İşçi - Köylü - Özgür Gelecek

Transkript

İşçi - Köylü - Özgür Gelecek
iflflççi-köylü
Demokratik Halk ‹ktidar› ‹çin
www.iscikoylu.org
[email protected]
Say›: 26
*Y›l:1* 19 Eylül-2 Ekim 2008 *Fiyat›: 1 YTL *ISSN: 1307-878X
‹mha ve inkar sürecek, direnifl de...
30 A¤ustos’taki devir teslim töreniyle Genelkurmay’›n bafl›na geçen ‹lker Baflbu¤ ve beraberindeki komuta
kademesinin, devletin Kürt ulusuna yönelik imha ve inkar politikalar›n›n sürdürücüsü olaca¤›, devlet-ordu
örgütlenmesini kavrayanlar aç›s›ndan aç›kt›r.
Genelkurmay Baflkan› olmadan
✘
DESA direnifli sürüyor
önce
Sendikal› olma hakk›n› kulland›klar›
de özellikle Kürt ulusuna yönelik sald›-
için iflten at›lan DESA deri iflçilerinin
r›larda etkin bir aktör olan Baflbu¤’un, ilk zi-
mücadelesi aylard›r sürüyor. Geçmifl-
yaretini Malatya, Diyarbak›r, Van ekseninde
ten gelen direnifl gelene¤i ve mücade-
gerçeklefltirmesi ve iflbirlikçilerini güçlendirme
le ruhu Deri-‹fl Sendikas›’n›n kazan›m
planlar›n› aç›klamas› flafl›rt›c› olmam›flt›r. Van’-
elde etme olas›l›¤›n› güçlendiriyor. ‹fl-
da kendisini alk›fllayanlar için “temiz vatan-
çilerin kararl› tutumlar› da bunu gös-
dafllar” tan›mlamas›n› yaparak “sözde va-
❐Sayfa 4
teriyor.
tandafllar” söylemine yeni bir soluk getiren
Baflbu¤, y›llard›r dinledi¤imiz “son terörist kala-
F›nd›k kabu¤unu bile
doldurmuyor art›k...
na kadar mücadele devam edecektir” kararl›l›¤›n›
da ortaya koymufltur. Ancak tüm söylenenler mezarda
›sl›k çalmak ya da “PKK’nin k›r›lma noktas›” hayali belirlemesi yapmaktan öte bir anlam ifade etmemektedir. ‹mha
ve inkar sald›r›lar› nas›l devam ediyor ve edecekse, direnifl hatt› da ayn› flekilde devam edecektir. Kürt halk›n›n
yan›nda olmak da daha bir önemli olacakt›r bu süreçte!
Devrim için nesnel
flartlar müsait...
Medya-Para-Siyaset Denklemi’nde
DO⁄AN ve ERDO⁄AN KAVGASI
Yoksullar
12 ay oruçlu ama
iftar vakti yok!
‹flçi köylü’den
Gerçekleri y›¤›nlara
tafl›mada ›srarl›
olmal›y›z!
yapan AKP hükümeti, hem al›m fiyatlar›n› erken hem de Tar›m Bakan›
Mehdi Eker’in deyimi ile “Karade-
Nepal’de hükümetin haz›rlad›¤›
program 14 Eylül günü Kurucu Meclis
taraf›ndan onayland›. Muhalefetin sundu¤u 17 maddelik öneri ise reddedildi.
Program› savunan Baflbakan Prachanda yoldafl, meclisteki partilerin
farkl› ideolojileri savundu¤unu ancak
mümkün oldu¤unca ortak yönleri ön
plana ç›kard›klar›n› vurgulad›. Prachanda ayr›ca Halk Kurtulufl Ordusu’nun isminin de¤ifltirilmesi üzerine muhalefetin yapt›¤› öneriyi de net bir flekilde
reddetti..
❐ Sayfa 13
Ramazan ay› dolay›s›yla ‹stanbul’un
y o k s u l
semtlerinden Sulukule ve Yenibosna’da Ramazan çad›rlar›n› gezerek iftar›n› açan insanlarla
bu Ramazan’› nas›l karfl›lad›klar› üzerine sohbet ettik.
❐ Sayfa 2
Önceki y›l f›nd›k üreticisine “jest”
12 Eylül’ü
unutmad›k!
Türk hakim s›n›flar› aras›nda yaflanan çat›flman›n
k›sa sürede bir duraksama
içine girebilece¤i yönünde
iflaretler görülmemektedir.
❐ Sayfa 2
12 Eylül Askeri Faflist
Cuntas›’n›n y›ldönümünde ülkenin birçok yerinde protesto eylemleri
❐ Sayfa 16
yap›ld›.
S›n›fsal Yaklaflfl››m
Ulusal sorun=
Temel sorun?
Sayfa 3
“Medya-Para-Siyaset” iliflkisinin ülkemizdeki en önemli oyuncusu olan Ayd›n
Do¤an ile Baflbakan R. Tayyip Erdo¤an aras›nda bir haftadan fazlad›r süre giden karfl›l›kl› ithamlar›n ve pefli s›ra iki medya grubunun (Do¤an ve Çal›k) kendi yay›n
organlar›nda birbirlerine karfl› çarflaf çarflaf
yaz›lar dizmelerinin, karfl›l›kl› karalama
kampanyas› açmalar›n›n ard›ndan geriye bak›ld›¤›nda, bu iki rakibin “paylaflamama”
sorunu oldu¤u aç›kça görülecektir. Uzlafl›n›n, ç›kar hesaplar›n›n sekteye u¤rad›¤› dönemlerde medyaya yans›mayan iliflki a¤›n›n
bir bir ortaya serilmesi, arka plandaki rant
kavgas›na ›fl›k tutmaktad›r.
AKP ile Do¤an Grubu’nun temsiliyetleri
gere¤i birbirlerine ihtiyaç duyduklar› ve bugüne kadar iyi bir yol arkadafll›¤› yapt›klar›
söylenebilir. “Al gülüm, ver gülüm” fleklinde tezahür edilen iliflkiyi göstermesi aç›s›ndan bir dönemki Emin Çölaflan örne¤ine dikkat çekmek yerinde olacakt›r. Emin
Çölaflan’›n gazeteden gönderilmesine neden
olan konu hakk›nda, gazeteci Alper Görmüfl
flöyle söylemektedir: “Emin Çölaflan, Hürriyet’ten ç›kart›ld›ktan sonra yazd›¤› kitapta anlatt›. ‘Petrol Ofisi s›k›fl›kl›¤›’ günlerinde, Ertu¤rul
Özkök’ün kendisine ‘hükümetle ifllerinin oldu¤unu, kendisinden onlar› k›zd›racak fleyleri yazmamas›n› rica etti¤ini’ art›k hepimiz biliyoruz.”
❐ Sayfa 8
Emekçinin Gündemi
Yar›n› bugünden
görerek örgütlenmek!
Sayfa 4
nizlilerin memnun oldu¤u” bir fiyat aç›klam›flt›. Fakat oylar al›nd›ktan
bir y›l sonra f›nd›kta durum tam tersine döndü.
❐ Sayfa 5
Anlatmay›n kendinizi
Biz sizi Lice’den sorduk
Dün Kürd’ü tamamen inkar edenler, belki bugün Kürd’ün varl›¤›n› kabul edebiliyorlar. Ancak, ulusu ulus
yapan temel unsurlar›ndan kopararak
tan›mlamaya çal›flmak, onun bir ulus
olarak varl›¤›na tahammül etmemek
inkar›n apaç›k sürdürülmesinden baflka bir fley olmuyor.
❐ Sayfa 5
Tecrit ve tredman
artarak devam ediyor...
‹HD Ankara fiubesi Cezaevi Komisyonu 5 Eylül 2008 tarihinde Adalet Bakanl›¤› Ek Bina önünde bas›n
aç›klamas› yaparak, May›s-A¤ustos
aylar›nda hapishanelerde yaflanan hak
gasplar›n› aç›klad›.
❐ Sayfa 7
Evrensel Bak›fl
Pusula
Sürecin sorunlar›
militan bir çizgiyle afl›l›r!
Sayfa 11
Maskeler ç›kar›ld›!
Sayfa 13
İşçi-köylü 2
Yaşamın İçinden
Yoksullar 12 ay oruçlu ama
iftar vakti yok!
Ramazan ay› dolay›s›yla ‹stanbul’un yoksul semtlerinden Sulukule ve Yenibosna’da Ramazan çad›rlar›n› gezerek iftar›n› açan insanlarla
bu Ramazan’› nas›l karfl›lad›klar› üzerine sohbet ettik.
‹lk dura¤›m›z Bahçelievler Belediyesi’nin Yenibosna’da kurdu¤u iftar
çad›r› oldu. ‹ftar topunun at›lmas›na
yaklafl›k yar›m saat kalm›flken kap›da,
bekledi¤imizden düflük bir y›¤›lma
var. Çocuklar bir an önce kendileri
için ayr› kurulan çad›ra girmek için
gürültüyle kap›y› zorlarken görevlilerden biri büyüklerin girece¤i çad›rda yer olmad›¤›n› ve d›flar›da kalanlar›n geri gitmesini istiyor. Çad›r kap›s›ndaki azl›¤›n nedeni de ortaya ç›km›fl oluyor. Bahçelievler Belediye
Baflkan› ve arkadafllar›, korumalar›
ve emrindeki çal›flanlarla çad›rda
önemli bir alan› iflgal etmifl durumda.
Hay›r diye kurulan çad›rlar›n halk›n
dini duygular›n› istismar etmek için
bir reklâm kampanyas› oldu¤u anlafl›lm›fl oluyor böylece. Çad›rda iftar›n› açan insanlarla sohbet etmek istiyoruz ancak ço¤unlu¤u sohbet etmek yerine yeme¤ini yemeyi ve ilahileri dinlemeyi tercih ediyor. Bahçelievler Belediyesi’ne ba¤l› tafleron
temizlik firmas›n›n iflçileriyle sohbet
ediyoruz. Ramazan ay› dolay›s›yla yap›lan zamlar›n kendi mutfaklar›na nas›l yans›d›¤›n› sordu¤umuzda hiçbir
flekilde etkilenmediklerini söylüyorlar, en fazla 600 YTL maafl alan iflçiler. Mustafa Kaplan adl› bir iflçi
yan›ndaki iflçilerin Tokatl› oldu¤unu
ve sohbet etmeye çal›flt›¤›m›z iflçilerin g›da ihtiyaçlar›n› 12 ay boyunca
memleketlerinden sa¤lad›klar›n› söylüyor. Köyden gelen yiyecekler aç›kça söylemeyen ancak k›t kanaat geçinen iflçilerin maddi s›k›nt›lar›n›
önemli oranda karfl›l›yor.
Sohbete devam etti¤imiz Kaplan
derilirken tak›m elbiseli, ya¤l› boyunlar› görmek istemedi¤i için. Her Ramazan ay›nda iftar çad›rlar›n›n önündeki kalabal›¤›n bir önceki seneye
göre artt›¤›n› söyleyen Kaplan, tek
kifli çal›flt›¤›n› ve son zamlarla birlikte
5 kifli olan ev halk›n›n ihtiyaçlar›n›
karfl›lamakta çok zorland›¤›n› anlat›yor. Bir çocu¤u yanl›fl yap›lan ameliyat sonucunda sakat kalm›fl, bir di¤er çocu¤u da kan davas› yüzünden
hapishanede yat›yor olan Kaplan
“birileri daha çok kazans›n diye
yap›l›yor zamlar, beni seni kimse düflünmüyor” derken öfkeli ve
düflünceli. Memleketi olan Çorum
katliam›, kan davas›, yoksulluk ve
yaklaflan yerel seçimler üzerine yapt›¤›m›z sohbetten tebessümle ayr›l›rken elindeki poflette ekmek gördü¤ümüz bir teyzeye kendisiyle befl dakikal›¤›na da olsa röportaj yapmak
istedi¤imizi söylüyoruz, ancak kendi
deyimiyle dilencilik yapmak zorunda
kald›klar›n› ve gazetelere yoksullukla
ç›kmaktan utand›¤›n› söyleyerek reddediyor bizi.
“Biz insan de¤iliz!”
Sulukule, Ramazan ay›nda da yine
y›k›mlarla gündemde. Yoksullu¤u baki olan Sulukule halk›n›n sorunlar›na
devletin kökten çözümü biliniyor:
y›k›p da¤›tmak! Müslümanl›k naralar› atarak hükümet olan AKP, Ramazan ay› vesilesiyle halk›n dini duygular›n› sömürmeye devam ediyor.
Özellikle ortaya ç›kan “yard›mlaflma
dernekleri” yine halk›n hassasiyetlerini istismar ediyorlar. Herkesin Baflbakan› oldu¤unu iddia eden Erdo¤an,
muhalif semtlere yard›m etmedi¤i gibi, nas›l y›kaca¤›n›n hesaplar›n› yaparak, flu s›ralarda devam eden Deniz
Feneri davas›yla da ne kadar “yard›msever” oldu¤unu gösteriyor. Sulukule’de halk›n büyük
bir ço¤unlu¤u yaz›l› ve
görsel bas›na al›flm›fl
görünüyor. Semte giriflte yol sordu¤umuz bir
genç, “haber yapmak
için mi gidiyorsunuz?”
diye soruyor. Mahalleye giriyoruz, biraz ilerledi¤imizde yolun kenar›nda oturmufl, foto¤raf çekti¤imizi gören yafll› bir amca, “ne
yap›yorsunuz o¤lum
burada?” diye soruyor. Ad› Ahmet Tekin. Ve bafll›yor anlatmaya; “Ben kendimi
Sulukule
bildim bileli burada
oturuyorum. Bizi evigölgede
Sulukule’de yol üstünde gençler bir
mizden yerimizden
zaten ifl güç
oturmufl sohbet ediyorlar. “Gel abi
edecekler, bunca inl ediyorlar
yok, yard›mc› olal›m sana” diye kabu
san, kad›n, çocuk ne
yol açt›¤›
bizi. Gençleri derdi, en az y›k›mlar›n
yapacak hiç düflünen
, gelecek yok
dram kadar büyük. “‹fl yok, güç yok
yok. Ramazan için biyapt›n. Yapasonra vay efendim neden sen böyle
ze yard›m etmiyorlar
ra da neden
r›m tabi evimi y›k, aç b›rak beni son
ama ne için, ne zagençleri desinböyle oldun sen. Psikopat Sulukule
man yard›m etmifller
mad›k. Göler sana. Biz de anam›zdan böyle do¤
ki? Bize, buraya kâfir
a geziyor yarüyorum ben alt›nda son model arab
gibi bak›yorlar, insan
em Sulukufl› benden küçük zengin züppeler. Gits
de¤ilmifliz gibi bak›an’›z diye
le’de oturuyorum diye ifl vermez. Rom
yorlar, çok zoruma
ama çal›flifl vermez. Çal›flana ekmek var diyorlar
gidiyor bu. Bunu
buldun, o zamana izin verirlerse. Hadi diyelim ifl
herkes konuflmaz
fl›n kesildi,
man da yok paran› alamad›n, yok maa
senle, iyi dinle beni.
) h›rs›z göbir sürü sorun. Zaten bize (Romanlara
‹nsanl›k evlerimidiyerek anlazüyle bakt›klar› için iflveren de yok”
zi bafl›m›za y›kt›yorlar gençler.
makla oluyorsa
e¤er, biz insan
da de¤iliz, hiçbir
kendi reklam›n› yapan Belediye
fley de de¤iliz!”
Baflkan›’n›n bulundu¤u çad›ra girmeSeçimlerde yine de buralardan
yerek çad›r›n d›fl›nda kurulan masada
oy al›r m› AKP diye soruyoruz; “Ne
yemek yemeyi tercih etmifl, ihtiyaçoyu günah›m›z› bile alamaz” diyor,
lar› olanlar yemek verilmeden gönevlerini y›kan “Müslüman Baflbakan-
‹fl yok, güç yok,
gelecek yok...
la” konuflur gibi sert ve öfkeli bir flekilde.
Devam ediyoruz sokak aralar›nda dolaflmaya, her yerde y›k›lm›fl evler var.
Surlar›n arkas›na
s›k›flm›fl yoksulluk!
Sulukule Yard›mlaflma ve
Dayan›flma Derne¤i’ne gidip, bir
de baflkanla görüflmek, hem y›k›mlarla ilgili bir geliflme var m› hem de
s›k›nt›lar› neler görüflmek istiyoruz.
Yolu sordu¤umuz ilk kifli bizi derne¤e kadar götürüyor ve baflkana görüflmek istedi¤imizi söylüyor. Yoksullu¤un Ramazan’la birlikte kendini
nas›l hissettirdi¤ini konufluyoruz ve
tabi ki yer Sulukule olunca söz y›k›mlardan aç›l›p ilerliyor. Sulukule
Roman Kültürünü Gelifltirme
ve Dayan›flma Derne¤i Baflkan›
fiükrü Pündük anlat›yor, “Bizim insan›m›z burada evlerinin y›k›lmas›n›n
s›k›nt›s›yla yafl›yorlar. Ne Ramazanlar› ramazan, ne oruçlar› oruç, ne de
bayramlar› bayram gibi olacak. Bize
hiçbir yard›mda bulunan yok. Hangi
gün Ramazan çad›r› kurulmufl ya da
yard›m yap›lm›fl? Hiçbir gün. Burada
Ramazan’dan 3 gün önce y›k›mlar oldu. ‹nsanlar, yerlerinden dostlar›ndan ayr›lman›n hüznü ile yafl›yorlar.
Hiçbir yard›m olmad›¤› gibi ellerinden gelse bizi an›nda buradan atacaklar.”
Bu kadar sahipsiz kalm›fll›¤›n kendi içinde bir dayan›flma a¤› gelifltirdi¤ini belirten Pündük, “Biz kendi
imkânlar›m›z dâhilinde ya da birilerinin kiflisel çabalar›yla çok kötü durumdaki ailelere yard›m da¤›t›yoruz”
diyor. Kentsel Dönüflüm Projesi’ni
elefltiren Pündük, “Buradaki insanlar için bir fleyler yapmak istiyorsan›z buran›n insanlar›yla bir fleyler yap›n, d›flar›dan projeyle bu ifl olmaz.
Zaten bu projenin bizim için olmad›¤›n›, d›flar›dan gelecek olan malum
kiflilere yap›ld›¤›n› biliyoruz. Tafloluk’ta insanlara ev verdiler, insanlar
orada oturamayacaklar› için 10–15
bin YTL karfl›l›¤›nda evlerini devretmek zorunda kald›lar. Niye o evler Tafloluk sakinlerine yap›lmad›?
Buradaki insanlar› oraya, oradakini
buraya tafl›man›n anlam› ne? Böyle
bir proje olur mu?” diyor. Baflbakan›
elefltiren Pündük, Erdo¤an’›n sözlerinden al›nt› yaparak devam ediyor
anlatmaya, “Baflbakan bir konuflmas›nda ‘ben yoksulun, mazlumun,
hakl›n›n baflbakan›y›m’ diyordu,
hani flimdi nerde? Gelsin de burada
baflbakanl›k yaps›n bakal›m. Biz baflbakan›n sözünü tutmas›n› istiyoruz.”
Ekonomideki iyileflmelerden bahseden AKP hükümetinin yoksul halk›
görmedi¤i/görmezden geldi¤i aç›k
görünüyor. 225 YTL açl›k s›n›r›na fiyat biçtiklerinde de kesinlikle Sulukule’deki aç insanlara karfl› “duyarl›l›klar›n›” gösteriyorlard›. fiükrü
Pündük’e bu konuda neler düflündü¤ünü soruyoruz, cevab› sindirilmifl
bir ülkenin gerçe¤ini yans›t›yor,
“fiimdi ben o konuya girmeyeyim.
Ekonomi iyi diyece¤iz, demedik mi
hemen kelepçelik oluruz, hemen hapishaneye” diyor.
Halk› tasfiye etmenin bir di¤er
yolu olarak da çocuklar› okullara alm›yorlar Sulukule’de. Bu durumu ve
devam›n› anlat›yor Pündük; “Çocuklar› okula dahi kay›t etmiyorlar.
Bizde kayd›n›z yok, kayd›n›z flurada,
burada diye insanlar› okul okul gezdiriyorlar. Buradaki insanlar açlar!
Aya¤›nda ayakkab›s› yok giymeye,
evinde yeme¤i yok yemeye. Ekme¤i
de b›rak 1 Liras› yok cebinde, bu insanlara ev verildi Tafloluk’ta. Kaç para? 350-400 YTL kira bedeli ödermifl gibi. Bu durumdaki insanlardan,
225 do¤algaz, 222 ba¤latma paras›,
elektrik ve su açt›rma paras› istiyorlar. Bugün ay›n 11’i bu ay›n 20’sinde
de ilk kiran›z bafll›yor diyorlar daha
eve bile ç›kmadan. Bunun ad› da sosyal proje, böyle sosyal proje mi
olur? Bizim köyümüzde yok ki yiyece¤imizi getirelim. Evimize ekmek
götüremiyoruz, nereden ödeyece¤iz
bu kadar paray›?”
(‹stanbul)
19 Eylül-2 Ekim 2008
işçi-köylü’den
Gerçekleri y›¤›nlara tafl›mada
›srarl› olmal›y›z!
Türk hakim s›n›flar› aras›nda yaflanan çat›flman›n k›sa
sürede bir duraksama içine girebilece¤i yönünde iflaretler
görülmemektedir. Laiklik fleriat tart›flmas›yla bafllayan süreç bugün yolsuzluklar noktas›nda dü¤ümlenmifl durumdad›r. Bu çat›flmalar›n temelinde ç›kar iliflkileri yatt›¤› bir
gerçektir. Elbette ki bu ç›kar çat›flmas› Türk hakim s›n›f
kliklerinin yan› s›ra emperyalistlerin ç›karlar›n› da içeriyor.
TC’nin komflular›yla ve bölgenin di¤er ülkeleriyle son dönemde sürdürdü¤ü politikalar›n emperyalist efendilerinin
bölgeye iliflkin haz›rlam›fl olduklar› reçetelerde ba¤›ms›z
oldu¤unu düflünmek, efendi-uflak aras›ndaki iliflkiyi yeteri
kadar kavramamak anlam›na gelir.
Egemen s›n›f klikleri aras›ndaki çat›flma devletin çeflitli
kurumlar aras›nda da kendini hissettirdi¤ine her f›rsatta
dikkat çekmifltik. Özellikle bugünkü dalaflta medya gruplar› tam bir silahflor görevi görmektedirler. Kitleleri aldatmak, gerçekleri tersyüz etmek için her türlü ahlaks›zl›¤a
baflvurmakta tereddüt etmemektedirler. Sermayenin kiral›k kalemflorlar› tan›mlamas›, hükümet yanl›s› medya ile
Do¤an Grubu aras›nda yaflanan son çat›flmada bir kez daha a盤a ç›kt›. Hiç flüphesiz tüm bu iç çat›flmalar, genifl y›¤›nlar nezdinde gerçeklerin daha net olarak görülmesi sürecine hizmet ediyor. Bu anlam›yla da iyidir.
Böylesi dönemler, hem perde arkas›ndaki gerçeklere
ayna tutma ve hem de bu iç çat›flmalar neticesinde ortaya
ç›kan sonuçlardan hareketle gerçekleri daha yal›n bir biçimde y›¤›nlara tafl›mak için bize daha iyi f›rsatlar sunmaktad›r. Örne¤in, uflak Tayyip’in flu söylemleri: “Bundan sonra Say›n Do¤an yazd›kça ben de aç›klayaca¤›m. Çünkü, bu
hamur su kald›racak. Daha çok vaktimiz var. O yazacak, biz
aç›klayaca¤›z.Ve bunlar›n bütün o kara kapl› defterleri ortaya
ç›kacak. Bunu bilmeniz laz›m…” Bu AKP’nin ve sözcülü¤ünü yapt›¤› sermaye kesimleri ile di¤er rakiplerin kirli iliflkilerinin itiraf› niteli¤indedir. Uflak Erdo¤an’›n öz olarak ifade etti¤i h›rs›zl›klar›m›z›, ahlaks›zl›klar›m›z› aç›klamaya devam ederseniz, biz de sizinkileri aç›klar›z. Di¤er bir ifadeyle; dokunmay›n bize yoksa dokunuruz size diyor. Kuflkusuz yolsuzlukta, h›rs›zl›kta bunlar›n birbirinden fark› yoktur. Ama bu gerçe¤i sadece duyarl› ilerici güçlerin görmesi
yetmez. Önemli olan bu gerçekleri y›¤›nlara tafl›may› baflarmakt›r. Bunun için de somut meseleler üzerinde yo¤un
bir teflhir faaliyetine h›z vermek gerekir. Her f›rsatta “yetimin” hakk›nda söz eden AKP’nin nas›l emek h›rs›z›, halk
düflman› bir nitelikte oldu¤unu yaflanan bu tür somut
meseleler üzerinden ortaya koymay› baflarabilmektir. Somuta dayal› propagandalar›n ikna edici ve etki gücü daha
da güçlüdür.
Türk egemen s›n›f klikleri aras›ndaki bu çat›flmalar varolan ekonomik krizin daha da derinleflmesine yol açacakt›r. Üretimden giderek kopan, yolsuzluk ve h›rs›zl›kta s›n›r
tan›mayan bir ekonominin içine düfltü¤ü krizin yarataca¤›
sonuçlar da a¤›r olur. AKP bu krizin a¤›r faturas›n› dün oldu¤u gibi bugün de emekçilere ç›karmaktad›r. Peflpefle gelen zamlar, ücretlerin düflüklü¤ü, iflsizlik emekçiler için yaflam› daha çekilmez k›lmaktad›r.
Tabi ki egemen s›n›flar›n içine düfltükleri krizin derinleflmesini tetikleyen di¤er önemli nedenlerden biri de
Kürt sorunudur. Kürt sorununa yaklafl›mda “imha” ve “inkar” politikas›nda Türk ordusuyla yar›flan AKP, özellikle
önümüzdeki yerel seçimlerde Kürt illerinde DTP adaylar›na karfl› egemenlerin tüm kliklerinin deste¤ini almak için
de yo¤un bir çaba içindedir. Ve bir çok Kürt ilinde bu ›rkç›-inkarc› güçlerin objektif olarak böylesi ortak bir tutum
içine girmeleri pekala mümkündür. Erdo¤an’›n baz› Kürt
illerini flimdiden iflaret etmesi, öngörülen projenin ürünüdür. Hedeflenen fley, sözü edilen illerde yerel yönetimleri
al›p, “Kürt sorunu yoktur. Terör sorunu vard›r” karfl›devrimci icraatlar›na meflruluk kazand›rmakt›r.
Bu konuda egemen s›n›flar kurumlar›yla birlikte hiçbir
f›rsat› kaç›rmamaktad›rlar. Yürüttükleri tüm çabalar›n temelinde Kürt Ulusal Hareketi’ni tasfiye etmek, silahl› savafl›mla hak elde edilmez bilincini genifl y›¤›nlara empoze etmektir. Bunun için de fliddet ve sahte reform silahlar›na
baflvurmaktad›rlar. Örne¤in, burjuva medyas› yeni Genelkurmay Baflkan› Baflbu¤’un baz› Kürt illerine yapt›¤› geziye
dahi olmad›k misyonlar yüklemeye bafllad›lar.
‹lker Baflbu¤’un baz› “sivil toplum” örgütleriyle görüflmesi yeni olabilir. Ama Kürt ulusal sorununa yaklafl›m konusundaki zihniyet ayn› zihniyettir. Baflta ‹HD olmak üzere di¤er demokratik kurum ve partilerle görüflmeyi kapsam d›fl›nda b›rakan bir anlay›fl›n bu soruna do¤ru bir
tarzda yaklaflmas› düflünülemez. Bu pratik, ›rkç› ve floven
bir anlay›fl›n ürünüdür.
Özet olarak; Baflbu¤ da egemen s›n›f sözcüleri gibi, sivil toplum dedikleri baz› güçleri yanlar›na çekme çabas›
içindedir. Peki bununla ne yap›lmak isteniliyor? Yap›lmak
istenen flu; Hareketin geliflimini engelleyemiyorsan, böl,
sisteme entegre etmeye çal›fl. Çözüme dönük beklentiler
yarat ve reformizm mikrobunu her tarafa yayma çabas›
içine gir.
Bu ve di¤er sorunlarda oldu¤u gibi, ideolojik planda
net bir tutum sergilemek, egemen s›n›f klikleri aras›nda
yaflanan çat›flman›n nedenlerini do¤ru okuyup, genifl
emekçi y›¤›nlara tafl›mak için devrimci pratik bir çizgi izlemek, güncel bir görevdir. Bu güncel görevleri yerine getirdi¤imiz oranda, kitlelerle ba¤ kurabiliriz. Her faaliyetçi çal›flmalar›nda bu gerçe¤i hesaba katmak zorundad›r.
İşçi-köylü 3
19 Eylül-2 Ekim 2008
Politika gündem
Devlet terörü planlama “zirvesi” yap›ld›
Hat›rlanaca¤› gibi, AKP hükümete geldi¤i y›llar›n bafl›nda Kürt ulusal
sorununa yaklafl›m konusunda Genelkurmay’dan farkl› politikalara sahip oldu¤u propagandas›yla T. Kürdistan›’nda oy avc›l›¤›na soyunmufl
ancak çok geçmeden bu politikan›n
bildik/tan›d›k imha, inkar ve katliam
politikas›ndan baflka da bir fley olmad›¤› ortaya ç›km›flt›. Ancak Maoistler, AKP’nin di¤erlerinden bir
fark› olmad›¤›n›/olamayaca¤›n› söylemifl ve her f›rsatta tekrarlad›klar›
(tekrarlamak zorunda kald›klar›) flekilde devletin niteli¤i, hükümetlerin
iç ve d›fl politikalar› belirlemedeki
verileri/s›n›rlar›, ordunun sistem
içindeki yeri vb. konularda MLM
do¤rular› dile getirmifllerdi.
Süreç içinde yaflananlar AKP ve
Türk ordusunun aralar›ndaki
çeliflkilere karfl›n burjuva-feodal
egemenlik sistemin ç›karlar›n› korumak için oldukça uyumlu çal›flt›klar›n› gösterdi. Egemen s›n›flar›n kendi
aralar›nda çeliflkileri/iktidar kavgalar›
oldu¤u ne kadar do¤ruysa, baflta
Kürt halk› olmak üzere tüm emekçilerin, devrimcilerin hakl› ve meflru
mücadelelerine karfl› düflmanl›kta da
ayn› noktada bulufltuklar› da o kadar
do¤rudur.
Devlet terörü uygulay›c›lar›n›n
son yapt›¤› “Terör Zirvesi”nde de
baz› yeni yaklafl›mlar›n iflaretleri görülmeye baflland›. Bir k›s›m burjuva
medya “s›n›r ötesi” operasyonlar
için varolan tezkere süresinin bitmek üzere oldu¤unu hat›rlatarak,
TSK’n›n yeni bir tezkere talebine
karfl› AKP’nin isteksiz oldu¤unu belirtiyor ve bunun nedenini ise yakla-
flan yerel seçimlerden dolay› bölgede üzerine tepki çekecek pratik tutumlardan uzak durma çabas› olarak
aç›kl›yor.
Dün Kürt ulusal sorununun çözümü için “aç›l›m” adresi olarak gösterilen AKP, bugün yerel seçimlerden dolay› “s›n›r ötesi” operasyonlara s›cak bakmayan bir AKP olarak
gösteriliyor. Öncelikle herkesin flu
gerçe¤i görmesi gerekir. Kürt ulusal
mücadelesini bo¤mak, kitle deste¤ini
zay›flatmak flu veya bu partinin de¤il,
sistemin sorunudur. Dolay›s›yla yerel seçimlerde yurtsever Kürt adaylara karfl› izlenen politikada, sistemin
tüm kurumlar›n›n hedefi ayn›d›r. Bu
ayn›l›k ço¤u zaman, bu bölgede güçlü olan burjuva partisinin aday›n› destekleme konusunda ortak hareket
etme tutumuna götürecek kadar
güçlüdür. Bugün aç›s›ndan bakt›¤›m›zda TC önümüzdeki yerel seçimlerde yurtsever adaylar›n kazanmamas› için, bölgede daha güçlü olan
rakip adaylara aç›ktan olmasa da dolayl› olarak destek sunmaktad›r. Yani devlet tüm kurumlar›yla ve
partileriyle birlikte bölgede
AKP’nin önünü açmak için yo¤un bir çaba içerisindedir.
Evet, AKP düne göre teflhir olmufltur. Ama hala Kürt illerinde din
tüccarl›¤› sayesinde en güçlü olan
düzen partisidir. Ve AKP’nin kapat›lmamas›nda, bu bölgede oynam›fl oldu¤u misyonun da bir etkisi oldu¤u
gerçe¤i asla göz ard› edilmemelidir.
Bundan dolay› Kürt iflbirlikçileri baflta olmak üzere; Kürt halk›n›n tüm
düflmanlar› bu süreçte kader birli¤i
yapacaklard›r.
Genelkurmay’›n
S›n›fsal Yaklafl›m
ULUSAL SORUN=TEMEL SORUN?
Bir k›s›m ilerici, ayd›n, demokrat çevreler ve bu arada kimi devrimci dostlar›m›z da Ergenekon
davas›/dosyas›n› eflelemeyi sürdüre dursun, faflist diktatörlük
kendi dalafl› ve iç hesaplaflmas›ndaki sürece çoktan noktal› virgül
koyarak yeni sald›r› döneminde
h›zla mesafe almaya çal›fl›yor. Hala
kontr-gerillan›n çözülmesi, katillerden hesap sorulmas›, 12 Eylül’ün yarg›lanmas› gibi “taleplerle” sistemin kap›lar›n› afl›nd›ranlara diyecek bir söz elbette bulunamaz ama giderek yo¤unlaflan sald›r›lar karfl›s›nda neler yap›lmas› gerekti¤ine dair söylenecek/yap›lacak çok fley olmal›d›r.
Yeni süreci Genelkurmay’daki
görev de¤iflimine ba¤lamak son
derece hatal›d›r. Baflbu¤ ve beraberindeki komuta kademesinin
Büyükan›t’a göre belli yöntem ve
yaklafl›m farkl›l›klar› olabilecektir
ama bunlar›n esasa yönelik de¤ifliklik gösterece¤ini düflünmek,
devlet-ordu örgütlenmesinden bihaber olmak, hiçbir fley anlamamakt›r. Nitekim bu konuda da bir
dizi senaryo ve yorum havada
uçuflmaya bafllam›fl, Baflbu¤’a olmad›k misyon ve konumlar atfedilmifl, iliflki ve çeliflkiler türlü tarzlara sokulup ç›kar›lm›flt›r.
Her fleyden önce Baflbu¤, ön-
ceki sürecin pasif/yetkisiz bir aktörü de¤ildir. Hatta en az flimdiki
kadar önde duran bir konum almakta, en dikkat çekici “aç›klama”lar› yapan, “durum” tespitlerinde bulunan, kritik görüflme ve
toplant›lara kat›lan kimli¤i olarak
ad›ndan söz ettirmekteydi. Tam
yetkili olarak iflbafl› yapar yapmaz,
“iç hesaplaflma” sürecinde viraj›n dönülmesiyle beraber, Kand›ra
ziyaretini yapt›rmas›, kendi teflkilat›na “dirlik ve düzenlik” mesaj›
olarak okunmal›d›r. Bu mesaj elbetteki AKP ile yürüyen iflbirli¤inde gelinen noktaya iflaret fifle¤i
göndermifl ve “adalet” uykusundakilerin adresine de yollanm›fl olmaktad›r.
Baflbu¤ ve beraberindeki kadrolar›n ayr›nt›da ya da tali noktalarda kalan kimi özelliklerine tak›lmadan sorgulamam›z gereken, iflbafl›na geldikleri flu süreçteki hareket tarzlar› ve öne ç›kard›klar›
hususlar olmal›d›r. Malatya (2. Ordu), Diyarbak›r, Van ekseninde
gerçekleflen ilk ziyaret flafl›rt›c› de¤ildir. Hatta “bölücü terörle” mücadelede Diyarbak›r’›n merkezi
önemine dikkati çekmesi de ola¤an
karfl›lanmal›d›r. Yaln›zca bunun için
Tayyip’in bile aç›ktan yapmaktan
imtina etti¤i bir tarzda, “STK” toplant›s› düzenleyip DKÖ’leri özenle
“PKK’nin k›r›lma noktas›” hayali
belirlemesinin karfl›l›¤›, her cephede
sald›r›d›r. “Referandum” niteli¤inde
olan yerel seçimlerde bu hayali belirlemeleri destekleyebilecek en
ufak geliflmenin karfl›-devrimcilerin
elinde nas›l bir sald›r› silah›na dönüflece¤ini ön görmek zor olmasa gerek. Durum böyle olunca egemenlerin her türlü hile ve ahlaks›zl›¤a baflvuracaklar› da aç›kt›r.
“Zirvenin” di¤er sonuçlar›na gelince; gerçek olan flu ki: Devlet terörünün planland›¤› “zirvede”,
özünde yeni bir fley yoktur. Sözünü
ettikleri “sosyo-ekonomik, psikolojik-kültürel, hukuki” veya bölgeye
“teflvik primi” vb. söylemler yeni
fleyler de¤ildir. Ama tüm bunlara
ra¤men, bu söylenenlerin bugün ne
anlam ifade etti¤ine ve bu söylemlerin alt›nda yatan baz› gerçeklere ›fl›k
tutmak gerekir.
Her fleyden önce Türk egemen
s›n›flar›n›n önümüzdeki süreçte
Kürt ulusal sorununa yaklafl›m›n› Ifl›k
Koflaner’in yapt›¤› aç›klamalarda
okumufl ve imha ve inkar oldu¤unu
görmüfltük. Baflbu¤’un “son terörist kalana kadar mücadele devam edecektir”, “Da¤a ç›kmay›
nas›l engelleriz?” vb. tüm söylemleri mücadeleyi bo¤maya dönük
söylemlerdir. Bu yaklafl›mlarda tabi
ki ulusal demokratik taleplerin k›r›nt›s› bile yoktur.
Hal böyle olunca; önerilen tüm
tedbirlerin bu politikaya hizmet eden
tedbirler oldu¤unun peflinen kabul
edilmesi gerekir. Örne¤in; sözü edilen “hukuki” tedbirler daha çok yetki
talebini içeriyor. Bu, uygulanan tüm
ay›klamas› ve di¤erlerine aleni biçimde (daha fazla/aktif) iflbirli¤i dayatmas›, al›fl›lagelmifl bir durum
olarak görülmeyebilir. Esas›nda bu
bile sürpriz bir tav›r olarak de¤erlendirilmemelidir.
Yandafl ve ortayolcu davranan
kurum ve kiflilere de yöneleceklerini “bizzat” tebli¤ eden Baflbu¤,
ertesi gün Van’da halk›n aras›na
kar›flma flovuna giriflmekle mezarl›kta ›sl›k çalm›flt›r. Van’da kendisine alk›fl tutanlar için kulland›¤›
“temiz vatandafllar” söylemi
(Hilmi Özkök’ün “sözde vatandafllar” nitelemesindeki yaklafl›m›n
benzeri), imhac›-katliamc› faflist
bir anlay›fl›n aç›k kan›t›n› oluflturmaktad›r.
Baflbu¤ kapsaml› bir program› uygulamaya çal›flmaktad›r. Devir-teslim törenlerindeki sözlerinden itibaren bunda ›srarl› olduklar›na dair vurgular›, gelinen aflaman›n kendileri aç›s›ndan hiç de parlak olmad›¤›n›n itiraf›d›r. Gençlerin üzerinde hassasiyetle durmufltur. Özel politikalara ihtiyaç oldu¤unun alt›n› çizmifltir. Okullaflmalar› ve modernizmin al›flkanl›klar›ndan yararlanmalar› gerekti¤ine
dikkat çekmifltir. Ekonomik tedbirler ise “sorunun” can damar›
olarak görülmektedir. Hükümeti
iflsizlikle mücadelede göreve ça¤›r›rken GAP projesinin önemine
de¤inmeyi ihmal etmemifltir.
Di¤er yandan, bölgeyi aflan ölçekte 90’l› y›llardakine eflde¤er biçimde operasyonlar yürütülmekte,
büyük çapta askeri y›¤›nak yap›lmaktad›r. Kitle katliamlar›, büyük
karfl›-devrimci icraatlara yasal k›l›f›n
haz›rlanmas›d›r. Di¤er bir ifadeyle; yasal olarak varolan baz› boflluklardan
dolay› zaman zaman s›k›nt› yafl›yorlar.
‹flte tüm dertleri o boflluklar›n betonlanmas›n› sa¤lamakt›r.
Da¤a ç›k›fl› “sosyo-ekonomik”
tedbirlerle aflmay› düflünenler hayal
görüyorlar. “Teflvik Primiyle” bir
halk›n anadilde e¤itim talebinden,
kültürel istemlerinden vazgeçmesini
düflünmek ancak ›rkç›-faflist bir sistemin ve sözcülerinin ifli olabilir.
Elbette ki, bölge illerine yap›lacak yeni “teflvik primleriyle” burjuva-feodal egemen sistem, kendi iflbirlikçilerini daha da güçlendirecek
ve yeni iflbirlikçiler yaratabilecektir.
Bunu, baz› kesimlerin de ifade etti¤i
gibi, flehirlerde “koruculaflt›rmay›”
yayg›nlaflt›r›p derinlefltirme politikas› olarak da de¤erlendirebiliriz. Yap›lan ve yap›lmak istenen budur. Elbette ki bu planlar talan politikalar›
için elveriflli bir zemin de yarat›yor.
Ama bununla iflsizli¤i önleyece¤ini,
“terörü” yok edece¤ini düflünenler
gerçe¤in tokad›n› yemekte gecikmeyeceklerdir. Örne¤in; Avrupa ülkelerinde Kürt Hareketi’ne destek sunan on binlerin iflsizlik sorunu mu
vard›r? Ya da “k›r›lma noktas›ndan”
söz edenler, flehit gerilla cenazelerini sahiplenen on binlerin eylemlerini
nas›l aç›klayabilirler? “Anadilde
e¤itim talebi” vb. birçok eylem
karfl›s›nda ortaya konulan durufla ne
yan›tlar› olacakt›r?
Sonuç olarak; PKK’nin yapm›fl
oldu¤u 10. Kongrede de ifade edildi-
¤i gibi; pratik hatt›nda esasta bir
de¤iflim yoktur. Bu hatt›n ne oldu¤u
konusundaki düflüncelerimizi daha
önce defalarca ortaya koydu¤umuz
için yeniden üzerinde durmayaca¤›z.
Ama buna karfl›n, faflist Kemalist
diktatörlü¤ün imha ve inkar çizgisindeki ›srar› da pratik olarak sürmektedir. Bu demektir ki; önümüzdeki
süreçte de Kürt halk›n›n hakl› ve
meflru eylemleri artacakt›r. Bunun
iflaretleri hem gerilla cephesinde
hem de di¤er alanlarda düne göre
daha güçlü bir flekilde ortaya ç›kmaktad›r. Bizler aç›s›ndan ise bu sürecin içinde olmak, prati¤e dönük
ad›mlar atmak, binlerce sat›r yaz›dan
daha de¤erlidir. Çünkü; hayat›n
söylemden çok pratik icraatlara ihtiyac› vard›r.
Ergenekon, TSK’n›n kanatlar› alt›nda
Gündemin uzun süredir merkezinde yer alan Ergenekon meselesindeki geliflmelere bakt›¤›m›zda
asl›nda sürpriz olmayan, hatta neden gecikti¤i merak konusu olan
TSK’nin Ergenekon san›klar› Hurflit Tolon ve fiener Eruygur’un
hapishanede ziyaretini görüyoruz.
Sicili oldukça kabar›k Korgeneral Galip Mendi’nin ziyareti Genelkurmay’›n sitesinde flu sözlerle
aç›kland›: “Türk Silahl› Kuvvetlerine
uzun süre hizmet veren iki emekli ko-
mutana yap›lan bu ziyaret, Türk Silahl› Kuvvetleri ad›na gerçeklefltirilmifltir. Bilindi¤i üzere, dün oldu¤u gibi bugün de Türk Silahl› Kuvvetlerinin yarg›ya olan sayg›s› ve güveni tamd›r.”
fiemdinli’de san›klar› “iyi çocuklard›r, tan›r›m” diyerek sahiplenen ve ard›ndan soruflturmay› yürüten savc›n›n görevden al›nmas›n› sa¤layan, sivil mahkemenin
verdi¤i 39 y›ll›k cezaya karfl›n, davay› askeri mahkemeye ald›rarak
beraat ettiren Genelkurmay’›n
Galip Mendi’nin sicilinden bir örnek
Korgeneral Galip Mendi, Özel Kuvvetler’de uzun y›llar görev yapt›. 1996’da KKTC’de Sivil Savunma Teflkilat Baflkanl›¤›’na atand›.
K›br›sl› gazeteci Kutlu Adal›, 23 Mart 1996’da yazd›¤› bir yaz›da
“St. Barnabas bask›n›n› gerçeklefltirenlerin kulland›¤› beyaz Renault
Toros’un Sivil Savunma Teflkilat›’na ait oldu¤u do¤ru mudur?” sorusunu yöneltti. Sivil Savunma Teflkilat›’na elefltirilerini sürdüren Adal›,
6 Temmuz 1996’da Lefkofla’da evinin önünde öldürüldü.
Bu cinayetle ilgili suçlamalar yöneltilen Mendi, Türkiye’ye döndükten sonra 1997’de Özel Kuvvetler Komutan yard›mc›l›¤› yapt›. Mendi,
2000’de K›br›s’a bu kez K›br›s Güvenlik Kuvvetleri Komutan› olarak
dönünce protestolarla karfl›laflt›, parti liderleri karfl›lamaya gitmedi.
Mendi, 2003 y›l›nda Avrupa ‹nsan Haklar› Mahkemesi’nden (A‹HM)
bir heyetin Kutlu Adal› cinayeti ile ilgili sorular›n› yan›tlad›. 2002’de
Türkiye’ye dönen Mendi, sürekli terfi alarak korgeneralli¤e yükseldi.
A‹HM Türkiye’yi, “Kutlu Adal› cinayetini yeterli ve etkin biçimde soruflturmad›¤›” gerekçesiyle 95 bin Euro ödemeye mahkûm etti.
provokasyonlar, köy yakmalar,
Irak Kürdistan›’na yönelik yeni harekatlar›n yap›lmas› da gündeme
gelebilecek, savafl›n ivmesi yükseltilecektir. KKK’na yeni getirilen
Ifl›k Koflaner’in, “münferit olaylar
TSK’ya mal edilemez” ve “belli bölgelerde uygulamaya konulacak ek tedbirler”den (27.08.08) söz etmesi,
gidiflata “›fl›k” tutmaktad›r.
Sürecin AKP ile birlikte örüldü¤ü aç›k biçimde görülebilmekte,
gösterilmektedir. Bunun k›sa vadede de¤iflmesini gerektirecek
uluslararas›, bölgesel ve ülke içi
dengelerde herhangi bir de¤iflim
de söz konusu de¤ildir. Yerel yönetim seçimleri de bu do¤rultuda,
AKP’nin hedeflerine uygun tarzda sonuçland›r›lmaya çal›fl›lacakt›r.
Baflbu¤’un Diyarbak›r’daki temas
ve konuflmalar›, bununla ba¤lant›l›
Kerkük’e iliflkin aç›klamalar› (özel
statü) da tereddütlere yer b›rakmayacak aç›kl›ktad›r. Ama daha
çarp›c› ve çevreleyici olan, ABD
ile olan iliflkilerin, “mükemmel”
olarak tan›mlanmas›d›r.
Faflist-Kemalist diktatörlü¤ü bu
eksende tam tekmil savafla koflulland›ran, Oramar/Da¤l›ca bask›n› ve devam›ndaki Zap direnifliyle
beraber Türkiye Kürdistan›’nda silahl› ve kitlesel çat›flma sürecinde
“korkuyu” büyüten geliflmelerin
yaflanm›fl olmas›d›r. Edi Bes e’den,
TZP Kürdi öncülü¤ünde gerçeklefltirilen “anadilde e¤itim hakk›”na
kadar son süreçte gelifltirilen kampanyalar, gerilla cenazelerindeki
kitlesel gösterilerden Öcalan için
düzenlenen destek eylemlerine
(saç kestirme, “say›n” deme) ciddi
boyutlarda yayg›nl›k ve etkinlik
kazanm›flt›r. Bunlar›n Türk ordusuna önemli darbeler indiren “aktif
savunma” çizgisindeki gerilla eylemleriyle
birlikte
sürmesi
(HPG’nin aç›klamas›na göre,
“A¤ustos ay› boyunca TSK’n›n
51 operasyonuna karfl›l›k HPG
57 eylem düzenledi; 66 temas
gerçekleflti ve 202 asker ile 22
gerilla yaflam›n› yitirdi.”) egemen s›n›flar› zora sokmufltur.
Defalarca denedikleri yöntemler, ayn› taktik ve argümanlarla,
dozu kah azalt›p kah art›rarak
yüklenmeyi sürdürmekten baflka
ellerinden bir fley gelmemektedir.
Baflbu¤ ve di¤erlerinin söyledikleri
ve yapmaya çal›flt›klar›nda da öz
olarak geçmifltekilerden farkl› hiçbir
yön
bulunmamaktad›r.
“Umut k›rmak”tan her söz
edifllerinde kendi çaresizliklerine
göndermede bulunmufl oluyorlar.
Kaç›n›lmaz biçimde yenilgiye u¤rayacak ve nöbeti baflkalar›na devrederek “hürgeneral” tribününde
yerlerini alacaklar›n› herkesten daha iyi biliyorlar.
Ancak açmazlar hiç kuflkusuz
farkl› boyut ve platformda “ulusal sorun”un ilerici ve demokratik güçleri aç›s›ndan çeyrek as›rl›k
zaman dilimine yay›lan sürecin son
dönemlerinde de hükmünü do¤urmaya devam etmektedir. Savafl
ve direnifl bu aflaman›n taktik politikas› ilan edilmekle beraber, Ulusal Hareket’in stratejik yönelimi egemen s›n›flar›n inisiyatifini
k›rmada istikrarl› bir süreç yarat›l-
Baflkan› Y. Büyükan›t’tan görevi
devralan ‹lker Baflbu¤ da Büyükan›t’› aratmad› ve “çocuklar›n›” sahiplenmekten geri kalmad›. Ayn›
senaryoyu fiemdinli’de de bize
okuttuklar› için bu ziyaret de flafl›rt›c› olmad›. Hele ard›ndan Ergenekon savc›lar›n› soruflturmak için
komisyon kuruldu¤unu ö¤renmek
ise hiç flafl›rtmad› bizi. Ancak ne
zaman flafl›rabildik(!); Adalet Bakanl›¤›’n›n savc›lar›n soruflturulmas›na izin vermedi¤i zaman. Ama
bu da küçük bir rötufltan baflka bir
fley olmad›¤›na göre rahat yerimizde oturmaya devam edebilirdik. Devlet için silah s›kan pek flerefli, iyi çocuklar hala görevlerinin
bafl›nda milletin menfaati için çal›flmalar›n› sürdürüyorlar!!!
Yine de bu ziyarete yak›ndan
bakt›¤›m›zda en bafla dönüyoruz.
Zira, Genelkurmay bu ziyaretiyle
bir kez daha Ergenekon’un devletin kendisi oldu¤unu ve devletin
de kendi kendini yarg›layamayaca¤›n› aç›ktan ortaya koyarak bizi
hakl› ç›kartt›. Bir merak konusu
da, ziyaret edilenler aras›nda neden Veli Küçük’ün ad›n›n geçmemesiydi… Yoksa, sürecin keçisi
Veli Küçük mü?
mas›na engel olmaktad›r. Bununla
beraber komünist, devrimci, demokratik bütün güçlere düflen görev, egemen s›n›flar›n “temel sorun” olarak öncelik verdi¤i bu
husustaki yönelimine uygun bir
mevzilenifl içerisine girmektir.
Devrim cephesinde bu durumun yeterince kavrand›¤› ve bilince ç›kar›ld›¤› söylenemez. Ulusal
sorun hala bölgesel, tali bir mesele olarak ele al›nmakta ve/veya
Ulusal Hareket’e havale edilebilmektedir. Ulusal Hareket’e destek
verilmesi, ulusal demokratik talepli eylem ve kampanyalar›n desteklenmesi veya birlikte örülmesi, eylem ve güç birli¤i yap›lmas› vb.
baflka bir fley; “sorun”dan soyutlanan bir politik hat izlenmesi (sa¤
ya da sol, floven ya da ba¤›ml›)
baflka bir fleydir.
Türkiye ve bölgedeki “Kürt
Sorunu’nun son çeyrek yüzy›la
vurdu¤u damgay› do¤ru biçimde
tahlil edemeyenler, bundan sonraki sürece vuraca¤› damgan›n da
fark›nda de¤illerdir. Türkiye devriminin “ulusal sorun”a ait parametrelerle geliflen iliflki ve çeliflkilerini hesaba katmadan yol alman›n olanaks›zl›¤› görülmek zorundad›r. Bu ba¤lamda, ezilen
Kürt ulusuna mensup yoksul köylü kitlelerinin bulundu¤u Türkiye
Kürdistan›, Demokratik Halk
Devrimi yolunda Halk Savafl›
mücadelesini tafl›yabilmenin koflullar›n› daha fazla biriktirmifltir.
Savafl› büyütmeden bu birikimi de¤erlendirebilmenin
yolu olmad›¤› aç›kt›r…
İşçi-köylü 4
İşçi/köylü
19 Eylül-2 Ekim 2008
“S›n›f mücadelesi zor, ancak mücadele etmek ve kazanmak zorunday›z”
Kamu iflkollar›nda süren T‹S görüflmelerinin t›kanmas›, birçok iflkolunda grev koflullar›n› da oluflturmaya bafllad›. Koflullar›n olgunlaflt›¤›
alanlardan biri de belediyelerdi. Gerek Belediye-‹fl’e gerekse Genel-‹fl’e
ba¤l› belediyelerde yaflanan T‹S t›kan›kl›¤›, bir dizi eylem ve direniflle
afl›ld› denebilir.
Grev karar›n› asmak için eylem
yapan Belediye-‹fl üyelerine dönük
azg›nca bir polis sald›r›s› gerçekleflmesi, belediye iflçilerinin kararl›l›¤›n›
ortadan kald›ramam›fl ve greve ramak kala anlaflma yap›lm›flt›.
D‹SK’e ba¤l› Genel-‹fl Sendikas› da ayn› günlerde ç›kmaza giren
T‹S görüflmelerini eylemlerle karfl›layacak ve de gerçeklefltirilen bu eylemlerle Kartal ve Kad›köy Belediyelerine grev karar›n› asacakt›.
S›n›f sendikac›l›¤›ndan söz etmenin neredeyse imkans›z hale geldi¤i,
sar›-reformist sendika yönetimlerinin, iflçilerin hak alma mücadelesini
pasifize ederek, iflçinin de¤il, aç›kça
sermayenin yan›nda bir tutum sergiledi¤i böylesi bir süreçte grev karar› alan belediye iflçilerinin, bu karar›
hayata geçirip geçiremeyecekleri de
merakla beklenen bir durumdu. Ancak belediye iflçileri, özellikle de
Belediye-‹fl 2 Nolu fiube ve de
Genel-‹fl 1 Nolu fiube yöneticile-
“Bugüne kadar maalesef hep ücret sendikac›l›¤› yap›lm›fl. Bunu k›rmak biraz zor olacak, ama k›rmak için yo¤un bir çaba içindeyiz. Zaten sendikac›l›kta sadece bu boyutuyla ele al›namaz. Ekonomik taleplerin yan› s›ra, sosyal talepleri, demokratik talepleri de kapsamal›. Bunu flu süreçte hep söylüyoruz.”
rinin kararl› tutumunun etkisiyle,
grev noktas›ndaki kararl›l›klar›n› her
f›rsatta ortaya koymay› sürdürdüler.
‹flte al›nan grev karar›n› hayata geçirmeye k›sa süreler kala, T‹S görüflmelerinde anlaflma sa¤lanmas›n› getiren de, gerçekte bu kararl› tutum
oldu.
Hedef en iyi koflullarda bir anlaflma
T‹S görüflmelerinde anlaflma
sa¤lanan belediyelerden biri de
Kartal Belediyesi’ydi. Burada örgütlü olan sendika ise, Genel-‹fl 1
Nolu fiube.
Kartal Belediyesi’ndeki T‹S sonuçlar›n›, Genel-‹fl 1 Nolu fiube Baflkan› fiahan ‹lseven ile görüfltük. ‹lseven, anlaflma olmamas› koflulunda
12 Eylül günü greve gideceklerini,
ancak greve birkaç gün kala belediye baflkan›n›n kendilerini ›srarla görüflmeye ça¤›rd›¤›n› söyleyerek bafllad› sohbete.
Kartal Belediye Baflkan›’n›n ça¤r›s› üzerine, 7 Eylül günü belediyedeki AKP grup odas›nda bir toplan-
Deri iflçilerinin
DESA eylemleri sürüyor
Sendikal› olma hakk›n› kulland›klar› için iflten at›lan DESA deri iflçilerinin mücadelesi aylard›r sürüyor.
Geçmiflten gelen direnifl gelene¤i ve
mücadele ruhu Deri-‹fl Sendikas›’n›n kazan›m elde etme olas›l›¤›n›
güçlendiriyor. ‹flçilerin kararl› tutumlar› da bunu gösteriyor.
Deri-‹fl Sendikas›, iflçilerin
sendikalaflma mücadelesine tahammülsüz davranan DESA Deri Fabrikas› patronunun tavr›n› protesto etmek için, 6 Eylül Cumartesi günü
‹stiklal Caddesi’ndeki DESA
Ma¤azas› önünde bir bas›n aç›klamas› yapt›. ‹flçiler, Galatasaray Lisesi’nden ma¤aza önünü kadar bildiriler da¤›tarak yürüdü. Düzce ve Sefaköy’de devam eden iflçi direnifllerine dikkat çekilen yürüyüflte, patronun sendika düflmanl›¤›n› teflhir
eden ajitasyon konuflmalar› yap›ld›.
Eylemde aç›klama yapan Deri-‹fl
Genel Baflkan› Musa Servi Düzce’de 42 sendika üyesinin, iflten at›ld›ktan sonra bafllatt›klar› direnifllerinin polis ve jandarma bask›s›na ve
kesilen cezalara ra¤men devam etti¤ini belirtti. Sendikan›n Anayasal bir hak oldu¤unu
vurgulayan Servi “DESA, çal›flanlar›n haklar›na sayg› göstermeyen,
onlar› insanl›k d›fl› çal›flma koflullar›nda sabahlara kadar aral›ks›z çal›flmay› dayatan ve sendikalaflt›¤› için iflten
atan bir firmad›r. Hepimiz sat›n ald›¤›m›z mal›n üzerindeki eme¤i, bu
eme¤in hangi koflullarda iflçilerden
al›nd›¤›n› ve karfl›l›¤›n›n nas›l verildi¤ini bilince ç›kartmal›y›z” dedi. Selvi,
halk› DESA ürünlerini boykot etmeye davet etti ve DESA patronuna
seslenerek iflçilerin yasal haklar›na
sayg› göstermesini, suç ifllemekten
vazgeçmesini ve at›lan iflçilerin ifle
geri al›nmas› n› istedi. (‹stanbul)
meme noktas›ndaki kararl›l›klar›n›
koruduklar›n› söylüyor ‹lseven.
S›n›f›n ortak hareket
etmesi önemli
Anlaflmayla sonuçlanan 8 saatlik
toplant› boyunca kap› önünde bekleyen iflçilerin, bu süreçte bir bilinç
s›çramas› yaflad›¤›n› da söylüyor ‹lseven.
Bilinç s›çramas›ndan söz aç›l›nca,
bu bilinç s›çramas›n›n sadece eko-
mperyalistler ve yerli uflaklar›
daha fazla kâr için sömürü yasalar›yla özellefltirme, esnek çal›flma
ve tafleronlaflt›rma sistemiyle
emekçilere iflsizli¤i, yoksullu¤u, açl›¤› ve örgütsüzlü¤ü dayatmaktad›r.
Bunun bir örne¤i de 100 gündür Bursa Büyükflehir Belediyesi’nde yaflanmakta. Belediye’nin
E
Yar›n› bugünden görerek örgütlenmek!
de kamuoyuna yans›yan konulardan biri de tekstil iflkolunda kot y›kama iflinde çal›flan iflçilerin durumu. Slikozis hastal›¤›na yakalanan
ve bunun fark›na bile varmad›klar›
için tedavi olma flans›n› bile yakalayamayan yüzlerce iflçiden bahsediliyor. Hem de patronlar çok basit
önlemleri almad›klar› için.
Bu ifl kolunda çal›flan milyona
yak›n iflçi bulunmaktad›r. ‹fl güvenli¤i olmad›¤› gibi çok kötü koflullarda çal›flan bu ve buna benzer ifl
yerlerinde çal›flan iflçilerden yavafl
yavafl yeter sesleri duyulmaya baflland›. Bizler s›n›f bilinçil iflçiler ola-
lar› çal›flmalarda ayr›ca nas›l birliktelikler yarat›labilece¤ini de tart›flacaklar›n› söylüyor ve “s›n›f›n ortak hareket etmesinin koflullar›n› yaratmak önemlidir” diyor.
Belediye çal›flanlar› içinde, özellikle de bir kesiminin çal›flma koflullar›na ba¤l› olarak, proleter bilinci
oturtman›n zor olup olmayaca¤›n›
konufluyoruz. Bu bilincin oturmas›
ba¤lam›nda, büroda çal›flan iflçiyle
d›flar›da kazma kürek çal›flan iflçi
aras›nda ciddi bir fark oldu¤unu
söylüyor ‹lseven. Masa bafl›ndakilerin, çal›flma koflullar›n›n, di¤er çal›flanlara oranla daha rahat olmas›ndan kaynakl›, giderek üretimden gelen güçten uzaklaflt›klar› tespitinde
bulunuyor. “‹flçinin al›nterinden baflka bir fleyi yok denmesine karfl›n,
masa bafl›ndakilerin rahat koflullar›
mücadeleden geri durmas›n› da beraberinde getirebiliyor” diye de ekliyor.
‹flçi ve emekçi y›¤›nlara dönük
sald›r›lar›n had safhada seyretti¤i günümüzde mücadele koflullar› da a¤›rlafl›yor elbette. Bunu gördüklerini
söylüyor ‹lseven ve sohbete son
noktay›: “S›n›f mücadelesi zor,
ancak mücadele etmek ve kazanmak zorunday›z” sözleriyle
koyuyor.
(Kartal)
UNO iflçisi yine direniflte!
Yaklafl›k iki y›l önce örgütsüzlefltirme sald›r›lar›n›n bir parças› olarak iflten at›lan UNO iflçileri, uzun
soluklu bir direnifl gerçeklefltirmifllerdi. UNO patronunun iflçilere dönük örgütsüzlefltirme sald›r›lar›,
aradan geçen süre içinde de aral›ks›z sürdü. 12 y›l gibi bir sürede h›zla büyüyerek, piyasan›n % 79’una
hakim hale gelen UNO büyürken,
iflçilerin haklar› giderek küçüldü.
Kuruldu¤u günden beri, iflçilerin örgütlenme çabalar›n› bask› ve iflten
atmalarla cevaplayan UNO, geçti¤imiz günlerde yine sendikalaflma faaliyetinden dolay› 11 iflçiyi iflten att›. Patron iflten atma gerekçesini
“düflük performans” olarak gösterse de, gerçek nedenin sendikalaflma faaliyeti oldu¤u kesin. ‹flten
at›lan iflçiler ise, daha önceki dönemlerde de oldu¤u gibi, fabrika
önünde direnifle geçtiler.
Direniflin 11. gününde görüfltü¤ümüz iflçiler, konuflmalar›na,
UNO’da son süreçte yaflanan geliflmeleri aktararak bafllad›lar.
UNO’nun % 51’lik pay› k›sa bir
süre önce Ülker taraf›ndan sat›n
al›nm›fl. Bu oran 12 ay sonra % 70
olacakm›fl. Ülker, fabrikan›n hisselerini almas›n›n hemen ard›ndan,
Hak-‹fl’e ba¤l› Öz G›da-‹fl’i getirmeye çal›flm›fl iflyerine. ‹flçiler müdürlerin zoruyla Öz G›da-‹fl’e üye yap›lmaya çal›fl›l›yormufl. Kabul etmeyenlere ise türlü bask› ve tehditler
yap›l›yormufl. Nihayetinde ise iflten
ç›karmalar olarak gündeme gelen
bu bask› ve tehditler kapsam›nda
listeler haz›rlanm›fl.
‹flten ç›kar›lan bu 11 iflçi ise, ayn› dönemde Tek G›da-‹fl’te örgütlenme çal›flmalar›n› h›zland›rm›fllar.
Bunun için de ilk iflten at›lanlar dnlar olmufl.
fioförlerin direnifli 100. gününde!
Emekçinin Gündemi
Emperyalist-kapitalistler ve onlar›n iflbirlikçi ve uflaklar› için kâr
elde etmek, insan yaflam›ndan çok
daha önemlidir. Onlar için iflçilerin
yaflamlar› hiçe say›larak kâr elde
etmek tek kurald›r. Bunun örneklerini her gün tersanelerde yaflanan ifl kazalar›nda görmek mümkündür. ‹flçilerin kum torbas› niyetine denek olarak kullan›ld›¤› örnek hala hepimizin haf›zalar›ndad›r.
Bunlar bir flekilde kamuoyuna yans›yanlar. Ancak bir de duymad›klar›m›z var. Örne¤in inflaat, tekstil,
metal sektöründe de ifl kazalar› oldukça fazla yaflan›yor. Son dönem-
t› gerçeklefltirilmifl. Saatler süren
görüflme oldukça çetin tart›flmalara
sahne olmufl. ‹lseven, “1 Nolu fiube
olarak di¤er yerlerde yap›lan T‹S anlaflmalar›n› dikkate alarak, T‹S’i en
iyi koflullarda yapma hedefiyle yürüttük tart›flmalar›” diyor.
Bu tart›flmalar sonucu, ücret taban› günlük 57 milyondan, 60 milyona ç›kar›lm›fl. Ayr›ca maafllarda % 13
zam, k›demde ise 16 kurufl üzerinden anlaflmaya var›lm›fl. Yaklafl›k 8
saat süren bu görüflmede taviz ver-
nomik talepler özgülünde mi yoksa
genel hak alma mücadelesine iliflkin
mi oldu¤unu soruyoruz.
‹lseven “Bugüne kadar maalesef
hep ücret sendikac›l›¤› yap›lm›fl. Bunu k›rmak biraz zor olacak, ama k›rmak için yo¤un bir çaba içindeyiz.
Zaten sendikac›l›k sadece bu boyutuyla ele al›namaz. Ekonomik taleplerin yan› s›ra, sosyal talepleri, demokratik talepleri de kapsamal›. Bunu flu süreçte hep söylüyoruz”
diyor.
Ayr›ca s›n›f sendikac›l›¤›n›n
zorunlulu¤una da de¤inen ‹lseven,
bunun süreç içinde oturaca¤›na, s›n›f sendikac›l›¤›n›n süreç içinde yarat›labilece¤ine inan›yor. Ve “ancak biraz zamana ihtiyaç var”
diyor.
‹flçilerdeki s›n›f bilincini yükseltmek için bundan böyle nas›l bir pratik izleyecekleri sorumuzu ise, “T‹S
bittikten sonra iflçilerle gerek birim
birim gerekse genel toplant›lar ve
e¤itim çal›flmalar› yapaca¤›z. Bunu ise
tüm iflyerlerine yaymaya çal›flaca¤›z.
Bunlar› yaparken de daha ileri ve aktif olanlar üzerine daha öncelikli e¤ilece¤iz. Böylesi bir yönelim, ileriki
mücadeleler aç›s›ndan iyi olacak, iflçiyi ileri tafl›yacak” sözleriyle cevapl›yor.
‹flçilerle bundan böyle yapacak-
kendi bünyesinde olan sar› otobüsleri Evin Tafl›mac›l›k ad›nda bir
tafleron firmaya vermesi sonucunda floförlere kölece bir sözleflme
dayat›lm›flt›. Bu kölece sözleflmeyi
kabul etmeyip sadece daha iyi bir
ücretle insanca koflullarda çal›flmak isteyen ve bunun için de örgütlenerek TÜMT‹S’e üye olan
123 floför iflten at›lm›flt›.
100 gündür sorunun çözülmesi için floförler, efl ve çocuklar›yla
birlikte sendika öncülü¤ünde direnifllerini sürdürüyorlar.
‹lk ve orta ö¤renim y›l›n›n bafllad›¤› 8 Eylül günü floförler yine efl
ve çocuklar›yla direniflin 100. gününde eylem alan›ndayd›. Çünkü
rak bu seslere kulak vermeli ve yönümüzü buralara dönmeliyiz. S›n›f
hareketini k›p›rdatacak alanlar buralard›r. Bu alanlar bugün en çok
örgütlenmeye ihtiyaç duyulan alanlard›r.
2007 y›l›na kadar neredeyse
bütün sendikal örgütlenmeler sendikalar›n yönelimi ile yap›lm›flt›r.
Ancak 2008 y›l›n›n bir özelli¤i özellikle May›s sonras› örgütsüz iflçilerin kendilerinin sendikalara ulaflmas› olmufltur. Di¤er bir örnek
olarak neredeyse tüm direnifllerin
sendikal› olma talebi üzerine oturmas› önemlidir. Ünilever, DESA,
Çapa Temizlik, e-Kart, Yörsan,
Burgaz Tekel, Konya’da g›da, tekstilde kot iflçilerinin eylemleri ile
Metal’de yaflanan eylemlikleri görmekteyiz. Tüm bunlar son zamanlarda s›n›f hareketindeki k›p›rdan›-
fl›n yaratt›¤› etkinin bir sonucudur.
Tekstil sektöründe günde 12
saat çal›flan, asgari ücretin üzerinde ücretle geçinmeye u¤raflan, çal›flma koflullar› çok kötü olan,
önemli bir k›sm›n› kad›nlar›n oluflturdu¤u bu alanlar bizim de örgütlenme çal›flmalar›m›z› örmemiz gereken yerlerdir. Elbette bu koflullar yaln›zca buras› için var de¤ildir.
Bugün için bu koflullar nerede ise
birçok sektör için geçerlidir.
Bizler bu geliflmeleri, eylem ve
direniflleri kamuoyuna tafl›yabildi¤imiz, dayan›flmay› sa¤layabildi¤imiz oranda baflar› sa¤layabiliriz.
Bütün ülkede ayn› koflullar›n oldu¤unu düflünürsek yapt›¤›m›z›n küçük bir damla oldu¤unu bilerek bu
damlalar›n süreklili¤i ile mücadeleyi yükseltmeliyiz.
Ayr›ca bugün s›n›f hareketinde-
UNO önünde bekleyifllerini sürdüren iflçiler, üyesi olduklar› Tek
G›da-‹fl’in ise, kendilerine sahip ç›kmamas›ndan yak›n›yorlar. Sendikay›
arad›klar›nda “baflka bölgelerde örgütlenme çal›flmalar› var, vaktimiz
yok” cevab› al›yorlarm›fl.
UNO iflçileri kendi çabalar›yla da
olsa, direnifllerini sonuna kadar sür-
100 gündür iflsiz olan floförlerin
çocuklar›n›n okul masraflar›n› karfl›layacak güçleri yoktu.
Buna karfl› floförler ve ba¤l› bulunduklar› sendika iflten at›lanlar
geri ifle al›n›ncaya kadar direniflten,
mücadelelerinden vazgeçmeyeceklerini söylüyorlar. Eylemde konuflan TÜMT‹S Genel Sekreteri Gürel Y›lmaz da bu kararl›l›¤› ifade
ederek “100 gün de¤il, bin gün de
geçse mücadele edece¤iz” dedi. Eyleme D‹SK, KESK, Türk-‹fl yöneticileri de destek verdi. (Bursa)
ki temel sorunlar›ndan bir tanesi
de s›n›f›n bütününü oluflturan parçalar›n birlefltirilmemesidir. Bu nedenle as›l gövde asla görülmemektedir. S›n›f›n kendisi için s›n›f olma
bilincindeki bu bulan›kl›k sorunlar
karfl›s›ndaki örgütlenmeden mücadele etmeye kadar iflleri zorlaflt›rmaktad›r.
Mesele bizim oluflan bu koflullar› do¤ru anlamam›z ve buna uygun konumlanmam›zd›r. Bugün buralarda do¤ru konumlanarak yar›n
oluflacak bir hareketlilikte bu sürecin içinde olunacakt›r. Biz DDSB’liler de bugünden bunu yapabilmeliyiz. Kot tafllama iflçilerinin durumu
oldukça önemli bir yerde durmaktad›r. ‹nsan yaflam›n›n hiçe say›ld›¤›
bu alan, asl›nda büyük foto¤raf›n
küçük bir resmidir. Bizler bu nedenle buralar› önemsemeliyiz.
düreceklerini söylüyorlar. ‹flçiler, direnifllerini genifl kamuoyuna duyurmak için 12 Eylül Cuma günü saat
15.30’da bir bas›n aç›klamas› örgütlediler. Yaklafl›k 50 kiflinin kat›ld›¤› bas›n aç›klamas›nda, güçlü bir dayan›flma ça¤r›s› yapt›lar ve bu dayan›flman›n ise tüm iflçi eylemlerini kapsamas› gerekti¤ini vurgulad›lar. (Kartal)
Cerrahpafla
iflçileri eylemde!
Cerrahpafla, ‹stanbul Üniversitesi
T›p Fakültesi, Difl Hekimli¤i, Onkoloji ve Kardiyoloji Enstitüsü’nde çal›flan
temizlik iflçileri, iflten atmalar› protesto etmek için ‹stiklal Caddesi’nde
yürüyüfl yapt›.
10 Eylül günü Çapa T›p Fakültesi
bahçesinde eylem yapan iflçiler, ard›ndan Beyo¤lu Tünel’e geldi. Buradan
Galatasaray Lisesi’ne yürümek isteyen
iflçiler polis barikat› ile karfl›laflt›. Yürüyüfle izin verilmemesi üzerine pankartlar›n› kapatarak Lise önüne kadar
gelen temizlik iflçileri, burada bir bas›n
aç›klamas› gerçeklefltirdi.
Cerrahpafla T›p Fakültesi’nden iflten at›lan iflçiler uzun bir süredir hastane bahçesinde bekliyor. Yafl ortalamas› oldukça yüksek olan iflçiler yaz
boyunca s›ca¤a ra¤men direnifllerine
devam ettiler. ‹flçiler bu mücadelede
sendikadan bekledikleri ilgiyi görmemekten ve sendikan›n kamuoyu yaratmak için çaba sarf etmemesinden
flikayetçiler.
(‹stanbul)
İşçi-köylü 5
19 Eylül-2 Ekim 2008
İşçi/köylü
F›nd›k kabu¤unu bile doldurmuyor art›k!
2007 seçimleri öncesinde
aç›klad›¤› f›nd›k taban fiyat› ile
üreticiden yana görünerek flov
yapan AKP hükümeti bu “karar›ndan” vazgeçmifl olacak ki 2008’de
maliyeti bile zor kurtaran düflük
bir taban fiyat› aç›klad›.
Önceki y›l f›nd›k üreticisine
“jest” yapan AKP hükümeti, hem
al›m fiyatlar›n› erken hem de Tar›m Bakan› Mehdi Eker’in deyimi
ile “Karadenizlilerin memnun
oldu¤u” bir fiyat aç›klam›flt›. Fakat oylar al›nd›ktan bir y›l sonra
f›nd›kta durum tam tersine döndü.
F›nd›¤›n bu y›l bereketli olmas› üreticini yüzünü güldürmüfl fakat üreticinin bu sevinci daha hasat bafllamadan kursa¤›nda kalm›flt›r. Aç›klanan 4 TL’lik al›m fiyat› üreticinin hayal k›r›kl›¤›na u¤ramas›na neden olmufltur.
Ülkemiz dünya f›nd›k üretiminin yüzde 75’ini tek bafl›na karfl›lamas›na ra¤men f›nd›k taban fiyat›nda Hamburg Borsas› belirleyicidir. Di¤er bir deyiflle çok uluslu
flirketler belirleyicidir. Daha f›nd›k
dalda iken ülkemizdeki yerli iflbirlikçileriyle f›nd›k al›m fiyatlar›nda
büyük oranda kendi ç›karlar› do¤rultusunda anlafl›r. (Buna alivre de
deniliyor). Bu anlaflma parale-
linde çok uluslu flirketlerin ve
alivrecilerin kâr edece¤i bir
taban fiyat belirlenir. Geriye,
belirlenen fiyat›n f›nd›k üreticisine
kabul ettirilmesi kal›r. Son bir ayd›r f›nd›kta yaflanan tart›flmalar da
bunun somut örne¤idir.
Bu kapsamda 2008–2009 f›nd›k sezonunda da her zaman oldu¤u gibi fiyat üreticiye kan›ksat›lmaya çal›fl›ld›. Stok var, rekolte
yüksek, arz fazlas› var gibi
söylemler oda baflkanlar› ve tüccarlar›n aç›klamalar› ve fiyat›n
aç›klanmamas› gibi oyunlarla f›nd›k üreticisi emperyalist ç›karlara
kurban edildi. AKP hükümeti bunu sürece yayarak bir yandan piyasan›n tepkisini ölçmüfl di¤er
yandan da eli darda ve borcu olan
yoksul köylüyü ürününü satmaya
yönlendirmifltir. F›nd›k hasat›n›
bitiren kimi küçük köylüler taban
fiyat›n›n aç›klanmas›n› beklemeden ürününü pazara indirmifl ve
2–3 YTL’den satmak zorunda kalm›flt›r.
F›nd›k üreticisi yoksullu¤a sürükleniyor
Ulusal F›nd›k Konseyi Tar›m
F›nd›k üreticileri eylemde
Meydan›’nda biraraya gelerek
AKP hükümetinin aç›klad›¤› taban
fiyat›n› protesto ederek yürüdü.
Kocaeli Ziraat Odas›’na kadar yürüyen kitle binan›n camlar›n› tafllad›. Yürüyüfle devam eden ve oldukça öfkeli olan kitle Fiskobirlik
Genel Baflkan› Lütfü Bayraktar’›n bürosu ile Cüneyt Zapsu’ya ait bir ma¤azay› da tafllad›.
Polisin gaz bombalarl› ile sald›rmas› ile kitle da¤›ld›.
F›nd›k al›m fiyatlar›n›n 4 YTL
olarak belirlenmesini protesto
eden f›nd›k üreticileri eylem
yapt›.
3 Eylül günü Kocaeli’nde f›nd›k üreticisi yaklafl›k bin kifli Zafer
Kand›ra’da f›nd›k
üreticilerinden
eylem
5 Eylül günü Kand›ra Merkez
Erikli köyünde toplanan f›nd›k
üreticileri buradan f›nd›k bahçelerine yürüyerek f›nd›k taban fiyat›-
n› protesto etmek amac›yla bahçedeki f›nd›k dallar›n› kestiler. Ard›ndan kestikleri dallar› atefle veren köylüler, kurumufl f›nd›klar›
da çuvallarla atefle att›.
“Kahrolsun AKP”, “Hükümet istifa” sloganlar›n› hayk›ran
köylüler bafllad›klar› yere yürüyerek eylemi sona erdirdi. Eylemde
konuflan f›nd›k üreticisi Saffet
Aksoy, f›nd›k fiyatlar›n›n AB ve
ABD taraf›ndan kontrol edildi¤ini dile getirerek f›nd›k al›m fiyatlar›n›n 6 y›l önceki oranda oldu¤unu söyledi.
Bulancak’ta f›nd›k
mitingi!
F›nd›k üreticileri Giresun Bulancak’ta da bir miting gerçeklefl-
Bakanl›¤›’na f›nd›k maliyetinin 2
YTL oldu¤u ve f›nd›¤›n 3.5 veya 4
TL’den al›nmas›n›n hükümete 1.52 milyar YTL yük getirece¤ini belirten f›nd›k dosyas› göz önünde
bulundurularak aç›klanan kademeli taban fiyat (Eylül-Ekim 4, Kas›m’da 4.5 Aral›k’ta 5 Yl) üreticiye
“daldan toplay›p pazara götürmeye de¤mez” dedirtmifltir. Bakan
M. Eker “Üretici acele etmesin, ürününü Aral›k’ta sats›n”
diyerek kendince soruna çözüm
bulmufltur. Bilinmektedir ki ülkemizde hemen hemen her bölgede
tar›msal alanda ekonomik planlar,
borçlar hasata göre yap›l›r. Bu,
devlet ve tüccar taraf›ndan bilinçli
bir politika olarak uygulan›r. Böylece üretici hasat döneminde düflük tutulan taban fiyat›na ürününü
satmak zorunda b›rak›l›r.
Son y›llarda emperyalistler tar›msal alanda tekelleflme sürecini
daha h›zland›rm›flt›r. Bu süreci
sorunsuz tamamlamak için bizimki gibi yar› sömürge, yar›-feodal ülkelerde tar›msal üretimi
kendi tekeline alabilecekleri poli-
tikalar› dayat›yorlar.
Amerika, badem üretimini her
geçen y›l art›r›rken bademin dünya piyasalar›ndaki tek rakibi olan
f›nd›k üretimi bu politikalar sonucunda ülkemizde geriletiyor. Bu
kapsamda 8 y›l önce DB finansmanl› “Alternatif Ürün Projesi” f›nd›k üreticilerine dayat›lm›fl
ve f›nd›k bahçelerini sökmeleri istenmiflti. Daha sonraki y›llarda
aç›klanan düflük taban fiyat› ile
üretici üretemez hale getirilmifltir.
F›nd›k üretiminde izlenen emperyalist politikalar oynanan
oyunlar bir yandan üretimi geriletirken di¤er yandan üreticiyi daha
da yoksullaflt›r›yor. Ülke tar›m›n›n en önemli ürünlerini emperyalist tekellerin denetimine b›rakan AKP hükümeti f›nd›kta da ayn› politikalar› izleyerek f›nd›k üreticisini yoksullu¤a iflsizli¤e sürüklüyor.
Y›llard›r ekonomik gelir kap›s›
yerine oy kap›s› olarak görünen
f›nd›k her geçen y›l aç›klanan düflük taban fiyatlar›yla kabu¤unu
doldurmuyor art›k.
F›nd›k bahçeleri
atefl
fle
e verildi
Düzce’nin Akçakoca ilçesi
Hasançavufl köyünde toplanan
f›nd›k üreticileri f›nd›k al›m fiyat›n› protesto etmek amac›yla
bahçelerini yakt›.
Protestoya kat›lanlardan biri
olan Selver Kar isimli f›nd›k
üreticisi, Fiskobirlik’ten geçmifl
dönemlere ait 30 bin YTL alaca¤› oldu¤unu belirtti ve tüm giriflimlerine ra¤men paras›n›n
ödenmedi¤ini söyledi.
Fiskobirlik “Rekolte yüktirdi.
9 Eylül günü F›nd›k-Sen taraf›ndan “Eme¤imize ve f›nd›¤›m›za” sahip ç›kal›m slogan› ile
gerçeklefltirilen miting için çevre
il ve ilçelerden f›nd›k üreticisi
köylüler Otogar meydan›nda
biraraya geldiler. Giresun Halk
Tiyatrosunun haz›rlad›¤› “F›nd›k
sek, bu yüzden düflük fiyat
verdik” aç›klamas› yaparken
yaz aylar›nda yaflanan kurakl›k
sonucu f›nd›k üretiminin yüzde
30 oran›nda düfltü¤ü kaydediliyor. 6 ton f›nd›k toplanan bir
bahçede ortalama 2 ton f›nd›k
yand›. Bu anlamda Fiskobirlik’in
aç›klamas› gerçekleri yans›tm›yor. F›nd›ktan kazanacaklar› ile
gelece¤e yat›r›m yapan üreticiler birçok kez oldu¤u gibi bu y›l
da hüzünlü ve öfkeli! (‹stanbul)
kurdu AKP” isimli tiyatro oyununun sahnelendi¤i mitingde köylüler söz alarak sorunlar›n› dile
getirdi. F›nd›k üreticileri kendilerini ma¤dur eden AKP hükümetinin bakanlar›n› Karadeniz’e sokmayacaklar›n› ve yerel seçimlerde
AKP’yi sand›¤a gömeceklerini
söyledi.
(H. Merkezi)
Ça¤r› merkezi çal›fl
fla
anlar› sald›r›lara karfl
fl›› direnifl
fltte
Özellefltirme kapsam› içinde
olan TELEKOM çal›flanlar›na dönük bir dizi hak gasp›, geçti¤imiz y›l
TELEKOM iflçileri taraf›ndan uzun
soluklu bir grevle karfl›lanm›flt›.
TELEKOM çal›flanlar› flu s›ralarda yeni bir direniflle kamuoyunun gündemine girdiler. Bu defa
direniflte olanlar, TELEKOM’un
Bostanc›’daki ça¤r› merkezinde
çal›flan iflçiler. AS‹TT adl› tafleron
firmada çal›flan 11 kifli örgütlenme
faaliyetleri nedeniyle iflten at›ld›.
‹flten at›lan iflçilerin bir k›sm›,
direnmek yerine, baflka bir ifle girerken, üç iflçi haks›z iflten ç›karmalar› protesto etmek için Bostanc›’daki ça¤r› merkezi önünde
direnifle geçtiler.
Direniflin 5. gününde görüflmeye gitti¤imiz iflçiler, e¤er ifle
geri dönmeye dönük talepleri
noktas›nda uzlaflma sa¤lanamazsa,
açl›k grevine gideceklerini söylemekteler. Ancak iflçilerin talepleri
sadece ifle geri al›nmayla s›n›rl›
de¤il. Onlar, ça¤r› merkezinin
bahçe duvar›na ast›klar› bir pan-
kartta taleplerini, 10 madde halinde ve flöyle s›ralamaktalar:
1. ‹flten at›lan iflçiler geri al›ns›n 2. Ücretlerde iyilefltirme yap›ls›n. 3. Esnek çal›flmaya son verilsin 4. ‹nsanca çal›flma koflullar›
oluflturulsun. 5. Sendikalaflma
hakk›m›z tan›ns›n. 6. Tak›m lideri
bask›s› son bulsun. 7. Tuvalet ve
yemek saatleri sisteme ba¤lanmas›n. 8. Mola süreleri art›r›ls›n. 9.
Vardiya primleri ödensin. 10. Düzenli sa¤l›k kontrolleri yap›ls›n.
500 civar›nda çal›flan›n bulun-
“Biz kiminle u¤rafl
fltt›¤›m›z›n fark›nday›z!”
‹flten ç›kar›lan Unilever iflçilerinin direnifli yaklafl›k 3 ayd›r
sürüyor.
Bu süre boyunca hemen fabrikan›n karfl›s›na kurduklar› çad›rda direnen iflçilerin, kararl›l›klar›ndan hiçbir fley kaybetmedikleri gözleniyor.
Bu kararl›l›k, direniflin 109.
gününde, bir kez daha yapt›¤›m›z
ziyarette de aç›kça görülüyordu.
Direniflin yan› s›ra, sendikalar›n
ve de duyarl› kurumlar›n getirdikleri erzaklarla günlük yaflamlar›n› idame ettirmeye çal›flan
Unilever iflçileri, gerek kendilerine yönelik uzlaflmaz tutumu gerekse, direniflle dayan›flmay› engellemek amac›yla içerde çal›flan
iflçiler üzerinde uygulad›¤› bask›lar nedeniyle, Unilever patronu-
na daha da bir kinlenmifller.
Direniflin sona ermesine dönük bir geliflme yok henüz. ‹fle
iade ve ifl kolu davalar› sürüyormufl.
“Geçti¤imiz günlerde ifle iade davas›n›n duruflmas› vard›.
Ancak bizim davaya bakan hakimin tayini ç›km›fl, vekilen davaya
bakan hakim ise davay› iki ay
sonraya erteledi. Böylece, k›sa
sürede bitmesi gereken davay›
uzat›yorlar.
Sorun iflçilerin hakk› oldu¤unda hiç acele etmiyorlar, ama
kendilerine iliflkin bir fley oldu¤unda avaz avaz ba¤›r›yorlar” diyor iflçilerden biri.
Çal›flma bakanl›¤›n›n iflverenle nas›l iflbirli¤i içerisinde oldu¤unu, iflverenleri “senin iflçilerin
örgütleniyor, önlem al” diye
uyard›¤›n› söylüyorlar. Unilever
patronu da bu “uyar›y›” dikkate
alarak, sendikalaflmada yeterli
say›ya ulafl›lmas›n› engellemek
için, geriye dönük sigorta yapt›rarak, çok say›da yeni iflçi alm›fl.
Hükümetin, iflçilere dönük
bir dizi hak gasp› gerçeklefltirirken, iflveren yanl›s› yasalar ç›kard›¤›n›, ise “Bu hükümet de sermayeden yana. Yeni ç›kard›klar›
vergi yasas›yla birlikte bunlara %
5 daha az vergi ödemesi getirdi”
sözleriyle dile getiriyorlar. ‹flçi
s›n›f›na dönük bu düflmanca tutumun rahatça hayata geçirilebilmesini ise, iflçi s›n›f›n›n örgütsüzlü¤üne ba¤l›yorlar.
Fabrika müdürlerinin içerde
çal›flan iflçiler üzerindeki bask›la-
du¤u ça¤r› merkezinin çal›flma koflullar›n›n çok a¤›r oldu¤unu söylüyor direniflçi iflçilerden Tuncay
Gülhan. Çok say›da çal›flanda kulak-burun bo¤az rahats›zl›¤› ortaya ç›k›yormufl. Bunun nedenini
ise, günde en az sekiz saat kulakl›kla çal›flmak zorunda kalmak olarak aç›kl›yor. Bel ve boyun a¤r›lar›n› ise, ortaya ç›kan di¤er rahats›zl›klar olarak s›ral›yor. ‹flten ilk
ç›kar›lanlar olmalar›n›n nedenini
ise, sendikal faaliyete öncülük etmeleri olarak getiriyor.
r›na da de¤iniyorlar. Ayn› müdürler, direnifllerine bafllad›klar›
günlerde kendilerine patronun
resmini göstererek “Siz kiminle
u¤raflt›¤›n›z› biliyor musunuz?”
demifller. Buna verdikleri cevap
ise “Evet, biz kiminle u¤raflt›¤›m›z› biliyoruz” olmufl. Çünkü direniflle kazanacaklar›na daha ilk
günden itibaren inand›klar›n›
söylüyorlar. Bu kararl›l›klar›n› ise
hiç yitirmediklerinin alt›n› çiziyorlar.
Unilever iflçileri gerek kendi
direnifllerinin gerekse süren tüm
direnifllerin ancak s›n›f dayan›flmas›yla mümkün olabilece¤inin
fark›ndalar. “Aç›n halinden
ancak aç anlar, toklar de¤il.
Zaten toklar oldu¤u için açlar var” diyerek, tüm s›n›f dostlar›n› dayan›flmaya ça¤›r›yorlar.
(Kartal)
TELEKOM’un özellefltirilmesi
sürecinde çal›flt›klar› bölümü Siemens alm›fl. O da 2007’nin 11.
ay›nda ASS‹TT’e satm›fl. “ASS‹TT’e geçtikten sonraki ilk aylarda çok fazla sorun yaflamad›k.
Hatta bize ‘birkaç ay sabredin, koflullar daha da düzelecek’ dediler.
Ancak 9 ay geçti, hiçbir iyilefltirme olmad›¤› gibi, koflullar daha da
kötüleflti” diyor Gülhan.
Sonras›nda ise iflten at›lmalar›na giden süreç bafllam›fl. Tüm çal›flanlara, ifl yasas›n›n 25/ 2 E bendini içeren bir ka¤›t imzalatmak istemifller. Bu madde, tazminats›z
iflten at›lmay› gerektiren, ifl ahlak›na ayk›r› davran›fllar› kaps›yormufl. ‹flten at›lan 11 kifli bu ka¤›d›
imzalamak istememifl ve bu maddeden at›lm›fllar.
Ça¤r› merkezindeki iflçilerin
durumunun giderek kötüleflti¤ini,
özellikle de molalar›n sisteme ba¤l› hale getirilmesinin, insanlar› robotlaflt›rmaya hizmet etti¤ini söylüyor Gülhan. Sisteme ba¤l› hale
getirmenin ne anlama geldi¤ini sordu¤umuzda ise, bunun mola saatlerinin bilgisayar taraf›ndan belirlenmesi oldu¤unu söylüyor. Sabah ifle
gelen iflçiler bilgisayara flifrelerini
giriyormufl ve bilgisayar o kiflinin
saat kaçta ilk molay› yapaca¤›n›
söylüyormufl. Gülhan son olarak:
“Onurlu mücadelemizi desteklemek ve de genel olarak iflten at›lmalar› protesto etmek isteyen
herkesi ziyarete bekliyoruz” diyor.
(Kartal)
Emeklerinin
karfl›l›¤›n›
alam›yorlar…
A¤r›’n›n Patnos ilçesinden Kalecik’e orman iflçisi olarak çal›flmaya gelen Kürt iflçiler müteahhid paralar›n› vermedi¤i için 10 gündür ma¤dur olduklar›n› durumdalar. Ankara’ya getirilirken günlük 45
YTL yevmiye ile bütün masraflar›n›n müteahhit taraf›ndan karfl›lanaca¤› vaadini ald›klar›n› ifade eden
iflçi Hanifi Aslankan, “1 ay çal›flt›k ifli bitirdik fakat müteahhit bize hakk›m›z› vermedi. Bizler de
burada paras›z, aç kald›k. Akflam sahurda bir fley yiyemiyoruz, halk›n verdi¤i kuru ekmekle oruçlar›m›z› aç›yoruz. Do¤unun insan› zaten her zaman geliyor burada çal›flt›r›l›yor, hakk›n› alam›yor ancak
eziliyor” diye konufltu.
Paras› olmad›¤› için memleketine gidip okuluna
bafllayamayan Erdo¤an Narinç, “Param›z› istedi¤imizde bize paran›z yok deyip sürekli küfür ediyorlar. 10 gündür kuru ekmekle yafl›yoruz. Okulum bafllad› ama param yok okuluma gidemiyorum”
ifadesini kulland›.
(Ankara)
Vergide, yarg›da
eflitlik istiyoruz!
BES ‹zmir fiubesi, 8 Eylül’de bafllayan 2008 adli y›l›n›n aç›l›fl› öncesi yarg› emekçilerinin sorunlar›na dikkat çekmek için AKP il binas› önüne yürüyüfl
yaparak siyah çelenk b›rakt›.
5 Eylül 2008 tarihinde ‹zmir Bayrakl› Adliyesi
önünde biraraya gelen BES üyeleri, Bayrakl›’da bulunan AKP il binas› önüne kadar yürüyüfl yaparak,
burada bir bas›n aç›klamas› yapt›. Kitle ad›na aç›klamay› yapan BES ‹zmir fiube Baflkan› Ramis Sa¤lam, 2008 adli y›l›nda da yarg› çal›flan› emekçilerinin sorunlar›n›n görmezden gelindi¤ine dikkat çekti. AKP hükümetinin yarg› iflkolunda çal›flan gerçek
emekçileri görmezden geldi¤ini, yarg› ifllevinin sa¤l›kl› ve nitelikli yürüyebilmesi için emekçilerin taleplerinin karfl›lanmas› gerekti¤ini söyleyen Sa¤lam,
yarg› emekçilerinin insanca bir yaflam ve ücret taleplerinden asla vazgeçmeyeceklerini belirtti.
“Eflit ifle eflit ücret. Sözleflmeli köle olmayaca¤›z. Vergide, yarg›da, sosyal güvenlikte adalet istiyoruz” pankart›n›n aç›ld›¤› eylemde s›k s›k, “Sözleflmeli köle olmayaca¤›z”,
“Gün gelecek, devran dönecek, AKP emekçilere hesap verecek” sloganlar› at›ld›.
Eylem “Yarg›da adalet istiyoruz, AKP’yi k›n›yoruz” yaz›l› siyah çelengin AKP il binas› önüne b›rak›lmas›n›n ard›ndan sona erdi.
(‹zmir)
Limter-‹fl yöneticisi
iflten at›ld›
Deasan Tersanesi’nde çal›flan Limter-‹fl Sendikas› yöneticisi Levent Akhan hukuk d›fl› bir biçimde iflten at›ld›. Tersane iflçilerine dayat›lan kurals›z çal›flman›n bir parças› olarak ifl yerlerinde imzalat›lan “ifl akidi sözleflmesi” ad› alt›ndaki belgeyi
imzalamak istemeyen Akhan’›n ifline keyfi bir biçimde son verildi.
‹flten at›lan sendikac› Deasan Tersanesi önünde
direnifle geçti. Dearsan Tersanesi’ndeki Pozitif
Gemi isimli tafleron firmada 16 ayd›r montajc› olarak çal›flan Akhan, konuya iliflkin bir bas›n aç›klamas› yaparak, ifle geri dönme talebi kabul edilinceye kadar direniflini sürdürece¤ini aç›klad›. Aç›klamada ayr›ca sendikac› kimli¤inden dolay› ifline son
verildi¤ini de belirten Akhan, tersanelerdeki kurals›z ve güvencesiz çal›flmay› da protesto etti.
Ayr›ca ifline yasad›fl› biçimde son verildi¤ini belirten Akhan, “Tersanelere onca müfettifller, bakanlar, baflbakan ve milletvekilleri gelip gitmesine
ve birçok demeçler verilmesine ra¤men, tafleronlar›n ve tersane patronlar›n›n yasa d›fl›l›k ve keyfilikte bu kadar pervas›z olmalar›na anlam vermekte
zorlan›yorum” dedi.
Keyfili¤in sadece Dearsan Tersanesi’ne mahsus
olmad›¤›n›, bütün tersanelerde hakk›n› arayan, itiraz eden iflçilerin ya tehdit edildi¤ini, ya iflten ç›kar›ld›¤›n› belirten Akhan, iflten at›lma gerekçesi olarak ayr›ca, 20 A¤ustos günü tersanede Ali Alemdar
isimli bir iflçinin yaralanmas›n› sendikaya bildirmesi
ve konuyla ilgili sendikan›n internet sitesinde ve gazetelerde haber yap›lmas›n›n getirildi¤ini, ancak
gerçek nedenin sendikal faaliyet içinde olmas› oldu¤unu söyledi.
(Kartal)
İşçi-köylü 6
Dengê azadî
19 Eylül-2 Ekim 2008
Anlatmay›n kendinizi
biz sizi Lice’den sorduk!
Kad›nlar da kazan›lmal›yd›. Özellikle kad›nlar›n e¤itime dahil edilmesine önem verilmeliydi. Önem verilmelidir
tabi, bak›n ne diyordu, M‹T eski müsteflar› fienkal Atasagun, “Türkiye Cumhuriyeti orada analar› kazanamad›.
Anadili sorun. Analar› kazanacak sistemi kuramad›k. Analara hitap etmesini bu devlet bilemedi. Analar› kazanabilseydik mesele zaten bugüne kalmazd›.”
Halka karfl› savaflta her fleyin mübah say›ld›¤› ülkemizde görev devirteslim törenlerinde topyekün savafl
gereklili¤inin alt›n› çizeren ‹lker
Baflbu¤ yasal prosedürün olabildi¤ince
kendi lehlerine geniflletilmesi ihtiyac›ndan dem vuruyordu. Böylesi bir ihtiyaçtan söz etmek, askerin s›n›rs›z, illegal dokunulmazl›k z›rh› varken abes
olmas›n›n yan›nda aç›klay›c›d›r da.
Aç›klay›c›d›r, çünkü bir nevi tekrard›r, süreklili¤in devam›na iflarettir. Ergenekon soruflturmas›yla dünya d›fl›
hayallere kap›lan liberal solculara, reformistlere bir tokat fazladand›r.
Daha bir kabarm›fl apoletleriyle
yeni kuvvet komutanlar› ve Genelkurmay baflkan› T. Kürdistan›’nda
ald›lar solu¤u. Malum, topyekün savafl
esasen burada hayata geçirilmeye devam edilecekti. Diyarbak›r dura¤›nda,
‹lker Baflbu¤ “Fahri Diyarbak›rl› kabul
edilmeliyiz. Birço¤umuz iki y›ldan fazla görev ald›k bu bölgede…” derken
atefl alt›ndaki Lice’de al›yorduk solu¤u
biz. Yan›yordu Lice. Üç yüz seksen
can vermifltik Lice’de. Tafl üstünde
Kürt iflçilere
yönelik sald›r›
Bölgedeki çat›flma ve ekonomik
sorunlar nedeniyle ço¤u zaman ailelerini b›rakarak yaz aylar›nda çal›flmak
için bat› illerine gelen Kürt iflçilere yönelik linç giriflimlerine bir örnek de
Ankara’n›n K›z›lcahamam ilçesinde yafland›. A¤r›’n›n Patnos ilçesinden inflaat ifllerinde çal›flmak için 5 ay önce
Ankara’ya gelen Hüseyin Gezer ve
Cemal K›l›ç, çal›flt›klar› müteahhidin
adamlar› taraf›ndan kalaslarla dövüldü.
Gezer dövüldükten sonra ikinci kattan at›ld›. Durumu a¤›r olan Gezer
daha sonra Ankara Numune E¤itim ve
Araflt›rma Hastanesi’ne sevk edildi.
Olay› anlatan Gezer “param›z› vermeyen müteahhitle tart›flt›k. Müteahhit
bize ‘öyleyse ifli b›rak›n gidin’ dedi. Biz
de param›z› almadan gitmeyece¤imizi
söyledik. Sonra ‘akflam görüflürüz’ deyip bizi tehdit etti ve çekip gitti. Akflam olunca bizim kald›¤›m›z inflaatta
iki araç dolusu yaklafl›k 8-10 kifli kap›m›z› çald›. Kim diye sordu¤umuzda,
onlar da arabalar›n›n hararet yapt›¤›n›
söylediler ve su istediler. Biz de suyu
vermek için kap›y› açt›¤›m›zda sopalarla üzerimize sald›rd›lar ve dövmeye
bafllad›lar. Daha sonra beni balkona ç›kar›p oradan afla¤› att›lar. Afla¤›ya da
inip beni kalaslarla, sopalarla ve tekmelerle dövmeye devam ettiler. Bende gözümü hastanede açt›m. Akflam
saat 21.00 gibi hastaneye yat›r›ld›m”
dedi.
(Ankara)
Toz bulutunun
içinde yaflam
Gaziosmanpafla Cebeci Mahallesi
sakinleri tafl ocaklar›ndan ç›kan toz ve
gürültü içinde yaflam kavgas› veriyor.
Cebeci’de bulunan tafl ocaklar›n›n çal›flmas› sonucu çevrede ortaya ç›kan
toz bulutu içinde yaflayan mahalle sakinleri bu durumu protesto etmek
amac›yla bir eylem gerçeklefltirdi.
5 Eylül günü “Tozsuz yaflamak
istiyoruz”, “Tafl ocaklar›na hay›r”
yaz›l› pankartlar açan ve a¤›zlar›na
maske atan mahalleli tafl ocaklar›n›n
çevreye verdi¤i zarar›n giderilmesi için
önlem al›nmas›n› istedi. “Tafl ocaklar›na hay›r”, “Toz solumak istemiyoruz” sloganlar›n› hayk›ran mahalleli art›k toz bulutunun içinde yaflama istemiyor. Mahalleli daha önce de toplad›klar› 2 bin imzay› ‹stanbul Büyükflehir Belediye Baflkan›’na vermiflti. Tafl
ocaklar›nda gere¤inden fazla kullan›lan
dinamit sonucu evlerde çatlaklar olufltu¤una dikkat çeken Cebeci sakinleri
çocuklar›n›n toz yüzünden ast›m hastal›¤›na yakaland›¤›n› dile getirdi.
(‹stanbul)
tafl kalmamacas›na y›k›l›p yak›l›yordu
evler, bir hüzünlü göç yolu daha bafll›yordu Lice’den. “Diyarbak›r’› ve tüm
Diyarbak›r’l›lar› seviyoruz” diyordu.
Oysa, görev yapt›¤› zamandan beri
kay›p olan yak›nlar›m›z›n kemiklerini
Kulp’ta bir toplu mezarda buluflumuzun üzerinden birkaç y›l geçmiflti sadece. Ve içimiz ac›yordu, alçakl›¤›n
yans›d›¤› bu sözleri dinlemek katlan›las› gibi de¤ildi.
Hedef gençlik ve kad›nlar
Söylem ve pratik, özü itibariyle
de¤iflmifl de¤il. Dün Kürd’ü tamamen
inkar edenler, belki bugün Kürd’ün
varl›¤›n› kabul edebiliyorlar. Ancak,
ulusu ulus yapan temel unsurlar›ndan
kopararak tan›mlamaya çal›flmak,
onun bir ulus olarak varl›¤›na tahammül etmemek inkar›n apaç›k sürdürülmesinden baflka bir fley olmuyor.
Nedir bu unsurlar? Ortak dil, ortak
co¤rafya, ortak tarih ve bu tarihe dayanarak flekillenen ruhsal birlik ve birlikte yaflama arzusu. Egemenlerin yapt›¤›ysa, dün Kürt diye bir fley yoktur.
Erdo¤an’›n yerel seçimlerde baz›
Kürt illerini istedi¤ini söylemesi üzerine harekete geçen AKP yanl›s› Ankethane adl› araflt›rma flirketi yerel seçimler öncesi Türkiye Kürdistan›’nda
yönlendirmeye dayal›, DTP’nin bölgedeki bugünkü gücünü görmek için ›rkç› bir anket araflt›rmas› yapt›rd›. 1–10
A¤ustos 2008 tarihleri aras›nda yap›lan “Kürt Raporu” adl› anketin sonucu Kürtlerin varl›¤›n› tart›flt›rmaya, inkâr›n› farkl› bir dille sürdürmeye,
DTP’ye dönük önyarg›lar› derinlefltirerek yaklaflan yerel seçimlerde
AKP’nin “baflar›l›” olabilmesi için nas›l
bir yol izlemesi gerekti¤ine dair veri
elde etmek amac›n› tafl›d›¤› hemen göze çarp›yor. fiirket taraf›ndan yay›nla-
Varsa da o Türk’tür. Bugün Kürt vard›r ama ulus de¤ildir. Hatta ulus ve
Kürt kelimelerinin bir tamlama oluflturacak flekilde yan yana getirilmesi
tehlikeli ve sak›ncal›d›r, d›fl mihrakl›
bir bölücülüktür. Kürd’ün da¤a ç›kmas› da cahilli¤inden ileri gelmektedir. Lakin, yine de ilerlemesi engellenmelidir. Egemen s›n›flar›n ç›karlar› gere¤i oluflan bu inkar anlay›fl›, bir imha
konseptini dayat›yor. Diyor ki Baflbu¤
bu konsept için: “Savafl sadece askeri
olarak yürütülemez. Bunun sosyal,
ekonomik, psikolojik boyutlar› önemlidir…” Yine Diyarbak›r’da daha çok
patron çevresinden ve devlete yak›n
bir tak›m sivil toplum örgütüyle toplant› yapan Baflbu¤, Kürt Ulusal Hareketine sempatiyle yaklaflan kesimin
daha çok 14-18 yafl grubuna dahil
gençler oldu¤unu belirtiyor. Bu gençlerin kazan›lmas›yla örgütün daha çabuk çökertilebilece¤ini, flayet “terör”
olaylar› yaflanmasaym›fl devletin bölgeye ciddi yat›r›mlar yapaca¤›n› ifade
etmekle kalm›yor. Erdo¤an’›n vaat etti¤i, Baykal’›n alk›fllad›¤› GAP’›n bitiril-
mesi sözünü tekrar ediyordu. Kürt
Ulusal Hareketine karfl› bu STÖ’lerin
daha aktif rol almas› gerekti¤ini emrediyordu. Diyarbak›r’daki ifl çevrelerine bir teflvik primi, bir rüflvet öneriyordu. “Daha aktif olun, daha çok
kazan›n.”
Kad›nlar da kazan›lmal›yd›. Özellikle kad›nlar›n e¤itime dahil edilmesine önem verilmeliydi. Önem verilmelidir tabi, bak›n ne diyordu, M‹T eski
müsteflar› fienkal Atasagun, “Türkiye Cumhuriyeti orada analar›
kazanamad›. Anadili sorun. Analar› kazanacak sistemi kuramad›k. Analara hitap etmesini bu
devlet bilemedi. Analar› kazanabilseydik mesele zaten bugüne
kalmazd›.” (Fikret Bila, Milliyet-28
Kas›m 2000, M‹T Müsteflar›n›n Aç›klamalar›) Elbette sorun bununla s›n›rland›r›lamaz, yine de meselenin bu
yönüne de¤inmesi aç›s›ndan çarp›c›d›r. “Haydi k›zlar okula!” denilmelidir ki, bu Türkçe bilmeyen cahil k›zlar büyüyüp anne olduklar›nda Kürtçe
ö¤retmesin çocuklar›na. Sonra büyü-
yüp fark etmesin çocuklar, Kürt oldu¤unu…
Önümüzdeki ay Anayasa Mahkemesi DTP hakk›nda açm›fl oldu¤u kapatma davas› için karar verecek. Baflbu¤’un aç›klamalar›yla, geliflen siyasi
gündemi birlefltirdi¤imiz zaman, karfl›m›za ç›kan tablo hiç de yabanc› olmad›¤›m›z bir tablodur. Geçici AKPTSK ittifak› nedeniyledir ki, devlet
bölgede AKP’nin tek güç olarak desteklenmesini istemektedir. Ne var ki
süreç h›zl› ifllemektedir ve güç dengelerinin h›zla de¤iflmesi kuvvetle
muhtemeldir. Yine T. Kürdistan›’nda
askerin her türlü fliddeti devam edecektir. Devam etmesinin önünde
kendileri aç›s›ndan bir engel yoktur.
Yine de AKP ordu ile ayn› kulvarda
olmad›¤› yan›lsamas›n› yaratmak için
bölgeye özgü demokrasi nutuklar› atmay› sürdürmeyi elden b›rakmayacakt›r. Bölgede DTP’ye karfl› ittifaka
girilebilecek her güçle ittifak kurma-
AKP’den ›rkç› anket
nan anket çal›flmas›nda “DTP’nin güçlü oldu¤u il ve ilçe sonuçlar›”,
“DTP’nin güçlü olmad›¤› Do¤u
ve Güneydo¤u illerinin sonuçlar›”
ve “Bat› illeri sonuçlar›” gibi DTP
eksenli ölçüler kullan›ld›. “Sizce Kürt
sorunu var m›d›r?”, “Sizce Kürtçe
Türkçe’den ayr› bir dil midir?”, “Kürtler ve Türkler iki ayr› halk m›d›r?”, “Sizce PKK terör örgütü müdür?”, “Anadilde e¤itimi destekliyor musunuz?”, “Kürtçe’nin e¤itim
dili olmas›n› destekliyor musunuz?”,
“Sizce DTP bölücü bir parti mi?”
gibi sorulara cevap aranan anket sonuçlar› üzerinden AKP’lilerin vard›¤›
sonuçlar, ilginç belirlemeler yer al›yor.
“Sizce DTP bölücü bir parti
midir?” sorusuna verilen cevaplar›
yorumlayan araflt›rma dan›flman›
Prof. Dr. Do¤u Ergil Kürt kimli¤ini siyasete tafl›yan bir partinin ne oranda
“bölücü” görüldü¤ünü tespit etmenin
önemli oldu¤unu savundu.
“Sizce Kürtler ve Türkler iki
ayr› halk m›d›r?” sorusundan ç›kart›lan sonuç DTP’nin Kürt illerinde
Kürt ve Türk olarak bir ay›r›ma gitti-
“Em perwerdehiya kurdi d›xwaz›n”
TZP Kürdi’nin anadilde e¤itim hakk›na iliflkin düzenledi¤i kampanya Türkiye Kürdistan›’n›n birçok ilinde yap›lan eylemlerle devam ediyor. Bölgede
yaflayan çocuklar›n yüzde 70’inin Türkçe bilmedi¤ini, okula bafllad›klar›nda
farkl› bir dille karfl›laflan Kürt çocuklar›n›n kendi kültürüyle kendi diliyle e¤itim almas›n› isteyen TZP Kürdi, imha
ve inkar sald›r›lar›n›n karfl›s›nda daha
güçlü durabilmenin, gelece¤ine sahip
ç›kabilmenin gere¤i olarak kampanyaya
okullar›n aç›laca¤› tarih olan 8 Eylül’de
start verdi. Yaflad›klar› yerlerin Kürtçe
isimleri de¤ifltirilen, ülkeyi “bölen”
isimleri nüfus cüzdanlar›ndan silinen,
kültürü ve tarihi inkâr edilen yani yo¤un bir asimilasyon politikas›na maruz
b›rak›lan Kürt çocuklar›n›n anadilde e¤itim hakk› talebi birçok demokratik kitle örgütü taraf›ndan da sahiplenildi ve desteklendi.
* Bahar Kültür Sanat Merkezi’nde faaliyet yürüten çocuk korosu, yeni e¤itim ve ö¤retim y›l›nda Kürtçe’nin serbestçe kullan›lmas› talebiyle 6 Eylül günü arbane
eflli¤inde Batman Milli E¤itim Müdürlü¤ü’ne yürüdü. Çocuklar, “Yeni e¤itim ve ö¤retim y›l› tekrar
bafll›yor ve ben yine anadilimi evde
b›rak›p okula gidece¤im. Ö¤retmenim
yine benimle bilmedi¤im bir dille konuflacak. Ben kendi anadilimi istiyorum”
dedi.
* Diyarbak›r’da bulunan Dicle F›rat
Kültür ve Sanat Merkezi bünyesinde
sanatsal atölyelerde e¤itim gören çocuklar, aileleri ile birlikte 7 Eylül günü
“Zimane me çanda me ye rume-
tameye stranê me ye (Dilimiz
kültürümüz, onurumuz, müzi¤imizdir)” slogan›yla Diyarbak›r ‹l Milli
E¤itim Müdürlü¤ü’ne do¤ru yürüdü.
DTP’li milletvekillerinin de kat›ld›¤› yürüyüflte polis çocuklar›n Milli E¤itim
önünde bas›n aç›klamas› yapmas›na izin
vermedi. Çocuklar aç›klamalar›n› Güneydo¤u Gazeteciler Cemiyeti önünde
yapt›.
* Batman’›n Yavuz Selim Mahallesi’nde bulunan Vali Zeki fienal ‹lkö¤retim Okulu ö¤rencilerinin bir bölümü,
okullar›n aç›ld›¤› ilk gün olan
8 Eylül’de anadilde e¤itim talebiyle okula gitmeyerek, boykot
etti. Yaklafl›k 50
ö¤renci aileleriyle birlikte okul önünde
bas›n aç›klamas› yapt›. Kürtçe aç›klama
yapan ö¤renci Rezan Bilir, e¤itim-ö¤retimin bugün itibariyle bafllad›¤›n› söyleyerek, “Ben yine anadilimi evde b›rak›p
okula gidece¤im. Ö¤retmenlerimiz yine bizimle yabanc› dille konuflacak.
Herkes kendi dilini konuflsun ve e¤itim
görsün. B›raks›nlar biz de her çocuk
gibi çocuklu¤umuzu yaflayal›m” dedi.
* DTP fi›rnak Silopi ‹lçe binas›
önünde toplanan yüzlerce ilkö¤retim
ö¤rencisi 8 Eylül’de Silopi Lisesi’ne yürüdü.
* DTP Nusaybin ‹lçe Örgütü önünde bir araya gelen yaklafl›k 100 ö¤renci Bar›fl Park›’na yürüdü. Yürüyüfle baz› ö¤renciler okul k›yafetleri ile kat›l›rken yo¤un y›¤›nak yapan polis “Em
perwerdehiya kurdi d›xwaz›n”
(Ana dilde e¤itim istiyoruz) dövizinin tafl›nmas›na engel olmak isterken
k›sa süreli gerginlik yafland›.
* Van’da birçok kifli çocuklar›n›
okulla göndermezken, birçok mahallede de yürüyüfl düzenlendi. Yüniplik
Mahallesi’nde sabah saatlerinde okullar›n aç›l›fl›yla okulla gitmeyen ö¤renciler
velileriyle beraber kitlesel bir yürüyüfl
düzenledi. Ö¤renci ve veliler, Hacibekir Mahallesi’nde bulunan Dumlup›nar
ile Mustafa Cengiz ‹lkö¤retim Okullar›
önünde de anadilde e¤itim talepleriyle
yürüyüfller yapt›. Her iki okulun önünde yüzlerce ö¤renci protestoya kat›l›rken, ö¤renciler anadilde e¤itim talep
eden sloganlar att›. Ö¤renciler yapt›klar› yürüyüflten sonra derslere girmeden da¤›ld›.
* Mufl’un Bulan›k ‹lçesi’nde çok say›da ilkokul ö¤rencisinin kat›l›m›yla Bulan›k Büyük Camii önünde bas›n aç›klamas› yap›ld›. Aç›klamadan sonra ilçe
merkezinde Kürtçe sloganlarla yürüyüfl düzenlendi.
*Hatay’›n Dörtyol, Erzin ve ‹skenderun ilçelerinde çok say›da ö¤renci 8
Eylül’de kampanya kapsam›nda okulu
boykot etti.
¤i biçiminde yans›t›l›yor. Sorulan sorulardan elde edilen verilere getirilen
yorumlarda Kürt illerinde DTP ve
halk aras›nda bir ayr›flma oldu¤u konusunda ›srar ediliyor. “Sizce Kürtçe Türkçe’nin bir lehçesi midir?”
sorusu da bu gerçe¤i ortaya koyuyor.
Ergil, AKP’nin yoksul Kürt insan›n›n
yoksunluklar›n› kullanarak, çald›¤›
umutlar›n›n üzerinden bölgeye kök
salmaya çal›flt›¤›n› söylemiyor nedense. Ya da Kürt sorunun çözümü konusunda alternatif olarak göstermeye
çal›flt›¤› AKP’nin bu amaçla Kürtleri
n›n gerekleri yerine getirilmeye çal›fl›lacakt›r.
Baflbu¤’un gençli¤i kazanmas›ndan
neyi kastetti¤i ise yaflam›n genel deneyimleri sonucu oldukça aç›kt›r.
Yozlaflm›fl, üretmeyen, sorgulamayan
bir gençli¤in yarat›lmas›. K›sacas› gelece¤inin karart›lmas›na sessiz kalacak bir gençli¤in yarat›lmas›d›r hedeflenen.
Son söz: Baflbu¤’un bahsetti¤i,
PKK’ye sempati duyan kesimin daha
çok 14-18 yafl aras› gençlerden oluflmas› gençli¤in genel karakterinin bir
sonucudur. Peki Baflbu¤ özel olarak
fluna da dikkat etmiyor mu? T. Kürdistan›’nda görev ald›¤› y›llarda, mesela bizzat komutas›nda yer ald›¤› ’93
Lice Katliam›’nda, veya ’95 s›n›r-ötesi
operasyonunda henüz yeni do¤mufl
bebekler, en fazla birkaç yafl›nda olan
çocuklar flimdi tam da bahsetti¤i yafl
grubuna dahil de¤iller mi? Bunu
hesaplayam›yor mu, Baflbu¤?
sözde vatandafl görüp kad›n çocuk
fark etmeden öldürülmeyi lay›k gördü¤ünü de elbette söylemeyecektir.
Zira yerel seçim kap›dayken AKP’ye
kan tafl›mak laz›m. Bu “zorunlu” ihtiyac› gören Do¤u Ergil de kendi ad›na
AKP’nin Türkiye Kürdistan›’ndaki elini güçlendirmek için yapt›¤› tarafl› de¤erlendirmelerle Kürtlerin ulusal bilinci üzerine oynayarak görevini baflar›yla yerine getirmenin derdine düflmüfl durumda. Ancak Kürt ulusu da
her yerel/genel seçim öncesi sunulan
Kürt sorununun demokratik çözümü
gibi vaatlerle seçim sonras› yap›lan
imha ve inkar sald›r›lar›na verece¤i
cevab› haz›rlam›fl durumda.
Yahya Menekfl
fle
e’yi panzer ezdi!
Abdullah Öcalan’›n Türkiye’ye getirildi¤i 15 fiubat’›n y›ldönümünde fi›rnak’›n Cizre ilçesinde yap›lan eylemde panzer taraf›ndan ezilen Yahya Menekfle davas›nda somut delil “bulunamad›¤›” için san›klar serbest b›rak›ld›.
15 fiubat günü yap›lan eyleme polis gaz
bombalar› ile sald›rm›fl ve Yahya
Menekfle isimli
genç panzer alt›nda kalarak can
vermiflti. Cizre
Kaymakaml›¤›
Cizre Cumhuriyet Baflsavc›l›¤›’n›n “Olay Yeri Keflfi ve Ölü
Muayene tutana¤›” raporunda geçen “Menekflenin sert
bir cismin üzerinden geçmesi sonucu kan kayb›ndan öldü¤ü” ve Malatya Adli T›p Kurumu’nun “Ölümün araç alt›nda
kalmas›na ba¤l› olarak oluflabilecek nitelikte oldu¤u” raporuna ra¤men soruflturmaya
gerek görmedi! Kaymakaml›k
Yahya Menekfle’nin ölümünden
sorumlu tutulan yedi polisten
üçünün olay yerine gitmedi¤i
dördünün bu suçu iflledi¤ine dair
somut bir delilin olmad›¤›na karar vererek soruflturma aç›lmas›-
na izin vermedi.
Kaymakaml›k binlerce insan›n
kat›ld›¤› ve herkesin gözü önünde
yaflanan olay›n gerçekleflmedi¤ini
söylüyor.
Biraz daha ileri gidersek, böyle bir panzer de yoktu zaten. Veya Yahya Menekfle önce
kendini öldürdü, ard›ndan
a r k a d a fl l a r ›
onu suçu polise atmak için
panzerin alt›na att›… E¤er
inand›r›c› olmak gibi bir
sorununuz
yoksa söylediklerinizin
bir anlam› olmas›na da gerek kalm›yor!
Kitlenin tan›kl›¤› ise zaten düflman propagandas› komplosu oldu¤u için geçerli say›lm›yor. Bu iflte tereya¤›ndan
k›l çeker gibi “çözülüyor”. Yine
de insafl› bir aç›klama yap›l›yor.
Yahya Menekfle’nin kendini panzerini alt›na att›¤›n›n iddia edilmesini ne engelleyebilirdi ki? Belli ki buna gerek kalmam›fl.
Ancak flu bir gerçekçi fliddet
ve inkâr üzerine kurulu bu yaflam
biçimi kendi yok oluflunu haz›rl›yor. Arkas›nda say›s›z Yahya Menekfle’ler b›rakarak…
İşçi-köylü 7
19 Eylül-2 Ekim 2008
‹HD Ankara fiubesi Cezaevi Komisyonu 5 Eylül 2008 tarihinde Adalet Bakanl›¤› Ek Bina önünde bas›n
aç›klamas› yaparak, May›s-A¤ustos
aylar›nda hapishanelerde yaflanan
hak gasplar›n› aç›klad›. Komisyon
ad›na aç›klama yapan Elif Zavar,
“Tutsaklar›n baflta yaflam hakk› olmak üzere bütün insani haklar›n›
kullanabilmesini sa¤lamakla yükümlü
olan Adalet Bakanl›¤›, bu görevlerini
yapmak bir yana, birçok hak ihlalini
görmezden geliyor” dedi. Zavar
‹HD’ye yap›lan say›s›z hak ihlali baflvurusunun, gizli genelgelerle hapishane idarelerinin s›n›rs›z yetki sahibi
yap›ld›¤›n›n göstergesi oldu¤unu vurgulad›.
17 Temmuz 2008 tarihinde tahliye olmas› gereken Sema Gül’ün
disiplin cezas› oldu¤u gerekçesi ile
tahliyesinin idare taraf›ndan engellendi¤ine dikkat çeken Zavar, bu örne¤in tutsaklara verilen disiplin cezalar›nda ne kadar keyfi davran›ld›¤›n›
gösterdi¤ini söyledi. Hasta tutsaklar›n durumuna dikkat çeken Zavar,
“Adalet Bakanl›¤› ve cezaevi
Halkın gündemi
Gazetemiz
çal›flan›na
b›çakl› sald›r›
Tecrit ve tredman
artarak devam ediyor
idaresi hasta tutuklu ve hükümlülerin d›flar›da tedavileri için
yap›lan baflvurular› reddederek
ölüme terk etmifltir” dedi. Zavar
daha sonra ‹HD Ankara fiube ve Cezaevi Komisyonu’na yap›lan May›sA¤ustos 2008 tarihlerini kapsayan
baflvurulardan oluflturduklar› rapordan bafll›klar sundu. ‹nsan haklar› savunucular› hak gasplar›na karfl› duyarl›l›k ve mücadele ça¤r›s› yapt›. Raporda dikkat çekilen hak ihlallerinden baz›lar› flunlar;
* Kand›ra F Tipi Hapishanesi’nden Bolu F Tipi Hapishanesi’ne
sevk edilen tutuklu ve hükümlüler
hapishane giriflinde ç›r›lç›plak soyularak, kalas ve coplarla iflkenceye
maruz kalm›fllard›r.
* Kürtçe yaz›lan mektuplar
“kontrol edecek memur yok” gerekçesiyle, postaya verilmemekte,
paras› tutuklular ve hükümlüler taraf›ndan ödenmek kayd› ile tercüman
tutulabilece¤i söylenmektedir.
* Tutsaklar hapishanelerde sohbet, spor vs. ortak kullan›m alanlar›ndan yararlanamamaktad›r.
* Havaland›rmada kene görülmüfl, bu durum hapishane idaresine
bildirildi¤i halde tedbir al›nmam›flt›r.
* Ziyaretçilere onur k›r›c› flekilde davran›lmakta, kad›n ziyaretçiler
iç çamafl›rlar›na hatta petlerine kadar aranmaktad›r. Erkek ziyaretçilere “pantolonunun fermuar› x-ray cihaz›nda alarm verdi” diyerek etek
giydirilmektedir.
* 21.06.2008 tarihinde tekli hücrelerde kalan Didem Akman’›n hücresine 22.30 gibi girilmifl, duvarda
as›l› olan pano bahane edilerek sald›r›lm›fl ve bo¤az› s›k›larak iflkence yap›lm›flt›r.
* 11.04.2008 tarihinde yap›lan
genel hücre aramas›ndan sonra gardiyanlar çat›lara ç›karak, çat›lardaki
gazete, not vb gibi fleyleri havaland›rmaya atm›fllar, devam›nda toplayacaklar› bahanesi ile gündüz aç›k olmas› gereken bir saatte havaland›rma kap›lar›n› tutuklu ve hükümlülerin üzerlerine kilitleyerek havaland›rma haklar› gasp edilmifltir.
Sincan F tipi Hapishanesi’nde yaflanan birçok hak gasp›n›n da bulundu¤u raporda, aramalardaki hukuksuzlu¤a dikkat çekiliyor. Sincan Hapishanesi’ndeki kad›n tutsaklar du-
ruflma sonralar›nda iflkenceye maruz
kal›yor. Birçok kad›n tutsa¤›n maruz
kald›¤› iflkence flöyle gerçeklefliyor;
jandarman›n merdiven bafl›nda koridor oluflturuyor, “as›l s›rat köprüsü
buras›” diyerek, tutsaklar elleri kelepçeli oldu¤u halde, yumruk ve tekmelerle vajinal bölgesinden, s›rt›ndan ve bafl›ndan darp ediliyor. Tutsaklar a¤›r küfür ve hakaretlere maruz kal›yor.
Aç›klama bas›na hasta tutsaklar›n isimlerinin bulundu¤u raporun
da¤›t›lmas›yla son buldu.
(Ankara)
Tekirda¤ F Tipi Hapishanesi’nde hak ihlalleri
Kürtçe konuflmaya
tahammülsüzlük!
Sincan 2 Nolu F Tipi Hapishanesi’nde tutsak olan o¤lu ‹dris Nakçi’nin ziyaretine gelen
ve Türkçe bilmeyen 43 yafl›ndaki anne Saliha
Nakçi, o¤luyla Kürtçe konuflmak isteyince gardiyanlar taraf›ndan zorla d›flar› ç›kar›ld›. Anne
Nakçi, gardiyanlar taraf›ndan kendisine, “Burada ‹ngilizce, Frans›zca, Arapça konuflabilirsin
ama Kürtçe konuflamazs›n” dedi¤ini belirtti.
Türkiye’de bulunan hapishanelerde Kürtçeye
yönelik uygulamalara her gün bir yenisi ekleniyor. Sincan 2 Nolu F Tipi’nde Kürtçe telefon
görüflmelerinin hapishane yönetimi taraf›ndan
engellendi¤i ve aileleriyle görüflen siyasi tu-
Tekirda¤ F Tipi Hapishanesi’ndeki devrimci tutsaklar yapt›klar› aç›klama ile yaflad›klar›
hak gasplar›n› kamuoyuna duyurdular. Söz konusu gasplardan
baz›lar› flunlar;
* Telefonda Kürtçe konuflma yasa¤› devam etti¤inden
PKK’li tutsaklar telefona ç›kart›lm›yorlar.
*PKK davas›ndan tutuklu Ali Demir kronik flizofrendir. Ceza-i ehliyeti
olmamas›na ra¤men hala
hapishanede tutuluyor.
* ‹flçi-Köylü gazetesinin 21
ve 22. say›lar›nda yer alan
“Atefl K›v›lc›mdan Ç›kar 1-
2” bafll›kl› yaz›larda ve gazetenin
genelinde “yasa d›fl› örgüt propaganda-
s› yap›lmas› ve örgüt üyelerini övücü ve destekleyici yaz›lar içermesi nedeniyle”
Ziya Ulusoy, Nihat Konak, Ayhan Güngör, Murat Özçelik,
Murat Karayel, ‹smail Y›lmaz,
Turgut Kaya, Erkan Altun ve
Muzaffer Öztürk’e verilmedi.
* Yürüyüfl dergisinin 155. say›s›na el konularak Sinan Gülüm,
Hüseyin Uzunda¤ ve Ziya Ulusoy’a verilmedi.
* Tiroj dergisi “Türkçe d›fl›nda farkl› dil ve lehçede yaz›lm›fl olmas›” nedeniyle Hasan
Polat ve Ziya Ulusoy’a verilmedi.
* Agos gazetesinin Ermenice
sayfalar›na el konularak 637635. say›lar› Nihat Konak’a 640-641-642-643. say›lar› Men-
deres Leyla’ya, 620-621. say›lar›
Turaç Solak’a verilmedi.
* A¤ustos ay› içerisinde al›nan Kürtçe Azadiye Welat gazetelerine el konuldu.
* “Gorki’nin Gitar›” isimli kitap, ‹smail Y›lmaz ve Nihat Konak’a “ölüm oruçlar›n› destekleyici ve özendirici yaz›lar bulunmas›, kitab›n genelinde yasa d›fl›
örgüt propagandas› yap›lmas›,
TC devletini ve kurumlar› ile
kurum çal›flanlar›n› afla¤›lay›c›,
küçük düflürücü yaz›lar içermesi” nedeniyle verilmedi.
* Alternatif gazetesi Fesih
Hardan’a verilmedi.
(H. Merkezi)
tsaklara Kürtçe görüfl yasa¤› getirildi¤i bildirildi. Anne Nakçi, “Ben Türkçe bilmiyorum.
Türkçe konuflam›yorum. Bu tür uygulamalar
Hapishanede organize tecavüz
devam etse bile ben Türkçe ö¤renmeyece¤im.
Gerekirse o¤lumla hiç görüfltürmesinler ben
Kürtçe konuflmaya devam edece¤im” diye
tepki gösterdi.
(Ankara)
Sincan’a devrimci
yay›nlar ve hatta
TMMOB’un
kitaplar› giremiyor
‹HD Ankara fiubesi Cezaevi Komisyonu,
“Sincan F Tipi Hapishanesi’nde sansür
kat›laflarak devam ediyor” bafll›kl› bir yaz›l›
aç›klama yapt›. Hapishanelerde kitap yasaklar›n›n s›n›r› olmad›¤›n›, haftal›k gazete ve dergilerin yan› s›ra her tür kitaba da sansür uyguland›¤›n› belirten komisyon1 Nolu F Tipi Hapishanede tutsak olan Halil fiahin’den gelen bir mektubun bu keyfi sansür uygulamas›n›n boyutunu
gözler önüne serdi¤ini vurgulad›.
Halil fiahin mektubunda, kendilerine gönderilen kitaplar›n aylarca bekletildi¤ini, on y›llar önce al›nm›fl toplatma kararlar› dayanak yap›larak verilmedi¤ini aktard›. ‹lya Ehrenburg’un
“Dipten Gelen Dalga” kitab›n›n 2. cildinin,
ve Yaflar ‹nce’ye getirilen “Yas Tutan Tarih
33 Kurflun” kitaplar›n›n, verilmeyenler kitaplardan birkaç› oldu¤unu belirten fiahin, bu ki-
Daha önce de gardiyan ve
adli erkek tutuklular›n kad›n
tutsaklar› taciz etmesiyle gündeme gelen Bitlis Hapishanesi’nde 22 yafl›ndaki Y.Y isimli
erkek tutukluya gardiyan ve tutuklular›n tecavüz etti¤i ortaya
ç›kt›.
Bitlis Hapishanesi’nde bulunan adli tutsak Y.Y’nin ailesi,
çocuklar›n›n gardiyan ve mahkûmlar›n tecavüzüne u¤rad›¤›n›
belirterek ‹HD’ye baflvurdu.
Geçti¤imiz aylarda çocuklar›n›
ziyarete giden aile, Y.Y’nin anlatt›klar› sonras› ‹HD’ye baflvurdu. Yeme¤ine uyku ilac› konulan ve sonras›nda 2–3 gün
kendini bilmez bir halde dolaflan, uyand›¤›nda ise üzerini ›slak bulan Y.Y Mart ay›nda zehirlenerek, hastaneye kald›r›ld›.
Elaz›¤ Devlet Hastanesi’ne götürülen Y.Y.’nin ailesi doktordan tutanak tutmas›n› isteyince,
gardiyanlar›n tehdidiyle karfl›
karfl›ya kald›. Aile bu olaylar
üzerine, Y.Y’nin yeme¤ine ilaç
at›ld›¤›n› ve kendisine iflkence
yap›ld›¤›n› söyleyerek suç duyu-
rusunda bulundu. Bitlis Cumhuriyet Baflsavc›l›¤›’na baflvuran aile, flikâyetten sonra hapishaneye gittiklerinde çocuklar›yla görüfltürülmedi.
Aile son çare olarak ‹HD’ye
baflvurarak, hukuki yard›m talebinde bulundu. Y.Y’nin ablas›
‹HD’ye yapt›¤› baflvuruda “Kardeflimle 7 Nisan 2008 tarihinde
telefonla yapt›¤›m›z görüflmede
kendisine mahkûmlar taraf›ndan tecavüz edildi¤ini söyledi.
Kimin tecavüz etti¤ini ›srarla
sormam üzerine B.O. ad›ndaki
mahkûmun ismini verdi. Ancak
konuflmas›ndan sadece bir kifliyle kalmad›¤›n› sezdim” dedi.
Y.Y’nin ablas› “Bu olaylardan
sonra tek kiflilik hücreye konulan kardeflim hep sersem dolaflt›¤›n› bu s›rada insanlar›n yan›na
geldi¤ini, üzerinin ›sland›¤›n› anlat›yor. Gardiyanlar›n da bu olaya dâhil oldu¤unu düflünüyorum” diye konufltu.
Baflvurusunda, kardefliyle
görüflmeye gitti¤inde elinin 3
farkl› bölgesinde sigara yan›¤› izi
gördü¤ünü de anlatan Y.Y’nin
ablas› “Kardeflim yemek yiyemiyor. Nefes almakta zorlan›yor, vücudu a¤›rlafl›yor ve kan
kusuyor” dedi. Kendi zoruyla
kardeflini hastaneye kald›rd›klar›n› belirten ablas› kardeflinin
hastaneye götürülmeden önce
gardiyanlar›n difllerini f›rçalamas›n› istediklerini, macunun içine
tiner at›p zorla onunla a¤z›n› y›kad›klar›n› söyledi. Doktora gitti¤inde “difllerim a¤r›yor çok
a¤›rlafl›yor” d›fl›nda herhangi bir
fley anlatamad›¤›n› söyleyen
Y.Y’nin ablas› kardefline yönelik
muamelenin hem gardiyanlar
hem mahkûmlar taraf›ndan yap›ld›¤›n› yineledi. (H. Merkezi)
Devletin hastal›kl›
politikas› sürüyor!
‹HD Cezaevi Komisyonu 6 Eylül Cumartesi günü saat
12.30’da Tramvay dura¤›nda bir bas›n aç›klamas› yaparak, ölümcül
derecede sa¤l›k sorunlar› yaflayan birçok tutsa¤›n, derhal serbest b›rak›lmas› talebini bir kere daha yineledi. “S›ra kimde?” yaz›l› bir
pankart açan kitle, s›k s›k, “Hak ihlallerine son”, “Hasta tutsaklar
serbest b›rak›ls›n”, “‹nsanl›k onuru iflkenceyi yenecek” sloganlar› att›. Yap›lan aç›klamada “Hapishanelerde mahpuslar üzerindeki
insan haklar›na ve hukuka ayk›r› uygulamalar devam etmektedir.
Mahpusu insan saymayan ve onun tüm haklar›n› hiçe sayan uygulamalar nedeniyle birçok insan yaflam›n› yitirmekte ve sakat kalmaktad›r. Yaflam hakk›n›n ihlali sonucunu do¤uran sa¤l›¤a eriflim hakk› engellenmekte, gerekli t›bbi bak›m sa¤lanmamakta ve koruyucu önlemler al›nmamaktad›r” denildi ve “Her gün yeni bir insan›n hayat›n›n
ad›m ad›m sona ermesine seyirci kalmayal›m. Devletin yetkili mercilerine soruyoruz: S›ra kimde?” diye soruldu.
(‹stanbul)
Sincan’da devrimci tutsaklara provokatif sald›r›
taplar›n piyasada sat›ld›¤›n› belirterek sansür
uygulamas›ndaki keyfiyete dikkat çekti.
Bir y›ld›r 3 say› haricinde, ‹flçi-Köylü gazetesinin de verilmedi¤ini aktaran Halil fiahin, en
son kendilerine ‹flçi Köylü, K›z›l Bayrak,
Odak ve YDG dergi ve gazeteleri hakk›nda
vermeme karar› tebli¤ edildi¤ini bildirdi. Verilmeyen yay›nlara iliflkin yapt›klar› itirazlar›n ise
flablon yan›tlarla karfl›land›¤›n› söyledi.
Öte yandan hapishanelerdeki sansür uygulamalar›ndan biri de “kaybetme”... Genellikle
mektup ve dilekçelere uygulanan bu yöntemin
Sincan’daki son hedefi TMMOB oldu. Halil fiahin kendisi ad›na gönderilen TMMOB’nin ç›kard›¤› kitaplar›n da çeflitli gerekçelerle verilmedi¤ini belirtti.
(Ankara)
Aç›ld›klar› günden bu yana F
tipi hücrelerde tecrit ve tretman
iflkencesine maruz kalan ve çeflitli flekillerde bu sald›r›lara karfl› direnifl içinde olan tutsaklara Sincan F Tipi Hapishanesi’nde devletin beslemesi faflist tutuklular taraf›ndan sald›r›l›yor.
Uyuflturucu davalar›ndan hapishanede bulunan bu faflistler,
kendilerine yak›flt›rd›klar› “Ergenekon’un Türk ‹ntikam Tugay›” imzas›yla devrimci tutsaklara tehdit ve küfür içerikli “Kürtlere ölüm” gibi mesajlar göndermekle kalm›yor, tutsaklar›n kald›klar› hücrelere kaynar su, k›r›k
cam parçalar› vs. de at›yorlar.
Tutsaklar bu sorun ile ilgili
idare ile görüflmeler yapm›fl ancak
hapishane idaresi var olan durumu görmezlikten gelerek ›rkç›-flovenist sald›r›lar› destekledi¤ini
göstermifltir. Yaflanan bu sürece
dair bir aç›klama yapan TKP/ML,
MLKP, MKP, Direnifl Hareketi ve
T‹KB tutsaklar› yaflad›klar› süreci
flöyle anlatmaktalar: “A¤ustos ay›n›n bafl›ndan bu yana bu sald›r› ve
zorbal›klara bir yenisi daha eklendi. ‹darenin örgütledi¤inden art›k
hiçbir flüphe duymad›¤›m›z üç befl
uyuflturucu ba¤›ml›s›, insan müsveddesi unsur harekete geçirile-
rek biz devrimci ve komünist tutsaklar›n üzerine sald›rt›lmakta, bu
uyuflturucu ba¤›ml›lar› a¤za al›nmayacak a¤›r küfürler savurmakta,
insani de¤erlerimize küfürler etmektedirler.”
‹darenin bu düflkünleflmifl insan müsveddelerine uyuflturucu
sa¤lad›klar›n› tahmin eden tutsaklar bu unsurlar›n özel olarak teflvik edildiklerini ifade ettiler. Haklar›n› arad›klar›nda ve zorbal›¤a
karfl› durduklar› en küçük olayda
“disiplin soruflturmas›”, aç›k görüfl-iletiflim-hücre cezas› vermekten geri kalmayan, zaman zaman
sald›r›p kendilerini hücreye kapa-
tan idarenin bu sald›r›lardan haberdar olmas›na karfl›n hiçbir fley
yapmayarak sald›r›lar› cesaretlendirdiklerinin alt›n› çizen tutsaklar
yapt›klar› aç›klamay› flu flekilde
sonland›r›yorlar:
“Son olarak 1 No’lu F Tipi idaresi yeni ve baflkaca sonuçlar› olacak bir provokasyon devreye sokmufltur. Olanlardan ve olacaklardan birinci derecede hapishane
idaresi sorumludur. Yetkili kurum
ve kiflilere ça¤r›m›z 1 Nolu F tipinde yaflanan provokasyonu h›zla
araflt›r›p a盤a ç›kar›p sorumlular
hakk›nda gerekli cezai ifllemeleri
yapmakt›r.”
(H. Merkezi)
Çeteleflmenin, yozlaflman›n devlet eliyle
yayg›nlaflt›r›ld›¤› ve desteklendi¤i ülkemiz gerçekli¤inde sokaklara hakim olan fliddetin bu kez
hedefi gazetemiz çal›flan› To¤ay Okay oldu.
Merkez büromuzun bulundu¤u Aksaray
semtinde bir süredir gazetemizin kad›n çal›flan›na yönelik sözlü tacizde bulunan bu çete elemanlar›ndan birini uyarmak isteyen çal›flanlar›m›za yönelik yap›lan sald›r›da Okay, boynundan
ald›¤› b›çak darbesiyle yaraland›. Okay, bir gün
önce de 12 Eylül mitingine giderken gözalt›na
al›nm›fl, karakola götürülürken polisin fliddetine
maruz kalm›flt›.
Gazetemizin yay›na haz›rland›¤› s›rada meydana gelen olay›n ard›ndan hastaneye kald›r›lan
çal›flan›m›z›n hayati tehlikesi bulunmazken, olay› duyan okurlar›m›z gazete büromuza gelerek
bizleri yaln›z b›rakmad›.
Sokaklar› çetelere b›rakmayaca¤›m›z› ve
yozlaflmaya, çeteleflmeye karfl› mücadelemizi
sürdürece¤imizi bu olay vesilesiyle bir kez daha
ilan ediyoruz.
Yine arama iflkencesi!
Hapishanelerde yaflanan hak ihlalleri, görüfl
yasaklar›, tedavi engelleri, disiplin cezalar›, bask›
ve sald›r›lar ile devam ederken, tutsak yak›nlar›
da benzer bask›lara maruz kal›yor. Temmuz ay›
içerisinde Tire B Tipi Kapal› Hapishanesi’nde yaflanan arama iflkencesine bir yenisi de Torbal› Kapal› Hapishanesi’nde eklendi. K›r›klar 1 Nolu F
Tipi Hapishanesi’nde hükümlü bulunan o¤lunu ziyarete giden Gülnaz Türkmen, o¤lunun Torbal› Kapal› Hapishanesi’ne sevk edildi¤ini burada
ö¤renmifl ve ayn› gün görüfl yapmak için Torbal›
Hapishanesi’ne gitmifltir. Kad›n görevli olmad›¤›
bahane edilerek görüfl yapt›r›lmayan Gülnaz
Türkmen, 4 Eylül 2008’de tekrar görüfle gitmifl
ve bir kad›n polis taraf›ndan “arama iflkencesi”
fleklinde bir üst aramas›na maruz kalm›flt›r. Arama yöntemine itiraz eden Türkmen “O¤lun ile
görüflmek istiyorsan arama yapt›racaks›n,
bizim arama biçimimiz böyle, aramaya
izin vermezsen görüfle giremezsin!” cevab›n› alm›flt›r.
Gülnaz Türkmen, 8 Eylül’de yaflad›¤› bu olay
ile ilgili ‹HD ‹zmir fiubesinde bir bas›n aç›klamas› yapt›. Y›llard›r o¤lunun görüflüne gitti¤ini, F tipi hapishanelerde bile bu tür onursuz bir uygulama ile bugüne kadar karfl›laflmad›¤›n› söyleyen
Türkmen, o¤lunun sa¤l›¤›ndan endifle etti¤i için
o gün görüfle girdi¤ini ancak bu arama iflkencesinin devam etmesi halinde bir daha o¤lunun görüflüne girmeyece¤ini belirtti. Gülnaz Türkmen,
görüfl ç›k›fl›nda di¤er tutuklu yak›nlar›yla etti¤i
sohbette aramalar›n hep bu flekilde yap›ld›¤›n›
ö¤rendi¤ini söyledi. Türkmen konu ile ilgili Torbal› Savc›l›¤›’na giderek suç duyurusunda bulundu¤unda ise kendisine sorulan sorunun “fiahidin
var m›?” oldu¤unu söyledi.
Aç›klamada Devrim Türkmen’in avukat› Bahattin Özdemir de söz alarak Tire Savc›s›’n›n
onursuz arama iflkencesi gündeme geldikten
sonra “ben s›k› arama emri verdim” diyerek uygulamay› savundu¤unu hat›rlatt› ve savc›n›n bu
pervas›zl›¤›n›n iflkencenin devlet erkinde nas›l
bir meflrulu¤a sahip olundu¤unu gösterdi¤ine
dikkat çekti.
(‹zmir)
TTB’den hasta
tutsaklar›n serbest
b›rak›lmas› ça¤r›s›
Türk Tabipler Birli¤i (TTB) bir bas›n aç›klamas› yaparak hasta tutsaklar›n serbest b›rak›lmas›n› istedi. Konu ile ilgili bir araflt›rma yapan ve
sonuçlar›n› kamuoyuna aç›klayan TTB ad›na aç›klamay› Gençay Gürsoy yapt›. Kuddusi Okk›r
olay› ile gündeme gelen “cezaevi ve sa¤l›k” konusunun önemli bir sorun olmaya devam etti¤ini
belirten Gürsoy, “Bizim TTB olarak ç›k›fl noktam›z, insan›n temel haklar›ndan biri olan sa¤l›k
hakk›d›r. Sa¤l›k hizmeti, eflitlik çerçevesinde sunulmak durumundad›r. Yaln›z, toplam 96 bin tutuklu ve hükümlünün bulundu¤u ülkemizde çeflitli insan haklar› kurulufllar›n›n verilerine göre 87
tutuklu ve hükümlünün ciddi sa¤l›k sorunlar› nedeni ile yaflam savafl› verdi¤i anlafl›lmaktad›r” dedi. Gürsoy, haz›rlad›klar› raporun resmi bir yapt›r›m›n›n bulunmad›¤›n› ancak vicdani duyarl›l›k
yaratmak çabas›nda olduklar›n› ifade etti.
Haz›rlad›klar› rapora iliflkin bilgi veren Dr.
Ali Çerkezo¤lu ise a¤›r sa¤l›k sorunlar› bulunan
hastalar›n F tipi hapishanelerde kalmaya uygun
olmad›¤›n› vurgulayarak, “‹nsan iliflkilerinin bulunmamas› hastal›klara ortam haz›rlar. Yapt›¤›m›z araflt›rmada vard›¤›m›z temel sonuç; bir insan›n ölümünden befl gün öncesine kadar tutukluluk halinin devam etmesi a¤›r bir insan haklar›
ihlalidir” dedi.
(‹stanbul)
İşçi-köylü 8
Halkın Gündemi
19 Eylül-2 Ekim 2008
Medya-Para-Siyaset Denklemi’nde
DO⁄AN ve ERDO⁄AN KAVGASI
Do¤an, Çal›k ve Çukurova Gruplar›’n›n kendi aralar›nda ne kadar “kavgal›” olsalar da esas kavgal› olduklar› konunun sendikal› çal›flanlar ve bas›n emekçileri oldu¤u aç›kt›r. Gülben Ergen, ‹brahim Tatl›ses
gibi flark›c›lara milyonlarca para ak›tan ATV kendi çal›flanlar›na geldi¤inde üç kuruflu çok görmektedir.
Yine ayn› flekilde en çok satan gazetelerin sahibi olan Do¤an Yay›n Holding ise gazetelerinin zarar etti¤ini söyleyerek yazarlar›n ifline son verebilmektedir. Gerçeklik flunu gösteriyor ki dizginlenmeye çal›fl›lan s›n›f mücadelesidir. ‹flçilerin, çal›flanlar›n örgütlenmesi patronlar›n korkmas›na yol açmakta onlar›n
çeflitli y›ld›rma politikalar›n› devreye sokmas›na yol açmaktad›r.
fiimdilerde yaflanan
Almanya’daki Deniz
Feneri e.V. davas›
üzerinden AKP’ye
uzanan yollar›n Tayyip Erdo¤an’a kadar
ulaflmas›, iliflkilerin
ortaya ç›kmas›, Erdo¤an’a dernekten para
transfer edilmesinin
Alman Mahkemeleri’nin iddianamesinde
yer almas› üzerine
medyan›n yar›s›na sahip konumdaki Do¤an
Yay›n Grubu’nun bu
davay› her gün gündeme tafl›mas› ve daha öncesinde AKP
Genel Baflkan Yard›mc›s› fiaban Diflli’nin
yolsuzluk haberleri
sonras› istifa etmesi,
yine Batman ve Gaziantep AKP yöneticilerinin ayn› yolsuzluk
haberleriyle gündeme
tafl›nmas› Tayyip Erdo¤an’›n Ayd›n Do¤an’a “hesaplaflaca¤›z” yönlü veryans›nlar›na neden oldu. Ve
Erdo¤an, perde arkas›nda Hilton,
CNNTürk karasal yay›n frekans› ve Ceyhan Rafinerisi’nin oldu¤una de¤indi. Ve
tüm yaflananlar›n ard›ndan ekledi: “Bu
hamur daha çok su
kald›r›r”. ‹ki taraf› da
düflündü¤ümüzde
evet bizce de!
“Medya-Para-Siyaset” iliflkisinin ülkemizdeki en önemli oyuncusu olan Ayd›n Do¤an ile Baflbakan R. Tayyip Erdo¤an aras›nda bir haftadan fazlad›r süre giden karfl›l›kl› ithamlar›n ve pefli s›ra
iki medya grubunun (Do¤an ve Çal›k) kendi yay›n organlar›nda birbirlerine karfl› çarflaf çarflaf yaz›lar dizmelerinin, karfl›l›kl› karalama kampanyas› açmalar›n›n ard›ndan geriye
bak›ld›¤›nda, bu iki rakibin “paylaflamama” sorunu oldu¤u aç›kça
görülecektir. Keza, Do¤an Grubu
bir di¤er ezeli rakibi Çukurova
Grubu ile s›k s›k benzer sorunlar
nedeniyle karfl› karfl›ya gelmifltir.
Ve orada paylafl›lamayan›n da “Pamukbank” oldu¤u bilinmektedir.
Uzlafl›n›n, ç›kar hesaplar›n›n sekteye u¤rad›¤› dönemlerde medyaya
yans›mayan iliflki a¤›n›n bir bir ortaya serilmesi, arka plandaki rant kavgas›na ›fl›k tutmaktad›r.
AKP ile Do¤an Grubu’nun temsiliyetleri gere¤i birbirlerine ihtiyaç
duyduklar› ve bugüne kadar iyi bir
yol arkadafll›¤› yapt›klar› söylenebilir. “Al gülüm, ver gülüm” fleklinde tezahür edilen iliflkiyi göstermesi aç›s›ndan bir dönemki Emin
Çölaflan örne¤ine dikkat çekmek
yerinde olacakt›r. Emin Çölaflan’›n
gazeteden gönderilmesine neden
olan konu hakk›nda, gazeteci Alper
Görmüfl flöyle söylemektedir:
“Emin Çölaflan, Hürriyet’ten ç›kart›ld›ktan sonra yazd›¤› kitapta anlatt›.
‘Petrol Ofisi s›k›fl›kl›¤›’ günlerinde, Ertu¤rul Özkök’ün kendisine ‘hükümetle
ifllerinin oldu¤unu, kendisinden onlar›
k›zd›racak fleyleri yazmamas›n› rica
etti¤ini’ art›k hepimiz biliyoruz.” (Taraf,12/09/2008)
“Medya-siyaset” a¤›ndaki iliflkinin nas›l yürüdü¤üne iliflkin bu sadece küçük bir örnektir. Di¤er tüm
ifl çevrelerinin, büyük patronlar›n
devletle muhatap olmalar› gereklili¤i sonucunda ülkemizdeki ifl-siyaset
alan›nda dengeler önemli bir yerde
durmaktad›r. Bu denge öylesine
hassast›r ki, terazinin bir kefesi ne
kadar dolarsa di¤er kefesi de o kadar dolmal›d›r. Bu denge Baflbakan
Tayyip Erdo¤an ve onun temsili klik
ile, Do¤an Holding aras›nda süregelen bir rekabette okun ucu AKP
temsili kli¤in taraf›na yönelmektedir. Ayd›n Do¤an nezdinde ise, ifl
koparabilmek için devletin çeflitli
bürokratik kademelerinden geçmesi gerekti¤i ve hükümetin burada
önemli bir rol oynad›¤› aflikard›r.
Bu hamur
daha çok su kald›r›r!
fiimdilerde yaflanan Almanya’daki Deniz Feneri e.V. davas›
üzerinden AKP’ye uzanan yollar›n
Tayyip Erdo¤an’a kadar ulaflmas›,
iliflkilerin ortaya ç›kmas›, Erdo¤an’a
dernekten para transfer edilmesinin Alman Mahkemeleri’nin iddianamesinde yer almas› üzerine
medyan›n yar›s›na sahip konumdaki Do¤an Yay›n Grubu’nun bu davay› her gün gündeme tafl›mas› ve
daha öncesinde AKP Genel Baflkan
Yard›mc›s› fiaban Diflli’nin yolsuzluk
haberleri sonras› istifa etmesi, yine
Batman ve Gaziantep AKP yöneticilerinin ayn› yolsuzluk haberleriyle gündeme tafl›nmas› Tayyip Erdo¤an’›n Ayd›n Do¤an’a “hesaplaflaca¤›z” yönlü veryans›nlar›na neden
oldu. Ve Erdo¤an, perde arkas›nda
Hilton, CNNTürk karasal yay›n
frekans› ve Ceyhan Rafinerisi’nin
oldu¤una de¤indi. Ve tüm yaflananlar›n ard›ndan ekledi: “Bu hamur
daha çok su kald›r›r”. ‹ki taraf›
da düflündü¤ümüzde, evet bizce
de!
Öyle görülüyor ki, eski defterler bu noktada oldukça kabar›k.
Bugüne kadar sessizce yürütülen
kirli iliflkiler, ç›karlar›n uyuflmad›¤›
oranda her iki taraf›n kirli çamafl›rlar›n›n ortaya serilmesine yol aç›yor. Yaln›z, burada Do¤an Grubu’nun sözcüsü Ertu¤rul Özkök’ün
Hürriyet Gazetesi’ndeki köflesindeki aç›klamalar› dikkate al›nd›¤›nda “cemaatleflmenin” ön plana ç›kar›ld›¤› görülmektedir. Geçti¤imiz
günlerde Genelkurmay Baflkan› ‹lker Baflbu¤’la görüflen Ertu¤rul Özkök’e Baflbu¤, “cemaatleflmeden”
bahsetmifl ve bas›n›n gerekli görevi
yapmad›¤›na dikkat çekmiflti. Söz
konusu olan Deniz Feneri davas›
üzerine oldukça e¤ilen Do¤an Grubu’nun, çeflitli AKP kadrolar›, AKP
ile iliflkilendirilmesi mevzusuna s›kça de¤inmesi bu konuya iflaret etmektedir. Do¤an Grubu’nun arkas›n› güçlendirenin TSK oldu¤u gözlerden kaçmamaktad›r.
Kurtlar sofras›nda
kavga büyüyor
Meseleyi biraz daha iyi anlayabilmek için Türkiye Petrol Kimya
Lastik ‹flçileri Sendikas› (Petrol-‹fl)
araflt›rma uzman› Aflk›n Süzük’ün
Bianet’e (11/09/2008) yapt›¤› aç›klamaya de¤inmekte oldukça yarar
var. Ceyhan Rafinerisi iki grup, Çal›k ve Do¤an Grubu’nun kap›flmas›na sahne olmas› nedeniyle esas sorunun “paylaflamamazl›k” sorunu
oldu¤unu ortaya koyuyor. Süzük:
“Çal›k, Indian Oil’le birlikte kuraca¤› rafineri projesine TPAO’yu katmaya çal›fl›yor. Genel müdürlük düzeyindeki yetkililer de zaman zaman yapt›klar› aç›klamalarla bu
projeye girebileceklerini ifade ediyorlar. Devlet flirketi olan TPAO
bu projeye girer ve Çal›k’la birlikte
hareket ederse o zaman devlet
do¤rudan meseleye müdahil olacak
demektir. TPAO’nun müdahil olmas› demek sürecin asl›nda do¤rudan hükümete ba¤l› oldu¤unu gösterecek.”
Ceyhan Rafinerisi kurulduktan
sonra Türkiye’nin flu anda ihtiyaç
duydu¤u yüzde 40 ithalatla giderilen akaryak›t ihtiyac›n›n tamamen
karfl›lanmas› hatta ithal edilebilir
ürün elde edilmesi düflünülüyor.
Rafineri kurmak için çok genifl arazilere sahip olunmas› gerekti¤i ve
bu düzeyde genifl arazilerin sadece
TPAO’nun elinde oluflu nedeniyle
Çal›k Grubu ortakl›k kurmak istiyor. Devlet arazilerinin verilmesinin de hükümetin elinde olmas› ise
Çal›k Grubu’nun elini güçlendiriyor. Çünkü Tayyip Erdo¤an’›n damad› Çal›k Grubu’nda çal›fl›yor.
Yurtiçi ve yurtd›fl›nda özellikle
enerji alan›nda faaliyet gösteren
Çal›k Grubu AKP döneminde hiç
olmad›¤› kadar sermaye birikimine
sahip oldu. AKP ile uluslararas› anlaflmalarda hep boy gösterdi.
Aflk›n Süzük bu konuyla ilgili:
“Çal›k e¤er bu ortakl›¤a TPAO’yu
katabilirse devlete ait olan bir araziye bedavaya konacak. Bu bir anlamda da Çal›k Grubu’na hükümetin bir k›ya¤›. Bu ihtimal de Do¤an’la hükümet aras›ndaki ‘ricalar›n’ nedeni.”
Do¤an Grubu ve Çal›k Grubu
ayn› alanda (medya ve enerji) faaliyet gösteren iki büyük flirket konumunda. Hükümet ile Çal›k aras›nda
paslaflman›n daha s›k olmas›, h›s›ml›¤›n bulunmas› devletin kayma¤›n›
götürenin Çal›k oldu¤unu gösteriyor.
“Kurtlar sofras›ndaki” kavga bir
yana bu iki grubun yanyana gelebildi¤i, elbirli¤i içerisinde oldu¤u, ayn›
derecede has›m olduklar› konu ise
iflyerlerinde çal›flanlar›n›n sendikalaflma çabalar› oldu¤u görülmektedir. Düne kadar en iyi anlaflt›klar›
konu da budur. Her iki grubun da
bu konuda sicillerini incelemeye almakta fayda var. ATV-Sabah TMSF
bünyesindeyken sendikalaflma çabalar› devam ediyordu. 10 May›s
2007 tarihinde Türkiye Gazeteciler
Sendikas› (TGS) Çal›flma Ve Sosyal
Güvenlik Bakanl›¤›’na ço¤unluk tespiti için baflvuru yapt›. ATV
patronu bunu kabul etmeyerek 16
Temmuz’da itiraz etti. ‹stanbul
Dördüncü ‹fl Mahkemesi 4 Aral›k
2007’de itiraz› reddederek,
TGS’nin iflyerlerinde ço¤unlu¤a
sahip oldu¤unu kararlaflt›rd›. ‹flte
tam bir gün sonra 5 Aral›k
2007’de ATV-Sabah Çal›k Grubuna ihale ile verildi. Çal›k’a ait
ATV’nin yönetimi bu karara tekrar itiraz etti. Yarg›tay Dokuzuncu
Hukuk Dairesi ise ‹stanbul Dördüncü ‹fl Mahkemesi’nin verdi¤i
karar› onayarak TGS’nin ATV iflyerlerinde yetkili sendika oldu¤unu karara ba¤lad›. Bundan sonra
ise ATV yönetiminin sendikal›
olanlara yönelik bask›s› gündeme
geldi. ATV yönetimi sendikal› çal›flanlar›na “hiç bir medya kurulu-
nlar aç›s›ndan
kendi aralar›ndaki kavga geçicidir. Ve masumanedir. Yar›n Türkiye’yi nas›l paylaflacaklar›n›n hesab› için yine masaya oturacaklard›r.
O
flunda çal›flamazs›n›z” tehdidini savuruyordu. fiimdi ise tüm bu bask›lara yönelik sendika çal›flanlar› her
Pazartesi Balmumcu’daki ATV binas› önünde oturma eylemi yap›yor. TGS Genel Baflkan› ‹pekçi:
“Toplam 59 maddemiz var. Bunlar›n ço¤u kabul edildi. Kalan maddelerin büyük ço¤unlu¤u da parasal
maddeler. Biz iflverenden bununla
ilgili teklif beklerken, geçen hafta
içinde patron ad›na hareket etti¤ini
öne süren insan kaynaklar›ndan sorumlu kifliler taraf›ndan üyelerimize
yönelik çok ciddi bask›lar bafllad›.
‹nsanlar, görevlerini yapamaz, çal›flamaz hale geldiler.”
ATV TMSF elindeyken bile sendikalaflma çabalar› TMSF yönetimi
taraf›ndan baltalanmaya çal›fl›l›yordu. Bu dönemde baz› gazetecilerin
ifllerine son verilmesine ra¤men örgütlenme mücadelesi bugüne kadar
kararl›l›kla devam etti. Bask›lar›n
doruk noktas›na ulaflt›¤› sendikan›n
masaya oturaca¤› günlerde, ATVSabah ‹nsan Kaynaklar› Müdürü fiefik Çal›k TGS’nin ATV iflyeri temsilci Adnan Orun’u bürosuna ça¤›rm›fl ve Orun’a sendikadan istifa etmesi gerekti¤i, etmedi¤i takdirde
iflten at›laca¤› tehditlerini savurmufltu. Bunun üzerine Orun yüksek tansiyon nedeniyle hastaneye
kald›r›ld›. Orun daha sonras›nda
kendisine yap›lan tehditlere yönelik
flu çarp›c› aç›klamay› yap›yordu: “‹flten ç›kar›l›rsan bir daha Do¤an,
Çukurova ve di¤er medya gruplar›nda ifl bulamazs›n. Anlaflt›k ve de
biz kararl›y›z’ diyorlar”.
Do¤an Grubu’nda da Milliyet ve
Radikal’den onlarca çal›flan ve yazar
iflten ç›kar›lm›flt›. 11 Eylül’de Yarg›tay 9. Hukuk Dairesi, Milliyet ve
Radikal’de, gazetecilerin “gazeteler
ekonomik zararda” gerekçesiyle iflten ç›kar›lmas›n› haks›z buldu; ifle
iadelerine karar verdi. Gazetecilerin avukat› Rana Y›lmaz’›n yapt›¤›
aç›klamada Do¤an Yay›n Holding’in
büyük oranda kâr elde etti¤ine de¤indi. “Yarg›tay, gazetecilerin ifl
sözleflmelerinin ‘iflyerinin zarar etmesi’ nedeniyle feshedildi¤ini, ama
‘herkese malum oldu¤u üzere DYH
bünyesinde birçok gazete, dergi,
TV ve radyo bulundu¤unu, holdingin zarar de¤il bilakis büyük oranda
kâr etti¤inin’ anlafl›ld›¤›n› yaz›yor”.
Dava sonucunda bu gazeteler ya
yazarlar› 30 gün içerisinde ifle alacak ya da tazminat ödeyecek.
Görüldü¤ü gibi Do¤an, Çal›k ve
Çukurova Gruplar›’n›n kendi aralar›nda ne kadar “kavgal›” olsalar da
esas kavgal› olduklar› konunun sendikal› çal›flanlar ve bas›n emekçileri
oldu¤u aç›kt›r. Gülben Ergen, ‹brahim Tatl›ses gibi flark›c›lara milyonlarca para ak›tan ATV kendi çal›flanlar›na geldi¤inde üç kuruflu çok
görmektedir. Yine ayn› flekilde en
çok satan gazetelerin sahibi olan
Do¤an Yay›n Holding ise gazetelerinin zarar etti¤ini söyleyerek yazarlar›n ifline son verebilmektedir.
Gerçeklik flunu gösteriyor ki
dizginlenmeye çal›fl›lan s›n›f
mücadelesidir. ‹flçilerin, çal›flanlar›n örgütlenmesi patronlar›n
korkmas›na yol açmakta onlar›n çeflitli y›ld›rma politikalar›n› devreye
sokmas›na yol açmaktad›r. Onlar
aç›s›ndan kendi aralar›ndaki
kavga geçicidir. Yar›n Türkiye’yi
nas›l paylaflacaklar›n›n hesab› için
yine masaya oturacaklard›r. Geçici
olmayan ise, s›n›f düflmanlar› olan
sendikal mücadele, emek örgütlenmesidir. Bu nedenle en ufak bir örgütlenmeden korkmakta ve bafltan
buna izin vermemeye çal›flmaktad›rlar. S›ra emek örgütlenmesine
gelindi¤inde bir set gibi dikildiklerini aç›kça görüyoruz.
İşçi-köylü 9
19 Eylül-2 Ekim 2008
Cumhurbaflkan›
Abdullah
Gül’ün, Ermenistan-Türkiye maç›
vesilesiyle yapt›¤› Ermenistan ziyareti, geçti¤imiz haftalarda gündemin ön s›ralar›nda yer alan konular›n bafl›nda geliyordu.
Bu ziyarete iliflkin çeflitli çevreler ve de kifliler taraf›ndan getirilen
yaklafl›mlarda, sözde “ziyaretin
ne anlam tafl›d›¤›, neye hizmet etti¤i” gibi meseleler üzerinde duruldu, “olumlu-olumsuz”
tespitler havada uçufltu.
Ermenistan ziyaretini olumsuzlayanlar›n bafl›nda ise, milliyetçi
çizgisi her geçen gün daha da sa¤›n
sa¤›na kayan CHP kurmaylar› bulunuyordu bir kez daha. Özellikle de
Baykal, h›rs›ndan yüzü k›pk›rm›z›
olmufl bir halde, “Gitmiflken
soyk›r›m an›t›na da çelenk
koysun bari” diyerek, bu “uygunsuz” ziyarete veryans›n ediyordu.
Irkç›-milliyetçi cenah›n bu al›fl›lageldik, h›rstan hoplay›p-z›plama
halleri karfl›s›nda, baz› “ayd›nlar›n”
ziyareti olumlayan yaklafl›mlar›na
flahit olduk. Ancak bu “ayd›n” tak›m›n›n ziyareti olumlarken yapt›klar› tespitlerin, bir kez daha ayaklar›
yere basmayan tespitler oldu¤una
tan›k olduk. En fazla burjuva ayd›n
olarak tan›mlayabilece¤imiz bu kiflilerde yine bildik “güce tapan”
yaklafl›m› yakalad›k!
Bunun en uç örneklerinden birine ise, bir süre öncesine kadar
özellikle de hapishaneler noktas›nda -belli ölçüde de olsa- gösterdi¤i
duyarl›l›k nedeniyle ilerici kesim taraf›ndan belli bir kabul görmüfllü¤ü
olan Perihan Ma¤den’in konu özgülünde yazd›¤› yaz›da tan›kl›k ettik.
Ma¤den Radikal Gazetesi’nde
(9 Eylül), “Bizim Cesur Cumhurbaflkan›m›z” bafll›¤› alt›nda yazd›¤›
yaz›da, Gül’ün Ermenistan ziyaretini “yorumluyor” ve yaz›n›n giriflinde Gül’ün bu ziyarete iliflkin tutumunu “çok cesur, çok hakikatli/hakikatç› bir hareket yapt›”
sözleriyle ele al›yor.
Yaz› boyunca methiyeler dizdi¤i
Gül’ün bu ziyaretle birlikte “insanl›¤›ndan taviz vermedi¤ini” iddia ederek, onun zaten “iyi bir insan oldu¤u” vurgusunu yapmay› da ihmal etmiyor. Ma¤den, Gül’ün Ermenistan’a “bar›fl için” gitti¤ini, böylelikle
de “onurlu” bir ad›m att›¤›n› söyleyerek devam etti¤i yaz›s›n›, Abdullah Gül’ün kendisinin cumhurbaflkan› olmas›ndan dolay› “onur duydu¤unu” söyleyerek bitiriyor.
K›sacas› bu ziyareti tamamen
Gül’ün kendi inisiyatifi ile gerçeklefltirdi¤i ve tamamen Gül’ün “iyi
niyetine, insaniyetine, bar›flç›l durufluna ve de böyle bir ad›m› atacak cesareti olmas›na” ba¤l›yor.
Gül’ün prati¤i
öyle demiyor!
Oysa akl› bafl›nda düflünebilen
herkesin bile görebilece¤i, tahmin
edebilece¤i gibi, Gül’ün bu ziyareti
hiç de öyle kendi inisiyatifi ile gerçeklefltirilmifl bir ziyaret de¤ildir.
Ayr›ca Gül, Ma¤den’in iddias›n›n ak-
dönük bir dizi halk düflman› prati¤e
verdi¤i onaydan ve bunlar›n sürdürülmesine dönük çabalar›na bakarak
verilebilir, ortaya ç›kan tablonun, en
iyi tabirle “insanl›k d›fl›” oldu¤unu
söyleyebiliriz. Gül ayr›ca hiç mi hiç
cesur de¤ildir, o sadece emperyalizmin bölgesel politikalar›n›n iyi bir
ufla¤›d›r. Uflaklar ise, cesur olsalard› zaten uflak olmazlard›!
ABD’nin bu yönlü giriflimlerinin
ürünü olarak -ABD’nin k›flk›rtmas›
sonucu- ortaya ç›km›flt›r.
‹flte Gül’ün Ermenistan ziyareti
de bu giriflimler çerçevesinde de¤erlendirilmek durumundad›r. Ermenistan, 2000’li y›llar boyunca bir
dizi pembe, turuncu gibi çeflitli
renklerde yap›lan “devrimlerle”
Halkın Gündemi
nistan’›n TC egemen s›n›flar› arac›l›¤›yla Bat› emperyalizminin bölgedeki cephe ülkelerden biri haline
getirilmesi çabas›na hizmet etmektedir. Bat›l› emperyalist güçler Ermenistan’›, bölgedeki NATO’ya
üye olmas› gereken ülkelerden biri
olarak görmek, böylece yanlar›na
almak istemekteler. Çünkü burada
daha güçlü hale gelebilecek bir
bunun için de halklara dönük her
türden sald›r›dan geri durulmad›¤›
bir dönemde gerçekleflen bu ziyaret, öyle dikte edilmeye çal›fl›ld›¤›
gibi, bölge halklar›n›n kardeflli¤ine,
hele de on y›llard›r Ermeni ve Türkiye halk› aras›na sokulan kin tohumlar›n›n ortadan kald›r›lmas›na
hizmet etmemektedir.
Cesaretten de¤il,
mecburiyetten!
Emperyalistler aras›ndaki ya¤ma-talana dayal› hegemonya çat›flmas›n›n en keskin biçimiyle ortaya ç›kt›¤› son bölge olan Kafkaslar,
bu bölgeye dönük yeni giriflimleri de beraberinde getirmifltir. Son süreçte, ABD öncülü¤ündeki emperyalist kamp›n Rusya’y› bölgede yaln›zlaflt›rmak-hakimiyet alan›n› daraltmak ad›na
gerçeklefltirdi¤i, bir dizi giriflim gündemdedir.
Gürcistan-Rusya aras›nda k›sa süre önce yaflanan ve de bölgede bugün yaflanan gerginli¤i
tetikleyen savaflta, ABD’nin bu yönlü giriflimlerinin ürünü olarak-ABD’nin k›flk›rtmas› sonucu- ortaya ç›km›flt›r.
sine, hiç de öyle “insaniyetli”, “bar›flç›l” ve de böyle bir ad›m› ba¤›ms›z
iradesiyle atacak “cesur” vb. vas›flara sahip biri de de¤ildir. Bunun böyle olmad›¤›n›, atfedilen vas›flar›n
Gül’le uzaktan-yak›ndan alakas› bulunmad›¤›n›, uzun boylu araflt›rmainceleme yapma ihtiyac›na bile gerek
kalmadan, Gül’ün siyaset sahnesindeki durufluna ve bu durufluna yön
veren anlay›fl›n ürünü pratiklerine
bakarak bir ç›rp›da söyleyebiliriz.
Öncelikle, Gül böyle ciddi bir d›fl
politik karar noktas›nda ba¤›ms›z karar alamaz. Böyle bir karar al›nabilece¤ini iddia etmek demek, Türkiye’nin –aleni olan- emperyalizme
göbekten ba¤›ml›l›¤›n› inkar etmekgörmezden gelmek demektir. Bunun yan› s›ra, Gül ne insaniyetlidir
ne de kardefl halklara karfl› bar›flç›ld›r. Bunun en somut örne¤i ise, faflist TSK ve hükümet ile ittifak halinde, Kürt ulusuna karfl› gerçeklefltirilen imha-inkar politikalar›na yönelik
-onaylar- tutumunda yeterince görülmektedir. O’nun “insaniyetli”
olup olmad›¤›n›n cevab›n› ise, hiç
zorlanmadan, iflçi-emekçi y›¤›nlara
Gül’e atfedilen vas›flardan en
yak›flmayan› cesaret üzerinden
söyleyecek olursak, Gül’ün Ermenistan ziyaretinin nedeni, cesaret
de¤il, mecburiyettir!
Bu mecburiyetin nas›l bir mecburiyet oldu¤u ise, asl›nda bölgedeki son geliflmeleri iyi okuyan herkes taraf›ndan rahatça görülebilmektedir.
Amaç kardeflli¤i
sa¤lamak de¤il
Emperyalistler aras›ndaki ya¤ma-talana dayal› hegemonya çat›flmas›n›n en keskin biçimiyle ortaya
ç›kt›¤› son bölge olan Kafkaslar, bu
bölgeye dönük yeni giriflimleri de
beraberinde getirmifltir. Son süreçte, ABD öncülü¤ündeki emperyalist kamp›n Rusya’y› bölgede yaln›zlaflt›rmak-hakimiyet alan›n› daraltmak ad›na gerçeklefltirdi¤i, bir
dizi giriflim gündemdedir. Gürcistan-Rusya aras›nda k›sa süre önce
yaflanan ve de bölgede bugün yaflanan gerginli¤i tetikleyen savaflta,
bölgede hakimiyet kurmaya çal›flan
ABD emperyalizminin, bunu baflaramad›¤› ülkelerden biridir. Bu ülkede 2004 y›l›nda gerçeklefltirilmeye çal›fl›lan bir “renkli devrim”
bofla ç›kar›lm›flt›r ve Ermenistan
büyük ölçüde hala Rusya’n›n etkisi
alt›ndad›r. Rusya taraf›ndan, Gürcistan meselesi ile birlikte gerçeklefltirilen hamleler, ABD’nin iflinin
bölgede o kadar da rahat olmad›¤›n› göstermifltir. Özellikle de Rusya’n›n Osetya ve Abhazya’y› tan›mas›n›n, Gürcistan’› hala denetimi
alt›nda tutmas›n›n ard›ndan artan
gerginlik, ABD öncülü¤ündeki bat›l› emperyalist güçlerin yeni hamleler gerçeklefltirmesini gündeme
getirmifltir.
Bu hamlelerin sonuncusu ise iflte “cesur”, “insaniyetli” Gül’ün
yapt›¤› Ermenistan ziyaretiyle gerçeklefltirilmifltir. Türkiye uflak egemen s›n›flar› bu ziyaretle birlikte
asl›nda bir kez daha, bölgesel politikalar kapsam›nda kendilerine biçilen role uygun hareket etmifltir.
Bu ziyaret ayn› zamanda, Erme-
Rusya-‹ran-Ermenistan ittifak›n›n,
bölgeye dönük politikalar›n› hayata
geçirmeyi daha da zorlaflt›raca¤›n›,
hatta imkans›z hale getirece¤ini
düflünmekteler.
Ermenistan ziyaretini “Kafkas
‹ttifak›” oluflturma gibi gerekçelere dayand›rmaya çal›flan Türk egemen s›n›flar› ve onlar›n hükümeti,
sözde bu çerçevede bölgedeki
komflu ülkelerle ittifak gelifltirme
çabas› içinde olduklar›n› kabul ettirmeye çal›fl›yorlar. Ancak bir
yandan da bölgedeki yang›n› körüklemeyi ihmal etmeyerek,
ABD’nin savafl gemilerinin bo¤azlardan geçifline izin veriyor, böylelikle ABD askeri güçlerinin Karadeniz’de konumlanma çabalar›n›n
önünü aç›yorlar.
Kardefllik ve bar›fl,
halklar›n ortak mücadelesiyle gelecek!
Gerek dünyadaki gerekse de
bölgedeki s›n›rlar›n, emperyalistler
eliyle yeniden çizilmeye çal›fl›ld›¤›,
Bu ziyaret emperyalistlerin,
konjonktüre ba¤l› bölgesel politikalar› gere¤i gerçeklefltirilmifltir.
Ve de emperyalistlerin dayatmas›
sonucu, onlar›n ç›karlar›n›n gere¤i
olarak ortaya ç›km›flt›r. Halklar›
karfl› karfl›ya getirerek, birbirine
bo¤azlatma politikas› güdenlerin,
bu politikalar› y›llar boyu hayata
geçirenlerin, halklar›n kardeflli¤ini
isteyece¤ini, bu yönlü bir çaba içine girece¤ini beklemek ise, ham
hayalcilikten, apolitiklikten baflka
bir anlam tafl›mamakta, daha da ileri giderek söyleyecek olursak, emperyalistlerin uflaklar› arac›l›¤›yla
hayata geçirmeye çal›flt›klar› ç›kar
politikalar›na hizmet etmektedir.
Halklar›n kardeflli¤ini, bu kapsamda da Ermenistan halk› ile Türkiye halk› aras›ndaki bar›fl›, kardeflli¤i
sa¤layacak olanlar ise, yine halklar›n
kendisidir. Halklar›n kardeflli¤i ancak ve ancak, halklar›n, onlar› birbirine düflman eden-etmeye çal›flan
emperyalistlere ve de onlar›n yerli
uflak-iflbirlikçilerine karfl› verecekleri ortak mücadeleyle gelecektir!
İşçi-köylü 10
Gerilladan...
19 Eylül-2 Ekim 2008
TKP/ML T‹KKO gerillalar›yla söylefli...
Atefl k›v›lc›mdan ç›kar... -6-
ATEfi KIVILCIMDAN ÇIKAR...-6Aç›klama; Elimize e-posta kanal›yla gelen yaz›y› güncelli¤inden ve haber
de¤eri tafl›d›¤›ndan dolay› yaz› dizisi halinde yay›ml›yoruz.
“Gerilla kitle içinde
partiyi infla
etmelidir!”
Zorluklara karfl›
mücadelesi ve sahip
oldu¤u ideoloji gerillay› zoru baflarman›n
kiflili¤i haline getirir.
Savafla bak›fl›, savafl›n
en k›zg›n alan›nda
olmas› da onun mevcut koflullara uyumunu güçlendirir.
Asl›nda do¤an›n
ac›mas›zl›¤› onun
için bir güç
kayna¤›d›r. Çünkü
orada gerillan›n
iradesi ve bilinci
s›nan›r. Burjuva-feodal düzen bencil, bireyci, rahat›na düflkün,
zora gelmeyen kiflilikler yaratmay› hedeflemektedir. Bunun tersine devrimciler, özellikle de gerilla, bilinçli
ve kararl›, kendini
zorlayan fedakar özelliklere sahip olmal›d›r.
Gerillada yaflam›n
gere¤i böyledir.
- Siz eski bir gerillas›n›z, bize
gerillay› anlat›r m›s›n›z?
Emel; ‹nsanlar›n yaflad›¤› koflullar baz› al›flkanl›klar kazand›r›r ya
da mevcut koflullar birçok fleye uymaya zorlar. Yaflam koflullar› da gerillay› di¤er insanlardan farkl› k›lar.
Gerilla, savaflta, do¤an›n zorluklar›na karfl› da mücadele
yürütmek zorundad›r. Zorluklara karfl› mücadelesi ve sahip oldu¤u
ideoloji gerillay› zoru baflarman›n
kiflili¤i haline getirir. Savafla bak›fl›,
savafl›n en k›zg›n alan›nda olmas› da
onun mevcut koflullara uyumunu
güçlendirir. Asl›nda do¤an›n ac›mas›zl›¤› onun için bir güç kayna¤›d›r. Çünkü orada gerillan›n iradesi ve bilinci s›nan›r.
Burjuva-feodal düzen bencil, bireyci, rahat›na düflkün, zora gelmeyen
kiflilikler yaratmay› hedeflemektedir. Bunun tersine devrimciler,
özellikle de gerilla, bilinçli ve kararl›, kendini zorlayan fedakar özelliklere sahip olmal›d›r. Gerillada yaflam›n gere¤i böyledir. Bu bilinçle hareket eder. O yüzden gerilla daha
net ifade ile “zoru baflarman›n
kiflili¤idir”.
Bunlar bir boyut, bununla birlikte savafl›n yasalar› gere¤i gerillay› üstün k›lan baz› özellikleri vard›r; Hareketli olmas›, h›zl›l›¤›,
gizlili¤i, esnekli¤i, inisiyatifi gibi... Gerilla de¤iflken ve hareketli
olmal›d›r. Uzun süre bir yerde sabit kalmamas› gerekir. Hem düflünsel hem de pratik olarak h›zl›
olmal›d›r. Bunlar› yaparken de gizli
olmal›d›r.
Gerilla bunlara uymad›¤›
zaman kendini koruyamaz,
kendini koruyamad›¤› zaman
yerine getirmesi gereken görevlerini de yerine getiremez.
Hem askeri olarak hem de politik olarak. Çünkü gerilla sadece
düflmana vurmakla görevli de¤ildir,
ayn› zamanda kitleler içerisinde
partiyi infla etmekle de yükümlüdür. Demokratik Halk Devri-
mi’mizin bu zorlu yürüyüflünde
Halk Savafl› stratejimizin bir parças› olan gerilla
savafl› ve gerilla
önemli bir yerde
durmaktad›r. Bu
nedenle de hem
ideolojik-politik
olarak hem de askeri olarak yaflam›n gereklerine,
savafl›n yasalar›na uymak zorunday›z. Bunlara uymak ayn› zamanda
bizim öz disiplinimizdir. Bunun
yan›nda gerillan›n günlük yaflam› da
zorluklarla doludur. Örne¤in afla¤›da yar›m saatlik bir yerden tafl›d›¤›n 10 kiloluk bir yük sana 20-30
kilo gelebiliyor. Ama burada s›rt›nda saatlerce 25-30 kilo yükle yürümek yaflam›n do¤al bir parças› durumuna geliyor. ‹lk zamanlarda fiziksel olarak zorlan›yorsun. Tafl›yamayaca¤›n›, yapamayaca¤›n› düflünüyorsun. Fakat bilincinle ona yön
veriyorsun; her fley kafada bitiyor.
Bütün bu zorluklara karfl›n gerilla, bilinciyle yön veriyor yaflama. Gerillan›n yaflam›n› idame
ettirebilmesi için girdi¤i tüm pratiklerde eme¤in en üst boyutunu
görmek mümkündür. Üst boyutta
bir emekle yaflam koflullar›n› oluflturabiliyorsun. Örne¤in ekmek yaparken suyu ›s›tmak için odun toplamak gerekiyor, devam›nda ocak
yapmak, suyu ›s›tt›ktan sonra hamuru yapmak, hamur olduktan
sonra da ekmek haline getirmek
için ekmek sac›n› kurmak için bir
ocak yapmak, atefli yakmak, hamurdan yumaklar almak, yumaklar›
açmak, piflirmek, k›zartmak, ekmek
yemek için yap›lan ifller ve verilen
emekler. Yani emek vermeden yap›lan hiçbir ifl yoktur gerillada. Yük
tafl›rken de böyledir, yer de¤ifltirirken de böyledir. Ve yap›lan bütün
ifllerin bir haz›rl›k aflamas› vard›r.
Hepsi de yo¤un bir emek istiyor.
- Hem Karadeniz’de hem de
Dersim’de faaliyet yürütmüfl bir
gerillas›n›z. Bize Karadeniz’i ve
Dersim’i anlat›r m›s›n›z? Farkl›laflan ve ayn›laflan yönleri neler?
- Karadeniz Bölgesi’nde Türk
ve Kürt halk›n›n yan› s›ra farkl› milliyetlere mensup halk›m›z da yafl›yor. Lazlar, Çerkezler, Gürcüler;
buradan bakt›¤›m›zda Karadeniz
Bölgesi’ndeki kitlede devrimcilere
ve gerillaya karfl› bir yabanc›l›ktan
bahsedebiliriz. ’80’li y›llarda da bölgede devrimci faaliyetler olmufl. Fa-
“Daha iyi bir savafl için daha çok okumal›y›z!”
- Birli¤in k›rtasiye, kitap iflleriyle siz ilgileniyorsunuz. Gözlemledi¤im kadar›yla her gerillan›n elinde bir kitap var “har›l
har›l” okuyorlar. K›fl üslenim sürecinde kitaba yönelim daha
fazla oluyor san›r›m?
Kitapç›; Bu görevi yeni alan biri olarak cevap vermeye çal›flaca¤›m. Senin de dedi¤in gibi elden
geldi¤ince kitap okunmaya çal›fl›yor
gerilla bar›nakta. Okunan kitaplar
genelde ihtiyaç üzerinden oluyor
diyebilirim. K›fl üslenmesi sürecinde çok kitap okunmas› konusuna
gelince; elbette kitle faaliyeti ve
arazi koflullar›nda flimdiki kadar
okuma f›rsat› bulunam›yor. Fakat
bar›nakta pratik yo¤unluktan uzaklaflt›¤›m›z ve e¤itim çal›flmalar›na
yo¤unlafl›lan bir süreç geçiriyoruz.
Ek olarak flunu söyleyebilirim;
biz politik bir partinin örgütlü
militanlar›y›z. Halk›m›z›n ac›lar›na son verecek bir mücadelenin savaflç›lar›y›z. Ve karfl›m›zda tam donan›ml›, deneyimli bir düflman bulunuyor. Bizler de böylesi süreçleri
politik anlamda geliflmek, daha donan›ml› hale gelmek için önemli bir
f›rsat olarak ele al›yor ve de¤erlendiriyoruz. Egemen s›n›flara ve
onun temsilcilerine karfl› daha örgütlü mücadele vermek için okumal›, araflt›rmal› ve incelemeliyiz.
Kime karfl› savaflt›¤›m›z› bilmek kadar ne için savaflt›¤›m›z› bilmek de
önemlidir. Savafl duygularla yürümez, bilinç ve bilgi olmazsa olmazd›r. ‹flte okumak ve okuma faaliyeti bizim için bu nedenle önemlidir.
8. Konferans›n bize bir kez daha
gösterdi¤i üzere “teori ile prati¤i birlefltirebilmek” amac›m›z
bu. Devrimci teori olmadan devrimci pratik olmaz perspektifinden
hareketle sürecimizi iyi de¤erlendirmeye çal›yoruz.
kat devrimci hareketlerin yaflad›¤›
s›k›nt› ve yetmezliklerden kaynakl›
halk üzerinde önemli bir etkilerinin
oldu¤unu söyleyemeyiz. Uzun süredir yürütülen gerilla mücadelesinin
hem Partimiz aç›s›ndan hem de di¤er devrimci örgütler aç›s›ndan kitle üzerinde bir bilinç s›çramas› yaratabildi¤ini söyleyemeyiz. Bu da yine gerek kendi içinde yaflad›¤› s›k›nt›lardan-yetmezliklerden gerekse
de düflman›n bölgeye dönük politikalar›ndan kaynakl›. Gelinen aflamada ise halk, devletle çeliflkilerinin olmas›na ra¤men gerillay› çözüm gücü olarak görmemektedir. Halk üzerinde devletin; gerillaya, devrimcilere yönelik
yapm›fl oldu¤u yalanla, demagojiyle
dolu ajitasyon propagandan›n etkisi
büyüktür. Karadeniz halk›n›n büyük
bir bölümünde bunlar› görebiliyoruz. Süreklileflen bir faaliyet elbette bu tepkileri, ön yarg›lar›
k›rabilir. Köylü gerillay› tan›d›kça,
onunla konuflma f›rsat› buldukça
yak›nlaflmaktad›r. Tek kayg›s› devlet
bask›s›d›r. Düflman da flunu çok iyi
biliyor ki halk›n deste¤ini alamayan
bir güç gerçek anlamda güç de¤ildir. Bunu bildi¤i için gerillay› halktan uzaklaflt›rmak istemektedir.
Köylere gidip sövüp dövmekte, gözalt›na almakta, zorla göç ettirmekte, koruculuk sistemini gelifltirmektedir. Bir yandan halka bask› ve
zulüm uygularken bir yandan da
sa¤l›k taramalar› yapmakta, iki kilo
çay fleker al›p köyleri ziyaret etmekte, ö¤rencilere kitap da¤›t›m›
yapmakta; gezilere, müzelere götürmekteler. Amaçlar› “bak›n biz
sizin yan›n›zday›z, sizi düflünüyoruz” sahtekarl›¤›yla mesaj vermektir.
Karadeniz’de devlet halk üzerinde “papaz-cellat” politikas›n› uygulamaktad›r. Böyle olunca halk da
devrimcilere, Partimize sempatiyle
bakm›yor. Öte yandan gerillan›n
gitti¤i halkla ba¤ kurdu¤u yerlerde ise durum biraz daha
farkl›d›r. Birincinin tersine Partimizin siyasal bir etkisi vard›r ve gerillay› sahiplenme, de¤er verme,
düflüncelerimizi ö¤renme yönünde
ilgileri oluyordu. Bununla birlikte
yeterli olmasa da geçmiflte yarat›lan
de¤erlerin etkisi de vard›r. Biz halka gitti¤imizde onlara devrim bilincini verdi¤imizde dost ve düflman
kim bunlar› anlatt›¤›m›zda yani politik iliflkiler gelifltirdi¤imizde sempatiyle bakmalar›n›n önünde bir engel
kalm›yor. Nitekim böyle gidildi¤i
süreçte bölgeden gerillaya kat›lan
yoldafllar›m›z olmufltur. Dilek Ko-
nuk, Bahattin Günel, Zeynel
Çalpar, Kemal Tutufl, Duran Salman, Sinan Günel, Aflk›n Günel
yoldafllar buna örnektir. Baflka bir
örnekte geçmiflte yaral› yakalan›p
düflman karfl›s›ndaki tavr› net olan,
çözülmeyen, halk› koruyan, halka
zarar gelmesine neden olmayan
yoldafllar›m›z halk üzerinde Partimize ve gerillaya bak›fllar›nda
önemli etkiler b›rakm›fllard›r. Y›llar
sonra gitti¤imizde bundan kaynakl›;
“Neredesiniz, neden gelmiyorsunuz?” biçiminde ifadeleri olmufltur. Yani kendi çocuklar› olarak de¤erlendirmeleri, sahiplenmeleri söz
konusudur. Burada flunu görmek
gerekiyor; devrimciler halka gitti¤inde, halkla bütünleflti¤i oranda
bizden yard›m›n› sak›nmaz, sahiplenir, destekler ve savafl›n sürdürücüleri olurlar.
Partimiz aç›s›ndan, bölgede kitleyi örgütleme, savafla katmada
önemli bir yetersizli¤in oldu¤undan
bahsedilebilir. Yine bununla birlikte
gerillan›n savafl› kavray›fl›, savafla
bak›fl› en önemlisi de kitlelerin
devrimdeki rolünü kavramadaki
yetersizlikten kaynakl›, bölgede
maddi bir güç yaratmam›z›n önüne
geçmifltir. Bunlar d›fl›nda, Karadeniz’in co¤rafik yap›s›, gerilla savafl›
yürütmeye uygundur. Ba¤lant›l› ormanlar›, hem gerillan›n üslenimi
için hem kitleye ulaflma aç›s›ndan
hem de düflmana vurma aç›s›ndan
uygundur.
Dersim’de ise ileri olarak nitelendirebilece¤imiz bir kitle gerçekli¤i mevcuttur. Devrimcileri, gerillay›
çözüm gücü ve insanl›¤›n kurtar›c›s›
olarak gören, bizlere her daim kap›s›n› açan, destek sunan bir kitle
gerçekli¤i; Dersim kitlesi…
Osmanl›’dan günümüze de¤in
sürekli bask›ya, zulme, katliamlara
maruz kalm›fl, bunlara karfl› direnmifl, bafl e¤memifltir. ‹syanc› bir gelene¤e sahiptir. Bununla birlikte
bölgede yoksul köylülük hakimdir.
Devletle hem ekonomik hem sosyal çeliflkileri hem de ulusal çeliflkileri vard›r. Bölgede ulus olarak
Kürtler ço¤unluktad›r. Devletin
Kürt ulusu üzerindeki asimilasyonu, ezme ve yok sayma
politikas›ndan kaynakl› yaflad›¤› sorunlar vard›r. Ve yetmifllerden bugüne, devrimci mücadele kesintiye u¤ramadan devam etmifl,
Dersim kitlesi kim dost kim düflman anlam›flt›r. Tüm bu özelliklerinden kaynakl›, ilk örgütlenebilecek kitle de buradad›r.
Fakat hem devrimci hareketle-
rin hem Partimizin hatalar›ndan,
yanl›fl yaklafl›mlar›ndan, yetmezliklerinden kaynakl›, hem de düflman›n özel yo¤unlaflmas›ndan, politikalar›ndan kaynakl›, devrimcilere
karfl› kitlede bir güvensizlik geliflmifltir. Gerilla gitti¤inde kap›s›n›
açar, birey olarak destekler, sahiplenir ama örgütlülü¤e gelmez. Örgütlü hareket etmek istememesinin
nedeni ise devrimcilere olan güvensizli¤in yan›nda birbirlerine olan güvensizlikleridir.
Kitlenin genel durumu böyle
iken gençlik alan›nda ise yabanc›laflma, bireycileflme mevcuttur. Devrimcilerle iliflkileri duygusal ba¤l›l›ktan öteye geçmemektedir. Fakat
gençli¤in dinamizminden ve ö¤renmeye aç›k olmas›ndan kaynakl› aray›fl halinde olmas›ndan söz etmeliyiz. Do¤ru yaklafl›mlar›m›zla, Partimizin do¤ru yönlendiricili¤i ile önümüze koymufl oldu¤u perspektifle
onlar›n do¤ruya yak›nlaflacaklar›n›,
devrimcilefleceklerini ve savafl›n birer neferi olacaklar›n› söylemek hiç
de zor de¤il.
- Gerilla birli¤inin sa¤l›kç›s›
olarak bize gerilla alan›ndaki
sa¤l›k anlay›fl›n› anlat›r m›s›n›z?
- Umut il yoldafl gerillada sa¤l›kç›l›k anlay›fl›n›n nas›l olmas› gerekti¤ini flöyle ifade ediyordu; “Gerilla
ortam›nda genifl tan›-tedavi yöntemleri yoktur. Olan imkanlara ise
pratikte rahat ulaflmak mümkün olmayabilir. Bu nedenle gerilla hekimi-sa¤l›kç›s› iyi bir gözlemci olmal›d›r, kendimizi yetifltirirken gözlemleme imkanlar›n› en iyi flekilde kullanmal›y›z. Bilgilenme için kullanaca¤›m›z bir di¤er ortamsa bizzat
halkt›r. Gerilla hekimi, hastal›klar›n
yaln›zca tan›s›n›-tedavisini de¤il
esasta oluflum zeminlerini, bulaflma-yay›lma ve korunma yollar›n›
bilmelidir.”
Biz de bu anlay›flla hareket etmeye çal›fl›rken, sa¤l›k ifllerini yaparken tek tek bireyler üzerinden
de¤il kurumsal bir yap› oluflturma,
haleflerini yetifltirme anlay›fl›n› gelifltirdik ve bunu oturtmaya çal›fl›yoruz. Ayr›ca gerilla birli¤inin üyelerine vermek istedi¤imiz bilinç
“her gerilla kendi sa¤l›¤›ndan sorumludur.” Çünkü bir yoldafl›n rahats›zl›¤› tüm birli¤i etkileyebiliyor.
Yine sa¤l›kç›l›k anlay›fl›m›zda, sa¤l›k
kurumunun bir eczane gibi görülmemesini savunuyoruz ve yoldafllar›m›za bunu anlat›yoruz. Halk sa¤l›¤› anlay›fl›n› ele al›fl›m›zda uygulamaya çal›fl›yoruz. Örne¤in bunu yaparken yoldafllara difl a¤r›lar›n›n
önüne geçmek için difllerini f›rçalamaya özen göstermelerini ve günlük kulland›¤›m›z malzemelerin temizli¤ine dikkat edilmesi gerekti¤ini
kavratmaya çal›fl›yoruz. Rahats›zl›klar›na karfl› da rahats›zl›¤›n nedenlerini netlefltirdikten sonra ona göre bir yaklafl›mda bulunmaya çal›fl›yoruz. A¤r› kesici mi verece¤iz,
yoksa ideolojik, psikolojik bir etki
var m›? Varsa ona göre yaklafl›m
sergiliyoruz.
Yani burjuva sa¤l›k anlay›fl›nda
oldu¤u gibi hastal›k olufltuktan sonra ilaç vb. yöntemlerle tedavi anlay›fl›n› benimsemiyoruz. Halk sa¤l›¤›
anlay›fl›n› benimsiyoruz; çünkü hastal›k kaynaklar›n›n ortadan kald›r›lmas› en do¤ru tedavi yöntemidir.
Devam edecek
İşçi-köylü 11
19 Eylül-2 Ekim 2008
Yürümek Nilüferce...
(Leyla Karatafl yoldafl›n an›s›na
Hayat bir sudur, hele de kad›nlar›m›za.
Toplumun gerici de¤erleri, sistemin
binbir bask›s› sar›p sarmalar dört yan›m›z›; hele de kad›nlar›m›z›. “Dizini k›r,
evinde otur”, “Sen kad›ns›n, yapamazs›n” denir. “Kad›n›n yeri kocas›n›n yan›d›r”, “Saç› uzun, akl› k›sad›r” vb. Bir sel gibi gelir bunlar kad›n›n
üstüne; bo¤mak, yok etmek ister kad›nlar›… Bu gerici düflünceler insan de¤il,
özne de¤il bir nesne yapmak ister ya
kad›nlar›, ço¤u zaman baflar›r da. Ama
her zaman; ASLA!.. Kad›nlar, içine
do¤ar bu selin. Gözlerini açar açmaz
dünyaya, çevrilmifltir dört yan› “sen k›zs›n…” diye bafllayan cümlelerle. Zincirin halkalar› örülmeye bafllar o andan
itibaren. Kad›n›n bo¤az›n› s›kan zincirin
halkalar›… Zamanla içine ifller bu zincir
insan›n. Boynundaki zinciri bedeninin,
hayat›n›n bir parças› sayar kad›n. Kendini bo¤an seli do¤al sayar. Öyle ki, bu
do¤al sel afetinden daha do¤al görünür/gösterilir kad›nlara… Bu ço¤u kifli
için böyledir, ama dedik ya herkes için
ASLA… Görünmez zincirleri k›rmak gerçek zincirleri k›rmaktan
zordur. Görünmez sellerde bo¤ulmamak gerçek sellerde bo¤ulmaktan zordur. Ama imkans›z; ASLA…
Leyla’m›z kara tenli, kara gözlü Kürt
yoldafl›m›z da do¤du bu dünyaya. Bu sellerin, bu zincirlerin ortas›na do¤du.
Do¤du ve büyüdü… Ona da “yapamazs›n” denildi, “düflünemezsin”, “bilemezsin”, “anlamazs›n” denildi. Ona da cinsiyetiyle bak›ld› sadece… Kimilerimizin
oyun oynad›¤› yafllarda o evlendirilmiflti.
Biz çocuktuk o yafllarda, o ise kuca¤›nda
çocu¤uyla bir anne… Nice kad›nlar›m›z
gibi çocuklu¤u çal›nm›flt› Leyla’m›z›n da.
Hiç kimsenin hak etmedi¤i, ama dünyada çokça görülen eksik yaflanm›fl bir çocukluk-ilk gençlik reva görüldü ona da…
Çal›nan sadece çocuklu¤u muydu?
Eflinin zulüm, bask›, hakaretleri onun kiflili¤ini, kad›nl›¤›n› yaral›yordu. Zincir iyice s›k›yordu bo¤az›n›… Emek olmadan
sevgi, sevgi olmadan evlilik olmamal›yd›.
Ama yine de oluyordu… Sadece yaflanan ömrün y›llar›n›n de¤il bin y›llar›n koyu karanl›k gelenekleri, de¤erleri yapt›r›yordu bunu topluma; sevgisiz, bask›c›
evlilikler, emeksiz “sevgiler”, yaflanmam›fl hayatlar, huzursuz-mutsuz günler…
Bin y›llar›n ataerkil anlay›fl›n›n sundu¤uydu tüm bunlar topluma, ille de kad›nlara… Ancak yine de sevdal›yd› Leyla’m›z, efline de¤il ama hayata. ‹nsanca,
eflit, özgür hayata… Sellerin, zincirlerin
olmad›¤› hayata… Ülke topraklar›na
umudu ekenler; gerillalar Dersim’e,
Dersim’de Leyla’m›z›n yüre¤ine ve bilincine de ekmifllerdi umudu. Eflitli¤e özlem, özgürlü¤e özlem bir filizdi içinde
Leylam›z›n. Seller sürükleyip götürmek
istese de, topra¤› sa¤lamd› bu özlemin.
Hoyrat eller buday›p biçse de, kökü de-
rinlerdeydi umut filizinin. Bundand›r ki
Dersim’de yüre¤ine at›lan özgürlük
umudu hiç yok olmad›; ‹stanbul varofllar›na göç etti¤inde de o filiz yine öyle
dimdik ayaktayd›; gün geçtikçe boy vererek, geliflip serpilerek.
Leyla’m›z ‹stanbul’un yoksul emekçi
semtlerinde umuduyla, özlemiyle birlikte k›z›n› ve o¤lunu da büyütüyordu,
kendisi de onlarla birlikte büyüyerek. Gencecik yafl›nda evlili¤in, çocuklar›n ve yoksul yaflam›n›n tüm zorluklar›n›n yükü binmiflti küçük omuzlar›na.
Ama pes etmedi a¤›r yüklerde. Zincirin
halkalar› a¤›rlaflsa da yaflama sar›ld›
dört elle. Çocuklar›n› büyüttü yoklukla-
yoksullukla ama sevginin ve özverinin
yoklu¤unu yaflatmad› onlara. Büyüttü
çocuklar›n›, içindeki umut filiziyle birlikte. Ve tüm ezilmelerine ve yok say›lmalar›na, eflinin fliddet ve afla¤›lamalar›na,
gerici de¤er yarg›lar›na isyan etti, kopard›, k›rd› zinciri boynundan. Kendini
bo¤mak isteyen sellerden s›yr›l›p
s›n›rs›zl›k denizine akan özgürlük
›rma¤›n›n sular›na akt›. Kucak açan
da¤lara do¤ru kanatland›. Taa çocuklu¤unda, Dersim’de gördü¤ü eflit ve özgür hayat›n kap›lar›n› aralayan adrese
yol ald›. Art›k o bir gerillayd›. Art›k O
Nilüfer’di. Nilüferimizdi.
Nilüferimiz da¤larla-mücadeleyle birlikte özgürlü¤e de ilk ad›m›n› att›. Elbet
kolay de¤ildi özgürlü¤e yürümek… Bir
anne için en zor olan kararlardan
birini vermifl; iki yavrusunu b›rakm›flt› geride. Onlardan ayr›lacak kadar
çok seviyordu yavrular›n›. Kendi yaflayamad›¤› çocuklu¤u onlar yaflayabilsin diye… 11 yafl›nda bombalanmas›nlar, 13
yafl›nda kurflunlanmas›nlar, oyuncak diye
may›nlarla ölmesinler, 17’sinde idam
edilmesinler, tanklar›n paletleri alt›nda
ezilmesinler diye. Mizginler, U¤urlar, Erdallar, Umutlar, Eylemler hep çocuk
yafllar›nda kalmas›nlar…
Elbette gerekliydi özgürlü¤e yürümek; zincirlerden kurtulmak gerekliydi.
Kimsenin çocuklu¤u çal›nmamal›yd›.
Kimse al›n›p sat›lmamal›yd›. Kad›nlar gerici de¤erlerin yang›n›nda yak›lmamal›yd›. Tüm insanlar insan olarak, insan gibi
Pusula
Sürecin sorunlar› militan bir çizgiyle afl›l›r!
Bugün bulunduklar› alanlarda
yüzlefltikleri sorunlar› çözmek
için kafa yoran, ideolojik üretimde
bulunan kadro ve militanlar›n say›s› yeterli de¤ildir. Oysa ideolojik
sorunlar›n oldu¤u bu koflullarda
inceleyen-araflt›ran, sorgulayan
genç, dinamik beyinlere oldukça
ihtiyaç vard›r. Çünkü; ideolojik
berrakl›k s›n›fsal tutumda, kavgada uzlaflmaz bir netliktir. Bu netli¤e sahip olabilmek, zorluklarla savaflma cesaretine, çözüm gücüne
sahip olmak anlam›na geliyor. Bu
konudaki her zaafl› durufl beraberinde umutsuzlu¤u ve çözümsüzlü¤ü getirir.
Tarihi tecrübeler bize bu ko-
nuda yaflanan her kafa kar›fl›kl›¤›n›n politik olarak kavgaya girmeyi
de olumsuz yönde etkiledi¤ini
göstermektedir. Yani, politik geliflmelere karfl› kay›ts›z tutum, s›n›f savafl›m›nda bedel ödemede
cesaretsiz, korkular›na yenik
düflmüfl bir flekillenifli kaç›n›lmaz
hale getirir. Bunu aflman›n yolu, ideolojik olarak hakl›l›¤›na
ve meflrulu¤una inanm›fl bir
bilinç zenginli¤inden geçer.
Kavgada aktif ve atak bir tutum için bu gerekli ve zorunludur.
Her f›rsatta ola¤anüstü bir süreçten geçti¤imizden, koflullar›n
zor oldu¤undan bahsediyoruz.
yaflayabilmeliydi. Güldünyalar, Kaderler,
Fatmalar, Gülderenler… yaflamal›yd› hayat›, hayat›n tüm renklerini. Kad›n olmak ve yaflamak bir yük, bir iflkence de¤il mutluluk olmal›yd›. Ayfle
sevdi¤iyle evlensin, Gülay okula gidebilsin, 15’indeki Zeynep 60’›ndakiyle zorla
evlendirilmesin, babas›ndan, kocas›ndan,
kardeflinden dayak ve kurflun yemesin.
Kad›nlar 13’ünde efl, 14’ünde anne,
20’sinde töre cinayeti kurban› olmas›n,
sofradaki yeri öküzden sonra gelmesin,
evde hizmetçi, tarlada köle, fabrikada
ucuz iflgücü olmas›n, erke¤in ald›¤› ücretin yar›s›n› almas›n…
‹flte bu ve daha birçok fley için
zor ama gerekli ve zorunluydu
da¤bafllar›n›n yolunu tutmak; el
ele verip yeni bir dünya kurmak…
Nilüferimiz, gerillaya kat›ld›¤›nda yaflad›¤› bask›lar›n, afla¤›lanmalar›n derin
izlerini tafl›yordu ruhunda… Ama o derin yaralar›n› sa¤altmas›n› bildi Partiyle,
yoldafllarla birlikte. O elini Partiye uzatt›, Parti ona. Parti, kendine el uzatana iki elini uzat›rd›, kendine bir
ad›m yaklaflana iki ad›m atar… Nilüferimiz sar›ld› Partiye, sar›ld› yoldafllara… Tüm yaflad›¤› olumsuzluklar›n
ve yaflayamad›¤› özgürlü¤ün hesab›n› sorarak kendine yöneldi… Geçici K›fl Üssü’nde okumay› ve yazmay›
ö¤rendi. ‹deolojik, s›n›fsal, askeri ve günlük pratik çal›flmalara büyük bir flevkle,
canl›l›kla kat›yordu kendini. K›sa sürede
kendinde büyük de¤iflimler yaratm›flt›
Nilüfer yoldafl. ‹leriye do¤ru büyük
ad›mlar atm›flt›. Bu gerçekli¤i Parti de
görüyordu elbet. Dâhil oldu¤u ilk geçici
k›fl üssünde, önderlik, Nilüfer yoldafl›
kendi gerçekli¤i içinde en çok geliflen
yoldafl olarak tan›mlam›fl/de¤erlendirmiflti.
Da¤larda, partiyle paylaflt›kça geliflti,
gelifltikçe ar›nd› zincirlerinden, zincirlerinden ar›nd›kça özgürleflti… Bir kere
do¤ru yolu bulunca bu yolda h›zla
ilerliyordu yoldafl›m›z.
Ese Yaylas›’ndaki çat›flmada kolundan yaralanm›flt›. Yo¤un çat›flma ve sonras›nda genifl operasyonlar devam etti-
Evet bunlar do¤ru. Ama di¤er bir
do¤ruysa; böylesi süreçleri aflmak
için ciddi bir çaba, özveri ve
eme¤in gerekti¤idir. Di¤er bir
ifadeyle, böylesi koflullar rahat,
gevflek bir çal›flma tarz›yla, özveri
ve fedakarl›ktaki tereddütlü tutumlarla afl›lmaz. Dolay›s›yla zorluklarla çok yönlü savaflma yetene¤ine sahip yeni militanlar›n saflara kazan›lmas› oldukça önemlidir. Çünkü; savaflma cesaretine ve
cüretine sahip olanlar süreç içinde tecrübe kazan›rlar. Buna inanmal›y›z ve dolay›s›yla görevlendirmede tutuk davranmamal›y›z. Ka¤›t üzerinde belli bir tecrübeye
sahip olmalar›na ra¤men, kazanma
bilincini ve militan özelli¤ini yitirenler bu sürecin ön aç›c›lar› olamazlar. Tam tersine yürümek için
de¤il, yürümemek için üretecekleri teorilerle diri olan her fleyi çürütmeye devam ederler.
¤inden, ilk anda gerekli sa¤l›k müdahalesi yap›lamam›flt›. O, yaral› koluyla, operasyonlar içinde, bir kez bile “ah” demeden, üstelik yoldafllar›n yard›m önerilerini de reddederek zorlu bir geri çekilmede militan bir tav›r sergilemiflti,
çat›flma esnas›nda oldu¤u gibi… Nilüfer
yoldafl›n düflmana kini büyüktü. Bu direncinin ve kararl›l›¤›n›n en büyük nedenlerinden biri de bu kindir. Ondaki
düflman bilincinin kökleri ta çocuklu¤una dayan›yordu. Dersim’de çokça tan›k
olmufltu, yaflam›flt›, duymufltu devletin
asker ve sivil güçlerinin halka yapt›¤›
zulme, katliamlara, bask›lara. O, düflman› bizzat yaflayarak, görerek tan›m›flt›.
Halka sevgi duymak kadar düflmandan
nefret etmek de önemlidir savaflta.
Düflman papaz ya da cellât, hangi
yöntemle sald›r›rsa sald›rs›n asla
hedefine ulaflamaz bu bilincin oldu¤u yerde. Nilüfer yoldafl, Dersim
topraklar›ndan alm›fl, örgütlü mücadeleyle-partiyle Karadeniz da¤lar›nda daha
da gelifltirmiflti düflman bilincini.
Bundand›r ki çat›flmalarda, yaraland›¤›nda, eylemlerde, operasyonlarda
her zaman en do¤ru tavr› tak›nm›flt›r
düflmana karfl›.
Nilüfer yoldafl›m›z, düflmanla girdi¤i
son çat›flmada da bu tavr›n› son nefesine kadar korudu… Yaral›yd›, çat›flma
alan›ndan ç›kam›yordu. Son mermilerini
de s›km›flt› düflmana. Düflman onun yaral› ve cephanesinin bitmifl oldu¤unu
anlad›¤› halde yan›na yaklaflmaya cesaret edemiyordu. Kurflun ya¤muruna
“teslim ol!” ça¤r›lar› efllik ediyordu…
Art›k mermileri bitti¤inde sloganlar›m›z›
sürdü namluya Nilüfer yoldafl. Dumanl›
Da¤lar› onun sloganlar›yla ç›nlad›… Son
sözünü Parti ve mücadele sloganlar›yla
söyledi. Yöre halk› da bu an›, bu militan
yoldafl›m›z› unutamazlar. Aradan y›llar
geçti¤i halde yörenin halk› sevgi ve sayg›yla söz eder ondan: “Yi¤it k›zd›, sabaha kadar çat›flt›, slogan att›.”
Nilüfer yoldafl flehit düfltü¤ünde k›sa bir ömrü geride b›rakm›flt›. O bir
kad›n, bir Kürt, bir emekçi oldu¤u için
sistemin ve gerici de¤erlerin bask›s›n›,
fliddetini yaflad›. Ve bir kad›n, bir Kürt,
bir emekçi olarak tüm yaflad›¤› bask›lara, sömürüye, yok say›lm›fll›¤a, sömürüye karfl› partide örgütlenerek mücadele
etti… K›rd› zincirin halkalar›n›. Sellerde bo¤ulmay›p yüzmeyi, özgürlü¤e kulaç atmay› ö¤rendi… Görünmeyen zincirleri k›rmak, görünmeyen sellerde
bo¤ulmamak zordur demifltik. Zordur
ama imkans›z de¤ildir demifltik ya, Nilüferimiz zoru baflard›. Kimilerinin
60-70 y›ll›k ömre s›¤d›ramad›klar›n›n çok daha fazlas›n› k›sa bir ömre s›¤d›rmay› baflard› o. Bunun içindir ki, asl›nda k›sa de¤il uzun bir ömür
yaflad›. Çünkü “‹yi yaflanm›fl olan her yaflam uzun yaflamd›r” (Leonarda Da Vinci). Çünkü Leylayken Nilüfer olmakt›r mesele. Çünkü önemli olan
zincirleri k›rabilmektir örgütlenerek,
mücadeleyle. Çünkü mesele sellerin,
zincirlerin içine do¤mak de¤il do¤du¤un sularda bir nilüfer çiçe¤i olabilmektir. Nilüferce…
Bir yoldafl›
Unutmamak gerekir ki, tecrübe ve deney çok yönlü yo¤un bir
eme¤in, savaflma prati¤inin ürünüdür. Bu bilgiye, inanca, disipline
sahip olanlar tecrübesizli¤i tecrübeye, deneyimsizli¤i deneyime dönüfltürürler. Ama s›n›f mücadelesi
için yukar›da alt›n› çizdi¤imiz erdemleri yitirenlerin tüm deney ve
tecrübelerinin çöplük malzemesi
haline gelmesi kaç›n›lmazd›r.
Bu demektir ki, bu erdemlere
sahip olman›n yolu, sürekli ö¤renmek, yani kendi kendini çeliklefltirmektir. Bu ihtiyaca yan›t olamayanlar, zorluklarla savaflmak için
devrimci bilincin sürekli gelifltirilmesinin zorunlulu¤una inanmayanlar her türlü anti-MLM anlay›flla
savaflma prati¤inde de baflar›l› olamazlar. Çünkü; oportünizm, revizyonizm duyarl› güçlerin devrimci
bilinçlerini yozlaflt›rmak için koflullar teorisi rehberli¤inde k›l›ktan
Kavga okulu
Kavgada ölümsüzleflenler!
Engin Altun
1954 Ardahan Hanak do¤umlu olan Engin Altun TKP/ML
saflar›nda mücadele yürütürken
30 Eylül 1978 tarihinde Ardahan’›n Domal ilçesinde sivil faflistlerle ç›kan çat›flmada flehit düfltü.
Cuma Polat
TKP/ML’nin kurulmas› ile birlikte faaliyete bafllad›¤› alanlardan
biri olan Siverek bölgesindeki çal›flmalar› düflman› oldu¤u kadar
halk düflmanlar›n› ve sosyal faflistleri de rahats›z ediyordu. Halk
düflman› DDKD’li (Devrimci Do¤u Kültür Derne¤i) sosyal faflistlerin “toprak a¤alar›n›, soygunu, sömürüyü protesto” mitingini engelleme çabalar›na ra¤men mitingin baflar›yla geçmesi
DDKD’lileri çileden ç›kar›r. Siverek Lisesi’nde DDKD’lilere görüfl
ayr›l›klar› nedeniyle bir tart›flma
ç›kar. Bu tart›flma daha sonra çat›flmaya dönüflür. Bu çat›flmada
yer alan TKP/ML militan› Cuma
Polat 2 Ekim 1979’da halk düflmanlar› taraf›ndan katledilir.
Hasan Hakk› Erdo¤an
1960 y›l›nda Karakoçan Pamuklu köyü do¤umlu olan Hasan
Hakk› Erdo¤an 1976 y›l›nda
Proletarya Partisi’nin düflünceleri
ile tan›flt›.1978’de TKP/ML üyesi
oldu. O tarihten itibaren Elaz›¤,
Tunceli, Malatya, Marafl, Mersin,
‹zmir ve ‹stanbul’un da aralar›nda
oldu¤u illerde görev yapt›. ‹flçi
Köylü Kurtuluflu’nun yaz› kurulunda görev ald›. Elaz›¤ ve Adana’da
iki kez tutsak düfltü ve yo¤un iflkencelerden geçirildi. ‹flkencede
“s›r verip s›r vermeme” ilkesinin takipçisi oldu. Nefleli, araflt›rmac› ve ›srarc› yap›s› ile yoldafllar›
aras›nda çok seviliyordu.
18 Eylül 1984’te ‹stanbul’da
yakaland›. 30 Eylül’e kadar yo¤un
iflkencelerden geçirildi. Hiçbir
parti s›rr›n› düflmana vermedi.
Üzerindeki sahte kimli¤i de kabul
etmeyerek iflkencecileri adeta ç›lg›na çevirdi. ‹flkenceceler çareyi
onu katletmekte buldular.
Bahattin Günel
Tokat merkeze ba¤l› Dadukta
(Çambulak) köyünde dünyaya geldi. Proletarya Partisi’nin Karadeniz’de yürüttü¤ü gerilla faaliyetinden etkilenerek mücadeleye bafllad›. Ayn› köyden Duran Salman’la birlikte milis faaliyeti yürüttü. Çal›flmak üzere gitti¤i ‹stanbul’da TMLGB’de faaliyetine devam etti. 1994 y›l›nda gerillaya kat›lan Bahattin Günel, ayn› y›l
gerçekleflen 2. OPK (6. Konferans) sürecinde önemli görevler
üstlenmifl ve bunlar› lay›k› ile yerine getirmifltir. Çal›flmak, daha fazla çal›flmak, çal›flmay› bir zevk haline getirecek kadar özümsemek.
k›l›¤a girmektedir. Tüm bunlar›n
gerçek yüzünü a盤a ç›karmak için
yüksek bir bilince ve sorgulama
prati¤ine sahip olunmas› gerekti¤ini pratik her gün bize hat›rlatmaktad›r. Bu konudaki zaafl› durufllarla bu sald›r›lar› gö¤üslemek, bu
sald›r›larda etkilenen kitleleri gerçeklerle yüzlefltirip harekete geçirmek mümkün de¤ildir.
Çünkü, geliflme dinami¤i zay›flam›fl geri bilinçlerle önlerine ç›kan engelleri aflmak yani, sorunlar
karfl›s›nda ezilen de¤il, onlar›n çözeni, onlarla savaflmay› bir görev
olarak alg›lamak zorlafl›r. Öyle ki,
en ufak sorunun çözümü dahi
zorluklarla, korkularla örülmüfl
bir efsaneye dönüflür. Ve bu efsaneyi yaratan ise bizim geri bilincimizdir. Geri bilincimizin devrimci
cüret ve cesaretimizde açm›fl oldu¤u tahribatlard›r. Bu tahribatlar›n giderilmesi ve kaybetti¤imiz
“Olmaz” denileni olur hale getirinceye kadar eme¤in ve emekçinin kudretinin bilincine olmak. O
bunlar› yaflam›nda en iyi somutlayanlardand›.
27 Eylül 1998’de Dumanl› direniflinde yoldafllar›yla omuz
omuza son mermisine kadar savaflarak flehit düfltü.
Ümit Güner
Mersin’in Tarsus ilçesinde
dünyaya gelen Ümit Güner
94–95 y›l›nda üniversite okudu¤u
Kütahya Simav’da Proletarya Partisi’nin düflünceleri ile tan›flt›.1997
y›l›nda TMLGB’ye üyelik baflvurusunda bulundu. Simav’da Halkevi’nde ve kendi okulunda faaliyet
yürüttü. K›sa bir dönem TMLGB’nin Çukurova Bölge Sorumlulu¤u’nu yapt›. Verilen her görevi
tereddütsüzce kabul eden Ümit
Güner 27 Eylül 1998’de Tokat
Dumanl› direniflinde Zeynel Çalpar, Bahattin Günel ve Leyla Karatafl’la birlikte flehit düfltü.
Mehmet fiahin
1974 y›l›nda Tokat merkeze
ba¤l› Ba¤deresi köyünde orta halli Türk milliyetine mensup Alevi
bir ailenin çocu¤u olarak dünyaya
geldi.1994 y›l›nda ö¤rencilik y›llar›nda tan›flt› Proletarya Partisi’nin
düflünceleri ile, 1996 y›l›nda Karadeniz bölgesindeki gerilla faaliyetine kat›ld›. ‹ki k›fl› d›flar›da geçirdi. Aya¤› so¤uktan yand›. Aylarca so¤u¤a, açl›¤a, yorgunlu¤a
gö¤üs gerdi. Gerilladaki kod ad›
Hüseyin’di. “Hüseyin yoldafllar› için Kaf da¤›na gider” denirdi gerilla içinde. Onlarca çat›flma deneyimini genifl arazi bilgisiyle birlefltirerek kendini gelifltirdi. Tokat Almus Kad›vakf› köyünde 27 Eylül 2001 tarihinde
ölümsüzler kervan›na kat›ld›.
Cihan F›nd›k
1979 Dersim Pertek do¤umlu olan Cihan F›nd›k köyüne s›k
s›k u¤rayan gerillalarla iç içe büyüdü. ‹stanbul’a tafl›nd›¤›nda Proletarya Partisi ile iliflkiye geçti ve
TMLGB’de örgütlendi. ‹flçi-semt
alan›nda faaliyet yürüttü. Ard›ndan bir süre iliflkisi koptu. ‹zmir’de Komsomol saflar›nda örgütlenerek yeniden mücadeleye
bafllad›. 2000 A¤ustos’unda gerillaya kat›ld›. Her çat›flma savafl bilincini gelifltirdi, her flehit düflmana olan kinini art›rd›. Sinan Günel’in hesab›n› soracak eylem
grubunun içinde yer ald›¤›n› duyunca heyecan ve sevinçten yerinde duram›yordu. Cihan F›nd›k
bu görevi yerine getirirken flehit
düfltü. Cihan F›nd›k’›n bu kararl›
duruflunu sahiplenen Halk
Ordusu gerillalar› Kad›vakf›’nda
gerçeklefltirdikleri eylemle yoldafllar›n görevini tamamlad›.
savaflma ve kazanma bilincimizin
yeniden kazan›lmas›yla olmaz dediklerimizi nas›l olur k›ld›¤›m›z›
yaflayarak görece¤iz.
Yine bugün içinden geçmekte
oldu¤umuz sürecin zorluklar› tüm
örgütlü güçlerimize daha büyük
sorumluluklar almay›, özveri ve
fedakarl›kta bulunmay› dayat›yor.
Zorluklar ancak bu büyük özveri ve fedakarl›klarla afl›l›r.
Baflar› ancak bu devrimci duruflla sa¤lan›r.
Bugün devrimci tutum; eylemsizli¤e, verimsiz, iddias›z durufllara, her türlü tutuculu¤a ve özellikle zihinsel tembelli¤e karfl› militan
bir ruhla savaflmay› emrediyor. fiu
aç›k ki; devrimci militanl›k, akan
berrak bir nehir gibidir. Her türlü
kiri temizler. Dura¤anl›¤› yads›r,
hayata hareketlilik kazand›r›r.
Umutsuzluk yerine umut ve özgür
bir gelecek sunar.
İşçi-köylü 12
Göğün yarısı
19 Eylül-2 Ekim 2008
Kad›n sorunu komünistlerin sorunudur,
devrim sorunudur!
Devrimci saflarda, kad›n sorunundan bahsedildi¤inde, en çok yak›n›lan
konular›n bafl›nda edilgenlik gelir. Bu,
gayet hakl› bir belirleme ve elefltiridir.
Daha önce yay›nlar›m›zda edilgenli¤in
nedenleri, kökenleri üzerine çokça vurgu yap›lm›fl oldu¤undan, burada, sorunun bu yönüne sadece kimi de¤iniler
yapmakla yetinece¤iz. Kendilerini eflsiz
bir davaya adayanlar›n saflar›nda, hedefe ulaflman›n önünde büyük bir engel,
a¤›r bir pranga olan bu sorunun, neden
bu denli yo¤un yaflanmaya devam etti¤i
sorusunun çözümü üzerinde yo¤unlaflma kendini dayat›yor.
Yukar›da “yak›nma” ve “belirleme” sözcükleri özellikle tercih edilmifltir. Zira, ortada ciddi bir sorun var
oldu¤u ve bu çokça dillendirildi¤i halde, tek tek bireyleri afl›p genele yay›lm›fl bir sonuç, pratik ve hatta politikadan yoksunluk söz konusudur; haliyle,
bir yak›nma ve belirlemeden öteye
gitmeme (gidememe de¤il!) durumu
vard›r. Bu durum erkek egemen düflünüflün sonucudur.
tafl›y›c›lar›, uygulay›c›lar› var ve kaç›n›lmaz olarak onlar da hedef olacakt›r.
Fakat, esasta, dikkatler tek tek bireylere de¤il, bir bütün olarak bu düflünüfl sistemine yöneltilmelidir.
Kad›nlar›n edilgenli¤inin, erkek egemenli¤inin bir sonucu oldu¤unu belirtmifltik. Erkek egemenli¤i ile fliddetli ve
sürekli bir hesaplaflma olmad›¤› sürece,
sorunun tatmin edici bir çözüme kavuflmayaca¤› aç›kt›r. Yak›nmalar›n pek
ötesine geçmemek, bu hesaplaflman›n
gerçek anlamda yap›lmad›¤›n›; bu da asl›nda kad›n›n edilgenli¤inin bir flekilde
kabullenilmiflli¤ini, kan›ksanm›fll›¤›n›, öyle çok da büyük bir sorun olarak görülmedi¤ini gösteriyor. Bu ifadeye itiraz
flitli biçimlere bürünür. Bu biçimlerin
belli bafll›lar›na göz atmakta fayda var.
“Asl›nda bizim
politikalar›m›z var…”
Yaz›n›n bafl›nda politikas›zl›ktan
söz etmifltik. Kad›n sorunu tart›fl›ld›¤›nda “asl›nda bizim politikalar›m›z var
da…” diye bafllayan cümleleri çok s›k
duyar›z. “Bu politikalar nedir?” diye
soracak olursan›z pek bir yan›t alamazs›n›z! Evet, kimi politikalar vard›r,
fakat bunlar genellikle “ka¤›t üzeri”
politikalard›r. Üstelik dar ve genel
olan bu politikalar ço¤unlukta uygulanmamakta, hatta akla bile gelmemektedir. Haliyle buna “politikas›zl›k”
Kad›n sorunu:
Erkek egemenli¤i
Erkek egemenli¤i, devrimci saflarda, toplumdaki haliyle yaflanmaz. Fakat
ince, küçük ve de say›s›z flekliyle ortaya ç›kar. Egemen ideoloji egemen s›n›f›n ideolojisidir denir. Bu nedenle de,
devrimci saflarda birçok burjuva ve feodal anlay›fl ve al›flkanl›klar›n varl›k zemini objektif olarak bulundu¤u için, flu
veya bu flekilde kendilerini göstermeye devam etti¤i ifade edilir. Ayn› durum, erkek egemenli¤i için de geçerlidir. ‹çinde yaflad›¤›m›z ve de¤ifltirece¤imiz toplum erkek egemen toplumdur, dolay›s›yla hakim ideoloji erkek egemen ideolojidir. Bu yüzden,
saflarda da çeflitli biçimlerde varl›¤›n›
sürdürür. Ve de kad›n sorunu konumuz ba¤lam›nda ise kad›nlar›n edilgenli¤inin çözümünü de¤il aksine devam
etmesini sa¤lar.
Burada, flunun alt›n› özellikle
çizmek gerekir: Erkek egemen düflünüfle (ve de pratiklere) sadece erkekler sahip de¤ildir; kad›nlar›n da
bunlar› bir o kadar tafl›d›¤› aç›kt›r.
Burjuva-feodal ideoloji ve kültürü sadece burjuva ve feodallerin tafl›mad›¤›;
ezilenlerin de çeflitli oran ve biçimlerde tafl›malar› gibi… Bu nedenle, kad›n sorunu söz konusu oldu¤unda
hedef al›nan nokta, erkekler de¤il erkek egemen düflünüfl olmak
zorundad›r. Elbette, sonuçta düflünceler de havada uçuflmuyor; bunlar›n
edenler ç›kacakt›r muhakkak. fiunu
söyleyelim onlara: pratik bir aynad›r. Ne görünüyor aynada? Prati¤e
bakt›¤›m›zda ortaya elle tutulur sonuçlar›n, ciddi ürünlerin, yani genele damgas›n› vuran “etkin kad›n” modelinin
ç›kmad›¤› bir gerçektir. Bunu prati¤in
kefesinde tartarak sapt›yoruz… Marks’a kulak verelim: “Aslolan de¤ifltirmektir”. Gerçek ve yayg›n bir durum
de¤iflikli¤inden bahsedilemedi¤ine göre
“de¤ifltirmek”in, bu sorun çerçevesinde, pek öyle “aslolan” olarak ele al›nmad›¤› kendini orta yere vuruyor.
Aslolan› yapabilmek için, sorunun
tam ve gerçek anlamda kavranmas›,
bilincinde olunmas› flartt›r. Burada,
“kavray›fl› engelleyen nedir?” sorusunu sormal›y›z. Ki karfl›m›za yan›t
olarak yine erkek egemenli¤i ç›k›yor.
Engels, kad›n-erkek iliflkisinde kad›n›n
proleteri ve erke¤in burjuvaziyi temsil
etti¤ini belirtiyor. Burjuvazi, proletaryan›n baflkald›r›s›ndan asla hoflnut olmay›p iktidar›n› korumak için var gücüyle direniyorsa, ayn› fleyi erkek de
yapar/yap›yor.
‹ktidar›n› koruma durumu, çok çe-
demek yanl›fl olmaz. Asla ihtiyac›m›z
olmayan fley, kendimizi kand›rmakt›r.
Politikadan ne anl›yoruz? Politika, var
olan gerçekli¤i de¤ifltirme yöntemidir.
Do¤al olarak suya de¤il, hayata yaz›l›r.
Hayata neler ve ne derece yazd›¤›m›z
ise ortada.
Yukar›da söz edilen politikalardan
biri “kad›n sorunu devrimle çözülür”dür, ki buna ileride de¤inece¤imiz
için flimdilik geçiyoruz. Bir di¤eri de
Mao’nun “E¤er bir ifli hem bir kad›n hem de bir erkek yapabiliyorsa, o görevi kad›na veririz”dir. Ayn› ifli yapabilen durumdaki karfl› cinsler
aras›nda kad›n ne oranda tercih ediliyor veya böyle bir tercih sürecinde bu
yaklafl›m ne kadar hat›rlan›yor? sorusunu sorup yan›t›n› okura b›rakarak
bunu da geçiyoruz… Di¤er yandan, bu
yaklafl›m›n uyguland›¤› durumlarda da,
kad›n edilgenli¤ini fazlaca de¤ifltirmeyece¤i aç›kt›r. Neden? Kad›nla erke¤in
ayn› ifli yapabiliyor oluflundan, yani göreceli bir eflitlikten bahsediliyor burada. Bu eflitlik koflulunda, kad›n›n zaten
yapabildi¤i ifli ona vermek, ek bir deneyim sa¤lamak d›fl›nda pek bir fayda
Bir direnifl öyküsü...
Sermayenin emekle olan çeliflkisinin sonucu son y›llarda yo¤unlaflan kitle hareketleri, birçok direnifl öyküsünün gündeme gelmesini sa¤lam›flt›r. Bu direnifl öykülerinden biri
de; sendikal› oldu¤u için ifline son verilen bir
kad›n›n, Emine Arslan’›n öyküsü.
Daha önce de gazetemizin sayfalar›nda
yer verdi¤imiz Arslan’›n direnifli devam ediyor. Ziyaret etti¤imiz Arslan daha önceki ifllerinde de sendikal› olarak çal›flt›¤›n› belirterek, bunun anayasal bir hak oldu¤unu bildi¤i-
ni ve bu yüzden DESA’daki hak ihlallerinden
kaynakl› burada da bir sendikaya ihtiyaç duyduklar›n›, böylece de sendikaya üye olduklar›n› anlat›yor. Zamanla ev toplant›lar› almaya
bafllad›klar›n›, birçok arkadafl›n›n yo¤un mesailerden b›kt›¤›n›, bu yüzden sendikal› olmak
için iknalar›n›n zor olmad›¤›n›, örgütlülüklerinin bu flekilde rahat bir biçimde büyüdü¤ünü
belirtiyor.
Bu durumu fark eden patronlar, Arslan’›n
ifline son vermekte gecikmiyorlar.
Arslan, bu durumun sebebinin sendikal›
olmas› oldu¤unu pekâlâ biliyor ve bundan
dolay› sendikas›n›n da deste¤iyle, iflyerinin
önünde direnifle geçiyor. Görenler önceleri
grev zannediyor ancak o iflyerinin flahs›nda
sermayeyi teflhir etmek için mesai saatleri
içerisinde direnifl yerini terk etmeden, tek
bafl›na bekliyor. ‹flyerine geri dönece¤inden
çok umutlu de¤il, zaten böyle bir talebi de
yok. Arasa ifl bulabilece¤ini söylüyor. Emekli
olmas› için geriye kalan bir ay› kendi cebinden de ödeyebilir bir flekilde. As›l derdinin
bunlar de¤il, patronlar›n bir flekilde geri ad›m atmas› oldu¤unu belirtiyor.
Direnifl süresince polis taraf›ndan sürekli
rahats›z edildi¤ini, gözalt›na al›nd›¤›n› veya bu
yolla tehdit edildi¤ini, hiçbir fley yapamazlarsa
kald›r›m iflgalinden ceza kesildi¤ini biliyoruz.
Zaten oturdu¤u yerin hemen tepesine Mobese kamera konulmufl, rahat kontrol edilebil-
sa¤lamayacakt›r. Görülüyor ki burada
“kad›na veririz” diyerek görev vericilere/yöneticilere bir uyar›da bulunuluyor. Öyle ki, ayn› ifli yapabildi¤i halde
yöneticilerin, yine de kad›nlar› tercih
etmemeleri oldukça yayg›n ve evrensel
bir durum. Bizler, kad›nlar› zaten yapabildiklerinden öte, yapamad›klar›n› yapabilir k›lacak politikalar› üretmek zorunday›z acilen.
“Kad›nlar da yapabilir
AMA…”
Kad›n›n edilgenli¤inin kökeni, özel
mülkiyetin ekonomik gücün erkek
elinde toplanarak erkek egemenli¤inin
sonucunda onun, toplumsal yaflam›n
birçok -hatta kimi zaman tüm- alanlar›n›n d›fl›na itilmesine dayan›r. Bu itilmifllik ve kad›na güvensizlik “sen k›zs›n/kad›ns›n, yapamazs›n”, “elinin hamuruyla” ya da “erkektir yapar…” vs.
ifadelerle erkek egemen düflünüfl ayan
beyan d›fla vurulur. Elbette, devrimci
saflarda bu denli kaba düflünülmedi¤i
gibi, düflünülenler de böyle aç›kça dillendirilmez. Sorsan›z, herkes hep bir
a¤›zdan “tabi ki kad›nlar da erkekler
gibi her fleyi yapabilecek güçte, kapasitededir” ve benzeri yan›tlar verecektir. Buna kuflku yok. Kuflkulu olan yan,
gerçek düflünüfl ve yaklafl›m›n böyle
olup olmad›¤›d›r.
Birçok durumda erkekler ya kad›nlara (hani flu kendileriyle “eflit gördükleri” kad›nlara!) güvenmedikleri
için onlara görev vermekten kaç›nmakta (yönetici konumundaki ezici
ço¤unluk erkektir) ya da verseler de
o kadar gönül rahatl›¤›yla vermemekte, sonucun baflar›s› noktas›ndaki kayg›lar› içlerini kemirmektedir. Bu nedenlerle, kad›nlara görev verdi¤inde
daha fazla müdahale etme (inisiyatifini
k›rma) ve izleme gereksinimi hissetmektedirler. Çünkü onu yetersiz, eksik, zay›f görmektedirler. Öte yandan
kad›nlar da hemcinsleri (ve kendileri)
hakk›nda ço¤unlukla benzer flekilde
düflünmektedir. Bir görev söz konusu
oldu¤unda kendini önermekten, hele
de o görevin üstüne atlamaktan, zorluklarla cebelleflmekten kaç›nmakta,
“durgun sularda yüzmeyi” ye¤lemektedirler. Yine, erkekler gibi, bir kad›n›n bir görevi iyi yapabilece¤inden endifle duymakta, ayn› endifleyi erke¤e
dair duymamaktad›r genelde. Görev
ald›¤›nda ise, ço¤unlukla, prati¤in gelifliminde bir basamak oldu¤unu görmemekte; onun ne zaman sonlanaca¤›n›,
bu “yükten” kurtulaca¤› süreyi hesap
etmektedirler. Çünkü kendine güven
mesi için. Bütün bunlardan korkmad›¤›n› belirtiyor Arslan. Kendisinin yasad›fl› bir fley
yapmad›¤›n›, as›l yasad›fl› davranan›n devletin
bizzat kendisi oldu¤unu belirtiyor.
Sadece gezici karakol ve kameralarla de¤il takiplerle de rahats›z edildi¤ini söylüyor.
Kendisinin bulundu¤u yerdeki fabrika girifli
kapat›larak ifl arkadafllar›yla temasa geçmesinin engellendi¤ini söylüyor. ‹flyerinden evine kadar takip
edildi¤ini, keza ifl arkadafllar›n›n da
takip edildi¤ini ve hatta evinin çevresinde ço¤u kez birilerinin dolaflt›¤›n› belirtiyor.
Direnifli sürecinde kad›n olmas›ndan kaynakl› çok zorlanmad›¤›n›, bu iflin kad›n› erke¤i olmad›¤›n›
söylüyor Arslan. Belki ailesinden
destek gelmeseydi zor olaca¤›n›
düflünüyor ancak böyle bir sorun
yoksa mücadele gücünün cinsiyetle de¤il insanl›kla ilgili oldu¤unu vurguluyor.
‹nsanlar›n eme¤inin sömürüldü¤ü, çal›flmaktan baflka hiçbir fleye zamanlar›n›n kalmad›¤›, insanca yaflamaktan mahrum b›rak›ld›¤› yerlerde, özellikle kad›nsan›z, sömürünün
daha da yo¤unlaflt›¤› bir dönemde bütün bunlara karfl› mücadele edilmesi gerekti¤ini yal›n
bir flekilde özetliyor bize Emine Arslan ve
akl›nda sadece hakl› oldu¤u ve kazanaca¤› yolundaki düflünceleri oldu¤unu belirterek ezilenleri direnifle davet ediyor her f›rsatta.
(Bir ‹K okuru)
duymam›flt›r ve duyulmam›flt›r. Küçüklükten beri birçok flekilde “beceriksiz”, “yeteneksiz”, “ifle yaramaz” vs.
oldu¤u kafas›na kak›lagelmifltir… Sonuçta, birçok halde, kad›nlar›n düflünsel ve fiili pratik d›fl›nda tutuldu¤u/durdu¤u; içinde oldu¤unda ise daha
geri pozisyonda ve önemli bir güven
eksikli¤i ile bulundu¤u görülür. Bunlar
edilgenli¤in hem nedenleri hem de sonuçlar›d›r… Geliflim, bilinç ve pratikle
olur. Seyirci ile oyuncu; edilgen ile etkin aras›ndaki fark burada yatar.
Kimileri “iyi ama sonuçta kad›nlar›n edilgenli¤i bir gerçektir; güvensizlik, kayg›lar soyut de¤il somut” diyerek ama’lar›n› hakl› göstermeye çal›fl›rlar. Evet, kad›nlar›n edilgenli¤i noktas›nda herkes hemfikir. Mesele de
bundan sonra bafll›yor zaten: Var olan›
ama’larla kan›ksa(t)mak, kabullen(dir)mek mi (ki, iflte bu da yine erkek egemen yaklafl›md›r), onu de¤ifltirmenin yöntem ve araçlar›n› yaratmak m› tercih edilecek? Görülüyor ki,
genelde birincisi ye¤ tutuluyor.
‹flflyyerinde
kad›na
yönelik taciz
KESK üyesi kad›n emekçiler 5
Eylül günü Yüksel Caddesi’nde
yapt›klar› bir aç›klama ile iflyerlerinde kad›na yönelik tacizi k›nad›lar. KESK’e ba¤l› Tüm Bel-Sen
‹stanbul fiubesi üyesi bir kad›n
çal›flan›n Temmuz ay›nda iflyerinde
düzenlenen bir toplant›da bir yönetici erkek taraf›ndan sözlü tacize u¤ramas›n› k›nayan kad›nlar
yapt›klar› aç›klamada; iflyerinde
cinsel tacizin;
“Kiflilik haklar›n› tehdit eden
ve zedeleyen, belli bir cinsiyete
mensup olma sebebiyle cinsel nitelikte veya baflka türlü davran›fl
fleklinde, özellikle üst yöneticiler
ve mesai arkadafllar› taraf›ndan yap›lan, arzu edilmeyen ve kabul
edilemez söz, tutum ve davran›fllar” biçiminde yasal tan›m› yap›lmal›d›r. Cinsel taciz konusu mesleki e¤itimlerin bir parças› olmal›;
koruyucu tedbirler al›nmal› ve yasal yapt›r›mlar›n uygulanmas›nda
kad›n›n flikâyeti yeterli olmal›d›r.
Biz KESK’li kad›nlar bedenimizle
ve gelece¤imizle ilgili kararlarda
seçim yapma hakk› ve bedensel
bütünlü¤ümüze sayg› istiyoruz.
KESK’li kad›nlar olarak üyemize
yönelik cinsel tacizi k›nad›¤›m›z› ve
bu sürecin takipçisi olaca¤›m›z› bir
kez daha kamuoyuyla paylafl›yoruz” denildi. (Ankara)
Korumak: Gölge etme…
Bir örnek: Bir üniversitenin devrimci ö¤renciler taraf›ndan örgütlenen bahar flenli¤ine polis sald›r›nca, tüm ö¤renciler direnifle geçiyor. Erkek bir direniflçi, kad›n yoldafllar›ndan birine (ki
bu, sevgilisidir ayn› zamanda) oradan
uzaklaflmas›n› söyler… Buna benzer say›s›z olaya tan›kl›k edilmifltir/ediliyordur. Özellikle sald›r› olma olas›l›¤› yüksek eylemlere efllerini/sevgililerini katmayan daha da ötesi, sorumlu oldu¤u
için kat›lmas›na izin vermeyen (tabi
“makul” “zorunluluk”lar› ileri sürerek)
çok devrimci erkek var. Bu örnekler
fazla yorumu gerektirmeyecek kadar
aç›k; polisin kad›n-erkek ayr›m› yapmadan sald›rd›¤› eylemcilerin kendisi bu
ayr›m› yap›yorlar! Erke¤in s›¤›nak, kad›n›n s›¤›nt›; erke¤in liman, kad›n›n f›rt›nalardan korunacak gemi; erke¤in güçlü, kad›n›n zay›f vb. görülüflünün en aç›k
yans›malar›ndan biridir bu. Burada erkek taraf›ndan korunan kad›n›n herhangi bir kad›n de¤il de efl/sevgili olmas›ndaki koyu bencilli¤e ise, konu d›fl›na
ç›kmamak için, hiç de¤inmiyoruz.
“Mücadele henüz bilinmeyen enerji
kaynaklar›n› ortaya ç›kar›r. Bazen insan,
baflar›lar›n›n pek ço¤unu düflmanlar›na
borçludur.” (Atefli Çalmak-5) Hayat›n
kendisi birçok zorlukla doludur. Devrimci bir yaflam ise çok daha fazla zorluk, risk ve bedel tafl›r. Bu, onun büyüklü¤ünden, radikalli¤inden, görkeminden gelir. Zorluklar hem s›na(n)ma
hem de ileri s›çrama anlar›d›r. Geliflim
pratikle olur ise, keskin pratikler çok
daha fazla gelifltirici, hiç olmazsa eleyicidir. Korun(n)ma çabas›/kayg›s› ile bu
enerji ve gücün a盤a ç›kmas›n› engellemek, kad›na yap›lan en büyük kötülüklerden biridir. Bunlar› yapanlar›n, kad›nlar›n yeterince etkin, militan olmad›klar›na s›zlanmalar›na ise ne yapt›¤›n› bilmemek veya ikiyüzlülük denebilir sadece. Anaç bir tavu¤un yavrular›na kanatlar›n› açmas›, gibi davrananlar, kad›nlara
cenneti vaat edip edip cehenneme gönderiyorlar. Oysa, yavru kufllar uçmay›
ö¤rensin diye yuvadan afla¤› at›l›rlar; ya
uçmay› ö¤renecek ya da çarp›p öleceklerdir. Fakat uçmay› ö¤renmemesi, afla¤› at›lmamas› (“korunmas›”) da ölümle
efl anlaml› oldu¤undan, sadece tehlikeyi
göze alarak uçmak yaflat›r onlar›.
(Bir ‹K okuru)
Devam edecek...
Partizan okurlar›
DESA direnifl
fliinde
Partizan okurlar› direniflteki
Emine Aslan’a destek ziyaretinde bulundu. 13 Eylül Cumartesi günü ö¤len saatlerinde Sefaköy’deki Fabrika önüne
gelen Partizan okurlar›, k›sa bir
yürüyüfl gerçeklefltirdi. “Desa
iflçisi yaln›z de¤ildir, yaflas›n s›n›f dayan›flmas›” pankart› açan kitleye teflekkür
eden Deri-‹fl Sendikas›
Örgütlenme Sekreteri
Gürsel Mentefle, bu ziyareti
anlaml› bulduklar›n› belirterek 138 gündür direnen DESA iflçilerinin
yaflad›klar›n› anlatt›.
Mentefle, “4 kere
devletin kolluk güçleri
taraf›ndan gözalt›na
al›nd›k. Kimin flikâyetiyle? DESA patronunun...” fleklinde konufltu. DESA Deri patronunun ne uluslararas›
hukuka ne de iç hukuka sayg›s›n›n olmad›¤›n›
da belirtti. Patronun
tüm bask› ve direnifl k›r›c› yöntemlerine karfl›n, DESA iflçilerinin onurlu direnifllerinin sürdü¤ünü ifade eden Mentefle,
“bugüne kadar bize destek veren tüm sendika ve demokratik
kitle örgütlerine desteklerinden dolay› teflekkür ediyoruz.
Bu deste¤in sürmesini istiyoruz. S›n›f dostlar›m›z›n deste¤i
ve iflçi kardefllerimizin direnifllerindeki kararl›l›k ile bu direniflin baflar›yla sonuçlanaca¤›na
inanc›m›z tamd›r. Partizan’dan
gelen arkadafllara da destekleri
için çok teflekkür ediyoruz”
fleklinde konufltu.
Ard›ndan Partizan okurlar›
ad›na yap›lan konuflmada, DESA direniflini destek ziyaretlerinin iflçi s›n›f› mücadelesini sahiplenmek oldu¤unu belirtilerek, emperyalizmin tüm dünyada halklara sald›rd›¤›n›, buna
karfl›l›k olarak da direnifllerin
geliflti¤i hat›rlat›ld›. Sözlü aç›klama flöyle devam etti; “Deri iflçileri Kazl›çeflme’den Tuzla’ya
flanl› mücadelesini sürdürmektedir. Sürmekte olan direniflleri
yükseltmek için dayan›flmay›
büyütmeli, direniflleri sahiplenmeliyiz.” Aç›klamaya yoldan geçen araçlardan alk›fllar ve kornalarla destek geldi. Aç›klaman›n ard›ndan direniflteki deri iflçisi Emine Arslan ile sohbet
eden Partizan okurlar›, bu direniflin sadece Emine Arslan’›n
de¤il ayn› zamanda tüm iflçi s›n›f›n›n direnifli oldu¤unu, kazan›mlar›n›n da gelecek kuflaklara
daha ileriye gitmek için yol
gösterici olaca¤›n› ifade ettiler.
Karfl›l›kl› baflar› dilekleriyle yeniden buluflmak üzere ziyaret
sonland›.
(‹stanbul)
İşçi-köylü 13
19 Eylül -2 Ekim 2008
Dünya
Devrim için nesnel fl
fla
artlar müsait,
öznel fl
fla
artlar yetersiz
BREZ‹LYA
Brezilya’n›n Parana Eyaletindeki VW,
Volvo ve Renault atölyelerinde çal›flan 11 bin
iflçi greve ç›kt›. ‹flçilerin ba¤l› olduklar› Metal
‹flçileri Sendikas›, resmi enflasyon rakam›n-
Kiran yoldafl devrimci de¤iflim için nesnel koflullar›n çok müsait oldu¤unu
ancak bu çeliflkileri do¤ru ele alabilecek öznel güçlerin yeterli güce sahip olmad›¤›n› vurgulad›. Bunun için halk› birlefltirmenin ve statükocu güçlere karfl› ilerici güçlerin bir araya gelmesinin önemi üzerinde durdu.
Nepal’de hükümetin haz›rlad›¤›
program 14 Eylül günü Kurucu
Meclis taraf›ndan onayland›. Muhalefetin sundu¤u 17 maddelik öneri
ise reddedildi. Program› savunan
Baflbakan Prachanda yoldafl,
meclisteki partilerin farkl› ideolojileri savundu¤unu ancak mümkün
oldu¤unca ortak yönleri ön plana
ç›kard›klar›n› vurgulad›. Prachanda
ayr›ca Halk Kurtulufl Ordusu’nun
isminin de¤ifltirilmesi üzerine muhalefetin yapt›¤› öneriyi de net bir flekilde reddetti. Kongre Partisi baflkan yard›mc›s› hükümet program›na yönelik elefltirisinde hükümetin
çok partili demokrasi ad› alt›nda ülkeyi totaliter bir düzene götürmeye
çal›flt›¤›n› iddia etti, Maoistlerin savafl s›ras›nda kamulaflt›rd›¤› topraklar› geri vermedi¤ini söyledi.
Hükümet bütçeyi 19 Eylül’de
aç›klayaca¤›n› belirtirken Finans
Bakan› Bhattarai yoldafl tüm
kesimleri memnun edecek bir bütçe haz›rlad›klar›n›, sonuç odakl› ve
kalk›nma amaçl› bir politika sunacaklar›n› vurgulad›. Kamu-özel sek-
tör iflbirli¤ine öncelik verece¤ini
aç›klayan hükümet kooperatifleflmeye önem vereceklerini ilan etti.
Bu do¤rultuda baflbakanl›¤a ba¤l›
olarak Kooperatifler Kurumu
kuruldu. Yine hükümet Yeni Sanayi
Politikas›, Sosyal Güvenlik Sistemi
vb. politikalar haz›rlayacak. Bilimsel
Toprak Reformu Komisyonu’nun
da yak›n zamanda kurulaca¤› aç›kland›. Yine yurtd›fl›ndaki Nepalli
emekçilerin ülkeye geri dönüflü için
de özel bir çal›flma planland›.
12 Eylül tarihinde biraraya gelen
NKP(Maoist) Merkez Komitesi parti içinde görev de¤iflimlerini yerine
getirdi. Buna göre Pasang Yoldafl
Halk Kurtulufl Ordusu’nun komutan› olarak atand›. Vaidya yoldafl
parti örgütü ifllerinden, Bogati
yoldafl ise partinin parlamenter ifllerinden sorumlu olacak.
K›z›l Y›ld›z dergisine röportaj
veren NKP(Maoist) önderlerinden
Mohan Baidya Kiran yoldafl ülkenin siyasi durumunu analiz ederken ülkenin halen yar›-feodal yar›sömürge sosyo-ekonomik yap›ya
sahip oldu¤unu, feodal bürokrat ve
komprador burjuvazinin varl›¤›n›
sürdürdü¤ünü, siyasi-ekonomikkültürel de¤iflim için bu geçifl döneminde önderliklerinde kurulan hükümetin önemli olanaklara sahip oldu¤unu ancak halen siyasi geliflimin
ileriye do¤ru nas›l gidece¤inin net
olmad›¤›n›, bu nedenle Halk Cumhuriyeti stratejisine ulaflmak için uygun taktiklere ihtiyaç oldu¤unu
aç›klad›.
Kiran yoldafl devrimci de¤iflim için nesnel koflullar›n çok
müsait oldu¤unu ancak bu çeliflkileri do¤ru ele alabilecek
öznel güçlerin yeterli güce sahip olmad›¤›n› vurgulad›. Bunun
için halk› birlefltirmenin ve statükocu güçlere karfl› ilerici güçlerin bir
araya gelmesinin önemi üzerinde
durdu.
Nepal siyasetinin geleneklerine
ayk›r› olarak yeni baflbakan olan
Prachanda yoldafl›n ilk yurtd›fl› ziyaretini Hindistan’a de¤il de Çin’e
yapmas›na yönelik elefltiriler konusunda da Kiran yoldafl kendilerinin
dan % 0.5 daha fazla zam ve bir kereye mahsus prim talep ediyor.
VW, Volvo ve Renault iflçilerinin grevinin
sürdü¤ü günlerde, otomobil sektörünün yo¤un oldu¤u Sao Paulo eyaletindeki General
Motor, Honda, Toyota ve Daimler iflçileri
de, talep ettikleri % 18,83 oran›ndaki zamm›
kabul ettirmek için, 24 saatlik bir grev gerd›fl politikada eflitlik ve iyi komfluluk
ilkelerine öncelik verdiklerini, tüm
haks›z anlaflmalar› yeniden ele alacaklar›n› belirtti.
Partinin son dönemde yay›nlad›¤› “21. Yüzy›lda Demokrasi”
bafll›kl› yaz›da hükümetin tüm yönetiminin partinin denetiminde olmas›
gerekti¤inin belirtildi¤i, ancak bugünkü durumun belgeye uygun olmad›¤›n›n sorulmas› üzerine Kiran
yoldafl söz konusu belgenin ancak
Halk Cumhuriyeti kurulduktan sonra yaflam bulaca¤›n›, bu koflullarda
uygulanamayaca¤›n› aç›klad›. Belgede partinin hükümeti denetlemesi,
yönlendirmesi gerekti¤inin, hükümetin parti üzerinde bu yönlü bir
hakk›n›n olmad›¤›n›n vurguland›¤›
üzerinde durdu.
Prachanda yoldafl ise baflbakan
seçilmesinin ard›ndan 23 A¤ustos’ta halka yönelik yapt›¤› ilk aç›k-
lamada Büyük Halk Savafl›, Halk
Hareketi ve Madhesi Hareketi sonucunda kurulan Federal Demokratik Cumhuriyetin ilk baflbakan›
olmaktan onur duydu¤unu belirterek flehitlerin u¤runda mücadele etti¤i nihai hedefe kadar
mücadeleyi sürdüreceklerini
vurgulad› ve yeni Nepal’i infla
etmek için büyük bir kampanya için birleflme ça¤r›s›nda bulundu. Öncelikle Nepal’in egemenli¤ine, ulusal birli¤ine, ba¤›ms›zl›¤›na, toprak bütünlü¤ünün korunmas›na önem vereceklerini aç›klad›.
Yoksullu¤u, iflsizli¤i, eflitsizli¤i, ba¤›ml›l›¤› aflmak için feodal kal›nt›lara
kesinlikle son verilip modern sanayinin kurulmas› gerekti¤ini, buna
paralel uzun dönemli bar›fl› sa¤lamak için çal›flacaklar›n›, ekonomiyi
planl› flekilde yönlendireceklerini
belirtti.
çeklefltirdiler.
‹RAN
‹ran’daki Kiyan Lastik Fabrikas› iflçileri bir
ay süreyle greve gitmifllerdi. Anlaflmayla sonuçlanan grev sonras›nda verilen sözlerin yerine getirilmemesi üzerine iflçiler 31 A¤ustos
günü ifl b›rakt›lar. Birikmifl ücretlerini ve ek
ödeneklerini alamayan iflçiler, Tahran-Saveh
kara yolu üzerinde bulunan fabrikan›n bahçesinde lastik yakarak, yoldan geçenlerin dikkatini çekmeye çal›flt›lar. ‹flçilerin bu eylemine
azg›nca sald›ran polis, çok say›da iflçiyi yaralarken, birçok iflçiyi de gözalt›na ald›.
Di¤er taraftan, ‹ran’›n kuzeybat›s›ndaki
bir tekstil fabrikas›n›n iflçileri 5 ayd›r maafllar›n› alamad›klar› için greve ç›kt›lar. Hükümet
binas› önünde eylem yapan iflçiler güvenlik
güçleri taraf›ndan ablukaya al›nd› ve alana,
gazeteciler dahil kimsenin girifline izin verilmedi.
Ablukay› protesto eden iflçiler, grevi aileleriyle birlikte sürdürmekte kararl› olduklar›-
Boeing çal›flanlar› grevde
Ekonomik-siyasal krizden en çok etkilenen kesimler olan iflçi-emekçi y›¤›nlar›n eylem, grev vb. direniflleri, tüm dünyada oldu¤u
gibi, ABD’de de giderek yayg›nlafl›yor.
En son 6 Eylül’de Boeing-Uçak atölyelerindeki 27 bin çal›flan›n gerçeklefltirdi¤i grev
de bunlardan biri. Ba¤l› olduklar› sendikada
yap›lan oylamayla grev karar› alan çal›flanlar›n
greve ç›kmas›yla birlikte atölyelerdeki tüm
uçak üretimi durdu. Grevin bafll›ca nedeni
ise, T‹S görüflmelerinde anlaflma sa¤lanamamas›.
Sendikal› çal›flan say›s› art›yor
Di¤er taraftan yap›lan bir araflt›rmaya göre, ABD’deki sendikal› iflçi say›s›nda son y›llarda bir yükselifl var. Araflt›rmada, ABD’deki özel sektör çal›flanlar›n›n sendikal› olma
oran›n›n son bir y›lda % 0.5 oran›nda art›fl
göstererek, %12.6’ya ç›kt›¤› belirtiliyor.
Ayn› araflt›rman verilerine göre, Kaliforniya’da sanayi dal›nda çal›flanlar aras›ndaki
sendikal› olma oran› % 10.1, e¤itim alan›nda
% 49 ve kamuda ise % 55.3.
Binler iflgal savafllar›n›
protesto etti
‹flçi-emekçi y›¤›nlar›n örgütlenme çabalar›na ve de geliflen eylem ve direnifllerine paralel
olarak, iflgal karfl›t› hareket de yükseliflini sürdürüyor. Bu yükseliflin ürünü olarak, y›l›n en
büyük savafl karfl›t› eylemi,1 Eylül’de St. Paul’de gerçeklefltirildi. Eylemde “Irak Irakl›lara
b›rak›ls›n, Askerler derhal çekilsin!” gibi sloganlar hayk›r›l›rken, polis eylemcilere vahflice
sald›rarak, 300 savafl karfl›t›n› gözalt›na ald›.
Hükümetin ekonomi program› protesto edildi
er y›l düzenlenen Uluslararas› Selanik Fuar› (DET)’n›n 73.sü bu y›l
da protestolara sahne oldu. Fuarda her y›l,
hükümet ekonomi program›n› sermaye
çevrelerine aç›klayarak bir anlamda sermayenin isteklerini ne ölçüde yerine getirece¤ini aç›klar. Bu y›lki ekonomik programda
da geçen y›llardan farkl› olmayarak, merkezinde yine emekçilere yönelik sald›r› program› vard›. Programda öne ç›kan bafll›klar,
yeni vergi paketi, Olimpik Hava Yollar›’n›n
ve kimi havaalan› iflletmelerinin özellefltirilmesi, Demir Yollar› ‹flletmesi’nde yap›sal
de¤ifliklik, Kamu ‹ktisadi Teflebbüsleri’nde
sosyal güvenlik de¤iflikli¤i ve çal›flma koflullar›n›n düzenlenmesi idi. Yeni vergi paketi
ile gayrimenkulden, tafl›ta, sigara içki, benzin olmak üzere pek çok kalemde al›nan
vergilerin artt›r›lmas› amaçlanmakta.
Olimpik Hava Yolu’nun ise zarar ediyor denilerek ve tabii AB Komisyonu’nun
da bask›s›yla özellefltirilmesi sonucu binlerce iflçinin “iste¤i do¤rultusunda ayr›lma” denilerek iflinden olmas› ve bu alan›n
yabanc› sermayeye servis edilmesi bu y›l›n
sonuna kadar gerçeklefltirilmesi gereken
en önemli “görev” olarak belirlendi. Ülkenin önde gelen büyük havaalanlar›n›n iflletmesinin özel sektöre devredilmesi ise bu ifl
kolundaki di¤er bir sald›r›. Yine ülkenin di¤er önemli bir iflletmesi olan Demiryollar›
‹flletmesi’nin ise yap›sal de¤ifliklik denilerek
küçültülmesi ve yaklafl›k 2 bin çal›flan›n ifline son verilmesi hükümetin ikinci önemli
H
Evrensel Bak›fl
Maskeler ç›kar›ld›!
Emperyalist patentli neo-liberal
politikalar›n yoksullaflt›rd›¤› kitlelerin
2000’li y›llar›n bafl›nda gerçeklefltirdi¤i ayaklanmalar›, takt›klar› “sosyalist”, “devrimci” maskelerle lehlerine
kullanarak iktidara gelen Latin Amerikal› liderler, maskelerini birer birer
ç›kar›yor.
Verdikleri “Anti-Amerikanc›”
görüntüye aldananlar›n, daha da ileri
giderek “anti-emperyalist” ilan etti¤i bu liderlerin ne kadar “halkç›” ne
kadar “anti-emperyalist” olduklar›
ise, emperyalist güçlerle iliflkilerinde
ve de halk hareketlerine karfl› ald›klar› tutumla iyice netleflti.
Ekim 2003 ve May›s 2005’te yaflanan halk ayaklanmalar›nda hiçbir rolü
olmamas›na, hatta ayaklanmalar› pasifize etmek için büyük bir çaba sarf
etmesine karfl›n, bu ayaklanmalar›n
rüzgar›n› arkas›na almay› baflaran Bolivya lideri Evo Morales’in, iktidara
gelmesinden hemen sonra, ABD D›-
fliflleri Bakan› Rice ile kol kola verdi¤i pozlar, sonraki dönemde izleyece¤i politikalar›n da göstergesi oluyordu asl›nda.
‹ktidar›n› korumak için zorunlu
olarak yapt›¤› reformlarla kitlelerin
bilincini buland›ran Morales, yine bu
süreçte halk›n mücadelesini sokaklardan uzaklaflt›rd› ve yeni geliflmeye
bafllayan halk kurullar›n› da¤›tarak,
halk› var olan burjuva kurumlar›na
yöneltti. Kriz anlar›nda halk›n ço¤unlu¤unun denetledi¤i yeni bir meclis
istemine karfl› ç›karak, liberallerle çal›flmay› ye¤leyerek, iktidar›n› halkla
de¤il, burjuvazinin bir kesimi ile paylaflmay› sürdürdü.
Ayn› süreçte uluslararas› sermayenin sömürü ve talan›n› azaltmak bir
yana, bunlar›n korunmas›na dönük bir
dizi yasan›n ç›kmas›na da ön ayak olan
Morales’in izledi¤i politikalar, ülkedeki
s›n›f çeliflkilerinin had safhaya ç›kmas›n› da beraberinde getirdi. Eskisinden
hedefi. Keza K‹T’lerdeki yeni düzenlemelerle, sosyal güvenlik ve çal›flma koflullar›ndaki sald›r› dalgas›n›n bu alanda uygulanarak büyük ölçüde tamamlanmas› ise hükümet için olmazsa olmaz konulardan biri.
K‹T’lerdeki sald›r›n›n di¤er önemli bir amac› ise, buralardaki örgütlülüklerin güçlü
oluflu ve verdikleri mücadelenin hükümetin bafl›n› fazlas›yla a¤r›tmas›. Bu sald›r› ile
örgütlülük parçalanarak, s›n›f hareketinde
önemli bir güç kayb› hedeflenmekte.
Geçen y›llarda oldu¤u gibi bu y›l da yap›lan gösterilerde program protesto edildi. Konfederasyonlar, devrimci örgütler
ve PAME (YKP’nin sendikal örgütlenmesi)
taraf›ndan üç ayr› noktada gerçeklefltirilen
miting ve yürüyüfllerde, özellefltirmelere,
iflsizli¤e ve pahal›l›¤a hay›r denilerek önümüzdeki sürecin, hükümet için hiç de kolay olmayaca¤› mesaj› verildi. Yap›lan konuflmalarda, bunun bir bafllang›ç oldu¤u
önümüzdeki aylarda da eylemlerin artarak
devam edece¤i belirtildi. Eylemlere en
canl› kat›l›m› Olimpik Havayollar› çal›flanlar› olufltururken, bu y›lki gösterilere kat›l›m›n geçen y›la oranla daha fazla oldu¤u
gözlendi. Eylemler s›ras›nda polisle çat›flan
anarflist gruplardan 12 kifli de gözalt›na
al›nd›.
(Yunanistan’dan bir ‹K okuru)
n› aç›klad›lar.
MEKS‹KA
Meksika’da, ülkenin 32 kentinden gelen
200 bin kifli, giderek artan çetelerden kaynakl› suçlar›n önlenmesi için bir yürüyüfl gerçeklefltirdi. “Meksika’y› Ayd›nlatal›m” fliar›yla gerçeklefltirilen yürüyüfle kat›lan halk,
yürüyüfl s›ras›nda, beyaz elbiseler giyerek,
mumlar tafl›d›.
Ülkede ve özellikle baflkentte eskiden
beri yüksek olan, çetelere ba¤l› suç oranlar›,
2006’da Felipe Calderon’un bafla gelmesinden beri giderek artm›fl bulunuyor. Calderon, söylemlerinde suçla ve özellikle uyuflturucu kaçakç›l›¤› ve bununla ba¤lant›l› sald›r›larla mücadeleyi öncelikleri aras›na koydu¤u-
Dört günde dört sendikac› katledildi
güdümlü Kolombiya hükümetinin iflçi-emekçi y›¤›nlar›n mücadelesini bo¤ma ad›na gerçeklefltirdi¤i sald›r›lar kapsam›nda, dört gün içinde dört sendikac› katledildi. Böylece sadece 2008 y›l›nda
katledilen sendikac› say›s› 41 oldu.
Üç sendikac›, 24 ve 26 A¤ustos günleri
aras›nda katledilirken, 23 A¤ustos günü de,
CUT’a ba¤l› Piyango ‹flçileri Sendikas› FECOLOC’un baflkan› ve muhalif “Demokratik Kutup Partisi” aktivisti Jose Omar Galeano katledilmiflti. Katledilen sendikac›lardan, Pablo
Florez Barrera ve Jesus Escorcia Cortes maden ve enerji iflçileri sendikas› SINTRAMIENERGETICA üyesiyken, Alexander Blanco
ABD
daha güçlü hale gelen ve iktidar› Morales’le paylaflmak istemeyen Bolivya
burjuvazisinin bir kesimi ise, bu s›n›f
çeliflkilerini kendi lehine çevirmenin
gayretine düfltü. Bunun içindir ki, bugün kimi kesimlerin, Bolivya’daki geliflmelere bakarak yapt›klar›: “‹ki Bolivya
var. Bir tanesi geleneksel, muhafazakar, sa¤ hükümetlerin Bolivya’s›. Di¤eri ise y›llard›r boyun e¤mifl köylünün,
yoksulun, yerlinin Bolivya’s›. fiu anda
iktidarda ikinci Bolivya’n›n olmas› ‘hizmetçileri’ taraf›ndan yönetilmeyi hazmedemeyen patronlar›n sert tepkisini
çekiyor” tespiti, do¤ru bir tespit de¤ildir. Bu yaklafl›m, bugün Bolivya sokaklar›n› yang›n yerine çeviren ayaklanmalar› “Bolivya burjuvazisinin iktidar›
ele geçirmeye dönük k›flk›rtmalar›”
olarak de¤erlendirmekte, Morales’in
neo-liberal politikalar›n takipçili¤ini
yapmakta ve gerçekleflen ayaklanmalarda yoksullar›n dile getirdi¤i talepleri görmezden gelmektedir.
Bolivya’daki halk ayaklanmalar›,
Morales’in devlet baflkanl›¤›n› pekifltirmek ad›na yapt›¤› referandumdan
sonra da dinmedi. Morales’in halka
dönük gerçek bak›fl› da iflte bugünlerde iyice a盤a ç›kt›. Morales ayak-
Rodriguez ise petrol iflçileri sendikas› USO’nun yöneticilerindendi.
Katliamlar›n ard›ndan USO (‹sçi Sendikas› Birli¤i) ve CUT (Birleflik ‹sçi Sendikas›) taraf›ndan yap›lan ortak aç›klamada: “Ulusal
çapta, özellikle petrol endüstrisinin aktif oldu¤u bölgelerde bir devlet politikas› olarak,
paramiliter gruplar›n kat›l›m›yla gerçeklefltirilen bu katliamlara dört tane daha eklendi. Ülkede var olan çat›flman›n bir parças› olarak
paramiliter gruplar›n kat›l›m›yla gerçeklefltirilen bu katliamlar, fliddet manifestosunun devam etti¤ini gösteriyor ki, istatistiklere göre
öldürülen sendikac› say›s› 3000´i geçti” denmekte.
lanmalara karfl› orduyu devreye
sokma giriflimlerini bafllatt›.
Devreye sokulmaya çal›fl›lan ordunun, ABD taraf›ndan e¤itilen bir ordu
olmas› gerçekli¤i ise ayr› bir konu.
T›pk› Morales gibi, maskeye art›k
ihtiyaç duymad›¤›n›n sinyallerini
uzunca zamand›r veren Latin Amerika liderlerden biri de, Chavez.
Emperyalist güçler aras› hegemonya çat›flmalar›n›n t›rman›fl›n› sürdürdü¤ü, bu çat›flmalar›n en son,
olanca keskinli¤iyle Kafkaslarda d›fla
vurdu¤u flu süreçte, çat›flman›n taraflar› çeflitli misillemeler ve ittifaklarla,
konumlar›n› güçlendirmeye çal›fl›yor,
bu yönlü yap›lan karfl›l›kl› ziyaretler
birbirini izliyor.
Bu ziyaretlerden biri de geçti¤imiz günlerde Venezüela Devlet Baflkan› Chavez taraf›ndan gerçeklefltirildi.
Bu ziyaretle birlikte, Venezüela’n›n Rusya’dan oldukça yüklü miktarlarda silah sat›n almas› gündeme
geldi. Ancak Venezüela’n›n Rusya’dan ilk silah al›m› de¤ildi bu. Venezüela’n›n, sadece 2005-2007 y›llar›
aras›nda Rusya ve Çin’den en az 4
milyar dolarl›k silah ald›¤› biliniyor.
nu söylese de, suç oran› artmaya devam ediyor.
Sadece bu y›l›n bafl›ndan bu yana çat›flmalarda ölenlerin say›s› 2700. Bu rakam geçen
seneki toplam rakam›n çok üzerinde.
ENDONEZYA
Birgestone lastik fabrikas›n›n Karawang’da bulunan atölyelerinde çal›flan üç bin
iflçi, ücretlerinin art›r›lmas› talebiyle gevre
ç›kt›lar. Japon firmas› olan Birgestone, dünyan›n en çok lastik satan iflletmesi olmas›na
ve de büyük kârlar elde etmesine karfl›n, Endonezya’daki iflyerlerinde çal›flan iflçilerin ortalama ücreti 80 Euro civar›nda. ‹flçiler,
maafllar›n›n yan› s›ra, y›ll›k primlerinin de art›r›lmas›n› talep etmekteler.
Bunun içindir ki kamuoyu bu silah al›m›ndan ziyade, ziyaretle birlikte ortaya ç›kan baflka bir durumu konuflmaya-tart›flmaya bafllad›. Çünkü ayn›
günlerde yap›lan aç›klamalarda, Rusya’n›n Karayipler’de Venezüela ile
birlikte ortak bir tatbikat yapaca¤›
söyleniyordu. Chavez, bu ortak tatbikata iliflkin “ABD taraf›ndan tehdit
edilen Venezüela’n›n egemenli¤ini garanti alt›na alabiliriz” diyor.
Yani Chavez Venezüela’n›n egemenli¤ini garanti alt›na alman›n, ABD
emperyalizmine karfl› durman›n çözümünü, bir baflka emperyalist güç
olan Rusya ile ittifak› gelifltirmede görüyor.
‹ktidara geldi¤inden bu yana,
Rusya’n›n yan› s›ra, AB ve Çin gibi
emperyalist güçlerle de s›k› bir iflbirli¤i- ittifak gelifltiren Chavez’in, ittifak
gelifltirmek bir yana ortadan kald›rmak-etkisizlefltirmek için çaba gösterdi¤i güçlerin, gerek kendi ülkesindeki gerekse Latin Amerika’n›n di¤er
bölgelerindeki halk güçleri oldu¤u ise
bilinmekte.
Bunun son örnekleri ise, Ekvator’daki halk ayaklanmalar›na karfl›
duruflunda, özellikle de Kolombi-
ya’da FARC’›n büyük darbeler almas›na yol açan süreçte görülmüfltü.
Chavez, Ekvador’daki halk ayaklanmas›n› elefltirmifl, Chavez’in ça¤r›s›yla ellerindeki rehineleri sal›veren
FARC liderleri tuza¤a düflürüldükten
sonra da FARC’a sahip ç›kmak yerine
silahl› mücadeleyi hedefe koymufltur.
Gerek Morales’in halka karfl› orduyu devreye sokma çabalar› gerekse Chavez’in emperyalist güçlerle gelifltirdi¤i iliflkiler, her iki liderin de
halkla aralar›na giderek kal›n bir çizgi
çektiklerini, halklar›n›n ve ülkelerinin
gelece¤ini, halk›n örgütlü gücüne dayanarak de¤il, halk düflman› güçlere
yaslanmada gördüklerinin kan›t›d›r.
Ayn› zamanda emperyalizme ba¤›ml›l›¤› da pekifltiren bu pratikleri ise
Latin Amerika halklar› giderek daha
fazla görmektedir. Bunun içindir ki,
buralardaki halk ayaklanmalar› önlenemez bir yükselifle sahne olacakt›r.
Latin Amerika burjuvazisinin bir kesimi her ne kadar bu ayaklanmalar›
kendi lehine çevirmeye çal›flsa da, bu
ayaklanmalar›n ba¤r›ndan gerçek
devrimci dinamiklerin ç›kmas› ve
bunlar› s›n›fsal bir rotaya sokmas› kaç›n›lmazd›r.
İşçi-köylü 14
Tarihten sayfalar
19 Eylül-2 Ekim 2008
Katillerden itiraf; “Gö¤üs gö¤üse bir mücadele yürüdü orada”
Hrant Dink’in katledilmesinin ard›ndan burjuva bas›nda yarat›lan bilgi
kirlili¤i ve katillerin sözde yarg›land›¤›
mahkemelerin sirk haline dönüfltürülmesi ve gizlenen deliller ile tetikçilerin
devlet ba¤lant›lar› ve esas katiller her
ne kadar gizlenmeye çal›fl›l›yor olsa da,
Dink’in katlinin bafl sorumlular›ndan
Albay Ali Öz ad› saklanamad›.
Elbette Ali Öz ad› ilk defa Hrant
Dink’in katledilmesiyle duyulmad›.
O’nun katliam ve halk düflmanl›¤›yla
dolu sicilinin tarihi çok eskilere dayan›yor. Haf›zalarda en taze ve canl›
olan›ysa faflist devletin 26 Eylül
1999’da 10 devrimci ve komünistin
katledildi¤i Ulucanlar Hapishanesi
katliam operasyonunu yöneten kiflinin Ali Öz olmas›d›r.
Hapishane idaresinin y›llard›r çözmedi¤i ko¤ufl sorununu tutsaklar›n
bir iflgalle çözmesinin ard›ndan, idare
bu durumu bahane ederek ortam›
gerginlefltirmifl, günlerce say›ma gelinmemifl, sonras›nda da “tutsaklar say›m vermiyor”, “ko¤ufllarda tünel var”, “silah var” gibi bildik as›ls›z iddialar, katliam›n gerekçesi yap›lm›flt›. Katliam›n bir y›l boyunca planlanm›fl oldu¤u ise daha sonradan itiraf edilmifltir.
Bafltan direnifl
hep direnifl
26 Eylül’de sabaha do¤ru saat 4.00
sular›nda düflman silahlar›yla, bombalar›yla gelir. Nöbetçi olan tutsaklar›n
“asker maltaya girmifl” uyar›lar›na askerin “teslim olun” anonslar› ve silah sesleri kar›fl›r. Bir taraftan asker
nöbetçi kulelerinden tutsaklar›n üzerine atefl açar, di¤er taraftan havaland›rma ve ko¤ufllara ya¤mur misali gaz
bombalar›, tafllar ya¤d›r›r. Halil Türker (TKP/ML), Abuzer Çat (MLKP)
ve Önder Gençaslan (MKP) aç›lan
bu ilk ateflle vurulanlard›r.
Tutsaklar flehit ve yaral›lar› al›p 4.
Ko¤ufla ve Kad›nlar Ko¤uflu’na çekilerek barikatlar kurup direnifle geçer-
ler. Marfllar, sloganlar susmaz; “Devrimci tutsaklar teslim al›namaz!”
diye hayk›r›l›r. Askerin açt›¤› barikat
an›nda doldurulur, kapat›l›r.
Kad›nlar Ko¤uflu’nda da direnifl ve
sald›r› tüm h›z›yla sürer. 3–4 saat
sonra, o da ancak duvar› k›rarak barikat› yar›p içeri girebilir asker. At›lan
gaz bombalar›ndan göz gözü görmez,
s›k›lan tazyikli suyla ko¤uflun içinde
bir gölet oluflmufltur. Gaz maskeli,
robokop k›yafetli, kaskl› askerler
cop ve demir çubuklarla sald›r›rken devrimci kad›n tutsaklar
inanc›n› ve zulme olan öfkesini
kuflanm›fllard›r. Hasta olan arkadafllar› darbe almas›n diye onlar› arkalar›na al›p, kol kola girerek bedenleriyle barikat kurarak sloganlar›n›
hayk›r›rlar. Düflman, itfaiye hortumlar›yla tazyikli su s›k›p tutsaklar›n dengesini bozarak sald›r›r. Öyle s›k› kenetlenmifllerdir ki, el ele tutuflmufl iki
bile¤i onca darbeyle koparamay›p
metrelerce birlikte sürükler asker.
Birbirinden kopar›lan her tutsak karga tulumba ko¤ufltan ç›kar›l›r, havaland›rmada meydan daya¤›ndan geçirildikten sonra maltada askerlerin
karfl›l›kl› dizilerek oluflturduklar› koridorun içinden tekme ve cop darbeleri alt›nda 300 metre sürüklenerek
görüfl kabinlerine at›l›r. ‹flkenceler
gün boyunca burada da devam
eder; ne ki tutsaklar›n sloganlar›
susmaz, bafllar› e¤ilmez.
Erkekler taraf›nda da vahfletin oldu¤u kadar direniflin de en büyü¤ü
yaflan›r. Asker kulelerinden tutsaklara
silahlarla atefl aç›lm›fl, gaz bombalar›
at›lm›flt›r. Ard›ndan 4. Ko¤ufla barikat
kuran tutsaklar, ko¤ufl tavan›ndaki
mazgallardan otomatik silahlarla taranm›fl, gaz bombalar›yla bombalanm›flt›r. ‹nsan boyunu aflan köpükler
s›k›l›r. Zaman ö¤lene yaklaflt›¤›nda
neredeyse kurflun yaras› olmayan tutsak kalmam›flt›r. Ama sloganlar ve
marfllar› susturamaz hiçbir fley. Tutsaklar ko¤ufltan ç›kar›l›p coplar, çivili
kalaslarla yap›lan iflkenceler eflli¤inde,
iflkence merkezi haline dönüfltürülen
hamama götürülür… Günün sonunda
katledilen tutsak say›s› 10’a ulaflm›flt›r. On can, on k›z›l karanfil: Halil
Türker, Nevzat Çiftçi, Ümit Alt›ntafl, Abuzer Çat, Önder Gençaslan, ‹smet Kavakl›o¤lu, Aziz Dönmez, Ahmet Savran, Mahir Emsalsiz, Zafer K›rb›y›k ölümsüzleflir.
Düflman elinde öldürüleceklerin
listesiyle gelir, ama ölümüne bir direniflle karfl›lafl›r. Bu cenkte herkes ba¤l›
bulundu¤u s›n›f›n ç›karlar›na uygun
davran›r. Bir tarafta hakl› olan bir davaya, halka ba¤l›l›¤›n, inanc›n; di¤er tarafta bunu yok etmenin mücadelesi
vard›r. Ayn› zamanda bu bir irade savafl›d›r. Sadece katletmez, en ufak
fleylerde bile tutsaklar›n iradesini k›rmay› arzular düflman. Bilir ki ihanete,
teslimiyete giden yolun kap›s› bu küçük fleylerden aralanabilir… Oysa
tutsaklar bafltan direnifl, hepten
direniflle bafllam›fllard›r bu savafla… Düflman “yürü” der, tutsaklar
yerlerde sürüklenmeyi, onca daya¤›
göze al›p yürümez; “ad›n› söyle” der,
an›nda “kimse ad›n› söylemesin”
karar› al›r tutsaklar. Her slogan at›ld›kça sald›r›n›n dozunu art›r›r düflman, ama inen her cop, dipçik, tekme
darbesiyle daha bir gür hayk›r›l›r sloganlar.
Katliam›n bafl sorumlular›ndan
olan Ali Öz bile, 3 Kas›m 1999’da
Meclis ‹nsan Haklar› Komisyonu ile
yapt›¤› görüflmede, bu direniflin büyüklü¤ünü itiraf ediyordu: “En az zayiatla bu ifl bu flekilde oldu. Bugün
Türkiye’nin baflka bir cezaevine
müdahale gündeme gelirse çok daha vahim sonuçlar›n› görece¤iz…
Gö¤üs gö¤se bir mücadele yürüdü
orda…” Bu sözleriyle, ayn› zamanda,
Ulucanlar Katliam›’n›n, yap›lacak yeni
katliamlar›n bir provas› oldu¤unu da
ima etmektedir, 19 Aral›k’ta kan›tland›¤› gibi.
Neden Ulucanlar
Katliam›?
Emperyalizme ba¤›ml› faflist Türk
devleti, neo-liberal politikalar› tüm h›z›yla uygulayabilmek için halk kitlelerini sindirmeyi hedefliyordu. Bu nedenle, bu politikalara karfl› halk› bilinçlendirip örgütlü bir karfl› koyuflu,
hak alma mücadelesini örgütleyerek
neo-liberal politikalar›n hayata geçirilmesini engelleyecek olan devrimcileri
hedefine koydu. Bu amaçla toplumun en örgütlü kesimi olan devrimci ve komünistlerden, bunlardan
da ilk olarak tutsaklardan bafllad›. Bunu, devrimci ve komünist tutsaklar›n
halk kitlelerinden kopart›lmas›, top-
lumdan yal›t›lmas› ile yani tutsaklar› F
tipi tabutluklara koyarak toplumdan
ve birbirinden tecrit ederek baflar›labilece¤ini düflündü. Ama bunun o kadar kolay olmayaca¤›n›n, sessizce yaflama geçiremeyeceklerinin de fark›ndayd›lar. Önce bir prova yapmalar›
gerekiyordu. Ulucanlar Katliam› da,
daha sonra, 20 hapishaneye efl zamanl› sald›rarak yapt›klar› 19 Aral›k
2000 katliam›n›n bir ön haz›rl›¤›yd›;
hapishanelere yönelik genel bir sald›r›da operasyonun nas›l yap›laca¤›n›n,
tutsaklar›n nas›l katledilece¤inin bir
tatbikat›yd› Ulucanlar Katliam›.
Ayn› zamanda tüm tutsaklara ve
halka verilmek istenen gözda¤›yd›.
Zulüm düzeninin karfl›s›nda olman›n,
hak araman›n nas›l cezaland›r›laca¤›
gösteriliyordu. Ayr›ca, emperyalist
efendilerine de, emperyalist politikalar› uygulamadaki kararl›l›klar›n›, sad›k
ve güvenilir uflak olduklar›n› kan›tlama çabas›yd›.
Tutsaklar cephesindeyse, nas›l direnilece¤inin, asla teslim al›namazl›¤›n,
yaflayarak ya da ölerek ama mutlaka
bizlerin kazanaca¤›n›n bir kez daha
ilan›yd›. Bu kararl›l›k 19 Aral›k Direnifli’nde de görkemli flekilde yine tekrarland›.
Türk devleti 19 Aral›k 2000’deki
onlarca flehit, yüzlerce yaral› ve büyük bir direnifl sonunda F tipi hapishaneleri yaflama geçirdi. Fakat bu
“baflar›s›”na ra¤men devrimci iradeyi
teslim alamad›. Çünkü esas yenilgi
ideolojik yenilgidir ki devletin baflaramad›¤› ve asla baflaramayaca¤› da
budur. Bu nedenle, kazand›¤› “zaferler” her zaman geçicidir. Nitekim 8
y›ld›r tüm tecrit, tredman uygulamalar›na, iflkencelere ra¤men tutsaklar›n
direnifli devam ediyor. Ve tecriti
parçalaman›n esas gücü de burada yat›yor.
Bugün, sald›r›lar›n özü de¤iflmemifl olmakla birlikte, F tipleri sald›r›s›
zamana yay›lm›fl olarak sürüyor. Büyük-küçük, aç›k-örtülü birçok uygulamas›yla tutsaklar› yaln›zlaflt›rmaya, bireysellefltirip bireycilefltirmeye, özünden koparmaya çal›fl›yor. De¤erlerden soyundurmay›, örgütsüzlefltirmeyi amaçl›yor. Bunlar zamana yay›lan ve mekânla desteklenen bir
tecrit politikas›yla, ince ve sinsice uygulan›yor. Devrimci-komünist
tutsaklar bu politikalara karfl› politikalar gelifltirerek yeniden üreterek
direniyorlar; dün oldu¤u gibi bugün
de say›s›z zindan direnifllerinin deneyim ve coflkusunu yüklenerek. Zindanlar y›k›lana dek.
Ulucanlar katliam›n›n
bir tan›¤›
‹flçi s›n›f›n›n k›talar› aflan sesi; Birinci Enternasyonal
Birinci Enternasyonal 28 Eylül
1964’te Londra’da Uluslararas› ‹flçi
Birli¤i ad›yla kuruldu.
Birinci Enternasyonal, iflçi hareketlerinin yükseldi¤i bir dönemde
iflçi s›n›f›n›n aras›nda birlik ve dayan›flmay› burjuvaziye karfl› ortak savafl›m› örgütlemek hedefiyle kuruldu. ‹flçi s›n›f›n›n birçok ülkede yükseltti¤i direnifl bayra¤›n›n tek bir
çat› alt›nda efl güdümlü bir flekilde
ilerlemesi ve dayan›flma ruhunu
güçlendirmesi birinci enternasyonalin amaçlar› aras›ndayd›.
Avrupa’da 1848-1849’da doru¤a ulaflan devrimci dalgan›n geri çekilmesi ile birlikte lokal düzeyde
yaflanan direnifl ve grevlere ra¤men
iflçi hareketi zay›flad›.
1850’li y›llardan itibaren tüm
Avrupa’da kömür, demir, çelik üretimi, pamuk, makine ve demiryollar› inflas› alan›nda ekonomik anlamda büyük bir at›l›m yafland›.
Bu ekonomik geliflim iflçi s›n›f›n›n say›sal ve nitelik olarak geliflmesine neden oldu. 1857–1858 aras›nda yaflanan bunal›m ile birlikte
giderek yükselmeye bafllayan iflçi
hareketi iflçi s›n›f›n›n talepleri u¤runa yeniden meydanlara ç›kt›¤› bir
süreci tetikledi. ‹flçi s›n›f› insanca
yaflam koflullar› ve örgütlenme hakk› için mücadeleye dört elle sar›lmaya bafllad›. Sendikal örgütlülüklerin temellerini infla etti, 8 saatlik
iflgünü talebini gündeme soktu.
Londra’da Temmuz 1859’da bir
iflçi komitesi, 10 saatlik iflgücünün
ücretler düflürülmeden 9 saate düflürülmesi talebiyle tüm inflaat iflçilerini kapsayan bir grev örgütledi.
Grev iflçi s›n›f›n›n fabrikalarda
ve çal›flt›klar› yerlerde kendi örgütlülüklerini kurma haklar›n› kazanmas› ile sonuçland›. Grev boyunca
iflçi komitelerinde sendika konseyleri do¤du. 1860 y›l›nda kurulan
Londra Sendika Konseyi ‹ngiliz iflçi
hareketi içinde belirleyici bir hale
geldi. ‹nflaat iflçilerinin bir y›l sonra
gerçeklefltirdi¤i ikinci grev ile 9 saatlik çal›flma süresi ücretler düflürülmeden kabul edildi.
1861-1865 Amerikan iç savafl›
on binlerce tekstil iflçisinin iflten
at›lmas›na neden oldu. ‹ngiliz iflçi s›n›f› ‹ngiltere’nin savafla girmesini
protesto ederek Londra ve Manchester’da kitlesel eylemler düzenledi.1863’de Polonyal›lar Rus çarl›¤›na karfl› ayakland›lar. Bu durum
geçmiflten beri Polonya halk› ile
güçlü ba¤lar› olan Frans›z ve ‹ngiliz
iflçi s›n›f›n›n dayan›flma duygular›n›
yeniden canland›rd›. Londra’da sendika önderleri Polonya devrimi ile
dayan›flmak amac›yla büyük bir toplant› örgütlediler. Toplant›ya Frans›z delegeler de kat›ld›. 27 Temmuz
1863’te Polonya ile dayan›flma amac›yla bir toplant› daha örgütlendi.
Bu toplant›dan sonra aç›klanan
Deklarasyon’da tüm dünya iflçi s›n›f›n›n birlikte hareket etmesi, ucuz
iflgücü olarak kullan›lmas›na karfl›
ç›kmas› ve Polonya devrimini desteklemesi isteniyordu.
Böyle bir örgütlülü¤ün kurulmas› amac›yla aralar›nda Karl
Marks’›n da oldu¤u 32 kiflilik geçici
bir Merkez Komitesi kuruldu. 28
Eylül 1864’te Londra’da bir araya
gelen de¤iflik uluslardan isçiler iflçi
s›n›f›n uluslararas› birli¤i olan Uluslararas› ‹flçi Derne¤i–1. Enternasyonal’i kurdular.
Birlik kurulufl amac›n›; “fiimdiki
dernek ayn› hedefi yani iflçi s›n›f›n›n
ilerlemesi ve tam olarak kurtuluflunu amaçlayan ve çeflitli ülkelerde
var olan iflçi dernekleri aras›nda
ba¤lant›n›n ve iflbirli¤inin merkez
noktas›n› sa¤lamak üzere kurulmufltur” sözleri ile dünya kamuoyuna duyurdu.
1. Enternasyonal da¤›ld›¤› gün
de kadar fliddetli ideolojik tart›flmalara sahne oldu. Proudhoncular,
Bakuninciler ve ‹ngiliz Trade Unioncular Marksizm’e sald›rarak iflçi
s›n›f›n›n gözündeki itibar›n› düflürmeye çal›flt›lar.
1. Enternasyonal yedi kez topland› ve son olarak 1876’da kendini fesh etti..
‹flçi s›n›f›n›n uluslararas› dayan›flmas›n›n önemli bir ihtiyaç bu süreçte 1. Enternasyonal zengin bir
tecrübe ve bilgi kayna¤›d›r. Emperyalizmin tüm dünyada sald›rganl›¤›n› hak gasplar›n› artt›rd›¤› günümüzde iflçi s›n›f›n›n her ülkedeki
grev ve direnifllerini uluslararas›
düzeyde ortaklaflt›rmak mücadelenin büyütülmesinde önemli bir
ad›m olacakt›r.
Kültür-sanat
Bir silah olarak medya ve yozlaflma...
S›n›fl› toplumlarda devlet; toplumu bask› ve denetim alt›nda tutabilmek için bask› ayg›tlar›n›n yan› s›ra (asker, polis ve hukuk sistemi)
ideolojik ayg›tlar›n› da iflletmifltir
daima. Ki iflin denetim k›sm›n›, a¤›rl›kl› olarak ideolojik ayg›tlar üstlenmifltir. Devletin ideolojik ayg›tlar›ndan okul, aile, din gibi kurumlar
resmi ideolojiyi içsellefltirmek ve
sistemin yeniden üretimini sa¤lamak için kullan›lm›fl, böylece sisteme yönelik tepkilerin önemli bir
k›sm›, daha oluflmadan bertaraf
edilmeye çal›fl›lm›flt›r.
Kitle ‹letiflim Araçlar› ise,
genifl kitlelere ulaflmas› bak›m›ndan
birer ideolojik ayg›t olarak günümüzde çok önemli bir yere oturmufltur. Teknolojinin geliflmesi ve
iktidarlar›n bu teknolojiyi kendi yararlar›na kullanma gücü, günümüzde kitle iletiflim araçlar›n› birer bilgilenme ve haber alma arac› olmaktan ç›kar›p MEDYA ad›nda
bir silaha dönüfltürmüfltür. Hem de
iflçi ve emekçilerin kendi kendilerini vurduklar› bir silaha. Bugün, tepkileri ehlilefltirilip, kitleleri sisteme
yedeklemede çok önemli bir araçt›r medya.
Bask›yla sindirme, yok etme
politikalar›, gerici-faflist yönetimlerin vazgeçemedi¤i ve hiçbir zaman
vazgeçmeyece¤i bir yöntemdir. Ancak ikincisi de, yani ehlilefltirip yabanc›laflt›rma yöntemi de, etkilerinin daha kal›c› ve uzun vadeli olmas›, sistemin devam›na sa¤lad›¤› katk›lar nedeniyle yine vazgeçilmezdir.
Kolay ulafl›labilirli¤i, hem görsel
hem iflitsel olmas› nedeniyle rahat
tüketilebilmesi gibi nedenlerle televizyon, en güçlü Medya silah›d›r.
Geçmiflte sineman›n gördü¤ü ifllevi,
günümüzde televizyon üstlenmifltir.
2. Emperyalist Paylafl›m Savafl› s›ras›nda ve sonras›nda, sineman›n kitlelerin bilincini çarp›tmaya yönelik
olarak faflist yönetimlerce kullan›ld›¤› biliniyor. Günümüzde televizyon, evlerin içine kadar girebilme
özelli¤iyle bu ifllevi fazlas›yla yerine
getiriyor. Popüler kültür ürünü flark›lar, dizi filmler televizyon arac›l›¤›yla ulafl›yor genifl kitlelere. Asl›nda bize yabanc› hayat tarzlar›n›,
emanet birer elbise gibi geçiriyor
üstümüze. Bu ürünlerle beyinler
uyuflturulurken, bir yandan da
haber programlar›yla, kitleler
kendi sorunlar›na yabanc›laflt›-
r›l›yor. Bireysellefltirilerek, toplumsal özünden kopar›lan, sanki as›l
nedeni sistemin kendisi de¤ilmifl gibi sunulan haberler, izleyende drama etkisi yarat›p, hayata karfl› seyirci konumuna sürüklüyor.
Ne var ki uyuflturma ve yabanc›laflt›rma, sistemin korunmas› için
yeterli de¤ildir her zaman. Çünkü
kitlelerin günlük pratik içinde yaflay›p gördükleri, yine de onlarda bir
bilinç s›çramas›na neden olabilir
ve sistemi tehlikeye düflürebilir. Daha
kal›c› ve etkilerini yok etmesi daha uzun sürecek olan fley YOZLAfiMADIR. Bunun için sistem
kendi çürümüfl ve yozlaflm›fl ahlak
sistemini yayg›nlaflt›rmak ister. Yine
televizyon dizileri ve çeflitli programlar bu ifl için biçilmifl kaftand›r. Bireycilik, rekabet, s›n›f atlama ad›na her fleyin mübah say›lmas›, köfle dönmecilik.. Bütün bunlar
muhtelif dizi ve TV programlar›
arac›l›¤›yla ilmek ilmek iflleniyor.
Yar›flma programlar› arac›l›¤›yla,
birbirine çelme takarak ilerlemenin,
yükselmenin, baflkalar›n› eme¤i üzerinden rant sa¤laman›n ne kadar
do¤al oldu¤u kan›ksat›l›yor. Ayr›ca
eskiden sadece piyango, loto-toto
gibi flans oyunlar›n› sa¤lad›¤› yalanc›
umut, bir anda köfleyi dönme ve s›n›f atlama düflüncesi pekifltiriliyor.
Ancak son zamanlarda yayg›nlaflan bir program türü var ki, burjuva ahlak›n› adeta somutlayarak ek-
ranlara tafl›yor. Kendi çabalar›yla
bir hayat arkadafl› edinemeyenlere,
sözüm ona görücü usulü evlilik sa¤layan bu programlarda, hayat arkadafll›¤›, al›n›p sat›labilen bir kuruma
dönüfltürülerek bildi¤iniz muhabbet
tellall›¤› yap›l›yor. Daha önceleri
Seda Sayan vs gibi gündüz kufla¤›
programlar›nda da denenen bu
yöntem, art›k bafll› bafl›na birer TV
program› format›nda hayata geçiriliyor.
Yirmili yafllardan yetmiflli yafllara kadar bir sürü kad›n ve erke¤in
kendini sergiledi¤i bu programlarda
on dakikada “sevgi” ve “aflka” dayal› evlilikler gerçeklefltirilmeye çal›fl›l›yor.
Buradaki sevginin ölçüsü ise
belli. Kim evlenirken yan›nda
kaç daire, ne kadar gelir getirebiliyorsa “sevginin” ve “aflk›n” oran› da o kadar art›yor.
Kad›n ve erkekler ekranda yan yana gelerek ya da biri ekranda biri
telefonun bafl›nda pazarl›klar›n› yaparken, aradaki sunucu-muhabbet
tellal› ise pazarl›¤› k›z›flt›r›yor. Malum pazarl›k ne kadar k›z›fl›rsa reyting, dolay›s›yla reklam gelirleri de
o kadar artacak. Yani pazarl›ktan
TV kanal›na düflen pay! Hem de aslan pay›… Böylelikle burjuva medya
bir yandan kendi çarp›k ahlak anlay›fl›n› kitlelere dayat›p, yaflam biçimlerini yozlaflmas›na katk›da bulunurken, bir yandan da sermayesini art›r›yor. Her iki durum da
burjuvazinin yarar›na...
Evlili¤in ticari bir kurum olarak
düflünülmesi, burjuvaziye özgü bir
durumdur. Her fleye, insana dahi
meta gözüyle bakan burjuvazi, do¤al olarak evlili¤i de ortaklar› bir
araya geldi¤i ticari bir anlaflma olarak görmektedir. Çünkü sermaye
sahibi iki ailenin biraraya gelmesi
daha büyük bir sermaye, dolay›s›yla
daha büyük yat›r›mlar ve daha çok
kâr anlam›na gelir onlar›n gözünde.
Yanlar›nda, emeklerinden baflka getirecek fleyi olmayan iflçi-emekçiler
içinse durum farkl›d›r ve farkl› olmal›d›r. ‹flçi ve emekçiler evliliklerine tam bir hayat arkadafll›¤›, birbirine ve birbirlerinin eme¤ine sayg›
duyduklar›, aflk›n ve sevginin de bu
kavramlar üzerinde olufltu¤u bir
kurum olarak bakmak zorundad›r.
Ezilen s›n›f›n evliliklerinde, feodal
düflüncenin, gelenek ve göreneklerin yaratt›¤› erkek egemen yap›
yads›namaz elbette. Hala görücü
usulü, ailelerin dayatmas›yla yap›lan
evliliklerin varl›¤› bir gerçektir. Ancak bunun afl›lmas› ancak s›n›f bilincinin kavranmas›yla mümkündür…
Aksi halde burjuvazi kendi ahlak›n›
ve anlay›fl›n›, kendi yarar›na dayatmaya devam edecektir.
İşçi-köylü 15
19 Eylül-2 Ekim 2008
Yaflama ›fl›k tutan sözler...
* Düflünmekten utanm›yorsan, söylemekten de utanma. (Montaigne)
* ‹ki adam hapishane parmakl›klar›
aras›ndan bak›yor. Biri çamuru görüyor, di¤eri gökyüzünü… (Anonim)
‹stenç ile ayn› anlam› tafl›yan irade: “‹nsan›n bir eylemi gerçeklefltirme sürecindeki iç ve d›fl
çeliflmeleriyle belirlenen bilinçli kararl›l›¤›” olarak tan›mlanabilir. Di¤er bir deyiflle, bir fleyi
yapma ya da yapmamay› fleçmemizi
sa¤layan etkidir. Kal›t›mla gelen
genlerden yans›yan özelliklerin, e¤itim, çevre-koflullar› ve etmenlerinin
gelifltirilmesi sonucu, kifliyi yaflam
boyu etkileyen bir öge olarak, bireyin azmini yönlendiren ve düzenleyen irade, kifliye özgü nitelikler
gösterir.
Çocuklu¤un geliflim dönemleri
izlendi¤inde, ilk yafl›n sonuna do¤ru
çocu¤un kas ve hareket dizgesinin
de¤iflimi gözlenebilir. (Aya¤a kalkmak ve yürüyebilmek gibi yatay ve
ba¤›ml› olufltan, dikey ve hareketli,
özerk olufla geçifl gibi.) Bunun yan›
s›ra, çocukta ifleme ve d›flk›lama ifllevlerini gören kaslar olgunlaflmakta, art›k iste¤e göre yap›labilmektedir. Yani çocuk isterse tutabilir, isterse b›rakabilir. Böylece birbirlerine karfl›t iki istek, iki e¤ilim ortaya
ç›kar ve birbirine karfl›tl›klar aras›nda seçim yapma iradesi kazan›r. Bu
durum, insan için yeni bir yetinin
geliflmesi demektir; istemek ya da
istememek; yapmak ya da yapmamak. Bu ayn› zamanda özerklik
duygusunu biçimlendirir ve giderek
toplumsal anlam tafl›yan birçok davran›fla yans›yarak genifller... Kendini
denetleyebilme duygusundan iyi niyet ve onur duygusu do¤ar. Öyleyse özerklik duygusu, bireyin
yaln›zca ayr›laflm›fl oldu¤unun
alg›lanmas› de¤ildir. Ayn› zamanda, karfl›t dürtü ve e¤ilimler aras›nda bir seçim yapabilme ve kendi kendisini denetleyebilmedir.
‹nsan iradesi her insan›n do¤ufltan gelen fiziksel ve ruhsal yap›s›na,
ald›¤› e¤itime ve yaflad›¤› toplumsal
çevreye göre farkl›l›klar gösterir.
Bu nedenle, çeflitli olaylar karfl›s›ndaki davran›fllar›na göre insanlara
iradesiz, zay›f iradeli, güçlü iradeli
ve özgür iradeli gibi s›fatlar veririz.
‹radenin iki temel bilefleninden bahsetmek mümkün. Bunlardan ilki
“seçme ve karar verme” iken ikincisi de “eylemdir”.
1. Seçme ve Karar Verme: Seçimlerimizi eyleme dönüfl-
*Rüzgar mumu söndürür, yang›n›
alevlendirir. (Anonim)
* Küçük ifllerle u¤raflanlar, ço¤u zaman büyük iflleri göremeyecek hale
gelir. (Benjamin Franklin)
* En büyük zaman h›rs›z› karars›zl›k-
türebildi¤imiz oranda irademizi kullanm›fl oluruz. Özgür seçimler yapamad›¤›m›z, seçim yapsak bile bu seçimler do¤rultusunda eylemde bulunamad›¤›m›z zaman irade eksikli¤i
içinde yaflar›z. ‹rade eksikli¤i gösterdi¤imizde de niteli¤i düflük bir varolufl sergilemifl oluruz.
Karar verme; sorun çözme
ve bir engeli aflman›n her evresinde
temel bir aflama oluflturur. “Karar”
sözcü¤ü, “bir sorun üzerinde düflünerek uygun olan çözümü bulmak
ve bu çözümü eyleme geçirmek”
anlam›na gelir. Eylemin niteli¤ine
göre bu bazen bir de¤il bir dizi karar anlam›na gelebilir. Son tahlilde
karar, bütün karmafl›k ifllemlerin,
süreçlerin sonucunda ulafl›lan
“evet” ya da “hay›r” cevab›na indirgenebilir. Kararl› davran›fl, al›fl›lagelen, iradeli davran›fl anlam›na geliyor. Karars›zl›k
flehitleri için verilen yemekle bafllad›. Yeme¤e kat›lan kitle, yemekten sonra yap›lacak yürüyüfl için, sloganlar eflli¤inde
toplanma yerine do¤ru harekete geçti.
Burada kortejler oluflturulurken, kortejin en önünde mahallemizin flehitlerine
ait foto¤raflar›n yer ald›¤› bir pankart ve
onun arkas›nda ise, “31. y›l›nda 2 Eylül
ruhuyla yozlaflmaya karfl› kültürü-
amaçl› ve örgütlü olanlara “eylem”
ad› verilir. Bir kiflinin eylemleri bafll›ca iki nedene dayanabilir: ‹lk neden, eylem, bireyin kendi seçimine
dayanabilir. E¤er kendi seçimlerimize dayanarak eylemde bulunursak,
bu durumda irademizi sergiliyoruz
demektir.
‹kinci neden ise, bireyin eylemi,
baflkalar›n›n seçimlerine dayanabilir.
Bu koflulda eylemlerimiz bir baflka
iradenin ürünüdür. Bazen de içimizdeki isteklere uygun do¤ru seçimler
yapar›z, ancak bunlar› eyleme dönüfltürmekte güçlük çekeriz. Gerek
isteklerimize uygun seçimler yapabilmek, gerek bu seçimleri eyleme
dönüfltürebilmek, insanlar›n kendilerini ve birbirlerini e¤itmeleriyle
mümkündür. ‹rade e¤itimi her yaflta
olas›d›r; ancak bu e¤iti-
* Ad›m ad›m küçük baflar›lar dizisi
yaratabilirsin. Her yolculuk ilk ad›mla
bafllar. Ama gidece¤imiz yere
ulaflmak için ikinci, üçüncü ve gerekli
tüm ad›mlar› atmak zorunday›z.
(Dan Millman)
* Bir noktaya ulaflman›n yirmi
de¤iflik yolu olabilir… Ama bir an
mesi, geçmiflinin derinliklerinde
adeta gömülü bulunan; eski, köhnemifl ve peflin yarg›l› düflünce ve al›flkanl›k putlar›ndan kendisini s›y›rma
çabas›na girmesi ile olas›d›r. Do¤ru
düflünce al›flkanl›¤› edinme; bir e¤itim olay› ve bir yaflam felsefesidir.
Çünkü insanl›k hep olumsuz ifadeler, korkular ve yorumlarla düflünmeye flekillendirilmifltir.
Bir konuyu iyi anlayabilmek için,
öncelikle, zihnin, o konuyu do¤ru
anlayacak flekilde donat›lmas› ya da
konuyu do¤ru anlamaya haz›r hale
gelmesi gerekmektedir. Bunun
ad›, do¤ru düflünmeyi bilmektir. Herkes, do¤al olarak, do¤ru düflünmenin ne oldu¤unu düflünmeden do¤ru düflündü¤ünü düfl ü -
.
.
.
e
n
i
r
e
z
ü
e
d
‹ra
ise, insan›n davran›fl
ve eylemlerindeki dengeyi, düzeni,
ölçüyü ve uyumu bozar. Karar vermenin ve eyleme geçmenin önemi,
televizyon kanallar› aras›ndan izlenecek program›n seçiminde bile ortaya ç›kar. Karars›zl›k, fiziksel ve içsel çat›flmaya, çeliflmeye yol açt›¤›ndan, kiflinin huzur ve rahat›n› kaç›r›r. Önemli-önemsiz pek çok konuda iradeli davran›fla ihtiyac›m›z vard›r. K›saca seçme, önümüzdeki
olas› seçeneklerden birini di¤erlerinden ay›rmak ve gerçeklefltirmek demektir.
Gerçekten de ne istedi¤imizi bilmemiz, yani seçim yapmam›z önemlidir. Sa¤l›kl› seçimler yapabilmek bireyi güçlü k›lar. Seçim yapmakta s›k›nt›ya düflmemizin temel nedeni,
duygu ve isteklerimizi yeterince bilmemektir. Gerçek isteklerimizi fark
edebildi¤imiz ölçüde, sa¤l›kl› seçimler yapmam›z, kararlar›m›z› s›k›nt›ya
düflmeden vermemiz kolaylafl›r..
2. Eylem: Seçimlerimiz, gözlenebilir nitelikte olur veya olmaz. Eylemde bulundu¤umuzda, ise seçimlerimiz gözlenebilir hale gelir. Eylem
ve davran›fl efl anlaml› olmay›p, bütün davran›fllar›m›z içinden bilinçli,
Yaflfla
as›n 2 Eylül direniflfliimiz!
1 May›s Mahallesi halk› 2 Eylül
1977’de, 5’i Partizanc›, toplam 12 flehit
vererek, binbir türlü zorlukla, kanlar›n›
harç yaparak kurduklar› mahallelerine
bir kez daha sahip ç›karak, 2 Eylül flehitlerini yapt›klar› yürüyüflle unutmad›klar›n› bir kez daha gösterdiler.
2 Eylül Sal› günü gerçekleflen yürüyüfl, saat 16.00’da Pir Sultan Abdal Kültür Derne¤i ve Cemevi’nde, mahallemiz
t›r. (C. Floyd)
* Yapaca¤›m diye vakit geçirme, yapt›m de! (Plautus)
* Büyük adamlar›n amaçlar›, küçük
adamlar›n ise yaln›zca istekleri vard›r.
(Dünya atasözü)
* Daha iyi olmaya çal›flmayan, iyi
olarak da kalamaz. (Cromwell)
ne sahip ç›k” yaz›l›, eylemi örgütleyen
kurumlar›n isimlerinin de yer ald›¤› bir
di¤er pankart aç›ld›. Pankartlar›n ve sloganlar›n ortak oldu¤u yürüyüfle, herkes
kendi flamalar› ve dövizleriyle kat›ld›.
Partizan, Halk Cephesi, DTP, ESP,
DHP ve daha çok say›da kurumun kat›l›m›yla örgütlenen yürüyüfle, bizler de
Partizan olarak flamalar›m›zla ve kitlesel
bir kat›l›m sa¤lad›k.
Yürüyüfl boyunca “Yaflas›n 2 Eylül
direniflimiz”,
“2
Eylül
flehitleri
ölümsüzdür”, “2
Eylül’ü unutma mahallene sahip ç›k”
gibi sloganlar at›l›rken, yürüyüfl son
durakta bulunan,
30 A¤ustos ‹lkö¤retim Okulu’na kadar sürdü. Burada
kitlenin toplanmas›yla program bafllat›ld›.
Önce 2 Eylül flehitleri flahs›nda, tüm devrim flehitleri için 1 dakikal›k sayg› duruflu
yap›ld›. Daha sonra ise, eylemi örgütleyen kurumlar ad›na ortak bas›n metni
okundu. Bas›n metninin okunmas›ndan
sonra eylem sloganlar›n at›lmas›yla sonland›r›ld›.
(1 May›s Mahallesi Partizan)
min çocuklara verilmesi daha ifllevsel olabilir.
Çocuklara irade e¤itimi vermek istedi¤imizde temel strateji ve yaklafl›m›m›z, çocu¤un tek bafl›na verebilece¤i temel bir tak›m kararlar› ona
b›rakmak olmal›d›r. Bir tak›m küçük
kararlar› sürekli çocuklar ad›na verdi¤imiz zaman, onlar› gelecekte özgür seçimler yapamayan, iradesi zay›f bireyler haline getirmemiz muhtemeldir.
Ak›l, sezgi, e¤itim ve kültür gibi
bireyin düflünce ve bilincini oluflturan olgular, bireyin iradi davran›fllar›n› da belirlemektedir. Bu flekilde,
bir davran›fl›n iradi de¤erlendirilebilmesi için, o davran›fl›n düflünce
ve sorumluluk ürünü olmas› gerekecektir. Yaflamda düflünce eylemden önce gelir. Yani kiflinin
bir eylem yapabilmesi için, önce o
eylemi yapt›ran düflüncenin olgunlu¤a eriflmesi gerekir. Bir kiflinin yapt›¤› eylemlere bakarak, ald›¤› kararlar› irdeleyerek, o kiflinin düflüncesinin ak›fl fleklini ve formasyonunu
anlamam›z olas›d›r. Düflünce, tüm
çat›flan güçlerin, tüm olumlu
ve olumsuzluklar›n birbirleriyle karfl› karfl›ya geldikleri ve sürekli savaflt›klar› bir arenad›r.
‹nsan›n düflünce tarz›n› de¤ifltirebil-
nür.
Oysa insan›n önyarg›lar› vard›r; zaman zaman, baz› olay ve olgular›, “ifline geldi¤i flekilde” anlama ve
de¤erlendirme gibi kötü bir al›flkanl›¤a sürüklenebilmektedir. Bazen,
ç›karlar insan›n do¤ru düflünmesini
engellemektedir. Bazen de sosyal
bask›, insan› do¤ru düflünme yöntemleri konusunda miyoplaflt›rabilmekte, hatta körlefltirebilmektedir.
Do¤ru düflünmek, insan›, olay
ve olgular› olduklar› gibi görmek, fikirler ve olaylar aras›ndaki ba¤lant›lar› do¤ru tespit etmek, do¤ru aç›klamak, do¤ru anlamak ve do¤ru yorumlamakt›r. Normal s›n›rlar›n ötesindeki korku, sevgi, ba¤›ml›l›k, duyars›zl›k, do¤ru düflünmeyi engelleyen nedenler aras›nda say›lmaktad›r. Zihnin do¤ru çal›flabilmesi
için, insan akl›n›n çeliflkileri kolayca fark edebilme özelli¤inin
körelmemifl olmas› laz›md›r.
Bir çeliflmeyle karfl›laflt›¤› zaman aktif hale geçmek insan akl›n›n özel niteliklerinden biridir. ‹nsanl›k tarihindeki her türlü ilerleme buradan
kaynaklan›r. ‹nsan, çeliflmeleri bilinçli flekilde fark edip de buna karfl› eylemle tepkide bulunmaktan al›konacak olursa, bu çeliflmelerin varl›¤›n› ister istemez inkar etmifl olacakt›r. Çeliflmeleri uyumlu bir hale
getirme, böylece onlar› inkar etme,
Gazete/Okur
önce bunlardan birine bafllamal›s›n›z.
(Ralph Waldo Emerson)
* Riske girmeyen ilerleyemez,
kaplumba¤a bile ilerlemek için
kafas›n› d›flar› ç›karmak zorundad›r.
(La Edri)
* Yapmad›¤›n›z at›fllar›n % 100’ünü
›skalars›n›z. (Wayne Gretzky)
bireysel hayattaki rasyonalizasyonlarla toplum hayat›ndaki burjuva
ideolojilerin sayesinde gerçekleflmektedir. fiu var ki, kendi kültüründen olan insanlar›n ço¤unun paylaflt›¤› ya da güçlü otoritelerin öne sürdü¤ü düflünceleri gerçekmifl gibi kabul etmek de insan›n üzerinde düflünülmesi gereken özelliklerinden
biridir. Çeliflmeleri uyumlu hale getirmeye çal›flan burjuva ideolojiler
kamuoyu ya da otoriteler taraf›ndan desteklenecek olursa, insan›n
kendisi tam olarak huzura kavuflmasa bile, akl› yat›flm›fl olacakt›r. ‹radelerin k›s›tlanmas›nda etkin güç
olarak medyan›n ifllevi burada bir
kez daha görülebilir.
‹nsan, sosyal bir çevre içinde
do¤ar, yaflar ve ölür. ‹nsan›n yaflad›¤› bu sosyal düzeni sa¤layan sosyal
iliflkilerinin zeminini oluflturan hukuk, din ve ahlak kurallar› mevcuttur. ‹nsan kendi iradesiyle bütün
yapt›klar›ndan veya yapamad›klar›ndan dolay› kendine karfl› birey olarak sorumlu olman›n yan› s›ra, topluma karfl› hukuken ve ahlaken de
sorumludur. Ne bireysel, ne de sosyal hiçbir varl›¤›n bilinçsizce veya tesâdüfi hareket etti¤i düflünülemez.
Her hareketi meydana getiren neden olarak mutlaka bir iradenin ve
belli bir amac›n varl›¤› kaç›n›lmazd›r.
Toplumsal hareketlerde de sosyal
bir irade söz konusudur. Buna, bireysel iradelerin toplumsal boyuttaki bir örgutlenmesi diyebiliriz. Hukuk kurallar›, zorla yapt›r›m gücü
olan kurallar olup, s›n›fsal irade taraf›ndan konulan ve insan davran›fllar›n› yönlendiren emir, yasak ve
izinler olarak tan›mlanabilir. Hukuk
da, hukuk kurallar›n›n bütününden
oluflmufl bir düzendir. O halde, hukuk düzeni, insan davran›fllar›n›n
egemen irade taraf›ndan yarat›lan
zorlay›c› bir bask› düzeni olarak tan›mlanabilir.
Özgür ‹rade
“Hür ‹rade, konuyu bilerek karar
verme gücünden baflka bir fley de¤ildir.” Engels
Ak›l ve özgür iradenin ön plana
ç›kmas›yla ilk fikir çat›flmalar›, farkl›l›k ve anlaflmazl›klar da su yüzüne
ç›kmaya bafllar. Bu, bir yerde bir y›¤›n anlaflmazl›klar olarak görünse
bile insan›n geliflmesinin de bafllan-
g›ç noktas›d›r. Yaflamda hiçbir
fley, önündeki engelleri y›kmadan elde edilemez. ‹nsanlarda
karar alma ve karar› yerine getirebilme özgürlü¤ü vard›r. Karar alma,
olanaklar karfl›s›nda bunlardan birini seçebilme serbestisidir. ‹nsan bu
yetkiyi küçüklü¤ünden beri kendinde bulur. Dolay›s›yla düflünce özgürlü¤ü ve bunu uygulama yani hür
irade do¤al olarak insanda do¤ufltan
varolmaya bafllar. Tasarlad›¤›m›z bir
eylemi, düflünceye uygun olarak
gerçeklefltirebilme, ancak iç ve d›fl
koflullar›n uygunlu¤uyla mümkün
olur.
Nedensellik ilkesine göre evrende oluflan her hareketin bir nedeni
olmak zorundad›r ve ortaya ç›kan
hareket veya enerji de baflka sonuçlara neden teflkil etmektedir. Filmi
geriye do¤ru oynatt›¤›m›zda, evrende ilk atomun ya da ilk enerjinin
oluflum an›, yine evrendeki son atomun ya da son enerjinin oluflumunun veya yok olmas›n›n nedeni olmaktad›r. K›sacas› kat› ve de¤ifltirilemez bir neden-sonuç iliflkisi içinde
kesin ve de¤ifltirilemez bir kader
kavram› ortaya ç›kmakta olup, böyle bir evren modelinde, özgür iradeden bahsetmenin mümkün olmad›¤› art›k anlafl›lmaktad›r. O nedenle nedensellik ilkesi kat› kurallardan
kurtularak, olas›l›¤› da kendi içinde
bar›nd›ran biçimde, diyalektik yoruma yönelifl halindedir.
Bireyin yap›p etmelerindeki seçeneklere kendi istem ve e¤ilimleri
do¤rultusunda karar verme yetene¤i ya da gücü olan irade, insana do¤ufltan verilme bir yeti olmay›p, bireyin bu yetiyi yarat›c› ve etkin flekilde kullanabilmesi için bir mücadele vermesi gerekmektedir. Bu u¤rafl ve mücadele iki ayr› alanda söz
konusudur. Bunlardan ilki ve mücadelesi daha kolay olan›, bask›lara ve
d›fl etkilere karfl› olan savafl›md›r.
Bu savafl›m› kazanabilen birey, kendisine ait tüm düflünce, davran›fl ve
eylemlerine kendi karar verebilir.
Di¤eri ve daha zor olan› ise, bireyin
kendi benli¤ine karfl› olan içsel savafl›m›d›r. Bu savafl›m›n belir¤in özelli¤i de, kiflinin öncelikle dürüstlük ve
cesaretle eylem ve davran›fllar›ndaki hata ve kusurlar›ndan dolay›, özelefltiride bulunabilmesidir.
(Bir ‹K okuru)
Yeni kot markas›: Ölü Jean!
Silikozis hastal›¤›na yakalanan
iflçilerle dayan›flmak için oluflturulan kottaslama.org internet sitesinin 6 Eylül Cumartesi günü
‹HD ‹stanbul fiubesi’nde düzenledi¤i bas›n toplant›s›nda ölüme
mahkum edilen iflçilerin yaflad›klar›
anlat›ld›. Toplant›ya, Dr. Figen
Arsevem, ‹. Ü. Ö¤retim Üyesi
Prof. Dr. Zeki K›l›çaslan, Av.
Özlem Ayata ve kot tafllama iflçileri Mehmet Bekirbaflak, Gazi
Polat ve Hamza Gültekin kat›ld›. “Kotlar beyazl›yor, hayatlar
karar›yor” fliar›yla düzenlenen
toplant›da, tedavisi olmayan Silikozis hastal›¤› ile ölüme mahkûm edilen kot tafllama iflçileri, çal›flma koflullar›n› anlatt›. ‹flçiler, gerekli koruyucu maddelerin pahal› oldu¤u
için patronlar taraf›ndan al›nmad›¤›n› belirtti. Türkiye’de 10 bine yak›n
kot tafllama iflçisinin bulundu¤unu
dile getiren iflçiler, ço¤unun yaflad›klar› hastal›ktan habersiz oldu¤unu da ifade etti.
Toplant›y› düzenleyen kurumlar
ad›na bir konuflma yapan Çi¤dem
Bayrak “fiirketler, markalar bu iflçiler için ölüm oluyorlar. fiirketler,
Silikozis Hastal›¤› nedeniyle Avrupa’n›n çeflitli ülkelerinde yasaklanmas›yla buralara tafl›nd›lar. Levis,
Lee, Little Big, Diesel, Mavi,
Collezion ve Adil Ifl›k gibi yabanc› ve yerli marka flirketler, iflçilerin
nas›l çal›flt›klar›n› bildikleri halde bu
rezalet uygulamay› sürdürdüler.
Vicdans›z bir flekilde hastal›¤› ve
ölümleri izlediler. Bilinçli olarak öldürdüler” diye konufltu. Bayrak,
Çal›flma Bakanl›¤›’na ba¤l› müfettifllerin, sorunu gündemlefltirenlere,
konunun üzerine gidenlere “Bu
konuyu fazla kurcalamay›n, ihracat›m›z fazla” dedi¤ini belirtti.
Sinevizyon gösterimi de düzenlenen
toplant›da kot tafllama iflçileri yaflad›klar›n› aktard›. Mehmet Bekir
Baflak, y›llard›r çal›flt›¤›n› ve Silikozis hastal›¤›na yakaland›¤›n› söyledi.
Hastanede yatarken patron taraf›ndan iflten at›ld›¤›n› söyleyen Baflak
“Çal›flma koflullar› berbat, yo¤un
toz ve dumandan atölyede iyi ›fl›kland›rma olmas›na ra¤men mal› göremiyoruz. Ço¤u iflçi aral›ks›z çal›flmaya zorlan›yor” dedi. ‹flçi Hamza
Gültekin ise denetimsizlik yüzünden çok say›da iflçinin kötü koflullarda çal›flmas›n›n önüne geçilmedi¤ini belirtti. Gültekin, bask›lar sonucu birkaç atölyenin k›smi de olsa
çal›flma koflullar›n› düzeltti¤ini söyledi.
Prof. Dr. Zeki K›l›çaslan, ba-
kanl›¤›n gerekli ilgiyi göstermedi¤ini
ve müfettifllerin denetimlerden kaç›nd›klar›n› kaydetti. Silikozis’in
meslek hastal›¤› kapsam›na al›nmad›¤›n› belirten K›l›çaslan, hastal›¤›n
ücretsiz tedavi edilmesi gerekti¤ini,
çal›flt›r›lan iflçilerin kay›t d›fl› ve sigortas›z oldu¤unu ifade etti.
Kot tafllama iflçileri
katillerin peflinde!
9 Eylül Sal› günü Bak›rköy
Adliyesi’nde biraraya gelen kot
tafllama iflçileri atölyelerinde gerekli önlemler al›nmad›¤›n› hat›rlatarak
sorumlular hakk›nda savc›l›¤a suç
duyurusunda bulundular. Burada
bir bas›n aç›klamas› yapan iflçiler,
röntgen filmleri üzerlerinde “KottafllaMA”, “Kotlar beyazl›yor,
hayatlar karar›yor” ve “Kapitalizm öldürür” yaz›l› dövizler tafl›d›. Kot tafllama iflçileri bas›n aç›klamas› yapt›ktan sonra Çal›flma ve
Sosyal Güvenlik Bakanl›¤› yetkilileri, ilgili yerel yönetimler ve
patronlar hakk›nda suç duyurusunda bulundular. Aç›klamay› okuyan
Abdülhalim Demir, ma¤duriyetlerini dile getirmek için topland›klar›n› ifade etti. Demir, “Akci¤erlerimiz bitmifl durumda. Efora ba¤l›
nefes darl›¤› çekiyoruz. Ama bakmakla yükümlü oldu¤umuz ailelerimiz var. Akci¤erlerimizin patlama
riskine ra¤men, onlara bakmak için
ç›rp›n›yoruz. Daha önce kamuoyuna yazd›¤›m›z mektuplarla da ma¤duriyetimizi dile getirdik, ama herhangi bir devlet kurumundan bize
el uzat›lmad›” diye konufltu. Eyleme
Herkese Sa¤l›k Güvenli Gelecek
Platformu, Çapa T›p Fakültesi temizlik iflçileri, Emekli-Sen, Belediye-‹fl ve Tekstil-Sen üyeleri destek
verdi.
(‹stanbul)
±CMYK
UMUT YAYIMCILIK VE BASIM SANAY‹ LTD. fiT‹
Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah.
‹mam Murat Sok. No:8/1
Aksaray-Fatih/‹STANBUL
Tel: (0212) 521 34 30 FAKS: (0212) 621 61 33
Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Çilem ÖNSEL
Bask›: Gün Matbaac›l›k Beflyol Mah. Telsizler Mevkii
Akasya Sk. No:23/A K.Çekmece/‹stanbul Tel: 0212 426
63 30-580 63 80
iflçi-köylü
Demokratik Halk ‹ktidar› ‹çin
www.iscikoylu.org
B‹Z HALKIZ GELECEK ELLER‹M‹ZDED‹R
e-mail: [email protected]
BÜROLAR
KARTAL: ‹STASYON CAD. DÖRTLER APT. NO: 4/2 KARTAL, TELEFAKS: (0216) 306 16 02 Cep: 0 537 270 75 60
ANKARA: SIHHIYE MAH. SÜLEYMAN SIRRI SOK. YUNT AP. NO: 19/7 ÇANKAYA TEL: (0312) 430 67 65 Cep: 0 535 562 33 72
‹ZM‹R: 856 SOKAK, NO:48/203 KEMERALTI KONAK, TEL: (0232) 446 78 07 Cep: 0 555 561 04 03
MALATYA: DABAKHANE MAH. TURGUT TEMELL‹ CADDES‹ BARIfi ‹fiHANI KAT: 3 NO: 94
ERZ‹NCAN: ORDU CAD. ORDU ‹fiHANI KAT:3 TEL: (0446) 223 67 18 CEP: 0 536 697 94 19
BURSA: SELÇUK HATUN MAH. ÜNLÜ CAD. SÖNMEZ ‹fi SARAYI KAT: 2 NO: 185 HEYKEL, TEL: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 613 81 98
MERS‹N: S‹L‹FKE CAD. ÇAVDARO⁄LU ‹fiHANI KAT: 3 NO: 118 MERS‹N Cep: 0545 685 25 27
AVRUPA MERKEZ BÜRO: WESELER STR 93 47169 AS-DRUCK DUISBURG-ALMANYA TEL: 0049 203 40 60 958 FAKS: 0049 203 40 60 959
12 Eylül’ü unutmad›k
“Bizim çocuklar” darbe yapt›,
“‹yi çocuklar” görev baflfl››nda!
‹STANBUL
12 Eylül Askeri Faflist Cuntas›’n›n y›ldönümünde ülkenin birçok
yerinde protesto eylemleri yap›ld›.
Ülkemiz tarihinde halk›n bütününe
karfl› yap›lan en kanl› hareketlerden
birisi olan 12 Eylül AFC’si devrimci
mücadele aç›s›ndan çok ciddi bir
dönüm noktas› olarak tarihteki yerini koruyor.
14 Eylül Pazar günü ‹stanbul’da Kad›köy ‹skele Meydan›’nda kitlesel bir miting düzenlendi. Mitinge kat›lan demokratik kitle
örgütleri ve siyasi partiler, 12 Eylül’den Ergenekon’a darbecilerin
yarg›lanmas›n› istediler. Partizan’›n
“Bizim çocuklar” darbe yapt›
“iyi çocuklar” görev bafl›nda12 Eylül’ü unutmad›k” pankart›yla kat›ld›¤› eylemde yürüyüfl kolu
boyunca darbenin yaratt›¤› hasarlar
ve kay›plar› anlatan ajitasyon konuflmalar› yap›ld›. Miting daha
bafllamadan Partizan çal›flan› Togay Okay’a keyfi gerekçelerle sald›ran ve gözalt›na alan polis ayn› sald›rganl›¤›n› aramalar s›ras›nda da
göstererek k›sa süreli çat›flma ç›kmas›na neden oldu. Arama noktas›nda PSAKD üyesi bir kifliyi gözalt›na almak isteyen polis Partizan kortejine de sözlü tacizde bulundu.
PSAKD üyesinin gözalt›na al›nmas›na izin vermeye Partizan kitlesi ile
polis aras›nda çat›flma ç›kt›. Polis biber gaz› s›karak kitleye sald›rd›. Ç›kan çat›flmada çok say›da polis yaraland›.
Çat›flmalar›n yat›flmas›n›n ard›ndan Tertip Komitesi ad›na haz›rlanan aç›l›fl konuflmas› okundu. Konuflmada, 12 Eylül AFC’sinin dün
yaratt›klar›yla bugün nas›l varl›¤›n›
sürdürdü¤ü, iflçi ve emekçi halka nas›l bask› ve zulüm arac› haline dönüfltü¤ünü anlatan vurgulara yer verildi. Ard›ndan, DTP ‹stanbul Millet Vekili Sabahat Tuncel,
KESK ‹stanbul fiubeler Platformu dönem sözcüsü ve Tüm
Bel-Sen Genel Baflkan› Kadri
K›l›nç da birer konuflma yapt›. K›l›nc’›n ard›ndan Rojin sahne alarak
türküler söyledi. Sonras›nda Selvi
Gülmez bir konuflma yapt›. Gülmez ana yapt›¤› konuflmada, 12 Eylül koflullar›nda yaflananlara de¤inerek, emekçilerin bugünde hayat›n
her alan›nda ayn› bask› koflullar›n›
yaflad›¤›n› belirtti. Gülmez anan›n
ard›ndan Grup Vardiya ve K›z›l›rmak sahne alarak, türküleriyle mitingi desteklediler. Eylemi Al›nteri,
BDSP, DTP, ESP, EHP, HKM, Halkevleri, ‹HD, Kald›raç, Odak, Partizan, PDD, PSAKD’nin de aralar›nda
bulundu¤u çeflitli devrimci kurumlar, demokratik kitle örgütleri ve siyasi partiler örgütledi.
ANKARA
* 12 Eylül günü akflam saat
18:00’de Tuzluçay›r Tekmezar Park›’nda biraraya gelen devrimci ve
demokratik yap›lar 12 Eylül’ü protesto etti. ESP, Ankara 78’liler Birlik
ve Dayan›flma Derne¤i, BDSP,
DHD ve Odak’›n gerçeklefltirdi¤i
eyleme Partizan destekçi olarak kat›ld›. Mahalle aras›ndan yap›lan yürüyüfl s›ras›nda evlerinin balkonlar›na ve pencerelerine ç›kan halk eylemi zafer iflaretleri ve alk›fllarla selamlad›. 78’liler Derne¤i’nden Hüseyin Gevher yapt›¤› aç›klamada;
12 Eylül’ün toplumda yaratt›¤› y›k›ma de¤indi. Sonuç olarak 12 Eylül’le
hesaplaflmak için öncelikle düzenle
hesaplaflmak gerekti¤ine de¤indi.
Metnin okunmas›n›n ard›ndan,
program flair Ahmet Telli’nin fliirleriyle bafllad›. 12 Eylül öncesini ve
sonras›ndaki durumu, devletin katliamlar›n› konu alan bir sinevizyon
gösterimi yap›ld›. Etkinlik ‹flçi Kültür
Evi müzik toplulu¤unun verdi¤i k›sa
bir dinletinin ard›ndan son buldu.
* 13 Eylül Cumartesi günü ise
Ankara Darbe Karfl›t› Platformun
organize etti¤i genifl kat›l›ml› bir miting gerçeklefltirildi. Ankara Tren
Gar› önünde toplanmaya bafllayan
siyasi parti, sendika ve demokratik
kitle örgütleri, pankart ve flamalar›n› aç›p marfllar ve sloganlar eflli¤inde bekleyifle geçtiler. Partizan da;
“Halk›m›z saflara hesap sormaya, 12 Eylül karanl›¤›n› da¤›tmaya” pankart›n› aç›p flamalar ve
flehitlerin foto¤raflar›yla yürüyüfle
kat›ld›. Kitlenin toparlanmas›yla
12:00’de bafllayan yürüyüfl S›hhiye
Meydan›’nda son buldu. S›hhiye
Meydan›’nda biraraya gelen kitle bu-
rada platformun yapt›¤› aç›klamay›
dinledi. Miting çeflitli kitle örgütü
temsilcilerinin yapt›¤› konuflmalarla
son buldu.
‹ZM‹R
‹HD ‹zmir fiubesi 12 Eylül’ü Konak Kemeralt› giriflinde yapt›¤› bir
bas›n aç›klamas› ile protesto etti.
Eylem 12 Eylül Darbesi ile ölümsüzleflenler an›s›na yap›lan sayg› duruflu
ile bafllad›. Sayg› duruflunun ard›ndan ‹HD ad›na bas›n aç›klamas›n›
okuyan fiube Baflkan› Ahmet Alagöz, 12 Eylül’ün halklara karfl›, devrimci düflünceye ve dayan›flmaya
karfl› bir sald›r› oldu¤unu, 12 Eylül
ile bütün ülkenin üzerine çöken koyu karanl›¤›n açl›kla, yoksullukla, iflsizlikle, iflkenceyle, gözalt›nda kay›plarla, F Tipi cezaevleriyle, hücrelerde günlerce süren tecritle, Susurluk’la, fiemdinli’yle, Ergenekon’la,
Kürt halk›na karfl› yürütülen haks›z
savafl uygulamalar› ile devam etti¤ini
söyledi.
Bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan
‹HD’nin 12 Eylül ile ilgili haz›rlad›¤›
bildiriler toplu bir flekilde Kemeralt›’nda da¤›t›ld›.
BURSA
Bursa’da da 78’liler Giriflimi,
KESK, D‹SK, Halkevleri, ESP,
SDP, Partizan, Tuncelililer Derne¤i, ‹flçi Haklar› Derne¤i, Bursa
Bar›fl Meclisi, DTP, EMEP, Petrol‹fl vd. kurumlar Osmangazi Metro
‹stasyonu önünde toplanarak buradan Eski Garaj ç›k›fl›na kadar sloganlar ve alk›fllarla yürüdü. Burada kurumlar ad›na 78’liler Giriflimi yöneticilerinden Sabri Çamur bas›n
metnini okudu. Aç›klamada 12 Eylül
Askeri Cuntas›’n›n faflist uygulamalar›na vurgu yap›larak “12 Eylül’ün
yasalarda ve toplumsal yaflamda devam›n› sa¤layanlar baflta darbeciler
ve AKP olmak üzere bütün iktidar
güçleri 12 Eylül darbesinin hesab›n›
vermekle yükümlüdürler” dendi.
ANTAKYA
12 Eylül günü 78’liler Derne¤i
öncülü¤ünde 12 Eylül 1980 faflist askeri darbesi Antakya Adliyesinin
önünde yap›lan bas›n aç›klamas›yla
k›nand›.
Yap›lan bas›n aç›klamas›nda halk›m›z, devrimciler, sosyalistler ve
tüm 78’liler güncel 12 Eylülcülü¤e,
Ergenekon’a, fiemdinli’ye, Susurluk’a karfl› tav›r al›nmas› için ça¤r›ld›.
Ayr›ca 12 Eylül faflist darbesine karfl› direnifl mücadelesinin ilk kurban›
olan Hasan ‹nci’nin dosyas›n›n
tekrar aç›lmas› ve sorumlular›n ortaya ç›kart›lmas› için çal›flma sürecinin bafllat›ld›¤› bas›na ve kamuoyuna
duyuruldu. Yap›lan bas›n aç›klamas›na Partizan, ESP ,TÖP, E¤itimSen ve ‹HD destek verdi. Eylem
“12 Eylül darbecileri halka hesap verecek”, “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i” sloganlar›yla sonland›r›ld›.
(Antakya ‹K okurlar›)
MERS‹N
13 Eylül 2008 tarihinde düzenlenen mitinge çok say›da sendika,
dernek, siyasi parti ve Partizan’›n da
aralar›nda bulundu¤u devrimci kurumlar kat›ld›. Eylem, 78’liler Derne¤i’nden Devlet Hastanesi’ne kadar fiili bir yürüyüflle bafllad›. Yürüyüfl s›ras›nda güzergah üzerinde bulunan Mersin Ülkü Ocaklar›’n›n
önünden geçiyorken, Ülkü Oca¤›’n›n içinden bir grup faflist sözlü
sald›r›larda bulunup, sopa göstererek ve kurt iflaretleri yaparak provokasyon yaratmaya çal›flt›. Provo-
kasyon giriflimleri, eylemcilerden
“‹flte buras› faflist yuvas›” vb.
sloganlar›yla karfl›land›. Bu esnada
polisler de Ülkü Oca¤›’n›n önüne
barikat kurarak, faflistlere de¤il sadece eylemcilere sözlü müdahalede
bulundu.
Kitle Devlet Hastanesi’nin
önünde biraraya geldi. Yürüyüfle
baflland›. Partizan kitlesi yürüyüfl s›ras›nda “Faflistler/darbeciler/katiller halka hesap verecek”,
“Birlik, mücadele, zafer”, “Tuzla
/DESA iflçisi yaln›z de¤ildir”,
“Yaflas›n anadilde e¤itim mücadelemiz” sloganlar› eflli¤inde arama noktas›na vard›k.
Aramalardan geçerken polis tamamen keyfi bir uygulamayla bir
okurumuzun puflisine ve üzerinden
ç›kan, toplatmas› olmad›¤› halde
LÖB ve YDG yay›nlar›na el koydu.
Tertip Komitesi’nin müdahalesiyle
eflyalar›n› geri ald›k, fakat okurumuz
alana geri dönmek istedi¤inde yine
keyfi bir uygulamayla iç çamafl›rlar›na kadar onursuzca bir arama dayatmas›na maruz kald›. Yine arama
noktas›nda DTP’liler kendilerini
aratmak istemeyince polisler
DTP’lilerin ellerindeki devrim flehitlerinin resimlerine sald›rd›. Gerilen
ortam Tertip Komitesi’nin araya
girmesiyle yumuflad›. Fakat polisler
eylemcilerin ellerindeki resimlere el
koymaya çal›flt›lar ancak baflar›l› olamad›lar. Miting alan›nda haz›rlanan
program do¤rultusunda, konuflmalar yap›ld›. Baz› devrim flehitlerinin
son mektuplar› okunduktan sonra
sayg› duruflu ve yine konuflmalarla
eylem sonland›r›ld›.
ESK‹fiEH‹R
12 Eylül’ün 28’inci y›l dönümü
D‹SK, Tabip Odas›, KESK, TMMOB,
EMEP, EHP, ÖDP, SDP, Halkevleri,
Bar›fl Meclisi ve Ö¤renci Kolektifleri taraf›ndan protesto edildi.
Hamamyolu Caddesi’nde bafllayan yürüyüfl sloganlar eflli¤inde
Adalar Migros önüne kadar devam
etti. Kitle ad›na burada bir aç›klama
yapan D‹SK Bölge Temsilcisi Bayram Kavak,12 Eylül’ü unutman›n
eflitli¤i unutmak oldu¤unu dile getirdi ve “12 Eylül’ü unutmak insan
onurunun ayaklar alt›na al›nd›¤›n›
unutmakt›r” diye konufltu.
Aç›klaman›n ard›ndan Halkevi
üyeleri taraf›ndan idamlar› protesto
eden k›sa bir tiyatro oyunu sergilendi. (Eskiflehir’den bir ‹K okuru)
Sar›gazi halk›, yozlaflflm
maya ve çeteleflflm
meye “dur” dedi!
Sar›gazi Mahallesi, uzunca zamand›r
egemen s›n›flar›n emekçi halk y›¤›nlar›n›
teslim alma politikalar›ndan biri olan yozlaflt›rma ve çetelefltirme sald›r›lar›n›n hedeflerinden biri haline getirilmifltir. Mahallenin hedefe oturtulmas›n›n bafll›ca nedenlerinden biri ise, ilerici- devrimci potansi-
yele sahip olmas›d›r. Bu ilerici-devrimci
potansiyel ise, yozlaflt›rma-çetelefltirme
sald›r›lar›na “dur” demek için, yo¤un bir
çaba içine girmifltir.
Bu çabalardan biri de, 8 y›ldan bu yana
gerçeklefltirilen, Sar›gazi Festivali’dir.
Sar›gazi Festivali bu y›l 13-14 Eylül ta-
rihleri aras›nda, Naz›m Hikmet Park›’nda
gerçeklefltirildi.
“Yozlaflmaya ve Çeteleflmeye Karfl›
Sar›gazi Festivali” fliar›yla gerçeklefltirilen
ve Partizan, DTP, EMEP, ESP, Halk
Cephesi, ODAK, AKA-DER taraf›ndan
organize edilen, çok say›da kurum taraf›ndan da desteklenen festivale ise halk›n ilgisi yine her y›l oldu¤u gibi, oldukça yo¤undu.
‹ki gün süren festivalin ilk gün program›, akflam saatlerine do¤ru gerçeklefltirilen
“Yoksulluk, Yozlaflma ve ‹flçi S›n›f›na
Karfl› Sald›r›lar” konulu panelle bafllad›.
Sistemin emekçi y›¤›nlar üzerindeki
çok yönlü sald›r›lar›n›n ele al›narak, bu sald›r›lar›n hangi egemen politikalar›n ürünü
oldu¤u ve sald›r›larla birlikte hedeflenenin
ne oldu¤unun tart›fl›ld›¤› panelin ard›ndan,
akflam program›na geçildi.
Konser a¤›rl›kl› akflam program›nda,
devrim, demokrasi ve komünizm flehitleri
an›s›na sayg› duruflu yap›lmas›n›n yan› s›ra,
1 May›s PSA Semah ekibi, ‹dil Tiyatro
Grubu, Grup Umut Ya¤muru, Seyfi Yerlikaya, Nurettin Güleç, Grup Helesa, Grup
Çöl Rüzgar›, Bülent Turan sahne ald›lar.
‹lk günün program›, en son sahne alan
Grup Yorum’un söyledi¤i ezgiler eflli¤inde
çekilen halaylarla sona erdi.
Festivalin ikinci gününün ilk program›
ise, saat 16.00 da gerçeklefltirilen, “Ergenekon, AKP ve Kontrgerilla Gerçe¤i”
bafll›kl› paneldi.
Panele, Partizan, DTP, EMEP ad›na birer konuflmac›n›n yan› s›ra, Av. Behiç Aflç›
kat›ld›. EMEP ad›na yap›lan konuflmada,
kontrgerillan›n tasfiye edilmedi¤i belirtilerek, bu süreçte kitlelerin harekete geçirilmesi gerekti¤i vurgulan›rken, DTP’li panelist taraf›ndan yap›lan konuflmada, Ergenekon’un kontrgerilla olmad›¤›na, Ergenekon’un oldu¤u gibi durdu¤una ve de devlet
içinde bir k›s›m Kemalist çevrenin AKPTSK uzlaflmas›yla devreden ç›kar›ld›¤›na
vurgu yap›ld›.
Panele Partizan ad›na kat›lan Derya Aras ise, yapt›¤› konuflmada, ‘Kontrgerillan›n tasfiyesi, devletin iç temizli¤i’
olarak propaganda edilen sürecin, egemen klikler aras› iktidar dalafl› oldu¤una dikkat çekerek, sürecin sadece ça-
t›flmadan ibaret olmad›¤›n›n, ayn› zamanda devletin yeniden yap›land›rma
sürecinin bir parças› oldu¤unun alt›n›
çizdi. Aras konuflmas›n›n devam›nda,
devletin yeniden yap›land›r›lmas›na
ayak uydurulamayan bir k›s›m Kemalist, ulusalc›, K›z›l Elmac› kontrgerilla
unsurun tasfiye edildi¤ini söyledi.
Burjuva-liberal kesimlerin ve çeflitli reformist çevrelerin, kontrgerillan›n tasfiye
edildi¤i yönünde propagandalar gelifltirdi¤ine de de¤inen Aras, konuflmas›n›, devrimci ve komünistlerin bu geliflmeler vesilesiyle, bir kez daha devlet-devrim konular›nda
MLM tezleri güçlü ve tutarl› bir flekilde
ortaya koymas› gerekti¤ini önemle vurgulayarak sürdürdü.
Festivalin ikinci ve son gününün akflam
program›nda ise yine çok say›da sanatç›n›n
verdi¤i dinletilerin yan› s›ra, Tiyatro ‹mge
ve AKA-Der Mozaik Halk Oyunlar› vard›.
Festival program›, Grup K›z›l Karanfil,
K›smet Y›ld›z, Hasan Sa¤lam, Grup Vardiya, Meyman ve son olarak da Ferhat
Tunç’un sahne almas›yla sona erdi.
(Kartal)

Benzer belgeler