celal şengör - Arıyorum İTÜ Gazetesi

Transkript

celal şengör - Arıyorum İTÜ Gazetesi
arýyorum
arýyorum
4 temmuz 2006
Öðrenci Projelerinin
Önemi
Devir proje devri, üretim devri, kalkýnma ve
geliþme devri. Zaman mücadele zamaný, azim
zamaný ve baþarý zamaný. Öðrenci projelerinin son
yýllardaki artýþý ve baþarýlarý Türkiye’nin de bu
alanlarda geliþeceðinin göstergesi. Temelden
baþlýyor herþey çünkü. Bilinçli bir nesil yetiþiyor ve
bu nesil daha nice nesillere örnek olacak,
deneyimler katlanacak, aktarýmlar çoðalacak, genç
ve yaratýcý giriþimciler artacak. Ancak sanýyorum bir
süre sorunlarla da karþýlaþýlacak. Gençlerin bu
bilincine henüz sahip olamamýþ büyüklerimiz de
var. Bu büyüklerimizin yerini biz gençler aldýkça,
iþte esas kalkýnma, esas geliþim, esas yenilikçilik o
zaman gösterecek kendini.
Gurur duyuyoruz. Güneþ arabalarýmýzla,
insansýz hava aracýmýzla, hidrojenle çalýþan
arabamýzla ve bütün öðrenci projeleriyle. Hayalde
de olsa gurur duyuyoruz. Bu projeler artacak, örnek
olacak ve geliþecek. Yarýþma odaklý olmaktan
çýkacak ve toplum yararý için kullanýlmaya
baþlayacak. Projeler baþka projeleri doðuracak.
Ýþte mücadele, iþte yenilikçilik, iþte yaratým ve iþte
üretim. Tüm takýmlara teþekkürler.
Celal Þengör
Tam bu sýrada okulumuz öðretim üyelerinden
Prof. Dr. Celal Þengör’ün konuþmalarý geliyor
akýllara. Bu baþarýlardan memnun olduðunu ve
“öðrencilerin” kalitelerini tekrar gözden geçirdiðini
düþünüyorum. Eminim kýsa bir süre sonra baþarýlý
ekiplere bir teþekkür mektubu yazacaktýr. Celal
Þengör, geçen ay burada da yazdýðýmýz, basýnda
çýkan konuþmalarýna açýklýk getirdi. Yolladýðý
mektup bizim de kafamýzdaki karýþýklýðý, tam da
beklediðimiz gibi giderdi. Ancak tek sorun bunlar
deðil. Bir yandan da bakýyoruz ve üniversite
kalitesinin yeterli düzeyde olmadýðýný görüyoruz.
Acý ama gerçek. Ancak yapacak birþeyler var.
Yapýlacaklarý öðrenciler, hocalarla beraber
yapacaklar. Celal Hoca bu konuda bize söz de
verdi. Ýlgili mektubu 3. sayfaya koyuyoruz. Her
öðrencinin o mektuptan çýkaracaðý paylar olacaktýr.
Celal Hocamýza, üniversitenin yerinin nasýl olacaðý
konusunda somut adýmlar atmayý teklif ettik.
Hocamýzýn zaten bu konuda çok çalýþmalarý var.
Bizler de öðrenciler olarak ortak çalýþmalar
yapmayý istiyoruz. Celal Hocamýzýn yaklaþýmý her
zamanki gibi genç düþünceli ve ilerici oldu. Çok
kýsa bir süre sonra somut adýmlarýmýzý atacaðýz.
3. sayfada yer alan Celal Þengör’ün mektubunun
ardýndan hocamýza bir yanýt yazdým. Yazýda,
öðrencilerdeki özgüven eksikliðinden ve bunun
saðlayacak koþullarý hocalarýn yaratabileceðinden
bahsettim: “Ancak þöyle bir durum da var; pek
çok dernekte, oluþumda hep gençlerin öncü
olmasý istenir. Her sorunun gençlerle
çözüleceði sürekli vurgulanýr. Bunlar olur da
gençlere pek de söz verilmez nedense. Ýnisiyatif
almalarý saðlanamaz hiç. Tüm yüreðimle
inanarak söylüyorum ki, Türk öðrencisinin
müthiþ bir potansiyeli var her konuda. Yeter ki
büyüklerimiz önümüzü açsýn, bize özgüven
versin. Bu olduktan sonra herþey yoluna
girecektir.”
Somut çalýþmalara baþlanmasýnýn gerekliliðini ve
bu konuda bir oluþumun da baþlatýlabileceðini,
sürekli geliþen, yenilenen ve yaratýcýlýðýn ön planda
olduðu bir yapý ile öðrencileri, daha hazýrlýk
sýnýflarýndayken bu çalýþmalara katýlýmlarý teþvik
edilebileceðini söyledim.
Bu yazýya Celal Hocamýzdan gelen yanýtý olduðu
gibi aktarýyorum:
“Sevgili Fatih,
Ben sizlerle çalýþmaya her zaman hazýrým.
Sizler benim önderim olacaksýnýz, çünkü sizler
öðrencisiniz ve sorunlarýnýza ve bizim
sorunlarýmýza benden çok daha egemensiniz.
Sizin özgüven sorununuz olmamalý. Siz
gençsiniz, demek ki kafanýz bizden çok
çalýþýyor. Buna kesin olarak inanýnýz. Sana bir
olay anlatayým: Evelsi gün ODTÜ fizik
profesörlerinden, Türkiye'nin en önde gelen
bilim adamlarýndan biri olan Namýk Pak'ýn
torunu bizdeydi. 8 yaþýnda Türkçe ve
Fransýzca'yý ayný kolaylýkla konuþan bir çocuk.
Benim Louvre Müzesinden aldýðým bir gümüþ
kürecik vardý. 16.yüzyýlda yapýlmýþ bir kürenin
modeli. Ben onu bir globus modeli olarak
almýþtým. Yiðit, bu modeli eline aldý, ekvator
çevresindeki ek yerine baktý ve küreyi iki eliyle
kavrayýp þak diye açýverdi. Meðer küre bir
kutuymuþ! Kendimi ne kadar salak hissettiðimi
tahmin edersin. 8 yaþýndaki Yiðit, benim
önyargýarýma sahip olmadýðý için küreye benim
baktýðýmdan bambaþka bir gözle bakýp,
çocukluðunun verdiði cesaretle kutuyu
açýverdi.
Atatürk niçin devletimizi ve ulusumuzu
sizlere emanet ettiydi? Sizlerin kaçýnýlmaz
olarak yaþlýlardan daha akýllý, daha cesur ve en
önemlisi daha özverili olabileceðinizi biliyordu.
Ben öðrencilerimden çok þikayetçiyim. Ama
onlarýn
aptal
olduklarýný
sanmýyorum.
Öðrencinin umursamazlýðýnýn, tembelliðinin
nedeni ümitsizliktir. Bizlerin yarattýðý bu feci
ortamýn verdiði ümitsizlik. Türkiye'de hangi
üniversite üniversiteye benzer? Binalarý bile
çirkin. Bu ortam öðrenciyi bedbinliðe,
ümitsizliðe, darlýða itiyor. Bir de ekonomik
güçlükleri kat! Bu ortadan kalkýnca benim sýfýr
verdiðim her öðrencinin benim öðrettiðim
konularý benden daha iyi yapacaklarýna en
küçük bir kuþkum yoktur.
Benim her yazdýðýmý istediðin gibi
kullanabiliirsin. benimle her konuþmak istediðin
zaman da ben emre amadeyim. Benim birincil
görevim araþtýrma yapmak, onun hemen
ardýndan da sizinle konuþmak gelir.
Pek çok seviglerle,
Celal”
Bu konuya Eylül sayýmýzdan itibaren daha
ayrýntýlý ve geniþçe yer vereceðiz. Tüm ÝTÜ’lülerin
fikirleri bizim için çok önemli. Fikir, öneri ve
eleþtirilerinizi
[email protected]
adresine
yollayarak
bu
konuda
paydaþ
olmaya
baþlayabilirsiniz. Bununla birlikte okulumuzun
ender hocalarýndan Prof. Dr. Nüzhet Dalfes ile
de birkaç görüþme gerçekleþtirdik. Nüzhet
Hocamýzýn olaðanüstü düþünceleri var.
Özellikle yerleþke yaþamý ile ilgili. Ayný zamanda
Nüzhet hocamýzýn yönlendiriciliði ile, Arýyorum
ÝTÜ Gazetesi olarak ortak bir çalýþmaya da
hazýrlanmaktayýz.
Bunu
da
ilerleyen
sayýlarýmýzda sunacaðýz.
Fatih Avcý
ÝTÜ Basýn Yayýn Kulübü Arýyorum ÝTÜ Gazetesi , Süreli Yayýn, ISSN: 1305-4783
Ýstanbul Teknik Üniversitesi Adýna Yayýn Sahibi Prof. Dr. Erkin Nasuf, Genel Yayýn Yönetmeni Y. Doç. Dr. Beyza Taþkýn
Yayýn Danýþmanlarý: Prof. Dr. Fuat Anday, Prof. Dr. Bihrat Önöz, Doç. Dr. Yüksel Güvenilir
Yayýn Kurulu: Fatih Avcý, Ufuk Sevim, Ufuk Çavuþ, M. Bahadýr Kýlýnç, Yusuf Güngör, Hatice Gökcan, Ömer Elmasrý, Gökhan Onuþ, Burcu Albayrak, Melike Özkan, Þeyda
Hatiboðlu, Sefa Demir, Cansev Baydar, Ufuk Y. Þiþli, Leyla Iþýk Çelebioðlu, Ilgýn Yýldýz, Gülen Uncu, Güven Çalýþkan, Emrah Deniz, Gökhan Gürlen, Engin Kesgün,
Merve Biçer
Baský: Cenkler Matbaa, 0212 264 18 21
www.gazete.itu.edu.tr
ÝTÜ Basýn Yayýn Kulübü
Arýyorum ÝTÜ Gazetesi
Öðrenci Ýþleri Otomasyonu Binasý, Giriþ Katý
ÝTÜ Ayazaða Yerleþkesi
Maslak-Ýstanbul
[email protected]
http://www.gazete.itu.edu.tr
Tel: 0212 285 34 00-151
Faks: 0212 285 65 95
arýyorum
arýyorum
CELAL ÞENGÖR
temmuz 2006
ÖÐRENCÝLERE SESLENÝYOR
Üniversitemiz öðretim üyelerinden Prof. Dr. Celal Þengör, geçtiðimiz aylarda yaptýðý konuþmalara
gönderdiðimiz yanýtlara hoþ bir mektupla karþýlýk verdi. Bu mektubu, hiçbir yorum yapmadan
yayýnlýyoruz. Üniversite kalitesi, öðretim elemaný niteliði ve öðrencilik beklentileri ile ilgili
önümüzdeki aylarda somut çalýþmalar baþlatmayý planlamaktayýz
BÝR ÖNCEKÝ SAYFADAN BAÞLAYINIZ
Sevgili Fatih,
Ben istifa niyetimi, Hülya Avþar olayýný
duymadan önce sayýn ve sevgili rektörümüze
bildirmiþtim. Nedeni de, ÇOK YAVAÞ olarak
verdiðim ELEMANTER bir dersten beþ master
öðrencisinin sýfýr almalarý olmuþtu. Bu öðrenciler en
basit birinci sýnýf bilgisinden bile mahrumdular.
Ancak bu durum asla bu öðrencilerle sýnýrlý deðildir.
Birkaç istisna ile benim son yirmibeþ yýlda
karþýlaþtýðým öðrenci bilgi düzeyi hep bu idi. Ben
bunu anlatýrken, rektör yardýmcýsý Haluk Bey Avþar
olayýný anlattý. Ben bunu daha sonra gazetecilere
yalnýzca tek bir cümleyle naklettiydim. Ama
basýnýmýz iþin bu tarafýný sevdi her ne hikmetse ve
öne çýkardý. Bu da zaten halkýmýzýn genel kültür
düzeyi ve tercihleri hakkýnda bir fikir veriyor.
Öðrencilerin feci durumundan sorumlu olanlarýn
baþýnda aileler ve Milli Eðitim Bakanlýðý geliyor.
Aileler çocuklarýna bilginin deðeri yerine diplomanýn
önemini aþýlýyor. Milli Eðitim Bakanlýðý da
çocuklarýn bilgi edinmemesi için nedereyse elinden
geleni yapýyor. Bu 1946'dan beri böyle.
Üniversiteler ise öðretim üyesi kalitesini asla
yükseltmedikleri, bil'akis düþürdükleri için suçlular.
Ben sýk sýk Türkiye'de üniversie olmadýðýný
yazýyorum. Bunu burada üstüne basa basa tekrar
edeyim. Hangi üniversite fýrt-zýrt af kanunu çýkaran
bir Meclis'in kararlarýný kabul edebilir? Hangi
Üniversite kendi bütçesini nasýl ve ne zaman
harcayacaðýna baþkalarýnýn karar vermesine göz
yumabilir?
Hangi
üniversite
bilimsel
yükseltmelerine
hukuk
mekanizmasýnýn
karýþmasýna katlanabilir? Hangi üniversite bilimsel
yayýn yapmak þartlarýný uygar ülkelerde býrakýn
kabul edilmesini, düþünülemeyecek seviyelere
düþürmeye teþebbüs edebilir? Hangi üniversite
yýllarca araþtýrma yapýp bunu uluslararasý saygýn
dergilerde, kitaplarda yayýmlamayan hocalara
tahammül edebilir? Hangi üniversite yýlda en az
beþ-on uluslararasý atýf alamayan hocalarýný
doçent, profesör yapmaya göz yumabilir? Ve hangi
üniversite öðrencisi bunlarý yapmayan bir kurumun
öðrencisi olmaya katlanabilir?
Siz sevgili öðrencilerimiz, kaçýnýz, size ders
veren hocalarýnýzýn araþtýrma geçmiþlerini
araþtýrdýnýz? Kaçýnýz yanýnda yüksek lisans veya
doktora yapmak istediðiniz hocanýzýn yayýn listesini
incelediniz? Kaçýnýz bütün Türk üniversitelerinde
acýnacak durumda olan kütüphanelerden yüksek
sesle þikayetçi oldunuz? Kaçýnýz kütüphanelerin
gece yarýsýna kadar açýk kalmasýný, Pazar günleri
de kapanmamasýný istediniz? Kaçýnýz pek çok
Prof. Dr. Celal Þengör
www.gazete.itu.edu.tr
üniversitede atýl duran laboratuar aletlerinin
kullanýlmamasýndan þikayetçi oldunuz.
ÝTÜ'lüler
ÝTÜ'de
bulunan
üç
elektron
mikroskobundan kaçýnýn çalýþtýðýný biliyorlar mý?
Bunun cevabýný ben burada vermeyeceðim.
Araþtýrýnýz ve öðrendiklerinizin nedenlerini de
araþtýrýnýz!
Eski Ýstanbul Üniversitesi Retörü Prof.Dr. Kemal
Alemdaroðlu, bana bir seferinde kendisine
üniversitenin bir kütüphanesinden 9000 kitabýn
eksik olduðunun söylendiðini anlatmýþtý. Bu
eksikleri bulabilmek için üniversite çapýnda haber
gönderilmiþ. Geriye ayný kütüphanenin alýndýðý
kaydedilmemiþ 27.000 kitabý gelmiþ ama bunlarýn
içinde eksik olan 9000 kitap yokmuþ! Hangi
üniversite böyle bir skandala tahammül eder?
Geçen hafta Cumhuriyet Bilim Teknik Türkiye'de
yaratýcýlýk kýrmýzý alarm veriyor diye bir haber
yaptý.Gerçek üniversitenin olduðu bir ülkede bu
olabilir mi?
Ülkemizde saygýn bir Rektör bilgili hukukçularýn
yanlýþ ve eksik bulduklarý (ve pek çok gözlemcinin
tamamen siyasi olduðunu haykýrdýklarý) nedenlerle
yaka-paça hapse atýldý. Hangi öðrenci kuruluþu
buna karþý sesini yükseltti, nümayiþler yaptý? Hangi
öðrenci gidip bu iþe dahli olduðu çok saygn bir
yabancý gazete tarafýndan ima edilen Milli Eðitim
Bakanýný protesto etti? Hangi öðrenci okuduklarý
lise kitaplarýndaki rezillikler kendisine bildirildiði
halde kýlýný kýpýrdatmayan ayný bakanýn görevden
alýnmasý için imza toplamaya baþladý?
Üniversite, adýný üniversite koymakla olmaz.
Üniversite olmanýn gerekleri vardýr. Bu gerekleri
öðrenelim ve hep birlikte yerine getirmeðe
çalýþalým.
Ben ÝTÜ'de hocalýk yapmaya daha lisedeyken
özenmiþtim ve tahsilimi bitirince baþka hiçbir
seçeneðe bakmadan doðruca buraya geldim. ÝTÜ
son yirmibeþ yýlda bana çok iyi baktý, beni hep el
üstünde tuttu. Benim þikayetim ÝTÜ'den deðildir.
Benim þikayetim Türkiye'nin eðitim, öðretim ve
araþtýrma yapýsýnýn tamamýndandýr. ÝTÜ'de
gördüðüm
eksiklik
ve
yanlýþlar
tüm
üniversitelerimizde vardýr ve giderilmedikleri
takdirde ülkemizin çöküþüne neden olacaklardýr.
Bunlarý gidermek hepimizin görevidir. Bu büyük
fedakarlýklar gerektirir. Bu fedakarlýklarý yapmaya
gerçekten hazýr mýsýnýz?
Benim istifa niyetimin nedeni, kendimi içinde
bulduðum büyük yalnýzlýktýr.
Hepinize hakkýmda söylediðiniz güzel sözler için
teþekkür eder, birlikte ülkemizde gerçek
üniversiteler oluþturmak için
mücadele
edebileceksek, ayrýlmayý asla düþünmeyeceðimi
bilmenizi isterim.
A.M. Celal Þengör
5
bilim ve teknoloji
arýyorum
6 temmuz 2006
ARIBA’LAR
ÞAMPÝYON
Ýki haftada 9 kupa
TÜBÝTAK - Bilim ve Teknik Dergisi tarafýndan düzenlenen
ve 21-22 Temmuz 2006 tarihlerinde Ýstanbul’da
gerçekleþtirilen "Formula G - Güneþ Arabalarý Yarýþý
Türkiye Þampiyonasý"nda Ýstanbul Teknik
Üniversitesi'nin (ÝTÜ) güneþ enerjili taþýtlarý ARIBA
birinci, ARIBA 2 ikinci oldu. 6-9 Temmuz 2006’da
Ýzmir’de gerçekleþtirilen yarýþmalarda ise ARIBA yine
birinci, ARIBA 2 ise üçüncü olmuþtu. Ýki yarýþmanýn yarý
finallerinde de derece alan takým, Özgün Tasarým Ödülü
ile birlikte toplam 9 kupaya sahip oldu
Ýlki 30 Aðustos 2005’te Ýstanbul Park’ta
yapýlan yarýþmanýn ikincisi bu yýl iki aþamada
yapýldý. 6-9 Temmuz 2006’da Ýzmir’de yapýlan
“Ege Kupasý Þampiyonasý”na 31 takým katýldý.
Final yarýþmasý sonucu birinci olan ARIBA “Ege
Kupasý” sahibi olurken, ARIBA 2 üçüncü oldu.
Ýkinciliði ise Sakarya Üniversitesi’nin aracý
“Saguar” aldý.
Ýstanbul Park’ta düzenlenen Türkiye
Þampiyonasý’na ise 36 finalist takým katýlmaya
hak kazandý. 22 Temmuz 2006 Cumartesi günü
yapýlan final yarýþmasýnda ARIBA birinci
olurken, ARIBA 2 ikinci oldu. Üçüncülüðü ise
Yýldýz Teknik Üniversitesi’nin aracý aldý. ARIBA,
ayný zamanda “Özgün Tasarým Ödülü” ile de
ödüllendirildi. ÝTÜ Güneþ Arabasý Ekibi, Ýzmir’de
4, Ýstanbul’da 5 kupa sahibi olarak bir rekora
daha imza atýý.
Ýstanbul Park’ta düzenlenen yarýþma 22
Temmuz Cumartesi günü saat 12.00’da baþladý.
Toplam 30 tur hakkýnýn tanýndýðý yarýþmaya hýzlý
baþlayan ekipler, sonraki turlarda yavaþladý.
ARIBA ve ARIBA 2 yarýþmaya en baþýndan beri
ayný performansla devam ettiler. Birkaç tur
sonra yalnýzca birbirleriyle yarýþan ARIBA’lar en
iyi tur zamanýna sahip oldular.
Yarýþmayý üçüncü sýrada bitiren ODTÜ ise
ceza alarak üçüncülükten men edildi. Böylece
Yýldýz Teknik Üniversitesi’nin “Barracuda” adlý
aracý üçüncülüðe yükseldi.
Biz daha iyisini yapana kadar en iyisi bunlar!
www.gazete.itu.edu.tr
bilim ve teknoloji
arýyorum
temmuz 2006
www.gazete.itu.edu.tr
7
bilim ve teknoloji
arýyorum
8 temmuz 2006
ÝTÜ Güneþ Arabasý ekibi ve þampiyonluk hikayesi
“
Bu projeye baþlarken
ortaya böyle bir ürün
çýkacaðýný bilseydik, bu iþ
bizi aþar derdik! Sorunlar
büyüdükçe tecrübemiz
artýyor, tecrübemiz artýkça
göðüs germemiz
kolaylaþýyor. Yeter ki
azminiz olsun ve çalýþýn!”
diyor Arýba Ekibi. Herþeyi
açýklýyor bu sözler. Baþarmak
için çalýþmak, azmetmek,
mücadele etmek gerek.
Bahsettiðimiz ve bahsedeceðimiz
bütün öðrenci projelerinin ortak
noktasý bu. Bu, ayný zamanda
dünyanýn bütün baþarýlý
projelerine imza atanlarýn ortak
noktasý.
Bu takým bunlarý yaptý ve þimdi
þampiyon oldular; iki haftada 9
kupa getirdiler ÝTÜ’ye. Arda
Tüysüz, Kaan Titiz ve Ali
Yýldýrým’la “ÝTÜ Güneþ Arabasý;
baþlamak ve baþarmak”
üzerine...
Fotoðraflar: Arýba Arþivi
‘bu iþ bizi aþar’ derdik
Bir
proje
var.
Üniversite
yýllarýndaki
öðrencilerin gerçekleþtirdiði projeler var.
Arýba'ya da böyle bir proje olarak baþladýnýz ve
projeyi baþardýnýz. Proje süreci ile ilgili genel
bir deðerlendirmenizi alabilir miyiz?
K. T. : Öncelikle bütün arkadaþlarýmýz adýna da
teþekkür etmek isteriz; bu disiplinlerarasý bir
projeydi. Elektrik Elektronik Fakültesi ile birlikte
Makina ve Uçak Uzay Bilimleri Fakültesi’nden
arkadaþlarýmýz arabanýn yapýmýnda büyük rol
oynadýlar. Öncelikle þunu söyleyebilirim, projede
çalýþan kiþilerin planlý ve programlý bir þekilde adým
adým çalýþmalarý gerekiyor. Yýlgýnlýklar olabilir;
aksaklýklar, terslikler olabilir. Bu tersliklerin olmasý
doðaldýr. Bu terslikler oluþtuðunda bunlarýn
çözülmesi için çabalanmalýdýr. Böylece adým adým
proje gerçekleþir, azimli ve kararlý bir þekilde
ilerlenirse. Projeye dahil olan kiþilere çok fazla
deneyim katar bu çalýþmalar. Bu projenin bilimsel
boyutunun dýþýnda sosyal boyutu da var. Farklý
fakültelerden
ortak
çalýþma
yaptýðýnýz
arkadaþlarýnýz oluyor bu sayede.
A. Y. : Öðrencilerin böyle projelere girerken farklý
motivasyonlarý olabiliyor. Benim bu projeye
girmem ve kalmamla ilgili amaçlar farklý olabiliyor.
Ama bu amaçlar için koþunca çok güzel ürünler
çýkabiliyor. Farklý amaçlar ortak bir amaçta
toparlanýyor. Staj yeri bulmak için girebilirim,
mezun olduktan sonra iyi bir iþ sahibi olmak için
girebilirim, ülkemin geliþmesi için böyle bir projeye
kalkýþabilirim... Hedefler farklý ama amaç bir
olunca güzel bir ürün çýkýyor.
A. T. : Yaklaþýk otuz kiþi ile çalýþtýk bu projede.
Otuz kiþinin amaçlarýnýn ortak bir noktasý vardý ve
bu projeyi gerçekleþtiren de bu oldu. Ýyi bir ekip
ruhu yakalandý ve bu proje çýktý ortaya.
Öðrencilik yýllarýnda yapýlan projelerin
önemine nasýl bakýyorsunuz? Öðrencilere
buradan mesaj vermek gerekirse ne demek
istersiniz?
A. T. : Ben dördüncü sýnýfta laboratuvarda
www.gazete.itu.edu.tr
asistanlýk yapan yirmi kiþiden biriyim. Bu
asistanlarýn içerisinde elektrik laboratuvarýna
katkýda bulunulmasý istenen üç kiþiden birisiyim.
Piyasaya çýkýnca "Bu iþi yaparým." diyecek kadar
özgüvenim var. Mühendislik "problem çözme"dir.
Mühendislik eðitimi ise problem çözmenin
öðretilmesidir. Problemler oluþur ve mühendisler
bu problemleri çözer. Dört yýllýk lisans eðitimi
boyunca ne kadar çok mühendislik problemi
çözmeyi öðrenirseniz, o kadar iyi mühendis
olursunuz. Dört yýl boyunca aldýðýmýz yaklaþýk yüz
elli üç kredinin bize çözdürebileceði problem sayýsý
bellidir. Bizim yapmamýz gereken buna
ekleyebildiðimiz kadar çok problem ekleyip
çözmektir. Tecrübelerimize dayanarak bunun iþe
yaradýðýný söyleyebilirim.
K. T. : Ben de Arda'nýn birikimimizi geniþletme
konusunda söylediklerine katýlarak þunlarý
eklemek istiyorum. Mühendislik adayý bir insanýn
mühendislik yaþamýný da reklendiren birþey bu.
Ben bir elektrik mühendisi adayý olarak, yeri
geldiðinde mekanik iþlerle uðraþmanýn öðretici ve
ayný zamanda eðlendirici olduðunu düþünüyorum.
Okulda öðrenilen teorik bilgilerin pratikteki
uygulanýrlýðýný görmek çok faydalý. Karþýlaþýlan
problemlerin çözülmesi de ayrýca zevk verici bir
olay.
A. Y. : Türkiye'nin, teorik çalýþmalarla pratiði bir
arada yürütebilme imkaný yok. Burada öðrenciler
özveri göstererek bu iþleri öðrenmeye çalýþmalý.
Öðrenciler giriþken olursa kimse engel
olmayacaktýr. Öðrencilerde bazý çekinceler var;
notum düþer gibi. Benim bu projeye girdikten sonra
ortalamam yükseldi. Araþtýrma yaparken çoðu
konuyu öðreniyorsunuz, isteyerek ya da
istemeyerek. Bu çalýþmalarýn derslere de büyük
yansýmalarý oluyor.
Bu proje baþlarken önünüzde bir model var
mýydý? Bu özgüven nereden geldi? Bu tür zor
projeleri
öðrencilerin
yapýlabileceðini
kanýtladýnýz. Sizi model alan projeler oldu.
bilim ve teknoloji
Bu proje çalýþmalarý için dýþarýdan gelen
maddi destekler önemli bir bölümü kapsýyor.
Bu destek sürecinden bahsedebilir misiniz?
Nasýl geliþti?
A. Y. : Bu tarz projeler çok ciddi maliyetlere mal
oluyor. Yurtdýþýndan aldýðýnýz çok parça oluyor.
Bu kýsýmda çok zorlandýk. ÝTÜ'nün adýnýn bize
piyasada çok avantaj saðladýðýný düþünüyorum.
Çok profesyonel çalýþan þirketler reklam amaçlý
destek oluyorlar ama biz asýl desteði ÝTÜ'lü
aðabeylerimizden
aldýk.
Hiçbir
karþýlýk
beklenmeden yapýldý bu destekler. Nereden
temmuz 2006
geleceði belli olmuyor tabi bu kaynaklarýn. Biraz
peþinden koþulmasý ve projenin iyi anlatýlmasý
gerekiyor.
A. T. : ÝTÜ'de bir grup öðrenci bir araya gelip
böyle bir çalýþma yapacaksa ben bunun destekçi
bulamayacaðýný düþünmüyorum. Kaldý ki güneþ
arabasý projesi ayaðý yere çok iyi basan bir
proje deðildi ilk baþta. Gerek üniversite
içerisindeki hocalarýn gösterdiði ilgi, gerekse
dýþarýdaki ÝTÜ imajý destek çalýþmalarýný
sonuçsuz býrakmayacaktýr. Geçen yýl ve bu yýl
için rektörlükten de destekler aldýk.
Ýkinci araba düþüncesi nasýl oluþtu?
A. Y. : Bu projenin çýkmasýndaki en önemli etken
baþýndan beri grup olmamýzdýr. Bu projeyi
yapalým dediðimiz andan beri kafamýzdaki fikir
Avrupa ve Amerika'daki üniversitelerde son yirmi
yýldan beri geleneksel olarak yarýþmasý yapýlan
güneþ arabalarýnýn çalýþmalarýný yürüten
dinamik ekipler gibi bir ekip oluþturmaktý. ÝTÜ'de
bu tür çalýþmalarýn yapýlabilceðini kanýtladýk.
Yaptýktan sonraki olan düsüncemiz buna
devamlýlýk kazandýrmak oldu. Bu hedef
doðrultusunda iþe giriþtik. Burada geçen yýl
aramýzda olan alt sýnýflardan arkadaþlarýn
önderliðinde yeni bir grup oluþturduk. Olaya çok
müdahale etmeden yol göstererek yardýmcý
olduk ve tasarýmlarýný, malzemelerini, yurtdýþý
irtibatlarýný, maddi desteklerini kendi çabalarýyla
saðlayan bir proje ekibi oluþturulmuþ oldu.
A. T. : Buradaki amaç sürekliliði saðlamak ve
bunu gelenek haline getirmektir. Her yýl bu iþe
giriþen arkadaþlarýmýz için herþeyin sýfýrdan
baþlamasý
anlamýna
gelmiyor,
biz
tecrübelerimizi aktarýyoruz. Burada tecrübesi
olan arkadaþlarýn bilgi birikimiyle ilerleyen
geleneksel Güneþ Arabasý kültürü oluþacaktýr.
A. Y.: Teknolojinin ilerlemesi doðrultusunda
hidrojen arabalarý veya baþka enerji çeþitlerinin
çýkmasýyla onlara doðru gidilecektir ama esas
amacýmýz böyle bir kültürün oluþmasýdýr:
projelerin sürekliliði kültürü.
Arda Tüysüz, Proje Baþkaný
Ali Yýldýrým, Elektrik Grup Sorumlusu
Tabii, ikinci arabanýn gerekli aþamalarýn tek
tek aþmasý kolay olduðundan ekiptekiler
daha biliçli oldular ve yarýþmada iki araba ile
birden derece aldýk.
A. Y. : Zaten bizim hedefimiz de buydu. Bizim
buradaki en büyük güvencemiz, proje süresince
yaþadýðýmýz tecrübesizliði sonraki ekibin
yaþamasýna izin vermemektir. Bu yüzden iþler
daha rahat ilerledi ve ilerleyecek.
Fatih Avcý, [email protected]
Kaan Titiz, Elektrik Grup Sorumlusu
Aracýn adý: ARIBA
www.ariba.itu.edu.tr
Boyu: 4.3 m
Eni: 1.8m
Aðýrlýðý: 170 kg (surucusuz)
Tekerlek adedi: 3
Gövde malzemesi: Karbon fiber
Mekanik aksam: ÝTÜ tasarýmý, özel üretim
Yapým süresi: 17 Ay
Maliyeti: 100.000 YTL
Güneþ Gözesi gücü: 800W
Akü kapasitesi: 1.9kW
Motor: Özel tasarým, doðrudan sürüþ, fýrçasýz DC Motor
Motor gücü: 2 kW
Azami sürat: 85 km/h
Hiç durmadan gidebileceði mesafe: 120 km
Katýldýðý yarýþlar: Formula G 2005, Formul G 2006
www.gazete.itu.edu.tr
Fotoðraflar: Ufuk Sevim
Daha da artacak bu projeler. Böyle bir
modele sahip öðrenciler için neler tavsiye
edersiniz? Yaþadýðýnýz zorluklar neydi?
A. Y. : Biz bu projeye baþlarken ÝTÜ'de böyle bir
proje yoktu diye biliyoruz. Bu projeye
kalkýþmamýzý, heyecanlanmamýzý saðlayan en
büyük etken, büyük bir proje olduðunu, çok
zor olduðunu bilmememizdir. Bu projeye
baþlarken ortaya böyle bir ürün çýkacaðýný
bilseydik korkardýk, bu bizi aþar derdik ki
baþlarken ikinci sýnýftaydýk. Biz o aþamada böyle
zor ve büyük bir porje olduðunu bilseydik
kalkýþmazdýk. Toplandýk, yaparýz dedik. Ýþler
detaylanýnca yavaþ yavaþ zor olduðunu
hissettik, eksiklerimizi farkettik. Ama bir süreden
sonra geri dönüþ olmuyor, projeye sýký sýký
baðlanýyorsunuz.
K. T. : Adým adým, basamak basamak
ilerliyorsunuz. Bu aþamalarda sorunlar çýkýyor.
Ýlerledikçe sorunlar artýyor. Sorunlar büyüdükçe
sizin tecrübeniz de artmýþ oluyor ve o sorunlara
göðüs germeniz kolaylaþýyor. Yeter ki azminiz
olsun ve çalýþýn.
A. T. : Baþlarken bizi neyin beklediðini bilseydik
en baþtan dönerdik, denildiði gibi. Dedik ki araba
yapacaðýz, bunun için dört tane tekerlek lazým.
Dört tekerleði yan yana koyunca bunlarý
baðlamak için birer tane mile ihtiyacýmýz olduðu
ortaya çýktý. O mil için süspansiyon sistemi,
mukavemet hesabý, onun için bilgisayar
programý, o programýn çalýþmasý için gerekli
güçlü bilgisayar v.s. diye ayrýntýlar belirlendi.
Çünkü ilk baþta yapýlacak iþin tamamýný
düþünüp, ‘ben þunu yaparým bunu yapamam’
diye düþünmemelisiniz. Çünkü proje içerisindeki
bilgi ve deneyim geliþimini göz ardý etmiþ
olursunuz. Eðer ekip projeye baþladýðý günkü
halinde olsaydý bu araba olmazdý. Çalýþmaya
baþladýðýnýz
zaman
kendinizi
tahmin
edemeyeceðiniz bir hýzla geliþtirdiðiniz için,
‘yapamam’ dediklerinizi yapabiliyorsunuz. Bence
buradan çýkarýlacak en önemli ders bu.
arýyorum
9
bilim ve teknoloji
arýyorum
10 temmuz 2006
ÝTÜ, ATA 'SINI
GÖKLERE ÇIKARDI
ÝTÜ Uçak Uzay Mühendisliði Kulübü, 21-23
Nisan 2006 tarihlerinde Amerika'da (Kansas
Eyaleti, Wichita kenti) Amerikan Havacýlýk ve
Uzay Enstitüsü (AIAA) tarafýndan düzenlenen
"10. Uluslararasý Ýnsansýz Hava Aracý Tasarla
/ Yap / Uçur" (AIAA/Cessna/ONR Student
Design Build Fly Competition) yarýþmasýnda 49
takým arasýndan 5. oldu. ATA-7 ayný zamanda,
yarýþmadaki en hafif uçak ve en düþük maliyet
kategorisinde de 3. sýrayý aldý
ATA7, Massachusetts Institute of Technology (MIT),
Virginia Polytechnic Institute and State University
(Virginia Tech), Georgia Institute of Technology (Georgia
Tech) gibi seçkin üniversitelerin takýmlarýný geride
býrakarak, Türkiye'nin bu yarýþmadan aldýðý en yüksek
dereceye de sahip oldu.
Bu yýl onuncusu düzenlenen yarýþmaya ÝTÜ, ilk
olarak 1998 yýlýnda katýldý. Aralýksýz her yýl yarýþmaya
katýlan ÝTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi, bu konuda
daha da üstün baþarýlar saðlamayý hedefliyor.
Yarýþma, her yýl farklý kurallar belirliyor. 15 Aðustos
2005 tarihinde AIAA tarafýndan açýklanan 2006
kurallarýna göre insansýz hava aracý 3 farklý göreve
uygun olacak þekilde tasarlanmalýydý. Birinci görev:
"Kargo Esnekliði". Bu görevde hava aracý 48 adet tenis
topunu, iki adet ikiþer litrelik su þiþesini ve 3,6
kilogramdan aðýr olmayan bir tahta bloðu taþýyabilecek
þekilde olmasý. Yüklerin deðiþtirilmesindeki sürenin de
az olmasý da bu görevin gereði. "En Düþük Maliyet" adlý
ikinci görevde istenen ise hava aracýnýn 96 adet tenis
topunu en az 2 dakika süresince havada taþýyabilmesi.
"Artan Paralý Yük" adlý son görevde de 2 adet su þiþesi
ile baþlayan hava aracýna her kalkýþýnda birer adet su
þiþesi daha eklenerek 5 adet su þiþesi taþýyabilmesi.
2006'nýn yarýþma kurallarý bunlardý. Bunlarla birlikte
yarýþmanýn genel kurallarý gereði, tasarlanan hava aracý
çevreye daha az zarar verecek ve gürültüyü önleyecek
elektrik motoru kullanacak, 30 metrelik bir pistten kalkýþ
yapacak, 300 metrelik bir yarýçapa sahip bölge
içerisinde yerde bulunan pilot tarafýndan radyo sinyalleri
ile komut alacak, 1.2 m x 0.6 m x 0.4 m boyutlarýndaki
bir kutuya sýðabilecek modüler yapýda olacak, teknik
denetimde gerçekleþtirilen yapýsal ve radyo testlerinden
baþarý ile geçecek ve takým hava aracýnýn tasarýmýnýn
ayrýntýlarýný içeren tasarým raporunu enstitüye
gönderecek. Yarýþmanýn diðer þartlarýndan biri de hava
aracýný tasarlayan, üreten ve uçuran takýmýn, uçak,
uzay, havacýlýk, makine veya elektronik bölümlerinde
okuyan lisans ya da lisans üstü öðrencisi olmasý. Ayrýca,
yarýþmanýn sürekliliðinin saðlanmasý, üniversitelerin ilgili
bölümlerine yeni giren öðrencilerin motive edilmesi
amaçlarýyla, yarýþmaya katýlan takýmýn en az üçte birinin
birinci ya da ikinci sýnýf öðrencisi olmasý þart koþuluyor.
ÝTÜ ATA-7 Takýmý, bu kurallarýn açýklanmasýyla, Aðustos
2005'te çalýþmalarýna baþladý. Yaklaþýk bir ay içerisinde
uçak tasarýmýný yapan takým, belirlenen görevlerden En
Düþük Maliyet"e odaklandý. Diðer görevlere de
eþzamanlý olarak hazýrlanan takým, hava aracýnýn
üretiminde, hafifliði ve yüksek dayanýmý nedeni ile
kompozit malzemeler kullanmayý karar kýldý. Bu sayede
hem dayanýklý hem hafif bir araç hazýrlanmýþ oldu.
Hazýrlanan ilk araç prototipti ve 36 baþarýlý uçuþun
ardýndan ana uçak, yaklaþýk 3 haftada üretildi.
Amerika'da düzenlenen yarýþmaya bu yýl 59 takým
baþvurmuþ ancak þartlarý saðlayarak yarýþmaya
katýlmaya hak kazanan takým sayýsý 40'lara düþmüþ.
Takýmlarýn çoðu Amerika'lý. Yalnýzca Kanada ve
Türkiye'den yabancý katýlýmcýlar olmuþ. Ýki gün süren
yarýþmada ATA-7, uçuþ görevlerini yerine getirerek, 4.
takýmla arasýnda sadece bir puan farkla 5. oldu.
Türkiye'den katýlan diðer takým ise ODTÜ'nündü ve
"Pelikan" adlý hava aracýyla 29. sýrayý aldýlar. Yarýþmanýn
birinci ve ikincisi Oklahoma State University'nin takýmlarý
oldu: "Black" ve "Orange-The Flying Slug". Üçüncülüðü
"24"Wood" adlý hava aracýyla Cal Poly - San Luis Obispo
üniversitesi, dördüncülüðü ise "SCtingray" ile "University
of Southern California" aldý. Dünyanýn ünlü
üniversitelerinden MIT 21., Georgia Tech 26. ve Virginia
Tech ise 27. oldular.
Prof.
Dr.
Mehmet
Þerif
Kavsaoðlu
danýþmanlýðýndaki takým Metin Acar, Miraç K.Aksugür,
B.Gürdal Tugay, B.Taylan Aksongur, Serkan
Erdoðan, Uður Sevilmiþ, Zeynep Keçeli, Akýn
Ömercikoðlu, Alev Kaçar, H.Ebru Sevgi, Mehmet
Karagöz, Ali Cihan Durgut, K.Burak Özer, Bora Atak,
Evren Varol ve Murat Bronz’dan oluþuyor. Tüm baþarýlý
projelerde olduðu gibi ATA-7’nin baþarýsý da büyük bir
özverinin sonucu.
ÝTÜ Uçak Uzay Mühendisliði Kulübü Ýnsansýz Hava
Aracý Takýmý, 2007 yýlý için çalýþmalarýna baþladý. Bu
baþarýlarýný arttýracaklarýna inanan takým, projeye
katýlacak yeni öðrencilere bilgi ve deneyimlerini
aktararak çalýþmalarýna devam edecek.
Gökhan Onuþ, Fatih Avcý
www.gazete.itu.edu.tr
güncel
arýyorum
temmuz 2006
Shell Eco Marathon 2006'ya katýlan ilk Türk takým, 1 litre benzin karþýlýðý enerji ile 550 km gitti
HYDROBEE, Türkiye'nin
Yolunu Açacak
ÝTÜ Hidrojenli Araç Ekibi (ÝTÜ HAE), 17-21 Mayýs tarihleri
arasýnda Fransa'nýn Nogaro kentinde düzenlenen Shell
Eco Marathon 2006 yarýþmasýnda hidrojen enerjisiyle
çalýþan aracý HydroBee ile 1 litre benzin karþýlýðý enerji ile
550 km yol giderek hidrojenle çalýþan araçlar arasýnda 8.
oldu
Eski Formula-1 pisti olan Nagora pistinde
düzenlenen Shell Eco Marathon yarýþmasýnýn
amacý en az yakýtla en çok yol alan aracý
tasarlamak, yani verimliliði yüksek araçlar
yapmak. Aracýn yaptýðý en fazla hýz ya da kat
ettiði yol süresinin önemli olmadýðý yarýþmada
hýz için tek ölçüt yarýþ sonunda ortalama hýzýn
saatte 30 km ya da daha fazlasý olmasý. “Þehir
Ýçi Araç” ve "Prototip Araç” kategorilerinden
oluþan yarýþmaya ÝTÜ HAE, Prototip Araçlar
kategorisinde katýldý. Prototip araçlar küçük ancak bir insan sýðacak kadar- ve hafif olmakta.
Araçlarda kullanýlan enerji kaynaklarý da
benzin, motorin, LPG ve alternatif enerji
kaynaklarýyla sýnýrlý. Alternatif enerji kaynaklarý
kategorisinde "Güneþ Enerjisi" ve "Hidrojen
Enerjisi" bulunmakta. ÝTÜ ekibi, ülkemizde
"Hidrojen Pili Teknolojisi"nin de geliþmesine
paralel olarak "Hidrojen Enerjisi" kategorisinde
yarýþmaya katýlan ilk Türk takýmý oldu.
Projeye baþlamadan önce ekibin Elektrik
Takýmý her türlü seçenek ve senaryo üzerinde
düþünmüþ; hatta kendi motorlarýný
tasarlamayý bile. Bu özverili çalýþmalar
sonunda yüksek verimle çalýþabilecek
en uygun motor ve kontrol kartý seçilmiþ. Enerji
Takýmý ise arabada kullanýlacak yakýt pilini
seçerek bunun üzerinde nasýl iyileþtirmeler
yapýlabileceðini, gerek yurt içindeki, gerekse
yurt
dýþýndaki
uzmanlara
danýþýlarak
kararlaþtýrmýþ. Konu ile ilgili önde gelen bilim
adamlarýndan Dr. Frano Barbýr'dan da geniþ
bilgi alan ÝTÜ HAE Prof. Dr. Seyhan Uygur
Onbaþýoðlu danýþmanlýðýnda 15 öðrenciden
oluþuyor.
Amaçlarýnýn,
geleceðin
en
önemli
teknolojilerinden biri olan hidrojen enerjisini
ülkemize tanýtmak, önemini anlatmak ve bu
yolda ülkemizin teknolojik geliþimine, ekip
olarak yapacaklarý ar-ge çalýþmalarýyla katkýda
bulunmak olduðunu söyleyen ÝTÜ HAE, daima
geliþimci, ileri görüþlü, paylaþýmcý, araþtýrmacý,
rekabetçi, ve disiplinlerarasý bir grup olarak
mutlak baþarýyý hedeflemeyi görev edinmiþler.
ÝTÜ, Ýstanbul liseleriyle Ortak Projelere Baþlýyor
Bilim ve teknolojiyi geliþtirerek topluma yaymayý amaç
edinen Ýstanbul Teknik Üniversitesi, bilimsel düþünceyi
gençliðe ve geniþ halk kitlelerine yaymak amacýyla, ÝTÜLise ortak projesini baþlattý.
Liselerin talepleri gözönüne alýnarak ilk aþamada
ÝTÜ'nün 9 bölümü (Matematik Mühendisliði, Fizik
Mühendisliði, Kimya Mühendisliði, Moleküler Biyoloji ve
Genetik, Bilgisayar Mühendisliði, Kontrol Mühendisliði,
Elektrik Mühendisliði, Makina Mühendisliði ve Mimarlýk)
ile ortak proje çalýþmalarýna baþlandý.
Ýstanbulun baþarýlý liseleri olan Ýstanbul Atatürk Fen
Lisesi, Ýstanbul Lisesi, Kabataþ Lisesi ve Kadýköy
Anadolu Lisesi ile ilk adýmý atýlan proje kapsamýnda,
okullarýn yöneticileri ve ÝTÜ'nün ilgili bölüm yöneticileri,
ÝTÜ Rektör Yardýmcýsý Prof. Dr. Erkin Nasuf
baþkanlýðýnda toplantý yapýldý.
Toplantýda ÝTÜ'nün proje içerisinde yer alacak
bölümleri kendilerini tanýtarak projeye iliþkin görüþlerini
bildirdiler. Liseler de beklentilerini ve proje konularýna
iliþkin görüþlerini aktardýlar. Proje çalýþmalarý yeni
öðretim yýlýnda baþlayacak. Yaz döneminde ise liseler
çalýþma alanlarýný belirleyecekler.
Yapýlacak çalýþmalarda ÝTÜ, danýþman görevi
görecek. ÝTÜ öðretim elemanlarý ve ÝTÜ uzmanlýk
www.gazete.itu.edu.tr
kulüpleri öðrencilerinin katýlýmlarý ile geniþletilecek
projelerde lise öðrencileri etkin þekilde çalýþmalarýný
sürdürecek, üniversitenin olanaklarýnda yararlanacak.
Ayný zamanda ÝTÜ, bu proje ile öncü ve örnek bir
üniversite olduðunu ve bilimle toplumu buluþturma
amacýnda hareket ettiðini gösterecek.
ÝTÜ Öðrenci Danýþma Merkezi de katýldýðý fuar ve
tanýtým günlerinde bu projeleri tanýtarak gençliði bilim ve
teknolojiye özendirilmesini saðlayacak. Bu çerçevede
ÝTÜ'nün Bilim ve Toplum Parký ve Bilim-Teknoloji Müzesi,
bilimle toplumu buluþturma projeleri ile entengre olacak.
11
arýyorum
12 temmuz 2006
Türkiye’nin ilk yerleþke aracý geliyor. Herþeyi ile ÝTÜ öðrencilerinin
üreteceði bu araba elektrikle çalýþacak, yerleþke maskotu olacak
Ýþte Gazete
Arabasý!
Gazetemiz tarafýndan baþlatýlan ‘Gazete
Arabasý Projesi’nin ilk adýmý olarak
düzenlenen “Gazete Arabasý Tasarým
Yarýþmasý” sonuçlandý. Mimarlýk, ElektrikElektronik ve Makina fakültelerinden öðretim
üyeleri ile oluþturulan jürinin oylamalarý
sonucunda en yüksek puaný, ÝTÜ Endüstri
Ürünleri Tasarýmý Bölümü üçüncü sýnýf
öðrencisi Metin Kaplan’ýn aracý aldý.
Geçtiðimiz dönem baþlatýlan projenin ilk adýmý olarak
tasarým yarýþmasý baþlatýldý. “Gazete Araba Yapýyor”
sloganýyla yürütülen tasarým yarýþmasý, ÝTÜ Tasarým
Kulübü ortaklýðýyla baþlatýldý. Gelen otuza yakýn
tasarýmlar, Prof. Dr. Nigan Bayazýt (Mimarlýk Fakültesi),
Dr. Azmi Demirel (Elektrik-Elektronik Fakültesi) ve Dr.
Cemal Baykara’dan (Makina Fakültesi) oluþan jüri
tarafýndan deðerlendirildi. Jüri, gelen tasarýmlarý amaca
uygunluk, kullanýlabilirlik, üretilebilirlik ve tasarým
kategorilerine göre deðerlendirdi. Jüri üyelerinin
deðerlendirmeleri sonucunda en yüksek puaný Metin
Kaplan alýrken, ikinci ve üçüncü yüksek puanlar Umut
Sevinç ve Onur Onrat’ýn oldu. Yarýþmanýn birincisi
Metin Kaplan’a Edutime Bilgi Teknolojileri Akademisi
tarafýndan 3000 YTL deðerinde bir kursla
ödüllendirilirken, tüm katýlýmcýlar Nescafe’nin hazýrladýðý
özel ürün paketinin sahibi oldular.
Gazete Arabasý Üretiliyor
Gazete Arabasý Projesi disiplinlerarasý çalýþma ile
Elektrik Elektronik, Makina ve Mimarlýk baþta olmak
üzere deðiþik fakülte öðrencileri arasýndaki eþgüdümlü
bir çalýþma ile sergilenmesi planlanmaktadýr. Üretim
aþamasýnda ÝTÜ IEEE Öðrenci Kulübü ile ortak
çalýþmalara baþlanmasý planlanmýþ ve üretimle ilgili
teorik giriþimlerde bulunulmuþtur.
Türkiye’nin Ýlk Yerleþke Aracý Olacak
Gazete Arabasý Projesi'ndeki amacýmýz, ÝTÜ
Ayazaða Yerleþkesi içerisinde maskot olabilecek;
gazete daðýtýlýp kulüp etkinliklerinin duyurulabileceði,
ilanlarýn asýlabileceði çok yönlü bir araç üretmektir. Ayný
zamanda özellikleri ile de doða ve topluma duyarlýlýk
Metin Kaplan kimdir?
1985 yýlýnda Kayseri'de dünyaya gelen Metin
Kaplan, resim ile okula baþlamadan çok önce
tanýþtý. Otomobillere, uçaklara ve robotlara olan
merakýný kaðýtlara dökmeye baþlayan Metin,
babasýnýn yönlendirmesi ile resim yeteneðinin
geliþmesi için manzara ve figür resimleri yaptý.
Öðrenimi boyunca çeþitli resim yarýþmalarýnda
dereceler aldý. Sayýsal eðitiminin aðýrlaþtýðý fen
lisesinde ise fazla zaman almayan araç
eskizlerine yöneldi. Daha ilkokul çaðlarýnda
tasarým okumaya karar veren Metin Kaplan,
2003 yýlýndan beri ÝTÜ Endüstri Ürünleri
Tasarýmý Bölümü öðrencisi.
www.gazete.itu.edu.tr
saðlamasýnýn vurgulanmasý istenmektedir. Elektrik
motoru ile üretilmesindeki amaçlardan biri de çevreye
duyarlýlýðýn gösterilmesidir. Böylece Türkiye’de bir ilk
olarak üretimine baþlanacak arabanýn diðer üniversiteler
için örnek oluþturacaðýný düþünüyoruz.
Sponsorlara Çaðrý
Projenin, sponsorlarýn desteði ile yürütülmesi
planlanmaktadýr. Çeþitli firmalarýn vereceði destekler
çerçevesinde gerek gazetemizde gerekse de üretilecek
araç üzerindeki ilan panolarýnda reklam yapýlabilecek,
farklý ortaklaþmalar gündeme getirilebilecektir. Sponsor
olacak firmalar, tamamen öðrenciler tarafýndan
üretilecek bu arabanýn ayný zamanda öðrencilerin proje
çalýþmalarýndaki
teþvikleri
ve
örnek
model
oluþturmalarýný
saðlayarak
sosyal
sorumluluk
misyonlarýný yerine getirebilecek. Gerekli desteðin
bulunmasý ile üretimine baþlanacak olan arabanýn,
2006-2007 Öðretim Yýlý içerisinde bitirilmesi
hedefleniyor.
Takýmda Yer Alýn
Gazete
Arabasý
Projesi’nin
gerçekleþme
aþamalarýnda siz de takýma dahil olabilirsiniz. Bunun
için istekli, takým çalýþmasýna uygun ve yaratýcý olmanýz
ve [email protected] adresine baþvurmanýz yeterlidir.
Metin Kaplan’ýn proje ile ilgili görüþleri
> Kampüste gazete daðýtacak elektrikli bir araç;
yapacaðý iþ, ÝTÜ için yapacaðý reklam, çevreye olan saygýsý
gibi noktalarda birçok açýdan ÝTÜ için kar saðlayacaktýr
> Arýyorum ÝTÜ Gazetesi'nin bu projeyi baþarmasý
okulumuzun adýný duyurmasýnda etkili olacaktýr. Zira
elektrikli araçlar dünya çapýnda yaygýnlaþýrken ülkemizde
ne yazýk ki hala yaygýnlaþmamýþ, hatta temel olacak
giriþimlerde bile bulunulmamýþtýr. Bu çevreci enerji
kaynaðýnýn etkin kullanýlmasý için gereken giriþimlerin bir
örneði de bu yarýþmadýr. Bu öncü yarýþmalarýn devamýnýn
gelmesi elektrikli araçlarýn ülkemizde yaygýnlaþmasý adýna
çok önemli adýmlar atýlmasýna yardýmcý olacaktýr.
> Bu tip projelerin arttýrýlmasý hem kiþilere, hem
üniversitemize hem de ülkemize sayýsýz yarar
saðlamaktadýr. Vurdumduymazlýðýn alýp baþýný gittiði bu
zamanlarda taþýn altýna elini sokan, giriþimci gruplarýn var
olmasý; gelecek için umut verici bir noktadýr.
Gazete Arabasý Projesi Tasarým Yarýþmasý Birincisi Metin Kaplan
güncel
arýyorum
temmuz 2006
Avrupa Teknik Öðrencileri'nin
yönetiminde ilk Türk öðrenci
Gülsün Saðlamer’e
“Da V inci” madalyasý
Prof. Dr. Gülsün Saðlamer
Avrupa çapýndaki öðrenci
organizasyonu BEST’in (Board of
European Students of Technology)
yönetimine ÝTÜ Mühendislik
Yönetimi Yüksek Lisans öðrencisi
Ömer Hantal seçildi.
27 Nisan 2006’da Hýrvatistan’da
yapýlan genel kurul toplantýsýnda oy
çoðunluðuyla BEST Eðitim Komitesi
Koordinatörlüðüne seçilen Hantal
ayný zamanda BEST yönetimindeki
ilk Türk öðrenci oldu.
BEST (Board of European Students of
Technology) 1989 yýlýnda Berlin'de teknik
üniversite öðrencileri arasýndaki iletiþimi
arttýrmak, iþbirliðini saðlamak ve öðrenci deðiþimi
yapmak amaçlý, yalnýzca öðrencilerin katýlýmýnýn
olduðu ve öðrenciler tarafýndan yönetilen bir
kurum olmak amacýyla kurulmuþtur. Amaçlarýný
“Öðrenciler tarafýndan öðrenciler için" sloganýyla
ifade eden BEST, yirmi altý ülkede altmýþtan fazla
üniversiteyi birbirine baðlamaktadýr. BEST, 2005
yýlýnda yetmiþten fazla yaz/bahar/kýþ toplantýsý,
uluslararasý dört eðitim semineri, iki genel
toplantý yapmýþ, bu çalýþmalarýna 12000 kadar
baþvuru almýþtýr. Þu anda yetmiþ yerel grup,
yirmi dokuz ülke, 1700 aktif üye ve hali hazýrda
sanal bankasýnda on binden fazla CV ile faaliyet
göstermektedir. BEST'e üye ülkeler; Belçika,
Hollanda, Fransa, Ýspanya, Ýzlanda, Çek
Cumhuriyeti, Portekiz, Ýtalya, Yunanistan, Ýsveç,
Norveç, Finlandiya, Danimarka, Estonya,
Letonya, Litvanya, Polonya, Slovakya, Slovenya,
Romanya, Macaristan, Avusturya, Bulgaristan,
Hýrvatistan, Makedonya, Ukrayna, Türkiye,
Rusya
ve
Sýrbistan-Karadað'dýr. Ayrýca
Almanya'daki BONDING adlý çatý grubuyla olan
ortaklýkla da Almanya'dan da bir çok üniversite
BEST'e dahildir. Bunun yanýnda Kanada
Mühendislik Öðrencileri Birliði CFES de BEST'in
Atlantik ötesi ortaðýdýr. BEST ücretsiz eðitim
seminerleri, farklý okullardan ve ülkelerden teknik
üniversite
öðrencilerinin
kaynaþmasýný
saðlayacak toplantýlar ve de sanayi ile
baðlantýlarý sayesinde yurtdýþýndaki firmalarda
staj ve iþ imkaný saðlamaktadýr. BEST'in en
büyük destekçisi gençlik ödenekleri ve saðladýðý
kolaylýklar ile Avrupa Birliði'dir. Bunun dýþýnda
Shell, Procter & Gamble, Shclumberger, ICI,
Infenion, ESA gibi kurum ve de uluslararasý
kuruluþlarda BEST'in sponsorlarý arasýnda
bulunmaktadýr.
BEST ülkemizde 2003 Kasým'ýnda ilk kez
Ýstanbul Teknik Üniversitesi'nde ÝTÜ Uluslararasý
Mühendislik Kulübü (UMK) tarafýndan, ÝTÜ
Rektörlüðü tarafýndan destekelenerek kurulmuþ
Prof. Dr. Celal Þengör
Eðitim Komitesi Koordinatörü olarak yönetim
kuruluna seçilen Ömer Hantal, BEST’in
yönetimindeki ilk Türk öðrenci oldu
Üniversitesimizin eski rektörü Prof. Dr. Gülsün
Saðlamer, Avrupa Mühendislik Eðitimi Topluluðu SEFI (European Society for Engineering Education)
tarafýndan "Leonardo da Vinci" madalyasýna deðer
görüldü. Saðlamer ayný zamanda bu ödülü alan ilk bayan
ve ilk Türk ünvanýna da kavuþtu.
olup, þu anda da yalnýzca ÝTÜ'de çalýþmalarýný
sürdürmektedir. UMK, üye olduðu iki buçuk yýl
süresince bir çok uluslararasý organizasyon
gerçekleþtirmiþ,
yüze
yakýn
üniversite
öðrenicisini Istanbul'da aðýrlamýþ, yüzü aþkýn ÝTÜ
öðrencisini de yol masraflarý haricinde hiç bir
masraf yaptýrmadan katýldýklarý kýsa süreli
hareketlilik programlarý olan BEST Mevsim
Kurslarý
ve
diðer
BEST
etkinliklerine
göndermiþtir.
Ömer Hantal, 2003 yýlýnda BEST'in ÝTÜ'deki
organizasyonunda kurucular takýmýnda yer almýþ
ve baþkan olmuþtur. Hantal, BEST Eðitim
Komitesi üyeliðinin yaný sýra Avrupa Birliði'nin
Eðitim konusundaki tematik aðlarýndan TREE'nin
de Bilimsel Konsey üyeliði ve TREE Özel Ýlgi
Grubu C8'in grup liderliðini yapmaktadýr.
BEST'in akademik çevrelere, mühendislik
eðitimi kurumlarýna ve de Avrupa Birliði
kurumlarýna karþý imajýnýn temsilcisi olan Eðitim
Komitesi, BEST'in Avrupa Teknik Öðrencileri ile
Eðitimin paydaþlarý arasýnda fikir alýþ veriþinde
bir kolaylaþtýrýcýlýk rolü oynayýp, her yýl toplam 45 adet BEST Eðitim Sempozyumu ve BEST
Akademisyenler
Firmalar
Forumu
düzenlenmesinin
koordinasyonundan
sorumludur. SEFI gibi öðretim üyelerinin kurduðu
kurumlarla da sürekli iletiþim halinde olan Eðitim
Komitesi, BEST'in Avrupa'da daha da fazla
tanýnmasýna
ve
öðrenci
temsiliyetinin
güçlenmesine katkýda bulunmaktadýr.
Bu çerçevede bu yýl planlanan yaklaþýk yirmi
adet uluslararasý etkinlikte ÝTÜ ve Türkiye’yi
Ömer Hantal temsil edecek.
Avrupa'da mühendislik eðitimini geliþtirmek, eðitim kurumlarý,
öðretim üyeleri ve öðrenciler arasýnda iþbirliðini güçlendirmek ve
endüstri ile eðitim kurumlarý arasýnda iþbirliðini desteklemek
amacýyla kurulan Avrupa Mühendislik Eðitimi Topluluðu - SEFI,
her yýl mühendislik eðitimi alanýna çalýþmalarýyla katký yapmýþ bir
kiþiye verdiði ödülüne 2005 yýlý için Sayýn Saðlamer'i layýk gördü.
30 Haziran 2006’da, Avrupa’nýn en eski üniversitesi “Upsala
Üniversitesi”nde (Ýsveç) yapýlan madalya töreninde, Saðlamer’in
“ÝTÜ’de geçekleþtirilen kapsamlý reformlar ve Sürekli Kalite
Ýyileþtirme Projesi sonucunda ÝTÜ’nün mühendislik
programlarýnýn ABET akreditasyonu almasý ve Avrupa
mühendislik eðitimindeki yenilikçi çalýþmalarý” nedeni ile
aday gösterildiði belirtildi.
Rektör Karadoðan
Avrupa Yolunda
ÝTÜ Rektörü Prof. Dr.
Faruk Karadoðan,
Bologna Süreci
çerçevesinde yapýlan
çalýþmalar çerçevesinde
Avrupa Birliði (AB) ile
görüþmelerde, YÖK’ün
Bilim ve Araþtýrma
Komisyonu üyeliðine
seçildi.
Prof. Dr. Faruk Karadoðan
Bologna süreci, ülkemizin 2001 yýlýnda dahil olduðu
Avrupa’nýn yükseköðretim planlamasýdýr. Yýllardýr yapýlan
çalýþmalarla, Avrupa Birliði üye ve aday üye ülkeleri arasýndaki
eðitim modeli oluþturan bir yapý olma amacýndadýr. Türkiye,
Bologna Süreci konusunda çok etkin davranmýþ ve pek çok
Avrupa ülkesinden öne geçmiþtir.
Celal Þengör Rusya Bilimler Akademisi’nde
Üniversitemiz öðretim üyesi Prof.
Dr. Celal Þengör, Rusya Bilimler
Akademisi üyeliðine seçildi
Mayýs 2006’da Rusya Bilimler
Akademisi tarafýndan yabancý üyeliðe
seçilen Þengör, yýllardýr Türkiye Bilimleri
Akademisi'nde (TÜBA) asil üyelik
yapmaktadýr.
Amerikan Bilimler Akademisi’nin ilk
Türk üyesi ünvanýna da sahip olan
Þengör, American Philosophical
Society'de yabancý üye olarak görev
yapýyordu. 2004-2005 öðretim yýlýnda
Prof. Dr. Celal Þengör'e “College de
France” tarafýndan kürsü verilmiþ ve bir
yýl boyunca kendisi "En Eski
Zamanlardan Günümüze Kadar
www.gazete.itu.edu.tr
Tektoniðin Tarihçesi" konulu dersi
vermiþti.
Bilimsel çalýþmalarý ile dünyaca
tanýnan Þengör, Türkiye’deki eðitim
kalitesi ile ilgili giriþimlerini de
sürdürmekte, ÝTÜ öðrencilerinin bu
konudaki giriþimlerine destek
vermektedir.
13
güncel
arýyorum
14 temmuz 2006
1995 ÝTÜ'lü Mezun Oldu
KültürSanat-Spor Ödülleri
Mezuniyette
Verilsin
Öðrencilik yýllarýnda yapýlan üretim çok önemlidir ve
çok deðerlidir. Üniversitelerin mesleki bilgi ve beceriye
sahip mezunlar yetiþtirme amaçlarýna paralel olarak,
entelektüel altyapýsýný da güçlendirmiþ, farklý bakýþ
açýlarýna sahip ve çok yönlü mezunlar yetiþtirme amacý
da vardýr. Bu çerçevede öðrencilik yýllarýnda yapýlan
sosyal üretimler, bu konuda en büyük kazancý
saðlayacaktýr.
Ýstanbul Teknik Üniversitesi 2005-2006
akademik yýlýnda toplam 1995 lisans ve
önlisans öðrencisini mezun etti
28 Haziran 2006 Çarþamba günü ÝTÜ Ayazaða
Yerleþkesi, Süleyman Demirel Kültür Merkezi'nde
düzenlenen törende her bölümün en baþarýlý ilk üç
öðrencisi baþarý belgesi aldý. Ayrýca, Türk
Cumhuriyetleri ve akraba topluluklarý ile yabancý uyruklu
öðrenciler arasýnda yapýlan derecelendirmede baþarý ile
mezun olanlarýn yaný sýra, ÝTÜ'yü 4 yýldan daha az
sürede bitiren öðrencilere de baþarý belgeleri verildi.
Bölüm birincilerini ÝTÜ Rektörlüðü ve ÝTÜ Vakfý
ödüllendirildi.
Mezuniyet töreninde konuþma yapan ÝTÜ Rektörü
Prof. Dr. Faruk Karadoðan, dünyanýn dört bir yanýnda
yoðun biçimde üretilen bilgiye ulaþmanýn ve bu bilgiyi
deðerlendirerek, gerçek araþtýrma-geliþtirme ile
uygulamaya yöneltmenin gerekliliðini vurguladý. Rektör
Karadoðan, geliþmekte olan ülkelerdeki araþtýrmacý
eksiðinin altýný çizerek, geliþmiþ ülkelerdeki sayýyla
orantýlý eþdeðer araþtýrmacý yetiþtirebilmek için maddi
kaynaklarýn
artýrýlmasý,
sanayi-devlet-üniversite
iþbirliðinin geliþtirilmesi, toplumun bilinçlendirilmesi
gerektiðini ifade etti. ÝTÜ'nün yaklaþýk 6.500 lisans üstü,
14.500 lisans öðrencisi olduðunu ve bunun gelecek için
umut verdiðini söyleyen Prof. Dr. Karadoðan,
olanaklarýn artýrýlmasý ve özgür bir üniversite olmasý
durumunda ÝTÜ'nün her tür teknolojiyi uygulama ve yeni
teknolojiler geliþtirme kapasitesi bulunduðunu da
sözlerine ekledi.
1955 yýlý mezunlarýndan Yük. Müh. Oðuz Gürsel'in
mini bir ders niteliðindeki konuþmasýný takiben, Dr. Erol
Üçer Müzik Ýleri Araþtýrmalar Merkezi sanatçýlarý
törende bir konser verdiler.
ÝTÜ'lü Araþtýrmacý Ordusu Göreve Hazýr
Ýstanbul Teknik Üniversitesi, 28 Haziran
2006 Çarþamba günü Ayazaða
Yerleþkesi'nde ilk kez gerçekleþtirilecek
olan törenle, 1000'e yakýn yüksek lisans
öðrencisini mezun ederek, Türkiye'nin
bilim, teknoloji ve sanat alanýna yeni bir
güç kazandýrdý
Her yýl yaklaþýk 2000 lisans, 100'ü aþkýn doktora
öðrencisini mezun eden ÝTÜ'nün Enerji, Fen Bilimleri,
Sosyal Bilimler, Avrasya Yer Bilimleri ve Biliþim
enstitülerinden 2005-2006 akademik yýlýnda yaklaþýk
1000 öðrenci yüksek lisans diplomasý aldý. Bu rakamlar
ÝTÜ'nün ülkemize kazandýrdýðý nitelikli insan gücünün
büyüklüðünü ifade etmektedir ve Avrupa Birliði'ne (AB)
tam üyelik sürecinde öngörülen hedeflerle uyum
içindedir. AB'ye katýlým öncesi dönemde sürdürülen
tarama görüþmelerinde vurgulandýðý gibi, Türkiye
Cumhuriyeti, 2010 yýlýna kadar araþtýrmaya ayýrdýðý
gayri safi yurt içi milli hasýla yüzdesini binde 6.5'dan
yüzde 2'ye çýkaracak ve bu deðerin yüzde 1'lik kýsmý
devlet, diðer yüzde 1'lik kýsmý da özel sektör tarafýndan
karþýlanacaktýr. Bugün Almanya'da 80 milyonluk nüfusa
karþýlýk 480 bin araþtýrmacý varken, 70 milyonluk
Türkiye'de eþdeðer araþtýrmacý sayýsý sadece 29 bindir.
Araþtýrma olanaklarýnýn AB üyesi ülkeleri seviyesine
çýkarýlmasý için, maddi kaynaðýn yanýnda eðitim,
dolayýsýyla yetiþmiþ nitelikli araþtýrmacý potansiyeli de
önemli bir gereksinimdir. Yüksek lisans çalýþmalarý bu
yöndeki ilk adýmlar olmaktadýr.
Geliþmiþ ülkelerde gençlerin üniversite eðitimi ile ilgili
tercihlerine bakýldýðýnda, Ýtalya'da 3 yýllýk lisans
eðitimine ek olarak 2 yýllýk lisans eðitimi alanlarýn, yani
3+2 sistemine kayanlarýn oraný %90'a ulaþmýþtýr.
ABD'de 4+1,5 veya 4+2'yi tercih edenleri teþvik edici her
türlü önlem alýnmaktadýr. Ýyi eðitim almýþ mühendislere
ihtiyaç olduðu için ÝTÜ de bu konuda baþarýyý artýrýcý ve
4+2 sistemini kuvvetlendirici önlemleri alarak, sektöre
daha çok yüksek lisans yapmýþ mühendis
göndermektedir.
Özellikle fen bilimleri konusunda uzmanlaþmýþ bir
üniversite olan ÝTÜ, araþtýrmalarýný sanayiye dönük
olarak gerçekleþtirerek araþtýrmacý sayýsýný artýrmak
konusunda üzerine düþeni yapmaktadýr. ÜniversiteSanayi iþbirliðinin saðlanmasý, sanayinin ÝTÜ'deki
araþtýrma potansiyelinden haberdar olmasý ve bunu
kullanabilmesi ile mümkündür. Gerek AB'ye tam üyelik
sürecinde hedeflenenlerin gerçekleþmesi, gerekse
Türkiye'nin bilim ve teknoloji alanýnda sözü geçen
ülkelerden biri olmasý açýsýndan, nitelikli insan gücü
yetiþtirmek kadar, yetiþmiþ insan gücünü araþtýrma
çalýþmalarý ile deðerlendirmek de önemlidir. Ülkemizin
büyük ihtiyaç duyduðu araþtýrmacý eksiðini gidermek
üzere eðitim gören 1000'e yakýn ÝTÜ lisansüstü mezunu,
üzerlerine düþecek her türlü görevi almaya hazýrdýr.
Özellikle sanayiye ve kamuya bu anlamlý mesajý
iletmek ve iþbirliði için gerekli ortamlarý yaratmak
amacýyla ilk kez düzenlenen Yüksek Lisans Mezuniyet
Töreni'nde, Ýstanbul Sanayi Odasý Baþkaný Tanýl
Küçük'ün yaný sýra ÝTÜ'deki araþtýrma çalýþmalarýna
destek veren ve bu çalýþmalarý iþbirliði içinde yürüten
sanayi kuruluþlarýnýn üst düzey temsilcileri de katýldýlar.
Öðrenci Ýþleri’ne Anlamlý Ödül
ÝTÜ Elektrik Elektronik Fakültesi’nin yeni mezunlarý, 2
yýldýr ÝTÜ’de bir ilki gerçekleþtirerek, fakültenin Öðrenci
Ýþleri çalýþanlarýna, öðrencilere saðlamýþ olduklarý
kolaylýk, göstermiþ olduklarý yakýnlýk ve güler yüzlülük
dolayýsýyla ödül veriyor. Bu yýl da verilen anlamlý ödül
büyük alkýþ topladý ve ödül alanlar duygulu anlar yaþadý.
www.gazete.itu.edu.tr
ÝTÜ yaklaþýk 80 adet öðrenci kulübüne sahip. Bu
kulüpler kültür-sanat, uzmanlýk ve spor alanlarýnda
etkinlik gösteriyor. Bu kulüplerdeki öðrenciler üretiyor.
Ders dýþý zamanlarýný, edinecekleri meslekten farklý bir
alanda harcýyor. Üniversitenin gerçek amacý olan
mezunlar da iþte bu üretken öðrencilerdir. Çok yönlü
düþünebilen, farklý beceri ve uðraþlara sahip, takým
çalýþmasýný kavramýþ ve yaþama hazýr öðrenciler.
Ancak bu öðrenciler ÝTÜ'de ödüllendirilmiyor;
öðrencilik yýllarýnýn büyük bir bölümünü bu
kulüplerde geçiren öðrenciler, fakültelerinde
dereceye giremedikleri için ödüllendirilmiyor. Belki
de fazladan bir dönem uzatacaklarý için. Ancak þöyle bir
gerçek de var ki üniversitelerin kalitelerini bu öðrenciler
belirliyor. Bu öðrenciler üniversitelerin reklamýný yapýyor.
Bu öðrenciler okulunu tanýyor ve tanýtýyor ve bu
öðrenciler bütün bu özverileri karþýlýk beklemeden
yapýyor.
Üniversite yaþamýnýn ne demek olduðunun farkýna
varan kulüp öðrencileri, bu bilinçlerini sürekli yaymaya
ve geliþtirmeye çalýþýyor. Üniversitenin törenlerinde
gönüllü olarak çalýþýyor, sunuculuk yapýyor, kongrelerde
etkinliklerini gösteriyor, ÖSS yaklaþýrken televizyonlara
röportaj veriyor, üniversitesinin geliþimi için kafa yoruyor
hatta kafasýný patlatýyor. Bu örnekler daha da
arttýrýlabilir.
Ancak bu öðrenciler, mezun olduklarý zaman, sanki
üniversiteleri için fedakarlýk göstememiþler,
üniversitelerini benimsememiþler gibi yabancýlýk
çekiyor. Bu öðrencilerin aileleri ise derin bir þaþkýnlýk
içinde; çocuðu üniversitesi için bayramlarda bile evine
gitmemeyi tercih ederken neden üniversitesi bu
öðrencisini önemsemiyor? Yoksa bütün bu yapýlanlar
gereksiz uðraþlar mýydý? Bu öðrenciler de yalnýzca
ders çalýþýp dereceye mi girmeliydi üniversitesi
tarafýndan hatýrlanabilmesi için?
Hayýr.
Üniversitenin emektarlarý, kulüp öðrencileri mutlaka
hatýrlanmalýdýr. Mezuniyet törenlerinde, üretkenlik ödülü
verilmelidir. Kültür, sanat ve spor alanýnda yaptýðý
katkýlarý söylenmelidir. Bunu Kültür Sanat Birliði, Spor
Birliði ve fakülteler yapmalýdýr.
Çünkü ödül vermek teþvik etmektir. Eðer çok yönlü
mezunlar yetiþtirmek istiyorsanýz, öðrencilerin kültürsanat ve spor alanýndaki etkinliklerini desteklemelisiniz.
Bu destek, öðrencilerin mesleki baþarýlarýný da
beraberinde getirecektir.
Sayýn Rektör, sayýn dekanlar, sayýn bölüm
baþkanlarý ve sayýn öðretim üyeleri. ÝTÜ'nün
üretken öðrencilerini destekleyin. Emin olun ki bu
destekler kurumsallýðýn vazgeçilemez taþýdýr. Mezunlar
ancak bu desteklerle üniversitelerini benimserler ve
yaþam boyu üniversiteleriyle içiçe kalýrlar.
Diyorsanýz ki burasý bilim yuvasý, yalnýzca bilim gerekir
öðrencilere; Kültür ve Sanat Birliði'ni, Spor Birliði'ni
kapatýn, sahalarý, potalarý ve kortlarý kaldýrýn, öðrencileri
derin bir derece rekabetine sürükleyin gitsin.
Fatih Avcý
güncel
arýyorum
temmuz 2006
AB’de “çevre”sel
bütünleþme: ERAENV
AB’ye üye ve aday ülkelerin çevre alanýnda çalýþmalar yürütün tüm kuruluþlarýn Avrupa çalýþma Alaný ile
bütünleþmelerini saðlamak amacýyla yürütülen ERAENV projesi, ÝTÜ tarafýndan Prof. Dr. Seval Sözen
koordinatörlüðünde yürütülüyor
Ýstanbul Teknik Üniversitesi (ÝTÜ), Avrupa Birliði
6. Çerçeve Programý (6ÇP) kapsamýnda, AB'ye
yeni üye ülkeler ile aday ülkelerde çevre alanýnda
faaliyet gösteren kamu ve özel sektör kurum ve
kuruluþlarýnýn Avrupa Araþtýrma Alaný ile
bütünleþmesini saðlamak ve 6.ÇP projelerine
katýlýmlarýný desteklemek üzere ERAENV
(Integration of Associated Candidate Countries and
New EU Member States In European Research
Area by Environmental Approaches) Projesi'ni
yürütüyor.
ÝTÜ Koordinatörlüðünü Ýnþaat Fakültesi Çevre
Mühendisliði Bölümü öðretim üyesi Prof. Dr. Seval
Sözen’in yürüttüðü projeye Türkiye’den ÝTÜ ile
birlikte TÜBÝTAK katýlmakta. Romanya’dan FIMAN
DS Danýþmanlýk firmasýnýn koordinatörlüðünü
üstlendiði bu projenin diðer ortaklarý ise Almanya,
Avusturya, Bulgaristan, Macaristan, Slovak
Cumhuriyeti.
ERAENV projesi, özellikle 6.ÇP'nin 'Küresel
Deðiþim ve Ekosistemler' tematik alaný altýnda
hazýrlanabilecek projelere ve proje geliþtiricilere,
AB araþtýrma programlarý ile ilgili bilgi saðlanmasý,
ilgili araþtýrma kurum ve kuruluþlarý ile KOBÝ
ortaklarý bulunmasý, projelerin hazýrlanýþýndan
baþlayarak proje yazýmý ve finansal iþleyiþ
yöntemlerine kadar uzanan geniþ bir spektrumda
bilgi
ve
görüþ
desteði
saðlanmasýný
hedeflemektedir.
Bu hedef doðrultusunda broþür, CD, poster ve ebülten gibi materyaller hazýrlanarak proje ortaðý
olan ülkelerde hedef kitleye yönelik bilgilendirme
ve tanýtým faaliyetleri yürütülmüþ, bu hedef kitle
temsilcilerine eðitim seminerleri verilerek teknik,
finansal ve idari bilgi desteði saðlanmýþtýr. Bununla
birlikte projenin web sayfasý kapsamýnda çevre
alanýnda faaliyet gösteren çeþitli
üniversite, kurum, kuruluþ ve
KOBÝ'lerden
oluþan
bir
organizasyon profili veri tabaný
oluþturularak, ülkeler arasý proje
fikirlerinin tartýþýlmasýna yönelik
etkin bir platform kurulmuþtur.
ÝTÜ, doðrudan kendi web
sayfasýnda bu platforma baðlantý
vererek araþtýrmacýlarýn yeni
proje fikirlerini sunabilmesine ve
proje ortaðý bulabilmesine olanak
saðlamýþtýr.
Eylül 2006'da tamamlanacak
olan
18
aylýk
bu
proje
kapsamýnda Türkiye'de, birine
ÝTÜ'nün ev sahipliði yaptýðý diðer
ikisini TÜBÝTAK'ýn yürüttüðü
Avusturyalý ve Alman ortaklarýn
eðitmen olarak katýldýðý 3 eðitim
semineri düzenlenmiþ, AB 6.
Çerçeve Programý'nýn yapýsý, hibe
ve destek programlarý, proje teklifi
hazýrlama ve sunma, proje hazýrlýk ve yürütme
aþamalarýnda karþýlaþýlan finansal hususlar ve
gerekli önlemler konularý anlatýlmýþtýr.
Bu eðitim seminerlerini tekrarlamak ve
üniversitemizde daha fazla katýlýmcýya ulaþabilmek
için öðrenci ve öðretim üyelerine yönelik bir
bilgilendirme günü gerçekleþtirilmiþ, eðitim
seminerleri kapsamýndaki konulara deðinilmesinin
yanýsýra üniversitemiz bünyesinde hazýrlanmakta
ve/veya yürütülmekte olan birçok projeye bilgi ve
görüþ desteði verilmiþtir.
Proje web sayfasý aracýlýðý ile oluþturulan
platformda yer alan organizasyon profilleri sahibi
www.gazete.itu.edu.tr
ERAENV ÝTÜ Koordinatörü Prof. Dr. Seval Sözen
kurum ve kuruluþlarý biraraya getirmek üzere
Mayýs ayýnda Romanya'da bir Tematik Proje
Pazarý (Thematic Networking) organizasyonu
gerçekleþtirilmiþtir. Bu etkinliðe AB'ye yeni üye ve
üyeliðe aday ülkelerin çevre alanýnda faaliyet
gösteren çeþitli kurum ve kuruluþlarýndan yaklaþýk
65 proje teklifi hazýrlayýcýsý, 70 araþtýrmacý ve
yönetici katýlmýþ olup, 112 proje fikri ve 445
organizasyon
profili
içeren
bir
katalog
hazýrlanmýþtýr. Etkinlik çerçevesinde katýlýmcýlar,
geleceðe yönelik araþtýrma ve proje faaliyetlerini
yüz yüze tartýþma olanaðý bulmuþ, özellikle 7.
Çerçeve Programý’na yönelik proje teklif taslaklarý
oluþturulmuþtur.
ÝTÜ
proje
kapsamýnda,
üniversitemizden ve çeþitli kuruluþlardan
çevre alanýnda çalýþan 6 araþtýrmacýya
destek saðlamýþtýr.
ERAENV
Projesi
6.ÇP
kapsamýnda hedeflerini büyük ölçüde
gerçekleþtirmiþtir. Projede karþýlaþýlan
aksaklýklardan biri 6.ÇP 'Küresel
Deðiþim ve Ekosistemler' proje
çaðrýlarýnýn tamamýnýn proje süresi ile
örtüþmemesi olmuþtur. Bu nedenle
7.ÇP'ye yönelik ERAENV Projesi'nin
devamý niteliðinde daha geniþ bir altyapý
ile daha geniþ katýlýma ulaþabilmek üzere
ERAENV+ Projesi tasarlanmaktadýr.
Daha fazla bilgiye ulaþmak ve
ücretsiz kayýt iþlemi yapabilmek için
www.eraenv.com web sayfasý hizmet
vermektedir.
15
arýyorum
16 temmuz 2006
Heykelin Büyük Ustasý
RODIN
ÝSTANBUL’DA
Sabancý Üniversitesi Sakýp Sabancý Müzesi
(SSM), 13 Haziran 2006 tarihinden itibaren
Fransýz heykeltraþ Auguste Rodin'in yapýtlarýna
ev sahipliði yapýyor. "Heykelin Büyük Ustasý
Rodin Ýstanbul'da" baþlýklý sergi, Paris'teki
Rodin Müzesi'nin koleksiyonundan seçilen 203
eseri içeriyor. Sergide, ünlü sanatçýnýn bronz,
alçý, mermer heykelleri, arþiv fotoðraflarý, antik
heykel koleksiyonundan parçalar ve çok sayýda
deseni yer alýyor.
Auguste Rodin
Öpüþme,
1881-1882’ye doðru
Bronz, ana model,
25.7 x 15.9 x 15.7
cm
Paris, Rodin Müzesi
koleksiyonuna
1920’de yeniden
katýlmýþtýr.
Paris, Rodin
Müzesi, S. 776
© Musée
Rodin/Photo: Adam
Rzepka
RODIN KÝMDÝR?
Paris'te 12 Kasým 1840 tarihinde doðan FrançoisAuguste-René Rodin, La Petite École (Küçük Okul) adlý
Özel Desen ve Matematik Okulu'na girdiðinde heykeli
keþfetti ve desen becerisini geliþtirmeye baþladý. 1864'te
ilk atölyesini tuttu. Daha sonra, hayatý boyunca yanýnda
olacak 20 yaþýndaki Rose Beuret'yle tanýþtý. 1871'de
Belçika'da ilk kez yapýtlarýný sergiledi. Gerçek boyutlu bir
insan bedeni çalýþmasý olan ve eseri tamamladýktan birkaç
ay sonra Tunç Çaðý adýný verdiði bronz heykeline 1875'te
baþladý. 1882'de ise Adem, Havva ve Düþünen Adam adlý
figürlerini yaptý. Bir süre sonra sevgilisi, daha sonra da en
büyük rakibi olacak Camille Claudel'le tanýþtý. 1883'te
Victor Hugo büstünü yaptý, iki yýl sonra Calais Belediyesi,
Calais Burjuvalarý anýtýný ýsmarladý. Ertesi sene Öpüþme'yi
yaptý. 1888'de devlet, Uluslararasý Sergi için Öpüþme'nin
mermerini
ýsmarladý.
1889'da
empresyonizmin
öncülerinden Fransýz ressam Claude Monet'yle birlikte
sergi açtý. 1895'te Meudon'daki Villa des Brillants'ý satýn
alarak resim ve antik heykel koleksiyonunu oluþturmaya
baþladý. 1900'de, Uluslararasý Sergi vesilesiyle Paris'teki
Alma Meydaný'nda yer alan pavyonda, 1902'de ise
Prag'da büyük sergi açtý. 1904'te alçýdan yapýlmýþ büyük
boy Düþünen Adam heykeli ilk kez Londra'daki
International Society'de, bronz versiyonu ise Salon de
Paris'de sergilendi. Düþünen Adam 1906'da Panthéon'un
önüne yerleþtirildi. Fransa Ulusal Meclisi, arka arkaya
yaptýðý üç baðýþla koleksiyonlarýný devlete býrakan
sanatçýnýn anýsýna, Biron Konaðý'ný Rodin Müzesi yapma
kararý aldý. 29 Ocak 1917'de Rodin ve Rose Beuret
evlendi. Rose, 14 Þubat'ta yaþama veda etti. Ayný yýl, 17
Kasým'da ölen Rodin, Meudon'daki Villa des Brillants'ýn
bahçesine, Rose'un yanýna gömüldü. Mezarlarýnýn
baþýnda bir Düþünen Adam heykeli yer alýyor.
ÝTÜ’nün lisans ve yüksek lisans
öðrencileri ile birlikte, anaokulu
öðrencileri de mezun oldu.
ÝTÜ Ayazaða ve
Maçka anaokullarýnýn 6
yaþ grubu öðrencileri,
15 Haziran 2006 günü
düzenlenen
törenle
mezun
oldu.
20
öðrencinin
mezun
olduðu tören, çok çeþitli
gösteriler ile renklendi.
Velilerin yoðun ilgi
gösterdiði törende açýlýþ
konuþmasýný
ÝTÜ
Anaokulu
ve
Kreþ
Müdürü Filiz Sumeli yaptý. Çocuklukta alýnan
Bilet Fiyatlarý
eðitimin önemine deðinen Sümeli, ÝTÜ’nün
olanaklarýnýn kullanýlmasýyla kaliteli eðitim
Tam bilet
10 YTL
Grup bileti
7 YTL (en az 10 kiþi)
verdiklerini belirtti. Öðrencilerden oluþan koro ile
Ýndirimli bilet
3 YTL (Öðrenciler, Öðretmenler, 60
baþlayan tören, anlamlý þarkýlar ve eðitim, çevre,
yaþ üstü ziyaretçiler)
kültür ve doða odaklý vurgularla dikkat çekti.
Ücretsiz giriþler 14 yaþý ve altý çocuklar ile 1 refakatçisi, Tango, kovboy oyunu, doða canlandýrmasý, bitkiEngelliler ve 1 refakatçisi
meyve taklitleri, perküsyon ve halk oyunlarý
çalýþmalarýnýn sunulduðu yýl sonu gösterisi,
Ulaþým
mezuniyet belgelerinin verilmesi ile sona erdi.
Adres
Heykel sanatýný bir dünya ustasýnýn eserleri aracýlýðýyla
geniþ kitlelere tanýtmayý hedefleyen SSM'nin sergileyeceði
100'e yakýn heykel arasýnda, sanatçýnýn Düþünen Adam,
Öpüþme, Calais Burjuvalarý, Balzac ve Yürüyen Adam gibi
baþyapýtlarý da bulunuyor. Uzun yýllar üzerinde çalýþtýðý
ancak
tamamlayamadýðý
Cehennemin
Kapýsý
kompozisyonundan türeyen 18 heykel ve çok sayýda
parçalama-birleþtirme çalýþmasýnýn yaný sýra, Rodin'in özel
koleksiyonundan 20 antik heykel de sergide görülebiliyor.
Sergi için, Atlý Köþk'e adýný veren ve 1952 yýlýndan bu
yana Boðaz'ý selamlayan bronz at heykeli, ilk kez yerini
Victor Hugo'ya býraktý. Ünlü þair, yazar ve düþünür Victor
Hugo'nun Rodin tarafýndan yapýlan bronz anýtý, 1.85 m
boyunda 2.85 m geniþliðinde.
Eserlerle birlikte sergilenen fotoðraf ve desenler,
sanatçýnýn gençlik dönemi eserlerinden en ünlü yapýtlarýna
kadar kat ettiði yolun izlenmesine olanak saðladýðý gibi,
sanatçýnýn daha az tanýnan çizer ve koleksiyoncu
taraflarýna da ýþýk tutuyor. Metinleri Samih Rýfat tarafýndan
derlenen ve Türkçe-Ýngilizce olarak hazýrlanan sergi
kataloðunda, Rodin'in yaþamý ve sanat serüveni
anlatýlýyor. Sergi kapsamýnda konferanslar, galeri
sohbetleri ve çocuklara yönelik zengin eðitim programlarý
da sunuluyor.
Sponsorluðunu Akbank'ýn üstlendiði, Paris Rodin
Müzesi ve Fransýz Kültür Merkezi'nin iþbirliðiyle
gerçekleþtirilen sergi, 3 Eylül 2006 tarihine kadar ziyaret
edilebilecek.
En Küçük ÝTÜ’lüler
Mezun Oldu
:
Telefon :
Faks
:
E-posta :
Sakýp Sabancý Caddesi No:22
Emirgan 34467 Ýstanbul
0212 277 22 00
0212 229 49 14
[email protected]
Ýnternet :
http://muze.sabanciuniv.edu
Auguste Rodin
Rose Beuret, 1898’e doðru
Mermer, 51.7 x 42.6 x 44 cm
Paris, Rodin Müzesi koleksiyonuna
1916’da girmiþtir.
Paris, Rodin Müzesi, S. 987
© Musée Rodin/Photo: Béatice
Hatala
www.gazete.itu.edu.tr
ÝTÜ Saðlýk Kültür Spor Daire Baþkaný Zeki
Þimþek mezuniyet belgelerini verdi. Þimþek,
yaptýðý konuþmada, ÝTÜ olarak çocuklara
verdikleri önemin fazla olduðunu ve bu durumun
çok mutluluk verici olduðu söyledi. Bütün
çocuklarýn, çok küçük yaþlardan itibaren saðlýklý
bir þekilde eðitilmesi gerektiðine deðinen
Þimþek, anaokulu öðretmenlerine teþekkür etti.
Öðretmenler, Zeki Þimþek’le birlikte öðrencilerine
mezuniyet belgelerini verirken, mezunlar
öðretmenlerine karanfil hediye etti.
güncel
arýyorum
temmuz 2006
Ýþ ve Ýnsan Kaynaklarý Merkezi
ÝTÜ’lülere Kariyer Saðlýyor
ÝTÜ'nün, öðrencileri, sektördeki firmalarla buluþturan, onlarýn
iþ yaþamlarýna bir adým önde baþlamalarý için çalýþmalarýný
sürdüren Ýþ ve Ýnsan Kaynaklarý Merkezi'ndeyiz. Ar. Gör.
Armaðan Gözkaman'la, Ýþ ve Ýnsan Kaynaklarý Merkezi'nin
hedefleri, projeleri ve asistan öðrenci alýmlarý hakkýnda
söyleþtik
Ýþ ve Ýnsan Kaynaklarý Merkezi'nin var oluþ amaçlarý
nelerdir?
Var oluþ amaçlarýmýzý biz genelde üç baþlýk altýnda
topluyoruz. Ýlk önce öðrencilerin kiþisel geliþimine
katkýda bulunmak geliyor. Ýleride bir firmaya baþvuruda
bulunduklarýnda o firmanýn yetkilileri birtakým beklentiler
içinde olacaðý için biz de bu anlamda farklýlýklar
yaratmaya çalýþýyoruz. Ýkinci baþlýk olarak mezunlarla
iletiþim saðlamak düþünülebilir. Ýþ ve Ýnsan Kaynaklarý
Merkezi'nin önemli bir faaliyeti bu. Þu anda çok sýkýntý
çekiyoruz. Mezunlara yönelik ilanlarý ulaþtýramýyorum,
oysaki o ilanla ilgilenen çok sayýda ve istekli ÝTÜ mezunu
olduðu bir gerçek. Bu konuda mezun dernekleriyle ayný
fikirdeyiz ve bir ortak zemin bulduðumuz için ileride daha
iyi çalýþmalar olacaðýna inanýyorum. Ayrýca diðer bir
amacýmýz da, firmalarýn öðrencilere ulaþmalarýný
kolaylaþtýrmak. Bunu da iþ ve insan kaynaklarý fuarý ve
firma kariyer günleri, düzenleyerek gerçekleþtirmeye
çalýþýyoruz.
Bildiðimiz kadarýyla Ýþ ve Ýnsan Kaynaklarý Merkezi
olarak ofiste çalýþmak üzere yanýnýza asistan
öðrenciler alýyorsunuz. Asistan öðrenci almanýzýn
size yararý nedir?
Bu fikir ilk kez gündeme geldiðinde 4-5 kiþiyle baþladýk.
Tek baþýma ofis iþlerine yetiþmekte zorlandýðým için bu
duruma çok memnun oldum. Ofis iþlerinin yaný sýra,
öðrencilere, gerekli duyurularý ulaþtýrmakta da yararlý
oluyor. Bununla birlikte esas olarak ofisteki iþlerin
sorunsuz yürütülmesi amacýyla asistan öðrenci alma
yoluna baþvuruyoruz.
GARDEN
BUS
Asistan öðrenci alma süreci hakkýnda bilgi verir
misiniz?
Asistan öðrenci almak aslýnda bu iþin en eðlenceli
kýsýmlarýndan biri. Sene baþýndaki ihtiyaca göre
duyurular yapýlýyor. Ýlk yaptýðýmýz duyuruda çok sayýda
baþvuru geldi. Özgeçmiþlerin hepsi birbirinden iyiydi ve
seçim sürecinde çok zorlandýk. Aldýðýmýz öðrencilerin
çok iyi olduklarýný gördük; fakat baþvurularýný kabul
edemediðimiz, çok iyi öðrenciler de vardý. Bizim de tabi
çalýþan öðrenciler açýsýndan bir bütçe kýsýtlamamýz var;
bu bütçeyi aþmamamýz gerekiyor. Bir de, ilk
duyurumuzu web sitesinden yapamamýþtýk; fakat
bundan sonraki duyurularýmýzý web sayfamýz aracýlýðýyla
ulaþtýracaðýz.
Ýþ ve insan kaynaklarý
merkezinde
çalýþmanýn
öðrenciler açýsýndan olumlu
ve olumsuz yönleri nelerdir
sizce?
En baþta, bir ofis deneyimi söz
konusu. Burada faks çekmeyi
öðrenenler
oldu.
Telefon
görüþmeleri yapmak, idari
yazýþmalar, e-postalara cevap
vermek de öðrenciye ileride
Armaðan Gözkaman (ortada) ve ÝÝKM’nin öðrenci asistanlarý
avantaj saðlayacak unsurlar
arasýnda yer alýyor. Az bir miktar
da para kazanýyorlar. Burada
Okurken staj, okulu bitirince iþ. Öðrencinin bitmek
çalýþmanýn saat ücreti iki lira, çok
bilmez iki sorunu. Özellikle ÝTÜ'de bir staj
deðil fakat ek bir gelir olarak
merkezinin bulunmamasý, öðrencilerin yaz stajý için
düþünülüyor. Ayrýca çalýþanlarýn
kapý kapý dolaþmasýna yol açýyor. Bir çok þirket staj
sigortalarý baþlatýlýyor. Ofis iþlerinin
yaný sýra idari iþleyiþ hakkýnda fikir
baþvurularýnda sadece "referanslar" bölümünü
ediniyorlar.
Firma
yetkilileriyle
inceledikleri için bu bölümü boþ býrakan
doðrudan iletiþim içinde bulunmanýn
baþvurularýn çoðu yanýtsýz kalýyor. Bu sorun Ýþ ve
da yararlarýný görüyorlar. Burada
Ýnsan Kaynaklarý Merkezi sayesinde çözülecek gibi…
çalýþan örenciler proje asistaný
olarak anýlýyorlar, doðrudan veya
dolaylý olarak birçok projenin içinde
Geleceðe iliþkin projeleriniz nelerdir?
yer alýyorlar. Bu durumun özgeçmiþlerinde yazmasý da
Üzerinde çalýþmaya baþladýðýmýz projeden bahsedeyim.
önemli bir artý olarak görünüyor. Çünkü bu bir farklýlýk
Bir özgeçmiþ havuzu oluþturmayý düþünüyoruz. Þöyle
olarak düþünülüyor. Bunlarýn yanýnda manevi bir tatmin
bir þey olacak, öðrenci, kendi bilgilerinin giriþini yapacak;
de yaþanýyor; çünkü buraya baþvuran öðrencilerin çoðu
firmalar da bir üyelik karþýlýðýnda filtreleme sistemiyle
ÝTÜ'ye nasýl yararlý bir þeyler yapabilirim düþüncesiyle
aradýklarý kriterlere uyan adaylara ulaþabilecekler. Bu
geliyorlar. Olumsuz yönlerinden de bahsetmekte yarar
kayýt sistemiyle duyurularý fakülte çapýnda, öðrencilere
var tabii. En önemlisi buraya vakit ayýrmalarý gibi bir
ulaþtýrmayý istiyoruz. Bunun için de bir e-posta grubu
beklentimiz var onlardan. Bu da bir þeylerden ödün
projesi,
bu
özgeçmiþ
havuzuyla
birlikte
vermeleri anlamýna geliyor. Örneðin, kütüphanede ders
gerçekleþtirilmeye çalýþýlýyor. Ciddi olarak üzerinde
çalýþabilecekken burada ofis iþleri yapmalarý gerekiyor.
düþündüðümüz bir konu da, staj saðlamak anlamýnda
Bir de havalandýrmasý ve penceresi olmayan bir
bir üs haline gelmek. Bununla ilgili olarak da fakültelerle
ortamda çalýþacaklar. Bu durum maalesef deðiþmedi iki
bir uzlaþmaya varmamýz lazým. Bir diðer proje de kariyer
yýldýr. Ne zaman deðiþeceði konusunda da ne yazýk ki
fuarýnýn içeriðini deðiþtirip mülakatlý bir etkinlikler dizisi
bir fikrimiz yok.
haline getirmek; yani firmalarýn buraya gelip de
Ýþe öðrenci alýmýnda öngördüðünüz þartlar nelerdir?
Gelen özgeçmiþlerde ilk olarak not ortalamalarýna
baktýk, bunu öðrencinin iyiliðini düþündüðümüz için
yapýyoruz. Türkçe'yi iyi konuþmasý ve içten davranmasý
da bizim için önemli. Bir de mülakat var, kendini nasýl
ifade ettiði konusunda fikir veriyor. Mülakat da iyi
geçtikten sonra zaten "baþlayýn" diyoruz.
öðrencilerle doðrudan iþ veya staja yönelik mülakat
yapmalarýný hedefliyoruz. Bu anlamda iþ ve insan
kaynaklarý merkezinin fakültelere dallanmasý da
düþünülebilir. Süleyman Demirel Kültür Merkezi'nde
yapýlan fuarda bazý noktalar eksik kalabiliyor. Demek
istediðim; insan kaynaklarý fuarýna katýlanlarýn,
etkinliklerini, ilgili fakültelerde gerçekleþtirmesinde yarar
var.
Gülen Uncu
Maslak’taki
Ayazaða
dönemecinde
bulunan otobüsten lokantanýn sahibi Ali
Osman Usta, 30 yýllýk deneyimi ve zengin
menüsü ile ÝTÜ’lülere hizmet veriyor.
Þipariþ için:
www.gazete.itu.edu.tr
0212 2865708-09
17
bilim ve teknoloji
arýyorum
18 temmuz 2006
NÜKLEER
Tehlike mi, kurtuluþ mu?
Uzun zamandýr gündemde olan bir konu. Sinop’ta kurulmasý
planlanan nükleer enerji santrali ile doruk noktaya ulaþan tartýþmalar.
Kim haklý? Türkiye’de nükleer santral yapýlmasýna baþta meslek
odalarý ve sivil toplum kuruluþlarý olmak üzere halkýn büyük kýsmý
tepkili. Nükleer santral kurulmasý gerçekten tehlike mi yoksa enerji
açýðýnýn uzun vadeli çözümü mü? ÝTÜ Enerji Enstitüsü’nden, öðretim
üyesi Prof. Dr. Ahmet Bayülken ile nükleer enerjiyi konuþtuk
Büyük bir çekirdeðin parçalanmasý ya da iki küçük
çekirdeðin
birleþmesi
sonucu
ortaya
çýkan
parçacýklardan Einstein'in o meþhur denklemi E=mc2'ye
göre açýða çýkan enerjiye nükleer enerji denir. Ortaya
çýkan bu büyük enerjinin ilk kullanýmlarýndan biri
maalesef ki yüz binlerce kiþinin ölümüne neden oldu.
Daha sonralarý, 1954'te ABD'nin çýkardýðý "Nükleer
Enerjinin Barýþçýl Amaçlarla Kullanýlmasý Yasasý"ndan
hemen bir yýl sonra Türkiye, ABD ile bir ikili anlaþma
imzalamýþ ve 1956 yýlýnda "Atom Enerjisi Komisyonu"
yasasýný çýkararak bir teþkilat kurmuþ. 1960'ta ilk nükleer
araþtýrma merkezi, 1962'de ise ilk nükleer reaktör
faaliyete geçmiþ. Bu çalýþmalar için gereken
mühendisleri yetiþtirmek üzere 1961'de ÝTÜ bünyesinde
Nükleer Enerji Enstitüsü kurulmuþ ve 1979 yýlýnda Triga
Mark II reaktörünün çalýþýr hale gelmesinden itibaren de
bu konuda çalýþmalarýný sürdüren, Türkiye'nin nadir
kurumlarýndan biri haline gelmiþ.
Nükleer Araþtýrmalar Anabilim Dalý'ndan Nükleer
Mühendislik, Nükleer Güç Reaktörlerinin Ekonomisi,
Radyasyondan Korunma, Radyoaktif Atýklar, Enerji
Planlamasý gibi konularda bilimsel çalýþmalarý olan Prof.
Dr. Ahmet Bayülken ile "Türkiye'de ve dünyada nükleer
teknoloji nereye gidiyor?", "Nükleer santral yapýmýnýn
sosyal, ekonomik ve çevresel boyutlarý nelerdir?" gibi
sorularý yanýtlamaya çalýþtýk.
Nükleer santrallerde de termik santraller gibi elde
edilen enerjiyle su buharlaþtýrýlýr ve oluþan buhar
tribünlere gönderilerek elektrik üretilir. "Tepkimeyi
kontrol altýna alarak yavaþlatýlýrsa bu bir güç santrali,
kontrol edilmezse atom bombasý olur. Ancak bir nükleer
güç santrali hiçbir zaman, isteseniz bile atom bombasý
gibi patlayamaz. Çünkü bir atom bombasýnýn
patlayabilmesi için fisil(1) elementlerin belirli bir süre bir
arada kalmasý lazým, ancak bu hiçbir zaman bir
santralde saðlanamaz." diyor Bayülken.
Hemen aklýma malum Çernobil kazasý geliyor:
"Çernobil nükleer bir patlama deðil sadece kimyasal bir
patlamaydý. Ýnsan hatasýndan kaynaklanan bir sebepten
grafitler yandý ve su ayrýþtý. Ortaya çýkan hidrojen gazý
patladý. O tür santrallerin güvenliði az olduðundan
santralin damý havaya uçtu ve radyasyon çevreye
yayýldý. Bunun birebir benzeri 1979'da ABD Three Mile
Island'da oldu ama bu santralde güvenlik kabuklarý
olduðu için dýþarýya hiç radyasyon sýzmadan oluþan
çatlaklar kapatýlabildi."
22-23 Haziran 2006'da ÝTÜ Ayazaða Yerleþkesi
Süleyman
Demirel
Kültür
Merkezi'nde
gerçekleþtirilen Enerji Çalýþtayý ve Sergisi'nde
Türkiye'nin gelecekteki enerji sorunu tartýþýldý ve
çalýþtay sonrasý sonuçlardan biri de "Nükleer enerji
çalýþmalarýna önem verilerek, teknolojisinin
ülkemize getirilmesinin saðlanmasý" olarak çýktý.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakaný Hilmi Güler de
nükleer enerjinin bir tercih deðil bir zorunluluk
olduðunu söyledi. Bu baðlamda Sinop'ta bir santral
kurulmasý gündemde. Ancak hangi tip santral
kurulacaðý konusunda tartýþmalar yaþanýyor.
Bayülken'e soruyoruz: "Öncelikle þunu belirteyim;
1976'dan beri Mersin-Akkuyu'da, nükleer santral yapýmý
için yer izni ve lisansý alýnmýþtýr. Sinop'a santral kurmak
için de yer lisansý alýnmasý gerekir. Böyle bir lisansý
alabilmek için ise en az üç senelik bir zaman gerekir ki
bu üç seneden önce oraya kazma dahi vurulamaz. Tip
seçimi konusunda Türkiye Atom Enerjisi Kurumu'nun
(TAEK) hangi yolu izleyeceðini bilmiyorum. Konuþulan
tiplerden Basýnçlý Su Reaktörü'nde (PWR: Pressurized
Water Reactor) reaktörün kalbinin bulunduðu kap 140
atmosfer basýnç altýndadýr. Bu basýnçta suyun
www.gazete.itu.edu.tr
buharlaþmasý çok zor olduðundan su sadece ýsýnýr. Bir
ýsý deðiþtiricisi ile ýsýsýný 70 atmosferdeki baþka bir suya
devreder ve burada buharlaþan su ile elektrik üretilir.
Ancak bu tip reaktörlerde uranyumun zenginleþtirilmiþ
olmasý gerekmektedir. Yani doðadaki uranyum içinde
%0,7 oranýnda bulunan fisil uranyum-235 izotopunun
oranýnýn %3'lere yükseltilmesi gerekir. Bu arada geride
kalan % 97 oranýndaki fisil olmayan uranyum-238
izotopu da nötron darbeleriyle ve birtakým geçiþlerle fisil
bir element olan plütonyum-239'a dönüþtürülür."
Konuyu saptýrsa da Ýran'ýn uranyum zenginleþtirme
çalýþmalarýný sormadan edemiyorum: "Ýran'ýn reaktörü
çalýþmaya baþladýðýnda plütonyum üretimine geçebilir.
Ancak her reaktörde üretilen plütonyum atom bombasý
yapýmýnda kullanýlamaz. Çünkü reaktörde plütonyum
ürerken, bunun dört izotopu birden ürer. Fisil olmayan
izotoplar diðerlerini zehirler. Dolayýsýyla normal çalýþan
bir reaktörden çýkartýlan plütonyumun bomba yapýmýnda
kullanýlamaz. Eðer bir reaktör bomba amaçlý plütonyum
üretmekte kullanýlmak isteniyorsa onun özel bir çalýþma
prensibi vardýr."
bilim ve teknoloji
Reaktör tiplerinden konuþmaya kaldýðýmýz yerden
devam ediyoruz: "Bir diðer tip olan Kaynar Su Reaktörü
(BWR: Boiling Water Reactor) ise Türkiye'ye hiç uygun
bir tip deðildir. Güvenliði PWR kadar iyi deðildir ve
bunlardan dünyada çok az vardýr. Bence CANDU tipi
doðal uranyumlu reaktörleri kullanmak Türkiye için daha
faydalýdýr. Çünkü yakýtý dýþarýdan almak yerine kendi
üreteceðimiz yakýtla santrali çalýþtýrabiliriz."
Hani uranyum rezervlerimiz olmadýðý için dýþarýya
baðýmlý kalacaktýk? "Türkiye'de bilinen rezerv 80009000 ton civarýndadýr ama Türkiye'nin henüz hiçbir yeri
uranyum açýsýndan araþtýrýlmamýþtýr. Bu 8000 ton da bir
reaktörü yaklaþýk ömrü boyunca, yani 30-40 yýl idare
edebilir."
Uranyum biterse toryum kullanýrýz: "Toryum reaktörde
yakýt olarak kullanýlmaz, zira fisil bir element deðildir.
Mevcut durumda çalýþan bir uranyum-235 reaktörü
normal olarak uranyum-235'i fisyona(2) uðratýp enerji
üretirken oluþan nötronlar toryumu bombalar, toryum
bazý deðiþikliklerden geçerek uranyum-233'e dönüþür.
Bu çýkan uranyumun yakýt olarak kullanabilmesi için
onun diðer elementlerden ayrýþtýrýlmasý gerektirir. Bunun
için de çok önemli bir teknoloji gereklidir ancak bu
teknoloji her ülkeye verilmez. Dolayýsýyla toryumu yakýt
olarak kullanamayýz, ancak ondan yakýt elde edebiliriz
belki. Ancak zenginleþtirilmiþ uranyum kullanýlan bir
santral yapýlýrsa, o zaman tamamen dýþa baðýmlýyýz;
ABD'den, Fransa'dan ya da Japonya'dan bu yakýtý
almalýyýz. Deniyor ki doðal uranyum kullanýrsanýz bu
sefer de aðýr su kullanmanýz gerekir, ancak bu üretim
kimyasal yoldan elde edilebilecek kadar kolaydýr,
nitekim bunu Romanya yapýyor."
arýyorum
temmuz 2006
Olayý biraz da ekonomik boyuttan inceleyelim.
Nükleer santrallerin ilk yatýrým maliyeti yüksek ve
yapýmý uzun zaman alýyor. Bu durumda nükleer
santrale yatýrým yapmak mantýklý mý sorusuna da
þöyle cevap veriyor Bayülken: "Genelde bir elektrik
üretim santrali deðerlendirilirken kilovat-saat (kWh)
baþýna üretim bedeli ele alýnýr. Nükleer enerji
santrallerinin ilk yatýrým maliyeti çok olmasýna raðmen
ömrünün uzun olmasý, yakýt masrafýnýn az olmasý,
bakým masraflarýnýn düþük olmasý, gücünün çok büyük
olmasý gibi avantajlarý var. Tabi ki maliyet olarak
hidroelektrik santralleriyle mukayese edilemez. Ancak
ithal kömürden ya da güneþten daha ucuz."
uranyum vardýr. Kömür yandýkça çevreye yayýlan bu
uranyum oraný giderek artar Doðal gazda ise tamamen
dýþa baðýmlýyýz. Ama bir þekilde elektrik üretmek
zorundayýz. Güneþ ve rüzgarla ise bugünkü teknolojiyle
o kadar yüksek güçte enerji üretilmesi mümkün deðil."
Ya nükleer atýklar: "Ortaya çýkan atýklar reaktörün
içinde bulunan dinlendirme havuzlarýnda senelerce
bekletilirler. Reaktörün 40 yýllýk ömrü boyunca
çýkaracaðý atýklarýn dinlendirme havuzlarý reaktör
maliyetinin içindedir. Reaktör ömrü tamamlandýktan
sonra da oradaki atýklar havuzlarda kalmaya devam
eder, dýþarýya da hiçbir sýzýntý vermez. Ya da ikili bir
anlaþmayla bu atýklar baþka yerlere gönderilebilir."
Nükleer enerji kullanmak yerine enerji kayýplarýný
azaltýp, yenilenebilir kaynaklara yönelmeliyiz
görüþüne de tamamen katýlýyor Bayülken: "Ama
yapýlan öngörüler, ileride bunlarýn hiçbirinin yeterli
olmayacaðýný ortaya koyuyor. Dünyada termodinamik
çevrimle çalýþan birkaç güneþ santrali var, ayrýca
fotovoltaik pille doðrudan güneþten elektrik üreten
santraller de var ancak bunlarýn üretim bedeli çok çok
yüksek. Rüzgar bedava enerji kaynaðý, bunu da
kullanmalýyýz ama rüzgar da her yerde bulunmuyor.
Ayrýca rüzgar santrallerinin verimi çok az, %20
civarýndadýr. Þu anda bir ya da iki tane -daha fazla deðilnükleer santral yapýlmasý, Türkiye'ye nükleer
teknolojinin girmesi için tek þart."
Ama Finlandiya ve Fransa gibi ülkeler atýklarýný
paketleyip güvenli yerlere gömüyor: "Reaktörden
çýkan atýklarý yeterince dinlendirip, soðuttuktan sonra
bunlarý yeniden iþleme tesislerinde bu atýklar ayrýþtýrýlýr.
Açýða çýkan uranyum ve plütonyum yeniden enerji
üretmekte kullanabilir. Arta kalan ve hiçbir iþe
yaramayan atýklar ise doðada en çok dayanan madde
olan cama katýlýr. Camlaþtýrýldýktan sonra onun etrafýna
belirli kalýnlýkta çelik, titanyum ve en dýþa da kurþun
tabaka sarýlýr. Oluþturulan bu güvenli paketler daha
sonra kimsenin bulunmayacaðý eski madenlerde depo
ediliyor. Bunlar yeraltý sularýna da karýþmýyor, çünkü bu
maddelerin doða þartlarý altýnda yok olmasý için
milyarlarca yýl gerekiyor."
Baþta sivil toplum örgütleri ve meslek odalarý olmak
üzere halk santrallere karþý oldukça tepkili. Çevreye
yayýlabilecek
radyasyondan
ve
olasý
bir
Çernobil'den rahatsýz: "Kömürle çalýþan santraller
çevreye daha zararlý. Kömürün içinde çok az miktarda
Santralde çalýþan insanlara ne olacak, hangi
yasalarla korunacaklar? "Türkiye'de þu anda mevcut
bir yasa, nükleer malzemeyle çalýþan insanlar senede
bir ay fazladan izin yapmalýdýr der. Baþka bir yasa da bu
tür yerlerde çalýþan insanlarýn daha erken emekli olmasý
gerekir der. Þu andaki yasalar bunlar ama nükleer
teknolojiye girilecekse bu yasalarýn ciddi biçimde
yeniden ele alýnmasý gerekir. Örneðin vardiya usulünde
bu insanlarýn daha az çalýþmasý gerekir. Radyasyondan
korunmanýn en güzel çaresi ondan uzak durmaktýr."
Neptünyum, diyorum hemen açýklamaya baþlýyor
Bayülken: "Doðada Neptünyum diye bir madde yoktur.
Reaktörde fisyondan oluþan bir atýktýr ve hiçbir deðeri
yoktur. Yani dedikleri gibi Türkiye'de dünyanýn en büyük
Neptünyum yataklarý yok, zaten doðada yok bu madde."
Prof. Dr. Ahmet Bayülken’le, Türkiye’nin iki
araþtýrma reaktöründen biri ve tek üniversite
reaktörü olan “ÝTÜ Triga Mark II Araþtýrma Reaktörü”
ile ilgili hazýrlamakta olduðumuz yazýyý, sonraki
sayýlarýmýzda
sunacaðýz.
Bununla
birlikte
Türkiye’nin enerji alanýnda, özellikle son zamanlarda
ilerleme gösteren çalýþmalarýndan da bahsedeceðiz.
Ayný zamanda bu konudaki karþýt görüþlere de yer
vermeye çalýþacaðýz.
(1) fisil izotop: yavaþ nötronlarla parçalanabilen izotoplardýr.
(2) fisyon: bir nötronun, uranyum gibi aðýr bir element atomunun
çekirdeðine çarparak yutulmasý, bunun sonucunda bu atomun
kararsýz hale gelerek daha küçük iki veya daha fazla farklý
çekirdeðe bölünmesi reaksiyonudur.
Ufuk Sevim, [email protected]
Fotoðraflar: Fatih Avcý
www.gazete.itu.edu.tr
19
fotoðraf
arýyorum
20 temmuz 2006
“KAMPÜS”
Ýstanbul Teknik
Üniversitesi Fotoðraf
Kulübü, Kültür ve
Sanat Birliði çatýsý
altýnda yaklaþýk 15
senedir faaliyet
göstermektedir.
Bizler, fotoðraf kulübü
üyeleri olarak, fotoðrafý
hayata dair bir anlatým
aracý olarak görmekte
ve fotoðrafýn emek
isteyen bir uðraþ olmasý
bilinciyle çeþitli projeler
üretip bunlarý paylaþýma
sunmak için
çabalamaktayýz.
ÝTÜ Fotoðraf Kulübü
olarak hayatýmýzýn
büyük bir kýsmýný
geçirdiðimiz ve bir
parçasý olduðumuz
kampüslerimizin görsel
bir belgeselini yapmak
için çýktýðýmýz bu yolda,
karar aþamasýnda
öngördüklerimizden çok
daha farklý bir zorlukla
karþýlaþtýk. Yoðun
üniversite temposu,
giderek alýþtýðýmýz ve
ister istemez bize
sýradan gelen
kampüsler, iki poðaça
ve bir çay kahvaltýlar,
not daðýlýmlarý üzerine
kurulu sohbetler… Ýþte
bu alýþýlmýþlýklar çoðu
zaman kampüs
yaþamýna farklý bir
yerden; yani vizörden
bakmayý zorlaþtýrdý.
Ancak zamanla kampüs
yaþamýný bize
tekdüzeymiþ gibi
gösteren bu durumdan
yine vizörün o sýnýrlý
ama bir o kadar da
sýnýrsýz aralýðýndan
baktýkça uzaklaþtýk.
Kadraja sýðdýrdýklarýmýz
ve sýðdýramadýklarýmýz
bize kampüslerin
unutmaya baþladýðýmýz
farklý tatlarýný ve
dokularýný yeniden
yaþattý.
Bizler, bu sergimizle*,
Ýstanbul Teknik
Üniversitesi'nin
kampüslerindeki
yaþamý fotoðraf ile
birleþtirerek gelecek için
bugünlere dair farklý
hikayeler
býrakmayý ummaktayýz.
......................
*ÝTÜ Fotoðraf Kulübü’nün 41
fotoðrafýndan oluþan sergisi,
Kültür ve Sanat Birliði
binasýnda sergilenmektedir.
ÝTÜ Mustafa Ýnan Merkez Kütüphanesi
www.gazete.itu.edu.tr
fotoðraf
arýyorum
temmuz 2006
ÝTÜ Ýnþaat Fakültesi Orta Bahçe Havuzu
ÝTÜ 75. Yýl Öðrenci Sosyal Merkezi
www.gazete.itu.edu.tr
21
kariyer
arýyorum
22 temmuz 2006
Araþtýrma-geliþtirmenin önemi ve firmalarýn bu konudaki düþünceleri
yerinde AR-GE
Avrupa Birliði süreci ile dünyada ekonomik ve sosyal uyumu hýzlanan
Türkiye'de ar-ge (araþtýrma-geliþtirme) yapan kiþi sayýsý binde 0,82 iken,
ABD'de 28, Güney Kore'de 40 kiþiye ulaþmýþ durumda. Üretimden en fazla
karý ve sürekliliði saðlamak için ürün ve hizmet farklýlaþtýrmasý yaparak
ürün geliþtirmek tüm dünya firmalarýnýn ve devletlerinin ortak özelliði gibi
görünüyor. Ekonomilerin yüzde 90'dan fazlasýný KOBÝ'lerin (Küçük ve Orta
Boy Ýþletme) oluþturduðu düþünüldüðünde, Türkiye'de ar-ge yapan kiþi ve
firma sayýsýnýn az oluþu bizi ar-ge yapmanýn önemini ve ar-ge yapan
firmalarý araþtýrmaya yöneltti. Ýlk röportajýmýzý 1978 yýlýndan beri "ALHAN"
markasýyla sektöre hizmet veren, cirosu 2 milyon dolarýn üzerinde olan
Alhan-Çaðrý Endüstri A.Þ.’nin Genel Müdürü Makine Mühendisi Salih
Özbideciler ve Ar-Ge Bölümü Makine Mühendisi Selçuk Kervancýoðlu ile
görüþtük
Ne tür ürünler ve sistemler üretiyorsunuz?
S.K. : Firmamýzda kesinlikle Türkiye'de üretilen
makineler ve ürünleri kullanmaya çalýþýyoruz. Konveyör
(yürüyen-taþýma bantlarý) sistemleri için gerekli her
parça ile otomasyon sistemi kurmak isteyen firmalara
özgü sistemler üretiyoruz. Her tür plastik bant üretimi
yapýyoruz. Yerli ürün kullanabileceðimiz her noktada
kesinlikle yerli ürün kullanýyoruz. Makine ayaklarý
konusunda yoðun ar-ge yapýyoruz. Konveyör
sistemlerinde Türkiye'de en fazla ürün çeþidi firmamýzda
üretiliyor.
Bu sistemler hangi sektörlerde kullanýlýyor?
S.K. : Aðýrlýklý olarak ambalaj, gýda, otomotiv sektöründe
kullanýlýyor. Ýki firmamýz var biri sistem için parçalar
üretiyor diðeri de firmalara uygun sistemler kuruyor.
Bizim firmalara yaptýðýmýz kurulumlarda sýfýra yakýn ithal
ürün kullanýyoruz. Þu anda plastik konveyör
sistemlerinde bir parçayý (yan koruma þeridi) ithal
ediyoruz. Onu da Türkiye'de üretmek için çalýþmalara
baþladýk. Ýlk denemelerde baþarý yakaladýk.
KOBÝ'lerin otomasyon sistemlerine bakýþ açýlarýnýn
çok iyi olmadýðýný biliyoruz. Bunun kötü olmasýnda
otomasyon yapan firmalarýn etkisi nedir?
S.Ö. : Türkiye KOBÝ'lerinin içi vasýfsýz ve sýð insanlarla
dolmuþ. Çaðdaþ ülkelerin üretimlerini bu yolla
(otomasyon) yaptýklarýný göremiyorlar. Bazý firmalar
azimle ve yaratýcýlýkla kendini geliþtirmiyor deðil. Ama bu
firmalarýn yaptýklarý bile kopyacýlýktýr. Çünkü Türkiye'de
ar-ge yapanlarýn sayýsý yok denecek kadar azdýr.
Sonuçta KOBÝ'lere bu sistemin faydalarýný anlatmak çok
zor oluyor.
KOBÝ'lere otomasyon sisteminin kurulmasýnýn
ülkemize etkisi nedir? Otomasyon sistemleri iþsizlik
yaratýr mý?
S.Ö. : Otomasyon sayesinde üretim, verim artýp birim
üretim baþýna iþ gücü ücretleri azalarak karlýlýk artar.
Yani kesinlikle iþsizlik yaratmaz. Hatta verimlilik ve
üretilen miktar artacaðýndan nice iþ sahalarý açar.
Þirketiniz kaç yýldýr ar-ge yapýyor, sizce eðitim
sistemi ar-ge yi destekler nitelikte mi?
S.Ö. : Mühendislik çok yönlü düþünme sanatýdýr.
Türkiye'de eðitim sisteminin yetersiz olmasý, matematik,
fizik, tasarý geometrisinin bilinmesini engelliyor. Tasarý
geometrisini bilmek de felsefe bilmeyi gerektiriyor, ama
eðitim sistemi bunlarý öðretmiyor. Þirketimiz
kurulduðundan beri ar-ge yapýyor.
Ar-ge ve desteklenme konusunda üniversitelerden
ne bekliyorsunuz?
S.Ö. : Üniversitelerden çok þey bekliyoruz. Ama
meselenin temelinde öðretim üyelerinin bilgileri yeterli
deðil, eðitim yeterli deðil, araç ve gereçler yeterli deðil,
laboratuarlar yeterli deðil, öðrencilere ve öðretim
görevlilerine verilen imkânlar yeterli deðil çünkü
üniversitelere verilen maddi imkânlar yeterli deðil. Bu
kadar yetersizliði arasýnda KOBÝ'lerin üniversitelerden
destek almasý çok zor oluyor.
Bazý firmalar ve öðretim
görevlileri þahsi meziyetler ve
çabalarla bir yerlere geliyor.
Üniversitelerde ve devlet
birimlerinde kaynak yok ki
KOBÝ'lere
kaynaklarýný
açsýnlar.
Bu
sistemlerin
kurulmasý için "mekatronik
mühendisleri"ne ihtiyacýmýz
var.
Üniversitelerimizden
mekatronik
mühendisleri
yetiþtirmesini istiyoruz.
Devlet
desteklerinden
yararlanýyor musunuz?
S.Ö. : Maalesef baþvurunca
inanýlmaz bir bürokratik engelle
karþýlaþýyorsunuz.
Aslýnda
ithalatý durduruyoruz, istihdam
saðlýyoruz,
teknoloji
saðlýyoruz, ama döviz kuru
sebebi ile ihracat yapamýyoruz
hatta ithalatlýda durduramaz
duruma geldik. Bankalar kredi
verirken zorlular çýkarýyor. Eðer
bir buluþ yapan kiþi patent
baþvurusuna
otobüsle
dolmuþla gidiyorsa orada
durup düþünmek lazým!
www.gazete.itu.edu.tr
Yaptýðýnýz önemli "ar-ge"leri anlatabilir misiniz?
S.K. : Toyota firmasý üretimini %20 civarýnda arttýrmak
için bizden bir bant üretimi yapmamýzý istediler. "Bant
öyle olsun ki; hasýr olsun, hem araba hem operatörler
beraber bantta hareket etsin, hem statik olsun hem de
iþçilerin güvenli çalýþabilmesi için kaygan olmasýn"
dediler. Biz de bunu saðladýk. Bu baþtan sona bir arge'dir. Bu ar-ge'yi sadece hasýr bant üretimi olarak
düþünmeyin. Bu sistemle birlikte çalýþabilecek diþli
sistemlerini, hasýrýn pimlerini, minimum enerji kullanýmý
ve aðýrlýðý taþýyabilecek tüm sistemi hayal edin. Mesela
ayný sistemde diþli sistemlerini ve hasýr bantlarý birbirine
baðlayan pimleri silikondan yaptýk.
Siz firmaya gireli 2 seneye yakýn olmuþ. Ýlk olarak
yaptýðýnýz ar-ge nedir?
S.K. : Ýlk olarak merkezi
kompresör sistemi tasarladým
ve bunu kurduk. Dört ay sonra
üretilmekte olan bir metal
ayaðý tekrar tasarladým bu
ayak sayesinde hem ayak
daha saðlam oldu kayganlýk
azaldý, hem de Hesaplamalý
Sayýsal
Kontrol
(Computerized
Numerical
Control
[CNC])
torna
iþçiliðinden ve kullanýlan
malzemeden
kazanç
saðlandý. Yaklaþýk olarak %60
kazanç saðlandýk.
Mühendislik sizce nasýl bir
iþ?
S.K. : Çok eðlenceli bir iþ
diyebilirim.
Tabii
ar-ge
yaparsanýz.
Ar-ge yapmanýn önemi?
S.K. : Sürekli yenilenme ve
yaratýcý fikirlerle kârlý arttýrmak
her firma için önemli olduðuna
göre bizim içinde ar-ge yapan
firmalar için ar-ge yapmak
karlýlýðýmýz için önemlidir. >
arýyorum
temmuz 2006 23
Taksim Kabataþ’a Baðlandý
FÜNÝKÜLER
Bu yeni sistemle Taksim’den Kabataþ’a ulaþmak 110 saniye sürüyor
Türkçe geçtiðimiz günlerde bir kelime daha ithal
etti: Füniküler! Ýpçeker gibi bir karþýlýk önerilmiþken
açýlýþta baþbakanýn bile aðzýndan "füniküler"
sözcüðünü duymak gerçekten üzücüydü.
Bugün bizzat gezip inceledikten sonra her
tabelasý hazýrlanýp asýlan bu yapýnýn artýk ismini
farklý þekilde anmak da yersiz, yapýnýn adý füniküler.
Mühendis sayýnýz dört kiþiymiþ. Sizce bu yeterli mi?
S.K. : Biz zaten farklý mühendislik bilgileri gerektiren
sistemler kuracaðýmýz zaman bilgimiz yetersiz ise dýþarýdan
danýþman mühendislerden bilgiler alýyoruz onlarla birlikte
çalýþýyoruz. En kýsa zamanda yeni mühendis alýmlarý
yapacaðýz.
Aldýðýnýz Conkbayýrý faydalý model patenti hakkýnda bilgi
verebilir misiniz?
S.Ö. : Sistem eksiksiz sayma üzerine kurulu bir sistemdir. Bir
plastik boru firmasýna yaptýk, eksik paketleme yapýlýnca þirket
hýrsýz yerine konuluyordu, fazla konulunca zarar ediyordu. Bir
milyon ürün için en az sekiz eleman tüm gün boyunca bu
paketleme iþinde çalýþýyordu. Þuanda tek elemanla bu iþ
kusursuz yapýlabiliyor. Diðer elemanlar baþka görevlerde
istihdam edildi. Bu boru parçalarýný tek hatta giderken iki defa
sayýlýyor. Ve bunlarý sistem paketliyor. Mekanik iþlemlerini
burada yaptýk. Programlama iþlemini de 1. sýnýf elektrik
mühendisliði öðrencisi yaptý. Bu sistem-inmeli çýkmalý olduðu
için Conkbayýrýn'a benzettik ve "Conkbayýrý faydalý model"
patenti olarak kayýt ettirdik.
Neden sadece bir patent aldýnýz daha fazla
almýyorsunuz?
S.Ö. : Patent alacak çok fazla ürün üretiyoruz. Her patent
belirli bir harç ödemeyi gerektiriyor ve onun için bir eleman
saðlamak gerekiyor. Bu zaman ve para kaybý. Bunun yerine
bilgilerimizi ticari haklarla korumaya çalýþýyoruz. Biz tüm
kaynaklarýmýzý diþimizden týrnaðýmýzdan arttýrarak ar-ge'ye
aktarýyoruz.
Öðrencilere ne gibi yardýmlar yapýyorsunuz?
S.Ö. : Biz öðrencilere mühendislikle ilgili her türlü yardýmý
yapýyoruz. Tüm öðrencilere kapýmýz açýktýr. Senede 30
civarýnda çýrak (stajyer) alýyoruz,projelerine mühendislik
desteði veriyoruz.
TAKSÝME DENÝZ GELDÝ!
Maslak insanýnýn en büyük ikilemi, Anadolu
yakasýna geçmek için hangi güzergâh izlenmeli?
Vapur en hýzlý ve en güzel yol, peki ya vapura
ulaþmak? Malumumuz odur ki Ýstinye Ýskelesi ile
Deniz Otobüsünün arasý peki iyi deðildir, hani arasýra ayýp olmasýn diye uðrar. O yüzden bize hep
Beþiktaþ Ýskelesi'nin yolu gözükür. Beþiktaþ
iskelesine ulaþmak da ayrý bir dert, ya otobüs ile
Levent ve Barbaros Bulvarý trafiðine girmeyi göze
alacaksýnýz yahut 4. Levent'ten metroya binip
Taksim'den
bir
daha
Beþiktaþ'a
otobüs
kollayacaksýnýz. Onca merdiveni inip çýkmanýz
tekrar otobüs beklemeniz derken size gene ayný
vakti kaybettirecek.
Ama artýk durum biraz
deðiþti artýk Taksim'e
deniz geldi! 4.Levent'te
metroya binip Taksim'de
indikten sonra, meydana
çýkmadan gördüðünüz o
kapalý kapýlar artýk açýk!
Bu kapýlardan fünikülere
geçip,
Kabataþ'a
inebiliyorsunuz hem de
sadece 110 saniyede! Biz
Füniküler vagonunun
süre tuttuk, o kadarý da
önden görünüþü
bulmuyor.
Gelelim teknik detaylara, iki tren ikiþer vagondan
oluþuyor sistem. Çalýþma prensibi Karaköy'deki eski
Tünel ile ayný. Ýki vagondan biri aþaðý inerken diðeri
yukarý çýkýyor, yol tam ortasýnda iki raya çýktýðý
esnada trenler yan yana geçiyor, sonra yol tekrar tek
raya düþüyor. Sisteme hareket enerjisini vagonlarýn
tutunduðu kablolar veriyor. Bu kablolarý çeviren
makaranýn Taksim istasyonunda görünür þekilde
býrakýlmasý da istasyona ayrý bir hava katmýþ.
Vagonlarýn her biri 188 kiþi kapasiteli ve yaklaþýk 13
ton aðarlýk çekebilmekte. Ýçerisi basamak basamak
tasarlanmýþ, böylelikle siz hep deniz seviyesine
paralel konumda oturuyorsunuz, eski tüneldeki gibi
bir eðim hissetmiyorsunuz. Ancak bir sorun var,
Öðrencilerden ne gibi programlarý bilerek firmanýza
baþvurmasýný istersiniz?
S.K. : Solidworks ve ofis programlarý…
Sizce teknik bir üniversiteden mezun olacak öðrencilerin
otomasyon sistemlerini hakkýnda neler öðrenmesi
gerekmektedir?
S.Ö. : Üretim yapýlan her sahada otomasyon sistemleri
kullanýlýyor. Global olarak iþ yapabilmek için otomasyon
sistemlerine sahip olmak gerekmektedir. Bu da tüm mezun
olacak öðrencilerin en azýndan temel anlamda otomasyon
sistemleri hakkýnda bilgi sahibi olmasýný gerektirmektedir.
Gökhan Gürlen, [email protected]
istasyonlar eski tüneldeki gibi eðimli ve düz inþa
edilmiþ. Düz olmasý engellilerin istasyondaki hareket
kabiliyetini kolaylaþtýrýyor ama vagona binmelerinde
problem yaratýyor. Çünkü vagon zemini denize
paralel, istasyon ise eðimli, arada açýdan
kaynaklanan bir yükselti farký oluþuyor. Herhalde
Taksim Meydanýndaki engelli asansörüne onca
kaldýrýmý
çýkarak
ulaþabileceði düþünülen
bir vatandaþ için artýk bu
yükselti sorun olmamalý
diye düþündüler.
Tünel 544 metre ve
Kabataþ
istasyonu
denizin 10m altýnda.
Kabataþ istasyonundan
Saatte tek yönde 7500 bir görünüm
kiþi taþýma kapasitesine
sahip. Üç dakikada bir sefer yapýyor.
Sadece Deniz mi?
Elbette deðil, ayný zamanda bu sistem ile 4.
Levent, Taksim metro hattý (ki bu Ayazaða'ya kadar
uzayacak) Kabataþ Zeytinburnu Tramvay Hattýna
birleþtiriliyor. Bu hattýn da Atatürk Havaalaný'na
kadar ulaþan metroya baðlý olduðunu unutmamak
gerekir tabi.
Peki ya Fünikülere
alýþmak kolay olacak mý?
Sanýrým bunca yatýrým
yapýlýp da kullanýlmasýný
keyfimize
býrakacak
deðillerdi, artýk eskiden
Eminönü'ne kadar giden
birçok hat da Kabataþ'tan
mekik yapacak þekilde Taksim ile Kabataþ'ý yakýn
etmek için kapýlarýn
düzenlendi. Nedeni belli, kapanmasý yeterli
tarihi
yarýmadadaki
yoðunluðu
keþmekeþi
azaltmak,
vapurlarý
Kabataþ'tan kaldýrmak, Gümüþsuyu yokuþundan
Taksim'e giden trafiði de azaltmak.
Füniküler, çok kýsa ancak bir o kadar da stratejik
bir hat. Kullanýlan 21. yüzyýl teknolojisine raðmen
131 yýl evvelinde yapýlan ve Dünya'nýn ilk
metrolarýndan sayýlan Tünel'in yapýmý kadar bir
sürede tamamlanmasý her ne kadar bizleri
düþündürse de, vagonlarýný Ýsviçre'den ismini
Ýngiltere'den ithal etsek de artýk denilmesi gereken
"hayýrlý olsun"'dur.
Ýyi Yolculuklar.
Bu kablolarý çeviren makaranýn Taksim Ýstasyonu'nda görünür
þekilde býrakýlmasý istasyona ayrý bir hava katmýþ
www.gazete.itu.edu.tr
Engin Kesgün, [email protected]
arýyorum
24 temmuz 2006
“AMATÖR” OLMAK...
…elektronik merakýyla yardýmseverliði birleþtirmek demek.
17 Aðustos 1999'da,
depremden yalnýzca birkaç
dakika sonra Türkiye'nin
öteki ucundaki üyeleri bile
durumdan haberdar, alarma
geçmiþti. Bölgeye yakýn
olanlar ise teçhizatlarýný
toplayýp çoktan yola
koyulmuþtu bile. Meþhur
kriz masalarý bile onlarýn
sayesinde haberdar
olabiliyordu her þeyden. Biz
onlarý fark etmedik belki;
ama onlar yýllardýr
depremlerden sel
felaketlerine, hatýrlamak
istemediðimiz olaylarýn
hatýrlamak isteyeceðimiz tek
güzel yönü oldular. Telsiz ve
Radyo Amatörleri Cemiyeti
(TRAC) Genel Baþkaný Aziz
Þasa, amatör telsizcilik ve
faaliyetleri hakkýnda
sorularýmýzý yanýtladý.
Öncelikle TRAC nasýl kuruldu? Bu fikri kim
geliþtirdi?
Derneðimiz 1962'ye dayanýyor. Aslýnda amatör
telsizcilik konusunda biraz daha geriye gitmek lazým.
Bilinen ilk çalýþma 1936-37 yýllarýnda Eskiþehir Hava
Harp Okulu'ndan Teðmen Nejat Orkuþ -ki kendisi
bilinen ilk amatör telsizcidir- tarafýndan yapýlýyor.
Nejat Orkuþ, o tarihte bilinen ilk uluslar arasý
görüþmeyi yapýyor; fakat 1937'de yasaklayýcý bir
kanun çýkýnca bitirmek zorunda kalýyor. Daha sonra
1950'de Ord. Prof. Bedri Karafakioðlu ile bir grup
bilim adamý bu kanunun deðiþtirilmesi için meclise
baþvuruyorlar ve TRAD (Türkiye Radyo Amatörleri
Derneði) adlý bir dernek kuruyorlar. Bu çalýþma da
sonuca ulaþamýyor ve dernek kýsa süre sonra
kapanýyor. Bir dönem sonra, 3 yýl önce kaybettiðimiz
Bahri Kaçan ve bir grup insan tekrar bir araya geliyor
ve 1962'de TRAC kuruluyor. Bu konuyu
yaygýnlaþtýrmak ve insanlarý bu konuda eðitmek için
faaliyetlerde bulunuyorlar. 1964'te Türkiye'nin ilk
elektronik dergisi olan "TRAC Mecmuasý"ný
çýkarýyorlar ki bu birçok insanýn elektronik ve amatör
telsizciliðe ilgi duymasýný saðlýyor. Bu arada tabi
kanunu deðiþtirme çabalarý sürekli devam ediyor.
Þunu da ekleyeyim: 1950'de "Marshall” Yardým
Heyeti Türkiye'ye geldiðinde özellikle amatör
telsizcilik hakkýnda bilgi almak istemiþ ve bu konuda
bir faaliyet olmamasýný hayretle karþýlamýþtýr. Çünkü
Amerika'da amatör telsizcilik çok önemsenen bir þey.
Bu olay Sayýn Karafakioðlu'nun da esin kaynaðý
olmuþ ve Türk Silahlý Kuvvetlerinin de konuyla
ilgilenmesini
saðlamýþtýr.
Sonra
1983'te
yasalaþmasýyla amatör telsizcilik kavramý kabul
ediliyor, 1984'te yönetmelik çýkýyor ve 1985'te ilk
sýnavlar yapýlýyor. Bu sýnavda lisans alanlardan biri
de benim. Geç de olsa, derneðimiz bu þekilde
kurulmuþ oldu. Ýlginçtir, ayný yýl Avusturalya'da
amatör telsizciliðin 81. yýlý kutlanýrken bizde daha
yeni kabul ediliyor. Zaten o dönemde yasak olduðu
ülkeler Kuzey Kore ve Libya.
Kuzey Kore'de hala yasak sanýrým.
Evet, orada hala yasak. Düþünsenize, bu çabalar
olmasa bu ülkelerle ayný konumda bulunacaktýk.
Libya'da da bir süre Birleþmiþ Milletler görevlisinin
amatör telsizcilik faaliyetinde bulunmasýna izin
www.gazete.itu.edu.tr
verdiler; fakat sonra yine yasaklandý. Þu an sadece
Kuzey Kore'de serbest deðil.
Sivil Savunma Örgütü ile iþbirliði protokolü
imzalayan ilk gönüllü kuruluþ olmuþsunuz. Bir
çok kurumla protokolleriniz var; fakat benim en
çok dikkatimi çeken, Birleþmiþ Milletler Ýnsani
Yardým Örgütü'nün "Uluslararasý Acil Durum
Haberleþme Aðý"na dahil edilen ikinci gönüllü
kuruluþ TRAC olmuþ. Bu aðdan bahsedebilir
misiniz?
Bu, Ýnsani Yardým Örgütü'nün kendi içinde
haberleþmesi için oluþturulmuþ bir að. Cenevre'de
çok güçlü bir istasyonlarý var. Çok hýzlý ve verimli
çalýþabilen, özel bir yazýlým kullanýyorlar. Bu bir ses
haberleþmesi deðil, veri haberleþmesi. Kýsa
dalgadan, þartlar kötü olursa da uydu telefonuyla
yapýlýyor. Her istasyona verilen bir elektronik posta
adresi var. Tamamen elektronik posta ortamýnda
internetten gönderebiliyoruz; fakat arazide ya da afet
bölgesindeyken o sistem sayesinde kýsa dalgadan
baðlanýlýyor. Kullanýcý ekraný, bildiðimiz pratik bir eposta ekraný þeklinde. Kýsa dalga için þartlarýn kötü
olduðu zaman da uydu telefonu aracýlýðýyla
baðlanýlabiliyor. Ýþin ilginç tarafý, bu aslýnda kendi
içlerinde haberleþmek için kullandýklarý bir sistem.
Amerikan Amatör Telsizciler Derneði'nden sonra bizi
de dahil ettiler. Bunun sebebi de 2000 yýlýnda burada
düzenlenen Telekomünikasyon Birliði Konferansý
oldu. Uluslararasý Radyo Amatörleri Birliði (IARU)
heyetinde Birleþmiþ Milletler’den üst düzey bir yetkili
de vardý. Çalýþmalarýmýzý çok beðendiler ve sisteme
biz de dahil olduk böylece. Hatta bu bey, sistemi
kullanabilmemiz için gerekli teçhizatý da derneðimize
hibe etti. Teçhizat þu an Ýstanbul Valiliði'nde duruyor.
Bundan sonra bu sistem, Türkiye'nin yardýma gittiði
afetlerde kullanýlacak.
Derneðinizin ismiyle ilgili bir sorun varmýþ
sanýrým. Dernek isminde geçen "Türkiye" ibaresi
kaldýrýlmýþ.
1983'te isim zorunlu olarak deðiþtirildi. Dernekler
kanununda yapýlan deðiþiklik, hiçbir derneðin adýnda
"Türkiye" ibaresinin olmamasýný öngörüyordu. O
tarihte tüm dernek isimleriyle birlikte bizimki de
deðiþtirildi. Belirli þartlar yerine getirilince tekrar
arýyorum
temmuz 2006
baþvurup bu konuda izin alýnabiliyor. Biz de
dosyamýzdaki eksikleri tamamladýk, tekrar baþvurduk.
Sanýrým kabul edilir.
Ýsminde ülkesinin adý bulunmayan tek radyo
amatörleri derneði durumundasýnýz þu an.
Evet, maalesef. Fakat dediðim gibi, bu konunun en kýsa
sürede halledileceðini düþünüyorum.
Radyo Amatörlerinin dünya çapýndaki faaliyetleri
neler?
Amatör telsizcilik, olaðanüstü hallerde çok önemli bir
haberleþme kaynaðýdýr. Afetlerin çok yaþandýðý ülkelere
bakýldýðýnda, orada amatör telsizciliðin çok aktif olduðu
görülür. Amerika da bunlardan biri. Þu an en fazla
amatör telsizci Amerika'da; çünkü sürekli doðal afetler
yaþanýyor. Bu gibi durumlarda birinci haberleþme aracý
telsizler oluyor. Zaten amatör telsizcilik, Kýzýlhaç ve
diðer yardým teþkilatlarýnýn esas haber alma omurgasý.
Bizim ve dünyadaki tüm amatörlerin birincil faaliyetleri
acil durum haberleþmesidir. Biz de bu konuda Sivil
Savunma Örgütü ile birlikte çalýþýyoruz. Çünkü Türkiye
hepimizin bildiði gibi çok sayýda deprem yaþýyor ve afet
durumlarýnda örgütlenme bakýmýndan zayýf. Bu
nedenle biz de genelde bu konu üzerinde
yoðunlaþýyoruz.
Gençlere yönelik çalýþmalarýnýz neler?
Yakýn zamana kadar okul çaðýndaki gençlere yönelik bir
çalýþmamýz olamadý; çünkü dernek üyeliði için 18 yaþýný
doldurmak gerekiyordu. Büyük uðraþlardan sonra 2004
yýlýnda bu sýnýrý kaldýrabildik. Tabii kaldýrmak iþin bir
yaný, bunu öðrencilere tanýtabilmek diðer yaný. Þu an
bunun için bir takým çalýþmalarýmýz var. Bundan sonra
eðitime de diðer çalýþmalarýmýz kadar önem vereceðiz.
Aslýnda þu an da önem gösteriyoruz; ama okullarla
iletiþim kurup uygulama alanlarý bulmakta zorlandýðýmýz
için elimiz kolumuz baðlý oluyor.
bir sürü program var. Bunlardan biriyle, günde az bir
zaman harcayarak mors öðrenilebilir. Zaten talep
olmasý
halinde
üniversite
bünyesinde
kurs
düzenleyebiliriz. Bu eðitimleri seve seve veririz.
Bahsettiðiniz dokümanlara nasýl ulaþýlabilir?
Bunlar derneðimizde mevcut. Ýsteyenler bizimle
baðlantýya geçebilir. Ayrýca kurs düzenlenirse bunlarý
çoðaltýp da daðýtabiliriz. Bir de teknik kitap hazýrladýk.
Baský aþamasýnda þu an. Sýnava dair teknik bilgiler
içeriyor.
Þu an üzerinde çalýþtýðýnýz projelerden biraz
bahseder misiniz?
Þu anki çalýþmalarýmýzdan biri APS (Automatic Position
Reporting System) yani otomatik konum bilgisi aktarma
sistemi. Bunu þu an Kandilli Rasathanesi ile baðlantýlý
bir projeye yönlendirdik. 3 ve üstü þiddetteki depremler;
telefondan tamamen baðýmsýz bir þekilde, Kandilli
Rasathanesi'nden sistemimiz vasýtasýyla Batý
Anadolu, Trakya ve Marmara'ya ulaþýyor. Çok
yakýnda Ýzmir ve Ankara'ya da ulaþacak. O
þekilde 20 ili kapsýyor olacak. Bu sistem bunun
yaný sýra araç takibi, mesajlaþma gibi daha
farklý alanlarda da kullanýlabiliyor. Ýnternet
baðlantýlý arayüzler vasýtasýyla çalýþan bu
sistem, deneysel uygulamalar için büyük
potansiyel taþýyor. Günümüzün en çok
kullanýlan aracý bilgisayar ile telsizi
birleþtirebilen güzel bir çalýþma.
desteðe hazýrýz. Dünyanýn tüm büyük üniversitelerinde
çeþitli istasyonlar vasýtasýyla projeler yürütülüyor. Bizim
ÝTÜ ile olan protokolümüzde de zaten bu konuda
maddeler var. Amatör telsizciliðin en güzel yanlarýndan
biri, deneysel bir faaliyet olmasý. Kiþiye cihaz
yapmaktan tutun dünyanýn öteki ucundaki insanlarla
konuþmaya kadar haberleþmeye dair bir çok olanak
sunuyor. Üniversitelerde bu konuda bir çok bilimsel
çalýþma yürütülebilir. Ayrýca bitirme çalýþmasý ya da
diðer tez çalýþmalarý için kullanýlabilecek çok sayýda
yeni konu var. Bu konuda çalýþma yapmak isteyecek
kiþilerle iþbirliði yapýlabilir. Bilimsel çalýþmalara destek
olmayý çok isteriz.
Esin Ekmekci, [email protected]
Peki, ÝTÜ öðrencilerine yönelik
neler söylemek istersiniz?
Çalýþmalarýmýza ilgi duyanlar,
bunu bir öðrenci kulübü
mekanizmasý haline getirebilir.
Bu konuda her zaman
Bürokrasi sizi çok mu engelliyor?
Hem öyle hem de Türkiye'de hobi olayý çok ilginç bir
sorun. Ýnsanlarýn çok fazla uðraþlarý yok. Fakat ben bu
konuda iyimserim yine de. Bu kadar genç nüfusu olan
bir ülkede zaman içinde bir þeyler baþaracaðýmýzdan
eminim. Biraz daha çaba göstermemiz gerekli belki de.
Peki üniversitelere yönelik çalýþmalarýnýz var mý?
Evet bu konuda çeþitli çalýþmalar yürütüyoruz. Bizim ilk
protokol imzaladýðýmýz kurumlardan biri Ýstanbul
Teknik Üniversitesi'ydi. Afet Yönetimi Enstitüsü ile
yaptýðýmýz protokolde amatör telsizciliðin öðrenci
etkinliði olarak geliþtirilmesi için gerekli maddeler vardý.
Bu konuda iki yýl önce bir ön çalýþma olarak bir gösteri
de yaptýk. Derneðimiz vasýtasýyla elektronikle tanýþýp bu
konuda akademik kariyer yapan üyelerimizden Sayýn
Prof. Dr. Eþref Adalý vasýtasýyla yaptýðýmýz bu
çalýþmalar olumlu oldu; fakat maalesef devamý olmadý.
Belki öðrencilerden yeterince ilgi görmedi; ama bu konu
üzerine tekrar eðilmeyi düþünüyoruz. Ayrýca Akdeniz
Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu ve Çanakkale 18
Mart Üniversitesi ile protokollerimiz var. 18 Mart
Üniversitesi ile çalýþmamýz daha çok astrofizik
konusunda. Bünyelerindeki gözlem evinde ciddi
çalýþmalar yapýyorlar. Meteor yansýtmasý haberleþmesi
-amatör telsizcilikte çok kullanýlan bir yöntemdirkonusunda ortak araþtýrmalar yürüteceðiz. Ayrýca Koç
Üniversitesi ile de birlikte çalýþmalar yürütüyoruz.
Üyelik için neler gerekiyor?
A ve B olmak üzere iki tür lisansýmýz var. Bunlarýn farklý
hak ve yetkileri var. Mayýs ve Kasým'da sýnavlar
yapýlýyor.
Peki sýnavlara yönelik eðitimler veriyor musunuz?
Teknik sýnav diye tabir ettiðimiz sýnav, zaten elektronik
bir yana, lise fizik bilgisiyle yapýlabilecek bir sýnav. Bu
konuda öðrencilerin sorun yaþayacaðýný sanmam. Bir
de kanun ve yönetmeliklerle ilgili kýsmý var sýnavýn. Bu
konuda da dokümanlarýmýz var; onlara çalýþýlabilir.
Mors sýnavý ise çok kolaylaþtýrýldý. Ýstenen hýz dakikada
beþ kelimeye kadar düþürüldü. Ýnternette mors ile ilgili
Telsiz ve Radyo Amatörleri Cemiyeti
(TRAC) Genel Baþkaný Aziz Þasa
www.gazete.itu.edu.tr
25
bilim ve teknoloji
arýyorum
26 temmuz 2006
Anlýk Mesajlaþma Programlarý ve Deðiþen Ýletiþim Olgusu
Anlýk mesajlaþmanýn
kýsa ama fýrtýnalý tarihi
“Instant messaging” ya
da Türkçe’de “anlýk
mesajlaþma” olarak
nitelendirilen kavram,
þimdilerde kimilerinin
olmazsa olmazý ve en
çok kullanýlan iletiþim
aracý olarak
hayatýmýzdaki yerini
aldý. Peki, bu yeni
sayýlabilecek sistemi
ne kadar tanýyoruz?
Anlýk mesajlaþma denildiðinde ilk akla gelen
"MSN (Microsoft Network) Messenger" ya da "ICQ (I
seek you)" olsa da, 90larýn baþýnda bu iletiþim
araçlarýný ilk olarak internet kullanýcýlarýna sunan AOL
(America
on
Line)
olmuþtur.
Çoðumuzun
vazgeçilmezlerinden
olan
bu
tür
iletiþim
programlarýnýn doðuþ öyküleri kýsaca þöyledir: AOL
ilk olarak sadece kendi müþterilerine anlýk
mesajlaþma hizmeti sunuyordu. 1996 yýlýnda anlýk
mesajlaþma olgusunda köklü bir deðiþiklik yaratacak
olan "Buddy List (Arkadaþ Listesi)" özelliðini duyurdu.
Ayný yýlda Mirabilis firmasý ICQ'yu piyasaya sürdü ve
çok büyük bir kullanýcý kitlesi tarafýndan benimsenen
ICQ, anlýk mesajlaþmanýn büyük bir pazar olmasýný
saðladý. Mirabilis ayrýca yeni Sunucu-Ýstemci tekniði
ile iki adet patent aldý. 1997 de AOL AIM(AOL Instant
Messenger)'ý duyurarak ICQ'ya rakip oldu; ancak
ICQ'nun çok yaygýnlaþmasý üzerine AOL, Mirabilis
firmasýný 1998'de satýn alarak yeni bir sektör olan
anlýk mesajlaþma sektöründe lider oldu.
Anlýk mesajlaþma alanýnda gelecek olduðunu
gören Microsoft, Yahoo ve yakýn bir zamanda
piyasaya girmiþ olan GOOGLE bu alanda kendi
protokol ve programlarýný duyurdular. Þimdilik kýran
kýrana geçen rekabetten ezici üstünlüðü saðlayan
olmadý.
TABLO 1, protokollerin özellikleri
www.gazete.itu.edu.tr
bilim ve teknoloji
arýyorum
temmuz 2006
TABLO 2, desteklenen özellikler
Popüler Protokoller
Anlýk mesajlaþmanýn kýsa tarihçesinden sonra
yaygýn olarak kullanýlan anlýk mesajlaþma
programlarý, kullanýcý sayýlarý ile þöyle sýralanabilir:
AIM: 53 milyonu aktif (Nielsen//NetRatings,
Aðustos 2005), toplam195 milyon kullanýcý (Ocak
2003).
Skype: 45 milyon kullanýcý (Eylül 2005).
MSN
Messenger:
29
milyonu
aktif
(Nielsen//NetRatings, Aðustos 2005), toplam 155
milyon kullanýcý (Nisan 2005).
Yahoo Messenger: 21 milyon aktif kullanýcý
(Eylül 2005).
ICQ: 15 milyonu aktif, toplam 400 milyon
kullanýcý.
Elbette yukarýdaki kullanýcý istatistikleri tüm
dünya toplamýný yansýtýyor. Türkiye’deki duruma
bakýlýrsa; en yaygýn olarak MSN, ICQ, YAHOO ve
SKYPE kullanýldýðýný görüyoruz. Özellikle MSN son
derece yaygýnlaþmýþ durumda.
Protokollerin Özellikleri
Kullanýcý sayýlarýný etkileyen en önemli unsur
þüphesiz bu protokollerin destekledikleri özellikler.
Bu özellikleri tablo halinde incelemek, karþýlaþtýrma
yapabilmek ve genel bir görüntü elde edebilmek için
faydalý olacaktýr. TABLO 1’de görüldüðü gibi bazý
firmalar mesajlaþma pencerelerine reklam alarak bu
hizmetlerini kar amaçlý sürdürüyorlar. Skype, Yahoo
ve Google ise bu hizmeti doðrudan kar amacý
gütmeden ancak þirketlerinin diðer hizmetlerinden
faydalanan kullanýcýlara ek bir hizmet olarak
sunmaktalar.
Verilenden Daha Fazlasýný Ýstemek ve Almak:
IM Programlarý
Protokollerin kendi programlarý genelde çoðu
kullanýcýya hitap etmekle beraber, azýmsanmayacak
bir kesimi tatmin etmemektedir. Bu yüzden alternatif
programlar gerek açýk kaynak gerek ticari olsun,
gittikçe daha çok kullanýcýya ulaþmaktadýr. Bu
çerçevede en önemli nokta burasýdýr; çünkü
kullandýðýnýz "IM(Instant Messenger)" yani "Ýstemci
Program" sizin isteklerinize cevap verebilmelidir.
Yine karþýlaþtýrma yapmak için tablo halinde sýk
kullanýlan IM'ler incelenebilir: TABLO 2-3.
Desteklenen Özellikler
Tablolarý inceleyerek istenilen özelliklere sahip IM
programý seçilebilir. Tablolarda (***) ile iþaretlenen
açýk kaynak kodlu bir proje olarak ortaya çýkan
Miranda IM programý, diðerleri arasýndan
sýyrýlabilecek özelliklere sahip. Bu çerçevede bir
anlýk mesajlaþma programýnda aranmasý gereken
özellikler þöyle sýralanabilir:
gerçekleþtirilebilmelidir.
Eklenti (plug-in) mimarisi ile istenilen
özelliklerin eklenip çýkartýlabilmesi: Mesela MSN
Messenger’da kaçýmýz ana pencerenin sol tarafýnda
duran tablolarý kullanýyoruz? Ýþte bu türden
kullanmadýðýmýz özelliklerin sistem kaynaklarýný
boþa harcamamasý için kaldýrabilmeliyiz.
Birden çok protokolü desteklemesi: Her
protokol için ayrý ayrý programlar açmak gerçekten
uðraþtýrýcý ve sistem kaynaklarýný hor kullanmak
olacaktýr.
Reklamsýz olmasý: Kim konuþurken reklam
görmek ister ki?
Geliþmiþ ve çeþitli eklenti desteði: Miranda IM
web sitesinde akla gelecek her iþi yapan eklentiler
(plug-in) mevcut. Þuan 1400 ü aþkýn deðiþik
görevlere sahip eklenti bulunuyor.
Özellikle son madde olarak yazýlan eklenti
desteði oldukça önemli: çünkü bu eklentileri yine
Miranda kullanýcýlarý yazýyor ve insanlarýn
kullanýmýna sunuyor. Böylece her ihtiyaca yönelik
eklenti üretilmiþ oluyor.
Sonuçta, karar verecek olan yine kullanýcýlar
olacaktýr. Unutulmamasý gereken nokta þudur: Biz
ne kadar istersek yazýlým sektörü bize o kadarýný
verecektir.
Ömer Budak, Ufuk Çavuþ
Özelleþtirilebilir olmasý: Bütün ayarlarýna, hatta
kaynak
koduna
eriþerek
her
istenilen
TABLO 3, desteklenen protokoller
www.gazete.itu.edu.tr
27
kültür sanat hayat
arýyorum
28 temmuz 2006
Tatlýnýn sýrrý burada
Saray
Muhallebicisi
Ýstiklal'de bir gecenin sonlarý
artýk, yiyip içip eðlenmiþiz, "Yeter
artýk ne çok yedik" serzeniþlerinin
arasýnda da olsak o tatlý vitrininin
önünde takýlýp kalýyoruz,
gidemiyoruz ileriye. Saray
Muhallebicisi… Haydi içeri!
Seneler öncesinde buraya geldiðimizi hatýrlarým; tatlý
yemek için Ýstanbul'un nerelerinden Ýstiklal'e geliþimizi.
Kalabalýk olduðundan giremeyip Ýstiklal'i bir kez daha
turlayýþýmýzý… Hangi günde ve günün hangi saatinde
olduðuna aldýrmaksýzýn devamlý ayný þeyi yaþýyormuþ
meðer insanlar, hala kalabalýk hala can tatlý çektiðinde
gidilen ilk yer Saray Muhallebicisi.
Birkaç ay önce mekanýný deðiþtiren Saray
Muhallebicisi'nin eski binasýnýn tam karþýsýndaki yeni
binasýna baktýðýmýzda gördüðümüz balkonlarýnýn
güzelliði, bembeyaz, geniþ, beþ katlý bina, "Ama biz
eskisine alýþmýþtýk, seviyorduk…" diyenleri yeniden
düþündürüyor ki artýk alýþýp sevmiþlerdir bile.
Dededen Toruna Miras
Bunca senelik mekanýn geçmiþine bakarsak biraz,
oldukça eskilere gidiyoruz.
Günümüz Saray
Muhallebicisi sahiplerinin dedesi Hüseyin Topbaþ,
evlenmesinin hemen ardýndan 1928 senesinde
Artvin'deki köyünden kalkýp yol parasýný da çalýþarak
kazanýp Ýstanbul'a geliyor. 7 sene kadar birinin yanýnda
çalýþýyor ve bu sürede muhallebicilikle ilgili her þeyi
öðreniyor. Tüm tatlýlarýn nasýl yapýldýðýndan bir dükkanýn
nasýl iþletilmesinin gerektiðine kadar. Köyden yola
çýkmadan önce de "Ýstanbul'da bir dükkaným
olmadan buraya geri dönmeyeceðim." diyor ve
gerçekten de tam 7 sene sonra 1935
yýlýnda
gerekli
birikimi
yaptýðýnda
Kasýmpaþa'da "Bizim Muhallebi Evi"
adýnda bir muhallebici açýyor. Sonrasýnda
para kazanmaya baþlayýnca köye geri
dönüyor ve eþini Ýstanbul'a getiriyor.
1935'te kurduðu dükkandan birikim
saðlayarak da 1949 senesinde Saray
Muhallebicisi'ni Ýstiklal Caddesi'nde
açýyor. Saray ismini de Ýstiklal Caddesi'nde
açtýðý yerdeki pasajda bulunan dönemin
meþhur
‘Saray
Sinemalarý’ndan
esinlenerek koyuyor. Ýlerleyen süreçte
kalitesi ve hizmeti ile Saray Muhallebicisi’ni
bir marka haline getiriyor. Ýlkokul mezunu
olan Hüseyin Topbaþ'ýn bu baþarýyý
saðlamasý yeni nesil Saray Muhallebicisi
varislerine daha büyük sorumluluk
yüklüyor. Hüseyin Topbaþ’ýn üniversite
mezunu hatta Amerika’dan yüksek lisans
sahibi torunlarý ise “Saray Muhallebicisini
bir dünya markasý yapamazsak dedemizin
saðladýðý baþarýya ulaþmýþ sayýlmayýz."
diyerek anlatýyorlar bu sorumluluklarýný.
Hüseyin
Topbaþ'ýn
muhallebicilik
sektörünü seçmesi ise tesadüf deðil de
1860 yýllarýnda dedesinin Ýstanbul'a gelip
muhallebicilikte çalýþmasýyla ilgili belki de. Mazisi çok
eskilere dayanýyor yani Saray Muhallebicisi'nde
yediðiniz tatlýlarýn.
Saray
Muhallebicisi'nin
sunduklarý
giderek
çeþitleniyor. Adýnda "muhallebici" geçen bir yerden
bekleyebileceðinizden çok daha fazlasýný görüyorsunuz
mönüde. Tavuk suyu çorbalar, dönerler, kahvaltýlar,
salatalar… Ara sýra mönüde beklenip de görülememiþ
olan sadece künefe vardýr sanýrým, onun sebebini de
"Sipariþ üzerine piþirilen bir tatlý olduðu için en az 20
dakika bekleme süresi var. Bizimse servisimiz genelde
hýzlý olduðu için açýkçasý þimdiye
kadar menüye eklemeyi çok
düþünmedik." diyerek açýklýyor
Saray Muhallebicisi’nin genç
sahiplerinden Hüseyin Ersan
Topbaþ.
Bir çok þubesi olan Saray
Muhallebicisi'nin merkez mutfaðý
Fatih'te. Oradan diðer þubelere
soðuk
saklamalý
araçlarla
daðýtým
yapýlýyor.
Sadece
Beyoðlu Saray'ýn mutfaðý kendi
binasýnda. Ama her þubede
yediðiniz tatlýnýn, yemeðin tarifi
ve malzemesi ayný olduðundan
mutfak farklýlýðý lezzette hiçbir
fark yaratmýyor. Kalite ve lezzet
devamlýlýðýnda bazý tarif sýrlarý
olsa da hammadenin çok daha
önemli
olduðu
düþündüklerinden,
özellikle
kullanýlan malzeme konusunda
oldukça titiz davranýyorlar.
www.gazete.itu.edu.tr
Saray Muhallebicisi ile ilgili öðrenmek
istediðimiz bir çok þeyi sorduk bir ÝTÜ
mezunu olan Hüseyin Ersan Topbaþ'a:
Beyoðlu'ndaki yeni binanýzýn eskisinden ne gibi
farklýlýklarý var? Servisinizde, sisteminizde bir
deðiþiklik olacak mý?
Hizmet açýsýndan bir deðiþiklik olmayacak. Zaten
hizmet kalitemizi son yýllarda yaptýðýmýz çalýþmalarla
arttýrdýðýmýzý düþünüyoruz. Her personelimizi yýlda en
az iki kere eðitimden geçiriyoruz. Personel seçimine
personeline kýlýk kýyafetlerine ve temizliklerine oldukça
önem veriyor ve bu konuda titiz davranmaya
çalýþýyoruz. Ýnternet sitemizden ve þubelerde bulunan
müþteri anketlerinden hizmetimizle alakalý þikayetleri
titizlikle deðerlendiriyor ve çözüme gidiyoruz. Bunlarda
bizim hizmet kalitemizi devamlý olarak yüksekte
tutmamýza yardýmcý oluyor. Taþýnmamýz ise mal sahibi
olan Erdoðan Demirören beyin bizim çýktýðýmýz yeri de
kapsayan adada büyük bir çarþý projesini hayata
geçirecek olmasýndan kaynaklanýyor. Kendisi bize
gerekli süreyi saðladý ve bizde hemen karþý tarafta
bulunan kendi binamýza geçtik. Tabii ki Saray
Muhallebicisi 1949 dan bu yana var olmasýyla Ýstiklal
caddesinde artýk mihenk taþý olmuþ bir noktaydý.
Belkide bir çoðumuzun anne babalarýnýn hatta
dedelerinin burada anýlarý vardýr. Bu anýlarýn yaþamasý
adýna yerin deðiþmeden hemen karþý tarafýnda bir
dükkan
açabildiðimiz
için
kendimizi
þanslý
hissediyoruz. Tabii ki 57 senelik bir mekanýn
kapanmasý hem biz hem müþterilerimiz açýsýndan çok
duygulu anlar yaþattý. >
kültür sanat hayat
Mönünüz nasýl belirleniyor? Çok çeþitli
yiyecekleriniz var tatlýsýndan kahvaltýsýna
kadar?
Menümüz
tabii
ki
yýllar
geçtikçe
müþterilerimizin talepleri ve kendi ar-ge
çalýþmalarýmýz
doðrultusunda
geliþme
yaþadý. Örneðin önceleri salata yokken
yoðun talep üzerine salatayý menümüze
eklemek durumunda kaldýk. Ar-ge ile ilgili
olarak
Saray
Muhallebisi’ni
örnek
verebilirim. Mazisi 15 seneden fazla deðil.
Denemeler sonucunda bulduðumuz bir
tatlýdýr ve bulan da babam Kadir Topbaþ’týr.
Hakikaten güzel bir lezzet yakaladýðý için
tatlýya Saray Muhallebisi adýný vermiþtir.
Þimdi bir Pelit’te bile “Saray Muhallebisi” adý
ile bu tatlý satýlmaktadýr.
Türler deðiþik olsa da türk mutfaðý idi hep,
ancak artýk yavaþ yavaþ "coffee latte"ler
görüyoruz menüde. Amacýnýz nedir tam
olarak saray muhallebicisi için? Gelecekte
nerelerde ve kimlere hizmet verirken
görmek istiyorsunuz burasýný?
Biz sadece Türk kahvesi, neskafe ve çay
satýyoruz aslýnda sýcak içecek olarak. Bir de
kýþ aylarýnda sahlep. Yalnýz cappucino ve
espressoyu Niþantaþý'nda denedik bir süre
ama çok ilgi görmedi. Biz Saray Muhallebicisi
olarak muhallebicilik sektörünün yönünü
tayin eden bir firmayýz diyebilirim. Bu noktada
tabi ki hassas davranmak lazým. Ancak
oluþan müþteri taleplerini de mantýklý biçimde
deðerlendirip
mönümüze
eklemeler
yapabiliyoruz zaman içerisinde. Bu noktada
mesela Kanyon'da açýlan yeni þubemize bir
kahve makinasý koyarak deðiþik kahvelere
yer vermeyi düþünüyoruz. Bunu belki
Teþvikiye'de ve Baðdat Caddesi'nde
açacaðýmýz yeni þubemizde de düþünebiliriz.
Kahve kültürü Türkiye'de yeni yeni yerleþiyor
ve artýk müþteriler de farklý kahveleri
tanýmaya baþlýyor. Önceden kahve deyince
aklýmýza sadece Türk kahvesi veya neskafe
gelirdi. Ama artýk öyle deðil. Biz de bu
baðlamda sabah saat 6 dan gece 1'e hatta
2'ye kadar hizmet veren bir iþletme
olduðumuz için müþterilerin bu noktadaki
taleplerini karþýlamak durumundayýz. Hem
tatlýdan sonra kahve güzel oluyor bence.
Taklitleriniz var, buralar hakkýndaki kötü
yorumlar sizi de etkiliyor mu, hala farký
ayýrt edemeyenler var mý?
Evet taklitlerimiz var ve onlar hakkýnda
oluþan olumsuz kanaatler de bizi oldukça
etkiliyor. Bize ulaþan müþterilerimize
anlatabiliyoruz
durumu
ancak
bize
ulaþmayanlarý belki de kaybediyoruz. Farký
ayýrt etmek zor olabiliyor çünkü taklit eden
tüm dekorasyonu ile taklit ediyor bizi.
Geçenlerde bir þikayet aldýk internet
sitemizden. Konuyla hemen ilgilenen müþteri
iliþkileri sorumlumuz aslýnda þikayette
mevzusu geçen yerin bizim þubemiz
olmadýðý ama yer taþlarýndan masalarýna,
tabaklarýndan çatalýna kadar bizi taklit eden
ve adýný da bizim yazý karakteri ile yazan bir
yer olduðunu söyledi. Müþteriye hemen geri
döndüðümüzde kendisi hemen bir teþekkür
yazýsý yazdý bize. Adý farklý olan bile
karýþtýrýlýrken, bir de adýnda Saray yazan
yerler var. Þimdilik söyleyebileceðim
taklitlerimizden sakýnýn olacak. Bizim
þubelerimiz hem internet sitemizde hem de
þubelerimizdeki masa servislerinden paket
kaðýtlarýna kadar hepsinde yazmakta. Ýlerde
bu konu ile alakalý farklý çözümler
düþünüyoruz.
arýyorum
temmuz 2006
Oyuncak Tarihimiz
Eyüp Oyuncaklýðý
Bir varmýþ bir yokmuþ,
þehr-i Ýstanbul'un Eyüp
diye bir semtinde sýra sýra
dizili bin bir adet
oyuncakçý varmýþ. Þeytan
minareleri, çift çýn çýnlý
arabalar, kaynana zýrýltýlarý,
kursak düdükler,
hacýyatmazlar, þakþaklar
dükkanlarýn vitrinlerini
süslermiþ. Her çocuðun
hayali, sünnet olan
çocuklarýn ödülüymüþ
Oyuncak çarþýsý'na
gitmek...
"Osmanlý Ýmparatorluðu yýllarýnda
Ýstanbul'un Eyüp semtinde geliþen
ve 1950'lere kadar süren, atýk
malzemelerden oyuncak üretimi
geleneði." Vikipedia'da böyle yazýyor
Eyüp oyuncakçýlýðý için.
Eyüp
semtinde bulunan Eyüp Oyuncak
Çarþýsý bir zamanlar Ýstanbul ve
Anadolu'nun
oyuncak
üretim
merkeziymiþ. Sünnet olan çocuklar
oyuncak çarþýsýna getirilerek, ödül
olarak
burdan
bir
oyuncak
seçerlermiþ.
Evliya
Çelebi'nin
Seyahatnamesi'ne
göre
Eyüp
Oyuncak Çarþýsýnda yüz adet
dükkan bulunuyormuþ.19. yüzyýlda
Eyüp
oyuncakçýlýðý,
Pera'daki
dükkanlarla rekabet edemeyip
gerilemeye baþlamýþ ve 1957'de
Eyüp bulvarýnýn açýlmasýyla Eyüp
Oyuncak Çarþýsý ortadan kalkmýþ.
Günümüze Ýstanbul Belediyesi'ne
baðýþlanmýþ olan 28 adet oyuncak
kalmýþ.
gelir elde etmesi amaçlanmýþ.
Projenin bütçesinin büyük kýsmýný
Avrupa Birliði karþýlamýþ. Projeden
önce altý katýlýmcý eðitmen olarak
seçilmiþ ve eðitilmiþ. Daha sonra
yaklaþýk elli katýlýmcýya oyuncak
üretimi ve pazarlama eðitimi verilmiþ.
Eyüp Belediyesi, Eyüp Sultan
Mehterhanesi'nin
bir
kýsmýný
oyuncak atölyesi olarak kullanýlmak
üzere vermiþ.
Eyüp Oyuncakçýlýðý Projesi
Tarih Vakfý ile Türkiye Ýþ
Kurumu'nun 2005'in Þubat ayýnda
hayata geçirdikleri proje. Bu projede
Fener-Balat
semtlarindeki
ev
kadýnlarýna tarihi Eyüp oyuncaklarý
yapýmý öðretilmiþ, böylece hem
ortadan kalkan bir gelenek olan Eyüp
oyuncakçýlýðý canlandýrýlmak hem de
ev kadýnlarýnýn iþ sahibi olmasý ve
Eyüp Gezimiz
Akþama
doðru
atölyeye
vardýðýmýzda, atölyeyi kapatmaya
hazýrlanan hanýmlarla karþýlaþtýk.
Bizi kýrmayarak atölyeyi gezdirdiler.
Oyuncaklarý nasýl yaptýklarýný; boya,
satýþ, çalýþma odalarýný gösterdiler.
Atölye tarihi Eyüp Camisi'nin
avlusunda bulunuyor. Yeþil bitki
örtüsü, avlunun ortasýndaki fýskiyeli
havuz ve oyuncak atölyesi bize
huzur veriyor. Atölyenin gezip
hanýmlarla
sohbet
ediyoruz.
Ayrýlmak üzereyken yanýmýza gelen
bir yabancý bizimle konuþmaya
baþlýyor;
Eyüp
Sultan
Mehterhanesi'nde
çalýþýyormuþ.
Yolumuzun üzerinde gözümüze
takýlan Yeniçeri fotoðraflarýnýn ne
olduðunu böylece çözüyoruz. Cuma
günleri yeniçeri kýlýðýna bürünüp
gösteri yapýyorlarmýþ. Bu ilginç
mekandan ayrýlýp Eyüp semtinin bir
baþka gezilecek noktasý "Piyer Loti"
kahvesine doðru yola koyuluyoruz.
Teleferikle çýktýðýmýz kahvedeki Haliç
manzarasý görülmeye deðer. Bu
alternatif Ýstanbul gezisinden geriye
güzel anýlar, yeniçeri kostümüyle
çekilmiþ bir fotoðraf bir de oyuncak
atölyesinden aldýðýmýz oyuncak
beþik kalýyor...
Ufuk Þiþli, [email protected]
Burcu Albayrak, [email protected]
Fotoðraflar: Ufuk Sevim
Fotoðraflar: Fatih Avcý
www.gazete.itu.edu.tr
29
kültür sanat hayat
arýyorum
30 temmuz 2006
UCUZA FARKLI GÝYÝNÝN
Öðrenciler! 2 YTL'ye penye, 5 YTL'ye tiþört, 10 YTL'ye pantolon,
bermuda ya da etek…Evet yanlýþ duymadýnýz! Hepsi farklý, hepsi ucuz
Çeþitli maðazalarýn vitrinlerine
imrenerek bakmamýza neden olan, son
tasarýmlarýyla ve moda renkleriyle
albenisi yüksek kýyafetlerin
pahalýlýðýndan yakýnýrýz. Ancak ucuza
ve kimsenin üzerinde bulamayacaðýnýz
modaya uygun kýyafetleri elde
edebilmemiz imkansýz deðil. Ayrýca
Ýstanbul'da yaþamaya baþlayan
öðrenciler için giyim daha önemli hale
gelirken ucuz satan yerlerin sayýsý da
artýyor. Bu dükkanlarda ucuz
olmasýnýn yaný sýra sýradýþý ürünler
sattýðý için de tercih ediliyor. Çoðu
Merter, Beyoðlu ve Kadýköy gibi
mekanlarda bulunan dükkanlar
oldukça deðiþken fiyatlarýyla geniþ bir
ürün yelpazesine sahipler.
Beyoðlu'daki yerleri sizin için gezdik
ve araþtýrdýk
Ucuzluk denince akla ilk gelen yer, Ýstiklal caddesinde
Tünel'e doðru saðda kalan -sokaðýn adýyla özdeþleþmiþünlü Terkos Pasajý - Pazarý'dýr. Burada, genclerin
hemen hemen her kesimine hitap edecek moda
kýyafetler yer almaktadýr. Genellikle tiþörtlerin-çantalarýn
5 YTL'den, pantolonlarýn 7.5-10 YTL'den baþlayan cazip
fiyatlarýyla Terkos Pasajý öðrenciler tarafýndan akýn akýn
edilmektedir. Terkos sokaðýna girerken karþýnýzda
"Terkos Çarþý" adýnda dükkan, solunda ise "Terkos Ýþ
Haný" göreceksiniz. Terkos Ýþ Haný'nda sadece
bayanlara hitap eden birkaç dükkancýk olacaktýr. Eðer
sokak boyunca ilerlediðiniz takdirde dýþarýdaki
tezgahlarda sergilenen aþýrý ucuz kýyafetlerin yaný sýra
içeride bay ve bayanlarý bekleyen süprizlerle dolu bir
sürü dükkanlar göreceksiniz.
Ucuzluðun ikinci büyük adresi, ihraç fazlasý ürünlerin
satýldýðý "Beyoðlu Ýþ Merkez"indeki üç katlý çarþý
olacaktýr. "Beyoðlu Ýþ Merkezi" Terkos Sokak'ýn olduðu
yerden Tünel'in aksi yönünde ilerlerken sað tarafýnýzda
görebilirsiniz. Her katýnda 5 YTL'lik tiþörtlerin sýk
bulunduðu çarþýda, 10-20 YTL'ye gömlekler, 15-20
YTL'ye kumaþ ve kot pantolonlarý bulunmaktadýr. Bunun
yaný sýra çeþitli çanta, gözlük, kemer, deniz mayolarý ve
takýlar da yer almaktadýr. Eðer her katýnda elliye yakýn
dükkaný gezdikten sonra yorgunluðu atmak için size alt
kattaki "Teras Kafe"yi öneririz.
Þimdi sizi büyük pazarlardan alýp tarz olarak daha
alternatif çözümler sunan ucuz dükkanlara götürüyoruz.
Bu dükkanlarýn bazýlarý ikinci el, bazýlarý ihraç fazlasý,
bazýlarý gümrük fazlasý, ya da özel el-emeði tasarýmlar
olmaktadýr. Böylelikle ucuza alýp kimsenin üzerinde
göremeyeceðiniz kýyafetlerinizin olmasý mümkün
olacaktýr.
Atlas pasajý:
Atlas Pasajý, Ýstanbul'da yaþayan gençler tarafýndan
uzun süreden beri giyim konusunda takip edilen ve
zamanla sokak modasýnýn merkezi olan bir pasaj oldu.
Bu pasaj, genel-geçer modadan pek hoþlanmayan ve
giysilerinde deðiþiklik yapmayý sevenler için ilk
önerilecek mekanlardandýr.
Raven: Atlas pasajýnýn en özgün dükkanlarýndan biri
de Raven'dir. Mekanýn adý Ýngilizcede "kuzgun"
anlamýna gelmekle birlikte Edgar Allen Poe'nun ünlü
þiirlerinden bir tanesinin ismi de
olmasý dikkat
çekmektedir. Giyimde aðýrlýklý olarak bayanlara hizmet
veren dükkanda erkekler için de giysiler bulunmaktadýr.
Tiþörtler 10-25 YTL, badiler 5-100 YTL, elbiseler 35-150
YTL, çantalar 20-50 YTL arasýnda deðiþiyor. Raven,
kýyafet kadar rengarenk ve her yerde bulunamayacak
aksesuar, oyuncak ve hediyelik eþya dolu bir dükkanýyla
en azýndan ziyaret edilebilecek dükkan olmaya hak
ediyor.
Adres: Ýstiklal Caddedi, Atlas Pasajý, Kat:1 Beyoðlu
Tel:
(0212) 244 66 46
Web:
http://www.raventurk.com/
Pulp: Beyoðlu'nda hemen hemen ikinci el akýmýný
baþlatan Pulp isimli maðaza Atlas Pasajý'nda on yýldýr
hizmet vermektedir. Bir kýsmý Almanya'dan bir kýsmý ise
Türkiye'den toplanan ikinci el kýyafetler temizlenip birinci
www.gazete.itu.edu.tr
el kýyafetlerle birlikte satýþa sunulduðu Pulp, özelikle
alternatif ve underground (yeraltý) yaþam kültürünü
benimsemiþ insanlarca ilgi gösterilip ziyaret
edilmektedir. Pulp, çeþitli diziler için alýnan kostümleriyle
ve alýþveriþ eden sanatçýlarýyla ünlenmiþ bir yerdir.
Bunlarýn arasýndan Barlas, Teoman, Sarp, Harun
Kolçak, Tuðba Ünsal, Koray Kasap'ý sayabiliriz. Ayrýca
60'lý, 70'li 80'li yýllarýn kýyafetleri bulunduran Pulp
oldukça ilgi görmekte ve bayanlar için eþi bulunamaz
takýlar yer almaktadýr.
Adres: Ýstiklal Cad. Atlas Pasajý, Üst Kat, No: 209/42,
Beyoðlu
Tel:
(0212) 244 34 20
Web:
http://www.pulp-on.com/
Big Mission By Sally: Atlas
Pasaj'ýnda rahat ve spor giyim
ürünleriyle dikkat çekiyor. Ayrýca
popüler dans müziðini sevenlere
hitap edecek giyim ürünleri
satýlmasýnýn yaný sýra kendi
adlarýný taþýyan old school
kotlarýyla ilgi çekiyor.
Adres: Ýstiklal Caddesi, Atlas
Pasajý, No: 209/38
Beyoðlu
Tel:
(0212) 292 65 33
Anabala Pasajý:
Atlas Pasaj'ýn üst katýndaki arka kapýdan çýkýp saða
döndükten sonra hemen ileride saðýnýzda gençler
arasýnda "arka pasaj" diye adlandýrýlan Anabala
Pasajý'ný göreceksiniz. Bu pasaj eskiden popüler iken
þimdi kullanýlmýþ eski giysi, kitap, çizgi roman ve gizemli
havasý
ile
zamanýn
durmuþ
olabileceðini
hissedebilceðiniz bir mekandýr. Anabala Pasajý, gençlere
önerilebilecek alternatif ve ucuz kýyafetlerin bulunduðu
mekanlardan bir tanesi.
kültür sanat hayat
kýsa
k
kýsa ký
kýsa ký
ký sa
a kýsa ký
sa k
ýsa
ý
s
a ký
k ýsa
a ký
kýs
sa
Ömer Elmasrý, [email protected]
sa sa
ký
sa ký s
a
Crazy: Baskýlý lisanslý tiþörtleriyle ünlü olan
dükkan 20 YTL gibi sabit fiyatlarýyla tiþörtsevelerce akýn edilen bir mekan.
Adres: Beyoðlu Sinemasý Pasajý No:
140/87 Beyoðlu
Tel:
(0212) 292 97 51
Web:
www.crazy.com.tr
ýsa
k
sa ý
s a kýsa
Pasaj dýþýndaki mekanlar:
Black-5: Nakit ödeme-lerde
Bermuda kotlar ve tiþörtler 20
YTL, pantalonlar 30-50, elbiseler
15-20 YTL olduðu mekanýn üst
katýnda ikinci el deri ceketler
bulunmaktadýr.
Adres: Billurcu Sokak Saint
Pulcheri Fransýz Lisesi Karþýsý
Beyoðlu
kýsa
ý
kýsa k
Aznavur Pasajý'ndaki önerilebilecek diðer
dükkanlar olarak Dejavu (No:212/8 Tel:
0212 2511164), Eskici (No:212/9 Tel:
0212 2525591) ve Zazou'yu (No:212/6 Tel:
0212 2442918) sayabiliriz.
s
a
a kýs
Aspasia: Aznavur Pasajýna girdikten sonra
orta merdivenden indiðiniz takdirde sizi
merdiven baþýnda karþýlayacak (adýný antik
yunandaki bilge kadýndan alan) "Aspasia"
olacaktýr.
Ýkinci
el
kýyafetlerin
bulunabileceði dükkanda çeþitli takýlar ve
hediyelik eþyalar bulunmaktadýr.
a ký s
k ýsa
ak
Aznavur Pasajý:
Aznavur Pasajý, otantik havasý olan üç katlý mekandýr. Giriþte
sizi tütsüler ve rengarenk þallar karþýlarken içeride turistik birçok
hediyelik eþya satan dükkanlar bulunmaktadýr. Bu pasajýn alt
katýnda giyim ürünlerini satan dükkanlar yer almaktadýr. Ýþte
bunlardan bazýlarý:
ký
sa ký
kýs
Þimdi Anabala Pasajýndan çýkýyor ve Galatasay Lisesi'nin
yanýnda bulunan Yapý Kredi Yayýnevi'nin hemen hemen karþýsýna
düþen renk renk þallarla karþýlayan Aznavur Pasajý'na uðruyoruz.
k ýsa
sa kýsa
Roll: Anabala Pasajýnýn diðer ucunda
bulunan ve çýlgýn vitriniyle dikkat çeken
"Roll", çoðu kendi tasarýmlarý olan özellikle
80'liler dönemini yansýtan ürünleri
bulunmaktadýr. Roll'da etnik ve nostaljik
giyimin yaný sýra özellikle nostaljik
gözlükler ve þapkalar olmak üzere giysileri
tamamlayan zengin aksesuara sahip.
Ayrýca Türkiye'nin ilk Türkçe tiþört basýmý
yapan yer olmasý Roll'un diðer önemli bir
özelliði olmaktadýr. Mesela, "Dünyayý
Kurtaran Adam", "Tekel Þýrasý", "Murat124" baskýlý tiþörtler en çok ilgi görenler arasýnda.
Adres: Turnacýbaþý Sok. No: 23-25/1, Anabala Han.
Beyoðlu
Tel:
(0212) 244 96 56
Web:
www.rollist.com
temmuz 2006
kýsa kýs
Snatch: Ýsmini "Snatch" filminden alan
dükkan, alternatif giyim için ilk uðranan
mekanlardan. Pasajýn giriþindeki sol
kýsmýnda bay reyonu, sað kýsmýnda bayan
reyonu olmak üzere hizmet vermektedir.
Tipik ikinci el kýyafetleri ile adýný duyuran
dükkanda yarý-profesyonel el yapýmý
tiþörtlerin yaný sýra model model, renk renk
kot ürünleride bulunmaktadýr. Fiyatlarý çok
düþük olmamasý ile birlikte tiþörtlerin 10-15
YTL'den, kot ve kumaþ pantolonlarýn 30-40
YTL'den
baþlayan
fiyatlarýyla
eþi
bulunamaz, seri olmayan kýyafetlere ulaþabilirsiniz.
Adres: Turnacýbaþý Sok. (Galatasaray Hamam Sok.)
No: 23/25, Anabala Han. No:13 Beyoðlu
arýyorum
Edebiyattan
Bir Varmýþ Bir Yokmuþ/Ayþe Külin
Kitap Ayþe Kulin'in son kitabý. Yazar daha önce birçok öykü ödülü almýþ,
çeþitli gazete ve dergilerde öyküleri, araþtýrmalarý yayýnlanmýþ; çok sayýda
roman, araþtýrma, hikaye kitabý yazmýþ. Ýki bölümden oluþan kitabýn ilk
bölümünde yazar daha önce yayýnlanan gerçek yaþam öykülerine yer
vermiþ, kitabýn ikinci bölümünde ise bu öykülere gönderme yapan kurgu
öyküler bulunuyor. Kitabýn birinci bölümü ön yüzden baþlarken, ikinci
bölümü arka yüzden baþlýyor. Kitabýn bir yüzünde bir varmýþ, diðer yüzünde
bir yokmuþ...
Ufuk Y. Þiþli
Ergenekon-Can Dündar/Celal Kazdaðlý
Ýstihbarat örgütleri, devlet görevlileri, ordu mensuplarý, siyasetçiler, çeteler
ve tüm bunlarýn devleti ele geçirmek ve devlet içinde baþka bir devlet
oluþturmak üzere verdikleri amansýz mücadele. 12 Eylül öncesi toplumu
tahrik etmeye yönelik giriþimler, siyasetçilerin kurduðu özel istihbarat
bürolarý, istihbarat teþkilatlarýnýn kýyasýya mücadeleleri, devlet içinde
inanýlmaz boyutlara ulaþan çeteleþmeler, Susurluk olayýnýn bilinmeyenleri
ve gizli baðýntýlarý. Ergenekon bugüne kadar sorgulamadýðýmýz ya da
sorgulayamadýðýmýz olaylara bakýþýnýzý deðiþtiriyor. Okurken en azýndan
"acaba" dedirtip, kiþileri düþünmeye sevkediyor. Türkiye'de gizli kapýlar
ardýnda neler olup bittiði hakkýnda bilgi sahibi olmak isteyen, herþeyin
göründüðü gibi olmadýðýný anlamak ve yaþananlarý göründüðünden farklý
bir þekilde görmek isteyenler için Ergenekon-Devlet Ýçinde Devlet adeta
biçilmiþ kaftan niteliðinde.
Gökhan Onuþ
Veronika Ölmek Ýstiyor/Paula Coelho
Ölmek bir kaçýþ yolu mudur; yoksa bir yaþam amacý mý?
Veronika, ilk baþlarda intiharý, hayattan kurulmanýn tek yolu olarak
görürken;ölmek fikrinin aslýnda hayata açýlan bir pencere olduðunu
sonradan fark ediyor. Bu farkýndalýðý saðlayansa bir müddet kalmak
zorunda olduðu akýl hastanesinde keþfettiði sýra dýþý yaþamlar oluyor.
Ýsmini "Simyacý" adlý eseriyle dünyaya duyuran Paulo Coelho'dan bir
roman daha: "Veronika Ölmek Ýstiyor". Ýnsana ait en gizli duygularý,
düþünceleri ve önyargýlarý tüm gerçekliyle ortaya koymayý baþarmýþ bir
roman. Sizin için hayatý, etrafýnýzdaki tekdüze akýþý, dahasý kendinizi
sorgulama zamaný geldiyse, iþte okumanýz gereken bir kitap.
Gülen Uncu
Sinemadan
Omen
1976-1991 arasý çekilen konusu þeytan olan Omen filminin serileri hemen
hemen çoðu kimselerce bilinmektedir. Yönetmeni John Moore'nun üstlendiði
06.06.06 tarihinde gösterime giren film, eski Omen filmlerine göre özünü
kaybetmeden öncekilerine göre daha yüksek bir bütçe ile çekildi. Bu ünlü ve
kaliteli filmin tekrar perdeye gelmesinde en önemli etken, öncekilerine göre
yeni teknolojik imkanlarla filmin görselliðini ve çarpýcýlýðýný artýrmak olmuþ.
Ayrýca bu yeni filmimizde öncekilerine göre daha az kan ve daha fazla gerilim
olduðu için öncekini sevenlere öneririm.
Fotoðraflar: Fatih Avcý
www.gazete.itu.edu.tr
Ömer Elmasrý
31
tiyatro
arýyorum
32 temmuz 2006
K
I
L
L
I
6Y
ÝK
L
L
E
GÜZ
LEENANE'NÝN
GÜZELLÝK KRALÝÇESÝ
Devlet Tiyatrosu'nun uzun
soluklu oyunlarýndan biri,
Leenane'nin Güzellik Kraliçesi.
Ýrlanda'da kendi yaþamlarýnda
sýkýþýp kalmýþ bir avuç insanýn
öyküsünü anlatýrken
kendinizden de birçok þey
bulabileceðiniz bir konusu var.
Martin McDonagh'ýn yazdýðý ve
Cüneyt Çalýþkur'un yönettiði
oyunu Sumru Yavrucuk,
Rüçhan Çalýþkur, Hakký Ergök
ve Yurdaer Okur 9 Mayýs
2000'de oynamaya
baþlamýþlar. Sahnelendiði ilk
günden itibaren ayný ilgiyle
izlenen bu oyunun baþarýsýný,
mimarlarýyla konuþmak
istedim. Ýþte altý yýllýk
güzelliðin sýrrý!
Oyuna baþlarken bu kadar uzun süreceðini ve böyle
büyük bir ilgiyle karþýlaþacaðýnýzý düþünmüþ
müydünüz? Bu kadar ilginin nedeni ne sizce?
SY: Böyle bir olasýlýðýn yanýndan bile geçmeyeceðimizi
düþünüyordum. Çünkü þimdiye kadar uzun oynanan
oyunlar insanlarýn kendiyle özdeþleþebildiði yerli
yapýmlardý. Fakat 5 aylýk prova sürecinin sonuna doðru
aramýzda "Hasankeyf'in Güzellik Kraliçesi" diye espriler
yapmaya baþladýk çünkü o kadar bize ait þeyler var ki. O
nedenle bence seyirci bu kadar tuttu ve izleniyor. Artýk
biz iyi biliyoruz ki bu oyun ne kadar
oynanýrsa o kadar izlenecektir.
Peki, bu gibi uzun süredir
oynanan
oyunlarda
hiç
sýkýldýðýnýz
ve
oynamak
istemediðiniz oldu mu?
RÇ: Bu tür seyircinin cevap verdiði
ve çok tutulan bir oyundan sýkýlmak
mümkün deðil. Zaten bir süre sonra
öyle alýþýyorsun ki zamaný gelse de
bir an önce oynasam diyorsun. Bu
oyun için konuþmuyorum ama
prova aþamalarýndan baþlayýp
sýkýlarak oynadýðým oyunlar oldu.
YO:
Bir
oyunda
seyirciyle
gerçekten iyi iletiþim kurduðunuzu
hissediyorsanýz
bu
sizin
motivasyonunuzu arttýrýyor. Biz bu
oyunda bunu yakaladýðýmýz için hiç
sýkýlmadan oynadýk ama bu her
oyunda yakalanacak bir þey deðil
tabii ki.
Oyun
Ýrlanda'da
yaþadýklarý
www.gazete.itu.edu.tr
ortamdan memnun olmayýp baþka ülkeye daha iyi
þartlarda yaþamak için giden inanlarýn öyküsünü
konu alýyor. Bu, zamanýnda Türkiye'den Almanya'ya
olan göçleri hatýrlattý bana. Ýnsanlar yaþadýklarý
yerlerden memnun deðiller mi sizce?
SY: Artýk kaçacak bir yer kaldýðýný sanmýyorum. Çünkü
nereye giderseniz gidin ayný problemler sizi kovalýyor.
YO: Bu çok sosyal bir problemdir. Türkiye'de özellikle
80'lerden sonra baþlayan bir zorlama var. Artýk üretmek
yerine tüketmeye yönelik bir zorlama bu. Köylerimizden
þehirlere gidelim, köþeyi dönelim, kýsa zamanda çok
para kazanalým, biz de onlar gibi olalým düþüncelileri
hep 80' den sonra geldi bize. Bu da insanlara bir
memnuniyetsizlik katýyor tabi.
RÇ: Anadolu'daki insana belirli bir takým imkânlarý
sunarsan evini býrakýp þehre geleceðini sanmýyorum.
Ben buraya göç etmiþ birçok insanla konuþtum hepsi
keþke memleketime dönebilsem diyor.
Ýlk oyunla karþýlaþtýrýlýrsa, karakterlerin kiþilikleri
oturdu mu artýk? Mesela Ray'in karakteri tamam mý
yani Ray böyle bir insan diyor musunuz þimdi?
YO: Tabi her oyunda geliþiyor ama kaba hatlarýyla evet
oturdu diyebiliriz. Ray aslýnda yaþadýðý zamandaki o
sýkýþmýþlýk içinde kendine alan bulamadýðý için,
televizyonun da hayatýna girmesiyle, bambaþka alanlar
açmaya çalýþmýþ, yaþadýðý yerden memnun olmayan bir
genç.
RÇ: Ben bu günün gençliðinde de görüyorum bu
sorunlarý. Ben yurt dýþýna gideyim, yurt dýþýnda
üniversite okuyayým ya da abuk sabuk þeylere
özeneyim, þöhret olayým, zengin olayým diyorlar mesela.
Ama bir kitap okuyayým ya da araþtýrayým, kendimi
yenileyeyim diyenleri göremiyorum pek.
YO: Bu sýnýf çatýþmasý çok gündemde yani insanlar
tiyatro
birdenbire sýnýf atlamak istiyorlar. Ýþte o yýrtma, köþeyi
dönme çabasý bizde de çok var. Bir þekilde ben yýrtayým
ama nasýl yýrtayým bilmiyorum ya! Benim kültürüm belli,
aldýðým eðitim belli ama ben bunlarý reddedeyim
bambaþka bir kültürde olayým, batýlý gibi davranayým
durumunu maalesef gençlerimizin %80'inde görüyorum.
SY: Bu bizim mesleðimize de yansýdý. Zamanýmýzda
tiyatro artýk sanat yapmak için girilen bir yol deðil.
Tamamen popüler bir kimliðe geçiþ için bir basamak
oldu. Ekranda izleðimiz insanlarýn çoðu konservatuar
kapýsýndan geçmemiþtir ama kimse sorgulamaz onlarý
hepsi konservatuar mezunuyuz diye dolaþýrlar. Þimdi
konservatuara giren çocuklarda bile oyuncu olmak gibi
bir çaba yok. Ben burada biraz bir þeyler öðrenirsem
hemen televizyona geçer, meþhur olurum çabasý var
çoðunda.
Biraz önce dedik ya "Konservatuarý bitirip Ýstanbul'a
geleyim. Filmlerde, dizilerde oynayýp meþhur
olayým." diyenlerin sayýsý çok diye. Siz bunlara
sahipken tam tersi bir karar verdiniz ve Diyarbakýr
Devlet Tiyatrosu'na geçtiniz. Bu davranýþýnýzdaki
düþünce nedir?
YO: Bu tamamen benim mesleðime olan saygýmla ilgili
bir þey. Tiyatro her yerde yapýlmalý. Türk tiyatrosunun
yetiþtirdiði tüm duayenler devlet tiyatrolarýnda
çalýþmýþlardýr mutlaka. Benim kaçma nedenim kendimi
bir güvenlik çemberine alma isteði aslýnda. Gerçekten
tiyatro yapabileceðim bir ortama gidip orada gençlerle,
kendim gibi olan insanlarla yeni oyunlar koymak, o
ortamý tanýmak kýsacasý üretmek amacým. Türkiye
sadece Ýstanbul'dan ibaret deðil çünkü.
SY: Burada sistemi sorgulamak gerekiyor aslýnda. Bölge
tiyatrolarýnda gerçekten yetenekli insanlar var.
Tiyatrodaki oyuncu potansiyeli sadece televizyonlarda
gördüðünüz insanlarla sýnýrlý deðil. Devlet tiyatrolarýna
gittiðimizde oradaki oyuncularýn heveslerini gördüðümüz
zaman çok öykünüyoruz. Onlar buraya gelse, biz oraya
gitsek, böylece sistem by-pass olsa ve o hiç ulaþýlmayan
hücrelere de kan gidebilse.
YO: Gerçekten tiyatroya sahip çýkan kurumlar var.
Devlet Tiyatrosu bunun baþýnda geliyor. Bizim baþka bir
alanýmýz olamaz çünkü tiyatro aslýnda çok lüks bir iþtir
bu yüzden insanlar hep popüler iþlere yöneliyorlar. Giþe
kaygýsý güdüyorlar çünkü ama bizim böyle bir kaygýmýz
yok. Bizim iþimizi gerçekten yapabileceðimiz tek yer
Devlet Tiyatrosu kurumudur ve bu kurumun ülke için
sorumluluðu çok büyüktür.
SY: Dünyanýn hiçbir ülkesinde bu kadar ucuz bilet
parasýna tiyatro izleyemezsiniz. Yurtdýþýnda bir tiyatro
bileti 150 milyondur. O nedenle Devlet Tiyatrosu bence
de çok önemli bir iþlevi yerine getiriyor.
Delirmeyi öðrenmek zor oldu mu? (gülüþmeler)
SY: Bundan evvel bir sinema projesi vardý, bir þizofreni
oynamam gerekiyordu. Eskiden kafaya bir peruk takýp
gözleri de hafif çevirince deli olunuyordu. Ben çeþitli sinir
hastalýklarý merkezlerinde deðiþik aþamalardaki
arýyorum
temmuz 2006
arkadaþlarla takýldým (gülüþmeler). Çok sert bir
þeydi benim için. Gözlemlerimin üstüne
Sumru'yu da katarak bu karakteri çýkardým.
RÇ: Sonra da baþýmýza deli kaldý böyle
(gülüþmeler).
SY: Delilik ayrýca çok güzel delilere
özeniyorum. Biz acý çekiyoruz ama deliysen
yýrtýyorsun. Baþkalarý çeksin, býrak baþkalarý
korksun senden. Sen mis gibi dolaþ sonra
ortalarda.
Üç noktayý tamamlar mýsýnýz? Mag gibi bir
annem olsaydý…
RÇ: Mag gibi bir annem olsaydý biraz set
çekerdim onunla arama. Coðrafyama fazla
sokmazdým yani fazla yakýna gelmeden iliþkimi
kurardým.
Þimdiye kadar yapýlan Türk korku
filmlerinde dini bir içerik vardý. Gen,
onlardan konu olarak biraz farklý. Ama onun
da dünya da örnekleri çok. Korku konularý
artýk bir kliþe mi? Ya da yeni konular bulmak
zor mu?
YO: Sadece korku türü için deðil tüm türler için
yeni konu bulmak zor artýk. Baktýðýnýz zaman tiyatroda
da sinemada da toplam 5-7 ana öykü vardýr ve hepsi
birbirine benzer. Dünya sinemasýnda da yine bu öyküleri
alýyorlar, sinemanýn teknolojisinden faydalanýp, tersten
kurguyla ya da içine sürprizler katarak, daha seyirlik
daha sinemasal hale getirip sunuyorlar. O yüzden bu tip
konular artýk kliþedir. Film yapmak isteyenin kendi
dünyasýný ortaya koyduðu, giþe kaygýsý taþýmayan bir
filmde de oynamak isterdim ki oynadým da daha önce.
Sinema oyunculuðu kamera önünde öðreniliyor o
yüzden bunun çok yararlý bir tecrübe olduðunu
düþünüyorum. Ama Türkiye'de yapýlan filmler arasýnda
kalite olarak bir sýnýr varsa bu filmin (Gen) o sýnýrlarýn
üstünde olduðunu da biliyorum.
SY: Bana göre deniz çoktan bitti artýk. Yaratýcýlýk bizim
en büyük sorunumuz oldu. Ne söylenmedik söz kaldý ne
yapýlmadýk hareket. Biz artýk olan þeyleri karýþtýrýp bir
dünya mutfaðý yapýyoruz. Türkiye'deki sinema sektörüne
de baktýðýnýz zaman ticari filmler vardýr, piyasa filmleri
vardýr, 4 tane de oyuncularý vardýr o filmlerin. Belirli bir
zamanlarý da vardýr; ilkokullar kapandýðýnda ya da
yarýyýl tatilinde oynar, biter. Ondan sonra meydan
gerçekten iyi film yapanlara kalýr çok þükür. Onlar da
þimdilerde iyi giþe yapmaya baþladýlar. Eskiden sanat
filmi diye bucak bucak kaçarlardý. Þimdi sanat filmiyle
salak filmi ayýrt edilebiliyor artýk.
Ýzleyici seçmeyi öðrendi de diyebilir miyiz buna?
Eskiden elindekiyle yetinen bir seyirci vardý ama
þimdi ne istediðini bilen bir seyirci var.
SY: 12 Eylül öncesi gerçekten böyle bir potansiyel vardý.
Ýnanýlmaz oyunlar oynanýyordu, kitaplar okunuyordu.
Ýhtilalden sonra kitap okumak kutsanmýþken birden bir
www.gazete.itu.edu.tr
ayýp haline geldi. Deðer yargýlarý o kadar deðiþti ki bir
anda çok özgün eserlerin yerini diziler, patlamýþ mýsýr
oyunlarý aldý. Þimdi raðmenlere raðmen bir toparlanma
sürecine girildi bence. Çünkü bir ara gerçekten acayip
dýþlandý sanatsal filmler. Tüm deðerlere karþý bir isyan
vardý ve insanlar baya bir acýsýný çekti onun ve artýk
Hababam'la hayatýn geçmeyeceðini anladýlar. Artýk
samimi bir þey yaparsan mutlaka karþýlýðýný alýyorsun.
Ismarlama bir þey olmayacak, kendinden olacak ama.
YO: Onu yapmak çok zor çünkü bizim sinema
geleneðimiz yok.
SY: Ama güçlü bir edebiyatýmýz var ondan örnekler
alalým biz de.
YO: Fransýz sinemasýndan esinlenmiþ ilk Türk sinemasý
ki onlarýn bile naif bir yaný vardý. Þimdilerde ise Çin'de
bile Amerikan filmleri çekiliyor. Bizde de film çeken
insanlarýn dünyalarýný sýnýrlýyorlar ya Fransýz filmi gibi ya
da Amerikan filmi gibi olmalý derken. Çünkü biz özümüze
hiç bakmadýk hep taklidin taklidini yapýyoruz. Ben neden
kendi hikâyemi yapmýyorum da baþkalarýndan
etkilendiðim þeyleri yapýyorum? Çaðar Irmak'ýn yaptýðý
þey buna benzer bir þeydi ve 4 milyon kiþi tarafýndan da
izlendi. Artýk bu tip iþler yapmak lazým bence.
RÇ: Þimdilerde bunu deðiþtirmek için çaba serf eden
yönetmenlerimiz var. Yeþim Ustaoðlu, Ahmet Uluçay,
Çaðan Irmak bu yolda çaba gösterenlerden.
Oynadýklarý birbirinden baþarýlý ve uzun soluklu
oyunlarla Aziz Nesin Sahnesi'ni kaliteli bir seviyeye
taþýdýklarýný savunan sanatçýlarýmýza sonuna kadar
hak veriyor, sorularýma verdikleri içten cevaplar için
çok teþekkür ediyorum.
Emrah Deniz, [email protected]
33
gezi
arýyorum
34 temmuz 2006
SOKAK SOKAK
ÝSTANBUL
çengelköy
Geçmiþten günümüze bir
Boðaziçi geleneði…
Çengelköy'de Ýstanbul'u yeniden keþfetmek için otobüsten
indiðimde, takvimler Hýdýrellezi, yani yazýn baþlangýcýný haber
veriyordu. Kameramý hazýrladým ve bir avcýnýn avýný bekleyen dikkati
ile her an çýkabilecek ilginç güzellikleri yakalayabilmek için çevremi
izlemeye koyuldum.
Boðaziçi'nin Anadolu yakasýnda, Beylerbeyi ile Vaniköy
arasýndaki koyun çevresinde ve ardýndaki yamaçlara kurulu,
Üsküdar ilçesine baðlý, üç mahalleden oluþan bir semt olan
Çengelköy; geleneksel Ýstanbul'un temsilcilerindendir. Çengelköy
adýný, fetihten sonra sahilinde bir çok çengel (çýpa) olmasýndan
dolayý aldýðý rivayet edilmektedir. Vaniköy'den güneye doðru Kuleli
Askeri Lisesi'ninde bulunduðu Kuleli mahallesi ile baþlayan semt,
sýrasý ile Talimhane-Bahçelievler ve Havuzbaþý mahalleri ile devam
eder. Bu üç mahalleyi birbirine baðlayan sahil yolu ise Çengelköy'ün
atan kalbidir. Ýþte ben de semtin en canlý caddesi olan Çengelköy
Caddesi ile bu eski semtin hayatýna karýþtým.
Çengelköy Caddesi günün her saati gerek araç gerekse insan
trafiði ile hareketli ve bir o kadar da sýkýþýk. Cadde; saðlý sollu
dükkanlar, iþyerleri, kafeler ile kuþatýlmýþ. Fakat bu semti alýþýlmýþ
þehir görüntüsünden ayýran, cadde boyunca sýralanmýþ çýnarlarý.
Onlarýn gölgesi güneþin kýzgýn yüzünü saklýyor, yemyeþil yapraklarý
ise beton yapýlarý çekilir hale getiriyordu. Caddeyi kendi akýþýna
býrakýp Çýnarlý Camî Sokaðý'na sapýyorum. Bu sokakta 1823 yýlýnda
yapýlmýþ olan Hamdullah Paþa Camî ve hemen önünde yaklaþýk 784
yaþýnda olduðu sanýlan bir anýt çýnar bulunmaktadýr. Bu çýnar
meydanýn adeta çatýsý görünümünde. Gölgesi altýnda oturmak,
hemen yanýnda oynaþan dalga seslerini dinleyip tam karþýnda boðaz
köprüsü manzarasýna kendini kaptýrmak; tadý damakta kalan nezih
anlar sunuyor insana. Bu meydan birçok diziye de ev sahipliði
yapmýþ. Süper Baba dizisinin o boðaz manzaralý kahvesi iþte bu
meydandaymýþ. Þimdilerde o kahve bir çaybahçesi olarak hizmet
vermeye devam etmekte. Bu sokaðýn hemen arkasýnda pazartesi
günleri semt pazarý kuruluyor. Tekrar Çengelköy Caddesi'ne
çýkýyorum. Çengelköy Vapur Ýskelesi'nin yanýnda aðaçlarla çevrili,
çýnaraltýna göre daha sakin, nispeten bir park havasýnda olan küçük
bir sahil meydaný daha bulunmakta. Balýk lokantalarý ile çevrili olan
bu meydanýn hemen giriþinde tarihi bir çeþme var ki sevindirici yaný
halen kullanýlabilir olmasý. Ne yazýk ki çoðu Ýstanbul semtlerinde
olduðu gibi burada da mevcut çeþmelerin yarýsýndan fazlasý býrakýn
kullanýlmasýný ayakta bile güçlükle duruyorlar. Çeþmelerin durumu
maalesef Ýstanbul'un tarihe karþý bir ayýbý olarak durmakta.
Meydandan ayrýlýp iki beyaz ahþap evin arasýna sýkýþmýþ iskeleye
gittim. Ýskele iki kulesi olan gayet bakýmlý bir yapý. Ayrýca manzarasý
da görülmeye deðer. Çünkü yukarýda bahsettiðim meydanlar
iskeleden toplu bir þekilde görülebiliyor.
Ýskelede boðaz manzarasýna doyunca Çengelköy yamaçlarýna
doðru çýkmaya karar verdim. Tam iskelenin karþýsýnda Aya Yorgi
Ortodoks Kilisesi bulunmakta. Kilisenin yanýndaki sokaktan
týrmanmaya baþladým. Týrmandýkça beton yapýlar seyrekleþiyordu.
Boðazýn güzelliðini görmemi engelleyen tek unsur yeþil yeþil
yapraklarý ile koca çýnarlardan baþkasý deðildi. Bu yamacýn en
tepesinde bugün tadilatý devam eden ve devlet konuk evi olarak
www.gazete.itu.edu.tr
kullanýlan Vahdettin Köþkü bulunmaktadýr. Vahdettin'in padiþah
olmadan önce kaldýðý bu yer geniþ bir bahçeye de sahip. Bu güzel
manzara ve sakin sokaklarda doyasýya dolaþtým. Yer yer eski ahþap
binalar aðaçlarla sarmaþ dolaþ olmuþ bana poz veriyorlardý. Hiçbir
kareyi kaçýrmadan resmediyordum. Çengelköy yamaçlarýnda
sokaklarýn herhangi bir düzeni yok kimi zaman kýyýya dik kimi zaman
da paralel uzanmakta. Yamaçlarda ki evlerde týpký sahildekiler gibi,
ahþap tarihi evlerle beton yepýlar içiçe; ancak beton yapýlarýn biraz
daha özenli mimarisi çirkin bir görüntü oluþturmuyor denebilir. Ayrýca
Çengelköy'ün içlerinde sebze bahçeleri görmekte mümkün. Ancak o
meþhur çengelköy hýyarýnýn artýk buralarda yetiþtirilmediði
söyleniyor.
Çengelköy'ün dar sokaklarýndan gezinirken bir þeyi daha
gözlemliyorum ki buradaki ahþap evler çok bakýmlý yýkýntý halinde
olan ev sayýsý bir elin parmaklarýný çekmez. Çünkü çoðu sahil
semtlerinde içlere gidildikçe bakýmlý ahþap evler nerede ise hiç yok
denecek kadar azalýyor.
Çengelköy'ün kalburüstü mahallesi ise Havuzbaþý mahallesi.
Buraya ismini veren havuzbaþý parký ise insaný dinlendiren bir yer.
Tam karþýsýnda Þeyh Nevruz Camî bulunmakta. Tamamen ahþap bir
yapý olan camî Osmanlý son dönem mimarîsini en iyi þekilde
yansýtmaktadýr. Camînin bulunduðu sokak boylu boyunca ahþap
yapýlarla kuþatýlmýþ. Bu sokaðýn günümüze kadar bozulmadan
gelmesi ve bu günde çok iyi durumda olmasý Çengelköy'de semt
yozlaþmasý dediðimiz illete karþý bir bilincin var olduðunu gösteriyor.
Havuzbaþý mahallesi yamaçlarý müstakil yeni nesil villalarla dolu.
Yüksek duvarlarla çevrili sokaklarý gayet soðuk olmasýna raðmen
gerek Çengelköy'e hakim bir tepeye kurulmasý gerekse boðazý çok
net görebilmesi bu gösteriþli villalarý cazip kýlýyor.
Son olarak tekrar sahile geldiðimde artýk öðle sýcaðý iyiden iyiye
kendini hissettiriyordu. Yalýlarýn uzandýðý Çengelköy sahil þeridine bir
daha hayranlýkla baktým. Bulunduðum yer olan Deniz Hamamý
sokaðý Havuzbaþý mahallesinin kýyý ile olan tek baðlantý noktasý.
Burada eskiden kadýn ve erkekler için ayrý ayrý sokaklarda girilen iki
deniz hamamý varmýþ ve bundan dolayý da bu sokaða bu isim
verilmiþ.
Çengelköy; meþhur hýyarý, belki yüzyýllardýr canlý çarþýsý, eþsiz
mazaralý çýnaraltý meydaný, pazartesi pazarý, çeþmeleri, o kendine
has sokaklarý ve de evleri ile eski boðaz köyü görünümünü bir parça
da olsa yaþatabilen ender semtlerden. Deniz Hamamý Sokaðý'nýn
sonundaki kýyýda dönmeden önceki son dakikalarýmýn keyfini
çýkarýrken gelen bir bayan suya önceden yazmýþ olduðu kaðýt
parçalarýný atmaya baþladý. Yaptýðý iþe o kadar kendini vermiþti ki
adeta bir ayin havasýnda her bir kaðýdý suya býrakýyordu. Elindeki
kaðýtlarýn hepsini suya attýktan sonra merakýmý yenilerek niçin böyle
bir þey yaptýðýný sordum. Kendisi bu günün Hýdýrellez olduðunu ve
atmýþ olduðu kaðýtta bu yýl gerçekleþmesini dilediði isteklerinin yazýlý
olduðunu söyledi. Dilekler, bu günde bir kaðýda yazýr ve suya atýlýrsa
yýl içinde gerçekleþeceðini anlattý. Böyle bir geleneðe þahit olmanýn
verdiði tatlý bir hisle Çengelköy'den ayrýlýrken bende küçük bir kaðýt
parçasý býraktým boðazý serin sularýna…
Sefa Demir, [email protected]