fransa çocuk adalet sistemi ve mağdur hizmetleri çalışma ziyareti

Transkript

fransa çocuk adalet sistemi ve mağdur hizmetleri çalışma ziyareti
T. C.
ADALET BAKANLIĞI
Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü
FRANSA ÇOCUK ADALET SİSTEMİ
VE MAĞDUR HİZMETLERİ
ÇALIŞMA ZİYARETİ RAPORU
12-16 EKİM 2009
PARİS
1
1. BÖLÜM
FRANSA ÇOCUK ADALET SİSTEMİ
İÇİNDEKİLER
1.1. Giriş .................................................................................................................................3
1.2. Fransız Çocuk Adalet Sistemine Genel Bir Bakış .......................................................6
1.2.1. Gençlerin Adli Korunmasından Sorumlu Müdürlük (DPJJ) .................................7
1.2.2. Çocuklara Yönelik Verilen Cezaların Tarihçesi.......................................................9
1.2.3. Çocuklara Yönelik Uygulanan Tedbirler, Verilen Cezalar ve
Çocuk Mahkemeleri...............................................................................................................10
1.2.4. Çocuk Hakiminin Cezai Görevleri.............................................................................10
1.2.5. Çocuk Hakiminin Eğitimi ...........................................................................................11
1.2.6. Fransa’da Çocuk Mahkemesi ve Çocuk Hakimlerinin Durumu.............................11
1.2.7. Çocuklar İçin Ağır Ceza Mahkemesi.........................................................................11
1.2.8. Çocuklara Yönelik Cezaevleri ....................................................................................12
1.3. Suça Karışan Çocuklara Yönelik Uygulamalar (Paris Adalet Sarayı)......................14
1.3.1. Çocuk Savcılığı ............................................................................................................14
1.3.2. Paris Çocuk Mahkemesi Eğitim Birimi......................................................................16
1.3.3. Çocuk Mahkemesi Hakimleri ve Uygulamaları .......................................................16
1.4. Eğitim Tedbirleri ............................................................................................................19
1.4.1. Açık Eğitim Tedbirleri ................................................................................................19
1.4.2. Eğiticilerin Görevleri ..................................................................................................19
1.4.3. Eğiticilerle İlgili İstatistiksel Veriler ..........................................................................20
1.5. Çocukların Adli Alı Konması ve Tutuklanmasına İlişkin Farklı Yaklaşımlar ........22
1.5.1. Sığınma Evleri ..............................................................................................................22
2
1.5.2. Bir Sığınma Evi Örneği: Reaumur Sebastopol Sığınma Evi ...................................25
1.5.3. Bir Açık Alan Hizmet Birimi Örneği: Cite Açık Alan Hizmet Birimi ..................28
1.5.4. Bir Kapalı Eğitim Merkezi Örneği: CEF- Beauvais Kapalı Eğitim Merkezi .......32
1.5.5. Bir Kapalı Çocuk Cezaevi Örneği: EPM- Borcheville Çocuk Cezaevi .................36
1.6. Adalet Bakanlığı Personel Eğitimi ve DPJJ Araştırma Birimi ..................................41
1.6.1. Adalet Bakanlığı Personel Eğitimi .............................................................................41
1.6.2. DPJJ Araştırma Birimi ...............................................................................................43
1.7. Sonuç ve Değerlendirme.................................................................................................47
1.7.1. Genel Değerlendirme...................................................................................................47
1.7.2. Türk ve Fransa Çocuk Adalet Sistemi Benzerlikleri................................................50
1.7.3. Türk ve Fransa Çocuk Adalet Sistemi Farklılıkları ................................................51
1.8. Öneriler............................................................................................................................53
3
1.1. GİRİŞ
Türk
Denetimli
Serbestlik
Hizmetlerinde
Çocuklar
ve
Mağdurlarla
İlgili
Çalışmaların Geliştirilmesi Eşleştirme Projesi kapsamında 12-16 Ekim 2009 tarihleri arasında
Fransa’ya çalışma ziyareti düzenlenmiştir. Çalışma ziyareti, çocuk adalet sistemi ile mağdur
koruma sistemi olmak üzere iki bölüm halinde gerçekleşmiştir.
Fransa çocuk adalet sistemini incelemek ve uygulamaları yerinde görmek üzere
gerçekleştirilen çalışma ziyareti inceleme ekibinde, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü
Nizamettin KALAMAN, Personel ve Eğitim Bürosundan Sorumlu Tetkik Hakimi Hakan
UMUT, Denetimli Serbestlik ve Yardım Hizmetlerinden Sorumlu Daire Başkanlığı Çocuk
Denetimli Serbestlik Şubesi Uzmanı Psikolog Ece VARLIK, Trabzon Denetimli Serbestlik ve
Yardım Merkezi Şube Müdürü Cemal KARADÖL, Ankara Denetimli Serbestlik ve Yardım
Merkezi Şube Müdürlüğünde görevli Psikolog Özlem ARI HAN, İstanbul Denetimli
Serbestlik ve Yardım Merkezi Şube Müdürlüğünde görevli Sosyolog Diler BULUT yer
almıştır.
Fransa Adalet Bakanlığı Gençlerin Adli Korunmasından Sorumlu Müdürlük’te
çalışma ziyaretinin ilk gününde, görevli Yasmin DEGRAS Türk ekibini karşılamıştır. Yasmin
DEGRAS, bu kurumda uluslararası ilişkiler ve aktivitelerden sorumlu müdür olarak görev
yapmaktadır ve yaklaşık 25 yıldır bu müdürlükte çalışmaktadır. Kendisi önce eğitici olarak
4
başlamış olmakla birlikte daha sonra çocuk adaletinin sağlanması konusunda yurt dışı
görevlerde bulunmuş, bu kapsamda Romanya’da ve çeşitli Batı Afrika ülkelerinde çalışmıştır.
Yasmin DEGRAS çalışma ziyareti boyunca ekibe eşlik etmiş, çalışma ziyareti programını
kendisi hazırlamıştır.
Çalışma ziyareti programının birinci gününde sabah Fransa Adalet Bakanlığı Ek
Binası’na gidilmiş, Gençlerin Adli Korunmasından Sorumlu Müdürlüğünde görevli Yasmin
DEGRAS, aynı birimde görevli Benoit DESCOUBES’den Fransız çocuk adalet sistemi
konusunda genel bilgiler alınmıştır. Fransa’daki çocuk adalet sistemi ve hakimlerin eğitimi
konularında Çocuk Hakimi Benoit Descoubes bilgi vermiştir. Benoit Descoubes hakim olarak
yaklaşık 10 yıldır, çocuk hakimi olarak ise yaklaşık 3 yıldır görev yapmaktadır ve 4 yıldır
DPJJ’de Adli İşlerden Sorumlu Müdürlük’te çalışmaktadır. Öğleden sonra ise eğitici Marion
TESTUD ve önceden sığınma evinde suçlu çocuklarla çalışmış ve şu anda çocukların
tutuklanmalarıyla ilgili çalışan bir eğitici olan Aurore DANIELE tarafından çocuk adalet
sisteminde çok büyük bir öneme sahip olan eğitim, çocukların rehabilitasyonu ve çocukların
tutuklanmasına ilişkin farklı yaklaşımlar konusunda detaylı bilgiler alınmıştır.
Çalışmanın ikinci gününde sabah Paris Adalet Sarayı’na gidilmiş, Çocuk Mahkemesi
ve Mahkeme Bünyesindeki Eğitim Birimi ziyaret edilmiştir. Eğitim Birimi Müdürü Maxime
Zennou ve deneyimli bir eğiticiden mahkeme bünyesindeki eğitim birimi çalışmaları
hakkında bilgi alınmıştır. Öğleden sonra ise Adalet Sarayı’nda Paris Savcılık Birimi Başsavcı
Yardımcısı Elisabeth ALLANNIC ve Çocuk Hakimi Marie Pierre HOURCADE yargılama ve
mahkeme süreci hakkında detaylı bilgiler vermişlerdir.
Çalışmanın üçüncü günü sabah Reaumur Sebastopol’deki Sığınma Evi ziyaret edilmiş,
Kurum Müdürü Alexia DRIANCOURT ve kurumun çalışanları tarafından kurum hakında
ayrıntılı bilgiler verilmiştir. Kurum gezilmiş ve uygulamalar yerinde incelenmiştir. Öğleden
sonra Cite’deki Açık Alan Hizmet Birimi ziyaret edilmiştir. Bu birimde görevli kurum
müdürü, eğiticiler ve psikolog tarafından birimin faaliyetleri hakkında bilgiler verilmiştir.
Çalışmanın dördüncü günü, CEF-Beauvais Kapalı Eğitim Merkezi’ne gidilmiş,
Kurum Müdürü Sebastien NOURRY ve kurumdaki personelden kurumun eğitim faaliyetleri
ve genel yapısı hakkında bilgi alınmış ve kurum gezilmiştir. Öğleden sonra ise Porcheville
Çocuk Kapalı Ceza Kurumu ziyaret edilerek Kurumun Yardımcı Müdürü ve Eğitim Birimi
Müdürü Charly FLERET ve kurumdaki diğer çalışanlarından ayrıntılı bilgi alınmış ve kurum
incelenmiştir.
5
Çalışmanın son günü yapılacak olan çalışma ilk önce Paris’te Bölgesel Bir
Eğitim Merkezinde planlanmış olmakla birlikte planda yapılan değişiklik nedeniyle çalışma
Adalet Bakanlığı binası Gençlerin Adli Korunmasından Sorumlu Müdürlük’de (DPJJ)
gerçekleştirilmiştir. Sabah, Yasmine DEGRAS ve aynı zamanda üniversitede öğretim
görevlisi olan Sosyolog Henry Choquet tarafından eğiticilerin eğitimi, eğitim birimi ve
Bakanlığın Araştırma Birimi hakkında ayrıntılı bilgiler verilmiştir. Öğleden sonra ise Fransa
Adalet Bakanlığı Binası’nda, Fransa çocuk adalet sistemi hizmetleri konusunda çalışma
ziyareti gerçekleştiren Türk çalışma ekibi ve mağdur hizmetlerini incelemek üzere Fransa’da
bulunan Türk çalışma ekibi ile Fransız ve İngiliz ortaklar bir araya gelmiş, bu ortak toplantıda
çalışma ziyaretinin genel değerlendirilmesi yapılarak, kapanış gerçekleştirilmiştir.
Bu çalışma ziyareti raporu, her gün ayrı bir kişi tarafından raporlandırılmak
üzere sırasıyla Psikolog Ece VARLIK, Psikolog Özlem ARI HAN, Sosyolog Diler BULUT
ve Şube Müdürü Cemal KARADÖL tarafından yazılmış, Ece VARLIK tarafından
birleştirilerek genel düzenlemesi yapılmış, Tetkik Hakimi Hakan UMUT ve Genel
Müdürümüz Nizamettin KALAMAN tarafından genel değerlendirilmesi yapılarak son şekli
verilmiştir.
6
1.2. FRANSIZ ÇOCUK ADALET SİSTEMİNE GENEL BİR BAKIŞ
Fransa’da çocuklara verilen değer ve onlara yönelik yapılan hizmetler oldukça önemli bir
yere sahiptir. Çocuk ve gençlerin yetişkinlerden ayrı tutularak kendi yaş ve gelişimlerine
uygun hizmet verilmesi Fransa’daki uygulamaların temelini oluşturmaktadır. Suça karışmış
çocuklar da korunmaya muhtaç çocuklar da aynı birim tarafından ele alınmaktadır. Çocuklara
yönelik verilen hizmetlere geçmeden önce Fraznsa Adalet Bakanlığı bünyesindeki
müdürlükler hakkında bilgi vermek gereklidir.
Fransa Adalet Bakanlığı bünyesinde 5 alt müdürlük bulunmaktadır. Bunlar aşağıda
belirtilmiştir:
1. Suç İşlerinden Sorumlu Müdürlük
2. Sivil İşler Müdürlüğü
3. Cezai İşler Müdürlüğü (hapishane yönetiminden sorumlu müdürlük)
4. Adli Hizmetler Müdürlüğü (mahkemeler ile savcı/hakimlerden sorumlu müdürlük)
5. Gençlerin Adli Korunmasından Sorumlu Müdürlük (DPJJ)
Adalet Bakanlığı bünyesinde çocuk ve gençlere yönelik ayrı bir müdürlüğün olması
oldukça çarpıcıdır. Çocuklara yönelik verilen her türlü karar, tedbir ve uygulamalar tek bir
müdürlük altında toplanmaktadır. Bu müdürlüğün yaptığı çalışmalar ayrıntılı bir şekilde
bundan sonraki bölümlerde ele alınmıştır.
1.2.1. Gençlerin Adli Korunmasından Sorumlu Müdürlük (DPJJ)
Gençlerin Adli Korunmasından Sorumlu Müdürlük (DPJJ); hem koruma hem de
cezai işlerden sorumludur. Cezalandırma birimi olmaktan çok, hukuki, yasal önlemler ve
tedbirlerden sorumludur. Bu birimdeki personel sayısı yaklaşık olarak 8.000 olmakla beraber
bu sayının büyük çoğunluğunu eğiticiler oluşturmaktadır. Bu rakamın içerisinde hakimler de
yer almaktadır. Bu müdürlükte çocuklarla ilgili hem statik hem de politik anlamda ulusal
kararlar alınmaktadır. Gençlerin Adli Korunmasından Sorumlu Müdürlük çocukla iki şekilde
ilgilenmektedir:
1. Sığınma evine gönderilen çocuklar,
7
2. Ailelerinin yanında ve okullarında eğitim gören çocuklar.
Gençlerin Adli Korunmasından Sorumlu Müdürlük’e ya suç işlemiş çocuklar ya da
yardıma muhtaç olan çocuklar gönderilmektedir.
Çocuk konusunda özel olarak çalışan çocuk hakimleri bulunmaktadır. Fransa’da
çocukların cezaevine gönderilmesi kararı bir tek çocuk hakimlerinden çıkabilmektedir. DPJJ,
çocuk hakiminin kararlarına yönelik çalışsa da bağımsız bir kurum olarak görev yapmaktadır.
Eğiticiler çocuk hakkında araştırma yapıp hakimlere çeşitli önerilerde bulunmaktadırlar,
hakimler bu öneriler sonrasında mümkün olduğunca hızlı karar vermektedirler. Hakim karar
verdikten sonra eğitici tekrar çocuk hakkında incelemelerde bulunup yönlendirme
yapmaktadır.
Fransa’da “çocuk” kavramı “18 yaş altını” temsil etmektedir.
Fransız adalet sisteminde sivil toplum kuruluşlarıyla (STK) yapılan bir kurumsal ağ
bulunmaktadır. Özel ve kamu kuruluşları bir ağ içerisinde birlikte çalışmaktadırlar.
Bakanlık’a bağlı DPJJ’nin, bu kurum ve kuruluşları denetleme hakları bulunmaktadır.
Yapılan incelemelerde aksaklık veya eksiklik görüldüğü takdirde onlara verilen bütçe ve
hakları ellerinden alınmaktadır.
Kurumda çalışan eğiticilerin özelliklerine bakıldığında ise eğitimlerinden söz etmek
gerekmektedir. Eğiticilerin eğitimi Müdürlük bünyesinde sağlanmaktadır. Müdürlüğün
kendine ait okulları bulunmaktadır. Öncelikle eğiticilerin zorunlu olarak 2 yıllık üniversite
eğitimini tamamlamış olmaları gerekmektedir. Kurumun verdiği başlangıç eğitimi 2 yıllık
zorunlu eğitim olmakla birlikte, müdür ve eğiticiler bu eğitimleri tamamladıktan sonra yaşam
boyu eğitime tabi tutulmaktadırlar. İki yıllık zorunlu eğitimin ardından müdür ve eğiticiler 5
yıl zorunlu çalışmaktadırlar. İki yıllık zorunlu eğitim sırasında kurum kendilerine maaş (burs)
vermektedir ve bu sebeple 5 yıl çalışmaları zorunlu kılınmıştır.
Gençlerin Adli Korunmasından Sorumlu Müdürlük; çocuklar hakkındaki cezai işlerden
sorumludur. Şu anda çocuklar hakkındaki cezai işler konusunda reform yapılmaktadır.
Fransa’da mevzuat anlamında iki ayrı reform yapılmaktadır. Bunlar:
1. Suçlu çocuklarla ilgili kanun değişimi (reform 1- 1945 yılında çıkmış olan kanun reform
sürecindedir)
2. Yetişkin ve çocukla ilgili kanun değişikliği (reform 2)
Haziran 2010’da yeni düzenlenen mevzuat, parlementoya onaya sunulacaktır.
8
Fransa’da çocuk hakimlerinin iki görevi bulunmaktadır:
1. Suçlu çocuklar hakkında cezai kararlar almak
2. Ailelerinin yanında tehlike altında olan çocuklar hakkında karar almaktır. Fransa’da
çocuğun içinde bulunduğu ortam, çocuğu suça itebileceğinden oldukça önemli bir yere
sahiptir. Ailelerinin yanında tehlike altında olduğu düşünülen çocuklar ailelerinin yanından
alınıp sığınma evlerine gönderilebilmektedir.
1.2.2. Çocuklara Yönelik Verilen Cezaların Tarihçesi
Çocuklara yönelik verilen cezaların tarihsel gelişimine bakıldığında 20. yyda Paris’te
konuda uzmanlaşmış mahkemeler kurulması kararı alındığı görülmektedir. Bahsedilen
uzmanlaşmış, özel mahkemelerin kurulmasının iki amacı bulunmaktadır:
1. Kişiler grup içerisinde suç işlemiş olsalar da tek tek mahkemeye alınmalıdır.
2. Sivil toplum kuruluşları ile temasa geçerek bu suçluların aileleriyle görüşülmesi ve
mahkemeye verilerin getirilmesi talep edilmiştir. Sonrasında çocuk ve ergen mahkemelerinin
ayrı olması ve bu çocukların özel olarak yargılanması gerektiği ve bu çocukların aileleriyle
iletişim kurulması ve bu şekilde bu çocukların yargılamasının yapılması konusu yürürlüğe
girmiştir. Bu yasa 1912’den II. Dünya Savaşı’na kadar gelişmiş ve II. Dünya Savaşı’nda
çocuk suçluların oldukça fazla sayıda arttığı görülmüştür ve yeni bir yasanın çıkarılması
gündeme gelmeye başlamıştır. 1945 Şubat ayında çocuk suçlularla ilgili yeni yasa
çıkarılmıştır. Yenilikçi yasa, “Çocukların cezalandırılmadan önce bir eğitime alınmasını, bu
eğitim sonucunda karara varılmasını” öngörmüştür. Öncelikli olan çocuğun eğitime tabi
tutulmasıdır. Yine “çocuk hakimi” kelimesi bu yasayla yürürlüğe girmiştir.
1.2.3. Çocuklara Yönelik Uygulanan Tedbiler, Verilen Cezalar ve Çocuk Mahkemeleri
Fransa’da iki farklı çocuk mahkemesinden söz etmek mümkündür:
1. Çocuk mahkemeleri (16 yaş ve küçükler için)
2. Çocuk yüksek mahkemeleri (16 yaş üstü çocuklar için/ağır ceza)
1945 yasasında farklı yaşlara göre farklı kararlar yer almaktadır:
9
10 yaşa kadar: Çocukların 10 yaşa kadar sadece eğitim önlemleri bulunmaktadır.
10-13 yaş arası eğitim yaptırımı: Sadece çocuk mahkemesi tarafından eğitim yaptırımı
verilebilmektedir ve bir takım tedbirler/yaptırımlar konmaktadır. Bu tedbirlere; dışarı
çıkmama, belirli yerlere gitmeme tedbirleri örnek olarak verilebilir.
13 yaş: 13 yaştan itibaren çocuklara denetimli serbestlik tedbiri, hapis cezası veya cezanın
ertelenmesi verilebilmektedir.
13-16 yaş arası: Bu yaş aralığındaki çocuklar için yetişkinlerle aynı ceza verilmemekle
birlikte, 1945 yasasına göre normal cezanın yarısı şeklinde cezalar verilmektedir.
16 yaş üstü: Bu çocuklar için çocuk yasaları uygulanmamaktadır. İstisnai olarak erişkine
yakın bir ceza verilebilmektedir. Bu cezalar tekrarlanan ve şiddet içeren ciddi suçlar, tecavüz,
öldürme gibi suçlara yönelik olarak verilmektedir. Çocuklara özel olarak infazda bir indirim
bulunmamaktadır.
Suça karışmış çocuklarla ilgili davaların yarısını savcılık, diğer yarısını da mahkeme
çözmektedir. Hafif suçlarda kolluk ve savcı, mahkemeden önce duruma el koymaktadır. Yeni
reformda suça göre 13 yaş altı çocukların mahkeme önüne çıkartılmaması konusu gündeme
alınmıştır. Mevcut sistemde çocuk mahkemeye alındığında, yanında mutlaka avukat
bulunmalıdır.
1.2.4. Çocuk Hakiminin Cezai Görevleri
Fransa’da çocuk hakiminin görevleri aşağıda sıralanmıştır. Çocuk hakimi;
 Soruşturmayı yürütür,
 Tek başına yargılama yapabilir, eğitim tedbiri verebilir,
 Çocuk mahkemesine başkanlık eder,
 16 yaştan küçük çocuklar tarafından işlenilen suçların yargılamasını yürütür,
 Dosyayı başından sonuna kadar takip eder.
Çocuk hakiminin yanında gönüllü 2 jüri üyesi bulunmaktadır. Bu jüri üyeleri Fransız
vatandaşı olan kişilerden, çocuk mahkemesindeki eğiticiler, öğretmenler, profesörler, emekli
polis memurları ya da şirket yöneticilerinden oluşabilmektedir. Fransa’da çocuk hakimi ayrıca
infaz hakimliği görevini de yerine getirmektedir.
10
1.2.5. Çocuk Hakiminin Eğitimi
Fransa’da savcı ve hakimler aynı okuldan mezun olmaktadır (Yargıçlık Ulusal
Okulu). Bu okul Fransa’nın Bordeoux kentinde bulunmaktadır. Bir ulusal sınav
yapılmaktadır. Bu sınava 5 yıllık hukuk eğitimi alan üniversite mezunları başvurabilmektedir.
Yargıçlık Ulusal Okulu’nda, 3 yıllık bir eğitim ve bunun üzerine staj bulunmaktadır. Avukat
yanı, cezaevi stajları mevcuttur ve bunların süresi uzundur. Eğitimin sonuna doğru adaylar
belirli bir konuda uzmanlaşmaktadırlar. Savcı, hakim, çocuk hakimi, soruşturma hakimi
(yapılacak reformlarla soruşturma hakimliğinin kaldırılması planlanmaktadır), infaz hakimi
olarak alanda uzmanlaşma söz konusudur. Bu stajlardan sonra adaylar sınava girmektedirler,
sınav sonucuna göre sıralama yapılmakta ve atamalar Devlet Bakanlığının kararnamesiyle
gerçekleştirilmektedir.
1.2.6. Fransa’da Çocuk Mahkemesi ve Çocuk Hakimlerinin Durumu
Fransa’da 180 Asliye Hukuk Mahkemesi vardır. Ayrıca 440 çocuk hakimi, 180
Asliye Hukuk Mahkemesi içinde 150 Çocuk Mahkemesi bulunmaktadır. Çocuk mahkemeleri
Asliye
Hukuk
Mahkemesine
bağlıdır.
Bunun
dışında
Sulh-Hukuk
Mahkemeleri
bulunmaktadır.
1.2.7. Çocuklar İçin Ağır Ceza Mahkemesi
On altı yaş üstü, silahlı suç, tecavüz, gasp gibi ağır suçlar ağır ceza mahkemesinde
görülmektedir. Bu mahkeme Fransız vatandaşlarından oluşmaktadır. Mahkemede 3
profesyonel hakim ve 9 Fransız vatandaşı jüri üyesi bulunmaktadır. Üç uzman hakimin içinde
bir mahkeme başkanı yer almaktadır, diğer iki hakim ise çocuk hakimidir. Mahkemede
duruşmalar gizli oturumlarda gerçekleşmektedir.
Temyiz
Temyiz için özel bir daire kurulmuş olup çocuk davalarına karşı yapılan
temyizler bu daire tarafından incelenmektedir. Dairenin uygulama birliğini sağlamak ve
sorunlara etkin çözüm bulmak üzere çocuk hakimleriyle görüşüp koordinasyon yapma görevi
de bulunmaktadır.
11
1.2.8. Çocuklara Yönelik Cezaevleri
Paris’te
bazı
mahallelerde
çocuklara
özgü
özel
kurulmuş
cezaevleri
bulunmaktadır. Sadece çocukların kalabileceği yeni 8 tane bina bulunmaktadır. Bunun dışında
çocuklara özgü 6 yeni kurum daha açılması aşamasına gelinmiştir. Burada çocukların
eğitimlerinden sorumlu birimler de bulunmaktadır.
 Şu anda Fransa’da 60.000 yetişkin tutuklu/hükümlüye karşı, 700 tane tutuklu/hükümlü
çocuk bulunmaktadır. Bu sayının %40’ı hükümlü, %60’ı ise tutuklu çocuklardan
oluşmaktadır. Çocukların büyük çoğunluğu erkek çocuklardan oluşmaktadır (%98
erkek). Bu çocuklar 15-17 yaş arasında bulunmaktadır.
 Cezaevinde hem MEB eğitimi hem de rehabilitasyon kapsamında eğitim
verilmektedir. Bu eğitimler ceza infaz kurumunun içerisinde gerçekleştirilmektedir.
 Fransa’da çocukların işledikleri ciddi suçlar genellikle şiddet, hırsızlık, kapkaç, gasp
olmakla birlikte basit suçlar; polis memuruna hakaret gibi suçları içermektedir.
 Madde kullanımı, Fransa’da çok ciddi bir suç olarak görülmemektedir. Madde
bağımlılığı konusunda ilgili kurumlar ve sivil toplum kuruluşları tarafından tedavi
yapılmaktadır. Madde kullanımı, 1 yıllık hapis cezasına karşılık gelmektedir. Madde
kullanımını kolaylaştırma suçuna ise (taşımacılık gibi) 7 yıl hapis cezası verilmektedir.
Maddeyi satmak daha ağır bir ceza gerektirdiğinden, maddeyi üzerinde bulundurma ve
diğer kişiye verilmesi veya satılması halinde cezalar 10 yıl hapis cezasına
çıkabilmektedir.
Fransa’da çocuğun yargılanma süresi konusunda sorun yaşanmaktadır, yargılama
süresi hakimin takdirine bırakılmıştır. Ancak yeni reformda bu konu da ele alınmaktadır.
Ortalama olarak yargılama süresinin uzun sürdüğü belirtilmekle birlikte, bazı usullerden söz
edilmiştir. Örneğin, çocuk önce eğitime alınan bir çocuksa, hakkında daha çabuk karar
verilmektedir. Karar verme süreci yaklaşık 10-18 gün almaktadır. Çocuk 6-8 ay içerisinde
birden çok suç işlemiş olabilir. Bu çocukların mahkeme süreci ve bu sürecin nasıl
düzenleneceği konusunda zorluk yaşanmaktadır.
Fransa’daki çocuk adalet sistemindeki çarpıcı bir nokta ise çocuğun
soruşturmaya alındığından itibaren eğitime tabi tutulmasıdır. Ülkede özellikle korunmaya ve
12
bakıma muhtaç çocuklar ile suça karışmış çocuklara yönelik olarak “eğitim” adı verilen
rehabilitasyon ve eğitim hizmetleri çok büyük önem taşımaktadır.
Fransa’da tahliye olan çocukların yeniden suç işleme oranlarıyla ilgili olarak
herhangi bir istatistiki veri bulunmamakla birlikte tahminen bu çocukların %80’inin tekrar suç
işlemediği öngörülmektedir. Bu oranın küçük şehirlerde doğru olmakla birlikte büyük
şehirlerde farklılaşması beklenmektedir.
13
1.3. SUÇA KARIŞAN ÇOCUKLARA YÖNELİK UYGULAMALAR (PARİS ADALET
SARAYI)
1. 3.1. Çocuk Savcılığı
Adliye çocuk biriminde hem çocuk suçları, hem de çocukların korunması kapsamında
çalışan 7 savcı bulunmaktadır. Çocuk birimi 24 saat telefonlara cevap vermekte ve
yönlendirme yapmaktadır. Soruşturma aşamasından, hakimin karar vermesine kadar devam
eden tüm süreç bu birimde yürütülmektedir.
Savcının iki görevi vardır:
1. Çocuğun korunması (şiddete maruz kalma gibi acil durumlarda çocuk ailenin yanından
alınabilir),
2. Cezai durumlar.
Paris Adliyesi’nin bir özelliği de bünyesinde adli polis memurluğunun bulunmasıdır.
Bu birim suç işleyen ya da mağdur olan çocuklarla ilgilenmektedir. Çocukların 12 yaşından
itibaren cezai sorumluluğu vardır ve tutuklanabilirler. Savcılar çocuk mahkemelerinde de
bulunmaktadır.
Çocuk
hakimi
çocuğun
mahkemeye
çıkıp
çıkmayacağına
karar
verebilmektedir. Hakim kendi bürosunda çocukla görüşebilir. Bu durumda savcı karar
aşamasında bulunmamış olur. Ancak bu tür bir durumda sadece eğitimsel kararlar verilebilir.
Çocuk ağır bir suç işlemiş ise veya suç tekrarı var ise çocuk yargılanmak üzere çocuk
mahkemesine çıkartılır. Savcının görevi hem çocuk mahkemelerine katılmak, hem de bir
çocuğa şiddet uygulanması gibi durumlarda bazı yetişkin ceza mahkemelerinde de
14
bulunmaktır. Bir çocuğa şiddet uygulanması gibi durumlarda çocuğun gözaltına alınmasından
itibaren savcı her türlü yönlendirmeyi yapabilir. Tüm süreçte dosyayı takip eder. Tüm süreci
bilmesi mahkemede faydalı olmaktadır. Paris Savcılık Birimi’nin uygulaması bu şekildedir.
Çocuk mahkemelerinde 3 hakim, ağır ceza mahkemelerinde 3 hakim ve 9 halk jürisi
bulunmaktadır. Jüri üyeleri ve 3 hakim eşit oy hakkına sahiptir. Jüri üyeleri için herhangi bir
özel şart aranmamakta, jüri üyeleri kurayla belirlenmektedir. Ancak kendilerine kişilik testi
yapılmaktadır. Karara oy çokluğuyla varılır. Verilen karar hiçbir zaman gerekçeli değildir.
Yapılması öngörülen reformla gerekçelendirmenin zorunlu hale getirilmesi düşünülmektedir.
Ayrıca bir Ağır Ceza Mahkemesi terör suçlarının yargılanmasında görev almaktadır. Bu
mahkemede de 9 jüri üyesi bulunmaktadır ancak jüri üyelerinin tamamı hakimlerden
oluşmaktadır.
Tehlikede olan çocuğun korunması için çocuk ailesinin yanından alınabilmektedir.
Sığınma evlerine yerleştirilebilmektedir. Bu evlerde çocuk en fazla 7 gün kalabilir ve çocuğun
ailesine haber verilmeyebilir. Acil durumlarda genellikle savcılık durumu çocuk
mahkemesine de bildirmekte ve eğitimsel yardım kararı verilebilmektedir. Çocuk emanet
edilebileceği bir aile bireyine ya da güvende olacağı bir aileye de verilebilir.
Kolluk çocuğun ifadesinin alınmasında rol almamaktadır. Çocuğun ifadesini savcı
almaktadır. Gözaltındaki sorgulama videoya çekilmektedir. Böylece çocuğun tekrar
dinlenmesi engellenmektedir. Küçük çocuklar için ifade alınan uygun oyun odaları da
bulunmaktadır.
Toplam 33 istinaf mahkemesi vardır ve her birinde 1 çocuk mahkemesi
bulunmaktadır. Çocuk ağır ceza mahkemesi olan her yerde bir tutukevi vardır. Bunlar
çocuklara özel tutukevi olmayabilir. Yetişkin tutukevinin bir bölümü çocuklara ayrılmış
olabilmektedir.
15
1.3.2. Paris Çocuk Mahkemesi Eğitim Birimi
Paris’te bulunan eğitim birimi 186 kişiden oluşmaktadır. Ayrıca birlikte çalışılan sivil
toplum kuruluşları da vardır. Bunlar birim tarafından denetlenmektedir. Birim 1987 yılında
kurulmuştur ancak daha öncesinde de mahkemelerde eğitimciler çalışmışlardır. Birimde 12
eğitimci, 1 müdür ve 1 sekreter vardır. Her gün 2-3 eğitimci mahkemede yer alarak hakime
tavsiyede bulunmaktadır. 13-18 yaş arası çocuklarla çalışılmaktadır. Bu birimde sadece
gözlem yapılmakta ve gerektiğinde çocuklar psikolojik yardım almak için yönlendirilmekte
ya da çocuğun yerleştirilebileceği bir kurum bulunmaktadır.
1.3.3. Çocuk Mahkemesi Hakimleri ve Uygulamaları
1914 yıllarından sonra savaştan çıkan Fransa’da ekonomik anlamda sıkıntı yaşanmış
ve suç oranı artmıştır. Suçların tekrarlaması toplumda huzursuzluk yaratmıştır. Bu nedenle
yeni çözümler arayan yetkililer, bir çocuğa hapis cezası verilmesi yerine; çocuğu eğitmek
gerektiğini düşünmüşlerdir. Bu eğitimsel tedbirler sürekli olarak gözden geçirilmesi gereken
tedbirlerdir.
Paris bölgesine bakan 13 çocuk hakimi bulunmaktadır.
Bir çocuğun ne yaptığını bildiği andan itibaren yaptıklarından sorumlu olduğu
düşünüldüğünden; 13 yaşın cezai ehliyet yaşı olarak belirlenmesine karar verilmiştir. Ancak
şu an Fransa’da daha küçük yaştaki çocuklara da ceza uygulanmaktadır. Bu konuda
uluslararası normların kabul edilmesi gündemdedir. Fransız yasalarına göre 16 yaşın
üstündeki çocuklar için geçici tutuklama kararı verilebilmektedir. 16 yaşın altındaki çocuklara
önce eğitimsel tedbirler verilmekte; ancak mecbur kalındığında çocuk tutuklanabilmektedir.
Bir çocuğun hırsızlık yapıp, yakalandığını ve karakola getirildiğini düşünecek olursak;
bu durumda polis öncelikle çocuğun ailesine haber verir. Çocuğa avukat isteyip istemediğini
sorar. Eğer çocuk avukat istemezse polis aileye bunu da mutlaka bildirmelidir. Ayrıca
çocuğun karakola geldiğinde 24 saat içinde bir doktor tarafından muayene edilmesi
zorunludur. Daha sonra savcılık hangi prosedürün uygulanacağına karar vermektedir. İlk
seçenek olarak, savcı çocuğu hakimin bürosuna doğrudan gönderebilir. Diğer bir seçenek ise,
bir ayda 2 duruşma tarihi belirlenir ve bu iki tarihten birinde çocuk duruşmaya çıkar. Son
seçenek ise istisnai durumlarda 48 saatlik gözaltı süresinde çocuk hemen hakim önüne
16
çıkartılır. Durum çok karmaşıksa tetkik hakime, diğer durumlarda ise çocuk hakimine
başvurulur. Savcı genellikle hapis cezası önermektedir. Ancak bu durum her zaman söz
konusu değildir. Bazı durumlarda savcı sığınma evini de önerebilir. Çocuğun ailesinden
uzaklaştırılması yada bulunduğu ortamdan izole edilmesi hedeflenebilir. Savcı bazen iki tarafı
uzlaştırma yoluna da gidebilir.
Çocuk, hakim karşısına çıktığında çocuğun gerçeği söylemesi, suçu kabul etmesi
hedeflenmektedir. Eğer gerçeği söylemiyorsa, eğiticiler devreye girmektedir. Bazen hakim,
aile ile görüşerek, aileyi işin içine katmayı amaçlamaktadır. Çocuğun aile ve okuldaki
durumunu anlamaya yönelik bir süreç başlamaktadır. Eğitsel bir çalışma yapılabilmesi için
ailenin sürece dahil edilmesi önemlidir. Aile değişmedikçe çocuğun değişmesi de oldukça
zordur.
Hakim çocuktan verdiği zararı telafi etmesini isteyebilir. Zarar verdiği yeri onarmasını
ya da sembolik olarak bir dernekte çalışıp, başkaları için bir şeyler yapmasını isteyebilir.
Hakim bazen çocuklardan asgari ücret karşılığı birkaç ay bir iş yerinde çalışmasını da
isteyebilir. Bu durum çocukların başarı duygusunu tatmalarını sağlayabilmektedir.
Fransız adalet sisteminde çocuk avukatları bulunmaktadır. Çocuk avukatları yetişkin
davalarına da bakmaktadır. Ancak özellikle çocuklar konusunda eğitim almakta ve çocuklarla
çalışmaktadırlar.
17
1.4. EĞİTİM TEDBİRLERİ
1.4.1. Açık Eğitim Tedbirleri
Suçlu çocuklara yönelik olarak Fransa’da çocuk temelli bir yaklaşım bulunmaktadır.
Bütün tedbirler eğitim altında yapılmaktadır. Açık eğitim kapsamında 3 tip kurumdan söz
edilmektedir:
1. Sığınma evleri
2. Açık merkezler: Multidisipliner bir yaklaşım benimsenmektedir (psikologlar ve eğiticiler)
3. Mesleki eğitim veren evler
Açık merkezlere gönderilen çocuk kararları çeşitlidir. Burada 3 temel prensipten söz
etmek mümkündür:
1. Ailelerle iç içe çalışma
2. Mahkemelerle birlikte çalışma
3. Yargıçlarla birlikte çalışma
1.4.2. Eğiticilerin Görevleri
Eğiticiler soruşturma aşamasında hakimin kararına öneri olabilecek nitelikte çocukla ilgili
bilgilerin yer aldığı bir takım raporlar hazırlamaktadırlar. Başka bir görevleri ise; yine bu
süreçte çocukların ailelerinden bilgi alarak, çocuğun yaptığı davranışın bedelini ödemesine
yönelik kararları hakime sunmaktır. Eğitici, çocuğun okul hayatıyla ilgili eğitimde de
yardımcı olabilmektedir. Eğiticiler düzenli toplantılar yapmaktadırlar. Fransa’da suçlu çocuğu
önce eğiticiler çağırmakta kendisi ile ilk görüşmeyi yapmakta ve ailesiyle görüşmeler
düzenlemektedir. Sonucunu ise savcıya verilmek üzere raporlamaktadır.
Eğiticinin görevlerinden birisi de cezanın yerine getirilip getirilmediğini kontrol
etmektir. Örneğin, kamu cezasının yerine getirilip getirilmediğini, verilen tedbirlerin
uygulanıp
uygulanmadığını,
etmektedirler.
eğitim
projesinin
tamamlanıp
tamamlanmadığını
takip
Eğiticilerin yürüttükleri çalışmalar Türk denetimli serbestlik hizmetlerine
benzese de bu görevlerin hepsi DPJJ altında yapılmaktadır.
Eğiticiler daha çok aracı rolündedirler, müdahale programları uygulanacaksa çocuk ya
da genci gerekli sivil toplum kuruluşları veya ilgili kuruma yönlendirmektedirler.
18
Kendilerinin uyguladığı müdahale programları bulunmamaktadır. Yapılan her faaliyet eğitim
adı altında gerçekleştirilmektedir.
“Eğitim”in içeriğini aşağıdakiler oluşturmaktadır:
1. Çocukla görüşme
2. Grupla çalışma
3. Sportif faaliyetler
4. Güven ortamı yaratmaya çalışma
5. Çocuğun gelişimine katkı edebilecek her konu.
Şu anki sistemde çocuklar için aynı anda hem adli kontrol, hem kamu cezası hem de
denetimli serbestlik (probasyon) kararı verilebilmektedir. Reform çalışmaları; kararların
uygulanabilirliğini daha pedagojik hale getirmek için, üç tedbirin aynı anda verilmemesini
öngörmektedir. Reform çalışmaları ile öncelikli olarak bir tedbir verilerek buna bağlı olarak
diğer tedbirler değişebilecektir. Fransa’da çocuk için 6 yıl tedbir verilebilmektedir.
Eğiticiler ayrıca; küçük çocuklar için mevcut olan özel eğitimlerle (STK ya da
jandarma ve polis gibi kurumlarda verilmektedir) ilgili koordinasyonu da yapmaktadırlar.
1.4.3. Eğiticilerle İlgili İstatistiksel Veriler
•
1 eğitici 25 gençle çalışmaktadır.
•
Açık eğitim merkezlerinde 10 eğitici, 1 psikolog ve 1 sekreter bulunmaktadır.
•
Bazı eğiticiler mahkemede çalışmaktadırlar.
•
2008 yılına ait verilere göre 63.000 genç açık eğitim merkezlerine alınmıştır. Paris’in
içinde 2 tane, Paris ve bölgesinde ise toplam 100 tane eğitim merkezi bulunmaktadır. Tüm
Fransa’da eğitim merkezi sayısı 6000’dir.
Fransa’da yapılandırılmış risk değerlendirme sistemleri bulunmamaktadır. Risk
sistemi genellikle uzman görüşleri çerçevesinde oluşturulmaktadır. Belirli noktalara uzmanlar
dikkat etmektedirler. Bu konular; çocuğun aile, okul, sosyal çevresi, madde kullanımı gibi
risk etmenlerini içermektedir. Ancak standart bir uygulama bulunmamaktadır. Her gence
eğitici tarafından özel bir değerlendirme yapılmaktadır. Çocuğun suçu neden işlediği çok
19
önem arz etmektedir ve belirleyici niteliktedir. Gizlilik çok önemli olmakla birlikte bu konuda
katı protokoller uygulanmaktadır.
20
1.5. ÇOCUKLARIN ADLİ ALI KONMASI VE TUTUKLANMASINA İLİŞKİN
FARKLI YAKLAŞIMLAR
1.5.1. Sığınma Evleri
Sığınma evleri Adalet Bakanlığı’na bağlıdır ve suç işleyen ve ailesinde sıkıntı
olan çocuklar bu kurumlara yerleştirilmektedir.
Fransa’daki koruma sistemi aşağıdaki şekildedir:
1. Yönetim koruması (yerel yönetimler): Tehlike altında olan çocuklar, ailelerinde sıkıntı
olan çocuklar, aileleri olmayan çocuklar yerel yönetimlerle korunmaya alınmaktadır.
2. Adli koruma: Suça karışan çocuklarla ilgili koruma sistemidir.
a. Sivil
b. Cezai (farklı tedbirler bulunmaktadır: Açık alan eğitimi, sığınma evleri ve
tutukevleri)
Sığınma evlerine, suçlu çocukların yerleştirilebilmesi için mutlaka hakimin kararı
gerekmektedir. Bu kurumlar daha çok suç işlemiş çocuklar üzerinde durmaktadır. Sığınma
evlerine 13-18 yaş arası çocuklar alınmaktadır.
Dört tip sığınma evi bulunmaktadır:
1. Klasik sığınma evi: Normal eğitim faaliyetlerinin yürütüldüğü kurumlardır. Çocuk
bu kurumda minimum 6 ay, maximum 2 yıl kalabilmektedir. Kurum, esnek çalışma
saatlerine sahip olmakla birlikte, kurumun kilitli değil açık kapıları bulunmaktadır.
Yani çocuklar istedikleri zaman çıkıp istedikleri zaman kuruma girebilmektedirler.
Burada çocuklara eğitim projesi uygulanmaktadır (çocukla, okulla ve ailesiyle
görüşme, eğitim verme).
2. Çok hızlı bir şekilde karar verilip gönderilen sığınma evi: Fransa’da yaklaşık 40
tane bu tip sığınma evi bulunmaktadır. Çocuk suç işledikten ve hakim ve savcı karar
verdikten sonra çocuk mahkemeden alınıp anında boş bir yerin olduğu bu tip sığınma
evine götürülmektedir. Burada eğitim projesi düşüncesi bulunmamaktadır. Çocuk
burada en fazla 3 ay kalabilmektedir. Çocuk hakimi psikologdan, aileyi, okulu ve
sosyal çevresini incelemesini istemektedir. Daha sonra hakime çeşitli önerilerde
21
bulunulmaktadır. Çocuğun ailesinin yanına dönmeden yatılı okula gitmesine karar
verilebilmektedir.
3. Çok sıkı eğitimin uygulandığı sığınma evi: Fransa’da yaklaşık 50 tane bu tip
sığınma evi bulunmaktadır. 1980-90lardan sonra kurulmuştur. Çocuk bu kurumda en
fazla 4 ay kalmaktadır ve çocuğa bir takım görevler verilmektedir. Örneğin, kuruma
gelen çocuklar şehirli çocuklarsa kırsal bölgelere yollanmaktadırlar. Bunun nedeni
elektro şok etkisi yaratmak, yani çocuğun yeni, farklı, tam tersi yaşam koşullarına
göndererek oraya uyum yapmasını sağlamaktır. Bu uygulamaya 4 aylık staj
denmektedir. Bu süre içerisinde çocuklar ailelerinden uzak kalmaktadırlar. Bu tür
uygulamalara çocuklar eğiticilerle birlikte katılmaktadır. Bu tip uygulamaya çocuk
kesinlikle katılmak zorundadır. Eğer katılmayı reddederse çocuk cezaevine
yollanmaktadır.
4. Kapalı eğitim merkezleri: Bu kurumlarda kesinlikle dışarı çıkılmamaktadır,
kapıları kapalı ve kilitli olan bir merkezdir. Fransa’da yaklaşık 50 tane bu tip eğitim
merkezi bulunmaktadır. Büyük, kilitli kapılar ve güvenlik kameraları bulunmaktadır.
Çocukların bu kurumdan dışarı çıkmaları yasaktır. Çocuğun bu kurumdaki gelişimi ve
iyileşmesine göre çocuk ailelerinin yanına bile gönderilebilmektedir. Fransa’daki
eğitimden sorumlu Bakanlıktan görevli eğiticiler bu kurumda bulunmaktadır.
Buradaki çocuk süreç içerisinde gerçekten başarılı olursa, esneklik söz konusu
olabilmekte ve çocuk staja gönderilebilmektedir.
Sığınma evlerindeki çocuklar tutuklu, hükümlü veya karar verilmemiş sivil çocuklar
olabilmektedir. Çocuğun durumuna göre tedbir kaldırılabilmekte, çocuk ailesinin yanına
gönderilebilmektedir. Çocuğun gelişim süreci değerlendirilerek, çocuğun eğitim projesini
yerine getirip getirmediği ve sığınma evinde neler yaptığı incelenmektedir. Bu merkezlerin
hepsi genellikle çocuk mahkemesinin çok yakınında bulunmaktadır. Söz konusu kurumlar
1970 öncesinde şehir dışında daha büyük alandayken sonrasında şehir içi, okullara yakın
yerlere taşınmışlardır.
Çocuklar, işledikleri sıça göre farklı tip sığınma evinde kalmaktadırlar. Yaşa ve
gelişime göre de yer değiştirebilmektedirler.
Çocukların tutukevine yollanması iki şekilde olmaktadır:
 Çocuklara özel tutukevi/cezaevi (hem tutuklu hem hükümlü çocuklar için):
Burada, eğitim projesini yerine getirememiş ya da büyük, ciddi bir suç işlemiş
22
çocuklar tutulmaktadır. 2002 yılından sonra bu tip cezaevi ve tutukevi kurulmuştur.
Bu tip tutukevlerinden 6 tane yapılmıştır. Sadece çocuklar için 360 kişilik yer
bulunmaktadır. Diğerlerinde ise 700 kişilik yer vardır.
 Yetişkinlerin de içinde olduğu çocuk tutukevi/cezaevi (hem tutuklu hem hükümlü
çocuklar için): Bu tip tutukevlerinde ise yetişkin/çocuk tutuklu ve hükümlüler
bulunmaktadır. Ancak çocuklara özel bir alan verilmiştir.
Genel tutukevi/cezaevi istatistikleri:
Fransa’da ceza adalet sistemine giren çocuk sayısı ayda yaklaşık 700’dür. Yılda ise
yaklaşık 3000 çocuktan bahsedilmektedir. Bu çocuklar ortalama 2.5 ay tutukevinde
kalmaktadırlar. Ayda ortalama 30 kız çocuğu bu kurumdan geçmektedir. Kızlar bu
kurumlarda ayrı bölümlere yerleştirilmektedir.
Cezaevlerindeki çocuk profili:
Tutukevlerinde bulunan çocuklar genellikle;
 16 yaşından büyük,
 Birden fazla tekrarlayan suç işleyen çocuklardır.
Fransa’da çocuk/yetişkin tutuklu/hükümlü sayısı toplam 63.000’dir.
2002 yılından beri eğiticiler artık tutukevi/cezaevinde de görev almaktadırlar. Hem
çocukların takibinden hem de ne yapacaklarına dair programları hazırlamaktan sorumlu olan
eğiticiler çocuğun gelişimine göre, cezasının nasıl olacağına ilişkin değerlendirmeler
yapmaktadırlar.
Cezaevi yönetimi MEB, Sağlık Bakanlığı ya da DPJJ kurumlarıyla ortak
çalışmaktadırlar. 1998’den beri bu kuruma Sağlık Bakanlığı’ndan doktorlar gelmektedirler.
Cezaevinin yanında Sağlık Bakanlığı’na bağlı ayrı birimler yer almaktadır. Cezaeviyle bu
birimler aynı kampus içinde yer almaktadır. Bu birimlerde diş hekimi ve psikiyatrist
bulunmaktadır.
Bir diğer bölümde ise eğitim birimi yer almaktadır. İlkokul ve lise eğitimi ile seviyeye
göre eğitim verilmektedir. Bu kurumdaki çocukların büyük çoğunluğu ilkokul seviyesindedir
ve okuma yazmayı bilmeyenler bulunmaktadır.
23
1.5.2. Bir Sığınma Evi Örneği: Reaumur Sebastopol Sığınma Evi
Kurum, çocukların bulunduğu 4 tip sığınma evinden birinci tipe dahildir. Klasik
sığınma evi diye nitelendirilen bu kurumlar normal eğitim faaliyetlerinin yürütüldüğü
kurumlardır. Burada çocuklar minimum 6 ay- maksimum 2 yıl süre ile kalabilirler. Çocukların
kurumlarda kalan süresinin uzatılması hakim onayıyla mümkündür. Bu tip sığınma evleri
daha esnek bir tarzda örgütlenmiştir. Kapılar açıktır ve çocukların kuruma giriş çıkışı
serbesttir. Her çocuk bir eğitim projesine tabi tutulur ve okula gitme ailesiyle iyi ilişkiler
kurumu gibi süreçleri eğitmeni gözetiminde yürütür. Bu kurumlar herhangi bir kısıtlamanın
olmadığı kurumlardır. Prosedür açısından da engelleyici bir yapı kurulmamıştır. Kurum,
çocuk hakimi kararı ile kurumun gönderilmesi karar verilmiş çocukları kabul etmektedir.
Gençler/çocuklar kuruma iki yolla gelebilirler:
ya hazırlanmış bir taleple, kuruma çocuğun kabul sistemi işletilerek
Bu kabul sistemi için çocuğun/gencin eğitimcilerle, psikologla görüşmesi ayrıca eğiticinin
çocuk/gencin ailesi ile görüşmesi aşamaları izlenmektedir. Çocuklar 6 aylık süreler dahilinde
burada kalabilmektedirler. Bu süre çocuk 18 yaşına gelene dek hakim kararı ile
uzatılabilmektedir.
ya da acil bir durum karşısında çocuk hakimi ile görüşülerek çocuğun 15 günlük bir süre için
kurumda kalması söz konusu olabilmektedir. Bu acil olarak nitelenen durum, çocuğun aileye
dönüşünü hazırlamak gibi bir durum olabilmektedir.
Bu iki yol dışında çocuk/genç ceza ve infaz kurumundan sonra da bu sığınma evlerine
gönderilebilmektedir. Bu kurumlar, hapis cezasına alternatif olarak düşünülmektedir.
Çocuk/genç için kurum yetkilileri ve eğiticiler onun için bir çıkış planı hazırlamaktadırlar.
Buradaki amaç, çocuğun/gencin suça kaynaklık eden söz konusu durumunu her seviyede alıp
incelemektir. Tutuklama sonrası çocuk/genci topluma yeniden entegre etmek için
çalışılmaktadır. Özellikle tutukluluk süresi uzunsa bu süreçte bir nevi çocuğa/gence ‘eşlik’
edilmesi söz konusudur.
Çocuk/genç tutukluyken ona ceza ve infaz kurumundan çıkıp sığınma evinde kalmayı
isteyip istemediği sorulmaktadır. Çocuk/gencin çıkışında ve sığınma evine kabulünde yeni
kabul prosedürleri, özel durumları varsa bunlar özellikle psikolog tarafından incelenmektedir.
Bu noktada odak alınan fikir, çocuğun toplum içindeki kapasitesini ortaya koymaktır.
24
Kurum yapısı:
Sığınma evlerine 13-15 ve 15-18 yaş grubu çocuk ve gençler kabul edilebilmektedir.
Bu kurum, 15-18 yaşa arasındaki çocuk/gençlerin bulunduğu bir kurumdur. Kız ve erkeklerin
bir arada bulunduğu bu sığınma evinde kızların bulunduğu bir kat ve erkeklerin bulunduğu
bir kat vardır.
Merkezde toplam 10 çocuk bulunmaktadır. Merkez 24 saat esasına göre gece gündüz
açıktır. Her birimde iki eğitimci çalışmaktadır. Kurumun çalışma saatleri: 08:00-14:00,
14:00-23:00, 22:00-06:00’dır.
Odalar kızların ve erkeklerin ayrıldığı katlardadır. Bir tane diğerlerinden farklı,
otonom- stüdyo tipi bir oda bulunmaktadır. Diğerleri aynıdır. Katta her çocuğun kaldığı oda
ile ortak kullandıkları banyo ve tuvalet bulunmaktadır. Her odanın anahtarı vardır.
Kurumda 1 psikolog, 1 birim şefi, 12 eğitimci, 2 aşçı, 2 temizlik görevlisi, 1 sekreter
bulunmaktadır. Eğiticilerden 2 tanesi gece çalışmaktadır. Her eğitimci 2 vakadan (çocuktan)
sorumludur. Bu eğitimciler sorumluluklarında olan çocuk/genç ile ilgili savcılığa ya da çocuk
hakimine rapor yazma, aileyle çalışma, çocuk/gencin sağlık sorunlarına ilişkin yönlendirme
gibi çocuğun yaşamını devam etmesini sağlayacak her tür işle ilgilenmektedir.
Kurumun çocuk/genç profili:
Kuruma genellikle 15-16 yaş arası erkek çocukları gelmektedir. Çocukların eğitim
seviyesinin düşük olduğu, erken yaşta okuldan ayrıldığı gözlemlenmiştir. Kuruma gelen
çocukların genellikle düzensiz bir yaşamı olduğu belirtilmektedir. Bu bakımdan kurumda
bulunan çocukların topluma entegre etmenin güç olduğu bir grup olduğu belirtilmektedir.
Özelde kurumun, genelde Bakanlığın çocuk politikalarına ağırlık vermesi ve az sayıda
çocuk için çok sayıda eğitici bulundurmasının nedeni de bahsedilen bu zorlu işi yapıyor
olmalarına bağlanmaktadır.
Birinci tip, klasik sığıma evlerine kıyasla diğer tip, daha kapalı ve örgütlenmesi daha
katı kurallara bağlı olan sığınma evlerine gönderilmesine karar verilen çocuklara yönelik
çocuk hakimi, ya belli engel ya da zorluklar ya da çocuğun yapması için belli zorunluluklar
belirleyebilmektedir. Ancak bu tip açık sığınma evlerinde bazı zorunluluklar olsa da kapalı
kurumlardan daha esnek bir yapıdadırlar. Kapalı sığınma evinde çocuk, hakim kararı ile alınıp
bir ceza infaz kurumuna sevk edilebilirken bu tür açık sığınma evlerinde böyle bir uygulama
söz konusu değildir.
Bu kurumlarda amaç; çocukta bir güven yaratma, çocuğun topluma uyumunu aşamalı
olarak yavaş yavaş sağlamaktır. Bu nedenle kapılar açıktır, çocuk isterse kurumdan çıkabilir.
25
Ancak belli kurallara uyması yönünde eğiticisi tarafından bir takım uyarılar da
yapılabilmektedir.
Kurum daha çok tutuklama sürecinde geçici olarak çocuğun kaldığı bir kurumdur.
Çocukla hakkında herhangi bir hüküm kurulmadan önceki süreçte aktif olarak çalışılmaktadır.
Diğer yandan çocuk sığınma evinde bulunduğu sürece başka bir suça karışırsa buradaki süreç
herhangi bir kesintiye uğramadan devam etmektedir.
Kurum
yetkilisi,
her
çocuğun
durumunun
tek
tek
değerlendirildiğini,
bireyselleştirilmiş bir süreç izlediklerini ve çocuğun değişim için zamana ihtiyacı olduğu
kabulü ile hareket ettiklerini dile getirmektedir. Çocuğun eğitim ihtiyacı varsa eğitim Adalet
Bakanlığı’na bağlı belli kurumlarda bu eğitim verilmektedir. Ayrıca her ilde belli mesleki
eğitim okulları bulunmaktadır. Bu kurumlarda staj olanakları vardır. Eğiticiler çocukla/gençle
birlikte onun ne tür bir eğitime uygun olup olmadığını değerlendirmekte ve sonrasında gerekli
yönlendirmeleri yapmaktadırlar.
Bu kurum Paris’te tektir. Diğer tip sığınma evleri il bazından 3-4 tanedir. Klasik, açık
sığınma evleri benzeri çalışan sivil toplum kuruluşları ve dernekler de vardır. Ancak sayıca az
olan kurumlar genelde kent merkezi dışında banliyölerde bulunmaktadır. Bu tür kurumların
sayıca az olmalarını en önemli nedeni çok maliyetli kurumlar olmalarıdır.
Eğitimin niteliği:
Eğiticiler çocuğun/gencin tekrar okula dönmesinde, sağlığına yönelik yapılması
gerekenlerde (doktorla randevu v.s.), aile ile iletişimin sağlanmasında, aile ile çocuk arasında
tekrar ve düzenli iletişimin kurulmasında çalışmaktadırlar. Ayrıca eğiticiler, yargılama
sürecinde belli raporları da düzenlemekten sorumludurlar. Kararı veren çocuk hakimine
çocuğu takip etmekle sorumlu eğitici çocuğun durumuna ilişkin rapor düzenlemektedir.
Burada amaç, eğiticilerin yargılamaya dahil edilmeleri yoluyla suçun tekrarını önlemektedir.
Eğiticinin amacı; çocuk ve aile ile birlikte çocuğa yönelik bütüncül, belli hedefler oluşturmak
ve hakime çocuğun gelişimi, ailesi, merkezdeki durumu hakkında ayrıntılı bilgi vermektir.
Kurumun psikologu psikanalitik yaklaşım ile çalıştığını belirtmektedir. Çocukla ona
değer kazandırma süreci, çocuğa ‘daha iyi olma’yı öğretmeyi hedeflemektedir. Psikolog,
psikiyatrik sorunları olanları tespit edip yönlendirmekle görevlidir.
Kurum
psikologu,
burada
bulunan
çocukların
bazı
zorluklar
yaşadığından
bahsetmektedir. Bunlar:
•
Çocuğun kendini ifade etme zorluğu
26
•
Kendi yaşam dizgesindekileri sığınma evi yaşamına yansıttığında
yaşadığı zorluklardır.
Bu noktada kurum çocuğun yaşadığı zorlukları ifade etmek için daha zararsız yollar
seçmesini sağlamayı hedefler.
Kurum, yetkilileri tarafından okul ya da bir disiplin yeri olmaktan öte bir ‘yaşam alanı’
olarak adlandırılmaktadır.
1.5.3. Bir Açık Alan Hizmet Birimi Örneği: Cite Açık Alan Hizmet Birimi
Bu tür kurumlar sosyal ve profesyonel entegrasyonu hedeflemektedir. Kurumda 10
eğitici bulunmaktadır. Bu eğiticilerin bir kısmı kısmi zamanlı çalışmaktadır. Kurum personeli
1 sosyal hizmet görevlisi, 1 tam zamanlı psikolog ve 1 tam zamanlı sekreter ile haftada 1 kez
yapılan ekip toplantılarına katılan 1 psikiyatrdan oluşmaktadır.
Bu birimler zor durumda olan çocuk/gençlerin ortak yaşama, topluma dahil edilmesi
amacıyla oluşturulmuştur (yargı sürecinde yapılması planlanan reformlarla yapıda bir takım
değişiklikler yapılması planlanmaktadır).
Burada bulunan çocuk/gençlerin çoğu, aileleriyle yaşamaktadır. Kurumun yaptığı iş,
bu çocuk/gençleri kabul etmek ve gelişimleri yönünde bir takım çalışmalarda bulunmaktır.
Kurum, diğer yapılar gibi cezai sürece girmiş çocuk ve gençlerle mahkeme süreci dahilinde
çalışmaktadır. Hakim kararı ile kuruma gelen çocuklar belli bir süre dahilinde belli bir
çalışma programı için burada bulunmaktadırlar. Bu birimde 200 çocuk/genç mevcuttur. Bu
200 çocuk için bir çocuğun tabi olduğu birden çok tedbir kararı bağlamında 300-350 tedbir
kararı uygulanmaktadır. Her eğitici yaklaşık 25 vakadan sorumludur.
Çocuk ya da genç bir suç işlemesinin ardından güvenlik güçleri (polise), daha sonra
savcılığa gönderilmektedir. Savcılık çocuk/gencin hakim karşısına çıkıp çıkmayacağı
yönünde bir yol izlemektedir. Bu süreçte savcılık çocuğa bir eğitim tedbir kararı
verebilmektedir. Yargılama esnasında da eğitim tedbire hükmedilebilir. Şayet çocuk hakim
karşısına çıkarsa hakim tarafından da eğitici tedbir kararı verilebilmektedir. Eğitici tedbir,
çocuk ya da gencin Açık Eğitim Birimi’ne gönderilmesi kararı da olabilir. Böyle bir süreç
sonunda çocuk/genç kuruma gelmektedir. Özetle bu birim, suç anından mahkeme sürecine
dek hizmet verebildiği gibi yargılama sonrası hakim kararı ile de devreye girebilmektedir.
Çocuk/genç kuruma ilk geldiğinde çocuğun ailesi ile de görüşülmektedir. Bu ilk
görüşmeye çocuğun eğiticisi, psikolog ve sosyal hizmet görevlisi katılmaktadır. Birimin
tanıtımı ve faaliyetlerinin anlatılması ardından çocuk/genç ve ailesiyle ayrıntılı bir görüşme
27
yapılmaktadır. Bu görüşme sonunda çocuk/gence yönelik sorun tespiti ve sorunun çözümüne
yönelik neler yapabileceği ortaya konmaya çalışılmaktadır. Ancak çocuk/ genç sayısının fazla
olmasından dolayı her vaka eğitici, psikolog ve sosyal hizmet görevlisi tarafından
görülemeyebilmektedir. İlk görüşme eğitici tarafından yapılabilmekte ve diğer meslek
elamanları ile yazılı ya da sözlü bilgi aktarımı sonunda eğitici bir rapor düzenlemektedir (Bu
noktada kurum yetkilisi bu işleyişin eğiticiye hem çok yetki verilmesi hem de eğiticinin iş
yükünün fazla olmasına yol açtığını dile getirmiştir.)
Bu birim her hafta kurumsal toplantı yapmaktadır. Toplantıya tüm eğiticiler, psikolog,
sosyal hizmet görevlisi ve psikiyatri uzmanı katılmaktadır. Eğitici bir hafta boyunca
ilgilendiği ve görüştüğü çocuk ve ailesiyle ilgili bilgi aktarımda bulunmaktadır. Kurumun
çocuk/gece yönelik yapılabilecekleri saptaması ve yapılması planlananların çocuk/gencin
hayatına yapacağı etkiler değerlendirilmektedir. Bu değerlendirme ardından eğitici, aile ve
çocuk ile tekrar görüşme yapmaktadır. Bu süreçte çocuğun/gencin daha önce başka bir suç
işleyip işlemediğine bakılmaktadır. Suç işlemişse, daha önce bir hapishane deneyimi varsa
buna yönelik değerlendirmeler ve çözüm önerileri ortaya konmaya çalışılmaktadır. Çocuğun
ihtiyaç ve beklentilerine göre çocuğun eğitimine devam etmesi yönünde bir okula
yazdırılması
ya
da
başka
bir
birime
gönderilmesini
önermektedir.
Çocuğun
yönlendirilebileceği başka kurumlardan; yatılı okullar, kapalı kurumlar, gençlerin belli bir
denetim dahilinde çalıştırıldıkları kamplar/birimler, geçici aileler ya da meslek edinmesine
imkan veren profesyonel okullar olarak sayılabilmektedir.
Kurumda çalışan eğiticinin yapması gereken iş, çocuk/genci takip etmek ve çocuğu
nerede olursa olsun (ceza ve infaz kurumunda da olsa) izlemektir. Eğiticiler çocukların
yasalara ve topluma uyumunu kolaylaştırmak için bir tür aracılık işi yapmaktalar. Kurumda
çocuk/gençle çalışan uzman personele yönelik bir değerlendirme sistemi bulunmamaktadır.
Hazırlanan raporları birim şefi de okumaktadır.
Personel eğitimi:
Kurumda
çalışan
uzman
personele
yönelik
yıl
içinde
çeşitli
eğitimler
düzenlenmektedir. Her uzman senede 10 gün bir eğitime dahil olmaktadır. Bu eğitim zorunlu
olmamakla birlikte tavsiye edilmektedir. 3-5 günlük staj eğitimleri, bölgesel çaplı mesleki
eğitimler (cinsel şiddet mağdurlarına yönelik, temel hukuk bilgisi gibi...) verilmektedir. Bu 10
günlük eğitimler dışında uzman, ilgilendiği alanla ilgili başka profesyonel eğitimlere de
katılabilmektedir.
28
Eğiticinin aile ve çocukla yaptığı değerlendirmeler ardından yazdığı çocuğa/gence
yönelik en uygun tedbirin önerildiği rapor çocuk hakimine sunulmakta ve hakimin kararına
göre uygulama yapılmaktadır. Düzenlenen raporda çocuğun aile yapısı, eğitim durumu,
çocuğa yönelik genel durum analizi ve tedbir önerisi bulunmaktadır. Bu noktada eğitici
mahkeme kararı öncesi ya da sonrası çocuğun/gencin gelişimine ilişkin durum tespiti yapıp
bunu hakime iletmekle görevlidir. Bu bakımdan hakimler sürecin en önemli parçasını
oluşturmaktadır.
Hakimin verdiği tedbir kararları farklı nitelikte olabilmektedir. Bu farklılık ekseninde
rapor yazma sıklığı farklılaşsa da takip tedbiri verilmiş bir çocuk/genç için en az 6 ayda bir
rapor yazılması beklenmektedir. Bu yazılan durum raporunda çocuk/genç için takibin
sürdürülmesinin gerekli olup olmadığı da belirtilmektedir. Kurum yetkilisi daha sık aralıklarla
(3 ayda bir) rapor yazılabileceğini ancak rapor yazmada esas kriterin çocuk/gencin
durumunda değişiklik olması olduğunu belirtmiştir. Şiddet içeren suçlarda, ciddi vakalarda
rapor yazma sıklığının arttığı ve bu durumun çocuk/genç açısından olumlu sonuçlar
yaratabildiği belirtilmiştir. Eğitici tarafından düzenlenen rapor, eğiticinin gerekli görmesi
durumunda aile ve çocukla paylaşılabilmektedir. Rapor çocuk hakimi ile ise mutlaka
paylaşılmakta ve mümkünse içeriğine ilişkin eğitici tarafından hakime bilgi aktarımı
yapılmaktadır.
Her bir birim, Paris’in belli bölgelerinden sorumludur. Bu süreçte bağlı oldukları
mahkemede
çocuk
hakimi
ile
iletişime
geçmektedirler.
Eğitici
çocuk/gençlerin
duruşmalarında bulunmaktadır. Hakim ile eğiticinin arasında sıkı bir iletişimin olmasına
dikkat edilmektedir. Bu sayede acil durumların ve gerekliliklerin saptanıp bu yönde müdahale
edilmesi hedeflenmektedir.
Kurumda bulunan çocuk/gençlerin %97’sini erkekler, %3’ünü kızlar oluşturmaktadır.
Az sayıda 18 yaşını geçmiş gençler kurumda tutulmaktadır. 18 yaşına ulaşmış bu gençler
hakim kararı ile bir süre daha bu kurum tarafından takip edilebilmektedir.
Kurumda karar öncesi ve karar sonrası gelen çocuk ve gençlerin sayılarının yarı yarıya
olduğu belirtilmiştir.
Kurumda ağırlıklı olarak hırsızlık suçu işlemiş çocuk/gençler bulunmaktadır. Bu
hırsızlık basit bir hırsızlık olduğu gibi toplu halde yapılmış bir girişim de olabilmektedir. Az
sayıda cinsel şiddet/tecavüz suçu işlemiş gençler bulunmaktadır. Yine az sayıda esrar maddesi
bulundurun çocuk ve gençler kurumda bulunmaktadır.
Çocuk/gençle eğiticinin görüşme sıklığı duruma göre değişiklik göstermektedir.
Haftada bir ya da 15 günde bir görüşme yapılmaktadır. Her bir çocuk/gencin durumu, ona
29
yapılması gerekenler ve yapılması planların niteliğine göre takip süreci ve bu takipte çocukla
gence görüşme sıklığı farklılaşabilmektedir.
Birimde sadece yargılama sırasında ve yargılama sonrasında mahkeme kararı ile
bulunan çocuk ve gençler dışında ceza ve infaz kurumundan tahliye olmuş, çocuk/gençler de
bulunmaktadır. Ayrıca birimde takibi yapılırken caza ve infaz kurumuna giren bir çocukla da
birim iletişime geçilmektedir. Bu süreçte çocuğun dışarı çıkışına yönelik hazırlıklar
yapılmaktadır.
30
1.5.4. Bir Kapalı Eğitim Merkezi Örneği: CEF- Beauvais Kapalı Eğitim Merkezi
Yukarıda bahsedildiği gibi, Fransa’da çocuklar için;
1. Sığınma evleri,
2. Açık eğitim merkezleri,
3. Kapalı eğitim merkezi,
4. Kapalı çocuk cezaevlerinin bulunduğu görülmüştür.
CEF- Beauvais Kapalı Eğitim Merkezi Paris’in yaklaşık 75 km kuzeyine
bulunmaktadır.
CEF- Beauvais Kapalı Eğitim Merkezi’nin 2002 yılında inşa edildiği ve aynı
merkezden Fransa genelinde 38 adet bulunduğu yetkililer tarafından ifade edilmiştir. Bu
merkezde çocuk mahkemesince haklarında karar verilen, sığınma evi ve açık eğitim
merkezindeki rehabilitasyon ve eğitim (infaz) sürecine katılmayan, uyum gösteremeyen
31
çocukların bulundukları gözlenmiştir. Burada bulunan çocukların kapalı cezaevi gibi bir
ortamda zorla alıkonulmamakta, hatta bazen bu yüzden firarlar gerçekleşmektedir. Burada
bulunan çocuklara rehabilitasyon amacıyla yoğun bir eğitim programı uygulanmaktadır. Firar
gerçekleşmesi ve buradaki sisteme uyum gösterilmemesi durumunda çocuklar hakkında rapor
tutulmakta ve çocuk hakimine sunulmakta, yine hakimin taktiriyle çocuklar hakkında hapis
cezası verilebilmektedir.
Bahsedilen rehabilitasyon/infaz (eğitim) sürecinin her aşamasında ilgili çocuk
hakimiyle sürekli istişare halinde olunmaktadır. Ayrıca Fransa’daki bu sistemde infaz
sürecinin eğitim olarak nitelendirilmekte, infaz sürecinde infazı gerçekleştirenlere de (çocuğu
rehabilite etmeye/topluma kazandırmaya çalışanlara) “eğitici” adı verilmektedir. Bu eğitim
merkezinde bulunan çocukların 6 aylık bir zaman dilimi için burada kaldıkları, bunun en fazla
1 yıla kadar çıkabileceği tespit edilmiştir. Burada hem hükümlü hem de tutuklu çocukların
kalabilmektedir. Paris’in kuzeyinde bulunan bu CEF- Beauvais Kapalı Eğitim Merkezi
türünün Fransa’daki ilk örneği olduğu tespit edilmiştir. Bu eğitim merkezinde kız ve erkek
hükümlü ya da tutuklu çocuklar karışık olarak bulunmaktadır. Kız ve erkekler aynı katta
ancak ayrı odalarda kalmaktadırlar.
Bu kurumda 13-16 yaş arası tutuklu ya da hükümlü çocuklar bulunmaktadır. Bu
çocukların yaş aralıkları dikkate alındığında zorunlu eğitim hizmetlerine ağırlık verilmektedir.
Bu eğitim merkezinde zorunlu eğitim söz konusudur, burada bulunan hükümlü ya da tutuklu
çocuklara haftada 20 saat eğitim dersi verildiği ifade edilmiştir. Verilen dersler her çocuğun
seviyesine göre ayarlanmakta ve bu eğitimi tamamlayan her çocuğa temel eğitim diploması
verilmektedir. Burada bulunan çocukların devlete günlük maliyetinin 650-700 Euro olduğu
ifade edilmiştir. Burada temel eğitimin verilmesi için Milli Eğitim Bakalnlığı’na bağlı
öğretmenler ders vermektedir. Burada hem temel eğitim hem de mesleki eğitim verilmektedir.
Ulusal çapta bu eğitim merkezlerinden 38 tane olmakla birlikte her eğitim merkezinde
yaklaşık 10 çocuk bulunmaktadır. Toplam hükümlü ya da tutuklu sayısı yaklaşık 380’dir.
Burada çocuklara yönelik uygulanan bu sıkı eğitimin çocuklar üzerinde şok edici etki yarattığı
ifade edilmiştir. Şu anda bu eğitim merkezinde 3’ü kız 7’si erkek toplam 10 kişi
bulunmaktadır. Kurumdaki kızların tümünün daha önce cinsel şiddete maruz kaldığı ifade
edilmiştir. İşlenen suç nedeniyle 5 yıl ceza gerektiren suçlu çocukların daha çok bu merkezde
bulundukları ifade edilmiştir.
Çocuklara yönelik olarak kurumda sürekli sağlık taraması yapılmakta ve kısmi
zamanlı Sağlık Bakanlığı personeli çalışmaktadır. Merkezde halen 25 personelin
32
çalışmaktadır. Bu personelin 16’sı ise eğiticidir. Her 2 ayda bir burada bulunan tutuklu ya da
hükümlü çocuklar hakkında çocuk hakimine iletilmek üzere rapor düzenlenmektedir.
Bu kuruma gelen hükümlü ya da tutuklu çocuklar üç aşamalı bir uygulamaya tabi
tutulmaktadır:
 Birinci aşama: İlk iki aylık zaman dilimini içerisinde suça karışan bu çocuklar
gözlemlenmekte ve değerlendirmeye tabi tutulmak kaydıyla çocuğun eksik olan ve
sorunlu olan yönü tespit edilmektedir. İlk iki ay sonucunda sosyal hizmet uzmanı,
psikolog, eğitimci ve müdürden oluşan bir komisyon rapor tanzim edilmekte ve
oluşturulan bu raporu mahkeme hakimine ve savcılığa sunmaktadırlar. Hükümlü
ya da tutuklu olan bu çocuklar ilk iki aylık dönemde hiç dışarı çıkartılmamakta
ancak eğitimcileri ve müdür nezaretinde aileleriyle görüştürülmektedir.
 İkinci aşama: Bir sonraki uygulama olan ikinci aşamada ikinci aydan dördüncü
aya kadar olan dönemi kapsamaktadır. Bu zaman dilimi içerisinde birinci dönem
olan ilk iki aylık dönemde çocukla ilgili suç eğilimine yönelik olarak tespit edilen
sorunlarının üzerine yoğunlaşılmaktadır. Bu iki ay sonucunda yine sosyal hizmet
uzmanı, psikolog, eğitimci ve müdürden oluşan bir komisyon oluşturulmakta ve
kişi
hakkında
rapor
tanzim
edilerek
mahkeme
hakimine
ve savcılığa
sunulmaktadır. Burada hakim ve savcıyla direkt olarak görüşülmekte ve suça
karışan çocuğun kurtarılması için tüm birimler ve yetkilileri eşgüdümlü olarak
çalışmaktadır ve buna oldukça önem verildiği görülmüştür.
 Üçüncü aşama: Bir sonraki uygulama olan üçüncü aşama dördüncü aydan altıncı
aya kadar olan dönemi kapsamaktadır. Bu dönem içerisinde infaz sürecinin
sonlandırma aşamasında çocuğu hayata hazırlama ve geleceğe yönelik neler
yapabileceğini planlayabilmesi hususunda yardımcı olunmakta ve kendisine bu
yönde beceri kazandırılmaya çalışılmaktadır.
Bu kurumda bulunan çocukların neredeyse hiç boş vakitlerinin olmadığı ve tüm
vakitlerinin eğitim, spor, mesleki eğitim ve kültürel faaliyetlerle vs. doldurulduğu ifade
edilmiştir. Burada şiddet göstererek kuruma zarar veren veya görevliye şiddet gösteren
çocuklara bir takım disiplin cezaları verilmektedir. Örneğin; bahçenin süpürülmesi, temizlik
yapılması... Rehabilitasyonunun başarılı bir şekilde sürdürülebilmesi için personelin birbirini
destekler ve uyumlu bir şekilde çalıştıkları ifade edilmiştir. Çocuklar burada kelepçe vs.
engelleyici cihazların takılmadığı, direnç gösteren çocuklara müdahale gerektiğinde
33
suistimalin önlenmesi için ekip olarak müdahale edildiği (tutulması, durdurulması,
engellenmesi vs.) ifade edilmiştir. Bu eğitim evinde 24 saat sistemiyle çalışılmaktadır.
Kurumdan çıkan çocukların % 100’nün buradan çıkarken geleceğe dair hayata
tutunmak ve suç işlememek adına bir takım projeleri bulunmaktadır. Kurumdan çıkan
çocukların incelemelere göre ilk 1 yıl boyunca tekrar suça karışmadıkları ifade edilmiştir.
Burada kalan çocukların ortalama süreleri 6 ile 9 aydır. Bu merkeze alınan tüm
tutuklu ya da hükümlü çocukların hakim kararına göre alındıkları ifade edilmiştir.
34
Kapalı eğitim merkezinin yapısı:
Eğitim merkezinin iki katlı olarak inşa edildiği, ortada bir hol ve iki farklı
koridorun bulunduğu ve bir koridorda bulunan odalarda kız çocuklarının, diğer koridorda
bulunan odalarda ise erkek çocukların kaldığı gözlenmiştir. Gece uyumakta zorlanan
çocuklarla tek tek ilgilenildiği, uykuya dalmalarında kendilerine yardımcı olunduğu ifade
edilmiştir. Yine merkezin bahçesinde muhtelif spor alanlarının da bulunduğu görülmüştür.
1.5.5. Bir Kapalı Çocuk Cezaevi Örneği: EPM- Borcheville Çocuk Cezaevi
EPM- Borcheville Çocuk Cezaevi Paris’in yaklaşık 35 km güney batısında bulunan bir
çocuk ceza infaz kurumudur. Bu cezaevi 2008 yılının şubat ayında kurulan yeni bir kurumdur.
Çocuklar için 7 birimden oluşan ve 60 kişilik kapasiteye sahip olduğu şu anda ise hapishanede
32 hükümlü ya da tutuklu çocuğun bulunmaktadır. Cezaevinde DPJJ, Milli Eğitim Bakanlığı,
Sağlık Bakanlığı ile birlikte çalışılmaktadır. Burada bakım, onarım, konaklama ve temizlik
hizmetleri özel şirketlerce yerine getirilmektedir. Kuruma ağır bir suç işleyen ya da daha
önceki eğitim merkezlerinde eğitime (infaz sürecine) katılmayan, kurallara uyum
göstermeyen veya haklarında hakimlerce karar verilen çocuklar gelmektedir. Bu kurumunun
35
ilk hedefinin eğitim (infazın yerine getirilmesi) sırasında çocuklara eşlik etmek olduğu
belirtilmiştir.
Borcheville Çocuk Cezaevi’ne gelen suça karışan çocukların öncelikle bir hafta
boyunca gözlendiği ve bu gözlem sonucunda oluşturulan komisyon raporuna göre hükümlü
veya tutuklu çocuğun ilgili birime sevk edildiği ifade edilmiştir. Bu kapalı kurumda çocuklar
için eğitimi yarıda kalanlara eğitimlerini tamamlamaları için eğitim, mesleki beceri
kazandırma eğitimi, spor aktiviteleri, kültürel aktiviteler, müzik aktiviteleri gibi muhtelif
faaliyetler bulunmaktadır. Eğitimini tamamlayanlara diploma verilmektedir.
Kurum, bağımsız kurumlarca denetlenmektedir. Bu denetim sonucunda kalite
sertifikası almıştır, Avrupa Birliği normlarında infaz işlemi ve diğer faaliyetleri
yürütmektedir.
Kurumda halen bulunan hükümlü veya tutuklu çocuklar 13-18 yaş aralığındadır. Bu
çocukların üçte ikisinin halen yargılamalarının devam ettiği belirtilmiştir. Kurumda kısmi
zamanlı ve tam zamanlı çalışan sağlık personelinin bulunduğu ifade edilmiştir. Buradan
tahliye olacak çocukların hayata tutunmaları ve geleceğe dair planlarını yapabilmeleri için
kendilerine beceri kazandırılmaya çalışılmaktadır. Cezaevinde bulunan çocukların yaklaşık %
70’nin şiddet, hırsızlık ve uyuşturucu madde satmaktan dolayı suçlu oldukları, yine bunlardan
yaklaşık %30’nun cinayet vs. ağır suçları işledikleri ifade edilmiştir.
Mahkeme kararıyla kapalı cezaevine gönderilen çocuklar en az 3 ay en fazla 6 ay
burada kalmaktadırlar. Burada bulunan çocuklar zorunlu olarak derslere katılmaktadırlar.
Yine her çocuğun seviyesine göre eğitim verilmektedir. 2008 yılında kurumda bulunan
çocuklardan 14’üne ilkokul, 4’üne ortaokul, ve 3 teknik eğitim diploması olmak üzere toplam
21 kişiye diploma verilmiştir. Ayrıca bu cezaevinde basketbol vs. sporlar için hakemlik
stajları yaptırılmaktadır. Bunun dışında müzik, kütüphanede okuma saati, tiyatro, resim,
heykelcilik gibi faaliyetlerinde bulunulmaktadır. Genel olarak bu cezaevinde bulunan tüm
hükümlü veya tutuklu çocukların eğitim faaliyetlerine katıldıkları ve eğiticilerine herhangi bir
zorluk göstermedikleri ifade edilmiştir.
Halen bu çocuk hapishanesinde sadece erkek çocukların bulunduğu, buna karşın hiç
kız çocuğun bulunmadığı ancak kız çocukları için 5 adet ünitelerinin bulunduğu ifade
edilmiştir.
Ülke genelinde ulusal çapta bu cezaevlerinden 6 adet bulunmaktadır. Yaklaşık
kapasitelerinin bu çocuk hapishanesiyle aynı olduğu ifade edilmiştir. Bu çocuk cezaevinde
eğitici ve gözetmeninde bulunduğu karma bir komisyonun bulunduğu ve komisyonun burada
36
bulunan çocuklar hakkında tutuklu ya da hükümlü çocuklar hakkında rapor düzenledikleri ve
düzenlenen bu raporların mahkeme hakimine düzenli olarak sunduklarını ifade edilmiştir.
Kurumda suçlu çocuğun suç ortamından kurtarılması ve rehabilite edilmesi amacıyla
mahkeme hakimi ve cezaevi idaresi, diğer kurumlardan gelen görevlilerle birlikte eşzamanlı
ve eşgüdümlü olarak çalışmaktadırlar.
Burada
bulunan
çocukların
disiplin
suçu
işlemeleri
durumunda
disiplin
komisyonlarının bulunduğu ve burada çocuklar tarafından bu suç işlendiğinde komisyon
önüne çıkartıldıkları, bu komisyonun 1 müdür, 1 eğitici ve 1 gözetmenden oluştuğu ifade
edilmiştir. Disiplin komisyonunun kararlarına karşı bölge müdürlüğüne ve infaz hakimliğine
itiraz edilebilmektedir. Disiplin soruşturması esnasında çocuk bir avukat tarafından temsil
edilmektedir.
Borcheville Çocuk Cezaevi’ni
hakim ve savcılar ile seçilmiş insanlar her an
denetleyebilmekte ve gerekli görülen eksikleri ilgili yerlere iletmektedirler.
Kurumda bulunan sorunlu çocukların sık sık izlendiği ve gerektiğinde sürekli gözlem
altında tutulduğu ifade edilmiştir.
Kurumun Yapısı:
Cezaevinde spor tesislerinin olduğu ve burada spor faaliyetlerinin yapıldığı
gözlenmiştir. Yine bu hapishanenin bir sağlık biriminin bulunduğu ve burada psikiyatrist,
dahiliye uzmanı gibi doktorların bulunduğu, kurumda sosyo-kültürel faaliyetlerin yapıldığı,
müzik eğitiminin verildiği, mesleki eğitimin gerçekleştirildiği ayrı ayrı sınıfların varlığı
gözlenmiştir. Yine disiplin üniteleri gezilmiş ve tutuklu ya da hükümlü çocukların kaldığı
örnek bir ünite incelenmiştir. Çocuklara hücreye koyma disiplin cezası verilebilmektedir. Bu
hücrede; bir yatak bir raf ve bir lavabo-tuvalet bulunmaktadır. Kurumda sıkı bir güvenlik
sistemi bulunmaktadır. Güvenlik sisteminin bir merkezden yönetilmekte, tutuklu ya da
hükümlü çocukların bulunduğu üniteler hariç tüm giriş-çıkış yerlerinde kameralar
bulunmaktadır.
1.6. ADALET BAKANLIĞI PERSONEL EĞİTİMİ ve DPJJ ARAŞTIRMA BİRİMİ
1.6.1. Adalet Bakanlığı Personel Eğitimi
Adalet Bakanlığı’nın kendisine bağlı bir çok okulu bulunmaktadır:
1. Hakim/Savcılık Okulu: Bu okula kişiler sınavla kabul etmektedir. 4 senelik hukuk
eğitimi sonrasında hukuk stajı yapılmaktadır. Eğitimler temel eğitim ve sürekli eğitim
37
olarak tasarlanmış durumdadır. Ana okul Bordeoux’ta bulunmaktadır. Paris’teki okul
ise sürekli eğitimlere, delegasyonların ağırlanmasına odaklanmış durumdadır. Burası
Adalet Bakanlığı’na bağlı bir okul olmakla birlikte kamu kurumu sıfatına ve çok
büyük bir otonoma sahiptir.
2. Cezaevi İdaresi Ulusal Okulı (ENAP): Adalet Bakanlığı Cezaevleri Müdürlüğü’ne
bağlı bir okuldur. Bu müdürlüğün sorumluluğu altında işlemektedir.
3. Hukuk İşleri Müdürlüğüne Bağlı Kalemlerin Ulusal Okulu
4. Gençlerin Hukuksal Açıdan Korunması Ulusal Okulu: Adalet Bakanlığı’na bağlı,
buradaki müdürlüğün öncelikli okullarından birisidir. DPJJ’nin okuludur. Eğiticilerin
eğitiminin verildiği okuldur. Lisans diploması üzerine burada 2 yıl eğitim
verilmektedir.
Gençlerin Hukuksal Açıdan Korunması Ulusal Okulu 1952 yılında kurulmuştur.
Eğitici eğitimi ve sürekli eğitimlerden sorumludur. Paris’te yer almaktadır. Müdürlüğe bağlı
araştırma birimi/araştırma merkezleri/üniversiteler ile iş birliği içerisinde çalışmalar
yapılmaktadır, bilimsel değeri olan ve herkes tarafından bilinen profesyonel dergi
yayınlanmaktadır. İki sene öncesinde bu okul Fransa’nın kuzeyine taşınmıştır. Okulda
konaklama imkanı da bulunmaktadır. Bu okulun kurumsal görevler için kurumsal bir okul
olmasına karar verilmiştir. Kurumun öncelikli görevi personelin sürekli eğitimini sağlamaktır.
Ulusal okulda; bölgesel koşullara uygun şekilde eğitim düzenlenmektedir (okul ulusal
bölgelere, bölgesel müdürlüklere ayrılmıştır). Ulusal Okul, bir çok idari birimden oluşmakla
birlikte hem idari hem hiyerarşik zincir kurarak tüm bölgede varlığını sürdürebilmektedir.
İllere göre temsilcilikler bulunmaktadır. Merkezi okul tüm bölgeye teknik eğitim merkezleri
kurmuştur, 40 tane teknik eğitim merkezi, 7 tane eğiticisi bulunmaktadır. Buradaki eğiticiler
eğitim katalogları hazırlanmaktadır. Merkeze bağlı çalışmakta olan bu birim, bölgede alınacak
eğitimleri hazırlamakla görevlidir. Bu şekilde teorik eğitimciler, psikologlar, sosyologlar,
pedo-psikologlar, antropologlar, araştırmacı eğitim görevlileri, üniversite öğretim görevlileri
birlikte dersler vermektedirler. İki senelik program gerekli olan tüm teorik bilgi verilmesi
amacıyla düzenlenmiştir. Teorik eğitim dışında uygulamalı (pratik) dersler de bulunmaktadır.
Dönüşümlü eğitimin bir kısmı teorik, bir kısmı uygulamalıdır (%50-%50).
Stajelerler,
uygulamalı eğitimde kendi idaresine bağlı olan tüm uygulamalardan geçmek zorundadır. Bu
eğitim iki senelik bir eğitimdir. Kişiler bu eğitimi alırken aynı zamanda bakanlıktan maaş da
almaktadırlar.
38
Eğitici veya müdür olarak çalışmak için belirli bölümlerden mezun olmaya gerek
bulunmamaktadır. Ancak sosyal bilimler ve hukuk dersleri alanlar öncelikli olmaktadır.
Kurum yetkilisi kurumlarında stajerlerin talep edilen 2 yıl eğitimden daha fazlasını okumuş
olduklarını fark ettiklerini ifade etmişlerdir. Sınav, kaç kişi alınacağı ve kişilerin nereye
yerleştirileceği
Bakanlık
tarafından
belirlenmektedir.
İki
senelik
okulun
başarıyla
bitirilmesinin ardından tez sunulması gerekmektedir. Bu tez sunumu jüriye yapılmaktadır.
Jüri, üniversite görevlileri ve merkez idare temsilcilerinden oluşmaktadır. Stajer, iki senelik
eğitimin ardından tezi jüri tarafından onanırsa memur (eğitici ya da müdür) sıfatını almış
olmaktadır. Tez jürisinde bu kişi geçemezse bir senelik ek süre alabilmekte, kişinin durumuna
göre kesin reddedilme de söz konusu olabilmektedir.
Müdürlerin farklı olarak iki haftalık staj yapmaları gerekmektedir. Bu staj diğer
Avrupa Birliği ülkelerinde de yapılabilmektedir. Bu stajların kurumun hedefleri
doğrultusunda ilgi çekici konular üzerine yapılması beklenmektedir. Örneğin bu seneden
itibaren müdürlükte cinsel şiddet uygulayan kişiler konusunda yoğunlaşmak istenmektedir.
Özellikle profesyonel uygulamalar, cezalar nasıl olmalı, hukuksal metinler nasıl hazırlanmalı?
Bu konular üzerinde staj yapmaları ve çalışmaları beklenmektedir.
Eğitim veren eğiticilerin bir kısmı okul tarafından işe alınan araştırmacılardır.
Araştırmacı eğiticiler kurumda oldukça fazladır. Hepsi yüksek öğrenim diploması almış ve
belirli alanlarda staj yapmış kişilerden oluşmaktadır. Kurumun gerçek gelişimini sağlamak
için genel olarak kurumun hedeflerine yakın olması, toplumdaki suç oranına göre
uyarlanması, alandan ve uygulamadan kopmaması önemlidir.
“Zor Çocuk” diploması üniversitelerle ortak verilmektedir. “Zor Çocuk” uzmanlık
alanı ortak olarak açılmıştır. Bu program suça karışan ve “zor” olarak nitelendirilen
çocukların rehabilitasyonları ile ilgili bir programdır ve bu program tamamlandığında
uzmanlık
diploması
verilmektedir.
Bu
şekilde
üniversitelerle
ortak
çalışmalar
gerçekleştirilmektedir.
Eğiticilerin hepsi aynı eğitimi almaktadırlar. Mahkemede, açık alanda, kapalı alanda,
sığınma evinde isteğe bağlı rotasyon yapılabilmektedir. Yine memnuniyet durumuna bağlı
rotasyon da söz konusu olabilmektedir. Hakimlerde ise durum daha farklıdır. Onların ataması
Bakanlık tarafından belirlenen kontenjanlara göre yapılmaktadır.
Müdürlükteki araştırma biriminin hedefi; ulusal okulun araştırma programını tamamen
kontrol etmektir. Etkililik ve fayda için müdürlük, araştırmacıların çalışmalarının hepsini
süpervize etmektedir.
39
1.6.2. DPJJ Araştırma Birimi
Araştırma biriminin üç ayrı faaliyeti bulunmaktadır:
 İç bünyedeki çalışmalar: DPJJ bünyesindeki çalışmalarda ve Bakanlık kabinesiyle
ilgili faaliyetlerde bulunmak,
 Dış faaliyetleri takip: Ulusal Araştırma Merkezi, Sağlık Araştırma Merkezi, hukuk
fakülteleri ve sorunlara yönelik araştırma projeleriyle ilgili çalışmaları gerçekleştirmek
ve takip etmek,
 Bilimsel konferanslar: Belirli dönemlerde profesyoneller bir araya gelip var olan
sorunlarla ilgili çalışmalar yapmaktadırlar. Bakana sunulmak üzere bilgi notları
hazırlanmaktadır.
Bu birimde bir sosyolog, bir istatistikçi ve bir kaç stajer birlikte çalışmaktadır.
Kamuoyunu desteklemek adına notlar oluşturulmaktadır. Yönergeler ve yönetmelikler ile
ilgili hukuksal metinler hazırlanmaktadır. Dış faaliyet kapsamında hazırlanan raporlar
sonradan kitap haline getirilmektedir. Bunların dışında diğer bakanlıklarda benzer işi yapan
ilgili birimlerle ortak çalışmalar da yürütülmekte ve iş birliği yapılmaktadır.
Aşağıda araştırma biriminin yapmış olduğu araştırma örneklerinin bir kaçının özeti yer
almaktadır:
Örnek Araştırma 1: Araştırma görevlisi 20 çocukla tutuklanma sırasında ve dışarı çıktıktan
6 ay sonra görüşmüştür. Görüşmeci tek bir odada yönlendirici olmayan bir görüşme
yapmıştır. Araştırmanın amacı çocuğun suç işlemeye yönlendiren faktörleri belirlemek,
tutuklama süresinin çocukta nasıl bir etki yarattığını ve 6 ay sonra tutuklama durumlarıyla
ilgili ne düşündüklerini belirlemektir. 20 çocuğun (bu çocuklar random/rast gele seçilmiş
çocuklardır) cezai işlemlerinin farklı konumlarda oldukları belirtilmiştir. Sonuç olarak;
çocuklar cezaevine girmeden önce zaten kendi kaderleri içerisinde hapis oldukları, yani
çocukların suç işleme yolunu kendileri seçmiş olduğu halde kaderci davrandıkları gözlenmiş,
eğiticilerin görevlerinin bu çocukların kaderlerini açmaya çalışmak, sorumluluk almalarını
sağlamak yönünde çalışmalar yapmak ve bu yönde çalışmalar yürütmesinin uygun olacağı
belirlenmiştir.
Örnek Araştırma 2: Versay Mahkemesi’nde şiddet suçluları 1993-2005 yılları arasında tüm
şiddet suçlularının demografik özellikleri bir sisteme girilmiştir. Sonuçta aynı suça, aynı
cezaların verildiği gözlenmiştir. 1970-1994 yılları arasında ise daha az ciddi olaylar için daha
çok dava açıldığı gözlenmiştir. Bununla birlikte daha çok tedbir verildiği gözlenmiştir.
40
Öncesinde kurumlar kendi bünyesinde gerekli olan uzlaşmayı kurum içinde sağlamaya
çalışmaktayken, 1970-94 arasında ise savcılık bünyesinde dava açılmaya başlamıştır.
Örnek Araştırma 3: Ceza almış olan ve merkeze yerleştirilen yani DPJJ altında olan 800
çocuk üzerinden yapılmış bir araştırmada bu çocukların her sene psikiyatrist ve psikologla 2
ayrı görüşme yapması ve herhangi bir ruhsal problemi olup olmamasına bakılması
sağlanmıştır. Çocuklarda ruhsal problemler yetişkinlerden çok daha farklı olmaktadır.
Genellikle farkındalıkları düşük, içsel ve farkında olmadıkları süreçler söz konusudur ve
normal boyutundan daha çok patoloji boyutuna yakındır.
Örnek Araştırma 4: Başka bir araştırma çocukların psikolojik sağlığı üzerinde yapılmıştır.
Kurumlardaki çocukların düzenli olarak doktora gitmedikleri, ancak kriz durumlarında ve acil
durumlarda doktora gittikleri gözlenmiştir. 10 merkez üzerinde yapılan çalışmada doktorlar
gençleri kabul ettiklerinde çok detaylı bir form doldurmaktadır ve böylece diğer çocuklardan
farklı görülmektedirler. Burada yaklaşık 500 çocuktan söz edilmektedir.
Veri tabanı/İstatistiksel Program:
Ulusal sabıka kaydında kişi hakkında verilen kararlar, adli kayıtlar belirtilmektedir. Bu
kayıtlar bilgisayar ortamında saklanmaktadır. Bunun dışında çocuklara ilişkin kayıtların,
tedbirlerin saklandığı bir sistem mevcuttur.
Araştırmacının gözlemine göre genellikle 10 gençten 8’i tekrar adli sistemde geri
gelmemektedir. Yani bu, bu çocukların tekrar suç işlemediği anlamına gelmektedir. Ancak bu
10 kişiden 2’sinin suçu tekrarladığını ve 1 kişinin ise ısrarlı bir şekilde suçu sıkça tekrarladığı
gözlenmektedir. Bu gençle çalışmanın gerçekten de çok zor olduğu ifade edilmiştir. İzleme
çalışmaları 3 yıllık bir süreci baz almaktadır. Suç işleyen çocuk ilk seneyi suç işlemeden
atlatıyorsa genellikle suç işlemeyi bırakmaktadır. Bu sebeple ilk sene çok önemlidir.
Bakanlık suçla ilgilenmektedir ancak DPJJ suç işlemeyi bırakan çocukla
ilgilenmektedir. Onların suçu bırakması yönünde hangi faktörler etkili ve işe yarıyor ise
bunlar üzerine odaklanmaktadırlar.
Araştırma birimi, suçlu çocuk ve suçu önleyici faktörler konularında Amerika ile
birlikte bir dergi çıkartmaktadır.
Fransa’da suçlu çocuk profili:
41
Fransa’da suç işlemiş çocukların genel özelliklerine bakıldığında aşağıdaki durumlardan
söz etmek mümkündür:
•
Sınır problemi/sınırları zorlayan çocuklar
•
Tepkisel suçlar/sınırlarla karşılaşmak (çevreyle ilişkideki bozukluk)
•
Zor gençler/ilişkisel problemler
•
Tutuklanmanın çocuğa arkadaş grubu içerisinde saygınlık/prestij kazandırdığını
düşünmesi
•
Özel sorunlar/kültürel farklılıklar/kız-erkek arası ilişkiler
Son zamanlarda Fransa’da çocuk/gençlerin işlediği tecavüz suçunda bir artış
gözlenmiştir. 2000-2009 arasında Fransa’da tecavüzlerin %17’si toplu tecavüzler şeklinde
gerçekleştirilmiştir. 16-18 yaş arası çocuk işlediği suçların yaklaşık %1’ini tecavüzler
oluşturmaktadır.
Şekil 1. Yaşa Göre İşlenen Tecavüz Suçuna İlişkin Profil
10
13
16
18 yaş
Tecavüz oranı 13-16 yaş arasında diğer yaşlara göre daha fazla görünmektedir.
Bunun nedeni araştırıldığında; ilk hipotez bu çocukların ilişkisel problemler yaşamasıdır.
Ayrıca kendilerinin de önceden geçirmiş olduğu taciz öyküleri bulunmaktadır. Fransa’da
tecavüz dışında diğer suçlarda 16-18 yaş suç işlemenin en yüksek olduğu yaştır.
Erkekler kızlara oranla daha çok suç işlemektedir. Bu oran 1/10 şeklindedir. Kız
çocukları, daha çok aile içinde olduğundan ve daha az kamu alanında olduğundan erkeklere
oranla daha az suç işlemektedirler. Kızların işledikleri en fazla suç ise şiddet içerikli eylemdir.
Bu kız çocukların öykülerine bakıldığına özellikle kent ailelerinde, cinsel şiddete maruz
kaldıkları gözlenmiştir. Suç işleyen erkek çocukların ise % 6’sı cinsel istismara uğramıştır.
42
1.7. SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
1.7.1. Genel Değerlendirme
Fransız çocuk adalet sistemi incelendiğinde çocuklara yetişkinlerden ayrı bir
sistem dahilinde yaklaşıldığı gözlenmiştir. Fransa’da çocukla çalışma konusunda Birleşmiş
Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi ve Avrupa Birliği standartları geçerli olmakla birlikte,
kendine özgü bir çocuk adalet sistemleri mevcuttur. Çocuklar, korunmaya muhtaç, bakıma
muhtaç ve suça karışan olmak üzere Adalet Bakanlığı’na bağlı tek bir Müdürlük bünyesinde
ele alınmaktadır. Gençlerin Korunmasından Sorumlu Müdürlük (DPJJ) olarak adlandırılan bu
birimde çocuk, kendisinin ihtiyaç duyduğu her türlü bakım, hizmet ve uygulamalardan
faydalanmaktadır. Uygulamalarda çocuktan sorumlu savcı, hakim ve eğitici her bir çocuk
dosyasını başından sonuna kadar takip etmekte ve sıkı bir iş birliği ve yakın ilişki içerisinde
çalışmaktadır. Böylelikle çocuğun yeniden suç işlemesini durduracak her türlü uygulamaya
birlikte karar verilmekte ve çocuğun yüksek yararı gözetilmektedir.
Fransa’da şu anda 1945 yılında çıkmış yasalar yürürlüktedir. Ancak bu aşamada
çocuklara ve yetişkinlere ilişkin uygulamaları içeren yasaların reform sürecinde olduğu
belirtilmiştir. Reform çalışmalarıyla yasalarda bir takım köklü değişiklikler yapılması
planlanmaktadır.
Şu anda Fransa’da 60.000 yetişkin tutuklu/hükümlüye karşı, 700 tane
tutuklu/hükümlü çocuk bulunmaktadır. Bu sayının %40’ı hükümlü, %60’ı ise tutuklu
çocuklardan oluşmaktadır. Çocukların büyük çoğunluğu erkek çocuklardan oluşmaktadır
(%98 erkek). Bu çocuklar 15-17 yaş arasında bulunmaktadır.
Tablo 1. Fransa İstatistikleri Özet Tablosu
Fransa
Sayı
Çocuk kavramı
18 yaş altı
Cezai ehliyet yaşı
12 yaş
DPJJ toplam personel sayısı
Yaklaşık 8000
Çocuk hakimi sayısı
440
Paris bölgesindeki çocuk hakimi sayısı
13
Yetişkin tutuklu/hükümlü toplam sayısı
63.000
Çocuk tutuklu/hükümlü toplam sayısı
700
Çocuk tutuklu/hükümlü oranı
%60/%40
43
Asliye Hukuk Mahkemesi sayısı
180
Çocuk Mahkemesi sayısı
150
İstinaf Mahkemesi sayısı
33
Toplam eğitim merkezi sayısı
6000
Paris bölgesindeki açık eğitim merkezi sayısı 100
Bir eğiticinin çalıştığı çocuk/genç sayısı
Ortalama 25
Açık eğitim merkezine gönderilen çocuk
sayısı
63.000 (2008 yılı verileri)
Suç işleyen çocuk cinsiyeti
%98 erkek
Suç işleyen çocuk yaş aralığı
15-17 yaş
Yeniden suç işleme oranı
Tahminen %20 (bu konuda yapılandırılmış
bir çalışma bulunmamaktadır, bu oran
uzmanların gözlemledikleri tahmini orandır)
Fransa’da suça karışan çocuğa uygulanan eğitimler ve hizmetler kapsamında
günlük yaklaşık 600 Euro harcanmaktadır. Bu da ülkenin çocuğa verdiği değeri
göstermektedir. Fransa’da çocuk sistemi ile ilgili çarpıcı bir başka nokta ise, rehabilitasyon
kapsamında yapılan her bir uygulamanın “eğitim” olarak adlandırılmasıdır. Eğitim
kapsamında çocuğa yönelik uygulanacak her türlü hizmet bulunmaktadır. Çocuklar bu
sistemde bireysel olarak ele alınmakta ve her bir çocuğun biricikliği/öznelliği düşünülerek
uygulamalar yapılmaktadır.
Çocuklar hakkındaki kararlar çocuğun gelişimine uygun olarak verilmekte ve
gelişim ve değişim süreci gözetilerek bu kararlar değiştirilebilmektedir.
Çocuklara verilen cezalar doğrultusunda kademeli bir sistemden söz etmek
mümkündür. Bu kademe; sığınma evleri, açık merkezler, kapalı merkezler ve çocuk
cezaevleri olarak belirlenmiştir. Kademeler arası geçiş mümkün olmakla birlikte, çocuk iyiye
doğru gelişim gösterdiğinde cezasının kısalacağını veya değişeceğini bilmekte ve böylelikle
çocukların motivasyonlarının arttığı düşünülmektedir.
Çocuklar için ayrı kurumların olması ve mümkün olduğunca yetişkinlerden ayrı
uygulamaların yapılması Fransa’da çocuğa verilen değerin başka bir göstergesi olarak
karşımıza çıkmaktadır. Çocukla çalışan personel ile savcı ve hakimler çocukla çalışma
konusunda ayrı eğitimlere ve uzmanlık derslerine tabi tutulmaktadırlar.
44
Fransa’da çocukla çalışırken diğer kurum ve kuruluşların desteklerinin alındığı
ve sıkı bir iş birliği yapıldığı gözlenmiştir. Çocuğun ihtiyaç duyduğu her türlü hizmet devlet
ve özel sektör olmak kaydıyla çocuğa sağlanmaktadır.
Fransa’da çocuk mahkemelerinde duruşmalar sırasında çocuk hakiminin yanında
sivil 9 jürinin bulunması ve kararın oylama sonucunda veriliyor olması oldukça ilgi çekicidir.
Her bir jürinin oyu hakimin oyuyla eş değerdir ve oylama sırasında her bir jürinin verdiği
kararın gerekçesinin istenmiyor oluşu oldukça farklı bir uygulamadır.
Çocuğa verilen kararlar veya tedbirlerde en önemli unsur çocuğun yararına ve
çocuğun suçunu tazmin edecek nitelikte olmasıdır. Bu da gelişmekte olan çocuğun yaptığı
davranışın sonucuna katlanması yoluyla davranışının sönmesini ve ortadan kalmasını
sağlayıcı önemli bir faktördür. Çocuklara yönelik verilen kararların mümkün olduğunca hızlı
olması da yine çocuğun yaptığı davranışın sonucunu hızlı bir şekilde görmesini ve tekrar suç
işlemesini engelleyici bir faktör olmasını sağlamaktadır.
Fransa’da çocuklara yönelik olarak standart risk değerlendirme ölçütlerinin ve
sistemlerinin olmaması dikkat çekicidir. Her çocuk bireysel ele alınarak genel geçer risk
faktörleri gözetilerek bir değerlendirme yapılmaktadır. Ayrıca eğiticiler tarafından hazırlanan
formlarda bir standart bulunmamaktadır.
Fransa çocuk adalet sistemi içerisinde DPJJ tarafından uygulanan herhangi bir
müdahale programı bulunmamaktadır. Bu yaklaşım, diğer Avrupa ülkerinden oldukça farklı
bir yaklaşımdır. Uygulanacak müdahaleler genellikle Sağlık Bakanlığı tarafından yerine
getirildiğinden eğiticilerin bu kapsamdaki tek görevi çocukları ilgili kuruma yönlendirmektir.
Fransa’da çocuk veya gençlerin davranış değişikliklerini gerçekleştirmeleri
konusunda Avrupa ülkelerinde uygulanan “bilişsel davranışçı yaklaşım” yerine “psikanalitik
yaklaşım”ın kullanılması oldukça ilginçtir. Bilindiği üzere bilişsel davranışçı yaklaşım kısa
sürede davranış değişikliğini sağlamaktayken psikanalitik yaklaşım oldukça uzun süreli ve
maaliyeti yüksek olan bir tedavi yöntemidir. Ancak Fransa çocukların suç davranışını ortadan
kaldırma konusunda psikanlitik yaklaşımın daha faydalı olduğunu belirtmektedir, dolayısıyla
uygulamaları bu yöndedir.
Fransa’da çocuk cezaevlerinde de çocuk sayıları fazla değildir. Bu sebeple her
bir çocukla ilgilenebilecek yeterli sayıda eğitici ve personel bulunmaktadır.
45
Çocuğun mahkeme sürecinde ve sonrasında da avukatı bulunmaktadır. Örneğin
çocuk cezaevindeyken kurallara uymadığı zaman disiplin kurulunun karşısına çıkmaktadır.
Bu aşamada bile çocuğun yanında mutlaka avukatı bulunmaktadır.
Çocukla çalışan personelin yaşam boyu bir eğitime tabi tutulduğu gözlenmiştir.
Eğitim Fransa’da oldukça önemli bir yere sahiptir. Personel yaşam boyu kendini geliştirmek
ve yeni bilgileri öğrenmek durumundadır.
Çocuklar tutuklandıkları andan itibaren Fransa’da sığınma evlerinden başlayarak
eğitime tabi tutulmaktadır. Bu çocuğun zaman kaybetmemesi açısından ve uygulamaya
hemen başlanması açısından çok önemlidir. Gerekirse çocuk ailesinin yanından anında
alınmakta ve uygun sığınma evleri veya aile yanlarına yerleştirilebilmektedir.
Suça karışan çocuklarla ilgilenen eğiticilerin sayısı Fransa’da oldukça fazladır.
Her çocuğa yaklaşık olarak 2 ya da 3 eğitici düşmektedir. Bu da çocuğun sağlıklı bir şekilde
değerlendirilmesi ve takip edilmesini kolaylaştırmaktadır.
Bakanlık araştırma birimi ve eğitimler üniversitelerle birlikte iş birliği
çalışmaları yapılmaktadır. Bu, uygulama ve teorik bilgilerin birbirlerini tamamlayıcı bir
nitelik kazanmasını sağlamaktadır. Örneğin ortak yüksek lisans programları bulunmaktadır.
Personel başına düşen çocuk sayısı makul miktarlarda olduğunda personelin iş
yükü çok ağır değildir bu da personelin motivasyonunu artırmaktadır.
1.7.2. Türk ve Fransa Çocuk Adalet Sistemi Benzerlikleri
 Çocuklara özgü ayrı kanunların bulunması,
 Alanda psikolog, pedagog, öğretmen, sosyal çalışmacı ve sosyologların birlikte
çalışması,
 Personele yönelik çocuk ve yetişkin eğitimlerinin farklı olması,
 Mahkeme sürecinde eğiticilerin mahkemede hazır bulunması ve hakime gerekli
araştırmalar yapılarak rapor sunmaları,
 Çocuk cezaevlerinin genel yapısı, cezaevindeki genel psiko-sosyal ve eğitsel
uygulamalar,
 Çocuklara tutuklama aşamasından itibaren eğitime tabi tutulması (Türkiye’de bu
uygulamalar oldukça yenidir).
46
1.7.3. Türk ve Fransa Çocuk Adalet Sistemi Farklılıkları

Fransa’da tek bir müdürlük (DPJJ) çocuklara özgü uygulamalar ve çalışmalardan
sorumluyken Türkiye’de SHÇEK ve Adalet Bakanlığı bu uygulamaları takip
etmektedir. Bu da zaman zaman aynı hizmetin farklı kurumlar tarafından aynı çocuğa
verilemine sebep olmakta ve iş gücünün ve veriminin düşmesine sebep olmaktadır.

Fransa’da sığınma evi, açık merkezler, kapalı merkezler, mesleki eğitim evleri ve
kapalı ceza infaz kurumları olmak üzere kademeli bir sistem bulunmaktadır.
Türkiye’de ise denetimli serbestlik şube müdürlükleri, çocuk eğitim evleri ve çocuk
ceza infaz kurumları bulunmaktadır.

Fransa’da çocuk başına düşen eğitici sayısı yaklaşık 2-3 iken Türkiye’de eğitici başına
yüzlerce çocuk düşmektedir.

Çocuk adalet sistemi Fransa’da tamamen ayrı kanunlar ve uygulamarla yapılmakta
yani ayrı bir sistem dahilinde yürümektedir. Türkiye’de ise çocuklara özgü ayrı
kanunlardan söz edilse de ayrı bir sistemden söz etmek mümkün değildir.

Fransa’da sivil toplum kuruluşlarıyla iş birliği oldukça sıkıyken Türkiye’de çocuklarla
çalışan sivil toplum örgütü sayısı oldukça azdır ve gerekli iş birliği çalışmaları yeterli
düzeyde
sağlanamamaktadır.
Çünkü
Fransa’da
devlet
STKlara
ayrı
bütçe
ayırmaktadır.

Fransa’da suça karışan bir çocuğun rehabilitasyonu için harcanan günlük miktar
yaklaşık 600 Eurodur. Türkiye’de ise bu maaliyet oldukça düşüktür.

Fransa’da sığınma evi, açık veya kapaılı merkezler ile cezaevlerinden çocuğun
gelişimi ve durumuna göre kademeli geçiş şansı bulunmaktayken, Türkiye’de böyle
bir kademelendirme sistemi bulunmamaktadır.

Fransa’da savcı, hakim ve eğiticiler kurumlarla birlikte sürekli iş birliği halinde
çalışmakta ve tüm aşamaları takip etmektedir. Türkiye’de ise hem dosya
yoğunluğundan hem de sistemin farklı olmasından dolayı bu pek mümkün
olamamaktadır.

Fransa’da çocuk hakimleri ayrı eğitim ve staj programına tabi tutulmaktadır.
Türkiye’de ise henüz böyle bir ayrımlaşmaya gidilmemiştir.

Fransa’da verilen ceza çocuğun verdiği zararı tazmin edebilmesini ve yaptığı
davranışın sonucunu görebilmesi gerekliliği üzerine odaklanmış ve birey odaklı
47
çalışma mevcutken, Türkiye’de suçlu çocuğa özgü uygulamalar yerine suçun
niteliğine ilişkin cezalar daha çok verilmektedir.

Fransa’da DPJJ kapsamında her türlü hizmet verilirken Türkiye’de çocuklara özgü
verilen ceza veya tedbirlerde denetimli serbestlik, SHÇEK uygulamaları ve cezaevi
uygulamaları farklı birimler tarafından yürütülmektedir.

Fransa’da çocuğa yönelik uygulanan her bir uygulama “eğitim” adı alltındayken,
Türkiye’de bunlar “rehabilitasyon” çalışmaları olarak adlandırılmaktadır.

Fransa’da DPJJ tarafından uygulanan herhangi bir müdahale programı bulunmazken
Türkiye’de cezaevlerinde ve denetimli serbestlik merkezlerinde kendi personelimiz
tarafından birden çok, farklı müdahale programları uygulanmaktadır.

Fransa’da eğitimleri ve tedbirleri uygulayanlar “eğiticiler” iken Türkiye’de denetim
görevlileri (denetimli serbestlik şube müdürlüklerinde görevli sosyolog, öğretmen,
psikolog ve sosyal çalışmacı) ve cezaevi psiko-sosyal birimlerindeki ilgili personel bu
eğitimleri koordine etmektedir.
48
1.8. ÖNERİLER
1. Çocuk adalet sistemimizin öncelikle gözden geçirilmesi ve yeniden şekillendirilmesi
faydalı olacaktır.
2. Çocuk adalet sisteminin gerekli yasal düzenlemeler yapılarak yetişkin adalet
sisteminden ayrılıp tek bir sistem altında ilgili kurumlarla birleşmesinin ve
uygulamaların tek elden yapılmasının faydalı olacağı düşünülmektedir.
3. Adalet Bakanlığı’na bağlı, çocuklara yönelik kademeli bir sistemin kurulmasının
faydalı olacağı düşünülmektedir.
4. Ceza infaz kurumlarının giderek kalabalıklaşması kurumlarda verilen eğitim ve psikososyal
faaliyetleri
sekteye
uğrattığından
kalabalıklaşmanın
önüne
geçilmesi
gerekmektedir. Bu amaçla kademeli bir geçişin olacağı bir sistemin oluşturulması ve
denetimli serbestlik kararlarının ve uygulamaların desteklenmesi faydalı olacaktır.
5. Hakim ve savcılara yönelik olarak çocuklarla çalışma konusunda spesifik eğitimlerin
sağlanması gerekmektedir. Bu amaçla Adalet Akademisi’nin eğitimlerde aktif rol
oynamasının faydalı olacağı düşünülmektedir.
6. Çocuklara yönelik verilen kararlarda yargılama sürecinin mümkün olduğunca kısa
tutulması ve tedbir veya cezanın mümkün olduğunca hızlı bir şekilde verilmesi
gerekmektedir.
7. Suça karışan çocukların tekrar suç işlemesini önlemek adına müdahale programlarının
ve
ilgili
kurumlarla
iş
birliği
çalışmalarının
artmasının
faydalı
olacağı
değerlendirilmektedir.
49
2. BÖLÜM
FRANSA MAĞDUR HİZMETLERİ
İÇİNDEKİLER
2.1. Giriş...................................................................................................................................57
2.2. Adalet Bakanlığı Mağdurlara Yardım Birimi...............................................................59
2.3. Adalet Bakanlığı Mağdur Hizmetleri.............................................................................60
2.4. Mağdur Hizmetlerinde Sivil Toplum Desteği................................................................62
2.5. Mağdurla Çalışan Sivil Toplum Kuruluşlarına Yapılan Ziyaretler...........................64
2.5.1. Elele Derneği...................................................................................................................65
2.5.2. Mağdur Çocuk Ailelerine Yardım Derneği (APEV)......................................................66
2.5.3. ARFOG Sığınma Evleri..................................................................................................69
2.6. Mağdur Telefon Hattı......................................................................................................72
2.7. Mağdur Tazminat Sistemi...............................................................................................73
2.8. Çalışma Bakanlığı Kadın Hakları ve Eşitlik Dairesi....................................................75
2.8.1. Çalışma Bakanlığı Kadın Hakları ve Eşitlik Dairesi
Tarafından Yürütülen Çalışmalar..............................................................................................76
2.9. İçişleri Bakanlığı Mağdur Hizmetleri............................................................................80
2.9.1. İçişleri Bakanlığı Mağdur Politikası...............................................................................81
2.9.2. İçişleri Bakanlığı Tarafından Derneklerle Kurulan İşbirliği...........................................82
2.9.3. İçişleri Bakanlığı Bünyesinde Jandarma Teşkilat Yapısı ve Mağdur Hizmetleri...........84
2.9.4. İçişleri Bakanlığı Bünyesinde Polis Teşkilat Yapısı ve Mağdur Hizmetleri..................85
2.9.5. İçişleri Bakanlığı Personel Eğitim Faaliyetleri...............................................................86
2.9.5.1. Jandarma Eğitimi.........................................................................................................86
2.9.5.2. Polis Eğitimi.................................................................................................................87
50
2.9.6. İçişleri Bakanlığı Mağdur Hizmetlerinde Sosyal Paydaşlar...........................................87
2.9.6.1 Sosyal Paydaş Olarak Psikologlar.................................................................................88
2.9.7. İçişleri Bakanlığı Mağdur Hizmetlerinde Denetimler....................................................89
2.10. Fransa’da Aile İçi Şiddet...............................................................................................90
2.10.1. Fransa Mevzuatında Aile İçi Şiddet..............................................................................92
2.10.2. Aile İçi Şiddet Uygulayan Kişilerin İncelenmesi ve Tedavileri...................................93
2.11. Mağdur Çocuk Hizmetleri............................................................................................96
2.11.1. Mağdur Çocukların Korunmasından Sorumlu Komisyonlar........................................96
2.11.2. Mağdur Çocuklara Adli Yardım Süreci........................................................................96
2.11.3. Mağdur Çocuklara Yönelik Tedbirler...........................................................................98
2.11.4. Çocuk Cinsel Suç Mağdurları Birimi..........................................................................100
2.12. Okullarda Şiddetin Önlenmesine İlişkin Çalışmalar................................................102
2.12. 1. Milli Eğitim Bakanlığı İle Protokol...........................................................................102
2.12.2. Paris Güvenlik Protokolü............................................................................................103
2.12.3. Paris Belediyesi ile Protokol.......................................................................................103
2.13. Değerlendirme..............................................................................................................103
2.13.1. Türk ve Fransız Mağdur Hizmetleri Arasındaki Benzerlikler....................................104
2.13.2. Türk ve Fransız Mağdur Hizmetleri Arasındaki Farklılıklar......................................105
2.14. Öneriler.........................................................................................................................106
51
2.1. GİRİŞ
12-16 Ekim 2009 tarihinde
Fransa mağdur
hizmetlerini
incelemek
üzere
gerçekleştirilen çalışma ziyareti inceleme grubunda, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü
Daire Başkanı Rasim İsa BİLGEN, Tetkik Hakimi İsmail ZARARSIZ, Çocuk Denetimli
Serbestlik Şube Müdürü Nilay PEKEL ULUDAĞLI, Denizli Denetimli Serbestlik ve Yardım
Merkezi Şube Müdürü Ahmet Metin BOZKURT, Eskişehir Denetimli Serbestlik ve Yardım
Merkezi Şube Müdürlüğü Sosyoloğu Elif BİLGİN, Balıkesir Denetimli Serbestlik ve Yardım
Merkezi Şube Müdürlüğü Sosyoloğu Namdar BULUT, Bartın Denetimli Serbestlik ve
Yardım Merkezi Şube Müdürlüğü Denetim Memuru Ümit BOSTANCI yer almıştır.
Çalışma ziyareti programının birinci günü sabah Fransa Adalet Bakanlığı Mağdurlara
Yardım Biriminde Hakim Elisabeth MOIRON-BRAUD ve Hakim Orale POLİSE’in
karşılamaları ve açılış konuşmaları ile başlamıştır.
Hakim Elisabeth MOIRON-BRAUD
tarafından Mağdurlara Yardım Birimi, mağdur hizmetleri ve mağdur hizmetlerinde sivil
toplum kuruluşlarıyla iş birliği konularında bilgi verilmiştir. Öğleden sonra Çalışma Bakanlığı
Kadın Hakları ve Eşitliği Dairesi ziyaret edilmiş, Florence Roche PINTEAUX ve ekibi
tarafından kadın hakları ve kadınlara yönelik Devlet politikaları, aile içi şiddetle mücadele
edilmesine yönelik çalışmalar konusunda bilgi verilmiştir.
Çalışmanın ikinci günü sabah İçişleri Bakanlığı Mağdurlar Delegasyonu ziyaret
edilmiş, polis ve jandarma teşkilatında mağdur kişilere verilen hizmetler konusunda Jandarma
ve Polis Teşkilatı yetkilileri Maryse ROCHON ve Christine BOUFFIRE tarafından sunum
52
yapılmıştır. Öğleden sonra ise Mağdur Çocuk Ailelerine Yardım Derneği (APEV) ziyaret
edilmiş, Derneğin Kurucusu Alain BOULAY tarafından mağdur ailelerine verilen hizmetler
aktarılmıştır.
Çalışmanın üçüncü günü ise sabah Paris Asliye Hukuk Mahkemesi ziyaret edilmiş,
Başsavcı Yardımcısı Françoise GUYOT tarafından Fransa’da aile içi şiddetin boyutları,
Fransa mevzuatında aile içi şiddetle ilgili düzenlemeler konusunda bilgi verilmiştir. Daha
sonra Psikiyatrist D. COUTANCEAU tarafından aile içi şiddet uygulayan kişilerin
incelenmesi ve bu kişilerin tedavilerine yönelik yapılan çalışmalar aktarılmıştır. Öğleden
sonra ise Türk göçmen ailelere yardım çalışmaları yürüten Elele Derneği ziyaret edilerek,
Dernek Kurucusu Gaye PETEK tarafından aile içi şiddet ile ilgili yapılan yardım çalışmaları
hakkında bilgi verilmiştir.
Çalışmanın dördüncü günü ise Paris Asliye Hukuk Mahkemesinden çocuk hakimi
Manie-Pierre HOURCADE ziyaret edilmiş, Mağdur Çocukların Korunmasından Sorumlu
Komisyonlar, mağdur çocuklara yapılan adli yardımlar ve mağdur çocuklara yönelik
uygulanan tedbirler konusunda bilgi edinilmiştir. Daha sonra Eğitim Bakanlığından yetkili
kişinin gelememesi sebebiyle, Paris Asliye Hukuk Mahkemesi Savcı Yardımcısı Silva
BERBIE tarafından okullarda şiddetin önlenmesine ilişkin yürütülen çalışmalar aktarılmıştır.
Öğleden sonra ise ARFOG Derneğine bağlı iki sığınma evi ziyaret edilerek, Sığınma Evi
Müdürü Joel SIGOT’tan aile içi şiddet mağduru kadınlara yönelik yapılan çalışmalar
konusunda bilgi alınmıştır.
Çalışmanın son günü Paris Trousseau Hastanesinde Çocuk Cinsel Suç Mağdurları
Birimi ziyaret edilerek, Adli Psikiyatri ve Çocuk Pediatrisi Uzmanı Dr. Caroline Rey
SALMON tarafından çocuk mağdurlara yönelik verilen hizmetler konusunda bilgi alınmıştır.
Öğleden sonra ise Fransa Adalet Bakanlığında, Fransa çocuk hizmetleri konusunda çalışma
ziyareti gerçekleştiren Türk çalışma ekibi ile ortak düzenlenen bir toplantıda çalışma
ziyaretinin genel değerlendirilmesi yapılarak, kapanış gerçekleştirilmiştir.
Bu çalışma ziyareti raporu, her gün ayrı bir kişi tarafından raporlandırılmak üzere
sırasıyla Şube Müdürü Nilay PEKEL ULUDAĞLI, Sosyolog Elif BİLGİN, Denetim Memuru
Ümit BOSTANCI, Sosyolog Namdar BULUT ve Şube Müdürü Ahmet Metin BOZKURT
tarafından yazılmış, Nilay PEKEL ULUDAĞLI tarafından birleştirilerek genel düzenlemesi
yapılmış ve Daire Başkanı Rasim İsa BİLGEN ile Tetkik Hakimi İsmail ZARARSIZ
tarafından genel değerlendirilmesi yapılarak son şekli verilmiştir.
53
2.2. ADALET BAKANLIĞI MAĞDURLARA YARDIM BİRİMİ
Adalet Bakanlığı bünyesinde kurulmuş olan Mağdurlara Yardım Birimi’nin görevleri,
mağdurlara yönelik Adalet Bakanlığı politikalarının belirlenmesi, bu doğrultuda kanun,
kararname hazırlanmasına katılım, mağdurlarla ilgili Avrupa’daki faaliyetlere katılım, sivil
toplum kuruluşları ile işbirliği yapılmasıdır. Birim, yaklaşık 200 yıldır ceza davalarındaki
mağdurlarla çalışmakta olup, doğrudan Adalet Bakanlığı Genel Sekreterliğine bağlı olarak
görev yapmaktadır.
Mağdurlara Yardım Birimi, genel mağdur hizmetleri dışında, insan ticareti, toplu
kazalar ve 18 yaşın altındaki mağdur çocuklar (Gençliği Koruma Birimi ve Ceza İşleri ve
Aflar Genel Müdürlüğü olmak üzere çocuklarla ilgili çalışan iki ayrı birim daha
bulunmaktadır) konularında da özel çalışmalar yürütmektedirler. Toplu kaza olması
durumunda soruşturma açıldıktan sonra, bu kazalarda ölen kişilerin ailelerine yardım
yapılmaktadır.
Fransa’da mağdur hizmetleri sivil toplum kuruluşlarının desteği ile yürütülmektedir.
Bu kapsamda mağdurlara yardım dernekleri ile bu birim görüşmektedir. Ayrıca hukuk sistemi
ile mağdurlara yardım arasında eşlik sağlanması için derneklerin yerel temsilcilikleri ile
bağlantı kurmaktadırlar.
Mağdurlara Yardım Birimi, her yıl her bölgede bulunan mahkeme başkanları ile
mağdurlar konusunda çalışan dernekler hakkında görüşmektedirler. Bu görüşmede özellikle
bu derneklerin mağdur hizmetlerine ne kadar olumlu katkıları olduğu görüşülmektedir.
Dernek bütçelerine yapılacak parasal katkı miktarını, mahkeme başkanları ile
belirlenmektedir. İstinaf mahkemeleri bünyesinde bulunan bir savcı özellikle derneklerle ilgili
politikalar konusunda çalışmaktadır. Dernekler, bu savcıya bünyelerinde kaç kişiyi
çalıştırdıkları, gönüllü kişilerin sayısı, yıl boyunca yürüttükleri çalışmalar, kaç mağdurun
bütün süreç boyunca takip edildiği, dernek temsilcilerinin hangi kamu merkezlerinde yer
aldığı konusunda bilgi vermektedirler. Derneklerden sorumlu savcı, sübvansiyon miktarını
belirlemek üzere bunları incelemektedir. Ardından dernekler konusundaki bilgi ve belgeler
Eylül, Ekim ve Kasım ayları arasında Mağdur Yardım Birimi tarafından incelenerek,
mahkeme başkanları ile istinaf mahkemesinde görevli savcılar ile görüşülerek dernek
bütçelerine yapılacak parasal katkı miktarlarına karar verilmektedir.
54
2.3. ADALET BAKANLIĞI MAĞDUR HİZMETLERİ
Fransa’da mağdurlara yardım politikasında hemen suç vakasının ardından mağdura
ulaşılması temel ilkedir. Çalışmalar, mağdur kişi karakola gittikten hemen sonra başlatılmakta
ve mağdurlara verilen hizmetler, sivil toplum kuruluşlarının desteği ile yürütülmektedir.
Ceza davalarındaki mağdurların daha iyi bir bilgilendirmeye ihtiyaç duymaları
nedeniyle özellikle bu mağdurlarla çalışılmaktadır. Mağdurlara dernekler tarafından dava
süresince psikolojik ve hukuksal yardımlar sağlanmaktadır. Özellikle alabilecekleri
tazminatlar konusunda mağdurlar bilgilendirilmektedir. Avukat tayini ise mahkeme tarafından
yapılmaktadır.
Mağdura yardım, suçun işlenmesinden itibaren başlatılmaktadır. 9 Ekim 2007
tarihinde davanın ardından bir izleme yapılabilmesi amacıyla ceza mahkemelerinde mağdurun
yeri ile ilgili genelge yayınlanmıştır. Bu genelge ile hakimlerden, mağdurların dava
sonucunda tazminatlarını alabilmeleri için hangi birimlere başvurabileceklerini açıklamaları
istenmiştir.
Birkaç yıl önce Avrupa Birliği, tüm Birliğe bağlı çalışan savcılardan özellikle eşler
arasındaki şiddete dikkat etmelerini talep etmiştir. Bu şekilde aile içi şiddete ilişkin üç yıllık
bir çalışma gerçekleştirildi. Bu çalışma özellikle Sosyal İşler Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı,
Kadın ve Eşitlik Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı olmak üzere bütün Bakanlıkları kapsayan bir
çalışma olmuştur.
Fransa’da mağdurlara yardım konusunda kurumlar arasında bir ağ şeklinde
çalışılmaktadır. 2009 yılında Mağdurlara Yardım Birimi içinde aile içi şiddet ile ilgili bir
çalışma grubu oluşturularak, kadınların hakları ile ilgili çalışan başka bir bakanlık ile ortak
çalışmalar yürütülmüştür. Aile içi şiddet mağduru kadınlar başta olmak üzere her türlü şiddet
mağduru olan kadınların haklarının savunulması amacıyla karşılaştıkları hukuksal zorlukların
çözümüne ilişkin çalışmalar yürütülmüştür. Bu çalışma grubunda ilgili Bakanlıkların
temsilcileri, psikologlar, psikiyatristler ve dernek temsilcileri yer almaktadır.
Fransa’da yürütülen yeni mevzuat çalışmaları kapsamında ceza kanununa psikolojik
şiddet kavramının eklenmesi, şiddete maruz kalmış kadının boşanma davası açtığında gerçek
adresini bildirme zorunluluğunun kaldırılması ve ceza ve aile mahkemeleri arasındaki
işbirliğinin arttırılması düşünülmektedir. Psikolojik şiddet kavramının özellikle son
araştırmalarda kişide benlik saygısının azalması, fiziksel sağlığı etkilemesi, iş yaşamında
başarısızlığa
neden
olduğunun
gösterilmesi
nedeniyle
bu
konuda
çalışmalar
yoğunlaştırılmıştır.
55
2.4. MAĞDUR HİZMETLERİNDE SİVİL TOPLUM DESTEĞİ
Fransa mağdur hizmetlerinde kurumlararası işbirliğinde özellikle mağdur yardım
dernekleri önemli bir yer tutmaktadır. Bu derneklerin çoğunun finansmanını Adalet Bakanlığı
karşılamaktadır. Dernekler için 2008 yılında 8.655.400 Euro’luk bütçe ayrılmış, 2009 yılında
ise bu bütçe % 14.7 oranında artış göstermiştir. Dernekler yerel yönetimler tarafından da mali
olarak
desteklenmektedir.
Derneklerden,
dernek
temsilcilerinin
mağdurlar
ile
karşılaşılabilecekleri karakol, hastane gibi yerlerde durmaları istenmektedir. Bu dernekler
çalışmalarında gizliliğe tabidir.
Mağdurlara yardım konusunda 175 yerel mağdur yardım derneği bulunmaktadır. 1425
yerde bulunan bu dernekler 2008 yılında 308.000 mağdur ile ilgilenmişlerdir. 91.551
mağdurla en az 2 görüşme yapılmıştır.
Derneklerde çalışan personel sayısına ilişkin bir istatistiki bilgi bulunmamaktadır.
Derneklerde hem gönüllü hem de ücretli kişiler çalışmaktadır.
Dernekler mağdur hizmetlerinde aşağıdaki konularda çalışmaktadır:
a. Kolluk merkezlerinde mağdurları kabul etmek ve karşılamak
b. Psikolojik yardım
c. Hakları konusunda bilgilendirmek ve yönlendirmek
Derneklerin temsilcileri karakolların bünyesinde çalışmaktadırlar. Mağdur kişinin gece
gelmesi durumunda polis, mağdura en yakın derneğin numarasını vermektedir. Polislerden ve
jandarmadan doğrudan derneği aramaları istenmektedir. Mağdur da kendi numarasını vermek
istiyorsa derneğe verilmektedir. Çünkü genellikle mağdur kişiler polis merkezine geldikten
sonra mağdur şok geçirmiş olmakta, bilgi formunu aldıktan sonra daha ileriye gitmemektedir.
Mağdur dernekle bağlantı kurduktan sonra yardım talep ediyorsa, dernekler kendisiyle
ilgilenmekte, ihtiyaç duymaları halinde psikolojik yardım sağlamakta, daha sonra davaya
kendilerini hazırlamaları için adli yardım sağlanmakta, ayrıca mağdurlar dava sırasında
derneklerin yanlarında olmalarını talep edebilmektedirler. Özellikle aile içi şiddet ya da cinsel
şiddet gibi vakalarda bu tercih edilmektedir. Bunun ardından ceza mahkemesi bir tazminat
verilmesini öngörmüşse ilk olarak mağdurun verilen kararı anlamasına çok önem
verilmektedir. Dernek temsilcileri mahkemeler bünyesinde de bulunmaktadır. Bu temsilciler,
kararın verilmesinin ardından kararı, mağdura açıklamaktadırlar ve tazminat talep etmek veya
almak için kendisine bilgi vermektedirler.
Dava tamamlanıp, mağdur kişi tazminatını aldıktan sonra, kişi sorununu aşmayı
başarmışsa mağdur yardım derneklerinin çalışmaları tamamlanmaktadır. Ancak kişi
56
görüşmeye devam etmek istediğini söylerse, derneğe talebini iletebilmektedir. Özellikle
psikolojik yardım gibi spesifik bir konuda talebi olursa bu konuda çalışan yerel derneklere
kişi yönlendirilmektedir. Mağdurlara yardım dernekleri dışında, mağdur dernekleri de
bulunmaktadır. Mağdurlara yardım dernekleri daha genel konularda, tüm mağdur gruplarına
yönelik çalışırken, mağdur dernekleri daha spesifik konularda çalışmaktadır.
Adalet Bakanlığı’nın dernekler konusunda bir çalışma politikası bulunmakta, çeşitli
değerlendirmelerden sonra o dernekle çalışılıp çalışılmayacağına karar verilmektedir. Bir
derneğin çalışılmaya kabul edilmesi için mağdurları çok iyi temsil etmeleri, mahkeme
huzurunda sivil toplum olarak ilan edilmeleri gerekmektedir.
Adalet Bakanlığı tarafından derneklerin kendi içlerinde konularına göre ayrılmaları
istenmektedir. Daha genel çalışan bir derneğe daha zor bir vaka gelirse bu konuda çalışan
derneklere yönlendirilmektedirler.
Mağdur alanında çalışan dernekler, bir federasyona bağlı olarak görev yapmaktadırlar.
Dernekler düzenlenen deontoloji şartnamesine uymakla yükümlüdürler. Bakanlık onlarla
görüştüğü ve belli bir sübvansiyon verdiği için federasyon derneklerin eğitiminden
sorumludur.
57
2.5. MAĞDURLARLA ÇALIŞAN SİVİL TOPLUM KURULUŞLARINA YAPILAN
ZİYARETLER
2.5.1. Elele Derneği
Aile içi şiddet mağdurlarına yapılan yardımlarla ilgili olarak Elele Derneği ziyaret
edilmiş, bu konuda yapmış oldukları çalışmalar ve derneğin diğer aktiviteleri hakkında bilgi
alınmıştır. Dernek Kurucusu Gaye PETEK ve dernek çalışanları ile görüşme yapılmıştır.
Dernek, Fransa Devletinin finansal desteği ile ilk olarak Türkiye’den Fransa’ya göç
eden kişiler ile Fransa Devleti arasında bir uyum sağlamak amacıyla 1984 yılında
kurulmuştur. Dernek 10 kişilik bir ekipten oluşmakta olup, ayrıca gönüllü kişiler ve ücretli
dışarıdan tutulan hocalar da dernek faaliyetlerine katılmaktadır. Yoğun başvuru sebebiyle
dernek, randevu sistemi ile çalışmaktadır.
Dernek, Türk göçmenlerin hukuki, sosyal, sağlık, eğitim ve kültürel ihtiyaçlarını
değerlendirerek gerekli çalışmalarda bulunmaktadır. Bu kapsamda derneğin yürütmüş olduğu
genel çalışmalar şunlardır:
 Hukuki ve sosyal danışmanlık hizmeti verilmekte,
 Eğitimsel faaliyetler yapılarak, dil dersleri ve öğrenciler için etütler düzenlenmekte,
 Okullarla bağlantı kurarak, dernekle bağlantılı olan kadınların çocukları ile ilgili
okullardaki rehber öğretmenle işbirliği yapılmakta,
 Hakimlere, öğretmenlere ve memurlara Türklerin aile yapısı ve Türk kültürü gibi
konularda seminerler verilmekte,
 Fransa’da yaşayan Türklere, Fransa Cumhuriyeti ilkeleri ve diğer prosedür işlemleri
aktarılmakta,
 Türk kültürü ve sanatına ilişkin çalışmalar yapılmakta,
 Sığınma evlerine yerleştirilen kadın ve çocuklara rehberlik yapılmakta,
 Türk vatandaşlara Fransızca kurslar düzenlenmekte,
 Ayrıca Türk göçmenlerin karşılaştıkları her türlü sosyal problemin çözümünde
yardımcı olmaktadırlar.
Fransa’da
yaşayan
Türk
göçmen
ailelerinde
şiddet
olayları
ile
sıklıkla
karşılaşılmaktadır. Ancak aile içi şiddet yalnızca eşler arasında değil, diğer aile üyeleri
tarafından hedef eşe karşı da yapılmaktadır. Uygulanan şiddet yalnızca fiziksel değil, sözel,
psikolojik ya da ekonomik türde olabilmektedir. Yaşanılan bu problemin arkasında, genellikle
58
eşlerin aile baskısı ile çok fazla tanımadıkları kişiler ile evlendirilmesi ve bunun sonrasında
kültür çatışması yaşanması bulunmaktadır. Türk göçmen aileleri genellikle çocuklarını
Türkiye’den gençlerle evlendirmek istemekte, çocuklarının rızaları dikkate alınmamaktadır.
Türkiye’de bulunan aileler için de bu durum statünün yükseltilmesi olarak algılanabildiği için
bu evliliklere sıcak bakılmaktadır. Ancak evlendikten sonra Türkiye’den gelen eşler daha
modern bir aile beklerken hayal kırıklığı yaşadıkları için ve diğer sebeplerle çok ciddi aile
sorunları yaşanmaktadır. Bunun sonucunda bu ailelerde, aile içi şiddetle çok fazla
karşılaşılmakta, genellikle şiddet gören eş, oturma izninin iptal ile tehdit edilmektedir. Dernek
tarafından bu konuda mağdur olan kişilerle ilgili de çalışmalar yürütülmektedir. Bu kapsamda
aile içi şiddetle ilgili olarak dernek tarafından yürütülen çalışmalar şunlardır:
 Yetkili makamlarla mağdur kişilerin hakları konusunda bağlantı kurulmakta,
 Mağdur kişilere adli yardım için baro ve avukatlarla işbirliği yapılmakta,
 Şiddet olayı yakın zamanda gerçekleşmişse, belediye veya kolluk ile bağlantı
kurulmakta,
 Şiddet gören eşlere psikolojik destek sağlanmakta,
 Şiddet gören eşin kendi ayakları üzerinde durabilmesini sağlamak için meslek
edindirici faaliyetler düzenlenmekte ve iş bulmasına yardımcı olunmakta,
 Aile bireyleri arasında iletişime yardımcı olunmakta ve uzlaşma sağlamaktadır.
Fransa’da
sığınma
evlerinin
kurulması
ve
yaygınlaşması
yakın
geçmişe
dayanmaktadır. Sığınma evi sayısı Avrupa’daki birçok ülkeye göre daha iyi durumda
olmasına karşın tam olarak ihtiyacı karşılamamaktadır. Aynı zamanda sığınma evlerinin
yapısı Türk kadınlar için dil problemi nedeniyle uygun olmamaktadır. Dernek tarafından aile
içi şiddet gören kadınlar bu evlere yerleştirilse bile kendilerine 6 ay ile 1 yıl arası bir süre
içinde eşlik edilmektedir. Dernek tarafından Kızılhaç’ın mali işbirliği ile yabancı kökenli
kadınlar için 25 yatak kapasiteli sığınma evi açılmasına yönelik çalışmalar sürdürülmektedir.
2.5.2. Mağdur Çocuk Ailelerine Yardım Derneği (APEV)
Derneğin kurucusu Alain BOULAY ve gönüllü çalışanla görüşülmüştür. Öncelikle
dernek kurucusu tarafından derneğin amacı ve görevlerine dair tanıtıcı bilgiler verilmiştir.
Yaklaşık 20 yıl önce kurulmuş olan dernek, mağdur çocuk (kayıp, öldürülmüş vb.
çocuklar) ailelerine yardım amaçlı çalışmaktadır. Dernek hali hazırda 250 aile ile çalışmakta
olup, bunlardan 230'u çocukları öldürülmüş ailelerdir. Derneğin aileler ile yakın bir ilişkisi
bulunmaktadır. Ailelere moral vererek, destek sağlamaktadırlar ve ayrıca adli dosyalarının
59
takibinde yardımcı olmak (nereye gideceği vb. konularda bilgilendirme) amacıyla adli
danışmanlık sağlamaktadırlar. Yıllık 100 civarında aile derneğe başvurmaktadır.
Dernek bünyesinde 35 gönüllü kişi çalışmaktadır. Bu gönüllü kişiler genellikle emekli
olmuş polis ve jandarmalardan oluşmaktadır. Gönüllü kişiler, ailelere çocuklarını bulmaları
için yardım etmektedirler.
Derneğin çalışma yöntemi aileler arasında dayanışma grupları oluşturmaktır. Çok
gerekli
durumlarda
ise
psikolojik
destek
almaları
amacıyla
ilgili
kurumlara
yönlendirmektedirler. Dernek bünyesinde psikolojik yardım verebilecek bir uzman
bulunmamaktadır. Dernek genellikle buluşma geceleri düzenleyerek ya da dertleşme grupları
oluşturarak aileleri bir araya getirmekte ve “biz konuyla böyle başa çıktık, siz de
yapabilirsiniz” mesajı vererek ailelere destek sağlamaktadır. Bu çalışmalarda aileleri kendi
aralarında konuşturmaya çalışmaktadırlar. Ancak bazen grup moderatörü olarak psikolog ya
da avukat çağırmaktadırlar. Süreç içinde aile eğer işini kaybetmişse ya da diğer çocuklarını
reddediyorsa veya şiddet içeren davranışlarda bulunuyorsa neler yapılacağına dair psikolog
tarafından bilgilendirme yapılmaktadır. Mağdur ailelerinde bazen moral kaybı nedeniyle iş
problemleri olabilmektedir. Bu şekilde ailelerde iş kaybı olması halinde devlete ait fonlara
aileleri yönlendirmektedirler.
Derneğin Fransa’nın başka yerlerinde de şubeleri bulunmaktadır. Diğer şubelerde de
ailelerin görüşmesi sağlanmaya çalışılmaktadır. Ancak aileler arasında bağlantı noktası
bulunmaması halinde, merkez şubede çalışmalar gerçekleştirilmektedir.
Fransa vatandaşı olmayıp, Fransa’da çocuğu kaybolmuş olan ailelere ya da yurt
dışında çocuğu kaybolmuş Fransız ailelerine de adli işlemlerin takibinde yardımcı
olmaktadırlar.
Adli danışmanlık hizmetleri kapsamında; adli konulardaki usul ve yöntem, hakim ve
savcıyla nasıl konuşulacağı, dava dosyasının nasıl okunacağı, nasıl avukat bulabilecekleri gibi
konularda bilgi vermektedirler. Ayrıca, mağdur aileleri mahkemelere giderken, ailelere eşlik
etmekte; yargılama süreci hakkında aileleri bilgilendirmektedirler (örneğin yargılama
aşamasında bundan sonra ne olacağı). Dava bittikten sonra aileler ile ilişkileri devam etmekte,
örneğin suçlu kişinin şartlı salıverilmesi vb. konularda bilgi vermektedirler.
Faili meçhul cinayetlerde hakim ve aileler arasında da iletişim kurmaktadırlar. Dernek
bu noktada kendi görevlerini ameliyat sonrası hemşirenin yardımına benzetmektedir. (Buna
göre cerrah ameliyatı yapar, ancak bir açıklama yapmaz; bu durumda hemşire gelerek durumu
açıklar ve hangi ilaçları kullanacağını söyler.) Dernek, daha önce çözülmemiş, zaman aşımına
uğramamış vakaları ailelerin başvuruları üzerine aileleri yönlendirerek yeniden ele alınmasını
60
sağlamaktadırlar. Ayrıca adli makamların, dosyaları yeterince incelememesi durumunda da
müdahale etmektedirler.
Derneğin iletişim faaliyetleri kapsamında kayıp çocukların bulunması amacıyla kayıp
çocukların fotoğraflarının olduğunu afişler hazırlanmaktadır. Bu afişleri karakol, durak, gar,
hava alanı, metro gibi yoğun geçiş alanlarına asmaktadırlar. Afişlerin başında İçişleri
Bakanlığı’nda ilgili birimin numarası bulunmaktadır. Çocukların fotoğraflarının altında ise
soruşturmayı yürüten birimin numarası bulunmaktadır. Ayrıca, 18 yaşından büyük olan
gençlerin ailelerine bilgi vermeden herhangi bir ülkeye gitmeleri ihtimaline karşı
büyükelçiliklere de bu fotoğrafları göndermektedirler.
Kayıp çocuklarla ilgili olarak Avrupa’daki derneklerle de bağlantı kurmaktadırlar. Bu
kapsamda Avrupa bünyesinde 29 derneğin bağlı olduğu, merkezi Brüksel’de olan “Avrupa
Kayıp Çocuklar Federasyonu” ile irtibata geçmektedirler. Fotoğrafların dağıtılması için
derneğin internet sitesi de bulunmaktadır.
Çocuğun bulunması halinde, dernek aile çocukla görüşmeden önce bir son görüşme
yapmaktadır. Bu görüşmede çocuğun evine dönmesini sağlamak için, aileye çocuğa nasıl
yaklaşabilecekleri konusunda bilgi verilmektedir.
Fransa’da yılda yaklaşık 45.000 çocuk evden kaçmakta; bu çocukların % 90’ı
bulunmaktadır. Dernek kayıp çocuklar ile ilgili olarak yıllık 100 civarında başvuru
almaktadır. Kaçırılan çocuklar genellikle cinsel şiddete maruz kalmış çocuklardır.
Derneğin kaçırılma olaylarının önlenmesi için de faaliyetleri bulunmaktadır. Bu
kapsamda genellikle aileleri bilinçlendirme faaliyetleri yürütmektedirler. Çocukların
bilinçlenmesi için ise ilgilerini çekebilecek materyaller hazırlanmaktadır. En son 8-11 yaş
arası çocuklara yönelik 100.000 adet kitap ayracı hazırlanarak, okullara dağıtılmıştır (Kitap
ayracı üstte sunulmuştur). Bu ayraçların üzerinde çocuklara tavsiyeler yazmak yerine sanki
bir çocuğun ağzından çıkmış izlenimi veren söylemlere yer vermişlerdir (“hiçbir zaman gece
dışarıda kalmıyorum”, “bana Bir şey soran bir arabanın yanına yaklaşmıyorum”, “ailemden
izin almadan bir yere gitmiyorum”). Çocuklara verilen bu bilgiler, yetişkinlere de verilmekte,
böylelikle yetişkinlerin de duyarlı davranmaları sağlanmaya çalışılmaktadır. Örneğin
çocukların iyi niyetli ve kötü niyetli kişileri ayırt edebilmelerine yardımcı olmak için
yetişkinlerden çocuklara yol sormamaları istenmektedir.
Dernek, jandarma ve polislerin hizmet içi eğitimlerine de katılmakta; bu ailelere nasıl
yaklaşacakları konusunda bilgi verilmektedir. Bu faaliyetleri, aday polis ve jandarmalar
mesleğe başladıklarında kurumlararası ilişkinin güçlenmesine de yardımcı olmaktadır. Aynı
zamanda Adalet Bakanlığı tarafından yürütülen mevzuat çalışmalarına da katılmaktadırlar. Bu
61
kapsamda Fransa’daki cinayet suçu için zaman aşımı süresinin 10 yıldan 30 yıla
çıkartılmasına ilişkin çalışmalar yürütmektedirler. Özellikle delillerin tespitine ilişkin yeni
yöntemlerin gelişmesi sebebiyle bu değişiklik talep edilmektedir. Dernek tarafından ayrıca
faili meçhul cinayetlerde Adalet Bakanlığı ile temasa geçilerek dosyanın yeniden açılması
yönünde girişimde bulunulmaktadır.
2.5.3. ARFOG Sığınma Evleri
Derneğin çalışmaları hakkında Sığınma Evi Müdürü Joel SIGOT’tan bilgi alınmış, acil
sığınma evi ve orta süreli sığınma evi yerinde ziyaret edilerek çalışmalar hakkında bilgi
alınmıştır.
ARFOG, 1950’den bu yana kadın ve çocuklara hizmet veren bir sivil toplum
kuruluşudur. Dernek, aile içi şiddete maruz kalmış ya da kalacak yeri olmayan anneler ile
anneleri ile birlikte olan çocuklara hizmet vermektedir. Derneğin 50 çalışanı bulunmaktadır.
Bu çalışanlar psikolog, eğitici, çocuk eğitimcisi gibi uzmanlardan oluşmaktadır. Dernek
temelde kadın ve çocukların acil sığınma ihtiyaçlarını karşılamakla birlikte, aynı zamanda bu
insanların hayata hazırlanmasında psikolojik, mesleki ve maddi açıdan ayakta kalabilmeleri
için gerekli çalışmalar yapmaktadır. Dernek, 1950 yılında fuhuşa karışan kadınlara yardım
edilmesi amacıyla kurulmuş olup, hala bu kadınlara yardım çalışmaları yürütülmekte, bu
kişiler ilgili kurumlara yönlendirilmektedir. Derneğin aynı zamanda sığınma evinde kalan ve
çalışan anneler için kreş hizmeti bulunmaktadır. Bu kreş hizmeti sayesinde, mesleği olmayan
kadınlar da meslek kurslarına devam ederek, daha sonrasında bir işte çalışabilmektedirler.
Derneğe mali yardım % 97 oranında Fransa Devleti tarafından, % 3 oranında Avrupa
Birliği fonlarından ve bağışlardan sağlanmaktadır. Sığınma evinde kalan bir kadının derneğe
yıllık maliyeti 18.000 Euro olarak belirlenmiştir. Dernek, mağdur kadınlara polis aracılığıyla
ulaşmaktadır. Ancak kolluk birimlerinin çağrı merkezini arayan kadınlar da bulunmaktadır.
Derneğe bağlı sığınma evlerinin toplam kapasitesi 198 kişidir. Sığınma evinde kalan
kadınların % 70’i iş bularak ve sosyal hayata uyum sağlayarak sığınma evinden ayrılmaktadır.
Mağdur kadınlar derneğe geldikten sonra sosyal hizmet görevlisi ile görüşerek,
kendilerine yönelik hangi yardımlar yapılabileceği tespit edilmektedir. Bu kapsamda
kadınların tüm ihtiyaçları karşılanmaktadır. Mağdur kadınla yapılan görüşmede hukuki
hakları konusunda da bilgilendirme yapılarak, herhangi bir zorlama olmadan eğer şikayette
bulunmaya karar verirse, savcılığa giderken kendisine eşlik edilmektedir. Mağdur kadın ilk
görüşmeden sonra psikolojik yardım talebi olursa psikologla da görüşebilmektedir. Mağdur
62
kadının yanı sıra çocukların rahatlatılması da oldukça önemlidir. Bu kapsamda annelere
çocuklarına bu durumu nasıl açıklayabilecekleri, onları nasıl rahatlatabilecekleri konusunda
danışmanlık yapılmaktadır. Aynı zamanda kendileri de çocukların psikolojik problemleri ile
ilgilenmektedirler. Genellikle bu çocuklar evdeki kavgaya veya şiddete tanık oldukları veya
maruz kaldıkları, eve polisin gelerek babasını götürdüğüne şahit oldukları için tüm yaşanılan
bu problemler karşısında çocuklarda da psikolojik problemler görülmektedir. Yaşanılan
olaylar çocuğun alıştığı tüm yaşam değerlerini yıktığı için yapılan çalışmalarla çocuğun
kaybettiği bu düzen değerleri yerine konulmaya çalışılmaktadır.
Sığınma evine geldikten sonra 15 gün içinde onları arayan biri olursa, mağdur kadını
tanımadıkları söylenmektedir. Sığınma evlerinin yerleri gizli olup, 24 saat koruma esasına
göre hizmeti vermektedirler. Derneğin kamera sistemi ve güvenlik görevlileri ile güvenliği
sağlanmaktadır.
Dernek, sığınma
talebi olmayan
kadınlara yönelik
de yardım çalışmaları
yürütmektedir. Sığınma talepleri olması halinde randevu sistemi ile derneğe gelerek
çalışmalar konusunda bilgi almaktadırlar. Dernek faaliyetleri kapsamında ayda bir kez
konuşma grupları düzenlenmektedir. Bu hizmetten hem dernekte kalan hem de dışarıdaki
kadınlar yararlanabilmektedir.
Derneğin, sığınma evinde kalan kadınlara yönelik bazı kuralları bulunmaktadır. Bu
kapsamda alkol-sigara kullanılması, belirli bir saatten sonra gürültü yapılması yasaktır.
Sığınma evine istedikleri saatte girebilmektedirler, ancak çocuklarını yalnız başına
bırakmaları yasaktır. Derneğin çalışma kurallarına Devletin herhangi bir müdahalesi
bulunmamaktadır. Ancak Devletle yaptıkları yıllık görüşmelerde belli taahhütlerde
bulunmaları gerekmekte, bütçeleri buna göre belirlenmektedir. Derneğin bütçesi 5 yıllık
periyotlarla belirlenmekte, paralarını yıllık olarak almaktadırlar. Her yıl aldıkları bütçe 1.4
oranında arttırılmaktadır. Kapasitelerinin üstüne çıkmaları halinde ek bütçe talep
edebilmektedirler. Yıl sonunda fazla paraları kalırsa bir sonraki yıla aktarabilmektedirler.
Resmi olarak haftada 35 saat çalışmakta olup, çalışmaları Sosyal Kazandırma ve Koruma
Kurulu tarafından denetlenmektedir.
Dernek, üç aşamalı bir sığınma modeline sahiptir. Evler arasında kademeli geçiş
bulunmaktadır. Bu sığınma evleri şu şekildedir:
1. Aşama Sığınma Evi: Bu evin kapasitesi 15 kişi olup, artı olarak 12 kişilik bir yer
ayarlanması konusunda çalışmalar devam etmektedir. Şiddet olayına maruz kalmış kadın veya
çocukların ilk olarak yerleştirildiği birimlerdir. Genellikle mağdurlar burada 15 gün kalmakta
ve daha sonraki sığınma evlerine geçmektedir. Ancak aciliyetin devam etmesi halinde kalma
63
süresi üç aya kadar uzatılabilmektedir. Bu evler acil müdahale veya acil destek evleri olarak
da adlandırılabilir. Mağdurun suç olayından hemen sonra ikamet ettiği yerdir. Evlerde sıcak
bir ortam sağlanması hedeflenmiş ve mağdurun temel yaşam düzeyi açısından rahat bir ortam
sağlanmıştır. Bu süreçte mağdura psikolojik destek verilmekte ve ihtiyaçları doğrultusunda
gerekli yönlendirmeler yapılmaktadır.
2. Aşama Sığınma Evi: Bu aşama evleri daha büyük ve kapsamlı olmaktadır. Bu evlerde
kreş, mesleki eğitim ve psikolojik destek hizmeti verilmektedir. Aynı zamanda bu evlerde
kalanların sosyal yaşama adapte olmaları için sosyal aktiviteler düzenlenmektedir.
3. Aşama Sığınma Evi: İki yıl süresince kalınabilmektedir. Bu evlerde daha ağır vakalar
kalmaktadır. Bu evler, kolektif alanları olan apartman daireleridir. Dernek 2010 yılında 4.
aşama evi olarak sosyal rezidans evlerini açmayı planlamaktadır.
2.6. MAĞDUR TELEFON HATTI
Mağdurlar için ulusal bir telefon numarası bulunmaktadır. Bu hat, “08 Mağdur” ismini
taşımaktadır. Bu hattın finansmanını da Adalet Bakanlığı karşılamaktadır. Sürekli açık olan
bu hattı arayan mağdurlar, çağrı merkezi tarafından ilk bilgilendirmenin ardından yerel
mağdur derneklerine yönlendirilmektedir. Bu hat, toplu kazalarda da kullanılmaktadır.
Ayrıca eşler arasındaki şiddet, çocuklara uygulanan şiddet gibi uzmanlaşmış hatlar da
bulunmaktadır. Mağdur hatlarına ve hizmetlerine ilişkin bilgilendirmeler kamu oyuna da
yapılmaktadır. Böylece kişiler mağdur olmadan da bilgilendirilebilmekte ya da yakın
çevrelerinde biri şiddete maruz kalırsa onları bilgilendirebilmektedirler. Fransa’da üç yıldır
böyle bir bilgilendirme çalışması yapılmadığı için, yakın tarihte yine kamu oyuna yönelik bu
tür bir bilgilendirme kampanyası yapılması planlanmaktadır.
2.7. MAĞDUR TAZMİNAT SİSTEMİ
Ceza makamları dışında, her asliye hukuk mahkemesi bünyesinde işlenen suçlardan
dolayı tazminat için bir alt birim (komisyon) bulunmaktadır. Mağdurun, bu komisyon
karşısında bir suçtan dolayı mağdur olduğunu kanıtlaması gerekmektedir. Mağdur kişi,
şikayette bulunmadıysa bile bu komisyondan uğradığı zararın giderilmesi için tazminat talep
etme hakkı bulunmaktadır. Komisyondan tazminat talep edilebilmesi için eylemin kasıtlı bir
eylem olması ve bir aydan daha fazla süre çalışamamaya neden olması gerekmektedir.
Komisyon üç hakimden oluşmaktadır.
64
Mağdura tazminat ödenmesi için Adalet Bakanlığı tarafından garanti fonu
oluşturulmuştur. Vatandaşlar tarafından ödenen sigortalardan belli bir oran kesilerek bu fona
aktarılmaktadır.
Mağdur kişiler için kendisine para ödenmesi hakkında karar çıkması durumunda
paradan ziyade böyle bir kararın alınması onları daha fazla ilgilendirmektedir. Ancak yine de
suçlunun parasının olmaması ve tazminatı ödeyememesi durumunda, mağdurlar bu durumu
tam olarak anlayamamaktadır. Bu durum fonun oluşturulma nedenlerinden biridir.
Bu fondan yararlanmada hırsızlık için farklı bir durum bulunmaktadır. Cezai açıdan
hırsızlık, şiddete göre daha önemsiz görüldüğü için hırsızlık durumunda psikolojik ve
ekonomik açıdan çok ciddi zarara uğranıldığının kanıtlanması gerekmektedir. Bu fiili
gerçekleştiren kişi bilinmiyorsa, mağdur yine de bir tazminat alabilmektedir. Aynı zamanda
hırsızlık, kişinin yaşam düzeyinde çok büyük bir değişiklik yaratmışsa yine tazminat
alabilmektedirler. Suçu işleyen kişinin bilinmesi durumunda, mağdur yerini rücu etme
hakkına sahip bulunmaktadır.
Tazminatın ücretini komisyon belirlemektedir. Komisyon bu noktada mahkeme gibi
çalışmaktadır. Belirlenen tazminat miktarı sanık açısından kesin olarak değerlendirilmektedir.
Mağdurun bu tazminata itiraz etme hakkı bulunurken, sanığın bulunmamaktadır. Mağdur
komisyon kararı için istinaf mahkemesine başvurabilmektedir.
Son iki yıldır Adalet Bakanlığı politikası mağdurun tazminat alması yönünde
şekillenmiştir.
Şikayette
bulunan
mağdurun
dava
açması
için
çaba
göstermesi
desteklenmektedir.
Sanığın parayı ödememesi durumunda, kararın verilmesinden iki ay sonra mağdurun
bir form doldurarak Mağdurlara Yardım Birimine başvurma hakkı bulunmaktadır. Bu form,
ceza yargılanmasında tazminat kararı verildikten sonra mağdura verilmektedir. Bu birim,
garanti fonu tarafından da yönetilmektedir. Ödenmesi gereken miktar 1.000 Euro’nun
altındaysa komisyon hemen ödemektedir. 1.000 Euro’dan yüksekse 3.000 Euro’ya kadar
komisyon % 30 oranında provizyon ödemektedir. Daha sonrasında bu parayı tahsil etmek için
diğer bütün işlemler gerçekleştirilmektedir.
65
2.8. ÇALIŞMA BAKANLIĞI KADIN HAKLARI VE EŞİTLİK DAİRESİ
Bu birim anayasal olarak işlem yapan bir birimdir. Kadınlara karşı şiddet, kadınların iş
yaşamındaki yerinin aktif hale getirilmesi, kadın sağlığı vb. konularda çalışmaktadırlar.
Birimin illere göre yapılanması bulunmaktadır. Görevleri kadın hakları konusunda kamusal
politikayı yönetmektir. Bu kapsamda kadın hakları konusunda hükûmet politikasını
yönetmek, illerde delegelerle politikanın uygulanmasını sağlamak ve diğer bakanlıklarla
işbirliği kurmak yönünde çalışmalar yürütülmektedir. Belirlenen hedefleri hem ulusal hem
yerel düzeyde uygulamaya çalışmaktadırlar.
Bu birim kadın hakları konusunda bakanlıklar arasında genel işbirliğini sağlamaktadır.
Diğer bakanlıklar tarafından kadın hakları konusunda göstergelere ulaşılıp ulaşılmadığı
kontrol edilmektedir. Bu birimin görevi yönetmek olup; yerel anlamda destekleme, önleme,
eşlik etme vb. görevler yerel yönetimler tarafından yapılmaktadır.
Birimin görevi diğer bakanlıklarla işbirliği yaparak, göstergelerden ve gözlemlerden
yola çıkarak devletin vereceği cevabı hazırlamak ve bu konuda siyasi kararı oluşturmaktır.
Birimin 200 personeli bulunmaktadır, 45’i merkezde, diğerleri illerde çalışmaktadırlar.
2.8.1. Çalışma Bakanlığı Kadın Hakları ve Eşitlik Dairesi Tarafından Yürütülen
Çalışmalar
Kadın Hakları ve Eşitlik Dairesi, bakanlıklar, dernekler, şirketler ve sosyal partnerler
gibi farklı birimlerle çalışmaktadırlar. Bu birimlerle çalışırken karşılaştıkları zorluk, bu kadar
kalabalık bir grubu aynı amaç çevresinde çalıştırmaktır. Fransa’da bu zorluk nedeniyle yeni
çalışmalar başlatılmıştır. Bu yeni çalışma ile bütün protokoller kaldırılmış, bunun yerine
eylem planı hazırlanarak, bakanlıkların ortak çalışmaları zorunlu hale getirilmiştir.
Bakanlıklar arasında uygulanan, kadınlara karşı şiddet hakkında iki eylem planları
bulunmaktadır. Bu planlardan biri 2005, diğeri 2007 yılında çıkmıştır. Daha sonrasında 2008
ve 2010 şiddeti önleme ile ilgili diğer eylem planları ile çalışmalara devam edilmiştir. Bu
eylem planlarından birinde amaç, toplumun bu konuda hassasiyetinin arttırılması, diğerinde
ise şiddeti uygulayanlara yönelik davranışlarına ilişkin farkındalık kazandırarak tekerrürleri
önlemektir. Aile içi şiddeti yaşamış olan çocuklara yönelik hedefleri de bulunmaktadır.
Eylem planları doğrultusunda iki önemli hedefleri bulunmaktadır. Birincisi şiddet
eylemlerini kabul etmediklerini göstermek, ikincisi şiddete maruz kalmış kadınlar için
bireyselleştirilmiş, kaliteli bir tepki oluşturmak. Bu doğrultuda, ulusal veya yerel çapta, tüm
ilgili partnerleri harekete geçirmektedirler.
66
2001 yılında yapılan bir araştırma ile kadına yönelik şiddetin boyutu ve kapsamının
oldukça geniş olduğu tespit edilmiştir. Bu araştırmada kadınların yaklaşık % 10’unun aile içi
şiddete maruz kaldığı gösterilmiştir. Bu şiddetin tahmini maliyeti de hesaplanmış, (tahmini
çünkü bu fenomen tam olarak ölçülememektedir) buna göre aile içi şiddetin ekonomik
maliyetinin yıllık 1 milyar Euro olduğu bulunmuştur. Bu hesaplama içinde, ekonomik
kayıplar, sağlık sorunları, adli makamların devreye girmesi, polis, jandarma hizmetleri,
mağdurlara yardım edilmesi ve sosyal yardımlar yer almaktadır. Bu rakamlar parlamentoya
iletilmiş ve oluşan etki ile kurumlararası duyarlılık artmıştır. Bu maliyetin belirlenmesi
paydaşların katılımı için önemli olarak değerlendirilmektedir. Aynı çalışmanın iş yerinde
şiddet (mobbing) için de gerçekleştirilmesi planlanmaktadır.
Bu politikanın müdahale kısmı, ulusal çapta hukuki mekanizmalara dayanmaktadır.
Bu hukuki mekanizmanın amacı, mağdurları korumak ve şiddet eyleminde bulunanların
cezalandırılmasını sağlamaktır. Bu konuda geçmişte daha genel düzenlemeler bulunmaktadır.
Daha sonra konuya özel düzenlemeler yapılarak, şiddet olaylarına ilişkin farkındalığın artması
için önemli bir adım atılmıştır.
Fransa’da kadınlara yönelik şiddet için çalışan bir komisyon bulunmaktadır.
Komisyonda; Adalet bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Sosyal Eylem Bakanlığı
temsilcileri, bu alanda çalışan uzmanlar ve dernek temsilcileri bulunmaktadır. Bu bakanlıklar,
yukarıda anılan 2005-2007 planı ve 2008-2010 planını kullanmaktadırlar. Bu plan dahilinde
kadınların korunması, konut sağlama, maddi yardım ve profesyonel yardım sağlanması gibi
hizmetler verilmektedir. Bu kapsamda polis, jandarma ve savcılara yönelik bu soruna karşı
daha hassas davranmalarını sağlamak amacıyla eğitimler verilmiştir. Eğitimlerde mağdur
kişiye olay olduktan hemen sonra ve süreç esnasındaki yardım çalışmaları da aktarılmıştır.
Aynı zamanda profesyonellere yönelik broşürler hazırlanarak dağıtılmıştır. Bu broşürler bu
birim tarafından hazırlanmıştır. Broşürlerle, ilgili profesyonellerin her birinin rolü hakkında
bilgi sahibi olunması hedeflenmiştir. 2005-2007 yılları arasında sürdürülen bu çalışmalar
ikinci bir eylem planı ile devam ettirilmek istenmiştir. 2008-2010 planı ile çalışmalar daha da
genişletilmiş, kapsama çocuklar da alınmıştır. Bu plan dahilinde konuya ilişkin hem
profesyonellere
hem
de
topluma
yönelik
hassasiyetleştirme
eğitimleri
verilmiştir.
Hassasiyetleştirme çalışmaları hem ulusal hem de yerel düzeyde sürdürülmüştür.
Bu birim, herhangi bir bölgede şiddet olaylarının fazla olması halinde o bölgedeki
yerel birimlerle çalışmalar yürütmektedirler. Bu kapsamda savcılık, dernekler vb. ile ortak
çalışmalar yürüterek şiddete karşı o bölgeye özel bir cevap hazırlamaktadırlar. Örneğin
birimin iletişim kısmı iletişim kaynaklarını farklı kültürlere göre uyarlamaktadırlar. Böylelikle
67
mağdura yardım etme sürecinde bir kopukluk olmamasını sağlamaktadırlar. Yerel birimler, bu
çalışmalar sonucunda hem merkezin talimatlarını yerine getirirken, hem de kendi bölgelerine
göre uyarlamaktadırlar. Genellikle yerel düzeyde ihtiyaçlara göre protokoller yapılmaktadır.
Birimin çalışma politikalarında bugüne kadar sadece mağdur olan kişiler üzerinde
çalışılırken, artık tekerrürü önlemek için bu tür eylemleri yapan kişilerle de çalışılmaya
başlanmıştır.
II. Eylem planı ile bir iletişim kampanyası başlatılmıştır. Bu kapsamda birçok hedef
kesime yönelik hassasiyetleştirme programı uygulanmıştır. 2008 yılı Ekim ayında başlatılan
aile içi şiddet ile ilgili kampanyada zorla evlendirme üzerinde çalışılmıştır. 2010 yılında
cinsiyete ilişkin kalıp yargılar ve sözel şiddet ile ilgili çalışılması planlanmıştır.
25 Kasım 2008 tarihinde Fransa Başbakanı tarafından kadına yönelik şiddet
konusunda kamuoyuna yönelik bir duyuru yapılmıştır. Bu duyuru ile 2009 yılında bu sorunla
mücadele edileceği; bu çalışmanın kamu yararına olacağı, şiddete karşı mücadelenin
Fransa’nın öncelikleri arasında yer alacağı bildirilmiştir. 2010 yılında bu konunun devlet
politikalarında çok önemli bir yeri olacağı bildirilmiştir. Bu kapsamda televizyonda ücretsiz
yayınlanan programlar hazırlanmıştır.
Fransa’da her yıl bir tane ulusal büyük hedef belirlenmektedir. 2009 yılı için kadınlara
yönelik şiddetle mücadele büyük hedef olarak belirlenmiştir. Buna göre bu konuda çok
önemli iletişim çalışmaları gerçekleştirilmektedir.
Aile içi şiddetle mücadele çalışmalarında aile içi şiddetle, aile içi anlaşmazlığı
birbirinden ayırmanın önemi vurgulanmıştır. Şiddetin, sözel, ekonomik, cinsel vb. olmak
üzere birçok boyutu bulunmaktadır. Bunun spiral (gittikçe ağırlaşan) bir etkisi bulunmaktadır.
Aile içi anlaşmazlıkta ise eşler arasında iki farklı görüş bulunmakta, şiddetin etkileri yer
almamaktadır. Aile içi şiddette baskı bulunmakta ve bu baskı diğer kişinin hiç birşey
yapamamasına yol açmaktadır.
Bu birim kadınlar ile ilgili istatistiki bilgileri de tutmaktadır. Birimin istatistiklerine
göre Fransa’da her yıl 156 kadın uğradığı şiddet nedeniyle ölmektedir. Kadınların 86 meslek
sektöründen 11’inde yer aldığı, kadınların kariyer açısından en önemsiz sektörde çalıştıkları,
kariyer vizyonlarının olmadığı işlerde çalıştıkları görülmüştür. Kadınların istihdamı, yarı
zamanlı çalışması, kariyer devamlılığı olmadığı için emekliliğe ayrılamamaları nedeniyle kötü
kalitede istihdam olarak görülmektedir.
Fransa’da kadınların istihdam oranı % 60, erkeklerin istihdam oranı ise % 73’tür. Bu
birim entegre yaklaşımla kadınlar açısından bu rakamın yükseltilmesi üzerine çalışmaktadır.
68
Lizbon Antlaşması gereğince AB ülkelerinde kadınların çalışma oranının en az % 60 olması
gerekmektedir.
Kadınlara yönelik kurumlararası çalışmalardaki başarılarının geçmiş yıllarda yapılan
adımlara dayandığı belirtilmiştir. İlk olarak kadınların da söz hakkının olmasına yönelik
çalışmalar yapılmıştır. Ardından bu konudaki profesyonellerin birlikte düzgün çalışmalar
yapmalarına yönelik çalışmalar düzenlenmiştir. Bu çalışmalara paralel olarak kamuoyunun da
desteği alınmış; şiddete karşı gösteriler yapılmıştır. Bu çalışmalardan sonra Bakanlıklar arası
işbirliği oluşturulmuştur. Bunu takiben “şiddete dur kampanyası” başlatılmış, ortak bir
belgede daha önceki yıllarda oluşturulan broşürler bir araya toplanmıştır. Bundan sonra
çalışmalar daha kolay hale gelmiştir.
2006-2007 yılları arasında sinema sanatçıları ile ortak çalışmalar yapılmış ve kadına
yönelik şiddetle ilgili 10 film hazırlanmıştır. Bu filmler tüm hedef kitleye ulaşabilmek için
kısa film, bilim-kurgu, belgesel vb. olmak üzere çok çeşitli olarak hazırlanmıştır. Böylelikle
her kesimin ilgisi çekilmiştir.
2007 yılında telefon hattı oluşturulmuştur. Bu doğrultuda “mezar” isimli bir kısa film
çekilmiştir. Filmde konu olarak, eşi tarafından sürekli şiddete maruz kalan bir kadının eşini
öldürmesi işlenmiş, filmin sonunda “çok geç kalmadan bizi arayın” sloganı ile ilgili telefon
hattının numarası verilmiştir. Bu filmle amaç, şiddete maruz kalmış kadınların çok geç
kalmadan konuşmalarını, ilgili birimlere başvurmalarını sağlamaktır. Ayrıca şiddete maruz
kalmış kadınların ulaşabilecekleri yerleri içeren broşürler hazırlanmıştır. Bu kampanyadan
ötürü Çalışma Bakanlığı ödül almıştır.
2008-2010 kampanyası üç yıllık bir kampanya olarak düzenlenmiştir. Bu kampanya
kapsamında 30 sn.’lik kısa bir film çekilmiştir. Bu film, şiddetin sadece fiziksel değil, sözel
bir şiddet olduğunu da gösteren bir filmdir.
Birim tarafından bilgilendirme sonunda iki kısa film izlettirilmiş, alışveriş merkezinde
alışveriş yapan bir kadının görüntülerinin yer aldığı ilk filmde kadına yönelik sözel şiddet
vurgulanırken, ikinci filmde fiziksel şiddet ile ilgili mezar isimli kısa film gösterilmiştir. Bu
filmlerin kamuoyuna gösterilmesinin ardından başvurularda çok önemli miktarda artış olduğu
bildirilmiştir. Bu filmler, Bakanlığın sayfasından da izlenebilmektedir.
69
2.9. İÇİŞLERİ BAKANLIĞI MAĞDUR HİZMETLERİ
Fransız Mağdurlar Delegasyonu, Nicolas Sarkozy İçişleri Bakanı iken 11/10/2005
tarihinde İçişleri Bakanlığı bünyesinde ancak Devlet Bakanlığına bağlı olarak kurulmuştur.
Delegasyonda, polis ve jandarma temsilcileri bulunmaktadır.
Mağdurlar Delegasyonu ve Bağlantılı Olduğu İlgili Birimler
Jandarma Teşkilatı
Yöneticileri
Bakanlığa Bağlı
Danışmanlar
Polis Teşkilatı
Yöneticileri
Mağdurlar Delegasyonu
(D.A.V.)
Mağdurlar
Dernekler
Diğer Bakanlıklar
Beraber Çalışılan
Kurumlar
70
Mağdurlar Delegasyonunun iç ve dış olmak üzere iki tür görevi bulunmaktadır.
İç görevleri:
 Polis ve jandarma birimlerine, mağdurlar hakkında çalışmaların geliştirilmesi için
uygun olan yöntemleri önermek.
 Mağdurlara yönelik iyi uygulamaların yayılmasını sağlamak ve bu uygulamalara
katılmak.
 Cezai suçlara maruz kalmış mağdurların başına gelen olaylarda onların takibini
sağlamak.
 Ulusal jandarma ve polis teşkilatında mağdurlara yardımdan
sorumlu alt
departmanlara yardım etmek.
Dış görevleri:
 Mağdurlarla ilgilenen bütün derneklerle beraber çalışmak, yakın ilişki kurmak ve
beklentilerini analiz etmek.
 Hedefledikleri konularda (aile içi şiddet vb. yönelik) fikir geliştirmek.
 Bakanlıklar arası çalışmalara (proje vb.) katılmak.
2.9.1. İçişleri Bakanlığı Mağdur Politikası
2002 tarihli İç Güvenlik Kanununa göre polis ve jandarma teşkilatı için yeni
formasyon belirlenmiş; bu kapsamda mağdurlara eşlik etme ve mağdura hizmet kalitesini
arttırmak amacıyla yeni düzenlemeler yapılmıştır. Daha önce de bu tür çalışmalar bulunmakla
beraber, bu hizmetler, anılan kanun ile daha belirgin hale getirilmiştir.
Yeni düzenlemeler doğrultusunda polis ve jandarma çalışanları için vatandaşlarına
nasıl davranmaları gerektiği konusunda yol gösteren sekiz ilke belirlenerek ilgili birimlerde
bulunması zorunlu kılınmıştır.
Söz konusu ilkeler aşağıdaki gibidir:
3. Herkesin şikayetinin alınması hem ulusal polis hem de ulusal jandarma için en
önemli önceliktir.
4. Her vatandaşın açık bir şekilde dinlenmeye hakkı vardır ve bu, polis ve jandarma
tarafından sağlanmalıdır.
5. Vatandaşın bu merkezlere gelmesi sırasında polis ve jandarma çok kibar
davranmalı (“sen” vb. hitap şekillerinden kaçınılmalıdır) ve bu şekilde kamunun
bütün istekleri hızla yerine getirilmelidir.
71
6. Cezai suça maruz kalmış mağdurlar daha özellikli bir şekilde karşılanmalıdır.
7. Cezai suça maruz kalmış bütün mağdurların şikayeti alınmalıdır. Polis ve
jandarmanın, bu konuda reddetme hakkı bulunmamaktadır.
8. Kayıp kişilere ilişkin tüm ihbarlar hızla incelenmeli ve ciddiye alınmalıdır.
9. Bir kişi şikayette bulunduktan sonra bütün süreç ve sonuçlar hakkında
bilgilendirilmelidir.
10. Mağdurlar hakkındaki bütün bilgiler, gizli belgelerdir.
Mağdur hakkındaki gizli bilgiler bazı durumlarda özel hayatın korunmasına
yönelik ilkeler göz önünde bulundurularak diğer kurumlarla paylaşılabilmektedir. Mağdur
dosyasındaki bütün bilgileri kontrol etmeyi talep edebilir. Ayrıca mağdur kendisi
hakkında alınan bilgilerin gerçekliğini CNIL (Özgürlükler ve Enformasyon Komisyonu)
aracılığıyla sorup araştırabilmektedir. CNIL, mağdurun şikayetini bildirdiği ve bu
şikayetinin incelendiği komisyondur. Mağdur, bu komisyona yazılı başvuru yaparak
inceleme isteyebilmektedir. Bu durumda yukarıda belirtilen ilkelerin uygulanmasıyla
(doğru ya da yanlış uygulama olup olmadığı) ilgili kontroller yapılmaktadır.
2.9.2. İçişleri Bakanlığı Tarafından Derneklerle Kurulan İşbirliği
Mağdurlara Yardım Ulusal Federasyonu (I’INAVEM), 1986 yılında kurulmuş olup,
içinde 150 dernek barındırmaktadır. Polis ve jandarma merkez teşkilatı, I’INAVEM ile
çalışırken, polis ve jandarmanın yerel birimleri ise I’INAVEM’e bağlı yerel derneklerle
bağlantı
kurmaktadırlar.
Bu
dernek
mağdurların
dinlenmesi,
hakları
konusunda
bilgilendirme, mağdurlara eşlik etme ve diğer birimlere yönlendirilmesi konularında
yardımcı olmaktadır.
I’INAVEM, İçişleri Bakanlığı ile çalışmalarını 2005 yılından beri yürütmektedir.
I’INAVEM’le 2005 yılında imzalanan antlaşma gereği polis ve jandarma birimlerinde
karşılama noktaları oluşturulması ve mağdurlara yardım dernekleri ile bağlantı kurulmasına
karar verilmiştir. Federasyonun finansmanı, Adalet Bakanlığı, belediye ve diğer yöneticiler
tarafından sağlanmaktadır. Finansmanın sağlanmasında İçişleri Bakanlığının herhangi bir rolü
bulunmamaktadır. İçişleri Bakanlığı’nın yakın olarak çalıştığı diğer sivil toplum kuruluşları
ise şunlardır:
•
Kadın
Dayanışması
Ulusal
Federasyonu
(FNSF):
Bünyesinde
50
dernek
bulunmaktadır. Bu dernekler arasındaki iletişimi sağlamak amacıyla “39 19” numaralı bir
72
çağrı hattı oluşturulmuştur. Dernek aynı zamanda bilgi sağlama merkezi durumundadır.
Çalışmalarını (aile içi şiddet vb. konularda broşür hazırlama gibi.) sığınma evleriyle
paylaşmaktadır.
•
Aileler ve Kadınlar Hakkında Bilgi Sağlama Ulusal Derneği (CN’DFF): Bu derneğin
bazı aktivitelerinin finansmanını İçişleri Bakanlığı sağlamaktadır. Dernek bünyesinde 115
dernek ve ayrıca içinde 975 bilgi merkezi bulunmaktadır. Taşrada da bulunan bu bilgi
merkezlerinde mağdurlara hakları, adli yargılama, psikolojik destek, ücretsiz avukat vb.
konular hakkında bilgi verilmektedir. Ayrıca Adalet Bakanlığı’na bağlı adli yardım
merkezleri bulunmaktadır, mağdurlar adli konularda buralardan da bilgi alabilmektedirler.
Bu dernekler dışında çocuklara özel mağdur dernekleri de bulunmaktadır. Bu
derneklerin bir kısmı kayıp çocukların aileleri ya da mağdur çocukların aileleri ile
çalışmaktadır. Kayıp çocukların fotoğrafları tüm polis merkezlerine asılmaktadır. Ayrıca
Avrupa genelinde bütün kayıp ihbarlarının alındığı bir telefon hattı (116000) bulunmaktadır.
Ücretsiz olan bu çağrı hattının yönetilmesinden, I'INAVEM ile Çocuk İçin Kuruluş Derneği
sorumludur. Çağrılar I’INAVEM tarafından alınmakta, çağrının takibi ise çocuk kuruluşu
tarafından yapılmaktadır. Kullanılan dil Fransızcadır. Kayıp kişi, çocuk olduğunda takip
yapılırken, yetişkin ise sadece irtibat etmesi gereken yerler vb. konusunda bilgilendirme
yapılmaktadır. Söz konusu bir kaçırılma olayı ise medya kuruluşlarıyla temasa geçmek gibi
farklı düzenlemeler de bulunmaktadır. Bilginin yayılmasında Adalet Bakanlığı, jandarma ve
polis devreye girmektedir.
73
2.9.3. İçişleri Bakanlığı Bünyesinde Jandarma Teşkilat Yapısı ve Mağdur Hizmetleri
Mağdurlar Delegasyonu
İçişleri
Bakanlığı
(Jandarma Yönetim Merkezine Bağlı)
Ulusal
Jandarma
Genel
Yönetimi
Kamu Güvenliği ve Yönetim Ofisi
Sosyal Paydaşlar
Bağlantı Merkezleri
(Aile içi şiddeti yönetmektedir.)
Psikologlar
Dernekler
Delegasyon
temsilcisi
Bağlantı
Kurulan
Kişi
Bağlantı
Kurulan
Kişi
Bağlantı
Kurulan
Kişi
Jandarma teşkilatında mağdur hizmetleri, Mağdurlar Delegasyonuna bağlı olarak
yürütülmektedir. Kamu güvenliği ve yönetim ofisi, Fransa'daki diğer bölgelerle bağlantı
sağlamaktadır ve her bölgede bir temsilcisi bulunmaktadır. Bu birim, önleme çalışmaları
yürütmekte ve derneklerle ilişkileri sağlamaktadır. Mağdurlar Delegasyonunun ise Fransa’da
75 bölgede temsilcisi bulunmaktadır. Delegasyon temsilcisi ve Ulusal Jandarma Genel
Yönetimi mağdurlara yardım konusunda taşrayı yönetmektedir. Mağdurlara yardım bağlantı
merkezleri, aile içi şiddet ile ilgili de çalışmaktadır.
Fransa’da İçişleri Bakanlığı tarafından jandarma taşra birimlerine aile içi şiddet ile
ilgili eğitim verilmesi; bunun sonrasında aile sorunlarıyla mücadele birimleri oluşturulması
planlanmaktadır.
74
2.9.4. İçişleri Bakanlığı Bünyesinde Polis Teşkilat Yapısı ve Mağdur Hizmetleri
Polis teşkilatında mağdur hizmetleri, jandarma teşkilatındakine benzer şekilde
Mağdurlar Delegasyonuna bağlı olarak yürütülmektedir. Taşra teşkilatında ise her polis
müdürlüğünde, mağdur yardım bürosu, ailenin korunmasına yönelik yerel birim ve dernek
temsilcisi bulunmaktadır. “Sosyal paydaşlar” ile ise sosyal bilgiler eğitimi almış kişiler
(sosyolog vb.) kastedilmektedir.
İçişleri
Bakanlığı
Mağdurlar Delegasyonu
Kamu Güvenliği Merkez
Yönetimi Genel Müdürlüğü
Kamu Güvenliğinden Sorumlu
İl Yönetimi
Mağdurlara Yardım Bölge
Müdürlüğü Bağlantı Merkezleri
Dernekler
Mağdurlara Yardım
Bürosu
Ailenin Korunmasından
Sorumlu Bağlantı Merkezi
Polis Müdürlükleri
Sosyal
Paydaşlar
Aile Korumasına
Yönelik Yerel Birim
Psikologlar
75
2.9.5. İçişleri Bakanlığı Personel Eğitim Faaliyetleri
2.9.5.1. Jandarma Eğitimi:
Göreve yeni başlayan jandarma personeli, akademi niteliğinde bir eğitim kurumunda
eğitim almaktadır. Jandarma yetiştirme okulunda toplam eğitim süresi 1 yıl sürmektedir.
Mağdurlara spesifik eğitimleri ise üç basamaktan oluşmaktadır. Bunlar:
a. Eğitim sürecinde ilk olarak 30 saatlik bir karşılama eğitimi verilmektedir. Bu karşılama
eğitimi, hem herhangi bir vatandaşa ilişkin genel karşılamayı, hem de suç işlemiş veya
mağdur kişilerin karşılanmasını da içermektedir. Mağdurlar üzerine verilen eğitim genel
eğitim içinde herkese verilen bir ders şeklindedir. Başlangıç (formasyon) eğitimi sırasında
jandarma okullarına, eğitici olarak mağdurlara yardım derneklerinden de temsilci gelmekte ve
uygulamaya ilişkin tecrübelerini aktarmaktadırlar.
b. Jandarma subay eğitimi: İlk gruptan daha üst bir kadro içinde yer alanlara yönelik olan,
karşılama konusunda farkındalık yaratmak, hassasiyet geliştirmek amacıyla verilen eğitimdir.
Bu personel grubunda mağdurla doğrudan bir temas olmadığı için eğitim süresi bir öncekine
göre daha kısadır.
c. Bütün meslek hayatları boyunca sürebilecek eğitimler bu aşamada yer almaktadır. Herkesin
alması gereken üç günlük bir seminer de bulunmaktadır.
Jandarma personelinin mesleki eğitimleri içinde orduya ait eğitimi birimi tarafından ve
hakimler tarafından verilen eğitim oturumları da bulunmaktadır.
2.9.5.2. Polis Eğitimi:
Polislere meslek hayatlarında, mağdurlar konusunda yine üç basamak olarak eğitim
verilmektedir. Bunlar:
a. Başlangıç eğitimi (üst ve orta düzey polisler): Göreve yeni başlayan polislere yine
başlangıç eğitimleri içinde 30 saatlik mağdurlar konusunda bir eğitim verilmektedir. Bu
eğitim içinde mağdurları karşılama ve yardım, ayrıca dernek temsilcilerinin tecrübelerine yer
verilmektedir. Ayrıca başlangıç eğitimlerine aile içi şiddet, çocuk ve yaşlı mağdurlarla ilgili
35 saatlik yeni bir eğitim paketi eklenmiştir. ALMA isimli bu konuda çalışan bir dernek bu
yeni eğitim paketinde eğitici olarak katılmaktadır.
b. Komiser eğitimi: Mağdur konusunda farkındalık kazandırmak amacıyla üst düzey
personele verilen eğitimdir.
c. Meslek içi eğitim: İki gün süren bu eğitim, mağdurlara karşı nasıl davranılmasını içeren bir
eğitimdir. Bir polis, mağdurlarla çalışma ile ilgili görevlendirilmesi halinde mağdurları
76
karşılama konusunda bu eğitimi almaktadır. Bu kapsamda mağdurlara nasıl davranılmalı,
mağdurların hakları, nasıl yardım edilebileceği konularında iki günlük bir mağdur eğitimleri
bulunmaktadır. Ayrıca 2007 yılından beri Bilgi ve Eğitim Merkezi (CNEF) tarafından
“harekete geçmek için onları anlayalım” isimli dört gün süren bir eğitim verilmektedir. Bu
eğitim, Mağdurlara Yardım Federasyonu, mağdur dernekleri ve Kamu Güvenliğinden
Sorumlu Genel Müdürlük tarafından hazırlanmış olup, 8 mağdur temel ilkesine
dayanmaktadır.
2.9.6. İçişleri Bakanlığı Mağdur Hizmetlerinde Sosyal Paydaşlar
Sosyal paydaşlar, toplum içinden seçilen sosyal bilim alanında eğitim almış
uzmanlardır. Bu kişiler, sosyal hizmetler ile polis ve jandarma arasında bağlantı kurmaktadır.
Polisin bütün faaliyetlerini tamamlayıcı rolleri vardır. Mağdurların psikolojik, ekonomik vb.
problemleri konusunda yardımcı olmaktadırlar. Görevleri şu şekildedir:
a. Mağdurların karşılanması
b. Mağdurların dinlenmesi
c. Harekete geçmek (ilgili kuruma yönlendirme)
c. Mağdurlar ve ilgili diğer birimler arasındaki işbirliğini kolaylaştırmak
Sosyal paydaşların sayısı polis teşkilatında 69, jandarma teşkilatında ise 40’dır. 16
sosyal paydaş ise hem polis hem de jandarmada ortak çalışmakta olup, toplam 125 sosyal
paydaş görev yapmaktadır. Sosyal paydaşlar iş sözleşmesine bağlı olarak çalışmakta olup,
işverenleri yerel yönetimlerdir. 1970’lerde çıkmış olan bir yönetmelikle bu yapı
oluşturulmuştur ve sosyal paydaşlar toplum içinden seçilmeye başlanmıştır. Her il sınırında
bu kişilerden bir tanesinin bulunması zorunlu kılınmıştır.
2.9.6.1. Sosyal Paydaş Olarak Psikologlar: İçişleri Bakanlığı ve ulusal polis tarafından işe
alınmaktadırlar. Teşkilattaki görevleri, polis-mağdur-şiddet uygulayan arasındaki iletişimi
kurmaktır. Polis bünyesinde 37 psikolog bulunmakta olup, kendilerine ait ofisleri
bulunmaktadır. Jandarma teşkilatında ise psikologların çalışması şu an deneme aşamasında
olup, telefonla çağrı üzerine jandarma birimine gelerek görev yapmaktadırlar. Psikologların
görevleri şunlardır:
a. Mağdurları, gerekli yardım ve destek merkezlerine yönlendirmek.
77
b. Mağdurlara yardım bürolarıyla ya da mağdurlara yardım il bağlantı merkezleri ile beraber
çalışmak. Daha ciddi problemlerde sosyal paydaşlarla birlikte çalışmak.
Psikologların,
yönlendirme
mağdurları,
görevleri
psikolojik
bulunmaktadır.
olarak
Psikologlar,
tedavi
şiddet
yerine
ilgili
uygulayıcıları
kurumlara
ile
de
çalışmaktadırlar. Onların talepleri doğrultusunda yardım edebilmektedirler. Bu çalışmanın
amacı, şiddet uygulayıcısının davranışlarını değiştirmesinin önemini göstermek ve farklı
derneklerle bağlantı kurarak, davranış tekrarını engellemektir. Bu çalışmanın adli prosedürle
bir ilişkisi bulunmamaktadır.
2.9.7. İçişleri Bakanlığı Mağdur Hizmetlerinde Denetimler
Mağdur temel ilkelerinin denetiminin yapılması amacıyla 2007 yılında denetim
müfettişliği birimi oluşturulmuştur. Denetimler, polis ve jandarma bünyesinde yapılmaktadır.
Burada amaç, polisin tutumunu (mağduru karşılamada vb.) öğrenmek ve şikayetin
izlenmesindeki yetersizliklerin ortaya çıkarılmasıdır. Bu kapsamda polis ve jandarma
memurlarının genel karşılama, telefon görüşmeleri, şikayetlerin izlenmesi konusunda
tutumları incelenmektedir. Denetimler üç şekilde yapılmaktadır:
1. Olay yerine gitmek
2. Telefonla denetim
3. Mağdurla görüşmeleri ya da mağdur görünümünde polis ya da jandarma ile görüşme.
Son değerlendirmelere göre mağdurlarla yapılan görüşmede her 10 mağdurdan 8’i
polis memurunun kendisiyle yaptığı görüşmeden memnun olduğunu belirtmiştir. Uygulamada
sıkıntı çekilen konular ise mağdurlar konusunda gizliliğe dikkat edilmemesi ve mağdur
kişinin başvurusunun sonucunu hemen görmek istemesi ve sonucun gecikmesi halinde
duyduğu memnuniyetsizliktir.
Bütün bu düzenlemelerin amacı, mağdurlara ilişkin polis ve jandarma sisteminin
geliştirilmesidir. Ancak, önleme çalışmalarına daha fazla yer verilmektedir.
78
2.10. FRANSA’DA AİLE İÇİ ŞİDDET
Fransa’da kadınlara uygulanan şiddet konusunda bu konuda çalışmaları bulunan Paris
Asliye Hukuk Mahkemesi Başsavcı Yardımcısı Françoise GUYOT tarafından bilgi
verilmiştir.
Fransa’da 1980 öncesinde aile içi şiddet konusunda ciddi bir çalışma yapılmamıştır.
Bu konu geçmişte yalnızca, aile içi şiddet konusunda çok ciddi sonuçlar olduğu zaman
önemsenmiştir. 1980’lerden sonra sivil toplum kuruluşları desteği ile aile içi şiddet konusunda
kamuoyunda hassasiyet yaratılmış, kamu hizmetleri ve dernek girişimleriyle ortak çalışmalar
yürütülmeye başlanmıştır.
Kamuoyunda oluşan bu hassasiyeti fark eden Fransa Devleti, aile içi şiddet konusunda
çalışmalarına
başlamış
ve
Uluslararası
Kadına
Karşı
Şiddetin
Önlenmesi
Konsorsiyumuna imza atarak ortak olmuştur. (Aynı Konsorsiyuma, Türkiye’de ortak
bulunmaktadır).
Bu konsorsiyumla kadına yönelik şiddet tanımlanabilmiş ve bu tanımın yapılmasıyla
2000 yılında bir araştırma başlatılmıştır. Fransa’da bir üniversite tarafından başlatılan
araştırma kapsamında kadına karşı şiddetin araştırılması için 20-59 yaş arası tesadüfi
yöntemle seçilen 7000 kadınla telefon görüşme yapılmıştır. Bu görüşmede, “Eşiniz
tarafından şiddete maruz kaldınız mı?” sorusu sorulmuştur. Araştırmaya katılan kadınlar,
ekonomik olarak dengelenmiş bir örneklem oluşturmuşlardır.
Araştırma sonucunda 7000 kadının onda birinin yani 700 kadının eşi tarafından
şiddete maruz bırakıldığı tespit edilmiştir. Bu sonuçla konunun ciddiyeti daha iyi
anlaşılmıştır. Çünkü; bu rakama göre polise intikal eden şikayet oranı çok daha düşüktür. Bu
rakamlar, konunun, toplumun genelini etkileyecek düzeyde olduğunu gösterdiği için Fransa
Devleti ortaya çıkan bu sonuç karşısında aile içi şiddete karşı ciddi bir çalışma hedeflemiştir.
Bu çalışma ile öncelikle şiddetin; sözel, psikolojik, ekonomik ve fiziksel şiddet olarak
boyutları belirlenmiştir. Yaşanan bu şiddet türlerinin önce psikolojik veya sözel, daha sonra
ekonomik, daha sonra fiziksel ve cinsel olarak, son olarak da şiddetin kadının ölümü ile son
bulabilmesi şeklinde, eşler arasında kademeli olarak arttığı belirlenmiştir. Bütün bu gelişim,
uzun bir süre zarfında kademeli olarak artmaktadır.
Bu tür araştırmalar önce Kanada’da başlamış, Fransa’da bu araştırmayı örnek almıştır.
Kanada Quebec’de (Kanada’nın ağırlıklı Fransızca konuşulan bir bölgesi) yapılan bir
araştırma ile şiddet döngüsü oluşturulmuştur. Bu döngüye göre kadın öncelikle hem fiziksel
hem psikolojik şiddete maruz kalmakta; bu ruh hali ise kadın üzerinde olumsuz bir etki
79
yaratmaktadır. Daha sonra kadın eşinin baskınlığı sebebiyle, olaya ilişkin sorumluluğu eşinin
üzerinden alarak kendini suçlamaya başlamaktadır. Bunun akabinde eş şiddeti daha da
arttırabilmektedir.
Kadın
ise
artık
evi
terk
edeceğini
veya
şikayetçi
olacağını
söyleyebilmektedir. Bu durum karşısında eş geri adım atabilmekte, ancak bu ailelere şiddet
bir kez yerleştikten sonra belli bir süre sonra tekrar nüksetmektedir.
Araştırmada ayrıca, bu tür şiddete uğrayan kadınların belli bir profili olup olmadığı da
ele alınmış, ancak bu tür şiddete uğrayan kişilerin belli bir profili olmadığı; her kesimden,
toplumdan kadının bu şiddete maruz kaldığı ortaya konmuştur.
Araştırmada ele alınan diğer bir soru ise “bu kadınların gördükleri şiddete rağmen
eşlerinden ayrılmamalarının nedenleri” olmuştur. Bu nedenler:
6. Eşlerinin değişeceği umudu.
7. Çocuklarını mağdur etmeme; çocuklar nedeniyle aile birliğini koruma düşüncesi.
8. Aile baskısı (Aile tarafından “ben de babandan şiddet görüyordum, yeni nesil çok
sabırsız” gibi söylemlerin bulunması).
9. Eşlerinden şiddet gören kadınların toplumdan kendilerini uzak hissetme duygusu ve
kimseyle sorunu paylaşamamaları.
10. Hukuki haklarını bilmeme, kanunlar konusundaki bilgisizlik.
11. Ekonomik bağımsızlığın bulunmaması.
Yapılan çalışmalarda eşler arası anlaşmazlığın, aile içi şiddetle karıştırılmamasına
dikkat edilmektedir. Aile içi şiddette güçler eşitsizliği, süreklilik ve giderek artma eğilimi
bulunurken, anlaşmazlıkta eşler arasında güçler arasında eşitlik bulunmaktadır.
Yapılan adli araştırma sonucunda ise, kadınların kocasını öldürdüğü vakaların
çoğunluğunda geçmişte eşlerinden şiddet gören kadınlar oldukları saptanmıştır. Sıklıkla
şiddete maruz kalan kadınlar kendilerini savunma ihtiyacıyla eşlerini öldürebilmektedirler.
İçişleri Bakanlığı’nca yapılan başka bir araştırma sonucunda ise Fransa’da 2,5 günde 1
kadının aile içi şiddete maruz kalarak öldürüldüğü bulunmuştur.
2.10.1. Fransa Mevzuatında Aile İçi Şiddet
Fransa Adalet Bakanlığı tarafından Ceza Kanununda 1994 yılında aile içi şiddete ceza
verilebilmesi için şiddetin tanımı yapılmıştır. Bu tanıma göre herhangi bir kişinin uyguladığı
şiddet süresine göre 8 günden az çalışmayı engelleyen şiddet ve 8 günden fazla çalışmayı
engelleyen şiddet olarak ikiye ayrılmıştır.
80
Genellikle 8 günden az çalışmaya engel olan, herhangi bir kişinin uyguladığı şiddet
durumunda tazminat cezası verilmekte, gözaltına alınmamaktadır. 8 günden fazla çalışmayı
engelleyici şiddet uygulayan kişi ise göz altına alınabilmekte ve 3 yıla kadar hapis cezası
verilebilmektedir.
Fransa mevzuatında 1994’ten önce eşlerin uyguladığı şiddet suç unsuru olarak
görülmezken, savcı ve polise uygulanan şiddet cezada ağırlaştırıcı neden olarak kabul
edilmiştir. 1994 yılında mevzuatta yapılan değişiklikle eşler arası uygulanan şiddet de
ağırlaştırıcı unsur olarak kabul edilmiştir. Bu hükmün uygulanmasında herhangi bir cinsiyet
ayrımı bulunmamaktadır. Buna göre şiddet uygulayan eş, 8 gün ve daha az süre ile çalışmaya
engel olan şiddet uygulaması durumunda üç yıla kadar hapis cezası, 8 günden fazla çalışmaya
engel olan şiddet uygulaması durumunda ise beş yıla kadar hapis cezası alabilmektedir.
Yeni kanunla şiddet uygulayan eş hakkında evden uzaklaştırma kararı verilebilmekte,
şiddet gören eş, karakola başvurarak savcılığa sevk edilmekte ve eş hakkında uzaklaştırma
kararı alınmaktadır. Eş, mahkemeye sevk edildikten sonra en fazla iki ay sonraya mahkeme
günü verilmektedir. Bu süre içinde eş yine adli kontrol tedbiri olarak eve girememektedir.
Aynı zamanda mahkeme başlayıncaya kadar eşin psikiyatrik tedavi alması zorunludur. Eşin
tedbir kararına uymaması halinde denetimli serbestlik memuru devreye girerek eşe uyarı
yapmakta, uyarıya rağmen kararı ihlal etmesi durumunda ise cezaevine alınmaktadır.
Şiddet uygulayan eş, mahkemeye sevk edildiğinde eğer uyguladığı şiddet oldukça
ağırsa ya da daha önce de şiddet uygulamışsa bu kişilere iki aylık bir süre de verilmeyerek
hemen davaları görülerek cezaevine alınmaktadırlar. Kişi belli bir süre kapalı kurumda
kaldıktan sonra koşullu salıvermeden yararlanarak tahliye edilmektedir. Ancak bu süre içinde
denetimli serbestlik hizmetleri tarafından takip edilmektedir. Bu süre içinde kişiye tedavi
olma, iş bulma zorunluluğu gibi yükümlülükler getirilebilmektedir (Yükümlülüğün türü kişiye
göre belirlenmektedir; işsizse iş bulma zorunluluğu, bağımlıysa tedavi olma yükümlülüğü
verilmektedir). Bazı durumlarda hakim, herhangi bir tedbir kararı vermeyip, cezanın
ertelenmesine de karar verebilmektedir.
Mevzuata göre iki aylık süre verilen eşlere ise doğrudan hapis cezası verilmemekte,
öncelikle denetimli serbestlik tedbir kararı verilmektedir.
81
2.10.2. Aile İçi Şiddet Uygulayan Kişilerin İncelenmesi ve Tedavileri
Mahkemelere ve savcılığa bağlı olarak çalışan, aile içi şiddet ve cinsel şiddet
konularında çalışan Psikiyatrist D. COUTANCEAU tarafından aile içi şiddet uygulayan
kişilerin incelenmesi ve tedavileri konusunda bilgi verilmiştir.
Şiddet suçunu işleyenin eş olması durumunda, mağdur kişi kendisine şiddet
uygulandığına ilişkin başvurabilmekte, ancak eşinden ayrılmayabilmektedir. Bu durumda yeni
mağduriyetin yaşanmaması için çalışmalar yapılarak, şiddet uygulayan kişiye tedavi
uygulanmaktadır.
Şiddetle ilgili üç tür inceleme yapılmaktadır. Bunlar:
3. Sosyolojik inceleme
4. Psikolojik inceleme
5. Kriminolojik inceleme
Sosyolojik olarak Fransa’daki çift imajı erkeğin baskın olduğu şeklinde belirlenmiştir.
Fransa’da erkekler ve kadınlar arasında fiziksel şiddet uygulama oranı 9’a karşılık 1 olarak
belirlenmiştir. Psikolojik şiddet açısından ise cinsiyetler arasında bu kadar fazla fark
bulunmamaktadır.
Şiddet uygulayan çiftlerde, şiddet uygulayan çiftlerin psikolojik problemleri olduğu
belirlenmiştir. Kriminolojik açıdan ise bazı insanların başlı başına çift olması risk unsuru
taşımaktadır. Bu kişiler egosentik yapıda olmaları, öfke kontrolüne sahip olmamaları gibi
nedenlerle “çift olmak” onların yapısına uygun bulunmamaktadır.
Şiddet uygulayan kişilerin incelenmesinde; karakterleri nasıldır, normalde nasıl
davranırlar
bunların
incelenmesi
gerekmektedir.
Eğer
kişi
dışarıdaki
yaşamında
uygulamıyorsa, bu konunun ele alınması, ev içinde anksiyetesini arttıran hususların
belirlenmesi gerekmektedir. Bu kişiler incelendiğinde genellikle zihinsel problemleri
olmadığı, nevrotik bir yapıları bulunmadığı, bazı kişilik bozuklukları gösterdikleri ve şiddete
eğilimli kişiler oldukları bulunmuştur.
Polis, savcı, hakim tarafından kişi kriminal olarak incelendikten sonra doktor
tarafından da incelemesi yapılmaktadır. Doktor tarafından yapılan incelemede özellikle
kişinin şiddet uyguladıktan sonra ne hissettiği önem taşımaktadır. Bu kişiye uyguladığı
şiddetle ilgili olarak beş soru sorulmaktadır. Bunlar:
3. Yaptığınız olayı kabul ediyor musunuz?
4. Bu olayda kendinizi sorumlu hissediyor musunuz?
82
5. Uyguladığınız şiddetle ilgili ne hissediyorsunuz?
6. Yaptığınız eylemden ötürü karşınızdaki kişinin psikolojik olarak etkilendiğini
düşünüyor musunuz?
7. Bu şiddeti uyguladınız ve başınıza mahkemeye çıkma vb. gibi bir çok olay geldi. Bu
konuda ne düşünüyorsunuz?
Şiddet uygulayan kişinin, birinci soruya verebileceği cevaplar altı şekilde
değişebilmektedir. Bunlardan ilk üçü olayı kabul etme şeklindeyken, son üçü inkar etme
şeklindedir.
1.1 Olayı tamamen kabul eder, eşi ile ifadesi aynıdır.
1.2 Olayın hepsini kabul etmez, kısmi olarak kabul eder (Ör. Ben sadece birkaç tane tokat
attım).
1.3 Doğrudan kabul etmez (Ör. Ben hiçbir şey hatırlamıyorum ama eşim dediyse doğrudur).
1.4 Ilımlı bir şekilde inkar eder. Şiddet uyguladığını bilir, inkar eder ancak yapılan işlemlere
de karşı çıkmaz.
1.5 Kişi bu iddiaların komplo olduğunu söyler (Ör. Eşim zaten boşanmak istiyor, benden fazla
tazminat almaya çalışıyor).
1.6 Savunmacı bir şekilde inkar eder. Onu soruşturan görevliye dalga geçen bir üslupla
yaklaşır, olayı inkar eder.
Şiddet uygulayan kişinin, ikinci soruya verebileceği cevaplar ise üç şekilde
belirlenmiştir. Bunlar:
2.1 Sorumluluğunu kabul eder.
2.2 Kısmi olarak kabul eder (Ör. Beni provoke etti, biraz bende de hata var ama onun
yüzünden oldu).
2.3 Sorumluluğu hiçbir şekilde kabul etmez (Benim karım histerik bir kadın, onu dövmeden
sakinleşmiyor, şeytanın ta kendisi diyebilirim).
Şiddet uygulayan kişinin, üçüncü soruya verebileceği cevaplar ise dört şekilde
gruplandırılmıştır. Bunlar:
3.1 Kişi uyguladığı şiddetle ilgili tamamen ilgisiz olabilir, herhangi bir tepki ya da hissiyat
göstermez.
3.2 Yaptığının doğru bir şey olmadığını kabul eder ancak duygularını açığa vurmaz.
3.3. Yaptıklarından utanç duyar.
3.4 Kendini tamamen suçlu hisseder.
83
Şiddet uygulayan kişinin, dördüncü ve beşinci sorulara verebileceği cevapların
irdelenmesi, birinci sorunun irdelenmesine benzemektedir. Bu soruların cevaplarına göre
kişilerin profilleri şekillenmekte; bunun sonucunda tedavi belirlenmektedir. Şiddet uygulayan
kişilerin profilleri incelendiğinde ortaya 3 profil çıkmaktadır. Bunlar:
 Gelişmemiş karakterler: Yetişkin ama çocuk gibi olan kişilerdir. Bu kişilerin kontrol
güçleri zayıftır. Yaklaşımları genellikle “suçluyum, biliyorum” şeklindedir.
 Gelişmemiş-ben merkezli karakterler: Her şeyi kendi faydaları olarak gören, karşı
tarafı umursamayan karakterde kişilerdir. Bu kişilerin yapıları bireysel görüşmelerde
ortaya çıkmadığı için grup çalışması yapılarak benmerkezci yapıları ortaya
çıkartılmaktadır. Bu kişiler, en fazla karşılaşılan gruptur.
 Patolojik karakterler: Ciddi tedaviye ihtiyacı olan kişilerdir. Antisosyal kişilik
bozukluğu özelliği göstermektedirler. Toplum içinde cinayet oranı en fazla olan
gruptur. Bu gruptaki kişiler bazen tedaviye başladıktan sonra bile cinayet olaylarına
karışabilmektedirler. Bu kişilerin kontrolü adına en uygun olan sürekli takip
edilmeleridir. Bu kişiler tedaviye çok fazla açık değillerdir.
Şiddet uygulayan kişilerin tedavilerinde grup çalışmaları önemli bir yer tutmaktadır.
Grup çalışmalarında kişilerin yapıları daha iyi ortaya çıkmaktadır. Grup çalışmasında içeriğin,
hangi tema üzerinden gidileceğinin belirlenmesi de oldukça önemlidir. Bu insanların büyük
çoğunluğu
haklarında
verilen
tedbirler,
konuşma
grupları
gibi
tekniklerle
engellenebilmektedir. Ancak tedbir altına alınsa bile şiddet uygulamaya devam eden kişilere
elektronik kelepçe veya yaklaşma yasağı gibi uygulamalar getirilmektedir.
2.11. MAĞDUR ÇOCUK HİZMETLERİ
Fransa’da mağdur çocuk hizmetleri konusunda Paris Asliye Hukuk Mahkemesi
Hakimi Marie Pierre HOURCADE tarafından bilgi verilmiştir. Mağdur çocuklara ilişkin
hizmetler, mağdur çocukların korunmasından sorumlu komisyonlar tarafından takip edilmekte
ve çocuklara verilen hizmetler konusunda gerekli olması halinde mahkemeler ile işbirliği
yapılmaktadır.
84
2.11.1. Mağdur Çocukların Korunmasından Sorumlu Komisyonlar
Fransa’da 2007 yılında mağdur çocuklarla ile ilgili olarak kanun değişikliği
yapılmıştır. Bu kanunda yapılan değişiklikle il bazında mağdur çocuklarla ilgilenen kurullar
oluşturulmuştur. Her kurul hizmet verdiği bölgenin özelliklerine göre kendi önceliklerini
belirleme hakkına sahiptir. Bu kapsamda, komisyonlar, kendi bölgelerindeki ihtiyaçları
belirleyip, buna göre çalışmalarını yürütmektedirler. Bu kurullar, risk altındaki çocuklar ile
mağdur çocuklar ve bu çocukların ailelerine ilişkin çalışmalar yürütmekte olup, suçlu
çocuklara ilişkin bir sorumlulukları bulunmamaktadır. Bu komisyon, mağdur çocuklar
konusunda yetkili tek kurum olduğu için bu konuda bildirimin yapılacağı tek kurumdur.
Mağdur çocukla ilgili bir başvuru yapıldığında; hastaneler, milli eğitim, anne ve çocuk
koruma kurumu, diğer sosyal hizmet kurumları, yardım kurumlarından çocuk ile ilgili bilgiler
toplanarak değerlendirme yapılmakta ve yapılacak yardımlar konusunda karar verilmektedir.
Yapılan değerlendirmede “aileye herhangi bir konuda yardımda bulunulabilir mi, çocuk
tehlike altında mı” vb. konular irdelenmektedir.
2.11.2. Mağdur Çocuklara Adli Yardım Süreci
Mağdur
Çocukların
Korunmasından
Sorumlu
Komisyon
tarafından
yapılan
değerlendirmede çocuk için gerçekten bir tehlike durumunun var olduğu tespit edilmesi, aile
ile işbirliği yapılamaması, alınan tedbirlerin yeterli olmaması ya da değerlendirme yapmak
için yeterli bilgi elde edilememesi durumunda adli makamlara başvurulmaktadır. Fransa
Medeni Kanununa göre çocuğun sağlık, eğitim, güvenlik konularında problemle karşı karşıya
olmaması, psikolojisi ve moral durumunun yerinde olmaması, tehlike durumu olarak
tanımlanmaktadır. Aynı zamanda çocuğun fiziksel, sosyal ve entelektüel gelişim hakkının
elinden alınması da tehlike durumu olarak adlandırılmaktadır.
Çocuk için herhangi bir tehlike durumunda hakim, çocuk ve ailesi ile görüşmektedir.
Aileler ile yapılan görüşmelerde, aileler genellikle sorunu kabul etmektedir. Ancak aileden
çocuğa yönelik bir risk durumu var ise bu durumda aile ile çalışılmamaktadır. Mahkeme
çocuk ve aile ile görüştüğünde, müdahalenin gereksiz olduğuna karar verebilmekte veya
çeşitli tedbirlerin alınmasına karar verebilmektedir. Tedbir kararı verilmeden önce 3 tür
yöntem uygulanabilmektedir.
85
5. Mahkeme tarafından herşey net olarak anlaşılamamışsa, hakim soruşturma davası
açarak bir uzman kişi görevlendirmektedir. Bu uzman personele 1 ay süre verilerek
aileden alınan bilgilerin doğruluk derecesini tespit etmesi ve diğer hususlarsa bir rapor
düzenlemesi istenmektedir.
6. Bir diğer yöntem olarak mahkeme tarafından sosyal bilimler alanında uzman bir kişi
görevlendirilerek (psikolog, psikiyatrist veya sosyal bilimler alanında eğitim görmüş
bir görevli), 6 ay süre ile aileyle görüşme yapması ve bu süre sonunda aileye yapılması
gereken müdahaleye ilişkin bir rapor hazırlayarak mahkemeye sunması istenmektedir.
7. Diğer bir yöntem olarak aile ile psikiyatrik görüşmeler yapılması kararı alınmaktadır.
Burada ailenin geçmişi oldukça önemlidir. Aile göçmen bir aileyse, bu tür ailelerin
entegrasyonunu sağlayan kurumlara yönlendirilebilmektedir.
Mahkeme tarafından yapılan bu soruşturma süreci oldukça önemlidir. Çünkü aileler
hakkında acil kararlar verilmesi halinde çoğu zaman bu kararlar olumlu sonuçlar
vermemektedir. Ancak bazı durumlarda çocuk hakkında acil müdahale kararı alınması
gerektiğinde mahkemeler acil karar vermek durumunda kalmaktadırlar.
Ailelere mahkemeler tarafından celp yollandıktan sonra nadirde olsa bazı aileler
gelmemektedir. Bu durumda kolluk kuvvetleri ailenin adresine yönlendirilerek, kolluk
tarafından ailenin niçin gelmediği rapor edilmekte ve elden yine ikinci defa celp
verilmektedir. Aileler genellikle adres hatası ya da mahkemeden korktukları için
gelmemektedirler.
Aile mahkemeye geldikten sonra görüşmeler bizzat çocuk hakimi tarafından kendi
ofislerinde cübbesiz yapılmaktadır. Böylelikle görüşme sivil bir ortamda gerçekleştirilerek
aile içi rahat bir ortam sağlanmaktadır. Görüşmede aile içi şiddet olup olmadığı, alkol-madde
kullanımı, ailenin ekonomik geçmişi vb. konularda bilgi alınmakta, ayrıca diğer kaynaklardan
da bilgi edinilmektedir. Aile hakkında rapor hazırlamak üzere bir uzman görevlendirildiyse
rapor hazırlandıktan sonra aile ile tekrar görüşülmekte ve onlara nasıl yardım edilebileceği
görüşülmektedir.
Ailelere
gönderilen
davet
yazısında,
raporu
her
zaman
gelip
okuyabilecekleri bildirilmektedir. Aileler tarafından bu rapor genellikle okunmamakla
beraber, mahkeme öncesi bu raporu okumaları oldukça yararlı olmaktadır.
Mağdur veya risk altındaki çocukların ifadeleri ise Çocukların Korunma Karargahı
tarafından alınmaktadır. Bu karargah, kolluk birimlerine bağlı, yetişkin ya da suçlu çocuklarla
ilgilenmeyen yalnızca mağdur çocuklarla ilgilenen özel bir birimdir. Bu birimde mağdur
çocukların ifadeleri özel eğitim almış psikologların eşliğinde alınmaktadır. Aile içi şiddete
maruz kalmış bir çocuğa bu şiddeti kimin uyguladığının belirlenebilmesi için çocuk aile
86
ortamından uzaklaştırılmaktadır. Örneğin şiddeti uygulayan kişinin çocuğun babası olması
durumunda çocuk kendini kötü ve suçlu hissedebildiği için çok fazla açıklama yapmak
istemeyebilmektedir. Bu durumda mağdur çocuk, avukat veya psikolog yardımı ile
cesaretlendirilmektedir.
2.11.3. Mağdur Çocuklara Yönelik Tedbirler
1. Çocuk hakkında eğitim tedbiri kararı verilebilmektedir. Bu kapsamda bir sosyal hizmet
uzmanı görevlendirilerek, çocuğun evine gitmekte; çocukta niçin okulla ilgili sorun olduğu,
çocuğun psikolojik bir problemi olup olmadığı, aile içinde neler olduğu ve çocuğun niçin
okulda başarısız olduğuna ilişkin bir değerlendirme yapılmaktadır.
2. Çocuğun psikolojik bir problemi olması halinde bu yardım, sosyal hizmetler tarafından
verilmekte ya da hastaneye yönlendirilmektedir.
3. Ailede madde bağımlılığı, depresyon gibi psikolojik problemlerin olması halinde, aile
tedaviye yönlendirilmektedir.
4. Çocuk hakkında bu üç tedbirden beklenen faydanın elde edilememesi, ailenin tedbir kararı
süresince hiçbir gelişme göstermemesi ve ailenin çocuk için gerçekten tehlike arz ettiğinin
anlaşılması durumunda çocuk hakkında sığınma evinde kalması yönünde karar verilmektedir.
Ancak çocuk hakkında acil durumlar dışında bu yönde karar verildiğinde çocuk hemen
sığınma evine alınmak yerine sosyal hizmet uzmanı yavaş yavaş çocuğu sığınma evinde
kalma fikrine hazırlamaktadır. Acil sığınma evine gönderilme kararı verildiğinde ise kolluk
kuvvetleri devreye girmektedir. Bu karara temyiz süresi 10 gündür. Sığınma evinde kalma
süresi hakimin takdirine göre 15 gün de olabilmektedir. Bazen ailelerin sorumluluklarının
farkına varmaları için kısa süreli sığınma evinde kalma kararları verilebilmektedir. Ancak
diğer daha uzun süreli sığınma evinde kalma kararlarında hakimin altı ayda bir kararını
gözden geçirmesi gerekmektedir.
5. Bazı durumlarda çocuğun sığınma evinde kalması yerine ücret ödenen, eğitim almış
koruyucu ailelere verilmesine ya da çocuk sığınma evine gönderildikten sonra çocukla
ilgilenebilecek başka bir aile üyesi ortaya çıkarsa ve bu kişi hakim için güven veren bir kişi
ise çocuğun bu aile bireyi yanında kalması yönünde karar verilebilmektedir.
Mağdur ve risk altındaki çocuklar üzerindeki çocuk mahkemelerinin sorumluluğu
çocuk 18 yaşına girdiğinde sona ermektedir. Ancak çocuğun kendisine verilen haklardan
yararlanmaya devam edilmesini talep etmesi halinde, mahkeme kararı 21 yaşına kadar
uzatılabilmektedir. Uygulamada genellikle gençler bu talepte bulunmaktadır.
87
Mahkeme tarafından çocuğun sığınma evinde kalması yönünde karar verildiğinde,
ailenin ebeveynlik hakları da belirlenmektedir. Bu kapsamda ailenin çocuğu hangi sıklıkla
görebileceğine karar verilmektedir. Çocuğu ile olumsuz ilişkileri olan ailelerde, çocuk ile
ebeveynin görüşmesi, bir psikolog veya eğitimci eşliğinde tarafsız bir bölgede yapılmaktadır.
Çocuğun sığınma evinde kalma süresinin belirlenmesinde çocuğun yaşı da önemli bir kriter
olmaktadır. Çocuğun yaşının küçük olması ve ailenin bakamaması durumunda çocuk
hakkında uzun süreli sığınma evinde kalması yönünde karar verilmektedir. Çocuğun ailesinin
yanına geri dönüşünde ise adaptasyon sorunun çözülmesi için takip çalışmaları yapılmaktadır.
Sığınma evinde kalma kararlarının uygulaması yalnızca sosyal hizmetler tarafından
yerine getirilmemektedir. Karar süresince eğitim bakanlığı, sağlık ve ilgili diğer birimlerle
ortak çalışmalar yürütülmekte, örneğin okula gitmeyen çocukların eğitimlerine devam
etmeleri yönünde çalışmalar yapılmakta ya da gençlerin meslek öğrenmelerine ilişkin
faaliyetler düzenlenmektedir.
Fransa’da da Türkiye’dekine benzer şekilde mağdur çocuklar ve suçlu çocuklarla da
aynı mahkeme ilgilenmektedir.
2.11.4. Çocuk Cinsel Suç Mağdurları Birimi
Trousseau Hastanesinin 0-18 yaş arası çocuk mağdurlar için oluşturulmuş Adli Tıp
Bölümünde Adli Psikiyatri ve Çocuk Pediatrisi Uzmanı Dr. Caroline Rey SALMON
tarafından çocuk mağdurlara yönelik verilen hizmetler konusunda bilgi alınmıştır.
Birim, 0-18 yaş arası çocuk mağdurlara yönelik adli tıp hizmeti vermek üzere
oluşturulmuştur. Birimde adli tıp hizmetlerini verebilecek sayıda, çeşitli branşlarda uzman
personel çalışmakta olup, randevu sistemi ile hizmet vermektedirler. Bu kapsamda herhangi
bir suçtan dolayı mağdur olan çocukla ilgili olarak polis birimi arayarak randevu almaktadır.
Tecavüz veya şiddete maruz kalma gibi acil vakalarda ise randevu olup olmadığına
bakılmaksızın, çocuk mağdur kabul edilmekte ve doğrudan müdahale başlatılmaktadır.
Kuruma yılda ortalama 300’ü cinsel şiddete uğramış olmak üzere, toplam 1500 çocuk mağdur
gelmektedir.
Cinsel şiddete maruz kalmış bir çocuk mağdur, kendisi veya ailesi polisi arayarak
durumu bildirerek şikayetçi olmaktadır. Polis, bu birimi arayarak durum hakkında bilgi
vererek, randevu almakta ve mağdur kuruma gelmektedir. Çocuk, birime geldikten sonra
çocuğun bütün iletişim bilgileri alınmakta ve çocuğa uygulanacak işlemler hakkında
kendisine bilgi verilmektedir. Çocuğa verilecek bilgide yaşına göre açıklama yapılmaktadır.
88
Mağdur çocuğun yaşının küçük olması halinde yapılan işlemlerde anneleri de yanında
bulunmaktadır. Ancak çocuğun yaşı büyük olsa bile özellikle jinekolojik muayeneleri,
anneleri çok kaygılandırdığı için; isterse annenin jinekolojik muayene sırasında çocuğun
yanında olmasına izin verilmektedir. Annenin çocuğun yanında kalması, çocuğu da psikolojik
açıdan oldukça rahatlatmaktadır.
Polis tarafından mağdur çocukla ilgili yapılması gereken tıbbi tetkiklerin listesi
verilmekte ve buna göre işlem yapmaktadırlar. Çocuk hakkında polis tarafından istenilen
rapor aynı gün hazırlanarak verilmektedir. Delillerin kaybolmaması için acil vakalarda derhal
müdahale yapılmaktadır. Tecavüz vakalarında çocuğa AIDS testi de yapılmaktadır.
Muayeneye sırasında çocuğa hiç soru sorulmamakta, daha çok bilgiler aileden alınmaya
çalışılmaktadır. Böylece cinsel istismara maruz kalan çocuğun aynı şeyi tekrar tekrar
yaşaması engellenmektedir. Çocuğun sorgusu ise psikolog veya savcı tarafından değil, özel
eğitim almış polis tarafından yapılmaktadır. Aile ile ayrı yapılan görüşme aileyi de
rahatlamakta, anne-baba çocukları yanlarında olmadığı için kaygılarını ve üzüntülerini
rahatlıkla ifade edebilmektedirler. Aile ile görüşme yapılırken çocuk, boya kalemi vb. ile
oynayabileceği bir odaya alınmaktadır.
Muayene odası çocukları psikolojik açıdan rahatlatması için renkli ve oyuncaklarla
dizayn edilmiş, ayrıca muayene sonrasında çocuğun kendisini daha iyi hissetmesi için isterse
kullanabileceği bir duş alanı oluşturulmuştur. Küçük çocukların muayene pozisyonunu daha
rahat anlayabilmeleri için oyuncak türü olarak çoğunlukla kurbağa tercih edilmiştir.
Çocuk muayeneye alındığında öncelikle tansiyonuna bakılması, stetoskopla sırtının
dinlenmesi gibi aslında çocuğun muayenesi açısından önemli olmayan işlemler yapılmaktadır.
Bu işlemlerle çocuğun ortama ve doktora alışması sağlanarak, çocuk jinekolojik muayene
öncesi rahatlatılmaya çalışılmaktadır. Aynı zamanda bu genel muayene sırasında çocuğun
vücudunda başka şiddet izleri olup olmadığı da tespit edilebilmektedir. Çocuktan kan
alınacaksa, etkisini gösterebilmek için randevuya gelir gelmez analjezik krem sürülmektedir.
Çocuğa yapılan bütün incelemelerde özel yöntemle fotoğraf çekilmekte, ancak bunlar rapora
eklenmemektedir. Bu fotoğraflar birimde arşivlenerek, eğer hakim başka bir doktora gitmesini
isterse o zaman mahkemeye iletilmektedir.
Çocuğun psikolojik muayenesi psikiyatrist tarafından yapılmakta, psikolojik
muayenesinden sonra fiziksel muayeneye geçilmektedir. Acil durumlarda ise doğrudan
fiziksel muayene yapılmaktadır. Ancak fiziksel muayeneye geçmeden önce mutlaka mağdur
çocuğun psikolojik yönden rahatlamasına özen gösterilmekte ve ardından fiziksel muayeneye
geçilmektedir.
89
Cinsel şiddete maruz kalmış çocukların jinekolojik muayenelerinde lezyon olup
olmadığı incelenmektedir. Ancak % 75 oranında lezyon tespit edilemeyebilmektedir. Bu
durumda muayenede kullanılan diğer tekniklerle cinsel şiddet uygulandığına ilişkin kanıtlar
elde edilebilmektedir.
Ergenle yapılan muayenede ergene bilgi verildikten sonra muayeneye geçilmektedir.
Tüm muayene boyunca hemşire ergene eşlik etmektedir. Olaya ilişkin bilgiler de aile yerine
ergenin kendisinden alınmaktadır. Muayeneden sonra sonuçlar hakkında bilgi vermek için aile
ve ergen birlikte görüşmeye alınmaktadırlar. Tüm işlemler bittikten sonra gerekli görülmesi
halinde 4 aya kadar mağdur çocuğa psikolojik destek verilebilmektedir.
2.12. OKULLARDA ŞİDDETİN ÖNLENMESİNE İLİŞKİN ÇALIŞMALAR
Paris Asliye Hukuk Mahkemesi Savcı Yardımcısı Silva BERBIE tarafından Adalet
Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı arasında imzalanan protokoller ve okullardaki şiddet
konusunda bilgi verilmiştir.
Paris’te 2008-2009 yılları arasında okullarda 1.480 şiddet vakası görülmüş ve bu
şiddet vakalarındaki derecenin giderek arttığı anlaşılmıştır. Yapılan araştırmalarda okul
ortamında suç olaylarının;
% 40’ının fiziksel şiddet,
% 18’inin tehdit,
% 14’ünün hırsızlık olduğu görülmüştür.
Şiddete maruz kalan kişilerin özellikleri incelendiğinde ise;
% 48 Öğrenci,
% 20 Öğretmen,
% 7 Okul Yöneticileri,
% 4 Hizmetliler olduğu görülmüştür. Geçmiş yıllarla karşılaştırıldığında şiddet
olaylarında artış olmakla birlikte, öğrencilerin şiddete maruz kalma oranları azalmış, diğer
okul çalışanlarının şiddete maruz kalma oranları ise artmıştır.
Şiddetin okullardaki dağılımına bakıldığında ise;
Anaokulunda % 4,
İlkokulda % 16,
Ortaokullarda % 53,
Liselerde % 28 oranında görülmektedir.
90
Okullarda bu şiddet vakalarının giderek artması nedeniyle protokoller yapılmasına
karar verilmiştir. Bu protokollerin temel gerekçesi, okullardaki şiddete ilişkin ilgili kurumlar
arasındaki iletişimlerini artırarak, kurumlararası koordinasyonu sağlamaktır. Bu kapsamda
Paris Cumhuriyet Başsavcısı, Emniyet Müdürü, Emniyet Bakanlığı temsilcisi, Paris Akademi
Rektörü (Paris’teki tüm eğitimden sorumlu kişi), Gençlerin Adli Korunmasından Sorumlu
Müdürlük (DPJJ) temsilcisi, Paris Belediye Başkanı arasında üç protokol imzalanmıştır.
2.12. 1. Milli Eğitim Bakanlığı İle Protokol
Bu protokolün tarafları; Savcılık, Emniyet Müdürlüğü, Paris Akademi Rektörü, Adalet
Bakanlığı Çocuklarla İlgili Bölümü’dür. Protokolün amacı interaktif bir şekilde kurumlar
arası işbirliğinin sağlanmasıdır. Bu kapsamda okulda herhangi bir şiddet olayı
gerçekleştiğinde anında okul müdürlüğü tarafından polisle bağlantıya geçilmekte, polis ise
hızla savcılığı bilgilendirmektedir. Bu protokol ile daha hızlı bir sonuç alınabilmektedir.
Böylelikle karar alma süreci de hızlanmaktadır. Bu şiddetin ciddi bir suç olması durumunda
çocuk hakimi devreye girmekte, ciddi bir suç değilse polisten aileye ulaşmaları istenmekte ve
çocuğa yaptırımı olan bir uyarı verilmektedir.
Okullarda yapılan araştırmalar sonuçları itibarı ile bir bütün olarak değerlendirilmekte,
kurumsal açıdan her okulun ayrı ayrı istatistiği tutulmamaktadır. Bu yöntemle okulları töhmet
altında bırakmaktan kaçınmaya ve okul müdürlüklerinin daha rahat bir şekilde şiddet
olaylarını bildirmeleri sağlanmaya çalışılmaktadır. Ayrıca okullarda vatandaşlık derslerine
(İnsan Hakları) daha fazla önem verilmesi de şiddetin önlenmesi açısında önemsenmektedir.
2.12.2. Paris Güvenlik Protokolü
Okullarda şiddetin engellenmesi amacı ile Paris Belediyesi, Emniyet Müdürlüğü, Paris
Akademi Rektörü ve Savcılık arasında tüm Paris bölgesi için imzalanmıştır. Bu protokol,
Paris şehrinde suç olaylarının görüldüğü okul çevrelerinin sorunlarının tespiti ve gerekli
tedbirlerin alınmasını içermektedir. Buna göre yerel belediyeler kendi bölgelerindeki sorunları
tespit ederek, buna göre çalışmalar yapmaktadırlar. Protokol okulların iç sorunlarından ziyade
okulların bulunduğu semtlerin sorunlarını giderme amaçlı hazırlanmıştır. Örneğin çete suçu,
uyuşturucu gibi sorunlarla daha fazla etkin mücadele edilmesine yönelik çalışmalar
yapılmaktadır. Ayrıca şiddetin önlenmesi için okul çevresinin düzenlenmesine yönelik
çalışmalar yürütülmüş, bu kapsamda okullara 4.000 kamera yerleştirilmiştir.
91
2.12.3. Paris Belediyesi ile Protokol
Bir suç olayına maruz kalmış bir çocuğa anında yardım etme amacı ile 2007 yılında
Paris Belediyesi ile yapılmış bir protokoldür. Protokol kapsamında okulda bir olay olduğunda
hemen haber verilerek mağdura anında yardım edilmektedir. Mağdur çocuğa bu konuda üç
yardım yapılmaktadır. İlki olay yerinde müdahaledir. Bu ilk müdahale fiziksel olabildiği gibi
psikolojik açıdan da olabilmektedir. İkinci yardım, mağdur çocuğu hakları konusunda
bilgilendirmektir. Üçüncü yardım ise aile ya da mağdur çocuğun talebi üzerine mahkeme
süreci boyunca yardım ve eşlik etme, danışmanlık hizmeti sunmadır.
2.13. DEĞERLENDİRME
Adalet Bakanlığı Genel Sekreterliğine doğrudan bağlı olarak hizmet veren Fransa
mağdur hizmetleri; mağdura ulaşma, mağdura adli soruşturma süreci boyunca eşlik etme,
hakları konusunda bilgilendirme ve ihtiyaç duyduğu her alanda kendisine yardım sağlama
konusunda kurumlararası işbirliği çerçevesinde ve oldukça etkili bir şekilde yürütülmektedir.
Ziyaret gerçekleştirilen kurumlarda “mağdura yardım ve ulaşma” sorununun yalnızca Adalet
Bakanlığı’nın sorumluluğunda görülmemesi, bu hizmetin verilmesinde ilgili tüm kurumların
aynı söylemlere sahip olmaları verilen hizmetin kalitesini olumlu olarak etkilemektedir.
Mağdur hizmetlerinin Adalet Bakanlığı bünyesinde ayrı bir birim tarafından
yönetilmesi ve sivil toplum kuruluşlarının desteğinin alınması, sistemin diğer bir güçlü
tarafıdır. Türk ve Fransız mağdur hizmetleri arasındaki farklılıklar ve benzerlikler aşağıda
özetlenmiştir.
2.13.1. Türk ve Fransız Mağdur Hizmetleri Arasındaki Benzerlikler
1. Mağdur hizmetleri Adalet Bakanlığına bağlı bir birim tarafından yönetilmektedir.
2. Mağdur hizmetlerinde il merkezlerinde polis, taşra bölgesinde ise jandarma ile işbirliği
yapılmaktadır.
3. Mağdur hizmetlerinin gerçekleştirilmesinde kurumlararası işbirliğine büyük önem
verilmektedir.
4. Fransa’da mağdur ve risk altındaki çocuklara verilen tedbir kararları ile Türkiye’de
korunma ihtiyacı olan çocuğa verilen koruyucu ve destekleyici tedbir kararları benzerlik
göstermektedir.
5. Okullarda şiddetin önlenmesine ilişkin kapsamlı çalışmalar yürütülmektedir.
92
2.13.2. Türk ve Fransız Mağdur Hizmetleri Arasındaki Farklılıklar
1. Yaklaşık 200 yıldır mağdur hizmetleri verilmektedir.
2. Mağdur hizmetlerinde sivil toplum kuruluşları önemli bir yer tutmakta ve bu kuruluşlar,
mağdur hizmetlerinde taşra teşkilatı görevi görmekte, ayrıca bütçeleri Adalet Bakanlığı
tarafından finanse edilmektedir.
3. Mağdur hizmetleri, denetimli serbestlik hizmetlerine bağlı olmayıp, ayrı teşkilatlanmıştır.
4. Mağdur hizmetlerinde çok iyi derecede kurumlararası işbirliği sağlanabilmiştir.
5. Mağdur hizmetlerinin kamuoyu tarafından tanınması amacıyla uzun yıllardır iletişim
çalışmaları yürütülmektedir.
6. Mağdurlara özel ücretsiz telefon hattı bulunmakta, bu hizmetlerin kamuoyu tarafından
bilinmesini sağlamak amacıyla tanıtım çalışmaları düzenlenmektedir.
2.14. ÖNERİLER
1. Öncelikle mağdur profilinin ülkemizde yeniden masaya yatırılıp, tarifi ve çerçevesi
belirlenmelidir.
2. Denetimli serbestlik hizmetlerinden ayrı olarak bir mağdur hizmetleri birimi, ülkemizde de
kurulabilir. Bu birim, yetki ve sorumlulukları belirlenmiş, diğer kamu kurumları ve sivil
toplum kuruluşları ile de koordinasyonu güçlü bir kurum olmalıdır. İlk başta Ceza ve
Tevkifevleri Genel Müdürlüğü bünyesinde oluşturulabilir. Şu an ülkemizde dağınık ve farklı
kurumlarca yapılmaya çalışılan mağdur hizmetleri de bu şekilde bir araya getirilmiş olacaktır.
3. Mağdur hizmetlerinde sivil toplum kuruluşları ile daha yakın bir işbirliği kurulmasının ve
mümkün olması halinde sivil toplum kuruluşları için kamu kaynaklarından belli bir oranda
bütçe ayrılmasının Devletin bu alandaki çalışmalarına ayrı bir güç katacağı düşünülmektedir.
Aynı zamanda Devlet destekli ve teşvikli mağdurlara yönelik sivil toplum kuruluşları
kurulmalıdır.
4. Fransa’da yürütülen mağdur hizmetlerinin en güçlü yönlerinden biri, mağdur hizmetlerinde
farkındalığı arttırmak için düzenlenen tanıtım çalışmalarıdır. Bu tanıtım çalışmaları ile Devlet,
mağdur kişilere daha kolay ulaşabilmektedir. Özellikle ücretsiz telefon hattı bu hizmetlerin
verilmesinde oldukça etkili olmaktadır. Bu kapsamda toplumun mağdur hizmetleri konusunda
bilgilendirilmesine yönelik çalışmalara ağırlık verilerek, ülkemizde de benzer konularda
bulunan ücretsiz telefon hattının daha genel mağdur popülasyonunu kapsayacak şekilde
93
oluşturulmasının oldukça yararlı olacağı düşünülmektedir. Ancak, mağdur hizmetlerine ilişkin
bilgilendirmenin daha etkili olabilmesi için kurumlar arası iletişimin de daha sağlıklı bir
zemine oturtulması gerekmektedir.
5. Gerekli yasal düzenlemeler yapılarak emniyet ve jandarmada içerisinde de, mağdurların
hizmet göreceği bürolar kurulup, buralarda uzmanlar bulundurulabilir.
94

Benzer belgeler