istanbul şubesi - Çevre Mühendisleri Odası

Transkript

istanbul şubesi - Çevre Mühendisleri Odası
T.M.M.O.B.
ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI
İSTANBUL ŞUBESİ
VII. DÖNEM
ÇALIŞMA RAPORU
2008-2010
TMMOB
ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI
İSTANBUL ŞUBESİ
VII. DÖNEM
ÇALIŞMA RAPORU
2008-2010
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
4
TMMOB ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI
İSTANBUL ŞUBESİ
İstiklal Cad. No: 178 Koçtuğ Han K: 2 D: 2
Tel: (0212) 245 89 15 – 16 Faks: (0212) 245 89 17
e-posta : [email protected]
Kapak Tasarımı / Dizgi
Gürkan KIZILSAKAL
Baskı
CAN MATBAACILIK
(0212) 613 10 77
Ocak 2010
SUNUŞ
Tabi iki yıl sadece mesleki alanlarımıza karşı saldırı niteliği taşıyan girişimlere sahne
olmadı. Sellerin aldığı canları içimiz dağlanarak izledik. Dere yataklarına ve havzalara
yönelik yapılaşma konusundaki uyarılarımızı dikkate almayan sorumluların ölümler
karşısında da ölüm sessizliğine büründüklerine tanık olduk.
2009’da, hepimizin izlediği gibi dünyanın su tekelleri ülkemizdeydi. Ülkemiz yetkilileri,
suyu da artık üzerinden kar elde edilen bir mal, meta olarak dünya tekellerine
pazarlamak için uluslar arası toplantılar düzenledi. Tabi biz ÇMO olarak da su
kaynaklarımıza sahip çıkmak için, belediyenin görevinin kar elde etmek değil, herkese
temiz, içilebilir su ulaştırmak olduğunu hatırlatmak için alanlarda olduk, alternatif
forumlar düzenledik.
2008-2010 dönemi TMMOB’un ücretli - işsiz mühendislerin ve kadın mühendislerin
sorun alanları ile ilgili kurultaylar düzenlediği bir yıl oldu. ÇMO olarak da bu etkinliklere
kendi sorun alanlarımızı taşıdık, çözüm önerilerimizi sunmaya çalıştık.
Nükleer santral ihalesinin iptali ve diplomalarda mühendislik unvanının yazılmamasına
karşı açtığımızı davayı kazanmamız ise yüzümüzü güldüren gelişmelerden oldu.
Şubemiz gün geçtikçe üyelerinden aldığı güçle daha da gelişiyor, güçleniyor.
Önümüzdeki iki yıl boyunca da bilim, etik ve kamu yararını gözeterek yürüteceğimizi
çalışmalarda yan yana olmak dileğiyle…
TMMOB ÇMO İstanbul Şubesi
VII. Dönem Yönetim Kurulu
5
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
Geçtiğimiz iki yıl boyunca hem mesleğimiz, hem de ülke gündemi açısından çok
ciddi gelişmelere tanık olduk. 2009’u kapatırken gündeme gelen Çevre Denetimi
Yönetmeliği hem mesleğimiz hem de çevre mühendisliği eğitimi alan öğrencilerimiz
açısından ciddi bir saldırı anlamına geliyor. Odamız hem şubeler hem de merkezi
düzeyde, dava açma, bakanlıkla ve ilgili yetkililerle görüşme gibi çeşitli girişimlerde
bulunuyor.
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
6
TEŞEKKÜR
İki yıl boyunca birlikte yürüdüğümüz değerli üyelerimize, yan yana durarak destek
aldığımız ve destek olmaya çalıştığımız tüm dost kuruluşlara teşekkür ederiz.
ÇMO İstanbul Şubesi
VII. Dönem Yönetim Kurulu
7
Dağlar Dağıldı Kentler Yenildi Diyorlar
Kirvem, buradan görünmüyor uzun koyaklar;
yine o dağların ardı yâr,
ama vuslat bir uzak diyar.
Dağlar dağıldı, kentler yenildi diyorlar!
Böyle geçip giderken uzun zamanlar,
kimleri unuttuk kimler kalanlar?
II
Kimleri unuttuk kimler kalanlar?
Ve suyla değil, tükürükle yıkananlar
birbirlerine dantel takımlarını, iyi hâl kağıtlarını gösteriyorlar.
Siz hayatı böyle mi bellediniz!
Bulutlara çizdiniz ömürlerinizi;
siz hayatı böyle mi?
Böyle gelip geçerken uzun zamanlar,
kimleri unuttuk kimler kalanlar?
Yılmaz ODABAŞI
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
I
Artık hayatlarımız düşlerinden sökülüp monte ediliyorlar. Üstümüzde ne
kuşlar ne dolunay... Böyle alkole batmış akşamlar, sersem sabahlar; gittikçe tuzak,
sevdikçe ihanet, sevdikçe batak! Herkes kavramış da ötekini çaresiz- liğinden emeğinin
tabutuna zar atıyorlar; sonra her gece alkolün esrik tadın- dan etin vahşi tadına sızıyorlar
ve sokak çocukları her gece gökyüzüne eksik yatakların şarkısını söylüyorlar...
içindekiler
8. GENEL KURULA ÇAĞRI
GENEL KURUL GÜNDEMİ
KURULLAR (ODA ORGANLARI VE ŞUBE, TEMSİLCİLİK Y.K.)
ÇALIŞMA PROGRAMI
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
8
ÇALIŞMA RAPORU
YÖNETİM KURULU ÇALIŞMALARI
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
9.
10.
10.1.
10.2.
10.3.
10.4.
10.5.
10.6.
10.7
10.8
10.9.
10.10
10.11
11.
11.1.
11.2.
11.3.
11.4.
12.
13.
14.
15.
16.
17.
18.
Şube YK Toplantıları
Yazışma İstatistikleri
Çalışma Komisyonlarında Görev Alan Üyelerimiz
İletilen Şube Görüşleri
Şube Denetlemeleri
Oda Danışma Kurulları
Üyelerle İlgili Bilgiler
Temsilcilik Faaliyet Raporları
Kararlar
Şube Komisyonları
Eğitim Komisyonu
Enerji Komisyonu
İletişim Komisyonu
İş Sağlığı ve Güvenliği Komisyonu
Katı Atık Komisyonu
LPG Komisyonu
Öğrenci Komisyonu
Proje Vize Komisyonu
Su Komisyonu
Yönetmelikler Komisyonu
Yayın Komisyonu
Örgütlenme Çalışmaları
Genel Üye Toplantısı
Öğrenci Oda İlişkisi
Meslek Yılına Saygı Ödül Törenleri
Elektronik Posta ile Üyelerle İletişim
Eğitim Çalışmaları
Yayın Çalışmaları
Su Hayattır Satılamaz
İKK Çalışmaları
Mali Rapor
Basın Açıklamalarımız
Basında Şubemiz
9
VIII. OLAĞAN GENEL KURULA ÇAĞRI
Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi bir çalışma dönemini daha tamamlamak
üzeredir. 2006-2008 aralığını kapsayan dönem, işlevi tartışılır yönetmelikler, hükümetin çevre yönetimi konusundaki başarısızlığı, İstanbul’un neredeyse kentin yaşı ile anılacak kadar uzun süredir sahip olduğu alt yapı ve üst yapı sorunları her meslek grubu
gibi çevre mühendislerinin de payını aldığı işsizlik ve ücret düşüklüğü gibi birçok nedenle oldukça zor ve yoğun geçmiştir.
Şubemizin iki yıllık etkinliklerinin değerlendirileceği ve gelecek iki yıllık dönem için
çalışma programının ve yol haritasının belirleneceği genel kurulumuzun, meslektaşlarımızın yoğun katılımı ile gerçekleşeceğini umuyoruz.
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nin VIII. Olağan Genel Kurulu; çoğunluklu olarak 16-17 Ocak 2010 tarihlerinde ( İstiklal Cad. Koçtuğ Han No:178 D:2
Tünel/Beyoğlu ), çoğunluk sağlanamadığı takdirde 23-24 Ocak 2010 tarihlerinde
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, İstiklal Cad. Koçtuğ Han No:178
D:2 Tünel/Beyoğlu adresinde; 09:00-17:00 saatleri arasında ekte yer alan gündemle
toplanacaktır.
Aydınlık bir gelecek ancak bilim ve emek ekseninde şekillenecektir. Bu doğrultuda
daha etkin bir oda yaratabilmek için tüm meslektaşlarımızı söz ve karar sahibi olmaya
davet ediyoruz.
TMMOB ÇMO İstanbul Şubesi
7. Dönem Yönetim Kurulu
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
10
VIII. GENEL KURUL GÜNDEMİ
1. GÜN
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
9.
Açılış ve Saygı Duruşu
Genel Kurul Divan Başkanlığı’nın Seçimi
Şube Başkanı’nın Açılış Konuşması ve konukların konuşmaları
ÇMO İstanbul Şubesi 2008-2010 Faaliyet Raporu ve mali rapor’un
sunulması, tartışmaya açılması
Mesleki Sorunların Görüşülmesi
2010-2012 Dönemine yönelik çalışma programının görüşülmesi
Şube Yönetim Kurulu Asil ve Yedek Adayların Belirlenmesi ve İlanı
Dilek ve öneriler
Kapanış
Yer
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, Toplantı Salonu
İstiklal Cd. Koçtuğ İşhanı No:178/2 Tünel-Beyoğlu/İstanbul
2. GÜN
Seçimler
Yer
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi
İstiklal Cd. Koçtuğ İşhanı No:178/2 Tünel-Beyoğlu/İstanbul
TMMOB ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI
IX. DÖNEM ODA YÖNETİM KURULU
ODA ONUR KURULU
Asıl Üyeler
Rıfat GÖKSU
Ethem TORUNOĞLU
Sevgi TOKSÖZ
Feza KARAER
Süleyman ARICI
Yedek Üyeler
Oya ERSAN SANER
Erol SANER
M. Tunay BOZBEYOĞLU
Aytaç Salim YURTTAŞ
ODA DENETLEME KURULU
Asıl Üyeler
Kısmet AKÇASOY
Y. Korhan ALTINDAL
Sadık OKUTUCU
Yedek Üyeler
Meltem BİLGİÇ ERDOĞDU
Abdullah ÖZDEMİR
Aynur AKGÜL TOKEL
TMMOB YÖNETİM KURULU
TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi
Ethem TORUNOĞLU
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
Sevinç KARAKAYA – Başkan (03.04.2009 tarihinden itibaren)
(03.04.2009 tarihine kadar Yılmaz KİLİM)
Yılmaz KİLİM - II. Başkan (03.04.2009 tarihinden itibaren)
(03.04.2009 tarihine kadar Sevinç KARAKAYA)
Burçak KARAMAN UYSAL – Genel Sekreter
N. Özlem ERGENLER – Sayman
Mehmet GÖLGE – Üye
Ozan Devrim YAY – Üye
Pınar Sevindik HIŞIR – Üye (21.05.2008 tarihinden itibaren)
(21.05.2008 tarihine kadar Ertuğrul ÜNLÜTÜRK)
11
TMMOB ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI
12
İSTANBUL ŞUBESİ
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
VII. DÖNEM YÖNETİM KURULU
ASIL YÖNETİM KURULU ÜYELERİ
Ö. Eylem TUNCAELLİ - Başkan
Semra Ocak - Şube Sekreteri (07.10.2008 tarihinden itibaren)
(07.10.2008 tarihine kadar Hüseyin UĞUR)
Çağrı GÖKDEMİR - Şube Saymanı (07.10.2008 tarihinden itibaren)
(07.10.2008 tarihine kadar Semra OCAK)
Tülay ÇOŞKUNER - Üye
Murat BALABAN - Üye
Hüseyin UĞUR - Üye
Duygu Canan ÖZTÜRK - Üye
YEDEK YÖNETİM KURULU ÜYELERİ
Ceren TOSUN
Suzan DERİCİ UÇAR
Tolga TEZGEL
Evin NAS
Alper Haşim KENET
Derya KOÇOĞLU
Semih YÜKSEL
TMMOB ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI
KOCAELİ İL TEMSİLCİLİĞİ YÖNETİM KURULU
TMMOB ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI
BURSA İL TEMSİLCİLİĞİ YÖNETİM KURULU
Zerrin KARTAL - Temsilci
Tuna Alper SEZGİN - Sekreter
Feza KARAER - Sayman
Neslişah HANZEDE - Üye
Erbey KUŞKU - Üye
Mesut KANDEMİR- Üye
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
Arzu TURHAN - Temsilci
Batu TOKSÖYLE - Sekreter
Aynur FİŞ - Sayman
Aysun ÜNLÜ KON - Üye
Nilgün GÖNDÜK YILMAZ - Üye
Nadir ÖZKANLI - Üye
Şaban BAYRAKTAR - Üye
13
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
14
KENTİN VAROŞLARINDAN GELEN
İncecik pardesüler içindeki okul arkadaşlarımız
her vakit çok geç gelirlerdi sabah dersine,
çünkü süt ve gazete dağıtırlardı annelerinin yerine.
Öğretmenler
onları bir güzel azarlar
ve işaret korlardı kara kaplı deftere
Getirmezlerdi yanlarında yiyecek filan.
Ders aralarında yalnız
ödevlerini yaparlardı helalarda.
Ama izin verilmezdi buna.
Dinlenmek ve yemek içinmiş ders araları.
Pi’nin ondalık değerini bilemediler mi
öğretmenleri sorardı onları:
Neden kalmadınız o çıktığınız çöplükte?
Bilirdi onlar neden kalmadıklarını.
Kentin varoşlarından gelen yoksul çocuklarına
devlet kapılarında önemsiz görevler vaadedilirdi,
bu yüzden onlar, gecelerini gündüzlerine katıp ezberlerlerdi
parça parça olmuş elden düşme kitaplarında ne varsa.
Bir de öğrenirlerdi öğretmenlerinin ayaklarını yalamayı
ve hor görmeyi kendi analarını
Varoşlardan gelen yoksul okul çocuklarına vaadedilen bu
önemsiz görevler
toprağın altındaydı.
Onlara ayrılan yerlerdeki sandalyelerin yoktu
oturacak yerleri.
Olsa olsa
Kısa bitkilerin kökleriydi
onları bekleyen.
Hem ne diye öğretiliyordu bu çocuklara Yunanca dilbilgisi,
Sezar’ın seferleri, sülfürün formülü, Pi’nin değeri?
Alınlarında yazılı olan Flander’lerin kitle mezarlarında
neye ihtiyaçları olacaktı bu çocukların
biraz kireçten başka?
Bertolt BRECHT
15
TMMOB ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI
İSTANBUL ŞUBESİ
AMAÇ ve İLKELER
Bizler, “Demokrat Çevre Mühendisleri” olarak ülke ve toplum yararları doğrultusunda,
çevre mühendisliği mesleği ve çevre mühendislerine ilişkin olarak aşağıdaki amaçları
hedeflemekteyiz:
I- Toplumsal Açıdan;
• Çevre mühendisliği mesleğine ilişkin, ülke ve toplum yararlarını en üst düzeyde
gözeterek, demokrasi ve bilimin aydınlattığı yoldan şaşmadan, çalışmalar yapmak ve
önerilerde bulunmak.
• Çevre mühendisliği mesleğinin ve Oda üyelerinin hızla değişen toplumsal ve ekonomik yapı içindeki konumlarını izlemek, değerlendirmek, bu temel üzerinde mesleküye bazında iyileştirici düzenlemeler önermek ve/veya bu düzenlemelerin yapılması
için ön ayak olmak.
•Çevre alanındaki gelişmeleri ülke ve toplum yararına en uygun şekilde yaygınlaştırmaya çalışmak, bunun için yurt içi, yurt dışı ilişkilerde bulunmak.
• Başta Oda üyeleri olmak üzere mesleki olarak ortaya konan emeğin hakkıyla değerlendirilmesi ve meslektaşların yaşam kalitesinin hak edilen seviyeye yükseltilmesi
amacıyla çalışmalar yapmak.
II- Meslek - Toplum Açısından;
• Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği, bağlı odaları ve diğer meslek kuruluşları
ile amaçları doğrultusunda ortak çalışmalar yapmak.
• Çevre ile ilgili yasa, yönetmelik, tüzük, tebliğ, standartlar ve şartnamelere ilişkin
görüş üretmek, yasal düzenlemelerin hazırlanma sürecinde gerekli katkıların sağlanması amacıyla çalışmalar yapmak ve bu doğrultuda ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği
içinde bulunmak.
• Çevre mühendisliği hizmetlerinin yasa, yönetmelik, tüzük, tebliğ, standart ve
şartnameler açısından uygunluğunu denetlemek ve hizmet sürecinde meslektaşlar
arasında haksız rekabeti önlemek ve buna ilişkin yasal düzenlemeleri sağlamak.
• Çevre mühendisliği eğitiminin ülke gereksinimlerine ve çağın getirdiği yeniliklere
göre geliştirilmesini sağlamak için üniversiteler, bakanlıklar ve diğer ilgili kurum ve
kuruluşlarla ilişki kurmak, gerekirse ortak çalışmalar yapmak.
• Ülkemizdeki çevre mühendisliği hizmetlerinin öz kaynaklarımıza dayalı olarak yapılması doğrultusunda yoğun çaba sarf etmek.
III- Üye - Meslek Açısından;
• Çevre mühendisliği mesleğinin ve bu mesleğin getirdiklerinin, sadece bu konuda eğitim alıp, emek harcayan Çevre mühendisleri tarafından yapılmasını ve diğer
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
VII. DÖNEM ÇALIŞMA PROGRAMI
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
16
mesleklerin çevre mühendisliği mesleği üzerindeki baskılarının ortadan kaldırılmasını
sağlamak amacıyla gerekli mücadeleyi vermek ve ilgili kurum ve kuruluşlar nezdinde
girişimlerde bulunmak.
• Çevre ve çevre mühendisliği konusundaki gelişmeleri geniş kitlelerin tartışmasına açarak; kamu ve meslektaşların ilgisine sunmak.
• Oda üyelerinin üniversite sonrası eğitimi ile ilgili çalışmalar yapmak, kurumsal
ve uygulamaya yönelik olarak, bilgi birikiminin artırılmasına katkı sağlamak amacıyla
çeşitli eğitimler, paneller ve sempozyumlar gibi etkinlikler düzenlemek.
• Üyelerin oda ile ilişkilerinin geliştirilmesi açısından üyelerin çalışma yaşamında
karşılaştıkları sorunları tespit etmek amacıyla anket gibi çeşitli çalışmalar düzenlemek.
• Kadın meslektaşlarımızın çalışma yaşamında ve işe girişlerde karşılaştıkları cinsiyetçi tutumlara karşı mücadele etmek, bu sorunlarla ilgili komisyonlar kurmak ve
TMMOB bünyesindeki İstanbul İl Koordinasyon Kurulu Kadın Komisyonu çalışmalarına
katılmak, kadın mühendislerin Oda ve TMMOB bünyesindeki birimlere katılması konusunda özendirici olmak ve pozitif ayrımcılık ilkesi ile davranmak.
• Çevre mühendisliği mesleğine ilişkin kitap, şartname, yönetmelik ve standartların yayın ve satış yoluyla üyelere aktarımını sağlamak, etkinlik vb. üretimleri süreli ve
süresiz yayınlarla üyelere ve kamuya duyurmak.
• Çevre mühendisliği hizmetlerine ilişkin olarak, üreticilerin yasal düzenlemeler
doğrultusunda çalışmasını denetlemek, izlemek ve buna ilişkin (ödül, uyarı, ceza vb.)
çeşitli işlemlerde bulunmak.
• Çevre mühendisliği mesleğine uygulanması sürecinde üyelerin karşılaşacakları
yasadışı ve haksız her türlü davranışa karşı direkt ve/veya ilgili kurumlar nezdinde girişimlerde bulunmak.
• Çevre mühendislerinin çalışma olanaklarının ve çevre mühendisliği mesleğinin
etkinliğinin arttırılması amacıyla kamu, özel kurum ve kuruluşlarla ilişki kurmak, çalışma alanındaki arz talep dengesinin gerçekçi oluşumunu sağlamak amacıyla da eğitim
kurumlarına ilişkin nitel-nicel programlama önerileri üreterek girişimlerde bulunmak.
• Sayılan amaçların gerçekleştirilmesi sürecinde ülke düzeyinde şube, bölge temsilcilikleri ve temsilcilikler kurmak, mesleki denetim görevlileri atamak, çevre mühendisliğine ilişkin teknik birimler oluşturmak (laboratuar vb.), üyelere yönelik sosyal, kültürel çalışmalar yapmak, bunun için gerekli mekanizmaları (lokal vb.) oluşturmak.
Geçmişten geleceğe, onurlu bir yaşam için mücadelemiz sürüyor ve sürecek…
Yaşasın Demokrasi Mücadelemiz!
Yaşasın ÇMO!
17
Bu Kent Öldürüldü Diyorlar
Ahmet Telli
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
Bu kent öldürüldü diyorlar
Kurşuna dizildi bir gece yarısı
Hayaletler geziniyormuş şimdi
Sokak aralarında ve caddelerde
Baykuş tüneği olmuş alanlar
Ve yarasalar uçuşuyormuş
Silah ve esrar kaçakçıları
Altın çağını yaşarlarken
Artıyormuş bir yandan da
Kumarhaneler,meyhaneler
Borsa oyunları hileli iflaslar
Birbirini kovalayıp dururken
Nasıl çıkmışsa pek bilinmiyor
Yaygınmış şimdilerde rus ruleti
İntiharların sayısı bilinmiyor
Çoğalıp duruyormuş fahişeler
Ve artık bunların hiç biri
Olay bile sayılmıyormuş şimdi
Bu kent öldürüldü diyorlar
Bahar gelmez artık buraya
Bir kent nasıl öldürülür göz göre göre
Ben inanmıyorum kim ne derse desin
Sodon ve Gomore efsanelerde kaldı
Yaşanan bir başka tarih şimdi
Şöyle bir dokunsak toprağa yalın ayak
Duyacağiz belki tarihin akışını
Baharda gecikebilir unutmayalım
Böyle okuduk tarihin kitaplarından
Hele vakit gelsin, sevda dal versin
Uzanacağiz bir sabah çiçekli bir ağaca
Unutmayalım aşkın sımsıcaklığını
Suskun bekleyişlerini varoşların
Kitapları, fabrikaları unutmayalım
Unutmayalım dağların öyküsünü
Zincirlerini kırmasını bilir bir kent
Aovrayı unutmayalım
Kışlık saray ne kadar dayanabilir
Hayatı kollamasını bilenlere
Ölüm suretini gezdiren serseriler
Sızıp kalacaklar birazdan
Ve bir tül gibi yırtılırken çevren
Bu kent yeniden yaşanacaktır
Bir kent nasıl öldürülür göz göre göre
Ben inanmıyorum kim ne derse desin
18
YÖNETİM KURULU ÇALIŞMALARI
26-27 Ocak 2008 tarihinde gerçekleştirilen VII. Olağan Genel Kurul ile seçilen Şube
Yönetim Kurulumuz, 04/02/2008 tarihinde ilk toplantısını gerçekleştirmiş ve görev dağılımını yapmıştır. Bu rapor, dönem boyunca yapılan tüm çalışmaları özetlemektedir.
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
Şube Yönetim Kurulu Toplantıları
(04.02.2008- 25.12.2009 tarihleri arasında)
Oturum Sayısı
Alınan Karar Sayısı
: 62
: 306
Yazışma İSTATİSTİKLERİ
(04.02.2008- 25.12.2009 tarihleri arasında)
Genel Gelen Evrak Sayısı
Genel Giden Evrak Sayısı
ÇMO Gelen Evrak Sayısı
ÇMO Giden Evrak Sayısı
Dönem İçinde Verilen Oda Kayıt Belgesi Sayısı
Dönem İçinde Verilen Eğitim Katılım Belge Sayısı
Dönem İçinde Verilen Eğitim Başarı Belge Sayısı
: 207
: 164
: 349
: 278
: 937
: 647
: 403
Çalışma Komisyonlarında Görev Alan Üyelerimiz
İKK Temsilcileri
: Semra OCAK, Hüseyin UĞUR, Çağrı GÖKDEMİR
İKK Ölçü Yayın Kurulu
: Hüseyin UĞUR, Tolga TEZGEL, Murat AKSEL
İKK Kadın Komisyonu
: Semra OCAK, Meryem KAYAN
İKK İş Sağlığı ve Güvenliği Kom. : Bahar ÜNLÜ, Emrah GÜRER,
Meltem AKSOY ÇETİN
İKK Haliç Tersanesi İzleme Kom. : Hüseyin UĞUR
İÖKK Temsilcileri
: Özge GÖKMEN, Hüseyin ÖZŞAHİN, Sedat DUREL
NKP Temsilcisi
: Çağrı GÖKDEMİR, Duygu Canan ÖZTÜRK
Oda Yayın Danışma Kurulu : Hüseyin UĞUR,
SÜMER Yürütme Kurulu
: Tülay ÇOŞKUNER,
SÜMER Danışma KURULU
: O. Bahadır CÖMERT,
Bakırköy Kent Konseyi
: Evin NAS
Bülten Yayın Kurulu
: Ö:Eylem TUNCAELLİ, Semra OCAK,
Hüseyin UĞUR
TMMOB İstanbul Kent Sempozyumu
Yürütme Kurulu
: Ö. Eylem TUNCAELLİ, Evin NAS
TMMOB İstanbul Kent Sempozyumu
Düzenleme Kurulu
: Ö. Eylem TUNCAELLİ, Hüseyin UĞUR
ÇMO Ulusal Çevre Mühendisliği
Kongresi Düzenleme Kurulu
: Ö. Eylem TUNCAELLİ,
ÇMO III. Öğrenci Kurultayı
Düzenleme Kurulu : Özge GÖKMEN
İletilen Şube Görüşleri
Ülkemiz gündeminde yer alan, mühendis ve mimarları ilgilendiren yasal düzenlemeler ile ilgili şubemizce görüşler hazırlanmış ve Oda Yönetim Kurulu’na sunulmuştur.
Dönem boyunca yerel yönetimler ve zaman zaman özel kuruluşlarda şubemizden değişik konularda görüşler istemişlerdir.
TARİH
KONU
AÇIKLAMA
15 Ocak
İş Kazası
İSKİ’nin Bağcılar’daki atıksu kanalizasyon inşaatında yaşanan ölümlü iş
kazası ile ilgili “İSKİ Şantiyeleri Ölüm Saçmaya Devam Ediyor” başlıklı bir
basın metni hazırlandı ve basına gönderildi
23 Ocak
Şubemiz VII. Dönem
Olağan Genel Kurulu
Şube Başkanı Ö. Eylem TUNCAELLİ Evrensel Gazetesi’ne Şubemiz VII.
Dönem Olağan Genel Kurulu hakkında görüşlerini bildirdi.
12 Şubat
3. Boğaz Köprüsü
Şube Başkanı Ö. Eylem TUNCAELLİ, Milliyet Gazetesi’ne Üçüncü Boğaz
Köprüsü konusunda görüş bildirdi.
26 Şubat
Nükleer Santral İhalesi
Şubemizde; nükleer santral ihalesi ve Türkiye’de nükleer santral
kurulmasına karşı başlatılacak kampanya konulu basın toplantısı yapıldı.
1 Mart
İstanbul İl Çevre Düzeni
Planı
İstanbul 2. İdare Mahkemesi’nde açtığımız dava sonucunda yürütme
durdurma kararı verilen 1/100.000 ölçekli İstanbul İl Çevre Düzeni Planı ile
ilgili “Yargı 1/100.000 Ölçekli İstanbul İl Çevre Düzeni Planı İçin Yürütmeyi
Durdurma Kararı Verdi!” basın metni hazırlandı ve basına gönderildi
3 Mart
İstanbul İl Çevre Düzeni
Planı
Şube Başkanı Ö. Eylem TUNCAELLİ; Taraf Gazetesi ve Bianet haber ajansına
İstanbul 2. İdare Mahkemesi’nde açtığımız dava sonucunda yürütme
durdurma kararı verilen 1/100.000 ölçekli İstanbul İl Çevre Düzeni Planı
hakkında görüş bildirdi.
4 Mart
İstanbul İl Çevre Düzeni
Planı
Şube Başkanı Ö. Eylem TUNCAELLİ; Cumhuriyet Gazetesi’ne İstanbul 2.
İdare Mahkemesi’nde açtığımız dava sonucunda yürütme durdurma
kararı verilen 1/100.000 ölçekli İstanbul İl Çevre Düzeni Planı hakkında
görüş bildirdi.
5 Mart
İstanbul Su Zammı
Şube Yönetim Kurulu üyesi Semra OCAK, Vatan Gazetesi’ne İstanbul’daki
su zamları ve suyun özelleştirilmesi konusunda görüş bildirdi.
7 Mart
8 Mart Dünya Emekçi
Kadınlar Günü
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ile ilgili “8 Mart Dünya Emekçi
Kadınlar Günü Kutlu Olsun!” başlıklı bir basın metni hazırlanarak basına
gönderildi.
13 Mart
Çevre Mühendisliği ve
Çevre Mühendisleri Odası
Marmara Üniversitesi’nde “Çevre Mühendisliği Nedir? Çevre Mühendisleri
Odası Ne Yapar?” konulu bir söyleşi düzenlenerek çevre mühendisliği
öğrencilerine meslek ve Oda hakkında bir sunum yapıldı.
13 Mart
Taş Ocaklarının Çevreye
Etkileri
Ö. Eylem TUNCAELLİ, Milliyet Gazetesi’ne taş ocaklarının ormanlara verdiği
zarar konusunda görüş bildirdi.
14 Mart
Su Hakkı
Ö. Eylem TUNCAELLİ, Sabah Gazetesi’ne su üzerinde uygulanan neoliberal
politikalar ve sonuçları üzerine görüş bildirdi.
19 Mart
İş Kazası
İSKİ’ye bağlı taşeron firma ekibi tarafından Gaziosmanpaşa’da
gerçekleştirilen kazı çalışmasında gerçekleşen patlama üzerine “Yine İSKİ,
Yine Ölüm!” başlıklı bir basın metni hazırlandı ve basına gönderildi.
21 Mart
Su Hakkı
22 Mart Dünya Su Günü ile ilgili “Su Yaşamdır, Yaşamlarımız Satılık Değil!”
başlıklı bir basın metni hazırlanarak basına gönderildi.
23 Mart
Su Hakkı
Şube Başkanı Ö. Eylem TUNCAELLİ, “Kapitalizm Kıskacında Su” adlı
uluslararası konferansta “Bir İnsanlık Suçu: Suyun Metalaştırılması” adlı bir
sunum yaptı.
28 Mart
Su Hakkı
Kent Yaşam Gazetesi, Şube Başkanı Ö. Eylem TUNCAELLİ ile küreselleşme
politikalarının su üzerinde etkilerine dair röportaj yaptı.
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
ÇMO İSTANBUL ŞUBESİ
2008-2010 DÖNEMİ BİLDİRİLEN GÖRÜŞLER
19
ÇMO İSTANBUL ŞUBESİ
2008-2010 DÖNEMİ BİLDİRİLEN GÖRÜŞLER
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
20
TARİH
KONU
AÇIKLAMA
18 Nisan
Dünya Su Forumu
Milliyet Gazetesi Ö. Eylem TUNCAELLİ ile Dünya Su Forumu hakkında
röportaj yaptı.
19 Nisan
Geri Dönüşüm
Boğaziçi Üniversitesi’nde düzenlenen “Geri Dönüşümde Gelecek” konulu
söyleşiye Şubemiz adına Sennur GÜNENÇ katılarak Şube görüşlerini
aktardı.
2 Mayıs
1 Mayıs İşçi Bayramı
1 Mayıs 2008 tarihinde yaşanan olaylar sebebiyle AKP Hükümeti ve
İstanbul Valiliği’ni kınayan bir basın metni hazırlandı ve kamuoyunun
bilgisine sunulmak üzere basına gönderildi.
16 Mayıs
İSKİ İhaleleri
Şube Yönetim Kurulumuz İSKİ Genel Müdürü Mevlüt VURAL ile görüştü.
Görüşmede İSKİ ihalelerinde çevre mühendisliği uzmanlık alanına
giren ihalelerde anahtar personel listesinde ve benzer iş maddelerinde
çevre mühendisliğinin bulunmaması; Atıksu Arıtma Tesisleri Proje Onay
Genelgesi’nde belirtilen Çevre Mühendisleri Odası’ndan BTB’li olma ve
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanunu gerekliliklerini yerine
getirmiş olması şartının uygulanması ve son dönemde İSKİ şantiyelerinde
yaşanan iş kazaları konuları gündeme getirildi.
24 Mayıs
İstanbul'un Tarihi
Mekanları
Ö. Eylem TUNCAELLİ, Evrensel Gazetesi'ne Turizmi Teşvik Kanunu ve
İstanbul'da tarihi mekanların otele dönüştürülmesi ile ilgili görüş bildirdi.
27 Mayıs
Dünya Çevre Günü
Ö Eylem TUNCAELLİ Cumhuriyet Gazetesi'ne 5 Haziran Dünya Çevre Günü
ile ilgili görüş bildirdi.
5 Haziran
Dünya Çevre Günü
Dünya Çevre Günü dolayısıyla "Biz Büyüdük ve Kirlendi Dünya" temalı
basın toplantısı yapıldı. İstanbul Özelinde Türkiye'ye Genel Bakış
isimli Şube Yönetim Kurulu'nca hazırlanan rapor kamuoyunun bilgisine
sunuldu.
5 Haziran
Kyoto Protokolü
Ö Eylem TUNCAELLİ, TGRT televizyonuna ana haber bülteninde Kyoto
Protokolu ile ilgili görüş bildirmek üzere canlı yayına katıldı.
5 Haziran
Dünya Çevre Günü
Atılım Gazetesi'ne İstanbul'un çevre sorunlarına dair görüş bildirildi.
7 Haziran
Su Hakkı
5 Haziran Dünya Çevre Günü etkinlikleri kapsamında "Su Hakkı ve Su Üzerindeki Neoliberal Politikalar" başlıklı panel düzenlendi. Panelde oturum
başkanlığını Yıldız Teknik Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü öğretim
üyesi Prof. Dr. Beyza ÜSTÜN yaparken; Marmara Üniversitesi İktisat Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Fuat ERCAN, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler
Fakültesi öğetim üyesi Yrd. Doç. Dr. Tayfun ÇINAR ile Şubemiz adına Semih
YÜKSEL ve Tülin ARSLAN konuşmacı katıldı.
9 Haziran
Kyoto Protokolü
Ö. Eylem TUNCAELLİ, TRT Radyo 1'de yayınlanan "Avrupa Birliği Yolunda"
programına canlı yayında bağlanarak Kyoto Protokolü ve çevre denetimi
konularının tartışıldığı programda çevre alanında kamusal denetim ve
çevre politikaları hakkında görüş bildirdi.
22 Haziran
Su Hakkı
Çorlu Su Yaşamdır Platformu’nun gerçekleştirdiği etkinliğe Şubemizi
temsilen Semra OCAK katılarak suyun ticarileştirilmesini, özelleştirilmesini
amaçlayan su politikalarının sonuçları, dünyadaki uygulamaları ile ilgili
olarak bir konuşma yaptı.
4 Temmuz
İstanbul'da Hava Kirliliği
Ö. Eylem TUNCAELLİ, Zaman Gazetesi'ne İstanbul'da hava kirliliği konusunda görüş bildirdi.
7 Temmuz
İstanbul'da Su Sorunu
Ö. Eylem TUNCAELLİ, Evrensel Gazetesi'ne İstanbul'daki su sorunu
hakkında görüş bildirdi.
8 Temmuz
İstanbul'da Su Sorunu
ÇMO Bilim Danışma Kurulu üyesi Prof. Dr. Beyza ÜSTÜN, Habertürk
Televizyonu'na İstanbul'daki su sorunu konusunda görüş bildirdi.
8 Temmuz
"İstanbul'da yapılması
planlanan
marinalar"
ÇMO Bilim Danışma Kurulu üyesi Prof. Dr. Beyza ÜSTÜN, Birgün
Gazetesi'ne İstanbul yapılması planlanan 11 adet marina konusunda
görüş bildirdi.
15 Temmuz
Sazlıdere Barajı
Hüseyin UĞUR, Milliyet Gazetesi'ne Sazlıdere Barajı'ndan şebekeye verilen
su hakkında görüş bildirdi.
17 Temmuz
İstanbul'da Su Sorunu
Hüseyin UĞUR, Kanal 24 Televizyonu'na İstanbul'daki su sorunu hakkında
görüş bildirdi.
ÇMO İSTANBUL ŞUBESİ
2008-2010 DÖNEMİ BİLDİRİLEN GÖRÜŞLER
TARİH
AÇIKLAMA
19 Temmuz
İstanbul'da Su Sorunu
Ö. Eylem TUNCAELLİ, Akşam Gazetesi'ne İstanbul'daki su sorunu hakkında
görüş bildirdi.
21 Temmuz
İstanbul'da Su Sorunu
Ö. Eylem TUNCAELLİ, Taraf Gazetesi'ne İstanbul'daki su sorunu hakkında
görüş bildirdi.
22 Temmuz
İstanbul'da Su Sorunu
Hüseyin UĞUR, Sol Gazetesi'ne İstanbul'daki su sorunu ve Melen
Çayı'ndaki kirlilik hakkında hakkında görüş bildirdi.
22 Temmuz
İstanbul'da Su Sorunu
Ö. Eylem TUNCAELLİ, Özgür Radyo'ya İstanbul'daki su sorunu ve Melen
Çayı'ndaki kirlilik hakkında görüş bildirdi.
24 Temmuz
İstanbul'da Su Sorunu
İstanbul’da yaşanan su sorunu ve Melen Çayı’ndaki kirlilik ile ilgili basın
metni hazırlanarak basına gönderildi.
27 Ağustos
Tuzla Tersaneleri
Hüseyin UĞUR, Birgün gazetesine Tuzla'da tersane yapımı için denizin
doldurulması konusunda görüş bildirdi.
17 Ekim
"Bor Madenleri Konulu
İnternette
Gönderimi Yapılan İletinin
Şubemize Ait Olmaması"
Ö. Eylem Tuncaelli Açık Gazete 'ye Bor Madenleri konulu iletinin şubemize
ait olmaması ve şube çalışmaları hakkında görüş bildirdi
18 Ekim
Çevre ve İnsan
Ö. Eylem Tuncaelli Kanal T de Çevre ve İnsan programına konuk olarak
katıldı
23 Ekim
"Plastik Atıkların
Çevreye Zararları"
Ö. Eylem Tuncaelli aktüel dergisine plastik atıklar konusunda görüş bildirdi
21 Kasım
"LPG İkmal İstasyonlarının
Taşıdığı Riskler"
Evin Nas Su TV ye LPG hakkında görüş bildirdi.
27 Kasım
Su Hakkı
Öğrenci Komisyonunun "Su Politikaları ve Su Üzerine Oynanan Oyunlar"
konulu Tahir Öngür ile söyleşisi yapıldı.
28-29 Kasım
Su Hakkı
Ö.Eylem Tuncaelli Milano'daki "New Strategies for Obtaining the Right to
Water" konferansına konuşmacı olarak katıldı.
16 Aralık
İstanbul'da Hava Kirliliği
Evin Nas NTV de kömür dağıtımının hava kalitesine etkisi hakkında görüş
bildirdi.
16 Aralık
İstanbul'da Hava Kirliliği
Evin Nas NTV halkın sesi programında hava kirliliği hakkında görüş
bildirdi.
17 Aralık
Su Zamlarını Protesto Ediyoruz, Su ve Suya Erişim Hakkı En Temel İnsan
Hakkıdır başlıklı bir yazı hazırlanarak basına gönderildi.
19 Aralık
Nükleer Enerji
Eylem Tuncaelli Cumhuriyet gazetesine nükleer santralle ilgili görüş verdi.
22 Aralık
İstanbul'da Hava Kirliliği
Evin Nas Cumhuriyet gazetesine Hava Kirliliği ile ilgili görüş verdi
22 Aralık
İstanbul'da Hava Kirliliği
Devlet Yardımı ile Zehirleniyoruz başlıklı bir yazı hazırlandı ve basına
gönderildi.
29 Ocak
Belediye Hizmetleri
ÇMO İstanbul Şube Yönetim Kurulu Başkanı Eylem Tuncaelli Bianet'e
belediye hizmetleri hakkında görüş bildirdi.
11 Şubat
Küresel Isınma
Yönetim Kurulu üyesi Evin NAS, TGRT kanalında Küresel Isınma hakkında
görüş bildirdi.
23 Şubat
İstanbul İl Çevre Düzeni
Planı
1/100000 İstanbul İl Çevre Düzeni Planı hakkındaki Basın Toplantısında
Murat Aksel görüş bildirdi.
4 Mart
Turan Deresinde Kirlilik
Semih Yüksel NTV Haber Bülteninde Avcılar Yeşilkent Mahallesindeki
Turan Deresindeki kirlilik hakkında görüş bildirdi.
6 Mart
Su Hakkı
YTÜ Oditoryum'da düzenlenen Dünya'da ve Türkiye'de Su Politikaları
Paneline Eylem Tuncaelli Oturum Başkanı olarak katıldı.
10 Mart
Su Hakkı
Öğrenci Komisyonumuz üyesi Sedat Durel Özgür Radyoda Karşıt Su
Forumu ve 15 Mart Mitingi hakkındaki programa konuk olarak katıldı.
10 Mart
Dünya Su Forumu
İstanbul Şube Başkanı Ö. Eylem Tuncaelli Birgün gazetesine Dünya Su
Forumuna ilişkin görüş bildirdi.
21
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
KONU
ÇMO İSTANBUL ŞUBESİ
2008-2010 DÖNEMİ BİLDİRİLEN GÖRÜŞLER
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
22
TARİH
KONU
AÇIKLAMA
13 Mart
Dünya Su Forumu
TRT kanalı İstanbul Şube Başkanı Ö. Eylem Tuncaelli ile Dünya Su Forumu
hakkında röportaj yaptı.
13 Mart
Su Hakkı
Evrensel Gazetesi Su Eki'nde Ö. Eylem Tuncaelli'nin Röportajı yayınlandı.
14 Mart
Su Hakkı
Ö.Eylem Tuncaelli Yön FM de Ayaklanan Kıta programına konuk olarak
Güney Amerika ülkelerindeki su mücadelesi hakkında görüş bildirdi.
16 Mayıs
Atık Yağ Geri Dönüşümü
TRT 2 de yayınlanan Arzuhal programında Ali İhsan Şen Atık yağlar
hakkında görüş bildirdi.
29 Mayıs
Kubağalıdere'de Kirlilik
Taraf Gazetesine Kurbağalıdere'deki kirlilik hakkında görüş verildi.
4 Haziran
Dünya Çevre Günü
Dünya Çevre Günü ve İstanbul'un çevre sorunları hakkında bir basın metni
hazırlanarak basın açıklaması yapıldı.
6 Haziran
Dünya Çevre Günü
Mühendis, Mimar ve Şehir Plancıları İstanbul'un Çevre Sorunlarını
Tartışıyor çalıştayına Evin Nas konuşmacı, Tülay Coşkuner Oturum Başkanı
olarak katıldı.
9 Haziran
Dünya Çevre Günü
NTV Radyoda Halkın Sesi programında Evin NAS kentimiz çevre sorunları
ve çözüm önerileri hakkında görüş bildirdi.
9 Haziran
Dünya Çevre Günü
Sarıyer Çevre Haftası Etkinlikleri kapsamında düzenlenen Çevre Politikaları
ve Çevre Sorunları Paneline şubemiz adına Önder KAHRAMAN konuşmacı
olarak katılım sağladı.
6 Temmuz
İstanbul'da Su Zammı
Yapılan su zammı ile ilgili "İstanbul Büyükşehir Belediyesi Zamma Doymuyor!" adında bir basın metni hazırlanarak basına gönderildi.
8 Temmuz
"Yargıdan Mühendislere
İade-i Unvan"
Diplomalarda mühendislik ünvanının yazılmamasına ilişkin İTÜ'ye açılan
davanın lehimize sonuçlanması hakkında "Yargıdan Mühendislere İade-i
Unvan" başlıklı bir basın metni hazırlanarak basına gönderildi.
21 Temmuz
Dumansız Hava Sahası
Şube Başkanı Eylem Tuncaelli Bianet'e Dumansız Hava Sahası hakkında
görüş bildirdi.
19 Ağustos
3. Boğaz Köprüsü
Şube Başkanı Eylem Tuncaelli Radikal Gazetesi'ne yapılması planlanan 3.
Boğaz Köprüsünün çevreye olumsuz etkileri hakkında görüş bildirdi.
19 Ağustos
3. Boğaz Köprüsü
Şube Başkanı Eylem Tuncaelli Gerçek Gündem'e yapılması planlanan 3.
Boğaz Köprüsünün çevreye olumsuz etkileri hakkında görüş bildirdi.
20 Ağustos
3. Boğaz Köprüsü
Şube Başkanı Eylem Tuncaelli Kadıköy Gündem'e yapılması planlanan 3.
Boğaz Köprüsünün çevreye olumsuz etkileri hakkında görüş bildirdi.
21 Ağustos
3. Boğaz Köprüsü
Şube Başkanı Eylem Tuncaelli Taraf Gazetesi'ne yapılması planlanan 3.
Boğaz Köprüsünün çevreye olumsuz etkileri hakkında görüş bildirdi.
2 Eylül
Taş Ocaklarının Çevreye
Etkileri
Dicle Haber Ajansına Taş ocaklarının çevreye olumsuz etkileri konusunda
görüş bildirildi.
3 Eylül
"Harfiyat Dökümünün
Çevreye Etkileri"
ÇMO İstanbul Şubesi üyesi Cem Kural NTV habere harfiyat dökümünün
çevreye etkileri konusunda görüş bildirdi.
9 Eylül
Sel Felaketi
Yaşanan sel felaketi ile ilgili "Sorun; İstanbul Değil Yönetemeyenler!"
başlıklı bir basın metni hazırlanarak basına gönderildi.
9 Eylül
Sel Felaketi
Şube Başkanı Eylem Tuncaelli sel felaketi hakkında Roj TV'ye görüş bildirdi.
9 Eylül
Sel Felaketi
Şube Başkanı Eylem Tuncaelli sel felaketi hakkında Vatan Gazetesi'ne
görüş bildirdi.
9 Eylül
Sel Felaketi
Şube Başkanı Eylem Tuncaelli sel felaketi hakkında Referans Gazetesi'ne
görüş bildirdi.
9 Eylül
Sel Felaketi
Şube Başkanı Eylem Tuncaelli sel felaketi hakkında Sabah Gazetesi'ne
görüş bildirdi.
11 Eylül
Sel Felaketi
Şube Başkanı Eylem Tuncaelli sel felaketi hakkında Bugün Gazetesi'ne
görüş bildirdi.
14 Eylül
Sel Felaketi
Şube Başkanı Eylem Tuncaelli sel felaketi hakkında CNN Yeni Gün
programına görüş bildirdi.
KONU
AÇIKLAMA
23 Ekim
Sel Felaketi
ÇMO Bilim Danışma Kurulu üyesi Prof. Dr. Beyza Üstün AÇIK RADYO' da
Altın Saatler programına konuk olarak katıldı.
31 Ekim
ÇED Yönetmeliği
Denetleme Kurulu Üyesi Meltem Erdoğdu Kanal B de ÇED Pazarı
programına konuk olarak katıldı.
10 Kasım
GDO'lu Ürünler
Ö. Eylem Tuncaelli Hayat TV Ekmek ve Gül programına katılarak GDO'lu
Ürünler hakkında görüş bildirdi.
11 Kasım
"Küçükçekmece'de
Uranyum Depolanması"
Şube Yönetim kurulu başkanı Ö. Eylem Tuncaelli Aktüel Gezetesi'ne İran
uranyumunun Küçükçekmece'de depolanmasını olasılığı hakkında görüş
verdi.
14 Aralık
"Çevre Mühendisleri
İstihdam Sorunları"
Şube Yönetim kurulu başkanı Ö. Eylem Tuncaelli Sabah Gezetesi'ne
ülkemizde çevre mühendislerinin istihdam sorunları hakkında görüş verdi.
22 Aralık
İstanbul Çevre Sorunları
Şube Yönetim Kurulu Başkanı Ö.Eylem Tuncaelli TRT Radyo'da İstanbul
Çevre Durum Raporu hakkında görüş bildirdi.
23 Aralık
Kopenhag Zirvesi
Şube Yönetim Kurulu Başkanımız Ö. Eylem Tuncaelli Atılım dergisine
Kopenhag Zirvesi ve İklim Değişikliği hakkında görüş bildirdi.
TARİH
KONU
AÇIKLAMA
23 Ekim
Sel Felaketi
ÇMO Bilim Danışma Kurulu üyesi Prof. Dr. Beyza Üstün AÇIK RADYO' da
Altın Saatler programına konuk olarak katıldı.
31 Ekim
ÇED Yönetmeliği
Denetleme Kurulu Üyesi Meltem Erdoğdu Kanal B de ÇED Pazarı
programına konuk olarak katıldı.
10 Kasım
GDO'lu Ürünler
Ö. Eylem Tuncaelli Hayat TV Ekmek ve Gül programına katılarak GDO'lu
Ürünler hakkında görüş bildirdi.
11 Kasım
"Küçükçekmece'de
Uranyum Depolanması"
Şube Yönetim kurulu başkanı Ö. Eylem Tuncaelli Aktüel Gezetesi'ne İran
uranyumunun Küçükçekmece'de depolanmasını olasılığı hakkında görüş
verdi.
14 Aralık
"Çevre Mühendisleri
İstihdam Sorunları"
Şube Yönetim kurulu başkanı Ö. Eylem Tuncaelli Sabah Gezetesi'ne
ülkemizde çevre mühendislerinin istihdam sorunları hakkında görüş verdi.
22 Aralık
İstanbul Çevre Sorunları
Şube Yönetim Kurulu Başkanı Ö.Eylem Tuncaelli TRT Radyo'da İstanbul
Çevre Durum Raporu hakkında görüş bildirdi.
23 Aralık
Kopenhag Zirvesi
Şube Yönetim Kurulu Başkanımız Ö. Eylem Tuncaelli Atılım dergisine
Kopenhag Zirvesi ve İklim Değişikliği hakkında görüş bildirdi.
23
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
TARİH
ÇMO İSTANBUL ŞUBESİ
2008-2010 DÖNEMİ BİLDİRİLEN GÖRÜŞLER
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
24
TMMOB ÇMO İSTANBUL ŞUBE DENETLEMELERİ
SIRA
TARIH
DENETLEME KURULU
ÜYELERI
ŞUBE TEMSILCILERI
TOP. NO.
İST/01
1
19.07.2008
Kısmet AKÇASOY
Sadık OKUTUCU
Ö. Eylem TUNCAELLİ
Tülay COŞKUNER
Hüseyin UĞUR
Semra OCAK
Murat BALABAN
2
18.10.2008
Kısmet AKÇASOY
Sadık OKUTUCU
Semra OCAK
Çağrı GÖKDEMİR
Murat BALABAN
İST/02
3
07.02.2009
Kısmet AKÇASOY
Sadık OKUTUCU
Çağrı GÖKDEMİR
İST/03
4
06.06.2009
Kısmet AKÇASOY
Sadık OKUTUCU
Çağrı GÖKDEMİR
İST/04
5
10.10.2009
Kısmet AKÇASOY
Sadık OKUTUCU
Meltem ERDOĞDU
Çağrı GÖKDEMİR
İST/05
Denetlemede İncelenen Belgeler
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
Bir Önceki Denetleme Kurulu Raporu
Karar Defteri ve Kasa Defteri
Tahsilat makbuzları
Üye bilgileri
Gider makbuzları ve banka hareketleri
Demirbaş kayıtları
ÇMO Mali İşler Yönetmeliği uygulaması
İlgili yazışmalar ve evraklar
TMMOB ÇMO
VII. DÖNEM ODA DANIŞMA KURULU TOPLANTILARI
25
Şube Yönetim Kurulumuz, Oda Danışma Kurulu toplantılarının tamamına katılarak,
Odamızın karar alma süreçlerinde etkin bir şekilde yer almıştır.
: 1
Toplantı No
: 10 Mayıs 2008 Tarih
: Ankara
Yer
:2
: 13 Eylül 2008
: Ankara
Toplantı No
Tarih
Yer
: 3
: 15 Mart 2009
: İstanbul
Toplantı No
Tarih
Yer
:4
: 5 Nisan 2009
: Ankara
Toplantı No
Tarih
Yer
:5
: 13 Aralık 2009
: Ankara
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
Toplantı No
Tarih
Yer
Üye İstatistikleri
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
26
İstanbul Şube’nin sorumluluk alanı içerisinde yıllara göre oda üyeliği dağılımı:
Üyelerin üniversitelere göre dağılımı:
Üyelerin cinsiyetlerine göre dağılımı:
Temsilciliklerin Faaliyet Raporları
ÇMO BURSA İl Temsilciliği 2008–2010 Faaliyet Raporu
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
1. 15 Mart 2009 tarihinde Su Platformu tarafından İstanbul Kadıköy’de düzenlenen
“suyun ticarileştirilmesine hayır” mitingine katılım sağlandı.
2. Çevresel Etki Değerlendirmesi uygulamalarının güçlendirilmesi, geliştirilmesi, ilgili paydaş gruplarla bilgi alışverişinde bulunulması, ÇED raporlarının kalitesinin arttırılması ve ÇED uygulamaları konusundaki teknolojik yeniliklerin değerlendirilmesi
amacı ile Çevre ve Orman Bakanlığı öncülüğünde düzenlenen 1. ÇED Çalıştayına odamız adına Yılmaz Kilim, Sevinç Karakaya, Zerrin Kartal ve Levent Demir katılmıştır
3. TMMOB Bursa İKK tarafından 6-7 Mart 2009 tarihlerinde BUTTİM Konferans salonunda düzenlenen ve odamızın düzenleme ve yürütme kurullarında görev aldığı Bursa Kent Sorunları Sempozyumuna katılım sağlanmıştır.
4. Uludağ Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü
öğrencilerine Odayı tanıtmak ve öğrenci üyelerimizin örgütlülüğüne destek olmak
amacıyla 18 Mart 2009 tarihinde film ( Umut İklimi ) gösterimi yapıldı.
5. Bursa Su Platformu tarafından düzenlenen 5. Dünya Su Forumu Neyi Amaçlıyor?
Paneli 7 Şubat 2009 tarihinde Ördekli Kültür Merkezinde gerçekleştirildi. Oturum Başkanlığını TMMOB Bursa İKK Sekreteri İlan Demiröz’ün yaptığı panelde TMMOB Çevre
Mühendisleri Odası Genel Başkanı Yılmaz Kilim Geçmişten Günümüze Su Politikaları,
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Ahmet Atalık Tarımsal Sulamada Özelleştirmenin Çiftçilere Etkileri konularında birer sunum gerçekleştirdiler. 5.
Dünya Su Forumuna karşı alternatif örgütlenme sürecinin anlatan TMMOB İstanbul
İKK Sekreteri Tores Dinçöz’ün ardından, Bursa’nın su varlığı konusunda Nilüfer Yerel
Gündem 21 Genel Sekreteri Mehmet Kartal bir sunum gerçekleştirdi.
6. 25-26 Nisan 2009 tarihinde Odamız adına Kocaeli Temsilciliğimizin sekreteryalığında gerçekleştirilen ÇMO 3. Öğrenci Kurultayına öğrenci üyelerimizin katılımı sağlandı.
7. Mustafakemalpaşa İnatlar Köyü’nde AFÖ Enerji Ltd. Şti. tarafından yapılması planlanan Endüstriyel Tıbbi Atık Bertaraf ve Atıktan Enerji Dönüşüm Tesisi hakkında 23 Nisan 2009 tarihinde bir bilgilendirme toplantısı yapıldı. TMMOB Yönetim kurulu üyesi Emir Birgün, TMMOB Bursa İKK, TMMOB ÇMO Bursa İl Temsilciliği ve TMMOB Şehir
Plancıları Odası Bursa Şubesi, İl Genel Meclis Üyeleri, Nilüfer Yerel Gündem 21 ve yöre
halkının katılımıyla toplantı gerçekleştirildi.
8. 30 Nisan 2009 tarihinde Mustafakemalpaşa İnatlar Köyünde yapılan Endüstriyel
Tıbbi Atık Bertaraf ve Atıktan Enerji Dönüşüm Tesisi’nin ÇED süreci kapsamındaki halkın katılımı toplantısına katılım sağlandı.
9. Şevket Yılmaz Hastanesinde çıkan yangınla ilgili olarak TMMOB-KESK VE TTB’nin
27 Mayıs 2009 tarihinde yaptığı basın açıklamasına katılım sağlandı.
10.5 Haziran Dünya Çevre Günü etkinlikleri kapsamında Gölyazı Çevre Şenliği’nde
odamız ve karikatürcüler derneğinin ortaklığı ile Çevre konulu bir karikatür sergisi
düzenlendi. Ayrıca TMMOB Bursa İKK’nın Dünya Çevre Günü için düzenlediği Basın
açıklaması Odamız öncülüğünde gerçekleştirildi.
11.26 Mayıs 2009 tarihinde Mustafakemalpaşa İnatlar Köyünde yapılan Endüstriyel
Tıbbi Atık Bertaraf ve Atıktan Enerji Dönüşüm Tesisi’nin ÇED süreci kapsamındaki 2.
halkın katılımı toplantısına katılım sağlandı.
12.TMMOB Ücretli ve İşsiz Mühendis Mimar ve Şehir plancıları kurultayı kapsamında
5 Eylül 2009 tarihinde Bursa’da düzenlenen yerel kurultay hazırlık çalışmalarına ve kurultaya katılım sağlandı.
27
ÇMO Kocaeli İl Temsilciliği 2008–2010 Faaliyet Raporu
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
28
- 19 Ocak 2008 tarihinde Genel Üye toplantısı yapılmıştır.
- Mart 2008 tarihinde Çevre Mühendisliği tanıtımı konulu seminer düzenlenmiştir.
(ÇMO Öğrenci Komisyonu etkinliği)
- 14-17 Mayıs 2008 Çevre Sorunları Sempozyumu
- 9. Dönem 2. Danışma Kuruluna katılım sağlanmıştır.
- 2. Danışma Kurulu’nda alınan kararlar gereğince Serbest Çevre Mühendis Hizmetleri Tescil Denetim Yönetmeliği kapsamındaki Kanalizasyon ve YS. Projelerinin Vize ve
Onay Esasları_Ek 5 yeniden düzenlenerek Genel Merkezin onayına ve bilgisine sunulmuştur.
- 26-27-28 Haziran 2008 Kimya Mühendisleri Odası Kocaeli Şube ile ortaklaşa LPG
Sorumlu Müdürlük Eğitimi düzenlenmiştir.
- 25-26 Temmuz 2008 tarihinde LPG Personel (pompacı) eğitimi gerçekleştirilmiştir.
- 24 Eylül 2008’de NKP kapsamında Nükleer Santral İhalesi’nin yapıldığı gün Genel
Merkez ve İzmir Şube ile birlikte Kocaeli İKK ve Sivil Toplum Örgütlerinin de katılımlarıyla ve destekleriyle ortak bir basın açıklaması yapılmıştır.
- 16 Ekim 2008’de KOÜ Mühendislik Fakültesi “ Çevre Mühendisliği Bölümü “1. sınıf
öğrencilerine Meslekte tanıtım günü düzenlenerek Çevre Mühendisliği’nin çalışma
alanları ve Çevre Mühendisleri Odası hakkında bilgilendirme yapılmıştır.Ayrıca öğrenci komisyon çalışmaları aktarılmış, ÇMO öğrenci üyeliği hakkında bilgiler verilmiştir.
- (Ekim) ÇMO 3. Öğrenci Kurultayı çalışmalarına başlanmıştır.Öğrenci Komisyonu ile
birlikte Kurultay çalışmalarının hızlandırılması yolunda bir organizasyon düzenlenmiştir.
- 09.10.2008 Öğrenci Komisyonumuz biraraya gelerek, Acısu Nargile Cefe’de Çevre
Mühendisliği öğrencilerini biraraya getirmek,tanışmak ve 3. Öğrenci Kurultayı çalışmaları hakkında bilgilendirme yapmak amacıyla bir tanışma toplantısı düzenlemiştir.
- 30-31 Ekim -1 Kasım tarihlerinde KMO Kocaeli Şubesi ile ortaklaşa (KMO’dan 9,
ÇMO’dan 11) meslektaşımızın katılım sağladığı LPG İstasyonlarında Sorumlu Müdürlük Eğitimi düzenlenmiştir.
- 06.11.2008 tarihinde TMMOB İKK ile birlikte Uzunçiftlik’te kurulması planlanan Demir Çelik Fabrikası ile ilgili olarak bir basın açıklaması yapılmıştır.
- 12.11.2008 tarihinde Kocaeli Tv’de yayınlanan “Kocaeli’de çevre kirliliği
tartışılıyor.”konulu “Gündem Özel” programında Temsilcimiz Arzu Turhan birçok STO
ile birlikte düşüncelerimizi dile getirmiştir.Uzunçiftlik’te kurulması planlanan OSB ve
Demir Çelik Fabrikasına karşı görüşlerimizi aktarmıştır.
- 15.11.2008 ‘de düzenlenen SÜMER toplantısına ve Yayın Danışma Kurulu toplantısına Arzu Turhan ve Aysun Saraç katılım sağlamıştır.
- 20.11.2008 tarihinde “KYOTO Protokolü ve Karbon Emisyonları” konulu TÇV’nın organizesinde KOS’nda gerçekleşen toplantıda görüşler paylaşılmıştır.
- 22.11.2008 tarihinde TMMOB İKK’larının “TMMOB Sokakta sözünü
söylüyor”etkinliğine Kocaeli İKK olarak destek verilmiş,Temsilciliğimiz de bu oluşuma
ilimizde düzenlenen yürüyüşe katılım sağlamıştır.
- 22.11.2008 ‘de ÇMO 3. Öğrenci Kurultayı Düzenleme kurulu hazırlık toplantısı gerçekleştirilmiştir.Toplantıya Genel Merkez ve Mersin,İstanbul,İzmir,Ankara,Samsun,Bu
rsa birimlerinden temsilciler ve Atatük Üniversitesi’ni temsilen öğrenciler katılım sağlamıştır. Kurultay tarihi 25-26 Nisan 2009 olarak belirlenmiş ayrıca bir sonraki toplantının 20 Aralık’ta yapılmasına ve bu sürece kadar ilk duyuru çalışmasının yapılmasına
karar verilmiştir.
- 17-19 Ağustos 2009’da gerçekleştirilecek olan Kocaeli Deprem Sempozyumu
2009‘un ilk toplantısına katılım sağlanmış ve diğer meslek odaları ile birlikte görüş
alışverişinde bulunulmuştur.
29
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
- 20.12.2008 tarihinde Öğrenci Kurultayı Düzenleme Kurulu 1. toplantısına öğrenci
komisyonumuz ile birlikte Genel Merkez, Kocaeli, İzmir, Samsun birim ve temsilcileri
ile Anadolu ve Atatürk, Sakarya Üniversitesi’nden Düzenleme Kurulu üyeleri katılım
sağlamıştır. Toplantıda hazırlıklar ve bütçe üzerine görüşmeler yapılmıştır.
- 25-26-27 Aralık 2008 tarihinde KMO Kocaeli Şubesi ile ortaklaşa LPG İstasyonlarında Sorumlu Müdürlük Eğitimi düzenlenmiştir.
- 30 Aralık 2008 tarihinde LPG Personel (pompacı) eğitimi gerçekleştirilmiştir.
- 31.01.2009’da Meslekte 10. yılını dolduran 1998-1999 mezunu meslektaşlarımıza
plaket töreni ve 2009’a merhaba yemeği gerçekleştirilmiştir.
- 7.02.2009 tarihinde ÇMO Öğrenci Düzenleme Kurulu 2. toplantısı gerçekleştirilmiş
ve Kurultay hazırlıklarının büyük ölçüde netleştirilmesi yönünde kararlar alınmıştır.
Toplantıya Genel Merkez,Kocaeli,İstanbul,İzmir,Antalya,Samsun birim temsilcileri ile
Anadolu, Atatürk, Sakarya ve Trakya Üniversitesi Düzenleme Kurulu temsilcileri katılmıştır.
- 10.02.2009 tarihinde KAOB tanıtım kokteyline Yönetim Kurulu olarak katılım sağlanmıştır.
- 20-21-22 Şubat 2009 tarihinde OHSAS 18001 İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi Temel ve İç Tetkikçi Eğitimi gerçekleştirilmiştir.
- 07.03.2009 tarihinde Ankara İKK tarafından düzenlenen “Su Paneli”ne katılım sağlanmştır.Panelde “Kocaeli Su Meclisi” anlatılmıştır.
- 14.03.2009 tarihinde ÇMO Öğrenci kurultayı Düzenleme Kurulu 3. toplantısı gerçekleşrilmiştir. Toplantıya Genel Merkez,Kocaeli,İstanbul,İzmir,Antalya,Samsun birim
temsilcileri ile Anadolu,Atatürk,Sakarya temsilcileri katılmıştır.
- 04.04.2009 tarihinde yapılan SÜMER Danışma ve Yürütme Kurulu Ortak Toplantısı’na
Arzu Turhan katılım sağlamıştır.
- 05.04.2009 tarihinde yapılan 9. Çalışma Dönemi (2008-2010) 4. Oda Danışma Kurulu Toplantısına Temsilciliğimizden Arzu Turhan, Nilgün Göndük Yılmaz ve Pınar Arutan
katılım sağlamıştır.
- 25-26 Nisan 2009 tarihlerinde ÇMO Kocaeli İlTemsilciliğimiz’in sekreterliğinde,Kocaeli
Üniversitesi Umuttepe Yerleşkesi Morfoloji Konferans Salonunda “Çevre Mühendisliği
ve Eğitim” ve “Mühendislik ve Çevre Sorunları” temalarında ÇMO Öğrenci Kurultayının
3.’sü gerçekleştirilmiştir.
- 7-8-9 Mayıs 2009 tarihinde KMO Kocaeli Şubesi ile ortaklaşa LPG İstasyonlarında
Sorumlu Müdürlük Eğitimi düzenlenmiştir.
- 2-5 Haziran 2009 Çevre Günü ile ilgili Gazetelere Basın açıklaması yapılmıştır.
- 4 Haziran 2009 tarihindeki İKK toplantısına Aysun Saraç katılım sağlamıştır.
- 5 Haziran Dünya Çevre Günü etkinlikleri kapsamında 9-10 Haziran 2009 tarihlerinde Dolphin Alışveriş Merkezinde “Çevre Temalı Karikatür Sergisi” gerçekleştirilmiştir.
- 4 Temmuz 2009 tarihinde Ankara’da yapılan Oda Yönetim Kurulu,Şube Yönetim
Kurulu Başkanları ve Temsilciler düzeyinde ki toplantıya mali durumla ilgili olarak Temsilciliğimizden Aynur Yaşar katılım sağlamıştır.
- 13-14-15 Ağustos 2009 tarihinde KMO Kocaeli Şubesi ile ortaklaşa LPG İstasyonlarında Sorumlu Müdürlük Eğitimi düzenlenmiştir.
- 29 Eylül 2009 tarihinde Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanlığı İmar ve Şehir Yönetmeliği Revizyonunun tanıtımı ve değerlendirmesiyle alakalı Antik Kapı Restaurantta
yapılan toplantıya Temsilciliğimizden Arzu Karslıoğlu katılım sağlamıştır.
- 15 Ekim 2009 tarihinde yapılan Kocaeli Tabipler Odası toplantısına üyemiz Ozan
Çıtır katılım sağlamıştır.
- 17 Ekim 2009 tarihinde yapılan Kocaeli Yerel Kurultayına Sayman üyemiz Aynur
Yaşar katılmıştır.
- 2 Kasım 2009 Avrupa Birliği ve Uluslar Arası fonlar konulu Eğitim toplantısına Temsilciliğimizden Aysun Saraç katılım sağlamıştır.
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
30
Şehir
Bir başka ülkeye, bir başka denize giderim, dedin
bundan daha iyi bir başka şehir bulunur elbet.
Her çabam kaderin olumsuz bir yargısıyla karşı karşıya;
-bir ceset gibi- gömülü kalbim.
Aklım daha ne kadar kalacak bu çorak ülkede?
Yüzümü nereye çevirsem, nereye baksam,
kara yıkıntılarını görüyorum ömrümün,
boşuna bunca yıl tükettiğim bu ülkede.
Yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın.
Bu şehir arkandan gelecektir.
Sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın,
aynı mahallede kocayacaksın;
aynı evlerde kır düşecek saçlarına.
Dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda.
Başka bir şey ummaÖmrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte,
öyle tükettin demektir bütün yeryüzünde de.
Konstantino Kavafis
YÖNETİM KURULU KARARLARI
04.02.2008
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
Karar No 1 : 26-27 Ocak 2008 tarihlerinde yapılan TMMOB Çevre Mühendisleri Odası
İstanbul Şubesi VII. Olağan Genel Kurulu sonucunda oluşan; Beyoğlu İlçe Seçim Kurulu
Başkanlığı’nın 30/01/2008 gün C.05.0.SKB.4.34.06-140-04/ sayılı resmi seçim sonuçları hakkındaki yazı üzerine toplanan Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi VII. Dönem Yönetim Kurulu Asil ve Yedek Üyeleri, ilk toplantısında Yönetim Kurulu Görev Dağılımını aşağıdaki gibi olmasına oy birliği ile karar vermiştir.
Şube Başkanı
Ö. Eylem TUNCAELLİ
Şube Sekreteri
Hüseyin UĞUR
Şube Saymanı
Semra OCAK
Üye
Tülay COŞKUNER
Üye
Murat BALABAN
Üye
Çağrı GÖKDEMİR
Üye
Duygu Canan ÖZTÜRK
Karar No 2. 26-27 Ocak 2008 tarihlerinde yapılan TMMOB Çevre Mühendisleri Odası
VII. Olağan Genel Kurul sonucunda göreve gelen Yönetim Kurulu’nun yaptığı görev
dağılımını içeren bir yazının ÇMO Yönetim Kurulu’na, ÇMO İstanbul Şubesi’nin etkinlik
alanı içerisinde yer alan ÇMO üyelerine, İl Koordinasyon Kurulu’na (İKK), diğer meslek
örgütlenme birimlerine ve ilgili kuruluş, sendika, üniversite, kamu kurumları ile sektörde etkinlik gösteren ticari ve sivil toplum kuruluşlarına ve basına gönderilmesine oy
birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 3. ÇMO Yönetim Kurulu tarafından İş Bankası Beşiktaş Şubesi’nde açılmış bulunan 1008-2622175 vadesiz tasarruf hesabının ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Yönetim Kurulu’nca kullanılabilmesi için; VI. Dönemde bu hesabı kullanmak üzere ÇMO
Yönetim Kurulu’nun yetkilendirdiği kişilerin yetkilerinin sonlandırılması ve bu hesabın
kapatılması için Oda Yönetim Kurulu’na yazı ile başvurulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 4. Şubemizin Beyoğlu’nda olması nedeniyle gider hesabı olarak kullanılmak
üzere İş Bankası Beyoğlu Şubesi’nde hesap açılması ve hesabın kullanımı için Yönetim
Kurulu üyelerimizden Hüseyin UĞUR ve Semra OCAK’ın yetkilendirilmesi istemimizin
Oda Yönetim Kurulu’na sunulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 5. Şube çalışanları Tarkan KILIÇ, Hüseyin UĞUR ve Nurhan ALTINAKAR
YÜCEL’in şubedeki görevlerinin devamına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 6. ÇMO İstanbul Şubesi etkinlik alanı içinde yer alan, çevre mühendisliği alanı ile ilgili kamu kurumlarının ve çevre mühendisliği bölümü bulunan üniversitelerin
bölüm başkanlarının Şube Yürütme Kurulu tarafından ziyaret edilmesine karar verilmiştir.
Karar No 7. “ÇMO İstanbul Şubesi VI. Dönem Çalışma Raporu” Kitabının İl Koordinasyon
Kurulu’na (İKK), diğer meslek örgütlenme birimlerine ve ilgili kuruluş, sendika, üniversite, kamu kurumları ile sektörde etkinlik gösteren ticari ve sivil toplum kuruluşlarına
gönderilmesine karar verilmiştir.
Karar No 8. ÇMO’nun teknik yayını Çevre Bilim ve Teknoloji dergisi yayın kuruluna Şubeyi temsil etmek üzere Teoman DİKERLER ve Duygu Canan ÖZTÜRK’ün bildirilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
31
Karar No 9. Şubemize gelen proje onayları (vize verilmesi) için Ö. Eylem TUNCAELLİ,
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
32
Murat BALABAN, Hüseyin UĞUR, Suzan UÇAR, Tolga TEZGEL ve Evin NAS’ın görevlendirilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 10. Küresel Eylem Grubu’nun nükleer santrallerle ilgili çağrı yaptığı 15 Şubat
kurumlar toplantısına katılmak üzere Çağrı GÖKDEMİR ve Duygu Canan ÖZTÜRK’in
görevlendirilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 11. İSKİ şantiyesindeki iş kazasında yaşamını yitiren Harita Mühendisi Gülseren YURTTAŞ’ın ilgili davasının 08/02/2008 tarihli duruşmasına katılım sağlanmasına,
katılımın artırılabilmesi için [email protected] üzerinden üyeye duyurulmasına, duruşma tarihinin Oda Yönetim Kurulu bilgisine sunulmasına oy birliği ile
karar verilmiştir.
Karar No 12. ÇMO İstanbul Şubesi’ne ait bültenin künyesinde değişiklik yapılmasına, künyede Yayın Sahibi olarak görünen Derya KOÇOĞLU’nun yerine Ö. Eylem
TUNCAELLİ’nin yayın sahibi olmasına, yayın sorumlusu olarak görünen Semra OCAK’ın
yasal sorumluluğunun sonlandırılarak, Hüseyin UĞUR’un yayın sorumlusu olmasına
ve bu değişikliklerin yapılması için yasal sürecin tamamlanmasına oy birliği ile karar
verilmiştir.
Karar No 13. ÇMO İstanbul Şubesi’ne ait bültenin her sayısına Çevre-Siz adlı ek hazırlanmasına, bültenle beraber baskıya verilmesine ve yayın sahibi ile yayın sorumlusunun bültenle aynı kişiler olmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 14. Şubemizin Yayın Kurulu olarak Semra OCAK, Çağrı GÖKDEMİR, Duygu
Canan ÖZTÜRK ve Tolga TEZGEL’in tanımlanmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 15. Nükleer Karşıtı Platform’da Şubemizi temsilen Çağrı GÖKDEMİR’in görevlendirilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 16. Üye ile iletişim güçlendirilmesi için her ay bir kez toplantı düzenlenmesine, toplantı duyurularının [email protected] üzerinden ve şube bülteni
aracılığı ile yapılmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 17.Türkiye Gazeteciler Cemiyeti tarafından 7 Şubat 2008’de yapılacak
olan Küresel Isınma Kurultayı öncesi sohbet toplantısına şube adına Duygu Canan
ÖZTÜRK’ün katılmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 18. Dost Petrol Ltd. Şti. firmasının Otogaz İstasyonları Dolum Personeli Eğitimi konusundaki talebi değerlendirilmiş ve eğitimin 06.02.2008 tarihinde yapılmasına, organizasyon için şube çalışanı Tarkan KILIÇ’ın görevlendirilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 19. Şube-üye ilişkilerinde kullanılmak üzere cmo.org.tr uzantılı iki elektronik posta hesabı oluşturulması ve kullanımının Şubemize verilmesi için Oda Yönetim
Kurulu’na yazılı olarak başvurulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 20. Şubemizce kullanılan tahsilat makbuzlarında, Şube Saymanı Semra
OCAK’a ek olarak Şube çalışanlarımız Tarkan KILIÇ, Nurhan ALTINAKAR YÜCEL ve Yönetim Kurulu Sekreteri Hüseyin UĞUR’un imza yetkisi olmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 21. 31 Ocak 2008 tarihinde Davutpaşa’da yaşanan ve 22 kişinin ölümü, onlarcasının yaralanmasıyla sonuçlanan patlamaya dair İstanbul Meslek Odaları Koordinasyonu, DİSK ve Herkese Sağlık, Güvenli Gelecek Platformu olarak, patlamanın yaşandığı yerde, 6 Şubat Çarşamba günü saat 12.00’de bir basın açıklamasına katılım sağlanmasına ve üyelere duyurulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
07.02.2008
Karar No 23. Şube çalışanları Tarkan KILIÇ ve Nurhan ALTINAKAR YÜCEL’e aylık yol mas-
rafı olarak 100 YTL, Hüseyin UĞUR’a öğrenci aylık akbil bedeli olarak 50 YTL ödenmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 24. 6. Dönem Yönetim Kurulu Çalışma Raporu’nun protokol listesine dağıtımının yapılabilmesi alınan 3 adet teklif incelenmiş; Ekonomik Taban isimli firmanın
şehir içi dağıtım için 1,25 YTL + KDV, şehir dışı dağıtım için 1,75 YTL; Zip Dağıtım isimli
firmanın şehir içi dağıtım için 2,00 YTL + KDV, şehir dışı dağıtım için 2,50 YTL; Telekurye
Dağıtım ve Kurye Hizmetleri isimli firmanın şehir içi ve şehir dışı dağıtım için 0,80 YTL
fiyat verdiğinin görülmesi üzerine Telekurye Dağıtım firması ile çalışılmasına oy birliği
ile karar verilmiştir.
Karar No 25. Şube Saymanı Semra OCAK tarafından hazırlanan 7. Dönem Bütçe Tasarısı incelenmiş; 2008 yılı bütçe tasarısı görüşmeye açılmış, gelir kalemleri toplamı 200.000,00 YTL (ikiyüzbin Yeni Türk Lirası) ve gider kalemleri toplamı 200.000,00
YTL (ikiyüzbin Yeni Türk Lirası) olarak; 7. Dönem taslak bütçesi gelir kalemleri toplamı 460.000,00 YTL (dörtyüzaltmışbin Yeni Türk Lirası) ve gider kalemleri toplamı
460.000,00 YTL (dörtyüzaltmışbin Yeni Türk Lirası) olarak onaylanarak Oda Yönetim
Kurulu bilgisine sunulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 26. 04.02.2008 günlü ve 17 no’lu karar gereğince düzenlenmesi planlanan
üye sohbet toplantılarının ilkinin “7. Dönem Çalışma Programının Tartışılması” gündemi ile 15.03.2008 günü saat 14:00’da Şubemizde yapılmasına ve [email protected] üzerinden üyelere duyurulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 27. 2008 Şubat, Mart, Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz aylarında belirtilen
tarihlerde aşağıdaki eğitimlerin verilmesine, programın Oda Yönetim Kurulu’na ve
SÜMER’e bildirilerek, [email protected] adresi kullanılarak [email protected] üzerinden üyeye duyurulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
33
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
Karar No 22. Şubemizce ÇMO İstanbul Şubesi VII. Çalışma Dönemi’nde Örgütlenme
Komisyonu, Eğitim Komisyonu, Yayın Komisyonu, İletişim Komisyonu, Öğrenci Komisyonu, Enerji Komisyonu, Su Komisyonu, Kent Komisyonu, Katı Atık Komisyonu, LPG
Çalışma Komisyonu, Yönetmelikler Komisyonu, Sanayide Çalışan Çevre Mühendisleri
Komisyonu ve İş Güvenliği ve İşçi Sağlığı Komisyonu oluşturulmasına,
Ö. Eylem TUNCAELLİ’nin Örgütlenme Komisyonu, Öğrenci Komisyonu ve Su Komisyonu sorumlusu,
Çağrı GÖKDEMİR’in İletişim Komisyonu sorumlusu,
Duygu Canan ÖZTÜRK’ün Enerji Komisyonu sorumlusu,
Semra OCAK’ın Yayın Komisyonu sorumlusu,
Tülay ÇOŞKUNER’in Eğitim Komisyonu, Sanayide Çalışan Çevre Mühendisleri Komisyonu ve Yönetmelikler Komisyonu sorumlusu,
Teoman DİKERLER’in Kent Komisyonu sorumlusu,
Murat BALABAN’în Katı Atık Komisyonu sorumlusu,
Evin NAS’ın LPG Çalışma Komisyonu sorumlusu,
Bahar ÜNLÜ’nün İş Güvenliği ve İşçi Sağlığı Komisyonu sorumlusu
olarak görevlendirilmelerine ve komisyonların [email protected] adresinden üyelere duyurusunun yapılarak 01 Mart 2006 tarihine kadar komisyonlarda
çalışacak üyelerin belirlenmesine, öğrenci üyelerimize öğrenci komisyonunun oluşturulması ve görev dağılımının yapılması gündemi ile toplantı çağrısı yapılmasına, her
komisyona ait arşivleme sistemi oluşturulmasına ve toplantı tutanaklarının dosyalanmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
2008 Yılı İlk Altı Ay Eğitim Programı (Ocak - Haziran)
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
34
Seminer Adı
Seminer
Süresi
Ocak
Şubat
Mart
28-29
1 / 1314-15
Nisan
Mayıs
Otogaz İstasyonlarında Sorumlu
Müdürlük (LPG)
3 Gün
ISO 14001:2004 Çevre Yönetim
Sistemi Kuruluş İçi Temel Eğitimi
2 Gün
4-5
ISO 14001:2004 Çevre Yönetim
Sistemi Kuruluş İçi Denetçi
2 Gün
18-19
Çevre Mevzuatı
2 Gün
OHSAS 18001 İş Sağlığı Ve Güvenliği Yönetim Sistemi Bilinçlendirme
2 Gün
9-10
OHSAS 18001 İş Sağlığı Ve Güvenliği Yönetim Sistemi Kuruluş İçi
Tetkikçi
2 Gün
23-24
ISO 9001:2000 Kalite Yönetim Sistemi Bilinçlendirme/İçi Tetkikçi
3 Gün
Dolum Personeli Eğitimi
1 Gün
Haziran
12-1314
13-14
20-2122
6
Karar No 28. Halkevleri tarafından 01/03/2008 tarihinde düzenlenecek olan dayanışma temalı yemek için 50,00 YTL (Elli Yeni Türk Lirası) bedel ile bir bilet alınmasına oy
birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 29. Ocak 2008 gerçekleşen bütçe Şube Saymanı Semra OCAK tarafından Yö-
netim Kurulu bilgisine sunulmuş; gelir kalemleri toplamı 16.068,94 YTL (Onaltıbinaltmışsekiz Yeni Türk Lirası, doksandört Yeni Kuruş), gider kalemleri toplamı 20.688,41
YTL (Yirmibinaltıyüzseksensekiz Yeni Türk Lirası, Kırkbir Yeni Kuruş) olarak onaylanmış
ve Oda Yönetim Kurulu bilgisine sunulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 30. Şube Saymanı Semra OCAK tarafından hazırlanan Şubat 2008 bütçe tasa-
rısında yer alan gelir kalemleri toplamı 14.900,00 YTL (Ondörtbindokuzyüz Yeni Türk
Lirası), gider kalemleri toplamı 14.957,33 YTL (Ondörtbindokuzyüzelliyedi Yeni Türk Lirası, otuzüç Yeni Kuruş) olarak onaylanmış ve Oda Yönetim Kurulu bilgisine sunulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 31. Şubemiz demirbaş listesinde bulunan ve kullanılmaz durumda olan
5(beş) adet kitaplığın, 1 (bir) adet duvara monte raf kütüphanenin, 1 (bir) adet ayaklı
lambanın, 1 (bir) adet vestiyerin, 1 (bir) adet cam masanın, 1 (bir) adet COMPAQ marka Pentium R Bilgisayar sistemi, 1 (bir) adet Samsung marka SyncMaster 551 v monitörün, 1 (bir) adet Panafax UF-342 markalı printer-faks makinesinin, 1 (bir) adet pompalı su bidonunun, 1 (bir) adet Panasonic marka telefonun, 3 (üç) adet camlı çelik dolabın demirbaştan düşülmesine ve demirbaş listesinin güncelleştirilerek Oda Yönetim
Kurulu bilgisine sunulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 32. TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu’na Şubemizi temsil etmek üzere Semra OCAK’ın asil üye, Hüseyin UĞUR’un yedek üye olarak görevlendirilmesine oy
birliği ile karar verilmiştir.
14.02.2008
Karar No 38. İKK Kadın Komisyonu’nda Şubemizi temsil etmek üzere Semra OCAK ve
Meryem KAYAN’ın görevlendirilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 39. Diplomalarda çevre mühendisi unvanının bulunmaması hususunda Ko-
caeli Üniversitesi ve İstanbul Teknik Üniversitesi ile konuya dair yapılan yazışmalar
sonrasında Odamız avukatlarından C. Erol BAYRAKDAR’a konunun iletilmesine ve ilgili
araştırmaları yapması istenmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 40. Şubemiz komisyon çalışmalarında kullanılacak masaüstü bilgisayar için
yaptığımız fiyat araştırması sonucunda Pro2000 markalı, AMD AthlonTM 64 X2 3500+
İşlemcili masaüstü bilgisayar için ön fiyat teklifleri KDV dahil olmak üzere DART firmasından 669,00 YTL; Vatan Bilgisayar firmasından 938,64 YTL; Gold Bilgisayar firmasından 948,70 YTL olarak alınmış; en düşük teklifi veren DART firmasından 669,00 YTL
bedelle masaüstü bilgisayar alımı konusunda Oda Yönetim Kurulu’nun olurunun alınması için yazışma yapılmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 41. Şubemizde 28-29 Şubat-1 Mart 2008 tarihlerinde TMMOB Kimya Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi ile birlikte Otogaz İstasyonlarında Sorumlu Müdürlük
Eğitimi gerçekleştirilmesine, organizasyon için şube çalışanı Tarkan KILIÇ’ın görevlendirilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
21.02.2008
Karar No 42. Şube Yönetim Kurulu üyeleri adına bastırılacak 24 kutu kartvizit için Ba-
bacan Ajans’ın KDV dahil 472.944 YTL, Asil Matbaacılık Ltd. Şti’nin KDV dahil 529.584
YTL ve Yılmaz Matbaacılık’ın KDV dahil 468 YTL+KDV’lik fiyat teklifleri incelenmiş; hizmetin en uygun teklifi veren Babacan Ajans’tan 472.944 YTL bedelle alınmasına oy
birliği ile karar verilmiştir.
35
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
Karar No 33. Nurhan IŞIKSEREN’in bitişik nizam iki apartman arasındaki atıksu hattı nedeniyle şubemizden istediği oda görüşünün hazırlanması konusunda Ö. Eylem TUNCAELLİ, Hüseyin UĞUR ve Tolga TEZGEL’in görevlendirilmesine; apartmanların tesisat
projelerinin istenmesi için İstanbul Büyükşehir Belediyesi Boğaziçi İmar Müdürlüğü ve
Sarıyer Belediyesi ile yazışma yapılmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 34. Şubemize faks cihazı alınması için yapılan fiyat araştırması sonucunda
DART firmasından Philips markalı faks cihazının 258.12 YTL (İkiyüzellisekiz Yeni Türk
Lirası, Oniki Yeni Kuruş) bedelle satın alınarak demirbaş listesine kaydının yapılmasına
oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 35. Öğrenci üyelerimizi staj konusunda yönlendirebilmek için çevre mühendisliği ile ilgisi bulunan kurum ve kuruluşların stajyer öğrenci talepleri hakkında
veri toplama çalışması yapılmasına, faks ve e-posta yoluyla ilgili kurum ve kuruluşlara
“Stajyer Öğrenci Alım” formu gönderilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 36. İSKİ Avcılar Şube Müdürlüğü Mesuliyet Sahası İçerisinde Atıksu İçmesuyu
Yapım ve Onarım işi ve Fatih Şube Müdürlüğü Mesuliyet Sahası İçerisinde Atıksu İçmesuyu Yapım ve Onarım işi ihalelerinde, anahtar teknik personel, idarece öngörülen
teknik personel ve benzeri iş maddelerinde Çevre Mühendislerine ve Çevre Mühendisliğine yer verilmesi gerekliliğine aykırı davranılması nedeniyle itiraz edilmesine oy
birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 37. İKK Kadın Komisyonu’nda Şubemizi temsil etmek üzere Semra OCAK ve
Meryem KAYAN’ın görevlendirilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
36
Karar No 43. Şube evraklarının düzenlenmesi için gerekli dolap alınması için fiyat araştırması yapılarak, dolap alım talebinin Oda Yönetim Kurulu’na sunulmasına oy birliği
ile karar verilmiştir.
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
Karar No 44. Şube Saymanı Semra OCAK tarafından hazırlanan Mart 2008 bütçe tasa-
rısında yer alan gelir kalemleri toplamı 20.980,00 YTL (Yirmibindokuzyüzseksen Yeni
Türk Lirası), gider kalemleri toplamı 20.977,33 YTL (Yirmibindokuzyüzyetmişyedi Yeni
Türk Lirası, otuzüç Yeni Kuruş) olarak onaylanmış ve Oda Yönetim Kurulu bilgisine sunulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 45. DİSK’in Tuzla Tersaneler Bölgesi’nde düzenlediği greve TMMOB İstanbul
İKK kararı gereğince yapılacak destek ziyaretine katılım sağlanmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 46. TSE’nin TS EN 1501-1 tst A1 (Öncelikli2) Çöp Toplama Taşıtları ve Bunlara
Bağlı Kaldırma Araçları- Genel Şartlar ve Güvenlik Şartları- Bölüm:1 Arkadan Yüklemeli Çöp Toplama Taşıtları standardına ait tadil tasarısı hakkında Şube görüşü hazırlamak üzere Mehmet ÇOK’un görevlendirilmesine, hazırlanan görüşün Oda Yönetim
Kurulu’na sunulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 47. Ömer KARTAL’ın e-posta yoluyla ilettiği Pendik ilçesinde açılacak yeni bir
akaryakıt istasyonuna ait LPG tankı ile ilgili şikayet hakkında Şube görüşü hazırlamak
üzere LPG Çalışma Komisyonu’nun görevlendirilmesine, hazırlanan görüşün ilgili kişiye gönderilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
29.02.2008
Karar No 48. Şube Saymanı Semra OCAK tarafından hazırlanan Şubat 2008 gerçekleşen bütçesi; gelir kalemleri toplamı 8,080.65 YTL (Sekizbinseksen Yeni Türk Lirası, Altmışbeş Yeni Kuruş), gider kalemleri toplamı 8,928.56 YTL (Sekizbindokuzyüzyirmisekiz
Yeni Türk Lirası, Ellialtı Yeni Kuruş) olarak onaylanmış ve Oda Yönetim Kurulu bilgisine
sunulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 49. Şube evraklarının düzenlenmesi için gerekli dolap alımı için Sevinç
Yapı’nın 1000 YTL+KDV, Güven Mobilya’nın 1200 YTL+KDV, Barış Mobilya’nın 1100
YTL+KDV’lik teklifleri incelenmiş, en uygun teklifi veren Sevinç Yapı firmasının 1000
YTL+KDV’lik teklifinin kabulüne oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 50. 26.04.2008 tarihinde İstanbul’da yapılması planlanan “Nükleer’e Hayır”
mitingine katılım sağlanmasına ve üyelere duyurulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 51. TMMOB İKK yayını Ölçü Dergisi Yayın Kurulu’na şubemizi temsilen Hüseyin UĞUR ve Tolga TEZGEL’in katılımına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 52. Su Hakkı Platformu’nun 5 Mart 2008 günü saat 12:30’da İstanbul Büyükşehir Belediyesi önünde düzenleyeceği “Su Yaşamdır Yaşam Hakkımız Satılamaz ” konulu basın açıklamasına katılım sağlanmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 53. TÜYAP Tüm Fuarcılık tarafından 6-9 Mart 2008 tarihlerinde düzenlenecek
olan WATECO 2008 3. Su, Atıksu, Çevre Teknolojileri, Altyapı ve Tesisat Fuarı’na katılım
sağlanması ve Oda standının açılmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 54. ABD’nin Irak’ı işgalinin 5. yılı dolayısıyla 15 Mart 2008 tarihinde İstanbul
06.03.2008
Karar No 59. Gültepe Kültür Derneği’nin düzenlediği Dayanışma Gecesi’nin davetiyelerinden 35 YTL bedelle iki adet alınmasına oy birliği ile karar verilmiştir
Karar No 60. 2009 Alternatif Dünya Su Forumu Düzenleme Kurulu’nda Şubemizi Ö.
Eylem TUNCAELLİ ve Semra OCAK’ın temsil etmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 61. Marmara Üniversitesi’nde “Çevre Mühendisliği Nedir?, Çevre Mühendisleri Odası Ne Yapar?” konulu bir etkinlik düzenlenmesine, etkinlikte konuşmacı olarak
Çağrı GÖKDEMİR’in görevlendirilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 62. 1/100000 ölçekli İstanbul İl Çevre Düzeni Planı hakkında açmış olduğumuz davada verilen yürütme durdurma kararı ile ilgili basın metni hazırlanmasına ve
basına gönderilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 63. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ile ilgili basın metni hazırlanmasına
ve basına gönderilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 64. Şubemizde 20-21-22 Mart 2008 tarihlerinde ISO 9001:2000 Kalite Yönetim Sistemi Bilinçlendirme ve İç Tetkikçi Eğitimi gerçekleştirilmesine, hizmetin Başak
Helen TAŞKAN’dan alınmasına, organizasyon için şube çalışanı Tarkan KILIÇ’ın görevlendirilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
11.03.2008
Karar No 65. Şubemize fotoğraf makinesi alınması için fiyat araştırması yapılmasına
ve Oda Yönetim Kurulu’nun onayı için yazışma başlatılmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 66. Orman Mühendisleri Odası Marmara Şubesi’nin 22 Mart tarihinde düzenleyeceği 3. Boğaz Köprüsü’nün ve otoyollarının ihale hazırlıkları ile ilgili basın açıklamasına katılım sağlanmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 67. Türkiye Çevre Vakfı’nın 20 Mart 2008 tarihinde yapılacak tartışma toplantısına Şubemizi temsilen Hüseyin UĞUR ve Alper Haşim KENET’in katılmasına oy birliği
37
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
Meslek Odaları Koordinasyonu tarafından yapılacak mitinge katılım sağlanmasına, katılımın artırılabilmesi için [email protected] mail grubu üzerinden üyelere duyurulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 55. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla yapılacak mitinge katılım
sağlanmasına, katılımın artırılabilmesi için [email protected] mail grubu üzerinden üyelere duyurulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 56. 22-23 Mart 2008 tarihlerinde yapılacak olan “Kapitalizmin Kıskacında Su” başlıklı uluslararası konferansta Şubemiz adına bildiri sunmak için Ö. Eylem
TUNCAELLİ’nin görevlendirilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 57. Şubemizde 13-14-15 Mart 2008 tarihlerinde TMMOB Kimya Mühendisleri
Odası İstanbul Şubesi ile birlikte Otogaz İstasyonlarında Sorumlu Müdürlük Eğitimi
gerçekleştirilmesine, organizasyon için şube çalışanı Tarkan KILIÇ’ın görevlendirilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 58. Söz Gazetesi’nin 9-24 Şubat 2008 tarihli sayısında bulunan M. TAŞAR imzalı yazıda Şubemizle ilgili olarak geçen ifadenin gerçekdışı olduğunun ilgili kuruma
yazı ile bildirilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
38
ile karar verilmiştir.
Karar No 68. Filistin Halkıyla Dayanışma Derneği’nin 30 Mart 2008 tarihinde düzenlediği konser biletlerinden dayanışma amacıyla 20 YTL fiyatından 3 adet alınmasına oy
birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 69. Demircan ERCAN’ın Kastamonu ilinde termik santral ve çimento fabrikası
kurulmasına dair dilekçesinin Oda Yönetim Kurulu’na iletilmesine oy birliği ile karar
verilmiştir.
Karar No 70. Halkevleri Derneği’nin 19 Nisan 2008 tarihinde düzenlediği şenlik biletlerinden dayanışma amacıyla 15 YTL fiyatından 3 adet alınmasına oy birliği ile karar
verilmiştir.
Karar No 71. Boğaziçi Üniversitesi’nde 19 Nisan 2008 tarihinde düzenlenecek olan
“Geri Dönüşümde Gelecek” konulu söyleşide Şubemiz adına konuşmacı olarak katılması için Sennur GÜNENÇ’in görevlendirilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 72. Ramazan GÜRLEYEN’in LPG Sorumlu Müdürlük Asgari Ücret uygulamalarında TMMOB’ye bağlı Odalar arasında farklılık olduğunu, Makina Mühendisleri Odası
Kayseri Şubesi’nin kendi web sayfasında yaptığı duyurunun TMMOB’nin ilgili kararına
aykırılık taşıdığını ve uygulamanın sonlandırılmasını talep ettiği dilekçesinin Oda Yönetim Kurulu’na iletilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 73. Detay Mühendislik Pompa ve Arıtma Sistem Malzeme Sanayi İhracat İthalat Ltd. Şti. tarafından Şubemizden proje onayı almak üzere iletilen S.S. Meltem Yapı
Kooperatifi Atıksu Arıtma Tesisi projesinin incelenmesi ve onayı için Ö. Eylem TUNCAELLİ ve Murat BALABAN’ın görevlendirilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
18.03.2008
Karar No 74. İstanbul Köy Hizmetleri Anadolu Lisesi’nde yapılacak meslek tanıtım söyleşisine şubeyi temsilen Semih YÜKSEL’in katılmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 75. Ataköy Cumhuriyet Lisesi’nde yapılacak meslek tanıtım söyleşisine şubeyi temsilen Evin NAS’ın katılmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 76. 10-12 Nisan 2008 tarihlerinde düzenlenecek olan 7. Boya ve Yardımcı
Maddeler Sanayi Fuarı’nda standı açılmasına ve Oda yayınlarının satışa sunulmasına
oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 77. Herkese Sağlık Güvenli Gelecek Platformu’nun Aksaray’da 24 Mart 2008
tarihinde düzenleyeceği oturma eylemi ve basın açıklamasına katılım sağlanmasına
oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 78. İSKİ’nin Gaziosmanpaşa ilçesindeki kazı çalışmasına meydana gelen patlama ile ilgili olarak basın metni hazırlanmasına ve basına gönderilmesine oy birliği ile
karar verilmiştir.
Karar No 79. 22 Mart Dünya Su Günü ile ilgili olarak “Su Yaşamdır, Yaşamlarımız Satılık
Değildir” başlıklı bir basın metni hazırlanmasına ve basına gönderilmesine oy birliği
ile karar verilmiştir.
26.03.2008
Karar No 80. Herkese Sağlık Güvenli Gelecek Platformu’nun Kadıköy ve Okmeydanı’nda
1 Nisan 2008 tarihinde düzenlediği basın açıklamalarına ve Türkiye çapında yapılan iş
bırakma eylemine katılım sağlanmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
07.04.2008
Karar No 88. Mart 2008 gerçekleşen bütçesi Şube Saymanı Semra OCAK tarafından Yönetim Kurulu bilgisine sunulmuş; gelir kalemleri toplamı 14,898.53 YTL (Ondörtbinsekizyüzdoksansekiz Yeni Türk Lirası, Elliüç Yeni Kuruş), gider kalemleri toplamı 14,332.35
YTL (Ondörtbinüçyüzotuziki Yeni Türk Lirası, Otuzbeş Yeni Kuruş) olarak onaylanmış
ve Oda Yönetim Kurulu bilgisine sunulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
11.04.2008
Karar No 89. Mevlana Anadolu Lisesi’nde yapılacak meslek tanıtım söyleşisine şubeyi
temsilen Sinem SÖNMEZ’in katılmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 90. “Türkiye’nin Enerji Politikaları” konulu bir panelin Öğrenci Komisyonu tarafından, EMO İstanbul Şubesi Öğrenci Komisyonu, HKMO İstanbul Şubesi Öğrenci Komisyonu ile beraber İstanbul Teknik Üniversitesi, İdris Yamantürk Konferans Salonu’nda
17 Nisan 2008 tarihinde düzenlemesine oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 91. Sosyal Güvenlik ve Genel Sağlık Sigortası konulu bir söyleşinin Öğrenci
Komisyonu tarafından MMO İstanbul Şubesi Öğrenci Komisyonu, EMO İstanbul Şubesi Öğrenci Komisyonu, HKMO İstanbul Şubesi Öğrenci Komisyonu ile beraber 18 Nisan
2008 tarihinde Yıldız Teknik Üniversitesi Oditoryum’unda düzenlenmesine oy birliği
ile karar verilmiştir.
Karar No 92. Kurtköy Mehmetçik Vakfı Turizm, Petrol, İnşaat, Sağlık, Gıda ve Tic. Ltd.
Şti’nin Otogaz İstasyonları Dolum Personeli Eğitimi konusundaki talebi değerlendirilmiş ve eğitimin 24.04.2008 tarihinde yapılmasına, organizasyon için şube çalışanı
Tarkan KILIÇ’ın görevlendirilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
39
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
Karar No 81. Herkese Sağlık Güvenli Gelecek Platformu’nun 6 Nisan 2008 tarihinde
Kadıköy’de düzenleyeceği mitinge katılım sağlanmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 82. Kütüphane arşiv sisteminin oluşturulması ve kitap kayıtlarının düzenlenmesi için Hasan UÇAR’dan 375 YTL karşılığı hizmet alımı yapılmasına oy birliği ile karar
verilmiştir.
Karar No 83. 10-12 Nisan 2008 tarihlerinde Şube mekanında ISO 14001 Çevre Yönetim
Sistemi Bilinçlendirme Eğitimi gerçekleştirilmesine, organizasyon için şube çalışanı
Tarkan KILIÇ’ın görevlendirilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 84. Şubemize ESHOP firmasından KDV dahil 199 YTL bedelle fotoğraf makinesi alınmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 85. Şube Saymanı Semra OCAK tarafından hazırlanan Nisan 2008 bütçe tasarısında yer alan gelir kalemleri toplamı 15,055.00 YTL (Onbeşbinellibeş Yeni Türk Lirası), gider kalemleri toplamı 15,057.39 YTL (Onbeşbinelliyedi Yeni Türk Lirası, otuzdokuz
Yeni Kuruş) olarak onaylanmış ve Oda Yönetim Kurulu bilgisine sunulmasına oy birliği
ile karar verilmiştir.
Karar No 86. 5 Nisan 2008 tarihinde düzenlenecek olan “Neo-liberal Dönüşümler Karşısında Kadın Emeği’ konulu Kadın Emeği Kurultayı’na katılım sağlanmasına oy birliği
ile karar verilmiştir.
Karar No 87. Şubemizde 11-12 Nisan 2008 tarihlerinde ISO 14001:2004 Çevre Yönetim
Sistemi İç Denetçi Eğitimi gerçekleştirilmesine, hizmetin Osman Bahadır CÖMERT’ten
alınmasına, organizasyon için şube çalışanı Tarkan KILIÇ’ın görevlendirilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
40
Karar No 93. Şubemizde 11-12 Nisan 2008 tarihlerinde ISO 14001:2004 Çevre Yönetim
Sistemi Temel Eğitimi gerçekleştirilmesine, hizmetin Osman Bahadır CÖMERT’ten alınmasına, organizasyon için şube çalışanı Tarkan KILIÇ’ın görevlendirilmesine oy birliği
ile karar verilmiştir.
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
15.04.2008
Karar No 94. İKK Haliç Tersanesi İzleme Komisyonu’na çalışmalarına ve toplantılarına
katılmak üzere Hüseyin UĞUR’un görevlendirilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 95. İKK İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Komisyonu’na Şubemizi temsil etmek üzere
Bahar ÜNLÜ, Emrah GÜRER ve Meltem AKSOY ÇETİN’in görevlendirilmesine oy birliği
ile karar verilmiştir.
Karar No 96. 19-20 Nisan 2008 tarihlerinde Şube mekanında ISO 14001 Çevre Yönetim
Sistemi İç Tetkikçi Eğitimi gerçekleştirilmesine, organizasyon için şube çalışanı Tarkan
KILIÇ’ın görevlendirilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 97. 17 Nisan 2008 tarihinde; EMO, HKMO İstanbul Şube Öğrenci Komisyonları ile birlikte İstanbul Teknik Üniversitesi İdris Yamantürk Konferans Salonu’nda
Türkiye’nin Enerji Politikaları konulu bir panel düzenlenmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 98. 18 Nisan 2008 tarihinde Öğrenci Komisyonu tarafından; EMO, MMO,
HKMO İstanbul Şube Öğrenci Komisyonları ile birlikte Yıldız Teknik Üniversitesi
Oditoryumu’nda Sosyal Güvenlik ve Genel Sağlık Sigortası Yasa Tasarısı konulu bir panel düzenlenmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 99. İSKİ şantiyesindeki iş kazasında yaşamını yitiren Harita Mühendisi Gülseren YURTTAŞ’ın ilgili davasının 30/04/2008 tarihli duruşmasına katılım sağlanmasına,
katılımın artırılabilmesi için [email protected] üzerinden üyeye duyurulmasına, duruşma tarihinin Oda Yönetim Kurulu bilgisine sunulmasına oy birliği ile
karar verilmiştir.
Karar No 100. Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı dair görüşün Tülay ÇOŞKUNER tarafından hazırlanarak Oda Yönetim
Kurulu’na sunulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 101. Uluslararası İşçi Filmleri Festivali duyurunun [email protected] mail grubu üzerinden üyelere duyurulmasına karar verilmiştir.
Karar No 102. Küba Dostluk ve Dayanışma Derneği’nin Küba Çocuk Tiyatrosu Kumpanyası ile beraber düzenlediği etkinliğin 1 günlük akşam yemeğinin Şubemiz tarafından
karşılanmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 103. Çevre Ölçüm ve Analiz Laboratuarları Yeterlilik Yönetmeliği hakkına
Şube görüşünün hazırlanması için Tülay ÇOŞKUNER’ın görevlendirilmesine, hazırlanan görüşün Oda Yönetim Kurulu’na sunulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
22.04.2008
Karar No 104. 25 Nisan 2008 tarihinde İstanbul Teknik Üniversitesi Ayazağa
Kampüsü’nde yapılacak İTÜ Bahar Panayırı etkinliğinin masraflarının 100 YTL’sinin Şubemiz tarafından karşılanmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 105. 6-9 Mayıs 2008 tarihlerinde İTÜ Ayazağa Kampüsü’nde düzenlenecek
olan 23. Geleneksel İTÜ Öğrenci Şenliği’nin afiş basımı için gereken 283 YTL’nin Şubemiz tarafından karşılanmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
29.04.2008
Karar No 111. İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma günü olan 1
Mayıs’ta sendikalar, meslek örgütleri ve demokratik kitle örgütleri tarafından İstanbul
Taksim Meydanı’nda düzenlenecek mitinge katılım sağlanmasına, katılımın artırılabilmesi için [email protected] mail grubu üzerinden üyelere duyurulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 112. Şube Saymanı Semra OCAK tarafından hazırlanan Mayıs 2008 bütçe
tasarısında yer alan gelir kalemleri toplamı 15.590 YTL (Onbeşbinbeşyüzdoksan Yeni
Türk Lirası), gider kalemleri toplamı 15.557,39 YTL (Onbeşbinbeşyüzelliyedi Yeni Türk
Lirası, Otuzdokuz Yeni Kuruş) olarak onaylanmış ve Oda Yönetim Kurulu bilgisine sunulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 113. Kütüphane kayıtlarının bilgisayar ortamına aktarılması için Hasan
UÇAR’dan 375 YTL karşılığı hizmet alımı yapılmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 114. AKP Hükümetinin ilçelerin birleştirilmesi konusunda yaptığı çalışmaların izlenmesi amacıyla İKK bünyesinde oluşturulan komisyonda Şubemizi temsil etmek üzere Çağrı GÖKDEMİR’in görevlendirilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 115. Demokratik kitle örgütleri tarafından oluşturulan 3. Köprü Yerine Yaşam
Platformu’nda Şubemizi temsil etmek üzere Tolga TEZGEL’in görevlendirilmesine oy
birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 116. 2-3 Mayıs 2008 tarihlerinde Şube mekanında OHSAS 18001 İş Sağlığı
ve İş Güvenliği Yönetim Sistemi Temel Eğitimi gerçekleştirilmesine, organizasyon için
şube çalışanı Tarkan KILIÇ’ın görevlendirilmesine, hizmetin OBCE Mühendislik’ten
alınmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
41
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
Karar No 106. 26 Nisan 2008 tarihinde Mersin Metropol Miting Alanı’nda düzenlenecek olan “Nükleer Santral Karşıtı” mitinge katılım sağlanmasına, katılımın artırılabilmesi için [email protected] mail grubu üzerinden üyelere duyurulmasına
oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 107. Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Yapı İşleri Genel Müdürlüğü tarafından
hazırlanan Mimarlık ve Mühendislik Hizmetleri Şartnamesi ile ilgili Şube görüşünün M.
Rıfat GÖKSU tarafından hazırlanmasına, hazırlanan görüşün Oda Yönetim Kurulu’na
sunulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 108. Şube mekanının kira sözleşmesinin Mayıs ayı itibariyle dolmuş olması
sebebiyle kiranın %14 oranında arttırılarak 1370 YTL olarak belirlenmesine oy birliği
ile karar verilmiştir.
Karar No 109. TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şube Sekreter Yardımcısı Alev ŞAHİN’in
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü mitinginde taşıdığı döviz gerekçe gösterilerek 28
Mart 2008 günü tutuklanması ile ilgili olarak 29 Nisan 2008 tarihinde TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’nde yapılacak basın açıklamasına katılım sağlanmasına, katılımın artırılabilmesi için [email protected] mail grubu üzerinden üyelere duyurulmasına günü 28 Mart 2008 günü oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 110. Şubemizde 2-3 Mayıs 2008 tarihlerinde OHSAS 18001 İş Sağlığı ve İş Güvenliği Yönetim Sistemi Temel Eğitimi gerçekleştirilmesine, hizmetin Osman Bahadır
CÖMERT’ten alınmasına, organizasyon için şube çalışanı Tarkan KILIÇ’ın görevlendirilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
01.05.2008
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
42
Karar No 117. 1 Mayıs 2008 tarihinde yaşanan olaylar sebebiyle AKP Hükümeti ve İs-
tanbul Valiliği’ni kınayan bir basın metni hazırlanmasına ve kamuoyunun bilgisine sunulmak üzere basına gönderilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 118. Öğrenci Komisyonu’nun Elektrik Mühendisleri Odası, Harita ve Kadastro
Mühendisleri Odası ve Mimarlar Odası İstanbul Şube Öğrenci Komisyonları ile birlikte 7 Mayıs Çarşamba günü İTÜ Maslak Kampusu şenlik alanında olarak “Öğrencilikte
Mesleki Örgütlenmenin Önemi” konulu bir öğrenci forumu düzenlemesine oy birliği
ile karar verilmiştir.
06.05.2008
Karar No 119. İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu Tasarısı hakkında Şube görüşü hazırlanması için İş Sağlığı ve Güvenliği Komisyonu’nun görevlendirilmesine, hazırlanan görüşün Oda Yönetim Kurulu’na sunulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 120. Nisan 2008 gerçekleşen bütçesi Şube Saymanı Semra OCAK tarafından
Yönetim Kurulu bilgisine sunulmuş; gelir kalemleri toplamı 11,300.48 YTL (Onbirbinüçyüz Yeni Türk Lirası, Kırksekiz Yeni Kuruş), gider kalemleri toplamı 8,166.69 YTL (Sekizbinyüzaltmışaltı Yeni Türk Lirası, Altmışdokuz Yeni Kuruş) olarak onaylanmış ve Oda
Yönetim Kurulu bilgisine sunulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 121. İSKİ şantiyesindeki iş kazasında yaşamını yitiren Harita Mühendisi Gülseren YURTTAŞ’ın ilgili davasının 11/07/2008 tarihli duruşmasına katılım sağlanmasına,
katılımın artırılabilmesi için [email protected] üzerinden üyeye duyurulmasına, duruşma tarihinin Oda Yönetim Kurulu bilgisine sunulmasına oy birliği ile
karar verilmiştir.
Karar No 122. Üçüncü Köprü Yerine Yaşam Platformu’nun 10 Mayıs 2008 tarihinde Sarıyer Meydanı’nda düzenleyeceği basın açıklamasına katılım sağlanmasına oy birliği
ile karar verilmiştir.
Karar No 123. İSKİ Bakırköy Şube Müdürlüğü Mesuliyet Sahası İçerisinde Atıksu İçmesuyu Yapım ve Onarım işi ihalesinde, anahtar teknik personel, idarece öngörülen teknik personel ve benzer iş maddelerinde Çevre Mühendislerine ve Çevre Mühendisliğine yer verilmesi gerekliliğine aykırı davranılması nedeniyle itiraz edilmesine oy birliği
ile karar verilmiştir.
Karar No 124/a. JWİN Marka Ses Sisteminin 80.82 YTL’ye alınmasına ve demirbaş listesine katılmasına oybirliği ile karar verilmiştir.
Karar No 124. Şubemizde 23-24 Mayıs 2008 tarihlerinde OHSAS 18001 İş Sağlığı ve
İş Güvenliği Yönetim Sistemi İç Denetçi Eğitimi gerçekleştirilmesine, hizmetin Osman
Bahadır CÖMERT’ten alınmasına, organizasyon için şube çalışanı Tarkan KILIÇ’ın görevlendirilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
13.05.2008
Karar No 125. İstanbul Ahi Evran Anadolu Ticaret Meslek Lisesi öğrencileriyle 21 Mayıs
2008 tarihinde yapılacak çevre bilinci konulu söyleşi için Ahmet HARMAN’ın görevlendirilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 126. İstanbul Kent Konseyi’nin 15 Mayıs 2008 tarihinde yapılacak toplantısına katılmak üzere Evin NAS’ın görevlendirilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
22.05.2008
Karar No 129. ÇMO SÜMER Danışma Kurulu’na Şubemizi temsilen Osman Bahadır CÖMERT, ÇMO SÜMER Yürütme Kurulu’na Tülay ÇOŞKUNER’in bildirilmesine, Oda Yönetim Kurulu ile gerekli yazışmanın yapılmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 130. Tersanelerde gerçekleşen “İş Kazaları” ile ilgili olarak TMMOB İstanbul
İKK’nın İstanbul Tabip Odası ve Limter-İş Sendikası ile birlikte 23 Mayıs 2008 tarihinde
gerçekleştireceği basın açıklaması katılım sağlanmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 131. Özgürlük ve Dayanışma Partisi Bakırköy İlçe Örgütü’nün düzenlediği
“Ruhi Su Sanat Gecesi”ne ait biletlerden dayanışma amacıyla adedi 15 YTL olan biletlerden 3 adet alınmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 132. ÇMO Bilim Danışma Kurulu’na Beyza ÜSTÜN, Cumali KINACI, İlhan TALINLI, Bilsen BELER BAYKAL, Nilsun İNCE, Semiha ARAYICI ve Zekiye YENEN’in önerilmesine, Oda Yönetim Kurulu ile gerekli yazışmanın yapılmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 133. Şubemizde 6 Haziran 2008 tarihinde Ambalaj Atıkları Yönetimi Eğitimi
gerçekleştirilmesine, hizmetin Evin NAS, Rahşan BUKNİ ULUS ve Musa KASIRGA’dan
alınmasına, organizasyon için şube çalışanı Tarkan KILIÇ’ın görevlendirilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 134. 5 Haziran Dünya Çevre Günü etkinlikleri kapsamında yapılacak etkinliklerin aşağıdaki gibi belirlenmesine, etkinliklere katılımın artırılabilmesi için [email protected] mail grubu üzerinden üyelere duyurulmasına; basın, meslek
odaları ve demokratik kitle örgütleri ile iletişime geçilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
5 Haziran 2008
Dünya Çevre Günü konulu basın toplantısı
6 Haziran 2008
Film Gösterimi- “Su Haktır / Aqua mi Sangre (Jaroslava Colajacomo)”
7 Haziran 2008
Panel- “Su Hakkı ve Su Üzerinde Neoliberal Politikalar”
8 Haziran 2008
Piknik
Karar No 135. 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde yapılacak basın toplantısı için “Biz Bü-
yüdük ve Kirlendi Dünya” başlıklı bir metin hazırlanmasına, hazırlanan metnin basına
gönderilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 136. 7 Haziran 2008 tarihinde yapılacak “Su Hakkı ve Su Üzerinde Neoliberal
Politikalar” konulu panele Dikili Belediye Başkanı Osman ÖZGÜVEN’in onur konuğu
olarak davet edilmesine, gerekli yazışmanın yapılmasına oybirliği ile karar verilmiştir.
43
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
Karar No 127. 6 Haziran 2008 tarihinde Şube mekânında Ambalaj Atıkları Eğitim
Semineri’nin gerçekleştirilmesine, organizasyon için şube çalışanı Tarkan KILIÇ’ın görevlendirilmesine, hizmetin Serap TARI, Sennur GÜNENÇ, Musa KASIRGA ve Rahşan
BUKNİ ULUS’dan alınmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 128. Şubemizde 12-13-14 Haziran 2008 tarihlerinde TMMOB Kimya Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi ile birlikte Otogaz İstasyonlarında Sorumlu Müdürlük
Eğitimi gerçekleştirilmesine, organizasyon için şube çalışanı Tarkan KILIÇ’ın görevlendirilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
27.05.2008
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
44
Karar No 137. İstanbul Teknik Üniversitesi Satınalma Şube Müdürlüğü’nün açmış olduğu “İTÜ Ayazağa Yerleşkesi Kanlıkavak Bölgesi Su Deposu ve Terfi Hattı ile Lojman
Bölgesi Yeni Bloklar Kanalizasyon Hattı” ihalesinde, benzer iş maddelerinde Çevre Mühendisliğine yer verilmesi gerekliliğine aykırı davranılması nedeniyle itiraz edilmesine
oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 138. Şube Saymanı Semra OCAK tarafından hazırlanan Haziran 2008 bütçe
tasarısında yer alan gelir kalemleri toplamı 15.960 YTL (Onbeşbindokuzyüzaltmış Yeni
Türk Lirası), gider kalemleri toplamı 15.917,39 YTL (Onbeşbindokuzyüzonyedi Yeni
Türk Lirası, Otuzdokuz Yeni Kuruş) olarak onaylanmış ve Oda Yönetim Kurulu bilgisine
sunulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 139. Başka Kültürevi’nin düzenlediği “Dayanışma Gecesi”ne ait biletlerden
dayanışma amacıyla adedi 15 YTL olmak üzere 2 adet alınmasına oy birliği ile karar
verilmiştir.
Karar No 140. Yükseköğretim Kurulu’nun 2008-2009 öğretim yılında üniversitelerin lisans düzeyindeki kontenjanlarını arttırması kararı ile ilgili basın metni hazırlanmasına
ve basına gönderilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
03.06.2008
Karar No 141. Koku Yönetmeliği Taslağı hakkında Şube görüşü oluşturulması için Yönetmelikler Komisyonu’nun görevlendirilmesine, hazırlanan görüşün Oda Yönetim
Kurulu’na sunulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 142. Tutuklu Aileleri Yardımlaşma Derneği’nin düzenlediği konser ve tiyatroya ait biletlerden dayanışma amacıyla adedi 10 YTL olmak üzere adet alınmasına oy
birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 143. Bilim Eğitim Estetik Kültür Sanat Araştırmaları Vakfı’nın düzenlediği kuruluş yıldönümü etkinliğinin biletlerinden ait dayanışma amacıyla adedi 10 YTL olmak
üzere 5 adet alınmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 144. 19-20-21 Haziran 2008 tarihlerinde Şube mekanında TS EN ISO/IEC
17025 Deney ve Kalibrasyon Laboratuarlarının Kalite Yönetim Sistemi Kurulumu ve
İç Tetkikçi Eğitimi gerçekleştirilmesine, organizasyon için şube çalışanı Tarkan KILIÇ’ın
görevlendirilmesine, hizmetin Evin NAS’tan alınmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 145. Mayıs 2008 gerçekleşen bütçesi Şube Saymanı Semra OCAK tarafından
Yönetim Kurulu bilgisine sunulmuş; gelir kalemleri toplamı 7,037.22 YTL (Yedibinotuzyedi Yeni Türk Lirası, Yirmiiki Yeni Kuruş), gider kalemleri toplamı 5,826.36 YTL (Beşbinsekizyüzyirmialtı Yeni Türk Lirası, Otuzaltı Yeni Kuruş) olarak onaylanmış ve Oda
Yönetim Kurulu bilgisine sunulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
10.06.2008
Karar No 146. Hava Kalitesi Değerlendirme ve Yönetimi Yönetmeliği hakkında Şube
görüşünün oluşturulması için Yönetmelikler Komisyonu’nun görevlendirilmesine, hazırlanan görüşün Oda Yönetim Kurulu’na sunulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 147. 15-16 Haziran Direnişinin 38. Yılı sebebiyle düzenlenen şenliğin biletlerinden dayanışma amacıyla adedi 15 YTL olmak üzere 3 adet alınmasına oy birliği ile
karar verilmiştir.
25.06.2008
Karar No 156. Çevre Mühendisi bülteninin 36 sayfa ve 2500 adet basılarak üyelere da-
ğıtılmasına; mizanpaj ve grafik işleri için hizmetin Ayna Sanat Merkezi’nin 300 YTL +
KDV’lik, F&G Studio Firması’nın 350 YTL + KDV’lik, Nec Plus Ultra Advertising Firması’nın
425 YTL + KDV’lik tekliflerinin değerlendirilerek en uygun teklifi veren Ayna Sanat
Merkezi’nden alınmasına; 2 renk iç sayfa, 4 renk ve 1. hamur kapak özelliğindeki bültenin basımı için Ser Ajans Matbaası’nın 1065 YTL + KDV; Ezgi Matbaacılık’ın 1225 YTL
+ KDV, Can Matbaacılık’ın 1300 YTL+ KDV’lik tekliflerinin değerlendirilerek en uygun
teklifi veren Ser Ajans Matbaası’nın teklifinin kabulüne; bültenin imzasız-kanıtlı dağıtımı için TEM Dağıtım’ın adet başına 0.55 YTL+KDV, K3 Toplu Dağıtım’ın 1.10 YTL+KDV,
Telekurye Firması’nın 0.80 YTL+KDV’lik tekliflerinin değerlendirilerek en uygun teklifi
veren TEM Dağıtım’ın teklifinin kabulüne oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 157. ÇMO Serbest Çevre Mühendisliği Hizmetleri Uygulama, Tescil, Denetim
ve Asgari Ücret Yönetmeliği ile ilgili Oda Yönetim Kurulu tarafından oluşturulacak komisyona M. Rıfat GÖKSU’nun bildirilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
01.07.2008
Karar No 158. Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu kapsamında kurulacak çalış-
ma gruplarında Şubemizi temsil etmek üzere; programlama grubuna Ö. Eylem TUN-
45
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
Karar No 148. Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na bağlı Liman Tersane ve
Gemi Yapım ve Onarım İşçileri Sendikası’nın (Limter-İş)16 Haziran 2008 tarihinde Tuzla
Tersaneler Bölgesi’nde düzenleyeceği greve destek amaçlı ziyaret yapılmasına, desteğin kamuoyuna ve üyelere duyurulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 149. İstanbul Bağcılar’da faaliyet gösteren ve bölge halkının şikayetlerine
sebep olan İÇDAŞ Çelik Enerji Tersane ve Ulaşım Sanayi A.Ş. hakkında bölge halkıyla
görüşme yapılarak, konu hakkında bilgi toplanmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 150. Evrensel Gazetesi’nden gelen talep üzerine Pazar ekinde yayınlanmak
üzere İstanbul’daki su havzaları ve İstanbul’un su sorunu hakkında bir yazı hazırlamak
üzere Su Komisyonu’nun görevlendirilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 151. 19-22 Haziran 2008 tarihlerinde TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenecek olan REW İstanbul 2008 4. Uluslararası Geri Dönüşüm, Çevre Teknolojileri
ve Atık Yönetimi Fuarı’nda 4 gün boyunca stand açılmasına ve Oda yayınlarının satışa
sunulmasına; 21 Haziran 2008 tarihinde fuar etkinlikleri kapsamında Ambalaj Atıkları
Yönetim Semineri düzenlenmesine, 22 Haziran 2008 tarihinde Geri Dönüşüm Sektöründe Risk Yönetimi Semineri düzenlenmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 152. İstanbul Teknik Üniversitesi 2008 yılı Mezuniyet Töreni’nde verilmek
üzere İstanbul Teknik Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümünü dereceyle bitiren ilk
üç öğrenciye plaket hazırlanmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 153. YTÜ 2008 yılı Mezuniyet Töreni’nde Şube adına katılım sağlanmasına oy
birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 154. Çorlu Su Yaşamdır Platformu’nun 22 Haziran 2008 tarihinde gerçekleştireceği etkinliğe Şubemizi temsilen Semra OCAK’ın katılmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 155. Şube mekanında mülkiyet değişimi sebebiyle kiranın yatırıldığı banka
hesap numarasının değiştirildiği bildirilmesi üzerine kiranın belirtilen hesaba yatırılmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
46
CAELLİ, Semra OCAK ve Tülin ARSLAN’ın; genişleme grubuna Tolga TEZGEL’in; lojistik
grubuna Hüseyin UĞUR’un bildirilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 159. TMMOB İstanbul Kent Sempozyumu Yürütme Kurulu’na Şubemizi temsil etmek üzere Ö. Eylem TUNCAELLİ ve Evin NAS’ın bildirilmesine oybirliği ile karar
verilmiştir.
Karar No 160. 26 Temmuz 2008 tarihinde Şube mekanında “İçme Suyu ve Atıksu Arıtma Tesislerinde Ekipman Kullanımı” konulu ücretsiz seminer verilmesine oy birliği ile
karar verilmiştir.
Karar No 161. ÇMO Yayın Danışma Kurulu’na Şubemizi temsil etmek üzere Hüseyin
UĞUR’un bildirilmesine oybirliği ile karar verilmiştir.
Karar No 162. Haziran 2008 gerçekleşen bütçesi Şube Saymanı Semra OCAK tarafından
Yönetim Kurulu bilgisine sunulmuş; gelir kalemleri toplamı 11,439.99 YTL (Onbirbindörtyüzotuzdokuz Yeni Türk Lirası, Doksandokuz Yeni Kuruş), gider kalemleri toplamı
6,654.33 YTL (Altıbinaltıüzellidört Yeni Türk Lirası, Otuzüç Yeni Kuruş) olarak onaylanmış ve Oda Yönetim Kurulu bilgisine sunulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 163. Şube Saymanı Semra OCAK tarafından hazırlanan Temmuz 2008 bütçe tasarısında yer alan gelir kalemleri toplamı 8,120 YTL (Sekizbinyüzyirmi Yeni Türk
Lirası), gider kalemleri toplamı 8,117.39 YTL (Sekizbinyüzonyedi Yeni Türk Lirası, Otuzdokuz Yeni Kuruş) olarak onaylanmış ve Oda Yönetim Kurulu bilgisine sunulmasına oy
birliği ile karar verilmiştir.
22.07.2008
Karar No 164. İstanbul’da yaşanan su sorunu ve Melen Çayı’ndaki kirlilik ile ilgili basın
metni hazırlanmasına ve basına gönderilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 165. İstanbul İli Eyüp İlçesi Göktürk İlk Kademe Belediye sınırları içerisin-
de kömür ve alüminyum üretimi yapmak üzere tesis kurmak üzere iş yeri açma ve
çalıştırma ruhsatı talebinde bulunan Öner Madencilik San. Ve Tic. Ltd. Şti’nin talebini
değerlendirmek üzere Göktürk İlk Kademe Belediyesi’nce oluşturulacak komisyona
katılmak üzere 5004 Oda Sicil No’lu üyemiz Gözde TÜZÜN’ün görevlendirilmesine oybirliği ile karar verilmiştir.
Karar No 166. TMMOB İstanbul Kent Sempozyumu Düzenleme Kurulu’na Şubemizi
temsil etmek üzere Ö. Eylem TUNCAELLİ ve Hüseyin UĞUR’ın bildirilmesine oybirliği
ile karar verilmiştir.
Karar No 167. Şube Saymanı Semra OCAK tarafından hazırlanan Ağustos 2008 bütçe
tasarısında yer alan gelir kalemleri toplamı 16,330 YTL (Onaltıbinüçyüzotuz Yeni Türk
Lirası), gider kalemleri toplamı 16,335.24 YTL (Onaltıbinüçyüzotuzbeş Yeni Türk Lirası,
Yirmidört Yeni Kuruş) olarak onaylanmış ve Oda Yönetim Kurulu bilgisine sunulmasına
oy birliği ile karar verilmiştir.
05.08.2008
Karar No 168. Temmuz 2008 gerçekleşen bütçesi Şube Saymanı Semra OCAK tarafından Yönetim Kurulu bilgisine sunulmuş; gelir kalemleri toplamı 4,594 YTL (Dörtbinbeşyüzdoksandört Yeni Türk Lirası), gider kalemleri toplamı 6,131.65 YTL (Altıbinyüzotuzbir Yeni Türk Lirası, Altmışbeş Yeni Kuruş) olarak onaylanmış ve Oda Yönetim Kurulu bilgisine sunulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
26.08.2008
Karar No 173. Şube Saymanı Semra OCAK tarafından hazırlanan Eylül 2008 bütçe tasarısında yer alan gelir kalemleri toplamı 18,260 YTL (Onsekizbinikiyüzaltmış Yeni Türk
Lirası), gider kalemleri toplamı 18,264.48 YTL (Onsekizbinikiyüzaltmışdört Yeni Türk
Lirası, Kırksekiz Yeni Kuruş) olarak onaylanmış ve Oda Yönetim Kurulu bilgisine sunulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
02.09.2008
Karar No 174. Ağustos 2008 gerçekleşen bütçesi Şube Saymanı Semra OCAK tarafından Yönetim Kurulu bilgisine sunulmuş; gelir kalemleri toplamı 11,329.14 YTL (Onbirbinüçyüzyirmidokuz Yeni Türk Lirası, Ondört Yeni Kuruş), gider kalemleri toplamı
5,299.16 YTL (Beşbinikiyüzdoksandokuz Yeni Türk Lirası, Onaltı Yeni Kuruş) olarak
onaylanmış ve Oda Yönetim Kurulu bilgisine sunulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 175. Çevre İzin ve Lisans Yönetmeliği Taslağı hakkında görüş oluşturulmak
üzere Yönetmelikler Komisyonu’nun görevlendirilmesine oybirliği ile karar verilmiştir.
09.09.2008
Karar No 176. II. Öğrenci Kurultayı Bildiriler kitabının basımı için Özgül Matbaacılık
AŞ’nin 1.92 YTL/adet + KDV, Can Matbaacılık Ltd. Şti’nin 1.29 YTL/adet + KDV ve Ser
Ajans Matbaa’nın 2000 YTL/1500 adet + KDV’lik fiyat teklifleri incelenmiş; hizmetin en
uygun teklifi veren Can Matbaacılık Ltd. Şti’den alınmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 177. Mehmetçik Vakfı’nın Otogaz İstasyonları Dolum Personeli Eğitimi konusundaki talebi değerlendirilmiş ve eğitimin 23.09.2008 tarihinde yapılmasına, organizasyon için şube çalışanı Tarkan KILIÇ’ın görevlendirilmesine oy birliği ile karar
verilmiştir.
Karar No 178. 10-11 Ekim 2008 tarihlerinde ISO 14001:2004 Çevre Yönetim Sistemi Bilinçlendirme Eğitimi gerçekleştirilmesine, hizmetin Osman Bahadır CÖMERT’ten alınmasına, organizasyon için şube çalışanı Tarkan KILIÇ’ın görevlendirilmesine oy birliği
ile karar verilmiştir.
47
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
Karar No 169. 2 Ağustos 2008 tarihinde Şube mekanında “Yağ, Petrol Türevleri ve Sıvı
Kimyasalların Dökülmesi Kontrolü – Absorbanlar” konulu ücretsiz seminer verilmesine
oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 170. Şubemizde 21-22-23 Ağustos 2008 tarihlerinde TMMOB Kimya Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi ile birlikte Otogaz İstasyonlarında Sorumlu Müdürlük
Eğitimi gerçekleştirilmesine, organizasyon için şube çalışanı Tarkan KILIÇ’ın görevlendirilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 171. Şubemizde 29 Ağustos 2008 tarihinde Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği ve Uygulamaları Eğitimi gerçekleştirilmesine, hizmetin Songül ÖZTÜRK’ten
alınmasına, organizasyon için şube çalışanı Tarkan KILIÇ’ın görevlendirilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 172. TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu bünyesinde çalışma yürütecek
olan Kent Çalışma Grubu’nda Şubemizi temsil etmek üzere Hüseyin UĞUR’ın görevlendirilmesine oybirliği ile karar verilmiştir.
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
48
Karar No 179. Ambarlı Liman İşçileriyle Dayanışma Şenliği biletlerinden dayanışma
amaçlı olarak adedi 5 YTL olmak üzere 5 tane alınmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 180. Şubemizde 16-17-18 Ekim 2008 tarihlerinde TMMOB Kimya Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi ile birlikte Otogaz İstasyonlarında Sorumlu Müdürlük Eğitimi gerçekleştirilmesine, organizasyon için şube çalışanı Tarkan KILIÇ’ın görevlendirilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
23.09.2008
Karar No 181. 1-2-3 Kasım 2008 tarihlerinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tara-
fından düzenlenecek V. Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Bölgesel Konferansı’nın fuaye alanında stand açılmasına; 16-19 Ekim 2008 tarihlerinde düzenlenecek olan Kent
İstanbul 2008 fuarlarına katılım sağlanmasına ve Oda standının açılmasına oy birliği
ile karar verilmiştir.
Karar No 182. Şube Saymanı Semra OCAK tarafından hazırlanan Ekim 2008 bütçe tasarısında yer alan gelir kalemleri toplamı 23,905 YTL (Yirmiüçbindokuzyüzbeş Yeni Türk
Lirası), gider kalemleri toplamı 23,905 YTL (Yirmiüçbindokuzyüzbeş Yeni Türk Lirası)
olarak onaylanmış ve Oda Yönetim Kurulu bilgisine sunulmasına oy birliği ile karar
verilmiştir.
06.10.2008
Karar No 183. 07.10.2008 tarihi itibari ile ÇMO İstanbul Şubesi’nde Emine GİRGİN’in
istihdamı için Oda Yönetim Kurulu’nun olurunun alınmasına ve ilgili yazışmaların yapılmasına oy birliği ile karar vermiştir.
Karar No 184. Eylül 2008 gerçekleşen bütçesi Şube Saymanı Semra OCAK tarafından
Yönetim Kurulu bilgisine sunulmuş; gelir kalemleri toplamı 7,922.50 YTL (Yedibindokuzyirmiiki Yeni Türk Lirası, Elli Yeni Kuruş), gider kalemleri toplamı 6,183.06 YTL (Altıbinyüzseksenüç Yeni Türk Lirası, Altı Yeni Kuruş) olarak onaylanmış ve Oda Yönetim
Kurulu bilgisine sunulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 185. Şube Sekreteri Hüseyin UĞUR’nun Yönetim Kurulu’na sunduğu dilekçe
ile Şube sekreterliği ve Profesyonel Şube çalışanı görevinden ayrılmasına, Şube Saymanı Semra OCAK’ın Saymanlık görevinden istifası ile 07.10.2008 tarihi itibari ile Şube
Sekreterliği görevini yürütmesine, Şube Saymanı olarak da Çağrı GÖKDEMİR’in görevlendirilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 186. 17 Ekim 2008 tarihinde Şube mekânında ‘İş Sağlığı ve Güvenliği Uygulamaları’ seminerinin gerçekleştirilmesine, organizasyon için şube çalışanı Tarkan
KILIÇ’ın görevlendirilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 187. TMMOB 40. Dönem I. Danışma Kurulu toplantısına İstanbul Şube Yönetim Kurulunu temsilen yönetim Kurulu Üyesi Duygu Canan ÖZTÜRK katılmasına karar
verilmiştir.
Karar No 188. ŞPO İstanbul Buluşmalarında Şubeyi temsilen Semra OCAK ve Çağrı
GÖKDEMİR’in katılmasına karar verilmiştir.
14.10.2008
Karar No 189. 22.10.2008 tarihinde İstanbul İl Çevre ve Orman Müdürlüğü Erguvan
Toplantı Salonu’nda düzenlenecek “Okullarda Çevre Eğitim ve Uygulama Projesi Yönergesi” konulu çalıştaya katılmak üzere Şube Çalışanı Emine GİRGİN’ in görevlendirilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
21.10.2008
Karar No 192. 22 Ekim – 31 Ekim 2008 tarihleri arasında yapılacak lise söyleşilerine
listede verilen üyelerin görevlendirilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
TARİH
LİSE
KATILIMCI
22.Ekim
ÖZEL YILDIZ KOLEJİ
SİNEM SÖNMEZ
22.Ekim
YENİ LEVENT LİSESİ
HÜSEYİN UĞUR
23.Ekim
KARTAL LİSESİ
İSMAİL EKİNCİ
27 Ekim
SAĞMALCILAR LİSESİ
ÖNDER KAHRAMAN
27.Ekim
ÖZEL OĞUZKAAN KOLEJİ
EMİNE GİRGİN
28.Ekim
KAĞITHANE LİSESİ
ALPER HAŞİM KENET
28.Ekim
CUMHURİYET LİSESİ
ALİ İHSAN ŞEN
30.Ekim
EŞREF BİTLİS LİSESİ
ÖNDER KAHRAMAN
31.Ekim
KAYNARCA ŞEVKET SABANCI LİSESİ
SEMİH YÜKSEL
Karar No 193. ÇMO 8. Ulusal Çevre Mühendisliği Kongresi için Kongre Düzenleme
Kuruluna Eylem TUNCAELLİ, Bilim Danışma Kuruluna Prof. Dr. Beyza ÜSTÜN, Prof. Dr.
Bilsen BELER BAYKAL, Prof. Dr. Cumali KINACI, Prof. Dr. Semiha ARAYICI önerilmesine
oy birliğiyle karar verilmiştir.
Karar No 194. 31 Ekim tarihinde “Endüstriyel Tesislerde Enerji Tasarrufu - Isı Geri Kazanım Uygulamaları” seminerinin gerçekleştirilmesine, organizasyon için şube çalışanı
Tarkan KILIÇ’ın görevlendirilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 195. Şube Saymanı Çağrı GÖKDEMİR tarafından hazırlanan Kasım 2008 bütçe tasarısında yer alan gelir kalemleri toplamı 16.405,00 YTL (Onaltıbindörtyüzbeş
Yeni Türk Lirası), gider kalemleri toplamı 16.434,24 YTL (Onaltıbindörtyüzotuzdört
Yeni Türk Lirası, yirmidört Yeni Kuruş) olarak onaylanmış ve Oda Yönetim Kurulu bilgisine sunulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
18.11.2008
Karar No 196. 28-29 Kasım 2008 tarihinde Milano’da yapılacak “60th Anniversary of
the Universal Declaration of Human Rights Convention: New Strategies for Obtaining
the Right to Water” konferansına Şube Başkanımız Özlem Eylem TUNCAELLİ’ nin katılmasına oy birliğiyle karar verilmiştir.
49
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
Karar No 190. Şube çalışanı Emine GİRGİN’ e aylık yol masrafı olarak aylık akbil ücreti
110 YTL ödenmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 191. 06 – 07 Kasım 2008 tarihlerinde İş Sağlığı ve Güvenliği Risk Değerlendirme Eğitimi gerçekleştirilmesine, hizmetin Başak Helen TAŞKAN’dan alınmasına, 14
– 15 Kasım 2008 tarihlerinde Kamulaştırma Bilirkişi Eğitimi gerçekleştirilmesine, eğitim organizasyonları için şube çalışanı Tarkan KILIÇ’ın görevlendirilmesine oy birliği ile
karar verilmiştir.
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
50
Karar No 197. 28-29 Kasım 2008 tarihinde Milano’da yapılacak “60th Anniversary of
the Universal Declaration of Human Rights Convention: New Strategies for Obtaining
the Right to Water” konferansına katılacak olan Şube Başkanımız Özlem Eylem TUNCAELLİ için 600 YTL masraf verilmesine oy birliğiyle karar verilmiştir.
Karar No 198. 22.11.2008 tarihinde Kocaeli Temsilciliği’nde yapılacak ÇMO III. Öğrenci
Kurultay Düzenleme Kurulu ilk toplantısına öğrenci üyemiz Özge GÖKMEN ‘in katılmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 199. 30 Kasım – 1 – 2 Aralık tarihlerinde Ankara’da gerçekleştirilecek “Eğitimci
Eğitimi” ne Bahar ÜNLÜ, Evin NAS ve Sinem SÖNMEZ’ in katılmasına oy birliğiyle karar
verilmiştir.
Karar No 200. 29 Kasım 2008’de Ankara Sıhhiye Meydanında yapılacak İşsizliğe, Yoksulluğa ve Pahalılığa Karşı Emek, Barış ve Demokrasi Mitingine katılım sağlanmasına
oy birliğiyle karar verilmiştir.
Karar No 201. ÇMO Yayın Danışma Kurulu’na Şubemizi temsil etmek üzere Semra
OCAK’ın bildirilmesine oybirliği ile karar verilmiştir.
25.11.2008
Karar No 202. KMO, MeMO, ZMO ve GMO ve ÇMO’nın yer alacağı ortak İSİG Komisyonu çalışmalarının yürütülmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 203. 25-26-27 Aralık 2008 tarihlerinde Otogaz İstasyonlarında Sorumlu Müdürlük (LPG) eğitimi gerçekleştirilmesine, Tarkan KILIÇ’ın görevlendirilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 204. Mesleğe Saygı Ödül töreni ve kokteylinin 26 Aralık 2008 tarihinde gerçekleştirilmesine, organizasyon çalışması için üyemiz Sinem Sönmez’ den bir haftalık
hizmet alımı yapılmasına oy birliğiyle karar verilmiştir.
Karar No 205. Eğitim Salonu ile Kütüphane arasındaki duvarın yıkılarak sürgülü kapı
yapılmasına, alınan tekliflerden (Sevinç Yapı 1500+KDV, barış Mobilya 1750+KDV, Güven Mobilya 1650+KDV) en uygun olan Sevinç Yapı ile çalışılmasına oy birliğiyle karar
verilmiştir.
Karar No 206. Şube Saymanı Çağrı GÖKDEMİR tarafından hazırlanan Aralık 2008 bütçe
tasarısında yer alan gelir kalemleri toplamı 16.405,00 YTL (Onaltıbindörtyüzbeş Yeni
Türk Lirası), gider kalemleri toplamı 16.434,24 YTL (Onaltıbindörtyüzotuzdört Yeni
Türk Lirası, yirmidört Yeni Kuruş) olarak onaylanmış ve Oda Yönetim Kurulu bilgisine
sunulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
16.12.2008
Karar No 207. 21 Aralık 2008 günü saat 14:00’de İstanbul Gösteri Merkezi’nde düzen-
lenecek olan Hayat Devam Ediyor konserine 30 YTL bedel ile 3 adet bilet alınmasına
oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 208. Ekoloji Kolektifi grubu ile şubemizde ortak etkinlikler düzenlenmesine,
bu kapsamda ilk olarak Ekoloji ve Politika konulu söyleşiler gerçekleştirilmesine oy
birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 209. Kardeşler Petrol Tic. Ltd. Şti’nin Otogaz İstasyonları Dolum Personeli Eğitimi konusundaki talebi değerlendirilmiş ve eğitimin 20.12.2008 tarihinde yapılmasına, organizasyon için şube çalışanı Tarkan KILIÇ’ın görevlendirilmesine oy birliği ile
karar verilmiştir.
Karar No 210. Maslak Mehmetçik Vakfı Turizm, Petrol, İnşaat, Sağlık, Gıda ve Tic. Ltd.
23.12.2008
Karar No 212. 21 Kasım 2008 tarihinde yayınlanan “Çevre Denetimi Yönetmeliği” hakkında kurumlara yazılı bilgi gönderilmesine oy birliğiyle karar verilmiştir.
Karar No 213. 04 Ocak 2009 günü saat 15:00’te Osmanbey Haldun Dormen
Sahnesi’ndeki Bir Anarşistin Kaza Sonucu Ölümü adlı tiyatro oyununa 50 YTL bedel ile
10 adet bilet alınmasına oy birliğiyle karar verilmiştir.
Karar No 214. Şube Saymanı Çağrı GÖKDEMİR tarafından hazırlanan Ocak 2009 bütçe
tasarısında yer alan gelir kalemleri toplamı 18.760,00 YTL (Onsekizbinyediyüzaltmış
Yeni Türk Lirası), gider kalemleri toplamı 18.734,24 YTL (Onsekizbinyediyüzotuzdört
Yeni Türk Lirası, yirmidört Yeni Kuruş) olarak onaylanmış ve Oda Yönetim Kurulu bilgisine sunulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 215. Halkevi tarafından hazırlanan 2009 takvimlerinden 50 YTL bedel ile 5
adet alınmasına oy birliğiyle karar verilmiştir.
Karar No 216. ÇMO İstanbul Şubesi’nde Murat AKSEL’in yarı zamanlı istihdamı için Oda
Yönetim Kurulu’nun olurunun alınmasına ve ilgili yazışmaların yapılmasına oy birliği
ile karar vermiştir.
Karar No 217. Şube Saymanı Çağrı GÖKDEMİR tarafından hazırlanan 2009/2010 Gelir
Planı Gider Bütçe Tasarısı incelenmiş, gelir kalemleri toplamı 260.000,00 TL (ikiyüzaltmışbin Türk Lirası) ve gider kalemleri toplamı 260.000,00 TL (ikiyüzaltmışbin Türk Lirası) olarak onaylanarak Oda Yönetim Kurulu bilgisine sunulmasına oy birliği ile karar
verilmiştir.
06.01.2009
Karar No 218. 9-10 Ocak tarihlerinde Atıksuların Arıtılması Temel Prensipleri Ve Uy-
gulamaları İleri Biyolojik Arıtma Sistemlerinde Membran (MBR) Teknolojisi eğitiminin
gerçekleştirilmesine, Tarkan KILIÇ’ın görevlendirilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 219. 18 Ocak Pazar günü Önder Babat Kültür Merkezinde Filistin halkı yalnız
değildir adlı tiyatro etkinliğinin biletlerinden 50 TL karşılığı 10 adet alınmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 220. Aralık 2008 gerçekleşen bütçe Şube Saymanı Çağrı GÖKDEMİR tarafından Yönetim Kurulu bilgisine sunulmuş; gelir kalemleri toplamı 12.023,65 YTL (Onikibinyirmiüç Yeni Türk Lirası, Altmışbeş Yeni Kuruş), gider kalemleri toplamı 8.379,90 YTL
(Sekizbinüçyüzyetmişdokuz Yeni Türk Lirası, Doksan Yeni Kuruş) olarak onaylanmış ve
Oda Yönetim Kurulu bilgisine sunulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
51
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
Şti’nin Otogaz İstasyonları Dolum Personeli Eğitimi konusundaki talebi değerlendirilmiş ve eğitimin 29.12.2008 tarihinde yapılmasına, organizasyon için şube çalışanı
Tarkan KILIÇ’ın görevlendirilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 211. Kasım 2008 gerçekleşen bütçe Şube Saymanı Çağrı GÖKDEMİR tarafından Yönetim Kurulu bilgisine sunulmuş; gelir kalemleri toplamı 13.506,00 YTL
(Onüçbinbeşyüzaltı Yeni Türk Lirası), gider kalemleri toplamı 9.469,56 YTL (Dokuzbindörtyüzsekaltmışdokuz Yeni Türk Lirası, Ellialtı Yeni Kuruş) olarak onaylanmış ve Oda
Yönetim Kurulu bilgisine sunulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
27.01.2009
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
52
Karar No 221. 7 Şubat 2009 tarihinde Hak ediş ve Teklif Hazırlama Terminolojisi eğiti-
mi, 19-20-21 Şubat 2009 tarihlerinde Otogaz İstasyonlarında Sorumlu Müdürlük (LPG)
eğitimi gerçekleştirilmesine, Tarkan KILIÇ’ın görevlendirilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 222. Şubemize gelen proje onayları (vize verilmesi) için Murat AKSEL ve Emine GİRGİN’in görevlendirilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 223. Şube Saymanı Çağrı GÖKDEMİR tarafından hazırlanan Şubat 2009 bütçe tasarısında yer alan gelir kalemleri toplamı 17.040,00 YTL (Onyedibinkırk Yeni Türk
Lirası), gider kalemleri toplamı 17.039,24 YTL (Onyedibinotuzdokuz Yeni Türk Lirası,
yirmidört Yeni Kuruş) olarak onaylanmış ve Oda Yönetim Kurulu bilgisine sunulmasına
oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 224. Şube çalışanı Murat AKSEL’ e aylık yol masrafı olarak aylık akbil ücreti 110
TL ödenmesine oy birliği ile karar verilmiştir.oy birliği ile karar verilmiştir.
03.02.2009
Karar No 225. Ocak 2009 gerçekleşen bütçe Şube Saymanı Çağrı GÖKDEMİR tarafın-
dan Yönetim Kurulu bilgisine sunulmuş; gelir kalemleri toplamı 11.080,00 YTL (Onbirbinseksen Türk Lirası, Altmışbeş Kuruş), gider kalemleri toplamı 16.959,69 YTL (Onaltıbindokuzyüzellidokuz Türk Lirası, Doksan Kuruş) olarak onaylanmış ve Oda Yönetim
Kurulu bilgisine sunulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 226. 26 Şubat-1 Mart 2009 tarihleri arasında Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi
Beylikdüzü’nde gerçekleştirilecek WIN Fuarları 16. Endüstriyel Otomasyon Fuarı’na katılım sağlanmasına oy birliğiyle karar verilmiştir.
Karar No 227. TUYAB Tutuklu ve Hükümlü Yakınları Birliği’nin hazırladığı 2009 takvimlerinden 50 TL bedel karşılığı alınmasına oy birliğiyle karar verilmiştir.
Karar No 228. 21 Şubat tarihinde düzenlenecek Yapı-Yol Sen Dayanışma Gecesi biletlerinden 70 TL bedel karşılığı 2 adet alınmasına oy birliğiyle karar verilmiştir.
10.02.2009
Karar No 229. Şubemizce kullanılan tahsilat makbuzlarında, Şube çalışanlarımız Emine
GİRGİN ve Murat AKSEL’in imza yetkisi olmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 230. KATIK dergisinden 50 TL karşılığı 24 adet alınmasına oy birliği ile karar
verilmiştir.
Karar No 231. 14 Şubat tarihinde gerçekleştirilecek İVME dergisi yemeği biletlerinden
60 TL karşılığı 1 adet bilet alınmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 232. 22 Şubat’ta BEKSAV’ ın kuruluş yıldönümü etkinliği “Halkların Kardeşliği
İçin 100 Dak. Oyun” adlı tiyatro oyunu biletlerinden 50 TL karşılığı 5 adet alınmasına
oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 233. 12-13 Mart 2009 tarihlerinde “Tehlikeli ve Özel atık Yönetimi” eğitimi
gerçekleştirilmesine, organizasyon için Tarkan KILIÇ’ın görevlendirilmesine oy birliği
ile karar verilmiştir.
24.02.2009
10.03.2009
Karar No 239. Şubat 2009 gerçekleşen bütçe Şube Saymanı Çağrı GÖKDEMİR tarafından Yönetim Kurulu bilgisine sunulmuş; gelir kalemleri toplamı 15.287,50 TL (Onbeşbinikiyizseksenyedi Türk Lirası, Elli Kuruş), gider kalemleri toplamı 11.646,67 TL (Onbirbinaltıyüzkırkaltı Türk Lirası, atmışyedi Kuruş) olarak onaylanmış ve Oda Yönetim
Kurulu bilgisine sunulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 240. Gültepe Güzelleştirme Derneği yemek biletlerinden 70 TL karşılığı 2
adet alınmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 241. 18 Mart’ta gerçekleştirilecek Kadıköy Bağımsız Aday Dayanışma Konseri
biletlerinden 50 TL karşılığı 5 adet alınmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
24.03.2009
Karar No 242. Şube Saymanı Çağrı GÖKDEMİR tarafından hazırlanan Nisan 2009 bütçe
tasarısında yer alan gelir kalemleri toplamı 11.153,00 TL (Onbirbinyüzelliüç Türk Lirası),
gider kalemleri toplamı 11.153,00 TL (Onbirbinyüzelliüç Türk Lirası,) olarak onaylanmış
ve Oda Yönetim Kurulu bilgisine sunulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 243. 16-17-18 Nisan 2009 tarihlerinde Otogaz İstasyonlarında Sorumlu Müdürlük (LPG) eğitimi gerçekleştirilmesine, organizasyon için Tarkan KILIÇ’ın görevlendirilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
53
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
Karar No 234. Şube Saymanı Çağrı GÖKDEMİR tarafından hazırlanan Mart 2009 bütçe
tasarısında yer alan gelir kalemleri toplamı 12.460,00 TL (Onikibindörtyüzatmış Türk
Lirası), gider kalemleri toplamı 12.460,00 YTL (Onikibindörtyüzatmış Türk Lirası,) olarak onaylanmış ve Oda Yönetim Kurulu bilgisine sunulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 235. Türk Çevre Vakfı yayınlarından; 36 TL karşılığı “Türkiye’nin Çevre Sorunları (2003)”, “Kyoto Protokolü ve Türkiye”, “Türkiye’nin Yenilenebilir Enerji Kaynakları”,
“Çevre Eğitimi”, “Çevrenin Kitabı”, “Sanayide Karbon Emisyonları” kitaplarının alınmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 236. Şubemizin Yayın Kurulu’na Murat AKSEL ve Emine GİRGİN’ in ilave edilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 237. Çevre Mühendisi bülteninin 36 sayfa ve 2500 adet basılarak üyelere dağıtılmasına; mizanpaj ve grafik işleri için hizmetin Ayna Sanat Merkezi’nin 300 TL +
KDV’lik, F&G Studio Firması’nın 350 TL + KDV’lik, Nec Plus Ultra Advertising Firması’nın
425 TL + KDV’lik tekliflerinin değerlendirilerek en uygun teklifi veren Ayna Sanat
Merkezi’nden alınmasına; 2 renk iç sayfa, 4 renk ve 1. hamur kapak özelliğindeki bültenin basımı için Ser Ajans Matbaası’nın 1180 TL + KDV; Ezgi Matbaacılık’ın 1250 TL +
KDV, Can Matbaacılık’ın 1175 TL+ KDV’lik tekliflerinin değerlendirilerek en uygun teklifi veren Can Matbaacılık’ın teklifinin kabulüne; bültenin imzasız-kanıtlı dağıtımı için
TEM Dağıtım’ın adet başına 0.65 TL+KDV, K3 Toplu Dağıtım’ın 1.30 TL+KDV, Telekurye
Firması’nın 1.35 TL+KDV’lik tekliflerinin değerlendirilerek en uygun teklifi veren TEM
Dağıtım’ın teklifinin kabulüne oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 238. 1 Mart 2009 Pazar günü Yeni Melek’te gerçekleştirilecek Halkların Buluşması Etkinliği biletlerinden 45 TL karşılığı 3 adet alınmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
54
Karar No 244. 29 Nisan 2009 tarihinde Otogaz İstasyonları Dolum Personeli eğitimi
gerçekleştirilmesine, organizasyon için Tarkan KILIÇ’ın görevlendirilmesine oy birliği
ile karar verilmiştir.
Karar No 245. 27.03.2009 tarihinde gerçekleştirilecek Hayat TV Dayanışma Gecesi biletlerinden 50 TL karşılığı 2 adet alınmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 246. KATIK dergisinden 50 TL karşılığı 33 adet alınmasına oy birliği ile karar
verilmiştir.
07.04.2009
Karar No 247. Mart 2009 gerçekleşen bütçe Şube Saymanı Çağrı GÖKDEMİR tarafından Yönetim Kurulu bilgisine sunulmuş; gelir kalemleri toplamı 8.745,00 TL (sekizbinyediyüzkırkbeş Türk Lirası), gider kalemleri toplamı 9.293,72 TL (Dokuzbinikiyüzdoksanüç Türk Lirası, yetmişiki Kuruş) olarak onaylanmış ve Oda Yönetim Kurulu bilgisine
sunulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 248. MEHA Direniş kalemlerinden 50 TL karşılığı 10 adet alınmasına oy birliği
ile karar verilmiştir.
Karar No 249. Halkevlerinin yayınladığı “Halkın Hakları Forumu” kitabının 20 TL karşılığı alınmasına oy birliğiyle karar verilmiştir.
21.04.2009
Karar No 250. Şube Saymanı Çağrı GÖKDEMİR tarafından hazırlanan Mayıs 2009 bütçe
tasarısında yer alan gelir kalemleri toplamı 18.500,00 TL (Onsekizbinbeşyüz Türk Lirası), gider kalemleri toplamı 18.500,00 TL (Onsekizbinbeşyüz Türk Lirası,) olarak onaylanmış ve Oda Yönetim Kurulu bilgisine sunulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 251. 15-16 Mayıs 2009 tarihlerinde Çevre Mevzuatı eğitimi gerçekleştirilmesine, hizmetin Osman Bahadır CÖMERT’ den alınmasına ve organizasyon için Tarkan
KILIÇ’ın görevlendirilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 252. 23-24-25 Mayıs 2009 tarihlerinde OHSAS 18001 İş Sağlığı ve İş Güvenliği
Yönetim Sistemi Bilinçlendirme ve İç Denetçi Eğitimi gerçekleştirilmesine, hizmetin
Osman Bahadır CÖMERT’ den alınmasına ve organizasyon için Tarkan KILIÇ’ ın görevlendirilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 253. 24 Nisan Cumartesi gerçekleştirilecek Halkın Şenliği Var Halkevleri etkinliği biletlerinden 50 TL karşılığı 5 adet alınmasına oy birliğiyle karar verilmiştir.
Karar No 254. 23 Nisan’da gerçekleştirilecek Genç Sen Dayanışma Gecesi biletlerinden
50 TL karşılığı 5 adet alınmasına oy birliğiyle karar verilmiştir.
06.05.2009
Karar No 255. Nisan 2009 gerçekleşen bütçe Şube Saymanı Çağrı GÖKDEMİR tarafın-
dan Yönetim Kurulu bilgisine sunulmuş; gelir kalemleri toplamı 11.594,00 TL (onbirbinbeşyüzdoksandört Türk Lirası), gider kalemleri toplamı 8.613,42 TL (Sekizbinaltıyüzonüç Türk Lirası, kırkiki Kuruş) olarak onaylanmış ve Oda Yönetim Kurulu bilgisine
sunulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 256. 09 Mayıs’ta gerçekleştirilecek Onurkent Eğitim Kültür ve Dayanışma
Derneği etkinlik biletlerinden 50 TL karşılığı 5 adet alınmasına oy birliğiyle karar verilmiştir.
20.05.2009
Karar No 257. Şube Saymanı Çağrı GÖKDEMİR tarafından hazırlanan Haziran 2009 büt-
02.06.2009
Karar No 261. Mayıs 2009 gerçekleşen bütçe Şube Saymanı Çağrı GÖKDEMİR tara-
fından Yönetim Kurulu bilgisine sunulmuş; gelir kalemleri toplamı 8.395,75 TL (Sekizbinüçyüzdoksanbeş Türk Lirası Yetmişbeş Kuruş), gider kalemleri toplamı 7.788,13 TL
(Yedibinyediyüzseksensekiz Türk Lirası, Onüç Kuruş) olarak onaylanmış ve Oda Yönetim Kurulu bilgisine sunulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 262. Üretiyorum Kolektifi tarafından Sarıyer Belediyesi desteği ile 8-12 Haziran tarihlerinde gerçekleştirilecek Çevre Günü etkinlikleri kapsamında düzenlenen
panelde Çevre Politikaları konusunda konuşmacı olarak üyemiz Önder Kahraman’ın
şubemizi temsilen katılmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 263. 6 Haziran 2009 tarihinde Yıldız Oditoryum’da İKK tarafından gerçekleştirilecek “Mühendis, Mimar ve Şehir Plancıları İstanbul’un Çevre Sorunlarını tartışıyor”
etkinliğinde şubemizi temsilen Evin NAS’ın konuşmacı olarak katılmasına oy birliği ile
karar verilmiştir.
09.06.2009
Karar No 264. İstanbul Şube Saymanı Çağrı GÖKDEMİR’ in İl Koordinasyon Kurulu temsilcisi olarak atanmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 265. Üzerinde Çevre Mühendisleri Odası amblemi bulunan bir roll up yaptı-
rılmasına, alınan tekliflerden (Standist 110 USD+KDV, Proje Mühendislik 90 USD+KDV,
Maksdisplay 115 TL+KDV) en uygun olan Maksdisplay ile çalışılmasına oy birliğiyle karar verilmiştir.
Karar No 266. 18-21 Haziran 2009 tarihleri arasında gerçekleştirilecek 5. Uluslararası
Geri Dönüşüm, Çevre Teknolojileri ve Atık Yönetimi Fuarında stand açılmasına, organizasyon için Tarkan KILIÇ, Emine GİRGİN ve Murat AKSEL’in görevlendirilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
çe tasarısında yer alan gelir kalemleri toplamı 10.013,00 TL (Onbinonüç Türk Lirası),
gider kalemleri toplamı 10.013,00 TL (Onbinonüç Türk Lirası,) olarak onaylanmış ve
Oda Yönetim Kurulu bilgisine sunulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 258. Şişli Belediyesi Entegre Atık Yönetimi projesi kapsamında ilköğretim ve
liselerde düzenlediği “Çöpe Gitmeyen Fikirler” yarışması jüri üyeliği için Evin NAS’ın
görevlendirilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 259. 11-12-13 Mayıs 2009 tarihlerinde ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi Bilinçlendirme ve İç
Denetçi Eğitimi gerçekleştirilmesine, hizmetin Osman Bahadır CÖMERT’ den alınmasına ve organizasyon için Tarkan KILIÇ’ ın görevlendirilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 260. 23 Mayıs 2009 tarihinde gerçekleştirilecek Ankara Orta Oyuncular Yılanların Öcü oyunu biletlerinden 75 TL karşılığı 5 adet alınmasına oy birliğiyle karar
verilmiştir.
55
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
56
Karar No 267. 18 Haziran 2009 tarihinde gerçekleştirilecek Yıldız Teknik Üniversitesi
Çevre Mühendisliği Bölümü Mezuniyet Törenine şubemizi temsilen Evin NAS, Semih
YÜKSEL ve Murat AKSEL’in katılmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 268. 18-19-20 Haziran 2009 tarihlerinde Otogaz İstasyonlarında Sorumlu
Müdürlük (LPG) eğitimi gerçekleştirilmesine, organizasyon için Tarkan KILIÇ’ın görevlendirilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 269. 13 Haziran 2009 tarihinde gerçekleştirilecek Beksav Sevda Türküleri etkinliği biletlerinden 50 TL karşılığı 5 adet alınmasına oy birliğiyle karar verilmiştir.
23.06.2009
Karar No 270. Şube Saymanı Çağrı GÖKDEMİR tarafından hazırlanan Temmuz 2009
bütçe tasarısında yer alan gelir kalemleri toplamı 4.263,00 TL (Dörtbinikiyüzatmışüç
Türk Lirası), gider kalemleri toplamı 6.830,00 TL (Altıbinsekizyüzotuz Türk Lirası,) olarak onaylanmış ve Oda Yönetim Kurulu bilgisine sunulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 271. 26 Haziran 2009 tarihinde gerçekleştirilecek Politeknik Yemeği biletlerinden 50 TL karşılığı 1 adet alınmasına oy birliğiyle karar verilmiştir.
07.07.2009
Karar No 272. Haziran 2009 gerçekleşen bütçe Şube Saymanı Çağrı GÖKDEMİR tara-
fından Yönetim Kurulu bilgisine sunulmuş; gelir kalemleri toplamı 11.618,50 TL (Onbirbinaltıyüzonsekiz Türk Lirası Elli Kuruş), gider kalemleri toplamı 12.718,43 TL (Onikibinyediyüzonsekiz Türk Lirası, Kırküç Kuruş) olarak onaylanmış ve Oda Yönetim Kurulu
bilgisine sunulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
28.07.2009
Karar No 273. Şube Saymanı Çağrı GÖKDEMİR tarafından hazırlanan Ağustos 2009
bütçe tasarısında yer alan gelir kalemleri toplamı 5.450,00 TL (Beşbindörtyüzelli Türk
Lirası), gider kalemleri toplamı 6.230,00 TL (Altıbinikiyüzotuz Türk Lirası,) olarak onaylanmış ve Oda Yönetim Kurulu bilgisine sunulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
04.08.2009
Karar No 274. Temmuz 2009 gerçekleşen bütçe Şube Saymanı Çağrı GÖKDEMİR tarafından Yönetim Kurulu bilgisine sunulmuş; gelir kalemleri toplamı 3.593 TL (Üçbinbeşyüzdoksanüç Türk Lirası), gider kalemleri toplamı 4.377,97 TL (Dörtbinüçyüzyetmişyedi Türk Lirası, Doksanyedi Kuruş) olarak onaylanmış ve Oda Yönetim Kurulu bilgisine
sunulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 275. Murat AKSEL’e askere gitmesinden dolayı harçlık olarak 200 TL verilmesine oy birliğiyle karar verilmiştir.
25.08.2009
Karar No 276. Şube Saymanı Çağrı GÖKDEMİR tarafından hazırlanan Eylül 2009 bütçe
tasarısında yer alan gelir kalemleri toplamı 7.450,00 TL (Yedibindörtyüzelli Türk Lirası),
gider kalemleri toplamı 9.230,00 TL (Dokuzbinikiyüzotuz Türk Lirası,) olarak onaylanmış ve Oda Yönetim Kurulu bilgisine sunulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
08.09.2009
Karar No 277. Ağustos 2009 gerçekleşen bütçe Şube Saymanı Çağrı GÖKDEMİR ta-
06.10.2009
Karar No 279. Şube Saymanı Çağrı GÖKDEMİR tarafından hazırlanan Ekim 2009 bütçe
tasarısında yer alan gelir kalemleri toplamı 16.250,00 TL (Onaltıbinikiyüzelli Türk Lirası), gider kalemleri toplamı 16.250,00 TL (Onaltıbinikiyüzelli Türk Lirası) olarak onaylanmış ve Oda Yönetim Kurulu bilgisine sunulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 280. 23-24 Ekim 2009 tarihlerinde Kamulaştırma Bilirkişiliği eğitimi gerçekleştirilmesine, organizasyon için Tarkan KILIÇ’ın görevlendirilmesine oy birliği ile karar
verilmiştir.
Karar No 281. İşçi Cephesi Gazetesi’nin 4 Ekim Pazar günü “Zanan Direnişi Deneyimi”
adlı söyleşi etkinliğini şubemiz salonunda yapılması talebinin kabulüne oy birliği ile
karar verilmiştir.
20.10.2009
Karar No 282. Eylül 2009 gerçekleşen bütçe Şube Saymanı Çağrı GÖKDEMİR tarafından
Yönetim Kurulu bilgisine sunulmuş; gelir kalemleri toplamı 3.447,00 TL (Üçbindörtyüzkırkyedi Türk Lirası), gider kalemleri toplamı 4.151,98 TL (Dörtbinyüzellibir Türk Lirası,
Doksansekiz Kuruş) olarak onaylanmış ve Oda Yönetim Kurulu bilgisine sunulmasına
oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 283. Şube Saymanı Çağrı GÖKDEMİR tarafından hazırlanan Kasım 2009 bütçe tasarısında yer alan gelir kalemleri toplamı 17.550,00 TL (Onyedibinbeşyüzelli Türk
Lirası), gider kalemleri toplamı 17.550,00 TL (Onyedibinbeşyüzelli Türk Lirası) olarak
onaylanmış ve Oda Yönetim Kurulu bilgisine sunulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 284. 20-28 Ekim 2009 tarihleri arasında Mühendislik Mimarlık haftası etkinlikleri kapsamında yapılacak lise söyleşilerine listede verilen üyelerin görevlendirilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
TARİH
LİSE
KATILIMCI
21.Ekim
Yedikule Lisesi
Şükran TUNCER
21.Ekim
Hacı Hatice Bayraktar Lisesi
Mustafa ERTEMİZ
21.Ekim
Burhan Felek Lisesi
Hüseyin UĞUR
27 Ekim
Maltepe Anadolu Lisesi
Semih YÜKSEL
28.Ekim
Kağıthane Lisesi
Emine GİRGİN
57
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
rafından Yönetim Kurulu bilgisine sunulmuş; gelir kalemleri toplamı 2.381,50 TL (İkibinüçyüzseksenbir Türk Lirası Elli Kuruş), gider kalemleri toplamı 2.655,48 TL (İkibinaltıyüzellibeş Türk Lirası, Kırksekiz Kuruş) olarak onaylanmış ve Oda Yönetim Kurulu
bilgisine sunulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 278. 1-2-3 Ekim 2009 tarihlerinde Otogaz İstasyonlarında Sorumlu Müdürlük
(LPG) eğitimi gerçekleştirilmesine, organizasyon için Tarkan KILIÇ’ın görevlendirilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
58
Karar No 285. Mesleğe Saygı Ödül töreni ve kokteylinin 20 Kasım 2009 tarihinde gerçekleştirilmesine, organizasyon çalışması için üyemiz Şükran TUNCER’ den 200 TL karşılığı hizmet alımı yapılmasına oy birliğiyle karar verilmiştir.
Karar No 286. Şubemiz ve TMMOB Kadın Kurultayı Düzenleme Kurulu yedek üyesi
Meryem KAYAN’ ın 01.Kasım.2009 tarihinde Diyarbakır ilinde gerçekleştirilecek Güneydoğu Anadolu Kadın Kurultayı’na katılımı için yol masraflarının şubemiz tarafından karşılanmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 287. Dost Petrol Ltd. Şti. firmasının Otogaz İstasyonları Dolum Personeli Eğitimi konusundaki talebi değerlendirilmiş ve eğitimin 03.11.2009 tarihinde yapılmasına,
organizasyon için şube çalışanı Tarkan KILIÇ’ın görevlendirilmesine oy birliği ile karar
verilmiştir.
Karar No 288. 07 Kasım 2009 tarihinde Bağcılar Olimpik Salonunda gerçekleştirilecek
Tunceliler Derneği Dayanışma Etkinliği biletlerinden 50 TL karşılığı 5 adet alınmasına
oy birliğiyle karar verilmiştir.
06.11.2009
Karar No 289. Şube Saymanı Çağrı GÖKDEMİR tarafından hazırlanan Kasım 2009 bütçe tasarısında yer alan gelir kalemleri toplamı 17.550,00 TL (Onyedibinbeşyüzelli Türk
Lirası), gider kalemleri toplamı 17.550,00 TL (Onyedibinbeşyüzelli Türk Lirası) olarak
onaylanmış ve Oda Yönetim Kurulu bilgisine sunulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 290. Şubemizde 19-20-21 Kasım 2009 tarihlerinde ISO 9001:2008 Kalite Yönetim Sistemi Bilinçlendirme ve İç Tetkikçi Eğitimi gerçekleştirilmesine, hizmetin Osman Bahadır CÖMERT’ ten alınmasına, organizasyon için şube çalışanı Tarkan KILIÇ’ ın
görevlendirilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 291. 12-13-14 Kasım 2009 tarihlerinde Antalya’da gerçekleştirilecek ÇMO 8.
Ulusal Çevre Mühendisliği Kongresine şubemiz adına Yönetim Kurulu Başkanı Ö. Eylem TUNCAELLİ ve şube çalışanı Emine GİRGİN’ in katılmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 292. 14 Kasım 2009 tarihinde Şube mekânında “Süreçlerde Sürdürebilirlik ve
Anomali Eğitimi” konulu ücretsiz seminer verilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 293. 01.12.2008 tarihi itibari ile ÇMO İstanbul Şubesi’nde Şükran TUNCER’in
istihdamı için Oda Yönetim Kurulu’nun olurunun alınmasına ve ilgili yazışmaların yapılmasına oy birliği ile karar vermiştir.
24.11.2009
Karar No 294. Ekim 2009 gerçekleşen bütçe Şube Saymanı Çağrı GÖKDEMİR tarafından Yönetim Kurulu bilgisine sunulmuş; gelir kalemleri toplamı 13.124,50 TL (Onüçbinyüzyirmidört Türk Lirası Elli Kuruş), gider kalemleri toplamı 9711,13 TL (Dokuzbinyediyüzonbir Türk Lirası Onüç Kuruş) olarak onaylanmış ve Oda Yönetim Kurulu
bilgisine sunulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 295. Şube Saymanı Çağrı GÖKDEMİR tarafından hazırlanan Aralık 2009 bütçe tasarısında yer alan gelir kalemleri toplamı 12.525,00 TL (Onikibinbeşyüzyirmibeş
Türk Lirası), gider kalemleri toplamı 12.525,00 TL (Onikibinbeşyüzyirmibeş Türk Lirası)
olarak onaylanmış ve Oda Yönetim Kurulu bilgisine sunulmasına oy birliği ile karar
verilmiştir.
25.11.2009
Karar No 296. Şubemizin VIII. Olağan Genel Kurulu’nun çoğunluklu olarak 16-17 Ocak
02.12.2009
Karar No 299. Kasım 2009 gerçekleşen bütçe Şube Saymanı Çağrı GÖKDEMİR tarafından YK’nın bilgisine sunulmuş; gelir kalemleri toplamı 13.124,50 TL (Onüçbinyüzyirmidört Türk Lirası Elli Kuruş), gider kalemleri toplamı 9711,13 TL (Dokuzbinyediyüzonbir
Türk Lirası Onüç Kuruş) olarak onaylanmış ve Oda YK’nın bilgisine sunulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 300. Çalışma Raporu hazırlıkları için Emine Girgin ve Şükran TUNCER’in görevlendirilmesine ve raporun ocak ayının ilk haftası baskıya verilmesine oy birliği ile
karar verilmiştir.
Karar No 301. 18 Aralık 2009 tarihinde şubemizde Öğrenci Komisyonu tarafından
“Çevre Denetim Yönetmeliğini Tartışıyoruz” etkinliği düzenlenmesine ve konuşmacı
olarak Şükran TUNCER ve Özge GÖKMEN’ in görevlendirilmesine oy birliği ile karar
verilmiştir.
Karar No 302. 19 Aralık 2009 tarihinde şubemizde “Çevresel Gürültü Yönetim Sistemi”
seminerinin düzenlenmesine ve organizasyon için Ersin ÇIRAK ve Şükran TUNCER’ in
görevlendirilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 303. 24-25-26 Aralık 2009 tarihlerinde OHSAS 18001 İş Sağlığı ve İş Güvenliği
Yönetim Sistemi Bilinçlendirme ve İç Denetçi Eğitimi gerçekleştirilmesine, hizmetin
Osman Bahadır CÖMERT’ den alınmasına ve organizasyon için Şükran TUNCER’ in görevlendirilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 304. Dr. Gaye YILMAZ ‘ın Sosyal Araştırmalar Vakfı tarafından basılan “Suyun
Metalaşması: Kıtlığın Nedeni Kıtlığa Çare Olabilir mi?” adlı kitabından 10 adet alınmasına ve 25 Aralık 2009 tarihinde şubemizde Gaye YILMAZ ile kitabı hakkında söyleşi
düzenlenmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
25.12.2009
Karar No 305. 26 Aralık 2009’da Kocaeli Temsilciliğinde yapılacak eğilim belirleme seçimine Ö.Eylem TUNCAELLİ, Tülay ÇOŞKUNER ve Ali İhsan ŞEN’ in katılmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 306. Adalar Belediyesi ile “Sağlıklı Kentleşme, Nitelikli Yapılaşma, Kültürel, Tarihi ve Doğal Çevre Değerlerinin korunarak Geliştirilmesi için Ortak Mesleki Denetim
ve Teknik İşbirliği Protokolü” imzalanmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
59
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
2010 tarihlerinde, çoğunluk sağlanamadığı taktirde ise 23-24 Ocak 2010 tarihlerinde
yapılmasına karar verilmiştir.
Karar No 297. İBB Başkanlığı’na verilen 14.08.2009 tarih ve 2009/G-040 sayılı dilekçemiz süresinde cevaplamayarak itirazı zımnen reddeden idarenin işlemi ile işlemin dayanağı olan, 17.07.2009 tarihinde askıya çıkan 15.06.2009 tasdik tarihli 1/100.000 ölçekli İstanbul Çevre Düzeni Planı’nın iptali ve öncelikle yürütmenin durdurulması istemi ile dava açılması konusunun Oda YK’nın olurunun alınmasına ve ilgili yazışmaların
yapılmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Karar No 298. 11 Aralık Cuma günü şubemizde Endüstriyel Tesislerde Enerji Tasarrufu – Isı Geri Kazanımı Uygulamaları - Pompalarda Enerji Tasarrufu” konulu seminerin
gerçekleştirilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
60
Şube Komisyonları
Eğitim Komisyonu
Çevre mühendisliği eğitimini tamamlamış olan üyelerimizin yeni gelişen teknoloji ve
değişikliklerin gerisinde kalmamasını sağlamak üzere Odamız SÜMER programı çerçevesinde düzenlenecek olan meslek içi eğitimler ve söyleşilerin planlanması için Eğitim
Komisyonu kurulmuştur. Eğitim ihtiyacını belirlemek, eğitim içeriklerini tespit etmek,
bütçe ve planlamasının yürütülmesini sağlamak, eğitim dokümanlarını değerlendirilmek, yasal düzenleme veya yeni teknolojik değişikliklere istinaden üyelerimizi bilgilendirmek için söyleşiler düzenlemek komisyonumuzun amaçları arasındadır.
Komisyon Üyeleri:
Tülay ÇOŞKUNER
Başak Helen TAŞKAN
Şenay ÜSTÜN
Ayşe POLAT
Ceren TOSUN
Hüseyin ÖZŞAHİN
Evin NAS
Berna Bediz Gül
Faruk ÖZDEMİR
Sinem SÖNMEZ
ENERJİ Komisyonu
Komisyon çalışmalarında doğru enerji politikalarıyla, doğru kaynak tercihleriyle,
planlama anlayışını temel alarak, bilimsel talep tahminleriyle ve doğal kaynakların
korunmasına öncelik sağlanmasıyla etkin bir enerji stratejisinin oluşturulmasına dair
çalışmalar yürütmek ve çalışmaların sonuçlarını üyeler ve kamuoyu ile paylaşmak
hedeflenmiştir.
Komisyon Üyeleri:
Hakan ŞENTÜRK
Murat AKSEL
Berna Bediz GÜL
Canan GÖREKE
Zeynep Gül KARAMANLI
Çağrı GÖKDEMİR
İLETİŞİM komisyonu
Komisyon Üyeleri:
Emine GİRGİN
Evin NAS
Tarkan KILIÇ
Murat AKSEL
İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ Komisyonu
İş sağlığı ve güvenliği alanında yaşanan mevzuat değişikliklerini takip etmek ve bu sürece dahil olmak, ülkemizde yeni gelişmekte olan bu alanla ilgili çevre mühendislerinin donanımlarının artmasına destek vermek, yaşanan iş kazaları ve meslek hastalıkları ile ilgili sivil toplum görevlerimizi yerine getirmek amaçları ile İş Sağlığı ve Güvenliği
komisyonu kurulmuştur.
Komisyon Üyeleri:
Evin NAS
Bahar ÜNLÜ
Emrah AKTAŞ
Sinem SÖNMEZ
KATI ATIK Komisyonu
14.3.1991 tarih ve 20814 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan ve 05.04.2005 tarih ve
25777 sayılı Resmi Gazete’de revize edilen Katı Atıkların Kontrolü Yönetmeliği çerçevesinde ve buna bağlı olarak oluşturulan, Hafriyat Toprağı, İnşaat ve Yıkıntı Atıklarının
Kontrolü Yönetmeliği, Atık Yağların Kontrolü Yönetmeliği, Tıbbi Atıkların Kontrolü
Yönetmeliği, Atık Pil ve Akümülatörlerin Kontrolü Yönetmeliği, Tehlikeli Atıkların
Kontrolü Yönetmeliği, Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği, Bitkisel Atık Yağların
Kontrolü Yönetmeliği ve Ömrünü Tamamlamış Lastiklerin Kontrolü Yönetmeliklerinin
bağlamında değişik sektörlerde çalışan odamız üyesi Çevre Mühendislerince yönetmelik direktiflerinin tam olarak kavranmasını sağlamak ve uygulama basamakları
konusunda bilgi sahibi edindirmek, uygulamadan doğan teorik ve pratik aksaklıkların düzeltilmesi yönünde bilgi paylaşımı yapmak ve sorunların çözümünde etkin rol
oynamaktır.
61
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
İletişim Komisyonu’nun başlıca görevleri; basın açıklamaları, basın takibi, Şube web
sayfasının düzenlenmesi, iş/personel ilişkilerinin oluşturulması ve takibi işlerini
yürütmek, çevre mühendisliği konusunda kamuoyunun bilgilendirilmesini sağlamak,
özellikle üniversiteye girmeye hazırlanan gençlerimize çevre mühendisliği ve çalışma
alanları hakkında bilgi vermek amacıyla lise söyleşileri düzenlemek, çevre mühendisliği alanında düzenlenen kongre, panel, söyleşi ve fuarları takip etmek, üyeleri
bunlarla ilgili olarak bilgilendirmektir.
Komisyon Üyeleri :
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
62
Ali İhsan ŞEN
Murat KOCAKOÇ
Ali Haydar ÖZDEMİR
Rahşan BUKNİ ULUS
Berna Bediz GÜL
Rukiye ÖNER
Belgin SÜLLÜ
Gözde TÜZÜN
Selim KORKMAZ
Kamil VARINCA
Sennur GÜNENÇ
Kısmet ALTUNSARAY
Tülay MEYDAN SOYER
LPG Komisyonu
LPG komisyonu, TMMOB’ a bağlı birimler içerisinde var olan diğer LPG komisyonları
ile iletişime geçerek LPG sorumlu müdürlerin tüm yurt çapında istihdam olanaklarını
arttırmak, TMMOB ve bağlı odaların kararlarına uygun şartlarda çalışmaları sağlamak,
sorumlu müdürleri EPDK’ nın yönetmeliğinde belirtilen görev, sorumluluk ve yetkilileri konusunda bilinçlendirmek, sorumlu oldukları LPG istasyonlarında/dolum tesislerinde eksikliklerin olması durumunda denetim mekanizmalarını harekete geçirmek,
üyelerimizi yasal gelişmelerden haberdar etmek amacıyla kurulmuştur.
Komisyon Üyeleri :
Evin NAS
Elif ERDİNÇ
Ali Rıza Çağrı GÜROL
Mehmet Ali ECE
Berna Bediz GÜL
Sibel KAYAOĞLU
ÖĞRENCİ Komisyonu
İradeli bir meslek örgütü öğrencilik yıllarında yapılan çalışmalarla sağlanabilir. Bu
noktada, geçen dönemlerde şubemiz tarafından öğrenci-oda ilişkileri adına düzenlenen etkinlikler gelecek açısından umut vericidir. Oda içerisinde öğrenci çalışmalarının gelişmesini kendisine hedef olarak koyan şubemizin bu tavrını gelecek dönemde
de sürdürmeyi planlamaktayız. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da öğrenci
üye komisyonumuzun karar ve uygulama süreçlerine katılacakları mesleğe ve sosyal
yaşama yönelik etkinlikler (eğitim, seminer, panel, çalıştay, piknik, staj, teknik gezi
v.b.) öğrenci örgütlülüğünün gelişmesine katkı sağlayacaktır.
Komisyon Üyeleri:
Hüseyin ÖZŞAHİN (Öğrenci Komisyonu Başkanı)
Sedat DUREL (Öğrenci Komisyonu Başkan Yard.)
Selin AKYOL (Öğrenci Komisyonu Sekreteri)
Kübra AYÇİÇEK (İÖKK Temsilcisi)
Berna BALCIOĞLU (İÖKK Temsilcisi)
Şubemizin etkinliklerinde koordinasyon görevini üstlenecektir. Toplantılarını öğrenci
üyelerimizle ortak yapmayı ve öğrenci üye – meslektaş – oda ilişkilerinin güçlenmesi
için aktiviteler düzenlemeyi hedeflemektedir. Diğer komisyonların düzenlediği etkinliklerde katılımın artırılması için çaba göstermek, protokol, firma, kamu ilişkilerini düzenlemek, şubemizin çalışma programında tanımlı üye- meslek ve toplum ilişkilerinin
güçlenmesini sağlamak komisyonun temel görevlerindendir.
Komisyon Üyeleri:
Ö. Eylem TUNCAELLİ
Tarkan KILIÇ
Murat AKSEL
Canan GÖREKE
Onur ATAMAN
PROJE-VİZE Komisyonu
Proje - Vize Komisyonu, Yönetim Kurulunca seçilerek, projelerin kontrolü ve onaylanmasından sorumludur.
Komisyon üyeleri:
Ö. Eylem TUNCAELLİ
Hüseyin UĞUR
Murat BALABAN
Tolga TEZGEL
Murat AKSEL
Emine GİRGİN
SU Komisyonu
Komisyon, mesleğimizin temel alanlarından biri olan su konusunda ilgili mevzuat ve
uygulamaları takip etmek; su kaynakları, su politikaları, su kirliliği gibi konularda inceleme, araştırma yapmak; yaptığı çalışmaların sonuçlarını kamuoyu ile paylaşarak
görüş ve önerilerde bulunmak amacıyla kurulmuştur. Komisyonun hedefleri arasında
İstanbul’un önemli su havzalarında orta-uzun vadede izleme çalışması yaparak, mevcut havza politikalarını değerlendirmek ve çözüm önerileri oluşturmak bulunmaktadır.
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
ÖRGÜTLENME Komisyonu
63
Komisyon üyeleri:
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
64
Ö.Eylem TUNCAELLİ
Sefer KANBUR
Semih YÜKSEL
Seher DOĞAN
Berna Bediz GÜL
Yasin ÖZDEMİR
Hacer BÜYÜKER
Yıldız ELİTEK
Murat KOCAKOÇ
Zafer KAHRAMAN
YÖNETMELİKLER Komisyonu
Çevre Mevzuatı ve Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nin TMMOB Ana Yönetmeliği ile bu yönetmeliğe göre yayınlanmış olan diğer TMMOB yönetmelikleri komisyonun hedeflediği çalışma alanlarıdır. Bu mevzuat ve yönetmelikler ile örtüşmeyen
veya ters düzen yasal düzenlemeler de komisyon çalışma alanları içerisinde yer
almaktadır.
Komisyon üyeleri:
Tülay COŞKUNER
Ali TULUMEN
Ayşe POLAT
Derya YETER
Günel RAİFOĞLU
Güneş KOCAMANOĞLU
Köksal YAĞMUR
Neslihan SÖNMEZ
Selda ONURLU
Semin ÖZKAYA
YAYIN Komisyonu
Yayın Komisyonun amacı kent çevre gündemi, meslekle ilgili gelişmeler, şube çalışmaları ve etkinliklerinden tüm üyelerimizin haberdar edilmesidir. Komisyon haberleşme amacıyla; şubemizin düzenli olarak çıkardığı Çevre Mühendisi bülteni hazırlığı,
şubede düzenlenen söyleşi, panel, atölye çalışmaları gibi etkinliklerin rapor haline
dönüştürülmesi ve süreli ve sürersiz yayınların çıkartılması çalışmalarını yürütür.
Komisyon üyeleri:
Semra OCAK
Tolga TEZGEL
Emine GİRGİN
Murat AKSEL
65
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
Kale kapısından çıkarken ölümle buluşmak üzre,
son defa dönüp baktığımızda şehre,
sevgilim, şu sözleri söyleyebileceğiz :
«— Pek de öyle güldürmedinse de yüzümüzü,
çalıştık gücümüzün yettiği kadar
seni bahtiyar
kılalım diye.
Devam ediyor bahtiyarlığa doğru gidişin,
devam ediyor hayat.
İçimiz rahat,
gönlümüzde hak edilmiş ekmeğine doymuşluk,
gözümüzde ışığından ayrılmanın kederi,
işte geldik gidiyoruz
şen olasın Halep şehri...»
Nazım Hikmet Ran
66
Örgütlenme Çalışmaları
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
1. Genel Üye Toplantıları
15 MART 2008 Genel Üye Toplantısı
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi 15.13.2008 tarihinde aşağıdaki
gündemle genel üye toplantısı yapmıştır.
1.
2.
3.
4.
5.
Bilgilendirme,
Çalışma Programının Değerlendirilmesi,
Mesleki Sorunlarımız,
Çevre Sorunları,
Mesleki Faaliyetler.
15 Kasım 2008 tarihinde Şube Yönetim Kurulu üyelerinin, meslektaşlarımızın ve öğrenci üyelerimizin katıldığı toplantı Şube Başkanı Ö. Eylem TUNCAELLİ’nin konuşması
ile açılmış ve Şube Sekreteri Hüseyin UĞUR’un 04/02/2008 tarihinden bu yana İstanbul Şubenin çalışmaları hakkında sunumu ile devam etmiştir.
Çalışma Programının Değerlendirilmesi gündeminde üyelerimiz yapılan çalışmalarla
ilgili olumlu görüşler sunmuş, mesleki konularda çalışmaların yanı sıra şubemizin ülke
ve kent gündemine müdahil olmasının oldukça memnuniyet verici olduğunu dillendirmişlerdir.
Komisyon çalışmalarımız hakkında tekrar bilgilendirme yapılmış ve katılım için meslektaşlarımızdan tekrar istemde bulunulmuştur.
Aynı gündemde düzenlenecek veya yer alınacak etkinliklerinin duyurusu yapılmıştır.
•
•
•
•
22-23 Mart 2009 Kapitalizm Kıskacında Su Konferansı
5 Haziran 2009’da Basın Açıklaması
6 Haziran 2009’da Aqua Mi Sangre / Su Haktır Belgesel gösterimi
7 Haziran 2009’da Su Hakkı ve Su Üzerindeki Neoliberal Politikalar Paneli
3 MART 2009 Genel Üye Toplantısı
TMMOB Cevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi 03.03.2009 tarihinde aşağıdaki
gündemle genel üye toplantısı yapmıştır.
1.
2.
3.
4.
5.
Bilgilendirme,
Çalışma Programının Değerlendirilmesi,
Mesleki Sorunlarımız,
Çevre Sorunları,
Mesleki Faaliyetler.
03 Mart 2009 tarihinde Şube Yönetim Kurulu üyelerinin, meslektaşlarımızın ve öğrenci
üyelerimizin katıldığı toplantıda Şube Sekreteri Semra OCAK İstanbul Şubenin çalışmaları hakkında bilgi vermiştir.
İstihdamın arttırılmasına donuk çalışmalara daha fazla yoğunlaşılması gerekliliği üzerinde durulmuş ve üyelerimiz serbest piyasa ekonomisinin doğal getirisi olan ücret
düşüklüğünden şikayet etmişlerdir.
Son donem yayınlanan yönetmelik ve taslaklar gündeme alınmış, Çevre Kanunu dahil
olmak üzere Odamızın ilgili kurumlara bildirdiği görüşler bir kez daha üye bilgisine
sunulmuştur.
Şubemizce verilen ve verilmesi planlanan eğitim ve meslek içi seminer konuları tartışılmıştır. Eğitimlerin çeşitlendirilmesine ve uzmanlık alanları çerçevesinde üyenin bilgisine başvurulması kararlaştırılmıştır.
24 Ekim 2009 Çevre Denetim Yönetmeliği’ne ilişkin Toplantı
22 Ekim 2009 tarihinde yürürlüğe giren Çevre Denetimi Yönetmeliği ile ilgili olarak
24 Ekim Cumartesi günü saat 17:00’ de Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nde
gerçekleştirilen toplantının açılışı ÇMO İstanbul Şubesi Başkanı Eylem Tuncaelli tarafından yapılmış, raportörlerin belirlenmesinin ardından söz toplantı moderatörleri
Meltem Erdoğdu ve Prof. Dr. Cumali Kınacı’ ya devredilmiştir.
Meltem Erdoğdu yönetmeliğin ilk çıkış tarihinden itibaren gelişim sürecini anlatmış
ve bugünkü gelinen noktada Çevre Mühendislerinin hak kaybına uğradığı durumun
altını çizmiştir. Odanın 2008 yılında çıkan bu yönetmeliğe dava açtığı, fakat dava süreci sonuçlanmadan maddeler değiştirildiği için davanın anlamını yitirdiği belirtilmiştir.
Oda tarafından daha önce Türk Silahlı Kuvvetleri Çevre Denetim Yönetmeliği’ne de
dava açıldığını ve kazanıldığını, bu anlamıyla hukuki mücadelenin süreceğini ve bu
yönetmeliğe de dava açılacağını aktarmıştır. Konu ile ilgili olarak Bakanlıktan randevu
alınmaya çalışılacağı, bu sürecin yalnızca dava açılarak beklenmeyeceği aktarılmıştır.
Katılımcılar tarafından bu yönetmeliğin oluşturulma amacına yönelik sorular üzerine
Eylem Tuncaelli ve Meltem Erdoğdu tarafından benzer cevaplar verilerek, yönetmeliğin çıkarılmasının asıl amacının küreselleşme ile gelen entegrasyon sürecinde kamu
hizmetlerinin özelleştirilmesi çalışmaları olduğu ve denetim erkinin de aynı sürece
tabi tutulacağı anlatılmıştır.
Prof. Dr. Cumali Kınacı, Çevre Yönetim Genel Müdürü Lütfi Akçay ile bu toplantı öncesinde Şube’mizde yaptığı telefon görüşmesinin aktarımında bulunmuştur. Bu telefon
görüşmesinde Sayın Akçay’ın, 21 Kasım 2008’ de yayınlanan yönetmeliğin 8/7 maddesinde belirtilen; “Çevre yönetim biriminde en az bir tane çevre mühendisi veya çevre
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
Komisyon çalışmaları hakkında verilen bilgiler ve üyelerimizin gözlemleri ışığında
üyenin aktif katilimi ile komisyonların çeşitlendirilebileceği ve komisyon çalışmaları
ile şube çalışmalarının daha fazla ivme kazanmasının hedeflenmesi gerekliliği bir kez
daha vurgulanmıştır.
67
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
68
mühendisliği alanında yüksek lisans ve/veya doktora eğitimi almış personel çalıştırılması zorunludur.” ibaresinin tekrardan konulacağını, bu anlamıyla yeni yönetmeliğin
revize edileceğini, yeni yönetmeliğe göre çevre mühendislerinin de sınava tabi tutulmasının nedeninin sınav seviyesinin çevre mühendislerine göre belirlenerek seviyenin
yüksek tutulmak istenmesi ve bu sayede çevre mühendislerine de bir ayrıcalık sağlanmış olacağını, ayrıca tüm çevre mühendisliği bölümlerinde eğitim seviyelerinin aynı
olmayışı da sınavın gerekçelerinden biri olarak açıkladığını belirtmiştir. Bunun yanı
sıra, Çevre Denetçisi ihtiyacının 50.000 civarında olduğu ve bu ihtiyacı mevcut çevre
mühendislerinin karşılayacak durumunun olmaması nedeniyle diğer meslek gruplarının bu alana dahil edildiği Çevre Yönetim Genel Müdürü Lütfi Akçay tarafından Prof.
Dr. Cumali Kınacı’ ya belirtilmiştir.
Bu aktarımlar sonrasında Prof. Dr. Cumali Kınacı, Lütfi Akçay ile randevu alınması konusunda yardımcı olacağını, bu toplantıda alınacak kararların destekçisi olduğunu
ileteceğini, ancak Oda Yönetim Kurulunun da ayrıca bakanlıkla görüşmesi gerektiğini
belirtmiştir.
Yönetmelikle ilgili çeşitli önerilerin tartışılmasının ardından atılması gereken adımlar
kararlaştırılmıştır:
• Bakanlıkça yapılacak olan eğitimin öncesi ve sonrası için elektronik ortamda iki ayrı
imza kampanyasının başlatılması, ilk imza kampanyasında; 2006 sonrası mezun olmuş
ve diplomalarında mühendis unvanı yer almayan meslektaşlarımızı da kapsamak adına tüm “ÇMO üyelerine” eğitime katılmadan Çevre Görevlisi yetkisinin verilmesinin
talep edilmesi,
• Eğitim notlarını değerlendirmek üzere eğitim sonrasında toplantı düzenlenmesi,
• Eğitime katılım durumu ile ilgili olarak meslektaşlarımızın mağdur olma durumu
göz önünde tutulması nedeniyle kişisel inisiyatife bırakılması,
• Bakanlıktan randevu talebinde bulunulması,
• Basın ve yayın organlarının etkin bir şekilde kullanılması (basın açıklamaları, radyo
ve televizyon programlarında konunun tartıştırılması, günlük gazetelere ve çevre dergilerine yönetmeliğe dair yazıların gönderilmesi),
• İletişimin daha hızlı sağlanması için ÇMO İstanbul Şubesi’nin Yönetmelik Komisyonunun aktifleştirilmesi ([email protected])’ne karar
verilmiştir.
2. Öğrenci Oda İlişkisi
ÇMO öğrenci komisyonu, 2008-2010 döneminde haftalık komisyon toplantılarını düzenli olarak sürdürdü.
2008-2009 dönemi tanışma çayı ile açıldı. Ardından Tahir Öngür ile “Su politikaları ve
Su Üzerinde Oynanan Oyunlar” konulu bir panel düzenlendi. Yetkin mühendislik ile ilgili olarak öğrencilerin hazırladığı sunumlar yapıldı. Dünya Su Forumu sürecine dair,
aktif araştırmalar yapıldı ve Su Platformu’nun çalışmalarına destek verildi. İstanbul,
Marmara ve Yıldız Teknik Üniversite’sinde ve Sakıp Sabancı Anadolu Lisesi’nde Su Forumu ile ilgili paneller yapıldı, stantlar açıldı.
Çevre-siz adlı öğrenci bülteninin ikinci sayısı çıkartıldı.
25-26 Nisan 2009 tarihli, Kocaeli’nde gerçekleşen ÇMO 3. Öğrenci Kurultayı’nın hazırlıkları yapıldı. Kurultaya aktif katılım gerçekleştirildi.
Mayıs ayı içerisinde Marmara Üniversitesi’nde KMO ve MMO öğrenci komisyonları ile
beraber, bir hafta süren Mühendislik günleri etkinlikleri gerçekleştirildi.
2008 ve 2009 yılları bahar döneminde İstanbul Teknik Üniversitesi’nde gerçekleşen
Bedri Karafakioğlu Şenliği desteklendi ve şenliğe katılım sağlandı.
2009-2010 dönemi de Kasım ayındaki tanışma çayı ile açıldı. Çevre Sorunlarına Öğrenci Yaklaşımı çalışmasına destek sunuldu. Okullardaki Çevre Mühendisleri kulüplerinin düzenlediği etkinliklere destek verildi. Komisyon seçimleri gerçekleştirildi. Ardından da, değişen ÇDY ile ilgili olarak Özge Gökmen ve Şükran Tuncer’in katılımı ile bir
panel düzenlendi.
69
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
Komisyonumuz yaptığı ya da katılımcısı olduğu her etkinlikte ÇMO’nun ve Çevre
Mühendisliği mesleğinin geleceğe taşınması, meslek bilincinin öğrencilik yıllarından
itibaren kazanılması gerektiği bilinciyle hareket etmiştir. Her eylemliğinde bu bilinci
kaybetmeden çalışmalarını yürütmüş ve bu kapsamda toplantılar, söyleşiler, paneller
düzenlemiş ve odamızın her eylemliğinde destek vermeyi kendisine görev edinmiştir.
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
70
3. “Meslek Yılına Saygı” Ödül Törenleri
Şubemizce meslek yılına saygı çerçevesinde, meslekte 10 ve 20. yılını tamamlayan
meslektaşlarımıza yönelik her yıl geleneksel olarak plaket töreni düzenlenmektedir.
Bu dönem içerisinde de meslek yılına saygı töreni yıl sonlarına denk getirerek üyelerimizle birlikte “Yeni Yıla Merhaba” dedik.
Her yıl sonu yapılan plaket törenlerine TMMOB’a bağlı Odalar, demokratik kitle örgütleri, akademisyenler, BTB’li firmalar, basın ve Çevre Mühendisliği ile ilgili diğer kurum
ve kuruluşlar davet edilmiş ve yüzü aşkın kişinin katılımı sağlanmıştır.
Dönem içerisinde 26 Aralık 2008 ve 20 Kasım 2009’de Meslek Yılında Saygı ödül törenleri gerçekleştirilmiştir.
4.Elektronik Posta ile Üyelerle İletişim
[email protected] e-posta grubu Çevre Mühendisleri Odası İstanbul
Şubesi’nin İstanbul şubeye bağlı üyeleri ile iletişiminin hızlı ve sağlıklı olması amacıyla
kurulmuştur.
[email protected] e-posta adresine oda sicil numaranızı belirterek
mesaj bırakarak üye olabilirsiniz.
71
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi olarak üyelerimiz ve öğrenci arkadaşlarımız
ile yaygın ve hızlı bir şekilde iletişim kurma ve üyeler arası bilgi alışverişi sağlanması
amacıyla e-grubumuzu aktif bir şekilde kullandık. Oda etkinlikleri, eğitimleri, meslek
içi yasal düzenlemeler, çıkan yeni kanunlar, demokratik kitle örgütlerinin etkinleri ve iş
ilanları e-grupta üyelerimize duyurulmuştur. Grup üyelerinin mesleki konularda bilgi,
sorma ve sosyal konulan tartışma ortamı da yaratan e-grubumuz üyelerimizden gelen
talepler doğrultusunda düzenlenmiş ve meslek içi -meslek dışı ayrımı yapılarak konulan süzme şansı yaratılmıştır. Toplam üye sayısı 2539’a (05.01.2010 tarihi itibari ile)
ulaşan e-grubumuz şu anda çevre mühendisliği alanında ki mevcut en yaygın üyeye
sahip iletişim kanallarından biridir.
Eğitim Çalışmaları
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
72
Eğitimin Adı ISO 9001 KALİTE YÖNETİM SİSTEMİ BİLİNÇLENDİRME & İÇ TETKİKÇİ
EĞİTİMİ
Eğitimin
Hedefi
Kuruluşlarında kalite yönetim sistemi kuracak, geliştirecek veya uygulayacak katılımcılara
ISO 9001:2000 standardı maddelerini örnekler ile açıklamak, katılımcılar ile birlikte çeşitli
sektörlerden örnekler vererek yorumlamak.
Eğitimin
Kapsamı
• ISO 9001 ve ISO 9004 standartlarının birbirleriyle ilişkileri
• ISO 9004 standardı yönetim prensipleri
• ISO 9001 kalite yönetim sistemi standardının gereklilikleri
• Kalite sistemi kurmada dikkat edilecek hususlar
• Kalite yönetim sistemi belgelendirme aşamaları
Eğitimin Adı ISO 14001:2004 ÇEVRE YÖNETİM SİSTEMİ TEMEL EĞİTİMİ
Eğitimin
Hedefi
: ISO 14001:2004 Çevre Yönetim Sistemi standardının tanıtılması, sözkonusu standart
gereklilikleri çerçevesinde yönetim sistemi kurmak ve uygulamak isteyen kuruluşların
standart gereklilikleri konusunda bilgilendirilmesi.
Eğitimin
Kapsamı
Çevre yönetim sistemi kurulma aşamaları ve PUKÖ döngüsü.
ISO 14001:2004 gereklilikleri.
ISO 14001:2004 gerekliliklerinin uygulanmasına ilişkin grup çalışmaları.
Eğitimin Adı ISO 14001:2004 ÇEVRE YÖNETİM SİSTEMİ İÇ DENETÇİ EĞİTİMİ
Eğitimin
Hedefi
ISO 14001:2004 standardına uygun olarak kuruluş içinde oluşturulmuş olan çevre
yönetim sisteminin yeterliliğini, uygunluğunu ve etkinliğini saptamak için yapılan çevre
yönetim sistemleri tetkiklerine ait esasları ve aşamalarını açıklamak. Bu amaca yönelik
kuruluş içi çevre yönetim sistem tetkikçisi yetiştirmek.
Eğitimin
Kapsamı
ISO 14001:2004 Çevre Yönetim Sistem Standardı maddelerinin tetkiki sırasında dikkat
edilmesi gerekenler.
Çevre yönetim sistem tetkikinin amaçları.
Çevre yönetim sistem tetkik aşamaları.
Tetkik sırasında karşılaşılabilecek durumlar, çeşitli örnekler ve tetkik uygulamaları.
Eğitimin Adı OHSAS 18001 İŞ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ TEMEL EĞİTİMİ
Eğitimin
Hedefi
OHSAS 18001 iş sağlığı ve iş güvenliği yönetim sistemi standartlar serisinin tanıtılması,
sözkonusu standart gereklilikleri çerçevesinde yönetim sistemii kurmak ve uygulamak
isteyen kuruluşların standart gereklilikleri konusunda bilgilendirilmesi.
Eğitimin
Kapsamı
OHSAS 18001 standardı tarihçesi ve standartlar serisi.
İş Sağlığı ve İş Güvenliği Yönetim Sistemi kurulma aşamaları.
OHSAS 18001 standardının gereklilikleri.
İSİH tehlikelerinin ve risklerinin belirlenmesi, analiz edilmesi ve kabul edilebilir sınırın
üstündeki risklerin tespitine ilişkin vaka çalışmaları.
İSİG politikası, amaçlar/hedefler, İSİG yönetim programına ilişkin grup çalışmaları.
Entegre yönetim sistemleri.
İSİG Yönetim Sistemi belgelendirme aşamaları
Eğitimin Adı OHSAS 18001 İŞ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ YÖNETİM SİSTEMİ İÇ
DENETCİ EĞİTİMİ
18001 standardına uygun olarak kuruluş içinde oluşturulmuş olan iş sağlığı ve güvenliği
yönetim sisteminin yeterliliğini, uygunluğunu ve etkinliğini saptamak için yapılan yönetim sistemi tetkiklerine ait esasları ve aşamalarını açıklamak. Bu amaca yönelik OHSAS
18001 gereği olarak kuruluş içi iş sağlığı ve güvenliği yönetim sistem tetkikçisi yetiştirmek.
Eğitimin
Kapsamı
OHSAS 18001 gerekliliklerinin tetkiki sırasında dikkat edilmesi gerekenler.
İSG yönetim sistemi tetkikinin amaçları.
İSG yönetim sistemi tetkik aşamaları.
Tetkik sırasında karşılaşılabilecek durumlar, çeşitli örnekler ve tetkik uygulamaları
Eğitimin Adı OTOGAZ VE DOLUM TESİSLERİNDE SORUMLU MÜDÜRLÜK EĞİTİMİ
Eğitimin
Kapsamı
YÖNETMELİK Enerji Piyasası Düzenleme Kurumundan:
SIVILAŞTIRILMIŞ PETROL GAZLARI (LPG) PİYASASI EĞİTİM YÖNETMELİĞİ
Eğitime İlişkin Hususlar
Eğitimli personel çalıştırma zorunluluğu
MADDE 7 – (1) LPG Piyasasında görev yapacak; sorumlu müdürler, tanker şoförleri,
dolum personeli, tüp dolum personeli, tüp dağıtım araçlarının şoförleri ve tüp dağıtım
personeli, tanker dolum personeli, test ve muayene elemanları ve otogaz LPG dolum
personeli, pompacılar ile tesisat, projelendirme ve imalatında görev alacak diğer personelin TMMOB’a bağlı ilgili meslek odaları tarafından düzenlenecek eğitim programlarına
katılarak sorumlu müdürlerin “Sorumlu Müdür Belgesi”, diğer personelin de “LPG Yetkili
Personel” belgesi almaları zorunludur.
(2) Belgesi olmayan personel çalıştırılamaz.
Belge yenileme ve vize
MADDE 8 – (1) “Sorumlu Müdür Belgesi”nin geçerlilik süresi beş yıldır. Sorumlu Müdür
Belgesi sahipleri, süre sonunda belgelerini yenileyebilmek için ilgili meslek odasının
düzenleyeceği eğitime tekrar katılmak zorundadır.
(2) Ayrıca, söz konusu belge TMMOB’a bağlı ilgili meslek odasına her yıl vize ettirilir.
Eğitimin Adı DOLUM PERSONELİ EĞİTİMİ
Eğitimin
Kapsamı
YÖNETMELİK Enerji Piyasası Düzenleme Kurumundan:
SIVILAŞTIRILMIŞ PETROL GAZLARI (LPG) PİYASASI EĞİTİM YÖNETMELİĞİ
Eğitime İlişkin Hususlar
Eğitimli personel çalıştırma zorunluluğu
MADDE 7 – (1) LPG Piyasasında görev yapacak; sorumlu müdürler, tanker şoförleri,
dolum personeli, tüp dolum personeli, tüp dağıtım araçlarının şoförleri ve tüp dağıtım
personeli, tanker dolum personeli, test ve muayene elemanları ve otogaz LPG dolum
personeli, pompacılar ile tesisat, projelendirme ve imalatında görev alacak diğer personelin TMMOB’a bağlı ilgili meslek odaları tarafından düzenlenecek eğitim programlarına
katılarak sorumlu müdürlerin “Sorumlu Müdür Belgesi”, diğer personelin de “LPG Yetkili
Personel” belgesi almaları zorunludur.
(2) Belgesi olmayan personel çalıştırılamaz.
Belge yenileme ve vize
MADDE 8 – (1) “Sorumlu Müdür Belgesi”nin geçerlilik süresi beş yıldır. Sorumlu Müdür
Belgesi sahipleri, süre sonunda belgelerini yenileyebilmek için ilgili meslek odasının
düzenleyeceği eğitime tekrar katılmak zorundadır.
(2) Ayrıca, söz konusu belge TMMOB’a bağlı ilgili meslek odasına her yıl vize ettirilir.
73
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
Eğitimin
Hedefi
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
74
Eğitimin Adı KAMULAŞTIRMA BİLİRKİŞİK EĞİTİMİ
Eğitimin
Hedefi
“Kamulaştırma Davalarında Bilirkişi Olarak Görev Yapacakların Nitelikleri ve Çalışma Esaslarına İlişkin Yönetmelik” 24.11.2006 tarih ve 26356 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak
yürürlüğe girmiştir.
İlgili Yönetmelik gereği hazırlanan “TMMOB Kamulaştırma Davalarında Bilirkişi Olarak Görev Yapacak Mühendis, Mimar Şehir Plancılarının Nitelikleri, Belgelendirilmesi ve Çalışma
Koşullarına İlişkin Usul ve Esaslar“ da TMMOB Yönetim Kurulu’nun 10 Şubat 2007 tarih ve
239 kararı ile yürürlüğe girmiştir.
Kamulaştırma Davalarında Bilirkişi Olarak Görev Yapacakların Nitelikleri ve Çalışma
Esaslarına İlişkin Yönetmelik ve TMMOB Kamulaştırma Davalarında Bilirkişi Olarak Görev
Yapacak Mühendis, Mimar Şehir Plancılarının Nitelikleri, Belgelendirilmesi ve Çalışma
Koşullarına İlişkin Usul ve Esasları gereği Odamız, 2008 yılı bilirkişi listelerini, sadece belge
verdiği meslek mensuplarından oluşturmak zorundadır.
İlgili mevzuat çerçevesinde bilirkişilik yetki belgesi verilmesi sürecine ilişkin olarak zorunlu
eğitim ve belgelendirme çalışmaları Odamızca devam etmektedir.
Bu kapsamda Odamız Kamulaştırma Bilirkişi Eğitimleri’ne ilişkin program ve koşullar
aşağıda yer almakta olup, başvuru için üyelerimizin ilgili birim ile iletişime geçmesi gerekmektedir.
Eğitimin
Kapsamı
TMMOB ve Oda Mevzuatı ve Bilirkişilik İlkeleri
Hukuksal Çerçeve
İlgili Mevzuat
Çevre Mevzuatı
Taşınmaz Değerlemesi ve Esasları
Bilirkişi Raporlarının Hazırlanması
Kamulaştırmanın Sosyal ve Ekonomik Etkileri
Sınav
Eğitimin Adı DOLUM PERSONELİ EĞİTİMİ
Tarih
6 Şubat 2008
Eğitim Yeri
MERTER ŞAHİNLER AKARYAKIT İSTASYONU
Katılımcı Sayısı
22
Eğitmen
Dr. Kudret RODOPMAN, Dr. Dilek YILMAZ
Eğitimin Adı
OTOGAZ VE DOLUM TESİSLERİNDE SORUMLU MÜDÜRLÜK EĞİTİMİ
Tarih
28-29 Şubat- 1 Mart 2008
Eğitim Yeri
TMMOB ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBE EĞİTİM SALONU
Katılımcı Sayısı
34
Eğitmen
Dr. Kudret RODOPMAN, Dr. Dilek YILMAZ, Erkan ARSLAN, Huriye URAS KUMRAL, Evin NAS
OTOGAZ VE DOLUM TESİSLERİNDE SORUMLU MÜDÜRLÜK EĞİTİMİ
Tarih
13-14-15 Mart 2008
Eğitim Yeri
TMMOB ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBE EĞİTİM SALONU
Katılımcı Sayısı
26
Eğitmen
Dr. Kudret RODOPMAN, Dr. Dilek YILMAZ, Erkan ARSLAN, Huriye URAS KUMRAL, Ramazan GÜRLEYEN
Eğitimin Adı
ISO 9001 KALİTE YÖNETİM SİSTEMİ BİLİNÇLENDİRME
Tarih
20-21-22 Mart 2008
Eğitim Yeri
TMMOB ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBE EĞİTİM SALONU
Katılımcı Sayısı
16
Eğitmen
Başak Helen TAŞKAN
Eğitimin Adı
ISO 14001:2004 ÇEVRE YÖNETİM SİSTEMİ TEMEL EĞİTİMİ
Tarih
11-12 Nisan 2008
Eğitim Yeri
TMMOB ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBE EĞİTİM SALONU
Katılımcı Sayısı
24
Eğitmen
Osman Bahadır CÖMERT
Eğitimin Adı
ISO 14001:2004 ÇEVRE YÖNETİM SİSTEMİ İÇ DENETÇİ EĞİTİMİ
Tarih
19-20 Nisan 2008
Eğitim Yeri
TMMOB ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBE EĞİTİM SALONU
Katılımcı Sayısı
16
Eğitmen
Osman Bahadır CÖMERT
Eğitimin Adı
DOLUM PERSONELİ EĞİTİMİ
Tarih
24 Nisan 2008
Eğitim Yeri
MEHMETÇİK VAKFI KURTKÖY LPG İSTASYONU
Katılımcı Sayısı
12
Eğitmen
Dr. Kudret RODOPMAN, Dr. Dilek YILMAZ
Eğitimin Adı
OHSAS 18001 İŞ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ TEMEL EĞİTİMİ
Tarih
2-3 Mayıs 2008
Eğitim Yeri
TMMOB ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBE EĞİTİM SALONU
Katılımcı Sayısı
18
Eğitmen
Osman Bahadır CÖMERT
Eğitimin Adı
OHSAS 18001 İŞ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ İÇ DENETÇİ EĞİTİMİ
Tarih
23-24 Mayıs 2008
Eğitim Yeri
TMMOB ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBE EĞİTİM SALONU
Katılımcı Sayısı
10
75
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
Eğitimin Adı
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
76
Eğitmen
Osman Bahadır CÖMERT
Eğitimin Adı
AMBALAJ ATIKLARI YÖNETİMİ EĞİTİMİ
Tarih
06 Haziran 2008
Eğitim Yeri
TMMOB ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBE EĞİTİM SALONU
Katılımcı Sayısı
11
Eğitmen
Rahşan Bukni ULUS, Serap TARI, Musa KASIRGA, Sennur GÜNENÇ
Eğitimin Adı
OTOGAZ VE DOLUM TESİSLERİNDE SORUMLU MÜDÜRLÜK EĞİTİMİ
Tarih
12-13-14 Haziran 2008
Eğitim Yeri
TMMOB ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBE EĞİTİM SALONU
Katılımcı Sayısı
26
Eğitmen
Dr. Kudret RODOPMAN , Turgay ALDI, Erkan ARSLAN , Evin NAS, Huriye URAS KUMRAL,
Dr. Özgür ARDA
Eğitimin Adı
OTOGAZ VE DOLUM TESİSLERİNDE SORUMLU MÜDÜRLÜK EĞİTİMİ
Tarih
23-22-23 Ağustos 2008
Eğitim Yeri
TMMOB ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBE EĞİTİM SALONU
Katılımcı Sayısı
36
Eğitmen
Dr. Kudret RODOPMAN , Turgay ALDI, Erkan ARSLAN , Ramazan GÜRLEYEN, Huriye
KUMRAL, Dr. Berivan BİNGÖL
Eğitimin Adı
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ YÖNETMELİĞİ VE UYGULAMALARI
Tarih
26 Ağustos 2008
Eğitim Yeri
TMMOB ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBE EĞİTİM SALONU
Katılımcı Sayısı
17
Eğitmen
Songül ÖZTÜRK
Eğitimin Adı
İÇME SUYU VE ATIKSU ARITMA TESİSLERİNDE EKİPMAN KULLANIMI
Tarih
26 Temmuz 2008
Eğitim Yeri
TMMOB ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBE EĞİTİM SALONU
Katılımcı Sayısı
22
Eğitmen
Serhat UTKU, Sinan ÖZDEMİR, Elif FARUKOĞLU
Eğitimin Adı
YAĞ, PETROL TÜREVLERİ VE SIVI KİMYASALLARIN DÖKÜLMESİ KONTROLÜ
Tarih
22 Ağustos 2008
Eğitim Yeri
TMMOB ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBE EĞİTİM SALONU
Katılımcı Sayısı
19
Eğitmen
Bahar ÜNLÜ
ISO 14001:2004 ÇEVRE YÖNETİM SİSTEMİ TEMEL EĞİTİMİ
Tarih
10-11 Ekim 2008
Eğitim Yeri
TMMOB ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBE EĞİTİM SALONU
Katılımcı Sayısı
16
Eğitmen
Osman Bahadır CÖMERT
Eğitimin Adı
OTOGAZ VE DOLUM TESİSLERİNDE SORUMLU MÜDÜRLÜK EĞİTİMİ
Tarih
16-17-18 Ekim 2008
Eğitim Yeri
TMMOB ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBE EĞİTİM SALONU
Katılımcı Sayısı
33
Eğitmen
Dr. Kudret RODOPMAN , Turgay ALDI, Erkan ARSLAN , Ramazan GÜRLEYEN, Dr. Berivan
BİNGÖL
Eğitimin Adı
İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ RİSK DEĞERLENDİRME EĞİTİMİ
Tarih
06-07 Kasım 2008
Eğitim Yeri
TMMOB ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBE EĞİTİM SALONU
Katılımcı Sayısı
14
Eğitmen
Başak Helen TAŞKAN
Eğitimin Adı
KAMULAŞTIRMA BİLİRKİŞİLİĞİ EĞİTİMİ
Tarih
14-15 Kasım 2008
Eğitim Yeri
TMMOB ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBE EĞİTİM SALONU
Katılımcı Sayısı
17
Eğitmen
Ö.Eylem TUNCAELLİ, Av. Erol BAYRAKDAR, Yusuf ÇİÇEK, PROF. DR. Cumali KINACI
Eğitimin Adı
OHSAS 18001 İŞ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ BİLİNÇLENDİRME VE İÇ
DENETÇİ EĞİTİMİ
Tarih
20-21-22 Kasım 2008
Eğitim Yeri
TMMOB ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBE EĞİTİM SALONU
Katılımcı Sayısı
12
Eğitmen
Osman Bahadır CÖMERT
Eğitimin Adı
OTOGAZ VE DOLUM TESİSLERİNDE SORUMLU MÜDÜRLÜK EĞİTİMİ
Tarih
25-26-27 Aralık 2008
Eğitim Yeri
TMMOB ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBE EĞİTİM SALONU
Katılımcı Sayısı
41
Eğitmen
Dr. Kudret RODOPMAN , Turgay ALDI, Erkan ARSLAN , Bahar ÜNLÜ, Sinem SÖNMEZ, Dr.
Berivan BİNGÖL
77
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
Eğitimin Adı
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
78
Eğitimin Adı ATIKSULARIN ARITILMASI TEMEL PRENSİPLERİ VE UYGULAMALARI
İLERİ BİYOLOJİK ARITMA SİSTEMLERİ MEMBRAN TEKNOLOJİLERİ
EĞİTİMİ
Tarih
09-10 Ocak 2009
Eğitim Yeri
TMMOB ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBE EĞİTİM SALONU
Katılımcı Sayısı
13
Eğitmen
Hüsnü YILMAZ, Murat BALABAN
Eğitimin Adı HAK EDİŞ VE TEKLİF HAZIRLAMA TERMİNOLOJİSİ SEMİNERİ
Tarih
07 Şubat 2009
Eğitim Yeri
TMMOB KİMYA MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBE EĞİTİM SALONU
Katılımcı Sayısı
16
Eğitmen
Sadık OKUDUCU, Burak EROL, Serhan YAVUZ
Eğitimin Adı OTOGAZ VE DOLUM TESİSLERİNDE SORUMLU MÜDÜRLÜK EĞİTİMİ
Tarih
19-20-21 Şubat 2009
Eğitim Yeri
TMMOB ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBE EĞİTİM SALONU
Katılımcı Sayısı
34
Eğitmen
Dr. Kudret RODOPMAN , Bahar ÜNLÜ, Ramazan GÜRLEYEN, Dr. Berivan BİNGÖL
Eğitimin Adı TEHLİKELİ VE ÖZEL ATIK YÖNETİMİ EĞİTİMİ
Tarih
12-13 Mart 2009
Eğitim Yeri
TMMOB ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBE EĞİTİM SALONU
Katılımcı Sayısı
13
Eğitmen
Funda CİHAN
Eğitimin Adı İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ UYGULAMALARI
Tarih
17 Ekim 2008
Eğitim Yeri
TMMOB ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBE EĞİTİM SALONU
Katılımcı Sayısı
33
Eğitmen
Bahar ÜNLÜ
Eğitimin Adı ENDÜSTRİYEL TESİSLERDE ENERJİ TASARRUFU – ISI GERİ KAZANIMI
UYGULAMALARI
Tarih
31 Ekim 2008
Eğitim Yeri
TMMOB ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBE EĞİTİM SALONU
Katılımcı Sayısı
22
Eğitmen
Serdar GÖKŞEN
Eğitimin Adı OTOGAZ VE DOLUM TESİSLERİNDE SORUMLU MÜDÜRLÜK EĞİTİMİ
Tarih
16-17-18 Nisan 2009
Eğitim Yeri
TMMOB ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBE EĞİTİM SALONU
Katılımcı Sayısı
19
Eğitmen
Dr. Kudret RODOPMAN , Bahar ÜNLÜ, Ramazan GÜRLEYEN, Dr. Berivan BİNGÖL
79
Eğitimin Adı DOLUM PERSONELİ EĞİTİMİ
29 Nisan 2009
Eğitim Yeri
TMMOB ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBE EĞİTİM SALONU
Katılımcı Sayısı
19
Eğitmen
DR. Kudret RODOPMAN , DR. Berivan BİNGÖL
Eğitimin Adı OHSAS 18001:2007 İŞ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ YÖNETİM SİSTEMİ
BİLİNÇLENDİRME VE İÇ DENETÇİ EĞİTİMİ
Tarih
23-24-25 Mayıs 2009
Eğitim Yeri
TMMOB ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBE EĞİTİM SALONU
Katılımcı Sayısı
9
Eğitmen
Osman Bahadır CÖMERT
Eğitimin Adı ISO 14001:2004 ÇEVRE YÖNETİM SİSTEMİ BİLİNÇLENDİRME VE İÇ
DENETÇİ EĞİTİMİ
Tarih
11-12-13 Haziran 2009
Eğitim Yeri
TMMOB ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBE EĞİTİM SALONU
Katılımcı Sayısı
15
Eğitmen
Osman Bahadır CÖMERT
Eğitimin Adı OTOGAZ VE DOLUM TESİSLERİNDE SORUMLU MÜDÜRLÜK EĞİTİMİ
Tarih
18-19-20 Haziran 2009
Eğitim Yeri
TMMOB ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBE EĞİTİM SALONU
Katılımcı Sayısı
20
Eğitmen
Dr. Kudret RODOPMAN , Bahar ÜNLÜ, Evin NAS, Murat AKSEL, Dr. Berivan BİNGÖL
Eğitimin Adı OTOGAZ VE DOLUM TESİSLERİNDE SORUMLU MÜDÜRLÜK EĞİTİMİ
Tarih
01-02-03 Ekim 2009
Eğitim Yeri
TMMOB ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBE EĞİTİM SALONU
Katılımcı Sayısı
34
Eğitmen
Dr. Kudret RODOPMAN , Bahar ÜNLÜ, Ramazan GÜRLEYEN, Dr. Berivan BİNGÖL
Eğitimin Adı KAMULAŞTIRMA BİLİRKİŞİLİĞİ EĞİTİMİ
Tarih
23-24 Ekim 2009
Eğitim Yeri
TMMOB ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBE EĞİTİM SALONU
Katılımcı Sayısı
16
Eğitmen
Ö.Eylem TUNCAELLİ, Av. Kemal TUNCAELLİ, Mete AKALIN, PROF. DR. Cumali KINACI
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
Tarih
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
80
Eğitimin Adı
ISO 9001:2008 KALİTE YÖNETİM SİSTEMİ BİLİNÇLENDİRME VE İÇ
TETKİKÇİ EĞİTİMİ
Tarih
19-20-21 Kasım 2009
Eğitim Yeri
TMMOB ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBE EĞİTİM SALONU
Katılımcı Sayısı
16
Eğitmen
Osman Bahadır CÖMERT
Eğitimin Adı
OHSAS 18001 İŞ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ BİLİNÇLENDİRME VE İÇ
TETKİKÇİ EĞİTİMİ
Tarih
24-25-26 Aralık 2009
Eğitim Yeri
TMMOB ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBE EĞİTİM SALONU
Katılımcı Sayısı
22
Eğitmen
Osman Bahadır CÖMERT
Düzenlenen Eğitim Sayısı
Katılımcı Sayısı
81
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
82
YAYIN Çalışmaları
SU HAYATTIR SATILAMAZ!
“Suyun Özelleştirilmesi ve Neoliberalizm” Söyleşisi
İlk konuşmacı olarak TMMOB ÇMO İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Ö.Eylem
TUNCAELLİ söz aldı. Dünyada neoliberal politikalara, bu politikaların şimdiki ve önceki yönetimler eliyle Türkiye’de uygulanışına değindi ve iktidar eliyle Türkiye’de suyun
özelleştirilmesine yönelik uygulamaları açıkladı.
Ardından söz alan Metin YEĞİN neoliberal politikalar hakkında görüşlerini dünyadan
örnekler vererek açıkladı. Neoliberal politikalar üzerinden su özelleştirmesine, Güney Amerika’daki gelişmeler ve orada edindiği gözlemlerine değindi. YEĞİN, neoliberal politikaların uzun süreden beri uygulandığı Latin Amerika’da, bu politikaların toplum üzerinde yarattığı yıkımları anlattıktan sonra, Güney Amerika’da artık hiç kimsenin özelleştirmeleri savunmadığını ve Güney Amerikalı’ların dünyanın diğer bölgelerinde hala özelleştirmenin bir çözüm olarak sunulmasına şaşırdıklarını belirtti.
Basın Açıklaması: Su Yaşamdır Yaşam Hakkımız Satılamaz
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın suya yaptığı zammı; küresel ısınma, görev
alanına dahil edilen yerleşim yerleri, yüksek fiyatların tasarrufu teşvik edeceği gibi nedenlere dayandırması inandırıcı değildir.
Zaten İstanbul’da 2007 yılında suya 4 kez zam yapılmışken, yine 2007 yılı içinde %
134’lere varan oranda zam yapılmasını açıklamak mümkün değildir.
83
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
22 Ocak 2008 Salı günü saat 19.00’da, şubemiz mekanında, Meksika’daki Chiapas gözlemlerini anlatan “Marcos’la On Gün”, Brezilya’da Topraksız Köylü Hareketi mücadelesine değinen “Topraksızlar” ve neoliberalizme karşı Latin Amerika’daki direniş öykülerini
anlatan “Patronsuzlar” kitaplarının yazarı; ayrıca birçok film ve belgesele imzasını atmış
Gazeteci – Yazar Metin YEĞİN ve TMMOB ÇMO İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı
Ö. Eylem TUNCAELLİ’nin konuşmacı olarak katıldığı “Su Politikaları ve Neoliberalizm”
başlıklı söyleşi gerçekleştirildi.
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
84
Ancak “HASTA OLMAYI GÖZE ALIRSAN, ZAMLAR SU TÜKETİMİNİ GERÇEKTEN AZALTIR.”
Anlaşılan o ki halk sağlığının korunması belediyenin görevleri arasından çıkarılmıştır.
İstanbul’da su şebekesi kaçakları yaklaşık üçte bir gibi bir değere denk gelmektedir.
Sadece alt yapıya bakım yapılıp gerekli yerler yenilense; kapasitede artış olacak, dolayısıyla da İstanbul halkına daha temiz ve bol su verilecektir.
İstanbul’da yaşanan su sıkıntısının sorumlusu gerekli planlama, çalışma ve yatırımlar
zamanında yapmayan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Yönetimi’dir. Büyükşehir Belediye Yönetimi’nin yaptığı hataların faturasını halka yüklemesini kabul etmiyoruz.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı; suyu yaşamsal bir hak olarak değil, alınıp satılabilen, kar edilen bir mal olarak tanımlamaktadır. Yaşamsal bir madde olan su, çok
uluslu şirketlerin kar hırsına terk edilemez.
Ana tüketici gruplarından biri olan endüstriyel kullanımın kademelendirilmeyerek, sadece evsel tüketimin fahiş oranda zam alması, Büyükşehir Belediyesi Meclisi’nin zam
gerekçesi ile çelişmektedir. Kaldı ki Sayın TOPBAŞ, İstanbul halkının % 60’ının aylık 10
m3’ün altında su kullandığını beyan etmiştir. Bu beyan ve gerekçeleri esas alındığında
zaten az kullanan halkın fiyat yoluyla baskılandırma altına alınması akılcı bir yöntem
değildir. Tüm bu akıl almaz uygulamaların yanında sanayi tüketimine % 32 zam yapılması da tasarruf gerekçesini iyice anlamsızlaştırmaktadır.
Su, geçim kaygısı olmadan ulaşılması gereken yaşamsal bir haktır. İstanbul halkının
sağlık için gerekli suyu, ihtiyacının altında tüketime zorlanmasını kabul etmiyoruz.
SUYUMUZU SATIYORLAR?
Kendi dışındaki herkesi “basiretsizlikle” suçlayarak seçim kazananlar, beş yıldır deniz
suyunu barajlara pompalayarak, su kaynaklarını özelleştirerek sorunu çözeceklerini iddia etmektedirler.
İSKİ’nin görevini yapmayıp nitelikli içme suyu sağlamaması nedeniyle, İstanbul halkı
zaten ambalajlarda su satın almaya zorunlu bırakılmıştır. Bunca denetimsizlik örneğinin yaşandığı kentimizde bu konuda endişe etmek de yersiz olmayacaktır.
İzlenen kara yolu ağırlıklı politikalar çevre yıkımlarına sebep olmakta; otoyollar tarım
alanlarını tahrip etmekte, su havzalarını kirletmekte; kent su havzalarına doğru büyümektedir.
Bu yüzden Fatih Sultan Mehmet Köprüsü; su havzalarında, orman alanlarında kirliliğe
ve yapılaşmaya sebep olmuştur. Bu yetmiyormuş gibi şimdi de 3. Boğaz Köprüsü gündeme gelmektedir.
Suyun miktarı kadar kalitesi de aynı derece de önem taşımaktadır. Halkın temiz ve
güvenilir suya erişim hakkı, engellenmek yerine korunmalıdır. Bunun için de tüketimi
azaltmak için zam yapmak yerine, öncelikle su havzalarının korunması gerekmektedir.
Havza alanlarında yapılaşmaya izin verilmemeli ve yapılanmayı teşvik edecek hiçbir
projeye imza atılmamalıdır. Havza koruma alanı içerisinde yer alan tüm tesislerin ivedilikle kaldırılması gerekmektedir.
Koruma altında olması gereken havzalarda; Başbakan ERDOĞAN döneminde değiştirilen İSKİ Yönetmeliği’nin sebep olduğu 6 milyon kişilik yerleşim alanları oluşmuştur.
Bu da Sayın ERDOĞAN’ın İstanbullulara bir armağanıdır. Kaçak yapı ve nüfus artışı da
eklenince su havzalarının alabildiğine kirletildiği çok acı bir gerçektir.
05.03.2008 tarihinde ÇMO İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Semra Ocak, Vatan
Gazetesi’ne İstanbul’daki su zamları ve suyun özelleştirilmesi konusunda görüş bildirdi.
14.03.2008 tarihinde ÇMO İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Ö. Eylem Tuncaelli,
Sabah Gazetesi’ne su üzerinde uygulanan neoliberal politikalar ve sonuçları üzerine
görüş bildirdi.
Basın Açıklaması: Su Yaşamdır, Yaşamlarımız Satılık Değil!
Su, insanlık tarihinin her anında en önemli belirleyici etkenlerden biri olarak varolmuştur. Yerleşim alanları suyun yerine göre belirlenmiş; su hem yaşam nedeni hem de geçim kaynağı olmuştur.
Yeryüzündeki suyun sadece % 3’ü tatlı sudur. Tatlı su miktarının sadece % 1’i erişilebilir
durumdadır. Geride bıraktığımız yüzyılda dünya nüfusu 4 kat artarken, su ihtiyacı 9 katına çıktı. Endüstri, yüzyılın başında kullandığı su miktarının 40 kat fazlasını kullanıyordu. Bu rakamlar arasındaki en çarpıcı gerçek ise yerkürede kullanılan suyun %85’inin,
yerküre nüfusunun %12’si tarafından kullanıldığıdır.
1900’de erişilebilir suyun % 7’si kullanılırken, yüzyılın sonuna doğru bu oran % 25’e
yükseldi. Tarihte erişime açık suyun bu denli çok olduğu bir dönemde kıtlıktan bahsediyor olmak ciddi bir çelişkidir. Suyun sınırlı olmasını, su kıtlığı olarak ifade etmek felakete yol açacak bir tanımlamadır.
Neoliberal politikacılar, durumu “su enderdir; ender malları hangi kurallar ile yönetiyorsak suyu da aynı kurallar bütünü ile yönetmeliyiz” diyerek formüle ediyorlar. Suya
erişim, kıtlık kanunlarına göre düzenlenirse, yoksullar bir damla suya bile hasret kalırlar ki dünyada bunun örnekleri de yaşanmıştır.
Hangi ülkede olursa olsun, neoliberal politikalarla su üzerinde oynanan oyun, fiyatlandırma politikaları ile kullanımı baskı altına almak diye isimlendirdikleri yapılan haksız
zamlarla başlamıştır. “Fiyatlandırma yoluyla kıtlığın vurgulanması” su kaynaklarını korumanın, kirliliği önlemenin bir yolu mudur; yoksa servisleri özelleştirmenin yeni adı
mıdır?
Su ve suya erişim en temel insanlık hakkıdır. Su kullanımını, fiyat artışıyla denetlemeye
85
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
Açıkladığımız nedenlerle;
- Su zamlarının geri çekilmesi,
- Su havzalarının korunması,
- Kentliden yana bir su politikasının belirlenmesi ve uygulanması,
- 2009 Dünya Su Forumu ile amaçlanan suyun metalaştırılması ve çok uluslu şirketlere
peşkeş çekilmesini engellemek amacıyla; “Su Hakkı Platformu”nu kurduğumuzu ilan
ediyoruz.
“Su Yaşamdır, Yaşam Hakkımız Satılamaz” diyor, rantı değil sosyal devlet anlayışını hedefleyen bir yönetim istiyoruz.
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
86
kalkan hükümetler, yoksulların suya erişim haklarını gasp ettiklerini unutmamalıdır.
Geçtiğimiz Kasım ayından itibaren İstanbul’da suya yapılan fahiş zamlar da bu politikanın getirisidir.
Büyükşehir Belediyesi’nin su tekellerinin 2009 Mart’ında Dünya Su Forumu için
İstanbul’a gelmesinden önce suya kabul edilemez oranlarda zam yapmasının nedeni,
tekellerin iştahını kabartmak mıdır? Yapılan bu zammın gerekçesi kıtlık ve tasarruf olarak açıklandı. Ne kadar tanıdık! İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclisi’nce onaylanan
tarife tablosunda kullanıcı gruplarının yer aldığı kolonun başlığının “Müşteri Grupları” olması bile zihniyeti net olarak ortaya koymaktadır. Suyun asıl sahipleri bir kalemde
müşteri haline getirildiler. Tasarrufu teşvik etmek amacıyla düzenlendiği açıklanan tarifede ne hikmetse sadece evsel tüketim kullanımı, miktara bağlı sınıflandırılmıştır. Oysaki Başkan kent nüfusunun % 60’nın en alt barem olan 10 m3’ten daha az su kullandığını ve bu nedenle yoksulların zamdan etkilenmeyeceğini savunmuştur.
Bırakın uluslararası standartları, bırakın Dünya Sağlık Örgütü’nün hijyen şartlarının
sağlanması için bir kişinin kullanması gereken asgari günlük su miktarını, Türkiye’nin
en büyük kentinde insanlar, ekonomik nedenlerle Türkiye ortalamasının altında su
kullanmaya zorlanmaktadır.
Suyun meta haline getirildiği kentlerde su fiyatlarını ödeyemeyen insanların abonelikleri sonlandırıldığı için insanlar, tuvalet ihtiyaçlarını apartman boşluklarında gideriyor. İnsanlar hijyenden ve en temel haklarından uzakta yaşamaya mahkum ediliyorlar ve tüm bunlar ortaçağ karanlığında yaşanmıyor. Birileri daha fazla kar isteğiyle yaşamımıza saldırıyor.
Evet, kapitalizm yeni pazarlar yaratma gayesi ile gözünü suyumuza dikti. Artık suyun
ardına da pazar kelimesini eklediler ve yarattıkları sahte pazarın büyüklüğünü 1 trilyon $ olarak ifade ediyorlar.
1990’lı yılların başından beri Dünya Bankası, suyun özelleştirilmesine dair programlarını birçok ülkede uygulamaya başladı. 2000 senesinde Uluslararası Finans Kuruluşları
tarafından ödenen 40 IMF kredisi içinde, 12 tanesi, suyun temininin kısmi veya tamamen özelleştirilmesi koşulunu dayatmakta, tüm maliyetlerin karşılanması için politikalar üretilmesi ve subvansiyonların kaldırılmasında ısrar etmektedir.
Su, 1992 yılında düzenlenen uluslararası Su ve Çevre Konferansı’ndaki Dublin
Beyanı’nda ilk kez ticari bir meta olarak tanımlanmıştır. Aynı yıl Rio’da gerçekleşen
Çevre ve Kalkınma konulu BM Konferansı’nda suyun ekosistemin bir parçası olduğu,
doğal bir kaynak ve sosyal ve ekonomik bir mal olarak algılanması gerektiği belirtilmiştir. “20. yüzyılda petrol, devletler ve şirketler için ne ifade ettiyse, 21. yüzyılda da ülkelerin varlık düzeyinin belirleyecek, değerli bir meta olan su aynı değerde olacaktır”
öngörüsüyle yola çıkan hükümetler, ulusötesi şirketler ve BM ve Dünya Bankası gibi
uluslararası örgütler bir araya gelerek 1996 yılında Dünya Su Konseyi’ni kurdular. Bu
konseyin kuruluş amacı dünya genelinde devletleri ve suyu yönlendirecek temel politikaları bu yapı içerisinde belirlemektir. Konsey her üç yılda bir düzenlediği ve en son
2006 yılında Meksika’da topladığı Dünya Su Forumu ile suyun ticari bir meta olduğunu yineleyerek, temiz, kullanılabilir suya ulaşım sorununun özelleştirmeler ile çözüleceğini vurgulamaktadır.
Dünya nüfusunun sadece % 5’i suyunu ulusötesi şirketlerden alırken, bu şirketlerin yıllık gelirlerinin dünya petrol ticaretinin yıllık gelirinin yarısına ulaşmış olması, suya ulaş-
ma hakkımızın nasıl bir tehdit altında olduğunu göstermek için yeterlidir.
Gelinen noktada ülkemizde durum nedir?
87
Ülkemizde kullanılan su miktarı, yıllık çekilebilen 12,2 km3 yeraltı suyu ve yıllık tüketilebilen 95 km3 yüzey suyu olmak üzere toplamda 107.2 km3’tür. Bu suyun % 74’ü sulama, % 16’sı içme-kullanma,% 10’u ise endüstriyel kullanım suyudur.
Kaynaklar hızla tüketilirken ve/veya kirletilirken ülkemizde neoliberal politikalar uyarınca ülkemiz kurumsal yapılarında da değişiklikler yapılmaktadır.
Su hizmetlerinin, kamu hizmeti olmaktan çıkarılması için ilk adım, 1981 yılında yürürlüğe giren 2560 sayılı İSKİ Yasası ile atılmıştır. Bu kanun ile TC Maliye Bakanlığı’nın iznine bağlı olarak uluslararası kuruluşlara borçlanabilme olanağı sağlanmıştır. Bu kuruluşlardan kredi talep etmek, özellikle Dünya Bankası’nın bir takım dayatmalarını
da kabul etmeyi de beraberinde getirmiştir. Ardından Köy Hizmetleri kapatılmış, İller
Bankası’nın mevzuatında ciddi değişiklikler tasarlanmıştır. Dünya Bankası, DSİ’nin tarımsal sulamadan elini çekmesi için baskı yapmaktadır.
Ülkemizde Yuvacık Barajı’nda, Antalya’da, Edirne’de ve Çeşme’de yaşananlar, özelleştirme sonrasında olacaklara kanıttır. Taşeronlaştırma ile yönetilen su hizmetlerindeki
vahim tabloya birkaç gün önce Gaziosmanpaşa’da bir yeni satır daha eklenmiştir. Suyun metalaştırılması ve su hizmetlerinin özelleştirilmesi durumunda vaziyetten çıkar
umanlar, kar maksimizasyonu sağlayabilmek için bizlerin yaşamlarını hiçe saymakta,
musluklarımızdan akan suyun miktarını, kalitesini, yapılan işin sağlık ve güvenlik kurallarını hiçe saymaktadır.
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
Kişi başına düşen yıllık su miktarı ise 1980’lerde 8500 m3, 1990’da 3625 m3, 2000’de
3250 m3’tür. 2006 UNEP raporuna göre ülkemiz 1430 m3/kişi-yıl su miktarı ile düşük
sınıfta yer almaktadır. Plansız kentleşme, sanayileşme ile yenilenebilir tatlı su kaynaklarımızdaki azalma kaçınılmazdır. Aşırı çekim ile yeraltı su kaynaklarımız tuzlanmakta,
tarımsal etkinliklerde kullanılan kimyasallar, evsel ve endüstriyel atıklarla kirlenmeye
devam etmektedir.
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
88
Suyun metalaşması sürecinde koçbaşı görevi yapan en önemli organizasyon olan
Dünya Su Forumu’nun 2009 yılında Türkiye’de gerçekleştirilecek olması su tekellerinin
ülkemiz kaynaklarına daha da büyük bir hırsla saldırılacağının işaretidir.
Suyun en temel hak olduğunu, insanların ekonomik nedenlerden bağımsız olarak temiz ve güvenli suya erişimlerinin sağlanması gerektiğini bir kez daha vurguluyor, 2009
Dünya Su Forumu öncesinde suyun gerçek sahiplerini, bizleri, sesimizi yükseltmeye,
ruz.
Kapitalizm Kıskacında Su Konferansı
Dünya Su Günü etkinleri çerçevesinde gerçekleşen bir diğer etkinlik, “Kapitalizmin Kıskacında Su” başlıklı uluslararası konferans oldu. 22-23 Mart tarihleri arasında Yıldız Teknik Üniversitesi Oditoryumu’nda gerçekleşen konferansa Türkiye’den sendika ve meslek örgütü temsilcileri ve öğretim üyeleri katıldı. Farklı ülkelerden katılımcılar ise ülkelerindeki su hareketine ilişkin deneyimlerini aktarırken, suyun özelleştirilmesi ile birlikte karşılaştıkları sorunları dillendirdiler. Suyun özelleştirilmesi karşısında geliştirilen
direnişlerin de aktarıldığı konferansta, 2009 yılında İstanbul “da yapılması planlanan
Dünya Su Forumuna yönelik düşünceler, beklentiler ve alternatifler ele alındı.
Konferansta ilk oturumun başlığı “Suyun ticarileşmesinde devletler ve kurumların rolleri” idi. Prof. İzzettin Önder’in kolaylaştırıcılığını yaptığı oturumda Jeoloji Mühendisleri
Odası’ndan Tahir Öngür, Marmara Üniversitesi’nden Prof. Mehmet Türkay, DİSK Genelİş sendikasından Serhat Salihoğlu ve Uluslararası Kamu Hizmetleri Sendikası’ndan David Boys katıldı. İkinci oturumda Marmara Üniversitesi’nden Prof. Fuat Ercan metalaşma sürecine karşı muhalefetin politik önemini anlattı. İstanbul Üniversitesi’nden Prof.
Türkel Minibaş ise özelleştirmede yeni bir biçimi “Kamulaştırarak Özelleştirme” üzerine bir sunuş yaptı.
Öğle arasında ise katılımcılar Beşiktaş iskele meydanına inerek “Dünya Su Günü” ile ilgili kitlesel bir basın açıklaması yaptılar. Prof. Türkel Minibaş’ın okuduğu açıklamada
suyun evrensel bir hak olduğu üzerinde durularak “Yüzyıllardır emeğimize, ürettiklerimize el koyanlar, doğal kaynaklarımızı tahrip edenler, daha fazla kar ve daha fazla güç
için yaşamımıza kast edenler en sonunda yaşam kaynağımızı suyu da elimizden almak
istiyorlar” denildi.
Konferansın 2. gününde “Suyun Ticarileşmesinin Toplum Sağlığı ve Çevre Üzerine Etkileri” başlığı ile düzenlenen oturumda, ÇMO Bilim Danışma Kurulu üyesi Prof. Dr. Beyza
ÜSTÜN ve ÇMO İstanbul Şube Yönetim Kurulu Başkanı Ö. Eylem TUNCAELLİ söz alarak,
su kıtlığı, güvenilir içme suyu temini, insan hakkı olarak su, suyun evrenselliği, suyun
metalaşması ve özelleştirilmesi süreci gibi konularda görüş belirttiler.
Transnational Institute’den Örsan Şenalp’in kolaylaştırıcılığındaki oturumda Kanadalılar Su Konseyi’nden Anil Naidoo, Şirket Avrupası Gözlem(CEO)’den Olivier Hoedeman, İtalya Su Dünya Sözleşmesi Kurulu’ndan Emilio Molinari kendi deneyimlerini aktardı. Metin Yeğin’in kolaylaştırıcılığını yaptığı ikinici oturumda ise Uruguay’dan Devlet Su İşletmesi İşçileri Sendikası’ndan Carlos Sosa, Bolivya deneyimini anlatmak üzere Food and Water Watch’dan Maj Fiil, Hindistan’daki mücadeleyi anlatmak için Focus
and Global South ve Mambai Paani adına Afsar Jafri, Filipinler’den Mary Ann Manahan
ve İtalya Su Hareketi Forumu’ndan Renato Di Nicola sunuşlar yaptılar. Türkiye’den ise
Edirne’de suyun özelleştirilmesine karşı mücadele eden ve bu süreci durdurmayı başaran Edirne Su Yaşamdır Platformu adına Dr. Ertuğrul Tanrıkulu umut veren bir sunuş
gerçekleştirdi.
Kolaylaştırıcılığını Halkevleri’nden Umar Karatepe’nin yaptığı forum kısmında söz alan
katılımcılar Türkiye’de çeşitli bölgelerde görülen su mücadelelerinin birleştirilmesi gerektiği üzerinde durdular. Yapılan konuşmalarda 2009’a kadar var olan mücadelelerin
bir araya getirilmesi kadar yeni mücadele alanları, bölgeleri yaratılması fikri dile getirildi. Bir diğer önemli vurgu da kadınların mücadeledeki rolü ve köylülerin de etkili bir
dinamik olabileceği idi. WWF’ya karşı mücadelenin birleşik bir mücadele olarak örgütlenmesi de katılımcılar tarafından sıklıkla vurgulanırken, bu mücadelenin genel olarak
kapitalizme karşı mücadeleden kopuk düşünülemeyeceği, önemli bir hareket noktası
olduğu da çeşitli konuşmacılar tarafından dile getirildi. Bu noktada suyun asla metalaştırılamayacağı fikrinin geniş bir cephenin birleştirici ortak paydası olabileceği üzerinde duruldu.
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
Öğleden sonraki ilk oturumda Doç.Dr. Oğuz Gündoğdu’nun kolaylaştırıcılığında su
kullanımı ile çeşitli alanların etkileri tartışıldı. Dev Maden Sen eski genel Başkanı Çetin Uygur madenciliğin su kaynakları üzerindeki etkilerini anlatırken, Birleşik Metal İş
Genel Sekreteri Selçuk Göktaş hem makine ve metal imalat sanayinde su kullanımını
hem de suyun metalaşmasının emekçiler üzerindeki etkilerini anlattı. Elektrik Mühendisleri Odası’ndan Kurtuluş Kaya enerji üretiminde su üzerine bir konuşma yaparken,
Halkevleri’nden İlknur Birol suyun ticarileşmesinin kentlerde yaşayan yoksul emekçileri üzerindeki etkilerini ve gelişen muhalefet deneyimlerini anlattı. Aynı başlıkla düzenlenen ikinci oturumda ise Tüm Bel Sen 4 nolu şube başkanı Saadet Yeğin suyun ticarileşmesinin belediye emekçileri üzerinde yarattığı olumsuz etkileri taşeronlaştırma ve
güvencesiz çalışma bağlamında ortaya koydu. TMMOB Gıda Mühendisleri odasından
İbrahim Kaya ise suyun metalaşmasının gıda zincirini nasıl olumsuz etkilediğini ifade
etti. TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Ahmet Atalık ve Türkiye Çiftçi Sendikaları Konfederasyonu adına Abdullah Aysu suyun ticarileşmesinin tarım, özellikle de
küçük üreticiler üzerindeki etkilerini anlatırken, Tarım ve Ticaret Politikaları Enstitüsü
(IATP)’nden Shiney Varghese tarımda kapitalistleşmenin su kullanımına etkisi üzerine
bir sunuş yaptı.
89
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
90
Forum Meksika’da WWF’ye karşı düzenlenen eylemleri anlatan “AQUA MI SANGRE”
belgeselinin gösterimiyle son buldu.
Konferansın basın bildirgesinde ise suyun, bütün insanlığın ve canlı yaşamın ortak
malı olduğu ve bu nedenle, suyun bir ihtiyaç değil de evrensel bir hak olduğu belirtildi. Bildirgede, “ Vakit çok geç olmadan, şirketler el koymadan, bütün dünya halklarıyla el ele vererek suyumuza ve onun kaynağı olan bulutlarımıza sahip çıkalım” dendi.
ÇMO İstanbul Şube Yönetim Kurulu Başkanı Ö. Eylem Tuncaelli’nin Kent Yaşam Gazetesi’de küreselleşme politikalarının su üzerinde etkilerine dair röportajı:
Kapitalizmin kıskacında su konulu konferansta suyun evrensel bir hak olduğu vurgulandı ve uzmanlar suyun metalaşması sürecine karşı “suyumuza sahip çıkalım” çağrısında bulundu.
Dünya su günü etkinlikleri çerçevesinde gerçekleşen bir diğer etkinlik de “Kapitalizm
kıskacında su” başlıklı uluslararası konferans oldu. 22-23 Mart tarihleri arasında Yıldız
Teknik Üniversitesi Oditoryum Salonu’nda gerçekleşen konferansı DİSK olmak üzere
sendika ve meslek örgütleri temsilcileri ve öğretim üyeleri katıldı. Farklı ülkelerden katılımcılar ise ülkelerindeki su hareketine ilişkin deneyimlerini aktarırken, suyun özelleştirilmesi ile birlikte karşılaştıkları sorunları dillendirdiler. Suyun özelleştirilmesi karşısında geliştirilen direnişlerin de aktarıldığı konferansta, 2009 yılında İstanbul’da yapılması planlanan Dünya Su Forumuna yönelik düşünceler, beklentiler ve alternatifler ele alındı.
Sempozyumda su kıtlığı, güvenilir içme suyu temini, insan hakkı olarak su, suyun evrenselliği, suyun metalaşması ve özelleştirilmesi süreci gibi konular tartışıldı. Uluslararası konferansın basın bildirgesinde ise suyun, bütün insanlığın ve canlı yaşamın ortak malı olduğu ve bu nedenle, suyun bir ihtiyaç değil de evrensel bir hak olduğu belirtildi. Bildirgede, “Vakit çok geç olmadan, şirketler el koymadan, bütün dünya halklarıyla el ele vererek suyumuza ve onun kaynağı olan bulutlarımıza sahip çıkalım” dendi.
Dünyada suyun yüzde 5’i özelleşti
Konferansın ardından görüşlerini aldığımız Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Ö. Eylem Tuncaelli, İstanbul’un bir çok yerinde seçime yatırım yapmak adına su havzalarının yerleşime açıldığını ve dünyada su havzalarının korunamamasına örnek olabilecek tek yerin İstanbul olduğuna vurgu yaparak, “ İstanbul’un her yerinde su havzalarının bulunduğu alanlar sanayiye yerleşime açıldı ve su havzaları tamamen bitirildi. Ardından Türkiye uluslararası anlaşmayla suyun bir meta olduğunu kabul etti. Dünya’da
da suyun yüzde 5’i özelleşmiş durumda. Çevre mühendisleri odası olarak suyun metalaştırılmasını bir insanlık suçu olarak nitelendiriyoruz. 2009 Mart’ında su tekelleri
İstanbul’a gelecek. Üç yılda bir dünya su forumu diye bir forum örgütlüyorlar. Dünya
Su Konseyi içinde Uluslararası Tekeller, hükümetler, Dünya Bankası, IMF, Birleşmiş Milletler yer alıyor. Bunlar su sorunun tek çözümü olduğunu bunun da özelleştirme olduğunu savunuyor ve savundukları bu iddalarına yönelik politikalar üretip uygulamaya
çalışıyorlar. Su bu dünya devlerine satılmış durumda” dedi.
Su savaşları halklar ve tekeller arasında olacak
Su ile ilgili geliştirilmek istenen politikaları halka anlatabilmek için halk arasında ciddi
bir örgütleme çalışması yapılması gerektiğini vurgulayan Tuncaelli, “Gerçekleştirdiği-
Suyun özelleşitirilmesi ardından diğer ülkelerde yaşanan sorunlara değinen Tuncaelli,
“Güney Afrika’da 140 bin insan koleradan etkilendi. Hindistan’ı sudan rant elde edebilecekleri ve edemeyecekleri bölgeler şeklinde ikiye ayırdılar. Sudan rant elde edebilecek yerlerde büyük barajlar, rant elde edemeyecekleri yerlerde de suya zam yaptılar.
Aynen İstanbul’da yapıldığı gibi ki son yapılan zamla bir yıl içinde suya beşinci kez zam
yapıldı. Bizler yol, su, elektirik vergilerimizi düzenli olarak ödememize rağmen hem
yeni yatırımların önünü açmak hem de tasarruf yaptıkları gerekçesiyle suya zam yaptılar. Biz “yoksullar bundan sonra suyu kullanamayacaklar” dedik. Ama İBB Başkanı çıktı
dedi ki İstanbul’da yaşayanların yüzde 60’ı günde on metre küpün altında su tüketiyor
bu yüzden yoksullar etkilenmeyecek. Ama yapılan zam tarifesine baktığınızda sadece
evsel tüketimi kademelendirmişler. Eğer İstanbul’un yüzde 60’ı on metre küpün altında su tüketiyor ise siz tasarruf amacıyla zam yapmamışsınız demektir” dedi.
18.04.2008 tarihinde ÇMO İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Ö. Eylem Tuncaelli
Milliyet Gazetesi’ne Dünya Su Forumu hakkında röportaj verdi.
06.06.2008 tarihinde ÇMO İstanbul Şubesinde 5 Haziran Dünya Çevre Günü etkinlikleri kapsamında “Agua Mi Sangre” isimli film gösterildi.
07.06.2008 tarihinde 5 Haziran Dünya Çevre günü etkinlikleri kapsamında “Su Hakkı
ve Su üzerindeki Neoliberal Politikalar” başlıklı panel düzenlendi. Panelde Oturum
Başkanlığını Yıldız Teknik Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof.
Dr. Beyza Üstün yaparken; Marmara Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof.
Dr. Fuat Ercan, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğetim Üyesi Yrd. Doç. Dr.
Tayfun Çınar ile şubemiz adına Semih Yüksel ve Tülin Arslan konuşmacı olarak katıldı.
Panelde dünyada küresel su politikalarının gelişimi, suyun metalaştırılmasında rol
alan tekeller ve tekellerin dünyanın diğer bölgelerinde suyun metalaştırılması için geliştirdikleri politikalar, bununla ilgili yapılan forumlar ve hazırlanan çerçeve anlaşmalar, sürecin Türkiye’deki gelişimi, su havzalarının ticarileştirilmesi üzerine konuşmalar
yapıldı.
ÇMO İstanbul Şube Başkanı Ö. Eylem Tuncaelli’nin açılış konuşmasıyla başlayan panelde ilk sunumu Tülin Arslan yaptı. Arslan, Dünya Su Konseyinin oluşma sürecini, buna
bağlı olarak suyun ekonomik bir mal olarak kabul edilmesiyle gelişen süreci ve 2009
Mart’ında İstanbul’da düzenlenecek olan Dünya Su Forumunun suyun metalaştırılmasında oynayacağı rolü anlattığı sunumunda suyun özelleştirilmesine karşı Bolivya
91
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
miz sempozyumda insanlar birbiriyle ilişkiler kurduğu, diğer ülkelerde neler yaşandığı, İstanbul’da su havzalarının neden korunamadığının tartışıldığı bir sempozyumdu.
Kasım ayından itibaren yapılan su zamları tıpkı diğer ülkelerdeki gibi tassarruf ve kıtlık
gerekçe gösterilerek yapıldı. Tasarruf ve kıtlık demek ciddi bir tehlike var demektir. Tasarruf ve kıtlık denildiğinde ender mallara uygulanan politikalar suya da uygulanacak
anlamına gelir. Dünyanın bir çok ülkesinde özelleştirmeler bu şekilde yaşanmış. Sadece üçüncü dünya ülkeleri diye tanımladığımız ülkelerde değil, İngiltere, Fransa, Güney
Afrika gibi yerlerde ciddi su savaşları yaşandı. Hani sürekli sorulan bir soru vardır. Su
savaşları yaşanacak mı? Evet su savaşları olacak ama halklar ve tekeller arasında yaşanacak” diye konuştu.
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
92
ve Hindistan’da boy veren direniş hareketlerini de anlattı. Semih Yüksel ise Türkiye’de
İSKİ’nin kurulmasıyla başlayan su ve atıksu yönetiminin, su iletim ve dağıtım hizmetlerinin özelleştirilmesi sürecini anlattı.
Tayfun Çınar, “kullanan öder” ilkesinin tarih öncesinde varolmadığı ve hak ilkesini ihlal
ettiğini söylediği konuşmasını, dünya ve Türkiye’den su hizmetlerinin sunumu ile ilgili örnekler vererek sürdürdü. 1989 yılına kadar İngiltere’de kullanan öder ilkesine göre
değil bir tür emlak vergisine bağlı olarak suyun faturalandırıldığını, bunun daha sonra özelleştirme furyası ile birlikte değiştiğini söyledi. Dikili’de 10 metreküpe kadar suyun ücretsiz verilmesinin bir sosyal belediyecilik örneği olduğunu söyleyen Çınar, “kullanan öder” ilkesinin reddedilmesi gerektiğini söyledi.
Fuat Ercan konuşmasında, “hak” ve “neoliberalizm” ilişkisinin detaylandırılması gerektiğini, hakkın her zaman mücadele ile kazanıldığını, Türkiye’de büyük sermaye
gruplarının artık su sektörüne de el attıklarını, bunun genişleme zorunluluğundan
kaynaklandığını ve bu süreçte uluslar arası sermaye ile bütünleşerek suyu metalaştıracaklarını söyledi. Bu sermaye gruplarının “suda çitleme harekatı”na hazırlık yaptıklarını
söyleyen Ercan, bunu yasal kılıfının hazırlıklarından bahsetti.
Beyza Üstün, Türkiye’de suyun çoktan ekonomik bir mal olarak görüldüğünü, birçok
uygulamanın yasal olmayan biçimlerde yapıldığını, sonradan yasal düzenlemelere girişildiğini söylediği konuşmasında, buna örnek olarak Bimtaş’a yaptırılan nazım planlarını, İSKİ’nin kuruluş ilkelerinin değiştirilmesini, bu bağlamda İstanbul’a Melen’den
su getirilmesini örnek gösterdi.
Panelin ardından soru cevap bölümü yapıldı. Panele TMMOB’a bağlı diğer odalardan,
Silivri çevre inisiyatifinden, Bakırköy Kent Konseyi’nden ve diğer kurumlardan da katılımcılar vardı.
22.06.2008 tarihinde Çorlu Su Yaşamdır Platformu’nun gerçekleştirdiği etkinliğe şubemizi temsilen katılan ÇMO İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Semra Ocak, suyun
ticarileştirilmesini, özelleştirilmesini amaçlayan su politikalarının sonuçları, dünyadaki uygulamaları ile ilgili olarak bir konuşma yaptı.
Basın açıklamasının ardında yaklaşık 70 kişinin katılımıyla bir bilgilendirme toplantısı yapıldı. Toplantıda; TMMOB İstanbul İKK Sekreteri Tores Dinçöz, Birleşik Metal İş
Sendikası Uzmanı Gaye Yılmaz, Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Mehmet Türkay,
Su Politik Çalışma Grubu’ndan Selim Yılmaz ve Çevre Mühendisleri Odası İstanbul
Şubesi’nden Semra Ocak söz aldı. Konuşmacılar suyun ticarileştirilmesini, özelleştirilmesini amaçlayan su politikalarının sonuçlarını, dünyadaki uygulamalarını ve bu sürece karşı halkın geliştirdiği mücadeleleri anlattılar. Bilgilendirmenin ardından salondan
söz alan katılımcılar, su politikaları ile ilgili olarak görüş ve önerilerini ilettiler.
ÇMO İstanbul Şube YK Başkanı Ö. Eylem Tuncaelli’den
Evrensel Gazetesi’e İstanbul’daki su sorunu hakkında görüş:
Suya yapılan son zammın tasarruf gerekçesiyle yapıldığını hatırlatan Çevre mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Eylem Tuncaelli, suyun asıl kullananların belli olduğunu söyledi. Belediyenin suyun tekrar kullanımına ilişkin önlem alması gerektiğini
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
TMMOB İstanbul İKK, daha önce aldığı; “suyun metalaştırılmasına, ticarileştirilmesine
karşı mücadele eden tüm yapılarla dayanışma” kararı doğrultusunda “Çorlu Su Yaşamdır Platformu”nun gerçekleştirdiği etkinliğe katılarak destek verdi. 22 Haziran 2008
Pazar günü, Çorlu meydanında yapılan basın açıklamasında söz alan TMMOB İstanbul İKK Sekreteri Tores Dinçöz, suyun özelleştirmesinin insan haklarına aykırı olduğuna vurgu yaptı. Basın metni Çorlu Su Yaşamdır Platformu temsilcisi tarafından okundu.
TMMOB İstanbul İKK, daha önce aldığı; “suyun metalaştırılmasına, ticarileştirilmesine
karşı mücadele eden tüm yapılarla dayanışma” kararı doğrultusunda “Çorlu Su Yaşamdır Platformu”nun gerçekleştirdiği etkinliğe katılarak destek verdi. 22 Haziran 2008
Pazar günü, Çorlu meydanında yapılan basın açıklamasında söz alan TMMOB İstanbul İKK Sekreteri Tores Dinçöz, suyun özelleştirmesinin insan haklarına aykırı olduğuna vurgu yaptı. Basın metni Çorlu Su Yaşamdır Platformu temsilcisi tarafından okundu.
93
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
94
vurgulayan Tuncaelli, işin yine ‘Ayşe Teyzeye’ kaldığını kaydetti. Melen Çayı Projesine
de değinen Tuncaelli, belediyenin günü kurtarmak adına projeler yaptığını ancak
bunlarında günü geldiğinde yok olduğunu kaydetti. Tuncaelli, “Elinizi yıkamayın, duş
almayın’ diyorlar Bu yapılanlar doğru değil. Bu su hakkını yok etmektir” dedi.
08.07.2008 tarihinde Çevre Mühendisleri Odası Bilim Danışma Kurulu Üyesi Prof. Dr.
Beyza Üstün, Habertürk Televizyonu’na İstanbul’daki su sorunu konusunda görüş bildirdi.
Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu Basın Açıklaması:
Emperyalizmin pazar kavgası-arayışı, son 3 yılda eğitimden sağlığa, doğal varlıklara,
sosyal güvenliğe, ulaşımdan, posta hizmetlerine kadar uzanmış ve insanlığın, yeryüzünün ve doğanın bütün değerlerini hızla metalaştırmaya başlamıştır.
Krizin şiddetlenmesiyle, başta Orta Doğu olmak üzere bütün doğal enerji koridorları emperyalistler arası paylaşımın konusu haline getirilirken; dünyamızda canlı hayatın sürmesinin en temel unsuru olan su bile alınıp satılan bir piyasa malı haline getirilmiştir.
Biz, aşağıda imzası bulunan kurum ve örgütler suyun bir piyasa malı gibi alınıp satılmasının yol açacağı belli başlı ve bugün öngörülebilen şu sorunlar üzerinde ortaklaştığımızı kamuoyuna duyuruyoruz:
İçme ve sulama suyu şirketlerinin yanı sıra inşaat, enerji, maden, gıda, kimya, metal, tarım- gıda ve daha pek çok endüstride faal olan tekeller ve onlarla işbirliği yapan yerel
yönetimler, su çıkarma, dağıtım, sulama sistemleri, hidroelektrik santraller ve baraj yapımı ihalelerinde hak talep etmeye başlamıştır.
Daha şimdiden dünyanın pek çok yerinde içme sularının dağıtımı özelleşmiş ve yoksul
halkların ciddi tepkileriyle karşılaşmıştır. Ülkemizde de bir kaç ilin su dağıtım şebekeleri özelleştirilmiş, Edirne örneğinde olduğu gibi paylaşım kavgaları artık gizlenemez
hale gelmiş, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı ırmakların bile kullanımının özel şirketlere devredileceğini açıklamakta sakınca görmemiştir.
Öte yandan suyun ticarileştirilmesi, özelleştirilmesi, metalaştırılması çabaları yalnızca yoksulların temiz suya erişim hakkını tehdit etmekle de kalmamakta, yeni baraj ve
santral inşaatları yüzünden dünya halklarını ve gelecek nesilleri mevcut su havzalarının tümüyle kaybedilmesi, havzalardaki canlı yaşamın ve gen kaynaklarının tahrip
edilerek ekosistemlerin sona ermesi, tarihi ve kültürel mirasın yok edilmesi gibi telafisi mümkün olmayan tehlikelerle karşı karşıya bırakmaktadır.
Suyun piyasaya açılmasının, ayrıca, bugüne kadar başta belediyeler olmak üzere su
dağıtımında çalışan bütün ücretlilerin istihdamını ve çalışma güvencesini tehdit eden
bir gelişme olacağı, dünyadaki su özelleştirme örneklerinden bilinmektedir.
Ayrıca, tarımdaki hızlı kapitalistleşme sürecinde tohum, gübre, akaryakıt vs. zorunlu
ihtiyaçlarını temin etme gücü bile kalmamış olan ve geçimlik tarımla yaşamını sürdürmeye çalışan milyonlarca köylünün tarımdan tamamen koparılması anlamına gelecek
olan suyun ticarileşmesinin diğer dolaysız ve dolaylı etkilerinin neler olacağı henüz
tam olarak öngörülememektedir.
Suyu satın almaya gücü yetmeyen milyonlarca köylü ve çiftçinin topraklarından kopa-
rılarak büyük kentlere zorla göç ettirilmesinin sonuçları, yığınsal işsizliğin ve sefaletin
doruğa çıkması, çarpık kentleşmenin en uç noktaya ulaşması ve dolayısıyla kentlerin
gecekondu mahallelerinde daha da çekilmez boyutlara erişecek olan suya erişim hakkı ihlalleriyle özetlenemeyecek kadar ağır ve yıkıcı olacaktır.
Su forumlarında; su kaynaklarının yönetimi için sorumlulukların geliştirilmesi ve sürdürülebilir uygulamalar vurgulanmakta, suyun ticarileştirilmesi konularında siyasi taahhüt teşvik edilmekte ve özellikle Bakanlar konferansı aracılığıyla su konusunun siyasi gündemin üst sırasına taşınmasının hedeflendiği bilinmektedir. Bugün petrol yüzünden savaşlar yapılmaktadır, yarın su savaş sebebi olacaktır. Dünya halklarının ortak malı olan su ve su kaynaklarının talan edilmesine ve sermayeye peşkeş çekilmesine izin verilemez.
Su kaynakları halkın malıdır. Alınıp satılamaz, ticarileştirilemez, halkın su kullanım
hakkı engellenemez.
Birleşmiş Milletler 1977 yılında suyun insan hakkı olduğu kararı almış, 1992 yılında suyun alınıp satılabilen bir meta olduğuna karar vermiştir. 1996 yılında oluşturulan Dünya Su Konseyi aracılığıyla çok uluslu şirketler ve özel sektör temsilcilerinin ülke politikacıları ve yerel yöneticileri ile işbirliği sonucu ‘su’ bütün dünyada talana açılmıştır.
Dünya Su Konseyinin gerçekleştirdiği Dünya Su forumlarının hepsinde Dünya Su Konseyinin amacı tüm dünyada ve ülkemizde tüm suların (su kaynaklarının, akarsuların,
göllerin, barajların, şehirlerin su dağıtımının) özelleştirilmesini amaçlamaktadır. Dünyadaki ve ülkemizdeki su politikalarının iyi izlenmesi ve gündemde olan özelleştirmelere tavır alınması amacındayız. 2009 yılında ülkemizde yapılacak olan Dünya Su Forumunu platform olarak teşhir ve protesto ederek özelleştirmeleri durdurmalıyız. Bunun
için güç birliği yaparak mücadele etmeliyiz.
Yukarıda aktarılan nedenlerden ötürü önümüzdeki dönemde en önemli toplumsal
mücadele konularından birinin “suyun özelleştirilmesi, ticarileştirilmesi ve metalaştırılması” konusu olacağı açık şekilde görülmektedir. 2009 yılının Mart ayında İstanbul’da
toplanacak olan ve suyun piyasalaştırılması sürecini hızlandırmayı amaçlayan 5. Dünya Su Forumuna karşı gereken cevabı vermek, ülke ölçeğinde güçlü ve kararlı bir birliktelikle mümkün olacaktır. Yine aynı nedenlerden ötürü biz, aşağıda imzası bulunan
kuruluşlar ve örgütler suyun özelleştirilmesine ve Dünya Su Forumunun Mart-2009’da
İstanbul’da bu süreci daha da hızlandırmak amacıyla düzenleyeceği toplantılara karşı
birlikte mücadele etmek için bir araya geldiğimizi duyuruyoruz.
15.07.2008 tarihinde ÇMO İstanbul Şubesi YK Sekreter Üyesi Hüseyin Uğur’dan
Milliyet Gazetesi’ne Sazlıdere Barajı’ndan şebekeye verilen su hakkında görüş:
Vatandaşları tedirgin eden bu suyun kaynağı olan ve İstanbul’un yedinci büyük barajı
konumundaki Küçükçekmece’deki Sazlıdere Barajı’nın suyu her geçen gün biraz daha
buharlaşıyor. Baraj göletinin büyük ölçüde kuruduğu görülürken, havza çevresinde
hiçbir koruma önlemi alınmaması dikkat çekiyor. Başıboş köpeklerin dolaştığı su havzasının kıyılarındaki bataklıklar çöplerle dolu. Havza suyunun rengi de oldukça bulanık ve koyu renkte. Baraj kapaklarının bulunduğu bölümde ise herhangi bir yetkili bulunmuyor.
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
Su, özelleştirildiğinde sermayenin aşırı kar hırsından dolayı mevcut durumundan daha
da sağlıksız hale gelecektir. Birçok hastalıkta aşırı artış olacaktır. Dünyada bu durumun
birçok örneği ile karşılaşılmaktadır.
95
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
96
İstanbul Çevre Mühendisleri Odası Genel Sekreteri Hüseyin Uğur, Sazlıdere Barajı’nda
kirliliğin bir süredir mevcut olduğunu belirterek, “Eğer şebekeden insanlara ulaşan su
kokuluysa yeterince arıtılmamış demektir. Çünkü içme suyu arıtma tesisini kokunun
giderilmesi için de kurarsınız. Belki bir günlük kullanımla risk oluşmayabilir. Ancak bu
durum o suyun iyi arıtıldığını göstermez” diye konuştu.
17.07.2008 tarihinde ÇMO İstanbul Şubesi Yönetim Kuluru Sekreter Üyesi Hüseyin
Uğur, Kanal 24 Televizyonu’na İstanbul’daki su sorunu hakkında görüş bildirdi.
19.07.2008 tarihinde ÇMO İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Ö. Eylem Tuncaelli,
Akşam Gazetesi’ne İstanbul’daki su sorunu hakkında görüş bildirdi.
21.07.2008 tarihinde ÇMO İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Ö. Eylem Tuncaelli,
Taraf Gazetesi’ne İstanbul’daki su sorunu hakkında görüş bildirdi.
ÇMO İstanbul Şubesi YK Sekreter Üyesi Hüseyin Uğur’dan Sol Gazetesi’ne
İstanbul’daki su sorunu ve Melen Çayı’ndaki kirlilik hakkında görüş:
ÇMO, Melen hakkında uyarıyor
Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şube Sekreteri Hüseyin Uğur, İSKİ’den yapılan
“Melen’in arıtılabileceği” açıklamasının su kaynaklarının kirletilmesi gerçeğini örtemeyeceğini ve Melen gibi kirlilik derecesi yüksek suların arıtılması için gerekli yatırımın
oldukça yüksek maliyetli olduğunu söyledi. Uğur, “suda kolibasilinin olmaması diğer
bakterilerin (bunlar patojen de olabilir) olmayacağı anlamına gelmez. Patojen bakteriler genellikle kolibasiliden daha dayanıklıdır” derken diğer toksik ve kanserojen maddelerin varlığına da dikkat çekti.
Uğur, İstanbul’da özellikle yaz aylarında kaynaklarda su oranının azalmasına değinerek, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin “yönetsel yetersizliği”ne işaret etti ve Melen suyunun Doğu Marmara’nın yerleşim olan bölgelerinin önemli bir bölümünün su kaynağını tükettiğine dikkat çekti. Melen Suyu Projesi’nin sadece “içme suyu projesi” olarak
düşünüldüğünü, İstanbul’un içme suyu ihtiyacının karşılanması için Bulgaristan sınırından Düzce’ye kadar birçok kaynağın aktarıldığını söyleyen Uğur, o bölgelerin ekolojik dengesinin bozulduğunu ve yaşam kaynaklarının kurutulduğunu dile getirdi.
Su özelleştirmelerinin halk sağlığı açısından Latin Amerika, Afrika ülkelerinde olduğu
gibi, İngiltere gibi gelişmiş ülkelerde de sorunlar yarattığını vurgulayan Uğur, piyasacı yaklaşımların özellikle 2009 Mart ayında İstanbul’da düzenlenecek olan Dünya Su
Forumu’nda öne çıkacağını söyledi.
İstanbul Şubesi YK Başkanı Ö. Eylem Tuncaelli’den Özgür Radyo’ya İstanbul’daki su sorunu ve Melen Çayı’ndaki kirlilik hakkında görüş bildirdi.
Basın Açıklaması: İstanbul Büyükşehir Belediyesi Halk Sağlığı Konusunda Sorumlu
Davranmalıdır!
İstanbul halkı, su kaynaklarının yönetiminde yaşanan politikasızlık, yasa ve yönetmelikler eliyle su kaynaklarımızın yok edilmesi sebebiyle sağlıklı, güvenli suya erişim hakkından mahrum kalmaktadır. Halkın sağlıklı bir çevrede yaşamasını sağlamakla görev-
li yerel ve merkezi yönetimler, halk sağlığı ve ekosistemlerin bütünlüğünü koruma görevlerini hiçe saymakta, gündelik çözümleri ve reklamcı uygulamaları ile gün geçtikçe
daha fazla tartışma yaratmaktadırlar.
97
Bu tartışmaların son örneği de bilimsel otoritelerin ve kamuoyunun tepkisini uzun süredir çekmekte olan Melen Suyu üzerinden yürümektedir.
Melen Projesi, İstanbul’un su sorununu çözmek vaadiyle bir reklam kampanyası gibi
kamuoyuna sunulmuş ancak daha su İstanbul’a verilmeye başlanmadan başka çevre
sorunları yaratmaya başlamıştır. Melen’den gelen isale hattı, İstanbul’un su kaynaklarını besleyen ve temiz tutan kuzey kuşaktaki ormanların tam ortasından geçmiş, ciddi
miktarda orman varlığı yok edilmiştir.
İstanbul’un su sorununu çözmek adına ekosistemlerin bütünlüğü göz ardı edilerek,
hem Melen Havzası’nda yaşayan insanlar hem de ekosistemin diğer bileşenleri gelecekteki bir susuzluk tehlikesi ile karşı karşıya bırakılmaktadırlar.
Melen Sistemine dahil olan derelerin ciddi miktarda kirliliğe maruz kaldığı artık bilinmektedir. Su Kirliliği Kontrol Yönetmeliği’ne göre arıtılsa dahi içme ve kullanma suyu
rezervuarına atıksu deşarj edilemezken Düzce ilinin evsel atıksular ve endüstriyel tesislerden gelen atıksular arıtılmadan deşarj edilmekte, su havzasının yakınlarında vahşi çöp toplama alanı bulunduğu yerini korumaktadır.
İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi ise Melen Suyu’ndaki kirlilik için yalnızca “arıtma
tesisi çıkışında kolibasili bulunmamaktadır” şeklinde bir açıklama yaparak konuyu geçiştirmiştir. İSKİ “suda koliform yoksa güvenlidir” şeklinde bir yanlışı savunmaktadır.
Oysaki İSKİ’nin ölçümünü yaptığı e. coli (Escherichia coli) bakterisi hastalık yapan bir
tür değildir. Ancak ölçülmesi kolay olduğundan suda diğer bakteri türlerinin bir göstergesi olarak kullanılmaktadır. Birçok patojen bakteri türünün e. coli’den daha dayanıklı olduğu bilinmektedir. Bu durumda e. coli sayısının sıfır olması suyun mikrobiyolojik açıdan istenen kalitede olduğunun bir göstergesi değildir ve o suyun hastalık yapıcı bakteri taşımadığı anlamına gelmemektedir. Üstelik de evsel atıksu deşarjının söz
konusu olduğu bir kaynakta “kolibasili yoktur” diyerek insanları teskin etmeye çalışmak sorumlu bir anlayış değildir.
Ayrıca suyun mikroorganizma içermemesi o suyun temiz ve güvenle içilebilir olduğu
anlamında da gelmemektedir. Endüstriyel deşarjın olduğu bir su kaynağında diğer zararlı, kanserojen kimyasalların, ağır metallerin varlığı da araştırılmalıdır.
Su kaynakları yönetimi “bırakalım kirlensin, nasıl olsa her su arıtılabilir” anlayışıyla yapılamaz. Bilindiği üzere İSKİ, maliyetleri öne sürerek suya sürekli zam yapmaktadır.
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
İstanbul Büyükşehir Belediyesi İstanbul’da yaşanan su sorununu küresel ısınmaya havale etmektedir. 2 yıllık kurak bir dönemin yağış miktarında bir azalmaya sebep olduğu kabul edilebilir ancak bu açıklamanın su kaynaklarına dönük ihmallerin ve yanlışların üstünü örtmeye dönük olduğu da ifade edilmelidir. İstanbul’da su sorunu konuşulurken ilk tartışılması gerekenler havza alanlarının yerleşime açılması, su kaynaklarının
atık deşarjlarına maruz kalması, sürekli gündemde tutulan 3. Köprü ve bağlantı yolları ile şehrin kuzeye doğru büyütülmesi, Orman Yasası’nda yapılan değişiklik ve Turizm
Teşvik Yasası ile orman alanlarının tahribinin önünün açılması olmalıdır. Havzalardaki
su miktarı ve kalitesine dair yaşanılan sorunların birincil nedenleri bunlarken; failin küresel ısınma gibi gösterilmesi doğru değildir
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
98
Arıtma da bu maliyetlerden birisidir; faturası yine halka kesilecek ve insanların sağlıklı
ve güvenilir suya erişimi bir kez daha ekonomik nedenlerle gasp edilecektir.
Kirletene ceza kesiyor olmak da kirlenmenin önüne geçilmesini sağlamayacaktır. Asıl
olan su kaynağının kirlenmeden korunmasıdır. Bu haliyle Melen örneği kötü bir su yönetimi ve plansızlığının örneğidir. Su kaynaklarımız gelecek nesillerin ve ekosistemin
varlığını sürdürebilmesi için koşulsuz korunmalıdır.
Basın Açıklaması: Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu
Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformunun bileşenleri olarak TBMM’de devam
eden ve en temel yaşam hakkı olan suyumuzu şirketlerin emrine tahsis etmeyi hedefleyen yasa tasarısı görüşmelerini protesto ediyor ve;
1- Suyun sadece paraya ve güce sahip olanlar tarafından ulaşılabilecek, alınıp satılabilen bir mal haline getirilmesine
2- Bu nedenle, evlerimize kontörlü su sayaçları takılmasına ya da suya erişimin piyasa fiyatlarına endekslenmesine
3- Su havzalarına yapılaşma izni verilmesine
4- İnsani ihtiyaçları gidermek için gerekenden daha fazla su ve enerji kullanımı adına
nehirlerimiz üzerine yüzlerce baraj yapılmasına
5Geçimlik tarımla uğraşan milyonlarca küçük çiftçinin tohum, gübre, mazotun
ardından şimdi de suyu piyasa fiyatları üzerinden satın almak zorunda bırakılmasına
6Sularımızı kirleterek ülkede ve dünyada temiz su kıtlığına yol açan şirketlerin
kıtlığın bedelini halklara yüklemeye kalkışmalarına
7- Kamu tarafından finanse edilen su yatırımlarının özelleştirmeye açılarak ticarileştirilmesine ve gelinen son ekonomik çıkmaz nedeniyle de görüldüğü üzere tekrardan
firmaların kurtarılması doğrultusunda halkın katmerli soyulmasına
İzin vermeyeceğimizi ve karşı mücadelemizin geniş halk kesimlerini kucaklayarak devam edeceğini kamuoyuna duyuruyoruz.
TBMM’de görüşülerek 17,5 milyon bütçesi ile kabul edilen 5. Dünya Su Forumu’nun
yaşam hakkımıza nasıl ve neden göz diktiğini merak eden yurttaşlarımızı, Platformumuz tarafından 8-9 Kasım tarihlerinde İTÜ-Taşkışla’da düzenlenecek uluslar arası konferansa katılmaya çağırıyoruz. “Gelin hep birlikte suyun özelleştirildiği diğer ülkeler-
de yaşanan yıkıcı gelişmeler ile dünyada ve ülkemizde bu saldırılara karşı örgütlenen
toplumsal direnişleri birebir mücadeleyi yürüten hareketlerin kendilerinden öğrenelim” diyoruz.
“Küresel ısınma ve iklim değişikliğini bahane ederek su üzerinde oynamakta olduğunuz bu oyuna daha fazla izin vermeyeceğiz”
Dünyada su hakkı için mücadele eden diğer örgütlerin sesleriyle dünya ölçeğinde genişleyerek devam eden “Mavi Ekim” zincirinde buluşan sesimiz, şimdi,eskisinden çok
daha gür;
Gücümüz, ülke ve dünya düzeyindeki birliğimizden ötürü artık çok daha kararlı ve dinamik.
Mavi Ekim hareketi ilk kez Uruguay halkının 31 Ekim 2004’te anayasa değişikliği için
sandık başına gitmesiyle başladı. Halkın ezici çoğunluğunun oyları sonucunda Uruguay anayasası, suyun bütün ülke halkına temel kamusal bir hak olarak sağlanmasını ve
halka su dağıtımının hiçbir koşulda şirketlere devredilmemesini güvence altına alacak
şekilde değiştirildi.
Türkiye Suyun Ticarileşmesine Hayır Platformu olarak bizler, ülkemiz ve dünya halklarını temel haklar etrafında birleşik bir mücadele örgütlemeye, Mavi Ekim’i Türkiye’de
de başarmaya çağırıyoruz.
Mavi Ekim Uruguay’dır, Çin’dir, Ekuador’dur, İspanya’dır, G.Afrika’dır
Mavi Ekim Türkiye’dir
Mavi Ekim bütün dünyadır…
8-9 Kasım tarihlerinde İTÜ Taşkışla’da “5. Dünya Su Forumuna Karşı Uluslararası Hazırlık Toplantısı’ düzenlendi, Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi adına Emine Girgin “Su ve Yerel Hizmetler” başlıklı bir sunum gerçekleştirdi.
Dünya Su Forumu’na karşı yapılan hazırlık toplantısında katılımcılar, suyun özelleştirilmesi halinde yoksul halkın suya erişiminin engelleneceğini belirttiler. 5. Dünya
Su Forumu’na karşı Alternatif Dünya Su Forumu’nu örgütlemek ve suyun özelleştirilerek metalaştırılmasına karşı toplumsal muhalefeti örgütlemek için oluşturulan Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu, uluslararası su örgütlerinin de katılımıyla İTÜ
Taşkışla’da bir toplantı gerçekleştirdi. İki gün süren toplantı, yapılan tartışmaların ve
sunumların ışığında ortaya çıkan sonuç bildirgesiyle sona erdi.
Sendikalar, meslek odaları, dernekler ve siyasi partilerin bir araya gelerek oluşturduğu
Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu’nun organize ettiği 5. Dünya Su Forumu’na
karşı hazırlık toplantısında katılımcılar, 2 gün boyunca su hakkı, Türkiye’deki ve dünyadaki su politikaları, suyun ticarileştirilmesine karşı neler yapılabilir, gibi konu başlıkları
üzerinde tartışmalar gerçekleştirdi.
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
Bizler, başta, Hükümetler, Dünya Su Konseyi ve onun Forumu, Dünya Ticaret Örgütü ve
Dünya Bankası ardından da suyu bir insan hakkı olarak tanıdığını ve herkesin suya erişim hakkına sahip olduğunu sürekli tekrarladığı halde bu hakkın nasıl kullanılacağına
hiç değinmeyerek dünya halklarını yanıltmaya çalışan Birleşmiş Milletler olmak üzere
sularımız üzerinde hak iddia eden bütün şirketleri ve kurumları uyarıyoruz:
99
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
100
Su yaşamdır
Dünya Su Forumu’nun yapıldığı tüm ülkelerde ülkenin yeraltı ve yerüstü kaynaklarının
özelleştirilerek su hakkının piyasanın emrine verildiği belirtilen konuşmalarda, “Su sadece insan hakkı değil bütünüyle bir yaşam hakkıdır” denilerek, su hakkının üzerinden
ticaret yapılamayacağı ifade edildi.
Türkiye’nin 2002 yılındaki verilere göre temiz su bakımından dünyada 41. sırada yer
alırken, 2005’te ise 142. sıraya gerilediği ifade edilen açıklamalarda, Türkiye’nin 1500
metreküp ile su fakiri ülkelere yakın olduğu aktarıldı. Hükümetin ve yerel yönetimlerin
suyun ticarileşmesi için hazırladıkları raporda özelleştirme ile su fiyatlarının artacağını
kabul ettiği belirtilen açıklamalarda, forumun asıl amacının yoksul halkın suya erişiminin engellenmesi olduğu belirtildi.
“Su Yaşamdır” başlığı altında gerçekleştirilen toplantının birinci gününde suyun sağlıkla, emekle, tarımla ve enerjiyle olan ilişkisi ve Türkiye’deki su politikaları üzerinden
sunumlar ve tartışmalar gerçekleştirildi.
Kaynaklar tükeniyor
Türkiye’de su ihtiyacının her geçen gün arttığı, buna karşılık sermayenin kâr hırsı yüzünden su havzalarının korunmaması nedeniyle kaynakların her geçen gün tükendiği
ifade edildi. Suyun ticarileştirilmesinin tarımla geçinen köylüye darbe indireceği ifade
edilen konuşmalarda, bunun uygulamasının ilk ayağının kontörlü sayaçlar olduğu aktarıldı. Uygulanan tarım politikaları nedeniyle gübresinin, mazotunun parasını zor karşılayan çiftçinin, tarlasına takılan kontörlü sayaçlarla suyu kullanmadan bedelini peşin
ödemek zorunda kalacağı ifade edildi. Kontör parasını ödeyebilmek için bankalardan
kredi alacak olan çiftçinin aldığı krediyi ödeyememesi durumunda toprağını kaybetmekle karşı karşıya kalacağı ifade edilerek tehlikenin boyutuna dikkat çektiler.
İstanbul’un göbeğinde susuz kalan Sarıyer Maden Mahallesi’nden, Armutlu’dan,
Allianoi’den, Hasankeyf’den gelerek toplantıya katılan katılımcılar, su hakkı ve baraj
yapımına karşı verdikleri mücadelelerini aktardılar. Belediye ve İSKİ’nin gecekondulara
hizmet yasağı var diyerek yoksul vatandaşa su vermediğini, ancak yanı başındaki kaçak villalara hizmet götürdüğünü ifade eden katılımcılar, Su Forumu’nun kimlere hizmet ettiğinin belli olduğunu söylediler. Konuşmacılar, Munzur’un üzerine yapılmak istenen barajların, eşsiz bir doğaya sahip Munzur’un doğasını tahrip edeceğini ve ender
rastlanan hayvan türlerinin yok olmasına sebep olacağını belirterek Munzur Vadisi’nin
yok edilmesine karşı mücadeleye devam edeceklerini söylediler.
İtalya’da yerel su mücadelelerinin hepsini kazandıklarını ifade eden Renato di Nicola
da, bu süreçte başka hareketlerle birlikte mücadele etmenin önemini kavradıklarını
ifade ediyor. Nicola, kaynakları ele geçirmek isteyen su tekellerinin tek bir ülkede faaliyet göstermediğini, çok uluslu şirketler olduğunu ifade ederek buna karşı mücadelenin de aynı şekilde uluslararası düzeyde örgütlenmesi gerektiğini belirtti. İtalya’da 300
örgütün içinde yer aldığı Su Hareketi Forumu kurduklarını ve su hakkı için mücadele
eden hareketleri birleştirdiklerini aktardı.
‘Dünya Alternatif Su Forumu’ İstanbul’da toplanıyor
TMMOB’un öncülüğünde kurulan “Suyun Ticarileştirilmesine Hayır” Platformu, 2009
yılının Mart ayında İstanbul’da yapılacak olan 5. Dünya Su Forumu’na karşı “Dünya Alternatif Su Forumu” düzenleyecek.
Konuyla ilgili dün yazılı bir açıklama yapan TMMOB Genel Başkanı Mehmet Soğancı, sağlıklı ve güvenilir suya erişmenin bir insan hakkı olduğunu belirterek, “Su gibi bir
toplumsal değerin, hayatın vazgeçilmez unsurunun, küresel su şirketlerinin kâr hesaplarının insafına terk edilmesi düşünülemez” dedi. Çok uluslu şirketler ve Dünya
Bankası’nın (DB) görüşlerinin ağır bastığı Dünya Su Konseyi’nin düzenlediği 4. Dünya
Su Forumu’nun, suların özelleştirilmesine yoğun tepki gösterilen Meksika’da gerçekleştirildiğine dikkat çeken Soğancı, 5. Dünya Su Forumu’nun 2009 yılının Mart ayında
İstanbul’da gerçekleştirilmesinin “tesadüf olmadığını” vurguladı.
Dünya Ticaret Örgütü ve DB gibi kuruluşların, Türkiye’nin içinde olduğu mali durumu
kullanarak, suların özelleştirilmesi için baskı yapacağını belirten Soğancı, özelleştirmeler sonrası üzerine kâr eklenecek su ücretinin, halkın bu temel hakka ulaşmasını
güçleştireceğini ifade etti. Acil çözümler yerine kamu yararına yönelik akılcı çözümler üretilmesi gerektiğini dile getiren Soğancı, İstanbul’da düzenlenecek Dünya Su
Forumu’na karşı, “su ve suya bağlı hizmetlerde çevre ve insan esas alınarak suyun mülkiyeti ve hizmetlerinin kamuda kalmasının sağlanması” amacı ile “Dünya Alternatif Su
Forumu” gerçekleştirileceğini bildirdi. Emek ve meslek örgütleri, siyasi partiler, dernek
ve platformdan oluşan 38 kurumun, bir araya gelerek “Dünya Alternatif Su Forumu”nu
gerçekleştirmek üzere “Suyun Ticarileştirilmesine Hayır” Platformu’nu oluşturduklarını
aktaran Soğancı, “Ülkemizi laboratuvar gibi kullanıp, özel sektöre dayalı su sistemlerini
ülkemize dayatmaya çalışanlara, alternatif etkinliklerle cevap vereceğiz” dedi.
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
Toplantının ikinci günündeyse Güney Afrika, Filistin, Endonezya, Almanya ve Kanada
gibi kendi ülkelerinde suyun ticarileştirilmesine karşı mücadele veren katılımcılar, su
hakkı için kendi ülkelerinde verdikleri mücadelenin deneyimlerini paylaştılar.
Filistin Su Mücadelesi adına toplantıya katılan Saleh Rabi, Filistin, Suriye, Lübnan, Ürdün ve İsrail’in tek su kaynağının Şeria Nehri olduğunu dile getirdi. Rabi, suyun yüzde
60’ını İsrail’in tükettiğini ifade etti. Gazze halkının yüzde 60’ının suyla ilgili hastalıklara yakalandığını belirten Rabi, İsrail’in kendilerine iki boru ile su vermeyi teklif ettiğini, karşılığında da ‘yeraltındaki, yerüstündeki ve yağmur sularına dahi elinize sürmeyeceksiniz’ dediğini aktarıyor.
101
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
102
5. Dünya Su Forumuna Karşı Hazırlık Toplantısı Sonuç Deklarasyonu
Bizler, Türkiye’de ve dünyanın çeşitli ülkelerinde suyun ticarileşmesine karşı mücadeleler yürüten örgütler olarak, Mart ayında İstanbul’da yapılacağı duyurulan 5. Dünya
Su Forumuna karşı eylem ve etkinliklerimizi ortaklaştırmak için 8-10 Kasım 2008 tarihlerinde İstanbul’da bir araya geldik.
Toplumsal yaşamın ayrılmaz bir bileşeni olarak su, kapitalist devletler de dahil olmak
üzere hiç kimsenin ya da kurumun mülkiyetine terk edilemez. Bilinmesi gerekir ki su,
insanlığın da parçası olduğu doğaya aittir. Aynı nedenden ötürü, bizler, suyun bitkiler, hayvanlar ve insanlar tarafından nasıl ve hangi koşullar altında kullanılacağının “seçilmişler” ya da “özel çıkar sahipleri” ya da suyu sermaye birikimi için talep edenler tarafından değil, yalnızca yaşamak için savunanlar tarafından belirlenmesini talep ediyoruz.
Yine bu nedenle bize göre su konusunda hak ve söz sahibi olanlar:
Para ve güç sahipleri ile suyu alıp satılabilir bir mal olarak görenler değil; suyu beslenme, temizlik ve hijyen gibi temel yaşamsal ihtiyaçları için talep eden, Türkiye ve
dünyada temiz suya erişimi olmayan İstanbul’da Maden mahallesi, Urfa’da Suruç ve
İstanbul’daki Küçük Armutlu vb. yerlerde yaşayan milyonlarca insan;
Suyun şebekeler üzerinden dağıtımı işinde çalışan ücretliler ve onların sendikaları,
meslek örgütleri
Binlerce dekarlık arazilerde endüstriyel tarımla sermaye birikimlerini hızlandıranlar
değil; doğayla barışık, toprağı tüketmeden tarım yapanlar;
Binlerce ton temiz suyu üretim süreçlerinde kirlettikten sonra atık suları tekrar doğaya
boşaltarak bütün su kaynaklarını tehdit edenler değil,
Tarımı kapitalistleştirerek değişim değeri üreten şirketler değil; toplumsal ihtiyaçları
gidermek için kullanım değerleri üreten çiftçiler,
Üretim süreçleri, doğayı ve yaşamı gözetecek şekilde suyu yeniden kullanacak, süreç
kontrolleri gibi atık azaltma tekniklerini uygulayacak olanlar
Kuruluş aşamasından başlayarak bütün aşamaları yalnızca ve doğrudan ilgili halkların demokratik yönetim, gözetim ve denetiminde olacak toplumsal üretimin gerçek
sahipleri;
Kapitalist üretim modelinin dayattığı enerji yoğun üretim teknolojileri aşılmadıkça,
iletim ve dağıtımda alınacak önlemlerle kayıp ve kaçaklar ortadan kaldırılmadıkça
enerji darboğazı içinde bulunulduğu aldatmacasıyla, başta sınır aşan nehirler olmak
üzere, bütün akarsularımızı enerji üretmek bahanesiyle barajlarla doldurmaya kalkışanlar değil;
öncelikle Munzur, Hasankeyf ve Karadeniz dereleri olmak üzere bütün akarsularımızın
-sınırın hangi tarafında olursa olsun- akışı boyunca beslediği topraklarda on yıllardan
beri doğaya zarar vermeden yaşamayı başarmış
halklardır.
Yukarıda sayılan nedenlerden ötürü bizler,
Suyun ticarileştirilmesine hizmet eden ve “kullanan-kirleten öder” ilkesine dayanan
politikaların doğayı koruması mümkün değildir. Sermayeyi kollayan ama canlıların
suya erişimini sınırlayan bu tür politikaları kabul etmiyoruz
Evlerimize takılmaya başlanan kontörlü su sayaçları ve suyun maliyetini aşan fiyatlarla topluma verilmesi kabul edilemez. Çünkü yaşam için gereken su ticari bir mal değil,
bir haktır. Suyun bir hak olduğunu kabul ettiğini, ancak, bu hakkın kullanılabilir hale
gelmesi için gereken maliyetin halklara yüklenmesini öne süren Dünya Su Forumuna
da bir çift sözümüz var:
Başta su olmak üzere toplumsal emeğin ürünlerini, karşılanmayan tek bir ihtiyaç kalmayacak bir şekilde dağıtmayı bilmiyorsanız, bu işi bilenlere, yani bütün zenginlikleri üreten emeğe bırakın.
Duyuruyoruz:
Suyun ve enerjinin ticarileştirilmesi amacıyla kurulan ve kurulacak olan tüm barajların
yapılmasına karşıyız. Özellikle, tüm dünya halklarının ortak toplumsal kültürel mirasının vazgeçilmez unsurları olan Munzur, Hasankeyf ve Karadeniz bölgeleri ile ilgili projelerin derhal durdurulması için dünyadaki diğer su hareketleri ile birlikte yürüttüğümüz mücadeleleri genişleterek devam ettireceğiz.
Suya erişimi olmayan halkların yıllardır çekmekte olduğu insanlık dışı uygulamalara
son vermek için, doğaya zarar vermeyen teknoloji ve buluşların uygulamaya konması için mücadele edeceğiz.
Bütün su havzalarının koruma altına alınması ve mevcut havza işgallerine son verilmesi için çalışacağız.
Yaşamlarını geçimlik tarım yaparak sürdüren küçük çiftçilerin, sulama kanallarına takılan kontör bedelleri altında bir kez daha ezilmesine seyirci kalmayacağız. Akarsuları, gölleri, göletleri şirketlere teslim ederek, sadece parası olan çiftçilerin suya erişimine neden olacak olan su özelleştirmelerine göz yummayacağız.
Suya ulaşamayanların, “sizi suya kavuşturacağız” benzeri söylemlerle aldatılmalarına
izin vermeyeceğiz. Dünya Su Forumunun tek derdinin suyun bir piyasa malı haline
getirilmesi olduğu gerçeğini halklarla paylaşacağız. Suya ulaşamayan halkların yıllardır çekmekte olduğu insanlık dışı uygulamalara son vermek için mücadele edeceğiz.
Belediyelerin su hizmetlerinde görevli ücretlilerin işsizleştirilmesine ve güvencesizleştirilmesine karşı, ortak örgütlenmeler yoluyla mücadele edeceğiz.
103
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
Bütün dünyanın derin ve etkilerinin yıllarca devam edeceği belirtilen bir ekonomik
bunalımdan geçtiği bugünlerde, Türkiye Hükümetinin Mart 2009’da yapılacak 5. Dünya Su Forumu toplantıları için 17.5 milyon Euro bütçe ayırmasını kabul etmiyor, bunu
düzenleyen yasanın derhal iptal edilmesi için sonuna kadar mücadele edeceğimizi
duyuruyoruz. Mali disiplinden ve krizden dem vurup her zaman olduğu gibi yoksullar ve emekçilerden fedakarlık isteyen ülke yöneticilerine sesleniyoruz: Dünya Su Forumu gibi, sadece kapitalist sınıfın yararına olan faaliyetlerin bedelinin halklara ödettirilmesini reddediyoruz.
104
Suyun ticarileşmesi sonucunda toplumsal ölçekte artacak zehirlenme, bebek ölümleri, salgın hastalıklar ve sakat doğumlar benzeri sağlık riskini önlemek amacıyla, ticarileşme sürecini bizden önce yaşayan ülkelerin örneklerini daha yakından izleyecek, gecikmeden toplumla paylaşacağız.
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
Söyleşi: Tahir Öngür ile Su Politikaları ve Su Üzerine Oynanan Oyunlar
Söyleşiye en genel anlamda ülkemizde uygulanan özelleştirme politikalarından bahsederek başlanırken, etkinliğimize adını veren “su” gündemine geçilerek su üzerine oynanan oyunlar hem ülkemizden hem de diğer ülkelerden örnek verilerek açıklanmaya
çalışıldı. Karşılaştırmalı bir şekilde suyun özel şirketler tarafından yönetildiğinde nasıl
sorunlarla karşılaşıldığı, şu anki mevcut kamu yönetiminde nasıl yönetildiğine değinildi. Özelleştirmelerin meydana geldiği başta Latin Amerika ülkeleri olmak üzere halkın nasıl bir mücadele vererek suyun özelleştirilmesine karşı geldiği konuşuldu. Soru
cevap kısmıyla zenginlik kazanan söyleşide en çok merak edilen Latin Amerika’nın bir
kısmında su yönetimini eline geçirmiş halkın nasıl bir uygulamayla suyu yönettiğiydi.
Bu konuda elimizde yeterli bilginin olmadığı ancak yeterli bilgiler toplanılarak Türkçeye çevrilmeye çalışıldığı öğrenildi. Suya dair oynanan oyunlar karşısında tepkisiz kalınmaması gerektiğine değinilerek Alternatif Dünya Su Forumu örgütlenme sürecinde
de öğrenci komisyonları olarak aktif rol almamız gerektiği vurgulandı ve etkinliğimize
son verildi.
“New strategies for obtaining the right to water” Konferansı:
Toplantının birinci gününde, Milano Barış Konseyi temsilcisi, AB-Parlamentosu İklim
Değişikliği Komitesi’nden bir parlamenter, Dünya Su Sözleşmesi İtalya Komitesi’nden
Emilio Molinari, Bolivya’nın İtalya Büyük Elçisi, İtalya Dış İşleri Bakanlığından eski bir
bakan yardımcısı, Kalkınma İşbirliği Genel Başkanlığı’ndan Çevre Koordinatörü, Avrupa Su Kampanyası’ndan Marco Job, İtalyan Forumundan Renato Di Nicola, Avrupa Su Networkünden Martin Pigeon, Afrika Su Networkleri Platformundan Sekou Diarra, Ekvator-Su Kaynakları Savunma Hareketlerinden Dennis Garcia, Diyarbakır/Yenişehir Belediye Başkanı Fırat Anlı, Uruguay Red-VIDA’yı temsilen Marta Cunetti tarafından sunuşlar yapıldı.
Sunuşlarda ortaklaşılan görüşler:
Suyun temel bir kamu malı olduğu
Son dönemde pek çok belediyenin suyu özel şirketlerden geri aldığı, bunların önemli
kazanımlar olduğu, halkın su konusundaki bilincinin artmasına yardım ettiği
Su kültürünün giderek yaygınlaştığı
Avrupa’da bazı devletlerin suyu bir insan hakkı olarak anayasalarına geçirmekte olduğu; buna karşın AB Komisyonunun Bolkestein gibi kamusal hizmetleri yok sayan bir
yönergeyi uygulamaya koyduğu;
Ancak, Birleşmiş Milletler’in bu konudaki önergeyi iki yıl erteleyerek 2011 yılına bıraktığı; bunun da esas olarak ÇUŞ’lerin BM içersinde çok etkili olmalarından kaynaklandığı
Avrupa ve ABD’de su networklerinin kurulduğu, Asya’da da kurulma yolunda olduğu
Dünya Su Konseyi WWC ile Dünya Su Forumu WWF’de çok uluslu şirketlerin en üst düzeyde etkili olduğu;
105
İçinden geçmekte olduğumuz krizde özel sektör borçlarının devletlerin sırtlarına yıkılmaya çalışıldığı; bütün bu yaşananların küreselleşmenin başarısızlığından kaynaklandığı ve bunun aynı zamanda demokrasi krizi olduğu; bugün artık hakların ve siyasetin
bile özelleştirildiği bir noktaya doğru gelindiği;
İtalyan Su Forumunun anlatıldığı bölümde, Forumun 2006 yılında kurulduğu; İtalya’da
bazı kentlerin su dağıtım hizmetlerinin Fransız şirketlere verildiği, diğer bazı bölge ve
kentlerde kamu-özel işbirliğinin uygulandığı; diğerlerinde ise su yönetiminin hala kamunun elinde olduğu, bazı İtalyan su şirketlerinin de bu pastaya göz diktiği, tek başına “kamusal” olanı talep etmenin yeterli olmadığı, halkın su yönetimine gerçek katılımının sağlanmak zorunda olduğu; İtalyan su forumunun amacının ülkedeki su yasalarını değiştirmek olduğu; bunun için halktan imza toplandığı, büyük yürüyüşler düzenlendiği; su hareketlerinin artık ofensif bir tutum almak zorunda olduğu; toplam 7000
ailenin suyun özelleştirilmesini reddettiğini ve “biz halkı temsil edecek insanları göreve getirdik, şirketleri temsil edenleri değil” dediğini, Berlusconi’nin su hareketlerinin
başarıya ulaşamadığını iddia ettiğini fakat İtalyan su forumunun bunun böyle olmadığını ispatladığı, millet vekilleriyle toplantılar düzenlediği, İtalyan hareketlerinin kendi
mücadelelerini uluslararasılaştırmak gibi bir geleneğinin bulunmadığını ama bunun,
Mart 2009’da İstanbul’la birlikte değişeceği ve pek çok aktivistle birlikte İstanbul’da
olacağı, ayrıca, sendikalı olup olmadığına bakmaksızın su hizmetlerinde çalışan işçileri de bu mücadeleye dahil edeceklerini belirtti.
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
AB Parlamentosu tarafından çıkarılan dokümanların AB Komisyonu tarafından onaylanmasa bile Latin Amerika halklarının işine yaradığı, su konusunun AB Parlamentosu gündemine ilk kez bu sonbaharda dahil edildiği; Fakat AB tarafından hazırlatılan İklim Değişikliği Paketinin bir avantaj olarak görülmesi gerektiği; bu pakete bile pek çok
AB hükümetinin muhalefet etmekte oluğu; bu pakette bio-fuel yakıtların yenilenebilir enerji kaynağı olarak sunulduğu; AB Parlamenterlerinin bir kısmının –ekolojik emperyalizme karşı- bu paketin en sonuna suyun bir hak olarak eklenmesini umdukları;
Devletlerarası işbirliğinin çerçevesinin, yerel karakteristikleri, insani gelişim faktörünü,
suyu ve enerjiyi de içerecek şekilde genişletilmesi gerektiği; su yönetiminin ideolojik değil, somut bir mesele olduğu; su kıtlaştığı için her zamankinden daha fazla ortak mal olarak kabul edilmesi gerektiği; insan hakları evrensel bildirgesinde su hakkına hala yer verilmediği; Bugün Belçika’da bile parası olmayan yoksul halka su verilmemeye başlandığı; gerçekte suyu en kıt olarak Afrika’nın bile başka ülkelere verecek kadar suya sahip olduğu, fakat, şu anda örneğin Mali’de toplumun hakları ile suyun bir
meta olarak pazarlanması arasında ciddi bir çatışma yaşandığı, Mali halkının anayasada su konusunda yapılmaya çalışılan değişikliği reddettiği ve bu mücadelede bir kişinin öldüğü; Yunanistan’da ise 30 yıl öncesine kadar yer altı sularında hiçbir sorunun
bulunmadığı fakat 20 yıl kadar önce ülkeye akmaya başlayan AB fonları sonucunda
bugün ülkenin ciddi bir su sıkıntısıyla karşı karşıya olduğu; AB’den alınan turizmi geliştirme amaçlı fonların suyun hızla tükenmesine yol açtığı ve böylece özel şirketlere su
üzerinde hak iddia etme fırsatı verildiği; AB fonlarının, ayrıca, kamu fonlarının kısılması için de kullanılmakta olduğu; 5 Aralık’ta AB Parlamentosunda yapılacak bir toplantıda Kürt bölgelerindeki iki büyük barajın yapılmaması için neler yapılabileceğinin görüşüleceği; barajlar konusunun Mart 2009 Dünya Su Forumunun en önemli gündemini oluşturacağı belirtildi.
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
106
Avrupa Kamu Suyu Networkünden Martin Pigeon, Türkiye, Kanada gibi AB dışı ülkelerdeki su hareketlerinin de katıldığı “henüz çok genç” olarak tanımladığı networkü
anlattı. Networkün en önemli faaliyetinin kulis yapmak olduğunu, su kıtlığına çözüm
olarak networkün tasarruf önerdiğini, ülkelerin su özelleştirmelerinde en fazla kullanılan aracın ise AB kurumları olduğunu, bu kurumların hepsinin su fiyatların artması gerektiğinden bahsettiği ve bugünkü saldırıların kökeninde geçmişteki yolsuzluklar vb.
kötü kamu deneyimlerinin olduğunu, önümüzdeki haziran ayında AB parlamentosu
seçimlerinin yapılacağını ve networkün kampanyasının bu süreçte çok hayati bir rol
oynayacağını belirtti.
Mali’den atkılan Sekou Diarra ise: suyun, Afrika’da kolektif bir mirası temsil ettiğini, nehir kelimesinin Afrika dilindeki anlamının ise hayat veren anlamındaki “kan” olduğunu; tıpkı kanın vücuda hayat vermesi gibi nehirlerin de aktığı bütün yerlere hayat verdiğini, Afrika ülkelerinde suların borçlara karşılık olarak özelleştirildiğini; ilk apartheidi müteakiben su özelleştirmelerinin hızlandığı; Afrika halklarının kendi mücadelelerini kendilerinin örgütledikleri ve “su tasarrufu” ya da “su pazarlaması” gibi kavramları
hiçbir zaman kullanmadıkları, Afrika’daki networkün bir çok Afrika ülkesinden 250 aktivistin katılımı ile başladığı, mücadelenin en büyük dezavantajının ise pek çok ülkede
su özelleştirmelerinin devam etmesi olduğu; özelleştirme baskılarının arkasında Dünya Bankasının bulunduğu; bu yüzden Afrika su mücadelelerinin bir diğer talebinin de
su yönetimlerinin demokratikleştirilmesi olduğu; kısa bir süre önce Mali’de Belediyenin suyu özelleştirmek istediği halkın da buna tepki olarak belediye yönetimini görevden indirmek istediği; Mali halkının su yönetimine dahil olmayı talep ettiği, topluluk
haklarına saygı gösterilmesi gerektiği, Mali halkının bir diğer ilkesinin de bütün kontör sözleşmesinin iptal edilmesi olduğu, Botswana vd. bazı ülkelerde kontör uygulamasına başlandığı; su sorununun bütün ülkelerde aynı olduğu bu nedenle mücadelelerin ortaklaştırılmak zorunda olunduğu; Mali’nin İtalya/Verona Belediyesi ile bir işbirliği projesi geliştirdiği ve projenin şu anda iyi bir işbirliğinin başlangıç noktası olduğunu anlattı.
Ekvator’dan katılan Dennis Garcia, ülkesindeki mücadele sürecinde ulusal yasaların
mücadelede ne kadar önemli olduğunu gördüklerini; bir diğer önemli şeyin ise toplumsal mücadelelerin serbest ticaret anlaşmalarını yapılmadan engellemesi olduğunu belirtti.
107
Diyarbakır/Yenişehir Belediye Başkanı Ahmet Fırat, Mezapotamya’da insanlığın, doğanın, ekolojinin karşı karşıya bulunduğu sorunlara değindi; bugüne kadar 4000 yerleşim alanının boşaltıldığını, milyonlarca insanın göçe zorlandığını, bütün bunların ise
Kürt halkının yaşadığı coğrafyayı yaşanmaz hale getirdiği, 1975 yılından beri GAP projesinin yürürlükte olduğu ve o tarihten beri onlarca barajın inşasının gündemde olduğu; su sorununun sadece Kürtlerin yaşadığı coğrafya ile de sınırlı olmadığı; Karadeniz ve diğer bölgelerde de baraj projelerinin olduğu, Baraj projelerinin askeri bir perspektifle hazırlandığı GAP’la bağlantılı enerji amaçlı projelerin %85’inin; sulama amaçlı projelerin sadece %16’sının tamamlandığı; içme suyu amaçlı projelere ise daha hiç
dokunulmadığı, Diyarbakır ili dışında GAP’ın içme suyuna hiçbir katkısının görülmediği; G.Doğu’da iklimlerin bu proje yüzünden değiştiği, göl ve nehirlerde balık neslinin kuruduğu; nehirlerden suyun çekilmeye başladığı; dolayısıyla da barajların enerji
sorununa çare olmadığının görüldüğü; Hasankeyf , Alianoi vb. Türkiye’nin pek çok yerinde tarihin ve kültürel mirasın yok edildiği; Türkiye Hükümetinin Doğu’daki barajların temel nedenini PKK’nin buraları kullanmasını önlemek biçiminde açıkladığını; bugüne kadar bölgede pek çok etkinlik yaptıklarını, İtalyan hareketlerinin yapabilecekleri en önemli desteğin ise İtalyan Hükümeti ve şirketlerinin bu projelerden çekilmesini sağlamak olacağını, Türkiye’de en yüksek anne, bebek ölümlerinin ve bulaşıcı hastalık vakasının kendi yönetimleri işbaşına gelinceye kadar hep Diyarbakır’da görüldüğünü ama Diyarbakır halkının şu anda en kaliteli suyu içtiğini ve halihazırda Dicle nehrini kirletmeyen tek ilin Diyarbakır olduğunu, Belediyenin bu başarıya ulaşmasında AB
fonlarının katkısının büyük olduğunu belirtti. Belediye Başkanı ayrıca, enerji yetersizliği bahanesiyle suyu özelleştirenlerin neden yenilenebilir kaynakları hiç gündeme getirmediğini sordu ve Diyarbakır’da yılda 3000 saat güneş enerjisinden yararlanmanın
mümkün olduğunu; rüzgarın da bir enerji kaynağı olarak düşünülebileceğini anlattı.
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
Uruguay-RedVİDA adına yapılan sunumda, özelleştirme sonrasında suyun kalitesinde
ciddi düşüş yaşandığı; karşı mücadele için oluşturulan Platformda 50’nin üzerinde örgütün bir araya geldiği, suyun temel bir hak olarak tanınmasının ve mevzuatın bu yönde değiştirilmesinin mücadelenin önemli bir ayağını oluşturduğu, Uruguay’da Hükümetin şu anda su yönetimi için program hazırlamakta olduğu anlatıldı.
Bolivya’nın İtalya Büyük Elçisi Esteban Emler Catarina, Latin Amerika’da ilk kez yoksullar için mücadele veren birinin devlet başkanı olduğunu, Bolivya’nın şu anda bütün
Latin Amerika halklarının su için mücadele örgütlemesine yardım ettiğini, Şili’nin devam eden sınıf mücadelesinde Bolivya’ya en yakın dost ülke olduğunu, 20 yıldır süregiden küreselleşmenin bir güven bunalımına yol açtığını, kapitalist sistemin tamamen etkinlik, rekabet ve verimliliğe endeksli bir sistem olduğunu ve pek çok eşitsizliği ürettiğini, Bolivya’nın paradigmayı toplumun refahı olarak tanımladığını, başkalarını sömürmenin topluma ait her şeyi özelleştirmenin birilerini mutlu edebileceğini fakat tüm halkların yararına olamayacağını, insan hakkı olarak tanımlanan bir şeyin satılmasının mümkün olmadığını, bir kişinin bile özgürlüğünün kısıtlı olduğu bir dünyada hiç kimsenin özgür olarak tanımlanamayacağını, bu yüzden de sosyal adaleti, sosyal eşitliği aşan bir mücadelenin örgütlenmek zorunda olduğunu, bugün yerel halkların doğayı geri talep ettiğini, Bolivya halkının %70’inin yerli halklardan oluştuğunu,
tam 60 yıl sonra Bolivya’nın %6.5 büyüme ve bütçe fazlasına ulaşmayı başardığını, rezervlerinin arttığını, Venezuela ve Küba’nın yardımlarıyla kamulaştırma kampanyala-
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
108
rının hızlandığını, ülkenin hidro-karbon satışından 300 milyon $ kazandığını belirtti.
Toplantının ikinci gününde Fransa Özgürlük Vakfı genel başkanı Danielle Mitterand,
EPSU’dan Steve Bloomfeld, Türkiye-Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu’ndan
Eylem Tuncaelli ve Gaye Yılmaz, Kanada-Blue Planet Projesinden Anil Naidoo, TürkiyeBaşka bir su yönetimi mümkün Kampanyasından Erkin Erdoğan, Dünya Su Sözleşmesi
İtalyan Komitesinden Emilio Molinari, Avrupa Kamu Suyu Şirketler Grubundan Christian Legros ve IERPE’den Ricardo Petrella tarafından yapılan sunuşlar vardı.
Dünya Su Sözleşmesi İtalyan Komitesi adına konuşan Emilio Molinari, yeni bir “new
deal” planına ihtiyaç duyulduğunu, su hareketlerinin taleplerine BM’in önderlik etmesi
gerektiği; Türkiye’deki iki farklı su hareketi arasında var olan çatışmanın ortadan kaldırılmasının dünya su hareketlerinin karşısında duran ve aşılmak zorunda olunan önemli bir sorun olduğuna işaret etti.
AB Parlamentosundan Christian Legros, su hareketlerinin Mart ayında Türkiye’ye gitmesi ve Türkiye’deki hareketlere mücadelelerinde destek olması gerektiği, DSF’nin
olimpik bir oyuna benzediği, çok önemli bir etkinlik olduğu; Türkiye’nin ise kapitalizmin yeni Eldorado’sunu temsil ettiği; bugün, insanlığın kapitalizmin yeni bir aşaması ile karşı karşıya bulunduğu, kapitalizmin kamunun/devletin elinde ticarileştirme
ile yeni bir model sunduğu; buna karşın dünyada su yönetiminin %90 oranında hala
kamu tarafından verilmekte olduğu; özel sektörün ise su sektöründe büyümek için
çok büyük bir potansiyele sahip olduğu; gelişmekte olan ülkelerin bu sorununun üstesinden gelmek için gelişmiş dünyanın yeterince çaba sarf etmediğini belirtti.
İtalyan su hareketlerinin, Obama’ya hitaben yazılacak bir mektubu dünya ölçeğinde bir kampanyaya dönüştürme girişimi anlatıldı. Bu mektupta, İstanbul’da yapılacak DSF toplantısının son olmasına dair talebin yer alması gerektiği belirtildi. Aslında Obama’nın gücünün bu gidişatı tersine çevirmeye yetmeyeceğinin bilindiği, ABD,
Hindistan ve Çin’de artık su bulunmadığı; bu yüzden de önümüzdeki süreçte ABD’nin
su özelleştirmelerinin arkasındaki en büyük itici güç olacağı anlatıldı. Bu nedenlerden
ötürü, yazılacak mektupta Obama’ya “Amerikan tarzı yaşamın tartışmaya açık olduğunun” söylenmesi gerektiği anlatıldı. Bu kampanyadan çok bir şey umut edilmediği, hareketlerin kaybetme ihtimalinin yüksek olduğunun fakat bu protokolün halkların bilincinin artmasına katkıda bulunabileceği, protokolün önce 8 Aralık’ta Dünya Su Sözleşmesinin üye örgütlerine gönderileceği, ardından AB Parlamentosunun Birleşik Sol
Grubu üyelerine ardından da sağ grubun üyelerine gönderileceğinin altı çizildi.
Suyun Ticarileşmesine Hayır Platformu adına yapılan ilk sunuşta Gaye Yılmaz,
Türkiye’deki su mücadelelerinin genel bir çerçevesini verdi ve Platformun oluşum sürecini anlattı. Sunuşta, kapitalist üretim tarzından kaynaklanan bütün ilişki biçimlerinin reddedilmesi gerektiği, bu nedenle, Platform’un Türkiye’deki diğer su mücadeleleri ile rekabeti de reddettiği ve bu hareketlerin çoğu ile iyi ilişkiler içinde olduğu, söz konusu hareketlerin çeşitli etkinliklerinde Platform’dan destek istediği; Türkiye ve Meksika gibi ülkelerde su sorununun bütün farklı boyutlarıyla yaşanıyor olmasının toplumsal mücadeleyi ortaklaştırmayı da zorlaştırdığını, çünkü toplumun farklı kesimlerinde
su sorununun farklı bir boyutta yaşandığı, bu nedenle de Platform bileşenlerinin bir
yandan kendilerini eğitirken bir yandan da toplumdaki bu çıkar farklılıklarının yapaylığını gözler önüne sermek gibi zorlu bir görevle karşı karşıya bulunduğunu, bunun da
doğal olarak uzun bir zaman gerektirdiği; mevcut su kıtlığının doğanın kendi dinamiklerinden değil kapitalizmin aşırı üretiminden kaynaklandığı, bunun da kapitalizmin
toplumun ihtiyaçları yerine değişim değerlerinin üretilmesine odaklı bir sistem olmasından kaynaklandığı, bu tespiti doğrulayan pek çok veriden birinin de OECD ülkele-
06.12.2008 tarihinde Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu broşürleri Taksim’de
dağıtıldı.
Yaşam su ile başladı
Ve su ile sürüyor.
Su yaşamdır. Yaşam sudur.
Su, sizlere, bizlere tüm canlılara aittir.
Suyumuzu, yaşamımızı satmaya çalışıyorlar,
Duydunuz mu?
Devletler, şirketler ve bunların parayla besledikleri seteka’ları işbirliği yaptılar ve 16
-22 Mart 2009’da istanbul sütlüce’de suyumuzu satmak için uluslararası bir forum düzenliyorlar.
Duydunuz mu?
Türkiye’den çevre ve orman bakanlığı, DSİ, İBB ve İSKİ bu satış forumunun ev sahipliğini yapıyorlar. Bu krizde 35 trilyon harcama yapmak için kanun bile çıkardılar.
Duydunuz mu?
Konferans için seçtikleri mekan, düzenleyicilerin niyetlerini açıkça ortaya koyuyor. İstanbul sütlücedeki eski mezbahane. Yerli ve yabancı şirketler suyumuza el koymak, suyumuzu paylaşmak, yaşamımızı daha da zorlaştırmak ve bizleri bir yudum suya muhtaç bırakmak için eski mezbahane de bir araya geliyorlar. Sütlüce mezbahanesinde bu
defa koyunlar yerine, bütün halklar ve canlılar boğazlanmak isteniyor.
Duydunuz mu?
109
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
rinde sanayi tarafından çekilen temiz suyun 1960’da %12 iken 2000 yılına gelindiğinde %59’a ulaşması olduğu anlatıldı. Sunuşun son bölümünde ise, Mart’a kadarki süreçte Platform tarafından planlanan hazırlık çalışmalarından bahsedildi. Suyun Ticarileşmesine Hayır Platformu adına yapılan ikinci sunuşta Eylem Tuncaelli, sürdürülebilir
kalkınma terimi eleştirisi üzerinden yaşamın sürdürülebilir olmasının öneminden bahsederek bu doğrultuda “kirleten öder” prensibinin doğurduğu sonuçları Türkiye’deki
örnekleri ile verdi. Kirliliğin sınır tanımadığı Çernobil örneği ile anımsatılırken özellikle uluslar arası sularda olası durum ve riskler anlatıldı. Uluslararası sular üzerinde kurulacak olan barajların komşu topraklarda yaşayan insanların suya erişim hakkı üzerinde oluşturacağı riskler söz konusu edildi. Türkiye’deki en ciddi problemlerden birisinin
suya erişim olduğu, dünyanın en büyük metropollerinden biri olan İstanbul’daki örnekleri ile dillendirildi. Birgün önce Yenişehir Belediye Başkanı’nın konuşmasına atıfta bulunan Tuncaelli, o bölgede barajların ekosistem üzerindeki etkilerinden bahsetti. Karadeniz’deki baraj projelerine de değinilirken, İstanbul’da barajların durumu ve
kullanım amaçları anlatıldı. Durumun mühendislik açısından değerlendirmesi yapılırken, “Munzur’un, Karadeniz derelerinin, vb özgür akmasının platformun talepleri
arasında olduğu söylenildi. Kontörlü su sayaçları ve İstanbul’daki uygulama anlatıldı.
İstanbul’da suyun özelleştirilip özelleştirilmediği sorununa vereceği yanıtın “hayır, hayır ama ticarileşti” olacağını söyleyen konuşmacı kamunun elindeyken de suyun ticarileşebileceğini ve bunun kamu eliyle nasıl yapıldığını anlattı. Konuşmasının sonunda
Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu olarak 18-19-20-21 Martta yapılacak forumdan, bu kapsamda USA ve Kanada’daki arkadaşlarımızın ortak bir web sayfası hazırladığından, bu web sayfasının nasıl kullanılacağından, ayrıca düzenlenecek olan mitingten bahseden Tuncaelli, dinleyicilerin mart ayında bu tarihi günlere bizlerle katılacağına emin olduğunu çünkü birleşmiş halkların asla yenilemeyeceğini söyledi.
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
110
Suyu, en temel ihtiyaç maddelerinden biri, bir mal, bir meta olarak tanımlıyorlar ve bunun bir bedeli olduğunu söylüyorlar. Telefon kontürüne ödediğinizi ödeyin, sizin için
su sorunu olmaz diyorlar.
Duydunuz mu?
Suyumuzu, yaşamımızı elimizden almaya çalışıyorlar,
Gücünüzü gücümüze katin, suyumuza, yaşamımıza göz dikenleri durduralım,
Elbirliği ile suyumuzu çalmak isteyen hırsızlara mart ayında istanbulu dar edelim. Su
kimsenin ticari mali olamaz.
Bu yaşam çağrımızı,
Duydunuz mu?
Tüm canlıların susuzluk çiğliğini, çırpınışlarının sesini,
Duydunuz mu?
Basın Açıklaması: Su Zamlarını Protesto Ediyoruz
Su ve Suya Erişim Hakkı, En Temel İnsan Hakkıdır
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Topbaş’ın İSKİ’nin su zammı önerisini Belediye Meclisi olarak kabul etmediklerini açıklayıp, zam yetkisini aynı oturumda İSKİ Genel Müdürlüğü’ne bırakmasıyla başlayan ve İSKİ’nin istediği zamanda ve sessizce suya
zam yapabilmesini sağlayan süreç su faturalarındaki hızlı artışla devam etmektedir.
İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nin 2340 no’lu kararıyla 01.11.2007 tarihinde yürürlüğe giren İSKİ’nin yeni su tarifelerine evlerdeki su tüketimine % 17’den başlayıp,
% 134’ e varan zamlar ve devamı, Türkiye’nin en büyük kenti olan İstanbul’da halkı, Türkiye ortalamasının ve Uluslararası kabul edilen değerlerin altında su tüketimine zorlamaktadır. Yapılan zamların gerekçesi “Susuz geçen 2007 yılında yeni su kaynakları ihtiyacındaki artış, İSKİ görev alanına dahil edilen köy ve beldelere yapılan yeni su ve yer
altı suyu yatırımları sebebiyle 2007 yılı İSKİ bütçesindeki gelir gider dengesinin korun-
ması, maliyetli kredi kullanımının asgari düzeyde tutulması ve hayati öneme haiz suyun İstanbul halkına sürekli olarak temin edilmesi” olarak açıklanmış ve temel sebep
küresel ısınma nedeniyle yağış rejimindeki azalmaların ülke genelinde yol açtığı kuraklık olarak gösterilmiştir.
Eğer idarenin su tüketimini azaltmak gibi bir amacı olsa idi, asıl büyük su tüketicilerinde kademeli bir tarife uygulamakla belki bu amaca bir adım yaklaşma şansı olabilirdi.
Ama bu şekilde yapılan bir zam, normal bir aile ile binlerce ton su kullanan büyük ticari işletmeleri aynı tarifeden ücretlendirerek, orantılı adalet duygusu ve hakkaniyet kurallarını da hiçe saymaktadır.
Eğer tasarruf öne sürülüyorsa tüm abone grupları kendi içerisinde tüketim oranına
göre ayrıca sınıflandırılmalıydı. Oysaki sınıflandırma sadece evsel kullanıcılara yapılmıştır. Aksine 30m3/ayın (4 kişilik aile için 250 lt/gün olarak Dünya Sağlık örgütünün
kabul ettiği sınırlar içindedir) üzerinde kullanan evsel aboneler; suyu sanayi kuruluşlarından sadece 30 kuruş daha ucuza satın alır hale gelmişlerdir. Evsel aboneler, sağlıklı bir çevrede yaşam hakkı için su kullanırken; sanayi kuruluşları suyu kar elde ettikleri
üretim içerisinde kullanmaktadır.
Su ve suya erişim hakkı, en temel insan hakkıdır. Sağlık için gerekli miktarlarda su kullanmak her vatandaşın hakkıdır. Bu hakka ulaşımı ve halkın ekonomik kaygılardan bağımsız olarak bu hakkı kullanabilmesini sağlamak idarenin asli görevlerinden biridir.
Oysa teknik ve idari görevi, %25’lik kayıp/kaçak oranını, çağdaş ülkelerdeki gibi %15
mertebesine indirmek olan İBB, bunun mali yükünü de halka yüklemektedir.
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
Bu zamlarla halkın ucuz tarifeden yararlanabilmesi için insani gereksinimin çok altında tüketim yapması gerekiyor, ucuz su için halkın sağlıklı yaşam hakkından feragati isteniyor. Sağlıklı bir yaşam için gerekli günlük su tüketim miktarı Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre kişi başına 100-300 lt kabul edildiği halde, yeni tarifede en ucuz fiyattan su kullanabilmek için 4 kişilik bir ailede kişi başına 83 lt/gün, 6 kişilik bir ailede
kişi başına 55 lt/gün su tüketimini aşmamak gerekmektedir. Her ne kadar bu farklı tarifenin amacı su tüketimini azaltmaya yönelik olarak belirtilse de aslında büyük su tüketicilerine değil evlerinde sağlıklı yaşam için gerekli miktarda su kullananları mağdur
eder durumdadır.
111
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
112
2009 Mart’ta İstanbul’da düzenlenecek Dünya Su Forumu kapsamında Türkiye’ye gelecek uluslararası su tekelleri için cazip bir alan yaratmayı hedefleyen politikaların ve
su-atıksu hizmetlerinin özelleştirilmesi süreçlerinin yürütücüsü olan (AKP) ve ondan
önceki bütün Hükümetler, tüm kamusal hizmetler gibi suyu da kar kapısı olarak görmektedir. Suyu, kar getiren bir mal olarak gören Türkiye Hükümetleri, su kesintileri,
zamlar, özelleştirmelerle, halkı su hakkından mahrum bırakacak politikalara devam etmektedir.
Emperyalizmin pazar kavgası-arayışı, son 30 yılda eğitimden sağlığa, doğal varlıklara,
sosyal güvenliğe, ulaşımdan, posta hizmetlerine kadar uzanmış ve insanlığın, yeryüzünün ve doğanın bütün değerlerini hızla metalaştırmaya başlamıştır. Daha şimdiden
dünyanın pek çok yerinde içme sularının dağıtımı özelleşmiş ve yoksul halkların ciddi
tepkileriyle karşılaşmıştır. Ülkemizde de bir kaç ilin su dağıtım şebekeleri özelleştirilmiş, Edirne örneğinde olduğu gibi paylaşım kavgaları artık gizlenemez hale gelmiştir.
Öte yandan suyun özelleştirilmesi, metalaştırılması çabaları yalnızca yoksulların temiz
suya erişim hakkını tehdit etmekle kalmamakta, yeni baraj ve santral inşaatları yüzünden dünya halklarını ve gelecek nesilleri mevcut su havzalarının tümüyle kaybedilmesi tehlikesiyle karşı karşıya bırakmaktadır.
Bütün dünyanın derin ve etkilerinin yıllarca devam edeceği belirtilen bir ekonomik
bunalımdan geçtiği bugünlerde, Türkiye Hükümetinin Mart 2009’da yapılacak 5. Dünya Su Forumu toplantıları için 17.5 milyon Euro bütçe ayırmasını kabul etmiyor, bunu
düzenleyen yasanın derhal iptal edilmesi için sonuna kadar mücadele edeceğimizi
duyuruyoruz.
Su, özelleştirildiğinde sermayenin aşırı kar hırsından dolayı mevcut durumundan
daha da sağlıksız hale gelecek, birçok hastalıkta aşırı artış olacaktır. Dünyada bu durumun birçok örneği ile karşılaşılmaktadır. Toplumsal yaşamın ayrılmaz bir bileşeni olarak su, kapitalist devletler de dahil olmak üzere hiç kimsenin ya da kurumun mülkiyetine terk edilemez. Suyun ticarileştirilmesine hizmet eden ve “kullanan-kirleten öder”
ilkesine dayanan politikaların doğayı koruması mümkün değildir. Sermayeyi kollayan
ama canlıların suya erişimini sınırlayan bu tür politikaları kabul etmiyoruz.
Evlerimize takılmaya başlanan kontörlü su sayaçları ve suyun maliyetini aşan fiyatlarla topluma verilmesi kabul edilemez. Çünkü yaşam için gereken su ticari bir mal değil,
bir haktır. Suya erişimi olmayan halkların yıllardır çekmekte olduğu insanlık dışı uygulamalara son vermek için, doğaya zarar vermeyen teknoloji ve buluşların uygulamaya
konması için mücadele edeceğiz.
Suya ulaşamayanların, “sizi suya kavuşturacağız” benzeri söylemlerle aldatılmalarına
izin vermeyeceğiz. Dünya Su Forumunun tek derdinin suyun bir piyasa malı haline getirilmesi olduğu gerçeğini halklarla paylaşacağız. Suya ulaşamayan halkların yıllardır
çekmekte olduğu insanlık dışı uygulamalara son vermek için mücadele edeceğiz.
09.01.2009 tarihinde Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesinde The Corporation
adlı belgeselin gösterimi yapıldı.
2003 yapımı olan film hukuki anlamda bir kişilik olan şirketler için Dünya Sağlık Örgütü, psikologlar ve psikiyatristlerin kullandığı bir seri standart değerlendirmeyle belirlemelerde bulunuyor. Bütün değerlendirmelerden çıkan sonuç şu: Şirketler insan olsaydılar “psikopat” olarak tanımlanırlardı. Belgeselde birçok tanınmış isim yer alıyor. Dünyanın en büyük şirketlerinin (Goodyear, IBM, Shell, Pfizer) yöneticileriyle ve önemli düşünür ve gazetecilerle (Noam Chomsky, Peter Drucker, Milton Friedman, Naomi Kle-
in, Mark Kingwell, Vandana Shiva ve Michael Moore) yapılan röportajların yanı sıra eylemciler, şirket casusları gibi birçok isim kendi bakış açılarıyla şirketlerin psikopat yönünü ortaya çıkarıyorlar. Ayrıca filmde Kolombiya’daki su savaşları da yer almakta, yağan yağmuru bile özelleştiren bir mantığın halkın isyanıyla yıkılması ve suyun Kolombiyalılara devri anlatılmakta.
Suyumuzu, Yaşamımızı Satışa Çıkarıyorlar! Biz Kimiz?
Biz sendikalarız, meslek odalarıyız,
toplumsal hareketleriz, dernekleriz,
politik yapı ve partileriz, dergi gruplarıyız,
biz, suyun metalaşmasına karşı birlikte mücadele etmeye karar veren ve bu nedenle
bir araya gelen demokratik örgütleriz.
Neye, Niçin ve Kime Karşı Çıkıyoruz?
• Temel bir insan hakkı ve halkın ortak malı olan suyun, alınıp satılabilen, üzerinde borsa hesaplarının yapılabileceği bir piyasa malı olması gerektiğini söyleyenlere;
• sulama kanallarına, evlerimize, okullarımıza, hastanelerimize kontörlü sayaç takmaya kalkışanlara;
• sularımızı, havzalarımızı kirletenlere ve
• sanayi atıklarıyla zehirlenmiş suların “temiz” olduğunu söyleyerek halkın sağlık hakkını yok sayanlara;
• temiz suyu şirketlere sınırsızca kullandırmakta sakınca görmezken, sıra küçük çiftçilere, gecekondu mahallelerine, emeği ile çalışıp alınteri ile geçinenlere, yani halka
geldiğinde küresel ısınma, su krizi ve tasarruf edebiyatı yapanlara;
• su krizini bahane ederek, eko sistemi ve kültürel mirasları yok sayarak “nehirler boşa
akmamalı” gibi akıl dışı bir slogan etrafında birleşen hükümetler, yerel yönetimler, su,
enerji, inşaat ve finans şirketleriyle
• onların uluslar arası kuruluşu olan WWF-Dünya Su Forumu vb. yapıların bütün politika, karar ve uygulamalarına; ve son olarak,
• Mart-2009’da İstanbul’da yapılmak istenen 5. Dünya Su Forumuna KARŞIYIZ !
Neyi Amaçlıyoruz?
Halkın Suyunun şirketlerin eline geçmesine engel olmak için,
• Türkiye’de ve dünyanın her yerinde yerelliklerde yaşananlar ile politik düzeyde atılan
adımlar ve bu yöndeki bütün gelişmelerin yanı sıra karşıt mücadele stratejilerini deyakından takip etmeyi;
• toplanan bilgileri bölgesel toplantılar üzerinden ve aylık bültenler halinde duyurmayı, yayınlamayı ve böylece:
• halihazırda bilinçli bir şekilde yürütülen “yanlış bilgilendirme” sürecini tersine çevirmeyi
• ve halkın, kendi yaşam hakkına, suyuna sahip çıkması için gerekli bilinçsel zeminini
oluşturmayı amaçlıyoruz.
Su Yaşamdır Yaşamlarımız Satılık Değildir!
Emperyalizmin pazar kavgası-arayışı, son 30 yılda eğitimden sağlığa, doğal varlıklara,
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
10.01.2009 tarihinde Kadiköy’de Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu broşürleri dağıtıldı.
113
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
114
sosyal güvenliğe, ulaşımdan, posta hizmetlerine kadar uzanmış ve insanlığın, yeryüzünün ve doğanın bütün değerlerini hızla metalaştırmaya başlamıştır. Krizin şiddetlenmesiyle, başta Orta Doğu olmak üzere bütün doğal enerji koridorları emperyalistler arası paylaşımın konusu haline getirilirken; dünyamızda canlı hayatın sürmesinin
en temel unsuru olan su bile alınıp satılan bir piyasa malı haline getirilmiştir. Biz, aşağıda imzası bulunan kurum ve örgütler suyun bir piyasa malı gibi alınıp satılmasının yol
açacağı belli başlı ve bugün öngörülebilen şu sorunlar üzerinde ortaklaştığımızı kamuoyuna duyuruyoruz:
• İçme ve sulama suyu şirketlerinin yanı sıra inşaat, enerji, maden, gıda, kimya, metal,
tarım- gıda ve daha pek çok endüstride faal olan tekeller ve onlarla işbirliği yapan yerel yönetimler, su çıkarma, dağıtım, sulama sistemleri, hidroelektrik santraller ve baraj
yapımı ihalelerinde hak talep etmeye başlamıştır.
• Daha şimdiden dünyanın pek çok yerinde içme sularının dağıtımı özelleşmiş ve yoksul halkların ciddi tepkileriyle karşılaşmıştır. Ülkemizde de bir kaç ilin su dağıtım şebekeleri özelleştirilmiş, Edirne örneğinde olduğu gibi paylaşım kavgaları artık gizlenemez hale gelmiş, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı ırmakların bile kullanımının özel şirketlere devredileceğini açıklamakta sakınca görmemiştir.
• Öte yandan suyun ticarileştirilmesi, özelleştirilmesi, metalaştırılması çabaları yalnızca yoksulların temiz suya erişim hakkını tehdit etmekle de kalmamakta, yeni baraj ve
santral inşaatları yüzünden dünya halklarını ve gelecek nesilleri mevcut su havzalarının tümüyle kaybedilmesi, havzalardaki canlı yaşamın ve gen kaynaklarının tahrip
edilerek ekosistemlerin sona ermesi, tarihi ve kültürel mirasın yok edilmesi gibi telafisi mümkün olmayan tehlikelerle karşı karşıya bırakmaktadır.
• Suyun piyasaya açılmasının, ayrıca, bugüne kadar başta belediyeler olmak üzere su
dağıtımında çalışan bütün ücretlilerin istihdamını ve çalışma güvencesini tehdit eden
bir gelişme olacağı, dünyadaki su özelleştirme örneklerinden bilinmektedir.
• Ayrıca, tarımdaki hızlı kapitalistleşme sürecinde tohum, gübre, akaryakıt vs. zorunlu ihtiyaçlarını temin etme gücü bile kalmamış olan ve geçimlik tarımla yaşamını sürdürmeye çalışan milyonlarca köylünün tarımdan tamamen koparılması anlamına gelecek olan suyun ticarileşmesinin diğer dolaysız ve dolaylı etkilerinin neler olacağı henüz tam olarak öngörülememektedir.
• Suyu satın almaya gücü yetmeyen milyonlarca köylü ve çiftçinin topraklarından koparılarak büyük kentlere zorla göç ettirilmesinin sonuçları, yığınsal işsizliğin ve sefaletin doruğa çıkması, çarpık kentleşmenin en uç noktaya ulaşması ve dolayısıyla kentlerin gecekondu mahallelerinde daha da çekilmez boyutlara erişecek olan suya erişim
hakkı ihlalleriyle özetlenemeyecek kadar ağır ve yıkıcı olacaktır.
115
• Su, özelleştirildiğinde sermayenin aşırı kâr hırsından dolayı mevcut durumundan
daha da sağlıksız hale gelecektir. Birçok hastalıkta aşırı artış olacaktır. Dünyada bu durumun birçok örneği ile karşılaşılmaktadır.
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
• Su forumlarında; su kaynaklarının yönetimi için sorumlulukların geliştirilmesi ve sürdürülebilir uygulamalar vurgulanmakta, suyun ticarileştirilmesi konularında siyasi taahhüt teşvik edilmekte ve özellikle Bakanlar konferansı aracılığıyla su konusunun siyasi gündemin üst sırasına taşınmasının hedeflendiği bilinmektedir.
Bugün petrol yüzünden savaşlar yapılmaktadır, yarın su savaş sebebi olacaktır. Dünya
halklarının ortak malı olan su ve su kaynaklarının talan edilmesine ve sermayeye peşkeş çekilmesine izin verilemez.
• Su kaynakları halkın malıdır. Alınıp satılamaz, ticarileştirilemez, halkın su kullanım
hakkı engellenemez.
• Birleşmiş Milletler 1977 yılında suyun insan hakkı olduğu kararı almış, 1992 yılında
suyun alınıp satılabilen bir meta olduğuna karar vermiştir. 1996 yılında oluşturulan
Dünya Su Konseyi aracılığıyla çok uluslu şirketler ve özel sektör temsilcilerinin ülke politikacıları ve yerel yöneticileri ile işbirliği sonucu ‘su’ bütün dünyada talana açılmıştır.
Dünya Su Konseyinin gerçekleştirdiği Dünya Su forumlarının hepsinde Dünya Su Konseyinin amacı tüm dünyada ve ülkemizde tüm suların (su kaynaklarının, akarsuların,
göllerin, barajların, şehirlerin su dağıtımının) özelleştirilmesini amaçlamaktadır. Dünyadaki ve ülkemizdeki su politikalarının iyi izlenmesi ve gündemde olan özelleştirmelere tavır alınması amacındayız. 2009 yılında ülkemizde yapılacak olan Dünya Su Forumunu platform olarak teşhir ve protesto ederek özelleştirmeleri durdurmalıyız. Bunun
için güç birliği yaparak mücadele etmeliyiz.
Yukarıda aktarılan nedenlerden ötürü önümüzdeki dönemde en önemli toplumsal
mücadele konularından birinin “suyun özelleştirilmesi, ticarileştirilmesi ve metalaştırılması” konusu olacağı açık şekilde görülmektedir. 2009 yılının Mart ayında İstanbul’da
toplanacak olan ve suyun piyasalaştırılması sürecini hızlandırmayı amaçlayan 5. Dünya Su Forumuna karşı gereken cevabı vermek, ülke ölçeğinde güçlü ve kararlı bir birliktelikle mümkün olacaktır. Yine aynı nedenlerden ötürü biz, aşağıda imzası bulunan
kuruluşlar ve örgütler suyun özelleştirilmesine ve Dünya Su Forumunun Mart-2009’da
İstanbul’da bu süreci daha da hızlandırmak amacıyla düzenleyeceği toplantılara karşı
birlikte mücadele etmek için bir araya geldiğimizi duyuruyoruz.
16.01.2009 tarihinde gerçekleştirilen TMMOB’ye bağlı odaların İstanbul Şubeleri Öğrenci Komisyonları ortak toplantısında Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu
adına katılan Emine Girgin, platform ve yürütülen çalışmalar hakkında bilgi verdi.
116
Prof. Dr. Beyza Üstün moderatörlüğünde Havza Kontrol Stratejileri Atölye Çalışması:
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
Havza kontrol stratejileri tanımlanırken benimsenecek olan yaklaşım, tüm süreci etkileyeceğinden farklı stratejik yaklaşımlar çok iyi değerlendirilerek seçim yapılmalıdır.
Gündemde olan iki yaklaşımdan biri “sürdürülebilir kalkınma stratejisi” bugün havza
üzerindeki neoliberal politikaları çok iyi koordine etmektedir. Çevre koruma stratejilerinde sürdürülebilir kalkınma stratejisi, Dublin’de ortaya atılmış, Rio’ da deklare edilmiştir. Doğa, sosyal sistem ve ekonomik sistemin yani üretimin iç içeliğini savunan bu
yaklaşım, tüm çevre koruma stratejilerinin içine oturtulmaktadır. Bu stratejide, sosyal
sistem olarak sadece toplumu alırsanız ve canlıları çıkartırsanız, su insan hakkıdır demiş olursunuz. Veya sosyal sistemi ve tüm canlıları alırsanız canlı sistemi ve doğanın
diğer yapıtaşları eş kılınmış olur.
Diğer bir yaklaşım olan doğanın hepsini kapsadığı kozmik sistem doğa ve tüm canlılar için daha sürdürülebilirdir. Doğa sürdürülebilir kılınmazsa altındaki sosyal sistem
(bunun açılımı insan olabilir, ya da tüm canlılar olabilir) ve onun altındaki üretim (eğer
açılımınız insansa insan gereksinimi için üretim yani kapitalist yaklaşımdaki üretimden
bahsetmiyoruz, tüm canlılar ise tüm canlıların yaşamı) yaşam için üretim bunun altında kalmaktadır. Diğer bir deyişle doğa sürdürülebilir kılınamazsa, bu sistemin aşağıya
kadar sürdürülebilir kılınması mümkün görünmemektedir.
Hangi sistemi alırsanız alın sistemlerin birbiri üzerine etkileşimi vardır. Yani sosyal sistemin doğa üzerine, sosyal sistemin üretim üzerine yönlendirmesi var ya da doğanın
deprem ve sel gibi sosyal sistem ve üretim üzerine etkisi vardır. Bu iki farklı yaklaşım
mevcut havza kontrol stratejilerini ve planlamalarını hepsini tamamıyla değiştiriyor. Bu
stratejilerden nerede durduğunuzu iyi sorgulamanız gerekiyor ki ondan sonra kontrol stratejileri iyi planlanıp yönetilebilsin. Bugün çok tartışılan Dünya Su Forumu’nun
Türkiye’de yapılmasının arkasında Türkiye’nin “kalkınma” stratejileri var. Dünya Su
Forumu’nu planlayanların durduğu yerden sürdürülebilir kalkınma stratejisi oldukça
anlaşılır görünmektedir. Diğer stratejinin tartışıldığı noktada kozmik yaklaşım stratejisini anlamak mümkün görünmemektedir. Strateji oluşturma süreci mevcut durumu
ortaya koymakla başlar, strateji oluşturma ve ana stratejiden bakarak ilerler, bütün yol
haritasını etkileyen ise nerde durduğunuzdur.
24.01.2009 tarihinde Taksim Meydanı’nda Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu
tarafından Homur Dergisi Su Sayısı ve platform broşürleri dağıtıldı.
23.02.2009 tarihinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi önünde Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu basın açıklaması yapılarak 5. Dünya Su Forumu’na karşı 15-22
Mart tarihleri arasında gerçekleştirilecek etkinliklere çağrı yapıldı.
Bizler, Suyun Ticarileşmesine Hayır Platformunun bileşenleri olarak 16-22 Mart 2009
tarihlerinde İstanbul’da toplanacağı belirtilen Dünya Su Forumu’nu ve bu gayrı-meşru
forumun Türkiye’de ve dünyadaki bütün destekçilerini protesto ettiğimizi kamu oyuna duyurmayı bir görev biliyoruz.
Son günlerde, bu gayrı-meşru forumun “medeniyetleri buluşturacağını” ileri süren ve
forum toplantılarına çağrı yapan pankartların sayısı kentimizin bütün ana arterlerinde
hızla artmaktadır. Toplumu süslü sözlerle yanıltan bu çağrıların gerisinde ise, halkların
ve canlı yaşamın olmazsa olmazının, yani suyun, bir piyasa malı haline getirilmesi hedeflenmektedir.
Bugün, İstanbul’un dış çeperlerinden başlanarak evlerimize takılmakta olan kontörlü
su sayaçları, Dünya Su Forumu ve destekçilerinin bu gizli hedefini ele veren önemli
işaretlerden yalnızca bir tanesidir.
Bu çılgınlığı durdurabilecek yegane güç ise, suyu satmaya çalışan Hükümete ve belediyelere halkın vereceği yanıttır.
Bu yanıt, insanlığın ve tüm canlı yaşamın ortak sesi gibi gür olmalı, su gibi çağlamalıdır.
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
31.01.2009 tarihinde Beşiktaş İskele Meydanında Suyun Ticarileştirilmesine Hayır
Platformu broşürleri dağıtıldı.
117
118
Bu yanıt, suyun piyasa malı olmasının ardından ücretlerinin yarısı ile su faturalarını
ödemek zorunda bırakılan Gana’lı kardeşlerimizin seslerine kavuşmalıdır.
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
Bu yanıt, Hindistan’da, kıyısında yaşadıkları nehrin başına silahlı askerlerin dikildiği tarım emekçilerinin çığlığı ile birleşmelidir.
Bu yanıt, İngiltere’de su özelleştirmelerinin ardından haftalar boyunca suyu kesilen işçi
dostlarımızın da sesi olmalıdır.
Bu yanıt, Ekvador’daki su özelleştirmelerinin ardından işsizleştirilen binlerce belediye
işçisinin cevabıdır.
Bu yanıt, Munzur’da, Karadeniz’de, Hasankeyf’de neşe içinde akan ve bugüne kadar
beslediği toprakların ve insanların umudu, ekmeği olmuş, bugün ise büyük baraj inşaatları ile tehdit edilmekte olan yeryüzündeki bütün derelerin yanıtıdır.
Platformumuzun, basın açıklaması için bu noktayı seçmiş olması da tesadüfi değildir.
Suyun ticaretini yapmak ve halkı bu suçuna ortak etmek için ülkeleri dolaşan Dünya
Su Forumuna ev sahipliği yapacağını ilan eden kurum, İstanbul Büyükşehir Belediyesidir.
Bizler diyoruz ki, bu ülkenin ve bu dünyanın gerçek ev-sahipleri halklar ve bütün canlılardır. Ve bu gerçek ev sahipleri olarak bizler,
Suların satılmasına karşı çıkan bütün halkımızı:
Dünya Su Forumu’nun bundan sonra ne İstanbul’da ne de dünyanın başka bir yerinde toplanmaması için;
Suyu bir piyasa malı haline getirmeye çalışan su lobisinin çanına ot tıkamak için;
Halkların aldatılmasının o kadar kolay olmayacağını göstermek için 15-22 Mart tarihleri arasında Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu’nun miting ve etkinliklerine katılmaya çağırıyoruz.
Panel: Suyun Ticarileştirilmesi, Yönetimi
TMMOB İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Tores Dinçöz tarafından yapılan açılış konuşmasında İstanbul’da yapılacak ‘Dünya Su Forumu’nun suyun özelleştirilmesini, ticarileştirilmesini gündemine aldığı belirtilerek ‘su’ yun asla ticari bir meta olmaması gerektiğinin altı çizildi.
Sosyalist Feminist Ece Kocabıçak da “Toplumsal yeniden üretim açısından kadın ve su”
ana başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. Kocabıçak sunumunda, “İlkel sermaye birikim süreci”, “Toplumsal cinsiyet duyarlı yaklaşıma atfedilen önem”, “Dünyadaki uygulamalar
ve kadınlar açısından sonuçları”, “Evdeki musluktan meta olarak akan su” başlıklarına
değindi. Kocabıçak, Marksistlerin “Toplumsal cinsiyet duyarlılığı”nı görmezden geldiğini belirterek, suyun özelleştirilmesine karşı Nepal ve Bolivya’da mücadele eden kadınları örnek gösterdi. Suyun ticarileşmesinin kadınları ve çocukları daha çok etkilediğini söyleyen Kocabıçak, Bolivya’da ve birçok yerde kadınların mücadele etmesinin bir
tesadüf olmadığının altını çizdi.
Hülya Kendir ise “Türkiye’de su yönetiminin değişimi ve yereldeki yansımaları: Antalya
örneği” başlıklı bir sunum gerçekleştirerek, Antalya’dan çarpıcı örnekler verdi. Kendir
Antalya Büyükşehir Belediyesi ile Dünya Bankası’nın yapmış olduğu anlaşmalara değinerek, “Antalya Çevre Projesi”nden söz etti. Bu projede ilk amacın kanalizasyon yapımı
olduğunu, ancak Dünya Bankası’nın proje kapsamında sadece kanalizasyona para vermek istemediğini söyledi. Kendir anlaşma sonrası kurulan şirketlere de değinerek, önceden Antalya’da çeşme suyunun içildiğini ancak şu an çeşme suyunun içilemediğini
söyledi. “Olay ne kadar yerel gibi görünse de aslında tamamen evrensel” dedi.
03.03.2009 tarihinde İSKİ önünde Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu tarafından basın açıklaması yapılarak Dünya Su Forumuna karşı başlatılan eylem planı duyuruldu.
TARİH / SAAT
ETKİNLİK
ETKİNLİK YERİ
15 Mart 2009 / 15:30
Miting
Kadıköy Meydanı
16 Mart 2009 / 10:00
Basın Açıklaması
Bileşenlere bildirilecek
17-18 Mart 2009 / 9:00- 18:00
Çalıştaylar
Makina Müh. Odası
17 Mart 2009 / 19:00
Meşaleli Yürüyüş ve Konser
Taksim
19-20 Mart 2009 / 9:00-18:00
Panel ve Forum
Mustafa Kemal Kültür Merkezi
21 Mart 2009 / 9:00-18:00
Sinema Gösterimi ve Karikatür
Sergisi “SU”
Yıldız Teknik Üniversitesi Oditoryum ve Sergi Salonu
22 Mart 2009 / 9:00-10:45
Karikatür Sergisi “SU”
Yıldız Teknik Üniversitesi Oditoryum Sergi Salonu
22 Mart 2009 / 9:00-10:45
Suyun Ticarileştirilmesine Hayır
Platformu Strateji Toplantısı
Yıldız Teknik Üniversitesi Oditoryum Salonu
22 Mart 2009 / 11:00
Suyun Ticarileştirilmesine Hayır
Platformu Basın Açıklaması
Beşiktaş Meydanı
22 Mart 2009 / 13:00-18:00
Film Gösterimi “SU”
Yıldız Teknik Üniversitesi Oditoryum Salonu
06.03.2009 tarihinde YTÜ Oditoryum’da düzenlenen “Dünya’da ve Türkiye’de Su Politikaları” paneline İstanbul Şube Yönetim Kurulu Başkanı Ö. Eylem Tuncaelli oturum
başkanı olarak katıldı.
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
Fuat Ercan da yaptığı sunumda, “farkındalık” olgusuna değinerek, Venezuella’da katıldığı benzer bir toplantıdan örnek verdi. Ercan, asıl sorunun farkındalığın kitlelere nasıl
anlatılacağı olduğunu belirterek, farkındalığın kitlesel olarak dile getirilemediğini söyledi. Ercan, sürekli krizden bahsedildiği bir dönemde, krize karşı bir paketin meclisten
geçtiğini ve bu konuda hiçkimsenin konuşmadığını belirtti. Alternatif platformların
oluşturulması gerektiğini belirten Ercan, insanların haklarını talep edecek örgütlenmelere ihtiyaç olduğunu söyledi.
119
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
120
YTÜ’de 6 Mart günü TMMOB Öğrenci Komisyonları ve YTÜ Çevre Teknolojileri
Kulübü’nün organizasyonu ile “Dünya’da ve Türkiye’de Su Politikaları” başlıklı panel
gerçekleştirildi. Panel “Dünya Su Politikaları” ve “Türkiye Su Politikaları” başlıklı iki
oturum halinde gerçekleştirildi.
İlk oturum YTÜ Çevre Teknolojileri Kulübü’nden Şükran Tuncer’in sunumu ile başladı.
Dünyada suyun özelleştirme süreci ve bu sürecin başrol oyuncuları GATS (Hizmet Ticareti Genel Anlaşması), Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler politikaları üzerinde durdu. ÇMO Öğrenci Komisyonu’ndan Ece Soydan, suyun ticarileştirilmesinin en önemli
araçlarından olan Dünya Su Forumları hakkında bilgi verdi. Kübra Ayçiçek (ÇMO Öğrenci Komisyonu), suyun özelleştirilmesinin dünyadaki sonuçları üzerine örnekler verdi. Fuat Ercan, suyun özelleştirilmesinde kamunun işlevinin yeniden tanımlanması ve
kamu-özel işletme modeline vurgu yaptı. Aranın ardından suyun ticarileştirilmesinin
çarpıcı sonuçlarını ortaya koyan belgesel gösterimi yapıldı.
İkinci oturumda Gaye Yılmaz suyun ticarileştirilmesine karşı verilen mücadelenin sınıflar arası mücadele olduğu vurgusunu yaptı. ÇMO Öğrenci Komisyonundan Özge Gökmen Türkiye’de su politikalarının tarihsel süreci hakkında bilgi verdi. Çorlu Su Yaşamdır
Platformu’ndan Tamer Dodorga ve Edirne Su Yaşamdır Platformu’ndan Ziya Göker Küçük, suyun ticarileştirilmesinin belediyeler eliyle gerçekleştirilmesini anlattılar.
08.03.2009 tarihinde Kuzguncuk Kahvesinde gerçekleştirilen Dünya Su Forumu hakkındaki bilinçlendirme toplantısına İstanbul Şube adına Emine Girgin konuşmacı olarak katıldı.
10.03.2009 tarihinde İstanbul Şubesi Öğrenci Komisyonu üyesi Sedat Durel Özgür
Radyo’da Karşıt Su Forumu ve 15 Mart Mitingi hakkındaki programa konuk olarak katıldı.
10.03.2009 tarihinde Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu AKP İl Binası Önünde
Yaptığı Açıklamayla Halkı 15 Mart Mitingine Çağırdı
• Temel bir insan hakkı ve halkın ortak malı olan suyun, alınıp satılabilen, üzerinde borsa hesaplarının yapılabileceği bir “piyasa malı” olması gerektiğini söyleyenlere…
• Çarpık kapitalizmin, çarpık ranta dayalı kentleşme ve sanayileşme ile sularımızı kirletenlere…
• Orman, maden, mera yasalarıyla su havzalarını talana açıp yağmalayanlara…
• Ekolojik dengeyi bozanlara…
• Sanayi atıklarıyla Yoksul halk kesimlerini, emeği ile çalışıp alın teri ile geçinenleri, küresel ısınma ve su krizini bahane ederek, tasarrufa zorlarken, temiz suyu şirketlere peşkeş çekenlere… Dur Demek İçin
• Barajların, göllerin, göletlerin, akarsuların, şebeke sularının özelleştirilmesine, derelerimizin kurutulup yok edilmesine…
• Köylünün, tarlasını bahçesini suladığı suya sayaç takılmasına…
121
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
Dünya üzerindeki insanlığa ait doğal varlıklar, insanlığa ait hizmetler Emperyalist kapitalist sistem ve işbirlikçi iktidarlar tarafından tekellere peşkeş çekilirken, şimdi de insanlığın ve diğer tüm canlıların yaşam kaynağını oluşturan, halklara ve doğaya ait olan
su, herhangi bir piyasa ürünü gibi alınıp satılan ticari bir mala/metaya dönüştürmek isteniyor. Bunun için “Dünya Su Konseyi” her üç yılda bir “Dünya Su Forumları” yapıyor.
Bunun için işbirlikçi AKP iktidarının çabalarıyla 16-22 Mart tarihlerinde “Su Forumlarının” beşincisi İstanbul’da düzenleniyor. Eğitimin, sağlığın, sosyal güvenliğin, barınmanın yaşamın vazgeçilmezleri olduğu gerçeğini yok sayan, temel insan hakkı olarak görmeyen emperyalist kapitalist sistemin kurumları ve yerli işbirlikçileri, bu kez
de yaşamın temel kaynağı olan suyumuza göz diktiler. “20. Yüzyıl’da petrol, devletler
ve şirketler için ne ifade ettiyse, 21. Yüzyıl’da da ülkelerin varlık düzeyini belirleyecek,
değerli bir meta olan su aynı değerde olacaktır.” öngörüsüyle yola çıkan Emperyalistkapitalist sistemin kurumları, olan DB, İMF, DSK, özel şirketler, “STK” lar suyumuza, toprağımıza, yaşamımıza, emeğimize, geleceğimize, temel haklarımıza el koymak için,
halkın suya erişim hakkını engellemek için, suyu paralı hale getirmek için İstanbul’a
geliyor. Ülkemiz ve Suyumuz Sahipsiz Değildir Sermayenin örgütü TÜSİAD, “Su hizmetlerinin özel sektörün katılımına açılması”nı talep etmektedir. AKP iktidarının Çevre ve Orman Bakanı ise, “Santrallerin yanı sıra şehirlerin içme ve kullanma suyunun dağıtma, faturalama ve işletmesinin özelleştirilebileceği” açıklamasıyla TUSİAD’ a destek
çıkmıştır. “ Bu konuda 50 milyar dolarlık bir yatırım pastası var. Devreye özel sektörün
girmesi isabet olur” diye de eklemiştir. Sermaye ile AKP hükümeti arasındaki bu ittifak
bizlerin hiç de yabancısı olmadığı halktan toplanan paraların sermayeye bu alanda da
nasıl aktarılacağını göstermektedir. Suyun kapitalizmin ticari bir malı/metası olarak ticarileştirilmesi ve özelleştirilmesi başta yoksul halk kesimlerini ve özellikle küçük çiftçiyi de vuracaktır. Bu anlamda su mücadelesi de, ezilen, emekçi halkın mücadelesidir.
-”Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu” olarak suyumuzun emperyalist tekeller,
kapitalistler ve işbirlikçisi hükümetler tarafından ticarileştirilmesine özelleştirilmesine
karşı, - Suyun ticari bir mal/meta olmadığını “ Su kaynaklarının halkın malı olduğunu,
alınıp satılamayacağını, ticarileştirilemeyeceğini, halkın su kullanım hakkının engellenemeyeceği” tespitinden hareketle
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
122
• Evlerimizdeki okullarımızdaki hastanelerimizdeki su sayaçlarımızın kontörlü sayaçlara dönüştürülmesine…
• Halkın temel hakkı olan suyunun ve su havzalarında tekellerin ve şirketlerin yönetimini amaçlayan politikalara karşı “Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu” olarak
15 Mart 2009 tarihinde Saat 15 00 de Kadıköy’de kitlesel miting düzenliyoruz. Çağrımızdır. Emekten, halktan, adaletten yana güçler tarafından oluşturulan “SUYUN TİCARİLEŞTİRİLMESİNE HAYIR PLATFORMU” olarak, emperyalist kapitalist sistemin halklara
sınıfsal ideolojik bir saldırısı olan suyun ticarileştirilmesine, özelleştirilmesine karşı, “su
alınıp satılamaz, ticarileştirilemez, özelleştirilemez. Halkın su kullanım hakkı engellenemez” anlayışı ile ülkemize, suyumuza, toprağımıza, emeğimize, yaşamımıza, geleceğimize sahip çıkıyoruz. Bunun için Kadıköy de yapacağımız “SU HAYATTIR SATILAMAZ”
mitingine tüm halkımızı mücadelemize, saflarımıza davet ediyoruz. Su Kapitalizmin
Ticari Malı Değil, Haktır, Halkındır, Satılamaz…
10.03.2009 tarihinde İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Ö. Eylem Tuncaelli Birgün gazetesine Dünya Su Forumuna ilişkin görüş bildirdi.
Herkese Temiz ve Ücretsiz Su
Çevre Mühendisleri Odası, İstanbul’da gerçekleştirilecek 5. Dünya Su Forumu’na
Türkiye’de suyun özelleştirilmesi sürecinde önemli bir dönüm noktası olacağı gerekçesiyle karşı çıkarken, ‘Su haktır, satılamaz’ görüşünü savundu...
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu’nun yaptığı açıklamada, 1992 yılında Dublin’de düzenlenen Su ve Çevre Konferansı’ndan bu yana, suyun küresel piyasa
aktörleri tarafından ekonomik bir mal olarak tanımlandığı ve üretiminden dağıtımına
kadar suyla ilgili bütün sürecin piyasa mantığıyla yönetilmesinin, kamunun ‘israfa yol
açan verimsiz’ kullanımının sona ereceği savunuldu. Açıklamada şöyle denildi:
“Oysa ki, 20. yüzyılda dünya nüfusu 4 kat artmasına rağmen su ihtiyacı 9 kat artmıştır.
Bu arada sanayinin kullandığı su miktarı 40 kat artmıştır. Bunlarla beraber teknolojik
gelişmeler sayesinde erişilebilir suyun kullanımı yüzde 7’den yüzde 25’e çıkmıştır. Diğer taraftan artan çevre sorunlarına karşılık sürdürülebilir kalkınma stratejileri ve buna
bağlı olarak geliştirilen ‘kullanan/kirleten öder’ yaklaşımı ve ekonomik araçlarıyla su
varlıkları korunamamış, aksine parası olana kirletme ve kullanma olanağı tanınmıştır.
Su üzerine bugüne kadar yürütülen küresel politikalar ve bu politikaların aktörleri
tarafından düzenlen Dünya Su Konseyi’nin şemsiyesi altında İstanbul’da 16-22 Mart
tarihlerinde düzenlenecek 5. Dünya Su Forumu’nda, örneğin, ‘suyun eşit paylaşımı konusuna öncelik verileceği’ gibi politika ve söylemler bu nedenlerle inandırıcı değildir.”
Suyun Ticarileştirilmesine Hayır!
Oda’nın açıklamasında, Dünya Su Forumu’na karşı, ‘Suyun Ticarileştirilmesine Hayır
Platformu’adı altında toplanan örgütler, halkın taleplerinin yükseleceği, yaşam savunucularının söz ve eylemlerinin esas olacağı bir dönemin ilk adımlarını atıyorlar” denildi.
Açıklamada şu görüşlere yer verildi: “Bu sürecin öznesi olan bizler de, suyu piyasa değeri olan bir meta değil, insanlığın ve doğanın ortak varlığı olarak kabul eden ve tüm
canlılar için temel bir hak olduğunu düşünenleri, sorunun sadece teknik değil doğru-
dan politik bir mesele olduğunun bilinciyle bir an önce harekete geçmeye davet ediyoruz. Suyun ‘politik’ bir konu olması, onu toplumsal mücadele alanının odağına yerleştirmektedir. Kapitalizmin su konusunda yarattığı yanılsamalar, ancak böyle bir toplumsal mücadele içinde ortadan kaldırılabilir. Dünya’da yaşamın devam edebilmesi
için yeteri kadar su vardır. Su varlıklarımızı gerektiği gibi koruyabilirsek ve kamusal bir
yaklaşımla yönetebilirsek herkese yeterli, temiz ve ücretsiz su temin etmek mümkün.”
13.03.2009 tarihinde TRT Kanalı İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Ö. Eylem
Tuncaelli ile Su Forumu hakkında röportaj:
Dünya’nın dörtte üçü suyla kaplı. Ancak bunun sadece yüzde biri içilebilir nitelikte.
İşte bu çarpıcı gerçek, küresel ısınmanın da tehditi altında bulunan Mavi Küre’yi, ciddi
bir su sorunuyla karşıya karşıya bırakıyor. Tatlı su açısından dünya sanıldığı gibi zengin
bir gezegen değil. Dünyadaki toplam suyun yüzde 96’ı tuzlu su. Geriye kalan yüzde 4
civarındaki tatlı suyun büyük bir bölümü de, buzullar içinde hapsolmuş durumda.
Dünyada Kullanılabilen Su Miktarı Sadece Yüzde 1
Dünyada kullanılabilen tatlı su miktarı yeryüzündeki suyun sadece yüzde birini oluşturuyor. Kısıtlı su kaynaklarına rağmen dünyadaki su tüketimi son yıllarda katlanarak
artıyor. Kullanılabilir suyun dünyadaki dengesiz dağılımı, nüfus artışı ve kuraklık gibi
nedenlerle yüz milyonlarca insan susuzluk tehlikesiyle karşı karşıya.
Dünyada Bir Buçuk Milyon İnsan Susuz
Yaklaşık 1 buçuk milyar insan yeterli içme suyundan yoksun. 2 buçuk milyar insan da
sağlıklı içme suyuna hasret. Geleceğe yönelik tahminler ise daha da düşündürücü.
2050’de 4 Milyar İnsan Su Sıkıntısı Çekecek
2025 yılından itibaren 3 milyar insanın su kıtlığıyla karşı karşıya kalacağı, bu sayının
2050’de 4 milyara yaklaşacağı tahmin ediliyor. Bu sayı, 2050 yılındaki tahmini dünya
nüfusunun yüzde 40’ına denk düşüyor. Küresel ısınmanın yaratacağı iklim değişikliği
ve kuraklık sonucu bu manzaranın daha da kararması mümkün.
Türkiye ise Sanıldığı Gibi Su Zengini Bir Ülke Değil
Su sorunu dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi Türkiye’de de hissediliyor. Su kaynakları iyi kullanılmadığı takdirde, önümüzdeki yıllar Türkiye için de zor görünüyor. Su,
bugün dünyada en çok konuşulan konuların başında geliyor. Öyle ki su doğal zenginliğin ölçütlerinden biri olarak kabul ediliyor. Bir ülkenin su zengini sayılabilmesi için yılda kişi başına düşen ortalama su miktarının en az 8 bin ila 10 bin metreküp arasında
olması gerekiyor. Kişi başına düşen ortalama kullanılabilir su miktarı yılda 2 bin metreküpten az olanlar su azlığı ya da su baskısı yaşayan, bin metreküpten az olanlar da su
fakiri ülkeler arasında sayılıyor.
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
Çevre Mühendisleri Odası, bu amaçlar doğrultusunda 15 Mart’ta Kadıköy’de, saat
15.30’da bir miting düzenleyeceklerini, sonrasında 16-20 Mart tarihleri arasında Suyun Ticarileştirilmesine karşı bütün eylem, etkinlik, forum ve atölye çalışmaları yapacaklarını da duyurdu.
123
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
124
Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Eylem Tuncaelli, “Böyle giderse de
hızla su fakiri olma yoluna doğru gidiyor. Çünkü çok kısa bir süreden bahsediyorum,
son 20 yılda 3500 metreküplerden 1400’lere düşüldü” dedi. Oysa Türkiye, 1950’li ve
60’lı yıllarda kişi başına düşen 8 bin 500 metreküp yıllık erişilebilir su miktarıyla su
zengini ülkeler arasındaydı. Tuncaelli, “Plansız kentleşme, plansız sanayileşme, su havzalarının korunamaması İstanbul’da en görerek yaşadığımız sorunlardan birisi.” dedi.
Ancak umutsuz olmamak gerekiyor. Su havzaları korunduğu, çevre kirliliğinin önüne
geçildiği, su planlaması ve yönetimi iyi yapıldığı takdirde Türkiye sınırlı olan suyunu
kendine yetecek bir şekilde kullanabilir.
13.03.2009 tarihinde Evrensel Gazetesi Su Eki’nde İstanbul Şube Yönetim Kurulu Başkanı Ö. Eylem Tuncaelli’nin Röportajı:
Bir İnsanlık Suçu: Suyun Metalaştırılması
Su kaynaklarının kötü yönetimi, sınırlı imkanlar ve çevresel değişiklikler yüzünden temiz içme suyuna ulaşamayan insan sayısı giderek artmaktadır. Su haklarının erozyonu artık küresel bir olaydır. Neoliberal politikalarla su ve su hizmetlerinin yönetilmesi dünyanın birçok yerinde milyonlarca insanı içme suyuna erişimini engellemektedir.
İçme suyundan yoksun bırakılan bu insanların özü itibari ile kamuya ait suyun özelleştirilmesi sırasında yaşadıkları korkunç tablolar önümüzde durmaktadır.
Dünya genelinde su kaynaklarının büyük bölümü kamu mülkiyetinde bulunmaktadır. Bugün dünya nüfusunun yalnızca %5’i suyu ulusötesi şirketlerden satın aldığı halde, bu şirketlerin yıllık gelirleri dünya petrol ticaretinin yıllık gelirinin yarısına ulaşmış
durumdadır.
Türkiye’de kişi başına düşen yıllık su miktarı, yanlış su politikaları ve uygulamaları
ile hızla azalmaktadır. 1990’larda 3500 m3/kişi-yıl olan bu miktar günümüzde 1400
m3’lere düşmüş durumdadır.
Neoliberal ideologlar, durumu “su enderdir; ender malları hangi kurallar ile yönetiyorsak suyu da aynı kurallar bütünü ile yönetmeliyiz” diyerek formüle etmektedirler. Suya
erişim, kıtlık kanunlarına göre düzenlenirse, yoksullar bir damla suya bile hasret kalırlar ki dünyada bunun örnekleri Bolivya başta olmak üzere birçok ülkede yaşanmıştır.
Türkiye’de Durum
AKP,2007 seçim beyannamesinde, barajı bitirilen projelerin, sulama kısmını özel sektörün yatırımına açacağını, köy ve kentlerde içme suyunun kalitesinin artırılmasının hedeflendiğini, su ve kanalizasyon işletmeciliği başta olmak üzere çevre sektöründe, maliyetlerin düşürülmesi ve kalitesinin artırılması için kamunun yanı sıra özel kesimin de
katılımının artırılacağını belirtiyordu.
Ülkemizde su işletmelerinin özelleştirilmesi yıllardır gündemdedir. Antalya’da,
İzmir’de, Kocaeli’de yapılan; Edirne’de yapılması bir yolsuzluk operasyonu ile şimdilik
ertelenen özelleştirmeler yakın zamanda su özelleştirmelerinin toplumsal gündemimizde daha fazla yer edineceğini gösteriyor.
Son yıllarda, Türkiye’de suyun özelleştirilmesi için Dünya Bankası planları dahilinde
bir çok proje yaşama geçirilmeye başlanmıştır. Dünya Bankası, büyükşehirlerde “İSKİ
modelinin”, küçük belediyelerde ise “yerel yönetim birliklerinin” kurduğu şirketlerin su
özelleştirmesinin ideal modelleri olduğunu savunuyor. Oysa bu modellerin faturalara
yansıması, gerçekte kâr dışında hiçbir amacın güdülmediğini gösteriyor.
14.03.2009 tarihinde İstanbul Şube Yönetim Kurulu Başkanı Ö.Eylem Tuncaelli Yön Fm
de “Su Ve Latin Amerika” ilişkisi hakkındaki görüşlerini bildirmek üzere “Ayaklanan
Kıta” programına konuk olarak katıldı.
Su Hayattır Satılamaz Mitingi:
Et ve Balık Kurumu önünde 15.00’de başlayan yürüyüş kolunun en önünde “Su yaşamdır, yaşamlarımız satılık değildir” pankartıyla Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu yer aldı.
Ardından sırasıyla, Bursa Su Platformu, Marmara Çevre Platformu, Temiz Enerji Platformu, Türkiye Çevre Platformu eylemdeki yerini aldı. Ege Çevre ve Kültür Platformu “Su haktır sattırmayız, su yaşamdır kirlettirmeyiz” pankartıyla, ALLIANOI Girişim
Grubu, “Tarih cinayeti: ALLIANOI çamurla boğuluyor, faili meçhul değil, yaşatacağız”
pankartıyla eylemdeki yerini aldı. Fındıklı Dereleri Korumu Platformu, “Geleceğimizi
sattırmayacağız”, “Bu ülke, bu halk, bu doğa, bu dereler satılık değil” pankartlarıyla eleme katılırken, Derelerin Kardeşliği Platformu “Abu dereler özgür akacak” pankartıyla
eyleme katıldı.
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
Bir trilyon dolar pazar büyüklüğü ile ifade edilen su hizmetlerini sağlıklı ve güvenli olarak almak en temel yaşam hakkımızdır. Bizi yaratılacak olan pazarın büyüklüğü
değil, suya rahat ve güvenli ulaşımımız ilgilendirmektedir.Nasıl ki su kamuya aitse, su
hizmetleri de özü itibari ile kamusal bir hizmettir ve kamuya ait kalmalıdır. Kamu, ticarileştirmeye/metalaştırmaya ön ayak olan değil bu hizmetlerin sağlıklı ve güvenli
olarak verilmesini sağlayan ve şirket karlılıklarını değil kamu yararını gözeten yapıda
kurgulanmalıdır.
125
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
126
Çevre örgütlerinin ardından DİSK’e Bağlı Birleşik Metal-İş, KESK İstanbul Şubeler Platformu, KESK Ankara Şubeler Platformu ve Enerji ve Sanayi Maden Kamu Emekçileri Sendikası (ESM) eyleme katıldı. Onları İstanbul Tabip Odası, İstanbul Veteriner Hekimler Odası, TMMOB ve “Çoruh, Dereler, Munzur, Çeşmeler özgür akacak” pankartıyla
Emo-Genç izledi. Odaların arkasından, üyeleri işçi değil gerekçesiyle kapatılan ÇiftçiSen “Tarım Şirketlere terk edilemez üretmek istiyoruz” ve “Çiftçilerin örgütlenme hakkı engellenemez” pankartlarıyla alandaki yerini aldı. Ardından “Genetiği değiştirilmiş
organizmalara hayır” pankartıyla GDO’ya Hayır Platformu yer aldı. Ekoloji Kolektifi ise
“Ya Ekososyalizm Ya barbarlık” pankartıyla eyleme katıldı. Ardından Tüketicileri Koruma Derneği ve İstanbul Serbest Muhasebeciler Mali Müşavirler Odası eylemdeki yerlerini aldı. Halk Cephesi “Haklıyız kazanacağız, Su halkındır sattırmayız” pankartını taşırken hayatın her alanında hak mücadeleleri veren Halkevleri “Su hayattır sattırmayız”
pankartıyla eyleme katıldı. Öğrenci Kolektifleri ise “Suyunu satanın Suyunu Sık” pankartıyla eyleme katıldı. Öğrenci Kolektiflerin arkasından Kaldıraç ve İşçi Cephesi eyleme katıldı. EMEP “Su yaşamdır yaşam satılık değildir” pankartıyla, ESP “Suyun özelleştirilmesine hayır” pankartıyla, ÖDP “Su haktır satılamaz” pankartıyla eylemdeki yerlerini
aldı. BDSP ise “Bir bardak su için bile sosyalizm” pankartıyla eyleme katıldı. TKP “Dünya
su formunu durdurun” pankartıyla eyleme katıldı.
Kadıköy İskele Meydanı’nda yapılan mitingin açılış konuşmasını Munzur Dernekleri
Federasyonu’ndan Hasan Şen yaptı. Ardından Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği
(TMMOB) Genel Başkanı Mehmet Soğancı, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Genel Başkanı Sami Evren, Çiftçi Sendikaları Konfederasyonu (Çiftçi-Sen)
Genel Başkanı Abdullah Aysu, İstanbul Tabip Odası’ndan Dr. Hüseyin Demirdizen, DİSK
Örgütlenme Daire Başkanı ve Nakliyat-İş Genel Başkanı Ali Rıza Küçükosmanoğlu birer konuşma yaptı. Yapılan tüm konuşmalarda suyun ticarileştirilmesine karşı mücadele edileceği vurgulandı. Direnişlerini sürdüren Sinter, Gürsaş ve ATV-Sabah emekçileri kürsüden selamlandı. Miting Grup Yorum’un söylediği türkü ve marşlar eşliğinde çekilen halaylarla son buldu.
Miting Konuşması:
Yarın Dünya Su Konseyinin 5. Forumu İstanbul’da başlıyor. Dünya Su devlerinin Türk
veyabancı sermayenin ( su, inşaat ve enerji şirketlerinin) ortaklığı ile yapılan 5. dünya
su forumunun yapılmasına işbirlikçi AKPiktidarının Çevre ve Orman Bakanlığı, DSİ, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, ve İSKİ ev sahipliği yapıyor.
Bu Devlet - Sermaye işbirliğinin amacı l992 Dublin’de BM Su ve Çevre Konferansında
alınan kararı, yani suyun ekonomik bir mal olduğunu meşrulaştırmak ve 2000 de Lahey de 2. Dünya Su forumunda açıkladıkları hedeflerini hayata geçirmektir. Dünyasu politikasının temelinde su kaynaklarının yönetimini ele geçirmek temel amaçtır.
Su kaynaklarını yöneten o alanın tekelini eline geçirecek ve o alanın hâkimi olacaktır.
Emperyalist-kapitalist sistemin kurumları tarafından yapılan “Dünya Su Forumu”, halktan emekten adaletten yana halk örgütlenmelerine yasaklanan İstanbul’un üst geçitlerini ve ana arterlerini son günlerde foruma çağrı yapan “medeniyetleri buluşturacağını” ileri süren pankartlarla donattı. Kongreye ev sahipliği yapabilmek için Sütlüce’de
Kongre merkezinin yapımı sırasında tarihi surlar tahrip edildi. Ve tüm bunlar yaklaşık
17.5 milyon Euro devlet bütçesi ile yani bizim paralarımızla yapıldı. Kendi krizlerinin
bedelini bize ödetenler, bizden aldıklarını gözümüzün içine baka baka sermayeye aktarıyor. Toplumu yanıltan bu çağrıların gerisinde ise, halkların ve canlı yaşamın temel
gereksinimi suyun, bir piyasa malı haline getirilmesi bulunmaktadır.
Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu bileşenleri olarak şu anda bu alanı dolduran
demokratik kitle örgütleri; devrimci örgütlenmeler, meslek odaları, sendikalar olarak
bizler birlikte sonuna kadar mücadele edeceğiz.
Biliyoruz ki; Halkların birlikte örgütlü mücadelesi, oynanan ve planlanan oyunları bozacaktır. Su kaynaklarımıza; derelerimize, göllerimize göz koyan emperyalist tekellere
su şirketlerine ve onların AKP gibi işbirlikçilerine vereceğimiz yanıt nettir :
Suları şirketlere devredenlere, suya ulaşamayanlara suyu götüreceğiz yalanlarını söyleyenlere inanmıyoruz
En temel yaşam kaynağımız ve sağlığımızın temeli olan suyu parayla satın almaya başladığımızda, yani kontörlü su sayaçları evlerimize, tarlalarımıza takılmaya başladığında
Emekçilerin Gana’da, Ekvator’da olduğu gibi ücretlerinin yarısı ile su faturalarını ödemek zorunda kalarak daha da fakirleşeceğini, yoksulluğun daha da artacağını biliyoruz.
Nijer’de olduğu gibi, suya ödeyecek parası olmayanların sağlıksız ve yasal olmayan
yollarla suya erişmeye çalışacağını ve salgın hastalıklarına bağlı ölümlerin ülkemizde
ve dünyamızda giderek artacağını biliyoruz
Ürününü sulayacak suya erişemeyen çiftçinin tarlasını satacağını, terk edeceğini, kentlere göç ederek işsizler ordusuna katılacağını, tarımın daha da kapitalistleşeceğini bu
nedenle de biyoçeşitliliğimizi (tohumlarımızı) kaybedeceğimizi biliyoruz.
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
Bizler, Suyun Ticarileşmesine Hayır Platformunun bileşenleri olarak İstanbul’da 5. si
toplanan Dünya SuForumu’nun yani tümüyle reddettiğimiz forumun Türkiye’de ve
dünyadaki tüm işbirlikçilerinin suyun üzerinde oynamaya çalıştığı oyunlara karşı biraradayız. Mücadelemiz suyu kapitalizmin kıskacından kurtarmaktır. “suyumuzu ve yaşamımızı sattırmayacağız”. Toprağımıza, ekmeğimize, emeğimize ve SUYUMUZA sahip çıkmak için buradayız.
127
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
128
Karadeniz Derelerinde yapılmaya çalışıldığı gibi, Melen ve Kızılırmak’ta da suyun başka bölgelere taşınması gibi, “Türkiye’de enerji açığına çözüm üretiyoruz, suyun azaldığı yerlere su götürüyoruz” bahaneleri ile akışına müdahale edilen derelerin artık akamayacağını ve ondan yararlanan canlılara yaşam kaynağı olamayacağını, onu besleyen toprağın kıraçlaşacağını, tuzlanacağını ve giderek çölleşeceğini biliyoruz.
Yaşamın en önemli kaynağı suyun üzerinde oynanan Kapitalist oyunlara karşı bizler;
Türkiye’nin enerji gereksinimine çözüm üretiyoruz bahaneleri ile Munzur da, Çağlayan
Deresinde, Uzungöl’ de,İkizdere, Çamlıhemşin, Papart’ta doğayı tahrip edecek ve doğal kaynakları özelleştirecek girişimlere geçit vermeyeceğiz.
Ordu Fatsa’da, Artvin’de olduğu gibi, çevreye verdiği olumsuz etkileri irdelenmeden
veya göz ardı edilerek Maden arama ruhsatı alan şirketlerin, Ormanları, tarım alanlarını tahripetmesine izin vermeyeceğiz.
Hasankeyf, Allianoi’deolduğu gibi tarihi ve kültürel mirasımızı yok edecek olan girişimlerin uygulanmasına ( Baraj yapımına) engel olacağız. Bütün su havzalarının koruma altına alınması ve mevcut havza işgallerine son verilmesi için sonuna kadar çalışacağız.
Yaşamlarını geçimlik tarım yaparak sürdüren küçük çiftçilerin, sulama kanallarına takılan kontör bedelleri altında bir kez daha ezilmesine seyirci kalmayacağız. Akarsuları, gölleri, göletleri şirketlere teslim ederek, sadece parası olan çiftçilerin suya erişimine neden olacak olan su özelleştirmelerine göz yummayacağız.
Emekçi sınıfların ücretlerinde yeni bir indirim anlamına gelen, çalışan ve işsiz yoksulların sayısını hızla arttıracak olan, ve dolayısıyla emeği daha dagüvencesiz ve örgütsüz
bırakacak olan suyun metalaşması girişimlerine izinvermeyeceğiz.
Görevi halkın sağlıklı suya erişimini sağlamakolan yerel idarelerin görevlerini şirketlere devretmelerine ve suyun ticaretleştirilmesi sonucunda halkın sömürülmesine ve
sağlıksız koşullarda yaşamasına göz yummayacağız.
Bu girişimin içinde olan başta DSİ, İSKİ, İBB, Çevre ve Orman Bakanlığı olmak üzere 5.
Dünya Su Kongresine ev sahipliği yapan AKP nin destekçisi olarak çalışmaya başlayan
tüm resmi kurumların ve Dünya Su Konseyinin temsilcileri bilmelidir ki;
•
Sularımız meta (mal) değildir. Kullanım hakkışirketlere devredilemez.
•
Su Doğanın hakkıdır. Su, yaşamakiçin ona ihtiyaç duyan tüm canlı ve cansız
sisteme aittir.
•
Derelerimizi, Göllerimizi, sularımızı sattırmayacağız. Su kaynaklarımızı ve onları besleyen havzalarımızı kirletemeyeceksiniz, tüketemeyeceksiniz. İzin vermeyeceğiz
•
Derelerimizi, Göllerimizi, Yer altı sularımızı,Denizlerimizi ve sulak alanlarımızın oluşturduğu Tarihi, Kültürel ve Doğal dokumuzu; “Dünya Su Ailesi” olarak kendini
tanımlayanların, Suez, RTW,Viole gibi Su şirketlerinin ve onların Türk ortaklarının yok
etmelerine göz yummayacağız.
•
5. Dünya Su Forumunda “İstanbul Kentsel Su Mutabakatı”nı imzalayacak olan
yerel yöneticilerden ve kongrenin hedeflerini hayata geçirecek, Türkiye’de su kaynaklarının ve su hizmetlerinin şirketlere satılmasını sağlayacak çalışmaları yapanlardan
hesap soracağız.
Dünya Su Konseyinin ve işbirlikçilerinin Türkiye’de suların ticarileştirilmesi için planladıkları oyunlara ve 5. Dünya Su Forumunun hedeflerine karşı birlikte mücadelemizi sürdüreceğiz.
Yarın 8.30 da Sütlüce’de 17-18Mart’ta Taksim’de Makina Mühendisleri Odasında, 19-20
Mart’ta Akatlar Mustafa Kemal Kültür Merkezinde, 21-22 Martta YTÜ Beşiktaş’ta buluşmak üzere!
Toprağımız, ekmeğimiz, emeğimiz…SUYUMUZ BİZİM
16.03.2009 günü Sütlüce’de Dünya Su Forumuna Karşı, Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu tarafından basın açıklaması yapıldı.
Bizler, Suyun Ticarileşmesine Hayır Platformunun bileşenleri olarak bugün başlayıp
22 Mart’ta sona erecek olan 5. Dünya Su Forumu’nu ve reddettiğimiz bu forumun
Türkiye’de ve dünyadaki bütün destekçilerini protesto ettiğimizi kamuoyuna duyurmayı bir görev biliyoruz.
Aralarında Türkiye’li şirketlerin de bulunduğu uluslar arası sermayenin sponsorluğu
altındaki forumun “medeniyetleri buluşturacağını” ileri süren ve forum toplantılarına
çağrı yapan pankartlar kentimizin bütün ana arterlerinde boy göstermektedir. Toplumu süslü sözlerle yanıltan bu çağrıların gerisinde ise, halkların ve canlı yaşamın olmazsa olmazının, yani suyun, bir piyasa malı haline getirilmesi hedeflenmektedir.
Bugün, İstanbul’un dış çeperlerinden başlanarak evlerimize takılmakta olan kontörlü
su sayaçları, Dünya Su Forumu ve destekçilerinin bu gizli hedefini ele veren önemli işaretlerden yalnızca bir tanesidir.
Bu çılgınlığı durdurabilecek yegane güç ise, suyu satmaya çalışan Hükümetlere ve şirketlere halkların vereceği yanıttır.
Bu yanıt, insanlığın ve tüm canlı yaşamın ortak sesi gibi gür olmalı, su gibi çağlamalıdır.
Bu yanıt, suyun piyasa malı olmasının ardından ücretlerinin yarısı ile su faturalarını
ödemek zorunda bırakılan Gana’lı kardeşlerimizin seslerine kavuşmalıdır.
Bu yanıt, Hindistan’da, kıyısında yaşadıkları nehrin başına silahlı askerlerin dikildiği tarım emekçilerinin çığlığı ile birleşmelidir.
Bu yanıt, İngiltere’de su özelleştirmelerinin ardından haftalar boyunca suyu kesilen işçi
dostlarımızın da sesi olmalıdır.
Bu yanıt, Ekvador’daki su özelleştirmelerinin ardından işsizleştirilen binlerce belediye
işçisinin cevabıdır.
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
Hepimiz yarın Sütlüce’de saat 8.30 da Beyoğlu Adliye binası önünde toplanıyoruz ve
Basına ve kamuoyuna 5. DünyaSu Forumunun ülkemizde yapmayı planladıklarını ve
bunlara nasıl karşı çıkacağımızı bir kez daha duyuruyoruz. Hepinizi 17-22 Mart tarihleri arasında Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu bileşenleri olarak yapacağımız,
karşı karşıya olduğumuz tehlikeye karşı önlemlerimizi ve çözümlerimizi konuşacağımız çalıştay- panel ve forumlara katılmaya çağırıyoruz.
129
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
130
Bu yanıt, Munzur’da, Karadeniz’de, Hasankeyf’de, Antalya’da ve dünyanın her yerinde
neşe içinde akan ve bugüne kadar beslediği toprakların ve insanların umudu, ekmeği olmuş, bugün ise büyük baraj inşaatları ile tehdit edilmekte olan yeryüzündeki bütün derelerin yanıtıdır.
Platformumuzun, basın açıklaması için bu noktayı seçmiş olması da tesadüfi değildir.
Suyun ticaretini yapmak ve halkı bu suçuna ortak etmek için ülkeleri dolaşan Dünya
Su Forumu, bu sefer de Sütlüce’deki eski mezbahayı kendine mekan edinmiştir. Eskiden hayvanların boğazlandığı bu yerde şimdi de tüm canlıların ölüm fermanının imzalanması amaçlanmaktadır. Bu ölüm fermanının adı ise “kentsel su mutabakatı”dır.
Onlar, Sütlüce, İstanbul, Türkiye ve bütün dünya bizimdir diyorlar.
Bizler de diyoruz ki, bu ülkenin ve bu dünyanın gerçek sahipleri halklar ve bütün canlılardır. Ve bu gerçek ev sahipleri olarak bizler,
•
Suların satılmasına karşı çıkan bütün halkımızı uluslar arası su hareketlerini:
•
Dünya Su Forumu’nun bundan sonra ne İstanbul’da ne de dünyanın başka bir
yerinde toplanmasına karşı;
•
için;
Suyu bir piyasa malı haline getirmeye çalışan su lobisinin çanına ot tıkamak
•
Halkların aldatılmasının o kadar kolay olmayacağını göstermek için;
birlikte mücadeleye çağırıyoruz
16 Mart 2009 tarihinde Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu 16 Mart Basın Açıklamasında Polis Şiddetini Kınama Amaçlı Basın Toplantısı Gerçekleştirdi.
Daha sonra Platform bileşenlerinden Yeter Gönül, Kadri Kılıcı ve Selim Yılmaz da söz
alarak polis saldırısını protesto ettiler. Platform bileşenleri su mücadelesini sınıf temelli bir mücadele olarak büyüteceklerini ve su alanında diğer alanlarda olduğu gibi taviz
vermeden mücadeleye devam edeceklerini belirttiler.
Daha sonra açıklamaya destek vermek için katılan Anil Naidoo ve Maude Barlow ortak bir açıklama yaparak bugün yaşananları değerlendirdiler. Ortak açıklamada suyun
şirketler tarafından kontrolüne bir son verilmesini barışçıl bir protesto ile talep eden
demokratik kitle ve toplumsal muhalefet hareketleri Dünya Su Forumu’nun açılışında,
İstanbul’da, Türk polisinin şiddet ve baskısı ile karşılandı denilerek, “Geniş bir uluslararası koalisyonun temsilcileri olan su hakkı aktivistleri, Halkların Su Forumu olarak bu
şiddet ve baskıyı kınadıklarını bildirmektedir” dediler.
Dünya Su Konseyinin direktörü Gerd Berkamp’a gözaltıları ve polis şiddetini bildirdiklerini ve Forum esnasında kınama okumasını istediklerini belirten Naidoo ve Barlow
Açıklamanın sonunda “Dünya Su Konseyi’ne hakim dar çevrelerin alınacak kararlar
hakkında halklara hesap vermemeleri gibi polis eliyle uygulanan bu şiddet gösterisi
de, sosyal ve toplumsal güce erişimi olan ve olmayan arasındaki derin ayrımın varlığını açıkça göstermektedir” denildi.
17.03.2009 tarihinde Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu tarafından Taksim’de
meşaleli Basın Açıklaması yapıldı.
Karlarımız daha fazla artsın, kasalarımız daha çok dolsun diye, emeği ile geçinen insanlığın ve diğer canlıların yaşam kaynağı olan suyu metalaştırmak ve su kaynaklarına sahip olmak için emperyalist kapitalist sistemin bir kurumu olan Dünya Su Konseyi 16 Mart 2009 tarihinde Sütlüce Kongre ve Kültür Sarayında 5. Dünya Su Forumunu
topladı.
Diyorlar ki su kaynakları azaldı, diyorlar ki 1 milyar insan temiz suya muhtaç, diyorlar
ki su israf ediliyor. Tespit doğru ama kim su kaynaklarını tüketiyor, kim 1 milyar insanı temiz suya muhtaç bırakıyor, kim suyu israf ediyor. Onu söylemiyorlar. Biz mi, onlar
mı? Tabi ki onlar. Onlar, içinde insanın olmadığı, insani değerlerin olmadığı, İçinde paranın olduğu, her şeye daha çok kar açısından bakan emperyalist su tekelleri ve işbirlikçileridir.
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
16 Mart 2009 sabah saatlerinde Dünya Su Forumu toplantısını protesto etmek için
Sütlüce’de düzenlenen basın açıklaması bitiminde polis 17 kişiyi şiddet kullanarak gözaltına almıştı. Daha sonra polis saldırısını protesto eden 9 kişi daha gözaltına alınmıştı. Suyun Ticarileştirmesine Hayır Platformu tarafından saat 17.00’de Makine Mühendisleri Odası’nda bir basın açıklaması düzenlendi. Açıklamayı Platform adına TMMOB
İl Koordinasyon Kurulu üyesi Tores Dinçöz yaptı. Dinçöz gözaltına alınan 26 kişinin sabah savcı karşısına çıkarılacakları bilgisini vererek başladığı açıklamada bugün yaşanan saldırıların bilinçli olarak protestoları terörize etmek için yapıldığını söyledi. “Sözüm ona medeniyetler buluşması, bu nasıl bir medeniyetler buluşması ki kendi yurttaşına bunu uyguladılar” diyen Dinçöz, gözaltına alınanların bir an önce serbest bırakılmasını istedi.
131
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
132
Su yaşamın kaynağıdır. Şimdi o kaynağın üzerinde haramiler dolaşıyor. Emperyalist
tekeller dünyanın su kaynaklarına ve hizmetlerine el koymak için büyük bir seferberlik başlatmış durumdalar. İşbirlikçi AKP iktidarının organizasyonuyla İstanbul’da düzenlenen 5. Dünya Su Forumu da bu seferberliğin bir parçasıdır. Zaman zaman gazetelerden okuyoruz: “Su savaşları eşikte” diye. O savaş çoktan başladı zaten. Fakat onların dedikleri gibi henüz Ortadoğu’yu içine çeken, açık olarak tanklarla yürütülen bir
savaş değil bu. Bu savaş zenginlerle yoksullar, emperyalistlerle ezilen halklar arasındaki bir savaştır
Bütün tekeller ve işbirlikçileri!
Bu ülkenin suyu da, toprağı da, insanı da sahipsiz değildir. Bu ülkenin onurlu, namuslu
insanları var, sizin bu sömürünüze karşı çıkan halkları var. Bu yağma, talan ve sömürünüzü kabul etmeyen milyonları var. Er ya da geç sömürüye dayanan bu sisteminiz de
sizinle birlikte tarihin çöplüğüne atılacaktır.
Dün Sütlüce’de suyun ticarileştirilmesine ve özelleştirilmesine karşı en temel haklarımızdan olan demokratik tepkimizi kullanmak istedik. Bugün panzerlerinizle coplarınızla, biber gazınızla plastik merminizle saldırıp demokratik hakkımızı kullanmamızı engelleyebilirsiniz. Gözaltına alabilirsiniz, almaya da devam edebilirsiniz. Hatta Sularımızın satılmasına karşı çıktığımız için tutuklaya da bilirsiniz. Taleplerimize kulaklarınızı da kapayabilirsiniz. Asla ama asla sesimizi boğamazsınız, kararlılığımızı yok edemezsiniz.
Bizler Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu olarak, suyumuzu, yaşamımızı toprağımızı, emeğimizi, geleceğimizi satmaya çalışan kurumlara ve onların politikalarına
karşı çıkmaya, mücadele etmeye devam edeceğiz. Biliyoruz bu savaş daha da sertleşecek, ama biz yılmayacağımızı ve sularımızı, yaşamımızı satmalarına izin vermeyeceğimizi bir kez daha belirtiyoruz. Dün Beyoğlu adliyesi önünde yaşadığımız polis saldırısını şiddetle kınıyor ve protesto ediyoruz.
SUYUMUZU SATMALARINA İZİN VERMEYECEĞİZ!
SU HALKINDIR SATILAMAZ !
ÜLKEMİZ SUYUMUZ SAHİPSİZ DEĞİL !
17-18 Mart 2009 Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu Atölye Programı
Salon
No
1
3
4
5
6
17.03.2009
Saat
9 30
18.03.2009
13 30
9 30
13 30
Suyu Fiyatlandırma
Farklı Su Kullanımları
(Tarım, Endüstri, Evsel Kullanım)/Su dağıtımında Sorunlar
Suya Erişimde Çözümler
Suya Erişimde Çözümler
Atölye Kolaylaştıcı:
Prof. Dr.Mehmet Türkay (Supolitik)
Atölye Kolaylaştıcı:
İlker Erdoğan (İKK)
Atölye
Kolaylaştıcı:Yeter Gönül (Halk Cephesi)
Suya Erişim / Metalaşma
Sınır Aşan Sular
Su - Canlılar ve Doğal
Sistem
Diğer
Sınır Aşan Sularla İlgili Uygulamalar (Sorunlar) ve çözüm
Önerileri
Sınır Aşan Sularla İlgili Uygulamalar (Sorunlar) ve çözüm
Önerileri
Suya müdahalenin ve
Su Transferlerinin havzalara etkisi
Kamu Suyu
Atölye Kolaylaştıcı:
Suna Çetin (Baro)
Atölye Kolaylaştıcı:
(Çağdaş Hukukçular
Derneği)
Atölye Kolaylaştıcı:
Prof. Dr. Beyza Üstün
(Supolitik)
Atölye Kolaylaştıcı:
(FNV/PSI)
Su ve Enerji
Diğer
Su ve Enerji
Yer seçimi – Çevre
(Barajlar/ Göç)
Gıda ve Su İlişkisi
Atölye Kolaylaştıcı:
Tahir Öngür (Munzur
Koruma Kurulu)
Atölye Kolaylaştıcı: Kenan Demirkol
(TTB) Shiney
Atölye Kolaylaştıcı:
Erhan Karaçay (İKK)
Atölye Kolaylaştıcı:
Prof. Dr. Tanay Sıdkı
Uyar (TURCEP)
Yerel Çeşitliliğin korunması (GDO,Hibrit
Tohum)
Sulama yöntemlerinin su kullanımına
etkisi, çölleşme
Doğal Barajlar
(Meralar,Ormanlar 2/B
alanları)
Sulama ve Kamu Yönetiminin göçle ilişkisi
Atölye Kolaylaştıcı:
Ahmet Atalık (İKK)
Atölye Kolaylaştıcı:
Şenay Elhüseyni (KESK)
Atölye Kolaylaştıcı:
Besim Sertok (İKK)
Atölye Kolaylaştıcı:
Abdullah Aysu (Çiftçi Sendikaları Federasyonu)
Enerji kullanımı
Enerji kimin için
Tarım, Orman ve Su
Su Kaynaklarımızın Kullanılması ve Emek
Artan iş-yükü, güvencesiz çalışma koşullarında: İşçi Sağlığı&İş
Güvenliği ve Toplum
Sağlığı
“Su kaynaklarının
verimliliğinin arttırılması” girişimleri karşısında EMEK: örgütlenme, sendikalar
Suyun metalaşması =
İşçi sınıfının tüm katmanlarının reel ücretlerinde düşüş= Yoksulluğun artması
Tüm Canlılar İçin Su
Atölye Kolaylaştıcı:
Saadet Yeyin (KESK)
Atölye Kolaylaştıcı:
Gaye Yılmaz (DİSK)
Atölye Kolaylaştıcı: Mehmet Göçebe
(İvme Dergisi)
Atölye Kolaylaştıcı: Prof. Dr. Fuat Ercan
(Supolitik)
Mücadeleler ve Deneyimler
Türkiye'deki ve Diğer Ülkelerdeki mücadeleler ve deneyimler
Türkiye'deki ve Diğer Ülkelerdeki mücadeleler ve deneyimler
Atölye Kolaylaştıcı: Hasan Şen (Munzur Koruma Kurulu)
Diğer
Sınır aşan sulara ilişkin
mücadele
Su ve Sanat
Atölye Kolaylaştıcı:
(İKK)
Atölye Kolaylaştıcı: Canol Kocagöz (HOMUR
Dergisi)
133
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
2
Tarih
19-20 Mart 2009 Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu Forum-Panel Programı
Tarih
Saat
Yer: Mustafa Kemal Kültür Merkezi Akatlar Beşiktaş
19.03.2009
09:00
Açılış ve Gösteri
09:20
"Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu" Konuşması
Prof. Dr. Beyza Üstün (YTÜ Çevre Müh. Böl.)
09:50
DİSK Genel Başkanı Konuşması
10:00
KESK Genel Başkanı Konuşması
10:10
TTB Genel Başkanı Konuşması
10:20
TMMOB Genel Başkanı Konuşması
10:30
Çiftçi Sendikaları Federasyonu Bölge Temsilcisi Konuşması
10:40
İSMMMO Genel Başkanı Konuşması
10:50
Supolitik Grup Temsilcisi Konuşması
11:00
Uluslararası Aktivistlerin Konuşması
11:30
Film Gösterimi
12:00
Yemek Arası
13:00
Mücadeleler ve Deneyimler
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
134
Panel Yöneticisi :Ö.Eylem Tuncaelli (İKK)
Panelistler:
Yeter Gönül (Halk Cephesi)
Hasan Şen ( Munzur Koruma Kurulu)
Hüseyin Demirdizen (TTB)
Derelerin Kardeşliği Platformu Temsilcisi
Alionia Grup Temsilcisi
Dikili Belediye Başkanlığı
Maden Mahallesi Grup Temsilcisi
Armutlu Grup Temsilcisi
Uluslar arası Aktivistler
17:30
Genel değerlendirme
Tarih
Saat
Yer: Mustafa Kemal Kültür Merkezi Akatlar Beşiktaş
20.03.2009
09:00
Atölye Çalışmaları Bilgilendirme
Panel Yöneticisi : Murat Gökdemir (İKK)
Suya Erişim ve Metalaşma
Sınır Aşan Sular Sorunlar ve Çözüm önerileri
Suya müdahalenin ve Su Transferlerinin Havzalara Etkisi
Su ve Enerji
Tarım, Orman ve Su
10:30
Çay- Kahve Arası
10:40
Atölye Çalışmaları Bilgilendirme
Panel Yöneticisi : Murat Gökdemir (İKK)
Gıda ve Su
135
Tüm Canlılar İçin Su
Su Kaynaklarımızın Kullanılması ve Emek
Mücadele ve Deneyimler
Yemek Arası
19-20 Mart 2009 Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu Forum-Panel Programı
Tarih
Saat
Yer: Mustafa Kemal Kültür Merkezi Akatlar Beşiktaş
20.03.2009
12:30
Su Kaynakları ve Su Havzalarının Korunumu
Kafoğlu (İst Çevre Koneyi Gn Sek)
12:35
Su Havzalarının Çevresel Korunumu Prof. Dr. Beyza Üstün
12:45
Su Havzalarının Planlanması Yıldız Uysal (Mim Odası İst Büyükkent Şb)
12:55
Forum
14:00
Su ve Sağlık
14:05
Su ve Halk Sağlığı Yrd. Doç. Dr. Ahmet Topuzoğlu
14:15
Su ve Sağlık Dr. Murat Fırat
14:25
Forum
15:30
Çay- Kahve Arası
15:45
Su Kullanımı ve Ekonomi Politiği ForumYöneticisi : (İSMMMO)
15:50
Su Kullanımı ve Ekonomi Politiği Prof. Dr. Fuat Ercan
16:05
Forum
17:00
Enerji; Su İklim Değişikliği
17:05
Enerji ve Su
17:15
Yenilenebilir Enerjiler Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar (TURÇEP)
17:25
Küresel ısınma ve su İsmail Küçük (İKK)
17:35
Forum
18:30
Kapanış
ForumYöneticisi : Türksen Başer
ForumYöneticisi : Akif Akalın (TTB)
ForumYöneticisi : (EMO)
Erhan Karaçay(EMO)
Forumun açılış konuşması YTÜ Öğretim Üyesi Beyza Üstün tarafından yapıldı. Konuşmasına “Bizler, Suyun Ticarileşmesine Hayır Platformunun bileşenleri olarak İstanbul’da
5. si toplanan Dünya Su Forumu’nun ve reddettiğimiz bu forumun Türkiye’de ve dünyadaki tüm işbirlikçilerinin suyun üzerinde oynamaya çalıştığı oyunlara karşı bir aradayız. Mücadelemiz suyu kapitalizm kıskacından kurtarmak içindir” diyerek başlayan
Üstün, suyun ticarileştirme sürecini ve Dünya Su Forumu’nun, suyun ticarileştirilmesi
sürecinin bir organizasyonu olduğunu anlattı. Sözlerini “Dünya Su Forumu’nun hedeflerine karşı halkın birlikte mücadele edeceğini bir kez daha duyuruyoruz” diyerek bitiren Üstün’ün konuşmasının tam metni aşağıdadır:
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
Su ve Sanat
12:00
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
136
Karşıt Forum Açılış Konuşması:
“Bizler, Suyun Ticarileşmesine Hayır Platformunun bileşenleri olarak İstanbul’da 5. si
toplanan Dünya Su Forumu’nun ve reddettiğimiz bu forumun Türkiye’de ve dünyadaki tüm işbirlikçilerinin suyun üzerinde oynamaya çalıştığı oyunlara karşı bir aradayız.
Mücadelemiz suyu kapitalizm kıskacından kurtarmak içindir.
Bu amaçla bir araya gelen Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu bileşenleri devrimci örgütler, demokratik kitle örgütleri olarak; Sendikalar (DİSK, KESK, Çiftçi Sendıkaları Konfederasyonu), Meslek Odaları (TMMOB ne bağlı odalar , TTB, ), Dernekler (
Öğr. Üyeleri, Çağdaş Hukukçular, ...), Çevre ve Kültür Platformları ve Kurulları (Munzur
Koruma Kurulu, Derelerin kardeşliği platformu,.......), Dergi ve Gazeteler (Homur, Kaldıraç, İşçi gazetesi, İvme ), Siyasi partiler, yerel idareler (Dikili Belediyesi ...) bir yıldır birlikte mücadele ediyoruz.
Mart 2009’a kadar gelinen sürede Türkiye’nin her yerinde ve yurt dışında suyu ticari bir
mal (meta) olarak görmeyen ve suyu doğanın tüm canlıların vazgeçilmez yasam kaynağı olarak gören tüm aktivistlerle, halklarla buluştuk. Söyleştik, bilgilerimizi ve deneyimlerimizi paylaştık. Paylaşımlarımızı son iki gündür çalıştaylarda ortaklaştırdık Gelinen yerden sizi, bizim gibi düşünen herkesi aramıza alarak yolumuza devam etmekteyiz.
Emperyalist-kapitalist sistemin kurumları tarafından yapılan “Dünya Su Forumu” ise
halktan emekten adaletten yana halk örgütlenmelerine yasaklanan İstanbul’un üst
geçitlerini ve ana arterleri foruma çağrı yapan “medeniyetleri buluşturacağını” ileri
süren pankartlarla donattı. Kongreye ev sahipliği yapabilmek için Sütlüce’de Kongre
merkezinin yapımı sırasında tarihi surlar tahrip edildi. Forumun bu hazırlık çalışmaları
yaklaşık 17.5 milyon Euro devlet bütçesi ile, bizim paralarımızla yapıldı. Kendi krizlerinin bedelini bize ödeterek, bizden aldıklarını sermayeye aktararak!
Toplumu yanıltan bu çağrıların gerisinde ise, halkların ve canlı yaşamın temel gereksinimi suyun, bir piyasa malı haline getirilmesi yatıyor.
Suyun “kamusal bir mal” olduğu savunulduğunda ise temel referansın devlet mülkiyeti olduğu görülmektedir. Kamu kavramı, ya sadece çıkarları ortaklaşmış toplumlarda
ya da mutlaka zıddı olan “özel” kavramı ile birlikte söz konusu olabileceği halde, bu tezi
savunanlar taleplerini dile getirirken kapitalist sistemin kendisine dönük hiçbir eleştiride bulunmamaktadır. Diğer yandan, suyu metalaştırma yönünde adımlar atan ulusal
ve uluslar arası kuruluşlar da tezlerini “kamusal” gerekçelere dayandırmakta ve kamuözel işbirliği ve hatta son dönemde kamu-kamu işbirliği benzeri stratejiler üretmektedir. Su ile bağlantılı olarak kamu-kamu işbirliği ile kast edilen, DSİ, İSKİ gibi devlet su
kurumlarının birer piyasa aktörüne, yani, şirkete dönüştürüldüğü ve suyun dünya pazarlarında bu devlet kurumları eliyle pazarlandığı pratiklerdir. Böylece, su kaynaklarının mülkiyeti “kamuda” yani devlet uhdesinde kalmakta, bu sayede toplumsal tepkiler
en alt düzeye çekilmekte, ama kaynaktaki sular devlet eliyle piyasalaştırılmaktadır.
Her ne kadar 1970’li yılların başlarında kurumsal yapılar oluşturulmaya başladıysa da,
suyun kapitalizmin kıskacında can çekişmesinin temelleri ilk kez 1992 de atıldı.. Rio De
Jenerio da BM Çevre ve Kalkınma Konferansında “Sürdürülebilir Kalkınma” Stratejileri
Çevre Koruma Stratejileri olarak kabul edildi, aynı yıl Dublin’de yapılan BM Su ve Çevre
Konferansında ise su ekonomik mal olarak tanımlandı. Kalkınmanın, yani sermaye birikiminin gereklerinin doğa ve toplum koruma stratejileri ile dengede ve eşdeğer kılınabileceği iddiası, atıkların doğal sulara kontrolsüz (arıtmadan) deşarjı, üretimde kullanılan suyun plansız doğal sulardan çekilmesi, sulak alanların kirletilmesi ve kullanılabilir su miktarlarında azalmayla sonuçlandı.
Çok sevgili dostumuz, geçen ay yitirdiğimiz değerli arkadaşım Prof. Dr. Türkel Minibaş 2007’de ”Globalizmde suyun ekonomi politiği” başlıklı tebliğinde bu senaryoların
ardındaki gerçeği; “Neo-klasik iktisadın vazgeçilmez örneğinin ardında yeryüzü kaynaklarının “kıt“ olduğu dolayısıyla ederinin belirlenmesi gereken “ticari bir mal“ olduğunun kabul ettirilmesi vardır.” diyerek görünür kıldı. Sevgili Türkel hocamız, bunda,
elmas gibi kıymetli taş, maden, enerji kaynaklarının bulunduğu ülke halklarına kendi kaynaklarına sahip çıkmak ile yaşam için zorunlu ihtiyaçların karşılanması; yani hayatta kalma kavgası arasında tercih yapmak zorunda bırakıldığının da iknası olduğunu anlattı.
GATS sözleşmesinde su;
• Erişilebilir su kaynaklarının kimin yönetim ve denetiminde olacağına
• Kullanılabilir suyun hangi kanallarla tüketiciye ulaştırılacağına dair üretim, pazarlama
ve dağıtım yetkisinin kimde olacağına
• İçme suyunun üretim ve dağıtımının kimin tarafından ve nasıl yapılacağına dair anlaşmalarla piyasa ekonomisine bırakılmıştır.
1996’da Dünya Su Konseyi de kuruldu, 1997’de ilk formu düzenledi; ardından 2000’de
Lahey’de, 3 yıl arayla 2003 de Kyoto’da, 2006 da Meksika’da ve 5.si 2009’da Türkiye’de.
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
Suyun bir “insan hakkı” olduğu savunulduğunda başta Dünya Su Konseyi ve Dünya
Bankası olmak üzere suyun metalaşmasında çıkarı bulunan tüm kapitalist sınıfın da
aynı tanımlamayı yaptığı bilinmektedir. Onların tezine göre “özel mülk edinmek” insan
hakları evrensel bildirgesinde de tanımlandığı şekilde “temel bir insan hakkı” dır ve bu
nedenle su kaynaklarının üzerinde tasarrufta bulunmak isteyen şirketlerin insan hakkı engellenmemelidir.
137
Lahey’de (2000de) açıklanan Dünya Su Formu hedeflerine göre;
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
138
• Sulu tarım sınırlandırılmalı,
• Uluslararası havzalarda işbirliği sağlanmalı,
• Suyu yöneten kurumlar reforma tabi tutulmalı,
Mart 2009’da İstanbul’da yapılacak 5. Dünya Su Forumu, Dünya Su Konseyinin 5. forum organizasyonudur. Son birkaç yıldır ülkemizde, kamu kurumlarının desteği ile su
hizmetleri imtiyaz hakkı sözleşmeleri, su kullanım hakkı sözleşmeleri gibi uygulamalar
ile suyun ticarileştirildiği sürece girilmiştir. Ancak Mart 2009 5. Dünya Su Forumu için
hedeflerine ulaşmada ilk ve son tarih değildir.
Mart 2009 öncesinde yaşanan ticarileştirilme yolundaki uygulamalar bu tarihin Türkiye için başlangıç olmadığını kanıtlamaktadır:
“Son birkaç yıldır;
• Tunceli İli; nin 85 km uzunluğundaki Munzur Vadisi ile çevresi; sekiz adet baraj ve hidroelektrik santral projesi nedeniyle yok olmakla karşı karşıya kalmıştır. Munzur Vadisi
ile çevresinin ekolojik dengesini bozan bu girişim Vadi ile çevresindeki insanları göçe
zorlayarak yaşam kültürünün temellerini yok etmektedir.
• Artvin ilinde Çoruh Vadisi boyunca, vadi üzerinde yer alan onlarca köy ile Yusufeli İlçesi, projelendirilen 35 adet baraj ve hidroelektrik santrali nedeniyle sular altında kalacak tarihi, kültürel ve doğal güzellikleriyle yok olacaktır.
• Hasankeyf de, Aliaoni de yapılacak barajlarla tarihi kültürel değerlerimiz sular altında
kalma ve yok olma tehdidini yaşamaktadır.
• İzmir Bergama da, Kaz dağlarında, Ordu Fatsa da, Artvin de özel şirketler maden arama girişimleri ile doğayı tahrip etmektedirler.
• Doğu Karadenizde; Rize Fındıklı’da, Çayeli, Hemşin, Çamlıhemşin, İkizdere, Askaroz, Trabzon’da; İkizdere Çağlayan Deresi, Uzungöl de, Artvin’de Papart’ta, Balcı’da,
Maçahel’de, Barhal’da dereler; üzerlerine yapılan, sayıları yüzlerce olan, ancak ürettikleri enerji (yapılan tüm HES enerji üretimi toplamı) Türkiye Enerji açığının %o9’unu ancak üretebilecek Hidroelektrik santrallerle yada barajlarla doğa katliamı yaşamaktadır.
• Rize de, Trabzon’da Artvin’de yapılmakta olan HES’ler nedeniyle Ormanlar ve doğa
tahrip edilmektedir. Çay, Kivi yetiştiren ve organik arıcılık ile gelir elde edilen yörede
gelir kaynakları zarar görmektedir, üretim giderek azalmaktadır.
• “Derelerin Kardeşliği Platformu” olarak yöre halkının verdiği mücadele sonunda Çağlayan Deresi (Rize-Fındıklı) I. Derece sit alanı ilan edilmiş ve üzerinde yapılacak HES
Projeleri için yürütmeyi durdurma kararı alınmıştır. Yine Artvin Papart Derelerinde,
İkizdere ve Hemşin derelerinde yapılacak HES’lerle ilgili yürütmeyi durdurma kararı
alınmış, şimdilik bu katliam durdurulmuştur.” (Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Toplantıları Doğu Karadeniz Bildirgesi, 2009)
• Melen ve Kızılırmak Havzalarından sular İstanbul ve Ankara’da yaşayanların su ihtiyacını! karşılamak için kendi ekosistemlerinde yaratacakları etki hiçe sayılarak ve planlanmayan harcamalar yapılarak km lerce borulanarak taşınmıştır. Amaç havzalar arası
suyun taşınabilir olduğuna halkı kanıksatmaktır.
• Dünyanın ve Türkiye’nin ender lagünlerinden biri olan Küçükçekmece Lagünü master plan değişiklikleri ve yönetim kararları ile iki kez havza koruma stratejisinden çıkarılmıştır. (1985 de havza korumadan çıkarıldı- 1997 de korumaya alındı, lagünü besleyen dereler ve göl, arıtılmadan verilen evsel ve endüstriyel atıksu deşarjlarının etkisinde iken 2007 de suyu içme suyu kalitesinde olmadığı gerekçesi ile yeniden havza korumadan çıkarıldı)
• Yasa değişiklikleri ile yerel yönetimlere “....hizmetleri yapar veya yaptırır” ibaresi ile ticarileştirme yetkisi verilmiştir. (5393 sayılı Belediye Kanunu 14.md)
• 1/100.000 lik nazım planlar yaptırılarak havza arazi kullanım kararları değiştirilmiştir
( İstanbul nazım planı gibi)
• Ulusal eylem planlarında su kullanımı ile ilişkin kararlar alınmaktadır. (çeltiğin çok su
harcaması gerekçesi ile ekilmemesi önerisi [2009 tarım eylem planı taslağı], yeraltı sularının kullanılması kararları gibi)
• Halkın suyun ticarileştirilmesi sürecine farkındalığının arttırılması sağlanmaktadır
(Melen ve Kızılırmak sularının kendi havzasının dışına taşınması, barajlarda suların
azalması haberlerinin gündelik hayata sokulması, DSİ nin Foruma hazırlık toplantıları vb. gibi)
Parasız SU talebimizi ete kemiğe büründürüyoruz
Bu, kısaca, bütün üretimin yalnızca toplum yararına odaklanması demektir. Kullanım
değerlerini talep etmek, gıda, enerji, barınma gibi temel toplumsal ihtiyaçların üretimini ya da teknolojiyi reddetmek değildir. Kullanım değerinin talep edilmesi, bu temel
ihtiyaçların piyasada alınıp satılmasını ve üretimlerinin de piyasayı hedefleyerek yapılıyor olmasını reddetmektir.
Toprağımızın, ekmeğimizin, emeğimizin ve SUYUMUZUN kullanım değerine sahip çıkıyoruz.
Dünya Su Konseyinin ve emperyalist- kapitalist işbirlikçilerinin Türkiye’de suların ticarileştirilmesi için planladıkları oyunlara ve 5. Dünya Su Formunun hedeflerine karşı
halkın birlikte mücadele edeceğini bir kez daha duyuruyoruz.”
Prof. Dr. Beyza Üstün’ün ardından TTB Merkez Konsey Başkanı Gençay Gürsoy, KESK
Genel Başkanı Sami Evren, DİSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün, TMMOB Genel Başkanı Mehmet Soğancı, Çiftçi Sendikaları Konfederasyonu Genel Başkanı Abdullah Aysu
ve Su Politik adına Gaye Yılmaz birer konuşma yaptı.
Foruma katılamayan Dikili Belediye Başkanı Osman Özgüven ise gönderdiği görüntülü mesajıyla foruma katıldı. Özgüven konuşmasında sosyal belediyeciliğini 10 madde halinde okudu. İnsan merkezli sosyal belediyecilik konuşmasında Özgüven, barınma, eğitim, sağlık ve çevre gibi başlıkları maddeler halinde anlattı. Özgüven son olarak
Dikili’de 10 tona kadar suyun ücretsiz kullanımından dolayı yargılandığını da paylaştı.
Konuşmaların ardından verilen yemek arasının ardından ‘Mücadeleler ve Deneyimler’
panelinin ilk kısmı Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Eylem Tuncaelli’
nin yöneticiliğinde gerçekleşti. Bu bölümde Munzur Koruma Kurulu’ndan Hasan Şen,
Munzur Vadisi’ni ve Çevresini Koruma Kurulu’nun 22 ilde örgütlü olduğunu ve 10 yıl-
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
2009 Martına hazırlık süreci oldukça sistematik sürdürülmektedir.
139
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
140
dır mücadele ettiğini anlattı. Şen, “mücadeleyi örgütledikçe bunu başarabileceğimizi anladık” dedi. Derelerin Kardeşliği Platformu Temsilcisi Hüseyin Acar konuşmasına
Karadeniz’in doğa güzelliklerini anlatarak başladığı konuşmasında, mücadelenin nasıl
başladığını salondaki konuklarla paylaştı. Acar ilk Hidroelektrik Santrallerin (HES) kurulma planlarının duyulmasıyla başladığını anlattı. Şu ana kadar tek bir kazma vurdurmadıklarını anlatan Acar “bundan sonra da tek bir kazma vuramayacaklar” dedi.
Daha sonra Küçük Armutlu Grup Temsilcisi Hasan Öztürk söz aldı. Öztürk ise mahallenin yaşadığı su sorunu anlattı. Mahallelilerin kendi olanaklarıyla suyu mahalleye getirme mücadelelerini anlattı. Öztürk ayrıca mahallenin kanalizasyon sorunlarını da konuşmasında aktardı.
Ardından Halkevleri 1. Bölge Temsilcisi Nuri Günay söz aldı. Su hakkı mücadelesinin daha başında olduklarını söyleyerek konuşmasına başlayan Günay, ‘Halkın Hakları Mücadelesi’ başlıklarından en önemlilerinden bir tanesinin su olduğunu söyledi.
Günay su mücadelesinin başında olduklarını belirterek “yaparak öğreniyoruz” dedi.
“Türkiye’nin çeşitli yerlerinde verilen mücadeleden öğrenecek çok şeylerimiz var” diyen Günay, Halkevleri’nin 2007 yılında Ankara’da yaptığı Halkın Hakları Forumu’ndan
bahsetti. Günay, somut deneyimler konusunda Kocaeli Su Meclisi’nin Kocaeli’nde
suya yapılan zam sonrasında verdiği mücadelenin, suya yapılan zammı geri aldırdığını; Ankara’da geçen yıl yaşanan su kesintilerinde sokaklarda yapılan doğrudan eylemleri; İstanbul’da suyu olmayan Maden Mahallesi’nin vermiş olduğu su mücadelelerini
konuklarla paylaştı.
‘Mücadeleler ve Deneyimler’ başlıklı oturumun ikinci bölümü Prof. Dr. Mehmet
Türkay’ın yöneticiliğinde yapıldı. Oturumda ilk sözü alan Akdeniz Üniversitesi İ.İ.B.F
Prof. Dr. Gülser Öztunalı, Antalya’nın demografik yapısıyla ilgili bilgiler vererek başladığı konuşmasını Tarım ve Turizm’in suya olan ilişkisi üzerinden yaptı.
Ardından Allionai Girişim Grubu adına Alime Mitap, Allionai Grişim Grubu ve Allionai
1800 yıllık tarihi hakkında bilgi verdi. Mitap, “Su yurdu Allionai’nin suyla boğulmak istendiğini” ifade etti.
Daha sonra İstanbul Tabip Odası adına Hüseyin Demirdizen sağlığın ticarileştirilmesinde kullanılan argümanla, suyun ticarileştirilmesinde kullanılan argümanın aynı olduğunu ifade etti. Bu oturumda son olarak Halk Cephesi adına Gönül Yeter söz aldı. Yeter,
suyun hak olduğunu, suyun emperyalist tekellerle bırakmamak gerektiğini söyledi.
Hindistan Bombay’dan Afşar Jafri, Hindistan’daki içme, sulama ve yeraltı suları konusunda verilen mücadeleleri paylaştı.
Beşiktaş Belediyesi’ne ait Mustafa Kemal Kültür Merkezi’nde yapılan forumun ikinci
günü, 17-18 Mart’ta Makine Mühendisleri Odası’nda yapılan atölye çalışmalarının sonuç bildirimlerinin sunumları yapıldı.
Suya erişim / metalaşma, suyun fiyatlandırılma, farklı su kullanımları (tarım, endüstri,
evsel kullanım) / su dağıtımında sorunlar, suya erişimde sorunlar, sınır aşan sular - sınır
aşan sularla ilgili uygulamalar (sorunlar) ve çözüm önerileri, su ve enerji, tarım, orman
ve su, su kaynaklarının kullanılması ve emek, mücadeleler ve deneyimler gibi başlıklarda yapılan atölyeler on dakikalık sunumlarla aktarıldı.
Forumun diğer konuşmacısı Dr. Ahmet Topuzoğlu da, insani gelişmişlik kriterlerinden
biri olan bebek ölümlerinin temiz suya erişimle ters orantılı olduğunu vurguladı. Sahra altı Afrika’yı örnek veren Topuzoğlu, bebek ölüm oranında ilk sırada yer alan bu
bölgede nüfusun yarısından azının temiz suya erişimi olduğunu belirtti. Salgın hastalıkların suya erişim eksikliğiyle bağlantısına dikkat çeken Topuzoğlu, özellikle ishal
hastalıklarının yaygınlaşması ve ölüme yol açmasının su kirliliğiyle ilişkisini vurguladı.
“Türkiye’de 750 bin ton tehlikeli atığın sadece 35-50 bin tonu bertaraf ediliyor. Geri kalanı nerde? Geri kalanını Tuzla’da gördük, ya toprağa ya da yer altı sularının çukurlarına boşaltılıyor.” Topuzoğlu, eski Çevre Bakanı Osman Pepe’nin “evsel ve sanayi atıklarının yüzde 70’ inin denize ve doğaya bırakıldığını” söylediğini de hatırlattı.
Su kullanımı ve ekonomi politiği başlıklı oturumu Ercan Ceylan yöneticiliğinde Prof.
Dr. Fuat Ercan katıldı. Enerji; su iklim değişikliği iki günlük forumun son oturumu oldu.
Erhan Karaçay yöneticiliğinde yapılan oturuma TMMOB’ tan Hüseyin Yeşil, Enerji ve su;
TURÇEP’ ten Prof Dr. Tanay Sıdkı Uyar, Yenilebilir enerjiler; TMMOB’dan İsmail Küçük,
Küresel ısınma ve su sunumlarıyla katıldılar.
21-22.03.2009 tarihlerinde Karşıt Forum etkinlikleri kapsamında YTÜ Oditoryum’ da
belgesel gösterimi, fotoğraf resim ve karikatür sergisi, müzik dinletisinden oluşan bir
dizi sanat etkinliği gerçekleştirildi.
Basın Açıklaması: Tekellerin Su Günü
Bundan tam 17 yıl önce, suyun ilk kez alınıp satılabilen bir mal yerine konduğu Birleşmiş Milletler Rio Konferansında, dünya halklarının ve tüm canlıların su hakkına göz dikenler 22 Mart tarihini “Dünya Su Günü” olarak ilan ettiler.
22 Mart’ın dünya su günü olduğunu ilan edenler, bugün Sütlüce’deki kongre binasında 5. Dünya Su Forumu adı altında toplantılar düzenleyenlerdir.
Onlar, 16 Mart’ta Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformunun Sütlüce Kongre Merkezi önünde basın açıklaması yapmasını biber gazıyla, plastik mermiyle ve göz altılarla engelleyenlerdir.
141
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
Atölye sonuçlarının sunumlarının ardından ‘Su ve Sağlık’ başlıklı oturum yapıldı. Yöneticiliğini Dr. Arif Akalın’ın yaptığı foruma, TTB’den Dr. Ahmet Topuzoğlu ve Dr. Murat
Fırat katıldı. Tarih boyunca nehir veya ırmak kenarlarının yerleşim için tercih edildiğini söyleyen Türk Tabipler Birliği’nden (TTB) Dr. Murat Fırat, “Şu an İstanbul’un yerleşimi
de, nüfusun artmasıyla birlikte suyun bol olduğu kuzey kesimlere kayıyor” dedi. Fırat
ayrıca su kaynaklarında yaşanan kirlenmenin getirdiği risklere dikkat çekti. İstanbul’a
su taşıması beklenen Melen ve Ankara için de Kızılırmak projelerini örnek veren Fırat,
“Bu ırmaklar yıllar boyunca çok kirletildi. Balıkların bile yaşayamayacağı hale getirildi” diye ekledi. “Önce ormanlık alanlarda kaçak yapılaşmaya seyirci kalındı. Sonra, bozulan bu tarz orman arazilerinin satışı gündeme getirildi. Sonuç olarak da temiz hava
kaynağı olan ormanların dolayısıyla da buradaki su havzaları tehdit altında kaldı.”
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
142
Onlar, son bir haftadır yaptıkları toplantıların sonunda:
Evlerimize kontörlü su sayaçlarının takılması,
Suyun piyasada fiyatlandırılması,
Tarlaların bile kontörlü sayaçlardan geçen su ile sulanması,
Nehirlerin üzerine onlarca baraj inşa edilmesi,
Tamamen kurumaları pahasına da olsa derelerin, akarsuların yollarının değiştirilmesi,
Yer üstündeki bütün su kaynaklarının depolanabilir hale getirilmesi, yer altı sularının kullanıma açılması,
Doğanın kendi çevriminin geri dönüşsüz bir şekilde bozulmasına yol açacak alt
yapıların inşa edilmesi,
Dere, göl, lagün ve yer altı akiferlerinden oluşturdukları su depolarına su transferi yapılması,
Su alt yapı yatırımlarının hızlandırılması için dış borçlanma kanallarının daha da
açılması, IMF ve Dünya Bankası gibi tefeci kurumlara verilen tavizlerin daha da arttırılması
“Kirleten öder” prensibiyle, doğa katliamlarının meşrulaştırılması,
Sermayenin krizinin, tüm canlıların suyunu satışa çıkararak aşılması
Kararlarını alanlardır.
5. Dünya Su Forumuna Karşı İstanbul Bildirgesi
Bizler, 16-22 Mart tarihlerinde, İstanbul’da toplanan 5. Dünya Su Forumuna ve onun
Türkiye ve dünyadaki işbirlikçilerine karşı 15-22 Mart 2009 tarihleri arasında miting,
basın açıklamaları, su üzerine çeşitli çalıştaylar, geniş katılımlı toplantılar ve düzenleyen Suyun Ticarileşmesine Hayır Platformu olarak:
Nisan 2008’den bu yana toplumsal yarar temelinde sürdürdüğümüz Karşı Forum çalışmalarımızda, halklara ve tüm canlı yaşama yönelik bir saldırı olarak gördüğümüz
suyun ticarileştirilmesine karşı suya sahip çıkmanın ancak örgütlü bir mücadele ile
mümkün olacağı görüşünden hareket ettiğimizi;
bu nedenle, toplumun en geniş kesimlerini bu mücadeleye dahil etme zorunluluğunu önceliğimiz olarak kabul ettiğimizi; sürecin başından başlayarak, bu mücadeleyi
yalnızca 5. Dünya Su Forumuna karşı hazırlıklar ya da karşı forum kapsamında düzenlenen etkinliklerden ibaret görmediğimizi, mücadelemizin ormanlarımız, toprağımız,
emeğimiz ve sularımız özgürleşene kadar süreceğini öngörerek; çalışmalarımız sonucunda ortaklaştığımız sorunları ve çözüm önerilerimizi Türkiye ve dünyada suyun ticarileştirilmesine karşı mücadele eden bütün örgütlere duyururuz.
1. Bizim karşıtlığımız, yalnızca Dünya Su Konseyi ya da Dünya Su Forumu ile sınırlı değildir. Yalnızca suyu ticari bir mal (meta) olarak tanımlayan ilk uluslar arası kurum olması ve kuruluşundan beri Dünya Su Konseyinin sponsorluğunu üstlenmesi dolayısıyla Birleşmiş Milletleri, çözümün değil, sorunun parçası olarak tanımladığımızı bütün
dünyaya duyuruyoruz. Bizler, Türkiye’den sendikalar, meslek örgütleri, devrimci yapılar, emekten yana siyasi partileri, çevre ve kültür dernekleri olarak tek tek her biri BM
çatısı altında toplanan devletlerin “demokratik” davranmalarının mümkün olmadığını düşünüyoruz.
3. 17-18 Mart tarihlerinde düzenlediğimiz atölyelerde ortaya çıkan diğer bir kaygı ise,
suyun maliyet fiyatı karşılığında satılması vb., kapitalist sistemle pazarlık etmeye odaklı önermelerin varlığıdır. Sorun, evrensel bir perspektiften ele alındığında su kaynakları açısından zengin, yoksul ülke ve bölgelerin varlığı herkes tarafından bilinmektedir.
İnsan yerleşimleri ile su kaynakları arasındaki mesafeler büyüdükçe sermaye yatırımlarının artacağı ve maliyetlerin astronomik düzeylere yükseleceği veri olarak önümüzde dururken, su zengini ya da gelişmiş ülkelerin halkları açısından bile kabul edilebilirliği şüpheli olan bu tarz tezlerin su mücadelelerini geri bir noktaya iteceğini öngörmek mümkündür.
4. Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu olarak bizler, Dünya Su Konseyi’nce ısrarla vurgulanan “suyun değerinin piyasada belirlenmesi” girişimini, yalnızca teknik bir
ayrıntı olarak düşünülmesi yerine halklar ve ekosistem üzerindeki yansımaları bakıgibi, suyun değerinin piyasada belirlenmesi için de ölçülebilir ve depolanabilir bir su arzının söz konusu olması ve suyun çıkarımı ve iletimi süreçlerine sermaye ve emeğin
dahil olması gerekecektir. Bu, aynı zamanda, yer altı sularının aşırı miktarlarda çekilerek yerüstünde biriktirilmesi, akarsuların üzerine sayısız baraj inşa edilerek ekosistem
dengesinin bozulması, su ve bağlantılı bütün üretim süreçlerinde fiziksel emek sömürüsü artarken işsizleşme ve yoksullaşmanın daha çekilmez boyutlara ulaşması ve dünyanın hızla çölleşmesi demektir. Temiz suyu giderek daha da kıtlaştıracak olan bu süreç, sürekli artmak zorunda olan sermaye yatırımları dolayısıyla su fiyatlarının astronomik boyutlara ulaşmasına yol açacak ve çalışan sınıfların daha da yoksullaşması, suya
erişimlerinin daha da zorlaşması kaçınılmaz hale gelecektir.
5. Suyun bir piyasa malı haline getirilmesinin zorunlu bir gereği ve kapitalistemperyalist sistemde sömürü ve karların büyütülmesinin bir aracı olarak, suyun doğal çevrimini, ekosistemin bütünlüğünü, akarsuyun özgürce akmasının doğal yaşam
ve tarımsal etkinlikler için yaşamsal önemini ve canlıların suya ulaşımını temel almayan barajların yapılmasının, sulama gereksiniminin karşılanmasına sürdürülebilirliğine çözüm olmadığı gibi su yetersizliği ve su kalitesinin bozulmasını çok daha arttırdığı da açıktır.
143
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
2. Dünya Su Konseyi, OECD ve Dünya Bankası gibi kapitalist sistemin kurumlarının son
dönemde “kamu-kamu ortaklığı” stratejisini öne çıkarıyor olmaları da, bize göre halkların algısında suyun metalaştırılma sürecince bulanıklık yaratma hedefinden öte bir
şey ifade etmemektedir. Bu nedenle “kamu” sözcüğü ile gizlenmeye çalışılan gerçek
doğru irdelenmelidir. Yalnızca Türkiye değil, dünyadaki pek çok örnekte de görüldüğü gibi su kaynakları ve su hizmetleri bugün pekala “kamu” eliyle de ticarileşebilmektedir. Kaldı ki, suyun piyasada alınıp satılabilen bir mal haline getirilmesi yönünde yapılacak yasal düzenlemeler de devletler eliyle yürütülmektedir. Çok uluslu şirketlerin
ve Dünya Su Konseyinin de su kaynaklarının mülkiyetinin devlet kurumlarında kalması gerektiğini tekrarladığı, ama suyun değerinin piyasada belirlenmesinin kaçınılmaz
bir zorunluluk olduğunu ısrarla vurguladığı günümüz koşullarında kamusal olanı savunmak, suyun metalaşmasının onaylanmasından başka bir şey değildir. Bu stratejiyle, su kaynaklarını dünya piyasalarında pazarlama konusunda deneyim kazanmış kamusal su işletmelerinin, bu deneyimlerini diğer kamu suyu işletmeleri ile paylaşması
ve bütün devlet su kurumlarının dünya pazarında etkin birer ticari aktör haline getirilmesi öngörülmektedir.
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
144
6. “Suya erişimi olmayan kesimlerin suya kavuşturulması” hedefini ileri sürerek suyun
metalaşması hedefine meşruiyet kazandırmaya çalışan, Dünya Su Konseyi ve Birleşmiş Milletler gibi kurumların söylemine karşın, suyun bir piyasa malı haline getirilmesinin dünyada suya erişimi olmayan 1 milyarı aşkın insanın derdine çözüm olamayacağı ortadadır. Çünkü suya erişimi olmayanlar, gerçekte, gıda satın alma gücünden bile
yoksun olan en yoksul kesimlerdir. Emekçi halkların en alt katmanını oluşturan bu grubun suyun metalaşması sonrasında da bu kez parası olmadığı için suya erişemeyeceğini öngörmek yanlış olmayacaktır. Bu nedenle, bizler, dünya halklarını suya kavuşturma bahanesini kullanarak suyun metalaşmasını savunanların gerçek dışı bu hikayelerinin her ortamda teşhir edilmesini vazgeçilemez, ertelenemez görevlerimiz olduğunu düşünüyoruz.
7. Dünya Su Forumu ve Forumun sponsor kuruluşları tarafından temiz su kaynaklarının giderek kıtlaşmasında en fazla mahkum edilen alan, geleneksel yöntemlerle yapılan tarım üretimi; önerilen çözüm ise endüstriyel tarıma geçiştir. Endüstriyel tarımın
“yeşil devrim” süreciyle yayılması açlığı tam anlamıyla giderememiş ve bir takım çevresel sorunlara yol açmıştır. Tarımda verimi ve gıda kalitesini arttırmak ve daha sağlıklı
bir çevre oluşturmak amacıyla doğayla dost tarım modelleri tercih edilmelidir.
8. Suyun, tıpkı Filistin’de olduğu gibi dünyada giderek stratejik bir silah gibi kullanılmaya başlandığı görülmektedir. Oysa, sınır aşan sular, ancak, sınırın iki yanındaki halkların işbirliği ve dayanışmasıyla doğru yönetilebilir. Böylesi yörelerde uluslar arası kurumların suyun yönetilmesine katılması ancak ve ancak ticarileştirmenin ve emperyalist hegemonyanın aracı olabilir.
9. Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu olarak bizler, suyun sadece insanlar için
değil diğer canlılar için de ihtiyaç olduğunu, suyun doğanın bir bileşeni olarak canlı
ve cansız sistemin koruyucusu olduğunu da biliyor, kendisinin de doğanın bir bileşeni olarak canlı olduğunu biliyor; yaşamın ayrılmaz bir parçası olarak ticarileştirilmesini kabul etmiyoruz
Yukarıdaki tespitlerimiz ışığında, dünyada giderek artan temiz su kıtlığının aşılması ve
suyun metalaşmasının önüne geçilmesi için Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu olarak kısa dönemde mücadelenin odaklanması gereken hedeflerimiz şunlardır:
•Yapılacak her çeşit su yapılaşmasının gereklilik ve yararlarının açık olarak tartışılması,
etkilenecek halk kesimlerinin görüşünün çoğunluk görüşü olarak alınması, çevresel,
kültürel ve toplumsal etki değerlendirmelerinin yapılması, su yapılaşmalarının kapitalist yapı ve finans sektörünün çıkarlarına göre değil tüm canlı yaşamın ve doğanın sürdürülebilirliği temelinde projelendirilmesi ve yer seçimlerinin bu kriterlere göre belirlenmesi,
•Suya erişimi olmayanların suya kavuşturulması ve evsel suyun parasız olarak sağlanması için suyun meta üretimi yapan firmalara piyasa fiyatıyla satılması ancak sanayinin kendi arıtma tesisini kurarak üretimlerinde ihtiyaç duydukları suyun en az yarısını
arıtılmış suyla karşılamaları
•Tarımsal sulamada, geçimlik tarım üretimi yapanlara suyun parasız temin edilmesi
•Tarımsal üretimde verimliliğin insan sağlığına katkısının ön planda tutulacak şekilde
yeniden değerlendirilmesi,
•Tarımda büyük toprak sahipliğinin, kapitalist tarımın aşılması, su ve toprağı koruyacak yenileştirilmiş geleneksel tekniklerin geliştirilmesi,
•Su havzaları üzerindeki kapitalist baskıların (yapılaşma ve rant) tamamen kaldırılması
ve böylece su kıtlığı ve verimlilik arttırma baskılarının önlenmesi,
145
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
•
Su havzalarının kısa, orta, uzun mesafe koruma bölgelerine göre değil tamamının koşulsuz korunması ve denetiminin yerel halk tarafından kurulan komitelerle
yapılması,
•
Su havzalarında maden arama izinlerini öngören yasaların ve verilen izinlerin
iptal edilmesi,
•
Sanayinin yeraltından ve yüzeysel sulardan kaçak su çekmesinin engellenmesi ve kullandıkları suyu arıtarak tekrar kullanıma sokmalarının denetlenmesi, fosil
akiferlerden su kullanımına izin verilmemesi,
•
“Sürdürülebilir kalkınma” stratejileri ile değil “doğal dengenin sürdürülebilirliği” ne göre sulak sistemlerin, havzaların korunması,
•
Mera ve orman alanlarının korunması ve geliştirilmesi,
•
Tarımsal faaliyetlerle, sanayi ve evsel atıklarla su havzalarının kirletilmesinin
önlenmesi,
•
Biyoçeşitliliği tehdit eden genetiği değiştirilmiş tohumlarla üretimin ülkemizde ve tüm dünyada yasaklanması,
•
Şirketlerin coğrafi koşullar gözetilmeksizin geliştirdiği hibrit tohumlar yerine
bulunduğu coğrafyaya daha iyi adapte olmuş, daha az su ve besin maddesi tüketen
yerel çeşitlere ağırlık verilmesi,
•
Baraj yapımı ve (HES) ile akarsulara müdahalelerin ile tarihi, kültürel ve doğal dokuların yok edilmesini hedefleyen, göçlere zorlayan her türlü girişime müdahale edilmesi,
•
Enerji üretiminin uzak mesafelerden yapılması yerine olabildiğince gereksinilen yörelerde yapılması, kapitalist üretimin enerji gereksinimindeki artışa göre değil
kaynakların yenilenebilirliğine göre planlama yapılması,
•
Yerel düzeyde su paylaşımına ilişkin muhtemel politika ve senaryoların yakından izlenmesi,
•
Su ile ilgili yasaların oluşum sürecine halkın müdahale etmesinin sağlanması,
•
Gerek İtalya ve Hindistan’da gerekse Türkiye’de Su şirketlerine kendi özel güvenlik örgütlerini kurma izni veren yasal düzenlemelerin derhal iptal edilmesi için girişimlerin başlatılması,
•
Su hizmetleri ve bağlantılı işlerde çalışanların tam güvenceyle, özgürce, insana yakışır ücretlerle çalışabileceği çalışma ortamlarının yaratılması
•
Emek örgütlerinin mücadeleyi içselleştirmesi için stratejilerin geliştirilmesi,
güçlü bir toplumsal muhalefetin yaratılması,
•
Herkesin içilebilir ve temiz suya erişiminin eşit ve parasız olarak sağlanması
•
Şirket ya da devletlerin su politika ve uygulamalarının tüm dünyaya duyurulması ve aynı tip uygulamaya maruz kalan ülke, bölge ve yörelerin mücadele deneyimlerinin aktarılmasının çok önemli olduğu ulusal ve uluslar arası iletişim kanallarının
acilen yaratılması gerekliliği konusunda ortaklaşılması
•
Uluslararası mücadelelerin izlenmesi, suyun ticarileştirilmesi süreçlerinde
saldırılara karşı üretilen yerel direnişleri, mücadele deneyimlerini birbiriyle paylaşan,
bunları ortak zeminlerde bütünlüklü bir direnişe dönüştürebilen, uluslar arası bilgi
paylaşımı ile dünya halklarının ortak hareket etmesinin sağlanması,
•
Su mücadelesinde taleplerin dünya ölçeğinde ortaklaştırılmasında dünyada
en zor koşulda yaşayan yerel toplulukların çıkarlarından hareket edilmesi ve onların
taleplerinin dünya talebi haline getirilmesi,
•
Dünya ölçeğinde örgütlenme/dayanışma ağları oluşturulurken yerel tarihsel
ve kültürel tüm farklıkların göz önüne alınması
•
Dünya Bankası başta olmak üzere uluslar arası kredi kurumları ile hükümetlerin yaptıkları kredi anlaşmalarından suyun ticarileştirilmesi ve özelleştirilmesinin derhal çıkarılması ve bir daha önerilememesi için dünya halklarının ortak bir tavır alması
konusunda girişimlerin başlatılması.
İSTANBUL İKK
ÇALIŞMA RAPORU
93’DEKİ Deki İnsanlık Ayıbını Unutmadık, Unutturmayacağız!
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
146
2 Temmuz 2009 günü Sivas katliamının 15 yılı anma mitingi Kadıköy’de yapıldı.
TMMOB’a bağlı oda ve üyeleri “93’DEKİ İNSANLIK AYIBINI UNUTMADIK, UNUTTURMAYACAĞIZ” pankartı altında yürüyüş ve mitingde yer aldı.
Pir Sultan Abdal Kültür Dernekleri ve Alevi Bektaşi Kültür Federasyonu’nun organizasyonunda, TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu’nun desteklediği; sendikalar, demokratik kitle örgütleri ve siyasi partilerin yer aldığı miting tiyatro Sanatçısı Orhan
Alkan‘ın sunuculuğunda, Sivas şehitleri için bir dakikalık saygı duruşuyla başladı.
Saygı duruşunun ardından PSAKD GYK Üyesi Erdal Yıldırım konuştu;. Yıldırım’ın konuşmasının ardından Türkiye Yazarlar Sendikası adına ve Nesimi Çimen’in eşi Makbule Çimen konuşma yaptılar. Miting Grup Munzur ve Grup Vardiya’nın söylediği devrimci
türkü ve marşlarla son buldu.
IBM TÜRK’DEKİ BİLİŞİM ÇALIŞANLARININ ve TÜM BİLİŞİM EMEKÇİLERİNİN SENDİKAL
MÜCADELESİNİ DESTEKLİYORUZ!
28 Temmuz 2008 Pazartesi günü saat 12:00’de Elektrik Mühendisleri Odası İstanbul
Şubesi Alaettin Anahtarcı Konferans Salonu’nda, TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu tarafından basın açıklaması yapıldı. TMMOB İKK Sekreteri Tores Dinçöz tarafından
kamuoyuna sunulan basın açıklamasının tamamını ekte bulabilirsiniz.
Basın toplantısı EMO İstanbul Şubesi Başkanı Erhan Karaçay tarafından açıldı. Tez Koop
İş Sendikası İstanbul 2. Nolu Şube Başkanı Rabia ÖZKARACA ve Tez Koop İş Sendikası örgütlenme uzmanın da birer konuşma yaptığı basın toplantısına Birimlerimizin
YK Üyeleri ve temsilcileri de katıldı. Basın açıklamasına katılanlara ve kamuoyuna IBM
yöneticilerinin toplu sözleşme yetkisine itirazıyla 30 Temmuz Çarşamba günü, saat
10:30‘da, Sirkeci Adliyesi 7. İş mahkemesinde görülecek olan duruşmaya katılma çağrısı yapıldı.
Bilişim sektörü yeni sayılabilecek bir alan olmasına karşın yaşadığımız dönemde önemini en fazla artıran ve üretim süreci içerisine en fazla nüfuz eden disiplin olma özelliğini de taşımaktadır. Bilişim, sektör olarak dünya ölçeğinde çok büyük bir yere sahipken, ülkemiz ölçeğinde de henüz yeni denilebilecek bir zaman diliminde hızla yayılmaktadır.
Bilişim sektörünün, günümüzde enerji sektörü ile birlikte en stratejik ve ekonomiye
en fazla getiri sağlayan sektör olduğu tartışmasız kabul edilmektedir. Ancak artan bu
önemine karşın bilişim sektörü; altyapı üzerinden sunulan hizmetleri ön plana çıkartan stratejilerin yokluğu, bilinçli teknoloji kullanımının olmayışı, yeni teknolojiler üretilmemesi, teknolojik gelişmelerin toplumsal faydaya dönüştürülmemesi, meslek alan
tariflerindeki eksiklikler, çalışma koşullarında var olan olumsuzluklar ile bir sorunlar
yumağına dönüşmüştür.
Bu sorunlar yumağının ise en önemli dinamiği, bu alana ilişkin standartların belirlenmemesi, alana ilişkin politikaların ve denetim mekanizmalarının yetersizliği, mevcut
belirlemelerin ise bu alanın asli unsurlarının iradesi dışında yapılıyor olması olarak nitelendirilebilir. Bu durumun en büyük nedeni ise, başta bu alanda çalışanların özellikle teknik kadrolar olan mühendislerin örgütsüzlüğüdür.
NÜKLEER SİLAHLARA DA, SANTRALLARA DA HAYIR!
6 Ağustos 2008 günü Hiroşima ve Nagasaki’ye atılan atom bombalarının sonucunda
kaybedilenlerin anması nedeniyle Galatasaray Lisesi önünde basın açıklaması yapıldı.
Basın açıklaması İKK Sekreteri Tores Dinçöz tarafından okundu.
63 yıl önce bugün Hiroşima’ya 15.000 ton patlayıcı gücüne sahip bir atom bombası atıldı. Üç gün sonrasında ise bu sefer Nagasaki’ye 22.000 ton patlayıcı gücüne sahip
bir bomba atıldı. Bu bombalar bir yıl içerisinde 210 bin kişinin ölümüne sebep oldu.
Beş yıl sonra bombaların etkileri sonucu ölenlerin sayısı 350 bini bulmuştu. Radyasyon nedeniyle toprağın ve suların zehirlenmesi sonucunda bölgedeki canlı hayatı yok
oldu ve etkileri nesiller boyu sürdü. Bugün hala bölgede çok sayıda kanser vakası görülüyor.
50 milyon insanın ölümüyle 35 milyon insanın sakat kalması ile sonuçlanan 2. Dünya
Savaşı ayıbı içinde, Hiroşima ve Nagasaki ayrı bir trajedi olarak yer alıyor.
Geçen 62 yıla baktığımızda değişen bir şey olmadı. Bugün nükleer silah sahibi devletler silahlarını azaltmak yerine daha çok silahlanma yoluna gidiyor. Şu anda dünya üzerinde 30 bin adet nükleer silah bulunuyor, bunların 11 bini ABD’ye 14 bini Rusya’ya aittir. Diğer nükleer silah sahibi ülkelerse Çin 400, Fransa 350, İngiltere 200 ve Hindistan
35, Pakistan 50 ayrıca İsrail’de de 200 adet nükleer bomba bulunuyor.
Özellikle 11 Eylül saldırılarının bahane edilmesiyle ABD, Fransa ve İngiltere gibi bazı ülkeler nükleer silahlarını daha etkin bir şekilde kullanabilmek için yeni teknolojiler geliştiriyor. Ayrıca bu ülkeler, nükleer silahlara dair politikalarını bu silahları çatışma halinde istedikleri zaman kullanabilecek biçimde değiştiriyor.
ABD nükleer silahlar için yılda yaklaşık 35 milyar dolar harcıyor, 825 milyon insanın aç
kaldığı, yılda 12 milyon çocuğun açlıktan öldüğü bir dünyada 35 milyar doların nükle-
147
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
Bu olgular, bilişim emekçilerinin, bilişim devrimi yalanıyla birlikte sömürülmelerini artırmış, sorunlarını çoğalmıştır.
Özellikle;
• Ücret dağılımındaki adaletsizlikler, emeğinin karşılığını alamama
• Zaten yeterince olmayan haklarının her geçen gün tırpanlanması,
• Kapitalist tekelci şirketlerin ucuz işgücü amacıyla ve sömürmek üzere Türkiye‘de
şubeler açıp istihdam bahanesiyle Hindistan benzeri bilişim sömürgesi yaratma girişimleri,
• Bilişim politikaları oluşturulurken; öncelikli üzerinde durulması gerekenin kamu ve
halk yararını, emeği ve mesleği, emek ve mesleğin sahibini gözetmek olması gerekirken sermaye sözcülüğü yapan STK ve siyasal iktidarlar tarafından sermayeyi ve piyasayı korumaya yönelik politikaların üretilmesi,
• Bilişim sektörü sorunlarına yönelik olarak sadece sömürüyü arttıracak çözümler
üretilmesi ve emekçilerin sorunlarının görmezden gelinmesi,
• Fazla mesai gibi nedenlerle olması gerekenden fazla çalıştırılan emekçilerin sosyal,
kültürel ve özel hayatlarının kalmayışı vs.
sorunlarıyla karşı karşıya bulunan bilişim emekçilerinin örgütlenmesi bu sorunların
çözülmesi açısından oldukça önemlidir.
2008 yılı içinde IBM Türk bünyesinde çalışan bilişim emekçilerinin giriştiği sendikal örgütlenme bu sorunların gün ışığına çıkmasını sağlaması ve bir kısmına ilk elden çözüm araması açılarından büyük önem taşımaktadır.
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
148
er silahlara ayrılması, 900 milyon doların silahlanmaya ayrılması yaşam ve ölüm arasındaki tercihlerin ölümden yana kullanıldığını net olarak gösteriyor.
Günümüzde üretilen nükleer silahlar Hiroşima’nın 13 katını yaratabilecek güce sahip.
Bugünkü nüfus yoğunluğu da göz önüne alındığında bu silahların kullanımı milyonlarca insanın ölümüne neden olabilir.
Nükleer silahların yanında nükleer maddeler çeşitli silahların yapımında da kullanılıyor. Vietnam’da ABD tarafından Saruc gazı, Napalm bombaları ve kimyasal silahlar kullanıldı. Kitle imha silahları bulundurduğu gerekçesiyle Irak’a saldıran ABD körfez, Afganistan ile Irak’ta kimyasal silahlar ve seyreltilmiş uranyum kullandı. İşgal sonucunda
Afganistan’da 10 bin; Irak’ta ise 100 binden fazla sivil öldü.
ABD şu anda kendi toprakları dışında nükleer silah depolayan tek ülke. Çeşitli Avrupa
ülkelerinde 480 adet nükleer silahları bulunuyor. Bu silahların 90 tanesi ise Türkiye’de,
İncirlik Üssü’nde. Ayrıca Avrupa’nın diğer ülkelerinde bulunan silahların bir bölümünün de ABD tarafından yeni tehdit olarak görülen Ortadoğu’ya yakınlaştırılması
söz konusu. Özellikle İncirlik Üssü ile ilgili alınan Bakanlar Kurulu kararı, bu silahların
Türkiye’ye kaydırılması endişelerini artıyor.
Küresel güvenlik ve bölgesel istikrarı tehlikeye sokan bu tür adımlara karşı hükümeti uyarıyor, daha fazla nükleer silahların sokulmamasını, var olanlarının da derhal çıkarılmasını istiyoruz.
Nükleer gücün zararları sadece bombalar sınırlı değildir, madalyonun diğer yüzünde ise nükleer santralların yarattığı tehlike var. Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’nun verilerine göre 1944-2001 yıllarında en az bir kişinin yüksek dozda radyasyona maruz
kaldığı 420 kaza meydana gelmiştir. Bu kazaların altı tanesi nükleerdir ve en bilineni olan Çernobil’de, üç milyon insan hayatını yitirmiştir. Bu Hiroshima ve Nagasaki’de
ölenlerin altı katıdır. Bugün hala Çernobil’in etkileri bölgede sürüyor. Bugün Karadeniz
Bölgesi’nde yaşanan kanser vakalarının kayıtlarının tutulmaması bu konuya karşı hükümetlerin kayıtsız tutumlarını sergiliyor.
Japonya’da son on yılda meydana gelen sekiz kaza, riskin eski teknoloji ve insan hatası iddialarıyla açıklanamayacağını gösteriyor. Dünyada, özellikle gelişmiş ülkelerde Pazar bulmakta zorlanan nükleer lobi, kırk yıldır açılan tüm ihalelerde başarısız olmuşsa
da bugün Türkiye’yi hedef seçmiştir. 2012-2017 yılları arasında üç nükleer santral kurulması planlanmaktadır. Her bir santralın maliyeti 3- 3,5 milyar dolardır.
Bu kadar pahalı ve riskli bir enerjiye ihtiyacımız yoktur. AKP hükümetin bu lobilere değil halkın sesine kulak vermesini ve ülkemizi herhangi bir nükleer maceradan uzak
tutmasını istiyoruz. Türkiye’nin nükleerden arınmış bir bölge olmasını talep ediyoruz.
Hiroşima ve Nagasaki kurbanlarını andığımız bugün, orada yüz binlerce insanın ölümüne ve canlı hayatın sona ermesine neden olan savaş ve nükleer gücün artık hayatımızda yeri olmadığını bir kez daha dile getiriyor, savaş ve nükleerden arınmış bir dünya istiyoruz.
Nükleer Silahlara da Santrallara da Hayır!
İstanbul Nükleer Karşıtı Platform
DİKİLİ BARIŞ DEMOKRASİ VE EMEK ŞENLİĞİ
149
Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu da Şenliğe Katılarak Destek Verdi.
AVRUPA SOSYAL FORUMU 17-21 EYLÜL 2008 TARİHLERİNDE MALMÖ’DE YAPILDI.
17-21 Eylül 2008 tarihleri arasında İsveç’in Malmö kentinde 5. Avrupa Sosyal Forumu gerçekleştirildi. Avrupa’nın bir çok ülkesinden gelen sendikacılar, siyasal parti
temsilcileri ve örgenciler sosyal foruma katıldı. 250’ye yakın seminer gerçekleştirildi.
Malmö’de kent içinde belirlenen farklı mekanlarda toplantılar, film gösterimleri, atölye çalışmaları, konferanslar, ve konserleri kapsayan yoğun bir program hazırlanmıştı.
Türkiye’den Malmö’ye katılım 200 kişi civarındaydı.
17 Eylül 2008 günü açılış partisi kent merkezindeki bir parkta gerçekleştirildi. Yaklaşık
1000 kişinin katıldığı açılış partisine farklı ülkelerden katılan aktivistler söz alarak ülkelerindeki işçi sınıfı mücadelesini aktardılar. Hindistan’dan, Bolivya’dan ve diğer ülkelerden katılımcılar söz aldı ve konserler eşliğinde açılış gerçekleştirildi. Türkiye’den
DTP İstanbul Milletvekili Sabahat Tuncel’in devletle halk ayrımını aktardığı konuşmasını gerçekleştirdi.
Forumun ilk gününde Milletvekili Ufuk Aras katıldığı toplantıda “Günümüzde emperyalizmin Ortadoğu politikalarında çıkarcı çatışmaların yer aldığını ve Irak’ın bunun
canlı örneği olduğuna dikkat çekti.
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu bileşenleri olarak İstanbul’dan 32 kişi ile Dikili şenliğe katıldık. 29 Ağustos 2008 Cuma günü gerçekleştirilen Temiz Sağlıklı Çevre ve Su İnsan Hakkıdır başlıklı ilk oturumda TMMOB İstanbul İKK Sekreteri Tores Dinçöz oturumu yönetti. Kanada Blue Planet Ptoject’den Mari Spirito, Hollanda Transnational İnstitute ve Corporate Europe Observatory’den Satako Hoedeman katıldı. Dünyada özelleştirmeye karşı verilen su mücadelesini detaylı olarak aktaran konuşmacıların bilgilendirmesinin ardından Dikili Belediye Başkanı yapmış İlçede yapmış oldukları çalışmalardan ve planladıkları çalışmalardan detaylı olarak bahsetti. Suyun Ticarileştirilmesinin, metalaştırılmasının insan haklarına aykırı olduğu, suyun metalaştırılmasının önüne geçmek gerektiğine özellikle vurgu yapıldı.
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
150
19 Eylül 2008 Cuma günü Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu adına hazırlanan bildiriyi TMMOB İstanbul İKK Temsilcisi Makina Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi II.Başkanı Dinçer Mete Su konferansında sundu. Türkiye’den ayrıca iki temsilcinin
olduğu oturumda İtalya, Colombia, İrlanda ve Almanya’dan aktivistler söz aldılar. Su
Konferansına yaklaşık 300 kişi katıldı. 8-9 Kasım 2008 tarihlerinde İstanbul’da gerçekleştirilecek olan Uluslar arası Su Konferansının bilgisi verildi ve katılımcılar İstanbul’a
davet edildi.
20 Eylül 2008 günü yaklaşık 20.000 kişinin katılımıyla miting gerçekleştirildi. Küba, Bolivya, Norveç, Kolombiya, Brezilya yürüyüşteki en hareketli ve renkli korteji oluşturuyordu. 6. Avrupa Sosyal Forumu 2010 yılında İstanbul’da yapılacak.
GENEL SAĞLIK(SIZLIK) SİGORTASI 1 EKİM 2008’DE YÜRÜRLÜĞE GİRİYOR
21 Eylül 2008 günü HSGG Platformu’nun çağrısıyla panel yapıldı. Panelin çağrı metni
aşağıdadır; AKP Hükümeti’nin sermaye sınıfının talebi ve IMF’nin talimatıyla TBMM’den
geçirdiği Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası (SSGSS) Kanunu emekçilerin sağlık ve sosyal güvenlik haklarında bir dizi kayıplara neden oldu. Çocuklarımızın geleceği ipotek altına alındı.
Sonuçlarını aşamalı olarak yaşayacağımız bu Kanun’la emeklilik yaşı yükseltildi, prim
gün sayısı arttırıldı, emekli maaşı bağlanma oranları düşürüldü, sağlık hizmeti alabilmek için yeni katılım payları getirildi, sağlık hakkı kısıtlandı, sağlıkta özelleştirme hızlandırıldı. Böylece sermayenin sağlık ve emeklilik üzerinden daha fazla kâr talebi karşılanmış oldu.
Bizler, Herkese Sağlık/Güvenli Gelecek (HSGG) Platformu adıyla bir araya gelen sendikalar, meslek örgütleri, emekten yana siyasi partiler, siyasi/toplumsal hareketler, kadın
örgütleri olarak başından itibaren bu düzenlemelere karşı çıktık. Karşı çıkmakla yetinmedik; dağıttığımız bildirilerde, televizyon-radyo programlarında, panellerde görüşlerimizi milyonlarca emekçiyle paylaştık. Mitinglerde, basın açıklamalarında, yürüyüşlerde işçisi, işsizi, kamu çalışanı, esnafı, çiftçisi, emeklisi, yaşlısı, genci, ev kadını, öğrencisi ile yüz binlerce emekçi bu yasaya karşı isyanlarını dile getirdi. 13-14 Mart ve 1 Nisan 2008 tarihlerinde mahallelerde, fabrikalarda, hastanelerde, meydanlarda, sokaklarda, otobanlarda emek hareketinin uzun yıllardan sonraki en kitlesel eylemleri hayata geçirildi.
SSGSS KANUNU, TOPLUMUN BİLİNCİNDE VE VİCDANINDA MÜEBBETEN MAHKÛM OLDU
Bugün ülkemizin dört bir yanında ücretine, iş güvencesine, geleceğine sahip çıkmak
üzere örgütlenen, sendikalaşan binlerce işçi görmezden geliniyor. Anayasal hak olan
sendika üyeliği engelleniyor. Bu gerekçeyle binlercesi işten atılıyor. Gebze Ünilever’de,
Düzce Desa’da, E-Kart’ta, Balıkesir YörSan’da, Arkas’ta, Tega’da, Nergis Holding’de, Menderes Tekstil’de, Sarıyer ve Bursa Belediyelerinde, Kocaeli ve İstanbul Üniversite hastanelerinde binlerce işçi emeklilik ve sağlık hakkına erişebilmek için öncelikle güvenceli, sendikalı bir işe sahip olunması gerektiğini haykırıyor. Ne yazık ki, bu ülkede akıtılan
alın terinin gücü toplumsal ve siyasal hayata yansımıyor. Milyonlarca kamu emekçisinin “toplu görüşme” adlı ortaoyunu ile oyalanmaları da AKP hükümetinin emekçilere
yaklaşımını bir başka pencereden hepimize gösteriyor.
SENDİKALAŞMAK, ÇALIŞAN HER İŞÇİNİN ANAYASAL HAKKI VE BAŞTA SAĞLIK VE EMEKLİLİK OLMAK ÜZERE İNSANCA YAŞAMIN GÜVENCESİDİR
İŞ GÜVENLİĞİ VE İŞÇİ SAĞLIĞI PANELİ
15 Ekim 2008 günü iş kazasında kaybettiğimiz meslektaşımız Gülseren Yurttaş anısına Şişli Belediye Salonu’nda panel gerçekleştirildi. Dünyada her yıl yaklaşık 270 milyon iş kazası meydana gelmekte ve bu kazalar sonucunda her gün 5 bin kişi iş kazalarında yaşamını yitirmektedir. İşyerlerinde yeterli önlemlerin alınmaması nedeniyle
her yıl artan iş kazaları, çalışanların yaşama hakkını elinden almaktadır. Gerekli önlemlerin alınmaması nedeniyle, bir iş “kazası” sonucu, geçen yıl hayatını kaybeden, Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi eski müdürü ve meslektaşımız Gülseren Yurttaş anısına, TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu adına Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Sekreteryası’nda yaptık. Açılış konuşmasını İKK
Sekreteri Tores Dinçöz tarafından yapıldı. Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Başkanı Tevfik Özlüdemir tarafından genel bir bilgilendirme sunuşunun ardından Kadın Komisyonumuzdan Merve Özyaşar da söz alarak Mühendis Mimar Şehir
Plancısı Kadınların durumu ile ilgili bilgi verdi.
ULUSLAR ARASI İŞÇİ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ KONFERANSINA KARŞI…
1 Kasım 2008 günü TMMOB İstanbul İKK Bileşenleri ile birlikte Uluslar arası İşçi Sağlığı
ve İş Güvenliği Konferansının yapıldığı Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Salonu’nun önünde diğer yapılarla birlikte basın açıklaması yapıldı. DİSK-KESK-TTB-TMMOB’den oluşan
emek ve meslek örgütleri tarafından, Uluslar arası İş Sağlığı Konferansının İstanbul’da
yapılıyor olmasını da dikkate alarak İstanbul’daki Herkese Sağlık Güvenli Gelecek Platformu ile birlikte, Konferansın açılış günü olan 1 Kasım 2008 tarihinde gerçekleştirilen
basın açıklamasına ilgi yoğundu.
TMMOB SOKAKTA SÖZÜNÜ SÖYLEDİ!
22 Kasım 2008 Cumartesi günü 12:30’da Taksim Gezi Parkı’nda TMMOB’nin çağrısıyla krize, AKP’ye, gericiliğe, neoliberalizme, ırkçılığa karşı 1000’e yakın kişinin katılımıyla basın açıklaması gerçekleştirildi. Basın açıklamasına, sendikalar, siyasi partiler, siyasi
yapılar ve sivil toplum örgütleri de katılarak destek verdi. TMMOB İl Koordinasyon Kurulları olduğu tüm illerde aynı basın açıklaması okundu.
İstanbul’daki açıklama TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Tores Dinçöz tarafından yapıldı. Sn. Dinçöz, konuşmasına önümüzdeki günlerde yapılmak üzere İstanbul’da AKP’ye, Gericiliğe ve Krize karşı miting çağrısı yaparak başladı. Ayrıca 29
Kasım 2008 günü Ankara’da yapılacak olan “İşsizliğe, Yoksulluğa ve Zamlara Karşı” mitingin duyurusuna da vurgu yapıldı. Basın açıklamasını aşağıda yayınlıyoruz.
151
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
HSGG Platformu olarak, SSGSS Meclis’ten geçse bile bu gayri vicdani, bu gayri insani, bu gayri ahlaki düzenlemelerin peşini bırakmayacağımızı daha önce kamuoyuna
ilan etmiştik.
1 Ekim 2008 günü yürürlüğe girecek olan GSS’nin arifesinde düzenleyeceğimiz etkinliklerle sağlık ve sosyal güvenlik hakkı için mücadelemizin sürdüğünü ve süreceğini;
bundan sonra da bütün sağlık ve sosyal güvenlik mağdurlarının, hakları için örgütlenip sendikalaşan işçi ve emekçinin yanında olacağımızı tüm kamuoyuna bir kez daha
duyuracağız.
152
Sevgili arkadaşlar
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
TMMOB bugün örgütlü olduğu otuz bir kentte, kent merkezlerinde şimdi bu saatte ve
aynı anda, emek, meslek örgütlerinin, siyasal partilerimizin, demokratik kitle örgütlerinin desteği ile sözünü sokakta söylüyor.
Burada bulunan, bulunamayıp yüreği bizimle birlikte olan herkese TMMOB Yönetim
Kurulu’nun sevgilerini iletiyorum.
Çağrımıza uyup geldiniz. Sesimizi büyütmeye geldiniz. Hoş geldiniz arkadaşlar.
TMMOB bu gün Küresel Kapitalizmin krizine, AKP’ye, Gericiliğe, Neoliberalizme, Irkçılığa Karşı” sokakta sözünü söylüyor.
Bu ülkenin mühendisleri, mimarları, şehir plancıları bugün Türkiyenin her yerinde “yaşananlara itirazımız var” demek için sokaklarda. Buradan tüm kentlerde bu gün sokağa çıkan arkadaşlarıma “İyi ki bu ülkenin namuslu, aydınlık yüzlü, aydınlık beyinli yiğit insanları var. İyi ki siz varsınız” diyerek TMMOB’nin en içten sevgilerini yolluyorum.
Sevgili arkadaşlar,
Kapitalist küreselleşmenin krizi bizim krizimiz değildir. Bu kriz vahşi kapitalizmin “kar
daha fazla kar, sömürü daha fazla sömürü düzeninin” krizidir. Bu kriz, “Üsttekine han
hamam, alttakine din iman” düzeninin sürdürücülerinin krizidir.
Hepimiz biliyoruz: Bugüne kadar Türkiye’yi yönetenler, halkımıza karşı büyük bir bunalım, çözümsüzlük ve alacakaranlık dışında hiçbir şey yaratamamıştır. Daha çok yoksulluk, IMF’ye ve emperyalizme daha çok bağımlılık, baskı, şiddet, çeteler ve yolsuzluklar, bu düzenin ve ülkeyi yöneten siyasi iktidarların marifetleridir.
Biz biliyoruz: “Yangına körükle gitmeyin” diyenler yangını çıkartanlardır. “Hamdolsun,
kriz bize teğet geçer” diyenler krizin faturasını bizlere ödetmeye çoktan niyet ettiler.
Biz, kapitalist küreselleşmenin krizinin faturasının bize, emekçilere, ücretiyle geçinenlere, yoksullara, alttakilere çıkarılmasına asla kabul etmeyeceğiz.
Her zaman söyledik bir kere de burada sokakta hep birlikte söyleyelim:
Kapitalist küreselleşme sürecine eklemlenme doğrultusunda bu ülkede, bu gün eğitim ve sağlık başta olmak üzere kamu hizmetlerini paralı hale getirmiştir. Enerji ve iletişim gibi stratejik temel altyapı hizmetleri ile birlikte tüm kamusal değerler özelleştirme adı altında tasfiye edilmiştir. Ülkemizin doğasının korunarak sanayileşme ve üretim yerine, ranta dayalı bir ekonomi bu ülkenin gerçeği olmuştur. Tarım arazilerinin
yok edilmesi, kirletilmesi, genetik tohum ve gıdaların ülkemize sokulması, çiftçimizi
üretimden, tarlasından koparan işsiz, yoksul bırakan politikalar işte bu sistemin sonucudur. Kıyılarımız, ormanlarımız, madenlerimiz siyasal iktidarların biat eden yapıları ile
yağmalanmaktadır. Kentsel dönüşüm diye yutturmaya kalkıştıkları aslında kentlerin
yağmalama projeleridir.
Bu yaşatılanlara karşı, yani emperyalizmin sürdürülmesi için, Dünya Bankası, IMF, AB
ve benzeri kuruluşların dayattıkları yapısal uyum ve istikrar programlarıyla yalnızca
“zam ve zulüm düzeni” getirenlere, ekonomiyi üretime değil ranta dayandırıp, her sıkıştıklarında faturayı halka kesen siyasi iktidarlara “artık yeter” diyoruz.
Kapitalist küreselleşme sürecine eklemlenme doğrultusunda IMF ve Dünya Bankası
nezdinde karnesi “A” olan AKP’ye “Dur” diyoruz. Bu ülke bu halk sahipsiz değildir diyoruz. AKP’yi uyarıyoruz:
Bizler her türden gericiliğe ve karanlığa karşı demokratik, özgür ve aydınlık bir Türkiye istiyoruz.
AKP iktidarının ülkeyi sermayeye pazarlayan, yoksulları daha da yoksullaştıran politikaları, siyasal üst yapıda İslami gericileşme dalgası ile paralel yürümektedir. Gericilik
bir yaşam biçimi haline getirilmektedir. Biz, sosyal devlet tahrip edilip, yerine cemaat
ağlarının, sadaka derneklerinin konulmasına itiraz ediyoruz. Biz, yurttaş olmanın gereği olan sosyal hakların elde edilmesinin yerini biat kültürünün, el pençe divan durmanın almasına itiraz ediyoruz.
Herkes bilsin: Gericiliğe karşı elimizden gelen tüm karşı duruşu inatla ve ısrarla sürdüreceğiz.
Biz bu ülkede kardeşçe ve barış içinde bir arada yaşamak istiyoruz.
İşte çözülmek istenmeyen ve onlarca canımızın yitirilmesine neden olan Kürt sorunu.
Bu ülkede sıkılan her kurşun, atılan her bomba, patlayan her mayın, yapılan her türlü
saldırı, gerçekleşen her türlü silahlı çatışma ülkemizde barış içinde bir arada yaşama
umuduna vurulan bir darbe oluyor. Yıllardır devam eden silahlı çatışmaların kimseye
fayda getirmediği ortada, silahların konuştuğu yerde barışın sesi duyulamıyor ne yazık ki. Artık, savaş çığlıkları yerine demokrasiye, hukuk devleti düzenine ve özgürlüklere kulak vermek gerekiyor.
Biz barış içinde bir arada kardeşçe yaşama umudumuzu hiç yitirmeyeceğimizi her zaman söyledik. Burada da ısrarla söylüyoruz. Biz ırkçı ve milliyetçi anlayışın beslediği
linç kültürüne karşı, bir arada kardeşçe ve barış içinde yaşamayı her zaman savunduk.
Savunmaya devam edeceğiz.
Biz, başta düşünce ve örgütlenme özgürlüğü olmak üzere tüm demokratik hak ve özgürlüklerin, sözün özü demokrasinin önündeki engellerin kaldırılması için bugün sokaktayız. Biz, tutuklu ve hükümlülerin tecridine dayalı F tipi cezaevi uygulamalarına
son verilmesi, cezaevlerinde insani yaşam koşullarının hakim kılınması için bugün sokaktayız. Biz, bu ülkenin gerçeği olan işkencelere son verilmesi için bu gün sokaktayız.
Biz, bütün çalışanlara grevli, toplu sözleşmeli sendikalaşma haklarının önündeki engellerin kaldırılması için bu gün sokaktayız.
Kısacası TMMOB, ne olursa olsun, ne yaşanırsa yaşansın demokratik hak ve taleplerimizden hiç vazgeçmeyeceğini işte burada sokakta da söylüyor.
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
Yüzünüzü IMF’ye Dünya Bankasına değil, halkımıza çevirin.
Her türlü emperyalist bağımlılık ilişkilerini terk edin.
Derhal işten çıkarmaları yasaklayın.
İnsanımızın temel ihtiyaçlarına yaptığınız her türlü zammı geri alın.
Özelleştirmeleri durdurun.
Kapitalist küreselleşmenin krizinin faturasını bu halk ödemeyecektir. Bunu bilin.
153
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
154
Bir sözümüz de emek meslek örgütlerine, emekten ve halktan yana olan siyasi partilere, yapılara, demokratik kitle örgütlerine:
TMMOB, hepinize, “Bu ülkenin, bu halkın sahipsiz olmadığını birlikte gösterme zamanıdır” diyor. Küresel krizin faturasının halka kesileceği böylesi bir dönemde, insanlar
ya kapitalist küreselleşmenin yarattığı yoksulluk, yoksunluk, işsizlik ve eğitimsizlik nedeniyle ırkçı, faşist, dinci, gerici tepkilere sarılacaklar, ya da örgütlü yapılarla bir direniş sergileyecekler. Bu nedenle, tam da bugün, ülkemizdeki emekten ve halktan yana
güçlerin “daha demokratik, daha barışçı, gelirini adaletli paylaşan” bir dünya için mücadelesinin yükseltilmesi zamanıdır. Gelin bir olalım, birlik olalım, farklılıklarımızı zenginliğimiz olarak görelim. Yaşananlara karşı ortaklaştığımız konularda programlarımızı
oluşturalım. Yapacağımız eylemliliklerimizi ortaklaştıralım. Omuzlarımızı birbirine yaslayalım.
Dost örgütlere buradan çağrıda bulunuyorum: Gelin gereğini yapalım.
Sevgili arkadaşlar,
TMMOB bugüne dek söylediklerini bir kez daha burada, sokakta söylüyor.
Şimdi tam da; kapitalist küreselleşmenin krizinin faturasını halka kesmek isteyenlere
karşı topluca mücadele etme zamanıdır. Şimdi tam da, karanlığa karşı aydınlığı; baskıcı, otoriter yönetim anlayışına karşı, özgürlük ve demokrasiyi; ırkçı ve milliyetçi anlayışın beslediği linç kültürüne karşı, bir arada kardeşçe ve barış içinde yaşamayı; her şeyin para- kâr olduğu piyasa anlayışına karşı eşitliği savunma zamanıdır. Şimdi tam da,
eşit, özgür, demokratik bir Türkiye taleplerini yükseltme ve bunun için mücadele etme
zamanıdır. Şimdi geri adım atmadan temel hak ve özgürlüklere sahip çıkma zamanıdır.
Şimdi hep beraber, bir kez daha ve inanarak söyleme zamanıdır:
Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiç birimiz.
TÜRK MÜHENDİS VE MİMAR ODALARI BİRLİĞİ
İSTANBUL İL KOORDİNASYON KURULU
KARAKÖY’DE BATAN SADECE İSKELE DEĞİL; İNSAN YAŞAMINI HİÇE SAYAN AKIL, BİLİM VE
ÇAĞDIŞI SORUMSUZ ANLAYIŞTIR
27 Kasım 2008 günü Makina Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nde Karaköy’de batan iskele ile ilgili olarak basın açıklaması yapıldı. Basın Açıklaması Makine Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı İlter Çelik tarafından okundu.
1984 yılında tamamlanarak işletmeye alınan Karaköy Vapur İskelesi 21 Kasım 2008
günü yolcu terminalinin üstünde olduğu taşıyıcı tubaların su alması ile başlayıp; giren
suların yeterli hız ve miktarda boşaltılamaması sonucu dengesinin tamamen bozularak ala bora olduğu bir süreç sonucunda sulara gömüldü.
Dubaların su almakta olduğu ve bunun “risk” oluşturduğu uyarısının gerek İstanbul
Büyükşehir Belediyesi gerekse İDO yetkililerine yaklaşık bir yıl kadar önce yazılı ola-
Gösterişe yönelik “Prestij Projeleri” günü, görüntüyü kurtarmayı amaçlayan “makyaj”
çalışmaları ile kent insanın gözünü boyamaya çabalayan bu anlayış, Karaköy İskelesi ile birlikte batmıştır.
Olayın meydana geliş zamanı itibariyle iskelede fazla yolcu olmaması ve hızla tahliye
edilebilmesi nedeniyle herhangi bir can kaybının olmaması var olan “risk” in büyüklüğü konusunda yanıltıcı olmamalıdır. İşletmeye alındığı günden bugüne su altı kesiminde yer alan taşıyıcı dubalarının ciddi bir denetimden, bakım ve onarımdan geçirilmediği bilinen ve aslında ağır lodoslu havalarda gemilerin sığınma yeri olan iskelenin delinen dubalarının su alması nedeniyle batışını “lodos”la açıklamaya çalışmak; insan aklıyla alay etme anlamına gelmektedir. Halkımız, görev ve sorumluluklarını yerine getirmeyen üniversitelerin, meslek odalarının ve uzmanların uyarılarına kulak tıkayan, gerçeğe aykırı beyanlarla insanları yanıltmaya çalışan İstanbul ve ülke yöneticilerinden özür beklemektedir.
İskele dubalarının su alma nedeni ile buna ilişkin sorumluların tespiti için derhal bir soruşturma başlatılmalı; yapılacak teknik incelemenin şeffaflığının ve tarafsızlığının sağlanması için üniversiteler ve meslek odaları inceleme kurullarına dahil edilmelidir. İlgili ve yetkililer Karaköy Vapur İskelesi’nin onarılması ve/veya yenilenmesi için zaman
yitirmeksizin bilimsel ve teknik esaslara uygun bir çalışma başlatmalı ve kent insanının yoğun olarak yaşadığı ulaşım sorununu daha da büyüten bu olumsuzluğun bir an
önce giderilmesini sağlamalıdırlar. İskelenin batışından dersler çıkarılarak insan yaşamını doğrudan ilgilendiren bu husus, ilgisiz, bilgisiz, sorumsuz yöneticilerin inisiyatifine bırakılmamalı; iskele ve benzeri deniz yapıları için tıpkı gemilerde olduğu gibi periyodik kontrol ve bakım esaslarını içeren kurallar oluşturularak mevzuata dahil edilmelidir.
ÜLKE, KRİZ VE İŞSİZLİKLE KAVRULURKEN SN. BAŞBAKAN ODALARLA UĞRAŞMAKTADIR!
5 Aralık 2008 günü Sn. Başbakan’nın Odalarla ilgili olarak yapmış olduğu açıklama nedeniyle TMMOB İstanbul Birimleri olarak ortak basın açıklaması yapıldı. Basın açıklaması TMMOB İstanbul İKK Sekreteri Tores Dinçöz tarafından okundu. Açıklama Makine
Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nde yapıldı. AKP Hükümetinin son dönem uygulamalarına karşı yapılan çalışmaların aktarıldığı bir sunum yapıldı. Yapılan basın açıklamasını aşağıda bulabilirsiniz.
Ankara Kızılcahamam’da yapılan AKP 13.İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’nda konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasının bir bölümünde meslek odalarının adını vererek, meslek odalarını belediye uygulamalarının önünde engel yaratmakla ve ideolojik davranmakla suçlamıştır. Konuşmasında meslek odalarının yaşanabilir kentler ideolojisini ve yağma politikalarına karşı hak arayışlarını kendi bakış açısıyla
eleştirmiştir. Hukuka saygılı olan kimseler ise kamu, toplum ve çevre yararına odaların
sürdürdükleri çalışmalardan rahatsızlık duymazlar. Kaldı ki kamu kurumu niteliğindeki
155
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
rak yapıldığına ilişkin ciddi iddialar insan yaşamının hiçe sayacak ölçüde sorumsuzca
davranılmış olduğunu ortaya koymaktadır. Bu çağ dışı sorumsuz anlayışın yalnızca Karaköy İskelesi ile sınırlı olmadığı da; hala belleklerimizde yer alan sayısız örneğe yakın
zamanda eklenen, Hatay’da biodizel üretim tesislerinde meydana gelen ve üç kişinin
ölümü beş kişinin yaralanması ile sonuçlanan patlama ile bir kez daha kanıtlanmıştır.
Başlangıçta sökülüp takılabilir dubalar biçimde tasarlanmış olan taşıyıcı sistemin daha
sonra birleştirilmiş olması nedeniyle dubaların kontrol ve bakımlarının yapılmasının
zorlaştırılmış olması ise bu anlayışın bilimi yok sayan yönünü açığa çıkarmaktadır.
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
156
meslek kuruluşları ve üst kuruluşları Anayasa’nın 135. Maddesi gereği kurulmuş olup
bunları “sivil toplum örgütü” olarak nitelemek de Anayasa’nın özüne aykırıdır.
İktidarın Odaların etkinliğini azaltacak yasal düzenleme hazırlıkları içinde olduğunu
bildiğimiz bir süreçte yapılan açıklama ile bu düzenleme için bir gerekçe oluşturma
gayreti olduğu da anlaşılmaktadır. Odalarımız tüm bu girişimlere karşın, kimseden talimat almadan; arsa ve arazi yağmasına, kentsel talana, kente karşı işlenen suçlara karşı, çağdaşlıktan, bilimden, demokrasiden ve halktan yana tavrını, bu güne kadar sürdürdüğü gibi, bundan sonra da hukuk çerçevesinde sürdürecektir.
Meslek Odaları, AKP iktidarının olduğu dönemde de çalışmalarına devam etmiş olup,
gelecekte de devam edecektir. Bu süreçte açılan davaların sayısının fazla olmasının
nedenini AKP hükümeti kendisine sormalıdır. Küresel sermayenin politikaları ile hareket eden hükümet; kamu yararını gözeten projeler yerine parçacı ve kent bütününün
işleyişini zedeleyen, rant projelerinin uygulanması için yoğun çaba sarf etmektedir. Bu
yüzden de Odalarımızın açmış olduğu davalarda büyük bir çoğunlukla haklı olduğumuz yönünde yargı kararları çıkmıştır. Mevcut konumunu hukuktan alan Sn. Başbakanın yasal mücadelelerimizdeki haklılıklara kızmak yerine, hukuka saygı anlayışıyla hareket etmesini ve yargı kararlarını uygulamasını bekleriz.
Biz meslek odaları, ülkemizin ve kentlerimizin kaynaklarının özelleştirilmesine, kamu
yönetimi, imar, çevre, kültür ve turizmin rant alanlarına dönüştürülmesine karşı çıkmaya; gıda, su, elektrik, akaryakıt, doğalgaz, ulaşım ve kentsel uygulamaların soygun kapısı olmamasına, kısacası ülkenin talan edilmesine dur demek için çalışmalarımıza devam edeceğimizi kamuoyuna saygı ile duyururuz.
Tores DİNÇÖZ
İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri
“TMMOB MİMAR, MÜHENDİS, ŞEHİR PLANCILARI KADIN KURULTAYINA GİDERKEN HAYATI BÜYÜTÜYORUZ”
FORUM-TMMOB İSTANBUL İKK KADIN KOMİSYONU
20 Aralık 2008 günü “Kadın Mühendis, Mimar, Şehir Plancıları Kurultayı’na Doğru
Forum’da Buluşuyoruz! Hayatı Büyütüyoruz!” balıklı forum gerçekleştirildi.
29-30-31 Mayıs-1 Haziran 2008 tarihleri arasında Ankara’da yapılan TMMOB 40.Olağan
Genel Kurulu’na kadın delegeler tarafından sunulan önergenin kabul edilmesiyle” Mühendis, Mimar,Şehir Plancıları Kadın Kurultayı” yapılması kararı alınmıştır.
TMMOB İstanbul İKK Kadın Komisyonu bugüne kadar yapılan çeşitli etkinliklerle mühendis, mimar, şehir plancısı kadınları bir araya getirmeye çalışmış, bu kez de “Kadın
mühendis, mimar, şehir plancıları olarak sorunlarımızı paylaşmak ve çözüm üretmek
için” başlığı ile 20Aralık 2008 tarihinde TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası İstanbul
Şubesi’nde Kurultay hazırlık forumunda buluştular.
Komisyon başkanı Y.Mimar Aynur Savaş Uluğtuğ’un komisyonun kuruluş amacı ve
2007-2008 çalışmaları hakkındaki sunumundan sonra Elektrik Mühendisi B.Başak
Koç’un sekreteryası TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası’nca yürütülecek olan Kurultay hazırlıkları ve ilk toplantısını 2009 başında yapacak olan Düzenleme Kurulu’nun
oluşturulması ile ilgili bilgilendirmesinin ardından katılımcılara söz verildi.
Forum’da ; anket çalışmasının geliştirilerek sonuçlarının Kurultaya taşınması ,bölgesel
çalıştayların ve işyeri ziyaretlerinin yapılması, Sendikalarla ilişkiler-TMMOB’de kadın
politikalarına bakış-temsiliyet-çalışma yaşamındaki sorunlar gibi daha birçok başlığın
Kurultayın Düzenleme Kurulu’na önerilmesi dile getirildi.Komisyon toplantının kayıtlarının derlenerek katılımcılarla paylaşılacağını ve Kurultaya hazırlık sürecinde farklı
etkinliklerle tekrar bir araya gelmeye karar verildi.
22 Aralık 2008 günü sendikalar ve meslek odaları ile Kapitalizmin içinde bulunduğu
krizi aşmak için emekçilerin emeğine göz diken AKP ye ve Türkiye’nin içinde bulunduğu duruma karşı yapılabilecekleri konuşmak üzere toplantı yapıldı.
27 Aralık 2008 günü işsizliğe, yoksulluğa dur demek için krizin bedelini emekçiler ödemeyecek demek için yürüttüğümüz ortak mücadelenin yeni bir adımı olarak basın
açıklaması yapıldı. Taksim Tramvay durağında toplanıldı ve meşaleli yürüyüş kitlesel
katılımla gerçekleştirildi.
FİLİSTİN’DEKİ VAHŞET İNSANLIK SUÇUDUR! İSRAİL İLE YAPILAN TÜM ANTLAŞMALAR İPTAL EDİLSİN!
4 Ocak 2009 günü Herkese Sağlık Güvenli Gelecek Platformu olarak İsrail2in saldırılarını kınamak üzere Taksim Tramvay Durağında toplandık. Yaklaşık 1000 kişinin katılımıyla gerçekleştirilen eylemde basın açıklaması İstanbul Tabip Odası Sekreteri Hüseyin Demirdizen tarafından okundu. TMMOB İstanbul İKK Sekreteri Tores Dinçöz’ün de
katıldığı eylemde yapılan açıklamanın ardından Platform temsilcileri eylem takvimi çıkarmak üzere TMMOB Makine Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nde toplantı yaptı. Ocak ayının üçüncü haftası geniş katılımlı bir eylem örgütlenmesi planlanmaktadır.
Siyonist İsrail yine saldırdı. Tüm dünyanın gözleri önünde bir vahşet yaşanıyor.
Gazze’de çocuk, kadın, genç ve yaşlı yüzlerce ölü, binlerce yaralı var. İsrail, emperyalist
ABD ve işbirlikçilerinden güç almaktadır. Ortadoğu’yu kan ve gözyaşına boğan bu saldırıyı lanetliyoruz. İnsanlık suçu olan bu saldırı ve katliamlar derhal sona erdirilmelidir.
İsrail’in bu alçakça saldırıları yeni olmadığı gibi, yıllardır mazlum Filistin halkı üzerindeki baskı, şiddet politikalarına bir yenisi daha eklenmiştir. Gazze şeridinde bir anda
onlarca füze ve uçakla saldırı düzenleyen ve bunu “meşru savunma” yalanıyla açıklayan Siyonist İsrail, yaptığı vahşete kılıf aramaktadır. Dünyanın bütün ezilen ve mazlum
halkları şunu iyi biliyor: Siyonist İsrail, Filistin halkına karşı yaptığı barbarlıklarla tescillidir.
Yapılan katliamlar, başta ABD olmak üzere emperyalist güçlerin ve onların işbirlikçilerinin Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) ve Genişletilmiş Ortadoğu Projesi (GOP) stratejisinin bir parçasıdır. Irak’ta yapılan işgal de bunun bir parçasıdır. Afganistan işgali bunun
diğer yanıdır. İran halkına dönük tehdit ve baskılar bu emperyalist politikaların başka
bir parçasıdır.
ABD emperyalizmi ve onun savaş arabası İsrail, Ortadoğu’yu kan ve gözyaşına boğmak, halkları birbirine kırdırmak, Ortadoğu’nun tüm zenginliklerini sömürmek istiyor.
Ülkemizdeki ve bölgedeki Kürt sorunu da bu emperyalist ve gerici politikalar yüzünden çözümsüz bırakılmaktadır. Kürt halkının talepleri ve istemleri görmezden geline-
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
20 Aralık 2008 günü Cumartesi günü Kadıköy Meydanı’nda saat 12:00’de HSGG
Platformu’nun çağrısıyla “Kapitalizmin yol açtığı krizin bedelini ödemeyeceğiz!” başlığıyla kitlesel basın açıklaması gerçekleştirildi.
157
rek, savaş ve şiddetle bastırılmak istenmektedir.
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
158
Hiçbir gerekçe, yüzlerce insanın ölümü için geçerli bir neden olamaz. Siyonist İsrail bu
saldırının hesabını vermeli ve bir an önce yaptığı saldırıları durdurmalıdır. Er ya da geç
enternasyonal dayanışma içerisinde mücadele eden halklar, bu katliamların hesabını
soracaktır. Bu böyle bilinmelidir!
Yapılan saldırı sonrasında Başbakan Erdoğan timsah gözyaşları dökerek saldırıyı kınadığını söylüyor. Başbakan diyor ki ‘’Barış için bu kadar çaba sarf ettiğimiz bu dönemde,
İsrail’in böyle bir yola tevessül etmesi her şeyden önce barışa indirilmiş bir darbedir”.
Çoğunluğu AKP’li, parlamentodaki milletvekilleri, “Türkiye-İsrail Dostluk Derneği”nin
çatısı altında barınmaya devam ediyor. Acaba tüm milletvekillerinin Dernekten istifası
ve bu derneğin fesholması için daha kaç Filistinlinin ölmesi gerekiyor?
Şu bir gerçektir, Filistin halkının kanının dökülmesinden emperyalistler kadar İsrail’le
siyasi ve askeri işbirliği içine giren Türkiye’deki egemenler ve işbirlikçi AKP sorumludur.
Dolayısıyla bizler;
-Siyonist İsrail’le, ona güç ve destek veren ABD ile tüm askeri ve diplomatik ilişkilerin
kesilmesini,
-Siyonist İsrail ile yapılan tüm anlaşmaların iptal edilmesini,
-Büyükelçilerin geri çağrılmasını,
-Saldırılar durmadan, Filistin toprakları terk edilmeden, Filistin halkının zararları karşılanmadan bir daha İsrail’le görüşülmemesini istiyoruz.
Ortadoğu halklarının barış ve kardeşlik içinde yaşamalarının koşulu, ABD ve tüm emperyalist güçlerin Ortadoğu’yu terk etmesi, emperyalistlerle sürdürülen işbirlikçi politikaların son bulması, tüm ABD ve NATO üslerinin kapatılmasıdır. Türkiye halklarının,
işçi ve emekçilerinin yüreği, Filistin halkının, Gazze halkının yanındadır. Yapılan bu alçakça saldırıyı bir kez daha kınıyor, tüm Filistin halkına ve Ortadoğu halklarına başsağlığı diliyoruz.
Gün, başta İsrail işçi ve emekçileri olmak üzere tüm dünya halklarının Filistin halkıyla
dayanışmayı yükseltme günüdür.
Biz Herkese Sağlık ve Güvenli Gelecek Platformu olarak, tüm halkımızı emperyalist politikalara ve siyonist saldırılara karşı birleşmeye ve mücadele etmeye çağırıyoruz.
-Katil İsrail Filistin’den defol!
- Filistin halkı yalnız değildir !
- Yaşasın Enternasyonal dayanışma!
Herkese Sağlık ve Güvenli Gelecek Platformu
İSRAİL’İN FİLİSTİN’DE UYGULADIĞI KATLİAM DURDURULMALIDIR!
DİSK, KESK, TMMOB, TTB, TDB, Türk Eczacıları Birliği, Türkiye Barolar Birliği, TÜRMOB,
TÜDEF ve Çiftçi Sendikaları Konfederasyonu, Filistin’de, yaşanan katliama karşı Türkiye
genelinde yapılacak eyleme çağrı için 7 Ocak 2008 tarihinde Taxim Hill Otel’de bir basın toplantısı düzenlediler.
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı’nın da katıldığı toplantıda ortak
metin TTB Merkez Konseyi Başkanı Gençay Gürsoy tarafından okundu.
Biz bu insanlık suçuna ortak olmak istemiyoruz!
Bir halk katlediliyor. Günlerdir Gazze’yi havadan, karadan, denizden kuşatan ve bom-
balayan İsrail Devleti soykırım uyguluyor, uluslararası hukuğu ihlal ediyor ve insanlık
suçu işliyor. Gazze’de öldürülen çocukların dünyaya yansıyan görüntüleri yüreğimizi
yakıyor, uykularımızı bölüyor. ABD yönetimi destekli İsrail Devleti’nin savaş makinesi
pervasızca ölüm kusuyor.
Biz Türkiye halkı, Büyük Millet Meclisi’ne, Hükümete, partilere sesleniyoruz: Artık sözler ve nutuklar yeter. Artık böyle bir insanlık suçu karşısında iç siyaset hesapları yeter.
Ülkemizi yönetenlerin harekete geçmesi için daha ne kadar bebek ölümü, ne kadar sivil kayıp, ne kadar acı, ne kadar kan ve gözyaşı gerekiyor size? Biz, “artık yeter” diyoruz.
• Hükümeti ve bütün siyasal partileri BM Güvenlik Konseyi’nde varlık göstermeye çağırıyoruz.
• Derhal ateşkes sağlanması için, Türkiye’nin bütün taraflarla ilişkiye geçmesini,
• Türkiye’nin içinde yer alacağı bir barış gücünün hemen bölgeye gönderilmesini,
• Gazze’ye ambargonun hemen kaldırılmasını ve insani yardımın en geniş ölçülerde
hemen ulaştırılmasını,
• Ve somut bir yaptırım olarak İsrail’le bütün askeri işbirliği anlaşmalarının ve askeri
ihalelerin iptal edilmesini talep ediyoruz
Bugün hepimiz Filistinliyiz. Ölü bebeğini ağlayarak kucağında taşıyan babayız, çocuğunu yitiren anneyiz, bir gençkızın doyamadan yitirdiği sevgilisiyiz, savaşta doğup savaşta büyüyen Gazzeli çocuğuz. Ve biz bugün, kendi devletinin uyguladığı şiddetin
suçunu ve lanetini taşımak zorunda bırakılan, devletinin zulmüne karşı sesini yükselten cesur ve barışçı Yahudiyiz.
DiSK, KESK, TMMOB, TTB, TÜRMOB, TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ, TÜRK ECZACILARI BiRLiĞi, TÜRK DiŞ HEKiMLERi BiRLiĞi, TÜDEF, ÇİFTÇİ SENDİKALARI KONFEDERASYONU
KRİZİN FATURASI EMEKÇİLERE KESİLEMEZ DEMEK İÇİN TAKSİM’DEYİZ!
7 Ocak 2009 Çarşamba günü 12:00’de Beyoğlu Tünel’de Türk-İş 1. Bölge Temsilciliğinin
çağrısıyla yapılan basın açıklamasına Herkese Sağlık, Güvenli Gelecek Platformu destek verdik. Krizin faturasının emekçilere çıkartılmasına hayır demek, İsrail’in Gazze’de
giriştiği katliama tepkimizi bir kez daha dillendirmek için Tünel Meydanı’nda buluşup
Taksim’e yüründü.
TMMOB İSTANBUL İKK KADIN KOMİSYONU’NUN DESA DİRENİŞÇİSİ
EMİNE ARSLAN’A DESTEK ZİYARETİ
17 Ocak 2009 günü DESA Fabrikası çalışanı Emine Aslan’a işe iade davasının ardından sürdürdüğü mücadelesine destek olmak amacıyla destek ziyareti gerçekleştirildi.
29 Nisan 2008’de Düzce Desa Deri’de,dayanılmaz çalışma koşullarının değişmesi
için sendikal mücadeleye girişen 41 sendika üyesi işçi işten atıldı.Aynı şekilde Emine Arslan,sekiz yıldır çalıştığı DESA’nın Sefaköy’deki fabrikasından “performans dü-
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
Bizler, bu ülkenin insanları; kadını erkeğiyle, işçisi işsiziyle, köylüsü, memuru, esnafı,
tüccarı, işvereni, sanatçısı, yazarı, aydınıyla, dünyayı yönetenlerin duyarsızlığına isyan
ediyoruz. Vicdanımızın gözüyle görüp vicdanımızın sesiyle haykırıyoruz: Her türlü şiddete ama’sız karşıyız. Çocukların ölü bedenleri üzerinde yükselecek her türlü zaferi lanetliyoruz. Ve biz biliyoruz ki İsrail Devleti’nin hukuksuz, ölçüsüz, ahlak dışı şiddeti,
karşı şiddeti körüklüyor.
159
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
160
şüklüğü” bahanesiyle ancak esas olarak sendikalı olduğu ve diğer işçileri örgütlediği için 3 Temmuz 2008’de işten atıldı.Desa işçileri tüm baskılara karşı direnişlerini
sürdürdüler.24.12.2008’de 175 gündür direnen Emine Arslan işe iade davasını kazandı.
Ancak Desa işvereni,davayı kaybetmesine rağmen direnişçi işçileri işe geri almamakta ısrarcı davranıyor...
17 Ocak 2009 tarihinde TMMOB İstanbul İKK Kadın Komisyonu, Desa’da Temmuz ayından bu yana grevde olan Emine Aslan’ı ziyaret etti.
Emine Arslan;bu direnişinde özellikle moral desteğinin çok önemli olduğunu vurgulayarak Kadın Komisyonu’na teşekkür etti.
Kadın Komisyonu’nu temsilen
giden arkadaşlarımız; Emine Aslan, eşi ve onları
yalnız bırakmayan Deri-İş Sendikası görevlileriyle sohbet ettiler.
HRANT DİNK’İN ARAMIZDAN AYRILIŞININ İKİNCİ YILI…
19 Ocak 2009 Pazartesi günü Hrant Dink aramızdan ayrılalı iki yıl oldu. Dostları ile birlikte saat 14:30-15:30’de Agos gazetesinin önünde toplanıldı. Ve anma gecesi için 19
Ocak 2009 Pazartesi günü Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda 20:30’da bir araya
geldik. Hrant Dink’in bir toplantıda yapmış olduğu görüntülerin yayını ile başlayan geceye birimlerimizden temsilciler katıldı.
İŞKENCEYE KARŞI MÜCADELEDE İLERİ BİR ADIM OLMASI İÇİN ENGİN CEBER DAVASINA
MÜDAHİLİZ!
20 Ocak 2009 günü işkence ile öldürülen Engin Çeber ile ilgili İstanbul Tabip Odası’nda
yapılan basın açıklamasına TMMOB İstanbul İKK Sekreteri Tores Dinçöz katıldı. Açıklama KESK Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Yunus Öztürk tarafından okundu. Açıklamada; İstanbul Tabip Odası Başkanı Özdemir Aktan ve İstanbul Tabip Odası Sekreteri
Hüseyin Demirdizen söz aldı. Basın açıklamasını yayınlıyoruz.
Ölümle sonuçlanan yeni bir işkence davası sebebiyle basınla toplantısı düzenlemiş olmaktan üzüntülüyüz. Türkiye siyasi hayatından “insanlık suçu” olan işkenceyi söküp atmak doğrultusunda bir katkı yapmak isteğiyle bu basın toplantısını düzenledik. Bu davanın herkesin davası olduğuna inanıyoruz.
Değerli Basın Emekçileri
Engin Ceber, 28 Eylül’de İstanbul’da yapılan bir basın açıklaması sırasında gözaltına
alındı. Bu basın açıklaması da yasal bir derginin dağıtımı sırasında sırtında polis tarafından vurularak felç olmasına sebep olunan Ferhat Gerçek’in uğradığı saldırıyı kınamayı amaçlıyordu. Ferhat Gerçek gibi Engin Ceber de polis eliyle benzer bir uygulamaya hedef oldu. Önce götürüldüğü karakolda işkenceye uğrayan Engin, “polise mukavemet etmek” iddiasıyla tutuklandı.Bu tutuklama sırasında kendisine “işkence” yapıldığını söylemesine rağmen, bu iddiası araştırılmadı bile.
İşkence ise, tutuklamadan sonra da bitmedi. Metris Cezaevine gönderilmesiyle birlikte işkence tekrar başlamıştır. Engin, bu kez jandarma tarafından işkenceye uğrar. Bu
kez işkence yaklaşık 10 gün sürer. Ailesi ve avukatıyla; gözaltına alındığı diğer arkadaşlarıyla görüştürülmeyen Engin Ceber, 10 Ekim’de hastaneye kaldırılır. İşkence sonucu
hayatı sona erer.
Otopsi raporları 28 Eylül – 7 Ekim arasında “kesintisiz işkence” gördüğünü ispatladı.
Somut olarak işkenceyle öldüğü sabit olan bir olayın üstünün örtülmemesi için, delillerin karartılmaması, açık bir yargılamanın yapılması gerekir.
Kamuoyundan gelen tepkiler sebebiyle işkencecilere dokunulmak zorunda kalındı.
Başlayan soruşturma sonunda toplam 60 sanıklı (39 infaz koruma memuru, 3 müdür,
13 polis, 4 jandarma ve 1 doktor) “işkence sonucu adam öldürmek” iddiasıyla bir dava
açıldı.
Dava daha sonra daraltıldı, 4 kişi hakkında “işkence sonucu adam öldürmek”ten, diğerleri hakkında ise, “eziyet ve kasten yaralama” suçundan davalara dönüştürüldü. “İşkence” suçu açılan davalarda son derece sınırlanmış ve gizlenmiştir. Açılan davanın
sanıklarının çoğunluğu (56’sı) dava sonucu ceza alsalar bile, bu cezalar “ertelenecek
ceza” kapsamındadır.
İşkence insanlığa karşı işlenmiş suç kapsamında olmalıdır. AKP hükümetinin sözde kalan açıklamalarına, imzalanan uluslararası sözleşmelere rağmen Türkiye’de işkence fiili olarak devam etmektedir.
Daha da vahimi işkenceye uğrayan ilk örnek ve bu işkence sonucu ölen ilk gencimiz
Engin Ceber değil. Türkiye siyasi tarihinin neredeyse tamamında ilerici, demokrat, devrimci, sosyalist aydınlara, yazarlara, sendikacılara, işçilere, kadınlara, gençlere yönelik
olarak işkence bir sorgu, sindirme, baskı ve caydırma yöntemi olarak uygulanmıştır.
Türk burjuva siyasal sistemi resmi ideolojinin dışında görüş ileri sürmeye tahammül
edemiyor. Burjuvazi yoksullar, işçiler, emekçiler arasında örgütlenmeyi, hak aramayı,
özgürlüklere sahip çıkmayı cezalandırmak için işkenceyi kullanıyor, işkenceciyi kolluyor. Gençlerin soldan, emekten yana muhalif siyasal eğilimlere ilgi duymasını önlemek
için işkence yapılıyor.
Değerli Basın Emekçileri,
Yarın başlayacak olan Engin Ceber davasına müdahil olacağız. Bu müdahaleyi işkenceye karşı çıkmanın sadece “insanlık onuru” olmasından değil, aynı zamanda sendikaların, meslek odalarının birer sınıf örgütü olması sebebiyle de yapacağız. Sermaye sınıfının emekçilere, gençlere yönelik korku siyasetine karşı durmak görevimiz. Baskı ve sömürü düzenine isyan edenlere de destek vermek sorumluluğumuzdur.
Yarın genel başkanlarımızın da katılımıyla Bakırköy 14’üncü Ağır Ceza Mahkemesinin
önünde olacağız. İşkencecilerin yargılanmasını; Engin Ceber cinayetini işleyenlerin cezalandırılmasını talep edeceğiz. İşkenceyi ve işkenceciyi koruyanlar da bilmelidir ki,
sendikalar ve meslek odaları bu insanlık suçu sona erene kadar mücadelede kararlıdır;
bu davanın takipçisi olacaktır.
KESK İstanbul Şubeler Platformu, İstanbul Tabip Odası, TMMOB İstanbul İKK
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
Hukuk sistemi ne yazık ki işkenceye “sıfır tolerans” fikrinden çok uzaktadır. Savcının,
soruşturma dosyasına “gizlilik kararı” koyması ardından da “yayın yasağı” konulması işkencenin üzerine gidilecek bir yargılamanın baştan engellemelerle yürüdüğünü ortaya koydu.
161
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
162
EMEKÇİLER AKP’YE SESLENDİ: KRİZİN BEDELİNİ ÖDEMEYECEĞİZ!
TMMOB, 15 Şubat 2009 Pazar günü, DİSK, TÜRK-İŞ ve KESK’in Kadıköy’de
gerçekleştirilen”Emek ve Demokrasi Mitingi”ne katılım sağlandı. 15 Şubat Pazar günü
Eski Et Balık Kurumu’nun önünde saat 10:00’da TMMOB pankartı arkasında toplanıldı.
TMMOB’ye bağlı Odaların üyeleri, 15 Şubat Pazar günü DİSK, KESK, TÜRK-İŞ tarafından yapılan ‘’Krizin Bedelini Ödemeyeceğiz: İşsizliğe ve Yoksulluğa Karşı Birleşik Mücadele, Emek ve Demokrasi Mitingi’’ne büyük bir katılım gerçekleştirdi. Kadıköy İskele Meydanı’nda düzenlenen mitinge onbinlerce emekçi katıldı. Emekçiler krizin nedeni sermayeyi ve faturasını halka çıkartan hükümeti protesto ettiler.
Mitingi düzenleyen emek örgütlerinin dışında birçok örgütün, siyasi partinin de destek katıldığı eylemde kötü hava koşullarına rağmen onbinlerin kararlı tutumu dikkat
çekiciydi. TMMOB kortejinde 300 kadar üye ve çalışanı ile yerini aldı.
Türk İş Başkanı Kumlu: “400 bin işçi işsiz...”
Mitingde ilk konuşmayı yapan konfederasyon başkanı Mustafa Kumlu idi. Resmi olmayan rakamlara göre krizde işten çıkartılanların sayısının 400 bini aştığını söyleyen
Kumlu, çok kritik bir noktada bulunulduğunu ve hükümetin olayları izlemeyi bırakıp
acilen çözüm üretmesi gerektiğini söyledi.
DİSK Genel Başkanı Çelebi: “Ne ekmeğimizden ne onurumuzdan vazgeçmeyeceğiz”
“İktidara gelirken cennet vaad eden AKP, emekçiler için bir cehennem yarattı ve şimdi
o cehennemin bekçiliğini yapıyorlar” diye sözlerine başlayan DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, konuşmasında sık sık emekçilerin birliğine ve ortak mücadeleye vurgu
yaptı. “Bizim şimdi kavgaya değil bütün çalışanların daha çok dayanışmasına ve birliğe ihtiyacımız var” dedi.
Çelebi şöyle konuştu:
“IMF ve AKP’nin krize çözüm diye önerdiklerine bakın, sadece işverenleri ve patronları kurtarmak içindir önerdikleri politikalar. Biz emekçiler önümüze konan faturayı kabul etmedik ve etmeyeceğiz. AKP politikalarını, örneğin sağlık politikalarını, sosyal güvenlik politikalarını yemedik, yemiyoruz ve yemeyeceğiz. Biz bu yasalar çıkarken onları uyardık ama dikkate almadılar. Parası olana ekmek, parası olana sağlık, parası olana sosyal güvenlik diyorlar. Yoksullaştırılan halka sadaka öneriyorlar. Bizim hem ekmeğe hem onura ihtiyacımız var. Ne ekmeğimizden ne onurumuzdan vaz geçmeyeceğiz. İkisinden birini asla tercih etmeyeceğiz.Emekçilerle restleşen bundan önceki iktidarların bugün esamesi bile okunmuyor. Ama biz buradayız. Bunların akıbeti de öyle
olacak.”
KESK Başkanı Sami Evren: “ Yeni zamlar ve ağır dolaylı vergiler hazırlıyorlar”
Daha sonra kürsüden meydana seslenen Sami Evren, krizin sorumlusu olmayanlara faturanın yıkılmaya çalışıldığına vurgu yaptı. KESK Başkanı Sami Evren şunları söyledi:
“Hayatımızı zorlaştıran bu krizin tetikçisi biz değil kontrolsüz sermaye hareketleridir. Yapılması gereken rant vergilerinin artırılmasıdır. Hükümet ise bunun tam tersini
yaptı. Hortumculara, sömürücülere avantaj sağlamaya çalışıyorlar. Krizi bahane ederek sendikasızlaşmayı, ücretleri düşürmeyi, toplu sözleşmelerde sıfır zammı, kayıt dışı
ekonomiyi teşvik ediyorlar. Bunlar sendikalı işçileri hedeflerine koydular. Örgütleneni
öncelikle işten çıkaran patronlara göz yumuyorlar. Patronlar emperyalist odaklarla işbirliği yapıyorlar.”
KADIN KOMİSYONU 8 MART ETKİNLİKLERİ
7 Mart 2009 tarihinde İKK Kadin Komisyonunun çağrısı ile TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası İstanbul Şubesinde; 8 Mart’ı Dünya Kadınlarının birlik, dayanışma ve mücadele günü olarak kutlamak üzere biraraya gelindi.
TMMOB Harita Kadastro Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi temsilcisi Merve
Özyaşar’ın açılış konuşmasının ardından Latin Amerika’da kadin direnişçilerin mücadelesini anlatan kısa film gösterimi yapıldı.Ardından TMMOB Mimarlar Odası İstanbul
Büyükkent Şubesi temsilcisi Aynur Savaş’ın moderatörlüğünde “3 Kadın,3 Direniş Öyküsü” adlı söyleşiye geçildi. Söyleşiye; Dev-Sağlık İş Sendikası’nda örgütlendikleri için
işten çıkarılan 10 kişiden biri olan Kızılay emekçilerinden Funda Keleş,Birleşik Metal-İş
Sendikası’na bağlı olduğu için işten çıkartılan 400 çalışandan biri olan Sinter Metal
emekçisi Necla Öztürk ve Tez-Koop-İş Sendikası’nda örgütlendikleri için işten atılan 3
kişiden biri olan 20 yıl IBM’de çalışmış Elvan Demircioğlu katıldı.Etkinliğin katılımcılarına işten atılma ve direniş öykülerini anlattılar,ayrıca devam eden dava süreçleri hakkında bilgi verdiler.Son derece samimi ifadelerle sürdürülen söyleşi,etkinliğin bitiminde verilen kokteylde hoş bir sohbetle devam etti.
Aynur Savaş Uluğtuğ
Y.Mimar
NATOYA ve SAVAŞA HAYIR!
4 Nisan 2009 Cumartesi günü Kadıköy’de gerçekleştirilen “NATO’ya ve Savaşa Hayır
Platformu” tarafından gerçekleştirilen mitinge TMMOB pankartı arkasında katılım sağlandı.
NATO, başını ABD’nin çektiği, emperyalist devletlerin savaş örgütü olarak 4 Nisan
1949’da kuruldu. Kurulduğu günden bu yana dünyanın dört bir yanında darbeler
163
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
Hükümetin krizin faturasını halka yıkmak için yeni zamlar ve ağır dolaylı vergiler hazırladığını söyleyen Evren, AKP’nin ekonomik paket adı altında halkın yükünü artıracağına vurgu yaptı. KESK başkanı sözlerini şöyle sürdürdü:
“Öncelik sermayenin değil, emekçi ve yoksul kitlelerin koşullarını düzeltmek olmalıdır.
Bu hükümet sosyal politikalar uygulamıyor. Başbakan da demokrat değil. Devlet baskıcı ve faşist politikalar uyguluyor. 12 Eylül rejiminin anayasasıyla isteseniz de sosyal
bir devlet olamazsınız. Emeği yok saydınız, yurttaşlar ve inançlar arasında ayrım yaptınız. İşimizle ve aşımızla oynadınız. Haklarımızı gasp ettiniz. Yardım ve sadakalarla seçimlere de gölge düşürdünüz. Ama bizden kurtulamazsınız çünkü biz olmazsak hayat
olmaz, yaşam olmaz ve üretim olmaz. Bizi anlayın ve dinleyin. Öfkemizi bilin tepkimizi
görün diye işte yüzbin emekçi buradayız.”
Onbinlerce kişinin katıldığı yürüyüş ve miting oldukça coşkulu oldu. Çok soğuk havaya ve alanda yaşanan kısa süreli gerginliğe rağmen katılım yoğun oldu. Miting boyunca pankartlarda ve sloganlarda AKP hükümetine tepki, gasp edilen emek hakları ve
emek örgütlerinin talepleri dile getirildi. TMMOB ve diğer meslek örgütleri de mitinge
destek verdi. Kalabalık Kadıköy alanında polisin hazırladığı yere sığmadı.
Miting kürsüsünden sık sık “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz”, “Yaşasın sınıf dayanışması” ve “Krizin faturası patronlara” sloganları atıldı.
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
164
tezgâhladı, kitlesel katliamlar tertipledi. Karada, havada ve denizde; güçlü donanma,
üs ve karargâhlara sahip olan NATO, adına ‘Yeni Dünya Düzeni’ denilen kapitalist sistemin en büyük silahlı ordusu ve korucusu olarak görev yapıyor.
Türkiye, NATO’ya üye olmadan hemen önce 1950 yılında, ABD’nin çıkarlarını savunmak üzere Kore’ye asker gönderdi. Türkiye ile ne sınırı, ne de her hangi bir sorunu bulunan Kore’de, 4500 kişiden oluşan Türkiye birliği yıllarca savaşmak zorunda kaldı. ABD
çıkarları için cepheye sürülen 4500 askerden 706’sı öldü, 2111’i yaralandı, 168’i kayboldu, 219’u da esir düştü. Somali, Afganistan, Irak, Kosova, Aden Körfezi ve daha birçok
savaş bölgesinde Türkiye askerleri ABD ve NATO çıkarları için nöbet tuttular, tutmaya
devam ediyorlar
ABD Eski Savunma Bakanı Rumsfeld NATO’nun yeni işlevini şöyle tanımlamaktadır;
“NATO, savunmaya yönelik bir güç olmaktan çıkıp, kriz bölgelerine müdahale edecek
bir saldırı gücüne dönüştürülmelidir.” Hiçbir dönem savunma örgütü olmakla yetinmeyen NATO’nun günümüzde daha da tehlikeli bir örgüt haline geldiğini bu açıklama
çarpıcı bir biçimde ortaya koymaktadır.
Bugün Türkiye’de 22 NATO üssü bulunmaktadır. Bu üslerin bulunduğu yerler; Adanaİncirlik hava üssü, Çanakkale, Balıkesir 9. Jet üssü, İzmir-Bornova, İzmir- Çiğli hava üssü,
Muğla-Akhaz Deniz üssü, İzmit, Kütahya, Lüleburgaz, Şile, Eskişehir, Bartın, AnkaraAhlatlıbel, Amasya-Merzifon, Ordu, Rize-Pazar, Erzurum, Sivas, Diyarbakır Hava üssü,
Mardin, İskenderun Hava üssü, Konya 3. Jet üssü
Türkiye NATO’dan çıksın, Türkiye’deki, NATO Üsleri Kapatılsın!
Savaşlara ve silahlanmaya son verilsin!
Savaş Örgütü Olarak kurulan NATO Dağıtılsın
1 MAYIS 2009 HAZIRLIKLARI İÇİN TAKSİM’DE BASIN AÇIKLAMASI YAPILDI…
TMMOB, DİSK, KESK ve TTB 1 Mayıs kutlamalarına ilişkin olarak 15 Nisan 2009 tarihinde Taksim Gezi Parkı girişinde bir basın açıklaması yaptı. TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı, DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, KESK Genel Başkanı Sami
Evren, TTB Merkez Konseyi Başkanı Gençay Gürsoy, sendika, emek ve meslek örgütlerinden yöneticiler ve 1 Mayıs 2009 katılımcılarının yer aldığı basın açıklamasında ortak
metin Süleyman Çelebi tarafından okundu.
Basın açıklamasını yayınlıyoruz:
Bugün 15 Nisan. Ülkemizin saygın emek ve meslek örgütlerinin, demokratik kitle örgütlerinin, siyasal partiler ve siyasi çevre temsilcilerinin bugün burada bulunmasının
nedeni, 15 gün sonra bu alanda kutlamak üzere toplanacağımız “Uluslararası Birlik,
Mücadele ve Dayanışma Günü” olan 1 Mayıs’a ilişkin hazırlıklarımızı ve görüşlerimizi
sizlerin aracılığıyla kamuoyuyla paylaşma isteğidir.
Avusturalya’dan Kuzey Kutbu’na, Afrika’dan Asya’ya, Amerika’dan Avrupa’ya yüzmilyonlarca emekçi sömürüsüz, baskısız ve savaşsız bir dünya özlemini haykırıyor. Ve 15
gün sonra tüm dünya kentlerinin en merkezi alanlarında olduğu gibi bu alanda da onbinlerce emekçi taleplerini ve özlemlerini dile getirecek; bayramlarını en güzel biçimiyle kutlayacaklar.
Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu şey demokratikleşmedir. Bu anlamda Taksim’de olmak
“inatlaşma” değil demokrasi mücadelesinin olmazsa olmazlarındandır. Çünkü Taksim
Meydanı 36 insanımızın katledildiği 1 Mayıs 77 Katliamı’nın ardından 1 Mayıs’la özdeşleşmiş; 1 Mayıs Meydanı olmuştur. Emekçilere yapılan en kanlı saldırı bu alanda gerçekleşmiştir. Bu bir sembol değil bedelini etimizle, kanımızla, gözyaşımızla ödediğimiz
bir tarihtir. Bu nedenle Taksim 1 Mayıs Alanıdır.
HALKLARIN SAĞLIK HAREKETİ İSTANBUL’DA!
29 Nisan 2009 günü Herkese Sağlık Güvenli Gelecek Platformu olarak İstanbul Tabip
Odası’nda Halkların Sağlık Hareketi’nin katılımıyla toplantı düzenlendi. Açılış konuşması, Herkese Sağlık Güvenli Gelecek Platformu adına İstanbul Tabip Odası Sekreteri
Hüseyin Demirdizen tarafından yapıldı.
Aradan geçen 31 yıl boyunca bu hedef gerçekleştirilemediği gibi ülkeler içinde ve arasında yaşanan sağlık eşitsizlikleri de giderek arttı. 1978 Alma Ata Deklarasyonunda tasarlanan evrensel, kapsamlı Temel Sağlık Hizmetleri’nin ilkelerini temel alan Halkların
Sağlık Hareketi (People’s Health Movement) küresel bir ağ olarak kuruldu ve Herkes
İçin Sağlık hedefini hayata geçirmek için mücadeleye başladı.
Halkların Sağlık Hareketi 21. yüzyılda tüm dünyada “Herkes İçin Sağlık” ana düşüncesiyle oluşan ve dünya çapında sağlık politikalarının oluşturulmasını, sağlığa ve sağlık
hizmetine daha eşit ulaşımı, resmi, özel ve toplumsal örgütlenmelerin yönetime birlikte katılımını öngören bağımsız bir harekettir.
Halkların Sağlık Hareketi, sağlık hizmetine ulaşılabilirliğin altını oyan ve eşitliğin zorunlu ilkelerini tasfiye eden özelleştirmeler, kamusal sağlık hizmetlerine yatırım yapılmaması, sadece kar esasına dayalı sınırlı sayıda tedavi hizmetlerinin teşviki, çevrenin göz ardı edilmesi, sağlık işçilerinin kamudan özel sektöre oradan da zengin ülkelere göç etmesi gibi sonuçlar doğuran küresel düzeydeki neoliberal sağlık politikalarına
karşı çıkmakta; halkların sağlık ve sosyal güvenlik hakkını savunmak, sağlık alanındaki
eşitsizlikleri ve sağlık hakkı ihlallerini belgelemek ve buna karşı çıkmak için yerel, ulusal ve uluslararası düzeylerde geniş çaplı kampanyalar düzenlemektedir.
Herkese Sağlık/Güvenli Gelecek Platformu-İstanbul olarak; Halkların Sağlık Hareketi’ni
daha yakından tanımak, Halkların Sağlık Bildirgesi ve Cuenca Bildirisi’nde çerçevesi çizilen mücadelenin küresel düzeyde örgütlenme deneyimlerini ve çalışmalarını farklı
kıta ve ülkelerden gelen sağlık aktivistlerinden dinledik ve 150 kişilik katılımla gerçekleştirilen toplantıya birim temsilcilerimizden de katılımlar sağlandı.
ONBİNLER 1 MAYIS’I KUTLADI
1 Mayıs Taksim’de kitlesel katılımla kutlandı. DİSK, KESK, TMMOB, TTB ve demokratik
kitle örgütlerinin üye ve yöneticilerinden oluşan yaklaşık 5 bin kişilik kortej Taksim
Meydanı’na çıkmayı başardı. Polisin korteje katılımı engellemek için caddelere koyduğu barikatlara karşın 5.000 bin kişi DİSK Genel Merkezi’nin önünden yürümeye başladı. Kitle Taksim Meydanı’na ulaştığında sayı daha da artmıştı. “İşte Taksim, işte 1 Mayıs”
ve “Direne direne kazandık” sloganlar ve büyük bir coşkuyla Taksim Meydanı’na girildi.
Taksim‘deki kutlama için sabah saat 08.00‘den itibaren DİSK Genel Merkezi önünde toplanılmaya başlandı. DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, KESK Genel Başkanı Sami Evren, TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı, TTB Merkez Konsey Başkanı Gençay Gürsoy‘un da aralarında bulunduğu kortej saat 10.00‘dan itibaren
Pangaltı‘dan Taksim‘e yürüyüşe geçti.
Yabancı sendika temsilcilerinin de yer aldığı Taksim kutlamalarında DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi ve KESK Genel Başkanı Sami Evren birer konuşma yaptılar.
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
Bundan tam 31 yıl önce 6-12 Eylül 1978 tarihinde 134 üye ülkenin katılımıyla toplanan
Alma-Ata Konferansı’nda, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve UNICEF, “2000 yılında Herkes
için Sağlık” hedefini belirlemiş ve bunu başarmak için Temel Sağlık Hizmetleri’ni en iyi
araç olarak açıklamıştır.
165
166
1 Mayıs Ortak Değerlendirme
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
1 Mayıs 2009 günü DİSK Genel Merkezi’nde DİSK, KESK, TTMOB ve TTB temsilcilerinin
katılımıyla 1 Mayıs 2009 değerlendirmesini içeren ortak metni yayınladık.
Bizler uzun zamandan beri ülkenin içinden geçmekte olduğu ekonomik ve siyasal sorunları, emek ve demokrasiden yana güçlerle birlikte değerlendiren, nedenlerini
sorgulayan, taleplerimizi ısrarla savunan, çözüm önerileri sunan örgütler olarak, toplumsal sorumluluğumuz gereği, kararlı ve inatçı bir mücadele azmiyle bugüne kadar
açığa çıkan toplumsal tepkilerin vicdanı olduk.
Emek ve meslek örgütlerinin, demokratik kitle örgütlerinin, yani demokrasi güçlerinin
varlık nedeni, geniş kitlelerin meşru ve haklı taleplerini doğru bir mücadele ekseninde
pratik olarak da yükseltmektir.
Demokratik hak ve özgürlükler mücadelesinde toplumsal dinamiklerin yerini; emek
ve meslek örgütlerinin bu çerçevede mücadele birliğini hep önemsedik, bundan sonra da önemsemeye devam edeceğiz.
1- İçinde bulunduğumuz ekonomik krizin halka yansıyan en çıplak yüzü, 1 milyona yakın emekçinin işten atılması olmuştur. Büyümenin durmasına, istihdam politikalarının yanlışlığına, siyasi iktidar tarafından açıklanan paketlerin emekçileri ve yoksul halkı daha da yoksullaştırmasına rağmen, neoliberal politikaların uygulanmasında ısrar
edilmektedir. Ön aşamaları tamamlanmış olan ve önümüzdeki günlerde açıklanması beklenen IMF anlaşmasıyla birlikte emekçilere ve halkımıza çok ağır faturaların kesileceği açıktır.
Bizler, DİSK, KESK, TTB, TMMOB ve diğer demokrasi güçleriyle birlikte ekonomik kriz
henüz Türkiye’nin gündemine oturmadan uyarılarda bulunmuş; 29 Kasım’da Ankara’da
100 bin emekçiyle gerçekleştirdiğimiz büyük gösteriyle ilk anlamlı tepkimizi ortaya
koymuştuk.
15 Şubat’ta İstanbul’da DİSK, KESK ve TÜRK-İŞ öncülüğünde, meslek örgütlerinin ve
demokrasi güçlerinin katılımlarıyla düzenlediğimiz mitingle bir kez daha geniş birlikteliklerle taleplerimizi yeniledik. Ülkenin dört bir tarafında yüz binlerce emekçiyle gerçekleştirdiğimiz büyük gösterilerle mücadeleyi yaygınlaştırdık.
Ne yazık ki bu haklı toplumsal tepkileri anlamak istemeyen siyasi iktidar, önerilerimizi
ve taleplerimizi dikkate almadı.
2- Yerel seçimlerde ortaya çıkan sonuçlar da göstermiştir ki, iktidar partisinin uygulamalarına yönelik hoşnutsuzluk %8’lik bir oy kaybıyla sandığa yansıtmıştır. Sokaktaki
tepkilerin sandığa yansımasından ders çıkarması gereken iktidar, hem iktisadi açıdan,
hem de siyasal açıdan ülkenin içine sürüklenmekte olduğu kaos ortamına çözüm üretme çabasından uzak durmaktadır.
3- 12 Eylül’de tamamen gaspedilen 1 Mayıs ve tatil hakkımızın, emekçilerin ve emek
dostlarının onlarca yıllık mücadeleleri sonucunda “Emek ve Dayanışma Günü” olarak
iade edilmesi önemli bir kazanımdır. Emekçilerin ve halkımızın taleplerini her fırsatta
dile getiren ve bu doğrultuda mücadele eden bizler, 2009 1 Mayıs’ında da emekten,
kardeşlikten, barıştan, özgürlükten, eşitlikten yana, adaletli bir demokratik düzene duyulan ihtiyacın altını çizerek hazırlandık. Bunu yaparken emek örgütlerinin birliğini savunduk; emeğin evrensel değerlerini üretenlerin 1 Mayıs gibi önemli bir günde, yönetenlere karşı ortak bir duruşla meydanlarda olmasının önemini dile getirdik. Ancak tarihsel birikimlerimizden gelen sendikal mücadele anlayışlarımızın örtüşmediği bir kez
daha 2009 1 Mayıs’ında ortaya çıkmış oldu.
Türkiye, yaşadığı siyasi travmaların en önemlilerinden biri olan 1977 1 Mayıs katliamıyla yüzleşmediği sürece, ülkemizde demokrasi ve özgürlükler sorunu hiçbir zaman tam
olarak çözülemeyecektir. İşte bu nedenle 1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanması bir demokrasi sorunudur. Dolayısıyla bu basit bir yer tartışması değildir. Siyasi iktidarlar sorunun
farkındadır. Aslında yasaklanan Taksim değil demokrasi mücadelesidir. İşte bu nedenle emek örgütlerinin birlikte tutum alması çok önemliydi..
4- 2009 1 Mayıs’ı bütün olumsuzluklara ve engellemelere rağmen, Taksim’de kutlanmıştır. Burada emeği geçen, katkı veren, bizlerle dayanışma içerisinde olan uluslararası sendikal harekete ve bizzat katılan temsilcilerine, 1 Mayıs kutlamalarında canla başla çalışan 70’e yakın meslek örgütü ve demokratik kitle örgütü temsilcilerine, siyasi
partilerimizin temsilcilerine, milletvekillerine, aydınlara, sanatçılara teşekkür ediyoruz.
Taksim’de 32 yıl sonra yeniden 1 Mayıs’ı kutlamanın heyecanını taşıyan bizler, konuyu bir “zafer kazanılması” ya da “bir alanın fethedilmesi” gibi ifadelendirmek istemiyoruz. Olay, demokrasi güçlerinin kararlı ve direngen tutum göstermesi sonucu, emeğin
1 Mayıs kürsüsünün Taksim Meydanı’na yeniden kurulmasıdır.
Emniyet güçlerinin saldırgan tutumu bu 1 Mayıs’ta da gerginliği ve çatışmaları büyütmüş ve istenmeyen bazı aşırılıklara yol açmıştır. Alana giremeyen ve girmeleri engellenen onbinlerce insana yönelik “orantısız güç” kullanan anlayışı bir kez daha kınıyoruz.
5- Krizin derinleşmesinin emekçilere yeni yükler getireceği kesindir. Bu nedenle siyasi
iktidarın daha baskıcı, daha faşizan uygulamalara yönelmesi mümkündür. Bu durum
bizlere daha fazla sorumluluk yüklemektedir. Ve sorumluluğumuzun güvencesi, bundan sonra da sürdürmekte son derece kararlı olduğumuz mücadeledir.
Bizler açısından demokrasi dışı duruşlar ve tutumlar meşru değildir. Ne adına yapılırsa yapılsın, darbe ve darbeciyi övmek veya ona kitlesel destek oluşturmak demokrasiyle bağdaşmaz, bağdaştırılamaz. Darbeyi yapanların yargılandığı, yapmak isteyenlerin hesap verdiği, iktidar olanaklarının siyasal bir güce dönüştürülmediği, hukukun ve
adaletin üstün olduğu gerçek demokratik bir ülkede yaşamayı özlüyoruz.
Siyasi iktidarın parlamentodaki çoğunluğunu bir tek parti diktatörlüğüne dönüştürme hevesi ise bizleri kaygılandırmaktadır. Ülkenin gerçek ihtiyacı olan barış ortamını
bozan şiddet, kan ve gözyaşını çoğaltan politikalardan vazgeçilerek demokrasi alanı-
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
Tartışmanın “Taksim Alanı”nda yapılacak kutlamalara kilitlenmesi, sürdürdüğümüz
mücadelenin muhtevasının anlaşılmamasından kaynaklanmaktadır. 32 yıldır sürdürülen bu mücadelenin bütünlüğü içerisinde Taksim Alanı’nın inatla emekçilere kapatılması başlıbaşına bir demokrasi sorunu haline gelmişti. 12 Eylül askeri darbesine uzanan ortamın yaratılmasında “1 Mayıs 1977 katliamı” önemli bir kilometre taşıdır. Bugüne kadar katliamdan sorumlu olanların açığa çıkarılması yolunda hiçbir çaba gösterilmemiş, hiçbir soruşturma yapılmamış, hiçbir dava açılmamış, aksine olayın üzeri örtülmeye ve toplumsal bellekten silinmeye çalışılmıştır.
167
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
168
nın genişletilmesi gerekliğine inanıyoruz. Kürt sorunun çözümünün gerginlikleri arttırmakla, silah ve şiddetle sağlanamayacağı artık belli olmuştur. Bu hassas konuda kardeşlik duygularını ortadan kaldıracak davranışlardan her kesim kaçınmalıdır. Parlamento sorunun çözümü için en meşru organdır. DTP’nin dışlanması ve baskı altına
alınması çözüm değildir.
Ülkemizin geleceği için eşit, özgür, demokratik bir anayasasın yapılması artık kaçınılmazdır. Bizler için iş aş ve barış mücadelesi her geçen gün daha da önem arz etmektedir. Örgütlerimiz daha kapsayıcı birlikler için çaba sarf derken aynı zamanda da ileriye
yönelik bir mücadele programını en kısa zamanda örgütleyecektir. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın bu duygularla hepimize kolay gelsin.
9 MAYIS 2009 GÜNÜ TUZLA’DAYDIK!
ADI ÖLÜMLERLE ÖNE ÇIKAN BİR BÖLGE
Her ölümün ardından herkesin bir şeyler söylediği bir bölge, Başbakanın bu olayı çözün yoksa…diye açıklamalar yapıldığı bir bölge!: Tuzla Tersaneler Bölgesi. Bu bölgede çalışan siz meslektaşlarımızla sorunlarını, yaşadıklarını ve tecrübelerini konuştuk.
Etkinliği İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Komisyonu üyemiz Metin Şen yönetti, toplantının
başlangıcında Gemi Mühendisleri Odası komisyon üyesi Hakan Aydoğdu, Tuzla Tersanelerindeki güncel durumu aktardığı kısa bir sunum yaptı, Gemi Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu Başkanı Tansel Timur açılış konuşmasının ardından TMMOB İstanbul
İKK Sekreteri Tores Dinçöz’de Tuzla ile ilgili olarak yapılan çalışmalar hakkında kısa bir
bilgilendirmede bulundu.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI GIDA GÜVENLİĞİNİ VE HALK SAĞLIĞINI TEHLİKEYE ATIYOR!
16 Mayıs 2009 günü Ziraat Mühendisleri Odası, Gıda Mühendisleri Odası ve Kimya Mühendisleri Odası İstanbul Şubelerinin ortak yapmış olduğu ortak açıklamaya TMMOB
İstanbul İKK Sekreteri Tores Dinçöz de katıldı. Basın açıklamasını yayınlıyoruz:
Ülkemizde gıda güvenliğini sağlamaya yönelik çabalar, Gümrük Birliği Anlaşması uyarınca 1995 yılında yürürlüğe giren 560 sayılı Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile başlamıştır. Daha sonra 2004 yılında 5179 sayılı Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun Hükmünde
Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun yürürlüğe girmiştir. Gıda güvenliğinin sağlanması konusunda her iki mevzuatın da önemli ortak noktalarından biri sorumlu yöneticilik sisteminin uygulanması olmuştur.
Son olarak Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan ve TBMM’ye sevk edilmek
üzere Başbakanlığa gönderilen Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu Tasarısı Taslağı ile sorumlu yöneticilik sistemi kaldırılmakta, gıda güvenliği riske atılmakta ve halkın sağlığıyla oynanmaktadır.
TMMOB Gıda, Kimya ve Ziraat Mühendisleri Odalarımız 26 Nisan 2009 günü yaptıkları basın açıklaması ile konuyu kamuoyu ile paylaşmışlardır. ODA’larımızın taslağın bu
şekilde yasalaşmasının gıda güvenliği ve halk sağlığı açısından yol açacağı sorunla-
rı ve çözüm önerilerimizi içeren açıklamalarının ardından Bakanlık internet sayfasında bir “Zorunlu Açıklama” yayınlamıştır. Bu açıklamada sorumlu yöneticilik sisteminin
sona erdirilmeyeceği, kamuoyunun ODA’larımız tarafından yanlış bilgilendirildiği vurgulanmıştır.
Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu Tasarısı Taslağı’nın 22. maddesinin 8. fıkrasında belirtildiği üzere yalnızca “onaya tabi gıda ve yem işyerlerinde işin
nevine göre konu ile ilgili en az lisans eğitimi almış personel çalıştırılır” hükmü yer almaktadır. Bakanlık açıklamasında da belirtildiği üzere hayvansal gıda üreten işyerleri
onaylı, diğer işyerleri kayıtlı olacaktır. Dolayısıyla, kayıtlı işletmelerin sorumlu yönetici
istihdam zorunluluğu kalmayacaktır. Ülkemizdeki gıda sanayinin %86’sı bitkisel ürünleri işleyen işletmelerden, sadece %14’ü hayvansal ürünleri işleyen işletmelerden oluşmaktadır. Halkımız günlük enerjisinin %40’ını, yoksul bölgelerimizde ise %60’ını sadece ekmekten sağlamaktadır. Bakanlık gıda güvenliği konusunda sorumlu yönetici istihdamını sadece hayvansal ürünlerle sınırlayarak halkın sağlığını tehlikeye atmaktadır.
Ülkemizde bitkisel kökenli gıdaların güvenliği de en az hayvansal gıdalar kadar önemlidir. Türkiye, Avrupa Birliği’ne ihraç ettiği gıda ürünleri ile ilgili olarak 2007 yılında 184,
2008 yılında 217 ve 2009 yılının ilk 3 ayında 64 kez gıda güvenliği riski nedeniyle hızlı alarm bildirimi almıştır. Bu bildirimlerin %99’u aflatoksin ve tarım ilacı kalıntısı başta
olmak üzere bitkisel kökenli gıda maddeleri için yapılmıştır.
Yaklaşık 13 milyon yurttaşımızın yaşadığı İstanbul’da üretim, satış ve tüketim yeri olarak, kayıt dışı işletmeler hariç, 62 bin gıda işletmesi bulunmaktadır. Bu mega kentte
denetim İl Tarım Müdürlüğü ve İlçe Tarım Müdürlüklerinde görevli 258 gıda denetçisi ile yürütülmeye çalışılmaktadır. Denetimler en çok ekmek ve unlu mamul üreten işletmelere yapılmakta, bu ürünlerden alınan numunelerdeki uygunsuzluk sayılarının
diğer ürünlere göre daha yüksek olduğu görülmektedir. 2008 yılında ülke genelinde
gıda üretim yerleri bazında yapılan denetimlerin sadece %13’ü et-süt ve ürünleri sektörlerine yönelik olmuştur. Denetimlerin sonuçları bitkisel kökenli gıdaların risklerinin
hayvansal ürünlerden daha az olmadığını göstermektedir.
Sorumlu yöneticilik sisteminin kaldırılmasına yönelik son derece hatalı düzenlemenin haklılığını göstermek için Avrupa Birliği örnek gösterilmektedir. Avrupa Birliği gıda
güvenliği konusunda sadece ana kriterleri ortaya koymakta, bu kriterlerin sağlanması
yöntemini ise ülkelerin kendisine bırakmaktadır. Dolayısıyla, beslenmesinin %80’den
fazlası hayvansal ürünlere dayalı Avrupa Birliğini örnek göstererek gıda sektörümüzün
büyük bölümünde sorumlu yöneticilik sistemini sona erdirmek yanlış bir davranıştır!
Halkın sağlığını umursamamaktır!
Özellikle kayıt ve denetim dışı merdiven altı gıda maddesi üretiminin yoğun olduğu
ülkemizde sorumlu yöneticilik sisteminin sonlandırılması işyerlerinin özdenetimini ortadan kaldıracak, hijyen ve kalite sorunları ile tüketici sağlığı riskini daha da arttıracaktır.
Ekonomik krizin derin etkilerini yaşayan ülkemizde AKP Hükümeti işverenlerden işçi
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
Bakanlığın bu açıklamasının tam tersine, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi EKER 14 Mart
2009 tarihinde İstanbul Fırıncılar Odası’nın düzenlediği panelde yaptığı konuşmasında fırınların kayıtlı işletme statüsüne alınarak buralarda sorumlu yöneticilik uygulamasına son vereceklerini açıkça ifade etmiştir.
169
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
170
çıkarmamalarını talep ederken, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu Tasarısı Taslağı’nın yasalaşması
durumunda sorumlu yöneticilik sistemine son verilerek yaklaşık 15 bin gıda, kimya ve
ziraat mühendisi işsiz bırakılacaktır.
TMMOB Gıda, Kimya ve Ziraat Mühendisleri Odalarının İstanbul birimleri olarak Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu Tasarısı Taslağı’nın ODA’larımızın görüşleri ve katkıları alınarak, gıda güvenliğini tam olarak sağlayacak ve halkın sağlığını
koruyacak, mühendislik disiplinlerine saygılı bir tutumla, sorumlu yöneticilik müessesesi korunacak şekilde yeniden düzenlenmesini talep ediyoruz.
Kamuoyunun bilgisine saygıyla sunarız.
Gıda Mühendisleri Odası Marmara Bölge Şubesi
Kimya Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi
Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi
TMMOB KADIN MÜHENDİS, MİMAR VE ŞEHİR PLANCILARI KURULTAYI YAPILDI
21-22 Kasım 2009
İSTANBUL
TMMOB 40. Olağan Genel Kurulu’nda, sekretaryasını TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası’nın yapacağı “TMMOB Kadın Mühendis, Mimar ve Şehir Plancıları Kurultayı”
gerçekleştirme kararı alınmıştır.
Çalışma yaşamında karşılaşılan “cinsiyetçi iş bölümü” anlayışına göre, erkeklerin fiziki güç ve teknik yatkınlık gerektiren işlere, kadınların ise tekrarlanan, sabır gerektiren,
incelikli ama insiyatif gerektirmeyen işlere yatkın olduğu var sayılmıştır. Eğitim düzeyleri yükselen kadınların, cinsiyetçi iş dünyasında daha fazla yer edinebilmelerine rağmen, yüksek öğrenim gerektiren mesleklerde cinsiyetçi iş bölümünden payına düşeni almaktadır. Mühendislik-Mimarlık ve Şehir Planlama, kuramsal olarak kadınlara açık
olmakla birlikte; şantiyelerde, fabrikalarda vb. iş yerlerinde özellikle erkek işçileri yöneterek çalışmayı gerektiren işlerde, “yetersiz” kalacakları, evlenip çoluk çocuğa karışarak
işi yarım bırakacakları, ev ve iş hayatını bir arada yürütmeye çalışırken işi ihmal edebilecekleri gibi erkekler için söz konusu edilmeyen gerekçelerle karşılaşılabilinen mesleklerdir. Bu mesleklerdeki kadınların çoğunluğu, adeta gizli bir iş bölümü ile ofis içlerinde ifa edilebilecek, dikey hiyerarşide çok yükseklerde yer almayan işlere itilmektedirler.
Daha iş arama sürecinde çoğu iş ilanına salt cinsiyeti nedeniyle başvuru yapması engellenen kadınlar, erkek meslektaşlarından dolayısıyla mesleğin kendi sorunlarından
ayrı, cinsiyetçi değerlerin kaynaklık ettiği özgül sorunlar yaşamaktadırlar. Öğrencilik,
iş arama, uzmanlık alanı seçimi, vasfa uygun istihdam, ücretlendirme, mesleki gelişim
ve kariyer süreçlerinde erkek meslektaşlarından farklı sorunlarla da karşılaşan kadın
mühendis-mimar-şehir plancılarının, bu sorunların tespitinde ve çözümünde bir araya gelebilecekleri bir organa duydukları ihtiyaç ortadadır. Bu alanlarda çalışan kadınların, cinsiyet temelli mesleki sorunları ekseninde bir araya gelerek örgütlü bir şekilde
yaşadıklarının politikasını yapmaları çözüm için zorunludur.
Son dönemde yaşanan krizle de en kolay işini kaybeden, daha düşük ücrete tabi olan
ve kayıt dışı çalıştırılanların çoğunun yine kadınlar olduğu ortaya çıkmıştır.
Kurultay sürecinde bir taraftan kadınlara özgü sorunlar değerlendirilirken,diğer taraftan da kadın üyelerle tanışmak, dayanışmak ve TMMOB organları içinde örgütlülüğü
güçlendirmek hedeflenmektedir.
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
Kurultay Hazırlık Süreci: TMMOB’nin kurultay kararından sonra, ilk olarak 20 Aralık
2008’de Kurultaya Doğru Forum etkinliğiyle çeşitli Oda’lardan kadınlar bir araya gelerek kurultaya yönelik fikir ve beklentilerini paylaştı. Forum sonucunda, kurultayın içeriğine dönük öneriler arasında iş hayatındaki cinsiyetçi yaklaşımların ele alınması, krizlerin kadınlara etkisi, kadın mühendis, mimar, şehir plancıları örgütlülüğü gibi konular vardı. Kurultaydan beklentinin ise TMMOB’de kadın olma bilincini yükseltmek ve
TMMOB’de bir kadın politikası oluşturulması olarak özetlendi.
171
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
172
173
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
174
12 Eylül mitingi
Tekel İşçileri
MALİ RAPOR
2008 YILI GERÇEKLEŞEN MALİ DURUM ÖZETİ
KOD NO
GİDER
770.02
PERSONEL GİDERLERİ
ESAS ÜCRETLER
SSK VE İŞSİZLİK SİG. FONU İŞVEREN HİSSESİ
770,03
DIŞARIDAN SAĞLANAN HİZMET ALIM GİDERLERİ
770.03.01
PTT-KARGO GİDERLERİ
5.613,81
0,00
5.613,81
14.449,65
5.748,91
770.03.02
AYDINLATMA-ISITMA-SU GİDERLERİ
3.835,74
770.03.03
BAKIM ONARIM GİDERLERİ
1.285,00
770.03.06
BİLİRKİŞİLİK GİDERLERİ
770.03.07
DİĞER GİDERLER
3.580,00
770.04
ÇEŞİTLİ GİDERLER
23.824,60
770.04.01
KİRA GİDERLERİ
770.04.02
YOLLUK VE SEYAHAT GİDERLERİ
770.04.03
TEMSİL AĞIRLAMA GİDERLERİ
770.04.04
İLAN GİDERLERİ
770.04.05
MAHKEME-NOTER GİDERLERİ
770.04.07
GECİKME ZAMLARI VE PARA CEZALARI
770.04.08
BAĞIŞ VE YARDIMLAR
175
0,00
0,00
4.372,42
416,15
0,00
3.137,66
0,00
880,00
770.04.09
GİDER KAYDEDİLEN DEMİRBAŞLAR
770.04.10
BANKA GİDERLERİ
0,00
770.04.11
DİĞER ÇEŞİTLİ GİDERLER
14.954,27
770.05
AMACA YÖNELİK ÇEŞİTLİ GİDERLER
30.732,96
64,10
770.05.01
KONGRE-KONFERANS-SEMİNER GİDERLERİ
1.259,92
770.05.02
EĞİTİM VE KURS GİDERLERİ
9.384,02
770.05.03
GENEL KURUL GİDERLERİ
9.071,74
770.05.04
BÖLGELERARASI TOPLANTI GİDERLERİ
1.636,98
770.05.05
SEYAHAT VE YOLLUK GİDERLERİ
770.05.06
TEMSİL AĞIRLAMA GİDERLERİ
374,00
3.227,80
770.05.07
MESLEKİ FAALİYET VE TANITIM GİDERLERİ
5.778,50
770.06
BÜRO GİDERLERİ
5.045,13
770.06.01
BİLGİSAYAR MAL.VE KIRTASİYE GİDERLERİ
2.911,56
770.06.02
TAMİR BAKIM GİDERLERİ
1.245,90
770.06.03
TEMİZLİK MALZEMESİ GİDERLERİ
220,18
770.06.04
GAZETE VE KİTAP GİDERLERİ
667,49
770.07
YAYIN GİDERLERİ
11.702,12
770.07.01
BÜLTEN-DERGİ GİDERLERİ
11.568,12
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
770.02.01
770.02.05
TUTAR (TL)
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
176
KOD NO
GİDER
770.07.02
DİĞER YAYIN GİDERLERİ
770.07.03
İLAN VE REKLAM GİDERLERİ
770.08
VERGİ-RESİM VE HARÇLAR
TUTAR (TL)
134,00
0,00
7.306,16
770.08.04
DİĞER VERGİ,RESİM VE HARÇLAR
7.306,16
770.09
ŞUBE VE TEMSİLCİLİK, ORTAK ETKİNLİKLER VE İKK GİDERLERİ
1.936,94
770.09.01
ŞUBE GİDERLERİ
0,00
770.09.02
TEMSİLCİLİK GİDERLERİ
0,00
770.09.03
ORTAK ETKİNLİKLER GİDERLERİ
770.09.04
İL/İLÇE KOORDİ. KURULLARI GİDERLERİ
1.432,44
504,50
770.11
KIYMET ALIMLARI
5.657,08
770.11.02
DEMİRBAŞ VE DÖŞEME ALIMLARI
5.657,08
TOPLAM MAKBUZ GİDERLERİ
106.268,45
PERSONEL GİDERLERİ (BANKAYA YATAN)
33.050,00
KİRA GİDERLERİ (BANKAYA YATAN)
TOPLAM GİDERLER
15.600,00
154.918,45
KOD NO
GELİR
TUTAR (TL)
600.01
ÜYE KAYIT ÖDENTİLERİ
600.01.01
ÜYE KAYIT GELİRLERİ
600.01.02
ÜYE ÖDENTİLERİ
49.327,25
600.02
HİZMET KARŞILIĞI GELİRLER
73.688,27
600.02.01
BELGE GELİRİ
10.365,00
600.02.02
PROJE VİZE GELİRİ
600.02.03
BÜRO TESCİL GELİRİ
11.631,00
600.02.04
EĞİTİM KURS GELİRİ
50.844,67
600.02.05
KONGRE-SEMİNER-SEMP. GELİRİ
0,00
600.02.06
DİĞER HİTMET KARŞILIĞI GELİRLER
0,00
600.03
YAYIN GELİRLERİ
1.030,00
600.03.01
SÜRELİ YAYINLAR GELİRLERİ
1.030,00
600.03.02
DİĞER YAYIN GELİRLERİ
0,00
600.04
DİĞER GELİRLER
0,00
600.04.01
DİĞER GELİRLER
53.327,25
4.000,00
847,60
0,00
TOPLAM MAKBUZ GELİRLERİ
128.045,52
BANKAYA YATIRILAN GELİRLER
32.265,00
KREDİ KARTI GELİRLERİ
50.000,00
TOPLAM GELİRLER
210.310,52
2009 YILI GERÇEKLEŞEN MALİ DURUM ÖZETİ
KOD NO
GİDER
TUTAR (TL)
770.02
PERSONEL GİDERLERİ
770.02.01
ESAS ÜCRETLER
770.02.05
SSK VE İŞSİZLİK SİG. FONU İŞVEREN HİSSESİ
22.213,50
770,03
DIŞARIDAN SAĞLANAN HİZMET ALIM GİDERLERİ
10.701,60
22.213,50
0,00
770.03.01
PTT-KARGO GİDERLERİ
3.797,44
770.03.02
AYDINLATMA-ISITMA-SU GİDERLERİ
4.213,16
770.03.03
BAKIM ONARIM GİDERLERİ
0,00
770.03.06
BİLİRKİŞİLİK GİDERLERİ
0,00
770.03.07
DİĞER GİDERLER
2.691,00
770.04
ÇEŞİTLİ GİDERLER
21.022,64
770.04.01
KİRA GİDERLERİ
770.04.02
YOLLUK VE SEYAHAT GİDERLERİ
0,00
4.040,00
770.04.03
TEMSİL AĞIRLAMA GİDERLERİ
0,00
770.04.04
İLAN GİDERLERİ
0,00
770.04.05
MAHKEME-NOTER GİDERLERİ
770.04.07
GECİKME ZAMLARI VE PARA CEZALARI
761,70
0,00
770.04.08
BAĞIŞ VE YARDIMLAR
770.04.09
GİDER KAYDEDİLEN DEMİRBAŞLAR
1.185,00
770.04.10
BANKA GİDERLERİ
770.04.11
DİĞER ÇEŞİTLİ GİDERLER
15.015,94
770.05
AMACA YÖNELİK ÇEŞİTLİ GİDERLER
33.520,63
770.05.01
KONGRE-KONFERANS-SEMİNER GİDERLERİ
770.05.02
EĞİTİM VE KURS GİDERLERİ
770.05.03
GENEL KURUL GİDERLERİ
770.05.04
BÖLGELERARASI TOPLANTI GİDERLERİ
798,00
770.05.05
SEYAHAT VE YOLLUK GİDERLERİ
501,00
770.05.06
TEMSİL AĞIRLAMA GİDERLERİ
770.05.07
MESLEKİ FAALİYET VE TANITIM GİDERLERİ
0,00
20,00
239,50
26.892,20
0,00
881,32
4.208,61
770.06
BÜRO GİDERLERİ
2.791,97
770.06.01
BİLGİSAYAR MAL.VE KIRTASİYE GİDERLERİ
1.759,13
770.06.02
TAMİR BAKIM GİDERLERİ
196,69
770.06.03
TEMİZLİK MALZEMESİ GİDERLERİ
408,55
770.06.04
GAZETE VE KİTAP GİDERLERİ
770.07
YAYIN GİDERLERİ
3.343,84
770.07.01
BÜLTEN-DERGİ GİDERLERİ
3.343,84
427,60
KOD NO
GİDER
770.07.02
DİĞER YAYIN GİDERLERİ
TUTAR (TL)
0,00
770.07.03
İLAN VE REKLAM GİDERLERİ
770.08
VERGİ-RESİM VE HARÇLAR
12.261,83
0,00
770.08.04
DİĞER VERGİ,RESİM VE HARÇLAR
12.261,83
770.09
ŞUBE VE TEMSİLCİLİK, ORTAK ETKİNLİKLER VE İKK GİDERLERİ
1.049,78
770.09.01
ŞUBE GİDERLERİ
0,00
770.09.02
TEMSİLCİLİK GİDERLERİ
0,00
770.09.03
ORTAK ETKİNLİKLER GİDERLERİ
770.09.04
İL/İLÇE KOORDİ. KURULLARI GİDERLERİ
0,00
1.049,78
770.11
KIYMET ALIMLARI
1.313,50
770.11.02
DEMİRBAŞ VE DÖŞEME ALIMLARI
1.313,50
TOPLAM MAKBUZ GİDERLERİ
108.219,29
PERSONEL GİDERLERİ (BANKAYA YATAN)
24.350,00
KİRA GİDERLERİ (BANKAYA YATAN)
12.550,00
TOPLAM GİDERLER
145.119,29
KOD NO
GELİR
TUTAR (TL)
600.01
ÜYE KAYIT ÖDENTİLERİ
600.01.01
ÜYE KAYIT GELİRLERİ
600.01.02
ÜYE ÖDENTİLERİ
40.958,25
600.02
HİZMET KARŞILIĞI GELİRLER
66.038,00
600.02.01
BELGE GELİRİ
600.02.02
PROJE VİZE GELİRİ
600.02.03
BÜRO TESCİL GELİRİ
9.762,00
600.02.04
EĞİTİM KURS GELİRİ
49.930,00
600.02.05
KONGRE-SEMİNER-SEMP. GELİRİ
600.02.06
DİĞER HİTMET KARŞILIĞI GELİRLER
170,00
600.03
YAYIN GELİRLERİ
537,00
600.03.01
SÜRELİ YAYINLAR GELİRLERİ
522,00
600.03.02
DİĞER YAYIN GELİRLERİ
600.04
DİĞER GELİRLER
600.04.01
DİĞER GELİRLER
TOPLAM MAKBUZ GELİRLERİ
BANKAYA YATIRILAN GELİRLER
KREDİ KARTI GELİRLERİ
TOPLAM GELİRLER
45.238,25
4.280,00
6.176,00
0,00
0,00
15,00
0,00
0,00
111.813,25
50.956,06
0,00
162.769,31
BASIN AÇIKLAMALARI
183
DAVUTPAŞA’DA YAŞANAN FACİANIN NEDENİ SORUMSUZLUK VE DENETİMSİZLİKTİR
6 Şubat 2008
Vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini tehlikeye atabilecek, her türlü patlayıcı madde imalat, montaj ve depolama faaliyetlerinin ruhsatlandırılması ve denetlenmesi İçişleri Bakanlığı’nın ve Çalışma Bakanlığı’nın görevidir.
Yanıcı Parlayıcı, Patlayıcı Madde İmal Edilmesi ve Depolanması ile ilgili Yönetmelikte
bu işin özel alanlarda ve özel izinlerle yapılması konusunda maddeler bulunmaktadır.
Söz konusu işyeri, havai fişeklerin patlayıcı, fünye ve diğer elektronik aksamının birleştirilerek kullanılmaya hazır duruma getirildiği, buradan müşterilere sevkıyat yapıldığı,
montaj ve depolama tesisi olduğu, ayrıca diğer katlarda buhar kazanları ile işlem yapılan işyerlerinin bulunduğu tespit edilmiştir. Ölümlerin, maytap atölyesindeki yangının
diğer katlardaki buhar kazanlarına da sıçraması ve patlamalar nedeni ile meydana gelen göçme sonucu gerçekleştiği sanılmaktadır.
Patlamanın gerçekleştiği maytap atölyesinin, herhangi bir çalışma izni, ruhsatı veya
başvurusu bulunmayan, kayıtlara göre irtibat bürosu olarak görünen kaçak bir imalat
ve montaj yeri olduğu anlaşılmaktadır. Kaldı ki bu alanda patlayıcı maddeler için imalat ve depolama ruhsatı verilemez.
Patlayıcılarla ilgili uyulması gereken standartlar TS 11903 ve TS 11904’te belirtilmektedir.
Sürtme, darbe ve ısı etkisi altında başka bir maddenin katılmasına gerek olmadan hızla reaksiyona giren ve çevreye zarar veren maddeler patlayıcı madde olarak isimlendirilir.
Patlayıcı Parlayıcı Maddelerle ilgili 1475 sayılı yasa ve 7/7551 sayılı Bakanlar Kurulu kararına göre işyerlerinde uyulması gereken kurallar şunlardır:
• Parlayıcı, patlayıcı, tehlikeli maddelerin üretildiği, işlendiği ve depolandığı işyerinin etrafı duvar, tel örgü veya tel kafesle çevrilmiş ve giriş çıkışlar kontrol altına alınmış
olacaktır. Yabancı şahıslar, ancak sorumlu memur refakatinde içeriye girebileceklerdir.
• Geniş bir alana yayılmış ve etrafı duvar, tel örgü veya tel kafesle çevrilmiş işyerlerinin sınırı, geceleri uygun şekilde aydınlatılacak ve bekçiler buraları gece ve gündüz
gözetleyeceklerdir.
• Parlayıcı, patlayıcı ve tehlikeli işler, genellikle meskün yerler dışında veya tecrit
edilmiş bina ve mahallerde, mümkün olduğu kadar az işçi ile, kapalı bir sistem içinde,
tekniğin icaplarına göre gerekli tedbirler alınarak yapılacaktır.
• İşyerlerinin güvenlik alanı içinde, sigara ve benzerlerinin içilmesi; kibrit, çakmak,
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
Sorumsuzluğun ve denetimsizliğin sonucu meydana gelen patlamada 22 vatandaşımız hayatını kaybederken 100’den fazla vatandaşımızda yaralanmıştır. Hayatını kaybeden vatandaşlarımızın yakınlarına başsağlığı dilerken, yaralanan vatandaşlarımıza
acil şifalar diliyoruz.
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
184
ateş kızgın veya akkor halinde cisimler ile parlayabilecek veya yangın doğurabilecek
her türlü maddenin taşınması ve kullanılması yasaktır.
• Bu hususları sağlamak için giriş-çıkış kapılarında gerekli kontroller yapılacak, kolay ve iyi görülen yerlere gerekli uyarma levhaları konacak, işçilerin sigara içebileceği
yerler ve ateşli maddelerle çalışılmasına müsaade edilen bölümler, güvenlik alanlarından ayrı yerlerde olacak ve bunlar uygun levhalarla belirtilecektir.
• Parlayıcı, patlayıcı, tehlikeli ve zararlı maddeler üretilen, işlenen ve depolanan işyerlerinde;
-İzinsiz içeriye girmenin ve kibrit, çakmak, ateş ve kıvılcım veren alet ve benzeri cisimlerin içeriye sokulmasının yasak olduğu ayrı ayrı levhalar halinde ana giriş kapılarına,
-Binada veya bölümde bulundurulabilecek en çok işçi sayısı, madde miktarı ve binada
yapılmasına izin verilen işin ne olduğu ayrı ayrı levhalar halinde işin yapıldığı kısımda
uygun mekanlara konulmalıdır.
Pratik uygulamada pek çok işyerinin ruhsatsız olarak faaliyet sürdürdüğü, belediyelerin, İçişleri Bakanlığı yetkililerinin, Çalışma Bakanlığı yetkililerinin bu kuralsızlıklara göz
yumduğu, işyerlerinin kapatılması için harekete geçmedikleri görülmektedir.
Patlayıcı malzemelerin bir yerden bir yere naklinin kesinlikle güvenlik güçleri nezaretinde yapılması zorunludur. Bu malzemelerin ithal, imal, satış, depolama ve taşınması için Patlayıcı Maddeler Yasasına göre ayrı ayrı ruhsat alınması, bu malzemelerin kullanımı için de İlçe Emniyet Müdürlüklerinden izin alınması gerekmektedir. Bu nedenle
İçişleri Bakanlığının bu malzemelerin ruhsatlı bir işyerinden ruhsatsız başka bir işyerine nakline niçin izin verdiğini açıklaması gerekmektedir.
2 yıl önce Ümraniye Dudullu’da meydana gelen maytap üretim atölyesindeki patlamada da 6 vatandaşımız hayatını kaybetmişti. Görünen o ki, yetkililer bu olaydan hiç
ders almamışlardır.
Yaşanan facianın nedeni sorumsuzluk ve denetimsizliktir. Bu olaydan sorumlu kişilerin
veya kurumların ortaya çıkarılarak kamuoyuna açıklanması gerekmektedir. Tüm yetkilileri, yapı denetimi ile ilgili gerekli mevzuatları hayata geçirmeye ve işçi sağlığı ve
iş güvenliği konusunda uygulanması gereken yasal mevzuatın uygulanmasının sağlanmasına ve bu konuda gerekli önlemlerin etkili bir şekilde alınması ile ilgili gereğini yapmaya çağırıyoruz.
İSTANBUL EMEK VE MESLEK ÖRGÜTLERİ
8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN!
1857’de New York’ta , 2005’da Bursa’da yanarak; 2007’de Giresun’da fındık toplamaya
giderken hayatını kaybeden kadınların, Ceylanpınar’da süt sağmaya giderken dereye
düşen 12-15 yaşındaki kız çocuklarının ve yine aynı yıl İSKİ şantiyesine hayatını yitiren
Gülseren YURTTAŞ arkadaşımızın, Clara’nın, Rosa’nın anısı belleklerimizde ve mücadelelerini devam ettirme kararlılığı ile 8 Mart Cumartesi günü TMMOB İKK Kadın Komisyonu pankartı arkasında saat 11:45’te Kadıköy’de Tepe Nautilus önünde buluşuyoruz.
1857’den bugüne kadınlar, cinsiyet ayrımcılığına, savaşa, sömürüye karşı alanlardalar.
Taleplerimiz hala aynı: eşit iş, eşit ücret, sömürüsüz bir dünya barış. Yarın yine bu taleplerle alanlarda olacağız.
“açlık bize, soğuk bize, yoksulluk bize,
adına kader demişler katlanmak bize,
doyuran biz, giydiren biz, aç kalan, çıplak kalan biz,
bu kaderi biz yazmadık, bozacak olan biziz.”
Ö. Eylem TUNCAELLİ
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası
İstanbul Şube Yönetim Kurulu Başkanı
185
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
“8 Mart 1857’de New York’lu binlerce dokuma isçisi kadının, 10 saatlik iş günü, çalışma
koşullarının iyileştirilmesi, eşit ise eşit ücret gibi talepler için greve gitmesi üzerine işveren, isçiler arasındaki dayanışmayı önlemek için fabrikanın kapılarına kilit vurdu ve
kuşkulu bir şekilde çıkan yangında 129 kadın isçi yanarak öldü. 1903 yılında ABD’de,
kadının ekonomik, politik ve kişisel haklarını savunabilmek için “Kadın Sendikaları Koalisyonu” kuruldu. 1908’de Şubat ayının son pazar günü sosyalist kadınların, oy hakkı, politik ve ekonomik hak istekleri için New York’ta yaptıkları yürüyüş, ilk kadın günü
gösterisi olarak kabul edildi. Amerikalı kadınların hak arayışları, Manhattan’da 1909’da
2 bin kişinin katıldığı gösteri ile devam etti; bunu 20-30 bin kadın tekstil isçisinin daha
iyi ücret ve çalışma şartları için başlattığı genel grev izledi. 1910 yılında Kopenhag’da
toplanan 2. Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı’nda, dünya kadınlarının isteklerini dile getirebilecekleri uluslararası bir günün kararlaştırılması ile ilgili Clara Zetkin’in,
bu günün “Uluslararası Kadınlar Günü” olarak kutlanması önerisi kabul edildi. Emekçi
Kadınlar Günü’nün 8 Mart’ta kutlanması, 1972 yılında Sidney’de yapılan Mart Hareketi adli büyük bir organizasyonla başladı.”
YİNE İSKİ, YİNE ÖLÜM!
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
186
18 Mart 2008 tarihinde İSKİ’ye bağlı taşeron firma ekibi tarafından Gaziosmanpaşa’da
gerçekleştirilen kazı çalışmasında, kepçe operatörünün doğalgaz borusunu delmesi
sonucu şiddetli bir patlama meydana geldi. Olayda 15 yaşındaki Oktay KORKMAZ
hayatını kaybederken, 11 kişi de yaralandı.
Bu son olayla beraber, İSKİ’nin taşeronluk sisteminin aldığı canlara bir yenisi daha
eklendi. Hatırlanacağı üzere, 2007 yılında açık rögardan içeri düşen küçük Dilara,
maskesiz atıksu kölektörü temizliği yaptırılan 3 işçi ve Melen Projesi şantiyesinde üzerine
düşen vinç kolunun altında kalan Gülseren YURTTAŞ hayatlarını kaybetmişlerdi. Son
olarak 14 Ocak 2008 tarihinde Salih TARIM adlı işçi İSKİ şantiyesinde kayan toprağın
altında kalarak yaşamını yitirmişti.
2008 yılında gerçekleşen bu son ölümün “gerçek bir son” olmasını, daha fazla masum
insanın canının yanmaması için iş güvenliği kurallarının uygulanması gerektiğini
defalarca dile getirdik. Ama İSKİ şantiyelerinde gözünü kar hırsı bürümüş taşeron
sistemin iş güvenliğini ve insan hayatını hiçe saydığını, İstanbul Büyükşehir Belediyesi
ve İSKİ yöneticilerine bir türlü anlatamadık. Ya da anlattık da, onlar hala anlamazlıktan
geliyorlar. Şantiyelerde cinayet niteliğindeki kazaların hala devam ediyor olmasını bu
aymazlıktan başka hiçbir gerekçe ile açıklamak mümkün değildir.
İBB Başkanı Kadir TOPBAŞ’ın “sorumlu biz değiliz, müteahhittir”; müteahhit firmanın
da “işçi dikkat etmeyerek kazaya sebep olmuştur” gibi “topu birbirine atar” tarzdaki
açıklamalarla olaylara yaklaşmak hiçbir zaman yitirilen canları geri getirmeyecek,
aksine daha fazla emekçinin ve masum insanın hayatı tehlikeye atacaktır.
Birkez daha uyarıyoruz.
Bu, sözüm ona “iş kazası” olarak adlandırılan ama bizce herbiri bir “iş cinayeti” olan
olayların önüne geçmek için İBB ve İSKİ’nin yandaşlarına, eşine, dostuna rant sağlama
üzerine kurulu ve “iş cinayetlerine göz yuman-kulak tıkayan” taşeronluk uygulamalarına
bir an önce son verilmeli, etkin ve tarafsız soruşturmalar yürütülerek sorumlular bir an
önce yargı karşısına çıkarılmalıdır.
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası
İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu
DEVLET YARDIMI İLE ZEHİRLENİYORUZ
22 Aralık 2008
187
Bir taraftan Bakanlar Kurulunun kararıyla Kömür İşletmeleri Kurumu’nun 2.084.741
aileye ücretsiz olarak toplam 1.744.170 ton kömür dağıtması, diğer taraftan doğalgaza
yapılan yüzde 82’lik zam nedeniyle halkın soba kullanımına yönelmesi, özellikle büyük
kentleri geçmişte yaşadığı hava kirliliği tehlikesi ile yeniden karşı karşıya getirdi.
Ülkemizde hava kirliliğinin başlıca sebepleri ısınma, sanayi ve motorlu taşıtlardan
kaynaklanan hava kirliliği olarak sıralanabilir. Isınma amaçlı düşük kalitede ve kükürt
oranı yüksek kömür kullanımı, yakma tekniklerinin doğru uygulanmaması, merkezi
ısıtma yerine bireysel ve verimsiz ısıtma yöntemlerinin tercih edilmesi hava kirliliğine
neden olmaktadır. Sanayide özellikle hammadde ve enerji üretimi yapan işletmelerinde
yeterli yatırımların yapılmamasından dolayı verimsiz yakma sistemlerinin kullanılması,
düşük kalorili kömür kullanımı ve baca filtresi benzeri arıtma önlemlerinin alınmamış
olması hava kirliliğine yol açmaktadır. Karayoluna dayalı ulaşım politikaları nedeniyle
hızla artan motorlu taşıt sayısı, toplu ulaşıma dönük yatırım eksikliği, egzoz gazı
denetim ve yaptırımlarının yetersizliği hava kirliliğinde önemli bir etkendir.
Türkiye’nin sahip olduğu en bol fosil kaynaklı yakıt, düşük-kaliteli ve yüksek derecede
kirlenmeye yol açan linyittir. Kömür kalitesi dendiğinde akla ilk gelen; kömürün kalorilik
değeri, kül, kükürt, nem içeriği ve is yapma özelliği (uçucu madde) dir. Kömürün
kalitesi uğradığı metamorfizma ile doğru orantılı olarak değişir ve linyitten antrasite
doğru oksijen ve hidrojen içeriğinin azalması, karbon içeriğinin ve alt ısı değerinin
yükselmesi olarak gözlenir. Linyitin yakılmasıyla yüksek miktarlarda oluşan kükürt
dioksit (SO2), azot oksitler (NOx), karbon monoksit (CO), Ozon (O3), hidrokarbonlar,
partiküler madde (PM) başlıca hava kirliliği kaynaklarıdır. Yanma gazları ile atmosfere
atılan bu kirleticiler, güneş ışığının etkisiyle veya atmosferde bulunan diğer bileşiklerle
tepkimeye girerek; ozon, aerosol, nitrat, nitrit ve çeşitli asitler gibi ikincil kirleticileri de
oluşturmaktadırlar. Bu kirleticilerin doğal dengeye ve çevreye etkisi ise asit yağmuru
ve atmosferdeki CO2 artışı gibi iki noktada önem kazanmaktadır.
26 Mayıs 2005 tarihli Hava Kirliliği Kontrolü hakkındaki Genelgeye göre, dar gelirli
ailelere kömür dağıtılması hususu ile ilgili olarak İl Mahalli Çevre Kurullarınca, hava
kirliliği mücadelesi ve uygulamada birlikteliğin sağlanması amacıyla kömürler
vatandaşa dağıtılırken; başta il ve ilçelerin kirlilik derecelerine göre özellikleri
belirlenmiş kömürlerin dağıtılması olmak üzere Isınmadan Kaynaklanan Hava
Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği’nde belirlenen hususlara önem verilmesi ve bu
kömürlerin de hava kirliliği yaratmayacak bölgelerde (özellikle beldelerde, köylerde)
kullanımının sağlanmasına özen gösterilmesi gerekmektedir. Bakanlık tarafından
yapılan sınıflandırmada İstanbul bütün merkez ve diğer ilçeleriyle I. Grup Kirli İlçeler
statüsünde yer aldığı halde, geçtiğimiz yıl 120 bin ton kömür dağıtımı yapan İstanbul
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
Hava kirliliği, havada katı, sıvı ve gaz şeklindeki yabancı maddelerin insan sağlığına,
canlı hayatına ve ekolojik dengeye zararlı olabilecek miktar ve sürede bulunmasıdır.
Hava kirliliğinin etki şekli ve derecesi; yaş, dayanıklılık gibi kişisel faktörlere bağlı
olmakla beraber kirleticilere maruz kalma süresi oldukça büyük önem taşımaktadır.
Bazı kirleticilere yüksek konsantrasyonda kısa sürede maruz kalınma ile olumsuz etki
oluşurken, diğer bazı kirleticiler düşük konsantrasyonda ve uzun sürede insanlarda
ölümcül sonuç doğurabilmektedir. Ülkemizde hava kirliliği doğal gaz kullanımının
yaygınlaşmasından önceki yıllarda özellikle kış aylarında insan yaşamını tehdit
edebilecek boyutlara ulaşmıştı.
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
188
Valiliği, bu yıl da 130 bin ton kömür dağıtımı yapılmasını kararlaştırmıştır. Ancak
doğal gaz şebekesi olmasına rağmen kömürün bedava dağıtılması nedeniyle soba
kullanımındaki artış, İstanbul’da bu kış özellikle akşam saatlerinde keskin kömür
kokusu hissedilmesine neden olmuştur.
İyi kalite kömürde kükürt oranının binde 5 olması gerekirken ve Isınmadan Kaynaklı
Hava Kirliliği Kontrolü yönetmeliğinde yerli kömür için bu oran maksimum yüzde 2
olarak sınırlandırılmış iken, Ankara’da bedava dağıtılan kömürlerin kükürt oranının
yüzde 2.5 olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca Ankara’da bazı semtlerde azot dioksit
oranlarının sınırların üstünde olduğu gözlenmiştir. Bu tespitler dağıtılan kömürlerin
kalitesizliğini doğrular niteliktedir.
AKP iktidarı, yaptığı doğal gaz zamları ile çaresiz bıraktığı halkı dağıttığı kömürü
kullanmaya mecbur ediyor, kömür yardımı kandırmacasıyla yaklaşan yerel seçimlerde
oyunu kazanmaya çalıştığı halkı temiz havadan mahrum ediyor. Oysaki amaç halka
fayda sağlamak olsaydı doğal gaz yardımı yapması beklenen iktidar aksine çok yüksek
doğal gaz zamlarıyla halkı hava kirliliğine neden olduğu bilinen bir gerçek olan kömür
kullanımına teşvik etmektedir.
Enerji tüketimimizin büyük kısmının dışa bağımlı doğalgazdan karşılanması, doğalgaz
ve termik santrallere dönük yatırım planlarının yapılması ülkemiz için sürdürülebilir
değildir. Bu nedenle öncelikle yapılması gereken enerji yatırımlarının yenilebilir enerji
kaynaklarına dönük yapılandırılmasıdır. Atmosferdeki karbon miktarını artırıp sera
etkisiyle dünyanın ısınmasına katkıda bulunan fosil yakıt kullanımı aşamalı olarak terk
edilmeli, temiz üretim teknolojileri ile ileri yakma sistemlerinin kullanımını zorunlu
kılınmalıdır.
Ayrıca enerjinin verimli kullanımına dönük çalışmalar yapılmalı, binalarda ısı yalıtımı
ve tasarrufuna yönelik yatırımlar teşvik edilmelidir. Sanayi denetimleri etkinleştirilmeli
yakma sistemlerindeki yanma verimliliğinin artırılması ve baca filtrelerinin kurulması
için gerekli yaptırımlar uygulanmalıdır. Ulaşımda yeni karayolu ve köprü yapımlarına
değil raylı sistemlere öncelik verilmeli, kentlerde yeşil alanlar yaygınlaştırılarak hava
kirliliğini soğuracak alanlar artırılmalıdır.
TMMOB ÇMO İstanbul Şubesi
Yönetim Kurulu
İŞSİZLİK ORDUSUNA VASIFLI ELEMAN!!!
28 Mayıs 2008
189
TABLO: 19- Teknik Personel Arzı ve İhtiyacı Projeksiyonu (Bin Kişi)
2000
Arz (1)
2005
İhtiyaç (1)
Arz (1)
İhtiyaç (1)
Mimar
28,8
25,1
33,1
32,4
İnşaat Mühendisi
43,9
37,1
50,2
45,9
Makina Mühendisi
44,3
44,7
52,1
56,3
Endüstri Mühendisi
12,4
12,4
17,6
18,8
Elektrik-Elektronik Müh.
32,4
30,9
39,7
43,0
Bilgisayar Mühendisi
6,8
9,2
12,6
16,6
Kimya Mühendisi
19,1
17,4
20,5
21,5
Maden ve Petrol Müh.
8,7
7,4
10,6
9,8
Metalurji Müh
4,6
2,9
5,9
3,8
Jeoloji ve Jeofizik Müh.
14,0
10,0
17,5
13,3
Jeodezi Mühendisi
6,7
6,2
8,3
8,4
Çevre Mühendisi
5,5
5,5
9,1
9,5
Diğer Mühendisler
18,6
15,2
26,5
21,8
Ziraat ve Orman Müh.
62,2
38,1
73,0
49,1
(1) Tahmin
Üniversitelerin çevre mühendisliği bölümlerinin 2007 yılı kontenjanı 1681’dir. Buna
rağmen kamu kurumlarında kadroların yetersizliği ve istihdamdaki problemler
nedeniyle birçok meslektaşımız işsiz ya da mesleği harici işlerde istihdam edilmiş
durumdadır. Bugün, Odamız üyesi olan yaklaşık 6.000 çevre mühendisi olup,
ülke genelinde bu sayının 11,000’in üzerinde olduğu tahmin edilmektedir.
Meslektaşlarımızın birçoğunun doğru istihdam, işsizlik, iş güvencesi, mesleki tanınırlık,
ücret yetersizliği / dengesizliği vb. sorunları halen devam etmektedir. Bu durum
sadece mühendisler için geçerli olmayıp tüm lisans mezunları için geçerlidir.
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
YÖK Genel Kurulu’nda, 2008-2009 öğretim yılında üniversitelerin örgün lisans
düzeyindeki kontenjanlarının 130 binden 154 bine, lisans düzeyindeki ikinci öğretim
programları kontenjanlarının 33 binden 51 bine yükseltilmesi kararlaştırıldı.
27 Mayıs 2007 günü YÖK Genel Kurulu’nun, Başkan Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan
başkanlığında yapılan toplantısının ardından yapılan yazılı açıklamada “Kamuoyu
tarafından da bilindiği üzere ülkemizin yüksek öğrenim görmüş insan gücü
ihtiyacı yanında, üniversiteye giriş sınavlarındaki birikme dikkate alındığında
üniversitelerimizden olanakları ölçüsünde azami kapasitelerini sunmaları
beklenmektedir” denildi.
Planlı bir ülkede üniversite kapılarındaki birikme kadar, üniversite mezunu olduktan
sonra işsizlikle baş başa kalan gençlerin geleceği de düşünülmelidir.
2001 – 2005 yılını kapsayan VIII. Dönem Kalkınma Planı’nda Teknik personel arzı ve
ihtiyacı projeksiyonu aşağıdaki gibidir:
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
190
9. Dönem Kalkınma Planı’nda yer alan işsizlik verilerine göre Türkiye’de işsizlik oranı
2000 yılında % 6,5 iken, 2005 yılında bu değer % 10,3’e yükselmiştir. Ülkemizdeki genç
işsizlik oranı 2005 yılı verilerine göre % 19,3; lise üstü eğitimli genç işsizlik oranı ise
2000 yılında % 28,2 iken; 2005 yılında % 30,9’a ulaşmıştır.
Bu durumda üniversitelerin kontenjanının arttırılması ihtiyacı karşılamak olarak
değerlendirilemez. Bu tablo ile bakıldığında kontenjanların arttırılmasının, üniversite
öğrencilerinin öğrencilik dönemleri içerisinde işsizlik yüzdeleri içerisinde yer
alamayacağından dolayı hükümet programı için istatistiki bir yarar haricinde hiçbir
faydası olmayacaktır. Aksine lise üstü eğitimli kişilerin işsizlik oranı gün be gün daha
da artacaktır.
Ülkedeki genç nüfusun işsizlik oranı bu kadar yüksekken emeklilik yaşının arttırılması da
verili durumun değerlendirilerek program yapılmadığının aşikar göstergelerindendir.
İşgücü değerlendirmelerinin en önemli unsurlarından biri de işgücü maliyetleridir.
2004 yılı verilerine göre Belçika’da 1722 saat yıllık ortalama çalışma saatine karşılık;
işgücü maliyeti 30,45 $, Almanya’da 1674 saat yıllık ortalama çalışma saatine karşılık
maliyet 32,84 $ iken Türkiye’de yıllık ortalama çalışma süresi 2154 saat ve işgücü
maliyeti ise 3,46 $’dır. Türkiye’de insanlar çok daha uzun saatler çalışmalarına rağmen,
diğer ülkelerdeki insanlardan çok daha az kazanmaktadır. Ülkedeki enflasyonla
beraber değerlendirildiğinde emekçilerin alım gücünün her geçen gün daha da
düştüğü aşikardır.
Kontenjanların politik perspektifte arttırılması, Türkiye’de işgücü değerinin
azalmasından da öte işsizlik kimliğini değiştirecektir. Daha fazla sayıda üniversite
mezunu işsiz olacak ve / veya daha fazla sayıda üniversite mezunu vasıfsız işlerde
istihdam edilecektir. Bu irdelemeye mezuniyet öncesi sınıflardaki yoğunluk nedeniyle
bilgiye erişimin azalması da eklendiğinde gelecekte Türkiye; sahip olacağı yeni kimliği
ile gelişmiş ülkelerin taşeronu olmaya daha çok aday olacaktır.
Çevre Mühendisleri Odası, altyapı donanımı olmadan yetişmiş, öğretim elemanı
kadroları yaratılmadan açılacak veya kontenjanı arttırılacak, mühendislik fakültelerinin
ve çevre mühendisliği bölümlerinin varlığından endişe duymaktadır. Bu tür yapıların,
bilimsel planlamaya dayanmayan programları, eğitim konusu alandaki “işsizlik
ordusuna yeni neferler kazandırma” dışında bir anlam ifade etmeyecektir.
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası
İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu
BASINA VE KAMUOYUNA
KENTSEL DEĞİL RANTSAL DÖNÜŞÜM VE KENTE DAİR
Sürekli ısıtılarak gündeme getirilen ve hayatımızı değiştireceği iddiası ile tanıtımı
yapılan projeler, sadece kentliyi yok saymamakta, kentin tarihi ve kültürel varlıklarının
yağmalanması üzerine de oturtulmaktadır. Bunun son örneği Kadıköy Moda
Burnundaki Corner Otel Projesidir. Otel projesi hem kentin siluetini bozmakta hem
de birlikte getireceği trafik yükü ile çevreyi ve Kadıköy halkını olumsuz etkileyecektir.
İnsanların rahat, etkin, ucuz ve zaman tasarruflu yöntemlerle ulaşımlarını sağlamaya
yönelik değil, araçların ulaşımı temeli üzerine kurulmuş ulaşım politikaları ve
yatırımları ulaşım sorununu çözmemekte; çevre yıkımlarına sebep olmakta; otoyollar
tarım alanlarını tahrip etmekte, su havzalarını kirletmekte; şehrin su havzalarına
doğru büyümesine neden olmaktadır. Raylı sistem ve deniz ulaşımı projeleri hala
karayollarına yapılan yatırımın yanında önemsiz kalmakta, toplu taşıma İstanbullular
için adeta bir çile olmaktadır. Raylı ulaşım sistemleri yerine günümüzde hala metrobüs
gibi karayollu toplu taşıma yatırımları yapılması kent için çevre sorunlarının katlanarak
artmasına neden olmaktadır. Otoyollardaki tüm ulaşamayışlara rağmen 3. Köprü bir
çözümmüşçesine sürekli olarak gündeme taşınmaktadır.
2-B alanlarının imar affı kapsamında satışa sunulması ile ağaç kıyımının önü açılmakta,
İstanbul ise yaklaşık 163 bin dönümlük orman arazisini kaybetme tehlikesi ile karşı
karşıyadır. İstanbul kültürel mirası ve doğal yapısı korunarak yönetilmeli ve yönetim
erkinde olanlar, ulusötesi sermayenden, dolar milyonerlerinden ve Suudi şeyhlerinden
yana değil kentliden yana tavır almalıdır. İdeal kent, kentli haklarının savunulması ve
hayata geçirilmesi ile planlanabilir.
SU HAKKI ÜZERİNE
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı; son yıllarda uyguladığı fiyatlandırma ve
işletme politikalarıyla suyu yaşamsal bir hak olarak değil, alınıp satılabilen, kar edilen
bir mal olarak gördüğünü ortaya koymuştur. 2009 yılı Mart ayında düzenlenen 5.
Dünya Su Forumu da evlerimize takılmaya başlanan kontörlü su sayaçları da İstanbul
Büyükşehir Belediyesi’nin suyu meta olarak görmesinin en güzel örnekleridir. Kontörlü
su sayaçlarına karşı Ankara’da açılan davada yürütmenin durdurulması kararı alınmış
olmasına rağmen İstanbul’da dava süreci devam etmekte aynı zamanda da evlerimizde
işyerlerimizdeki su sayaçları kontörlü sayaçları ile değiştirilmektedir. Sağlıklı bir yaşam
için gerekli günlük su tüketim miktarı Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre kişi başına
günde 100 – 300 litre arasında kabul edildiği halde Türkiye’de ortalama kişi başı su
tüketimi ise günde 111 litredir. İSKİ tarifesine göre en ucuz fiyattan su kullanabilmek
191
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
İnsanoğlu yıllarca Dünya’yı sömürerek kirletmiş ve ancak 1960larda kafasını kaldırarak
ne yaptığının farkına varmıştır. Dünyanın kirlendiğinin farkına varan insan 1972 yılında
çevre mücadelesine bir mihenk taşı koyarak 5 Haziran’ı Dünya Çevre Günü ilan etmiştir.
1972’den bu yana çevre sorunları giderek yoğunlaşmış, sorunların masaya yatırıldığı
uluslararası toplantılar ise insanoğlunun geleceğinin değil; ulusötesi sermayenin
karlılıklarının konuşulduğu toplantılar haline dönüştürülmüştür.
“Kirleten Öder” prensibiyle, parası olana kirletebilme hakkının verildiği günümüzde,
kamusal denetimin neredeyse yok seviyesinde olması, cezaların uygulanabilir
olmaması veya yetersiz kalması gazete manşetlerinde çevre facialarının geniş yer
kaplamasına olanak sağlamıştır. Denetimsiz ve ruhsatsız çalışmaya alışkın olan
kuruluşlar, bir yandan çevreyi katlederken bir yandan da ölümlere neden olmaktadır.
Yaşadığımız olaylar, kaza olarak açıklanabilecek durumu aşıp çoktan facia boyutlarına
ulaşmıştır.
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
192
için 4 kişilik bir ailede kişi başına 83 litre/gün, 6 kişilik bir ailede kişi başına 55 litre/
gün su tüketimini aşmaması gerekmektedir. Her ne kadar bu farklı tarifenin amacı su
tüketimini azaltmaya yönelik olarak belirtilse de aslında büyük su tüketicilerine değil,
evlerinde sağlıklı yaşam için gerekli miktarda su kullananları mağdur eder durumdadır.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi su verilerine göre İstanbul’da kayıp kaçak oranı %25’dir.
Teknik ve idari görevi, bu kayıp/kaçak oranını azaltmak, çağdaş ülkelerdeki gibi %15
mertebesine indirmek olan İBB, bunun mali yükünü, halka yüklemektedir. Türkiye’nin
en büyük kentinde halen suya erişemeyen mahalleler olduğu unutulmamalıdır.
İstanbul’da 2006 yılında arıtılan atıksu miktarı 761 milyon m3’tür. 638 milyon m3
atıksu, birincil arıtmadan, 96 milyon m3’ü ikincil arıtmadan ve 26 milyon m3’ü
üçüncül arıtmadan geçirilmiştir. İstanbul nüfusunun % 81’ü atıksu arıtma hizmetinden
yararlanmakla beraber, üçüncül arıtma hizmetinden yaralanan nüfus % 2,8’dir.
HAVA KİRLİLİĞİ
Bakanlık tarafından yapılan sınıflandırmada İstanbul bütün merkez ve diğer ilçeleriyle
hava kirliliği açısından I. Grup Kirli İlçeler statüsünde yer aldığı halde, İstanbul’da
geçtiğimiz kış 130 bin ton kömür dağıtımı yapılmıştır. Ancak doğal gaz şebekesi
olmasına rağmen kömürün bedava dağıtılması nedeniyle soba kullanımındaki artış,
İstanbul’da bu kış özellikle akşam saatlerinde keskin kömür kokusu hissedilmesine
neden olmuştur. AKP iktidarı, yaptığı doğal gaz zamları ile çaresiz bıraktığı halkı
dağıttığı kömürü kullanmaya mecbur etmiş, kömür yardımı kandırmacasıyla halkı
temiz havadan mahrum etmiştir. Oysaki amaç halka fayda sağlamak olsaydı doğal gaz
yardımı yapması beklenen iktidar aksine çok yüksek doğal gaz zamlarıyla halkı hava
kirliliğine neden olduğu bilinen bir gerçek olan kömür kullanımına teşvik etmektedir.
Enerji tüketimimizin büyük kısmının dışa bağımlı doğalgazdan karşılanması, doğalgaz
ve termik santrallere dönük yatırım planlarının yapılması ülkemiz için sürdürülebilir
değildir. Bu nedenle öncelikle yapılması gereken enerji yatırımlarının yenilebilir enerji
kaynaklarına dönük yapılandırılmasıdır. Atmosferdeki karbon miktarını artırıp sera
etkisiyle dünyanın ısınmasına katkıda bulunan fosil yakıt kullanımı aşamalı olarak terk
edilmeli, temiz üretim teknolojileri ile ileri yakma sistemlerinin kullanımını zorunlu
kılınmalıdır.
KATI ATIK
Atıklara ilişkin sağlıklı bir envanter bulunmamakla beraber, Türkiye İstatistik
Kurumu’nun 2006 yılı verilerine göre İstanbul’da toplam 4,7 milyon ton belediye atığı
üretilmektedir. Gelişmiş ülkelerde, atıkların %55-65’i geri dönüştürülerek tamamıyla
ekonomiye kazandırılmaktadır. Türkiye’de yıllık oluşan 25 milyon ton katı atığın % 60’ı
hala vahşi depolarda toplamaktadır. Yakma, dereye ve göle boşaltma, gömme gibi
yöntemler hala kullanılmaktadır. İstanbul’da ise yılda 4 milyon 700 bin ton civarında
oluşan katı atıkların yüksek oranda düzenli depolarda toplanılması başarılmış ancak
geri dönüştürülen atık miktarı gelişmiş ülkelerin çok altında kalarak %3 civarında
gerçekleşmiştir.
TEHLİKELİ ATIK SORUNU
Tehlikeli atıklar, başta insanlar olmak üzere, yeryüzündeki canlı yaşamının bugününü
ve yarınlarını tehdit eden bir sorun haline gelmiştir. İstanbul ilinde kayıtlı 12 bin,
kayıtsızlarla birlikte 30 bin sanayi tesisi olduğu ve bunların 1–2 milyon ton tehlikeli atık
ürettiği resmi makamlarca bildirilmektedir. Bu atıkların nerede ve nasıl depolandığı;
nerede ve nasıl bertaraf edildiği ise bilinmemektedir. Bu tesisleri denetlemekle
yükümlü olan kurum, eleman ve ekipman yetersizliği nedeniyle, denetim işlevini
yerine getiremediğini itiraf etmektedir.
193
ENERJİ POLİTİKALARI
5 HAZİRAN BİR KUTLAMA GÜNÜ DEĞİLDİR!
TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu olarak yukarıda saydığımız bütün bu
sorunlarla iç içe yaşarken; insanın ve çevrenin bir bütün olarak ele alınmadığı, sağlıklı
bir çevrede yaşamanın bir insan hakkı olduğunun göz ardı edildiği, çevrenin bir rant
alanı olarak görüldüğü, politikasızlığın politika olduğu bir dönemde 5 Haziran Dünya
Çevre Günü’nü kutlama günü olarak değil bir mücadele günü olarak gördüğümüzü
yıllardır ifade ettik, bugün de ediyoruz. Başka bir dünyanın mümkün olduğuna
dair inancımızla sermayeden yana değil insandan ve yaşamdan yana politika ve
uygulamaların savunucusu ve takipçisi olacağımızı kamuoyuna saygılarımızla
sunuyoruz.
TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
Sürekli daha fazla tüketme çağrıları yapılan dünyada, “müşteri değilsen yoksun”
anlayışıyla programlar üretenler, bir yandan çevre üzerine timsah gözyaşları dökerek
küresel iklim değişikliğinden dem vurmakta; bir yandan ise gelişmişlik göstergesi
olarak kişi başına kullanılan enerji miktarının artması gerektiğini savunmaktadır.
Elektrik enerjisinde en önemli sorunlardan birisi de üretilen elektriğinin %18’ine karşı
gelen bir kısmının teknik veya diğer nedenlerle ortaya çıkan kayıp-kaçak olmasıdır. Bu
da yılda yaklaşık olarak 1,7 milyar dolarlık bir kayba karşı gelmektedir. Dünyada bütün
gelişmiş ülkeler çevre dostu, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelirken ülkemizde
nükleer enerji inadı alabildiğine sürüp gitmektedir. Nükleer santrallerin yarattığı
tehdit, yalnızca patlama ile sınırlı değildir. Nükleer atık sorunu hala çözülememiştir.
Nükleer çılgınlıktan vazgeçilmeli; ülke gerçeklerine dayanan, akılcı, yenilenebilir enerji
politikaları benimsenmelidir.
İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ ZAMMA DOYMUYOR!
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
194
2007 yılında suya kademeli olarak %17 ila %134 oranında zam yapan ve esas olarak
yoksul halkın su tüketimini azaltmayı amaçlayan zammın ardından şimdi de İSKİ Genel Müdürü Mevlüt Vural yeni zam tarifesini gündeme getirdi.
İSKİ Genel Müdürü Mevlüt Vural, İstanbul’da suya zam yapılmasının zorunlu olduğunu, bu konuda Belediye Meclisi’ne fiyat teklifi sunacaklarını söyledi. İSKİ’nin teklifi İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nde kabul edilirse 10 metreküpe kadar su kullanılan konutlarda suyun fiyatı 2,13 TL’den 2,45 TL’ye çıkarılacak.
Suyun İstanbul halkına iletilmesi için yapılan yatırımlara paralel olarak yeni su tarifesi şöyle olacak: Konutlarda: 10 metreküpe kadar 2.13 TL iken 2,45’e çıkarılacak. 10-20
metreküp kullanımlar 3,20 TL’den 3,68 TL’ye, 20 metreküpten fazla olanlar 4,26’dan
4,90’a çıkarılması planlanıyor. Tüm işyeri kullanımlarında mevcut fiyat 4,26 TL iken 5,27
TL’ye çıkarılacak. Resmi ve özel okulların tüm kullanımları 2,13 iken 2,45 TL olacak. Resmi ve özel hastaneler 3,20 TL iken ödeyeceği yeni miktar metreküpü 3,68 TL olacak.
2007’de yapılan zammın gerekçesi olarak küresel ısınma nedeniyle yağış rejimindeki azalmalar ve barajlardaki doluluk oranının azalması gösterilmişti. Barajlardaki doluluk oranının 2007 yılında %35,13, bu yıl ise %87,79 olduğu düşünülürse, barajlardaki dolululuk oranlarının azalmasının gerekçe gösterilmeyeceği ortada. Üstelik bu durum karşısında su iletim ve arıtım bedelleri karşısında uygulanan tarifede indirime gidilmelidir.
Şimdi ise Melen Suyu’nun İstanbul’a 225 kilometre uzaklıktan gelmesi ve İSKİ ‘nin
elektrik giderlerinin %71 oranında artması sunuluyor. Bu durumun işletme giderlerini arttırdığı söyleniyor. Odamız ve TMMOB’ a bağlı odalarımızın Melen Projesi ile ilgili
görüşleri açıktır ve proje gündeme geldiğinde uyarmıştık: “Melen Projesi, İstanbul’un
su sorununu çözmek vaadiyle bir reklam kampanyası gibi kamuoyuna sunulmuş ancak daha su İstanbul’a verilmeye başlanmadan başka çevre sorunları yaratmaya başlamıştır. Melen’ den gelen isale hattı, İstanbul’un su kaynaklarını besleyen ve temiz tutan kuzey kuşaktaki ormanların tam ortasından geçmiş, ciddi miktarda orman varlığı
yok edilmiştir. Melen Sistemine dahil olan derelerin ciddi miktarda kirliliğe maruz kaldığı artık bilinmektedir. Su kaynakları yönetimi “bırakalım kirlensin, nasıl olsa her su
arıtılabilir” anlayışıyla yapılamaz. Bilindiği üzere İSKİ, maliyetleri öne sürerek suya sürekli zam yapmaktadır. Arıtma da bu maliyetlerden birisidir; faturası yine halka kesilecek ve insanların sağlıklı ve güvenilir suya erişimi bir kez daha ekonomik nedenlerle
gasp edilecektir.”
İSKİ kar gözetmeyen bir kuruluş olması gerekirken, mevcut uygulamalar İSKİ’nin tüccar zihniyeti ile yönetilen bir kurum olduğunu göstermektedir. İSKİ suyu meta olarak
görmekten bir an önce vazgeçmelidir.
Oysa 2007’den başlamak üzere son olarak yapılmak istenen bu zamla, insanların günlük tüketmeleri gereken su miktarında kısıtlamaya gitmeleri istenmektedir. Suda tasarruf olarak propaganda edilen bu durumda asıl yaşanacak olan susuzluktan kaynaklı hastalıkların ortaya çıkması olacaktır.
Sağlıklı bir yaşam için gerekli günlük su tüketim miktarı Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre kişi başına 100-300 lt kabul edildiği halde, 2007 zamlarından sonra 4 kişilik bir
ailede kişi başına 83 lt/gün, 6 kişilik bir ailede kişi başına 55 lt/güne çekilmek zorunda
kalınan miktar yeni zamlarla daha da aşağılara inecektir.
Suyu, kar getiren bir mal olarak gören belediye, su kesintileri, zamlar, özelleştirmelerle,
halkı su hakkından mahrum bırakacak politikalara devam etmektedir. Yeni zam doğrudan dar gelirli grupları hedef almaktadır ve halkı ekonomik sebeplerle susuzluğa mahkum etmeyi hedefleyen bir anlayışın ürünüdür. Oysaki su ekonomik kaygılardan bağımsız olarak ulaşılması gereken temel bir haktır.
Zammın gerekçesi olarak sunulan su kıtlığının sorumlusu insani ihtiyaçları ile bütçesi arasında sıkışmaya mahkum edilen halk değildir ve bu fatura halka çıkarılmamalıdır.
Evsel tüketime yönelik bu zamlar hemen geri çekilmeli, kente ve kentliye yaraşır bir su
politikası oluşturulmalıdır.
ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI
İSTANBUL ŞUBESİ YÖNETİM KURULU
195
------------------
YÖK’ün mesleki ünvanımıza yaptığı saldırı, yargı tarafından geri püskürtüldü.
20008 yılı içerinde üyelik talebi ile şubemize başvuran yeni mezun meslektaşlarımızın
diplomalarında mühendis unvanının yazılmadığı tespiti edilmiştir. Unvanın tekrar yazılması için ilgili üniversite rektörlükleri ile yapılan yazışmalardan anılan işlemin YÖK
Genel Kurulu kararı gereği uygulandığı öğrenilmiştir. İşlemin yasaya uygun olarak düzeltilmesi yani “mühendis unvanının diplomaya yazılması” talebimizin reddi üzerine
konu yargıya taşınmıştır.
Anılan Genel Kurul Kararı’nın uygulanmaya başlanmasından önce üniversite rektörlüklerince tüm mühendislik diplomalarında unvan yazılırken, karar gereğince diplomalardan unvan kaldırılmıştır.
Oysa yasa açık ve nettir.
17 Haziran 1938 de kabul edilmiş ve 28 Haziran 1938 günlü 3945 sayılı resmi gazetede
yayınlanmış 3458 sayılı Mühendislik ve Mimarlık Hakkındaki Kanunun 3. Maddesinde
“ Birinci maddenin (a) ve (b) fıkralarında yazılı vesikaları haiz bulunanlara (Yüksek Mühendis) veya ( Yüksek Mimar) ve (c) ve (d) fıkralarında yazılı vesikaları haiz bulunanlara da (Mühendis) veya (Mimar) unvanı verilir. Bu unvanlar diploma veya ruhsatnamelere de derc olunur.” denmektedir.
Yasa maddeleri dururken, bu yasaya aykırı olarak hiçbir makam keyfen ya da başka
amaçlar güderek talimat, yönetmelik, genelge, genel kurul kararı ile yasaya aykırı işlem yapılması kararı veremez.
İdari yargı bu gerçeği bir kez daha tekrarlayarak İstanbul Teknik Üniversitesi
Rektörlüğü’nün YÖK Genel Kurul Kararı’nı gerekçe göstererek yaptığı usulsüz işlemin
iptaline ve diplomalarda yasa gereğince mühendis unvanı yazılmasına karar vermiştir.
Bu karar örnek bir karar olup, diplomalarında unvan yazmayan tüm meslektaşlarımız,
diplomalarının yasaya uygun olarak düzeltilmesi için üniversitelerine başvurmalıdır.
Odamızın, meslektaşlarımızı hak kaybına uğratacak, meslektaşlarımız arasında sınıf
farkı yaratacak her türlü uygulama karşısında mücadele etmeye devam edeceğini bir
kez daha kamuoyunun bilgisine sunarız.
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası
İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
YARGIDAN MÜHENDİSLERE İADE-İ UNVAN
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
196
SORUN; İSTANBUL DEĞİL YÖNETEMEYENLER!
9 Eylül 2009
Marmara Denizi’ne taşıdığı kirlilik yükleriyle bilinen, 1. Sınıf tarım arazisi olmasına rağmen 1/100.000 çevre düzeni planı ile imara açılan bölgede bulunan Ayamama Deresi hemen hemen her yıl her defasında bir yıl önce yaşanılan acıları hatırlatan can ve
mal kayıplarının kaçınılmaz olduğu taşkınlıklara tanık oluyor. Çünkü doğal ve bilimsel gerçeklere itibar edilmiyor ve milattan önceki tarihlerde bile bilinen “dere yataklarının yerleşim bölgesi olamayacağı” gerçekliği insanların yaşamı pahasına da olsa görmezden geliniyor.
Yetersiz altyapı ve plansız yerleşimler yine sel felaketine neden oluyor, Tekirdağ, Silivri, Çatalca ve İkitelli’ de insanlar sele kurban ediliyor, daha önce binlerce kez gördüğümüz kareleri tekrar izliyoruz televizyon ekranlarımızda. Yoksulların korkulu rüyası, sadece yoksul semtleri vuran doğal afet: SEL! 2010 Avrupa Kültür Başkenti olmaya hazırlanan bir kent ve bu uğurda harcanan binlerce dolar, ıslah edilmeyen derelerin ve yatırım eksikliği ile temizliği yapılamamış kanalların taşmasının önüne geçemiyor.
Bir başka bilimsel gerçeklik birçok ülkenin yaptığı gibi alt yapı sistemlerinde kanalizasyon ve yağmur sularının ayrı toplanmasıdır. Bu sayede şiddetli yağışlar sonucunda
kanalizasyon borularına yüksek debili su girişi sonucu boru patlamaları önlenir. Aynı
zamanda uygun mazgal ve sokak eğimleri ile birlikte orta şiddetli bir yağış sonucunda
bile yollarda oluşan su birikintileri ve bunların yol açtığı trafik tıkanıkları ve kazalar da
önlenmiş olur. Ancak İstanbul’da su ve kanalizasyon hizmetleri İSKİ’nin görevleri arasındayken yağmur sularının toplanması belediyelere bırakılmıştır. Hem atık su hem de
yağmur suyu aynı borularda toplandığı için alt yapı hizmetinde idari bir karışıklık yaşanmaktadır. Bu alt yapı sistemlerinde bütünsel bir planlama, uygulama ve denetim
hizmetinin verilememesi anlamına gelmektedir.
Her su baskınında adını duymaya alıştığımız yerleşimler senelerdir aynı. Kağıthane,
Alibeyköy, İkitelli, Silivri... Bunun nedeni yöneticilerin senelerdir dere yataklarında yapılan konut ve işyerlerine tapu vererek bu bölgelere olan yerleşimi onaylamaları hatta
özendirmeleri, alt yapı eksikliklerini tamamlamamaları, dere ıslahı çalışmalarını doğru
bilimsel tekniklerle yapmamalarıdır. Yöneticilerin su baskınlarının asıl sebeplerini görmezden gelerek şiddetli yağışlar öncesinde halkın evlerinden çıkmaması veya risk altındaki bölgelerde yaşayanların evlerini boşaltması gerektiği yönündeki uyarıları; ihtiyatsızlıkların, tedbirsizliklerin üzerini örtmekten öteye gidemezken bu sefer meteorolojinin tüm uyarılarına rağmen ne acil durum planı ne de herhangi bir uyarı yapılmıştır.
Büyükşehir Belediyesi 2006 yılında, İstanbul’daki toplam 603 km uzunluğunda 68 derenin ıslah çalışmalarının 4 milyar dolar harcanarak 3 yıl içinde tamamlanacağını açıklamış olmasına rağmen, 2008 faaliyet raporunda sadece 38.4 km’lik dere ıslah çalışmasını tamamlandığı görülmüştür.
Bir kent düşünün ki;
Taşı toprağı altın diyerek her köşe başı insan yaşamı uğruna ranta kurban verilmiş,
Bir kent düşünün ki;- 1/100000’lik imar planları ve rantsal dönüşüm projeleri ile mutlak surette korunması gereken su havzaları yerleşime açılmış,
Bir kent düşünün ki;
2000’li yıllarda altyapı eksikliği ile başa çıkmayı becerememiş,
Bir kent düşünün ki;
Taşan derelerin veya denizin hemen yanı başında uzayan yollar derenin yatağına dönmesinden sonra bile göl olmuş,
Bir kent düşünün ki;
- Göl olmuş yollarında tek bir iş makinasının kepçesi ile dalgalar yaratarak suyun yanı
başındaki dereye gitmesi için uğraşlar verilmiş,
Bizler, İstanbul’un, İstanbul’a yaraşır bir yönetimle, alt ve üst yapısıyla tekrar yapılandırılması, doğa olaylarına doğal afet denmesinin nedenlerinin ortadan kaldırılması, kent
insanlarının her doğa olayında acılarla, ölümlerle, yoksulluklarla baş başa bırakılmaması gerektiğine inanıyoruz.
Takdiri ilahi denilemeyecek bu olayda yaşamını kaybeden yurttaşlarımızın ailelerinin
acılarını paylaşırken, yerel yönetimleri politika ve uygulamalarını düşünmeye bir kez
daha davet ediyoruz.
Ö. Eylem TUNCAELLİ
TMMOB ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBESİ
YÖNETİM KURULU BAŞKANI
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
Ve düşünün ki bu kent, ülkenin en büyük kenti, dünyanın gözbebeği olsun. Düşünün
ki bu kentin her panosunu 2010 Avrupa Kültür Başkenti reklamları süslesin.
197
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
198
BASInda şubemiz
199
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
200
201
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010
202
203
ÇMO İstanbul Şubesi VII. Dönem Çalışma Raporu 2008-2010

Benzer belgeler