BRTK`da Yaptıkları 20 Temmuz Konuşması

Transkript

BRTK`da Yaptıkları 20 Temmuz Konuşması
Cumhurbaşkanı Sayın Dr. Derviş Eroğlu’nun Konuşmaları
19 Temmuz 2010
BRTK`da Yaptıkları 20 Temmuz Konuşması
Saygıdeğer Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti halkı, Sevgili Kardeşlerim, Öncellikle hepinizin
20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayram’ınızı en içten duygularla kutluyorum. 36 yıl önce bir
20 Temmuz sabahı doğan özgürlük güneşi çok şükür ki bizi aydınlatıyor ve inanıyoruz ki
bundan sonra da hep aydınlatacak. Hiç abartmıyorum, 20 Temmuz 1974 Kıbrıs Türk Barış
Harekâtıyla, Rum-Yunan ikilisinin Enosis hayaliyle yok olma sürecine itilen ancak tüm
zorluklara karşın Anavatanın katkıları ile direnen Kıbrıs Türk halkı yeniden doğmuştur.
Kıbrıs Türk halkının milli şuuru, özgürlük ve egemenlik tutkusu olmasaydı, ada çoktan
Yunanistan’ın kontrolüne, Kıbrıs Türk halkı ise Rum-Yunan tahakkümü altına girmiş
olacaktı. Anavatan Türkiye’nin Kıbrıs Türk halkı ile tarihi bağlarından ve uluslar arası
anlaşmalardan kaynaklanan hak ve yükümlülükleri uyarınca gerçekleştirdiği, Kıbrıs Türk
Mücahit’inin büyük katkı sağladığı 20 Temmuz 1974 Mutlu Barış Harekâtı olmasaydı,
bugün Kıbrıs’ta yaşayan bir Türk devletinden, egemen ve özgür Kıbrıs Türk halkından söz
edilemeyecekti. 20 Temmuz Barış Harekâtı olmasaydı, faşist Rum-Yunan darbesi hedefine
ulaşacak, 15 Temmuz 1974 sabahı ilan edilen Kıbrıs Elen Cumhuriyeti, Yunanistan’a ilhak
edilmiş olacaktı.
Kıbrıs Türk halkı, 1950’de, 1955’te ve 1963 Kanlı Noel’inde kabul etmediği Enosis’e boyun
eğmeğe zorlanacaktı. Burada Sandallar, Atlılar, Taşkent, Aleminyo ve diğer köylerinde
yaşanan toplu katliamlar daha birçok yerde Kıbrıs Türk halkına karşı uygulanacaktı. Kıbrıs
Türk halkı 20 Temmuz Mutlu Barış Harekâtı’nın ve onun sağladığı özgürlük ve güven
ortamını önüne alan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti devletinin her geçen gün daha da
belirginleşen yaşamsal öneminin bilincindedir. Kıbrıs Türk halkının kendi kendini özgürce
yönetme hakkından geriye gitmesi söz konusu değildir. Olduğunu düşünen varsa bilmelidir
ki, Kıbrıs Türk halkı 1974 öncesine asla izin vermeyecektir. 20 Temmuz Mutlu Barış
Harekâtı’ndan sonra çok şey başardık. Günün sıkıntılarına kapılıp başardıklarımızı
görmezden gelmek kendimize ve bugüne kadar bizlere hizmet edenlere büyük haksızlık
olur. Elbette daha hızlı kalkınmak, daha refah bir yaşam, daha yüksek bir yaşam kalitesi
için mücadele edeceğiz ama unutmamalıyız ki ambargolar ve izolasyon altında
başardıklarımız da küçümsenemeyecek boyuttadır. Değerli kardeşlerim, 1975 Nüfus
Mübadelesi Anlaşması ile adanın her iki yanında yeni bir toplumsal düzen ortaya çıktı.
Genç nesiller belki bilmiyor ama pek çok insanımız Anavatan Türkiye’ye güvenerek yeni
oluşan coğrafyanın kendi için yeni bir umut olduğuna inanarak Güney’deki malını mülkünü
bırakarak Kuzey’e gelmişti. Kuzey’deki halkımız, 1974 sonrasında Rum-Yunan ikilisinin
kendilerini sıkıştırdıkları küçücük yaşam bölgelerinden çıkmışlar, özgürlüğün tadına
varmışlardır. Bu insanlarımızı yerleştirmek, iş ve aş sahibi yapmak kolay olmadı. Anavatan
Türkiye’nin maddi ve manevi desteğiyle hemen yola koyulduk ve sıfırdan bir ekonomi, bir
devlet yarattık. Bugün gurur duyduğumuz tüm dünyanın gıpta ile baktığı demokratik
parlamenter sistemimizi kurduk, yaşattık ve yaşatıyoruz. Rum komşularımız ile anlaşma
arayışı içerisinde olmaya devam ettik. Otonom Kıbrıs Türk Yönetimi’ni, Kıbrıs Türk Federe
Devleti’ni ve nihayet 15 Kasım 1983’te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni kurduk. Tüm
dünyaya kendi kendimizi yönetme kararlılığında olduğumuzu, 20 Temmuz 1974 Mutlu
Barış Harekâtı sonrasında ortaya çıkan coğrafyaya bağlılığımızı gösterdik. Anavatan
Türkiye hükümetleriyle birlikte çalışarak ambargolara rağmen, altı üniversite kurduk. Devlet
Planlama Örgütümüzün rakamlarına göre tüm dünyada yaşanan ülkemizde meydana
gelen bazı olumsuzluklara rağmen kişi başına düşen milli gelirimiz 13-14 bin aralığında
bulunuyor.
1977 yılında 1000 kişiye düşen araç sayısı 87 iken, 2008 yılında 1000 kişiye düşen araç
sayısı 900’dür. Bugün ise, bu sayı 1000’i aşmıştır. 1977 yılında bankalarımdaki mevduat
miktarı 94 milyon dolar iken, bugünün rakamı 4.5 milyar doların üzerinde olduğu merkez
bankamızın verilerinde görülmektedir. 1977 yılında kişi başına düşen mevduat 648 dolar
iken, bugün bu rakam 15 bin doları aştığı bilinmektedir. 1977’de 3,265 olan turizmdeki
yatak sayımız bugün 20 bin’e yaklaşmıştır. Şu anda yüksek öğrenimde 45 bin civarında
gencimiz bulunmaktadır. Gerek ilk, gerekse orta dereceli okullarımızda öğrenci başına
düşen öğretmen oranımız oldukça iyidir. Kişi başına düşen doktor, hemşire, süt tüketimi,
akaryakıt harcaması, elektrik tüketimi, bilgisayarlaşma, sağlıkta kişi başına düşen yatak
oranı gibi gelişmişlik göstergesi verilerde de oldukça iyi durumda olduğumuzu belirtmek
lazım. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti halkı çalışkandır. Ambargolara ve izolasyonlara
rağmen girişimci yapısını sürekli geliştirmiş ve önemli mesafeler kat etmiştir. Ama bunlarla
yetinecek miyiz? Hayır. Yolumuza devam edeceğiz. Zaman zaman her ülkede çıkabilen
sorunlar bizde de yaşanmaktadır. Kimse bunlar yaşanıyor diye moralini bozmasın.
Alınması gereken tedbirler alınmaktadır ve yarınlar daha güzel olacaktır. Sıkıntılarımız
aşacak daha güzel yarınlara erişeceğiz. Buna inancım ve güvenim tamdır. Çünkü ben sizi
tanıyorum. Anavatan Türkiye’yi biliyorum. Anavatan Türkiye’nin dünkü hükümetleri de
bugünkü hükümetleri de Kıbrıs Türk halkının refah ve güvenliğine büyük değer
vermektedirler.
Pek çok önemli proje bu anlayışla gerçekleştirildi ve şimdi yenileri gündemdedir. Anavatan
Türkiye’den Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne yılda 75 milyon metre küp su taşınması,
enerji nakledilmesiyle sektörlerimiz yeni bir ivme kazanacaktır. Sevgili Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti halkı, Bildiğiniz üzere Kıbrıs’ta bir çözüm anlaşmasına olumlu tavır koyan ve
bunu isteyen her zaman Kıbrıs Türk tarafı olagelmiştir. 20 Temmuz 1974 Mutlu Barış
Harekâtı öncesi ve sonrasında hep bir çözüm anlaşması arayışı içinde olduk. Ancak karşı
tarafın kendisini tüm Kıbrıs’ın egemeni olarak görmesi, 21 Aralık 1963 sonrasında gasp
ettiği sözde Kıbrıs Cumhuriyeti unvanını kendi avantajı için kullanmakta geri adım
atmaması nedeniyle bir sonuca varılamadı. Hep vurguladım. Anavatan Türkiye’nin gelmiş
geçmiş tüm yöneticileri ifade etti. Kıbrıs’ta mevcut gerçekleri görmeden kalıcı bir
anlaşmaya varılması mümkün değildir. Bu gerçekler ise açıktır. Kıbrıs’ta 20 Temmuz 1974
sonrasında oluşan yeni bir coğrafya, onun üzerinde oluşan iki ayrı devlet, iki ayrı halk, iki
ayrı demokrasi ve iki kesim vardır. Kıbrıs’ta varılacak bir anlaşma, bu gerçeklere
dayanmalı ve egemen eşitliğimizi Anavatan Türkiye’nin etkin ve fiili garantisini mutlaka
içermelidir. Cumhurbaşkanlığı görevini üstlendiğim günden beridir, eğer niyet varsa 2010
yılı sonuna dek kalıcı bir anlaşmaya varabileceğimizi vurguluyorum. Yaptığım tüm
temaslar, ortaya koyduğum tüm görüş ve düşünceler bu amaca yöneliktir. Bayramımızı
açılış niteliğindeki bu konuşmamda, içinde bulunduğumuz görüşme sürecine ilişkin detaya
girmek istemiyorum ama yarın Dr. Fazıl Küçük Bulvarı’nda yapacağım konuşmamda siz
değerli kardeşlerime gereken bilgiyi aktaracak, tüm ilgili çevrelere sizden aldığım güçle
mesajlarımızı ileteceğim. Değerli kardeşlerim, Konuşmamın sonuna doğru ilerlerken yine
20 Temmuz Barış Harekâtı olgusuna dönmek özgürlük ve egemenliğimizin ne büyük
özverilerle kazanıldığını genç nesillere anlatmanın en önemli ülke görevlerinden biri
olduğunu vurgulamak istiyorum. Kimseye karşı bir düşmanlığımız yoktur.
Biz barışsever bir milletin çocuklarıyız. Kimsenin toprağında, egemenliğinde, devletinde
gözümüz yoktur. Biz devletimizin bir refah ve huzur alanı olmasını istiyoruz. Biz
Anavatanımız Türkiye’nin komşuları ile ‘sıfır sorun’ politikasını candan destekliyor ondan
ilham alıyoruz. Bizler Anavatan Türkiye’nin de, Kıbrıs Türk halkının da yerinin Avrupa Birliği
olduğuna inanıyor, bunun için çaba gösteriyoruz. İstediğimiz hiçbir şey komşularımızın
aleyhine değildir. Ama 1974 öncesine asla dönmek niyetinde değiliz. Kıbrıs Türk halkı
kendi kaderini tayin etmiş, devletini kurmuş bir halk olarak erdemli bir davranışla
komşusuna anlaşma yapmayı önermektedir ama kimse bizi çaresiz, Rum tarafının empoze
ettiklerini kabul etmeye mahkûm bir halk olarak görmesin. Anavatan Türkiye Milli Güvenlik
Kurulu tarafından da ifade edildiği üzere, Kıbrıs Türk tarafı ilânihaye çözümsüzlüğün
olduğu durumda kalamaz. Dünyaca ünlü bir pop müzik sanatçısı olan Jennifer Lopez’in
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki bir otelin açılışına katılmasına bile tahammül
edemeyen Rum komşularımızın bu tutumu kabul edilir mi? Bize göre Rum tarafının bu
tutumunu sürdürmesinde Kıbrıs konusu ile yakından ilgilenen bazı devletlerle Avrupa
Birliği’nin önemli etkisi vardır. Rum tarafının kendisine sözde Kıbrıs Cumhuriyeti
muamelesi yapıldığı sürece, Kıbrıs Türk tarafı ile adil bir yetki paylaşımına girmesi, son
derece zordur. Uluslar arası toplum bu açıdan kendi üzerine düşen sorumluluğu yerine
getirmek zorundadır.
Yani barış, anlaşma bizden çok dünyanın ve Rum tarafının tutumuna bağlıdır. Değerli
kardeşlerim, Son olarak 20 Temmuz 1974 Mutlu Barış Harekâtı’nı gerçekleştiren ve
harekâtın başarıyla sonuçlanmasına katkı koyan mücahit halkımızı, kahraman Türk Silahlı
Kuvvetlerini, bize her zaman destek Anadolu’daki kardeşlerimizi şükranla anmak istiyorum.
Şehitlerimize Allah’tan rahmet diler, gazilerimize minnet ve şükranlarımızı sunuyorum.
Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Büyük Atatürk’ün ilke ve devrimleri, özgürlük
ve refah yolculuğunda rehberimiz olacaktır. Barış ve Özgürlük Bayramı tüm halkımıza
güzel milletimize ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne kutlu olsun. Nice ve nice
bayramlara...