Medicana International Ankara Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı

Transkript

Medicana International Ankara Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı
SAYI 31 / KIŞ 2013
HASTALIKTA VE SAĞLIKTA
MEDICANA
A, AVRUPA'YA
HOLLANDA'DA
AN ADIM ATTI
Medicana Genel Hastalikta Saglikta Dergi ilanlari on kapak ic 19 5x275cm indd 1
12/11/13 2:11 PM
Editör
Sağlığa uzanan yol
T
ürkiye’de; 20 yılı aşan bir süredir özel sağlık sektörünün gelişimine öncülük ettik. Bugün
Türk özel sağlık sektörünün geldiği noktada, önemli katkılarımız oldu. Sağlık sektörü
deneyimimiz ve dünya standartlarında sağlık tesisleri yatırımlarımız ile Türkiye'ye dünyanın
sayılı sağlık yatırımlarını kazandırdık. Türkiye'de sağlık hizmeti standartlarına önemli katkılar
sağladık. Ülkemizde uluslararası kalite örgütlerince akredite edilen ilk sağlık gruplarından olduk
Yıllardır, başta yakın Avrupa ülkeleri olmak üzere, Ortadoğu ve Türki cumhuriyetlerden gelen
yurtdışı hastaları başarı ile tedavi ediyoruz. Bugün hastanelerimizde tedavi olan hastalarımızın
yüzde 20’sini yurtdışı hastalarımız oluşturuyor.
Bu gelişmeler, sağlıkta uluslararası yardımlaşma yolculuğumuzu bir adım ileriye götürerek,
yatırımlarımızı yurtdışına taşımamıza vesile oldu. Hollanda ile tarihi temellere dayanan
politik, diplomatik, ekonomik ve kültürel ilişkilerimiz, her iki ülkenin sağlık konusunda tıbbi
yardımlaşmasının da önünü açtı.
Geçtiğimiz günlerde Hollanda'nın Zaandam kentinde seçkin davetlilerin katıldığı bir törenle
açılan Vivamedicana, Hollanda’daki sağlık sektörünün ihtiyaçları doğrultusunda hastaların
hızlı, güvenilir ve doğru sağlık hizmetlerine ulaşmalarında aracılık sağlamak ve sağlık turizmi
alanında bir fark yaratmak amacıyla kuruldu.
Vivamedicana, önce bu iki ülke arasında ‘sağlığa uzanan yol" olacak. Ardından başta tüm
Avrupa ülkeleri olmak üzere Afrika ve Ortadoğu'yu da içine alan bir coğrafyada sağlığa uzanan
yol olmaya devam edeceğiz. Yurtdışından ülkemize gelip sağlık hizmeti almak isteyenler,
Medicana Sağlık Grubu güvencesinde, uluslararası standartta, emin ellerde en doğru sağlık
hizmetini alırken aynı zamanda Ülkemizin doğal güzelliklerinden faydalanma olanağı
bulacaklar.
Sağlıklı, Kaliteli ve güzel bir yaşam dileğiyle
MEDICANA AVCILAR
MEDICANA BAHÇELİEVLER
MEDICANA ÇAMLICA
MEDICANA INTERNATIONAL İSTANBUL
MEDICANA INTERNATIONAL ANKARA
MEDICANA DİŞ
MEDICANA SAMSUN
MEDICANA KONYA
MEDICANA DİŞ ÇİFTEHAVUZLAR
NÖROLOJİK BİLİMLER VE OMURGA MERKEZİ
KIŞ 2013
PM
3
SAĞLIK GRUBU
DERGİ DANIŞMA KURULU
Prof. Dr. Ali Erdem Bagatur Ortopedi Uzmanı
Prof. Dr. Erdoğan İlkay Kardiyolojı
Prof. Dr. Kaan Oysul Radyasyon Onkolojisi
Prof. Dr. Sait Şirin Beyin ve Sinir Cerrahisi
Prof. Dr. Barış Diren Radyoloji
Prof. Dr. Cem Sungur Nefroloji
Prof. Dr. Tahir Karadenız Üroloji
Prof. Dr. Kadir Vehbi Baykal Üroloji Uzmanı
Prof. Dr. Ali Cem Yorgancıoğlu Kalp Damar Cerrahisi
Prof. Dr. Cazıp Üstün Kadın Hastalıkları ve Doğum
Prof. Dr. Fulya Tezok İç Hastalıkları
Prof. Dr. Hasan Taşçı Genel Cerrahi
Prof. Dr. Hidayet Akdemir Beyin Ve Sinir Cerrahisi
Prof. Dr. Kaya Kanberoğlu Radyoloji
Prof. Dr. Levent Alımgil Göz Hastalıkları
Prof. Dr. Mahmut Başoğlu Genel Cerrahi
Prof. Dr. Mehmet Salih Bilal Kardiyovasküler Cerrahi
Prof. Dr. Meral Kozakçıoğlu Özekıcı Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon
Prof. Dr. M. İrfan Sabah Kardiyolojı
Prof. Dr. Muzaffer Sarıyar Genel Cerrahi Uzmanı (Transplantasyon)
Prof. Dr. Nazlıhan Günal Pediatrik Kardiyolojı
Prof. Dr. Osman Uğur Çalpur Ortopedi Ve Travmatoloji
Prof. Dr. Sadık Ersöz Genel Cerrahi Uzmanı Transplantasyon
Prof. Dr. Sebahattin Ateşal Kardiyolojı
Prof. Dr. Selim Aksöyek Çocuk Cerrahisi
Prof. Dr. Sumru Şekerci Anestezi
Prof. Dr. Tamer Türk Ağız Ve Dış Sağlığı
Prof. Dr. Tanfer Kunt Kulak Burun Boğaz
Prof. Dr. Hasbi Erdem Diker Kardiyolojı
Prof. Dr. Süleyman Bülent Arman Göğüs Cerrahisi
Prof.Dr. Osman Küçükosmanoğlu Çocuk Kardiyolojı
Prof.Dr. Necmettin Kutlu Plastik Ve Rekonstruktif Cerrahi
Prof. Dr. Sabri Acar Çocuk Sağlığı Ve Hastalıkları
Prof. Dr. Metin Çapar Kadın Doğum Uzmanı
Prof. Dr. Tunç Cevat Öğün Ortopedi Uzmanı
Prof. Dr. Celalettin Vatansev Genel Cerrahi Uzmanı
Prof. Dr. Tamer Mungan Kadın Hastalıkları Ve Doğum Uzmanı
Prof.Dr. Haluk Alagöl Genel Cerrahi
Doç. Dr.İsmail Özdemir Perinatoloji Uzmanı
Doç. Dr. Mehmet Ak Psikiyatri
Doç. Dr. Bilge Tunç Gastroenteroloji
Doç. Dr. Ercan Eren Kalp Ve Damar Cerrahisi
Doç. Dr. Ahmet Erdil Gastroenteroloji
4
Doç. Dr. Ali Osman Kaya Onkoloji
Doç. Dr. Cengiz Kayahan Genel Cerrahi
Doç. Dr. Füsun Tokatlı Radyasyon Onkolojisi
Doç. Dr. G. Faik Hobikoğlu Kardiyolojı
Doç. Dr. H. Gürdal İnal Üroloji
Doç. Dr. H. İbrahim Uçar Kardiyovasküler Cerrahi
Doç. Dr. H. Nedim Arda Kulak Burun Boğaz Hastalıkları
Doç. Dr. İbrahim Tek Medikal Onkoloji
Doç. Dr. Meryem Kaya Nükleer Tıp
Doç. Dr. Mesut Y. Atlı Genel Cerrahi
Doç. Dr. Nihat Akbayır Gastroenteroloji
Doç. Dr. Sabire Akın Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon
Doç. Dr. Selman Laçin Kadın Hastalıkları Ve Doğum (IVF)
Doç. Dr. Serdar Akgün Kardiyovasküler Cerrahi
Doç. Dr. Şadan Ay Ortopedi Ve Travmotoloji
Doç. Dr. Fatma Laika Karabulut Gastroenteroloji Uzmanı
Doç. Dr. Gökhan Çakıroğlu Patoloji
Doç. Dr. Devrim Bektaş KBB Uzmanı
Doç. Dr. Ahmet Soylu Kardiyolojı Uzmanı
Doç. Dr. Mehmet Özerk Okutan Beyin Cerrahi Uzmanı
Doç.Dr. Murat Başkurt Kardiyolojı
Doç.Dr. Ahmet Kırbaş Kalp Ve Damar Cerrahi
Doç.Dr. Arif Bahar Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı
Doç. Dr. Hasan Ulusoy Romatoloji Uzmanı
Doç. Dr. Meltem Kurt Yüksel Hematoloji
Doç. Dr. Ayla Gökmen Hematoloji
Yrd. Doç. Dr. Hacı Akar Kalp Ve Damar Cerrahisi
Yrd. Doç. Dr. Kenan Durna Kardiyolojı
Yrd. Doç. Dr. Mustafa Yazıcı Kardiyolojı
26
Katarakt,
sadece yaşlı
hastalığı değil
Bebeklerde de
görülebiliyor.
SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ
Kurtuluş Okutan
Medicana Kurumsal İletişim Direktörü
Bu dergi Doğan Burda Dergi Yayıncılık ve Pazarlama A.Ş.’ye ait Tempo
Dergisi tarafından Bahçelievler Sağlık Hizmetleri A.Ş. için hazırlanmıştır.
Satılamaz ve dağıtılamaz. Dergide yayımlanan yazı, fotoğraf, harita,
illüstrasyon ve konuların her hakkı saklıdır. İzinsiz, kaynak gösterilerek
dahi alıntı yapılamaz.
ADRES: Bahçelievler Sağlık Hizmetleri A.Ş.
Eski Londra Asfaltı No: 2 Bahçelievler/İstanbul
[email protected]
TEMPO DERGİSİ: Trump Towers, Kule 2, Kat: 21-24, 34387, Şişli, İstanbul
[email protected] Tel: +90 212 410 33 10
BASKI: APA / Uniprint Basım Sanayi ve Ticaret A.Ş.
Tel: +90 212 798 28 40 - 10 Hat
KIŞ 2013
6
Kısa haberler
İçindekiler
10 Medicana, Avrupa’ya Hollanda’dan
adım attı
Holanda’nın Zaandam şehrinde, tıbbi danışmanlık
şirketi Vivamedicana hizmete açıldı.
14
Antibiyotikler
masum
değil
Yan etkileri
nedeniyle
ciddi zararlar
verebiliyorlar.
12 ‘Sağlığa uzanan yol’da yeni
durağımız
Medicana Sağlık Grubu Genel Koordinatörü Reha
Özkaya anlattı.
17 Doğum gününde yeniden doğdu
Trafik kazası geçiren İlayda Sünger'in hikâyesi.
21 Hayat çok güzel
Tip 1 Diyabet hastası Hatice Mumcu anlattı.
25 Furkan artık sağlıklı bir bebek
Kafasında şekil bozukluğu olan bebek nasıl iyileşti?
29 Kamyon ve duvarın arasında kaldı!
Halil Sezai Sayar, solunumu durmuş şekilde
Medicana Samsun Hastanesi'ne getirildi.
6
30 Lösemide iyileşme oranı yükseldi
Çocuklarda tedavi başarısı yüzde 90'lara çıktı.
t,
ı
l
e
r.
33 Türkiye'de bir ilk
Histiositosiz x hastası Gayem Ulugüm doğum
yaptı.
34 Yumurtalık kisti korkutmasın
Aceleyle ameliyat kararı vermeyin.
37 Beyinden üç cm'lik civata çıkarıldı
Irak'ta bombalı saldırıda yaralanan hasta,
Medicana'da iyileşti.
38 Boyun fıtığına dikkat!
Kol kuvvetinde azalma varsa ameliyat şart.
40 İyi huylu mu, kötü huylu mu?
Kalp çarpıntınızı iyi tanıyın.
22
Diş bakımı
bebeklikte başlar
Sağlıklı diş, çocuklukta
verilen eğitim ile
mümkün.
42 Kadın kısırlığında en önemli faktör
yaş
Anne olmak için 37'den sonrasını beklemeyin.
44 Bağışlayın hayat kurtarın
Temel problem, organ kıtlığı.
46 Sırt ağrısı kâbusunuz olmasın
Toplumun yüzde 80'ini etkileyen bir sorun.
48 Skolyoz, kalbi ve ciğeri etkileyebilir
Skolyoz, kişiye yana doğru eğiliyormuş görüntüsü
veriyor.
50 Üst sonulum yolu enfeksiyonları
kapıda
Üç günde geçmeyen ateş varsa doktora başvurun.
18
Ağrısız bir yaşam
Pek çok hastalık artık ağrı
bantları ile tedavi ediliyor.
52 Uyurken nefessiz kalıyorsanız
dikkat
Uyku apnesinin çaresi var.
54 Obezite tüm vücudu etkiliyor
Pek çok hastalığı beraberinde getiriyor.
56 Dört ayda 20 kilo verdi
İsmail Boylu, nasıl zayıfladığını anlattı.
57 165 kilodan 79 kiloya indi
Obezite kader değil.
58 İçinizi ısıtan lezzetler
Kış çorbaları.
60 Güzel, mutlu, özgür: Amsterdam
'Kuzeyin Venedik'inde her an bir mucize olabilir.
KIŞ 2013
5
Kısa kısa
Medicana Ankara
Hastanesi 'Çocuk
Panayırı'na
sponsor oldu
A
nkara Oran Rotary Kulübünün 2013 Çocuk
Panayırı'na Medicana Ankara Hastanesi
sponsor oldu. Etkinlik sabah kahvaltısı ile başladı.
Capital Country'de gerçekleşen etkinlikte
çocuklar için atölye çalışmaları, kitap etkinlikleri,
pony ile tanışma; büyükler için ‘Türkiye Büyük
Millet Meclisi Kupası’ ve ‘Ankara Valiliği Kupası
Engelli At Yarışları’ yer aldı.
Elektrik çarpmasından sonra
yoğun bakım ile hayata döndü
Y
irmi gün önce iş yerinde yüksekten
düşüp komaya giren genç iş
adamı Burhan Demirbaş'ın büyük
bir beyin kanaması ve beraberinde
vücudunun pek çok yerinde kırıklar
olduğu tespit edilmiş, ancak ameliyatın
çok risk taşıması sebebiyle müdahale
edilememişti. Medicana International
İstanbul Hastanesi’ne başvuran
Burhan’ın beyninin ciddi ödem altında
olduğu ve sol yarısında beyin kanaması
gözlendi, sol el ve köprücük kemiği ile
bel bölgesinde kırıklar tespit edildi.
Medicana International İstanbul
Hastanesi Genel Yoğun Bakımında
Uzm. Dr. Cevdet Becerik ve deneyimli
ekibi ile takip edilen hasta, yoğun tıbbi
tedaviyle hızla iyileşiyor ve sekelsiz
olarak taburcu edilme aşamasına
geliyor.
Hastayı takip eden Uzm. Dr. Cevdet
Becerik şunları söyledi: “Birçok
merkezde multiple travmalı ve
özellikle ciddi cerebral yaralanma
gösteren bu tür hastalar Maalesef
kaybedilebilmekte. Hastanın bu
duruma gelmesinde yoğun bakım
ekibinin deneyiminin yanı sıra
diğer bölümler ile multidisipliner
6
çalışabilmek de oldukça önemli. Bu
açıdan beyin cerrahisinden Prof. Dr.
Hidayet Akdemir, Op. Dr. Türker
Karancı ile Ortopedi’den Prof. Dr. Ali
Erdem Bagatur, Op. Dr. Burak Yalçın
KIŞ 2013
gibi tecrübeli cerrahların yanında
hastanenin teknik donanımlarının,
radyoloji ünitesinin, ameliyathane
şartlarının ve yoğun bakım ünitelerinin
gerekli donanıma sahip olması gerekir.”
15 Ekim Dünya
El Yıkama Günü
miniklerle kutlandı
B
Kosovalı Shkelquesa hayata
yeniden “Merhaba” dedi
u yıl altıncısı kutlanan ‘15 Ekim Dünya El Yıkama
Günü’nün amacı, tüm dünyada el yıkamanın
alışkanlık haline getirilmesi. Medicana International
İstanbul Hastanesi, el yıkamanın özellikle
çocuklarda diyare (ishal) ve pnömoninin (zatürre)
önlenmesinde en etkili yöntem olduğu üzerinde
durarak , bu alışkanlığın çocuklarda yerleşmesi adına
Minik Kurbağa Anaokulu ve Bahçeşehir Innovia
Anaokulu’nda, 150 öğrenciye seminer verdi.
Enfeksiyon ve Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Jale Aytaç
Sarıdoğan ve Enfeksiyon Hemşiresi Nihal Yavuz
tarafından düzenlenen eğitimler, çocukların yaş
gurubuna uygun hazırlanan slayt ve kitapçıklar ile
desteklendi.
İ
lkokul birinci sınıf öğrencisi olan Shkelquesa Krasnıqı (10)
okul çıkışında 3 km’lik bir alanı dolaşmamak için otoyoldan
geçmeye çalıştı. Shkelquesa, araçların hızla seyir halinde
olduğu otoyoldan geçerken bir anlık dikkatsizliği sonucu karşı
yönden gelen ve 30 ton demir taşıyan bir TIR’ın altında kaldı.
Acil olarak Kosova’da bir hastaneye kaldırılan Shkelquesa,
Kosova’daki mevcut imkanların yetersizliğinden dolayı koma
halinde Bahçelievler Medicana Hastanesi’ne sevk edildi.
Shkelquesa, başında ve bacaklarında bulunan travmalar
sebebiyle solunum cihazına bağlı ve bilinci kapalı halde
Medicana Bahçelievler Hastanesi’ne getirildi. Bacaklarında
oldukça fazla olan doku kayıpları sebebi ile bacaklarını
kaybetme riski olan Shkelquesa, Op. Dr. Soner Büyükkınacı
ve Op. Dr. Veysel Kadılar’ın önderlik ettiği sabırlı ve inançlı
ekip çalışması ile hayata yeniden “Merhaba” dedi.
Müzik ruhun gıdasıdır
M
edicana International İstanbul
Hastanesi, 10 Ekim Dünya Ruh
Sağlığı Günü'nü ruhun en önemli
gıdası müzik ile buluşarak kutladı.
Uzman Psikolog Pınar Önen’in
önderliğinde yapılan etkinliğe,
Karadeniz FM’in sevilen radyocusu
Müge Barutçu’da katıldı.
Bu önemli günde keyifli sohbeti ile
dinleyenleriyle buluşan Barutçu, kendi
deneyimleri ile gözlemlediği müziğin
ruh sağlığına etkilerini aktardı. Aynı
zamanda hangi makamların insanda
nasıl duygular oluşturduğunu belirtti.
Ruhun müzik ile beslendiğinin ve
ruh sağlığını korumak için neler
yapılması gerektiğinin altı çizilen
etkinkil, Karadeniz FM’in kendine
has tarzı olan ritim dinletileri ile son
buldu. Katılımcılardan genel sorulara
birlikte yanıt veren Uzman Psikolog
Pınar Önen ve Müge Barutçu’nun
gerçekleştirdiği keyifli sohbet
katılımcıların beğenisini topladı.
KIŞ 2013
7
Kısa kısa
'SANAT KALPTEN GELİR'
M
edicana International İstanbul Hastanesi, ilkini ‘29 Eylül
Dünya Kalp Sağlığı Günü’ kapsamında 30 Eylül Pazartesi
gerçekleştirdiği ‘Sanat Kalpten Gelir’ etkinliğinin ikincisini
düzenledi. Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Sebahattin Ateşal’ın
önderliğinde yapılan etkinliğe, Hollywood’da aldığı ödül ile ses
getiren Türkücü Ekin de katıldı. Sevenleri ile birlikte buluşan
Ekin, bu anlamlı günde sanat ve sağlığın birbiri ile ne kadar
alakalı olduğunu ve müziğin kalp sağlığı üzerinde olumlu etkisini
vurguladı. Prof. Dr. Sebahattin Ateşal ise kalbin de tıpkı müzik
gibi ritmi olduğunu söyledi. Şarkı sözlerinin kalp üzerindeki
etkilerinden de bahsedilen etkinlikte; Prof. Dr. Sabahattin Ateşal
ve Ekin, katılımcılardan gelen sorulara birlikte yanıt verdiler. ‘Sanat
Kalpten Gelir’ etkinliği büyük beğeni ile son buldu.
3. GEBELİK OKULU DÜZENLENDİ
Ö
zel Medicana Konya
Hastanesi’nin,
kadınları hamilelik
sürecinde bilgilendirmek
amacıyla açtığı Gebelik
Okulu kapsamında
ücretsiz Gebelik
Eğitim Programları’nın
üçüncüsü gerçekleştirildi.
AİLE HEKİMLERİNE DİYABET SEMİNERİ
Ö
zel Medicana Konya
Hastanesi’nin Konya’daki
doktorlara ve aile hekimlerine
yönelik bilgilendirme seminerleri
devam ediyor. Hastanenin
konferans salonunda düzenlenen
seminere, merkez ilçelerdeki
çeşitli sağlık ocaklarından gelen
aile hekimleri katıldı. Özel
Medicana Konya Hastanesi
Endokrinoloji ve Metabolizma
Uzmanı Mine Öztürk tarafından
gerçekleştirilen seminerde, aile
hekimlerine diyabetin erken
tanısı ve tedavi sürecinde
yapılması gerekenler hakkında
bilgi verildi. Seminerin sonundaki
soru cevap kısmında ise Uzman
Doktor Mine Öztürk aile
hekimlerinden gelen soruları
cevapladı.
8
KIŞ 2013
ORGAN NAKİL
HAFTASI NAKİL
HASTALARIYLA
KUTLANDI
T
üm dünyada 3-9 Kasım haftasında
düzenlenen etkinliklerle dikkat çekilmeye
çalışılan organ nakli, Medicana International
İstanbul Hastanesi’nde düzenlenen bir
etkinlikle gündeme getirildi.
Açılış konuşmasını Genel Cerrahi Uzmanı,
Organ Nakli Birim Başkanı Prof. Dr.
Muzaffer Sarıyar’ın yaptığı, her sene 3-9
Kasım haftası gelenek haline gelen organ
nakil hastalarının buluşturulduğu kokteyle,
bu sene de yoğun ilgi gösterildi. Şimdiye
kadar nakil olmuş hastalarımızdan gelen
konuklar, kendi hayat hikayelerini, nakil
öncesi ve nakil sonrası hayatlarını, şükranlarla
ifade ettiler.
Organ naklinin öneminin pekiştirildiği
organizasyonda zaman zaman duygusal
anlar yaşanırken, eşi böbrek nakil hastası
olan sanatçı Buzuki Ahmet’in performansı
ve dinletisi ile keyifli anlar yaşandı. Aynı
zamanda hastalarımızın, doğumgünü olarak
ifade ettikleri bu özel gün için kutlama
pastası kesildi. Medicana International
İstanbul Hastanesi olarak, hastalarımıza her
zaman değer veren, onları anlamaya çalışan
yaklaşımımız ile organ nakline gereksinim
duyan hastalarımızın tüm sağlık ihtiyaçlarında
yanlarında olmaktan mutluluk duyuyoruz.
İTALYAN DOKTORLAR
KONYA’DA
EĞİTİM ALIYOR
Ö
zel Medicana Konya
Hastanesi’nden
Doç. Dr. Özerk Okutan
koordinatörlüğündeki Beyin,
Sinir ve Omurga Cerrahisi
Kliniği, gerek beyin ameliyatları,
gerek omurga ameliyatları ve
gerekse omurga kaynaklı ağrıların
giderimiyle ilgili teknikleri ile
yurtiçi ve yurtdışından birçok
beyin cerrahının ilgisini çekiyor.
İtalya'nın Venedik şehrinden
beyin cerrahisi uzmanları, bel
ve bacak ağrılarında kullanılan
endoskopik epidural adezyonoliz
ve laser tekniğini görmek üzere
Özel Medicana Konya Hastanesi
Beyin, Sinir ve Omurga Cerrahisi
Kliniği'ne gelerek, Doç. Dr.
Okutan tarafından verilen kurs
sonrasında yapılan ameliyatları
takip etti.
Çocuklarınızın kaygılarını fark edin ve geç olmadan baş edin
İ
lki 10 Eylül tarihinde Uğur Koleji Beykent Anaokulu’nda Medicana International
İstanbul Hastanesi ile gerçekleştirilen ‘Okul Korkusu ve Kaygıları’ seminerinin yoğun
ilgi görmesi nedeni ile; 3 Ekim Perşembe günü Uğur Koleji Beylikdüzü Anaokuluİlkokulu velileri ile Medicana International Istanbul Hastanesi yeniden bir araya geldi.
Uzman Psikolog/Pedagog Reyhan Ateş Yücel’in yönetiminde düzenlenen seminerde,
çocuklarda meydana gelen okul çağında kaygı ve korkular, bu süreçte çocuğa karşı
nasıl davranılması, çocukların okula nasıl hazırlanması gerektiği konularında velileri
kaygılandıran sorulara yanıt arandı. Özellikle okul korkusu, okul kaygısı ve okul fobisinin
ayrışan ve benzeşen yönleri üzerinde duruldu. 8 Ekim Salı günü son olarak Florya
Uğur Koleji’nde gerçekleştirilen etkinlikte de, velilerden gelen soruları yanıtlayan
Uzman Pedagog Yücel, akıllarda oluşan soru işaretlerini gidererek, ebeveynlerin
çocuklarıyla aralarındak, iletişimi güçlendirmeleri yolunda anahtar bilgiler paylaştı.
KIŞ 2013
9
DOSYA
MEDICANA, AVRUPA'YA
HOLLANDA'DAN ADIM
ATTI
Medicana Sağlık Grubu, Hollanda'nın Zaandam şehrinde,
tıbbi danışmanlık şirketi ‘Vivamedicana'yı hizmete açtı.
Açılışa seçkin bir
davetli grubu katıldı.
10
3
0 Kasım 2013 Cumartesi günü gerçekleşen
açılış törenine başta Zaandam Belediye Başkanı Geke Faber olmak üzere Türkiye Lahey
Büyükelçiliği Ticaret Müşaviri Engin Ertekin,
Medicana Sağlık Grubu Yönetim Kurulu Başkanı
Hüseyin Bozkurt, Yönetim Kurulu üyeleri; Mihail
Bakistanlı, Nazan Bozkurt; Selami Özmarasali,
Genel Koordinatör Reha Özkaya ve direktörler,
politikacılar, işadamları, bazı STK temsilcileri ile
Türk ve Hollandalılardan oluşan seçkin davetli
topluluğu katıldı.
Medicana Sağlık Grubu Yönetim Kurulu Başkanı
Hüseyin Bozkurt, açılış töreninin ardından basın
mensuplarına verdiği demeçte şunları söyledi:
“Medicana grubu yaklaşık 22 yıldır sağlık sektöründe hizmet veriyor. Bu hizmetini taçlandırarak
Hollanda’ya da açtığı bu yer ile tüm Avrupa’ya
KIŞ 2013
Medicana Sağlık
Grubu, tüm Avrupa'da
var olmayı hedefliyor.
merkez oluşturarak yeni bir oluşumu başlatmış
oldu. Medicana Sağlık Grubu, başta tüm Avrupa
olmak üzere Balkan ülkelerinde de var olacaktır."
“İlk adres olmayı hedefliyoruz”
Medicana’nın önce Hollanda’da sonra tüm Avrupa, Afrika ve Ortadoğu’da sağlık turizmi ve danışmanlığı konusunda referans olarak gösterilen
uluslararası bir kurum olmayı hedeflediğini belirten Bozkurt şöyle devam etti: “Viva Medicana,
profesyonel altyapısı, kaliteli hizmeti ve sunduğu
uluslararası standartlarda tedavi seçenekleri ile
alanındaki tecrübesiyle kısa sürede hastalarımızın
güvenini kazanacak. Özellikle Türkiye’yi tercih
eden hastalar için ilk adres olmayı hedefliyoruz.
Hastalarımızın tedavilerinin her aşamasında, VivaMedicana kalitesi ve güvencesini hissetmeleri
için buradayız. Sadece Türkiye’deki en iyi sağlık
kuruluşları ile değil, aynı zamanda Hollanda’da
faaliyet gösteren sağlık kuruluşları ile de işbirliklerimizi oluşturmuş bulunmaktayız. Profesyonelliğimizi uluslararası platforma taşıyarak, dünya
standartlarında sağlık hizmeti ve hasta memnuniyetini arttırarak, sağlık sektöründe sürekli bir
gelişim içinde olmak en önemli amacımız.”
Westzijde Zaandam’da gerçeklesen açılış töreninde
konuşan VivaMedicana Hollanda Genel Müdürü
Koray Yörük ise şunları söyledi: "İnsanın en doğal
hakkı olan sağlıklı yaşam için sınırlar ve engeller
olmamalıdır. VivaMedicana Hollanda’daki sağlık sektörüne ihtiyaçları doğrultusunda hastala-
rın hızlı, güvenilir ve doğru sağlık hizmetlerine
ulaşmalarında aracılık sağlamak ve sağlık turizmi
alanında bir fark yaratmak amacıyla kurulmuştur.
VivaMedicana ücretsiz danışmanlık hizmeti verecektir. VivaMedicana iki ülke arasında sağlığa
uzanan yol olacaktır.”
Genel Koordinatör Reha Özkaya ise konuşmasında
özetle Türkiye’de tedavi görmek isteyen hastalar
konusuna vurgu yaptı. Özkaya: “Türkiye’de tedavi
görmek isteyen hastaların, tedavi planından uçak
biletine hatta turistik amaçlı gezilerine kadar tüm
ihtiyaçlarını karşılayacak. Ayrıca hastalar, ücretsiz
temin edebilecekleri VivaMedicana Kart ile VİP
hizmet ayrıcalıklarından yararlanabilecekler" dedi.
KIŞ 2013
Medicana Sağlık
Grubu Yönetim Kurulu
Başkanı Hüseyin
Bozkurt.
11
Medicana'dan Haberler
‘Sağlığa uzanan yol’da yeni durağımız
HOLLANDA
Türkiye’de özel hastaneciliğin
öncülerinden Medicana Sağlık
Grubu; 20 yılı aşan sağlık deneyimi
ile yatırımlarını ve geleceğin sağlık
hizmeti standartlarını belirlemeye
devam ediyor. İstanbul, Ankara, Konya
ve Samsun’daki toplam 10 hastaneden
sonra şimdi de Hollanda’da kurulan
Vivamedicana ile sağlık turizminde
fark yaratmayı amaçlıyor. Tüm Avrupa,
Afrika ve Ortadoğu’da sağlık turizmi ve
danışmanlığı konusunda referans olarak
gösterilen uluslararası bir kurum olmayı
hedeflediklerini belirten Medicana
Sağlık Grubu Genel Koordinatörü
Reha Özkaya, Vivamedicana’yı anlattı.
Medicana
Sağlık
Grubu Genel
Koordinatörü
Reha Özkaya.
12
B
ize biraz Vivamedicana’dan bahseder
misiniz?
Vivamedicana, Hollanda’daki sağlık
sektörünün ihtiyaçları doğrultusunda
hastaların hızlı, güvenilir ve doğru sağlık hizmetlerine ulaşmalarında aracılık sağlamak ve sağlık
turizmi alanında bir fark yaratmak amacıyla Medicana Sağlık Grubu tarafından kuruldu. Alanında deneyimli danışman, uzman hekim ve
akademisyen kadrosu ile hasta sağlığı ve tedavi
güvencesini ön planda tutan uluslararası bir danışmanlık şirketi.
Vivamedicana’nın kuruluş amacı nedir?
Hollanda merkezli yurtdışı ana ofisimizin ardından tüm Avrupa, Afrika ve Orta Doğuyu kapsamayı hedefleyen bir vizyonla yola çıktık. Hasta
memnuniyetini en yukarılara taşıma arzusu ve bu
alanda yapacağımız yatırımlarla, sağlık turizmi
sektörünün en önemli oyuncularından birisi ve
özellikle Türkiye’yi tercih eden hastalar için ilk
adres olmayı hedefliyoruz.
Vivamedicana’nın farkı nedir, neden tercih
etsin insanlar?
Öncelikle Vivamedicana olarak ‘Sağlığa Uzanan
Vivamedicana alanında deneyimli
danışman, uzman hekim ve
akademisyen kadrosu ile hasta
sağlığı ve tedavi güvencesini
ön planda tutan uluslararası
bir danışmanlık şirketi.
KIŞ 2013
Yol’da hasta güvenliğini, tedavi hizmet ve kalite
denetimini en üst düzeyde tutarak, profesyonel
danışmanlık ve aracılık hizmeti sunmayı ilke
edindik. Hastalarımızın tedavilerinin her aşamasında, Vivamedicana kalitesi ve güvencesini hissetmeleri için çabalıyoruz. Sadece Türkiye’deki
en iyi sağlık kuruluşları ile değil, aynı zamanda
Hollanda’da faaliyet gösteren sağlık kuruluşları ile
de işbirliklerimizi oluştuduk. Bu işbirliklerimiz sayesinde hastalarımızın ülkelerine döndükten sonra
da tedavilerine kaldıkları yerden devam edebil-
• Türkiye’de tedavi görmek isteyen hastalarımız
için tedavi öncesi ve sonrası danışmanlık hizmeti.
• Türkiye’de uygulanacak tedavi hakkında, seyahat öncesi uzman hekimlerimiz tarafından ana
dilde bilgilendirme.
• Tedavi sonrası oluşabilecek tıbbı şikâyetlerde
danışmanlık ve ülkeler arası bilgi akışının sağlanması.
• Sigorta şirketleri ile Türkiye’de uygulanacak
tedavi konusunda yapılacak görüşmelerde danış-
Vivamedicana, Hollanda'nın
Zaandam kentinde açıldı.
melerine imkan sağlıyoruz. Böylece, hastalarımız
için sağlıklı bir yaşamın temellerini oluştururken,
uluslararası tıbbi yardımlaşmanın da önünü açma
hedefimize yaklaşıyoruz. Profesyonelliğimizi uluslararası platforma taşıyarak, dünya standartlarında
sağlık hizmeti ve hasta memnuniyetini arttırarak,
sağlık sektöründe sürekli bir gelişim içinde olmak
en önemli gayemiz.
Vivamedicana ne gibi hizmetler verecek?
Öncelikle Vivamedicana tarafından gerçekleştirilen tüm hizmetlerin, hastalarımızdan herhangi bir
ücret talep edilmeden sunulduğunu belirtmek isterim. Oldukça uzun bir hizmet listemiz var ama
ana başlıkları ile şu şekilde sıralayabiliriz;
manlık ve aracılık.
• Türkiye’deki, hastane ve havaalanı arasındaki
ulaşımın ücretsiz sağlanması.
• Hastane dışı uzun süreli konaklama gerekliliğinde, uygun şartlarda konaklama imkanı.
• Uçak biletlerinde indirim imkânı.
• Türkiye’de uygulanan tedavi ile ilgili bilgilerin
tercümesi ve hastaların onayı dâhilinde aile hekimi ve uzman hekime iletilmesi.
• Talep dâhilinde, Türkiye’de tedavi süresi içerisinde turistik amaçlı geziler.
• Vivamedicana Kart ile kart sahiplerine
Türkiye’deki anlaşmalı kurumlardan edinilecek
sağlık hizmetlerinde ekstra avantaj ve kolaylıklar.
KIŞ 2013
13
Mikrobiyoloji
ANTİBİYOTİKLER
MASUM DEĞİL
UZM. DR. JALE AYTAÇ SARIDOĞAN
Ülkemizde antibiyotik kullanımı
oldukça yaygın. Bazen hayat
kurtaran antibiyotikler bazen de
yan etkileri nedeniyle ciddi zararlar
verebiliyor. Medicana Beylikdüzü
Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları
ve Mikrobiyoloji Bölümü'nden
Uzm. Dr. Jale Aytaç Sarıdoğan,
“Her ateşte ve ishalde kesinlikle
antibiyotik verilmemeli” diyor.
A
ntibiyotikler genel anlamda ateşli, bulaşıcı ve mikroplarla oluşan hastalıkların
tedavisinde kullanılan ilaçlardır. Bazen
hayat kurtarıcı olurlar ama bazen de çeşitli yan
etkileri nedeniyle hastaya zarar verirler.
Burada asıl üzerinde durulması gereken nokta
antibiyotiklerin yanlış kullanımı. Antibiyotikler son derece sık ve gereksiz kullanılıyor.
Örneğin bir çocuğun ateşi çıkıyor, ateş çıkar
çıkmaz -aslında maalesef doktorlarımızın da
hataları var- hemen antibiyotik veriliyor. Ya da
hasta kendisi gidip eczaneden antibiyotik alıyor. En büyük hata burada. Oysa ateş sadece
enfeksiyonlarda yükselmez, ateşin başka bir çok
nedeni vardır. Ateş aslında vücudun savunma
mekanizmasıdır,bir mikrop vücuda girdiğinde
vücut mikrobu yok edebilmek için ateşi yükseltir. O kadar ateşe mikrop dayanamaz ve ölür.
Ama biz ne yapıyoruz, ateş çıkar çıkmaz antibiyotik vererek vücudun kendisini savunmasını
engelliyoruz. Özellikle annelerin bunu bilmesi
çok önemlidir.
Ateş kimseyi öldürmez
Hastalarda ateş çıktıktan sonra 3-5 gün antibiyotik verilmeden beklenmesinin(doktorlar aksini söylemediği zaman)bir zararı yoktur. Daha
14
çok çocuklarda görülen, bademciklerin iltihabı
sonucu oluşan boğaz enfeksiyonunu örnek verelim. Bademciklerdeki enfeksiyonların yüzde
75-80'i viral enfeksiyonlar. Bunlara zaten antibiyotikler etki etmez. Onun için ateşin kendiliğinden düşmesi beklenir.. Virüsü vücudun
kendi savunma mekanizmaları yok eder.
Batı’da genellikle beşinci günden sonra antibiyotiğe başlanır. Bizde hemen başlanıyor. Bir
korku var ve bu korkuyu yok etmek lazım.
Annelere söylenecek en önemli şey ateşten korkmayın, ateş insanı öldürmez sadece dikkatli
gözleyin,çocuğun genel durumu iyiyse,neşesi
yerindeyse,ateşten korkmaya gerek yok. İshallerde hemen antibiyotik vermeyin; virütiktir,
bekleyin, suyunu bol verin, diyetini yapın ishal
kesilir. Ama antibiyotiğin yol açtığı ishal, daha
kötü sonuçlara yol açabilir.
Korkuyu yok etmek lazım
Ateşin direkt havale etkisi olmadığını ortaya
koyan bilimsel akademik yayınlar var. Ateşi ılık
su uygulaması ile düşürürüz, örneğin musluk
suyuyla. Buzlu su ile ateş birden düşer,bu nedenle buz uygulamamak lazım. Eğer ılık su uygulaması ile düşmezse ve enfeksiyon bulguları
varsa ondan sonra tabii ki antibiyotiğe başlıyo-
KIŞ 2013
Antibiyotikler,
kurallarına uygun
kullanılmalı.
ruz. Burada önemli olan her ateşte, her ishalde
antibiyotiğin verilmemesi gerektiğidir. Önce bu
korkuyu yok etmek lazım.
Yan etkileri çok fazla
Antibiyotikleri doğru kullanmak lazım. Bu
neden önemli? Öncelikle antibiyotiklerin yan
etkileri var. İlacın etkisi varsa yan etkisi de olur.
Örneğin bazı antibiyotikler çok ciddi böbrek
bozukluklarına neden olur, hastayı böbrek
yetmezliğine sokarlar. Vücudun bağışıklık sistemini baskılayabilirler. Bazen tek bir antibiyotik bile kemik iliğinde ciddi tahribat yapabilir.
Kadınlarda vaginal akıntı ve kaşıntıya sebep
olabilirler, yani antibiyotikler masum ilaçlar
değildir,gerekli olduğu zaman kullanılmalıdır.
Batı’da özellikle Hollanda’da antibiyotikleri
tabiri caizse koklayarak verirler. Yani çok sınırlı
kullanırlar. İngiltere’de hastanın eline bir külah
içinde sadece kullanması gerektiği miktarda,
tane ile sayarak verirler. Ülkemiz’de ise verilen
antibiyotiklerin önemli bir kısmını hasta kendini iyi hissedince kullanmaz ve bırakır. Böylece evlerde bol miktarda miyadı geçmiş ilaç
bulmak mümkündür.
Direnç gelişiyor
Yan etkilerinin dışında ikinci önemli sorun
antibiyotiğe karşı direnç gelişmesi. Bakterilerin
hemen hemen hepsi genetik değişikliğe uğrayıp
antibiyotiklere karşı silah geliştirdiler. Örneğin
hastaya en masum ve etkili penisilin grubundan
KIŞ 2013
15
Mikrobiyoloji
bir antibiyotik verdiğinizde çoğu hastalıkta etki
etmiyor. Bu defa daha etkili yeni antibiyotikler
ortaya çıkıyor, onları kullanıyorsunuz ama bir
süre sonra onlar da etki etmemeye başlıyor, yine
direnç gelişiyor.
Bir de antibiyotik kullanımı gereken durumlarda örneğin çok basit bir antibiyotik verebilecekken tutup en geniş etkilisini vererek zararsız
bir bakteriyi zararlı hale getiriyoruz, ilaca karşı
silah geliştirmesini sağlıyoruz.
İshale ve mantara yol açıyor
Antibiyotikleri dar ve geniş spektrumlu olarak
ikiye ayırıyoruz. Geniş spektrumluların kullanım alanları belli ama biz ne yazık ki öyle
kullanmıyoruz. Vücudumuzda bizi koruyan
milyarlarca bakteri var, geniş spektrumlu bir
antibiyotiği verince hiç gerek yokken bizim
normal floramızı yok ediyor. Bir bakıyorsunuz
antibiyotik kullanırken üçüncü günde ishal
oluyor hasta. Çünkü barsaklarımızda ki normal, yararlı bakteri yok oluyor, zararlısı kalıyor
ve ishale yol açıyor. Buna örnek olarak kadın-
16
larda vajinal mantarı da verebiliriz. Antibiyotik
kullanımından sonra kaşıntı başlar çünkü bizi
koruyan bakterileri yok ederiz.
Yani gereksiz antibiyotik kullanmamamız için
iki önemli neden var; birincisi yan etkileri,
ikincisi de direnç geliştirmesi.
Avrupa daha dikkatli
Üçüncü dünya ülkelerinde antibiyotiklerin
akılcı kullanımı, Amerika ve Avrupaya göre
Bazen tek bir antibiyotik bile kemik iliğinde
ciddi tahribat yapabilir. Antibiyotikler
masum ilaçlar değil. Yan etkileri oldukça
fazla, dikkatli kulllanmak lazım.
daha düşük, bu nedenle örneğin Türkiye’de
bazı antibiyotiklere direnç oranları, bu ülkelerle
kıyaslandığında oldukça yüksek bulunuyor.
Çünkü çoğu ülkede antibiyotik kullanımına
hemen izin verilmez, hastanın ateşinin düşmesi
beklenir, düşmezse o zaman verilir.
KIŞ 2013
Hasta hikayeleri
DOĞUM GÜNÜNDE
YENİDEN DOĞDU
S
ekiz yaşındaki İlayda Sünger, doğum
gününde ablasına haber vermek için karşıdan kaşıya geçerken, bir otomobilin
çarpması üzerine ağır yaralı olarak 112 kanalıyla Medcana Samsun Hastanesi’ne getirildi.
Acil çekilen bilgisayarlı tomografide; akut
subdural hematom orta hat şiftinin olduğu
gözlendi ve acil ameliyat kararı verildi. Akut
subdural hematom; hayati tehlikesi yüksek,
saatler, dakikalar içinde müdahale edilmesi gereken beyin ve beyin zarının arasında olan ani
kanamalardır, sadece kanamaya bağlı değil ağır
beyin hasarına yol açabilecek bir kafa travması
sonrası ortaya çıkar.
Hasta acil tomografiden acil ameliyata alındı.
Ameliyat esnasında saç tıraşı yapılırken saç diplerinde doğum günü partisinden kalan simler
göze çarpıyordu. Başarılı geçen ameliyat sonrası İlayda hayata sıkıca tutundu. Kısa bir süre
içinde bilinci açıldı ve yoğun bakımdan çıktı.
İlayda’nın ameliyatını gerçekleştiren Medicana
Samsun Hastanesi Beyin Cerrahisi Uzmanı
Op. Dr. Birol Bayraktar İlayda’nın tedavisi ile
ilgili şu bilgileri verdi: “Kaza sonrası pre-ex
(derin koma) durumunda hastanemize gelen
İlayda , ameliyat ve yoğun bakım süreçleri devamında iki gün sonra normal hasta servisine
çıkarıldı. Hastaneden taburcu olan İlayda’nın
sağlık durumu oldukça iyi ve kalıcı hiçbir sağlık sorunu yok. Kontrolleri ayaktan hala devam
eden küçak hastamızın kaza sonrası ve bugünkü durumunu değerlendirdiğimizde, tüm
süreçleri ailesiyle birlikte yaşadığımızı görüyoruz. İlayda’nın babası da kızıyla aynı yaşta iken
aynı ameliyatı geçirmiş. Babasıyla aynı kaderi
paylaşan küçük kız artık çok sağlıklı. Doğum
gününde yeniden doğan İlayda , okuluna ve arkadaşlarına kavuştuğu için de çok mutlu.”
KIŞ 2013
17
Fizik tedavi
Sporcular, hiçbir ağrıları
olmasa dahi kas güçlerini
artırmak için ağrı
bantlarını kullanıyorlar.
18
KIŞ 2013
AĞRI BANTLARI
İLE AĞRISIZ BİR
YAŞAM
UZM. DR. FİRUZAN ALTIN
A
Bel ve boyun fıtıkları ile
kireçlenme gibi kas ve
iskelet sistemimizin pek çok
hastalığı artık ağrı bantları
ile tedavi ediliyor. İlaç ve fizik
tedaviye gerek kalmadan
ağrıların çoğu azalıyor ya da
tamamen geçiyor. Medicana
Bahçelievler Hastanesi Fizik
Tedavi ve Rehabilitasyon
Bölümü'nden Uzman
Dr. Firuzan Altın, ağrı
bantlarının kullanımı
hakkında bilgi verdi.
ğrı bandı nedir, ne işe yarar?
Ağrı bantları eczanelerde satılan yakı
bantları gibi değildir. “Yapıştırdım,
ağrım geçiyor” sanısı yanılgıdır, bantların vücuda olan etkisi ile ağrıyı geçirir bu bantlar.
Mesela kanlanmayı artırır, kasların gerginliğini
azaltır, boyunu uzatır, güçlendirir ve böylece
hastanın ağrısını giderir.
Ağrı bantları hangi hastalıkların tedavisinde
kullanılıyor?
Lokomotor sinir sistemi hastalıkları dediğimiz
bel fıtığı, boyun fıtığı, diz ve kalçadaki kireçlenmeler yani kısaca iskelet sistemimizin tüm
hastalıklarının tedavisinde kullanılıyor. Bandı
belli bir teknikle yapıştırıyoruz. Kasın kasılmasını, gerginliğini azaltıyor. Hastanın hem ağrısı
azalıyor, hem hareket fonksiyonları artmış oluyor. Günlük yaşantısında daha iyi hissediyor.
Bazen atel kullanıyoruz ama o gerginlik atel
kullanmayı gerektirmiyorsa bu bantlarla halledebiliyoruz.
Böylece fizik tedaviye gerek kalmıyor mu?
Gerek kalmayan hastalıklar da var ama birlikte
KIŞ 2013
kombine ettiğimiz hastalar da var. Onun dışında mesela sporcular özellikle de atletizmle
ilgilenenler bu bantları çok sık kullanıyor.
Vücudun hangi bölgelerine takılıyor?
Tüysüz olan, ağrının ve kasın olduğu hemen
hemen her bölgede uygulanıyor. Çocuklarda
çok fazla uygulamak istemiyoruz, alerjik reaksiyon ihtimali sebebiyle. Bebek cildi daha hassas
olduğu için bebeklerde ve çok küçük çocuklarda uygulamak istemiyoruz ama onun dışında
hemen hemen her yaştaki insana uyguluyoruz.
Öncelikle küçük bir bölgede deniyoruz, özellikle sentetik ürünlere alerjisi olan insanlarda
uygulamıyoruz.
Takıldıktan sonra ne kadar süre kalması
gerekiyor?
Üç ile beş gün arasında kalabiliyor. Hasta bu
süre içinde banyo yapabiliyor ama kese ya da
lifleme yapılmamalı. Sadece kurulanırsa bir
sorun olmuyor. Bu bantların yapışkan özelliği
oldukça güçlü. Sonrasında hastanın ağrısına
göre üç veya beş kez tekrarlanabiliyor. Genellikle beş seanstan sonra hastanın ağrıları gi-
19
Fizik tedavi
derek azalıyor. Aynı anda vücudun birçok
bölgesine de uygulanabiliyor.
Herhangi bir yan etkisi var mı?
Hastanın alerjisi olmadığı sürece hiçbir sakıncası yok. Ağrı bantları, konforlu yaşama
daha fazla olanak sağlıyor. Hastanın ilaç
alımı azalıyor, gücü artıyor. Fizik tedavi
ünitesine daha az geliyor. Atel kullanımının önüne geçiliyor ki ateller oldukça
pahalı. Bu anlamda maliyet açısından da
hastaya faydası var.
Hasta ağrı bandını kendi kendine
uygulayabiliyor mu?
Hayır. Yapıştırma, germe gibi bir takım
teknik uygulamaları var. Kasların başlangıç
ve bitiş noktaları, yönleri, boyutu çok önemli.
Takarken ve çıkarırken tekniği bilen ve eğitimli birinin yapması gerekiyor. Bunun için
özel eğitimler veriliyor. Her fizik tedavi uzmanının veya fizyoterapistin bu tekniği bildiğini
söyleyemeyiz.
Başarı oranı yüksek diyebilir miyiz?
Evet, bir buçuk yıldır uyguladığımız hastaların
hemen hepsinden olumlu yanıt aldık, herkes
fayda görüyor. Bir kere, vücudunuzdaki bandın yapışık olduğu o bölgeyi özellikle koruyorsunuz. Hiçbir etkisi olmadığını düşünsek bile
hastanın o bölgeye olan farkındalığı artıyor.
Hastanın herhangi bir hareketini engelliyor
mu?
Bantların oldukça esnek bir yapısı var, bu yüzden engellemiyor. Bildiğimiz yara bantları gibi,
5 santim uzunluğunda ince elastik bir bant.
Arkasını çekip yapıştırıyoruz. Ama yapıştırma
tekniği önemli.
Dirsek, diz gibi hareketli bölgelerde de
uygulanıyor mu?
Uygulanıyor. Bantın esneyebilme özelliği bunu
sağlıyor. Hareketten çok, krem, tüy gibi bandın yapışmasını önleyecek bir durumun olmaması gerekiyor. Özellikle açık yaranın üstüne
uygulamıyoruz. Hastanın egzaması, alerjisi
varsa uygulamıyoruz ama onun dışında sağlıklı her deriye uygulanabilir.
Herhangi bir rahatsızlık olmadan, önlem
amaçlı kullanılıyor mu?
Sporcular, hiçbir ağrıları olmasa dahi kas güçlerini artırmak için ağrı bantlarını kullanıyorlar.
20
Ağrı bantları, konforlu yaşama daha fazla olanak
sağlıyor. Hastanın ilaç alımı azalıyor, gücü artıyor.
Fizik tedavi ünitesine daha az geliyor. Atel
kullanımının önüne geçiliyor ki ateller oldukça pahalı.
KIŞ 2013
Hasta hikayeleri
HAYAT ÇOK GÜZEL!
M
erhaba!
Ben Hatice Mumcu. 60 yaşında, iki evlat sahibi bir ev
hanımıyım. 20’li yaşlarımın sonunda
yakalandığım 'Tip 1 Diyabet’in vücuduma verdiği zararların iyice arttığı, kan
yağları yüksekliği ve hipertansiyonla
da mücadele edeyim derken, ağrılarla
boğuştuğum ve hareket edemediğim
bir dönemde tanıştım Medicana Konya
Hastanesi Fizik Tedavi Kliniği ile.
14 yıl Almanya’da, gurbette yaşamış olmanın yorgunluğu ve birkaç sene önce,
çok sevdiğim eşimi kaybetmiş olmanın
acısı ile hayata küsmüş, hiç bir şeyden tat
alamaz hale gelmiştim.
Kan şekerimdeki aşırı yükseklik ve dalgalanmalar, tüm vücudumu öyle etkilemişti ki; boynumu sağa sola çeviremiyor,
dizlerimi bükemediğim için merdiven
inip çıkamıyor, namaz kılamıyordum.
Kollarımı rahat hareket ettiremediğim
için zorlamış; sağ omzumda kas yırtılması ile sol el bileğimde ağrı ve şişliklere
sebebiyet vermiştim. Kendimi, olduğumdan daha yaşlı, yorgun ve bitkin hissediyordum.
“MORALİNİ BOZMA,
İYİLEŞECEKSİN”
Herkes bilir; Konya’da fizik tedavi denilince akla gelen ilk isimdir Uz. Dr.
Mehmet Portakal. Dertlerime çare,
hastalıklarıma şifa olabileceği ümidiyle
gittim muayeneye; hayata yeniden, daha
sıkı sarılabilmek, “Yaşıyorum!” diyebilmek için. Ancak, tüm bu sıkıntılarım
yetmezmiş gibi bir de bel fıtığı, menisküs, tendon iltihabı gibi rahatsızlıklarım
da çıktı ortaya muayene sırasında.
“Hiç bozma moralini!” dedi Mehmet
Bey. “Senden çok daha kötü durumdakiler iyileşti, sen de iyileşeceksin!” İşte,
o moralle başladım ben fizik tedavi sürecime.
Dizlerimde azalan sıvı için lokal enjeksiyonlar, el bileğimdeki tendon iltihabı
ve sinir sıkışması için Hilterapi (lazer)
uygulandı. Omzumdaki yırtık, bel boyun fıtıklarım, şeker – tansiyon rahatsızlıklarım ve genel durumumda iyileşme
için ozon-oksijen terapisi ile ozon sauna
uygulaması yapıldı. Ağrılarımın rahatlaması için Biorezonans, kasların yumuşaması için bantlama tedavisi uygulandı.
"YORGUNLUK VE
BIKKINLIK DA
SONA ERDİ"
Bir ay kadar devam eden tedavi sürecinin ilk yarısından
itibaren kendimi, daha iyi
hissetmeye başlamıştım bile.
Ancak asıl mutluluğu; tedavimin sonuna doğru; ağrılarım
ve hareket kısıtlılığım tamamen geçtiğinde, şekerimin
düştüğünü ve tansiyonumun
düzene girdiğini, hatta kilo
verdiğimi gördüğümde yaşadım.
Allah; Mehmet Bey’den, ekibindeki tüm personelden ve
hastane çalışanlarından razı
olsun. Allah’ın izni ve sizlerin
de desteğiyle artık rahatça namazımı kılabiliyor, evde işimi
kendim yapabiliyor, her yere
yürüyerek gidebiliyorum. Belirli aralıklarla devam ettiğim
ozon terapi ile sürekli hissettiğim yorgunluk ve bıkkınlık
hissinden kurtuldum; artık
güne daha enerjik başlıyor,
gün boyu daha dinç oluyorum.
Benim gibi, bir çok rahatsızlığı
olup da, bu rahatsızlıkların
etkileriyle yaşamak zorunda
olduğunu zanneden herkese
sesleniyorum: Her şeyin bir çözümü var.
Yeter ki, umudunuzu kaybetmeyin ve
doğru adrese gidin. Hayata sıkı sıkı sarılın ve hiç bırakmayın!”
KIŞ 2013
21
Diş
DİŞ BAKIMI
BEBEKLİ
22
KIŞ 2013
Ç
herhangi bir dişi kaybedildiğinde
ocuk diş hekimliği asçiğneme fonksiyonunda sıkıntı
lında anne karnında
yaşanır. Bu saydığımız dört ana
başlıyor. Süt dişlerinin
gelişimi anne karnında
sebepten dolayı süt dişleri ağızda
başlar ve çocuk iki buçuk-üç
çok önemlidir. Bu noktada da
yaşına gelene kadar da ağızda
koruyucu diş hekimliği devreye
sürmeleri ile gelişen bir süreçtir.
giriyor.
İki buçuk-üç yaşına gelmiş bir
çocukta tüm süt dişleri ağızda
Aileyle beraber
tamamlanmış olur. Bu süt dişleri
eğitim
çok önemlidir. Halkta, “Süt dişidir, nasılsa değişir” diye yanlış
Koruyucu diş hekimliği fırçaDR. LEVENT YILMAZ
bir inanış vardır. Oysa tam tersi,
lama ile başlar, diş ipi kullanımı,
süt dişleri çocuk için çok büyük önem teşkil ediyor.
çocuğun beslenmesi, ailenin bu konuda bilgilendirilBirincisi süt dişlerinin en önemli özelliği altından mesi, kötü alışkanlıklar varsa bunların tespiti ve öngelecek olan daimi dişlere rehberlik etmesidir. Do- lenmesi için yapılması gerekenler, flor uygulamaları,
layısı ile bir daimi dişin gelişimi süt dişinin ağızda travma ve darbelerden korunmanın yöntemlerinin
bulunmasıyla çok önemli bir yere sahip. Daimi diş, anlatılması ile devam eder. Bunların hepsini korusüt dişinin kökünü eriterek yukarıya doğru çıkar. yucu diş hekimliği ana başlığı altında toplayabiliriz.
Ama zamanından önce kaybedilmiş bir süt dişi olursa Öncelikle mutlaka aileyi, beraberinde de çocuğu eğitalttan gelecek daimi diş, yönünü bulma konusunda mek lazım. Örneğin biz fırçalama eğitimini burada
sıkıntılar yaşayabilir. Bu da ileride ortodontik bozuk- veriyoruz ama evde etkin bir şekilde fırçalama yapılluklara sebep olabilir. O yüzden daimi dişlerin sürme mazsa sonuç alamıyoruz. Süt dişli bir çocukta bir diş
zamanlarına kadar süt dişlerinin ağızda kalması çok fırçalama ortalama iki dakika civarında sürer. Daimi
dişli bir çocukta ise yani 12 yaşından itibaren artık
önemlidir.
üç dakikalık bir fırçalamaya ihtiyacımız var. DişleSüt dişini ağızda tutmalı
rin beyaz olarak gördüğümüz tüm yüzeyleri yani ön,
Kendi fizyolojik değişme zamanına kadar süt dişini üst ve iç yüzeyleri fırçalamak gerekiyor. Üç dakikayı
ağızda tutmak için ne gerekiyorsa yapılmalı. Gereki- bulmayan diş fırçalamalarının sonucunda mutlaka
yorsa dolgu, kanal tedavisi… Ayrıca süt dişleri es- bazı bölgeler eksik kalıyor. Plak birikmesi, çürükler,
tetik açıdan da önemli, Ön bölgedeki süt dişlerinin diş taşları, lekeler hepsini görebiliyoruz. Bu yüzden
değişme zamanı altı-yedi yaş civarıdır. Herhangi bir fırçalamaktan kastımız etkin bir fırçalama.
sebeple çocuk iki buçuk-üç yaşında bu dişi kaybederse
akranlarının ağzındaki dişler tamam iken, kendi ağ- Üç, dört ayda bir takip gerekiyor
zında eksikse bu çocukta bir travma yaratabilir. Bera- İlk süt dişleri çıktığından itibaren artık fırçalama süberinde gene diş kayıplarından bahsedersek; öndeki recinin başlaması gerekiyor. Tabii 6-12 ay arasında
dişlerden herhangi birini zamanından önce kaybe- çıkan ilk dişlerden sonra bu fırçalama şeklinde olmaderse fonasyonda problem yaratabilir. Bazı harflerin yabilir mesela annenin parmağına saracağı nemli bir
telaffuzunda sıkıntı yaşayabilir. Ve tabii ki arkadaki tülbentle dişlerin üzerini temizlemesi ile başlayabilir,
LİKTE BAŞLAR
Gece uyumadan önce çocuklara süt içirmenin aslında ne kadar sakıncalı
olduğunu biliyor muydunuz? Peki emzik, biberon ya da parmak emmenin?
Medicana Çiftehavuzlar Diş Hastanesi’nden Çocuk Diş Sağlığı Uzmanı Dr.
Levent Yılmaz, sağlıklı dişlere sahip olmanın çocuklukta verilecek eğitimle
mümkün olduğunu vurguluyor.
KIŞ 2013
23
Diş
daha sonra bebek grubu için parmaklara takılan özel
fırçalarla devam edilebilir. Ama artık ön bölgedeki
sekiz diş tamamlandıktan sonra yani bir- birbuçuk
yaş aralığında artık standart fırçalamaya geçilir.
Çocuklarda 6 ile 12 yaş arasındaki sürece biz karışık
dişlenme dönemi diyoruz. Zamanından önce kaybettiğimiz süt dişleri olursa daimi dişlenme döneminde
problemler yaşıyoruz. Bunları da ancak takiplerde fark
edebiliyoruz. Çocuk grubu hastalarda ortalama üçdört ayda bir kontrolü tavsiye ederiz. Bunun amacı da
bu karışık dişlenme döneminde meydana gelebilecek
her türlü probleme anında müdahale edebilmektir.
Diş ipi nasıl kullanılır?
Süt dişleri ağızdayken genelde diş aralarında hafif
aralıklar vardır. Bu dönemdeyken çok fazla diş ipi
kullanımına gerek yoktur. Ama daimi dişler çıkmaya
başladıktan sonra artık diş aralarında kontaktlar oluşmaya başlar, bu kontaktlardan sonra da diş ipi kullanımı devreye girer. Diş hekimleri bu konuda hem
çocuklara hem ailelere eğitim vermelidir. Özellikle
akşam, diş temizliği de diş ipi de çok önemli. Çünkü
bir çocuğun ortalama 8-10 saatlik bir uyku süresi var.
Bu uyku sürecinde plak birikmiş bir ağızla değil de
temiz bir ağızla yatması çok önemli.
lıklar dediğimiz davranışlar. Burnundaki herhangi bir
problemden dolayı ağız solunumu yapan çocuklarda
mutlaka çene yapılarında ileriye yönelik sıkıntılar
ortaya çıkar. Örneğin parmak emme alışkanlığının
altında bir takım psikolojik sıkıntılar yatıyor olabilir.
Ailelerin bunu fark ettikleri anda, psikolojik destek de
alarak bu sorunu çözmeleri gerekir. Eğer 7-8 yaşına
kadar bu tür alışkanlıklar, tespit edilip gerekli tedavi
uygulanmazsa, mutlaka ortodontik tedaviler hatta
bazen çene ameliyatlarına bile ihtiyaç duyulabiliyor.
Ağız solunumu terk edilmeli
Çocukta uyurken burundan nefes alma konusunda
sıkıntısı varsa doğal olarak akşamları ağzı açık uyuyor. Ağzını kapattığı zaman ön bölgede bir açıklığın
oluşmasına, hem üst damağın derinleşmesine, daralmasına ve ağzını kapattığında çapraz bir kapanışa
sebep olabilir. Bu da ciddi bir ortodontik problem.
Çocuğunuzun uyurken ağız solunumu yaptığını fark
ederseniz mutlaka diş hekiminiz ile, ortodontistle ve
bir KBB uzmanı ile hemen iletişime geçmelisiniz.
Gece süt içirmeyin!
Bu konuda bazı doğru bildiğimiz yanlışlar var. Mesela
hep şöyle bir inanış vardır; çocuklara süt gece verilmeli, biberonla verilmeli...Bu çok yanlış. Gece içilen
sütten sonra uykusu gelmiş bir çocuğa etkin bir fırçalama yapamayacağınız için çürük için uygun ortamı
yaratmış olursunuz. Çünkü sütün içindeki kendi şekeri bile ortamda çürük oluşturabilecek bir yeteneğe
sahip. Dünya literatüründe biberon çürüğü diye adlandırılan bir probleme sebep olabiliyor, bu problem
ağzın genelinde yaygın çürük dişler hatta diş eti hizasına kadar madde kaybı ile karekterize ve özellikle
biberon ağızda hangi tarafa doğru yatıyorsa o bölgede
daha derin çürükler görülmektedir.Aynı şey bardakla
içince de oluyor ama biberonun etkisi çok daha fazla
çünkü saatlerce biberon ağızda kalabiliyor.
Evet süt çok faydalı, gerektiği miktarda içilmeli ama
bunu gündüz halletmeli. Sabah kahvaltı ya da öğle
yemeğinde yani akşam yemeğinden önce çocuğun süt
ile olan ilişkisini bitirmesi gerekiyor. Akşam yemeğinden sonra en son fırçalamayı yapıp artık o fırçalamadan sonra hiçbir şey tüketmememesi gerekiyor. Hatta
dönem dönem çocukların kullanması gereken ilaçlar
olabiliyor, bu tür durumlarda bile fırçalama öncesine
denk getirmeye çalışmakta fayda var. Çünkü bütün
çocuk ilaçlarının içindeki şeker oranları yüksektir.
Kötü alışkanlıklara dikkat!
Uzun süreli emzik ve biberon kullanımları, parmak
emme, bunlar çocuklarda görülebilen kötü alışkan-
24
Gece çocuklara
biberonla süt içirmek diş
çürüklerine yol açıyor.
KIŞ 2013
Hasta hikayeleri
FURKAN ARTIK
SAĞLIKLI BİR BEBEK
D
oğumunun ardından huzursuzluk ve
sürekli ağlama şikâyeti ile Medicana
Konya Hastanesi’ne gelen beş aylık
Furkan Gün’ün kafatasında şekil bozukluğu olduğu belirlendi. Kafatasına sürekli baskı yapan
bu durumun bebeğin ağlamasına neden olduğu
ve ilerleyen dönemlerde zekâ geriliğine sebebi-
Tabii böyle bir şeyi beklemediğimiz için ilk
başta çok korktuk. Soner Bey, muayene sonrasında Furkan’ın ameliyat olması gerektiğini
söyledi. Biz ameliyatsız bir tedavi bulabilmek
için başka araştırma yaptık ama ameliyatın
tek çözüm olduğunu anladık. Çocuğumuzun
ameliyat olacak olması bizi psikolojik olarak
oldukça yıprattı.
Soner Bey’le görüşmelerimiz devam etti ama
ameliyata karar vermemiz uzun sürdü. Soner
Bey, Furkan beş aylık olduğu için ameliyatın
zor olacağını söyledi ve bize ameliyatın risklerini ve sonrasında yaşayacağımız sıkıntıları
anlattı.
"Doktorumuz bize güven ve
cesaret verdi"
yet verebileceğini öğrenen anne Ayşegül (30)
ve baba Hakan Gün (31), ikinci çocuklarının
ameliyat olmasına karar verdi. Özel Medicana
Konya Hastanesi’nde Beyin ve Sinir Cerrahisi
Uzmanı Operatör Doktor Soner Çivi, 2013 yılı
Mart ayında gerçekleştirdiği ameliyatla bebeğin
kafatası kemiklerine yeniden şekil verdi.
Sağlığına kavuşan Furkan bebek, bugün 13
aylık. Anne Ayşegül Hanım ve Baba Hakan
Bey, çocuklarının sağlığına kavuşmasından
dolayı mutlular.
"Ameliyatın tek çözüm
olduğunu anladık"
‘’Çocuğumuzun böyle bir hastalığının olduğunu tahmin etmemiştik. Her gece ağlıyor,
huysuzlanıyor ve uyku sorunu yaşıyordu. Bu
yüzden sağlık ocağına götürdük. Çocuğumuza
kafatasında şekil bozukluğu teşhisi konuldu.
KIŞ 2013
Ameliyat günü ise zor bir gündü bizim için.
Ameliyat uzun sürdü, beklemek oldukça zordu.
Ameliyat esnasında hemşirelerin bizimle sürekli
ilgilenmesi ve ameliyatla ilgili sorduklarımıza
cevap vermeleri bizi oldukça rahatlattı. Doktorumuz bize sürekli güven ve cesaret verdi.
Doktorumuzun ameliyat sonrası kontrollere
gelmesi, bizimle ilgilenmesi ve hastaneden çıkmamıza rağmen Furkan’ın sağlığı hakkında
hala bizi araması bizi oldukça mutlu etti.
Doktorumuz ve görevli diğer arkadaşlarımızın sayesinde çok zor bir ameliyatı çok kolay
bir şekilde atlattık. Ameliyat sonrası gerçekleşmesi düşünülen olumsuz gelişmeler olmadı
ve Furkan’ın hayatı yaşıtları gibi gayet normal
devam ediyor. Furkan şu an 13 aylık, gayet sağlıklı ve hareketli, neşesi yerinde. Doktorumuza
ve diğer görevli arkadaşlara kısaca tüm Medicana Hastanesi’ne çok teşekkür ederiz.’’
Özel Medicana Konya Hastanesi Beyin, Sinir
ve Omurga Cerrahisi Uzmanı Operatör Doktor
Soner Çivi, sağlığına kavuşan Furkan bebeğin
zor bir ameliyat geçirdiğini, ameliyattan önceki
şikâyetlerin geçtiğini ve bebeğin kontrollerinde
herhangi bir sorunla karşılaşılmadığını belirterek gelişiminin yaşına göre uyumlu olduğunu
ifade etti.
25
Göz hastalıkları
KATARAKT AMELİ
BAŞARI ORANI ÇO
Yaşın ilerlemesiyle ortaya çıkan bir göz hastalığı sanılsa
da katarakt yeni doğmuş bebeklerde bile görülebiliyor.
Ameliyatlardan çok başarılı sonuçlar elde edildiğini
söyleyen Medicana Beylikdüzü Hastanesi Göz
Hastalıkları Bölümü'nden Pof. Dr. Levent Alimgil,
kataraktla ilgili bilinmesi gerekenleri anlattı.
G
örme duyusunun gerçekleştirilebilmesi
için gözün çeşitli şeffaf olması gereken
ortamları var. Bunlardan bir tanesi
gözün dışındaki kornea, bir tanesi de lens dediğimiz mercek. Katarakt, lensin şeffaflığını çeşitli
nedenlerle kaybetmesi demektir. Ama, bu şeffaflığın kaybolması farklı sebeplerden olabiliyor.
Katarakt türleri
tembelleşmeye başlar. Dolayısıyla doğuştan katarakt bizim için acildir. Kataraktı gördüğümüz
anda bir an evvel alıp çocuğun ışığa kavuşmasını sağlamamız lazım. Çünkü beyinle göz arasındaki ilişki dört, beş yaşına kadar gelişmeye
devam ediyor ve göz ışık alamıyorsa, katarakt
sebebiyle görüntü gözde oluşamıyorsa, o kadar
derin göz tembellikleri
oluşuyor ki, çocuk daha
ileri yaşlarda ameliyat olsa
bile hiçbir faydası olmuyor. Özellikle bu konuda
yeterli bilgi sahibi olmayan kişilerin, “Bir aylıkken
ameliyat mı olur” şeklinde
yönlendirmeleriyle geç kalınabiliyor. Ama katarakt
görüldüğü anda, bebek ister
üç günlük ister 10 günlük
olsun, acilen ameliyat edilmesi gerekir.
Yaşa bağlı olarak gelişen ya
da doğuştan olan kataraktlar var. Bebeğin gelişimsel
problemleri, annenin gebelik esnasında geçirdiği
birtakım rahatsızlıklar gibi
nedenlere bağlı doğuştan
bebek kataraktlı olabilir.
üç, dört yaşlarında ortaya
çıkan ve görmeyi engelleyen kataraktlar vardır. Yine
insanların yaşamının her
döneminde ortaya çıkabilebilecek bir darbe, başını
FAKO tekniği
POF. DR. LEVENT ALİMGİL
bir yere vurma gibi travmaKatarakt cerrahisinde çotik nedenlere bağlı olabilir.
cuklarda, gençlerde, erişVeya gözün bir başka hastalığının sonucu geli- kinlerde farklı teknikler uygulanıyor. Yaygın
şen, komplike katarakt dediğimiz bir tür vardır. olarak kullanılan FAKO yönteminde, göz içine
Fakat bütün bunların dışında en sık gördüğü- yaklaşık 2 mm’lik ufacık bir delikten girip,
müz, ‘senil katarakt’ dediğimiz, yani yaşa bağlı gözdeki kataraktlı merceği ultrason enerjisi
kullanarak, minik parçalara bölerek ve emerek
katarakt.
temizliyor, önceden birtakım yöntemlerle hesapladığımız verilere dayanarak göz içine yeni,
Doğuştan kataraktlar
Kataraktta cerrahi tedavi dışında başka bir tedavi şeffaf bir mercek yerleştiriyoruz. Genel ameliyat
yöntemi yok. Doğuştan kataraktlarda mercek prensibi bu. Bu, yaklaşık 1990’lı yıllardan beri
gözün ışık almasını engellerse, gözün fizyolojik en başarılı teknik, çok kısa sürede ve hızlı gergelişimi sekteye uğrar. Göz ışık alamadığı için çekleşebiliyor. Düşük komplikasyon oranıyla
26
KIŞ 2013
LİYATLARINDA
OK YÜKSEK
Katarakt cerrahisinde
çocuklarda, gençlerde,
erişkinlerde farklı
teknikler uygulanıyor.
KIŞ 2013
27
Göz hastalıkları
“Diğer
gözümü
ne zaman
ameliyat
edeceksin?”
Hastalar, cerrahi işlem
öncesi tedirginlik
yaşayabiliyor. Ameliyat
prosedürünü anlatıyoruz.
Bebekler hariç hastanın
yaşı kaç olursa olsun lokal
anestezi uyguluyoruz.
Çok kısa süren bir işlem
olduğunu, hiçbir şekilde
ağrı hissetmeyeceğini
açıklıyoruz. Örneğin
tek gözünden ameliyat
ettiğimiz hastaların,
ertesi gün gözünü açıp
pansuman yaptıktan
sonra, daha koltuktan
kalkmadan ilk sözleri
“Diğer gözümü ne zaman
ameliyat edeceksin?”
oluyor. Yani o kadar
dünyası değişiyor ki, bir
an evvel diğerini de tedavi
ettirip dünyayı, çevresini
çok daha iyi görmek
istiyor.
28
Yaklaşık üç hafta sonra
hasta tamamen görmesine
kavuşmuş bir şekilde günlük
hayatını idame ettirebilir.
Katarakt ameliyatında hastanın göz içine yerleştirdiğimiz mercekler
tek odaklı. Yani gözlüksüz uzağı görebilmesini sağlıyor.
çok güvenli bir ameliyat. Ameliyat sonrası hastayı hastanede yatırmamız ya da özel bir bakım
gerekmiyor. Sadece iki, üç haftalık bir damla
tedavisi uygulanıyor.
Multifokal lens
Modern katarakt cerrahisi dediğimizde aklımıza
gelen multifokal lens teknolojisinde büyük ilerlemeler kaydedildi. Aynı teknikle yaptığımız ameliyatlarda göz içine farklı mercekler kullanarak
farklı sonuçlar elde edebiliyoruz. Örneğin çok
yüksek astigmat göz kusuru olan hastalarımız
oluyor. Astigmat göz kusuru, katarakt ameliyatından sonra sebat ediyor. Yani ameliyattan
sonra gözlüksüz iyi bir görüş sağlamak istiyorsanız, o astigmatı da düzeltebilmeniz lazım.
Önceden böyle bir imkanımız yoktu. Ama son
zamanlarda göz içine koyduğumuz mercekler,
gözün astigmat göz kusurunu da düzelterek,
hastanın gözlüksüz görebilme şansını çok fazla
artırabiliyor.
Katarakt ameliyatında hastanın göz içine yerleştirdiğimiz mercekler tek odaklı. Yani gözlüksüz
uzağı görebilmesini sağlıyor. Ama hasta yakın
için de bir gözlük kullanmak zorunda kalıyor.
KIŞ 2013
Bazı hastalarımız bunu istemiyor. Yakını da
uzağı da gözlüksüz görebilmek istiyor. O zaman
multifokal mercekler yerleştiriyoruz. Bu mercekler hastaya hem uzakta hem yakında son derece
faydalı bir görüş sağlayabiliyor ve tamamen gözlüksüz yaşamını idame ettirme şansı sağlıyor.
Başarı oranı çok yüksek
“Ameliyat oldum, tedavim bitti, bir daha doktora
gitmeyeceğim” demek söz konusu değil. Mutlaka
takibi olmalı. Bu anlamda ortaya çıkabilecek
sorunlar var; çünkü katarakt cerrahisi geçiren
hastalarda katarakt alındıktan sonra bir başka
hastalık olmayacak anlamına gelmiyor. Yaşla
birlikte ortaya çıkan göz tansiyonu, sarı nokta
problemleri; hepsinin takip edilmesi lazım.
İddia ediyorum ki, katarakt cerrahisi tüm tıbbi
cerrahi işlemler içinde sonuçları en doğru tahmin edilebilen ve başarı oranı en yüksek cerrahi
işlemdir. Yaklaşık üç hafta sonra hasta tamamen
görmesine kavuşmuş bir şekilde günlük hayatını
idame ettirebilir. Hatta ameliyat sonrası ikinci
günden itibaren çalışmaya bile başlayabilir. Hastanın sosyal hayatını hemen hemen hiç etkilemeyen, sonuçları çok başarılı bir ameliyattır.
Hasta hikayeleri
KAMYON VE DUVARIN ARASINA
SIKIŞIP KALAN HASTA
HİÇBİR SAKATLIK
OLUŞMADAN
TEDAVİ EDİLDİ
H
alil Sezai Sayar, 18 Şubat 2013 tarihinde işyerinin önünde kamyonunu
parkettikten sonra işyeri girişinin
kapısını açarken, araç kendiliğinden hareket
etmiş. Kapısını açıp aracı durdurmaya çalışırken kapı, kamyon ve duvar arasında sıkışmış.
Hasta Sezai Sayar, Medicana Samsun Hastanesi acil servisine; solunumu durmuş, bilinci
kapalı olduğu halde getirildi. Acil serviste ya-
pılan ilk değerlendirmede; iki taraflı akciğerde
iç kanama, kafa travması, çoklu kaburga kırığı
saptandı. Acil serviste ilk müdahalesi yapılan
hasta, yoğun bakıma alındı. Göğüs Cerrahisi
Uzmanı Op. Dr. C. Deniz Yorgancılar’ın gözetiminde, üç ay süren titiz tedavi sonucunda
hasta Sayar’ın sağlık durumu tamamen düzeldi.
Tedavi süresince ve sonrasında hastada herhangi
bir sekel (sakatlık) oluşmadan taburcu edildi.
KIŞ 2013
29
Hematoloji
Çocuklarda
tedavi başarısı
oldukça yüksek
LÖSEMİDE
İYİLEŞME YÜZDE
90’LARA ÇIKTI
Kanama, kansızlık, iyileşmeyen enfeksiyon, lenf bezlerinde büyüme,
kemik ağrıları gibi şikayetlerle ortaya çıkıyor. Özellikle küçük çocuklarda
ve 60 yaşın üstündeki insanlarda daha sık görülüyor. Medicana Çamlıca
Hastanesi Hematoloji Bölümü'nden Doç. Dr. Özkan Sayan, akut ve
kronik lösemi hakkında bilgi verdi, tedavi yöntemlerini anlattı.
A
kut ve kronik lösemi arasındaki
fark nedir?
Kemik iliğinde kök hücreler bulunuyor, bizim beyaz ve kırmızı kan
hücrelerimizi ve pıhtılaşma hücrelerimizi yapan kök hücreler.
Çevresel veya kimyasal faktörler
ya da genetik bir takım değişiklikler sonucu oradaki kök hücrelerden bir tanesi değişiyor ve
kanserleşmeye başlıyor. Bu kanserleşen hücreler kemik iliğinden
dolaşıma çıkıyor, dolaşımda da
lenfoid dokular, karaciğer, dalak
başta olmak üzere hemen hemen
vücudumuzdaki birçok dokuda
birikmeye başlıyor. Kemik iliğini bir çevre gibi kabul edersek,
diğer hücrelerin çoğalması baskılandığı için hasta bize çok farklı
klinik bulgularla geliyor.
Bu olayın hızlı başlayıp günler, haftalar içinde
hızla ortaya çıkmasına akut lösemi, ayları yılları
bulan daha yavaş seyirli türüne ise kronik lösemi
diyoruz.
Hastalar kanama, kansızlık, iyieşmeyen enfeksiyon, lenf bezlerinde büyüme, kemik ağrıları gibi
şikayetlerle bize geliyor.
Hangisi daha tehlikeli?
Akut lösemiler hızlı başlayıp hızlı ilerlediği için
erken müdahale hastanın hayatının kurtarılması
açısından önemli.
Kesin teşhis için hangi tetkikler yapılıyor?
İlk başta bu hastalar; ya geçmeyen bir enfeksiyon
sonrasında yapılan kan sayımının ardından kan
değerlerindeki anormallikler, lökosit sayısının
yüksek veya çok çok düşük olması, anemisinin
(kansızlık) olması ve pıhtılaşma hücrelerinin
düşük olmasından şüphelenilip hematoloji hekimlerine yönlendiriliyor.
Kan sayımında mutlaka durum anlaşılıyor
DOÇ. DR. ÖZKAN SAYAN
mu?
Hastalık aşikar hale geldiği zaman
yani kemik iliğinden başlayıp löseAkut lösemilerde hastalığın nüksedebileceğini
düşündüğümüz faktörler ve uygun donör varsa, en kısa mik hücreler dolaşıma çıktığı zaman
hastalık söylediğimiz tablolarla meysürede kemik iliği naklini düşünüyoruz.
dana gelebiliyor, bazen de kemik ili-
30
KIŞ 2013
Kronik lösemiler yavaş
seyirli olduğu için çoğu
zaman kan sayımında
tesadüfen ortaya çıkıyor.
KIŞ 2013
31
Hematoloji
Lösemide tamamen
hastaya özel tedavi
modelleri uygulamak
gerekiyor.
ğinden tam dolaşıma geçmeden yakalanabiliyor.
O zaman hastanın kan sayımında bir anormallik
olmayabiliyor. Ama mikroskobik olarak incelediğimiz zaman lösemik hücreleri fark edebiliyoruz. Yani öncelikle tam kansayımı daha sonra
çevre kanının mükroskopta incelenmesi ondan
sonra da varsa lenf bezi büyümeleri, biyopsilerden tanı konabiliyor ya da kesin tanı koymak
için de kemik iliği biyopsisi yapılıyor.
Peki nasıl bir tedavi uygulanıyor?
Kronik lösemiler yavaş seyirli olduğu için çoğu
zaman tesadüfen, kan sayımında ortaya çıkıyor.
Yıllar boyunca sessiz kalabiliyor, daha sonra aktif
oluyor. Tedavi evreye ve hastalığın seyrine göre
değişiyor. Akut lösemideki gibi hızlı ve yoğun
olmayan, ayaktan takip edebileceğimiz kemoterapiler uyguluyoruz. Ama bu tip kanserlerde
en önemlisi bireysel yani kişiye özgü tedavileri
oluşturmak.
Şöyle bir örnek vereyim; 20’li yaşlarda iki hasta.
İkisi de hemen hemen aynı şartlarda yetişmiş,
doğal beslenmiş. İkisi de aynı hastalığa sahip,
hemen hemen aynı tedaviyi uyguluyorsunuz ama biri yaşıyor
diğeri ölüyor. Onun için “Hastalık yoktur, hasta vardır” denilir.
Tamamen hastaya özelleştirilmiş
tedavi modelleri uygulamak gerekiyor.
Kronik lösemiler yavaş seyirli
olduğu için çoğu zaman
tesadüfen, kan sayımında
ortaya çıkıyor. Yıllar boyunca
sessiz kalabiliyor, daha sonra
aktif oluyor.
Akut lösemilerde hastalığın nüksedebileceğini düşündüğümüz
faktörler ve uygun donör varsa,
en kısa sürede kemik iliği naklini düşünüyoruz. Öncelikle tabii
kardeş ya da akrabalara bakılıyor,
uyumluluk testleri yapılıyor. Bunlar çok kolay ve ucuz testler değil,
zaman alan testler. Kemik iliği ve
doku bankalarımızda sınırlı sayıda donör var ne yazık ki.
Çocukların yaş grubunda tedavi
şansımız çok daha yüksek, tedaviye çocukların cevap verme
oranları daha fazla. Başarı oranı
yüzde 80-90’larda şu anda ve
nakil yapma imkanımız var. Ama
60 yaş sonrası organ yetmezliği
gibi durumlar da ortaya çıktığı
için iyileşme yüzde 5-20’lerde.
Lösemiye yol açan etkenler
nelerdir?
En önemli sebep radyasyon. Bir
takım kimyasal maddeler, benzen
ya da boya saniyinde kullanılan
maddeler, bazı uçucu kimyasallara uzun yıllar maruz kalmak, sigara, çevresel faktörler ve genetik
faktörler olarak sıralayabiliriz.
32
KIŞ 2013
Hasta hikayeleri
TÜRKİYE'DE İLK KEZ
HISTIOSITOSIZ X
HASTASI DOĞUM YAPTI!
G
ayem Ulugün’ün (28) 2008 yılında
kuru bir öksürük ile başlayan şikayetinin milyonda bir görülen 'Histiositosiz x' hastalığından kaynaklı olduğu ortaya
çıktı.
Akciğerler üzerinde hava kistlerinin olması
anlamına gelen bu hastalık, akciğerin çökmesine yol açıyordu. Bu nedenle altı kez akciğeri
çöken Gayem, yatırıldığı hastanede tedavisi
sürerken eşi ile tanıştı, bu süreçte eşinin desteğiyle ayaktan tedavisine devam edildi.
Hastaneden çıktığında doktorların kesinlikle
KIŞ 2013
hamile kalamazsın, hatta yumurtalıklarını
almamız gerek demesine rağmen Gayem hamile kaldı, hiçbir doktor (yurtdışında bile)
kabul etmez iken Medicana International İstanbul Hastanesi Perinatoloji( Riskli Gebelik)
Uzmanı Doç.Dr.İsmail Özdemir kendisinin
tedavisini kabul etti. Yakinen ilgilendiği hastasının 7.5 aylık ile doğuma alınmasını uygun
gördü.
Şu anda hem annenin hem de bebeğin sağlık
durumunun iyi olması Türkiye’de ilk kez yaşanan bir mucizenin habercisi oldu.
33
Kadın
Hastalıkları
YUMURTALIK
KİSTİ SİZİ KORK
K
ist ve miyom genellikle halk arasında
karıştırılıyor. Kisti rahimden çıkmış
gibi algılıyor insanlar. Rahimden
çıkan urlara miyom, yumurtalıktan
çıkan urlara ise kist denir. Kisti tariflersek; yumurtaların içindeki dokudan çıkan, içi sıvı dolu
kesecikler diyebiliriz. Kist denince kanserle karıştırılıyor, korku yaratabiliyor. Her kist kanser
değildir. Yumurtalık kistleri genellikle genç yaşlarda, 12- 40 yaş arasında görülür ve bunların
çoğu da iyi huyludur. Ama ergenlik döneminden
önce ve menopozdan sonra görülen kistlere şüpheyle yaklaşılmalıdır. Bu kistlerin kötü huylu
olma olasılıkları daha fazla olduğundan daha
ayrıntılı ve yakın takip edilmesi gerekir. Menopoza girmiş bir kadında ve ergenliğe adım atmamış, adet görmemiş, bir çocukta yumurtalık
kisti görülürse (ki bunlar çok nadirdir) ilk önce
mailinite yönünden araştırılır. Ancak üreme çağındaki kadınlarda adet görülen yaştan (12-15)
menopoza kadar olan dönemde meydana gelen
kistlerin yüzde 80-85’i iyi
huyludur. Bunlar çoğunlukla yumurta üretimi sırasında oluşan, basit yumurta
(follikül) kistleridir.
Follikül kistler
ve çikolata
kistleri
Yumurtalıkta en çok gördüğümüz çeşit, iyi huylu
yumurta kistleri dediğimiz
Gebelikle sonuçlanmazsa
follikül kistleridir. Aslında
OP. DR. LEYLA ERCAN
14-15 gün sonra kadın adet
her kadında her ay yumurta
atılır ve bu yumurtalar bir kist içinde büyür. görür. Bazen yumurta atılmaz, o yumurta kistİki adetin orta döneminde (adet kanamasının leşir, yaklaşık 4-5 santime kadar büyür, belli bir
12-18.günleri arasında) bu yumurta 2 santime zaman sonra kendiliğinden kaybolur. Bu tür
kadar büyür, sonra belli bir olgunluğa gelince yumurta kistleri çoğunlukla belirti vermezler.
yırtılıp atılarak içindeki yumurta kanala geçer. Genelde muayeneler sırasında, tesadüfen bulu-
34
KIŞ 2013
Hemen her kadında görülün yumurtalık kistlerinin çoğu iyi huylu. Ameliyat
bile gerektirmiyor. Ancak dikkat edilmesi gereken durumlar da yok değil!
Medicana Bahçelievler Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü'nden
Op. Dr. Leyla Ercan, yumurtalık kistleri hakkında önemli bilgiler verdi ve
kadınları, aceleyle ameliyat kararı vermemeleri konusunda uyardı.
RKUTMASIN!
ruz. Bunlar her kadında olabilen zararsız kistlerdir. Tedaviye ihtiyaç yoktur, kendiliğinden
kaybolurlar. Eğer bir-iki ay içinde kaybolmadıysa doğum kontrol hapı verilir. Bu haplarla
kistler en az iki-üç, en fazla altı ay içinde kaybolur. Yine kaybolmuyorsa o zaman araştırmak
gerekir.
Bir de halk arasında “Çikolata kisti” diye bilinen kistler vardır. Çikolata kisti doğuştandır ve çoğunlukla ağrılı bir kisttir. Kadınların
belki bir parça korkmakta haklı oldukları bir
kist türüdür. Çünkü endometrioma dediğimiz
bu kistler gebe kalmayı zorlaştırabilir. Ama iyi
huyludur, kansere dönüşmez. Şu önemli; bir kist
kansere meyilli başladıysa kansere dönüşebilir,
iyi huylu kistler asla kanserleşmezler.
Her kadında olur,
kendiliğinden geçer
Hangi kistlere ameliyat gerekir dersek; boyutu 5
santimden fazla ve giderek büyüyen, içinde sadeberrak sıvıdan ziyade düzensiz yapılar içeren ,
habis şüphesi doğuran kistler, karın boşluğuna
ani kanama yapan kistler ve etrafında dönerek
(burkularak) şiddetli karın ağrısına sebep olan
kistler acil ameliyat gerektirebilir. Ayrıca çok
fazla ağrıya sebep olan, ilişki sırasında sancı
yaratan (endometrioma- çikolata kisti) ve ilaçla
tedavi edilemeyen kistler için de ameliyat gerekebilir. Bir de çocuk sahibi olmak isteyen kadın,
hiçbir başka sebep yokken gebe kalamıyorsa ve
doğum kontrol hapı ile kaybolmayan kistleri
varsa, ki bunlar daha çok yukarda bahsettiğimiz
çikolata (endometrioma) kistleridir,
bunlara da ameliyat öneriyoruz.
Genç kadınlarda basit yumurtalık Kistler hep korkutucu ve ameliyat
gibi görülüyorlar
kistleri lüzumsuz yere ameliyat gerektiriyormuş
ama aslında öyle değildir. Doğuredilirse, ilerideki doğurganlığı ganlık yıllarında görülen yumurolumsuz etkileyebilir. talık kistlerinin çok azı tedavi
gerektirir, çoğu sessizce oluşur ve
KIŞ 2013
35
Yumurtalık kistleri
genellikle genç
yaşlarda görülür ve çoğu
iyi huyludur.
Kadın
Hastalıkları
Yumurta kistlerinin yüzde 80'i ameliyatsız, kendiliğinden geçebilen kistlerdir.
kendiliğinden geçer. Her kadında zaten her ay
2-3 santime kadar yumurta kisti olur. Bunlar
yumurta içinden atıldığında kaybolup gider
ama yumurtlama olmazsa kist 3-5 santime
kadar büyüyüp sonra kendiliğinden kaybolur.
Panikle ameliyat
kararı vermeyin!
Ancak bazı kadınlarda bu iyi
huylu, içi sıvı dolu olan yumurta kistleri bazen çok
şiddetli ağrı yapabiliyor
ve bu durum yanlış değerlendirilirse ameliyat
sebebi bile olabiliyor.
5-6 santime kadar
olmuş normal iyi
huylu bir kist bazen
büyüyor, en ince,
hassas yerinden
yırtılıyor ve sıvı
karın içine akıyor
36
ya da bir miktar kanama yapabiliyor. Bu durum
karında kıvrandıracak kadar, çok şiddetli ağrıya sebep olabiliyor. Kusma, bulantı, şiddetli
baş dönmesi, şiddetli kasık ve bıçakla keser gibi
bir karın ağrısına neden oluyor. Bu tür vakalar,
çoğunlukla iyi teşhis konulmadan acele davranılarak ameliyata alınıyor. Halbuki biraz beklenirse, çoğu durumda ağrının giderek azaldığı,
bu gürültülü tablonun yavaş yavaş düzeldiği
görülür. Böyle durumlarda panik yapıp hemen
ameliyata karar vermemek çok önemlidir.
Ameliyat kararı ciddi bir karardır ve yumurta
kistlerinin yüzde 80’i ameliyatsız, kendiliğinden geçebilecek kistlerdir. Genç kadınlarda yumurtalık kisti lüzumsuz yere ameliyat edilirse
ilerideki doğurganlığını çok olumsuz etkileyebilir. Her ameliyat yumurtaların yumurtlama
kapasitesini azaltır. Yumurtalıklara yapılan her
müdahale yumurta rezervini azaltır. O yüzden
özellikle doğurganlığını tamamlamamış genç
kadınlarda bir kiste ameliyat kararı vermek için
çok iyi düşünmek, beklemek, sabretmek, takip
etmek gerekiyor.
KIŞ 2013
Hasta hikayeleri
PARÇA TESİRLİ BOMBANIN İÇERİSİNDEKİ
3 CM‘LİK CİVATA
BAŞARILI BEYİN AMELİYATI SONRASI ÇIKARILDI
I
rak başkenti Bağdat‘ta işyerinin
önüne parkedilen arabanın uzaktan
kumanda ile patlatılması sonrası 40
yaşındaki İbrahim‘in sağ yüzünden giren
3 santimlik paslı cıvata sağ gözün içinden
geçerek beyin içerisine saplanmıştı. Acil
uçakla Medicana International İstanbul
Hastanesi’ne sevk edilen İbrahim Fared‘in
yaklaşık beş saat süren beyin ameliyatı sonrası civata beyninden
başarıyla çıkartıldı.
Ameliyat; Beyin, Omurilik ve Sinir Cerrahisi
Uzmanı Prof. Dr. Hidayet Akdemir ve Op. Dr.
Türker Karancı, Anestezist Dr. Şener DemiKIŞ 2013
roluk ve Dr. Cevdet Becerikli‘den oluşan
ekip ile gerçekleştirildi. Prof. Dr. Hidayet
Akdemir 3 santimlik civatanın sağ şakak
kemiğinden girdiğini, sağ göz küresi içerisinden geçerek beyin içerisindeki büyük
atar damarların yanında beyin içine saplandığını, sağ gözünde zedelenme ve beyin
içerisine kanama yaptığını bildirdi.
Prof. Dr. Hidayet Akdemir, bu tür yaralanmalarda yabancı cismi beyinden
çıkarmak hastayı ağır ölümcül beyin iltihabından korumak ve beyin suyunun burundan gelmesini önlemek için yapıldığını
belirtti. Taburcu olan hastanın gözündeki
zedelenme için üç ay sonra hastanemiz göz
bölümünce ikinci bir cerrahi girişim planlandı.
37
Beyin Cerrahisi
Boyun fıtığında mikro
cerrahi uygulanıyor.
38
KIŞ 2013
BOYUN FITIĞINA
DİKKAT!
KOL KUVVETİNDE AZALMA
VARSA AMELİYAT ŞART
Boyun fıtığı günlük yaşamımızı olumsuz etkileyen
ciddi bir hastalık. Özellikle kolun kuvvetinde
azalmaya yol açıyorsa acilen ameliyat edilmesi
gerekiyor. Medicana Çamlıca Hastanesi Beyin
Cerrahisi Bölümü'nden Nöroşirurji Uzmanı Op.
Dr. Yılmaz Kılıç, boyun fıtığında dikkat edilmesi
gerekenleri ve tedavi yöntemlerini anlattı.
B
oyun fıtığı nedir?
Omurgalarımızın arasında amörtisörler var, onların taşıp siniri sıkıştırmasına fıtık diyoruz, bu belde de
olabilir, boyunda da. Boyun fıtıkları cerrahi
teknik olarak bel fıtığından farklı. Boyunda
yedi omurga kemiği bulunuyor. Birinci ve
ikinci omurga kemikleri arasında disk yok. En
fazla fıtıklaşma beşinci ile altıncı omur ya da
bir altındaki omurlar seviyesinde gelişiyor.
Fıtığa ne yol açar?
Bir arabanın amortisörü neden patlarsa fıtık
da ondan olur. Yani ya amortisör genetik olarak iyi değildir, ya da kötü kullanmışsınızdır
bozulmuştur. Zaten yaşla beraber hepsi bozulur.
Nasıl bir tedavi uygulanıyor?
Öncelikle konservatif tedavi, yani hastaya istirahat öneriyoruz. Hareketlerini düzeltmesini,
kilo vermesini, boyun ve sırt kaslarını kuvvetlendirmek için egzersiz yapmasını öneriyoruz.
Ancak sinir eziliyor ve hastanın kolunun kuvveti azalıyorsa hemen ameliyat olması gerekir.
Eğer boyundan kola yayılan ve üç dört haftadır süren bir ağrısı varsa, ilaçlara ve fizik
tedaviye yanıt vermiyorsa bu hastanın ameliyat olması gerekir ama eğer kolunun kuvveti
azalıyorsa bu hastanın derhal ameliyat olması
gerekir. Eğer orta derecede bir ağrısı varsa ve
kolunda bir kuvvetsizliği yoksa bu hasta ağrı
kesici, kas gevşetici, fizik tedavi, istirahat ile
hayatını sürdürebildiği yere kadar sürdürür.
Ama bütün bunların hiçbiri o fıtığı yerinden
söküp atmaz. Tamamen iyileşme sağlanmaz,
hasta fıtıkla yaşar. Olmuş bir fıtığın kaybol-
ması söz konusu değil.
Ameliyat tekniğinden de
bahseder misiniz?
Boyun fıtığında mikro cerrahi uyguluyoruz. Mikroskop altında bu
amörtisörü ve siniri ezen parçaları
alıyor ve amörtisörün yerine yapay bir kemik
koyuyoruz. Ameliyattan sonra hasta bir gün
hastanede yatıyor, ertesi gün taburcu oluyor,
15 gün içinde de işine geri dönüyor.
Boyun fıtığı cerrahisinde bel fıtığından farklı
olarak boşaltılan diskin yerine ne konulacağı
önemli. Hiçbir şey koymadan sadece disk boşaltılarak yapılan ameliyatlarda uzun vadede
boyun ağrıları görülebiliyor. Kalça kemiğinden küçük bir parça alınarak bu ameliyat yapılabileceği gibi bu iş için hazırlanmış yapay
malzemeler de konulabilir. Kalçadan alınan
kemik parçası doğal doku olduğundan en
sağlıklı olan yöntemdir ancak hastanın kalçasında ilave bir ağrı oluşur. Son dönemde
gelişen tıbbi teknoloji ile artık ‘servikal disk
protezi’ denilen ve hareketi kısıtlamayan özel
malzemeler kullanılıyor.
Boyun fıtığı ameliyatı zor ve riskli bir
operasyon mudur?
Gelişen tıbbi teknoloji ve ameliyat teknikleri
sayesinde bu operasyonlar büyük ameliyat sınıfından çıktı. Ortalama iki saat süren kansız
bir operasyondan sonra hastalar hemen ayağa
kalkıyor ve ağır iş yapanlar dışında 15-20
günde eski işlerine dönebiliyor. Ameliyat
kararı iyi alınmış ve teknik olarak doğru yapılmış bir ameliyatta komplikasyon oranları
yüzde 1-2 düzeyinde.
KIŞ 2013
OP. DR. YILMAZ KILIÇ
Boyun sağlığı
İçin tavsiyeler
• Sandalye veya koltukta
otururken dik posizyonda
olmaya özen gösterin ve
bunu bir alışkanlık haline
getirin.
• Cisimleri bedeninizle değil,
beyninizle kaldırdığınızı
unutmayın. Mutlaka ağır bir
yükü kaldırmanız gerekiyorsa
haltercilerin yaptığı gibi önce
çok iyi konsantre olun.
• Sağlıklı iken spor yapın.
Yürümeye önem verin,
günde en az bir saat
yürüyün.
• Egzersizleri sert bir
zeminde yapın ve başlangıçta
aşırıya kaçmayın. Egzersiz
hareketlerinin sayı ve süresini
yavaş yavaş artırın.
• Fazla kilolarınızı mutlaka
verin. Gerekiyorsa bir
diyetisyenden yardım alın.
• Doktorunuza danışmadan
masaj, akupunktur
gibi bilimsellikten uzak
yöntemlere başvurmayın.
39
Kardiyoloji
Kalp çarpıntınızı iyi tanıyın
İYİ HUYLU MU
KÖTÜ HUYLU MU?
Bazen sinir, stres gibi durumlar da kalp ritim bozukluklarına yol açabilir.
Ama bazen de altta yatan çok ciddi başka nedenler olabilir. Kalp ritim
bozukluklarının kabaca iyi ve kötü huylu olarak ikiye ayrıldığını belirten
Medicana Çamlıca Hastanesi Kardiyoloji Bölümü'nden Uzm. Dr. Mustafa
Yolcu, çarpıntınızı iyi tanımanız gerektiğini söylüyor.
Ç
arpıntının belirlitileri neler?
Hastanın çarpıntı hissetmesi ve bu sırada
kalbin çok hızlı atması. Diğer bir önemli belirtisi de hastanın bayılması. Kalp çok hızlı
attığında beynin kanlanması azalacağından hastanın
bayılmasına yol açıyor.
Bu panik halinde bir bayılma mı?
Hayır, gerçek bayılma. Çarpıntıyı kabaca ikiye ayırabiliriz. Birincisi kötü huylu yani, kalbin karıncığından
çıkan çarpıntılar. Diğeri de kalbin kulakçığından çıkan
iyi huylu çarpıntılar. Kötü huylu bir çarpıntıda bayılma
çok daha sık görebildiğimiz bir durum.
Peki neler yol açıyor çarpıntıya?
Öncelikle iyi huylu ve kötü huylu
çarpıntıyı ayırmak lazım. İyi huylu
olanda kalpte olmaması gereken
yerde bir kısa devre olması. Kalpte
evlerde olduğu gibi elektriksel bir
sistem ve bir su sistemi var. Kalbimizin su sistemlerinde bir problem
olduğunda damar tıkanıklığı ve
kalp krizinden bahsediyoruz. Bu
su sistemindeki problemler balon,
stent veya by-pass gibi yöntemlerle
tedavi edilebiliyor. Elektrik sistemi ise tamamen farklı. Burada
olmaması gereken yerlerdeki kısa
UZM. DR. MUSTAFA YOLCU
devreler çarpıntı oluşmasına neden
oluyor. Nasıl lambada kısa devre olduğunda, ampul
yanıyor, kalpte de kısa devre olduğunda çarpıntı oluşuyor.
Kötü huylu, kalbin karıncıklarından çıkan çarpıntı ise
daha farklı ve tehlikeli. Daha çok kalp yetmezliği olan,
kalp krizi geçiren hastalarda görülen bir durum. Sıklıkla baygınlık şeklinde karşımıza gelen bir tablo. Bu
durumda çarpıntının türüne göre hastanın hayatını
kurtarması gereken şok cihazları takmak gerekiyor.
40
Şok cihazlar tam olarak ne sağlıyor?
Kötü huylu ritim bozukluklarında hastaneye başvurulduğu anda hastanın genel durumu çok iyi olmuyor.
Tansiyonu düşüyor. Takacağımız cihaz hastanın ritim
bozukluğunu 10 saniye içinde algılayıp direkt kalbe şok
veriyor ve ritmi düzenliyor. Hasta için hayat sigortası bir
anlamda. Bu kötü huylu çarpıntı geldiğinde dakikalar
içinde hastanın kalbini normale döndürmek lazım, işte
bu cihazlar saniyeler içinde normale getiriyor.
Bu cihaz herkese takılabiliyor mu?
Kalp yetmezliği ve çarpıntısı olan ve bizim çarpıntının
kötü huylu olduğunu düşündüğümüz hastalara takılıyor sadece.
Peki tedavi nasıl uyglanıyor?
İyi huylu çarpıntıda kasıktaki toplardamarlardan girerek özel kablolarımızla kalpteki kısa devreyi bulup, kısa
devrenin geçtiği yeri ısıtarak, kateterimizin ısıtıcı kablo
ucu ile o kısmı dışarıdan verdiğimiz enerjiyle yakıyor
ve çarpıntıyı düzeltiyoruz. Yani yüzde 100 başarı şansı
hiçbir tedavide yok ama yüzde 99 başarı şansımız var.
Yüzde 1 tekrar etme riski var. Vücut bazen tekrar kısa
devre oluşturabiliyor. Bu durumda yakma işlemini tekrarlıyoruz.
Tedavi edilmezse ne oluyor?
Hasta çarpıntıyla yaşıyor, hayat kalitesi bozuluyor. Bu
yaşam hastayı rahatsız ediyor. Çünkü bu tarz hastaların nabzı dakikada 200-220’lere kadar çıkabiliyor. Dakikada 60 atması gereken bir kalbin bu derece yüksek
atması kalbi de yoruyor.
Çok şiddetli bir çarpıntı hisseden kişi ilk olarak ne
yapmalı?
Acilen en yakın hastanede bir kalp grafiği çektirmesi
çok önemli. Kalp grafiğine baktıktan sonra gerçek çarpıntı olup olmadığına karar veriyoruz. Ama eğer nabzı
130-140 atıyorsa o zaman bunun çoğunlukla strese
bağlı bir çarpıntı olduğunu düşünürüz. Yani bizim için
nabız sayısı ve kalp grafiği çok önemli iki değer.
KIŞ 2013
Takacağımız şok cihazı hastanın ritim bozukluğunu 10
saniye içinde algılayıp, direkt kalbe şok veriyor ve ritmi
düzenliyor. Hasta için hayat sigortası bir anlamda.
Kötü huylu
çarpıntılarda ilaç
tedavisi yeterli olmuyor.
KIŞ 2013
41
Kadın doğum
Kadın kısırlığında en önemli faktör yaş
ANNE OLMAK İÇİN
37’DEN SONRASINI
BEKLEMEYİN
Dünyada ve Türkiye’de özellikle son 10 yıldır kısırlığın önemli ölçüde
arttığını söyleyen Medicana Avcılar Hastanesi Kadın Doğum Uzmanı
Dr. Faruk Onur Başeğmez, kısırlık tedavisi hakkında önemli bilgiler verdi.
Kadın kısırlığında en önemli faktörlerden birinin yaş olduğunu vurgulayan
Başeğmez, anne olmak isteyen kadınlara önemli tavsiyelerde bulundu.
K
ısırlığı nasıl tanımlayabiliriz?
Çocuk isteyen, sağlıklı genç bir çiftin,
bir yıl içerisinde yüzde 95 gebe kalamaması durumuna kısırlık diyoruz. Dünyada ve Türkiye’de özellike şu son 10 yıldır kısırlık
inanılmaz oranda artmış durumda.
Neden?
Teknoloji, stres, beslenme ve en önemlisi kadınların artık daha geç anne olmaları. Kadın kısırlığında en önemli faktörlerden biri yaş. Bize kısırlık
tedavisi için gelen bir hastanın
20 yaşındaysa başarı oranı
farklı, 30 yaşındaysa farklı,
40 yaşındaysa çok daha farklı.
Yapılan araştırmalara göre bir
kadın menopoza girmeden 10
yıl önce gebe kalma kapasitesinin çoğunu kaybediyor. Bu
önemli, çünkü bu tarz hastalarda siz tüp bebek tedavisi
yapsanız da, bu defa başarı
oranları düşüyor. Normalde
tüp bebekte her merkezin verdiği başarı oranı yüzde 55-60
civarında. Ama bu yaşla ilgili
değişebiliyor. 40’lı yaşlarınDR. FARUK ONUR BAŞEĞMEZ
daki bir kadınıın başarı oranı
Hiçbir zaman doğayı yüzde 100 takip
edemiyoruz, en iyi doğayı taklit eden ekip
ödülü kazanıyor ve hastayı gebe bırakıyor.
42
bunun çok daha altında. Nitekim 45 yaşlarındaki
kadınlarda yapılan bir çalışma göstermiş ki, tüp
bebek tedavisiyle gebe kalma oranları neredeyse
yüzde 2-3’lerde. Hele de daha önceden bir çocuğu
olmamışsa başarı oranı çok daha düşük oluyor.
Kısırlığa yol açan diğer faktörler neler?
Artık çikolata kistlerini ameliyat etmiyoruz mesela. Çünkü yumurtalık rezervlerini ciddi oranda
azaltıyor. Bizim için o var olan havuzdaki yumurta
çok önemli. Yapışıklığa sebep olabilecek, geçirilmiş
ciddi enfeksiyonlar, apandist gibi karın içi cerrahiler de risk teşkil ediyor.
Bir kadın hamile kalamıyorsa tedaviye
kadından mı erkekten mi başlanır?
Biz bir yıl içinde hamile kalamayan çiftleri tek
başına ele almıyoruz. Çünkü kadında da sorun
olabilir erkekte de. İkisine de bakıyoruz. Zaten
ilk başta çok basit testler yapılıyor. Erkekte
sperm testi kadında da hormon testi ve rutin
ultrasonumuzu yapıyoruz. Tedavimizi veriyoruz bu tedaviyle başarı elde edemezsek geçirilmiş bir cerrahi öyküsü varsa rahim filmi
çekiyoruz, böylece adım adım ilerliyoruz.
Kadınlar için nasıl bir kısırlık tedavisi
uygulanıyor?
Hastanın yaşı, beklentisi, kısırlığa neden olan
faktör… Bunların hepsi o kadar önemli ki.
Örneğin genç bir hasta çocuk sahibi olmak
istiyor, eşinde de kendisinde de ciddi bir problem
saptanmadı. O zaman önce en kolay, en ucuz tedaviden ilaç tedavisinden başlıyoruz. Çok uygun ilaçlarımız var. Başka herhangi bir sorun yoksa altı aylık
KIŞ 2013
tedavide gebelik oranını yüzde 90’a kadar çıkıyor.
Eğer olmazsa, ikinci basamak aşılama yöntemi.
Aslında şu anda biraz tartışmalı ama ben öneriyorum. Aşılama ilaçla ya da iğnelerle yapılabilir. Yumurtalıkları hazırlıyoruz, belli bir yumurta çapına
ulaştığımız zaman çatlatma
iğnesini yapıyoruz.
36 saat sonrasında
spermler hazırlanıyor, yıkanıyor ve
sağlıklı bir şekilde bize geliyor, bu
spermleri rahmin içerisine veriyoruz. Bir hastaya
en az üç kez aşılama uygulabiliyoruz.
Peki, aşıyla da olmazsa üçüncü ve son adım
tüp bebek tedavisi mi?
Evet. Ama şöyle bir özel durum var. AMH testi
yapıyoruz, daha yumurta havuzuna girmemiş
yumurtalardan salınan bir hormon bu. AMH sayısını kontrol ediyoruz, eğer bu ciddi oranda düşükse hastanın da yaşı varsa, o zaman bu hastaya
en başta direkt tüp bebek tedavisini öneriyoruz.
Bir de polikistik over’ler var. Bu da tartışmalı bir
durum ama biz bu hastalara da ilaçla tedavi yoluna gidebiliyoruz. Bir şeker hapı var, tüp bebek
tedavisi olsa da olmasa da bu hapı veriyoruz.
Bazen hastalar bu ilacın etkisiyle kendiliğinden
yumurtlayıp gebe kalıyorlar. Eğer hasta bu ilacı
kullanırken gebe kalırsa düşük oranları da ciddi
miktarda azalmış oluyor.
Yaş önemli,
gecikmeyin!
Öncelikle anne olma
yaşını geciktirmeyin
diyorum ben
kadınlara. Yaş önemli
bir faktör. 37’den
sonra dramatik olarak
düşüyor gebe kalma
oranları.
Teknoloji, stres, beslenme
ve en önemlisi kadınların
artık daha geç anne olmaları
kısırlığın en önemli nedenleri.
KIŞ 2013
43
Organ nakli
BAĞIŞLAYIN
HAYAT KURTARIN!
Organ Nakli Haftası'nda (3-9 Kasım) Medicana
International Ankara Hastanesi Organ Nakli Merkezi
Direktörü Prof. Dr. Sadık Ersöz, organ bağışlamanın
önemine dikkat çekerek, temel problemin organ kıtlığı
olduğunu, organ bekleme listelerinde hasta sayılarının
giderek arttığını, buna karşın temin edilen organların
sayısının yetersiz olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Sadık
Ersöz, böbrek ve karaciğer nakilleri hakkında bilgiler verdi.
B
öbrek nakli organ nakilleri arasında
en sık uygulanan cerrahi işlem olup,
diyaliz ihtiyacı ve kronik böbrek yetmezliği olan tüm hastalara yapılan
tedavi şeklidir. Diyalize göre çok büyük avan-
tajları vardır. Diyaliz işlemi,
sağlıklı bir insanın böbrek
fonksiyonlarının ancak yüzde
10'unu yapabilir. Başarılı bir böbrek nakli ise sağlıklı bir insanın böbrek
fonksiyonlarının yüzde 70-80'ini yerine
getirebilir.
Normal hayata dönüş
Ameliyat sonrasındaki bir, iki haftadan sonra
hastaların büyük çoğunluğu tamamen normal
sayılabilecek bir yaşama kavuşurlar. Sabah ve
akşam aldıkları ilaçlar dışında çalışma hayatları
ve sosyal hayatları normal sınırlarda seyreder.
Canlı böbrek nakli, yasaların tarif ettiği dördüncü derece kan ve kayın hısımlığı sınırları
içerisinde kalınarak sağlıklı akrabalardan yapılır. Genellikle kronolojik yaştan ziyade vericinin
fizyolojik durumuna uygun böbrek vericileri bulunur. Organ nakli mevzuatında belirtilen kurallar doğrultusunda alıcı ve verici arasında maddi
ilişki bulunmaması bir ön koşuldur.
Canlı karaciğer vericilerinin 18 yaşından büyük,
55 yaşından küçük olmaları gerekir. Eşlik eden
sağlık sorunları verici olmaya engeldir.
44
Çapraz nakil
Canlı vericisi olmayan hastalarımız kadavra
organ ulusal böbrek bekleme listesine kayıt
olmak için organ nakli yapan bir merkeze başvu-
KIŞ 2013
ruda bulunmalıdırlar. Kadavra organ sayısı her
geçen gün artmakta ve buna paralel olarak hastalarımızın organ nakli olma şansları da artmaktadır. Kan grubu uymadığı için vericisi olmayan
hastalar çapraz nakil için müracaat edebilirler.
Çapraz nakil, birbirlerini tanımayan iki vericialıcı çiftinin verici ve alıcılarını değiştirmeleri
anlamında kullanılır.
Böbrek nakli ardından günlük yaşamda bir sınırlama yoktur. Hasta hayatına geri dönebilir,
araba kullanabilir, cinsel yaşamı devam eder,
spor yapabilir. Ancak her sağlıklı birey gibi sağlığına dikkat etmesi kaçınılmazdır.
Karaciğerde bazı kalıtsal anormallikler, aşırı
alkol ve ilaç kullanımı, kanser ve hepatite neden
olan virüsler geri dönüşsüz bir hasar başlatabilir.
Bu durumda karaciğer sertleşerek küçülür, üzerinde irili ufaklı şişlikler oluşur ve siroz gelişir.
Karaciğer sirozu; kanama, sarılık, karında su
toplaması (asit), enfeksiyon ve zehirkli atıkların
vücutta birikmesi ile koma gibi ölümcül sonuçlara yol açabilen bir durumdur.
Sonuçta tek seçenek karaciğer
naklidir.
Kadavradan karaciğer nakli
yoğun bakım ünitelerinde
beyin ölümü tespiti yapılan
ve organları bağışlanan vakalardan karaciğerin alınması
yoluyla yapılır. Canlı akraba
vericili karaciğer nakli ise karaciğer yetmezliği olan hastaların akrabalarından alınan
parça karaciğer ile gerçekleşen
ameliyat biçimidir. Bu nakil
tipinde organ vericisi çok ayrıntılı incelemelerden geçiriPROF. DR. SADIK ERSÖZ
lir.
KIŞ 2013
45
Fiziksel Tıp ve
Rehabilitasyon
SIRT
A
KABUSUNUZ
Sırt ağrısı toplumun yüzde 80’ini etkileyen
önemli bir sağlık sorunu. Fiziksel ve ekonomik
sonuçları yanında önemli ruhsal ve sosyal
problemleri de beraberinde getiriyor. Medicana
Beylikdüzü Hastanesi Fiziksel Tıp Ve
Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Aynur Metin
Terzibaşıoğlu sırt
ağrılarından korunma
yöntemlerini anlattı.
DR. AYNUR METİN TERZİBAŞIOĞLU
46
KIŞ 2013
TZ AĞRISI
OLMASIN!
Ç
ok çeşitli hastalık durumları sırt ağrısına neden olabilir.
Modern çağın en sık rastlanan rahatsızlıklarından biri olan sırt ağrılarında yanlış oturma, duruş bozukluğu,
hareketsizlik veya ağır kaldırma gibi mekanik
etkenler yanında sosyal etkenler de sorumludur.
Sırt ağrısıyla başvuran hastada iyi bir hikaye,
ağrı sorgulaması yanında hastanın öz ve soygeçmişi de ayrıntılı olarak sorgulanmalıdır.
Fiziksel (makro veya mikro) ve psişik travma
olup olmadığı çok iyi araştırılmalıdır.
Sırt ağrılarının önemli bir bölümünü servikal bölgeye ait kas-iskelet sistemi problemleri
oluşturur. Bu nedenle sırt ağrısı yakınması
ile gelen bir hastada özellikle servikal bölge
kas-iskelet sistem muayenesi çok dikkatli yapılmalı, bu bölgeden yansıyan veya yayılan
ağrılar ayrıntılı şekilde değerlendirilmelidir.
Bu hastalarda sistemik muayene de ihmal
edilmemeli, sırt bölgesinin yansıyan ağrılar
için elverişli bir bölge olduğu akıldan çıkarılmamalıdır.
Klinik değerlendirmede hastanın postürü çok
dikkatli incelenmelidir. Vertebral kolon bir
bütün olarak değerlendirilmeli, radyolojik incelemeler
ve gerekli laboratuvar testleriyle tanı desteklenmelidir.
Mekanik kaynaklı sırt ağrılarının en önemli nedeni uzun
süre hareketsiz kalmadır. Bu
durum, omurgaya destek
olan sırt kaslarını tembelleştirip duruş bozukluğuna ve istenmeyen kasılmalara neden
olur. Omurlar arasındaki
tamponlar sadece düzenli
kasılma ve gevşeme sayesinde doku sıvısıyla beslenir.
Sürekli oturma sonucunda
bu tamponların beslenmesi
bozulur, bunu önlemek için
de hareket etmek gerekir. Ev
içinde yapılan işler sırasında
yanlış kaldırma, çekme hareketleri, stres, korku gibi
etkenler ve işyerinde veya
günlük hayatta sosyal iletişim
sorunları da sırt ağrılarına yol
açabilir. Özellikle modern çağ
kadınları iş kadını, ev kadını
olarak sosyo-ekonomik yük
altında olup sırt ağrılarına
daha çok adaydır.
KIŞ 2013
İşte
size sırt
ağrısından
korunmak
için bazı
öneriler:
Alışkanlıklarınızı
değiştirin!
Hareketsizlik sırt
ağrısına yol açıyor.
Bu yüzden artık
tembelliğe bir
son verip, günlük
alışkanlıklarınızı
değiştirmenin zamanı
geldi. Örneğin ritmik
hareketler, sırt üstü
yüzme, kayak veya
trekking gibi spor
türleri, sırt ağrınızı
kabus olmaktan
çıkarabilir. Sporun
dışında sık sık ayağa
kalkmak (örneğin
telefonda konuşurken)
ve kasları harekete
geçirmek (örneğin
karnınızı içeri çekin
veya ayaklarınızı yere
iyice bastırın) de iyi
bir çözüm. Ayrıca
müzik dinlemek, yoga
yapmak veya yürüyüş
gibi stres önleyici
alternatifler de sırt
ağrılarına iyi geliyor.
Doğru oturun!
İşini sürekli oturarak
yapanlar sırt ağrılarına
daha çok maruz
kalıyor. Bunu önlemek
için iş sırasında
mümkün olduğunca
oturuş şeklinizi
değiştirebilir veya
sırtınızı bir yastıkla
destekleyebilirsiniz.
Oturduğunuz masa
ve sandalyenin yanı
sıra, kullandığınız
bilgisayar ekranı ve
faresi de sırtı olumsuz
etkileyebilir. İşyerinizin
ergonomisine dikkat
ederek sırt ağrısından
kurtulabilirsiniz.
47
Ortopedi
SKOLYOZ
KALBİ VE AKCİĞERİ
ETKİLEYEBİLİR
Omurgaya arkadan veya önden bakıldığında, yana doğru veya lateral
bir eğrilik görülmesi normal değil ve bu patolojik durum skolyoz olarak
adlandırılıyor. Medicana International Ankara Hastanesi Ortopedi
Travmatoloji ve El Cerrahisi doktorlarından Uzm. Dr. Ümit Özgür
Güler ve Prof. Dr. Emre Acaroğlu, ileri açılı skolyozlarda göğüs kafesinin
daralması nedeniyle, kalp ve akciğer sorunları görülebileceğini söylüyor.
Skolyoz, kişiye yana doğru
eğiliyormuş gibi bir görüntü
verir, ancak kötü postür
(duruş) ile karıştırılmamalı.
48
KIŞ 2013
S
layabiliriz. Tedavi, skolyozun tanındığı andaki
kolyoz nedir?
Omurgaya arkadan veya önden bakıl- derecesine ve çocuğun o dönemden sonraki olası
dığında, yana doğru veya lateral bir eğ- büyüme miktarına göre değişiyor. Ana amaç çorilik görülmesi normal değildir ve bu cuğun gereksiz bir cerrahi müdahale ile karşıpatolojik durum skolyoz olarak adlandırılır. Bu laşmaması. Gözlem ve egzersiz genellikle hafif
kişiye yana doğru eğiliyormuş gibi bir görüntü eğriliklerde hastanın düzenli muayeneler yapıverir ancak kötü postür (duruş) ile karıştırılma- larak gözlemlenmesi ve beraberinde egzersiz ve
spor programlarından oluşan tedavi şeklinde yamalı.
pılıyor. Literatürde egzersizlerin hastalığın ilerSkolyoz sebepleri nelerdir?
Yaklaşık 20 farklı tipte skolyoz sınıfı sayılabi- lemesini yavaşlattığına ilişkin objektif bir kanıt
liyor. Tüm bu skolyoz türleri içerisinde en sık bulunmuyor. Ancak spor yapan skolyoz hastaları
görülen skolyoz tipi, idiopatik skolyoz şeklinde kendi bedenlerini daha iyi algılıyor ve özellikle
adlandırılan ve sebebi bugüne kadar aydınlatı- cerrahi geçirecekler ise cerrahi sonrasında çok
lamadığı için bu şekilde isimlendirilmiş grup. daha kolay normal hayata dönebiliyor.
Bu grubu takiben daha az sıklıkla görülen ne- İskelet gelişimini tamamlamamış hastalarda
denler, anne karnındaki etmenler nedeniyle orta şiddetli veya artmakta olan skolyoz için
ortaya çıkan ve doğuştan itibaren bulgu veren korse (ortez) tedavisi önerilebiliyor. Korselerin
doğumsal-konjenital skolyozlar ve altta yatan omurgayı tamamen düzeltemediği ve bazen
bir sinir kas hastalığına bağlı olarak görülen nö- eğriliğin artmasına engel olamadığı bilinmesine rağmen, korseden
romüsküler skolyoz grupları
beklenebilecek en iyi
şeklinde özetlenebilir. Ayrıca,
başarı, eğriliğin tespit
romatizmal hastalıklar, bağ
edildiği derecede kalıp
dokusu hastalıkları, omurga
daha fazla ilerlemesinin
kırıkları, omurga enfeksiyonve cerrahi sınıra erişmeları, metabolik hastalıklar ve
sinin engellenmesi şeksendromik genetik hastalıklinde oluyor.
lar da skolyoza sebep olabilir.
Büyümesini tamamBunlarla birlikte kalsiyum
lamak üzere olan veya
eksikliği, kötü duruş ve ağır
tamamlamış birey gitokul çantalarını taşımanın
tikçe artan bir omurga
skolyoz oluşmasında herhangi
deformitesine sahipse
bir etkisinin olduğu kanıtlabu deformiteyi düzeltnamadı.
mek ve daha da artSkolyoz belirtileri nelerdir?
masını engellemek için
Bir omuz diğerinden daha
UZM. DR. ÜMİT ÖZGÜR GÜLER
diğer bir tedavi seçeneği
yüksekte olabilir, bir skapula
olarak cerrahi te(kürek kemiği) diğerine
Skolyozun kız ve erkeklerde davi gerekli olabiligöre daha yüksekte ya da
daha belirgin olabilir, kolgörülme sıklığı eşit ve bu da yor. Cerrahi olarak
andaki en etkili
lar yanlara sarkıtıldığında
yaklaşık yüzde 1 civarında. şu
olduğu düşünülen
bir tarafta kolla gövde arasında daha fazla boşluk Ancak idiopatik skolyoz kızlarda ve bizim de kliçok daha yüksek bir oranda niğimizde uyguolabilir, bir kalça diğerine
göre daha yüksek ya da klinik olarak bulgu verecek bir ladığımız sırttan
daha belirgin görülebilir,
omurlara vidalar
büyüklüğe erişebiliyor.
kafanın izdüşümü leğen
yerleştirilip bunlakemiklerinin ortasına denk gelmeyebilir, has- rın bir çift çubuk ile biribirilerine bağlanmataya muayene sırasında arkadan bakıldığında sından oluşan, enstrümentasyon, düzeltme ve
veya omurgası yere parelel hale gelene kadar öne kemik greftiyle yapılan sırttan-posterior füzeğilmesi istendiğinde sırtının bir tarafı diğerine yondur (kemik kaynaması). Kliniğimizde tüm
göre daha yüksek veya çıkıntı (hörgüç görün- dünyanın da kullandığı en kaliteli ve en ileri
teknolojik metal implantlar tercih ediliyor. Bu
tüsü) şeklinde görülebilir.
ürünler paslanmıyor, vücut tarafından atılmıyor
Tedavi seçenekleri nelerdir?
Gözlem-egzersiz, korse uygulaması ve cerrahi ve zorunlu şartlar haricinde implantların çıkarmüdahale olmak üzere üç başlık altında top- tılmaları gerekmiyor.
KIŞ 2013
Omurga
sorunu
olarak
algılanıyor
Skolyozun erken
dönemlerinde ya da
eğrilik ilerlemeden
belli bir büyüklükte
kalırsa, kişinin
hayatı hemen hiç
etkilenmez. Zaten
çocuklar eğrildiklerini
hissetmedikleri için
tanı bazen çok geç
konulabiliyor veya
belli bir dereceden
sonra çocuk ve aile
görüntü bozukluğunu
farketmiyor ve ciddi
boyutlara varması ile
çocukta bir sakatlık
hissi oluşturabiliyor.
Ayrıca bu yaştaki
çocuklar genellikle
vücutlarını özellikle
ailelerinden saklıyor.
Bu nedenle özellikle
tutucu ailelerde
skolyoz çok geç
farkediliyor. Ancak
çok ileri açılı
skolyozlarda ise
göğüs kafesinin
daralması nedeniyle
kalp ve akciğer
sorunlarından oluşan
bir klinik ile ortaya
çıkıyor. Genel olarak
aileler çocuklarının
bir omuzun yüksek
oluşu ya da bel
girintilerinde asimetri
şeklinde duruş
bozukluğu olduğunu
farketmelerine
rağmen oldukça ileri
bir dönemde sırtta
hafif kamburluk
belirince aile
tarafından bir omurga
sorunu olarak
algılanıyor ve doktora
başvuruyorlar.
49
İç
hastalıkları
ÜST SOLUNUM
YOLU ENFEKSİYONLARI
KAPIDA
DR. TANER YÜCETÜRK
Sonbahar ve kış aylarında üst solunum
yolu enfeksiyonları hemen herkesin
kapısını çalıyor. Çoğu virüslerin yol
açtığı enfeksiyonlar olduğu için kısa
sürede kendiliğinden geçiyor. Ama bir
de bakterilerin yol açtığı enfeksiyonlar
var… Medicana Avcılar Hastanesi’nden
İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Taner
Yücetürk, bakteriyal enfeksiyonlara
karşı uyarıyor: “Üç günde geçmeyen
ateş, öksürük ve koyu sarı-yeşil balgam
varsa mutlaka bir doktora başvurun.”
Ü
st solunum yolları enfeksiyonları genel
bir kavram, buna yol açabilecek pek
çok enfeksiyon var. Basitçe ikiye ayırabiliriz; birincisi virüsler diğeri de bakteriler. Üst
solunum yolu enfeksiyonlarına en çok virüsler
yol açar. Ama bunlar çoğu zaman kendiliğinden geçen enfeksiyonlardır, antibiyotik tedavisi
gerektirmez. Bu yüzden de bir hekime başvurmadan antibiyotik kullanmamak gerekir.
Bakteriyel bir enfeksiyon ise yüksek ateşe yol
açabilir. Muayene bulgularına bakıp, bazı kan
testlerini yaptıktan sonra eğer bakteriyel bir
enfeksiyon olduğunu düşünürsek, antibiyotik
tedavisine başlıyoruz. Ama üst solunum yolları
enfeksiyonlarının çoğu viraldir. Dolayısıyla
burun aktı diye hemen antibiyotik alımı doğru
değil. Burada ateş de tek başına belirleyici değil
aslında. Örneğin grip de viral bir enfeksiyondur
ama ateş olabiliyor. Eğer düşmeyen, çok yüksek
ateş varsa ilaç alıp geçiştirmektense muayene olmakta fayda var tabii.
Eğer ateş üç günde düşmüyorsa, şikayetlerde
artış varsa, öksürük başlarsa, koyu sarı veya
yeşil balgam varsa bir bakteriyal enfeksiyon
başlangıcı olabileceğini düşünmek lazım.
50
Eğer ateş üç günde düşmüyorsa, şikayetlerde
artış varsa, öksürük başlarsa, koyu sarı veya
yeşil balgam varsa bir bakteriyal enfeksiyon
başlangıcı olabileceğini düşünmek lazım.
Öncelikle yaşlılar, astım, şeker, kalp, böbrek
yetmezliği gibi bir takım kronik hastalıkları
olanlar, vücut dirençleri zayıf olduğu için küçük
çocuklar riskli gruba giriyor.
Önce rahatlatıcı tedavi
Tedaviyi de ikiye ayırabiliriz. Birincisi rahatlatıcı tedaviler. Ateş düşürücüler ve öksürüğü
rahatlatıcı tedaviler, balgam sökücüler. Ama
eğer bakteriyal bir enfksiyon söz konusu ise antibiyotik tedavisi uygulanıyor.
Düzenli ve doğal
beslenmeliyiz
Sonbahar ve kış genellikle bu tür enfeksiyonların yaygın olduğu bir dönem. Güneşten de mahrum kalıyoruz. Vücut direncimizin düşmemesi
için düzenli beslenmek, öğün atlamamak çok
önemli. Sürekli olmasa da dönem dönem vitamin takviyeleri kullanılabilir. Multivitaminler
çok zararlı değil ama her zaman önceliğimiz
doğal ve düzenli beslenme olmalı. Uykuyu
KIŞ 2013
Bronşit
Bronşit bir alt
solunum yolları
enfeksiyonudur.
Aynı şekilde viral
veya bakteriyal
olabilir ama bronşit
biraz daha ciddi bir
tablodur. Mutlak bir
şekilde muayene
bulgularına bakıp,
akciğer filmi ve
kan testlerine
göre karar vermek
gerekir. Bronşitte
de belki antibiyotik
tedavisi uygulanabilir
ama çoğu
zaman bakteriyal
enfeksiyon
olabiliceği için çok
geciktirmeden
hekime başvurmak
lazım. Üç günü
geçen bir öksürük,
üç gün boyunca
düşmeyen yüksek
ateş ve gece
nefes darlığı gibi
çok ciddi sorunlar
yaşanıyorsa durum
önemsenmeli.
almak ve spor yapmak da gerekli. Tedavi edici
hekimlikten çok koruyucu hekimlik her zaman
daha ön planda olmalı. İlaç kullanmaktansa
hastalanmamak her zaman daha önemli.
Zamanında tedavi edilmeyen bu tür rahatsızlıklar, zatürre gibi ciddi hastalıklara yol açabili-
yor. Eğer kana geçerse sepsis dediğimiz vücutta
daha ciddi rahatsızlıklar yaratıyor. Ayrıca hastanın böbrek veya kalp yetmezliği varsa tetikleniyor, sıkıntı yaratıyor. Şeker hastalığı olanlarda
şeker düzeni bozulabiliyor, şeker yükselebiliyor,
düşebiliyor. Yani dolaylı olarak etkiliyor.
KIŞ 2013
Zamanında tedavi
edilmeyen üst
solunum yolları
enfeksiyonları
zatürre gibi ciddi
hastalıklara yol
açabilir.
51
Nöroloji
UYURKEN NEFESS
KALIYORSANIZ DİK
Eğer gece uykunuzda nefesiniz duruyor ve çok horluyorsanız dikkat! Uyku apnesi
40 yaşın üstündeki kadın ve erkeklerde oldukça yaygın görülen bir hastalık.
Medicana Bahçelievler Hastanesi Nöroloji Bölümü'nden Dr. Gülcan Sargın Kurt,
uyku apnesininin belirtileri, nedenleri ve tedavisi hakkında önemli bilgiler verdi.
U
Bunlara
dikkat
edin
• Öncelikle kilo
kontrolü çok önemli.
• Sigara bırakılmalı,
gün içinde alkol
kullanılmamalı.
• Uyku hijyenine
dikkat edilmeli. Belli
bir saatte uyuyup
belli bir saatte
kalkılmalı.
• Akşamları az
yemek yemeli.
• Uyku apnesi
sırtüstü yatış
pozisyonunda daha
fazla görüldüğü için,
sağ ya da sol tarafa
yatmakta fayda var.
• Reflüsü, ağız, burun
ya da diş yapısıyla
ilgili problemleri
olanlar tedavilerini
yaptırmalı.
52
yku apnesi nedir?
Uyku sırasında nefesimizin belirli bir süre boyunca durması ve
o sırada da oksijen seviyesinin
düşmesinin ardından tekrar nefes almaya başlamamız şeklinde tanımlayabiliriz. Yani
uykudayken belli bir
periyodda nefes alamıyor, ardından horlayarak tekrar nefes
almaya başlıyoruz.
Bu süre 10 saniyeden 30-60 saniyeye
kadar uzayabiliyor.
İki şekilde görülüyor;
birincisi obstrüktif
dediğimiz tür, diğeri
de santral dediğimiz
beyinden kaynaklanan uyku apnesi.
DR. GÜLCAN SARGIN KURT
Hangisi daha ciddi?
içinde enerjisiz kalma, bitkinlik
Her ikisi de. Obstrüktif olan dilin hava yolunu ve yorgunluk.
tıkamasıyla, santral ise beyinden uyarı gelme- Tedavi edilmezse ne olur?
mesi neticesinde oluyor.
Tedavi edilmediği durumlarda kalp krizi, tanÇok yaygın bir rahatsızlık mıdır?
siyon, şeker hastalığı, depresyon gelişme riskini
Genellikle 40 yaşından sonra belirgin bir şe- arttırabiliyor.
kilde artıyor. Erkeklerde biraz daha sık görü- Çok horlayan herkes şüphelenmeli mi?
lüyor. Özellikle kilolu, reflüsü olan, kalın ve Evet, horlama ve nefes durması önemli belirtikısa boyunlu, ağız ve çene yapısında bozukluk, ler. Uykuda nefesin birden birkaç saniye durup
burnunda deviasyon olanlarda daha sık rastlı- ardından horlamanın başlaması, uyku apnesiyoruz.
nin belirtilerinden. Uyku apnesi kaynaklı artış
Belirtileri neler?
gösteren gün içindeki uyuklamalar trafik ve iş
Uyku apnesinin bulguları genelde gece boyunca kazalarına sebebiyet verebiliyor. Yine gün içinde
aniden nefes durması. Horlama çok sık görülü- özellikle sabahları baş ağrıları, yorgunluk, uyyor. Uyku apnesinin gündüz belirtileri ise gün kuyu alamama gibi belirtiler olabiliyor.
KIŞ 2013
SSİZ
İKKAT!
Uyku apnesinin
çaresi var!
Gece boyunca
aralıklarla nefes
durması ve horlama,
uyku apnesinin en
önemli belirtileri.
Nasıl tanı koyuluyor?
Uyku apnesinden şüphelendiğimiz zaman hastaları tüm gece uyku laboratuvarına alıyoruz
ve “Polisomnografi” dediğimiz bir inceleme
yapıyoruz. Gece boyunca kaç saniye nefesinin durduğunu, oksijen seviyesinin kaça kadar
düştüğünü, ne kadar horladığını ve kaç defa
uyandığını inceliyor ve bir rapor çıkartıyoruz.
Yani bir gece kalması şart hastanın bu tanının
konması için. Analiz neticesinde uyku apnesinin
derecesini tespit ediyoruz. Orta ve ileri düzeyde
ise hastaya tedavi öneriyoruz. Hafif derecede ise
genel bazı önerilerde bulunuyoruz. Mesela kilo
vermek, alkol ve sigaranın bırakılması gibi. Tedaviyi ‘CPAP’ dediğimiz bir cihazla gerçekleşi-
Uyku apnesinden şüphelendiğimiz zaman
hastaları bütün gece uyku laboratuvarına alıyoruz.
Polisomnografi dediğimiz bir inceleme yapıyoruz.
yoruz. Oksijen maskesi gibi ama sürekli basınçlı
bir hava veren bir cihaz. Yani gece boyunca sürekli basınçlı bir hava vererek normal solunum
yapmasını sağlıyor.
Ne kadar sürüyor bu tedavi?
Uyku apnesi uzun vadeli tedavi gerektiriyor. Bu
süreçte tedavinin seyrine göre cihazların basınç
ayarlarını yapıyoruz. Çünkü zamanla hastanın
ihtiyacı azalabiliyor. Örneğin kilo vermesi ya da
diğer sağlık sorunlarını çözmesi bu durumun
belirleyici ögelerinden bazıları.
KIŞ 2013
53
Genel Cerrahi
SADECE KİLOYU DEĞİL
Tüm vücudu etkiliyor
Tüm dünyanın olduğu gibi ülkemizin de önemli sağlık
sorunlarından biri olan ve her geçen gün artan obezite,
hipertansiyondan ruhsal sorunlara kadar pek çok hastalığı
da beraberinde getiriyor. Medicana International Ankara
Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Gökhan
Yağcı, konuyla ilgili sorularımızı cevapladı.
O
bezite nedir? Morbid obezite de- cuklarda ise yaş ve cinse göre hazırlanan BKİ
yince ne anlıyoruz?
persentil eğrileri kullanılarak >85 persentil olan
Kelime anlamı ile bakıldığında çocuklar aşırı kilolu, >90 persentil olanlar ise
obezite, aşırı kilolu olmayı ifade obez olarak sınıflandırılır.
eder. Morbid terimi ise rahatsızlığa veya has- Obezitenin cerrahi tedavisi hakkında bilgi
talığa yol açan bir durumu işaret eder. Günü- verir misiniz?
müzde sıkça karşılaşmaya başladığımız ‘morbid Obezitede cerrahi yaklaşım temelde ikiye ayrılır.
obezite’ kavramı ise vücuttaki aşırı yağ depolan- Besinlerle alınan enerjinin azaltılmasına yönelik
masının sebep olduğu yandaş hastalıklar dedi- bariyatrik cerrahide hedef, besinlerin gastrointesğimiz, hayatı tehdit eden
tinal sistemde emilimlerini
rahatsızlıklarla seyreden
azaltmaktır. Bu amaçla
ciddi obeziteyi tanımlar.
bypass, gastroplasti, gastObeziteye yol açan
rik bantlama, gastrik balon
sebepler nelerdir?
vb. yöntemleri kullanılır.
Obeziteye neden olan etRekonstrüktif cerrahide
menler tam olarak açıklaise amaç; vücudun çeşitli
namamakla birlikte aşırı ve
bölgelerinde lokalize olmuş
yanlış beslenme ve fiziksel
mevcut yağ dokularının
aktivite yetersizliği, obeziuzaklaştırılmasıdır. Bu tetenin en önemli nedenleri
davi estetik ağırlıklıdır ve
olarak kabul ediliyor. Bu
eğer hasta obezite tedavisifaktörlerin yanı sıra genetik,
nin gereklerini yerine getirmezse yağ birikimi tekrar
çevresel, nörolojik, fizyologerçekleşir.
jik, biyokimyasal, sosyoGünümüzde minimal invakültürel ve psikolojik pek
PROF. DR. GÖKHAN YAĞCI
çok faktör birbiri ile ilişkili
ziv tedavi yöntemlerindeki
olarak obezite oluşumuna neden oluyor.
gelişmeler ve laparoskopik cerrahideki ilerlemeler
Obezite nasıl saptanır?
ile morbid obezitenin tedavisinde düşük kompDünya Sağlık Örgütü’nün obezite sınıflandır- likasyon riskleri ile aşikar ve sürdürülebilir kilo
ması esas alınarak klinik olarak obeziteyi be- kaybı sağlayan gastrointestinal cerrahi işlemlerde
lirlemek için yaygın olarak Beden Kitle İndeksi belirgin bir artış var. Cerrahi girişimler ile elde
(BKİ) kullanıyor. BKİ, bireyin vücut ağırlığının edilen kilo kaybı sonucunda obez hastaların
(kg), boy uzunluğunun (metre cinsinden) kare- büyük bir çoğunluğunda yandaş hastalıklar,
sine (BKI=kg/m2) bölünmesiyle elde edilen bir tamamen ortadan kalkmakta veya gerilemekte.
değerdir. BKİ boy uzunluğuna göre vücut ağır- Laparoskopik Mide Bypass Ameliyatı (Rouxlığının tahmin edilmesinde kullanılmakta, vü- en-Y Gastric Bypass) ve Laparoskopik Tüp Mide
cutta yağ dağılımı hakkında bilgi veriyor. Buna Ameliyatların (Vertical Sleeve Gastrectomy)
göre erişkinlerde beden kitle indeksi (BKİ)'nin morbid obezite hastalarında kilo kaybı ve meta25'in üzerinde olduğu kişiler aşırı kilolu, 30'un bolik bozuklukların düzeltilmesinde etkili tedavi
üzerinde olanlar obez olarak tanımlanır. Ço- yöntemleridir.
54
KIŞ 2013
Türkiye’de
obezite
Ülkemizde obezite görülme
sıklığı giderek artıyor.
KIŞ 2013
Yapılan araştırmalar
gösteriyor ki, beslenme
alışkanlıkları ve hayat
standartlarımızın
değişmesi ile obezite
sorunu, ülkemiz insanları
için de giderek yükselen
oranlarda bir tehdit
olarak karşımıza çıkıyor.
Ülkemizde de diğer
dünya ülkelerinde olduğu
gibi obezite görülme
sıklığı gün geçtikçe
artıyor.
Sağlık Bakanlığı
tarafından yapılan
‘Türkiye Beslenme ve
Sağlık Araştırması-2010’
ön çalışma raporuna
göre Türkiye’de obezite
sıklığı;
• Erkeklerde yüzde 20.5
• Kadınlarda ise yüzde 41
• Toplamda yüzde 30.3
olarak bulundu.
Toplamda fazla kilolu
olanlar yüzde 34.6, fazla
kilolu ve şişman olanlar
yüzde 64.9, çok şişman
olanların oranı ise yüzde
2.9.
Yine aynı çalışma
sonuçlarına göre
çocuklarda ve çocuk
ile erişkinlik arasındaki
dönemde;
• 0-5 yaşta obezite sıklığı
yüzde 8.5 (erkek yüzde
10.1, kız yüzde 6.8).
• 6-18 yaşta obezite
sıklığı yüzde 8.2 (erkek
yüzde 9.1, kız yüzde 7.3)
olarak bulundu.
55
Hasta hikayeleri
4 AYDA
20 KİLO VERDİ
M
erhaba, ben İsmail
B oy lu ,
1973 tarihinde
Konya'da doğdum. Bilenler
Ko
vardır; Konya yemeklerinin
var
yağı, tuzu eksik olmaz. İşte
yağ
ben de 40 yaşına kadar bu
yemeklerden yedim. Gençyem
lik yıllarımda kilolu bir
insan
ins değildim. Bu dönemlerde
ler hoşuma giden birçok
kıyafeti rahatlıkla giyebikıy
liyordum. Zamanla yaşam
liy
tarzımdaki değişikliklerden
tar
(hareketsizlik)
ve beslenme
(ha
şeklimdeki
düzensizliklerşek
den dolayı kilo almaya başladım.
Ve kilo aldıkça bazı
lad
kıyafetlerimi
artık giyemekıy
diğimi,
yeni aldıklarımın ise
diğ
yakışmadığını
düşünmeye
yak
başladım.
Kilolarım nedeni
ba
ile bel ağrılarım da başlamıştı.
mı Ayrıca uyku problemi
baş göstermişti.
Geceleri uyurken horlamalagöstermişti Gec
rım artmıştı, eşim nefesimin zaman zaman
kesilir hale geldiğini söylüyordu. Kaliteli bir
uykum olmadığı için gün içerisinde sürekli
uykum geliyordu.
"Asla zayıflayamayacağımı
düşünüyordum"
Konya’da başvurduğum uyku polikliniğinde
uyku apnesi teşhisi konuldu. Bu rahatsızlığa
istinaden C-PAP cihazı kullanmaya başladım. Gitmiş olduğum uyku polikliniğindeki
doktorum kilo verdiğim takdirde bu rahatsızlıktan yüzde 70 oranında kurtulabileceğimi
söyledi. Ve artık kararlıydım, sağlığım için,
bu kilolardan kurtulmam gerektiğini artık
daha net görebiliyordum. Ama nasıl? Gazetelerden ve internetten bulduğum diyetleri
uygulamaya başladım, ortalama üç gün uygu-
56
KIŞ 2013
layabiliyor, dördüncü gün tekrar eski yemek
yeme alışkanlığıma dönüyordum. Kendi yaptıkları programlar ile zayıflayan arkadaşlarımdan aldığım önerileri denemeye başladım.
Ama daha diyet programımın yarısındayken
onların yeniden hızla kilo aldığını gördüm ve
bıraktım diyeti. Sonuçta verdiğim kiloların
kalıcı olmasını isterim. Açıkçası hiçbir zaman
kilo veremeyeceğimi düşünmeye başladım.
Bir arkadaşımın tavsiyesi ile profesyonel bir
yardım almaya karar verdim. Şehrimize yeni
açılan Medicana Hastanesi’nde göreve başlayan, İstanbul'da ünlülerin diyetisyenliğini de
yapan Diyetisyen Mine Bilge’yi önerdiler. Görüşmeye ilk gittiğimde kilo veremeyeceğime
dair bir kuşku vardı, ama Mine Hanım’ın
kilo vereceğime benden daha çok inandığını
gördüm ve bu beni çok motive etti. Öncelikle
rahatlıkla kilo verebilmem için herhangi bir
sağlık problemim olup olmadığını kontrol
ettik, B12 seviyem biraz düşük olduğu için
dahiliye hekiminin önerdiği destekleyicileri
kullandım.
"En az 10 yaş gençleştim"
İlk diyet listemi aldığımda bu kadar fazla
yiyip de kilo verebileceğime inanmadım.
Listeyi uygulamaya başladıktan sonra düzenli ve sık yemek tüketmekten dolayı hiç
acıkmıyordum. İkinci görüşmeyi kilo verip
vermediğimi görmek için heyecan ile bekliyordum. Ölçüm sonrasında iki kilo vermiştim ve hepsi yağdandı, kilo verdiğimi görmek
beni çok mutlu etti ve bu işi başarabileceğime
inandım. Dört ayın sorasında 20 kilo vermiş
ve yeni bir hayata başlamış oldum. Bütün
gardırobumu değiştirdim artık giymek isteyip de giyemediğim bütün kıyafetler bana
çok yakışıyor. Belim ağrımıyor. En önemlisi
kullanmış olduğum C-PAP cihazını artık
kullanmıyorum. Daha kolay hareket ediyor
ve en az 10 yaş gençleşmiş görünüyorum. Çok
teşekkür ederim.”
Hasta hikayeleri
Obezite kader değil
tedavi edilmesi
gereken bir hastalık
S
amsun'da 1975 yılında doğan A.V., Medicana Samsun Hastanesi’ne geldiğinde 165
kilo, VKI (vücut kitle indeksi) 66.9 olmasının yanı sıra aşırı kiloya bağlı çok ciddi solunum
sıkıntısı yaşıyordu. Oksijen desteği almadan nefes
alma şansı yoktu ve buna bağlı olarak yatamıyor ve
devamlı oturur halde, oksijen desteği ile yaşamaya
çalışıyordu. Doğal olarak da bilinç bulanık olarak
değerlendirildi. Hasta ve yakınlarına tablonun ciddiyeti anlatılarak, derhal hastaneye yatması gerektiği
önerildi ve aşamalı tedavilerin gerekliliği konusunda
bilgi verildi.
A.V., hastaneye yatırılıp, öncelikle vücudundaki
şişliklerin ve solunumunun rahatlaması için tıbbi
tedaviye başlandı. Başlangıçta tedavi sorumluluğu
Endokrinoloji Uzmanı Dr. Erdal Kan tarafından
alınarak, kısa sürede hastanın tıbbi tedavi yardımı
ile vücudundaki ödemden kurtulması sağlandı.
Hasta klinik olarak rahatladığı ve operasyona uygun
hale geldiği zaman Doç. Dr. Cengiz Kayahan tarafından 16 Temmuz 2013 tarihinde, tüp mide olarak
tanımlanan ‘Sleeve Gastrektomi’ operasyonu uygulandı. Hasta operasyonu takiben üçüncü gün hastaneden son derece rahatlamış olarak, Genel Cerrahi
Uzmanı Doç. Dr. Cengiz Kayahan, Endokrinoloji
Uzmanı Erdal Kan ile Beslenme ve Diyet Uzmanı
Demet Sayar tarafından takip edilmek üzere taburcu edildi. Bu sürede A.V.’ye Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Selçuk Dündar tarafından
obezite rehabilitasyon tedavisi de uygulandı. Medicana Samsun Hastanesi Ruh ve Sinir Hastalıkları
Uzmanı Dr. Ayşegül Aydın tarafından da psikolojik
olarak desteklenen A.V., takibinin dördüncü ayında
79 kiloya indi, VKI ise 32’ye geriledi ve yapılan laboratuar tetkiklerinde hiçbir sorun olmadığı izlendi.
A.V., artık normal yaşamına döndü.
KIŞ 2013
57
Yemek
İÇİNİZİ ISITAN
LEZZETLER:
Kış çorbaları
Türk mutfağının baş tacı çorbalar, özellikle soğuk kış günlerinde sadece
içimizi ısıtmakla kalmıyor, sağlıklı beslenmemizi sağlıyor, sıvı ihtiyacımızı
karşılıyor ve enerji veriyor… Üstelik kalori değeri düşük olduğu için öğlen ve
akşam yemeklerinde rahatlıkla tüketilebilecek bir alternatif. En çok sevilen ve
tercih edilen kış çorbalarını sizin için seçtik… Afiyet olsun!
Brokoli çorbası
MALZEMELER:
• 500-600 gram brokoli
• 1 adet orta boy kuru soğan
• 1 adet orta boy patates
• 5-6 su bardağı sıcak su
• Yarım kutu çiğ krema
• 2 yemek kaşığı margarin
• 1 tatlı kaşığı karabiber
• 1 su bardağı rendelenmiş kaşar peyniri
YAPILIŞI:
Sarımsaklı tarhana çorbası
MALZEMELER:
YAPILIŞI:
• 4 yemek kaşığı tarhana
• 4 su bardağı su
• 1-2 yemek kaşığı salça
• 2 yemek kaşığı sıvıyağ
• 2-3 diş sarımsak
• 1 çay kaşığı nane
• Bir tutam karabiber
• Bir tutam pul biber
• 1 çay kaşığı tuz
Bir kabın içine tarhana, ezilmiş
sarımsak, baharatlar, tuz ve
su koyup 30-40 dakika kadar
bekletin. Tencereye yağı koyun
ve salçayı kavurun. Diğer tarafta
bekleyen tarhanalı malzemenin
tamamını tencereye dökün ve
karıştırın. Kaynayınca ocaktan alın.
Pürüzsüz olması için blenderdan
geçirip , sıcak olarak servis yapın.
58
KIŞ 2013
Soğan ve patatesi küp küp doğrayın.
Brokoliyi yıkayıp parçalara ayırın.
Margarini tencerede eritin, soğanı
tencereye koyun ve pembeleşene kadar
kavurun. Patates ve brokoliyi de ekleyin
5-6 dakika daha kavurun. Kavurduğunuz
sebzelere suyu ekleyerek tüm sebzeler
iyice yumuşayana kadar haşlayın.
Haşlanan sebzelere kremayı ekleyerek
karıştırın. Tencere ocaktayken,
tüm malzemeler parçalanana kadar
blendırdan geçirin, 10 dakika daha
kaynatın. Çorbanızı kâselere paylaştırın
ve üzerine rendelediğiniz peynirleri
serperek servis yapın.
Kremalı
domates çorbası
MALZEMELER:
• 2-3 doğranmış domates veya püresi
• 2 çorba kaşığı domates salçası
• 1 bardak süt veya krema
• 1 adet yumurtanın sarısı
• 2 çorba kaşığı margarin veya
zeytinyağı
• 2 çorba kaşığı un
• Tuz, kırmızı toz biber, karabiber
• Rendelenmiş kaşar peyniri
YAPILIŞI:
Domatesi salçayla püre yapın. İki
bardak su ile karıştırın. Bir bardak sütü
yumurtanın sarısı ile çırpın. Yağda unu
kavurun. Kokusu çıkınca çırparak yavaş
yavaş salçalı domatesli suyu ilave edin.
Karıştırarak kaynatın. Elinizde tavuk
suyu varsa ekleyebilirsiniz. Blendırdan
geçirin. Kaynayınca yumurtalı sütü
azar azar ekleyip yeniden karıştırarak
5 dakika daha kaynatın. Kaşar peyniri
ile servis yapın.
KIŞ 2013
59
Gezi
Güzel, mutlu ve özgür:
AMSTERDAM
60
KIŞ 2013
Melankolik gökyüzü bir kanal
manzarasını ünlü bir ressamın
tablosuna dönüştürür… Yağmurun
peşine takılıp kaybolduğunuz
daracık sokak sizi güneşli bir
karnavalın tam ortasına çıkarır…
Şehrin “Beni keşfet” diyen sesi
her an kulağınızdadır… Kuzeyin
Venedik'i Amsterdam’da her an
bir mucize olabilir.
Belçika ve Lüksemburg
ile birlikte üç Benelüks
ülkesinden biri.
KIŞ 2013
61
Gezi
Sayısız nehir, göl ve kanal
ülkeyi dört bir yandan kaplıyor.
Y
el değirmenleri, bisikletler, laleler, peynirler… Ve bir de özgürlük! Neredeyse
sınırsız olanından… Hollanda deyince
bunların hepsi birden geliyor insanın aklına…
Güneyde Belçika, doğuda ise Almanya ile komşu
olan Hollanda’nın topraklarının büyük bir kısmı
deniz seviyesinin altında. Belçika ve Lüksemburg ile birlikte üç Benelüks ülkesinden biri.
Avrupa’nın en büyük limanlarından olan Rotterdam da Hollanda’da.
Meşruti monarşi ile yönetilen bu şirin Avrupa
Amsterdam’a gitmişken yeldeğirmenleri ile ünlü
Zaandam’ı da görmeden dönmeyin.
ülkesindeki sayısız nehir, göl ve kanal ülkeyi
dört bir yandan kaplıyor. Su ile hayat bulan
Hollanda’nın başkenti Amsterdam olmasına
rağmen hükümeti barındırmıyor, yani idari başkent değil. İdari başkent Lahey. Ama Hollanda
denilince kuşkusuz ilk akla gelen şehir Amsterdam oluyor.
Usta bir ressamın tablosu
12’nci yüzyılda Amstel Irmağı'nın kıyısında bir
balıkçı köyü olarak kurulan Amsterdam, bugün
sadece Hollanda’nın değil Avrupa’nın da önemli
şehirlerinden. Eski kitap satıcılarından cin tadım
evlerine, şık mobilya mağazalarından mum ışı-
62
ğıyla aydınlanan kafelere, Amsterdam’da her yer,
algınızın kapılarını açmaya çağırıyor.
Işık hüzmeleri, alan derinliği ve kendine özgü
renk pigmentleri… Amsterdam, usta bir ressamın az ama öz renk paletiyle yaptığı şahane bir
tablo gibi: Bir tarafta alabildiğine uzanan lale
tarlaları, öte tarafta kanallarda yüzen evler, sıcacık kafeler, güneşe dönmüş ayçiçekleri…
Gene de, yüzünü çevirdiği her yerde bu güzelliği
yakalamaya çalışan bir çerçeve gözüne çarpıyor
insanın; kaldırımlar, kanallar, köprüler çevreliyor manzaraları. Bu şehrin yollara karşı bir
tutkusu var anlaşılan. Belki de bunun nedeni,
Amsterdamlıların yanlış bir yola sapmaktan
korkmamasıdır. Belki de, arada değişiklik yapıp,
her zamankinden farklı bir yola sapmayı sevmeleridir. Kim bilir…
İnsan Amsterdam’da durup etrafına baktığında
sadece olasılıkları görüyor zaten. Bizi arzularımıza götürecek olasılıklar. Kanatlarımızı açmamızı ve keşfetmemizi söyleyen olasılıklar.
Sonuçta Amsterdam, beraber büyüdüğünüz,
ama bir şekilde çok daha bilge bir arkadaş gibi.
Onun sözlerine güvenmelisiniz.
Sessiz nehirler, özgür insanlar
17’nci yüzyılda denizaşırı kolonilerinden gelen
değerli mallarla Altın Çağı’nı yaşamış ve ‘dünyanın en zengin şehri’ unvanını kazanmış. Odak
KIŞ 2013
Yeldeğirmenlerinin
şehri Zaandam
Amsterdam’a gitmişken
yeldeğirmenleri ile ünlü Zaandam’ı da
görmeden dönmeyin. Noord-Holland
eyaletine bağlı ve Amsterdam’a
10 km. uzaklıktaki Zaandam’a
otobüsle 20 dakikada ulaşabilirsiniz.
Hollanda’nın Altın Çağı’nda, burada
binlerce yeldeğirmeni varmış ve gemi
yapımı için İskandinav ülkelerinden
gelen tomrukların kesiminde
kullanılıyormuş. Ünlü ressam Claude
Monet, bu yeldeğirmenlerinden
o kadar etkilenmiş ki, tablolarına
ilham kaynağı olmuş. Monet, 1871
yılında Zaandam’a taşınmış ve yaz
aylarını orada geçirmeye başlamış.
Bugün de turistlerin bir hayli ilgisini
çeken yeldeğirmenleri şehrin adeta
simgesi durumunda. Türklerin yoğun
olarak yaşadığı Zaandam’da pek çok
konaklama seçeneği de var.
Zaan In Hotel
Zaandam Tren İstasyonu’na üç
dakikalık mesafede yer alan otel,
modern bir dekora ve aydınlık odalara
sahip. Otelden Zaandam Su Kulesi’ne
ise 10 dakikalık yürüyüşle ulaşmak
mümkün.
www.zaaninnhotel.com
Inntel Hotels Amsterdam Zaandam
Tarihi bir ön cepheye sahip uzunca
bir binada konumlanan otelin odaları,
tipik Hollanda manzaralarını gösteren
tarihi fotoğraflarla dekore edilmiş.
Otelde yüzme havuzu, sauna, buhar
banyosu ve tropikal yağmur duşunun
bulunduğu sağlıklı yaşam merkezi de
var. www inntelhotelsamsterdam
zaandam.nl
KIŞ 2013
63
Gezi
Edebiyat ve sinemada Amsterdam
Anne Frank’ın, saklandığı evde Naziler tarafından yakalanıp toplama kampına
gönderilmeden hemen önce tuttuğu günlüğü mutlaka okumalısınız. Günlüğünde,
şehre dair en saf duyguları işlemiş. Hollanda edebiyatının en önemli isimlerinden
Cees Nooteboom’un kitapları Türkçe’ye çevrildi, ama ‘Rituals’a henüz sıra gelmedi.
Kitap sanat ve aşk hakkında konuşmaktan hoşlanan bir şarlatanın, Inni Wintrop’un,
Amsterdam sokaklarındaki arayışını konu alıyor. Tracy Chevalier’in ‘İnci Küpeli Kız’
kitabı, Felemenk ressam Vermeer’in ‘İnci Küpeli Kız’ tablosunu yapışının ardındaki
gizemi ve aşkı konu alıyor. Tracy Chevalier’in aynı adlı romanından uyarlanan ‘İnci
Küpeli Kız’ filminin başrollerinde Scarlett Johansson ve Colin Firth oynamıştı.
Filmde, Amsterdam’ın eski sokaklarını görebilir ve ünlü Altın Çağ’ı hayalinizde
canlandırabilirsiniz. 1993 yılında en iyi yabancı film Oscar’ını alan Mike Van Diem’in
‘Karakter’ filmi de 1920’lerin Amsterdam’ında geçiyor.
Rijksmuseum (Devlet Müzesi),
Amsterdam'daki Museumplein'da
yer alan Hollanda ulusal müzesi.
64
KIŞ 2013
noktanızı günlük hayattan devamlı kaydırıyor.
Carpe Diem. Hayatı sonuna kadar yaşa. Her
seferinde durup gün batımını izle. Çiçekleri
kokla. Bisikletle giderken havayı sonuna kadar
ciğerlerine çek. Yaratıcılığını öldürmektense,
onu yaşatmanın yollarını ara. Bazen, gününüzü
aydınlatmak için tek bir ışık huzmesi yeterlidir
ya, onlardan Amsterdam’da bolca var.
Velhasıl Amsterdam sessiz nehirleri ve özgür
insanlarıyla mutlu bir yer. Mutlu düşüncelerin
olgunlaştığı bir yer. Bisikletlileri, zengin tüccarların eski günleri yansıtan evleri ve büyük
ressamlarıyla, mutluluğu sanat gibi yaşayan
bir şehir. Bir bakmışsınız sanat yapıyorsunuz,
bir bakmışsınız sanatın ta kendisi olmuşsunuz.
Şehrin sanatla neden bu kadar iç içe yaşadığını
anlamak için, sadece bir adım atmanız yeter; ne
kadar doğru bir yere ayak bastığınızı hemen anlayacaksınız. Amsterdam’da hayat insana değişik
oyunlar oynayabiliyor.
Amsterdam’a ilkbaharda giderseniz, laleleri
sakın unutmayın. Şehir merkezine 24 kilometre
mesafedeki Keukenhof’ta lale bahçelerini gezebilirsiniz. Kabul edersiniz
ki, milyonlarca laleyi önünüzde serilmiş görmek,
her zaman karşılaşabileceğiniz bir manzara değil.
Herkese bir
bisiklet
Buraya geldiğinizde, bir
Amsterdamlı gibi davranın ve bisiklete binin.
İsterseniz şehrin kanallarının kenarında pedal
çevirin, ister çayırların
arasında piknik yapmaya
gidin, ama mutlaka bisiklet kiralayın. Eğer bisiklet
turuna katılmak isterseniz, Mike’ Bike Tours’u
(w w w.mikesbikestoursamsterdam.com) tercih
edebilirsiniz. Bu tura katılarak hem şehri gezebilir, hem de yel değirmenlerini ve peynir yapım
evini görmeye gidebilirsiniz.
Kanallarda tekneyle dolaşın. Keyifli bir gün
geçirmek için Amsterdam Canal Cruises’ı
(www.amsterdamcanalcruises.nl) veya Canal
Company’yi (www.canal.nl) tercih edebilirsiniz. Fakat tarihi bir teknede eski bir deneyim
yaşamak istiyorsanız, Historic Ferry’nin (www.
museum-ijveren-amsterdam.nl) iki saatlik turlarına katılın. Feribot, Centraal Station’dan kalkıyor ve Paskalya’dan ekim ayına kadar haftanın
bazı günleri çalışıyor.
KIŞ 2013
Nerede
kalınır?
Die Port Van Cleve
Hotel
Eski bir Heineken bira
fabrikası. 1864 yılında
Kraliyet Sarayı’nın
hemen karşısına inşa
edilmiş. Kuleleri ve
cumbalı pencereleriyle
özgün bir havası var.
Odaları küçük, kliması
yok, gürültülü bir
sokağın ortasında
ama burası yaşayan bir
tarih.
www.
dieportvancleve.com
College Hotel
19’uncu yüzyılda okul
olarak kullanılmış
bir binada hizmet
veriyor. Yüksek
tavanlı ve restoranı
lüks bir yemekhaneyi
andırıyor. Koridorun
her iki yanında, sıra
sıra büyük siyah kapılar
uzanıyor. Personelin
tamamı öğrenci.
www.
thecollegehotel.com
Lloyd Hotel
1921’den 1935’e
kadar göçmenlerin
kaldığı bir otelmiş.
Odalarını Marcel
Wagners, Jurgen Bay
gibi yerli tasarımcılara
dekore ettirmiş.
Amsterdam’ın en
hip bölgesi Eastern
Docklands’de bulunan
otelde sergiler
düzenleniyor. Çatı
katında kütüphanesi
var.
www.lloydhotel.com
65
MEDICANA HASTALIKTA SAĞLIKTA DERGİSİ
ABONE FORMU VE OKUR ANKETİ
AŞAĞIDAKİ BİLGİLERİ DOLDURUN, ‘HASTALIKTA SAĞLIKTA’ DERGİSİNE ÜCRETSİZ ABONE OLUN.
DERGİMİZ HİÇBİR ÜCRET ÖDEMEDEN ADRESİNİZE ULAŞTIRILSIN.
WWW.MEDICANA.COM.TR
➲ ADI SOYADI: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
➲ DOĞUM TARİHİ:. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
➲ DOĞUM YERİ:. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
➲ MESLEĞİ: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
➲ DERGİ TESLİM ADRESİ:. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ➲ SEMT:. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
➲ POSTA KODU: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ➲ ŞEHİR: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
➲ TEL: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ➲ GSM:. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
➲ E MAİL: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
➲ İŞ/EV ADRESİ: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
EN SIK
HİZMET
ALDIĞINIZ
HASTANEMİZ
MEDICANA SAĞLIK GRUBU
İLETİŞİM BİLGİLERİ
MEDICANA HOSPITALS AVCILAR
Tel: 0212 695 48 30
Fax: 0212 695 48 30
Adres: Marmara Cad.Şamlı Sokak
No: 32 34310 Avcılar / İstanbul
MEDICANA HOSPITALS BAHÇELİEVLER
Tel: 0212 449 14 49
Fax: 0212 555 80 09
Adres: Adnan Kahveci Bulvarı No: 2
34180 Bahçelievler / İstanbul
MEDICANA HOSPITALS ÇAMLICA
Tel: 0216 522 60 00
Fax: 0216 335 86 36
Adres: Alemdağ Cad. No: 85 34764
Üsküdar / İstanbul
MEDICANA HOSPITALS SAMSUN
Tel : 0362 311 05 05
Fax : 0362 240 20 42
Adres: Yeni Mahalle Şehit Mesut
1.Caddesi No: 85 Canik /Samsun
MEDICANA DİŞ
Tel: 0212 506 00 00
Fax: 0212 506 06 20
Adres: İzzettin Çalışlar Cad. Nurettin
Paşa Sok. No: 2 / 34310
Bahçelievler/İstanbul
SAMSUN
MEDICANA DİŞ
ÇİFTEHAVUZLAR
MEDICANA
INTERNATIONAL
ANKARA
MEDICANA DİŞ ÇİFTEHAVUZLAR
Tel: 0216 363 41 41 pbx
Fax: 0216 363 42 07
Adres: Cemil Topuzlu Cad. No: 56
Caddebostan-Kadıköy/İstanbul
MEDICANA KONYA
Tel : 0332 221 80 80
Fax : 0332 221 65 56
Adres: Ferihpaşa Mah. Gürz Sok.
No: 1 Selçuklu/Konya
ÇAMLICA
BAHÇELİEVLER
MEDICANA
INTERNATIONAL
İSTANBUL
AVCILAR
MEDICANA NÖROLOJİK
BİLİMLER MERKEZİ
Tel: 0212 449 14 49
Adres: Bağcılar Cad. No:1
Bahçelievler/İstanbul
MEDICANA INTERNATIONAL
İSTANBUL
Tel: 0212 867 75 00
Fax: 0212 872 12 36
Adres: Beylikdüzü Cad. No: 3
Beylikdüzü/İstanbul
BAHÇELİEVLER
DİŞ
NÖROLOJİK BİLİMLER
VE OMURGA MERKEZİ
KONYA
VIVAMEDICANA
HASTANEMİZİ İLK NEREDEN DUYDUNUZ?
Tel: 0 312 292 92 92
Fax: 0 312 285 69 62
Söğütözü Cad. 2165 Sok.
No: 6 Söğütözü/Ankara (ATO yanı)
VIVAMEDICANA
Tel: + 317 561 148328
Westzijde 39 1506 EB Zaandam /
The Netherlands
EN SIK HİZMET ALDIĞINIZ BÖLÜM VEYA BÖLÜMLER:
DERGİMİZDE GÖRMEK İSTEDİĞİNİZ KONULAR:
DERGİMİZDE EKSİK BULDUĞUNUZ VE EKLENMESİNİ ARZU ETTİĞİNİZ KONULAR:
66
MEDICANA INTERNATIONAL ANKARA
KIŞ 2013
İstanbul İçi Kod Çevirmeden
0850 460 63 34 Alo Medicana
Tüm hastaneleri için
e-mail: [email protected]

Benzer belgeler

EnfEkSiyonlARA kARşı koRUyUn

EnfEkSiyonlARA kARşı koRUyUn Doç. Dr. Ali Osman Kaya Onkoloji Doç. Dr. Cengiz Kayahan Genel Cerrahi Doç. Dr. Füsun Tokatlı Radyasyon Onkolojisi Doç. Dr. G. Faik Hobikoğlu Kardiyolojı Doç. Dr. H. Gürdal İnal Üroloji Doç. Dr. H....

Detaylı

Sağlık üssü

Sağlık üssü Doç. Dr. Ali Osman Kaya Onkoloji Doç. Dr. Cengiz Kayahan Genel Cerrahi Doç. Dr. Füsun Tokatlı Radyasyon Onkolojisi Doç. Dr. G. Faik Hobikoğlu Kardiyolojı Doç. Dr. H. Gürdal İnal Üroloji Doç. Dr. H....

Detaylı

GöRkEMli aÇılış

GöRkEMli aÇılış Doç. Dr. Ali Osman Kaya Onkoloji Doç. Dr. Cengiz Kayahan Genel Cerrahi Doç. Dr. Füsun Tokatlı Radyasyon Onkolojisi Doç. Dr. G. Faik Hobikoğlu Kardiyolojı Doç. Dr. H. Gürdal İnal Üroloji Doç. Dr. H....

Detaylı