Şubat 2012 - Bilişim Uzmanları Derneği

Transkript

Şubat 2012 - Bilişim Uzmanları Derneği
Bilişim Uzmanları
Bülteni

BTK 2012 ĠĢ Planı

Teknoloji ve Toplum



ġiir KöĢesi: Ferdalar, Günaydın,
ġikayetin ġiiri
Fütürizm ve Yanımızdaki Fütüristler
Ayın Konuğu:
Deniz YANIK
Bu sayıda:
Kayak Sezonu
Açılıyor
2
Steve Jobs
4
Elektromanyetik
GiriĢim
5
GeçmiĢten Geleceğe
7
Kahvesi Ġçilir Olmak
8
KıĢ
9
10
Dinlenme Ġnternet Güvenliği
Bağlantısı
Emre‟nin Rotası
12
AB Veri Saklama
Düzenlemeleri
13
Vizyondaki Filmlerden: Çizmeli
Kedi
17
Çektiklerimiz
20
Bakıp
Geçtiklerimiz
21
Cilt 1, Sayı 9
3 ġubat 2012
Sunuş
2012‟nin ikinci sayısıyla merhaba,
müzdeki sayıdan itibaren
sevgili Yavuz Göktaylar ile
yolumuza devam edeceğiz.
Oldukça karlı ve yağıĢlı bir
Ocak ayından sonra, ġubat
ayına ve dokuzuncu sayımıza
ulaĢmıĢ bulunuyoruz.
Bu ay içerisinde, 6. promosyon uzman yardımcılarımız
göreve baĢladılar, kendilerini
tebrik ediyor, hayırlı olmasını
diliyorum. Biz dernek olarak
yeni baĢlayan 29 arkadaĢımızla tanıĢtık, sağolsun onlar
da ilk günler derneğimizin
üyesi oldular. Böylelikle üye
sayımız 193‟e ulaĢtı. Ġlk kurulduğumuzda, 100‟üncü üyeye
ne zaman ulaĢırız, bu üye
kim olur diye düĢünürken,
bugün itibariyle sayımızın
200‟e yaklaĢmıĢ olması çok
gurur verici. Artan sayımızla
birlikte derneğimizin bir cazibe merkezi haline geldiğini de
gözlemliyoruz. Bu aĢamaya
gelmemizde emeği geçen
tüm arkadaĢlarıma teĢekkürü
bir borç bilirim.
Bu ay, sevgili editörümüz Dr.
Nur Saygı ile son sayımızı
çıkartıyoruz. Nur bey, bu bül-
Elif ÖZDEMĠR, BiliĢim Uzmanları Derneği BaĢkanı
ten için çok emek verdi
sağolsun. Çoğu zaman tecrübesi ve sakinliği ile benim
acemi ve panik hallerimi dengeledi. Ġki satır yazıyı yazabilmek için uğraĢtığım günlerde,
sabırla bülteni bekletti. Her
sayıda birbirinden ilginç yazılar yazdı, röportaj sorularını
hazırladı, röportajlara katıldı,
gelen yazılarda Ģekilsel düzeltmeler yaptı, bültenimizin
yolunu çizdi. Görev yeri değiĢikliği sebebiyle bundan sonra bültenimize yeterli vakit
ayıramayacağını ifade edip,
ayrılmak istedi. Biz de önü-
Bu sayıda yine birbirinden
ilginç yazılarımız var, Kayak
sezonu, Steve Jobs kitabı
değerlendirmesi ve Emre‟nin
Rotası–Brezilya devam ediyor. Teknoloji ve Toplum
yazı dizisine baĢlarken,
Elektromanyetik GiriĢim‟in
son kısmını yayınlıyoruz.
Bültenimize Ali Nazmi Uzun
ve Mesut Tekkoyun Ģiirleriyle, Emin Öztürk ise fotoğraflarıyla katkı sağladılar bu ay.
Konuğumuz ise Kurum BaĢkan Yardımcısı Sayın Deniz
Yanık. Kendisine misafirperverliği ve sıcak sohbeti için
çok teĢekkür ediyoruz.
Son olarak sim isim zikredemesem de Bültenimize yazılarıyla katkı sağlayan tüm
arkadaĢlarımıza teĢekkür
etmek istiyorum.
Bir sonraki ay Mart. Baharla
birlikte umutlarımız da yeĢerecek, inanın.
BTK 2012 İş Planı
BTK, 2012 yılında yürüteceği çalıĢmalara iliĢkin iĢ planını yayımlayarak kamuoyu ile
paylaĢtı. Her zaman olduğu
gibi bu yılın iĢ planı da BTK
Stratejik Planında yer alan
ana amaçlar ile paralel biçimde belirlenmiĢ bulunmaktadır. ĠĢ planından, sektör
temsilcilerini ve tüketicileri
ilgilendiren bir çok konuda
bilgilendirme amaçlı olarak
çeĢitli raporların yayımlan-
masına devam edileceği
görülmektedir. ĠĢ planında,
elektronik haberleĢme sektöründeki cihaz ve teçhizatın
gerekli standartları sağlamalarına yönelik faaliyetler de
dikkat çekmektedir. Ayrıca
sektörde denetim çalıĢmalarına ağırlık verilmesi ve hizmet
tercihlerini kolaylaĢtıracak
olanaklar sunulması yoluyla
tüketici menfaatlerinin korunmasına çalıĢılacaktır. Sektördeki rekabet seviyesinin arttırılmasına yönelik çalıĢmalar
yanında Kurumsal yapının
güçlendirmesine yönelik faaliyetlere bu dönemde de ağırlık verileceği görülmektedir.
Sayfa 2
BiliĢim Uzmanları Bülteni
Kayak Sezonu Açılıyor - 2
Günübirlik Gezi
Emin ÖZTÜRK
BiliĢim Uzmanı
PGM, BTK
Orman içindeki
yolda ilerlerken
kar ve çam
ağaçlarının
oluşturduğu
muhteşem
manzarayı
izleyebilirsiniz.
Önceki yazımızda kayak sporunun ruhumuzda estirdiği fırtınaya değinerek ailece
yapılabilecek ender aktivitelerden biri olduğunu belirtmiĢtik. ġimdi kayak ile tanıĢmanın zamanı. Birçok turizm Ģirketi günübirlik kayak turu düzenlemektedir. Ancak,
kendi aracınızla ailece ya da arkadaĢ grubunuzla günübirlik gezi yapmanız mümkündür.
Bu amaçla sabah erkenden saat 5:00- 6:00 gibi yola çıkılır. Aracınızda kar lastikleri
ve zincir olması gerekir. Otobandan Bolu‟ya doğru yapılacak 1,5-2 saatlik yolculuk
sonrası Kartalkaya yol ayrımında otoyoldan çıkılır ve yaklaĢık 28 km‟lik dağ yolculuğu baĢlar. Bir kaç km sonra etraf beyaz örtü ile kaplanmaya, Ġçinizdeki heyecan artmaya baĢlar. Yol kenarında küçük moteller ve kahvaltı salonları bulunmaktadır. Bir
tanesinde durup mola verebilirsiniz. Tavsiyem kısa bir mola vermenizdir. Köy ürünlerinden oluĢan mükemmel bir kahvaltı yapabilirsiniz. ġömine baĢında KızarmıĢ
ekmek ve sucuklu yumurta da çok güzel bir tercih olabilir. Kahvaltı sonrası kayak
malzemelerinizi de kiralayabilirsiniz. Aynı malzemeleri otelden de temin edebilirsiniz. Ancak, kayak malzemelerinin kira bedeli buralarda daha uygun olmaktadır. Tercih size ve cebinize kalmaktadır. Size gerekli olanlar; kayak botları, kayaklar, pantolon, mont, eldiven, bere ve gözlüktür. Unutmayın, zirvede karın tadını çıkarmak için
mutlaka kayak için özel olarak üretilmiĢ bu malzemeleri kullanmalısınız. Yola yeniden koyuluyoruz. Orman içindeki yolda ilerlerken kar ve çam ağaçlarının oluĢturduğu muhteĢem manzarayı izleyebilirsiniz. Yol kenarında çok sayıda zincir takan köylü
göreceksiniz. Kar lastikleriniz olsa da zincir taktırmanızı tavsiye ederim. Özellikle
dönüĢte zincirlere daha çok ihtiyaç duyulmaktadır. Zirveye yaklaĢtıkça birçok motel
göreceksiniz. Zirvedeki otellerde yer bulamadığınız zaman ya da daha hesaplı bir
tatil istediğinizde buralarda konaklamak mümkündür. Ve zirveye gelip aracınızı park
ettiğinizde manzaraya hayran kalacaksınız. Muhtemelen 5-10 dakika etrafı seyredeceksiniz. Kayak pistlerindeki teleferik ve telesiyej‟den faydalanmak için skipass bileti
aldıktan sonra kayak ve karla kaplı doğa ile baĢ baĢa kalırsınız. Öğlen olup da
acıktığınızda ise karlar üzerinde yanan mangaldan sucuk-ekmeğinizi alıp yiyebilirsiniz.
Saat 16:00 dan sonra pistler kapanmaya baĢlar ve otelde kalanlar odalarına, günübirlikçiler ise araçlarına yönelirler. Yorgun ama mutlu bir Ģekilde Ankara‟ya dönüĢ
baĢlar. Kayak merkezlerindeki kar kalınlıkları 21.01.2011 tarihi itibarıyla örnek olarak verilmiĢtir. Güncel bilgiler http://www.dmi.gov.tr/sondurum/kar-kalinliklari.aspx
adresinden görülebilir.
(Not: Ġki güzel Kartalkaya manzarasını “çektiklerimiz” sayfasında görebilirsiniz.)
Uludağ
175 cm
Kartalkaya
200 cm
Saklıkent
Ilgaz
150 cm
120 cm
Erciyes
73 cm
SarıkamıĢ
120 cm
Palandöken
60 cm
Davraz
Kartepe
170 cm
80 cm
Ladik
30 cm
Bozdağ
Elmadağ
120 cm
30 cm
Hazarbaba
42 cm
Kayak Federasyonu ve kayak ile ilgili
bilgilere http://www.kayak.org.tr/ adresinden ulaĢabilirsiniz. Kayak malzemeleri
konusunda oldukça dikkatli davranmalıyız. Bu malzemeler özel olarak üretilmiĢ
ve pahalı malzemelerdir. Örnek olarak
ortalama bir kayak montu 750TL, eldiven
ise 75TL civarındadır. Çok özel bir indirimde değil ise düĢük fiyatlı malzemeler
genellikle amaca uygun değildir. Renk ve
görünüm olarak benzese de kayak için
kullanılması uygun değildir. Unutmayalım
sağlıklı ve zevkli bir kayak için kaliteli
malzeme, uluslar arası standartlarda kayak pisti ve iyi bir kayak hocasından eğitim alınması tavsiye olunur.
Cilt 1, Sayı 9
Sayfa 3
Teknoloji ve Toplum (1/4)
Merhabalar,
Bir önceki sayıda Ahmet Emin arkadaĢımızın Steve Jobs‟un biyografisini konu eden yazısını okuduktan sonra bu yazıyı sizlerle paylaĢmak istedim. Özellikle de “beĢeri ilimlerle teknolojinin kesiĢtiği yer” ifadesi benim de epey zamandan beri merak edip ilgi duyduğum bir
alan olduğundan, yeni iletiĢim teknolojilerinin piyasaya sunulması ve tüketilmesinde hangi
faktörlerin önemli olduğu konusunda yaptığım okumaların bir özetini çıkardım aĢağıya.
Teknoloji ve toplum arasındaki iliĢkiyi anlamak ve incelemek için kullanılan iki temel ve
birbirine zıt yaklaĢım mevcuttur. Bunlar „teknolojik determinizm‟ ve „sosyal
biçimleme‟ (veya „ekonomik biçimleme‟) olarak bilinirler. Teknolojik determinizmin en
önemli iddiası, yeni teknolojilerin uygulaması olan televizyon, internet gibi sistemlerin teknik çalıĢmalar ve deneylerin sonucunda ortaya çıktığıdır. Bu yaklaĢımda, yeni teknolojilerin, özerk olarak görülen bilimsel çalıĢmaların belirli alanlarına dayalı olduğu ve sosyal ve
ekonomik yaklaĢımlardan bağımsız olduğu kabul edilir. Genel bir yaklaĢımla sınıflandırılacak olursa, teknolojik determinizm, teknolojik geliĢmelerin özerk olduğu, toplumsal geliĢim
veya tarihin teknoloji tarafından belirlendiği, teknolojik geliĢimlerin, uygulamaların ve kullanımlarının doğrusal veya tahmin edilebilir olduğu Ģeklindeki üç temel fikir üzerine kurulmuĢtur.
Sosyal biçimleme yaklaĢımı, teknolojik determinizm tarafından ileri sürülen fikirleri temelden reddeder ve teknolojik geliĢmelerin tüm iĢ ve iĢlemlerinin büyük bir ölçüde sosyal faktörler tarafından belirlendiğini savunur. Bu yaklaĢım, teknolojik değiĢimleri, teknolojinin
kendi hangi aĢamada olursa olsun, yeni teknolojilerin ortaya çıkmasını ve kullanılmasını
etkileyen faktörlerin sosyo-ekonomik veya kültürel faktörler olduğunu iddia eder. Sosyal
biçimleme yaklaĢımı, yeni teknolojilerin haricen ortaya çıkmadığını, bunların belirli sosyoekonomik, kurumsal ve kültürel bağlamda ürünler olarak anlaĢılması gerektiğini vurgular.
Ayrıca, yeni teknolojilerin kaynaklarının, tasarımlarının ve kullanılmalarının büyük ölçüde
sosyal iliĢkilerle ve iĢlemlerle ilgili olduğunu ve bunların birbirinden ayrılamayacağını ve
kendi kendilerine belirli bir etkilerinin olamayacağını ileri sürer.
Teknoloji ve toplum arasındaki iliĢkiyi yansıtmak için sosyal yaklaĢımları çerçeve olarak
alan ve iletiĢim alanındaki değiĢim iĢlemlerini ve geliĢmeleri teknoloji ve bilimin (sosyal
bilimlerin) kesiĢtiği bir alan olarak ifade eden bir model kullanılmaktadır. Bu model temel
olarak 6 ana baĢlıktan oluĢmaktadır: Bilimsel araĢtırmalar ve sonuçlar; icat fikirleri (ve yenilikçilik); prototiplerin üretilmesi; patent alınması; sosyal değiĢimler ve yayılım (diffusion);
ürünün tüketiciler tarafından kabul edilmesi veya mevcut piyasa oyuncuları tarafından itirazlar. Bu model yeni teknolojilerinin piyasaya sunulması ve tüketilmesinde önemli olan
faktörlerin incelenmesindeki temel sorgulamalara taban teĢkil etmektedir.
ĠletiĢim alanında yeni teknoloji türlerinin oluĢturulması için yeni fikirler bilimsel araĢtırmalardaki deneylerde test edilmektedir ve bu araĢtırmalar daha sonra nihai ürüne dönüĢecek
olan prototiplerin üretilmesi için sonuçlar ortaya koyar. Bu bilimsel araĢtırmalar genellikle
Ģirketlerin araĢtırma-geliĢtirme bölümlerinde ve çoğunlukla üniversiteler ve araĢtırma enstitüleri ile iĢbirliği içinde yürütülmektedir.
Ġlk iletiĢim teknolojilerinin baĢlangıcından beri, toplumun ihtiyaçlarının daha hızlı, daha verimli ve daha ekonomik yoldan karĢılanabilmesi için bir çok yeni ürün ve yöntem keĢfedilmiĢtir. Yenilikçilik, teknolojik tartıĢmaları, teknolojik kullanım üzerine yapılan araĢtırmaları,
sosyal kullanım alanları ile ilgili itilafları ve ürünün pazarlanması ile ilgili hususları içermektedir. Bir kısım akademisyen, yenilikçilik iĢlemlerinin, genel olarak, toplumun ihtiyaçları iĢe
ĢekillenmiĢ olan sosyal kuvvetler tarafından belirlendiğini savunmaktadır. Toplumun ihtiyaçları noktasında da herhangi bir sınırlamanın olmadığı, bir anlamda insan ihtiyaçlarının
sonsuz olduğu kabul edilmektedir. Bu ihtiyaçlar, bir teknolojinin baĢka bir teknolojinin geliĢmesini tetiklemesi gibi değiĢen sosyal faktörlerin neticesinde ortaya çıkan nesnel ihtiyaçlardan, var olan bir teknolojiye rakip olmaya çalıĢmak gibi öznel amaçları içeren ihtiyaçlara
kadar değiĢiklik gösterebilmektedir. Buradan hareketle, iletiĢim teknolojilerindeki icatların
ve yenilikçiliğin bu alanda yeni teknolojilerin ortaya çıkmasına öncülük ettiği sonucuna varılabilir. Örneğin, pil alanındaki hızlı geliĢmeler mobil haberleĢme teknolojilerinin yaygınlaĢmasının bir sonucudur. Diğer örnek, gerek radyokomünikasyon alanındaki yenilikçi teknolojiler (biliĢsel radyolar gibi) gerekse giderek artan mobil bilgisayar kullanımı nedeniyle çok
amaçlı mikroiĢleyicilerdeki artan ar-ge çalıĢmalarıdır.
(...Yazının devamını bültenin diğer sayılarımızda bulabilirsiniz...)
Yusuf Korhan SELEK
BiliĢim BaĢuzmanı,
SYD, BTK
Teknoloji ve
toplum
arasındaki
ilişkiyi
yansıtmak için
sosyal
yaklaşımları
çerçeve olarak
alan ve iletişim
alanındaki
değişim
işlemlerini ve
gelişmeleri
teknoloji ve
bilimin (sosyal
bilimlerin)
Sayfa 4
BiliĢim Uzmanları Bülteni
Steve Jobs (2/3)
Alexander Graham Bell telefonu icat etmeden önce pazar araĢtırması mı yapmıĢtı?
Ahmet Emin Turgut
BiliĢim BaĢuzmanı,
ETD, BTK
Atari tecrübesi
akabinde
Hindistan
köylerinde
geçirilen aylar ve
Zen felsefesi ile
daha da
şekillenen sadelik
anlayışının
neredeyse tüm
Apple
ürünlerinin
geliştirilmesinde
ana fikir
olduğunu
görebiliyoruz.
Efendim Ģimdi kitaba geçebiliriz. W. Isaacson, Jobs‟un doğumu ve akabinde evlatlık verilmesi süreciyle baĢlayan çocukluk dönemini öncelikle gözler önüne seriyor. Evlatlık verilmenin Jobs‟ta yarattığı travma ve evlat edinen Paul ve Clara Jobs‟ın Steve Jobs‟un kiĢiliğinin
geliĢimine olan katkıları ile tüm yaĢamını nasıl Ģekillendirdiğine iliĢkin ilk ipuçları baĢlangıçtaki iki bölümde veriliyor. Örneğin bir ürünün gözle görülmeyen iç aksamının bile görünen
kısımları kadar mükemmel ve özenle üretilmiĢ olması gerektiğinin bir tekniker ve tamirci
olan baba Paul Jobs tarafından Steve‟e daha çocuk yaĢta aĢılandığını görüyoruz ki bu
kaygının Jobs‟ın ürün tasarım süreçlerine doğrudan müdahil olması ve tasarımı daima üretimin önünde tutmasıyla çığrından çıktığını ve maliyet odaklı çalıĢan mühendislere saç baĢ
yoldurduğunu öğreniyoruz. Öyle ki bilgisayar kabinlerinin sadece teknik servis elemanlarınca görülecek iç kısımlarının bile özel olarak boyanması ve kabin bileĢenlerinin pahalı vidalar ile monte edilmesi Jobs‟ın görünenin ötesindeki detaylara verdiği önemi göstermekte.
Çocukluk ve ilk gençlik yılları sonrasında Jobs‟ın üniversite yılları ve okulu terk ediĢi ile
kariyerinin ilk dönemi ve Hindistan‟a olan spiritüel yolculuğu ele alınmakta. Reed Üniversitesi‟nden terk sonrası Atari‟de iĢe baĢlayan Jobs‟un meyve ağırlıklı diyetin kötü vücut kokusunu önleyeceği teorisine olan saplantılı bağlılığı nedeniyle yıkanmaması, yalın ayak dolaĢması ve kokması nedeniyle gece vardiyasında çalıĢtırılması; bunun yanında diğer çalıĢanlara küstahça davranması Jobs‟ın gençlik yıllarının ilk dönemine iliĢkin yer yer tebessüm ettiren detaylar. Bunun yanında Atari, Jobs‟ın ilerleyen yıllarda kuracağı Apple‟da tasarlanacak ürünlerde saplantı derecesinde sadeliğe olan düĢkünlüğünün bir anlamda temellerinin atıldığı yer olacaktı. Atari‟nin çıkardığı oyunların kullanım kılavuzları yoktu ve
Jobs‟ın kendi ifadesiyle üniversite ilk sınıfta okuyan esrar çekmiĢ bir öğrencinin çözebileceği kadar basit olmaları gerekiyordu. Atari tecrübesi akabinde Hindistan köylerinde geçirilen
aylar ve Zen felsefesi ile daha da Ģekillenen sadelik anlayıĢının neredeyse tüm Apple ürünlerinin geliĢtirilmesinde ana fikir olduğunu görebiliyoruz. Jobs‟ın ifadesi ile “sadeliğin karmaĢıklığın zirvesi olduğu” ve Jobs‟ın favori çalıĢanı, Apple baĢ tasarımcısı J. Ive‟nin bu söze
dayanarak “sadeliğin, elektronik bir cihazı daha ilk ele alıĢta insanın hükmedebileceği izlenimi yaratmak üzere karmaĢıklığın derinine yapılan meĢakkatli bir yolculuk olduğu” Ģeklinde özetlenebilecek görüĢü, Jobs‟ın tasarımda sadeliğe olan tutkusunu göstermekte.
Kitabın ilerleyen bölümlerinde Apple‟ın kuruluĢ öyküsü, ilk kiĢisel bilgisayarlar Apple I, II ve
III ile Lisa ve efsane Macintosh‟un doğuĢuna tanıklık ediyoruz. Jobs‟ın huysuzluğu nedeniyle Apple‟dan kovuluĢu akabinde baĢka bir bilgisayar Ģirketini, NeXT‟i, kurması ve animasyon film sektöründe çığır açacak Pixar‟ı kurması ile “Oyuncak Hikayesi (Toy Story)”nin
hazırlanıĢı baĢlı baĢına ayrı birer öykü.
Kariyerinde Jobs ile sık sık yolları kesiĢen ve kiĢisel bilgisayar denince akla ilk gelen isimlerden Bill Gates de biyografide sıkça zikredilen isimlerden; hatta baĢlı baĢına bir bölüm de
Jobs ile Gates arasındaki rekabetçi ve iniĢli-çıkıĢlı iliĢkiye ayrılmıĢ. Jobs ve Gates, astronomideki ikili yıldız sistemlerine benzetilerek, “1955 doğumlu ve üniversiteden terk olan iki
enejik adamın 1970‟lerin sonlarında baĢlayan kiĢisel bilgisayar döneminin ilk otuz yılının
belirleyici iki ismi olduğu” Ģeklinde taltif edilmekte. Jobs‟ın, ergenlik ve gençlik döneminin
baĢında, uzun mesafe telefon görüĢmelerini bedava yapmak ve telefon Ģirketlerini dolandırmak için gerekli teknolojiyi, daha sonra Apple‟ı birlikte kuracağı ortağı ve dostu S.
Wozniak ile tasarlayıp satan, LSD kullanmıĢ, asi, hippi ve spiritüel arayıĢçı bir karĢı kültür
üyesi olduğu; Gates‟in ise ergenlik döneminde yeteneğini, beğendiği kızlarda aynı derslere
girebilmek için öğrencilerin ders saatlerini ayarlayan bir program yazmak veya yerel trafik
mühendisleri için araba sayım programı yazmak gibi daha olumlu iĢler için kullandığı belirtilerek karakterlerindeki zıtlıklar ortaya konmakta. Jobs‟ın kiĢiliğine iliĢkin olarak tüm kitaba
yayılan ve dikkat çekici olan tespit, onun, insanlara yıkıcı, incitici gözlerle bakabilmesi,
gerçekliği ustaca çarpıtabilmesi, düĢüncelerini herhangi bir süzgeçten geçirmeden olduğu
gibi yansıtması ve bu nedenle insan iliĢkilerinde baĢının sık sık derde girmesi. Hatta Jobs
için insanların sadece iki kategoriye ayrıldığını öğreniyoruz: “.ok kafalılar/dahi olanlar”.
Gates ise bazen göz teması kurmakta zorlanan ama temelde insancıl yapıya sahip bir kiĢi
olarak tanıtılıyor.
(...Yazının devamını bültenin diğer sayılarımızda bulabilirsiniz...)
Cilt 1, Sayı 9
Sayfa 5
Elektromanyetik Girişim (EMG) – (4/4)
Ġntermodülasyon Elektromanyetik GiriĢimi (Devam)
Güçlü sinyaller alıcıda bazı devreleri aĢırı yükleyerek güçlü harmoniklerin oluĢmasına neden olurlar. Bu harmonikler alıcıda karıĢarak veya birleĢerek yeni bir frekans Ģeklinde ortaya çıkar bu frekans alıcının giriĢinde mevcut değildir. Bu yeni
frekans intermodülasyon ürünü olarak isimlendirilir.
Ġntermodülasyon ürünleri aĢağıdaki gibi formülize edilebilir.
fintermodülasyon = mf1 + nf2
m ve n tam sayıdır ve intermodülasyon ürünlerinin sırasını gösterir. Bahsedilen bu
durum aĢağıdaki Ģekilde gösterilmektedir.
Enver TEMEL
BiliĢim Uzmanı, PGM
BTK
Ali Rıza ÖZDEMĠR
BiliĢim Uzmanı, SĠD
BTK
Örneğin, 200.050 Mhz ve 210.450 MHz‟ de iki telsiz sinyali olsun. TV 12. kanalı
205.250 MHz‟de yayın yapmakta olsun. TV vericisi güçlü olduğundan, 200.050
deki telsiz 12. kanalın resim taĢıyıcısı tarafından hafifçe yüklenecektir ve alıcının
RF yükseltecinde 410.050 MHz de harmonik oluĢturacaktır. Bu harmonik
210.450 MHz deki sinyalle karıĢarak aĢağıdaki durum oluĢacaktır.
410.500 MHz
- 210.450 MHz
200.050 MHz
Ġkinci harmonik Kanal 12 resim taĢıyıcısı
Telsiz vericisi
Birinci telsiz vericisinin frekansı
Bu durumda, 200.050 MHz‟deki telsiz sistemi etkilenecektir. Tersi durumda söz
konusudur. 410.500 - 200.050 = 210.450 MHz.
Yukarıdaki örnekte, gerçekte TV taĢıyıcısının 410.500 MHz‟deki harmoniğinin
alıcının giriĢinde olmamasına dikkat etmek gerekmektedir. Bunu alıcının kendisi
oluĢturmuĢtur.
Alıcıdaki RF filtrelemenin kaliteli olması, elektromanyetik giriĢim sinyal seviyesinin
azalmasına sebep olacağından ve de intermodülasyon ürününü azaltacağından
önemli bir etkidir. Alıcının aĢırı yük kapasitesindeki küçük iyileĢtirmeler ve filtreleme intermodülasyon performansını etkileyecektir. RF ön yükselteçler veya aktif
splitterler önemli intermodülasyon kaynaklarıdır. Bu cihazlarda intermodülasyon
bir kez oluĢtuğunda zarar oluĢur ve alıcı elektromanyetik giriĢime karĢı koyamaz.
Bu nedenle, telsiz vericilerini RF ön yükseltecin aĢırı yüklenmesinden kaçınmak
için alıcı antenlerden uzak tutmak gereklidir. DüĢük kayıplı koaksiyel kablo ve
yüksek performanslı anten kullanıldığında RF ön yükselteçlerini en iyi Ģekilde korumak mümkündür.
(Yazının diğer bölümlerini bültenin önceki sayılarında bulabilirsiz)
Alıcının aşırı
yük
kapasitesindeki
küçük
iyileştirmeler ve
filtreleme
intermodülasyo
n performansını
etkileyecektir.
Sayfa 6
BiliĢim Uzmanları Bülteni
Ferdalar
Mesut TEKKOYUN
Bil.Uzm.Yrd., SYD
BTK
GüneĢin gurûbunda gizlidir ferdalar…
Narin bilekleri koparır elvedalar.
Gecelere renk verir kördüğüm sevdalar,
GözyaĢlarına mendildir Ģeb-i yeldalar.
GüneĢin gurûbunda gizlidir ferdalar…
Bebek gözlerinde ıĢıldayan ferdalar…
Nazlı gülücüklerinde ceylan edalar.
Anaların dili berrak ninniler okur,
Ve Ģefkat Ģefkat sıcacık kucaklar dokur.
Bebek gözlerinde ıĢıldayan ferdalar…
Hazan yapraklarını süpüren ferdalar…
Duvarlarında yalnızlık tüten odalar,
Bahar hülyası, hüzünlü kalbi yaralar.
Cemreler perdeyi nisan nisan aralar.
Hazan yapraklarını süpüren ferdalar…
Çöl gecelerinde dalgalanır ferdalar…
GümüĢ kubbelerde yankılanır nidalar,
Yanık türküler yakar leyli gözlü kızlar.
Issız çölü titretir yaralı avazlar.
Çöl gecelerinde dalgalanır ferdalar…
Leyla ile kavuĢma ümidi ferdalar…
AĢk balına pervane mecnunlar, Ģeydalar,
ġirin uğruna dağları deler Ferhatlar.
Dört nala sevgiliye koĢar doru atlar.
Leyla ile kavuĢma ümidi ferdalar…
Firkatten vuslata giden yoldur ferdalar…
Dağ gibi adamları, tüy eder cüdalar,
Ana sinesini tutamaz Ģuh diyarlar.
Vuslat arzusuyla aĢılır dipsiz yarlar.
Firkatten vuslata giden yoldur ferdalar…
GüneĢin gurûbunda gizlidir ferdalar…
Narin bilekleri koparır elvedalar.
Gecelere renk verir kördüğüm sevdalar,
GözyaĢlarına mendildir Ģeb-i yeldalar.
GüneĢin gurûbunda gizlidir ferdalar…
Mesut TEKKOYUN
Cilt 1, Sayı 9
Sayfa 7
Geçmişten Geleceğe
Hayatımıza yön verirken çoğu kez dönemeçleri almakta ve vereceğimiz kritik kararlarda dayanak noktası bulmakta zorlanırız. Bu zorlukların, uçsuz bucaksız arzularımız, Ģahsî hırs ve ihtiraslarımız ve toplumdaki dağınık ve rotasız heyecanların ağına düĢmemiz yanında; çok gerilerde olan ve dikkat edilmezse ciddi yarıklara sebebiyet verebilecek tarihî fay hatlarımıza ilgisizliğimizden kaynaklandığını da
belirtmek gerekir. Gelecek merdivenlerini tırmanırken geçmiĢe uzanan köklerini
unutan, kaç kez sarsıntı ve kırılma yaĢamıĢ olsa da madeninde gizli duran hazineleri bilmeyen bir milletiz desek mübalağa olmaz sanırım.
Bu milletin fertleri olarak; bilinçli olmasak da içimizdeki “biz”, bize geçmiĢin, tarihî
ve eskimiĢ bilgilerden, kimi zaman ulaĢılmaz değer ve figürlerden, bazen de “eski
toprak” insanlardan ibaret olduğunu hatırlatır. Gerçekçi bir tahlil yaptığımızda geçmiĢin eriĢilmezliğinin gelecek merdivenlerini çıkarken belleğimizde önemli bir bariyer teĢkil ettiğini daha iyi anlarız. EriĢilmeze eriĢmektense onun büyüsü, efsunu
ve bazı ritüellerle kendisini hissettirmesi bize yetmekte ve böylece geçmiĢle bağımız kurulmuĢ olmaktadır.
GeçmiĢi “folklorik kültür” diyebileceğimiz geleneklerde yaĢadığımız için geçmiĢin
bize vaat ettiklerini, hatırlattıklarını ve bu geniĢ havuzdan alabileceğimiz dersleri,
öğütleri çoğu zaman ihmal ederiz. Geriye bizde kalan ise geçmiĢin yemekleri,
mekanları, özü unutulmuĢ adetlerinden ibarettir. Diğer taraftan, bir topluma asıl
kimliğini veren, onu kökten saran ve yeni filizler vermesine zemin hazırlayan bazı
değerler vardır ki bunlar günümüzde bahse konu fay kırıklarından nasibini fazlasıyla almıĢ ve günümüzde, mazide kalmıĢ tarih levhalarını, menkıbeleri ve yaĢanmaz hatıraları süslemektedir. Tarih bizim için Ģanlı olduğu kadar talihsizdir de.
Çünkü onu derinlemesine analiz edecek, orijinal ve dinamik yorumlarla mevcut
sorunlar için projektöre çevirecek ve çağdaĢ formüller eĢliğinde yeni sentezlere
kapı aralayacak arayıĢların mevcut olduğunu söylemek zor. En azından bu yol ve
yöntemin esaslı bir toplumsal tercih olduğunu söyleyebilmemiz gerçekten güç.
Sadece bir örnek vermek gerekirse; tarihimizde bin yıllık mazisi olan “vakıf” müessesesinin anlamını ve eski Selçuklu-Osmanlı toplumlarındaki canlılığı, kuĢatıcılığı,
ilerlemeyi tetikleyen yönünü pek çoğumuz bilmeyiz.
Bu durumun özünde, tarihimize ve kültürümüze yabancı kalmak kadar kendi öz
değerlerimizden kopma, ilacı-merhemi attar yerine baytarda arama sürecinin de
etkili olduğunu söylemek mümkün. Denebilir ki; bin senelik tarihî değerlerimize
baĢvurmak yerine devayı dıĢta arayarak, kendinden, birikiminden, potansiyelinden habersiz yolumuza devam ediyoruz. Tarihî tecrübelerimizle yüzleĢmenin daha da önem arz ettiği günümüzde “tersliklere, gayrinizami geliĢmelere, olumsuzluklara alıĢtırılmıĢ” bir toplum edası ve refleksiyle çoğunlukla kendi potansiyelimizi
mahvediyoruz. Çoğu kez birbirimizden nefret ediyor, birbirimizin kuyusunu kazıyor
ve tarihî müktesebatımızı bir hiç yerine koyuyoruz. Ya Batıdan gelen rüzgarların
etkisi ve göz kamaĢtırıcılığıyla “Bizden hayır gelmez” demeyi ya da marjinal bir
tutumla “Bize bizden baĢka dost yok” diye söylenmeyi tercih ediyoruz.
Tarih köklerimize yönelik giderek artan farkındalıklar bir teselli olsa da ruh ufkumuzu saran puslu havanın dağılması ve kendimize gelmemiz için alınacak mesafenin çok olduğu bir gerçek. Bu gerçeği hatırlatırken Yahya Kemal‟in “Ne
harabiyim, ne harabatiyim... Kökü mazide olan atîyim!” beytinin de altını çizmek
ve Ģairin haykırıĢını biraz durup düĢünmek lazım. Mevcudiyetimizi devam ettirebilmek için kendi kendine ayakta duramayan ve kendi dıĢında dayanak arayan bir
millet olma zavallılığını terk etmek, daha önemlisi de kendi potansiyel gücümüzü
tarihî dinamiklere bakan bütün yönleriyle ortaya çıkarmak mecburiyetindeyiz. Gelecek yolundaki sorunlarımızı geçmiĢten gelen engin tecrübe ve perspektifle çözebileceğimize inanmamız, yeni fay kırılmalarına sebebiyet vermeden derinlerdeki köklerimizle barıĢık ve dik durmamız, ancak bu potansiyel gücü ve bu irtibatı
yeniden gözden geçirmemize bağlıdır.
Bilal ÜNVER
Daire BaĢkanı
SRD, BTK
Gelecek
merdivenlerini
tırmanırken
geçmişe uzanan
köklerini
unutan, kaç kez
sarsıntı ve
kırılma yaşamış
olsa da
madeninde gizli
duran hazineleri
bilmeyen bir
milletiz desek
mübalağa olmaz
sanırım.
Sayfa 8
BiliĢim Uzmanları Bülteni
Kahvesi İçilir Olmak…
1543 Yılında Ġstanbul‟a getirilen ve kendimize özgü piĢirme metoduyla o eĢsiz
lezzet ve aromasına kavuĢan kahve, 1554 yılından itibaren Tahtakale‟de açılan
Kahvehanelerle önce Ġstanbul‟a, sonra Avrupa‟ya Türk kahvesi yayılmıĢtır.
Mustafa GÜNEġ
Müdür
PGM, BTK
Kahve, hayatımıza o denli girmiĢtir ki, kültürümüzün bir parçası haline gelmiĢ, “Acı
bir kahvenin 40 yıl hatırı” olduğu gibi, “kahvesi içilir olmak” da bir ayrıcalığa dönüĢmüĢ, “bir kahveni içerim” ise dostluk ifadesi olmuĢtur. Ailenin baĢlangıcı kız
isteme, kahve ile taçlandırılmıĢ, kahveyi yapmak ve sunmak neredeyse bir seremoniye dönüĢmüĢ, kahve falları muhabbetlerin uzamasına yol açmıĢtır.
KiĢiye özel yapılan, telvesi ile sunulan, arkasından yeniden içer misiniz diye sorulmayan, günlük içimi sınırlı olan ve faydaları zamanla ortaya çıkan kahveyi kıvamında ve lezzetinde yapmak ustalık ister. AĢağıda arkadaĢlarımızın talebi üzerine
“fincan kahvesi”nin yapımı fotoğraflarla kısaca anlatılacaktır. AlıĢkanlık yaptığı
için dikkatle ve özenle uygulamanızı öneririz.
Fincan kahvesi;
kalın ve koyu
köpüğü, cezve
kahvesinde
yakalanamayan
aroma ve
kokusu, uzun
Sırrı; porselen, taze çekilmiĢ iki çay kaĢığı kahve, el yakmayacak su, kısık ateĢ…
süreli sıcak
kalabilmesi ile
hemen kendini
fark
ettirmektedir.
Önemli; Üç taĢım kaynatılır, az olursa pütürlü ve çiğ, çok olursa kavruk olur…
Özenle sunulur. Dikkat, sıcak fincan dudak yakacaktır, uyarmayı unutmayın…
Cilt 1, Sayı 9
Sayfa 9
Kış
Son yıllarda kıĢ kıĢlığını yapmak konusunda oldukça nazlıydı ama bu yıl yapacağını yaptı, o eski kıĢları hiç aratmadı. Duvarlara öfkeyle saldıran rüzgârın çıkardığı uğultu ve soğuğun ardından beklenen misafirin nazlı bir gelin edasıyla beyazlara bürünerek gelmesidir kar‟ın teĢrifi. Hele bir de kıĢın lapa lapa yağan kar‟ın evlerin camlarından seyrediliĢi vardır; içeride ateĢini gizleyemeyip dıĢına aksettiren
kor gibi soba, dıĢarıda içinizi donduran kar ve bu tezadın ortasında siz. Kar kristalleri salına salına inerken yere değil de sanki ruhunuza, kalbinize üĢüĢür. AkĢamları bir taraftan sokak lambalarının altından süzülerek düĢen kar‟ı izlerken,
öte yandan aynı lambaların rehberliği altındaki seyyar satıcıların ekmek kavgasına tanık olduğumuz günleri özledim…
Zaman kaydırağında çocukluğumuza gidelim, iĢte manzara: Sobanın devamlı
müĢterisi kaynayan güğümler, çaydanlıktaki ıhlamurlar, kestane kokuları, kartopu
oynadığımız kardan adam yaptığımız ve üĢüyen ellerimizi sobaya yetiĢtirdiğimiz
günler... Elleri ısıttığı gibi kalpleri de ısıtan bir efsunu vardı sobanın. KuĢ avlamak
için kurulan tuzaklar ve o tuzaklardan kaçamayan sığırcıklar, buz sarkıtlarının
çatıların kenarından tehditkâr bakıĢları, dört gözle beklenen pazar sabahı kovboy
filmleri. Bulduğu en küçük tepeciği kayma fırsatına dönüĢtüren, yüzleri soğuktan
kızarmıĢ elleri donmuĢ çocuklar. Bazı annelerin; “Hastalanacaksın her tarafın ıslanmıĢ gel artık” sözlerine “Bir kere daha kayayım” diye cevap veren boğuk sesler. Evlerimizin baĢ köĢesinde yılların çizgilerle bezediği yüzleri, ellerinde tespihleri, acı ve umut dolu bakıĢlarıyla ninelerimiz…
Karne tatilinde bazen köy‟e amcamlara giderdik. Herkes evinin üzerinde biriken
kar‟ları temizledikten sonra köylüler yol açmak için bir araya gelir ve çalıĢırdı.
Avcıların saatlerce dolaĢtıktan sonra yorgun argın evlerine dönüĢlerini izlemeyi,
akĢama kadar oyun oynamaktan yorulup yemeği yer yemez uykuya dalmayı, soba üzerinde ekmek kızartarak yağ ve peynir sürmeyi, uzun kıĢ gecelerinde komĢuların bir evde toplandığı sohbet gecelerini, gece örtüsünü çekip uykusuna daldığında köyün altından geçen öz‟ün sessizliği delen sesini, evi sallarcasına esen ve
karanlığı yırtan fırtınaları özledim…
Sokak kedi-köpeklerinin parklarda, çöp konteynırları civarında titrek kalpli, duyarlı
birinin getireceği yiyeceği beklemeleri -- Yabani hayvanları bile besleyen bir neslin
torunları olarak gerçekten üzülüyor insan, o hayvanların çaresiz bırakılmalarına.
Onların çöp konteynırlarındaki poşetleri tırmalayan pençeleri sizin de yüreğinizi
tırmalamıyor mu ? -- kabanlarına paltolarına sıkıca sarılan insanlar, yolda kalan
araçlar, bacalardan zikzak çizerek yükselen dumanlar, hıĢımla esen rüzgâr, oraya
buraya tünemiĢ kuĢlar, ansızın çöküveren akĢamlarda loĢ ıĢıklı tenha sokaklar,
kartopu oynayan çocukların kar bayramı, çarĢı pazarda seyyar satıcıların soğuğa
rağmen hayat mücadeleleri… iĢte kıĢın değiĢmez manzaraları.
Kar, kendisine beyaz kabus diyen televizyoncuları habercileri mahcup etmek ister: Barajlarımızı doldurur, mikropları kırar, susayan tarlaları bahçeleri suya kandırır, hayata hayat olur. Canlara can katar. Kar‟la birlikte zirvelerde soğuğa meydan okuyan kardelen çiçekleri hayata meydan okumayı bir kere daha öğütler bizlere. Kar, ağaçları beyaza bürüdüğünde dalından kopmamak için direnen yapraklara bakar biz de hayata öyle tutunuruz, bir kere daha alırız dersimizi doğadan ve
doğallıktan, ilahi muĢtudan.
Kar yağdığında içimde derinlerde duran ben‟e verdiğim sözü tutacak, bu sefer o
Ģöleni kaçırmayacak ve kendimi sokaklara salıp dolaĢarak keyfini çıkarmaya çalıĢacağım. Tipi gözlerime hücum etse, vakit gece yarısını vurmuĢ bile olsa bir kahvehanede çay içmeden, bir lokantada sıcak çorbayı yudumlamadan, bir dizi fotoğraf çekmeden evin yolunu tutmayacağım.
Abdurrahman Er
BiliĢim Uzmanı,
SDD, BTK
Duvarlara
öfkeyle saldıran
rüzgârın
çıkardığı uğultu
ve soğuğun
ardından
beklenen
misafirin nazlı
bir gelin
edasıyla
beyazlara
bürünerek
gelmesidir
kar’ın teşrifi.
Sayfa 10
BiliĢim Uzmanları Bülteni
Dinlenme - İnternet Güvenliği Bağlantısı
Yusuf Özcan
CANDEMĠR
Mühendis, PGM
BTK
Dinlenmediği
ortaya
çıkanların oranı
%95’ler
seviyesindedir.
Dinleniyorum paranoyası yüzünden birçok kiĢi, hatta kuruluĢ, jammer (karıĢtırıcı cihazlar) veya baĢka yöntemler kullanarak dinlenmeyi önlemeye çalıĢmakta, bu çabaları ve düĢünceleri sonucunda da huzursuz bir yaĢam sürmektedirler. Hatta bu düĢünceler insanların çeĢitli psikolojik hastalıklara yakalanmalarına bile neden olmaktadır. Ayrıca, yeterli bilgiden yoksun bu çabaların; (varsa) dinlemeyi ne kadar engellediği de
tartıĢma konusudur. Halbuki, dinlemenin tam olarak ne boyutta olduğunu kimse bilemediği gibi, bu konuda resmi veya bilimsel veriler bulunmamakta olup, ancak teknik
bilgilerimizle çıkarımlar yapabilmekteyiz. Bu tespitlerle, resmi dinlemelerin teknik imkanlar ve sınırlı personel sayısı nedeniyle; herkesin fiilen aynı zamanda dinlenmesini
imkansız kılmakta, çok sınırlandırmakta ve bütün halkın dinlendiğine iliĢkin iddiaları da
yalanlamakta olduğunu söyleyebiliriz. Güvenlik birimlerinin yasadıĢı dinleme yaptıkları
Ģeklindeki söylemlerin, güvenlik birimlerini toplum önünde hedef durumuna getireceği
ve suçla mücadelede olumsuz etkileyeceği de bir gerçektir. Dinlendiği yönünde ciddi
bulguları ve Ģüpheleri olan, dinlendiği iddiasıyla mahkemelere baĢvuran kiĢilerin, büyük bir çoğunluğunun da resmi olarak dinlenmediği ortaya çıkıyor. Bu tür davalara
bakan avukatlar, dinlenmediği ortaya çıkanların oranının %95‟ ler seviyesinde olduğunu ifade etmektedirler. Yetkili resmi makamlarca belirli koĢullarda dinlemelerin yapıldığı gerçeği de göz ardı edilmemelidir.
Basit ama yaygın olarak kullanılan birinci yasa dıĢı dinlemenin nasıl gerçekleĢtiğini
kısaca izah edecek olursak; telefon görüĢmelerini dinlemeye olanak sağlayan gizli
casus yazılımlar ve donanımlar kullanılıyor ve bunlar birkaç yolla kullanıcılara ulaĢtırılıyor. Tedbir alabileceğimiz en basit ilk yöntem, gizli casus yazılımı veya donanımı
içeren geliĢmiĢ bir cep telefonunu veya bir Laptopu, hatta klavyeyi kullanıcıya hediye
etmek. Hele bir de size bazı faydalı programları da yüklediğini söylüyorsa ve ambalajı
açık bir Ģekilde veriyorsa kullanıcının bu hediyeyi kabul etmesi durumunda büyük risk
alacaktır. Bu nedenle hediye de olsa, satın da alıyor olsanız ambalajı açılmıĢ bir ürünü
kesinlikle almamanız gerekir. Her ne kadar tedbirler alsak da dinlenmemizi engelleyemeyeceğimiz, uzmanların geliĢmiĢ diğer teknik cihazlar ile yaptıkları dinlemeler bahsimizin dıĢındadır.
Ġkincisi, cep telefonuna tamirat sırasında ya da kullanıcının haberi olmadan casus yazılımın yüklenmesi.
Üçüncü yöntem ise, kullanıcıya casus yazılım içeren müzik, resim, görüntü, oyun gibi
dosyalar gönderilmesi veya program yüklü CD, flash bellek veya diğer belleklerin kullanıcın bilgisayarına takılmasıdır.
Ġnsanlara dinlendiği izlenimini veren ve hatta daha ciddi tesirleri olan diğer bir yöntemin de; insanların kiĢisel bilgilerine ulaĢmak amacıyla, kullanıcı adları ile Ģifrelerini ele
geçirmek olduğu anlaĢılıyor. Kullanıcı adı ve parolanızın kötü niyetlilerin eline geçtiğinde ise, bu bilgilerin en baĢta banka hesaplarınızın kullanılması ve kiĢisel özel sırlarınızın ifĢa olarak her türlü kötü amaçlar için kullanılabilmesi ihtimaller dahilindedir. Maalesef bilgileri ele geçirilen kiĢiler bunun farkında olamayabiliyorlar ve dinlendiği
izlenimini veren bazı geliĢmeler olması sonucunda da, yanlıĢ teĢhis koyarak
telefonlarının dinlendiğine inanabilmektedirler. Profesyonel sanal korsanlar kadar,
bu konuda belirli bir bilgi seviyesine sahip normal insanlar, hatta çocuklar bile, Ģaka
yapma amacından tutun, merak, rekabet, kıskançlık, hırs, kin, aĢk, kendini ispat etme
düĢüncesine kadar, çok çeĢitli amaçlarla insanların kiĢisel bilgilerini ele geçirebiliyorlar. Fakat korkmaya gerek yok, basit tedbirlerle olası zararlardan korunmaya çalıĢabiliriz. Normalde insanlar kendilerine yapılabilecek bu tür bir saldırının muhtemelen zararlı bir yazılımdan geleceğini düĢünürler. Ancak istatistiklere göre, basit bir parola saldırısından ziyade kendi tedbirsizliklerimiz ve basit hatalarımız sonucunda bilgilerimiz
baĢkalarının eline geçiyor. Kullanıcı adını ve Ģifreyi bir baĢkasına vermek, baĢkalarının ulaĢabileceği bir yere yazmak ve parolayı girerken bir baĢkasının görüp kaydetmesi hataların en sık karĢılaĢılanlarıdır. Bu hatalarımıza ilave olarak dikkat etmemiz gereken ve sıkça kullanılan yöntemlerden bazıları ise aĢağıdaki gibi sıralanabilir:
Cilt 1, Sayı 9
Sayfa 11
Dinlenme - İnternet Güvenliği Bağlantısı
1- Sık kullanılan parolaları deneme: „‟Adınız, Ģifre, 1234‟‟ gibi tahmin edilmesi ve
tespit edilmesi çok kolay olan sadece rakam veya anlamlı tek bir kelimeden oluĢan
parolalar ile „‟süpermen‟‟, „‟canavar‟‟ gibi çok yaygın olarak kullanılan parolalar hemen
çözülüyor. Tavsiyemiz parolanızın sadece bir kelimeden, sıkça kullanılan kelime ve
cümlelerden veya basit birleĢimlerden oluĢmamasıdır. Bu tip Ģifrelerin kullanımından
kaçınmanızı tavsiye ediyoruz.
2- Sosyal paylaĢım siteleri: Facebook, twitter gibi arkadaĢlık sitelerinden; doğum
yeriniz ve tarihiniz, bitirdiğiniz okullar, aile fertleriniz, iĢiniz ve ikametiniz gibi Ģifre olarak kullanılan bir çok bilginin kolayca elde edilebilmesi mümkün olmaktadır. Hatta bazı
tedbirsiz kiĢiler dayısıyla çekilmiĢ fotoğrafını internete koymakta ve dahası dayısının
soyadını da yazmakta, dolayısıyla da kiĢinin anne kızlık soyadı ortaya saçılmıĢ olmaktadır. Çünkü, Ģifremi unuttum yoluyla Ģifrenin tekrar elde edilmesi iĢleminde en yaygın
olarak kullanılan gizli soru „‟annenizin kızlık soyadı‟‟ tercih edildiği bilinmektedir. Bunlara önlem olarak sosyal ağınızı sadece arkadaĢlarınıza açabilirsiniz, bilmediğiniz sitelere üye olmayabilirsiniz. Bunlara ilaveten kiĢisel hayatınızla ilgisi olmayan parolalar
da seçebilirsiniz.
Yusuf Özcan
CANDEMĠR
Mühendis, PGM
BTK
3- KiĢisel bilgilerinizin bilinmesi: Parolanız; çocuğunuzun veya eĢinizin ismi, doğum tarihiniz, cep-iĢ-ev telefonunuz, memleketiniz, bir hayvanınızın adı, favori Ģarkıcı
ve artistiniz veya tuttuğunuz takım adından oluĢuyor olabilir.
4- Mail göndermek: Parolanızı girmeniz veya güncellemeniz gerektiğini söyleyen,
gerçek gibi görünen sahte bir e-posta gönderilebilir.
5- En zayıf halka: Birçok kullanıcı, farklı sitelerde aynı parolayı kullanmaktadır. Sanal
korsanlar, birçok sitenin zayıf bir güvenliğe sahip olduğunu da bilmektedirler. Her web
sitesi için aynı parolayı kullanmamanızı önerebiliriz. En azından e-posta hesabı gibi
önemli hesaplarınız için farklı parolalar kullanın veya bir parola yöneticisi yazılımından
veya bir uzmandan destek alın.
6- Wi-Fi paketlerini izlemek: ġifresiz Wi-Fi ağları büyük bir güvenlik riski oluĢturabilir.
Bu ağlardan gönderilen veriler, ağın sinyalinin alınabildiği her yerden izlenebilir. Buna
SSL üzerinden gönderilmeyen parolalar da dahildir. Bu nedenle Ģifresiz Wi-Fi bağlantısının kullanılmaması, özellikle evimizde kullandığımız kablosuz modemlerde mutlaka
Ģifre kullanılması, güvenlik derecesi olarak da en üst güvenliğin tercih edilmesi önemlidir. KiĢisel kritik hesaplarınıza internet kafe ve benzeri güvensiz yerlerden giriĢ yapılmaması önemli bir koruma sağlayacaktır. Mümkün olduğunca da https bağlantısını
tercih etmeniz önerilir.
7- Keylogging: Sanal korsan, parolanızı elde etmek için size iyi niyetli gibi görünen
ancak aslında bir keylogger taĢıyan e-posta gönderebilir. Bu araç yüklendikten sonra
parolalarınızı girdiğinizde onları kayıt altına almaktadır. Ücretsiz güvenlik yazılımları
bile keylogger' lara karĢı etkili bir güvenlik sunuyor. Bu tür yazılımları kullanmamanız
için ise hiç bir neden yok.
Teknolojiyi kullanan herkesin; alınan tüm tedbirlere rağmen, hiçbir önlemin sakıncaları
engellemede %100 güvenliğimizi sağlayamayacağı, teknolojinin faydalarının yanında
insan yaĢamında (özellikle mahremiyetini de içine alan Ģahsi hayatında) sakıncalı
durumlara sebep olabileceğini bilmesi, kabullenmesi ve bilinçli olarak davranması gerekmektedir.
Gerekli tedbirleri aldınız ve hala endiĢe taĢıyorsanız asla unutmamalısınız ki; yasa
dıĢı bir faaliyetiniz yoksa, neden sizi dinlesinler, ayrıca suçlu olduğunu bilmediğiniz bir
kiĢi ile bir telefon görüĢmeniz oldu ve diyelim ki dinlemeye de takıldı, suçsuz olduğunuz için sizin dinlenmeniz sonucunda resmi makamların ellerine sizi suçlu duruma
düĢürebilecek hiç bir Ģey geçemeyecektir. Dolayısıyla masum vatandaĢların dinleniyorum diye korkuya kapılmasına ailesini ve çevresini olumsuz etkilemesine ve güzel
hayatını da zindana çevirmesine hiç gerek yoktur. Paranoya içerisinde gezinmeye
gerek yok, sizce de öyle değil mi?
Kaynaklar:1-Elektrik Mühendisleri Odası Elektronik Gözaltı 2009 raporu,
2-TBMM Ġnsan Hakları Ġnceleme Komisyonu 2008 Telekulak Raporu
Yasa dışı bir
faaliyetiniz
yoksa, neden
sizi dinlesinler?
Sayfa 12
BiliĢim Uzmanları Bülteni
Emre’nin Rotası: Rio de Janeiro-2(4), Brezilya
Geçen sayıda Rio‟daki Sugarloaf tepesini ve diğer bazı ilginç yerlerini anlatmaya çalıĢmıĢtım. Bu sayıda da
Rio‟nun diğer güzelliklerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Yahya Emre
GÜLERSOY,
BiliĢim Uzmanı,
PGM, BTK
Öncelikle Rio‟nun Sugarloaf‟tan sonraki diğer olmazsa olmazı olan Ġsa heykeline gidiyoruz. Ġsa heykelinin
bulunduğu tepenin ismi Corcovado Tepesi. Bu tepeye çıkmak için buraya özel Tramvay hattını kullanmak
ve Tijuca Ulusal Parkı‟nın içinden geçmek gerekiyor. Tramvay hattı yükselerek, muhteĢem bir manzarayla
Corcovado tepesinin 700 m‟lik yüksekliğine çıkıyor. Tramvayla yola devam ederken, maymunlar ve farklı
hayvanları gözlemlemek için ara ara duruyoruz, fotoğraflar çekip yola devam ediyoruz. Bu tepeye Ġsa heykeli yapılması 1850‟lerden itibaren sürekli gündeme gelmiĢ ve Brezilya Katoliklerince barıĢı sembolize eden
kolları açık Ġsa heykelinin yapılması önerilmiĢ ve 9 yıl süren yapım çalıĢmaları sonucunda 1931 yılında
heykel tamamlanmıĢtır. Yüksekliği 39.6 metre olan heykel, Ģu anda dünyadaki 5nci büyük Ġsa heykelidir.
Heykelin bulunduğu yerden Rio‟nun muhteĢem manzarasını izlemek oldukça keyifli. Rio‟ya gelenler mutlaka buraya çıkmalılar.
Tramvay hattı
yükselerek,
muhteşem bir
manzarayla
Corcovado
tepesinin
Corcovado Tepesine tramvayla çıkıĢ
Ġsa Heykeli
700
m’lik
yüksekliğine
çıkıyor.
Ġzleme Terasından Ġsa Heykeli
Ġzleme Terasından Rio
Rio‟dayken eğer Karnaval zamanı gelemediyseniz, yine de benzerini izleme Ģansınız var. “Plataforma
show” adında her akĢam karnaval tadında düzenlenen bu Ģov Güney Amerika ve de özellikle Brezilya‟ya
ait dans ve gösterileri izlemek isteyenler için mükemmel diyebilirim. ġov, diğer Güney Amerika ülke dansları ile baĢlıyor, daha sonra futbol gösterisi ile devam ediyor, sonrasında Brezilya‟nın geleneksel dövüĢ dansı
Capoeira ile devam ederek, Samba gösterisi ve Karnaval geçiĢi ile son buluyor.
Karnaval GeçiĢi-Plataforma Show
Bahia Dansları-Plataforma Show
Cilt 1, Sayı 9
Sayfa 13
Emre’nin Rotası: Rio de Janeiro-2(4), Brezilya
Latin Bando Grubu-Plataforma Show
Bayraklı final-Plataforma Show
Capoeira ve Samba, Brezilya ile özdeĢleĢmiĢ iki dans. Capoeira‟yı plajlarda yapan insanlara çokça rastladık. Samba ise her müzik
tınısının duyulduğu yerde rastlayabileceğiniz bir dans. Karnaval geçiĢinde rengarenk kabarık kıyafetli dansçıların geçiĢleri oldukça
görkemli. Karnaval geçiĢi sonunda ise bütün dansçılar sırayla sahneye çıkıyor ve bütün dünya ülke bayraklarını dalgalandırarak Ģovu
bitiriyorlar. ġov bittiğinde bir animatör gösteriyi izlemeye gelen turistlerin ülkelerini sayıyor ve her ülkeye ait bir Ģarkı söyleyerek teĢekkür ederek Ģovu kapatıyor. Türkiye‟den katılan sadece biz vardık ve ülkemizden çok uzakta “Üsküdar’a gider iken” parçasını duymak bizi oldukça mutlu etti. Karnaval zamanı Brezilya‟ya gidemediyseniz, mutlaka bu Ģova gidin.
Churrascaria Restorantta yemek sunumu
Churrascaria Restorantta yemek kartları
Brezilya‟lıların özellikle dana, koyun etine düĢkünlüğünü önceki yazılarımda belirtmiĢtim. Brezilya‟ya has sunumla lezzetli etlerinin
tadına varmak istiyorsanız mutlaka bir “Churrascaria” restorantına gitmelisiniz. Bu restorantlarda size bir tarafı yeĢil, diğer tarafı
kırmızı bir kart veriliyor. Masaya oturduğunuz anda bu kartı kullanmak size kalıyor. Kartın yeĢil kısmı açık ise yemek istiyorum manasına geliyor. Garsonlar size mangalda kızarmıĢ farklı farklı etleri sırayla getiriyorlar. Etlerin çeĢidini saymak oldukça zor, o kadar çok
ki. Sadece bir çeĢit domuz eti vardı, sanırım o da Avrupalı turistler içindi, çünkü Brezilyalılar domuz etini sevmiyor. Kartınız yeĢil ise
garsonlar sürekli değiĢik etler getiriyor. Artık yeter veya ara vermek istiyorum diyorsanız da kartın kırmızı yönünü çeviriyorsunuz ve
garsonlar bu iĢareti görünce size uğramıyor artık. Ama o kadar farklı lezzetteki etleri yemek Rio‟da önemli bir atraksiyon. Mutlaka bir
churrascaria restorantını deneyin.
Tropik Adalar turundan manzara
Tropik Adalar turunda botanik çeĢitlilik
Rio‟da yapılabilecek diğer bir tur da Tropik ortamı yaĢamak istiyorsanız tam günlük “Tropik Adalar Turu”. Bu turda Rio‟nun yaklaĢık
1,5 saat dıĢındaki Itacuruca Kasabasına gidiyorsunuz. Buradan bir tekneye binerek, Sepetiba körfezi bölgesinde palmiyeler ve değiĢik
bitkilerle dolu üç adayı ziyaret ediyorsunuz. Bu adalardan birinde açık büfe yemek yiyorsunuz. Denize girme olanağınız oluyor. Bu
ortamı keyifle yaĢamak isteyenlere önerebileceğim bir tur.
Böylece Rio de Janeiro turumuzu bitirmiĢ oluyoruz, sonraki sayıda Amazon bölgesinde olacağız.
Sayfa 14
BiliĢim Uzmanları Bülteni
AB Veri Saklama Düzenlemeleri
Dr. Nur SAYGI,
BiliĢim Uzmanı, SAD
BTK
Verilerin
minimum altı ay
ve maksimum
iki yıl
saklanması
gerekmektedir.
Avrupa Birliği‟nin, veri saklama yükümlülüğünün etkilerinin değerlendirilmesi ve
direktif kapsamının daraltılması yönündeki çalıĢmaları devam etmektedir. 2006/24/
EC nolu Direktif kamu haberleĢme Ģebekeleri veya kamu haberleĢme hizmetleri ile
ilgili olarak üretilen ve iĢlenen verilerin saklanmasına iliĢkin hususları düzenlemektedir. Direktif, ciddi suçların soruĢturulması, ortaya çıkarılması veya önlenmesini
teminen verilerin (internet, sabit ve mobil verilerin) saklanması hususunda ulusal
kuralların uyumlaĢtırılmasını hedeflemektedir. Direktif hükümleri gereğince verilerin
minimum altı ay ve maksimum iki yıl saklanması gerekmektedir. Direktifin değerlendirilmesi esnasında ortaya çıkan bir baĢka konu da veri saklama maliyetinin
kimin tarafından karĢılanacağı hususudur. Direktifin ulusal mevzuata aktarılması
için tanınan süre dolmuĢ olmasına rağmen, Yunanistan, Ġrlanda, Ġsveç ve Avusturya baĢta olmak üzere dokuz üye devlet henüz bunu tam olarak tamamlamamıĢlardır. 2012 ikinci çeyreğinde yapılacak etki değerlendirme çalıĢmalarının ardından
2012 sonuna kadar Direktifin gözden geçirilerek güncellenmesi beklenmektedir.
Sabit ve mobil iĢletmeciler yanında uydu ve kablo iĢletmecileri ile internet hizmeti
sağlayıcılarına ilave olarak web-posta, ani mesajlaĢma veya IP üzerinden ses hizmetleri gibi elektronik haberleĢme hizmetleri sunan tüm Ģirketler direktif kapsamında bulunmaktadır.
Saklanacak veri tipleri arasında, iĢletmecilerin haberleĢme hizmetlerini sunarken
ürettikleri veya iĢledikleri trafik, yer ve kiĢilerin kimlik bilgileri bulunmaktadır. Bağlantı kurulmasına rağmen görüĢmenin baĢarısız olduğu çağrılara iliĢkin veriler de
saklanmak durumundadır. Bağlantının kurulamadığı çağrılara iliĢkin verilerin saklanmasına gerek bulunmamaktadır. Saklanan verilerin aĢağıdakileri unsurlarım
tanımlanması ve izlenmesine olanak tanıması beklenmektedir:




HaberleĢmenin baĢlangıç ve bitiĢ noktaları
HaberleĢmenin tarihi, zamanı ve süresi
HaberleĢmenin türü
HaberleĢme için kullanılan teçhizat ve konumu
Direktif ayrıca, sabit telefon ve mobil telefon hizmetleri yanında internet eriĢimi, eposta ve internet teflonu için saklanacak verilerin özelliklerini ayrıntılı olarak tanımlamaktadır. ĠĢletmecilerin verilerin saklanmasına iliĢkin yükümlülükleri arasında
aĢağıdaki hususlar da bulunmaktadır:
 Saklanan veri, Ģebeke üzerindeki veri ile aynı kalitede ve aynı güvenlik Ģartları altında bulunmalıdır.
 Verilerin bozulması, kaybolması veya değiĢmesi yanında yetkisiz ve düzenlemeye aykırı depolanması, iĢlenmesi, eriĢimi veya açıklanmasına karĢı teknik ve kurumsal önlemler alınmalıdır.
 EriĢilen ve kullanılan veriler haricinde tüm veriler, saklanma süresinin sonunda yok edilmelidir.
2011 yılında yayımlanan veri saklama direktifine iliĢkin değerlendirilmelerin yer
aldığı bir inceleme raporunda aĢağıdaki hususlara dikkat çekilmektedir:
 Direktifin uygulamasında farklılıklar görülmektedir. Özellikle “ciddi suç” tanımındaki farklılıklar direktif amacını kısıtlamaktadır.
 Veri saklama önlemleri çok iyi çalıĢmamaktadır.
 Veriye eriĢim taleplerinin miktarı bakımından üye devletler arasında büyük
farklılıklar bulunmaktadır.
 ĠĢletmecilerin, özellikle de küçük ve orta ölçekli iĢletmecilerin verilerin saklanması ve kullanılması maliyetlerinin karĢılanması gerekmektedir.
Raporda ayrıca daha fazla Ģeffaf olunması, verilere eriĢim izni bulunan otorite sayısının azaltılması ve daha az veri grubunun saklanması çağrısı yapılmaktadır.
Kaynak: Cullen International, Trackers, January 2012
Cilt 1, Sayı 9
Sayfa 15
Fütürizm ve Yanımızdaki Fütüristler
Fütürizm; Tüm dünya ve ülkemizde daha iyi bir gelecek için birey, kurum ve toplumlara iliĢkin olası, olanaklı ve tercih edilen gelecek senaryolarını gerçekleĢtirmek üzere atılması gereken adımları ilkeli ve bütünsel olarak inceleyen çalıĢmalar
zinciridir.
21‟inci yüzyılın fütürizmi, bilgi ve teknolojiyi kullanarak muhtelif gelecekler oluĢturulabileceğini kabul eder ve yaĢamın tüm boyutları için alternatif senaryolar ile
olumlu gelecek tasarımı yapılabileceğini benimser. Bu yaklaĢım, multidisipliner,
uzgörülü (uzak, uzman, uzlaĢmacı), yenilikçi, stratejik ve sürdürülebilir öneriler
geliĢtirmeyi hedefler.
Kazım ERBAY
Fütüristler Derneği
Ankara ġubesi BaĢkanı,
Fütürizm, ilk kez 1909‟da, yani tam 100 yıl önce yayımlanan Fütürist Manifesto ile
duyulmuĢtur. Fransa‟da Le Figaro‟nun ilk sayfasında yayınlanan, Ġtalyan Ģair
Tomasso Marinetti‟nin 1909 Fütürist Manifestosu, teknoloji ve gelecek konularına
vurgu yapan modernist bir sanat hareketi olarak ortaya çıkmıĢtır. Ġlk fütüristler,
sadece sanat ve edebiyata baĢkaldırmıyor, araba, uçak gibi araçların ve endüstriyel geliĢmelerin insanoğlunun doğaya karĢı zaferi olduğunu belirterek, modern
yaĢamın getirilerine dikkat çekiyorlardı.
21’inci yüzyıl fütüristleri;
 Farklı olma cesaretine sahiplerdir,
 Kendisi ve tüm insanlık için olumlu, ilerici, yenilikçi vizyon geliĢtirir,
 Ġnsanlıktan sorumlu olduğunu bilir,
 Geleceğin seyircisi değil, tasarımcısı olması gerektiğinin farkındadır,
 ÇağdaĢlık sözcüğünün günü yaĢamakla sınırlı olmadığını bilir ve davranıĢlarıyla bunu yansıtır,
 Geleceği uzgörür,
 Dünyayı kendine, kendini dünyaya ait hisseder,
 Dünyanın örgütlenmesinde yer almak ister,
 Fütürist yaklaĢımları kullanarak, kitlelerin fütürist bilinç geliĢtirmesine önderlik eder.
Türkiye’de Fütüristler Derneği 2005 yılında, sosyal yaĢamın ve iĢ yaĢamının gelecekte nasıl Ģekilleneceğine dair uzgörülerde bulunmak, multidisipliner çalıĢmalar yapmak üzere kurulmuĢtur.
Alphan Manas, Faruk EczacıbaĢı, IĢık Biren gibi değerli fütüristlerin kurucu üye
olduğu derneğin Mayıs 2010 itibariyle Yönetim Kurulu: Ufuk Tarhan (BaĢkan),
Murat ġahin (BaĢkan Yardımcısı), Dr. Mustafa Aykut (Genel Sekreter), Dr. Alper
Alsan (Sayman), Betül Onat, Cem Tarık Yüksel, Çiğdem Ertem, Zafer Parlar,
Zehra Öney‟den oluĢmaktadır.
Fütüristler Derneği Ankara ġubesi‟nin kamuoyuna kuruluĢ tanıtımı 16 Nisan
2011‟de yapıldı. ġubemiz merkezde baĢlatılan faaliyetleri Ankara‟da da gerçekleĢtirecek olup kamu, devlet kurum, kuruluĢ ve projeleri ile iĢ-güç birliği yapacak,
derneğin etki alanı ve bilinirliğini artıracak, okul ve Ģirket kulüpleri kuracaktır. Mevcut yönetim Kurulumuz; Kazım Erbay, Cenk Tezcan, Öykü Karabıyık, Ġbrahim
Adıgüzel, Tevfik Gözüm, Ercan Çelik, Ali Türker‟den oluĢmaktadır.
Bir sayfaya sığdıramadığımız diğer tüm çalıĢma bilgilerini www.futurizm.org sitemizde bulabilirsiniz.
21. Yüzyıl
fütüristleri;
“Kişi, kurum ve
toplumların
yararlı, etkin yol
haritası
oluşturmalarına
yardımcı olur”
Sayfa 16
BiliĢim Uzmanları Bülteni
Günaydın ve Şikayetin Şiiri
GÜNAYDIN
GüneĢ gözlerinde doğar, gece saçlarında,
Ümitsiz dertlerin Ģifasıdır ellerin
Nar çiçekleri açar parmaklarında.
Ali Nazmi UZUN
Ankara Bölge Müdür
Yardımcısı
BTK
Allı turnaların kanatlarından alırım selamını,
Yanık uçlu mektuplar düĢer gönül postama
Dudaklarımda bir hasret türküsüyle damıtırım sevdamı
Issız kıyılarına bırakırım uzak okyanusların.
Neyleyim, unutmayı yakıĢtıramam ne kendime ne sana
ġikayetin ġiiri
“Kediseven”de kedisevenler oturmuyor artık.
“Karanfil”de karanfilden eser yok.
Ne de “Selanik” o eski “Selanik”.
“Kuğulu”da üç beĢ kuğu,
Göstermelik.
KalmamıĢ “Tunalı”da gençliğimin ayak izleri.
ġaĢırdım günleri,
Ayın kaçı bilmem ki
Soğuk,
ġubat kadar soğuk,
Havada yağmur deli,
Duru, berrak içime akar.
Sana Ģikayetim var ey Ankara Ģehri,
Bu kadar ruhsuzmuydu sokaklar,
Caddeler dar,
KeĢmekeĢ bulvar,
“Panora”da incik, boncuk,
Yüreğimde yangın var.
Ali Nazmi Uzun
Cilt 1, Sayı 9
Sayfa 17
Vizyondaki Filmlerden: Çizmeli Kedi
Sömestr tatiliyle birlikte, biz de her aile gibi çocukları nasıl eğlendiririz telaĢına
düĢtük. Kitapçı, oyuncakçı derken, sıra sinemaya gelmiĢti. Vizyonda iki animasyon filmi vardı, Çizmeli Kedi ve NeĢeli Ayaklar 2. Her ikisinin de fragmanlarını
izledik. Tercihi oğluma bıraktım. Aksi halde, “sen istediğin için bu filme geldik, hiç
de beğenmedim” diyebilirdi. O da Çizmeli Kediyi beğendiğini söyledi. Ben de sevindim, çünkü Çizmeli Kedi 3 boyutlu bir film. Sonrasında seans ve sinema araĢtırmasına baĢladık. Mesaiden sonra gitmeyi planladığımız için en uygun seans
Kentparkta, 19.15‟te idi. O gün öğlen bir vesile ile Kentpark‟a gidince, biletlerimizi
de önceden almıĢ olduk. Bu arada Kentpark‟ta bir kampanya varmıĢ, karnesini
getiren çocuklara ücretsiz sinema filmi veriliyormuĢ. Bunu öğrenince epey hayıflandım tabii, karnemiz yanımızda yok diye. Oğlumsa gayet sakin “anne, kocaman
karneyi nasıl yanımda taĢıyım, nüfus cüzdanı mı bu” deyince, kendime geldim,
kampanya bitmeden bir kez daha -tabi bu sefer karnemizle birlikte– geliriz diye
kendimi avuttum.
O gün hava oldukça soğuktu. Arabayla ilerlerken, bundan yıllar önce yine soğuk
bir ocak ayında ilk defa sinemaya gittiğimi hatırladım. Ġlkokul 1‟de olmalıyım, yine
sömestr tatili, annem 4 çocuğun filmde mısır da yemek isteyeceğinden hareketle,
bize para vermek yerine, evde mısır patlatıp, iki büyük kesekağıdına doldurup,
elimize tutuĢturmuĢtu. Kuzenimle beraber 4 çocuk yollara düĢtük, o zaman Ankara‟yı AVM‟ler basmamıĢtı. Otobüsle Akün Sinemasına gittik. O tarihlerde animasyon filmleri de yoktu maalesef. Film tercihini dörtlünün en büyüğü olarak tabii ki
abim yapmıĢtı: Indiana Jones. Aslında film, 7 yaĢındaki bir kız çocuğu için hiç de
doğru bir tercih değildi, tatlı olarak ikram edilen maymun beyinlerini görünce içim
dıĢarı çıkmıĢ, heyecanlı sahneler yüzünden filmin büyük bir bölümünde de gözlerimi kapatmak zorunda kalmıĢtım.
Bu düĢüncelerle sinemaya ulaĢtık. 3 boyutlu gözlüklerimizi alırken, “bunları her
seferinde temizliyorlar mı” sorusu aklıma gelse de, pek üstünde durmadım. Yerimiz çok rahattı. Arada kolçak olmayan ortadaki ikili koltukları vermiĢlerdi. Salon 45 yaĢındaki çocuklar ve anneleriyle doluydu. Oldukça gürültülü bir film olacağını
düĢünmeden edemedim. Bu kadar çocuğun, filmin sonuna kadar uslu uslu yerlerinde oturması beklenemezdi.
Filme gelince, açıkçası bu filmden klasik çizmeli kedi hikayesini beklemeyin, hani
çok uzun yıllar önce bir adam varmıĢ, ölünce mirasını 3 oğluna bırakmıĢ, büyük
oğluna evi, ortancaya tarlası, küçüğüne ise kedisi kalmıĢ. En küçük oğlan ben bu
kediyle ne yaparım diye düĢünürken, kedi konuĢmaya baĢlamıĢ… Bu filmde de
Shrek serisinden tanıdığımız çapkın ve cesur çizmeli kedi baĢrolde, ama rol arkadaĢları farklı. Bu sefer çizmeli kedi baĢrolü bir diĢi kedi ve bir yumurta ile paylaĢıyor. Hikayenin özünde ise, “sihirli fasulyeler” masalı yatıyor. Filmin konusunu kısaca özetlersek; bizim çizmeli kedi ve yetimhaneden en yakın arkadaĢı yumurtanın çocukluk hayallerini süsleyen sihirli fasulyelere ulaĢma macerası diyebiliriz.
Film 3 boyutlu olduğu için izlemek çok keyifli, ancak gerek verdiği mesajlar, gerekse sıklıkla baĢvurulan flashbackler, 7 yaĢın altındaki çocuklara pek hitap etmiyor. Filmin temasına gelince, temel olarak dostluk, sadakat, ihanet üçgeninde
dönüyor. Filmde bolca kedi, aksiyon ve hatta Ġspanyol dansı bile var. EleĢtirilere
baktığınızda da puanlaması oldukça yüksek çıkmıĢ. Açıkçası ben filmden çok
zevk aldım. Filmi henüz sömestr tatili bitmeden ve vizyondan kalkmadan izlemenizi tavsiye ederim. Filmi izleyince ebeveynler olarak çocuklarınızdan daha çok
zevk alacağınızı da garanti edebilirim.
Ġyi seyirler.
Elif ÖZDEMĠR
BUD BaĢkanı,
YED Dai. BĢk.V.
BTK
Sihirli
Fasülyeler
masalından
esinlenen bir
Çizmeli Kedi
hikayesi
Sayfa 18
BiliĢim Uzmanları Bülteni
Ayın Konuğu
Lisans derecesi aldığınız okul
ODTÜ Elektrik Elektronik Mühendisliği
Okulunuz kaçıncı tercihinizdi
Birinci tercihimdi
ġu anki mesleğinize sahip olmasaydınız tercih edeceğiniz meslek
Deniz YANIK
Kurum BaĢkan Yardımcısı, BTK
Matematik, dil bilimi veya hukuk alanında akademisyen olmak isterdim.
Yüksek lisans derecesi aldığınız okul
ODTÜ Elektrik Elektronik Mühendisliği
Burcunuz
Akrep
En sevdiğiniz yemek
Yemek ayırt etmem ama tatlıyı çok severim.
Tuttuğunuz takım
Bu sayımızın
konuğu olduğu
için Bilgi
Teknolojileri ve
İletişim Kurumu
Kurum Başkan
Yardımcısı
Sayın Deniz
YANIK’a
teşekkür ederiz.
Takım tutmuyorum.
Televizyondan takip ettiğiniz diziler
Komedi dizileri
En çok izlediğiniz televizyon kanalları
Televizyon çok izlemiyorum ama evde mecburen çocuk kanalları açık
oluyor.
Yaptığınız spor türleri
GeçmiĢte tenis oynadım, bugünlerde fırsat buldukça yürüyüĢ yapıyorum.
Hobileriniz
Kitap okumayı çok severim.
Arabanızın markası
Subaru-Legacy
Cilt 1, Sayı 9
Sayfa 19
Ayın Konuğu
En çok sevdiğiniz tatil yöresi
Ġstanbul‟u çok seviyorum. Ayrıca Karadeniz ve Güneydoğu Anadolu‟yu
çok farklı buluyorum.
Sizin için Kurum‟un en önemli özelliği
Uzmanlığa değer veren bir kurum olması.
Adınıza ve adresine düzenlenmiĢ toplam biliĢim aboneliği sayısı (sabit
telefon, cep telefonu, internet, televizyon vb)
1 sabit, 1 cep, 1 uydu platform ve 1 internet olmak üzere toplam 4 adet.
Elif ÖZDEMĠR
BUD BaĢkanı,
YED Dai. BĢk.V.
BTK
Günde ortalama telefonla görüĢme süreniz (dakika)
YaklaĢık 15 dakika.
Beslediğiniz ev hayvanı
Yok.
En son okuduğunuz kitap
Ġstanbul‟un Fethi ve Fatih
En son dinlediğiniz müzik albümü
Özel olarak bir albüm dinlemedim. Türk sanat müziği dinlemeyi severim.
En son izlediğiniz sinema filmi
Gölge Oyunları, bir aksiyon filmiydi.
En beğendiğiniz yazar/Ģair
Necip Fazıl‟ı severim.
En beğendiğiniz komedyen
Cem Yılmaz.
Sık kullanılanlar listenizden önerebileceğiniz web siteleri
www.gazeteoku.com, www.tdk.gov.tr
Dr. Nur SAYGI
BiliĢim Uzmanı, SAD
BTK
Sayfa 20
BiliĢim Uzmanları Bülteni
ÇEKTİKLERİMİZ
Emin ÖZTÜRK
BiliĢim Uzmanı
PGM, BTK
Kartalkaya –1
Kartalkaya –2
Cilt 1, Sayı 9
BAKIP GEÇTİKLERİMİZ
Sayfa 21
BİLİŞİM UZMANLARI DERNEĞİ
BĠZ KĠMĠZ?
Bizler, Bilgi Teknolojileri ve ĠletiĢim Kurumu‟nda çalıĢan biliĢim uzmanlarıyız ve bir
araya gelerek Derneğimizi kurduk.
YazıĢma Adresi
Anadolu Bulvarı Öz Ankara
Toptancılar Sitesi 1. Blok No:
41 Yenimahalle
Ankara
Telefon
0 (312) 294 72 99
0 (312) 294 70 85
Faks
0 (312) 294 71 52
0 (312) 294 71 53
E-posta
AMACIMIZ NEDĠR?
Amacımız, Derneğimiz üyeleri arasında sosyal, kültürel, ekonomik ve mesleki
yardımlaĢmayı sağlamak; üyelerimizin meslekî geliĢmesini teĢvik edecek faaliyetlerde bulunmak ve ülkemizde bilgi teknolojileri ve iletiĢim alanlarında farkındalığın
artırılmasını sağlamaktır.
KĠMLER NASIL ÜYE OLABĠLĠR?
Derneğimize, Bilgi Teknolojileri ve ĠletiĢim Kurumu‟nda biliĢim baĢuzmanı, biliĢim
uzmanı ve biliĢim uzman yardımcısı unvanına sahip olan personel üye olabilir. Bu
unvana sahip olan ancak çeĢitli sebeplerle Kurum‟dan ayrılan veya emekli olan
kiĢiler de Derneğimize üye olabilirler.
BĠLĠġĠM UZMANLARI DERNEĞĠ YÖNETĠM KURULU
[email protected]
bilisimuzmanlari.org
Elif
Özdemir
Salim
Ketevanlıoğlu
Cengiz
Eken
Ahmet E.
Turgut
Beytullah
KuĢcu
Ramazan
Yılmaz
Mehmet
Özcan
Editörün Notu
BUD Yayıncılık Grubu
Nur SAYGI
Birol BAKAY
Murat CANDAN
Gökhan EVREN
Yavuz GÖKTAYLAR
AyĢe Gül MĠRZAOĞLU
Ali Rıza ÖZDEMĠR
Osman ġAHĠN
Erdinç TEKBAġ
Ayhan TÖZER
BİLİŞİM
UZMANLARI
BÜLTENİ
Veda
Görev yerimin değiĢmesi
nedeniyle almıĢ olduğum
yeni sorumluluklar gereği
bundan sonra bültenin
hazırlanması aĢamasında
gerekli zamanı ayıramayacağımı düĢündüğüm için
editörlük görevimi bırakıyorum. Geride kalan aylarda,
bu sayı ile birlikte BiliĢim
Uzmanları Bülteni‟nin dokuzuncu sayısını yayımlamıĢ oluyoruz. Bu dokuz
sayıda bir çok yöneticimizden, bir çok arkadaĢımızdan gerek yazı, gerek fotoğraf, gerekse değerleri
görüĢleri vasıtasıyla çok
önemli katkılar almıĢ bulunuyorum. Hepsine huzurlarınızda teĢekkürü bir borç
bilirim. Ayrıca, bültenin
yayımlanmasında teknik
destek sağlayan GüneĢ
Koca ve ekibine Ģükranlarımı sunarım. Elbette her
türlü konuda sonsuz desteğini gördüğüm Dernek
BaĢkanı Elif Özdemir baĢta
Dr. Nur SAYGI
BiliĢim Uzmanı, BTK
olmak üzere tüm Dernek
Yönetim Kurulu üyelerine
de çok çok teĢekkür ederim.
Geçen yıl yayın grubu olarak yaptığımız çalıĢmalarda bir çok proje arasında
ön plana çıkan Bülten fikri
bana en kolay uygulanabilir öneri olarak görünmüĢtü. O kadar kolay olmasa
da geçen süre içinde bir
bülten yayımlama geleneği
oluĢturma konusunda
önemli aĢamalar kaydettiğimizi düĢünüyorum. Bülten için esnek bir format
oluĢturmaya çalıĢtım. Bu
süreçte bazı arkadaĢlarımız ile görüĢ ayrılıklarımız
oldu ve bazı arkadaĢlarımız yazılarında bir takım
değiĢiklikler yapmak zorunda kaldılar, belki de hayallerinden çok farklı bir görüntüde yayımlandı yazıları. Bu veya baĢla biçimde
üzdüğüm, kalbini kırdığım
arkadaĢlar olduysa onlardan da özür dilerim.
BaĢka platformlarda, baĢka görevlerde birlikte olmak dileğiyle tüm okuyucularımıza hürmetler eder,
bültene uzun ömürler ve
bundan sonra editörlük
görevini yürütecek olan
değerli arkadaĢımız Yavuz
Göktaylar‟a baĢarılar dilerim.
Kusurlarımız af ola.
[email protected]

Benzer belgeler

Mart 2012 - Bilişim Uzmanları Derneği

Mart 2012 - Bilişim Uzmanları Derneği 4.Dönem BiliĢim Uzmanlarımızın atamaları vesilesiyle

Detaylı

Nisan 2012 - Bilişim Uzmanları Derneği

Nisan 2012 - Bilişim Uzmanları Derneği ekmek ve sucuklu yumurta da çok güzel bir tercih olabilir. Kahvaltı sonrası kayak malzemelerinizi de kiralayabilirsiniz. Aynı malzemeleri otelden de temin edebilirsiniz. Ancak, kayak malzemelerinin...

Detaylı

Temmuz 2011 - Bilişim Uzmanları Derneği

Temmuz 2011 - Bilişim Uzmanları Derneği Son olarak sim isim zikredemesem de Bültenimize yazılarıyla katkı sağlayan tüm arkadaĢlarımıza teĢekkür etmek istiyorum. Bir sonraki ay Mart. Baharla birlikte umutlarımız da yeĢerecek, inanın.

Detaylı