36. SAYI.cdr

Transkript

36. SAYI.cdr
36
Ücra
Ýki Aylýk Þiir Dergisi
Temmuz - Aðustos 2010
ISSN: 1309-145X
sürtünerek olduðum þeyler :
6. suç mavisi bir þey olduðum
- f.bacon için -
A. burkulma sonrasý düþey denge:
ne susulduysa elde avuçta
utangaç bir intihar.. gýrtlaðýnda
kalýcý Barak yenilgisi süner durur anýsý olan bir insan mimozadan
asfalta geçerken bir zaman lekesidir ..
engelliler yarýþýný baþlatsýn kamçý !
biraz daha bulansa okunacak dünya -
B. yüzme bilmeyen büyük yüzücü: Bacon'un
o büyük bekleyeni erirken ..
protez aþklarda biçimlenir bedeni ..
ayaklanýr organsýz akmaya deliðinden
dünyanýn ; çýðlýk çökeltisi aðýz kalýr tuvalde -
C. daha dün deðil miydi þurdaki deniz ?
tekinsiz koþturan yazý? dudak dudaða
çölleþen seslerle yýrtýldý mahya ..
D. biraz daha kalsaydýnýz bir geçmiþim olurdu ;
of standard and poor's
so, daresay, by the way, behemehal
her kez asker doðar
ve gerilla savaþýnda hiç þansý yoktur
evet düzenli oldu bu sefer
evet alyans!
beyin kanamasý kokusu geliyor odalardan
vicdani retçilerin yönetim kurulu toplantýsý için
örneðin ingilizce öðrenmeye karþý
ve tanrý kediye sorar, ne komik
dördüncü sorular hep çünküyle cevaplanmalýdýr
çok þýk
sarkýk sýnýflara güneþ de doðar
hissettiklerini olduðu gibi yap, her neyse fiili
çok basit ya, bir kez en azýndan
hediye veya tesellisiz, paketsiz, elde
herkes beni bazen sever
sözlüðe bak onlarý ya da
“elinin deðdiði” ile baþlayan bir cümle var mý
bakalým
daha fazla cesaret karþýsýnda yýkýlan kibar bir duvar
fonda duvarda kalanlar
açýk saçýk konuþtuðumuz zamanlara erteleyerek
açýk saçýk ne güzel
sempati aþýrýlýðýyla aþk arasýnda
allahým duacýlarýmý kabul et
en az onbinleme, üçlemelerle anlamayanlara;
benden baþka
senden baþka
ondan baþka
kendinden baþka, diye baþlama
organsýz bir bedenimle dönmez idim kendime Celâl SOYCAN
promosyon gizli ajandada yazýlý eften püften cinayetler
zýplayarak geçiþtirilmiþ bazýsý
antetli intihar mektubu
ajans press, dünyadaki gözünüz
ve bilmeye üþendiðim adamlarýn heyecanlarýndan birer alýntý
aslýnda dünyayý hep siz kalabalýklaþtýrýyorsunuz
çarpýþarak bitsin, konuþarak final
rol ol
merak edersen et gene
Suzan SARI
ÞÝÝRDE SÝMÜLASYON
Hilal KARAHAN
imgelerinin) bir anlamýn (gerçek Tanrý'nýn) yerini
alabileceðini açýkladýðý bir makalede, ikonlar üzerinden
imgeye (her ne kadar þiirsel imgeyi deðil, tanrýsal imgeyi
esas alsa da) özgü aþamalarý þöyle sýralar:
Ýnsan bilimleri alanýnda XX. yüzyýlda ortaya
atýlmýþ en önemli kuramlardan biri kuþkusuz Jean
1
Baudrillard'ýn “simülasyon kuramý”dýr. Bir köken ya da
bir gerçeklikten yoksun gerçeðin modeller aracýlýðýyla
türetilmesine hipergerçek yani simülasyon
denilmektedir. Bir baþka deyiþle harita öncesinde ya da
sonrasýnda bir toprak parçasý yoktur. Bundan böyle önce
haritadan, sonra topraktan --gerçeðin yerini alan
simülakrlardan-- söz etmek gerekecektir. Bu sayede
gerçeðin sonsuz sayýda yeniden üretimi mümkün
olmaktadýr. Artýk rasyonel bir gerçeðe ihtiyacýmýz
olmayacaktýr zira “gerçek” ideal ya da negatif süreçlerle
baþa çýkabilecek (boy ölçüþebilecek) bir durumda deðildir.
Burada taklit, suret ya da parodiden deðil aslý yerine
göstergeleri konulmuþ bir gerçek, bir baþka deyiþle her
türlü gerçek süreç yerine iþlemsel ikizini koyan bir
caydýrma olayýndan söz ediyoruz. Gerçek bir daha asla
2
geri dönmeyecektir.
1. Derin bir gerçekliðin yansýmasý olarak imge
2. Derin bir gerçekliði deðiþtiren ve gizleyen imge
3. Derin bir gerçekliðin yokluðunu gizleyen imge
4. Gerçekliðin hiçbir çeþidiyle iliþkisi olmayan,
2
kendinin saf simülakrý olan imge
Jean Baudrillard'ýn þiir üzerine direk olarak
yazdýðý bir makalesi yoksa da, “simülasyon kuramý”nýn
birçok öðesi zaten þiirin sýnýrlarý içindedir. Bu nedenle þiiri
anlayabilmek için, “ÞÝÝR BÝR SÝMÜLASYON MUDUR?”
sorusunun öncelikle cevaplanmasý gerekir.
Þiir, sanatýn genel bir gereði olarak insaný ve
insanýn algýladýðý evreni, algýlama doðrultusunda,
harflerle, sözcüklerle --þimdilerde þiire eklemlenen bir
sürü baþka gösterge biçimiyle-- yeniden yaratmadýr. Ýnsan
bilinciyle, zekâsýyla, evrimin biriktirdiði tüm kognitif
fonksiyonlarýyla olduðu kadar, insanlýðýn kolektif
bilinçaltýnýn da diyalektik iliþkisiyle oluþur bu “þiirsel
yeniden yaratým”. Bu baðlamda oluþacak bir “þiirsel
gerçek ”, simülasyon kuramýndaki hipergerçeðe
benzetilebilir. Ancak buradaki en önemli fark, þiirsel
gerçeðin, esas gerçeðe saldýrýp, onu yok etmeye
çalýþmak yerine, gerçeði çok daha estetik olarak sunmayý
hedeflemesidir. Gerçi, þiir her zaman bir anlam ya da
gerçek sunmak zorunda da deðildir. Bu nedenle þiirsel
yeniden yaratýmda bir simülasyon varsa eðer, bu gerçeðe
“dokunma” koþulu olmayan, bazen gerçeði sadece
“izleyen” bir dönüþümdür.
Gizlemek (dissimuler), sahip olunan þeye sahip
deðilmiþ gibi yapmak; simüle etmekse sahip olunmayan
þeye sahipmiþ gibi yapmaktýr. Birincisi bir varlýða, diðeri
ise bir yokluða göndermedir. Öyleyse “-mýþ” gibi yapmak
(feindre) ya da gizlemek (dissimuler) gerçeklik ilkesine bir
zarar veremez, yani bunlarla gerçeklik arasýnda her
zaman açýk seçik, gizlenmeye çalýþýlan bir fark vardýr.
Oysa simülasyon, bu gerçekle sahte/düþsel arasýndaki
farký yok etmeye çalýþmaktadýr. Ýþte bu yüzden
simülasyon her zaman için gerçeðe saldýrmaktan yanadýr.
Kuþkunun olduðu yerde en emin yol budur. Çünkü bundan
böyle gerçeðin üretiliþi sürecini yalýtabilmek
imkânsýzlaþtýðý gibi , gerçeði kanýtlayabilmek de
imkânsýzlaþabilmektedir. Böylelikle simülasyonun ürettiði
hipergerçek, gerçeðin kendisinin de, her yerde þaþýrtýcý
2
biçimde ona benzemesine neden olmaktadýr.
Þiir, þair ve öteki arasýnda yürüyen ritmik bir sestir.
Þiir bu ritmini hem “s o m u t”--biçem, harfler, sözcükler,
dizelerin yapýsý, dize kýrýlmalarý, göstergeler, alliterasyon,
assonance, anaphora, epistrophe, epenalepsis, ünlüünsüz uyumlarý, iç-dýþ uyaklar, açýk-kapalý biten heceler,
ulamalar, ...vb.-- hem de “s o y u t”--imge, simge, mit,
benzetme, çaðrýþým, eðretileme, deðiþmece, söz
sanatlarý, çok anlamlýlýk, düz-yan anlam, anlam kýrýlmasý,
anlam kaymasý, anlamsýzlýk, …vb.-- parametrelerle
saðlar. Oysa þiirin simülasyon sayýlabilmesi için
bahsedilen organik (soyut ya da somut) yapýsýndan
4-5
ziyade, okuma ve idrak arasýndaki “KAV-RAMAK”
düzeneði önemlidir:
Jean Baudrillard, akla gelebilecek her konuda
yazmýþtýr. Yola sosyolojiden çýkmýþ olmakla birlikte
göstergebilimden mikrobiyolojiye, sibernetikten
mikrofiziðe, psikanalizden antropoloji, etnoloji, edebiyat,
kültür, din, sinema, televizyon, reklâmcýlýk, kitle iletiþim
araçlarý, politika ya da tarihe ayný rahatlýkla el atmýþ ve
“simülasyon kuramý”ný yaþamýn her alanýnda kanýtlamýþ
görünmektedir. Ancak genel görüþ, onun düþüncelerinin
3
daha çok “modern batýlý toplumlar”ý kapsadýðýdýr.
Jean Baudrillard, tanrý kavramýnýn “ikonlar”
aracýlýðýyla tezgâhlanan bir oyunla, insan zihninde bir
simülakra dönüþtüðünü ve bir göstergenin (ikonlarýn-tanrý
öteki
OKUMA
öteki
ALGILAMA
hangi ben
2
öteki
ANLAMA
hangi ben
öteki
ÝDRAK
hangi ben
ÝÇ MEKAN/ÝMGELEM
hangi ben
Simülasyon insan zihninde olur. Gerçeðin yerini
alan simülakrlar, insanýn algýlama/anlama fonksiyonuyla
bir hipergerçekliðe dönüþür. Algýda seçicilik ve kitlesel
kabul sonucunda bu sunulmuþ hipergerçeklik, esas
gerçeði de kendisine benzetir. Simülasyonun asýl tehlikesi
bundan kaynaklanýr. Çünkü her zaman “v a r o l a n”
6
görülmeyebilir; ancak “g ö r ü l e n” daima var olur. Bu
nedenle, þiir yazýldýktan ve þairinden koptuktan sonraki
süreçte, yani okuma-idrak arasýnda bir yerde simülasyon
olacaktýr. Ayrýca þiir yazýldýðý andan itibaren, öznesinden
baðýmsýz bir nesneye dönüþeceðinden, simülasyon
olmasý için þiirin þairinden 'baðýmsýz' deðerlendirilmesi
gerekir.
Þiirde imgeyi ve biçemi belirleyen tarih, toplum,
ahlak, felsefe, sanatýn kolektif bilinçüstü, genetik, kiþilik
yapýsý, bilinç düzeyi, yaþam biçimi, ideoloji, ekonomi,
düþünceler, algýlar, sezgiler, duyumlar, duygular, tasarýlar,
izlenimler, çaðrýþýmlar, halüsinasyonlar, düþ gücü, anýlar,
sanrýlar, ego, süperego, bilinçaltý çöplüðü… vb.
parametreler þiirin hem yazýlma sürecini, hem de
okunurken idrak koþullarýný etkiler. Ancak bu
parametrelerin hiçbiri simülakr olmayacaktýr.
7
“S ö z c ü k ü s t ü”nde gezinen, sözcüklerin
arasýndan sýzan deðer, þairin ve okuyanýn kendi içinde
yuvarlanan “öteki-hangi ben” kombinasyonuyla
kendiliðinden uyumlanýnca oluþur þiirsel ses ve ritim.
Ýmge, tanýmý itibariyle þiirsel sesi ve ritmi olan, þairin
nesnede “gördüðünü”, iç devinimiyle, estetik biçimde
yeniden “gösterme”; nesneyi iç görüsüyle yeniden
“yaratma” kaygýsý taþýyan bir þiir öðesidir. Bu nedenle,
sözcüðün algýlamadan baþlayarak, idrake dönüþme ve
imgelemle dil evrenini dönüþtürme sürecinde, en önemli
simülakr belki de imgedir.
“Güvercin
8
Pencerede kopan alkýþ”
Örneðin, yukarýdaki iki dizelik “GÜVERCÝN” þiiri
incelendiðinde, “pencerenin önündeki güvercin”in “alkýþ”
imgesiyle yeniden tanýmlandýðý, güvercinin kanat
hareketinin ve bu hareketle çýkan sesin, alkýþlayan ellere
benzetildiði; “alkýþ” imgesinin bu zihinsel yeniden
tanýmlamadan-yaratýmdan dolayý “güvercin” gerçeðinin
yerine geçtiði ve bir simülakra dönüþtüðü görülür. Ancak
bu imge yapýsýndaki çaðrýþým, gerçek nedeni, yani
güvercini ortadan kaldýrmamakta, sadece onu yeniden
tanýmlamakta-yaratmaktadýr; bu nedenle simülasyon
kuramýndaki hipergerçeklik kavramýndan farklýdýr.
“…göðün damarlarýný gördüm…”
9
Örneðin yukarýdaki dize incelendiðinde, “yýldýrým”
sözcüðünün çaðrýþým yoluyla “göðün damarlarý”na
benzetildiði, “damar görünümü” imgesiyle zihinde
yýldýrýmýn yeniden tanýmlandýðý-yaratýldýðý ve imgenin bir
simülakra dönüþtüðü görülür. Yine yukarýdaki örnekteki
gibi, bu imge yapýsýndaki çaðrýþým, gerçek nedeni, yani
yýldýrým fikrini ortadan kaldýrmamakta, sadece onu
yeniden tanýmlamakta-yaratmaktadýr; bu nedenle
simülasyon kuramýndaki hipergerçeklik kavramýndan
farklýdýr.
Sonuçta, þiir nesneyi estetik olarak yeniden
tanýmlamakta-yaratmakta olduðundan, bir tür simülasyon
olarak kabul edilebilir. Bunun için temel þart, þiirin
þairinden “baðýmsýz” bir nesnel gerçeklik olarak kabul
edilmesi ve okuyanla karþý karþýya gelmesidir. Çünkü
simülasyon zihinsel bir süreçtir ve okuma-idrak-imgelem
arasýnda bir yerde gerçekleþir. Ýmge, simülakr tanýmýna en
yakýn olan þiir öðesidir. Buna raðmen, imge bile,
simülasyon kuramýndaki gibi gerçekliði tamamen ortadan
kaldýran bir hipergerçeklik deðildir. Ayrýca her þiirsel metin
imge içermeyebilir.
Sonuçta, “ÞÝÝR BÝR SÝMÜLASYON MUDUR?”
diyebilmek için, simülasyon kuramýnýn daha çok örnekle
ve daha farklý þiir türlerinde (özellikle görsel, deneysel
þiirde) incelenmesi gerekir.
KAYNAKLAR
1. Simülasyon: Bir araç, bir makine, bir sistem, bir olguya özgü
iþleyiþ biçiminin incelenme, gösterilme ya da açýklanma
amacýyla bir maket ya da bir bilgisayar programý aracýlýðýyla
yapay bir þekilde yeniden üretilmesi.
Simüle etmek: Gerçek olmayan bir þeyi gerçekmiþ gibi sunmak,
göstermeye çalýþmak.
Simulakr: Bir gerçeklik olarak algýlanmak istenen görünüm.
(ATILF: Analyseet Traitement Informatique de la Langue
F r a n ç a i s e , w w w. a t i l f . a t i l f . f r w e b s i t e s i v e P e t i t
Robert Sözlüðü)
2. Simulacred et Simulation; (Galilee, 1982 - Simülakrlar ve
Simülasyon, Doðu Batý Yayýnlarý, 2003, çeviren: Oðuz Adanýr),
sayfa 13-20.
3. À l'ombre des majorites silencieuses; (Denoël, 1978 - Sessiz
Yýðýnlarýn Gölgesinde-Toplumsalýn Sonu, Doðu Batý Yayýnlarý,
2003, çeviren: Oðuz Adanýr), sayfa 7-10.
4. “ÞÝÝRÝNDEN TANIDIÐIMIZ ÞAÝRLERLE TANIÞMAK
ÜZERÝNE,DENEMEYENBÝR DENEME” isimli, ÜCRA
dergisinde yayýmlanmýþ bir yazýmda sunduðum, okuma ve idraki
arasýndaki süreci belirten bir þemadýr.
5. Bu þemada geçen “hangi ben”, ezoterik psikolojide, GurdjiefOuspensky sisteminde sunulan, “Bir BEN binlerce benden
oluþur.” önermesini kabul ederek oluþturduðum bir kavram.
Ouspensky, “Þuur”, RM yayýnlarý.
6. “Bakýþ/ Görüþ” üzerine bu tarz söylemler, George Berkeley,
John Berger, Jacques Lacan, Roland Barthes, Yves Bonnefoy,
Michel Foucault, Maurice Merleau-Ponty dâhil olmak üzere,
birçok baþka felsefeci tarafýndan öne sürülmüþtür... Bir algý
okyanusunda yaþayan ada misali, insan ancak görebildiði kadar
sanýr gerçeði...
7. Sözcüküstü: Dilde devinen, sözcüðe bol gelen, sözcüðün
taþýyamadýðý, sözcüklerin arasýndaki boþluktan sýzan deðer,
irade anlamýnda oluþturduðum yeni bir terim. Dilaltý, dilüstü
kavramlarýndan farklý olduðu gibi, gerçeküstücülükle de
benzerlik göstermez. Ýlk kez “Þeyler Kitabý Baðlamýnda,
Sözcüküstü Kavramýný Sunan Bir Deneme” (Le Poéte Travaille,
Nisan 2003) yazýmda kullanýlmýþtýr.
8. “GÜVERCÝN Güvercin/Pencerede kopan alkýþ” M. C. ANDAY,
Toplu Þiirler I, Adam yayýnlarý, 2002, sayfa 211.
9. “…göðün damarlarýný gördüm…” M. C. ANDAY, Toplu Þiirler I,
Adam yayýnlarý, 2002, sayfa 264.
3
Yedi cücen ve pamuk haramiler
Hep ortalýðý bozgunum anlayabilseydim,
bu gece bozaný dabilseydim. Dikkat
büyüyorum Emine,
sen beni büyüttükçe devgim artýyor ben sana kýzýyorum.
ben tam yedi cüceyim
hep asla rahat deðilim.
ben kendime aðarýyorum da bazen
gece yarýklarý yüzünden kavga meraklýyýz
birbirimiz tarafýndan
neden benim elime de oje süremiyor birörnek
aðlamak geliyor koþuyorum
sürtünmeyi 3,14 alan enyaknýðým
nolur du baþka göze orijin düþsek
en sevgiðim eriþ bilmeyi isterdim
o sandalyeden devrilmesem
baðlýyorum. Bana sandalye vermiþtin
Göznaaþýmý sevinçten.
seninle birlikte huylanmaya
kendi gözyaþlarýmý aðlýyorum.
seni uyanýyorum. seni uyuyorum. seni içiyorum. seni yazýyorum. seni
uçuyorum. hergün seni. her sabah, her akþam, her kavgamýz önce sonra
seni, her küçükparkta, her kitap ele aldýðýmca. her bira yuttuðumda. her seni
yutkundurduðumda. her aynayý gördüðümde. her televizyon salaktýðýmda.
bütün senler mutsuz ediþimde. her devrim yapýldýðýnda. ner idam faz
edildiðinde. her google açýldýðýnda. her týrnaðýmý pestilimde. her týrnaðýmý
yediðimde, yer týrmaðýný kustuðumda, ner seni konuþlandýðýmda. her seni
kuþlandýðýmda. ter senin seviþtiðimde. her öptüðümde alnýn. Her göbeðinde.
her mutfaða gidiþimde. hem mutfaktan dönüþümde. hep uþak'a geliþimde,
hep þaka geliþ gidiþ biletimi sakladýðýmda. her telefon saðdýðýnda. her telefon
çalmadýðýnda. her pazar saat 3.00 olduðunda seni. O saçmalýðý okuduðunda
de ben seni o aðaç.
beni kültürsaatevinin önünde yordunken
ben piçmiþken esen vermiþken daha
yarým saat doyunca
konuþmamaný hiþþitiyorum
alsancakta ürürken o adam
sek ittiðimde
beni görmeme iðrençliðimi al em
tükür
istiyorum sülfür
biraverden hiç isteyorum
þarap delil histeyorum iþemek
ayný duvara uyanmak nasýl eðilinir bilmiyorum
kakarayorsun bana yetiyor
aðlamak geliyor seviyorum.
sen geliyorsun
aðzýna bir tane vurmak geliyor
burda, uzun sürdüðünde bu uður aþmak
ben de sýkýlýyrum
tek sýkýlan sen misin gibi davran
davran. beni davran. Ren'de en çok
Ren'i sonra seni
senin saçýmý en pek bi gereksilik
yüzünden aðlayan yüzüne
aðlayan bir den.
Ge cuma günleri 'tek yol'unu gözleyecek.
þimdi kendini abdal his ederek
olmakk
Hepsine hükmedecek tek bir insan.
isteyen.
koc'onurlu
kendini sanrý yerinde tanan
seni gör, duy, bil, konuþ, dokunansa
katlanan
yani sývýþan
ve kýzýþan
aðrýyýp duran
bacaklarýynan seni aðlayan ben
gene öleyorum.
saçlarýný çokmak istiyorum göðsüme
bastýrmak.
nasýl alýþýlýr eski birþeye bilmiyorum.
Denge ESENTÜRK
4
çekilen zaman
PÝRUS
dokununca hafif kýmýltýsýz
kesilir anlam bir körbakýþta
tortusuz bir hikaye yapýþýr
öncesiz ve sonrasýz yanýlsama
iki boyutlu kopan zamanda
minyatür gerçeklik
yalandýr eti týrnaktan ayýrýrlar kolayca
kimse koyduðun yerde durmaz kuþ konduðu
koptuðu yerden uzar dal
boþluða suyun arzusu
saçýmdan süpürge senden adam
benden madam olur mu bovary filan deðil burasý þanzelize diyorsam
anna da öldü gitti pis iþler bunlar aþktan ölür mü insan
kahýrdan mý yoksa, laf!
kýz olur mu hiç afyon kaymaðýndan, ben olmuþum
en son kýzýla boyadým ama saçýmdan
süpürge sütümden yarar ummam
hangi belirsiz yüzey
anlatabilir kendini gizleyerek
bir avuç kum deðilse centauri
kaðýda serpilmiþ yýldýz kümesi
ýþýk yýlý uzakta parlayan
ankara ankara kadardýr kale içinde dardýr
sokaklar -ankara benim- sen onu þehir san
beni gösterir yönler bende karýþmýþ
yüzleri kadýnlarýn üst üste geçer
bana gösterir durmuþ kol saatlerim
kaldýðým yeri kývýrmýþýmdýr
durun ve gülümseyin
zaman kesilecek birazdan
katlanýp masa altý kanepeler þezlong bir yaz resmi
arayacak mýyýz eski
bu oyunda muzaffer
kalmýþýmdýr… etrafýna bir bak sevgili
pirus kadar yanmýþýmdýr
artýk unvan maçý yok
maça kýzý maça as alýr
Hayriye ÜNAL
Notlar
nedir zor hapis zoraki seçim
yaþamak mý karakutuda
ölmek mi yoksa renkli
ve çarpýk bir görüntüde
rüzgarsýz
ve bulutsuz
ve güneþsiz
kaybolunca devinti
mekansýz
gülümseyin
bir iz kalacak
ister renkli ister siyah beyaz
donacak kurgu
Mehmet SOLAK
Vural Kaya ve Hasan Arslan öncülüðünde bu yýl birincisi düzenlenen Zemçi Çetinkaya Þiir
Ödülü 30 Mayýs 2010’da TYB Konya Þubesi’ndeki anma töreninde Yavuz Altýnýþýk’ýn “Makyaj
Hatasý” isimli kitabýna verildi. Ödülün jürisi: Ýbrahim Demirci, Bülent Keçeli, Murat Güzel, M.
Akif Kuruçay, Osman Özbahçe, Abdullah Harmancý ve Murat Üstübal’dan oluþuyordu.
Saba Kýrer’in Ücra’da beþ sayýdýr yayýnlanan ve oldukça dikkat çeken “Kesitler” adlý çalýþmasý
sona erdi. Saba Kýrer ilerleyen sayýlarýmýzda yetkin çalýþmalarý ile tekrar aramýzda olmaya
devam edecek. Kýrer’e kýymetli çalýþmalarýndan dolayý teþekkür ederiz.
Ücra, genç þairlerin buluþtuðu bir dergi olmaya devam ediyor. Özellikle yirmi yaþ ve altý þairler
dikkat çekiyor: Nazmi Cihan Beken, Aysel Bal, Liman Mehmetcihat, Uður Eymirli, Öktem Tepe,
Denge Esentürk, Münir Yenigül, Ulaþ Karadað, Biricik E. Doðan, Emre Öztürk, Ozan Yýldýz,
Ceyhun Tuna, Hasan Deðer, Enes Özel, Þakir Özüdoðru, Evren Kuçlu, Esra Sözen...
5
aman da eshot gartým mý çýgmýþ
þekspir'i duyduð muza eþzamanlý seks*
pirimiz televizyonlara vururyordukmuþ
*büyükler voleyboloyn**
sýrtýma palan sarýp kiþneyerek
foucoult'yu renault'dan kopya çekerek
**iktidar karþýtý muktedir
1 bit Henry kanunlarý
< sandalyenin ayaðý döþemedeki üçlü
prizin birgözüne bat >
< açýlma son cývata >
< karanlýkta diðer anahtar >
< ortasýnda dönen tütün >
pirim- dönmeyen þemsiye lütf
ve olmaz olmazsa olumsuz
luk birik bil
umum bura baraj su tutma baþlayan yosun
tedricen kaþar yaþ
am
{ siz }
tirþe kristalin kýrýlýþý
baþkalarý arasýndan geçerken
külçe
þehirden gelenlerin alçak sesle konuþ
kuþbeyin..
.
reklam : her59sndebir inek kazkafa sazan
1 gblýk greatbritania
çetin inmek aðaçlardan týrmanmak lütf
sýkýlýyorsun doruðunda yaþamýn
yaradýr
yarasýz
yaþamak
ya
Ne yani evet
nasýl evet evet nedir evet mi var orda daha
insanlar var
insanlar ama hepsi deðil herkesi sevmiyoruz
çocuklarýnýn ismiyle geçinen çiftlerin
kavgalarýyla büyüyen çocuklar
üç boðumlu hamam ve küçük memeli böcekleri
güleç kadýnlar tavuklarýn kuluçkaya
ve bizi bacanaklaþtýran görümceleþtiren uðraþ
1954'tenberi BURGER KING 4 Nisan 1975'tenberi Microsoft
1946'danberi Sony 9 Nisan 1949'danberi NATO 1944'tenberi
IMF 4 Þubat 2004'tenberi facebook 8 Temmuz 1839'danberi John
Davison Rockefeller 1865'tenberi NOKIA 1911'denberi IBM
1943'tenberi IKEA 1998'denberi Google 1 Ocak 1999'danberi
DIGITURK 1982'denberi YÖK 1875'tenberi TOSHIBA
1976'danberi Apple 1878'denberi Manchester United FC 9 Mart
1908'denberi FC Internazionale Milano 3 Mayýs 1907'denberi
Fenerbahçe SK 12 Eylül 1980'denberi 12 Eylül 30 Aralýk
1922'denberi SSCB 1933'tenberi Nasyonal Sosyalist Ýþçi Partisi
23 Aralýk 1913'tenberi Federal Reserve System 22 Temmuz
1999'danberi MSN Messenger
1902'denberi Marlboro
1872'denberi Pirelli 1991'denberi Vodafone 1969'danberi EFES
Pilsen 1923'tenberi Televizyon
acil 2 : dili toplumun elinden kurtarmak
her3153600000sndebir öküz ayý angut maymun yavþak yezit
dürzi çingene vermek karý iþbirlikçi top ibne hýyar sikmek köpek
eþek hayvan kaþar sýpa maydanoz kaymak motor domuz camýþ
piç göt atsiki dana yumuþak dingil ot odun kalas yarma tekerlek
6
çakal yýlan çýyan akrep þaban kâmil safinaz nataþa tilki yarak
daðlý köylü çoban anarþik kaltak hýzýr barbar yosma tavuk koyun
keçi amcýk
anahtarkelimeler: AS 700, kaporta, palûl, kibrit kutusu, kýtlýk
þeker, ilk elektronik saatim, have a nice day, give me five,
çakmak, 365 kötü gün takvimi
acil 1: toplumdan kurtulmak
pörtlek gözlüm timsahlar
uzun burunlarý suyun altýnda saklým
birbirime deðmeden
yanyana duran iki armut bilem
kuþbakýþým bir kitledir
baþlarýna basarak geçtim neþehirler
gösterip timsiz elletmeden ahlarý
main ( )
þeydir
kalabalýk alabalýk gibi bir þeydir
birden çok þeydir
þey.. yumuþak. þey.. kaygan. þey.. elegelmez
sýrtý pulpuldur renkli renklidir
bereketlidir iyi ve kötü ve çirkindir
baþýndan sýkýca tutulmalýdýr
tekmesi serttir keskindir
birkaçbinyýllýk hafýzasý vardýr
hafýz amma attýn der
donmuþ alabalýk: kýsýk ateþte
hemen cacýk hazýr kütle
yalanýn ve dayanýn yollarýnda
nedende ve niçinde hakeza
[
þöyle demekyorlar biri böyleleri
fark
: þ'yle b'yle
kalan
: 'öyle
]
{
doðruluðu bir ýþýk tutuyorsun gözlerime
karanlýða alýþmýþken
balýklar kala kalýyorum
gerçek: gözlerimi alan acý
}
balýklar
b'yi atalým b'ylesini
Ve bu yaðma yýðma dangýl dungul kes yapýþtýr
kalabalýk (Ý. Özel)
midemde saçlarýný aralayan kalabalýk
(C. Kurtuluþ)
Ayazmalarýn aynasýnda boy gösteren
Diþbudak ormaný gibi azgýn kalabalýk
(S. Karakoç)
Yayýlýrken þehre bir salgýn gibi kalabalýk,
(Oya Uysal)
Uzun cümlelerle konuþuyor kalabalýk
(Þ. Erbaþ)
Oysa kalabalýk, hamle için fazla kalabalýk
(M. Güzel)
Diþleri emniyette bir sürü kalabalýk
Kabaca kaba bir kalabalýk
(A. Ö. Özkarcý)
Ve sonra biz öylesine kalabalýðýz kendi mezarýný
kendisi kazan (G. Apollinaire)
Bizi öldürecek olan tek þey kalabalýktýr
(k.Ýskender)
Kýþkýrmýþ kalabalýðýn kabalýðýndan kaçan kumral
(H. Arslanbenzer)
dereye yýldýrým düþtü þu gözleri gördü
ýþýklar gitti köylüler toplandým
eskilerdem konuþurmuþyorduk
parçalarýnmýþ lýk ümit karan
Münir YENÝGÜL
manevra
oynat(bu bir serdengeçti kurgusunun korkuluðu korunaklýðý)
o oyuklarýndan fýrlamýþ sýðýr sürüsüne
týrnaðý toprak yaprak arak bir içki þiþesi
sürüncemede sürüncemede
deliklerin kayganlýklarýn
-lýklarý -lýklarý
böyle -lýklarýn paketi
karkas diyordu oradaki süpürge(yoksa ordaki mi?)
kýyamdý,eðdi o kilden inceyi
kýyýntý kýyýntý oburlanamadýðým tahtaydý.
gürz elinde;
al burnumu parçala burnumu al bunu parçala bunu
güvez elmacýk kemiði güz hücumlarýnýn birinde.
ardýndan ardýndan gelmiþ deðirmen taþý.
sen unufaksýn görmüyor musun ör artýk þu bacaklarýný!
mirliva kýsa bir cümle kurdu;
"beni yýkacaksýnýz yýkayacaksýnýz ben bir direk deðilim bana güderi bezlerle saldýrmayacaksýnýz beni
yýkacaksýnýz özenlerle balyozlarla birçok birçok daha daha araçlarla gereçlerle beni boyayacaksýnýz belki
de týrnaklarýmý et konaklarýndan ayýracaksýnýz,serbestsiniz beni yýkacaksýnýz taþkýnlýklara türlü
serbestsiniz serbest olabilirsiniz."
Ozan YILDIZ
A VE M
“…
-güzelliði?
-severdim, tanrýsal ve ölümsüz olsaydý eðer.
…”
tikkirik ku
Charles Baudelaire
“(…)kadýn yüce bir varlýktýr. Bir devrimdir de.(…)”
Ýlhan Berk
eriyik zamanlarýn kalasýnda
yahut yontusunda bir taþýn aðzý
duyulur tüm kapýlar
geçilir geçesinde topraðýn
Sunuþ: tanýmla(mala)r
Sudan bir çýkrýktý, giydiði; puvant gömlekli akýþ. Yaratanýn
Parmaklarýný kemirdi, durmadan ve elinde renk yoktur. Eprimiþ bir
sacayaðý, heykelinizin orasý.
Der's/t'ediþ: izah
Ýlk kadýn neden? [daha anlatýlmamýþ en büyük kural. Bacak bacak
üstüne atarak oturmuþtur dip odasýnda, sýð mamýþtý bir hiçzaman.
üstelik yalandý þu üçü de, parmak hesabýnýn doðumuyla ilgili (ne
gündü dokundum saçlarýna ta begonya içlerinden): kanaviçe karýþ
bir; fiskos, iki kulak; ve üç deyince gülümseyerek, 'kadýnýn
toplumumuzdaki yeri!'. Göðüsleri açýk, avuçlarýmýn bir giydirip
içinde, yaðmuru bir yaðdýrdý derviþ. Ansýzýn ölümü koparýyor
Soyunan.] üryandý
.(tabutlardan toplanmýþtýr güneþ/ son ýþýklar gözlerindeki ölülerin
Kapan(may)ýþ: çýkar(sama)lar
Önce, en büyük kuraldý k'adýndan önce; tanrý
yý görememek. Sonsuzluðun ilk bulunan þeklidir denizgen.
Sembolü baþtan çýkarmýþtýr miþli geçmiþ zamaný:
bitiþik yazýlan
A VE M
Temmuz 2009 / Ocak 2010
takla paçalý ispiri
kuþbazým
tikkirik ku
ne diyordu ibiðinde öten hafýz
duyar duymaz uzun kör hafýz
açýlsýn þuuru dünyanýn
kikirik tombul kadýnlar
zendostaným
tikkirik ku
yelkovandýr coþmuþ dere yataðý
varsýn açsýn deniz
tiktir çoðunlukla yaþamak
çerçi duran aðacýn
dünya denilen
yerimdeyim
tikkirik ku
Mitat ÇELÝK
Ulaþ KARADAÐ
7
D
A
D
A
K
Ö
Y
ELBETTE ANLAMSIZDIR:
sincirleri nizaman kopacaz bakam
Yaþamda tekrarýyla karþýlaþmayacaðýma inandýðým ne karþýma çýkarsa çýksýn, ona karþý hep ilgisiz
kaldým. Orada duran “nimf ve yeni nesil ergin” yazýlarýyla dolu kaðýdýn da benim için anlamý, günün
serin saatlerinde yapýlan ilaçlamayla eþti. Hiç. Yürürken sadece siyah lastik çizmelerimin çýkardýðý
Liman MEHMETCÝHAT
sesi dinliyordum. Tekrar, tekrar… Ayný tempoda. Ayak parmaklarýmýn her bükülmesinde bir daha
da… da… da… “sakin havalarda konvansiyonel sistemle” da… da… “kontrollü bir þekilde mücadele”
d…. “yabancý otlara… zamanýnýn kýsýtlý olmasý mücadelenin” A. “pülverizatörlerde ekin boyuna göre”
Pulverizatör. Tam pulverizatör derken, “mücadelede kültürel önlemler”… “yabancý otlarla iyi bir
mücadele” … da…da… da… “polikültüre…” Sonrasý lastik çizmelerimin sesiydi, iç cebimdeki dörde
katlanmýþ ilaçlamanýn deðerlendirilmesi diye baþlayýp, “spp. ülkemizde saptanan doðal düþmanlarý”
diye devam eden kaðýdý görene kadar…
Orda
Bir
Köy
Var
Uzamda
2
Dadaköyle yüz yüze gelmekten kaçýndýðýmý fark ettim, geri dönüþ.
)ýramazan 3 kiþinin bulunduðu bir masaya oturur(
yanýk hasan: olu üle sile, biz azmý gün tepemizde tarli vadýk,bubamz burnumuzda getirdi.
memet: ya ya çok doru sölön yanýk, bubamda ayný, sincirleri nizaman kopacaz bakam
anýnda
Dada'da karþý sanatýn virülansý ilaçlamadan önce mi, sonra mý bu kadar önem kazanmýþtý
hatýrlamýyorum. dada hakkýnda frankofon dergilerde çýkan “viral estetik” yakýþtýrmasý virülansý
tanýmlamaktan uzaktý, viral sadece virüsle ilgiliyken, virülans bütünüyle “hastalýk” yapma
yeteneðiydi…
Yanlýþlýk âný
virülansýn latincede de, sanskritçede de kökeninde zehir vardýr.
virülans kökenindeki zehri taþýma
ve hastalýða neden olma yeteneði gibi basitçe
tanýmlanabilecek
ken, halen üzerinde uzlaþýlabilmiþ
bir tanýmlamaya
sahip deðildir.
tanýmdaki bu
zorluk, virülansýn
uzun yýllardýr
eþleþtirildiði gibi
sadece mikrobiyal
bir özellik olmamasýndan ayný
zamanda alýmlayýcýyla da ilgili
olmasýndan ileri
gelmektedir. Virülans baðýmsýz bir deðiþken olmaktan öte, alýmlayýcý, baðlam ve alýmlayýcý-mikrop etkileþimine baðýmlý
bir deðiþkendir. Bu paradoks üzerine düþünenler virülansýn ne alýmlayýcý ne mikroba baðlý, ikisinin
bileþimine baðlý bir fenomen olduðunu yazmýþlardýr.
dada fýrýný
çalýp deðiþtirme
dadacýlýk mikropla alýmlayýcý arasýndaki (hayýr s'nin yanýna yerleþtirilmiþ bir taksim iþaretim, sonra da
kibarca kondurulmuþ bir f harfim yok) virülansa benzer bir iliþki kurar. kompleks, dinamik ve deðiþebilir
bir iliþki. Alýmlayýcý ile arasýndaki etkileþim süreðendir. Bu çok yüzlü etkileþimde, “virülans”ta olduðu
gibi sadece dadanýn karakteristikleri rol oynamaz. Alýmlayýcý da rol sahibidir, belki bundan dolayý dada
dönemlere ayrýlmýþtýr, dadanýn ruhu birse de, alýmlayýcý deðiþmiþtir. Tarihsel avangardda, altmýþlarda
ve günümüzde olduðu gibi…
88
sahte-döngüsel
dadanýn alýmlayýcý ile etkileþiminin baþlangýcýna “kabul” demek pek doðru olmaz, belki adhezyon (yapýþma).
Buradan sonra geçmiþte virülansýn gücü, tarihsel avangardýn varlýðý, alýmlayýcýnýn savunusunun üstesinden
gelmeye, neden olduðu “rahatsýzlýðýn” þiddetine, alýmlayýcýdaki çoðalmasý ve büyümesi ve alýmlayýcýnýn
derinine girme deneyimine baðlý olduðu düþünülmüþtür. oysa dadanýn yaygýnlaþmasýnýn ardýndan,
alýmlayýcýda virülansýn tanýmýna da uyacak þekilde adaptasyonu gerçekleþmektedir. Bu adaptasyon aslýnda
alýmlayýcýnýn içinde bulunduðu/bulunan sistemde varlýðýný sürdürebilmek için daha derin bir adhezyondur,
sýnýrlarý belirsizleþtirecek kadar derin. Bundan sonrasý sistemsizlik deðilse de, alýmlayýcýnýn sistemininin
yerine “baþka bir sistemin” konulmasýdýr. Bu yerine koyma, T. Gondii'nin içine girdiði farelerin kediden
korkusunu kaybetmesi gibi deðildir her zaman. Bazen de onkogen virüsler (kansere eðilimi arttýran virüsler)
gibi konak içinde sistem deðiþikliðine yol açarlar. Adapte olduðu sistemin gösterge sistemine “sessiz þekilde”
saldýrarak, kendi kontrolsüz çoðalýmý ile sistemi istila etmesi… Buradan sonra alýmlayýcýdaki deðiþiklikler
istilacýnýn ancak daha derinden yerleþimini ve her iki sistem arasýndaki sýnýrlarýn belirsizleþerek, farklý bir
sistemin oluþmasýna yol açar. Deðiþim hýzý giderek arttýkça da, bu farklýlýða daha az ayak uydurabilmek ve
devamýnda sistemin ayak uyduramamayý çok da umursamayýp, deðiþimi “kabul” etmesi bir gerçek (midir?).
ister istemez ve deðil
alýmlayýcý ile etkileþimdeki bu içkinlik için virülans sadece yaratýlan hasarýn “rahatsýzlýða” çevriminde
kullanýlabilir, bu iliþkide deðiþikliðin düzeyini ölçmek mümkün deðildir, ölçmek isteniyor mu ayrý konu. Bu
yerine koyma bir yýkým deðildir, tabula rasa oluþturma derdinde deðildir, “sýfýr noktasý” gibi bir ereði yoktur,
belki alt üst etmek olabilir.
Gösterge sistemlerine saldýran Dada, önce gürültülü þekilde, ardýndan sistemin ötekileþtirdikleri gözünden
eleþtiriyle daha sessiz ilerledi. Sessiz ilerleyiþi “latent” bir haldi. Sistemin zayýf anlarýnda kendini gösteren bir
yarý uyku hali… Bu karakteristiklerinden miydi acaba Dada'nýn pandemik olmayýþý, farelerin çoðunun
kedilerden korkmaya devam etmeleri. Her yerde ve hiç bir yerde.
sincir mincir kopmaz
dadalakr’dý
Ilaçlamaya belki bundan dolayý önem verilmemiþti köyde. Pulverizatör bir kez daha. Ýyi ki doðdunuz
Pulveziratör, bugün doðan yok! Neden bunu hatýrlýyorum ki. Hete tepe ile baþlayan o forumda yýlýn her günü
ayný yazý tekrarlandýðý için mi? Ya da o hiç deðiþmediði ben her bakýþýmda ayný yazýyý görüp tekrarlanýyor
sandýðým için mi?
Belki.
Can ARP
sincir gitcek unun böle kopmaz,
mincir unun bubasuda ölemiþ, böle
sincir mincir böle gemiþ böle
böle ölemiþ, mincir gitcek kopmaz,
sincir mincir bubasuda gemiþ böle
böle gitcek gemiþ kopmaz, mincir
9
CÝ DEVRÝM CÝ
6.
ganimetlerin beþte birini gönderiyoruz
çöl bölgelerinde yaþamýyorsunuz
etkileniyorlar
integrali alýnabilen merdiven fonksiyonuydum
piyano için sonatlar ve lirik damlar yayýmlardýn
basamak basamaktý
bütün eski heykellerin canlandýðýný hayretle gördük
laka aðacýnýn sütünden çýkarýlan enzimdiniz
þarapta ve hayvanlarýn organlarýnda bulunurlardý
ona cephe alacaðým
ilan edileceksin
manzum mektubunu kesinlikle gözden düþürecek
sonradan sülale yýkacaðýz
babanýzýn türbesinin yanýna gömüleceksiniz
yarrak elçiliðinde bulunacaklar
mýknatýstan meydana geliyorum
yoluyla etki gösteriyorsun
gerektiðini düþünüyor
morfolojimiz sadeleþtiriliyor
istekleri iyi karþýlýyorsunuz
yalnýz son ikisini biliyorlar
aklýma takýlan þey olacaðým
yapýsal dengeyi muhafaza edeceksin
tavlanacak o taþlanacak uzaklaþacak
suç iþleyeni cezalandýrma hakkýný devredeceðiz
yakýn bir þekilde belirtileceksiniz
öteki tuzlarý bulundurmayacaklar
7.
glikozu süt asidine dönüþtürme yeteneði olan bakteriydim
sirrokümülüstün
iþ mili ucundaki laptý
dolanýmýmýz genel olarak eðrinin þekline göre deðiþirdi
artýk sürü peþinde dolaþmazdýnýz
tabiat sevgilerini zarif bir biçimde dile getirdiler
bozukluktan ileri gelmiyorum
sýnýrlarla kuruluyorsun
o maksat niyet ve prensiplere bakmýyor
ikmal faaliyetlerini yürütmüyoruz
yumruk tesiri yapýyorsunuz
alýnan emri yapmaya hazýr oluyorlar
toplumsal meseleleri düþüneceðim
yavaþlama ihtarýna uymayacaksýn
anlaþmaya göre gelmediðini gösterecek o
lityumu nötronlarla bombalayacaðýz
donanmanýn teþkilatlandýrýlmasýna yaramayacaksýnýz
en yüksek dereceli müderrisi bile dövecekler
8.
sezgiye dayanan bir görüþ ortaya attým
siyahtýn parlaktýn cinstin
tarým uzmanýydý
kauçuktuk yündük ipektik kumaþtýk cinstik
yapayalnýz dini eserlerdiniz
ayrýca daima çýkýntýlý olacak þekilde ayarlandýlar
tahýllarýn osuruðunu seviyorum
yumuþatma iþlemine batýrýyorsun
sýrasýna göre bölünüyor o
10
9.
üretilecek tüketim deðeriydim
omuz yýrtýlmasýydýn
belçikalý hint kültürü uzmanýnýn sanskrit kanununa
dayanarak incelediði buddha düþüncesini severdi
uzmanlýk kollarýydýk
kara listeye alýnýrak boka mahkum edildiniz
kral dairesinde ressamdýlar kandýlar
bütün birliklerin daðýlmasýný öngörüyorum
dilden dile dolaþmayan þiirleri hafýzanda taþýyorsun
o tepkili bir mortis düzene sahip oluyor
bölgeyle karýþtýrýlmamamýz gerekiyor
birkaç büyük zenci atletten birini giyiyorsunuz
dikdörtgenin alanýný ölçüyorlar
suda yaþayanlar dahil bütün memelilerdim
hikaye edilmemiþ memleket hasreti çekeceksin
yýllarýný nerede geçirdiði bilinmeyecek
anlamaya aldýrýþlý olacaðýz
ayrý kitaplar halinde yayýmlanacaksýnýz
ticaret dengesinin saðlanmasý için çaba harcayacaklar
10.
devletin bahçesine sýçmak isterdim
temel ilkemdin
doymuþ çözeltilerin varlýðýný ilk defa belirtmiþti
avlumuzda klasik bir mezarlýk vardý
ünlü hicivlerinizi bunlara karþý yazmýþtýnýz
devlet iklimi dengelerini bozmuþtu
bazý þartlarý istiyorum
özellikle tahrip edilmiþ devlet karakteri gösteriyorsun
o iç dünyasýna özgü görüntüler yansýtýyor
fakat kamuoyunun feshedilmesini istiyoruz
bu sebeple batýdan alýp uygulamak istiyorsunuz
tel þerit sarýyorlar
topluca okunacaðým törenlerde söyleneceðim
bunlardan baþka olacaksýn
kadýnlara gösterecek
dedikodular yayýlýnca cezalandýrýlmamýz kararlaþtýrýlacak
onun yolundan yürüyeceksiniz
bolluk yýllarýný yarýþtýracaklar
Nazmi Cihan BEKEN
h apþ uruk
ka) kýsa bir süre önce kullanmayacaðým þeylerin listesini çýkardým
ki) buna insan sözcüðü de dahil sözcüðü eþyasý ne yaptýðýmý biliyorum
ký) insan sözcüðünü çýkardým havsalamdan taþ üstünde taþ kalsýn istedim
di) artýk kendimi tanýtmayacaðým kimselere sözümonakimetanýbeniyaký bakacaðým
hi) baþýný sokacak bir yeri olan insanlarý sevmiyorum onlar görenek piçi
he) beni aðzýma almýyorum demiþtim “puþtun önde gideni ben”
po) diyelim ki biriyle konuþtum hayaðzýmýeþekarýsýsoksun seziliyim
pu) ama son bir defa tanýtacaðým kendimi gelgelelim tokuzüncü kattan atlarkenkine benzer benzemez
hü) ismim öktem eski dilde göte gelmiþ akrobat dileði demek yani feylesof tükrüðü
ga) yaþým yermidörd rakamla yazýlýþý a b e s l e i þ t i g a l yaþýtlarým aklý baþýnda körolasýcalar
gi) ben annemle babamýn zývanadan çýkmasýyla özellikle annemin kaþým gözüm ona týpkýsý yok kaþým babam
fi) bizim valide bankacý o vakit taþ gibi peder demiþ herhal alam da þu garýyý bi güzel cilveleþek sonra bebe falan filan
tý) yakýþýklý peder allahý var düþünürüm kimi fasýl “hay aklýnla bin yaþa rabb ya bak neyse nerde kalmýþtýk”
ra) doðum yerim Ýstanbul dörd yaþýma deðin orda icabetmiþim rakamla l i k i t ç ü k
ro) bir seferinde altýma sýçtýðýmý hatýrlarým apuþaramda baygýn deve dudaðý var gibindi sanki ama okunup üflenmiþ
ti) o esnada doðaüstü güçlerim olduðuna getirdim kanaat içimdýþýmbircilik akidesine sarýldým buldum çoðu da
happÞUU……….
Ak) bunu ya
ik) zmak gibi
ýk) bir tasarým
id) yoktu lakin
hi) baktýðým
eh) gördüðüm
op) okuduðum
up) ya da yaþadýðým
üh) her bir þey
ag) tastamam
ig) ve þaþmaz
if) bir…
ýt) þey…
ar) edip eylememe
or) muhalif duruyor
it) gibi olsam ne fayda ki ne o gördün mü bak / kafatasýmda döl var beyin yerine ki o ne ben halen izdüþümüyüm
þeyin..
Öktem TEPE
11
OKU OKU OKU
Bülent KEÇELÝ
Nuri Pakdil ve Ýmgede Söylem Arayýþlarý
sükut suretinde (nuri pakdil,edebiyat dergisi
yayýnlarý) sahife 23'te her halükarda alicenap
baþlýklý þiir kitapta yer alan diðer þiirler gibi birer
beyitten oluþuyor. Her þiirde biçimle ilgili giriþimler
olduðu gibi imge ve anlama dair araþtýrmalar göze
çarpýyor. Bu yapýlý þiirlerde az yere çok þey
sýðdýrmak nasýl oluyor, onu inceleyebiliriz. Zor bir
yöntem olarak görülebilir. Pakdil, ismini andýðýmýz
þiirde birkaç þeyi birden deniyor.'Biryerlere yürüyor
tek baþýna // Hiçolmazsa Sonsuzu kat yanýna' derken
iki kelimeyi imlaya ters kurarak (Biryerlere ve
Hiçolmazsa) amacý ne olursa olsun birleþtiriveriyor.
Burada konuþmayý yazýya aktarma düþüncesi de
olabilir, söyleyiþe ve görüntüye zenginlik katma isteði
de.
Anlamsa 'Sonsuzu' kelimesinin ilk harfinin büyük
yazýlmasýyla mimleniyor. Sonsuzla tek baþýnalýðý bir
arada kullanarak, ayrýca sonsuzluða bir varlýk
yükleyerek þiire imgesel bir zenginlik katýyor.
Sonsuzu özelleþtirerek sadece sonsuza dair
göstergesiz bir anlamda modern olmayan þekilde
imgeleþen bir yapý oluþturuyor.
metin þiiri ise 'polim' ve 'uca' kelimeleriyle farklýlýðýný
belli ediyor. Yazým sürecinin veya yapým sürecinin
ilerleyen süreçlerinin el deðmemiþ yerlerine
varýldýðýnda rastlanýlan þeylerin þaþkýnlýðýna ve
farklýlýðýna karþýn insanýn ben de varým deme halini
görebiliyoruz…
metin baþlýðý ise iki yönlü bir baþlýk oluyor. Hem dik
durmak anlamýnda hem de yazým ürünü anlamýnda.
Pakdil þiiri bu þekillerde okunduðunda aþýrýlaþtýrma
ve aþma sorunsalýna da ister istemez deðiniveriyor.
Uç kelimesi ise aranýlan yeri mimlemesi açýsýndan
ilginç bir kelime oluyor. En uca gidince aþmak ve
aþýrýlaþtýrmak daha kolay hale geliyor.' Daha uca
götürülmeli ki poli_//mini atýnca insan da var
demeli'
tohumlar þiiri ise baðlantýsý zayýf gibi görünen iki
12
imgeyi baðlantýlýyor: ’Atýlacak bir sonraki adým ka_//
dar güzeldir sessiz tek gece bile'.
modern anlayýþta daha güçlü gösteren gösterilen
iliþkisi beklendiðinden burada zayýf gibi görünen iliþki
imgenin yeni bir durum kazandýðýný gösteriyor.
Ýlerlemek yine burada farklýlýk ve yeni yerlere varma
,o anda olmayaný hissetme ve bunun hangi halde
olduðunu düþünme. Biraz da Nuri Pakdil farký bu olsa
gerek.
has þiiri ise kitaba ismini vermesi ve ayný imge
anlayýþýný göstermesi bakýmýndan incelenmesi
gereken bir þiir: 'Sükut suretinde // Çok koyu düþer
ses'
Nuri Pakdil farklý imgelerle anlam peþinde koþan bir
þair olduðundan yaratým süreci uzun ve soluklu bir
süreç. Bu süreç hem þairi için hem de okuru
açýsýndan dehlizlere dalmayý da gerektiren bir süreç,
bu anlamda kýsa deðinilerle ucundan bir giriþ yapma
denemesi diyebiliriz bu yazý için. Ýmgede yaratýlan
anlamlý boþluk kendisini ilk anlamda
tanýmlatmayabilir fakat uzun okumalar ve anlama
ýsrarý üzerinde bir okuma gerçekleþtirilmeye
çalýþýlýrsa hem biçimsel hem de anlam yönünden ne
tür zenginlikler kattýðý görülecektir..
Son söz; þairin bilinçli bir tercihle bazý kelimelere her
þiirin altýnda koyduðu mim (*) farklý bir þerh olarak
göze çarpmaktadýr. Bu yapýya bir açýklama getirmek
konumuzun dýþýna çýkmak anlamýna gelebileceðinden bir yoruma giriþmeyi gerekli görmedim...
ERGEN ÝCON
KORKUM NE EFENDÝ BABADAN
Ýyi bu. Býçkýn bi jön gibi geçti sahneden
Tedbirli seksenleri Türkiye'nin
Yetmiþ uygarlýðý, allý morlu kuþaðý, altmýþlý
Ülkemin, yani gönderi altýnda
Büyük bir uygunluk gösterisi
Bakma sen bu kibir bu delirmemiþlik aslen
Fazlaca kentli
Yalnýzlýkla hemdem beybabamýz
Halvet der encümen ikircikle kenetli
Üzgün bir derviþ vardý öldü; delirdi diyorlar ölmeden önce
Namdar oldu aleme; çünkü tedbirsizdi
Hz. Hüzün diyorlar þimdi
Gerçek künyesi gömülü topraða
Geçmiþine ülkemin, yani dilberim bu bir
Galat-ý lirdir
Ýstiyorsan çekinme aðla dizlerimde
Halka halka cezbedeysek kötülük ne
Hayatta. Ve bizde. Ve þiirde.
Aslý usulü iþin
Konuþsan ya, kim kimin þerrinden emin
Dil dilin zehrinden
Karmaþam. Ýri gözlü dilberim.
Söyle üzgün müsün?
Sorsalar söylerdi encümen
Aklýnýn dibindeki ne hergelenin
Nedir öldürenin suçu þimdi
Sor kötüye öldürene ne yaptý diye
Þol kötüye. Zulüm ne abad ne
Hücum. Ýndirimde olay varmýþ efendim.
Tamah
Büyük kandýrýmda
Ezil. Marketlerde reyonlarda
Modern saldýr bu bir emirdir hayvaný oluruz modernin
Cevazat: Uygundur saldýrmak tüketime
Ýnsaniçhayvanýna
El pençe. Divanda
Pür dikkatizdir efendim
Mecliste naralanýrsa biri lütfen korkmayýz
Derbeder deriz elinin tersinde durur dünya
Avucunda olanlar ilk halkaya!...
Uzak þehirlerden geldik biz huzura çýkmak
Himmet görmek isteriz
Elcevap: adam gayet iri yontusuz o sesindeki hýrýltý
'Efendi baba istirahatte'
Divan. El pençe efendiler. Divan!
Lütfen istirhamcýbaþý öðret edebi sükuneti
Bu rütüelimizdir bilmez yeni yetme
Kusursa nisyansa yani etmiþse hata yeni yetme kulunuz
Kapýnýzda hazrolur birazdan efendim jipiniz
Kurt olmuþ kul kula
O vakit bozulmaz da istirahat
Sövdüðümü duysa hele sömürüye
Hele bir duysa hazret…
Vural KAYA
I
çocuk kalemi aldý eline
baþladý
anahtarý astarýnda kaybettiði çýkmazý
labirentini çizmeye
adýmlarýný hesaplayamadý
cebir bilmez yaþ cahili
ah gözlerim
düþmeyeydi, özleyeceði o masum yüze
'keþke çocuk kalsaydým' tarihi
tekerrür edecek
“hey çocuk”
“ne?”
“dikkatli ol, yok yok olma
yani bi farký yok
neyse boþver”
,…
ayný trajedi
yutkundum, yine
…
II
bir þey bulmuþ takmýþ kulaðýna
çocuk büyüyor, kulak da
düþmüþ ses
kömürlük boþ
cevapsýz sorularýný bere etmiþ baþýna
soðuktan korumuyor
bir þey hayallerine su katýyor durmadan
seyreliyor kucakladýklarý
sokakta baþý boþ realiteler
ev okul tuvalet üçgenine taþýt vermemiþler
tabanvay
ama ayaklar deðil baþ aðrýyor
çocuk gülüyor kahkahayla
eðlence diyor, haz diyor, tarz diyor, ders(!) diyor
nafile
baþý hala üþüyor
III
büyüyor
rabbin verdiði mühlet bitmedikçe de, bu deðiþmeyecek
“hey çocuk”
“ne var?”
“kulaðýný ninni tortusu týkamýþ”
“Anneni hep sev ama ninniyi unut”
“pardon?”
“uyuyupta büyüme!”
Esra SÖZEN
13
Hegemonyanýn nicel piksel bombardýmaný
nokta.com maddeciliðinin fragmanlý kapitalinden hýr payý kaldýysa elde
paylanmýþtýr etnoloji mahsusu/ sus payý/ vakumlanmýþ vak'anüvis
egomonyanýn kendi aþýnalýðý yok tür, piksel diðeri ilkesel hep
eni boyuna evrilecek ölçü mm. sinden köþeyi denemez, [anti-alisingtir git]
deðmeyecek bir alyuvarlaklýðýn ruling class dönüþü anti-ali'ler paragramýyla baþlýbaþlar
e-pikselin oluru alýnarak günýþýnýnýn nicelliði renk koordinatlarýna sorulur
süreðenlik on-line'dýr, ahenk püskürtür. sus püs
kürt
Enformaölü
ölü
Enforma
davranýþ ekolü bir e-coli salgýnýna maruz
piksel
piksel
klinikte kimliðin bir ürün rengi olmasýný
olduðundanmý,
mý,
olduðundan
spektrofotometrik arzu makinesi saðlýyor maraz.
nedir?
nedir?
-
saðaltýmýn renk dizaynýna reddi mirasý ruhtur, beyazýn eklenebilir ýþýkla
siyahýn ise çözülebilir ýþýkla karþý karþýya gelmelerinin amiyaneliðinden
kaçýnýþlarýn hiss-i tabiyesi hipnotizedir [ damatlýklarýn siyah ve beyaz oluþlarý
gelinliklerin beyazýna us kuruyorsa iplik pazara düþmüþtür.]
konikaze aldýrýsýyla içi kinliklerle dibi doldurulmuþ öklid
hinliði anti-öklid: psikocoðrafyasý koniden huni doldurmak
sýrmayenin yeniden yapýlanma mükemmelliði
payenin kaos gen izinde ya sakin ya da lar Süklümbüküm
Süklümbüküm
kemiðin im- perfecta kýrýlýþý yeni vidalý gü ç
yoluyla
yoluyla
doðru organ izolasyonunda sibernetik
elde
elde edilen
edilen
web: rigor mortistik body- naj için çetrefil
fantezi
fantezi iplikler:
iplikler:
leþ emri verildiðinde, buzullar eprimiþ
fantezi
büküm
fantezi
büküm
yüzü tutmuþ iyilik eriyikti, marka yüzünde
makinesinde
makinesinde
bulunmuþtu soðuk, dalga anotla katot
quarklý
soylarda
quarklý soylarda
arasýnda gerildi- ip çekti boyuna. asýlýzade
ve
eþitlikçi
ve eþitlikçi
olarak bilinense o deðildi, ondan bir önceki
numaralarla
numaralarla
kare-ölüydü, sonu geldiðinde pikseldi þekil,
mihenk taþýnda
mihenk taþýnda
köþelenince satýhlandý, akyuvarlar arasýdýr,
ipliklerin
ipliklerin
vücut buldukça korundu- beti siyah beyaz.
bükülmesiyle
bükülmesiyle
renk ahenk
renk ahenk
sýk ýþýk piksel kara ýþýna manuel dokundu
elde edilirler.
elde edilirler.
sýkýþýk egemen için kara ekran büyüsüydü
ýþýk element ele geçirileli bi-kare.
Soyaçekim
Soyaçekim
yoluyla
yoluyla
tasavvuru yiðit içgörünün sonucu
elde edilen
elde edilen
bir devletin baþka bir devlet
fantezi iplikler:
üzerindeki piksel emelleri
fantezi iplikler:
Fitil edici bant
açýk edildi, iç körün dýþýnda aþýnýr
fitil edici bant
diye kullanýlan
noktalama kýlavuzu
diye kullanýlan
ana ipliðe
ana ipliðe
afili amentü
[ gizdüþümü: [email protected]]
afili amentü
tasarýmý
tasarýmý
sonucu
uydudan uyarlanan tüm görüntüler aþkýna
sonucu
yitirilirler.
þekil… ekilþ… kilþe… kliþe
yitirilirler.
evrimine alýþýlmadýk kalmadýk akýþkanlýðýmýzýn
ki nice uydu bilgisi uyumlu deðil
her þeyi bilebilen ve görebilenin adýyla.
teknik servisin inayetiyle beþ piksellik garantisi varmýþ
ölü nicel þikayetlerimizin kare kutusunun.
Murat ÜSTÜBAL
14
üzerinden yapmamak gerekiyor. Þiirin politikasý bile deðil bu.
Politikanýn politikasý daha çok! Akif'in, Özel'in v.s. toplum
mühendisliðinden bahsediyorsun bu çok abes bir durum. Bir
Bülent KEÇELÝ
þairin böyle bir düþüncesinin olabileceðini ben
Murat ÜSTÜBAL
düþünmüyorum. Ýsmet Özel baðlamýnda bakarsak mesela,
Özel bu payeyi alamamýþtýr, vermemiþlerdir. Mevzu buysa…
B.K.: Þiiri bir medeniyet tasavvuru içinde hayal edebilir miyiz?
Veya Sezai Karakoç bunu tercih etmemiþtir, böyle bir kaygý
Þiiri medeniyet tasavvuru için öncü bir unsur olarak kullanabilir
taþýmaz þair. Büyük þair olmak büyük politikacý olmaktan
miyiz? Ben böyle bir þeyin gereksiz olduðunu düþünüyorum.
daha büyük bir þeydir. Bunlarý düþünerek konuþmamýz
Þiir durduðu yerden kendi etkisini veriyordur zaten. Etki
gerekiyor; ayrýca þiirin aslýna, özüne dönmemiz gerekiyor.
derken iktidara ve güce dair bir etki deðil bu. Kendisini
Ücra'da yýllardýr yapmaya çalýþtýðýmýz gibi, þiirin biçim ve
zamanla hissettirebilecek bir etki daha çok. Mistik
anlam aralarýna, koridorlarýna girip oradaki özümsemenin ve
dallanmalarý ve temayülleri olan bir etki bu. Metafizik bir etki.
yapýnýn nasýl olduðunu çözmek gerekiyor. Bunun için çalýþan
Bu metafizik etkinin akýlla izah edilecek bir yönü yoktur. Bazen
yok! Þiirin topluma veya kamuya yansýmasý üzerinde
þiiri fizik ötesine kaydýrmak gerekiyor. Bu anlamýyla, þiire bir
duruluyor. Bunun üzerinde bu kadar durmak doðru deðil.
medeniyet tasavvuru yüklemek farklý bir anlayýþý getirir. Ýslam
Popüler bir kaygý bu, polemik yaratýcý… Bu polemikten
deyince, akla mistik ve metafiziðin gelmesi de ayrý bir
çýkalým, elimizde done çok. Mistik þiir var, görsel þiir, biçimci
muamma. Bunu da çözmek lazým. Ýslam deyince hemen akla
þiir, epik þiir var. Toplumcu þiir yapýsýnýn parçalanýþý var,
metafizik gelmemeli. Kliþelerden arýndýrýlmýþ Ýslam'a
Ýkinci Yeni'nin evriliþi var! Bunlarý düþünmemiz lazým daha
baktýðýmýzda gayet de akýlcý bir dindir. Mistik, þiir içindeki ana
çok. Þiirdeki dil ve kelime üzerine- dilimizde tüy bitti
kollardan biridir bana göre, ona göre tartýþmak lazým.
söylemekten ama- Cemal Süreya þiir geldi kelimeye dayandý
demiþken bunun üzerinde durmuyoruz da tutuyoruz toplum
Ayrýca þiirin aslýna özüne dönmemiz
mühendisliðinden bahsediyoruz! Ýkinci Yeni'yi aþmak da
gerekiyor. Ücra'da yýllardýr yapmaya
deðil sorun. Ýkinci Yeni bir þekilde aþýlýr zaten, bir vakadýr bu.
Aþýlacaktýr ama þu sorunu çözmemiz lazým.
çalýþtýðýmýz gibi, þiirin biçim ve anlam
M.Ü.: Deneyci olmadan birtakým anlatým biçimlerinin ortaya
aralarýna koridorlarýna girip oradaki
konamayacaðý söyleniyor ya, aslýnda, deneysel gibi
özümsemenin ve yapýnýn nasýl olduðunu
görünen, öyle denen þiirlerin çoðu bir bakýma kendinden
çözmek gerekiyor.
politik þiirler. Güncel politiðin referanslarýna baþvurmadan
kendini kendi argümanlarýyla ifade edecek güce sahiptir þiir.
M.Ü.: Nasýl mistik Ýslam'la baðdaþtýrýlýyorsa ya da Allah'ý olan
Zaten kaygýsý da bu deðildir. Yaþamýn tüm alanlarýný
þiir gibi laflarla þiir de Ýslam'la baðdaþtýrýlýyorsa burada politik
kuþatacak büyüklüktedir þiir. Belki Özel'in, Karakoç'un
bir yönlendirme olabileceðini düþünmek hiç de zor deðil.
toplumsal yanlarýný þiire baðlayabiliriz ama bu onlarýn
Þairler bile, politik yönlendirmenin içinde olduklarýnýn, ona
tamamen þiirsel güçlerinden çýkan anlamsal yoðunluk ve
maruz olduklarýnýn farkýnda olmayabilirler tabii ki. Psikolojik
yükle alakalýdýr. Çoðumuz kendi indirgenmiþ düþünce
bir edilgenleþtirmenin sonucu bu zannedersem. Dikkat
yapýmýzdan elde ettiðimiz yargýsal bakýþý karþýmýzdakine
edersen, son zamanlarda yapýlan tartýþmalarda, Akif'i, Ýsmet
yöneltiyoruz, ya bir karþýtlýk iliþkisi ya da bir yandaþlýk
Özel'i ve Sezai Karakoç'u ayný çizgiye çekmeye çalýþan
duygusu yaratýyoruz böylece. Biz bu topraklardaki
þairler var. Bu þairleri toplumu yönlendirme misyonuyla
düþünceyi bir üretim yoluyla kazanmýþ insanlar deðiliz.
görevlendiren þairlerimiz var! Niye bunlarýn arasýna bir Ýlhan
Sahip olduðumuz sol kimlik de ithal sað kimlik de! Bu
Berk, Ece Ayhan, Turgut Uyar giremiyor? -Bazý
topraklardan gerçekten çýkacak bir düþünce olacaksa eðer,
konuþmalarda Uyar'a rastlýyoruz gerçi-. Ýyi þiirden
bunda, þiirin kendinden halinin ve kültürel tarafýnýn bir rolü
bahsedeceksek çizgiyi daha objektif bir noktaya çekmemiz
olabilir. Þiirin dýþavurduðu düþünce aslýnda bir baþlangýç
lazým. Bunu Müslümanlýkla veya ateistlikle baðdaþnoktasý olarak ele alýnabilir, ondan sonrasý zaten
týrmamamýz gerekiyor. Burada baðdaþtýrým noktasý daha
kendiliðinden gelecektir. Önce düþünce bir nüve ve öz olarak
çok þairin, ister Müslüman kimliðine isterse de ateist kimliðe
þiirden ortaya çýkmalý, sonra ise bir yaþam ve eylem alaný
sahip olsun, kendi içinde içkinlik düzeyinde yarattýðý
bulmalýdýr. Ýþte, o eylem alanýnýn kendisinin adý politika
metafizik derinlik dalgalanmalarýdýr, bunlar þiirde
oluyor, ikincil bir durum aslýnda. Þiirin kendisi a prioridir.
görebileceðimiz dalgalanmalardýr. Burada en önemli nokta,
hâlâ þiir açýsýndan biçimsel, politika açýsýndan ise
manipülatif bakýþ açýsýna sahip olunmasý. Politikayý farkýnda
Önce düþünce bir nüve ve öz olarak þiirden
olmadan her yere kanalize etmeye çalýþýyoruz. Aslýnda,
ortaya çýkmalý, sonra ise bir yaþam ve
toplum mühendisliðini yapan þairler deðil politikanýn
eylem alaný bulmalýdýr. Ýþte o eylem alanýnýn
kendisidir. Politik aygýtýn insan zihninde oluþturduðu
kendisinin adý politika oluyor, ikincil bir
yaptýrým gücünün kendisidir.
durum aslýnda. Þiirin kendisi a prioridir.
B.K.: Politika demek polemik demek. Bunun bir anlamý yok,
gayet de makyavelist bir düzeni var Türkiye'de politikanýn.
Bunu her alana kanalize edebiliriz. Þiiri bu alana
B.K.: Öncüldür elbette. Zaten, iktidarýn ve gücün dilidir
katmamamýzýn en büyük nedeni, bu arýnmýþlýðý yaþamasý
toplum mühendisliði. Bunun edebiyatta, bilimde ve diðer
gerekiyor ki þiirin o dildeki anlamý ve biçimi koruyabilsin ve
alanlarda da aktörlerini belirler. Ýsimleri de iktidar belirler.
ilerletmeye çalýþsýn. Þiiri yazmak yetmiyor. Þiiri bir de iyi
Ýktidarýn belirlediði, hegemonyanýn iktidara ait olduðu yerde
okuyup konuþmak gerekiyor. Bunu da dilin dýþýnda politika
þiiri biz buna niye kaptýrýyoruz? Þiir kendi özüne döndükçe
15
Sayý: 36 Temmuz-Aðustos 2010
M.Ü.: Deneysel þairlere yer gösterilmektedir, gösterilen
alaný doldur denilmektedir. Bu komutu verenin kim olduðuna
baktýðýmýzda, sanatý da yöneten hegemonik güçlere
rastlarýz yine. Deneysel þiiri oraya oturtan zihniyet þairin
zihnini esir almaktadýr en baþta. Bu nedenle bunu kabul
edemeyiz zaten. Gösterilen yere oturmak için yapýlan her
hamle psikolojik de bir yýkýma neden olacaktýr þairin
dimaðýnda ve kimliðinde. Ücra orada akýþkanlýðýný korumak
zorunda. Gösterilen yere oturmak deðil de gösterilen yeri
herkesle paylaþmak ve onu daðýtmak zorunda. Þiirin
adaletini bu þekilde saðlamak zorunda. Biz çoðulluk derken
insanlar bunun bir kaos ve hedef saptýrma olduðunu
düþünmüþ olabilirler, ama tam tersine, biz orada gücün ve
otoritenin kontrolünün daðýtýlmasý üzerine de söz almýþ
olduk diðer taraftan. Tahakküm odaðý etkisini kitle ve bireyler
üzerinde göstermeden o gücün birçok mikro iktidar
alanlarýndan oluþtuðunu, o mikro iktidarlara temsil gücünün
Ücra orada akýþkanlýðýný korumak zorunda.
Gösterilen yere oturmak deðil de gösterilen
yeri herkesle paylaþmak ve onu daðýtmak
zorunda. Þiirin adaletini bu þekilde
saðlamak zorunda.
B.K.: Buradan aslýnda þiiri etkisiz kýlma çabalarý da
görülebilir. Nasýl etkisiz kýlmak istiyorlar? Ýþte, toplum
mühendisleri yaratarak þairlerden, onlarý iktidarýn içine
hapsederek ve güce tutsak ederek þiiri etkisiz kýlmaya
çalýþýyorlar. Bu kapitalizmin temel oyunlarýndan biridir.
Anadolu'da her daim güçlü bir yapý olduðu için edebiyat,
özellikle þiir, oyunun dikkati büyük ölçüde buraya yönelmiþtir.
Toplum bunlarý derinlerinde okuyor, hiç ummayacaðýn
kiþilerden Turgut Uyar'ý, Ýlhan Berk'i -Ýkinci Yeni þiirlerini kast
ediyorum- dinlediðimi biliyorum. Sayýlarý çok deðil ama sayý
her þey deðildir. Buradan kalkýp da Anadolu þairidir diyemez
miyiz Uyar'a, Berk'e? Kiþisel düþüncelerimiz de böyle bir
gerçeði deðiþtiremez.
M.Ü.: Þiirin gücüne inanmak demek politikaya yelken
olmasýna izin vermek anlamýna gelmiyor. Berk'in, Karakoç'un
þiirinden alacaðýný almýþ ve onu gelecek nesillerin zihinsel
kodlarýnda saklayýp oradan yeni bir kültür yaratacak olan
güçlü bir yapý söz konusu. Yani, Anadolu'nun derinliklerinde
ideolojik ve siyasi bir projeksiyona ihtiyaç duymadan objektif
bir þekilde kendini var edecek koþullarý saðlayacaktýr þiir.
B.K.: Zaten toplum mühendisliðinden bahsetmek bir projedir,
modern bir kafadýr. Argümanýn kendisi de moderndir! Ýkinci
Yeni'nin modern bir argüman olduðunu söylerler, hatta
postmodern olduðundan da söz açarlar. Bu yönüyle
baktýðýmýzda proje olmayan bir þeyin modernlik baðlantýsýný
sadece dille ilgili baðlantýlardan da çözebiliriz. Ama yetersizdir.
Güce ve emperyale dair þeyler hep eksik býrakacaktýr yapýyý.
Þairimiz de insanýmýz gibi -zamanýnda yazmýþtým bir yerdeþiirin çok kiþi tarafýndan okunmasý gerekliliðini salýk veren
þairler var. Bunun mantýðýný çözebilmiþ deðilim, modernlikle
alakalý bir düþünce de deðil bu.
Erdoðdu Ofset
Yeni Matbaacýlar Sitesi 1. Blok
No: 12 - Tel: 0.332.342 07 95 KONYA
Þairin her arayýþýný deneysellikle
baðdaþtýrmamak gerekir. Deneysel þairin
bu anlamda varoluþsal konumlanýþý çeliþkili
bir durumdur. Bence bu çeliþkiyi ortadan
kaldýrmak da gerekir. Deneysel þair
denilerek farklý bir alan ve hedef
gösteriliyor bir þekilde.
belki yeniden geri verilmesi gerekliliðini yaptýðýmýz þiir içi
dilsel hamlelerle yansýtmaya çalýþtýk. Eðer hegemonya
slogan dilsel yapýlarla bir þey yapýlmasýný dilediyse bir
kitleden, biz o slogan dilsel yapýlarý þiir içi metafor ve
dönüþümlerle çözerek kitlenin doðrudan üzerine
yönelmesine karþý bir hamle yaptýk bir yandan da. Ama buna
deneysel dediðimiz anda o hegemonik gücün kanal açýcý,
kalýba dökücü tarafýný yeniden piyasaya sürmüþ oluruz. O da
iktidarýn el deðiþtirme niyeti olduðunda yeni olasýlýklarý
deðerlendirme fikrine zemin teþkil eder. Halbuki mesele
iktidarýn el deðiþtirmesi deðil mikro alanlara daðýtýlmasýdýr.
Office Dizgi & Grafik
iktidar da þiirden çekilecektir. Ele gelmezliðimizi
göstermemiz lazým. Ýktidar aygýtý, elinde tutamayacaðýný
anlamalý þairleri. Ýsmet Özel'in belki bazý dönemlerde böyle
bir kaygýsý olmuþtur da o þiiriyle tutulamadýðýný biliyordur
zaten. Þiirsel gücünden kaynaklýyordur talebi. Ama bu
talebin yersiz olduðunu anlayabilir zamanla. Zaten
Karakoç'un da böyle bir talebi olduðuna inanmýyorum.
Karakoç þairane falan deðil þairdir. Oradan bakýldýðýnda
toplum mühendisliði gibi laflar çöker gider. Þiirin de dille
çarpýþmasý, yani hegemonyanýn dilini kendi içinde eritip þiirin
kendi has diline doðru ulaþmasý þairin asýl kaygýsýdýr. Eninde
sonunda o bireysellikte kendi dilini yaratmaya baþlar þair.
Þairin her arayýþýný deneysellikle baðdaþtýrmamak gerekir.
Deneysel þairin bu anlamda varoluþsal konumlanýþý çeliþkili
bir durumdur. Bu çeliþkiyi bence ortadan kaldýrmak da
gerekir. Deneysel þair denilerek farklý bir alan ve hedef
gösteriliyor bir þekilde. Aslýnda, burada söylenmek istenen
þudur: þiirin 'gerçek' alanýnýn dýþýnda bir de deneysel denen
tecrit edilmiþ bir alan vardýr. Deneysel þairlerin yaptýðý bir
kale saldýrýsýdýr daha çok denilmek istenmektedir. Bertaraf
edilmeye çalýþýlan deneyselliktir, bu nedenle de deneyselliði
kabul etmiyorum. Ücra da zaten böyle bir yapý deðildir. Ücra
her zaman için bu iktidara karþý çýkan bir yapýdýr.