Bir Dönem Mahathir

Transkript

Bir Dönem Mahathir
DÜBAM
Mehmet Özay
Bir Dönem Mahathir
Kitap Eleştirisi
DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI - DÜBAM
Genel Yayın Yönetmeni
Akif Emre
Yayın Koordinatörü
Ertuğrul Aydın
Nisan 2011
DÜBAM Yayınları
Küresel İletişim Merkezi
Barbaros Bulvarı, Balmumcu / Beşiktaş
Tel: (0212) 274 80 21 – 274 80 22
www.dunyabulteni.net
2
DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI - DÜBAM
Bir dönem Mahathir
Dr. Mahathir Muhammed bu kez kaleme aldığı anılarıyla gündemde. 1925 yılında
doğan Mahathir bu eseri ile bir yandan Malay başbakanlarının bireysel tarihleri
kaleme alma geleneğinin de devamcısı olduğunu ortaya koydu. Daha önce kaleme
aldığı, The Way Forward, Through My Lenses, Malay Dilemma, Islam-Knowledge
and Other Affairs gibi eserlerle de gündemde yer işgal etmiş olan Mahathir, 86
yaşına girdiği şu günlerde uzun yirminci yüzyıla ışık tutuyor. Özellikle,
Malezya‟nın dördüncü başbakanı olarak, 16 Temmuz 1981‟de başlayan ve yirmi
iki yıllık sürenin ardından açıkçası istemeyerek 31 Ekim 2003‟te başbakanlıktan
istifasına kadar geçen dönem sosyal bilimlerdeki araştırmacıların yanı sıra,
biyografi tutkunlarının da ilgiyle okuyacağı bir eser. Bağımsızlık mücadelesi
vermiş kurucu babalar nesli ile teması, modern Malezya‟yı inşacısı ve “2020
Vision” hedefinin mimarı olma gibi vasıfları taşıyan Mahathir‟in akıcı konuşma
uslübunu İngilizce kaleme aldığı eserinde de yakalamak mümkün. Mahathir‟in
eseri, gök kubbe altında bir Malay sedasının nasıl inşa edildiğini gözler önüne
sermesi açısından dikkat çekici.
II. Dünya Savaşı‟ndan başlayan politik yaşamı, ülkenin yegâne kurucu unsuru
Birleşik Malay Ulusal Organizasyonu„da (UMNO) giderek ivme kazanması,
dönemin siyasi ortamının da getirdiği etkileşimler ile onu başbakanlığa kadar
taşımıştı. Mahathir, sadece Güneydoğu Asya siyasal yaşamında değil, küresel
siyasette ses getiren bir isim oldu. Bir anlamda, sakin Malayların kendinden emin,
girişken, dobra, reaksiyoner bir üyesi olarak yirminci yüzyılda Malay toplumunun
dünya sahnesine çıkmasında başrolü oynadı. Bu özelliği nedeniyle, ülkenin kurucu
babaları ile birlikte adının anılması bir tesadüf değil. Mahathir‟in Malay toplum
gerçekliğine yönelik kaygıları, soruları, umutları ve cevapları bana, modern
dönemlerin başları kabul edilebilecek ondokuzuncu yüzyıl ilk yarısında yaşamış
olan ve belki de ilk Malay entellektüeli kabul edilmeyi hak eden Munshi
3
DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI - DÜBAM
Abdullah‟ı hatırlatıyor. Tıpkı Munshi Abdullah gibi, Mahattir de Malayların
anadilleri gibi kimi öz değerlerine yabancılaşmasalar bile, kayıtsızlıklarına vurgu
yapması bunun önemli göstergelerinden biri (s. 747). Malay aydınlanmasının örnek
şahsiyeti Munshi Abdullah, o dönemde henüz Singapur‟da bulunan Cohor
Sultanlığı‟nda Malay toplumunca içselleştirilmiş “toplumsal tınaklığını” aşma
mücadelesini tek başına sürdürdüğünü söylersek abartmış olmayız. Benzer şekilde,
Mahathir de sahip olduğu karakteristikler itibarıyla yirminci yüzyıl ortalarından
başlayarak, benzer bir toplumsal sorumluluk ile hareket ederek, Malay toplumunu
hızla dönüşmekte olan bölgesel ve küresel dünya şartlarına nasıl adapte
edileceğinin sıkıntısını çekmiş ve bunu başbakanlığı sürecinde uygulamaya
koyduğu politikaları ile hayata geçirme fırsatı bulmuş bir lider.
Dr. Mahathir, hayat hikâyesini henüz yeni piyasaya çıkmış “A Doctor In The
House: The Memoirs of Tun Dr. Mahathir Mohamad” başlıklı eseri ile paylaşıyor.
842 sayfalık hacimli kitabında ele aldığı konular ile sadece bireysel yaşam
hikâyesini değil, Malay modernleşme tecrübesinin kilometre taşlarına birer birer
değinerek yakın geçmişe yolculuğa sürüklüyor. Eserin dili İngilizce olması,
Mahathir‟in okuyucu kitlesini sadece Müslüman Malaylarla sınırlı tutmadığını,
bırakın ülkedeki Malayları ve azınlıkları, tıpkı başbakanlığı döneminde yaptığı gibi,
dünyaya ve özellikle de Üçüncü Dünya ülkelerine bir “çağrı” niteliği taşıdığı
izlenimi veriyor. Eseri hararetle ilk tavsiye ettiğim kitle de, henüz kitabın
varlığından haberdar olmayan yüksek lisans sınıfımdaki Malayıyla Hintlisiyle
Malezyalı öğrencilerim oldu.
Mahathir, ilk gençlik yıllarından başlayarak, Üstad‟dan alıntıyla söylersek “öz
yurdunda parya” muamelesi gören Malayların kimyasını anlamaya çalışan ve
bunun ardından yeni bir kimyasal tertib bularak Malay toplumunu dönüştürme
sürecinde lokomotif işlevi görmüş karizmatik bir lider. Mahathir‟in Malay
toplumuna yeni bir kimya kazandırma sürecinin belki de Türk kamuoyuna yansıtan
yegâne örneği “Malay Dilemma” adlı çalışması olsa gerek. Bu çalışmanın ismi
dahi Malay halkının çelişkilerine dair bir fikir vermesi hasebiyle oldukça önemli.
Ancak Mahathir‟in kendi toplumunu anlama ve anlamlandırma ve dönemin
şartlarına uygun bir dönüşüme maruz bırakma çabası daha 1947 yılında Straits
Times‟da yazılar kaleme almaya başlamasından önce, yani ortaokul sıralarına
kadar geriye uzanır.
4
DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI - DÜBAM
Mahathir, bu karizmasını olduğunca olağan süreçlerde ortaya koyarak sadece
Malay Yarımadası ile sınırlı kalmamış, dünyanın doğu-batı diye ikiye bölündüğü
ve aralarında İslam dünyasının da yer aldığı Üçüncü Dünya ülkelerinin Soğuk
Savaş yıllarındaki kaçınılmaz “bağımlılığına” kafa tutmuş bir “Donkişot”.
Mahathir, bu donkişotvari çıkışında birikimini yaşadığı coğrafyanın temellerinden
aldığına kuşku yok. Yirmi iki yıl boyunca iktidarın “tek adamı” olması, modern
dünyanın demokratik yönetim anlayışı ile çelişse de, aslında Üçüncü Dünya
ülkelerinin maruz kaldığı temel açmazlardan biri olarak siyasal yaşamın realitesi
içinde yerini buldu. Malezya gibi, sömürge sonrasının ürünü olan ülkelerde eşine
nadir rastlanır bir liderlik olgusunu hayata geçirmesi, bu bağlamda kimi çevrelerde
Mahathir‟in uzun iktidarına belki de mazeret niteliği taşıyor.
Bir öğretmen çocuğu olan Mahathir, 1930‟lu yılların başlarında Malay okulunda
ikinci sınıf öğrencisiyken, dönemin en önemli eğitim kurumu olma özelliği
gösteren İngiliz Okulu‟nda öğretmen olan babası vasıtasıyla İngilizce eğitim veren
okula kaydolur. Mahathir, hayatının erken döneminde yaşadığı bu değişim, tam da
başbakanlığı boyunca güttüğü ülke kalkınmasının ana arterini, yani eğitimi
oluşturur. Mahathir, “...Keşke o günlerde çok daha fazla sayıda Malay benzer
eğitim olanaklarına kavuşsaydı...” der (s. 53). O dönemin Malaylarının
yalıtılmışlığını benzer şekilde üniversite yıllarında da bizzat tecrübe eden Mahathir,
tıp fakültesine kaydolduğu yıl yetmiş öğrenciden sadece yedisinin Malay olduğunu
söylerken, aynı zamanda, gelecekte Malay toplumuna kazandırmayı başardığı
yüksek eğitim gerçeğine vurgu yapmaktadır (s. 54). Bu okul yılları, Mahathir‟in
İngiliz sömürgeciliğini içselleştirdiği yıllar olarak hayatında önemli bir yer tutar.
Ancak, Mahathir, öz yurdunda özgürlüğünü tırnaklarıyla kazanmış her birey gibi,
en azından yirmili yıllarına kadar “dilemmalar” içerisinde var olmaktan uzak
kalamamıştır.
Asli mesleği tıp doktorluğu olan Mahathir, Malay toplumunun kimyasını
çözümleme çabasında o kadar da kısa zamanda mesafe kat etmedi. Toplumuna
yönelik gözlemleri daha çocukluk yıllarında yaşadığı kasabadaki etnik unsurların
toplumsal yapı içerisindeki statülerinin karşılaştırılmasına dayanır. Ekonomiyi
ellerinde tutan Çinliler, birkaç baharat dükkânı işleten Müslüman Hintlilerin
ötesinde Malaylar modern döneme ayak basıldığı yıllarda Malayları bulmak
mümkün değildir. Bu durum sadece Mahathir‟in memlekeki Alor Star‟da değil,
bütünüyle şehirlerin hepsini kapsayacak boyutta genel bir nitelik arz eder.
5
DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI - DÜBAM
O zaman Mahathir neyi değiştirdi sorusu anlam kazanıyor. Yirmi iki yıllık
iktidarında uygulamaya koyduğu sosyo-ekonomik politikalar ile yeni bir Malay
toplumu inşa ettiğini ileri sürerkek abartmış olmayız. Öyle ki, başbakanlık
koltuğuna oturduğunda dünyada esamesi okunmayan bir Malezya‟dan kalkınmakta
olan ülkelere “model” olabilecek bir konuma ulaşması nasıl bir dönüşüm ve
değişimin ortaya konulduğunu göstermesi açısından dikkat çekici. Buna rağmen,
Malezya‟nın katedeceği uzun bir yol olduğunun idrakindeki Mahathir “toplumsal
mühendisliği”nden tatminkâr olmadığını eserinin 457. sayfasında, 2002 yılı
Haziran ayında yirmi iki yıl süren başbakanlığını ve UMNO genel başkanlığından
istifa ettiği günü hayatının en kederli günlerinden biri olduğunu itiraf etmesinden
çıkarsamak mümkün.
Malay toplumunun modern dünyanın taleplerine cevap verecek önemli bir
dönüşüme maruz kaldığı, henüz bu süreci tamamlamamış olsa da, dikkate değer
bir mesafe kat ettiği gözlemlenmektedir. Mahathir‟i entellektüel bağlamda rahatsız
eden ve cevap bulmaya iten sorun kırsal yaşamın ağları içerisinde varlığını
sürdüren bir toplumun, kazanılan bağımsızlık sonrasında yerini tespitle alâkalıdır.
Mahathir‟e göre, bağımsızlık tek başına bir anlam ifade etmemekte, aksine Malay
toplumunun, siyasi bağımsızlığın getirdiği her türlü modern araçlara ulaşma ve bu
araçlara yön verme kabiliyetine sahip olma vasfı kazanmalarını zorunlu
kılmaktadır. Malay toplum gerçekliğinin ondokuzuncu yüzyıl ortalarından
başlayarak yükünü almaya başladığı sorunlar yumağı yirminci yüzyıl ortalarında
üstesinden gelinmesi bir varoluş meselesi haline gelmesi ile dikkat çeker. Bu
bağlamda, tüm sömürge sonrası toplumlarının kendilerini içinde buldukları
“modern eğitim yoksunluğu” tüm ağırlığı ile ortada dururken, verilecek cevap
Munshi Abdullah‟ınkini yansıtır. Yani ana dilden başlayarak, çoğulcu toplum
içerisinde kendini var ederken, aynı zamanda, üretim araçları üzerindeki paylaşım
hesapları içerisinde önemli bir mevki kazanma yönünde kıyasıya bir mücadele
içinde yer almak. Mahathir‟in Munshi‟yi bilmemesi mümkün değil. Bu nedenledir
ki biyografisinde Malayların kalkınma süreçleri bağlamındaki ilgili bölümlerinde
tıpkı Munshi gibi konuyu anadile hakimiyet, bunun eğitim içerisindeki yeri kadar,
modern eğitimde dinin, yani İslamiyetin yerine getiriyor. Buna örnek olarak da
İslam medeniyeti içerisinde Arapların katkılarından hareketle, sadece İslami
bilimler de değil, buna ilâveten pozitif bilimlere katkılarını da paylaşarak Arap
dilinin bir dünya dili haline gelmesindeki macerasına atıfta bulunuyor (s. 748).
6
DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI - DÜBAM
1819‟dan başlayarak İngiliz “yırtıcılığına” konu olmuş Malaya‟daki Müslüman
Malaylar, yüzyıl ortalarından itibaren Avrupalıların yanı sıra, Çinli ve Hintli
azınlığın üretim araçları üzerindeki kontrollerinin yanı sıra, dil olgusu
bağlamındaki açılımları nedeniyle, tabiri caizse “ayrımcılığın öznesi” haline geldi.
Bu süreç aynı zamanda, Malay entellektüelleri üzerinde tam anlamıyla kışkırtıcı bir
etkiye sahip olduğuna şüphe yok. İngilizler marifetiyle Malaya‟ya yavaş yavaş
yerleşen azınlıklar kendi anadillerinin yanı sıra, İngilizce, bağımsızlık sonrasının
getirdiği kendine özgü koşullar nedeniyle Malaycaya vakif olma konusundaki
azami gayretleri Mahathir‟in Müslüman Malayların üstesinden gelmeleri gereken
çabanın büyüklüğünü sergilemesi açısından dikkat çekici. Bunu, geçenlerde bir
Malay rektörün, çocukluk ve gençlik yıllarında sahip olduğu “infriority complex”
olgusunu naif bir şekilde dile getirdiğinde daha bir yerli yerine oturtmuştum.
Aslında 1980‟li yıllardan başlayarak arz-ı endam eden ve şayet varsa „Malay
mucizesini”, bu kompleksi derinden hisseden bireylerin bir çıkış yolu bulma
çabasıyla tutuşturduğunu söyleyebiliriz. Dil olgusunun ne kadar can alıcı olduğunu
eğitim süreçlerinin hemen her aşamasında Malayca mı İngilizce mi olacağı
yönündeki sorgulamalar, şartların gerektirdiği yönlendirmeler bu konunun bugüne
kadar sürgit devam ettiğini ortaya koyuyor. Yoksa, tıpkı Singapur‟da Singlish gibi
geliştirilen bir dil gibi Malish dili mi oluşuyor sorusu konuyla ilgili çevrelerin
gözlemlerinden kaçmıyor.
Mahathir‟i kendinden önceki liderlerden farklı kılan yönü, Batı‟ya mesafeli duruşu,
hatta karşısına alması olarak ortaya çıkar. Malay sömürge tarihini özümsediğine
kuşku olmayan Mahathir, İngilizlerin Malaylara biçtiği rolü benimsemediği gibi,
genelde Batı özelde İngiliz egemenliğine alternatif, kendi ayakları üzerinde duran,
Doğulu ve Asyalı bir duruş sergileme mücadelesine girişti. Bir eserinde dile
getirdiği üzere “Look East!” –ki aynı zamanda, bu çalışmasının 29. Bölümü‟nün
başlığını taşımaktadır- onun Malay modernleşme mücadelesindeki ilhamı olmuştur.
Bunu açıkça dile getiren Mahathir, Japonya ve Güney Kore‟nin kalkınma
ikliminde nefes almayı öncellemiş bir lider olduğunu icraatları ile ortaya koymuş.
Mahathir‟le özdeşleşen bir diğer slogan ise “Malaysia Boleh” olduğu malum.
Kimilerinin küçümsemeyle karşıladıkları bu slogan, temelde Malay ruh iklimine
yeni değerler katma ve bir anlamda dönüştürme projesinin pratikteki
yansımasından başka bir şey değil. Mahathir‟in eserinin bir yerinde dile getirdiği
üzere (s. 416), Malaylar sömürge tarihlerinde büyük kahramanlık mücadeleleri
7
DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI - DÜBAM
vermemiş, bağımsızlıklarını masa başında kazanmış ve buna ilâveten halkın
önemli bir çoğunluğunun geleneksel kırsal yaşam sınırları dahiline çıkmamış
olması Malay halkına güven kazandırma çabasının rasyonel temellerini
oluşturuyordu. Mahathir‟in Asyalı duruşunun ardında İngiliz sömürgeciliğine
beslediği duyguların kaçınılmaz rolü olduğu muhakkak. Bunu İngilizlerin, Malay
toplumunu sayısı hiç de azımsanmayacak Çin ve Hint toplumu birlikte yaşamak
zorunda bırakmış olmasında ortaya çıkan sosyo-kültürel nedenler kadar, sömürge
yönetiminin ülkenin kalkınma evrelerinde ne alt yapı ne de üst yapı anlamında
Malaylara hak ettikleri yeri biçmiş olması ile ortaya koyuyor (s. 30).
Mahathir hakkında yazılarda İslam‟ın politikalarındaki yeri önemsenecek bir
boyuttadır. Müslümanlık, Malaylar için tastamam bir varoluş sorunu ile
özdeşleştiğinden, her ne kadar Mahathir “ultra Malay milliyetçisi” kabul edilse de,
İslamiyeti Malay halkının yeni bir bünyeye kavuşmasında vazgeçilmez bir araç
kabul ettiğine şüphe yok. Yani, devlet eliyle de olsa “üretilmiş bir manevi” eylem
biçimi tarzında, köklerine haiz bir kalkınma anlayışı ile karşı karşıyayız. Malezya
koşullarında, İslami kurumların devlet mekanizması içerisinde ve de eliyle hayata
geçirilmesinin işlevsel bağlamdaki yönelimi göz ardı edilemez. Üretim araçlarının
modernleştirilmesiyle endüstrileşmeye kapı aralanması ve akabinde ortaya çıkan
ekonomik kalkınma din ve aile kurumlarında aynı ölçekte, yani senkronize bir
değişime yol açmadığı gibi, devlet bizatihi bu değişimi kontrol altında tutarak
“Malay kültürel aidiyetinin” “dışarlıklılar” karşısındaki mevcudiyetini garanti
altına alma yolunu seçmiştir.
Bu anlamda, yukarıda Mahathir‟i modern Malezya devletinin kurucu babaları ile
aynı safta yer aldığını ifade ederken kastettiğimiz de buydu. Mahathir‟in anıları
çeşitli fotoğraf kareleri ile zenginleştirilmiş. Mahathir, aralarında Papa II. Jean
Paul‟den Yaser Arafat‟a, “The Iron Lady” Margaret Thachter‟dan Nelson
Mandela‟ya dünya liderleri ile verdiği pozlara Türkiye‟den Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan‟la çektirdiği fotoğrafını koymayı yeğlemiş. Arap, Asya ve Batılı
ülkelerle işbirliğine değindiği sayfalarda Türkiye ile ilgili anlatılar yer almıyor.
Acaba iki ülke arasında söz konusu dönemde hiç mi kayda değer ilişki olmadı diye
bir soru da gelmiyor değil insanın aklına.
Malay toplumunun İslam dünyasının “kanayan yaralarına” yönelik sempatileri
yakinen bilinmektedir. Bu yaklaşım elbetteki Başbakanlığı döneminde siyasi
8
DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI - DÜBAM
kararları ve eğilimleri ile Mahathir‟de de görülüyor. Bunun açık örneklerinden biri
Bosna Savaşı sırasında gerçekleşmiş. Mahathir, Bosna dramında ezilen
Müslümanlara karşılık Batı‟nın ikiyüzlülüğünü sarih bir şekilde ortaya koyarak
NATO‟yu kıyasıya eleştiriyor ve Bosnalıları korumakla görevlendirilen Hollanda
birliklerinin kendi inisiyatifleri ile çekilmeleri neticesinde oniki bin Bosnalı
katledilmesine değiniyor. Bosna‟ya Birleşmiş Milletler barış gücü gönderilmesi
kararının ardından Malezya en büyük yedek kuvvetleri gönderen ülke olmuş.
Üstüne üstlük BM yasalarına aykırı da olsa, Bosnalıların içinde bulundukları özel
koşulları dikkate alan Malezyalı yetkililer askeri yardımda da bulunmuşlar (s. 4389).
Bir kitap bir dünyadır. Ancak Mahathir‟in bu son biyografik eseri, bir tek bireyin
dünyasının ötesinde, İngiliz Malaya‟sından modern Malezya devletinin dünya
devletler skalasında görece seçkin yerini bulmasında geçirdiği süreçlere ilk elden
tanıklık eden bir kişinin yakın tanıklığı ile bir yüzyılı gözlerimizin önüne seriyor.
9

Benzer belgeler

dosyanın tamamını okumak için tıklayın

dosyanın tamamını okumak için tıklayın içerisinde kendini var ederken, aynı zamanda, üretim araçları üzerindeki paylaşım hesapları içerisinde önemli bir mevki kazanma yönünde kıyasıya bir mücadele içinde yer almak. Mahathir‟in Munshi‟yi...

Detaylı

Raporu Oku - Ülke Masaları

Raporu Oku - Ülke Masaları ülkesinden düşük seviyede olması ekonomisindeki başarının göstergelerinden sadece bir tanesidir. Bağımsızlığını kazanmadan önceki dönemlerde yaşadığı sömürge yıllarında sıkıntı çekmiş olsa bile gün...

Detaylı

din siyaset söyleşileri

din siyaset söyleşileri aşağıdan yukarıya İslâmileştirme hedefine sahip bir hareket olarak kuruyor. Kültürel İslâmileşmeyi öngörüyor ve Müslüman Kardeşlerin en önemli görevinin iktidarı ele geçirmek değil, terbiye olduğun...

Detaylı