“Kriz Geliyorum Der Mi?”, İhsan Ersan ve Semra Taşpunar, Ekim

Transkript

“Kriz Geliyorum Der Mi?”, İhsan Ersan ve Semra Taşpunar, Ekim
KRİZ GELİYORUM DER Mİ?
DOES CRISES GIVE A SIGNAL BEFORE IT COMES?1
Prof. Dr. İhsan ERSAN
İ.Ü. İşletme Fakültesi Finans Anabilim Dalı
[email protected]
Arş. Grv. Semra TAŞPUNAR
İ.Ü. İşletme Fakültesi Finans Anabilim Dalı
[email protected]
Özet
Küreselleşen dünyada, geçtiğimiz yüzyıl içinde sebep ve sonuçları birbirinden farklı çeşitli krizler
yaşanmıştır. Yaşanan krizler, spekülatif ataklar üzerine birçok teorinin ortaya çıkmasına neden
olmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerin, finansal krizlerin zarar verici etkilerinden korunması amacıyla
bu krizlerin tanımlanması, nedenlerinin belirlenmesi ve önceden öngörülebilmesi gerekmektedir. Bu
çalışmanın amacı, öncü göstergeler yaklaşımını esas alarak küresel kriz öncesi ekonomik göstergelerin
nasıl bir değişim içinde bulunduklarını, Türkiye ekonomisi açısından öncü göstergelerle krizin
öngörülüp öngörülemeyeceğini incelemektir.
Bu çalışmada 1997:01-2009:12 dönemleri arası reel faiz oranı, döviz kuru, GSMH gibi göstergelerden
yola çıkarak, probit ve logit olasılık modelleri kullanılarak Türkiye’de yaşanan finansal krizlerin
önceden tahmin edilebilirliği olgusu incelenecektir. Seçilen değişkenlerden istatistikî olarak anlamlı
modeller elde edilmek suretiyle, krizlerin tahmininde kullanılabilecek değişkenler tespit edilmeye
çalışılacaktır. Yapılan analiz sonucunda seçilen öncü göstergelerin bir bütün olarak krizi öngörmede
iyi bir performans sergileyeceği öngörülmektedir.
Anahtar Kelimeler: Küresel Kriz, Kriz Öncü Göstergeleri, Erken Uyarı Sistemi, Logit-Probit Model
Abstract
In a globalizing world, several crises with different causes and consequences have been experienced in
the past century. Some experienced crises caused several theories on speculative attacks to be
1
Bu çalışma 12-15 Ekim 2011 tarihinde düzenlenen 15. Finans Sempozyumu’nda bildiri olarak sunulmuş ve tam metni
bildiri kitabında yer almıştır.
revealed. In order to protect developing countries from the debilitative effects of financial crisis,
definition, identification of the causes and anticipation of these crisis is vital. The objective of this
study is to reveal whether global crisis may be forecast with the leading indicators’ approach along
with observation of different economic indicators in global crisis setting with the aid of leading
indicators approach. The predictability of financial crises in Turkey by the chosen indicators like real
interest rate, exchange rate and GDP, during 1997:01- 2009:12 has been investigated by using probit
and logit probability models. Statistically meaningful models have been achieved from the chosen
indicators for the use of prediction of financial crises. As a result of this analysis, it is projected that
selected leading indicators have exhibited outstanding performances in forecasting the crisis as a
whole.
Key Words: Global Crisis, Leading Indicators of Crisis, Early Warning System, Logit-Probit Model
1. Giriş
2000’li yıllarda küreselleşme ve serbestleşme ile simgelenen yeni finansal mimari arda arda finansal
krizleri gündeme getirmiştir. Özellikle Güney Asya krizi sonrası bulaşma etkisi ile ön plana çıkan ve
2008 Mortgage krizi sonrası dalga dalga yayılan kriz, finans yöneticilerinin kararlarını büyük ölçüde
etkilemekte; finansman ve yatırım kararları giderek daha karmaşık bir nitelik kazanmaktadır.
Küresel krizler, öncelikli olarak gelişmekte olan ülkeleri etkilemiştir. Bu ekonomilerden biri olan
Türkiye için de 1970’li yıllardan sonra daha sık aralıkla krizler gerçekleşmiştir. Yaşanan krizlerin
nedenleri arasında; ekonomide yapısal değişikliklere geçiş, yanlış makroekonomik politikalar, katı kur
rejimi, zamansız finansal serbestleşmeye geçiş belirtilebilir. Bu nedenle finansal piyasalarda baskıları
arttırmış, tetikleyici olaylar meydana getirmiştir. 2001 krizinde ağır tahrip alan Türkiye ekonomisi,
gerçekleştirdiği yapısal düzenlemeler ve sağlıklı bankacılık sistemi ile dünyayı alt üst eden son küresel
krizi en az hasarla atlatmaya çalışmaktadır.
Finansal piyasalarda kırılganlıkların arttığı, banka ve şirket iflasları sonrası ülke iflaslarının da
görüldüğü son kriz; finans yöneticilerinin geleceğe yönelik bilgilenmelerini gerektirmektedir. Sağlıklı
finansal kararlar oluşturarak yol gösterir nitelikteki bu verilere, uluslararası finansta öncü göstergeler
(leading indicators) denmektedir. Cari açığa, borçluluğa ilişkin oranlar, reel kur endeksi, büyüme
oranı, kapasite kullanım oranı, sanayi üretim endeksi, enflasyon gibi ülke ekonomisine yönelik
göstergelerin yanı sıra; uluslararası düzeyde likidite durumu gösteren yeni nesil endeksler de öncü
gösterge olarak nitelendirilebilir. Bu göstergelerin bir kısmı genel ekonomik faaliyetin en düşük
düzeye inmesinden bir süre önce en düşük düzeye inerken; bir kısmı genel ekonomik faaliyetin en
yüksek düzeye ulaşmasından bir süre önce en yüksek düzeye çıkarlar.
Bu çalışmada öncü göstergeler yaklaşımıyla küresel bir kriz öncesinde ekonomik göstergelerin nasıl
bir değişim içinde bulundukları; Türkiye ekonomisi açısından öncü göstergelerle krizin öngörülüp
öngörülemeyeceği incelenecektir. Finansal kriz modellerine kısaca değinildikten sonra literatür
değerlendirilip, seçilen makroekonomik öncü göstergeler açısından ilgili krizler test edilecektir. Son
bölümde ise çalışmanın sonuçlarına yer verilmiştir.
2. Finansal Krizlerin Oluşumu
1990’lı yıllarda art arda çok sayıda finansal kriz yaşanmaya başlanmıştır. Avrupa Para Krizi (19921993), Latin Amerika Krizi (1994-1995), Türkiye Krizi (1994), Güney Doğu Asya Krizi (1997-1998),
Rusya Krizi (1998), Brezilya Krizi (1999), Türkiye Krizi (2001) , Arjantin Krizi (2002) ve sonrasında
meydana gelen pek çok kriz bulunmaktadır.
Finansal kriz, finansal piyasalarda ortaya çıkan bozulmalar sonucu finansal kurumların finansal
performansının olumsuz etkilenmesi ve tüm ekonomiye yayılması; bunun sonucu olarak da
kaynakların etkin şekilde dağılımının engellenmesi olarak tanımlanabilir.
Mishkin (2001) ise finansal krizi şöyle tanımlamaktadır: “Finansal kriz, ters seçim ve ahlaki riziko
problemlerinin artığı finansal piyasalardaki bir bozulmadır. Finansal piyasalardaki bu bozulma,
yatırım fonlarının en üretken yatırım fırsatlarına aktarılmasını etkinsizleştirmektedir”. Bu tanımdan
yola çıkarak finansal kriz piyasaların görevlerini etkin şekilde yerine getirememesi olarak da
tanımlanabilir. Mishkin’e (2001:3) göre finansal kriz sürecinin başlangıcındaki belirtiler;
belirsizliklerdeki artış, faiz oranlarındaki artış, bankacılık sektöründe meydana gelen sorunlar ve
menkul kıymet borsalarının çöküşü olarak sıralanmaktadır.
Finansal kriz kavramının hangi ekonomik duruma karşılık geldiği, en az tanımlanması kadar
önemlidir. Schwart’a (1986) göre gerçek ve gerçek olmayan finansal krizler mevcuttur. Schwartz’ın
tanımlamasına göre gerçek olmayan finansal krizler sadece servette kayıp oluşturup; başlangıçta
olağandan fazla iyimser bir bekleyişin belirsizliğe dönüşmesiyle oluşur. Bu kayıp da gerçek anlamda
finansal kriz anlamına gelmez. Bu nedenle para arzında meydana gelen ciddi bir düşüş yoksa ya da
varlık fiyatlarında aşırı düşme meydana gelmiyorsa, gerçek finansal kriz olarak nitelendirilmemesi
gerektiğini savunmuştur. Ekonomide meydana gelen dengesizliklerin tümünün finansal kriz olarak
nitelendirilmemesi gerektiğini ifade etmiştir. Eğer ülkede uygulanan finansal politikalar güvenilir ve
finansal sistem sağlam ise, ekonomide meydana gelen dengesizlikler krize yol açmaz.
Finansal krizlerin ortak özellikleri olmakla birlikte, her birinin kendine özgü birtakım ayırt edici
özellikleri bulunmaktadır. Ancak ortak noktaları hepsinin önemli maliyetler yaratmalarıdır (Turgut,
2006-2007:2). 1990’lı yıllarda oluşan finansal krizlerin en önemli ayırt edici özelliği, bu krizlerin
oluştuğu bölge başta olmak üzere dünya üzerinde yarattıkları global etkilerin artmış olmasıdır (Özer,
1999:29).
Genel kabul gören yaklaşıma göre finansal krizler başlıca dört ana grupta toplanabilir. Bunlar: para
krizleri, bankacılık krizleri, dış borç krizleri ve sistematik finansal krizlerdir.(Sachs, 1998:243). Para
krizi bir başka deyişle döviz krizi, döviz kurundaki ani bir hareket ve sermaye hareketlerindeki keskin
bir değişme sonucu ortaya çıkmaktadır. (Yay ve arkadaşları, 2001:20) Para krizinde para değer
kaybeder; ya da değer kaybetmesinin önlenmesi için yüksek miktarlarda döviz rezervlerinde azalma
veya faizlerde astronomik düzeylerde yükselme meydana gelir.
Bankacılık krizleri genelde banka bilançolarının kötüleşmesinden, bilanço yapılarının bozulmasından,
banka başarısızlıklarından kaynaklanmaktadır. Bankacılık krizleri, para krizlerinden daha uzun süreli
olma eğilimi taşımakta ve ekonomik faaliyet hacmi üzerinde daha şiddetli etkiler doğurmaktadır.
(Delice, 2003: 61)
Dış borç krizi ülkelerin dış borçlarını düzenli olarak ödemekte olan bir ülkenin borcunun anapara ve
faizlerini ödeyemeyeceğini ilan etmesi durumu olarak tanımlanabilir (Sachs,1998:244). Dış borç
krizlerinin en önemli özelliği, oluşan krizlerin sürekli değil geçici olmasıdır ve dış borç geri ödeme,
miktar ya da vadelerindeki yükümlülüklerini tam ve eksiksiz şekilde yerine getiremeyeceğinin beyanı
ile başlar.
Sistemik finansal krizler ise, finansal sistemde ortaya çıkan ve finansal sistemin ödeme, varlık
değerlemesi gibi önemli birtakım işlevlerini kesintiye uğratan şoklardır. (Marshall, 1998:13) Krizlerin
olduğu dönemlerde milli gelirde kayıplar yaşanmakta ve ekonomik kayıplar büyümektedir.
Krizler incelendiğinde, finansal krizleri incelemeye yönelik geleneksel ve heterodoks kriz
yaklaşımlarının olduğu görülmektedir. Geleneksel finans kriz kuramları 1980’li yıllarda ortaya
çıkmıştır. Bu kuram, özellikle Latin Amerika ülkelerindeki krizleri açıklamak için geliştirilmiştir.
(Krugman, 1979). Ancak bu kuram 1990’lı yıllarda Avrupa para sisteminde meydana gelen krizleri
açıklamada yetersiz kalmıştır. Krugman’ın (1997) diğer bir çalışmasında ise Güneydoğu Asya krizini
açıklamada, banka ve şirket zararlarına devlet garantisi verilmesine yer vermiştir. Bu yaklaşımda aynı
zamanda bankacılık krizleri de açıklanmaktadır.
Finansal krizlerini açıklamaya yönelik diğer yaklaşım olan heterodoks kriz yaklaşımına göre kriz,
finansal istikrarsızlık ve spekülatif saldırıların doğal bir sonucu olarak görülmektedir (Işık 2004).
Heterodoks yaklaşımda finansman/harcama ilişkisi istikrarsızlığın kaynağıdır. Bu yaklaşımın birtakım
temel öğeleri vardır. Bu öğeler: borç deflasyonu, sistemik risk, bankacılık kesimindeki finansal
kırılganlık aşırı borçluluk durumu. Bu yaklaşımda krizlerin temel nedeni ise piyasadaki aktörlerin aşırı
iyimser düşünmeleri ve bunun sonucunda meydana gelen kredilerdeki patlamadır.
3. Yazın Taraması
Son yıllarda, gelişmekte olan ülkelerde finansal krizlerin sıklıkla yaşanması ve bunun sonucunda
küreselleşmenin etkisiyle, krizlerin gerçekleştiği ülke kadar diğer ülkelere de yayılma olasılığı
artmıştır. 1990’lı yılın sonlarından itibaren finansal krizlerin yaygınlaşması, erken uyarı sistemleriyle
ilgili çalışmaları hızla arttırmıştır.
Finansal krizlerle ilgili yapılan çalışmalarda, krizleri önceden tahmin etmeye yönelik birçok unsur
bulunmakla birlikte özellikle sinyal yaklaşımı ve logit/probit yaklaşımları üzerinde çalışmaların
yoğunlaştığı görülmektedir. Eichengreen, Rose ve Wyplosz (1996) dövize olan talep artışından
kaynaklı döviz kuru üzerindeki baskıyı gösteren bir endeks (döviz kuru baskı endeksi) oluşturmuş;
endeks değerinin eşik değerini aştığı durumlar kriz olarak gösterilmiştir. Benzer şekilde Sachs, Tornell
ve Velasco (1996) ile Kaminsky ve Reinhart (1999) da çalışmalarında döviz piyasasında oluşan
baskıyı gözlemlemek için aynı endeksi kullanmışlardır. Yapılan çalışmada banka borçlarındaki
artışlarla kriz arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Frankel ve Rose’un (1996) yaptıkları çalışmada,
1971-1992 yılları arasında 105 gelişmekte olan ülkede, 16 değişken içinden ele aldıkları 7 değişken
anlamlı bulunarak öncü gösterge kabul edilmiştir. Model sonuçlarından yurtiçi kredi oranının ve
faizlerin artmasının, döviz rezervlerinin ve doğrudan yabancı yatırımlarının azalmasının kriz
olasılığını arttırıcı yönde etkisi olduğu tespit edilmiştir.
Kaminsky ve Reinhart (1996) ise sinyal yaklaşımı yardımıyla krizleri önceden tahmin etmeye yönelik
çalışma yapmışlardır. Bu yaklaşıma göre ülkelerin ekonomik temellerini oluşturan çeşitli ekonomik
değişkenler için eşik değerler oluşturulur. Yapılan çalışmada, finansal akımların serbestleşmesiyle
birlikte para bir başka deyişle döviz ve banka krizlerinin birbirini tetiklemesiyle ekonomide beliren
ikiz kriz olarak bilinen modelleri ele alarak erken uyarı sistemi oluşturmuşlardır. Çalışmada 5 gelişmiş
ve 15 gelişmekte olan ülke olmak üzere toplam 20 ülkede görülen finansal krizleri incelemişler ve
sonucunda finansal krizler ile ilgili olarak bankacılık sektöründeki olumsuzlukların krize yol açtığı, bu
nedenle de ekonomide bankacılık krizlerinin önceden algılanabilmesinin ileride çıkacak finansal
krizlerin bilinmesine yardımcı olunacağı belirtilmiştir.
Sinyal yaklaşımı ile analiz yapılan bir başka çalışma ise Collins’e (2001) aittir. Bu çalışmada gelişmiş
ve gelişmekte olan olmak üzere toplam 25 ülke için 1985 – 1998 yılları arasında aylık veriler
kullanılarak analiz yapılmıştır. Yapılan çalışmada döviz kurunda ve rezervlerde meydana gelen
değişmenin ağırlıklı ortalamasının eşik değeri 3 olarak hesaplanmış; hesaplamalar yüksek enflasyon
yaşayan ülkeler için ayrı yapılmıştır.
Bussiere ve Mulder’ın (1999)2 çalışmalarında, birçok gelişmekte olan ülke ekonomisinin içinde
bulunduğu toplam 46 ülkenin krizlerini gözlemlenmiş; döviz kurunun ve rezervlerdeki değişmenin
ağırlıklı ortalamasının eşik değeri hesaplanmıştır. Çalışmada, politik istikrarsızlığın seçim öncesi ve
seçim sonrası olmak üzere krizin derinliğini önemli ölçüde etkilediği ifade edilmiştir.
Günal (2001), çalışmasında Kasım 2000 krizini, Minsky’nin finansal istikrarsızlık hipotezi ile
açıklamış; finansal istikrarsızlık hipotezine benzer şekilde, Merkez Bankası’nın bankaların rezerv
ihtiyaçlarını karşılamaması durumunda krizin ortaya çıkacağını göstermiştir.
Karaçor ve Alptekin’in (2006) yapmış olduğu çalışmada, Türkiye ekonomisinde finansal krizler öncesi
öncü göstergelerin hareketleri incelenmiştir. Kaminsky, Lizondo ve Reinhart tarafından geliştirilen
KLR metodunun uygulandığı bu çalışmada bazı makroekonomik göstergeler Kasım 2000 ve Şubat
2001 krizlerinin öncü göstergeleri olarak belirlenmiştir. Göstergelerde meydana gelen değişiklikler
incelenmiş ve bu çalışmanın sonucuna göre; öncü göstergelerin her iki kriz öncesinde de sinyal verdiği
gösterilmiştir.
Aziz, Caramazza ve Salgado (2000), 30 tanesi gelişmekte olan ve 20 tanesi gelişmiş olmak üzere
toplam 50 ülke üzerinde öncü göstergelerin geçerli olup olmadığını incelemişlerdir. 1975 – 1997
dönemi aylık ve yıllık verilerden hareketle işsizlik oranı, dünya faiz oranları ve kısa dönemli sermaye
hareketlerinin de dahil olduğu 23 değişken yardımıyla göstergelerin geçerliliğini ölçmeye
çalışmışlardır. Yapılan analizde, rezervlerde ve döviz kurunun ağırlıklı ortalamasında 1,5 kat oranında
ortaya çıkan standart sapma ve toplam ortalama kriz olarak tanımlanmıştır.
Kittelman ve diğerlerinin (2006) yapmış olduğu çalışmada Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Slovakya,
Rusya gibi ülkelerin 1993 - 2004 yılları arasındaki ekonomik kırılganlıklarını belirlemek için erken
uyarı sistemi olarak Markov Rejim Değişimi Modeli’ni (Markov regime - switching model)
kullanmışlardır. Yapılan çalışmanın sonucunda, bazı ülkelerde (Macaristan, Slovakya vb.) krizlerin
çoğu iç politikadaki tutarsızlıklar ve temel makroekonomik göstergelerdeki kötüye gidişle, birinci
2
Aktaran Eser: Karaçor, Zeynep ve Alptekin, Volkan (2006). Finansal Krizlerin Önceden Tahmin Yoluyla
Değerlendirilmesi: Türkiye Örneği.Yönetim ve Ekonomi Dergisi, 13(2), s.241
nesil kriz modelleri ile açıklanırken; Rusya ve Ukrayna için ise ikinci ve üçüncü kuşak kriz
modellerine ilişkin göstergeler kırılganlığı açıklamada etkili olmuştur.
Racoru ve diğerleri (2006) çalışmalarında para krizleri için erken uyarı sistemlerini incelemişler, bazı
gelişmekte olan ülkeler için para krizlerini araştırmışlardır. Çalışmalarında KLR ve çok sınıflı logit
modelleriyle öncü göstergeler belirlemişlerdir. Ayrıca Romanya için 1994-2004 yılları arasında
gerçekleşen üç para krizini incelemişler ve sonucunda, para krizleri üzerinde en önemli etkiye sahip
faktörler olarak paranın aşırı değer kazanmasını ve M2/Rezerv oranını bulmuşlardır.
Blanco ve Garber (1986) çalışmalarında, 1973-1981 yılları arasında Meksika’da yurtiçi kredi
büyüklüğünün olası bir devalüasyon için kritik bir seviyeye yakınlığını ifade etmişlerdir. Bunun yanı
sıra, Bussiere ve Fratzscher (2002) ele aldıkları çalışmalarında, finansal krizleri tahmin etmek için
multinominal logit model bazlı yeni erken uyarı sistemi geliştirmişlerdir. Weber (1998) ise yukarıdaki
çalışmalardan farklı olarak aylık verileri kullanmış ve yapısal Vektör Otoregresyon (VAR) modeli ile
analiz yapmıştır.
Tosuner’in (2005) yapmış olduğu çalışmada sinyal yaklaşımı metodu kullanmış; döviz rezervleri, reel
döviz kuru, yurtiçi krediler, M2 büyüklüğünin öncü gösterge olarak nitelendirilebileceğini
gözlemlemiştir.
Kaya ve Yılmaz’ın (2007) çalışmalarında, daha önce konu hakkında yapmış oldukları çalışmaları
özetlemiş ve genişletilmiş veri seti kullanarak, logit ve sinyal yöntemi ile analizler yapmışlardır.
Çalışmada Türkiye ekonomisi için öngörülen para krizi sisteminin başarı şansı ele alınmıştır.
Ural ve Balaylar (2007), çalışmalarında finansal istikrarsızlık dönemlerini belirlemek ve krizleri
öngörmek için baskı indekslerini kullanmışlardır. Türkiye için 1987-2007 dönemi aylık verileri
kullanılarak, istikrarsızlığa yol açan etmenler dikkate alınarak bir indeks geliştirilmiştir. Bu çalışma ile
krizlerin
yaklaşmakta
olduğunun
anlaşılabileceği;
ancak
zamanının
tam
olarak
tahmin
edilemeyeceğini sonucuna varmışlardır.
Aydın ve Kara’nın (2008) kriz öncü göstergeleri üzerine yaptıkları çalışmada, döviz kurunun ve reel
faizin ekonomik konjonktürün bir göstergesi mi yoksa ekonomik konjonktürün belirleyicisi mi
olduğunu Markov Rejim Değişimleri yöntemiyle analiz etmişlerdir. Modele dahil ettiği GDP’nin
gecikmeli değeri modeli büyümeyi açıklayan en etkili değişken ve aynı zamanda en önemli öncü
gösterge olduğu gözlenmiştir.
4. Araştırma
4.1. Araştırmanın Amacı
Geçmişte yaşanmış olan krizlerin, o ülkenin gelecekte meydana gelebilecek herhangi bir krize olan
duyarlılığını arttıran etmenler hakkında bilgi üretip üretmediği konusu üzerinde durulması gereken bir
husustur. Meydana gelebilecek finansal krizlerin önceden tahmin edilmesi ya da oluşabilecek olumsuz
gelişmelerin bilinmesi, politika belirleyicilerin gerekli önlemleri almasına yardımcı olacaktır. Bu
çalışmanın amacı öncü göstergeler yaklaşımını esas alarak küresel kriz öncesi ekonomik göstergelerin
nasıl bir değişim içinde bulunduklarını, Türkiye ekonomisi açısından öncü göstergelerle krizin
öngörülüp öngörülemeyeceğini incelemektir. Bu amaçla yapılan araştırmada kullanılan veri seti ve
uygulanan model alt başlıklarda ayrıntılı olarak anlatılmıştır.
4.2. Veri Seti ve Araştırmanın Yöntemi
Çalışmamızda Türkiye’den seçilen 1997 Ocak - 2009 Aralık dönemi verilerden yararlanarak, krizlerin
öncü göstergelerinin tespit edilip edilemeyeceği Logit ve Probit modeller kullanılarak ortaya konmaya
çalışılmıştır. Aylık veriler, yıllık verilere göre bazı avantaj ve dezavantajlara sahiptir. Her bir değişken
için aylık verilere ait bilgilerin olmaması daha dar kapsamlı bir örneklemin oluşturulmasına yol açar.
Ancak bu çalışmada bazı değişkenlerin aylık verilerine ulaşılamadığı için oluşturulan modele
dönüşümler yapılarak dahil edilmiştir. Değişkenler, ampirik literatürde anlamlı sonuçlar veren
değişkenlerden oluşturulmaya çalışılmıştır. Değişkenlerin tespitinde literatürün yanı sıra bu konuda
uzman öğretim üyelerinin görüşleri de göz önüne alınmıştır.
Çalışmada kullanılan değişkenler T. C. Merkez Bankası, İMKB, DPT ve Türkiye İstatistik
Kurumu’nun internet sitelerinden elde edilmiştir. Değişkenler ve değişkenlere ait kısaltmalar Tablo
1’de gösterilmiştir.
Tablo 1. Çalışmada Kullanılan Değişkenler ve Kısaltmaları
Cari İşlemler Açığı = CIA
Gayri Safi Yurtiçi Hasıla = GSYIH
Cari İşlemler Açığı/GSMH = CİA/GSYİH
M2/Uluslararası Döviz Rezervi=M2/UDR
Cari İşlemler Açığı/MBRezervleri=CİA/MBR
Dış Borç Servisi Oranı=DBSO
Kısa Vadeli Dış Borç /Döviz Rezervleri=KVDB/DB
Reel Faiz Oranı=RFO
Kısa Vadeli Dış Borç /Toplam Borç=KVDB/TB
Döviz Tevdiat Hesabı/Toplam Mevduat=DTH/TM
İhracatın İthalatı Karşılama Oranı=İHR/İTH
Döviz Kuru = DK
MBRezervleri/İthalat=MBR/İTH
Portföy Yatırımları=PY
Kapasite Kullanım Oranı=KKO
Sanayi Üretim Endeksi =SÜE
4.2.1. Logit - Probit Model
Probit model fayda teorisi veya rasyonel tercih davranışı üzerine kurulmuş bir teoridir. Probit model
parametrelerin doğrusal olmayan bir fonksiyonudur. Bu modeli birikimli normal birikimli dağılım
fonksiyonu kullanmaktadır. Dağılım fonksiyonu doğrusal olmadığından dolayı tahmin yapılmadan
doğrusallaştırılır. Bunun için normal birikimli dağılım fonksiyonunun tersi alınır. (Güriş, Çağlayan,
2005:685)
Pi = F ( β0+ β1Xi) = F (Zi) şeklinde gösterilir ve burada
F; birikimli olasılık fonksiyonu, X ise stokastik değişkeni ifade eder. Normal birikimli olasılık
fonksiyonu ise şu şekilde ifade edilebilir:
Pi = F (Zi) = (1/√2π) ∫e-s2/2ds
Buradaki s, varyansı 1 ve ortalaması 0 olan normal dağılımlı tesadüfi bir değişkeni ifade eder.
Logit model ise 0≤E(YiIX)≤1 şartını sağlamak üzere geliştirilmiştir. Bu modelin açıklamasında
lojistik dağılım fonksiyonu kullanılmaktadır. Bu fonksiyon;
Pi = F (Zi) = F (β0+ β1Xi) = 1/(1+e-Zi) = 1/(1+e-( β0+ β1Xi))
şeklinde ifade edilir ve buradaki Pi, açıklayıcı değişken olan Xi hakkında bilgi verir ve aynı zamanda
i’nci bireyin belirli bir seçim yapma olasılığını ifade eder. (Güriş, Çağlayan, 2005: 683-684)
Logit modeli nitel tercih modelleri içinde en çok kullanılandır. Bu model probit model gibi birikimli
olasılık dağılımından türetilmiş lojistik dağılım fonksiyonudur. Bu modelin doğrusal regresyon
analizinde kullanılabilmesi için;
Pi / (1-Pi) =eZi şeklinde ifade edilen odds oranının hesaplanması gerekmektedir. Modelin doğrusal hale
getirilmesi tahminde büyük kolaylık sağlar ve doğrusallaştırma işlemi doğal logaritma alınarak
Li = lneZi = Zi = ln (Pi/1-Pi) elde edilir.
5. Bulgular ve Yorumlar
Farklı modeller oluşturularak Logit ve Probit analizler yapılmış; ancak anlamlılık düzeyi ve modeli
açıklama seviyesi en iyi olan logit ve probit modeli ele alınarak açıklama yapılmıştır. Ele alınan
değişkenlerle ilgili logit ve probit model sonuçları Tablo 5.1 ve Tablo 5.2’de yer almaktadır:
Tablo 5.1. Model 1 Logit Sonuçları
Değişken
Katsayı
Standart Hata
Z istatistiği
Olasılık (Prob)
C
- 10.3765
3.4245
-2.9514
0.0025
CİA/GSYİH
0.0985
0.0119
2.0540
0.0312
İHR/İTH
-1.1351
1.8239
-2.4136
0.0498
CIA/MBR
0.0437
0.2381
2.0753
0.0512
MBR/İTH
-1.3176
3.3642
-2.9874
0.0178
AIC : 0.16425
LOG LIKELIHOOD : -7.4256
PROB(LR) : 1.8932
MCFADDEN R-SQUARED: 0.689648
Model 1’de C sabit terimi ifade eder. Modelin bağımsız değişkenleri CIA/GSYİH, IHR/ITH,
CIA/MBR ve MBR/ITH’dir. Bu değişkenlere ait katsayılar sırasıyla 0.0985, -1.1351, 0.0437 ve 1.3176 çıkmıştır. Bağımsız değişkenlere ilişkin katsayıların işaretleri kriz ile ilişkinin yönünü
vermektedir. Bağımsız değişkenin pozitif değer alması, kriz bağımlı değişkeni ile bağımsız değişkenin
aynı yönde hareket ettiği; yani bağımsız değişkendeki artışın, bağımlı değişkende de artışa neden
olacağı şeklinde yorumlanır. Eğim katsayısının negatif işaretli olması ise tam tersi şekilde yorumlanır.
Model 1’in bağımsız değişkenlerine ait katsayıları incelediğimizde cari işlemler açığında meydana
gelecek bir artışın kriz olasılığını arttıracağı ortaya çıkmaktadır. İhracatın ithalatı karşılama oranı ve
Merkez Bankası rezervlerinin ithalatı karşılama oranlarında meydana gelecek bir azalmanın da yine
kriz olasılığını arttıracağı görülmektedir. Değişkenlere ait katsayıların anlamlılıklarına baktığımızda,
CIA/GSYİH, IHR/ITH ve MBR/ITH değişkenlerinin 5%, CIA/MBR değişkeninin ise 10% anlamlılık
seviyesinde anlamlı oldukları görülmektedir.
Model 1’e ait prbit model sonuçlarına bakıldığında benzer sonuçlar alındığı, yalnızca katsayılarda
farklılıklar oluştuğu görülmektedir.
Tablo 5.2. Model 1 Probit Sonuçları
Değişken
Katsayı
Standart Hata
Z istatistiği
Olasılık (Prob)
C
-12.1450
2.1892
-3.0154
0.0025
CİA/GSYİH
0.06132
0.0868
1.8325
0.0312
İHR/İTH
-2.7285
1.5413
-3.0169
0.0498
CIA/MBR
0.0542
0.2794
2.1628
0.0619
MBR/İTH
-3.1648
2.6487
-3.2432
0.0178
AIC : 0.16316
LOG LIKELIHOOD : -7.3572
PROB(LR) : 1.8618
MCFADDEN R-SQUARED: 0.69152
6. Sonuç ve Tartışma
Geçmişten günümüze krizlerin önceden öngörülmesi birçok araştırmacının önemli amaçlarından biri
olmuştur. Sosyal, siyasi ve ekonomik birtakım sonuçları olan krizlerin tahmini geçmişe göre çok daha
güncel bir konu haline gelmiştir. Tahmin, olasılıklara göre ulaşılan bir sonuçtur ve bu sebeple kesin bir
yargıya varılması pek mümkün değildir. Ancak belirsizlik durumu yerine olası risklerin azaltılmasına
yönelik çalışmalar çok daha faydalıdır.
Bu çalışmada literatürde krizlerin tahminine yönelik olarak kullanılan sinyal yaklaşımı ile gölge
bağımlı değişken yaklaşımı denilen Probit ve Logit modellere ilişkin teorik bir çerçeve sunulmuş,
seçilmiş göstergeler ile oluşturulan modellerin sonuçları açıklanmaya çalışılmıştır.
1997: 01-2009:11 dönemi arasındaki Cari İşlemler Açığı, GSYİH, Cari İşlemler Açığı/GSYİH, Cari
İşlemler Açığı/MBRezervleri, Kısa Vadeli Dış Borç /Döviz Rezervleri, Kısa Vadeli Dış Borç /Toplam
Borç, İhracatın İthalatı Karşılama Oranı, MBRezervleri/İthalat, MBRezervleri/İthalat, Kapasite
Kullanım Oranı, M2/Uluslararası Döviz Rezervi, Dış Borç Servisi Oranı, Reel Faiz Oranı, Döviz
Tevdiat Hesabı/Toplam Mevduat, Döviz Kuru, Portföy Yatırımları ve Sanayi Üretim Endeksi
verilerinden hareketle elde edilen logit sonuçlarına bakıldığında en güvenilir sonuçlar Model 1’de
görülmüştür. Model 1’e ait Akaike bilgi kriteri 0.16425, log-likelihood sonucu -7.4256, prob(lr)
değeri 1.8932ve Mc-Fadden R Squared değeri 0.689648olarak çıkmıştır. Model seçiminde akaike bilgi
kriteri en düşük, log-likelihood değeri en büyük ve prob(lr) değeri en düşük olan model en güvenilir
model olarak seçilmiştir.
Probit sonuçları da Logit sonuçlarıyla örtüsür niteliktedir. Model 1 yine en güvenilir sonuçları
vermektedir. Model 1’in Akaike bilgi kriteri 0.16316, loglikelihood sonucu -7.3572, prob(lr) değeri
1.8618ve Mc-Fadden R Squared değeri 0.69152olarak çıkmıştır.
Model 1’in hem Logit hem de Probit sonuçları anlamlı sonuçlar vermekte olduğu görülmektedir.
Model 1’in değişkenlerinden cari işlemler açığında meydana gelen artış, rezervlerdeki ihracattaki
azalış kriz olasılığını arttırmaktadır. Sezgisel olarak da bakıldığında değişkenlerin yönü anlamlı
görülmektedir.
Krizlerin tam olarak ne zaman gerçekleşeceğini belirlemenin zorluğu herkes tarafından kabul edilecek
bir olgudur. Ancak seçilen göstergelerin devamlı olarak izlenmesi risk etmenlerinin tespiti açısından
önemlidir ve bundan sonra yapılacak çalışmalarda da doğru göstergelerin tespit edilmesi, krizlerin
gerçekleşme zamanının aşağı yukarı doğru tahmin edilmesinde faydalı olacaktır.
Kaynaklar
Aydın, Ü., Kara, O. (2008). Krizlerin Türkiye Ekonomisine Etkisi: Geleceğin Öngörüsüne Yönelik Bir
Deneme. 2. Ulusal İktisat Kongresi.
Aziz, J., Caramazza F. & Salgado R. (2000). Currency Crises: In Search Of Common Elements. IMF
Working Paper, 00/67, IMF, Washington
Blanco, H., Garber, P.M. (1986). Recurrent Devaluation and Speculative Attacks on the Mexican
Peso. Journal of Political Economy, 94 (February),148-166.
Bussiere, M., Mulder C. (1999). Political Instability And Economic Vulnerability. IMF Working
Paper 99/46, IMF.
Bussiere M. ve Fratzscher M. (2002). Towards a New Early Warning System of Financial Crises.
European Central Bank Working Paper Series, 145(1-66)
Collins, S. (2000).
University.
Model Of The Timing Of Currency Crisis. Basılmamış eser. Georgetown
Delice G., (2003). Finansal Krizler: Teorik ve Tarihsel Bir Perspektif. Erciyes Üniversitesi İ.İ.B.F.
Dergisi, 20 (57-81)
Eichengreen B, Rose A ve Wyplosz C. (1996). Contagious Currency Crises. NBER Working Paper.
5681
Frankel, J., Rose, A., (1996). Currency Crashes in Emerging Markets: An Empirical Treatment,
Journal of International Economics, 41, 351-366.
Güris, S., Çağlayan E. (2005). Ekonometri ve Temel Kavramlar, İstanbul Der Yayınları
Işık, S. (2004). Post Keynesyen Finansal Krılganlık Yaklaşımının Türkiye’de Finansal Krizlere (19902001) Uygulanması. İktisat/işletme ve Finans, 218 (51-77)
Kaminsky, G., Reinhart, C. (1996). The Twin Crises: The Causes of Banking and Balance of Payment
Problems, Board of Governors of the Federal Reserve System. International Finance Discussion, 544.
Kaminsky, G., Reinhart C. (1999). The Twin Crises: The Causes of Banking and Balance of Payment
Problems, American Economic Review, 89 (3), 473-500.
Karaçor, Z., Alptekin, V. (2006). Finansal Krizlerin Önceden Tahmin Yoluyla Değerlendirilmesi:
Türkiye Örneği. Yönetim ve Ekonomi, 13(2).
Kaya, V., Yılmaz, Ö. (2007). Para Krizleri Öngörüsünde Logit model ve Sinyal Yaklaşımının Değeri:
Türkiye Tecrübesi. Türkiye Ekonomi Kurumu Tartışma Metni 2007(1), 1-16.
Krugman, P. (1979). A Model of Balance- of- Payments Crises. Journal of Money, Credit, and
Banking. 311(25)
Marshall, D.(1998), Understanding the Asian Crises: Systemic Risk as Coordination Failure,
Economic Perspectives. Federal Reserve Bank of Chicago 3Rd Quarter.
Mishkin, Frederic S. (2001). Financial Policies and the Prevention of Financial Crises in Emerging
Market Countries. NBER Working Paper Series, 8087, January, Cambridge.
Özer, M. (1999). Finansal Krizler, Piyasa Başarısızlıkları ve Finansal İstikrarı Sağlamaya Yönelik
Politikalar, Anadolu Üniversitesi Yayınları, No 1096.
Sachs, J., Tornell, A. ve Velasco, A., (1996). Financial Crises in Emerging Markets: The Lessons
From 1995. Brookings Pap. Econ. Act. 1.
Sachs, J. (1998). Alternative Approaches to Financial Crises in Emerging Markets, Capital Flows and
Financial Crises (Ed.), Miles Kahler, Cornell University Pres, Ithaca New York, 243-262.
Schwartz, A.C., Capie F., Wood G. E., (1986). Real and Pseudo-Financial Crises, Financial Crises and
The World Banking System. MacMillan.
Tosuner, A. (2005). Finansal Krizler ve Kırılganlık: Türkiye İçin Bir Erken Uyarı Sistemi Denemesi.
İktisat, İşletme ve Finans, 20, 235, 42-61.
Turgut, A. (2007). Türleri, Nedenleri ve Göstergeleriyle Finansal Krizler. TÜHİS İş Hukuku ve İktisat
Dergisi, 20 (4-5).
Weber, A., (1998). Sources of Currency Crises: An Empirical Analysis. Austrian National Bank, 25.
Yay, T. , Yay, G. G., & Yılmaz E. (2001). Küreselleşme Sürecinde Finansal Krizler ve Finansal
Düzenlemeler. İstanbul Ticaret Odası Yayınları 47.
http://www. tuik.gov.tr
http://www.tcmb.gov.tr
http://www.imkb.gov.tr
http://www.dpt.gov.tr

Benzer belgeler

Vügar Selimov e-mail: [email protected] Web

Vügar Selimov e-mail: vugarsalimov@gmail.com Web Daha önemli bir zorluk, özellikle yeni gelişen piyasalarla ilgili bazı verilerin bulunamaması ya da güvenilir olmamasıdır. Bu nedenle pek çok çalışmada, hangi ülkelerin seçileceğine karar verirken,...

Detaylı