36. SAYI.cdr
Transkript
36. SAYI.cdr
36 Ücra Ýki Aylýk Þiir Dergisi Temmuz - Aðustos 2010 ISSN: 1309-145X sürtünerek olduðum þeyler : 6. suç mavisi bir þey olduðum - f.bacon için - A. burkulma sonrasý düþey denge: ne susulduysa elde avuçta utangaç bir intihar.. gýrtlaðýnda kalýcý Barak yenilgisi süner durur anýsý olan bir insan mimozadan asfalta geçerken bir zaman lekesidir .. engelliler yarýþýný baþlatsýn kamçý ! biraz daha bulansa okunacak dünya - B. yüzme bilmeyen büyük yüzücü: Bacon'un o büyük bekleyeni erirken .. protez aþklarda biçimlenir bedeni .. ayaklanýr organsýz akmaya deliðinden dünyanýn ; çýðlýk çökeltisi aðýz kalýr tuvalde - C. daha dün deðil miydi þurdaki deniz ? tekinsiz koþturan yazý? dudak dudaða çölleþen seslerle yýrtýldý mahya .. D. biraz daha kalsaydýnýz bir geçmiþim olurdu ; of standard and poor's so, daresay, by the way, behemehal her kez asker doðar ve gerilla savaþýnda hiç þansý yoktur evet düzenli oldu bu sefer evet alyans! beyin kanamasý kokusu geliyor odalardan vicdani retçilerin yönetim kurulu toplantýsý için örneðin ingilizce öðrenmeye karþý ve tanrý kediye sorar, ne komik dördüncü sorular hep çünküyle cevaplanmalýdýr çok þýk sarkýk sýnýflara güneþ de doðar hissettiklerini olduðu gibi yap, her neyse fiili çok basit ya, bir kez en azýndan hediye veya tesellisiz, paketsiz, elde herkes beni bazen sever sözlüðe bak onlarý ya da “elinin deðdiði” ile baþlayan bir cümle var mý bakalým daha fazla cesaret karþýsýnda yýkýlan kibar bir duvar fonda duvarda kalanlar açýk saçýk konuþtuðumuz zamanlara erteleyerek açýk saçýk ne güzel sempati aþýrýlýðýyla aþk arasýnda allahým duacýlarýmý kabul et en az onbinleme, üçlemelerle anlamayanlara; benden baþka senden baþka ondan baþka kendinden baþka, diye baþlama organsýz bir bedenimle dönmez idim kendime Celâl SOYCAN promosyon gizli ajandada yazýlý eften püften cinayetler zýplayarak geçiþtirilmiþ bazýsý antetli intihar mektubu ajans press, dünyadaki gözünüz ve bilmeye üþendiðim adamlarýn heyecanlarýndan birer alýntý aslýnda dünyayý hep siz kalabalýklaþtýrýyorsunuz çarpýþarak bitsin, konuþarak final rol ol merak edersen et gene Suzan SARI ÞÝÝRDE SÝMÜLASYON Hilal KARAHAN imgelerinin) bir anlamýn (gerçek Tanrý'nýn) yerini alabileceðini açýkladýðý bir makalede, ikonlar üzerinden imgeye (her ne kadar þiirsel imgeyi deðil, tanrýsal imgeyi esas alsa da) özgü aþamalarý þöyle sýralar: Ýnsan bilimleri alanýnda XX. yüzyýlda ortaya atýlmýþ en önemli kuramlardan biri kuþkusuz Jean 1 Baudrillard'ýn “simülasyon kuramý”dýr. Bir köken ya da bir gerçeklikten yoksun gerçeðin modeller aracýlýðýyla türetilmesine hipergerçek yani simülasyon denilmektedir. Bir baþka deyiþle harita öncesinde ya da sonrasýnda bir toprak parçasý yoktur. Bundan böyle önce haritadan, sonra topraktan --gerçeðin yerini alan simülakrlardan-- söz etmek gerekecektir. Bu sayede gerçeðin sonsuz sayýda yeniden üretimi mümkün olmaktadýr. Artýk rasyonel bir gerçeðe ihtiyacýmýz olmayacaktýr zira “gerçek” ideal ya da negatif süreçlerle baþa çýkabilecek (boy ölçüþebilecek) bir durumda deðildir. Burada taklit, suret ya da parodiden deðil aslý yerine göstergeleri konulmuþ bir gerçek, bir baþka deyiþle her türlü gerçek süreç yerine iþlemsel ikizini koyan bir caydýrma olayýndan söz ediyoruz. Gerçek bir daha asla 2 geri dönmeyecektir. 1. Derin bir gerçekliðin yansýmasý olarak imge 2. Derin bir gerçekliði deðiþtiren ve gizleyen imge 3. Derin bir gerçekliðin yokluðunu gizleyen imge 4. Gerçekliðin hiçbir çeþidiyle iliþkisi olmayan, 2 kendinin saf simülakrý olan imge Jean Baudrillard'ýn þiir üzerine direk olarak yazdýðý bir makalesi yoksa da, “simülasyon kuramý”nýn birçok öðesi zaten þiirin sýnýrlarý içindedir. Bu nedenle þiiri anlayabilmek için, “ÞÝÝR BÝR SÝMÜLASYON MUDUR?” sorusunun öncelikle cevaplanmasý gerekir. Þiir, sanatýn genel bir gereði olarak insaný ve insanýn algýladýðý evreni, algýlama doðrultusunda, harflerle, sözcüklerle --þimdilerde þiire eklemlenen bir sürü baþka gösterge biçimiyle-- yeniden yaratmadýr. Ýnsan bilinciyle, zekâsýyla, evrimin biriktirdiði tüm kognitif fonksiyonlarýyla olduðu kadar, insanlýðýn kolektif bilinçaltýnýn da diyalektik iliþkisiyle oluþur bu “þiirsel yeniden yaratým”. Bu baðlamda oluþacak bir “þiirsel gerçek ”, simülasyon kuramýndaki hipergerçeðe benzetilebilir. Ancak buradaki en önemli fark, þiirsel gerçeðin, esas gerçeðe saldýrýp, onu yok etmeye çalýþmak yerine, gerçeði çok daha estetik olarak sunmayý hedeflemesidir. Gerçi, þiir her zaman bir anlam ya da gerçek sunmak zorunda da deðildir. Bu nedenle þiirsel yeniden yaratýmda bir simülasyon varsa eðer, bu gerçeðe “dokunma” koþulu olmayan, bazen gerçeði sadece “izleyen” bir dönüþümdür. Gizlemek (dissimuler), sahip olunan þeye sahip deðilmiþ gibi yapmak; simüle etmekse sahip olunmayan þeye sahipmiþ gibi yapmaktýr. Birincisi bir varlýða, diðeri ise bir yokluða göndermedir. Öyleyse “-mýþ” gibi yapmak (feindre) ya da gizlemek (dissimuler) gerçeklik ilkesine bir zarar veremez, yani bunlarla gerçeklik arasýnda her zaman açýk seçik, gizlenmeye çalýþýlan bir fark vardýr. Oysa simülasyon, bu gerçekle sahte/düþsel arasýndaki farký yok etmeye çalýþmaktadýr. Ýþte bu yüzden simülasyon her zaman için gerçeðe saldýrmaktan yanadýr. Kuþkunun olduðu yerde en emin yol budur. Çünkü bundan böyle gerçeðin üretiliþi sürecini yalýtabilmek imkânsýzlaþtýðý gibi , gerçeði kanýtlayabilmek de imkânsýzlaþabilmektedir. Böylelikle simülasyonun ürettiði hipergerçek, gerçeðin kendisinin de, her yerde þaþýrtýcý 2 biçimde ona benzemesine neden olmaktadýr. Þiir, þair ve öteki arasýnda yürüyen ritmik bir sestir. Þiir bu ritmini hem “s o m u t”--biçem, harfler, sözcükler, dizelerin yapýsý, dize kýrýlmalarý, göstergeler, alliterasyon, assonance, anaphora, epistrophe, epenalepsis, ünlüünsüz uyumlarý, iç-dýþ uyaklar, açýk-kapalý biten heceler, ulamalar, ...vb.-- hem de “s o y u t”--imge, simge, mit, benzetme, çaðrýþým, eðretileme, deðiþmece, söz sanatlarý, çok anlamlýlýk, düz-yan anlam, anlam kýrýlmasý, anlam kaymasý, anlamsýzlýk, …vb.-- parametrelerle saðlar. Oysa þiirin simülasyon sayýlabilmesi için bahsedilen organik (soyut ya da somut) yapýsýndan 4-5 ziyade, okuma ve idrak arasýndaki “KAV-RAMAK” düzeneði önemlidir: Jean Baudrillard, akla gelebilecek her konuda yazmýþtýr. Yola sosyolojiden çýkmýþ olmakla birlikte göstergebilimden mikrobiyolojiye, sibernetikten mikrofiziðe, psikanalizden antropoloji, etnoloji, edebiyat, kültür, din, sinema, televizyon, reklâmcýlýk, kitle iletiþim araçlarý, politika ya da tarihe ayný rahatlýkla el atmýþ ve “simülasyon kuramý”ný yaþamýn her alanýnda kanýtlamýþ görünmektedir. Ancak genel görüþ, onun düþüncelerinin 3 daha çok “modern batýlý toplumlar”ý kapsadýðýdýr. Jean Baudrillard, tanrý kavramýnýn “ikonlar” aracýlýðýyla tezgâhlanan bir oyunla, insan zihninde bir simülakra dönüþtüðünü ve bir göstergenin (ikonlarýn-tanrý öteki OKUMA öteki ALGILAMA hangi ben 2 öteki ANLAMA hangi ben öteki ÝDRAK hangi ben ÝÇ MEKAN/ÝMGELEM hangi ben Simülasyon insan zihninde olur. Gerçeðin yerini alan simülakrlar, insanýn algýlama/anlama fonksiyonuyla bir hipergerçekliðe dönüþür. Algýda seçicilik ve kitlesel kabul sonucunda bu sunulmuþ hipergerçeklik, esas gerçeði de kendisine benzetir. Simülasyonun asýl tehlikesi bundan kaynaklanýr. Çünkü her zaman “v a r o l a n” 6 görülmeyebilir; ancak “g ö r ü l e n” daima var olur. Bu nedenle, þiir yazýldýktan ve þairinden koptuktan sonraki süreçte, yani okuma-idrak arasýnda bir yerde simülasyon olacaktýr. Ayrýca þiir yazýldýðý andan itibaren, öznesinden baðýmsýz bir nesneye dönüþeceðinden, simülasyon olmasý için þiirin þairinden 'baðýmsýz' deðerlendirilmesi gerekir. Þiirde imgeyi ve biçemi belirleyen tarih, toplum, ahlak, felsefe, sanatýn kolektif bilinçüstü, genetik, kiþilik yapýsý, bilinç düzeyi, yaþam biçimi, ideoloji, ekonomi, düþünceler, algýlar, sezgiler, duyumlar, duygular, tasarýlar, izlenimler, çaðrýþýmlar, halüsinasyonlar, düþ gücü, anýlar, sanrýlar, ego, süperego, bilinçaltý çöplüðü… vb. parametreler þiirin hem yazýlma sürecini, hem de okunurken idrak koþullarýný etkiler. Ancak bu parametrelerin hiçbiri simülakr olmayacaktýr. 7 “S ö z c ü k ü s t ü”nde gezinen, sözcüklerin arasýndan sýzan deðer, þairin ve okuyanýn kendi içinde yuvarlanan “öteki-hangi ben” kombinasyonuyla kendiliðinden uyumlanýnca oluþur þiirsel ses ve ritim. Ýmge, tanýmý itibariyle þiirsel sesi ve ritmi olan, þairin nesnede “gördüðünü”, iç devinimiyle, estetik biçimde yeniden “gösterme”; nesneyi iç görüsüyle yeniden “yaratma” kaygýsý taþýyan bir þiir öðesidir. Bu nedenle, sözcüðün algýlamadan baþlayarak, idrake dönüþme ve imgelemle dil evrenini dönüþtürme sürecinde, en önemli simülakr belki de imgedir. “Güvercin 8 Pencerede kopan alkýþ” Örneðin, yukarýdaki iki dizelik “GÜVERCÝN” þiiri incelendiðinde, “pencerenin önündeki güvercin”in “alkýþ” imgesiyle yeniden tanýmlandýðý, güvercinin kanat hareketinin ve bu hareketle çýkan sesin, alkýþlayan ellere benzetildiði; “alkýþ” imgesinin bu zihinsel yeniden tanýmlamadan-yaratýmdan dolayý “güvercin” gerçeðinin yerine geçtiði ve bir simülakra dönüþtüðü görülür. Ancak bu imge yapýsýndaki çaðrýþým, gerçek nedeni, yani güvercini ortadan kaldýrmamakta, sadece onu yeniden tanýmlamakta-yaratmaktadýr; bu nedenle simülasyon kuramýndaki hipergerçeklik kavramýndan farklýdýr. “…göðün damarlarýný gördüm…” 9 Örneðin yukarýdaki dize incelendiðinde, “yýldýrým” sözcüðünün çaðrýþým yoluyla “göðün damarlarý”na benzetildiði, “damar görünümü” imgesiyle zihinde yýldýrýmýn yeniden tanýmlandýðý-yaratýldýðý ve imgenin bir simülakra dönüþtüðü görülür. Yine yukarýdaki örnekteki gibi, bu imge yapýsýndaki çaðrýþým, gerçek nedeni, yani yýldýrým fikrini ortadan kaldýrmamakta, sadece onu yeniden tanýmlamakta-yaratmaktadýr; bu nedenle simülasyon kuramýndaki hipergerçeklik kavramýndan farklýdýr. Sonuçta, þiir nesneyi estetik olarak yeniden tanýmlamakta-yaratmakta olduðundan, bir tür simülasyon olarak kabul edilebilir. Bunun için temel þart, þiirin þairinden “baðýmsýz” bir nesnel gerçeklik olarak kabul edilmesi ve okuyanla karþý karþýya gelmesidir. Çünkü simülasyon zihinsel bir süreçtir ve okuma-idrak-imgelem arasýnda bir yerde gerçekleþir. Ýmge, simülakr tanýmýna en yakýn olan þiir öðesidir. Buna raðmen, imge bile, simülasyon kuramýndaki gibi gerçekliði tamamen ortadan kaldýran bir hipergerçeklik deðildir. Ayrýca her þiirsel metin imge içermeyebilir. Sonuçta, “ÞÝÝR BÝR SÝMÜLASYON MUDUR?” diyebilmek için, simülasyon kuramýnýn daha çok örnekle ve daha farklý þiir türlerinde (özellikle görsel, deneysel þiirde) incelenmesi gerekir. KAYNAKLAR 1. Simülasyon: Bir araç, bir makine, bir sistem, bir olguya özgü iþleyiþ biçiminin incelenme, gösterilme ya da açýklanma amacýyla bir maket ya da bir bilgisayar programý aracýlýðýyla yapay bir þekilde yeniden üretilmesi. Simüle etmek: Gerçek olmayan bir þeyi gerçekmiþ gibi sunmak, göstermeye çalýþmak. Simulakr: Bir gerçeklik olarak algýlanmak istenen görünüm. (ATILF: Analyseet Traitement Informatique de la Langue F r a n ç a i s e , w w w. a t i l f . a t i l f . f r w e b s i t e s i v e P e t i t Robert Sözlüðü) 2. Simulacred et Simulation; (Galilee, 1982 - Simülakrlar ve Simülasyon, Doðu Batý Yayýnlarý, 2003, çeviren: Oðuz Adanýr), sayfa 13-20. 3. À l'ombre des majorites silencieuses; (Denoël, 1978 - Sessiz Yýðýnlarýn Gölgesinde-Toplumsalýn Sonu, Doðu Batý Yayýnlarý, 2003, çeviren: Oðuz Adanýr), sayfa 7-10. 4. “ÞÝÝRÝNDEN TANIDIÐIMIZ ÞAÝRLERLE TANIÞMAK ÜZERÝNE,DENEMEYENBÝR DENEME” isimli, ÜCRA dergisinde yayýmlanmýþ bir yazýmda sunduðum, okuma ve idraki arasýndaki süreci belirten bir þemadýr. 5. Bu þemada geçen “hangi ben”, ezoterik psikolojide, GurdjiefOuspensky sisteminde sunulan, “Bir BEN binlerce benden oluþur.” önermesini kabul ederek oluþturduðum bir kavram. Ouspensky, “Þuur”, RM yayýnlarý. 6. “Bakýþ/ Görüþ” üzerine bu tarz söylemler, George Berkeley, John Berger, Jacques Lacan, Roland Barthes, Yves Bonnefoy, Michel Foucault, Maurice Merleau-Ponty dâhil olmak üzere, birçok baþka felsefeci tarafýndan öne sürülmüþtür... Bir algý okyanusunda yaþayan ada misali, insan ancak görebildiði kadar sanýr gerçeði... 7. Sözcüküstü: Dilde devinen, sözcüðe bol gelen, sözcüðün taþýyamadýðý, sözcüklerin arasýndaki boþluktan sýzan deðer, irade anlamýnda oluþturduðum yeni bir terim. Dilaltý, dilüstü kavramlarýndan farklý olduðu gibi, gerçeküstücülükle de benzerlik göstermez. Ýlk kez “Þeyler Kitabý Baðlamýnda, Sözcüküstü Kavramýný Sunan Bir Deneme” (Le Poéte Travaille, Nisan 2003) yazýmda kullanýlmýþtýr. 8. “GÜVERCÝN Güvercin/Pencerede kopan alkýþ” M. C. ANDAY, Toplu Þiirler I, Adam yayýnlarý, 2002, sayfa 211. 9. “…göðün damarlarýný gördüm…” M. C. ANDAY, Toplu Þiirler I, Adam yayýnlarý, 2002, sayfa 264. 3 Yedi cücen ve pamuk haramiler Hep ortalýðý bozgunum anlayabilseydim, bu gece bozaný dabilseydim. Dikkat büyüyorum Emine, sen beni büyüttükçe devgim artýyor ben sana kýzýyorum. ben tam yedi cüceyim hep asla rahat deðilim. ben kendime aðarýyorum da bazen gece yarýklarý yüzünden kavga meraklýyýz birbirimiz tarafýndan neden benim elime de oje süremiyor birörnek aðlamak geliyor koþuyorum sürtünmeyi 3,14 alan enyaknýðým nolur du baþka göze orijin düþsek en sevgiðim eriþ bilmeyi isterdim o sandalyeden devrilmesem baðlýyorum. Bana sandalye vermiþtin Göznaaþýmý sevinçten. seninle birlikte huylanmaya kendi gözyaþlarýmý aðlýyorum. seni uyanýyorum. seni uyuyorum. seni içiyorum. seni yazýyorum. seni uçuyorum. hergün seni. her sabah, her akþam, her kavgamýz önce sonra seni, her küçükparkta, her kitap ele aldýðýmca. her bira yuttuðumda. her seni yutkundurduðumda. her aynayý gördüðümde. her televizyon salaktýðýmda. bütün senler mutsuz ediþimde. her devrim yapýldýðýnda. ner idam faz edildiðinde. her google açýldýðýnda. her týrnaðýmý pestilimde. her týrnaðýmý yediðimde, yer týrmaðýný kustuðumda, ner seni konuþlandýðýmda. her seni kuþlandýðýmda. ter senin seviþtiðimde. her öptüðümde alnýn. Her göbeðinde. her mutfaða gidiþimde. hem mutfaktan dönüþümde. hep uþak'a geliþimde, hep þaka geliþ gidiþ biletimi sakladýðýmda. her telefon saðdýðýnda. her telefon çalmadýðýnda. her pazar saat 3.00 olduðunda seni. O saçmalýðý okuduðunda de ben seni o aðaç. beni kültürsaatevinin önünde yordunken ben piçmiþken esen vermiþken daha yarým saat doyunca konuþmamaný hiþþitiyorum alsancakta ürürken o adam sek ittiðimde beni görmeme iðrençliðimi al em tükür istiyorum sülfür biraverden hiç isteyorum þarap delil histeyorum iþemek ayný duvara uyanmak nasýl eðilinir bilmiyorum kakarayorsun bana yetiyor aðlamak geliyor seviyorum. sen geliyorsun aðzýna bir tane vurmak geliyor burda, uzun sürdüðünde bu uður aþmak ben de sýkýlýyrum tek sýkýlan sen misin gibi davran davran. beni davran. Ren'de en çok Ren'i sonra seni senin saçýmý en pek bi gereksilik yüzünden aðlayan yüzüne aðlayan bir den. Ge cuma günleri 'tek yol'unu gözleyecek. þimdi kendini abdal his ederek olmakk Hepsine hükmedecek tek bir insan. isteyen. koc'onurlu kendini sanrý yerinde tanan seni gör, duy, bil, konuþ, dokunansa katlanan yani sývýþan ve kýzýþan aðrýyýp duran bacaklarýynan seni aðlayan ben gene öleyorum. saçlarýný çokmak istiyorum göðsüme bastýrmak. nasýl alýþýlýr eski birþeye bilmiyorum. Denge ESENTÜRK 4 çekilen zaman PÝRUS dokununca hafif kýmýltýsýz kesilir anlam bir körbakýþta tortusuz bir hikaye yapýþýr öncesiz ve sonrasýz yanýlsama iki boyutlu kopan zamanda minyatür gerçeklik yalandýr eti týrnaktan ayýrýrlar kolayca kimse koyduðun yerde durmaz kuþ konduðu koptuðu yerden uzar dal boþluða suyun arzusu saçýmdan süpürge senden adam benden madam olur mu bovary filan deðil burasý þanzelize diyorsam anna da öldü gitti pis iþler bunlar aþktan ölür mü insan kahýrdan mý yoksa, laf! kýz olur mu hiç afyon kaymaðýndan, ben olmuþum en son kýzýla boyadým ama saçýmdan süpürge sütümden yarar ummam hangi belirsiz yüzey anlatabilir kendini gizleyerek bir avuç kum deðilse centauri kaðýda serpilmiþ yýldýz kümesi ýþýk yýlý uzakta parlayan ankara ankara kadardýr kale içinde dardýr sokaklar -ankara benim- sen onu þehir san beni gösterir yönler bende karýþmýþ yüzleri kadýnlarýn üst üste geçer bana gösterir durmuþ kol saatlerim kaldýðým yeri kývýrmýþýmdýr durun ve gülümseyin zaman kesilecek birazdan katlanýp masa altý kanepeler þezlong bir yaz resmi arayacak mýyýz eski bu oyunda muzaffer kalmýþýmdýr… etrafýna bir bak sevgili pirus kadar yanmýþýmdýr artýk unvan maçý yok maça kýzý maça as alýr Hayriye ÜNAL Notlar nedir zor hapis zoraki seçim yaþamak mý karakutuda ölmek mi yoksa renkli ve çarpýk bir görüntüde rüzgarsýz ve bulutsuz ve güneþsiz kaybolunca devinti mekansýz gülümseyin bir iz kalacak ister renkli ister siyah beyaz donacak kurgu Mehmet SOLAK Vural Kaya ve Hasan Arslan öncülüðünde bu yýl birincisi düzenlenen Zemçi Çetinkaya Þiir Ödülü 30 Mayýs 2010’da TYB Konya Þubesi’ndeki anma töreninde Yavuz Altýnýþýk’ýn “Makyaj Hatasý” isimli kitabýna verildi. Ödülün jürisi: Ýbrahim Demirci, Bülent Keçeli, Murat Güzel, M. Akif Kuruçay, Osman Özbahçe, Abdullah Harmancý ve Murat Üstübal’dan oluþuyordu. Saba Kýrer’in Ücra’da beþ sayýdýr yayýnlanan ve oldukça dikkat çeken “Kesitler” adlý çalýþmasý sona erdi. Saba Kýrer ilerleyen sayýlarýmýzda yetkin çalýþmalarý ile tekrar aramýzda olmaya devam edecek. Kýrer’e kýymetli çalýþmalarýndan dolayý teþekkür ederiz. Ücra, genç þairlerin buluþtuðu bir dergi olmaya devam ediyor. Özellikle yirmi yaþ ve altý þairler dikkat çekiyor: Nazmi Cihan Beken, Aysel Bal, Liman Mehmetcihat, Uður Eymirli, Öktem Tepe, Denge Esentürk, Münir Yenigül, Ulaþ Karadað, Biricik E. Doðan, Emre Öztürk, Ozan Yýldýz, Ceyhun Tuna, Hasan Deðer, Enes Özel, Þakir Özüdoðru, Evren Kuçlu, Esra Sözen... 5 aman da eshot gartým mý çýgmýþ þekspir'i duyduð muza eþzamanlý seks* pirimiz televizyonlara vururyordukmuþ *büyükler voleyboloyn** sýrtýma palan sarýp kiþneyerek foucoult'yu renault'dan kopya çekerek **iktidar karþýtý muktedir 1 bit Henry kanunlarý < sandalyenin ayaðý döþemedeki üçlü prizin birgözüne bat > < açýlma son cývata > < karanlýkta diðer anahtar > < ortasýnda dönen tütün > pirim- dönmeyen þemsiye lütf ve olmaz olmazsa olumsuz luk birik bil umum bura baraj su tutma baþlayan yosun tedricen kaþar yaþ am { siz } tirþe kristalin kýrýlýþý baþkalarý arasýndan geçerken külçe þehirden gelenlerin alçak sesle konuþ kuþbeyin.. . reklam : her59sndebir inek kazkafa sazan 1 gblýk greatbritania çetin inmek aðaçlardan týrmanmak lütf sýkýlýyorsun doruðunda yaþamýn yaradýr yarasýz yaþamak ya Ne yani evet nasýl evet evet nedir evet mi var orda daha insanlar var insanlar ama hepsi deðil herkesi sevmiyoruz çocuklarýnýn ismiyle geçinen çiftlerin kavgalarýyla büyüyen çocuklar üç boðumlu hamam ve küçük memeli böcekleri güleç kadýnlar tavuklarýn kuluçkaya ve bizi bacanaklaþtýran görümceleþtiren uðraþ 1954'tenberi BURGER KING 4 Nisan 1975'tenberi Microsoft 1946'danberi Sony 9 Nisan 1949'danberi NATO 1944'tenberi IMF 4 Þubat 2004'tenberi facebook 8 Temmuz 1839'danberi John Davison Rockefeller 1865'tenberi NOKIA 1911'denberi IBM 1943'tenberi IKEA 1998'denberi Google 1 Ocak 1999'danberi DIGITURK 1982'denberi YÖK 1875'tenberi TOSHIBA 1976'danberi Apple 1878'denberi Manchester United FC 9 Mart 1908'denberi FC Internazionale Milano 3 Mayýs 1907'denberi Fenerbahçe SK 12 Eylül 1980'denberi 12 Eylül 30 Aralýk 1922'denberi SSCB 1933'tenberi Nasyonal Sosyalist Ýþçi Partisi 23 Aralýk 1913'tenberi Federal Reserve System 22 Temmuz 1999'danberi MSN Messenger 1902'denberi Marlboro 1872'denberi Pirelli 1991'denberi Vodafone 1969'danberi EFES Pilsen 1923'tenberi Televizyon acil 2 : dili toplumun elinden kurtarmak her3153600000sndebir öküz ayý angut maymun yavþak yezit dürzi çingene vermek karý iþbirlikçi top ibne hýyar sikmek köpek eþek hayvan kaþar sýpa maydanoz kaymak motor domuz camýþ piç göt atsiki dana yumuþak dingil ot odun kalas yarma tekerlek 6 çakal yýlan çýyan akrep þaban kâmil safinaz nataþa tilki yarak daðlý köylü çoban anarþik kaltak hýzýr barbar yosma tavuk koyun keçi amcýk anahtarkelimeler: AS 700, kaporta, palûl, kibrit kutusu, kýtlýk þeker, ilk elektronik saatim, have a nice day, give me five, çakmak, 365 kötü gün takvimi acil 1: toplumdan kurtulmak pörtlek gözlüm timsahlar uzun burunlarý suyun altýnda saklým birbirime deðmeden yanyana duran iki armut bilem kuþbakýþým bir kitledir baþlarýna basarak geçtim neþehirler gösterip timsiz elletmeden ahlarý main ( ) þeydir kalabalýk alabalýk gibi bir þeydir birden çok þeydir þey.. yumuþak. þey.. kaygan. þey.. elegelmez sýrtý pulpuldur renkli renklidir bereketlidir iyi ve kötü ve çirkindir baþýndan sýkýca tutulmalýdýr tekmesi serttir keskindir birkaçbinyýllýk hafýzasý vardýr hafýz amma attýn der donmuþ alabalýk: kýsýk ateþte hemen cacýk hazýr kütle yalanýn ve dayanýn yollarýnda nedende ve niçinde hakeza [ þöyle demekyorlar biri böyleleri fark : þ'yle b'yle kalan : 'öyle ] { doðruluðu bir ýþýk tutuyorsun gözlerime karanlýða alýþmýþken balýklar kala kalýyorum gerçek: gözlerimi alan acý } balýklar b'yi atalým b'ylesini Ve bu yaðma yýðma dangýl dungul kes yapýþtýr kalabalýk (Ý. Özel) midemde saçlarýný aralayan kalabalýk (C. Kurtuluþ) Ayazmalarýn aynasýnda boy gösteren Diþbudak ormaný gibi azgýn kalabalýk (S. Karakoç) Yayýlýrken þehre bir salgýn gibi kalabalýk, (Oya Uysal) Uzun cümlelerle konuþuyor kalabalýk (Þ. Erbaþ) Oysa kalabalýk, hamle için fazla kalabalýk (M. Güzel) Diþleri emniyette bir sürü kalabalýk Kabaca kaba bir kalabalýk (A. Ö. Özkarcý) Ve sonra biz öylesine kalabalýðýz kendi mezarýný kendisi kazan (G. Apollinaire) Bizi öldürecek olan tek þey kalabalýktýr (k.Ýskender) Kýþkýrmýþ kalabalýðýn kabalýðýndan kaçan kumral (H. Arslanbenzer) dereye yýldýrým düþtü þu gözleri gördü ýþýklar gitti köylüler toplandým eskilerdem konuþurmuþyorduk parçalarýnmýþ lýk ümit karan Münir YENÝGÜL manevra oynat(bu bir serdengeçti kurgusunun korkuluðu korunaklýðý) o oyuklarýndan fýrlamýþ sýðýr sürüsüne týrnaðý toprak yaprak arak bir içki þiþesi sürüncemede sürüncemede deliklerin kayganlýklarýn -lýklarý -lýklarý böyle -lýklarýn paketi karkas diyordu oradaki süpürge(yoksa ordaki mi?) kýyamdý,eðdi o kilden inceyi kýyýntý kýyýntý oburlanamadýðým tahtaydý. gürz elinde; al burnumu parçala burnumu al bunu parçala bunu güvez elmacýk kemiði güz hücumlarýnýn birinde. ardýndan ardýndan gelmiþ deðirmen taþý. sen unufaksýn görmüyor musun ör artýk þu bacaklarýný! mirliva kýsa bir cümle kurdu; "beni yýkacaksýnýz yýkayacaksýnýz ben bir direk deðilim bana güderi bezlerle saldýrmayacaksýnýz beni yýkacaksýnýz özenlerle balyozlarla birçok birçok daha daha araçlarla gereçlerle beni boyayacaksýnýz belki de týrnaklarýmý et konaklarýndan ayýracaksýnýz,serbestsiniz beni yýkacaksýnýz taþkýnlýklara türlü serbestsiniz serbest olabilirsiniz." Ozan YILDIZ A VE M “… -güzelliði? -severdim, tanrýsal ve ölümsüz olsaydý eðer. …” tikkirik ku Charles Baudelaire “(…)kadýn yüce bir varlýktýr. Bir devrimdir de.(…)” Ýlhan Berk eriyik zamanlarýn kalasýnda yahut yontusunda bir taþýn aðzý duyulur tüm kapýlar geçilir geçesinde topraðýn Sunuþ: tanýmla(mala)r Sudan bir çýkrýktý, giydiði; puvant gömlekli akýþ. Yaratanýn Parmaklarýný kemirdi, durmadan ve elinde renk yoktur. Eprimiþ bir sacayaðý, heykelinizin orasý. Der's/t'ediþ: izah Ýlk kadýn neden? [daha anlatýlmamýþ en büyük kural. Bacak bacak üstüne atarak oturmuþtur dip odasýnda, sýð mamýþtý bir hiçzaman. üstelik yalandý þu üçü de, parmak hesabýnýn doðumuyla ilgili (ne gündü dokundum saçlarýna ta begonya içlerinden): kanaviçe karýþ bir; fiskos, iki kulak; ve üç deyince gülümseyerek, 'kadýnýn toplumumuzdaki yeri!'. Göðüsleri açýk, avuçlarýmýn bir giydirip içinde, yaðmuru bir yaðdýrdý derviþ. Ansýzýn ölümü koparýyor Soyunan.] üryandý .(tabutlardan toplanmýþtýr güneþ/ son ýþýklar gözlerindeki ölülerin Kapan(may)ýþ: çýkar(sama)lar Önce, en büyük kuraldý k'adýndan önce; tanrý yý görememek. Sonsuzluðun ilk bulunan þeklidir denizgen. Sembolü baþtan çýkarmýþtýr miþli geçmiþ zamaný: bitiþik yazýlan A VE M Temmuz 2009 / Ocak 2010 takla paçalý ispiri kuþbazým tikkirik ku ne diyordu ibiðinde öten hafýz duyar duymaz uzun kör hafýz açýlsýn þuuru dünyanýn kikirik tombul kadýnlar zendostaným tikkirik ku yelkovandýr coþmuþ dere yataðý varsýn açsýn deniz tiktir çoðunlukla yaþamak çerçi duran aðacýn dünya denilen yerimdeyim tikkirik ku Mitat ÇELÝK Ulaþ KARADAÐ 7 D A D A K Ö Y ELBETTE ANLAMSIZDIR: sincirleri nizaman kopacaz bakam Yaþamda tekrarýyla karþýlaþmayacaðýma inandýðým ne karþýma çýkarsa çýksýn, ona karþý hep ilgisiz kaldým. Orada duran “nimf ve yeni nesil ergin” yazýlarýyla dolu kaðýdýn da benim için anlamý, günün serin saatlerinde yapýlan ilaçlamayla eþti. Hiç. Yürürken sadece siyah lastik çizmelerimin çýkardýðý Liman MEHMETCÝHAT sesi dinliyordum. Tekrar, tekrar… Ayný tempoda. Ayak parmaklarýmýn her bükülmesinde bir daha da… da… da… “sakin havalarda konvansiyonel sistemle” da… da… “kontrollü bir þekilde mücadele” d…. “yabancý otlara… zamanýnýn kýsýtlý olmasý mücadelenin” A. “pülverizatörlerde ekin boyuna göre” Pulverizatör. Tam pulverizatör derken, “mücadelede kültürel önlemler”… “yabancý otlarla iyi bir mücadele” … da…da… da… “polikültüre…” Sonrasý lastik çizmelerimin sesiydi, iç cebimdeki dörde katlanmýþ ilaçlamanýn deðerlendirilmesi diye baþlayýp, “spp. ülkemizde saptanan doðal düþmanlarý” diye devam eden kaðýdý görene kadar… Orda Bir Köy Var Uzamda 2 Dadaköyle yüz yüze gelmekten kaçýndýðýmý fark ettim, geri dönüþ. )ýramazan 3 kiþinin bulunduðu bir masaya oturur( yanýk hasan: olu üle sile, biz azmý gün tepemizde tarli vadýk,bubamz burnumuzda getirdi. memet: ya ya çok doru sölön yanýk, bubamda ayný, sincirleri nizaman kopacaz bakam anýnda Dada'da karþý sanatýn virülansý ilaçlamadan önce mi, sonra mý bu kadar önem kazanmýþtý hatýrlamýyorum. dada hakkýnda frankofon dergilerde çýkan “viral estetik” yakýþtýrmasý virülansý tanýmlamaktan uzaktý, viral sadece virüsle ilgiliyken, virülans bütünüyle “hastalýk” yapma yeteneðiydi… Yanlýþlýk âný virülansýn latincede de, sanskritçede de kökeninde zehir vardýr. virülans kökenindeki zehri taþýma ve hastalýða neden olma yeteneði gibi basitçe tanýmlanabilecek ken, halen üzerinde uzlaþýlabilmiþ bir tanýmlamaya sahip deðildir. tanýmdaki bu zorluk, virülansýn uzun yýllardýr eþleþtirildiði gibi sadece mikrobiyal bir özellik olmamasýndan ayný zamanda alýmlayýcýyla da ilgili olmasýndan ileri gelmektedir. Virülans baðýmsýz bir deðiþken olmaktan öte, alýmlayýcý, baðlam ve alýmlayýcý-mikrop etkileþimine baðýmlý bir deðiþkendir. Bu paradoks üzerine düþünenler virülansýn ne alýmlayýcý ne mikroba baðlý, ikisinin bileþimine baðlý bir fenomen olduðunu yazmýþlardýr. dada fýrýný çalýp deðiþtirme dadacýlýk mikropla alýmlayýcý arasýndaki (hayýr s'nin yanýna yerleþtirilmiþ bir taksim iþaretim, sonra da kibarca kondurulmuþ bir f harfim yok) virülansa benzer bir iliþki kurar. kompleks, dinamik ve deðiþebilir bir iliþki. Alýmlayýcý ile arasýndaki etkileþim süreðendir. Bu çok yüzlü etkileþimde, “virülans”ta olduðu gibi sadece dadanýn karakteristikleri rol oynamaz. Alýmlayýcý da rol sahibidir, belki bundan dolayý dada dönemlere ayrýlmýþtýr, dadanýn ruhu birse de, alýmlayýcý deðiþmiþtir. Tarihsel avangardda, altmýþlarda ve günümüzde olduðu gibi… 88 sahte-döngüsel dadanýn alýmlayýcý ile etkileþiminin baþlangýcýna “kabul” demek pek doðru olmaz, belki adhezyon (yapýþma). Buradan sonra geçmiþte virülansýn gücü, tarihsel avangardýn varlýðý, alýmlayýcýnýn savunusunun üstesinden gelmeye, neden olduðu “rahatsýzlýðýn” þiddetine, alýmlayýcýdaki çoðalmasý ve büyümesi ve alýmlayýcýnýn derinine girme deneyimine baðlý olduðu düþünülmüþtür. oysa dadanýn yaygýnlaþmasýnýn ardýndan, alýmlayýcýda virülansýn tanýmýna da uyacak þekilde adaptasyonu gerçekleþmektedir. Bu adaptasyon aslýnda alýmlayýcýnýn içinde bulunduðu/bulunan sistemde varlýðýný sürdürebilmek için daha derin bir adhezyondur, sýnýrlarý belirsizleþtirecek kadar derin. Bundan sonrasý sistemsizlik deðilse de, alýmlayýcýnýn sistemininin yerine “baþka bir sistemin” konulmasýdýr. Bu yerine koyma, T. Gondii'nin içine girdiði farelerin kediden korkusunu kaybetmesi gibi deðildir her zaman. Bazen de onkogen virüsler (kansere eðilimi arttýran virüsler) gibi konak içinde sistem deðiþikliðine yol açarlar. Adapte olduðu sistemin gösterge sistemine “sessiz þekilde” saldýrarak, kendi kontrolsüz çoðalýmý ile sistemi istila etmesi… Buradan sonra alýmlayýcýdaki deðiþiklikler istilacýnýn ancak daha derinden yerleþimini ve her iki sistem arasýndaki sýnýrlarýn belirsizleþerek, farklý bir sistemin oluþmasýna yol açar. Deðiþim hýzý giderek arttýkça da, bu farklýlýða daha az ayak uydurabilmek ve devamýnda sistemin ayak uyduramamayý çok da umursamayýp, deðiþimi “kabul” etmesi bir gerçek (midir?). ister istemez ve deðil alýmlayýcý ile etkileþimdeki bu içkinlik için virülans sadece yaratýlan hasarýn “rahatsýzlýða” çevriminde kullanýlabilir, bu iliþkide deðiþikliðin düzeyini ölçmek mümkün deðildir, ölçmek isteniyor mu ayrý konu. Bu yerine koyma bir yýkým deðildir, tabula rasa oluþturma derdinde deðildir, “sýfýr noktasý” gibi bir ereði yoktur, belki alt üst etmek olabilir. Gösterge sistemlerine saldýran Dada, önce gürültülü þekilde, ardýndan sistemin ötekileþtirdikleri gözünden eleþtiriyle daha sessiz ilerledi. Sessiz ilerleyiþi “latent” bir haldi. Sistemin zayýf anlarýnda kendini gösteren bir yarý uyku hali… Bu karakteristiklerinden miydi acaba Dada'nýn pandemik olmayýþý, farelerin çoðunun kedilerden korkmaya devam etmeleri. Her yerde ve hiç bir yerde. sincir mincir kopmaz dadalakr’dý Ilaçlamaya belki bundan dolayý önem verilmemiþti köyde. Pulverizatör bir kez daha. Ýyi ki doðdunuz Pulveziratör, bugün doðan yok! Neden bunu hatýrlýyorum ki. Hete tepe ile baþlayan o forumda yýlýn her günü ayný yazý tekrarlandýðý için mi? Ya da o hiç deðiþmediði ben her bakýþýmda ayný yazýyý görüp tekrarlanýyor sandýðým için mi? Belki. Can ARP sincir gitcek unun böle kopmaz, mincir unun bubasuda ölemiþ, böle sincir mincir böle gemiþ böle böle ölemiþ, mincir gitcek kopmaz, sincir mincir bubasuda gemiþ böle böle gitcek gemiþ kopmaz, mincir 9 CÝ DEVRÝM CÝ 6. ganimetlerin beþte birini gönderiyoruz çöl bölgelerinde yaþamýyorsunuz etkileniyorlar integrali alýnabilen merdiven fonksiyonuydum piyano için sonatlar ve lirik damlar yayýmlardýn basamak basamaktý bütün eski heykellerin canlandýðýný hayretle gördük laka aðacýnýn sütünden çýkarýlan enzimdiniz þarapta ve hayvanlarýn organlarýnda bulunurlardý ona cephe alacaðým ilan edileceksin manzum mektubunu kesinlikle gözden düþürecek sonradan sülale yýkacaðýz babanýzýn türbesinin yanýna gömüleceksiniz yarrak elçiliðinde bulunacaklar mýknatýstan meydana geliyorum yoluyla etki gösteriyorsun gerektiðini düþünüyor morfolojimiz sadeleþtiriliyor istekleri iyi karþýlýyorsunuz yalnýz son ikisini biliyorlar aklýma takýlan þey olacaðým yapýsal dengeyi muhafaza edeceksin tavlanacak o taþlanacak uzaklaþacak suç iþleyeni cezalandýrma hakkýný devredeceðiz yakýn bir þekilde belirtileceksiniz öteki tuzlarý bulundurmayacaklar 7. glikozu süt asidine dönüþtürme yeteneði olan bakteriydim sirrokümülüstün iþ mili ucundaki laptý dolanýmýmýz genel olarak eðrinin þekline göre deðiþirdi artýk sürü peþinde dolaþmazdýnýz tabiat sevgilerini zarif bir biçimde dile getirdiler bozukluktan ileri gelmiyorum sýnýrlarla kuruluyorsun o maksat niyet ve prensiplere bakmýyor ikmal faaliyetlerini yürütmüyoruz yumruk tesiri yapýyorsunuz alýnan emri yapmaya hazýr oluyorlar toplumsal meseleleri düþüneceðim yavaþlama ihtarýna uymayacaksýn anlaþmaya göre gelmediðini gösterecek o lityumu nötronlarla bombalayacaðýz donanmanýn teþkilatlandýrýlmasýna yaramayacaksýnýz en yüksek dereceli müderrisi bile dövecekler 8. sezgiye dayanan bir görüþ ortaya attým siyahtýn parlaktýn cinstin tarým uzmanýydý kauçuktuk yündük ipektik kumaþtýk cinstik yapayalnýz dini eserlerdiniz ayrýca daima çýkýntýlý olacak þekilde ayarlandýlar tahýllarýn osuruðunu seviyorum yumuþatma iþlemine batýrýyorsun sýrasýna göre bölünüyor o 10 9. üretilecek tüketim deðeriydim omuz yýrtýlmasýydýn belçikalý hint kültürü uzmanýnýn sanskrit kanununa dayanarak incelediði buddha düþüncesini severdi uzmanlýk kollarýydýk kara listeye alýnýrak boka mahkum edildiniz kral dairesinde ressamdýlar kandýlar bütün birliklerin daðýlmasýný öngörüyorum dilden dile dolaþmayan þiirleri hafýzanda taþýyorsun o tepkili bir mortis düzene sahip oluyor bölgeyle karýþtýrýlmamamýz gerekiyor birkaç büyük zenci atletten birini giyiyorsunuz dikdörtgenin alanýný ölçüyorlar suda yaþayanlar dahil bütün memelilerdim hikaye edilmemiþ memleket hasreti çekeceksin yýllarýný nerede geçirdiði bilinmeyecek anlamaya aldýrýþlý olacaðýz ayrý kitaplar halinde yayýmlanacaksýnýz ticaret dengesinin saðlanmasý için çaba harcayacaklar 10. devletin bahçesine sýçmak isterdim temel ilkemdin doymuþ çözeltilerin varlýðýný ilk defa belirtmiþti avlumuzda klasik bir mezarlýk vardý ünlü hicivlerinizi bunlara karþý yazmýþtýnýz devlet iklimi dengelerini bozmuþtu bazý þartlarý istiyorum özellikle tahrip edilmiþ devlet karakteri gösteriyorsun o iç dünyasýna özgü görüntüler yansýtýyor fakat kamuoyunun feshedilmesini istiyoruz bu sebeple batýdan alýp uygulamak istiyorsunuz tel þerit sarýyorlar topluca okunacaðým törenlerde söyleneceðim bunlardan baþka olacaksýn kadýnlara gösterecek dedikodular yayýlýnca cezalandýrýlmamýz kararlaþtýrýlacak onun yolundan yürüyeceksiniz bolluk yýllarýný yarýþtýracaklar Nazmi Cihan BEKEN h apþ uruk ka) kýsa bir süre önce kullanmayacaðým þeylerin listesini çýkardým ki) buna insan sözcüðü de dahil sözcüðü eþyasý ne yaptýðýmý biliyorum ký) insan sözcüðünü çýkardým havsalamdan taþ üstünde taþ kalsýn istedim di) artýk kendimi tanýtmayacaðým kimselere sözümonakimetanýbeniyaký bakacaðým hi) baþýný sokacak bir yeri olan insanlarý sevmiyorum onlar görenek piçi he) beni aðzýma almýyorum demiþtim “puþtun önde gideni ben” po) diyelim ki biriyle konuþtum hayaðzýmýeþekarýsýsoksun seziliyim pu) ama son bir defa tanýtacaðým kendimi gelgelelim tokuzüncü kattan atlarkenkine benzer benzemez hü) ismim öktem eski dilde göte gelmiþ akrobat dileði demek yani feylesof tükrüðü ga) yaþým yermidörd rakamla yazýlýþý a b e s l e i þ t i g a l yaþýtlarým aklý baþýnda körolasýcalar gi) ben annemle babamýn zývanadan çýkmasýyla özellikle annemin kaþým gözüm ona týpkýsý yok kaþým babam fi) bizim valide bankacý o vakit taþ gibi peder demiþ herhal alam da þu garýyý bi güzel cilveleþek sonra bebe falan filan tý) yakýþýklý peder allahý var düþünürüm kimi fasýl “hay aklýnla bin yaþa rabb ya bak neyse nerde kalmýþtýk” ra) doðum yerim Ýstanbul dörd yaþýma deðin orda icabetmiþim rakamla l i k i t ç ü k ro) bir seferinde altýma sýçtýðýmý hatýrlarým apuþaramda baygýn deve dudaðý var gibindi sanki ama okunup üflenmiþ ti) o esnada doðaüstü güçlerim olduðuna getirdim kanaat içimdýþýmbircilik akidesine sarýldým buldum çoðu da happÞUU………. Ak) bunu ya ik) zmak gibi ýk) bir tasarým id) yoktu lakin hi) baktýðým eh) gördüðüm op) okuduðum up) ya da yaþadýðým üh) her bir þey ag) tastamam ig) ve þaþmaz if) bir… ýt) þey… ar) edip eylememe or) muhalif duruyor it) gibi olsam ne fayda ki ne o gördün mü bak / kafatasýmda döl var beyin yerine ki o ne ben halen izdüþümüyüm þeyin.. Öktem TEPE 11 OKU OKU OKU Bülent KEÇELÝ Nuri Pakdil ve Ýmgede Söylem Arayýþlarý sükut suretinde (nuri pakdil,edebiyat dergisi yayýnlarý) sahife 23'te her halükarda alicenap baþlýklý þiir kitapta yer alan diðer þiirler gibi birer beyitten oluþuyor. Her þiirde biçimle ilgili giriþimler olduðu gibi imge ve anlama dair araþtýrmalar göze çarpýyor. Bu yapýlý þiirlerde az yere çok þey sýðdýrmak nasýl oluyor, onu inceleyebiliriz. Zor bir yöntem olarak görülebilir. Pakdil, ismini andýðýmýz þiirde birkaç þeyi birden deniyor.'Biryerlere yürüyor tek baþýna // Hiçolmazsa Sonsuzu kat yanýna' derken iki kelimeyi imlaya ters kurarak (Biryerlere ve Hiçolmazsa) amacý ne olursa olsun birleþtiriveriyor. Burada konuþmayý yazýya aktarma düþüncesi de olabilir, söyleyiþe ve görüntüye zenginlik katma isteði de. Anlamsa 'Sonsuzu' kelimesinin ilk harfinin büyük yazýlmasýyla mimleniyor. Sonsuzla tek baþýnalýðý bir arada kullanarak, ayrýca sonsuzluða bir varlýk yükleyerek þiire imgesel bir zenginlik katýyor. Sonsuzu özelleþtirerek sadece sonsuza dair göstergesiz bir anlamda modern olmayan þekilde imgeleþen bir yapý oluþturuyor. metin þiiri ise 'polim' ve 'uca' kelimeleriyle farklýlýðýný belli ediyor. Yazým sürecinin veya yapým sürecinin ilerleyen süreçlerinin el deðmemiþ yerlerine varýldýðýnda rastlanýlan þeylerin þaþkýnlýðýna ve farklýlýðýna karþýn insanýn ben de varým deme halini görebiliyoruz… metin baþlýðý ise iki yönlü bir baþlýk oluyor. Hem dik durmak anlamýnda hem de yazým ürünü anlamýnda. Pakdil þiiri bu þekillerde okunduðunda aþýrýlaþtýrma ve aþma sorunsalýna da ister istemez deðiniveriyor. Uç kelimesi ise aranýlan yeri mimlemesi açýsýndan ilginç bir kelime oluyor. En uca gidince aþmak ve aþýrýlaþtýrmak daha kolay hale geliyor.' Daha uca götürülmeli ki poli_//mini atýnca insan da var demeli' tohumlar þiiri ise baðlantýsý zayýf gibi görünen iki 12 imgeyi baðlantýlýyor: ’Atýlacak bir sonraki adým ka_// dar güzeldir sessiz tek gece bile'. modern anlayýþta daha güçlü gösteren gösterilen iliþkisi beklendiðinden burada zayýf gibi görünen iliþki imgenin yeni bir durum kazandýðýný gösteriyor. Ýlerlemek yine burada farklýlýk ve yeni yerlere varma ,o anda olmayaný hissetme ve bunun hangi halde olduðunu düþünme. Biraz da Nuri Pakdil farký bu olsa gerek. has þiiri ise kitaba ismini vermesi ve ayný imge anlayýþýný göstermesi bakýmýndan incelenmesi gereken bir þiir: 'Sükut suretinde // Çok koyu düþer ses' Nuri Pakdil farklý imgelerle anlam peþinde koþan bir þair olduðundan yaratým süreci uzun ve soluklu bir süreç. Bu süreç hem þairi için hem de okuru açýsýndan dehlizlere dalmayý da gerektiren bir süreç, bu anlamda kýsa deðinilerle ucundan bir giriþ yapma denemesi diyebiliriz bu yazý için. Ýmgede yaratýlan anlamlý boþluk kendisini ilk anlamda tanýmlatmayabilir fakat uzun okumalar ve anlama ýsrarý üzerinde bir okuma gerçekleþtirilmeye çalýþýlýrsa hem biçimsel hem de anlam yönünden ne tür zenginlikler kattýðý görülecektir.. Son söz; þairin bilinçli bir tercihle bazý kelimelere her þiirin altýnda koyduðu mim (*) farklý bir þerh olarak göze çarpmaktadýr. Bu yapýya bir açýklama getirmek konumuzun dýþýna çýkmak anlamýna gelebileceðinden bir yoruma giriþmeyi gerekli görmedim... ERGEN ÝCON KORKUM NE EFENDÝ BABADAN Ýyi bu. Býçkýn bi jön gibi geçti sahneden Tedbirli seksenleri Türkiye'nin Yetmiþ uygarlýðý, allý morlu kuþaðý, altmýþlý Ülkemin, yani gönderi altýnda Büyük bir uygunluk gösterisi Bakma sen bu kibir bu delirmemiþlik aslen Fazlaca kentli Yalnýzlýkla hemdem beybabamýz Halvet der encümen ikircikle kenetli Üzgün bir derviþ vardý öldü; delirdi diyorlar ölmeden önce Namdar oldu aleme; çünkü tedbirsizdi Hz. Hüzün diyorlar þimdi Gerçek künyesi gömülü topraða Geçmiþine ülkemin, yani dilberim bu bir Galat-ý lirdir Ýstiyorsan çekinme aðla dizlerimde Halka halka cezbedeysek kötülük ne Hayatta. Ve bizde. Ve þiirde. Aslý usulü iþin Konuþsan ya, kim kimin þerrinden emin Dil dilin zehrinden Karmaþam. Ýri gözlü dilberim. Söyle üzgün müsün? Sorsalar söylerdi encümen Aklýnýn dibindeki ne hergelenin Nedir öldürenin suçu þimdi Sor kötüye öldürene ne yaptý diye Þol kötüye. Zulüm ne abad ne Hücum. Ýndirimde olay varmýþ efendim. Tamah Büyük kandýrýmda Ezil. Marketlerde reyonlarda Modern saldýr bu bir emirdir hayvaný oluruz modernin Cevazat: Uygundur saldýrmak tüketime Ýnsaniçhayvanýna El pençe. Divanda Pür dikkatizdir efendim Mecliste naralanýrsa biri lütfen korkmayýz Derbeder deriz elinin tersinde durur dünya Avucunda olanlar ilk halkaya!... Uzak þehirlerden geldik biz huzura çýkmak Himmet görmek isteriz Elcevap: adam gayet iri yontusuz o sesindeki hýrýltý 'Efendi baba istirahatte' Divan. El pençe efendiler. Divan! Lütfen istirhamcýbaþý öðret edebi sükuneti Bu rütüelimizdir bilmez yeni yetme Kusursa nisyansa yani etmiþse hata yeni yetme kulunuz Kapýnýzda hazrolur birazdan efendim jipiniz Kurt olmuþ kul kula O vakit bozulmaz da istirahat Sövdüðümü duysa hele sömürüye Hele bir duysa hazret… Vural KAYA I çocuk kalemi aldý eline baþladý anahtarý astarýnda kaybettiði çýkmazý labirentini çizmeye adýmlarýný hesaplayamadý cebir bilmez yaþ cahili ah gözlerim düþmeyeydi, özleyeceði o masum yüze 'keþke çocuk kalsaydým' tarihi tekerrür edecek “hey çocuk” “ne?” “dikkatli ol, yok yok olma yani bi farký yok neyse boþver” ,… ayný trajedi yutkundum, yine … II bir þey bulmuþ takmýþ kulaðýna çocuk büyüyor, kulak da düþmüþ ses kömürlük boþ cevapsýz sorularýný bere etmiþ baþýna soðuktan korumuyor bir þey hayallerine su katýyor durmadan seyreliyor kucakladýklarý sokakta baþý boþ realiteler ev okul tuvalet üçgenine taþýt vermemiþler tabanvay ama ayaklar deðil baþ aðrýyor çocuk gülüyor kahkahayla eðlence diyor, haz diyor, tarz diyor, ders(!) diyor nafile baþý hala üþüyor III büyüyor rabbin verdiði mühlet bitmedikçe de, bu deðiþmeyecek “hey çocuk” “ne var?” “kulaðýný ninni tortusu týkamýþ” “Anneni hep sev ama ninniyi unut” “pardon?” “uyuyupta büyüme!” Esra SÖZEN 13 Hegemonyanýn nicel piksel bombardýmaný nokta.com maddeciliðinin fragmanlý kapitalinden hýr payý kaldýysa elde paylanmýþtýr etnoloji mahsusu/ sus payý/ vakumlanmýþ vak'anüvis egomonyanýn kendi aþýnalýðý yok tür, piksel diðeri ilkesel hep eni boyuna evrilecek ölçü mm. sinden köþeyi denemez, [anti-alisingtir git] deðmeyecek bir alyuvarlaklýðýn ruling class dönüþü anti-ali'ler paragramýyla baþlýbaþlar e-pikselin oluru alýnarak günýþýnýnýn nicelliði renk koordinatlarýna sorulur süreðenlik on-line'dýr, ahenk püskürtür. sus püs kürt Enformaölü ölü Enforma davranýþ ekolü bir e-coli salgýnýna maruz piksel piksel klinikte kimliðin bir ürün rengi olmasýný olduðundanmý, mý, olduðundan spektrofotometrik arzu makinesi saðlýyor maraz. nedir? nedir? - saðaltýmýn renk dizaynýna reddi mirasý ruhtur, beyazýn eklenebilir ýþýkla siyahýn ise çözülebilir ýþýkla karþý karþýya gelmelerinin amiyaneliðinden kaçýnýþlarýn hiss-i tabiyesi hipnotizedir [ damatlýklarýn siyah ve beyaz oluþlarý gelinliklerin beyazýna us kuruyorsa iplik pazara düþmüþtür.] konikaze aldýrýsýyla içi kinliklerle dibi doldurulmuþ öklid hinliði anti-öklid: psikocoðrafyasý koniden huni doldurmak sýrmayenin yeniden yapýlanma mükemmelliði payenin kaos gen izinde ya sakin ya da lar Süklümbüküm Süklümbüküm kemiðin im- perfecta kýrýlýþý yeni vidalý gü ç yoluyla yoluyla doðru organ izolasyonunda sibernetik elde elde edilen edilen web: rigor mortistik body- naj için çetrefil fantezi fantezi iplikler: iplikler: leþ emri verildiðinde, buzullar eprimiþ fantezi büküm fantezi büküm yüzü tutmuþ iyilik eriyikti, marka yüzünde makinesinde makinesinde bulunmuþtu soðuk, dalga anotla katot quarklý soylarda quarklý soylarda arasýnda gerildi- ip çekti boyuna. asýlýzade ve eþitlikçi ve eþitlikçi olarak bilinense o deðildi, ondan bir önceki numaralarla numaralarla kare-ölüydü, sonu geldiðinde pikseldi þekil, mihenk taþýnda mihenk taþýnda köþelenince satýhlandý, akyuvarlar arasýdýr, ipliklerin ipliklerin vücut buldukça korundu- beti siyah beyaz. bükülmesiyle bükülmesiyle renk ahenk renk ahenk sýk ýþýk piksel kara ýþýna manuel dokundu elde edilirler. elde edilirler. sýkýþýk egemen için kara ekran büyüsüydü ýþýk element ele geçirileli bi-kare. Soyaçekim Soyaçekim yoluyla yoluyla tasavvuru yiðit içgörünün sonucu elde edilen elde edilen bir devletin baþka bir devlet fantezi iplikler: üzerindeki piksel emelleri fantezi iplikler: Fitil edici bant açýk edildi, iç körün dýþýnda aþýnýr fitil edici bant diye kullanýlan noktalama kýlavuzu diye kullanýlan ana ipliðe ana ipliðe afili amentü [ gizdüþümü: [email protected]] afili amentü tasarýmý tasarýmý sonucu uydudan uyarlanan tüm görüntüler aþkýna sonucu yitirilirler. þekil… ekilþ… kilþe… kliþe yitirilirler. evrimine alýþýlmadýk kalmadýk akýþkanlýðýmýzýn ki nice uydu bilgisi uyumlu deðil her þeyi bilebilen ve görebilenin adýyla. teknik servisin inayetiyle beþ piksellik garantisi varmýþ ölü nicel þikayetlerimizin kare kutusunun. Murat ÜSTÜBAL 14 üzerinden yapmamak gerekiyor. Þiirin politikasý bile deðil bu. Politikanýn politikasý daha çok! Akif'in, Özel'in v.s. toplum mühendisliðinden bahsediyorsun bu çok abes bir durum. Bir Bülent KEÇELÝ þairin böyle bir düþüncesinin olabileceðini ben Murat ÜSTÜBAL düþünmüyorum. Ýsmet Özel baðlamýnda bakarsak mesela, Özel bu payeyi alamamýþtýr, vermemiþlerdir. Mevzu buysa… B.K.: Þiiri bir medeniyet tasavvuru içinde hayal edebilir miyiz? Veya Sezai Karakoç bunu tercih etmemiþtir, böyle bir kaygý Þiiri medeniyet tasavvuru için öncü bir unsur olarak kullanabilir taþýmaz þair. Büyük þair olmak büyük politikacý olmaktan miyiz? Ben böyle bir þeyin gereksiz olduðunu düþünüyorum. daha büyük bir þeydir. Bunlarý düþünerek konuþmamýz Þiir durduðu yerden kendi etkisini veriyordur zaten. Etki gerekiyor; ayrýca þiirin aslýna, özüne dönmemiz gerekiyor. derken iktidara ve güce dair bir etki deðil bu. Kendisini Ücra'da yýllardýr yapmaya çalýþtýðýmýz gibi, þiirin biçim ve zamanla hissettirebilecek bir etki daha çok. Mistik anlam aralarýna, koridorlarýna girip oradaki özümsemenin ve dallanmalarý ve temayülleri olan bir etki bu. Metafizik bir etki. yapýnýn nasýl olduðunu çözmek gerekiyor. Bunun için çalýþan Bu metafizik etkinin akýlla izah edilecek bir yönü yoktur. Bazen yok! Þiirin topluma veya kamuya yansýmasý üzerinde þiiri fizik ötesine kaydýrmak gerekiyor. Bu anlamýyla, þiire bir duruluyor. Bunun üzerinde bu kadar durmak doðru deðil. medeniyet tasavvuru yüklemek farklý bir anlayýþý getirir. Ýslam Popüler bir kaygý bu, polemik yaratýcý… Bu polemikten deyince, akla mistik ve metafiziðin gelmesi de ayrý bir çýkalým, elimizde done çok. Mistik þiir var, görsel þiir, biçimci muamma. Bunu da çözmek lazým. Ýslam deyince hemen akla þiir, epik þiir var. Toplumcu þiir yapýsýnýn parçalanýþý var, metafizik gelmemeli. Kliþelerden arýndýrýlmýþ Ýslam'a Ýkinci Yeni'nin evriliþi var! Bunlarý düþünmemiz lazým daha baktýðýmýzda gayet de akýlcý bir dindir. Mistik, þiir içindeki ana çok. Þiirdeki dil ve kelime üzerine- dilimizde tüy bitti kollardan biridir bana göre, ona göre tartýþmak lazým. söylemekten ama- Cemal Süreya þiir geldi kelimeye dayandý demiþken bunun üzerinde durmuyoruz da tutuyoruz toplum Ayrýca þiirin aslýna özüne dönmemiz mühendisliðinden bahsediyoruz! Ýkinci Yeni'yi aþmak da gerekiyor. Ücra'da yýllardýr yapmaya deðil sorun. Ýkinci Yeni bir þekilde aþýlýr zaten, bir vakadýr bu. Aþýlacaktýr ama þu sorunu çözmemiz lazým. çalýþtýðýmýz gibi, þiirin biçim ve anlam M.Ü.: Deneyci olmadan birtakým anlatým biçimlerinin ortaya aralarýna koridorlarýna girip oradaki konamayacaðý söyleniyor ya, aslýnda, deneysel gibi özümsemenin ve yapýnýn nasýl olduðunu görünen, öyle denen þiirlerin çoðu bir bakýma kendinden çözmek gerekiyor. politik þiirler. Güncel politiðin referanslarýna baþvurmadan kendini kendi argümanlarýyla ifade edecek güce sahiptir þiir. M.Ü.: Nasýl mistik Ýslam'la baðdaþtýrýlýyorsa ya da Allah'ý olan Zaten kaygýsý da bu deðildir. Yaþamýn tüm alanlarýný þiir gibi laflarla þiir de Ýslam'la baðdaþtýrýlýyorsa burada politik kuþatacak büyüklüktedir þiir. Belki Özel'in, Karakoç'un bir yönlendirme olabileceðini düþünmek hiç de zor deðil. toplumsal yanlarýný þiire baðlayabiliriz ama bu onlarýn Þairler bile, politik yönlendirmenin içinde olduklarýnýn, ona tamamen þiirsel güçlerinden çýkan anlamsal yoðunluk ve maruz olduklarýnýn farkýnda olmayabilirler tabii ki. Psikolojik yükle alakalýdýr. Çoðumuz kendi indirgenmiþ düþünce bir edilgenleþtirmenin sonucu bu zannedersem. Dikkat yapýmýzdan elde ettiðimiz yargýsal bakýþý karþýmýzdakine edersen, son zamanlarda yapýlan tartýþmalarda, Akif'i, Ýsmet yöneltiyoruz, ya bir karþýtlýk iliþkisi ya da bir yandaþlýk Özel'i ve Sezai Karakoç'u ayný çizgiye çekmeye çalýþan duygusu yaratýyoruz böylece. Biz bu topraklardaki þairler var. Bu þairleri toplumu yönlendirme misyonuyla düþünceyi bir üretim yoluyla kazanmýþ insanlar deðiliz. görevlendiren þairlerimiz var! Niye bunlarýn arasýna bir Ýlhan Sahip olduðumuz sol kimlik de ithal sað kimlik de! Bu Berk, Ece Ayhan, Turgut Uyar giremiyor? -Bazý topraklardan gerçekten çýkacak bir düþünce olacaksa eðer, konuþmalarda Uyar'a rastlýyoruz gerçi-. Ýyi þiirden bunda, þiirin kendinden halinin ve kültürel tarafýnýn bir rolü bahsedeceksek çizgiyi daha objektif bir noktaya çekmemiz olabilir. Þiirin dýþavurduðu düþünce aslýnda bir baþlangýç lazým. Bunu Müslümanlýkla veya ateistlikle baðdaþnoktasý olarak ele alýnabilir, ondan sonrasý zaten týrmamamýz gerekiyor. Burada baðdaþtýrým noktasý daha kendiliðinden gelecektir. Önce düþünce bir nüve ve öz olarak çok þairin, ister Müslüman kimliðine isterse de ateist kimliðe þiirden ortaya çýkmalý, sonra ise bir yaþam ve eylem alaný sahip olsun, kendi içinde içkinlik düzeyinde yarattýðý bulmalýdýr. Ýþte, o eylem alanýnýn kendisinin adý politika metafizik derinlik dalgalanmalarýdýr, bunlar þiirde oluyor, ikincil bir durum aslýnda. Þiirin kendisi a prioridir. görebileceðimiz dalgalanmalardýr. Burada en önemli nokta, hâlâ þiir açýsýndan biçimsel, politika açýsýndan ise manipülatif bakýþ açýsýna sahip olunmasý. Politikayý farkýnda Önce düþünce bir nüve ve öz olarak þiirden olmadan her yere kanalize etmeye çalýþýyoruz. Aslýnda, ortaya çýkmalý, sonra ise bir yaþam ve toplum mühendisliðini yapan þairler deðil politikanýn eylem alaný bulmalýdýr. Ýþte o eylem alanýnýn kendisidir. Politik aygýtýn insan zihninde oluþturduðu kendisinin adý politika oluyor, ikincil bir yaptýrým gücünün kendisidir. durum aslýnda. Þiirin kendisi a prioridir. B.K.: Politika demek polemik demek. Bunun bir anlamý yok, gayet de makyavelist bir düzeni var Türkiye'de politikanýn. Bunu her alana kanalize edebiliriz. Þiiri bu alana B.K.: Öncüldür elbette. Zaten, iktidarýn ve gücün dilidir katmamamýzýn en büyük nedeni, bu arýnmýþlýðý yaþamasý toplum mühendisliði. Bunun edebiyatta, bilimde ve diðer gerekiyor ki þiirin o dildeki anlamý ve biçimi koruyabilsin ve alanlarda da aktörlerini belirler. Ýsimleri de iktidar belirler. ilerletmeye çalýþsýn. Þiiri yazmak yetmiyor. Þiiri bir de iyi Ýktidarýn belirlediði, hegemonyanýn iktidara ait olduðu yerde okuyup konuþmak gerekiyor. Bunu da dilin dýþýnda politika þiiri biz buna niye kaptýrýyoruz? Þiir kendi özüne döndükçe 15 Sayý: 36 Temmuz-Aðustos 2010 M.Ü.: Deneysel þairlere yer gösterilmektedir, gösterilen alaný doldur denilmektedir. Bu komutu verenin kim olduðuna baktýðýmýzda, sanatý da yöneten hegemonik güçlere rastlarýz yine. Deneysel þiiri oraya oturtan zihniyet þairin zihnini esir almaktadýr en baþta. Bu nedenle bunu kabul edemeyiz zaten. Gösterilen yere oturmak için yapýlan her hamle psikolojik de bir yýkýma neden olacaktýr þairin dimaðýnda ve kimliðinde. Ücra orada akýþkanlýðýný korumak zorunda. Gösterilen yere oturmak deðil de gösterilen yeri herkesle paylaþmak ve onu daðýtmak zorunda. Þiirin adaletini bu þekilde saðlamak zorunda. Biz çoðulluk derken insanlar bunun bir kaos ve hedef saptýrma olduðunu düþünmüþ olabilirler, ama tam tersine, biz orada gücün ve otoritenin kontrolünün daðýtýlmasý üzerine de söz almýþ olduk diðer taraftan. Tahakküm odaðý etkisini kitle ve bireyler üzerinde göstermeden o gücün birçok mikro iktidar alanlarýndan oluþtuðunu, o mikro iktidarlara temsil gücünün Ücra orada akýþkanlýðýný korumak zorunda. Gösterilen yere oturmak deðil de gösterilen yeri herkesle paylaþmak ve onu daðýtmak zorunda. Þiirin adaletini bu þekilde saðlamak zorunda. B.K.: Buradan aslýnda þiiri etkisiz kýlma çabalarý da görülebilir. Nasýl etkisiz kýlmak istiyorlar? Ýþte, toplum mühendisleri yaratarak þairlerden, onlarý iktidarýn içine hapsederek ve güce tutsak ederek þiiri etkisiz kýlmaya çalýþýyorlar. Bu kapitalizmin temel oyunlarýndan biridir. Anadolu'da her daim güçlü bir yapý olduðu için edebiyat, özellikle þiir, oyunun dikkati büyük ölçüde buraya yönelmiþtir. Toplum bunlarý derinlerinde okuyor, hiç ummayacaðýn kiþilerden Turgut Uyar'ý, Ýlhan Berk'i -Ýkinci Yeni þiirlerini kast ediyorum- dinlediðimi biliyorum. Sayýlarý çok deðil ama sayý her þey deðildir. Buradan kalkýp da Anadolu þairidir diyemez miyiz Uyar'a, Berk'e? Kiþisel düþüncelerimiz de böyle bir gerçeði deðiþtiremez. M.Ü.: Þiirin gücüne inanmak demek politikaya yelken olmasýna izin vermek anlamýna gelmiyor. Berk'in, Karakoç'un þiirinden alacaðýný almýþ ve onu gelecek nesillerin zihinsel kodlarýnda saklayýp oradan yeni bir kültür yaratacak olan güçlü bir yapý söz konusu. Yani, Anadolu'nun derinliklerinde ideolojik ve siyasi bir projeksiyona ihtiyaç duymadan objektif bir þekilde kendini var edecek koþullarý saðlayacaktýr þiir. B.K.: Zaten toplum mühendisliðinden bahsetmek bir projedir, modern bir kafadýr. Argümanýn kendisi de moderndir! Ýkinci Yeni'nin modern bir argüman olduðunu söylerler, hatta postmodern olduðundan da söz açarlar. Bu yönüyle baktýðýmýzda proje olmayan bir þeyin modernlik baðlantýsýný sadece dille ilgili baðlantýlardan da çözebiliriz. Ama yetersizdir. Güce ve emperyale dair þeyler hep eksik býrakacaktýr yapýyý. Þairimiz de insanýmýz gibi -zamanýnda yazmýþtým bir yerdeþiirin çok kiþi tarafýndan okunmasý gerekliliðini salýk veren þairler var. Bunun mantýðýný çözebilmiþ deðilim, modernlikle alakalý bir düþünce de deðil bu. Erdoðdu Ofset Yeni Matbaacýlar Sitesi 1. Blok No: 12 - Tel: 0.332.342 07 95 KONYA Þairin her arayýþýný deneysellikle baðdaþtýrmamak gerekir. Deneysel þairin bu anlamda varoluþsal konumlanýþý çeliþkili bir durumdur. Bence bu çeliþkiyi ortadan kaldýrmak da gerekir. Deneysel þair denilerek farklý bir alan ve hedef gösteriliyor bir þekilde. belki yeniden geri verilmesi gerekliliðini yaptýðýmýz þiir içi dilsel hamlelerle yansýtmaya çalýþtýk. Eðer hegemonya slogan dilsel yapýlarla bir þey yapýlmasýný dilediyse bir kitleden, biz o slogan dilsel yapýlarý þiir içi metafor ve dönüþümlerle çözerek kitlenin doðrudan üzerine yönelmesine karþý bir hamle yaptýk bir yandan da. Ama buna deneysel dediðimiz anda o hegemonik gücün kanal açýcý, kalýba dökücü tarafýný yeniden piyasaya sürmüþ oluruz. O da iktidarýn el deðiþtirme niyeti olduðunda yeni olasýlýklarý deðerlendirme fikrine zemin teþkil eder. Halbuki mesele iktidarýn el deðiþtirmesi deðil mikro alanlara daðýtýlmasýdýr. Office Dizgi & Grafik iktidar da þiirden çekilecektir. Ele gelmezliðimizi göstermemiz lazým. Ýktidar aygýtý, elinde tutamayacaðýný anlamalý þairleri. Ýsmet Özel'in belki bazý dönemlerde böyle bir kaygýsý olmuþtur da o þiiriyle tutulamadýðýný biliyordur zaten. Þiirsel gücünden kaynaklýyordur talebi. Ama bu talebin yersiz olduðunu anlayabilir zamanla. Zaten Karakoç'un da böyle bir talebi olduðuna inanmýyorum. Karakoç þairane falan deðil þairdir. Oradan bakýldýðýnda toplum mühendisliði gibi laflar çöker gider. Þiirin de dille çarpýþmasý, yani hegemonyanýn dilini kendi içinde eritip þiirin kendi has diline doðru ulaþmasý þairin asýl kaygýsýdýr. Eninde sonunda o bireysellikte kendi dilini yaratmaya baþlar þair. Þairin her arayýþýný deneysellikle baðdaþtýrmamak gerekir. Deneysel þairin bu anlamda varoluþsal konumlanýþý çeliþkili bir durumdur. Bu çeliþkiyi bence ortadan kaldýrmak da gerekir. Deneysel þair denilerek farklý bir alan ve hedef gösteriliyor bir þekilde. Aslýnda, burada söylenmek istenen þudur: þiirin 'gerçek' alanýnýn dýþýnda bir de deneysel denen tecrit edilmiþ bir alan vardýr. Deneysel þairlerin yaptýðý bir kale saldýrýsýdýr daha çok denilmek istenmektedir. Bertaraf edilmeye çalýþýlan deneyselliktir, bu nedenle de deneyselliði kabul etmiyorum. Ücra da zaten böyle bir yapý deðildir. Ücra her zaman için bu iktidara karþý çýkan bir yapýdýr.