otorite, meşruluk ve siyasal sistem

Transkript

otorite, meşruluk ve siyasal sistem
SİYASETİN YENİDEN KEŞFİ
MACHIAVELLI VE C.SCHMITT
Siyasetin Yeniden Keşfi
 “Alt-yapı” “üst yapı” ayrımı
 Siyaset “alt-yapının” bir ürünü mü yoksa bağımsız mı
 “Görece özerklik”
 Gramsci “hegemeonya”
 Althuser DBA ve DĠA’ları
 Althuser’in gelenekler ve kültürel kalıntılara atıfta bulunduğu “üst-belirleme”
kuramı
Siyasetin Yeniden Keşfi
 Claude Lefort’un Althuserin “üst belirleme” kuramı üzerinden Marksizme eleĢtirisi
 68 olaylarına kadar siyasal düĢünce alanında toplumsal değiĢimi tanımlayan iki
baskın yaklaĢım bulunmaktadır:
Üretim iliĢkilerine vurgu yapan ve toplumsal değiĢimi bu iliĢkiler üzerinden
açıklayan “Marksist” yaklaĢım
2. Kültüre vurgu yapan ve toplumsal değiĢimin değerler sisteminin değiĢimi sonucu
meydana gelen zihniyet ve tutum değiĢimleri kanalıyla olduğunu savunan Weber’ci
“kültüralist” yaklaĢım
1.
 Toplumsal değiĢimi, siyasetin doğasını ve toplumda siyasetin yeri ve rolünü bu
yaklaĢımlarla analiz eden Lefort bu yaklaĢımların bir Ģekilde eksik kaldıklarını
belirterek siyasetin en gerçekçi ve doğru tanımının Niccolo Machialvelli tarafından
yapıldığını ileri sürmüĢtür.
Siyaset- Machiavelli
 Herhangi bir insan topluluğunun “toplum” olmasının yegane Ģartı
siyasettir. Siyasetin olmadığı yerde toplumdan da bahsedilemez.
Dolayısıyla siyaset toplumun herhangi bir unsuruna ne bağımlı ne de
özerktir siyaset toplumun ta kendisidir.
 Toplumsal iliĢkiler her halükarda siyasal iktidar tarafından
Ģekillendirilmektedir.
 Farkına varsak da varmasak da siyaset her alanda ve tüm yönleriyle
yaĢamımızı etkilemektedir.
Siyaset- Machiavelli
 Her toplumda iki farklı karakterde grup bulunmaktadır: Yönetilenler ve
yönetenler
 Yönetilenler/Halk: yönetenler dahil kimsenin emri ve baskısı ve baskısı altında
yaĢamak istemezler.
 Yönetenler: Emir ve talimatlar yoluyla halkı itaat ettirip baskı altına almak
isterler
 Bu toplumsal bölünme tüm toplumlarda var olan doğal, önlenemez ve
vazgeçilemez bir özelliktir. Siyasetin ortaya çıkmasına yol açan iĢte bu
bölünmüĢlüktür.
 Peki bu bölünmüĢlük ve çatıĢan menfaatler karĢısında siyasetin ve siyasetçinin
görevi nedir???
Siyaset- Machiavelli
 Machiavelli’ye göre siyasetin ve siyasetçini görevi bu bölünmüĢlüğü
gidermek ve çözmek değil bu çatıĢmayı yönetmektir.
 Bu çatıĢma ve bölünmüĢlüğün ortadan kaldırılması sadece siyasetin yapılma
gerekçesini ortadan kaldırmaz aynı zamanda toplumu da ortadan kaldırır.
 Siyasetçi bu çatıĢmanın yöneticisi ve iĢletmecisi olmalıdır.
 Lefort tarafından dile getirilen bu Makyavelist yaklaĢım Marks’ın yaklaĢımıyla
tezat oluĢturmaktadır. Marks’a göre önce üretim iliĢkileri üzerinden oluĢan bir
toplumsal yapı sonra bu yapının ürettiği bir siyaset anlayıĢı varken. Bu
yaklaĢımda arada herhangi bir kronolojik sıra bulunmamaktadır.
 Toplum=siyaset.Tamamen bağımsız ve otonom bir yapı.
SİYASET ve AHLAK
 Machiavelli “Hükümdarlar Sözlerini Nasıl Tutmalıdırlar”
 Büyük iĢler yapmıĢ hükümdarlar verdikleri sözleri fazla dikkate almamıĢ
 Ġnsanları ustalıkla aldatmıĢlardır
 Mücadelenin 2 yolu var







o Ġnsanca
o Hayvanca
o Birincisi yeterli olmayınca 2.sine baĢvurulabilir
o Bu nedenle hükümdar insanca yaĢamayı da hayvanca davranmayı da bilmelidir
Ġhtiyatlı hükümdar kendine zararı dokunuyorsa verdiği sözü tutmaz
Hükümdar, tilki ve aslanın niteliklerini bilmeli ve ona göre davranmalıdır
Hükümdarın saydığı tüm niteliklere sahip olmasına gerek yoktur ama öyle görünmesi gerekir
Hükümdar öyle davranmalı ki onu görenler; merhametin, bağlılığın, insanlığın, doğruluğun ve dindarlığın
ta kendisi sansınlar
Dindarlığa sahipmiĢ gibi görünmek kadar gerekli bir Ģey yoktur
Hükümdar, sadece hayatını ve devletin varlığını sürdürmeyi amaçlar
Halk sadece görünüĢe bakar
Siyaset- Carl Schmitt
 Machiavelli’nin siyaset yaklaĢımı üzerinden siyaseti tanımlayan diğer bir
siyaset düĢünürü Alman Carl Schmitt’tir.
 Nazi politikalarına verdiği kısmi destek ve bir süre Alman Nasyonal
Sosyalist Parti’de danıĢmanlık yapması nedeniyle uzunca bir süre tozlu
raflara gömülen Schmitt’in provokatör fikirleri 1980’lerden itibaren
yeniden literatüre girmeye baĢlamıĢtır.
 “Kararcılık” okulunun öncülerinden olan Schmitt’in parlamenter
demokrasilerin ve liberal düĢüncelerin devleti zaafa uğrattığına iliĢkin
görüĢleri hem sol hem de sağ ideolojilerde rağbet görmektedir.
Siyaset- Carl Schmitt
 “Kararcılık” ekolü akla güven besleyen Descartesci yaklaĢımın bir
eleĢtirisidir.
 Descartes’ın iyimserlik olarak tanımlanan ve akla oldukça güven
beslenen bu yaklaĢımda rasyonel bir aktör olan bireyin iyi düĢünmesi
sonucunda iyi muhakeme edeceği ve sonuçta da iyi hareket edeceği ve
davranıĢı düzgün birisi olacağı varsayılmaktadır.
 “Kararcılık” ekolü aklın öneminin inkar edilemeyeceği fakat siyaset gibi
bir alanda kendine özgü kuralların iĢlemesi nedeniyle aklın yetersiz
kalacağını ileri sürmektedirler.
Siyaset- Carl Schmitt
 Akıl, siyasette her zaman var olan ayrılmaz bir parçası olan “karar alma”
olgusunda yetersiz kalmaya mahkumdur.
 Çünkü siyasi bir alanda alınacak karar sadece aklın egemen olduğu bir
alan olmayıp duygular, yetenekler, kiĢisel özellikler gibi birçok unsurun
oynadığı bir alandır.
 Siyasal alanda alınan kararın akliliği ve mantıksallığını aramaya gerek
yoktur. Önemli olan ve ortada olan Ģey kararın kendisidir.
 “Hakikat değil iktidar yasayı koyar”T. Hobbes
Siyaset- Carl Schmitt
 Siyasal teoloji isimli kitabında siyaseti seküler bir din olarak tanımlayan





Schmitt
Çağımızın siyasal kavramlarının çoğunun aslında din kaynaklı olduklarını ileri
sürmektedir.
Egemenlik, itaat, bağlılık (sadakat), siyaseten biat etmek, hak veya kanun gibi
kavramlar sekülerleĢmiĢ dini kavramlardır.
MonarĢide krala, demokraside halka atfedilen egemenlik her Ģeye gücü yeten
Tanrı’nın egemenliğinin bir tür dünyevi kopyasıdır
Anayasalar ise Kutsal Tanrı kelamına benzer
“Bu anlamda siyaseti seküler bir din olarak ele alırsanız bu dinin
nefis ve şeytanlarını egemen güç belirler”
Siyaset- Carl Schmitt
 Schmitt’e göre bir toplumda/siyasal sistemde egemen olan kiĢi/kurum meydana gelen bir




hadisenin “istisnai bir durum” olduğuna karar veren kiĢi/kurumdur.
Schmitt “ ÇatıĢma olduğu zaman neyin kamu yararına, neyin devletin çıkarına uygun
olduğuna, kamu düzeni ve güvenliğine uygun olduğuna kim karar vermektedir? Ġstisnai
durum –ki bu durum hiçbir mevcut hukuk sisteminde tanımlanmamıĢtır- ileri derecede
bir ihtiyaç hali oluĢtuğu, devletin varlığına kasteden veya buna benzer bir Ģeyin ortaya
çıktığı durumdur” iĢte bu hallerin oluĢtuğuna kim karar veriyorsa toplumdaki siyasi
otorite odur.
Halka egemenlik veren yasalar ve anayasal güvenceler bazı Ģartlarda bir masaldan ibarettir.
Neden????
Örn: Ġstisnai bir durum olan savaĢa kim karar verecek?????
Çağımızda iktidarın sahiplerinin hak ve görevlerinin sınırlandırıldığı hukuk devletlerinde
bile bertaraf edilmesi mümkün olmayan bir “an”ın varlığını kabul etmektedir.
Siyaset- Carl Schmitt
 Schmitt’e göre egemenliğin ulusa ve onun temsilcisi olarak parlamentoya ait olması
ilkesi ve anayasal haklarımız bazı Ģartlar altında (istisnai durum) bir masaldan
ibarettir. Bu tür durumlarda karar verebilme otoritesi olan kiĢi/kurum gerçek
egemendir.
 Schmitt Hitlerin yönetimi ele geçirmesiyle sona eren Weimar Cumhuriyetinin
siyaset yapma/yapamama özelliğini eleĢtiriyor. Parlamentonun görevini yerine
getirememesi, siyasal partiler arasında olan uyuĢmazlıkv eülke menfaatleri
konusunda konsensüs yokluğu adı konulmamıĢ bir “kriz durumu/ istisnai durum”
yaĢanmasına yol açıyor ancak süreci isimlendirecek bir otorite yok.
 Bu durum Hitler’in ve Nasyonal Sosyalizmin ortaya çıkmasına imkan sağlıyor
Siyaset- Carl Schmitt
 Schmitt istikrarı sağlayacak, toplumun düzenini ve değerlerini koruyacak, anayasal düzeni
yeniden inĢa edecek bir komisyon veya heyetin yönetime el koyarak iĢbaĢına geçmesini ve
bu amaçlara ulaĢınca geri çekilmesi gerektiğini ileri sürüyor. Bu durumda amacın hukuksal
ve anayasal düzenin yeniden kurulması olduğundan normal ve kanuni bir süreç olarak
kabul edilmesi gerektiğini söylüyor.
 Bu yaklaĢım bizdeki askerin yönetime el koyduğu dönemlerle çok benzerlik
göstermektedir.




27 Mayıs- DP nin anayasayı çiğnemiĢ olması
12 Mart – ülkeyi “anarĢiden kurtarmak” “kardeĢ kavgasına son vermek”
12 Eylül- ülkeyi “gerici fikirler” ile “sapık ideolojilerden kurtarmak”
28 ġubat kararları- “Laik demokratik cumhuriyete yönelik tehditlerin önlenmesi”
 Sadece ulusal düzeyde değil uluslar arası alanda da “istisnai duruma” karar veren egemen
güç/güçlerden bahsedilebilir. Ör: 11 eylül saldırısından sonra ABD’nin savaĢ kararı alması
 ĠKTĠDAR OLANIN AYNI ZAMANDA MUKTEDĠR OLUP OLMADIĞI
Siyaset- Carl Schmitt
 Roma döneminde bu tür bir istisnai durum karĢısında tüm yönetimini bir tirana
devredimesi ve tehdir geçince yetkini geri verilmesi düzenlenmiĢti.
 Alman Weimar Cumhuriyeti anayasasında da bu tür istisnai durumlarda
cumhurbaĢkanına olağanüstü haklar tanıyan 48. maddesi Hitler’in iĢine yarıyor
 Fransız anayasasının baĢkana yetkiler tanıyan 16. maddesi
 Türkiye’de savaĢ kararında yetkili TBMM’dir (Md 92) ancak meclisin
toplanamaması veya acele karar verilmesi durumlarında CumhurbaĢkanına yetki
verilmiĢtir. Sıkıyönetim hallerinde de C.baĢkanı baĢkanlığında toplanan bakanlar
kurulu yetkilendirilmiĢtir (Md 122). Ancak MGK’nın kararlarını unutmamak
gerek.
Siyaset- Carl Schmitt
 Schmitt’in yaklaĢımıyla:
Ġstisnai durumun olup olmadığına kim karar verecek?
2. Ġstisnai durum varsa yönetim kimin olacak?
3. Ġstisnai durumun yaĢanması esnasındaki kaos ortamlarında egemen kim olacak?
Yukarıdakiler daha çok teorik planlamalarken son Ģık pratik uygulamaya iĢaret
etmektedir. Çünkü bu tür bir durumda hiçbir hukuk kuralı çalıĢmayacağı gibi yapılan
planlamalarda gerçekleĢmeye bilir.
4. Schmitt bu tür durumlarda hukukun yerini güç ve kaba kuvvetin alacağını
söylemektedir. Diğer bir ifadeyle artık siyaset kendi kurallarıyla iĢlemeye baĢlar.
1.
Siyaset- Carl Schmitt
 Devlet ve siyaset birbirinden ayrıdır. Devletin olmadığı durumlarda da siyaset hep var olmuĢtur.
 Siyaset iktidar iliĢkileri ve mücadelesidir doğru ancak siyasal alanda daha önemli olan “dost
düĢman” iliĢkisidir. Siyasetin esas özelliği buradadır.
 Siyasetin doğasında güç olgusu vardır
 Ülke için önemli olan hukuksal açıdan mükemmel bir anayasaya sahip olmak değil önemli olan:
 Somut sorunları çözme yeteneğine sahip,
 Toplumsal çatıĢmaları gidermeyi baĢaran,
 Toplum için gerekli değiĢimleri gerçekleĢtirmeye müsait olan bir siyasi rejimle donatılmıĢ olmasıdır.
 Siyaset ancak dost düĢman iliĢkisi üzerinden yürümekle mümkün olur.
 Siyasette önemli olan her türlü ahlaki hukuki endiĢenin üstüne çıkarak düĢmanı belirlemektir.
Siyaset- Carl Schmitt
 Kimdir




düĢman. Halk için tehdit oluĢturanlar düĢmandır. Bunu kim
tanımlayacak????
Tabi ki siyasi iktidar olarak dost düĢman ayrım yeteneğini kaybetmiĢ devlet siyaset
yapma olanağını yitirmiĢ devlettir.
DüĢmanın illa kötü olmasına veya gerçekten tehdit teĢkil etmesine gerek yoktur.
Bu Ģekilde algılanması yeterlidir.
Siyasal alanın var olması için önemli olan düĢmanın, yabancı veya ötekileĢtirilmiĢ
olmasıdır. Bu siyasetin devamı için gereklidir.
Bu tanımda siyaset çatıĢma, kavga ve savaĢın odağıdır.
Siyaset- Carl Schmitt
 DüĢmanın düĢman olması için onun estetik ya da ahlaki değerlere sahip olup olmamasının




bir önemi yok
Schmitt’in siyaset anlayıĢında kavga bir Ģey uğruna ya da bir Ģeye karĢı değil, dost bilinen
kiĢiler adına veya düĢman olarak belirlenen kiĢi veya kiĢilere karĢı güdülen kavgadır.
DüĢman karĢısında kiĢisel nefretin, kin ve garezin bir anlamı yok bunlar özel yaĢama ait
duygular.
Siyaseten düĢman olarak belirlenen rakibin, bizim Ģahsi muhalifimiz veya rakibimiz
olmasına da gerek yok. DüĢmanı biz tanımlarız ve tanımladıktan sonra o artık kamu
yaĢamı açısından düĢman olan bir halk ve vatan düĢmanıdır. Bu yüzden onu Ģahsen
sevmenin veya ondan Ģahsen nefret etmenin bir anlamı yoktur.
Siyaset, hasım olarak belirlenen düĢmanı topyekun yok etmek, ona diz çöktürmek, belini
kırmak içindir.
Siyaset- Carl Schmitt
 Siyasetin dost-düĢman karĢıtlığında tanımlanması onu oldukça tehlikeli bir alan
haline getirmektedir. Türkçemizdeki “ya devlet baĢa ya kuzgun leĢe” ya da “siyasetin
ateĢten gömleğini giymek” tabirleri bu konuyla benzer algılar resmetmektedir.
 DüĢmanı yok etmenin tek istisnası olabilir o da düĢmanla anlaĢma yapmanın daha
yararlı olacağına iliĢkin bir kanaatin uyanmasıdır. Bunun dıĢında düĢman siyaset
gereği elenmesi gereken bir unsurdur ve bu sorumlulukta gevĢeklik gösteren de
elenmeye hazır olmalıdır.Ya imha et ya da imha ol.
 Bu yaklaĢım aynı zamanda taraftarlar arasında da kenetlenmeye yol açar ve “bi taraf
olan bertaraf olur” kaidesince düĢmana karĢı mutlak karĢıtlığın ifadesidir.
Siyaset- Carl Schmitt
 Siyasetin ancak Schmitt’in “istisnai durum” alarak adlandırdığı bu kriz dönemlerinde
verimli bir Ģekilde çalıĢılabileceğini dile getirilmektedir. Örneğin.
 Platon meĢhur “Devlet” eserini Spartalılar ile Atinalılar arasındaki Peloponnesos savaĢı






döneminde yazmıĢtır.
Machiavelli Ġtalya’daki presliklerin kapıĢmaları
Hobbes, Ġngiltere’deki din savaĢları
Tocqueville, Fransız toplumun devrim sonrası alabora olması
Marx- sınıflar arası yaĢanan çatıĢmalar
Weber-, yaĢadığı dönemdeki devletleri emperyalist amaçlarla birbirleri ile mücadeleleri ve
Marksizm gibi “seküler bir dinin toplumu kuĢatması gibi çatıĢma durumlarında eserlerini ortaya
koymuĢlardır.
DOLAYISIYLA ÇATIġMA TEMELĠNDE ġEKĠLLENEN SĠYASET BU BĠLĠMĠN DOĞAL
LABORATURAI ġEKLĠNE GELMĠġTĠR.

Benzer belgeler