Alerjik astım tedavi edilmezse kronikleşebilir

Transkript

Alerjik astım tedavi edilmezse kronikleşebilir
SAYI 32 / İLKBAHAR 2014
HASTALIKTA VE SAĞLIKTA
HER YIL 5 BİN KİŞİ HAYATINI KAYBEDİYOR
YILDA BİR KEZ AORT ANEVRİZMASI KONTROLÜ
YAPTIRILMALI
DÜNYA TÜRK ROBOTUNUN PEŞİNDE
MEDICANA DOKTORLARINDAN
PROF. REMZİ SAĞLAM GELİŞTİRDİ
ANNE-BABALAR DİKKAT:
Alerjik astım tedavi
edilmezse kronikleşebilir
Medicana Hastalikta Saglikta Dergi ilani 19 5x27 5cm indd 1
3/7/14 9:53 AM
Editör
İkinci görüş
H
afif olarak nitelendirdiğimiz sağlık sorunlarında, o an bize en yakın sağlık kuruluşuna
başvurma davranışı hepimizde son derece yaygın. Fizik kapasitesine, donanımına, marka
vaadine, akademik kadrosuna çok dikkat etmeden, o an ki akut sorunu çözecek en yakın
kuruluşa yönleniyoruz.
Ancak, kronik bir hastalık tespit edilmişse ve uzun süreli tedavi gerektiğini biliyorsak, işte o
zaman başlıyoruz araştırmaya. Hastanenin ya da sağlık grubunun büyüklüğü, bize hissettirdiği
marka vaadi-algısı, akademik kadrosu, fiziki koşulları, hasta ve hemşirelik hizmetleri, hekimlik
hizmetleri, devam hizmetleri, maliyetleri, vb. Hepsi ayrı ayrı tercihimizde rol oynuyor. Kendimizi
ya da yakınlarımızı her anlamda güvende, belirlenmiş bir plan içersinde, öngörülebilir sonuçları
alabileceğimiz bir kuruma teslim etmek istiyoruz.
Bu noktada referanslar devreye giriyor. Sıklıkla güvendiğimiz kişilerin önceki deneyimlerine
başvuruyoruz. Son zamanlarda da en çok internet üzerinden araştırma yapıyoruz. Ne kadar
güvenli bilgi barındırdığından emin olamadığımız web ortamında, doğru bilgiye ulaşmaya
çalışıyoruz. Bazen, milyonlarca bilgi arasında arzu ettiğimiz sonuca ulaşamadan, pes ediyoruz.
Her iki yolun da kendi içinde taşıdığı riskler var. Doğru hekime, tedaviye, sağlık kuruluşuna
ulaşamadan zaman, para kaybına uğrayabilir, bu süreçte sağlığımızda geri dönüşsüz hasarlar
almış olabiliriz
Bu tespiti yapabilen sağlık kuruluşları, hastaların kendilerine dokunabilecekleri kanallar
oluşturuyorlar. Medicana Sağlık Grubu, doğrudan hastanelerimize gelmeden, var olan
verilerinizle sizi doğru yönlendirebilecek bir kanal oluşturmak için, teknolojinin olanaklarından
yararlanıyor. Artık, web sitemize girip, ikinci görüş alanımızdan elinizdeki sonuçları ileterek,
hekimlerimizden sağlığınızla ilgili danışmanlık hizmeti alabileceksiniz. Böylelikle, uzman
görüşleri sayesinde sağlığınızla ilgili riskli kararlarda, daha emin adımlarla ilerleyebileceksiniz.
İlk aşamada Medicana Çamlıca Hastanemizin web sayfasında başlattığımız bu çabamızın,
sizlerden gelecek eleştirilerle daha da verimli sonuçlara ulaşacağımıza inanıyoruz.
Sağlıklı, kaliteli ve güzel bir yaşam dileğiyle.
MEDICANA AVCILAR
MEDICANA DİŞ
MEDICANA BAHÇELİEVLER
MEDICANA SAMSUN
MEDICANA ÇAMLICA
MEDICANA KONYA
MEDICANA INTERNATIONAL İSTANBUL
MEDICANA DİŞ ÇİFTEHAVUZLAR
İLKBAHAR 2014
AM
NÖROLOJİK BİLİMLER VE OMURGA MERKEZİ
MEDICANA INTERNATIONAL ANKARA
VIVAMEDICANA
3
SAĞLIK GRUBU
DERGİ DANIŞMA KURULU
Prof.Dr.Ali Erdem Bagatur Ortopedı Uzmanı
Prof. Dr. Erdoğan İlkay Kardiyoloji
Prof. Dr. Kaan Oysul Radyasyon Onkolojısı
Prof. Dr. Saıt Şırın Beyın ve Sınır Cerrahısı
Prof. Dr. Barış Dıren Radyolojı
Prof. Dr. Cem Sungur Nefrolojı
Prof. Dr. Tahır Karadenız Ürolojı
Prof. Dr. Kadir Vehbi Baykal Üroloji Uzmanı
Prof. Dr. Cazıp Üstün Kadın Hastalıkları ve Doğum
Prof. Dr. Fulya Tezok İç Hastalıkları
Prof. Dr. Hasan Taşçı Genel Cerrahı
Prof. Dr. Hidayet Akdemir Beyin ve Sinir Cerrahisi
Prof. Dr. Kaya Kanberoğlu Radyoloji
Prof. Dr. Levent Alımgıl Göz Hastalıkları
Prof. Dr. Mahmut Başoğlu Genel Cerrahı
Prof. Dr. Mehmet Salih Bilal Kardiyovasküler Cerrahi
Prof. Dr. M. İrfan Sabah Kardiyoloji
Prof. Dr. Muzaffer Sarıyar Genel Cerrahi Uzmanı (Transplantasyon)
Prof. Dr. Nazlıhan Günal Pediatrik Kardiyoloji
Prof. Dr. Sadık Ersöz Genel Cerrahı Uzmanı (Transplantasyon)
Prof. Dr. Sebahattin Ateşal Kardiyoloji
Prof. Dr. Selim Aksöyek Çocuk Cerrahısı
Prof. Dr. Sumru Şekerci Anestezi
Prof. Dr. Tamer Türk Ağız Ve Dış Sağlığı
Prof. Dr. Tanfer Kunt Kulak Burun Boğaz
Prof. Dr. Hasbi Erdem Diker Kardiyoloji
Prof. Dr. Süleyman Bülent Arman Göğüs Cerrahısı
Prof. Dr. Osman Küçükosmanoğlu Çocuk Kardiyoloji
Prof. Dr. Necmettin Kutlu Plastik Ve Rekonstruktif Cerrahi
Prof. Dr. Sabrı Acar Çocuk Sağlığı Ve Hastalıkları
Prof. Dr. Metin Çapar Kadın Doğum Uzmanı
Prof. Dr. Tunç Cevat Öğün Ortopedi Uzmanı
Prof. Dr. Celalettin Vatansev Genel Cerrahi Uzmanı
Prof. Dr. Tamer Mungan Kadın Hastalıkları Ve Doğum Uzmanı
Prof. Dr. Haluk Alagöl Genel Cerrahi
Doç. Dr. Abdullah Altıntaş Hematoloji Uzmanı
Doç. Dr. Özkan Sayan Hematoloji Uzmanı
Doç. Dr. İsmail Özdemir Perinatoloji Uzmanı
Doç. Dr. Mehmet Ak Psikiyatri
Doç. Dr. Bılge Tunç-Gastroenteroloji
Doç. Dr. Ahmet Erdil Gastroenteroloji
Doç. Dr. Ali Osman Kaya Onkoloji
4
Doç. Dr. Cengız Kayahan Genel Cerrahi
Doç. Dr. Füsun Tokatlı Radyasyon Onkolojisi
Doç. Dr. G. Faik Hobikoğlu Kardiyoloji
Doç. Dr. H. Gürdal İnal Üroloji
Doç. Dr. H. Nedim Arda Kulak Burun Boğaz Hastalıkları
Doç. Dr. İbrahim Tek MEdikal Onkoloji
Doç. Dr. Meryem Kaya Nükleer Tıp
Doç. Dr. Nihat Akbayır Gastroenteroloji
Doç. Dr. Sabire Akın Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon
Doç. Dr. Selman Laçin Kadın Hastalıkları ve Doğum (Ivf)
Doç. Dr. Serdar Akgün Kardiyovasküler Cerrahi
Doç. Dr. Şadan Ay Ortopedi ve Travmotoloji
Doç.Dr. Fatma Laika Karabulut Gastroenteroloji Uzmanı
Doç. Dr. Gökhan Çakıroğlu Patoloji
Doç. Dr. Devrim Bektaş KBB Uzmanı
Doç. Dr. Ahmet Soylu Kardiyoloji Uzmanı
Doç. Dr. Mehmet Özerk Okutan Beyin Cerrahi Uzmanı
Doç.Dr. MuraT Başkurt Kardiyoloji
Doç.Dr. Ahmet Kırbaş Kalp ve Damar Cerrahı
Doç.Dr. Arif Bahar Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı
Doç. Dr. Hasan Ulusoy Romatoloji Uzmanı
Doç. Dr. Meltem Kurt Yüksel Hematoloji
Doç. Dr. Ayla Gökmen Hematoloji
Yrd. Doç. Dr. Hacı Akar Kalp ve Damar Cerrahısı
Yrd. Doç. Dr. Kenan Durna Kardiyoloji
Yrd. Doç. Dr. Mustafa Yazıcı Kardiyoloji
32
Amniosentez
tarihe mi
karışıyor?
Yeni noninvaziv
test çok güvenli.
SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ
Kurtuluş Okutan
Medicana Kurumsal İletişim Direktörü
Bu dergi Doğan Burda Dergi Yayıncılık ve Pazarlama A.Ş.’ye ait Tempo
Dergisi tarafından Bahçelievler Sağlık Hizmetleri A.Ş. için hazırlanmıştır.
Satılamaz ve dağıtılamaz. Dergide yayımlanan yazı, fotoğraf, harita,
illüstrasyon ve konuların her hakkı saklıdır. İzinsiz, kaynak gösterilerek
dahi alıntı yapılamaz.
ADRES: Bahçelievler Sağlık Hizmetleri A.Ş.
Eski Londra Asfaltı No: 2 Bahçelievler/İstanbul
[email protected]
TEMPO DERGİSİ: Trump Towers, Kule 2, Kat: 21-24, 34387, Şişli, İstanbul
[email protected] Tel: +90 212 410 33 10
BASKI: Doğan Ofset Yayıncılık ve Matbaacılık A.Ş Sanayi Mahallesi 1650.
Sokak No:2 Doğan Medya Tesisleri Esenyurt/İstanbul 0212 622 19 62
İLKBAHAR 2014
2
6
Kısa haberler
İçindekiler
12 Medicana’da yenilikler bitmiyor
54
Medicana Sağlık Grubu, yönetim merkezini Koza Plaza’ya
taşıdı.
18 Diyabetik retinopatiye dikkat!
Gülüş tasarımı
ile kusursuz
bir görüntüye
kavuşun
Dişleriniz sağlıksızsa
görüntünüz
mükemmel olamaz.
Tedavi edilmezse körlüğe yol açıyor.
21 Dünya, Türk robotunun peşinde
İbn-i Sina Avrupa Üroloji Kongresi’nde tanıtılacak.
22 Şeker hastalarını bekleyen büyük tehlike
Diyabetik ayak uzuv kayıplarına yol açabiliyor.
24 Mamografi hayat kurtarır
Meme kanserinden korunmak için tetkiklerinizi yaptırın.
26 Tam tıkalı bacak damarı açıldı
65 yaşındaki A.T. artık rahatça yürüyor.
27 Bizden haberler
Barter’la sağlıklı kalın
28 Polikistik over sendromu ile nasıl başa
çıkılır?
En etkili tedavi, yaşam şeklinin düzenlenmesi.
30 Kadınların kabusu vajinusmus
50
Bahar alerjisi
deyip geçmeyin
Saman nezlesi ve alerjik
astım bahar aylarında
çocuklarda sık görülüyor.
Cinsel terapi ile yüzde yüze yakın tedavi sağlanıyor.
34 El mikro cerrahisi mucizeler yaratıyor
İyi yetişmiş bir ekip ve donanımlı bir hastane çok önemli.
36 Kanseri önlemek elimizde
14
Sağlıklı beslenin, daha fazla hareket edin ve kontrollerinizi
yaptırın.
Aort anevrizmaları
Her yıl 5 bin kişi hayatını
kaybediyor.
38 Bel ağrılarına son!
Endoskopik mikrocerrahi ile etkili tedavi sağlanıyor.
40 Böbrek yetmezliği önlenebilir
Belirtiler başlamadan kontrollerinizi yaptırın.
43 Sağlığına vatanında kavuştu
Hollanda’da yaşayan fıtık hastası Şükrü Türk anlattı.
44 Unutkanlığı hafife almayın
46
Çocuğunuz altını
ıslatıyorsa nedeni
siz olabilirsiniz
Küçükken altını
ıslatan ebeveynlerin
çocuklarında da aynı
durum görülüyor.
Alzheimer hastalığı, yaşlıları bekleyen büyük tehlikelerden.
49 İlk akraba dışı ilik nakli yapıldı
Lösemili erkek hastaya ABD’li bir kadının iliği nakledildi.
52 Iraklı çocuk normal görmeye başladı
11 yaşındaki Hüseyin başarılı bir ameliyat geçirdi.
53 Tüp bebekler aynı gün doğdu
Tüp bebek tedavisi gören üç hastadan ilginç tesadüf.
57 Yeni yüz ve alına kavuştu
Altı aylık bebek başarılı bir ameliyat geçirdi.
58 Vitaminler ne kadar masum?
Fazladan alınan vitamin her şeyden önce karaciğeri yoruyor.
60 Şimdi detoks zamanı
Sizi hafifletecek çok özel tarifler.
62 Çölün ortasındaki cennet
Dubai, “Coğrafya kaderdir” sözünü yalancı çıkarıyor.
İLKBAHAR 2014
İL
5
Kısa kısa
Meme kanserinde erken tanı hayat kurtarıyor
M
edicana International Ankara Hastanesi, 4 Şubat Dünya Kanser Günü'nde
kadınlarda en yaygın görülen tür olan meme kanserinin erken tanı ve tedavi
yöntemleri üzerine bir söyleşi düzenledi. Etkinlikte Prof. Dr. Barış Diren, Prof. Dr.
Haluk Alagöl ve Prof. Dr. Kaan Oysul tanı ve tedavide uygulanan son teknoloji
hakkında bilgi verirken, katılımcıların sorularını da yanıtladı.
Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Haluk Alagöl, her yeni doğan 8 kızçocuğundan
1'inin, 80 yaş üzerinde yaşarsa meme kanseri olduğunu eğer ailede varsa riskin daha
da arttığını söyledi ve kanserde ‘aile öyküsü’ olan kişilerin 35 yaşından itibaren yakın
takipte olmasının önem taşıdığını vurguladı. Radyasyon Uzmanı Prof. Dr. Barış Diren
ise, erken tanı durumunda kanserin yüzde 98 oranında tedavi edilebildiğini söylerken,
bu alanda yeni bir teknik olan ve yağ dokusu sertliğini ölçen elastografiyle, ultrasonda
masum çıkabilen bir kitlenin kötü huylu olduğunun saptanabildiğini kaydetti.
Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Prof. Dr. Kaan Oysul da yeni radyoterapi tekniği
hakkında şunları söyledi: “Artık radyoterapiyi yalnızca hastalıklı bölgeye uyguluyoruz.
Bu teknikle radyoterapide yan etkilere karşı kalp, akciğer ve diğer meme çok daha iyi
korunuyor. Ameliyat esnasında kullanılıyor ve yaklaşık 20 dakika sürüyor. Böylece 6
haftalık tedavi süresinden de tasarruf ediliyor.”
Down sendromlu
çocuklara sünnet
M
edicana International
Ankara Hastanesi, Or-An
Rotary Kulübü ile birlikte durumu
elvermeyen ailelerin çocuklarının
sünnetlerini gerçekleştirmeyi
sürdürüyor. Çocuk Cerrahisi
Bölümü'nden Operatör Dr.
Banu Kumrulu tarafından 10
Ocak 2014 Cuma günü ‘down
sendrom’lu dört çocuğun sünneti
gerçekleştirildi. Süsleme ve
ikramlarla renklendirilen sünnet
törenine ailelerin yanı sıra
Medicana Internetional Ankara
Hastanesi Başhekimi Uzm. Dr.
Gülay Kılıç ve Rotary Kulübü
temsilcileri katıldı.
Operatör Dr. Banu Kumrulu,
down sendromlu çocukların
sünnet işlemlerinin hiperaktivite
ve mental gerilik sebebiyle
kesinlikle genel anestezi altında
gerçekleştirilmesi gerektiğini
belirtirken, diğer sistem
anomalileri ve yara iyileşmesinin
gecikebilmesi sebebiyle sünnet
için çocuğun genel durumunun
en iyi olduğu zamanın seçilmesi
gerektiğini vurguladı.
6
ABD'li Vali Yardımcısı
Thomas, Medicana
International Ankara'yı seçti
A
BD Illinois Eyaleti Vali Yardımcısı Cristal Thomas, 29 Ocak 2014 Çarşamba
günü Medicana International Ankara Hastanesi'ni ziyaret etti. Thomas, özel
hastaneciliğin geldiği nokta açısından etkilendiğini belirttiği Türkiye'deki temasları
çerevesinde, sektörden yalnızca Medicana International Ankara'ya ziyarette bulundu.
ABD'li Vali Yardımcısı Thomas, gerçekleştirilen toplantıda, Genel Müdür Oğuz
Engiz'den Medicana International Ankara Hastanesi ve Türkiye'deki özel sağlık
sektörü hakkında bilgi aldı. Toplantıya Medicana International Ankara Hastanesi
Başhekimi Uzm. Dr. Gülay Kılıç, Başhekim Yardıcısı Uzm. Dr. Deniz Alpay ile Hastane
profesörlerinden Barış Diren ile Cem Sungur da katıldı.
İLKBAHAR 2014
Medicana International Ankara'dan radyocerrahi
ve radyoterapide son teknolojiler eğitimi
M
edicana International Ankara
Hastanesi, hastalar için daha
konforlu bir alternatif sunan CyberKnife
teknolojisini bir eğitim programı
kapsamında diğer hastanelere
anlattı. ‘Stereotaktik Radyocerrahi
ve Stereotaktik Beden Radyoterapisi
Uygulamaları Kursu’, 18 Ocak
2014 Cumartesi günü Medicana
International Ankara Hastanesi'nde
gerçekleştirildi. Tüm gün süren
eğitimde bu yeni tedavi konseptini
uygulayan merkezlerle tecrübe
alışverişi yapılırken, uygulamayanlara
ise bilgi aktarımı sağlandı. Katılımın
sınırlı tutulmasına rağmen eğitime,
üniversite ve kamu hastaneleri ile özel
hastanelerden yaklaşık 80 temsilci
katıldı.
Program kapsamında Medicana
International Ankara Hastanesi'nden
Medikal Fizik Uzmanı Haluk
Orhun'un açılış konuşmasıyla başlayan
eğitimde, CyberKnife Radyocerrahi
Merkezi'nden Prof. Dr. Kaan Oysul
ile Prof. Dr. Sait Şirin, ‘Stereotaktik
Beden Radyoterapisi ile Stereotaktik
Radyocerrahi Klinik Uygulamaları’
konularında birer sunum yaptı.
Prof. Dr. Kaan Oysul, CyberKnife
teknolojisi hakkında şu bilgileri verdi:
"Görüntüleme, bilgisayar ve robot
teknolojilerinin ilerlemesi sonucunda
geliştirilen ‘cyberknife radyocerrahi’
sistemi artık kanser tedavisinde belli
hastalıklarda cerrahi tedaviye bir
alternatif veya tamamlayıcı yöntem
olarak yüksek başarı ile kullanılıyor. Bu
sistem radyasyonu milimetrenin altında
bir hassasiyetle kullanarak vücuttaki
tümörlü dokuya bir çeşit cerrahi işlem
uyguluyor, tümör hücrelerini öldürüyor.
Tedavi tümörün büyüklüğü ve yerleşim
yerine göre 1-5 günde tamamlanıyor
ve hasta ertesi gün işine dönebiliyor.
Hasta tedaviyi hiçbir ağrı duymaksızın
çok rahat tolere ederken, yoğun
bakım sürecine ihtiyaç duyulmuyor. Bu
sistemle tedavi edilebilen hastalıklar
arasında beynin iyi ve kötü huylu
tümörleri, beynin damarsal hastalıkları,
omurga, prostat, akciğer, karaciğer,
böbrek tümörlerini saymak mümkün.”
Sağlıklı bir nefesin
Türkiye’den Viyana’ya
uzanan yolculuğu
V
Sağlığın A-B-C’si
B
ahçelievler Doğa Koleji öğrencileri
“Dersimiz sağlık” diyerek Bahçelievler
Medicana Hastanesi Kulak Burun Boğaz Uzmanı
Op. Dr. Süleyman Kumbasar ve Çocuk Cerrahisi
Uzmanı Op. Dr. Ahmet Beyazıt Kılıç ile buluştu.
Sohbet esnasında sordukları sorularla sağlıkları
için neyin doğru neyin yanlış olduğunu öğrenen
öğrenciler, doktorlarından korkmadan özgürce
konuşabileceklerinin farkına vardılar.
iyana’da yaşayan Vedat Yılmaz (35) uzun zamandır burun
tıkanıklığına bağlı olarak nefes alma problemi yaşıyordu. Yaşam
kalitesini önemli ölçüde düşüren bu rahatsızlık sebebi ile daha
önce Viyana’da iki defa operasyon
geçiren Yılmaz bir türlü sağlığına
kavuşamamıştı. Birkaç ay önce bir
televizyon programında dinlediği
Bahçelievler Medicana Hastanesi Kulak
Burun Boğaz Uzmanı Op. Dr. Volkan
Kahya ile tanışan Yılmaz, doktoruyla
yaptığı görüşme sonucunda yeniden
tedavi olma kararı aldı. Başarılı bir
operasyon süreci geçiren Yılmaz,
yeniden sağlığına kavuşmanın huzuru
ile Viyana’ya döndü.
İLKBAHAR 2014
7
“Gözlük mü?
Sanırım artık
ihtiyacım yok!”
Kısa kısa
TAV çalışanlarına seminer:
H3N2 ve güçlü bağışıklık
M
edicana International Ankara
Hastanesi, 21 Ocak 2014 Salı
günü Esenboğa Havalimanı'nda TAV
personeline ‘H3N2 ve Güçlü Bağışıklık’
isimli bir seminer düzenledi. Seminerde
Medicana International Ankara Hastanesi İç Hastalıklar ve Nefroloji Uzmanı
Prof. Dr. Cem Sungur ile Diyetisyen
Vuslat Bakay konuştu. Ayrıca etkinlik
kapsamında katılımcıların beden kitle
indeksi ölçüldü. Medicana International
Ankara Hastanesi İç Hastalıklar ve Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Cem Sungur,
H3N2 virüsünden korunmak için aşıdan
başka çare olmadığını, ama doğru beslenmenin genel itibariyle enfeksiyonlara
karşı vücut direncinin artırılmasında etkisi olduğunu söyledi. Sungur, sunumnda paylaştığı verilerle, grip salgınlarında
uluslararası hava trafik hacminin önemli
bir haberci olduğuna da işaret etti. Medicana International Ankara Hastanesi
Diyetisyeni Vuslat Bakay da, C vitamini
ve çinkonun yeterli alımının semptomları iyileştirdiğini ve soğuk algınlığı gibi
solunum yolu enfeksiyonlarının süresini
kısalttığını belirtti. Bakay ayrıca, stres ve
uyku bozukluğu yaşayanların hastalıklara daha kolay yakalandığına dikkat çekti
ve kahkaha atmanın, kişilerde endorfin
salgısını arttırdığını, soğuk algınlığı ve
öksürüğe karşı koruduğunu söyledi.
Medicana International İstanbul
Hastanesi doktorları Karadeniz FM’de
T
ürkiye’nin en çok dinlenilen
radyolarından 98.20 Karadeniz
FM’de sevilen radyo programcısı Müge
Barutçu’nun sunduğu ‘Müge’nin Oltası
programına Medicana International
İstanbul Hastanesi Uzmanları konuk
8
olmaya devam ediyor. ‘Müge’nin
Oltası programında, her hafta salı
günleri 13:00-14:00 saatleri arası,
dinleyiciler farklı sağlık konularıyla
ilgili bilinmeyenleri öğreniyor ve
uzmanlara canlı canlı sorularını iletiyor.
Bugüne kadar Kulak Burun Boğaz,
Kardiyoloji, Fizik Tedavi, Beyin, Sinir
Omurilik Cerrahi, Üroloji, Plastik,
Estetik ve Rekonstruktif Cerrahi,
Gastroenteroloji konularında uzman
doktorlarımızı ağırlayan programın
farklı konularda ve farklı uzmanlıklarla
yayınları devam edecek.
İLKBAHAR 2014
K
atarakt sebebi ile uzun zamandır
görme problemi yaşayan ünlü
tiyatro oyuncusu Yıldırım Göcek,
Bahçelievler Medicana Hastanesi
Göz Hastalıkları Kliniği’nde Op. Dr.
Nilay Kandemir ve Op. Dr. Özgür
Yaşar tarafından gerçekleştirilen
başarılı operasyonlarla yeniden sağlıklı
gözlere sahip olmanın sevincini yaşıyor.
Operasyon sonrasında sorunsuz bir
süreç geçiren Göcek’in, mizahi yönüyle
renk kattığı keyifli anları Bahçelievler
Medicana Ailesi gülümseyerek hatırlıyor.
El ele verelim,
kanseri yenelim
M
edicana International İstanbul
Hastanesi Kanser Merkezi, 4 Şubat
Dünya Kanser Günü'nde Beylikdüzü
Belediyesi’nin konuğu oldu. Kültür
merkezinde yapılan panelde, Onkoloji
Uzmanı Doç. Dr. Ali Osman Kaya, Genel
Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Muzaffer
Sarıyar, Nükleer Tıp Uzmanı Doç. Dr.
Meryem Kaya, Radyasyon Onkolojisi
Uzmanı Uzm. Dr. Öznur Aksakal konuk
oldu. Kanser nedir, nasıl tedavi edilir,
kanser tarama metotları, kanser cerrahisi,
kanser riskleri üzerine konuşuldu.
Yeni bir yıl
birlikte olsun!
M
edicana International İstanbul Hastanesi Hasta
Hizmetleri yeni yıla girerken tüm yatan hastaları
ziyaret ederek yeni yıl coşkusunu onlarla paylaştı. Hastaları
tek tek ziyaret ederek onlar için hazırlanan armağanlarını
takdim ederken, yeni senenin her şeyden önce sağlık, huzur
ve mutluluk dolu geçmesini temenni ettiler. Hastaların
yüzlerindeki ufak bir tebessümün bile ne kadar önemli
olduğunun farkında olan Hasta Hizmetleri çalışanları,
herkese sağlıklı bir yıl geçirmelerini diledi.
Uzman hemşire
yepyeni bir kitaba
daha katkıda bulundu
M
edicana International İstanbul Hastanesi Hemşirelik
Hizmetleri Direktörü Uzm.Hemşire Gülay Kaçar
başarılarına bir yenisini daha ekledi. Editörlüğünü Prof.Dr.
Zehra Durna'nın yaptığı ve Nobel Tıp Kitabevi tarafından yeni
yayınlanan ‘Kronik Hastalıklar ve Bakım’ adlı kitabın ‘Kronik
Böbrek Yetmezliği ve Bakım’ bölümü Hemşirelik Hizmetleri
Direktörümüz Uzm.Hem.Gülay Kaçar tarafından yazıldı.
Kaçar’ın daha önce bölüm yazarlığı/editörlüğünü yaptığı;
‘Hemodiyaliz Hemşireliği Uygulamaları’, ‘Hemşirelik Süreci
Uygulamaları Örnekleri’, ‘CTF Hemşirelik Bakım Protokolleri’,
‘Sağlık Kurumlarında İletişim’ adlı kitapları da bulunuyor.
Erol Evgin
Medicana Çamlıca
Hastanesi’nde
check-up yaptırdı
Y
ılların eskitemediği, Türk Pop müziğinin duayenlerinden
Erol Evgin, Medicana Çamlıca Hastanesi’nde kapsamlı
check-up yaptırdı. Ünlü sanatçı, kontrollerinin ardından
yaptığı açıklamada sağlığının çok iyi ve tüm değerlerinin
normal düzeyde olduğunu açıkladı. Ünlü sanatçı, Medicana
Çamlıca Hastanesi check-up Uzmanı Dr. Mehmet
Erdoğan’a ve tüm ekibe teşekkür ederek hastaneden
ayrıldı.
İLKBAHAR 2014
9
Medicana’dan
diş taraması
Ö
Kısa kısa
zel Medicana Konya Hastanesi
tarafından ‘Ağız ve Diş Sağlığı
Haftası’ dolayısıyla öğrenciler diş
taramasından geçirildi. Özel Medicana
Konya Hastanesi Diş Hekimi Zafer
Gölcü, Özel Türmak Eğitim Kurumları
bünyesinde eğitim gören toplam
150 öğrencinin ağız ve diş sağlığına
yönelik muayenelerini gerçekleştirdi.
Zafer Gölcü ağız, diş ve çene ile çevre
dokularındaki yapıları muayene ederek
tespit edilen hastalıklar ve problemleri
ailelerine ulaştırılmak üzere rapor etti.
Muayeneden sonra Gölcü, öğrencilere
diş fırçalamanın önemi, diş ipi
kullanmanın yararları ve dişlere zarar
veren gıdalar hakkında bilgi verdi.
Medicana Sinop
memur-sen ile
anlaşma imzaladı
M
edicana Samsun Hastanesi’nin kurumsal sağlık
anlaşmaları hız kesmeden devam ediyor.
Hazırlanan protokol; Medicana Hastanesi Genel
Müdürü Vahap Doğan ve Sinop Memur –Sen İl
Başkanı Ramazan Açıkgöz arasında imzalandı.Yapılan
protokol kapsamında bilgi veren Medicana Samsun
Hastanesi Genel Müdürü Vahap Doğan; Medicana
Samsun Hastanesi’nin açıldığı günden itibaren yapmış
olduğu kurumsal sağlık anlaşmalarına Sinop Memur
–Sen ve bağlı 10 sendikayı da katmış olmaktan onur
duyduğunu, kaliteli sağlık hizmetlerini uygun ekonomik
koşullarla Samsun ve bölge halkının hizmetine sunuyor
olmanın en önemli öncelikleri arasında yer aldığını
belirtti. Protokole göre; Medicana Samsun Hastanesi
ve Sinop
Memur –Sen
arasında; tüm
üyeler,üyelerin
bakmakla
yükümlü olduğu
birinci dereceden
aile bireylerinin
yararlanabileceği,
kapsamlı bir
sağlık hizmeti
anlaşması yapıldı.
10
Kadrajdan yaşam sergisi
Ö
zel Medicana Konya Hastanesi tarafından 10 Ocak Çalışan
Gazeteciler Günü dolayısıyla ‘Kadrajdan Yaşam’ fotoğraf
sergisi ve ‘Meslek Hastalıkları’ konulu sağlık semineri düzenlendi.
‘Kadrajdan Yaşam’ fotoğraf sergisinin açılışını, Konya Basın
Yayın Enformasyon İl Müdürü Tuncay Karabulut, Gazeteciler
Cemiyeti Başkanı Adem Alemdar, Medicana Sağlık Grubu
Kurumsal İletişim Direktörü Kurtuluş Okutan, Medicana Konya
Hastanesi İcra Kurulu Başkanı Lütfi Şimşek, Medicana Hastanesi
Genel Müdürü Belgin Danış gerçekleştirdi. Böyle bir sergiye ev
sahipliği yapmaktan dolayı memnuniyet duyduğunu ifade eden
Özel Medicana Hastanesi Genel Müdürü Belgin Danış, “Biz
basın emekçileriyle hastaneciliği bir anlamda aynı platformda
buluşturuyoruz. Sizler de gece gündüz demen çalışan bir mesleğin
mensuplarısınız. Bizler de öyle. Bu nedenle basın emekçileri ile
sağlıkçıların çok fazla ortak yanı olduğunu düşünüyoruz.” diye
konuştu. Sergide 8 basın kuruluşundan 34 gazetecinin fotoğrafları
yer aldı.
İLKBAHAR 2014
Medicana’dan İlkadım Kaymakamlığı
personeline ergonometri semineri
M
edicana Samsun Hastanesi tarafından İlkadım Kaymakamlığı personeline ‘Ergonometri’ semineri verildi. İlkadım Kaymakamı Ahmet Narinoğlu’nun
açılış konuşmasını yaptığı seminere
konuşmacı olarak Medicana Samsun
Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon
Bölümünden Uz. Dr. Hüseyin Turan katıldı. Seminerde; ergonominin ne olduğu,
iş yaşamındaki öneminden bahsedildi.
Slayt sunumu eşliğinde gerçekleştirilen
seminerde Uz. Dr. Hüseyin Turan; ergonominin amacının; kaza ve yaralanmaları
önlemek, yorgunluğu ve insan vücudunun aşırı kullanımını, işe devamsızlığı,
zaman kaybını, kaza ve rahatsızlıklara
bağlı tazminatları en alt düzeye indirmek,
verimliliği, kaliteyi, güvenliği, konforu
ve üretkenliği en üst düzeye çıkarmak
olduğuna değindi. İş yaşamında verimliliğin, işin yapıldığı ortamın özellikleriyle de
yakından ilgili olduğunu vurgulayan Uzm.
Dr. Hüseyin Turan; ergonomi eğitimi
sayesinde ofis içi duruş bozukluklarının ve
dolayısıyla bu türlü mesleki hastalıkların
önüne geçilebileceğinin altını çizdi.
‘Arabaşı Gecesi’ndeydik
A
Yenidoğan ev ziyareti
M
edicana Samsun Hastanesi, evlat sahibi olmanın
sevincini yaşayan ailelere ‘Yenidoğan Ev Ziyareti’
uygulamasını başlattı. Bu uygulama ile bebeğin ilk bir ay
içindeki tüm sağlık kontrolleri evde yapılıyor. Yeni doğan
döneminde bebeklerin sağlık kontrollerinin düzenli
yapılması ve enfeksiyon hastalıklarından korunması
büyük önem taşıyor. Bu dönemde bebeklerin
sağlıklarının korunması gelecekte de sağlıklı olmalarının
garantisi sayılıyor. Medicana Samsun Hastanesi
tarafından hazırlanan ‘Yeni Doğan Ev Ziyareti Programı’
bebeğin sağlığının korunması, ailenin rahatlatılması ve
zaman tasarrufu açısından önemli avantajlara sahip.
Yeni Doğan Ev Ziyareti ekibinin ziyaret ettiği aileler, bu
hizmetin bebek ve anne açısından çok önemli olduğunu
söylediler.
vrupa Bardaşlılar
Derneği tarafından 4
Ocak 2014’te düzenlenen
‘Arabaşı Gecesi’ne katılan
Vivamedicana, büyük
ilgiyle karşılandı. Konyalı
yurttaşlar ile bir araya gelen
Vivamedicana yöneticileri,
Türkiye’de özel hastaneciliğin öncülerinden olan Medicana
Sağlık Grubu’nun Anadolu’da atan kalbi Konya Medicana
Hastanesi hakkında bilgi sahibi oldular. Geceye katılan Bardaşlı
katılımcılar arasında düzenlenen çekiliş sonucunda üç kişi,
Medicana Konya Hastanesi’nden check-up hediyesi kazandı.
Vivamedicana Hollanda
Ulusal Sağlık Fuarı’na katıldı
V
ivamedicana,
her yıl ocak
ayında Hollanda’da
gerçekleşen ve
Hollanda’nın en büyük
fuarlarından biri olan
‘Ulusal Sağlık Fuarı’na
katılarak, Türkiye’deki sağlık turizmi çalışmalarının tanıtılmasına
katkıda bulundu. Medicana Sağlık Grubu, yurtdışında yaşayan
hastalara sunulan hizmet ve tedaviler hakkında bilgi sahibi olan
ziyaretçiler son derece memnun kaldılar.
Vivamedicana Utrecht Ulu Camii Mega Kermes’te büyük ilgi gördü
V
ivamedicana 25-29 Aralık tarihlerinde
Utrecht bölgesinde yer alan Utrecht Ulu
Camii’nde düzenlenen Mega Kermes’e katıldı.
Çok sayıda Türk ve Hollandalı katılımcının ziyaret ettiği kermeste, Vivamedicana standına ilgi
yoğun oldu. Medicana Konya Hastanesi Beyin
İLKBAHAR 2014
ve Sinir Cerrahı Dr. Mehmet Özerk Okutan
ziyaretçiler ile biraya gelerek sohbet etti ve
hasta olanların şikâyetleriyle ilgilendi. Katılımın
oldukça yüksek olduğu Mega Kermes’te, katılımcılar Vivamedicana’nın sunduğu üst düzey
sağlık hizmetleri hakkında bilgi sahibi oldular.
11
Bizden Haberler
MEDICANA’DA
YENİLİKLER BİT
Medicana Sağlık Grubu
yöneticileri, yeni yönetim
ofisinde bir arada.
Çalışma ofisleri modern ve ferah.
12
İLKBAHAR 2014
A
TMİYOR
2
Medicana
Sağlık
Grubu'nun
Koza
Plaza'daki
Danışma
Masası.
Avrupa Merkez Ofisi’ni geçen
yıl Hollanda Zaandam’da açan
Medicana Sağlık Grubu, Türkiye’deki
çalışma alanını ise, Çamlıca Merkez
Ofisi’nden Koza Plaza’ya taşıdı.
Yenilikler bunlarla da bitmiyor.
Çünkü ‘Medicana’nın önümüzdeki 5
yıllık projeksiyonu şimdiden hazır.
013 yılının verimlilik bazlı
büyüme rekorunu, zincir
hastaneler klasmanında
en yakın rakibine 40 puan
farkla kıran, Medicana Sağlık
Grubu, 2014 yılına da aynı hedef ve
istikrarla başladı.
Sektörün en tecrübeli ve nitelikli
kadrolarını istihdam eden grubumuz, geniş çalışma alanını Çamlıca
merkez ofislerinden Koza Plaza’ya
taşıyarak bir büyük adım daha attı.
Verimli ve kompakt bir ofis alanında
tüm detaylar düşünülerek yapılan
mimari düzenlemeler, 2014 yılına da
şüphesiz daha başarılı bir Medicana
olarak yansıyacak. Çift toplantı salonuna sahip
merkezimiz dünyanın her bölgesine telekonferans
yapabilecek teknoloji ile donatıldı.
Direktörlerimizin, grup müdürlerimizin ve uzmanlarımızın ayrı ayrı çalışma ofislerine sahip
olduğu merkezimizin her ofisinde iletişim ve
konfor, yoğun çalışma temposuna ayak uyduracak şekilde planlandı.
Sektörün daha önceki aylarda duyurularımızla
haberdar olduğu gibi, Avrupa Merkez Ofisimiz
Hollanda Zaandam’da 30 Kasım 2013 tarihi ile
açılmış ve Avrupa’daki büyük bir eksikliği kapatmıştı. Şimdi mart ayı içerisinde Ortadoğu ve
Kuzey Afrika ofislerimizin merkezi durumunda
bulunacak, Middle East Viva Medicana Irak’ta
açılıyor. Çok yakın zamanda bu gelişme ile ilgili
haber ve fotoğrafları da iletişim bölümümüz sizlerle paylaşacak. Önümüzdeki 5 yıl boyunca tüm
büyüme ve yatırım planlamalarını yapmış, insan
kaynağı ve organizasyonunun niteliğine güvenen
Medicana Sağlık Grubu, sektörün öncü ve lider
sağlık grubu olma hedefine çok kısa zamanda
ulaşacaktır. Tüm bu başarılı ve gurur duyduğumuz haberler vesilesiyle merkez kadrolarımızda
bulunan tüm çalışma arkadaşlarıma yeni çalışma
ortamlarının hayırlı ve uğurlu olmasını temenni
ederim.
İLKBAHAR 2014
Reha Özkaya
Medicana Sağlık Grubu
Genel Koordinatör
CEO
13
Aort a
yüzün
Kalp ve Damar
Aort anevrizmaları sinsi seyreder. Ya hiç bir
şikayete neden olmaz ya da ileri dönemlerinde
yol açtıkları şikayetler insanlarda çok sık
görülen şikayetler olduğundan pek doktor
kontrolünden geçme ihtiyacı oluşturmazlar.
14
İLKBAHAR 2014
t anevrizmaları
Her yıl 5 bin kişi
ünden hayatını kaybediyor
55 yaş üzerindeki erkeklerin en az bir kez aort anevrizması kontrolünden
geçmesinde yarar var. Aort çaplarında az da olsa genişleme olanların altı ayda
veya yılda bir takip edilmeleri gerekiyor. Medicana International Ankara
Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Neyyir Tuncay Eren,
aort anevrizmaları hakkında bilgiler verdi.
A
nevrizma nedir?
Aort damarı kalbimizin attığı bütün temiz kanı
vücudumuza dağıtan en büyük ana atardamardır.
Çeşitli nedenlerle bu damarda ortaya çıkan lokalize
genişlemelere anevrizma denir. Bir genişlemenin anevrizma ismini alması için damarın bilinen çapının en az yarısı kadar artmış olması gerekir. Aort damarı genellikle 4 kısımda incelenir.
Yapılan çalışmalar, damarlarımızın yaşamın erken yıllarından
itibaren yıpranmaya başladığını gösteriyor. Çocukluk çağlarında bile atardamarlarda yağ ve kalsiyumun birikmeye başlar.
Bu nedenle damar sağlığımıza çok dikkat etmemiz gerekiyor.
Damarlardaki bu genişlemenin nedenleri nedir?
Yıllar içinde damar duvarlarında
halk arasında kireçlenme diye bilinen gelişmeler olur. Kalsiyum,
kolesterol ve diğer bazı materyaller
damar duvarında birikerek damar
elastikiyetini azaltırlar. Böylece
kan basıncının yükselmesi ile aort
duvarında ortaya çıkan ilerleyici
basınç artışı damarda genişlemelere
neden olur. ‘Aort anevrizması’ denilen bu lokalize genişlemeler bugün
özellikle endüstriyel toplumlarda
ciddi bir sağlık sorunu oluşturuyor.
İstatistiklere göre 45-55 yaş arasındaki her 100 erkekten yaklaşık
ikisinde aort anevrizması mevcut.
PROF. DR. NEYYİR TUNCAY EREN
70 yaş üstü erkeklerde ise bu oran
Çıkan Aorta
Arkus (Yatay)
Aorta
İnen Aorta
(Göğüs Bölümü)
Diyafram
Böbrek Damarları
Karın Bölgesi
Aortu
Aortun Bölümleri
İLKBAHAR 2014
Bacaklara Giden
Damarlar
15
Kalp ve Damar
yüzde 10, yani 70 yaş üstündeki her 10 erkekten
birisinde anevrizma mevcut. Kadınlarda ise erkeklere göre çok daha az rastlanır.
Belirtileri neler?
Anevrizmaların ilginç tarafı genellikle uzun süre
hiçbir rahatsızlığa sebep olmamalarıdır. Karın
bölgesinde yerleşmiş olanlar belirli bir büyüklüğe geldikten sonra bazen mide ağrısı, hazımsızlık, sırt ağrısı, bel ağrısı, tuvalet alışkanlıklarının
bozulması gibi hastalığa özgü olmayan belirtiler
ortaya çıkabilir. Göğüs bölümünde yerleşmiş
olanlar ise sırt ağrısına, seste kısıklık, çatallaşmaya veya yutma problemlerine neden olabilir.
Ancak bu belirtiler hem anevrizma belli bir büyüklüğe geldikten sonra ortaya çıkmaya başlar,
hem de birçok kişide olabilen belirtilerdir.
En korkulan taraf yırtılmalardır
Anevrizmaların en korkulan tarafı yırtılmalarıdır. Aort anevrizmalarında yırtılma iki şekilde
16
olur. Bir grup yırtılma içeri doğru olur. Yani
damarın dış bütünlüğü bozulmamakla birlikte,
en iç tabakada oluşan bir yırtık nedeniyle kan
damar duvarının içine girer. Şiddetli bir ağrı ile
başlayan bu duruma ‘diseksiyon’ diyoruz. Diseksiyon, aortun kalbe yakın olan bölümlerinde
olmuşsa çok büyük tehlikelere neden olur. Bu
hastaları tespit ettiğimiz anda gece gündüz demeden acil olarak ameliyata alırız. Acil olarak
ameliyata alınmayan hastaların neredeyse yüzde
80’i bir-iki gün içinde hayatını kaybeder. Diğer
bir yırtılma ise gerçek yırtılmadır. Anevrizma
nedeniyle genişlemiş damar duvarı iyice zayıflamış yerlerinden dışarı doğru yırtılabilir. Anevrizması yırtılan kişilerin büyük bir kısmı ne yazık
ki hastanelere ulaşsa bile hayatını kaybediyor.
Türkiye'de her yıl yaklaşık 4 binden fazla kişinin
bu nedenle öldüğü düşünülüyor.
Aort anevrizmalarının büyük bir kısmı (yüzde
70’i) karın bölgesindeki aortada yerleşir. Genel-
İLKBAHAR 2014
likle de belirgin bir şikayete neden olmazlar. Bu
nedenle de çoğunlukla tesadüfen tespit edilirler.
Daha şansız hastalar ancak yırtıldığı zaman
anevrizmaları olduğunu öğrenirler ki bu çok geç
bir bilgidir. Ancak bu belirtiler çok az hastada
olur ve olduğunda da çoğunlukla başka birçok
hastalığa atfedilebilir. Bu nedenle uyanık olmak
hayat kurtarıcıdır. Genişleyen aortun dejenere
olmuş duvarlarında çoğunukla pıhtılar oluşur.
Bazı hastalar bu pıhtılardan kopan parçaların
bacak damarlarını tıkamasıyla ortaya çıkan gürültülü tablo ile karşılaşır.
Risk faktörleri nelerdir?
Risk faktörlerini şöyle sıralayabiliriz;
1. Sigara kullanımı
2. Aile hikayesi: Ailede bilinen aort anevrizması
olgularının varlığı
3. Yüksek tansiyon
4. Erkek cinsiyet
5. Yüksek kolesterol-trigliserid düzeyi
6. Damar sertliği gelişimi
7. Kronik tıkayıcı akciğer hastalığının varlığı
8. Bazı genetik koşulların varlığı
Anevrizma oluşumunda genetik faktörlerle
ortaya çıkanları ayrı değerlendirmek gerekir.
Özellikle vücudun hücreleri bir arada tutmakla
görevli bağ dokusunun oluşumunu bozan bazı
hastalıklarda anevrizma görülme sıklığı çok
yüksektir. Bu hastalıkların başında çok bilinen
‘marfan sendromu’ gelir. Marfan sendromunda
bağ dokusunun en önemli yapı taşlarından birisi
olan fibrilin1 proteininde sorun vardır. Bu da
bağ dokusunda fibrilin 1 proteinini ne kadar ve
nasıl yapılması gerektiğini söyleyen gende bir bozukluk vardır ve bu nedenle dokular lüzumundan fazla elastiktir. Yapılan çalışmalar ortalama
her 5 bin kişiden birinin marfan sendromu olduğunu gösteriyor. Bu hesapla Türkiye'de 15 bin civarında marfan sendromlu hasta olduğu tahmin
edilebilir. Bağ dokusu vücudumuzda her yerde
olduğu için marfan sendromu kalp, kalp kapakları, damarlar, iskelet sistemi, göz gibi organları
yaygın olarak etkiler. Bu nedenle marfan sendromlular genellikle uzun boylu, uzun parmaklı,
esnek eklemli bazen kalın camlı gözlükler kullanmayı gerektiren görme problemleri olan kişilerdir. Marfan sendromunda aort anevrizması
genellikle çok daha erken yaşlarda gelişir. Kalp
kapağı problemleri sıklıkla bu genişlemeye eşlik
eder. Diseksiyon veya yırtılma olayı da aterosklerotik anevrizmalara göre daha genç yaşta ve daha
sık görülür. Bunun için marfan sendromlu hastalarda ortaya çıkan anevrizmalarda müdahelede
biraz daha erken davranırız. Marfan sendromlu
insanların çocuklarında da sıklıkla marfan sendromu görülebilir. Bu nedenle fiziksel özellikleri
yukarıdaki tanımlara uyan veya ailelerinde anevrizmadan erken yaşlarda ölüm hikayesi olanların
çocuk sahibi olmadan önce böyle bir hastalıkları
olup olmadığını araştırmalarında yarar var.
Tedavisi nasıl yapılıyor?
Genellikle karın bölgesindeki ortun çapı 2- 2.5
cm arasındadır. Bunun 5-5.5 cm’e ulaşması ile
yırtılma riski artar. Bu nedenle bu çapa gelmiş aortlara müdahele edilmelidir. Eskiden bu
müdahaleleri daima açık ameliyatlar tarzında
yapıyorduk. Yani
karın bölgesi açılıp,
Sessiz
anevrizmaya ulaşıseyirlerinden
lıp, genişlemiş olan
dolayı
damar çıkarılarak
anevrizmaların yerine uygun çap ve
özellikte suni damar
yırtılmaları
yerleştirilirdi. Son10
nedeniyle
yılda anevrizma ameölümler olur.
liyatları da gelişen
teknolojiden nasibini
Hastaların
çok büyük bir aldı. Bu tür müdaönemli bir
kısmının yırtılma halelerin
kısmını artık karın
ile birlikte
bölgesini açmadan
yapıyoruz. Hatta
hastaneye
çoğunlukla
işlem sıgidecek kadar
rasında hasta uyanık
vakti olmaz.
oluyor. Belden yaptığımız bir uyuşturma
ile kasık bölgesinden küçük kesilerle anevrizmanın içine ‘stentli greft’ dediğimiz bir suni damarı
yerleştiriyoruz. Yaklaşık bir saat süren bu işlemden sonra genellikle hasta ertesi gün taburcu oluyor ve çok hızlı bir şekilde normal yaşantısına
dönüyor. Bu tekniği maalesef bütün anevrizma
olgularında uygulayamıyoruz. Özellikle böbrek
damarlarına çok yakın yerleşen anevrizmalarda
ve bazı şekil bozukluklarında açık ameliyatları
uyguluyoruz.
Aort damarının kalbe yakın bölümünde, kafa
ve kol damarlarının çıktığı bölgede ve göğüs
bölgesinde de anevrizmalar gelişebilir. Bazen bu
bölgelerden birden fazlasında anevrizma gelişebilir. Karın bölgesinde anevrizması olan hastaların
yüzde 18-20’sinde göğüs bölgesinde de anevrizma görülürken, göğüs bölgesinde anevrizması
olan hastaların yaklaşık yüzde 70’inde karın
bölgesinde de anevrizma görülebilir. Aort anevrizması gibi hayatı tehdit eden bir hastalığın aslında teşhis edilmesi son derece kolaydır. Ben 50
yaş üzerindeki herkesin önce bir defa taramadan
geçmesini öneriyorum. Ultrasonla birkaç dakika
içinde aort çapları ölçülebilir. Eğer aort çapı 4 cm
ve üzerinde ise bu kişileri mutlaka diğer riskler
yönünden incelemek ve takibe almak gerekir.
İLKBAHAR 2014
Abdominal
Aort Anevrizması
(A.A.A.)
Aort anevrizmalarının
büyük bir kısmı (yüzde
70'i) karın bölgesindeki
aortada yerleşir
(Abdominal Aort
Anevrizması )
Açılmış Anevrizma
Kesesi
Yapay Damar
Açık Cerrahi Onarım
17
Göz Hastalıkları
DİYABETİK RETİNOPATİYE DİKKAT
ŞEKER HASTALI
GÖZÜNÜZDEN
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de en sık rastlanılan hastalıklar
arasına giren şeker hastalığı yani diyabet, ne yazık ki başka pek
çok ciddi hastalığa da davetiye çıkarıyor. Diyabetin uzun dönem
hasarlarından biri olan diyabetik retinopati tedavi edilmezse körlüğe
bile yol açabiliyor. Medicana Avcılar Hastanesi Göz Hastalıkları
Bölümü’nden Uzman Dr. Nigar Hüse, bu tehlikeli hastalığın
nedenlerini, tedavisini ve dikkat edilmesi gerekenleri anlattı.
Diyabetik retinopati, Tip 1 insüline
bağlı diyabetiklerde yüzde 40 ve
Tip 2 insülin bağımlı olmayanlarda
yüzde 20 oranında görülür.
18
İLKBAHAR 2014
LIĞI
N ETMESİN!
Ş
eker hastalığı gözü nasıl etkiler?
Diyabetik retinopati, şeker hastalığına
bağlı olarak gözün arka bölümünde ışığa
hassas bir doku olan retina tabakasının
(ağ tabaka) damarlarının etkilenmesi ile ortaya
çıkan ve körlüğe sebebiyet veren bir durum olup,
diyabetin tedavi edilebilir bir komplikasyonudur. Diyabetik retinopati, Tip 1 insüline bağlı
diyabetiklerde yüzde 40 ve Tip 2 insülin bağımlı
olmayanlarda yüzde 20 oranında görülür. Ge-
UZMAN DR. NİGAR HÜSE
nelde iki göz de etkilenir. Hastalığın başlangıcında hastanın hiç şikayeti olmayabilir, bulgular
zamanla ortaya çıkar. Bu oran hastalığın süresi
ile artış gösterebilir.
Diyabetik retinopatide risk faktörleri neler?
• Diyabetin süresi: 20 yılın sonunda Tip 1 diyabetin yaklaşık tamamı ve Tip 2 diyabet hastalarının da yüzde 60’dan fazlasında DR gelişir.
• Düzenli metabolik kontrol: Diyabet komplikasyonlarının kötü metabolik kontrol ile ilgili
olduğu konusunda giderek artan inanış, kan glukoz seviyesinin normalleştirilmesi yolunda daha
agresif çaba gösterilmesine yol açmıştır.
• Hamilelik: DR gelişimini hızlandırır.
• Hipertansiyon
• Böbrek hastalıkları
• Sigara içimi, hipelipidemi, anemi ve şişmanlık.
Diyabetik retinopatinin evreleri nelerdir?
• Basit arkaplan diyabetik retinopati: Ağ tabaka
damarlarının tıkanması ve duvarlarının bozulması ile küçük damar genişlemeleri, kan damarlarının retinaya sızması ile küçük retina içi
kanamalar, sarı birikintiler görülür. Retinanın
makula adı verilen en hassas bölgesi etkilenmedikçe görme yakınması olmaz. Klinik önem
taşıyan maküler ödemin bulunmadığı basit
arkaplan diyabetik retinopatili gözlerde lazer
tedavisi yapılması gerekmez. Bununla birlikte
periyodik olarak her sene tetkik edilmesi ve hipertansiyon, anemi veya böbrek yetmezliği gibi
eşlik eden faktörlerin mümkün olduğunca düzeltilmesi gerekir.
• Makulopati: Zamanla makula bölgesi damarları etkilenince, bu bölgedeki damarların
zedelenmesi ile, beslenme bozukluğu, sıvı sızması (ödem) ve bu bölgeye yerleşen kanama ve
eksudalar görmeyi etkiler. Hasta bulanık ve az
görmeden yakınmaya başlar.
• Preproliferatif diyabetik retinopati: Basit arkaplan diabetik bulguların şiddetlenmesi ile karakterizedir. Bu hastaların önemli bir kısmının ileride
İLKBAHAR 2014
19
Göz Hastalıkları
Diyabetik retinopati,
diyabetin uzun dönem
organ hasarlarındandır.
proliferatif diyabetik retinopati geliştirebileceklerinden ötürü dikkatle izlenmeleri gerekir.
• Proliferatif diyabetik retinopati: Bu grup diyabetik nüfusun yaklaşık yüzde 5-10’unu etkiler.
Beslenme bozukluğuna cevap olarak retina bazı
sinyaller ve kimyasal maddeler oluşturur ve istenmeyen yerlerde yeni damarlar gelişir. Bu yeni
damarlar göz içine yoğun kanamaya, etraflarında
gelişen ve gözün içini dolduran yumurta akı kıvamındaki jele doğru uzanan bantların yaptığı
çekinti ile retinanın yerinden kabarmasına, göz
tansiyonunun yükselmesine sebebiyet verir. Bu
gelişmeler ise körlükle sonuçlanır.
Diyabetli hastalarda göz muayenesi ne zaman
ve hangi sıklıkla yapılır?
Diyabetik retinopati, diyabetin uzun dönem
organ hasarlarındandır. Göz dibinde ilk lezyonlar diyabet başlangıcından yaklaşık 5 yıl sonra
görülmeye başlar. Ancak Tip 2 diyabet sinsi başlangıçlı olduğundan hastada diyabet başlangıcı
tanı konmasından yıllar öncesidir. Bu nedenle
Tip 2 diyabetli hastalarda tanı konduğunda ilk
göz muayenesinin yapılması gerekir. Tip 1 diyabetlilerde genel olarak, 10 yaşın üstündekilerde
tanı konduğundan itibaren ilk 5 yıl içerisinde ilk
göz muayenesinin yapılması önerilir. Erken safhada yakalanan hastaların tedavileri mümkün.
Bu sebeple hastaların hiçbir şikayeti olmasa da
yılda 1 kez retina muayenesi olmaları gerekir.
Buluğ çağı, gebelik, katarakt ameliyatı, insüline
yeni geçiş gibi dönemlerde muayene sıklaştırılmalı. Diyabetin sıkı kontrolü, gerektiğinde insüline geçiş, kan lipid ve kolesterolünün ve diğer
dahili problemlerin kontrol altına alınması,
sigarayı bırakmak hastalığın ilerlemesini yavaşlatır, ancak durdurmaz. Bu sebeple kan şeker
düzeyleri çok iyi kontrol edilse bile, retina muayeneleri ihmal edilmemeli. Şeker hastalarında
20
kan şekerinin hızlı değişiklikleri ile geçici görme
bulanıklıkları da gelişebilir. Katarakt oluşumu
da normal topluma göre daha sık görülür.
Nasıl bir tedavi uygulanır?
Öncelikle hastalar hiperglisemi, hipertansiyon,
hiperlipidemi, obezite ve sigara kullanımı gibi
kesin ve muhtemel risk faktörlerinin azaltılması
ile diyabetin ortaya çıkmasının engellenebildiği
ve ilerleyişinin yavaşlatıldığı ile ilgili eğitilmeliler. Hastanın yakınması olmadan göz hekimine
başvurması çok önemli. Erken evrede lazer ışık
koagülasyonu ile tedavi edilen hastaların yüzde
80-90 civarındaki bir grubunda körlüğü engellemek mümkün olabiliyor. Tedavinin etkinliği ve
yöntemleri yaklaşık 40 yıllık çalışmalarla ortaya
konuldu. Tedavi için gözün üzerine bir kontakt
lens yerleştirilir. Lazer ışığı bu lens vasıtası ile
tedavi edilecek bölgelere ulaştırılarak yanıklar
oluşturur. İşlem getolore edilebilir,
Erken evrede nelde
ancak bazı durumlarda
lazer ışık
ağrı duyulabilir. Lazer
koagülasyonu tedavisinin amacı,
ile tedavi edilen görmeyi hastanın
başvurduğu düzeyde
hastaların
tutmaya çalışmaktır.
yüzde 80-90 Ancak işlemden sonra
civarındaki
bir miktar görme
bir grubunda azalması olabilirse
de, ileride görülecek
körlüğü
daha şiddetli görme
engellemek
azlığının engellenmesi
mümkün
açısından bu kabul
edilebilir. İşlemden
olabiliyor.
hemen sonra görme
yakınmaları artabilir. Ancak bir süre sonra eski
düzeye döner. Lazer tedavisi tıkanmış olan damarları açamaz. Sadece sızıntı (ödem) bölgelerine ve yeni gelişen damarlara etki edebilir.
Lazerin başarısı, hastanın erken başvurusu ile
doğru orantılı.
Son yıllarda lazer tedavisine rağmen ilerleme
olduğunda, neovasküler glokom varlığında, lazere engel kanama varsa ve cerrahi öncesi ayrıca
makula ödeminin tedavisinde lazer tedavisine
yanıt vermeyen olgularda göz içi enjeksiyon uygulamaları yapılabiliyor. Bu tedavi yönteminde
göz içerisine küçük bir iğne ile ile özel ilaçlar
enjekte ediliyor. İşlem çok kısa sürüyor ve genellikle hasta hafif bir iğnelenme hissediyor, işlem
sonrası evine gidebiliyor. Tedavi için geç kalmış
ve bazen lazer tedavisine rağmen ilerleme gösteren hastalarda gözün içine 1 mm’den ince özel
aletlerle girilerek vitrektomi dediğimiz cerrahi
bir uygulama yapılıyor.
İLKBAHAR 2014
Hasta hikayeleri
DÜNYA, TÜRK
ROBOTUNUN PEŞİNDE
B
öbrekteki taşları ‘robotik fleksibil üreterorenoskopi’ yöntemi ve lazer tekniğiyle
kesmeden veya delmeden tedavi imkanı
sağlayan Türk robotu İbn-i Sina (Avicenna),
dünyayı kendine hayran bırakıyor.
Paris Üniversitesi Tenon Hastanesi'nden Prof.
Dr. Olivier Traxer, 22 Ocak 2014 tarihinde
Medicana International Ankara Hastanesi'nde
İbn-i Sina ile gerçekleştirilen kurs ve ameliyatlara katıldı. Traxer, ‘fleksibil üreterorenoskopi’
konusunda dünyada en önde gelen isim olarak
gösteriliyor. Türk robotuna hayran kalan Traxer, ameliyatın ardından “İşte gelecek bu” diye
konuştu. Fransız hekim, Paris Üniversitesi’ne
davet ettiği ekiple robotun Tenon Hastanesi'ne
kurulması konusunda ön görüşme de yaptı.
Geçtiğimiz aylarda Ankara'ya gelerek Türk robotunu kullanan ünlü Alman Profesör Rassweiler de cihaza hayran kalmıştı.
Avrupa Üroloji Kongresi'nde
tanıtılacak
Robotu geliştiren ekibin başında yer alan
Medicana International Ankara Hastanesi
Üroloji Profesörü Remzi Sağlam, robotu kul-
lanmak için ABD'den Norveç'e, İngiltere'den
Romanya ve İran'a kadar çok sayıda hekimin
sırada olduğunu kaydetti. Sağlam, 13 Nisan
2014 tarihinde yaklaşık 12 bin kişinin katılımıyla Stockholm’de yapılacak Avrupa Üroloji
Kongresi'nde Türk robotu ile İsveçli bir hastayı
tedavi edecek. Sağlam, robot hakkında şu bilgileri verdi:
“Türk robotu İbn-i Sina (Avicenna) kullanarak yapılan 'robotik lazer ile fleksibil üreterorenoskopi' yöntemi böbrek taşlarının, hastanın
idrar yollarından girilerek, kesmeden ve delmeden tedavisine imkân sağlıyor. Fleksibil, yani
ucuna kumanda edilebilme özelliği nedeniyle
böbreğin bütün boşluklarına ulaşılabildiği için
diğer tedavi yöntemleriyle ulaşılamayan taşlar
da tedavi edilebiliyor. Doktor, robotu oturarak, daha ergonomik şartlarda kullandığı için
yorulmadan, konsantrasyonu kaybolmadan
hastanın taşını Robotik lazer ile çok hassas
bir şekilde toz haline getirebiliyor. Bu şekilde
ortaya çıkan taş tozlarının dökülme problemi
olmuyor, taşların çoğu daha tedavi sırasında
idrara karışıp atılıyor. Ameliyat sonrasında ağrı
olmuyor".
İLKBAHAR 2014
21
Radyoloji
Her yıl diyabete bağlı 41 bin
uzuv kesilmesi yapılıyor. Bu
hastaların yüzde 50'sinde
1-5 yıl içinde karşı tarafa da
aynı işlem gerekiyor. Ve bu
hastaların yüzde 35-50’si üç yıl
içerisinde hayatını kaybediyor.
DİYABETİK A
ŞEKER HASTALARINI BEKLEYEN TEHLİKE:
Ülkemizde yaklaşık 3 milyon diyabet hastası var ve bunların yarısında uzuv
kayıplarına yol açabilen diyabetik ayak sendromu görülüyor. Medicana
Çamlıca Hastanesi Girişimsel Radyoloji Bölümü’nden Dr. Işıl Yıldız,
diyabetik ayak hastalığının belirtileri, nedenleri, tedavi yöntemleri ve
önleyici tedbirler hakkında bilgi verdi.
22
İLKBAHAR 2014
D
iyabetik ayak nedir?
Diyabetik ayak, şeker hastalığı yani
diyabetin bir sonucu olarak, kontrol
edilemeyen yüksek kan şekeri düzeyinin uzun dönemde neden olduğu ayak sorunlarının genel adıdır.
Nasıl teşhis edilir, belirtileri nelerdir?
- Ayakta ya da ayak bileğinde kırmızılık, şişlik
veya ısı artışı,
- İstirahat sırasında veya
Önleyici
yürürken ayakta ağrı,
tedbirler
- Açık yara, kesik, su
nelerdir?
toplanması, deride so· Şeker seviyesi
yulma, iltihaplanma
kontrolde olmalı
veya iyileşmeyen yara,
. Sigara içilmemeli
- Tırnak batması, tırna· Diyete uyulmalı
ğın boynuz gibi kalın· Çorap ve
laşıp şekil bozukluğu
ayakkabının kontrolü
göstermesi,
yapılmalı
- Deride kızarıklık,
· Çoraplar sık
kalınlaşma ve nasırlar,
değiştirilmeli
nasır ortasında küçük
· Evde bile çıplak
yuvarlak yara (kuş gözü
ayakla dolaşmamalı
gibi),
· Dinlenirken
- Deride kuruluk, çatbacaklar yükseğe
laklar, yırtılmalar.
kaldırılmalı
Altta yatan nedenleri
· Ayak ısıtmak için
araştırmak amacıyla,
soba veya kalorifer,
sinir hasarını tespit
etmek için EMG, da- sıcak su torbaları gibi
bir ısıtıcı kesinlikle
marlardaki darlık ve
kullanmamalıdır.
tıkanıklıkları tespit
K AYAK!
etmek için Doppler US, MRA veya anjiyografi
yapılmalıdır.
Diyabet hastalarının yüzde kaçında görülür?
Şeker hastalarının yüzde 50’sinde diyabetik ayak
gelişiyor. Türkiye’de yaklaşık 3 milyon diyabet
hastası var. Her yıl diyabete bağlı 41 bin uzuv
kesilmesi yapılıyor. Bu hastaların yüzde 50 sinde
1-5 yıl içinde karşı tarafa da aynı işlem gerekiyor.
Ve bu hastaların yüzde 35-50’si üç yıl içerisinde
hayatını kaybediyor.
Yol açan nedenler nelerdir?
Temelde altta yatan iki sorun vardır: Damar yapısının ve periferik sinirlerin duyu alma yeteneklerinin bozulması. Diyabetik ayak hastaları sinir
hasarı nedeniyle ayaklarında ağrı hissedemedikleri için baskıyı veya yaralanmayı hissedemezler.
Damar tıkanıklığı şeker hastalarında oldukça sık
görülür, hem yara açılmasına hem de açılan yaranın iyileşmemesine neden olur.
Nasıl tedavi edilir?
Diyabetik ayak tedavisi birçok değişik branşı ilgilendirir. Ayaktaki problemin damar kaynaklı
olup olmadığını anlamak ve gerekirse tedavisi
için girişimsel radyoloji ve kalp damar cerrahisi,
yara değerlendirmesi gerekirse ameliyat için için
ortopedi ve plastik cerrahi, sinirlerle ilgili sorun
olup olmadığının araştırılması varsa tedavisi
için nöroloji, kan şekeri düzeyinin düzenlenmesi
ve takibi için dahiliye ve endokrinoloji, ayakta
enfeksiyon varsa enfeksiyonun doğru tedavisi
için enfeksiyon hastalıklarının değerlendirmesi
gerekir.
Hastalık nükseder mi?
Diyabetik ayak nüksedebilir. Kan şekeri düzeyi
kontrol altına alınmış, tıkalı
damarları
açılmış
ve yara
oluşmaması için
gerekli
korunma
yöntemlerini uygulayanlarda
nüks çok
daha düşüktür.
DR. IŞIL YILDIZ
İLKBAHAR 2014
23
Genel Cerrahi
MEME KANSERİ
mamografi hayat k
Her kadının korkulu rüyası meme kanseri. “Memedeki
lezyonların erken saptanması için kadınların memelerini elle
muayene etmeleri ve 40 yaşın üstündeki kadınların
yılda en az bir kez mamografi ya da doktor muayenesi
yaptırmaları gerekir” diyen Medicana Bahçelievler
Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Hasan
Taşçı meme kanserine ilişkin sorularımızı yanıtladı.
M
eme kanserinin nedeni nedir?
Meme kanserinin
nedeni tam olarak bilinmiyor fakat kalıtım en önemli etmenlerden birisi. Kalıtımdan başka;
beslenme şekli, sosyo-ekonomik
PROF. DR. HASAN TAŞÇI
durum, regl durumu, doğumlar,
doğum kontrol hapları gibi birçok faktörden de
bahsedilebilir. Meme kanserinde erken tanı yaşamı etkileyen en önemli faktörlerden biri. Erken
tanı sayesinde günümüzde meme kanserinden
kaynaklı ölümler yarı yarıya inmiş durumda.
Memenin korunması ve daha kaliteli yaşama
olanak sağlaması, erken tanıyı daha da önemli
hale getiriyor.
Meme kanseri en çok kimlerde görülür?
Meme kanseri kadınlarda erkeklere oranla çok
daha fazla görülür. Genel olarak sadece kadınlarda görüldüğüne inanılsa da (çok nadir de
olsa) erkeklerde de görülebilir. Günümüzde her
10 kadının birinde meme kanseri görülüyor. Kadınlarda en yüksek risk grupları;
*Yaşın ileri olması (45-55 en sık görülen yaş aralığıdır. Yaş ilerledikçe görülme sıklığı artar),
* Annede 50 yaş altında meme kanseri görülmesi
Mamografik tarama programları
yaygınlaştıkça saptanan ele gelmeyen erken
evre meme kanseri sayısı da giderek artıyor.
24
veya annenin her iki memesinde de meme kanseri olması,
*Gebelik ve emzirme meme kanserine karşı koruyucudur. Hamilelik olmaksızın sürekli regl
dönemlerindeki hormonal değişikliklere maruz
kalmak meme kanseri riskini arttırır; örneğin
hiç doğum yapmamış olmak veya ilk doğumunu 35 yaşın üstünde yapmak gibi. 20 yaş
altında doğum yapanlarda meme kanseri daha
az görülür,
* İlk adetin 12 yaş altında görülmesi, geç menopoza girmek (55 yaş üstü) aynı şekilde meme
kanseri riskini arttırır.
*Menopoz sonrası dönemde gelişen şişmanlık,
*Yumurtalık ya da rahim kanseri olanlar,
* Beslenmede doymamış yağların aşırı kullanımı.
- Meme kanserinin belirtileri nelerdir?
* Memede ele gelen kitle, şişlik,
* Meme derisinde çöküntü,
* Meme derisinin portakal kabuğu görünümünü
alması,
* Meme derisinde veya meme başında egzamaya
benzeyen iyileşmeyen yaralar,
* Meme başından kanlı akıntı gelmesi,
* Meme başının içeriye doğru çökmesi,
* Memenin boyutlarında küçülme ya da büzülme,
* Meme uçlarının içe, dışa veya yukarıya doğru
kıvrılması,
* Koltuk altında ele gelen şişlik.
İLKBAHAR 2014
RİNDE
t kurtarır!
- Hastalar kendi kendilerini
muayene edebilirler mi?
Memedeki lezyonların saptanmasında kadınların
kendi memelerini muayene
edebilmeleri çok önemli.
Meme kanserinin erken bir
dönemde teşhis edilmesini
sağlar ve dolayısıyla tedavide başarı şansı artar. 20
yaşından büyük kadınlar
her ay kendileri meme kontrollerini yapmalıdırlar. En
uygun zaman adet bitiminden
sonraki ikinci ve üçüncü günlerdir. Bu dönemlerde memelerde
şişme ve hassasiyet çok daha düşüktür. Menopoza girmiş kadınlar ise muayene için her ayın ilk günü gibi bir günü
seçebilirler. Banyo sonrası ayna karşısında
yapılan muayenede simetri bozuklukları da
anlaşılabilir. 40 yaşın üstündeki kadınların yılda
en az bir kez mamografi ve doktor muayenesi ile
kontrol yaptırmaları gerekir.
- Meme hastalıklarında en uygun tedavi yöntemi nedir?
Seçilm ancak hastalığa doğru ve kesin bir tanı
koyulması ile mümkün. Memede bir lezyon tespit edildiği zaman her şeyden önce bu lezyonun
tabiatının kesin bir şekilde anlaşılması gerekir.
Yapılan çalışmalarda en büyük görev hastayı ilk
muayene eden hekime düşüyor. Kesin tanıya
kadar memede saptanan her lezyonun kanser
olabileceği olasılığı akıldan çıkarılmamalı.
Meme kanserinin erken evrede saptanması
büyük ölçüde mamografik tarama ile mümkün.
Tarama programları yaygınlaştıkça saptanan ele
gelmeyen erken evre meme kanseri sayısı da giderek artıyor. Meme kanserine erken dönemde tanı
koyabilmek için gelişmiş ülkelerde 40 yaş üstü
kadınlarda yıllık mamografi takipleri yapılıyor.
Meme kanseri tespit edilmiş hastaların kanserin
boyutuna
göre, tedavi
yöntemleri değişiyor. Meme cerrahisi artık hastadan
daha az doku ve organ
çıkararak gerçekleşiyor.
Erken dönemde gelen hastaların
tedavisinde, sadece tümörlü kısım etrafındaki
sağlam doku ile çıkartılıyor. Aynı seansta koltukaltı nöbetçi lenf bezi örneklemesi yapılıyor ve
eğer tutulum varsa koltukaltı temizleniyor. Tümörün yeri itibari ile meme koruyucu cerrahiye
uygun olmayan vakalarda ise memenin tamamının alınması gerekebiliyor. Cerrahi sonrası yapılan ameliyat şekline ve patoloji raporuna göre,
radyoterapi veya kemoterapi ilave ediliyor.
İLKBAHAR 2014
Erken tanı sayesinde
günümüzde meme
kanserinden kaynaklı
ölümler yarı yarıya
inmiş durumda.
25
Hasta hikayeleri
Tam tıkalı bacak
damarı açıldı
B
acakların damar hastalığına
bağlı en yaygın şikâyet; yürümekle, koşmakla, merdiven çıkmakla baldırlara, uyluk
çevresindeki ve kalçadaki adalelere
gelen ve genellikle kramp şeklinde
olan ağrıdır (kladikasyo intermitant). Yürümekle gelen ağrının en
önemli özelliği yürüyüş durdurulduğunda ağrının 3-5 dakika içinde
kendiliğinden geçmesidir. Ağrı
hemen her zaman her yürüyüşle
aynı mesafede gelir. Ancak zamanla
bu mesafe kısalabilir.
Zamanla kan akımının daha da
azalması sonucunda ağrı artık istirahatte bile ortaya çıkmaya başlar.
Çoğu kez geceleri ağrı oluşur. Kişi
gece uyurken bacağına ağrı gelmesi
sonucunda uyanır, kalkıp dolaşınca
ağrısı biraz geçer ve tekrar uyur.
Bir süre sonra ağrı kalıcı hale gelip,
artık gündüzleri de devam etmeye
başlar. Hastalar çoğu kez bacaklarını yatak kenarından aşağıya sarkıttıklarında daha rahat ederler. Bu
durumda yürüme ağrısı da çok daha
kısa mesafelerde gelmeye başlar.
Yürüme ağrısı ile Medicana Samsun
Hastanesi Kardiyoloji Bölümüne
başvuran 65 yaşındaki A.T.'nin
yapılan muayene ve incelemeleri
sonrası, tam tıkalı olan bacak damarının açılması gerektiğine karar
verildi.
Medicana Samsun Hastanesi Kardiyoloji Bölümünden Yrd. Doç. Dr.
Mustafa Yazıcı tarafından Karadeniz Bölgesi’nde ilk kez yapılan bir
müdahale ile; hastanın tam tıkalı
olan bacak damarına kasık bölgesinden girişim mümkün olmadığı
için, ayak damarından girilerek,
bacaktaki tıkalı damarı açıldı.
YRD. DOÇ. DR. MUSTAFA YAZICI
26
İLKBAHAR 2014
Barter’la
sağlıklı
Bizden Haberler
Geçtiğimiz günlerde Medicana Sağlık Grubu
ile yaptığı işbirliği üzerinden üyelerine sağlık
tedariki sunmaya başlayan Garanti Barter’a
bu öncü girişimini ve anlaşma ile ilgili diğer
detayları sorduk. Firma CEO’su Birbey
Ergün sorularımızı yanıtladı.
Ö
ncelikle kısaca barter sistemini
anlatabilir misiniz?
Barter aslında en basit haliyle takas
anlamına geliyor. Yani eskiden tarımla uğraşan bir ailenin, ürettiği meyve sebze
karşılığında, ahırcılıkla uğraşan bir aileden et ve
süt ürünleri alması gibi düşünebilirsiniz. Barter,
bu alışverişin modernize edilmiş ve genişletilmiş
versiyonu. Yani basit takasla arasındaki fark;
ürettiğin ürünün karşılığında istediğin zaman,
istediğin tutarda ve çok daha fazla ürün ve hizmet içerisinden seçim yaparak alım yapma olanağı sağlıyor.
Sistemde ne tür ürün ve hizmetler bulunuyor?
Geniş ürün/hizmet yelpazesine sahip bir havuzumuz var. Gayrimenkulden medyaya, tekstilden
matbaaya, kurumsal hizmetlerden turizme ve
daha bunun gibi birçok ürün ve hizmet sisteme
dâhil olabiliyor. Bu tip genele hitap eden ürün
ve hizmetlerin dışında bazen ilginç tedarikler
de söz konusu olabiliyor. Örneğin geçen yıl anlaşma yaptığımız BJK spor kulübünden aldığımız kombine kartları, Reina ve Suada’da geçerli
yeme-içme kuponları veya çok daha uç noktada
bir örnek vermek gerekirse bir helikopter veya
çok ünlü bir sanatçı dahi barter sistemine üye
olabiliyor. Özetle, iş ve özel yaşantımızın parçası
olan her şey barter sisteminde bulunabilir.
Medicana Sağlık Grubu ile olan anlaşmanızı
İLKBAHAR 2014
kalın...
anlatabilir misiniz?
Garanti Barter olarak öncelikli hedefimiz üyelerimize en iyi ürün ve hizmetleri sunmak.
Medicana Sağlık Grubu, alanında kendini kanıtlamış, öncü bir kurum. Dolayısı ile böyle bir
kurumla iş birliği yapıyor olmak bizim için heyecan verici bir gelişme oldu.
Yaptığımız anlaşma sonucunda Medicana
Hastaneleri’nde geçerli olacak sağlık kuponları
hazırlandı. Sistemimizde bulunan diğer üye firmalarımız, mevcut bakiyeleri karşılığında bu
kuponlardan alıp, sağlık hizmetlerinden faydalanabilecekler. Almış oldukları hizmet karşılığında para yerine bu kuponlardan vererek ödeme
yapacaklar.
Peki, bu hizmetin sınırlamaları var mı? Üyeleriniz hangi şartlarda, ne şekilde bu hizmeti
firmanız üzerinden alabilecekler?
Üyelerimiz sistem içerisindeki bakiyelerine karşılık Medicana sağlık kuponu talep edebilecekler
ve bu kuponlarla tüm Medicana Hastaneleri’nde,
tüm sağlık hizmetlerinden faydalanabilecekler.
Alınacak sağlık hizmetlerini sağlık kuruluşundan almaları ile sizin üzerinizden almaları arasındaki fark nedir? Üyelerinize
sağladığı avantajları var mı?
Sistemimizin mantığı ürün ve hizmet takasına
dayanmaktadır. Yani sisteme üye olan kurum ve
şahıslar; verdikleri ürün ve/veya hizmetler karşılığında, sistemde bulunan diğer ürün ve/veya
hizmetlerden satın alırlar. Buradan yola çıkarak,
üyelerimiz normal şartlarda diğer bir sağlık kurumundan nakit ödeme ile hizmet alırken, bizim
sistemimizde kendi ürettiği ürün veya hizmetle
ödeme yapar. Bu da üyelerimize hem satış garantisi sağlar, hem de nakit tasarrufu.
27
Kadın Hastalıkları
POLİKİSTİK OVER
SENDROMU İLE
BAŞA ÇIKMAK İÇİN
‘Polikistik over sendromu’, üreme çağındaki kadınlarda en sık görülen
hastalıklardan biri. Medicana Samsun Hastanesi Kadın Hastalıkları
ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. Tolga Şişli, hastalığın kadınlarda
yumurtlayamama sorunu ve kısırlığın yanı sıra, tedavi edilmediğinde kalpten
hipertansiyona kadar birçok hastalığın oluşumunu tetiklediğini söylüyor.
Ç
ocukluk ve ergenlik döneminde
başlayabilen ‘polikistik over
sendromu’nun çoğunlukla gecikmiş
ergenlik vakaları ile karıştırıldığına
dikkat çeken Op. Dr. Tolga Şişli, “Sağlıklı bir
ergenlik döneminde adet düzensizliği normal
karşılanabilir. Bir hastalığın nedeni olarak ortaya
çıkabileceği çoğu zaman akla gelmez. Ultrason
görüntüleriyle de her zaman ayırıcı tanı konulamayabilir. Bu nedenle, adet düzensizliği görülen
ergenlik dönemindeki kızlarda tanı, klinik incelemelerin yanı sıra laboratuvar testleri yardımıyla
konulmalıdır” diyor.
Tedavi edilmediğinde ciddi
sağlık sorunlarına yol açıyor
Polikistik over sendromunun; yalnızca hastada
yol açtığı şikayetlerin giderilmesi ile tedavi edildiğinin altını çizen Op. Dr. Şişli, “Polikistik over
sendromu adet düzensizliğine neden oluyorsa,
adetin düzene sokulması sağlanır. Yumurtlama
uyarıcı tedavi de ancak hasta çocuk sahibi olmak
istediği takdirde uygulanır. Ancak polikistik over
sendromunun tedavisinin tam olarak sağlanmaması, uzun dönemde hasta açısından tehlikeli
sonuçlar doğurabilir. Bu hastalarda kalp hastalıkları, kan yağlarında yükselme, şeker hastalığı,
yüksek tansiyon ve rahim kanseri riski artarken;
Tip 2 diyabet yani insüline bağımlı olunmayan
diyabet riski ve hamilelik döneminde gebelik
28
diyabeti olma olasılığı artmaktadır” uyarısında
bulunuyor.
En etkili tedavi yaşam şeklinin
düzenlenmesi!
Hastalığın tedavisinin; yaşam şeklinin düzenlenmesi ve son aşama da cerrahi girişim olduğunu dile getiren Op. Dr. Tolga Şişli, “Hastalara,
hastalıkla uyumlu bir şekilde nasıl yaşayacakları
öğretilir. Günlük yaşamda fiziksel aktiviteye yer
vermek, doktor kontrolünde düzenli spor yapmak ve beslenmede sağlıklı bir diyet programı
izlemek tedavinin başlıca kuralları arasında yer
alır. Çünkü obez hastalar kilo vermeye başladığında yumurtlamaları da kendiliğinden başlar.
Adet döngüsü düzene giren bu hastaların gebe
kalma şansı da artar. Hastalığın tedavisinde öncelikli yaklaşım, yaşam tarzında yapılacak değişiklikler olmalıdır. Ancak, bu tür düzenlemelere
karşı bir direnç söz konusu olduğunda, cerrahi
yöntemler uygulanabilir”şeklinde konuştu.
OP. DR. TOLGA ŞİŞLİ
Yumurtalıklarda oluşan küçük iyi huylu
kistlerle kendini gösteren polikistik over
sendromu; kadınlarda adet düzensizliği ile
birlikte tüylenme, kilo alma ve sivilcelenmeye
de neden oluyor. Tüm bu şikayetler, psikolojik
sorunları da kaçınılmaz hale getiriyor.
İLKBAHAR 2014
Günlük yaşamda fiziksel
aktiviteye yer vermek ve
sağlıklı bir diyet programı
izlemek tedavinin başlıca
kuralları arasında yer alıyor.
İLKBAHAR 2014
29
Psikiyatri
Cinsel yaşantının önündeki sahte duvar:
VAJİNUSMUS
Ülkemizde, kadınlardaki cinsel sorunların
yarısını vajinusmus vakaları oluşturuyor.
Tedavi için doğru adresin psikiyatri olduğunu
ve uygun cinsel terapi ile yüzde 100’e yakın
düzelme sağlandığını belirten Medicana
Konya Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Doç.
Dr. Mehmet Ak, kadınların korkulu rüyası
vajinusmus hakkında önemli bilgiler verdi.
Vajinusmus,
tedaviye en kısa
sürede yanıt
veren cinsel işlev
bozukluğudur.
S
ıradaki hasta davet edildiğinde bir çift
girdi içeri. Kadının yüzünde suçluluk,
mahcubiyet ve utanç duygusu, erkeğinkinde ise çaresizlik ve kızgınlık. Bir
hafta olmuş evleneli. Her şey çok güzelmiş, ta
ki o ilk geceye kadar. Sağdıçları bir şeyler anlatmışlar onlara mahcup şekilde, onlar da soramamışlar, sadece dinlemişler. Ama anlattıkları gibi
olmamış ilk gece. Çok korkmuş kadın, kasılmış
ve ağlamış sabaha kadar. Erkek ne yapacağını
bilememiş. Suçluluk, kızgınlık ve daha bir sürü
acabalarla dolmuş zihni…
Böyle başlayan benzer ne kadar çok öykü vardır.
Bunun sadece bir cinsel işlev bozukluğu olduğunu, hiçbir ilaç ve cerrahi müdahale kullanmadan tedavi edilebildiğini bilseler, bu kadar ıstırap
çekmezlerdi.
Vajinusmus nedir?
İnsan yaşantısının önemli bir parçası olan cinsel
yaşantıda karşılaşılabilecek sorunlar konusunda,
maalesef bilgi düzeyimiz toplum olarak yeterli
değil. Evlilik yaşantısı ile başlayan birliktelikte
ilk geceden itibaren birçok yönüyle gündemdedir cinsel hayat. Cinsellik çiftlerin birbirine olan
duygularının perçinleşmesine, ortak haza ve
belki de her canlı gibi en önemli yaşamsal işlev
olan genetik aktarıma aracı olur. Ancak her şey
Vajinusmusta uygun cinsel terapiyle
yüzde 100’e yakın düzelme sağlanır.
Genellikle haftada bir gerçekleşen 6-12
haftalık seanslar yeterlidir.
30
DOÇ. DR. MEHMET AK
yolunda olursa tabii. Kadının cinsel ilişki konusundaki önyargıları, mitleri, inançları ve yanlış
bilgileri gibi birçok nedenle oluşan vajinusmus,
bir duvar gibi dikilir bazen çiftlerin önüne. Vajinusmus bir bozukluk olarak kabul edilmeyince,
erkekte istenilmediği düşüncesi gelişebiliyor;
çiftler arasında sorunlar, hatta namus cinayetleri gibi istenmeyen olaylar meydana gelebiliyor.
Vajinusmus kadının cinsel birleşmeden duyduğu
korku nedeniyle kadın cinsel organı bölgesindeki
kaslarda ısrarlı, istemsiz, yineleyici spastik kasılmaların olduğu bir cinsel ağrı bozukluğudur.
Vajinusmusun belirtileri nedir ve kimlerde
görülür?
Vajinusmus istem dışı oluşan koşullu bir kasılma
refleksidir. Cinsel birleşmeye izin vermez ya da
cinsel birleşmenin kısmen ve ağrılı biçimde olmasına yol açar. Ağrı beklentisi, acı duyma korkusu ile birleşir ve sorunun çözümünün sürekli
ertelenmesine neden olur. Yalnızca cinsel ilişki
İLKBAHAR 2014
esnasında değil, jinekolojik muayene, tampon
kullanımı, parmağın vajinaya sokulması gibi
girişim içeren durumlarda da tetiklenebilir, endişe, korku ve panik yaratır. İkincil olarak da
vücudun tümünde ya da çeşitli bölgelerinde kasılmalar, bacakların kapanması, korku, titreme,
terleme, fenalık hissi, ağlama, bulantı ve kusma
görülebilir. Toplumun her kesiminden her eğitim düzeyinde, her sosyo-ekonomik sınıfta
görülebilir, kentte ya da kırsalda yaşamakla
oranlar değişmez. Vajinusmusta cinsellikle ilgili
tutucu değer yargılarının egemen olduğu toplum ve kültür yapısı etkili olabiliyor. Ülkemizde
kadınlardaki cinsel sorunların yaklaşık yüzde
50’si vajinismusdur. Bu kişilerde ilaveten doğum
yapma korkusu, karanlık korkusu, yalnız kalma
korkusu, iğne yaptırmadan korkma gibi girişimsel müdahale korkuları da sıklıkla eşlik eder.
Vajinusmusun tedavisi nasıldır?
Tedaviye en iyi ve en kısa sürede yanıt veren
cinsel işlev bozukluğu olarak tanımlanır vajinusmus. Bu sorunu aşmak için kişiler bazen
kadın doğum uzmanı ya da başka branşlara
başvurabiliyor ve hatta cerrahi müdahaleler
talep edebiliyor. Bazı çiftlerden uyutularak ya
da uyuşturularak cinsel ilişki çabalarının farklı
ortamlarda denendiğini duymak gerçekten
üzücü. Tedavi için doğru adres psikiyatridir. Bu
bozuklukta uygun cinsel terapiyle yüzde 100’e
yakın düzelme sağlanır. Genellikle haftada bir
gerçekleşen 6-12 haftalık seanslar yeterlidir.
Ayrıntılı psikiyatrik değerlendirme başlayan süreçte psikoeğitim ile diğer bilişsel ve davranışçı
yöntemlerle çiftler tedavi edilir. Bu tür sorunu
olan çiftlere bir psikiyatristte başvurarak bu sorunu kısa sürede çözebileceklerini hatırlatırız.
İLKBAHAR 2014
31
Kadın Doğum
AMNİOSENTE
tarihe mi k
Anne adaylarının en çok korktuğu
uygulamalardan biri olan ve riskli gebelik
durumlarında başvurulan amniosentezin
pabucu dama atılıyor. Medicana Bahçelievler
Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum
Bölümü’nden Op. Dr. Mehtap Şentürk
Çiçek, ülkemizde henüz yeterince bilinmeyen
noninvaziv test hakkında bilgi verdi.
OP. DR. MEHTAP ŞENTÜRK ÇİÇEK
32
A
mniosentezin yerine geçecek noninvaziv test hakkında biraz bilgi verir
misiniz?
Amniosentez için alternatif, bebeğin
düşük tehlikesini sıfırlayan, sadece anneden kan
alınarak yapılan basit bir test. 2013’te bir devlet
hastanesinde amniosentez yapılan bir anne bebeği
ile birlikte kaybedildi biliyorsunuz. Amniosentezde
iğne uyguluyoruz, yani hem annenin hem de anne
karnındaki bebeğin hayatı tehlikeye girebiliyor,
düşükle sonuçlanabiliyor. Annede bir takım enfeksiyonlar oluşabiliyor ve en kötüsü hayatını kaybedebiliyor. Ancak amniosentezde bu oranın son
derece düşük olduğu bilinmekle beraber, bu test
için risk yüzde 0 olarak ifade ediliyor. Bu yöntem
Japonlar tarafından bulundu. Anne karnından kan
almadan, su almadan, annenin damarından alınan
basit bir kan örneği ile yapılan bir test.
Bu test güvenli mi?
Bununla ilgili bir takım araştırmalar yapılmış ve
güvenirliği amniosenteze yakın, yüzde 99 gibi yüksek bir oran. Amniosentez yaptırmak istemeyen
hasta grubunda yani kıymetli gebelik, tüp bebek,
annede kan uyuşmazlığı olması, ileri anne yaşı gibi
durumlarda ya da plasentanın normal dışı yerleşimi nedeni ile bu işlemin uygun olmadığı hasta
grubu için en başarılı yöntemdir.
Bu test Türkiye’de ne kadar zamandır uygulanıyor?
İki yıldır uygulanıyor. Ben ilk 2013 mart ayında
uygulamıştım, hastamın gebeliği çok kıymetliydi.
Amniosentez için uygun olmayan bir gebelikti.
Ama yapılan testlerde down sendromu için riskin
yüksek olduğu tespit edilmişti. Hasta gebeliğini
amniosentez işlemi ile riske atmak istemiyordu.
Kadere bırakmıştı ama aynı zamanda bilmek de
istiyordu. O dönem hastama bu noninvaziv testten
bahsettim ve uygun gördükten sonra uyguladım.
Oldukça güvenli bir test olmasına rağmen sonucu
ben de çok merak ediyordum. Sonunda sağlıklı bir
bebeği kucağımıza aldık.
İLKBAHAR 2014
TEZ
karışıyor?
Noninvatiz, bebeğin düşük
tehlikesini sıfırlayan, sadece
anneden kan alınarak
yapılan basit bir test.
Ne kadar sürüyor sonuç alınması?
Yaklaşık 3-4 haftayı buluyor. Ama ne yazık ki böyle
bir testin varlığını çoğu insan henüz bilmiyor.
Hangi durumlarda bu testi gerekli görüyorsunuz?
Kıymetli gebeliklerde, yüksek riskli zeka testi sonucuna sahip her çifte uygulanmalı. Tüp bebek
vakalarında veya hasta karnından su aldırmak istemiyorsa yüksek oranda tercih edilen bir metod.
Kaçıncı aydan itibaren yapılması gerekiyor?
Tıpkı zeka testleri gibi 11’incı haftadan itibaren,
doğuma kadar herhangi bir gebelik haftasında uygulanabilir.
Anne adayı karnından su aldırmak istemiyorsa,
gebeliğin 11’inci haftasından itibaren gebelik
sonuna kadar noninvaziv test uygulanabiliyor.
Nasıl uygulanıyor?
Ultrason yapıyoruz ve ultrasondaki ölçüleri alıyoruz. Farklı şekillerde anneden kan alınıyor ve
ABD’ye gönderiliyor. 3-4 hafta sonra da yanıt geliyor. Kesinlikle başarı oranı çok yüksek, güvenilir
bir yöntem olduğunu söyleyebilirim. 35 yaşın üstündeki tüm gebelere uygulanmasını öneriyorum.
Çünkü 35 yaşından sonra down sendromu riski
çok yüksek. Amniosentez yaptırmak istemeyen
ama güvenilir bir test yaptırmak isteyen her çifte
öneririm.
O halde artık amniosentez tarihe mi karışıyor?
Evet öyle de diyebiliriz. Güvenli ve tehlikesi en az olan yöntem budur. Bu
yöntem yaygın olarak kullanılmadığı için gebeler
tarafından pek bilinmiyor. Biz Medicana Bahçelievler
Hastanesi olarak
hastalarımıza
öneriyoruz.
İLKBAHAR 2014
33
El Mikro
Cerrahisind
Ortopedi ve Travmatoloji
İyi yetişmiş bir ekip ve donanımlı
bir hastane hayat kurtarır!
Elimiz en önemli organlarımızdan biri. Kaza sonucu
meydana gelen ciddi el yaralanmalarında ya da doğuştan
parmak eksikliği gibi durumlarda mikro cerrahi yöntemi
devreye giriyor ve adeta mucizeler yaratıyor. Medicana
Çamlıca Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op.
Dr. İbrahim Tavukçuoğlu, Türkiye’nin mikro el cerrahisinde
dünyada ilk 10’un içinde olduğunu söylüyor.
E
l mikro cerrahisi deyince ne anlıyoruz?
El cerrahisi; doğumsal el anomalilerinden iş kazalarına, el ve parmak kopmalarından tendon yaralanmalarına kadar oldukça
geniş bir alanı içeren bir branş. Bu branştaki hastalıkları tedavi ederken kullanılan yöntemlerden
biri de mikro cerrahi. Bir mikroskop vasıtasıyla,
küçük yapıları görebilmek ve tamir edebilmek
için kullanılan bir yöntem. Tabii bu teknikte
sadece mikroskop yok, beraberinde bu küçük
yapıları onarmak için ince ve hassas aletler kullanmak gerekiyor. El cerrahisi uzun bir öğrenme
süreci olan bir branş. Mutlaka bir ekip çalışması
ile yapılmalı. Beraberinde çok iyi bir fizik tedavi
ünitesi, uygun ameliyathaneler ve psikiyatrist olmalı ve mutlaka 7/24 hizmet verilmeli.
34
En sık karşılaştığınız vakalar
neler?
Eskiden çok fazla iş kazaları sonucu el yaralanmaları olurdu
ama son yıllarda iş güvenliğinin
artmasıyla vahşi yaralanmalar
azaldı. Ama tabii ev kazaları
olabiliyor, insanlar kırılan cam
eşyalarla yaralanıyorlar. Bıçakla
bir şey soymaya çalışırken ellerini
kesebiliyorlar. Trafik kazalarında
ağır yaralanmalar olabiliyor. Bir
de doğumsal anomaliler var, örneğin, parmakların yapışık olması
gibi. Bazen parmakların eksik olması, kısa olması, çalışmaması ya
da doğum sırasında omuzdaki ve
İLKBAHAR 2014
OP. DR. İBRAHİM TAVUKÇUOĞLU
nde
boyundaki sinirlerin yaralanmasına bağlı eli ve
kolu kullanamama durumları oluyor. Bunlar
tecrübeli bir cerraha ihtiyaç duyulan ve seri ameliyatlar gerektiren durumlar. Yani belli yaşlarda
birkaç ameliyat gerekebiliyor. Ve çok iyi fizik tedavi gerekiyor. Ameliyatlar bazen 10-12 saat sürebiliyor. Çok deneyimli bir ekip olması lazım,
ameliyatı gerçekleştiren cerrah yorulduğunda
yerini alacak başka bir mikrocerrah, başka bir
anestesizst gerekebiliyor.
Bu tür ameliyatlar riskli midir?
Majör iş kazaları, kol ve bacak kopukları tabii
ki hayatı tehdit eden durumlar. Bu yüzden hem
zaman hem de hızlı davranmak önemli. Ama el
cerrahisinde en önemli risk insanın elini kullanamaması. Çünkü insanın eli çok önemli. Elin
tamamen eski haline dönebilmesi, yapılan müdahaleye, kesiğin seviyesine bağlı. Mesela bilek
seviyesinden tam kopmalarda düzgün yerine eklenti edilirse tamamen eski haline dönme şansı
var. Ama omuz seviyesinden kopmalarda bu şans
daha az. Özellikle kol ve bacak kopmalarında ilk
altı saat çok önemli. Parmak kopmalarında bu
süre 12-15 saate kadar uzayabilir. Bazen 20 saati
bulan ameliyatlar olabiliyor. O yüzden el cerrahisi ekibi çok önemli. En az iki cerrahtan oluşan
bir ekip olmalı.
El mikro cerrahisinde dünya ile kıyaslandığında başarı oranımız nedir?
Hemen hemen dünyaya paralel gelişmeler gösteriyoruz. Oldukça genç, dünyayı takip eden, çoğu
yurtdışında eğitim görmüş dinamik ekiplerimiz
var. Dolayasıyla şu anda dünyada, tıp alanında
en ileri ülkelerde ne yapılıyorsa bizde de aynısı
yapılıyor. El cerrahisinde, mikro cerrahide dünyada ilk 10’un içindedir Türkiye. Bu nedenle
yurtdışından bize çok hasta geliyor.
Şunun altını önemle bir kez daha çizelim: El
cerrahisi için iyi yetişmiş bir ekip, donanımlı bir
hastane gerekiyor. Anestesi uzmanı, hemşiresi,
fizik tedavi uzmanı ile hatta psikiyatristi ile…
Hep birlikte koordineli çalışmak gerekiyor.
Mikro cerrahi, bir mikroskop
vasıtasıyla, küçük yapıları
görebilmek ve tamir edebilmek
için kullanılan bir yöntem.
İLKBAHAR 2014
35
KANSE
Onkoloji
Medicana Beylikdüzü Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Bölümü’nden
Uzman Dr. Öznur Aksakal, kanserin nedenlerini anlattı.
K
anserin nedenleri nelerdir?
Kanserin tek bir nedeni yok, bir sürü
faktörün bir araya gelmesiyle oluşuyor. Diyet ile ilgili faktörler yani obezite ve yanlış beslenme yaklaşık yüzde 50’sini
oluşturuyor. Sigara ile ilgili olanlar yüzde 35,
mesleki kansorejenler yüzde 5, diğer nedenler
de yüzde 10 civarında.
Başlıca 6 grupta ele alıyoruz kanserin nedenlerini:
1- Diyet faktörleri
2- Kimyasal faktörler
3- Farmakolojik faktörler
4- Mikrobiyolojik ajanlar
5- Fiziksel faktörler
6- Genetik faktörler
1- Diyet faktörleri:
Burada ilk önce aklımıza yağlar ve yüksek kalo-
36
rili gıdalar geliyor. ABD’de yapılan bir araştırmaya göre kanser vakalarının yüzde 50-70’ine
diyet faktörünün yol açtığı ortaya koyulmuş.
Doymuş yağ asitlerinden yüksek beslenme
meme, prostat ve kolon kanseri riskini artırıyor.
Yine hayvansal proteinin fazla tüketilmesi, örneğin kırmızı et, prostat, kolon, meme ve rahim
kanseri riskini artırıyor. Özellikle sigara ile beraber alınan alkol, dudak, ağız içi, yemek borusu ve karaciğer kanserlerinin nedeni oluyor.
Tuzlanmış, tütsülenmiş, yanmış yiyecekler…
Bunlar aslında sağlıklı besinler ama yanlış hazırlandıklarında kansorejen özellik kazanıyorlar.
Örneğin tütsülenmiş balıklar, mangalda pişirilen ve fazla kömürleşmiş etler yemek borusu ve
mide kanserine yol açıyor. Salam, sucuk, sosis
gibi yiyeceklerin içine konulan koruma maddeleri de mide, bağırsak ve yemek borusu kanseri
riskini artıyor.
İLKBAHAR 2014
ERİ
Kanser, bir sürü
faktörün bir araya
gelmesiyle oluşuyor.
ÖNLEMEK
ELİMİZDE!
uzun süreli maruz iyet akciğer ve akciğer zarı
kanserine yol açıyor. Aynı madde yalıtım malzemesi olarak gemi sökümlerinde de kullanılıyor,
su borularının içinde olabiliyor.
3- Farmakolojik ajanlar
Tedavi için kullanılan kemoterapi ilaçlarından
bazılarının kendisi birer kansorejen. Lösemilere
yol açabiliyor. Bu yüzden son yıllarda bu tip ilaçların hazırlanması çok katı kurallara bağlandı.
Öte yandan bu ilaçları vermeye de mecbursunuz aksi halde hastayı hastalığından kaybedebilirsiniz. Kortizonlar, karaciğer kanseri riskini
artırıyor. Doğum kontrol hapları uzun süreli
kullanıldığında karaciğer kanserine yol açabiliyor.
4- Mikrobiyel ajanlar
2- Kimyasal
faktörler
Safra yollarına yerleşen ve idrar
yollarındaki bazı parazitler de
kansere yol açabiliyor. Virüsler
özellikle hepatit B virüsü önemli
bir kanser nedeni. Önce siroza
sonra da karaciğer kanserine yol
açabiliyor. Bir de Human Papilloma virüsü var, bu da cinsel yolla
bulaşan bir virüs ve çoğu zaman
erkeklerden kadınlara geçiyor.
Rahim ağzı ve rahim kanserine
yol açabiliyor.
En başta sigarayı sayabiliriz. En önemli
kimyasal ve yüzde
85-90 oranında akciğer kanserlerinin baş
sorumlusu. Ayrıca
UZM. DR. ÖZNUR AKSAKAL
gırtlak kanserinden,
yemek borusu, mesane
5- Fiziksel faktörler
kanserine kadar pek çok kansere yol açıyor. Hem İyonizer radyasyon bilinen en önemli kanser neaktif hem de pasif içiciler için aynı tehlike geçerli. denlerinden. DNA hasarı yaparak kanserleşme
Diğer bir kimyasal faktör de Türkiye’de çok yay- sürecini başlatıyor. Güneş ışınına fazla marugın olan aflatoksin. Özellikle nemli gıdalarda, ziyet, özellikle açık tenlilerde cilt kanserine yol
fıstıkta, kırmızı biberlerde ve kuru incirde yani açıyor.
iyi kurutulmayan nemli gıdalarda var, bir nevi
küf mantarı gibi. Karaciğer kanserine yol açabili- 6- Genetik faktörler
yor. Sanayide kullanılan boyalar mesane kanseri Genetik faktörlerin etkisi sanıldığı kadar fazla
riskini artırıyor. Arsenik, katran ve yağlar akciğer değil, ancak yüzde 5 oranında etkili. En fazla
ve deri kanserlerine yol açıyor. Orta Anadolu’da kalın bağırsak ve meme kanserlerinde, beyin tübazı köylerde badana olarak kullanılan asbestos'a, mörlerinde genetik faktörler etkili.
İLKBAHAR 2014
Kanseri
engelleyen
besinler:
Lif oranı yüksek
besinler yani bütün
sebzeler, meyveler,
tam tahıllı gıdalar
kanser koruyucu
besinlerdir. Kabak,
karnabahar, brokoli
gibi sebzeler,
soya fasulyesi ve
fasulyeler özellikle bol
tüketilmeli.
37
Omurga
BEL AĞRIL
Özellikle ABD ve Avrupa’da çok tercih edilen, ülkemizde sadece belli
merkezlerde uygulanabilen endoskopik mikrocerrahi yöntemi ile bel ağrısı
tedavisi Medicana Konya Hastanesi Beyin-Sinir ve Omurga Cerrahisi Uzmanı
Doç. Dr. M. Özerk Okutan tarafından Konya’da yapılmaya başlandı. İyi bir
eğitim ve tecrübe gerektiren bu tedavi yöntemini uygulayan ve eğitimini veren
Doç. Dr. Okutan, konu ile ilgili sorularımızı yanıtladı.
E
DOÇ. DR. M. ÖZERK OKUTAN
ndoskopik ağrı tedavisi
hangi hastalara uygulanabilir?
Bu tedavi yöntemi, kronikleşmiş bel ve bacak ağrıları olan hastalar
için uygulanan endoskopik kapalı bir
tekniktir. Özellikle omurilik kanalı
daralmış, omurgalarında bozukluklar
olan ve bu yüzden sinir sıkışmalarından
muzdarip hastalarla, daha önce değişik
nedenlerle bel ameliyatı olmuş ancak yeterli faydayı görmemiş, daha önce aldığı
cerrahi dışı tedavilerden sonuç alamamış
bel ve bacak ağrılı hastalar bu yöntemin
uygulanabileceği önemli hasta gruplarıdır. Ayrıca bel omurgalarıyla ilgili açık
cerrahiyi kaldıramayacak yaşta olan,
açık cerrahiyi istemeyen, kalp-akciğer
gibi dahili sorunlarından dolayı ağır
cerrahi yapılamayan ya da uyutularak
Kuyruk sokumundaki doğal bir açıklığı kullanarak 3
milimetre gibi çok küçük bir delikten, içinde kamera
ve lazer sisteminin olduğu özel bir kateterle omurilik
kanalına giriyoruz.
anestezi yapılması riskli hastalarda da
uygulanır. Bu hastaların artık kronikleşmiş bel ve bacak ağrılarının tedavisi
için ciddi bir seçenek olarak uzun zamandır uyguladığım ve sonuçlarından
hem hastalarımın hem de benim memnun olduğum bir tedavi yöntemi.
Bu işlem nasıl yapılıyor?
Kapalı bir işlem. Kuyruk sokumundaki
doğal bir açıklığı kullanarak 3 mili-
38
İLKBAHAR 2014
metre gibi çok küçük bir delikten, içinde
kamera ve lazer sisteminin olduğu özel
bir kateterle omurilik kanalına giriyoruz. Takiben omurilik kanalını ve sinirleri sıkıştırarak bel ve bacak ağrılarına
neden olan anormal yapıları kameradan
da görerek ağrıyı giderme işlemlerini yapıyoruz. Tüm işlemler yaklaşık 20 dakika sürüyor.
Bu işlem sırasında hastalar uyutuluyor mu?
Hayır. Bu işlemin önemli bir avantajı
da hastanın uyutulmadan, ya belinden
uyuşturularak ya da hafif bir sedasyonla yapılabilmesidir. Bunun için de
Medicana Konya Hastanesi’nin Anesteziyoloji ve Reanimasyon ekibinin çok
tecrübeli oluşu bizim işimizi iyice kolaylaştırıyor.
Hastalar kaç günde normal hayatına
dönebiliyor?
Endoskopik mikrocerrahinin en önemli
avantajı da burası. Hasta sadece işlemin
yapıldığı akşam hastanede yatıyor.
Sabah da eğer isterse tamamen günlük
hayatına, işine gücüne dönebilir. Özel
bir istirahat ya da bakım gerektirmiyor.
Eklemek istediğiniz başka bilgiler
var mı?
Hastalığın adı aynı olabilir. Ancak herkeste farklı şikâyetlere neden olur ve
farklı tedaviler gerektirebilir. O yüzden,
hangi tedaviyi uygulayacaksak uygulayalım, tedavi şekline hastayla birlikte
karar vermenin en doğru yaklaşım olduğunu düşünüyorum.
ILARINA
ENDOSKOPİK
MİKROCERRAHİYLE ÇÖZÜM
Endoskopik mikrocerrahinin
en büyük avantajı, hastanın
sadece işlemin yapıldığı
akşam hastanede yatması.
İLKBAHAR 2014
39
Nefroloji
BELİRTİLER
BAŞLAMADAN
KONTROLLERİNİZİ
YAPTIRIN
BÖBREK YETME
ÖNLENEBİLİR
Çok geç sinyal veren, sinsi bir hastalık böbrek yetmezliği. Ama
erken teşhis edilirse tedavisi mümkün. Basit bir idrar ve kan testi
ile teşhis konulabileceğini söyleyen Medicana Çamlıca Hastanesi
Nefroloji Bölümü’nden Uzm. Dr. Halim Yılmaz, hastalığın
belirtileri ve tedavisi hakkında önemli bilgiler verdi.
40
İLKBAHAR 2014
MEZLİĞİ
Böbrek yetmezliğinin
belirtileri geç ortaya çıkıyor.
B
öbrek yetmezliği çok geç sinyal olmazsa ancak hastalık ilerlediği zaman bazı belirtiler ortaya çıkıyor. Gece çok idrara çıkmak,
veren bir hastalık mıdır?
Evet, çoğunlukla ilk belirti vermeye çok su içmek, iştahsızlık, kansızlık, ciltteki renk
başladığı zaman böbrekte ciddi bir değişikliği, ağızdaki kötü koku gibi. Bunlar biraz
tahribat yapmış oluyor. Hasta herhangi bir şe- geç devrelerde ortaya çıkan belirtiler. Ama dükilde bundan haberdar olamıyor. Çünkü belirti- zenli kontrol yaptıranlarda erken teşhis mümler geç ortaya çıkıyor ya da hasta tarafından çok kün.
Tedavide erken teşhis ne kadar önemli?
fazla önemsenmiyor.
Çok önemli. Erken teşhis, böbrek hastalığının
Ne gibi belirtiler veriyor hastalık?
Mesela şeker hastası ise ve çok idrara çıkıyorsa ilerleme şeklini değiştirebildiği gibi, tedavi imkanı da sağlayabizaten şeker hastaları sık idrara çıktığı
liyor. Mesela bazı
için başka bir şeyden şüphelenmiyor
hastalarda zamahasta. Zaten böbrek hastalığının
nında yapılan müteşhisi genelde belli bir noktaya geldahalelerle böbrek
dikten sonra doktor tarafından ve
hastalığı tamamen
tesadüfen konulabiliyor. Hasta bambaşka bir şikayetle doktora başvurudüzeltilebiliyor ya
yor ve rutin bir tetkik sonucu böbrek
da ilerlemesi yahastalığı ortaya çıkıyor.
vaşlatılabiliyor.
Hangi tetkiklerden çıkıyor?
İlaçlarla mı sağİdrar tahlili mesela. Basit bir anorlanıyor bu?
İlaçlarla, diyetle
mallik doktoru şüphelendirebiliyor.
ya da müdahale
İkincisi kan tetkiki. Özellikle üre ve
ile olabiliyor.
kreatin dediğimiz böbrek fonksiyonBöbrek hastalığı
larını gösteren belirteçlerin belirli bir
kalıcı hale geldikseviye üzerine çıkması yine doktoru
UZM. DR. HALİM YILMAZ
ten sonra geriye
ikaz edebiliyor. Ama bütün bunlar
İLKBAHAR 2014
41
Nefroloji
Bir hasta hem
hemodiyaliz hem de
periton diyalize girebilir
hem de nakil olabilir.
dönme ihtimali yok.
Bu aşamadan sonra
yapılabilecek en iyi
şey, belirli bir süre geçtikten sonra böbrekteki
hasarın aynı seviyede kalabilmesini sağlamak. Bu
büyük bir başarıdır. Yani
böbrek hastalığı ilerleyici
niteliktedir ama biz yavaşlatabilir ya da mümkünse durdurabiliriz. Yavaşlatma durumu
da bizim için önemli. Bunun
için de hastalığın erken tanısı
şart. Bir de şöyle bir durum var;
böbrek hastalığı süresince bazı
organ hasarları, kansızlık veya
kalple ilgili problemler ortaya
çıkabiliyor. Kalp yetmezliklerine, kalp krizlerine zemin
hazırlıyor böbrek yetmezliği.
Bu tür hastalıkların erken teşhisi ve tedavisi de çok önemli.
Neler yapmalıyız
böbreklerimizi korumak için?
Eğer böbrek yetmezliğinden şüpheleniyorsanız
çok basit bir idrar testi ile bunu öğrenebilirsiniz.
Hastalığın başlangıcında sadece ilaç ve diyetle
tedavi sağlanabiliyor.
Öncelikle kendi başımıza ilaç kullanmamalıyız.
Ağrı kesiciler, antibiyotikler, romatizma ilaçları,
psikiyatride kullanılan bazı ilaçlar böbreklere
zarar veriyor. Hastanın ve hekimin mutlaka
dikkatli olması lazım. Uzun süreli kullanılan
ilaçların böbrekte problem oluşturacağını bilmek gerekiyor.
Böbrek yetmezliğinin son aşamasında yani
geri dönüşsüz noktada neler yapılabilir?
Kişinin hissettiği en önemli beliritlerden birisi
iştahsızlık. Bunun ardından bulantı, kusma,
halsizlik, yorgunluk, bitkinlik, idrar miktarında
42
azalma, ağızda kötü bir koku, cildin renginin
değişmesi, ciltte kaşıntı, koku ortaya çıkıyor.
Bunun bir sonraki aşaması ise koma. Ama artık
çok sık rastlamıyoruz koma vakalarına çünkü
hastalar daha bilinçli. Şunu unutmamak lazım;
ne kadar geç kalınırsa vücuttaki o toksinlerin,
zehirlerin vücuda yaptığı hasar o derece fazla oluyor. Dolayısıyla erken müdahale bu hastalarda
ömrü uzatıyor. Belirli bir seviyeye gelindiğinde,
böbrek artık vücudun ürettiği toksinleri vücuda
zarar veremeyecek şekilde vücuttan uzaklaştıramıyor, o toksinler vücutta kalıyor ve belirli bir
eşik değerini aştığı zaman artık vücut için çok
zararlı hale geliyor. Muhakkak uzaklaştırılması
lazım. Böyle bir durumda yapılması gereken üç
seçenek var. Bunlar; hepimizin bildiği hemodiyaliz, periton diyalizi ve organ nakli.
Hemodiyaliz ile periton diyalizi arasındaki
fark nedir?
Hemodiyalizde makineye ve hastaneye bağlısınız diğerini evde kendiniz yapıyorsunuz. Mekanizmaları, uygulamaları ve hasta grupları farklı.
Diyalizde artık teknik çok gelişti. Her tarafta
diyaliz merkezleri var. Bu konuda uzmanlar yetişti. Son derece başarılı ve insan ömrünü uzatan
sonuçlar alınıyor.
Peki böbrek nakli hangi aşamada gündeme
geliyor?
Üç tedavi seçeneğinde hasta grupları birbirinden farklıdır. Bir hasta hem hemodiyaliz hem de
periton diyalize girebilir hem de nakil olabilir.
Bazen bunlardan sadece bir tanesi yeterli olabilir.
Hastadan hastaya değişir. Ama eğer vericisi var
ise böbrek nakli yapılabilecek gibiyse, herhangi
bir sağlık problemi yoksa, üretken bir insansa o
zaman yapılabilecek en iyi şey böbrek naklidir ve
normale en yakın olan çözümdür.
Böbrek naklinde nelere dikkat edilmeli?
Böbrek nakli yapıldıktan sonra da belirli aralıklarla takip edilmesi, o organın reddedilmemesi
için de bazı ilaçların kullanılması gerekli. Dolayısıyla ideali şöyle olmalı; vücudun redddetmeyeceği bir organ takılmalı. Bu nakil genellikle
birinci ve ikinci derece yakınlarından yapılıyor.
Anne , baba, erkek kardeşler vs.
İLKBAHAR 2014
Hasta hikayeleri
Sağlığına
vatanında kavuştu!
H
ollanda’da yaşayan, 1975 doğumlu
Şükrü Türk’e fıtık teşhisi konmuş,
ama aradan iki yıl geçmesine karşın
ameliyat olamamış. Şiddetlenen ağrıları yüzünden işinde çalışamaz hale gelen Şükrü Bey,
Vivamedica’nın Avrupa şubesine başvurarak
aldığı sağlık danışmanlığı neticesinde her insanın en doğal hakkı olan kendi vatanında tedavi
olabileceğini öğrendi. Hastalığının geri dönüşü
olmayan sonuçlara vesile olmasına kalmadan,
Vivamedicana aracılığı ile Bahçelievler Medicana Hastanesi’nde Op. Dr. Soner Yalçınkaya
tarafından lombar microdistektomi ameliyatı
oldu. Bir gün hastanede yatışı gerçekleştikten sonra, bir hafta sonraki kontrolüne kadar
otelde ağırlandı. Hollanda’ya döndükten sonra
Şükrü Türk
İLKBAHAR 2014
Medicana'nın Zaandam’daki ofisinde ziyaret
etti.
Vivamedicana’dan nasıl haberiniz oldu?
Vivamedicana aracığı ile Medicana Hastaneler
Grubu’nda tedavi olmuş ve memnun kalmış bir
arkadaşım aracılığı ile haberdar oldum.
Ne gibi bir sağlık probleminiz vardı ve neden
Türkiye’yi tercih ettiniz?
Hollanda’daki aile hekimim iki yıl önce fıtık
teşhisi koymuştu, ancak ameliyat kararım
çıkmasına rağmen sağlık sisteminin yetersizliğinden dolayı operasyonum gerçekleşemedi.
Şiddetlenen ağrılarım artık beni yataktan çıkamayacak duruma getirmişti.
Hollanda Zaandam’daki Vivamedica ile başlayan Türkiye sürecinizi biraz anlatır mısınız?
Vivamedicana’da aldığım danışmanlık sayesinde
raporlarım Bahçelievler Medicana Hastanesi’ne
gönderildi. Op. Dr. Soner Yalçınkaya’nın incelemesi sonucu lombar microdistektomi ameliyatını hiç vakit kaybetmeden olmam gerektiğini
öğrendim ve hemen Türkiye’ye gidip ameliyat
olmaya karar verdim. Uçaktan indiğimde karşılanıp konaklayacağım otelime götürüldüm. Ertesi gün hastaneye transferim sağlandı. Yapılan
bazı test ve tetkiklerden sonra iki saat süren bir
operasyona alındım. Bir gece hastanede kalış
sürecimde gerek Soner Hoca, gerekse hemşirelerden çok memnun kaldım. Ertesi gün yürüyerek, ağrılarımdan kurtulmuş şekilde çıktım.
Neden Vivamedicana’yı tercih ettiniz?
Açıkçası başta Türkiye ye gitmekte çekincelerim
vardı, aklımdaki en önemli soru, “Hollanda’ya
döndüğüm zaman bir sorun olursa kime gidecektim?” Ancak Vivamedicana’nın Hollanda’da
olmasının verdiği güvenle, kararımdan oldukça
mutluyum. Allaha şükür bir sağlık problemim
çıkmadı ve şuan sizleri ziyaret edip, baklava getirebildim.
Teşekkürler. Son olarak Hollanda’da yaşayan vatandaşlarımıza bir öneriniz var mı?
Kimse sağlık sistemi yüzünden mağdur olmasın ve en doğal hakkınız olan kendi vatanınızda
tedavi olmaktan korkmayın.
43
Nöroloji
Alzheimer kesin tedavisi
olmayan bir hastalık olsa da
belirli bir süre ilerlemesinin
durdurulması ya da
yavaşlatılması mümkün.
ABD’de yapılan bir araştırmaya göre 65 yaş üstünde
10 kişiden birinde, 85 yaş üstünde ise iki kişiden
birinde alzheimer hastalığı görülüyor. Medicana
International Ankara Hastanesi Nöroloji Uzmanı Prof.
Dr. M. Zülküf Önal, alzheimer hastalığını anlattı.
Unutkanlığı hafife alm
ALZHEIMER
PROF. DR. M. ZÜLKÜF ÖNAL
44
İLKBAHAR 2014
lzheimer nedir, nedenleri nelerdir?
Yaşlılıkla beraber ortaya çıkan ve başta unutkanlık olmak üzere çeşitli zihinsel ve davranışsal bozukluklara yol açan ilerleyici
bir beyin hastalığıdır. Bunamanın en
sık nedenidir, ancak benzer belirtiler
veren başka hastalıklar da vardır. Ayırt
edilmesi gerekir. Nörologlar ve ruh
hastalıkları uzmanları, yani psikiyatristler, çeşitli testler, beyin
filmleri ve laboratuar tetkikleri
ile büyük oranda kesin teşhis koyabilmektedir.
Bulaşıcı yada kalıtsal özellikleri var mıdır?
Alzheimer hastalığının görülme sıklığı yaşla birlikte artar; 65-74 yaş arasında yüzde 3, 75-84 yaş
arasında yüzde 19 ve 85 yaş ve üzerinde yüzde 47
sıklıkta görülür. Kadınlarda ve erkelerde hemen
hemen aynı orandadır. Alzheimer hastalığı bulaşıcı
lir), karar vermede güçlük, kelimeleri bulmada güçlük sayılabilir.
Alzheimer hastalığının orta evresinde; belirgin
unutkanlık, kişileri tanıyamama, yıkanma, giyinme
gibi gündelik işlerde yardım ihtiyacı, çevrede kaybolma, konuşmada bozulma, hayaller görme, depresyon gibi ruhsal bozukluklar görülür.
Alzheimer hastalığının ileri evresinde; aile üyelerini
tanıyamama, yemek yeme ve yürümede güçlük,
zaman içinde yatağa bağımlı hale gelme, idrar ve
gayta kaçırma ve ciddi davranış bozuklukları görülür.
Kesin tedavisi yok
Tedavi yöntemleri nelerdir?
Alzheimer hastalığı beynin bazı bölgelerinde toksik proteinlerin birikmesi ile ortaya çıkar. Maalesef
halen kesin tedavisi olmayan bir hastalıktır. Ancak
hastalığın günümüzde belirli bir süre
Alzheimer hastalığının seyrini değiştirmek ve hastanın ilerlemesinin durdurulması ya da
yavaşlatılması mümkün. Alzheimer
kendisine ve çevresine zarar vermesini önlemek
hastaları için ilaç tedavisinin yanı sıra,
amacı ile kullanılan ilaçlar, hastanın yaşam kalitesini
özenli bir bakımın da önemi büyük.
korur ve kendine daha uzun süre bakabilmesini sağlar. Erken tanının önemi nedir?
Erken tanı çok önemli. Alzheimer hasve kalıtsal bir hastalık değildir. Ancak düşük oranda talığı, erken dönemde depresyon ile karıştırılabilir.
Depresyon daha hızlı başlangıçlıdır ve hastaların
ailesel bir yatkınlık olabileceği düşünülür.
geçmişlerinde benzer depresyon öyküsü bulunabilir.
Risk faktörleri nelerdir?
İleri yaş, ailede benzer öykünün varlığı, birinci de- Alzheimer hastalığında ise hastalar bilmediklerini
rece akrabada down sendromu, doğumda babanın göstermemek için çaba sarf ederler, inkar süreci yaileri yaşı, sigara ve alkol, yüksek LDL kolesterol, şarlar. Birden çok bilişsel alanda fonksiyonel bozukdamar sertliği, kafa travması, kişilik bozukluğu, luğa yol açacak düzeyde bozulmanın ortaya çıktığı
depresyon, düşük sosyoekonomik düzey ve eğitim demans durumunda, bellek kaybı ile beraber dile
düzeyi sayılabilir.
ilişkin konuşma bozukluğu, amaçlı etkinliklerin
Belirtileri nelerdir?
gerçekleştirilememesi veya beceriksizlik, tanıma yeİlk belirtisi genellikle unutkanlıktır. Ancak buna teneğinde kötüleşme, yürütücü işlevlerde yetersizlik
başka sorunlar da eşlik eder. Hastalığın belirtileri gibi sorunlar ortaya çıkar. Alzheimer hastalarında
genel olarak iki gruba ayrılır; zihinsel ve ruhsal ise, hafıza ve konuşma bozukluğu, kelime bulmada
bozukluklar. Zihinsel bozukluklar; unutkanlık, zorlanma, önceden yapabildiklerini yapamama, ciöğrenme güçlüğü, konuşma bozukluğu, yolunu simleri ve kişileri tanımakta zorlanma, kendiliğinkaybetme, kişileri tanıyamama, karar verme güç- den bir şey planlayıp üretememe, sosyal ve uğraşı
lüğü gibiyken, ruhsal bozukluklar; huzursuzluk, fonksiyonlarında bozulma, davranış değişiklikleri
ilgisizlik, saldırganlık, uyku bozukluğu, amaçsız gibi belirtiler ortaya çıkar.
Bu hastalığın önüne nasıl geçilebilir?
dolaşma, hayaller görme ve depresyondur.
Alzheimer yavaş ilerleyen, ancak zaman içinde Elimizde olan tedavi seçenekleri, şimdilik hastalığın
günlük yaşamı etkileyerek bakıma muhtaç bırakan seyrini yavaşlatıyor. Ancak yine de zihinsel canlıbir hastalıktır. Hastalığın üç evresi vardır; başlan- lığı sağlayan egzersizler önerilebilir. Bu konuda sık
gıç, orta ve ileri evre. Alzheimer hastalığı herhangi sık okuma, kişinin okuduğunu, öğrendiğini, gün
tıbbi müdahale yapılmadığı takdirde ortalama 9 yıl içinde yaşadıklarını anlatması, yakınlarıyla payiçinde ölümle sonuçlanır.
laşması oldukça önemli. Kabaca dedikodu yapması
Alzheimer hastalığının erken evrelerinde; bellek önerilebilir. Ayrıca strateji ve muhakeme gerektirn
kaybı (genellikle yakın bellekle ilgili), günün tari- oyunlar, briç, sudoku yararlı olabilir. Daha önce
hini hatırlamada güçlük, daha önce bildiği mekan- belirtmiş olduğum risk faktörlerinin değiştirilebilir
ları tanımada güçlük (Örnek: Hasta kendi evinde olanları alzheimer hastalığı riskini azaltabilir, sigara
olmasına rağmen nerede bulunduğunu karıştırabi- ve alkol kullanımının bırakılması gibi.
almayın!
ER
İLKBAHAR 2014
45
Üroloji
Çocuğunuzun altını ıslatmasının n
SİZ OLABİLİR
Gece uyurken altını ıslatan çocuğunuza kızıp, sorunu onda aramayın.
Çünkü bilimsel araştırmalar genellikle altını ıslatan çocukların anne
babalarının da aynı problemi ebeveynlerine yaşatmış olduğunu gösteriyor.
Alt ıslatmada böbrek ve idrar yolu enfeksiyonları, şeker hastalığı gibi etkenler
önemli rol oynasa da uzmanlar takip ve tedavi konusunda hassas olunması
gerektiğini vurguluyor. Medicana Samsun Hastanesi Üroloji Bölümü’nden
Dp. Dr. Ahmet Gençbay, ‘çocuklarda alt ıslatma’ hakkında bilgi verdi.
46
İLKBAHAR 2014
Ç
OP. DR. AHMET GENÇBAY
ocuğunuzun mahcup bakışlarıyla
size “Günaydın” demesi, her sabah
çamaşır makinesinde çarşaf yıkamanız, yatağı havalandırmak için
balkona çıkarmanız, bir anne veya baba olarak
sizin için olağan bir sabah olabilir; çünkü çocuğunuz yine yatağını ıslatmış.
Gece idrar kaçırma çocukluk döneminde çok
sık rastlanılan şikayetlerden biri. Anne babalar
genellikle çocuklarının alt ıslatma sorunundan
daha çok ruhsal bir sıkıntılarının olup olmadığından endişe ederler . Oysaki psikolojik sorunlar idrar kaçırmada neden olarak kabul edilmez.
Ancak enürezisin (altını ıslatma) yarattığı stresli
durumlar nedeniyle ileride anksiyete ve kendine
güven sorunu gibi idrar kaçırma kaynaklı sorunlar görülebilir.
Gece alt ıslatma
iki şekilde görülür:
n nedeni
İRSİNİZ!
Eğer çocuğunuz altını
ıslatıyorsa ona kızmayın
çünkü bu durum ona
verdiğiniz genlerle ilgili.
İLKBAHAR 2014
• Birincil: Çocuk doğduğundan beri yatağını
geceleri ıslatmaktadır.
• İkincil: Çocuk arada en az 6 ay süren tamamen kuru dönemlerin olmasına rağmen tekrar
ıslatmaya başlamıştır.
Enürezisde birçok faktör araştırılmış ve çeşitli
teoriler öne sürülmüştür. Genetik faktörler,
uyanma bozuklukları, hormonal faktörler, mesane ile ilişkili faktörler gibi…
Vakaların yüzde 97-98’inde organik bir neden
yoktur. Ancak yüzde 2-3’ünde organik bozukluklar rol oynar (işeme
bozuklukları,
me bo
bozu
zukl
kluk
ukla
ları
rı,, idrar
idra
id
rar yolu
yolu
enfeksiyonları, idrar
ar yollarında
yoll
yo
l ar
arında
d anatomik
anaato
t mi
mik bomik
bozukluklar, şeker hastalığı
talığı
ğı vs).
v
Araştırmalara göree birincil
birrincil gece
gecce
ge
ce
alt ıslatmanın en önemli
nem
e li neem
deni kalıtsaldır. Eğer
er ttek
ek
ebeveyn çocukken aynı
ayn
ynı
durumu yaşadıysa,
saa ,
sa,
çocuğunda olma olaolala
sılığı yüzde 46; her iiki
ki
ebeveyn de bu durumu
umu
yaşadıysa çocukta olma
ol ma
olasılığı yüzde 77’dir.
dir
ir. Yani
çocuğunuz altını bu
u şekilde
şeki
kild
ldee
ıslatıyorsa ona kı
kızmayın;
kızm
zmayın;
çünkü bu durum büyük
büy
üyük ihtimalle sizin ona verdiğiniz
genlerle ilgilidir. Genetik
enetiik ça
ça-lışmalarda enürezisle
slee il
sl
iilgili
lgi
lgi
gili
gili
li
10’un üzerinde
kromozom tespit edildi. Üste-
47
Üroloji
Anne veya baba çocukken
gece altını ıslatmadıysa
çocuklarında bunu yaşama
olasılıkları yüzde 15.
lik ona kızmamak için bir neden daha var. Bu
genler nedeniyle o da kendi çocuğundan dolayı
aynı durumda kalıp, sizin ne yaşadığınızı bire
bir öğrenecek. Çocuklarda alt ıslatmayı ilgilendiren ENUR 1 ve ENUR 2 adında iki gen tespit edildi. Bu genlerden ilki 13. kromozomda,
diğeri de 12. kromozomda bulunur. Bu genleri
taşıyan çocuklarda gece alt ıslatma olasılığını
yaşama bu genleri taşımayanlara kıyasla daha
çoktur. Anne veya baba çocukken gece altını
ıslatmadıysa çocuklarında bunu yaşama olasılıkları yüzde 15’dir.
Geceleri çocukların alt
ıslatmalarının üç nedeni
vardır:
• Uyanma bozukluğu. Bu çocukların çoğu kendiliğinden uyanamazlar, ancak yatağı ıslattıktan
sonra uyanabilirler. Bunun nedeni mesane doluluk ve kontraksiyonlarının (kasılma) algılanması ve inhibisyonunda (sürecin durdurulması)
gelişimsel bir gecikme olmasıdır. Çoğu çocukta
uyanma yeteneği santral sinir sisteminin gelişimini tamamlaması ile düzelir.
• Geceleri mesane kapasitesinde azalma ve mesane adalesinde aşırı uyarılma.
• Geceleri normal boyuttaki mesanelerinin tutabileceği idrardan daha fazlası üretilir. Bunun
nedeni:
• Yatmadan 2 saat önceki dönem içinde çok sıvı
tüketiliyor olabilir.
• Çocuk başka bir hastalığı nedeniyle idrar sökücü kullanıyor olabilir.
• İdrar yolu enfeksiyonu veya şeker hastalığı
olabilir.
• Hormonal dengesizlik olabilir.
Genlerimiz sorunluysa tedavide de sorumlu olmalıyız.
48
Tedavi yaşı okula başlama
yaşıdır
5 yaşından önce genellikle tedaviye başlanmaz.
Sonrasında sosyal ve psikolojik problemler aile
ve çocuk için sorun yaratmaya başlar.
Çocuğa ve aileye hastalık ve alınması gerekli
önlemler ayrıntılı bir şekilde anlatılmalı. Destekleyici tedavi (beslenme, sıvı tüketimi, tuvalet
alışkanlığı gibi önlemlerle başlanmalı, cezalandırılma yerine kuru gecelerinde ödüllendirilmeli) aile tarafından çok dikkatli ve bilinçli bir
şekilde uygulanmalı, gerektiğinde doktor yardımı alınmalı. Özgün tedavi olarak da alarm
tedavisi, ilaç tedavisi ile devam edilmeli.
Sonuç olarak genelde çocuklar anne-babalarının
geceleri altını ıslatmayı durdurduğu yaşa kadar
altlarını ıslatmaya devam edebilirler. Bu durumun önüne geçmek için kullanılan yöntemler
konusunda mutlaka doktora başvurmanız gerekir.
Destekleyici tedavi (beslenme, sıvı tüketimi, tuvalet
alışkanlığı gibi önlemlerle başlanmalı, cezalandırılma
yerine kuru gecelerinde ödüllendirilmeli) aile
tarafından çok dikkatli ve bilinçli bir şekilde
uygulanmalı, gerektiğinde doktor yardımı alınmalı.
İLKBAHAR 2014
Hasta hikayeleri
İLK AKRABA DIŞI
İLİK NAKLİ YAPILDI
M
edicana International Ankara Hastanesi, ilk akraba dışı kök hücre
naklini 9 Ocak 2014 tarihinde gerçekleştirdi. Doç. Dr. Meltem Kurt Yüksel
liderliğindeki ekibin gerçekleştirdiği operasyonla, altı aldır kemik iliği nakli olmayı bekleyen lösemi hastası 59 yaşındaki erkek hastaya,
ABD'li 32 yaşındaki bir kadın vericiden temin
edilen ilik nakledildi. Vericiden alınan kemik
iliği son 20 yılın en soğuk günlerinin yaşandığı
ABD’den güçlükle gönderilebildi. Zor şartlarda
Türkiye’ye getirilen ilik, sabaha karşı saat 03.00
sıralarında hastaya nakledilebildi. Hastanın
sağlık durumunun iyi seyrettiğini açıklayan
Doç. Dr. Yüksel, Kemik İliği Transplatasyon
(KİT) Ünitesi hakkında da şu bilgileri verdi:
“137 nakil gerçekleştirdik”
“Bu operasyonları Türkiye'de az sayıda merkez
yapabiliyor. Biz çalışmalarımıza Şubat 2012’de
başladık. 2013 yılı itibariyle Türkiye'de ilk
10'daydık, şu an ise 3'üncüyüz. İlk yılımızda
75, geçen yıl ise 137 nakil gerçekleştirdik. Bu
operasyonla da ilk akraba dışı kök hücre naklini
yapmış olduk. Kök Hücre Nakil Merkezi’miz
bilimsel veriler ışığında sadece Türkiye’ye değil
tüm dünyaya hizmet verecek düzeyde, etik ve
hasta odaklı çalışmaktadır. Hastanemiz Avrupa Kemik İliği Nakli Birliği (EBMTR) üyesidir.”
Operasyonun ardından Medicana International Ankara Hastanesi Başhekimi Uzm. Dr.
Gülay Kılıç, Başhekim Yardımcısı Uzm. Dr.
Deniz Alpay ve Genel Müdür Yardımcısı Jale
Çankaya'nın katılımıyla gerçekleştirilen bir
toplantı ile Doç. Dr. Meltem Kurt Yüksel liderliğindeki ekibin başarısı kutlandı.
Kemik iliği nakliyle ilgili daha fazla bilgi için:
http://www.medicana.com.tr/formlar/2012/
kasim/ankarakemikiligi.aspx
İLKBAHAR 2014
49
Çocuk Hastalıkları
BAHAR ALERJİSİ
DEYİP GEÇMEYİN!
Medicana Beylikdüzü Hastanesi Çocuk
Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nden Uzman
Dr. İlhan Hatipoğlu, anne babaları uyardı:
Alerjik astım tedavi edilmezse ileride kronik
tıkayıcı akciğer hastalığına yol açabilir!
B
aharda görülen en
yaygın alerji türleri
hangileri?
Saman nezlesi olarak
bilinen, havaların ısınması ile birlikte polen alerjilerine bağlı olarak ortaya çıkan alerjik rinit sık
görülüyor. Bir de alerjik astıma
sık rastlanıyor.
Bu tür alerjilere neler neden
oluyor?
çıkabiliyor. Geniz
Özellikle saman nezlesinde
eti büyümesi olaburun mukozasının enfeksiyon
bilir, üzüm salkımı
dışı etkenlere bağlı olarak iltişeklinde büyümeler
haplanması söz konusu ve bunu
olabilir. Bunlar da
tetikleyen bazı faktörler var. Baaynı bulguları taklit
UZM. DR. İLHAN HATİPOĞLU
harla birlikte polenler, küf manedebilir. Tüm bunlar
tarları, sigara dumanı, ev tozları gibi… Hastalık tek taraflı burun tıkanıklığı yapabilir. Burada aigenelde burunda kızarma, hapşırma, tıkanıklık, lenin anlattığı öykü, çok iyi bir fiziksel muayene
akıntı, gözlerde kızarma ve sulanma gibi bulgu- ve iyi bir gözlemle teşhis koyulur. Alerjik astımda
larla kendini gösteriyor.
özellikle genetik unsurlar da çok önemli. İlaç ve
Burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta ilaç dışı tedaviler var. İlaç dışı tedavide genelde
şu; burun alerjileri genelde çift taraflı olur. Has- gerekli çevresel önlemleri almak yeterli oluyor.
talar bize düzelmeyen bir grip şikayetiyle gelir- Eğer bahar aylarında polenlerle birlikte hasta dıler. Ama eğer semptomlar tek taraflı ise başka şarı çıkamayacak durumdaysa polenlerin olduğu
hastalıkları da düşünmek gerekir. Mesela çocuk ortamlarda bulunmamalı. Burnun altına vazelin
burun mukozasına herhangi bir yabancı cisim ya da rahatlatıcı bazı kremler sürülebilir. Bunlar
sokmuş olabilir. Bu da aynı belirtilerle karşımıza polenlerin burun mukozasına girmesini engeller.
Yeterli değilse ilaç tedavisini düşünmek gerekir.
Çocuğun odasındaki halıları kaldırmak, yün eşya Öncesinde alınabilecek önlemler var mı?
Bu tip alerjik rahatsızlıkların toplumda görülme
ve tüylü oyuncaklar bulundurmamak, hijyen
sıklığı yaklaşık yüzde 15-20 civarında. Eğer gekurallarına uymak, çarşafların 60 derecenin
yatkınlık da varsa bu oran daha da artıyor.
üzerinde kaynatılması gibi tedbirler çok önemli. netik
Örneğin Türkiye’deki çocukların yüzde 50’sinde
50
İLKBAHAR 2014
Sigara dumanı çocuklarda
alerjik astımı tetikleyen
çok ciddi bir risk faktörü.
ev tozu alerjisi olduğunu düşünürsek, gerekli
tedbirleri almak gerekiyor.
Alerjik astım tehlikeli midir?
Saman nezlesine göre biraz daha ağır bir tablodur. Çocukta eğer geceleri ve sabahları öksürük atakları, göğüste sıkışma hissi, nefes darlığı
varsa, bir hava açlığı yaşıyor ve genellikle ilaçları
aldıktan sonra rahatlıyorsa, annede veya babada
bir alerjik astım öyküsü varsa tanıyı koyarken
alerjik astımı düşünmek gerekir. Sadece annede
alerjik astım varsa çocukta görülme sıklığı yüzde
35-40’tır. Eğer hem annede hem de babada varsa
bu oran yüzde 70’lere yükselir.
Çocuklarda genellikle viral enfeksiyonlar astım
atağını tetikliyor ama özellikle sigara dumanı
yani pasif sigara içiciliği alerjik astımda çok
ciddi bir risk faktörü. Bu durumu ortadan kaldırmadığımız sürece çocukların iyileşmesi çok
zor. Aileler çocukların yanında içmediklerini
söyleseler de bir şey değişmiyor, çocuk yine pasif
sigara içiciliğine maruz kalıyor. Bronşlarda tıkanıklık başlıyor. Aynı şekilde parfüm kokusu,
ev tozu akarları, küf mantarları da başlı başına
alerjik astımı tetikleyen faktörler… O yüzden
çevresel tedbirleri mutlaka almamız lazım. Alerjik astımda iki önemli faktör var: Genetik ve
çevresel faktörler. Genetiğimizi değiştiremiyoruz ama çevresel faktörlere çok dikkat etmek gerekir. Bunların dışında beslenme de çok önemli.
Kesinlikle doğal beslenmemiz lazım. Omega 3
eksikliği, katkı içeren ve fast-food ağırlıklı gıdaların fazla tüketimi sonucu obezite ile birlikte
alerjik astımda da büyük artış gözlemleniyor.
Bebek mamaları bunu tetikleyebilir, bebeklerin ilk altı ay mutlaka anne sütüyle beslenmesi
gerekiyor. Çocuklarımızı olabildiğince doğal ve
katkısız gıdalarla beslemeliyiz. Ama çocukların
alerjik astımı erişkin astımı gibi değil, genellikle
5,5-6 yaşına kadar sonlanır. İleri yaşlara çok
fazla uzamaz.
Zamanında tedavi edilmeyen alerjik astım
ya da saman nezlesi başka ciddi hastalıklara
yol açabiliyor mu?
Kesinlikle. Alerjik rinit tedavi edilmezse sinüzit,
kulak iltihapları, sık tekrarlanan boğaz enfeksiyonlarına yol açabilir. Yine alerjik astım tedavi
edilmezse ileride kronik tıkayıcı akciğer hastalığı gibi çok ciddi hastalıklara neden olabilir.
İLKBAHAR 2014
51
Hasta hikayeleri
Iraklı çocuk
NORMAL GÖRMEYE BAŞLADI
H
üseyin (11), üç yıl önce sol gözünün dışarı doğru büyümeye başlaması üzerine
Irak’ta gittiği hastanede gözünün içerisinde tümör olduğu tespit edildi, ardından bu
hastalık için ileri bir merkez olarak Türkiye’ye
sevk edildi. 18 ay önce İstanbul’da başka bir
sağlık merkezine yatırılan hastanın incelemeleri
sonrası gözündeki tümörden biyopsi yapıldı ve
iyi huylu bir hastalık olduğuna karar verilerek,
altı ay sonra göz ameliyatı yapılmak üzere taburcu edildi.
Ocak 2014’te Irak Sağlık Bakanlığı, Hüseyin’i
Medicana International İstanbul Hastanesi’
ne tedavi için tekrar sevk etti. Hastanemizde
yapılan muayeneler ve konsey kararı sonrası
Iraklı Hüseyin’in sol gözü içerisinde bulunan
27X 24X30 mm. büyüklükteki kitlenin ameliyatla alınmasına karar verildi. Ameliyat Beyin,
Omurilik ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr.
Hidayet Akdemir ve Op. Dr. Türker Karancı,
Anestezist Dr. Şener Demiroluk’dan oluşan
ekip ile yaklaşık altı saatte gerçekleşti. Ameliyatı yapan Prof. Dr. Hidayet Akdemir, sol göz
içerisine beyin yoluyla geldiklerini, göz sinirlerini yer değiştiren ve göze baskı yapan iyi huylu
kapsüllü doğuştan gelen tümörü tamamen boşalttıklarını, bu tümörün tıp literatüründe dermoit kist olarak adlandırılan kalıntı bir lezyon
olduğunu belirtti.
Prof. Dr. Hidayet Akdemir, göz içerisindeki tümörlerin özellikle alt yapısı donanımlı olan gelişmiş beyin cerrahi kliniklerinde yapılabildiğini ve
Medicana International İstanbul Hastanesi'nin
böyle zor ve tehlikeli ameliyatları yapabilmek
için uygun olduğunu belirtti. Halen taburcu olmayı bekleyen Iraklı Hüseyin’in gözündeki tümörün tamamen alındığı, histopatalojisinin iyi
huylu olduğu, ilave bir onkolojik tedaviye gerek
duyulmadığı belirtildi. En önemlisi ise göz sinirlerine hiç bir zarar verilmeden bu tümörün
tamamının başarı ile çıkarılabildiği söylendi.
52
İLKBAHAR 2014
Hasta hikayeleri
Tüp bebekler
aynı gün doğdu
çıkardı. Hastalarımızın biri ikiz gebelikti. Bu
yüzden onu sezaryenle doğum yaptırmak zorunda kaldık. Diğerleri normal doğum oldu. Bir
tanesinin bebeği küçük olduğu için yeni doğan
ünitesine aldık ve şu an bakım altında” dedi.
"Amacımız sağlıklı bebek
oranını artırmak"
Ö
zel Medicana Konya Hastanesi Tüp
Bebek Merkezi’nde tüp bebek yöntemiyle gebe kalan Şerife Duran (22),
Hatice Mutlu (26) ve Mine Taymaz (32), aynı
gün doğum yaptı. Anne olma özlemiyle yıllardır
bebek sahibi olmayı bekleyen üç kadının kaderi
aynı hastanede keşişti. Dokuz ay önce açılan
Tüp Bebek Merkezi'ne başvuran kadınlar, tüp
bebek tedavilerinin tutması sonucu sürekli gözetim altında alındı. Gebeliklerinin sonunda sancıları aynı gün başlayan ve doğuma alınan Şerife
Duran ikiz, Hatice Mutlu ve Mine Taymaz ise
sağlıklı birer çocuk dünyaya getirdi.
Üç annenin de dokuz ay önce açılan Tüp Bebek
Merkezi’nin ilk hastaları olduğunu ifade eden
Özel Medicana Konya Hastanesi Tüp Bebek
Merkezi Medikal Direktörü Kadın Hastalıkları
ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Necati Özçimen,
“Üç tane tüp bebek yaptığımız üç hastamız
aynı anda doğum yaptı. Sancılarının aynı güne
gelmeleri bizim için ilginç bir durum ortaya
Tüp bebek tedavisinde on yıllık tecrübelerini
hastanenin imkânlarıyla birleştirdiklerini kaydeden Dr. Özçimen, “Eve canlı bebek götürme
oranlarını artırdık. Bunları yaparken imkanlarımızı zorlayarak mikro tese, mikro enjeksiyon ve
aynı zamanda genetik tüp bebekleri kullanarak
hastalarımızın eve bebek götürme oranlarını da
artırdık. Hastanemiz bünyesinde gelişmiş yeni
doğan ünitesinin olması bize tüp bebeklerin tedavilerinin takibinde kolaylık sağlıyor. Çünkü
bazen erken doğumlar olabiliyor. Erken doğumlar olduğunda bebeklerimizi bu ünitedeki
uzmanlara teslim ediyoruz. Ve bebekleri eve
götürecek şekilde büyüttükten sonra annelerine
teslim ediyoruz. Amacımız tüp bebek yapmaktan ziyade eve canlı bebek, sağlıklı bebek götürme oranlarını artırmak" diye konuştu.
Tüp bebek yaparken ilk günden itibaren hastalarına psikolojik danışmanlık da verdiklerini
vurgulayan Dr. Özçimen, "Hastalarımızın diyetisyen eşliğinde gerekirse kilo vermelerini
sağlıyoruz. Dâhili bir problem var mı, yok mu
hepsine bakıyoruz. Daha sonra gebelik takiplerini, oluşturulan problemleri biz ve uzmanlarımız birlikte takip ediyoruz" dedi.
Kadın ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Seçil Kahveci de, ilk tüp bebekleri kucaklarına almanın
sevincini yaşadıklarını belirterek şunları söyledi:
"Üç gebemizin aynı anda doğum yapması bizim
için de güzel bir tesadüf oldu. Bebeklerimizin
sağlıklı, mutlu, güzel yıllar diliyorum. Diğer
çocuk isteyen çiftlerimizle de aynı sevinci paylaşmayı umuyoruz."
İLKBAHAR 2014
53
Diş
B
ilginin çok hızla aktarıldığı ve paylaşıldığı bir çağda yaşıyoruz. Dolayısıyla
insanlar kendilerinde yapmak istedikleri değişikliklere ya da benzemek istedikleri kişilere medya ve internet aracılığı ile
kolaylıkla ulaşabiliyorlar. Bilgiye kolayca ulaşılabilmesi ve dolayısıyla bilginin artması, taleplerin
de artmasına yol açtı. Eskiden sadece bir eksik
dişin yerini doldurmak ya da çürük bir dişi doldurtmak kısmen yeterli olabiliyordu. Ama artık
insanların estetik beklentileri arttı.
Araba pırıl pırıl peki ya
lastikler?
Sağlık, temel olarak ağızdan başlıyor. Sadece
sağlık değil kişisel karizmanız ve karakteriniz
de ağzınızdan başlıyor. Çok güzel bir yüz yapısı,
kemik yapısı tasarlayın, makyajınız, saçınız, yüzünüz, burnunuz için gerekli tüm uygulamaları
yaptırın! Ama güldüğünüzde dişleriniz ve diş
etinizin seviyeleri birbiriyle uyumlu değilse veya
dişlerinizin rengi kötüyse, eksik veya çürük dişleriniz varsa her şey berbat olur. Bu neye benzer biliyor musunuz; çok güzel bir otomobiliniz
Cildiniz, burnunuz, dudaklarınız, saçlarınız hepsi mükemmel…
Peki ya gülüşünüz? Gülünce ortaya çıkan görüntü sizi mutlu
ediyor mu? Eğer cevabınız “Hayır” ise gülüş tasarımı ile
tanışma vaktiniz geldi demektir. Medicana Çiftehavuzlar
Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi’nden Diş Hekimi Dr. Ruhi Balcı,
mükemmel kusursuz bir görüntünün püf noktalarını anlattı.
DR. RUHİ BALCI
54
GÜLÜŞ
TASARIM
İLKBAHAR 2014
Sağlık, temel olarak
ağızdan başlıyor. Sadece
sağlık değil kişisel
karizmanız ve karakteriniz
de ağzınızdan başlıyor.
Ş
IMI İLE
KUSURSUZ BİR
GÖRÜNTÜYE KAVUŞUN
İLKBAHAR 2014
55
Diş
var, onu yıkatmaya gittiniz ama lastiklerini ve
jantlarını temizletmediniz. Araba pırıl pırıl bile
görünse aslında bir eksiklik vardır. Lastikler göze
batar. İşte aslında ağız ve gülüş, dişlerin pozisyonlandırılması, rengi, diş ve diş etlerinin birbiriyle olan uyumu, tertemiz yıkanmış bir arabada
lastiklerin de pırıl pırıl olması gibidir. Yani kusursuz bir görünüm sağlar! İşte gülüş tasarımı da
bu noktada devreye giriyor.
Özellikle medikal estetik, plastik, estetik cerrahi
uygulamalar günümüzde oldukça yaygın. İnsanlar hep bir beklentiyle geliyor. Karşılarında güzel
bir imaj görüyor ve kendilerini ona benzetmeye
çalışıyorlar. Bir takım kozmetik ve invaziv uygulamalardan sonra en son diş hekimine geliyorlar.
Oysa siz harika bir burun yapın, nefis bir cilt
oluşturun, çok güzel gözler ve kaşlar olsun ama
güldüğünde bunların hepsini kamufle edebilecek bir görüntünüz olabilir. Dişlerde bir eksiklik,
bir çapraşıklık varsa siz ne yaparsanız yapın görüntünüz bozuk olacaktır.
artmaya başlıyor. "Şu ana kadar bu tür taleple
gelen ve önerilerimiz doğrultusunda hareket
eden hastalarımızdan mutsuz olan olmadı."
Gayet memnun ayrılıyorlar.
Dişleriniz sağlıksızsa boşuna
diyet yapmayın!
Günümüzün en önemli konularından biri sağlıklı beslenmek ve fit olmak. Alabildiğince diyet
yöntemleri, kitaplar, diyetisyenler var… Dünyanın en iyi diyetini uyguluyorsunuz, dünyanın en
iyi diyetisyenine gidiyorsunuz. Tüm bunların
temelinde doğru beslenme var. Peki ağzınızda
diş yoksa nasıl besleneceksiniz? Ağızın görevini
tam yapamadığı bir durumda, kişinin kilo verebilmesi mümkün mü? İstediğiniz diyeti yapın
sonuç başarısız olur.
Erkekler de talep ediyor
Sanki daha çok kadınların konusuymuş gibi
zannedilse de artık kadınlar kadar erkekler de
bu tür uygulamalara meraklı ve yaptırıyorlar.
Çünkü insanlar güzel görünmek istiyor, kendisini iyi hissetmek istiyor. 21’inci yüzyılın baskısıyla yaşıyoruz biz. Bunlar çağımızın gerektirdiği
şeyler aslında. Yaşamın getirdiği streslerden kaçış
yolu bir anlamda. Kendisiyle barışmak isteyen,
kendisini daha iyi hissetmek isteyen herkes başvuruyor bize.
Bir elmadan ancak daha iyi
bir elma yapılabilir
Çok sık karşılaştığımız bir durum var. İnsanlar
ilk önce bize “Dogal olsun” diyerek geliyorlar.
Konuşma böyle başlıyor ama tedavi planlamasını
çıkartmaya başladıkça, insanların da beklentileri
artmaya başlıyor. Siz sundukça farklı talepler de
ortaya çıkıyor. “Doğal olsun ama beyaz olsun,
doğal olsun ama şu fotoğraftaki sanatçı gibi
olsun”… Bu tür taleplerle karşılaşsak da sonuçta
bir elmadan bir karpuz yapamayız. Bir elmadan
daha iyi bir elma yapabiliriz ancak. Biz tabii ki
hastaya önerilerde bulunuyoruz. Diş deyince ilk
akla ne gelir? Beyaz. Ama nasıl beyaz? Beyazın
50 çeşidi var. Size uygun beyaz. Ten renginize,
saç renginize, yaşınıza, alışkanlıklarınıza, yüz
şeklinize uygun beyaz olması gerekiyor. Burada
bizim şansımız ve farkımız şu: Büyük bir sağlık
grubunun parçasıyız. Yani birlikte hareket edeceğimiz disiplinlere ulaşmamız çok kolay. Tüm
bunları sunduğunuzda da hasta memnuniyeti
56
İLKBAHAR 2014
Hasta hikayeleri
Altı aylık
bebek
K
YENİ YÜZ VE
ALINA KAVUŞTU
afatası kemikleri ve bıngıldakların
doğumdan beri kapalı olması oldukça
nadir görülen kafatası anomalisi. Nonsendromik kafatası kemikleri erken kapanması
her 1000 doğumda 0.4-1 arasında görülüyor.
İLKBAHAR 2014
Bu bebeklerin doğumdan sonra uygun zamanda
kafatası anomalisi düzeltilemezse baş, yüz ve
alında şekil bozukluğu meydana gelmesi, beyin
ve zeka geriliğine yol açtığı biliniyor.
Medicana International İstanbul Hastanesi’ne
sevk edilen altı aylık Sevgi bebekte, doğumdan
beri kafatası kemikleri ve ön fontanelin erken
kapanmasıyla yüz, alın ve başta estetik şekil bozukluğu olduğu tespit edildi. Yapılan fizik ve
nörolojik muayenede erken kapanan kafatası kemiklerinin estetik bozukluk yanında artan kafa
içi basınç bulguları olduğu belirlendi. Beyin,
Omurilik ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr.
Hidayet Akdemir ve Op. Dr. Türker Karancı,
Anestezist Dr. Şener Demiroluk ile Dr. Cevdet
Becerikli'den oluşan ekip ile yaklaşık altı saat
süren beyin ameliyatıyla kapalı kafatası kemikleri açıldı ve yeniden şekillendirildi. Ameliyatı
gerçekleştiren Prof. Dr. Hidayet Akdemir bu tür
bebek beyin ameliyatlarında hastanenin cerrahi
ekibinin tecrübesi yanında çocuk anestezisti ve
yoğun bakım ekiplerinin de cerrahi ekip kadar
önemli olduğunu, bu tür özellikli beyin ameliyatlarının her hastanede yapılamadığını belirtti. Kraniosneztoz ameliyatları sadece estetik
veya kozmetik amaç için yapılmadığını, artan
kafa içi basıncından beyindeki baskıyı kaldırarak ve normal beyin gelişimine katkıda bulunmak için gerçekleştirildiğini anlattı.
Prof. Dr. Hidayet Akdemir Sevgi bebeğin ameliyat sonrası yeni bir yüz ve alın görünümüne
kavuştuğunu, ameliyat esnasında, yoğun bakım
ve servis takiplerinde herhangi bir sorunla karşılaşmadıklarını söyledi. Ayrıca Sevgi bebeğin
diğer sağlıklı çocuklar gibi normal bir beyin gelişim süreci yaşayacağını ve yaşıtlarından farkı
olmayacağının altını çizdi.
57
Vitaminl
ne kadar m
İç Hastalıkları
UZM. DR. İREM ÖNER ÖZKARA
Fazladan vitamin alımı her şeyden
önce karaciğeri yoruyor. Ayrıca baş
ağrısı, bulantı, kusma, idrar yolu
rahatsızlıkları ve hatta ölüme kadar
gidebilen problemler oluşabiliyor.
58
İLKBAHAR 2014
nler
masum?
Günümüzde neredeyse vitamin kullanmayan yok
gibi. Bazı uzmanların da yönlendirme ve tavsiyeleri ile
vitaminler hayatımızın vazgeçilmez bir parçası oldu. Peki
rastgele vitamin kullanmak ne kadar doğru? Şifa niyetine
kullandığımız vitaminlerin zararları var mı? Medicana
Beylikdüzü Hastanesi İç Hastalıkları Bölümü’nden Uzm.
Dr. İrem Öner Özkara vitaminlere mercek tuttu.
V
itamin takviyesi kullanmak isteyen
hastanın mutlaka bir dahiliye uzmanına muayene olması gerekir. Kişinin şikayetlerinin öncelikli tedavisi
gereken enfeksiyon hastalıkları, hormonal hastalıklar veya kanser gibi başka bir hastalığa bağlı
olup olmadığı belirlenmeli, sonrasında vitamin
eksikliği saptanırsa takviye yapılmalıdır. Eğer
vücudun ihtiyacı yoksa vitamin kullanmak gerekmiyor. Bununla birlikte vitamin ihtiyacı olan
belirli hasta gruplarımız var. Fazladan vitamin
alımı her şeyden önce karaciğeri yoruyor. Ayrıca
baş ağrısı, bulantı, kusma, idrar yolu rahatsızlıkları ve hatta ölüme kadar gidebilen problemler
oluşabiliyor.
D vitamini ve kalsiyum
Fazla aldığımda kemik hastalıklarına, kanda
kalsiyum yükselmesine, böbrek hastalıklarına
kemik ağrılarına neden olabiliyor. Kemik ağrısına ve kas kasılmalarına sebep olabiliyor.
Eksikliği varsa takviye yapıyoruz ama fazlasını
aldığımız zaman hedef dokuda toksik etki yaratmış oluyoruz.
B12
B12 sinirlerin yapısında bulunan ve vücutta depolanan bir vitamin yani eksikliği varsa, depoları doldurduktan sonra kullanmamak gerekir.
Eksikliği denge problemlerine, ellerde uyuşma,
karıncalanma, yanma, ateş basması, baş dönmesi
gibi şikayetlere sebep olabilir. Eksikliği giderilip
depolar doldurulduktan sonra tedavi kesilmeli,
sonrasında takip yapılıp ancak eksiklik yeniden
geliştiğinde başlanmalı.
C vitamini
C vitamini, antioksidan etkisi, yara iyileşmesine
İLKBAHAR 2014
olan olumlu etkisi ve kış dönemlerindeki grip
üzerindeki iyileştirici faydasından dolayı çok sık
kullanılıyor. Evet, kış dönemlerinde dönemsel
olarak kullanabiliriz ama fazla alındığında karın
ağrısı, bulantı ve kusmaya sebep olabilir ayrıca C
ve E vitaminlerinin kompleks olarak kullanılmasının akciğer kanseri vakalarını arttırdığı gözlemlenmiş. O yüzden ihtiyaç durumu dışında
kullanılmamalı.
A ve E vitamini
A vitamini göz sağlığı için faydalı ama fazla alındığı zaman ciltte lekelenmelere, görme problemlerine, baş dönmesine, vücutta kasılmalara, kafa
içinde basınç artışına ve hatta akciğer kanserine
bile sebep olabilir. O yüzden doktor kontrolü ve
reçetesi olmadan ihtiyaç hali dışında kullanılmasını önermiyoruz. A, E ve C vitaminlerinin
antioksidan etkisi var. Hücre yenilenmesini artırıyor, vücutta oluşmuş oksidan madde dediğimiz
atık ürünlerin vücuttan atılmasını sağlıyorlar.
Kanserden korunmak adına önemliler ama son
çalışmalar antioksidan vitaminlerin çok fazla
kullanıldığında aynı zamanda kanser riskini artırdığını gösteriyor. Örneğin, E vitamininin çok
yüksek dozda kullanıldığında prostat kanseri
riskini artırdığı gözlemlenmiş.
Omega 3
Omega 3‘ün kalp ve damar yapısında koruyucu
etkisi var. Şu ana kadar önemli bir yan etkisi de
gösterilmemiş. Eğer Akdeniz usulü bir beslenmemiz yoksa -ki çoğumuzda yok- omega 3 kullanılabilir. Ama saf omega 3 almaya çalışalım. A
vitamini içerenler, yaz döneminde cilt lekelenmelerine, deri bozukluklarına sebep olabiliyor.
Magnezyum, Çinko
Eksikliği yoksa, düzenli ve dengeli besleniyorsak magnezyum ve çinko takviyesine ihtiyacımız yok. Kuruyemişlerde, domateste, patateste,
muzda, kayısıda yeterli miktarda magnezyum
ve çinko var. Ancak bir enfeksiyon hastalığı ya
da kronik bir hastalık varsa doktor kontrolünde
alınabilir.
59
Yemek
Baharı hafif karşılayın!
Şimdi detoks z
Sürekli kendinizi yorgun hissediyor, fazla kilolarınızdan şikayet ediyor ve
canlanmak, yenilenmek istiyorsanız ilkbahar harekete geçmek için en uygun
zaman. Mevsim geçişlerinde özellikle de ilkbaharda yapılan detoks çok daha
etkili olabiliyor. Sizin için seçtiğmiz detoks çorbası ve detoks içecekleri ile
yepyeni bir mevsime yenilenmiş olarak başlamaya ne dersiniz?
Detoks çorbası
Detoks çayı
MALZEMELER:
MALZEMELER:
HAZIRLANIŞI:
• 1 büyük boy kereviz (yapraklarıyla
birlikte)
• 1 büyük boy kırmızı soğan
• 1 büyük boy patates
• 150 gr taze zencefil
• 1 orta boy havuç
• 3 baş sarımsak
• 3 yaprak kara lahana
• 100 gr beyaz lahana
• 50 gr biberiye (taze veya kuru)
• 2 çorba kaşığı kuru nane
• 2 çorba kaşığı kurutulmuş maydanoz
• 2 roka kökü
• 1 çorba kaşığı acı toz biber
• 3 çorba kaşığı kekik
Sebzeleri çok iyi yıkadıktan
rendeleyin. Patates
haricindekileri kabuklarıyla birlikte
rendeleyebilirsiniz. Kereviz yaprağı,
kara lahana ve beyaz lahanayı ise
ince ince doğrayın. Hazırlanan
malzemeleri orta boy bir tencereye
koyun ve tencereyi dolduracak
şekilde kaynar su ekleyin. Bir taşım
kaynatıp bir saat bekletin. Daha
sonra posa haline gelmiş taneleri
tencerenin içinden alın. Posaların
suyunu çorbanın içine ekleyin.
İsterseniz baharat ve taze limon
suyu da ilave edebilirsiniz.
• 2 çorba kaşığı yeşil çay
• 1 adet limon
• 1 tutam mate
• 3 tane karanfil
• 3 tane karabiber
• 1 adet elma
• 1 adet kivi
• 1 adet kabuk tarçın
• 1 litre su
HAZIRLANIŞI:
Tüm malzemeleri (meyveleri
dilimlenmiş olarak) bir litre sıcak
suyun içine ekleyin. Bu karışımı 2-3
dakika kaynatın. Yaklaşık 5 dakika
demlenmesi için bekleyin. Süzüp,
günün farklı saatlerine soğuk ya da
sıcak olarak içebilirsiniz.
60
İLKBAHAR 2014
s zamanı
Detoks
içeceği
MALZEMELER:
• 1 orta boy salatalık
• 3 adet kereviz sapı
• 1/4 misket limon
• 250 ml. elma suyu
HAZIRLANIŞI:
Katı meyve
sıkacağında 2-3
sulu elmayı sıkın.
Bu elma suyunu,
soyduğunuz salatalığı,
kereviz saplarını
blender'a koyun,
üzerine misket limon
da sıkarak hepsini
bir blender'dan
geçirin.
İLKBAHAR 2014
61
Gezi
Çölün ortasındaki c
Geleceği gözlerinizin önüne seren mimari
dokusu, iklime rağmen yemyeşil meydanları,
parkları, dünya jet-setinin doldurduğu
eğlence mekânlarıyla Dubai, “Coğrafya
kaderdir” sözünü yalancı çıkarıyor.
62
İLKBAHAR 2014
i cennet
İLKBAHAR 2014
63
Gezi
Palmiye Adası’ndaki
Atlantis Otel’in içinde yer
alan dev akvaryum.
D
Trendy mekân
Cirque Le Soir, dünya
jet-set’inin buluşma
noktalarından.
64
eva sa Duba i Ulusla ra ra sı
Havaalanı’ndan çıkıp, kentin beş
şeritli geniş caddelerinde yol almaya
başlar başlamaz, tipik bir Ortadoğu
kentinde olmadığımızı anlıyoruz. Bulvarlar boyunca çağdaş mimarinin en ikonik örneklerinin
yanından geçerken, asıl şaşırtan kentin yeşilliği
oluyor.
Karşımızda 21’inci yüzyılın kenti dursa da, “İnci
avcılığına, baharat ticaretine uzanan tarihine
göz atmadan, Dubai’nin ruhunu anlamak zor”
deyip, eski kentten başlıyoruz keşfe. İlk hedef,
kenti ikiye bölen haliç. Bir yakasında Dubai’nin
tarihi ticaret merkezi Deyra, öteki yakasında
Büyük Cami’nin, Dubai Müzesi’nin ve Cumeyra
sahilinin uzandığı Bur Dubai. Bugün de olanca
canlılığını koruyan Deyra’daki yeni-eski çarşıları alışveriş günlerine saklayıp, kıyıya gidiyoruz.
Karşıda görünen Dubai İkiz Kuleleri, Sheraton
Dubai gibi modern yapılar, özellikle mimari
meraklısı gezginlerin dikkatini çekecek türden.
Ama asıl ilgiyi, haliç boyunca sıralanan abralar,
Arap yelkenlileri hak ediyor. 17’nci yüzyıldan
fırlamış gibi duran, rengârenk bez gölgeliklerin
altında çift sıra oturma yerleri olan ahşap abralara bindiğinizde, yanınızdan kalkan yelkenlinin
peşine takılıp inci çıkarmaya gidecekmişsiniz
gibi geliyor. Oysa bu tekneler sizi karşıya, Bur
Dubai’ye taşıyor.
Bur Dubai tarafında önce Cumeyra sahilindeki
Dubai Büyük Cami’ye gidiyoruz. Buraya Müslüman olmayanlar giremiyor. Orijinal olarak
1900’e tarihlense de önce 1960’da, sonra 1998’de
yeniden yapılan cami, Dubai’nin kültürel ve dini
yaşamının tam kalbinde. Öyle ki, alışveriş merkezleri ve çarşılar dışında pek rastlamadığımız
Emiratileri nihayet burada bol bol görüyoruz.
Tam bu noktada Dubai Emirliği’nin asıl yurttaşları Emiratiler için bir parantez açmak gerek.
Nüfusun çok azını, yaklaşık yüzde 15’ini oluşturuyorlar. Ama onları görmememizin nedeni
bu değil.
Emiratiler, polislik, askerlik yapmak ve devlet
dairelerinde çalışmak dışında, yalnızca özel şirketlerde, çoğu kez şirket sahibi ya da ortağı olarak görev yapıyor. Diğer tüm işlerde başta Hintli,
Paki ve Filipinliler olmak üzere Asyalı göçmenler
çalışıyor. Geleneksel kıyafetleri kandura (erkeklerin ayak bileklerine kadar inen beyaz renkli
yün veya keten tünikleri) ve abiyeler (kadınla-
İLKBAHAR 2014
Ünlü yelken otel Burç el
Arap’ın da bulunduğu
Cumeyra kıyıları adının
hakkını veriyor: Güzel.
rın bedenlerinin tamamını örten siyah renkli
üst giysileri) içindeyken bu ayrımı yapmak zor
ama bindikleri otomobiller, taşıdıkları alışveriş
torbaları, kadınların bileklerindeki altın takılar,
hatta tek başına üstten bakan, kibirli duruşları
bile bu sözün doğruluğunu anlatmaya yetiyor.
Emiratilerin geçmişlerinin izini de El Fahidi
Kalesi’ndeki Dubai Müzesi’nde sürüyoruz. Burası kentteki gerçekten tek eski bina.
Masmavi deniz, bembeyaz kumsal
Herhalde denizin çağrısının bu denli güçlü olduğu çok az yer vardır. Bembeyaz kumsalın
önünde uzanan Basra Körfezi’nin turkuaz suları öyle güzel ki, gözümüz, hemen hemen tüm
Dubai fotoğraflarının ayrılmaz parçası haline
gelen yelken otel Burç El Arap’ı bile görmüyor.
Muhteşem deniz keyfinin tadı burada hem halk
hem de otellerin özel plajlarında çıkarılabiliyor.
Halk plajlarında giyinip soyunmak zor olsa da,
bir şeyden emin olabilirsiniz, asla rahatsız edilmiyorsunuz. Ancak çevrede yiyecek-içecek satan,
güneş şemsiyesi kiralayanlar pek yok. Bu nedenle
tüm günü buraya ayırmayı düşünenler için en iyi
seçenek oteller. Maalesef artık bu otel listesinde,
denizin ortasında yükselen Burç El Arab yer almıyor. Rehberimiz, birkaç yıldır, otelde kalmayanların plaja kabul edilmediklerini söylüyor.
Şehir bütünüyle, çağdaş mimarlık tutkunları
için yaratılmış gibi. Hele Dubai Marina bölgesi.
Nereye başımızı çevirsek, tasarımları birbiriyle
yarışan gökdelenler ve köprülerle karşılaşıyoruz.
Çoğu, dünyanın en ünlü mimarlarının imzalarını taşıyor ama tek başına, SOM Architecture’ın
tasarımı dans eder gibi duran Sonsuzluk Kulesi
(Cayan Tower- Infinity Tower) bile buraya gelmek için yeterli. Akşam saatlerinde bölge epey
hareketleniyor. Ama siz siz olun, güneşi burada
değil, Burç Halife’de batırın.
Alışveriş ve eğlencenin şehri
829.8 metrelik Burç Halife’ye dünyanın en büyük
alışveriş merkezlerinden Dubai Mall’ın içinden
geçerek çıkıyoruz. Giriş holünde her daim uzun
bir asansör kuyruğu var, ama iyi ki de var; zira, o
sırada bu muazzam binanın nasıl yapıldığını anlatan videoyu seyrediyoruz. Asansör, konut, ofis
ve otellerin yer aldığı kulenin 124’üncü katındaki seyir terasına çıkarıyor. Yaklaşık bir dakikada çıktığımız terasta, uçakta gibiyiz, dünyaya
452 metre yüksekten bakıyoruz. 360 derece tasarlanmış terasta, tüm Dubai ve çevresini saran
çöl ayaklarımızın altında. Dubai’deki muhteşem
mimari örnekler o ana kadar öğretmediyse bile,
Burç Halife, insanın yapabildiklerinin sınırının
olmadığını herkese öğretiyor. Yaklaşık bir saatlik turun bilet fiyatı kişi başı 400 dirhem yani
yaklaşık 225 TL.
Burç Halife’den Dubai Mall’un içine indiği-
Bembeyaz kumsalın önündeki Basra Körfezi’nin
turkuaz suları öyle güzel ki, gözümüz Burç El
Arap’ı bile görmüyor.
mizde alışveriş faslını da açıyoruz. Dünyanın
hemen hemen tüm önemli markaları burada;
yaklaşık bin 200 mağaza, onlarca restoran ve
kafe, sinema salonları, eğlence bölümleri var.
Ancak fiyatların burada daha düşük olduğuna
dair rivayetin pek de doğru olmadığını görüyoruz. Bu nedenle Ortadoğu’da olmanın tadını asıl
çıkaracağımız suk’lara yani geleneksel çarşılara;
altın pazarı, baharat pazarı ve tekstil pazarına geçiyoruz. Fiyatlar çok daha uygun. Baharatların
çeşitliliği, paşminalar, bakır hediyelikler baştan
çıkarıcı. Dubai’de bulabileceğimiz en iyi hurmaları da buradan alıyoruz. Ama ‘Binbir Gece
Masalları’nın atmosferine kapılıp, pazarlık yapmayı unutmadan.
Elektronik cihaz almak isteyenler için Deyra
bölgesinde elektronik suk da var; ancak buradan
aldığınız bilgisayar, cep telefonu gibi cihazların
garanti belgesi yok.
Dubai, yalnız alışveriş değil, Ortadoğu’nun eğlence başkentlerinden de biri. Yapılabileceklerin
listesi upuzun: Emirates Golf Kulübü’nde 18 delikli sahalarda golf oynamaktan çölde çıkılacak
safari turlarına, Zubeyr Astronomi Kampı’ndaki
Thuraya Gözlemevi’ndeki dev teleskoptan yıldızları izlemeye, Basra Körfezi’nde gece dalışına
kadar pek çok seçenek var. Kaldı ki, bu kent
birbirinden havalı bar ve kulüplerle dolu. Jumeirah Beach Hotel’in içindeki 360º Bar, Dubai
Marina’daki Buddha Bar, Barasti, Sheikh Zayed
Bulvarı’ndaki Cirque Le Soir ve Cavalli Club,
Cumeyra’daki Kasbar dünya jet-set’inin uğrak
noktası, en eğlenceli, havalı mekânlar. Ancak
gelmişken mutlaka denenmesi gereken, özellikle
akşam yemeği için birbirinden iyi iki program
var: Biri, Dubai manzarasına karşı Palmiye
Adası’ndaki otel/restoranlarda, diğeri de haliçte
gidip gelen lüks cruise teknelerinde akşam yemeği yemek. Seçim sizin; ne yaparsanız yapın,
çöldeki cennet Dubai sizin.
İLKBAHAR 2014
65
MEDICANA HASTALIKTA SAĞLIKTA DERGİSİ
ABONE FORMU VE OKUR ANKETİ
AŞAĞIDAKİ BİLGİLERİ DOLDURUN, ‘HASTALIKTA SAĞLIKTA’ DERGİSİNE ÜCRETSİZ ABONE OLUN.
DERGİMİZ HİÇBİR ÜCRET ÖDEMEDEN ADRESİNİZE ULAŞTIRILSIN.
WWW.MEDICANA.COM.TR
➲ ADI SOYADI: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
➲ DOĞUM TARİHİ:. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
➲ DOĞUM YERİ:. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
➲ MESLEĞİ: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
➲ DERGİ TESLİM ADRESİ:. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ➲ SEMT:. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
➲ POSTA KODU: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ➲ ŞEHİR: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
➲ TEL: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ➲ GSM:. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
➲ E MAİL: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
➲ İŞ/EV ADRESİ: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
EN SIK
HİZMET
ALDIĞINIZ
HASTANEMİZ
MEDICANA SAĞLIK GRUBU
İLETİŞİM BİLGİLERİ
YÖNETİM MERKEZİ
Tel: +90 850 460 63 26
Fax: 0212 438 23 51
Adres: Tekstilkent Koza Plaza Oruç Reis Mah.
Tekstilkent Cad. No: 12 A Blok Kat: 23, 34235
Esenler / İstanbul
MEDICANA HOSPITALS AVCILAR
Tel: 0212 695 48 30
Fax: 0212 695 48 30
Adres: Marmara Cad.Şamlı Sokak
No: 32 34310 Avcılar / İstanbul
MEDICANA HOSPITALS BAHÇELİEVLER
Tel: 0212 449 14 49
Fax: 0212 555 80 09
Adres: Adnan Kahveci Bulvarı No: 2 34180
Bahçelievler / İstanbul
MEDICANA HOSPITALS ÇAMLICA
Tel: 0216 522 60 00
Fax: 0216 335 86 36
Adres: Alemdağ Cad. No: 85 34764 Üsküdar
/ İstanbul
MEDICANA HOSPITALS SAMSUN
Tel : 0362 311 05 05
Fax : 0362 240 20 42
Adres: Yeni Mahalle Şehit Mesut 1.Caddesi
No: 85 Canik /Samsun
MEDICANA DİŞ
SAMSUN
MEDICANA DİŞ
ÇİFTEHAVUZLAR
MEDICANA
INTERNATIONAL
ANKARA
Tel: 0212 506 00 00
Fax: 0212 506 06 20
Adres: İzzettin Çalışlar Cad. Nurettin Paşa
Sok. No: 2 / 34310
Bahçelievler/İstanbul
MEDICANA DİŞ ÇİFTEHAVUZLAR
Tel: 0216 363 41 41 pbx
Fax: 0216 363 42 07
Adres: Cemil Topuzlu Cad. No: 56
Caddebostan-Kadıköy/İstanbul
MEDICANA KONYA
ÇAMLICA
BAHÇELİEVLER
MEDICANA
INTERNATIONAL
İSTANBUL
AVCILAR
Tel : 0332 221 80 80
Fax : 0332 221 65 56
Adres: Ferihpaşa Mah. Gürz Sok.
No: 1 Selçuklu/Konya
MEDICANA NÖROLOJİK BİLİMLER MERKEZİ
Tel: 0212 449 14 49
Adres: Bağcılar Cad. No:1
Bahçelievler/İstanbul
MEDICANA INTERNATIONAL İSTANBUL
BAHÇELİEVLER
DİŞ
NÖROLOJİK BİLİMLER
VE OMURGA MERKEZİ
KONYA
VIVAMEDICANA
MEDICANA INTERNATIONAL ANKARA
Tel: 0 312 292 92 92
Fax: 0 312 285 69 62
Söğütözü Cad. 2165 Sok.
No: 6 Söğütözü/Ankara (ATO yanı)
HASTANEMİZİ İLK NEREDEN DUYDUNUZ?
VIVAMEDICANA HOLLANDA
EN SIK HİZMET ALDIĞINIZ BÖLÜM VEYA BÖLÜMLER:
Tel: +317561148328 Westzijde 39
1 506 EB Zaandam / The Netherlands
DERGİMİZDE GÖRMEK İSTEDİĞİNİZ KONULAR:
DERGİMİZDE EKSİK BULDUĞUNUZ VE EKLENMESİNİ ARZU ETTİĞİNİZ KONULAR:
66
Tel: 0212 867 75 00
Fax: 0212 872 12 36
Adres: Beylikdüzü Cad. No: 3
Beylikdüzü/İstanbul
İstanbul İçi Kod Çevirmeden
0850 460 63 34 Alo Medicana
Tüm hastaneleri için
e-mail: [email protected]
İLKBAHAR 2014
M
Medicana Hastalikta Saglikta Dergi ilani 19 5x27 5cm indd 2
3/7/14 9:52 AM

Benzer belgeler

EnfEkSiyonlARA kARşı koRUyUn

EnfEkSiyonlARA kARşı koRUyUn güvenli bilgi barındırdığından emin olamadığımız web ortamında, doğru bilgiye ulaşmaya

Detaylı

polenler sizi hasta etmesin

polenler sizi hasta etmesin karışıyor? Yeni noninvaziv test çok güvenli.

Detaylı

MEDICANA si ass or

MEDICANA si ass or Prof.Dr.Ali Erdem Bagatur Ortopedı Uzmanı Prof. Dr. Erdoğan İlkay Kardiyoloji Prof. Dr. Kaan Oysul Radyasyon Onkolojısı Prof. Dr. Saıt Şırın Beyın ve Sınır Cerrahısı Prof. Dr. Barış Dıren Radyolojı...

Detaylı

CyberKnife Yöntemi - Medicana Sağlık Grubu

CyberKnife Yöntemi - Medicana Sağlık Grubu Prof. Dr. Saıt Şırın Beyın ve Sınır Cerrahısı Prof. Dr. Barış Dıren Radyolojı Prof. Dr. Cem Sungur Nefrolojı Prof. Dr. Tahır Karadenız Ürolojı Prof. Dr. Kadir Vehbi Baykal Üroloji Uzmanı Prof. Dr. ...

Detaylı

Düzenli uyku, iyi beslenme ve el temizliği şart!

Düzenli uyku, iyi beslenme ve el temizliği şart! Prof.Dr.Ali Erdem Bagatur Ortopedı Uzmanı Prof. Dr. Erdoğan İlkay Kardiyoloji Prof. Dr. Kaan Oysul Radyasyon Onkolojısı Prof. Dr. Saıt Şırın Beyın ve Sınır Cerrahısı Prof. Dr. Barış Dıren Radyolojı...

Detaylı

havuz hastalıkları - Medicana Sağlık Grubu

havuz hastalıkları - Medicana Sağlık Grubu Prof.Dr.Ali Erdem Bagatur Ortopedı Uzmanı Prof. Dr. Erdoğan İlkay Kardiyoloji Prof. Dr. Kaan Oysul Radyasyon Onkolojısı Prof. Dr. Saıt Şırın Beyın ve Sınır Cerrahısı Prof. Dr. Barış Dıren Radyolojı...

Detaylı

Medicana International Ankara Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı

Medicana International Ankara Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof.Dr.Ali Erdem Bagatur Ortopedı Uzmanı Prof. Dr. Erdoğan İlkay Kardiyoloji Prof. Dr. Kaan Oysul Radyasyon Onkolojısı Prof. Dr. Saıt Şırın Beyın ve Sınır Cerrahısı Prof. Dr. Barış Dıren Radyolojı...

Detaylı