BAŞYAZI - Veteriner Tavukçuluk Derneği

Transkript

BAŞYAZI - Veteriner Tavukçuluk Derneği
www.veterinertavukculuk.org • [email protected]
BAÞYAZI
Deðerli Meslektaþlar
Bu sayýdaki yazýmý iki konu üzerinde
yoðunlaþtýrmak istiyorum. Konularýn her ikisi
de yemle, tavukçulukla yakýndan ilgili.
Bunlardan ilki tüm dünyayý dolayýsýyla da bizi
doðrudan takip etmemiz konusunda zorlayan
"soya".
Global ýsýnma ve çevre günümüzde tüm meslek
gruplarýnýn üzerinde titizlikle durduðu ve
medyanýn çok yakýndan takibinde olan evrensel
bir yaklaþýmdýr. Çevre konferanslarýnda "Dünya
ve doðal varlýklar bize atalarýmýzýn mirasý deðil
torunlarýmýzýn geleceðidir" temel ilkesi
benimsenmiþ korunmasý konusunda her türlü
tedbirin alýnmasý için uluslar arasý antlaþmalar
imzalanmýþtýr. Bu çerçevede ABD, Çin, Hindistan
ve soya konusunda özellikle Brezilya yakýn
takiptedir. Yaðmur ormanlarý yalnýz Brezilya'nýn
deðil tüm dünyanýn ciðerleri konumundadýr.
Bu ormanlarýn gaddarca tahrip edilmesi
sonucunda bir taraftan bazý canlý türleri bir
daha varolmayacak þekilde yok edilirken diðer
taraftan da küresel ýsýnma eriyen buzullar,
azalan su kaynaklarý ve kasýrgalarýyla dünyadaki
dengeleri altüst etmekte, yaþamý tehdit
etmektedir. Burada çevreciler ortaya çýkan
olumsuzluklarýn bir nedeni olarak da "soya"yý
gündeme getirmektedirler. Yirminci yüzyýlýn
harika bitkisi olarak kabul edilen soyadan insan
yiyeceði ve hayvan yemi olarak direkt ve
endirekt pek çok ürün elde edilmektedir. Bu
devamý 15’te.
TAVUKÇULUK SEKTÖRÜNÜN
PROBLEMLERÝ VE ÇÖZÜM
ÖNERÝLERÝ
Uzm.Veteriner Hekim Mücteba BÝNÝCÝ
Veteriner Tavukçuluk Derneði Genel Sekreteri
Ülkemizde gerek tarým sektörü gerekse hayvancýlýk
sektörü sermaye yeterliliðini bugüne kadar tam olarak
karþýlayamamýþtýr. Örneðin bir turizm sektörü, bir tekstil
sektörü, bir otomotiv sektörü , bir beyaz eþya sektörü
sermaye yeterliliðini saðlamýþtýr. Bu nedenle bu
sektörlerde rekabet daha fazladýr. Tarým ve hayvancýlýk
sektörleri son zamanlarda spekülatif geliþmelere karþý
açýk kalmýþ ve bu spekülasyonlardan dolayý son derece
zarar görmüþtür. Bu zararlarý maalesef sektör ve üreticiler
birlikte ödemiþlerdir.
Hayvancýlýðýn en önemli bileþeni olan tavukçuluk sektörü
et ve yumurta üretimi yaparak ülkemiz insanýn protein
gereksinimini ve saðlýklý gýdanýn insanlarýmýza ulaþmasýný
saðlayarak önemli bir iþlev yapmaktadýr. Bu sektör
üretim olarak Türkiye’yi dünyada ilk yirmi ülke içerisine
girmesini saðlamaktadýr ve üç milyar beþ yüz milyon
dolarlýk bir potansiyele sahiptir. Ýki milyon beþ yüz bin
insan yaþamýný bu sektörden direk yada dolaylý olarak
kazanmaktadýr. Tavuk eti ile ilgili olarak þu anda altý
entegrasyon ihracat yapabilecek durumdadýr. Tavukçuluk
sektörü bu aþamaya kolay gelmedi. Her sektörün
yaþadýðý büyümenin sýkýntýlarýný tavukçuluk sektörü de
yaþamýþtýr. Sürekli büyürken ortaya çýkan problemler
çözülmemiþse doðal olarak bu problemlerde büyümeye
devam etmektedir.
devamý 2’de.
Veteriner Tavukçuluk Derneði
Tavukçuluk sektörü et ve yumurtayý sürekli olarak
halkýmýza ucuz, hijyen kurallarýna uygun ve saðlýklý
Veteriner Tavukçuluk Derneði’nin
olarak ulaþtýrma çabasý içerisinde iken problemlerini
yayýn organýdýr.
ve çözüm önerilerini özetlemekte yarar görüyorum.
Yýlda 4 kez 3 ayda bir yayýmlanýr.
Veteriner Tavukçuluk Derneði
1. Tavuk eti sektörü sürekli kapasite arttýrýrken üretim
yapacak kümes sayýsý gereksinimi saðlayamamaktadýr.
Tavuk eti sektörü için üretim özellikle köylerde
Adýna Sahibi
yapýlmaktadýr. Kümes üretiminin teþvik kapsamýna
Prof. Dr. Ahmet ERGÜN
alýnmasý hem köyde yaþayan insanýmýzýn gelirini
Sorumlu Yazý Ýþleri Müdürü
Prof. Dr. Mehmet AKAN
arttýracak hem de köyden kente göçü azaltacaktýr.
Tarým ve Köyiþleri Bakanlýðý ile Hazine Müsteþarlýðý
birçok konuda tarým ve hayvancýlýk sektörünü teþvik
ile desteklerken hem kümes yapýmýnýn, hem kümes
içerisinde bulunan modern ekipmanýn teþvik
Yayýn Kurulu
Doç. Dr. Erol ÞENGÖR
Dr. Serdar ERTAÇ
kapsamýna alýnmasýnda yarar bulunmaktadýr.
2. Kýrmýzý etin perakende fiyatýnda KDV yüzde 1
olmasýna raðmen tavuk etinde hala yüzde 8’dir.
Uzman Vet. Hek. Mücteba BÝNÝCÝ
KDV’leri farklý olmasýna raðmen satýlan her iki ürün
Doç. Dr. Tansel ÞÝRELÝ
de sonuçta ettir. Tavuk eti hem daha ucuz hem de
Vet. Hek. Ekrem T. YÜCESAN
Ýdare Yazýþma Adresi
kitlelere daha kolay ve çabuk ulaþýrken KDV oranýnýn
böyle kalmasý bir adaletsizliktir. Sonuçta olan yine
yurttaþa olmaktadýr. Geçmiþte Maliye Bakanlýðý, Hazine
Müsteþarlýðý, Tarým ve Köyiþleri Bakanlýðý ile BESD-
Arama Sokak No: 20/D
BÝR (Beyaz Et Sanayicileri Birliði) arasýnda tavuk
Aydýnlýkevler - ANKARA
etinin KDV oranlarýnýn yüzde 1’e indirilmesi konusunda
Tel: 0312 17 25 65
Faks: 0312 17 25 65
görüþmeler yapýlmýþ fakat bugüne kadar hiçbir sonuç
alýnamamýþtýr. Üretici ve tüketicilerin maðdur olmamasý
için tavuk eti KDV oranýnýn yüzde 8’den yüzde 1’e
düþürülmesinde ve böylece her iki et türünün
Banka Hesaplarý
REKLAM GELÝRLERÝ
KDV’lerinin eþitlenmesinde her yönden yarar
bulunmaktadýr.
Türkiye Ýþ Bankasý
3. Tavuk eti ve yumurta üretimi için hammadde
Dýþkapý Þubesi 4206 932790
önemli bir gereksinimdir. Bu konuda herhangi bir
ÜYE AÝDATLARI
üretim planlanmasý bulunmamaktadýr. Nüfusunun
Türkiye Ýþ Bankasý
Dýþkapý Þubesi 4206 917468
yarýsýna yakýn bir kýsmýnýn köylerde yaþadýðý bir ülke
için bu talihsizliktir. Köyde üretimi arttýrarak refahý
buralara götürmek kamu otoritesinin görevidir. Ne
Dergide yayýmlanan yazýlarýn
yazýk ki son iki yýl öncesine kadar gereksinim duyulan
sorumluluðu yazarlarýna aittir.
mýsýrýn nerede ise yüzde 50’si ABD’den ve diðer
Alýntý Yapýlamaz.
Grafik Tasarým ve Baský
ülkelerden ithal edilmekteydi. 2006 yýlýnda ülkemiz
kendi gereksinimini saðlayacak mýsýr üretimini yaptý.
Maalesef 2007 yýlýnýn baþýnda bulunduðumuz
bugünlerde geçen yýlki üretimin düþük olmasý nedeni
Elma Teknik Basým Matbaacýlýk
ile nerede ise mýsýr karaborsaya düþmüþtür.
Tel: 0312 229 92 65
Hammadde fiyatlarýnda ki artýþ doðal olarak üretimin
pahalý olmasýna neden olmaktadýr ve bunun sonucunu
2
Yýl: 2007 Cilt: 5 Sayý: 1
Veteriner Tavukçuluk Derneði
tüketiciler pahalý tavuk eti ve yumurta yiyerek
ödemektedirler. Ayrýca pahalý girdilerle yapýlan üretim
ihracat açýsýndan da rekabet gücümüzü olumsuz
etkilemektedir. Üretimin planlanmasýnda, mýsýrýn yem
bitkileri üretimi desteði içerisine alýnmasýnda ülkemiz
çýkarlarý açýsýndan büyük yararlar vardýr. Ayný sýkýntý
soya fasulyesi için de geçerlidir. Ülkemizin soya
fasulyesi gereksinimi 1.200.000 (bir milyon iki yüz
bin) tondur. Bunun 100.000 (yüz bin) ton civarýndaki
bir kýsmý ülke içerisinde üretilirken geri kalan açýk
ithalatla karþýlanmaktadýr. Tarým hammaddeleri ithalatý
için yurt dýþýna göndereceðimiz dövizleri farklý alanlarda
kullanmak ülkemiz yararýnadýr.
4. Tavuk hastalýklarý ile ilgili olarak devletimizin elle
tutulur doðru dürüst bir eradikasyon (hastalýðý yok
etme) programý yoktur. Geliþmiþ ülkeler bu konuda
milyonlarca Avro harcarken maalesef ülkemizde
sadece hastalýk çýktýðýnda tavuklarý imha için nadiren
para harcanmaktadýr. Devletimizin savunma dýþýnda
tarým, hayvancýlýk, sosyal güvenlik, saðlýk, eðitim ve
adalet konularýnda kýsa, orta ve uzun vadeli stratejileri
olmadýðý için tavuk hastalýklarýnýn yok edilmesinde
de böyle bir stratejisi bulunmamaktadýr. Tarým ve
Köyiþleri Bakanlýðý hastalýklarýn eradikasyonu (yok
edilmesi) ile ilgili olarak kýsa, orta ve uzun vadeli
stratejiler oluþturmak ve bunu yaþama geçirmek
zorundadýr.
bir Avian Influenza için Acil Eylem Planý hazýr olmalý
ve bu hastalýkla ilgili olarak ülkemizin ekonomik açýdan
zarar görmemesi için biyogüvenlik ve güvenlik konsepti
yoðun þekilde uygulanmalýdýr.
8. Köylerde yaþayan nüfusun eðitimi her alanda
yetersizdir. Tavuk eti ve yumurta üretimi için eðitim
sektör tarafýndan yapýlmaktadýr. Tarým ve Köy Ýþleri
Bakanlýðý bu konuda eðitim için çalýþmalar yapmak
zorundadýr. Bu konu, hammadde üretimi de dahil
düþünülmelidir. Bakanlýk bu konuda yönlendirici güç
olmalýdýr.
Yukarýda belirtilen problemler devletimiz için pahalýya
mal olmayacak, söz konusu problemler çözüldüðünde
üretimi ve özellikle köyde yaþayan nüfusumuzun
refahýný arttýracaktýr. Geliþmiþ ülkelerde olduðu gibi
ülkemizde de tarým ve hayvancýlýk stratejik bir sektör
olarak deðerlendirilmelidir. Anadolu topraklarý ve
insaný bu ülke nüfusunu doyurabileceði gibi dünyada
yaþayan nüfusun önemli bir kýsmýný besleyecek
potansiyele de sahiptir. Yeter ki problemleri bilelim
ve bu problemleri çözelim. Gerisi zaten kendiliðinden
gelecektir.
5. Tavuk hastalýklarý ile mücadelenin en önemli
yollarýndan birisi de koruyucu hekimliktir. Bu baðlamda
nasýl yem bitkileri üretimi, suni tohumlama, su ürünleri
yetiþtiriciliði vs gibi konularda yirmi dört kaleme
destek veriliyorsa aþý ve dezenfeksiyon için de teþvik
getirilmelidir.
6. Ýhracat ile ilgili olarak tavukçuluk sektörü mutlaka
desteklenmelidir. Tavuk eti sektöründe altý entegrasyon
bu konuda tüm yatýrýmlarýný tamamlamýþtýr. Geriye
sadece ihracat yapmak kalmýþtýr. Özellikle Avrupa
Birliði nezdinde yapýlacak çalýþmalar ile bunun
sonuçlanacaðý kanaatindeyim. Bu desteðin rekabet
koþullarýna uygun olarak yapýlmasýnda yarar vardýr.
Bu alanda yapýlacak ihracat ülkemize döviz getireceði
gibi üretimin artmasýndan dolayý köyde yaþayan
nüfusun refahýnýn da artmasý saðlanacaktýr.
7. Tavuk hastalýklarý özellikle Avian Influenza (Kuþ
gribi) zaman zaman dünya kamuoylarýnýn gündeminde
olduðu gibi ülkemiz kamuoyunun da gündemine
gelmektedir. Komþu ülkelerde ya da ülkemizde olasý
Yýl: 2007 Cilt: 5 Sayý: 1
3
Veteriner Tavukçuluk Derneði
BROYLERLERDE OPTÝMAL AYAK SAÐLIÐI ÝÇÝN
BESÝNSEL FAKTÖRLERÝN ÖNEMÝ
Çeviren: Araþ. Gör. Bekir Hakan KÖKSAL
AÜ Veteriner Fakültesi-Hayvan Besleme ve Beslenme
Hastalýklarý Anabilim Dalý
Kaynak: Waldenstedt, L. (2006). Nutritional factors
of importance for optimal leg health in broilers: A
review. Animal Feed Science and Technology. 126:
291-307.
1. Giriþ
Kanatlý sanayinde, broylerlerde görülen bacak
bozukluklarý hem hayvanýn refahý hem de olayýn
ekonomik yönü açýsýndan önem taþýmaktadýr. Bacak
bozukluklarýna baðlý geliþen ölümler süredeki toplam
ölümlerin % 10-30’unu oluþturmaktadýr. Bacak
bozukluklarý ve hayvanýn hareket etme yeteneði çok
sayýda farklý faktörden, kemik, doku ve sinirsel
bozukluklardan, etkilenebilir. Kanatlýlarda bacak
bozukluklarýnýn geliþmesinde etkin besin maddelerin
eksiklik ya da fazlalýklarý en önemli rolü oynamaktadýr.
Besinsel uygulamalara baðlý olarak en çok þekillenen
bacak bozukluklarý; tibiyal diskondroplazi (TD) kemiðin
büyüme tabakasý altýnda anormal bir kartilaj kütlesinin
oluþumu, kemik anormallikleri ve hatta kýrýklarýn
geliþmesi þeklinde sýralanabilir. Tibiyanýn distali veya
metatarsuslarýn proksimal kýsýmlarýn lateral ya da
mediyale doðru yer deðiþtirmeleri ile þekillenen,
“varus-valgus deformitesi” ya da “bükülmüþ bacak”
gibi çeþitli isimler alan uzun kemiklerin açýsal
deformitelerine bazen gastrokinemus tendonunun
kaymasý da eþlik edebilir. Raþitizm, kemiðin epifizyal
kýsmýnýn büyümesi bazen de yumuþak kýsmýnýn
deformitesiyle karakterize bir bozukluktur.
Kemiðin kartilaj kýsmýnýn anormallikleri bakteriyel
enfeksiyonlara ortam hazýrlayarak osteomyelitis gibi
saðlýk problemlerine neden olabilir. Osteomyelitis
(femur baþý nekrozu adý da verilir), tibiyanýn veya
femurun proksimal kýsmýnýn infeksiyöz organizmalarla,
genelde de Staphylococcus spp ile, enfekte olmasýdýr.
Ýskeletteki infeksiyöz hastalýklarý, yumuþak dokularýn,
merkezi ve çevresel sinir sistemlerinin enfeksiyonlarýna
katýlabilir ancak bu enfeksiyonlar genelde besinsel
faktörlerden etkilenmezler.
4
Yýl: 2007 Cilt: 5 Sayý: 1
Bacak bozukluklarýnýn etiyolojisi genelde komplekstir
ve tek bir faktöre baðlý kalmaz. Bazen olayýn etiyolojisi,
patolojisi ve klinik belirtileri iç içe seyreder. Genel
olarak baðýrsak epitelini etkilemek suretiyle besin
madde yararlanýlabilirliðini azaltan, bakteriyel, viral,
paraziter enfeksiyonlar ile yemlerde bulunan
antinutrisyonel faktörlere baðlý olarak bacak
bozukluklarý görülebilir. O nedenle deneysel olarak
oluþturulan veya sahada karþýlaþýlan bacak
bozukluklarýnýn insidensinde genetik, idari
(management), besleme, hijyen ve de tekrarlayan
hastalýklar etkili olmaktadýr.
Son 40-50 yýlý aþkýn bir süredir çok sayýda araþtýrma
bu konu üzerine düzenlenmiþtir. Bu derlemenin amacý
broyler rasyonlarý hazýrlanýrken optimal bacak saðlýðý
için hangi besinsel faktörlerin göz önünde
bulundurulmasý gerektiðine genel bir bakýþ saðlamaktýr.
Veteriner Tavukçuluk Derneði
Yapýlan bir çalýþmada (Whitehead ve ark., 2004)
broylerlerin ilk 14 günlük yaþlarýna kadar rasyonlarýnda
bulunmasý gerekli kalsiyum ve yararlanýlabilir fosfor
düzeylerinin 35-50 µg/kg olmasýnýn kortikal kemik
kalitesi için gerektiði belirlemiþtir. Ayný çalýþmada 14.
günden sonra rasyonda bulunmasý gerekli vitamin
D3 düzeyinin 20 µg/kg’ýn altýna düþtüðü bildirilmiþtir.
Söz konusu bu ihtiyaç düzeyleri daha önce tahmin
edilen deðerlere nazaran çok daha yüksek olmuþtur.
Bunun muhtemel nedeni, modern broyler
genotiplerinin rasyonlarýnda daha fazla miktarda
kalsiyuma ihtiyaç duymalarý gösterilmektedir.
Rasyonda vitamin D3 eksikliðine baðlý þekillenen
raþitizmin söz konusu vitaminin yaklaþýk olarak 4045 µg/kg düzeyinde ilave edilmesiyle aþýlabileceði
belirtilmektedir.
Hayvanlarýn vitamin D3 ihtiyaçlarýný etkileyen bir
diðer unsur da rasyondaki Ca ve P düzeyleridir. Modern
broyler genotiplerinin ihtiyaç duyduklarý Ca ve P
düzeylerindeki artýþ vitamin D3 ihtiyacýna da
yansýmýþtýr. Baker ve ark. (1998) yaptýklarý bir
çalýþmada 3 haftalýk yaþta olan ve fosforca yetersiz
rasyonla beslenen broylerlerin rasyonlarýna yüksek
miktarda (1250 µg/kg ) vitamin D3 ilavesinin
maksimum büyüme ve kemik külü açsýndan gerekli
olduðunu bildirmiþtir. Bununla birlikte ayný denemede
kalsiyumun eksik olmasýnýn veyahut da hem kalsiyum
hem de fosforun yeterli düzeylerde bulunmasý halinde
30-40 µg/kg’dan fazla vitamin D3 ilavesinin büyüme,
yemden yararlanma veya kemik külü deðerlerinde
beklenen yanýtý oluþturmadýðý tespit edilmiþtir. Ayrýca
kanatlýlarýn vitamin D3 ihtiyaçlarý açýsýndan ultraviyole
ýþýðýn etkisi de göz ardý edilmemelidir. Bu durum
özellikle kolekalsiferolün yetersiz olduðu rasyonlarda
dikkate alýnmalýdýr. Ancak bu durum yoðun
yetiþtiriciliðin yapýldýðý ve kapalý kümes sistemlerinin
kullanýldýðý modern broyler yetiþtiriciliðinde söz konusu
deðildir.
Rasyonda vitamin D3’ün fazla oluþu da hayvanýn
bacak saðlýðýný ve canlý aðýrlýðýný olumsuz yönde
etkilemektedir. Baker ve ark. (1998) 2-3 haftalýk
broylerlerin rasyonlarýnda 1250 µg/kg gibi yüksek
düzeyde vitamin D3’ü tolere edebildiklerini belirtmiþler
ancak daha önce yapýlan denemelerde rasyondaki
vitamin D3 düzeyinin 500 µg/kg düzeyine kadar
çýkarýlmasýnýn bacak anormallikleri ve kýsmen de TD
insidensini arttýrdýðý bildirilmiþtir. Modern broyler
yetiþtiriciliðinde hayvanlarýn bacak saðlýklarý ve
performanslarý açýsýndan rasyonda bulunan vitamin
D3’ün hangi düzeylerde etkili olacaðý kesinlik
kazanmamýþtýr.
6
Yýl: 2007 Cilt: 5 Sayý: 1
2.1.1. Vitamin D Metabolitleri
Kanatlýlardaki Vitamin D metabolizmasý bir takým
metabolitlerin de içersinde yer aldýðý kompleks bir
süreçtir. Rasyonda bulunan D2 ve D3 vitaminleri ince
baðýrsaktan absorbe olur ve kan yoluyla karaciðere
gelirler. Burada Vitamin D3’ün metabolizmasýnda
önemli rolü olan 25-hidroksikolekalsiferol’e (25-OHD)
dönüþürler. 25-OHD böbreklere aktarýlýr ve burada
1,25-dihidroksikolekalsiferol’e (kalsitriyol, 1,25-OHD)
dönüþür. Bu madde söz konusu vitaminin biyolojik
olarak en aktif olan hormonal metabolitidir. Hayvan
yoðunluðunun çok olmasý, sýcak stresi, mikotoksinler,
enteritis, malabsorbsiyon ve immun sistem
bozukluklarý gibi stres þartlarý kolekalsiferolün emilimini
ve karaciðerdeki hidroksilasyonunu olumsuz yönde
etkiler. O nedenle broyler rasyonlarýnda vitamin D
metabolitlerin kullanýlmasý mantýklý bir uygulamadýr.
Avrupa Birliði ülkelerinde broyler rasyonlarýnda
kullanýmýna izin verilen Vitamin D3 düzeyi 125
µg/kg’dýr. Vitamin D3 metabolitleriyle beslemenin
yapýlmasý genç broylerlerin ihtiyaç duyduklarý vitamin
D3 düzeyinin karþýlanmasý anlamýna gelmektedir.
Biyolojik olarak aktif olan 25-OHD düzeyinin,
kolekalsiferol düzeyinin 2-3 katý olduðu yapýlan
çalýþmalarla bildirilmektedir. Rasyona 25-OHD ilavesi
Veteriner Tavukçuluk Derneði
1,25-OHD ilavesinden baðýmsýz olarak TD þiddeti ve
insidensinde önemli düzeyde bir azalmaya neden
olmuþtur. Yapýlan çalýþmalarda TD’den korunma
açýsýndan rasyona yapýlmasý gereken 25-OHD ilave
düzeyinin 75-344.5 µg/kg olduðu belirlenmiþtir.
Ayrýca söz konusu vitaminin rasyondaki kalsiyum
düzeyi ile de iliþkili olduðu ve rasyonda kalsiyumun
eksik olmasý durumunda 25-OHD ilavesinin TD
insidensinin azaltýlmasýnda etkili olduðu belirlenmiþtir.
Yine ultraviyole ýþýðý alan tavuklarýn rasyonlarýna 10
µg/kg 25-OHD ilavesini TD görülme sýklýðýný minimize
ettiði yapýlan denemelerden elde edilen bir sonuçtur.
25-OHD rasyonda 690 µg/kg düzeyine kadar
kullanýlmasý halinde tavuklarda büyüme oraný veya
yemden yararlanma üzerine herhangi bir olumsuz
etkiye sebep olmamaktadýr.
Baþka bir çalýþmada ise rasyonda kalsiyum ve fosforun
yetersiz olmasý durumunda yapýlacak olan 5-10 µg/kg
düzeyinde 1,25-OHD ilavesinin raþitizm ve TD
insidensini azalttýðý da belirlenmiþtir. Diðer bazý D
vi tami n me t a b o l i t l e r i n i n d e (1 ,2 4 R, 2 5 trihidroksikolekalsiferol 1,25-dihidroksikolekalsiferoldihidroksi-26,27-hekzadenten yum kolekalsiferol ve
1,25-dihidroksikolekalsiferol-dihidroksi-24Rflorokolekalsiferol) TD geliþiminden korunmada etkili
olduklarý bilimsel denemeler ile belirlenmiþtir.
deviyasyonunda artýþa neden olmaktadýr. Söz konusu
bu vitaminin eksik olmasý durumunda muskuler
distrofiler de söz konusudur ve bu durumda hayvanýn
hareketlerinin olumsuz yönde etkileyeceði þüphesizdir.
Bu baðlamda vitamin E ve selenyum arasýndaki
sinerjistik etki de göz önünde bulundurulmalýdýr.
Ayrýca rasyonda vitamin E’nin fazla olmasý halinde,
vitamin D3 yararlanýlabilirliði azalmakta bu durumda
da tavuklarda vitamin D ve kalsiyum eksiklikleri
görülmektedir.
2.3. B Grubu Vitaminler
Bazý B grubu vitaminlerinin eksikliklerinde bacak
anormalliklerinin görüldüðü bildirilmektedir. Özellikle
pridoksin (vitamin B6) eksikliðinde uzun kemiklerde
büyüme azalmaktadýr. Bu durum söz konusu vitaminin
rasyona ilavesiyle insidens olarak azaltýlmaktadýr.
Pridoksinin yararlý etkilerini gösterebilmesi çinko ile
bileþik oluþturmasýna baðlýdýr. Olayýn metabolizmasý
oldukça karýþýktýr. Yine bu vitaminin metabolizmasý
protein metabolizmasýyla da iliþkilidir. Rasyonda
yüksek miktarda protein olmasý transaminasyon
ve/veya deaminasyon prosesine baðlý olarak
pridoksinin metabolik ihtiyacýný artýrmaktadýr. Genel
olarak buðday ve arpa gibi tahýl tanelerinde biyotin
yararlanýlabilirliði düþüktür. Bazý çalýþmalar her ne
2.2. A ve E Vitaminleri
Vitamin A eksikliði olan kanatlýlarda kemik geliþimi
ve kalsifikasyonu zayýftýr. Ancak modern broyler
yetiþtiriciliðinde söz konusu vitaminler göreceli olarak
rasyonlara yüksek düzeylerde ilave edildikleri için
eksikliklerinin görülmesi nadirdir. Rasyonda A vitaminin
fazla olmasý halinde TD oluþumu ise tartýþmalý bir
durumdur. Bazý çalýþmalar böyle bir durumda TD
insidensinin arttýðýný savunsalar da diðerleri herhangi
bir etkiye neden olmayacaðý görüþündedir. Hatta söz
konusu vitaminin fazla olmasýnýn TD insidensini
azalttýðýný savunanlar da mevcuttur.
Vitamin A fazlalýðýnda görülen hipervitaminozun þiddeti
diðer besin maddeleri ile örneðin suda eriyebilen
diðer vitaminlerle olan interreaksiyonlara baðlýdýr.
Whitehead ve ark. (2004) denemelerinde broyler
rasyonlarýnda, ticari uygulamlarda kullanýlan Viatmin
A doz aralýðýnýn (8000-15000 IU/kg) kullanýlmasýnýn,
vitamin D3 ile herhangi bir intereaksiyona sebebiyet
vermediðini belirlemiþtir.
Vitamin E eksikliði bacak bozukluklarýnýn görülme
sýklýðýný özellikle de tibiya distali veya metatarsus
proksimalinin lateral ya da mediyale olan
Yýl: 2007 Cilt: 5 Sayý: 1
7
Veteriner Tavukçuluk Derneði
kadar diðerleri ayný görüþte olmasalar da, biyotin
eksikliðinin tibio-metatarsal deformite ile sýklýkla da
tendon kaymasýyla iliþkili olduðunu belirtmektedir.
Ayak tabanýnýn dermal yangýsý biyotin eksikliði ile
iliþkilidir ve bu durum vücuda bakteriyel bir
e n f e k s i yo n u n yay ý l m a s ý n d a h a z ý r l ay ý c ý r o l
oynamaktadýr.
Kolin eksikliði de tibio-metatarsal baðlantýda deformite
ve sýklýkla da tendon kaymasý ile iliþkilidir. Niyasin
eksikliðinde ise bacak deformitelerin görülme
yüzdesinin yüksek oluþu yapýlan çalýþmalarla ortaya
konmuþtur. Benzer durum riboflavin (vitamin B2)
eksiliðinde de geçerlidir.
2.4. Vitamin C
Vitamin C (askorbik asit), 1,25-OHD ve kollegen
sentezinde etkin bir rol oynar ve yapýlan bazý
denemelerde rasyona ilave edilmesi halinde TD
oluþumunun azaltýlmasýnda belirgin etkileri
görülmüþtür. Ancak söz konusu bu iliþkinin hangi
þartlar altýnda TD’den pratik olarak korunmada önemli
olduðu konusu netlik kazanmamýþtýr.
2.5. Folacin (Folik Asit)
Folik asit eksikliði lateral ya da mediyal kemik
deviyasyonlarý ve tendon kaymalarý ile sonuçlanýr.
Rasyonda yað ve protein düzeyinin fazla olmasý
halinde folik asit metabolizmasý kesintiye uðrar ve
bu durum bacak bozukluklarýyla sonuçlanýr.
3. Kalsiyum ve Fosfor
Kalsiyum ve fosfor kemikte en bol miktarda bulunan
iki elementtir. Kemik külünde yaklaþýk olarak 370
g/kg kalsiyum ve 170 g/kg fosfor bulunur. Kemik
oldukça kompleks bir yapýya sahiptir ve bileþimi
hayvanýn beslenme durumuna ve yaþýna baðlý olarak
deðiþkenlik gösterir. Ýskelet kimyasal anlamda stabil
deðildir çünkü kemikler ile yumuþak doku arasýnda
sürekli olarak kalsiyum ve fosfor alýþveriþi söz
konusudur. Bu iki besin maddesinin dengeli olmasý
son derece önemlidir. Aksi bir durum ikisinden birinin
eksikliði kadar zararlý olabilir. Dengesizlik durumunda
karþýlaþýlacak temel sorun raþitizmdir. Söz konusu bu
hastalýk adý geçen besin maddelerinin eksikliklerinde
ya da birbirlerine göre olan dengelerin bozulmasý
halinde ortaya çýkar. Olasý sonuçlardan bir diðeri ise
TD’nin oluþmasýdýr. TD, rasyonda kalsiyum ve fosforun
optimal düzeylerde olmasý durumunda dahi
görülebilirken doðru formüle edilmiþ rasyonla beslenen
h a y v a n l a r d a r a þ i t i z m g ö r ü l m e m e k t e d i r.
8
Yýl: 2007 Cilt: 5 Sayý: 1
Broyler rasyonlarý genellikle fazladan kalsiyum ve
fosfor kaynaklarýný da içermektedir. Kalsiyum genelde
pek çok farklý kaynaktan tedarik edilebilip emilirken,
fosforun emilmesi kaynaðýna göre deðiþkenlik gösterir.
Örneðin tahýl tanelerinde yer alan fosforun önemli
bir bölümü fitat þeklinde baðlýdýr. Bu durumdaki fosfor
kanatlýlar tarafýndan yeterince deðerlendirilemez. O
nedenle kanatlýlarda rasyon hazýrlanýrken fitat halinde
baðlý olmayan fosfor kaynaklarý göz önünde
bulundurulmalýdýr. Broyler rasyonlarýnda marjinal
düzeyler fosfor kullanýlmasý halinde çevre kirliliðini
önlemek adýna fitaz enziminin kullanýlmasý düþünülmesi
gereken bir husustur. Ayrýca fitaz enzimi hem fitat
fosforunun hem de kalsiyum yararlanýlabilirliðini
arttýrmasý sebebiyle broylerlerde bacak bozukluklarýna
karþý etkili olan bir maddedir.
Söz konusu bu minerallerin rasyon içersindeki
konsantrasyonlarý veya fiziksel ve kimyasal formlarý,
yemin pasajlanma oraný, sindirim kanalýnýn pH
düzeyi,rasyondaki protein, yað ve karbonhidrat düzeyi,
sindirilmiþ besin maddelerin viskoziteleri, mineraller
ile þelat oluþturan ajanlar gibi nonenfeksiyöz nedenler
kalsiyum ve fosforun gastrointestinal kanaldan
emilimini etkileyebilir.
Veteriner Tavukçuluk Derneði
Tablo 2. Broylerlerin kemik oluþumunda önemli olan mikro besin madde ihtiyaçlarý (NRC, 1994)
0-3 Hafta
3-6 Hafta
Klorit (g)
2
1.5
Magnezyum (mg)
600
600
Manganez (mg)
60
60
Potasyum (g)
3
3
Sodyum (g)
2
1.5
Çinko (mg)
40
40
Kemik kalsifikasyonu için gereken kalsiyum miktarý,
vücut aðýrlýðýnýn artýþý için gereken miktardan daha
fazladýr. Halbuki fosfor açýsýndan büyüme ve kemik
mineralizasyonu için gereken ihtiyaç düzeyleri birbirine
yakýndýr. Kanatlýya verilen rasyonda Ca:P oraný
genellikle 1:1-2:1 oranlarý arasýndadýr. Baþlangýç
rasyonlarýnda normalde 10g/kg kalsiyumun ve 4.5
g/kg yararlanýlabilir fosforun olmasý gerekmektedir.
Bu da yaklaþýk olarak 2:1 oraný saðlamaktadýr. Ancak
yapýlan bazý çalýþmalarda, modern broyler
rasyonlarýndaki Ca:P oranýnýn 11. güne kadar 2.6:1
(yemin 1 kg’da 12 g Ca ve 4-5 g yararlanýlabilir P
anlamýna gelir) olmasýnýn bu dönemdeki broylerde
en iyi büyümenin saðlanmasý açýsýndan gerekli olduðu
belirtilmiþtir.
Magnezyum, çinko ve alüminyum gibi bazý metal
elementler de kemik geliþimi sýrasýnda kalsiyumun
yerini almak suretiyle bacak anormalliklerine sebebiyet
verebilirler. Kemik geliþimi açýsýndan önemli ve
esansiyel olan mikro besin maddelerin düzeyleri Tablo
2’de gösterilmektedir. Konvansiyonel broyler
rasyonlarýnda hayvanlarýn ihtiyaç duyduklarý mikro
besin maddeleri ya doðal bileþikler halinde ya da iz
element premiksleri þeklinde ilave edilmektedir.
5. Büyüme
Büyüme hýzý yavaþ olan broylerler veya yumurta tipi
tavuklara göre bacak bozukluklarý hýzla büyüyen
broyler ve hindilerde daha sýk görülmektedir. O
nedenle büyüme hýzý ve canlý aðýrlýk söz konusu
bozukluk açýsýndan hazýrlayýcý faktörlerdendir. Ancak
4. Mikro Besin Maddeleri
Pek çok vitamin ve mineralin yaný sýra bazý mikro
besin maddelerinin eksiklik ya da fazlalýklarý da kemik
geliþimini etkileyebilir. Yýllardan beri iz minerallerin
eksikliðine baðlý þekillenen bacak bozukluklarýna dair
çok sayýda çalýþma yapýlmýþtýr. Rasyondaki sodyum,
potasyum ve klor arasýnda oluþabilecek bir dengesizlik
halinde bacak anormallikleri özellikle de TD
þekillenebilir. Rasyondaki klorit miktarýndaki artýþ
özellikle de sodyum ve potasyum deðerleri düþük ise
kemiðin kartilaj dokusundaki anormalliklere neden
olur. Bunun nedeni fazla olan kloritin, sodyum ve
potasyumun molar konsantrasyonlarýnca dengelenmek
istenmesidir. Buna karþýn sodyum ve potasyumun
fazlalýðý halinde ise su tüketimi ve altlýk þartlarý
etkilenmektedir.
Yine çok sayýda diðer bazý mikro besin maddeleri de
bacak bozukluklarýna yol açabilir. Örneðin manganez
eksikliði büyüme tabakasýnýn yetersiz geliþimine ve
gastrokinemus tendonunun yer deðiþtirmesine neden
olabilir. Ayrýca deneysel þartlar altýnda oluþturulan,
çinko, bakýr, bor, florid, silikon ve vanadyum gibi
maddelerin eksikliklerinde de tavuklarda bacak
bozukluklarý þekillenmiþtir.
Yýl: 2007 Cilt: 5 Sayý: 1
9
Veteriner Tavukçuluk Derneði
bu her büyüme hýzý veya canlý aðýrlýðý yüksek olan
broylerde söz konusu rahatsýzlýðýn oluþmasý anlamýna
gelmemektedir. Hayvanlarýn refahý açsýndan olaya
bakýldýðýnda büyüme hýzýnýn yavaþlatýlmasý adýna yem
miktarýnýn veya yemdeki besin madde yoðunluðunun
düþürülmesi doðru bir uygulama deðildir.
Büyüme hýzýný etkilemek adýna yapýlan bir çok çalýþma
ve konuyla ilgili çok sayýda rapor mevcuttur. Örneðin
broylerlerde ilk hafta verilecek rasyonda enerjide bir
kýsýtlamaya gidilmesi söz konusu bacak bozukluklarýnýn
görülme sýklýðýný azaltmýþtýr. Yine protein içeriðindeki
kýsýtlama da benzer þekilde hayvanýn büyüme hýzýný
yavaþlatarak bacak rahatsýzlýklarýnýn görülme oranýný
düþürmüþtür. Büyümenin azaltýlmasý adýna baþ vurulan
bir diðer yol ise yemin kýsýtlanmasýdýr. Genç broylerlerin
yemleme sürelerinin kýsýtlanmasý iskelet geliþiminde
görülen anormallikleri önemli derece de azaltmaktadýr.
Yemin 2 ila 4 saat süreyle kýsýtlanmasýnýn TD
oluþumunun azaltýlmasýna herhangi bir etkisi olmazken
gece veya gündüz 8-10 saatlik bir kýsýtlama ile söz
konusu bozukluðun görülme insidensinde önemli bir
azalma saðlanmýþtýr.
Iþýklandýrma gibi çok sayýda bakým faktörü de bacak
bozukluklarýnýn azaltýlmasýnda etkilidir. Ancak
günümüzdeki modern broyler yetiþtiriciliði açýsýndan
söz konusu bozukluklarýn oluþumunda genetik, idari
ve besinsel çok sayýda faktörler arasýndaki kompleks
iliþkiler söz konusudur.
6. Diðer Faktörler
Bacak bozukluklarýnýn yemin içeriðinden ve
kaynaðýndan etkilenebileceði yaygýn olarak kabul
edilen bir konudur. Örneðin fazla miktarda tanen
içeren kanola küspesi ve sorgum mekanizmasý henüz
tam netlik kazanmasa da TD görülme sýklýðýný
arttýrmaktadýr. Yemlerde bulunan diðer antinutrisyonel
faktörler (lektin, glukosinolatlar, alkoloid ve saponinler
gibi) de ya doðrudan ya da yem tüketimini azaltmak
suretiyle bacak bozukluklarýnýn oluþmasýna neden
olabilir. Rasyonun tahýl taneleri ile yoðunluðunun
azaltýlmasý bazý ülkelerde yaygýn olarak baþvurulan
bir uygulamadýr. Böylece besin madde alýnýmý azaltýlmýþ
olunur. Ancak bu tip bir uygulamada önemli olan
konu, hayvanýn günlük olarak almasý gereken besin
maddelerinin yeterli düzeyde tedarik edildiðinden
emin olunmasýdýr.
Mikotoksinlerle kontamine yem maddeleri de iskelet
problemlerine yol açmaktadýr. Hem aflatoksinler hem
de okratoksinler, kemik dayanýklýlýðýný azaltýr. Ayrýca
bu iki toksin, vitamin D metabolizmasýný da kesintiye
uðratarak söz konusu vitaminin eksikliðine neden
10
Yýl: 2007 Cilt: 5 Sayý: 1
olurlar. Fusarium ve Aspergillus türleri ile kontamine
tahýllarda broylerlerde bükülmüþ veya kavislenmiþ
bacaklara veyahut da tibiyaldiskondroplaziye (TD)
neden olurlar. Pratikte rasyonda yüksek düzeyde
vitamin D bulundurulmasý bu tip toksin bulaþma
ihtimalinin olduðu durumlarda yaygýn olarak
baþvurulan bir yöntemdir. Tahýllarýn koruma amaçlý
yapýlan fungusidler ile kontamine olmalarý da
tavuklarda görülen TD insidensini arttýrýr.
Tibiyaldiskondroplazi gibi bazý bacak bozukluklarý bir
takým derecelere ayrýlmaktadýr. O nedenle saha
þartlarýnda bacak anormallikleri arasýndaki farklýlýklar
genelde seçilen hayvan hibridlerinin farklý olmasýndan
ileri gelir. Genetiðin iskelet geliþimine olan etkisi
kadar cinsiyet de bu konuda önemli derecede etkiye
sahiptir. Ýskelet geliþimi açýsýndan cinsiyetler arasý
hormon farklýlýklarý önemlidi. Testosteron ve östrojen
hormonlarý arasýndaki denge iskelet geliþimini
etkilemektedir. Ancak söz konusu buhormonlarýn
iskelet geliþimine olan muhtemel etkileriancak 5
haftalýk yaþta ve küçük farklýlýklar halinde kendini
belli eder.
Tüm bu faktörlere ilave olarak civcivin ebeveyninin
yaþý ile besinsel açýdan kuluçka dönemindeki vücut
depolarýnýn durumu a genç broylerlerde kolekalsiferol
ihtiyacýný etkileyebilmektedir.
Veteriner Tavukçuluk Derneði
ERKEN DÖNEM VE YUMURTA ÝÇÝ (ÝN-OVO)
BESLENME
Veteriner Hekim Buðra GENÇ
AÜ Veteriner Fakültesi-Hayvan Besleme ve Beslenme
Hastalýklarý Anabilim Dalý
GÝRÝÞ
oranlarýnda artýþ gözlenmektedir. Bu durum erken
dönemdeki beslenmenin etkisinin belirlenmesi gereðini
ortaya çýkarmaktadýr.
Sorunlarýn önlenebilmesi için civcivin yumurtadan
çýkmasýndan hemen sonra tüketebileceði bazý özel
Kanatlý hayvanlarýn geliþim süreci yumurtadan çýkýþý
ticari yem karmalarý geliþtirilmiþtir. Katý, sývý ve yarý
takiben kesimhaneye sevk edilmesine kadar devam
katý formlarda hazýrlanan bu özel yemlerde ilk olarak
etmektedir. Bu süreç içinde hayvanlarýn sindirilebilirliði
göz önünde bulundurulan faktör sývý kaybýnýn
ve besin deðeri yüksek yemlerle beslenmesi esastýr.
giderilmesi ikinci faktör ise karbonhidrat ihtiyacýnýn
Geliþme döneminde beslemeye yönelik hatalar
karþýlanmasýdýr. Ayný zamanda besin maddesi açýðý
doðrudan performansý düþürebileceði gibi birtakým
nedeni ile kaslarýn geliþimini saðlayan satellit hücre
hastalýlara da yol açabilmektedir. Söz konusu olumsuz
oluþumunun gecikmesi de dikkate alýnmaktadýr.
geliþmelerin önüne geçilebilmesi için erken dönem
Özellikle ilk 48 saatlik açlýk durumunda söz konusu
beslemeye önem verilmelidir.
hücrelerin aktif olmamasý nedeni ile göðüs kasýnýn
Civcivlerin geliþimleri embriyonal hayatlarýnýn son
dönemlerinden itibaren birçok faktör tarafýndan
yeterli düzeyde geliþemeyeceði bildirilmektedir
(Halevy, 2000).
kýsýtlanmaktadýr. Bu faktörlere aþaðýdaki hususlar
örnek gösterilebilir:
1- Embriyonun geliþimi için yumurtanýn sahip olduðu
besin miktarýnýn kýsýtlý olmasý.
2- Sindirim kanalýnýn ekzojen besin öðeleri olan
karbonhidratlarý ve proteinleri yeterli etkinlikte
sindirememesi.
3- Dönem içinde embriyo tarafýndan öncelikli olarak
rezidüel yumurta sarýsýnýn kullanýlma zorunluluðu.
Ticari uygulamalarda civcivlerin tamamý yumurtadan
çýkmadan kuluçkadan çýkarýlmazlar. Bunun sonucunda
bazý civcivler yaklaþýk 48 saat boyunca makinede
kalabilmektedir. Geçen zaman içinde civcivler rezidüel
yumurta sarýsýný besin olarak kullanmaktadýr. Kuluçka
sonrasý cinsiyet tayini aþýlama kutulara yerleþtirme
gibi iþlemlerin uygulanmasý ile de yeme ve suya geçiþ
zamaný da bir hayli uzamaktadýr. Özellikle damýzlýk
hayvanlarýn deniz aþýrý nakilleri de kritik dönemde
olumsuz sonuçlarýn geliþmesine zemin hazýrlamaktadýr.
Yem ve su ile beslenmeye geçemeyen hayvanlarýn
ileriki dönemlerinde performanslarýnda düþüþ ve ölüm
Yýl: 2007 Cilt: 5 Sayý: 1
11
Veteriner Tavukçuluk Derneði
ERKEN DÖNEMDE ÝNCE BAÐIRSAK
üzerine etkili olmadýðý, ancak besin maddesi içeren
FÝZYOLOJÝSÝ VE MORFOLOJÝSÝNÝN ÖNEMÝ
yemle beslenenlerde göðüs eti oranýnýn önemli
Rezidüel yumurta sarýsýndan karbonhidratlarca zengin
yeme geçiþ döneminde ince baðýrsak fizyolojisinde
ve morfolofisinde ayrýca sindirim enzimlerinin rol
oynadýðý olaylarda önemli deðiþiklikler olmaktadýr
(Uni, 1996). Sindirim kanalýnýn geliþimi civcivlerde
6-10 hindi palazlarýnda ise 6-8 günde en yüksek
düzeyine ulaþmaktadýr. Özellikle ince baðýrsaklarda
olan bu geliþme yemin varlýðýnda daha hýzlý olmaktadýr
(Noy, 1995).
Erken dönemde sindirim kanalýnýn fiziksel ve morfolojik
olarak geliþim hýzý canlý aðýrlýk artýþ hýzýndan daha
yüksektir. Bu hýzlý geliþim özellikle duodenum, jejunum
ve pankreasta saptanmýþtýr (Jin, 1998). Normal
koþullar altýnda baðýrsak epitel hücreleri sürekli olarak
hýzlý bir þekilde çoðalýr, farklýlaþýr ve yýpranýr. Bu
deðiþimler, tüketilen yemler ve sindirilen besin
maddelerinden etkilenirler.
araþtýrmacýlar erken beslemenin civcivlerde 4-6,
hindilerde ise 6-8. günlerde performansý pik düzeye
getirdiði ancak bu etkinin zamanla azaldýðýný
bildirmiþlerdir.
Yumurtadan yeni çýkmýþ civcivlerin açlýk durumlarýnýn
iskelet kaslarý geliþimi ve satellit hücre proliferasyonu
üzerine olan etkilerinin incelendiði bir çalýþmada
(Halevy, 2000) 1 saatlik erkek civcivler kullanýlmýþtýr.
1. gruba yem ve su ad libitum olarak verilirken, 2.
grupta yem ve su 48 saat kýsýtlanmýþtýr. Ek bir deneme
olarak hayvanlarýn yem ve suya 48. ile 96. ve 96. ile
144. saatler arasýnda ulaþmalarý tekrar engellenmiþtir.
Çalýþmadan elde edilen bilgilere göre ilk günden
itibaren aç býrakýlan gruba göre erken beslemeye tabi
tutulan grupta canlý aðýrlýk bakýmýndan belirgin fark
görülmüþtür. Yemin tamamen kýsýtlandýðý gruba ancak
tekrar yem verilmeye baþlanmasýndan sonra canlý
Histolojik açýdan bakýldýðýnda emilim alaný ve baðýrsak
aðýrlýkta artýþ olduðu saptanmýþtýr. Aç býrakýlmýþ
epitel hücreleri çoðalma hýzýnýn kuluçka sonrasý
civcivlerde canlý aðýrlýk artýþýnýn, ilk saatten itibaren
dönemde arttýðý görülmektedir (Moran, 1985). Histomorfolojik geliþim yönünde yapýlan çalýþmalar
yumurtadan çýkýþtan sonraki 4-10 gün arasýnda, ince
baðýrsaðýn tüm bölümlerinde villus yüksekliði ve
çapýnýn % 34-100 arasýnda arttýðýný göstermektedir
(Uni, 1996).
Civciv ve hindi palazlarý ile yapýlan bir çalýþmada (Noy,
1999) erken beslemenin çeþitli kriterler üzerine
etkilerini bir dizi deneme ile araþtýrýlmýþtýr.
Deneme gruplarýndaki hayvanlara;
1.grup: sadece ticari yem; 2. grup: yem + su; 3.
grup: sadece su; 4. grup: yarý katý yem; 5. grup: toz
talaþ karýþýmý verilmiþtir. Kontrol grubunda ise civcivler
34 saat, hindi palazlarý 48 saat sonra ticari yemle
beslenmiþlerdir. Ýlk 3 grup sadece 21 gün beslenirken
diðer 2 grupta civcivler 39 gün, hindi palazlarý 140
gün beslenmiþlerdir. Denemeler sonucunda sadece
hemen su verilen grupta canlý aðýrlýk (CA) geçici
olarak iyileþmiþ, toz-talaþ karýþýmý tüketen grupta
erken dönemde canlý aðýrlýðýn arttýðý ancak bu etkinin
14. günden sonra kaybolduðu bildirilmiþtir. Erken
besleme uygulamasýnýn yemden yararlanma oraný
12
derecede fazla olduðu görülmüþtür. Çalýþma sonucunda
Yýl: 2007 Cilt: 5 Sayý: 1
Veteriner Tavukçuluk Derneði
beslenenlere göre daha düþük olduðu gözlenmiþtir.
kapatýlamadýðý bildirilirken buna neden olarak da açlýk
Canlý aðýrlýk farkýnýn göðüs kasý aðýrlýðýndan
döneminden sonra yemden yararlanma oranýnýn
kaynaklandýðý sonucuna varýlmýþtýr. Erken beslemeye
düþmesi gösterilmiþtir.
tabi tutulan hayvanlarda göðüs eti aðýrlýðýnýn 15.5
g/ 100 g CA diðer grupta ise bu oranýn 14 g/100 g
YUMURTA
CA olduðu saptanmýþtýr.
Ýn-ovo besleme yöntemi yakýn zamanda baþlamýþ,
Kas morfolojisine bakýldýðýnda erken beslemeye tabi
tutulmayan hayvanlarýn göðüs kaslarýnda miyofibrillerin
daha ince ve multinükleer hücrelerin genç olduðu
dikkati çekerken, diðer grupta söz konusu kasýn
ÝÇÝ
(ÝN-OVO)
BESLEME
inkubasyon dönemindeki kanatlý embriyolarýnýn
keselerine karbonhidrat, amino asit ve çeþitli protein
içeriklerine sahip sývý solüsyonlarýn enjeksiyonu esasýna
dayanan uygulanmasý için ileri teknolojik geliþimlerden
yararlanýlan biyoteknolojik bir yaklaþýmdýr.
miyofibrillerinin daha kalýn ve multinükleer hücrelerin
erken olgunlaþmýþ olduðu görülmüþtür. Kas
Yumurta içi besleme tekniði uygulanan hayvanlarýn
geliþimindeki bu farklýlýðýn satellit hücre geliþimine
doðal olarak yumurtadan çýkmadan önce besin
baðlý olduðu bildirilmiþtir. Erken beslenen grupta 3.
maddesi tüketmeye baþlamasýndan dolayý bu teknik,
güne kadar her gram kasýn oluþumu için gerekli olan
klasik besleme yöntemlerine göre havanýn sindirim
satellit hücre geliþiminde yükselen bir artýþ olduðu
sistemi geliþimi üzerine daha olumlu sonuçlar
4. ve 5. günlerde bu artýþýn azaldýðý saptanmýþtýr.
vermektedir (Uni, 2003). Organik asitlerin yumurta
Denemede 24 saatin sonunda satellit hücre aktivitesi
içine enjeksiyonu ile civcivlerin sindirim sistemlerinde
açýsýndan iki grup arasýnda fark görülmezken, 48 saat
istenen bakteri kolonizasyonu civiciv daha yumurtadan
sonunda aç býrakýlan grupta hücre sayýsýnýn daha
çýkmadan saðlanabilmektedir (Gonzales, 2003). Ayrýca
fazla olduðu saptanmýþtýr. Bu durum az geliþen
alýnan sonuçlar doðrultusunda bu teknik kanatlý
kaslarda baðdoku ve yað dokusu geliþiminde artýþa
hayvanlarýn geliþim dönemi içinde belki de en önemli
yol açmaktadýr.
sürecin embriyonal dönem olduðu gerçeðini ortaya
Bir baþka çalýþmada (Batal, 2002) kuluçkadan yeni
çýkmýþ olan civcivlerin büyüme performansý, amino
asit ve enerji sindirilebilirliði üzerine mýsýr-soya küspesi
bazlý karma yem, ticari ürün (%1' den az yað, %70
su, %10 protein, %20 karbonhidrat içeren yem) ve
dekstroz-kazein esaslý yem ayrýca yumurtadan
çýktýktan sonra 24 ve 48 saat süreyle karýþým ticari
yem verilmiþtir. Karýþým tüketen grup 21 gün boyunca
mýsýr-soya esaslý karma yemle beslenmeye devam
etmiþtir. Çalýþma sonunda yumurtadan çýktýktan sonra
beslenmeye baþlayan hayvanlarýn 21. günde canlý
aðýrlýklarýnýn diðer gruplardan önemli derecede düþük
olduðu bildirilmiþtir. Dekstroz-kazein içerikli rasyonla
beslenen gruplarýn yumurtadan çýkýþ sonrasý 48. saat
ve 7. gündeki canlý aðýrlýk artýþý, yumurtadan çýkýþ
sonrasý hemen mýsýr-soya bazlý karma yemle
beslenenlerden daha yüksek olduðu görülmüþtür.
Bigot (2003) erken beslemeye tabi tutulmayan
hayvanlarda yemlemeye geçilene kadar canlý aðýrlýk
artýþýnýn olmadýðý 6. günde yapýlan tartýmda ise canlý
aðýrlýklarýnýn % 25 daha az olduðunu bildirmiþtir.
Canlý aðýrlýkta gözlenen bu açýðýn daha sonra da
Yýl: 2007 Cilt: 5 Sayý: 1
13
Veteriner Tavukçuluk Derneði
koymaktadýr. Saðlanan besinsel destek bir çok avantajý
14th Eur. Symp. Poultry. Aug. Norway
da beraberinde getirmektedir; bunlara örnek olarak
Uni Z(1996). Development of the small intestine in the
baðýrsaklarda emilimin artmasý, erken dönemde
hastalýklarýn ve ölüm oranýnýn azalmasý, enterik
antijenlere karþý immun cevabýn artmasý, iskelet
geliþim bozukluklarýnýn önüne geçilmesi ve baþta
göðüs eti miktarý olmak üzere kas geliþiminin artmasý
sayýlabilir (Uni, 2003).
heavy and light strain chicks before and After hatching.
British Poultry Sci. 37:63-71
Gonzales, E.; Oliviera, A.S. (2003).14th Eur. Symp. Poultry.
Aug. Norway
Bigot, K.(2003). Effects of delayed feed intake on body,
intestine, muscle development in neonate broilers. Pultry
Bazý çalýþmalarda yumurta albuminine in-ovo leptin
Sci., 82: 781-788
uygulanmasý ile civcivlerin kontrol grubuna göre daha
Halevy, O., Geyra, A.,Barak, M. (2000). Early posthatch
önce yumurtadan çýktýðý görülmüþtür. Ayný uygulama
starvation decreases satellite cell proliferation and skeletal
ile yumurta çýkýþýnda canlý aðýrlýk da daha fazla
muscle growth in chicks. J. Nutr. ,130:858-864
olmaktadýr (Lamosova; 2003).
Noy, Y., Sklan, D. (1999). Different types of early feeding
Ýn-ovo çalýþmalarda, kullanýlan ß-hidroksi metilbütiratýn
(HMB) amnion keselerine enjeksiyonlarýýn baðýrsak
villus yüzeylerini geliþtirdiði saptanmýþtýr. Ayrýca
karbonhidrat solüsyonlarý ile birlikte yapýlan
enjeksiyonlar canlý aðýrlýk artýþý üzerine de olumlu
etki yapmýþtýr.
and performance in chicks and poults. J. Appl. Poultry Res.,
8:16-24.
Jin, S. Corless, (1998). Digestive system development in
posthatch poultry. World's Poultry Sci., 54:335-345
Noy, Y. Sklan D.(1995). Digestion and absorption in the
young chicks. Poltry Sci., 74: 366-373.
Uni Z., Noy.,Y.(1996) development of the small intestine
Sonuç olarak yapýlan araþtýrmalardan elde edilen
in the heavy and light strain chicks before and after hatching.
bilgiler biyoteknolojik bir geliþme olan yumurta içi
Poultry Avian Biol. Rew., 10(3) 167-169.
enjeksiyonla besleme tekniðinin çok yeni olmasýna
raðmen denemelerden istenen doðrultuda olumlu
sonuçlar alýndýðý ve gelecekte bir çok hastalýðýn önüne
geçilmesinde çok etkili bir yol olabileceði gibi daha
erken ve saðlýklý büyümenin de saðlanabileceði
görülmektedir. Ayný zamanda uygulanmasý daha kolay
olan erken dönem beslemenin özellikle canlý aðýrlýk
kazancý ve iç organ geliþimi üzerine olan etkisi
düþünüldüðünde iki yöntemin birlikte uygulanmasý
kanatlý
sektörüne
yeni
bir
dinamizm
kazandýrabilecektir.
KAYNAKLAR
Batal, A.B.; Parsons, C.M. (2002). Effect of fasting versus
feeding oasis After hatching on nutrient utilization in chicks.
Poultry Sci., 81: 853-859
Moran, E.T. (1985). Digestion and absorbtion of
carbonhydrates in fowl and events through prenatal
development. J. Nutr., 115:665-674
Lamosova, D.; Macajova, M. (2003). Effect of in ovo leptin
administration on the development of japanese Quail. Physiol
Res., 52:201-209.
Uni Z. (2003). Methods for early nutrition and their potential.
14
Yýl: 2007 Cilt: 5 Sayý: 1
Veteriner Tavukçuluk Derneði
Baþyazý’nýn devamý
da soyaya olan talebi giderek arttýrmaktadýr.
Brezilya soya üretimde ilk sýralarda yer alan bir
ülkedir ve ülke ekonomisi için soya ihracatý
önemli bir gelir kaynaðýdýr. Soya ekim alanlarý
ise sýnýrlýdýr. Yeni ekim alanlarý yaratýlmasý için
üreticiler gözlerini yaðmur ormanlarýna dikmiþler
ve sorumsuzca tahrip etmektedirler. Çevreciler
bu konuda tedbirler alýnmasý için seslerini giderek
yükseltmektedirler.
Bu kýsa açýklamadan da anlaþýlacaðý gibi kanatlý
yemlerinin hazýrlanmasýnda %35 düzeylerinde
kullanýlabilen soyanýn yakýn gelecekte ithalinde
Türkiye'nin büyük zorluklarla karþýlaþýlacaðý
açýktýr. Gelecek yýllarda yem sanayi ve hayvancýlýk
sektörünün darboðazlarla karþýlaþmamasý için
bir taraftan soya üretimini artýracak politikalar
süratle uygulamaya konulmalý, diðer taraftan
soyaya alternatif küspe üretiminde
kullanýlabilecek ayçiçeði gibi yaðlý tohumlarýn
üretimi teþvik edilmelidir.
Ýkinci konumuz kanatlý yemlerinin bir diðer
vazgeçilmezi "mýsýr" dýr. Yurtiçi üretimi yetmediði
için Türkiye her yýl mýsýr ithal etmektedir. Mýsýr
ithalinin gecikmesi içerdeki mýsýr fiyatlarýnýn
artmasýna neden olmaktadýr. Mýsýr ithali gündeme
geldiðinde bizlere masum bir görünümde "ithal
edilecek mýsýrýn AI epidemisine neden olup
olmayacaðý" sorulmaktadýr. Burada soruyu
ya n ý t l a r ke n ç o k d i k k a t l i d av ra n ý l m a s ý
gerekmektedir. Ýçerde mýsýrý depolamýþ ve fiyat
artýþlarýndan son derece memnun olanlar mýsýrAI iliþkisini gündeme getirerek mýsýr ithalini
birkaç hafta geciktirmeye çalýþmaktadýrlar. Bu
g i b i h a k s ý z k a z a n ç l a ra n e d e n o l a c a k
açýklamalardan kaçýnýlmalýdýr. Tabiatýyla Tarým
ve Köyiþleri Bakanlýðýnýn da üzerine düþeni
yapmasý mýsýr ithalinde gecikmeye zemin
hazýrlamamasý ve ithal için karalarý zamanýnda
almasý gerekmektedir.
Saygý ve sevgilerimle.
Prof. Dr. Ahmet ERGÜN
Baþkan
Veteriner Tavukçuluk Derneði
Yýl: 2007 Cilt: 5 Sayý: 1
15

Benzer belgeler