sistemimizde, gezegenleri
merkezdeki GüneĢ etrafındaki yörüngelerinde tutan güç gravitasyonken, atomlarda, elektronları yörüngelerinde tutan, negatif yüklü elektronlarla pozitif yüklü çekirdek arasındaki çekimdir. Bu arada, not edilmelidir ki bu basit resim temel kimyanın
büyük bir kısmını açıklar; örneğin, neden reaksiyona girme eğiliminde olanların
atomların dıĢ yörüngedeki elektronlar olduğunu. Çekirdekten daha uzaktadırlar ve
bu nedenle onun çekim gücünden daha az etkilenirler. En basit atom, hidrojen atomu, çekirdek olarak bir protona ve bir yörünge elektronuna sahiptir. Bu nedenle
tüm atom elektriksel olarak nötrdür: artı bire eksi bir eklendiğinde sıfır olur.
Atomun protonları ve nötronları katı yığınlar olarak gören bu görünümü yirminci
yüzyılın baĢlangıç kısımlarında egemen olmuĢtur, ancak bugün durum olduğundan daha az nettir. AĢırı derecede küçük sistemlerin garip davranıĢlarının birçoğu
artık onları parçacıklardan değil dalgalardan yapılmıĢ Ģekilde düĢünülerek daha iyi
Ģekilde açıklanabilmektedir. Bu teori dalga-parçacık ikiliği olarak bilinir. Ġlave olarak, deneyler göstermiĢtir ki, elektronlar daha ufak parçalara ayrılamaz olarak görünürlerken, protonlar ve nötronlar aslında temel parçacık değildirler – kuark olarak bilinen daha küçük parçacıklara bölünebilirler ve bugün kuarkların temel parçacık olduğuna inanılmaktadır. ġimdiye kadar hiç kimse bir kuark görmedi, ancak
inanılmaz yüksek hızlarda protonları çarpıĢtıran parçacık hızlandırıcılarında tespit
edildiklerinden mevcut olmaları gerektiğini biliyoruz. Bu deneylerde protonların
parçalara ayrıldığı görülmüĢtür ve bilim adamları bu nedenle protonların temel parçacık olmadığına karar vermiĢlerdir. Doğada bir tek kuark bulunmaz; kuarklar sadece çiftler ya da üçlüler halinde bulunurlar.
Y. Korhan SELEK,
BiliĢim Uzmanı, SYD,
BTK
Elektronlar
daha ufak
parçalara
ayrılamaz
olarak
görünürlerken,
protonlar ve
nötronlar
aslında temel
parçacık
değildirler –
kuark olarak
bilinen daha
küçük
parçacıklara
bölünebilirler ve
bugün
kuarkların
temel parçacık
olduğuna
inanılmaktadır.
Kuarkların bu özelliğinin nedeni, normal olarak kuarkları bir arada tutan, „güçlü‟
nükleer kuvvet olarak bilinen (herhangi bir sebep olmadan), kuvvetin alıĢılmamıĢ
bir özelliği ile ilgilidir. Bu kuvvet çok küçük ölçeklerde baskındır ve protonları parçalamak için böylesi güçlü parçacık hızlandırıcılara ihtiyacımızın olmasının nedeni
de budur.
(Not: Yazının devamını önümüzdeki sayılarda bulabilirsiniz.)
Kaynak: Brian MAY, Patrick MOORE, Chris LINTOTT, http://www.banguniverse.com
Atomun yapısı
Sayfa 10
BiliĢim Uzmanları Bülteni
Nanoteknoloji
Ramazan YILMAZ
BiliĢim Uzmanı, SRD,
BTK
Bir nanometre,
metrenin
milyarda biri
mesabesindedir.
“Nanoteknoloji” ya da “nanotek” moleküler ve atomik seviyedeki makinelerin tasarım ve çalıĢmasını tasvir eden terimlerdir. Nanoteknolojiyi anlayabilmek için bu
yapıların 1-100 nanometre boyutunda olduğunu hayal edebilmek gerekir. Bir nanometre, metrenin milyarda biri mesabesindedir. Bu da Ģu demektir ki, bu yapılar
gerçekten çok çok küçük.
AraĢtırmacı K. Eric Drexler 1980‟lerin baĢında
bu teknolojinin duyulmasını sağlayan ilk kiĢidir.
Drexler, bir hücreden daha küçük boyutta fonksiyonel robot, bilgisayar ve motorların yapılabilmesi ile ilgilendi. Esasında Drexler 80‟leri bu
teknolojinin hayata geçemeyeceğine iliĢkin
eleĢtirilere cevap vermekle geçirdi. Bugün artık
dünya nanoteknoloji sayesinde mikroskobik
motor ve bilgisayarlar yerine atomik seviyedeki
makineleri tasarlamak üzerine çok mesafe kat
etti.
Nanotek ürünlerinin ilk jenerasyonu belirli görevleri yerine getiren pasif yapılar olarak tasarladı. Nanoteknoloji baĢlıca enerji üretimi, tıp,
elektronik ve askeri alanlarda kullanılmakla
birlikte çok farklı amaçlar için çok farklı spektrumda hizmet etmeye devam ediyor. Ġkinci nesil ise çok iĢlevli amaçlar için tasarlanacak. Bilim insanları halihazırda bu ikinci jenerasyonu
tasarlamaya baĢlamıĢ durumda. Üçüncü jenerasyon ise binlerce nano yapının kompozisyonundan oluĢan sistemleri tanıĢtıracak. Bu jenerasyonda moleküler seviyedeki nano sistemler
tasarlanacak. Bunlar ayrıca canlı insan ve hayvan hücrelerinde çalıĢacak gibi görünüyor.
Türkiye‟de de nanotek alanında bir takım geliĢmeler
var.
Bilkent
Üniversitesi‟nde
Nanoteknoloji AraĢtırma Merkezi bulunuyor.
Nanoteknoloji ve nanobilim konularında kavramsal ve deneysel araĢtırmaya yönelik, eğitim
ve ARGE konularında öncü olan bu kuruluĢ
çeĢitli projeleri yürütmektedir. Ayrıca aynı üniversitede, malzeme bilimi ve nanoteknoloji konusunda yüksek lisans ve doktora programları
düzenlemektedir.
Nanoteknoloji, bir
çok disiplinin ortak
kümesinde bulunmaktadır.
Cilt 1, Sayı 4
Sayfa 11
Emre’nin Rotası
Gezmenin bir kültür olduğunu küçük yaĢlarda babam sayesinde öğrendim.
Mesleği dolayısıyla genelde 2-3 yılda bir tayin olmakta ve Türkiye‟mizin farklı yerlerinde yeni bir hayat kurmaktaydık. Ġzinlerinde de ülkemizin hep farklı yerlerini
gezme Ģansını elde ettik. Yıllar sonra iĢ hayatına atıldıktan ve evlendikten sonra
bu geleneği eĢimle de sürdürmeye devam ettim.
Yabancı turistler ülkemizi daha çok tanıyor. Gezdiğim bazı yerlerde neredeyse hiç
yerli turiste rastlamamam beni çok üzdü. Yine, bir yurtdıĢı gezisinde rastladığım
bir Alman turistin ülkemize 21 defa geldiğini ve her sorduğum yeri çok iyi bildiğini
öğrendiğimde çok ĢaĢırmıĢtım. Bu olay bende büyük bir iz bıraktı. Türkiye‟mizin
her köĢesini bilmek zorundaydım. Bu maksatla, ciddi bir çalıĢmaya giriĢtim.
Dorling Kindersley (DK-Dost Kitabevi çevirisini yayınlıyor), Lonely Planet ve
Frommer‟s yayınlarının Türkiye‟ye iliĢkin rehber kitaplarını karıĢtırdım. Köylerin
ayrıntılı isimlerinin de bulunduğu Türkiye haritaları buldum. EĢim de gezmeyi sevdiği için o da bana bu çalıĢmalarımda çok yardımcı oldu ve rotalarımız Ģekillenmeye baĢladı. Gideceğimiz rotaya iliĢkin benzer turları inceledik, ekstra ilaveler
yaptık. Yöresel yemekleri ve konaklama imkanlarını araĢtırdık.
Turlarla gitmenin dezavantajlarını yaĢadığımızdan dolayı kendi imkanlarımızla bu
yerleri keĢfetmenin daha iyi olacağını düĢündük. Örneğin Doğu Anadolu‟yu turla 1
haftada gezmiĢken, kendi arabamızla 2 haftalık alternatif bir rotayla bölgeyi ikinci
defa gezdik. Ülkemizin güzelliklerini anlatmak zor, o kadar muhteĢem yerler var
ki. Ülkemiz en doğusu Iğdır Aralık ilçesi Dilucu bölgesinden, en batısı Gökçeada’da Ġnce Buruna, en kuzeyi Sinop Ġnce Burun‟dan, en güneyindeki Hatay Yayladağı’na kadar güzelliklerle dolu. Tarihi zenginlikler dıĢında doğal güzelliklerle
kaplı bir cennet ülkemiz. Sivas Gemerek‟teki Sızır Ģelalesi, Erzincan’ın Otlukbeli
gölü, “Orda bir köy var uzakta” Ģiirini yazan Ģairimiz Ahmet Kutsi Tecer‟in memleketi Kemaliye ilçesi (Resimde), Gürün’de Gökpınar gölü, Darende‟de Tohma
Kanyonu, Tatvan’da Nemrut Dağı Krater Gölleri, GazipaĢa‟daki Güneykalesi
Kral koyu ilk aklıma gelen cennet köĢeleri.
Diğer yandan, ulaĢım imkanlarının artması ve ucuzlaması, internetin getirmiĢ olduğu kolaylıklar gezi tutkumuzu daha da uzaklara götürebilmemize imkan sağladı. Küçükken gitmenin hayal olduğunu düĢündüğümüz yerler artık hayal değildi.
Böylece sadece ülkemizin güzellikleriyle sınırlı kalmayıp, izin imkanı bulduğumuz
sürece, yurtdıĢında ilgi duyduğumuz yerlere de gidebilecektik. Bu maksatla, önce
civarımızdaki ülkelerin birkaçını tanıdıktan sonra daha uzaklara yönelmeye baĢladık. ġu ana kadar Tayland, Brezilya, Suriye, Ürdün, Mısır, Fransa, Hollanda,
Belçika gibi ülkeleri gezme fırsatımız oldu. Bu listenin sağlığımız yerinde olduğu
sürece uzayıp gideceğini düĢünüyorum.
Gezi yazılarıma gelecek sayıdan itibaren ve birkaç seri halinde tropik ülke Brezilya‟dan baĢlayacağım, Brezilya‟nın bilinmeyen yerlerini benim anlatımımla yaĢayacaksınız. Gezdiğim yerlerle ilgili fotoğraflarımı da sizlerle paylaĢacağım.
Yahya Emre
GÜLERSOY,
BiliĢim Uzmanı,
PGM, BTK
Ulaşım
imkanlarının
artması ve
ucuzlaması,
internetin
getirmiş olduğu
kolaylıklar gezi
tutkumuzu daha
da uzaklara
götürebilmemize
imkan sağladı.
Gezi fotoğraflarından
birkaç örnek sonraki
sayfalarda bulunmaktadır.
Sayfa 12
BiliĢim Uzmanları Bülteni
Ayın Konuğu
Lisans derecesi aldığınız okul
Ġstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü
Okulunuz kaçıncı tercihinizdi
Ġkinci tercihimdi
YaĢar GÖK
Kurul Üyesi, BTK
ġu anki mesleğinize sahip olmasaydınız tercih edeceğiniz meslek
Akademisyen olmak isterdim.
Burcunuz
Terazi
En sevdiğiniz yemek
Türk Mutfağının geleneksel yemekleri karnıyarık, kurufasülye gibi
Tuttuğunuz takım
Fenerbahçe
Bu sayımızın
konuğu olduğu
için Bilgi
Teknolojileri ve
İletişim Kurulu
Üyesi Sayın
Yaşar GÖK’e
teşekkür ederiz.
En çok izlediğiniz televizyon kanalları
Televizyon çok izlemiyorum ama fırsat buldukça baĢta TRT Haber
olmak üzere tüm haber kanallarını takip etmeye çalıĢıyorum
Yaptığınız spor türleri
GeçmiĢte futbol ve tekvando sporları ile uğraĢtım, Ģimdi ise fırsat
buldukça yürüyüĢ yapıyorum.
Hobileriniz
Kitap okumayı seviyorum, özellikle mesleki konularda, kitap ve
makale çalıĢmalarım var. Ayrıca küçük bir bahçem var, bahçe iĢleriyle ilgileniyorum.
Cilt 1, Sayı 4
Sayfa 13
Ayın Konuğu
En çok sevdiğiniz tatil yöresi
Karadeniz
Arabanızın markası
Bültenimizin ilk sayısında Kurum BaĢkanımız Sayın Dr. Tayfun ACARER ile röRenault Megane
portaj yaptık, kendisiyle iĢ dıĢı konularda görüĢtük. BaĢkanımız oldukça yoğun bir
tempoda
çalıĢıyor,
hafta sonları
da Ġstanbul‟daki
Sizin
için Kurum‟un
en önemli
özelliği ailesiyle hasret giderip, kalan
zamanlarında
da Üniversitelerde
dersler
Bu yoğun
programında
bizi kabul
Kurumun
uzmanlık birikimi
çokveriyor.
güçlü. Bu
yönüyle
diğer kurumların
ettiği için kendisine çok teĢekkür ediyoruz.
ve özel sektörün önüne geçiyor.
Adınıza ve adresine düzenlenmiĢ toplam biliĢim aboneliği sayısı
(sabit telefon, cep telefonu, internet, televizyon vb)
4 tane (2 cep, 1 sabit, 1 internet)
Elif ÖZDEMĠR
BUD BaĢkanı,
YED Dai. BĢk., BTK
Günde ortalama telefonla görüĢme süreniz (dakika)
40-45 dakika.
En son okuduğunuz kitap
Ahmet Davutoğlu‟nun “Stratejik Derinlik” adlı kitabını okuyorum.
En son dinlediğiniz müzik albümü
Son zamanlarda dinlediğim bir albüm olmadı ama Türk Halk Müziği ile Türk Sanat Müziği dinlemeyi seviyorum.
En beğendiğiniz yazar/Ģair
Necip Fazıl‟ın nesir ve Ģiirleri ile Erdem Beyazıt‟ın Ģiirlerini beğenirim.
En beğendiğiniz komedyen
Cem Yılmaz‟ı beğeniyorum.
Dr. Nur SAYGI
BiliĢim Uzmanı, SAD
BTK
Sayfa 14
BiliĢim Uzmanları Bülteni
ÇEKTİKLERİMİZ
Yahya Emre
GÜLERSOY,
BiliĢim Uzmanı,
PGM, BTK
Rio-Ġsa Heykeli, Brezilya
Lençois Maranheses, Brezilya
Emeviye Camisi, ġam, Suriye
Giza Piramitleri, Mısır
Iguassu ġelaleleri, Brezilya
Amazon Nilüferleri, Amazon, Brezilya
Petra Vadisi, Ürdün
James Bond Adası, Tayland
Cilt 1, Sayı 4
BAKIP GEÇTİKLERİMİZ
Sayfa 15
BİLİŞİM UZMANLARI DERNEĞİ
BĠZ KĠMĠZ?
Bizler, Bilgi Teknolojileri ve ĠletiĢim Kurumu‟nda çalıĢan biliĢim uzmanlarıyız ve bir
araya gelerek Derneğimizi kurduk.
YazıĢma Adresi
Anadolu Bulvarı Öz Ankara
Toptancılar Sitesi 1. Blok No:
41 Yenimahalle
Ankara
Telefon
0 (312) 294 72 99
0 (312) 294 70 85
Faks
0 (312) 294 71 52
0 (312) 294 71 53
E-posta
AMACIMIZ NEDĠR?
Amacımız, Derneğimiz üyeleri arasında sosyal, kültürel, ekonomik ve mesleki
yardımlaĢmayı sağlamak; üyelerimizin meslekî geliĢmesini teĢvik edecek faaliyetlerde bulunmak ve ülkemizde bilgi teknolojileri ve iletiĢim alanlarında farkındalığın
artırılmasını sağlamaktır.
KĠMLER NASIL ÜYE OLABĠLĠR?
Derneğimize, Bilgi Teknolojileri ve ĠletiĢim Kurumu‟nda biliĢim baĢuzmanı, biliĢim
uzmanı ve biliĢim uzman yardımcısı unvanına sahip olan personel üye olabilir. Bu
unvana sahip olan ancak çeĢitli sebeplerle Kurum‟dan ayrılan veya emekli olan
kiĢiler de Derneğimize üye olabilirler.
BĠLĠġĠM UZMANLARI DERNEĞĠ YÖNETĠM KURULU
[email protected]
bilisimuzmanlari.org
Elif
Özdemir
Salim
Ketevanlıoğlu
Cengiz
Eken
Ahmet E.
Turgut
Beytullah
KuĢcu
Ramazan
Yılmaz
Mehmet
Özcan
Editörün Notu
BUD Yayıncılık Grubu
Nur SAYGI
Birol BAKAY
Murat CANDAN
Gökhan EVREN
Yavuz GÖKTAYLAR
AyĢe Gül MĠRZAOĞLU
Ali Rıza ÖZDEMĠR
Osman ġAHĠN
Erdinç TEKBAġ
Ayhan TÖZER
BİLİŞİM
UZMANLARI
BÜLTENİ
Bültenin bu sayısında da
tatilin, yolculuğun ve doğanın güzelliklerinin izlerini görmek mümkün.
Benim gibi gezilerden
hoĢlanan okuyucuların
pek Ģikayetçi olacağını
sanmıyorum. Ağustos
ayının bizim için bir baĢka anlamlı yanı da Bilgi
Teknolojileri ve ĠletiĢim
Kurumunun kuruluĢ yıldönümünü kutluyor olmamızdı. 2000 yılında
yaĢanan dönüĢüm sürecinde Telsiz Genel Müdürlüğü kaldırılarak yerine görevleri geniĢletilmiĢ
özerk bir kurum, Telekomünikasyon Kurumu kurulmuĢtu. 2008 yılındaki
bir baĢka dönüĢümle de
Kurumun ismi Bilgi Teknolojileri ve ĠletiĢim Kurumu olarak değiĢtirilmiĢti.
Son 11 yılda sektörde
önemli değiĢiklikler oldu.
her Ģeyden önemlisi,
Dr. Nur SAYGI
BiliĢim Uzmanı, BTK
sektörde faaliyet gösteren iĢletmeci sayısı bir
elin parmaklarını geçmezken Ģimdi 300‟ün
üzerinde oyuncunun hizmet sunmak üzere yarıĢtığı bir sektörümüz var.
Kurum personelinde de
benzer biçimde değiĢiklikler söz konusu olmuĢtur. Kurum uzmanlık yapısı geliĢtikçe, görev ya-
pan biliĢim uzmanları ve
yardımcıları sayısı da
giderek artmaktadır. Bültene yazı göndermek
isteyen arkadaĢlar için
aĢağıdaki hatırlatmaları
tekrar etmekte fayda görüyorum: Bülteni aylık
olarak ve her ayın ilk
haftası içerisinde yayımlamayı planlıyoruz. Bunun için bir önceki ayın
ortalarına kadar yazı
yazma niyetinin bize bildirilmesi ve üçüncü hafta
sonuna kadar da yazının
gönderilmesi gerekmektedir. Bültenimizin BUD
üyesi olsun olmasın tüm
arkadaĢlarımızın yazı ve
diğer katkılarına açık
olduğunu özellikle belirtmek istiyorum. Ancak
tüm arkadaĢların katkılarıyla oluĢturulan bir bültenin Kurumun sesi olabileceğine inanıyorum. Saygılarımla...

Benzer belgeler

Nisan 2012 - Bilişim Uzmanları Derneği

Nisan 2012 - Bilişim Uzmanları Derneği Ġçimizde kimbilir daha ne cevherler var bilmediğimiz, ancak sizler paylaĢtıkça öğreneceğimiz. Sevgiler, saygılar.

Detaylı

Haziran 2012 - Bilişim Uzmanları Derneği

Haziran 2012 - Bilişim Uzmanları Derneği Bilgi Teknolojileri ve ĠletiĢim Kurumu‟nun kuruluĢunun 11. yıldönümü vesilesiyle 15 Ağustos 2011 tarihinde Kurum yöneticileri ve personelinin katılımıyla bir iftar programı düzenlenmiĢtir. Gazi Üni...

Detaylı

Mart 2012 - Bilişim Uzmanları Derneği

Mart 2012 - Bilişim Uzmanları Derneği sahip bilgi teknolojileri ve iletiĢim sektörünün geliĢmesi, tüm kullanıcıların elektronik haberleĢme hizmetinden faydalanmasının sağlanması ve tüketici menfaatinin korunması Kurumun en temel uğraĢl...

Detaylı