Coal Mine Safety
Transkript
Coal Mine Safety
Bölüm 1 MADEN GÜVENLİĞİ: MSHA VE DİĞER FEDERAL KURUMLARIN DAHA İYİ GÖZETİM VE İŞBİRLİĞİ YAPMALARI, YERALTI KÖMÜR MADENCİLERİNİN GÜVENLİĞİNİ İYİLEŞTİREBİLİR1 GAO (ABD SAYIŞTAYI) KISALTMALAR ALJ APA CLR Yasası ETS MINER Yasası 2006 MSHA Yasası MSIS MSHA NIOSH SCSR idari hakim İdari Prosedürler müzakere ihtilaf temsilcisi Acil Durum Geçici Standardı Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahalesi Maden Güvenliği ve Sağlığı İdaresi Standardize Bilgi Sistemi Ulusal İş Güvenliği ve Sağlığı Enstitüsü kendi kendine yeterli ferdi kurtarıcı 16 Mayıs 2007 16 Mayıs 2007 Kongre Başvuru Sahipleri Ocak 2006’da, 12 kişi bir patlama nedeniyle kurtarılmayı beklemek için kendilerine madende siper yapınca - ki söz konusu kurtarma çalışmasının tamamlanması 2 gün sürdü – Batı Virginia’daki Sago maden kazası ülkenin dikkatini yeraltı kömür madenciliğinde işçilerin karşı karşıya kaldıkları tehlikelere çekti. Toplamda 47 kömür işçisi 2006’da hayatını kaybetti ve bu vaka söz konusu endüstride ölümlü kazalarda yaşanan 10 yıllık düşüş trendini sekteye uğrattı. Ülke elektriğinin neredeyse yüzde 50’sini üretmek için kullanılan kömür elektriğe olan talep arttıkça ülkenin enerji politikası açısından gittikçe daha önemli hale gelmekte. Madencilikteki verimlilik, tüm zamanların en yüksek seviyesinde – saatte bir kömür madencisi başına 6 tondan daha yüksek bir ortalamaya sahip, ya da 8 saatlik bir günde 48 tonun üzerinde. Üretim arttıkça, güvenlik ve madenlerin çalışma koşullarının idaresi eskiye oranla çok daha büyük bir önem taşıyor. Ocak 2006’da, 12 kişi bir patlama nedeniyle kurtarılmayı beklemek için kendilerine madende siper yapınca - ki söz konusu kurtarma çalışmasının tamamlanması 2 gün sürdü – Batı Virginia’daki Sago maden kazası ülkenin dikkatini yeraltı kömür madenciliğinde işçilerin karşı karşıya kaldıkları tehlikelere çekti. Toplamda 47 kömür işçisi 2006’da hayatını kaybetti ve bu vaka söz konusu endüstride ölümlü kazalarda yaşanan 10 yıllık düşüş trendini 1 Mayıs 2007 tarihli GAO-07-622 sayılı GAO (ABD Sayıştayı) Raporundan alınmıştır. sekteye uğrattı. Ülke elektriğinin neredeyse yüzde 50’sini üretmek için kullanılan kömür elektriğe olan talep arttıkça ülkenin enerji politikası açısından gittikçe daha önemli hale gelmekte. Madencilikteki verimlilik, tüm zamanların en yüksek seviyesinde – saatte bir kömür madencisi başına 6 tondan daha yüksek bir ortalamaya sahip, ya da 8 saatlik bir günde 48 tonun üzerinde. Üretim arttıkça, güvenlik ve madenlerin çalışma koşullarının idaresi eskiye oranla çok daha büyük bir önem taşıyor. Çalışma Bakanlığı’nın (Çalışma) Maden Güvenliği ve Sağlığı İdaresi (MSHA) aracılığıyla, federal hükümet, tadil edildiği şekliyle, 1977 tarihli Federal Maden Güvenliği ve Sağlığı Yasasının hükümlerini ve 2006 tarihli Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahalesi Yasasının (MINER Yasası) yakın zamanda çıkarılan gerekliliklerini uygulamakta. Bu yasalar kapsamında, MSHA maden çalışanlarına yönelik eğitim programlarını onaylamaktan; kurtarma ekiplerine yönelik eğitim gereklilikleri ile ilgili düzenlemeleri yürürlüğe koymaktan; yeraltında kullanılan belli teknolojik cihazları onaylamaktan; ve güvenlik ve sağlık ihlalleri ile ilgili tebligatlar ile cezalara yol açabilecek şekilde yeraltı madenlerini yılda en az dört kez teftiş etmekten sorumludur. Sağlık ve İnsani Hizmetler Bakanlığının Ulusal İş Güvenliği ve Sağlığı Enstitüsünün (NIOSH) Maden Güvenliği ve Sağlığı Ofisi, maden güvenliğini iyileştirmek ile ilgili bazı sorumlulukları paylaşır. İşle ilgili hastalıklar ve yaralanmaların sebeplerini tespit eder; maden güvenliği ve sağlığını geliştirmek için tasarlanmış yeni teknolojileri ve ekipmanları araştırır, geliştirir ve test eder ve güvenlik ve sağlık ile ilgili standartlar konusunda tavsiyelerde bulunur. Ayrıca, birçok eyalette teftişler yapan ve madenlerin eyaletin güvenlik ve sağlıkla ilgili yasalarına ve düzenlemelerine uymasını gerektiren maden güvenliği daireleri bulunur. Son olarak, maden işletmecilerinin, çalışanlarının günlük olarak güvenli koşullar altında çalışmalarını sağlamaya yönelik güvenlik ve sağlık standartları uygulamaya koyma sorumluluğu vardır. Ölümcül maden kazalarında son zamanlarda yaşanan artıştan kaynaklanan yeraltı kömür madenlerinin güvenliğine ilişkin endişelere cevaben, maden güvenliği idaresinin çeşitli yönlerini gözden geçirmemizi istediniz. Biz de, (1) madenlerdeki acil durumlara hazırlanırken yeraltı kömür madenlerinin karşı karşıya kaldıkları zorlukları, (2) MSHA’nın maden işletmecilerinin eğitime yönelik çabalarını ne kadar iyi denetlediğini, (3) MSHA ve NIOSH’nin maden güvenliği teknolojisinin geliştirilmesini ve onayını iyileştirmeye yönelik çabalarını ne kadar iyi koordine ettiklerini ve (4) yeraltı kömür madeni işletmecileri güvenlik ve sağlık standartlarını ihlal ettiklerinde hukuki yaptırımların nasıl tespit edildiğini inceledik. Çalışmamızı yürütmek için, araştırmamıza uygulanmalarına bağlı olarak, MSHA, Federal Maden Güvenliği ve Sağlığı Denetleme Komisyonu ve NIOSH’u yöneten ilgili yasaları ve düzenlemeleri gözden geçirdik. Ayrıca, Komisyon ve Komisyonun idari hakimleri tarafından yayınlanan ilgili kararları gözden geçirdik. Her bir konuyla ilgili olarak görüşlerini almak üzere, aralarında endüstri birlikleri, sendika temsilcileri, maden şirketi çalışanları, akademisyenler, bir teknoloji üreticisi ve diğer paydaşların da bulunduğu, harici uzmanlara danıştık. Aynı zamanda, madenlerin operasyonlarının mevcut durumu ve madenlerdeki acil durumlara hazırlanma ve bunlara müdahalede bulunma konusunda karşılaştıkları zorluklarla ilgili olarak, faal olan yeraltı kömür madenlerinden bir örnekleme anket yaptık. 665 aktif yeraltı kömür madeninin 342’sinden oluşan kademeli rastsal bir örnekleme anket soruları gönderdik. Madenlerin kapanması nedeniyle örneklem boyutumuz küçülmüştü; dolayısıyla, anket tahminleri sadece bütün dönem boyunca açık olan madenleri temsil etmektedir. Nihai olarak, 146 maden yüzde 69 cevaplama oranıyla anket sorularını tamamladı. Örneklemden elde edilen sonuçların doğruluğuna ilişkin güvenimiz, yüzde 95 güven aralıkları olarak ifade edilmiştir. Sonuç olarak, bu rapordaki her bir güven aralığının kapsam dahilindeki ana kitlenin gerçek değerlerini kapsayacağı konusunda yüzde 95 eminiz. Örneklemimizle ilgili bütün yüzde tahminlerinin, yüzde 95 güven seviyesinde artı eksi yüzde 8 puan veya daha az oranda hata payları vardır – güven aralıklarının genişlikleri. Ayrıca, MSHA’nın elinde bulunan, Ocak 1996’dan Ekim 2006’ya kadar verilen para cezaları ile ilgili tebligatlar ve ceza miktarlarına ilişkin kantitatif verileri de analiz ettik. MSHA tarafından temin edilen veriler, değerlendirildi ve bizim amaçlarımız açısından yeterince güvenilir bulundu. Aynı zamanda, üç yeraltı kömür madenini ziyaret ettik, MSHA’nın 11 kömür madeni bölgesinden 6’sının görevlileri ile konuştuk ve Birleşik Devletler’deki bütün yeraltı kömür madenlerinin yaklaşık yüzde 90’ını kapsayan dört eyaletin—Kentucky, Pennsylvania, Virginia ve West Virginia— eyalet maden dairesi görevlileri ile görüştük. Son olarak, eğitim egzersizlerini gözlemlemek ve kurtarma ekibi üyeleri ile görüşmek için bir maden kurtarma yarışmasına katıldık ve MSHA ve NIOSH’un araştırmalarını yürüttükleri saha lokasyonlarını ziyaret edip bu faaliyetlerden sorumlu olan görevliler ile görüştük. Çalışmamızı, genel olarak kabul görmüş yönetim denetleme standartlarına uygun olarak, Haziran 2006 ile Mart 2007 tarihleri arasında tamamladık. Çalışmamızın kapsamı ve bu çalışmayı yürütmek için kullanılan yöntemlerle ilgili ilave bir tartışma için, Ek I’e bakınız. ÖZETLE SONUÇLAR Yeraltı kömür madeni işletmecileri, acil durumlara hazırlanırken önemli zorluklarla karşı karşıya kalmaktalar ve bu zorluklar arasında madencilerin gerçekçi eğitimler almasının sağlanması ve yeni gereklilikleri karşılayan maden kurtarma ekiplerinin organize edilmesi bulunuyor. Maden işletmecileri, temsili bir ortamda acil durum eğitimleri verilmesinin önemini fark etmiş durumda. Fakat anket sonuçlarımıza dayalı olarak, maden işletmecilerinin tahminen yüzde 81’i söz konusu eğitimleri temin etmeye yönelik özel eğitim tesislerinin bulunurluğunu bir zorluk olarak kabul ediyorlar ve yüzde 70’i de temsili eğitimleri vermenin maliyetlerini bir zorluk olarak kabul ediyorlar. MSHA’nın acil durum solunum cihazlarının takılması ve transfer edilmesine ilişki kılavuzlar gibi uygulamalı eğitim vermeye yönelik bazı materyalleri bulunmasına rağmen, bu durum bütün maden işletmecilerine temsili acil durum koşulları altında eğitime yönelik bilgi ve araçlar temin etmemekte. Anket sonuçlarımız ayrıca, madenlerin tahminen yüzde 77’sinin 2006 yılında tahliye tatbikatları yaptığını ve bu tatbikatlarda madencilerin, Mart 2006’da uygulamaya konan MSHA acil durum geçici standartlarının bir parçası olan solunum cihazlarının takılmasını tatbik ettiklerini göstermekte. Fakat bu tatbikatları yapan madenlerin tahminen yüzde 44’ü, madencilerine cihazın ağızlığını ağza alma egzersizi yaptırmamışlar. İlk başta, MSHA madencilerin bu faaliyeti simüle etmelerine izin vermiş. Fakat Aralık 2006’da yayınlanan nihai kurallar, madencilerin ağızlığı ağızlarına almalarını gerektirmekte. Madencilere gerçekçi eğitim vermeye ilişkin zorluklara ek olarak, maden işletmecileri MINER Yasasının maden kurtarma ekiplerine ilişkin yeni gerekliliklerini uygulamaya koyma konusunda zorluklar olduğunu öngördüklerini rapor ettiler. Örneğin, MSHA’nın kurtarma ekiplerinin hizmet verdikleri bütün madenlerde yılda en az bir kez eğitim vermelerine ilişkin gerekliliği nasıl tanımladığına bağlı olarak, halihazırda maden kurtarma hizmetleri veren bazı eyaletler kaynaklardaki kısıtlar nedeniyle söz konusu hizmetleri vermeyi durdurmayı tercih edebileceklerini rapor ettiler. Bunun sonucunda, bu durumdan etkilenen maden işletmecileri yeni kurtarma ekipleri belirlemek ve bunları eğitmek zorunda kalacaklar. Madenlerin işçilerini temsili acil durum koşulları altında eğitmelerine yardımcı olmak için, Çalışma Bakanının MSHA’ya söz konusu koşullar altında maden işçilerinin eğitilmesine yönelik bilgileri ve mevcut araçları duyurması yönünde talimatta bulunmasını tavsiye ediyoruz. Buna ek olarak, MSHA uygun olduğu şekilde, periyodik olarak bu bilgileri gözden geçirip güncellemelidir. MSHA maden işletmecilerinin eğitim planlarını onaylar ve eğitim kayıtlarını teftiş eder, fakat MSHA’nın madencilerin eğitimine ilişkin denetimi bazı unsurlar nedeniyle engellenmektedir. (1) Tutarlı olmayan eğitmen onaylama standartları, (2) bütün eğitmenlere ilişkin bilgilerin tutulduğu veri tabanındaki hatalar, (3) eğitmenler bir kez onaylandıktan sonra bunlarla ilgili devam eden eğitim gerekliliklerinin bulunmaması ve (4) kurumun eğitim seanslarını denetlemesinin sınırlı olması bu unsurlar arasında yer almaktadır. MSHA, yeni eğitmenlerin onaylanması sırasında göz önünde bulundurulması gereken genel kılavuz ilkelere sahiptir, fakat MSHA bölgelerin eğitmenlerin niteliklerini farklı yöntemlerle belirlemesine izin vermektedir. Örneğin, MSHA başvuru sahiplerinin tecrübelerini üç yöntemden biriyle kanıtlamalarını talep etmektedir ve bölgelerin de eğitmen diğer bir şekilde atanıncaya kadar geçici onay verme konusunda takdir yetkisi bulunmaktadır, fakat bu yaklaşım bölgeler arasında farklılık göstermektedir. Ayrıca MSHA eğitmenler için devam eden eğitim gereklilikleri ileri sürmemektedir. Buna ek olarak, MSHA onaylanmış olan eğitmenleriyle ilgili güncel bilgilere sahip değildir ve bu eğitmenlerin bilgilerini ve yetkinliklerini güncel tutmalarını sağlamamaktadır. Ayrıca, MSHA eğitmenleri yeterli düzeyde denetlememekte veya eğitim seanslarını yeterli düzeyde değerlendirmemekte ve madencilerin öğretilen yetkinlikleri ne kadar iyi öğrendiklerini değerlendirmemektedir. Maden işçilerinin acil durumlar için yeterli düzeyde hazırlanmalarını sağlamaya yardımcı olmak için, Çalışma Bakanının MSHA’ya eğitimlerin denetlenmesini güçlendirmesi yönünde talimat vermesini tavsiye ederiz. Bu denetleme şunları kapsamalıdır: yeni eğitmenlerin onaylanmasına yönelik bölgelerin uyguladıkları prosedürlerin gözden geçirilmesi ve standart hale getirilmesi; eğitmenlerin bilgilerini ve yetkinliklerini sürdürmelerini veya geliştirmelerini sağlamak için eğitmenlere yönelik devam eden eğitim gereklilikleri oluşturulması; onaylanmış eğitmenlere ilişkin MSHA’nın kayıtlarında yer alan verilerin iyileştirilmesi; ve madenci eğitimlerinin denetlenmesi için, eğitim seanslarının düzenli olarak değerlendirilmesini, öğrenme hedeflerinin ne düzeyde karşılandığının değerlendirilmesini ve eğitmenlere geri bildirim verilmesini kapsayacak şekilde bir süreç geliştirilmesi. MSHA ile NIOSH arasındaki koordinasyon, öncelikle gayrı resmi ve tutarsızdır ve yakın zamanda gerçekleşecek emeklilikler ve her iki kurumun da karşı karşıya oldukları diğer zorluklar göz önünde bulundurulduğunda, söz konusu koordinasyon yeterli olamaz. Birbirlerini tamamlayıcı rollerine rağmen, MSHA ve NIOSH’nın bütün kuruma yayılan koordinasyon çabalarına yön verecek mevcut bir mutabakat anlaşmaları veya diğer bir resmi politikaları bulunmamaktadır. Ayrıca bu iki kurum, araştırmaları ile ilgili planlama dahil, stratejik planlama çabalarına birbirlerini düzenli olarak dahil etmemektedirler. Bunun sonucunda, görevliler iki kurum arasındaki koordinasyonun öncelikli olarak her iki kurumda görev yapan bazı bireylerin inisiyatifinde olduğunu ve bu nedenle de her zaman tutarlı olmadığını belirttiler. MSHA ve NIOSH, madencilerin maruz kaldıkları kömür tozu veya diğer tahriş edici maddelerin miktarını denetlemeye yönelik yeni bir cihazın geliştirilmesi gibi bazı geçici projelerde birlikte çalıştılar, fakat bu çabalar geçici ve belli konularla sınırlı kaldı ve iki kurumun standart çalışma prosedürlerinin bir parçası haline gelmedi. İki kurumun karşı karşıya kaldıkları zorluklar göz önünde bulundurulduğunda, münferit personel arasında geliştirilen iş ilişkilerine veya geçici projelere dayalı bir koordinasyon yeterli olamaz. Örneğin, MSHA ve NIOSH’taki birçok mühendis ve bilimadamı önümüzdeki yıllarda emekliliğe hak kazanacak ve bu kişiler ayrıldıktan sonra resmi olmayan koordinasyon çabaları devam etmeyebilir. MSHA ile NIOSH arasındaki bilgi paylaşımının etkinliğini geliştirmek için, Çalışma ile Sağlık ve İnsani Hizmetler Bakanlarının kendileriyle ilgili kurumlara, koordinasyonlarına yön verecek resmi bir mutabakat anlaşması oluşturmak için birlikte çalışmaları yönünde talimat vermelerini tavsiye ederiz. Ayrıca, uygun olduğu şekilde, bu kurumlar söz konusu mutabakatı düzenli olarak gözden geçirmeli ve güncellemelidir. MSHA tarafından verilen cezaların birçoğu, itiraz edilmeksizin maden işletmecileri tarafından ödenmesine rağmen, daha ciddi ve daha yüksek meblağlı cezalar içeren vakaların küçük bir kısmı temyize götürülmektedir ve temyize giden cezaların birçoğu da önemli ölçüde düşürülmektedir. MSHA, daha ağır ihlaller ile ilgili daha yüksek cezaları değerlendirmek için düzenlenmiş ve kendi yönetmeliklerinde belirtilmiş standart bir formüle göre cezalar uygulamaktadır. Yakın zamanda MSHA standart formülüyle ilgili revizyonları sonuçlandırmıştır ve bu değişikliklerin verilen bütün cezaların tutarını ikiye katlamasını beklemektedir. 1996 ile 2006 arasında, MSHA maden işletmecilerini inceleyerek yeraltı kömür madeni güvenliği ve sağlık standartlarına ilişkin ihlaller için 506.707 ceza kesmiştir ve bu cezaların ortalama tutarı ihlal başına 234$’dır. Maden işletmecileri, itiraz etmeksizin cezaların büyük bir kısmını ödemekle birlikte, MSHA tarafından verilen bütün cezaların yaklaşık yüzde 6’sı için temyize başvurulmuştur. Temyize taşınan cezaların yaklaşık yarısı, ihlalin ciddiyetinden ve işletmecinin ihlal seviyesinden bağımsız olarak, ortalama yüzde 49 oranında düşürülmüştür. Temyiz sürecine dahil olan kurumların – bağımsız Federal Maden Güvenliği ve Sağlığı Denetleme Komisyonu ile birlikte Çalışma Bakanlığı Hukuk Müşavirliği Dairesi, MSHA’nın müzakere ihtilaf temsilcileri (CLR) ve idari hakimler (ALJ) – yasa gereği, Maden Yasası’nda belirtilen altı yasal unsuru uygulamaları gerekmektedir. Fakat bu kurumlar, MSHA’nın öngördüğü bir cezada indirim uygulanmasının uygun olacağına hükmettiklerinde, yasal olarak yeni bir ceza belirlemek için herhangi bir özel yöntem uygulamak zorunda değillerdir. Sonuç olarak, bu kurumların nihai ceza tutarına karar vermede önemli bir takdir yetkileri bulunmaktadır. MSHA tarafından yakın zamanda uygulamaya konan ceza artışları, daha fazla cezanın temyize taşınma olasılığını arttırmaktadır. Biz, cezaların belirlenmesinde şeffaflığın temin edilmesini sağlamak için, Çalışma Bakanlığı Hukuk Müşavirliği Dairesinin, MSHA’nın ve Komisyonun, MSHA tarafından öngörülen cezalarda yapılacak indirimler de dahil olmak üzere, bütün nihai ceza tutarları ile ilgili belirli temel prensiplerin uygun şekilde belgelendirilmesi için gerekli adımları atmalarını tavsiye etmekteyiz. Bu raporun taslağı ile ilgili olarak, MSHA, Çalışma Bakanlığı Hukuk Müşavirliği Dairesi, NIOSH ve Komisyonun görüşlerini aldık. Bu kurumların her biri tavsiye edilen hususlar konusunda hemfikir oldu. MSHA, tavsiyelere cevaben alınmaya başlanmış olan veya alınması planlanan önlemler ile ilgili ilave bilgiler temin etti. Örneğin, MSHA mevcut eğitim kaynakları ile ilgili bilgi vermeye yönelik bir web sitesi geliştireceğini ve bu web-tabanlı kaynak ile ilgili maden işletmecilerine bir bilgilendirme bülteni yayınlayacağını belirtti. Kurum aynı zamanda, onaylanmış olan eğitmenler ile ilgili devamlı eğitim gereklilikleri oluşturma imkanını araştırmak da dahil olmak üzere, madenci eğitimlerinin denetlenmesinin iyileştirilmesine yönelik planlarına ilişkin bilgiler temin etti. Fakat kurum, bu gerekliliğin gerçekleştirilebilmesi için, yasal bir değişikliğin gerekebileceğini de belirtti. Gerek MSHA ve gerekse NIOSH koordinasyon çalışmalarına yön verecek bir mutabakat anlaşması geliştirilmesini desteklediler. MSHA, Çalışma Bakanlığı Hukuk Müşavirliği Birimi ve Komisyon, bütün ceza indirimlerine yönelik temel prensiplerin belirlenmesi de dahil, temyiz sürecinde şeffaflık ihtiyacı konusunda hemfikir oldular. ARKA PLAN Kömür madenciliği, ülkenin en tehlikeli mesleklerinden bir olmaya devam ediyor. West Virginia’daki Sago madeninde meydana gelen ölümcül patlama, ülkenin dikkatini yeraltı kömür madencilerinin karşı karşıya kaldıkları birçok tehlikeye çekti. Buna cevaben, Kongre 2006 tarihli MINER (Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahalesi) Yasasını çıkardı ve bu yasa, maden işletmecilerinin ve MSHA’nın, maden kurtarma ekiplerinin güçlendirilmesini, güncel kaza müdahale planlarının geliştirilmesini ve en ağır ihmallerle ilgili, cezai yaptırımlar dahil, daha yüksek cezaların tesis edilmesini de kapsayan, bir dizi reform yapmalarını gerektirdi.[1] MSHA ayrıca Mart 2006’da, acil sağlık ve güvenlik iyileştirmeleri tesis etmeyi amaçlayan bir Acil Durum Geçici Standardı (ETS) [2] yayınladı [3]. Bu standart diğer bazı gerekliliklerin yanı sıra, işletmecilerin madenlerin tahliye güzergahlarına ilişkin güvenlik eğitimleri vermelerini ve belli bazı temsili acil durumlarda nasıl tepki verilmesi gerektiğini, maden kaçış güzergahı boyunca nasıl yaşam hatları oluşturulacağını ve yeraltında ilave solunum cihazlarının nasıl saklanacağını öğrenmeye yönelik imkanlar sağlamalarını gerekli kılmaktaydı. Nihai düzenlemeler ETS’nin bazı unsurlarını değiştirmelerine ve bazı unsurları açıklamalarına rağmen, ETS’nin içerdiği unsurlar, Aralık 2006’da kalıcı bir yönetmelik haline geldi. [4] Yeraltı maden endüstrisi büyük ölçüde Mississippi Nehri’nin doğusunda yer alan Appalachian bölgesinde yoğunlaşmıştır. Amerika Birleşik Devletleri’ndeki bütün yeraltı kömür madenlerinin yaklaşık yüzde 87’si, Kentucky, Pennsylvania, Virginia ve West Virginia’da yer almaktadır. MSHA’nın 11 bölge ofisinden sekizi, bu eyaletlerde bulunmaktadır ve MSHA’nın merkezi de Arlington, Virginia’da bulunmaktadır. MSHA madencilerin, maden müfettişlerinin ve endüstrinin diğer paydaşlarının eğitiminin sağlanmasında kilit bir rol oynar. MSHA’nın Eğitim Politikası ve Geliştirme Müdürlüğü, MSHA’nın bölge ofislerinin birçoğunda personeli bulunan Eğitim Saha Hizmetleri aracılığıyla maden işletmecilerine teknik destek verir. Müdürlük aynı zamanda West Virginia’da bulunan Ulusal Maden Sağlığı ve Güvenliği Akademisini de (Maden Akademisi) çalıştırmaktadır. Bu akademi, öncelikli olarak MSHA maden mühendisleri için bir eğitim merkezi olarak hizmet verir fakat aynı zamanda federal ve yerel yönetimler ile endüstrideki profesyonellere de maden sağlığı ve güvenliği ile ilgili birçok konuda eğitim sunmaktadır. Maden Akademisi ayrıca MSHA’nın yeni işe alınan maden müfettişi stajyerlerine ve teknik uzmanlarına verilen sınıf içi eğitimlerin neredeyse tamamını vermektedir. Bunlara ek olarak, MSHA’ya ilişkin yasal düzenlemeler, madencilerin ve maden kurtarma ekip üyelerinin eğitilmesi ve yeniden eğitilmesi konularını da düzenler. Maden işletmecilerinin, yeni yeraltı maden işçilerine en az 40 saat ve deneyimli madencilere de yılda en az 8 saat eğitim vermeleri gerekmektedir. Eğitim programının, madenin yerleşim planının ve usulüne uygun güvenlik prosedürlerinin öğrenilmesi gibi birçok konuyu kapsaması ve bu eğitimlerin, MSHA tarafından onaylanmış bir eğitmen tarafından verilmesi gerekir. Maden kurtarma ekipleri için gönüllü olan madencilerin genellikle sıkı bir fiziksel muayeneden geçmeleri, ekip tarafından kullanılan solunum cihazları ile ilgili 20 saatlik bir ön eğitimi tamamlamaları ve maden haritalarının okunması, havalandırma sistemlerinin anlaşılması ve maden kurtarma ekipmanlarının kullanımı gibi hususlarda ilaveten yıllık 40 saatlik eğitim almaları gerekir.[5] Hem MSHA hem de NIOSH, yeni teknolojinin madenlere aktarılmasından sorumludur. MSHA, bu görevi bir madende kullanılan belli bir ekipmanın yeraltında kullanım için uygun olduğunu tasdik ederek yerine getirir. MSHA ayrıca elektrik ve havalandırma sistemleri, tavan kontrolü, kömür tozunun kontrol edilmesi gibi bazı alanlarda maden müfettişlerine ve maden işletmecilerine teknik destek sağlar. NIOSH, sağlık ve güvenlikle ilgili araştırma ve geliştirmelerini gerçekleştirirken, aralarında MSHA’nın ve madencilik endüstrisinin de bulunduğu farklı bazı kurumlara danışır. NIOSH aynı zamanda, madencilik endüstrisindeki yeni teknolojilerin geliştirilmesinden ve adapte edilmesinden sorumludur. 1977’de Maden Yasasının yürürlüğe girmesinden önce, maden düzenlenmelerinin icrasından ve madencilikle ilgili araştırmalardan, İçişleri Bakanlığında yer alan Madenler Bürosu sorumluydu. Yasanın yürürlüğe girmesinden sonra, icra işlevi Madenler Bürosundan Çalışma Bakanlığına aktarılınca, MSHA oluşturuldu. 1997’de, Madenler Bürosunun kapatılmasından sonra, madencilikle ilgili araştırmalar Sağlık ve İnsani Hizmetler Bakanlığı Hastalıkları Önleme ve Kontrol Merkezlerinin gözetimine verildi ve NIOSH’un bir parçası haline geldi. Federal hükümetin maden güvenliği ve sağlığı konusunda icra yetkisini, federal hükümette nispeten yaygın olmayan bir bölünmüş-icra modeli içerisinde, iki bağımsız kurum – MSHA ve Komisyon – paylaşmaktadır. MSHA, güvenlik ve sağlık ihlalleri konusunda madenleri denetlemekten sorumluyken, Maden Yasası Komisyona MSHA tarafından tespit edilen ihlaller ile ilgili hukuki yaptırımların tespit edilmesi yetkisini verir. Uygulamada, MSHA müfettişlerinin bulgularına dayalı olarak ilk cezayı teklif eder.[6] Fakat söz konusu teklifler, Komisyonun gözden geçirmesine tâbidir ve bir maden işletmecisi tarafından itiraz edilen hiçbir ceza Komisyonun onayı olmaksızın sonuca bağlanamaz. Komisyon, Başkan tarafından atanan ve Senato tarafından onaylanan beş üyeyi kapsar. İdari hakimler (ALJ) Komisyonun sorumluluklarını yerine getirmesine yardımcı olur ve idari hakimlere, İdare Usul Kanunu ve Maden Yasası ile, bağımsız olarak MSHA’nın icra eylemlerini gözden geçirme yetkisi verilmiştir. Komisyon, bir davayı idari hakimler tarafından verilen kararın tarihinden itibaren 40 gün içinde gözden geçirmeye karar vermediği sürece, idari hakimlerin kararlarının Komisyonun nihai kararları olduğu kabul edilir. Eğer MSHA ya da maden işletmecisi Komisyonun kararına katılmazsa, bunlardan herhangi biri davayı uygun olan ABD Temyiz Mahkemesine temyiz edebilir. Maden Yasası cezaların tayin edilmesinde gerek Komisyonun gerekse MSHA’nın altı yasal unsuru göz önünde bulundurmalarını gerektirmektedir: 1. Maden işletmecisinin daha önceki ihlalleri, 2. Cezanın madenin büyüklüğüne göre uygunluğu, 3. Maden işletmecisinin ihmalinin bulunup bulunmadığı, 4. Cezanın maden işletmecisinin faaliyetlerini sürdürebilmesi üzerindeki etkisi, 5. İhlalin ciddiyeti ve 6. Sorumlu olan maden işletmecisinin, ihlalin bildirilmesinden sonra durumu hızlı bir şekilde gidermekte gösterdiği iyi niyet. MSHA’nın Kömür Madeni Güvenliği ve Sağlık İdaresi, açık ve yeraltı kömür madenleri ile ilgili icra faaliyetlerini yürütmekten sorumludur. Ocak 2007 itibariyle, MSHA 11 kömür bölgesinde yaklaşık 550 yeraltı kömür müfettişi istihdam etmiştir. MSHA’nın yeraltı kömür madenleri ile ilgili temel icra görevi, her yıl bütün yeraltı kömür madenlerinde en az dört kapsamlı teftiş gerçekleştirilerek yerine getirilir. [7] Federal sağlık ve güvenlik standartlarına ilişkin ihlaller gözlemlediklerinde, MSHA müfettişlerinin kömür madeni işletmecisine bir tebligat vermeleri gerekmektedir. [8] Fakat bir işletmeci ihlali kabul etmese dahi, müfettiş tarafından belirlenen süre içerisinde sorunları çözmek zorundadır. Nisan 2007’de yürürlüğe giren yeni MSHA düzenlemeleri kapsamında, [9], bir yeraltı kömür madeni güvenlik ve sağlık standardının ihlal edilmesine ilişkin olarak MSHA’nın takdir edebileceği bir hukuki yaptırımın tutarı genellikle 112$ ile 60.000$ arasında değişir.[10] Ne var ki, MINER Yasası yeni bir “aleni ihlal” uygulamaya koymuştur ve bu ihlalin azami hukuki cezası 220.000$’dır.[11] MINER Yasası aynı zamanda, Maden Yasasına ilişkin bazı bilerek yapılan veya kasti ihlaller ile ilgili cezai yaptırımlar tesis etmiştir. [12] Bir ceza öngörüldüğünde, bir maden işletmecisi (1) önerilen cezayı kabul edip ödeyebilir veya (2) cezaya resmi olarak Komisyon nezdinde itirazda bulunabilir (sürece ilişkin daha detaylı bilgi için Şekil 1’e bakınız). MSHA ihlale ilişkin maden işletmecisine bildirimde bulunur MSHA cezayı teklif eder Maden işletmecisi cezaya itiraz etmez Maden işletmecisi, ihlalle ilgili herhangi bir değişiklik yapılıp yapılmaması gerektiğine karar vermek için bir CLR’nin resmi olmayan bir müzakere toplantısı yapmasını talep eder Maden işletmecisine nihai ceza verilir Maden işletmecisi, Komisyon nezdinde cezaya itiraz eder Çalışma Bakanlığı Hukuk Müşavirliği Birimi veya CLR maden işletmecisi ile idari hakimin onayladığı bir uzlaşmaya varır Uzlaşma olmazsa, idari hakim bir mahkeme yapar Çalışma Bakanlığı Hukuk Müşavirliği Birimi veya maden işletmecisi, Komisyona idari hakimin kararı ile ilgili itirazda bulunur, Komisyonun takdir yetkisine bağlı Çalışma Bakanlığı Hukuk Müşavirliği Birimi veya maden işletmecisi, Komisyon kararını uygun ABD Temyiz Mahkemesine temyiz eder Not: Eğer tebligat veya karar, Komisyon veya mahkemeler tarafından feshedilirse, herhangi bir hukuki yaptırım uygulanmaz. Şekil 1: Güvenlik ve Sağlık Standartlarını İhlal Etmekten Kendisine Tebligat Gönderilmiş olan Maden İşletmecilerinin Ceza Değerlendirme süreci YERALTI KÖMÜR MADENLERİ ACİL DURUMLAR İÇİN MADEN İŞÇİLERİNİ VE KURTARMA EKİPLERİNİ HAZIRLARKEN ZORLUKLARLA KARŞILAŞMAKTALAR Yeraltı kömür madeni işletmecileri, acil durumlara hazırlanırken aralarında madencilerin gerçekçi eğitimler almalarının sağlanmasının ve yeni gereklilikleri karşılayan maden kurtarma ekiplerinin organize edilmesinin de bulunduğu, önemli zorluklarla karşılaşmaktalar. Temsili acil durum koşulları altında madencilere eğitim vermeye yönelik tesislere erişimin kısıtlı olması ve bu eğitimleri düzenlemenin maliyeti, birçok maden işletmecisi için zorluk yaratmakta. MSHA’nın pratik eğitim vermeye yönelik bazı materyalleri bulunmasına rağmen, bu materyaller bütün maden işletmecilerine temsili acil durum koşulları altında madencileri eğitmek konusunda faydası olacak bilgi ve araçları temin etmemekte. Maden işletmecileri maden kurtarma ekiplerinin acil durumlara müdahale etmek konusunda hazırlanmaları konusunda, maliyetlerin ve eğitimin temel sorunlar olduğunu bildirdiler ve MINER Yasasındaki yeni gereklilikleri uygulamaya koymanın bu zorlukları daha da ağırlaştırabileceğini belirttiler. Madencilere Yönelik Acil Durumlara Hazırlıklı Olma Eğitimleri, Temsili Acil Durum Koşulları Altında Eğitim Fırsatlarının Az Olması Nedeniyle Sınırlı MSHA’nın yeni gereklilikleri maden işletmecilerinin madenlerin acil durumlarda tahliyesine yönelik gerçekçi tatbikatlar içeren acil durumlara hazırlıklı olma eğitimleri düzenlemelerini gerektirmesine rağmen, 2006 yılının sonu itibariyle birçok maden işletmecisi bu gereklilikleri uygulamaya koymamıştı. MSHA’nın Mart 2006’da yayınlanan Acil Durum Geçici Standardı, maden işletmecilerinin solunan havanın kirlenmesi durumunda madencilerin yeraltı madenlerine girerken beraberlerinde taşıdıkları solunum cihazları eksiksiz olarak takılmış olmak suretiyle pratik eğitimler vermelerini gerektiriyordu.[13] Araştırmamıza dayalı olarak, yeraltı kömür madenlerinin yüzde 77’sinin, işçilerinin büyük bir kısmının veya tamamının 2006’da gerçekleşen tatbikatlar sırasında solunum cihazlarının takılmasına yönelik egzersiz yaptıkları tahliye tatbikatları gerçekleştirdiklerini tahmin ediyoruz. [14] Fakat, söz konusu madenlerin yüzde 44’ünün işçilerinin ağızlığı tatbik etmesini sağlamadıklarını tahmin ediyoruz. Mart ayındaki ETS, madencilerin eğitim egzersizleri sırasında ağızlık kısmının ağza sokulmasını tatbik etmelerine izin vermesine rağmen, Aralık’ta yayınlanan nihai kurallar ağızlığın fiili olarak ağza sokulmasının gerekli olduğunu açıkça belirtmiştir.[15] MSHA, bütün madencilerin, cihazın açılması ve aktif hale getirilmesi ile ağızlığın ağza sokulması dahil, cihazın takılması sürecindeki her bir adımı tatbik etmesini gerekli kılar. Bu eğitimin amacı, madencilerin bir solunum cihazının çalıştırılması süreci ile solunum sırasındaki direnç ve birimin ürettiği ısı gibi cihaz aracılığıyla solunumun yarattığı hislere aşina hale getirilmesidir.[16] Fakat bütün madenler bu aşamaların tamamı konusunda madencileri eğitmemişlerdir (bakınız Şekil 2). Anketimize dayalı olarak, 2006’da işçilerin büyük bir kısmının veya tamamının bir solunum cihazının takılmasını tatbik ettiği madenlerin sadece yüzde 36’sının, ağızlık kısmını ağza sokma adımını tatbik ettiklerini ve bunun, madencilerin kullanılmış ağızlıkları paylaşmak konusunda isteksiz olmalarının bir sonucu olduğunu tahmin ediyoruz. Maden güvenliği ve eğitim yetkililerine göre, kullanımlar arasında ağızlıklar sterilize edilmiş olsalar dahi, birçok madenci enfeksiyon korkusu nedeniyle bunları kullanmak konusunda isteksizler. Ayrıca, Mart ayındaki ETS ve Aralık ayındaki düzenlemeler, bir acil durum sırasında birden fazla cihaz kullanmak zorunda kalmaları ihtimaline karşı madencilerin bir solunum cihazından bir diğerine geçişi de tatbik etmelerini gerektirmektedir fakat 2006’da madenlerin yüzde 42’sinin bu egzersizi yapmadıkları tahmin edilmektedir. Maden işçilerinin bazıları solunum cihazlarının takılmasını tatbik etti veya hiçbirisi bunu tatbik etmedi Maden işçilerinin büyük kısmı veya tamamı solunum cihazlarının takılmasını tatbik etti Aktivite tatbik edildi Solunum cihazının açılması Burun kıskacının takılması Solunum cihazının aktive edilmesi Ağızlığın ağza sokulması Maden işçilerinin büyük kısmı veya tamamının katılım gösterdiği madenlerin yüzdesi Kaynak: Anket verilerine ilişkin GAO analizi Şekil 2: 2006’da Madenlerde Solunum Cihazı ile Yapılan Eğitimin Tahmini Kapsamı Ayrıca, madenlerin yaklaşık olarak yarısının, gerçek acil durum koşullarını temsil eden ortamlarda tatbikat yapmadıklarını tahmin ediyoruz ve madenlerin birçoğu bu tür eğitimler vermenin, işçileri madenlerdeki acil durumlar için hazırlamak konusunda karşı karşıya kaldıkları en büyük zorluklardan biri olduğunu ifade ettiler. MSHA’nın yeni eğitim gereklilikleri, maden işletmecilerinin üç ayda bir maden acil durum tahliye tatbikatları yapmalarını, karanlık bir madende madencilerin yollarını bulmalarına yardımcı olması için yöneltmeli yaşam hatları kurmalarını ve yangın veya patlamaların söz konusu olduğu vakalar gibi acil durumlarda madenin tahliyesine yönelik prosedürlerle madencilere gerekli talimatları vermelerini öngörmektedir.[17] Anketimize dayalı olarak, 2006’da madenlerin hemen hemen tamamı tahliye tatbikatları yapmış ve yaşam hatları kurmuştur. Ne var ki, madenlerin yarısının gerçek acil durum koşullarını temsil eden ortamlara tatbikat yapmadıklarını tahmin ediyoruz. Anketimize göre, madencileri madenlerdeki acil durumlara hazırlamakta ve acil durumlara müdahalede karşılaşılan en büyük zorluklar, madenlerdeki acil durumlara yönelik temsili eğitimlerle ilgiliydi. Özellikle, en yaygın olarak rapor edilen üç zorluk, acil durumların simüle edilebileceği eğitim merkezlerinin elverişliliği, madenlerdeki acil durumlarla ilgili simüle edilen eğitimlerin mevcudiyeti ve madenlerdeki acil durumlarla ilgili simüle edilen eğitimlerin verilmesiyle ilgili maliyetlerdi (bakınız Şekil 3). Maden işletmecileri temsili acil durum eğitimlerinin öneminin farkında olmalarına rağmen, madenlerin birçoğu özel tesislere sınırlı erişimleri olduğu ve bu tür eğitimlerin yüksek maliyetleri nedeniyle, bu eğitimleri gerçekleştirirken zorluklarla karşılaştılar. Madenlerin yüzde 81’inin, madenlerdeki acil durumlara yönelik temsili koşullar altında eğitim verme imkanını orta derece ila önemli derecede bir zorluk olarak gördüklerini tahmin ediyoruz. Maden eğitim yetkilileri ve uzmanlarına göre, acil durumlara yönelik eğitimler en iyi şekilde bir acil durum sırasında mevcut olan gerçek koşullara mümkün olduğunca yakın temsili koşullar altında verilebilir çünkü bu şekilde verilen eğitimler madencilerin kendilerine güven kazanmalarını sağlar ve gerçek bir acil durum sırasında buna uygun şekilde tepki vermelerine imkan sağlar. Beaver, West Virginia’daki Maden Akademisi temsili acil durum koşulları altında eğitim vermeye yönelik bazı imkanlar sunmaktadır, fakat sektördeki bazı yetkililere göre, Akademi öncelikli olarak maden kurtarma eğitimleri için kullanılmaktadır ve sınırlı kapasitesi ve birçok madene olan uzaklığı nedeniyle genellikle elverişli bir eğitim seçeneği değildir. Ayrıca, maden işletmecileri çeşitli temsili acil durum koşulları için geliştirilmiş mobil bir eğitim tesisini de kullanabilirler fakat bu tesis de, kısmen eğitmenlerin zaman kısıtlamaları nedeniyle, her zaman elverişli değildir.[18] Temsili eğitimler vermenin yüksek maliyeti de, özellikle daha küçük madenler için, başka bir zorluktur. Anketimize dayalı olarak, büyük madenlere kıyasla küçük madenlerin bu tür tatbikatlar yapmış olma olasılığının daha düşük olduğunu tahmin ediyoruz.[19] Ayrıca, madenlerdeki acil durumlara yönelik temsili eğitim verme ile alakalı maliyet, küçük madenler için daha büyük madenlere kıyasla daha büyük bir sorundur. Anketimize göre, küçük madenlerin eğitim maliyetini büyük bir sorun olarak kabul etme olasılıkları daha büyüktü. MSHA yetkililerine göre, daha büyük madenlere kıyasla küçük madenlerin temsili acil durum koşulları altında verilecek eğitimler geliştirmeye zaman ayırabilecek tam zamanlı bir güvenlik müdürü istihdam etme olasılıkları daha düşüktür. Zorluk Bir acil durumu simüle edebilecek eğitim merkezlerinin elverişliliği Madenlerdeki acil durumlara yönelik temsili bir ortamda eğitim verme imkanı Madenlerdeki acil durumlara yönelik temsili eğitimlerle ilgili maliyet Yeni maden işçilerini eğitmek için ihtiyaç duyulan zaman Madenlerdeki acil durumlara yönelik temsili eğitimler verebilecek onaylı eğitmenlerin elverişliliği Emeklilikler nedeniyle deneyimli maden işçilerinde yaşanan kayıp Yangın söndürme teknikleri gibi ilk müdahale türündeki faaliyetler için maden işçilerini eğitmek Maden işçilerini kurtarma için solunum cihazlarının kullanılması için hazırlamak Maden işçilerini kaçış güzergahlarına alıştırmak Zorluğu orta derece ila önemli derecede bir sorun olarak değerlendiren madenlerin tahmini yüzdesi Şekil 3: İşçilerin Madenlerdeki Acil Durumlara Hazırlanmasında Yaşanan Zorluklara ilişkin Madenlerin Değerlendirmeleri MSHA, maden işletmecilerinin belli konularda uygulamalı eğitimler vermek için kullanabilecekleri materyallere sahip olmasına rağmen, bütün maden işletmecilerine temsili acil durum koşulları altında eğitim vermeye yönelik bilgi ve araçları temin etmemektedir. MSHA’nın, maden işletmecilerinin talep üzerine edinebilecekleri, aralarında sınıfiçi egzersizlerinin de bulunduğu çeşitli eğitim araçlarından oluşan bir kataloğu bulunmaktadır. Örneğin, Mart ayında yayınlanan solunum cihazları ile yapılacak eğitimlerle ilgili ETS gerekliliklerini desteklemek için, MSHA bütün yeraltı kömür madenlerine bir eğitim paketi ve uygun devlet hibeleri dağıtmıştır.[20] Fakat MSHA, bütün maden işletmecilerine duman dolu madenler gibi temsili acil durum ortamlarında nasıl eğitim verilmesi gerektiğine dair örnekler veya bu tür eğitimler vermeye yönelik mevcut kaynaklar ile ilgili bilgi vermemektedir. Maden işletmecileri, acil durum koşullarını simüle etmek için bir dizi teknik kullanmaktadırlar fakat diğer maden işletmecileri bu tekniklerden haberdar olmayabilirler. Görüşme yaptığımız bir maden işletmecisi, madencilerin güvenli bir şekilde duman dolu bir madeni tahliye etme egzersizi yapmalarını sağlamak için suni duman ile dolu garaj büyüklüğünde bir çadırda bir labirent kullandıklarını ifade etmiştir ve diğer işletmeciler de, madencilerin duman dolu bir madende yaşayacakları sınırlı görüş mesafesini simüle etmek için tahliye tatbikatları sırasında karartılmış gözlükler kullandıklarını belirtmişlerdir. MSHA maden işletmecilerinin dumanla dolu bir ortamı tahliye etmek konusunda işçilerini eğitmelerine yardımcı olmak için kullanabilecekleri beş adet suni duman makinesine sahip olmasına rağmen, birçok maden işletmecisi bunlardan haberdar olmayabilir çünkü MSHA bu makineleri eğitim ürünleri kataloğuna koymamakta veya bunların varlığını bütün maden işletmecilerine bildirmemektedir. Anketimize dayalı olarak, madenlerin yaklaşık yarısının temsili acil durum ortamlarında tatbikatlar geliştirme konusunda yardım gibi, madenlerdeki acil durumlara hazırlanma konusunda MSHA’nın desteğini almadıklarını tahmin etmekteyiz. Ayrıca, çeşitli maden işletmecileri, MSHA’nın eğitim programları geliştirme veya vermekten ziyade güvenlik düzenlemelerini icra eden bir kurum olduğu yorumunu yapmışlardır. Maden İşletmecileri Kurtarma Ekiplerine Fon Sağlamak ve Bu Ekipleri Eğitmek Konusunda Zorluklar Yaşıyorlar ve Yeni Yasal Gereklilikleri Uygulama Koyma Konusunda da Zorluk Yaşayacaklarını Öngörüyorlar Maden işletmecileri, madenlerdeki acil durumlara müdahale etme konusunda kurtarma ekiplerini hazırlamakla ilgili ana sorunların maliyetler ve eğitim olduğunu rapor ettiler ve MINER Yasasındaki yeni gereklilikleri uygulamaya koymanın bu zorlukları daha da şiddetlendirebileceğini belirttiler. Anketimize göre, maliyetlere ilişkin endişeler ve bütün paydaşlarla birlikte temsili eğitim yapma imkanları, kurtarma ekiplerinin madenlerdeki acil durumlara hazırlanmalarındaki en büyük sorunlar (bakınız Şekil 4). Faktör Maden kurtarma ekiplerinin teçhizatlarını sağlama maliyeti Bir acil durumla alakalı olabilecek bütün paydaşların dahil olduğu temsili aktiviteler yapma imkanı Yeni ekip üyelerini eğitmek ve hazırlamak için ihtiyaç duyulan süre Maden kurtarma ekiplerine katılmak için müsait olan maden işçilerinin sayısı Maden kurtarma ekiplerini eğitmek için gerekli fonlar Güncel maden kurtarma teknolojisi ve ekipmanlarının mevcut bulunması Acil durumlarda kendi madeni haricindeki madenlere destek vermek ile ilgili yasal yükümlülük Gerçek acil durumları simüle eden maden kurtarma yarışmalarına katılma imkanı Gerçek acil durumları simüle eden eğitim uygulamalarına katılma imkanı Emeklilik nedeniyle deneyimli ekip üyelerinin kaybedilmesi Pratik yapma tesislerine erişim Bir acil durumda destek olmak için müsait olan maden kurtarma ekiplerinin sayısı Faktörü orta derece ila önemli derecede bir sorun olarak değerlendiren madenlerin tahmini yüzdesi Şekil 4. Madenlerdeki Acil Durumlara Hazırlanmada Kurtarma Ekiplerinin Karşılaştıkları Zorluklara ilişkin Madenlerin Değerlendirmeleri Madenlerin yaklaşık yüzde 68’i, maden kurtarma ekiplerinin teçhizatlarını sağlamak için gerekli olan fonu, bu ekipleri acil durumlara hazırlama kabiliyetleri ile ilgili orta ila önemli derecede bir zorluk olarak kabul ediyorlardı. Örneğin, maden kurtarma ekipleri özel solunum cihazlarına, gaz detektörlerine ve iletişim ekipmanlarına ihtiyaç duyarlar. 2006 yılında yapılan sektörel bir çalışmaya göre, tipik bir maden kurtarma ekibinin teçhizatlarını sağlamanın maliyeti 90.000$’ın üzerinde ki bu rakam bazı maden işletmecileri için pahalı olabilir.[21] Ayrıca, MSHA düzenlemelerine göre, bütün ekipmanların kullanıma hazır olmaları sağlanacak şekilde muhafaza edilmeleri ve dolayısıyla 30 günde bir denetlenmeleri gerekmekte. Bir acil durum müdahale çalışmasıyla alakalı olabilecek bütün paydaşların katıldığı simüle bir acil durum ortamında eğitim verme imkanının sınırlı olması da madenlerin yaklaşık üçte ikisi için orta ila önemli derecede bir zorluk teşkil etmekte. Bir madende acil bir durum ortaya çıktığında, karar alma sürecinde birden fazla kuruluş aktif rol oynar ve karar alma süreci de hızlı hareket etmeyi ve diğer aktörlerin prosedürlerini ve önlemlerini tanımayı gerektirir. Örneğin, bir madende meydana gelen acil bir duruma yapılan müdahalenin başında oluşturulan maden komuta merkezinde durumdan etkilenen madenden yetkililer, madencilerin bir temsilcisi ile kurtarma çalışmalarını ve yeraltındaki kurtarma ekibi üyeleri ile iletişimi denetlemekten sorumlu MSHA ve devlet yetkilileri bulunur. 1995’te maden uzmanlarıyla düzenlenen bir panelde, kurtarma ekiplerinin, işçi sendikalarının, eyalet kurumlarının ve federal kurumların madenlerdeki acil durum müdahalelerine birlikte katılmaları önerilmiştir. Ne var ki MSHA, bu uygulamaları yürütmek için bir süreç geliştirmiş olmalarına rağmen, her yıl söz konusu uygulamaların çok azının madenlerde uygulandığını belirtmiştir.[22] Birçok maden, yeni maden kurtarma ekibi üyelerinin eğitilmesi ve hazırlanması için ihtiyaç duyulan zamanı da önemli bir sorun olarak belirtmiştir. Madenlerin üçte ikisinin, yeni maden kurtarma ekibi üyelerinin eğitilmesi ve hazırlanması için ihtiyaç duyulan zamanı MINER Yasasının gerekliliklerini uygulamaya koymada önemli ila orta derecede bir zorluk olarak kabul ettiklerini tahmin ediyoruz. Mevcut düzenlemeler kapsamında, bir maden kurtarma ekibinde hizmet etmeden önce, her bir üyenin ekip tarafından kullanılan solunum cihazları ve diğer ekipmanı türlerinin kullanılması ve bakımı ile ilgili 20 saatlik bir eğitimi tamamlaması gerekmektedir. Ayrıca, maden kurtarma ekibi üyelerinin her yıl en az 40 saatlik bilgi yenileme eğitimi almaları gerekmektedir ve bu bilgi yenileme eğitimleri, diğer şeylerin yanı sıra, bütün ekip üyelerinin her 2 ayda bir en az 2 saatlik solunum cihazlarının takılmasına yönelik eğitim ve 6 ayda bir en az bir kez yeraltı eğitim seansları yapmaları gerekir. Birçok maden tayin edilmiş maden kurtarma ekiplerini oluşturmak için maden işçilerine güvendikleri ve söz konusu eğitimler çalışanların olağan işleri ile çatışabileceği için, bazı maden işletmecileri bu durumun verimi düşürdüğünü düşünebilirler. Yukarıda belirtilen zorluklara ek olarak, maden işletmecileri MINER Yasasında öngörülen yeni gerekliliklerden kaynaklanan başka sorunlar olabileceğini öngördüklerini rapor etmişlerdir. Yeraltı kömür madenlerinin yarısının, MINER Yasasının bir sonucu olarak tayin edilmiş olan maden kurtarma ekiplerinin en az bir tanesinin yapısını değiştireceklerini öngördüklerini tahmin etmekteyiz. Maden kurtarma ile ilgili hükümler arasında maden işletmecilerinin önemli bir değişiklik gerektireceğini öngördükleri en belirgin hüküm, kurtarma ekiplerinin sorumlulukları altındaki madenlerde en az yılda bir kez eğitim yapma zorunluluğudur. Bu değişiklik, kısmen, kömür madenciliği konusunda kilit rol oynayan eyaletlerdeki birçok madene maden kurtarma hizmetlerinin sunulma biçimiyle ilgilidir. Kentucky, Virginia ve Pennsylvania’nın eyalet yetkililerine göre, Kentucky’deki bütün madenler ile Virginia ve Pennsylvania’daki birçok maden, maden kurtarma hizmetlerinin temin edilmesi veya düzenlenmesi konusunda eyalete bel bağlamaktadır. Örneğin Kentucky’de, madenler kurtarma hizmetlerini birincil görevleri kömür madenlerini denetlemek olan eyalet maden müfettişlerinden oluşan eyalete ait ekiplerden alır. Bir eyalet temsilcisine göre, MINER Yasası kapsamında Kentucky’deki bir ekibin yılda 120 eğitim uygulaması yapması gerekir fakat halihazırda bu şekilde 12 uygulama yapmaktadır. MSHA tarafından MINER Yasasının gerekliliklerini uygulamaya koymaya yönelik yapılan nihai düzenlemelere bağlı olarak, Kentucky’deki yetkililer, MINER Yasasında çerçevesi verilen eğitim gerekliliklerini yerine getirmek için ihtiyaç duyacakları zaman nedeniyle, maden kurtarma hizmetleri vermeyi durdurabileceklerini belirttiler. Benzer şekilde, Virginia’daki eyalete bağlı maden güvenlik yetkilileri ve kurtarma ekiplerine göre, kurtarma ekiplerinin her bir madende eğitim yapmak zorunda oldukları süre nedeniyle, eyalet muhtemelen eyalette bulunan çok sayıdaki küçük madene kurtarma ekibi hizmetleri verebilmek için daha büyük madenlerle kontrat yapmayı durdurmak zorunda kalacak. Pennsylvania’daki eyalete bağlı madencilik yetkililerine göre ise, eğer eyalet kurtarma ekipleri temin etmeyi bırakırsa, bundan daha küçük olan madenler daha fazla etkilenecekler çünkü daha büyük madenlerin aksine, küçük madenler kendi maden kurtarma ekiplerini oluşturmama eğilimi göstermekteler. Bazı maden işletmecileri MINER Yasasına dayalı olarak kendilerine ait maden kurtarma ekiplerinde değişiklikler yapmaya başlarken diğer bazı madenler de, yeni kurtarma ekiplerini eğitme ve bunların teçhizatlarını sağlama maliyetlerini göz önünde bulundurarak, tedbirli bir yaklaşım sergilemekteler. Örneğin, birkaç maden işletmekte olan bir şirket, yasanın bir saatlik yolculuk süresi gerekliliğini karşılayacak yedek maden kurtarma ekipleri oluşturduğunu rapor etti. Fakat maden ve sektör yetkililerine göre, diğer bazı vakalarda, madenler kendilerine ait ekiplerin yapısını değiştirmeden önce MSHA’nın yeni maden kurtarma zorunluluklarını nasıl uygulamaya koyduğunu görmeyi beklediler.[23] Örneğin, her bir madende gerekli olan eğitimin kapsamı maden işletmecilerinin kurtarma ekiplerini nasıl oluşturacaklarını etkileyebilirdi. Eyalete bağlı madencilik yetkililerine göre, bu zorunluluk bütün ekibin yeraltında eğitim yapmasını ve her bir madende solunum cihazlarını çalıştırmayı veya her bir madende yer üstünde eğitim yapmak gibi daha az kaynak-yoğun olan bir şeyi gerektirebilir. Eyalete bağlı bazı madencilik yetkilileri ve bazı maden işletmecileri, yeni kurtarma ekipleri oluşturan madenlerin bu ekiplere acil durumlarda madencileri uygun şekilde koruma yetkinliğine sahip olmayan, daha az deneyimli kişileri alacaklarından korktuklarını ifade ettiler. Fakat kömür madencilerinin sendikası olan Amerikan Birleşik Maden İşçileri’nden yetkililer, her bir madende maden kurtarma ekipleri oluşturmak dahil, madenlerin yasanın getirdiği gereklilikleri hızlı bir şekilde karşılamalarını zorunlu kılmak konusunda MSHA’nın düzenlemelerin nihai haline gelmesini beklemeksizin yola devam etmesi gerektiğini belirttiler. Söz konusu yetkililer, yasanın getirdiği zorunlulukların net olduğuna inandıklarını söylediler. MSHA MADENLERİN EĞİTİM PLANLARINI İNCELİYOR VE EĞİTİM KAYITLARINI DENETLİYOR FAKAT EĞİTMENLERİ VEYA EĞİTİMİ UYGUN ŞEKİLDE KONTROL ETMİYOR MSHA, madencilerin güvenli bir şekilde çalışmalarını ve olası acil durumlara karşı hazır olmalarını sağlamak için madencilere verilen eğitimlerin belli yönlerini denetleme yetkisine sahiptir, fakat MSHA’nın eğitim denetimi, tutarsız eğitmen onaylama standartları gibi çeşitli unsurlar nedeniyle engellenmektedir. Denetleme rolünün bir parçası olarak, MSHA maden işletmecilerinin hazırlamak zorunda oldukları eğitim planlarını gözden geçirip onaylar ve eğitim kayıtlarını denetler. Belirlenmiş olan görevinin bir parçası olarak, MSHA Eğitim Saha Hizmetleri ofisi maden işletmecilerinin eğitim planlarını hazırlamalarına yardımcı olur ve eğitmenleri ve eğitim programlarını değerlendirir. Eğitim Saha Hizmetleri personeli aynı zamanda yeni eğitmenlerin onaylanmasından sorumlu olan bölge müdürlerine bilgi temin eder. MSHA’nın, yeni eğitmenlerin onaylanması sırasında göz önünde bulundurulacak hususlara ilişkin genel kılavuz ilkeleri vardır, fakat MSHA bölgelerin eğitmenlerin kalifikasyonlarını farklı biçimlerde belirlemelerine izin verir. MSHA bir başvuru sahibinin onaylı bir eğitmen olmak için madencilik ve öğretmenlik deneyimini şu üç yöntemden biriyle kanıtlamasını gerekli kılar: (1) yazılı kalifikasyonlarını sunarak, (2) yeni eğitmen eğitimine katılarak, veya (3) MSHA tarafından denetlenen bir sınıfta, bir MSHA bölge müdürü tarafından alınmış geçici onay kapsamında ders vererek. MSHA, bölge müdürlerinin bir başvuru sahibinin yetkinliklerini belirlemede kullanılabilecekleri unsurları önerebilir, fakat yeni eğitmenlerin karşılamaları gereken katı kriterleri yoktur. Örneğin, bir başvuru sahibinin madencilikle ilgili kalifikasyonlarını değerlendirmek için, bölge müdürü diğer unsurların yanı sıra, başvuru sahibinin iş deneyimini, eyaletten aldığı sertifikaları ve MSHA kurslarından hangilerini tamamladığını göz önünde bulundurabilir. Bir başvuru sahibinin öğretmenlik yetkinliklerini değerlendirmek içinse, bölge müdürü daha önceki öğretmenlik deneyimlerini ve MSHA’nın verdiği eğitmen eğitim derslerindeki öğretmenlik seanslarından elde edilen değerlendirmeleri göz önünde bulundurabilir. Ayrıca, MSHA yetkililerine göre, MSHA’nın 11 kömür bölgesinde onay prosedürleri de standart biçimde değildir. Örneğin, bazı bölgeler geçici onaylar verebilmektedirler ve bu geçici onaylara istinaden, bireylerin belli dersleri vermelerine izin verilmektedir fakat söz konusu geçici onaylar, MSHA’nın söz konusu kişilerin öğretmenlik yetkinliklerine ilişkin gözetimine dayalı olarak daha sonradan alınabilecek onaya tâbidir. Fakat MSHA yetkililerine göre, bu bölgelerin bazıları eğitmenlerin öğretmenlik yetkinliklerini denetleyemeyebilmektedir. Diğer bazı bölgelerde ise, geçici yetki sadece, MSHA personeli tarafından denetlenebildikleri takdirde, yeni eğitmenlere verilmektedir. MSHA yetkililerine göre, personel kaynakları bölgelerin başvuru sahiplerinin öğretmenlik yetkinliklerini denetleme kabiliyetlerini sınırlandırmaktadır. MSHA’nın eğitimi denetleme kabiliyetini kısıtlayan diğer bir unsur, kurumun bütün eğitmenlerine ilişkin güncel bilgiye sahip olmamasıdır. MSHA onaylı eğitmenlerine ilişkin bir veri tabanı tutmaktadır ve bu veri tabanında her bir eğitmenin iletişim bilgileri, vermelerine izin verilen dersler ve ders vermek için tam yetkiye mi yoksa geçici yetkiye mi sahip olduklarına dair bilgi bulunmaktadır. Ama MSHA yetkililerine göre, veri tabanı güncel olmayan bilgiler içermektedir çünkü bazı eğitmenler MSHA’ya bildirimde bulunmaksızın taşınmaktadır. Eğitmenlerine ilişkin tam ve doğru bilgi sahibi olmaksızın, MSHA eğitmenlerin eğitim politikası güncellemelerine ilişkin bilgileri almalarını sağlayamaz ve maden işletmecilerinin ihtiyaçlarını karşılayacak yeterli sayıda kalifiye eğitmen olup olmadığını tespit edemez. Ayrıca, MSHA’nın eğitmenleriyle ilgili sürekli eğitim zorunlulukları bulunmamaktadır. Bir MSHA yetkilisine göre, eğitmenler bir kez onaylandıktan sonra, yeni gelişen madencilik hususları ile ilgili güncel bilgilere sahip olduklarını gösterme zorunlulukları yoktur. Dolayısıyla, MSHA eğitmenlerin, yeni gelişen güvenlik ve sağlık konuları ve yeni eğitim araçları ile ilgili bilgileri dahil, madencilik bilgilerini ve yetkinliklerini güncel tutmalarını sağlayamamaktadır. Örneğin, MSHA bütün yeraltı kömür madenlerine acil durum solunum cihazlarının aktarılması ve takılmasına ilişkin yeni eğitim kılavuzlarını göndermesine rağmen, bunları eğitimleri veren eğitmenlere göndermemiştir. MSHA ayrıca eğitmenleri uygun şekilde denetlememekte veya eğitim seanslarını değerlendirmemekte ve madencilerin eğitim seanslarında öğretilen konuları öğrenip öğrenmediklerini değerlendirmemektedir. MSHA’nın kılavuzuna göre, Eğitim Saha Hizmetleri ve bölge teftiş personelinin kaynakların izin verdiği sayıda eğitim seansını denetlemesi gerekmektedir. MSHA’nın kılavuzunda, bir eğitmen değerlendirme formu ve eğitmenlerin denetlenmesinde personelin izlemesi gereken adımların bir listesi bulunmaktadır, ama MSHA yetkililerine göre, kurum gerçekleştirilen madenci eğitim sayısına kıyasla az sayıda eğitim seansını denetlemektedir. Maden işletmecileri ve eğitmenlere göre, eğitimleri nadiren denetlemekte ve eğitim seanslarını, eğitmenlerin bilgi ve kabiliyetlerini geliştirme çabasından ziyade, öncelikli olarak yaptırım amacıyla izlemektedir. MSHA yetkililerine göre, eğitmen değerlendirmeleri, tesadüfen hazır bulunan MSHA müfettişleri veya belli bir talep üzerine katılım gösteren Eğitim Saha Hizmetleri personeli tarafından plansız bir şekilde gerçekleştirilmektedir. Ayrıca, eğitim seanslarının birçoğu hafta sonlarında, diğer bir deyişle MSHA personelinin çalışmadığı zamanlarda yapılmaktadır ve bu da söz konusu personelin eğitimleri izleme kabiliyetini sınırlandırmaktadır. MSHA, öğrenme hedeflerinin etkin bir şekilde öğretilip öğretilmediğini ölçmek üzere madencilerden elde edilen eğitim değerlendirmelerini toplayıp analiz etmemektedir ve madenlerin tahmini olarak yüzde 80’i işçilerinden eğitim seanslarına ilişkin geribildirim almamaktadır. MSHA düzenli olarak eğitimleri denetlemediği ve birçok maden geri bildirim almadığı için, MSHA tarafından onaylanmış eğitmenler tarafından öğretilen yetkinlikleri madencilerin ne ölçüde öğrendiklerini MSHA tespit edememekte ve gerekli olan düzeltici önlemleri tavsiye edememektedir. MSHA VE NIOSH MADEN GÜVENLİĞİ KOORDİNASYONUNA YÖN VERECEK RESMİ BİR UZLAŞIDAN YOKSUNDUR MSHA ve NIOSH’un, kömür madencilerinin güvenlik ve sağlığını iyileştirmek yönünde ortak bir misyonları vardır, fakat bu iki kurumun arasında, kurumların genelinde yapılan çalışmalara yön verecek veya iki kurumun birbirlerinin stratejik planlama çalışmalarına resmi olarak dahil olabilecekleri, mutabakat anlaşması gibi resmi bir uzlaşı bulunmamaktadır. Dolayısıyla, iki kurum arasındaki koordinasyon büyük ölçüde gayrı resmi ve tutarsızdır. Gerçekleşen koordinasyonun büyük bir kısmına, münferit personel veya işçi sendikaları gibi harici taraflar ön ayak olmaktadır. Mühendislerin ve bilimadamlarının yakın zamanda emekli olacakları ve her iki kurumun da karşı karşıya kaldıkları diğer zorluklar göz önünde bulundurulduğunda, bu tür bir gayrı resmi koordinasyon yeterli olmayabilir. Tamamlayıcı Rollerine Rağmen, MSHA ile NIOSH arasındaki Koordinasyon Ağırlıklı olarak Personel Tarafından Sağlanmaktadır ve Tutarsızdır MSHA ve NIOSH’un, kömür madencilerinin güvenlik ve sağlığını iyileştirme konusunda birbirini tamamlayan rolleri bulunmaktadır, fakat kurumların çalışmalarına yön verecek resmi bir uzlaşı veya politikalar olmadığı için, iki kurum arasındaki koordinasyon büyük ölçüde gayrı resmidir ve tutarsızdır. MSHA öncelikli olarak, sağlık ve güvenlik ile ilgili standartları oluşturmak ve bunları tebligatlar ve cezalarla sonuçlanabilecek maden teftişleri aracılığı ile icra etmekle ilgilenirken, NIOSH’un madencilik programı da madencilerin karşı karşıya kaldıkları güvenlik ve sağlık tehlikelerinin sebeplerini ve bunları engellemenin yollarını araştırmaya odaklanmıştır.[24] MSHA ve NIOSH farklı işlevlere sahip olmalarına rağmen, rolleri birçok açıdan birbirini tamamlar niteliktedir. Her ikisi de maden müfettişlerine ve işletmecilerine eğitim ve teknik destek verirler. Örneğin, yetkililer bize, NIOSH araştırmacılarının, MSHA’nın Maden Akademisi aracılığıyla maden işletmecilerine ve müfettişlerine sunduğu birçok güvenlik ve sağlık konusu ile ilgili eğitim modülleri ve ürünler geliştirilmesine yardımcı olduklarını söylediler. Ayrıca, NIOSH, araştırma bulgularına dayalı olarak, MSHA’nın yeni güvenlik ve sağlık standartları yayınlamasını tavsiye edebilir. Ayrıca, hem MSHA hem de NIOSH güvenlikle ilgili yeni teknolojilerin madenlere kazandırılmasından sorumludur. Güvenlikle ilgili yeni bir teknolojiye yönelik bir ihtiyacın tespit edilmesinden sonra, NIOSH yeni bir ürün geliştirmek veya başka bir sektörde kullanılan bir ürünün madencilik ortamına adapte edilmesi için doğrudan imalatçılarla birlikte çalışabilir ya da pazara sürülmeye hazır bir teknoloji geliştirerek imalatçıları bunu daha büyük ölçekte üretmeye teşvik edebilir. Madencilikle ilgili belli bazı tür ürünler için, teknoloji madenlerde kullanılmaya başlamadan önce imalatçıların MSHA’nın onayını almaları gerekmektedir. MSHA’nın teknik uzmanları, söz konusu teknolojiyi onaylamadan önce, ürünlerin yeraltı kömür ortamında yangına sebep olmayacağından veya patlamayacağından emin olmak için, bunları değerlendirir ve test eder. MSHA ve NIOSH’un birbirlerini tamamlayan rollerinin gösterimi için Tablo 1’e bakınız. Rolleri göz önünde bulundurulduğunda, MSHA ve NIOSH’un birbirlerinin işlerine bilgi temin edebilecek farklı perspektifleri vardır. MSHA yetkilileri, teftişler, madencilerin eğitimi ile ilgili gözetim ve onaylama görevi ve maden işletmecilerine sağladığı teknik destek aracılığıyla, kurumun bir madenin günlük işleyişi ile ilgili NIOSH’un araştırmalarına bilgi temin etmeye yardımcı olabilecek bilgiye sahip olduğunu belirttiler. MSHA yetkilileri bize ayrıca Hastalıkları Önleme ve Kontrol Merkezleri kapsamında NIOSH’un daha uzun vadeli bilimsel araştırmalar yürütme kapasitesine sahip olduğunu ve daha geniş ölçekli bir mesleki güvenlik ve sağlık toplumunun bakış açısından faydalandığını söylediler. Fakat MSHA ve NIOSH, daha önceki çalışmalarımızda etkili olduğunu tespit ettiğimiz bir uygulama olan koordinasyon çabalarına yön verecek, bir mutabakat anlaşması veya diğer politika gibi resmi bir uzlaşıya sahip değiller.[25] 1978’de NIOSH’un Madenler Bürosundaki öncülü ile MSHA, Madenler Bürosunun araştırma kapasitesi ile MSHA’nın kaynaklarının ve desteğinin maden güvenliği araştırmalarından elde edilen teknolojinin en kapsamlı şekilde kullanılmasına yönelik olarak tam olarak ve etkili bir şekilde kullanılmasını sağlamak için iki kurumun nasıl koordinasyon kuracaklarını belirleyen bir mutabakat anlaşması imzalamışlardı.[26] Mutabakat, eski çalışmalarımızda tespit ettiğimiz, rollerin ve sorumlulukların tanımlanması ve ortak stratejiler geliştirilmesi gibi, federal kurumların işbirliğine yönelik çalışmalarını geliştirmelerine ve sürdürmelerine yardımcı olabilecek anahtar uygulamaların birçoğunu içermekteydi. Örneğin, mutabakat Madenler Bürosunun maden güvenliği ve sağlığı ile ilgili araştırma programlarının genel koordinasyonunu sağlayacağını ve MSHA’nın da sağlık ve güvenlik standartları gibi hususlarda tavsiye ve destek vereceğini ve araştırma projelerinin yaşam döngüsü boyunca katılım göstereceğini belirtiyordu. İlaveten, iki kurum kısa, orta ve uzun vadeli hedefler ile ilgili ortak bir araştırma stratejisi oluşturacak ve her iki kurumda da koordinatör olarak tayin edilen personel arasında düzenli toplantılar yapacaklardır. Bu anlaşma, MSHA’nın Madenler Bürosundan Çalışma Bakanlığı bünyesine geçmesini müteakip yapılmıştı. Ne var ki, bu mutabakat artık kullanılmamaktadır ve MSHA yetkililerinin bu belgenin güncellenmesine yönelik planlara ilişkin bir bilgisi bulunmamaktadır. (GAO’nun tespit ettiği anahtar koordinasyon uygulamaları için Tablo 2’ye bakınız.) Tablo 1. MSHA ve NIOSH’un Birbirini Tamamlayan Rolleri MSHA’nın anahtar faaliyetleri NIOSH’un anahtar faaliyetleri Madenleri denetlemek ve maden kazalarını ve şikayetleri soruşturmak Zorunlu güvenlik ve sağlık standartlarını İşyerlerindeki tehlikeleri listelemek oluşturmak İşle ilgili hastalıkların ve yaralanmaların sebeplerini tespit etmek Tehlikeleri kontrol altında tutmak için yöntemler oluşturmak Mesleki güvenlik ve sağlık standartları tavsiye etmek Maden güvenliği ve sağlığı standartlarına yönelik ihlalleri değerlendirmek ve bunlarla ilgili cezaları tahsil etmek Maden işletmecilerinin sağlık ve güvenlikle ilgili eğitim planlarını onaylamak için gözden geçirmek Müfettişler ve diğer personel dahil, MSHA personelini eğitmek için Maden Akademisini yürütmek Belli ürünlerin, yangın veya patlamaya yol açmamalarını sağlamak için, yeraltı kömür madenlerinde kullanılmasını onaylamak ve belgelendirmek Güvenlik ve sağlık profesyonellerini eğitmek Yeni teknolojilerin ve iş uygulamalarının tehlikelerini değerlendirmek Maden güvenliği ve sağlığını geliştirmek için tasarlanmış yeni teknolojileri ve ekipmanları araştırmak, geliştirmek ve test etmek Maden Yasasının zorunluluklarını yerine getirmeleri için maden işletmecilerine teknik destek vermek Maden güvenliği ve sağlık programlarını geliştirmelerinde eyaletlerle işbirliği yapmak Madenciliğin yapıldığı eyaletlere hibeler vermek Kurtarma ve ıslah operasyonlarını gözetmek Kaynak: Kurum belgelerine ilişkin GAO analizi Ayrıca, MSHA ve NIOSH, Hükümet Performans ve Sonuçlar Yasası’nın gerekli kıldığı şekilde araştırmalarla ilgili planlama dahil, stratejik planlama çalışmalarına birbirlerini düzenli olarak dahil etmemektedirler.[27] NIOSH, araştırma ajandasında bulunan 500’ün üzerinde paydaştan veri elde etmek için kapsamlı bir çerçeve kullanmaktadır, fakat MSHA yetkilileri NIOSH’un araştırmalarının planlanmasıyla ilgili olarak kendi kurumlarının NIOSH’un paydaşları arasında öncelik sahibi olması gerektiğini ileri sürmektedirler. Maden güvenliği ve bunun icrası MSHA’nın öncelikli odak noktası iken, madenlere ilişkin araştırmalar NIOSH’un çok daha geniş olan işçi güvenliği gündeminin sadece bir kısmıdır ve söz konusu gündem tarım, sağlık hizmetleri, acil durum müdahale ve madencilik gibi bir dizi alanda mesleki hastalıkları, yaralanmaları ve ölümleri engelleme ve azaltmayı kapsar. MSHA merkezinden bir yetkili, iki kurumun dahil oldukları az sayıdaki ortaklık haricinde, MSHA’nın NIOSH’un araştırmaları konusunda fazla bilgi sahibi olmadığını belirtti. Üst düzey bir NIOSH yetkilisi de, araştırma planlaması yaparken MSHA’nın dahil edilmesi düzenlemelerde bir değişiklik gerektirmediği sürece, kurumun genellikle araştırmalarını planlarken MSHA’yı dahil etmediğini söyledi. Her iki kurumun yetkilileri, her iki kurumun da Madenler Bürosu bünyesinde olduğu zamanlarda, MSHA’nın NIOSH’un araştırma gündemi üzerinde çok daha fazla etkiye sahip olduğunu belirttiler. Tablo 2. Etkili Koordinasyon için Anahtar Uygulamalar Ulaşmaya çalıştıkları, kendi kurumlarına ait hedefler ve misyonlar ile tutarlı, ortak bir federal sonuç veya amaç belirlemek ve ifade etmek. Bu şekilde bir ortak sonuç geliştirmek zaman içerisinde gerçekleşir ve devamlı kaynaklar ve kararlılık gerektirir. Söz konusu sonuca ulaşmak için birbirlerini karşılıklı destekleyen veya ortak stratejiler oluşturmak. Bu tür stratejiler, ortak sonucu başarmak için kurumların faaliyetlerini, temel süreçlerini ve kaynaklarını birbirlerine uyumlu hale getirmelerine yardımcı olur. İhtiyaçları tespit etmek ve kaynakları (insan kaynakları, bilgi teknolojileri, fiziksel ve finansal kaynakları) kullanarak bunların üzerine eğilmek. Kurumlar, ayrı ayrı çalıştıkları takdirde ulaşılabilir olmayan ek faydalar sağlayabilirler. Kurumların rolleri ve sorumlulukları üzerinde uzlaşmak. Bunu yaparken, kurumlar kimin ne yapacağını netleştirebilir, ortaklaşa ve münferiden yapacakları çalışmaları organize edebilir ve karar alma sürecini kolaylaştırabilirler. Organizasyonun her seviyesinde kendini adamış liderlerin olması da önemlidir. Kurumların sınırlarının ötesinde kullanılacak birbiriyle uyumlu politikalar, prosedürler ve diğer araçlar oluşturmak. Sıklıkla iletişim kurmak, kurum sınırlarının ötesinde çalışmanın kolaylaştırılması ve yanlış anlaşılmaların engellenmesi için diğer bir araçtır. İşbirliğine dayalı çalışmaları izlemek, değerlendirmek ve rapor etmek için mekanizmalar geliştirmek. Bunun yapılması, kurumlardaki kilit karar vericilerin ve aynı zamanda müşterilerin ve paydaşların geribildirim almalarına yardımcı olabilir ve böylelikle hem politika açısından hem de operasyonel verimlilik geliştirilebilir. Kurum planları ve raporları aracılığıyla işbirliğine dayalı çalışmalarla ilgili kurumun hesap verebilirliğini güçlendirmek. Aynı veya benzer sonuçlara katkı sağlayan federal programların stratejik ve yıllık performans planlarında belirtilen hedeflerin tutarlı olmalarını ve, geçerli olduğunda, program çalışmalarının karşılıklı olarak birbirilerini destekleyici olmalarını sağlamak için işbirliği yapmaları gerekmektedir.a Kurum performans yönetimi sistemleri aracılığıyla işbirliğine dayalı çalışmalarla ilgili bireysel hesap verebilirliği güçlendirmek. Kurumlar, örneğin, kurumun üst düzey yöneticilerini işbirliği konusunda sorumlu tutarak ve hedeflere ulaşmak için örgütsel sınırların ötesinde ekip çalışması sağlayarak bunu gerçekleştirebilirler. a 1993 tarihli Hükümet Performans ve Sonuçlar Yasasının (GPRA) amacı, federal kurumlar için stratejik planlama ve performans ölçütleri tesis etmektir. GPRA kapsamında, federal kurumların stratejik planlar oluşturmaları, program hedefleri belirlemeleri ve performansı söz konusu hedeflerle kıyaslayarak ölçmeleri ve Başka ile Kongreye ilerlemelerine ilişkin halka açık raporlar sunmaları gerekmektedir. Kaynak: GAO NIOSH yetkilileri, kendi açılarından, MSHA’nın kural koyma sürecine daha fazla girdi sağlama isteklerini ifade ettiler. NIOSH’un araştırma şubeleri müdürü, MSHA’nın NIOSH’a ve işçi sendikaları ve madencilik sektörü gibi diğer kilit paydaşlara, Federal Tescil’de kamu yorumu için yayınlanmasından önce teklif edilen bir yasayla ilgili yorum yapma imkanı vermesi gerektiğini belirtti.[28] MSHA’nın teklif edilen kişisel toz izleme aygıtı düzenlemeleri ile ilgili olarak yakın zamanda NIOSH’tan veri sağlamasını talep ettiğini ifade etti. Diğer bir yetkili ise, zaman zaman MSHA’nın uygulamaya konmadan önce yapılması gereken araştırmayı tam olarak dikkate almaksızın yeni güvenlik ve sağlık düzenlemeleri veya standartları yayınladığına ve dolayısıyla NIOSH’un planlanmamış olan araştırmalara kaynak ayırmak zorunda kalmasına ilişkin endişeyi ifade etti. Örneğin, MSHA 1999’da duyma kaybını engellemek için madenlerde gürültü seviyeleri ile ilgili daha katı bir düzenleme yayınladı ve bu, NIOSH’un gürültüyü kontrol altına almaya yönelik teknolojiler ile ilgili araştırma yapabilmek için personelinde ve fonlarında değişiklikler yapmasına ve maden işçilerini eğitmeye yönelik çalışmaların daha önemli bir öncelik haline gelmesine sebep oldu. Ulusal Bilimler Akademisi’nin NIOSH’un duyma kaybı araştırma programına ilişkin yakın zamanda yaptığı bir inceleme, NIOSH’un MSHA ve diğer düzenleyici partnerlerin ön araştırma ihtiyaçlarını öngörmek için kullandığı mekanizmaların yeterince tutarlı ve sistematik olmadığını ve düzenleyici faaliyetler ile ilgili etkili bir ortak planlama süreci bulunmadığını ortaya koydu. Akademi, yasal düzenlemelere ilişkin karar alma ile ilgili araştırma ihtiyaçlarını daha iyi öngörebilmek için programın partnerleri ile düzenli olarak müzakereye yönelik araçlar oluşturmasını tavsiye etti. MSHA ve NIOSH’un farklı zaman dilimleri kapsamında çalıştıkları göz önünde bulundurulduğunda, araştırma ihtiyaçlarını öngörmek özellikle önemlidir.[29] Her iki kurumdaki yetkililere göre, MSHA’nın madenlerde tespit edilen güvenlik risklerine hızlı bir şekilde müdahale etmesi gerekirken, NIOSH’un araştırmasını yürütmesi için 3 ila 5 yıla ihtiyacı olmaktadır.[30] NIOSH’un öncülü ile MSHA arasında yapılan 1978 mutabakatı, bu tür müzakereleri öngörüyor ve teklif edilen düzenlemelerin yayınlanmasından önce teknik müzakerelere yeterli imkanı sağlamak için MSHA’nın Madenler Bürosuna standartlar geliştirme veya bunları gözden geçirme planı ile ilgili bilgi vermesini gerektiriyordu. Benzer şekilde, büro da MSHA’ya mevcut veya teklif edilen düzenlemeleri etkileyebilecek araştırma sonuçları konusunda bilgi veriyordu. Faaliyetlerine yön verecek resmi bir anlaşma veya politikaların olmamasının bir sonucu olarak, MSHA ile NIOSH arasındaki koordinasyon ağırlıklı olarak her iki kurumun personeli arasındaki gayrı resmi ilişkiler tarafından yönlendirilmektedir. Her iki kurumdan yetkililer ve işçi sendikaları temsilcileri, koordinasyonun esasen her iki kurumda bulunan bireylerin inisiyatifinde olduğunu ve bu durumun her zaman kurumlar arasında tutarlı olmadığını belirttiler. Örneğin, MSHA ve NIOSH’un bazı araştırma bölümlerinin müdürleri, her iki kurumdaki personelin, mevcut bir proje ile ilgili bir soruları olması veya ek bilgiye ihtiyaç duymaları halinde, gayrı resmi olarak birbirleriyle iletişime geçeceklerini belirttiler. Ne var ki, MSHA’daki diğer bazı bölüm müdürleri daha nadir iletişim kurulduğunu belirttiler ve bir NIOSH yetkilisi de bazı bölümlerin diğerlerine kıyasla birlikte daha iyi çalıştıklarını onayladı. MSHA ile NIOSH arasındaki iletişim, kısmen çok sayıdaki partnerlikler nedeniyle, son yıllarda daha iyiye gitti ama bu çabalar geçici ve belli konularla sınırlı olmanın yansıra kurumlardan hiçbirinin standart çalışma prosedürlerinin bir parçası değil. Ayrıca, yetkililer bu partnerliklerin büyük bir kısmında, kurumların kendilerinden ziyade, madencilik sektörü veya işçi sendikaları gibi harici tarafların ön ayak olduklarını belirttiler. Örneğin, 1999’da bir endüstri grubu, NIOSH’tan madencilerin gerçek zamanlı olarak çalışırken maruz kaldıkları kömür tozu veya diğer tahriş edici maddelerin miktarını izlemek için üzerlerinde taşıyabilecekleri kişisel bir toz izleme cihazı geliştirmek için MSHA, imalatçılar ve işçi sendikası ile birlikte çalışmasını istedi. İzleme cihazlarının nihai testleri tamamlandı, fakat MSHA madenlerin bu cihazları kullanmalarını gerektiren yasayla ilgili yeni değişiklikleri henüz teklif etmedi. MINER Yasasına cevaben, NIOSH ve MSHA, bir kaza sonrasında madenlerin içindeki işçilerin yer üstündeki personel ile iletişim kurmalarına yardımcı olacak bir teknolojiyi geliştirmek, değerlendirmek ve uygulamaya koymak için eyaletler, sektör ve işçi grupları ile diğer taraflarla diğer bir partnerliğe dahil oldular. MINER Yasası, maden işletmecilerinin yasanın yürürlüğe girmesinden sonra 3 sene içerisinde iki yönlü acil durum iletişim sistemleri kurmalarını gerektirmekte,[31] fakat zorlu yeraltı maden ortamı, bu amaçla mevcut iletişim sistemlerinin adapte edilmesini zorlaştırmakta. 2006 yılında, Kongre, iletişim cihazları gibi maden güvenlik teknolojileri geliştirmeye yönelik araştırmaları desteklemek için NIOSH’a 2007 mali yılı sonuna kadar kullanılmak üzere acil durum ek fonu olarak 10 milyon dolar temin etti. NIOSH’un rekabetçi bir şekilde verdiği fonlar, 24 ila 36 ay içerisinde madenlerde kullanılabilecek iletişim teknolojileri ve diğer teknolojileri hedeflemektedir. Bu partnerlikler, iyi olmalarına rağmen, MSHA ile NIOSH arasındaki koordinasyon için sadece geçici ve sınırlı bir yol sunmaktadır. Yaklaşan Emeklilikler ve MSHA ile NIOSH’un Karşı Karşıya Kaldıkları Diğer Zorluklar Göz Önünde Bulundurulduğunda Gayrı resmi Koordinasyon Yetersiz Olabilir NIOSH ve MSHA önümüzdeki yıllarda olasılıkla büyük bir işgücü kaybı ile karşı karşıya kalacaklar ve personel üyeleri arasındaki iş ilişkilerine dayalı gayrı resmi koordinasyon bireyler işten ayrıldıklarında devam etmeyebilir. Birçok federal kurum gibi, MSHA ve NIOSH’taki mühendis ve bilimadamlarının büyük bir kısmı önümüzdeki yıllarda emekliliğe hak kazanacak. MSHA, 140 mühendis ve bilimadamının yüzde 50’sinden fazlasının önümüzdeki 10 sene içerisinde ve yüzde 31’inin de 5 sene içerisinde emekliliğe hak kazanacağını gösteren verileri sundu (bakınız Tablo 3).[32] Tablo 3. Mart 2007 itibariyle, Gelecek 10 Yıl içerisinde Emekliliğe Hak Kazanacak MSHA Mühendis ve Bilimadamlarının Oranları Emeklilik zamanı Halihazırda hak kazanmış 5 yıl içerisinde hak kazanan 10 yıl içerisinde hak kazanan 10 yıl içerisinde hak kazanan toplam Toplam işgücü 10 yıl içerisinde hak kazanan yüzde Kaynak: MSHA Mühendis sayısı 14 18 24 56 114 %49 Bilimadamı sayısı 5 6 4 15 26 %58 Benzer şekilde, NIOSH’un çalışanlarının yaklaşık yarısı önümüzdeki 5 yıl içerisinde emekliliğe hak kazanacaklar ve söz konusu çalışanların büyük kısmı bilimadamları ve mühendislerden oluşuyor. Halihazırda mevcut olan gayrı resmi koordinasyon araştırmacılara istedikleri bilgileri temin etse de, emekli olanların yerine geçen yeni personel resmi bir kurum politikası olmaksızın mevcut koordinasyon uygulamalarını devam ettirmeyebilir. Ayrıca, MSHA ve NIOSH, özellikle güvenlik teknolojilerinin geliştirilmesi ve onaylanması konusunda, birlikte daha yakın çalışmalarını gerektiren diğer zorluklarla da karşı karşıya kalmaktalar. Kömüre olan talebin artışı ve işgücünün yaşlanmaya başlamasından kaynaklanan yeni ve deneyimsiz madencilerin sektöre girişi, kömür çıkarmak için madencilerin yeraltında daha derinlere girmesiyle artan tehlikeler ve yakın zamanda meydana gelen maden faciaları gelecek vaat eden yeni güvenlik teknolojilerinin madenlerde hızlı bir şekilde kullanılmasına duyulan ilgiyi arttırdı. MINER Yasası bu hususların bazılarına değinmekte ve NIOSH ile MSHA’nın güvenlik teknolojilerini geliştirme ve onaylama rollerinin altını çizmekte. Örneğin yasa, bazıları MSHA’nın onayını gerektiren yeni maden güvenlik teknolojilerinin geliştirilmesini sağlamak ve bunların madenlerde kullanılmasını hızlandırmak için NIOSH’un daimi bir Maden Güvenliği ve Sağlığı Ofisi kurmasını gerektiriyor. Yasa aynı zamanda NIOSH’un bir felaket sırasında madenden kaçamayan madenciler için sığınma odalarının kullanımını incelemesini ve MSHA’nın, NIOSH’un bulguları ışığında, yasa değişiklikleri gibi, ne tür önlemlerin alınması gerektiğini tespit etmek için elde edilen sonuçları gözden geçirmesini gerekli kılıyor. Şu anda NIOSH ve MSHA yasanın gerektirdiği zaman dilimi içerisinde sorumluluklarını yerine getirmek için birlikte çalışıyorlar.[33] NIOSH’un aynı zamanda, maden güvenliği ve kaza müdahale konularını destekleyecek teknoloji araştırma ve geliştirmelerini paylaşmak için, kendisi tarafından seçilen diğer federal kurumların temsilcilerinden oluşan kurumlararası bir çalışma grubu kurması gerekmekte. Bu grup, NIOSH’un Müdürüne geliştirilmesi için teknolojiler teklif edecek ve incelenen, test edilen ve geçen sene kullanımı onaylanan güvenlik teknolojileri ve ekipmanları ile ilgili bir rapor yayınlayacak. MSHA TARAFINDAN VERİLEN CEZALARIN BÜYÜK KISMI İTİRAZ EDİLMEKSİZİN ÖDENMEKTE, FAKAT TEMYİZ EDİLEN CEZALARIN BİRÇOĞU ÖNEMLİ ÖLÇÜDE DÜŞÜRÜLMEKTE MSHA tarafından teklif edilen cezaların büyük kısmı itiraz edilmeksizin maden işletmecileri tarafından ödeniyor. Fakat daha ciddi ve daha yüksek tutarlı olan cezaların küçük bir kısmı temyize götürülüyor ve temyize gidenlerin birçoğu da önemli ölçüde düşürülüyor. MSHA, ceza önerirken standart bir formül kullanır fakat temyiz sürecine dahil olan kurumlar cezaları değerlendirmek için daha öznel yöntemler kullandıklarını rapor ettiler. MSHA kendi düzenlemelerinde yer alan standart bir formülü kullanarak cezaları önermektedir ve söz konusu formül daha ciddi ihlaller için daha yüksek cezalar öngörmek üzere tasarlanmıştır. Ne var ki, temyiz sürecine dahil olan kurumlar, diğer bir deyişle Çalışma Bakanlığı Hukuk Müşavirliği Birimi, MSHA’nın müzakere ihtilaf temsilcileri, [34] ve Komisyonun idari hakimleri, ceza tutarlarını belirlemek için kullandıkları yöntemlerin MSHA’nın standart formülüne kıyasla daha öznel olduğunu kabul ediyorlar. Dolayısıyla, MSHA’nın standart formülü ve söz konusu formülü kullanarak hesaplayıp önerdiği cezalar şeffaf iken, temyiz süreci ile nihai ceza tutarlarının nasıl tespit edildiğini belirleyebilmek daha zor oluyor. MSHA Cezaları Hesaplamak için Standart bir Formül Kullanıyor ve Yakın Zamandaki Değişikliklerin Bunları Arttırması Bekleniyor Düzenleyici süreç aracılığıyla, MSHA teklif edilen hukuki yaptırımları hesaplamak için standart bir formül geliştirdi. Kurum, teklif edilen cezanın miktarını belirlemek için, Maden Yasasında çerçevesi verilen altı geniş kapsamlı unsurun her birine puanlar veren standart bir formül kullanmaktadır.[35] Bu formül ile, altı unsurun ikisi, yani işletmecinin ihmalinin olup olmadığı ve ihlalin ciddiyetine ilişkin unsurlar, teklif edilen cezanın miktarının belirlenmesinde en büyük ağırlığa sahiptir. MSHA müfettişleri, teftişleri sırasında bu iki unsurun önemini tespit etmekten sorumlulardır.[36] Müfettişin, ihmali belirlemek amacıyla, madencilerin güvenliğini sağlamak için işletmecinin uygun şekilde özen gösterme derecesini “ihmal yok” ile “taksirli ihmal” arasında bir ölçekte derecelendirmesi gerekir. İhlalin ciddiyet derecesini belirlemek içinse, müfettişin (1) madencilerin maruz kalabilecekleri zararın olasılığını, (2) herhangi bir olası veya gerçekleşen yaralanma veya hastalığın ciddiyetini ve (3) durumdan etkilenebilecek madencilerin olası veya gerçekleşen sayısını tespit etmesi gerekir. Bir müfettiş bir tebligat yayınladıktan ve ihlalde söz konusu olan ciddiyet ve ihmal seviyeleri ile ilgili ilk sonuca vardıktan sonra, MSHA’nın Değerlendirme Ofisi diğer dört unsurun boyutunu belirler ve teklif edilen ceza tutarını belirlemek için altı unsurun her birinin puanlarını verir. MSHA’nın standart formülü diğer dört unsura kıyasla ciddiyet ve ihmal seviyelerine daha yüksek puanlar verdiği için, formülün uygulanması sonucunda genellikle daha yüksek ciddiyet ve ihmal seviyeleri içeren ihlaller için daha yüksek cezalar teklif edilir. 1996 ve 2006 yılları arasında, MSHA güvenlik ve sağlık ihlalleri için 506.707 ceza teklif etmiştir ve ortalama ceza ihlal başına 234$ olmuştur. Tablo 4, MSHA tarafından 1996’dan 2006’ya kadar teklif edilen ortalama cezaların ciddiyet ve ihmal derecelerine göre dağılımını göstermektedir. Tablo 4. Ciddiyet ve İhmal Göstergelerine göre Ortalama Teklif Edilen Ceza, 1996 – 2006 arası Ciddiyet ve ihmal unsurları İhlalin ciddiyeti a Verilen tebligatların yüzdesi Ortalama teklif edilen ceza 0.2% 0.9% 38.6% 55.5% 2.4% 97.6%b $12,324 $2,362 $367 $74 $168 3.5% 7.4% 62.4% 24.4% 97.7%b $1,185 $569 $202 $77 82% 10.8% 4.5% 2.7% 100.0% c c c c 0.1% 3.5% 84.3% 9.4% 0.3% 97.6%b $8,458 $1,757 $179 $91 $454 Kaza olasılığı Kaza meydana gelmiştir Meydana gelmesi yüksek olasılık Meydana gelmesi makul bir şekilde olası Meydana gelme olasılığı düşük Olasılık yok Toplam Olası yaralanma veya hastalık Ölümcül Kalıcı yaralanma Kaybedilen günler Kaybedilen iş günü yok Toplam Etkilenen madencilerin sayısı 0-1 madenci 2-5 madenci 6-9 madenci 10 veya daha fazla madenci Toplam Maden işletmecisinin ihmali Taksirli Yüksek Orta seviye Düşük seviye Yok Toplam Not: Bu veriler, daha önceki değerlendirme süreci kapsamında toplanmış puanları temsil eder. MSHA yeni düzenlemeler sonucunda bu kategorilerin her biri için daha yüksek teklif edilen ceza tutarları ortaya çıkmasını beklemektedir. a Ciddiyete ilişkin her alt-unsur, başlı başına bir kategoridir. b Az miktarda kayıp veri olduğu için, yüzdelerin toplamı 100’e eşit değildir. c Madenci sayıları ile ilgili ortalama teklif edilen ceza miktarını hesaplamadık çünkü ihlallerin birçoğu (yüzde 75) sadece bir madenci ile ilgiliydi. Kaynak: MSHA’ya ait ceza ve ihlal verilerine ilişkin GAO analizi MSHA yakın zamanda, teklif edilen ceza tutarlarını arttırmak, hukuki yaptırımları güncellemek ve MINER Yasasının yeni hukuki yaptırım zorunluluğunu uygulamaya koymak amacıyla hukuki yaptırım değerlendirmelerini düzenleyen mevzuatını değiştirdi. Yeni düzenlemeler, altı yasal unsurun birçoğunun puanlarını yükseltmekte ve MSHA yetkilileri yeni ceza yapısının toplam ceza değerlendirmelerini yüzde 234 arttıracağını öngördüler. Örneğin, söz konusu değişiklikler ciddiyete verilen azami puanları 30 puandan 88 puana yükseltecek. MSHA yetkilileri, bu değişikliklerin muhtemelen zorunluluklara uyma oranlarını yükselteceğini ve dolayısıyla ülkedeki madenciler için daha güvenli bir çalışma ortamı sağlayacağını ileri sürdüler. Yasa koyma sürecinin gerektirdiği gibi, MSHA yeni düzenlemelerinin maliyetlerini ve faydalarını ölçmek için bir ekonomik analiz yaptılar. MSHA, yaptığı analizde, söz konusu değişiklikler 2005’te yapılmış olsaydı, bütün maden türleriyle ilgili toplam ihlallerin, 116.673’ten 93.422’ye düşerek yüzde 20 oranında azalacağını öngördü.[37] MSHA’nın, daha önceki ve yeni ceza formülleri ile altı yasal unsura dayalı olarak belli bir ihlalle ilgili cezayı nasıl tespit ettiğine ilişkin bir örnek için Tablo 5’e bakınız. Tablo 5. Daha Önceki ve Revize Standart Ceza Formüllerine Dayalı Olarak Teklif Edilen Bir Ceza Tutarının Nasıl Tespit Edilebileceğine İlişkin Örnek Daha önceki formül kapsamında puanlar Yeni formül kapsamında puanlar Madenin, teftiş günü başına ortalama bir ihlali olmuş Geçmiş 15 ay içerisinde madenin 10 tekrar eden ihlali ve teftiş günü başına ortalama 0,04 tekrar eden ihlali olmuş İşletmecinin büyüklüğü 8 a 10 5 Maden, yılda 2 milyon tondan fazla kömür üretmiş Madenin sahibi olan şirket yılda 10 milyon tondan fazla kömür üretmiş İhmal 10 5 15 10 Orta derece Ciddiyet 15 20 Meydana gelmesi olasılığı yüksek Yaralanma veya hastalığın ciddiyeti 7 40 Kayıp iş günleri Etkilenen madencilerin sayısı 3 5 2 madenci Daha önceki ve yeni formül kapsamında toplam puan Daha önceki ve yeni formül kapsamında toplam ceza 2 50 $878 2 107 $4,810 Yasal unsur İşletmecinin daha önceki ihlalleri Kaza olasılığı Not: Bu örnek, cezanın işletmecinin ticari faaliyete devam etme kabiliyetini etkilemeyeceğini varsaymaktadır ve dolayısıyla, bu unsurla ilgili bir indirimi hesaba katmamaktadır. Ayrıca, bu örnek maden işletmecisinin cezada bir iyi niyet indirimi alacağını varsaymaktadır. a MSHA’nın yeni düzenlemeleri, bunu işletmecinin daha önceki ihlallerine ilişkin faktörün ilave bir unsuru olarak eklemiştir. Kaynak: MSHA verilerine ilişkin GAO analizi İtiraz Edilen Cezaların Birçoğu, İhlalin Ciddiyetine ve İşletmecinin İhmaline Bakılmaksızın Önemli Ölçüde Düşürülmektedir Maden işletmecilerinin itiraz ettikleri teklif edilen cezaların birçoğu, daha önceden belirlenen ihlalin ciddiyetine ve daha önceden belirlenen işletmecinin ihlale katkıda bulunan ihmalinin derecesine rağmen, temyiz süreci aracılığıyla önemli ölçüde düşürülmektedir. 1996 ile 2006 arasında, MSHA tarafından yeraltı kömür madenlerindeki güvenlik ve sağlık standartları ile ilgili olarak teklif edilen cezaların yaklaşık yüzde 6’sına (31.589) maden işletmecileri tarafından itiraz edilmiştir. MSHA’nın cezalarla ilgili verilerine ilişkin yaptığımız analiz, son 10 yıl boyunca, maden işletmecileri tarafından itiraz edilen teklif edilmiş cezaların tutarları genellikle itiraz edilmeyenlere kıyasla çok daha yüksektir ve bunlar ciddi sağlık ve güvenlik ihlalleri ile ilgilidir. Örneğin, itiraz edilen cezaların ortalama tutarı 1.107 dolar iken itiraz edilmeyen cezaların ortalama tutarı 176 dolardı ve bütün itiraz edilen cezaların yarısından fazlası en ciddi ihlaller ile ilgiliydi.[38] Yeraltı maden işletmecileri tarafından itiraz edilen bütün cezaların yaklaşık yarısı, hatta en üst seviyede ciddiyet ve ihmal içerenler bile, temyiz süreciyle indirildi. 1996’dan 2006’ya kadar, itiraz edilen bütün cezaların yüzde 47’si (14.723 ceza) MSHA tarafından ilk olarak teklif edilen tutarın altına indirildi. Ortalamada, bu cezalar MSHA tarafından standart formülü kullanılarak teklif edilen ilk miktarın yaklaşık yarısı oranında azaltıldı. Ayrıca, MSHA müfettişleri tarafından tespit edilen ciddiyet ve ihmal seviyelerine bakılmaksızın, cezalar ortalama olarak yüzde 47 ila yüzde 66 oranında azaltıldı. MSHA tarafından MSHA müfettişlerinin tespit ettikleri en yüksek ve en düşük ciddiyet ve ihmal seviyelerine dayalı olarak değerlendirilen cezalar, en yüksek miktarda indirildi (bakınız Tablo 6). Tablo 6. Ciddiyet ve İhmal Göstergeleri itibariyle İtiraz Edilen Ceza İndirimleri, 1996 ila 2006 İndirim alan itiraz edilmiş cezaların yüzdesi Ortalama indirim yüzdesi Kaza meydana gelmiştir Meydana gelmesi yüksek olasılık Meydana gelmesi makul bir şekilde olası Meydana gelme olasılığı düşük Olasılık yok Olası yaralanma veya hastalık b 63.5% 65.5% 51.3% 32.4% 45.7% 59% 49% 47% 54% 66% Ölümcül Kalıcı yaralanma Kayıp günler İş günü kaybı yok Etkilenen madencilerin sayısı 59.4% 57.4% 46.5% 31.2% 52% 47% 48% 57% 0-1 madenci 2-9 madenci 10 veya daha fazla madenci Maden işletmecisinin ihmali c c c c c c Taksirli Yüksek Orta seviye Düşük seviye Yok 68.8% 61.4% 43.6% 50.9% 55.8% 55% 50% 48% 49% 57% Ciddiyet ve ihmal unsurları a İhlalin ciddiyeti Kaza olasılığı b b a En başta teklif edilen cezalar, maden müfettişlerinin bulgularına dayalı olarak teklif edilir ve MSHA’nın standart formülü kullanılarak hesaplanır. Temyiz sürecine dahil olan kurumlar, müfettişlerin bulgularını değiştirmiş olabilirler ve bu durum da ceza tutarında bir indirime yol açabilir. b Yuvarlama veya az miktarda kayıp veri nedeniyle yüzdelerin toplamı 100’e eşit olmayabilir. c Madenci sayıları ile ilgili ortalama teklif edilen ceza miktarını hesaplamadık çünkü ihlallerin birçoğu (yüzde 75) sadece bir madenci ile ilgiliydi. Kaynak: MSHA’ya ait ceza ve ihlal verilerine ilişkin GAO analizi Temyiz Sürecine Dahil Olan Kurumlar Ceza Tutarlarını Tespit Etmek için Yasal Unsurları Uyguluyor, ama Önemli Ölçüde Takdir Yetkisi Kullanıyorlar Temyiz sürecine dahil olan bütün kurumların, diğer bir deyişle Çalışma Bakanlığı Hukuk Müşavirliği Birimi, MSHA’nın müzakere ihtilaf temsilcileri ve Komisyonun idari hakimlerinin, yasa gereği Maden Yasasında öngörülen altı yasal unsuru uygulamaları gerekmekle birlikte, MSHA’nın teklif ettiği cezadan bir indirim uygulamanın uygun olduğuna karar verdiklerinde nihai ceza tutarını belirlemek için yasal olarak özel bir yöntem uygulama mecburiyetleri bulunmamaktadır. Dolayısıyla, nihai ceza tutarına karar verirken önemli ölçüde takdir yetkilerini kullanırlar. Komisyon tarafından daha önce alınan kararlar, idari hakim kararlarının yeterli ölçüde açıklanmasını gerektirmektedir.[39] Fakat, bazı durumlarda, MSHA’nın teklif ettiği ceza üzerinden yapılan bir indirimi destekleyen sebepler net bir şekilde açıklanmış olmasına rağmen, nihai cezaya ilişkin gerekçenin her zaman yeterince belgelendirilmediğini gözlemledik. Yukarıda bahsedilen temyiz sürecine dahil olan kurumların üçünün de yetkilileri, nihai cezanın büyüklüğünü tespit ederken, vaka-vaka altı yasal unsuru uyguladıklarını ve mesleki yargılarını kullandıklarını belirttiler. Örneğin, Çalışma Bakanlığı Hukuk Müşavirliği Biriminden yetkililer ve müzakere ihtilaf temsilcileri, uygun olduğunda, Çalışma Bakanlığının genellikle cezalara ilişkin uzlaşmaları hem kurum hem de maden işletmecilerinin çıkarları açısından en iyi çözüm olarak gördüğünü çünkü uzlaşmaların maliyetli ihtilaf süreçlerinden kaçınmalarına imkan sağladığını belirttiler.[40] Çalışma Bakanlığı Hukuk Müşavirliği Biriminden avukatlar da, MSHA müfettişleri ve maden işletmecileri tarafından sunulan delilleri analiz ettiklerini ve ceza konusunda uzlaşmaya ya da mahkemeye gitmeye karar verirken mahkemeyi kazanma olasılıklarını değerlendirdiklerini söylediler. Örneğin, avukatlardan biri uzlaşma anlaşmalarında yer alan ceza tutarlarının çoğunun genellikle Çalışma Bakanlığı Hukuk Müşavirliği Birimi ile maden işletmecileri arasındaki müzakerelerin sonucu olduğunu söyledi. MSHA ve Çalışma Bakanlığı Hukuk Müşavirliği Birimi bu raporun bir taslağını yorumlarken, maden işletmecisi gelecekte söz konusu standarda veya geçerli diğer bir zorunluluğa uymayı kabul ettiği takdirde, müzakere ihtilaf temsilcileri ve avukatların bazı uzlaşma vakalarında ceza tutarında ödün verebildiklerini belirttiler. Çalışma Bakanlığı yetkilileri, müzakere ihtilaf temsilcisi programı oluşturulduğunda, müzakere ihtilaf temsilcilerinin itiraz edilen bütün davaların yaklaşık olarak yüzde 30’unu çözmelerinin beklendiğini belirttiler. Fakat müzakere ihtilaf temsilcilerinin dava yüklerine ilişkin yaptığımız analiz, Ocak 2006 itibariyle, müzakere ihtilaf temsilcilerine maden işletmecileri tarafından itiraz edilen ve açık olan bütün davaların sadece yüzde 14’ünün tahsis edildiğini ortaya koydu. Müzakere ihtilaf temsilcilerine göre, kendileri genellikle uzlaşmalar müzakere edilirken Çalışma Bakanlığı Hukuk Müşavirliği Birimindeki avukatlar tarafından benimsenen yaklaşıma benzer bir yaklaşım benimsiyorlar. Hem müzakere ihtilaf temsilcileri hem de Çalışma Bakanlığı Hukuk Müşavirliği Birimi personeli, ceza tutarlarını değerlendirmek için MSHA’nın standart formülünü kullanmaya teşvik edildiklerini fakat söz konusu formülün kullanılmasının zorunlu olmadığını ve bunun standart bir uygulama olmadığını belirttiler. Çalışma Bakanlığı Hukuk Müşavirliği Birimi veya bir müzakere ihtilaf temsilci bir uzlaşma konusunda müzakerede bulunamadığında veya uzlaşmaya gitmenin uygun olmadığına karar verdiğinde, dava mahkemeye intikal eder ve bir idari hakim nihai ceza tutarını belirler. Birçok idari hakim, MSHA tarafından temin edilen delilleri gözden geçirdiklerini fakat nihai ceza tutarını belirleme sürecinin büyük ölçüde kendi deneyim ve uzmanlıklarına bağlı olduğunu söylediler. Genellikle, MSHA’nın teklif ettiği ceza üzerinden yapılan bir indirimi destekleyen sebepler idari hakimlerin kararlarında net bir şekilde açıklanmasına rağmen, nihai ceza tutarına ilişkin gerekçe her zaman yeterince belgelenmemektedir. Örneğin, Ekim 2005’te karara bağlanan bir davada, idari hakim MSHA’nın teklif ettiği cezayı 50.000$’dan 10.000$’a indirmiştir.[41] Hakim, ihlalin ciddiyetinin MSHA’nın ilk olarak tespit ettiğinden daha düşük düzeyde olduğu sonucuna varmasına ve dolayısıyla bir ceza indirimini desteklemiş olmasına rağmen, MSHA’nın işletmecinin ihmal derecesinin yüksek olduğuna dair bulgusu dahil, kurumun diğer beş yasal unsur ile ilgili değerlendirmesine katıldığı görülmektedir.[42] SONUÇLAR Yeraltı kömür madenlerindeki riskli koşullar, 2006’nın başlarında ülkenin dikkatini üzerlerine çektiler ve bu durumun üzücü sonuçları birçok Amerikalı için bir gerçek haline geldi. MSHA, madencilerin güvenliğini iyileştirmeye yönelik MINER Yasasında ve diğer dahili çalışmalarda belirlenen reformları üstlenirken, bir yandan da Amerika’daki madencilerin güvenlik ve sağlıkları ile ilgili gündelik sorumluluğu üstlenirken madencilik endüstrisine destek olmak için üstesinden gelmek zorunda kalacağı engellerle karşı karşıya kalmaktadır. Madencilik sektörü değişmektedir: üretim gittikçe artmakta, teknolojiler gelişmekte ve yeni işçiler emekliliğe ayrılan deneyimli çalışma arkadaşlarının yerini alarak madenlere girmektedir. Bu değişiklikler konuya dahil olan bütün tarafların, diğer bir deyişle federal ve eyalet düzeyindeki yetkililerin, maden işletmecilerinin, madencilerin ve onların temsilcilerinin güvenlik konusuna daha fazla dikkat göstermesini gerektirmektedir. Temsili acil durum koşullarında güvenlik cihazları kullanılarak egzersiz yapmak dahil, yeterli eğitim olmaksızın, madencilerin bir güvenli ve emin bir şekilde madenden kaçmaları mümkün olmayabilir. Ayrıca, söz konusu eğitimleri veren eğitmenlerin uygun şekilde denetlenmesi söz konusu olmadığı sürece, MSHA eğitmenlerinin tamamının uygun şekilde kalifiye olup olmadıklarını veya ihtiyaçları karşılamaya yetecek kadar eğitmen olup olmadığını tespit edemez. Belki de en önemlisi, MSHA madencilerin zamanında ve uygun şekilde eğitim alıp almadıklarını tespit edememektedir. Madencilik sektöründeki sosyal, ekonomik ve teknolojik değişimler, MSHA’nın tek başına ele almasının imkansız değilse bile zor olacağı sorunlar ortaya çıkarmaktadır. MSHA ve NIOSH özellikle maden güvenliğinin iyileştirilmesine destek olan teknolojilerin geliştirilmesi ve onaylanması konusunda birbirlerini tamamlar nitelikte rollere sahiplerdir ve her iki kurum da, yüksek emeklilik oranları gibi benzer sorunlarla karşı karşıyadırlar. Yine de, yapılandırılmış bir koordinasyon yöntemine sahip olmaksızın, iki kurumun paylaştıkları bilgi tabanı ve araştırmalar madenlerde yeni güvenlik teknolojilerinin uygulamaya konmasını verimli bir şekilde hızlandırmak için kullanılamaz. Son olarak, maden işletmecilerinin itiraz ettikleri cezaların son 10 yıl içerisindeki trendleri göz önünde bulundurulduğunda, MSHA’nın yeni ceza yapısı kapsamında teklif edilecek daha yüksek cezalar büyük olasılıkla daha fazla sayıda işletmecinin temyize başvurmasına yol açacaktır. Bu tepki, Çalışma Bakanlığı Hukuk Müşavirliği Birimi, MSHA’nın müzakere ihtilaf temsilcileri ve Komisyondaki idari hakimler tarafından, MSHA’nın standart formülü kullanılarak teklif edilen cezalara kıyasla nihai ceza tutarlarını belirlemek için daha öznel yöntemler kullanmak suretiyle uzlaşma ile çözümlenen davaların sayısının artmasına da yol açabilir. Dolayısıyla, ceza kararlarının şeffaf olması ve nihai ceza tutarlarının nasıl belirlendiğinin anlaşılmasına yönelik gerekli bilgileri içermeleri önemlidir. Bu bilgiler olmaksızın, temyiz sürecine dahil olan bütün kurumların ceza tutarlarını değiştirirken altı yasal unsuru uygun ve tutarlı şekilde uygulamalarını ve maden işletmecilerinin kurallara uyma derecelerinin yüksek olması suretiyle cezaların madencilerin güvenliklerinin korunması üzerindeki etkisinin azalmamasını sağlamak amacıyla bu kurumların kararlarını zaman içerisinde denetlemek zor olacaktır. YÜRÜTMEYE İLİŞKİN ÖNLEMLERE DAİR TAVSİYELER Madenlerin işçilerini temsili acil durum koşulları altında eğitmelerine destek olmak için, Çalışma Bakanı MSHA’ya söz konusu koşullar altında maden işçilerini eğitmekle ilgili bilgileri ve mevcut araçları duyurma talimatı vermelidir. Ayrıca, MSHA düzenli olarak söz konusu bilgileri uygun olduğu şekilde gözden geçirmeli ve güncellemelidir. Maden işçilerinin acil durumlara uygun şekilde hazır olmalarını sağlamaya destek olmak için, MSHA eğitimlere ilişkin denetimlerini güçlendirmelidir. Bu denetleme şunları içermelidir: bölgelerin yeni eğitmenlerin onaylanmasına ilişkin prosedürlerini gözden geçirmek ve standart hale getirmek; eğitmenlerin bilgi ve yetkinliklerini korumalarını ve geliştirmelerini sağlamak amacıyla, eğitmenlere yönelik sürekli eğitim zorunluluğu tesis etmek; kayıtlarındaki onaylı eğitmenlere ilişkin verileri iyileştirmek; ve madencilerin eğitimlerinin denetlemesi ile ilgili, eğitim seanslarının düzenli olarak değerlendirilmesini, öğrenme hedeflerine ne ölçüde ulaşıldığının değerlendirilmesini ve eğitmenlere geribildirimde bulunulmasını kapsayan bir süreç geliştirmek. MSHA ile NIOSH arasındaki bilgi paylaşımını daha etkin kılmak için, Çalışma Bakanı ile Sağlık ve İnsani Hizmetler Bakanlarının kendilerine bağlı kurumlara, koordinasyonlarına yön verecek bir mutabakat anlaşması yapmak için birlikte çalışma talimatı vermelerini tavsiye ediyoruz. Ayrıca, kurumlar düzenli olarak söz konusu mutabakatı uygun olduğu şekilde gözden geçirip güncellemelidir. Ceza tespitlerinde şeffaflığı sağlamak için, Çalışma Bakanlığı Hukuk Müşavirliği Birimi, MSHA ve Komisyonun, MSHA tarafından teklif edilen cezalardan indirimler dahil, bütün nihai ceza tutarları ile ilgili belli bir gerekçenin uygun şekilde belgelenmesini sağlamak için gerekli önlemleri almalarını tavsiye ediyoruz. KURUM YORUMLARI MSHA, Çalışma Bakanlığı Hukuk Müşavirliği Birimi, Sağlık ve İnsani Hizmetler Bakanlığı ve Federal Maden Güvenliği ve Sağlığı Denetleme Komisyonu’ndan bu raporun bir taslağına ilişkin yorumlarını aldık. Bu kurumların yorumlarının kopyaları ek III, IV ve V’te verilmiştir. MSHA ve Çalışma Bakanlığı Hukuk Müşavirliği Birimi ayrıca, uygun şekilde rapora dahil ettiğimiz teknik açıklamalar da temin etmişlerdir. MSHA, Çalışma Bakanlığı Hukuk Müşavirliği Birimi, Sağlık ve İnsani Hizmetler Bakanlığı ve Federal Maden Güvenliği ve Sağlığı Denetleme Komisyonu kurumlarına iletilen tavsiyelerle hemfikir olmuşlardır. İlaveten, MSHA söz konusu tavsiyeleri uygulamaya koymaya yönelik başlattığı veya planladığı çalışmaları da belirtmiştir. Yeraltı kömür madenlerinin güvenliğini denetleme görevini iyileştirmek için çalışmalara başlamasından dolayı MSHA’yı takdir ediyoruz. MSHA’nın temsili acil durum koşulları altında maden işçilerinin eğitilmesine ilişkin bilgileri duyurması ve düzenli olarak güncellemesine dair tavsiyemize cevaben, MSHA bu tavsiyeyle hemfikir oldu ve bu amaçla bir web sitesi hazırlayacağını ve bu web tabanlı kaynak ile ilgili olarak maden işletmecilerine bilgilendirme bülteni göndereceğini belirtti. MSHA, maden işletmecilerine ek opsiyonlar sunmak için NIOSH’tan temsili acil durum eğitimleri verme yöntemlerini araştırmasını ve bu yöntemlerin maliyetlerini değerlendirmesini istediğini belirtti. MSHA’nın madencilere yönelik eğitimleri denetleme fonksiyonunu güçlendirmesine yönelik tavsiyemize cevaben, kurum genel olarak bu tavsiyeye katıldı ve yeni eğitmenlerin onaylanması ile ilgili standartlaştırılmış prosedürler geliştirip uygulamaya koyacağını belirtti. Ayrıca, madencilere verilen eğitimin verimliliğini belirlemede kullanmak için bir eğitmen değerlendirme planı geliştirecek. Onaylanmış olan eğitmenler için sürekli eğitim zorunlulukları tesis etmek ile ilgili olarak, MSHA NIOSH’tan söz konusu zorunlulukların verimliliğini incelemesini istediğini belirtti. MSHA, bu önlemin yasal düzenlemelerde değişiklikler gerektirebileceğini belirtti. MSHA aynı zamanda, eğitmenlerin sektörle ilgili eğitim kaynakları hakkında düzenlenen yıllık konferansa katılmak gibi madencilikle ilgili konularda güncel bilgiler edinmek için kullanabilecekleri diğer yöntemler olduğunu da açıkladı. MSHA ayrıca eğitmenleriyle ilgili tuttuğu verilerin iyileştirilmesi ihtiyacını da kabul etti ve onaylı eğitmenler ile ilgili güncel bilgilerin izlenmesini ve dağıtımını iyileştirmek için planları olduğunu belirtti. MSHA ile NIOSH’un bir mutabakat anlaşması yapmasına ilişkin tavsiyemize cevaben, her iki kurum da resmi bir anlaşma ihtiyacı konusunda hemfikir oldular ve bu tür bir anlaşmanın koordinasyon faaliyetlerini güçlendirmeye yardımcı olacağını belirttiler. MSHA, her iki kurumun da 2002’de bir mutabakat anlaşması yapılmasına yönelik süreci başlattıklarını belirtti ve MSHA’nın bu çalışmayı yeniden gündeme getirmek ve süreci tamamlamak için NIOSH ile birlikte çalışacağını ifade etti. MSHA, Çalışma Bakanlığı Hukuk Müşavirliği Birimi ve Komisyon, ceza temyizleri sürecini iyileştirme tavsiyemiz konusunda hemfikir oldular. Kurumların her biri, cezaların tespitinde şeffaflık olması gerektiğini ve ilk olarak teklif edilen cezalar indirildiği takdirde söz konusu indirime özgü gerekçenin belirtilmesi gerektiğini kabul ettiler. MSHA ve Çalışma Bakanlığı Hukuk Müşavirliği Birimi Maden Yasasının amaçlarının yerine getirildiği ve Maden Yasasının yürütmesinin adil olduğu konusunda kamunun güveninin sağlanması için şeffaflığın çok önemli olduğunu kabul ettiler. Bu kurumlar, hukuki yaptırımlara ilişkin bütün anlaşmaların ardındaki gerekçenin uzlaşma anlaşmalarında ve dava dosyalarında uygun şekilde belgelenmesine dair müzakere ihtilaf temsilcileri ve avukatları resmi olarak uyaracaklarını belirttiler. Bu kurumlar ayrıca, müzakere ihtilaf temsilcileri programına ilişkin iç denetimlerin uzlaşma anlaşmalarını desteklemek için uygun belgelerin eklenmesi gerekliliğini vurguladığı yorumunu yaptılar. Washbash Mine Holding Co. vakası ile ilgili tespitlerimiz ile ilgili olarak, Komisyon GAO’nun vardığı sonuçlara katılmadı. İndirimi destekleyen sebeplerin açık ve net bir şekilde açıklandığı konusunda Komisyona katılıyoruz. Ne var ki, nihai ceza tutarının gerekçesinin yeterince belgelenmediğine inanmaya devam etmekteyiz. Analizimizde, hakimin uygun ceza tutarının 10.000$ olduğuna karar vermesinin ardındaki özel sebepleri ayırt edemedik. Bu raporun kopyalarını, Çalışma Bakanlığı ve Sağlık ve İnsani Hizmetler Bakanlığına, Federal Maden Güvenliği ve Sağlığı Denetleme Komisyonunun Baş Komiserine, ilgili kongre komitelerine ve ilgili diğer taraflara gönderiyoruz. Raporun kopyaları talep üzerine diğer kişi ve kuruluşlara gönderilecektir. Ayrıca, rapor GAO’nun web sitesinde http://www.gao.gov adresinden ücretsiz olarak edinilebilir. Bu raporla ilgili sizin ya da personelinizin soruları olduğu takdirde, (202) 512-7215 no.lu telefondan benimle iletişime geçebilirsiniz. Bu rapora katkı sağlayan diğer tarafların listesi, Ek VI’da verilmiştir. İMZA Daniel Bertoni Eğitim, İşgücü ve Gelir Güvenliği Konularından sorumlu Müdür Kongre’den Talepte Bulunanların Listesi Sayın Robert C. Byrd, Başkan, ABD Senatosu Ödenekler Komitesi Sayın Edward M. Kennedy, Başkan; Sayın Michael B. Enzi, Kıdemli Kongre Üyesi, ABD Senatosu Sağlık, Eğitim, İşgücü ve Emeklilik Komitesi Sayın Tom Harkin, Başkan; Sayın Arlen Specter, Kıdemli Kongre Üyesi, ABD Senatosu Ödenekler Komitesi, İşgücü, Sağlık ve İnsani Hizmetler, Eğitim ve İlgili Kurumlar Alt Komitesi Sayın Patty Murray, Başkan; Sayın Johnny Isakson Kıdemli Kongre Üyesi, ABD Senatosu Sağlık, Eğitim, İşgücü, Emeklilik Komitesi, İstihdam ve İşyeri Güvenliği Alt Komitesi Sayın George Miller, Başkan, Temsilciler Meclisi, Eğitim ve İşgücü Komitesi Sayın John D. Rockefeller IV, ABD Senatosu Sayın Shelley Moore Capito, Temsilciler Meclisi Sayın Alan B. Mollohan, Temsilciler Meclisi Sayın Nick Rahall, Temsilciler Meclisi EK I: KAPSAM VE METODOLOJİ Bu çalışmayı yürütmek için, Komisyon ve Komisyonun idari hakimleri (ALJ) tarafından yayınlanan ilgili mevzuatı, düzenlemeleri, politika belgelerini, kararları ve diğer materyalleri inceledik. Maden Güvenliği ve Sağlık İdaresi’nin (MSHA) aralarında müfettişlerin, müzakere ihtilaf temsilcilerinin ve bölge müdürlerinin bulunduğu, toplam 11 bölgesinden 6’sındaki yetkilileri, merkez ofisindeki yetkililer, Ulusal Maden Sağlığı ve Güvenliği Akademisi, Eğitim Politikası ve Geliştirme, Eğitim Saha Hizmetleri ve sertifikalı eğitmenler ile konuştuk. Çalışma Bakanlığı Hukuk Müşavirliği Biriminin merkez ofisi ve bölge müdürlüklerinden temsilciler ile bir araya geldik ve Federal Maden Güvenliği ve Sağlığı Denetleme Komisyonunun Başkanı ve Baş İdari Hakimi ile Komisyonun diğer yetkilileri ile görüştük. Son olarak, üniversitelerden, bir teknoloji imalatçısından, Amerikan Birleşik Maden İşçilerinden, Ulusal Madencilik Birliğinden ve Joseph A. Holmes Güvenlik Birliğinden yetkililerle konuştuk. Eyalet düzeyindeki maden güvenliği kurumlarının, maden işletmecilerinin ve MSHA bölge ofislerinin araştırma konularımızla ilgili deneyimlerine ilişkin daha detaylı ve niteliksel bilgiler elde etmek için üç eyaleti ziyaret ettik. Kentucky, Virginia ve West Virginia’da ziyaretler yaptık. Kentucky’de eyalet ve MSHA bölge yetkilileri ile buluştuk. Ayrıca, bir maden kurtarma yarışmasını gözlemledik ve burada maden kurtarma ekibi üyeleri ile görüşmeler yaptık. Virgina ve West Virginia’da eyalet ve MSHA bölge yetkilileri ile görüştük. Ayrıca, madencilik faaliyetlerini gözlemlemek ve maden müdürleri, maden kurtarma ekipleri ve maden işçileri ile konuşmak için, üç adet yeraltı kömür madenini ziyaret ettik. Pennsylvania’da da, eyalet yetkilileri ile konuştuk. Amerika Birleşik Devletleri’ndeki tüm yeraltı kömür madenlerinin yaklaşık yüzde 90’ı bu dört eyalette bulunmaktadır. Son olarak, MSHA ve Ulusal İş Güvenliği ve Sağlığı Enstitüsü (NIOSH) tarafından yönetilen teknik araştırma merkezlerindeki araştırmacılar ve diğer yetkililer ile görüştük. YERALTI KÖMÜR MADENLERİ ANKETİ Araştırma Popülasyonu ve Örnekleme Tasarımı Yeraltı kömür madenlerinin faaliyetlerinin mevcut durumunu ve madenlerde yaşanan acil durumlara hazırlanma ve müdahale etme konusunda karşılaşılan zorlukları belirlemek için, MSHA tarafından 2005 takvim yılı sonunda aktif olarak belirlenmiş olan 665 yeraltı kömür madeninden oluşan bir araştırma popülasyonu içerisinde, 342 yeraltı kömür madeninden oluşan kademeli rastsal bir olasılık örneklemi üzerinde bir anket yaptık. Örneklemimizi, maden çalışanlarının sayısı ve tek bir iletişim noktasının sorumluluğu altındaki madenlerin sayısı ile tanımlanan beş kademe ile seçtik. Son kademeyi anketi cevaplayanlar üzerindeki yükü hafifletmek amacıyla dahil ettik. Örneklem içerisinde seçilen madenlerden yaklaşık yüzde 40’ı, bizim anket saha çalışmamızın son erdiği zaman itibariyle kapanmaları nedeniyle analiz kapsamımız dışındaydı. Kömür madeni popülasyonu, seçilen örneklem, kapsam dışındaki madenler ve beş kademe içerisinde anketi cevaplayanlar ile ilgili bilgiler Tablo 7’de görülebilir. Sonuç olarak, 146 adet tamamlanmış ve kapsam dahilinde anket elimize geçti ve bu anketlerin cevaplanma oranı yüzde 69’du. Anketin Oluşturulması Anket sorularının tasarımı konusunda bilgi edinmek için, maden yetkililerine, sanayi ve işgücü örgütlerine, federal ve eyalet düzeyindeki yetkililere danıştık. Ayrıca, madencilerin eğitimi ve maden kurtarmaya ilişkin belgeleri ve araştırmaları kullandık. Son olarak, MSHA tarafından yakın zamanda hazırlanan maden tahliye düzenlemelerine ve yeraltı kömür madenlerindeki faaliyetlere ilişkin zamanında bilgi topladığımızdan emin olmak için 2006 Maden İyileştirme ve Yeni Acil Durum Müdahale Yasasına başvurduk. Anket sorularının bir kopyası, Ek II’de görülebilir. Soruların açık olup olmadığını, uygulama süresinin uzunluğunu ve uygunluğunu teyit etmek için, anketi üç madendeki maden güvenlik yetkilileri ile önceden test ettik. Anket sorularını, ön testlere ve aldığımız geri bildirime göre revize ettik. Anketin Uygulanması Kendi kendine uygulanabilen, posta ile gönderilen bir anket uyguladık ve bu anket Kasım 2006 ile Şubat 2007 arasında uygulamada kaldı. Daha yüksek bir cevaplanma oranını teşvik etmek için, çeşitli takip çalışmaları yaptık: hatırlatma mektubu, anketin yeni bir kopyasını içerecek şekilde ikinci kez postalama ve anketi cevaplamayanlara ulaşmak için iki kez telefon etmek. Verilerin toplanmasına Şubat 2007’de son verdik. Örnekleme Hatası Haricindeki Hatalar ve Veri Kalitesi Herhangi bir anket yapmanın uygulamaya ilişkin zorlukları, örneklem hatası haricindeki hatalar adı verilen hatalara yol açabilir. Örneğin, belli bir sorunun nasıl yorumlandığına veya anketi cevaplayanların erişebileceği bilgi kaynaklarına ilişkin zorluklar, anket sonuçlarında istenmeyen bir değişkenliğe yol açabilir. Bu örnekleme hatası haricindeki hataları asgariye indirmek için anketin hazırlanmasında, veri toplanmasında ve veri analizinde önlemler aldık. Tablo 7. Yeraltı Kömür Madenleri Anketinin Örneklem Yapısı Kademe sayısı Kademe tanımı Toplam popülasyon büyüklüğü Toplam örneklem büyüklüğü Kapsam dışı olanların örneklem içindeki sayısı Anketi cevaplayanların sayısı Kapsam dahilindeki madenlerin düzeltilmiş cevaplama oranı (yüzde) 1 Maden 1-16 arasında işçi çalıştırıyor 180 88 48 26 65 2 Maden 17-36 arasında işçi çalıştırıyor 152 82 38 30 68 3 Maden 37-199 arasında işçi çalıştırıyor 147 78 25 36 68 4 Maden 200 veya üzerinde işçi çalıştırıyor 49 49 6 34 79 5 Maden en az dört diğer madenle iletişim noktası paylaşıyor 137 45 16 20 69 665 342 133 146 69a Toplam a Toplam düzeltilmiş cevaplama oranı, her bir kademenin kapsam dahilindeki popülasyonu ile ağırlıklı olarak hesaplanmış cevaplama oranına dayalı bir ortalamadır. Kaynak: MSHA verilerine ilişkin GAO analizi Anketi ilgili kişilerle test etmenin yanı sıra, soruların tutarlı bir şekilde yorumlanmasını sağlamak için, delgiye gönderilmeden önce bütün anketler tutarlılık açısından yeniden düzenlendi. Bütün anket cevapları veritabanımıza girildi ve ayrıca anketlerden rastsal bir örneklem tam olmaları ve doğrulukları açısından kontrol edildi. Anketin hazırlanması ve uygulanması sırasında alınan önlemlere ek olarak, tutarsızlıkları ve diğer hata göstergelerini tespit etmek için bilgisayar analizleri uyguladık. Tutarsız cevapları irdelemek için parametreler oluşturduk ve söz konusu parametreler arasında cevapların netleştirilmesi için cevaplayan kişinin aranması veya verilere eksik muamelesi yapılması da bulunuyordu. Ayrıca, bütün bilgisayar sintaksı emsal değerlendirmesine tâbi tutuldu ve bunun doğru bir şekilde yazıldığından ve işlendiğinden emin olmak için farklı programcılar tarafından kontrol edildi. Tahminler Bu rapordaki tahminler, Amerika Birleşik Devletlerindeki 2005 yılı sonunda faaliyette olan ve anket süresince açık kalan yeraltı kömür madenlerinden oluşan popülasyon ile ilgilidir. Kapanmaları nedeniyle, bazı madenler sonuçlarda temsil edilmemişlerdir. Küçük madenlerin, büyük madenlere kıyasla kapanma olasılıklarının daha yüksek olduğunu bulduk. Dolayısıyla, kapanmış olan madenler için farklı güvenlik uygulamaları ve zorlukların söz konusu olması olasıdır. Örnekleme Hataları Bizimki gibi rastsal örneklemlerden elde edilen sonuçlar, örneklemden elde edilen sonuçlar ile göz önünde bulundurulan bütün popülasyona uygulanacak bir anketten elde edilen sonuçlar arasındaki farkları yansıtan örnekleme hatalarına tâbidir. Biz yeraltı kömür madenlerine ilişkin bir örneklem üzerinde anket uyguladığımız için, elde ettiğimiz sonuçlar bu popülasyonun özelliklerine ilişkin tahminlerdir ve dolayısıyla da bu büyüklükteki ve türdeki örneklemlerle alakalı örnekleme hatalarına tâbidir. Örnekleme hatalarına ilişkin ölçümler, belli bir istatistiki güven seviyesinde belirtilmiştir. GAO, yeraltı kömür madenlerinden oluşan bütün popülasyon ile ilgili tahminler yapmak için, ağırlıklı sonuçları kullanmıştır. Bu örneklemden elde edilen sonuçların doğruluğuna olan güvenimiz, yüzde 95 güven aralıkları ile ifade edilmiştir ve bunlar, seçebileceğimiz örneklerin yüzde 95’i ile ilgili fiili popülasyon değerlerini içermesi beklenen aralıklardır. Sonuç olarak, bu rapordaki her bir güven aralığının kapsam dahilindeki popülasyon içerisindeki gerçek değerleri içerdiğine yüzde 95 güveniyoruz. Örneklemimizle ilgili bütün yüzde tahminlerin, yüzde 95 güven seviyesinde, yüzde artı eksi 8 puanlık hata payları – güven aralıklarının genişlikleri – vardır. TEBLİGAT VE CEZALARA İLİŞKİN VERİLER Teklif edilen ceza tutarlarının ortalamasını, itiraz edilen cezaların sayısını, maden işletmecilerine verilen nihai cezaların tutarını ve ayrıca ihlale ilişkin diğer bilgileri belirlemek için, Maden Güvenliği ve Sağlık İdaresinden veriler edindik. MSHA’nın Standardize Bilgi Sisteminde (MSIS) tutulan verileri kullandık. Veriler, Ocak 1996 ile Ekim 2006 arasında maden işletmecilerine bildirilen ihlalleri ve söz konusu ihlaller ile ilgili alınan önlemleri temsil etmektedir (teklif edilen ceza , maden işletmecisinin ihlale itiraz edip etmediği ve nihai cezanın indirilip indirilmediği). Verilerin güvenilirliğini değerlendirmek için, (1) ilgili veri unsurlarını elektronik olarak test ettik, (2) ilgili belgeleri gözden geçirdik ve (3) veriler konusunda bilgi sahibi olan yetkililerle görüşmeler yaptık ve yakın bir şekilde çalıştık. Verilerin bu raporun amaçları açısından yeterli düzeyde güvenilir olduğunu tespit ettik. EK II: YERALTI KÖMÜR MADENLERİ ANKETİ Birleşik Devletler Hükümeti Sayıştayı GAO Yeraltı Kömür Madenleri Anketi Giriş Birleşik Devletler Hükümeti Sayıştayı (GAO) – Kongre araştırma şubesi – yeraltı kömür madenlerine ilişkin bir anket yürütmektedir. Cevaplarınız, GAO’ya madenlerin faaliyetlerinin mevcut durumu ve madenlerdeki acil durumlara hazırlanma ve müdahale etme konusunda madenlerin karşı karşıya kaldıkları zorluklar ile ilgili Kongreye bilgi vermesi için gerekli bilgileri temin edecektir. Ayrıca, Kongre’ye madenlerin Maden Güvenliği ve Sağlık İdaresi (MSHA) tarafından yayınlanan Acil Durum Geçici Standardı’nda ve Maden Geliştirme ve 2006 tarihli Yeni Acil Durum Müdahalesi Yasası’nda (MINER Yasası) öngörülen yeni gerekliliklere cevap verebilme kabiliyetleri konusunda raporlama yapacağız. Bu anket, MSHA tarafından yapılan bilgi taleplerine veya MSHA’nın MINER Yasası’nı veya diğer mevzuat değişikliklerini uygulamaya yönelik diğer herhangi bir çalışmasına bağlı değildir. MSHA tarafından aşağıdaki Maden Kimlik numarası ile belirlenen madenle ilgili olarak cevaplarınızı vermenizi rica ederiz. Bu maden, ABD’deki yeraltı kömür madenlerine ilişkin rastsal örneklemin bir parçası olarak seçilmiştir. Cevaplar sadece bir bütün olarak raporlanacaktır ve raporumuzda herhangi bir madene atfen kullanılmayacaktır. Bize destek olmak için, sizden anketi almanızdan itibaren bir hafta içerisinde cevaplayarak geri göndermenizi rica ediyoruz. Anketi cevaplarken, söz konusu başlıklar konusunda bilgi sahibi olan maden kurtarma ekibi koordinatörleri gibi diğer kişilere danışmak isteyebilirsiniz. Zarfı kaybetmeniz durumunda, iade adresi şudur: Birleşik Devletler Sayıştayı, P.O. Box 50654, Washington, DC 20077-0075; İlgili: Delores Hemsley. Bu anket ile ilgili herhangi bir sorunuz olursa, (415) 904-2148 no.lu telefondan veya ([email protected]) adresinden Joel Green ya da (202) 5124176 no.lu telefondan veya ([email protected]) adresinden Sara Schibanoff ile irtibat kurabilirsiniz. Desteğiniz için teşekkür ederiz. İletişim Bilgileri Bu anketin tamamlanmasını koordine eden kişi ile lütfen aşağıdaki bilgileri temin ediniz; bu şekilde gerekli olduğu takdirde, herhangi bir cevabı netleştirmek veya ilave bilgiler almak için kendisiyle iletişim kurabiliriz. Adı: Unvanı: Madenin Adı: Telefon Numarası: E-posta adresi: MSHA Maden Kimlik No: Maden İşçileri 1. Madeninizde halihazırda kaç tane çalışan ve yüklenici istihdam edilmektedir? Sayılara tam zamanlı ve yarı zamanlı çalışanları dahil ediniz. ___________Çalışan ___________Yüklenici 2. Genellikle, vardiya başına kaç adet işçi yeraltında bulunmaktadır? Vardiya başına ___________ işçi 3. Madeninizde halihazırda çakışan vardiyalardan maden işçileri aynı zamanda yeraltında bulunduklarında vardiya değişimlerinde “sıcak koltuk” uygulaması yapılmakta mıdır? (hot seat = sıcak koltuk: bir aracın sürücüsünün, vardiya sonunda aracı madenin içerisinde diğer sürücüye devretmesi) □ Hayır…………..□ Evet………….. 4.A. 2006 takvim yılında, madeniniz maden işçileriyle birlikte maden acil durum tahliye tatbikatları yaptı mı? □ Hayır…………..□ (10. soruya geçiniz) Evet………….. B. Eğer A şıkkındaki soruya cevabınız evet ise, kaç tane acil durum tahliye tatbikatı yaptınız? ___________ adet acil durum tahliye tatbikatı C. En son yaptığınız tahliye tatbikatı ne zaman yapıldı? _________/_________ (Ay/gün) D. 2006 takvim yılında yapılan acil durum tahliye tatbikatlarının herhangi birinde bir MSHA temsilcisi hazır bulundu mu? □ Hayır…………..□ Bilmiyorum……□ Evet………….. 5. En yakın zamanda yapılan tahliye tatbikatı nasıl gerçekleştirildi? Lütfen birini seçin □ Maden işçileri madenden yürüyerek çıktılar ……………………………… □ Maden işçileri madenden işçi taşıma aracı ile çıktılar…………………….. Maden işçileri madenden, kısmen insan taşıma aracında yolculuk ederek kısmen □ Diğer, lütfen aşağıda anlatınız: …………………………………………… □ yürüyerek çıktılar ………………………………………………………….. 6. 2006 takvim yılında geçekleştirilen tahliye tatbikatları sırasında, kaç adet maden işçisi kendi kendine yeterli ferdi kurtarıcılarını (SCSR) takma egzersizi yaptı? □ (10. soruya geçin) Bazıları.…………..□ Birçoğu.…………..□ Hepsi….…………..□ Hiçbirisi………….. 7. 2006 takvim yılında, SCSR’ler ile yapılan egzersizler sırasında kaç tane işçi aşağıdaki faaliyetleri gerçekleştirdi? Hiçbirisi a. Birimin açılması…………………………….. b. Burun kıskacının takılması………………… c. Ağızlığın ağza sokulması…………………… d. Cihazın başlatılması……………………….. e. Cihazın çalıştırılması……………………….. f. Diğer, lütfen aşağıda açıklayınız……………. □ □ □ □ □ □ Bazıları □ □ □ □ □ □ Birçoğu □ □ □ □ □ □ Hepsi □ □ □ □ □ □ 8. Genel olarak, egzersizler sırasında bu faaliyetleri tamamlamak maden işçileri için ne kadar zor olmaktadır? □ Biraz zor…..….………………….□ Orta düzeyde zor..……………….□ Oldukça zor…..………………….□ Hiç zor değil….…………………. □ Bilmiyorum………….…………..□ Biz bu egzersizleri yapmadık…... 9. 2006’daki tahliye tatbikatları sırasında maden işçileri SCSR’ler taktılar ise, hangi cihazları taktılar? □ Hayır…………..□ a) Kendilerine ait kendi kendine yeterli ferdi kurtarıcıları Evet………….. b) Eğitim amaçlı kendi kendine yeterli ferdi kurtarıcıları Evet………….. □ Hayır…………..□ Eğer b şıkkı için, cevap evet ise, model tipini belirtin: 10. Acil bir durum söz konusu olduğunda maden işçilerinizin kullanabileceği mevcut kaç farklı model SCSR bulunmaktadır? ___________ farklı model SCSR 11. 2006 takvim yılında, madeniniz maden işçilerinin bir SCSR’yi çıkararak aynı model başka bir SCSR takma egzersizi yaptıkları bir egzersiz uyguladı mı? □ Hayır…………..□ Evet………….. Eğer cevap evet ise, bu eğitimin nasıl yapıldığını anlatın: 11. 2006 takvim yılında, madeniniz maden işçilerinin bir SCSR’yi çıkararak farklı bir modelde başka bir SCSR takma egzersizi yaptıkları bir egzersiz uyguladı mı? □ Hayır…………..□ Evet………….. Eğer cevap evet ise, bu eğitimin nasıl yapıldığını anlatın: 13. Madeninizde acil durum tahliyeleri için yöneltmeli yaşam hatları bulunuyor mu? □ Hayır…………..□ Evet………….. Eğer cevap evet ise, yöneltmeli yaşam hatları yangına karşı dayanıklı mı? Eğer cevap hayır ise, yöneltmeli yaşam hatlarının neden bulunmadığını açıklayın. □ Hayır…………..□ Evet………….. 14. Bazı madenler, gerçek acil durumları simüle eden ortamlarda tatbikatlar düzenlemişlerdir. Siz 2006 takvim yılında, temsili (simüle edilen) ortamlarda herhangi bir acil durum tatbikatı düzenlediniz mi? □ Hayır…………..□ (Hayır ise, 16. soruya geçiniz) Evet………….. 15. Eğer temsili (simüle edilen) ortamlarda acil durum tatbikatları düzenlediyseniz, aşağıdaki senaryolar ile ilgili olarak söz konusu egzersizlerde gerçekleştirilen aktivitelerden örnekler veriniz. Yangın Patlama Gaz basması Su basması Diğer, açıklayınız 16. 2006 takvim yılında, madeninizde maden işçilerine acil durum eğitimlerine katıldıktan sonra bilgilerini veya yetkinliklerini değerlendirmek için aşağıdaki faaliyetler yürütüldü mü? Her soru için “evet” ya da “hayır” şeklinde cevap verin. Evet Hayır a. Maden işçisinin eğitmen / eğitim hakkında geribildirim sağlayan bir değerlendirme formunu doldurması ……………. b. Maden işçisinin yazılı bir sınava girmesi………………….. c. Maden işçisinin sözlü bir sınava girmesi…………………… d. Maden işçisinin eğitmene yetkinliğini göstermesi………….. e. Edinilen bilgi ya da yetkinlik ile ilgili maden işçisinin şefinden geribildirim alınması…………………………………. f. Diğer, açıklayınız: □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ 17. Maden işçileri ile ilgili olarak aşağıdaki alanlar eğer madeniniz açısından madenlerdeki acil durumlara hazırlanmak ve bunlara müdahale etmek konusunda halihazırda bir zorluk teşkil ediyorsa, bunlar ne ölçüde bir zorluk teşkil etmektedir? a. Maden işçilerini tahliye amacıyla SCSR’lerin kullanımına hazırlamak………………………… b. Maden işçilerinin tahliye güzergahlarına alışmalarını sağlamak………………………….. c. Maden işçilerini, yangınla mücadele gibi ilk müdahale ekibi faaliyetleri için eğitmek………. d. Emeklilikler nedeniyle deneyimli maden işçilerinin kaybedilmesi…………………………. e. Yeni maden işçilerini eğitmek için ihtiyaç duyulan zaman…………………………………. f. Bir acil durumun simüle edilebileceği eğitim merkezlerinin elverişliliği………………………. g. Bir madendeki acil durumu simüle eden bir ortamda eğitim yapma imkanı…………………. h. Temsili maden acil durumu eğitimi verebilecek sertifikalı eğitmenlerin elverişliliği……………. i. Temsili maden acil durumu eğitimlerinin maliyeti…………………………………………. j. Diğer, açıklayınız: Zorluk değil Düşük seviyede bir zorluk Orta seviyede bir zorluk Önemli bir zorluk Geçerli değil □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ Maden Kurtarma Ekipleri 18. Halihazırda erişebileceğiniz kaç adet maden kurtarma ekibi bulunmakta? _______________ ekip 19. Mevcut maden kurtarma ekiplerinizin adları nedir? Kullandığınız öncelikli iki ekibin adlarını veriniz (yani, MSHA’ya raporladığınız iki ekip). a) Ekip no. 1 ________________________________________________________ b) Ekip no. 2 ________________________________________________________ Not: Anketin geri kalan kısmında, sizden bu iki ekiple ilgili soruları cevaplamanız istenecektir (örneğin, “Ekip 1”, “Ekip 2”). Söz konusu soruları cevaplarken, bunları 19. soruda belirttiğiniz şekilde kullanın. 20. A. Aşağıdakilerden hangisi maden kurtarmaya yönelik mevcut 1 no.lu Ekibinizin yapısını en iyi şekilde tanımlar? Bir tanesini işaretleyin a. Birincil sorumlulukları sadece sizin madeninizde hizmet vermek olan, madeninizde çalışan maden işçilerinden oluşmakta………………………….. b. Eyalet çalışanlarından oluşmakta…………………………………………… c. Farklı işletmecilere ait çeşitli madenlerde çalışan maden işçilerinden oluşmakta (eyalet tarafından finanse edilen/tayin edilmiş olabilir ya da olmayabilir)…………………………………………………………………….. d. Aynı işletmeciye ait çeşitli madenlerde çalışan maden işçilerinden oluşmakta (eyalet tarafından finanse edilen/tayin edilmiş olabilir ya da olmayabilir)……. e. Yeraltı kömür madeni deneyimine sahip ve üçüncü taraf bir tedarikçi tarafından organize edilen üyelerden oluşmakta……………………………… f. Diğer, açıklayınız: □ □ □ □ □ □ B. Yukarıdaki 20A sorusu için eğer “c” veya “d”yi seçtiyseniz, Ekip no.1 eyalet tarafından mı finanse edilmekte/tayin edilmiştir? □ Hayır, eyalet tarafından finanse edilmemekte veya tayin edilmedi...…………….□ Bilmiyorum………………………………………………………………………….□ Geçerli değil……………………………………………………...………………….□ Evet, eyalet tarafından finanse edilmekte veya tayin edilmiştir…………………. 21.A. Aşağıdakilerden hangisi maden kurtarmaya yönelik mevcut 2 no.lu Ekibinizin yapısını en iyi şekilde tanımlar? Bir tanesini işaretleyin a. Birincil sorumlulukları sadece sizin madeninizde hizmet vermek olan, madeninizde çalışan maden işçilerinden oluşmakta………………………….. b. Eyalet çalışanlarından oluşmakta…………………………………………… c. Farklı işletmecilere ait çeşitli madenlerde çalışan maden işçilerinden oluşmakta (eyalet tarafından finanse edilen/tayin edilmiş olabilir ya da olmayabilir)…………………………………………………………………….. d. Aynı işletmeciye ait çeşitli madenlerde çalışan maden işçilerinden oluşmakta (eyalet tarafından finanse edilen/tayin edilmiş olabilir ya da olmayabilir)……. e. Yeraltı kömür madeni deneyimine sahip ve üçüncü taraf bir tedarikçi tarafından organize edilen üyelerden oluşmakta……………………………… f. Diğer, açıklayınız: □ □ □ □ □ □ B. Yukarıdaki 21A sorusu için eğer “c” veya “d”yi seçtiyseniz, Ekip no.1 eyalet tarafından mı finanse edilmekte/tayin edilmiştir? □ Hayır, eyalet tarafından finanse edilmemekte veya tayin edilmedi...…………….□ Bilmiyorum………………………………………………………………………….□ Geçerli değil……………………………………………………...………………….□ Evet, eyalet tarafından finanse edilmekte veya tayin edilmiştir…………………. 22. 2006 takvim yılı süresince, her bir maden kurtarma ekibi üyesi ortalama olarak kaç saat eğitime katılmış olacak (yılın geri kalanı için planlanan bütün eğitimleri de dahil edin)? Eğer elinizde tam bir rakam yoksa, tahminde bulunun ve sınıf eğitimlerini ve eğitim uygulamalarına katılımı tahmininize dahil edin. Bir tanesini işaretleyin a) Ekip no. 1? 12 ila 23 saat ………………… 24 ila 47 saat …………………. 48 ila 63 saat………………….. 64 saatin üzerinde …………… Bilmiyorum…………………… □ □ □ □ □ Bir tanesini işaretleyin b) Ekip no. 2? 12 ila 23 saat ………………… 24 ila 47 saat …………………. 48 ila 63 saat………………….. 64 saatin üzerinde …………… Bilmiyorum…………………… □ □ □ □ □ 23. 2006 takvim yılında, maden kurtarma ekiplerinizin katıldıkları veya planladıkları eğitimlerin miktarı 2005 takvim yılına kıyasla arttı mı, azaldı mı, yoksa aynı mı kaldı? a) Ekip no.1 a) Ekip no.2 Aynı kaldı………… □ Arttı………… □ Azaldı……….. □ Aynı kaldı………… □ Arttı………… □ Azaldı……….. □ Değişikliğin neden kaynaklandığını açıklayın Değişikliğin neden kaynaklandığını açıklayın 24. A. 2006 takvim yılında, maden kurtarma ekiplerinizden biri maden kurtarma yarışmalarına katıldı mı? a) Ekip no.1 □ Hayır……….. □ Bilmiyorum… □ Evet………… b) Ekip no.2 □ Hayır……….. □ Bilmiyorum… □ Evet………… B. Ekip bu yarışmalara C. Maden kurtarma katılmak için ortalama kaç yarışmalarına hazırlanmak, saat vakit harcadı? ekibinizin senelik eğitim zorunluluklarının yerine getirilmesinin bir parçası mı yoksa senelik eğitime ilave bir eğitim mi? Birini işaretleyin Birini işaretleyin Senelik eğitim 8 saat ya da daha az………. zorunluluklarının parçası… 9 ila 16 saat……………….. Senelik eğitime ilave bir 17 ila 24 saat……………… eğitim……………………..... 25 ila 40 saat……………… □ □ □ □ 41 ila 80 saat………………□ 80 saatten fazla……………□ Bilmiyorum………………..□ □ □ Bilmiyorum……………….. Birini işaretleyin □ 9 ila 16 saat………………..□ 17 ila 24 saat………………□ 25 ila 40 saat………………□ 41 ila 80 saat………………□ 80 saatten fazla……………□ Bilmiyorum………………..□ 8 saat ya da daha az………. □ Birini işaretleyin Senelik eğitim □ zorunluluklarının parçası… Senelik eğitime ilave bir eğitim……………………..... Bilmiyorum……………….. □ □ 25. Aşağıdaki unsurların her biri, kurtarma ekiplerinizin madenlerdeki acil durumlara hazırlanmaları ve müdahale etmeleri konusunda, eğer bir zorluk ise, ne ölçüde bir zorluktur? Zorluk Ufak bir Orta Önemli Geçerli değil zorluk seviyede bir değil zorluk zorluk a. Bir madendeki bir acil durumda destek olmak için müsait maden kurtarma ekiplerinin sayısı…………………………... b. Maden kurtarma ekiplerinde görev almak için müsait olan maden işçilerinin sayısı…... c. Emeklilikler nedeniyle tecrübeli maden kurtarma ekibi üyelerinin kaybedilmesi…… d. Yeni ekip üyelerinin eğitilmesi ve hazırlanması için ihtiyaç duyulan süre…….. e. Egzersiz tesislerine erişim………………. f. Gerçek acil durumları simüle eden maden kurtarma yarışmlarına katılma imkanı…….. g. Gerçek bir acil durumu simüle eden eğitim egzersizlerine katılma imkanı……… h. Bir acil duruma müdahil olacak bütün paydaşları kapsayan simülasyon faaliyetleri yürütme imkanı (MSHA, eyalet, sendika ve maden yetkilileri; kurtarma ekibi; madenciler)……………………………….... i. Acil durumlar sırasında kendi madeniniz haricindeki madenlere destek vermeye ilişkin yasal yükümlülük………………… j. Maden kurtarma ekiplerini eğitmek için ihtiyaç duyulan fonlar……………………… k. Maden kurtarma ekiplerinin teçhizatlarının sağlanması için ihtiyaç duyulan fonlar…………………………… l. Modern maden kurtarma teknoloji ve ekipmanlarının varlığı……………………... m. Diğer; lütfen açıklayın…………………. □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ MSHA Desteği 26. Madeniniz, madenlerdeki acil durumlara hazırlanmak konusunda Maden Güvenliği ve Sağlığı İdaresi’nden (MSHA) herhangi bir destek aldı mı? □ Hayır……………□ Eğer cevabınız hayır ise, 28. soruya geçiniz. Evet……………. 27. Eğer yukarıdaki soruya cevabınız evet ise, MSHA’dan madenlerdeki acil durumlara hazırlanmak konusunda aldığınız destek türlerine ilişkin örnekler veriniz. 28. MSHA’nın madenlerdeki acil durumlara hazırlanmak konusunda madeninize verdiği desteğin miktarı konusunda ne düşünüyorsunuz? □ Yeterince destek verdi…………….□ Yeterince destek vermedi………….□ Çok fazla destek verdi……………. 28A. Madeninizin madenlerdeki acil durumlara hazırlanmasına yardımcı olmak için MSHA’dan ilaveten ne tür destek almak isterdiniz? MINER Yasası Hükümleri Aşağıdaki sorular, MINER Yasasından kaynaklanması beklenen değişiklikler ile ilgili bilgilere ulaşmaya çalışmaktadır. Yasanın belirli hükümlerine ilişkin yönlendirmelerin henüz bulunmadığı göz önünde bulundurularak, mevcut bilgilerinize dayalı olarak elinizden gelen en iyi şekilde soruları cevaplandırmaya çalışınız. Ayrıca, diğer sebeplerden kaynaklanması beklenen değişiklikler konusunda değil, sadece MINER Yasasından kaynaklanması beklenen değişiklikler konusunda cevap veriniz. 29. Eğer varsa, MINER Yasasının aşağıdaki hükümlerinden hangileri madeninizdeki mevcut uygulamalarda değişiklikler yapılmasını gerektirecektir? Değişiklik Ufak olmaz değişiklik a. Maden kurtarma ekiplerinin maden kurtarma istasyonundan karayoluyla bir saatlik seyahat mesafesinde mevcut bulunmaları……………………................ b. Maden kurtarma ekiplerinin yerel maden kurtarma yarışmalarına senede en az iki kez katılmaları…………………….. c. Maden kurtarma ekiplerinin destek vermekten sorumlu oldukları madenlerde düzenli olarak eğitim yapmaları…………. d. Maden kurtarma ekiplerinin sorumlulukları altındaki madenlerin faaliyetleri ve havalandırmaları konusunda bilgi sahibi olmaları…………………….... e. Belirli maden kurtarma ekiplerinin, maden kurtarma ekibinde görev aldıkları son 10 yıl içerisinde en az 3 yıllık yeraltı kömür madeni tecrübesine sahip kişilerden oluşması………………………………….. f. Diğer; lütfen açıklayın…………………. Orta Önemli seviye değişiklik değişiklik Geçerli değil □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ 30. A. MINER Yasasındaki hükümler nedeniyle madeninize ait maden kurtarma Ekip no.1’in yapısında değişiklikler yapmayı öngörüyor musunuz? Yeni ekibinizi en iyi şekilde tanımlayan seçeneği seçiniz. Sadece birini seçiniz a. Yeni ekip, öncelikli sorumlulukları sadece sizin madeninizde görev yapmak olan ve sizin madeninizde çalışan maden işçilerinden oluşacak……………………………………………………………….. b. Yeni ekip eyalet çalışanlarından oluşacak……………………………. c. Yeni ekip farklı işletmecilere ait çeşitli madenlerde çalışan maden işçilerinden oluşacak (eyalet tarafından finanse edilen/tayin edilmiş olabilir ya da olmayabilir)……………………………………………….. d. Yeni ekip aynı işletmeciye ait çeşitli madenlerde çalışan maden işçilerinden oluşacak (eyalet tarafından finanse edilen/tayin edilmiş olabilir ya da olmayabilir)……………………………………………….. e. Yeni ekip yeraltı kömür madeni tecrübesine sahip ve üçüncü taraf bir tedarikçi tarafından organize edilen üyelerden oluşacak………………… f. Değişiklik olmayacak………………………………………………….. g. Diğer; lütfen açıklayın: ……………………………………………….. □ □ □ □ □ □ □ B. Eğer yukarıdaki 30A sorusu için “c” veya “d” seçeneklerinden birini seçtiyseniz, Ekip no.1’in eyalet tarafından finanse edileceğini/tayin edileceğini öngörüyor musunuz? □ Hayır, eyalet tarafından finanse edilen/tayin edilen bir ekip olmayacak…………….□ Geçerli değil………………………………………………………………………….□ Evet, eyalet tarafından finanse edilen/tayin edilen bir ekip olacak…………………. 31. A. MINER Yasasındaki hükümler nedeniyle madeninize ait maden kurtarma Ekip no.2’nin yapısında değişiklikler yapmayı öngörüyor musunuz? Yeni ekibinizi en iyi şekilde tanımlayan seçeneği seçiniz. Sadece birini seçiniz a. Yeni ekip, öncelikli sorumlulukları sadece sizin madeninizde görev yapmak olan ve sizin madeninizde çalışan maden işçilerinden oluşacak……………………………………………………………….. b. Yeni ekip eyalet çalışanlarından oluşacak……………………………. c. Yeni ekip farklı işletmecilere ait çeşitli madenlerde çalışan maden işçilerinden oluşacak (eyalet tarafından finanse edilen/tayin edilmiş olabilir ya da olmayabilir)……………………………………………….. d. Yeni ekip aynı işletmeciye ait çeşitli madenlerde çalışan maden işçilerinden oluşacak (eyalet tarafından finanse edilen/tayin edilmiş olabilir ya da olmayabilir)……………………………………………….. e. Yeni ekip yeraltı kömür madeni tecrübesine sahip ve üçüncü taraf bir tedarikçi tarafından organize edilen üyelerden oluşacak………………… f. Değişiklik olmayacak………………………………………………….. g. Diğer; lütfen açıklayın: ……………………………………………….. □ □ □ □ □ □ □ B. Eğer yukarıdaki 31A sorusu için “c” veya “d” seçeneklerinden birini seçtiyseniz, Ekip no.2’nin eyalet tarafından finanse edileceğini/tayin edileceğini öngörüyor musunuz? □ Hayır, eyalet tarafından finanse edilen/tayin edilen bir ekip olmayacak…………….□ Geçerli değil………………………………………………………………………….□ Evet, eyalet tarafından finanse edilen/tayin edilen bir ekip olacak…………………. 32. Sizin fikrinize göre, acil bir durumda, maden kurtarma istasyonu ile maden arasındaki zorunlu karayolu seyahat süresi ne olmalıdır? ________Saat 32a. Bu süreyi seçerken göz önünde bulundurduğunuz unsurları açıklayınız. İlave Yorumlar 33. Paylaşmak istediğiniz başka yorumlarınız var mı? EK III: YERALTI KÖMÜR MADENLERİ ANKETİ ÇALIŞMA BAKANLIĞI’NIN YORUMLARI ABD Çalışma Bakanlığı Maden Güvenliği ve Sağlığı İdaresi 1100 Wilson Boulevard Arlington, Virgina 22209 – 3939 01 MAYIS 2007 Sn. Daniel Bertoni Direktör Eğitim, İşgücü ve Gelir Güvenliği Konuları Genel Muhasebe Birimi 441 G. Street, NW Washington, DC 20548 Sn. Bertoni, “MSHA ve Diğer Federal Kurumların Daha İyi Gözetim ve İşbirliği Yapmaları, Yeraltı Kömür Madencilerinin Güvenliğini İyileştirebilir” (GAO-07-622) başlıklı taslak raporunuza ilişkin yorumlarımızı iletme fırsatı verdiğiniz için teşekkür deriz. Tavsiyelerinizin altında yatan niyetler ile hem fikiriz ve cevaplarımız ekte sunulmuştur. Ayrıca, raporunuzun düzeltme veya daha net açıklama gerektiğine inandığımız kısımlarını vurgulayan ilave yorumlarımızı da ekledik. Tavsiyelerinizi sonuca ulaştırmak için gerekli olabilecek ilave düzeltici önlemler ile ilgili olarak personelinizle sürekli olarak iletişimde olmak isteriz. Herhangi bir sorunuz olursa, lütfen (202) 6939782’den Brent Carpenter (MSHA) veya (202) 693-9782’den Heidi Strassler (SOL) ile iletişim kurunuz. Saygılarımızla, Richard E. Stickler Maden Güvenliği ve Sağlığından sorumlu Müsteşar Yardımcısı Jonathan L. Snare Çalışma Bakanlığı Savcı Vekili GAO’nun Tavsiyesi (Maden işletmecilerinin) temsili acil durum koşulları altında maden işçilerine eğitim vermelerine destek olmak için, Çalışma Bakanlığı’nın söz konusu koşullar altında maden işçilerinin eğitilmesine yönelik bilgileri ve mevcut araçları duyurması yönünde MSHA’ya talimatta bulunmalıdır. Ayrıca, MSHA düzenli olarak söz konusu bilgileri uygun şekilde gözden geçirmeli ve güncellemelidir. MSHA’nın Cevabı: Web sitemiz aracılığıyla, MSHA işletmecilerin temsili eğitimler ile ilgili eğitim tesislerine (örn. İtfaiye binaları, simüle edilen koşullara sahip madenler, askeri kaynaklar) nereden ulaşabileceklerini anlatan bir “tak kaynaklı” sayfa oluşturacaktır. Bu sayfa, MSHA’nın web sitesi üzerinde halihazıda mevcut bulunan çeşitli bilgileri konsolide edecek ve ayrıca müteakiben yayınlanan bilgileri de kapsayacaktır. Ayrıca, maden işletmecilerini web sayfasından ve mevcut bilgilerden haberdar etmek amacıyla onlara yönelik bir Program Bilgilendirme Bülteni (PBB) yayınlayacağız. MSHA’nın acil durum eğitimleriyle ilgili faydalı bilgileri duyurmasına ilişkin bir örnek, kendi kendine yeterli ferdi kurtarıcı (SCSR) “beklenti eğitimi modellerinin” varlığınının duyurulmasına ilişkindir. Evveliyat dolayısıyla, MSHA’nın 8 Aralık 2006 tarihli Acil Durum Maden Tahliyelerine ilişkin Nihai Tüzüğü duman dolu temsili (simüle edilen) bir ortamda bir SCSR’nin takılmasını gerektiren bir içeriğe sahipti. Tüzük aynı zamanda bir SCSR’de yaşanan gerçek solunum deneyimini aynen yansıtan bir cihaz aracılığıyla solunum yapılmasını gerekli kılan “beklentiler eğitimini” de öngörmekteydi. Benzer şekilde, Acil Durum Maden Tahliyelerine ilişkin Tüzüğün hazırlanması sırasında, MSHA SCSR imalatçılarından canlı SCSR modellerinin gerçek solunum deneyimlerini aynen yansıtan eğitim modelleri geliştirmelerini istedi. İmalatçılar MSHA’nın isteğine uydular ve 30 Mart 2008’de MSHA gerçekçi eğitim birimlerinin varlığını maden işletmecilerine duyuran Federal Liste’yi yayınladı. Maden işletmecilerine ilave eğitim kaynakları ve seçenekleri sunmak amacıyla, MSHA’nın Eğitim Politikası ve Geliştirme Müdürlüğü (EPD) yakın zamanda NIOSH’tan madenlerdeki acil durumlara ilişkin temsili eğitimler sunmaya yönelik farklı yöntemlerin incelenmesi için araştırma yapmasını talep etti. Bazı temsili eğitimlerin bir şekilde maliyet açısından engelleyici olduğunu göz önünde bulunduran EPD özellikle NIOSH’tan bu konuya yönelik pratik yaklaşımları tespit etmesini istedi. GAO’nun Tavsiyesi Maden işçilerinin acil durumlara yeterli şekilde hazırlanmasını sağlamaya destek olmak amacıyla, MSHA eğitim denetimlerini güçlendirmelidir. Bu denetim, şunları kapsamalıdır: Bölgelerin yeni eğitmenlerin belgelendirilmesine ilişkin prosedürlerinin gözden geçirilmesi ve standart hale getirilmesi Konuya açıklık kazandırmak gerekirse, MSHA Kısım 48 Eğitimleri verebilmeleri için eğitmenleri onaylar. Genel olarak, MSHA eğitmen olarak başvuran kişilerin “öğretme kabiliyetlerine” ve “konu hakkındaki bilgilerine” ilişkin kalifikasyonlarını denetler. MSHA’nın Eğitim Politikası ve Geliştirme ve Kömür Madeni Güvenliği ve Sağlığı Müdürlükleri, bu onay sürecinin tutarlılığının sağlanmasına yönelik olarak standart hale getirilmiş prosedürlerin oluşturulmasını ve uygulamaya konmasını koordine edeceklerdir. Eğitmenlerin bilgilerini ve yetkinliklerini sürdürmeleri ve geliştirmelerine destek olmak için eğitmenlere yönelik sürekli eğitim zorunluluklarının tesis edilmesi; MSHA tarafından onaylanmış eğitmenler, çeşitli konferanslar ve eğitim forumları aracığıyla, sağlık ve güvenliğe ilişkin bilgilerini ve öğretmenliğe ilişkin yetkinliklerini geliştirebilirler. Örneğin, sponsorluğunu EPD’nin yaptığı yıllık Madenciliğe Uygulanan Eğitim Kaynakları Konferansı maden güvenliği eğitmenleri için özel olarak tasarlanmıştır ve bütün madencilik sektöründen yaklaşık 600 eğitmen katılır. Ayrıca, MSHA bölgesel sağlık ve güvenlik konferanslarının düzenlenmesi konusunda endüstri temsilcileri ile işbirliği yapar. EPD ülkemiz madencilerinin sağlık ve güvenliğine kendini adamış olan bir örgüte sponsorluk yapmaktadır; endüstri ve işçi temsilcilerinin Dernek toplantılarına katılmalarını teşvik eder. MSHA bu örgütle de Profesyonel Madenci haber bültenleri ve Holmes Güvenlik Derneği Bültenleri gibi materyaller / yayınlar konusunda işbirliği yapmaktadır. MSHA tarafından onaylı eğitmenlere yönelik sürekli bir eğitim programı uygulamaya konması, mevcut yasal standartlarda bir değişiklik gerektirebilir. EPD yakın zamanda NIOSH’tan onaylı eğitmenlerimiz için sürekli eğitim zorunluluğunu gerekli kılmanın ne ölçüde etkili olacağını analiz etmesini istedi. Bu tavsiyeyi daha kapsamlı şekilde dikkate aldığımız için MSHA olası bir yasal değişiklik de dahil olmak üzere seçenekleri gözden geçirecek. Sertifikalı eğitmenlerle ilgili kayıtlarında bulunan verilerin geliştirilmesi; ve MSHA onaylı eğitmenlerle ilgili mevcut veri tabanının güncellenmesi gerektiğinin farkındadır. Bunun bir sonucu olarak, MSHA’nın daha önceden kömür deneyimine sahip Eğitim Saha Hizmetleri Eğitim Uzmanlarını ve Küçük Maden Müdürlüğü Güvenlik Uzmanlarını ilgilendiren bir çalışma geliştirdi. Bu çalışma, maden güvenlik ve eğitim personelinin (sözleşmeli ve eyaletin tahsis ettiği eğitmenler dahil) madene özel eğitim gereklilikleri konusunda bilgi sahibi olup olmadıklarını tespit etmek amacıyla her bir yeraltı kömür madeninin ziyaret edilmesini içermektedir. Söz konusu ziyaret aynı zamanda Kısım 48 ve 75’teki eğitim planlarının gözden geçirilmesini da kapsayacaktır. Bu çalışma, uygun bilgilerin ve hedeflerin karşılanıp karşılanmadığının tespit edilmesine yardımcı olacaktır ve eğitimin yeterli ve faydalı olup olmadığının tespiti için madencilere örnek bir anket uygulanacaktır. Eğitimin ileride de değerlendirilebilmesi amacıyla izleme ziyaretlerinin planlanabilmesi için uzmanlardan ayrıca gelecekteki eğitim programları hakkında da bilgi edinmeleri istenmiştir. Bunlara ilaveten, veri toplanması konusunda iyileştirme yapılması ihtiyacının da farkındayız. MSHA, kısa vadede, eğitmen olarak onaylanmış olan kişilerin izlenmesi için yeni elektronik raporlar oluşturulmasına yönelik bir plan geliştirmektedir. MSHA ayrıca eğitmenlerin denetlenmesini ve eğitmen denetimlerinin izlenmesini iyileştirmek için çalışmaktadır. Mevcut eğitmen verilerinin güncellenmesi, tutulması ve yayılması ile ilgili kapasite yaratılmasına yönelik uzun vadeli süreç şu alt süreçleri kapsamaktadır: iş kurallarının geliştirilmesi, bir maliyet-fayda analizinin yapılması, fon talebinin yapılması, sistem gerekliliklerinin tespit edilmesi, spesifikasyonların tespit edilmesi ve kodun geliştirilmesi. Eğitim seanslarının düzenli olarak değerlendirilmesini, öğrenme hedeflerine ne ölçüde ulaşıldığının değerlendirilmesini ve sertifikalı eğitmenlere geri bildirimde bulunulmasını kapsayan, madenci eğitimlerinin denetlemesine ilişkin bir sürecin geliştirilmesi. MSHA eğitimlerin etkinliğini tespit etmek için bir eğitmen değerlendirme ve geri bildirim planı geliştirmeyi hedeflemektedir. MSHA, madencilerin eğitim ihtiyaçlarının karşılanmasını sağlamak için eğitmenlerin denetlenmesi aracılığıyla eğitmenlerin öğrenme hedeflerini ve değerlendirme stratejilerini değerlendirecektir. Eğitmenin denetlenmesi tamamlandıktan sonra eğitmene uygun şekilde tavsiyelerde bulunulacaktır. Son olarak, MSHA eğitmenlerin denetlenmesi amacıyla zorunlu maden deneyimine sahip kişileri kullanma seçeneğini araştırmayı düşünmektedir. GAO’nun Tavsiyesi MSHA ile NIOSH arasındaki bilgi paylaşımının etkinliğini arttırmak için, Çalışma Bakanlığı ile Sağlık ve İnsani Hizmetler Bakanlıklarının kendilerine bağlı kurumlara aralarındaki koordinasyona yön vermesi için resmi bir mutabakat anlaşması oluşturmak için birlikte çalışmaları talimatını vermelerini tavsiye ederiz. Ayrıca, bu kurumlar düzenli olarak söz konusu anlaşmayı uygun olduğu şekilde gözden geçirmeli ve güncellemelidirler. MSHA’nın Cevabı: MSHA ile NIOSH arasında resmi bir “mutabakat anlaşması” (MA) bulunmasının koordinasyon çabalarına daha iyi yön verilmesi ve iş ilişkilerinin resmileştirilmesi konusunda faydalı olacağı yönündeki tavsiyeye katılıyoruz. Etkili bir MA, koordinasyon, iletişim ve işbirliği konularında MSHA ile NIOSH arasında bir uzlaşma sağlayacak ve ihtiyaç doğrultusunda prosedürlerin gözden geçirilmesi ve bölümlerin güncellenmesi amacıyla söz konusu MA uygun olduğunda kurumlar tarafından düzenli şekilde güncellenecektir. 2002’de başlamak üzere, MSHA ve NIOSH yukarıda bahsedilen konular ile ilgili olarak bir taslak mutabakat anlaşması oluşturmak için birlikte çalışmışlardır; fakat söz konusu belge nihai haline getirilip imzalanamamıştır. MSHA NIOSH ile birlikte söz konusu mutabakat anlaşması ile ilgili çalışmayı yeniden canlandırmayı ve sonlandırmayı planlamaktadır. GAO’nun Tavsiyesi Cezaların belirlenmesinde şeffaflığın temin edilmesini sağlamak için, Çalışma Bakanlığı Hukuk Müşavirliği Dairesinin, MSHA’nın ve Komisyonun, MSHA tarafından öngörülen cezalarda yapılacak indirimler de dahil olmak üzere, bütün nihai ceza tutarları ile ilgili belirli temel prensiplerin uygun şekilde belgelendirilmesi için gerekli adımları atmalarını tavsiye ederiz. MSHA ve Çalışma Bakanlığı Hukuk Müşavirliği Dairesinin Cevabı MSHA ceza değerlendirmelerini prosedürler ve 30 C.F.R. (Federal Düzenlemeler Yasası) kısım 100’de listelenmiş olan tablolar uyarınca teklif etmektedir. Söz konusu düzenleme, göz önünde bulundurulacak unsurları öngörmekte ve Federal Maden Güvenliği ve Sağlığı Denetleme Komisyonu (Komisyon) nezdinde itiraz edilebilen, teklif edilen ceza değerlendirmeleri bildirimini ortaya koymaktadır. Ceza teklif edildikten sonra, tabii ki, MSHA ve Çalışma Bakanlığı Hukuk Müşavirliği Dairesi çeşitli unsurlara dayalı olarak iddia edilen ihlal ve bunun için teklif edilen ceza ile ilgili uzlaşma yönünde karar vermektedir. Genellikle, değerlendirme sonrası keşif sürecinde gerçeklere ilişkin yeni bulgular ele geçmetektedir ve ihlali desteklemek için gerekli kanıtlar yeniden değerlendirilmektedir. Mezkur yasal hükümler için geçerli olacak şekilde kanıtların ne ölçüde kuvvetli olduğuna ve idari hakim tarafından hükmedilebilecek olası nihai ceza tutarları dahil, mahkemede ne ölçüde başarılı olunabileceğine dair profesyonel yargılara varılmaktadır. MSHA ve Çalışma Bakanlığı Hukuk Müşavirliği Dairesi, Maden Yasasının amaçlarının yerine getirildiğine ve Maden Yasasına ilişkin idari sürecin adil olduğuna dair kamu güvenini sağlamak açısından bu süreç sonunda ortaya çıkan bütün hukuki yaptırım uzlaşma anlaşmalarında şeffaflığın elzem olduğu konusunda hem fikirdirler. Maden Yasası tahtında, tarafların bir uzlaşmaya vardıkları her seferde, bunun onay için bağımsız olan Komisyona sunulması gerekmektedir. Maden Yasası, uzlaşma anlaşmalarının Komisyon tarafından onaylanmasını gerekli kıldığı için ve Komisyon bir uzlaşma anlaşmasını ancak kamunun yararına olduğunu tespit ettiği takdirde onaylayacağı için, uzlaşma anlaşmaları her zaman için konuya dahil olan tarafların benimsediği pozisyonlar ile ilgili destekleyici gerekçeler içerir. Dahası, müzakere ihtilaf temsilcileri (CLR) programına ilişkin iç denetimler uzlaşma anlaşmalarını destekleyecek uygun belgelere ilişkin zorunluluğu vurgulamaktadırlar. Ayrıca, MSHA ve Çalışma Bakanlığı Hukuk Müşavirliği Dairesi, müzakere ihtilaf temsilcilerine ve avukatlara uzlaşma anlaşmalarında ve dava dosya notlarında bütün hukuki yaptırım uzlaşmalarına ilişkin gerekçelerin uygun şekilde belgelendirilmesinin sağlanmasını resmi olarak hatırlatacaklardır. EK IV: SAĞLIK VE İNSANİ HİZMETLER BAKANLIĞI’NIN YORUMLARI SAĞLIK VE İNSANİ HİZMETLER BÖLÜMÜ Mevzuattan Sorumlu Bakan Yardımcılığı Washington D.C. 20201 26 NİSAN 2007 Sn. Daniel Bertoni Direktör Eğitim, İşgücü ve Gelir Güvenliği Konuları Birleşik Devletler Hükümeti Sayıştayı Washington, DC 20548 Sn. Bertoni, Sağlık ve İnsani Hizmetler Bakanlığı, Birleşik Devletler Hükümeti Sayıştayı’nın “Maden Güvenliği: MSHA ve Diğer Federal Kurumların Daha İyi Gözetim ve İşbirliği Yapmaları, Yeraltı Kömür Madencilerinin Güvenliğini İyileştirebilir” (GAO 07-622) başlıklı taslak raporunu gözden geçirmiştir. Bakanlık, NIOSH ile MSHA arasında bir mutabakat anlaşması oluşturulması ile ilgili tavsiyeye katılmaktadır. Bunun, mevcut koordinasyon faaliyetlerinin güçlendirilmesine yardımcı olacağına katılıyoruz. Bakanlık, yayınlanmadan önce bu taslak rapor hakkında yorumlarımızı iletme fırsatı verdiğiniz için teşekkür eder. Saygılarımızla, Vincent J. Ventimilgia Mevzuattan Sorumlu Bakan Yardımcısı EK IV: FEDERAL MADEN GÜVENLİĞİ VE SAĞLIĞI DENETLEME KOMİSYONU’NUN YORUMLARI FEDERAL MADEN GÜVENLİĞİ VE SAĞLIĞI DENETLEME KOMİSYONU BAŞKANLIĞI 19 NİSAN 2007 Sn. Daniel Bertoni Direktör Eğitim, İşgücü ve Gelir Güvenliği Konuları Birleşik Devletler Hükümeti Sayıştayı 441 G Street, NW Washington, DC 20548 Sayın Bertoni, Re: Taslak Rapor: Maden Güvenliği: MSHA ve Diğer Federal Kurumların Daha İyi Gözetim ve İşbirliği Yapmaları, Yeraltı Kömür Madencilerinin Güvenliğini İyileştirebilir Federal Maden Güvenliği ve Sağlığı Denetleme Komisyonu (Komisyon) yukarıda adı geçen Taslak Rapor hakkında yorumlarını iletmekten mutluluk duyar. GAO’ya Ülkemizin yeraltı kömür madencilerinin güvenliği ve sağlığına yön veren federal programla ilgili kapsamlı araştırması ve düşünceli tavsiyeleri için saygılarımızı sunarız. Yorumlarımız, özellikle tadil edildiği şekliyle 1977 tarihli Federal Maden Güvenliği ve Sağlığı Yasasının (Maden Yasası) icrasından kaynaklanan ihtilafların çözümlenmesinde Komisyonun rolüne işaret eden bölümlerle sınırlıdır, fakat raporun federal programın diğer yönleri ile ilgili araştırma, sonuç ve tavsiyeler kısımlarını da aydınlatıcı ve faydalı buluyoruz. Öncelikle, Komisyon ceza tespitlerinde şeffaflık olması ve cezaların MSHA tarafından ilk olarak teklif edildikleri seviyelerden daha düşük seviyelere çekilmesinde belirli gerekçelerin sunulması konusunda GAO ile hem fikiriz. Taslak Raporun 38. sayfasında belirtildiği gibi, söz konusu ceza indirimlerinin kayıtlarda desteklenmesi gerekliliği uzun bir süredir Komisyonun uyguladığı bir politika olmuştur: İlk olarak teklif edilenlerden önemli ölçüde sapma gösteren cezaların uygun olduğuna karar verildiğinde,… Komisyonun ve hakimlerinin Komisyon tarafından uygun görülen cezanın temelinde yatan gerekçelere ilişkin yeterli açıklamayı sunmaları gerekir. Eğer sapma ile ilgili yeterli açıklama temin edilmezse, itiraz sonrasında cezaların indirilmesi veya artırılmasını öngören idari uygulamaların güvenilirliği bir keyfilik durumunun ortaya çıkması ile tehlikeye düşebilir. Aynı zamanda, Kongre’nin ileri sürülen ihlalle ilgili koşulların ve MSHA’nın hukuki yaptırımının ardındaki gerekçenin bağımsız bir şekilde, yeniden gözden geçirilmesini temin etmek amacıyla MSHA’nın Maden Yasasını uyguladığı ve Komisyonun da Yasa kapsamındaki ihtilafları hükme bağladığı bir bölünmüş-icra modeli benimsediğinin de unutulmaması gerekmektedir. Dolayısıyla, MSHA tarafından değerlendirilmesi teklif edilmiş olan temyize götürülen cezaların yüzde 6’sı içerisinde (Taslak Rapor 5) önemli bir payın bütün hususlar bir Komisyon hakiminin önünde bir araya geldiğinde azaltılması beklenmelidir. Bu noktada ve tarafsız bir ortamda, işletmecinin hafifletici koşullara ilişkin kanıtlar veya MSHA müfettişinin söz konusu güvenlik veya sağlık standardını yanlış yorumladığına veya yanlış uyguladığına dair kanıtlar sunmasına izin verilir. Bu şekilde karşı tarafı dengeleyici kanıtlar hakime sunulduğunda, MSHA’nın vakanın göreli ciddiyetine veya vakayla ilgili işletmecinin suçluluğuna ilişkin ilk tanımlamaları geçerli olmayabilir. Buna karşılık, davanın tam olarak dinlenmesi sırasında sunulan kanıtların ilk olarak MSHA tarafından ileri sürülen seviyelerden daha yüksek seviyede ciddiyet veya ihmale işaret etmesi durumu da söz konusu olabilir ve dolayısıyla da hakim tarafından cezaya ilişkin verilen karar MSHA tarafından teklif edilen cezadan yüksek olabilir. Her iki durumda da, Komisyonun hakimlerine verdiği talimat açıktır: Komisyon hakimlerine, Maden Yasası kapsamındaki hukuki yaptırımlar konusunda geniş bir takdir yetkisi verilmiş olmasına rağmen, söz konusu takdir yetkisi sınırsız değildir ve bu takdir yetkisinin 110(i) bölümünde öngörülen ceza kriterlerini ve Yasanın caydırıcı amacını uygun şekilde yansıtması gerekmektedir. Westmoreland Coal Co., 8 FMSHRC 491, 492 (Nisan 1986) (Sellersburg Stone Co., 5 FMSHRC 287, 290-94 (Mart 1983), kabul edilmiş, 736 F.2d 1147 (7. Cir. 1984) alıntı). Bir hakimin ceza değerlendirmesi gözden geçirilirken, Komisyon cezanın somut kanıtlara dayandırılıp dayandırılmadığına ve yasal ceza kriterlerine uygun olup olmadığına karar verir. Hubb Corp., 22 FMSHRC 606, 609 (Mayıs 2000). “Bir hakimin bir cezaya ilişkin değerlendirmesi takdir yetkisinin kullanılması olmasına rağmen, kayıt altına alınmış destekleyici unsurlardan yoksun, açık hatanın söz konusu olduğu veya takdir yetkisinin diğer bir şekilde kötüye kullanıldığı durumlar kararın bozulmasından muaf değillerdir…” U.S. Steel Corp., 6 FMSHRC 1423, 1432 (Haziran 1984). Konunun gerektirdiği ölçüde, Komisyon Wabash Mine Holding Co., 27 FMSHRC 672 (Ekim 2005) (Taslak Rapor 39’da) davasındaki hukuki ceza indiriminin Komisyon’un yukarıda belirtilen politikasına ve GAO’nun cezalara ilişkin nihai değerlendirmelerin şeffaf bir şekilde tespit edilmesi ve uygun şekilde belgelenmesine dair güçlü tavsiyesine uygun olduğunu arz eder. Buna paralel olarak, GAO’nun söz konusu davada hakimin ceza miktarını indirme yönündeki gerekçesinin yeterince belgendirilmediğine dair çıkarımına saygıyla fakat kesinlikle katılmıyoruz. Wabash davasında, MSHA’nın savlarının aksine hakim söz konusu ihlalin davadaki söz konusu ölümcül kazaya katkısı olmadığını açık bir şekilde ortaya koyarak 50.000 USD olarak teklif edilen cezayı 10.000 USD’ye indirmiştir. Id. 684-85. Dolayısıyla ihlal, MSHA tarafından ileri sürüldüğü şekilde ölümle sonuçlanan kazaya yol açma durumundan hakimin ortaya koyduğu gibi ölümle sonuçlanan kaza ile alakası olmama durumuna geçmiştir böylelikle de ciddiyet seviyesini büyük ölçüde azaltmıştır. Ne var ki, bunun sonucunda ortaya çıkan ve büyük ölçüde hakimin ihlalin işletmecinin yüksek seviyedeki ihmalinden kaynaklandığına dair MSHA ile anlaşmasına dayalı 10.000 USD’lik ceza, MSHA’nın normalde yüksek seviyede ihlaller için teklif ettiği ortalama cezanın beş katından daha fazladır. (Taslak Rapor 33, Tablo 4). Kısacası, Wabash davasında hakimin MSHA tarafından ilk olarak teklif edilen cezayı indirmesine ilişkin sebeplerini yeterli düzeyde ifade ettiğine inanıyoruz. Yukarıda belirtilen esasa ilişkin yorumlarımız haricinde, dikkatinize sunmak istediğimiz sadece iki biçimsel husus bulunmaktadır. İlk olarak, Taslak Raporun 39. sayfasındaki 40 no.lu dipnotta yer alan Jim Walters kararına yapılan atıfın şu şekilde olması gerekir: Jim Walter Resources, Inc., 28 FMSHRC 579, 606-07 (Ağustos, 2006). İkinci olarak da, 10. sayfada yer alan Şekil 1, dayalı olduğu tebligat veya karar Komisyon hakimi, Komisyon veya Temyiz Mahkemesi tarafından iptal edildiği için hiçbir hukuki yaptırımın verilmediği durumları göstermemektedir. Komisyon bir kez daha bilgilendirici ve düşünceli Taslak Raporu için GAO’ya saygılarını sunar ve nihai biçiminde yayınlanmadan önce rapora ilişkin yorumlarımızı sunma fırsatı verdiğiniz için teşekkür ederiz. Herhangi bir sorunuz olur veya Komisyon’dab ilave bilgiler edinmeye ihtiyaç duyarsanız, lütfen bizimle temas kurunuz. Saygılarımızla, Michael F. Duffy Başkan EK VI: GAO İLETİŞİM BİLGİLERİ VE TEŞEKKÜRLER GAO İletişim Bilgileri Daniel Bertoni, Müdür, (202) 512-7215, [email protected] Personele Teşekkürler Müdür Yardımcısı Ravae E. Moran ve Sorumlu Analist Sara L. Schibanoff bu çalışmayı yönettiler. Çalışma boyunca önemli katkıları olan diğer kişiler şunlardır: Joel A. Green, Jeremie C. Greer, Gillian M. Martin, Mary Roy ve Rachael C. Valliere. Sheila R. McCoy hukuki destek verdi. Cindy K. Gilbert, Nancy A. Hess, Catherine M. Hurley ve Shana B. Wallace metodoloji ve istatistiki analiz konusunda destek verdi. GAO’nun Misyonu Kongre’nin denetim, değerlendirme ve teftişten sorumlu dairesi Sayıştay, Kongre’yi anayasal sorumluluklarını yerine getirme konusunda desteklemek ve Amerika halkı için federal hükümetin performansını ve hesap verebilirliğini geliştirmeye yardımcı olmak için vardır. GAO, kamu fonlarının kullanımını inceler, federal programları ve politikaları değerlendirir ve Kongrenin bilgi sahibi olarak denetim, politika ve fon sağlama kararları vermesine yardımcı olmak için analizler, tavsiyeler ve diğer destek faaliyetleri sunar. GAO’nun hesap verebilirlik, dürüstlük ve güvenilirlikten oluşan temel değerleri, kurumun iyi yönetime ilişkin sorumluluğunu yansıtır. GAO Raporlarının Koyalarına ve Beyanatlara Erişim GAO’nun web sitesi (www.gao.gov) kurumun belgelerinin kopyalarına ücretsiz olarak erişmenin en hızlı ve kolay yoludur. Haftanın her günü, GAO yeni yayınlanan raporlarını, beyanatlarını ve yazışmaları web sitesinde yayınlar. GAO’nun her gün öğleden sonra size yeni yayınlanan ürünlerin bir listesini göndermesi için, www.gao.gov adresinden “Güncellemelere Üye Ol” linkini seçin. Posta ya da Telefon ile Sipariş Basılı bütün raporların birinci kopyası ücretsizdir. İlave kopyaların her birinin ücreti 2$’dır. Belgeler sorumlusuna bir çek veya ödeme emri gönderilmesi gerekmektedir. GAO ayrıca VISA ve Mastercard kabul etmektedir. Tek bir adrese gönderilen 100 veya daha fazla sayıdaki kopya ile ilgili siparişlerde %25 indirim uygulanır. Siparişlerin şu adrese gönderilmesi gerekmektedir: U.S. Government Accountability Office 441 G Street NW, Room LM Washington, D.C. 20548 Telefonla sipariş vermek için: Sesli Arama: (202) 512-6000 İşitme Engelliler için: (202) 512-2537 Faks: (202) 512-6061 Federal Programlara ilişkin Sahtekarlık, İsraf veya Kötüye Kullanma İhbarı için İletişim: Web sitesi: www.gao.gov/fraudnet/fraudnet.htm E-posta: [email protected] Otomatik cevaplama sistemi: (800) 424-5454 or (202) 512-7470 Kongreyle İlişkiler Sorumlu Müdür Gloria Jarmon, [email protected] (202) 512-4400 U.S. Government Accountability Office, 441 G Street NW, Room 7125 Washington, D.C. 20548 Halkla İlişkiler Sorumlu Müdür Paul Anderson, [email protected] (202) 512-4800 U.S. Government Accountability Office, 441 G Street NW, Room 7149 Washington, D.C. 20548 Bölüm 2 MADEN GÜVENLİĞİ: MADENLERİN ACİL DURUM MÜDAHALE PLANLARINA İLİŞKİN DAHA FAZLA YÖNLENDİRME VE GÖZETİM YERALTI KÖMÜR MADENCİLERİNİN GÜVENLİĞİNİ İYİLEŞTİREBİLİR* GAO KISALTMALAR MINER Yasası MSHA NIOSH 2006 tarihli Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahalesi Yasası Maden Güvenliği ve Sağlık İdaresi Ulusal İş Güvenliği ve Sağlığı Enstitüsü 8 Nisan 2008 Sayın George Miller Temsilciler Meclisi Eğitim ve İşgücü Komitesi Başkan Sayın Başkan: Ocak 2006’da, West Virginia’daki Sago madeninde, 12 kişi bir patlama nedeniyle kurtarılmayı beklemek için kendi kendilerine barikat kurmak zorunda kaldıktan sonra hayatını kaybetti ve kurtarma çalışmaları 2 gün sürdü. Patlama nedeniyle ortaya çıkan zehirli karbon monoksit gazıyla patlamadan saatler sonra öldüler. Bu ve Birleşik Devletler’deki diğer bazı ölümcül maden felaketlerinin ardından, Kongre ülkenin yeraltı kömür madenlerinin güvenliğini iyileştirmek amacıyla 2006 tarihli Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahalesi Yasasını (MINER Yasası) yürürlüğe koydu [1]. Bu yasanın bir parçası olarak, maden işletmecilerinin, örneğin bir kazanın ardından mahsur kalan madenciler ile nasıl iletişim kurmayı planladıkları gibi, gelecekteki herhangi bir felaketin hemen ardından yeraltı kömür madencilerinin güvenliğini nasıl sağlayacaklarını ayrıntılarıyla ortaya koyan acil durum müdahale planları geliştirmeleri gerekmekteydi. Yasa maden işletmecilerinin planlarını yasanın yürürlüğe girmesinden 2 ay sonra, 14 Ağustos 2006’ya kadar onaylaması için Çalışma Bakanlığı’na bağlı Maden Güvenliği ve Sağlık İdaresi’ne (MSHA) sunmalarını gerektiriyordu. MSHA, planların oluşturulması ile ilgili maden işletmecilerine yönelik bir kılavuz yayınladı ve 11 bölge ofisine planların incelenip onaylanması için sorumluluk verdi. Acil durum müdahale planlarını onaylandıktan sonra, MSHA’nın bölge ofislerindeki müfettişleri yeraltı kömür madenlerinin olağan teftişlerinin bir parçası olarak maden işletmecilerinin planlarında tanımlanan zorunluluklara uymalarını sağlamaktadır. * Nisan 2008 tarihli, GAO-08-424 sayılı GAO Raporundan alınmıştır. Planların bir kaza sonrasında bir madende mahsur kalan madencilerin güvenliğinin sağlanmasına yönelik tasarlanmış, solunabilir hava – diğer bir deyişle, bir patlama ya da yangın sırasında ortaya çıkan karbon monoksit veya diğer ölümcül gazlar ile kirlenmemiş hava – temin edilmesi gibi, bazı unsurlar içermesi gerekmektedir. Genel olarak, maden işletmecilerinin planın her bir unsurunu, bütün planın onaylanmasından ziyade söz konusu unsur MSHA tarafından onaylanır onaylanmaz uygulamaya koymaları gerekmektedir. Ayrıca, Haziran 2009 itibariyle, planların telsiz iletişim ve elektronik izleme sistemleri veya bu bu sistemlere alternatif sistemler öngörmeleri gerekmektedir. MINER Yasası ayrıca Sağlık ve İnsani Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Hastalıkları Önleme ve Kontrol Merkezleri bünyesindeki Ulusal İş Güvenliği ve Sağlığı Enstitüsü’nün (NIOSH) bir kaza sonrasında yeraltında mahsur kalan madencilere sığınak temin edilmesine yönelik seçenekleri incelemesini gerektiriyordu[2]. MSHA’nın acil durum müdahale planlarının onaylanması ve uygulatılmasına yönelik çalışmaları hakkında daha fazla bilgi edinmek amacıyla, bizden 1) MSHA’nın madenlerin acil durum planlarını onaylama süreçlerinin etkinliğini, 2) yeraltı kömür madenlerinin acil durum müdahale planlarının uygulamaya konma durumlarını ve 3) MSHA’nın planların uygulamaya konmasını zorunlu kılma ve uygulama ve plan kalitesi konusunda yaptığı çalışmaları incelememizi istediniz. Bu konuları ele almak için, ilgili federal yasaları, düzenlemeleri ve kurumun kılavuzluğunu inceledik. MSHA tarafından 21 Haziran 2007 itibariyle faal ve üretim halinde olan madenler olarak kategorize edilen bütün yeraltı kömür madenlerine ilişkin acil durum müdahale planlarının onay ve uygulamaya konma durumlarına ilişkin MSHA tarafından temin edilen verileri inceledik. MSHA’nın planların onaylanma durumuna ilişkin verilerini kullanarak, incelemek üzere MSHA’nın 11 bölge ofisinin her birinden tesadüfi olmayan örnek planlar seçtik.[3] Örneklemimiz, hem tam olarak onaylanmış planlar, hem de sadece kısmen onaylanmış planlar içeriyordu. Kısmen onaylanmış planlar çok az sayıda olduğu için, bunların onayını geciktiren faktörleri tespit edebilmek için bu tür kısmi onaylanmış planların birçoğunu seçtik. Ayrıca, MSHA bölge ofisleri tarafından planlarına uymadıkları için maden işletmecilerine yapılan tebligatlara ilişkin verileri inceledik. MSHA’dan edinilen verilerin güvenilirliğini değerlendirebilmek için, söz konusu verileri teyit etmek amacıyla acil durum müdahale planlarından oluşan örneklem ve tamamlanmış tebligat formları dahil, ilgili belgeleri inceledik, verileri doğru ve tam olmaları açısından bariz olan hatalar ile ilgili olarak değerlendirdik ve söz konusu veriler hakkında bilgi sahibi olan kurum görevlileri ile görüştük. Verilerin incelememizin amaçları açısından yeterince güvenilir olduğunu tespit ettik. Ayrıca, plan onay süreci, planların uygulamaya konması ve MSHA’nın teftiş çalışmaları hakkında bilgi edinmek amacıyla, MSHA’nın merkez ofisinde ve 11 bölge ofisinde görev yapan yetkililerle görüştük. MSHA’nın Birleşik Devletler’in en fazla sayıda yeraltı kömür madeni bulunan iki eyaleti West Virginia ve Kentucky’de bulunan iki bölge ofisini ve acil durum müdahale planlarını uygulamaya koymak için kullandıkları ekipman ve teknolojiler hakkında bilgi edinmek için bu eyaletlerdeki yeraltı kömür madenlerini ziyaret ettik. Ayrıca, maden güvenliği sahası konusunda bilgi sahibi olan kişilere, maden şirketi yetkililerine, sendika ve sektör temsilcilerine danıştık. Bu denetimi, Nisan 2007 ile Nisan 2008 arasında, genel olarak kabul görmüş devlet denetleme standartlarına göre yürüttük. Söz konusu standartlar, denetim hedeflerimize dayalı bulgularımız ve çıkarımlarımıza ilişkin makul bir altyapı temin etmek için yeterli ve uygun kanıtlar elde etmek üzere denetimi planlamamızı ve yürütmemizi gerektirmektedir. Elde edilen kanıtların denetim hedeflerimize dayalı bulgularımız ve çıkarımlarımıza ilişkin makul bir altyapı temin ettiklerine inanıyoruz. ÖZETLE VARILAN SONUÇLAR MSHA’nın yeraltı kömür madenlerinin acil durum müdahale planlarının onaylanmasına ilişkin sürecinin etkinliği planların onaylanmasını geciktiren bazı faktörler tarafından engellendi; bu faktörler arasında kılavuzlarda yapılan revizyonlar, kılavuzların hazırlanmasındaki gecikmeler ve kılavuzların belirgin olmaması bulunmaktaydı. MSHA merkez ofisi Temmuz 2006’da bölge ofislerine ve maden işletmecilerine ilk kılavuzu yayınlamış olmasına rağmen, kurum kılavuzları birkaç ay süresince düzeltmeye ve revize etmeye devam etti ve planların teslim tarihlerinden 6 sonrasına kadar bunların kilit unsurlarından biri olan madencilere kaza sonrasında solunabilir hava temin edilmesi hakkında bir kılavuz yayınlamadı. Bu revizyonlar ve gecikmeler, maden işletmecilerinin planları revize edip tekrar sunmalarına ve bölge yetkililerinin de değişiklikleri gözden geçirmelerine, dolayısıyla planların onaylanmasının gecikmesine ve en nihayetinde de maden işletmecilerinin bir kaza durumunda müdahale etmek konusunda hazır bulunmalarının gecikmesine sebep oldu. MSHA merkez ofisindeki yetkililer, MINER Yasasının yürürlüğe girmesi ile planların MSHA’ya teslim tarihi arasındaki 2 aylık süreyi göz önünde bulundurarak, söz konusu revizyonları yasanın yorumlanması ve madencilik camiasından bilgi edinmek için yeterince zaman olmamasına bağladılar. Ayrıca, MSHA’nın kılavuzlarının belirgin olmaması nedeniyle, söz konusu kılavuz yayınlandıktan sonra merkez ofis ve bölge personeli soruları çözümlemek için zaman harcamak zorunda kaldılar. Dahası, her bir madenin özelliklerinin farklılık göstermesi nedeniyle planların içerikleri birbirinden farklı olabilmesine rağmen, bazı planların temin edilecek olan korunma önlemlerini belirtmediğini ve söz konusu korunma önlemleri ile ilgili bilgilerin farklılık gösterdiğini gördük. Örneğin, bazı planlar kaza sonrasında madenin belli yerlerinde çalışan işçilere solunabilir hava temin edilip edilmeyeceğini belirtmezken, bazı planlar bunu belirtmişti. Sonuç olarak, bir kaza durumunda bütün madencilerin uygun şekilde korunup korunamayacağı belirsizdir. Ocak 2008 itibariyle, faal ve üretim halinde olan bütün yeraltı kömür madenlerinin işletmecileri acil durum müdahale planlarının unsurlarının büyük kısmını uygulamaya koymuştu fakat söz konusu madenlerin büyük kısmı kilit unsurlardan iki tanesini uygulamaya koymamışlardı. Maden işletmecilerinin büyük kısmı, unsurlardan birini – bir kaza durumunda mahsur kalan madencilere kaza sonrası solunabilir hava temin edilmesi – uygulamaya koyamadı çünkü ihtiyaç duyulan ekipmanların tamamı henüz mevcut değildi. Örneğin, madenlerin yaklaşık beşte biri imalatçılardan sipariş ettikleri solunum cihazlarını teslim alamamışlardı ve madenlerin yaklaşık dörtte üçü, işletmecilerin mahsur kalan madencilere solunabilir hava temin etmek için kullanabilecekleri yöntemlerden birini teşkil eden sığınak odalarını beklemekteydi. Ayrıca, maden işletmecileri planlarının kilit unsurlarından bir diğerini – madenlerin iletişim sistemlerinin telsiz sistem veya onaylanmış alternatif sistemler ile güncellenmesi – uygulamaya başlamamışlardı çünkü tamamıyla telsiz olarak çalışan sistemler yeraltı maden kullanımı için mevcut değil ve MSHA maden işletmecilerinin Haziran 2009’da yürürlüğe girecek yasal zorunluluğu karşılamak için kullanmalarına izin vereceği teknolojileri henüz tespit etmedi. MINER Yasası, telsiz sistemlerin mevcut olmadığı yerlerde, telsiz sistemlerin alternatiflerinin kabul edilebileceğini öngörür. Bazı şirketler, NIOSH’a göre madencilerin iletişimini ve güvenliğini geliştirebilecek, kısmen telsiz olarak çalışan sistemler geliştirdiler ve pazarlamaya başladılar. Ne var ki, MSHA merkez yetkilileri, Haziran 2009’da yürürlüğe girecek olan zorunluluğu karşılamak için hangi teknolojilerin kabul edileceği konusunu açılığa kavuşturacak bir kılavuzu hemen yayınlamayı planlamadıklarını çünkü o zamana kadar yeni teknolojilerin nasıl gelişeceğini bekleyerek görmek istediklerini belirttiler. Gecikme göz önünde bulundurulduğunda, maden işletmecilerinin zaman sınırlamasına uyabilmek için uygun teknolojiyi planlayıp planlayamayacakları ve sipariş edip edemeyecekleri belirsizliğini korumakta ve dolayısıyla da kaza sonrasında bir yeraltı kömür madeninde mahsur kalan işçilerin kurtarılıncaya kadarki şanslarını arttıracak fırsatlar da kaçırılmaktadır. MSHA’nın bölge ofisleri, madenlerin acil durum müdahale planlarının uygulanmasını sağlamak için teftişler yaptılar ve tebligatlar yayınladılar, fakat MSHA merkez ofisinin bölgelerin uygulatma çalışmalarını ve planların genel kalitesini denetleme çalışmaları kısıtlı kaldı. MSHA bölge ofisleri birçok madenin planlarına uygunluğunu teftiş etti ve planların bütün unsurlarının derhal uygulamaya konmasını sağlamak için tebligatlar yayınladı. 2006’nın sonlarından bu yana, müfettişler planlarının onaylanmış olan unsurlarını uygun şekilde uygulamaya koymamış olan maden işletmecilerine 350’nin üzerinde tebligat yayınladı. Ne var ki, bölge ofisleri planların uygulanmasını sağlayacak adımlar atmalarına rağmen, MSHA merkez ofisi uygulama veya zorunlu kılma ile ilgili olası sorunları tespit etmek için tebligatlar ile ilgili verileri sistematik olarak değerlendirmedi. MSHA’nın 11 bölge ofisi tarafından 15 Ağustos 2006 ile 11 Aralık 2007 arasında madenlerin acil durum müdahale planlarının ihlal edilmelerine ilişkin yayınlanan tebligatları gözden geçirdik ve bölgeler bazında yayınlanan tebligatların sayılarında büyük farklar olduğunu gördük. Örneğin, bir bölge kendi yetki alanında bulunan 18 madenden sadece bir tanesine uygun hareket etmediği için tebligat yayınlarken, üç bölgenin her biri kendi yetki alanlarındaki madenlerin üçte ikisinden fazlasına tebligat yayınlamış. Bu farklar için geçerli açıklamalar olabilir, fakat MSHA merkez ofisindeki yetkililer bu farkların neden ortaya çıktığını tespit etmek için verileri incelemedi ve kendilerine bu durum sorulduğunda, söz konusu farkların farkında olmadıklarını belirttiler. Benzer şekilde, MSHA merkez ofisi müfettişlerin, her ikisinin de geçerli olduğu durumlarda yasa kapsamında mı yoksa yönetmelikler kapsamında mı tebligat yayınladıklarını analiz etmedi ki bu durum, MSHA’nın yasaya uygunluğu uygun şekilde takip etmesini engelleyebilir ve tutarsız ceza değerlendirmelerine yol açabilir. Ayrıca, MSHA yeraltı kömür madenlerinin acil durum müdahale planlarının içeriğinin kurum genelinde geçerli ve tutarlı bir standarda uyup uymadığı ve düzeltici önlemlerin gerekip gerekmediğini tespit etme konusunda yeterli denetim yapmadı. Yeraltı kömür madenlerinin acil durum müdahale planlarının ve bunların uygulamaya konmasının bir kaza durumunda yeraltı kömür madencilerinin güvenliğini arttırmalarının sağlanması için, Çalışma Bakanının MSHA’ya acil durum müdahale planlarının kilit unsurları ile ilgili, mahsur kalan madencilerin hayatta tutulmaları için kaza sonrası solunabilir hava temin edilmesi gibi, neye ihtiyaç duyulduğunu netleştirmek için ilave kılavuzlar hazırlaması; kaza sonrası telsiz iletişim sistemleri temin etmeye yönelik Haziran 2009 zorunluluğunun nasıl karşılanacağı konusunda maden işletmecilerine kılavuzlar hazırlanması için NIOSH ile birlikte çalışması; ve bölge ofislerinin MSHA’nın acil durum müdahale planlarının onaylanması ve uygulatılmasına ilişkin kılavuzlarını tutarlı bir şekilde uygulamalarını sağlamak için önlemler alması yönünde talimatlar vermesini tavsiye ederiz. Çalışma Bakanlığı, raporumuzun taslağı ile ilgili yorumlarını iletirlerken tavsiyelerimize katıldı ve MSHA’nın acil durum müdahale planlarına ilişkin ilave kılavuzlar ve denetim temin etmek için başlatmış olduğu veya planladığı çeşitli önlemleri belirtti. Sağlık ve İnsani Hizmetler Bakanlığı yorumlarını iletirken, NIOSH ve MSHA’nın kaza sonrası telsiz iletişim sistemlerine ilişkin kılavuzlar hazırlamak için birlikte çalışmaları yönündeki tavsiyelerimizle hem fikir oldu. ARKA PLAN Kongre, 1977 tarihli Federal Maden Güvenliği ve Sağlığı Yasası (“Maden Yasası”) kapsamında, MSHA’yı oluşturdu ve kuruma birincil olarak maden işçilerinin güvenliği ve sağlığının temin edilmesi sorumluluğunu verdi. MSHA’nın merkez ofisindeki Kömür Madeni Güvenliği ve Sağlığı programı birimi, açık ocak ve yeraltı kömür madenleri ile ilgili icra faaliyetlerinden, kurum faaliyetlerinin yönetilmesinden ve 11 bölge ofisinin faaliyetlerinin gözetiminden sorumludur. MSHA’nın bölge ofisleri ise, acil durum müdahale planları dahil maden planlarının onaylanması gibi günlük işlerden ve teftişlerin yapılmasından, sağlık ve güvenlik standartlarının ihlal edildiği durumlarda tebligatlar yayınlanmasından ve maden kazalarının soruşturulmasından sorumludurlar. Aralık 2007 itibariyle, MSHA 11 bölge ofisinde 460 yeraltı maden müfettişi istihdam etmiştir.[4] MSHA’nın yeraltı kömür madenleri ile ilgili ana icra sorumluluğu, Birleşik Devletler’deki bütün yeraltı kömür madenlerini her senede en az dört kez kapsamlı bir şekilde teftiş etmektir. [5] MSHA müfettişleri zorunlu federal sağlık ve güvenlik standartlarının ihlal edildiğini gözlemlediklerinde, maden işletmecilerine tebligat yayınlamaları veya bazı durumlarda lağvetme emirleri [6] düzenlemeleri gerekir. Maden işletmecilerinin, ihlal ya da cezaya itiraz etseler dahi, genellikle yasa gereği ihlalin temelindeki tehlikeli durumu müfettiş tarafından belirlenen süre içerisinde düzeltmeleri gerekir. Haziran 2007 itibariyle, Birleşik Devletler’de MSHA tarafından faal olarak kategorize edilen ve madenlerde üretim yapan yaklaşık 470 yeraltı kömür madeni bulunmaktaydı. Şekil 1’de gösterildiği üzere, faal, üretim yapan madenlerin sayısı bölgelere göre değişiklik göstermektedir. a Haziran 2007 itibariyle MSHA tarafından faal olarak kategorize edilen ve madenlerde üretim yapan yeraltı kömür madenlerinin tamamını dahil ettik. MSHA faal madenleri, kömür üretmek için tam zamanlı olarak faaliyet gösteren madenler olarak tanımlamaktadır. b Harita, Bölge 1’in Pennsylvania’nın kuzeyindeki eyaletleri de kapsadığını göstermesine rağmen, söz konusu eyaletlerde kömür madenciliği yapılmamaktadır. Şekil 1. MSHA’nın Kömür Madeni Güvenlik ve Sağlık Bölge Ofisleri ve Haziran 2007 itibariyle Her Bölgede Yer Alan Yeraltı Kömür Madenlerini Sayıları a Yeni madenler açıldıkça, faal madenler geçici olarak çalışmadıklarında veya madenler terk edildiklerinde faal ve üretim yapan kömür madenlerinin sayısı sıklıkla değişmektedir. [7] Bazı yeraltı madenleri bütün yıl boyunca faal bir şekilde üretim yapmazlar; bazıları yerel hava koşulları nedeniyle sadece sezonsal olarak işletilirler; ve daha küçük ölçekli, fazla uygun maliyetli olmayan madenlerdeki faaliyetler kömürün fiyatı belli bir seviyenin altına düştüğünde askıya alınır. Yeraltı kömür madenciliği, çeşitli sebeplerden tehlikeli bir endüstridir. Örneğin, son derece patlayıcı olan ve kömür çıkarıldığı sırada yüksek miktarlarda ortaya çıkan metan gazının varlığı, tehlikeli çalışma koşullarına katkıda bulunur. Bunun haricindeki riksler arasında, ülkenin birçok yerinde karşılaşılan ve madenlerin tavanlarını istikrarsız kılan coğrafi koşullar, bir yeraltı madeninde meydana gelebilecek olan bir yangının ortaya koyduğu tehlike ve belli bir madenin etrafındaki terk edilmiş olan madenlerden gelebilecek sel tehlikesi bulunmaktadır. Madenciler geride kalan kömür rezervlerine ulaşmak için daha derinlere indikçe, bu unsurların ortaya koyduğu tehlike de son yıllarda arttı. Ayrıca, 1990’lı yılların ikinci yarısında yeraltı kömür madencilerinin sayısı düşüş gösterirken, şekil 2’de gösterildiği gibi, bu trend son yıllarda tersine döndü ve daha fazla sayıda madenciyi yeraltı kömür madenciliğinin tehlikelerine maruz bıraktı. Yeraltı madeni çalışanları Yıl Şekil 2. Birleşik Devletler’de Yeraltı Kömür Madenlerindeki İşçilerin Sayısı, 1996 ila 2006. Mart 2006’da, Sago maden kazasından birkaç ay sonra, MSHA maden işletmecilerinin yeraltı kömür madencilerine yönelik koruma önlemlerini arttırmak için tasarlanmış belli sağlık ve güvenlik iyileştirmelerini derhal uygulamaya koymalarını gerektiren bir Acil Durum Geçici Standardı yayınladı. [8] MSHA Aralık 2006’da söz konusu standardı revize eden nihai bir kural yayınladı. Haziran 2006’da, Kongre MINER Yasasını geçirdi; bu yasa maden işletmecilerinin ve MSHA’nın, aralarında acil durum müdahale planlarının hazırlanması ve uygulamaya konması, maden kurtarma ekiplerinin güçlendirilmesş ve en ciddi ihlallere karşı daha yüksek cezalar oluşturulmasının da bulunduğu bazı reformları üstlenmelerini gerektiriyordu. MINER Yasası, yürürlüğe girmesinden sonra 60 gün içerisinde, yeraltı maden işletmecilerinin yazılı acil durum müdahale planlarını oluşturmalarını ve uygulamaya koymalarını gerektiriyordu. [9] Yasa aynı zamanda MSHA’nın acil durum müdahale planlarını incelemesini ve onaylamasını da gerektiriyordu. Kurum, maden işletmecilerine planlarını oluştururken kullanmaları için kılavuzlar yayınlayarak ve madenlerin söz konusu kılavuzlara uymalarını sağlamaya yönelik olarak bölge ofislerinin yetki alanları kapsamında bulunan madenler tarafından sunulan planları incelemelerini sağlayarak bu gerekliliği uygulamaya koydu. [10] MSHA ayrıca, onaylanmış olan planların madencilik faaliyetlerinde meydana gelen değişiklikleri ve teknolojideki ilerlemeleri yansıtacak şekilde güncellenmelerini sağlamak için en az 6 ayda bir onaylanmış olan raporların gözden geçirilmesini gerekli kıldı. [11] MINER Yasası, maden işletmecilerinin, bir kaza sonrasında madencilere kirlenmemiş veya “solunabilir” hava temin edilmesi gibi acil durum müdahale planlarına dahil etmek zorunda oldukları bazı bileşenler öngörmekteydi. [12] Kaza sonrası solunabilir hava bileşeni iki kısımdan oluşmaktadır: (1) acil durumlarda uzun (uzun vadeli) süreler boyunca mahsur kalmış olan madencileri hayatta tutmak için yeterli hava temin edilmesi ve (2) kendi kendine yeterli ferdi kurtarıcı (SCSR) (bkz. şekil 3) olarak da bilinen taşınabilir solunum cihazlarının saklanacağı, madencilerin tahliyesine yardımcı olacak şekilde madenin girişine doğru maden tünelleri boyunca konumlandırılmış depolar. [13] Yasanın gerektirdiği diğer bir bileşen ise, madencilerin bir kaza sonrasında dışarı çıkış yolunu ve taşınabilir solunum cihazlarının maden içerisinde saklandıkları yerleri bulmalarına yarayacak iplerden oluşan kaza sonrası yaşam hatlarıydı [14] (bkz. şekil 4). Kaynak: CSE Corporation. Şekil 3. Bir Acil Durumda, İlaveten Hava Temin Eden Kendi Kendine Yeterli Ferdi Kurtarıcı Örneği Kaynak: MSHA. Şekil 4. Bir Maden Tünelindeki Yaşam Hattı ve Kendi Kendine Yeterli Ferdi Kurtarıcıların Saklandığı Depo. Tablo 1. 2006 tarihli MINER Yasasının Gerektirdiği Acil Durum Müdahale Planlarının Bileşenleri Bileşen Kaza sonrası iletişim Zorunluluğun Tanımı Yeryüzündeki kişilerin yeraltındaki kişilerle iletişimi için yedek iki yönlü iletişim aracı. Planların, Haziran 2009’a kadar telsiz veya iki yönlü sistemleri öngörmeleri gereklidir. Kaza sonrası izleme Yer üstündeki personelin yeraltındaki bütün personelin mevcut veya kazanın hemen öncesindeki konumunu tespit etmesini sağlayacak bir sistem. Planların, Haziran 2009’a kadar elektronik bir izleme sistemini veya bunun bir alternatifini öngörmeleri gereklidir. Kaza sonrası solunabilir hava Mahsur kalmış olan madencileri hayatta tutmak için “aralıksız bir süre boyunca” yeterli miktarda solunabilir hava temin eden acil durum malzemeleri Her bir madenci başına en az 2 saat hava temin edecek kendi kendine yeterli ferdi kurtarıcı depoları; bunlar, yeryüzüne kıyasla en derin çalışma alanından tahliye yollarına (madenin girişine yönelen tüneller) doğru, bir madencinin en fazla 30 dakikada yürüyebileceği mesafelerde saklanacaktır ve ferdi kurtarıcı birimlerinin acil bir durumda uygun şekilde çalışmalarını sağlamak için cihazların güvenilirliğini kontrol etmeye yönelik bir çizelge bulundurulacaktır. Eğitim Kendi kendine yeterli ferdi kurtarıcıların (SCSR) uygun şekilde takılması, bir SCSR’den digger birine geçiş ve SCSR’lerin düzgün bir şekilde uymasına ilişkin eğitim. Acil durum prosedürleri ile ilgili eğitim programı planda anlatılacaktır. Kaza sonrası yaşam hatları Madencilerin kömür çıkartmakta oldukları alanlardan madenin çıkışına (kaçış yollarına) doğru yönelen maden tünelleri boyunca yerleştirilmiş ve bir tahliye sırasında kullanılacak yöneltmeli yaşam hatları (maden girişinin yönünü göstermeye yönelik konilerin veya digger cihazların bulunduğu ipler). Planların, Haziran 2009’a veya mevcut yaşam hatları değişdirildiği takdirde daha önceki bir tarihe kadar MSHA’nın ateşe dayanıklılık standartlarına uyan yaşam hatları öngörmeleri gereklidir. Yerel koordinasyon Maden işletmecisi, maden kurtarma ekipleri ve yerel acil durum personeli arasındaki koordinasyon ve iletişim ile ilgili prosedürler; ve yerel kurtarma personelinin maden kurtarma çalışmaları sırasında ihtiyaç duyulabilecek yeryüzündeki işlevlere aşinalık kazanması ile ilgili koşullar. Kaynak: GAO’nun MINER Yasasına ilişkin analizi. MSHA merkez ofisi, bölge ofislerinin bir madenin acil durum müdahale planlarının her bir bileşenini ayrı ayrı onaylamalarına izin verdi, böylelikle söz konusu maden bütün planın onaylanmasını beklemek yerine her bir bileşen onaylandıktan sonra söz konusu bileşeni uygulamaya koymaya başlayabilecekti. Gerekli kılınan bileşenlerin birçoğu onaylanmasından sonra derhal ya da onaylanmış olan planda belirtilen süreler içerisinde uygulamaya konulacaktı. Fakat yasa belirli bileşenlerin uygulamaya konması için işletmecilere ilave süre tanımaktaydı; bunlar arasında da telsiz iletişim sistemleri, elektronik izleme sistemleri veya bunların alternatifleri ile ateşe dayanıklı yaşam hatları yer almaktaydı ve bu bileşenlerin genellikle 15 Haziran 2009 tarihine kadar uygulamaya konmaları şart değildi. Ayrıca, MINER Yasası NIOSH’un yeraltı kömür madenlerinde çeşitli sığınak alternatifleri temin edilmesinin faydasını, uygulanabilirliğini, sürdürülebilirliğini ve maliyetini araştırmasını ve bulgularını rapor etmesini gerektiriyordu ki NIOSH bunu Aralık 2007 itibariyle yaptı. [15] Madencilik Güvenliği ve Sağlığı Araştırma programı kapsamında, NIOSH kendi kendine yeterli ferdi kurtarıcılar, iletişim ekipmanları ve izleme cihazlarındaki gelişmeler gibi konular da dahil olmak üzere maden güvenliği teknolojisi üzerine araştırma yapmaktadır. 2006’da Kongre NIOSH’a maden güvenliği teknolojisi geliştirmeye yönelik araştırmalar için acil durum ilave hibeleri kapsamında 10 milyon USD temin etti. MSHA ve NIOSH kurumlarının ikisi de yeni güvenlik teknolojilerinin madenlere girmesinden sorumludurlar. Belli madencilik ürünleri türleri için, kullanımları onaylanmadan önce MSHA’nın teknik uzmanları bu ürünlerin madenlerde herhangi bir yangın ya da patlamaya yol açmamalarını sağlamaya yönelik değerlendirmeler ve testler yürütürler. NIOSH madencilik endüstrisinde kullanılmak üzere yeni teknolojilerin geliştirilmesinden ve uyarlanmasından sorumludur. NIOSH, araştırma bulgularına dayalı olarak, MSHA’nın yeni güvenlik ve sağlık standartları yayınlamasını tavsiye edebilir. Ne var ki, NIOSH’un kendi tavsiyeleri üzerine MSHA’yı önlem almaya zorlama yetkisi bulunmamaktadır. MSHA’ya ilişkin 2007 tarihli raporumuzda, MSHA ile NIOSH arasındaki koordinasyonun temelde gayrı resmi ve tutarsız olduğunu belirtmiş ve bu iki kurumun kurumlar arası koordinasyon çabalarına yön verecek bir mutabakat anlaşması oluşturmalarını tavsiye etmiştik. [16] Fakat, gözden geçirmemiz sırasında, bu tür bir memorandum oluşturulmamıştı. MSHA’NIN ONAY SÜRECİNİN ETKİNLİĞİ, PLANLARIN ONAYINI GECİKTİREN VE BUNLARDA FARKLARA YOL AÇAN ÇEŞİTLİ FAKTÖRLER NEDENİYLE SEKTEYE UĞRADI MSHA’nın yeraltı kömür madenlerinin acil durum müdahale planlarına ilişkin onay sürecinin etkinliği, planların onaylarını geciktiren çeşitli faktörler nedeniyle sekteye uğradı. Özellikle, MSHA kılavuzlarını birkaç kez yayınladı ve ilk planların teslim tarihinin üzerinden 6 ay geçinceye kadar kilit bir zorunluluğa ilişkin kılavuzunu yayınlamadı. Yayınlandığında ise MSHA’nın kılavuzu belirgin olmaktan uzaktı ve görüşme yaptığımız MSHA bölge personeli, bunun sonucunda kılavuz yayınlandıktan sonra bu kılavuzla ilgili maden işletmecilerinin sorularını çözüme kavuşturmak için vakit harcamak zorunda kaldıklarını belirttiler. Ayrıca, bazı maden işletmecilerinin, planlarını uygun şekilde sunmak konusundaki isteksizlikleri gibi bazı hareketleri de onay sürecini daha da geciktirdi. Gözden geçirdiğimiz planların da içerik olarak değişiklik gösterdiğini ve madenciler için temin edilecek olan korunma yöntemlerini her zaman için belirtmediklerini gördük. MSHA’nın Revizyonları ve Kılavuzlarını Yayınlamakta Gecikmesi Planların Onaylanmasını Geciktirdi. Görüşme yaptığımı gerek MSHA bölge personeli gerekse maden işletmecileri, MSHA’nın revizyonlarının ve kılavuzlarını yayınlamakta gecikmesinin maden işletmecilerinin planlarını birkaç kez değiştirmelerine yol açtığını, bunun da planların onaylanmasını geciktirdiğini belirttiler. MINER Yasası, yeraltı kömür madeni işletmecilerinin 14 Ağustos 2006 itibariyle yazılı acil durum müdahale planlarını oluşturmalarını ve bunları uygulamaya koymalarını gerektiriyordu. (acil durum müdahale planları ile ilgili MSHA’nın kılavuzlarına ve anahtar olaylara ilişkin zaman çizelgesi için şekil 5’e bkz.) MSHA Temmuz 2006’da acil durum müdahale planlarının bileşenlerine ilişkin zorunluluklarla ilgili genel kılavuzunu yayınladı ve bunu aynı yılın Ağustos ve Ekim aylarında olmak üzere iki kez revize etti. Bölge yetkililerine göre, MSHA merkez ofisi Ekim ayında kılavuzunu revize ettiğinde, diğer bir deyişle maden işletmecilerinin planlarını onay için sunmaları gereken tarihten iki ay sonra, bölge ofisleri planları inceleme ve onaylama süreci içerisindeydi. Dolayısıyla, maden işletmecileri revize edilmiş olan kılavuzu yansıtabilmek için planlarını revize etmek ve yeniden sunmak zorunda kaldılar ve bölge ofisleri de değişikliklerin dahil edilip edilmediğini görmek için revize planları tekrar incelemek zorunda kaldılar. 2 Ocak Sago maden patlaması 9 Mart MSHA, Acil Durumlarda Maden Tahliyesine ilişkin bir Acil Durum Geçici Standardı yayınladı 15 Haziran MINER Yasasının, yeraltı kömür madeni işletmecilerinin 60 gün içerisinde acil durum müdahale planlarını oluşturup uygulamaya koymalarına ilişkin zorunluluk dahil, yürürlüğe girmesi 27 Haziran MSHA, yeraltı kömür madenlerinin acil durum müdahale planlarını oluşturup uygulamaya koymalarına ilişkin MINER Yasasındaki zorunluluğun uygulanması ile ilgili yorumları talep eder 21 Temmuz MSHA acil durum müdahale planı zorunluluğuna ilişkin ilk kılavuzunu yayınlar 4 Ağustos MSHA, acil durum müdahale planı zorunluluklarına ilişkin ilk kılavuzunu revize eden ilave kılavuzunu yayınlar 14 Ağustos Yeraltı kömür madeni işletmecilerinin acil durum müdahale planlarını MSHA’ya sunmaları gerekmektedir. 30 Ağustos MSHA acil durum müdahale planlarının mahsur kalan madencilerin hayatta kalmasının sağlanmasına yönelik kaza sonrası solunabilir hava zorunluluğu ile ilgili madencilik camiasından bilgi talep eder. 16 Ekim Madencilik camiasının kaza sonrası solunabilir hava ile ilgili bilgileri MSHA’ya sunması için verilen sürenin sonu 24 Ekim MSHA, acil durum müdahale planları zorunlulukları ile ilgili daha önceki kılavuzların yerine geçecek şekilde bir kılavuz yayınlar 8 Aralık MSHA, acil durum maden tahliyesi ile ilgili nihai yönetmeliği yayınlar. Yönetmelik, Acil Durum Geçici Standardını tadil eder ve MINER Yasasının bazı zorunluluklarını kapsar. 8 Şubat MSHA acil durum müdahale planlarının mahsur kalan madencilerin hayatta kalmaları için kaza sonrası solunabilir hava zorunluluğu ile ilgili bir kılavuz yayınlar 9 Ağustos Yeraltı kömür madenlerinin acil durum planlarının bir tanesi hariç hepsi MSHA tarafından tamamıyla a onaylanmıştır 26 Ekim a Yeraltı kömür madenlerinin acil durum planlarının tamamı MSHA tarafından tamamıyla onaylanmıştır a Bu sadece MSHA tarafından Haziran 2007 itibariyle faal ve üretim halinde olarak kategorize edilen madenleri kapsamaktadır. Şekil 5. Acil Durum Müdahale Planları ile ilgili Kılavuzların ve Önemli Olayların Zaman Çizelgesi Ayrıca, Şubat 2007’de, diğer bir deyişle madenlerin acil durum müdahale planlarını onay için MSHA’ya sunmaları gereken tarihten 6 ay sonra, kurum MINER Yasasının yeraltında mahsur kalan madencilere kaza sonrası uzun süreli olarak solunabilir hava temin edilmesine ilişkin zorunluluğu ile ilgili yeni bir kılavuz yayınladı. MSHA, 2006 yazında güvenli ve güvenilir bir şekilde kaza sonrası solunabilir hava tedarik edilmesine yönelik yöntemlerle ilgili yorumları talep ederek, bu zorunluluğa ilişkin madencilik camiasından tavsiye istedi. Fakat 16 Ekim 2006 tarihinde sona eren yorum iletme süresi boyunca MSHA maden işletmecilerinden ve onların temsilcilerinden 11 yorum almasına rağmen, birkaç ay süresince söz konusu yorumlarla ilgili harekete geçmek konusunda fazla bir şey yapmadı. Üst düzey bir MSHA yetkilisi, söz konusu kılavuzu oluşturmak için kurulan bir çalışma grubunun Ocak 2007’ye kadar bunu yapmak üzere bir araya gelmediğini ve kurumun Şubat 2007’ye kadar, diğer bir deyişle yorumların iletilmesi gereken tarihten 4 ay sonrasına ve maden işletmecilerini planlarını onay için MSHA’ya sunması için tanınan sürenin sona ermesinden 6 sonrasına kadar kılavuzu nihai haline getirmediğini belirtti. Görüşme yaptığımız bazı bölge yetkilileri yazılı bir kılavuz olmadığı için maden işletmecilerine sözel olarak kılavuzluk ettiklerini ve bu sözel kılavuzluğun da MSHA merkez ofisi tarafından daha sonra yayınlanan yazılı kılavuz ile çeliştiğini belirtti. Örneğin, bir bölgedeki yetkililer, merkez ofis ile yaptıkları görüşmelere dayalı olarak, maden işletmecilerine 48 saatlik uzun süreli kaza sonrası solunabilir hava temin etmeleri gerekeceği bilgisini verdiklerini söylediler. Fakat daha sonra merkez ofis maden işletmecilerinin 96 saatlik kaza sonrası solunabilir hava temin etmelerini gerektiren yazılı kılavuzunu yayınladığında, bölge yetkililerinin yeni kılavuzu açıklamak ve planlarını revize etmelerini istemek için maden işletmecileri ile bir araya gelmek zorunda kaldılar ve bu süreç de onayları geciktirdi. MSHA yetkililerine göre, kılavuzların oluşturulması ile ilgili bazı revizyonlar ve gecikmeler MINER Yasasında planların hazırlanması ve uygulamaya konması ile ilgili olarak belirtilen kısa sürelerden kaynaklandı. MSHA merkez ofis ve bölge yetkilileri, MINER Yasasının Haziran 2006’nın ortalarında yürürlüğe girmesi ile acil durum müdahale planlarının MSHA’nın onayına sunulması için Ağustos ortasına kadar tanınan süre arasında, maden işletmecilerinin planlarına neleri dahil etmeleri gerektiğine dair tam bir kılavuz oluşturmak için yeterli süre olmadığını belirttiler. Aynı zamanda, MSHA merkez ofis yetkilileri kurumun Mart ayında yayınlamış olduğu Acil Durum Geçici Standardını nihai haline getirmek için tanınan Aralık 2006 sınırını karşılamak için de çaba gösterdiklerini söylediler. MSHA merkez ofis yetkilileri, yasayı yorumlamak, madencilik camiasındaki kilit paydaşlar ile bunu tartışmak ve söz konusu tartışmalardan çıkan sonuçları kılavuza dahil etmek için fazladan süreye ihtiyaç duyduklarını belirttiler. Benzer şekilde, MSHA merkez ofis yetkilileri, madenlerin temin etmeleri gereken solunabilir havanın türü, miktarı ve konumu ile ilgili kararlar vermeden önce MINER Yasasının kaza sonrası solunabilir hava zorunluluğunu yerine getirmek için kabul edilebilir yöntemleri incelemek ve değerlendirmek için zamana ihtiyaçları olduğunu ifade ettiler. Fakat kılavuzda yapılan revizyonlar ve yayınlanmasının gecikmesi nedeniyle, maden işletmecilerinin MINER Yasasında hedeflendiği gibi bir kaza durumunda madencilerin güvenliklerinin korunması için ihtiyaç duyulan ekipman ve bilgileri temin etme kabiliyeti de geciktirildi. MSHA’nın Kılavuzunun Belirgin Olmaması Ayrıca Planların Onaylanmasını da Geciktirdi. Onay sürecinin etkinliği aynı zamanda MSHA’nın acil durum müdahale planlarının, aralarında MINER Yasasının kaza sonrası izleme, yaşam hatları ve kaza sonrası solunabilir hava zorunluluklarına ilişkin yönlendirmelerinin de bulunduğu bileşenlerine ilişkin kılavuzunun belirgin olmaması nedeniyle de engellendi. Böylelikle, MSHA’nın bölgelerdeki personeli yayınlanmasından sonra maden işletmecilerinin kılavuzla ilgili sorularını çözüme kavuşturmak için vakit harcamak zorunda kaldı ki bu da planların onaylanmasını ve maden işletmecilerini bir kazaya müdahale etme konusunda hazır durumda bulunmalarını bir süre daha geciktirdi. Bazı bölge yetkilileri, maden işletmecileri tarafından yöneltilen bazı soruları çözümlemek için, merkez ofis personelinden ilaveten kılavuzluk istediklerini fakat her zaman bir cevap alamadıklarını ve bazen de cevabın zamanında verilmediğini söylediler. Az sayıdaki bazı bölgelerde bulunan personel, merkez ofis yetkililerinden bir cevap alamadıkları durumlarda, kılavuzu nasıl yorumlamaları gerektiği konusunda kendi kararlarını verdiklerini belirttiler. Bazı durumlarda, merkez ofis yetkililerinin daha sonra planlara ilişkin zorunluluklar konusunda bölgeler tarafından verilen kararlardan farklı kararlar verdiklerini ifade ettiler. Sonuç olarak, bölgeler merkez ofisin zorunluluklara ilişkin revize yorumlarına uymak için maden işletmecilerinden planlarını revize etmelerini istemek zorunda kaldılar ve bu durumda planların onaylanmasını daha da geciktirdi. Aşağıdaki örnekler, MSHA’nın kılavuzlarının etkisini göstermektedir: • MSHA’nın kılavuzları işletmecilerin bir dispeçer sistemi kullanarak kaza sonrası izleme zorunluluğunu karşılayabileceklerini belirtmesine rağmen, planlara dahil edilmesi gereken hususların belli yönlerini belirtmemiştir. Görüşme yaptığımız bölge yetkililerinin bazıları, bazı maden işletmecilerinin planlarında temin etmek zorunda oldukları telefonların sayılarını asgariye indirmek ve madencilerin yer üstünde çalışan personele yerlerini rapor etmeden maden içerisinde dolaşmalarını kolaşlaştırmak için madenlerini büyük bölgelere ayırmayı planladıklarını belirttiklerini söylediler. [17] Fakat MSHA’nın kılavuzu bölgelerin izin verilen boyutlarını belirtmediği veya uygun boyutları belirlemek için gerekli kriterleri vermediği için, bölge yetkilileri maden işletmecileri ile bir kaza sonrasında mahsur kalan madencilerin yerlerini tespit etme olasılığını arttıracak şekilde daha küçük boyutlu bölgeler oluşturmak amacıyla müzakere etmek için vakit harcamak zorunda kaldıklarını söylediler. • MSHA’nın kılavuzu, maden işletmecilerinin kaza sonrası yaşam hatları zorunluluğunu yerine getirmek için kullanmaları gereken malzemeleri belirtmemiştir. Bir bölge yetkilisi bize kendi bölgesinde bulunan maden işletmecilerinin bazılarının yeni, ateşe dayanıklı yaşam hatları yerine mevcut su hatlarını yaşam hatları olarak kullanmak istediklerini söyledi. Dolayısıyla, söz konusu yetkili bu sorunu çözmek için söz konusu maden işletmecileri ile müzakereler yapmak zorunda kaldı. MSHA merkez ofisi daha sonra yazılı olarak MINER Yasasının ilgili zorunluluğuna uymak için bazı su hatlarının uygun bir seçenek olmadığını belirtmiştir. • Ayrıca, MSHA’nın kılavuzu maden işletmecilerinin sığınak alanlarına oksijen temin etmek ve bu alanlardan tehlikeli gazı uzaklaştırmak için hangi yöntemleri kullanabileceklerini veya hangi yöntemleri kullanmalarının yasaklandığını belirtmemiştir. Görüştüğümüz bölge yetkililerinden az sayıdaki bazıları, MSHA’nın kimyasal olarak üretilen oksijeni uzun süreli solunabilir hava temin etmek için kabul edilebilir bir yöntem olarak kabul edip etmeyeceği konusunda maden işletmecileri ve merkez ofis yetkilileri ile birçok tartışma yaptıklarını belirttiler. Benzer şekilde, bazı yetkililer ilk kılavuz yayınlandıktan aylar sonra sığınak alanlarından tehlikeli gazların uzaklaştırılması için kabul edilebilir yöntemler üzerine MSHA’dan kılavuzluk talep ediyorlardı. MSHA’nın teknik destek bölümü, konuyla ilgili teknik sorunları inceledikten sonra ilaveten kılavuzluk temin etti. Bundan sonra, bölge yetkilileri bu yöntemleri kullanmk isteyen maden işletmecilerine planlarının revize edilmesi gerektiğini bildirdi ve bu da söz konusu planların onaylanmasını geciktirdi. Planların Onaylanması Bazen Maden İşletmecilerinin Hareketleri Nedeniyle Gecikti MSHA’nın kılavuzları ile ilgili sorunlar nedeniyle ortaya çıkan gecikmelere ek olarak, bazı maden işletmecilerinin bazı hareketleri de planların onaylanmasını geciktirdi. Bölge yetkilileri birçok maden işletmecisinin onay süreci sırasında işbirlikçi ve duyarlı bir şekilde hareket ettiğini belirtmelerine rağmen, bazı bölge yetkilileri ise bazı maden işletmecilerinin bütün zorunluluklara uymayan bir şekilde ilk planlarını sunduklarını ve bu durumun da inceleme sürecinde yaşanan gecikmelere katkıda bulunduğunu belirttiler. Örneğin, bazı bölge yetkilileri bazı maden işletmecilerinin planlarında muğlak bir dil kullandıklarını söylediler. Ayrıca, planları incelemekten sorumlu bazı bölge yetkilileri de planlarındaki bazı eksiklikleri görüşmek veya revizyonların yapılması gerektiğinde planlarını yeniden sunmalarını istemek için bazı maden işletmecilerine ulaşmanın zor olduğunu ve bu durumun da onay sürecini geciktirdiğini belirttiler. Bir yetkili, MSHA maden işletmecilerine revizyonları sunmak için tanınan süreyi bildirdikten sonra, revizyonların incelenmesi sürecinin daha hızlı bir şekilde ilerlediğini ekledi. Bazı maden işletmecileri, MINER Yasasının zorunluluklarını karşılamak yönelik, MSHA’nın bilgi sahibi olmaması nedeniyle değerlendirmek için zaman harcadığı bazı yöntemler önerdiler. Örneğin, bir bölgede dokuz adet madene sahip olan bir şirket kaza sonrası izleme zorunluluğunu yerine getirmek için alternatif bir yöntem teklif etti: yeraltına çalışan madencilerin yerlerini izlemek için telefon cevaplama cihazlarının kullanılması. Bu yöntem diğer madenler tarafından kullanılan tipik dispeçer sisteminden farklı olduğu için, bölge personeli teklif edilen yöntemin acil durum müdahale planları ile ilgili kaza sonrası izleme zorunluluğuna uymak için kabul edilebilir bir yöntem olup olmadığına ilişkin merkez ofisten bilgi istedi. MSHA teknik destek bölümü, bir karar vermeden önce sistemi gözlemledi ve bunun yeterli olmadığına karar verdi. Bu gibi alternatif yöntemleri inceleme süreci, bazı madenlerin planlarının onaylanma sürecini uzattı. Haziran 2007 itibariyle, MSHA maden işletmecileriyle birçok sorunu çözdü ve planlarını onayladı, ama az sayıdaki bazı planların onaylanması birkaç ay süresince gecikti. Maden işletmecileriyle müzakereler yürüttükten sonra, iki bölge planların kaza sonrası solunabilir hava bileşeni ile ilgili olarak üç madende çıkmaza girdi. [18] Fakat MSHA daha sonra bu madenlerle acil durum müdahale planlarıyla ilgili olarak bir uzlaşmaya vardı. 26 Ekim 2007 itibariyle, diğer bir deyişle planların sunulmasına ilişkin ilk olarak tanınan süre bittikten bir seneden uzun bir süre sonra, MSHA bütün yeraltı kömür madenlerinin bizim analizimizin bir parçasını teşkil eden acil durum müdahale planlarını onaylamıştı. [19] Madenlerin Onaylanan Acil Durum Müdahale Planları Bu Planların Belli Bileşenlerine İlişkin Temin Edilen Bilgiler Açısından Farklılık Göstermektedir ki Bu da Madencilere Temin Edilen Koruma Önlemleri ile ilgili Belirsizlikler Ortaya Koymaktadır İncelediğimiz onaylanmış olan acil durum müdahale planları, temin edilen bilgiler açısından farklılıklar göstermektedir ve dolayısıyla da belli koruma önlemlerinin bütün madencilere temin edilip edilmeyeceği belirsizdir. Madenlerin belli özelliklerinde farklar olması nedeniyle planların içeriklerinin farklılık göstermesi anlaşılır bir durumdur. Fakat örneklediğimiz planları incelerken, bazı planların temin edilecek olan korunma yöntemlerini belirtmediklerini ve söz konusu korunma önlemleriyle ilgili bilgilerin miktarının plandan plana farklılık gösterdiğini gördük. Aşağıdaki örnekler, incelediğimiz planlardaki farklılıkları göstermektedir. Kaza Sonrası Solunabilir Hava İncelediğimiz bazı planlar, madenin mahsur kalan madenciler için uzun süreli olarak kaza sonrası solunabilir hava temin etmek için ihtiyaç duyduğu malzemeleri belirtiyordu fakat diğer bazı planlar bunları belirtmiyordu. Örneğin, üç bölgede incelediğimiz planlar maden işletmecilerinin oksijen miktarını, basınçlı hava silindirlerinin sayılarını ve havadan kirletici maddeleri uzaklaştırmak için gerekli malzemeleri belirterek doldurmaları gereken tablolar içeriyorlardı. Bölgelerden birinde görev yapan bir yetkili, söz konusu bölgenin ayrıca mahsur kalan madencilere uzun süreli kaza sonrası solunabilir hava temin etme yöntemi olarak yaşam odalarını tercih eden madenlerin satın aldıkları yaşam odalarının boyutlarını ve tiplerini de belirtmelerini gerekli kıldığını söyledi. Yetkili, yaşam odalarının yerleştirilecekleri yerlerin şişirilmiş odaları delmeden yerleştirmek için yeterince büyük olmalarını sağlamak için bu bilgiyi istediklerini belirtti. Buna karşılık, diğer bölgelerde incelediğimiz bazı planlar sadece madenin tercih edebileceği solunabilir hava temin etme yöntemlerine ilişkin olası seçenekleri veya bunların bir kombinasyonunu belirtiyorlardı; planlar madenlerin solunabilir hava zorunluluğunu yerine getirmek için seçtikleri belirli yöntemleri ortaya koymuyor veya havadaki kirletici maddeleri uzaklaştırmak için ihtiyaç duyulan oksijen veya hava miktarını ya da malzemeleri belirtmiyorlardı. Dolayısıyla, bölgelerin planlarda belirtilen yöntemlerin söz konusu madenler için yeterli olacağını nasıl tespit ettikleri hususu net değildi. Madenin Belli Yerlerindeki Kaza Sonrası Solunabilir Hava İncelediğimiz bazı planlar, maden işletmecisinin madenin kömür çıkarılmakta olan çalışma kısımları ile madenin girişi arasındaki, diğer bir deyişle panoyla ocak ağzı arasındaki yerlerde uzun süreli kaza sonrası solunabilir hava temin edip etmeyeceğini belirtmek hususunda farklılık gösteriyorlardı. [20] Onaylanmış planlara sahip 10 bölgenin 6’sında, [21] incelediğimiz onaylanmış planların tamamı ya kaza sonrası solunabilir havanın bu bölgelerde temin edileceğini ve hava temin etmek için kullanılacak yöntemi belirtiyor, ya da bu yerlerde havaya ihtiyaç olmadığını belirtiyor ve bunun sebeplerini açıklıyordu.[22] Fakat onaylanmış planlara sahip 10 bölgenin 4’ünde, bazı planlar panoyla ocak ağzı arasındaki yerlerde çalışan madenciler için kaza sonrası solunabilir havaya ihtiyaç olup olmadığını veya bunun temin edilmesine yönelik yöntemleri belirtmiyorlardı. Dolayısıyla, bazı madenlerde, söz konusu yerlerde çalışan madencilerin bir kaza sonrasında madende mahsur kaldıkları takdirde kaza sonrası solunabilir havaya erişimleri olmayabilir. Kaza Sonrası İzleme Kaza sonrası izleme bileşeni ile ilgili olarak incelediğimiz planlarda yer alan bilgiler konusunda da büyük farklar olduğunu gördük. Bir bölge ile ilgili olarak incelediğimiz bütün planlar, bu bileşenle ilgili olarak yerüstü ve yeraltı personelinin sorumluluklarını detaylı bir şekilde ele alıyor ve madencilerin yerlerini tespit etmekte kullanılacak olan yeraltı alan veya bölgelerini tanımlıyorlardı. Buna karşılık, diğer bir bölgede, incelediğimiz planların hiçbiri maden personelinin sorumluluklarını veya madencilerin yerlerini tespit etmek için kullanılacak bölgeleri belirtmiyordu. Madencilerin nasıl izleneceklerini dair belirgin bilgiler temin edilmeksizin, bölgelerin planlarda belirtilen yöntemlerin söz konusu madenler için yeterli olacağını ve maden işletmecilerinin bir kaza durumunda mahsur kalan madencilerin nerede bulunduklarını nasıl tespit edeceklerini nasıl belirledikleri net değildi. PLAN BİLEŞENLERİNİN BÜYÜK BİR KISMI UYGULAMAYA KONMASINA RAĞMEN, İKİ BİLEŞEN UYGULMAYA KONMADI Madenlerin acil durum müdahale planlarının bileşenlerinin büyük bir kısmı uygulamaya kondu, ama iki kilit bileşen uygulanmadan kaldı. Ocak 2008 itibariyle, bütün yeraltı kömür madenleri acil durum müdahale planlarının bütün bileşenlerini ya da bileşenlerinin büyük bir kısmını uygulamaya koymuşlardı. Fakat madenlerin az sayıdaki bazıları, kilit bileşenlerden birini – kaza sonrası solunabilir hava – uygulamaya koymuştu çünkü bunun için ihtiyaç duyulan ekipman mevcut değildi. Ayrıca, madenler diğer bir bileşeni olan telsiz iletişim sistemleri veya eşdeğer bir alternatif sistemi de uygulamaya koymaya başlamamışlardı çünkü tamamıyla telsizden oluşan bir sistem mevcut değil ve MSHA madencilerin Haziran 2009 itibariyle uygulamaya koymak zorunda oldukları MINER Yasasının bu zorunluluğunu yerine getirmek için maden işletmecilerinin kullanmalarına izin verilecek olan alternatif teknolojilerin hangileri olduğuna henüz karar vermemişti. Madenler Acil Durum Müdahale Planlarının Bütün Bileşenlerini veya Bileşenlerin Büyük Bir Kısmını Uygulamaya Koydular Ocak 2008 itibariyle, bütün yeraltı kömür madenleri onaylandıktan sonra derhal uygulamaya konmaları gerekli olan acil durum müdahale planlarının [23] bileşenlerinin tamamını veya büyük bir kısmını uygulamaya koydular. Bütün yeraltı kömür madenlerinin yüzde yirmisi acil durum müdahale planlarının bütün bileşenlerini uygulamaya koydular. Geri kalan madenler ise, kaza sonrası solunabilir hava zorunluluğu haricindeki bütün bileşenleri uygulamaya koydular. Özellikle de, MSHA bölge yetkililerine göre, bütün madenler, gerekli olduğu şekilde, planlarının gerekli kıldığı yedek iletişim ve izleme sistemlerini uygulamaya koydular, acil durum prosedürlerine ve kendi kendine yeterli ferdi kurtarıcıların kullanımına ilişkin eğitim verdiler ve yerel acil durum müdahale ekipleri ile koordinasyon ve iletişime yönelik prosedürler oluşturdular. Ayrıca madenlerin birçoğu, MINER Yasası genel olarak kurulumları için Haziran 2009’a kadar süre tanımış olmasına rağmen, ateşe dayanıklı yaşam hatlarını kurmuşlardı. Genel olarak, birçok plan bileşeninde olduğu gibi, madenler acil durum müdahale planlarının mevcut kaza sonrası iletişim ve izleme zorunluluklarını uygulamaya koymak için geniş ölçüde kabul gören yöntemleri kullanmaktalar ve MINER Yasasının Haziran 2009 zorunluluğunu yerine getirmek için de elektronik izleme sistemlerine doğru kaymaktalar. NIOSH’a göre, yedek iletişim sistemleri zorunluluğunu yerine getirmek için birçok maden fiziksel bağlantılı maden telefonları ve taşınabilir radyolarla birlikte sızıntılı besleme kablo sistemleri kullanmaktalar [24] (bkz. şekil 6). Kaza sonrası izleme zorunluluğunu yerine getirmek için, incelediğimiz planların neredeyse yüzde 90’ı madencileri izlemek için bir dispeçer sisteminin veya buna eşdeğer bir sistemin kullanılacağını belirtiyorlardı. [25] İncelememizi yaptığımız sırada, görüştüğümüz imalatçılara göre, yaklaşık 13 maden elektronik izleme sistemleri kurmaktaydı.[26] Maden çağrı cihazı Sızıntılı besleme kablo, elde taşınabilir radyodan sinyal alıp sinyal iletir Kaynaklar: Yardım istemek için madencinin kullandığı ekipmanlara ilişkin GAO sunumu; görseller kısmen Art Explosion’dan alınmıştır. Şekil 6. Yedek İletişim Sistemleri ile ilgili Mevcut Zorunluluğu Yerine Getirmek için Kullanılan Teknolojilere ilişkin Gösterimler Ekipman Mevcut Olmadığı için Kilit Bileşenlerden Biri Tam Olarak Uygulamaya Konamadı Ocak 2008 itibariyle, ihtiyaç duyulan ekipman mevcut olmadığı için, madenlerin dörtte üçü mahsur kalan madenciler için uzun süreli kaza sonrası solunabilir hava temin edilmesine ilişkin zorunluluğu tam olarak yerine getirememişler ve madenlerin beşte biri de madencilerin tahliyesine yardımcı olmaya yönelik ihtiyaç duyulan kendi kendine yeterli ferdi kurtarıcıların tamamınu temin edememişlerdi. [27] MSHA’nın kılavuzuna göre, madenler mahsur kalan madencilere uzun süreli kaza sonrası solunabilir hava temin etmek için çeşitli alternatif yöntemler kullanabilirler. Bu yöntemler arasında, maden içerisinde kolaylıkla hareket ettirilebilecek, gerek sert duvarlı gerekse şişirilebilir, önceden imal edilmiş yaşam odaları temin edilmesi; maden içerisinde önceden inşa edilmiş güvenli bölge adı verilen ve solunabilir hava ile hayatta kalmaya yönelik malzemelerin mevcut bulunacağı korunaklı bir oda inşa edilmesi; ve bir kaza sonrasında hava geçirmez bir barikat inşa etmek için malzemeler, solunabilir hava temin etmek için ekipmanlar ve ayrıca su, yiyecek ve diğer malzemelerin bulunduğu bir kızak temin edilmesi yer almaktadır. Şekil 7’de gösterildiği gibi, birçok maden mahsur kalan işçilere uzun süreli kaza sonrası solunabilir hava temin etmek için en az bir yaşam odası kullanmayı planlamışlardır. Önceden inşa edilmiş güvenli bölge (madenlerin %14’ü) Bir kaza sonrasında güvenli bölge oluşturmak için kızaktaki barikat malzemelerini kullanan madenciler (madenlerin %27’si) Şişirilebilir (solda) ve sert duvarlı (sağda) yaşam odaları (madenlerin %69’u) a Madenler, mahsur kalan madencilere solunabilir hava temin etmek için birden fazla yönteme başvurabilirler. Örneğin bir maden, madenin çalışılmakta olan alanlarında (yani kömür çıkarılan kısımlarında) bir yaşam odası kullanmayı ve bir çıkış yolu boyunca maden girişine daha yakın olan kısımlarda önceden inşa edilmiş güvenli bir bölge kullanmayı tercih edebilir. Not: Bölge yetkilileri, madenlerin yüzde 7’sinin kaza sonrası solunabilir hava temin etmek için, önceden yerleştirilmiş borular ya da yeryüzünden madenin içerisine kazırlan bir sondaj kuyusu veya desandre aracılığıyla madenin içerisine basınçlı bir şekilde hava püskürtülmesi gibi, yukarıdaki alternatifler haricinde bir yöntemi kullandıklarını belirttiler. Şekil 7. Mahsur Kalan Madenciler için Uzun Süreli Kaza Sonrası Solunabilir Hava Temin Etme Yöntemleri ve Herbir Yöntemi Kullanmayı Planlayan Madenlerin Yüzdeleri Yaşam Odaları MSHA’ya göre, bütün yeraltı kömür madenlerinin yüzde 69’u şişirilebilir veya sert duvarlı yaşam odaları sipariş etmiş olmalarına rağmen, bunların sadece yüzde 4’ü Ocak 2008 itibariyle odaları teslim almışlardı. İmalatçılar, MINER Yasasının yürürlüğe girmesinin tetiklediği maden işletmecilerinden gelen talebi karşılamak için üretimlerini arttırmakta zorluk yaşıyorlardı ve ihtiyaç duyulan materyal ve ekipmanlarda kıtlıkla karşılaşmışlardı. Görüştüğümüz MSHA yetkililerine ve imalatçılara göre, imalat kısıtlamaları bazı yaşam odalarının teslimatını 2009’a kadar geciktirebilir. Bu gecikmeler ışığında, üst düzey MSHA merkez ofis yetkilileri, yaşam odalarını henüz teslim almamış olan maden işletmecilerinin, önceden inşa edilmiş güvenli bölgeler veya madencilerin güvenli bölge inşa etmelerine imkan tanıyan barikat malzemeleri gibi geçici ara düzenlemeler yapmalarını zorunlu kılmayı düşündüklerini belirttiler. Ayrıca, görüştüğümüz maden işletmecileri NIOSH’un odalara ilişkin değerlendirmelerine dayalı olarak, MSHA’nın sipariş etmiş oldukları odaların değiştirilmesini veya yerlerine başka tedbirlerin konmasını gerektiren bir kılavuz oluşturmasından ve bunun da teslimatların daha da gecikmesine veya maliyetlerini arttırmasına yol açmasından endişe ettiklerini belirttiler. [28] Önceden inşa edilmiş güvenli bölgeler ve barikat malzemeleri içeren kızaklar. Madenlerin yüzde on dördü, kendi güvenli bölgelerini inşa etmeyi ve yüzde 27’si de solunabilir hava ve barikat için ihtiyaç duyulan malzemeler ile diğer hayatta kalma ihtiyaçlarını içeren kızakları temin etmeyi tercih ettiler. Fakat Ocak 2008 itibariyle, güvenli bölgeler kullanan madenlerin sadece yüzde 12’si ve kızaklar kullanan madenlerin de yüzde 50’si bu yöntemleri tam olarak uygulamaya koydular. İmalatçılar genellikle oksijen tankları, hava kilitli kapılar ve sığınak alanlarından karbon dioksiti gidermek için gerekli ekipmanlar gibi ürünlere yönelik artan ihtiyacı karşılayamadıkları için, mevcut olmayan ekipmanlar, birçok madenin ilgili yöntemleri tam olarak uygulamaya koymalarını engelledi. Kendi kendine yeterli ferdi kurtarıcılar. İncelememiz sırasında, kendi kendine yeterli ferdi kurtarıcı imalatçıları MINER Yasasının getirdiği zorunlulukların yarattığı aniden artan talebe yetişmeye başlamışlardı. Fakat, Ocak 2008 itibariyle, madenlerin yüzde 20’si planlarının gerektirdiği kendi kendine yeterli ferdi kurtarıcıların bazılarının teslimatını beklemekteydi. Görüştüğümüz imalatçılar, öngörülebilir gelecekte talepteki bu büyük artışın devam etmesini beklemediklerini, dolayısıyla üretim kapasitelerini büyük oranlarda arttırmadıklarını ve bu durumun da kısa vadede üretebildikleri birim sayısını sınırlandırdığını belirttiler. MSHA, MINER Yasasının Telsiz İletişim Sistemlerine ilişkin Zorunluluğunu Karşılamak için Hangi Teknolojilerin Kabul Edileceğini Belirlemedi. MINER Yasası Haziran 2009 itibariyle madenlerin kaza sonrası telsiz iki yönlü iletişim sistemleri veya bunların onaylanmış alternatiflerini temin etmelerini gerektirmesine rağmen, MSHA maden işletmecilerinin bu zorunluluğu yerine getirmek için hangi teknolojileri kullanmalarına izin verileceğini belirlemedi. MINER Yasası, madenlerin acil durum müdahale planlarının yeraltı ile yeryüzü personeli arasında “telsiz iki yönlü bir araç” aracılığıyla kaza sonrası iletişimine ilişkin şartlar içermeleri gerektiğini belirtmek haricinde, telsiz iletişim sistemlerini tanımlamamaktadır. Fakat yasa, bu tür bir bileşen maden işletmecileri tarafından uygulamaya konamadığı takdirde, madenlerin planlarının bunun yerine telsiz bir sistemin temin edebileceği “işlevsel faydaya ve güvenlik koruma derecesine mümkün olduğunca yakın, eşdeğerde” alternatif yöntemler içerebileceğini ifade etmektedir.[29] Yasaya ilişkin Senato komite raporu, bu zorunluluğun amacının maden işletmecilerinin kendi madenlerinde en iyi şekilde çalışan mevcut en gelişmiş teknolojiyi kullanmalarını sağlamak olduğunu ifade etmiştir. Rapor ayrıca amacın, yeniliğin önünü kesecek ve önemli güvenlik faydalarına sahip yöntem ve ekipmanların uygulamaya konmasını geciktirecek dar bir bakış açısıyla yasanın yorumlanmasının önüne geçmek olduğunu ifade etmiştir.[30] NIOSH’a göre, “telsiz” terimi küresel telekomünikasyon endüstrisi tarafından kullanıldığı şekliyle, cep telefonu gibi bir son kullanıcı cihazın bir kablo ile yerel olarak bağlı olmamasını ifade etmektedir. Fakat bu sistemler iletişimi desteklemek için fiziksel bağlantıya sahip bir altyapıyı gerektirirler. NIOSH araştırmasında, iki yönlü telsiz iletişim sağlayabilen altyapısı olmayan sistemlerin – ki biz bu raporda bunlara tamamıyla telsiz ifadesiyle atıfta bulunuyoruz – operasyonel kısıtlar nedeniyle birçok yeraltı kömür madeninde mevcut bulunmadıklarını tespit etti. NIOSH yetkililerine göre, yaptıkları araştırma takılabilir ve taşınabilir iki yönlü iletişim cihazlarının birçok yeraltı kömür madeninde çalışması için, öngörülebilir olan gelecekte mevcut olacak herhangi bir kaza sonrası iletişim sistemini desteklemek için altyapının bulunması gerekeceğini ortaya koydu. Araştırmacılar ve imalatçılar tamamıyla telsiz iletişim sistemleri geliştirmelerine rağmen, bu sistemlerin finansal olarak ayakta kalabilirliği ve pratikliği konusunda endişeler bulunmaktadır ve bunların yeraltı kömür madenlerinde kullanımına ilişkin önemli sınırlar mevcuttur. Örneğin, NIOSH’a göre, yeraltına ve madenin üzerinde yeryüzüne yerleştirilen antenler kullanan sistemlerin (toprak içinden sistemler olarak anılmaktadır) çok sınırlı bir menzili bulunmaktadır ve bunların birçoğu sadece yerüstündeki kişilerin yeraltındaki madencilere iletebildikleri tek yönlü metin iletişimine imkan vermektedir. Madencilik endüstrisinde bilgi sahibi olan görüştüğümüz kişiler – ki bunlar arasında NIOSH temsilcileri, MSHA teknik destek birimi ve yeraltı kömür madenlerinde kullanılmak üzere yeni teknolojiler geliştiren şirketler de bulunmaktadır – ve incelediğimiz araştırmalar, madenlerdeki koşulların iletişim sinyallerinin uzak mesafelere ulaşmasını son derece zorlaştırmaları nedeniyle, tamamıyla telsiz iki yönlü iletişim sistemlerinin önümüzdeki birkaç yıl boyunca mevcut olmayabileceğini ortaya koymuştur. NIOSH’a, MSHA’nın teknik destek bölümü personeline ve imalatçılara göre, kömür maden işçisinin altyapıya bağlı olmadığı bazı kısmi telsiz sistemler şu anda da mevcuttur ve yeraltı kömür madenlerindeki madencilerin iletişimini ve güvenliğini iyileştirebilecek diğer bazı alternatifler de kullanıma hazırdır. Sızıntılı besleme veya fiber optik kablo sistemleri gibi, kısmi telsiz iletişim sistemlerinin kullanımı madenlerde daha yaygın hale gelmektedir. Ayrıca NIOSH ve imalatçılar, eternet ağları ve telsiz örgüsel ağlar gibi madenlerde kullanıma yönelik kısmi telsiz iletişim sistemleri temin etmek için diğer bazı opsiyonlar geliştirmekteler. Bu sistemlerin bazılarına ilişkin örnekler tablo 2’de gösterilmektedir. Bu sistemlerin bazıları halihazırda mevcut olsalar da, diğer bazı sistemler de geliştirilmektedir ve bazı bileşenlerin de yeraltı kömür madenlerinde kullanım için güvenli oldukları MSHA tarafından henüz onaylanmamıştır. [31] 2008’in başlarında, MSHA madencilerin izlenmesine yönelik ilk telsiz örgüsel ağı onaylamıştır ve bu ağ kullanılarak iki yönlü metin mesajlaşmasına imkan tanıyan bir değişikliğe ilişkin imalatçı başvurusunu da incelemektedir. Ekipmanların yeraltı kömür madenlerinde kullanım için onaylanmasından sorumlu olan bir MSHA yetkilisi, kurumun iki yönlü sesli iletişime imkan tanıyacak telsiz örgüsel ağ sistemleri için MSHA’nın onayını isteyen diğer imalatçılarla da çalıştığını belirtti. Tablo 2. Yeraltı Kömür Madenlerinde Kullanıma Yönelik Kısmi Telsiz İletişim Sistemlerinin Örnekleri Sistemin tipi Sızıntılı besleme Tanım Sinyal bir besleyici kabloya ve aynı kablo üzerinden “sızar” ve madenin büyük bir kısmında iletişime imkan tanıyan bir sinyal yayar. Eternet Madenlerde sesli iletişime izin verecek şekilde eşeksenli kablo veya çift bükümlü kablo üzerinden iletilen özel bir veri iletişim protolokü kullanan eternet local alan ağı. Telsiz örgü Telsiz örgüsel ağlar, bütün madene yerleştirilmiş (devre düğümü adı verilen) telsiz modemler kullanır. Sinyal bir düğümden diğer düğüme “atlar” ve iki yönlü olarak ses, veri ve video gönderilmesine ve alınmasına imkan sağlar. Bir maden kazasında bazı düğümlerin hasar görmesi halinde, ağ kendisini yeniden konfigüre edebilir ve hala çalışır durumda olan düğümleri kullanarak iletişim sinyalleri için yeni bir yol yaratabilir. Parazitli sinyal yayılımı Teller, raylar ve kablolar gibi mevcut maden altyapısı boyunca bir sinyal iletilir ve bu sinyal, bir telden raya geçmek gibi, bir araçtan bir diğerine « atlayabilir ». Bazı örneklerde, sinyal alternatif bir araca atlamak suretiyle hasarlı kısım bitene kadar bir kablonun hasarlı bir kısmını pas geçebilir. Kaynak: NIOSH. NIOSH madenlerde ileri ve kalıcı iletişim sistemlerinin temin edilmesini sağlamak için planlar oluşturmuştur. Tamamıyla telsiz teknolojilere alternatifler geliştirme konusunda sağlanan ilerleme göz önünde bulundurulduğunda, NIOSH yeraltı kömür madenlerinin kısmi telsiz teknolojisi kullanan sistemler kuracakları aşamalı bir yaklaşım geliştirmiştir. Madenler bir maden kazası durumunda ayakta kalması daha olası iletişim sistemleri yaratmak için, madenlere yönelik çağrı cihazları gibi geleneksel sistemlerin yanı sıra bu iyileştirilmiş iletişim sistemlerini ya da sızıntılı besleme kablo sistemi gibi bir teknoloji ile birlikte telsiz örgü gibi diğer teknolojileri bir arada kullanan kombine sistemleri kullanabilirler. NIOSH yetkilileri benimsedikleri yaklaşımın maden işletmecilerinin sistemlerini daha dayanıklı iletişim sistemlerine yükseltirken mevcut teknolojilerden de faydalanabilmelerini sağlamaya odaklandığını belirttiler. NIOSH’un yaklaşımına benzer şekilde, West Virgina madenlerin telsiz iletişim sistemleri kullanmalarını gerekli kılmaktadır fakat bunları fiziksel bir bağlantı olmaksızın bir madencinin maden içerisinde iletişim ve izleme sistemi ile bireysel iletişimine imkan tanıyan sistemler olarak tanımlar. West Virginia, bu zorunluluğun yerine getirilmesi için madenlerin sızıntılı besleme kablo ve WiFi iletişim sistemleri kullanmalarına izin verir ki bu sistemlerin her ikisi de tam telsiz sistemleri değil kısmi telsiz sistemleridir. West Virgina’nın eyalet madencilik ofisi, çeşitli imalatçılar tarafından geliştirilen iletişim ve izleme teknolojilerini onaylamıştır, fakat bunların tamamı yeraltı kömür madenlerinde kullanıma yönelik olarak MSHA tarafından onaylanmamıştır. West Virginia yetkilileri 2008’in sonlarında bu zorunluluğun yerine getirilmesi için madenlerinin işlevsel sistemlere sahip olmalarını beklediklerini ifade ettiler. Kısmi telsiz teknolojisindeki bu ilerlemelere rağmen, MSHA telsiz iletişim sistemlerine ilişkin Haziran 2009 zorunluluğuna uymak için madenlerin hangi tür teknolojileri kullanmalarına izin verileceğini henüz tespit etmemiştir. Acil durum müdahale planlarına dair Ekim 2006’da yayınladığı kılavuzunda MSHA telsiz terimini, yangın veya patlama ile hasar görebilecek şekilde yeraltından geçen kablolar kullanan sistemler anlamında kullanmıştır. Daha önce de belirtildiği gibi, NIOSH’a göre bu tür altyapıdan bağımsız sistemler birçok maden için mümkün olmayacaktır. MSHA’nın kılavuzu, sistemin bir kaza durumunda etkilenmeme olasılığı tespit edilirken her madendeki özel koşulların dikkate alınacağını ifade etmiştir. İncelememiz sırasında MSHA yetkilileri hangi teknolojilerin telsiz iletişim sistemleri ile ilgili Haziran 2009 zorunluluğunu yerine getirmede kabul edileceklerini ortaya koyan bir kılavuz yayınlamaya yönelik bir planları olmadığını zira tanınan sürenin bitimine yakın hangi teknolojilerin mevcut olacağını bekleyip görmek istediklerini belirttiler. Sonuç olarak, maden işletmecilerinin verilen süreye uyabilmek için gelişmiş iletişim sistemlerine ilişkin plan yapıp bunları sipariş etmelerinin mümkün olup olmadığı belirsizdir. Bir yetkili, bu gecikmenin gerekçesini belirtirken, MSHA’nın kısmi telsiz teknolojilerin kabul edilebilir olduğunu ilan etmesi halinde imalatçıların tam telsiz teknolojiler geliştirmeye çalışmaktan vazgeçmelerine dair endişeleri ifade etti. Ne var ki, bazı imalatçılar MSHA hangi teknolojilerin kabul edilebilir olduğunu tespit etmediği için, MSHA açısından nihai olarak kabul edilebilir olmayan teknolojiler geliştirmek için zaman ve para yatırımı yaptıklarından endişe ettiklerini belirttiler. MSHA’NIN BÖLGE OFİSLERİ MADENLERİN ACİL DURUM MÜDAHALE PLANLARININ UYGULAMAYA KONMALARINI ZORUNLU KILMALARINA RAĞMEN, MSHA MERKEZ OFİSİNİN SÖZ KONUSU ZORUNLULUK VE PLANLARIN KALİTESİ ÜZERİNDEKİ DENETİMİ SINIRLI KALDI MSHA bölge ofisleri madenlerin acil durum planlarının uygulamaya konmasını icra etmek için teftişler yaptılar ve tebligatlar yayınladılar, fakat MSHA merkez ofisi bölgelerin icra çabaları ve planların genel kalitesi üzerinde sınırlı bir denetim uyguladı. MSHA bölgeleri birçok madenin yasal yaptırımlara uyumunu teftiş etti ve madenlerin acil durum müdahale planlarınun uygulanmasını zorunlu kılmak için tebligatlar yayınladı, ama MSHA merkez ofisi yetkilileri planların uygulamaya konması veya icrası ile ilgili olası sorunları tespit etmeye yönelik olarak acil durum müdahale planları ile ilgili tebligatlara ilişkin verileri sistematik olarak değerlendirmediler. Ayrıca, MSHA merkez ofisi yeraltı kömür madenlerinin acil durum müdahale planlarının kalitesini sağlamaya veya düzeltici önlemlere ihtiyaç duyulup duyulmayacağını tespite yönelik yetersiz denetim uyguladı. Bölge Ofisleri Planların Uygulamaya Konmasını Zorunlu Kılmak için Teftişlere ve Tebligatlara Başvurdular Ekim 2006’da MSHA merkez ofisi, bölgelere müfettişlerin olağan teftiş süreçleri sırasında onaylanmış olan acil durum müdahale planlarının bileşenlerine uygunluğu denetlemeye başlamaları gerektiğini belirten bir kılavuz yayınladı. Bir müfettişin bir maden işletmecisinin onaylanmış olan planının bir bileşenini uygulamaya koymadığını tespit etmesi halinde, MSHA söz konusu madene planına uymadığına dair bir tebligatta bulunabilir. Bölge yetkililerine göre, MSHA’nın bütün bölgeleri madenlerin planlarının münferit bileşenlerini söz konusu bileşenler onaylanır onaylanmaz olağan teftişlerine dahil etmeye başladılar. Müfettişlere bütün madenlerin planlarını içeren ve müfettişler tarafından her teftişten önce incelenmesi gereken, düzenli maden dosyalarının güncellenmesi aracılığıyla madenlerin planlarının münferit bileşenlerinin onaylanmasına ilişkin bildirimler yapıldı.[32] Aralık 2007 itibariyle, müfettişler acil durum müdahale planlarının onaylanmış olan bileşenlerini uygun şekilde uygulamaya koymamış olan maden işletmecilerine 350’nin üzerinde tebligat yayınladılar. MSHA müfettişleri, MSHA merkez ofisinin kılavuzunu yayınlamasından kısa bir süre sonra Kasım 2006’da uygunsuzluklara ilişkin tebligatlar yayınlamaya başladılar.[33] Kasım 2006’dan önce, MSHA bölge ofisleri sadece onay için acil durum müdahale planlarını sunmayan veya revize etmeyen madenlere tebligatlar yayınlıyorlardı. Kasım 2006’dan 2007’nin Aralık ayının ortalarına kadar, en sık yayınlanan tebligatlar kaza sonrası iletişim sistemleri, kaza sonrası izleme, kaza sonrası solunabilir hava ve ilave plan içerikleri ile alakalıydı. [34] Madenlerin planlarının kaza sonrası solunabilir hava bileşenine uygun hareket edilmemesi ile ilgili tebligatlar, gerekli olan kendi kendine yeterli ferdi kurtarıcılara ve uzun bir süre yeraltında mahsur kalan madencilere oksijen temin edilmesine yönelik malzemelere ilişkin ihlalleri kapsıyordu. Şekil 8, madenlerin acil durum müdahale planlarının her bir unsuruna uygun hareket edilmemesi ile ilgili olarak yayınlanan tebligatların yüzdelerini ve sayılarını göstermektedir. Tebligatların sebepleri farklılık göstermekteydi; tebligat yayınlanan uygunsuzluk vakaları arasında, diğer sebeplerin yanı sıra, madenlerin gerekli ekipmanların kurulumunu yapmamış olmaları veya ekipmanların uygun şekilde çalışmamaları bulunmaktaydı. Daha fazla sayıda plan tam olarak onaylandıktan sonra, diğer bir deyişle Mayıs 2007’den itibaren MSHA madenlere daha fazla tebligat yayınladı. Bir planın sunulmaması veya revize edilmemesine ilişkin yayınlanan tebligatlar genellikle Ağustos 2006’ya kadar tanınan süre ışığında yayınlanmıştı ve yeraltında mahsur kalan madencilere uzun süreli kaza sonrası solunabilir hava temini ile ilgili yayınlanan tebligatlar daha ziyade daha sonra yayonlandılar, çünkü MSHA Şubat 2007’ye kadar bu hususla ilgili bir kılavuz temin etmedi. Bu iki kategori haricinde, aylık tebligatların sayısı Nisan 2007’de 9’dan Mayıs 2007’de 30’a çıktı ve Ekim 2007’de ise neredeyse 60’a ulaştı (bkz. şekil 9). MSHA’nın Kömür Madeni Güvenliği ve Sağlığı Müdürüne göre, daha fazla sayıda onaylanmış plan teftiş için uygun hale geldikçe tebligatların sayısı arttı ve daha fazla sayıda maden başarılı bir şekilde planlarını uygulamaya koydukça ve uygun şekilde gerekli ekipmanları bulundurdukça bu sayı düşecektir. İlaveplan içeriği şartları (101) Eğitim (5) Birden fazla bileşen (11) Kaza sonrası yaşam hatları (9) Diğer (12) Kaza sonrası izleme (53) Kaza sonrası a solunabilir hava (50) Kaza sonrası iletişim sistemleri (98) a Kaza sonrası solunabilir hava bileşenine uygun hareket edilmemesine ilişkin 50 tebligat, planların yeraltında mahsur kalan madencilerin uzun süre hayatta tutulmalarına ilişkin şartlarına ilişkin 42 ihlali, planların kendi kendine yeterli ferdi kurtarıcılar ile ilgili şartlarına ilişkin 7 ihlali ve her iki şarta da ilişkin 1 ihlali kapsamaktadır. Şekil 8. Bileşen Bazında, Acil Durum Müdahale Planlarının Her Bileşenine Uygun Olmayan Şekilde Hareket Edilmesi ile ilgili olarak MINER Yasası kapsamında MSHA’nın Madenlere Yayınladıkları Tebligatlar, 15 Ağustos 2006 ile 11 Aralık 2007 arası. Tablo 3. Madenlerin Acil Durum Müdahale Planlarına Uygun Hareket Edilmeyen Durumlar ile ilgili Müfettişlerin Tebligat Yayınladıkları Koşulların Örnekleri Acil durum müdahale planı bileşeni İhlalin özeti Kaza sonrası iletişim sistemi Plan, birincil kaçış yolunda ikinci ve ayrı bir iletişim sisteminin kurulacağını belirtiyordu. Plan ayrıca ikinci sistemin, maden çıkarma çalışmaları ilerledikçe yaşam hattı ile birlikte uzayan bir telefon hattı olacağını belirtiyordu. Bu ikinci hattın planın onaylanmasından sonra 30 gün içerisinde kurulması gerekiyordu. Ikincil iletişim sistemi kurulmamıştı. Kaza sonrası izleme Maden işletmecisi madene ait acil durum müdahale planındaki izleme planına uymamıştı. Izleme planı, bir madencinin aynı anda iki farklı çalışma bölümünde bulunduğunun kaydedilmesi ve iki madencinin de aslında yeryüzünde görevli olmalarına ragmen yeraltında olduklarının kaydedilmesi nedeniyle, geçerli değildi. Kaza sonrası solunabilir hava: yeraltında mahsur kalan madencilerin uzun sure hayatta tutulmaları Kaza sonrası solunabilir hava: kendi kendine yeterli ferdi kurtarıcılar Işletmecinin acil durum müdahale planı, planın onaylanmasından sonra 60 gün içinde madenin faal kısmı için solunabilir hava temin edilmesine yönelik düzenlemeler yapılmasını gerektiriyordu. Plan onaylanmıştı ve 60 günlük süre sona ermişti ama işletmeci solunabilir hava temin etmek için düzenlemeler yapmamıştı. Eğitim Yedi madenci ile yapılan görüşmeler, madencilerin bir kendi kendine yeterli ferdi kurtarıcıdan bir diğerine geçir konusunda, onaylanmış acil durum müdahale planında gerekli kılındığı gibi uygun şekilde eğitim almadıklarını ortaya koydu. Kaza sonrası yaşam hatları Bantlı konveyör boyunca uzanan alternatif kaçış yoluna yerleştirilmiş olan yaşam hattı birkaç yerinden kırılmıştı. Yaşam hattının bir bölümü diğer ekipmanların etrafına sarılmıştı. İlave plan içeriği Çalışma alanında şu kalemler mevcut değildi: çatal çekiç, koruyucu eldivenler, sekiz adet tavan krikosu, dört adet sac pano, çiviler ve yeterli miktarda yiyecek ve su. Birden fazla bileşen İşletmeci, yeryüzünden çalışma alanına uzanan birincil kaçış yoluna bir yaşam hattı yerleştirmemişti. Ayrıca, maden işletmecisi yeryüzü ile madenin çalışma alanı arasında ilave bir iletişim aracı kurmamıştı. Kendi kendine yeterli ferdi kurtarıcıların depolanmasına yönelik bir konteynerin bakımı yapılmamıştı. Konteyner hasar görmüştü; kapaklar eğilmişti ve sarkıyordu; kendi kendine yeterli ferdi kurtarıcılar da kir, toz ve suya maruz kalmıştı. Maden işletmecisi, madenin acil durum müdahale planının öngördüğü şekilde, madencilerin yerlerine ilişkin yazılı bir kayıt tutmuyordu. Ayrıca, planın ilave plan içerikleri kısmında listelenen unsurlar yeraltında mahsur kalan madencilerin hayatta tutulmaları için çalışma alanında temin edilmemişti. Kaynak: GAO’nun MSHA verilerine ilişkin özeti. Yayınlanan tebligatlar Kaza sonrası solunabilir hava a Diğer tebligatlar b Planların sunulması c Madenlerin acil durum planlarının ihlallerine ilişkin MSHA’nın yayınladığı tebligatların çoğu acilen maden işletmecileri tarafından ele alındı. MSHA müfettişinin, bir tebligat yayınladıktan sonra, tebligatta tespit edilen güvenlik veya sağlık tehlikesinin düzeltilmesi için bir süre belirlemesi gerekmekteydi. 11 Aralık 2007’ye kadar yeraltı kömür madenlerine yayınlanan tebligatlarda belirtilen tehlikelerin yarısından fazlası, tebligatın yayınlanmasından itibaren bir hafta içerisinde, dörtte biri ise aynı gün içerisinde düzeltildi (bkz. tablo 4). İncelenen tebligatların yaklaşık yüzde 7’si, 2007’nin sonunda hala beklemedeydi ve bunlar maden planlarının mahsur kalan madencilere uzun süreli kaza sonrası solunabilir hava temin edilmesi zorunluluğuna uyulmaması ile alakalıydı. Beklemede olan bu tebligatların yarısı, maden işletmecilerinin zorunluluğa uymak için kullanmayı planladıkları ekipmanların mevcut bulunmaması nedeniyle sonlandırılmamıştı. Tablo 4. Madenlerin Acil Durum Müdahale Planlarını Sunmamaları veya Bunlara Uymamaları Nedeniyle MINER Yasası Kapsamında Madenlere Düzenlenen Tebligatlar ile ilgili Düzeltme Süreleri Düzeltme süresi Aynı gün 1 hafta içerisinde 2 hafta içerisinde 3 hafta içerisinde 4 hafta içerisinde 4 haftadan uzun süre Düzeltilmemiş a Toplam İhlal sayısı 94 134 39 39 18 20 27 371 Toplam ihlallerin yüzdesi % 25,3 % 36,1 % 10,5 % 10,5 % 4,9 % 5,4 % 7,3 % 100 Kasım 2007 tarihli bir raporda, Çalışma Bakanlığı Denetleme Dairesi Başkanlığı azalan teftiş kaynaklarının MSHA’nın yeraltı kömür madenleri için gerekli bütün teftişleri tamamlamasını zorlaştırdığını belirtiyordu. [35] 11 bölge ofisinin 4’ünde görüştüğümüz yönetim yetkilileri, gerekli olan acil durum müdahale planı teftişlerinin tamamlanması için yeterli sayıda müfettişe sahip olmadıklarını belirttiler. Fakat bazı yöneticiler de, bu durumun yeni işe alınan müfettişlerin teftiş yapmak için tam olarak kalifiye hale geldiklerinde giderileceğini söylediler. Eski bir bölge yöneticisi, müfettişlerin madenlerin acil durum müdahale planlarına ilişkin gerekli olan teftişleri tamamlayabilecek durumda olduklarını fakat söz konusu teftişler sırasında maden işletmecilerine daha iyileştirilmiş güvenlik uygulamalarına ilişkin proaktif bir şekilde tavsiyelerde bulunmak için zaman bulamamış olabileceklerini belirtti. MSHA, Uygulama Konma veya İcra ile ilgili Olası Sorunları Tespit Etmek için Tebligatlarla ilgili Verileri Sistematik Şekilde Değerlendirmedi MSHA merkez ofisi, her bir acil durum müdahale planı bileşinin ne ölçüde ihlal edildiğini veya planların icra edilmesinin bölgelere göre farklılık gösterip göstermediğini değerlendirmek için tebligatlara ilişkin mevcut verileri incelemedi. MSHA merkez ofisinden üst düzey yetkililer, MINER Yasası kapsamında yapılan tebligatların toplam sayısının hesaplanması haricinde acil durum müdahale planları ile ilgili tebligatları analiz etmediklerini söylediler. Tebligatlarla ilgili verilerin incelenmesinden sorumlu olan MSHA uzmanı, MSHA merkez ofisinin tebligatlara ilişkin verileri bölgelerin icra çalışmalarını denetlemekten ziyade münferit maden işletmecilerinin ve madenlerin kurallara uygunluğunu denetlemek için analiz ettiğini belirtti. Sonuç olarak, MSHA merkez ofis yetkilileri acil durum müdahale planları ile alakalı tebligatların sayısının bölgelere göre farklılık gösterdiğini fark etmedi. MSHA’nın 11 bölge ofisi tarafından 15 Ağustos 2006 ile 11 Aralık 2007 tarihleri arasında madenlerin acil durum müdahale planları ile ilgili olarak yayınlanan tebligatları inceledik ve yayınlanan tebligatların sayılarının bölgelere göre büyük farklar gösterdiğini gördük. Örneğin, 11 Aralık 2007 itibariyle, bir bölge kendi yetki alanındaki 18 madenine acil durum müdahale planlarına uymadıkları için tebligat yayınlarken, buna karşılık üç bölge kendi bölgelerindeki madenlerin üçte ikisine planlarına uymadıkları için tebligat yaptı. (Yayınlanan tebligatların sayıları ve bölge başna yayınlanan tebligatların sayısı ile ilgili detaylar için Ek II’ye bkz.) MSHA’nın üst düzey yetkililerinden birine bu farklarla ilgili bilgi verdiğimizde, bu farklardan veya bunların sebeplerinden haberdar olmadığını belirtti. Bazı farklar olması beklenebilecek bir durum olmasına rağmen, MSHA bu farkların sebeplerini veya bunların düzeltici önlemler gerektirebilecek şekilde tutarsız icra faaliyetlerinin bir sonucu olup olmadığını tespit etmedi. MSHA merkez ofisi ayrıca MINER Yasası kapsamında yayınlanan tebligatlar ile ilgili kurum düzenlemeleri kapsamında yayınlanan tebligatları inceleyip kıyaslamadı.[36] MINER Yasasındaki acil durum müdahale planlarına ilişkin zorunlulukların bazıları aynı zamanda MSHA’nın düzenlemelerinde de bulunmaktadır. Örneğin, hem MINER Yasası hem de MSHA’nın düzenlemeleri madenlerin yaşam hatlarına veya bunlara eşdeğer cihazlara sahip olmasını gerektirmektedir.[37] MSHA, müfettişlerin ne zaman MINER Yasasının acil durum müdahale planlarına ilişkin zorunluluğunu veya her ikisi de geçerli olduğunda diğer düzenlemeleri tebliğ etmeleri gerektiğine dair net bir politika oluşturmamıştır. Her iki türden de tebligatların aynı zorunluluk için yayınladığını gördük ki bu da izole olarak bir tebligat türünü değerlendirerek madenlerin bir zorunluluğa uyup uymadığını değerlendirmenin mümkün olmadığını göstermektedir. Özellikle, MSHA’nın tebligat verilerine ilişkin analizimize dayalı olarak, müfettişlerin MINER Yasasının yaşam hatlarına ilişkin zorunluluklarına uyulmaması nedeniyle sadece 14 tebligat yayınlamalarına rağmen, aynı dönem içerisinde yaşam hatları ile ilgili düzenlemelere uyulmaması nedeniyle 150’nin üzerinde tebligat yayınladıklarını tespit ettik.[38] Bir bölge müdürü yardımcısı, müfettişlerin tebligatların dayanağı olarak düzenlemeleri kullandıklarını çünkü bunların MINER Yasasının diline göre daha belirgin olduğunu ifade etti; dolayısıyla, düzenlemeler müfettişlerin ihlalin doğasını belirtmelerine ve itiraz edilmesi halinde tebligatı savunmalarına imkan sağlamaktadır.[39] MINER Yasasına ve düzenlemelere uyulmaması nedeniyle yayınlanan tebligatlara ilişkin veriler mevcut olmasına rağmen, MSHA merkez ofisi her iki veri kaynağını da incelememekte ve bunun sonucunda da işletmecilerin acil durum müdahale planları zorunluluklarına uyma durumlarının tam ölçüsünü yansıtacak doğru bilgilere sahip olamayabilmektedir. Belli bazı ihlal türleri ile ilgili olarak MINER Yasası veya düzenlemeler kapsamındaki acil durum müdahale planı zorunluluğunu tebliğ etme seçeneği ayrıca MSHA’nın ceza değerlendirmelerini hesaplamak için kullanılan yasal unsurlardan birini uygun şekilde göz önünde bulundurmasını da engelleyebilir. Özellikle, MSHA’nın cezaları değerlendirirken maden işletmecisinin daha önceki ihlallerine ilişkin durumu da göz önünde bulundurması gerekir. Söz konusu madenin aynı yasal hükmü veya yasal düzenlemeyi ihlal etmekten dolayı son 15 ay içerisinde beş ya da daha fazla kez tebligata uğradığı durumlarda, MSHA’nın cezaları değerlendirmek için kullandığı formül daha yüksek bir ceza ile sonuçlanmaktadır. Fakat aynı maden tarafından tekrar edilen ihlallerle ilgili tebligatlar tutarlı bir şekilde geçerli yasa ya da düzenlemelere göre aynı hüküm kapsamında yayınlanmadığı takdirde, MSHA’nın ceza değerlendirme sistemi, ihlallerin doğası aynı olsa dahi, bunları tekrar eden ihlaller olarak tespit etmeyecektir. Dolayısıyla, MINER Yasasındaki acil durum müdahale planı zorunluluğu kapsamında bir maden yaşam hatlarını idame ettirmediği için bir müfettiş söz konusu madene beş adet tebligat yayınladı ve daha sonra da altıncı tebligatı da MINER Yasası yerine yasal düzenlemeler kapsamında yayınladıysa, MSHA’nın ceza değerlendirme sistemi söz konusu ihlali tekrar eden bir ihlal olarak işaretlemeyecek ve daha yüksek olan ceza değerlendirmesi geçerli olmayacaktır. örneğin, MSHA MINER Yasası kapsamında bir madene iki tebligat yayınlamış ve en düşük ceza tutarını hesaplamıştır. Fakat bu iki tebligatın yayınlandığı tarihler arasında maden MINER Yasasının zorunlulukları ile örtüşen yasal düzenlemelerin ihlalinden dolayı en az dört tebligat daha almıştır. Söz konusu dört tebligat, MSHA merkez ofisinin bölgelerine yayınladığı kılavuz uyarınca MSHA’nın düzenlemeleri yerine MINER Yasası kapsamında yayınlanmış olsaydı, hesaplanan cezalar madenin MINER Yasasının acil durum müdahale planlarına ilişkin zorunluluklarına yönelik tekrar eden ihlallerini yansıtacak şekilde daha yüksek olacaktı. MSHA Planların Kalitesini Sağlamaya Yönelik Yeterince Denetim Yapmamıştır MSHA merkez ofisi bazı madenlerin acil durum planlarını incelemiş olmasına rağmen, planların gerektirdiği güvenlik koruma seviyelerinin bütün bölge ofislerinde yeterli olmasını sağlamak için bölge ofisleri üzerinde yeterli denetimi yapmamıştır. Federal hükümetle ilgili dahili denetim standartları, dahili denetimlerin izlemenin sürekli ve kurumun faaliyetlerinde yer etmiş bir şekilde tasarlanması gerektiğini tavsiye etmektedir. [40] Maden teftişleri sırasında, müfettişler madenlerin acil durum müdahale planlarının içeriğinde tanımlanan zorunluluklara uymalarını sağlamalıdır. Fakat bu raporda daha önce de tartışıldığı üzere, bizim incelediğimiz planlar kaza sonrası solunabilir hava ve kaza sonrası izleme gibi belli plan bileşenleri ile ilgili temin ettikleri bilgiler açısından farklılıklar göstermektedir ve bu da madencilere temin edilen korunma önlemleri hakkında belirsizliklere yol açmaktadır. MSHA merkez ofisinden üst düzey bir yetkili, bölge ofislerinin madenlerin onaylanmış planlarının örneklerini merkez ofisine sunduklarını fakat söz konusu planların sistematik ve kapsamlı bir şekilde incelenmediğini belirtti. Yetkili, ayrıca bu tür bir incelemenin zaman alıcı ve kaynak yoğun olduğunu ifade etti. MSHA merkez ofisi yetkilileri kurumun emsal değerlendirme sürecinin bir parçası olarak acil durum müdahale planlarını incelemeyi planladıklarını fakat her bir bölge ofisinin sadece 2 yılda bir emsal değerlendirme sürecine girdiğini söylediler. Bütün bölgelerde planların kalitesi denetlenmeksizin, MSHA merkez ofisinin kendi kılavuzu ve MINER Yasasının zorunluluklarının tutarlı bir şekilde uygulanmasını ve madenlerin aynı standartları temin etmelerini nasıl sağlayabileceği belirsizdir. SONUÇLAR Sago madeninde, 12 madenci maden içerisinde meydana gelen bir patlamanın ardından, maden içerisinde biriken karbon monoksite maruz kaldıktan saatler sonra öldü. MINER Yasası artık yeraltı kömür madenlerinin, madencilerin madenlerde gelecekte meydana gelebilecek kazalar halinde kendilerini korumaları için gerekli araçlara ve teknolojiye sahip olmalarını sağlamaya yönelik acil durum müdahale planları oluşturmalarını gerektirmektedir. Fakat madenlerin acil durum planlarındaki farklar nedeniyle, bütün madenlerin bu araçların mahsur kalan madencilere temin edilmesi ve nihai olarak da madencilerin güvenliklerini sağlamak için gerekli korunma önlemlerinin temin edilmesi konusunda aynı standartları sağlayıp sağlayamayacakları net değildir. Bütün madenlerin acil durum müdahale planlarının tamamıyla aynı olmayacağını anlıyoruz çünkü her bir madenin özel koşullarının dikkate alınması gerekmektedir. Fakat incelediğimiz planlardaki farklar, her madenin benzersiz özelliklerinden ziyade belirli bir kılavuzun yokluğuna işaret etmektedir. Bölgeler acil durum müdahale planlarını onaylamaya ve bütün madenlerde yürüttükleri teftişlerinin bir parçası olarak acil durum müdahale planlarına uygunluğu incelemeye devam ettikleri sürece, MSHA’nın mevcut kılavuzu bir sorun olmaya devam edecektir. Ayrıca, teknolojideki gelişmelere rağmen, MSHA MINER Yasasının telsiz iletişim sistemlerine ilişkin Haziran 2009 zorunluluğunu yerine getirmek için maden işletmecilerinin kullanmasına izin verilecek teknolojileri ortaya koyan bir kılavuz hazırlamamıştır çünkü söz konusu tarihte hangi teknolojilerin mevcut olacağını bekleyip görmek istemektedir. Ne var ki, MSHA kısa süre içerisinde nelerin kabul edilebilir olacağını tespit etmediği takdirde, imalatçı ve maden işletmecilerinin tanınan süre sona ermeden önce yeni teknolojileri uygulamaya koymayı planlayıp planlayamayacakları ve bunlara hazırlanıp hazırlanamayacakları net değildir ki bu durumda da bir kaza sonrasında mahsur kalan madencilerin hayatta kalma ihtimallerini iyileştirme fırsatları da kaçmaktadır. Son olarak, acil durum müdahale planlarının ve bölgelerin icra çalışmalarının kalitesini belirlemek için bölge ofislerini denetlemeyerek, MSHA merkez ofis yetkilileri bölge ofislerinin madenleri farklı standartlara tâbi tuttuklarını fark etmeyecektir. Sonuç olarak, bir kaza durumunda bütün madenler madencilerini uygun şekilde korumak için hazır olamayabilirler. İDARİ İŞLEMLER İLE İLGİLİ TAVSİYELER Yeni ve mevcut madenlerin gelecekteki kazalara hazırlanmak konusunda kurum genelinde aynı standartlara tâbi tutulmalarını sağlamak için, Çalışma Bakanlığının Maden Güvenliği ve Sağlığından sorumlu Müsteşara acil durum müdahale planlarının mahsur kalan madencilerin hayatta kalmalarını sağlamak için kaza sonrası solunabilir hava temin edilmesi gibi kilit bileşenleri ile ilgili gerekli olan hususlar konusunu netleştirmek için bölge ofislerine ilave bir kılavuz hazırlayıp yayınlaması yönünde talimat vermesini tavsiye ederiz. Mahsur kalan madencilerin gelecekte meydana gelebilecek kazalardan sonra hayatta kalma ihtimallerini ileri teknoloji kullanılarak iyileştirmek için, Çalışma Bakanlığının Maden Güvenliği ve Sağlığından sorumlu Müsteşara, kaza sonrası telsiz iletişim sistemleri temin edilmesine ilişkin Haziran 2009 tarihli zorunluluğun nasıl yerine getirileceğine dair maden işletmecilerine yönelik bir kılavuz oluşturulması ile ilgili olarak NIOSH ile birlikte çalışması yönünde talimat vermesini tavsiye ederiz. Acil durum müdahale planlarının icrası ve onaylanmasının denetlenmesinin iyileştirilmesi için, Çalışma Bakanlığının Maden Güvenliği ve Sağlığından sorumlu Müsteşara bölge ofislerinin acil durum müdahale planlarının onaylanması ve icrasına dair MSHA’nın kılavuzunun tutarlı bir şekilde uygulamalarını sağlamaya yönelik aşağıdakiler gibi önlemleri alması yönünde talimat vermesini tavsiye ederiz: • bölge ofisleri tarafından yayınlanan tebligatlara ilişkin verilerin analiz edilmesi ve söz konusu analizlerin poltikalar arasında tutarsızlıklar ortaya koyması halinde bu bilgilerin bölgeler genelinde politikaların netleştirilmesi için kullanılması; • MINER Yasası ve ilgili yasal düzenlemeler kapsamındaki zorunluluklara ilişkin ihlallerin trendlerin belirlenmesi ve özellikle tekrar eden ihlaller ile ilgili olarak uygun cezaların hesaplanmasının sağlanması amacıyla analiz edilmesi; ve • planlarının içeriklerinin kurum genelinde tutarlı bir standardı karşılamalarını sağlamak ve söz konusu standart sağlanmadığı takdirde kılavuzu netleştirmek suretiyle düzeltici önlemler almak amacıyla bütün bölgelerden plan örneklerinin incelenmesi. KURUMUN YORUMLARI VE BİZİM DEĞERLENDİRMEMİZ Bu raporun bir taslağına ilişkin olarak Çalışma Bakanlığının ve Sağlık ve İnsani Hizmetler Bakanlığının yazılı yorumlarını aldık ve bunlar tamamıyla Ek III ve Ek IV’te aktarıldı. Her iki bakanlık da bizim tavsiyelerimizle hem fikir oldular ve Sağlık ve İnsani Hizmetler Bakanlığı bu rapora uygun şekilde eklediğimiz bazı teknik yorumlarda ve açıklamalarda bulundu. MSHA’nın bölge ofislerine acil durum müdahale planlarının kilit bileşenleri ile ilgili zorunlulukları netleştiren ilave bir kılavuz yayınlaması yönündeki tavsiyemize cevaben, Çalışma Bakanlığı MSHA’nın bölge müdürlerine yeni acil durum müdahale planları incelenirken ve planların 6 ayda bir gözden geçirilmesi sırasında nelerin dahil edilmesi gerektiğini netleştiren kontrol listeleri de dahil olmak üzere, daha detaylı bir kılavuz yayınlamasını kabul etti ve bunun yapılacağını belirtti. Kurum ayrıca planların solunabilir hava bileşeni ile ilgili kılavuz oluşturulurken, solunabilir havanın bir yeraltı madeni ortamında güvenli bir şekilde sağlanması amacıyla MSHA’nın bütün mevcut teknolojileri değerlendirmek için zamana ihtiyacı olduğunu belirtti. Güvenlikle ilgili hususların garanti edilen özenli değerlendirmeler gerektirdiğini ve MSHA’nın kılavuzu hazırlarken madencilik camiasından bilgi edinmeye ihtiyaç duyduğunu anlıyoruz. Fakat raporumuzda da belirtildiği gibi, MSHA birkaç ay süresince taslak kılavuz ile ilgili edindiği yorumlara göre hareket etmek konusunda fazla bir şey yapmamıştır ki bu da, bölge ofislerinin ve maden işletmecilerinin madencilere MINER Yasasının hedeflediği korunma yöntemlerini sunma konusunda ilerlemelerini zorlaştırmıştır. MSHA’nın kaza sonrası telsiz iletişim sistemleri temin edilmesine ilişkin Haziran 2009 zorunluluğunun yerine getirilmesi amacıyla maden işletmecilerine yönelik bir kılavuz hazırlamak için NIOSH ile birlikte çalışmasına ilişkin tavsiyemize cevaben, hem Çalışma Bakanlığı hem de Sağlık ve İnsani Hizmetler Bakanlığı bu tavsiyeler ile hem fikir olmuşlardır. Çalışma Bakanlığı, MSHA’nın Haziran 2009’a kadar tanınmış olan sürenin bitiminden en az 6 ay önce kılavuzlar hazırlamasını beklediğini ifade etmiştir. Sağlık ve İnsani Hizmetler Bakanlığı yorumlarında, MSHA’nın kılavuzunu maden işletmecilerinin hızlı bir şekilde cevap verebilmeleri için zamanında yayınlamasının gerekli olduğunu vurgulamıştır ki bu da, maden işletmecilerinin planları hazırlamak, ekipman sipariş etmek ve yeni sistemleri kurmak için en az 10 ay gerektiğine işaret etmektedir. Yaklaşmakta olan Haziran 2009 zaman sınırı ve maden işletmecilerinin ve imalatçıların alması atmaları gereken adımlar göz önünde bulundurulduğunda, Çalışma Bakanlığı ile Sağlık ve İnsani Hizmetler Bakanlığı ihtiyaç duyulan kılavuzu hazırlamak için hızlı bir şekilde çalışmalıdır. Çalışma Bakanlığı ayrıca raporumuzun MSHA’nın onaylanmış olan ekipmanların güncel listesini web sitesinde tuttuğu gerçeğini atladığını belirtmiştir. Ne var ki, bu listeler yeraltı kömür madenlerinde kullanım için güvenli olduğu onaylanmış olan ekipmanları belirtmelerine rağmen, hangi ekipmanların MINER Yasasının kaza sonrası telsiz iletişim sistemleri zorunluluğunu yerine getirmek için yeterli olacağına değinmemektedir. Bölge ofislerinin tutarlı bir şekilde kurumun acil durum müdahale planlarının onaylanması ve icrasına ilişkin kılavuzunu uygulamalarını sağlamaya yönelik MSHA’nın ilave denetim yapmasına dair tavsiyemize cevaben, Çalışma Bakanlığı bu tavsiyeyi onaylamıştır. Bakanlık MSHA’nın bölge ofisleri tarafından yayınlanan tebligatları incelemeyi, MINER Yasasının veya diğer düzenlemelerin maden işletmecileri tarafından ihlal edilen yasal hükümlerinin tebliğ edilmesinde tutarlı yöntemler kullanılmasını sağlamak için müfettişlere bir kılavuz temin etmeyi ve içerik, uygulamaya koyma ve icra açısından tutarlılıklarını sağlamak için acil durum müdahale planlarına ilişkin merkez ofisin incelemelerini resmileştirmeyi planladığını belirtmiştir. Kurumunuz ile uzlaşıldığı üzere, siz bu raporun içeriğini daha önceki bir tarihte kamuya açıklamadığınız sürece, biz bu raporun yayınlanma tarihinden 30 gün sonrasına kadar raporun dağıtımını yapmayı planlamamaktayız. Bahsi geçen zamanda, bu raporun kopyalarını Çalışma Bakanlığı ile Sağlık ve İnsani Hizmetler Bakanlığına, konuyla ilgili kongre komitelerine ve ilgili diğer taraflara göndereceğiz. Ayrıca raporun kopyalarını talep üzerine diğer kişilerin de erişimine sunacağız. İlaveten, rapor GAO’nun http://www.gao.gov adresindeki internet sitesi üzerinden ücretsiz olarak edinilebilir. Siz ya da personelinizin bu raporla ilgili herhangi bir sorusu olması halinde, (202) 512- 7215 no.lu telefondan veya [email protected] adresinden benimle iletişime geçebilirsiniz. Kongre İlişkileri ve Kamu İşleri Birimlerimizin iletişim bilgilerini, bu raporun son sayfasında bulabilirsiniz. Bu rapora katkıda bulunan GAO personeli Ek V’te listelenmiştir. Saygılarımızla, Anne-Marie Lasowski Eğitim, İşgücü ve Gelir Güvenliği Konularından sorumlu Müdür Vekili EK I: KAPSAM VE METODOLOJİ Bu çalışmayı yürütmek için, MSHA’nın acil durum müdahale planlarının onaylanmasına ilişkin kılavuzu, planların uygulamaya konma durumu ve MSHA’nın teftiş çalışmaları ile ilgili bilgi edinmek amacıyla, Maden Güvenliği ve Sağlığı İdaresinin (MSHA) Kömür Madeni Güvenliği ve Sağlığı merkez ofisi ve 11 bölge ofisinden yetkililerle görüştük. Her bölgede, bölge müdürü veya bölge müdürü vekili [41], acil durum müdahale planlarının incelenmesi ve onaylanmasından sorumlu uzman ve bir yeraltı kömür madeni müfettişi ile görüştük. Birleşik Devletler’de en fazla sayıda yeraltı kömür madenlerine sahip iki eyalet olan West Virginia ve Kentucky’de yer alan MSHA bölge ofislerini ziyaret ettik. Eyaletin sıkı maden güvenliği yasalarından dolayı West Virginia’da Bölge 3’ü seçtik. Bu ziyaret sırasında, bir yeraltı kömür madeninin koşullarını gözlemlemek için MSHA yetkililerine eşlik ettik. Kentucky’de bazı madenlerindeki yüksek miktarlarda metan salımı gibi, benzersiz ve tehlikeli koşullardan dolayı Bölge 7’yi seçtik. Bu saha ziyareti sırasında, kaza sonrası izleme sistemi zorunluluğunu yerine getirmek amacıyla göreli olarak yeni bir teknoloji kullanan bir maden tarafından kullanılan sistemi gözlemlemek için bir MSHA müfettişine eşlik ettik. Ayrıca, maden güvenliği teknoloji araştırmaları ve geliştirmelerinin durumu ile ilgili bilgi edinmek için, Ulusal İş Güvenliği ve Sağlığı Enstitüsünden (NIOSH), MSHA’nın Onay ve Sertifikasyon Merkezinden ve yaşam odası, solunum cihazları, iletişim ve izleme teknolojileri imalatçılarından yetkililer ile görüştük. İlaveten, madenlerin acil durum müdahale planları ile ilgili ihlallere ilişkin tebligatların nasıl işlendiklerini tespit etmek için MSHA’nın ceza değerlendirme ofisinin müdürü ile görüştük. Araştırmamız açısından geçerli olduğu ölçüde, MSHA, Federal Maden Güvenliği ve Sağlığı Denetleme Komsiyonu ve NIOSH’u yöneten ilgili federal yasaları ve düzenlemeleri inceledik. Ayrıca, MSHA’nın raporumuzda bahsedilen acil durum müdahale planları ile ilgili olarak maden işletmecileri ile çıkmaza girdiği vakaları sonuca bağlayan kararları inceledik. Son olarak, maden güvenliği çalışmaları ve 2006 tarihli Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahalesi Yasası (MINER Yasası) kapsamındaki acil durum müdahale planlarına ilişkin yeni zorunluluklar ile ilgili görüşlerini almak için maden güvenliği alanıyla ilgili bilgi sahibi olan harici kişilere, maden şirketi yetkililerine ve aralarında Amerika Birleşik Maden İşçileri, Ulusal Madencilik Derneği ve Bitümlü Kömür İşletmecileri Derneğinin de bulunduğu madencilik camiasının diğer temsilcilerine başvurduk. MINER Yasası kapsamında bütün yeraltı kömür madenlerinin MSHA’ya sunmak zorunda oldukları acil durum müdahale planlarının onaylanması, uygulamaya konması ve icrası ile ilgili olarak MSHA tarafından temin edilen verileri edindik ve analiz ettik. İncelememiz, MSHA’nın kömür üretmek için tam zamanlı olarak faaliyette olan madenler olarak tanımladığı, faal ve üretim halindeki madenler olarak kategorize ettiği bütün madenleri kapsadı. Madenlerin Acil Durum Müdahale Planlarının Onay Durumuna İlişkin Veriler Madenlerin acil durum müdahale planlarının onay durumunu tespit etmek amacıyla, madenlerin planlarının her bir bileşeninin onay durumunu izlemek için MSHA merkez ofis yetkililerinin kullandığı, her bir bölge ofisinden alınan izleme raporlarının kopyalarını edindik. Raporlar, 21 Haziran 2007 itibariyle her bir madenin hangi bileşenlerinin onaylandığını göstermektedir. MSHA bölge ofisleri, bu izleme raporlarını haftalık olarak güncellediler ve bunları MSHA merkez ofisine sundular. İzleme raporlarında kayıtlı olan verilerin doğruluğunu ve güvenilirliğini değerlendirmek için, (1) acil durum müdahale planlarına ve MSHA bölge ofisleri tarafından bize temin edilen raporları pekiştiren MSHA’nın bölge ofislerinin maden işletmecilerine gönderdiği destekleyici onay ve eksiklik yazılarına ilişkin bir olasılıksız örneklemi inceledik; (2) verilerin 21 Haziran 2007 tarihinden önce faal ve üretim halinde olan maden durumuna gelen bütün madenleri kapsadığından emin olduk; ve (3) veriler konusunda bilgi sahibi olan kurum yetkilileri ile görüştük. Analizlerimizi yapmadan önce bulduğumuz bütün çelişkileri düzeltmek için bölge yetkilileri ile birlikte çalıştık. MSHA’nın izleme raporları 467 madenin 462’si ile ilgili verileri içeriyordu; kapsam dışında bırakılan 5 madenle ilgili olarak, madenlerin acil durum müdahale planlarını edindik ve MSHA’nın izleme raporlarını bu madenlerle ilgili bilgiler ile tamamladık. Bu planların onay durumuna ilişkin değerlendirmemizi MSHA ile birlikte teyit ettik. Bu adımları tamamladıktan sonra, verilerin incelememizin amaçları açısından yeterince güvenilir olduğunu tespit ettik. Madenlerin acil durum müdahale planlarına ilişkin olasılıksız örneklemi, MSHA tarafından temin edilen verilere dahil olan madenler arasından seçtik. Örneklemimiz 21 Haziran 2007 itibariyle MSHA’nın planlarının onay durumunu izlediği 462 maden tarafından MSHA’ya sunulmuş olan planların 77 tanesini içeriyordu. 21 Haziran 2007 itibariyle, Bölge 1 haricinde, MSHA’nın bölge ofislerinin tamamı yetki alanlarındaki madenlerin acil durum planlarının büyük bir kısmını tamamıyla onaylamışlardı.[42] 2’den 11’e kadar numaralandırılmış olan Bölgelerde, 5 adetten daha az sayıda sadece kısmen onaylanmış plan bulunmaktaydı. Dolayısıyla, bu bölgelerdeki kısmi olarak onaylanmış planların tamamını, bunların neden tamamıyla onaylanmamış olduklarını ve onaylarını hangi faktörlerin geciktirdiğini tespit etmek amacıyla örneklemimize dahil ettik. Ayrıca, bu bölgelerdeki madenlerle ilgili olarak asgari beş adet tamamıyla onaylanmış planı ve 50’nin üzerinde madene sahip dört bölgedeki planların yüzde 10’unu rastgele seçtik. Bölge 1’deki 12 madenin acil durum planlarının hiçbiri söz konusu tarih itibarıyla tamamıyla onaylanmamış olduğu için, incelemek üzere 12 adet kısmi olarak onaylanmış planın 5 tanesinden oluşan bir örneklemi rastgele seçtik. Tablo 5’te gösterildiği üzere, örneklemimiz 21 Haziran 2007 itibariyle tamamıyla onaylanmış olan 441 adet planın 63 tanesini ve kısmen onaylanmış olan 21 planın 14 tanesini içeriyordu. Tablo 5. Acil Durum Müdahale Planlarının Sayısı, Bölge bazında Bölge ofisi Onay için izlenen yeraltı kömür madenlerinin acil durum müdahale planları, 21 Haziran 2007 itibariyle Kısmi olarak onaylanmış planlar, 21 Haziran 2007 itibariyle İnceleme için seçilmiş olan kısmi olarak onaylanmış planlar Tamamıyla onaylanmış planlar, 21 Haziran 2007 itibariyle İnceleme için seçilmiş olan tamamıyla onaylanmış planlar İnceleme için seçilmiş olan planların toplam sayısı Kaynak: GAO’nun MSHA verilerine ilişkin analizi. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 Toplam 12 12 33 2 29 0 120 0 57 2 89 0 64 0 19 4 22 1 10 0 7 0 462 21 5 2 0 0 2 0 0 4 1 0 0 14 0 31 29 120 55 89 64 15 21 10 7 441 0 5 5 12 6 9 6 5 5 5 5 63 5 7 5 12 8 9 6 9 6 5 5 77 Ayrıca örneklediğimiz 77 planı, planların içeriğini incelemek ve planlardaki farkları analiz etmek için kullandık. Planlarda bulunan her bir bileşenle ilgili bilgileri kayıt altına almak için bir veri toplama aracı geliştirdik. Söz konusu veri toplama aracını, incelediğimiz planlardaki farklılıkları analiz etmek ve kıyaslamak için kullandık. İncelemelerimiz sırasında MSHA madenlerin birçoğunun acil durum müdahale planlarını ancak yakın zamanda onaylamış olduğu için, MINER Yasasının MSHA’nın onaylanmış planlarla ilgili yapmasını gerektirdiği 6 aylık gözden geçirme incelemelerini çalışmamızın kapsamına dahil etmedik. Madenlerin Acil Durum Müdahale Planlarının Uygulamaya Konma Durumları ile ilgili Veriler Madenlerin acil durum müdahale planlarının bileşenlerinin uygulamaya konma durumlarını tespit etmek için MSHA merkez ofisinden madenlerin planlarının kısmen ya da tamamıyla uygulamaya konma durumları ve madenlerin hangi malzemeleri sipariş etmiş oldukları ile ilgili Eylül 2007 itibariyle mevcut olan verileri edindik. Bu verileri, MSHA tarafından 30 Ekim 2007 itibariyle faal ve üretim halinde olarak kategorize edilen 449 madenin 439’u ile ilgili olarak aldık. Haziran 2007 tarihi yerine daha yakın olan bu tarihi kullandık çünkü bu tarih faal ve üretim halinde olarak kategorize edilen madenlerin acil durum müdahale planlarının uygulamaya konma durumlarını daha iyi yansıtıyordu.[43] 10 madenin acil durum müdahale planlarının uygulamaya konma durumları ile ilgili bilgi edinemedik çünkü MSHA söz konusu madenlerin durumunu izlememişti. Madenlerin acil durum müdahale planlarının uygulamaya konma durumları ile ilgili Eylül 2007’e ait veriler, MSHA’nın bölge ofisleri tarafından MSHA’nın bu bilgilerle ilgili olarak tek seferlik talebinin bir parçası olarak toplanmıştı. Ocak 2008’de, bölge ofislerinden halen faal ve üretim halinde olan 449 madenin her biri için acil durum müdahale planlarının uygulamaya konma durumlarıyla ilgili güncellenmiş bilgileri temin etmelerini istedik. Ocak 2008’e ait olan verileri, madenlerin acil durum müdahale planlarını ne ölçüde uygulamaya koyduklarını ve planlarının gerektirdiği koşulları uygulamaya koymak için mahsur kalan madencilere kaza sonrası solunabilir hava temin etme zorunluluğunu yerine getirmek için yaşam odaları kullanıp kullanmamak gibi belli yöntemleri ne ölçüde kullandıklarını değerlendirmek için kullandık. MSHA’nın her bir madenin acil durum müdahale planlarının uygulamaya konma durumlarına ilişkin temin ettiği bilgileri bağımsız olarak teyit etmedik, fakat bu bilgilerin güvenilirliğini değerlendirdik. MSHA’nın her bir madenin acil durum müdahale planlarının uygulamaya konma durumlarına ilişkin temin ettiği verilerin güvenilirliğini değerlendirmek için, (1) madenlerin acil durum müdahale planlarının uygulamaya konma durumlarına ilişkin verileri desteklemek amacıyla MSHA’nın tebligatlara ilişkin verilerini inceledik ve (2) söz konusu veriler konusunda bilgi sahibi olan kurum yetkilileriyle görüştük. Verilerin bizim incelememizin amaçları açısından yeterince güvenilir olduğunu tespit ettik. MSHA’nın Tebligatlarına ilişkin Veriler MSHA’nın icra çalışmalarını analiz etmek için, MINER Yasasının acil durum müdahale planı maddesinin ihlallerine ilişkin MSHA müfettişleri tarafından yayınlanan tebligatlara ilişkin MSHA merkez ofisinin elinde bulunan verileri edindik. Veriler, 15 Ağustos 2006 ile 11 Aralık 2007 tarihleri arasında yayınlanan tebligatları temsil etmektedir. 30 Ekim 2007 tarihi itibariyle MSHA tarafından faal ve üretim halinde olarak kategorize edilen 449 maden arasında bulunan yeraltı kömür madenlerine yayınlanan tebligatları analiz ettik. Söz konusu zaman diliminden bu yana, birçok madenin statüsü değişmiş olabilir; dolayısıyla, 30 Ekim 2007 itibariyle madenlerin planlarının uygulamaya konma durumu ile ilgili verilerle bağlantılı olarak her madenin statüsüne ilişkin verileri kullandık çünkü bir tebligat aldığı tarihte her madenin statüsüne ilişkin verilerin edinilmesi fazlasıyla külfetli olabilirdi. Bu genel zaman dilimi süresince 30 C.F.R. (Code of Federal Regulations – Federal Düzenlemeler Yasası) 75. Kısım ile ilgili ihlaller için yayınlanan tebligatlara ilişkin verileri de edindik çünkü söz konusu kısmın kapsadığı bazı hükümler MINER Yasasının zorunlulukları ile çakışmaktadır. MSHA’NIN icra çalışmalarına ilişkin tam tabloyu görebilmek amacıyla, hem söz konusu tebligatları hem de MINER Yasasının acil durum müdahale planı maddesine ilişkin ihlaller için yayınlanan tebligatları inceledik. Söz konusu çakışan hükümlerin bazılarının nasıl tebligat yayınlamaları gerektiğiyle ilgili olarak müfettişler açısından ve doğru bir şekilde ceza düzenlemekle ilgili olarak MSHA açısından bir sorun teşkil edip etmediklerini analiz ettik. Fakat MSHA tarafından yayınlanan tebligatlara maden işletmecilerinin ne ölçüde itiraz ettiklerini incelemedik. MSHA’nın tebligatlarına ilişkin verilerin güvenilirliğini değerlendirmek için, (1) MSHA tarafından temin edilen verileri desteklemek amacıyla doldurulmuş olan tebligat formlarından oluşan bir örneklemi inceledik, (2) doğruluk ve tamlığa ilişkin belirgin hatalar için elektronik test yaptık, ve (3) verilerle ilgili bilgi sahibi olan kurum yetkilileri ile görüştük. Verilerin bizim incelememizin amaçları açısından yeterince güvenilir olduğunu tespit ettik. Bu denetimi Nisan 2007 ile Nisan 2008 arasında, genel olarak kabul görmüş hükümet denetleme standartları uyarınca yürüttük. Söz konusu standartlar, denetim hedeflerimize dayalı olarak elde ettiğimiz bulgular ve çıkardığımız sonuçlar için makul bir temel teşkil etmek amacıyla yeterli, uygun delilleri edinecek şekilde denetimi planlamamızı ve gerçekleştirmemizi gerektirir. Elde ettiğimiz kanıtların denetim hedeflerimize dayalı olarak elde ettiğimiz bulgular ve çıkardığımız sonuçlar için makul bir temel teşkil ettiklerine inanıyoruz. EK II: MADENLERİN ACİL DURUM PLANLARINA İLİŞKİN ZORUNLULUKLAR İLE İLGİLİ OLARAK MSHA TARAFINDAN YAYINLANAN TEBLİGATLAR Aşağıdaki tablolar, 15 Ağustos 2006 ile 11 Aralık 2007 tarihleri arasında, bölge bazında MSHA’nın MINER Yasası ile ilgili olarak yayınladığı tebligatları özetlemektedir. Tablo 6, madenlerin acil durum müdahale planlarının her bir bileşeni ile ilgili olarak her bir bölge tarafından yayınlanan tebligatların sayısını göstermektedir. Tablo 7, madenlerin planlarının muhtelif bileşenleri ile ilgili ihlaller için yayınlanan tebligatlarla ilgili ilave detayları ortaya koymaktadır. Tablo 8, MINER Yasası kapsamında kendisine tebligat yayınlanan madenlerin bölge başına sayılarını göstermektedir. Tablo 6. MINER Yasası kapsamında Faal Madenlere Acil Durum Müdahale Planlarının Bileşenlerini İhlal Etmeleri Dolayısıyla Yayınlanan Tebligatların Sayısı, 15 Ağustos 2006 ila 11 Aralık 2007. İhlal Planın sunulmaması Plana uyulmaması Kaza sonrası iletişim sistemi Kaza sonrası izleme Kaza sonrası solunabilir hava Yeraltında mahsur kalan madencilerin idamesi kendi kendine yeterli ferdi kurtarıcılar Yeraltında mahsur kalan madencilerin idamesi ve kendi kendine yeterli ferdi kurtarıcılar Eğitim Kaza sonrası yaşam hatları Yerel koordinasyon İlave plan içeriği hükümleri Birden fazla a Diğer Yayınlanan tebligatların toplam sayısı Faal, üretim halinde olan madenlerin sayısı, 30 Ekim 2007 itibariyle Bölge 1 2 2 2 3 5 4 3 5 - 6 - 7 17 8 - 9 - 10 - 11 3 Toplam 32 3 - 7 9 10 8 24 8 23 20 3 - 14 4 1 - 3 1 1 3 9 - 98 53 - 2 - 5 - - 26 1 8 2 - 4 - - 2 - - - 42 7 1 3 - 4 - 1 3 3 2 1 44 3 1 15 1 3 - 6 25 4 - 1 - - 2 4 - 5 9 101 11 8 11 24 33 2 37 30 7 92 119 1 88 54 16 85 1 75 61 1 18 7 21 4 10 1 19 7 12 371 449 Kaynak: GAO’nun MSHA verilerine ilişkin analizi. a Birden fazla ihlal için yayınlanan tebligatların kırılımı için Tablo 7’ye bkz.. Tablo 7. MINER Yasası kapsamında Madenlerin Acil Durum Müdahale Planlarının Birden Fazla Bileşeni ile ilgili İhlaller için Yayınlanan Tebligatlar İhlal edilen acil durum müdahale planı bileşenleri Bir bölgedeki bir madene birden fazla bileşeni ihlal ettiği için bir tebligat yayınlanan durumların sayısı Bölge 3 İlave plan içeriği hükümleri, kaza sonrası iletişim sistemleri, kaza sonrası yaşam hatları, kaza sonrası izleme, eğitim Kaza sonrası iletişim sistemleri, kaza sonrası yaşam hatları 1 1 Kaza sonrası iletişim sistemleri, kaza sonrası izleme 1 Bölge 4 İlave plan içeriği hükümleri, kaza sonrası iletişim sistemleri 2 İlave plan içeriği hükümleri, kaza sonrası yaşam hatları 1 Bölge 5 İlave plan içeriği hükümleri, kaza sonrası izleme 1 Bölge 7 İlave plan içeriği hükümleri, kaza sonrası izleme 1 Kaza sonrasu iletişim sistemleri, kaza sonrası yaşam hatları 2 İlave plan içeriği hükümleri, kaza sonrası solunabilir hava: Yeraltında mahsur kalan madencilerin idamesi 1 Kaynak: GAO’nun MSHA verilerine ilişkin analizi. Tablo 8. 11 Aralık 2007 itibariyle MINER Yasası kapsamında Bölge Başına Tebligat Yapılan Madenlerin Sayıları ve Yüzdeleri Bölge Bölgedeki madenlerin sayısı Bölge 1 Bölge 2 Bölge 3 Bölge 4 Bölge 5 Bölge 6 Bölge 7 Bölge 8 Bölge 9 Bölge 10 Bölge 11 11 33 30 119 54 85 61 18 21 10 7 Kaynak: GAO’nun MSHA verilerine ilişkin analizi. Tebligat yapılan madenlerin sayısı 5 15 17 50 39 11 41 1 5 3 6 Bölge bazında tebligat yapılan madenlerin yüzdesi 36% 45 57 42 72 13 67 6 24 30 86 EK III: ÇALIŞMA BAKANLIĞININ YORUMLARI ABD Çalışma Bakanlığı Maden Güvenliği ve Sağlığı İdaresi 1100 Wilson Boulevard Arlngton, Virginia 22209-3939 31 MART 2008 Sn. Anne-Marie Lasowski Eğitim, İşgücü ve Gelir Güvenliği Konuları Müdür Vekili Sayıştay 441 G Street, NW Washington, DC 20548 Sayın Lasowski: “Madenlerin Acil Durum Müdahale Planlarına İlişkin Daha Fazla Yönlendirme Ve Gözetim Yeraltı Kömür Madencilerinin Güvenliğini İyileştirebilir” (GAO-08-424) başlıklı taslak raporunuza ilişkin yorumlarımızı iletme fırsatı verdiğiniz için teşekkür ederiz. Raporunuzda belirttiğiniz gibi, MSHA Haziran 2006’da MINER Yasasının yürürlüğe girmesinden bu yana maden güvenliğini güçlendirmek amacıyla önlemler alınması konusunda MSHA gayret göstermiştir. 17 Mart 2008 itibariyle, gerekli teknoloji ve ürünlerin henüz mevcut olmadığı durumlar haricinde, bütün faal ve üretim halindeki yeraltı kömür madenlerine ait 552 Acil Durum Müdahale Raporu (ERP) tamamıyla onaylanmıştır ve uygulamaya konmuştur. MSHA maden güvenliğini iyileştirmeye devam etmetedir ve bu çalışmalarıyla ilgili GAO’nun temin ettiği bilgilere değer vermektedir. Kurumunuzun tavsiyelerinin her birine yönelik ayrıntılı cevaplar ekte yer almaktadır. MINER Yasasının yürürlüğe girmesinin ardından kömür madencilerinin sağlığını ve güvenliğini iyileştirmeye yönelik MSHA’nın aldığı önlemlerin bir özeti de ektedir. Ülkemizin madencilerinin faydasına olacak herhangi bir ilave iyileştirme ile ilgili olarak personeliniz ile sürekli bir diyalog içerisinde olmayı isteriz. Herhangi bir sorunuz olursa, (202) 693-9778 no.lu telefondan Ken Bullock ile iletişim kurabilirsiniz. Saygılarımızla, Richard E. Sticker Maden Güvenliği ve Sağlığı Müsteşar Vekili Ekler Maden Güvenliği ve Sağlığı İdaresinin (MSHA) GAO Raporuna Cevapları GAO Tavsiyesi Yeni ve mevcut madenlerin gelecekteki kazalara hazırlanmak konusunda kurum genelinde aynı standartlara tâbi tutulmalarını sağlamak için, Çalışma Bakanlığının Maden Güvenliği ve Sağlığından sorumlu Müsteşara acil durum müdahale planlarının mahsur kalan madencilerin hayatta kalmalarını sağlamak için kaza sonrası solunabilir hava temin edilmesi gibi kilit bileşenleri ile ilgili gerekli olan hususlar konusunu netleştirmek için bölge ofislerine ilave bir kılavuz hazırlayıp yayınlaması yönünde talimat vermesini tavsiye ederiz. MSHA’nın Cevabı MSHA tutarlılığı ve sürekli iyileştirmeyi sağlamak amacıyla altı ayda bir Acil Durum Müdahale Planlarını sürekli olarak gözden geçirmektedir. GAO’nun bütün faal ve üretim halindeki yeraltı kömür madenlerinde MINER Yasasının teknolojik olarak uygulanabilir olan bütün Acil Durum Müdahale Planı zorunluluklarını MSHA’nın başarılı bir şekilde uygulamaya koyduğu yönündeki tespitinden dolayı memnuniyet duyduk. Ayrıca, GAO’nun tam olarak uygulamaya koyma hususundaki iki istisnanın tedarik kısıtları ve teknolojik uygulanabilirlik nedeniyle MSHA’nın ve kömür madeni endüstrisinin kontrolü dışında olduğunu kabul ettiği için GAO’ya teşekkür ederiz. GAO’nun özel tavsiyesini ele almak adına, MSHA Acil Durum Müdahale Planlarının içerikleri ve incelemeleri ile ilgili daha detaylı bilgi sunmak amacıyla Bölge Müdürlerine Kömür Madeni Güvenliği ve Sağlığı (CMS&H) Müdürü aracılığıyla güncellenmiş bir kılavuz yayınlayacaktır. Söz konusu kılavuza ülke genelinde uygulanacak bir kontrol listesi ve yeni bir acil durum müdahale planı incelemesine ve 6 aylık bir gözden geçirmeye nelerin dahil edilmesi gerektiğine dair bir kılavuz eklenecektir. Herhangi bir madenin benzersiz koşulları nedeniyle her bir Acil Durum Müdahale Planı farklı olacaktır; fakat madene özel Acil Durum Müdahale Planı uygulama deneyimi kazanıldıkça ve ilave bilgiler edinildikçe, ihtiyaç duyulan özel korunma önlemleri ile ilgili daha fazla kılavuz bilgi temin edilmesi işletmecilerin “(i) bir acil durum nedeniyle tehlike altında kalan bütün kişilerin tahliyesini sağlamalarını; ve (ii) madencilerin madeni tahliye edememeleri durumunda yer altında mahsur kalan kişilerin idamesini sağlamalarını temin etmeye yardımcı olacaktır. Fakat rapora ilişkin bir endişemiz, Acil Durum Müdahale Planlarının solunabilir hava bileşeni ile ilgili MSHA’nın uygulamaya koyma programına ilişkin GAO’nun eleştirisidir. MINER Yasası, Acil Durum Müdahale Planlarının: a. Madencilere, yasalar ve mevzuat tarafından zorunlu kılınan standartlar dahil, en azından mevcut standartlar ile tutarlı bir güvenlik koruma seviyesi temin etmeleri; b. En yakın tarihli güvenilir bilimsel araştırmaları yansıtmaları; c. Teknolojik olarak uygulanabilir olmaları, halihazırda ticari olarak mevcut teknolojilerden faydalanmaları ve madenin özel fiziksel özelliklerini göz önünde bulundurmaları; ve d. [MINER] Yasası ve diğer işçi güvenlik ve sağlığı yasaları kapsamındaki deneyimlerden edinilen maden güvenliği ile ilgili iyileştirmeleri yansıtmaları gerekmektedir. Solunabilir hava için yeraltında büyük miktarlarda oksijen depolamak önemli bir güvenlik sorunu yaratabilir. Dolayısıyla, yeraltında solunabilir hava bulunmasını zorunlu kılarken, MSHA solunabilir havanın en güvenli şekilde nasıl temin edilebileceğine karar vermek için bütün mevcut teknolojileri değerlendirmek zorunaydı. Dikkatli bir değerlendirme olmaksızın, prematüre bir uygulama bir maden kazası durumunda, madencilerin hayatta kalma olasılıklarını – ki bu MSHA’nın en önemli hedefidir – arttırmak yerine, maruz kalabilecekleri tehlikeyi gerçekte arttırabilirdi. GAO Tavsiyesi Mahsur kalan madencilerin gelecekte meydana gelebilecek kazalardan sonra hayatta kalma ihtimallerini ileri teknoloji kullanılarak iyileştirmek için, Çalışma Bakanlığının Maden Güvenliği ve Sağlığından sorumlu Müsteşara, kaza sonrası telsiz iletişim sistemleri temin edilmesine ilişkin Haziran 2009 tarihli zorunluluğun nasıl yerine getirileceğine dair maden işletmecilerine yönelik bir kılavuz oluşturulması ile ilgili olarak NIOSH ile birlikte çalışması yönünde talimat vermesini tavsiye ederiz. MSHA’nın Cevabı MSHA söz konusu tavsiye konusunda hem fikirdir ve MINER Yasasının Haziran 2006’da imzalanmasından bu yana bütün iletişim ve izleme teknolojilerini değerlendirmek için Ulusal İş Güvenliği ve Sağlığı Enstitüsü (NIOSH) ile birlikte özenli bir şekilde çalışmaktadır. Örneğin, NIOSH MINER Yasasının hedeflerini gerçekleştirmeye yönelik yeni teknolojilerin geliştirilmesine yol açabilecek bir dizi araştırma ve geliştirme sözleşmelerine sahiptir ve söz konusu sözleşmelerin tamamlanma tarihleri bu yılın ilerleyen aylarında sona ermektedir. MSHA ayrıca kaza sonrası telsiz iletişim sistemleri temin edilmesiyle ilgili Haziran 2009 tarihli zorunluluğun nasıl yerine getirilmesi gerektiğine ilişkin maden işletmecilerine yönelik bir kılavuz ile ilgili olarak NIOSH ile birlikte çalışmaktadır ve söz konusu kılavuz ilkeleri gerekli olan sona erme zamanından oldukça önce – Haziran 2009’dan en az altı ay önce – tamamlamayı beklemektedir. GAO raporunun belirttiği üzere, halihazırda mevcut olan iletişim sistemleri gerçek anlamda telsiz sistemler değillerdir. Yeraltında önemli bir kazanın meydana gelmesi durumunda, söz konusu sistemlerin dayandığı altyapının hasar görmesi veya tahrip olması neredeyse kesindir ki böyle bir durum iletişime en çok ihtiyaç duyulan zaman olacaktır. Ayrıca, MSHA bir kaza durumunda iletişimi garanti altına almayan teknolojileri zorunlu kılmanın aslında, gerçekten telsiz sistemine dayalı olan teknolojilerin geliştirilmesini engelleyeceğine ve dolayısıyla da güvenliğe ilişkin bir iyileştirmeyi önleyeceğine inanmaktadır. Teknolojilerin geliştirilmesinin daha uzun bir zaman alması halinde, gerekli, tamamıyla telsiz teknolojiler Haziran 2009’a kadar tam olarak geliştirilemezse, MINER Yasası ilgili zorunluluğa uyum için alternatif araçlara izin vermektedir. Belirtildiği gibi, MSHA halihazırda Ocak 2009 itibariyle kabul edilebilir teknolojik alternatifler ile ilgili performans bazlı kriterlere ilişkin bir kılavuz temin etmeyi ve tamamıyla telsiz çözümler ticari olarak mevcut hale geldiklerinde ise söz konusu sistemlerle ilgili performans bazlı kriterler temin etmeyi planlamaktadır. Ayrıca, GAO’nun işletmecilere mümkün olduğunca kısa süre içerisinde resmi bir kılavuz temin edilmesi ile ilgili endişesini paylaşmamıza rağmen, GAO’nun raporunun MSHA’nın kendi web sitesi http://www.msha.gov/techsupp/commoandtracking.asp üzerinden MSHA’nın onayladığı teknolojilerin güncel listesini ve söz konusu teknolojilere ilişkin değerlendirme sonuçlarını tuttuğu ve işletmecilerin madenleri ile ilgili sistemleri değerlendirirlerken söz konusu listeye kolaylıkla başvurulabileceği gerçeğini göz ardı ettiğine inanıyoruz. GAO Tavsiyesi Acil durum müdahale planlarının icrası ve onaylanmasının denetlenmesinin iyileştirilmesi için, Çalışma Bakanlığının Maden Güvenliği ve Sağlığından sorumlu Müsteşara bölge ofislerinin acil durum müdahale planlarının onaylanması ve icrasına dair MSHA’nın kılavuzunun tutarlı bir şekilde uygulamalarını sağlamaya yönelik aşağıdakiler gibi önlemleri alması yönünde talimat vermesini tavsiye ederiz: • bölge ofisleri tarafından yayınlanan tebligatlara ilişkin verilerin analiz edilmesi ve söz konusu analizlerin poltikalar arasında tutarsızlıklar ortaya koyması halinde bu bilgilerin bölgeler genelinde politikaların netleştirilmesi için kullanılması; MSHA’nın Cevabı GAO, MSHA’nın Acil Durum Müdahale Planları zorunluluklarına ilişkin özenli icra faaliyetlerinin maden işletmecileri tarafından derhal – atıfta bulunulursa, “ bir hafta içerisinde” – güvenliğin iyileştirilmesi ile sonuçlandığı ve Acil Durum Müdahale Planlarının uygulama konmalarına ilişkin bütün sorunların solunabilir hava bileşenleri için verilen imalat siparişlerinin gecikmesinden ve teknolojik sınırlardan kaynaklandığı ve bu sorunların maden işletmecilerinin ve MSHA’nın kontrolü dışında olduğu yargısına varmıştır; MSHA bundan memnuniyet duymaktadır. Yukarıda da belirtildiği gibi, her bir Acil Durum Müdahale Planına yönelik yılda iki kez tekrarlanan incelemeleri aracılığıyla MSHA sürekli olarak Acil Durum Müdahale Planlarının incelenme sürecini madencilerin lehine iyileştirme çabasındadır. GAO’nun tavsiyesine özel olarak değinmek gerekirse, Kömür Madeni Güvenliği ve Sağlığı Müdürü, Bölge Müdürlerine Acil Durum Müdahale Planları ile ilgili ihlaller için yayınlanan bütün tebligatların taranıp inceleme ve analiz edilmek üzere Merkez Ofise iletilmesini talep eden bir memorandum yayınlayacaktır. Yeraltı kömür madeni müfettişlerine ise, acil durum müdahale planının ihlal edildiğini tespit ettiklerinde, ihlal için geçerli daha özgül bir düzenleme olmadığı takdirde, acil durum müdahale planları ile ilgili olarak geçerli olan MINER Yasası hükmünü tebliğ etmeleri yönünde dahili bir kılavuz yayınlanacaktır. Merkez ofis personeli, yayınlanan tebligatları değerlendirecek ve tebligatların tutarlılığını arttırmak için gerekli herhangi bir politika açıklaması gerekli olup olmadığını tespit edeceklerdir; ve MSHA’nın bütün alanlarda yaptığı gibi, Acil Durum Müdahale Planları ile ilgili bilgi almak, en iyi uygulamaları ve iyileştirmeleri geliştirmek için Bölge Müdürleri ile düzenli olarak müzakerelerde bulunacaklardır. • MINER Yasası ve ilgili yasal düzenlemeler kapsamındaki zorunluluklara ilişkin ihlallerin trendlerin belirlenmesi ve özellikle tekrar eden ihlaller ile ilgili olarak uygun cezaların hesaplanmasının sağlanması amacıyla analiz edilmesi; ve MSHA’nın Cevabı Cezalar, Maden Yasası icra programının önemli bir parçasıdır ve maden işletmecilerini ihlallerde bulunmaktan caydırır. İşletmeciler sorumluluklarını göz ardı ettiklerinde, tekrar eden ihlaller haklı bir şekilde daha yüksek cezalara yol açar. Halihazırda, yaşam hatları ile ilgili olanlar gibi, sadece gerekli kılınan Acil Durum Müdahale Planlarının bileşenleri için geçerli olan bazı özel düzenlemeler vardır; diğer zorunluluklar yasanın kapsamındadır ve daha geneldir. GAO’nun da raporunda belirttiği gibi, madencilerin en üst düzeyde korunmasını sağlamak için MSHA, daha genel yasal hükümlerin yerine, madenciler ile işbirliği içerisinde geliştirdiği daha koruyucu olan düzenlemeler kapsamında tebligatlar yayınlamaktadır. Yasal bir konu olarak, düzenlemelere ilişkin bir ihlalin aynı zamanda MINER Yasasını ihlal etmesinin veya bunun tersinin söz konusu olmadığını ifade etmek isteriz. Fakat MSHA gerek yasa gerekse düzenleme kapsamındaki tekrar eden ihlallerin caydırılmasının talep edilmesinin önemini takdir etmektedir. Buna göre, MSHA müfettişlerine bir kılavuz yayınlayarak, ihlal için geçerli olan daha koruyucu bir düzenleme olmadığı sürece, geçerli olan durumlarda MINER Yasasının yasal hükmünü tebliğ etmelerini isteyecektir. Bu politika, bir madenin ihlal geçmişinde tekrar eden ihlallerin doğru bir şekilde tespit edilmesini, bunun sonucunda ortaya çıkan ceza tutarının söz konusu ihlal geçmişini yansıtmasını ve madenciler için en koruyucu standardın işletmeciler tarafından uygulanmasını sağlayacaktır. • planlarının içeriklerinin kurum genelinde tutarlı bir standardı karşılamalarını sağlamak ve söz konusu standart sağlanmadığı takdirde kılavuzu netleştirmek suretiyle düzeltici önlemler almak amacıyla bütün bölgelerden plan örneklerinin incelenmesi. MSHA’nın Cevabı GAO’nun raporunda da belirtildiği gibi, MSHA merkez ofisi personeli ülke genelindeki madenlerin Acil Durum Müdahale Planlarını incelemiştir ve Acil Durum Müdahale Planlarının tutarlılığını sağlamak için çalışmaktadır. MSHA, söz konusu çabaları resmi hale getirmek için, Hesap Verebilirlik Ofisi Müdürüne ve Kömür Madeni Güvenliği ve Sağlığı Müdürüne bir memorandum yayınlayarak, plan sunumları, işletmecilerin Acil Durum Müdahale Plan uygulamaları ve icra çalışmaları konusunda tutarlılık sağlamak amacıyla, bütün ulusal Hesap Verebilirlik Ofisi denetimleri ve Kömür Madeni Güvenliği ve Sağlığı merkez ofis hesap verebilirlik denetim ve bölge emsal değerlendirmeleri sırasında Acil Durum Müdahale Planlarının incelenmesini talep edecektir. Kömür Madeni Güvenliği ve Sağlığı merkez ofisi halihazırda, Acil Durum Müdahale Plan incelemeleri için, kömür madeni türleri ve işletmecileri ile ilgili uygun bir kesiti kapsayan bir maden listesi hazırlamıştır. Acil Durum Müdahale Planlarının içerik ve onaylarının geçerli kurum kılavuzuna uymasını sağlamak amacıyla, daha önce anlatılan Acil Durum Müdahale Planı kontrol listesi ve kılavuzu kullanılacaktır. Bölgelerden edinilen örnek Acil Durum Müdahale Planlarının tekrar eden incelemelerine dayalı olarak, söz konusu acil durum müdahale planlarının onayına ilişkin oluşturulmuş olan politikada var olan çelişki ve tutarsızlıkların ele alınması amacıyla merkez ofisin kılavuzunun güncellenmesi ve netleştirilmesi için düzeltici önlemler alınacaktır. Sonuç MSHA, GAO’nun ilave kılavuzlar ve maden işletmecilerinin acil durum müdahale planlarının onayı ve icrasının denetlenmesine ilişkin tavsiyelerinin tamamı ile hem fikirdir ve GAO’nun tavsiyelerinden bazılarını ele alacak iyileştirmeler üzerinde halihazırda çalışmaktadır. Bu konuda yürüttüğümüz çalışmalarımızı devam ettireceğiz ve bu önlemlerin ülke genelinde onaylanmış ve icra edilmekte olan Acil Durum Müdahale Planlarının tutarlılığını ülkemizin madencileri yararına daha da iyileştirmesini ummaktayız. EK IV. SAĞLIK VE İNSANİ HİZMETLER BAKANLIĞININ YORUMLARI SAĞLIK VE İNSANİ HİZMETLER BAKANLIĞI Mevzuattan sorumlu Müsteşarlık Washington D.C. 20201 2 NİSAN 2008 Sn. Anne-Marie Lasowski Eğitim, İşgücü ve Gelir Güvenliği Konuları Müdür Vekili Sayıştay 441 G Street, NW Washington, DC 20548 Sayın Lasowski: ABD Sayıştayı’nın (GAO) “Maden Güvenliği: Madenlerin Acil Durum Müdahale Planlarına İlişkin Daha Fazla Yönlendirme ve Gözetim Yeraltı Kömür Madencilerinin Güvenliğini İyileştirebilir” (GAO 08-424) başlıklı taslak raporuna ilişkin Bakanlığımızın yorumları ektedir. Ekteki yorumlar, baskıya yönelik nihai yorumlarımızdır. Bakanlık, bu raporu inceleme ve buna ilişkin yorumlarımızı iletme fırsatı verdiğiniz için teşekkür eder. Saygılarımızla, Vince Ventimiglia Mevzuattan sorumlu Müsteşar ABD SAYIŞTAYI’NIN (GAO) “MADEN GÜVENLİĞİ: MADENLERİN ACİL DURUM MÜDAHALE PLANLARINA İLİŞKİN DAHA FAZLA YÖNLENDİRME VE GÖZETİM YERALTI KÖMÜR MADENCİLERİNİN GÜVENLİĞİNİ İYİLEŞTİREBİLİR” (GAO 08-424) BAŞLIKLI TASLAK RAPORUNA İLİŞKİN SAĞLIK VE İNSANİ HİZMETLER BAKANLIĞININ GENEL YORUMLARI NIOSH’un araştırma faaliyetleri ile ilgili sorunlar, bulgular ve tavsiyelere özel olarak ilgi göstermek suretiyle raporu inceledik. Genel olarak, raporun söz konusu yönleri konusunda hem fikiriz. Aşağıda, 10 aylık zaman dilimine atıfta bulunan daha önceki yorumlarımız ile birlikte gönderilmiş olan zaman çizelgesi ve excel sayfası ile ilgili açıklamalar yer almaktadır. GAO’nun sayfa 28’de yer alan, tamamıyla telsiz sistemlerin uzun yıllar boyunca geliştirilemeyebileceği yönündeki bulgusunun önemini vurgulamak isteriz. GAO’nun sayfa 27’de doğru bir şekilde gözlemlediği üzere, MINER Yasasının kendisi “telsiz” iletişimi tanımlamamaktadır, fakat Senato’nun Yasaya ilişkin HELP Komitesi Raporunda da belirtildiği gibi, amaç maden işletmecilerinin belirli bir maden için mevcut olan en gelişmiş teknolojiyi kullanmaları ve yeniliğin önünü kesecek ve önemli güvenlik faydalarına sahip yöntem ve ekipmanların uygulamaya konmasını geciktirecek dar bir bakış açısıyla yasanın yorumlanmasından kaçınmaktır. Bunlar kritik noktalardır. NIOSH telsiz iletişim sistemleri ile ilgili politika beyanının fazla dar bir şekilde tanımlandığı konusunda MSHA’yı bilgilendirmiştir. Ayrıca, birçok işletmecinin kaza sonrası iletişim planlarını oluşturulmalarının, ekipman siparişlerini verilmelerinin ve maden içerisinde kurulumu başlatmalarının MSHA’nın bir politika kılavuzunu yayınlamasından sonra en az 10 ay alacağı yönünde tahminde bulunmaktayız. Dolayısıyla, eğer amaç MINER yasasının belirlediği Haziran 2009 hedefini karşılamak ise, söz konusu kılavuzun uygulanabilir en kısa süre içerisinde yayınlanması gerekmektedir. Bu nedenle, MSHA’nın söz konusu kılavuzu oluşturmak için NIOSH ile birlikte çalışması yönünde GAO’nun verdiği tavsiyeyi tamamıyla destekliyoruz. MSHA’nun söz konusu hususla ilgili olarak bizimle birlikte çalışmayı taahhüt ettiğinin de belirtilmesi gerekir. EK V: GAO İLETİŞİM BİLGİLERİ VE TEŞEKKÜRLER GAO İletişim Bilgileri Anne-Marie Lasowski, (202) 512-7215 ya da [email protected] . Personele Teşekkürler Müdür Yardımcısı Revae Moran, ve Sorumlu Analist Cady Panetta bu raporu yönettiler. Rapora önemli katkıları olan diğer kişiler şunlardır: Alana Finley ve Jill Yost. Sheila McCoy hukuki destek verdi. Cindy Gilbert ve Shana Wallace metodoloji ve istatistiki analiz konusunda destek verdi. Susanna Compton ve Mimi Nguyen nihai raporun hazırlanması ve grafikler konusunda yardımcı oldular. GAO’nun Misyonu Kongre’nin denetim, değerlendirme ve teftişten sorumlu dairesi Sayıştay, Kongre’yi anayasal sorumluluklarını yerine getirme konusunda desteklemek ve Amerika halkı için federal hükümetin performansını ve hesap verebilirliğini geliştirmeye yardımcı olmak için vardır. GAO, kamu fonlarının kullanımını inceler, federal programları ve politikaları değerlendirir ve Kongrenin bilgi sahibi olarak denetim, politika ve fon sağlama kararları vermesine yardımcı olmak için analizler, tavsiyeler ve diğer destek faaliyetleri sunar. GAO’nun hesap verebilirlik, dürüstlük ve güvenilirlikten oluşan temel değerleri, kurumun iyi yönetime ilişkin sorumluluğunu yansıtır. GAO Raporlarının Koyalarına ve Beyanatlara Erişim GAO’nun web sitesi (www.gao.gov) kurumun belgelerinin kopyalarına ücretsiz olarak erişmenin en hızlı ve kolay yoludur. Haftanın her günü, GAO yeni yayınlanan raporlarını, beyanatlarını ve yazışmaları web sitesinde yayınlar. GAO’nun her gün öğleden sonra size yeni yayınlanan ürünlerin bir listesini göndermesi için, www.gao.gov adresinden “Güncellemelere Üye Ol” linkini seçin. Posta ya da Telefon ile Sipariş Basılı bütün raporların birinci kopyası ücretsizdir. İlave kopyaların her birinin ücreti 2$’dır. Belgeler sorumlusuna bir çek veya ödeme emri gönderilmesi gerekmektedir. GAO ayrıca VISA ve Mastercard kabul etmektedir. Tek bir adrese gönderilen 100 veya daha fazla sayıdaki kopya ile ilgili siparişlerde %25 indirim uygulanır. Siparişlerin şu adrese gönderilmesi gerekmektedir: U.S. Government Accountability Office 441 G Street NW, Room LM Washington, D.C. 20548 Telefonla sipariş vermek için: Sesli Arama: (202) 512-6000 İşitme Engelliler için: (202) 512-2537 Faks: (202) 512-6061 Federal Programlara ilişkin Sahtekarlık, İsraf veya Kötüye Kullanma İhbarı için İletişim: Web sitesi: www.gao.gov/fraudnet/fraudnet.htm E-posta: [email protected] Otomatik cevaplama sistemi: (800) 424-5454 or (202) 512-7470 Kongreyle İlişkiler Sorumlu Müdür Ralph Dawn, [email protected] (202) 512-4400 U.S. Government Accountability Office, 441 G Street NW, Room 7125 Washington, D.C. 20548 Halkla İlişkiler Sorumlu Müdür Chuck Young, [email protected] (202) 512-4800 U.S. Government Accountability Office, 441 G Street NW, Room 7149 Washington, D.C. 20548 Bölüm 3 BİRLEŞİK DEVLETLERDE KÖMÜR MADENİ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ Dennis O'Dell Amerika Birleşik İşçileri, Birleşik Devletler Senatosu Sağlık, Eğitim, İşgücü ve Emeklilik Komitesi, İstihdam ve İşyeri Güvenliği Alt Komitesi huzurundaki İfadesi Sayın Başkan ve İstihdam ve İşyeri Güvenliği Alt Komitesi üyeleri, Sizlere Amerika Birleşik Madencileri (UMWA veya Sendika) adına bu çok önemli duruşmayı düzenlediğiniz için teşekkür ederim. MINER Yasasının yaklaşık iki yıl önce çıkmasından beri kömür madeni sağlık ve güvenliğini ilgilendiren konularda neler olduğu ve – olmadığı – hakkında UMWA’nın bakış açısını sizlerle paylaşmak istiyoruz. Ülkenin madencilerini ve ailelerini korumaktaki ilginize müteşekkiriz. Bütün madencilerin sağlık ve güvenliğini korumakla yükümlü federal kurumların sürekli olarak denetlenmesi için duyulan ihtiyaca gösterdiğiniz duyarlılıktan da ayrıca memnunluk duymaktayız. “Bu ülkedeki her bir kömür madeni sağlık ve güvenlik kanununun kömür madencilerinin kanıyla yazıldığı” söylenir. Madencilerin sağlık ve güvenliğini düzenleyen mevcut kanunlara rağmen, madenciler endişe veren sayılarla yaşamlarını kaybetmeye devam etmektedirler. Bu yıl şimdiden 14 kömür madencisini kaybettik. Bu çok fazla. Sadece kömür işletmesinde çalışıyor diye hiçbir madencinin hayatını kaybetmemesi için kanunlarımızı ve yönetmeliklerimizi daha da geliştirmeye ihtiyacımız var. Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahalesi Yasasına (2006) (MINER Kanunu) eklenen kaza sonrası iyileştirmelerinin gerçekleşmesi için 2001’deki Jim Walters Resources felaketinin ve 2006’daki Sago, Aracoma ve Darby felaketlerinin yaşanması gerekti. Kongre’nin Crandall Canyon’daki kazadan öğrenilen derslerin, S-MINER Kanunu gibi bekleyen kanunların yürürlüğe sokulmasının kaçınılmazlığını ispatladığını kabul edeceğini ümit ediyoruz. Hem felaketlerden hem de kıyısından dönülen felaketlerden dersler çıkarmak zorundayız. Düzeltici tedbirler almak zorundayız. Yine de son yazılan iki araştırmanın gösterdiği gibi, Maden Güvenliği ve Sağlığı İdaresi (MSHA) madencileri korumak için gerekenleri yeterince yapamıyor. Birleşik Devletler Senatosu Sağlık, Eğitim, İşgücü ve Emeklilik Komisyonu (HELP) Raporu ve Çalışma Bakanlığı (DOL) Başmüfettişliğinin (OIG) geçen Ağustos’taki Crandall Canyon Madeninde MSHA’nın yaptıkları ve yapamadıkları ile ilgili raporu, MSHA’nın içerisindeki problemleri göstermektedir. Senatör Kennedy’ye, bütün HELP Komisyonuna ve Çalışma Bakanlığı Başmüfettişliğine raporlarından dolayı takdirlerimi sunarım ve her iki Raporu da bu belgenin bir parçası olarak sunarım. Bu raporlar göstermiştir ki MSHA kendini bile yönetememektedir. Kongre MINER Kanununu geçirdiği zaman, Birleşik Devletler’de 30 yıldan beri yasalaşan ilk maden kanununu oluşturmuş oldu. Söz konusu yasa, yangın, patlama, su baskını ve maden çökmesi gibi tehlikelerde madencilere hayatta kalmak ve kurtulmak için daha iyi bir şans sunmasına karşılık, madenciler için işe yarar hale gelmesi için MSHA tarafından yapılacak düzenlemeler ile etkili bir şekilde bir sisteme bağlanması gerekmektedir. MSHA’nın dışındaki denetimcilerin ortaya çıkardığı üzere, MSHA madencilerin güvenliği aleyhine vahim hatalar yapmaya devam etmektedir. CRANDALL CANYON MADEN FELAKETİ Sağlık, Eğitim, İşgücü ve Emeklilik Komitesi tarafından yayınlanan Rapor Edward M. Kennedy, Başkan Öncelikle, Başkan Kennedy’ye Sağlık, Eğitim, Çalışma ve Emeklilik Komitesi tarafından Crandall Canyon Maden Faciası üzerine hazırlanan Raporla ilgili teşekkür etmeliyim. Söz konusu Rapor öngörülü ve gerçeklere dayalı bir rapordur. Rapor, bazı işletmecilerin sağlık ve güvenlik yasalarını ne ölçüde çiğnediklerini ve ihmal ettiklerini göstermektedir. Rapor Crandall Canyon’daki işletmecinin madencilerin ihtiyaçlarını göz önüne almadığını ve MSHA’yı işçileri koruma sorumluluğunu üzerinden atmaya zorladığını göstermiştir. Rapor, gerçekten de, bu işletmecinin kârlarını yükseltme fırsatını bulduğunda nüfuzunu sistematik olarak kullandığını ortaya koymaktadır. Raporun gösterdiği üzere, işletmeci birçok durumda yavaş ve düzenli çalışmak üzere tasarlanmış bir sistemi defalarca ihlal etmiştir. Felaket kısmen işletmecinin MSHA’nın müfettiş ve danışmanlarını bilinçli bir şekilde sindirmesine olduğu kadar, bazı MSHA denetmenlerinin sağladıkları çıkarlar karşılığında talimatları gevşeterek işletmeciye verdiği tavizlere de bağlanabilir. Şirket stratejik olarak birçok tebligata itiraz etmiş, böylece zaten zorlanmış bir programı iyice bunaltmıştır. Ayrıca, Bob Murray’in ve vekillerinin sözleri ve taktikleri çok iyi bir şekilde bilinmektedir ve MSHA ile sektör tarafından kayıt altına alınmıştır: Bob Murray’in alışık olduğu iş yapama şekli, mümkün olan her zaman göz korkutmak, tehdit etmek, nüfuz ticareti yapmaya dayalıdır. Maalesef, Crandall Canyon’daki facianın önlenebilir olduğu açıktır. Biliyoruz ki Bob Murray, daha sonra ailelere ve basına inkar etse de, madende yaşanan problemlerle ilgili önceden bilgi sahibiydi. UMWA adına söylemek isterim ki Rapor’un “…madenciler gereksiz ve büyük risklere maruz bırakılmışlardır. Maden işletmecisi ve MSHA tedbirsizlik, umursamazlık ve gözetim eksikliğinden dolayı sorumlu tutulmalıdır,” ifadesiyle aynı fikirdeyiz. ABD Çalışma Bakanlığı, Başmüfettişlik, Denetim Ofisi Raporu Başkan Kennedy’nin Komisyonunun raporunu yayınlamasından sadece 25 gün sonra, ABD Çalışma Bakanlığı Başmüfettişliği (OIG) MSHA’nın tavan kontrol planının onaylaması sürecine dahil olması ve sonra Crandall Canyon felaketine giden yolda işletmecinin onaylanmış plana uygun çalışmasının MSHA tarafından temin edilmesine ilişkin bulguların yer aldığı Raporunu yayınladı. Başmüfettişlik soruşturması ayrıca kaza sonrası kurtarma ile ilgili olan ve olmayan bazı faaliyetleri de göz önüne aldı. OIG raporu şunları ortaya koydu: “MSHA madencilerin güvenliğini korumadaki sorumluluklarını ihmal etmiştir. MSHA özellikle Crandall Canyon tavan kontrol planının onaylanmasında doğru kararı aldığını veya sürecin maden işletmecisinin uygunsuz nüfuzundan ari olmadığını gösterememiştir. MSHA, tavan kontrol planlarıyla ilgili olarak, net kriterlerden ve plan değerlendirme unsurlarından, yeterli belgelerden ve Merkez Ofisi ve Bölge 9 Yönetimi tarafından gerçekleştirilen aktif denetim ve gözetim unsurlarından oluşan titiz, şeffaf bir inceleme ve onay sürecine sahip değildi. Ayrıca MSHA müteakiben yapılan teftişlerin madencilerin korunmaya devam edilmesi için onaylanmış olan planlara uygun hareket edilmesini ve bunların etkililiğini değerlendirmesini sağlayamadı. MSHA ve maden işletmecisi yetkilileri Ağustos 2007’deki kazaya ilişkin kurtarma planlarını geliştirmek için beraber çalıştılar ve MSHA bütün faaliyetlerle ilgili son karar makamıydı. Fakat MSHA, uygun kurtarma harici faaliyetler konusunda yol gösteremedi.” OIG, MSHA’nın Maden Kanununun uygulanmasında yetersiz kaldığını buldu. Dahası, OIG, MSHA elemanlarının belirlenmiş kurallara aldırmadığı ve planı onaylamak için kanunu değiştirdiği ve sonrasında planın gözden geçirilmesini gerektirecek maddi bulgular öğrenmesine karşın hiçbir şey yapmadığı durumlar tespit etti. Bir MSHA Müfettişinin yönetimi altında çalışan bir işçinin Crandall Canyon’da önerilen tavan planının güvenli olmadığı ve reddedilmesi gerektiği yönündeki değerlendirmesini şirket yetkilileriyle buluştuktan sonra göz ardı ettiği ortaya çıktı. OIG Raporu HELP Komisyonunun bulgularını desteklemekle kalmayıp, ayrıca UMWA’nın uzun süredir söylediklerini onaylamaktadır: Maden Güvenliği ve Sağlığı İdaresi ülkenin maden kanunlarının uygulayıcısı ve madencilerin koruyucusu olmaktan çıkmıştır. Bunun yerine Kurum, işletmecilerin üretimini artırmaları ve kâr hanelerini büyütmeleri ile daha çok ilgilenmiştir. Bu hiçbir zaman Kongre’nin 1969, 1977 veya 2006 yılındaki maden kanunlarımızı hayata geçirirken niyetlendiği şey olmadı. Kurum kendi temel hedefine dönmelidir: madencilerin sağlığını ve güvenliğini sağlamak. HELP Komisyonu Raporunda olduğu gibi, OIG Raporu da maden kaza ve felaketlerini incelemek üzere bağımsız bir yapı kurulmasının gerekliliğini vurgulamaktadır. UMWA yıllardır bağımsız bir araştırma komisyonu için çağrı yapmaktadır. Kayıt alınması için belirtiyorum: MSHA kendi kendini denetleyemediğini defalarca açıkça sergilemiştir. UMWA bir kez daha kaza sonrası soruşturmalarını yürütmek için bağımsız bir yapı kurulmasını önermektedir. PARA CEZALARININ DEĞERLENDİRİLMESİ 7 Şubat 2008’de MSHA Hukuki Yaptırımlar için Önerilen Cezalara ilişkin Kriterler ve Prosedürler; Nihai Kural, 30 CFR (Code of Federal Regulations – Federal Düzenlemeler Yasası) Kısım100’ü yayınladı. Kural 10 Mart 2008’de yürürlüğe girdi. Kongrenin amacı MSHA’nın ceza değerlendirme programını bütün maden işletmecilerini Maden Kanunu ve Yönetmeliklerine uymaya zorlayacak şekilde gözden geçirmekti. Kurum, bu yönergenin tersine değerlendirme programını farklı ve eşit olmayan çeşitli bölümlere ayıran bir plan teklif etti. Kurumun teklifi ile küçük maden işletmecileri yasayı ihlal ettiklerinde uygun cezayı almaktan kurtulacaklar, fakat büyük maden işletmecileri ise daha yüksek standartlara ve cezalara maruz kalacaklardı. Kurum ayrıca metal-ametal işletmelerde daha gevşek kriterlere izin veren bir teklif yaptı. Bu yaklaşım ülkenin madencilerinin sağlık ve güvenlik tedbirlerini artırmayacaktır ve sektörün büyük bir kısmını zorlamayacaktır ve belli ki yasalara uyulması için gerekli tedbirleri almakta ek teşviklere gerek vardır. Kurum, kanunlara geniş kapsamlı uyumluluğu zorlayacak bir yaklaşım yerine - ilk etaptaki hukuki yaptırımı aşamalı olarak artırırken – işletmecileri eskimiş ve başarısız olmuş testlerle değerlendirerek, bu artışın etkisini azaltmaktadır. Ancak, söz konusu kriterler gerçekte en tehlikeli bazı işletmelerde cezaları düşürmektedir. Bu hafifletici koşullar şunlardır: Verilen cezanın cezalandırılan işletmenin büyüklüğüne uygunluğu; İşletmenin daha önceki ihlalleri; İşletmenin ihmali olup olmadığı; İhlalin ciddiyeti; Cezalandırılan işletmecinin ihlalin tebliğinin ardından ivedilikle uyum sağlamaya çalışmada gösterdiği çaba; (6) Verilen cezanın işletmecinin işine devam edebilmesinde etkisi. (1) (2) (3) (4) (5) Eğer küçük bir maden işletmecisi, finansal bakımdan sağlık ve güvenlik şartlarını yerine getiremiyorsa, bu işi yapmamalıdır. Kömür madencileri zaten işletmecinin mali güvenceye sahip olmayan işletme bütçesinden dolayı kurallara uymamasına göz yummadan da, yeteri kadar doğal tehlikeye maruz kalıyorlar. Umuyoruz ki Kurum küçük madenlerde çalışan madencilere büyük madenlerde çalışanlara göre daha az sağlık ve güvenlik tedbiri temin edileceğini söylemiyordur. Eğer öyleyse, bu aslında daha küçük işletmecilere öldürmek ve sakatlamak için izin vermektir. Bu standartların bazıları MSHA 30 yıl önce yeni yönetmeliğini hazırladığında kaldırılmalıydı. Sendika, Kurumun maden işletmecilerinin ihlalleri ve para cezası değerlendirmeleri ile ilgili bilgi toplamadaki 30 yıllık deneyiminin, Kongrenin direktiflerini daha odaklanmış bir şekilde uygulamak için yeterli olduğuna inanmaktadır. MSHA hangi işletmelerin özel ilgi gerektirdiğini tespit edebilmelidir. Kurum, küçük maden işletmelerinin genellikle madencilerine büyük işletmelerin sunduğu seviyede güvenlik sağlayamadığının farkındadır. MSHA üç-Eyalet girişimine ve küçük madenler bölümüne ön ayak olmak gibi özel ilgi alanlarından bazılarını tespit etmiş olsa da, bu bilgiyi aynı zamanda küçük madenlerdeki madencilerin daha etkili bir şekilde korunması için kullanmalıdır. Küçük maden işletmecilerine cezalar konusunda kolaylık sağlamak çözüm değildir. Kurum, cezaların işvereni bir müfettişin gelişinden önce süregelen bir problemi düzeltmeye zorlamaya yetecek potansiyeline sahip olup olmadıklarını göz önüne almalıdır. Özellikle, genelde sık denetlenmeyen küçük işletmelerde, yönetim bu kurala dayalı olarak sağlık ve güvenlik konularında proaktif bir yaklaşım benimsemeye kolayca ikna edilememektedir. Gerçek şartlarda, cezalar küçük işletmenin eskimiş lastiği tehlikeli hale geldiğinde Kurumun müdahalesi olmadan değiştirmesine neden olabilir mi? Veya en yüksek ceza 100$ ve yeni bir lastik 20,000$ iken, cezalar işletmecinin tehlikeli ekipmanları kullanmaya devam etmesine izin verir mi? Ceza, ihlalin karşılığı kadar olmalıdır ve bazı durumlarda bu MSHA tarafından daha büyük icra yaptırımları gerektirir. Sendika benzer nitelikteki bütün tebligatlar için temel cezanın, özellikle maden büyüklüğü gibi hafifletici unsurlar göz önüne alınmadan herkes için aynı olması gerektiğine inanıyor. Her şeyden önce, madenci madencidir. Dolayısıyla, Kurum cezanın büyüklüğünü ihlalin olduğu andaki şartları esas alarak artırmayı düşünmelidir. Uygun kriterler şunları içermelidir: a. b. c. d. İşletmecinin önceki ihlalleri (son 24 ay boyunca); İşletmecinin ihmalinin derecesi; İhlalin ciddiyeti; Var olmasına izin verilen şartlar nedeniyle etkilenen/yaralanan veya etkilenebilecek/yaralanabilecek kişilerin sayısı. Değerlendirmenin miktarını azaltmasına izin verilen hiçbir koşul veya faktör olmamalıdır. Buna işletmecinin büyüklüğü ile bağlantılı olarak cezanın büyüklüğüne, tebliğ edilmiş olan bir koşulu düzeltmek için iyi niyet gösterilmesine veya işletmecinin faaliyetine devam etme kabiliyeti üzerinde cezanın etkisine önem vermemek de dahildir. Küçük madenlerin yasalara uymaması yeni bir sorun değildir. Bu sorun 30 yıldan fazla bir süredir devam etmektedir. Madenciler bu işletmelerde orantısız sayılarla yaralanmakta veya ölmektedir ve MSHA’nın da buna göre hareket etmesi gerekmektedir. Bütün işletmelerdeki madenciler, ölçek ne olursa olsun, kanun tarafından aynı korumayı hak ediyorlar. İlgisiz ve eski hiçbir kriter nedeniyle herhangi bir ihlalin daha hafif sayılmasına izin veren hiçbir özel durum olamaz. Sendika mevcut yönetmeliklerdeki bu kusurları düzeltmesi için Kongrenin Kurum’u yönlendirmesini önerir. İHLALLERİN MODELİ MSHA’nın 30 CFR (Code of Federal Regulations – Federal Düzenlemeler Yasası) Kısım 104, İhlallerin Modeli kapsamında yetkisini kullanma kararı, yasalara daha fazla uyum sağlanmasında önemli bir adımı temsil etmektedir. Bu yönetmelik, “söz konusu madende ihlallere ilişkin belirgin ve önemli bir modeli oluşturmuş” olan maden işletmecilerini tanımlar. Bu standardı yönetmeliklere itaati sağlamak için düzenli bir araç olarak kullanmak sağlık ve güvenlikte yararlı bir etki sağlayacaktır. MSHA daha önce bu yetkiyi kullanmada başarısız olduysa da, giderek işletmecilerin üzerindeki baskıyı artırmak ve onları faaliyetlerindeki sağlık ve güvenlik sorunlarının üzerine eğilmeye zorlamak için bu uyum aracından yararlanmaya başladı. İşletmeciler böylece kendi düzenleyici cezalarının şiddeti üzerinde önemli kontrole sahip oldular. Tehlikeli şartları düzeltmeye çalışan işletmeciler modelden çıkartıldı. Mevcut durumu devam ettirmeye çalışanlar ve Kurumun uyum sağlamaya yönelik girişimlerine direnenler MSHA tarafından artan düzenleyici müdahalelere maruz kalacaklardır. En sonunda, kanunları kendiliğinden uygulamayı reddeden işletmecilere Kurum bütün şartların düzeltildiği konusunda tatmin olana kadar etkilenen bölgede çalışan bütün madencilerin tahliyesine yönelik emirler çıkarılacaktır. Bu tür bir icra faaliyeti, nadir olsa da, gerekli ve bazı durumlarda uygundur. Sendika MSHA’nın nihayet kanunu ihlal etmeyi alışkanlık haline getiren maden işletmecileri üzerinde baskı kuran bu mevcut aracı kullanmaya karar vermesinden memnundur. ALENİ İHLALLER MINER Kanunu Madde 8(b)’ye göre: “Bu maddeye göre aleni olarak yapıldığı kabul edilen ihlaller 220.000$’ı aşmayan hukuki yaptırımlara çarptırılırlar.” Kanun ‘aleni’ ifadesini “…zorunlu bir sağlık veya güvenlik standardına ilişkin, ölüm veya ciddi bedeni yaralanmaya büyük oranda veya takribi olarak sebep olan veya sebep olması makul bir şekilde beklenebilecek, bilinen bir ihlali ortadan kaldırmaya yönelik makul çabaları kayıtsız veya tekrar eder bir şekilde göstermemek” olarak tanımlar. UMWA MSHA’nın bu yeni yetkiyi işbirliği yapmayan işletmeciler üzerinde icra baskısı olarak uygulamasından memnuniyet duymaktadır. MSHA’yı bu ‘aleni’ yetkisini kullanmaya devam etmesinde ve bunu tüm madencilerin sağlık ve güvenliğini etkin olarak tutarlı ve adil bir şekilde koruyacak biçimde yapmasını desteklemekteyiz. Biz sadece Crandall Canyon madeninin bu icra aracından nasıl kurtulduğunu merak etmekteyiz! TEBLİGATLARA İLİŞKİN KONFERANS SİSTEMİ Sendika daha önce maden işletmecilerinin konferans sistemini kötüye kullanabileceği ile ilgili endişelerini iletmişti. Endişelerimiz birçok işletmecinin Kurum tarafından yayınlanan hemen hemen her tebligat için bir konferans talep edecek ölçüde süreci baltalamış olmasıyla haklılık kazandı. HELP Komitesinin Crandall Canyon Felaketi soruşturması sırasında edinilen şirket-içi belgeler, bunun söz konusu maden işletmecisinin planlı bir stratejisi olduğunu ispatladı. Başka işletmecilerin de aynı taktiği kullandıkları açıktır. İşletmecilerin bu ‘Hareket Planı’ Kurum içerisinde çeşitli sorunlara neden oldu. Konferans memurlarının oturumlar için onayladığı tebligatların hacmi, Kurumun tebligat düzenleme ve bunları savunma kabiliyetini kısıtladı. Çoğu durumda, tebligatı yayınlayan maden müfettişi, tebligat nedenini açıklamak için konferansa katılamıyordu ve konferans memuru da tebliğ edilen şartlarla ilgili ilk elden bilgi sahibi değildi. Sonuç olarak, memurların önüne giden tebligatların çoğu azaltıldı veya hafifledi. Gerçekte, maden işletmecisi sistemi aşırı yüklemek suretiyle yükümlülüklerini ve dolayısıyla da verilen para cezasının miktarını azaltıyor ya da ortadan kaldırıyordu. Yıllardır var olan bu problem daha önceden ele alınmalıydı. Biz MSHA’nın – gecikerek de olsa- bu konuyu ele almak konusunda önemli bir adım attığına inanıyoruz. 4 Şubat 2008’de Maden Güvenlik ve Sağlık Müdürü Kevin Stricklin, Metal ve Ametal Sağlık ve Güvenlik Müdürü Felix Quintana, konferans sistemini düzeltmek için Usul Talimatları Mektubu (PIL) No. 108-III-1’i yayınladılar. Söz konusu Usul Talimatları Mektubu konferansları özrü olmayan kusurlarla ve ileri derecede ihmalle sınırlasa da, uygun olduğunda diğer duruşmalar için de bir olanak bıraktı. Bu, işletmecilerin daha önceden bozulmuş sistemi kötüye kullanmasını önleyecektir. KAPATMA EMİRLERİ MSHA’nın bazı işletmeciler üzerinde daha büyük itaat baskısı uygulanması gerektiğini anlaması gerekiyor. Zaman göstermiştir ki üretim devam ettiği sürece bazı maden işletmecileri kendilerini sağlık ve güvenlik kanunlarına uymakla yükümlü görmüyorlar ya da ihmalleri düzeltmeye çalışmıyorlar. Sendika MSHA’yı bütün üretim işini durdurmaya ve tehlikeli durumlara müdahale edecekler dışındaki işçilerin tahliyesini zorunlu tutmaya çağırıyordu. Bu yaklaşım hilekar işletmecileri kanuna uymaya zorlayacaktır ve sağlık ve güvenliğe daha çok vurgu yapan bir kültürü özendirecektir. Sendika Kurumun bu yetkiye zaten Kanunun 104. Maddesi kapsamında sahip olduğuna inanmaktadır; bir süre önce MSHA’nın uyumu zorlamak için gerektiğinde bu yetkiyi kullanmayı planladığını öğrendik. Bunun çok zaman önce gerçekleşmiş olması gerektiğine inansak da, bu yeni talimatları olumlu buluyoruz. BANT HAVASI1 Maden Yasasının bir uzantısı olan Yeraltı Kömür Madenlerinde Bant Havası Kullanımı ve Bant Materyallerinin Bileşimi ve Yangın Geciktirici Özelliklerine ilişkin Teknik Çalışma Paneli (Panel veya TSP) Ocak 2007’de çalışmalarına başladı. Takip eden 18 ay boyunca TSP ülke genelinde birçok toplantı düzenledi ve ilgili bilgileri toplamak için çeşitli maden işletmelerini dolaştı. 18 Aralık 2007’de analizlerini tamamladıktan sonra, Panel Bakana, göz önüne alınmak üzere fikir birliğine varılmış 20 öneri arz etti. Sendika genel olarak Panelin çalışmalarından hoşnuttur ve konu üzerinde kapsamlı evrak ve ifade derlemesinden ve bu bilgileri madenlerin sağlık ve güvenliğinde önemli iyileştirmelere yönelik kullanılmak üzere tavsiye etmesinden dolayı Paneli takdir etmektedir. Sendika hala bant havası kullanımının çeşitli nedenlerle pek güvenli olmadığına inanmaktadır. Panel bunların birçoğunu tespit etmiş ve güvenli olmadıklarını kaydetmiştir. Panel, bant havasının yasaklanmasını tavsiye etmemiş olsa da, belirli işletmeler için, jeoloji, kömür damarının derinliği ve metan gazı çıkışı gibi nedenlere dayanarak, diğer koruma tedbirlerini aldığı sürece bant havası kullanımına onay verdi. Aslında Panel, bant havasının onaylandığı yerlerde MSHA’nın bant havası kuralının halihazırda gerektirdiği koruma önlemlerinin ötesinde korunma önlemlerinin eklenmesini tavsiye etti. 1 Bant havası, kömürün konveyör üzerinde madenden çıkarıldığı tünellerden madencilerin teneffüs etmelerini sağlamak üzere madene hava getirme işlemidir. MSHA Müdürü Richard E. Stickler önerilen bu yasanın amacının yeraltı kömür madenlerinde konveyör bandı yangınları tehlikesini önemli derecede düşürerek maden güvenliğini artırmak olduğunu söyledi. (http://ehstoday.com/safety/confined-spaces/ehs_imp_81149) Panel– UMWA’nın şiddetle itirazları üzerine – MSHA’nın 2004’te yürürlüğe koyduğu bant havası kuralının madencileri yeteri kadar korumadığına işaret etti. Ayrıca mevcut çoğu maden işletmesinin bant havasına ihtiyaç duymadığını ve güvenliğin güçlendirildiğinin ispat edilemediği durumlarda bunun kullanılmasına izin verilmemesi gerektiğini açık bir şekilde ifade etti. Sendika MSHA’nın yeni bir bant havası kuralı yayınlama çalışmasına başlaması gerektiğine inanmaktadır. Bu kural koyma süreci hızlandırılmalı ve TSP’nin tavsiyelerini izlemelidir. Aynı zamanda maden işletmecilerinin MSHA Bölge personeli üzerindeki baskılarından dolayı, Kurum merkez ofis personelinin bütün bant havası kullanımı başvurularını denetlemesine yönelik adımları atmalıdır. KONVEYÖR YANICILIĞI Konveyörlerin yanıcılığı sorunu UMWA ve diğer sağlık ve güvenlik kurumları için onlarca yıldır endişe kaynağı olmuştur. Ateşe dayanıklı konveyörlerle ilgili bir yasa çıkarma teşebbüsleri 1980’lerin ilk yıllarında başladı, fakat bu tür bir yasa hiçbir zaman tamamlanmadı. Daha sonra 2002’de, eski bir kömür madenciliği yöneticisi olan Maden Güvenliği ve Sağlığı Müsteşarı David Lauriski, ‘konveyör yanıcılığı kuralını’ ve o zaman çıkmayı bekleyen 16 düzenlemeyi dikkate almaktan vazgeçti. Konveyör yanıcılığıyla ilgili koruyucu bir kural geliştirmede yaşanan başarısızlık Massey Energy’nin Aracoma Alma No:1 Madeninde 19 Ocak 2006’da çıkan bir konveyör yangınında iki işçinin hayatın kaybetmesiyle pahalıya mal olmuştu. Bant havasını ele alan TSP, aynı zamanda konveyör yanıcılığını da inceledi ve MSHA’yı daha önceden önerilen ve 2002’de geri çekilen yönetmeliği hemen yeniden önermeye ve uygulamaya koymaya zorladı. Ayrıca Panel üyeleri arasında, bant havası kullanıp kullanmadıklarına bakılmaksızın, bütün madenlere yeni çıkan ateşe dayanıklılık şartlarını karşılayan konveyörler kurmaları zorunluluğu getirilmesi konusunda görüş birliğine vardılar. Bunun yanında Panel işletmecilerin bant havası kullanmak için mevcut atmosferik izleme sistemlerine (AMS) ilave yangın algılama donanımı ve yazılımı yerleştirmelerini önerdi. Panel bundan başka CO sensörleri ile birlikte duman detektörlerinin kullanılmasını önerdi ve MSHA’nın başka gaz tespit aletlerini de dikkate almasını teklif etti. İlave olarak, bant havası kullanan her madendeki bütün AMS kayıtları tüm yanlış alarm sayısını ve niteliğini belirlemek için MSHA müfettişlerinin olağan kontrollerinde gözden geçirilmelidir. Sendika bir konveyör yanıcılığı yasasının çok önceden çıkmış olması gerektiği konusunda emindir. Sendika MSHA’nın yeni bir konveyör yanıcılığı kuralı çıkarması sürecine başlamasını istemektedir. Bu yasalaştırma süreci hızlandırılmalı ve TSP’nin tavsiyelerini izlemelidir. TERKEDİLMİŞ/İŞLENMİŞ ALANLARIN SIZDIRMAZLIĞI Mayıs 2007’de MSHA Nihai Kuralı yayınladı: Terkedilmiş Alanların Sızdırmazlığı, 30 CFR Kısım75 &335 & 336 & 337 & 338 ve 371. Sendika genel olarak söz konusu kuraldaki koşulların çoğundan memnundur ve MSHA personeline ve destek personeline ülkenin madencileri adına yaptıkları sıkı çalışmalardan dolayı teşekkür eder. Sendika MSHA’nın kurala eklemediği bazı tavsiyelerinin hala gerekli olduğuna ve bunların Kurum tarafından takip edilmesi gerektiğine inanmaktadır. Özellikle, statik veya dinamik basınç değerleri ne olursa olsun, bütün mühürlemeler faal kazı alanlarından ayırmak için tasarlandıkları atmosferi izlemeye yönelik cihazlar ile donatılmış olmalıdır. Bu izleme yüzey sondajları ve sızdırmazlık örnek tüpleri kombinasyonuyla yapılmalıdır (inşa edilen bütün mühürleme setlerindeki en yüksek mühre en az iki örnekleme tüpü yerleştirilmelidir). Bu yaklaşım maden işletmecilerinin, madencilerin ve düzenleyici kurumların mühürlenmiş alandaki atmosferik şartların farkında olmalarına olanak sağlayacaktır. Bu izleme sisteminin madenciler için daha koruyucu olması gerektiğine inanıyoruz. UMWA bazı maddelerin sızdırmazlıkta kullanımının kısıtlanmasını yeniden ele alması gerektiğine de inanmaktadır. Omega Bloklar ve ahşap gibi bazı malzemelerin kullanımının yeraltı maden işletmelerindeki sızdırmazlık yapımında yeri yoktur. Bunlar Maden Kanununda belirlenen gerekli korumayı sağlayamamaktadırlar ve bu tür uygulamalar için kullanımları yasaklanmalıdır. Omega Blok mühürlerin yetersizliği Sago’da ilk elden görüldü. İLETİŞİM / İZLEME CİHAZLARI UMWA MSHA’nın Ulusal İş Güvenliği ve Sağlığı Enstitüsünün (NIOSH) yardımıyla çeşitli maden-içi iletişim sistemlerinin denenmesi ve değerlendirilmesi sürecinde olmasından hoşnuttur. Aynı şekilde MSHA’nın tüm bu cihazlar için onay sürecini hızlandırmayı kabul etmesinden de memnunuz. Bu cihazların mevcut durumuna göre, Kurumun önemli bir kaynağı iki yönlü bir iletişim sistemi geliştirmeye tahsis etmesiyle hem fikiriz. Kurumun sistemin geliştirilmesinin teknik olarak çok zorlayıcı bir süreç olduğunu ve sistem bir kere tamamlanınca bir takip sisteminin kolayca mevcut sisteme “ilave edilebileceği” değerlendirmesine de katılıyoruz. Yeraltı madenciliğine yönelik telsiz teknolojisinde bazı gelişmeler var. Yine de, MSHA’nın bir süre önce Onay ve Sertifikasyon Merkezinin (A&CC) bir telsiz sistemini onayladığı açıklamasına rağmen, onaylanan sistemin tamamen telsiz sistemi olmadığı vurgulanmalıdır. Venture Design Services şirketi tarafından yapılan Maden İzleyen Madenci Yer İzleme Sistemi maden girişlerindeki belirli yerlerde madencileri giydikleri sinyal alıcısıyla geçerlerken kayıt etmek için kızılötesi RIF okuyucular kullanmaktadır. Okuyucular elektronik görüş hattı konumunda takıldığı takdirde, RIF bu bilgiyi telsizle birkaç bin metre iletebilmektedir. Fakat söz konusu bilgiler, yeraltından yüzeye uzanan kablo bağlantısı gerektiren bir dağıtım kutusuna gönderilmektedir. Bu gelişmeler önemli olmakla birlikte, eğer MINER Kanununun zorunluluklarını yerine getirecek ve madencilere acil durumlarda en yüksek kurtulma şansını sunacaksak katıksız bir telsiz sistemi aramaya devam etmeliyiz. Bu amaca ulaşmak için, Kongrenin hem MSHA hem de NIOSH’a bu önemli görevi tamamlaması için yeterli ödeneği ayırması önemlidir. MADEN MÜFETTİŞLERİ/MADEN TEFTİŞLERİ Yaklaşık 273 kişi müfettiş kadrolarına alındı ve ilk alınanlar başlangıç eğitimlerini neredeyse bitirdiler. Bu MSHA’nın uzun vadeli sorununu çözemez. Bütün maden endüstrisinde olduğu gibi, mevcut müfettişlerin çoğu gelecek beş yıl içerisinde emeklilik çağına gelecekler. Genel Muhasebe Ofisi emekliliğe hak kazanan çalışanların yaklaşık %41’inin (154 müfettiş) 2012’ye kadar Kurum’dan ayrılacaklarını tahmin etmektedir. Dolayısıyla, MSHA’nın düzenli ve devamlı olarak yeni stajyer müfettişler alması gerekmektedir. Büyük miktarlardaki emekliliklerin planlanmasının diğer bir katkısı, MSHA’nın havalandırma, tavan kontrol, elektrik uzmanlarının ve diğer alanlardaki uzmanlarının yedek müfettişler olarak çalışmak yerine, birincil görevlerine, diğer bir deyişle işletmeciler tarafından sunulan madencilik planlarını dikkatlice gözden geçirmeye ve irdelemeye dönmeleri olacaktır. YÖNETMELİKLER İfadem sırasında zaten belirttiğim bu konulara ek olarak, UMWA MSHA’nın madencilerin sağlık ve güvenliğini artıracak diğer önemli konulara değinecek saldırgan bir yasal düzenleme gündemi benimsemesi gerektiğine inanmaktadır. 1. Atmosferik izleme sistemlerini iyileştirmek (Teknik Çalışma Paneli bu konuya değinmişti); 2. Ülke çapında bir acil durum haberleşme sistemi geliştirilmesi; 3. Madencilerin solunabilir kömür madeni tozuna mesleki olarak maruz kalmalarının azaltılması; 4. Hava kalitesi, kimyasal madde ve solunumla ilgili korunma standartlarının güncellenmesi; 5. Sınırlandırılmış alanlarla ilgili bir kuralın yürürlüğe konması; 6. Besleme ve stoklama yığınları ile ilgili bir kuralın yürürlüğe konması; 7. Solunabilir kristalli silikaya maruziyetin azaltılması; 8. Yüzey kömür tozuna ilişkin standartların tetkikinin sağlanması; ve 9. Yeraltı kömür madenlerindeki solunabilir kömür tozunun düzenli olarak izlenmesini gerektiren bir kural çıkarılması. BAĞIMSIZ SORUŞTURMA ORGANI UMWA, kaza sonrası maden felaketlerini soruşturmak üzere Milli Ulaşım Güvenlik Kurulu veya Kimyasal Güvenlik Kurulu gibi bir bağımsız soruşturma organı yaratılmasını savunmaktadır. Ülkenin maden ocaklarındaki son olaylar böyle bir kurula olan ihtiyacı pekiştirdi. Uzun yıllar maden işletmecilerine kendilerini kontrol etmeleri konusunda güvenilemeyeceğini anladık. 1969, 1977 ve 2006’da Kongre bu kaçınılmaz sonuca ulaştı. MSHA madencileri korumak üzere kurulmuş olmasına rağmen, son yıllarda Kurumun sektör baskısına karşısında eğildiğine şahit olduk. Çoğu zaman Kurum, madencileri korumaya odaklanmak yerine, yeni veya iyileştirilmiş kanunların çıkarılması veya mevcut kanunların uygulanmasının maliyeti üzerinde durdu. İfademde daha önce andığım iki Crandall Canyon raporu Kurumun içindeki sorunları kanıtlamaktadır. MSHA kendi ana görevine dönmeli ve ülkenin maden kanunlarının kapsamlı ve sıkı bir şekilde uygulanmasını sağlamalıdır. Ayrıca, Kurum kendi faaliyetlerini ve maden felaketlerinde ve felakete ramak kalan durumlarda oynadığı rolü tam ve bağımsız olarak denetleyebilecek kabiliyette değildir. Kurum artık bir maden kazasındaki katkısını kazanın meydana geldiği madenin işletmecisinin incelenmesinden daha bağımsız bir şekilde incelemeyecek durumdadır. Dolayısıyla, MSHA ve işletmecilerin bu tür korkunç olaylardaki rolünü incelemek üzere gerçekten bağımsız bir organın ana role atanması, Kurumun ve nihai olarak ülkedeki madencilerinin sağlık ve güvenliğinin uzun süre varlığını sürdürebilmesi için son derece önemlidir. PROGRAMIN FİNANSMANI Kongrenin direktiflerine dayalı olarak, madencilere mümkün olan en yüksek seviyede korumayı sağlayacaksak, finansmanın arttırılması, sürdürülmesi ve her an hazır olması zorunludur. Bu yüzden Sendika, ülke madencilerinin sağlık ve güvenliğini daha ileri seviyelere getirecek programlara ve diğer kurumlara Kongrenin uygun ödenek sağlanmasını arzulamaktadır. Söz konusu kurumlar arasında şunlar yer almaktadır: • • • • • • Pittsburg Araştırma Merkezi Lake Lynn Deneysel Madeni ve Tesisleri Appalachian İş Sağlığı ve Güvenliği Laboratuvarı, Morgantown, WV MSHA Onay ve Ruhsat Merkezi Kişisel Toz Monitörleri Colorado Maden Okulları TAMAMLAYICI MINER YASASI (S-MINER) 2006 yılında Sago, Aracoma ve Darby’de araka arkaya felaketlere şahit olduktan sonra, Kongre kömür madenlerinde sağlık ve güvenlik ile ilgili bazı şeylerin çok yanlış gittiğine karar verdi. 2006 MINER Kanununun yürürlüğe girmesi MSHA’yı en azından kaza sonrası faaliyetlerle ilgili olarak, ana görevine yeniden yönlendirdi. Fakat bu ifadede belirtildiği ve HELP ve OIG Raporlarında gayet güzel açıklandığı üzere, belirlenen problemlerin düzeltilmesinden ve MINER Kanununda belirtilmeyen birçok ihtiyacın yasalaştırılmasından önce yapacak birçok işimiz var. Meslektaşlarınızın geçen yıl meclisten geçirdiği S- MINER Kanunu madencilerin sağlık ve güvenliğiyle ilgili eksikliklerin giderilmesi için mükemmel bir araçtır. MINER Kanunu imzalanırken, bunu madencilerin her gün karşılaştığı riskler ve tehlikeli durumların ifade edilmesinde önemli bir ilk adım olarak karşıladık. Kongrenin amaçladığı şekilde tam olarak yürürlüğe konduktan sonra, bu yasanın bir maden felaketinde hayatta kalmaya veya bundan kaçmaya çalışan madenciler için son derece faydalı olacağına halen inanıyoruz. Fakat bu yeterli değildi. Bu tür felaketlerin daha en başında engellenmesine destek olacak ilave mevzuatla ilerleme zamanı geldi. Artık S-MINER Kanunu ile ilerleme zamanı geldi. Birleşik Devletler Temsilciler Meclisinden 16 Ocak 2008’de geçirilen bu yasa, 1997’de kazaları ve felaketleri önlemeye yönelik olarak yürürlüğe konan Maden Kanunundan beri alınan ilk önlemdir. Hiç şüphesiz böyle bir kanun çoktan çıkmalıydı. Bir taraftan hala ihtiyaç duyulan ve S-MINER kanununa dahil edilmiş olan sağlık ve güvenlik iyileştirmelerini tartışmış olmamıza rağmen, önerilen yasanın birbirini tamamlayan bir bütün olarak gözden geçirilmesi önemlidir. Yürürlüğe girerse S-MINER Kanunu aşağıdaki hususlar sayesinde madencilere büyük bir koruma sağlayacaktır: Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren 120 gün içerisinde bütün madenlerde en az sızıntılı besleme kablo sistemi kadar etkili bir haberleşme sistemi kurulmasını gerekli kılmak; ayrıca maden işletmecilerinin yeni çıkan daha iyi teknolojileri eskisiyle değiştirmeleri gerekecektir. 60 gün içerisinde, bütün çalışma bölümlerindeki çalışma aynalarına 500 fit mesafede mobil acil durum sığınakları yerleştirilmesini zorunlu kılmak. Mühürlemeler -240 psi’den daha az basınca dayanacak şekilde tasarlanmış bütün mühürlemeler izlenecektir: 1. 2. 3. 4. Her bir mühür setinde en az bir mühür aracılığıyla. Yüzey sondaj delikleriyle. Bir yıl içerisinde izleme sürekli bir aletle yapılacaktır. Bütün metal veya ametal madenler için geçerlidir. Havalandırma kontrolleri – bir yıl içerisinde, topuk bölümleri haricindeki bölümlerde yer alan bütün stoplar 1. masif bloklardan yapılacak, yaş olarak döşenecek, en azından emme tarafında yapıştırıcı maddeyle tıkanacaktır. 2. Topuk kısımlarında içi boş bloklar ve yapıştırıcı madde kullanılabilir. Ateşe dayanıklı bantlar - 31 Aralık 2012 tarihine kadar bütün bantların NIOSH tarafından tavsiye edilen ateşe dayanıklılık şartlarını yerine getirmeleri gerekmektedir. Bütün metal/ ametal madenler için geçerlidir. Bant havası – 20 Haziran 2008 tarihine kadar MSHA’nın yönetmeliklerini gözden geçirmesi ve bant havası kullanımını sadece 101(c) dilekçe süreciyle onaylaması gerekecektir. Dilekçelerin, bunların kullanımını gerektiren önemli güvenlik kısıtlarını kanıtlaması gerekmektedir ve işletmecinin söz konusu kullanımla ilgili olarak MSHA’nın zorunluluklarını kabul etmesi gerekecektir. Halihazırda bant havası kullanan madenler, halihazırda geliştirilmiş alanlarda buna devam edebilirler. İletişim sistemleri - Şartların vardiya öncesi incelenmesi 1. Madenden çıkarken, formen, müfettiş veya işletmecinin başka bir temsilcisi devralan vardiyayla buluşmalı ve madendeki şartları yüz yüze konuşmalıdır. 2. Vardiyaya başlayacak olan formen, müfettiş veya işyeri temsilcisi aldığı bu bilgileri vardiyadakilerin tamamıyla paylaşmalıdır. Atmosferik İzleme – madencilerin çalıştığı veya geçtiği bütün alanlarda sürekli atmosferik izleme sistemi kurulur. Vardiyanın herhangi bir kısmında yalnız çalışan bütün madencilerinler metan, oksijen ve karbon monoksit seviyelerini ölçecek bir aletle donatılmalıdır. Ulusal Bilim Akademisi yıldırım hakkında bir araştırma yapacak ve çalışmanın 1 yıl içerisinde bitmesi koşuluyla, madencileri daha iyi koruyacak tavsiyelerini Bakana sunacaktır. Bariyer Azaltılması ve Topuk Kazanımı – 1500 fitten daha derinlerde bu tür çalışmalar yapan işletmeler veya geçmişinde patlama olan madenler için özel dahili plan inceleme süreci. o -- İşletmecinin onaylanmış bir planı olmalıdır – İşletmeci bu tür madencilik faaliyetlerine başlamadan bir hafta önce MSHA’ya bildirimde bulunmalıdır. –MSHA bildirime yazılı olarak cevap verecektir. – Bu tür faaliyetlerde çalışan bütün madenciler eğitimden geçirilmelidir – bu tür faaliyetlerin güvenli bir şekilde yapıldığı şahsen izlenecektir. o Bu gibi madencilik faaliyetlerini güvenlik gerekçesiyle durdurabilir – Ulusal Bilimler Akademisi – konuyu araştırır ve gerekirse tavsiyelerde bulunur. Kendi Kendine Yeterli Ferdi Kurtarıcı Rastgele Deneme Programı – NIOSH kendi kendine yeterli ferdi kurtarıcıların sahadaki yıllık rastgele örneklemelerini yönetecek ve bunların yıllık olarak örneklenecek sayılarını tespit eder. o İşletmeciler değiştirilecek birimlerin satın alınmasından sorumludur. MSHA Onay Merkezi Öncelikleri 1. 2. Yeni nesil kendi kendine yeterli ferdi kurtarıcı Telsiz iletişim sistemleri Gelecek 5 yıl için NIOSH Araştırma Öncelikleri 1. 2. 3. 4. 5. Yeni nesil kendi kendine yeterli ferdi kurtarıcı İletişim için pil teknolojisi ve Kişisel Toz Monitörü Maden kurtarma ekibi teknolojilerinin daha ileriye taşınması İyileştirilmiş havalandırma kontrolleri Bütün madeni kapsayan bir izleme sisteminin geliştirilmesi MSHA’nın Denetleme yetkisi 1. Başmüfettiş kadrosunun yaratılması (artırılmış sorumluluk ve maaş) 2. Mevcut müfettişler emekli olmadan yenilerinin eğitilmesi için istihdam kısıtlamalarının 5 yıl süreyle kaldırılması 3. Yeterli sayıda yeni müfettiş işe alınamazsa emekli müfettişlere sözleşmeli olarak iş verilebilir. Başmüfettişlik birimi içinde bir Soruşturma Dairesi kurulması 1. 2. 3. 4. 5. 6. İhlal Modeli 1. 2. 3. 4. Başkan tarafından atanır Senato tarafından onaylanır. Madencilerin, ailelerinin ve diğer tarafların gizli şikayetlerini ele alır. Ücretsiz aranabilen telefon numarası ve iletişim için internet sitesi Yaralanmaları, hastalıkları ve ihlalleri inceler. Çalışma Bakanının çalışmalarını madenciler adına gözlemler İhlal modelinin nasıl tespit edileceğini açıklığa kavuşturur Bu statüden çıkarılmak için gerekli kriterleri oluşturur İhlal modelini 50.000$’dan 250.000 $’a kadar bir ceza ile cezalandırır Gerekli görülen hallerde madencilerin madenin tamamından tahliye edilmesi. Bu zaman boyunca mevcut ihlallerin düzeltilmesinden başka hiçbir iş yapılmaz. Cezaların Zamanında Ödenmemesi 1. Eğer 30 gün içerisinde tebligata itiraz edilmezse, tebligat sonuçlanmış sayılır ve temyiz edilemez. 2. MSHA cezalarını ödemeyen işletmelerde üretimi durdurabilir. Cezaların Değerlendirilmesindeki Unsurlar 1. Değerlendirme madenin büyüklüğüne göre değil, işletmenin büyüklüğüne göre yapılır. 2. İşletmecinin ticari faaliyetine devam edebilme kabiliyeti artık göz önüne alınmayacaktır. 105(c) ayrımcılık cezaları, her vaka için 10.000$’dan 100,000$’a kadar olabilir 107(a) olası tehlike tebligatı, şartlar düzeltilene kadar bütün madencilerin hemen tahliyesini gerektirir. Madencilik tecrübesine sahip kişilerin 7/24 çalıştığı yeni bir Acil Durum Çağrı Merkezi kurulması. Çalışma Bakanlığında bir Maden Harita Odası ve halkın ulaşabileceği bir internet sitesi kurulması. SONUÇ İş hayatımın büyük kısmını madencilerin sağlık ve güvenliğini iyileştirmeye adamış biri olarak, birçok felaketi inceledim, birçok yaralı madenciyi ziyaret ettim ve birçok kederli aileyi teselli ettim. Son iki yılda yapılan iyileştirmeleri takdir edebiliriz, fakat çok daha fazlası gerekiyor. İşimiz henüz bitmedi. Madencilerin hayatı pahasına olsa da, en az dirençli yolda yürüme eğilimi hala bazı zamanlar ortaya çıkıyor. MSHA’daki tepe yöneticilerdeki işletmeci zihniyeti yönetmeliklerin hazırlanması sırasında hala görülebilir. MSHA hala işletmecilerin çalışma alanlarını bant havası sistemiyle havalandırmalarına izin veriyor ve yanıcı olmayan konveyörler hala zorunlu değil. Bugün acil bir durumda madencilerin yeryüzüyle veya yeryüzündekilerin aşağıdakilerle iletişim kurabilecekleri tamamen güvenli bir sistem yok. Birçok işletmeci mahsur kalan madencilerinin yerlerini tespit edemiyor. Bu kabul edilemez. Şimdi daha cesur eylemler ve daha büyük adımlar atma zamanı. MSHA, Kongrenin istediği gibi, MINER Kanunun bütün hükümlerini uygulamaya ikna edilmeli veya yönlendirilmelidir. Bunlar ülkenin madencilerin korunmasının anahtarlarıdır. Bu Komisyonun ve Kongrenin üyeleri olarak, MSHA’nın kendisine tanıdığınız olanakları kullanmasında ısrarcı olmak için en iyi konumda olan sizlersiniz. Bayan Başkan ve Komisyonun değerli üyeleri, yardımlarınız ve madencilerin sağlık ve güvenliğinin iyileştirilmesine gösterdiğiniz ilgiden dolayı sizlere teşekkür ediyoruz. Bölüm 4 “MINER YASASININ ÇIKARILMASINDAN 2 YIL SONRA: GÜNÜMÜZDE MADENCİLİK NE KADAR GÜVENLİ?” Jeffery Kohler Maden Güvenliği ve Sağlığı Müdür Yardımcısı ABD Sağlık ve İnsani Hizmetler Bakanlığı Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi Ulusal İş Güvenliği ve Sağlığı Araştırma Enstitüsü GİRİŞ İyi günler sayın başkan ve alt komitenin değerli üyeleri. Benim adım Jeffery Kohler ve Sağlık ve İnsani Hizmetler Bakanlığı bünyesindeki Hastalık Kontrol ve Önleme (CDC) Merkezlerinin bir parçası olan Ulusal İş Güvenliği ve Sağlığı Enstitüsü (NIOSH) Maden Güvenliği ve Sağlığı Araştırmalarından sorumlu müdür yardımcılığını yapmaktayım. 2006 yılında çıkartılan Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahale Kanunu (MINER Kanunu) (P.L. 109-236) ve Kongre’nin yer altı kömür madenlerindeki gelişim ve hayati güvenlik teknolojilerinin nüfuzunun kolaylaştırılması için sağladığı ek ödenekleri kapsamında NIOSH’un ilerlemesiyle ilgili raporu sunmak için bugün burada bulunmaktan dolayı mutluluk duyuyorum. Önceki oturumlarda ve brifinglerde; ileri iletişim, takip, oksijen desteği ve diğer teknolojilerin ileri maden güvenliği ile ilişkilendirilmesindeki zorluklar hakkında tartışmıştık. 14 Mart 2008 tarihinde, Maden Güvenliği ve Sağlığı Müsteşarı Richard Stickler ile buluştum ve kabul edilebilir iletişim teknolojisi alternatifleri için performans bazlı kıstaslarla ilgili 2009 Ocak ayına kadar madencilik toplumuna kazandırılabilecek bir kılavuz geliştirme üzerinde anlaştık. Bugün kaydetmiş olduğumuz ilerlemelere ve NIOSH’un madenleri daha güvenli bir hale getirmek ve yangın, patlama ve başka felaketlerden madencilerin güvenli bir şekilde kurtulması için geliştirdiği yeni teknolojilere dikkat çekmek istiyorum. NIOSH MINER YASASINA TABİDİR Maden Güvenliği ve Sağlığı Ofisi NİOSH tüm talimatlarını MINER Yasası kapsamında tamamlar ya da yerine getirir. Maden Güvenliği ve Sağlığı Araştırma Ofisini özellikle 6(A)(H) bölümünün gerektirdiği şekilde kurduk. Bu Ofis, yasadan aldığı yetki ile bütün maden güvenlik ve sağlık konularını çözüme kavuşturmak için NIOSH’un güvenlik ve sağlık teknolojilerini değerlendirme, aynı zamanda da dengeli bir araştırma programı yürütme hedefini güçlendirmektedir. Araştırma Sözleşmeleri Yasada yer alan Madde 6 uyarınca madencilik uygulamalarına yönelik güvenlik teknolojilerinin geliştirilmesi ve hayata geçirilmesi için fon sağlama amacıyla devam eden sözleşmeler ve teşviklere ilişkin bir program oluşturulmuştur. Bu program kapsamında şu ana kadar 62 teklif incelenmiş ve bu tekliflerden 13’ü bu programın esasları doğrultusunda fon sağlamak için yeterli görülmüşlerdir. Bu tekliflerin gelecekte varabilecekleri noktalar konusunda heyecan duyuyoruz. Bunlardan ikisi şu şekilde: • • mevcut ordu uygulamalarından uyarlanan bir işlem olan ve maden mühürlerinin belirgin ölçüde güçlendirilmesini sağlayan püskürtmeli dolgu sisteminin geliştirilmesi; temeli ordu tarafından geliştirilen bir teknolojiye dayanan toprak içerisinden geçen çift yönlü ses iletişimin geliştirilmesi; Kurumlar arası Çalışma Grubu MINER yasasında yer alan Madde 6(a)(h)(3)(C) uyarınca odak noktası teknoloji olan farklı federal kurumlardan oluşan ve devam eden Kurumlar arası Çalışma Grubu oluşturulmuştur. Her ne kadar doğrudan madenciliğe uygulanabilecek herhangi bir teknoloji belirlenememişse de federal kurumlar arasındaki bu işbirliği pek çok fayda sağlamaktadır. Bu konuda öne çıkan örnekler şu şekildedir: • • • NASA ve Denizcilik Araştırma Laboratuvarı, yaşam odaları hakkında çalışmalarımızla ilgili önemli girdiler sağlamışlardır. ABD Ordu İletişimi- Elektronik Araştırma, Geliştirme ve Mühendislik Merkezi (CERDEC), iletişim ve takip teknolojileriyle ilgili bizimle birlikte çalışmaktadır. Kurtarma tatbikatı teknolojisinin muhtemel uyarlamasını gözlemlemek için Sandia Ulusal Laboratuvarında Enerji Bakanlığının jeotermal araştırma programıyla birlikte çalışmaktayız. Alternatif Sığınma Seçenekleri Alternatif sığınma seçenekleri ile ilgili araştırma ve testlerimizi tamamladık ve Sağlık, Eğitim, Çalışma ve Emeklilikle ilgili Senato Komitesine ve Eğitim ve Çalışma ile ilgili Temsilciler Meclisine; kullanılabilirlik, kolaylık, sürdürülebilirlik ve alternatif sığınma seçeneklerinin masraflarıyla ilgili bir rapor gönderdik. Aynı zamanda Lynn Gölünde bulunan Deneysel Madenimizde yaşam odalarına ilişkin testlerimizi gerçekleştirdik. İki komiteye gönderilen bu rapor, yeraltı madenlerindeki alternatif sığınma seçeneklerinin kullanımı hakkında Maden Güvenliği ve Sağlığı Yönetimi (MSHA) ile ilgili bilimsel bir temel ortaya koymaktadır. Raporun sonunda, alternatif sığınma seçeneklerinin kapsamlı bir kaçış ve kurtarma planının bir parçası olması halinde ve madencilere uygun eğitimin verilmesi halinde, maden çalışanlarının hayatlarının kurtulmasında önemli bir yere sahip olduğunu görüyoruz. Dahası rapor, alternatif sığınma seçeneklerinin ve belirli alternatiflerin belirlenmesinin faydalarının, bunların ticarileşmesi ve yeraltı madenlerinde konuşlandırılmasına yeterince değeceğini belirtmektedir. Çalışma, sanayi ve üreticilerin yeraltı kömür endüstrisinde alternatif sığınma yöntemlerini uygulaması konusunda MSHA ile çalışmalarımıza devam ediyoruz. ACİL DURUM EK ÖDENEĞİ 2006 tarihli Savunma, Terörle Küresel Mücadele ve Kasırga Sonrası Toparlanmaya ilişkin Acil Durum Ek Ödeneği Kanunu (ESA) (P.L. 109-234) (10 milyon dolar), 2007 tarihli ABD Askeri Birliklerinin Hazır Bulunması, Gazi Yardımları, Katrina Sonrası Toparlanmaya ilişkin Acil Durum Ek Ödeneği ve Irak Hesap Verebilirlik Ödeneği Yasası (P.L. 110-28) (13 milyon dolar) olmak üzere toplamda 23 milyon dolar; diğer amaçların yanında, kiralık laboratuvarların gerekli onarım ve yenilemesini de içeren maden güvenlik teknolojisinin geliştirilmesi ve yayılması işlemleri için NIOSH’a tahsis edilmiştir. ESA ve MINER Yasasının gereklerini yerine getirmek için, birbiriyle alakalı fakat farklı alanlarda araştırmalar tertip ettik, bizimkileri tamamlayacak kaynaklara ve uzmanlığa sahip kurum dışı partnerlerle yapılan sözleşmeleri idare ettik ve bunlara fonlar verdik. Yüksek kalitede araştırma ilkesini sağlama almak için elimizden geleni yaparken, tam bir aciliyet hissi içerisinde ilerledik. Dahası, başarıyı garantilemek için, bilimsel teknik bilgilerimizle yeraltı madenleri hakkındaki detaylı birikimimizi ve bilimsel çalışmalarda sürekli ortaya çıkan teknik sorular konusunda kararlılığımızı kullandık. Şimdi, bu üç yıllık çabanın daha iki yılı dolmadan, Kongre tarafından öngörülen ileri teknolojiyi mümkün kılacak kayda değer bir ilerleme sağladığımızı söyleyebiliriz. Günümüze kadar olan kayda değer başarılar şu şekilde özetlenebilir; Oksijen Desteği NIOSH, araştırma sözleşmeleri programı kapsamında geliştirilen ve test edilen yeni nesil bağımsız ferdi kurtarma cihizları (SCSR) için kavramsal tasarımı geliştirmiştir. Yüklenici, 125 birimi bu yaz sonuna kadar NIOSH’un sertifikasyon laboratuvarına göndermekle yükümlüdür. Üretici, ilk yıllık üretim kapasitesi olan 2000 ila 4000 arasında ürünün 2008’in son çeyreği ya da 2009’un ilk çeyreği arasındaki bir dönemde piyasada olacağını tahmin etmektedir. Bu yeni SCSR, 30 yılı aşkın bir süredir oksijen destek teknolojisindeki ilk belirgin ilerleme olarak ortaya çıkar. Bu tertibatın halihazırdaki modellere performans artışı sağlamasına karşın, en önemli özelliği “Kenetlenebilir” olmasıdır. Öyle ki temiz oksijen kutuları, yeni bir ağız aparatı ve burun kıskacı gerekmeden kolaylıkla değiş-tokuş edilebilemektedir. Bu özellik, potansiyel olarak zehirli olan bir ortamda aşırı stres altındaki durumlarda temiz bir SCSR takma çabasının tehlikesini ortadan kaldırır. Kaza Sonrası İletişim Teknolojisi Günümüze kadar yapılan araştırmaların sonuçları kuvvetli bir şekilde ortaya koymaktadır ki birçok madende kaza sonrası sürdürülebilir iletişim sistemi elde etmek için gerekli olan teknolojik yapıtaşı, MINER Yasasının gerektirdiği şekilde Temmuz 2009’dan önce uygulamaya hazır olacaktır. Ne var ki, herhangi bir sistemin ya da teknolojinin tek başına birçok maden için gereklilikleri yerine getirmesi pek muhtemel olmadığından, madenlerdeki teknolojilerin ortak bir birleşimi kaza sonrası yeterli kapsam ve işlevselliği sağlayacaktır. Dahası, NIOSH iletişim yol haritasında gösterildiği gibi bu “yapıtaşı” yaklaşımının, gelecekte teknolojide meydana gelecek ilerlemelere bir dayanak teşkil edeceği eklenebilir. NIOSH’un günümüze kadarki çalışması, her bir maden için acil durum iletişim planının o madenin gereklerine göre uygun hale getirilmesi gerekeceğini ve planın sesi ileten geliştirilmiş şebeke hattı, ızgara ve/veya orta frekans kablosuz sistemlerin birleşimini kullanması muhtemeldir. Bu sistemlerden tedarik edilen kaza sonrası kapsam ve işlevsellik, toprak içinden geçen çift taraflı ses sistemi, artan ihtiyaç fazlası sistemlerin birlikte çalışabilirliği ve iletişim altyapısının hasar görmekten korunması için geliştirilen metotlar gibi ilavelerle teknolojinin izin verdiği ölçüde daha da geliştirilebilir. Bu geliştirmeler şu an mümkün değildir ama gelecek birkaç yıl içerisinde kullanılır hale gelebilecektir. Ne var ki, kaza sonrası iletişim teknolojileri alanında halihazırda ortaya konan takdire şayan ilerlemeler bulunmaktadır ve bu ilerlemenin çoğu ek ödemeler yoluyla sağlanan kaynaklarla yürütülmektedir. Üç önemli örnek aşağıda belirtilmektedir. Sızdıran Şebeke Hattı sistemi NIOSH ile sözleşme kapsamında, sistemin bir bölümünün hasar gördüğü ya da imha edildiği durumda bile kesintisiz iletişim olanağı sağlayan sesi ileten bir şebeke sistemi geliştirilmiştir. Bu sistem MSHA’nın izin verilebilirlik gerekliliklerine uygundur ve son onay beklenmektedir. West Virginia’da bulunan Loveridge madeninde geniş çaplı bir tatbikat sistemi kurulmaktadır. Sistem, ana taşıma alanında çift yönlü bir boşluk ve madende meydana gelebilecek patlama olaylarında oldukça yüksek oranda hayatta kalma olasılığını sağlayacak şekilde, çalışma alanlarında paralel olarak yerleştirilecek sesi ileten bir şebeke sistemini içerir. Bir güç kesintisi haline sistemi 8 ila 96 saat arasında çalışır halde tutabilecek yedek batarya sistemi de projede yer almaktadır. Aynı zamanda maden içerisindeki kapsama alanını genişletmek ve patlayıcı etkenlere karşı sistemi fiziksel olarak güçlendirmek için değerlendirilen metotlarımız bulunmaktadır. Günümüze kadar yapılan testler göstermiştir ki, sesi ileten besleme kablosunu gömmek, kablonun hasar görmesini engellemeye yönelik önemli bir önlemdir. Bu gibi ekstrem koruma tedbirlerinin, özellikle madenin mühürlü bölgelerine bitişik olan bölgeler gibi hassas bölgelerde kullanılması düşünülebilir. Ağ sistemi Başka bir sözleşme kapsamında, kalımlı ağ bazlı bir sistem geliştiriyoruz ve Sentinel’de bulunan madende prototip bir sistem kurmak için bu ayın sonuna kadar süremiz var. Sistem, bir yeraltı kömür madeni ortamında hayatta kalma oranının yüksek oranda artmasını sağlayan bir dizi tasarım özellikleri içermektedir ve ilk sistem tasarımı onay için MSHA’ya sunulmuştur. Bir ağ sisteminin hayatta kalma kabiliyeti yüksek oranda ağ düğümleri arasındaki mesafeye ve bir maden felaketi esnasında gerekli olabilecek koşullar altında sisteminin kendini yeniden yapılandırabilmesine bağlıdır. NIOSH’a ait ağ geliştirmesi, sistemin hayatta kalabilme kabiliyetini maksimuma çıkarmayı şu şekilde sağlar: • • • • • düğümler, belli bir güç iletim miktarına göre maksimum mesafeye sahiptir, dolayısıyla gerekli olan düğümlerin, güç kaynaklarının ve bataryaların sayısı azaltılır; sistem birbirlerini izleyen iletişim yollarını otomatik olarak destekler; ahize bunlar arasındaki doğrudan iletişimi destekler (eşdüzeyler arası iletişim olarak da bilinir); ahizeler ağ düğümlerine ileti gönderen amplifikatör işlevi görürler; sistem, orta frekans ya da topraktan iletimli sistemlerle gelecekte karşılıklı çalışabilmesi için düşük bit hızına sahip sesli veri haberleşmesi kullanır. MSHA ve diğer paydaşlarla birlikte kaza sonrası iletişim sistemleri ile ilgili gerekli olacak batarya yedekleme donanımıyla ilgili olası güvenlik sorunlarını değerlendirmekteyiz. Orta Frekans Sistemi NIOSH, Kutta orta frekans iletişim sistemlerini yeraltı kömür madenlerine uyarlamak için ABD Ordusu bünyesindeki CERDEC (Communications-Electronics Research, Development and Engineering Center – İletişim-Elektronik Araştırma, Geliştirme ve Mühendislik Merkezi) ile birlikte çalışmaktadır. Orta frekans sistemlerinin, afet sonrası senaryoda acil durum iletişim sistemi olarak büyük bir potansiyeli bulunmaktadır. Orta frekans radyolarının, “parazit yayılım” yoluyla yeraltı kömür madenlerinde 2 milden fazla bir alana yayılma mesafesi olduğunu kanıtlamış bulunmaktayız. Bu radyo enerjinin, enerjinin madendeki metal yapılarla birleşerek söz konusu yapının yolu boyunca herhangi bir yerden alınabilmesine olanak sağlayan bir özelliğidir. Orta frekans sistemlerinin birçok faydası vardır. İlk olarak, aktif radyo unsurları (radyo ileticileri ve yükselticileri), ses ileten şebeke hattı ya da ağ sisteminin gerektirdiğinden daha az aktif unsur gerektirecek şekilde bir mil ya da daha uzak aralıklarla dizilebilirler ve dolayısıyla potansiyel olarak daha zayıf bir altyapı olasılığını azaltırlar. İkincisi, parazit sinyal yayılım yolları oldukça kalıcı olabilir ve güç gerektirmezler. Örneğin enerji hatları hasar görmüş olabilir, fakat hala orta frekans iletişimi destekler durumda olabilir. Ek olarak en son NIOSH testleri göstermektedir ki; yeraltı kabloları, gözlemlenebilir herhangi bir radyo sinyali kaybı olmaksızın harika bir yayılım yolu olarak kullanılabilmektedirler. Son olarak, orta frekans sistemleri, ses ileten şebeke sistemleriyle birlikte kullanılan mevcut MSHA onaylı UHF/VHF ahizeleriyle birlikte çalışacak şekilde tanımlanabilirler; bu durum, pratik ve uygun maliyetli sistemler tasarlamada elle tutulur bir esneklik sağlayacaktır. Bu ürünler pazarda mevcut hale geldiklerinde bunların ağ sistemleri ve topraktan iletimli sistemler gibi geleceğin sistemleriyle birlikte çalışıp çalışamayacakları dikkate alınacaktır. Noktadan-noktaya analog orta frekans ürünlerin ilk üretim öncesi modelleri, bu ay içerisinde alınacaktır ve dijital çok-sekmeli ürünlerin dağıtımının da Ağustos ayı içerisinde gerçekleşmesi beklenmektedir. Sistem tasarımı onay için MSHA’ya iletilmiştir. Teknik Çalışma Kurulu Kanunun 11(A) kısmına istinaden, Yeraltı Kömür Madenlerinde Bant Havası Kullanımı ve Bant Materyallerinin Bileşimi ve Yangın Geciktirici Özelliklerine ilişkin Teknik Çalışma Kurulunda yer aldık. Bu kurul MSHA’nın idareri altında gerçekleştirilmiştir ve NIOSH da teknik destek sağlamıştır. Çalışma kurulunun raporu; çeşitli havalandırma durumlarında iyileştirilmiş kaçış yolu, havalandırma kontrolleri aracılığıyla hava sızıntısını azaltmaya yönelik yöntemler ve yeraltı kömür madeni faaliyetlerinde takviye fanı kullanımı gibi konularda daha fazla araştırma yapılmasını önermektedir. Kurul tarafından tespit edilen bu bilgi açıklarına yönelik bir proje başlatmış bulunmaktayız ve önümüzdeki birkaç yıl içerisinde sonuç almayı ummaktayız. 2008 MALİ YILI ÖDENEK KANUNU FAALİYETLERİ NIOSH, 1500 fitten daha derin yeraltı madenlerinde gerileme odalarındaki kömür topuklarının kazanılması ve topuk madenciliği ile ilgili bir çalışma yürütmek ve araştırma sonuçlarını 2 yıl içerisinde Kongreye bir raporla sunmak yönünde talimat almıştır. Bu projeye Ocak ayında başladık ve ilerleme kaydediyoruz. Kapsamın belirlenmesiyle ilgili West Virginia Üniversitesi’nden ve Utah Üniversitesi’nden araştırmacılarla iki toplantı yapılmıştır. MSHA Teknik Destek bizimle birlikte çalışmaktadır ve onlarla teknik konularla toplantılarımız olmuştur. Geçen ay NIOSH araştırmacıları bu projede kullanılmak üzere bilgi toplamak için yeraltı madenine ziyarette bulunmuşlardır. 2008 mali yılı ödeneği kapsamında sağlanan kaynaklar; aynı zamanda, solunabilir toz kontrolü, zemin kontrolü ve patlamaların önlenmesi gibi diğer maden güvenliği ve sağlığı ile ilgili projelerin devam ettirilmesinde kullanılmıştır. Potansiyel olarak felaketlerle sonuçlanabilen metan ve kömür tozu patlamaları gibi olayları önleme ya da bu olayların etkilerini azaltmaya yönelik yöntem ve teknolojileri araştırdığımız için, Lynn Gölü Deney Madeninde bu tür vakalar incelenmektedir. Bu projelerin çoğunda mühendislik, eğitim ve teknoloji unsurlarını içeren bir dizi müdahale yöntemi geliştirilmektedir. SONUÇ Sonuç olarak, NIOSH maden çalışanlarının güvenlik ve sağlığını korumak için özenle ve sabırla çalışmaya devam etmektedir. MINER Yasası ve maden araştırmalarına yönelik ek fonlar iletişim ve takip, oksijen desteği ve alternatif sığınma yöntemleriyle ilgili önemli ilerlemeler kaydetmemize olanak sağlamaktadır. Dahası, güvenlik ve sağlık araştırma programımız, müşterilerimiz ve paydaşlarımız tarafından belirlenen kritik alanlara değinirken araştırma, geliştirme, tatbikat ve yayma faaliyetlerimiz vasıtasıyla da gelecekte madencilik alanında zarar azaltma kültürüne geçişi sağlamayı hedeflemekteyiz. Bana, çalışmamı sizlere sunma fırsatı verdiğiniz için ve sürekli desteğiniz için teşekkürü bir borç bilirim. Herhangi bir sorunuz varsa sorularınızı cevaplamaktan mutluluk duyarım. Bölüm5 MADEN GÜVENLİĞİ VE SAĞLIĞI İDARESİ MÜSTEŞAR VEKİLİ RICHARD E.STICKLER’IN AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ SENATOSU, SAĞLIK, İSTİHDAM, İŞGÜCÜ VE EMEKLİLİK KOMİTESİ, İSTİHDAM VE İŞGÜCÜ GÜVENLİĞİ ALTKOMİTESİ HUZURUNDAKİ 19 HAZİRAN 2008 TARİHLİ BEYANATI Sayın Başkan Murray, Sayın Senatör Isakson ve Altkomitenin diğer kıymetli Üyeleri, bana, uygulamaya konması tamamlanmak üzere olan 2006 Madenlerde İyileştirme ve Yeni Acil Müdahale Yasası (MINER Yasası ya da “Yasa“) da dâhil Maden Güvenliği ve Sağlığı İdaresinde (MSHA) gerçekleştirildiğimiz pek çok değişiklik ve iyileştirmeleri sizlerle paylaşma fırsatı verdiğiniz için teşekkür ediyorum. MSHA’ya katıldığım ilk günden itibaren, MSHA’nın ulusumuz madencilerinin güvenlik ve sağlıklarını koruma yönündeki temel görevine yaklaşımını geliştirme üzerine yoğunlaştım. MINER Yasası, son 30 yıl içerisinde Federal Maden Güvenliği ve Sağlığı Yasasına ilişkin yapılan ilk büyük değişiklik oldu. MINER Yasasının yürürlüğe koyulduğu son iki yılda MSHA, yasanın uygulanması ve ulusumuz madencilerinin genel olarak güvenlik ve sağlık koşullarının iyileşmesini sağlamak için özenle çalışmıştır. Örneğin, MSHA: • • • Federal Sicildeki nihai altı kuralı yayınlamıştır; Acil Durum Geçici Standardını düzenlemiştir; Dört adet yeni yasa teklif etmiştir. MSHA, ayrıca 75’ten fazla Program Bilgilendirme Bülteni (PIB), Program Politika Yazısı (PPL) ya da Prosedür Talimat Yazısı (PIL) ile MSHA çalışanları ve maden işletmecilerine yönelik değişikliklerin uygulamaya konmasını ve tedbirlerin açıklığa kavuşturulmasını sağlamıştır. Bu değişikliklerin pek çoğu MINER Yasasının sonucu olarak doğmuştur ancak MSHA olarak biz MINER Yasası kapsamında olmayan tedbir ve prosedürleri de ele aldık. Üç büyük kaza soruşturması ve bunlarla ilgili iç denetimleri sonuçlandırdık. MSHA bu iç denetimlerden elde edilen 153 tavsiyenin hepsine ilişkin önlemler alarak soruşturma ve eğitim prosedürlerinde iyileştirmeler yapmıştır. Kasım 2008’de, Kömür bölümündeki bütün müdür ve yöneticileri dâhil etmek suretiyle ilerlemeleri denetlemek ve Temmuz 2007’de aldıkları söz konusu 153 konu başlığına ilişkin eğitimleri güncellemek üzere bir izleme toplantısı düzenlemeyi planlıyoruz. Ayrıca Crandal Canyon kazasının soruşturması tamamlanmak üzere ve bu konuda kaza raporunun yanı sıra MSHA’nın Crandall Canyon vakasındaki faaliyetleri üzerine Bağımsız Gözlemci ekibin raporu bekleniyor. Yıpranma ve emeklilikler sebebiyle yaşadığımız çalışan sıkıntısını çözmek üzere işe alım uygularımızda da iyileştirmeler gerçekleştirdik. Haziran 2006’dan bu yana 322 kömür icra personelini kurumumuza kazandırdık, 2006 ve 2007 mali yıllarında yapılan istihdamların çoğu eğitimlerini tamamlamak üzere ve bu mali yılın sonunda Yetkili Temsilci kartlarını almaya hazırlanıyorlar. Yıpranmadan dolayı net istihdam artışı 163 müfettiş olarak gerçekleşmiş olsa da kömür icra personelinin toplam sayısı 1994’ten bu yana en yüksek seviyeye gelmiştir. Tebligat ve ceza yapımızı güncelledik ve güçlendirdik. Verdiğimiz cezaların miktarı kuruluşumuzun başarısını gösteremez ancak cezalar kanun ve yöneltmeliklere uyulmasını sağlamak için önemli icra araçlarıdır. Ulusal ölçekte, 2003 ve 2007 mali yılları arasında: • • • Kömür madeni işletmecilerine düzenlenen tebligat ve emir sayısı %42 oranında artmıştır. Kömür madeni denetimi saati başına düzenlenen tebligat ve emir sayısı % 62 oranında artış göstermiştir. Affedilemez kusurlar (büyük ihmal) ve yüksek olasılıklı tehlike emirleri dâhil kömür madenlerinde ağırlaştırılmış yaptırımlar % 98 oranında artmıştır. MSHA’nin başarısının nihai ölçüsü, madencileri ne derecede zarardan koruduğumuzda yatmaktadır. Daha yapılacak çok işin olduğunun farkındayız, ancak rakamlar umut vericidir. 200.000 çalışan iş saati bazında raporlanan kömür madenlerinde bütün yaralanma oranı, 2003 ve 2007 mali yılları arasında %24 oranında azalmıştır. Yakın zamanda MSHA’ya, Crandall Canyon’da yaşanan elim olayla ilgili olarak hem Çalışma Bakanlığı Genel Müfettişliği’nin (OIG) hazırladığı bir rapor hem de Senato Sağlık, Eğitim, İşgücü ve Emeklilik Komitesinin vardığı sonuçlara dair bir rapor ulaştırılmıştır. Ayrıca, bu konudan bağımsız olarak Amerika Birleşik Devletleri Sayıştay’ından (GAO) Acil Durum Müdahale Planları konusunda ayrı bir rapor da aldık. Resmi MSHA kaza soruşturma ekibinin raporunu tamamlamasından önce, Crandall Canyon kazasına dair bu iki raporun bulgularını derinlemesine paylaşmak uygun düşmeyecektir ancak, MSHA’nın bütün tavsiyelere cevap vermek üzere reformlar uygulamaya başladığını ve bunların içerisinde raporların gelişinden önce uygulamaya konulan reformlar da olduğunu Altkomiteye bildirmek isterim. Örneğin, MSHA, İçişleri Bakanlığı Arazi İdaresi Bürosu (BLM) ile Eylül 2007’den bu yana yakın ilişki içerisinde çalışmaktadır ve madencilerin sağlık ve güvenliğini etkileyen jeolojik koşullar ve madencilik uygulamaları konusunda bilgi iletişimini gerçekleştirmek üzere bir Mutabakat Anlaşması (MOU) düzenlenmiştir. OIG ve GAO raporlarına cevaben, MSHA, bütün Bölgelerin tavan kontrol planlarını ve acil durum müdahale planlarını onaylarken kullanılacak daha genel ve resmi bir dizi ölçüt oluşturmaya ivedilikle başlamıştır. MINER YASASININ UYGULANMASI MINER Yasasının iki yıl önce kanunlaşmasından bu yana yasanın uygulanması MSHA için birinci öncelik olmuştur. Gerçekleştirdiğimiz önemli ilerlemeyi Yasadaki maddeler üzerinden özetleyeceğim. Madde 2 - Acil Durum Müdahale MINER Yasasının önemli bileşenlerinden biri, bütün yer altı kömür işletmecilerine Acil Durum Müdahale Planı (ERP) zorunluluğu getirmesidir. MINER Yasasının yürürlüğe girmesinden üç ay önce, Mart 2006’da MSHA, acil durumlarda maden tahliyesi konusunda bir Acil Durum Geçici Standardı (ETS) yayınlamıştır. Ekim ayında ise hususiyetle Acil Durum Müdahale Planlarıyla ilgili müteakip kılavuzları ve 2006 Aralık ayında nihai kuralları yayınladık. Nihai kurallar özetle şöyledir: • • Bağımsız Ferdi Kurtarma Cihazları(SCSR): Bu kurala göre kömür madeni işletmecileri yeraltı çalışma sahaları, personel taşıyıcıları, çıkış yolları ve dışarıda çalışan ya da seyahat eden personelin olduğu alanlarda her bir madenci için fazladan SCSR cihazları sağlamakla yükümlüdür. Kural ayrıca SCRS’lerin acil durumlarda hazır ve ulaşılabilir olmasını şart koşmaktadır. Çoklu Gaz Detektörü: Bu kural, kömür madeni işletmecilerine yalnız çalışan madencilere bireysel olarak, toplu halde çalışan madencilere de grup başına çoklu gaz detektörü bulundurulmasını şart koşarak MINER Yasasının da ötesine geçmektedir. • Yaşam Hatları: Bu kural kömür madeni işletmecilerine madenden çıkış sağlayan bütün birincil ve alternatif çıkış güzergahlarına yöneltmeli yaşam hatları yerleştirme zorunluluğu getirmektedir. Yaşam hatları madencileri görüşün kısıtlandığı şartlarda tahliye yollarına ve SCSR depolama alanlarına yönlendirmeye yardımcı olur. MINER Yasası hükümleri uyarınca yaşam hatları 15 Haziran 2009’a kadar ateşe dayanıklı hale getirilmelidir. • Eğitim: Bu kural, kömür madeni işletmecilerine, madencilere üç ayda bir SCSR’lerin takılması ve özellikle de bir saklama noktasında bir SCSR’den diğerine nasıl geçiş yapılacağına dair eğitim düzenleme zorunluluğu getirmektedir. Yıllık eğitimlerde kullanılacak SCSR eğitim birimleri hâlihazırda geliştirilmiştir. 30 Mart 2007 tarihinde Federal Sicil’de bir tebligat yayınlayan MSHA, maden işletmecilerine birimlerin hazır olduğunu bildirmiştir. Buna göre maden işletmecileri 30 Nisan 2007 tarihine kadar bu birimler için satın alma talebi oluşturmak ve birimlerin ellerine geçmesini takip eden 60 gün içerisinde bunları kullanarak eğitim düzenlemek zorundadır. • Kaza Bildirimi: Bu kural, bütün maden işletmecilerinin bir kazanın ardından MSHA ile “ivedilikle irtibata geçmesini” (15 dakika içerisinde, gecikmeksizin, derhal) zorunlu kılmaktadır. Burada, Yasada belirtildiği gibi bütün Acil Durum Müdahale Planlarının onaylandığını ve üreticilerin SCSR ve yaşam odası taleplerine yetişemediği yerler hariç bütün yeraltı kömür madenlerinde bu planların uygulanmakta olduğunu memnuniyetle ilan ediyorum. 9 Haziran 2008 itibariyle 559 Acil Durum Müdahale Planı tamamen onaylanmış olup, kısmen onaylanmış olan bir Acil Durum Müdahale Planı bulunmaktadır. Kısmen onaylanmış Acil Durum Müdahale Planı geçtiğimiz altı ayda alınmış olup, halen MSHA söz konusu Acil Durum Müdahale Planlarına tam olarak uyulmasını sağlamak için maden işletmecileri ile birlikte çalışmaktadır. MSHA bu Acil Durum Müdahale Planlarının her birini her altı ayda bir denetlemekte ve ihtiyaç halinde yeraltı kömür madeni işletmecilerine iyileştirmeler uygulamayı şart koşmaktadır. Şubat 2007’de MSHA, yeraltı kömür madenlerinde solunabilir hava temin edilmesine ilişkin kabul edilebilir seçeneklere dair işletmecilere yönelik bir kılavuz düzenlemiştir. Bu seçeneklerden bazıları şöyledir: • • • Madenlerin çalışma bölümlerinin 610 metre (2000 feet) derinliğinde kuyular açılması; Çalışma bölümlerinin 610 metre(2000 feet) içerisinde 48 saatlik solunabilir hava bulunmasına ek olarak madencilerin 48 saatte kurtarılamaması durumunda kuyular açılması için ihtimal planları hazırlanması; 610 metre (2000 feet) içerisinde 96 saatlik solunabilir hava bulundurulması ya da eşdeğer koruma sağlayan diğer seçenekler. Aynı zamanda, daha sonra MINER Yasasısının 13. MADDESİ altında tartışılan bir Sığınak Alternatifleri kuralı üzerinde de çalışmalarımız sürmektedir. Kaza sonrası solunabilir havaya ek olarak, Acil Durum Müdahale Planları kaza sonrası iletişim konusuna da değinmelidir. MINER Yasası, maden işletmecilerinin Haziran 2009’a kadar çift yönlü kablosuz iletişim cihazları ve elektronik takip sistemlerini kurmakla yükümlü kılmaktadır. Bu sürede ise bütün madenler MINER Yasası hükümlerine göre yedek iletişim sistemlerini kurmuşlardır. 28 Mayıs 2008 itibariyle MSHA, çeşitli maden sahalarında 49 iletişim ya da takip sisteminin test ya da tanıtımının gözlemini yapmıştır. Bugüne kadar maden iletişim ve takip sistemleriyle ilgili olarak 168 farklı satıcı ile görüşmeler gerçekleştirdik. MSHA şu anda kaynaklarını iletişim ve takip teknolojisi onay başvurularının değerlendirilmesine yoğunlaştırmaktadır. 2006 yılının başından bu yana, iletişim ve takip programları için 45 yeni ya da incelenmiş onay düzenlemiştir. Geçen ay, MINER Yasası hükümleri uyarınca iletişim ve takip cihazları onaylarına ilişkin kılavuz ilkeleri düzenlemek üzere bir Program Politika Yazısı yayınladı. Şu anda iletişim ve takip teknolojisi için 448 onay başvurusunu incelemekteyiz. İlave sistemler için tanıtımlar düzenlemek amacıyla Ulusal Madencilik Derneği ve Bitümlü Kömür İşletmecileri Derneği (National Mining Association ve Bituminous Coal Operators Association) tarafından ortaklaşa desteklenen İletişim Ortaklığı Çalışma Grubu (Communications Partnership Working Group) ile birlikte çalışmaya devam etmekteyiz. Teknolojinin gelişmesinin daha uzun sürecek olması halinde, yani Haziran 2009 tarihine kadar sistemin kablolu herhangi bir bileşeninin yangın ya da patlamadan etkilenebileceği yer altında bulunmadığı tamamen kablosuz sistemlerin geliştirilememesi durumunda, MINER Yasası yasaya uygunluk için alternatif yöntemler de sunmaktadır. MSHA, NIOSH ile birlikte çalışmaktadır ve 2009 Haziran’a kadar kabul edilebilir teknolojik alternatifler için performans tabanlı ölçütlere dair bir talimat hazırlamayı tasarlamaktadır. Madde 4 - Maden Kurtarma Ekipleri 8 Şubat 2008 tarihinde MSHA, maden kurtarma ekiplerinin oluşturulması ve ruhsatlandırılması ile erişilebilirlik ve eğitimlerinin geliştirilmesine eğilerek MINER Yasasının Madde 4’ünü yürürlüğe koyan nihai bir karar yayınlamıştır. Bu nihai karar eğitimi artırmasının yanı sıra madenin toplam kurtarma kapasitesini, maden acil durum müdahale süresini ve maden kurtarma ekibi etkililiğini iyileştirmektedir. Nihai kararın bileşenleri şunları içermektedir: • • • • • • • • Her madende her vardiya esnasında, madenlerde meydana gelen acil durumlara müdahale bilgisine sahip bir kişinin bulunmasını ve bu kişinin MSHA tarafından belirlenen bir kurs vasıtasıyla yıllık olarak acil müdahale eğitimi almasını zorunlu kılınması. Her bir maden için iki sertifikalı maden kurtarma ekibinin zorunlu kılınması ve bir maden kurtarma ekibinin sertifika alabilmesi için gerekli kriterlerin belirlenmesi. Maden kurtarma ekibi üyelerinin maden kurtarma istasyonundan bir saatlik mesafede bulunmalarının zorunlu kılınması. Ekiplerin hizmet verdiği madenlerin her birinde (bir kısmı yeraltında gerçekleşitirilmesi zorunlu olmak üzere) ekip üyelerinin eğitimlere katılmasını ve söz konusu ekibin madenin operasyonları ve havalandırması konusunda bilgi sahibi olmasının zorunlu kılınması. Ekip üyelerinin yıllık olarak iki yerel maden kurtarma yarışmasına katılmasının zorunlu kılınması. Dört çeşit maden kurtarma ekibi öngörülmesi: Maden sahası ekibi, karma, sözleşmeli ve eyalet destekli ekipler. Dumanlı, simüle dumanlı ya da eşdeğer bir çevrede yıllık eğitimin zorunlu kılınması. Yıllık eğitimin 40 saatten 96 saate çıkarılması. Madde 5 –İvedi Vaka Bildirimi MSHA, 8 Aralık 2006 tarihinde yayınlanan Acil Durum Maden Tahliyesi kuralı ve 22 Mart 207’de yayınlanan para cezası düzenlemeleriyle, ivedi bilidirim hususunu ele almıştır. Yeni kuralla birlikte, maden işletmecilerinin bir kazanın oluştuğundan haberdar olduğu ya da olması gerektiği andan itibaren 15 dakika içerisinde ivedilikle gecikmeksizin MSHA’ya bu kazaları bildirmeleri için ücretsiz telefon hattına sahip bir Ulusal Çağrı Merkezi oluşturulmuştur. Madde 7–Ailelerle İrtibatla İlgili Şartlar Çalışma Bakanı Elaine L. Chao, 1 Kasım 2006 tarihinde imzaladığı 2006 / 17 sayılı Bakanlık Emri ile MSHA’yı MSHA Aile İrtibat Programını hazırlamakla görevlendirmiştir. MSHA, MINER Yasasısının 7. Maddesini yürürlüğe koyarak, aile irtibat ve birincil iletişimci işlevleri hakkında P06-V-11 sayılı PPL’i yayınlamıştır. Bu güne kadar MSHA, Ulusal Ulaşım Güvenlik Kurulu ve Amerikan Kızılhaçı işbirliği ile 21 aile irtibat sorumlusunu eğitmiştir. MSHA yorucu bir gözden geçirme sürecinin ardından Genel Merkez Acil Durum Müdahale Prosedürlerini güncellemiştir. Yeni prosedürlerin bazıları, bir maden kazasını takiben madenci yakınlarının ihtiyaçlarına cevap vermek üzere Aile İrtibat Sorumluları ve Birincil İletişim Sorumlusu arasındaki koordinasyonu iyileştirmeye yöneliktir. Örneğin, bütün Bölgeler, bir acil durum anında ailelere yardım etmek üzere sürekli olarak eğitimli Aile İrtibat Sorumluları bulundurmak zorundadır. Aile İrtibat Sorumluları süreklilik sağlamak için 24 saat dönüşümlü olarak mesaiye devam etmektedir. Ayrıca Birincil İletişimci ile koordinasyon içerisinde olup yerel yetkililerle iletişim halinde olmakla yükümlüdürler. Aile üyeleri telefon, cep telefonu, eposta ve posta vasıtasıyla İrtibat Sorumlularına sürekli ulaşabileceklerdir. İrtibat Sorumluları ayrıca bütün önemli olayların kayıtlarını da tutacaklardır. Buna ek olarak her bir MSHA Bölgesi, madenci temsilcileri, maden işletmecisi, medya ve eyalet birimleriyle irtibat kurmak ve bunları bilgilendirmek üzere Birincil İletişim Sorumlularını sürekli bulundurmak zorundadır. Birincil İletişim Sorumluları ayrıca Çalışma Bakanlığının Kamu İşleri Dairesine de bilgi vermek ve bütün önemli olayların kaydını tutmakla da yükümlüdür. Bir diğer önemli iyileştirme ise Program Değerlendirme ve Bilgi Kaynakları (PEIR) departmanımızdaki ağ çalışanlarının çabaları sayesinde MSHA’nın mobil ses ve veri iletişim kabiliyetlerini yeni uydu telefonları ve genişletilen kapsama alanı ile zenginleştirmeleri olmuştur. Madde 5 ve 8 - Cezalar MINER Yasasısının geçmesinin hemen ardından MSHA, yüksek ihmalin görüldüğü kazaların gecikmeli bildirimi ve “affedilemez kusur” ihlalleri ile ilgili cezaları artırmıştır. MINER Yasasının “aleni” ihlal hükmünü yürürlüğe koymak üzere MSHA, 26 Ekim 2006 tarihinde I06-III-4 sayılı Prosedür Talimat Yazısını (PIL) yayınlamıştır. 22 Mart 2007 tarihinde ise MSHA, maden güvenliği ve sağlığı ihllalerinin tamamı için ceza miktarlarını artıran nihai bir kural yayınlamıştır. Bu kural MINER Yasası hükümlerinin ötesine geçerek MSHA’nın güçlü yaptırımlara olan inancını ortaya koymaktadır. 6 Haziran 2008 itibariyle yedi tanesi azami 220.000 USD ceza olmak üzere toplam 53 aleni ihlal cezası düzenlenmiştir. Bunlar birimimizin tarihindeki en büyük cezalardır. Bu önlemler sonucu 2006 takvim yılı içerisinde 35 milyon USD olan para cezaları 2007 takvim yılı için 75 milyon USD olarak artış göstermiştir. MINER Yasasısının öngördüğü üzere, nihai karar: • • • Başkan’ın önceki bütçelerinde teklif edildiği gibi, “aleni” ihlaller için 220000 USD tutarında azami ceza getirmektedir. “Affedilemez kusur tebilgat ve emirleri” için asgari 2000 ve 4000 USD tutarında cezalar getirmektedir. Madende ölüm, yaralanma ya da ölüme sebep verebilecek şekilde kapalı kalma gibi durumların MSHA’ya 15 dakika içerisinde bildirilmemesi durumuna asgari 5000 USD (azami 70000 USD’ye kadar) para cezası getirmektedir. Bütün maden işletmeci ve yüklenicileri için geçerli olan diğer önemli hükümler şunlardır: • • En ciddi güvenlik ve sağlık ihlallerini artan cezalarla hedef almak suretiyle 2005 verilerine göre para cezalarında toplam %179’luk artış sağlanması. MSHA standartlarına mükerrer şekilde uyulmaması halinde, ihlalin ehemmiyetinden • bağımsız olarak cezaların miktarını artıracak yeni bir hüküm eklenmesi. Ciddi ve önemli olmayan ihlaller için (non S&S) 60 USD tutarında olan cezaların yerine daha yüksek cezalar ile sonuçlanan formül hesaplamaları öngörülmesi. Madde 10 –Terkedilmiş Alanların Mühürlenmesi 18 Nisan 2008 tarihinde MSHA, 22 Mayıs 2007 tarihinde yayınlanan, mühürlenmiş terkedilmiş alanlara sahip yeraltı kömür madenlerinlerinde çalışan madenciler için koruma önlemlerini artıran Acil Durum Geçici Standardının yerine geçen nihai bir karar yayınlamıştır. MINER Yasasısının 10. Maddesi maden mühürleri hususunda yeni bir standart düzenlemek üzere MSHA’ya 2007 Aralık’a kadar mühlet veriyor olsa da, Sago ve Darby maden patlamalarında yürüttüğümüz soruşturmalar, maden içi mühür değerlendirmeleri ve patlama test ve modelleme raporlarına dayanarak MSHA, 2007 Mayıs ayında madencileri korumak için acil geçici bir standarda ihtiyaç duyulduğuna karar verdi. Nihai kural ve Acil Durum Geçici Standardı, 1992’de inç kare başına 20 pound (20 psi ~ 14.06 ton/m2) olarak belirlenen maden mühürlerinin standardında MINER Yasasasının da ötesine geçerek mühürlerin tasarım, yapım, bakım ve tamirleri üzerine koşulların yanı sıra mühürlerin arkasında kalan havanın örneklenmesi ve kontrolüne dair de koşullar içermektedir. Nihai kural madenci güvenliğini artıracak bir dizi koruma önlemi içermektedir; bunlardan bazıları şöyledir: • • • • • • • 120 psi’dan daha azına dayanacak şekilde inşa edilmiş mühürlerin arkasından hava örnekleri alınması ve atmosferin patlamaya elverişli olması halinde madencilerin tahliyesi. Mühürlenmiş alanlardan olası ateşleyici kaynakların kaldırılması. Yalıtılmış kabloların güvenli bir biçimde kaldırılamaması halinde mühürlerin en az 120 psi basınca dayanacak şekilde inşa edilmesi. Mühürlenen atmosferin daha tehlikeli olduğu durumlarda fazladan mühür kuvvetini şart koşan Acil Durum Geçici Standardı benzeri üç kademeli bir yaklaşım. (1) örnek alma; (2) mühürlerin yapım ve tamiri ve (3) eğitim ile ilgili olarak işletmecilerin ruhsatlandırılması ve kayıt tutma yükümlülükleri. Mühürlerden örnek alınması, yapım ve tamir esnasında sürece dahil olanlar kişiler için eğitimlerin arttırılması. Mühür tasarımlarının ruhsatlandırılmalarına ilişkin şartlar. Kurallara uygunluğu kanıtlamak üzere genişletilmiş kayıt tutma sistemi. Nihai kurala uymak üzere mühür üreticileri ve maden işletmecileri, sırasıyla gözden geçirilmiş mühür başvuruları ve havalandırma planları için başvuruyu altı ay içerisinde yapmak zorundadır. Madde 11 - Teknik Çalışma Paneli MINER Yasasının 11. Maddesi Teknik Çalışma Paneli (Panel) tarafından düzenlenen bir rapora MSHA’nın 180 gün içerisinde, Panel’in tavsiyeleri doğrultusunda gerçekleştirilen yasal düzenlemeler dahil eylemleri anlatacak şekilde cevaplandırmasını gerektirmektedir. Panel Bakanlık tarafından MINER Yasası uyarınca kurulmuştur. Panel bağımsız bilimsel mühendislik incelemeleri gerçekleştirmiş ve 20 Aralık 2007 tarihinde Yeraltı Kömür Madenlerinde Bant Havası Kullanımı ve Bant Materyallerinin Bileşimi ve Yangın Geciktirici Özelliklerine ilişkin raporunu yayınlamıştır. 19 Haziran 2008 tarihinde MSHA, Panel’in tavsiyelerini uygulamaya koyan bir kural teklifini Federal Sicil’de yayınlayacaktır. Madde 13 –Sığınak Alternatifleri Üzerine Araştırmalar MINER Yasasının 13. Maddesi yeraltı kömür madenlerinde sığınak alternatifler üzerine Ulusal Mesleki Güvenlik ve Sağlık Enstitüsü (NIOSH) tarafından düzenlenen bir araştırma raporuna MSHA’nın 180 gün içerisinde, yasal düzenleme teklifleri de dâhil gerçekleştirilen eylemleri anlatacak şekilde cevaplandırmasını gerektirmektedir. NIOSH, Ocak 2008’de “Yeraltı Kömür Madenleri için Sığınak Alternatifleri üzerine Araştırma Raporunu” yayınlamıştır. 14 Mart 2008 tarihinde MSHA, NIOSH ile bir izleme toplantısı gerçekleştirmiştir. 16 Ocak 2008 tarihinde ise MSHA, kaçışı imkânsız hale getiren hayati tehlike yaratacak bir olay yaşandığında madencileri korumak üzere yeraltı kömür madenlerinin sığınak alternatifleri sağlamasını gerektirecek bir kural teklifini Federal Sicil’de yayınlamıştır. MSHA’nın bu kural teklifi Ajansın veri ve deneyimi, NIOSH raporunun tavsiyeleri, mevcut ve geliştirilmekte olan teknoloji üzerine araştırmalar ve çeşitli eyaletlerin kanuni düzenlemelerine dayanmaktadır. Teklif edilen kurala göre, bir sığınak alternatifi madende yaşanan acil durum anında madencileri koruyacak şekilde yaşamı sürdürmeye elverişli bir çevre yaratan yalıtılmış bir atmosfere sahip güvenli bir alan sağlamalıdır. Teklif edilen kurala göre MSHA’nın onayından önce solunabilir hava ve hava gözlemleme gibi konularda üreticinin ya da üçüncü tarafların sığınma alternatiflerini test etmesi şart koşulmaktadır. Teklif edilen kural pek çok farklı tip sığınma alternatifinin kullanılmasına izin vermekle birlikte sığınma alternatiflerine inceleyecek kişilerin eğitilmiş olmasını şart koşar. Madde 14 - Brookwood-Sago Maden Güvenliği Hibeleri 25 Temmuz 2007 tarihinde MSHA, Federal Sicil’de Brookwood – Sago hibelerine başvuru çağrısı yapan bir ilan yayınlamıştır. 2007 Ekim ayında MSHA madenci eğitimini iyileştirmek üzere yeni eğitim modülleri ve iyi uygulama malzemeleri geliştirmeleri için yaklaşık yarım milyon USD’yi yedi ayrı kuruluşa hibe etti. MSHA yeni mali yıl içerisinde bu hibeleri tekrar vermek niyetindedir Bu amaçla yeni bir hibe çağrısının bu yaz yayınlanması planlanmaktadır. Bu güne kadar, MSHA yedi hibeyi denetlemiştir ve diğer dört hibeyi de tamamlanana kadar gözlemlemeyi sürdürecektir. Denetlenen hibelerde şunlara rastlanmıştır: • • • Vincennes University bünyesinde madende yaşanabilecek acil bir durum esnasında kumanda merkezinde iletişimi iyileştirmek üzere bir program geliştirilmiş ve test edilmiştir. Acil durum tatbikatı izlenmiş ve görüş sorulan katılımcılardan olumlu dönüşler alınmıştır. MSHA’nın Maden Kurtarma Ekipleri nihai kuralı uyarınca “sorumlu kişilerin” eğitimine yardımcı olmak amacıyla bir sorumlu kişi eğitim programı geliştiren Virginia Madenler, Mineraller ve Enerji Bakanlığı bu yılın başlarında 8 Şubat 2008 tarihinde bu programı yayınlamıştır. Penn State University’nin hibe programı kısmi olarak bir madende acil bir durum halinde kaçışı iyileştirmeye odaklanmaktadır. MSHA ise yakın geçmişte madencilik endüstrisinde acil durumda kaçış için en iyi uygulamaları paylaşmak üzere toplanan bir meclis toplantısına katılmış ve gözlem yapmıştır. CRANDALL CANYON SONRASI ZEMİN KONTROL ÇALIŞMALARI MINER Yasasının hükümlerini yürürlüğe koymanın yanı sıra MSHA ülkemizin madencilerinin güvenlik ve sağlığını başka şekillerle de iyileştirmek için sürekli çalışmıştır. Crandall Canyon’da yaşanan elim kazadan bu yana MSHA derin işletmelerde güvenliği iyileştirmek adına önemli adımlar atmıştır. Bu adımlardan bazıları şunlardır: Geri Dönümlü Madencilik Planları. Geçtiğimiz Ağustos ayında Crandall Canyon kurtarma çalışmaları sırasında, patlamaya meyilli alanlarda derin işletme ve maden planları kapsamındaki geri dönümlü madencilik planlarının yeniden incelenmeleri gerektiğini tespit ettik. Ülkenin en derin kuyularına sahip Bölge 9’da 1.500 feet ve üzeri derinliklerdeki madenler için verdiğimiz (uzun ayak planları hariç) bütün geri dönümlü madencilik planları onaylarımızı geri çektik. Bu madenlerin, maden planlarını yeniden değerlendirmek üzere MSHA’ya sunmaları şart koşulmuştur. Zemin Kontrol Tetkikleri. Ayrıca patlamaya meyilli koşullar tespit edilen 17 kömür madenininde de tetkiklerde bulunduk. Bu tetkikler Ağustos 2007’den başlayarak Teknik Destek personelimizce gerçekleştirilmiştir ve Şubat 2008 itibariyle sürmektedir. Bu tetkiklerden doğan tavsiyeler şu önemli güvelik koruma önlemlerine dikkat çekmiştir: zemin stabilitesinin iyileştirilmesi için maden tasarımı; jeolojik tehlikelerin daha detaylı olarak incelenmesi, kişisel koruma ekipmanı kullanımı; uzun ayak ekipmanı üzerine korumalıkların eklenmesi; madencilik döngüsü sırasında personelin yüksek risk taşıyan ya da patlamaya meyilli alanlardan uzak tutulması. Hedef Çalışanlar.2008 Şubat ayında MSHA, bir Teknik Destek mühendisini Bölge 9 Denver ofisine tavan denetim müdürü vekili olarak atamıştır ve yeni müdürün seçilmesi beklenmektedir. Bölge 9 için tavan denetim müdürü kadrosu 8 Haziran 2008’den geçerli olmak üzere kalıcı olarak doldurulmuştur. En İyi Uygulamalar.Şubat 2008 itibariyle MSHA, www.MSHA.gov Web sitesi üzerinden “Derin Ocak Kömür Madenleri için Zemin Kontrolü” hususunda En İyi Uygulamaları içeren bir liste yayınlamıştır. Zemin Kontrolüne yönelik Analitik Araçlar. Zemin kontrolüne yönelik analitik araçların iyileştirilmesi için MSHA NIOSH’tan araştırmacılarla birlikte Aralık 2007’de güncellenen Geri Dönümlü Madencilik Topuk Stabilitesi Analizi (ARMPS) bilgisayar programının en iyi şekilde nasıl iyileştirilebileceğini belirlemeye çalışmaktadır. ARMPS bilgisayarprogramı zemin kontrol uzmanlarının oda – topuk geri dönümlü işletme operasyonlarında topuk tasarımını modelleyip test etmek için en yaygın olarak kullandıkları bilgisayar programıdır. MSHA yakın geçmişte “ARMPS bilgisayar programının kullanımında önlemler” hususunda bir PIB yayınlamıştır. Bu önlemler ARMPS programının uygun biçimde kullanılması için kılavuzluk sağlayacaktır. Tavan Kontrol Planı Geliştirmeleri. MSHA’ya sunulan tavan kontrol planlarını daha da güçlendirmek için, bütün plan başvuruları ve incelemeleri için kapsamlı, ülke çapında bir kontrol listesi oluşturduk. Maden işletmecilerinden tipik olmayan tavan kontrol planlarını için başvuru yaptıklarında bizi detaylı olarak bilgilendirmelerini ve gerekçelendirmelerini talep ediyoruz. Ayrıca tipik olmayan ve potansiyel olarak sorunlu tavan kontrol planlarının incelenmesinde Teknik Destek birimini de dâhil edecek bir süreç tasarlanmıştır. Soruşturma personelimiz bütün geri dönümlü madencilik bölümlerini en az ayda bir kez ziyaret edecek ve geri dönümlü madencilik planlarını değerlendirerek planların etkili olduğunu ve madencilerin de planlara aşina olduğundan emin olacaktır. İlave Eğitimler. MSHA Kasım ve Aralık 2007’de 60 personeline ARMPS ile tavan ve topuk stabilitesi için kullanılan bir başka ticari bilgisayar modelleme programı için eğitim verdi. Ticari yazılım satın alınarak hem Teknik Destek departmanının Kömür Madeni Güvenlik ve Sağlığı hem de Metal ve Ametal birimlerindeki bilgisayarların yanı sıra MSHA ana binası ve Triadelphia ve Pittsburgh ofislerindeki bilgisayarlara kuruldu. MSHA, NIOSH ile birlikte daha fazla eğitim gerçekleştirmek üzere birlikte çalışmaktadır. Yeniden Tasarlanan Tavan Kontrol Planı Onay Süreci. MSHA, geliştirdiği incelenmiş tavan kontrol planı onay sürecine, plan denetleme adımlarını belgelendirmek için özel kriterler ve detaylı bir konrol listesini dahil etmiş ve tavan kontrol planlarının denetlenmesi konusunda Bölge Müdürleri için bir kılavuz hazırlamıştır. Ayrıca Pittsburgh Teknik Destek ekibi tarafından da denetlenmesi gereken planlar ise özellikle belirtilmiştir. KAPSAMLI YAPTIRIMLAR İnanıyorum ki yaptırımlar konusunda yakın zamanda uygulamaya koyduğumuz kapsamlı yaklaşımımız etkinliğimizi önemli ölçüde artırdı. Bu yaklaşım MSHA’nın maden sahalarındaki varlığını artırmak, her bir MSHA denetiminin kalitesini iyileştirmek, cezaların miktarını artırmak ve yasadışı maden işletmecilerini amansızca takip etmekten oluşmaktadır. Bu kapsamlı yaptırım çalışmaları çerçevisinde, MSHA olarak: • • • • • İcra personelimizin sayısını artırdık; Yeni bir teftiş takip sistemi getirdik; Müfettiş ve denetçi eğitimini iyileştirdik; Genel denetim kalitesini artırdık; ve Aleni ve mükerrer kanun ihlallerinde kesin şekilde karşılık vermek üzere yaptırım araçlarını daha etkili kullandık. Haziran 2006’dan bu yana 322 kömür madeni yaptırım personelini işe aldık. Personelimizin eğitimleri tamamlandığında, inanıyorum ki iş alanlarında MSHA icra personelinin artan varlığı maden güvenliği ve sağlığı üzerinde olumlu bir etkiye sahip olacaktır. MSHA’nın madencilik operasyonlarında varlığını artırması, Maden Yasasının zorunlu kıldığı kömür ve metal/ametal madenlerde mecburi teftiş şartına uygun düşmektedir; geçtiğimiz Ekim ayında MSHA’nın Yüzde 100 Teftiş Planını duyurdum. Bu planın başarılı biçimde uygulanmasıyla Ajansımızın tarihinde ilk kez hem kömür hem de metal ve ametal madenlerleri üzerinde mecburi olağan güvenlik ve sağlık teftişlerimizi tamamlamış olacağız. Plana göre MSHA müfettişleri geçici olarak en çok ihtiyaç duyuldukları alanlara atanacaklar ve böylece 2006 ve 2007 yıllarında alımları yapılan yeni icra personelinin tamamı eğitimlerini tamamlayıp ruhsatlarını alana kadar ihtiyaç duyulan fazla mesai ve seyahatler karşılanacaktır. % 100 tamamlama oranına ulaşmak için her saha ofisi ve Bölgede kaydedilen ilerlemeyi takip etmek üzere aylık düzenlenecek bir Anahtar Gösterge raporu geliştirdik. Bu programı devreye koyduğumuzdan bu yana yılın ilk yarısında bütün mecburi olağan teftişlerimizi (hem kömür hem de metal ve ametal) gerçekleştirdiğimizi ve gereklilikleri sağlamak üzere emin adımlarla ilerlediğimizi memnuniyetle belirtmek isterim. Aynı zamanda teftişlerimizin genel kalitesini ve kapsamını artıracak değişiklikler gerçekleştirdik. Tam, olağan bir yer altı madeni teftişinin parçası olarak denetlenmesi gereken 172 kalemi açıkça belirten yeni bir teftiş el kitabı hazırladık. El kitabı, MSHA’nın iç denetimlerine cevaben hazırlanmış olmakla birlikte geçen Kasım ayında OIG tarafından hazırlanan bir raporda dile getirilen endişelere de değinmektedir. Buna ek olarak el kitabı, teftiş edilecek her kalem için evrakları belirleyerek, sürecin idare ve gözetimini kolaylaştırmaktadır. MSHA ayrıca el kitabına ek olarak bir de Teftiş Takip Sistemi (ITS) geliştirmiştir. Teftiş Takip Sistemi el kitabıyla tam entegredir ve teftiş ettikleri her kalemi belgelemek için müfettişlere tek tip bir yöntem sağlamaktadır. Bir teftişin tamamlanmış sayılabilmesi için kömür saha ofisi yöneticilerinin teftişin eksiksiz olduğunu belgelemeleri gerekmektedir. MSHA ayrıca yönetimsel ve idari gözetimi güçlendirerek teftişlerin kalitesini artırmak üzere de adımlar atmıştır. Aşağıdaki talimatlar bu adımlara örnektir: • • • Yöneticiler ayda dört kez teftişlerin tamamlanıp tamamlanmadığı değerlendirmek üzere müfettişlere eşlik edeceklerdir. Yöneticiler her yıl üretim yapılan bütün madenleri ziyaret ederek yaptırım düzeyini değerlendireceklerdir. Bölge müdür yardımcıları, yaptırım uygulamalarının madenin koşullarıyla uyuştuğunu teyit etmek üzere bir madeni en az ayda bir kez ziyaret etmek zorundadır. • Bölge Müdürleri, kurallara uygunluk konusunda kötü bir geçmişe sahip bir madeni en az ayda bir kez ziyaret edeceklerdir. Bu madenler, ciddi ve önemli (Significant and Substantial /S&S) ihlaller ve yüksek seviyede yaptırımlar konusunda ulusal ortalamanın üzerinde (maden türü ve sınıfına göre) tebligat raporu bulunan madenlerdir. • Emsal değerlendirme ve yönetici denetimleri, bantlı konveyör girdileri teftişini de içermelidir. • Önemli verilerin incelenmesi için geliştirdiğimiz on bir Anahtar Gösterge raporu müdürler ve yöneticilerce teftiş ve yaptırımları gözlemek amacıyla kullanılacaktır. Raporlar aylık bazda dağıtılmaktadır ve bir tamamlama düzeyi raporu içermektedir. • Genel Merkez Hesap Verebilirlik denetimi süreci revize edilerek Bölge ve Saha Ofis denetim ve yaptırım etkinliklerini değerlendirecek şekle getirilmiştir. Genel Merkez, her yıl asgari dört Kömür, iki Metal ve Ametal Bölge denetimi yapmakla yükümlüdür. Her bölgenin ziyaret edilmesini sağlamak için bu denetimler en az üç yılda bir dönüşümlü olarak gerçekleştirilir • Bütün yönetici ve müdürlerin performans planları, bu kişileri MSHA Anahtar Göstergelerini kaynakları yönlendirmek, yaptırım performans ve kalitesini gözlemek ve iyileştirmek ve bütün “tam” teftişlerin tamamlanma oranının %100 olmasını sağlamaktan sorumlu tutmak üzere revize edildi. Kapsamlı yaptırım yaklaşımının bir diğer bileşeni, cezaların işletmecilerin dikkatini gerçekten çekecek düzeye yükseltilmesidir. Para cezaları “işin gereği maliyetler” olarak görülemez. Anlamlı bir ceza verebilme becerisi yaptırım planımızın temel bileşenlerinden biridir. MSHA bu yönde pek çok adım atmıştır. Para cezası ödeme sürecimizi iyileştirerek borçların tahsil sürecini hızlandırmak ve süreci daha etkili hale getirmek için de pek çok değişiklik gerçekleştirmiş bulunuyoruz. İnancım o ki bu artırılmış ceza yapısı işletmecilere güvenlik ve sağlık kanunlarını uygulamak üzere daha büük bir dayanak oluşturacak ve böylece madenciler için daha güvenli çalışma ortamının yaratılması mümkün olacaktır. MSHA standartlarını mükerreren ihlal etmekte ısrar eden maden işletmecilerine karşı özellikle sert tavrımızı sürdürmekteyiz. Maden Yasası, MSHA’ya, adına belli bir örüntü içerisinde ihlal bildirimleri düzenlenmiş maden işletmecisine her bir önemli ve ciddi ihlal (S&S) için azil emri düzenleme yetkisi vermektedir. Madencilerin sağlık ve güvenliğini ihmal ettiğine delil olarak tekrarlayan ciddi ve önemli (S&S) ihlallerin teftiş geçmişinde tespit edilen maden işletmecilerini ele almak üzere MSHA, Maden Yasası hükümleri gereğince bu ihlal örüntüsü sürecini oluşturmuştur. MSHA ihlal örüntüsü olması muhtemel madenleri nesnel olarak tespit etmek üzere bir veri tabanı ve bilgisayar tarama süreci geliştirmiş ve bügüne kadar madenlere olası bir ihlal örüntüsünü örnekleyen üç dizi tebligat göndermiştir. Tebligatlar olası örüntüyü açıkça betimleyerek, işletmeci adına ihlal örüntüsü tebligatı gönderilmemesi için karşılması gereken bir dizi ölçüt ve zaman sınırını belirtmektedir. İlk dizi tebligatlar Haziran 2007’de sekiz ayrı maden işletmesine gönderilmiştir. İşletmecilerin yedisi ihlal düzeylerini azaltmak için oluşturulan ölçütleri karşılamış ya da üzerine çıkmıştır. Ciddi ve önemli ihlal oranlarını başarılı bir şekilde ve önemli ölçüde azaltmışlardır. Bu konuda yakalanan ortalama % 50’dir, ancak biz bu maden işletmecilerini uyum kayıtlarını daha da iyileştirmeleri için teşvik etmeye devam ediyoruz. Sekizinci işletmeci ise Temmuz 2007’den bu yana faaliyet göstermemektedir. Geçen yılın Aralık ayında 20 maden işletmicine daha, olası ihlal örüntüsü ölçütlerini karşıladıklarını bildirdik. Bu maden işletmecilerinin tamamı düzeltici eylem planlarını uygulamaya koydular ve MSHA ciddi ihlalleri azaltma konusunda kaydettikleri ilerlemeleri yakından inceledi. Sonuçlar oldukça ciddiydi; 20 maden içerisinde ciddi ve önemli (S&S) ihlal düzeyleri ortalama %65 oranında azaltıldı. MSHA düzenlemelerine göre olası ihlal örüntüsü sergileyen madenlerin tespiti için yıllk tarama yapılması gerekse de, Ajansımız geçen Haziran ayından bu yana üçüncü taramasını gerçekleştirmiştir. Üçüncü tarama sırasında 14 kömür madeni tespit edilmiş ve maden işletmecilereine 12 Haziran 2008 tarihinde tebligatlar gönderilmiştir. Bu sayılanlar ve Maden Yasası hükümleri gereğince yaptırımları artırmak için gösterilen diğer çabalar, 2007 mali yılı içerisinde maden işletmecilerinin itiraz ettiği ihlallerde %100 oranın artışa sebep oldu. Şimdiki itiraz oranlarına göre, itiraz edilen ihlallerin sayısının giderek artış göstermesini bekliyoruz. Bakanlık Hukuk Müşavirliği ile çalışarak bütün bu itirazların tamamen ve zamanında ele alınmasını ve aleni ihlal, ihlal örüntüsü, ölümlü kazalar, yasadışı işletmeciler gibi yüksek öncelikli icra davalarının tam destek görmesini sağlıyoruz. DEĞERLENDİRMELER Birkaç ay önce MSHA ihlallerin değerlendirmesine dair sistemik bir sorun tespit etmiştir. 1995’ten bu yana bütün tebligatların %99,6’sı düzgün biçimde değerlendirilimiş, sadece yüzde birden daha küçük bir kısım değerlendirilmeden kalmıştır. Kimi tebligatların değerlendirilmemesine sebep veren iki durum tespit ettik. Bunlardan birincisi MSHA Standart Bilgi Sistemi (MSIS) içerisinde teknik bir sorundu. Bilgisayar sistemi yanlışlıkla bazı ihlaller için değerlendirme türünü, otomatik cezadan elle ceza değerlendirmesi yapmayı gerektiren bir türe çeviriyordu. İkincisi ise tespit edildiğinde ivedilikle ela alınan idari gözetim hatalarından kaynaklanıyordu. Bölge Müdürlerine, düzenlenmesinin üzerinden 13 ila 18 ay geçmiş bütün değerlendirilmemiş ihlalleri ivedilikle “değerlendirmeye hazır” olarak işaretlemek ve düzenleme tarihinden itibaren 11 ay içerisinde bütün tebligat ve emirlerin “değerlendirmeye hazır” olarak işaretlendiğini teyit etmek üzere sistem raporlarını tarihlendirip gözlemek üzere talimat verildi. Artık her ay otomatik olarak Bölge Müdürleri, Yöneticileri, Değerlendirme Direktörleri, Müsteşar Yardımcılarına Değerlendirilmemiş İhlal Raporu ve Müsteşar Yardımcısına Anahtar Gösterge Raporu şeklinde iletilmesi için düzenlemeler gerçekleştirilmiştir. YÖNETİM VE GÖZETİM Ayrıca kendimize kati standartlar getirmek adına önemli değişiklikler gerçekleştirdik. MSHA’nın Hesap Verebilirlik Programı; Sago, Aracoma ve Darby kazalarının ardından ortaya konan iç denetim bulgularına ve OIG tarafından önceki Hesap Verebilirlik Programı üzerine yapılan Ağustos 2007 tarihli Denetim’de elde edilen bulgulara dayanarak gözden geçirilmiştir. Geçen Haziran ayında MSHA’in genel Hesap Verebilirlik Programı yaklaşımına ve ilgili Kılavuz’una entegre edilmiş yeni bir Hesap Verebilirlik Ofisinin kurulduğunu duyurmuştum. Bu ofisin amacı ajans dahilindeki mevcut yaptırım programlarına odaklanmış gözetimi ve incelemeleri artırmaktır. Bu yeni birim, tutarlı ve etkili yaptırım politikaları ve prosedürlerinin devam ettirilmesi adına yönetim kontrollerinin tamamiyle uygulanmasını sağlamak için ve de MSHA denetimleri ve iç denetimler sonucunda hayata geçirilmesi tavsiye edilen eylemlerinin yürütülmesini sağlamak için maden içi teftişleri de dahil olmak üzere gözetim incelemeleri yapmaktadır. Bu ofisin Direktörü doğrudan Müsteşarlık Makamına rapor sunmaktadır. Hesap Verebilirlik Ofisi halihazırda beş bölgede beş yer altı madeninin ve iki bölgede üç MNM madeninin MSHA gözetimlerini denetlemiştir. Madenler, yaptırım verileri, günlük bazda her bir müfettiş tarafından raporlanan yaralanma trendleri ve ihlal oranlarının incelenmesi suretiyle belirlenmektedir. Denetimler mevcut “maden içi” tavan kontrol koşullarına ve plan yeterliliğine, MINER Yasası Acil Durum Müdahale Planı yeterliliğine ve Acil Durum Müdahale Planlarının uygulanmasına odaklanır. Bağımsız ferdi kurtarma cihazlarının (SCSR) bakımı ve muhafaza koşulları yerinde teftiş edilmiş ve uygulamalı eğitim konusundaki beklentilerine dair madencilerle görüşmeler yapılmıştır. Denetimi yapılan konular, gerek yeraltı gerek yerüstü madenlerinde gerçekleştirilen tam ve eksiksiz teftişlerinin dokümantasyonu ve icra düzeyi ile MSHA yönetim gözetiminin değerlendirilmesini kapsamaktadır. DİĞER KURAL KORUYUCULAR MINER Yasası ve yukarıda bahsi geçen diğer güvenlik iyileştirmeleri uyarınca gerekli görülen düzenleyicilere ek olarak MSHA 29 Şubat 2008 tarihinde Asbest Maruziyet Limitleri konusunda nihai bir kural da düzenlemiştir. Ayrıca MSHA, Yer altı Kömür Madenlerinde Maden Kurtarma ve Yangın Söndürücüler konusunda nihai bir kural üzerinde de çalışmalarına devam etmektedir. Buna ek olarak MSHA, Yeraltı ve Yerüstü Kömür, Metal ve Ametal Madenlerinde Çalışan Madencilerin Alkol ve Uyuşturucu Kullanımının Yasaklanması ve Doğacak Bozukluklarla Birlikte Kullanımın Tespitine ilişkin teklif edilen bir kural üzerinde çalışmaktadır. Son olarak, kural koyucu olmayan önemli bir eylemde, MSHA 20 Mayıs 2008 tarihinde metal ve ametal madenlerinde dizel partikül madde (DPM) nihai maruziyet limitinin uygulanmasına ilişkin bir uygulamalı örnekleme stratejisi bildirimi yayınlamıştır. SONUÇ Geçtiğimiz iki yıl içerisinde maden güvenliği konusunda önemli değişiklikler ve iyileştirmeler gerçekleştirdik. MSHA’de gerekli reformları hayata geçirebilmek adına şu ana kadar sarfettiğimiz çabayı devam ettirmeyi umuyoruz. MINER Yasasının hükümlerini uygulamak ve MSHA etkinliğini artırmak konuları benim için en öncelikli iki konudur. Bana bugün burada konuşma şansı verdiğiniz için teşekkür ederim. Varsa sorularınızı almayı ve bu komiteyle maden güvenliğini artırmak konusunda birlikte çalışmayı istiyorum. Bölüm 6 MADEN GÜVENLİĞİ VE SAĞLIĞI İDARESİ GENEL SEKRETER YARDIMCISI RICHARD E. STICKLER'IN BİRLEŞİK DEVLETLER TEMSİLCİLER MECLİSİ EĞİTİM VE ÇALIŞMA KOMİSYONU HUZURUNDA YAPTIĞI AÇIKLAMA 16 MAYIS 2007 Sayın Başkan Miller, Sayın Kıdemli Kongre Üyesi McKeon ve Sayın Komite Üyeleri, bugün burada Maden Güvenliği ve Sağlığı İdaresi (MSHA) tarafından madencilerimizin güvenliğinin ve sağlığının korunmasına yönelik atılan adımları tartışmak üzere sizin huzurunuzda bulunmaktan mutluluk duyuyorum. Aynı zamanda sizlere, 15 Haziran 2006 tarihinde Başkan tarafından imzalanan Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahalesi (MINER) Yasası ile birlikte MSHA’nın kaydettiği önemli gelişmeye ilişkin bir rapor sunmak istiyorum. 40 yıldan fazla bir süredir kömür maden endüstrisinin içerisindeyim. Bu endüstrideki deneyimim, yeraltı kömür madenlerinde uygulanan çalışma vardiyaları, madenlerin içerisinde ve çevresinde yürütülen faaliyetleri ve maden çalışanlarını kapsar. Madenlerde yaşanan tüm ölüm, yaralanma ve hastalık vakalarının madenciler ve ayrıca onların aileleri ve içinde yaşadıkları toplum için ne kadar yıkıcı olduğunu çok iyi biliyorum. KAZA ARAŞTIRMALARI Mart ve Nisan aylarında, geçen yıl meydana gelen Aracoma Alma No. 1 ve Darby maden kazaları ile ilgili araştırmaların sonuçlarını açıklayan MSHA, geçtiğimiz hafta içerisinde de Sago soruşturmasının sonuçlarını açıkladı. MSHA'nın Aracoma, Darby ve Sago kazaları ile ilgili yürüttüğü faaliyetlerin değerlendirileceği MSHA raporları gelecek ay açıklanacak. Bu raporlarda, MSHA kendi politika ve uygulamalarını gözden geçirecek ve tespit edilen eksik yönlerini düzeltmek için eylem planları oluşturacaktır. MSHA'NIN MADEN GÜVENLİĞİNİN ARTIRILMASINA YÖNELİK FAALİYETLERİ Sago Madeni'nde yaşanan trajedinin ardından, MSHA madencilerin korunmasına yönelik yeni düzenlemelerin yapılması için gerekli adımları hızlı bir şekilde attı ve aynı zamanda icra sürecindeki çalışmalarını artırdı. Örneğin MSHA, 9 Mart 2006 tarihinde, yeraltı kömür madenlerinde bulunan Bağımsız Ferdi Kurtarıcıların (SCSRs) sayısının artırılması, yeraltı kömür madencilerine yönelik ek güvenlik eğitimlerinin planlanması ve tüm madenler için geçerli maden kazaları ile ilgili anında bilgilendirme yapılması gibi Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahalesi (MINER) Yasası kapsamında belirtilmiş olan güvenlik hükümlerinin çoğunluğunu kapsayan geçici bir acil durum standardı hazırladı. MSHA, 2006 yılında, kömür madenlerinde gerçekleştirdiği 77,129 tebligat ve talimatla hem kömür hem de metal ve ametal madenlerindeki icra faaliyetlerini 2005 yılına göre (69,124) yüzde 12 oranında hızlandırdı. MSHA tarafından teklif edilen değerlendirmeler; 2005 yılında 25 milyon dolar değerindeyken yüzde 40 artışla 2006 yılında 35 milyon dolara ulaştı. Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahalesi (MINER) Yasası kanunlaştığında, yeni para cezası yönetmeliğinin kabulünden önce dahi MSHA, alenen yapılan ihlaller, mazur görülemeyecek hatalar ve maden kazaları ile ilgili olarak kendisine derhal bildirimde bulunulmaması gibi durumlar için yeni para cezaları uygulamaya başladı. MSHA ilk yaptırımlarını alenen yapılan ihlaller karşısında uygulamıştır. Bunlardan toplamda 874.500 $ tutarındaki altı benzer ceza, işçilerden birinin ölmesi sebebiyle R&D Kömür İşletmesine kesilmiştir. Alenen yapılan ihlal, Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahalesi (MINER) Yasası kapsamında önemli ölçüde veya doğrudan sebep olunan ya da ölüm veya ciddi yaralanmalarla sonuçlanabilecek zorunlu herhangi bir güvenlik ve sağlık standardının açıkça ihlalinin kasıtlı veya tekrarlı olarak ortadan kaldırılamaması" şeklinde tanımlanır. MSHA, gelecekte de kurallara uygunluğu sağlamaya yönelik bu önemli araca başvurmaya devam edecektir. MSHA, aynı zamanda özel icra faaliyetlerini madenciliğin belirli alanlarında yoğunlaştıran önemli inceleme programlarını hayata geçirmektedir. Örneğin, geçtiğimiz Şubat ve Mart aylarında, MSHA; West Virginia'nın güneyinde bulunan Kömür Bölgelerinde (4) ve Doğu Kentucky'de bulunan Bölge 6'da geri dönümlü maden işleme metotlarının kullanıldığı madenlerde tavan kontrolleri ile ilgili planlamaların ve tavan desteği tekniklerinin incelenmesi amacıyla özel inceleme programları başlattı. Bölge 4'te, MSHA; iki haftalık süre boyunca toplam 234 tebligat ve talimat yayınladı. Bölge 6, geri dönümlü madencilik yöntemlerini uygulandığı veya uygulanacağı bölgede bulunan tüm madenlere yönelik özel bir girişim başlattı. Buradaki amaç, geri dönümlü madencilik uygulamalarının gözlemlenmesini ve her madenin tavan kontrol planına geri dönümlü madencilik ile ilgili yeterli sayıda güvenlik tedbirinin dahil edilmesini sağlamaktı. 5 -22 Mart 2007 tarihleri arasında, MSHA müfettişleri 33 madeni inceledi ve özellikle tavan kontrolü ile ilgili 8 rapor hazırladı. İncelemeye dahil edilen 33 madenden 21'inde geri dönümlü madencilik uygulamaları için yeterli sayıda güvenlik tedbirinin mevcut olduğu tespit edildi, 12'sinin ise ilave güvenlik tedbiri gerektirdiği görüldü. MSHA, aynı zamanda Şubat ayında işletmecilerin normal üretim döngüsünde belirli madenler için geçerli solunabilir toz standardına uygunluklarını ve havalandırma ile toz kontrol parametrelerinin madencilerin sağlığının her an korunabilmesi açısından yeterli ve etkili olmasını sağlamak amacıyla ülke genelini hedefleyen Özel Sağlık Vurgusu yürütme programını da gerçekleştirdi. On bir kömür bölgesinin hepsinde seçilen 61 yeraltı madeninde, 20 Şubat -3 Mart 2007 tarihleri arasında 1,130'un üzerinde toz örneği toplandı. Sağlık incelemeleri sırasında havalandırma planına ilişkin ihlallerden dolayı otuz iki adet tebligat ve bir adet mazur görülemeyecek hata emri gerçekleştirildi ve oluşan aşırı toz için iki bildirimde bulunuldu ve yürütme faaliyetlerinin %44'ü Ciddi ve Önemli (S&S) olarak tanımlandı. İyi ve kötü havalandırma planlarını ve uygulamalarını tanımlamak amacıyla daha fazla değerlendirme yapılacaktır. 2006 YILI MADEN GELİŞTİRME VE YENİ ACİL DURUM MÜDAHALESİ (MINER) YASASININ UYGULANMASI VE YENİ POLİTİKALARIN HAYATA GEÇİRİLMESİ Geçen yıl, neredeyse son 30 yılın en önemli maden güvenlik mevzuatı olan Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahalesi (MINER) Yasası Kongre tarafından onaylanarak, Başkan tarafından imzalandı. MSHA tarafından uygulanan Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahalesi (MINER) Yasası hükümleri şunları içerir: Halihazırda aktif 466 yeraltı kömür madeninin acil durum müdahale planlarına ilişkin onay veya kısmi onaylar; Yeraltı kömür madenlerindeki her madenci için daha fazla Bağımsız Ferdi Kurtarıcı (SCSR) aracının zorunlu kılınması; Tüm yeraltı kömür madenlerinde tahliye sırasında aleve dayanıklı yaşam hatlarının zorunlu kılınması; Bağımsız Ferdi Kurtarıcıların kullanımı ve madenlerin tahliyesi sırasında güvenliğin sağlanması ile ilgili ilave eğitimlerin zorunlu olması; Mazur görülemeyecek ihlaller için en fazla 220,000 dolara kadar yeni para cezası uygulaması ve "mazur görülemeyecek hata" ve "acil bildirimler" konusunda yapılan ihlallerde yeni asgari para cezalarının uygulanması. Herhangi bir kaza sonrasında tüm maden işletmecilerinin derhal MSHA'ya bildirimde bulunmak zorunda olması; Yedek yeraltı-yerüstü iletişim sistemlerinin kurulması; Yeraltı kömür madenlerinde kapalı kalan madencilere solunabilir hava temininin gerekmesi. Ailelerle İrtibat Sorumlusu olarak 14 MSHA yetkilisinin eğitilmesi; Yeraltı madenlerinde çalışan madencilerin kaza sonrası takibinin gerekmesi; Bağımsız Ferdi Kurtarıcıları kullanan madencilere yönelik gerçekçi “beklentiler” eğitimine ihtiyaç duyulması. Madencilerin güvenliğinin ve sağlığının muhafaza edilmesi MSHA'nın en birinci önceliğidir. Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahalesi (MINER) Yasası'nın uygulanması bu amacın gerçekleştirilmesinde kritik önem taşımaktadır; MSHA'nın bu konudaki çalışmalarından gurur duyuyorum. MSHA'nın daha önceden gerçekleştirmiş olduğu Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahalesi (MINER) Yasası'nın hedeflerini Komisyon ile detaylı bir şekilde görüşmek isterim. ACİL DURUMDA MADEN TAHLİYESİ Çalışma Bakanlığı, 8 Aralık 2006 tarihinde Acil Durum Tahliyesi ile ilgili son kararını Federal Sicil'de yayınladı. Çalışma Bakanlığı’nın bu kararı; madencilerin, maden işletmecilerinin ve MSHA'nın acil durum halinde hızlı ve etkili bir şekilde müdahalede bulunabilmesini sağlayacak. Maden işletmecilerinin madende acil durum halinde yapılacak müdahale ve tahliye işlemleri konusunda yeterliliğinin artırılmasını sağlayacak gereklilikler, Bağımsız Ferdi Kurtarıcı ekipmanlar ve depolama alanları, gerçekleştirilen eğitim ve kaçış tatbikatları, cankurtaran halatları, bağlama ipleri ve çoklu gaz detektörleri ile kaza bildirimi ile ilgili diğer gereklilikler bu karar kapsamında yer almaktadır. Bu son karar, MSHA'nın 9 Mart 2006 tarihinde düzenlediği Geçici Acil Durum Standardı kapsamında belirttiği ve sonradan Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahalesi (MINER) Yasası kapsamına dahil edilen pek çok hükmü içerir. Bu hükümler şunları kapsar: Bağımsız Ferdi Kurtarıcı ekipmanlarının sayısının ve depolama alanlarının artırılması; Acil durumda maden tahliye tatbikatlarının ve eğitimlerin artırılması; Üç yıl içerisinde yangına dayanıklı hale getirilmesi zorunlu olan, yeraltı kömür madenlerinde kullanılacak yöneltmeli yaşam hatlarının kurulumu ve bakımı; ve Tüm madenler için acil kaza bildirimi. MSHA, yalnız çalışan tüm madencilere ve her bir madenci grubuna maden işletmecileri tarafından çoklu gaz detektörü temin edilmesini talep ederek bir kez daha Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahalesi (MINER) Yasası kapsamında belirtilen gerekliliklerin ötesine geçmiştir. Bu hüküm Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahalesi (MINER) Yasası kapsamında yer almamasına rağmen MSHA, acil durumda maden tahliyesine ilişkin son standardımıza bu gerekliliğin eklenmesinin önemli olduğuna inanmaktadır; bu sayede herhangi bir acil durum halinde, madenciler maden atmosferinde toksik gazların olup olmadığını anlayabilecektir. 8 Aralık 2006 tarihinde bu karar, eğitim ve ekipmanlarla ilgili belirli hükümler hariç olmak üzere hemen yürürlüğe girdi. Şu anda tüm hükümler yürürlüktedir ve Bağımsız Ferdi Kurtarıcı eğitimi birimleri oluşturulmuştur. 30 Mart tarihinde, MSHA; maden işletmecilerine birimlerin hazır olduğunu bildirmek üzere Federal Sicil’de bir bildirim yayınladı. Maden işletmecileri, 30 Nisan tarihi itibariyle bu eğitim birimlerine ait satın alma emirlerini almak ve 60 gün içerisinde eğitimleri yürütmek zorundadır. MSHA, aynı zamanda işletmenin gelecekteki hatırlatma veya diğer onay işlemlerine konu olan Bağımsız Ferdi Kurtarıcı ekipmanlarının tespit edilmesini sağlamak ve ilgili personelin madenlerde kayıtlı bulunan stoklar ile kullanımdaki birimleri karşılaştırarak bu ekipmanların takibini kolaylaştırmak amacıyla Bağımsız Ferdi Kurtarıcı veri tabanı oluşturmuştur. Ayrıca, NIOSH ve MSHA; bu veri tabanını Uzun Süreli Saha Değerlendirme Programı kapsamında test edilmek üzere madenlere dağıtılacak Bağımsız Ferdi Kurtarıcıların rastgele olarak seçilmesi ve toplanması aşamasında da kullanacaktır. ACİL DURUM MÜDAHALE PLANLARI Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahalesi (MINER) Yasası, Acil Durum Müdahale Planlarının (ERP), yeraltı kömür madeni işletmecileri tarafından kendi görev yaptıkları madenlerde uygulanmasını ve geliştirilmesini öngörür. Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahalesi (MINER) Yasası uyarınca, MSHA; işletmecilerin 14 Ağustos 2006 tarihinde planları sunmasını istedi. MSHA, 8 Şubat 2007 tarihinde solunabilir hava gereklilikleri ile ilgili olarak işletmecilere rehberlik sağladı. Bu durum, Acil Durum Müdahale Planlarının yalnızca kısmen onaylanabildiğini gösterdi. Solunabilir havanın nasıl sağlanacağını belirten revize edilmiş Acil Durum Müdahale Planları 12 Mart 2007 tarihinde zorunlu hale getirildi. Solunabilir hava hususuna ek olarak, Acil Durum Müdahale Planları kapsamında aynı zamanda kaza sonrası iletişim ve takip, yaşam hatları, eğitim ve yerel koordinasyon konularının da ele alınması zorunludur. Planların, Yasa kapsamında belirtilen şekilde belirli zamanlarda gözden geçirilmesini, onaylanmasını ve tüm yeraltı kömür madenlerinde uygulanmasını sağlıyoruz. 8 Mayıs 2007 tarihi itibari ile toplam 466 aktif yeraltı kömür madeni bulunmaktadır. Bunlardan 261'i kısmi olarak onaylanmış, diğer 205'i ise tamamı onaylanmış Acil Durum Müdahale Planlarını sunmuştur. MSHA, yakın gelecekte sunulan tüm planların tam onayı için plan sunumlarını işletmecilerle birlikte gözden geçirmekte ve tartışmaktadır. KAZA SONRASI SOLUNABİLİR HAVA Kaza sonrası solunabilir hava ile ilgili olarak, MSHA; 8 Şubat 2007 tarihinde, maden işletmecilerine yeraltı kömür madenlerinde kullanılan hava temin yöntemleri ve kabul edilebilir miktarlar ile ilgili rehberlik sağlamak amacıyla bir Program Bilgilendirme Bülteni (PIB) hazırladı. Bu bülten MSHA'nın web sitesinde yer aldı ve geniş çaplı olarak tüm kömür madeni camiasına dağıtıldı. Program Bilgilendirme Bülteni, Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahalesi (MINER) Yasası kapsamında belirtilen solunabilir hava gerekliliklerinin karşılanması için aşağıdaki koşulları öngörür: 2,000 fit çalışma alanı içerisinde sondaj deliklerinin oluşturulması; veya 2,000 fit maden çalışma alanı içerisinde kırk sekiz saat solunabilir hava sağlanması, kırk sekiz saat içerisinde madenciler kurtarılamaz ise, sondaj deliklerinin açılmasına yönelik acil durum planlamalarının uygulanması; veya 2,000 fit çalışma alanı içerisinde doksan altı saat solunabilir hava temin edilmesi; veya Madende nadir rastlanır koşullara bağlı olarak eşdeğer koruma sağlayacak alternatiflerin sunulması. Solunabilir hava temin yöntemleri (barikatlı veya madencilerin kirli havayla temasını kesen diğer alanlarda) şunlardır: Sondaj deliklerinin açılması; Yüzeyde yer alan pozitif basınçlı fanlarla sağlanan hava hattı; veya Sıkıştırılmış hava silindirleri, oksijen silindirleri veya kimyasal oksijen jeneratörleri; ve 96 saat solunabilir hava sağlayan diğer yöntemler. Program Bilgilendirme Bültenine (PIB) ek olarak, MSHA'nın web sitesinde aynı zamanda sıkıştırılmış hava ve oksijen kullanımı ile ilgili tehlike farkındalığı bilgi formunu; solunabilir hava sağlama yöntemleri ile ilgili yöntemleri ve hesaplamaları içeren bilgi formlarını ve özel solunabilir hava sorunları ile ilgili soru ve cevapları içeren diğer materyalleri de sunduk. KAZA SONRASI İLETİŞİM VE TAKİP Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahalesi (MINER) Yasası kapsamında yer alan Madde 2 uyarınca, yeraltında çalışan kişilerin yerüstü ile irtibatları için gerekli olabilecek yedek haberleşme araçlarının sağlanması hususu her bir maden tahliye planı çerçevesinde ele alınmalıdır. Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahalesi (MINER) Yasası kapsamında aynı zamanda planda tüm yeraltı madenlerinin kaza öncesi lokasyonunun nasıl izleneceğinin belirtilmesi ve maden işletmecilerinin Haziran 2009 tarihi itibari ile kablosuz haberleşme ve elektronik izleme sistemlerini kullanmaya başlaması öngörülmektedir. Madde 2 kapsamında belirtilen gereklilikler uyarınca, 2 Mayıs 2007 tarihi itibari ile MSHA; haberleşme ve izleme sistemleri alanında 49 şirket temsilcisi ile görüşmüş ve ülke genelinde çeşitli maden sahalarında 20 adet kaza sonrası haberleşme ve izleme sisteminin test ve demonstrasyonunu incelemiştir. Bu sistemler MSHA'nın onayına sunulduğunda; madenlerde emniyetli, dayanıklı ve güvenilir sistemlerin mümkün olan en kısa sürede kurulmasını sağlamak amacıyla onay sürecini hızlandıracağız. MSHA bugüne kadar, dört yeni cihaz dahil olmak üzere toplamda 19 sistem onayladı. Bu yeni cihazlar: Kenwood taşınabilir radyo; Marco RFID (radyo frekans tanımlaması) İzleme Etiketi; Matrix Design Group RFID İzleme Etiketi; ve NL Technologies Model Standalone WiFi İzleme Etiketi Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahalesi (MINER) Yasası kapsamında yer alan uzak mesafeli haberleşme ve izleme gerekliliklerinin karşılanması amacıyla, MSHA; tüm mevcut teknolojiyi incelemekte ve Ulusal Mesleki Emniyet ve Sağlık Enstitüsü (NIOSH) ve imalatçılar ile birlikte çalışarak yeraltı kömür madenlerinde emniyetli ve güvenilir sistemlerin geliştirilmesine yardımcı olmaktadır. MSHA'nın sorumluluğu, bu cihazların maden işletmesi çevresinde herhangi bir patlama veya yangın tehlikesine sebep olmamasını sağlamak ve aynı zamanda bu cihazların yeraltında da çalışacağını doğrulamaktır; öte yandan NIOSH bu cihazlarla ilgili ARGE çalışmalarının yürütülmesinden sorumludur. MSHA, yeraltındayken madencileri izlemek ve/veya onlarla haberleşme sağlamak amacıyla 137 ayrı tarafla sistemlerle ilgili olarak irtibat sağlamıştır. Ancak, bugün itibari ile, Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahalesi (MINER) Yasası kapsamında yer alan gereklilikleri karşılayacak hiçbir gerçek kablosuz izleme veya haberleşme sistemi bulunmamaktadır. MADEN KURTARMA EKİPLERİ Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahalesi (MINER) Yasası, Aralık 2007 tarihi itibari ile maden kurtarma ekipleri ile ilgili düzenlemelerin Çalışma Bakanlığı tarafından gerçekleştirilmesini öngörür. Yeraltı kömür madenlerindeki kurtarma ekiplerine yönelik artırılmış eğitim, sertifikalandırma, uygunluk ve bütünlük gerekliliklerinin bu düzenlemeler kapsamında belirtilmesi zorunludur. MSHA, şuanda, maden kurtarma ekiplerine yönelik Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahalesi (MINER) Yasası kapsamındaki hükümlerin uygulanması için bir karar taslağı hazırlamaktadır. HUKUKİ YAPTIRIMLAR Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahalesi (MINER) Yasası'nın kanunlaşmasıyla, MSHA; anında kaza bildirimleri ve mazur görülemeyecek hata ihlallerine yönelik para cezalarını derhal artırdı. 22 Mart 2007 tarihinde, MSHA; maden güvenlik ve sağlık ihlallerine yönelik para cezalarının artırılması için kesin kararını açıkladı; bu karar 23 Nisan 2007 tarihinde yürürlüğe girdi. Bu kararın çıkarılması Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahalesi (MINER) Yasası kapsamındaki diğer gereklilikleri de karşılamakta ve MSHA'nın ülkemiz madencilerinin güvenliğinin ve sağlığının korunmasına yönelik taahhüdünü kanıtlamaktadır. Yasa'da belirtildiği üzere, söz konusu kesin karar kapsamında: Başkan'ın önceki bütçelerinde belirtilen şekilde, "alenen yapılan" ihlaller için en fazla 220,000 dolar para cezası uygulanır. "Mazur görülemeyecek hatalarla ilgili bildirim ve talimatlar" için minimum 2,000 ve 4,000 dolar tutarlarında para cezaları uygulanır. Ölüm veya yaralanmalarla veya ölümle sonuçlanabilecek olası risklerle ilgili olarak MSHA'ya zamanında bildirimde bulunulamaması halinde, minimum 5,000 dolar (maksimum 60,000 dolara kadar) para cezası uygulanır. Tüm maden işletmecilerini ve yüklenicileri kapsayan kesin karar kapsamındaki diğer önemli hükümler şunlardır: Para cezalarının genel olarak– 2005 yılı ihlal verilerine göre tahmini yüzde 179 oranında– artırılması ve en ciddi güvenlik ve sağlık ihlallerinin önlenmeye çalışılması. İhlalin ağırlığına bakılmaksızın, MSHA standartlarını mükerrer şekilde ihlal eden işletmecilere yönelik cezalara ilişkin yeni bir hükmün eklenmesi. Ciddi ve Önemli olmadığı (non-S&S) kabul edilen ihlallere yönelik olarak kullanılan daha yüksek formül değerlemelerinin 60 dolarlık standart para cezası uygulaması ile değiştirilmesi AİLE İRTİBAT PROGRAMI MSHA Aile İrtibat Politikası, madencilerden haber alınamayan veya çok fazla ölümle sonuçlanan herhangi bir maden kazası sırasında MSHA'nın ailelerle irtibat kurmasını sağlamak amacıyla uygulanmaktadır. Bir Program Politika Yazısı hazırlanmakta ve görevlendirilen 14 aile irtibat personeli ilk eğitim oturumlarını tamamlamaktadır. Ulusal Taşımacılık Emniyet Dairesi ve Amerikan Kızıl Haçı bu bireylerin eğitilmesinde destek sağlamaktadır. Tri-Star Maden Şirketi'nde meydana gelen son kaza sırasında madencilerin aileleri ile irtibat kurmalarını sağlamak amacıyla Barton ve Maryland'da toplam üç MSHA aile irtibat bürosu bulunmaktaydı. YERALTI KÖMÜR MADENLERİNDEKİ TERKEDİLMİŞ ALANLARIN MÜHÜRLENMESİ Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahalesi (MINER) Yasası kapsamında yeraltı kömür madenlerindeki terkedilmiş alanların mühürlenmesine ilişkin zorunlu sağlık ve güvenlik standartlarının MSHA tarafından düzenlenmesi öngörülmektedir. Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahalesi (MINER) Yasası ayrıca "Federal Düzenlemeler Kanunu'nda bölüm 30, madde 75.335(a)(2) kapsamında öngörülen 20 psi standardında bir artış yapılmasına ilişkin" sağlık ve güvenli standartlarını da kapsamaktadır. Geçtiğimiz yıl MSHA, alternatif yeni sızdırmazlık çözümlerinin oluşturulması için geçici bir moratoryum düzenledi ve sonrasında mevcut ve alternatif yeni sızdırmazlık çözümleri için psi standardını %150 oranında artırarak 20 psi'den 50 psi'ye yükseltti. MSHA aynı zamanda, mevcut sızdırmazlık öğelerinin incelenmesi ve yeni sızdırmazlık çözümlerinin değerlendirilmesi ve tasarımı ile ilgili bir kılavuz çıkardı. MSHA şu anda geliştirilmiş sızdırmazlık alanlarının mukavemeti, tasarımı, yapısı ve onarımı ile sızdırmazlık alanlarının arkasındaki havadan numune alınması gibi konuları kapsayan geçici bir acil durum standart taslağı hazırlamaktadır. BANT HAVASINA İLİŞKİN TEKNİK ARAŞTIRMA Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahalesi (MINER) Yasası’nın 11. Bölümü, MSHA’nın Bant Havası konusunda bir Teknik Çalışma Paneli oluşturmasını gerektirmiştir. Bu Panel’in amacı, “yeraltı kömür madenlerinde bant havası kullanımı ve bant materyallerinin bileşimi ve yangın geciktirici özelliklerine yönelik bilim ve mühendislik konularında bağımsız inceleme ve önerilerde bulunulmasını sağlamaktır.” Kongre, Panel’in görevlendirilmesinden itibaren, raporun hazırlanabilmesi için Panel’e bir yıl ve Çalışma Bakanına da Panel’in raporuna geri bildirimde bulunması için ilaveten 180 gün süre tanınmıştır. Panel’in tabi olduğu ana sözleşme, 22 Aralık 2006 tarihinde Federal Sicil’de yayınlanmıştır. Teknik Çalışma Paneli’nin ilk iki toplantısı, ilki 9-10 Ocak 2007 tarihinde ve diğeri ise 28-30 Mart tarihinde Pittsburgh, Pennsylvania’da gerçekleştirilmişti. Üçüncü toplantı ise şu anda Salt Lake City, Utah’da yürütülmektedir ve dördüncü toplantının 20-22 Haziran tarihlerinde Birmingham, Alabama’da gerçekleştirilmesi planlanmaktadır. Panel üyeleri, maden güvenliği ve sağlığı alanında öne çıkan ve oldukça deneyimli uzmanlardan oluşmaktadır. Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahalesi (MINER) Yasası kapsamında öngörüldüğü gibi, iki Panel üyesi Sağlık ve İnsani Hizmetler Departmanı tarafından, ikisi Çalışma Bakanlığı tarafından ve iki üye de kongre tarafından görevlendirilmiştir. SIĞINAK ALTERNATİFLERİ NIOSH, sığınak alternatifleri için çeşitli araştırma ve saha deneyleri yürütüyor. Bu yılın sonunda, NIOSH araştırma sonuçlarını Çalışma Bakanlığına rapor halinde sunmayı planlamaktadır. 2008 yılı ortasından itibaren, Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahalesi (MINER) Yasası uyarınca, Çalışma Bakanlığı; NIOSH'un raporuna karşılık MSHA tarafından alınan tedbirleri Kongreye bildirecektir. MSHA, sığınma odaları için bazı koşulların sağlanması gerektiğinin farkındadır ve solunabilir hava sağlama aracı olarak devletin onayladığı sığınma odalarının kullanılmasını kabul etmektedir. İŞE ALIM 2006 Acil Durum Ek Ödenek Kanunu (P.L.109-234) kapsamında, kömür madeni denetleyicilerinin ve diğer yürütme personelinin işe alımı dahil olmak üzere MSHA için 25.6 milyon dolar ek ödenek öngörülmektedir. MSHA, acil durum ek ödeneğinden karşılanan ekstra 170 kömür madeni icra personelinin işe alımı, eğitimi ve yerleştirilmesi süreçlerini kararlı bir şekilde sürdürmektedir. MSHA'nın işe alım planının ilk üç çeyreğinde, 126 yeni yürütme personeli işe alınmıştır. MSHA, gerek bu yıl emekli olacak icra personelinin yerini doldurmak gerekse uygulama saflarımızı genişletmek konusunda büyük zorluklarla karşı karşıya kalmaktadır, işletmenin; bu anlamda, MSHA’nın 170 net yeni personel işe alma hedefini gerçekleştirmesine destek olacağından eminim. Başkanın 2008 mali yılı bütçe talebi kapsamında, söz konusu icra personelinin devamlılığının sağlanması için 16.6 milyon dolar tutarında bütçe öngörülmektedir. MSHA, işe alım süreçlerini ülke genelinde yerel toplumlarda devam ettirmektedir. Biz de düzenli ve hızlı bir şekilde yeni müfettişlerimizi eğitebilmek ve onları fark yaratabilecekleri meslek sahalarına yönlendirmek amacıyla Madende Sağlık ve Güvenlik Akademimiz bünyesinde ilave personel çalıştırmaktayız. Bu eğitimin MSHA'nın şimdiye kadar yürüttüğü en iyi ve en etkili program olduğuna, bu sayede yeni müfettişlerin günümüz zor şartlarına uyum sağlayabileceğine inanmaktayım. Sonunda, MSHA icra personelinin meslek sahalarında artan nüfuzunun, maden güvenliği ve sağlığı konusunda olumlu bir etki yarattığı yönündeki inancım da güçlendi. MEVCUT YÜRÜTME FAALİYETLERİ MSHA; zorlu uygulama, eğitim, yetiştirme ve teknoloji süreçleri da dahil olmak üzere daha güvenli ve daha sağlıklı madenler için mevcut araçların tümünü kullanacaktır. MSHA, özellikle MSHA standartlarını ihlal etmeyi alışkanlık haline getirmiş ve para cezalarını yaptıkları işin bir tür masrafı olarak gören maden işletmecilerine karşı MSHA’nın tutumu sert olacaktır. Bu tip kişilerin tespit edilebilmesi için, MSHA; kaza eğilimleri ve uygulama sonuçları ile ilgili daha objektif bir analiz sunmak adına bir veri tabanı geliştirecektir. MSHA, maden sağlığı ve güvenliği ile ilgili yasa ve düzenlemelere uygun davranmayı reddeden bu işletmecilere yönelik olarak bu veri tabanından sağlanacak verileri kullanacaktır. 30 yılı aşkın bir süredir, ihlal örüntüleri aracı MSHA’nın kullanımına açıktır ama kurum bu aracı hiç kullanmamıştır. Maden Yasası kapsamında, maden işletmecisinin madende ciddi tehlike yaratabilecek şekilde zorunlu standartları ihlal etmesine ilişkin olarak bildirimde bulunulmasından sonra 90 gün içerisinde yürütülen inceleme sonucunda tespit edilen belirli koşullar altında MSHA'nın azil emri çıkarmaya yetkili olduğu öngörülmektedir. MSHA’nın, yasal bildirim yapılmadan önce maden işletmecilerini olası bir ihlal örüntüsüne sahip oldukları konusunda uyarmaya yönelik bir uyarı yazısı göndermesine imkan sağlayan bir düzenleme mevcuttur. MSHA; söz konusu uyarı yazısını hazırlarken, yasal bildirim sürecini başlatmamaktadır. MSHA, son zamanlarda ihlallerin yapıldığı madenleri tespit etmek amacıyla objektif bir ölçüt geliştirilmesini öngörmüştür. Bu yeni ölçüt hazır olur olmaz, MSHA; haklılığı kanıtlandığı takdirde ihlal örüntülerine ilişkin bildirim ve emirler verebilecektir. Bu sert bir tedbirdir, ancak bunun madencilerin güvenliğinin sürekli tehlikeye atıldığı durumlarda gerekli olduğuna inanıyorum. MSHA, ayrıca, geri dönümlü madencilikle ilgili olarak yeni tamamladığımız programda olduğu gibi, bilinen tehlikelere yönelik yoğun incelemeler yürütmeye devam edecektir. Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahalesi (MINER) Yasası'nın uygulanmasına ek olarak, MSHA, aynı zamanda yasanın gerektirdiği şekilde yüzeyde yer alan kömür madenlerini yılda iki defa, yeraltındaki madenleri ise 4 defa denetlemeyi sürdürecektir. SONUÇ MSHA, Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahalesi (MINER) Yasası'na uymak ve aynı zamanda Maden Yasası hükümlerini uygulayabilmek için ilerlemeye devam etmektedir. Geçtiğimiz 14 ay boyunca, MSHA; • Maden güvenliğini artırmak amacıyla Acil Durumda Müdahale Standardı; • Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahalesi (MINER) Yasası'nın uygulanmasına yönelik iki önemli düzenleme; • Solunabilir hava ile ilgili bir Program Bilgilendirme Bülteni; • Alenen yapılan ihlallerle ilgili olarak Program Bilgilendirme Yazısı; ve • Sızdırmazlık öğeleri ile ilgili başka bir Program Bilgilendirme Bülteni hazırladı. Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahalesi (MINER) Yasası kapsamındaki hükümlere yönelik olarak bu faaliyetler gerçekleştirilmiştir. Ayrıca, Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahalesi (MINER) Yasası'nın uygulanmasına yönelik iki önemli karar mevzuat sürecinde çeşitli aşamalardan geçmektedir ve Kongre himayesinde 2007 yılının sonuna kadar son şeklini alması beklenmektedir. Bugün, MSHA bünyesindeki her kişi çekirdek misyonumuz üzerine odaklanmıştır. Misyonumuzu, Amerika'daki madencilerin sağlık ve güvenlik koşullarını geliştirmek ve tüm madencilerin her gün evlerine güvenli bir şekilde varacakları, ailelerine ve dostlarına sağlıklı olarak kavuşacakları güne erişmek için uğraş vermek şeklinde tanımlayabiliriz. MSHA bunu tek başına yapamaz. Maden işletmecileri ve madenciler de dahil olmak üzere tüm maden topluluğu, madende sağlık ve güvenliğin iyileştirilmesi sürecinin bir parçası olmak zorundadır. MSHA, bu önemli görevi maden işletmecileri ve madenciler ile birlikte gerçekleştirebilir. Bugün beni dinlediğiniz için hepinize çok teşekkür ederim. Sorularınızı cevaplamayı ve maden güvenliğinin artırılması için bu komite ile işbirliği etmeyi çok isterim. Bölüm 7 BİRLEŞİK DEVLETLER SENATOSUNUN SAĞLIK, EĞİTİM, İŞGÜCÜ VE EMEKLİLİK KOMİTESİ, İŞ VE İŞYERİ GÜVENLİĞİ ALT KOMİTESİNİN HUZURUNDA ULUSAL MADENCİLER BİRLİĞİ EMNİYET VE SAĞLIK BÖLÜMÜ BAŞKAN YARDIMCISI BRUCE WATZMAN'IN TANIK İFADESİ, 19 HAZİRAN 2008. Teşekkür Ederim Sayın Başkan Hanımefendi. Adım Bruce Watzman ve Ulusal Madenciler Birliği'nin (NMA) emniyet, sağlık ve insan kaynakları bölümü başkan yardımcısı olarak görev yapıyorum. NMA ve üye şirketleri, 2006 sayılı Maden İyileştirme ve Yeni Acil Durum Müdahale (MINER) Kanununun uygulanması bakımından sanayinin gelişimini, süregelen zorlukları ve MINER Kanununun beklentilerinin ötesine geçmek için atılması gereken gönüllü adımları alt komite ile yeniden müzakere etme fırsatı elde etmekten memnuniyet duymaktadır. Amacımız en başından beri her bir madencinin evine sevdiklerinin yanına emniyetli bir şekilde dönmesini sağlamak olmuştur. Yeraltı kömür ocaklarında çalışan madencilerin korunma şartlarını iyileştirecek yeni teknoloji ve teknikler bulma ve konuşlandırma çabamız dolayısıyla yegâne hedefimiz NMA'nın faaliyetlerini yönlendirmektir. MINER KANUNU NMA MINER Kanununu desteklemekte olup, biz de temel gereksinimlerinin sağlam olduğuna inanmayı sürdürmekteyiz. Söz konusu gereksinimler uyarınca ileriye dönük bir risk değerlendirmesi ihtiyacının doğduğu, iyi güvenlik uygulamalarının deneyime ve teknolojik gelişmeye dayalı olarak sürekli gelişime tabi olduğu ve her yeraltı kömür ocağının benzersiz bir ortam teşkil ettiği ve bunlardan birisi için işe yarar olanın bir diğer için etkili ve arzu edilir olamayacağı kabul edilmektedir. Kanunun mevzuat geçmişinde kısa ve öz olarak şu husus ifade edilmektedir: Güvenlik ve hayatta kalabilirliğin optimizasyonuna yönelik hedefler aynı kalmalı, ancak söz konusu optimizasyon yöntemi pratik ve makul olmalıdır. S. Rep. No. 109-365 s. 3. Bu fıkranın kanunun amacını yalnızca uygun şekilde yansıttığına değil, aynı zamanda işyeri güvenliğini iyileştirmek olan yegâne amacımızı gerçekleştirmenin genellikle birden fazla yol ve yönteminin bulunduğu sanayi ve düzenleyici merciiler tarafına da faydalı bir anımsatıcı olduğuna inanmaktayız. Sanayii MINER Kanununun beklentilerini karşılamak adına güvenlik donanım ve uygulamalarına önemli yatırımlar yapmayı sürdürmektedir. Tüm yeraltı kömür madeni üretiminin yaklaşık yüzde 65'ini temsil eden NMA üyelerine yönelik araştırma verileri, 2007-2008 döneminde aşağıdaki alanlara fiili ve planlanan yatırımlar yapıldığını göstermektedir: • 150.000 ek bağımsız ferdi kurtarıcı (SCSR'ler) ve eğitim birimleri satın almak için 70 milyon ABD Doları • İletişim ve takip sistemlerine 55 milyon ABD Doları • Sıkışmış durumdaki madencilerin (toplamda 752) mevcut durumlarını ve sağlıklarını muhafaza etmek için tesislere yönelik 53 milyon ABD Doları • Mühürlerin sağlamlığını arttırmak için 70 milyon ABD Doları • 45 yeni maden kurtarma ekibi tesis ve teçhiz etmek için 19 milyon ABD Doları. • MINER Kanununun emir ve salahiyetlerinin ötesinde güvenlik donanımı, eğitimi ve insan gücü için 60 Milyon ABD Doları. Bu rakamlar sadece MINER Kanununa yönelik taahhüdümüzün sayılabilen bir ölçümünü yansıtmaktadır. Toplamda, yeraltı kömür madeni işletmelerinin tamamının MINER kanunu gereklerine riayet etmek adına 500 milyon ABD Dolarının üzerinde bir taahhüt altına girdiğini tahmin etmekteyiz. Ulusumuzun madencilerini koruma yönündeki arzu ettiğimiz hedefe ulaşmaktan ziyade, tıpkı MINER Kanununun bizzat bir son olmadığı gibi bu sadece bir başlangıç. GÖNÜLLÜ EYLEMLER Federal ve eyalet kurallarına riayet etmek için yürüttüğümüz faaliyetlerin ötesinde madencilerin güvenliğini arttırmak için bazı gönüllü girişimler üstlenip bunların idamesini sağlamak durumunda kaldık. 2006 yılında, NMA ulusun yeraltı kömür madeni ocaklarında güvenliği daha da artırabilecek yeni teknoloji, prosedür ve eğitim tekniklerini içeren bir çalışma yürütmek amacıyla Maden Güvenliği Teknoloji ve Eğitim Komisyonu'nu (MSTTC) kurdu. Komisyonun raporunda haberleşme teknolojisi, acil durumlara hazırlık, müdahale ve kurtarma prosedürleri, eğitim, kaçış ve koruma stratejileri alanlarına değinen ve oy birliğiyle kabul edilmiş 75 tavsiye yer almaktadır. Komisyonun tavsiyelerinin ana fikri önleme konusunda sistematik ve kapsamlı risk değerlendirmesine dayalı bir yaklaşıma odaklanmaktadır. Sanayide şu anda komisyonun bazı kısa vadeli tavsiyeleri uygulanmakta ve daha uzak gelecekteki konularla ilgili eylemlere dönük ayrıntılı tasarı oluşturulmaktadır. Örneğin, komisyonun temel tavsiyelerinin uygulanması konusunda bize yardımcı olacak risk tabanlı yönetim araçları geçiştirmek adına Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Enstitüsü (NIOSH) ile birlikte çalışmaktayız. Risk analizli risk yönetiminin kullanımı yeraltı kömür madeni işletmeciliği sanayiinde genel bir uygulama değilken büyük şirketlerin pek çoğu tarafından iyi bilinmektedir. Hedefimiz, her şirketin yaşamı veya mülkiyeti tehlikeye atan durumlar oluşmadan önce önemli tehlikeleri tanımlayarak bunlara değinmesine yardımcı olacak operasyonel araçlar geliştirmektir. Bu yöndeki çaba, 10 yeraltı ocağında risk değerlendirmesinin kullanımını tanıtmak ve incelemek amacıyla geçtiğimiz yıl üstlenilen bir dizi pilot projeye dayanmaktadır. Risk değerlendirmesi ve yönetimi, birçok sanayii ortamında kullanılmakta olan köklü uygulamalardır. Amacımız, yaralanmaya sebebiyet verme potansiyeli en yüksek olan koşul veya uygulamaları tespit ederek bunları ortadan kaldırabilmemiz ve yönetebilmemiz amacıyla söz konusu sürece tüm maden işletmelerinde kullanıma dönük resmiyet kazandırmaktır. Bu sayede, "tüm çalışanların her türlü kaza ve yaralanmanın önlenmesi konusuna odaklanmasını sağlayan değere dayalı bir önleme kültürünün yerleştirilmesi üzerine temellendirilmiş" bir yaklaşımı teşvik etmek adına MSTCC amacını gerçekleştiren bir sistem geliştirmeyi ummaktayız. Maden Güvenliği ve Sağlığı İdaresi (MSHA) ve NIOSH temsilcileri ile birlikte çalışarak, var olan uygulama ve protokollerin sanayiide husule gelmiş olan yapısal değişiklikler dikkate alındığında geçerli ve etkin durumda olup olmadığını belirlemek amacıyla mevcut maden kurtarma prosedürlerine yönelik bir değerlendirme başlattık. Söz konusu değerlendirme, ilgili prosedürler yürürlükteyken bunlara yönelik bir değerlendirme aracının yanı sıra, oluşturulan maden kurtarma ekipleri ve hazırlanmakta olan maden kurtarma protokolleri için rehber işlevi görebilen genel bir maden kurtarma el kitabının oluşturulması ile sonuçlanmıştır. Bu belge, gerektiği takdirde maden kurtarma hizmetlerinin etkin biçimde verilmesini hızlandıracak olay öncesi planlama şablonu olarak kullanılmak üzere maden sanayiine dağıtılmıştır. Sanayiinin iletişim uzmanları ve dışarıdan gelen uzmanlar ile işbirliği yaparak, bir maden krizi çıkması halinde bu süre boyunca medya ile yapılacak iletişimlere dönük bir protokol geliştirmiş bulunmaktayız. Protokolde, toplulukları bir maden kazası veya ölüm ile sonuçlanan kazaya neden olan gerçeklerden haberdar etmek ve maden işletmecilerinin bu anlayışa katkıda bulunma yükümlülüğü konusunda medyanın önemli bir rol oynadığı kabul edilmektedir. Protokolde, MINER Kanununda öngörüldüğü ve sanayii boyunca geniş ölçüde yayıldığı üzere MSHA ile etkili iletişim ve işbirliği kurulması konusunda bir çerçeve verilmektedir. Bu faaliyetler NMA'nın bu yılın sonlarında sponsorluğunu yapacağı MINExpo® International 2008'in odak noktası olacaktır. Dünyanın dört bir yanından gelen maden uzmanlarının dört yılda bir toplandığı bu fuarda yeni güvenlik teknolojileri vitrine çıkarılacak olup, teknik oturumlar ve ilgili atölye çalışmalarında teknoloji transferini hızlandıracak yeni teknik ve uygulamalar vurgulanacak. BİR ÖNLEME KÜLTÜRÜNÜN OLUŞTURULMASI Şimdiye kadar teknik iyileştirmelere yönelik yorumlarda bulunduk ve bunlar açıkçası önem arz ediyor. Ancak, belki de güvenliğin iyileştirilmesi konusundaki en önemli unsur, kesintisiz bir " önleme kültürüne" odaklanmaktır. Başarılı şirketler için örgütün her seviyesinde bir önleme kültürü mevcuttur. Üstün güvenlik performansı gösteren bu şirketlerde, her toplantıda ve madenlerdeki her vardiyada kaza önleme konusuna vurgu yapılmakta olup, bu iş modelinin ayrılmaz bir parçasıdır. Bu her yıl düzenlenen Sentinel of Safety ödüllerini kazananlar arasındaki ortak temadır. MSTT, Maden Güvenliği Teknolojisinin İyileştirilmesi ve Eğitim: ABD Global Liderliğinin oluşturulması başlıklı 2006 yılı raporunda şunları ifade etmiştir: Uygunluk önlemenin önemli bir boyutudur, ancak bunun daha kapsamlı bir risk yönetim süreci bakımından sadece bir başlangıç noktası olduğunun farkına varmak daha önemlidir. Tüm çalışanların her türlü kaza ve yaralanmanın önlenmesi konusuna odaklandığı bir "önleme kültürünün" oluşturulması herhangi bir şirket için sürecin başarılı olmasını sağlayacak kritik bir faaliyettir. Esas itibarıyla, süreç organizasyonu bir reaksiyon kültüründen önleme kültürüne yöneltmektedir. Meydana gelmiş olan bir kaza veya yaralanmaya müdahale etmekten ziyade, şirket bunlar meydana gelmeden önce algılanan potansiyel sorun alanlarına alanlarını proaktif olarak değerlendirmektedir. Bu hedefleri gerçekleştirmek için, güvenlik ve kaza önleme çalışmalarının tüm işletme yönetim sistemleri yazılımlarına entegre edilmesini teşvik eden bir güvenlik yönetim sistemi geliştirecek alanında tanınmış uzmanlarla çalışacağız. Yine, NIOSH ile işbirliği içerisinde yürütülen pilot çalışmaya dayalı olarak, bu çalışmanın sonuçlarını sergilemek ve tüm şirketlerin bunu normal işlem uygulamalarının bir parçası görmelerini sağlayacak araçlar temin etmek için MINExpo'dan faydalanacağız. Amacımız kazaları, yaralanmaları ve hastalıkları önlemek ve bir önleme kültürünün yerleştirilmesini teşvik etmektir. Alınacak kararlar, sağlam bilimsel ve kabul gören teknolojik sınırlara dayalı olacaktır. Riske dayalı güvenlik öncelikleri geliştirmek suretiyle, madencileri olası tehlikelere doğrudan en fazla iten koşullara yönelik kaynakları tespit ederek bunlara odaklanacağız. Amacımız performans çıtasını sanayii çapında yükseltecek yeni uygulama ve teknolojilerin araştırılması, geliştirilmesi ve ticarileştirilmesi konusunda kömür şirketleri ile ekipman ve hizmet tedarik eden firmalar arasındaki sanayii genelindeki ortaklıkları desteklemektir. SONUÇ Sayın Başkan Hanımefendi, işin büyük bir kısmını tamamladık ancak geriye yapacak biraz daha iş kalıyor. Yardımlarınız sayesinde ve NIOSH'taki madencilik araştırma programına vereceğiniz hayati destek ile, "her bir madencinin evine sevdiklerinin yanına emniyetli bir şekilde dönmesini sağlamak" şeklindeki ortak amacımızı gerçekleştireceğiz Ulusal Madenciler Birliği üyeleri adına, hayati öneme haiz bu kamu politikası konusunda bize bakış açısı kazanma fırsatı verdiğiniz için teşekkür ederiz. Sorularınız varsa yanıtlamaktan memnuniyet duyarım. Bölüm 8 KÖMÜR MADENİ GÜVENLİĞİ VE SAĞLIĞI1 Çalışma Ekonomisi İç Sosyal Politika Bölümü Uzmanlarından Linda Levine ÖZET Kömür madenciliği sanayiinde güvenlik, tek bir kazada yüzlerce madencinin yaşamını yitirebildiği ve her yıl 1.000'in üzerinde ölümcül kazanın meydana gelebildiği bir zaman olan yirminci yüzyılın ilk on yılına kıyasla oldukça iyi durumdadır. Kömür madeni kazaları ile ilişkili ölümcül yaralanmaların neredeyse tamamı 1925 ve 2005 yılları arasında meydana gelirken, tüm zamanların en düşük kaza sayısı 23 olarak gerçekleşmiştir. Ancak, 2006 yılında Batı Virjinya'nın Sago madeninde meydana gelen 12 ölümün ve diğer madenlerdeki ölümcül kazalar sonucunda ölümcül kazaların sayısı 47'ye çıkarak iki kat artmıştır. 1990'ların sonlarında gerçekleşen kaza seviyelerine kıyasla bir yıl sonra ölümcül kazaların sayısı 33'e düşmüştür. Karşılaştıkları ortalamanın üzerindeki ölümcül yaralanmalara ek olarak, kömür madencileri görevleri icabı maruz kaldıkları hastalıklardan da muzdariptirler. Bunlar arasında en önemlisi, her yıl hala 1.yaklaşık 1.000 kurbanın verildiği siyah akciğer hastalığıdır (kömür işçisi pnömokonyozu, CWP). İyileştirilmiş toz kontrolü koşulları her ne kadar CWP'nin prevalansında azalmaya yol açsa da, 9070'lerin ilk yıllarında daha sıkı standartların yürürlüğe girmesinin ardından kariyerlerine başlayan madenciler arasında vaka sayısının son zamanlarda arttığına dair kanıt söz konusudur. Buna ek olarak, geçerli solunabilir toz limitleri ve maden sahiplerinin bunlara uyma dereceleri üzerindeki anlaşmazlık devam etmektedir. 2006 yılının Ocak ayında meydana gelen Sago maden kazasının ardından, ABD Çalışma Bakanlığı'na bağlı Maden Sağlığı ve Güvenliği Dairesi (MSHA) on yıl içerisinde önceden kural koyma konusunda yavaş adım attığı gerekçesiyle eleştirilmişti. MSHA'nın standart belirleme faaliyeti o yılın sonlarında başlayarak hız kazandı, ancak Maden İyileştirme ve Yeni Acil Durum Müdahale Kanununun (MINER, P.L. 109-236) Haziran ayında yasalaşmasından sonra gerçekleşmiş oldu. 1977'den bu yana federal maden güvenliği yasasındaki ilk önemli değişiklik olan MINER kanununda, Sago felaketinde rol oynamış olduğu düşünülen faktörlerin (örn. acil durum oksijen araç-gereçleri, kaza sonrası haberleşme ve takip sistemleri, kurtarma ekiplerinin konuşlandırılması) altı çizilmiş ve MSHA ile ilgili bazı kural koyma terminleri şart koşulmuştur. Buna göre, resmi kurum 2006 Kasımında acil durumda 1 31 Mart 2008 tarihli RL34429 sayılı CRS Raporundan alınmıştır. maden tahliyesi, 2007 Martında para cezaları ve 2008 Şubatında ise kurtarma ekipleri ve asbest maruziyeti ile ilgili nihai yönetmelikler yayınlamıştır. Bazı politika yapanlar MSHA'nın performansından memnun kalmamışlardır. Bu mütalaalar yakın zamanda ABD Temsilciler Meclisinin Ocak 2008'de Ek Maden İyileştirme ve Yeni Acil Durum Müdahale Kanununu (S-MINER, H.R. 2768) geçirmesine yol açmıştır. Bu kanun örneğin MSHA'nın Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Enstitüsü tarafından tavsiye edilen gönüllü limitleri (örneğin kimyasal tehlikelere dönük) zorunlu maruziyet limitleri olarak kabul etmesinin öngörülmesi gibi, Madenci Sağlığı İyileştirme Kanununun (H.R. 2769) dilini bünyesinde barındırmaktadır. SMINER'da ayrıca 2007 yılında altı maden işçisinin ve üç kurtarma ekibi personelinin yaşamını yitirdiği Utah'taki Crandall Kanyon'unda kullanılan uygulama olan dönümlü ayak sistemi ile kömür çıkarma yönteminin de yer aldığı maden sahibi planlarını daha yakından incelemesi ve izlemesi de ön görülmektedir. Başkan Temsilciler Meclisinin geçirdiği S-MINER kanununu veto edeceğini söylemiştir. MINER kanunu ve 2008 tarihli Konsolide Ödenekler Yasası (P.L. 110-161) uyarınca bu yıl gerekli görülen kural koyma faaliyetinin ışığında, MSHA İş Sağlığı ve Güvenliği İdaresinden yardım talebinde bulunmuştur. Kongre, 2007 Mali Yılı (302 milyon dolar) ile 2008 Mali Yılı (334 milyon dolar) arasında MSHA'nın ödeneğini arttırmıştır. İdarenin MSHA için 2009 Mali Yılına ait olarak talep ettiği bütçe 332 milyon dolardır. Kömür madeni ocaklarında meydana gelen kazalar sonucunda yaşamlarını yitiren maden işçilerine yönelik haber grubu hesapları son yıllarda daha sık görülmektedir. Maden ocağında mahsur kalan 12 işçinin öldüğü Batı Virjinya'nın Sago madeninde meydana gelen metan gazı patlaması ülkenin kömür madeni, ocaklarındaki çalışma koşullarına parlak bir ışık tutmuştur. 2007 yılında Utah'taki Crandall Kanyonu madeninde meydana gelen kısmi çökme dikkatleri kömür madenlerinde çalışan işçilerin kötü durumlarına çekmiştir. Son on yılda meydana gelen diğer kazalar arasında yukarıda anılan kazalar Kongreyi ülkenin kömür madeni ocaklarında zor koşullarda çalışarak emek sarf eden kişilerin emniyet ve sağlıkları ile ilgili kanun koyma ve gözetme faaliyetlerini hızlandırmaya teşvik etmiştir. Bu rapor, kömür madenciliği sektöründeki çalışma koşullarına ilişkin kaydın gözden geçirilmesi ile başlamaktadır. Ardından raporda ABD Çalışma Bakanlığına bağlı Maden Sağlığı ve Güvenliği İdaresinin yönetim biçimi ve İdareye yakın zamanda fon sağlanması konuları da açıklanmaktadır. Rapor, mevcut düzenleme ve yasamayla ilgili girişimlerin analiziyle kapanmaktadır. KÖMÜR MADENCİLİĞİ SANAYİİNDEKİ ÇALIŞMA KOŞULLARI Güvenlik Kömür madenciliği sanayiinde güvenlik, tek bir kazada yüzlerce madencinin yaşamını yitirebildiği ve her yıl 1.000'in üzerinde ölümcül kazanın meydana gelebildiği bir zaman olan yirminci yüzyılın ilk on yılına kıyasla oldukça iyi durumdadır. Kömür madeni kazaları ile ilişkili ölümcül yaralanmaların neredeyse tamamı 1925 ve 2005 yılları arasında meydana gelirken, tüm zamanların en düşük kaza sayısı 23 olarak gerçekleşmiştir. Yine de, kömür madenciliği ölümcül mesleki yaralanmaların ölçülmesi sonucunda en tehlikeli faaliyet sektörü olarak kalmaktadır. Kömür madenciliği sektöründe 100.000 işçiden 49.5'inin ölümcül kazaya maruz kalması ile kıyaslandığında ABD İş Gücü İstatistikleri Bürosundan verilerin elde edildiği en son yıl olan 2006 yılında özel sektörde istihdam edilen kişiler arasındaki ölüm oranı 100.000 işçiden 4.2'si şeklinde olmuştur. [2] Ölümcül olmayan kazalar açısından, madencilik sektörü tüm sektörlerin ortalamasından büyük oranda sapma göstermemektedir. [3] Burada odak noktası ölümcül kazalardır. Ülkedeki kömür madenlerinde güvenlik bakımından uzun vadeli iyileşme sürecine çok çeşitli faktörler (örn. istihdamın azalması, yeraltı madenciliğinden yerüstü madenciliğine geçiş ve verimliliğin artması) katkıda bulunmuş olabilir. Uzunayak sistemleri gibi yeni makineler ihtiyaç duyulan toplam çalışan sayısını azaltmakla kalmayıp, aynı zamanda söz konusu azaltmayı en tehlikeli noktalarda (örneğin aktif kesim yüzeyinde) gerçekleştirmektedir. Büyük çaplı kazaları büyük olasılıkla önlenmiş olan diğer önlemler arasında kömür tozunun kontrol edilmesi, metan gazının izlenmesi (hem patlayıcı hem zehirli), çatıların yeterince desteklenmesi ve kıvılcım çıkaran ekipmanlardan kaçınılması yer almaktadır. [4] Maden Sağlığı ve Güvenliği İdaresinin (MSHA) faaliyetleri nedeniyle güvenlik konusunda ne denli ilerleme sağlandığını kesin olarak belirlemek oldukça güçtür. Sanayiinin büyük bir kısmı bu yönde herhangi bir teşvik olmaksızın MSHA standartlarında yer alan güvenlik gereksinimlerini (düzenlemeler) gönüllü olarak benimsemiş olabilir. Doğrusunu söylemek gerekirse, güvenlik MSHA'nın Çalışma Bakanlığı bünyesinde kurulduğu 1977 yılında Kongre Federal Maden Sağlığı ve Güvenliği Değişiklik Yasasını (P.L. 95-164) geçirmeden uzun süre önce artmıştır.[5] Çalışan güvenliğinde kaydedilen ilerlemeye ve izlenmesi gereken spesifik hareket tarzı ile ilgili anlaşmazlığa rağmen, [6] işçi ve işveren özellikle içerisinde bulunduğumuz on yıl içerisinde meydana gelen kazalar ışığında henüz geliştirilmesi gereken eksikler olduğu konusunda hemfikirdir. Örneğin, 2002 Temmuzunda Pennsylvania'daki Quecreek Madeninde meydana gelen su baskını yeraltı maden haritalarının doğruluğu ve bunların yakında bulunan madenlerin sahiplerinin emrine amade olup olmadıkları ile ilgili soruları gündeme getirmektedir. Şayet maden işletmecisinin o zamandan beri su ile dolu halde bulunan yakındaki terk edilmiş bir madenin nihai haritasına erişimi olsaydı, Quecreek kazası önlenebilirdi. 2006 yılında yeraltına nüfuz eden yıldırım nedeniyle çöken Batı Virjinya'daki Sago madeninde meydana gelen metan gazı patlaması nedeniyle başlangıçta bir maden işçisi yaşamını yitirdi. Patlamadan sağ kurtulan 16 maden işçisinden on ikisi mahsur kaldı ve sonunda çıkan yangının neden olduğu karbon monoksite dayanamayarak yaşamını yitirdi. 2006 Ocak ayında Çalışma, Sağlık ve Beşeri Hizmetler ve Eğitim ile ilgili Senato Ödenek Alt Komisyonu ve İlgili Kuruluşların gerçekleştirdiği oturumunda, farklı haberleşme ve takip cihazlarının mahsur kalan madencilerin kaçarak daha iyi refüj bulmalarını veya kurtarma ekiplerinin mahsur kalanlara daha hızlı ulaşabilmelerini sağlayabilmesi olasılığı dahil olmak üzere müzakere edilen pek çok güvenlik konusunu gündeme getirdi. İlaveten, maden işçilerine verilen acil durum solunum cihazı sadece bir saat süreyle derecelendirilmiş olup çok sayıda cihazın yeterince çalışmadığı da bildirilmiştir. Ayrıca, kurtarma personeli madene girinceye kadar patlamanın ardından 11 saat geçtiğine dair bir eleştiri de mevcuttur.[7] Sago'daki ve 2006 yılında diğer kömür madenlerinde meydana gelen kazalar ölüm oranlarını 2005 yılındaki rekor düşüş olan 23'ten, 2006 yılında, en son 1995 yılında ulaşımış bir seviye olan 47’ye iki kat arttırmıştır. (Bkz. tablo 1) Bununla birlikte, 2007 yılında, ölüme neden olan iş kazası sorucu yaralanmalar 1990'ların sonları ile kıyaslanabilecek bir seviye olan 33'e azalmıştır. Bir yıllık bir iyileşmeye karşın, 2007 Ağustos ayında Utah'taki Crandall Kanyonu madeninin bir kesiminin göçmesi (bir MSHA müfettişi dâhil olmak üzere altı maden işçisinin ve üç kurtarma ekibi personelinin ölümüyle ve diğer altısının yaralanmasıyla sonuçlanmıştır) bir kez daha kömür madenciliği sanayiindeki çalışma risklerini vurgulamıştır. Kurtarma ekibi personeli mahsur kalan madencilere çağrı cihazı benzeri aygıtlarla sürekli mesajlar göndermiş olup, ancak bu mesajların alınıp alınamadığı bilinmemektedir. Sago tradejisi ile bağlantılı olarak bahsedildiği üzere, diğer teknolojiler maden işçileri ile haberleşmeye ve yerlerinin bulunmasına imkân verebilirdi. Tablo 1. Kömür Madenciliği Sanayiinde Ölümcül Kaza ve Ölümcül Yaralanma Sayısı, 1995-2007 Yıl Ölümcül Kaza Sayısı Ölümcül Yaralanma Oranı (her 200.000 çalışma saati başına bildirilen yaralanmalar) 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 47 39 30 29 35 38 42 27 30 28 23 47 33 0,04 0,03 0,03 0,03 0,03 0,04 0,04 0,03 0,03 0,03 0,02 0,04 0,03 Kaynak: ABD Çalışma Bakanlığı, Maden Sağlığı ve Güvenliği İdaresi. SAĞLIK Kazara yaralanmaların miktarı mesleki hastalıklarınkinden çok daha güvenilir şekilde belirlenebilmektedir. Yine de, kömür madenciliğinin uzun latanslı hastalık yoluyla travmatik yaralanmadan çok daha fazla sakatlığa neden olduğu açıktır. Bunlar arasında en önemlisi, 1990'şardan bu yana yarı yarıya azalmış olmasına rağmen her yıl hala 1.yaklaşık 1.000 kurbanın verildiği siyah akciğer hastalığıdır (kömür işçisi pnömokonyozu, CWP). [8] Bu vakalarda ortalama olarak kaybedilen bir yıllık yaşam süresiyle sonuçlanan uzun bir ilerleme sonrasında ölümler meydana gelme eğilimindedir. Bununla birlikte, birçok yıldır solunum bozukluğu ve güçten düşüren halsizlik genellikle ölümün önünde yer almakta olup, bu da hasta madencinin sonuçla doğrudan alakalı başka bir nedenden ölmesinden ötürü madenle ilgili ölümcül kaza sayılamaz. İyileştirilmiş toz kontrolü gereksinimleri CWP prevalansında azalmaya yol açmıştır. 20-24 yıllık iş deneyimine sahip maden işçileri arasında, inceleme altındaki madencilerden x ışınları pozitif olanların oranı 1970'lerin ortalarında %23.2 iken, 1990'ların sonlarında %2.2'ye düşmüştür. [9] İlginç şekilde, bazı zamanlarda söz konusu oranlarda keskin düşüşler meydana gelmiştir: 25-29 yıllık deneyime sahip maden işçileri bakımından söz konusu oran 1987-1991 anketindeki %20.2'den 1992-1996 anketinde 5.4'e gerilemiştir; ilk sözü edilen grup kariyerlerine 1962 yılı civarında başlarken, son sözü edilen grup ise 1967 civarında başlamıştır. Bundan böyle yaygın olarak Kömür Kanunu olarak anılacak olan 1969 sayılı Federal Kömür Madeni Sağlık ve Güvenlik Kanunu (P.L. 91173) tahtında, 1973'den 1973'e kadar aşama aşama daha sıkı toz standartları uygulanmıştır. Bununla birlikte, içinde bulunduğumuz on yıl boyunca ABD Sağlık ve İnsani Hizmetler Bakanlığına bağlı Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC), Kömür Kanunundaki önleyici tedbirlerin uygulanmasının ardından kömür tozuna maruz kalmaları nedeniyle bilhassa sıkıntı yaşayan 50 yaş altı yeraltı madeni işçileri arasında ilerlemiş CWP vakaları tespit etmiştir. CDC, ilerlemiş pnömokonyozun sürekli gelişimi konusunda dört açıklama ortaya koymuştur: 1. zorunlu kömür madeni toz yönetmeliklerindeki yetersizlikler; 2. Bu yönetmeliklere uyulmaması veya yeterince uygulanmaması; 3. Zengin kömür rezervlerinin tükenmesinin beraberinde gelen madencilik uygulamalarındaki değişiklikleri (örneğin ince damarlı kömür madenciliği) barındıracak hastalık önleme inovasyonlarının bulunmaması ve 4. madencilerin erken hastalık teşhisi için incelemeye tabi tutulması ve toz maruziyetinin azaltılması yönünde önlem alınması konusunda kaçan fırsatlar.[10] DÜZENLEYİCİ REJİM MSHA'nın görevi, kömür ve diğer maden işletmeciliği sanayiilerinde istihdam edilen işçilerin sağlık ve güvenliğinin gözetilmesi ve denetlenmesidir. MSHA'nın 2008 mali yılındaki yaklaşık 334 milyon AND Doları olan bütçesi kardeş kuruluşu olan İş Sağlığı ve Güvenliği İdaresinin (OSHA) bütçesinden daha azdır, ancak OSHA çok daha fazla işçinin korunmasından sorumludur: MSHA yaklaşık 200.000 işçiyi barındıran bir madencilik sanayiini (yüzey madenciliği işletmeleri ve kömür haricindeki diğer tüm mineraller dâhil) denetlerken, OSHA ise işgücünün kalan kısmına tekabül eden 100 milyonu aşkın çalışanın büyük bir bölümünden sorumludur. Böylece, OSHA denetimlerini çoğunlukla az sayıdaki sektörde en kötü kaza kayıtlarına sahip firmalar üzerinde gerçekleştirmeyi hedeflerken, MSHA ise tüm sanayiyi kapsayabilmektedir. Aslında, her bir yeraltı madeninin yılda en az dört kez, yerüstü madeninin ise yılda iki kez denetlenmesi zorunlu kılınmıştır. Her iki kuruluş da mali cezalar takdir edebilmektedir, ancak MSHA tehlikeli faaliyetlerin derhal durdurulması konusunda doğrudan yetkiye sahiptir. Genellikle standart olarak atıfta bulunulan MSHA düzenlemeleri, metan gazı izleme, toz kontrolü, havalandırma, gürültü, elektrikli ekipman, dizel motorlar, patlayıcılar, yangından korunma, tavan tahkimatı, ocak vinci ve taşıma ekipmanları, haritalar, haberleşme ve acil durumları içeren geniş bir ekipman, prosedür, sertifikasyon ve eğitim yelpazesini barındırmaktadır. (Bkz. Federal Düzenlemeler Kanunu, Bölüm 30, Madde "; kömür madeni işçilerine özellikle O fıkrasında değinilmektedir) Güvenlik 2006 yılında meydana gelen Sago kazasının ardından, Kuruluş 2001 Ocak ayı itibariyle beklemekte olan teklif edilen 18 standardın iddialara göre geri çekilmesi sonucunda kural koyma konusunda yavaş hareket ettiği gerekçesiyle eleştirilere tabi tutulmuştur. [11] İdare yanıt olarak gözden geçirilmiş bir gündemin izlenmekte olduğunu [12] ve daha dürüst olmak gerekirse artık küçük ilerlemelerin kaydedildiği uzun soluklu projelerin dinlenmeyeceğini belirtmiştir. MSHA'nın kural koyma faaliyeti 2006 yılının sonlarında başlayarak hız kazandı, ancak Maden İyileştirme ve Yeni Acil Durum Müdahale Kanununun (MINER, P.L. 109-236) Haziran ayında yasalaşmasından sonra gerçekleşmiş oldu. Örneğin 2006 yılının Aralık ayında, acil durumda maden tahliyesi konusunda MSHA'nın geçici acil durum standardını yeni yasa ile uzlaştıran nihai bir kural yürürlüğe girmiştir. Nihai düzenlemede, emre amadeliğin arttırılması ve solunum cihazlarının depolanması (bağımsız ferdi kurtarıcılar, SCSR'ler), kaçış kılavuzlarının ("cankurtaran halatı") yeraltı madenlerine kurulması ve bakımı ve tüm madenlerde kazaların derhal bildirilmesi ile ilgili gereklilikler yer almaktadır. 2007 Mart ayında (2006 Kasımında MINER yasasının sona ermesi karşısında), MSHA başka bir nihai kural yayınladı: kuralda MINER yasasında belirtilen hususlar da dahil olmak üzere tüm maden sağlığı ve güvenliği ihlalleri karşısında para cezaları verilmesi öngörülmektedir. Ek olarak, MSHA 2008 Ocak ayının sonlarında kablosuz haberleşme sistemine onay verdiğini ilk defa duyurdu. 2006 yılından bu yana MSHA haberleşme izleme sistemlerine yönelik 36 yeni ve gözden geçirilmiş onay yayınladı... Şu anda kuruluş diğer kablosuz sistemler de dâhil olmak üzere 41 ek haberleşme ve izleme uygulamasını incelemektedir."[13] MINER yasasında yeraltı madeni işletmecilerinin iki yönlü kablosuz haberleşme ve elektronik izleme sistemlerini benimsemesi amacıyla bir termin (Haziran 2009) öngörülmüştür. Yasada ayrıca MSHA'nın maden işletmecilerinin kurtarma ekipleri ile ilgili uyması gereken yeni gereklilikleri yayınlaması konusunda bir termin (Aralık 2007) ön görülmüştür; 2008 Şubatında MSHA diğerlerinin yanı sıra maden kurtarma ekibi üyelerine yönelik eğitim saati sayılarının öngörüldüğü nihai bir kural yayınlamıştır. Sağlık Siyah akciğer ve silikoz hastalığının önlenmesi konusunda, MSHA'dan yetkili makam statüsü uyarınca açıkça bir toz kontrol standardı uygulamaya koyması öngörülmektedir. Düzenleme uyarınca hâlihazırda belirlenen solunabilir toza ilişkin (zorunlu) izin verilebilen maruziyet limiti (PEL) metreküp başına 2 miligramdır. Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Enstitüsü (NIOSH) metreküp başına 1 mg kömür madeni tozu ile metreküp başına 0.05 miligram silis tozu için tavsiye edilen (ihtiyari) bir maruziyet limiti geliştirdi. [14] Limitin yanı sıra, maden ocaklarındaki toz konsantrasyonlarının nasıl ölçüleceği ve MSHA'nın maden işletmecilerinin plan ve performanslarını izlediği yöntem konusundaki uyuşmazlıklar devam etmektedir. 2000 yılında yeni düzenlemeler (2003 Martında gözden geçirilmiş tekliflerin yerini aldığı) öngördükten sonra, MSHA NIOSH'nin test etmekte olduğu kişisel toz ölçüm cihazlarıyla (PSM'ler) ilgili bilgi almak amacıyla 2003 Haziranında nihai kural ile ilgili çalışmasına ara verdi. PDM'ler, toz konsantrasyonuyla ilgili kişiye özgü ve gerçek zamanlı okuma değerleri verebilen ve hava numunelerinin işleme alınma şekliyle ilgili uzun zamandır süregelen uyuşmazlıkların çözülmesine yardımcı olabilecek yeni bir teknolojidir. 2007 Mayısında NIOSH'nin maden ve inşaat güvenliği departmanı müdür yardımcısı Jeffrey Kohler, Birleşik Devletler Senatosunun Sağlık, Eğitim İşgücü ve Emeklilik Komitesi, İş ve İşyeri Güvenliği Alt Komitesinin huzurunda, enstitünün yaptığı araştırmanın PDM'ler ile teçhiz edilen madencilerin gerçek zamanlı dozimetre bulunmasına dayalı olarak solunabilir toz maruziyetini büyük ölçüde azaltabileceğini ortaya koyduğunu beyan etti. Şu anda PDM ile ilgili hakları elinde bulunduran kuruluş, NIOSH'yi kural koyma faaliyetinin tamamlanmasını müteakip dört ile altı ay içerisinde cihazları hazır hale getirebileceği konusunda bilgilendirdi. Finansman Sağlama Kongre, MSHA'nın ödeneğini 2007 mali yılındaki 302 milyon ABD Dolarından 2008 mali yılında 334 Milyon ABD Dolarına arttırdı. Kongre tarafından, MINER kanunu ve diğer mevzuat açısından gerekli görülen kural koyma faaliyetine yanıt olarak, MSHA İş Sağlığı ve Güvenliği İdaresinden gönüllülerin standartlar geliştirme konusunda yardımcı olmalarını talep etti. MSHA'nın Standartlar, Yönetmelikler ve Değişiklikler Dairesi idarekapsamındaki kömür ve sair maden sanayiilerine yönelik standartlar geliştirmektedir; daire aynı zamanda MSHA'ya ibraz edilen değişiklik dilekçelerini de işleme koymakta ve kuruluşun Bilgiye Erişim Özgürlüğü Yasası programını da yönetmektedir. Dairede yaklaşık 17 tam zamanlı çalışan istihdam edilmiştir. İdare MSHA için 2009 mali yılında biraz düşük bir meblağ olan 332 milyon ABD Doları talep etmiştir. Kuruluşun bütçe gerekçesine göre, İdare 2 milyon dolarlık net azalışın (20 milyon dolarlık brüt azalma) büyük bir bölümünü 2008 mali yılında yeni kömür madeni müfettişlerinin işe alınıp eğitim verilmesine dönük masraflar ile hâlihazırda istihdam edilmekte olan müfettişlerin fazla mesai ve seyahat giderlerine (yaklaşık 11 milyon dolar) isnat etmektedir. Yalnızca küçük bir kısmı (367.000 dolar) "MINER Yasası tahtında 2008 mali yılında kural koyma faaliyetine ilişkin hizmet sözleşmelerine dönük bir defaya mahsus masrafların" sona ermesi ile ilişkilidir. YASAMA FAALİYETİ MINER Yasası 2006 yılında gerek eyalette (örneğin Batı Virjinya, Kentucky ve Illionis) gerekse federal seviyelerde üstlenilen yasama faaliyeti Sago maden felaketinde önemli bir rol oynadığı düşünülen faktörlerin (örn. acil durum oksijen araç-gereçleri, izleme ve haberleşme sistemleri, kurtarma ekiplerinin konuşlandırılması) altını çizmiştir. En çok öne çıkan önlem ve 1977 yılından bu yana federal maden güvenliği mevzuatındaki ilk başlıca revizyon, Maden İyileştirme ve Yeni Acil Durum Müdahale Kanunudur (MINER, P.L. 109-236).[16] Kongre MINER yasasını geçirmiş ve Başkan da bir ay içerisinde kanunlaşması için 15 Haziran 2006 tarihinde imzalamıştır. MSHA tarafından önlem alınması gereken başlıca noktalar arasında şunlar yer almaktadır: • Acil durum müdahalesi (madde 2). Her bir madenin kaza sonrası haberleşme, izleme ve solunabilir hava ve yaşam hatlarının yer aldığı MSHA onaylı bir planı bulunması gerekmekte olup, her maden işletmeciler, kurtarma ekipleri ve yerel acil durum müdahale personeli arasındaki koordinasyona ilişkin prosedürler belirler. • Kurtarma ekipleri (madde 4). 36'nın üzerinde çalışanı olan her madenin her vardiyada acil durum müdahalesi ile ilgili bilgi sahibi bir çalışan bulundurması zorunludur; kurtarma istasyonundan bir saat içerisinde kurtarma yarışma ve eğitimlerine katılan madene aşina iki sertifikalı ekip hazır bulunmalıdır. Daha küçük maden ocakları için daha fazla esneklik sağlanmaktadır. • Cezalar (madde 8). Standartları veya talimatları kasıtlı ihmal edenler ile ilgili olarak hapis ve para cezası dâhil olmak üzere cezaların ölçek ve kapsamını 250.000 Dolara (ikinci suç halinde ise 500.000 Dolar) arttırmakta ve yeni bir "aleni ihlal" kategorisi içinse ihlal başına 220.000 dolara kadar bir para cezası öngörmektedir. • Metruk maden bölgelerinin mühürlenmesi (madde 10). 20 libre-inç karelik mevcut basınç direnci standardı arttırılmaktadır. MSHA'nın yasayı uygulamakta olduğu hız konusunda memnuniyetsizlik bildirilmiştir. Sonuç olarak, 2007 Aralığında imzalanan 2008 tarihli Konsolide Ödenekler Yasası (P.L. 110-161), MINER yasasının 11. maddesi uyarınca aktif çalışma alanlarını havalandırmak için kuşak çekme girişlerinin kullanımı ile ilgili tesis edilen Teknik Çalışma Panelinin tavsiyeleri ile tutarlı olacak şekilde teklif edilen bir kural (20 Haziran 2008) ve nihai bir kural (31 Aralık 2008) belirlenmiştir. 101-160'da ayrıca Çalışma Bakanına aynı zaman dilimi içerisinde yeraltı kömür madenlerinde kurtarma odalarını veya eşit ölçüde koruyucu kurtarma tesislerini gerekli gören MINER yasasının 13. maddesi uyarınca NIOSH tavsiyeleri ile tutarlı düzenlemeler teklif ederek bunları sonuçlandırılması talimatı da verilmiştir. S-MINER Yasası MINER Yasasının geçişi sırasında, bazı Üyeler kanunu sadece ardından daha fazla önlemin ele alınması gereken bir "ilk adım" olarak nitelendirmiştir. 2008 Ocak ayında, Temsilciler Meclisi Madenci Sağlığı İyileştirme Kanununun (H.R. 2769) dilini bünyesinde barındıran Ek Maden İyileştirme ve Yeni Acil Durum Müdahale Yasasını (S-MINER, H.R. 2768) meclisten geçirmiştir. Yasa tasarısının 8. maddesinde sağlıkla ilgili olarak aşağıdakiler şart koşulmaktadır: Tasarı yasalaştıktan sonraki 30 gün içerisinde NIOSH madenciler açısından tehlikeli olan kimyasal maddelere ve diğer maddelere yönelik önerdikleri maruziyet limitlerini (REL'ler) MSHA'ya aktaracaktır; Ardından MSHA'nın, söz konusu REL'leri almasını müteakiben azami 30 gün içerisinde bunları izin verilen maruziyet limitleri (PEL'ler) olarak kabul etmesi gerekecektir. NIOSH her yıl yeni veya gözden geçirilmiş REL'leri ibraz edecek olup, DOL bunları 30 gün içerisinde PEL'ler olarak kabul edecektir; [18] ve ! MSHA, tasarının yasalaşmasını müteakiben 30 gün içerisinde OSHA'nın asbest standardını madencilik sanayiine uygulayacaktır. Tasarıda yapılacak herhangi bir değişiklik aynı zamanda Çalışma Bakanının güvenlik riskleri barındıran maden işçisinin maddeyi kötüye kullanması sorunları ile ilgili çalışma yaparak konuya dair rapor hazırlamasını gerektirecektir. Başka bir değişiklik ise Çalışma Bakanına, Sağlık ve İnsani Hizmetler Bakanlığı ile istişarede bulunmak suretiyle ruh sağlığı rahatsızlıkları geçiren mevcut ve eski madencilere rehabilitasyon hizmetlerinin verilmesi konusunda yardımlarda bulunmak üzere 10 milyon dolar harcama yetkisi vermektedir Madde 7'de başka bir sağlık konusu olan solunabilir toza değinilmektedir. H.R. 2768'de, tasarının yasalaştığı tarihte yürürlüğe girmek kaydıyla, maden işletmecilerinin NIOSH'nın bir metreküplük hava başına 1 miligram solunabilir kömür tozu ve 0.05 miligram solunabilir silika tozu şeklindeki Önerilen Maruziyet Limitlerini benimsemesi gerektiği öngörülmektedir. Kömür tozu standardının karşılanmasını sağlamak adına, MSHA ve maden işletmecilerinin cihazlarla teçhiz edilmiş olan maden işçilerine gerçek zamanlı bilgiler temin eden kişisel toz monitörlerini (PDM'ler) kullanarak maden ocağı ortamındaki toz miktarını örneklemeleri gerekmektedir. Yasa tasarısında yapılan bir değişiklik ile Çalışma Bakanına bu amaç doğrultusunda PDM'ler satın alması için 30 milyon dolar ödenek tahsis edilmektedir. 2007 Crandall Kanyonu trajedisinde dönümlü ayak sistemi ile kömür çıkarma yönteminin kullanılması ışığında, tasarıda uygulamaya dönük hükümler yer almaktadır. [20] Örneğin, maden işletmecilerinin bu tür faaliyetleri yerine getirmeden önce MSHA tarafından onaylanmış geçerli bir topuk alma ve bariyer daraltma planları bulunmalıdır; Bakan 1.500 feet'in üzerindeki derinliklerde çalışan maden işçilerinin yer aldığı planlarla ilgili özel bir iç değerlendirme süreci tesis etmeli ve kuruluş da bu uygulamaların yürütülmesini daha yakından izlemelidir. Ulusal Bilimler Akademisinin, tasarının yasalaşmasını müteakip bir yıl içerisinde NIOSH ile istişare ederek dönümlü ayak sistemi ile kömür çıkarma sırasında ve büyük derinliklerde çalışırlarken madencileri daha iyi koruyabilmenin yolları ile ilgili tavsiyelerde bulunması gerekmektedir. S-MINER yasasının 4. maddesinde yer alan dönümlü ayak sistemi ile kömür çıkarma yöntemi hükümlerine ek olarak, maddede MINER yasasındaki acil durum müdahale hükümleri yeniden değerlendirilerek tamamlanmaktadır. 18 Maden işletmecilerinin veya maden işçilerinin fizibilitenin sorun teşkil edebileceğine dair kanıt sunması halinde Çalışma Bakanının yürürlüğe girmeden önce PEL'nin fizibilitesini değerlendirmesine imkân tanınacaktır. Maden işletmecilerinin veya maden işçilerinin NIOSH tarafından düzenlenen bir REL'de PEL olarak işlev görmesi için gereken spesifikliğin bulunmadığına dair kanıt sunması halinde, Bakan NIOSH daha ayrıntılı bir REL önerinceye kadar uygulamayı tehir edebilir. Diğer hususlar arasında, MSHA 2008 veya 2009 yılında NIOSH tarafından tavsiye edilen kurtarma odaları veya sair refüj tasarımları, dayanıklı maden ocağı havalandırma kontrolleri, alev almaz konveyör kayışları ve aktif çalışma alanlarının havalandırılması gibi güvenlik konularıyla ilgili düzenlemeler yapacaktır. Benzeri şekilde, H.R. 2768'de kaza sonrası haberleşme ve elektronik takip sistemleri, varsiya öncesi haberleşme programı ve karbon monoksit seviyelerinin atmosferik olarak izlenmesi gibi güvenlik konuları ile alakalı maden işletmecilerinin uyması gereken terminler öngörülmektedir. Madde 4 aynı zamanda terk edilmiş maden bölgelerinin mühürlenmesi ile ilgili nihai kural hususunda bir termin (Aralık 2007) öngören MINER yasasının 10. maddesini de ilga etmektedir. Bunun yerine, SMINER MSHA'nın yasalaşmayı müteakip üç aydan uzun olmamak kaydıyla konuyla ilgili bir nihai kural yayınlamasını gerekli görmektedir. [21] Bunun yanı sıra Madde 4'te Ulusal Bilimler Akademisinin maden işçilerini (yasalaşmanın ardından en geç bir yıl sonra) maden ocaklarının yakınına yıldırım düşmesi riskinden koruma yöntemleri ile ilgili rapor hazırlaması şart koşulmaktadır. S-MINER'ın 5. maddesi uygulama yetkisine odaklanmaktadır. Kuruluşun mevcut müfettişler emekli olmadan önce yeterli niteliklere haiz ve eğitimli teftiş personeline sahip olmasını sağlamak amacıyla, tasarıda görevli kişi sayısı ile ilgili tavan rakamlar beş yıl süreyle ilga edilmektedir. Buna ek olarak, Çalışma Bakanlığı Başmüfettişlik Dairesinde maden denetçiliği ofisi teşkil edilmiştir. S-MINER ayrıca ihlal davranışlarının tespit edildiği olaylarda (1) hâlihazırda izin verilenlerin haricinde bir para cezası takdir edilmesine ve (2) tüm madencilerin maden ocağının tamamının çekilmelerine de müsaade etmektedir. Tasarıda halihazırda izin verilen bazı para cezalarının tutarı öngörülmekte olup, nihai değerlendirmeleri ödemeyen maden işletmecileri ile ilgili işlem yapılmasına yönelik bir prosedür tesis edilmiştir. Hükümetin maden ocaklarına, bunların işletmecilerine ve 1977 sayılı yasa uyarınca sık ihlalde bulunan kişiler olmadıklarını garanti edecek ilgili kişilere lisans verilmesi gerekip gerekmediği konusunda tavsiyede bulunmak üzere Bakanın bir danışma kurulu tesis etmesi gerekecektir. H.R. 2768 Madde 6'da kurtarma, geri kazanım ve olay inceleme yetkisine değinilmektedir. Bu maddede kömür ve diğer maden ocağı faaliyetleri için yasalaşmayı müteakip 30 gün içerisinde bir acil durum haberleşme çağrı merkezinin oluşturulması şartı yer almaktadır; merkezin kadrolu çalışanları bulunmalı ve en az bir MSHA çalışanı tarafından haftanın 7 günü 24 saat boyunca işletilmelidir. SMINER'ın yasalaşmasını müteakiben altı ay içerisinde, kurtarma operasyonlarına ilişkin kılavuzlar hazırlanarak yayılmalıdır; söz konusu kılavuzlarda MSHA bünyesindeki yetki çizgisi tasvir edilmeli ve kuruluş, özel sektör ve resmi müdahale ekipleri arasında bunlardan her biri kendi sorumluluklarını yerine getirebilmelidir. MSHA'nın tüm kaza ve olay incelemelerini yürütmesine ek olarak, Madde 6 uyarınca birden fazla yaralanma veya ölümü veya birden fazla mahsur kalmayı ihtiva eden olaylara dönük bağımsız inceleme yetkisi verilmektedir. NIOSH bu konuda ekip üyeleri tayin etmektedir. Yasalaşmanın ardından en geç 30 gün içerisinde, bağımsız incelemelerin yürütülmesi bakımından izlenecek prosedürler ile ilgili kural koyma faaliyeti 1 Ekim 2008 tarihinde tamamlanmalıdır. Ancak, tasarıda söz konusu diğer incelemeler Kimyasal Güvenlik ve Tehlike Araştırma Kurulunun veya bakanlığa bağlı başmüfettişin araştırma yetkisini sınırlamamaktadır. [22] H.R. 2768 Madde 6'da, aile irtibatlarıyla ilgili olarak MINER yasasının 7. maddesine de dikkat çekilmektedir. Bunun yerine, S-MINER uyarınca Bakan MSHA'nın tam zamanlı bordrolu bir çalışanını en azından birden fazla maden işçisinin yer aldığı kazalarda söz konusu madencilerin aileleri ile irtibata geçen kilit haberleşmeci görevi yapacak bir aile irtibat görevlisi olarak tayin edecektir. H.R. 2768'e ilişkin üçüncü değişiklik uyarınca maden güvenliği programı fonunun tesis edildiği madde 9 oluşturulmuştur. Hazinedeki bu hesaba maden güvenliği ile ilgili para cezaları ile özel bağışlar yatırılacaktır. Hesapta toplanan bakiyeler sadece maden güvenliği teftişleri ile araştırmalar için kullanılacaktır. İdarenin Görevi Başkan mevcut haliyle masasına ulaşmadığı takdirde tasarıyı imzalamayacağını ifade etmiştir. ABD Meclis Eğitim ve Çalışma Komitesi Ekim 2007'nin sonlarına doğru S-MINER'ı belirli bir seviyeye getirdiğinde, OSHA Adil Yargılama Koalisyonu Komitenin mevzuat konusunda karşıt görüş beyan ettiğini yazmıştır. Bu durum özellikle, MSHA'nın NIOSH'un ihtiyari REL'lerini zorunlu PEL'ler olarak kabul etmesi şartının, REL'lerin mukayese edilebilir bir genel incelemeden geçmemesi nedeniyle katılımcı kural koyma sürecini baltaladığı hususu ile ilgilidir. [23] Temsilciler Meclisinin H.R. 2768'i oylamaya hazırlandığı sırada yayınlanan İdare politikasına yönelik bir beyanatta, Yönetim ve Bütçe Dairesi (OMB) benzeri şekilde, " Söz konusu hükmün potansiyel açıdan yüzlerce PEL’nin paydaşlardan herhangi bir girdi olmadan ve söz konusu PEL'nin ekonomik ve teknolojik bakımdan fizibl olup olmadığı önceden belirlenmeden kabul edilmesi yönünde bir dayatma olduğunun altını çizmektedir." OMB ayrıca İdare politikasına ilişkin beyanında şu anda kural koyma aşamasının Başkanın daha önce imzalamış olduğu diğer tasarıların bir sonucu olarak ilerlemekte olduğunu da belirtmiştir: H.R. 2768 " MINER Yasası uyarınca gerekli görülen düzeneyici süreçleri bozmakta ve külfetli ve gerçekçi olmayan süre gereklilikleri tahmil etmektedir." Üstelik MSHA'ya ek olarak işletmelerin bazı kazaları araştırmalarına izin vermek suretiyle, S-MINER, OMB'ye göre potansiyel olarak farklı yöntemlerin kullanıldığı ve farklı sonuçlara ulaşılan birden fazla araştırmanın hükümetin bir kazanın meydana gelmesine veya şiddetlenmesine katkıda bulunan maden sağlığı ve güvenliği standartlarına ilişkin hukuki ve cezai ihlalleri kovuşturma yeteneğine halel getirebilmesi nedeniyle, hükümetin maden sağlığı ve güvenliği düzenlemelerini ihlal eden maden işletmecilerini sorumlu tutabilme yetisine de alttan alta zarar vermektedir. İlgili Mevzuat S-MINER Ocak 2008'de Senato'ya rücu edilmiştir. 19 Haziran 2007 tarihinde yürürlüğe girmiş olan S. 1655'i (2007 sayılı maden Sağlığı ve Güvenliği İyileştirme Kanunu) S-MINER yasasının ilk versiyonu ile aynı günde birleştirmiştir. Oldukça benzer olmasına karşın, S. 1655, Eğitim ve Çalışma Komitesinin Kasım 2007'de değerlendirmeye aldığı (Crandall Kanyonu olayı meydana geldikten sonra) H.R. 2768'in ikamesinde yer alan dönümlü ayak sistemi ile kömür çıkarma yöntemi hükümlerini içermemektedir. Buna ek olarak, S. 1655’te maddenin kötüye kullanımına dair çalışma ve ilgili rehabilitasyon yardımları (madde 8'de), maden güvenliği programı fonu (madde 9'da) ve MSHA'nın PDM'ler satın almasına ilişkin ödenek hakkındaki H.R. 2768 hükümleri yer almamaktadır. S-MINER aynı zamanda Senatoda Temsilciler Meclisinin 29 Ekim 2007 tarihinde geçirmiş olduğu H.R. 3877/S. 2263'ü (Maden Haberleşme Teknolojisi İnovasyonu Kanunu) de birleştirmektedir. H.R. 3877 uyarınca, Ulusal Standartlar ve Teknoloji Enstitüsü (NIST) Müdürü en iyi uygulamaları geliştirmek, mevcut teknolojiyi uyarlamak ve maden ocağı haberleşmesi konusunda yeni nesil teknoloji ve izleme sistemlerinin gelişimini hızlandırmak amacıyla bir araştırma, geliştirme ve demonstrasyon programı hazırlayacaktır. Ticaret Bakanlığına bağlı NISH aynı zamanda sanayii ve ilgili federal hükümet ile birlikte yeraltı maden ocaklarında haberleşme konusunda uzlaşı standartları oluşturulmasını da koordine edecektir. Daha önce, MINER yasası (madde 6) uyarınca NIOSH bünyesinde "yeni maden güvenliği teknolojisi ve teknolojik uygulamalarının gelişimini hızlandırmak ve söz konusu teknolojinin piyasada bulunurluğunu ve maden işletmeciliği ortamlarında uygulanmasını kolaylaştırmak" amacıyla bir Maden Sağlığı ve Güvenliği Dairesi teşkil edilmesi öngörülmüştür. 2006 sayılı kanunda ayrıca NIOSH dairesinin "maden sağlığı ve güvenliğini arttırmak için tasarlanmış yeni teknoloji ve donanımların araştırılması, geliştirilmesi ve test edilmesinden sorumlu olduğu" ve bu sorumluluğu yerine getirmek amacıyla daireye maden güvenliği donanımı geliştirilerek imal edilmesini teşvik edecek yardımlarda bulunma ve ürün testlerini yürütmek için ihaleler açma yetkisi verildiği de beyan edilmektedir. Bundan bağımsız olarak, 2006 sayılı Ek Acil Durum Ödenekleri Kanunu (P.L. 109-234) uyarınca NIOSH'ye araştırmalarını diğer hususlar arasında 24-36 ay içerisinde maden ocaklarında kullanıma hazır hale gelecek olan, bilhassa haberleşme ve izleme faaliyetleriyle alakalı güvenlik teknolojilerine yönlendirmesi için 10 milyon dolar ödenek tahsis edilmiştir. CDC'nin bir parçası olan NIOSH, kaza sonrası haberleşme ve izleme teknolojilerinin "geliştirilmesini, değerlendirilmesini ve uygulanmasını kolaylaştırmak" adına bir Maden Acil Durum Haberleşmesi Ortaklığı organize etmiştir. Ortaklık başlangıçta kömür madenlerine yönelik uygulamalara odaklanmıştır. Maden birlikleri, dernekleri, sendikaları, devlete veya hükümete ait düzenleyici kuruluşlar, ekipman üreticileri ve araştırmacıların yer aldığı üyelerinden haberleşme ve izleme sistemleri ile ilgili bilgi ve deneyimlerini paylaşmaları ve haberleşme ve izleme sistemlerine ait test ve demonstrasyonların yürütüldüğü maden sahaları temin etmeleri beklenmektedir." [24] MSHA yeni haberleşme ve izleme teknolojilerine yönelik alan testleri düzenlenmesine yardımcı olmak amacıyla NIOSH ortaklığı ile işbirliği yaptığını, bunun da maden işletmecilerinin iki yönlü kaza sonrası kablosuz haberleşme cihazlarına ve elektronik izleme teknolojilerine ait MSHA onaylı planlara dahil edilmek üzere MINER yasasının Haziran 2009 tarihli terminini yerine getirmesini kolayşaltırabileceğini ifade etmektedir. Bölüm 9 KÖMÜR MADENİ GÜVENLİĞİ2 Sanayi Ekonomisi İç Sosyal Politika Bölümü Analistlerinden Edward Rappaport ÖZET 2006 yılının başlarındaki dramatik maden kazaları 1977 yılından bu yana federal maden güvenliği yasasındaki ilk önemli değişikliğin meclisten geçirilmesine yol açmıştır. Maden İyileştirme ve Yeni Acil Durum Müdahale Yasasında (MINER, P.L. 109-236) her maden ocağının bir acil durum planının bulunması, oksijen araç-gereçlerinin arttırılması ve kurtarma ekiplerinin iyileştirilmesi zorunludur. İhlallere yönelik cezalar da ayrıca arttırılmıştır. Tasarının Kongrede geniş destek bulmasına karşın, bazı Üyeler tasarıyı toz konsantrasyonları, yeraltı refüjleri, haberleşme ve izleme cihazları ile ilgili daha düşük bir azami limiti ve standartların uygulanmasının daha fazla üzerinde durulmasını içeren ek önlemlerin izleyeceği bir "ilk adım" olarak nitelendirmiştir. 2 Ocak 2006 tarihinde Batı Virjinya'daki Sago madeninde meydana gelen patlama ve yangın sonucunda 12 madencinin yaşamlarını yitirmesi vesilesiyle yeraltı madenciliğinin tehlikeleri ulusun hatırına getirilmiştir. Daha sonra, Maden Sağlığı ve Güvenliği İdaresi (MSHA yeni yönetmelikler yayınlamıştır; Kongre 1977 tarihinden o ana kadar olan ilk önemli revizyonu meclisten geçirmiş ve başka tasarıları da değerlendirmeye almış olup, Batı Virjinya, Kentucky ve Illinois eyaletlerindeki devlet yasama organları kendi yasalarını daha sıkı hale getirmişlerdir. Bu müdahaleler acil durum oksijen araç-gereçleri, izleme ve haberleşme sistemleri ve kurtarma ekiplerinin konuşlandırılması da dâhil olmak üzere Sago trajedisinde rol oynadığı düşünülen faktörleri de vurgulamıştır. Bunun yanı sıra, güvenlik standartları ihlallerine yönelik cezaların arttırılmasına ilkişkin teklifler de söz konusu olmuştur. Bu raporda, madencilik sanayiine yönelik saülık ve güvenlik karnesi incelenmekte, düzenleyici rejim açıklanmakta ve mevcut yasamaya dönük ve düzenleyici girişimler analiz edilmektedir. 2 23 Haziran 2006 tarihli RS22461 sayılı CRS Raporundan alınmıştır. KARNE — DÜN VE BUGÜN Yaralanmalar Kömür endüstrisinde güvenlik yüzlerce maden işçisinin tek bir kazada yaşamını yitirebildiği bir dönem olan 1925 yılından bu yana istikrarlı bir iyileşme eğilimi sergilemiştir. O yıl, kazalarda toplam 2.518 ölümcül vaka yaşanırken, o yıldan beri bu sayı neredeyse sürekli azalarak 2005 yılında 22'ye gerilemiştir. Söz konusu eğilimin bir bölümü kömür endüstrisi istihdamındaki azalma (1925 yılında 749.000 ilen şu anda 110.000 şeklindedir) ve sanayiideki diğer yapısal değişikliklerle açıklanırken, büyük bir bölümü ise gerçek güvenlik iyileşmesi ile izah edilmektedir. [1] Böylece, süre geçtikçe genel yıllık ölüm oranı bin işçi başına 3.36'dan bin işçi başına 0.20'ye azalmıştır. Yine de, kömür ve diğer mineral madenciliği tüm özel sektör ortalamasından yedi kat fazla olan ölüm oranıyla ve inşaat ve kamyon taşımacılığı gibi genellikle tehlikeli olduğu düşünülen pek çok endüstrideki ölüm oranlarının ötesine geçerek çalışması en tehlikeli sektörlerden biri olarak kalmaktadır. Daha basit kazalar (ölümcül olmayan) kazalar bakımından, madencilik endüstri ortalamasının pek uzağında yer almayıp, aslında bu endüstri grupları arasında genel olarak daha az değişim söz konusudur. Burada odak noktası ölümcül kazalardır. İstatistiksel olarak, ton başına ölüm oranlarındaki yıllık %7.6'lık azalmanın büyük bir bölümü (1980 ila 2004 dönemi boyunca ortalama iyileşme oranı) verimliliğe isnat olunabilirken (örneğin görev başında daha az çalışan), kalan kısmın büyük bir bölümü ise fiili çalışan başına ölümlerdeki azalmadan kaynaklanmaktadır. Ayrıca, bir bölümü de yeraltı madenciliğinden yerüstü madenciliğine sürekli vardiya değişikliğine atfedilmektedir. Gerçekte, tüm bu faktörlerin altında yatan unsur makineleştirmedir. Uzunayak sistemleri gibi yeni makineler ihtiyaç duyulan toplam çalışan sayısını azaltmakla kalmayıp, aynı zamanda söz konusu azaltmayı en tehlikeli noktalarda (örneğin aktif kesim yüzeyinde) gerçekleştirmektedir. Büyük çaplı kazaları büyük olasılıkla önlenmiş olan diğer önlemler arasında kömür tozunun kontrol edilmesi, metan gazının izlenmesi (hem patlayıcı hem zehirli), çatıların yeterince desteklenmesi ve kıvılcım çıkaran ekipmanlardan kaçınılması yer almaktadır. [2] MSHA nedeniyle güvenlik bakımından ilerlemenin ne kadarının gerçekleştiğini belirlemek çok güçtür. En önemli güvenlik önlemleri MSHA standartlarında bulunsa da, birçok madenin bunları teşvik olmadan kabul etmiş olduğu öne sürülebilir. Ve aslında güvenlik MSHA'nın kuruluşundan uzun bir süre öncesinden artmaya başlamıştır. Öyle dahi olsa, ilgili tüm taraflar henüz geliştirilmesi gereken eksikler olduğu konusunda hemfikirdir, ancak izlenmesi gerekli spesifik yol konusunda görüş ayrılığı içerisindedirler. Birleşik Maden İşçileri Sendikası çoğu kez MSHA'nın yeterince etkili olmadığını ileri sürmüştür. Yeterli sayıda müfettiş bulunmadığını ve gerek teklif edildiği gerekse müzakere edildiği üzere cezaların yeterince büyük olmadığını iddia etmektedir. Genel olarak, sendika standartların uygulanmasını en yüksek öncelik varsaymaktadır. Madencilik sanayii her ne kadar teftiş ve muayenelerin hâlihazırda gerekil görülen tüm madenler arasında düzenli yayılım sergileyenlerden ziyade sorunların belirgin olduğu maden ocaklarına odaklanmasını teşvik etse de, genellikle MSHA'nın mevcut düzenleyici yaklaşımını desteklemektedir. Son zamanlarda meydana gelen ve geniş anlamda yer bulan bazı olaylar daha fazla dikkati hak eden belirli alanları vurgulamışlardır. 2002 Temmuzunda Pennsylvania'daki Quecreek Madeninde meydana gelen su baskını yeraltı maden haritalarının doğruluğu ve bunların yakında bulunan madenlerin sahiplerinin emrine amade olup olmadıkları ile ilgili soruları gündeme getirmektedir. Şayet maden işletmecisinin o zamandan beri su ile dolu halde bulunan yakındaki terk edilmiş bir madenin nihai haritasına erişimi olsaydı, Quecreek kazası önlenebilirdi. Bunun üzerine, MSHA'ya yeraltı boşluklarının tespit edilmesi amacıyla terk edilmiş maden haritalarının toplanarak sayısallaştırılması konusunda 10 milyon dolar ödenek ayrılmıştır. 2011 Eylülünde Alabama'da meydana gelen Jim Walter No.5 maden kazası (13 yaşamın yitirildiği) karşısında, MSHA maden ocağı acil durum müdahalesi ile ilgili yeni bir standart da dâhil olmak üzere birçok değişiklik gerçekleştirdi. Maden işçileri sendikası MSHA'nın sahada daha önce meydana gelen sayısız ihlal ile ilglii doğru takip faaaliyeti gerçekleştirmediğini iddia etmektedir. [3] Yeraltına nüfuz ederek metan gazı patlamasını tetikleyen yıldırımın neden olduğu Sago patlaması başlangıçta sadece bir madencinin canını almıştır. Patlamadan sağ kurtulan 12 maden işçisinden on ikisi mahsur kaldı ve sonunda çıkan yangının neden olduğu karbon monoksite dayanamayarak yaşamını yitirdi. Meydana gelen olay çok sayıda soruna yol açtı. Halihazırda mevcut olan haberleşme ve izleme cihazlarının mahsur kalan madencilerin kaçarak daha iyi refüj bulmalarına veya kurtarma ekibi personelinin madencilere daha hızlı ulaşabilmelerina imkan verebileceği ileri sürülmüştür. İlaveten, maden işçilerine verilen acil durum solunum cihazı sadece bir saat süreyle derecelendirilmiş olup çok sayıda cihazın yeterince çalışmadığı da bildirilmiştir. Ayrıca, kurtarma ekibi personeli maden ocağına girinceye kadar patlamanın üzerinden 11 saat geçtiğine dair eleştiriler de mevcuttur. [4] (İronik olarak, buna rağmeni Jim Walter olayından "çıkarılacak derslerden" birisi Sago'daki sorunları arttırmış olabilir. Daha önceki olaydaki kurbanların büyük bir bölümünün oldukça küçük bir patlamaya müdahale ediyor olmaları nedeniye, daha büyük bir patlama meydana geldiğinde, kurtarma ekipleri içeri gönderilmeden maden ocağının durumunu doğrulamak için Sago'da oldukça zaman kaydedilmiştir. Hastalıklar Kazara yaralanmaların miktarı mesleki hastalıklarınkinden çok daha güvenilir şekilde belirlenebilmektedir. Yine de, kömür madenciliğinin uzun latanslı hastalık yoluyla travmatik yaralanmadan çok daha fazla sakatlığa neden olduğu açıktır. Bunlar arasında en önemlisi, 1990'lardan bu yana yarı yarıya azalmış olmasına rağmen her yıl hala yaklaşık 1.000 kurbanın verildiği siyah akciğer hastalığıdır (kömür işçisi pnömokonyozu, CWP). [5] Bu vakalarda ortalama olarak kaybedilen bir yıllık yaşam süresiyle sonuçlanan uzun bir ilerleme sonrasında ölümler meydana gelme eğilimindedir. Bununla birlikte, bu durum genellikle ölümcül sayılmayan daha birçok vakanın (diğer nedenlerden ötürü ölüm ile son bulan) yanı sıra birçok yıldır solunum bozukluğu ve güçten düşüren halsizliğin önünde yer almaktadır. 2002 itibariyle, (çizelgeleştirilmiş en son yıl), siyah akciğer programına ait kayıtlarda 16.000 vaka (yani toplamda işgöremez sayılan) yer almıştır. İyileştirilmiş toz kontrolü gereksinimleri 1970'lerden bu yana hastalığın prevalansında azalmaya yol açmıştır. 20-24 yıllık iş deneyimine sahip maden işçileri arasında, inceleme altındaki madencilerden x ışınları pozitif olanların oranı 1970'lerin ortalarında %23.2 iken, 1990'ların sonlarında %2.2'ye düşmüştür. [6] Bu her ne kadar büyük bir iyileşme olsa da, maden işletmecilerinin mevcut yasal limitlere uyma derecelerinin yanı sıra yürürlükteki toz limitlerinin azaltılması konusunda da hala süregelen bir uyuşmazlık söz konusudur. MEVZUAT REJİMİ Maden Sağlığı ve Güvenliği İdaresi (MSHA) kömür ve diğer maden sanayiilerinde güvenliğin gözetilmesinden sorumludur. MSHA'nın 278 milyon dolarlık bütçesi (2006 Mali Yılı) kardeş kuruluşu olan İş Sağlığı ve Güvenliği İdaresinin (OSHA) 472 milyon dolarlık bütçesinin oldukça düşüktür, ancak OSHA çok daha fazla çalışanın korunmasından sorumludur. [7] MSHA yaklaşık 200.000 çalışanın yer aldığı bir maden sanayiinin (yüzeyüstü operasyonları ve kömür haricindeki diğer tüm mineraller dâhil) gözetilmesinden sorumluyken OSHA ekonominin kalan kısmının büyük bir bölümünden sorumludur. Böylece, OSHA denetimlerini çoğunlukla az sayıdaki sektörde en kötü kaza kayıtlarına sahip firmalar üzerinde gerçekleştirmeyi hedeflerken, MSHA ise tüm sanayiyi kapsayabilmektedir. Aslında, her bir yeraltı madeninin yılda en az dört kez, yerüstü madeninin ise yılda iki kez denetlenmesi zorunlu kılınmıştır. Mali cezalara ek olarak ve OSHA'nın aksine, MSHA tehlikeli işletmeleri derhal kapatma yetkisini haizdir. Buna ek olarak, MSHA'nın yayınladığı düzenlemeler, metan gazı izleme, toz kontrolü, havalandırma, gürültü, elektrikli ekipman, dizel motorlar, patlayıcılar, yangından korunma, tavan tahkimatı, ocak vinci ve taşıma ekipmanları, haritalar, haberleşme ve acil durumları içeren geniş bir ekipman, prosedür, sertifikasyon ve eğitim yelpazesini barındırmaktadır. [8] Sago kazasının ardından, Kuruluş 2001 Ocak ayı itibariyle beklemekte olan teklif edilen 18 standardın iddialara göre geri çekilmesi sonucunda son yıllarda kural koyma konusunda yavaş hareket ettiği gerekçesiyle eleştirilere tabi tutulmuştur. [9] İdare yanıt olarak gözden geçirilmiş bir gündemin izlenmekte olduğunu [10] ve daha dürüst olmak gerekirse artık daha fazla ilerlemenin kaydedilmediği uzun soluklu projelerin dinlenmeyeceğini belirtmiştir. 2006 yılının başlangıcından bu yana, MSHA sayısız önlemle ilgili faaliyetlere başlamıştır. Daha önce de belirtildiği üzere, odak noktası acil durumlar karşısında hazırlık olma ve müdahale kabiliyetidir. Tahliye konusu ile ilgili olarak, ilave solunum cihazları (bağımsız ferdi kurtarıcılar, SCSR'ler), kaçış kılavuzlarının ("cankurtaran halatı") yeraltı madenlerine kurulması ve bakımı ve tüm madenlerde kazaların derhal bildirilmesinin yer aldığı yeni bir geçici standart (daimi standarda ilişkin resmi düzenlemeler dahil) yayınlanmıştır. Haberleşme ve izleme teknolojileri, kurtarma odaları ve kurtarma ekipleri için bilgilendirme talepleri ve öneriler düzenlenmiştir. MSHA ceza değerlendirme formülünü gözden geçireceğini belirterek Kongreden ödeneğinin 60.000 dolardan 250.00 dolara azami yetkiyle çıkarılmasını talep etmiştir. Siyah akciğer ve silikoz hastalığının önlenmesi konusunda, MSHA'dan yetkili makam statüsü uyarınca açıkça bir toz kontrol standardı uygulamaya koyması öngörülmektedir. NIOSH'nin 1 mg.lık bir limit önermiş olmasına rağmen, düzenleme uyarınca "her bir maden ocağında aktif çalışmalarda görev alan her madenci için" limit şu anda sekiz saatlik ortalama olarak 2 miligram/metreküp şeklinde belirlenmiştir. Başlı başına limitin haricinde, maden ocaklarındaki konsantrasyonların ne şekilde ölçülmesi gerektiği ve MSHA'nın maden sahibinin planlarını ve performansını hangi yöntemle izleyeceği konularında sürekli bir uyuşmazlık söz konusudur. 2000 Haziranında, MSHA, müfettişlerinin maden işletmecilerinden alınan çoklu numunelere ait geçmişteki uygulamalardan ziyade tek bir tam vardiyadan alınan numuneleri doğrudan toplamak suretiyle söz konusu plan ve performansları doğrulayacakları yeni yönetmelikler (Mart 2003'te gözden geçirilmiş tekliften önceki) teklif etmiştir. Bu ilerleme, toz konsantrasyonuna ilişkin kişiye özel ve gerçek zamanlı okuma değerleri verebilecek yeni bir teknoloji olan kişisel toz monitörlerinin (PDM'ler) ve hava numuneleri ile ilgili uzun süreli uyuşmazlıkları ele alma becerisi lehine 24 Haziran 2003 tarihinde askıya alınmıştır. PDM'lere ilişkin ilk testler ümit vericidir. [12] MEVZUAT 2006 yılının başlarında meydana gelen Sago ve diğer kazalar karşısında gerek eyalet gerekse federal seviyelerde pek çok kanun koyma faaliyeti yürütülmüştür. En göze çarpan önlem ise yaklaşık üç hafta içerisinde meclisten geçerek yürürlüğe giren Maden İyileştirme ve Yeni Acil Durum Müdahale Kanunu (MINER) P.L. 109-236 (S. 2803 (Enzi, Kennedy ve ark.) / H.R. 5432 (Capito ve ark.) olmuştur. [13] Bu tasarıdaki temel noktalar arasında aşağıdakiler yer almaktadır: Acil durum hazırlığı. Her bir maden ocağı, yerel acil durum kuruluşları ile koordinasyonu, izleme ve haberleşme cihazlarını ve her maden işçisi için iki saatlik bir oksijen stoku artı kaçış yolları boyunca yerleştirilmiş ilave araç-gerecin yer aldığı bir plana sahip olacaktır. Kurtarma ekipleri. Her büyük maden ocağında bir saat içerisinde hazır bulunabilecek, maden ocağı hakkında bilgi sahibi iki ekip (bir "bilgili" maden işçisi dahil) bulunacaktır. Daha küçük maden ocakları için daha esnek kurallar (36 işçiden az). Ekiplerin yasal sorumlulukları le ilgili kısıtlamalar. Cezalar. Kasıtlı ihlallerde hâlihazırdaki 25 bin dolara (50.000 dolar) kıyasla 250.000 dolara kadar (ikinci suç işlenmesi halinde 500.000 dolar) para cezası ve hapis cezası uygulanabilmektedir. "Aleni" ihlaller için belirtilen koşulları düzeltmek amacıyla 220.000 dolar. MSHA para cezalarını tahsis etmek üzere mahkeme emri çıkartmaya yetkili olacaktır. Metruk maden bölgelerinin mühürlenmesi. MSHA halihazırdaki kare inç balına 20 pound'luk basınç direncinden daha yüksek mukavemet kriterine sahip yeni standart yayınlayacaktır. S. 2803'te çift partili geniş bir destek (Senatonun ortak rızasıyla ve Temsilciler Meclisindeki kuralların askıya alınması üzerine geçen) söz konusuyken, bazı Üyeler bunu daha fazla önlemin izleyeceği bir "ilk adım" olarak nitelendirmiştir. Örneğin, S. 2803, H.R.5389 (George Miller, Rahall ve ark.) ile kıyaslandığında S. 2798 (Kennedy ve ark.) şu hususları barındıracaktır: maden ortamının sürekli izlenmesi, beş günlük araç-gereç stoklarının bulunduğu refüjler (bu önlemler eksik bulunduğu takdirde bir geri çekme kararı uyarınca uygulanacaktır) ve toz konsantrasyonları ile ilgili daha düşük bir limit dahil olmak üzere ilave spesifik güvenlik önlemleri; kurtarma ekiplerine ilişkin daha sıkı koşullar, örneğin, söz konusu ekiplerin özellikle maden çalışanlarından (büyük madenlerde çalışanlar) oluşturulması ve derhal konuşlandırılmaya hazır bulunması gerekmektedir. maden işçileri birliği veya etkilenen aile üyelerinin çğounluğu tarafından talep edilmesi halinde MSHA'dan bağımsız olarak yürütülecek halka açık duruşmalar ve kaza incelemelerine ailelerin katılması; "ihlal davranışlarının" tespit edildiği hallerde örneğin 1 milyon dolar tutarında para cezası ve tüm madeni kapatma kararı gibi sıkı cezalar; temyizi beklenen yediemine ödenecek para cezaları; maden ocağının büyüklüğü ve finansal kapasitesinin karşılığının mahsup edilmesi; Çalışma Bakanlığı Başmüfettişlik Dairesinde görevli bir güvenlik denetçisi; ve zımni olarak teknik personelden icra personeline kadar bütçe kaynaklarının değiştirilmesi. [14]