Coal Mine Safety

Transkript

Coal Mine Safety
Bölüm 1
MADEN GÜVENLİĞİ: MSHA VE DİĞER FEDERAL KURUMLARIN DAHA İYİ GÖZETİM
VE İŞBİRLİĞİ YAPMALARI, YERALTI KÖMÜR MADENCİLERİNİN GÜVENLİĞİNİ
İYİLEŞTİREBİLİR1
GAO (ABD SAYIŞTAYI)
KISALTMALAR
ALJ
APA
CLR Yasası
ETS
MINER Yasası
2006 MSHA Yasası
MSIS MSHA
NIOSH
SCSR
idari hakim
İdari Prosedürler
müzakere ihtilaf temsilcisi
Acil Durum Geçici Standardı
Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahalesi
Maden Güvenliği ve Sağlığı İdaresi
Standardize Bilgi Sistemi
Ulusal İş Güvenliği ve Sağlığı Enstitüsü
kendi kendine yeterli ferdi kurtarıcı
16 Mayıs 2007 16 Mayıs 2007
Kongre Başvuru Sahipleri
Ocak 2006’da, 12 kişi bir patlama nedeniyle kurtarılmayı beklemek için kendilerine madende siper
yapınca - ki söz konusu kurtarma çalışmasının tamamlanması 2 gün sürdü – Batı Virginia’daki Sago
maden kazası ülkenin dikkatini yeraltı kömür madenciliğinde işçilerin karşı karşıya kaldıkları
tehlikelere çekti. Toplamda 47 kömür işçisi 2006’da hayatını kaybetti ve bu vaka söz konusu
endüstride ölümlü kazalarda yaşanan 10 yıllık düşüş trendini sekteye uğrattı. Ülke elektriğinin
neredeyse yüzde 50’sini üretmek için kullanılan kömür elektriğe olan talep arttıkça ülkenin enerji
politikası açısından gittikçe daha önemli hale gelmekte. Madencilikteki verimlilik, tüm zamanların en
yüksek seviyesinde – saatte bir kömür madencisi başına 6 tondan daha yüksek bir ortalamaya sahip, ya
da 8 saatlik bir günde 48 tonun üzerinde. Üretim arttıkça, güvenlik ve madenlerin çalışma koşullarının
idaresi eskiye oranla çok daha büyük bir önem taşıyor. Ocak 2006’da, 12 kişi bir patlama nedeniyle
kurtarılmayı beklemek için kendilerine madende siper yapınca - ki söz konusu kurtarma çalışmasının
tamamlanması 2 gün sürdü – Batı Virginia’daki Sago maden kazası ülkenin dikkatini yeraltı kömür
madenciliğinde işçilerin karşı karşıya kaldıkları tehlikelere çekti. Toplamda 47 kömür işçisi 2006’da
hayatını kaybetti ve bu vaka söz konusu endüstride ölümlü kazalarda yaşanan 10 yıllık düşüş trendini
1
Mayıs 2007 tarihli GAO-07-622 sayılı GAO (ABD Sayıştayı) Raporundan alınmıştır.
sekteye uğrattı. Ülke elektriğinin neredeyse yüzde 50’sini üretmek için kullanılan kömür elektriğe olan
talep arttıkça ülkenin enerji politikası açısından gittikçe daha önemli hale gelmekte. Madencilikteki
verimlilik, tüm zamanların en yüksek seviyesinde – saatte bir kömür madencisi başına 6 tondan daha
yüksek bir ortalamaya sahip, ya da 8 saatlik bir günde 48 tonun üzerinde. Üretim arttıkça, güvenlik ve
madenlerin çalışma koşullarının idaresi eskiye oranla çok daha büyük bir önem taşıyor.
Çalışma Bakanlığı’nın (Çalışma) Maden Güvenliği ve Sağlığı İdaresi (MSHA) aracılığıyla, federal
hükümet, tadil edildiği şekliyle, 1977 tarihli Federal Maden Güvenliği ve Sağlığı Yasasının
hükümlerini ve 2006 tarihli Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahalesi Yasasının (MINER
Yasası) yakın zamanda çıkarılan gerekliliklerini uygulamakta. Bu yasalar kapsamında, MSHA maden
çalışanlarına yönelik eğitim programlarını onaylamaktan; kurtarma ekiplerine yönelik eğitim
gereklilikleri ile ilgili düzenlemeleri yürürlüğe koymaktan; yeraltında kullanılan belli teknolojik
cihazları onaylamaktan; ve güvenlik ve sağlık ihlalleri ile ilgili tebligatlar ile cezalara yol açabilecek
şekilde yeraltı madenlerini yılda en az dört kez teftiş etmekten sorumludur. Sağlık ve İnsani Hizmetler
Bakanlığının Ulusal İş Güvenliği ve Sağlığı Enstitüsünün (NIOSH) Maden Güvenliği ve Sağlığı Ofisi,
maden güvenliğini iyileştirmek ile ilgili bazı sorumlulukları paylaşır. İşle ilgili hastalıklar ve
yaralanmaların sebeplerini tespit eder; maden güvenliği ve sağlığını geliştirmek için tasarlanmış yeni
teknolojileri ve ekipmanları araştırır, geliştirir ve test eder ve güvenlik ve sağlık ile ilgili standartlar
konusunda tavsiyelerde bulunur. Ayrıca, birçok eyalette teftişler yapan ve madenlerin eyaletin
güvenlik ve sağlıkla ilgili yasalarına ve düzenlemelerine uymasını gerektiren maden güvenliği
daireleri bulunur. Son olarak, maden işletmecilerinin, çalışanlarının günlük olarak güvenli koşullar
altında çalışmalarını sağlamaya yönelik güvenlik ve sağlık standartları uygulamaya koyma
sorumluluğu vardır. Ölümcül maden kazalarında son zamanlarda yaşanan artıştan kaynaklanan yeraltı
kömür madenlerinin güvenliğine ilişkin endişelere cevaben, maden güvenliği idaresinin çeşitli
yönlerini gözden geçirmemizi istediniz. Biz de, (1) madenlerdeki acil durumlara hazırlanırken yeraltı
kömür madenlerinin karşı karşıya kaldıkları zorlukları, (2) MSHA’nın maden işletmecilerinin eğitime
yönelik çabalarını ne kadar iyi denetlediğini, (3) MSHA ve NIOSH’nin maden güvenliği
teknolojisinin geliştirilmesini ve onayını iyileştirmeye yönelik çabalarını ne kadar iyi koordine
ettiklerini ve (4) yeraltı kömür madeni işletmecileri güvenlik ve sağlık standartlarını ihlal ettiklerinde
hukuki yaptırımların nasıl tespit edildiğini inceledik.
Çalışmamızı yürütmek için, araştırmamıza uygulanmalarına bağlı olarak, MSHA, Federal Maden
Güvenliği ve Sağlığı Denetleme Komisyonu ve NIOSH’u yöneten ilgili yasaları ve düzenlemeleri
gözden geçirdik. Ayrıca, Komisyon ve Komisyonun idari hakimleri tarafından yayınlanan ilgili
kararları gözden geçirdik. Her bir konuyla ilgili olarak görüşlerini almak üzere, aralarında endüstri
birlikleri, sendika temsilcileri, maden şirketi çalışanları, akademisyenler, bir teknoloji üreticisi ve
diğer paydaşların da bulunduğu, harici uzmanlara danıştık. Aynı zamanda, madenlerin
operasyonlarının mevcut durumu ve madenlerdeki acil durumlara hazırlanma ve bunlara müdahalede
bulunma konusunda karşılaştıkları zorluklarla ilgili olarak, faal olan yeraltı kömür madenlerinden bir
örnekleme anket yaptık. 665 aktif yeraltı kömür madeninin 342’sinden oluşan kademeli rastsal bir
örnekleme anket soruları gönderdik. Madenlerin kapanması nedeniyle örneklem boyutumuz
küçülmüştü; dolayısıyla, anket tahminleri sadece bütün dönem boyunca açık olan madenleri temsil
etmektedir. Nihai olarak, 146 maden yüzde 69 cevaplama oranıyla anket sorularını tamamladı.
Örneklemden elde edilen sonuçların doğruluğuna ilişkin güvenimiz, yüzde 95 güven aralıkları olarak
ifade edilmiştir. Sonuç olarak, bu rapordaki her bir güven aralığının kapsam dahilindeki ana kitlenin
gerçek değerlerini kapsayacağı konusunda yüzde 95 eminiz. Örneklemimizle ilgili bütün yüzde
tahminlerinin, yüzde 95 güven seviyesinde artı eksi yüzde 8 puan veya daha az oranda hata payları
vardır – güven aralıklarının genişlikleri.
Ayrıca, MSHA’nın elinde bulunan, Ocak 1996’dan Ekim 2006’ya kadar verilen para cezaları ile ilgili
tebligatlar ve ceza miktarlarına ilişkin kantitatif verileri de analiz ettik. MSHA tarafından temin edilen
veriler, değerlendirildi ve bizim amaçlarımız açısından yeterince güvenilir bulundu. Aynı zamanda, üç
yeraltı kömür madenini ziyaret ettik, MSHA’nın 11 kömür madeni bölgesinden 6’sının görevlileri ile
konuştuk ve Birleşik Devletler’deki bütün yeraltı kömür madenlerinin yaklaşık yüzde 90’ını kapsayan
dört eyaletin—Kentucky, Pennsylvania, Virginia ve West Virginia— eyalet maden dairesi görevlileri
ile görüştük. Son olarak, eğitim egzersizlerini gözlemlemek ve kurtarma ekibi üyeleri ile görüşmek
için bir maden kurtarma yarışmasına katıldık ve MSHA ve NIOSH’un araştırmalarını yürüttükleri saha
lokasyonlarını ziyaret edip bu faaliyetlerden sorumlu olan görevliler ile görüştük. Çalışmamızı, genel
olarak kabul görmüş yönetim denetleme standartlarına uygun olarak, Haziran 2006 ile Mart 2007
tarihleri arasında tamamladık. Çalışmamızın kapsamı ve bu çalışmayı yürütmek için kullanılan
yöntemlerle ilgili ilave bir tartışma için, Ek I’e bakınız.
ÖZETLE SONUÇLAR
Yeraltı kömür madeni işletmecileri, acil durumlara hazırlanırken önemli zorluklarla karşı karşıya
kalmaktalar ve bu zorluklar arasında madencilerin gerçekçi eğitimler almasının sağlanması ve yeni
gereklilikleri karşılayan maden kurtarma ekiplerinin organize edilmesi bulunuyor. Maden
işletmecileri, temsili bir ortamda acil durum eğitimleri verilmesinin önemini fark etmiş durumda.
Fakat anket sonuçlarımıza dayalı olarak, maden işletmecilerinin tahminen yüzde 81’i söz konusu
eğitimleri temin etmeye yönelik özel eğitim tesislerinin bulunurluğunu bir zorluk olarak kabul
ediyorlar ve yüzde 70’i de temsili eğitimleri vermenin maliyetlerini bir zorluk olarak kabul ediyorlar.
MSHA’nın acil durum solunum cihazlarının takılması ve transfer edilmesine ilişki kılavuzlar gibi
uygulamalı eğitim vermeye yönelik bazı materyalleri bulunmasına rağmen, bu durum bütün maden
işletmecilerine temsili acil durum koşulları altında eğitime yönelik bilgi ve araçlar temin etmemekte.
Anket sonuçlarımız ayrıca, madenlerin tahminen yüzde 77’sinin 2006 yılında tahliye tatbikatları
yaptığını ve bu tatbikatlarda madencilerin, Mart 2006’da uygulamaya konan MSHA acil durum geçici
standartlarının bir parçası olan solunum cihazlarının takılmasını tatbik ettiklerini göstermekte. Fakat
bu tatbikatları yapan madenlerin tahminen yüzde 44’ü, madencilerine cihazın ağızlığını ağza alma
egzersizi yaptırmamışlar. İlk başta, MSHA madencilerin bu faaliyeti simüle etmelerine izin vermiş.
Fakat Aralık 2006’da yayınlanan nihai kurallar, madencilerin ağızlığı ağızlarına almalarını
gerektirmekte. Madencilere gerçekçi eğitim vermeye ilişkin zorluklara ek olarak, maden işletmecileri
MINER Yasasının maden kurtarma ekiplerine ilişkin yeni gerekliliklerini uygulamaya koyma
konusunda zorluklar olduğunu öngördüklerini rapor ettiler. Örneğin, MSHA’nın kurtarma ekiplerinin
hizmet verdikleri bütün madenlerde yılda en az bir kez eğitim vermelerine ilişkin gerekliliği nasıl
tanımladığına bağlı olarak, halihazırda maden kurtarma hizmetleri veren bazı eyaletler kaynaklardaki
kısıtlar nedeniyle söz konusu hizmetleri vermeyi durdurmayı tercih edebileceklerini rapor ettiler.
Bunun sonucunda, bu durumdan etkilenen maden işletmecileri yeni kurtarma ekipleri belirlemek ve
bunları eğitmek zorunda kalacaklar. Madenlerin işçilerini temsili acil durum koşulları altında
eğitmelerine yardımcı olmak için, Çalışma Bakanının MSHA’ya söz konusu koşullar altında maden
işçilerinin eğitilmesine yönelik bilgileri ve mevcut araçları duyurması yönünde talimatta bulunmasını
tavsiye ediyoruz. Buna ek olarak, MSHA uygun olduğu şekilde, periyodik olarak bu bilgileri gözden
geçirip güncellemelidir.
MSHA maden işletmecilerinin eğitim planlarını onaylar ve eğitim kayıtlarını teftiş eder, fakat
MSHA’nın madencilerin eğitimine ilişkin denetimi bazı unsurlar nedeniyle engellenmektedir. (1)
Tutarlı olmayan eğitmen onaylama standartları, (2) bütün eğitmenlere ilişkin bilgilerin tutulduğu veri
tabanındaki hatalar, (3) eğitmenler bir kez onaylandıktan sonra bunlarla ilgili devam eden eğitim
gerekliliklerinin bulunmaması ve (4) kurumun eğitim seanslarını denetlemesinin sınırlı olması bu
unsurlar arasında yer almaktadır. MSHA, yeni eğitmenlerin onaylanması sırasında göz önünde
bulundurulması gereken genel kılavuz ilkelere sahiptir, fakat MSHA bölgelerin eğitmenlerin
niteliklerini farklı yöntemlerle belirlemesine izin vermektedir. Örneğin, MSHA başvuru sahiplerinin
tecrübelerini üç yöntemden biriyle kanıtlamalarını talep etmektedir ve bölgelerin de eğitmen diğer bir
şekilde atanıncaya kadar geçici onay verme konusunda takdir yetkisi bulunmaktadır, fakat bu yaklaşım
bölgeler arasında farklılık göstermektedir. Ayrıca MSHA eğitmenler için devam eden eğitim
gereklilikleri ileri sürmemektedir. Buna ek olarak, MSHA onaylanmış olan eğitmenleriyle ilgili güncel
bilgilere sahip değildir ve bu eğitmenlerin bilgilerini ve yetkinliklerini güncel tutmalarını
sağlamamaktadır. Ayrıca, MSHA eğitmenleri yeterli düzeyde denetlememekte veya eğitim seanslarını
yeterli düzeyde değerlendirmemekte ve madencilerin öğretilen yetkinlikleri ne kadar iyi öğrendiklerini
değerlendirmemektedir. Maden işçilerinin acil durumlar için yeterli düzeyde hazırlanmalarını
sağlamaya yardımcı olmak için, Çalışma Bakanının MSHA’ya eğitimlerin denetlenmesini
güçlendirmesi yönünde talimat vermesini tavsiye ederiz. Bu denetleme şunları kapsamalıdır:
 yeni eğitmenlerin onaylanmasına yönelik bölgelerin uyguladıkları prosedürlerin gözden
geçirilmesi ve standart hale getirilmesi;
 eğitmenlerin bilgilerini ve yetkinliklerini sürdürmelerini veya geliştirmelerini sağlamak için
eğitmenlere yönelik devam eden eğitim gereklilikleri oluşturulması;
 onaylanmış eğitmenlere ilişkin MSHA’nın kayıtlarında yer alan verilerin iyileştirilmesi; ve
 madenci eğitimlerinin denetlenmesi için, eğitim seanslarının düzenli olarak
değerlendirilmesini, öğrenme hedeflerinin ne düzeyde karşılandığının değerlendirilmesini ve
eğitmenlere geri bildirim verilmesini kapsayacak şekilde bir süreç geliştirilmesi.
MSHA ile NIOSH arasındaki koordinasyon, öncelikle gayrı resmi ve tutarsızdır ve yakın zamanda
gerçekleşecek emeklilikler ve her iki kurumun da karşı karşıya oldukları diğer zorluklar göz önünde
bulundurulduğunda, söz konusu koordinasyon yeterli olamaz. Birbirlerini tamamlayıcı rollerine
rağmen, MSHA ve NIOSH’nın bütün kuruma yayılan koordinasyon çabalarına yön verecek mevcut
bir mutabakat anlaşmaları veya diğer bir resmi politikaları bulunmamaktadır. Ayrıca bu iki kurum,
araştırmaları ile ilgili planlama dahil, stratejik planlama çabalarına birbirlerini düzenli olarak dahil
etmemektedirler. Bunun sonucunda, görevliler iki kurum arasındaki koordinasyonun öncelikli olarak
her iki kurumda görev yapan bazı bireylerin inisiyatifinde olduğunu ve bu nedenle de her zaman tutarlı
olmadığını belirttiler. MSHA ve NIOSH, madencilerin maruz kaldıkları kömür tozu veya diğer tahriş
edici maddelerin miktarını denetlemeye yönelik yeni bir cihazın geliştirilmesi gibi bazı geçici
projelerde birlikte çalıştılar, fakat bu çabalar geçici ve belli konularla sınırlı kaldı ve iki kurumun
standart çalışma prosedürlerinin bir parçası haline gelmedi. İki kurumun karşı karşıya kaldıkları
zorluklar göz önünde bulundurulduğunda, münferit personel arasında geliştirilen iş ilişkilerine veya
geçici projelere dayalı bir koordinasyon yeterli olamaz. Örneğin, MSHA ve NIOSH’taki birçok
mühendis ve bilimadamı önümüzdeki yıllarda emekliliğe hak kazanacak ve bu kişiler ayrıldıktan sonra
resmi olmayan koordinasyon çabaları devam etmeyebilir. MSHA ile NIOSH arasındaki bilgi
paylaşımının etkinliğini geliştirmek için, Çalışma ile Sağlık ve İnsani Hizmetler Bakanlarının
kendileriyle ilgili kurumlara, koordinasyonlarına yön verecek resmi bir mutabakat anlaşması
oluşturmak için birlikte çalışmaları yönünde talimat vermelerini tavsiye ederiz. Ayrıca, uygun olduğu
şekilde, bu kurumlar söz konusu mutabakatı düzenli olarak gözden geçirmeli ve güncellemelidir.
MSHA tarafından verilen cezaların birçoğu, itiraz edilmeksizin maden işletmecileri tarafından
ödenmesine rağmen, daha ciddi ve daha yüksek meblağlı cezalar içeren vakaların küçük bir kısmı
temyize götürülmektedir ve temyize giden cezaların birçoğu da önemli ölçüde düşürülmektedir.
MSHA, daha ağır ihlaller ile ilgili daha yüksek cezaları değerlendirmek için düzenlenmiş ve kendi
yönetmeliklerinde belirtilmiş standart bir formüle göre cezalar uygulamaktadır. Yakın zamanda
MSHA standart formülüyle ilgili revizyonları sonuçlandırmıştır ve bu değişikliklerin verilen bütün
cezaların tutarını ikiye katlamasını beklemektedir. 1996 ile 2006 arasında, MSHA maden
işletmecilerini inceleyerek yeraltı kömür madeni güvenliği ve sağlık standartlarına ilişkin ihlaller için
506.707 ceza kesmiştir ve bu cezaların ortalama tutarı ihlal başına 234$’dır. Maden işletmecileri, itiraz
etmeksizin cezaların büyük bir kısmını ödemekle birlikte, MSHA tarafından verilen bütün cezaların
yaklaşık yüzde 6’sı için temyize başvurulmuştur. Temyize taşınan cezaların yaklaşık yarısı, ihlalin
ciddiyetinden ve işletmecinin ihlal seviyesinden bağımsız olarak, ortalama yüzde 49 oranında
düşürülmüştür. Temyiz sürecine dahil olan kurumların – bağımsız Federal Maden Güvenliği ve
Sağlığı Denetleme Komisyonu ile birlikte Çalışma Bakanlığı Hukuk Müşavirliği Dairesi, MSHA’nın
müzakere ihtilaf temsilcileri (CLR) ve idari hakimler (ALJ) – yasa gereği, Maden Yasası’nda belirtilen
altı yasal unsuru uygulamaları gerekmektedir. Fakat bu kurumlar, MSHA’nın öngördüğü bir cezada
indirim uygulanmasının uygun olacağına hükmettiklerinde, yasal olarak yeni bir ceza belirlemek için
herhangi bir özel yöntem uygulamak zorunda değillerdir. Sonuç olarak, bu kurumların nihai ceza
tutarına karar vermede önemli bir takdir yetkileri bulunmaktadır. MSHA tarafından yakın zamanda
uygulamaya konan ceza artışları, daha fazla cezanın temyize taşınma olasılığını arttırmaktadır. Biz,
cezaların belirlenmesinde şeffaflığın temin edilmesini sağlamak için, Çalışma Bakanlığı Hukuk
Müşavirliği Dairesinin, MSHA’nın ve Komisyonun, MSHA tarafından öngörülen cezalarda yapılacak
indirimler de dahil olmak üzere, bütün nihai ceza tutarları ile ilgili belirli temel prensiplerin uygun
şekilde belgelendirilmesi için gerekli adımları atmalarını tavsiye etmekteyiz.
Bu raporun taslağı ile ilgili olarak, MSHA, Çalışma Bakanlığı Hukuk Müşavirliği Dairesi, NIOSH ve
Komisyonun görüşlerini aldık. Bu kurumların her biri tavsiye edilen hususlar konusunda hemfikir
oldu. MSHA, tavsiyelere cevaben alınmaya başlanmış olan veya alınması planlanan önlemler ile ilgili
ilave bilgiler temin etti. Örneğin, MSHA mevcut eğitim kaynakları ile ilgili bilgi vermeye yönelik bir
web sitesi geliştireceğini ve bu web-tabanlı kaynak ile ilgili maden işletmecilerine bir bilgilendirme
bülteni yayınlayacağını belirtti. Kurum aynı zamanda, onaylanmış olan eğitmenler ile ilgili devamlı
eğitim gereklilikleri oluşturma imkanını araştırmak da dahil olmak üzere, madenci eğitimlerinin
denetlenmesinin iyileştirilmesine yönelik planlarına ilişkin bilgiler temin etti. Fakat kurum, bu
gerekliliğin gerçekleştirilebilmesi için, yasal bir değişikliğin gerekebileceğini de belirtti. Gerek MSHA
ve gerekse NIOSH koordinasyon çalışmalarına yön verecek bir mutabakat anlaşması geliştirilmesini
desteklediler. MSHA, Çalışma Bakanlığı Hukuk Müşavirliği Birimi ve Komisyon, bütün ceza
indirimlerine yönelik temel prensiplerin belirlenmesi de dahil, temyiz sürecinde şeffaflık ihtiyacı
konusunda hemfikir oldular.
ARKA PLAN
Kömür madenciliği, ülkenin en tehlikeli mesleklerinden bir olmaya devam ediyor. West Virginia’daki
Sago madeninde meydana gelen ölümcül patlama, ülkenin dikkatini yeraltı kömür madencilerinin
karşı karşıya kaldıkları birçok tehlikeye çekti. Buna cevaben, Kongre 2006 tarihli MINER (Maden
Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahalesi) Yasasını çıkardı ve bu yasa, maden işletmecilerinin ve
MSHA’nın, maden kurtarma ekiplerinin güçlendirilmesini, güncel kaza müdahale planlarının
geliştirilmesini ve en ağır ihmallerle ilgili, cezai yaptırımlar dahil, daha yüksek cezaların tesis
edilmesini de kapsayan, bir dizi reform yapmalarını gerektirdi.[1] MSHA ayrıca Mart 2006’da, acil
sağlık ve güvenlik iyileştirmeleri tesis etmeyi amaçlayan bir Acil Durum Geçici Standardı (ETS) [2]
yayınladı [3]. Bu standart diğer bazı gerekliliklerin yanı sıra, işletmecilerin madenlerin tahliye
güzergahlarına ilişkin güvenlik eğitimleri vermelerini ve belli bazı temsili acil durumlarda nasıl tepki
verilmesi gerektiğini, maden kaçış güzergahı boyunca nasıl yaşam hatları oluşturulacağını ve
yeraltında ilave solunum cihazlarının nasıl saklanacağını öğrenmeye yönelik imkanlar sağlamalarını
gerekli kılmaktaydı. Nihai düzenlemeler ETS’nin bazı unsurlarını değiştirmelerine ve bazı unsurları
açıklamalarına rağmen, ETS’nin içerdiği unsurlar, Aralık 2006’da kalıcı bir yönetmelik haline geldi.
[4]
Yeraltı maden endüstrisi büyük ölçüde Mississippi Nehri’nin doğusunda yer alan Appalachian
bölgesinde yoğunlaşmıştır. Amerika Birleşik Devletleri’ndeki bütün yeraltı kömür madenlerinin
yaklaşık yüzde 87’si, Kentucky, Pennsylvania, Virginia ve West Virginia’da yer almaktadır.
MSHA’nın 11 bölge ofisinden sekizi, bu eyaletlerde bulunmaktadır ve MSHA’nın merkezi de
Arlington, Virginia’da bulunmaktadır.
MSHA madencilerin, maden müfettişlerinin ve endüstrinin diğer paydaşlarının eğitiminin
sağlanmasında kilit bir rol oynar. MSHA’nın Eğitim Politikası ve Geliştirme Müdürlüğü, MSHA’nın
bölge ofislerinin birçoğunda personeli bulunan Eğitim Saha Hizmetleri aracılığıyla maden
işletmecilerine teknik destek verir. Müdürlük aynı zamanda West Virginia’da bulunan Ulusal Maden
Sağlığı ve Güvenliği Akademisini de (Maden Akademisi) çalıştırmaktadır. Bu akademi, öncelikli
olarak MSHA maden mühendisleri için bir eğitim merkezi olarak hizmet verir fakat aynı zamanda
federal ve yerel yönetimler ile endüstrideki profesyonellere de maden sağlığı ve güvenliği ile ilgili
birçok konuda eğitim sunmaktadır. Maden Akademisi ayrıca MSHA’nın yeni işe alınan maden
müfettişi stajyerlerine ve teknik uzmanlarına verilen sınıf içi eğitimlerin neredeyse tamamını
vermektedir. Bunlara ek olarak, MSHA’ya ilişkin yasal düzenlemeler, madencilerin ve maden
kurtarma ekip üyelerinin eğitilmesi ve yeniden eğitilmesi konularını da düzenler. Maden
işletmecilerinin, yeni yeraltı maden işçilerine en az 40 saat ve deneyimli madencilere de yılda en az 8
saat eğitim vermeleri gerekmektedir. Eğitim programının, madenin yerleşim planının ve usulüne
uygun güvenlik prosedürlerinin öğrenilmesi gibi birçok konuyu kapsaması ve bu eğitimlerin, MSHA
tarafından onaylanmış bir eğitmen tarafından verilmesi gerekir. Maden kurtarma ekipleri için gönüllü
olan madencilerin genellikle sıkı bir fiziksel muayeneden geçmeleri, ekip tarafından kullanılan
solunum cihazları ile ilgili 20 saatlik bir ön eğitimi tamamlamaları ve maden haritalarının okunması,
havalandırma sistemlerinin anlaşılması ve maden kurtarma ekipmanlarının kullanımı gibi hususlarda
ilaveten yıllık 40 saatlik eğitim almaları gerekir.[5]
Hem MSHA hem de NIOSH, yeni teknolojinin madenlere aktarılmasından sorumludur. MSHA, bu
görevi bir madende kullanılan belli bir ekipmanın yeraltında kullanım için uygun olduğunu tasdik
ederek yerine getirir. MSHA ayrıca elektrik ve havalandırma sistemleri, tavan kontrolü, kömür
tozunun kontrol edilmesi gibi bazı alanlarda maden müfettişlerine ve maden işletmecilerine teknik
destek sağlar. NIOSH, sağlık ve güvenlikle ilgili araştırma ve geliştirmelerini gerçekleştirirken,
aralarında MSHA’nın ve madencilik endüstrisinin de bulunduğu farklı bazı kurumlara danışır. NIOSH
aynı zamanda, madencilik endüstrisindeki yeni teknolojilerin geliştirilmesinden ve adapte
edilmesinden sorumludur. 1977’de Maden Yasasının yürürlüğe girmesinden önce, maden
düzenlenmelerinin icrasından ve madencilikle ilgili araştırmalardan, İçişleri Bakanlığında yer alan
Madenler Bürosu sorumluydu. Yasanın yürürlüğe girmesinden sonra, icra işlevi Madenler Bürosundan
Çalışma Bakanlığına aktarılınca, MSHA oluşturuldu. 1997’de, Madenler Bürosunun kapatılmasından
sonra, madencilikle ilgili araştırmalar Sağlık ve İnsani Hizmetler Bakanlığı Hastalıkları Önleme ve
Kontrol Merkezlerinin gözetimine verildi ve NIOSH’un bir parçası haline geldi.
Federal hükümetin maden güvenliği ve sağlığı konusunda icra yetkisini, federal hükümette nispeten
yaygın olmayan bir bölünmüş-icra modeli içerisinde, iki bağımsız kurum – MSHA ve Komisyon –
paylaşmaktadır. MSHA, güvenlik ve sağlık ihlalleri konusunda madenleri denetlemekten
sorumluyken, Maden Yasası Komisyona MSHA tarafından tespit edilen ihlaller ile ilgili hukuki
yaptırımların tespit edilmesi yetkisini verir. Uygulamada, MSHA müfettişlerinin bulgularına dayalı
olarak ilk cezayı teklif eder.[6] Fakat söz konusu teklifler, Komisyonun gözden geçirmesine tâbidir ve
bir maden işletmecisi tarafından itiraz edilen hiçbir ceza Komisyonun onayı olmaksızın sonuca
bağlanamaz. Komisyon, Başkan tarafından atanan ve Senato tarafından onaylanan beş üyeyi kapsar.
İdari hakimler (ALJ) Komisyonun sorumluluklarını yerine getirmesine yardımcı olur ve idari
hakimlere, İdare Usul Kanunu ve Maden Yasası ile, bağımsız olarak MSHA’nın icra eylemlerini
gözden geçirme yetkisi verilmiştir. Komisyon, bir davayı idari hakimler tarafından verilen kararın
tarihinden itibaren 40 gün içinde gözden geçirmeye karar vermediği sürece, idari hakimlerin
kararlarının Komisyonun nihai kararları olduğu kabul edilir. Eğer MSHA ya da maden işletmecisi
Komisyonun kararına katılmazsa, bunlardan herhangi biri davayı uygun olan ABD Temyiz
Mahkemesine temyiz edebilir.
Maden Yasası cezaların tayin edilmesinde gerek Komisyonun gerekse MSHA’nın altı yasal unsuru
göz önünde bulundurmalarını gerektirmektedir:
1. Maden işletmecisinin daha önceki ihlalleri,
2. Cezanın madenin büyüklüğüne göre uygunluğu,
3. Maden işletmecisinin ihmalinin bulunup bulunmadığı,
4. Cezanın maden işletmecisinin faaliyetlerini sürdürebilmesi üzerindeki etkisi,
5. İhlalin ciddiyeti ve
6. Sorumlu olan maden işletmecisinin, ihlalin bildirilmesinden sonra durumu hızlı bir
şekilde gidermekte gösterdiği iyi niyet.
MSHA’nın Kömür Madeni Güvenliği ve Sağlık İdaresi, açık ve yeraltı kömür madenleri ile ilgili icra
faaliyetlerini yürütmekten sorumludur. Ocak 2007 itibariyle, MSHA 11 kömür bölgesinde yaklaşık
550 yeraltı kömür müfettişi istihdam etmiştir. MSHA’nın yeraltı kömür madenleri ile ilgili temel icra
görevi, her yıl bütün yeraltı kömür madenlerinde en az dört kapsamlı teftiş gerçekleştirilerek yerine
getirilir. [7] Federal sağlık ve güvenlik standartlarına ilişkin ihlaller gözlemlediklerinde, MSHA
müfettişlerinin kömür madeni işletmecisine bir tebligat vermeleri gerekmektedir. [8] Fakat bir
işletmeci ihlali kabul etmese dahi, müfettiş tarafından belirlenen süre içerisinde sorunları çözmek
zorundadır.
Nisan 2007’de yürürlüğe giren yeni MSHA düzenlemeleri kapsamında, [9], bir yeraltı kömür madeni
güvenlik ve sağlık standardının ihlal edilmesine ilişkin olarak MSHA’nın takdir edebileceği bir hukuki
yaptırımın tutarı genellikle 112$ ile 60.000$ arasında değişir.[10] Ne var ki, MINER Yasası yeni bir
“aleni ihlal” uygulamaya koymuştur ve bu ihlalin azami hukuki cezası 220.000$’dır.[11] MINER
Yasası aynı zamanda, Maden Yasasına ilişkin bazı bilerek yapılan veya kasti ihlaller ile ilgili cezai
yaptırımlar tesis etmiştir. [12]
Bir ceza öngörüldüğünde, bir maden işletmecisi (1) önerilen cezayı kabul edip ödeyebilir veya (2)
cezaya resmi olarak Komisyon nezdinde itirazda bulunabilir (sürece ilişkin daha detaylı bilgi için
Şekil 1’e bakınız).
MSHA ihlale ilişkin maden
işletmecisine bildirimde
bulunur
MSHA cezayı teklif
eder
Maden işletmecisi cezaya
itiraz etmez
Maden işletmecisi, ihlalle
ilgili herhangi bir değişiklik
yapılıp yapılmaması
gerektiğine karar vermek için
bir CLR’nin resmi olmayan
bir müzakere toplantısı
yapmasını talep eder
Maden işletmecisine
nihai ceza verilir
Maden işletmecisi, Komisyon nezdinde cezaya itiraz eder
Çalışma Bakanlığı Hukuk
Müşavirliği Birimi veya CLR
maden işletmecisi ile idari
hakimin onayladığı bir
uzlaşmaya varır
Uzlaşma olmazsa, idari hakim
bir mahkeme yapar
Çalışma Bakanlığı Hukuk
Müşavirliği Birimi veya maden
işletmecisi, Komisyona idari
hakimin kararı ile ilgili itirazda
bulunur, Komisyonun takdir
yetkisine bağlı
Çalışma Bakanlığı Hukuk
Müşavirliği Birimi veya maden
işletmecisi, Komisyon kararını
uygun ABD Temyiz
Mahkemesine temyiz eder
Not: Eğer tebligat veya karar, Komisyon veya mahkemeler tarafından feshedilirse, herhangi bir hukuki
yaptırım uygulanmaz.
Şekil 1: Güvenlik ve Sağlık Standartlarını İhlal Etmekten Kendisine Tebligat Gönderilmiş olan Maden
İşletmecilerinin Ceza Değerlendirme süreci
YERALTI KÖMÜR MADENLERİ ACİL DURUMLAR İÇİN MADEN İŞÇİLERİNİ VE
KURTARMA EKİPLERİNİ HAZIRLARKEN ZORLUKLARLA KARŞILAŞMAKTALAR
Yeraltı kömür madeni işletmecileri, acil durumlara hazırlanırken aralarında madencilerin gerçekçi
eğitimler almalarının sağlanmasının ve yeni gereklilikleri karşılayan maden kurtarma ekiplerinin
organize edilmesinin de bulunduğu, önemli zorluklarla karşılaşmaktalar. Temsili acil durum koşulları
altında madencilere eğitim vermeye yönelik tesislere erişimin kısıtlı olması ve bu eğitimleri
düzenlemenin maliyeti, birçok maden işletmecisi için zorluk yaratmakta. MSHA’nın pratik eğitim
vermeye yönelik bazı materyalleri bulunmasına rağmen, bu materyaller bütün maden işletmecilerine
temsili acil durum koşulları altında madencileri eğitmek konusunda faydası olacak bilgi ve araçları
temin etmemekte. Maden işletmecileri maden kurtarma ekiplerinin acil durumlara müdahale etmek
konusunda hazırlanmaları konusunda, maliyetlerin ve eğitimin temel sorunlar olduğunu bildirdiler ve
MINER Yasasındaki yeni gereklilikleri uygulamaya koymanın bu zorlukları daha da
ağırlaştırabileceğini belirttiler.
Madencilere Yönelik Acil Durumlara Hazırlıklı Olma Eğitimleri,
Temsili Acil Durum Koşulları Altında Eğitim Fırsatlarının Az Olması Nedeniyle Sınırlı
MSHA’nın yeni gereklilikleri maden işletmecilerinin madenlerin acil durumlarda tahliyesine yönelik
gerçekçi tatbikatlar içeren acil durumlara hazırlıklı olma eğitimleri düzenlemelerini gerektirmesine
rağmen, 2006 yılının sonu itibariyle birçok maden işletmecisi bu gereklilikleri uygulamaya
koymamıştı. MSHA’nın Mart 2006’da yayınlanan Acil Durum Geçici Standardı, maden
işletmecilerinin solunan havanın kirlenmesi durumunda madencilerin yeraltı madenlerine girerken
beraberlerinde taşıdıkları solunum cihazları eksiksiz olarak takılmış olmak suretiyle pratik eğitimler
vermelerini gerektiriyordu.[13] Araştırmamıza dayalı olarak, yeraltı kömür madenlerinin yüzde
77’sinin, işçilerinin büyük bir kısmının veya tamamının 2006’da gerçekleşen tatbikatlar sırasında
solunum cihazlarının takılmasına yönelik egzersiz yaptıkları tahliye tatbikatları gerçekleştirdiklerini
tahmin ediyoruz. [14] Fakat, söz konusu madenlerin yüzde 44’ünün işçilerinin ağızlığı tatbik etmesini
sağlamadıklarını tahmin ediyoruz. Mart ayındaki ETS, madencilerin eğitim egzersizleri sırasında
ağızlık kısmının ağza sokulmasını tatbik etmelerine izin vermesine rağmen, Aralık’ta yayınlanan nihai
kurallar ağızlığın fiili olarak ağza sokulmasının gerekli olduğunu açıkça belirtmiştir.[15] MSHA,
bütün madencilerin, cihazın açılması ve aktif hale getirilmesi ile ağızlığın ağza sokulması dahil,
cihazın takılması sürecindeki her bir adımı tatbik etmesini gerekli kılar. Bu eğitimin amacı,
madencilerin bir solunum cihazının çalıştırılması süreci ile solunum sırasındaki direnç ve birimin
ürettiği ısı gibi cihaz aracılığıyla solunumun yarattığı hislere aşina hale getirilmesidir.[16] Fakat bütün
madenler bu aşamaların tamamı konusunda madencileri eğitmemişlerdir (bakınız Şekil 2).
Anketimize dayalı olarak, 2006’da işçilerin büyük bir kısmının veya tamamının bir solunum cihazının
takılmasını tatbik ettiği madenlerin sadece yüzde 36’sının, ağızlık kısmını ağza sokma adımını tatbik
ettiklerini ve bunun, madencilerin kullanılmış ağızlıkları paylaşmak konusunda isteksiz olmalarının bir
sonucu olduğunu tahmin ediyoruz. Maden güvenliği ve eğitim yetkililerine göre, kullanımlar arasında
ağızlıklar sterilize edilmiş olsalar dahi, birçok madenci enfeksiyon korkusu nedeniyle bunları
kullanmak konusunda isteksizler. Ayrıca, Mart ayındaki ETS ve Aralık ayındaki düzenlemeler, bir acil
durum sırasında birden fazla cihaz kullanmak zorunda kalmaları ihtimaline karşı madencilerin bir
solunum cihazından bir diğerine geçişi de tatbik etmelerini gerektirmektedir fakat 2006’da madenlerin
yüzde 42’sinin bu egzersizi yapmadıkları tahmin edilmektedir.
Maden işçilerinin bazıları solunum cihazlarının takılmasını tatbik etti veya hiçbirisi bunu tatbik etmedi
Maden işçilerinin büyük kısmı veya tamamı solunum cihazlarının takılmasını tatbik etti
Aktivite tatbik edildi
Solunum cihazının açılması
Burun kıskacının takılması
Solunum cihazının aktive edilmesi
Ağızlığın ağza sokulması
Maden işçilerinin büyük kısmı veya tamamının katılım gösterdiği madenlerin yüzdesi
Kaynak: Anket verilerine ilişkin GAO analizi
Şekil 2: 2006’da Madenlerde Solunum Cihazı ile Yapılan Eğitimin Tahmini Kapsamı
Ayrıca, madenlerin yaklaşık olarak yarısının, gerçek acil durum koşullarını temsil eden ortamlarda
tatbikat yapmadıklarını tahmin ediyoruz ve madenlerin birçoğu bu tür eğitimler vermenin, işçileri
madenlerdeki acil durumlar için hazırlamak konusunda karşı karşıya kaldıkları en büyük zorluklardan
biri olduğunu ifade ettiler. MSHA’nın yeni eğitim gereklilikleri, maden işletmecilerinin üç ayda bir
maden acil durum tahliye tatbikatları yapmalarını, karanlık bir madende madencilerin yollarını
bulmalarına yardımcı olması için yöneltmeli yaşam hatları kurmalarını ve yangın veya patlamaların
söz konusu olduğu vakalar gibi acil durumlarda madenin tahliyesine yönelik prosedürlerle
madencilere gerekli talimatları vermelerini öngörmektedir.[17] Anketimize dayalı olarak, 2006’da
madenlerin hemen hemen tamamı tahliye tatbikatları yapmış ve yaşam hatları kurmuştur. Ne var ki,
madenlerin yarısının gerçek acil durum koşullarını temsil eden ortamlara tatbikat yapmadıklarını
tahmin ediyoruz. Anketimize göre, madencileri madenlerdeki acil durumlara hazırlamakta ve acil
durumlara müdahalede karşılaşılan en büyük zorluklar, madenlerdeki acil durumlara yönelik temsili
eğitimlerle ilgiliydi. Özellikle, en yaygın olarak rapor edilen üç zorluk, acil durumların simüle
edilebileceği eğitim merkezlerinin elverişliliği, madenlerdeki acil durumlarla ilgili simüle edilen
eğitimlerin mevcudiyeti ve madenlerdeki acil durumlarla ilgili simüle edilen eğitimlerin verilmesiyle
ilgili maliyetlerdi (bakınız Şekil 3).
Maden işletmecileri temsili acil durum eğitimlerinin öneminin farkında olmalarına rağmen,
madenlerin birçoğu özel tesislere sınırlı erişimleri olduğu ve bu tür eğitimlerin yüksek maliyetleri
nedeniyle, bu eğitimleri gerçekleştirirken zorluklarla karşılaştılar. Madenlerin yüzde 81’inin,
madenlerdeki acil durumlara yönelik temsili koşullar altında eğitim verme imkanını orta derece ila
önemli derecede bir zorluk olarak gördüklerini tahmin ediyoruz. Maden eğitim yetkilileri ve
uzmanlarına göre, acil durumlara yönelik eğitimler en iyi şekilde bir acil durum sırasında mevcut olan
gerçek koşullara mümkün olduğunca yakın temsili koşullar altında verilebilir çünkü bu şekilde verilen
eğitimler madencilerin kendilerine güven kazanmalarını sağlar ve gerçek bir acil durum sırasında buna
uygun şekilde tepki vermelerine imkan sağlar. Beaver, West Virginia’daki Maden Akademisi temsili
acil durum koşulları altında eğitim vermeye yönelik bazı imkanlar sunmaktadır, fakat sektördeki bazı
yetkililere göre, Akademi öncelikli olarak maden kurtarma eğitimleri için kullanılmaktadır ve sınırlı
kapasitesi ve birçok madene olan uzaklığı nedeniyle genellikle elverişli bir eğitim seçeneği değildir.
Ayrıca, maden işletmecileri çeşitli temsili acil durum koşulları için geliştirilmiş mobil bir eğitim
tesisini de kullanabilirler fakat bu tesis de, kısmen eğitmenlerin zaman kısıtlamaları nedeniyle, her
zaman elverişli değildir.[18] Temsili eğitimler vermenin yüksek maliyeti de, özellikle daha küçük
madenler için, başka bir zorluktur. Anketimize dayalı olarak, büyük madenlere kıyasla küçük
madenlerin bu tür tatbikatlar yapmış olma olasılığının daha düşük olduğunu tahmin ediyoruz.[19]
Ayrıca, madenlerdeki acil durumlara yönelik temsili eğitim verme ile alakalı maliyet, küçük madenler
için daha büyük madenlere kıyasla daha büyük bir sorundur. Anketimize göre, küçük madenlerin
eğitim maliyetini büyük bir sorun olarak kabul etme olasılıkları daha büyüktü. MSHA yetkililerine
göre, daha büyük madenlere kıyasla küçük madenlerin temsili acil durum koşulları altında verilecek
eğitimler geliştirmeye zaman ayırabilecek tam zamanlı bir güvenlik müdürü istihdam etme olasılıkları
daha düşüktür.
Zorluk
Bir acil durumu simüle edebilecek
eğitim merkezlerinin elverişliliği
Madenlerdeki acil durumlara yönelik
temsili bir ortamda eğitim verme imkanı
Madenlerdeki acil durumlara yönelik
temsili eğitimlerle ilgili maliyet
Yeni maden işçilerini eğitmek için
ihtiyaç duyulan zaman
Madenlerdeki acil durumlara yönelik temsili
eğitimler verebilecek onaylı eğitmenlerin
elverişliliği
Emeklilikler nedeniyle deneyimli maden
işçilerinde yaşanan kayıp
Yangın söndürme teknikleri gibi ilk müdahale
türündeki faaliyetler için maden işçilerini
eğitmek
Maden işçilerini kurtarma için solunum
cihazlarının kullanılması için hazırlamak
Maden işçilerini kaçış güzergahlarına alıştırmak
Zorluğu orta derece ila önemli derecede bir sorun olarak değerlendiren madenlerin tahmini yüzdesi
Şekil 3: İşçilerin Madenlerdeki Acil Durumlara Hazırlanmasında Yaşanan Zorluklara ilişkin
Madenlerin Değerlendirmeleri
MSHA, maden işletmecilerinin belli konularda uygulamalı eğitimler vermek için kullanabilecekleri
materyallere sahip olmasına rağmen, bütün maden işletmecilerine temsili acil durum koşulları altında
eğitim vermeye yönelik bilgi ve araçları temin etmemektedir. MSHA’nın, maden işletmecilerinin talep
üzerine edinebilecekleri, aralarında sınıfiçi egzersizlerinin de bulunduğu çeşitli eğitim araçlarından
oluşan bir kataloğu bulunmaktadır. Örneğin, Mart ayında yayınlanan solunum cihazları ile yapılacak
eğitimlerle ilgili ETS gerekliliklerini desteklemek için, MSHA bütün yeraltı kömür madenlerine bir
eğitim paketi ve uygun devlet hibeleri dağıtmıştır.[20] Fakat MSHA, bütün maden işletmecilerine
duman dolu madenler gibi temsili acil durum ortamlarında nasıl eğitim verilmesi gerektiğine dair
örnekler veya bu tür eğitimler vermeye yönelik mevcut kaynaklar ile ilgili bilgi vermemektedir.
Maden işletmecileri, acil durum koşullarını simüle etmek için bir dizi teknik kullanmaktadırlar fakat
diğer maden işletmecileri bu tekniklerden haberdar olmayabilirler. Görüşme yaptığımız bir maden
işletmecisi, madencilerin güvenli bir şekilde duman dolu bir madeni tahliye etme egzersizi
yapmalarını sağlamak için suni duman ile dolu garaj büyüklüğünde bir çadırda bir labirent
kullandıklarını ifade etmiştir ve diğer işletmeciler de, madencilerin duman dolu bir madende
yaşayacakları sınırlı görüş mesafesini simüle etmek için tahliye tatbikatları sırasında karartılmış
gözlükler kullandıklarını belirtmişlerdir. MSHA maden işletmecilerinin dumanla dolu bir ortamı
tahliye etmek konusunda işçilerini eğitmelerine yardımcı olmak için kullanabilecekleri beş adet suni
duman makinesine sahip olmasına rağmen, birçok maden işletmecisi bunlardan haberdar olmayabilir
çünkü MSHA bu makineleri eğitim ürünleri kataloğuna koymamakta veya bunların varlığını bütün
maden işletmecilerine bildirmemektedir. Anketimize dayalı olarak, madenlerin yaklaşık yarısının
temsili acil durum ortamlarında tatbikatlar geliştirme konusunda yardım gibi, madenlerdeki acil
durumlara hazırlanma konusunda MSHA’nın desteğini almadıklarını tahmin etmekteyiz. Ayrıca,
çeşitli maden işletmecileri, MSHA’nın eğitim programları geliştirme veya vermekten ziyade güvenlik
düzenlemelerini icra eden bir kurum olduğu yorumunu yapmışlardır.
Maden İşletmecileri Kurtarma Ekiplerine Fon Sağlamak ve Bu Ekipleri Eğitmek Konusunda
Zorluklar Yaşıyorlar ve Yeni Yasal Gereklilikleri Uygulama Koyma Konusunda da Zorluk
Yaşayacaklarını Öngörüyorlar
Maden işletmecileri, madenlerdeki acil durumlara müdahale etme konusunda kurtarma ekiplerini
hazırlamakla ilgili ana sorunların maliyetler ve eğitim olduğunu rapor ettiler ve MINER Yasasındaki
yeni gereklilikleri uygulamaya koymanın bu zorlukları daha da şiddetlendirebileceğini belirttiler.
Anketimize göre, maliyetlere ilişkin endişeler ve bütün paydaşlarla birlikte temsili eğitim yapma
imkanları, kurtarma ekiplerinin madenlerdeki acil durumlara hazırlanmalarındaki en büyük sorunlar
(bakınız Şekil 4).
Faktör
Maden kurtarma ekiplerinin teçhizatlarını sağlama
maliyeti
Bir acil durumla alakalı olabilecek bütün paydaşların dahil
olduğu temsili aktiviteler yapma imkanı
Yeni ekip üyelerini eğitmek ve hazırlamak için
ihtiyaç duyulan süre
Maden kurtarma ekiplerine katılmak için müsait olan
maden işçilerinin sayısı
Maden kurtarma ekiplerini eğitmek için gerekli fonlar
Güncel maden kurtarma teknolojisi ve ekipmanlarının
mevcut bulunması
Acil durumlarda kendi madeni haricindeki madenlere
destek vermek ile ilgili yasal yükümlülük
Gerçek acil durumları simüle eden maden kurtarma
yarışmalarına katılma imkanı
Gerçek acil durumları simüle eden eğitim
uygulamalarına katılma imkanı
Emeklilik nedeniyle deneyimli ekip üyelerinin
kaybedilmesi
Pratik yapma tesislerine erişim
Bir acil durumda destek olmak için müsait olan
maden kurtarma ekiplerinin sayısı
Faktörü orta derece ila önemli derecede bir sorun olarak değerlendiren madenlerin tahmini yüzdesi
Şekil 4. Madenlerdeki Acil Durumlara Hazırlanmada Kurtarma Ekiplerinin Karşılaştıkları Zorluklara
ilişkin Madenlerin Değerlendirmeleri
Madenlerin yaklaşık yüzde 68’i, maden kurtarma ekiplerinin teçhizatlarını sağlamak için gerekli olan
fonu, bu ekipleri acil durumlara hazırlama kabiliyetleri ile ilgili orta ila önemli derecede bir zorluk
olarak kabul ediyorlardı. Örneğin, maden kurtarma ekipleri özel solunum cihazlarına, gaz
detektörlerine ve iletişim ekipmanlarına ihtiyaç duyarlar. 2006 yılında yapılan sektörel bir çalışmaya
göre, tipik bir maden kurtarma ekibinin teçhizatlarını sağlamanın maliyeti 90.000$’ın üzerinde ki bu
rakam bazı maden işletmecileri için pahalı olabilir.[21] Ayrıca, MSHA düzenlemelerine göre, bütün
ekipmanların kullanıma hazır olmaları sağlanacak şekilde muhafaza edilmeleri ve dolayısıyla 30
günde bir denetlenmeleri gerekmekte.
Bir acil durum müdahale çalışmasıyla alakalı olabilecek bütün paydaşların katıldığı simüle bir acil
durum ortamında eğitim verme imkanının sınırlı olması da madenlerin yaklaşık üçte ikisi için orta ila
önemli derecede bir zorluk teşkil etmekte. Bir madende acil bir durum ortaya çıktığında, karar alma
sürecinde birden fazla kuruluş aktif rol oynar ve karar alma süreci de hızlı hareket etmeyi ve diğer
aktörlerin prosedürlerini ve önlemlerini tanımayı gerektirir. Örneğin, bir madende meydana gelen acil
bir duruma yapılan müdahalenin başında oluşturulan maden komuta merkezinde durumdan etkilenen
madenden yetkililer, madencilerin bir temsilcisi ile kurtarma çalışmalarını ve yeraltındaki kurtarma
ekibi üyeleri ile iletişimi denetlemekten sorumlu MSHA ve devlet yetkilileri bulunur. 1995’te maden
uzmanlarıyla düzenlenen bir panelde, kurtarma ekiplerinin, işçi sendikalarının, eyalet kurumlarının ve
federal kurumların madenlerdeki acil durum müdahalelerine birlikte katılmaları önerilmiştir. Ne var ki
MSHA, bu uygulamaları yürütmek için bir süreç geliştirmiş olmalarına rağmen, her yıl söz konusu
uygulamaların çok azının madenlerde uygulandığını belirtmiştir.[22]
Birçok maden, yeni maden kurtarma ekibi üyelerinin eğitilmesi ve hazırlanması için ihtiyaç duyulan
zamanı da önemli bir sorun olarak belirtmiştir. Madenlerin üçte ikisinin, yeni maden kurtarma ekibi
üyelerinin eğitilmesi ve hazırlanması için ihtiyaç duyulan zamanı MINER Yasasının gerekliliklerini
uygulamaya koymada önemli ila orta derecede bir zorluk olarak kabul ettiklerini tahmin ediyoruz.
Mevcut düzenlemeler kapsamında, bir maden kurtarma ekibinde hizmet etmeden önce, her bir üyenin
ekip tarafından kullanılan solunum cihazları ve diğer ekipmanı türlerinin kullanılması ve bakımı ile
ilgili 20 saatlik bir eğitimi tamamlaması gerekmektedir. Ayrıca, maden kurtarma ekibi üyelerinin her
yıl en az 40 saatlik bilgi yenileme eğitimi almaları gerekmektedir ve bu bilgi yenileme eğitimleri,
diğer şeylerin yanı sıra, bütün ekip üyelerinin her 2 ayda bir en az 2 saatlik solunum cihazlarının
takılmasına yönelik eğitim ve 6 ayda bir en az bir kez yeraltı eğitim seansları yapmaları gerekir.
Birçok maden tayin edilmiş maden kurtarma ekiplerini oluşturmak için maden işçilerine güvendikleri
ve söz konusu eğitimler çalışanların olağan işleri ile çatışabileceği için, bazı maden işletmecileri bu
durumun verimi düşürdüğünü düşünebilirler.
Yukarıda belirtilen zorluklara ek olarak, maden işletmecileri MINER Yasasında öngörülen yeni
gerekliliklerden kaynaklanan başka sorunlar olabileceğini öngördüklerini rapor etmişlerdir. Yeraltı
kömür madenlerinin yarısının, MINER Yasasının bir sonucu olarak tayin edilmiş olan maden kurtarma
ekiplerinin en az bir tanesinin yapısını değiştireceklerini öngördüklerini tahmin etmekteyiz. Maden
kurtarma ile ilgili hükümler arasında maden işletmecilerinin önemli bir değişiklik gerektireceğini
öngördükleri en belirgin hüküm, kurtarma ekiplerinin sorumlulukları altındaki madenlerde en az yılda
bir kez eğitim yapma zorunluluğudur. Bu değişiklik, kısmen, kömür madenciliği konusunda kilit rol
oynayan eyaletlerdeki birçok madene maden kurtarma hizmetlerinin sunulma biçimiyle ilgilidir.
Kentucky, Virginia ve Pennsylvania’nın eyalet yetkililerine göre, Kentucky’deki bütün madenler ile
Virginia ve Pennsylvania’daki birçok maden, maden kurtarma hizmetlerinin temin edilmesi veya
düzenlenmesi konusunda eyalete bel bağlamaktadır. Örneğin Kentucky’de, madenler kurtarma
hizmetlerini birincil görevleri kömür madenlerini denetlemek olan eyalet maden müfettişlerinden
oluşan eyalete ait ekiplerden alır. Bir eyalet temsilcisine göre, MINER Yasası kapsamında
Kentucky’deki bir ekibin yılda 120 eğitim uygulaması yapması gerekir fakat halihazırda bu şekilde 12
uygulama yapmaktadır. MSHA tarafından MINER Yasasının gerekliliklerini uygulamaya koymaya
yönelik yapılan nihai düzenlemelere bağlı olarak, Kentucky’deki yetkililer, MINER Yasasında
çerçevesi verilen eğitim gerekliliklerini yerine getirmek için ihtiyaç duyacakları zaman nedeniyle,
maden kurtarma hizmetleri vermeyi durdurabileceklerini belirttiler. Benzer şekilde, Virginia’daki
eyalete bağlı maden güvenlik yetkilileri ve kurtarma ekiplerine göre, kurtarma ekiplerinin her bir
madende eğitim yapmak zorunda oldukları süre nedeniyle, eyalet muhtemelen eyalette bulunan çok
sayıdaki küçük madene kurtarma ekibi hizmetleri verebilmek için daha büyük madenlerle kontrat
yapmayı durdurmak zorunda kalacak. Pennsylvania’daki eyalete bağlı madencilik yetkililerine göre
ise, eğer eyalet kurtarma ekipleri temin etmeyi bırakırsa, bundan daha küçük olan madenler daha fazla
etkilenecekler çünkü daha büyük madenlerin aksine, küçük madenler kendi maden kurtarma ekiplerini
oluşturmama eğilimi göstermekteler.
Bazı maden işletmecileri MINER Yasasına dayalı olarak kendilerine ait maden kurtarma ekiplerinde
değişiklikler yapmaya başlarken diğer bazı madenler de, yeni kurtarma ekiplerini eğitme ve bunların
teçhizatlarını sağlama maliyetlerini göz önünde bulundurarak, tedbirli bir yaklaşım sergilemekteler.
Örneğin, birkaç maden işletmekte olan bir şirket, yasanın bir saatlik yolculuk süresi gerekliliğini
karşılayacak yedek maden kurtarma ekipleri oluşturduğunu rapor etti. Fakat maden ve sektör
yetkililerine göre, diğer bazı vakalarda, madenler kendilerine ait ekiplerin yapısını değiştirmeden önce
MSHA’nın yeni maden kurtarma zorunluluklarını nasıl uygulamaya koyduğunu görmeyi
beklediler.[23] Örneğin, her bir madende gerekli olan eğitimin kapsamı maden işletmecilerinin
kurtarma ekiplerini nasıl oluşturacaklarını etkileyebilirdi. Eyalete bağlı madencilik yetkililerine göre,
bu zorunluluk bütün ekibin yeraltında eğitim yapmasını ve her bir madende solunum cihazlarını
çalıştırmayı veya her bir madende yer üstünde eğitim yapmak gibi daha az kaynak-yoğun olan bir şeyi
gerektirebilir. Eyalete bağlı bazı madencilik yetkilileri ve bazı maden işletmecileri, yeni kurtarma
ekipleri oluşturan madenlerin bu ekiplere acil durumlarda madencileri uygun şekilde koruma
yetkinliğine sahip olmayan, daha az deneyimli kişileri alacaklarından korktuklarını ifade ettiler. Fakat
kömür madencilerinin sendikası olan Amerikan Birleşik Maden İşçileri’nden yetkililer, her bir
madende maden kurtarma ekipleri oluşturmak dahil, madenlerin yasanın getirdiği gereklilikleri hızlı
bir şekilde karşılamalarını zorunlu kılmak konusunda MSHA’nın düzenlemelerin nihai haline
gelmesini beklemeksizin yola devam etmesi gerektiğini belirttiler. Söz konusu yetkililer, yasanın
getirdiği zorunlulukların net olduğuna inandıklarını söylediler.
MSHA MADENLERİN EĞİTİM PLANLARINI İNCELİYOR VE EĞİTİM KAYITLARINI
DENETLİYOR FAKAT EĞİTMENLERİ VEYA EĞİTİMİ UYGUN ŞEKİLDE KONTROL
ETMİYOR
MSHA, madencilerin güvenli bir şekilde çalışmalarını ve olası acil durumlara karşı hazır olmalarını
sağlamak için madencilere verilen eğitimlerin belli yönlerini denetleme yetkisine sahiptir, fakat
MSHA’nın eğitim denetimi, tutarsız eğitmen onaylama standartları gibi çeşitli unsurlar nedeniyle
engellenmektedir. Denetleme rolünün bir parçası olarak, MSHA maden işletmecilerinin hazırlamak
zorunda oldukları eğitim planlarını gözden geçirip onaylar ve eğitim kayıtlarını denetler. Belirlenmiş
olan görevinin bir parçası olarak, MSHA Eğitim Saha Hizmetleri ofisi maden işletmecilerinin eğitim
planlarını hazırlamalarına yardımcı olur ve eğitmenleri ve eğitim programlarını değerlendirir. Eğitim
Saha Hizmetleri personeli aynı zamanda yeni eğitmenlerin onaylanmasından sorumlu olan bölge
müdürlerine bilgi temin eder.
MSHA’nın, yeni eğitmenlerin onaylanması sırasında göz önünde bulundurulacak hususlara ilişkin
genel kılavuz ilkeleri vardır, fakat MSHA bölgelerin eğitmenlerin kalifikasyonlarını farklı biçimlerde
belirlemelerine izin verir. MSHA bir başvuru sahibinin onaylı bir eğitmen olmak için madencilik ve
öğretmenlik deneyimini şu üç yöntemden biriyle kanıtlamasını gerekli kılar: (1) yazılı
kalifikasyonlarını sunarak, (2) yeni eğitmen eğitimine katılarak, veya (3) MSHA tarafından denetlenen
bir sınıfta, bir MSHA bölge müdürü tarafından alınmış geçici onay kapsamında ders vererek. MSHA,
bölge müdürlerinin bir başvuru sahibinin yetkinliklerini belirlemede kullanılabilecekleri unsurları
önerebilir, fakat yeni eğitmenlerin karşılamaları gereken katı kriterleri yoktur. Örneğin, bir başvuru
sahibinin madencilikle ilgili kalifikasyonlarını değerlendirmek için, bölge müdürü diğer unsurların
yanı sıra, başvuru sahibinin iş deneyimini, eyaletten aldığı sertifikaları ve MSHA kurslarından
hangilerini tamamladığını göz önünde bulundurabilir. Bir başvuru sahibinin öğretmenlik
yetkinliklerini değerlendirmek içinse, bölge müdürü daha önceki öğretmenlik deneyimlerini ve
MSHA’nın verdiği eğitmen eğitim derslerindeki öğretmenlik seanslarından elde edilen
değerlendirmeleri göz önünde bulundurabilir. Ayrıca, MSHA yetkililerine göre, MSHA’nın 11 kömür
bölgesinde onay prosedürleri de standart biçimde değildir. Örneğin, bazı bölgeler geçici onaylar
verebilmektedirler ve bu geçici onaylara istinaden, bireylerin belli dersleri vermelerine izin
verilmektedir fakat söz konusu geçici onaylar, MSHA’nın söz konusu kişilerin öğretmenlik
yetkinliklerine ilişkin gözetimine dayalı olarak daha sonradan alınabilecek onaya tâbidir. Fakat MSHA
yetkililerine
göre,
bu
bölgelerin
bazıları
eğitmenlerin
öğretmenlik
yetkinliklerini
denetleyemeyebilmektedir. Diğer bazı bölgelerde ise, geçici yetki sadece, MSHA personeli tarafından
denetlenebildikleri takdirde, yeni eğitmenlere verilmektedir. MSHA yetkililerine göre, personel
kaynakları bölgelerin başvuru sahiplerinin öğretmenlik yetkinliklerini denetleme kabiliyetlerini
sınırlandırmaktadır.
MSHA’nın eğitimi denetleme kabiliyetini kısıtlayan diğer bir unsur, kurumun bütün eğitmenlerine
ilişkin güncel bilgiye sahip olmamasıdır. MSHA onaylı eğitmenlerine ilişkin bir veri tabanı
tutmaktadır ve bu veri tabanında her bir eğitmenin iletişim bilgileri, vermelerine izin verilen dersler ve
ders vermek için tam yetkiye mi yoksa geçici yetkiye mi sahip olduklarına dair bilgi bulunmaktadır.
Ama MSHA yetkililerine göre, veri tabanı güncel olmayan bilgiler içermektedir çünkü bazı eğitmenler
MSHA’ya bildirimde bulunmaksızın taşınmaktadır. Eğitmenlerine ilişkin tam ve doğru bilgi sahibi
olmaksızın, MSHA eğitmenlerin eğitim politikası güncellemelerine ilişkin bilgileri almalarını
sağlayamaz ve maden işletmecilerinin ihtiyaçlarını karşılayacak yeterli sayıda kalifiye eğitmen olup
olmadığını tespit edemez.
Ayrıca, MSHA’nın eğitmenleriyle ilgili sürekli eğitim zorunlulukları bulunmamaktadır. Bir MSHA
yetkilisine göre, eğitmenler bir kez onaylandıktan sonra, yeni gelişen madencilik hususları ile ilgili
güncel bilgilere sahip olduklarını gösterme zorunlulukları yoktur. Dolayısıyla, MSHA eğitmenlerin,
yeni gelişen güvenlik ve sağlık konuları ve yeni eğitim araçları ile ilgili bilgileri dahil, madencilik
bilgilerini ve yetkinliklerini güncel tutmalarını sağlayamamaktadır. Örneğin, MSHA bütün yeraltı
kömür madenlerine acil durum solunum cihazlarının aktarılması ve takılmasına ilişkin yeni eğitim
kılavuzlarını göndermesine rağmen, bunları eğitimleri veren eğitmenlere göndermemiştir.
MSHA ayrıca eğitmenleri uygun şekilde denetlememekte veya eğitim seanslarını değerlendirmemekte
ve
madencilerin
eğitim
seanslarında
öğretilen
konuları
öğrenip
öğrenmediklerini
değerlendirmemektedir. MSHA’nın kılavuzuna göre, Eğitim Saha Hizmetleri ve bölge teftiş
personelinin kaynakların izin verdiği sayıda eğitim seansını denetlemesi gerekmektedir. MSHA’nın
kılavuzunda, bir eğitmen değerlendirme formu ve eğitmenlerin denetlenmesinde personelin izlemesi
gereken adımların bir listesi bulunmaktadır, ama MSHA yetkililerine göre, kurum gerçekleştirilen
madenci eğitim sayısına kıyasla az sayıda eğitim seansını denetlemektedir. Maden işletmecileri ve
eğitmenlere göre, eğitimleri nadiren denetlemekte ve eğitim seanslarını, eğitmenlerin bilgi ve
kabiliyetlerini geliştirme çabasından ziyade, öncelikli olarak yaptırım amacıyla izlemektedir. MSHA
yetkililerine göre, eğitmen değerlendirmeleri, tesadüfen hazır bulunan MSHA müfettişleri veya belli
bir talep üzerine katılım gösteren Eğitim Saha Hizmetleri personeli tarafından plansız bir şekilde
gerçekleştirilmektedir. Ayrıca, eğitim seanslarının birçoğu hafta sonlarında, diğer bir deyişle MSHA
personelinin çalışmadığı zamanlarda yapılmaktadır ve bu da söz konusu personelin eğitimleri izleme
kabiliyetini sınırlandırmaktadır. MSHA, öğrenme hedeflerinin etkin bir şekilde öğretilip
öğretilmediğini ölçmek üzere madencilerden elde edilen eğitim değerlendirmelerini toplayıp analiz
etmemektedir ve madenlerin tahmini olarak yüzde 80’i işçilerinden eğitim seanslarına ilişkin
geribildirim almamaktadır. MSHA düzenli olarak eğitimleri denetlemediği ve birçok maden geri
bildirim almadığı için, MSHA tarafından onaylanmış eğitmenler tarafından öğretilen yetkinlikleri
madencilerin ne ölçüde öğrendiklerini MSHA tespit edememekte ve gerekli olan düzeltici önlemleri
tavsiye edememektedir.
MSHA VE NIOSH MADEN GÜVENLİĞİ KOORDİNASYONUNA YÖN VERECEK RESMİ
BİR UZLAŞIDAN YOKSUNDUR
MSHA ve NIOSH’un, kömür madencilerinin güvenlik ve sağlığını iyileştirmek yönünde ortak bir
misyonları vardır, fakat bu iki kurumun arasında, kurumların genelinde yapılan çalışmalara yön
verecek veya iki kurumun birbirlerinin stratejik planlama çalışmalarına resmi olarak dahil
olabilecekleri, mutabakat anlaşması gibi resmi bir uzlaşı bulunmamaktadır. Dolayısıyla, iki kurum
arasındaki koordinasyon büyük ölçüde gayrı resmi ve tutarsızdır. Gerçekleşen koordinasyonun büyük
bir kısmına, münferit personel veya işçi sendikaları gibi harici taraflar ön ayak olmaktadır.
Mühendislerin ve bilimadamlarının yakın zamanda emekli olacakları ve her iki kurumun da karşı
karşıya kaldıkları diğer zorluklar göz önünde bulundurulduğunda, bu tür bir gayrı resmi koordinasyon
yeterli olmayabilir.
Tamamlayıcı Rollerine Rağmen, MSHA ile NIOSH arasındaki Koordinasyon
Ağırlıklı olarak Personel Tarafından Sağlanmaktadır ve Tutarsızdır
MSHA ve NIOSH’un, kömür madencilerinin güvenlik ve sağlığını iyileştirme konusunda birbirini
tamamlayan rolleri bulunmaktadır, fakat kurumların çalışmalarına yön verecek resmi bir uzlaşı veya
politikalar olmadığı için, iki kurum arasındaki koordinasyon büyük ölçüde gayrı resmidir ve
tutarsızdır. MSHA öncelikli olarak, sağlık ve güvenlik ile ilgili standartları oluşturmak ve bunları
tebligatlar ve cezalarla sonuçlanabilecek maden teftişleri aracılığı ile icra etmekle ilgilenirken,
NIOSH’un madencilik programı da madencilerin karşı karşıya kaldıkları güvenlik ve sağlık
tehlikelerinin sebeplerini ve bunları engellemenin yollarını araştırmaya odaklanmıştır.[24] MSHA ve
NIOSH farklı işlevlere sahip olmalarına rağmen, rolleri birçok açıdan birbirini tamamlar niteliktedir.
Her ikisi de maden müfettişlerine ve işletmecilerine eğitim ve teknik destek verirler. Örneğin,
yetkililer bize, NIOSH araştırmacılarının, MSHA’nın Maden Akademisi aracılığıyla maden
işletmecilerine ve müfettişlerine sunduğu birçok güvenlik ve sağlık konusu ile ilgili eğitim modülleri
ve ürünler geliştirilmesine yardımcı olduklarını söylediler. Ayrıca, NIOSH, araştırma bulgularına
dayalı olarak, MSHA’nın yeni güvenlik ve sağlık standartları yayınlamasını tavsiye edebilir.
Ayrıca,
hem
MSHA
hem
de
NIOSH
güvenlikle
ilgili
yeni
teknolojilerin
madenlere
kazandırılmasından sorumludur. Güvenlikle ilgili yeni bir teknolojiye yönelik bir ihtiyacın tespit
edilmesinden sonra, NIOSH yeni bir ürün geliştirmek veya başka bir sektörde kullanılan bir ürünün
madencilik ortamına adapte edilmesi için doğrudan imalatçılarla birlikte çalışabilir ya da pazara
sürülmeye hazır bir teknoloji geliştirerek imalatçıları bunu daha büyük ölçekte üretmeye teşvik
edebilir. Madencilikle ilgili belli bazı tür ürünler için, teknoloji madenlerde kullanılmaya başlamadan
önce imalatçıların MSHA’nın onayını almaları gerekmektedir. MSHA’nın teknik uzmanları, söz
konusu teknolojiyi onaylamadan önce, ürünlerin yeraltı kömür ortamında yangına sebep
olmayacağından veya patlamayacağından emin olmak için, bunları değerlendirir ve test eder. MSHA
ve NIOSH’un birbirlerini tamamlayan rollerinin gösterimi için Tablo 1’e bakınız.
Rolleri göz önünde bulundurulduğunda, MSHA ve NIOSH’un birbirlerinin işlerine bilgi temin
edebilecek farklı perspektifleri vardır. MSHA yetkilileri, teftişler, madencilerin eğitimi ile ilgili
gözetim ve onaylama görevi ve maden işletmecilerine sağladığı teknik destek aracılığıyla, kurumun bir
madenin günlük işleyişi ile ilgili NIOSH’un araştırmalarına bilgi temin etmeye yardımcı olabilecek
bilgiye sahip olduğunu belirttiler. MSHA yetkilileri bize ayrıca Hastalıkları Önleme ve Kontrol
Merkezleri kapsamında NIOSH’un daha uzun vadeli bilimsel araştırmalar yürütme kapasitesine sahip
olduğunu ve daha geniş ölçekli bir mesleki güvenlik ve sağlık toplumunun bakış açısından
faydalandığını söylediler.
Fakat MSHA ve NIOSH, daha önceki çalışmalarımızda etkili olduğunu tespit ettiğimiz bir uygulama
olan koordinasyon çabalarına yön verecek, bir mutabakat anlaşması veya diğer politika gibi resmi bir
uzlaşıya sahip değiller.[25] 1978’de NIOSH’un Madenler Bürosundaki öncülü ile MSHA, Madenler
Bürosunun araştırma kapasitesi ile MSHA’nın kaynaklarının ve desteğinin maden güvenliği
araştırmalarından elde edilen teknolojinin en kapsamlı şekilde kullanılmasına yönelik olarak tam
olarak ve etkili bir şekilde kullanılmasını sağlamak için iki kurumun nasıl koordinasyon kuracaklarını
belirleyen bir mutabakat anlaşması imzalamışlardı.[26] Mutabakat, eski çalışmalarımızda tespit
ettiğimiz, rollerin ve sorumlulukların tanımlanması ve ortak stratejiler geliştirilmesi gibi, federal
kurumların işbirliğine yönelik çalışmalarını geliştirmelerine ve sürdürmelerine yardımcı olabilecek
anahtar uygulamaların birçoğunu içermekteydi. Örneğin, mutabakat Madenler Bürosunun maden
güvenliği ve sağlığı ile ilgili araştırma programlarının genel koordinasyonunu sağlayacağını ve
MSHA’nın da sağlık ve güvenlik standartları gibi hususlarda tavsiye ve destek vereceğini ve araştırma
projelerinin yaşam döngüsü boyunca katılım göstereceğini belirtiyordu. İlaveten, iki kurum kısa, orta
ve uzun vadeli hedefler ile ilgili ortak bir araştırma stratejisi oluşturacak ve her iki kurumda da
koordinatör olarak tayin edilen personel arasında düzenli toplantılar yapacaklardır. Bu anlaşma,
MSHA’nın Madenler Bürosundan Çalışma Bakanlığı bünyesine geçmesini müteakip yapılmıştı. Ne
var ki, bu mutabakat artık kullanılmamaktadır ve MSHA yetkililerinin bu belgenin güncellenmesine
yönelik planlara ilişkin bir bilgisi bulunmamaktadır. (GAO’nun tespit ettiği anahtar koordinasyon
uygulamaları için Tablo 2’ye bakınız.)
Tablo 1. MSHA ve NIOSH’un Birbirini Tamamlayan Rolleri
MSHA’nın anahtar faaliyetleri
NIOSH’un anahtar faaliyetleri
Madenleri denetlemek ve maden kazalarını ve
şikayetleri soruşturmak
Zorunlu güvenlik ve sağlık standartlarını İşyerlerindeki tehlikeleri listelemek
oluşturmak
İşle ilgili hastalıkların ve yaralanmaların
sebeplerini tespit etmek
Tehlikeleri kontrol altında tutmak için yöntemler
oluşturmak
Mesleki güvenlik ve sağlık standartları tavsiye
etmek
Maden güvenliği ve sağlığı standartlarına yönelik
ihlalleri değerlendirmek ve bunlarla ilgili cezaları
tahsil etmek
Maden işletmecilerinin sağlık ve güvenlikle ilgili
eğitim planlarını onaylamak için gözden
geçirmek
Müfettişler ve diğer personel dahil, MSHA
personelini eğitmek için Maden Akademisini
yürütmek
Belli ürünlerin, yangın veya patlamaya yol
açmamalarını sağlamak için, yeraltı kömür
madenlerinde kullanılmasını onaylamak ve
belgelendirmek
Güvenlik ve sağlık profesyonellerini eğitmek
Yeni teknolojilerin ve iş uygulamalarının
tehlikelerini değerlendirmek
Maden güvenliği ve sağlığını geliştirmek için
tasarlanmış yeni teknolojileri ve ekipmanları
araştırmak, geliştirmek ve test etmek
Maden Yasasının zorunluluklarını yerine
getirmeleri için maden işletmecilerine teknik
destek vermek
Maden güvenliği ve sağlık programlarını
geliştirmelerinde eyaletlerle işbirliği yapmak
Madenciliğin yapıldığı eyaletlere hibeler vermek
Kurtarma ve ıslah operasyonlarını gözetmek
Kaynak: Kurum belgelerine ilişkin GAO analizi
Ayrıca, MSHA ve NIOSH, Hükümet Performans ve Sonuçlar Yasası’nın gerekli kıldığı şekilde
araştırmalarla ilgili planlama dahil, stratejik planlama çalışmalarına birbirlerini düzenli olarak dahil
etmemektedirler.[27] NIOSH, araştırma ajandasında bulunan 500’ün üzerinde paydaştan veri elde
etmek için kapsamlı bir çerçeve kullanmaktadır, fakat MSHA yetkilileri NIOSH’un araştırmalarının
planlanmasıyla ilgili olarak kendi kurumlarının NIOSH’un paydaşları arasında öncelik sahibi olması
gerektiğini ileri sürmektedirler. Maden güvenliği ve bunun icrası MSHA’nın öncelikli odak noktası
iken, madenlere ilişkin araştırmalar NIOSH’un çok daha geniş olan işçi güvenliği gündeminin sadece
bir kısmıdır ve söz konusu gündem tarım, sağlık hizmetleri, acil durum müdahale ve madencilik gibi
bir dizi alanda mesleki hastalıkları, yaralanmaları ve ölümleri engelleme ve azaltmayı kapsar. MSHA
merkezinden bir yetkili, iki kurumun dahil oldukları az sayıdaki ortaklık haricinde, MSHA’nın
NIOSH’un araştırmaları konusunda fazla bilgi sahibi olmadığını belirtti. Üst düzey bir NIOSH
yetkilisi de, araştırma planlaması yaparken MSHA’nın dahil edilmesi düzenlemelerde bir değişiklik
gerektirmediği sürece, kurumun genellikle araştırmalarını planlarken MSHA’yı dahil etmediğini
söyledi. Her iki kurumun yetkilileri, her iki kurumun da Madenler Bürosu bünyesinde olduğu
zamanlarda, MSHA’nın NIOSH’un araştırma gündemi üzerinde çok daha fazla etkiye sahip olduğunu
belirttiler.
Tablo 2. Etkili Koordinasyon için Anahtar Uygulamalar
Ulaşmaya çalıştıkları, kendi kurumlarına ait hedefler ve misyonlar ile tutarlı, ortak bir federal sonuç
veya amaç belirlemek ve ifade etmek. Bu şekilde bir ortak sonuç geliştirmek zaman içerisinde
gerçekleşir ve devamlı kaynaklar ve kararlılık gerektirir.
Söz konusu sonuca ulaşmak için birbirlerini karşılıklı destekleyen veya ortak stratejiler oluşturmak.
Bu tür stratejiler, ortak sonucu başarmak için kurumların faaliyetlerini, temel süreçlerini ve
kaynaklarını birbirlerine uyumlu hale getirmelerine yardımcı olur.
İhtiyaçları tespit etmek ve kaynakları (insan kaynakları, bilgi teknolojileri, fiziksel ve finansal
kaynakları) kullanarak bunların üzerine eğilmek. Kurumlar, ayrı ayrı çalıştıkları takdirde ulaşılabilir
olmayan ek faydalar sağlayabilirler.
Kurumların rolleri ve sorumlulukları üzerinde uzlaşmak. Bunu yaparken, kurumlar kimin ne
yapacağını netleştirebilir, ortaklaşa ve münferiden yapacakları çalışmaları organize edebilir ve karar
alma sürecini kolaylaştırabilirler. Organizasyonun her seviyesinde kendini adamış liderlerin olması da
önemlidir.
Kurumların sınırlarının ötesinde kullanılacak birbiriyle uyumlu politikalar, prosedürler ve diğer
araçlar oluşturmak. Sıklıkla iletişim kurmak, kurum sınırlarının ötesinde çalışmanın kolaylaştırılması
ve yanlış anlaşılmaların engellenmesi için diğer bir araçtır.
İşbirliğine dayalı çalışmaları izlemek, değerlendirmek ve rapor etmek için mekanizmalar geliştirmek.
Bunun yapılması, kurumlardaki kilit karar vericilerin ve aynı zamanda müşterilerin ve paydaşların
geribildirim almalarına yardımcı olabilir ve böylelikle hem politika açısından hem de operasyonel
verimlilik geliştirilebilir.
Kurum planları ve raporları aracılığıyla işbirliğine dayalı çalışmalarla ilgili kurumun hesap
verebilirliğini güçlendirmek. Aynı veya benzer sonuçlara katkı sağlayan federal programların stratejik
ve yıllık performans planlarında belirtilen hedeflerin tutarlı olmalarını ve, geçerli olduğunda, program
çalışmalarının karşılıklı olarak birbirilerini destekleyici olmalarını sağlamak için işbirliği yapmaları
gerekmektedir.a
Kurum performans yönetimi sistemleri aracılığıyla işbirliğine dayalı çalışmalarla ilgili bireysel hesap
verebilirliği güçlendirmek. Kurumlar, örneğin, kurumun üst düzey yöneticilerini işbirliği konusunda
sorumlu tutarak ve hedeflere ulaşmak için örgütsel sınırların ötesinde ekip çalışması sağlayarak bunu
gerçekleştirebilirler.
a
1993 tarihli Hükümet Performans ve Sonuçlar Yasasının (GPRA) amacı, federal kurumlar için
stratejik planlama ve performans ölçütleri tesis etmektir. GPRA kapsamında, federal kurumların
stratejik planlar oluşturmaları, program hedefleri belirlemeleri ve performansı söz konusu hedeflerle
kıyaslayarak ölçmeleri ve Başka ile Kongreye ilerlemelerine ilişkin halka açık raporlar sunmaları
gerekmektedir.
Kaynak: GAO
NIOSH yetkilileri, kendi açılarından, MSHA’nın kural koyma sürecine daha fazla girdi sağlama
isteklerini ifade ettiler. NIOSH’un araştırma şubeleri müdürü, MSHA’nın NIOSH’a ve işçi sendikaları
ve madencilik sektörü gibi diğer kilit paydaşlara, Federal Tescil’de kamu yorumu için
yayınlanmasından önce teklif edilen bir yasayla ilgili yorum yapma imkanı vermesi gerektiğini
belirtti.[28] MSHA’nın teklif edilen kişisel toz izleme aygıtı düzenlemeleri ile ilgili olarak yakın
zamanda NIOSH’tan veri sağlamasını talep ettiğini ifade etti. Diğer bir yetkili ise, zaman zaman
MSHA’nın uygulamaya konmadan önce yapılması gereken araştırmayı tam olarak dikkate almaksızın
yeni güvenlik ve sağlık düzenlemeleri veya standartları yayınladığına ve dolayısıyla NIOSH’un
planlanmamış olan araştırmalara kaynak ayırmak zorunda kalmasına ilişkin endişeyi ifade etti.
Örneğin, MSHA 1999’da duyma kaybını engellemek için madenlerde gürültü seviyeleri ile ilgili daha
katı bir düzenleme yayınladı ve bu, NIOSH’un gürültüyü kontrol altına almaya yönelik teknolojiler ile
ilgili araştırma yapabilmek için personelinde ve fonlarında değişiklikler yapmasına ve maden işçilerini
eğitmeye yönelik çalışmaların daha önemli bir öncelik haline gelmesine sebep oldu.
Ulusal Bilimler Akademisi’nin NIOSH’un duyma kaybı araştırma programına ilişkin yakın zamanda
yaptığı bir inceleme, NIOSH’un MSHA ve diğer düzenleyici partnerlerin ön araştırma ihtiyaçlarını
öngörmek için kullandığı mekanizmaların yeterince tutarlı ve sistematik olmadığını ve düzenleyici
faaliyetler ile ilgili etkili bir ortak planlama süreci bulunmadığını ortaya koydu. Akademi, yasal
düzenlemelere ilişkin karar alma ile ilgili araştırma ihtiyaçlarını daha iyi öngörebilmek için programın
partnerleri ile düzenli olarak müzakereye yönelik araçlar oluşturmasını tavsiye etti. MSHA ve
NIOSH’un farklı zaman dilimleri kapsamında çalıştıkları göz önünde bulundurulduğunda, araştırma
ihtiyaçlarını öngörmek özellikle önemlidir.[29] Her iki kurumdaki yetkililere göre, MSHA’nın
madenlerde tespit edilen güvenlik risklerine hızlı bir şekilde müdahale etmesi gerekirken, NIOSH’un
araştırmasını yürütmesi için 3 ila 5 yıla ihtiyacı olmaktadır.[30] NIOSH’un öncülü ile MSHA arasında
yapılan 1978 mutabakatı, bu tür müzakereleri öngörüyor ve teklif edilen düzenlemelerin
yayınlanmasından önce teknik müzakerelere yeterli imkanı sağlamak için MSHA’nın Madenler
Bürosuna standartlar geliştirme veya bunları gözden geçirme planı ile ilgili bilgi vermesini
gerektiriyordu. Benzer şekilde, büro da MSHA’ya mevcut veya teklif edilen düzenlemeleri
etkileyebilecek araştırma sonuçları konusunda bilgi veriyordu.
Faaliyetlerine yön verecek resmi bir anlaşma veya politikaların olmamasının bir sonucu olarak,
MSHA ile NIOSH arasındaki koordinasyon ağırlıklı olarak her iki kurumun personeli arasındaki gayrı
resmi ilişkiler tarafından yönlendirilmektedir. Her iki kurumdan yetkililer ve işçi sendikaları
temsilcileri, koordinasyonun esasen her iki kurumda bulunan bireylerin inisiyatifinde olduğunu ve bu
durumun her zaman kurumlar arasında tutarlı olmadığını belirttiler. Örneğin, MSHA ve NIOSH’un
bazı araştırma bölümlerinin müdürleri, her iki kurumdaki personelin, mevcut bir proje ile ilgili bir
soruları olması veya ek bilgiye ihtiyaç duymaları halinde, gayrı resmi olarak birbirleriyle iletişime
geçeceklerini belirttiler. Ne var ki, MSHA’daki diğer bazı bölüm müdürleri daha nadir iletişim
kurulduğunu belirttiler ve bir NIOSH yetkilisi de bazı bölümlerin diğerlerine kıyasla birlikte daha iyi
çalıştıklarını onayladı.
MSHA ile NIOSH arasındaki iletişim, kısmen çok sayıdaki partnerlikler nedeniyle, son yıllarda daha
iyiye gitti ama bu çabalar geçici ve belli konularla sınırlı olmanın yansıra kurumlardan hiçbirinin
standart çalışma prosedürlerinin bir parçası değil. Ayrıca, yetkililer bu partnerliklerin büyük bir
kısmında, kurumların kendilerinden ziyade, madencilik sektörü veya işçi sendikaları gibi harici
tarafların ön ayak olduklarını belirttiler. Örneğin, 1999’da bir endüstri grubu, NIOSH’tan madencilerin
gerçek zamanlı olarak çalışırken maruz kaldıkları kömür tozu veya diğer tahriş edici
maddelerin
miktarını izlemek için üzerlerinde taşıyabilecekleri kişisel bir toz izleme cihazı geliştirmek için
MSHA, imalatçılar ve işçi sendikası ile birlikte çalışmasını istedi. İzleme cihazlarının nihai testleri
tamamlandı, fakat MSHA madenlerin bu cihazları kullanmalarını gerektiren yasayla ilgili yeni
değişiklikleri henüz teklif etmedi. MINER Yasasına cevaben, NIOSH ve MSHA, bir kaza sonrasında
madenlerin içindeki işçilerin yer üstündeki personel ile iletişim kurmalarına yardımcı olacak bir
teknolojiyi geliştirmek, değerlendirmek ve uygulamaya koymak için eyaletler, sektör ve işçi grupları
ile diğer taraflarla diğer bir partnerliğe dahil oldular. MINER Yasası, maden işletmecilerinin yasanın
yürürlüğe girmesinden sonra 3 sene içerisinde iki yönlü acil durum iletişim sistemleri kurmalarını
gerektirmekte,[31] fakat zorlu yeraltı maden ortamı, bu amaçla mevcut iletişim sistemlerinin adapte
edilmesini zorlaştırmakta. 2006 yılında, Kongre, iletişim cihazları gibi maden güvenlik teknolojileri
geliştirmeye yönelik araştırmaları desteklemek için NIOSH’a 2007 mali yılı sonuna kadar kullanılmak
üzere acil durum ek fonu olarak 10 milyon dolar temin etti. NIOSH’un rekabetçi bir şekilde verdiği
fonlar, 24 ila 36 ay içerisinde madenlerde kullanılabilecek iletişim teknolojileri ve diğer teknolojileri
hedeflemektedir. Bu partnerlikler, iyi olmalarına rağmen, MSHA ile NIOSH arasındaki koordinasyon
için sadece geçici ve sınırlı bir yol sunmaktadır.
Yaklaşan Emeklilikler ve MSHA ile NIOSH’un Karşı Karşıya Kaldıkları Diğer Zorluklar
Göz Önünde Bulundurulduğunda Gayrı resmi Koordinasyon Yetersiz Olabilir
NIOSH ve MSHA önümüzdeki yıllarda olasılıkla büyük bir işgücü kaybı ile karşı karşıya kalacaklar
ve personel üyeleri arasındaki iş ilişkilerine dayalı gayrı resmi koordinasyon bireyler işten
ayrıldıklarında devam etmeyebilir. Birçok federal kurum gibi, MSHA ve NIOSH’taki mühendis ve
bilimadamlarının büyük bir kısmı önümüzdeki yıllarda emekliliğe hak kazanacak. MSHA, 140
mühendis ve bilimadamının yüzde 50’sinden fazlasının önümüzdeki 10 sene içerisinde ve yüzde
31’inin de 5 sene içerisinde emekliliğe hak kazanacağını gösteren verileri sundu (bakınız Tablo 3).[32]
Tablo 3. Mart 2007 itibariyle, Gelecek 10 Yıl içerisinde Emekliliğe Hak Kazanacak MSHA Mühendis
ve Bilimadamlarının Oranları
Emeklilik zamanı
Halihazırda hak kazanmış
5 yıl içerisinde hak kazanan
10 yıl içerisinde hak kazanan
10 yıl içerisinde hak kazanan toplam
Toplam işgücü
10 yıl içerisinde hak kazanan yüzde
Kaynak: MSHA
Mühendis sayısı
14
18
24
56
114
%49
Bilimadamı sayısı
5
6
4
15
26
%58
Benzer şekilde, NIOSH’un çalışanlarının yaklaşık yarısı önümüzdeki 5 yıl içerisinde emekliliğe hak
kazanacaklar ve söz konusu çalışanların büyük kısmı bilimadamları ve mühendislerden oluşuyor.
Halihazırda mevcut olan gayrı resmi koordinasyon araştırmacılara istedikleri bilgileri temin etse de,
emekli olanların yerine geçen yeni personel resmi bir kurum politikası olmaksızın mevcut
koordinasyon uygulamalarını devam ettirmeyebilir.
Ayrıca, MSHA ve NIOSH, özellikle güvenlik teknolojilerinin geliştirilmesi ve onaylanması
konusunda, birlikte daha yakın çalışmalarını gerektiren diğer zorluklarla da karşı karşıya kalmaktalar.
Kömüre olan talebin artışı ve işgücünün yaşlanmaya başlamasından kaynaklanan yeni ve deneyimsiz
madencilerin sektöre girişi, kömür çıkarmak için madencilerin yeraltında daha derinlere girmesiyle
artan tehlikeler ve yakın zamanda meydana gelen maden faciaları gelecek vaat eden yeni güvenlik
teknolojilerinin madenlerde hızlı bir şekilde kullanılmasına duyulan ilgiyi arttırdı. MINER Yasası bu
hususların bazılarına değinmekte ve NIOSH ile MSHA’nın güvenlik teknolojilerini geliştirme ve
onaylama rollerinin altını çizmekte. Örneğin yasa, bazıları MSHA’nın onayını gerektiren yeni maden
güvenlik teknolojilerinin geliştirilmesini sağlamak ve bunların madenlerde kullanılmasını
hızlandırmak için NIOSH’un daimi bir Maden Güvenliği ve Sağlığı Ofisi kurmasını gerektiriyor. Yasa
aynı zamanda NIOSH’un bir felaket sırasında madenden kaçamayan madenciler için sığınma
odalarının kullanımını incelemesini ve MSHA’nın, NIOSH’un bulguları ışığında, yasa değişiklikleri
gibi, ne tür önlemlerin alınması gerektiğini tespit etmek için elde edilen sonuçları gözden geçirmesini
gerekli kılıyor. Şu anda NIOSH ve MSHA yasanın gerektirdiği zaman dilimi içerisinde
sorumluluklarını yerine getirmek için birlikte çalışıyorlar.[33] NIOSH’un aynı zamanda, maden
güvenliği ve kaza müdahale konularını destekleyecek teknoloji araştırma ve geliştirmelerini
paylaşmak için, kendisi tarafından seçilen diğer federal kurumların temsilcilerinden oluşan kurumlararası bir çalışma grubu kurması gerekmekte. Bu grup, NIOSH’un Müdürüne geliştirilmesi için
teknolojiler teklif edecek ve incelenen, test edilen ve geçen sene kullanımı onaylanan güvenlik
teknolojileri ve ekipmanları ile ilgili bir rapor yayınlayacak.
MSHA TARAFINDAN VERİLEN CEZALARIN BÜYÜK KISMI İTİRAZ EDİLMEKSİZİN
ÖDENMEKTE, FAKAT TEMYİZ EDİLEN CEZALARIN BİRÇOĞU ÖNEMLİ ÖLÇÜDE
DÜŞÜRÜLMEKTE
MSHA tarafından teklif edilen cezaların büyük kısmı itiraz edilmeksizin maden işletmecileri
tarafından ödeniyor. Fakat daha ciddi ve daha yüksek tutarlı olan cezaların küçük bir kısmı temyize
götürülüyor ve temyize gidenlerin birçoğu da önemli ölçüde düşürülüyor. MSHA, ceza önerirken
standart bir formül kullanır fakat temyiz sürecine dahil olan kurumlar cezaları değerlendirmek için
daha öznel yöntemler kullandıklarını rapor ettiler. MSHA kendi düzenlemelerinde yer alan standart bir
formülü kullanarak cezaları önermektedir ve söz konusu formül daha ciddi ihlaller için daha yüksek
cezalar öngörmek üzere tasarlanmıştır. Ne var ki, temyiz sürecine dahil olan kurumlar, diğer bir
deyişle Çalışma Bakanlığı Hukuk Müşavirliği Birimi, MSHA’nın müzakere ihtilaf temsilcileri, [34] ve
Komisyonun idari hakimleri, ceza tutarlarını belirlemek için kullandıkları yöntemlerin MSHA’nın
standart formülüne kıyasla daha öznel olduğunu kabul ediyorlar. Dolayısıyla, MSHA’nın standart
formülü ve söz konusu formülü kullanarak hesaplayıp önerdiği cezalar şeffaf iken, temyiz süreci ile
nihai ceza tutarlarının nasıl tespit edildiğini belirleyebilmek daha zor oluyor.
MSHA Cezaları Hesaplamak için Standart bir Formül Kullanıyor ve Yakın Zamandaki
Değişikliklerin Bunları Arttırması Bekleniyor
Düzenleyici süreç aracılığıyla, MSHA teklif edilen hukuki yaptırımları hesaplamak için standart bir
formül geliştirdi. Kurum, teklif edilen cezanın miktarını belirlemek için, Maden Yasasında çerçevesi
verilen altı geniş kapsamlı unsurun her birine puanlar veren standart bir formül kullanmaktadır.[35] Bu
formül ile, altı unsurun ikisi, yani işletmecinin ihmalinin olup olmadığı ve ihlalin ciddiyetine ilişkin
unsurlar, teklif edilen cezanın miktarının belirlenmesinde en büyük ağırlığa sahiptir. MSHA
müfettişleri, teftişleri sırasında bu iki unsurun önemini tespit etmekten sorumlulardır.[36] Müfettişin,
ihmali belirlemek amacıyla, madencilerin güvenliğini sağlamak için işletmecinin uygun şekilde özen
gösterme derecesini “ihmal yok” ile “taksirli ihmal” arasında bir ölçekte derecelendirmesi gerekir.
İhlalin ciddiyet derecesini belirlemek içinse, müfettişin (1) madencilerin maruz kalabilecekleri zararın
olasılığını, (2) herhangi bir olası veya gerçekleşen yaralanma veya hastalığın ciddiyetini ve (3)
durumdan etkilenebilecek madencilerin olası veya gerçekleşen sayısını tespit etmesi gerekir.
Bir müfettiş bir tebligat yayınladıktan ve ihlalde söz konusu olan ciddiyet ve ihmal seviyeleri ile ilgili
ilk sonuca vardıktan sonra, MSHA’nın Değerlendirme Ofisi diğer dört unsurun boyutunu belirler ve
teklif edilen ceza tutarını belirlemek için altı unsurun her birinin puanlarını verir. MSHA’nın standart
formülü diğer dört unsura kıyasla ciddiyet ve ihmal seviyelerine daha yüksek puanlar verdiği için,
formülün uygulanması sonucunda genellikle daha yüksek ciddiyet ve ihmal seviyeleri içeren ihlaller
için daha yüksek cezalar teklif edilir. 1996 ve 2006 yılları arasında, MSHA güvenlik ve sağlık ihlalleri
için 506.707 ceza teklif etmiştir ve ortalama ceza ihlal başına 234$ olmuştur. Tablo 4, MSHA
tarafından 1996’dan 2006’ya kadar teklif edilen ortalama cezaların ciddiyet ve ihmal derecelerine göre
dağılımını göstermektedir.
Tablo 4. Ciddiyet ve İhmal Göstergelerine göre Ortalama Teklif Edilen Ceza, 1996 – 2006 arası
Ciddiyet ve ihmal unsurları
İhlalin ciddiyeti a
Verilen tebligatların yüzdesi
Ortalama teklif edilen ceza
0.2%
0.9%
38.6%
55.5%
2.4%
97.6%b
$12,324
$2,362
$367
$74
$168
3.5%
7.4%
62.4%
24.4%
97.7%b
$1,185
$569
$202
$77
82%
10.8%
4.5%
2.7%
100.0%
c
c
c
c
0.1%
3.5%
84.3%
9.4%
0.3%
97.6%b
$8,458
$1,757
$179
$91
$454
Kaza olasılığı
Kaza meydana gelmiştir
Meydana gelmesi yüksek olasılık
Meydana gelmesi makul bir şekilde olası
Meydana gelme olasılığı düşük
Olasılık yok
Toplam
Olası yaralanma veya hastalık
Ölümcül
Kalıcı yaralanma
Kaybedilen günler
Kaybedilen iş günü yok
Toplam
Etkilenen madencilerin sayısı
0-1 madenci
2-5 madenci
6-9 madenci
10 veya daha fazla madenci
Toplam
Maden işletmecisinin ihmali
Taksirli
Yüksek
Orta seviye
Düşük seviye
Yok
Toplam
Not: Bu veriler, daha önceki değerlendirme süreci kapsamında toplanmış puanları temsil eder. MSHA yeni düzenlemeler
sonucunda bu kategorilerin her biri için daha yüksek teklif edilen ceza tutarları ortaya çıkmasını beklemektedir.
a
Ciddiyete ilişkin her alt-unsur, başlı başına bir kategoridir.
b
Az miktarda kayıp veri olduğu için, yüzdelerin toplamı 100’e eşit değildir.
c
Madenci sayıları ile ilgili ortalama teklif edilen ceza miktarını hesaplamadık çünkü ihlallerin birçoğu (yüzde 75) sadece bir
madenci ile ilgiliydi.
Kaynak: MSHA’ya ait ceza ve ihlal verilerine ilişkin GAO analizi
MSHA yakın zamanda, teklif edilen ceza tutarlarını arttırmak, hukuki yaptırımları güncellemek ve
MINER Yasasının yeni hukuki yaptırım zorunluluğunu uygulamaya koymak amacıyla hukuki
yaptırım değerlendirmelerini düzenleyen mevzuatını değiştirdi. Yeni düzenlemeler, altı yasal unsurun
birçoğunun puanlarını yükseltmekte ve MSHA yetkilileri yeni ceza yapısının toplam ceza
değerlendirmelerini yüzde 234 arttıracağını öngördüler. Örneğin, söz konusu değişiklikler ciddiyete
verilen azami puanları 30 puandan 88 puana yükseltecek. MSHA yetkilileri, bu değişikliklerin
muhtemelen zorunluluklara uyma oranlarını yükselteceğini ve dolayısıyla ülkedeki madenciler için
daha güvenli bir çalışma ortamı sağlayacağını ileri sürdüler. Yasa koyma sürecinin gerektirdiği gibi,
MSHA yeni düzenlemelerinin maliyetlerini ve faydalarını ölçmek için bir ekonomik analiz yaptılar.
MSHA, yaptığı analizde, söz konusu değişiklikler 2005’te yapılmış olsaydı, bütün maden türleriyle
ilgili toplam ihlallerin, 116.673’ten 93.422’ye düşerek yüzde 20 oranında azalacağını öngördü.[37]
MSHA’nın, daha önceki ve yeni ceza formülleri ile altı yasal unsura dayalı olarak belli bir ihlalle ilgili
cezayı nasıl tespit ettiğine ilişkin bir örnek için Tablo 5’e bakınız.
Tablo 5. Daha Önceki ve Revize Standart Ceza Formüllerine Dayalı Olarak Teklif Edilen Bir
Ceza Tutarının Nasıl Tespit Edilebileceğine İlişkin Örnek
Daha önceki
formül kapsamında
puanlar
Yeni formül
kapsamında
puanlar
Madenin, teftiş günü başına ortalama bir ihlali olmuş
Geçmiş 15 ay içerisinde madenin 10 tekrar eden ihlali ve teftiş günü başına
ortalama 0,04 tekrar eden ihlali olmuş
İşletmecinin büyüklüğü
8
a
10
5
Maden, yılda 2 milyon tondan fazla kömür üretmiş
Madenin sahibi olan şirket yılda 10 milyon tondan fazla kömür üretmiş
İhmal
10
5
15
10
Orta derece
Ciddiyet
15
20
Meydana gelmesi olasılığı yüksek
Yaralanma veya hastalığın ciddiyeti
7
40
Kayıp iş günleri
Etkilenen madencilerin sayısı
3
5
2 madenci
Daha önceki ve yeni formül kapsamında toplam puan
Daha önceki ve yeni formül kapsamında toplam ceza
2
50
$878
2
107
$4,810
Yasal unsur
İşletmecinin daha önceki ihlalleri
Kaza olasılığı
Not: Bu örnek, cezanın işletmecinin ticari faaliyete devam etme kabiliyetini etkilemeyeceğini varsaymaktadır ve dolayısıyla,
bu unsurla ilgili bir indirimi hesaba katmamaktadır. Ayrıca, bu örnek maden işletmecisinin cezada bir iyi niyet indirimi
alacağını varsaymaktadır.
a MSHA’nın yeni düzenlemeleri, bunu işletmecinin daha önceki ihlallerine ilişkin faktörün ilave bir unsuru olarak eklemiştir.
Kaynak: MSHA verilerine ilişkin GAO analizi
İtiraz Edilen Cezaların Birçoğu, İhlalin Ciddiyetine ve İşletmecinin İhmaline
Bakılmaksızın Önemli Ölçüde Düşürülmektedir
Maden işletmecilerinin itiraz ettikleri teklif edilen cezaların birçoğu, daha önceden belirlenen ihlalin
ciddiyetine ve daha önceden belirlenen işletmecinin ihlale katkıda bulunan ihmalinin derecesine
rağmen, temyiz süreci aracılığıyla önemli ölçüde düşürülmektedir. 1996 ile 2006 arasında, MSHA
tarafından yeraltı kömür madenlerindeki güvenlik ve sağlık standartları ile ilgili olarak teklif edilen
cezaların yaklaşık yüzde 6’sına (31.589) maden işletmecileri tarafından itiraz edilmiştir. MSHA’nın
cezalarla ilgili verilerine ilişkin yaptığımız analiz, son 10 yıl boyunca, maden işletmecileri tarafından
itiraz edilen teklif edilmiş cezaların tutarları genellikle itiraz edilmeyenlere kıyasla çok daha yüksektir
ve bunlar ciddi sağlık ve güvenlik ihlalleri ile ilgilidir. Örneğin, itiraz edilen cezaların ortalama tutarı
1.107 dolar iken itiraz edilmeyen cezaların ortalama tutarı 176 dolardı ve bütün itiraz edilen cezaların
yarısından fazlası en ciddi ihlaller ile ilgiliydi.[38]
Yeraltı maden işletmecileri tarafından itiraz edilen bütün cezaların yaklaşık yarısı, hatta en üst
seviyede ciddiyet ve ihmal içerenler bile, temyiz süreciyle indirildi. 1996’dan 2006’ya kadar, itiraz
edilen bütün cezaların yüzde 47’si (14.723 ceza) MSHA tarafından ilk olarak teklif edilen tutarın
altına indirildi. Ortalamada, bu cezalar MSHA tarafından standart formülü kullanılarak teklif edilen ilk
miktarın yaklaşık yarısı oranında azaltıldı. Ayrıca, MSHA müfettişleri tarafından tespit edilen ciddiyet
ve ihmal seviyelerine bakılmaksızın, cezalar ortalama olarak yüzde 47 ila yüzde 66 oranında azaltıldı.
MSHA tarafından MSHA müfettişlerinin tespit ettikleri en yüksek ve en düşük ciddiyet ve ihmal
seviyelerine dayalı olarak değerlendirilen cezalar, en yüksek miktarda indirildi (bakınız Tablo 6).
Tablo 6. Ciddiyet ve İhmal Göstergeleri itibariyle İtiraz Edilen Ceza İndirimleri, 1996 ila 2006
İndirim alan itiraz edilmiş cezaların
yüzdesi
Ortalama indirim yüzdesi
Kaza meydana gelmiştir
Meydana gelmesi yüksek olasılık
Meydana gelmesi makul bir şekilde olası
Meydana gelme olasılığı düşük
Olasılık yok
Olası yaralanma veya hastalık b
63.5%
65.5%
51.3%
32.4%
45.7%
59%
49%
47%
54%
66%
Ölümcül
Kalıcı yaralanma
Kayıp günler
İş günü kaybı yok
Etkilenen madencilerin sayısı
59.4%
57.4%
46.5%
31.2%
52%
47%
48%
57%
0-1 madenci
2-9 madenci
10 veya daha fazla madenci
Maden işletmecisinin ihmali
c
c
c
c
c
c
Taksirli
Yüksek
Orta seviye
Düşük seviye
Yok
68.8%
61.4%
43.6%
50.9%
55.8%
55%
50%
48%
49%
57%
Ciddiyet ve ihmal unsurları a
İhlalin ciddiyeti
Kaza olasılığı
b
b
a
En başta teklif edilen cezalar, maden müfettişlerinin bulgularına dayalı olarak teklif edilir ve MSHA’nın standart formülü
kullanılarak hesaplanır. Temyiz sürecine dahil olan kurumlar, müfettişlerin bulgularını değiştirmiş olabilirler ve bu durum da
ceza tutarında bir indirime yol açabilir.
b
Yuvarlama veya az miktarda kayıp veri nedeniyle yüzdelerin toplamı 100’e eşit olmayabilir.
c
Madenci sayıları ile ilgili ortalama teklif edilen ceza miktarını hesaplamadık çünkü ihlallerin birçoğu (yüzde 75) sadece bir
madenci ile ilgiliydi.
Kaynak: MSHA’ya ait ceza ve ihlal verilerine ilişkin GAO analizi
Temyiz Sürecine Dahil Olan Kurumlar Ceza Tutarlarını Tespit Etmek için Yasal Unsurları
Uyguluyor, ama Önemli Ölçüde Takdir Yetkisi Kullanıyorlar
Temyiz sürecine dahil olan bütün kurumların, diğer bir deyişle Çalışma Bakanlığı Hukuk Müşavirliği
Birimi, MSHA’nın müzakere ihtilaf temsilcileri ve Komisyonun idari hakimlerinin, yasa gereği
Maden Yasasında öngörülen altı yasal unsuru uygulamaları gerekmekle birlikte, MSHA’nın teklif
ettiği cezadan bir indirim uygulamanın uygun olduğuna karar verdiklerinde nihai ceza tutarını
belirlemek için yasal olarak özel bir yöntem uygulama mecburiyetleri bulunmamaktadır. Dolayısıyla,
nihai ceza tutarına karar verirken önemli ölçüde takdir yetkilerini kullanırlar. Komisyon tarafından
daha önce alınan kararlar, idari hakim kararlarının yeterli ölçüde açıklanmasını gerektirmektedir.[39]
Fakat, bazı durumlarda, MSHA’nın teklif ettiği ceza üzerinden yapılan bir indirimi destekleyen
sebepler net bir şekilde açıklanmış olmasına rağmen, nihai cezaya ilişkin gerekçenin her zaman
yeterince belgelendirilmediğini gözlemledik.
Yukarıda bahsedilen temyiz sürecine dahil olan kurumların üçünün de yetkilileri, nihai cezanın
büyüklüğünü tespit ederken, vaka-vaka altı yasal unsuru uyguladıklarını ve mesleki yargılarını
kullandıklarını belirttiler. Örneğin, Çalışma Bakanlığı Hukuk Müşavirliği Biriminden yetkililer ve
müzakere ihtilaf temsilcileri, uygun olduğunda, Çalışma Bakanlığının genellikle cezalara ilişkin
uzlaşmaları hem kurum hem de maden işletmecilerinin çıkarları açısından en iyi çözüm olarak
gördüğünü çünkü uzlaşmaların maliyetli ihtilaf süreçlerinden kaçınmalarına imkan sağladığını
belirttiler.[40] Çalışma Bakanlığı Hukuk Müşavirliği Biriminden avukatlar da, MSHA müfettişleri ve
maden işletmecileri tarafından sunulan delilleri analiz ettiklerini ve ceza konusunda uzlaşmaya ya da
mahkemeye gitmeye karar verirken mahkemeyi kazanma olasılıklarını değerlendirdiklerini söylediler.
Örneğin, avukatlardan biri uzlaşma anlaşmalarında yer alan ceza tutarlarının çoğunun genellikle
Çalışma Bakanlığı Hukuk Müşavirliği Birimi ile maden işletmecileri arasındaki müzakerelerin sonucu
olduğunu söyledi. MSHA ve Çalışma Bakanlığı Hukuk Müşavirliği Birimi bu raporun bir taslağını
yorumlarken, maden işletmecisi gelecekte söz konusu standarda veya geçerli diğer bir zorunluluğa
uymayı kabul ettiği takdirde, müzakere ihtilaf temsilcileri ve avukatların bazı uzlaşma vakalarında
ceza tutarında ödün verebildiklerini belirttiler.
Çalışma Bakanlığı yetkilileri, müzakere ihtilaf temsilcisi programı oluşturulduğunda, müzakere ihtilaf
temsilcilerinin itiraz edilen bütün davaların yaklaşık olarak yüzde 30’unu çözmelerinin beklendiğini
belirttiler. Fakat müzakere ihtilaf temsilcilerinin dava yüklerine ilişkin yaptığımız analiz, Ocak 2006
itibariyle, müzakere ihtilaf temsilcilerine maden işletmecileri tarafından itiraz edilen ve açık olan
bütün davaların sadece yüzde 14’ünün tahsis edildiğini ortaya koydu. Müzakere ihtilaf temsilcilerine
göre, kendileri genellikle uzlaşmalar müzakere edilirken Çalışma Bakanlığı Hukuk Müşavirliği
Birimindeki avukatlar tarafından benimsenen yaklaşıma benzer bir yaklaşım benimsiyorlar. Hem
müzakere ihtilaf temsilcileri hem de Çalışma Bakanlığı Hukuk Müşavirliği Birimi personeli, ceza
tutarlarını değerlendirmek için MSHA’nın standart formülünü kullanmaya teşvik edildiklerini fakat
söz konusu formülün kullanılmasının zorunlu olmadığını ve bunun standart bir uygulama olmadığını
belirttiler. Çalışma Bakanlığı Hukuk Müşavirliği Birimi veya bir müzakere ihtilaf temsilci bir uzlaşma
konusunda müzakerede bulunamadığında veya uzlaşmaya gitmenin uygun olmadığına karar
verdiğinde, dava mahkemeye intikal eder ve bir idari hakim nihai ceza tutarını belirler. Birçok idari
hakim, MSHA tarafından temin edilen delilleri gözden geçirdiklerini fakat nihai ceza tutarını belirleme
sürecinin büyük ölçüde kendi deneyim ve uzmanlıklarına bağlı olduğunu söylediler.
Genellikle, MSHA’nın teklif ettiği ceza üzerinden yapılan bir indirimi destekleyen sebepler idari
hakimlerin kararlarında net bir şekilde açıklanmasına rağmen, nihai ceza tutarına ilişkin gerekçe her
zaman yeterince belgelenmemektedir. Örneğin, Ekim 2005’te karara bağlanan bir davada, idari hakim
MSHA’nın teklif ettiği cezayı 50.000$’dan 10.000$’a indirmiştir.[41] Hakim, ihlalin ciddiyetinin
MSHA’nın ilk olarak tespit ettiğinden daha düşük düzeyde olduğu sonucuna varmasına ve dolayısıyla
bir ceza indirimini desteklemiş olmasına rağmen, MSHA’nın işletmecinin ihmal derecesinin yüksek
olduğuna dair bulgusu dahil, kurumun diğer beş yasal unsur ile ilgili değerlendirmesine katıldığı
görülmektedir.[42]
SONUÇLAR
Yeraltı kömür madenlerindeki riskli koşullar, 2006’nın başlarında ülkenin dikkatini üzerlerine çektiler
ve bu durumun üzücü sonuçları birçok Amerikalı için bir gerçek haline geldi. MSHA, madencilerin
güvenliğini iyileştirmeye yönelik MINER Yasasında ve diğer dahili çalışmalarda belirlenen reformları
üstlenirken, bir yandan da Amerika’daki madencilerin güvenlik ve sağlıkları ile ilgili gündelik
sorumluluğu üstlenirken madencilik endüstrisine destek olmak için üstesinden gelmek zorunda
kalacağı engellerle karşı karşıya kalmaktadır. Madencilik sektörü değişmektedir: üretim gittikçe
artmakta, teknolojiler gelişmekte ve yeni işçiler emekliliğe ayrılan deneyimli çalışma arkadaşlarının
yerini alarak madenlere girmektedir. Bu değişiklikler konuya dahil olan bütün tarafların, diğer bir
deyişle federal ve eyalet düzeyindeki yetkililerin, maden işletmecilerinin, madencilerin ve onların
temsilcilerinin güvenlik konusuna daha fazla dikkat göstermesini gerektirmektedir. Temsili acil durum
koşullarında güvenlik cihazları kullanılarak egzersiz yapmak dahil, yeterli eğitim olmaksızın,
madencilerin bir güvenli ve emin bir şekilde madenden kaçmaları mümkün olmayabilir. Ayrıca, söz
konusu eğitimleri veren eğitmenlerin uygun şekilde denetlenmesi söz konusu olmadığı sürece, MSHA
eğitmenlerinin tamamının uygun şekilde kalifiye olup olmadıklarını veya ihtiyaçları karşılamaya
yetecek kadar eğitmen olup olmadığını tespit edemez. Belki de en önemlisi, MSHA madencilerin
zamanında ve uygun şekilde eğitim alıp almadıklarını tespit edememektedir.
Madencilik sektöründeki sosyal, ekonomik ve teknolojik değişimler, MSHA’nın tek başına ele
almasının imkansız değilse bile zor olacağı sorunlar ortaya çıkarmaktadır. MSHA ve NIOSH özellikle
maden güvenliğinin iyileştirilmesine destek olan teknolojilerin geliştirilmesi ve onaylanması
konusunda birbirlerini tamamlar nitelikte rollere sahiplerdir ve her iki kurum da, yüksek emeklilik
oranları gibi benzer sorunlarla karşı karşıyadırlar. Yine de, yapılandırılmış bir koordinasyon
yöntemine sahip olmaksızın, iki kurumun paylaştıkları bilgi tabanı ve araştırmalar madenlerde yeni
güvenlik teknolojilerinin uygulamaya konmasını verimli bir şekilde hızlandırmak için kullanılamaz.
Son olarak, maden işletmecilerinin itiraz ettikleri cezaların son 10 yıl içerisindeki trendleri göz önünde
bulundurulduğunda, MSHA’nın yeni ceza yapısı kapsamında teklif edilecek daha yüksek cezalar
büyük olasılıkla daha fazla sayıda işletmecinin temyize başvurmasına yol açacaktır. Bu tepki, Çalışma
Bakanlığı Hukuk Müşavirliği Birimi, MSHA’nın müzakere ihtilaf temsilcileri ve Komisyondaki idari
hakimler tarafından, MSHA’nın standart formülü kullanılarak teklif edilen cezalara kıyasla nihai ceza
tutarlarını belirlemek için daha öznel yöntemler kullanmak suretiyle uzlaşma ile çözümlenen davaların
sayısının artmasına da yol açabilir. Dolayısıyla, ceza kararlarının şeffaf olması ve nihai ceza
tutarlarının nasıl belirlendiğinin anlaşılmasına yönelik gerekli bilgileri içermeleri önemlidir. Bu
bilgiler olmaksızın, temyiz sürecine dahil olan bütün kurumların ceza tutarlarını değiştirirken altı yasal
unsuru uygun ve tutarlı şekilde uygulamalarını ve maden işletmecilerinin kurallara uyma derecelerinin
yüksek olması suretiyle cezaların madencilerin güvenliklerinin korunması üzerindeki etkisinin
azalmamasını sağlamak amacıyla bu kurumların kararlarını zaman içerisinde denetlemek zor olacaktır.
YÜRÜTMEYE İLİŞKİN ÖNLEMLERE DAİR TAVSİYELER
Madenlerin işçilerini temsili acil durum koşulları altında eğitmelerine destek olmak için, Çalışma
Bakanı MSHA’ya söz konusu koşullar altında maden işçilerini eğitmekle ilgili bilgileri ve mevcut
araçları duyurma talimatı vermelidir. Ayrıca, MSHA düzenli olarak söz konusu bilgileri uygun olduğu
şekilde gözden geçirmeli ve güncellemelidir.
Maden işçilerinin acil durumlara uygun şekilde hazır olmalarını sağlamaya destek olmak için, MSHA
eğitimlere ilişkin denetimlerini güçlendirmelidir. Bu denetleme şunları içermelidir:




bölgelerin yeni eğitmenlerin onaylanmasına ilişkin prosedürlerini gözden geçirmek ve standart
hale getirmek;
eğitmenlerin bilgi ve yetkinliklerini korumalarını ve geliştirmelerini sağlamak amacıyla,
eğitmenlere yönelik sürekli eğitim zorunluluğu tesis etmek;
kayıtlarındaki onaylı eğitmenlere ilişkin verileri iyileştirmek; ve
madencilerin eğitimlerinin denetlemesi ile ilgili, eğitim seanslarının düzenli olarak
değerlendirilmesini, öğrenme hedeflerine ne ölçüde ulaşıldığının değerlendirilmesini ve
eğitmenlere geribildirimde bulunulmasını kapsayan bir süreç geliştirmek.
MSHA ile NIOSH arasındaki bilgi paylaşımını daha etkin kılmak için, Çalışma Bakanı ile Sağlık ve
İnsani Hizmetler Bakanlarının kendilerine bağlı kurumlara, koordinasyonlarına yön verecek bir
mutabakat anlaşması yapmak için birlikte çalışma talimatı vermelerini tavsiye ediyoruz. Ayrıca,
kurumlar düzenli olarak söz konusu mutabakatı uygun olduğu şekilde gözden geçirip güncellemelidir.
Ceza tespitlerinde şeffaflığı sağlamak için, Çalışma Bakanlığı Hukuk Müşavirliği Birimi, MSHA ve
Komisyonun, MSHA tarafından teklif edilen cezalardan indirimler dahil, bütün nihai ceza tutarları ile
ilgili belli bir gerekçenin uygun şekilde belgelenmesini sağlamak için gerekli önlemleri almalarını
tavsiye ediyoruz.
KURUM YORUMLARI
MSHA, Çalışma Bakanlığı Hukuk Müşavirliği Birimi, Sağlık ve İnsani Hizmetler Bakanlığı ve
Federal Maden Güvenliği ve Sağlığı Denetleme Komisyonu’ndan bu raporun bir taslağına ilişkin
yorumlarını aldık. Bu kurumların yorumlarının kopyaları ek III, IV ve V’te verilmiştir. MSHA ve
Çalışma Bakanlığı Hukuk Müşavirliği Birimi ayrıca, uygun şekilde rapora dahil ettiğimiz teknik
açıklamalar da temin etmişlerdir.
MSHA, Çalışma Bakanlığı Hukuk Müşavirliği Birimi, Sağlık ve İnsani Hizmetler Bakanlığı ve
Federal Maden Güvenliği ve Sağlığı Denetleme Komisyonu kurumlarına iletilen tavsiyelerle hemfikir
olmuşlardır. İlaveten, MSHA söz konusu tavsiyeleri uygulamaya koymaya yönelik başlattığı veya
planladığı çalışmaları da belirtmiştir. Yeraltı kömür madenlerinin güvenliğini denetleme görevini
iyileştirmek için çalışmalara başlamasından dolayı MSHA’yı takdir ediyoruz.
MSHA’nın temsili acil durum koşulları altında maden işçilerinin eğitilmesine ilişkin bilgileri
duyurması ve düzenli olarak güncellemesine dair tavsiyemize cevaben, MSHA bu tavsiyeyle hemfikir
oldu ve bu amaçla bir web sitesi hazırlayacağını ve bu web tabanlı kaynak ile ilgili olarak maden
işletmecilerine bilgilendirme bülteni göndereceğini belirtti. MSHA, maden işletmecilerine ek
opsiyonlar sunmak için NIOSH’tan temsili acil durum eğitimleri verme yöntemlerini araştırmasını ve
bu yöntemlerin maliyetlerini değerlendirmesini istediğini belirtti.
MSHA’nın madencilere yönelik eğitimleri denetleme fonksiyonunu güçlendirmesine yönelik
tavsiyemize cevaben, kurum genel olarak bu tavsiyeye katıldı ve yeni eğitmenlerin onaylanması ile
ilgili standartlaştırılmış prosedürler geliştirip uygulamaya koyacağını belirtti. Ayrıca, madencilere
verilen eğitimin verimliliğini belirlemede kullanmak için bir eğitmen değerlendirme planı geliştirecek.
Onaylanmış olan eğitmenler için sürekli eğitim zorunlulukları tesis etmek ile ilgili olarak, MSHA
NIOSH’tan söz konusu zorunlulukların verimliliğini incelemesini istediğini belirtti. MSHA, bu
önlemin yasal düzenlemelerde değişiklikler gerektirebileceğini belirtti. MSHA aynı zamanda,
eğitmenlerin sektörle ilgili eğitim kaynakları hakkında düzenlenen yıllık konferansa katılmak gibi
madencilikle ilgili konularda güncel bilgiler edinmek için kullanabilecekleri diğer yöntemler olduğunu
da açıkladı. MSHA ayrıca eğitmenleriyle ilgili tuttuğu verilerin iyileştirilmesi ihtiyacını da kabul etti
ve onaylı eğitmenler ile ilgili güncel bilgilerin izlenmesini ve dağıtımını iyileştirmek için planları
olduğunu belirtti.
MSHA ile NIOSH’un bir mutabakat anlaşması yapmasına ilişkin tavsiyemize cevaben, her iki kurum
da resmi bir anlaşma ihtiyacı konusunda hemfikir oldular ve bu tür bir anlaşmanın koordinasyon
faaliyetlerini güçlendirmeye yardımcı olacağını belirttiler. MSHA, her iki kurumun da 2002’de bir
mutabakat anlaşması yapılmasına yönelik süreci başlattıklarını belirtti ve MSHA’nın bu çalışmayı
yeniden gündeme getirmek ve süreci tamamlamak için NIOSH ile birlikte çalışacağını ifade etti.
MSHA, Çalışma Bakanlığı Hukuk Müşavirliği Birimi ve Komisyon, ceza temyizleri sürecini
iyileştirme tavsiyemiz konusunda hemfikir oldular. Kurumların her biri, cezaların tespitinde şeffaflık
olması gerektiğini ve ilk olarak teklif edilen cezalar indirildiği takdirde söz konusu indirime özgü
gerekçenin belirtilmesi gerektiğini kabul ettiler. MSHA ve Çalışma Bakanlığı Hukuk Müşavirliği
Birimi Maden Yasasının amaçlarının yerine getirildiği ve Maden Yasasının yürütmesinin adil olduğu
konusunda kamunun güveninin sağlanması için şeffaflığın çok önemli olduğunu kabul ettiler. Bu
kurumlar, hukuki yaptırımlara ilişkin bütün anlaşmaların ardındaki gerekçenin uzlaşma anlaşmalarında
ve dava dosyalarında uygun şekilde belgelenmesine dair müzakere ihtilaf temsilcileri ve avukatları
resmi olarak uyaracaklarını belirttiler. Bu kurumlar ayrıca, müzakere ihtilaf temsilcileri programına
ilişkin iç denetimlerin uzlaşma anlaşmalarını desteklemek için uygun belgelerin eklenmesi
gerekliliğini vurguladığı yorumunu yaptılar.
Washbash Mine Holding Co. vakası ile ilgili tespitlerimiz ile ilgili olarak, Komisyon GAO’nun
vardığı sonuçlara katılmadı. İndirimi destekleyen sebeplerin açık ve net bir şekilde açıklandığı
konusunda Komisyona katılıyoruz. Ne var ki, nihai ceza tutarının gerekçesinin yeterince
belgelenmediğine inanmaya devam etmekteyiz. Analizimizde, hakimin uygun ceza tutarının 10.000$
olduğuna karar vermesinin ardındaki özel sebepleri ayırt edemedik.
Bu raporun kopyalarını, Çalışma Bakanlığı ve Sağlık ve İnsani Hizmetler Bakanlığına, Federal Maden
Güvenliği ve Sağlığı Denetleme Komisyonunun Baş Komiserine, ilgili kongre komitelerine ve ilgili
diğer taraflara gönderiyoruz. Raporun kopyaları talep üzerine diğer kişi ve kuruluşlara gönderilecektir.
Ayrıca, rapor GAO’nun web sitesinde http://www.gao.gov adresinden ücretsiz olarak edinilebilir. Bu
raporla ilgili sizin ya da personelinizin soruları olduğu takdirde, (202) 512-7215 no.lu telefondan
benimle iletişime geçebilirsiniz. Bu rapora katkı sağlayan diğer tarafların listesi, Ek VI’da verilmiştir.
İMZA
Daniel Bertoni Eğitim, İşgücü ve Gelir Güvenliği Konularından sorumlu Müdür
Kongre’den Talepte Bulunanların Listesi
Sayın Robert C. Byrd, Başkan, ABD Senatosu Ödenekler Komitesi
Sayın Edward M. Kennedy, Başkan; Sayın Michael B. Enzi, Kıdemli Kongre Üyesi, ABD Senatosu
Sağlık, Eğitim, İşgücü ve Emeklilik Komitesi
Sayın Tom Harkin, Başkan; Sayın Arlen Specter, Kıdemli Kongre Üyesi, ABD Senatosu Ödenekler
Komitesi, İşgücü, Sağlık ve İnsani Hizmetler, Eğitim ve İlgili Kurumlar Alt Komitesi
Sayın Patty Murray, Başkan; Sayın Johnny Isakson Kıdemli Kongre Üyesi, ABD Senatosu Sağlık,
Eğitim, İşgücü, Emeklilik Komitesi, İstihdam ve İşyeri Güvenliği Alt Komitesi
Sayın George Miller, Başkan, Temsilciler Meclisi, Eğitim ve İşgücü Komitesi
Sayın John D. Rockefeller IV, ABD Senatosu
Sayın Shelley Moore Capito, Temsilciler Meclisi
Sayın Alan B. Mollohan, Temsilciler Meclisi
Sayın Nick Rahall, Temsilciler Meclisi
EK I: KAPSAM VE METODOLOJİ
Bu çalışmayı yürütmek için, Komisyon ve Komisyonun idari hakimleri (ALJ) tarafından yayınlanan
ilgili mevzuatı, düzenlemeleri, politika belgelerini, kararları ve diğer materyalleri inceledik. Maden
Güvenliği ve Sağlık İdaresi’nin (MSHA) aralarında müfettişlerin, müzakere ihtilaf temsilcilerinin ve
bölge müdürlerinin bulunduğu, toplam 11 bölgesinden 6’sındaki yetkilileri, merkez ofisindeki
yetkililer, Ulusal Maden Sağlığı ve Güvenliği Akademisi, Eğitim Politikası ve Geliştirme, Eğitim Saha
Hizmetleri ve sertifikalı eğitmenler ile konuştuk. Çalışma Bakanlığı Hukuk Müşavirliği Biriminin
merkez ofisi ve bölge müdürlüklerinden temsilciler ile bir araya geldik ve Federal Maden Güvenliği ve
Sağlığı Denetleme Komisyonunun Başkanı ve Baş İdari Hakimi ile Komisyonun diğer yetkilileri ile
görüştük. Son olarak, üniversitelerden, bir teknoloji imalatçısından, Amerikan Birleşik Maden
İşçilerinden, Ulusal Madencilik Birliğinden ve Joseph A. Holmes Güvenlik Birliğinden yetkililerle
konuştuk.
Eyalet düzeyindeki maden güvenliği kurumlarının, maden işletmecilerinin ve MSHA bölge ofislerinin
araştırma konularımızla ilgili deneyimlerine ilişkin daha detaylı ve niteliksel bilgiler elde etmek için
üç eyaleti ziyaret ettik. Kentucky, Virginia ve West Virginia’da ziyaretler yaptık. Kentucky’de eyalet
ve MSHA bölge yetkilileri ile buluştuk. Ayrıca, bir maden kurtarma yarışmasını gözlemledik ve
burada maden kurtarma ekibi üyeleri ile görüşmeler yaptık. Virgina ve West Virginia’da eyalet ve
MSHA bölge yetkilileri ile görüştük. Ayrıca, madencilik faaliyetlerini gözlemlemek ve maden
müdürleri, maden kurtarma ekipleri ve maden işçileri ile konuşmak için, üç adet yeraltı kömür
madenini ziyaret ettik. Pennsylvania’da da, eyalet yetkilileri ile konuştuk. Amerika Birleşik
Devletleri’ndeki tüm yeraltı kömür madenlerinin yaklaşık yüzde 90’ı bu dört eyalette bulunmaktadır.
Son olarak, MSHA ve Ulusal İş Güvenliği ve Sağlığı Enstitüsü (NIOSH) tarafından yönetilen teknik
araştırma merkezlerindeki araştırmacılar ve diğer yetkililer ile görüştük.
YERALTI KÖMÜR MADENLERİ ANKETİ
Araştırma Popülasyonu ve Örnekleme Tasarımı
Yeraltı kömür madenlerinin faaliyetlerinin mevcut durumunu ve madenlerde yaşanan acil durumlara
hazırlanma ve müdahale etme konusunda karşılaşılan zorlukları belirlemek için, MSHA tarafından
2005 takvim yılı sonunda aktif olarak belirlenmiş olan 665 yeraltı kömür madeninden oluşan bir
araştırma popülasyonu içerisinde, 342 yeraltı kömür madeninden oluşan kademeli rastsal bir olasılık
örneklemi üzerinde bir anket yaptık. Örneklemimizi, maden çalışanlarının sayısı ve tek bir iletişim
noktasının sorumluluğu altındaki madenlerin sayısı ile tanımlanan beş kademe ile seçtik. Son
kademeyi anketi cevaplayanlar üzerindeki yükü hafifletmek amacıyla dahil ettik. Örneklem içerisinde
seçilen madenlerden yaklaşık yüzde 40’ı, bizim anket saha çalışmamızın son erdiği zaman itibariyle
kapanmaları nedeniyle analiz kapsamımız dışındaydı. Kömür madeni popülasyonu, seçilen örneklem,
kapsam dışındaki madenler ve beş kademe içerisinde anketi cevaplayanlar ile ilgili bilgiler Tablo 7’de
görülebilir. Sonuç olarak, 146 adet tamamlanmış ve kapsam dahilinde anket elimize geçti ve bu
anketlerin cevaplanma oranı yüzde 69’du.
Anketin Oluşturulması
Anket sorularının tasarımı konusunda bilgi edinmek için, maden yetkililerine, sanayi ve işgücü
örgütlerine, federal ve eyalet düzeyindeki yetkililere danıştık. Ayrıca, madencilerin eğitimi ve maden
kurtarmaya ilişkin belgeleri ve araştırmaları kullandık. Son olarak, MSHA tarafından yakın zamanda
hazırlanan maden tahliye düzenlemelerine ve yeraltı kömür madenlerindeki faaliyetlere ilişkin
zamanında bilgi topladığımızdan emin olmak için 2006 Maden İyileştirme ve Yeni Acil Durum
Müdahale Yasasına başvurduk. Anket sorularının bir kopyası, Ek II’de görülebilir.
Soruların açık olup olmadığını, uygulama süresinin uzunluğunu ve uygunluğunu teyit etmek için,
anketi üç madendeki maden güvenlik yetkilileri ile önceden test ettik. Anket sorularını, ön testlere ve
aldığımız geri bildirime göre revize ettik.
Anketin Uygulanması
Kendi kendine uygulanabilen, posta ile gönderilen bir anket uyguladık ve bu anket Kasım 2006 ile
Şubat 2007 arasında uygulamada kaldı. Daha yüksek bir cevaplanma oranını teşvik etmek için, çeşitli
takip çalışmaları yaptık: hatırlatma mektubu, anketin yeni bir kopyasını içerecek şekilde ikinci kez
postalama ve anketi cevaplamayanlara ulaşmak için iki kez telefon etmek. Verilerin toplanmasına
Şubat 2007’de son verdik.
Örnekleme Hatası Haricindeki Hatalar ve Veri Kalitesi
Herhangi bir anket yapmanın uygulamaya ilişkin zorlukları, örneklem hatası haricindeki hatalar adı
verilen hatalara yol açabilir. Örneğin, belli bir sorunun nasıl yorumlandığına veya anketi
cevaplayanların erişebileceği bilgi kaynaklarına ilişkin zorluklar, anket sonuçlarında istenmeyen bir
değişkenliğe yol açabilir. Bu örnekleme hatası haricindeki hataları asgariye indirmek için anketin
hazırlanmasında, veri toplanmasında ve veri analizinde önlemler aldık.
Tablo 7. Yeraltı Kömür Madenleri Anketinin Örneklem Yapısı
Kademe
sayısı
Kademe tanımı
Toplam popülasyon
büyüklüğü
Toplam örneklem
büyüklüğü
Kapsam dışı olanların
örneklem içindeki sayısı
Anketi
cevaplayanların sayısı
Kapsam dahilindeki madenlerin
düzeltilmiş cevaplama oranı (yüzde)
1
Maden 1-16 arasında işçi çalıştırıyor
180
88
48
26
65
2
Maden 17-36 arasında işçi
çalıştırıyor
152
82
38
30
68
3
Maden 37-199 arasında işçi
çalıştırıyor
147
78
25
36
68
4
Maden 200 veya üzerinde işçi çalıştırıyor
49
49
6
34
79
5
Maden en az dört diğer madenle
iletişim noktası paylaşıyor
137
45
16
20
69
665
342
133
146
69a
Toplam
a Toplam düzeltilmiş cevaplama oranı, her bir kademenin kapsam dahilindeki popülasyonu ile ağırlıklı olarak hesaplanmış cevaplama oranına dayalı bir
ortalamadır.
Kaynak: MSHA verilerine ilişkin GAO analizi
Anketi ilgili kişilerle test etmenin yanı sıra, soruların tutarlı bir şekilde yorumlanmasını sağlamak için,
delgiye gönderilmeden önce bütün anketler tutarlılık açısından yeniden düzenlendi. Bütün anket
cevapları veritabanımıza girildi ve ayrıca anketlerden rastsal bir örneklem tam olmaları ve
doğrulukları açısından kontrol edildi. Anketin hazırlanması ve uygulanması sırasında alınan önlemlere
ek olarak, tutarsızlıkları ve diğer hata göstergelerini tespit etmek için bilgisayar analizleri uyguladık.
Tutarsız cevapları irdelemek için parametreler oluşturduk ve söz konusu parametreler arasında
cevapların netleştirilmesi için cevaplayan kişinin aranması veya verilere eksik muamelesi yapılması da
bulunuyordu. Ayrıca, bütün bilgisayar sintaksı emsal değerlendirmesine tâbi tutuldu ve bunun doğru
bir şekilde yazıldığından ve işlendiğinden emin olmak için farklı programcılar tarafından kontrol
edildi.
Tahminler
Bu rapordaki tahminler, Amerika Birleşik Devletlerindeki 2005 yılı sonunda faaliyette olan ve anket
süresince açık kalan yeraltı kömür madenlerinden oluşan popülasyon ile ilgilidir. Kapanmaları
nedeniyle, bazı madenler sonuçlarda temsil edilmemişlerdir. Küçük madenlerin, büyük madenlere
kıyasla kapanma olasılıklarının daha yüksek olduğunu bulduk. Dolayısıyla, kapanmış olan madenler
için farklı güvenlik uygulamaları ve zorlukların söz konusu olması olasıdır.
Örnekleme Hataları
Bizimki gibi rastsal örneklemlerden elde edilen sonuçlar, örneklemden elde edilen sonuçlar ile göz
önünde bulundurulan bütün popülasyona uygulanacak bir anketten elde edilen sonuçlar arasındaki
farkları yansıtan örnekleme hatalarına tâbidir. Biz yeraltı kömür madenlerine ilişkin bir örneklem
üzerinde anket uyguladığımız için, elde ettiğimiz sonuçlar bu popülasyonun özelliklerine ilişkin
tahminlerdir ve dolayısıyla da bu büyüklükteki ve türdeki örneklemlerle alakalı örnekleme hatalarına
tâbidir.
Örnekleme hatalarına ilişkin ölçümler, belli bir istatistiki güven seviyesinde belirtilmiştir. GAO,
yeraltı kömür madenlerinden oluşan bütün popülasyon ile ilgili tahminler yapmak için, ağırlıklı
sonuçları kullanmıştır. Bu örneklemden elde edilen sonuçların doğruluğuna olan güvenimiz, yüzde 95
güven aralıkları ile ifade edilmiştir ve bunlar, seçebileceğimiz örneklerin yüzde 95’i ile ilgili fiili
popülasyon değerlerini içermesi beklenen aralıklardır. Sonuç olarak, bu rapordaki her bir güven
aralığının kapsam dahilindeki popülasyon içerisindeki gerçek değerleri içerdiğine yüzde 95
güveniyoruz. Örneklemimizle ilgili bütün yüzde tahminlerin, yüzde 95 güven seviyesinde, yüzde artı
eksi 8 puanlık hata payları – güven aralıklarının genişlikleri – vardır.
TEBLİGAT VE CEZALARA İLİŞKİN VERİLER
Teklif edilen ceza tutarlarının ortalamasını, itiraz edilen cezaların sayısını, maden işletmecilerine
verilen nihai cezaların tutarını ve ayrıca ihlale ilişkin diğer bilgileri belirlemek için, Maden Güvenliği
ve Sağlık İdaresinden veriler edindik. MSHA’nın Standardize Bilgi Sisteminde (MSIS) tutulan verileri
kullandık. Veriler, Ocak 1996 ile Ekim 2006 arasında maden işletmecilerine bildirilen ihlalleri ve söz
konusu ihlaller ile ilgili alınan önlemleri temsil etmektedir (teklif edilen ceza , maden işletmecisinin
ihlale itiraz edip etmediği ve nihai cezanın indirilip indirilmediği).
Verilerin güvenilirliğini değerlendirmek için, (1) ilgili veri unsurlarını elektronik olarak test ettik, (2)
ilgili belgeleri gözden geçirdik ve (3) veriler konusunda bilgi sahibi olan yetkililerle görüşmeler yaptık
ve yakın bir şekilde çalıştık. Verilerin bu raporun amaçları açısından yeterli düzeyde güvenilir
olduğunu tespit ettik.
EK II: YERALTI KÖMÜR MADENLERİ ANKETİ
Birleşik Devletler Hükümeti Sayıştayı
GAO
Yeraltı Kömür Madenleri Anketi
Giriş
Birleşik Devletler Hükümeti Sayıştayı (GAO) – Kongre araştırma şubesi – yeraltı kömür madenlerine
ilişkin bir anket yürütmektedir. Cevaplarınız, GAO’ya madenlerin faaliyetlerinin mevcut durumu ve
madenlerdeki acil durumlara hazırlanma ve müdahale etme konusunda madenlerin karşı karşıya
kaldıkları zorluklar ile ilgili Kongreye bilgi vermesi için gerekli bilgileri temin edecektir. Ayrıca,
Kongre’ye madenlerin Maden Güvenliği ve Sağlık İdaresi (MSHA) tarafından yayınlanan Acil Durum
Geçici Standardı’nda ve Maden Geliştirme ve 2006 tarihli Yeni Acil Durum Müdahalesi Yasası’nda
(MINER Yasası) öngörülen yeni gerekliliklere cevap verebilme kabiliyetleri konusunda raporlama
yapacağız.
Bu anket, MSHA tarafından yapılan bilgi taleplerine veya MSHA’nın MINER Yasası’nı veya
diğer mevzuat değişikliklerini uygulamaya yönelik diğer herhangi bir çalışmasına bağlı değildir.
MSHA tarafından aşağıdaki Maden Kimlik numarası ile belirlenen madenle ilgili olarak
cevaplarınızı vermenizi rica ederiz. Bu maden, ABD’deki yeraltı kömür madenlerine ilişkin rastsal
örneklemin bir parçası olarak seçilmiştir.
Cevaplar sadece bir bütün olarak raporlanacaktır ve raporumuzda herhangi bir madene atfen
kullanılmayacaktır. Bize destek olmak için, sizden anketi almanızdan itibaren bir hafta içerisinde
cevaplayarak geri göndermenizi rica ediyoruz. Anketi cevaplarken, söz konusu başlıklar konusunda
bilgi sahibi olan maden kurtarma ekibi koordinatörleri gibi diğer kişilere danışmak isteyebilirsiniz.
Zarfı kaybetmeniz durumunda, iade adresi şudur: Birleşik Devletler Sayıştayı, P.O. Box 50654,
Washington, DC 20077-0075; İlgili: Delores Hemsley. Bu anket ile ilgili herhangi bir sorunuz olursa,
(415) 904-2148 no.lu telefondan veya ([email protected]) adresinden Joel Green ya da (202) 5124176 no.lu telefondan veya ([email protected]) adresinden Sara Schibanoff ile irtibat
kurabilirsiniz.
Desteğiniz için teşekkür ederiz.
İletişim Bilgileri
Bu anketin tamamlanmasını koordine eden kişi ile lütfen aşağıdaki bilgileri temin ediniz; bu şekilde
gerekli olduğu takdirde, herhangi bir cevabı netleştirmek veya ilave bilgiler almak için kendisiyle
iletişim kurabiliriz.
Adı:
Unvanı:
Madenin Adı:
Telefon Numarası:
E-posta adresi:
MSHA Maden Kimlik No:
Maden İşçileri
1. Madeninizde halihazırda kaç tane çalışan ve yüklenici istihdam edilmektedir? Sayılara tam
zamanlı ve yarı zamanlı çalışanları dahil ediniz.
___________Çalışan
___________Yüklenici
2. Genellikle, vardiya başına kaç adet işçi yeraltında bulunmaktadır?
Vardiya başına ___________ işçi
3. Madeninizde halihazırda çakışan vardiyalardan maden işçileri aynı zamanda yeraltında
bulunduklarında vardiya değişimlerinde “sıcak koltuk” uygulaması yapılmakta mıdır? (hot seat
= sıcak koltuk: bir aracın sürücüsünün, vardiya sonunda aracı madenin içerisinde diğer sürücüye
devretmesi)
□
Hayır…………..□
Evet…………..
4.A. 2006 takvim yılında, madeniniz maden işçileriyle birlikte maden acil durum tahliye
tatbikatları yaptı mı?
□
Hayır…………..□ (10. soruya geçiniz)
Evet…………..
B. Eğer A şıkkındaki soruya cevabınız evet ise, kaç tane acil durum tahliye tatbikatı yaptınız?
___________ adet acil durum tahliye tatbikatı
C. En son yaptığınız tahliye tatbikatı ne zaman yapıldı?
_________/_________ (Ay/gün)
D. 2006 takvim yılında yapılan acil durum tahliye tatbikatlarının herhangi birinde bir MSHA
temsilcisi hazır bulundu mu?
□
Hayır…………..□
Bilmiyorum……□
Evet…………..
5. En yakın zamanda yapılan tahliye tatbikatı nasıl gerçekleştirildi?
Lütfen birini seçin
□
Maden işçileri madenden yürüyerek çıktılar ……………………………… □
Maden işçileri madenden işçi taşıma aracı ile çıktılar……………………..
Maden işçileri madenden, kısmen insan taşıma aracında yolculuk ederek kısmen
□
Diğer, lütfen aşağıda anlatınız: …………………………………………… □
yürüyerek çıktılar …………………………………………………………..
6. 2006 takvim yılında geçekleştirilen tahliye tatbikatları sırasında, kaç adet maden işçisi kendi
kendine yeterli ferdi kurtarıcılarını (SCSR) takma egzersizi yaptı?
□ (10. soruya geçin)
Bazıları.…………..□
Birçoğu.…………..□
Hepsi….…………..□
Hiçbirisi…………..
7. 2006 takvim yılında, SCSR’ler ile yapılan egzersizler sırasında kaç tane işçi aşağıdaki
faaliyetleri gerçekleştirdi?
Hiçbirisi
a. Birimin açılması……………………………..
b. Burun kıskacının takılması…………………
c. Ağızlığın ağza sokulması……………………
d. Cihazın başlatılması………………………..
e. Cihazın çalıştırılması………………………..
f. Diğer, lütfen aşağıda açıklayınız…………….
□
□
□
□
□
□
Bazıları
□
□
□
□
□
□
Birçoğu
□
□
□
□
□
□
Hepsi
□
□
□
□
□
□
8. Genel olarak, egzersizler sırasında bu faaliyetleri tamamlamak maden işçileri için ne kadar
zor olmaktadır?
□
Biraz zor…..….………………….□
Orta düzeyde zor..……………….□
Oldukça zor…..………………….□
Hiç zor değil….………………….
□
Bilmiyorum………….…………..□
Biz bu egzersizleri yapmadık…...
9. 2006’daki tahliye tatbikatları sırasında maden işçileri SCSR’ler taktılar ise, hangi cihazları
taktılar?
□
Hayır…………..□
a) Kendilerine ait kendi kendine yeterli ferdi kurtarıcıları
Evet…………..
b) Eğitim amaçlı kendi kendine yeterli ferdi kurtarıcıları
Evet…………..
□
Hayır…………..□
Eğer b şıkkı için, cevap evet ise, model tipini belirtin:
10. Acil bir durum söz konusu olduğunda maden işçilerinizin kullanabileceği mevcut kaç farklı
model SCSR bulunmaktadır?
___________ farklı model SCSR
11. 2006 takvim yılında, madeniniz maden işçilerinin bir SCSR’yi çıkararak aynı model başka
bir SCSR takma egzersizi yaptıkları bir egzersiz uyguladı mı?
□
Hayır…………..□
Evet…………..
Eğer cevap evet ise, bu eğitimin nasıl yapıldığını anlatın:
11. 2006 takvim yılında, madeniniz maden işçilerinin bir SCSR’yi çıkararak farklı bir modelde
başka bir SCSR takma egzersizi yaptıkları bir egzersiz uyguladı mı?
□
Hayır…………..□
Evet…………..
Eğer cevap evet ise, bu eğitimin nasıl yapıldığını anlatın:
13. Madeninizde acil durum tahliyeleri için yöneltmeli yaşam hatları bulunuyor mu?
□
Hayır…………..□
Evet…………..
Eğer cevap evet ise, yöneltmeli yaşam
hatları yangına karşı dayanıklı mı?
Eğer cevap hayır ise, yöneltmeli yaşam
hatlarının neden bulunmadığını açıklayın.
□
Hayır…………..□
Evet…………..
14. Bazı madenler, gerçek acil durumları simüle eden ortamlarda tatbikatlar düzenlemişlerdir.
Siz 2006 takvim yılında, temsili (simüle edilen) ortamlarda herhangi bir acil durum tatbikatı
düzenlediniz mi?
□
Hayır…………..□ (Hayır ise, 16. soruya geçiniz)
Evet…………..
15. Eğer temsili (simüle edilen) ortamlarda acil durum tatbikatları düzenlediyseniz, aşağıdaki
senaryolar ile ilgili olarak söz konusu egzersizlerde gerçekleştirilen aktivitelerden örnekler
veriniz.
Yangın
Patlama
Gaz basması
Su basması
Diğer, açıklayınız
16. 2006 takvim yılında, madeninizde maden işçilerine acil durum eğitimlerine katıldıktan sonra
bilgilerini veya yetkinliklerini değerlendirmek için aşağıdaki faaliyetler yürütüldü mü?
Her soru için “evet” ya
da “hayır” şeklinde cevap
verin.
Evet
Hayır
a. Maden işçisinin eğitmen / eğitim hakkında geribildirim
sağlayan bir değerlendirme formunu doldurması …………….
b. Maden işçisinin yazılı bir sınava girmesi…………………..
c. Maden işçisinin sözlü bir sınava girmesi……………………
d. Maden işçisinin eğitmene yetkinliğini göstermesi…………..
e. Edinilen bilgi ya da yetkinlik ile ilgili maden işçisinin
şefinden geribildirim alınması………………………………….
f. Diğer, açıklayınız:
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
17. Maden işçileri ile ilgili olarak aşağıdaki alanlar eğer madeniniz açısından madenlerdeki acil
durumlara hazırlanmak ve bunlara müdahale etmek konusunda halihazırda bir zorluk teşkil
ediyorsa, bunlar ne ölçüde bir zorluk teşkil etmektedir?
a. Maden işçilerini tahliye amacıyla SCSR’lerin
kullanımına hazırlamak…………………………
b. Maden işçilerinin tahliye güzergahlarına
alışmalarını sağlamak…………………………..
c. Maden işçilerini, yangınla mücadele gibi ilk
müdahale ekibi faaliyetleri için eğitmek……….
d. Emeklilikler nedeniyle deneyimli maden
işçilerinin kaybedilmesi………………………….
e. Yeni maden işçilerini eğitmek için ihtiyaç
duyulan zaman………………………………….
f. Bir acil durumun simüle edilebileceği eğitim
merkezlerinin elverişliliği……………………….
g. Bir madendeki acil durumu simüle eden bir
ortamda eğitim yapma imkanı………………….
h. Temsili maden acil durumu eğitimi verebilecek
sertifikalı eğitmenlerin elverişliliği…………….
i. Temsili maden acil durumu eğitimlerinin
maliyeti………………………………………….
j. Diğer, açıklayınız:
Zorluk
değil
Düşük
seviyede
bir
zorluk
Orta
seviyede
bir
zorluk
Önemli
bir
zorluk
Geçerli
değil
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
Maden Kurtarma Ekipleri
18. Halihazırda erişebileceğiniz kaç adet maden kurtarma ekibi bulunmakta?
_______________ ekip
19. Mevcut maden kurtarma ekiplerinizin adları nedir? Kullandığınız öncelikli iki ekibin
adlarını veriniz (yani, MSHA’ya raporladığınız iki ekip).
a) Ekip no. 1 ________________________________________________________
b) Ekip no. 2 ________________________________________________________
Not: Anketin geri kalan kısmında, sizden bu iki ekiple ilgili soruları cevaplamanız istenecektir
(örneğin, “Ekip 1”, “Ekip 2”). Söz konusu soruları cevaplarken, bunları 19. soruda belirttiğiniz
şekilde kullanın.
20. A. Aşağıdakilerden hangisi maden kurtarmaya yönelik mevcut 1 no.lu Ekibinizin yapısını en
iyi şekilde tanımlar?
Bir tanesini
işaretleyin
a. Birincil sorumlulukları sadece sizin madeninizde hizmet vermek olan,
madeninizde çalışan maden işçilerinden oluşmakta…………………………..
b. Eyalet çalışanlarından oluşmakta……………………………………………
c. Farklı işletmecilere ait çeşitli madenlerde çalışan maden işçilerinden
oluşmakta (eyalet tarafından finanse edilen/tayin edilmiş olabilir ya da
olmayabilir)……………………………………………………………………..
d. Aynı işletmeciye ait çeşitli madenlerde çalışan maden işçilerinden oluşmakta
(eyalet tarafından finanse edilen/tayin edilmiş olabilir ya da olmayabilir)…….
e. Yeraltı kömür madeni deneyimine sahip ve üçüncü taraf bir tedarikçi
tarafından organize edilen üyelerden oluşmakta………………………………
f. Diğer, açıklayınız:
□
□
□
□
□
□
B. Yukarıdaki 20A sorusu için eğer “c” veya “d”yi seçtiyseniz, Ekip no.1 eyalet tarafından mı
finanse edilmekte/tayin edilmiştir?
□
Hayır, eyalet tarafından finanse edilmemekte veya tayin edilmedi...…………….□
Bilmiyorum………………………………………………………………………….□
Geçerli değil……………………………………………………...………………….□
Evet, eyalet tarafından finanse edilmekte veya tayin edilmiştir………………….
21.A. Aşağıdakilerden hangisi maden kurtarmaya yönelik mevcut 2 no.lu Ekibinizin yapısını en
iyi şekilde tanımlar?
Bir tanesini
işaretleyin
a. Birincil sorumlulukları sadece sizin madeninizde hizmet vermek olan,
madeninizde çalışan maden işçilerinden oluşmakta…………………………..
b. Eyalet çalışanlarından oluşmakta……………………………………………
c. Farklı işletmecilere ait çeşitli madenlerde çalışan maden işçilerinden
oluşmakta (eyalet tarafından finanse edilen/tayin edilmiş olabilir ya da
olmayabilir)……………………………………………………………………..
d. Aynı işletmeciye ait çeşitli madenlerde çalışan maden işçilerinden oluşmakta
(eyalet tarafından finanse edilen/tayin edilmiş olabilir ya da olmayabilir)…….
e. Yeraltı kömür madeni deneyimine sahip ve üçüncü taraf bir tedarikçi
tarafından organize edilen üyelerden oluşmakta………………………………
f. Diğer, açıklayınız:
□
□
□
□
□
□
B. Yukarıdaki 21A sorusu için eğer “c” veya “d”yi seçtiyseniz, Ekip no.1 eyalet tarafından mı
finanse edilmekte/tayin edilmiştir?
□
Hayır, eyalet tarafından finanse edilmemekte veya tayin edilmedi...…………….□
Bilmiyorum………………………………………………………………………….□
Geçerli değil……………………………………………………...………………….□
Evet, eyalet tarafından finanse edilmekte veya tayin edilmiştir………………….
22. 2006 takvim yılı süresince, her bir maden kurtarma ekibi üyesi ortalama olarak kaç saat
eğitime katılmış olacak (yılın geri kalanı için planlanan bütün eğitimleri de dahil edin)? Eğer elinizde
tam bir rakam yoksa, tahminde bulunun ve sınıf eğitimlerini ve eğitim uygulamalarına katılımı
tahmininize dahil edin.
Bir tanesini işaretleyin
a) Ekip no. 1?
12 ila 23 saat …………………
24 ila 47 saat ………………….
48 ila 63 saat…………………..
64 saatin üzerinde ……………
Bilmiyorum……………………
□
□
□
□
□
Bir tanesini işaretleyin
b) Ekip no. 2?
12 ila 23 saat …………………
24 ila 47 saat ………………….
48 ila 63 saat…………………..
64 saatin üzerinde ……………
Bilmiyorum……………………
□
□
□
□
□
23. 2006 takvim yılında, maden kurtarma ekiplerinizin katıldıkları veya planladıkları
eğitimlerin miktarı 2005 takvim yılına kıyasla arttı mı, azaldı mı, yoksa aynı mı kaldı?
a) Ekip no.1
a) Ekip no.2
Aynı
kaldı…………
□
Arttı…………
□
Azaldı………..
□
Aynı
kaldı…………
□
Arttı…………
□
Azaldı………..
□
Değişikliğin neden
kaynaklandığını açıklayın
Değişikliğin neden
kaynaklandığını açıklayın
24.
A. 2006 takvim yılında,
maden kurtarma
ekiplerinizden biri maden
kurtarma yarışmalarına
katıldı mı?
a) Ekip no.1
□
Hayır……….. □
Bilmiyorum… □
Evet…………
b) Ekip no.2
□
Hayır……….. □
Bilmiyorum… □
Evet…………
B. Ekip bu yarışmalara C.
Maden
kurtarma
katılmak için ortalama kaç yarışmalarına hazırlanmak,
saat vakit harcadı?
ekibinizin
senelik
eğitim
zorunluluklarının
yerine
getirilmesinin bir parçası mı
yoksa senelik eğitime ilave bir
eğitim mi?
Birini işaretleyin
Birini işaretleyin
Senelik eğitim
8 saat ya da daha az……….
zorunluluklarının parçası…
9 ila 16 saat………………..
Senelik eğitime ilave bir
17 ila 24 saat………………
eğitim…………………….....
25 ila 40 saat………………
□
□
□
□
41 ila 80 saat………………□
80 saatten fazla……………□
Bilmiyorum………………..□
□
□
Bilmiyorum………………..
Birini işaretleyin
□
9 ila 16 saat………………..□
17 ila 24 saat………………□
25 ila 40 saat………………□
41 ila 80 saat………………□
80 saatten fazla……………□
Bilmiyorum………………..□
8 saat ya da daha az……….
□
Birini işaretleyin
Senelik eğitim
□
zorunluluklarının parçası…
Senelik eğitime ilave bir
eğitim…………………….....
Bilmiyorum………………..
□
□
25. Aşağıdaki unsurların her biri, kurtarma ekiplerinizin madenlerdeki acil durumlara
hazırlanmaları ve müdahale etmeleri konusunda, eğer bir zorluk ise, ne ölçüde bir
zorluktur?
Zorluk
Ufak bir Orta
Önemli Geçerli
değil
zorluk
seviyede bir
değil
zorluk
zorluk
a. Bir madendeki bir acil durumda destek
olmak için müsait maden kurtarma
ekiplerinin sayısı…………………………...
b. Maden kurtarma ekiplerinde görev almak
için müsait olan maden işçilerinin sayısı…...
c. Emeklilikler nedeniyle tecrübeli maden
kurtarma ekibi üyelerinin kaybedilmesi……
d. Yeni ekip üyelerinin eğitilmesi ve
hazırlanması için ihtiyaç duyulan süre……..
e. Egzersiz tesislerine erişim……………….
f. Gerçek acil durumları simüle eden maden
kurtarma yarışmlarına katılma imkanı……..
g. Gerçek bir acil durumu simüle eden
eğitim egzersizlerine katılma imkanı………
h. Bir acil duruma müdahil olacak bütün
paydaşları kapsayan simülasyon faaliyetleri
yürütme imkanı (MSHA, eyalet, sendika ve
maden
yetkilileri;
kurtarma
ekibi;
madenciler)………………………………....
i. Acil durumlar sırasında kendi madeniniz
haricindeki madenlere destek vermeye
ilişkin yasal yükümlülük…………………
j. Maden kurtarma ekiplerini eğitmek için
ihtiyaç duyulan fonlar………………………
k.
Maden
kurtarma
ekiplerinin
teçhizatlarının sağlanması için ihtiyaç
duyulan fonlar……………………………
l. Modern maden kurtarma teknoloji ve
ekipmanlarının varlığı……………………...
m. Diğer; lütfen açıklayın………………….
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
MSHA Desteği
26. Madeniniz, madenlerdeki acil durumlara hazırlanmak konusunda Maden Güvenliği ve
Sağlığı İdaresi’nden (MSHA) herhangi bir destek aldı mı?
□
Hayır……………□ Eğer cevabınız hayır ise, 28. soruya geçiniz.
Evet…………….
27. Eğer yukarıdaki soruya cevabınız evet ise, MSHA’dan madenlerdeki acil durumlara
hazırlanmak konusunda aldığınız destek türlerine ilişkin örnekler veriniz.
28. MSHA’nın madenlerdeki acil durumlara hazırlanmak konusunda madeninize verdiği
desteğin miktarı konusunda ne düşünüyorsunuz?
□
Yeterince destek verdi…………….□
Yeterince destek vermedi………….□
Çok fazla destek verdi…………….
28A. Madeninizin madenlerdeki acil durumlara
hazırlanmasına yardımcı olmak için MSHA’dan
ilaveten ne tür destek almak isterdiniz?
MINER Yasası Hükümleri
Aşağıdaki sorular, MINER Yasasından kaynaklanması beklenen değişiklikler ile ilgili bilgilere
ulaşmaya çalışmaktadır. Yasanın belirli hükümlerine ilişkin yönlendirmelerin henüz bulunmadığı göz
önünde bulundurularak, mevcut bilgilerinize dayalı olarak elinizden gelen en iyi şekilde soruları
cevaplandırmaya çalışınız. Ayrıca, diğer sebeplerden kaynaklanması beklenen değişiklikler konusunda
değil, sadece MINER Yasasından kaynaklanması beklenen değişiklikler konusunda cevap veriniz.
29. Eğer varsa, MINER Yasasının aşağıdaki hükümlerinden hangileri madeninizdeki mevcut
uygulamalarda değişiklikler yapılmasını gerektirecektir?
Değişiklik
Ufak
olmaz
değişiklik
a. Maden kurtarma ekiplerinin maden
kurtarma istasyonundan karayoluyla bir
saatlik seyahat mesafesinde mevcut
bulunmaları……………………................
b. Maden kurtarma ekiplerinin yerel
maden kurtarma yarışmalarına senede en
az iki kez katılmaları……………………..
c. Maden kurtarma ekiplerinin destek
vermekten sorumlu oldukları madenlerde
düzenli olarak eğitim yapmaları………….
d.
Maden
kurtarma
ekiplerinin
sorumlulukları
altındaki
madenlerin
faaliyetleri ve havalandırmaları konusunda
bilgi sahibi olmaları……………………....
e. Belirli maden kurtarma ekiplerinin,
maden kurtarma ekibinde görev aldıkları
son 10 yıl içerisinde en az 3 yıllık yeraltı
kömür madeni tecrübesine sahip kişilerden
oluşması…………………………………..
f. Diğer; lütfen açıklayın………………….
Orta
Önemli
seviye
değişiklik
değişiklik
Geçerli
değil
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
□
30. A. MINER Yasasındaki hükümler nedeniyle madeninize ait maden kurtarma Ekip no.1’in
yapısında değişiklikler yapmayı öngörüyor musunuz? Yeni ekibinizi en iyi şekilde tanımlayan
seçeneği seçiniz.
Sadece birini seçiniz
a. Yeni ekip, öncelikli sorumlulukları sadece sizin madeninizde görev
yapmak olan ve sizin madeninizde çalışan maden işçilerinden
oluşacak………………………………………………………………..
b. Yeni ekip eyalet çalışanlarından oluşacak…………………………….
c. Yeni ekip farklı işletmecilere ait çeşitli madenlerde çalışan maden
işçilerinden oluşacak (eyalet tarafından finanse edilen/tayin edilmiş
olabilir ya da olmayabilir)………………………………………………..
d. Yeni ekip aynı işletmeciye ait çeşitli madenlerde çalışan maden
işçilerinden oluşacak (eyalet tarafından finanse edilen/tayin edilmiş
olabilir ya da olmayabilir)………………………………………………..
e. Yeni ekip yeraltı kömür madeni tecrübesine sahip ve üçüncü taraf bir
tedarikçi tarafından organize edilen üyelerden oluşacak…………………
f. Değişiklik olmayacak…………………………………………………..
g. Diğer; lütfen açıklayın: ………………………………………………..
□
□
□
□
□
□
□
B. Eğer yukarıdaki 30A sorusu için “c” veya “d” seçeneklerinden birini seçtiyseniz, Ekip no.1’in
eyalet tarafından finanse edileceğini/tayin edileceğini öngörüyor musunuz?
□
Hayır, eyalet tarafından finanse edilen/tayin edilen bir ekip olmayacak…………….□
Geçerli değil………………………………………………………………………….□
Evet, eyalet tarafından finanse edilen/tayin edilen bir ekip olacak………………….
31. A. MINER Yasasındaki hükümler nedeniyle madeninize ait maden kurtarma Ekip no.2’nin
yapısında değişiklikler yapmayı öngörüyor musunuz? Yeni ekibinizi en iyi şekilde tanımlayan
seçeneği seçiniz.
Sadece birini seçiniz
a. Yeni ekip, öncelikli sorumlulukları sadece sizin madeninizde görev
yapmak olan ve sizin madeninizde çalışan maden işçilerinden
oluşacak………………………………………………………………..
b. Yeni ekip eyalet çalışanlarından oluşacak…………………………….
c. Yeni ekip farklı işletmecilere ait çeşitli madenlerde çalışan maden
işçilerinden oluşacak (eyalet tarafından finanse edilen/tayin edilmiş
olabilir ya da olmayabilir)………………………………………………..
d. Yeni ekip aynı işletmeciye ait çeşitli madenlerde çalışan maden
işçilerinden oluşacak (eyalet tarafından finanse edilen/tayin edilmiş
olabilir ya da olmayabilir)………………………………………………..
e. Yeni ekip yeraltı kömür madeni tecrübesine sahip ve üçüncü taraf bir
tedarikçi tarafından organize edilen üyelerden oluşacak…………………
f. Değişiklik olmayacak…………………………………………………..
g. Diğer; lütfen açıklayın: ………………………………………………..
□
□
□
□
□
□
□
B. Eğer yukarıdaki 31A sorusu için “c” veya “d” seçeneklerinden birini seçtiyseniz, Ekip
no.2’nin eyalet tarafından finanse edileceğini/tayin edileceğini öngörüyor musunuz?
□
Hayır, eyalet tarafından finanse edilen/tayin edilen bir ekip olmayacak…………….□
Geçerli değil………………………………………………………………………….□
Evet, eyalet tarafından finanse edilen/tayin edilen bir ekip olacak………………….
32. Sizin fikrinize göre, acil bir durumda, maden kurtarma istasyonu ile maden arasındaki
zorunlu karayolu seyahat süresi ne olmalıdır?
________Saat
32a. Bu süreyi seçerken göz önünde bulundurduğunuz unsurları açıklayınız.
İlave Yorumlar
33. Paylaşmak istediğiniz başka yorumlarınız var mı?
EK III: YERALTI KÖMÜR MADENLERİ ANKETİ
ÇALIŞMA BAKANLIĞI’NIN YORUMLARI
ABD Çalışma Bakanlığı
Maden Güvenliği ve Sağlığı İdaresi
1100 Wilson Boulevard
Arlington, Virgina 22209 – 3939
01 MAYIS 2007
Sn. Daniel Bertoni
Direktör
Eğitim, İşgücü ve Gelir Güvenliği Konuları
Genel Muhasebe Birimi
441 G. Street, NW
Washington, DC 20548
Sn. Bertoni,
“MSHA ve Diğer Federal Kurumların Daha İyi Gözetim ve İşbirliği Yapmaları, Yeraltı Kömür
Madencilerinin Güvenliğini İyileştirebilir” (GAO-07-622) başlıklı taslak raporunuza ilişkin
yorumlarımızı iletme fırsatı verdiğiniz için teşekkür deriz. Tavsiyelerinizin altında yatan niyetler ile
hem fikiriz ve cevaplarımız ekte sunulmuştur. Ayrıca, raporunuzun düzeltme veya daha net açıklama
gerektiğine inandığımız kısımlarını vurgulayan ilave yorumlarımızı da ekledik.
Tavsiyelerinizi sonuca ulaştırmak için gerekli olabilecek ilave düzeltici önlemler ile ilgili olarak
personelinizle sürekli olarak iletişimde olmak isteriz. Herhangi bir sorunuz olursa, lütfen (202) 6939782’den Brent Carpenter (MSHA) veya (202) 693-9782’den Heidi Strassler (SOL) ile iletişim
kurunuz.
Saygılarımızla,
Richard E. Stickler
Maden Güvenliği ve Sağlığından sorumlu
Müsteşar Yardımcısı
Jonathan L. Snare
Çalışma Bakanlığı Savcı Vekili
GAO’nun Tavsiyesi
(Maden işletmecilerinin) temsili acil durum koşulları altında maden işçilerine eğitim
vermelerine destek olmak için, Çalışma Bakanlığı’nın söz konusu koşullar altında maden
işçilerinin eğitilmesine yönelik bilgileri ve mevcut araçları duyurması yönünde MSHA’ya
talimatta bulunmalıdır. Ayrıca, MSHA düzenli olarak söz konusu bilgileri uygun şekilde gözden
geçirmeli ve güncellemelidir.
MSHA’nın Cevabı:
Web sitemiz aracılığıyla, MSHA işletmecilerin temsili eğitimler ile ilgili eğitim tesislerine (örn. İtfaiye
binaları, simüle edilen koşullara sahip madenler, askeri kaynaklar) nereden ulaşabileceklerini anlatan
bir “tak kaynaklı” sayfa oluşturacaktır. Bu sayfa, MSHA’nın web sitesi üzerinde halihazıda mevcut
bulunan çeşitli bilgileri konsolide edecek ve ayrıca müteakiben yayınlanan bilgileri de kapsayacaktır.
Ayrıca, maden işletmecilerini web sayfasından ve mevcut bilgilerden haberdar etmek amacıyla onlara
yönelik bir Program Bilgilendirme Bülteni (PBB) yayınlayacağız.
MSHA’nın acil durum eğitimleriyle ilgili faydalı bilgileri duyurmasına ilişkin bir örnek, kendi kendine
yeterli ferdi kurtarıcı (SCSR) “beklenti eğitimi modellerinin” varlığınının duyurulmasına ilişkindir.
Evveliyat dolayısıyla, MSHA’nın 8 Aralık 2006 tarihli Acil Durum Maden Tahliyelerine ilişkin Nihai
Tüzüğü duman dolu temsili (simüle edilen) bir ortamda bir SCSR’nin takılmasını gerektiren bir içeriğe
sahipti. Tüzük aynı zamanda bir SCSR’de yaşanan gerçek solunum deneyimini aynen yansıtan bir
cihaz aracılığıyla solunum yapılmasını gerekli kılan “beklentiler eğitimini” de öngörmekteydi. Benzer
şekilde, Acil Durum Maden Tahliyelerine ilişkin Tüzüğün hazırlanması sırasında, MSHA SCSR
imalatçılarından canlı SCSR modellerinin gerçek solunum deneyimlerini aynen yansıtan eğitim
modelleri geliştirmelerini istedi. İmalatçılar MSHA’nın isteğine uydular ve 30 Mart 2008’de MSHA
gerçekçi eğitim birimlerinin varlığını maden işletmecilerine duyuran Federal Liste’yi yayınladı.
Maden işletmecilerine ilave eğitim kaynakları ve seçenekleri sunmak amacıyla, MSHA’nın Eğitim
Politikası ve Geliştirme Müdürlüğü (EPD) yakın zamanda NIOSH’tan madenlerdeki acil durumlara
ilişkin temsili eğitimler sunmaya yönelik farklı yöntemlerin incelenmesi için araştırma yapmasını talep
etti. Bazı temsili eğitimlerin bir şekilde maliyet açısından engelleyici olduğunu göz önünde
bulunduran EPD özellikle NIOSH’tan bu konuya yönelik pratik yaklaşımları tespit etmesini istedi.
GAO’nun Tavsiyesi
Maden işçilerinin acil durumlara yeterli şekilde hazırlanmasını sağlamaya destek olmak
amacıyla, MSHA eğitim denetimlerini güçlendirmelidir. Bu denetim, şunları kapsamalıdır:

Bölgelerin yeni eğitmenlerin belgelendirilmesine ilişkin prosedürlerinin gözden
geçirilmesi ve standart hale getirilmesi
Konuya açıklık kazandırmak gerekirse, MSHA Kısım 48 Eğitimleri verebilmeleri için eğitmenleri
onaylar. Genel olarak, MSHA eğitmen olarak başvuran kişilerin “öğretme kabiliyetlerine” ve “konu
hakkındaki bilgilerine” ilişkin kalifikasyonlarını denetler. MSHA’nın Eğitim Politikası ve Geliştirme
ve Kömür Madeni Güvenliği ve Sağlığı Müdürlükleri, bu onay sürecinin tutarlılığının sağlanmasına
yönelik olarak standart hale getirilmiş prosedürlerin oluşturulmasını ve uygulamaya konmasını
koordine edeceklerdir.

Eğitmenlerin bilgilerini ve yetkinliklerini sürdürmeleri ve geliştirmelerine destek olmak
için eğitmenlere yönelik sürekli eğitim zorunluluklarının tesis edilmesi;
MSHA tarafından onaylanmış eğitmenler, çeşitli konferanslar ve eğitim forumları aracığıyla, sağlık ve
güvenliğe ilişkin bilgilerini ve öğretmenliğe ilişkin yetkinliklerini geliştirebilirler. Örneğin,
sponsorluğunu EPD’nin yaptığı yıllık Madenciliğe Uygulanan Eğitim Kaynakları Konferansı maden
güvenliği eğitmenleri için özel olarak tasarlanmıştır ve bütün madencilik sektöründen yaklaşık 600
eğitmen katılır. Ayrıca, MSHA bölgesel sağlık ve güvenlik konferanslarının düzenlenmesi konusunda
endüstri temsilcileri ile işbirliği yapar. EPD ülkemiz madencilerinin sağlık ve güvenliğine kendini
adamış olan bir örgüte sponsorluk yapmaktadır; endüstri ve işçi temsilcilerinin Dernek toplantılarına
katılmalarını teşvik eder. MSHA bu örgütle de Profesyonel Madenci haber bültenleri ve Holmes
Güvenlik Derneği Bültenleri gibi materyaller / yayınlar konusunda işbirliği yapmaktadır.
MSHA tarafından onaylı eğitmenlere yönelik sürekli bir eğitim programı uygulamaya konması,
mevcut yasal standartlarda bir değişiklik gerektirebilir. EPD yakın zamanda NIOSH’tan onaylı
eğitmenlerimiz için sürekli eğitim zorunluluğunu gerekli kılmanın ne ölçüde etkili olacağını analiz
etmesini istedi. Bu tavsiyeyi daha kapsamlı şekilde dikkate aldığımız için MSHA olası bir yasal
değişiklik de dahil olmak üzere seçenekleri gözden geçirecek.

Sertifikalı eğitmenlerle ilgili kayıtlarında bulunan verilerin geliştirilmesi; ve
MSHA onaylı eğitmenlerle ilgili mevcut veri tabanının güncellenmesi gerektiğinin farkındadır. Bunun
bir sonucu olarak, MSHA’nın daha önceden kömür deneyimine sahip Eğitim Saha Hizmetleri Eğitim
Uzmanlarını ve Küçük Maden Müdürlüğü Güvenlik Uzmanlarını ilgilendiren bir çalışma geliştirdi. Bu
çalışma, maden güvenlik ve eğitim personelinin (sözleşmeli ve eyaletin tahsis ettiği eğitmenler dahil)
madene özel eğitim gereklilikleri konusunda bilgi sahibi olup olmadıklarını tespit etmek amacıyla her
bir yeraltı kömür madeninin ziyaret edilmesini içermektedir. Söz konusu ziyaret aynı zamanda Kısım
48 ve 75’teki eğitim planlarının gözden geçirilmesini da kapsayacaktır. Bu çalışma, uygun bilgilerin
ve hedeflerin karşılanıp karşılanmadığının tespit edilmesine yardımcı olacaktır ve eğitimin yeterli ve
faydalı olup olmadığının tespiti için madencilere örnek bir anket uygulanacaktır. Eğitimin ileride de
değerlendirilebilmesi amacıyla izleme ziyaretlerinin planlanabilmesi için uzmanlardan ayrıca
gelecekteki eğitim programları hakkında da bilgi edinmeleri istenmiştir.
Bunlara ilaveten, veri toplanması konusunda iyileştirme yapılması ihtiyacının da farkındayız. MSHA,
kısa vadede, eğitmen olarak onaylanmış olan kişilerin izlenmesi için yeni elektronik raporlar
oluşturulmasına yönelik bir plan geliştirmektedir. MSHA ayrıca eğitmenlerin denetlenmesini ve
eğitmen denetimlerinin izlenmesini iyileştirmek için çalışmaktadır. Mevcut eğitmen verilerinin
güncellenmesi, tutulması ve yayılması ile ilgili kapasite yaratılmasına yönelik uzun vadeli süreç şu alt
süreçleri kapsamaktadır: iş kurallarının geliştirilmesi, bir maliyet-fayda analizinin yapılması, fon
talebinin yapılması, sistem gerekliliklerinin tespit edilmesi, spesifikasyonların tespit edilmesi ve kodun
geliştirilmesi.

Eğitim seanslarının düzenli olarak değerlendirilmesini, öğrenme hedeflerine ne ölçüde
ulaşıldığının değerlendirilmesini ve sertifikalı eğitmenlere geri bildirimde bulunulmasını
kapsayan, madenci eğitimlerinin denetlemesine ilişkin bir sürecin geliştirilmesi.
MSHA eğitimlerin etkinliğini tespit etmek için bir eğitmen değerlendirme ve geri bildirim planı
geliştirmeyi hedeflemektedir. MSHA, madencilerin eğitim ihtiyaçlarının karşılanmasını sağlamak için
eğitmenlerin denetlenmesi aracılığıyla eğitmenlerin öğrenme hedeflerini ve değerlendirme
stratejilerini değerlendirecektir. Eğitmenin denetlenmesi tamamlandıktan sonra eğitmene uygun
şekilde tavsiyelerde bulunulacaktır. Son olarak, MSHA eğitmenlerin denetlenmesi amacıyla zorunlu
maden deneyimine sahip kişileri kullanma seçeneğini araştırmayı düşünmektedir.
GAO’nun Tavsiyesi
MSHA ile NIOSH arasındaki bilgi paylaşımının etkinliğini arttırmak için, Çalışma Bakanlığı ile
Sağlık ve İnsani Hizmetler Bakanlıklarının kendilerine bağlı kurumlara aralarındaki
koordinasyona yön vermesi için resmi bir mutabakat anlaşması oluşturmak için birlikte
çalışmaları talimatını vermelerini tavsiye ederiz. Ayrıca, bu kurumlar düzenli olarak söz konusu
anlaşmayı uygun olduğu şekilde gözden geçirmeli ve güncellemelidirler.
MSHA’nın Cevabı:
MSHA ile NIOSH arasında resmi bir “mutabakat anlaşması” (MA) bulunmasının koordinasyon
çabalarına daha iyi yön verilmesi ve iş ilişkilerinin resmileştirilmesi konusunda faydalı olacağı
yönündeki tavsiyeye katılıyoruz. Etkili bir MA, koordinasyon, iletişim ve işbirliği konularında MSHA
ile NIOSH arasında bir uzlaşma sağlayacak ve ihtiyaç doğrultusunda prosedürlerin gözden geçirilmesi
ve bölümlerin güncellenmesi amacıyla söz konusu MA uygun olduğunda kurumlar tarafından düzenli
şekilde güncellenecektir. 2002’de başlamak üzere, MSHA ve NIOSH yukarıda bahsedilen konular ile
ilgili olarak bir taslak mutabakat anlaşması oluşturmak için birlikte çalışmışlardır; fakat söz konusu
belge nihai haline getirilip imzalanamamıştır. MSHA NIOSH ile birlikte söz konusu mutabakat
anlaşması ile ilgili çalışmayı yeniden canlandırmayı ve sonlandırmayı planlamaktadır.
GAO’nun Tavsiyesi
Cezaların belirlenmesinde şeffaflığın temin edilmesini sağlamak için, Çalışma Bakanlığı Hukuk
Müşavirliği Dairesinin, MSHA’nın ve Komisyonun, MSHA tarafından öngörülen cezalarda
yapılacak indirimler de dahil olmak üzere, bütün nihai ceza tutarları ile ilgili belirli temel
prensiplerin uygun şekilde belgelendirilmesi için gerekli adımları atmalarını tavsiye ederiz.
MSHA ve Çalışma Bakanlığı Hukuk Müşavirliği Dairesinin Cevabı
MSHA ceza değerlendirmelerini prosedürler ve 30 C.F.R. (Federal Düzenlemeler Yasası) kısım
100’de listelenmiş olan tablolar uyarınca teklif etmektedir. Söz konusu düzenleme, göz önünde
bulundurulacak unsurları öngörmekte ve Federal Maden Güvenliği ve Sağlığı Denetleme Komisyonu
(Komisyon) nezdinde itiraz edilebilen, teklif edilen ceza değerlendirmeleri bildirimini ortaya
koymaktadır. Ceza teklif edildikten sonra, tabii ki, MSHA ve Çalışma Bakanlığı Hukuk Müşavirliği
Dairesi çeşitli unsurlara dayalı olarak iddia edilen ihlal ve bunun için teklif edilen ceza ile ilgili
uzlaşma yönünde karar vermektedir. Genellikle, değerlendirme sonrası keşif sürecinde gerçeklere
ilişkin yeni bulgular ele geçmetektedir ve ihlali desteklemek için gerekli kanıtlar yeniden
değerlendirilmektedir. Mezkur yasal hükümler için geçerli olacak şekilde kanıtların ne ölçüde kuvvetli
olduğuna ve idari hakim tarafından hükmedilebilecek olası nihai ceza tutarları dahil, mahkemede ne
ölçüde başarılı olunabileceğine dair profesyonel yargılara varılmaktadır. MSHA ve Çalışma Bakanlığı
Hukuk Müşavirliği Dairesi, Maden Yasasının amaçlarının yerine getirildiğine ve Maden Yasasına
ilişkin idari sürecin adil olduğuna dair kamu güvenini sağlamak açısından bu süreç sonunda ortaya
çıkan bütün hukuki yaptırım uzlaşma anlaşmalarında şeffaflığın elzem olduğu konusunda hem
fikirdirler. Maden Yasası tahtında, tarafların bir uzlaşmaya vardıkları her seferde, bunun onay için
bağımsız olan Komisyona sunulması gerekmektedir. Maden Yasası, uzlaşma anlaşmalarının
Komisyon tarafından onaylanmasını gerekli kıldığı için ve Komisyon bir uzlaşma anlaşmasını ancak
kamunun yararına olduğunu tespit ettiği takdirde onaylayacağı için, uzlaşma anlaşmaları her zaman
için konuya dahil olan tarafların benimsediği pozisyonlar ile ilgili destekleyici gerekçeler içerir.
Dahası, müzakere ihtilaf temsilcileri (CLR) programına ilişkin iç denetimler uzlaşma anlaşmalarını
destekleyecek uygun belgelere ilişkin zorunluluğu vurgulamaktadırlar. Ayrıca, MSHA ve Çalışma
Bakanlığı Hukuk Müşavirliği Dairesi, müzakere ihtilaf temsilcilerine ve avukatlara uzlaşma
anlaşmalarında ve dava dosya notlarında bütün hukuki yaptırım uzlaşmalarına ilişkin gerekçelerin
uygun şekilde belgelendirilmesinin sağlanmasını resmi olarak hatırlatacaklardır.
EK IV: SAĞLIK VE İNSANİ HİZMETLER BAKANLIĞI’NIN YORUMLARI
SAĞLIK VE İNSANİ HİZMETLER BÖLÜMÜ
Mevzuattan Sorumlu Bakan
Yardımcılığı
Washington D.C. 20201
26 NİSAN 2007
Sn. Daniel Bertoni
Direktör
Eğitim, İşgücü ve Gelir Güvenliği Konuları
Birleşik Devletler Hükümeti Sayıştayı
Washington, DC 20548
Sn. Bertoni,
Sağlık ve İnsani Hizmetler Bakanlığı, Birleşik Devletler Hükümeti Sayıştayı’nın “Maden Güvenliği:
MSHA ve Diğer Federal Kurumların Daha İyi Gözetim ve İşbirliği Yapmaları, Yeraltı Kömür
Madencilerinin Güvenliğini İyileştirebilir” (GAO 07-622) başlıklı taslak raporunu gözden geçirmiştir.
Bakanlık, NIOSH ile MSHA arasında bir mutabakat anlaşması oluşturulması ile ilgili tavsiyeye
katılmaktadır. Bunun, mevcut koordinasyon faaliyetlerinin güçlendirilmesine yardımcı olacağına
katılıyoruz.
Bakanlık, yayınlanmadan önce bu taslak rapor hakkında yorumlarımızı iletme fırsatı verdiğiniz için
teşekkür eder.
Saygılarımızla,
Vincent J. Ventimilgia
Mevzuattan Sorumlu Bakan Yardımcısı
EK IV: FEDERAL MADEN GÜVENLİĞİ VE SAĞLIĞI
DENETLEME KOMİSYONU’NUN YORUMLARI
FEDERAL MADEN GÜVENLİĞİ VE SAĞLIĞI DENETLEME KOMİSYONU
BAŞKANLIĞI
19 NİSAN 2007
Sn. Daniel Bertoni
Direktör
Eğitim, İşgücü ve Gelir Güvenliği Konuları
Birleşik Devletler Hükümeti Sayıştayı
441 G Street, NW
Washington, DC 20548
Sayın Bertoni,
Re: Taslak Rapor: Maden Güvenliği: MSHA ve Diğer Federal Kurumların Daha İyi Gözetim ve
İşbirliği Yapmaları, Yeraltı Kömür Madencilerinin Güvenliğini İyileştirebilir
Federal Maden Güvenliği ve Sağlığı Denetleme Komisyonu (Komisyon) yukarıda adı geçen Taslak
Rapor hakkında yorumlarını iletmekten mutluluk duyar. GAO’ya Ülkemizin yeraltı kömür
madencilerinin güvenliği ve sağlığına yön veren federal programla ilgili kapsamlı araştırması ve
düşünceli tavsiyeleri için saygılarımızı sunarız. Yorumlarımız, özellikle tadil edildiği şekliyle 1977
tarihli Federal Maden Güvenliği ve Sağlığı Yasasının (Maden Yasası) icrasından kaynaklanan
ihtilafların çözümlenmesinde Komisyonun rolüne işaret eden bölümlerle sınırlıdır, fakat raporun
federal programın diğer yönleri ile ilgili araştırma, sonuç ve tavsiyeler kısımlarını da aydınlatıcı ve
faydalı buluyoruz.
Öncelikle, Komisyon ceza tespitlerinde şeffaflık olması ve cezaların MSHA tarafından ilk olarak teklif
edildikleri seviyelerden daha düşük seviyelere çekilmesinde belirli gerekçelerin sunulması konusunda
GAO ile hem fikiriz. Taslak Raporun 38. sayfasında belirtildiği gibi, söz konusu ceza indirimlerinin
kayıtlarda desteklenmesi gerekliliği uzun bir süredir Komisyonun uyguladığı bir politika olmuştur:
İlk olarak teklif edilenlerden önemli ölçüde sapma gösteren cezaların uygun olduğuna karar
verildiğinde,… Komisyonun ve hakimlerinin Komisyon tarafından uygun görülen cezanın
temelinde yatan gerekçelere ilişkin yeterli açıklamayı sunmaları gerekir. Eğer sapma ile ilgili
yeterli açıklama temin edilmezse, itiraz sonrasında cezaların indirilmesi veya artırılmasını
öngören idari uygulamaların güvenilirliği bir keyfilik durumunun ortaya çıkması ile tehlikeye
düşebilir.
Aynı zamanda, Kongre’nin ileri sürülen ihlalle ilgili koşulların ve MSHA’nın hukuki yaptırımının
ardındaki gerekçenin bağımsız bir şekilde, yeniden gözden geçirilmesini temin etmek amacıyla
MSHA’nın Maden Yasasını uyguladığı ve Komisyonun da Yasa kapsamındaki ihtilafları hükme
bağladığı bir bölünmüş-icra modeli benimsediğinin de unutulmaması gerekmektedir. Dolayısıyla,
MSHA tarafından değerlendirilmesi teklif edilmiş olan temyize götürülen cezaların yüzde 6’sı
içerisinde (Taslak Rapor 5) önemli bir payın bütün hususlar bir Komisyon hakiminin önünde bir araya
geldiğinde azaltılması beklenmelidir. Bu noktada ve tarafsız bir ortamda, işletmecinin hafifletici
koşullara ilişkin kanıtlar veya MSHA müfettişinin söz konusu güvenlik veya sağlık standardını yanlış
yorumladığına veya yanlış uyguladığına dair kanıtlar sunmasına izin verilir. Bu şekilde karşı tarafı
dengeleyici kanıtlar hakime sunulduğunda, MSHA’nın vakanın göreli ciddiyetine veya vakayla ilgili
işletmecinin suçluluğuna ilişkin ilk tanımlamaları geçerli olmayabilir. Buna karşılık, davanın tam
olarak dinlenmesi sırasında sunulan kanıtların ilk olarak MSHA tarafından ileri sürülen seviyelerden
daha yüksek seviyede ciddiyet veya ihmale işaret etmesi durumu da söz konusu olabilir ve dolayısıyla
da hakim tarafından cezaya ilişkin verilen karar MSHA tarafından teklif edilen cezadan yüksek
olabilir. Her iki durumda da, Komisyonun hakimlerine verdiği talimat açıktır:
Komisyon hakimlerine, Maden Yasası kapsamındaki hukuki yaptırımlar konusunda geniş bir
takdir yetkisi verilmiş olmasına rağmen, söz konusu takdir yetkisi sınırsız değildir ve bu takdir
yetkisinin 110(i) bölümünde öngörülen ceza kriterlerini ve Yasanın caydırıcı amacını uygun
şekilde yansıtması gerekmektedir. Westmoreland Coal Co., 8 FMSHRC 491, 492 (Nisan 1986)
(Sellersburg Stone Co., 5 FMSHRC 287, 290-94 (Mart 1983), kabul edilmiş, 736 F.2d 1147 (7.
Cir. 1984) alıntı). Bir hakimin ceza değerlendirmesi gözden geçirilirken, Komisyon cezanın
somut kanıtlara dayandırılıp dayandırılmadığına ve yasal ceza kriterlerine uygun olup
olmadığına karar verir. Hubb Corp., 22 FMSHRC 606, 609 (Mayıs 2000). “Bir hakimin bir
cezaya ilişkin değerlendirmesi takdir yetkisinin kullanılması olmasına rağmen, kayıt altına
alınmış destekleyici unsurlardan yoksun, açık hatanın söz konusu olduğu veya takdir yetkisinin
diğer bir şekilde kötüye kullanıldığı durumlar kararın bozulmasından muaf değillerdir…” U.S.
Steel Corp., 6 FMSHRC 1423, 1432 (Haziran 1984).
Konunun gerektirdiği ölçüde, Komisyon Wabash Mine Holding Co., 27 FMSHRC 672 (Ekim 2005)
(Taslak Rapor 39’da) davasındaki hukuki ceza indiriminin Komisyon’un yukarıda belirtilen
politikasına ve GAO’nun cezalara ilişkin nihai değerlendirmelerin şeffaf bir şekilde tespit edilmesi ve
uygun şekilde belgelenmesine dair güçlü tavsiyesine uygun olduğunu arz eder. Buna paralel olarak,
GAO’nun söz konusu davada hakimin ceza miktarını indirme yönündeki gerekçesinin yeterince
belgendirilmediğine dair çıkarımına saygıyla fakat kesinlikle katılmıyoruz.
Wabash davasında, MSHA’nın savlarının aksine hakim söz konusu ihlalin davadaki söz konusu
ölümcül kazaya katkısı olmadığını açık bir şekilde ortaya koyarak 50.000 USD olarak teklif edilen
cezayı 10.000 USD’ye indirmiştir. Id. 684-85. Dolayısıyla ihlal, MSHA tarafından ileri sürüldüğü
şekilde ölümle sonuçlanan kazaya yol açma durumundan hakimin ortaya koyduğu gibi ölümle
sonuçlanan kaza ile alakası olmama durumuna geçmiştir böylelikle de ciddiyet seviyesini büyük
ölçüde azaltmıştır. Ne var ki, bunun sonucunda ortaya çıkan ve büyük ölçüde hakimin ihlalin
işletmecinin yüksek seviyedeki ihmalinden kaynaklandığına dair MSHA ile anlaşmasına dayalı 10.000
USD’lik ceza, MSHA’nın normalde yüksek seviyede ihlaller için teklif ettiği ortalama cezanın beş
katından daha fazladır. (Taslak Rapor 33, Tablo 4). Kısacası, Wabash davasında hakimin MSHA
tarafından ilk olarak teklif edilen cezayı indirmesine ilişkin sebeplerini yeterli düzeyde ifade ettiğine
inanıyoruz.
Yukarıda belirtilen esasa ilişkin yorumlarımız haricinde, dikkatinize sunmak istediğimiz sadece iki
biçimsel husus bulunmaktadır. İlk olarak, Taslak Raporun 39. sayfasındaki 40 no.lu dipnotta yer alan
Jim Walters kararına yapılan atıfın şu şekilde olması gerekir: Jim Walter Resources, Inc., 28
FMSHRC 579, 606-07 (Ağustos, 2006). İkinci olarak da, 10. sayfada yer alan Şekil 1, dayalı olduğu
tebligat veya karar Komisyon hakimi, Komisyon veya Temyiz Mahkemesi tarafından iptal edildiği
için hiçbir hukuki yaptırımın verilmediği durumları göstermemektedir.
Komisyon bir kez daha bilgilendirici ve düşünceli Taslak Raporu için GAO’ya saygılarını sunar ve
nihai biçiminde yayınlanmadan önce rapora ilişkin yorumlarımızı sunma fırsatı verdiğiniz için
teşekkür ederiz. Herhangi bir sorunuz olur veya Komisyon’dab ilave bilgiler edinmeye ihtiyaç
duyarsanız, lütfen bizimle temas kurunuz.
Saygılarımızla,
Michael F. Duffy
Başkan
EK VI: GAO İLETİŞİM BİLGİLERİ VE TEŞEKKÜRLER
GAO İletişim Bilgileri
Daniel Bertoni, Müdür, (202) 512-7215, [email protected]
Personele Teşekkürler
Müdür Yardımcısı Ravae E. Moran ve Sorumlu Analist Sara L. Schibanoff bu çalışmayı yönettiler.
Çalışma boyunca önemli katkıları olan diğer kişiler şunlardır: Joel A. Green, Jeremie C. Greer, Gillian
M. Martin, Mary Roy ve Rachael C. Valliere. Sheila R. McCoy hukuki destek verdi. Cindy K. Gilbert,
Nancy A. Hess, Catherine M. Hurley ve Shana B. Wallace metodoloji ve istatistiki analiz konusunda
destek verdi.
GAO’nun Misyonu
Kongre’nin denetim, değerlendirme ve teftişten sorumlu dairesi Sayıştay, Kongre’yi anayasal
sorumluluklarını yerine getirme konusunda desteklemek ve Amerika halkı için federal hükümetin
performansını ve hesap verebilirliğini geliştirmeye yardımcı olmak için vardır. GAO, kamu fonlarının
kullanımını inceler, federal programları ve politikaları değerlendirir ve Kongrenin bilgi sahibi olarak
denetim, politika ve fon sağlama kararları vermesine yardımcı olmak için analizler, tavsiyeler ve diğer
destek faaliyetleri sunar. GAO’nun hesap verebilirlik, dürüstlük ve güvenilirlikten oluşan temel
değerleri, kurumun iyi yönetime ilişkin sorumluluğunu yansıtır.
GAO Raporlarının Koyalarına ve Beyanatlara Erişim
GAO’nun web sitesi (www.gao.gov) kurumun belgelerinin kopyalarına ücretsiz olarak erişmenin en
hızlı ve kolay yoludur. Haftanın her günü, GAO yeni yayınlanan raporlarını, beyanatlarını ve
yazışmaları web sitesinde yayınlar. GAO’nun her gün öğleden sonra size yeni yayınlanan ürünlerin bir
listesini göndermesi için, www.gao.gov adresinden “Güncellemelere Üye Ol” linkini seçin.
Posta ya da Telefon ile Sipariş
Basılı bütün raporların birinci kopyası ücretsizdir. İlave kopyaların her birinin ücreti 2$’dır. Belgeler
sorumlusuna bir çek veya ödeme emri gönderilmesi gerekmektedir. GAO ayrıca VISA ve Mastercard
kabul etmektedir. Tek bir adrese gönderilen 100 veya daha fazla sayıdaki kopya ile ilgili siparişlerde
%25 indirim uygulanır. Siparişlerin şu adrese gönderilmesi gerekmektedir:
U.S. Government Accountability Office 441 G Street NW, Room LM Washington, D.C. 20548
Telefonla sipariş vermek için: Sesli Arama: (202) 512-6000 İşitme Engelliler için: (202) 512-2537
Faks: (202) 512-6061
Federal Programlara ilişkin Sahtekarlık, İsraf veya Kötüye Kullanma İhbarı için
İletişim:
Web sitesi: www.gao.gov/fraudnet/fraudnet.htm E-posta: [email protected]
Otomatik cevaplama sistemi: (800) 424-5454 or (202) 512-7470
Kongreyle İlişkiler
Sorumlu Müdür Gloria Jarmon, [email protected] (202) 512-4400 U.S. Government Accountability
Office, 441 G Street NW, Room 7125 Washington, D.C. 20548
Halkla İlişkiler
Sorumlu Müdür Paul Anderson, [email protected] (202) 512-4800
U.S. Government Accountability Office, 441 G Street NW, Room 7149 Washington, D.C. 20548
Bölüm 2
MADEN GÜVENLİĞİ: MADENLERİN ACİL DURUM MÜDAHALE PLANLARINA İLİŞKİN
DAHA FAZLA YÖNLENDİRME VE GÖZETİM YERALTI KÖMÜR MADENCİLERİNİN
GÜVENLİĞİNİ İYİLEŞTİREBİLİR*
GAO
KISALTMALAR
MINER Yasası
MSHA
NIOSH
2006 tarihli Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahalesi Yasası
Maden Güvenliği ve Sağlık İdaresi
Ulusal İş Güvenliği ve Sağlığı Enstitüsü
8 Nisan 2008
Sayın George Miller
Temsilciler Meclisi
Eğitim ve İşgücü Komitesi
Başkan
Sayın Başkan:
Ocak 2006’da, West Virginia’daki Sago madeninde, 12 kişi bir patlama nedeniyle kurtarılmayı beklemek
için kendi kendilerine barikat kurmak zorunda kaldıktan sonra hayatını kaybetti ve kurtarma çalışmaları 2
gün sürdü. Patlama nedeniyle ortaya çıkan zehirli karbon monoksit gazıyla patlamadan saatler sonra
öldüler. Bu ve Birleşik Devletler’deki diğer bazı ölümcül maden felaketlerinin ardından, Kongre ülkenin
yeraltı kömür madenlerinin güvenliğini iyileştirmek amacıyla 2006 tarihli Maden Geliştirme ve Yeni Acil
Durum Müdahalesi Yasasını (MINER Yasası) yürürlüğe koydu [1]. Bu yasanın bir parçası olarak, maden
işletmecilerinin, örneğin bir kazanın ardından mahsur kalan madenciler ile nasıl iletişim kurmayı
planladıkları gibi, gelecekteki herhangi bir felaketin hemen ardından yeraltı kömür madencilerinin
güvenliğini nasıl sağlayacaklarını ayrıntılarıyla ortaya koyan acil durum müdahale planları geliştirmeleri
gerekmekteydi. Yasa maden işletmecilerinin planlarını yasanın yürürlüğe girmesinden 2 ay sonra, 14
Ağustos 2006’ya kadar onaylaması için Çalışma Bakanlığı’na bağlı Maden Güvenliği ve Sağlık İdaresi’ne
(MSHA) sunmalarını gerektiriyordu. MSHA, planların oluşturulması ile ilgili maden işletmecilerine
yönelik bir kılavuz yayınladı ve 11 bölge ofisine planların incelenip onaylanması için sorumluluk verdi.
Acil durum müdahale planlarını onaylandıktan sonra, MSHA’nın bölge ofislerindeki müfettişleri yeraltı
kömür madenlerinin olağan teftişlerinin bir parçası olarak maden işletmecilerinin planlarında tanımlanan
zorunluluklara uymalarını sağlamaktadır.
*
Nisan 2008 tarihli, GAO-08-424 sayılı GAO Raporundan alınmıştır.
Planların bir kaza sonrasında bir madende mahsur kalan madencilerin güvenliğinin sağlanmasına yönelik
tasarlanmış, solunabilir hava – diğer bir deyişle, bir patlama ya da yangın sırasında ortaya çıkan karbon
monoksit veya diğer ölümcül gazlar ile kirlenmemiş hava – temin edilmesi gibi, bazı unsurlar içermesi
gerekmektedir. Genel olarak, maden işletmecilerinin planın her bir unsurunu, bütün planın
onaylanmasından ziyade söz konusu unsur MSHA tarafından onaylanır onaylanmaz uygulamaya
koymaları gerekmektedir. Ayrıca, Haziran 2009 itibariyle, planların telsiz iletişim ve elektronik izleme
sistemleri veya bu bu sistemlere alternatif sistemler öngörmeleri gerekmektedir. MINER Yasası ayrıca
Sağlık ve İnsani Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Hastalıkları Önleme ve Kontrol Merkezleri bünyesindeki
Ulusal İş Güvenliği ve Sağlığı Enstitüsü’nün (NIOSH) bir kaza sonrasında yeraltında mahsur kalan
madencilere sığınak temin edilmesine yönelik seçenekleri incelemesini gerektiriyordu[2].
MSHA’nın acil durum müdahale planlarının onaylanması ve uygulatılmasına yönelik çalışmaları
hakkında daha fazla bilgi edinmek amacıyla, bizden 1) MSHA’nın madenlerin acil durum planlarını
onaylama süreçlerinin etkinliğini, 2) yeraltı kömür madenlerinin acil durum müdahale planlarının
uygulamaya konma durumlarını ve 3) MSHA’nın planların uygulamaya konmasını zorunlu kılma ve
uygulama ve plan kalitesi konusunda yaptığı çalışmaları incelememizi istediniz.
Bu konuları ele almak için, ilgili federal yasaları, düzenlemeleri ve kurumun kılavuzluğunu inceledik.
MSHA tarafından 21 Haziran 2007 itibariyle faal ve üretim halinde olan madenler olarak kategorize
edilen bütün yeraltı kömür madenlerine ilişkin acil durum müdahale planlarının onay ve uygulamaya
konma durumlarına ilişkin MSHA tarafından temin edilen verileri inceledik. MSHA’nın planların
onaylanma durumuna ilişkin verilerini kullanarak, incelemek üzere MSHA’nın 11 bölge ofisinin her
birinden tesadüfi olmayan örnek planlar seçtik.[3] Örneklemimiz, hem tam olarak onaylanmış planlar,
hem de sadece kısmen onaylanmış planlar içeriyordu. Kısmen onaylanmış planlar çok az sayıda olduğu
için, bunların onayını geciktiren faktörleri tespit edebilmek için bu tür kısmi onaylanmış planların
birçoğunu seçtik. Ayrıca, MSHA bölge ofisleri tarafından planlarına uymadıkları için maden
işletmecilerine yapılan tebligatlara ilişkin verileri inceledik. MSHA’dan edinilen verilerin güvenilirliğini
değerlendirebilmek için, söz konusu verileri teyit etmek amacıyla acil durum müdahale planlarından
oluşan örneklem ve tamamlanmış tebligat formları dahil, ilgili belgeleri inceledik, verileri doğru ve tam
olmaları açısından bariz olan hatalar ile ilgili olarak değerlendirdik ve söz konusu veriler hakkında bilgi
sahibi olan kurum görevlileri ile görüştük. Verilerin incelememizin amaçları açısından yeterince güvenilir
olduğunu tespit ettik. Ayrıca, plan onay süreci, planların uygulamaya konması ve MSHA’nın teftiş
çalışmaları hakkında bilgi edinmek amacıyla, MSHA’nın merkez ofisinde ve 11 bölge ofisinde görev
yapan yetkililerle görüştük. MSHA’nın Birleşik Devletler’in en fazla sayıda yeraltı kömür madeni
bulunan iki eyaleti West Virginia ve Kentucky’de bulunan iki bölge ofisini ve acil durum müdahale
planlarını uygulamaya koymak için kullandıkları ekipman ve teknolojiler hakkında bilgi edinmek için bu
eyaletlerdeki yeraltı kömür madenlerini ziyaret ettik. Ayrıca, maden güvenliği sahası konusunda bilgi
sahibi olan kişilere, maden şirketi yetkililerine, sendika ve sektör temsilcilerine danıştık. Bu denetimi,
Nisan 2007 ile Nisan 2008 arasında, genel olarak kabul görmüş devlet denetleme standartlarına göre
yürüttük. Söz konusu standartlar, denetim hedeflerimize dayalı bulgularımız ve çıkarımlarımıza ilişkin
makul bir altyapı temin etmek için yeterli ve uygun kanıtlar elde etmek üzere denetimi planlamamızı ve
yürütmemizi gerektirmektedir. Elde edilen kanıtların denetim hedeflerimize dayalı bulgularımız ve
çıkarımlarımıza ilişkin makul bir altyapı temin ettiklerine inanıyoruz.
ÖZETLE VARILAN SONUÇLAR
MSHA’nın yeraltı kömür madenlerinin acil durum müdahale planlarının onaylanmasına ilişkin sürecinin
etkinliği planların onaylanmasını geciktiren bazı faktörler tarafından engellendi; bu faktörler arasında
kılavuzlarda yapılan revizyonlar, kılavuzların hazırlanmasındaki gecikmeler ve kılavuzların belirgin
olmaması bulunmaktaydı. MSHA merkez ofisi Temmuz 2006’da bölge ofislerine ve maden
işletmecilerine ilk kılavuzu yayınlamış olmasına rağmen, kurum kılavuzları birkaç ay süresince
düzeltmeye ve revize etmeye devam etti ve planların teslim tarihlerinden 6 sonrasına kadar bunların kilit
unsurlarından biri olan madencilere kaza sonrasında solunabilir hava temin edilmesi hakkında bir kılavuz
yayınlamadı. Bu revizyonlar ve gecikmeler, maden işletmecilerinin planları revize edip tekrar
sunmalarına ve bölge yetkililerinin de değişiklikleri gözden geçirmelerine, dolayısıyla planların
onaylanmasının gecikmesine ve en nihayetinde de maden işletmecilerinin bir kaza durumunda müdahale
etmek konusunda hazır bulunmalarının gecikmesine sebep oldu. MSHA merkez ofisindeki yetkililer,
MINER Yasasının yürürlüğe girmesi ile planların MSHA’ya teslim tarihi arasındaki 2 aylık süreyi göz
önünde bulundurarak, söz konusu revizyonları yasanın yorumlanması ve madencilik camiasından bilgi
edinmek için yeterince zaman olmamasına bağladılar. Ayrıca, MSHA’nın kılavuzlarının belirgin
olmaması nedeniyle, söz konusu kılavuz yayınlandıktan sonra merkez ofis ve bölge personeli soruları
çözümlemek için zaman harcamak zorunda kaldılar. Dahası, her bir madenin özelliklerinin farklılık
göstermesi nedeniyle planların içerikleri birbirinden farklı olabilmesine rağmen, bazı planların temin
edilecek olan korunma önlemlerini belirtmediğini ve söz konusu korunma önlemleri ile ilgili bilgilerin
farklılık gösterdiğini gördük. Örneğin, bazı planlar kaza sonrasında madenin belli yerlerinde çalışan
işçilere solunabilir hava temin edilip edilmeyeceğini belirtmezken, bazı planlar bunu belirtmişti. Sonuç
olarak, bir kaza durumunda bütün madencilerin uygun şekilde korunup korunamayacağı belirsizdir.
Ocak 2008 itibariyle, faal ve üretim halinde olan bütün yeraltı kömür madenlerinin işletmecileri acil
durum müdahale planlarının unsurlarının büyük kısmını uygulamaya koymuştu fakat söz konusu
madenlerin büyük kısmı kilit unsurlardan iki tanesini uygulamaya koymamışlardı. Maden işletmecilerinin
büyük kısmı, unsurlardan birini – bir kaza durumunda mahsur kalan madencilere kaza sonrası solunabilir
hava temin edilmesi – uygulamaya koyamadı çünkü ihtiyaç duyulan ekipmanların tamamı henüz mevcut
değildi. Örneğin, madenlerin yaklaşık beşte biri imalatçılardan sipariş ettikleri solunum cihazlarını teslim
alamamışlardı ve madenlerin yaklaşık dörtte üçü, işletmecilerin mahsur kalan madencilere solunabilir
hava temin etmek için kullanabilecekleri yöntemlerden birini teşkil eden sığınak odalarını beklemekteydi.
Ayrıca, maden işletmecileri planlarının kilit unsurlarından bir diğerini – madenlerin iletişim sistemlerinin
telsiz sistem veya onaylanmış alternatif sistemler ile güncellenmesi – uygulamaya başlamamışlardı çünkü
tamamıyla telsiz olarak çalışan sistemler yeraltı maden kullanımı için mevcut değil ve MSHA maden
işletmecilerinin Haziran 2009’da yürürlüğe girecek yasal zorunluluğu karşılamak için kullanmalarına izin
vereceği teknolojileri henüz tespit etmedi. MINER Yasası, telsiz sistemlerin mevcut olmadığı yerlerde,
telsiz sistemlerin alternatiflerinin kabul edilebileceğini öngörür. Bazı şirketler, NIOSH’a göre
madencilerin iletişimini ve güvenliğini geliştirebilecek, kısmen telsiz olarak çalışan sistemler geliştirdiler
ve pazarlamaya başladılar. Ne var ki, MSHA merkez yetkilileri, Haziran 2009’da yürürlüğe girecek olan
zorunluluğu karşılamak için hangi teknolojilerin kabul edileceği konusunu açılığa kavuşturacak bir
kılavuzu hemen yayınlamayı planlamadıklarını çünkü o zamana kadar yeni teknolojilerin nasıl
gelişeceğini bekleyerek görmek istediklerini belirttiler. Gecikme göz önünde bulundurulduğunda, maden
işletmecilerinin zaman sınırlamasına uyabilmek için uygun teknolojiyi planlayıp planlayamayacakları ve
sipariş edip edemeyecekleri belirsizliğini korumakta ve dolayısıyla da kaza sonrasında bir yeraltı kömür
madeninde mahsur kalan işçilerin kurtarılıncaya kadarki şanslarını arttıracak fırsatlar da kaçırılmaktadır.
MSHA’nın bölge ofisleri, madenlerin acil durum müdahale planlarının uygulanmasını sağlamak için
teftişler yaptılar ve tebligatlar yayınladılar, fakat MSHA merkez ofisinin bölgelerin uygulatma
çalışmalarını ve planların genel kalitesini denetleme çalışmaları kısıtlı kaldı. MSHA bölge ofisleri birçok
madenin planlarına uygunluğunu teftiş etti ve planların bütün unsurlarının derhal uygulamaya konmasını
sağlamak için tebligatlar yayınladı. 2006’nın sonlarından bu yana, müfettişler planlarının onaylanmış olan
unsurlarını uygun şekilde uygulamaya koymamış olan maden işletmecilerine 350’nin üzerinde tebligat
yayınladı. Ne var ki, bölge ofisleri planların uygulanmasını sağlayacak adımlar atmalarına rağmen,
MSHA merkez ofisi uygulama veya zorunlu kılma ile ilgili olası sorunları tespit etmek için tebligatlar ile
ilgili verileri sistematik olarak değerlendirmedi. MSHA’nın 11 bölge ofisi tarafından 15 Ağustos 2006 ile
11 Aralık 2007 arasında madenlerin acil durum müdahale planlarının ihlal edilmelerine ilişkin yayınlanan
tebligatları gözden geçirdik ve bölgeler bazında yayınlanan tebligatların sayılarında büyük farklar
olduğunu gördük. Örneğin, bir bölge kendi yetki alanında bulunan 18 madenden sadece bir tanesine
uygun hareket etmediği için tebligat yayınlarken, üç bölgenin her biri kendi yetki alanlarındaki
madenlerin üçte ikisinden fazlasına tebligat yayınlamış. Bu farklar için geçerli açıklamalar olabilir, fakat
MSHA merkez ofisindeki yetkililer bu farkların neden ortaya çıktığını tespit etmek için verileri
incelemedi ve kendilerine bu durum sorulduğunda, söz konusu farkların farkında olmadıklarını belirttiler.
Benzer şekilde, MSHA merkez ofisi müfettişlerin, her ikisinin de geçerli olduğu durumlarda yasa
kapsamında mı yoksa yönetmelikler kapsamında mı tebligat yayınladıklarını analiz etmedi ki bu durum,
MSHA’nın yasaya uygunluğu uygun şekilde takip etmesini engelleyebilir ve tutarsız ceza
değerlendirmelerine yol açabilir. Ayrıca, MSHA yeraltı kömür madenlerinin acil durum müdahale
planlarının içeriğinin kurum genelinde geçerli ve tutarlı bir standarda uyup uymadığı ve düzeltici
önlemlerin gerekip gerekmediğini tespit etme konusunda yeterli denetim yapmadı.
Yeraltı kömür madenlerinin acil durum müdahale planlarının ve bunların uygulamaya konmasının bir
kaza durumunda yeraltı kömür madencilerinin güvenliğini arttırmalarının sağlanması için, Çalışma
Bakanının MSHA’ya acil durum müdahale planlarının kilit unsurları ile ilgili, mahsur kalan madencilerin
hayatta tutulmaları için kaza sonrası solunabilir hava temin edilmesi gibi, neye ihtiyaç duyulduğunu
netleştirmek için ilave kılavuzlar hazırlaması; kaza sonrası telsiz iletişim sistemleri temin etmeye yönelik
Haziran 2009 zorunluluğunun nasıl karşılanacağı konusunda maden işletmecilerine kılavuzlar
hazırlanması için NIOSH ile birlikte çalışması; ve bölge ofislerinin MSHA’nın acil durum müdahale
planlarının onaylanması ve uygulatılmasına ilişkin kılavuzlarını tutarlı bir şekilde uygulamalarını
sağlamak için önlemler alması yönünde talimatlar vermesini tavsiye ederiz. Çalışma Bakanlığı,
raporumuzun taslağı ile ilgili yorumlarını iletirlerken tavsiyelerimize katıldı ve MSHA’nın acil durum
müdahale planlarına ilişkin ilave kılavuzlar ve denetim temin etmek için başlatmış olduğu veya planladığı
çeşitli önlemleri belirtti. Sağlık ve İnsani Hizmetler Bakanlığı yorumlarını iletirken, NIOSH ve
MSHA’nın kaza sonrası telsiz iletişim sistemlerine ilişkin kılavuzlar hazırlamak için birlikte çalışmaları
yönündeki tavsiyelerimizle hem fikir oldu.
ARKA PLAN
Kongre, 1977 tarihli Federal Maden Güvenliği ve Sağlığı Yasası (“Maden Yasası”) kapsamında,
MSHA’yı oluşturdu ve kuruma birincil olarak maden işçilerinin güvenliği ve sağlığının temin edilmesi
sorumluluğunu verdi. MSHA’nın merkez ofisindeki Kömür Madeni Güvenliği ve Sağlığı programı
birimi, açık ocak ve yeraltı kömür madenleri ile ilgili icra faaliyetlerinden, kurum faaliyetlerinin
yönetilmesinden ve 11 bölge ofisinin faaliyetlerinin gözetiminden sorumludur. MSHA’nın bölge ofisleri
ise, acil durum müdahale planları dahil maden planlarının onaylanması gibi günlük işlerden ve teftişlerin
yapılmasından, sağlık ve güvenlik standartlarının ihlal edildiği durumlarda tebligatlar yayınlanmasından
ve maden kazalarının soruşturulmasından sorumludurlar. Aralık 2007 itibariyle, MSHA 11 bölge ofisinde
460 yeraltı maden müfettişi istihdam etmiştir.[4] MSHA’nın yeraltı kömür madenleri ile ilgili ana icra
sorumluluğu, Birleşik Devletler’deki bütün yeraltı kömür madenlerini her senede en az dört kez kapsamlı
bir şekilde teftiş etmektir. [5] MSHA müfettişleri zorunlu federal sağlık ve güvenlik standartlarının ihlal
edildiğini gözlemlediklerinde, maden işletmecilerine tebligat yayınlamaları veya bazı durumlarda
lağvetme emirleri [6] düzenlemeleri gerekir. Maden işletmecilerinin, ihlal ya da cezaya itiraz etseler dahi,
genellikle yasa gereği ihlalin temelindeki tehlikeli durumu müfettiş tarafından belirlenen süre içerisinde
düzeltmeleri gerekir.
Haziran 2007 itibariyle, Birleşik Devletler’de MSHA tarafından faal olarak kategorize edilen ve
madenlerde üretim yapan yaklaşık 470 yeraltı kömür madeni bulunmaktaydı. Şekil 1’de gösterildiği
üzere, faal, üretim yapan madenlerin sayısı bölgelere göre değişiklik göstermektedir.
a
Haziran 2007 itibariyle MSHA tarafından faal olarak kategorize edilen ve madenlerde üretim yapan yeraltı kömür madenlerinin
tamamını dahil ettik. MSHA faal madenleri, kömür üretmek için tam zamanlı olarak faaliyet gösteren madenler olarak
tanımlamaktadır.
b
Harita, Bölge 1’in Pennsylvania’nın kuzeyindeki eyaletleri de kapsadığını göstermesine rağmen, söz konusu eyaletlerde kömür
madenciliği yapılmamaktadır.
Şekil 1. MSHA’nın Kömür Madeni Güvenlik ve Sağlık Bölge Ofisleri ve Haziran 2007 itibariyle Her Bölgede Yer Alan Yeraltı
Kömür Madenlerini Sayıları a
Yeni madenler açıldıkça, faal madenler geçici olarak çalışmadıklarında veya madenler terk edildiklerinde
faal ve üretim yapan kömür madenlerinin sayısı sıklıkla değişmektedir. [7] Bazı yeraltı madenleri bütün
yıl boyunca faal bir şekilde üretim yapmazlar; bazıları yerel hava koşulları nedeniyle sadece sezonsal
olarak işletilirler; ve daha küçük ölçekli, fazla uygun maliyetli olmayan madenlerdeki faaliyetler kömürün
fiyatı belli bir seviyenin altına düştüğünde askıya alınır.
Yeraltı kömür madenciliği, çeşitli sebeplerden tehlikeli bir endüstridir. Örneğin, son derece patlayıcı olan
ve kömür çıkarıldığı sırada yüksek miktarlarda ortaya çıkan metan gazının varlığı, tehlikeli çalışma
koşullarına katkıda bulunur. Bunun haricindeki riksler arasında, ülkenin birçok yerinde karşılaşılan ve
madenlerin tavanlarını istikrarsız kılan coğrafi koşullar, bir yeraltı madeninde meydana gelebilecek olan
bir yangının ortaya koyduğu tehlike ve belli bir madenin etrafındaki terk edilmiş olan madenlerden
gelebilecek sel tehlikesi bulunmaktadır. Madenciler geride kalan kömür rezervlerine ulaşmak için daha
derinlere indikçe, bu unsurların ortaya koyduğu tehlike de son yıllarda arttı. Ayrıca, 1990’lı yılların ikinci
yarısında yeraltı kömür madencilerinin sayısı düşüş gösterirken, şekil 2’de gösterildiği gibi, bu trend son
yıllarda tersine döndü ve daha fazla sayıda madenciyi yeraltı kömür madenciliğinin tehlikelerine maruz
bıraktı.
Yeraltı madeni çalışanları
Yıl
Şekil 2. Birleşik Devletler’de Yeraltı Kömür Madenlerindeki İşçilerin Sayısı, 1996 ila 2006.
Mart 2006’da, Sago maden kazasından birkaç ay sonra, MSHA maden işletmecilerinin yeraltı kömür
madencilerine yönelik koruma önlemlerini arttırmak için tasarlanmış belli sağlık ve güvenlik
iyileştirmelerini derhal uygulamaya koymalarını gerektiren bir Acil Durum Geçici Standardı yayınladı.
[8] MSHA Aralık 2006’da söz konusu standardı revize eden nihai bir kural yayınladı. Haziran 2006’da,
Kongre MINER Yasasını geçirdi; bu yasa maden işletmecilerinin ve MSHA’nın, aralarında acil durum
müdahale planlarının hazırlanması ve uygulamaya konması, maden kurtarma ekiplerinin güçlendirilmesş
ve en ciddi ihlallere karşı daha yüksek cezalar oluşturulmasının da bulunduğu bazı reformları
üstlenmelerini gerektiriyordu.
MINER Yasası, yürürlüğe girmesinden sonra 60 gün içerisinde, yeraltı maden işletmecilerinin yazılı acil
durum müdahale planlarını oluşturmalarını ve uygulamaya koymalarını gerektiriyordu. [9] Yasa aynı
zamanda MSHA’nın acil durum müdahale planlarını incelemesini ve onaylamasını da gerektiriyordu.
Kurum, maden işletmecilerine planlarını oluştururken kullanmaları için kılavuzlar yayınlayarak ve
madenlerin söz konusu kılavuzlara uymalarını sağlamaya yönelik olarak bölge ofislerinin yetki alanları
kapsamında bulunan madenler tarafından sunulan planları incelemelerini sağlayarak bu gerekliliği
uygulamaya koydu. [10] MSHA ayrıca, onaylanmış olan planların madencilik faaliyetlerinde meydana
gelen değişiklikleri ve teknolojideki ilerlemeleri yansıtacak şekilde güncellenmelerini sağlamak için en az
6 ayda bir onaylanmış olan raporların gözden geçirilmesini gerekli kıldı. [11] MINER Yasası, maden
işletmecilerinin, bir kaza sonrasında madencilere kirlenmemiş veya “solunabilir” hava temin edilmesi gibi
acil durum müdahale planlarına dahil etmek zorunda oldukları bazı bileşenler öngörmekteydi. [12] Kaza
sonrası solunabilir hava bileşeni iki kısımdan oluşmaktadır: (1) acil durumlarda uzun (uzun vadeli) süreler
boyunca mahsur kalmış olan madencileri hayatta tutmak için yeterli hava temin edilmesi ve (2) kendi
kendine yeterli ferdi kurtarıcı (SCSR) (bkz. şekil 3) olarak da bilinen taşınabilir solunum cihazlarının
saklanacağı, madencilerin tahliyesine yardımcı olacak şekilde madenin girişine doğru maden tünelleri
boyunca konumlandırılmış depolar. [13] Yasanın gerektirdiği diğer bir bileşen ise, madencilerin bir kaza
sonrasında dışarı çıkış yolunu ve taşınabilir solunum cihazlarının maden içerisinde saklandıkları yerleri
bulmalarına yarayacak iplerden oluşan kaza sonrası yaşam hatlarıydı [14] (bkz. şekil 4).
Kaynak: CSE Corporation.
Şekil 3. Bir Acil Durumda, İlaveten Hava Temin Eden Kendi Kendine Yeterli Ferdi Kurtarıcı Örneği
Kaynak: MSHA.
Şekil 4. Bir Maden Tünelindeki Yaşam Hattı ve Kendi Kendine Yeterli Ferdi Kurtarıcıların Saklandığı
Depo.
Tablo 1. 2006 tarihli MINER Yasasının Gerektirdiği Acil Durum Müdahale Planlarının Bileşenleri
Bileşen
Kaza sonrası iletişim
Zorunluluğun Tanımı
Yeryüzündeki kişilerin yeraltındaki kişilerle iletişimi için yedek iki yönlü iletişim
aracı.
Planların, Haziran 2009’a kadar telsiz veya iki yönlü sistemleri öngörmeleri gereklidir.
Kaza sonrası izleme
Yer üstündeki personelin yeraltındaki bütün personelin mevcut veya kazanın hemen
öncesindeki konumunu tespit etmesini sağlayacak bir sistem. Planların, Haziran 2009’a
kadar elektronik bir izleme sistemini veya bunun bir alternatifini öngörmeleri
gereklidir.
Kaza sonrası solunabilir
hava
Mahsur kalmış olan madencileri hayatta tutmak için “aralıksız bir süre boyunca” yeterli
miktarda solunabilir hava temin eden acil durum malzemeleri
Her bir madenci başına en az 2 saat hava temin edecek kendi kendine yeterli ferdi
kurtarıcı depoları; bunlar, yeryüzüne kıyasla en derin çalışma alanından tahliye
yollarına (madenin girişine yönelen tüneller) doğru, bir madencinin en fazla 30
dakikada yürüyebileceği mesafelerde saklanacaktır ve ferdi kurtarıcı birimlerinin acil
bir durumda uygun şekilde çalışmalarını sağlamak için cihazların güvenilirliğini
kontrol etmeye yönelik bir çizelge bulundurulacaktır.
Eğitim
Kendi kendine yeterli ferdi kurtarıcıların (SCSR) uygun şekilde takılması, bir
SCSR’den digger birine geçiş ve SCSR’lerin düzgün bir şekilde uymasına ilişkin
eğitim. Acil durum prosedürleri ile ilgili eğitim programı planda anlatılacaktır.
Kaza sonrası yaşam
hatları
Madencilerin kömür çıkartmakta oldukları alanlardan madenin çıkışına (kaçış
yollarına) doğru yönelen maden tünelleri boyunca yerleştirilmiş ve bir tahliye
sırasında kullanılacak yöneltmeli yaşam hatları (maden girişinin yönünü
göstermeye yönelik konilerin veya digger cihazların bulunduğu ipler).
Planların, Haziran 2009’a veya mevcut yaşam hatları değişdirildiği takdirde daha
önceki bir tarihe kadar MSHA’nın ateşe dayanıklılık standartlarına uyan yaşam
hatları öngörmeleri gereklidir.
Yerel koordinasyon
Maden işletmecisi, maden kurtarma ekipleri ve yerel acil durum personeli arasındaki
koordinasyon ve iletişim ile ilgili prosedürler; ve yerel kurtarma personelinin maden
kurtarma çalışmaları sırasında ihtiyaç duyulabilecek yeryüzündeki işlevlere aşinalık
kazanması ile ilgili koşullar.
Kaynak: GAO’nun MINER Yasasına ilişkin analizi.
MSHA merkez ofisi, bölge ofislerinin bir madenin acil durum müdahale planlarının her bir bileşenini ayrı
ayrı onaylamalarına izin verdi, böylelikle söz konusu maden bütün planın onaylanmasını beklemek yerine
her bir bileşen onaylandıktan sonra söz konusu bileşeni uygulamaya koymaya başlayabilecekti. Gerekli
kılınan bileşenlerin birçoğu onaylanmasından sonra derhal ya da onaylanmış olan planda belirtilen süreler
içerisinde uygulamaya konulacaktı. Fakat yasa belirli bileşenlerin uygulamaya konması için işletmecilere
ilave süre tanımaktaydı; bunlar arasında da telsiz iletişim sistemleri, elektronik izleme sistemleri veya
bunların alternatifleri ile ateşe dayanıklı yaşam hatları yer almaktaydı ve bu bileşenlerin genellikle 15
Haziran 2009 tarihine kadar uygulamaya konmaları şart değildi.
Ayrıca, MINER Yasası NIOSH’un yeraltı kömür madenlerinde çeşitli sığınak alternatifleri temin
edilmesinin faydasını, uygulanabilirliğini, sürdürülebilirliğini ve maliyetini araştırmasını ve bulgularını
rapor etmesini gerektiriyordu ki NIOSH bunu Aralık 2007 itibariyle yaptı. [15] Madencilik Güvenliği ve
Sağlığı Araştırma programı kapsamında, NIOSH kendi kendine yeterli ferdi kurtarıcılar, iletişim
ekipmanları ve izleme cihazlarındaki gelişmeler gibi konular da dahil olmak üzere maden güvenliği
teknolojisi üzerine araştırma yapmaktadır. 2006’da Kongre NIOSH’a maden güvenliği teknolojisi
geliştirmeye yönelik araştırmalar için acil durum ilave hibeleri kapsamında 10 milyon USD temin etti.
MSHA ve NIOSH kurumlarının ikisi de yeni güvenlik teknolojilerinin madenlere girmesinden
sorumludurlar. Belli madencilik ürünleri türleri için, kullanımları onaylanmadan önce MSHA’nın teknik
uzmanları bu ürünlerin madenlerde herhangi bir yangın ya da patlamaya yol açmamalarını sağlamaya
yönelik değerlendirmeler ve testler yürütürler. NIOSH madencilik endüstrisinde kullanılmak üzere yeni
teknolojilerin geliştirilmesinden ve uyarlanmasından sorumludur. NIOSH, araştırma bulgularına dayalı
olarak, MSHA’nın yeni güvenlik ve sağlık standartları yayınlamasını tavsiye edebilir. Ne var ki,
NIOSH’un kendi tavsiyeleri üzerine MSHA’yı önlem almaya zorlama yetkisi bulunmamaktadır.
MSHA’ya ilişkin 2007 tarihli raporumuzda, MSHA ile NIOSH arasındaki koordinasyonun temelde gayrı
resmi ve tutarsız olduğunu belirtmiş ve bu iki kurumun kurumlar arası koordinasyon çabalarına yön
verecek bir mutabakat anlaşması oluşturmalarını tavsiye etmiştik. [16] Fakat, gözden geçirmemiz
sırasında, bu tür bir memorandum oluşturulmamıştı.
MSHA’NIN ONAY SÜRECİNİN ETKİNLİĞİ, PLANLARIN ONAYINI GECİKTİREN
VE BUNLARDA FARKLARA YOL AÇAN ÇEŞİTLİ FAKTÖRLER NEDENİYLE
SEKTEYE UĞRADI
MSHA’nın yeraltı kömür madenlerinin acil durum müdahale planlarına ilişkin onay sürecinin etkinliği,
planların onaylarını geciktiren çeşitli faktörler nedeniyle sekteye uğradı. Özellikle, MSHA kılavuzlarını
birkaç kez yayınladı ve ilk planların teslim tarihinin üzerinden 6 ay geçinceye kadar kilit bir zorunluluğa
ilişkin kılavuzunu yayınlamadı. Yayınlandığında ise MSHA’nın kılavuzu belirgin olmaktan uzaktı ve
görüşme yaptığımız MSHA bölge personeli, bunun sonucunda kılavuz yayınlandıktan sonra bu kılavuzla
ilgili maden işletmecilerinin sorularını çözüme kavuşturmak için vakit harcamak zorunda kaldıklarını
belirttiler. Ayrıca, bazı maden işletmecilerinin, planlarını uygun şekilde sunmak konusundaki
isteksizlikleri gibi bazı hareketleri de onay sürecini daha da geciktirdi. Gözden geçirdiğimiz planların da
içerik olarak değişiklik gösterdiğini ve madenciler için temin edilecek olan korunma yöntemlerini her
zaman için belirtmediklerini gördük.
MSHA’nın Revizyonları ve Kılavuzlarını Yayınlamakta Gecikmesi
Planların Onaylanmasını Geciktirdi.
Görüşme yaptığımı gerek MSHA bölge personeli gerekse maden işletmecileri, MSHA’nın revizyonlarının
ve kılavuzlarını yayınlamakta gecikmesinin maden işletmecilerinin planlarını birkaç kez değiştirmelerine
yol açtığını, bunun da planların onaylanmasını geciktirdiğini belirttiler. MINER Yasası, yeraltı kömür
madeni işletmecilerinin 14 Ağustos 2006 itibariyle yazılı acil durum müdahale planlarını oluşturmalarını
ve bunları uygulamaya koymalarını gerektiriyordu. (acil durum müdahale planları ile ilgili MSHA’nın
kılavuzlarına ve anahtar olaylara ilişkin zaman çizelgesi için şekil 5’e bkz.) MSHA Temmuz 2006’da acil
durum müdahale planlarının bileşenlerine ilişkin zorunluluklarla ilgili genel kılavuzunu yayınladı ve bunu
aynı yılın Ağustos ve Ekim aylarında olmak üzere iki kez revize etti. Bölge yetkililerine göre, MSHA
merkez ofisi Ekim ayında kılavuzunu revize ettiğinde, diğer bir deyişle maden işletmecilerinin planlarını
onay için sunmaları gereken tarihten iki ay sonra, bölge ofisleri planları inceleme ve onaylama süreci
içerisindeydi. Dolayısıyla, maden işletmecileri revize edilmiş olan kılavuzu yansıtabilmek için planlarını
revize etmek ve yeniden sunmak zorunda kaldılar ve bölge ofisleri de değişikliklerin dahil edilip
edilmediğini görmek için revize planları tekrar incelemek zorunda kaldılar.
2 Ocak
Sago maden patlaması
9 Mart
MSHA, Acil Durumlarda Maden Tahliyesine ilişkin bir Acil Durum Geçici Standardı yayınladı
15 Haziran
MINER Yasasının, yeraltı kömür madeni işletmecilerinin 60 gün içerisinde acil durum müdahale
planlarını oluşturup uygulamaya koymalarına ilişkin zorunluluk dahil, yürürlüğe girmesi
27 Haziran
MSHA, yeraltı kömür madenlerinin acil durum müdahale planlarını oluşturup uygulamaya
koymalarına ilişkin MINER Yasasındaki zorunluluğun uygulanması ile ilgili yorumları talep eder
21 Temmuz
MSHA acil durum müdahale planı zorunluluğuna ilişkin ilk kılavuzunu yayınlar
4 Ağustos
MSHA, acil durum müdahale planı zorunluluklarına ilişkin ilk kılavuzunu revize eden ilave kılavuzunu yayınlar
14 Ağustos
Yeraltı kömür madeni işletmecilerinin acil durum müdahale planlarını MSHA’ya sunmaları gerekmektedir.
30 Ağustos
MSHA acil durum müdahale planlarının mahsur kalan madencilerin hayatta kalmasının sağlanmasına yönelik
kaza sonrası solunabilir hava zorunluluğu ile ilgili madencilik camiasından bilgi talep eder.
16 Ekim
Madencilik camiasının kaza sonrası solunabilir hava ile ilgili bilgileri MSHA’ya sunması için verilen sürenin sonu
24 Ekim
MSHA, acil durum müdahale planları zorunlulukları ile ilgili daha önceki kılavuzların yerine geçecek şekilde bir
kılavuz yayınlar
8 Aralık
MSHA, acil durum maden tahliyesi ile ilgili nihai yönetmeliği yayınlar. Yönetmelik, Acil Durum Geçici
Standardını tadil eder ve MINER Yasasının bazı zorunluluklarını kapsar.
8 Şubat
MSHA acil durum müdahale planlarının mahsur kalan madencilerin hayatta kalmaları için kaza sonrası
solunabilir hava zorunluluğu ile ilgili bir kılavuz yayınlar
9 Ağustos
Yeraltı kömür madenlerinin acil durum planlarının bir tanesi hariç hepsi MSHA tarafından tamamıyla
a
onaylanmıştır
26 Ekim
a
Yeraltı kömür madenlerinin acil durum planlarının tamamı MSHA tarafından tamamıyla onaylanmıştır
a
Bu sadece MSHA tarafından Haziran 2007 itibariyle faal ve üretim halinde olarak kategorize edilen madenleri kapsamaktadır.
Şekil 5. Acil Durum Müdahale Planları ile ilgili Kılavuzların ve Önemli Olayların Zaman Çizelgesi
Ayrıca, Şubat 2007’de, diğer bir deyişle madenlerin acil durum müdahale planlarını onay için MSHA’ya
sunmaları gereken tarihten 6 ay sonra, kurum MINER Yasasının yeraltında mahsur kalan madencilere
kaza sonrası uzun süreli olarak solunabilir hava temin edilmesine ilişkin zorunluluğu ile ilgili yeni bir
kılavuz yayınladı. MSHA, 2006 yazında güvenli ve güvenilir bir şekilde kaza sonrası solunabilir hava
tedarik edilmesine yönelik yöntemlerle ilgili yorumları talep ederek, bu zorunluluğa ilişkin madencilik
camiasından tavsiye istedi. Fakat 16 Ekim 2006 tarihinde sona eren yorum iletme süresi boyunca MSHA
maden işletmecilerinden ve onların temsilcilerinden 11 yorum almasına rağmen, birkaç ay süresince söz
konusu yorumlarla ilgili harekete geçmek konusunda fazla bir şey yapmadı. Üst düzey bir MSHA
yetkilisi, söz konusu kılavuzu oluşturmak için kurulan bir çalışma grubunun Ocak 2007’ye kadar bunu
yapmak üzere bir araya gelmediğini ve kurumun Şubat 2007’ye kadar, diğer bir deyişle yorumların
iletilmesi gereken tarihten 4 ay sonrasına ve maden işletmecilerini planlarını onay için MSHA’ya sunması
için tanınan sürenin sona ermesinden 6 sonrasına kadar kılavuzu nihai haline getirmediğini belirtti.
Görüşme yaptığımız bazı bölge yetkilileri yazılı bir kılavuz olmadığı için maden işletmecilerine sözel
olarak kılavuzluk ettiklerini ve bu sözel kılavuzluğun da MSHA merkez ofisi tarafından daha sonra
yayınlanan yazılı kılavuz ile çeliştiğini belirtti. Örneğin, bir bölgedeki yetkililer, merkez ofis ile yaptıkları
görüşmelere dayalı olarak, maden işletmecilerine 48 saatlik uzun süreli kaza sonrası solunabilir hava
temin etmeleri gerekeceği bilgisini verdiklerini söylediler. Fakat daha sonra merkez ofis maden
işletmecilerinin 96 saatlik kaza sonrası solunabilir hava temin etmelerini gerektiren yazılı kılavuzunu
yayınladığında, bölge yetkililerinin yeni kılavuzu açıklamak ve planlarını revize etmelerini istemek için
maden işletmecileri ile bir araya gelmek zorunda kaldılar ve bu süreç de onayları geciktirdi.
MSHA yetkililerine göre, kılavuzların oluşturulması ile ilgili bazı revizyonlar ve gecikmeler MINER
Yasasında planların hazırlanması ve uygulamaya konması ile ilgili olarak belirtilen kısa sürelerden
kaynaklandı. MSHA merkez ofis ve bölge yetkilileri, MINER Yasasının Haziran 2006’nın ortalarında
yürürlüğe girmesi ile acil durum müdahale planlarının MSHA’nın onayına sunulması için Ağustos
ortasına kadar tanınan süre arasında, maden işletmecilerinin planlarına neleri dahil etmeleri gerektiğine
dair tam bir kılavuz oluşturmak için yeterli süre olmadığını belirttiler. Aynı zamanda, MSHA merkez ofis
yetkilileri kurumun Mart ayında yayınlamış olduğu Acil Durum Geçici Standardını nihai haline getirmek
için tanınan Aralık 2006 sınırını karşılamak için de çaba gösterdiklerini söylediler. MSHA merkez ofis
yetkilileri, yasayı yorumlamak, madencilik camiasındaki kilit paydaşlar ile bunu tartışmak ve söz konusu
tartışmalardan çıkan sonuçları kılavuza dahil etmek için fazladan süreye ihtiyaç duyduklarını belirttiler.
Benzer şekilde, MSHA merkez ofis yetkilileri, madenlerin temin etmeleri gereken solunabilir havanın
türü, miktarı ve konumu ile ilgili kararlar vermeden önce MINER Yasasının kaza sonrası solunabilir hava
zorunluluğunu yerine getirmek için kabul edilebilir yöntemleri incelemek ve değerlendirmek için zamana
ihtiyaçları olduğunu ifade ettiler. Fakat kılavuzda yapılan revizyonlar ve yayınlanmasının gecikmesi
nedeniyle, maden işletmecilerinin MINER Yasasında hedeflendiği gibi bir kaza durumunda madencilerin
güvenliklerinin korunması için ihtiyaç duyulan ekipman ve bilgileri temin etme kabiliyeti de geciktirildi.
MSHA’nın Kılavuzunun Belirgin Olmaması
Ayrıca Planların Onaylanmasını da Geciktirdi.
Onay sürecinin etkinliği aynı zamanda MSHA’nın acil durum müdahale planlarının, aralarında MINER
Yasasının kaza sonrası izleme, yaşam hatları ve kaza sonrası solunabilir hava zorunluluklarına ilişkin
yönlendirmelerinin de bulunduğu bileşenlerine ilişkin kılavuzunun belirgin olmaması nedeniyle de
engellendi. Böylelikle, MSHA’nın bölgelerdeki personeli yayınlanmasından sonra maden işletmecilerinin
kılavuzla ilgili sorularını çözüme kavuşturmak için vakit harcamak zorunda kaldı ki bu da planların
onaylanmasını ve maden işletmecilerini bir kazaya müdahale etme konusunda hazır durumda
bulunmalarını bir süre daha geciktirdi. Bazı bölge yetkilileri, maden işletmecileri tarafından yöneltilen
bazı soruları çözümlemek için, merkez ofis personelinden ilaveten kılavuzluk istediklerini fakat her
zaman bir cevap alamadıklarını ve bazen de cevabın zamanında verilmediğini söylediler. Az sayıdaki bazı
bölgelerde bulunan personel, merkez ofis yetkililerinden bir cevap alamadıkları durumlarda, kılavuzu
nasıl yorumlamaları gerektiği konusunda kendi kararlarını verdiklerini belirttiler. Bazı durumlarda,
merkez ofis yetkililerinin daha sonra planlara ilişkin zorunluluklar konusunda bölgeler tarafından verilen
kararlardan farklı kararlar verdiklerini ifade ettiler. Sonuç olarak, bölgeler merkez ofisin zorunluluklara
ilişkin revize yorumlarına uymak için maden işletmecilerinden planlarını revize etmelerini istemek
zorunda kaldılar ve bu durumda planların onaylanmasını daha da geciktirdi. Aşağıdaki örnekler,
MSHA’nın kılavuzlarının etkisini göstermektedir:
•
MSHA’nın kılavuzları işletmecilerin bir dispeçer sistemi kullanarak kaza sonrası izleme
zorunluluğunu karşılayabileceklerini belirtmesine rağmen, planlara dahil edilmesi gereken hususların belli
yönlerini belirtmemiştir. Görüşme yaptığımız bölge yetkililerinin bazıları, bazı maden işletmecilerinin
planlarında temin etmek zorunda oldukları telefonların sayılarını asgariye indirmek ve madencilerin yer
üstünde çalışan personele yerlerini rapor etmeden maden içerisinde dolaşmalarını kolaşlaştırmak için
madenlerini büyük bölgelere ayırmayı planladıklarını belirttiklerini söylediler. [17] Fakat MSHA’nın
kılavuzu bölgelerin izin verilen boyutlarını belirtmediği veya uygun boyutları belirlemek için gerekli
kriterleri vermediği için, bölge yetkilileri maden işletmecileri ile bir kaza sonrasında mahsur kalan
madencilerin yerlerini tespit etme olasılığını arttıracak şekilde daha küçük boyutlu bölgeler oluşturmak
amacıyla müzakere etmek için vakit harcamak zorunda kaldıklarını söylediler.
•
MSHA’nın kılavuzu, maden işletmecilerinin kaza sonrası yaşam hatları zorunluluğunu yerine
getirmek için kullanmaları gereken malzemeleri belirtmemiştir. Bir bölge yetkilisi bize kendi bölgesinde
bulunan maden işletmecilerinin bazılarının yeni, ateşe dayanıklı yaşam hatları yerine mevcut su hatlarını
yaşam hatları olarak kullanmak istediklerini söyledi. Dolayısıyla, söz konusu yetkili bu sorunu çözmek
için söz konusu maden işletmecileri ile müzakereler yapmak zorunda kaldı. MSHA merkez ofisi daha
sonra yazılı olarak MINER Yasasının ilgili zorunluluğuna uymak için bazı su hatlarının uygun bir
seçenek olmadığını belirtmiştir.
•
Ayrıca, MSHA’nın kılavuzu maden işletmecilerinin sığınak alanlarına oksijen temin etmek ve bu
alanlardan tehlikeli gazı uzaklaştırmak için hangi yöntemleri kullanabileceklerini veya hangi yöntemleri
kullanmalarının yasaklandığını belirtmemiştir. Görüştüğümüz bölge yetkililerinden az sayıdaki bazıları,
MSHA’nın kimyasal olarak üretilen oksijeni uzun süreli solunabilir hava temin etmek için kabul edilebilir
bir yöntem olarak kabul edip etmeyeceği konusunda maden işletmecileri ve merkez ofis yetkilileri ile
birçok tartışma yaptıklarını belirttiler. Benzer şekilde, bazı yetkililer ilk kılavuz yayınlandıktan aylar
sonra sığınak alanlarından tehlikeli gazların uzaklaştırılması için kabul edilebilir yöntemler üzerine
MSHA’dan kılavuzluk talep ediyorlardı. MSHA’nın teknik destek bölümü, konuyla ilgili teknik sorunları
inceledikten sonra ilaveten kılavuzluk temin etti. Bundan sonra, bölge yetkilileri bu yöntemleri kullanmk
isteyen maden işletmecilerine planlarının revize edilmesi gerektiğini bildirdi ve bu da söz konusu
planların onaylanmasını geciktirdi.
Planların Onaylanması Bazen Maden İşletmecilerinin Hareketleri Nedeniyle Gecikti
MSHA’nın kılavuzları ile ilgili sorunlar nedeniyle ortaya çıkan gecikmelere ek olarak, bazı maden
işletmecilerinin bazı hareketleri de planların onaylanmasını geciktirdi. Bölge yetkilileri birçok maden
işletmecisinin onay süreci sırasında işbirlikçi ve duyarlı bir şekilde hareket ettiğini belirtmelerine rağmen,
bazı bölge yetkilileri ise bazı maden işletmecilerinin bütün zorunluluklara uymayan bir şekilde ilk
planlarını sunduklarını ve bu durumun da inceleme sürecinde yaşanan gecikmelere katkıda bulunduğunu
belirttiler. Örneğin, bazı bölge yetkilileri bazı maden işletmecilerinin planlarında muğlak bir dil
kullandıklarını söylediler. Ayrıca, planları incelemekten sorumlu bazı bölge yetkilileri de planlarındaki
bazı eksiklikleri görüşmek veya revizyonların yapılması gerektiğinde planlarını yeniden sunmalarını
istemek için bazı maden işletmecilerine ulaşmanın zor olduğunu ve bu durumun da onay sürecini
geciktirdiğini belirttiler. Bir yetkili, MSHA maden işletmecilerine revizyonları sunmak için tanınan süreyi
bildirdikten sonra, revizyonların incelenmesi sürecinin daha hızlı bir şekilde ilerlediğini ekledi.
Bazı maden işletmecileri, MINER Yasasının zorunluluklarını karşılamak yönelik, MSHA’nın bilgi sahibi
olmaması nedeniyle değerlendirmek için zaman harcadığı bazı yöntemler önerdiler. Örneğin, bir bölgede
dokuz adet madene sahip olan bir şirket kaza sonrası izleme zorunluluğunu yerine getirmek için alternatif
bir yöntem teklif etti: yeraltına çalışan madencilerin yerlerini izlemek için telefon cevaplama cihazlarının
kullanılması. Bu yöntem diğer madenler tarafından kullanılan tipik dispeçer sisteminden farklı olduğu
için, bölge personeli teklif edilen yöntemin acil durum müdahale planları ile ilgili kaza sonrası izleme
zorunluluğuna uymak için kabul edilebilir bir yöntem olup olmadığına ilişkin merkez ofisten bilgi istedi.
MSHA teknik destek bölümü, bir karar vermeden önce sistemi gözlemledi ve bunun yeterli olmadığına
karar verdi. Bu gibi alternatif yöntemleri inceleme süreci, bazı madenlerin planlarının onaylanma sürecini
uzattı.
Haziran 2007 itibariyle, MSHA maden işletmecileriyle birçok sorunu çözdü ve planlarını onayladı, ama
az sayıdaki bazı planların onaylanması birkaç ay süresince gecikti. Maden işletmecileriyle müzakereler
yürüttükten sonra, iki bölge planların kaza sonrası solunabilir hava bileşeni ile ilgili olarak üç madende
çıkmaza girdi. [18] Fakat MSHA daha sonra bu madenlerle acil durum müdahale planlarıyla ilgili olarak
bir uzlaşmaya vardı. 26 Ekim 2007 itibariyle, diğer bir deyişle planların sunulmasına ilişkin ilk olarak
tanınan süre bittikten bir seneden uzun bir süre sonra, MSHA bütün yeraltı kömür madenlerinin bizim
analizimizin bir parçasını teşkil eden acil durum müdahale planlarını onaylamıştı. [19]
Madenlerin Onaylanan Acil Durum Müdahale Planları Bu Planların Belli Bileşenlerine İlişkin
Temin Edilen Bilgiler Açısından Farklılık Göstermektedir ki Bu da Madencilere Temin Edilen
Koruma Önlemleri ile ilgili Belirsizlikler Ortaya Koymaktadır
İncelediğimiz onaylanmış olan acil durum müdahale planları, temin edilen bilgiler açısından farklılıklar
göstermektedir ve dolayısıyla da belli koruma önlemlerinin bütün madencilere temin edilip edilmeyeceği
belirsizdir. Madenlerin belli özelliklerinde farklar olması nedeniyle planların içeriklerinin farklılık
göstermesi anlaşılır bir durumdur. Fakat örneklediğimiz planları incelerken, bazı planların temin edilecek
olan korunma yöntemlerini belirtmediklerini ve söz konusu korunma önlemleriyle ilgili bilgilerin
miktarının plandan plana farklılık gösterdiğini gördük. Aşağıdaki örnekler, incelediğimiz planlardaki
farklılıkları göstermektedir.
Kaza Sonrası Solunabilir Hava
İncelediğimiz bazı planlar, madenin mahsur kalan madenciler için uzun süreli olarak kaza sonrası
solunabilir hava temin etmek için ihtiyaç duyduğu malzemeleri belirtiyordu fakat diğer bazı planlar
bunları belirtmiyordu. Örneğin, üç bölgede incelediğimiz planlar maden işletmecilerinin oksijen
miktarını, basınçlı hava silindirlerinin sayılarını ve havadan kirletici maddeleri uzaklaştırmak için gerekli
malzemeleri belirterek doldurmaları gereken tablolar içeriyorlardı. Bölgelerden birinde görev yapan bir
yetkili, söz konusu bölgenin ayrıca mahsur kalan madencilere uzun süreli kaza sonrası solunabilir hava
temin etme yöntemi olarak yaşam odalarını tercih eden madenlerin satın aldıkları yaşam odalarının
boyutlarını ve tiplerini de belirtmelerini gerekli kıldığını söyledi. Yetkili, yaşam odalarının
yerleştirilecekleri yerlerin şişirilmiş odaları delmeden yerleştirmek için yeterince büyük olmalarını
sağlamak için bu bilgiyi istediklerini belirtti. Buna karşılık, diğer bölgelerde incelediğimiz bazı planlar
sadece madenin tercih edebileceği solunabilir hava temin etme yöntemlerine ilişkin olası seçenekleri veya
bunların bir kombinasyonunu belirtiyorlardı; planlar madenlerin solunabilir hava zorunluluğunu yerine
getirmek için seçtikleri belirli yöntemleri ortaya koymuyor veya havadaki kirletici maddeleri
uzaklaştırmak için ihtiyaç duyulan oksijen veya hava miktarını ya da malzemeleri belirtmiyorlardı.
Dolayısıyla, bölgelerin planlarda belirtilen yöntemlerin söz konusu madenler için yeterli olacağını nasıl
tespit ettikleri hususu net değildi.
Madenin Belli Yerlerindeki Kaza Sonrası Solunabilir Hava
İncelediğimiz bazı planlar, maden işletmecisinin madenin kömür çıkarılmakta olan çalışma kısımları ile
madenin girişi arasındaki, diğer bir deyişle panoyla ocak ağzı arasındaki yerlerde uzun süreli kaza sonrası
solunabilir hava temin edip etmeyeceğini belirtmek hususunda farklılık gösteriyorlardı. [20] Onaylanmış
planlara sahip 10 bölgenin 6’sında, [21] incelediğimiz onaylanmış planların tamamı ya kaza sonrası
solunabilir havanın bu bölgelerde temin edileceğini ve hava temin etmek için kullanılacak yöntemi
belirtiyor, ya da bu yerlerde havaya ihtiyaç olmadığını belirtiyor ve bunun sebeplerini açıklıyordu.[22]
Fakat onaylanmış planlara sahip 10 bölgenin 4’ünde, bazı planlar panoyla ocak ağzı arasındaki yerlerde
çalışan madenciler için kaza sonrası solunabilir havaya ihtiyaç olup olmadığını veya bunun temin
edilmesine yönelik yöntemleri belirtmiyorlardı. Dolayısıyla, bazı madenlerde, söz konusu yerlerde çalışan
madencilerin bir kaza sonrasında madende mahsur kaldıkları takdirde kaza sonrası solunabilir havaya
erişimleri olmayabilir.
Kaza Sonrası İzleme
Kaza sonrası izleme bileşeni ile ilgili olarak incelediğimiz planlarda yer alan bilgiler konusunda da büyük
farklar olduğunu gördük. Bir bölge ile ilgili olarak incelediğimiz bütün planlar, bu bileşenle ilgili olarak
yerüstü ve yeraltı personelinin sorumluluklarını detaylı bir şekilde ele alıyor ve madencilerin yerlerini
tespit etmekte kullanılacak olan yeraltı alan veya bölgelerini tanımlıyorlardı. Buna karşılık, diğer bir
bölgede, incelediğimiz planların hiçbiri maden personelinin sorumluluklarını veya madencilerin yerlerini
tespit etmek için kullanılacak bölgeleri belirtmiyordu. Madencilerin nasıl izleneceklerini dair belirgin
bilgiler temin edilmeksizin, bölgelerin planlarda belirtilen yöntemlerin söz konusu madenler için yeterli
olacağını ve maden işletmecilerinin bir kaza durumunda mahsur kalan madencilerin nerede
bulunduklarını nasıl tespit edeceklerini nasıl belirledikleri net değildi.
PLAN BİLEŞENLERİNİN BÜYÜK BİR KISMI UYGULAMAYA KONMASINA RAĞMEN, İKİ
BİLEŞEN UYGULMAYA KONMADI
Madenlerin acil durum müdahale planlarının bileşenlerinin büyük bir kısmı uygulamaya kondu, ama iki
kilit bileşen uygulanmadan kaldı. Ocak 2008 itibariyle, bütün yeraltı kömür madenleri acil durum
müdahale planlarının bütün bileşenlerini ya da bileşenlerinin büyük bir kısmını uygulamaya koymuşlardı.
Fakat madenlerin az sayıdaki bazıları, kilit bileşenlerden birini – kaza sonrası solunabilir hava –
uygulamaya koymuştu çünkü bunun için ihtiyaç duyulan ekipman mevcut değildi. Ayrıca, madenler diğer
bir bileşeni olan telsiz iletişim sistemleri veya eşdeğer bir alternatif sistemi de uygulamaya koymaya
başlamamışlardı çünkü tamamıyla telsizden oluşan bir sistem mevcut değil ve MSHA madencilerin
Haziran 2009 itibariyle uygulamaya koymak zorunda oldukları MINER Yasasının bu zorunluluğunu
yerine getirmek için maden işletmecilerinin kullanmalarına izin verilecek olan alternatif teknolojilerin
hangileri olduğuna henüz karar vermemişti.
Madenler Acil Durum Müdahale Planlarının Bütün Bileşenlerini
veya Bileşenlerin Büyük Bir Kısmını Uygulamaya Koydular
Ocak 2008 itibariyle, bütün yeraltı kömür madenleri onaylandıktan sonra derhal uygulamaya konmaları
gerekli olan acil durum müdahale planlarının [23] bileşenlerinin tamamını veya büyük bir kısmını
uygulamaya koydular. Bütün yeraltı kömür madenlerinin yüzde yirmisi acil durum müdahale planlarının
bütün bileşenlerini uygulamaya koydular. Geri kalan madenler ise, kaza sonrası solunabilir hava
zorunluluğu haricindeki bütün bileşenleri uygulamaya koydular. Özellikle de, MSHA bölge yetkililerine
göre, bütün madenler, gerekli olduğu şekilde, planlarının gerekli kıldığı yedek iletişim ve izleme
sistemlerini uygulamaya koydular, acil durum prosedürlerine ve kendi kendine yeterli ferdi kurtarıcıların
kullanımına ilişkin eğitim verdiler ve yerel acil durum müdahale ekipleri ile koordinasyon ve iletişime
yönelik prosedürler oluşturdular. Ayrıca madenlerin birçoğu, MINER Yasası genel olarak kurulumları
için Haziran 2009’a kadar süre tanımış olmasına rağmen, ateşe dayanıklı yaşam hatlarını kurmuşlardı.
Genel olarak, birçok plan bileşeninde olduğu gibi, madenler acil durum müdahale planlarının mevcut
kaza sonrası iletişim ve izleme zorunluluklarını uygulamaya koymak için geniş ölçüde kabul gören
yöntemleri kullanmaktalar ve MINER Yasasının Haziran 2009 zorunluluğunu yerine getirmek için de
elektronik izleme sistemlerine doğru kaymaktalar. NIOSH’a göre, yedek iletişim sistemleri zorunluluğunu
yerine getirmek için birçok maden fiziksel bağlantılı maden telefonları ve taşınabilir radyolarla birlikte
sızıntılı besleme kablo sistemleri kullanmaktalar [24] (bkz. şekil 6). Kaza sonrası izleme zorunluluğunu
yerine getirmek için, incelediğimiz planların neredeyse yüzde 90’ı madencileri izlemek için bir dispeçer
sisteminin veya buna eşdeğer bir sistemin kullanılacağını belirtiyorlardı. [25] İncelememizi yaptığımız
sırada, görüştüğümüz imalatçılara göre, yaklaşık 13 maden elektronik izleme sistemleri kurmaktaydı.[26]
Maden çağrı cihazı
Sızıntılı besleme kablo, elde taşınabilir radyodan sinyal alıp sinyal iletir
Kaynaklar: Yardım istemek için madencinin kullandığı ekipmanlara ilişkin GAO sunumu; görseller kısmen Art Explosion’dan
alınmıştır.
Şekil 6. Yedek İletişim Sistemleri ile ilgili Mevcut Zorunluluğu Yerine Getirmek için Kullanılan
Teknolojilere ilişkin Gösterimler
Ekipman Mevcut Olmadığı için Kilit Bileşenlerden Biri Tam Olarak Uygulamaya Konamadı
Ocak 2008 itibariyle, ihtiyaç duyulan ekipman mevcut olmadığı için, madenlerin dörtte üçü mahsur kalan
madenciler için uzun süreli kaza sonrası solunabilir hava temin edilmesine ilişkin zorunluluğu tam olarak
yerine getirememişler ve madenlerin beşte biri de madencilerin tahliyesine yardımcı olmaya yönelik
ihtiyaç duyulan kendi kendine yeterli ferdi kurtarıcıların tamamınu temin edememişlerdi. [27] MSHA’nın
kılavuzuna göre, madenler mahsur kalan madencilere uzun süreli kaza sonrası solunabilir hava temin
etmek için çeşitli alternatif yöntemler kullanabilirler. Bu yöntemler arasında, maden içerisinde kolaylıkla
hareket ettirilebilecek, gerek sert duvarlı gerekse şişirilebilir, önceden imal edilmiş yaşam odaları temin
edilmesi; maden içerisinde önceden inşa edilmiş güvenli bölge adı verilen ve solunabilir hava ile hayatta
kalmaya yönelik malzemelerin mevcut bulunacağı korunaklı bir oda inşa edilmesi; ve bir kaza sonrasında
hava geçirmez bir barikat inşa etmek için malzemeler, solunabilir hava temin etmek için ekipmanlar ve
ayrıca su, yiyecek ve diğer malzemelerin bulunduğu bir kızak temin edilmesi yer almaktadır. Şekil 7’de
gösterildiği gibi, birçok maden mahsur kalan işçilere uzun süreli kaza sonrası solunabilir hava temin
etmek için en az bir yaşam odası kullanmayı planlamışlardır.
Önceden inşa edilmiş güvenli bölge (madenlerin
%14’ü)
Bir kaza sonrasında güvenli bölge oluşturmak için kızaktaki
barikat malzemelerini kullanan madenciler (madenlerin
%27’si)
Şişirilebilir (solda) ve sert duvarlı (sağda) yaşam odaları
(madenlerin %69’u)
a
Madenler, mahsur kalan madencilere solunabilir hava temin etmek için birden fazla yönteme başvurabilirler. Örneğin bir
maden, madenin çalışılmakta olan alanlarında (yani kömür çıkarılan kısımlarında) bir yaşam odası kullanmayı ve bir çıkış yolu
boyunca maden girişine daha yakın olan kısımlarda önceden inşa edilmiş güvenli bir bölge kullanmayı tercih edebilir.
Not: Bölge yetkilileri, madenlerin yüzde 7’sinin kaza sonrası solunabilir hava temin etmek için, önceden yerleştirilmiş borular ya
da yeryüzünden madenin içerisine kazırlan bir sondaj kuyusu veya desandre aracılığıyla madenin içerisine basınçlı bir şekilde
hava püskürtülmesi gibi, yukarıdaki alternatifler haricinde bir yöntemi kullandıklarını belirttiler.
Şekil 7. Mahsur Kalan Madenciler için Uzun Süreli Kaza Sonrası Solunabilir Hava Temin Etme
Yöntemleri ve Herbir Yöntemi Kullanmayı Planlayan Madenlerin Yüzdeleri
Yaşam Odaları
MSHA’ya göre, bütün yeraltı kömür madenlerinin yüzde 69’u şişirilebilir veya sert duvarlı yaşam odaları
sipariş etmiş olmalarına rağmen, bunların sadece yüzde 4’ü Ocak 2008 itibariyle odaları teslim almışlardı.
İmalatçılar, MINER Yasasının yürürlüğe girmesinin tetiklediği maden işletmecilerinden gelen talebi
karşılamak için üretimlerini arttırmakta zorluk yaşıyorlardı ve ihtiyaç duyulan materyal ve ekipmanlarda
kıtlıkla karşılaşmışlardı. Görüştüğümüz MSHA yetkililerine ve imalatçılara göre, imalat kısıtlamaları bazı
yaşam odalarının teslimatını 2009’a kadar geciktirebilir. Bu gecikmeler ışığında, üst düzey MSHA
merkez ofis yetkilileri, yaşam odalarını henüz teslim almamış olan maden işletmecilerinin, önceden inşa
edilmiş güvenli bölgeler veya madencilerin güvenli bölge inşa etmelerine imkan tanıyan barikat
malzemeleri gibi geçici ara düzenlemeler yapmalarını zorunlu kılmayı düşündüklerini belirttiler. Ayrıca,
görüştüğümüz maden işletmecileri NIOSH’un odalara ilişkin değerlendirmelerine dayalı olarak,
MSHA’nın sipariş etmiş oldukları odaların değiştirilmesini veya yerlerine başka tedbirlerin konmasını
gerektiren bir kılavuz oluşturmasından ve bunun da teslimatların daha da gecikmesine veya maliyetlerini
arttırmasına yol açmasından endişe ettiklerini belirttiler. [28]
Önceden inşa edilmiş güvenli bölgeler ve barikat malzemeleri içeren kızaklar. Madenlerin yüzde on
dördü, kendi güvenli bölgelerini inşa etmeyi ve yüzde 27’si de solunabilir hava ve barikat için ihtiyaç
duyulan malzemeler ile diğer hayatta kalma ihtiyaçlarını içeren kızakları temin etmeyi tercih ettiler. Fakat
Ocak 2008 itibariyle, güvenli bölgeler kullanan madenlerin sadece yüzde 12’si ve kızaklar kullanan
madenlerin de yüzde 50’si bu yöntemleri tam olarak uygulamaya koydular. İmalatçılar genellikle oksijen
tankları, hava kilitli kapılar ve sığınak alanlarından karbon dioksiti gidermek için gerekli ekipmanlar gibi
ürünlere yönelik artan ihtiyacı karşılayamadıkları için, mevcut olmayan ekipmanlar, birçok madenin ilgili
yöntemleri tam olarak uygulamaya koymalarını engelledi.
Kendi kendine yeterli ferdi kurtarıcılar. İncelememiz sırasında, kendi kendine yeterli ferdi kurtarıcı
imalatçıları MINER Yasasının getirdiği zorunlulukların yarattığı aniden artan talebe yetişmeye
başlamışlardı. Fakat, Ocak 2008 itibariyle, madenlerin yüzde 20’si planlarının gerektirdiği kendi kendine
yeterli ferdi kurtarıcıların bazılarının teslimatını beklemekteydi. Görüştüğümüz imalatçılar, öngörülebilir
gelecekte talepteki bu büyük artışın devam etmesini beklemediklerini, dolayısıyla üretim kapasitelerini
büyük oranlarda arttırmadıklarını ve bu durumun da kısa vadede üretebildikleri birim sayısını
sınırlandırdığını belirttiler.
MSHA, MINER Yasasının Telsiz İletişim Sistemlerine ilişkin Zorunluluğunu Karşılamak için
Hangi Teknolojilerin Kabul Edileceğini Belirlemedi.
MINER Yasası Haziran 2009 itibariyle madenlerin kaza sonrası telsiz iki yönlü iletişim sistemleri veya
bunların onaylanmış alternatiflerini temin etmelerini gerektirmesine rağmen, MSHA maden
işletmecilerinin bu zorunluluğu yerine getirmek için hangi teknolojileri kullanmalarına izin verileceğini
belirlemedi. MINER Yasası, madenlerin acil durum müdahale planlarının yeraltı ile yeryüzü personeli
arasında “telsiz iki yönlü bir araç” aracılığıyla kaza sonrası iletişimine ilişkin şartlar içermeleri gerektiğini
belirtmek haricinde, telsiz iletişim sistemlerini tanımlamamaktadır. Fakat yasa, bu tür bir bileşen maden
işletmecileri tarafından uygulamaya konamadığı takdirde, madenlerin planlarının bunun yerine telsiz bir
sistemin temin edebileceği “işlevsel faydaya ve güvenlik koruma derecesine mümkün olduğunca yakın,
eşdeğerde” alternatif yöntemler içerebileceğini ifade etmektedir.[29] Yasaya ilişkin Senato komite raporu,
bu zorunluluğun amacının maden işletmecilerinin kendi madenlerinde en iyi şekilde çalışan mevcut en
gelişmiş teknolojiyi kullanmalarını sağlamak olduğunu ifade etmiştir. Rapor ayrıca amacın, yeniliğin
önünü kesecek ve önemli güvenlik faydalarına sahip yöntem ve ekipmanların uygulamaya konmasını
geciktirecek dar bir bakış açısıyla yasanın yorumlanmasının önüne geçmek olduğunu ifade etmiştir.[30]
NIOSH’a göre, “telsiz” terimi küresel telekomünikasyon endüstrisi tarafından kullanıldığı şekliyle, cep
telefonu gibi bir son kullanıcı cihazın bir kablo ile yerel olarak bağlı olmamasını ifade etmektedir. Fakat
bu sistemler iletişimi desteklemek için fiziksel bağlantıya sahip bir altyapıyı gerektirirler. NIOSH
araştırmasında, iki yönlü telsiz iletişim sağlayabilen altyapısı olmayan sistemlerin – ki biz bu raporda
bunlara tamamıyla telsiz ifadesiyle atıfta bulunuyoruz – operasyonel kısıtlar nedeniyle birçok yeraltı
kömür madeninde mevcut bulunmadıklarını tespit etti. NIOSH yetkililerine göre, yaptıkları araştırma
takılabilir ve taşınabilir iki yönlü iletişim cihazlarının birçok yeraltı kömür madeninde çalışması için,
öngörülebilir olan gelecekte mevcut olacak herhangi bir kaza sonrası iletişim sistemini desteklemek için
altyapının bulunması gerekeceğini ortaya koydu.
Araştırmacılar ve imalatçılar tamamıyla telsiz iletişim sistemleri geliştirmelerine rağmen, bu sistemlerin
finansal olarak ayakta kalabilirliği ve pratikliği konusunda endişeler bulunmaktadır ve bunların yeraltı
kömür madenlerinde kullanımına ilişkin önemli sınırlar mevcuttur. Örneğin, NIOSH’a göre, yeraltına ve
madenin üzerinde yeryüzüne yerleştirilen antenler kullanan sistemlerin (toprak içinden sistemler olarak
anılmaktadır) çok sınırlı bir menzili bulunmaktadır ve bunların birçoğu sadece yerüstündeki kişilerin
yeraltındaki madencilere iletebildikleri tek yönlü metin iletişimine imkan vermektedir. Madencilik
endüstrisinde bilgi sahibi olan görüştüğümüz kişiler – ki bunlar arasında NIOSH temsilcileri, MSHA
teknik destek birimi ve yeraltı kömür madenlerinde kullanılmak üzere yeni teknolojiler geliştiren şirketler
de bulunmaktadır – ve incelediğimiz araştırmalar, madenlerdeki koşulların iletişim sinyallerinin uzak
mesafelere ulaşmasını son derece zorlaştırmaları nedeniyle, tamamıyla telsiz iki yönlü iletişim
sistemlerinin önümüzdeki birkaç yıl boyunca mevcut olmayabileceğini ortaya koymuştur.
NIOSH’a, MSHA’nın teknik destek bölümü personeline ve imalatçılara göre, kömür maden işçisinin
altyapıya bağlı olmadığı bazı kısmi telsiz sistemler şu anda da mevcuttur ve yeraltı kömür madenlerindeki
madencilerin iletişimini ve güvenliğini iyileştirebilecek diğer bazı alternatifler de kullanıma hazırdır.
Sızıntılı besleme veya fiber optik kablo sistemleri gibi, kısmi telsiz iletişim sistemlerinin kullanımı
madenlerde daha yaygın hale gelmektedir. Ayrıca NIOSH ve imalatçılar, eternet ağları ve telsiz örgüsel
ağlar gibi madenlerde kullanıma yönelik kısmi telsiz iletişim sistemleri temin etmek için diğer bazı
opsiyonlar geliştirmekteler. Bu sistemlerin bazılarına ilişkin örnekler tablo 2’de gösterilmektedir.
Bu sistemlerin bazıları halihazırda mevcut olsalar da, diğer bazı sistemler de geliştirilmektedir ve bazı
bileşenlerin de yeraltı kömür madenlerinde kullanım için güvenli oldukları MSHA tarafından henüz
onaylanmamıştır. [31] 2008’in başlarında, MSHA madencilerin izlenmesine yönelik ilk telsiz örgüsel ağı
onaylamıştır ve bu ağ kullanılarak iki yönlü metin mesajlaşmasına imkan tanıyan bir değişikliğe ilişkin
imalatçı başvurusunu da incelemektedir. Ekipmanların yeraltı kömür madenlerinde kullanım için
onaylanmasından sorumlu olan bir MSHA yetkilisi, kurumun iki yönlü sesli iletişime imkan tanıyacak
telsiz örgüsel ağ sistemleri için MSHA’nın onayını isteyen diğer imalatçılarla da çalıştığını belirtti.
Tablo 2. Yeraltı Kömür Madenlerinde Kullanıma Yönelik Kısmi Telsiz İletişim Sistemlerinin
Örnekleri
Sistemin tipi
Sızıntılı besleme
Tanım
Sinyal bir besleyici kabloya ve aynı kablo üzerinden “sızar” ve madenin büyük bir
kısmında iletişime imkan tanıyan bir sinyal yayar.
Eternet
Madenlerde sesli iletişime izin verecek şekilde eşeksenli kablo veya çift bükümlü kablo
üzerinden iletilen özel bir veri iletişim protolokü kullanan eternet local alan ağı.
Telsiz örgü
Telsiz örgüsel ağlar, bütün madene yerleştirilmiş (devre düğümü adı verilen) telsiz modemler
kullanır. Sinyal bir düğümden diğer düğüme “atlar” ve iki yönlü olarak ses, veri ve video
gönderilmesine ve alınmasına imkan sağlar. Bir maden kazasında bazı düğümlerin hasar
görmesi halinde, ağ kendisini yeniden konfigüre edebilir ve hala çalışır durumda olan
düğümleri kullanarak iletişim sinyalleri için yeni bir yol yaratabilir.
Parazitli sinyal
yayılımı
Teller, raylar ve kablolar gibi mevcut maden altyapısı boyunca bir sinyal iletilir ve bu
sinyal, bir telden raya geçmek gibi, bir araçtan bir diğerine « atlayabilir ». Bazı örneklerde,
sinyal alternatif bir araca atlamak suretiyle hasarlı kısım bitene kadar bir kablonun hasarlı
bir kısmını pas geçebilir.
Kaynak: NIOSH.
NIOSH madenlerde ileri ve kalıcı iletişim sistemlerinin temin edilmesini sağlamak için planlar
oluşturmuştur. Tamamıyla telsiz teknolojilere alternatifler geliştirme konusunda sağlanan ilerleme göz
önünde bulundurulduğunda, NIOSH yeraltı kömür madenlerinin kısmi telsiz teknolojisi kullanan
sistemler kuracakları aşamalı bir yaklaşım geliştirmiştir. Madenler bir maden kazası durumunda ayakta
kalması daha olası iletişim sistemleri yaratmak için, madenlere yönelik çağrı cihazları gibi geleneksel
sistemlerin yanı sıra bu iyileştirilmiş iletişim sistemlerini ya da sızıntılı besleme kablo sistemi gibi bir
teknoloji ile birlikte telsiz örgü gibi diğer teknolojileri bir arada kullanan kombine sistemleri
kullanabilirler. NIOSH yetkilileri benimsedikleri yaklaşımın maden işletmecilerinin sistemlerini daha
dayanıklı iletişim sistemlerine yükseltirken mevcut teknolojilerden de faydalanabilmelerini sağlamaya
odaklandığını belirttiler.
NIOSH’un yaklaşımına benzer şekilde, West Virgina madenlerin telsiz iletişim sistemleri kullanmalarını
gerekli kılmaktadır fakat bunları fiziksel bir bağlantı olmaksızın bir madencinin maden içerisinde iletişim
ve izleme sistemi ile bireysel iletişimine imkan tanıyan sistemler olarak tanımlar. West Virginia, bu
zorunluluğun yerine getirilmesi için madenlerin sızıntılı besleme kablo ve WiFi iletişim sistemleri
kullanmalarına izin verir ki bu sistemlerin her ikisi de tam telsiz sistemleri değil kısmi telsiz sistemleridir.
West Virgina’nın eyalet madencilik ofisi, çeşitli imalatçılar tarafından geliştirilen iletişim ve izleme
teknolojilerini onaylamıştır, fakat bunların tamamı yeraltı kömür madenlerinde kullanıma yönelik olarak
MSHA tarafından onaylanmamıştır. West Virginia yetkilileri 2008’in sonlarında bu zorunluluğun yerine
getirilmesi için madenlerinin işlevsel sistemlere sahip olmalarını beklediklerini ifade ettiler.
Kısmi telsiz teknolojisindeki bu ilerlemelere rağmen, MSHA telsiz iletişim sistemlerine ilişkin Haziran
2009 zorunluluğuna uymak için madenlerin hangi tür teknolojileri kullanmalarına izin verileceğini henüz
tespit etmemiştir. Acil durum müdahale planlarına dair Ekim 2006’da yayınladığı kılavuzunda MSHA
telsiz terimini, yangın veya patlama ile hasar görebilecek şekilde yeraltından geçen kablolar kullanan
sistemler anlamında kullanmıştır. Daha önce de belirtildiği gibi, NIOSH’a göre bu tür altyapıdan
bağımsız sistemler birçok maden için mümkün olmayacaktır. MSHA’nın kılavuzu, sistemin bir kaza
durumunda etkilenmeme olasılığı tespit edilirken her madendeki özel koşulların dikkate alınacağını ifade
etmiştir. İncelememiz sırasında MSHA yetkilileri hangi teknolojilerin telsiz iletişim sistemleri ile ilgili
Haziran 2009 zorunluluğunu yerine getirmede kabul edileceklerini ortaya koyan bir kılavuz yayınlamaya
yönelik bir planları olmadığını zira tanınan sürenin bitimine yakın hangi teknolojilerin mevcut olacağını
bekleyip görmek istediklerini belirttiler. Sonuç olarak, maden işletmecilerinin verilen süreye uyabilmek
için gelişmiş iletişim sistemlerine ilişkin plan yapıp bunları sipariş etmelerinin mümkün olup olmadığı
belirsizdir. Bir yetkili, bu gecikmenin gerekçesini belirtirken, MSHA’nın kısmi telsiz teknolojilerin kabul
edilebilir olduğunu ilan etmesi halinde imalatçıların tam telsiz teknolojiler geliştirmeye çalışmaktan
vazgeçmelerine dair endişeleri ifade etti. Ne var ki, bazı imalatçılar MSHA hangi teknolojilerin kabul
edilebilir olduğunu tespit etmediği için, MSHA açısından nihai olarak kabul edilebilir olmayan
teknolojiler geliştirmek için zaman ve para yatırımı yaptıklarından endişe ettiklerini belirttiler.
MSHA’NIN BÖLGE OFİSLERİ MADENLERİN ACİL DURUM MÜDAHALE PLANLARININ
UYGULAMAYA KONMALARINI ZORUNLU KILMALARINA RAĞMEN, MSHA MERKEZ
OFİSİNİN SÖZ KONUSU ZORUNLULUK VE PLANLARIN KALİTESİ ÜZERİNDEKİ
DENETİMİ SINIRLI KALDI
MSHA bölge ofisleri madenlerin acil durum planlarının uygulamaya konmasını icra etmek için teftişler
yaptılar ve tebligatlar yayınladılar, fakat MSHA merkez ofisi bölgelerin icra çabaları ve planların genel
kalitesi üzerinde sınırlı bir denetim uyguladı. MSHA bölgeleri birçok madenin yasal yaptırımlara
uyumunu teftiş etti ve madenlerin acil durum müdahale planlarınun uygulanmasını zorunlu kılmak için
tebligatlar yayınladı, ama MSHA merkez ofisi yetkilileri planların uygulamaya konması veya icrası ile
ilgili olası sorunları tespit etmeye yönelik olarak acil durum müdahale planları ile ilgili tebligatlara ilişkin
verileri sistematik olarak değerlendirmediler. Ayrıca, MSHA merkez ofisi yeraltı kömür madenlerinin acil
durum müdahale planlarının kalitesini sağlamaya veya düzeltici önlemlere ihtiyaç duyulup
duyulmayacağını tespite yönelik yetersiz denetim uyguladı.
Bölge Ofisleri Planların Uygulamaya Konmasını Zorunlu Kılmak için Teftişlere ve Tebligatlara
Başvurdular
Ekim 2006’da MSHA merkez ofisi, bölgelere müfettişlerin olağan teftiş süreçleri sırasında onaylanmış
olan acil durum müdahale planlarının bileşenlerine uygunluğu denetlemeye başlamaları gerektiğini
belirten bir kılavuz yayınladı. Bir müfettişin bir maden işletmecisinin onaylanmış olan planının bir
bileşenini uygulamaya koymadığını tespit etmesi halinde, MSHA söz konusu madene planına uymadığına
dair bir tebligatta bulunabilir. Bölge yetkililerine göre, MSHA’nın bütün bölgeleri madenlerin planlarının
münferit bileşenlerini söz konusu bileşenler onaylanır onaylanmaz olağan teftişlerine dahil etmeye
başladılar. Müfettişlere bütün madenlerin planlarını içeren ve müfettişler tarafından her teftişten önce
incelenmesi gereken, düzenli maden dosyalarının güncellenmesi aracılığıyla madenlerin planlarının
münferit bileşenlerinin onaylanmasına ilişkin bildirimler yapıldı.[32]
Aralık 2007 itibariyle, müfettişler acil durum müdahale planlarının onaylanmış olan bileşenlerini uygun
şekilde uygulamaya koymamış olan maden işletmecilerine 350’nin üzerinde tebligat yayınladılar. MSHA
müfettişleri, MSHA merkez ofisinin kılavuzunu yayınlamasından kısa bir süre sonra Kasım 2006’da
uygunsuzluklara ilişkin tebligatlar yayınlamaya başladılar.[33] Kasım 2006’dan önce, MSHA bölge
ofisleri sadece onay için acil durum müdahale planlarını sunmayan veya revize etmeyen madenlere
tebligatlar yayınlıyorlardı. Kasım 2006’dan 2007’nin Aralık ayının ortalarına kadar, en sık yayınlanan
tebligatlar kaza sonrası iletişim sistemleri, kaza sonrası izleme, kaza sonrası solunabilir hava ve ilave plan
içerikleri ile alakalıydı. [34] Madenlerin planlarının kaza sonrası solunabilir hava bileşenine uygun
hareket edilmemesi ile ilgili tebligatlar, gerekli olan kendi kendine yeterli ferdi kurtarıcılara ve uzun bir
süre yeraltında mahsur kalan madencilere oksijen temin edilmesine yönelik malzemelere ilişkin ihlalleri
kapsıyordu. Şekil 8, madenlerin acil durum müdahale planlarının her bir unsuruna uygun hareket
edilmemesi ile ilgili olarak yayınlanan tebligatların yüzdelerini ve sayılarını göstermektedir.
Tebligatların sebepleri farklılık göstermekteydi; tebligat yayınlanan uygunsuzluk vakaları arasında, diğer
sebeplerin yanı sıra, madenlerin gerekli ekipmanların kurulumunu yapmamış olmaları veya ekipmanların
uygun şekilde çalışmamaları bulunmaktaydı.
Daha fazla sayıda plan tam olarak onaylandıktan sonra, diğer bir deyişle Mayıs 2007’den itibaren MSHA
madenlere daha fazla tebligat yayınladı. Bir planın sunulmaması veya revize edilmemesine ilişkin
yayınlanan tebligatlar genellikle Ağustos 2006’ya kadar tanınan süre ışığında yayınlanmıştı ve yeraltında
mahsur kalan madencilere uzun süreli kaza sonrası solunabilir hava temini ile ilgili yayınlanan tebligatlar
daha ziyade daha sonra yayonlandılar, çünkü MSHA Şubat 2007’ye kadar bu hususla ilgili bir kılavuz
temin etmedi. Bu iki kategori haricinde, aylık tebligatların sayısı Nisan 2007’de 9’dan Mayıs 2007’de
30’a çıktı ve Ekim 2007’de ise neredeyse 60’a ulaştı (bkz. şekil 9). MSHA’nın Kömür Madeni Güvenliği
ve Sağlığı Müdürüne göre, daha fazla sayıda onaylanmış plan teftiş için uygun hale geldikçe tebligatların
sayısı arttı ve daha fazla sayıda maden başarılı bir şekilde planlarını uygulamaya koydukça ve uygun
şekilde gerekli ekipmanları bulundurdukça bu sayı düşecektir.
İlaveplan içeriği şartları (101)
Eğitim (5)
Birden fazla bileşen (11)
Kaza sonrası yaşam
hatları (9)
Diğer (12)
Kaza sonrası
izleme (53)
Kaza sonrası
a
solunabilir hava (50)
Kaza sonrası iletişim
sistemleri (98)
a
Kaza sonrası solunabilir hava bileşenine uygun hareket edilmemesine ilişkin 50 tebligat, planların yeraltında
mahsur kalan madencilerin uzun süre hayatta tutulmalarına ilişkin şartlarına ilişkin 42 ihlali, planların kendi kendine
yeterli ferdi kurtarıcılar ile ilgili şartlarına ilişkin 7 ihlali ve her iki şarta da ilişkin 1 ihlali kapsamaktadır.
Şekil 8. Bileşen Bazında, Acil Durum Müdahale Planlarının Her Bileşenine Uygun Olmayan Şekilde Hareket
Edilmesi ile ilgili olarak MINER Yasası kapsamında MSHA’nın Madenlere Yayınladıkları Tebligatlar, 15 Ağustos
2006 ile 11 Aralık 2007 arası.
Tablo 3. Madenlerin Acil Durum Müdahale Planlarına Uygun Hareket Edilmeyen Durumlar ile
ilgili Müfettişlerin Tebligat Yayınladıkları Koşulların Örnekleri
Acil durum müdahale planı
bileşeni
İhlalin özeti
Kaza sonrası iletişim sistemi
Plan, birincil kaçış yolunda ikinci ve ayrı bir iletişim sisteminin kurulacağını
belirtiyordu. Plan ayrıca ikinci sistemin, maden çıkarma çalışmaları ilerledikçe
yaşam hattı ile birlikte uzayan bir telefon hattı olacağını belirtiyordu. Bu ikinci
hattın planın onaylanmasından sonra 30 gün içerisinde kurulması gerekiyordu.
Ikincil iletişim sistemi kurulmamıştı.
Kaza sonrası izleme
Maden işletmecisi madene ait acil durum müdahale planındaki izleme planına
uymamıştı. Izleme planı, bir madencinin aynı anda iki farklı çalışma bölümünde
bulunduğunun kaydedilmesi ve iki madencinin de aslında yeryüzünde görevli
olmalarına ragmen yeraltında olduklarının kaydedilmesi nedeniyle, geçerli değildi.
Kaza sonrası solunabilir
hava: yeraltında
mahsur kalan
madencilerin uzun sure
hayatta tutulmaları
Kaza sonrası solunabilir
hava: kendi kendine yeterli
ferdi kurtarıcılar
Işletmecinin acil durum müdahale planı, planın onaylanmasından sonra 60 gün
içinde madenin faal kısmı için solunabilir hava temin edilmesine yönelik
düzenlemeler yapılmasını gerektiriyordu. Plan onaylanmıştı ve 60 günlük süre sona
ermişti ama işletmeci solunabilir hava temin etmek için düzenlemeler yapmamıştı.
Eğitim
Yedi madenci ile yapılan görüşmeler, madencilerin bir kendi kendine yeterli ferdi
kurtarıcıdan bir diğerine geçir konusunda, onaylanmış acil durum müdahale
planında gerekli kılındığı gibi uygun şekilde eğitim almadıklarını ortaya koydu.
Kaza sonrası yaşam hatları
Bantlı konveyör boyunca uzanan alternatif kaçış yoluna yerleştirilmiş olan yaşam
hattı birkaç yerinden kırılmıştı. Yaşam hattının bir bölümü diğer ekipmanların
etrafına sarılmıştı.
İlave plan içeriği
Çalışma alanında şu kalemler mevcut değildi: çatal çekiç, koruyucu eldivenler,
sekiz adet tavan krikosu, dört adet sac pano, çiviler ve yeterli miktarda yiyecek ve
su.
Birden fazla bileşen
İşletmeci, yeryüzünden çalışma alanına uzanan birincil kaçış yoluna bir yaşam
hattı yerleştirmemişti. Ayrıca, maden işletmecisi yeryüzü ile madenin çalışma alanı
arasında ilave bir iletişim aracı kurmamıştı.
Kendi kendine yeterli ferdi kurtarıcıların depolanmasına yönelik bir konteynerin
bakımı yapılmamıştı. Konteyner hasar görmüştü; kapaklar eğilmişti ve sarkıyordu;
kendi kendine yeterli ferdi kurtarıcılar da kir, toz ve suya maruz kalmıştı.
Maden işletmecisi, madenin acil durum müdahale planının öngördüğü şekilde,
madencilerin yerlerine ilişkin yazılı bir kayıt tutmuyordu. Ayrıca, planın ilave plan
içerikleri kısmında listelenen unsurlar yeraltında mahsur kalan madencilerin
hayatta tutulmaları için çalışma alanında temin edilmemişti.
Kaynak: GAO’nun MSHA verilerine ilişkin özeti.
Yayınlanan tebligatlar
Kaza sonrası solunabilir hava a
Diğer tebligatlar b
Planların sunulması
c
Madenlerin acil durum planlarının ihlallerine ilişkin MSHA’nın yayınladığı tebligatların çoğu acilen
maden işletmecileri tarafından ele alındı. MSHA müfettişinin, bir tebligat yayınladıktan sonra, tebligatta
tespit edilen güvenlik veya sağlık tehlikesinin düzeltilmesi için bir süre belirlemesi gerekmekteydi. 11
Aralık 2007’ye kadar yeraltı kömür madenlerine yayınlanan tebligatlarda belirtilen tehlikelerin yarısından
fazlası, tebligatın yayınlanmasından itibaren bir hafta içerisinde, dörtte biri ise aynı gün içerisinde
düzeltildi (bkz. tablo 4). İncelenen tebligatların yaklaşık yüzde 7’si, 2007’nin sonunda hala beklemedeydi
ve bunlar maden planlarının mahsur kalan madencilere uzun süreli kaza sonrası solunabilir hava temin
edilmesi zorunluluğuna uyulmaması ile alakalıydı. Beklemede olan bu tebligatların yarısı, maden
işletmecilerinin zorunluluğa uymak için kullanmayı planladıkları ekipmanların mevcut bulunmaması
nedeniyle sonlandırılmamıştı.
Tablo 4. Madenlerin Acil Durum Müdahale Planlarını Sunmamaları veya Bunlara Uymamaları
Nedeniyle MINER Yasası Kapsamında Madenlere Düzenlenen Tebligatlar ile ilgili Düzeltme
Süreleri
Düzeltme süresi
Aynı gün
1 hafta içerisinde
2 hafta içerisinde
3 hafta içerisinde
4 hafta içerisinde
4 haftadan uzun süre
Düzeltilmemiş a
Toplam
İhlal sayısı
94
134
39
39
18
20
27
371
Toplam ihlallerin yüzdesi
% 25,3
% 36,1
% 10,5
% 10,5
% 4,9
% 5,4
% 7,3
% 100
Kasım 2007 tarihli bir raporda, Çalışma Bakanlığı Denetleme Dairesi Başkanlığı azalan teftiş
kaynaklarının MSHA’nın yeraltı kömür madenleri için gerekli bütün teftişleri tamamlamasını
zorlaştırdığını belirtiyordu. [35] 11 bölge ofisinin 4’ünde görüştüğümüz yönetim yetkilileri, gerekli olan
acil durum müdahale planı teftişlerinin tamamlanması için yeterli sayıda müfettişe sahip olmadıklarını
belirttiler. Fakat bazı yöneticiler de, bu durumun yeni işe alınan müfettişlerin teftiş yapmak için tam
olarak kalifiye hale geldiklerinde giderileceğini söylediler. Eski bir bölge yöneticisi, müfettişlerin
madenlerin acil durum müdahale planlarına ilişkin gerekli olan teftişleri tamamlayabilecek durumda
olduklarını fakat söz konusu teftişler sırasında maden işletmecilerine daha iyileştirilmiş güvenlik
uygulamalarına ilişkin proaktif bir şekilde tavsiyelerde bulunmak için zaman bulamamış olabileceklerini
belirtti.
MSHA, Uygulama Konma veya İcra ile ilgili Olası Sorunları Tespit Etmek için Tebligatlarla ilgili
Verileri Sistematik Şekilde Değerlendirmedi
MSHA merkez ofisi, her bir acil durum müdahale planı bileşinin ne ölçüde ihlal edildiğini veya planların
icra edilmesinin bölgelere göre farklılık gösterip göstermediğini değerlendirmek için tebligatlara ilişkin
mevcut verileri incelemedi. MSHA merkez ofisinden üst düzey yetkililer, MINER Yasası kapsamında
yapılan tebligatların toplam sayısının hesaplanması haricinde acil durum müdahale planları ile ilgili
tebligatları analiz etmediklerini söylediler. Tebligatlarla ilgili verilerin incelenmesinden sorumlu olan
MSHA uzmanı, MSHA merkez ofisinin tebligatlara ilişkin verileri bölgelerin icra çalışmalarını
denetlemekten ziyade münferit maden işletmecilerinin ve madenlerin kurallara uygunluğunu denetlemek
için analiz ettiğini belirtti. Sonuç olarak, MSHA merkez ofis yetkilileri acil durum müdahale planları ile
alakalı tebligatların sayısının bölgelere göre farklılık gösterdiğini fark etmedi. MSHA’nın 11 bölge ofisi
tarafından 15 Ağustos 2006 ile 11 Aralık 2007 tarihleri arasında madenlerin acil durum müdahale planları
ile ilgili olarak yayınlanan tebligatları inceledik ve yayınlanan tebligatların sayılarının bölgelere göre
büyük farklar gösterdiğini gördük. Örneğin, 11 Aralık 2007 itibariyle, bir bölge kendi yetki alanındaki 18
madenine acil durum müdahale planlarına uymadıkları için tebligat yayınlarken, buna karşılık üç bölge
kendi bölgelerindeki madenlerin üçte ikisine planlarına uymadıkları için tebligat yaptı. (Yayınlanan
tebligatların sayıları ve bölge başna yayınlanan tebligatların sayısı ile ilgili detaylar için Ek II’ye bkz.)
MSHA’nın üst düzey yetkililerinden birine bu farklarla ilgili bilgi verdiğimizde, bu farklardan veya
bunların sebeplerinden haberdar olmadığını belirtti. Bazı farklar olması beklenebilecek bir durum
olmasına rağmen, MSHA bu farkların sebeplerini veya bunların düzeltici önlemler gerektirebilecek
şekilde tutarsız icra faaliyetlerinin bir sonucu olup olmadığını tespit etmedi.
MSHA merkez ofisi ayrıca MINER Yasası kapsamında yayınlanan tebligatlar ile ilgili kurum
düzenlemeleri kapsamında yayınlanan tebligatları inceleyip kıyaslamadı.[36] MINER Yasasındaki acil
durum müdahale planlarına ilişkin zorunlulukların bazıları aynı zamanda MSHA’nın düzenlemelerinde de
bulunmaktadır. Örneğin, hem MINER Yasası hem de MSHA’nın düzenlemeleri madenlerin yaşam
hatlarına veya bunlara eşdeğer cihazlara sahip olmasını gerektirmektedir.[37] MSHA, müfettişlerin ne
zaman MINER Yasasının acil durum müdahale planlarına ilişkin zorunluluğunu veya her ikisi de geçerli
olduğunda diğer düzenlemeleri tebliğ etmeleri gerektiğine dair net bir politika oluşturmamıştır. Her iki
türden de tebligatların aynı zorunluluk için yayınladığını gördük ki bu da izole olarak bir tebligat türünü
değerlendirerek madenlerin bir zorunluluğa uyup uymadığını değerlendirmenin mümkün olmadığını
göstermektedir. Özellikle, MSHA’nın tebligat verilerine ilişkin analizimize dayalı olarak, müfettişlerin
MINER Yasasının yaşam hatlarına ilişkin zorunluluklarına uyulmaması nedeniyle sadece 14 tebligat
yayınlamalarına rağmen, aynı dönem içerisinde yaşam hatları ile ilgili düzenlemelere uyulmaması
nedeniyle 150’nin üzerinde tebligat yayınladıklarını tespit ettik.[38] Bir bölge müdürü yardımcısı,
müfettişlerin tebligatların dayanağı olarak düzenlemeleri kullandıklarını çünkü bunların MINER
Yasasının diline göre daha belirgin olduğunu ifade etti; dolayısıyla, düzenlemeler müfettişlerin ihlalin
doğasını belirtmelerine ve itiraz edilmesi halinde tebligatı savunmalarına imkan sağlamaktadır.[39]
MINER Yasasına ve düzenlemelere uyulmaması nedeniyle yayınlanan tebligatlara ilişkin veriler mevcut
olmasına rağmen, MSHA merkez ofisi her iki veri kaynağını da incelememekte ve bunun sonucunda da
işletmecilerin acil durum müdahale planları zorunluluklarına uyma durumlarının tam ölçüsünü yansıtacak
doğru bilgilere sahip olamayabilmektedir.
Belli bazı ihlal türleri ile ilgili olarak MINER Yasası veya düzenlemeler kapsamındaki acil durum
müdahale planı zorunluluğunu tebliğ etme seçeneği ayrıca MSHA’nın ceza değerlendirmelerini
hesaplamak için kullanılan yasal unsurlardan birini uygun şekilde göz önünde bulundurmasını da
engelleyebilir. Özellikle, MSHA’nın cezaları değerlendirirken maden işletmecisinin daha önceki
ihlallerine ilişkin durumu da göz önünde bulundurması gerekir. Söz konusu madenin aynı yasal hükmü
veya yasal düzenlemeyi ihlal etmekten dolayı son 15 ay içerisinde beş ya da daha fazla kez tebligata
uğradığı durumlarda, MSHA’nın cezaları değerlendirmek için kullandığı formül daha yüksek bir ceza ile
sonuçlanmaktadır. Fakat aynı maden tarafından tekrar edilen ihlallerle ilgili tebligatlar tutarlı bir şekilde
geçerli yasa ya da düzenlemelere göre aynı hüküm kapsamında yayınlanmadığı takdirde, MSHA’nın ceza
değerlendirme sistemi, ihlallerin doğası aynı olsa dahi, bunları tekrar eden ihlaller olarak tespit
etmeyecektir. Dolayısıyla, MINER Yasasındaki acil durum müdahale planı zorunluluğu kapsamında bir
maden yaşam hatlarını idame ettirmediği için bir müfettiş söz konusu madene beş adet tebligat yayınladı
ve daha sonra da altıncı tebligatı da MINER Yasası yerine yasal düzenlemeler kapsamında yayınladıysa,
MSHA’nın ceza değerlendirme sistemi söz konusu ihlali tekrar eden bir ihlal olarak işaretlemeyecek ve
daha yüksek olan ceza değerlendirmesi geçerli olmayacaktır. örneğin, MSHA MINER Yasası kapsamında
bir madene iki tebligat yayınlamış ve en düşük ceza tutarını hesaplamıştır. Fakat bu iki tebligatın
yayınlandığı tarihler arasında maden MINER Yasasının zorunlulukları ile örtüşen yasal düzenlemelerin
ihlalinden dolayı en az dört tebligat daha almıştır. Söz konusu dört tebligat, MSHA merkez ofisinin
bölgelerine yayınladığı kılavuz uyarınca MSHA’nın düzenlemeleri yerine MINER Yasası kapsamında
yayınlanmış olsaydı, hesaplanan cezalar madenin MINER Yasasının acil durum müdahale planlarına
ilişkin zorunluluklarına yönelik tekrar eden ihlallerini yansıtacak şekilde daha yüksek olacaktı.
MSHA Planların Kalitesini Sağlamaya Yönelik Yeterince Denetim Yapmamıştır
MSHA merkez ofisi bazı madenlerin acil durum planlarını incelemiş olmasına rağmen, planların
gerektirdiği güvenlik koruma seviyelerinin bütün bölge ofislerinde yeterli olmasını sağlamak için bölge
ofisleri üzerinde yeterli denetimi yapmamıştır. Federal hükümetle ilgili dahili denetim standartları, dahili
denetimlerin izlemenin sürekli ve kurumun faaliyetlerinde yer etmiş bir şekilde tasarlanması gerektiğini
tavsiye etmektedir. [40] Maden teftişleri sırasında, müfettişler madenlerin acil durum müdahale
planlarının içeriğinde tanımlanan zorunluluklara uymalarını sağlamalıdır. Fakat bu raporda daha önce de
tartışıldığı üzere, bizim incelediğimiz planlar kaza sonrası solunabilir hava ve kaza sonrası izleme gibi
belli plan bileşenleri ile ilgili temin ettikleri bilgiler açısından farklılıklar göstermektedir ve bu da
madencilere temin edilen korunma önlemleri hakkında belirsizliklere yol açmaktadır. MSHA merkez
ofisinden üst düzey bir yetkili, bölge ofislerinin madenlerin onaylanmış planlarının örneklerini merkez
ofisine sunduklarını fakat söz konusu planların sistematik ve kapsamlı bir şekilde incelenmediğini belirtti.
Yetkili, ayrıca bu tür bir incelemenin zaman alıcı ve kaynak yoğun olduğunu ifade etti. MSHA merkez
ofisi yetkilileri kurumun emsal değerlendirme sürecinin bir parçası olarak acil durum müdahale planlarını
incelemeyi planladıklarını fakat her bir bölge ofisinin sadece 2 yılda bir emsal değerlendirme sürecine
girdiğini söylediler. Bütün bölgelerde planların kalitesi denetlenmeksizin, MSHA merkez ofisinin kendi
kılavuzu ve MINER Yasasının zorunluluklarının tutarlı bir şekilde uygulanmasını ve madenlerin aynı
standartları temin etmelerini nasıl sağlayabileceği belirsizdir.
SONUÇLAR
Sago madeninde, 12 madenci maden içerisinde meydana gelen bir patlamanın ardından, maden içerisinde
biriken karbon monoksite maruz kaldıktan saatler sonra öldü. MINER Yasası artık yeraltı kömür
madenlerinin, madencilerin madenlerde gelecekte meydana gelebilecek kazalar halinde kendilerini
korumaları için gerekli araçlara ve teknolojiye sahip olmalarını sağlamaya yönelik acil durum müdahale
planları oluşturmalarını gerektirmektedir. Fakat madenlerin acil durum planlarındaki farklar nedeniyle,
bütün madenlerin bu araçların mahsur kalan madencilere temin edilmesi ve nihai olarak da madencilerin
güvenliklerini sağlamak için gerekli korunma önlemlerinin temin edilmesi konusunda aynı standartları
sağlayıp sağlayamayacakları net değildir. Bütün madenlerin acil durum müdahale planlarının tamamıyla
aynı olmayacağını anlıyoruz çünkü her bir madenin özel koşullarının dikkate alınması gerekmektedir.
Fakat incelediğimiz planlardaki farklar, her madenin benzersiz özelliklerinden ziyade belirli bir kılavuzun
yokluğuna işaret etmektedir. Bölgeler acil durum müdahale planlarını onaylamaya ve bütün madenlerde
yürüttükleri teftişlerinin bir parçası olarak acil durum müdahale planlarına uygunluğu incelemeye devam
ettikleri sürece, MSHA’nın mevcut kılavuzu bir sorun olmaya devam edecektir. Ayrıca, teknolojideki
gelişmelere rağmen, MSHA MINER Yasasının telsiz iletişim sistemlerine ilişkin Haziran 2009
zorunluluğunu yerine getirmek için maden işletmecilerinin kullanmasına izin verilecek teknolojileri
ortaya koyan bir kılavuz hazırlamamıştır çünkü söz konusu tarihte hangi teknolojilerin mevcut olacağını
bekleyip görmek istemektedir. Ne var ki, MSHA kısa süre içerisinde nelerin kabul edilebilir olacağını
tespit etmediği takdirde, imalatçı ve maden işletmecilerinin tanınan süre sona ermeden önce yeni
teknolojileri uygulamaya koymayı planlayıp planlayamayacakları ve bunlara hazırlanıp
hazırlanamayacakları net değildir ki bu durumda da bir kaza sonrasında mahsur kalan madencilerin
hayatta kalma ihtimallerini iyileştirme fırsatları da kaçmaktadır. Son olarak, acil durum müdahale
planlarının ve bölgelerin icra çalışmalarının kalitesini belirlemek için bölge ofislerini denetlemeyerek,
MSHA merkez ofis yetkilileri bölge ofislerinin madenleri farklı standartlara tâbi tuttuklarını fark
etmeyecektir. Sonuç olarak, bir kaza durumunda bütün madenler madencilerini uygun şekilde korumak
için hazır olamayabilirler.
İDARİ İŞLEMLER İLE İLGİLİ TAVSİYELER
Yeni ve mevcut madenlerin gelecekteki kazalara hazırlanmak konusunda kurum genelinde aynı
standartlara tâbi tutulmalarını sağlamak için, Çalışma Bakanlığının Maden Güvenliği ve Sağlığından
sorumlu Müsteşara acil durum müdahale planlarının mahsur kalan madencilerin hayatta kalmalarını
sağlamak için kaza sonrası solunabilir hava temin edilmesi gibi kilit bileşenleri ile ilgili gerekli olan
hususlar konusunu netleştirmek için bölge ofislerine ilave bir kılavuz hazırlayıp yayınlaması yönünde
talimat vermesini tavsiye ederiz.
Mahsur kalan madencilerin gelecekte meydana gelebilecek kazalardan sonra hayatta kalma ihtimallerini
ileri teknoloji kullanılarak iyileştirmek için, Çalışma Bakanlığının Maden Güvenliği ve Sağlığından
sorumlu Müsteşara, kaza sonrası telsiz iletişim sistemleri temin edilmesine ilişkin Haziran 2009 tarihli
zorunluluğun nasıl yerine getirileceğine dair maden işletmecilerine yönelik bir kılavuz oluşturulması ile
ilgili olarak NIOSH ile birlikte çalışması yönünde talimat vermesini tavsiye ederiz.
Acil durum müdahale planlarının icrası ve onaylanmasının denetlenmesinin iyileştirilmesi için, Çalışma
Bakanlığının Maden Güvenliği ve Sağlığından sorumlu Müsteşara bölge ofislerinin acil durum müdahale
planlarının onaylanması ve icrasına dair MSHA’nın kılavuzunun tutarlı bir şekilde uygulamalarını
sağlamaya yönelik aşağıdakiler gibi önlemleri alması yönünde talimat vermesini tavsiye ederiz:
•
bölge ofisleri tarafından yayınlanan tebligatlara ilişkin verilerin analiz edilmesi ve söz konusu
analizlerin poltikalar arasında tutarsızlıklar ortaya koyması halinde bu bilgilerin bölgeler genelinde
politikaların netleştirilmesi için kullanılması;
•
MINER Yasası ve ilgili yasal düzenlemeler kapsamındaki zorunluluklara ilişkin ihlallerin
trendlerin belirlenmesi ve özellikle tekrar eden ihlaller ile ilgili olarak uygun cezaların hesaplanmasının
sağlanması amacıyla analiz edilmesi; ve
•
planlarının içeriklerinin kurum genelinde tutarlı bir standardı karşılamalarını sağlamak ve söz
konusu standart sağlanmadığı takdirde kılavuzu netleştirmek suretiyle düzeltici önlemler almak amacıyla
bütün bölgelerden plan örneklerinin incelenmesi.
KURUMUN YORUMLARI VE BİZİM DEĞERLENDİRMEMİZ
Bu raporun bir taslağına ilişkin olarak Çalışma Bakanlığının ve Sağlık ve İnsani Hizmetler Bakanlığının
yazılı yorumlarını aldık ve bunlar tamamıyla Ek III ve Ek IV’te aktarıldı. Her iki bakanlık da bizim
tavsiyelerimizle hem fikir oldular ve Sağlık ve İnsani Hizmetler Bakanlığı bu rapora uygun şekilde
eklediğimiz bazı teknik yorumlarda ve açıklamalarda bulundu.
MSHA’nın bölge ofislerine acil durum müdahale planlarının kilit bileşenleri ile ilgili zorunlulukları
netleştiren ilave bir kılavuz yayınlaması yönündeki tavsiyemize cevaben, Çalışma Bakanlığı MSHA’nın
bölge müdürlerine yeni acil durum müdahale planları incelenirken ve planların 6 ayda bir gözden
geçirilmesi sırasında nelerin dahil edilmesi gerektiğini netleştiren kontrol listeleri de dahil olmak üzere,
daha detaylı bir kılavuz yayınlamasını kabul etti ve bunun yapılacağını belirtti. Kurum ayrıca planların
solunabilir hava bileşeni ile ilgili kılavuz oluşturulurken, solunabilir havanın bir yeraltı madeni ortamında
güvenli bir şekilde sağlanması amacıyla MSHA’nın bütün mevcut teknolojileri değerlendirmek için
zamana ihtiyacı olduğunu belirtti. Güvenlikle ilgili hususların garanti edilen özenli değerlendirmeler
gerektirdiğini ve MSHA’nın kılavuzu hazırlarken madencilik camiasından bilgi edinmeye ihtiyaç
duyduğunu anlıyoruz. Fakat raporumuzda da belirtildiği gibi, MSHA birkaç ay süresince taslak kılavuz
ile ilgili edindiği yorumlara göre hareket etmek konusunda fazla bir şey yapmamıştır ki bu da, bölge
ofislerinin ve maden işletmecilerinin madencilere MINER Yasasının hedeflediği korunma yöntemlerini
sunma konusunda ilerlemelerini zorlaştırmıştır.
MSHA’nın kaza sonrası telsiz iletişim sistemleri temin edilmesine ilişkin Haziran 2009 zorunluluğunun
yerine getirilmesi amacıyla maden işletmecilerine yönelik bir kılavuz hazırlamak için NIOSH ile birlikte
çalışmasına ilişkin tavsiyemize cevaben, hem Çalışma Bakanlığı hem de Sağlık ve İnsani Hizmetler
Bakanlığı bu tavsiyeler ile hem fikir olmuşlardır. Çalışma Bakanlığı, MSHA’nın Haziran 2009’a kadar
tanınmış olan sürenin bitiminden en az 6 ay önce kılavuzlar hazırlamasını beklediğini ifade etmiştir.
Sağlık ve İnsani Hizmetler Bakanlığı yorumlarında, MSHA’nın kılavuzunu maden işletmecilerinin hızlı
bir şekilde cevap verebilmeleri için zamanında yayınlamasının gerekli olduğunu vurgulamıştır ki bu da,
maden işletmecilerinin planları hazırlamak, ekipman sipariş etmek ve yeni sistemleri kurmak için en az
10 ay gerektiğine işaret etmektedir. Yaklaşmakta olan Haziran 2009 zaman sınırı ve maden
işletmecilerinin ve imalatçıların alması atmaları gereken adımlar göz önünde bulundurulduğunda,
Çalışma Bakanlığı ile Sağlık ve İnsani Hizmetler Bakanlığı ihtiyaç duyulan kılavuzu hazırlamak için hızlı
bir şekilde çalışmalıdır. Çalışma Bakanlığı ayrıca raporumuzun MSHA’nın onaylanmış olan ekipmanların
güncel listesini web sitesinde tuttuğu gerçeğini atladığını belirtmiştir. Ne var ki, bu listeler yeraltı kömür
madenlerinde kullanım için güvenli olduğu onaylanmış olan ekipmanları belirtmelerine rağmen, hangi
ekipmanların MINER Yasasının kaza sonrası telsiz iletişim sistemleri zorunluluğunu yerine getirmek için
yeterli olacağına değinmemektedir.
Bölge ofislerinin tutarlı bir şekilde kurumun acil durum müdahale planlarının onaylanması ve icrasına
ilişkin kılavuzunu uygulamalarını sağlamaya yönelik MSHA’nın ilave denetim yapmasına dair
tavsiyemize cevaben, Çalışma Bakanlığı bu tavsiyeyi onaylamıştır. Bakanlık MSHA’nın bölge ofisleri
tarafından yayınlanan tebligatları incelemeyi, MINER Yasasının veya diğer düzenlemelerin maden
işletmecileri tarafından ihlal edilen yasal hükümlerinin tebliğ edilmesinde tutarlı yöntemler kullanılmasını
sağlamak için müfettişlere bir kılavuz temin etmeyi ve içerik, uygulamaya koyma ve icra açısından
tutarlılıklarını sağlamak için acil durum müdahale planlarına ilişkin merkez ofisin incelemelerini
resmileştirmeyi planladığını belirtmiştir.
Kurumunuz ile uzlaşıldığı üzere, siz bu raporun içeriğini daha önceki bir tarihte kamuya açıklamadığınız
sürece, biz bu raporun yayınlanma tarihinden 30 gün sonrasına kadar raporun dağıtımını yapmayı
planlamamaktayız. Bahsi geçen zamanda, bu raporun kopyalarını Çalışma Bakanlığı ile Sağlık ve İnsani
Hizmetler Bakanlığına, konuyla ilgili kongre komitelerine ve ilgili diğer taraflara göndereceğiz. Ayrıca
raporun kopyalarını talep üzerine diğer kişilerin de erişimine sunacağız. İlaveten, rapor GAO’nun
http://www.gao.gov adresindeki internet sitesi üzerinden ücretsiz olarak edinilebilir.
Siz ya da personelinizin bu raporla ilgili herhangi bir sorusu olması halinde, (202) 512- 7215 no.lu
telefondan veya [email protected] adresinden benimle iletişime geçebilirsiniz. Kongre İlişkileri ve
Kamu İşleri Birimlerimizin iletişim bilgilerini, bu raporun son sayfasında bulabilirsiniz. Bu rapora
katkıda bulunan GAO personeli Ek V’te listelenmiştir.
Saygılarımızla,
Anne-Marie Lasowski
Eğitim, İşgücü ve Gelir Güvenliği Konularından sorumlu Müdür Vekili
EK I: KAPSAM VE METODOLOJİ
Bu çalışmayı yürütmek için, MSHA’nın acil durum müdahale planlarının onaylanmasına ilişkin kılavuzu,
planların uygulamaya konma durumu ve MSHA’nın teftiş çalışmaları ile ilgili bilgi edinmek amacıyla,
Maden Güvenliği ve Sağlığı İdaresinin (MSHA) Kömür Madeni Güvenliği ve Sağlığı merkez ofisi ve 11
bölge ofisinden yetkililerle görüştük. Her bölgede, bölge müdürü veya bölge müdürü vekili [41], acil
durum müdahale planlarının incelenmesi ve onaylanmasından sorumlu uzman ve bir yeraltı kömür
madeni müfettişi ile görüştük. Birleşik Devletler’de en fazla sayıda yeraltı kömür madenlerine sahip iki
eyalet olan West Virginia ve Kentucky’de yer alan MSHA bölge ofislerini ziyaret ettik. Eyaletin sıkı
maden güvenliği yasalarından dolayı West Virginia’da Bölge 3’ü seçtik. Bu ziyaret sırasında, bir yeraltı
kömür madeninin koşullarını gözlemlemek için MSHA yetkililerine eşlik ettik. Kentucky’de bazı
madenlerindeki yüksek miktarlarda metan salımı gibi, benzersiz ve tehlikeli koşullardan dolayı Bölge 7’yi
seçtik. Bu saha ziyareti sırasında, kaza sonrası izleme sistemi zorunluluğunu yerine getirmek amacıyla
göreli olarak yeni bir teknoloji kullanan bir maden tarafından kullanılan sistemi gözlemlemek için bir
MSHA müfettişine eşlik ettik. Ayrıca, maden güvenliği teknoloji araştırmaları ve geliştirmelerinin
durumu ile ilgili bilgi edinmek için, Ulusal İş Güvenliği ve Sağlığı Enstitüsünden (NIOSH), MSHA’nın
Onay ve Sertifikasyon Merkezinden ve yaşam odası, solunum cihazları, iletişim ve izleme teknolojileri
imalatçılarından yetkililer ile görüştük. İlaveten, madenlerin acil durum müdahale planları ile ilgili
ihlallere ilişkin tebligatların nasıl işlendiklerini tespit etmek için MSHA’nın ceza değerlendirme ofisinin
müdürü ile görüştük.
Araştırmamız açısından geçerli olduğu ölçüde, MSHA, Federal Maden Güvenliği ve Sağlığı Denetleme
Komsiyonu ve NIOSH’u yöneten ilgili federal yasaları ve düzenlemeleri inceledik. Ayrıca, MSHA’nın
raporumuzda bahsedilen acil durum müdahale planları ile ilgili olarak maden işletmecileri ile çıkmaza
girdiği vakaları sonuca bağlayan kararları inceledik. Son olarak, maden güvenliği çalışmaları ve 2006
tarihli Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahalesi Yasası (MINER Yasası) kapsamındaki acil
durum müdahale planlarına ilişkin yeni zorunluluklar ile ilgili görüşlerini almak için maden güvenliği
alanıyla ilgili bilgi sahibi olan harici kişilere, maden şirketi yetkililerine ve aralarında Amerika Birleşik
Maden İşçileri, Ulusal Madencilik Derneği ve Bitümlü Kömür İşletmecileri Derneğinin de bulunduğu
madencilik camiasının diğer temsilcilerine başvurduk.
MINER Yasası kapsamında bütün yeraltı kömür madenlerinin MSHA’ya sunmak zorunda oldukları acil
durum müdahale planlarının onaylanması, uygulamaya konması ve icrası ile ilgili olarak MSHA
tarafından temin edilen verileri edindik ve analiz ettik. İncelememiz, MSHA’nın kömür üretmek için tam
zamanlı olarak faaliyette olan madenler olarak tanımladığı, faal ve üretim halindeki madenler olarak
kategorize ettiği bütün madenleri kapsadı.
Madenlerin Acil Durum Müdahale Planlarının Onay Durumuna İlişkin Veriler
Madenlerin acil durum müdahale planlarının onay durumunu tespit etmek amacıyla, madenlerin
planlarının her bir bileşeninin onay durumunu izlemek için MSHA merkez ofis yetkililerinin kullandığı,
her bir bölge ofisinden alınan izleme raporlarının kopyalarını edindik. Raporlar, 21 Haziran 2007
itibariyle her bir madenin hangi bileşenlerinin onaylandığını göstermektedir. MSHA bölge ofisleri, bu
izleme raporlarını haftalık olarak güncellediler ve bunları MSHA merkez ofisine sundular. İzleme
raporlarında kayıtlı olan verilerin doğruluğunu ve güvenilirliğini değerlendirmek için, (1) acil durum
müdahale planlarına ve MSHA bölge ofisleri tarafından bize temin edilen raporları pekiştiren MSHA’nın
bölge ofislerinin maden işletmecilerine gönderdiği destekleyici onay ve eksiklik yazılarına ilişkin bir
olasılıksız örneklemi inceledik; (2) verilerin 21 Haziran 2007 tarihinden önce faal ve üretim halinde olan
maden durumuna gelen bütün madenleri kapsadığından emin olduk; ve (3) veriler konusunda bilgi sahibi
olan kurum yetkilileri ile görüştük. Analizlerimizi yapmadan önce bulduğumuz bütün çelişkileri
düzeltmek için bölge yetkilileri ile birlikte çalıştık. MSHA’nın izleme raporları 467 madenin 462’si ile
ilgili verileri içeriyordu; kapsam dışında bırakılan 5 madenle ilgili olarak, madenlerin acil durum
müdahale planlarını edindik ve MSHA’nın izleme raporlarını bu madenlerle ilgili bilgiler ile tamamladık.
Bu planların onay durumuna ilişkin değerlendirmemizi MSHA ile birlikte teyit ettik. Bu adımları
tamamladıktan sonra, verilerin incelememizin amaçları açısından yeterince güvenilir olduğunu tespit
ettik.
Madenlerin acil durum müdahale planlarına ilişkin olasılıksız örneklemi, MSHA tarafından temin edilen
verilere dahil olan madenler arasından seçtik. Örneklemimiz 21 Haziran 2007 itibariyle MSHA’nın
planlarının onay durumunu izlediği 462 maden tarafından MSHA’ya sunulmuş olan planların 77 tanesini
içeriyordu. 21 Haziran 2007 itibariyle, Bölge 1 haricinde, MSHA’nın bölge ofislerinin tamamı yetki
alanlarındaki madenlerin acil durum planlarının büyük bir kısmını tamamıyla onaylamışlardı.[42] 2’den
11’e kadar numaralandırılmış olan Bölgelerde, 5 adetten daha az sayıda sadece kısmen onaylanmış plan
bulunmaktaydı. Dolayısıyla, bu bölgelerdeki kısmi olarak onaylanmış planların tamamını, bunların neden
tamamıyla onaylanmamış olduklarını ve onaylarını hangi faktörlerin geciktirdiğini tespit etmek amacıyla
örneklemimize dahil ettik. Ayrıca, bu bölgelerdeki madenlerle ilgili olarak asgari beş adet tamamıyla
onaylanmış planı ve 50’nin üzerinde madene sahip dört bölgedeki planların yüzde 10’unu rastgele seçtik.
Bölge 1’deki 12 madenin acil durum planlarının hiçbiri söz konusu tarih itibarıyla tamamıyla
onaylanmamış olduğu için, incelemek üzere 12 adet kısmi olarak onaylanmış planın 5 tanesinden oluşan
bir örneklemi rastgele seçtik. Tablo 5’te gösterildiği üzere, örneklemimiz 21 Haziran 2007 itibariyle
tamamıyla onaylanmış olan 441 adet planın 63 tanesini ve kısmen onaylanmış olan 21 planın 14 tanesini
içeriyordu.
Tablo 5. Acil Durum Müdahale Planlarının Sayısı, Bölge bazında
Bölge ofisi
Onay için izlenen yeraltı kömür madenlerinin acil
durum müdahale planları, 21 Haziran 2007 itibariyle
Kısmi olarak onaylanmış planlar, 21 Haziran 2007
itibariyle
İnceleme için seçilmiş olan kısmi olarak onaylanmış
planlar
Tamamıyla onaylanmış planlar, 21 Haziran 2007
itibariyle
İnceleme için seçilmiş olan tamamıyla onaylanmış
planlar
İnceleme için seçilmiş olan planların toplam sayısı
Kaynak: GAO’nun MSHA verilerine ilişkin analizi.
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
Toplam
12
12
33
2
29
0
120
0
57
2
89
0
64
0
19
4
22
1
10
0
7
0
462
21
5
2
0
0
2
0
0
4
1
0
0
14
0
31
29
120
55
89
64
15
21
10
7
441
0
5
5
12
6
9
6
5
5
5
5
63
5
7
5
12
8
9
6
9
6
5
5
77
Ayrıca örneklediğimiz 77 planı, planların içeriğini incelemek ve planlardaki farkları analiz etmek için
kullandık. Planlarda bulunan her bir bileşenle ilgili bilgileri kayıt altına almak için bir veri toplama aracı
geliştirdik. Söz konusu veri toplama aracını, incelediğimiz planlardaki farklılıkları analiz etmek ve
kıyaslamak için kullandık.
İncelemelerimiz sırasında MSHA madenlerin birçoğunun acil durum müdahale planlarını ancak yakın
zamanda onaylamış olduğu için, MINER Yasasının MSHA’nın onaylanmış planlarla ilgili yapmasını
gerektirdiği 6 aylık gözden geçirme incelemelerini çalışmamızın kapsamına dahil etmedik.
Madenlerin Acil Durum Müdahale Planlarının Uygulamaya Konma Durumları ile ilgili Veriler
Madenlerin acil durum müdahale planlarının bileşenlerinin uygulamaya konma durumlarını tespit etmek
için MSHA merkez ofisinden madenlerin planlarının kısmen ya da tamamıyla uygulamaya konma
durumları ve madenlerin hangi malzemeleri sipariş etmiş oldukları ile ilgili Eylül 2007 itibariyle mevcut
olan verileri edindik. Bu verileri, MSHA tarafından 30 Ekim 2007 itibariyle faal ve üretim halinde olarak
kategorize edilen 449 madenin 439’u ile ilgili olarak aldık. Haziran 2007 tarihi yerine daha yakın olan bu
tarihi kullandık çünkü bu tarih faal ve üretim halinde olarak kategorize edilen madenlerin acil durum
müdahale planlarının uygulamaya konma durumlarını daha iyi yansıtıyordu.[43] 10 madenin acil durum
müdahale planlarının uygulamaya konma durumları ile ilgili bilgi edinemedik çünkü MSHA söz konusu
madenlerin durumunu izlememişti.
Madenlerin acil durum müdahale planlarının uygulamaya konma durumları ile ilgili Eylül 2007’e ait
veriler, MSHA’nın bölge ofisleri tarafından MSHA’nın bu bilgilerle ilgili olarak tek seferlik talebinin bir
parçası olarak toplanmıştı. Ocak 2008’de, bölge ofislerinden halen faal ve üretim halinde olan 449
madenin her biri için acil durum müdahale planlarının uygulamaya konma durumlarıyla ilgili
güncellenmiş bilgileri temin etmelerini istedik. Ocak 2008’e ait olan verileri, madenlerin acil durum
müdahale planlarını ne ölçüde uygulamaya koyduklarını ve planlarının gerektirdiği koşulları uygulamaya
koymak için mahsur kalan madencilere kaza sonrası solunabilir hava temin etme zorunluluğunu yerine
getirmek için yaşam odaları kullanıp kullanmamak gibi belli yöntemleri ne ölçüde kullandıklarını
değerlendirmek için kullandık.
MSHA’nın her bir madenin acil durum müdahale planlarının uygulamaya konma durumlarına ilişkin
temin ettiği bilgileri bağımsız olarak teyit etmedik, fakat bu bilgilerin güvenilirliğini değerlendirdik.
MSHA’nın her bir madenin acil durum müdahale planlarının uygulamaya konma durumlarına ilişkin
temin ettiği verilerin güvenilirliğini değerlendirmek için, (1) madenlerin acil durum müdahale planlarının
uygulamaya konma durumlarına ilişkin verileri desteklemek amacıyla MSHA’nın tebligatlara ilişkin
verilerini inceledik ve (2) söz konusu veriler konusunda bilgi sahibi olan kurum yetkilileriyle görüştük.
Verilerin bizim incelememizin amaçları açısından yeterince güvenilir olduğunu tespit ettik.
MSHA’nın Tebligatlarına ilişkin Veriler
MSHA’nın icra çalışmalarını analiz etmek için, MINER Yasasının acil durum müdahale planı maddesinin
ihlallerine ilişkin MSHA müfettişleri tarafından yayınlanan tebligatlara ilişkin MSHA merkez ofisinin
elinde bulunan verileri edindik. Veriler, 15 Ağustos 2006 ile 11 Aralık 2007 tarihleri arasında yayınlanan
tebligatları temsil etmektedir. 30 Ekim 2007 tarihi itibariyle MSHA tarafından faal ve üretim halinde
olarak kategorize edilen 449 maden arasında bulunan yeraltı kömür madenlerine yayınlanan tebligatları
analiz ettik. Söz konusu zaman diliminden bu yana, birçok madenin statüsü değişmiş olabilir; dolayısıyla,
30 Ekim 2007 itibariyle madenlerin planlarının uygulamaya konma durumu ile ilgili verilerle bağlantılı
olarak her madenin statüsüne ilişkin verileri kullandık çünkü bir tebligat aldığı tarihte her madenin
statüsüne ilişkin verilerin edinilmesi fazlasıyla külfetli olabilirdi. Bu genel zaman dilimi süresince 30
C.F.R. (Code of Federal Regulations – Federal Düzenlemeler Yasası) 75. Kısım ile ilgili ihlaller için
yayınlanan tebligatlara ilişkin verileri de edindik çünkü söz konusu kısmın kapsadığı bazı hükümler
MINER Yasasının zorunlulukları ile çakışmaktadır. MSHA’NIN icra çalışmalarına ilişkin tam tabloyu
görebilmek amacıyla, hem söz konusu tebligatları hem de MINER Yasasının acil durum müdahale planı
maddesine ilişkin ihlaller için yayınlanan tebligatları inceledik. Söz konusu çakışan hükümlerin
bazılarının nasıl tebligat yayınlamaları gerektiğiyle ilgili olarak müfettişler açısından ve doğru bir şekilde
ceza düzenlemekle ilgili olarak MSHA açısından bir sorun teşkil edip etmediklerini analiz ettik. Fakat
MSHA tarafından yayınlanan tebligatlara maden işletmecilerinin ne ölçüde itiraz ettiklerini incelemedik.
MSHA’nın tebligatlarına ilişkin verilerin güvenilirliğini değerlendirmek için, (1) MSHA tarafından temin
edilen verileri desteklemek amacıyla doldurulmuş olan tebligat formlarından oluşan bir örneklemi
inceledik, (2) doğruluk ve tamlığa ilişkin belirgin hatalar için elektronik test yaptık, ve (3) verilerle ilgili
bilgi sahibi olan kurum yetkilileri ile görüştük. Verilerin bizim incelememizin amaçları açısından
yeterince güvenilir olduğunu tespit ettik.
Bu denetimi Nisan 2007 ile Nisan 2008 arasında, genel olarak kabul görmüş hükümet denetleme
standartları uyarınca yürüttük. Söz konusu standartlar, denetim hedeflerimize dayalı olarak elde ettiğimiz
bulgular ve çıkardığımız sonuçlar için makul bir temel teşkil etmek amacıyla yeterli, uygun delilleri
edinecek şekilde denetimi planlamamızı ve gerçekleştirmemizi gerektirir. Elde ettiğimiz kanıtların
denetim hedeflerimize dayalı olarak elde ettiğimiz bulgular ve çıkardığımız sonuçlar için makul bir temel
teşkil ettiklerine inanıyoruz.
EK II: MADENLERİN ACİL DURUM PLANLARINA İLİŞKİN ZORUNLULUKLAR İLE
İLGİLİ OLARAK MSHA TARAFINDAN YAYINLANAN TEBLİGATLAR
Aşağıdaki tablolar, 15 Ağustos 2006 ile 11 Aralık 2007 tarihleri arasında, bölge bazında MSHA’nın
MINER Yasası ile ilgili olarak yayınladığı tebligatları özetlemektedir. Tablo 6, madenlerin acil durum
müdahale planlarının her bir bileşeni ile ilgili olarak her bir bölge tarafından yayınlanan tebligatların
sayısını göstermektedir. Tablo 7, madenlerin planlarının muhtelif bileşenleri ile ilgili ihlaller için
yayınlanan tebligatlarla ilgili ilave detayları ortaya koymaktadır. Tablo 8, MINER Yasası kapsamında
kendisine tebligat yayınlanan madenlerin bölge başına sayılarını göstermektedir.
Tablo 6. MINER Yasası kapsamında Faal Madenlere Acil Durum Müdahale Planlarının Bileşenlerini İhlal Etmeleri Dolayısıyla
Yayınlanan Tebligatların Sayısı, 15 Ağustos 2006 ila 11 Aralık 2007.
İhlal
Planın sunulmaması
Plana uyulmaması
Kaza sonrası iletişim sistemi
Kaza sonrası izleme
Kaza sonrası solunabilir hava
Yeraltında mahsur kalan madencilerin idamesi
kendi kendine yeterli ferdi kurtarıcılar
Yeraltında mahsur kalan madencilerin idamesi ve kendi
kendine yeterli ferdi kurtarıcılar
Eğitim
Kaza sonrası yaşam hatları
Yerel koordinasyon
İlave plan içeriği hükümleri
Birden fazla a
Diğer
Yayınlanan tebligatların toplam sayısı
Faal, üretim halinde olan madenlerin sayısı, 30 Ekim 2007
itibariyle
Bölge
1
2
2
2
3
5
4
3
5
-
6
-
7
17
8
-
9
-
10
-
11
3
Toplam
32
3
-
7
9
10
8
24
8
23
20
3
-
14
4
1
-
3
1
1
3
9
-
98
53
-
2
-
5
-
-
26
1
8
2
-
4
-
-
2
-
-
-
42
7
1
3
-
4
-
1
3
3
2
1
44
3
1
15
1
3
-
6
25
4
-
1
-
-
2
4
-
5
9
101
11
8
11
24
33
2
37
30
7
92
119
1
88
54
16
85
1
75
61
1
18
7
21
4
10
1
19
7
12
371
449
Kaynak: GAO’nun MSHA verilerine ilişkin analizi.
a
Birden fazla ihlal için yayınlanan tebligatların kırılımı için Tablo 7’ye bkz..
Tablo 7. MINER Yasası kapsamında Madenlerin Acil Durum Müdahale Planlarının Birden Fazla
Bileşeni ile ilgili İhlaller için Yayınlanan Tebligatlar
İhlal edilen acil durum müdahale planı bileşenleri
Bir bölgedeki bir madene birden fazla
bileşeni ihlal ettiği için bir tebligat
yayınlanan durumların sayısı
Bölge 3
İlave plan içeriği hükümleri, kaza sonrası iletişim sistemleri, kaza sonrası
yaşam hatları, kaza sonrası izleme, eğitim
Kaza sonrası iletişim sistemleri, kaza sonrası yaşam hatları
1
1
Kaza sonrası iletişim sistemleri, kaza sonrası izleme
1
Bölge 4
İlave plan içeriği hükümleri, kaza sonrası iletişim sistemleri
2
İlave plan içeriği hükümleri, kaza sonrası yaşam hatları
1
Bölge 5
İlave plan içeriği hükümleri, kaza sonrası izleme
1
Bölge 7
İlave plan içeriği hükümleri, kaza sonrası izleme
1
Kaza sonrasu iletişim sistemleri, kaza sonrası yaşam hatları
2
İlave plan içeriği hükümleri, kaza sonrası solunabilir hava:
Yeraltında mahsur kalan madencilerin idamesi
1
Kaynak: GAO’nun MSHA verilerine ilişkin analizi.
Tablo 8. 11 Aralık 2007 itibariyle MINER Yasası kapsamında Bölge Başına Tebligat Yapılan
Madenlerin Sayıları ve Yüzdeleri
Bölge
Bölgedeki
madenlerin sayısı
Bölge 1
Bölge 2
Bölge 3
Bölge 4
Bölge 5
Bölge 6
Bölge 7
Bölge 8
Bölge 9
Bölge 10
Bölge 11
11
33
30
119
54
85
61
18
21
10
7
Kaynak: GAO’nun MSHA verilerine ilişkin analizi.
Tebligat yapılan
madenlerin sayısı
5
15
17
50
39
11
41
1
5
3
6
Bölge bazında tebligat
yapılan madenlerin yüzdesi
36%
45
57
42
72
13
67
6
24
30
86
EK III: ÇALIŞMA BAKANLIĞININ YORUMLARI
ABD Çalışma Bakanlığı
Maden Güvenliği ve Sağlığı İdaresi
1100 Wilson Boulevard
Arlngton, Virginia 22209-3939
31 MART 2008
Sn. Anne-Marie Lasowski
Eğitim, İşgücü ve Gelir Güvenliği Konuları
Müdür Vekili
Sayıştay
441 G Street, NW
Washington, DC 20548
Sayın Lasowski:
“Madenlerin Acil Durum Müdahale Planlarına İlişkin Daha Fazla Yönlendirme Ve Gözetim Yeraltı
Kömür Madencilerinin Güvenliğini İyileştirebilir” (GAO-08-424) başlıklı taslak raporunuza ilişkin
yorumlarımızı iletme fırsatı verdiğiniz için teşekkür ederiz. Raporunuzda belirttiğiniz gibi, MSHA
Haziran 2006’da MINER Yasasının yürürlüğe girmesinden bu yana maden güvenliğini güçlendirmek
amacıyla önlemler alınması konusunda MSHA gayret göstermiştir. 17 Mart 2008 itibariyle, gerekli
teknoloji ve ürünlerin henüz mevcut olmadığı durumlar haricinde, bütün faal ve üretim halindeki yeraltı
kömür madenlerine ait 552 Acil Durum Müdahale Raporu (ERP) tamamıyla onaylanmıştır ve
uygulamaya konmuştur.
MSHA maden güvenliğini iyileştirmeye devam etmetedir ve bu çalışmalarıyla ilgili GAO’nun temin
ettiği bilgilere değer vermektedir. Kurumunuzun tavsiyelerinin her birine yönelik ayrıntılı cevaplar ekte
yer almaktadır. MINER Yasasının yürürlüğe girmesinin ardından kömür madencilerinin sağlığını ve
güvenliğini iyileştirmeye yönelik MSHA’nın aldığı önlemlerin bir özeti de ektedir.
Ülkemizin madencilerinin faydasına olacak herhangi bir ilave iyileştirme ile ilgili olarak personeliniz ile
sürekli bir diyalog içerisinde olmayı isteriz.
Herhangi bir sorunuz olursa, (202) 693-9778 no.lu telefondan Ken Bullock ile iletişim kurabilirsiniz.
Saygılarımızla,
Richard E. Sticker
Maden Güvenliği ve Sağlığı
Müsteşar Vekili
Ekler
Maden Güvenliği ve Sağlığı İdaresinin (MSHA) GAO Raporuna Cevapları
GAO Tavsiyesi
Yeni ve mevcut madenlerin gelecekteki kazalara hazırlanmak konusunda kurum genelinde aynı
standartlara tâbi tutulmalarını sağlamak için, Çalışma Bakanlığının Maden Güvenliği ve
Sağlığından sorumlu Müsteşara acil durum müdahale planlarının mahsur kalan madencilerin
hayatta kalmalarını sağlamak için kaza sonrası solunabilir hava temin edilmesi gibi kilit bileşenleri
ile ilgili gerekli olan hususlar konusunu netleştirmek için bölge ofislerine ilave bir kılavuz
hazırlayıp yayınlaması yönünde talimat vermesini tavsiye ederiz.
MSHA’nın Cevabı
MSHA tutarlılığı ve sürekli iyileştirmeyi sağlamak amacıyla altı ayda bir Acil Durum Müdahale
Planlarını sürekli olarak gözden geçirmektedir. GAO’nun bütün faal ve üretim halindeki yeraltı kömür
madenlerinde MINER Yasasının teknolojik olarak uygulanabilir olan bütün Acil Durum Müdahale Planı
zorunluluklarını MSHA’nın başarılı bir şekilde uygulamaya koyduğu yönündeki tespitinden dolayı
memnuniyet duyduk. Ayrıca, GAO’nun tam olarak uygulamaya koyma hususundaki iki istisnanın tedarik
kısıtları ve teknolojik uygulanabilirlik nedeniyle MSHA’nın ve kömür madeni endüstrisinin kontrolü
dışında olduğunu kabul ettiği için GAO’ya teşekkür ederiz.
GAO’nun özel tavsiyesini ele almak adına, MSHA Acil Durum Müdahale Planlarının içerikleri ve
incelemeleri ile ilgili daha detaylı bilgi sunmak amacıyla Bölge Müdürlerine Kömür Madeni Güvenliği ve
Sağlığı (CMS&H) Müdürü aracılığıyla güncellenmiş bir kılavuz yayınlayacaktır. Söz konusu kılavuza
ülke genelinde uygulanacak bir kontrol listesi ve yeni bir acil durum müdahale planı incelemesine ve 6
aylık bir gözden geçirmeye nelerin dahil edilmesi gerektiğine dair bir kılavuz eklenecektir. Herhangi bir
madenin benzersiz koşulları nedeniyle her bir Acil Durum Müdahale Planı farklı olacaktır; fakat madene
özel Acil Durum Müdahale Planı uygulama deneyimi kazanıldıkça ve ilave bilgiler edinildikçe, ihtiyaç
duyulan özel korunma önlemleri ile ilgili daha fazla kılavuz bilgi temin edilmesi işletmecilerin “(i) bir
acil durum nedeniyle tehlike altında kalan bütün kişilerin tahliyesini sağlamalarını; ve (ii) madencilerin
madeni tahliye edememeleri durumunda yer altında mahsur kalan kişilerin idamesini sağlamalarını temin
etmeye yardımcı olacaktır.
Fakat rapora ilişkin bir endişemiz, Acil Durum Müdahale Planlarının solunabilir hava bileşeni ile ilgili
MSHA’nın uygulamaya koyma programına ilişkin GAO’nun eleştirisidir. MINER Yasası, Acil Durum
Müdahale Planlarının:
a. Madencilere, yasalar ve mevzuat tarafından zorunlu kılınan standartlar dahil, en azından mevcut
standartlar ile tutarlı bir güvenlik koruma seviyesi temin etmeleri;
b. En yakın tarihli güvenilir bilimsel araştırmaları yansıtmaları;
c. Teknolojik olarak uygulanabilir olmaları, halihazırda ticari olarak mevcut teknolojilerden
faydalanmaları ve madenin özel fiziksel özelliklerini göz önünde bulundurmaları; ve
d. [MINER] Yasası ve diğer işçi güvenlik ve sağlığı yasaları kapsamındaki deneyimlerden edinilen maden
güvenliği ile ilgili iyileştirmeleri yansıtmaları
gerekmektedir.
Solunabilir hava için yeraltında büyük miktarlarda oksijen depolamak önemli bir güvenlik sorunu
yaratabilir. Dolayısıyla, yeraltında solunabilir hava bulunmasını zorunlu kılarken, MSHA solunabilir
havanın en güvenli şekilde nasıl temin edilebileceğine karar vermek için bütün mevcut teknolojileri
değerlendirmek zorunaydı. Dikkatli bir değerlendirme olmaksızın, prematüre bir uygulama bir maden
kazası durumunda, madencilerin hayatta kalma olasılıklarını – ki bu MSHA’nın en önemli hedefidir –
arttırmak yerine, maruz kalabilecekleri tehlikeyi gerçekte arttırabilirdi.
GAO Tavsiyesi
Mahsur kalan madencilerin gelecekte meydana gelebilecek kazalardan sonra hayatta kalma
ihtimallerini ileri teknoloji kullanılarak iyileştirmek için, Çalışma Bakanlığının Maden Güvenliği
ve Sağlığından sorumlu Müsteşara, kaza sonrası telsiz iletişim sistemleri temin edilmesine ilişkin
Haziran 2009 tarihli zorunluluğun nasıl yerine getirileceğine dair maden işletmecilerine yönelik bir
kılavuz oluşturulması ile ilgili olarak NIOSH ile birlikte çalışması yönünde talimat vermesini
tavsiye ederiz.
MSHA’nın Cevabı
MSHA söz konusu tavsiye konusunda hem fikirdir ve MINER Yasasının Haziran 2006’da
imzalanmasından bu yana bütün iletişim ve izleme teknolojilerini değerlendirmek için Ulusal İş Güvenliği
ve Sağlığı Enstitüsü (NIOSH) ile birlikte özenli bir şekilde çalışmaktadır. Örneğin, NIOSH MINER
Yasasının hedeflerini gerçekleştirmeye yönelik yeni teknolojilerin geliştirilmesine yol açabilecek bir dizi
araştırma ve geliştirme sözleşmelerine sahiptir ve söz konusu sözleşmelerin tamamlanma tarihleri bu yılın
ilerleyen aylarında sona ermektedir. MSHA ayrıca kaza sonrası telsiz iletişim sistemleri temin edilmesiyle
ilgili Haziran 2009 tarihli zorunluluğun nasıl yerine getirilmesi gerektiğine ilişkin maden işletmecilerine
yönelik bir kılavuz ile ilgili olarak NIOSH ile birlikte çalışmaktadır ve söz konusu kılavuz ilkeleri gerekli
olan sona erme zamanından oldukça önce – Haziran 2009’dan en az altı ay önce – tamamlamayı
beklemektedir.
GAO raporunun belirttiği üzere, halihazırda mevcut olan iletişim sistemleri gerçek anlamda telsiz
sistemler değillerdir. Yeraltında önemli bir kazanın meydana gelmesi durumunda, söz konusu sistemlerin
dayandığı altyapının hasar görmesi veya tahrip olması neredeyse kesindir ki böyle bir durum iletişime en
çok ihtiyaç duyulan zaman olacaktır. Ayrıca, MSHA bir kaza durumunda iletişimi garanti altına almayan
teknolojileri zorunlu kılmanın aslında, gerçekten telsiz sistemine dayalı olan teknolojilerin geliştirilmesini
engelleyeceğine ve dolayısıyla da güvenliğe ilişkin bir iyileştirmeyi önleyeceğine inanmaktadır.
Teknolojilerin geliştirilmesinin daha uzun bir zaman alması halinde, gerekli, tamamıyla telsiz teknolojiler
Haziran 2009’a kadar tam olarak geliştirilemezse, MINER Yasası ilgili zorunluluğa uyum için alternatif
araçlara izin vermektedir. Belirtildiği gibi, MSHA halihazırda Ocak 2009 itibariyle kabul edilebilir
teknolojik alternatifler ile ilgili performans bazlı kriterlere ilişkin bir kılavuz temin etmeyi ve tamamıyla
telsiz çözümler ticari olarak mevcut hale geldiklerinde ise söz konusu sistemlerle ilgili performans bazlı
kriterler temin etmeyi planlamaktadır.
Ayrıca, GAO’nun işletmecilere mümkün olduğunca kısa süre içerisinde resmi bir kılavuz temin edilmesi
ile ilgili endişesini paylaşmamıza rağmen, GAO’nun raporunun MSHA’nın kendi web sitesi
http://www.msha.gov/techsupp/commoandtracking.asp üzerinden MSHA’nın onayladığı teknolojilerin
güncel listesini ve söz konusu teknolojilere ilişkin değerlendirme sonuçlarını tuttuğu ve işletmecilerin
madenleri ile ilgili sistemleri değerlendirirlerken söz konusu listeye kolaylıkla başvurulabileceği gerçeğini
göz ardı ettiğine inanıyoruz.
GAO Tavsiyesi
Acil durum müdahale planlarının icrası ve onaylanmasının denetlenmesinin iyileştirilmesi için,
Çalışma Bakanlığının Maden Güvenliği ve Sağlığından sorumlu Müsteşara bölge ofislerinin acil
durum müdahale planlarının onaylanması ve icrasına dair MSHA’nın kılavuzunun tutarlı bir
şekilde uygulamalarını sağlamaya yönelik aşağıdakiler gibi önlemleri alması yönünde talimat
vermesini tavsiye ederiz:
•
bölge ofisleri tarafından yayınlanan tebligatlara ilişkin verilerin analiz edilmesi ve söz
konusu analizlerin poltikalar arasında tutarsızlıklar ortaya koyması halinde bu bilgilerin bölgeler
genelinde politikaların netleştirilmesi için kullanılması;
MSHA’nın Cevabı
GAO, MSHA’nın Acil Durum Müdahale Planları zorunluluklarına ilişkin özenli icra faaliyetlerinin
maden işletmecileri tarafından derhal – atıfta bulunulursa, “ bir hafta içerisinde” – güvenliğin
iyileştirilmesi ile sonuçlandığı ve Acil Durum Müdahale Planlarının uygulama konmalarına ilişkin bütün
sorunların solunabilir hava bileşenleri için verilen imalat siparişlerinin gecikmesinden ve teknolojik
sınırlardan kaynaklandığı ve bu sorunların maden işletmecilerinin ve MSHA’nın kontrolü dışında olduğu
yargısına varmıştır; MSHA bundan memnuniyet duymaktadır. Yukarıda da belirtildiği gibi, her bir Acil
Durum Müdahale Planına yönelik yılda iki kez tekrarlanan incelemeleri aracılığıyla MSHA sürekli olarak
Acil Durum Müdahale Planlarının incelenme sürecini madencilerin lehine iyileştirme çabasındadır.
GAO’nun tavsiyesine özel olarak değinmek gerekirse, Kömür Madeni Güvenliği ve Sağlığı Müdürü,
Bölge Müdürlerine Acil Durum Müdahale Planları ile ilgili ihlaller için yayınlanan bütün tebligatların
taranıp inceleme ve analiz edilmek üzere Merkez Ofise iletilmesini talep eden bir memorandum
yayınlayacaktır. Yeraltı kömür madeni müfettişlerine ise, acil durum müdahale planının ihlal edildiğini
tespit ettiklerinde, ihlal için geçerli daha özgül bir düzenleme olmadığı takdirde, acil durum müdahale
planları ile ilgili olarak geçerli olan MINER Yasası hükmünü tebliğ etmeleri yönünde dahili bir kılavuz
yayınlanacaktır. Merkez ofis personeli, yayınlanan tebligatları değerlendirecek ve tebligatların tutarlılığını
arttırmak için gerekli herhangi bir politika açıklaması gerekli olup olmadığını tespit edeceklerdir; ve
MSHA’nın bütün alanlarda yaptığı gibi, Acil Durum Müdahale Planları ile ilgili bilgi almak, en iyi
uygulamaları ve iyileştirmeleri geliştirmek için Bölge Müdürleri ile düzenli olarak müzakerelerde
bulunacaklardır.
•
MINER Yasası ve ilgili yasal düzenlemeler kapsamındaki zorunluluklara ilişkin ihlallerin
trendlerin belirlenmesi ve özellikle tekrar eden ihlaller ile ilgili olarak uygun cezaların
hesaplanmasının sağlanması amacıyla analiz edilmesi; ve
MSHA’nın Cevabı
Cezalar, Maden Yasası icra programının önemli bir parçasıdır ve maden işletmecilerini ihlallerde
bulunmaktan caydırır. İşletmeciler sorumluluklarını göz ardı ettiklerinde, tekrar eden ihlaller haklı bir
şekilde daha yüksek cezalara yol açar. Halihazırda, yaşam hatları ile ilgili olanlar gibi, sadece gerekli
kılınan Acil Durum Müdahale Planlarının bileşenleri için geçerli olan bazı özel düzenlemeler vardır; diğer
zorunluluklar yasanın kapsamındadır ve daha geneldir. GAO’nun da raporunda belirttiği gibi,
madencilerin en üst düzeyde korunmasını sağlamak için MSHA, daha genel yasal hükümlerin yerine,
madenciler ile işbirliği içerisinde geliştirdiği daha koruyucu olan düzenlemeler kapsamında tebligatlar
yayınlamaktadır. Yasal bir konu olarak, düzenlemelere ilişkin bir ihlalin aynı zamanda MINER Yasasını
ihlal etmesinin veya bunun tersinin söz konusu olmadığını ifade etmek isteriz.
Fakat MSHA gerek yasa gerekse düzenleme kapsamındaki tekrar eden ihlallerin caydırılmasının talep
edilmesinin önemini takdir etmektedir. Buna göre, MSHA müfettişlerine bir kılavuz yayınlayarak, ihlal
için geçerli olan daha koruyucu bir düzenleme olmadığı sürece, geçerli olan durumlarda MINER
Yasasının yasal hükmünü tebliğ etmelerini isteyecektir. Bu politika, bir madenin ihlal geçmişinde tekrar
eden ihlallerin doğru bir şekilde tespit edilmesini, bunun sonucunda ortaya çıkan ceza tutarının söz
konusu ihlal geçmişini yansıtmasını ve madenciler için en koruyucu standardın işletmeciler tarafından
uygulanmasını sağlayacaktır.
•
planlarının içeriklerinin kurum genelinde tutarlı bir standardı karşılamalarını sağlamak ve
söz konusu standart sağlanmadığı takdirde kılavuzu netleştirmek suretiyle düzeltici önlemler
almak amacıyla bütün bölgelerden plan örneklerinin incelenmesi.
MSHA’nın Cevabı
GAO’nun raporunda da belirtildiği gibi, MSHA merkez ofisi personeli ülke genelindeki madenlerin Acil
Durum Müdahale Planlarını incelemiştir ve Acil Durum Müdahale Planlarının tutarlılığını sağlamak için
çalışmaktadır. MSHA, söz konusu çabaları resmi hale getirmek için, Hesap Verebilirlik Ofisi Müdürüne
ve Kömür Madeni Güvenliği ve Sağlığı Müdürüne bir memorandum yayınlayarak, plan sunumları,
işletmecilerin Acil Durum Müdahale Plan uygulamaları ve icra çalışmaları konusunda tutarlılık sağlamak
amacıyla, bütün ulusal Hesap Verebilirlik Ofisi denetimleri ve Kömür Madeni Güvenliği ve Sağlığı
merkez ofis hesap verebilirlik denetim ve bölge emsal değerlendirmeleri sırasında Acil Durum Müdahale
Planlarının incelenmesini talep edecektir.
Kömür Madeni Güvenliği ve Sağlığı merkez ofisi halihazırda, Acil Durum Müdahale Plan incelemeleri
için, kömür madeni türleri ve işletmecileri ile ilgili uygun bir kesiti kapsayan bir maden listesi
hazırlamıştır. Acil Durum Müdahale Planlarının içerik ve onaylarının geçerli kurum kılavuzuna uymasını
sağlamak amacıyla, daha önce anlatılan Acil Durum Müdahale Planı kontrol listesi ve kılavuzu
kullanılacaktır. Bölgelerden edinilen örnek Acil Durum Müdahale Planlarının tekrar eden incelemelerine
dayalı olarak, söz konusu acil durum müdahale planlarının onayına ilişkin oluşturulmuş olan politikada
var olan çelişki ve tutarsızlıkların ele alınması amacıyla merkez ofisin kılavuzunun güncellenmesi ve
netleştirilmesi için düzeltici önlemler alınacaktır.
Sonuç
MSHA, GAO’nun ilave kılavuzlar ve maden işletmecilerinin acil durum müdahale planlarının onayı ve
icrasının denetlenmesine ilişkin tavsiyelerinin tamamı ile hem fikirdir ve GAO’nun tavsiyelerinden
bazılarını ele alacak iyileştirmeler üzerinde halihazırda çalışmaktadır. Bu konuda yürüttüğümüz
çalışmalarımızı devam ettireceğiz ve bu önlemlerin ülke genelinde onaylanmış ve icra edilmekte olan
Acil Durum Müdahale Planlarının tutarlılığını ülkemizin madencileri yararına daha da iyileştirmesini
ummaktayız.
EK IV. SAĞLIK VE İNSANİ HİZMETLER BAKANLIĞININ YORUMLARI
SAĞLIK VE İNSANİ HİZMETLER BAKANLIĞI
Mevzuattan sorumlu Müsteşarlık
Washington D.C. 20201
2 NİSAN 2008
Sn. Anne-Marie Lasowski
Eğitim, İşgücü ve Gelir Güvenliği Konuları
Müdür Vekili
Sayıştay
441 G Street, NW
Washington, DC 20548
Sayın Lasowski:
ABD Sayıştayı’nın (GAO) “Maden Güvenliği: Madenlerin Acil Durum Müdahale Planlarına İlişkin Daha
Fazla Yönlendirme ve Gözetim Yeraltı Kömür Madencilerinin Güvenliğini İyileştirebilir” (GAO 08-424)
başlıklı taslak raporuna ilişkin Bakanlığımızın yorumları ektedir.
Ekteki yorumlar, baskıya yönelik nihai yorumlarımızdır.
Bakanlık, bu raporu inceleme ve buna ilişkin yorumlarımızı iletme fırsatı verdiğiniz için teşekkür eder.
Saygılarımızla,
Vince Ventimiglia
Mevzuattan sorumlu Müsteşar
ABD SAYIŞTAYI’NIN (GAO) “MADEN GÜVENLİĞİ: MADENLERİN ACİL DURUM
MÜDAHALE PLANLARINA İLİŞKİN DAHA FAZLA YÖNLENDİRME VE GÖZETİM
YERALTI KÖMÜR MADENCİLERİNİN GÜVENLİĞİNİ İYİLEŞTİREBİLİR” (GAO 08-424)
BAŞLIKLI TASLAK RAPORUNA İLİŞKİN SAĞLIK VE İNSANİ HİZMETLER
BAKANLIĞININ GENEL YORUMLARI
NIOSH’un araştırma faaliyetleri ile ilgili sorunlar, bulgular ve tavsiyelere özel olarak ilgi göstermek
suretiyle raporu inceledik. Genel olarak, raporun söz konusu yönleri konusunda hem fikiriz.
Aşağıda, 10 aylık zaman dilimine atıfta bulunan daha önceki yorumlarımız ile birlikte gönderilmiş olan
zaman çizelgesi ve excel sayfası ile ilgili açıklamalar yer almaktadır.


GAO’nun sayfa 28’de yer alan, tamamıyla telsiz sistemlerin uzun yıllar boyunca
geliştirilemeyebileceği yönündeki bulgusunun önemini vurgulamak isteriz.
GAO’nun sayfa 27’de doğru bir şekilde gözlemlediği üzere, MINER Yasasının kendisi “telsiz”
iletişimi tanımlamamaktadır, fakat Senato’nun Yasaya ilişkin HELP Komitesi Raporunda da
belirtildiği gibi, amaç maden işletmecilerinin belirli bir maden için mevcut olan en gelişmiş
teknolojiyi kullanmaları ve yeniliğin önünü kesecek ve önemli güvenlik faydalarına sahip yöntem





ve ekipmanların uygulamaya konmasını geciktirecek dar bir bakış açısıyla yasanın
yorumlanmasından kaçınmaktır.
Bunlar kritik noktalardır. NIOSH telsiz iletişim sistemleri ile ilgili politika beyanının fazla dar bir
şekilde tanımlandığı konusunda MSHA’yı bilgilendirmiştir.
Ayrıca, birçok işletmecinin kaza sonrası iletişim planlarını oluşturulmalarının, ekipman
siparişlerini verilmelerinin ve maden içerisinde kurulumu başlatmalarının MSHA’nın bir politika
kılavuzunu yayınlamasından sonra en az 10 ay alacağı yönünde tahminde bulunmaktayız.
Dolayısıyla, eğer amaç MINER yasasının belirlediği Haziran 2009 hedefini karşılamak ise, söz
konusu kılavuzun uygulanabilir en kısa süre içerisinde yayınlanması gerekmektedir.
Bu nedenle, MSHA’nın söz konusu kılavuzu oluşturmak için NIOSH ile birlikte çalışması
yönünde GAO’nun verdiği tavsiyeyi tamamıyla destekliyoruz.
MSHA’nun söz konusu hususla ilgili olarak bizimle birlikte çalışmayı taahhüt ettiğinin de
belirtilmesi gerekir.
EK V: GAO İLETİŞİM BİLGİLERİ VE TEŞEKKÜRLER
GAO İletişim Bilgileri
Anne-Marie Lasowski, (202) 512-7215 ya da [email protected] .
Personele Teşekkürler
Müdür Yardımcısı Revae Moran, ve Sorumlu Analist Cady Panetta bu raporu yönettiler. Rapora önemli
katkıları olan diğer kişiler şunlardır: Alana Finley ve Jill Yost. Sheila McCoy hukuki destek verdi. Cindy
Gilbert ve Shana Wallace metodoloji ve istatistiki analiz konusunda destek verdi. Susanna Compton ve Mimi
Nguyen nihai raporun hazırlanması ve grafikler konusunda yardımcı oldular.
GAO’nun Misyonu
Kongre’nin denetim, değerlendirme ve teftişten sorumlu dairesi Sayıştay, Kongre’yi anayasal
sorumluluklarını yerine getirme konusunda desteklemek ve Amerika halkı için federal hükümetin
performansını ve hesap verebilirliğini geliştirmeye yardımcı olmak için vardır. GAO, kamu fonlarının
kullanımını inceler, federal programları ve politikaları değerlendirir ve Kongrenin bilgi sahibi olarak
denetim, politika ve fon sağlama kararları vermesine yardımcı olmak için analizler, tavsiyeler ve diğer
destek faaliyetleri sunar. GAO’nun hesap verebilirlik, dürüstlük ve güvenilirlikten oluşan temel değerleri,
kurumun iyi yönetime ilişkin sorumluluğunu yansıtır.
GAO Raporlarının Koyalarına ve Beyanatlara Erişim
GAO’nun web sitesi (www.gao.gov) kurumun belgelerinin kopyalarına ücretsiz olarak erişmenin en hızlı
ve kolay yoludur. Haftanın her günü, GAO yeni yayınlanan raporlarını, beyanatlarını ve yazışmaları web
sitesinde yayınlar. GAO’nun her gün öğleden sonra size yeni yayınlanan ürünlerin bir listesini
göndermesi için, www.gao.gov adresinden “Güncellemelere Üye Ol” linkini seçin.
Posta ya da Telefon ile Sipariş
Basılı bütün raporların birinci kopyası ücretsizdir. İlave kopyaların her birinin ücreti 2$’dır. Belgeler
sorumlusuna bir çek veya ödeme emri gönderilmesi gerekmektedir. GAO ayrıca VISA ve Mastercard
kabul etmektedir. Tek bir adrese gönderilen 100 veya daha fazla sayıdaki kopya ile ilgili siparişlerde %25
indirim uygulanır. Siparişlerin şu adrese gönderilmesi gerekmektedir:
U.S. Government Accountability Office 441 G Street NW, Room LM Washington, D.C. 20548
Telefonla sipariş vermek için: Sesli Arama: (202) 512-6000 İşitme Engelliler için: (202) 512-2537 Faks:
(202) 512-6061
Federal Programlara ilişkin Sahtekarlık, İsraf veya Kötüye Kullanma İhbarı için
İletişim:
Web sitesi: www.gao.gov/fraudnet/fraudnet.htm E-posta: [email protected]
Otomatik cevaplama sistemi: (800) 424-5454 or (202) 512-7470
Kongreyle İlişkiler
Sorumlu Müdür Ralph Dawn, [email protected] (202) 512-4400 U.S. Government Accountability Office,
441 G Street NW, Room 7125 Washington, D.C. 20548
Halkla İlişkiler
Sorumlu Müdür Chuck Young, [email protected] (202) 512-4800
U.S. Government Accountability Office, 441 G Street NW, Room 7149 Washington, D.C. 20548
Bölüm 3
BİRLEŞİK DEVLETLERDE KÖMÜR MADENİ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ
Dennis O'Dell
Amerika Birleşik İşçileri, Birleşik Devletler Senatosu Sağlık, Eğitim, İşgücü ve Emeklilik Komitesi,
İstihdam ve İşyeri Güvenliği Alt Komitesi huzurundaki İfadesi
Sayın Başkan ve İstihdam ve İşyeri Güvenliği Alt Komitesi üyeleri, Sizlere Amerika Birleşik
Madencileri (UMWA veya Sendika) adına bu çok önemli duruşmayı düzenlediğiniz için teşekkür
ederim. MINER Yasasının yaklaşık iki yıl önce çıkmasından beri kömür madeni sağlık ve güvenliğini
ilgilendiren konularda neler olduğu ve – olmadığı – hakkında UMWA’nın bakış açısını sizlerle
paylaşmak istiyoruz. Ülkenin madencilerini ve ailelerini korumaktaki ilginize müteşekkiriz. Bütün
madencilerin sağlık ve güvenliğini korumakla yükümlü federal kurumların sürekli olarak denetlenmesi
için duyulan ihtiyaca gösterdiğiniz duyarlılıktan da ayrıca memnunluk duymaktayız.
“Bu ülkedeki her bir kömür madeni sağlık ve güvenlik kanununun kömür madencilerinin kanıyla
yazıldığı” söylenir. Madencilerin sağlık ve güvenliğini düzenleyen mevcut kanunlara rağmen,
madenciler endişe veren sayılarla yaşamlarını kaybetmeye devam etmektedirler. Bu yıl şimdiden 14
kömür madencisini kaybettik. Bu çok fazla. Sadece kömür işletmesinde çalışıyor diye hiçbir
madencinin hayatını kaybetmemesi için kanunlarımızı ve yönetmeliklerimizi daha da geliştirmeye
ihtiyacımız var.
Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahalesi Yasasına (2006) (MINER Kanunu) eklenen kaza
sonrası iyileştirmelerinin gerçekleşmesi için 2001’deki Jim Walters Resources felaketinin ve
2006’daki Sago, Aracoma ve Darby felaketlerinin yaşanması gerekti. Kongre’nin Crandall
Canyon’daki kazadan öğrenilen derslerin, S-MINER Kanunu gibi bekleyen kanunların yürürlüğe
sokulmasının kaçınılmazlığını ispatladığını kabul edeceğini ümit ediyoruz.
Hem felaketlerden hem de kıyısından dönülen felaketlerden dersler çıkarmak zorundayız. Düzeltici
tedbirler almak zorundayız. Yine de son yazılan iki araştırmanın gösterdiği gibi, Maden Güvenliği ve
Sağlığı İdaresi (MSHA) madencileri korumak için gerekenleri yeterince yapamıyor. Birleşik Devletler
Senatosu Sağlık, Eğitim, İşgücü ve Emeklilik Komisyonu (HELP) Raporu ve Çalışma Bakanlığı
(DOL) Başmüfettişliğinin (OIG) geçen Ağustos’taki Crandall Canyon Madeninde MSHA’nın
yaptıkları ve yapamadıkları ile ilgili raporu, MSHA’nın içerisindeki problemleri göstermektedir.
Senatör Kennedy’ye, bütün HELP Komisyonuna ve Çalışma Bakanlığı Başmüfettişliğine
raporlarından dolayı takdirlerimi sunarım ve her iki Raporu da bu belgenin bir parçası olarak sunarım.
Bu raporlar göstermiştir ki MSHA kendini bile yönetememektedir.
Kongre MINER Kanununu geçirdiği zaman, Birleşik Devletler’de 30 yıldan beri yasalaşan ilk maden
kanununu oluşturmuş oldu. Söz konusu yasa, yangın, patlama, su baskını ve maden çökmesi gibi
tehlikelerde madencilere hayatta kalmak ve kurtulmak için daha iyi bir şans sunmasına karşılık,
madenciler için işe yarar hale gelmesi için MSHA tarafından yapılacak düzenlemeler ile etkili bir
şekilde bir sisteme bağlanması gerekmektedir. MSHA’nın dışındaki denetimcilerin ortaya çıkardığı
üzere, MSHA madencilerin güvenliği aleyhine vahim hatalar yapmaya devam etmektedir.
CRANDALL CANYON MADEN FELAKETİ
Sağlık, Eğitim, İşgücü ve Emeklilik Komitesi tarafından yayınlanan Rapor
Edward M. Kennedy, Başkan
Öncelikle, Başkan Kennedy’ye Sağlık, Eğitim, Çalışma ve Emeklilik Komitesi tarafından Crandall
Canyon Maden Faciası üzerine hazırlanan Raporla ilgili teşekkür etmeliyim. Söz konusu Rapor
öngörülü ve gerçeklere dayalı bir rapordur.
Rapor, bazı işletmecilerin sağlık ve güvenlik yasalarını ne ölçüde çiğnediklerini ve ihmal ettiklerini
göstermektedir. Rapor Crandall Canyon’daki işletmecinin madencilerin ihtiyaçlarını göz önüne
almadığını ve MSHA’yı işçileri koruma sorumluluğunu üzerinden atmaya zorladığını göstermiştir.
Rapor, gerçekten de, bu işletmecinin kârlarını yükseltme fırsatını bulduğunda nüfuzunu sistematik
olarak kullandığını ortaya koymaktadır.
Raporun gösterdiği üzere, işletmeci birçok durumda yavaş ve düzenli çalışmak üzere tasarlanmış bir
sistemi defalarca ihlal etmiştir. Felaket kısmen işletmecinin MSHA’nın müfettiş ve danışmanlarını
bilinçli bir şekilde sindirmesine olduğu kadar, bazı MSHA denetmenlerinin sağladıkları çıkarlar
karşılığında talimatları gevşeterek işletmeciye verdiği tavizlere de bağlanabilir. Şirket stratejik olarak
birçok tebligata itiraz etmiş, böylece zaten zorlanmış bir programı iyice bunaltmıştır. Ayrıca, Bob
Murray’in ve vekillerinin sözleri ve taktikleri çok iyi bir şekilde bilinmektedir ve MSHA ile sektör
tarafından kayıt altına alınmıştır: Bob Murray’in alışık olduğu iş yapama şekli, mümkün olan her
zaman göz korkutmak, tehdit etmek, nüfuz ticareti yapmaya dayalıdır.
Maalesef, Crandall Canyon’daki facianın önlenebilir olduğu açıktır. Biliyoruz ki Bob Murray, daha
sonra ailelere ve basına inkar etse de, madende yaşanan problemlerle ilgili önceden bilgi sahibiydi.
UMWA adına söylemek isterim ki Rapor’un “…madenciler gereksiz ve büyük risklere maruz
bırakılmışlardır. Maden işletmecisi ve MSHA tedbirsizlik, umursamazlık ve gözetim eksikliğinden
dolayı sorumlu tutulmalıdır,” ifadesiyle aynı fikirdeyiz.
ABD Çalışma Bakanlığı, Başmüfettişlik, Denetim Ofisi Raporu
Başkan Kennedy’nin Komisyonunun raporunu yayınlamasından sadece 25 gün sonra, ABD Çalışma
Bakanlığı Başmüfettişliği (OIG) MSHA’nın tavan kontrol planının onaylaması sürecine dahil olması
ve sonra Crandall Canyon felaketine giden yolda işletmecinin onaylanmış plana uygun çalışmasının
MSHA tarafından temin edilmesine ilişkin bulguların yer aldığı Raporunu yayınladı. Başmüfettişlik
soruşturması ayrıca kaza sonrası kurtarma ile ilgili olan ve olmayan bazı faaliyetleri de göz önüne aldı.
OIG raporu şunları ortaya koydu:
“MSHA madencilerin güvenliğini korumadaki sorumluluklarını ihmal etmiştir. MSHA
özellikle Crandall Canyon tavan kontrol planının onaylanmasında doğru kararı aldığını
veya sürecin maden işletmecisinin uygunsuz nüfuzundan ari olmadığını gösterememiştir.
MSHA, tavan kontrol planlarıyla ilgili olarak, net kriterlerden ve plan değerlendirme
unsurlarından, yeterli belgelerden ve Merkez Ofisi ve Bölge 9 Yönetimi tarafından
gerçekleştirilen aktif denetim ve gözetim unsurlarından oluşan titiz, şeffaf bir inceleme ve
onay sürecine sahip değildi. Ayrıca MSHA müteakiben yapılan teftişlerin madencilerin
korunmaya devam edilmesi için onaylanmış olan planlara uygun hareket edilmesini ve
bunların etkililiğini değerlendirmesini sağlayamadı. MSHA ve maden işletmecisi
yetkilileri Ağustos 2007’deki kazaya ilişkin kurtarma planlarını geliştirmek için beraber
çalıştılar ve MSHA bütün faaliyetlerle ilgili son karar makamıydı. Fakat MSHA, uygun
kurtarma harici faaliyetler konusunda yol gösteremedi.”
OIG, MSHA’nın Maden Kanununun uygulanmasında yetersiz kaldığını buldu. Dahası, OIG, MSHA
elemanlarının belirlenmiş kurallara aldırmadığı ve planı onaylamak için kanunu değiştirdiği ve
sonrasında planın gözden geçirilmesini gerektirecek maddi bulgular öğrenmesine karşın hiçbir şey
yapmadığı durumlar tespit etti. Bir MSHA Müfettişinin yönetimi altında çalışan bir işçinin Crandall
Canyon’da önerilen tavan planının güvenli olmadığı ve reddedilmesi gerektiği yönündeki
değerlendirmesini şirket yetkilileriyle buluştuktan sonra göz ardı ettiği ortaya çıktı.
OIG Raporu HELP Komisyonunun bulgularını desteklemekle kalmayıp, ayrıca UMWA’nın uzun
süredir söylediklerini onaylamaktadır: Maden Güvenliği ve Sağlığı İdaresi ülkenin maden
kanunlarının uygulayıcısı ve madencilerin koruyucusu olmaktan çıkmıştır. Bunun yerine Kurum,
işletmecilerin üretimini artırmaları ve kâr hanelerini büyütmeleri ile daha çok ilgilenmiştir. Bu
hiçbir zaman Kongre’nin 1969, 1977 veya 2006 yılındaki maden kanunlarımızı hayata geçirirken
niyetlendiği şey olmadı. Kurum kendi temel hedefine dönmelidir: madencilerin sağlığını ve
güvenliğini sağlamak.
HELP Komisyonu Raporunda olduğu gibi, OIG Raporu da maden kaza ve felaketlerini incelemek
üzere bağımsız bir yapı kurulmasının gerekliliğini vurgulamaktadır. UMWA yıllardır bağımsız bir
araştırma komisyonu için çağrı yapmaktadır. Kayıt alınması için belirtiyorum: MSHA kendi kendini
denetleyemediğini defalarca açıkça sergilemiştir. UMWA bir kez daha kaza sonrası soruşturmalarını
yürütmek için bağımsız bir yapı kurulmasını önermektedir.
PARA CEZALARININ DEĞERLENDİRİLMESİ
7 Şubat 2008’de MSHA Hukuki Yaptırımlar için Önerilen Cezalara ilişkin Kriterler ve Prosedürler;
Nihai Kural, 30 CFR (Code of Federal Regulations – Federal Düzenlemeler Yasası) Kısım100’ü
yayınladı. Kural 10 Mart 2008’de yürürlüğe girdi.
Kongrenin amacı MSHA’nın ceza değerlendirme programını bütün maden işletmecilerini Maden
Kanunu ve Yönetmeliklerine uymaya zorlayacak şekilde gözden geçirmekti. Kurum, bu yönergenin
tersine değerlendirme programını farklı ve eşit olmayan çeşitli bölümlere ayıran bir plan teklif etti.
Kurumun teklifi ile küçük maden işletmecileri yasayı ihlal ettiklerinde uygun cezayı almaktan
kurtulacaklar, fakat büyük maden işletmecileri ise daha yüksek standartlara ve cezalara maruz
kalacaklardı. Kurum ayrıca metal-ametal işletmelerde daha gevşek kriterlere izin veren bir teklif yaptı.
Bu yaklaşım ülkenin madencilerinin sağlık ve güvenlik tedbirlerini artırmayacaktır ve sektörün büyük
bir kısmını zorlamayacaktır ve belli ki yasalara uyulması için gerekli tedbirleri almakta ek teşviklere
gerek vardır.
Kurum, kanunlara geniş kapsamlı uyumluluğu zorlayacak bir yaklaşım yerine - ilk etaptaki hukuki
yaptırımı aşamalı olarak artırırken – işletmecileri eskimiş ve başarısız olmuş testlerle değerlendirerek,
bu artışın etkisini azaltmaktadır. Ancak, söz konusu kriterler gerçekte en tehlikeli bazı işletmelerde
cezaları düşürmektedir. Bu hafifletici koşullar şunlardır:
Verilen cezanın cezalandırılan işletmenin büyüklüğüne uygunluğu;
İşletmenin daha önceki ihlalleri;
İşletmenin ihmali olup olmadığı;
İhlalin ciddiyeti;
Cezalandırılan işletmecinin ihlalin tebliğinin ardından ivedilikle uyum sağlamaya
çalışmada gösterdiği çaba;
(6) Verilen cezanın işletmecinin işine devam edebilmesinde etkisi.
(1)
(2)
(3)
(4)
(5)
Eğer küçük bir maden işletmecisi, finansal bakımdan sağlık ve güvenlik şartlarını yerine
getiremiyorsa, bu işi yapmamalıdır. Kömür madencileri zaten işletmecinin mali güvenceye sahip
olmayan işletme bütçesinden dolayı kurallara uymamasına göz yummadan da, yeteri kadar doğal
tehlikeye maruz kalıyorlar. Umuyoruz ki Kurum küçük madenlerde çalışan madencilere büyük
madenlerde çalışanlara göre daha az sağlık ve güvenlik tedbiri temin edileceğini söylemiyordur. Eğer
öyleyse, bu aslında daha küçük işletmecilere öldürmek ve sakatlamak için izin vermektir.
Bu standartların bazıları MSHA 30 yıl önce yeni yönetmeliğini hazırladığında kaldırılmalıydı.
Sendika, Kurumun maden işletmecilerinin ihlalleri ve para cezası değerlendirmeleri ile ilgili bilgi
toplamadaki 30 yıllık deneyiminin, Kongrenin direktiflerini daha odaklanmış bir şekilde uygulamak
için yeterli olduğuna inanmaktadır.
MSHA hangi işletmelerin özel ilgi gerektirdiğini tespit edebilmelidir. Kurum, küçük maden
işletmelerinin genellikle madencilerine büyük işletmelerin sunduğu seviyede güvenlik
sağlayamadığının farkındadır. MSHA üç-Eyalet girişimine ve küçük madenler bölümüne ön ayak
olmak gibi özel ilgi alanlarından bazılarını tespit etmiş olsa da, bu bilgiyi aynı zamanda küçük
madenlerdeki madencilerin daha etkili bir şekilde korunması için kullanmalıdır. Küçük maden
işletmecilerine cezalar konusunda kolaylık sağlamak çözüm değildir.
Kurum, cezaların işvereni bir müfettişin gelişinden önce süregelen bir problemi düzeltmeye zorlamaya
yetecek potansiyeline sahip olup olmadıklarını göz önüne almalıdır. Özellikle, genelde sık
denetlenmeyen küçük işletmelerde, yönetim bu kurala dayalı olarak sağlık ve güvenlik konularında
proaktif bir yaklaşım benimsemeye kolayca ikna edilememektedir. Gerçek şartlarda, cezalar küçük
işletmenin eskimiş lastiği tehlikeli hale geldiğinde Kurumun müdahalesi olmadan değiştirmesine
neden olabilir mi? Veya en yüksek ceza 100$ ve yeni bir lastik 20,000$ iken, cezalar işletmecinin
tehlikeli ekipmanları kullanmaya devam etmesine izin verir mi? Ceza, ihlalin karşılığı kadar olmalıdır
ve bazı durumlarda bu MSHA tarafından daha büyük icra yaptırımları gerektirir.
Sendika benzer nitelikteki bütün tebligatlar için temel cezanın, özellikle maden büyüklüğü gibi
hafifletici unsurlar göz önüne alınmadan herkes için aynı olması gerektiğine inanıyor. Her şeyden
önce, madenci madencidir. Dolayısıyla, Kurum cezanın büyüklüğünü ihlalin olduğu andaki şartları
esas alarak artırmayı düşünmelidir. Uygun kriterler şunları içermelidir:
a.
b.
c.
d.
İşletmecinin önceki ihlalleri (son 24 ay boyunca);
İşletmecinin ihmalinin derecesi;
İhlalin ciddiyeti;
Var olmasına izin verilen şartlar nedeniyle etkilenen/yaralanan veya
etkilenebilecek/yaralanabilecek kişilerin sayısı.
Değerlendirmenin miktarını azaltmasına izin verilen hiçbir koşul veya faktör olmamalıdır. Buna
işletmecinin büyüklüğü ile bağlantılı olarak cezanın büyüklüğüne, tebliğ edilmiş olan bir koşulu
düzeltmek için iyi niyet gösterilmesine veya işletmecinin faaliyetine devam etme kabiliyeti üzerinde
cezanın etkisine önem vermemek de dahildir. Küçük madenlerin yasalara uymaması yeni bir sorun
değildir. Bu sorun 30 yıldan fazla bir süredir devam etmektedir. Madenciler bu işletmelerde orantısız
sayılarla yaralanmakta veya ölmektedir ve MSHA’nın da buna göre hareket etmesi gerekmektedir.
Bütün işletmelerdeki madenciler, ölçek ne olursa olsun, kanun tarafından aynı korumayı hak ediyorlar.
İlgisiz ve eski hiçbir kriter nedeniyle herhangi bir ihlalin daha hafif sayılmasına izin veren hiçbir özel
durum olamaz. Sendika mevcut yönetmeliklerdeki bu kusurları düzeltmesi için Kongrenin Kurum’u
yönlendirmesini önerir.
İHLALLERİN MODELİ
MSHA’nın 30 CFR (Code of Federal Regulations – Federal Düzenlemeler Yasası) Kısım 104,
İhlallerin Modeli kapsamında yetkisini kullanma kararı, yasalara daha fazla uyum sağlanmasında
önemli bir adımı temsil etmektedir. Bu yönetmelik, “söz konusu madende ihlallere ilişkin belirgin
ve önemli bir modeli oluşturmuş” olan maden işletmecilerini tanımlar. Bu standardı
yönetmeliklere itaati sağlamak için düzenli bir araç olarak kullanmak sağlık ve güvenlikte yararlı
bir etki sağlayacaktır.
MSHA daha önce bu yetkiyi kullanmada başarısız olduysa da, giderek işletmecilerin üzerindeki
baskıyı artırmak ve onları faaliyetlerindeki sağlık ve güvenlik sorunlarının üzerine eğilmeye
zorlamak için bu uyum aracından yararlanmaya başladı. İşletmeciler böylece kendi düzenleyici
cezalarının şiddeti üzerinde önemli kontrole sahip oldular. Tehlikeli şartları düzeltmeye çalışan
işletmeciler modelden çıkartıldı. Mevcut durumu devam ettirmeye çalışanlar ve Kurumun uyum
sağlamaya yönelik girişimlerine direnenler MSHA tarafından artan düzenleyici müdahalelere
maruz kalacaklardır. En sonunda, kanunları kendiliğinden uygulamayı reddeden işletmecilere
Kurum bütün şartların düzeltildiği konusunda tatmin olana kadar etkilenen bölgede çalışan bütün
madencilerin tahliyesine yönelik emirler çıkarılacaktır. Bu tür bir icra faaliyeti, nadir olsa da,
gerekli ve bazı durumlarda uygundur.
Sendika MSHA’nın nihayet kanunu ihlal etmeyi alışkanlık haline getiren maden işletmecileri
üzerinde baskı kuran bu mevcut aracı kullanmaya karar vermesinden memnundur.
ALENİ İHLALLER
MINER Kanunu Madde 8(b)’ye göre: “Bu maddeye göre aleni olarak yapıldığı kabul edilen
ihlaller 220.000$’ı aşmayan hukuki yaptırımlara çarptırılırlar.” Kanun ‘aleni’ ifadesini
“…zorunlu bir sağlık veya güvenlik standardına ilişkin, ölüm veya ciddi bedeni yaralanmaya
büyük oranda veya takribi olarak sebep olan veya sebep olması makul bir şekilde beklenebilecek,
bilinen bir ihlali ortadan kaldırmaya yönelik makul çabaları kayıtsız veya tekrar eder bir şekilde
göstermemek” olarak tanımlar.
UMWA MSHA’nın bu yeni yetkiyi işbirliği yapmayan işletmeciler üzerinde icra baskısı olarak
uygulamasından memnuniyet duymaktadır. MSHA’yı bu ‘aleni’ yetkisini kullanmaya devam
etmesinde ve bunu tüm madencilerin sağlık ve güvenliğini etkin olarak tutarlı ve adil bir şekilde
koruyacak biçimde yapmasını desteklemekteyiz.
Biz sadece Crandall Canyon madeninin bu icra aracından nasıl kurtulduğunu merak etmekteyiz!
TEBLİGATLARA İLİŞKİN KONFERANS SİSTEMİ
Sendika daha önce maden işletmecilerinin konferans sistemini kötüye kullanabileceği ile ilgili
endişelerini iletmişti. Endişelerimiz birçok işletmecinin Kurum tarafından yayınlanan hemen
hemen her tebligat için bir konferans talep edecek ölçüde süreci baltalamış olmasıyla haklılık
kazandı. HELP Komitesinin Crandall Canyon Felaketi soruşturması sırasında edinilen şirket-içi
belgeler, bunun söz konusu maden işletmecisinin planlı bir stratejisi olduğunu ispatladı. Başka
işletmecilerin de aynı taktiği kullandıkları açıktır.
İşletmecilerin bu ‘Hareket Planı’ Kurum içerisinde çeşitli sorunlara neden oldu. Konferans
memurlarının oturumlar için onayladığı tebligatların hacmi, Kurumun tebligat düzenleme ve
bunları savunma kabiliyetini kısıtladı. Çoğu durumda, tebligatı yayınlayan maden müfettişi,
tebligat nedenini açıklamak için konferansa katılamıyordu ve konferans memuru da tebliğ edilen
şartlarla ilgili ilk elden bilgi sahibi değildi. Sonuç olarak, memurların önüne giden tebligatların
çoğu azaltıldı veya hafifledi. Gerçekte, maden işletmecisi sistemi aşırı yüklemek suretiyle
yükümlülüklerini ve dolayısıyla da verilen para cezasının miktarını azaltıyor ya da ortadan
kaldırıyordu. Yıllardır var olan bu problem daha önceden ele alınmalıydı.
Biz MSHA’nın – gecikerek de olsa- bu konuyu ele almak konusunda önemli bir adım attığına
inanıyoruz. 4 Şubat 2008’de Maden Güvenlik ve Sağlık Müdürü Kevin Stricklin, Metal ve Ametal
Sağlık ve Güvenlik Müdürü Felix Quintana, konferans sistemini düzeltmek için Usul Talimatları
Mektubu (PIL) No. 108-III-1’i yayınladılar. Söz konusu Usul Talimatları Mektubu konferansları
özrü olmayan kusurlarla ve ileri derecede ihmalle sınırlasa da, uygun olduğunda diğer duruşmalar
için de bir olanak bıraktı. Bu, işletmecilerin daha önceden bozulmuş sistemi kötüye kullanmasını
önleyecektir.
KAPATMA EMİRLERİ
MSHA’nın bazı işletmeciler üzerinde daha büyük itaat baskısı uygulanması gerektiğini anlaması
gerekiyor. Zaman göstermiştir ki üretim devam ettiği sürece bazı maden işletmecileri kendilerini
sağlık ve güvenlik kanunlarına uymakla yükümlü görmüyorlar ya da ihmalleri düzeltmeye
çalışmıyorlar. Sendika MSHA’yı bütün üretim işini durdurmaya ve tehlikeli durumlara müdahale
edecekler dışındaki işçilerin tahliyesini zorunlu tutmaya çağırıyordu. Bu yaklaşım hilekar
işletmecileri kanuna uymaya zorlayacaktır ve sağlık ve güvenliğe daha çok vurgu yapan bir
kültürü özendirecektir.
Sendika Kurumun bu yetkiye zaten Kanunun 104. Maddesi kapsamında sahip olduğuna
inanmaktadır; bir süre önce MSHA’nın uyumu zorlamak için gerektiğinde bu yetkiyi kullanmayı
planladığını öğrendik. Bunun çok zaman önce gerçekleşmiş olması gerektiğine inansak da, bu
yeni talimatları olumlu buluyoruz.
BANT HAVASI1
Maden Yasasının bir uzantısı olan Yeraltı Kömür Madenlerinde Bant Havası Kullanımı ve Bant
Materyallerinin Bileşimi ve Yangın Geciktirici Özelliklerine ilişkin Teknik Çalışma Paneli (Panel
veya TSP) Ocak 2007’de çalışmalarına başladı. Takip eden 18 ay boyunca TSP ülke genelinde
birçok toplantı düzenledi ve ilgili bilgileri toplamak için çeşitli maden işletmelerini dolaştı. 18
Aralık 2007’de analizlerini tamamladıktan sonra, Panel Bakana, göz önüne alınmak üzere fikir
birliğine varılmış 20 öneri arz etti.
Sendika genel olarak Panelin çalışmalarından hoşnuttur ve konu üzerinde kapsamlı evrak ve ifade
derlemesinden ve bu bilgileri madenlerin sağlık ve güvenliğinde önemli iyileştirmelere yönelik
kullanılmak üzere tavsiye etmesinden dolayı Paneli takdir etmektedir.
Sendika hala bant havası kullanımının çeşitli nedenlerle pek güvenli olmadığına inanmaktadır.
Panel bunların birçoğunu tespit etmiş ve güvenli olmadıklarını kaydetmiştir. Panel, bant havasının
yasaklanmasını tavsiye etmemiş olsa da, belirli işletmeler için, jeoloji, kömür damarının derinliği
ve metan gazı çıkışı gibi nedenlere dayanarak, diğer koruma tedbirlerini aldığı sürece bant havası
kullanımına onay verdi. Aslında Panel, bant havasının onaylandığı yerlerde MSHA’nın bant
havası kuralının halihazırda gerektirdiği koruma önlemlerinin ötesinde korunma önlemlerinin
eklenmesini tavsiye etti.
1
Bant havası, kömürün konveyör üzerinde madenden çıkarıldığı tünellerden madencilerin teneffüs etmelerini sağlamak
üzere madene hava getirme işlemidir. MSHA Müdürü Richard E. Stickler önerilen bu yasanın amacının yeraltı kömür
madenlerinde konveyör bandı yangınları tehlikesini önemli derecede düşürerek maden güvenliğini artırmak olduğunu
söyledi. (http://ehstoday.com/safety/confined-spaces/ehs_imp_81149)
Panel– UMWA’nın şiddetle itirazları üzerine – MSHA’nın 2004’te yürürlüğe koyduğu bant
havası kuralının madencileri yeteri kadar korumadığına işaret etti. Ayrıca mevcut çoğu maden
işletmesinin bant havasına ihtiyaç duymadığını ve güvenliğin güçlendirildiğinin ispat edilemediği
durumlarda bunun kullanılmasına izin verilmemesi gerektiğini açık bir şekilde ifade etti.
Sendika MSHA’nın yeni bir bant havası kuralı yayınlama çalışmasına başlaması gerektiğine
inanmaktadır. Bu kural koyma süreci hızlandırılmalı ve TSP’nin tavsiyelerini izlemelidir. Aynı
zamanda maden işletmecilerinin MSHA Bölge personeli üzerindeki baskılarından dolayı, Kurum
merkez ofis personelinin bütün bant havası kullanımı başvurularını denetlemesine yönelik
adımları atmalıdır.
KONVEYÖR YANICILIĞI
Konveyörlerin yanıcılığı sorunu UMWA ve diğer sağlık ve güvenlik kurumları için onlarca yıldır
endişe kaynağı olmuştur. Ateşe dayanıklı konveyörlerle ilgili bir yasa çıkarma teşebbüsleri
1980’lerin ilk yıllarında başladı, fakat bu tür bir yasa hiçbir zaman tamamlanmadı. Daha sonra
2002’de, eski bir kömür madenciliği yöneticisi olan Maden Güvenliği ve Sağlığı Müsteşarı David
Lauriski, ‘konveyör yanıcılığı kuralını’ ve o zaman çıkmayı bekleyen 16 düzenlemeyi dikkate
almaktan vazgeçti. Konveyör yanıcılığıyla ilgili koruyucu bir kural geliştirmede yaşanan
başarısızlık Massey Energy’nin Aracoma Alma No:1 Madeninde 19 Ocak 2006’da çıkan bir
konveyör yangınında iki işçinin hayatın kaybetmesiyle pahalıya mal olmuştu.
Bant havasını ele alan TSP, aynı zamanda konveyör yanıcılığını da inceledi ve MSHA’yı daha
önceden önerilen ve 2002’de geri çekilen yönetmeliği hemen yeniden önermeye ve uygulamaya
koymaya zorladı.
Ayrıca Panel üyeleri arasında, bant havası kullanıp kullanmadıklarına bakılmaksızın, bütün
madenlere yeni çıkan ateşe dayanıklılık şartlarını karşılayan konveyörler kurmaları zorunluluğu
getirilmesi konusunda görüş birliğine vardılar. Bunun yanında Panel işletmecilerin bant havası
kullanmak için mevcut atmosferik izleme sistemlerine (AMS) ilave yangın algılama donanımı ve
yazılımı yerleştirmelerini önerdi. Panel bundan başka CO sensörleri ile birlikte duman
detektörlerinin kullanılmasını önerdi ve MSHA’nın başka gaz tespit aletlerini de dikkate
almasını teklif etti. İlave olarak, bant havası kullanan her madendeki bütün AMS kayıtları tüm
yanlış alarm sayısını ve niteliğini belirlemek için MSHA müfettişlerinin olağan kontrollerinde
gözden geçirilmelidir.
Sendika bir konveyör yanıcılığı yasasının çok önceden çıkmış olması gerektiği konusunda
emindir. Sendika MSHA’nın yeni bir konveyör yanıcılığı kuralı çıkarması sürecine başlamasını
istemektedir. Bu yasalaştırma süreci hızlandırılmalı ve TSP’nin tavsiyelerini izlemelidir.
TERKEDİLMİŞ/İŞLENMİŞ ALANLARIN SIZDIRMAZLIĞI
Mayıs 2007’de MSHA Nihai Kuralı yayınladı: Terkedilmiş Alanların Sızdırmazlığı, 30 CFR
Kısım75 &335 & 336 & 337 & 338 ve 371. Sendika genel olarak söz konusu kuraldaki koşulların
çoğundan memnundur ve MSHA personeline ve destek personeline ülkenin madencileri adına
yaptıkları sıkı çalışmalardan dolayı teşekkür eder. Sendika MSHA’nın kurala eklemediği bazı
tavsiyelerinin hala gerekli olduğuna ve bunların Kurum tarafından takip edilmesi gerektiğine
inanmaktadır.
Özellikle, statik veya dinamik basınç değerleri ne olursa olsun, bütün mühürlemeler faal kazı
alanlarından ayırmak için tasarlandıkları atmosferi izlemeye yönelik cihazlar ile donatılmış
olmalıdır. Bu izleme yüzey sondajları ve sızdırmazlık örnek tüpleri kombinasyonuyla yapılmalıdır
(inşa edilen bütün mühürleme setlerindeki en yüksek mühre en az iki örnekleme tüpü
yerleştirilmelidir). Bu yaklaşım maden işletmecilerinin, madencilerin ve düzenleyici kurumların
mühürlenmiş alandaki atmosferik şartların farkında olmalarına olanak sağlayacaktır. Bu izleme
sisteminin madenciler için daha koruyucu olması gerektiğine inanıyoruz.
UMWA bazı maddelerin sızdırmazlıkta kullanımının kısıtlanmasını yeniden ele alması
gerektiğine de inanmaktadır. Omega Bloklar ve ahşap gibi bazı malzemelerin kullanımının yeraltı
maden işletmelerindeki sızdırmazlık yapımında yeri yoktur. Bunlar Maden Kanununda belirlenen
gerekli korumayı sağlayamamaktadırlar ve bu tür uygulamalar için kullanımları yasaklanmalıdır.
Omega Blok mühürlerin yetersizliği Sago’da ilk elden görüldü.
İLETİŞİM / İZLEME CİHAZLARI
UMWA MSHA’nın Ulusal İş Güvenliği ve Sağlığı Enstitüsünün (NIOSH) yardımıyla çeşitli
maden-içi iletişim sistemlerinin denenmesi ve değerlendirilmesi sürecinde olmasından hoşnuttur.
Aynı şekilde MSHA’nın tüm bu cihazlar için onay sürecini hızlandırmayı kabul etmesinden de
memnunuz. Bu cihazların mevcut durumuna göre, Kurumun önemli bir kaynağı iki yönlü bir
iletişim sistemi geliştirmeye tahsis etmesiyle hem fikiriz. Kurumun sistemin geliştirilmesinin
teknik olarak çok zorlayıcı bir süreç olduğunu ve sistem bir kere tamamlanınca bir takip
sisteminin kolayca mevcut sisteme “ilave edilebileceği” değerlendirmesine de katılıyoruz.
Yeraltı madenciliğine yönelik telsiz teknolojisinde bazı gelişmeler var. Yine de, MSHA’nın bir
süre önce Onay ve Sertifikasyon Merkezinin (A&CC) bir telsiz sistemini onayladığı açıklamasına
rağmen, onaylanan sistemin tamamen telsiz sistemi olmadığı vurgulanmalıdır. Venture Design
Services şirketi tarafından yapılan Maden İzleyen Madenci Yer İzleme Sistemi maden
girişlerindeki belirli yerlerde madencileri giydikleri sinyal alıcısıyla geçerlerken kayıt etmek için
kızılötesi RIF okuyucular kullanmaktadır. Okuyucular elektronik görüş hattı konumunda takıldığı
takdirde, RIF bu bilgiyi telsizle birkaç bin metre iletebilmektedir. Fakat söz konusu bilgiler,
yeraltından yüzeye uzanan kablo bağlantısı gerektiren bir dağıtım kutusuna gönderilmektedir.
Bu gelişmeler önemli olmakla birlikte, eğer MINER Kanununun zorunluluklarını yerine getirecek
ve madencilere acil durumlarda en yüksek kurtulma şansını sunacaksak katıksız bir telsiz sistemi
aramaya devam etmeliyiz. Bu amaca ulaşmak için, Kongrenin hem MSHA hem de NIOSH’a bu
önemli görevi tamamlaması için yeterli ödeneği ayırması önemlidir.
MADEN MÜFETTİŞLERİ/MADEN TEFTİŞLERİ
Yaklaşık 273 kişi müfettiş kadrolarına alındı ve ilk alınanlar başlangıç eğitimlerini neredeyse
bitirdiler.
Bu MSHA’nın uzun vadeli sorununu çözemez. Bütün maden endüstrisinde olduğu gibi, mevcut
müfettişlerin çoğu gelecek beş yıl içerisinde emeklilik çağına gelecekler. Genel Muhasebe Ofisi
emekliliğe hak kazanan çalışanların yaklaşık %41’inin (154 müfettiş) 2012’ye kadar Kurum’dan
ayrılacaklarını tahmin etmektedir. Dolayısıyla, MSHA’nın düzenli ve devamlı olarak yeni stajyer
müfettişler alması gerekmektedir.
Büyük miktarlardaki emekliliklerin planlanmasının diğer bir katkısı, MSHA’nın havalandırma,
tavan kontrol, elektrik uzmanlarının ve diğer alanlardaki uzmanlarının yedek müfettişler olarak
çalışmak yerine, birincil görevlerine, diğer bir deyişle işletmeciler tarafından sunulan madencilik
planlarını dikkatlice gözden geçirmeye ve irdelemeye dönmeleri olacaktır.
YÖNETMELİKLER
İfadem sırasında zaten belirttiğim bu konulara ek olarak, UMWA MSHA’nın madencilerin sağlık
ve güvenliğini artıracak diğer önemli konulara değinecek saldırgan bir yasal düzenleme gündemi
benimsemesi gerektiğine inanmaktadır.
1. Atmosferik izleme sistemlerini iyileştirmek (Teknik Çalışma Paneli bu konuya
değinmişti);
2. Ülke çapında bir acil durum haberleşme sistemi geliştirilmesi;
3. Madencilerin solunabilir kömür madeni tozuna mesleki olarak maruz kalmalarının
azaltılması;
4. Hava kalitesi, kimyasal madde ve solunumla ilgili korunma standartlarının
güncellenmesi;
5. Sınırlandırılmış alanlarla ilgili bir kuralın yürürlüğe konması;
6. Besleme ve stoklama yığınları ile ilgili bir kuralın yürürlüğe konması;
7. Solunabilir kristalli silikaya maruziyetin azaltılması;
8. Yüzey kömür tozuna ilişkin standartların tetkikinin sağlanması; ve
9. Yeraltı kömür madenlerindeki solunabilir kömür tozunun düzenli olarak izlenmesini
gerektiren bir kural çıkarılması.
BAĞIMSIZ SORUŞTURMA ORGANI
UMWA, kaza sonrası maden felaketlerini soruşturmak üzere Milli Ulaşım Güvenlik Kurulu veya
Kimyasal Güvenlik Kurulu gibi bir bağımsız soruşturma organı yaratılmasını savunmaktadır.
Ülkenin maden ocaklarındaki son olaylar böyle bir kurula olan ihtiyacı pekiştirdi.
Uzun yıllar maden işletmecilerine kendilerini kontrol etmeleri konusunda güvenilemeyeceğini
anladık. 1969, 1977 ve 2006’da Kongre bu kaçınılmaz sonuca ulaştı. MSHA madencileri korumak
üzere kurulmuş olmasına rağmen, son yıllarda Kurumun sektör baskısına karşısında eğildiğine
şahit olduk. Çoğu zaman Kurum, madencileri korumaya odaklanmak yerine, yeni veya
iyileştirilmiş kanunların çıkarılması veya mevcut kanunların uygulanmasının maliyeti üzerinde
durdu. İfademde daha önce andığım iki Crandall Canyon raporu Kurumun içindeki sorunları
kanıtlamaktadır.
MSHA kendi ana görevine dönmeli ve ülkenin maden kanunlarının kapsamlı ve sıkı bir şekilde
uygulanmasını sağlamalıdır. Ayrıca, Kurum kendi faaliyetlerini ve maden felaketlerinde ve
felakete ramak kalan durumlarda oynadığı rolü tam ve bağımsız olarak denetleyebilecek
kabiliyette değildir. Kurum artık bir maden kazasındaki katkısını kazanın meydana geldiği
madenin işletmecisinin incelenmesinden daha bağımsız bir şekilde incelemeyecek durumdadır.
Dolayısıyla, MSHA ve işletmecilerin bu tür korkunç olaylardaki rolünü incelemek üzere
gerçekten bağımsız bir organın ana role atanması, Kurumun ve nihai olarak ülkedeki
madencilerinin sağlık ve güvenliğinin uzun süre varlığını sürdürebilmesi için son derece
önemlidir.
PROGRAMIN FİNANSMANI
Kongrenin direktiflerine dayalı olarak, madencilere mümkün olan en yüksek seviyede korumayı
sağlayacaksak, finansmanın arttırılması, sürdürülmesi ve her an hazır olması zorunludur. Bu
yüzden Sendika, ülke madencilerinin sağlık ve güvenliğini daha ileri seviyelere getirecek
programlara ve diğer kurumlara Kongrenin uygun ödenek sağlanmasını arzulamaktadır. Söz
konusu kurumlar arasında şunlar yer almaktadır:
•
•
•
•
•
•
Pittsburg Araştırma Merkezi
Lake Lynn Deneysel Madeni ve Tesisleri
Appalachian İş Sağlığı ve Güvenliği Laboratuvarı, Morgantown, WV
MSHA Onay ve Ruhsat Merkezi
Kişisel Toz Monitörleri
Colorado Maden Okulları
TAMAMLAYICI MINER YASASI (S-MINER)
2006 yılında Sago, Aracoma ve Darby’de araka arkaya felaketlere şahit olduktan sonra, Kongre
kömür madenlerinde sağlık ve güvenlik ile ilgili bazı şeylerin çok yanlış gittiğine karar verdi.
2006 MINER Kanununun yürürlüğe girmesi MSHA’yı en azından kaza sonrası faaliyetlerle ilgili
olarak, ana görevine yeniden yönlendirdi. Fakat bu ifadede belirtildiği ve HELP ve OIG
Raporlarında gayet güzel açıklandığı üzere, belirlenen problemlerin düzeltilmesinden ve MINER
Kanununda belirtilmeyen birçok ihtiyacın yasalaştırılmasından önce yapacak birçok işimiz var.
Meslektaşlarınızın geçen yıl meclisten geçirdiği S- MINER Kanunu madencilerin sağlık ve
güvenliğiyle ilgili eksikliklerin giderilmesi için mükemmel bir araçtır.
MINER Kanunu imzalanırken, bunu madencilerin her gün karşılaştığı riskler ve tehlikeli
durumların ifade edilmesinde önemli bir ilk adım olarak karşıladık. Kongrenin amaçladığı şekilde
tam olarak yürürlüğe konduktan sonra, bu yasanın bir maden felaketinde hayatta kalmaya veya
bundan kaçmaya çalışan madenciler için son derece faydalı olacağına halen inanıyoruz. Fakat bu
yeterli değildi. Bu tür felaketlerin daha en başında engellenmesine destek olacak ilave mevzuatla
ilerleme zamanı geldi.
Artık S-MINER Kanunu ile ilerleme zamanı geldi. Birleşik Devletler Temsilciler Meclisinden 16
Ocak 2008’de geçirilen bu yasa, 1997’de kazaları ve felaketleri önlemeye yönelik olarak
yürürlüğe konan Maden Kanunundan beri alınan ilk önlemdir. Hiç şüphesiz böyle bir kanun
çoktan çıkmalıydı.
Bir taraftan hala ihtiyaç duyulan ve S-MINER kanununa dahil edilmiş olan sağlık ve güvenlik
iyileştirmelerini tartışmış olmamıza rağmen, önerilen yasanın birbirini tamamlayan bir bütün
olarak gözden geçirilmesi önemlidir. Yürürlüğe girerse S-MINER Kanunu aşağıdaki hususlar
sayesinde madencilere büyük bir koruma sağlayacaktır:

Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren 120 gün içerisinde bütün madenlerde en az sızıntılı
besleme kablo sistemi kadar etkili bir haberleşme sistemi kurulmasını gerekli kılmak; ayrıca
maden işletmecilerinin yeni çıkan daha iyi teknolojileri eskisiyle değiştirmeleri gerekecektir.

60 gün içerisinde, bütün çalışma bölümlerindeki çalışma aynalarına 500 fit mesafede mobil
acil durum sığınakları yerleştirilmesini zorunlu kılmak.

Mühürlemeler -240 psi’den daha az basınca dayanacak şekilde tasarlanmış bütün
mühürlemeler izlenecektir:
1.
2.
3.
4.
Her bir mühür setinde en az bir mühür aracılığıyla.
Yüzey sondaj delikleriyle.
Bir yıl içerisinde izleme sürekli bir aletle yapılacaktır.
Bütün metal veya ametal madenler için geçerlidir.

Havalandırma kontrolleri – bir yıl içerisinde, topuk bölümleri haricindeki bölümlerde yer alan
bütün stoplar
1. masif bloklardan yapılacak, yaş olarak döşenecek, en azından emme tarafında yapıştırıcı
maddeyle tıkanacaktır.
2. Topuk kısımlarında içi boş bloklar ve yapıştırıcı madde kullanılabilir.

Ateşe dayanıklı bantlar - 31 Aralık 2012 tarihine kadar bütün bantların NIOSH tarafından
tavsiye edilen ateşe dayanıklılık şartlarını yerine getirmeleri gerekmektedir. Bütün metal/
ametal madenler için geçerlidir.

Bant havası – 20 Haziran 2008 tarihine kadar MSHA’nın yönetmeliklerini gözden geçirmesi
ve bant havası kullanımını sadece 101(c) dilekçe süreciyle onaylaması gerekecektir.
Dilekçelerin, bunların kullanımını gerektiren önemli güvenlik kısıtlarını kanıtlaması
gerekmektedir ve işletmecinin söz konusu kullanımla ilgili olarak MSHA’nın zorunluluklarını
kabul etmesi gerekecektir. Halihazırda bant havası kullanan madenler, halihazırda geliştirilmiş
alanlarda buna devam edebilirler.

İletişim sistemleri - Şartların vardiya öncesi incelenmesi
1. Madenden çıkarken, formen, müfettiş veya işletmecinin başka bir temsilcisi devralan
vardiyayla buluşmalı ve madendeki şartları yüz yüze konuşmalıdır.
2. Vardiyaya başlayacak olan formen, müfettiş veya işyeri temsilcisi aldığı bu bilgileri
vardiyadakilerin tamamıyla paylaşmalıdır.




Atmosferik İzleme – madencilerin çalıştığı veya geçtiği bütün alanlarda sürekli atmosferik
izleme sistemi kurulur.
Vardiyanın herhangi bir kısmında yalnız çalışan bütün madencilerinler metan, oksijen ve
karbon monoksit seviyelerini ölçecek bir aletle donatılmalıdır.
Ulusal Bilim Akademisi yıldırım hakkında bir araştırma yapacak ve çalışmanın 1 yıl içerisinde
bitmesi koşuluyla, madencileri daha iyi koruyacak tavsiyelerini Bakana sunacaktır.
Bariyer Azaltılması ve Topuk Kazanımı – 1500 fitten daha derinlerde bu tür çalışmalar yapan
işletmeler veya geçmişinde patlama olan madenler için özel dahili plan inceleme süreci.
o
-- İşletmecinin onaylanmış bir planı olmalıdır – İşletmeci bu tür madencilik
faaliyetlerine başlamadan bir hafta önce MSHA’ya bildirimde bulunmalıdır. –MSHA
bildirime yazılı olarak cevap verecektir.
–
Bu tür faaliyetlerde çalışan bütün madenciler eğitimden geçirilmelidir – bu tür
faaliyetlerin güvenli bir şekilde yapıldığı şahsen izlenecektir.
o Bu gibi madencilik faaliyetlerini güvenlik gerekçesiyle durdurabilir – Ulusal Bilimler
Akademisi – konuyu araştırır ve gerekirse tavsiyelerde bulunur.

Kendi Kendine Yeterli Ferdi Kurtarıcı Rastgele Deneme Programı – NIOSH kendi kendine
yeterli ferdi kurtarıcıların sahadaki yıllık rastgele örneklemelerini yönetecek ve bunların yıllık
olarak örneklenecek sayılarını tespit eder.
o İşletmeciler değiştirilecek birimlerin satın alınmasından sorumludur.

MSHA Onay Merkezi Öncelikleri
1.
2.

Yeni nesil kendi kendine yeterli ferdi kurtarıcı
Telsiz iletişim sistemleri
Gelecek 5 yıl için NIOSH Araştırma Öncelikleri
1.
2.
3.
4.
5.
Yeni nesil kendi kendine yeterli ferdi kurtarıcı
İletişim için pil teknolojisi ve Kişisel Toz Monitörü
Maden kurtarma ekibi teknolojilerinin daha ileriye taşınması
İyileştirilmiş havalandırma kontrolleri
Bütün madeni kapsayan bir izleme sisteminin geliştirilmesi
MSHA’nın Denetleme yetkisi
1. Başmüfettiş kadrosunun yaratılması (artırılmış sorumluluk ve maaş)
2. Mevcut müfettişler emekli olmadan yenilerinin eğitilmesi için istihdam kısıtlamalarının 5
yıl süreyle kaldırılması
3. Yeterli sayıda yeni müfettiş işe alınamazsa emekli müfettişlere sözleşmeli olarak iş
verilebilir.

Başmüfettişlik birimi içinde bir Soruşturma Dairesi kurulması
1.
2.
3.
4.
5.
6.

İhlal Modeli
1.
2.
3.
4.

Başkan tarafından atanır
Senato tarafından onaylanır.
Madencilerin, ailelerinin ve diğer tarafların gizli şikayetlerini ele alır.
Ücretsiz aranabilen telefon numarası ve iletişim için internet sitesi
Yaralanmaları, hastalıkları ve ihlalleri inceler.
Çalışma Bakanının çalışmalarını madenciler adına gözlemler
İhlal modelinin nasıl tespit edileceğini açıklığa kavuşturur
Bu statüden çıkarılmak için gerekli kriterleri oluşturur
İhlal modelini 50.000$’dan 250.000 $’a kadar bir ceza ile cezalandırır
Gerekli görülen hallerde madencilerin madenin tamamından tahliye edilmesi. Bu zaman
boyunca mevcut ihlallerin düzeltilmesinden başka hiçbir iş yapılmaz.
Cezaların Zamanında Ödenmemesi
1. Eğer 30 gün içerisinde tebligata itiraz edilmezse, tebligat sonuçlanmış sayılır ve temyiz
edilemez.
2. MSHA cezalarını ödemeyen işletmelerde üretimi durdurabilir.

Cezaların Değerlendirilmesindeki Unsurlar
1. Değerlendirme madenin büyüklüğüne göre değil, işletmenin büyüklüğüne göre yapılır.
2. İşletmecinin ticari faaliyetine devam edebilme kabiliyeti artık göz önüne alınmayacaktır.


105(c) ayrımcılık cezaları, her vaka için 10.000$’dan 100,000$’a kadar olabilir
107(a) olası tehlike tebligatı, şartlar düzeltilene kadar bütün madencilerin hemen tahliyesini
gerektirir.
 Madencilik tecrübesine sahip kişilerin 7/24 çalıştığı yeni bir Acil Durum Çağrı Merkezi
kurulması.
 Çalışma Bakanlığında bir Maden Harita Odası ve halkın ulaşabileceği bir internet sitesi
kurulması.
SONUÇ
İş hayatımın büyük kısmını madencilerin sağlık ve güvenliğini iyileştirmeye adamış biri olarak, birçok
felaketi inceledim, birçok yaralı madenciyi ziyaret ettim ve birçok kederli aileyi teselli ettim. Son iki
yılda yapılan iyileştirmeleri takdir edebiliriz, fakat çok daha fazlası gerekiyor.
İşimiz henüz bitmedi. Madencilerin hayatı pahasına olsa da, en az dirençli yolda yürüme eğilimi hala
bazı zamanlar ortaya çıkıyor. MSHA’daki tepe yöneticilerdeki işletmeci zihniyeti yönetmeliklerin
hazırlanması sırasında hala görülebilir. MSHA hala işletmecilerin çalışma alanlarını bant havası
sistemiyle havalandırmalarına izin veriyor ve yanıcı olmayan konveyörler hala zorunlu değil. Bugün
acil bir durumda madencilerin yeryüzüyle veya yeryüzündekilerin aşağıdakilerle iletişim
kurabilecekleri tamamen güvenli bir sistem yok. Birçok işletmeci mahsur kalan madencilerinin
yerlerini tespit edemiyor. Bu kabul edilemez.
Şimdi daha cesur eylemler ve daha büyük adımlar atma zamanı. MSHA, Kongrenin istediği gibi,
MINER Kanunun bütün hükümlerini uygulamaya ikna edilmeli veya yönlendirilmelidir. Bunlar
ülkenin madencilerin korunmasının anahtarlarıdır. Bu Komisyonun ve Kongrenin üyeleri olarak,
MSHA’nın kendisine tanıdığınız olanakları kullanmasında ısrarcı olmak için en iyi konumda olan
sizlersiniz.
Bayan Başkan ve Komisyonun değerli üyeleri, yardımlarınız ve madencilerin sağlık ve güvenliğinin
iyileştirilmesine gösterdiğiniz ilgiden dolayı sizlere teşekkür ediyoruz.
Bölüm 4
“MINER YASASININ ÇIKARILMASINDAN 2 YIL
SONRA: GÜNÜMÜZDE MADENCİLİK NE KADAR
GÜVENLİ?”
Jeffery Kohler
Maden Güvenliği ve Sağlığı Müdür Yardımcısı
ABD Sağlık ve İnsani Hizmetler Bakanlığı
Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi Ulusal İş Güvenliği ve Sağlığı Araştırma Enstitüsü
GİRİŞ
İyi günler sayın başkan ve alt komitenin değerli üyeleri. Benim adım Jeffery Kohler ve
Sağlık ve İnsani Hizmetler Bakanlığı bünyesindeki Hastalık Kontrol ve Önleme (CDC)
Merkezlerinin bir parçası olan Ulusal İş Güvenliği ve Sağlığı Enstitüsü (NIOSH) Maden
Güvenliği ve Sağlığı Araştırmalarından sorumlu müdür yardımcılığını yapmaktayım.
2006 yılında çıkartılan Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahale Kanunu (MINER
Kanunu) (P.L. 109-236) ve Kongre’nin yer altı kömür madenlerindeki gelişim ve hayati güvenlik
teknolojilerinin nüfuzunun kolaylaştırılması için sağladığı ek ödenekleri kapsamında NIOSH’un
ilerlemesiyle ilgili raporu sunmak için bugün burada bulunmaktan dolayı mutluluk duyuyorum.
Önceki oturumlarda ve brifinglerde; ileri iletişim, takip, oksijen desteği ve diğer teknolojilerin
ileri maden güvenliği ile ilişkilendirilmesindeki zorluklar hakkında tartışmıştık. 14 Mart 2008
tarihinde, Maden Güvenliği ve Sağlığı Müsteşarı Richard Stickler ile buluştum ve kabul edilebilir
iletişim teknolojisi alternatifleri için performans bazlı kıstaslarla ilgili 2009 Ocak ayına kadar
madencilik toplumuna kazandırılabilecek bir kılavuz geliştirme üzerinde anlaştık. Bugün
kaydetmiş olduğumuz ilerlemelere ve NIOSH’un madenleri daha güvenli bir hale getirmek ve
yangın, patlama ve başka felaketlerden madencilerin güvenli bir şekilde kurtulması için
geliştirdiği yeni teknolojilere dikkat çekmek istiyorum.
NIOSH MINER YASASINA TABİDİR
Maden Güvenliği ve Sağlığı Ofisi
NİOSH tüm talimatlarını MINER Yasası kapsamında tamamlar ya da yerine getirir. Maden
Güvenliği ve Sağlığı Araştırma Ofisini özellikle 6(A)(H) bölümünün gerektirdiği şekilde kurduk.
Bu Ofis, yasadan aldığı yetki ile bütün maden güvenlik ve sağlık konularını çözüme
kavuşturmak için NIOSH’un güvenlik ve sağlık teknolojilerini değerlendirme, aynı zamanda da
dengeli bir araştırma programı yürütme hedefini güçlendirmektedir.
Araştırma Sözleşmeleri
Yasada yer alan Madde 6 uyarınca madencilik uygulamalarına yönelik güvenlik
teknolojilerinin geliştirilmesi ve hayata geçirilmesi için fon sağlama amacıyla devam eden
sözleşmeler ve teşviklere ilişkin bir program oluşturulmuştur. Bu program kapsamında şu ana
kadar 62 teklif incelenmiş ve bu tekliflerden 13’ü bu programın esasları doğrultusunda fon
sağlamak için yeterli görülmüşlerdir. Bu tekliflerin gelecekte varabilecekleri noktalar konusunda
heyecan duyuyoruz. Bunlardan ikisi şu şekilde:
•
•
mevcut ordu uygulamalarından uyarlanan bir işlem olan ve maden mühürlerinin belirgin
ölçüde güçlendirilmesini sağlayan püskürtmeli dolgu sisteminin geliştirilmesi;
temeli ordu tarafından geliştirilen bir teknolojiye dayanan toprak içerisinden geçen çift
yönlü ses iletişimin geliştirilmesi;
Kurumlar arası Çalışma Grubu
MINER yasasında yer alan Madde 6(a)(h)(3)(C) uyarınca odak noktası teknoloji olan farklı
federal kurumlardan oluşan ve devam eden Kurumlar arası Çalışma Grubu oluşturulmuştur. Her
ne kadar doğrudan madenciliğe uygulanabilecek herhangi bir teknoloji belirlenememişse de
federal kurumlar arasındaki bu işbirliği pek çok fayda sağlamaktadır. Bu konuda öne çıkan
örnekler şu şekildedir:
•
•
•
NASA ve Denizcilik Araştırma Laboratuvarı, yaşam odaları hakkında çalışmalarımızla
ilgili önemli girdiler sağlamışlardır.
ABD Ordu İletişimi- Elektronik Araştırma, Geliştirme ve Mühendislik Merkezi (CERDEC),
iletişim ve takip teknolojileriyle ilgili bizimle birlikte çalışmaktadır.
Kurtarma tatbikatı teknolojisinin muhtemel uyarlamasını gözlemlemek için Sandia
Ulusal Laboratuvarında Enerji Bakanlığının jeotermal araştırma programıyla birlikte
çalışmaktayız.
Alternatif Sığınma Seçenekleri
Alternatif sığınma seçenekleri ile ilgili araştırma ve testlerimizi tamamladık ve Sağlık,
Eğitim, Çalışma ve Emeklilikle ilgili Senato Komitesine ve Eğitim ve Çalışma ile ilgili
Temsilciler Meclisine; kullanılabilirlik, kolaylık, sürdürülebilirlik ve alternatif sığınma
seçeneklerinin masraflarıyla ilgili bir rapor gönderdik. Aynı zamanda Lynn Gölünde bulunan
Deneysel Madenimizde yaşam odalarına ilişkin testlerimizi gerçekleştirdik. İki komiteye
gönderilen bu rapor, yeraltı madenlerindeki alternatif sığınma seçeneklerinin kullanımı hakkında
Maden Güvenliği ve Sağlığı Yönetimi (MSHA) ile ilgili bilimsel bir temel ortaya koymaktadır.
Raporun sonunda, alternatif sığınma seçeneklerinin kapsamlı bir kaçış ve kurtarma planının bir
parçası olması halinde ve madencilere uygun eğitimin verilmesi halinde, maden çalışanlarının
hayatlarının kurtulmasında önemli bir yere sahip olduğunu görüyoruz. Dahası rapor, alternatif
sığınma seçeneklerinin ve belirli alternatiflerin belirlenmesinin faydalarının, bunların
ticarileşmesi ve yeraltı madenlerinde konuşlandırılmasına yeterince değeceğini belirtmektedir.
Çalışma, sanayi ve üreticilerin yeraltı kömür endüstrisinde alternatif sığınma yöntemlerini
uygulaması konusunda MSHA ile çalışmalarımıza devam ediyoruz.
ACİL DURUM EK ÖDENEĞİ
2006 tarihli Savunma, Terörle Küresel Mücadele ve Kasırga Sonrası Toparlanmaya ilişkin
Acil Durum Ek Ödeneği Kanunu (ESA) (P.L. 109-234) (10 milyon dolar), 2007 tarihli ABD
Askeri Birliklerinin Hazır Bulunması, Gazi Yardımları, Katrina Sonrası Toparlanmaya ilişkin
Acil Durum Ek Ödeneği ve Irak Hesap Verebilirlik Ödeneği Yasası (P.L. 110-28) (13 milyon
dolar) olmak üzere toplamda 23 milyon dolar; diğer amaçların yanında, kiralık laboratuvarların
gerekli onarım ve yenilemesini de içeren maden güvenlik teknolojisinin geliştirilmesi ve
yayılması işlemleri için NIOSH’a tahsis edilmiştir. ESA ve MINER Yasasının gereklerini yerine
getirmek için, birbiriyle alakalı fakat farklı alanlarda araştırmalar tertip ettik, bizimkileri
tamamlayacak kaynaklara ve uzmanlığa sahip kurum dışı partnerlerle yapılan sözleşmeleri idare
ettik ve bunlara fonlar verdik. Yüksek kalitede araştırma ilkesini sağlama almak için elimizden
geleni yaparken, tam bir aciliyet hissi içerisinde ilerledik. Dahası, başarıyı garantilemek için,
bilimsel teknik bilgilerimizle yeraltı madenleri hakkındaki detaylı birikimimizi ve bilimsel
çalışmalarda sürekli ortaya çıkan teknik sorular konusunda kararlılığımızı kullandık. Şimdi, bu üç
yıllık çabanın daha iki yılı dolmadan, Kongre tarafından öngörülen ileri teknolojiyi mümkün
kılacak kayda değer bir ilerleme sağladığımızı söyleyebiliriz. Günümüze kadar olan kayda değer
başarılar şu şekilde özetlenebilir;
Oksijen Desteği
NIOSH, araştırma sözleşmeleri programı kapsamında geliştirilen ve test edilen yeni nesil
bağımsız ferdi kurtarma cihizları (SCSR) için kavramsal tasarımı geliştirmiştir. Yüklenici, 125
birimi bu yaz sonuna kadar NIOSH’un sertifikasyon laboratuvarına göndermekle yükümlüdür.
Üretici, ilk yıllık üretim kapasitesi olan 2000 ila 4000 arasında ürünün 2008’in son çeyreği ya da
2009’un ilk çeyreği arasındaki bir dönemde piyasada olacağını tahmin etmektedir. Bu yeni
SCSR, 30 yılı aşkın bir süredir oksijen destek teknolojisindeki ilk belirgin ilerleme olarak ortaya
çıkar. Bu tertibatın halihazırdaki modellere performans artışı sağlamasına karşın, en önemli
özelliği “Kenetlenebilir” olmasıdır. Öyle ki temiz oksijen kutuları, yeni bir ağız aparatı ve burun
kıskacı gerekmeden kolaylıkla değiş-tokuş edilebilemektedir. Bu özellik, potansiyel olarak zehirli
olan bir ortamda aşırı stres altındaki durumlarda temiz bir SCSR takma çabasının tehlikesini
ortadan kaldırır.
Kaza Sonrası İletişim Teknolojisi
Günümüze kadar yapılan araştırmaların sonuçları kuvvetli bir şekilde ortaya koymaktadır ki
birçok madende kaza sonrası sürdürülebilir iletişim sistemi elde etmek için gerekli olan
teknolojik yapıtaşı, MINER Yasasının gerektirdiği şekilde Temmuz 2009’dan önce uygulamaya
hazır olacaktır. Ne var ki, herhangi bir sistemin ya da teknolojinin tek başına birçok maden için
gereklilikleri yerine getirmesi pek muhtemel olmadığından, madenlerdeki teknolojilerin ortak bir
birleşimi kaza sonrası yeterli kapsam ve işlevselliği sağlayacaktır. Dahası, NIOSH iletişim yol
haritasında gösterildiği gibi bu “yapıtaşı” yaklaşımının, gelecekte teknolojide meydana gelecek
ilerlemelere bir dayanak teşkil edeceği eklenebilir.
NIOSH’un günümüze kadarki çalışması, her bir maden için acil durum iletişim planının o
madenin gereklerine göre uygun hale getirilmesi gerekeceğini ve planın sesi ileten geliştirilmiş
şebeke hattı, ızgara ve/veya orta frekans kablosuz sistemlerin birleşimini kullanması
muhtemeldir. Bu sistemlerden tedarik edilen kaza sonrası kapsam ve işlevsellik, toprak içinden
geçen çift taraflı ses sistemi, artan ihtiyaç fazlası sistemlerin birlikte çalışabilirliği ve iletişim
altyapısının hasar görmekten korunması için geliştirilen metotlar gibi ilavelerle teknolojinin izin
verdiği ölçüde daha da geliştirilebilir. Bu geliştirmeler şu an mümkün değildir ama gelecek
birkaç yıl içerisinde kullanılır hale gelebilecektir. Ne var ki, kaza sonrası iletişim teknolojileri
alanında halihazırda ortaya konan takdire şayan ilerlemeler bulunmaktadır ve bu ilerlemenin çoğu
ek ödemeler yoluyla sağlanan kaynaklarla yürütülmektedir. Üç önemli örnek aşağıda
belirtilmektedir.
Sızdıran Şebeke Hattı sistemi
NIOSH ile sözleşme kapsamında, sistemin bir bölümünün hasar gördüğü ya da imha edildiği
durumda bile kesintisiz iletişim olanağı sağlayan sesi ileten bir şebeke sistemi geliştirilmiştir. Bu
sistem MSHA’nın izin verilebilirlik gerekliliklerine uygundur ve son onay beklenmektedir. West
Virginia’da bulunan Loveridge madeninde geniş çaplı bir tatbikat sistemi kurulmaktadır. Sistem,
ana taşıma alanında çift yönlü bir boşluk ve madende meydana gelebilecek patlama olaylarında
oldukça yüksek oranda hayatta kalma olasılığını sağlayacak şekilde, çalışma alanlarında paralel
olarak yerleştirilecek sesi ileten bir şebeke sistemini içerir. Bir güç kesintisi haline sistemi 8 ila
96 saat arasında çalışır halde tutabilecek yedek batarya sistemi de projede yer almaktadır.
Aynı zamanda maden içerisindeki kapsama alanını genişletmek ve patlayıcı etkenlere karşı
sistemi fiziksel olarak güçlendirmek için değerlendirilen metotlarımız bulunmaktadır.
Günümüze kadar yapılan testler göstermiştir ki, sesi ileten besleme kablosunu gömmek,
kablonun hasar görmesini engellemeye yönelik önemli bir önlemdir. Bu gibi ekstrem koruma
tedbirlerinin, özellikle madenin mühürlü bölgelerine bitişik olan bölgeler gibi hassas bölgelerde
kullanılması düşünülebilir.
Ağ sistemi
Başka bir sözleşme kapsamında, kalımlı ağ bazlı bir sistem geliştiriyoruz ve Sentinel’de
bulunan madende prototip bir sistem kurmak için bu ayın sonuna kadar süremiz var. Sistem, bir
yeraltı kömür madeni ortamında hayatta kalma oranının yüksek oranda artmasını sağlayan bir
dizi tasarım özellikleri içermektedir ve ilk sistem tasarımı onay için MSHA’ya sunulmuştur.
Bir ağ sisteminin hayatta kalma kabiliyeti yüksek oranda ağ düğümleri arasındaki mesafeye ve
bir maden felaketi esnasında gerekli olabilecek koşullar altında sisteminin kendini yeniden
yapılandırabilmesine bağlıdır. NIOSH’a ait ağ geliştirmesi, sistemin hayatta kalabilme kabiliyetini
maksimuma çıkarmayı şu şekilde sağlar:
•
•
•
•
•
düğümler, belli bir güç iletim miktarına göre maksimum mesafeye sahiptir, dolayısıyla
gerekli olan düğümlerin, güç kaynaklarının ve bataryaların sayısı azaltılır;
sistem birbirlerini izleyen iletişim yollarını otomatik olarak destekler;
ahize bunlar arasındaki doğrudan iletişimi destekler (eşdüzeyler arası iletişim olarak da
bilinir);
ahizeler ağ düğümlerine ileti gönderen amplifikatör işlevi görürler;
sistem, orta frekans ya da topraktan iletimli sistemlerle gelecekte karşılıklı çalışabilmesi
için düşük bit hızına sahip sesli veri haberleşmesi kullanır.
MSHA ve diğer paydaşlarla birlikte kaza sonrası iletişim sistemleri ile ilgili gerekli olacak
batarya yedekleme donanımıyla ilgili olası güvenlik sorunlarını değerlendirmekteyiz.
Orta Frekans Sistemi
NIOSH, Kutta orta frekans iletişim sistemlerini yeraltı kömür madenlerine uyarlamak için
ABD Ordusu bünyesindeki CERDEC (Communications-Electronics Research, Development and
Engineering Center – İletişim-Elektronik Araştırma, Geliştirme ve Mühendislik Merkezi) ile
birlikte çalışmaktadır. Orta frekans sistemlerinin, afet sonrası senaryoda acil durum iletişim
sistemi olarak büyük bir potansiyeli bulunmaktadır. Orta frekans radyolarının, “parazit yayılım”
yoluyla yeraltı kömür madenlerinde 2 milden fazla bir alana yayılma mesafesi olduğunu
kanıtlamış bulunmaktayız. Bu radyo enerjinin, enerjinin madendeki metal yapılarla birleşerek söz
konusu yapının yolu boyunca herhangi bir yerden alınabilmesine olanak sağlayan bir özelliğidir.
Orta frekans sistemlerinin birçok faydası vardır. İlk olarak, aktif radyo unsurları (radyo
ileticileri ve yükselticileri), ses ileten şebeke hattı ya da ağ sisteminin gerektirdiğinden daha az
aktif unsur gerektirecek şekilde bir mil ya da daha uzak aralıklarla dizilebilirler ve dolayısıyla
potansiyel olarak daha zayıf bir altyapı olasılığını azaltırlar. İkincisi, parazit sinyal yayılım yolları
oldukça kalıcı olabilir ve güç gerektirmezler. Örneğin enerji hatları hasar görmüş olabilir, fakat
hala orta frekans iletişimi destekler durumda olabilir. Ek olarak en son NIOSH testleri
göstermektedir ki; yeraltı kabloları, gözlemlenebilir herhangi bir radyo sinyali kaybı olmaksızın
harika bir yayılım yolu olarak kullanılabilmektedirler. Son olarak, orta frekans sistemleri, ses
ileten şebeke sistemleriyle birlikte kullanılan mevcut MSHA onaylı UHF/VHF ahizeleriyle birlikte
çalışacak şekilde tanımlanabilirler; bu durum, pratik ve uygun maliyetli sistemler tasarlamada elle
tutulur bir esneklik sağlayacaktır. Bu ürünler pazarda mevcut hale geldiklerinde bunların ağ
sistemleri ve topraktan iletimli sistemler gibi geleceğin sistemleriyle birlikte çalışıp
çalışamayacakları dikkate alınacaktır.
Noktadan-noktaya analog orta frekans ürünlerin ilk üretim öncesi modelleri, bu ay içerisinde
alınacaktır ve dijital çok-sekmeli ürünlerin dağıtımının da Ağustos ayı içerisinde gerçekleşmesi
beklenmektedir. Sistem tasarımı onay için MSHA’ya iletilmiştir.
Teknik Çalışma Kurulu
Kanunun 11(A) kısmına istinaden, Yeraltı Kömür Madenlerinde Bant Havası Kullanımı ve
Bant Materyallerinin Bileşimi ve Yangın Geciktirici Özelliklerine ilişkin Teknik Çalışma
Kurulunda yer aldık. Bu kurul MSHA’nın idareri altında gerçekleştirilmiştir ve NIOSH da teknik
destek sağlamıştır. Çalışma kurulunun raporu; çeşitli havalandırma durumlarında iyileştirilmiş
kaçış yolu, havalandırma kontrolleri aracılığıyla hava sızıntısını azaltmaya yönelik yöntemler ve
yeraltı kömür madeni faaliyetlerinde takviye fanı kullanımı gibi konularda daha fazla araştırma
yapılmasını önermektedir. Kurul tarafından tespit edilen bu bilgi açıklarına yönelik bir proje
başlatmış bulunmaktayız ve önümüzdeki birkaç yıl içerisinde sonuç almayı ummaktayız.
2008 MALİ YILI ÖDENEK KANUNU FAALİYETLERİ
NIOSH, 1500 fitten daha derin yeraltı madenlerinde gerileme odalarındaki kömür
topuklarının kazanılması ve topuk madenciliği ile ilgili bir çalışma yürütmek ve araştırma
sonuçlarını 2 yıl içerisinde Kongreye bir raporla sunmak yönünde talimat almıştır. Bu projeye
Ocak ayında başladık ve ilerleme kaydediyoruz. Kapsamın belirlenmesiyle ilgili West Virginia
Üniversitesi’nden ve Utah Üniversitesi’nden araştırmacılarla iki toplantı yapılmıştır. MSHA
Teknik Destek bizimle birlikte çalışmaktadır ve onlarla teknik konularla toplantılarımız olmuştur.
Geçen ay NIOSH araştırmacıları bu projede kullanılmak üzere bilgi toplamak için yeraltı
madenine ziyarette bulunmuşlardır.
2008 mali yılı ödeneği kapsamında sağlanan kaynaklar; aynı zamanda, solunabilir toz
kontrolü, zemin kontrolü ve patlamaların önlenmesi gibi diğer maden güvenliği ve sağlığı ile
ilgili projelerin devam ettirilmesinde kullanılmıştır. Potansiyel olarak felaketlerle sonuçlanabilen
metan ve kömür tozu patlamaları gibi olayları önleme ya da bu olayların etkilerini azaltmaya
yönelik yöntem ve teknolojileri araştırdığımız için, Lynn Gölü Deney Madeninde bu tür vakalar
incelenmektedir. Bu projelerin çoğunda mühendislik, eğitim ve teknoloji unsurlarını içeren bir
dizi müdahale yöntemi geliştirilmektedir.
SONUÇ
Sonuç olarak, NIOSH maden çalışanlarının güvenlik ve sağlığını korumak için özenle ve
sabırla çalışmaya devam etmektedir. MINER Yasası ve maden araştırmalarına yönelik ek fonlar
iletişim ve takip, oksijen desteği ve alternatif sığınma yöntemleriyle ilgili önemli ilerlemeler
kaydetmemize olanak sağlamaktadır. Dahası, güvenlik ve sağlık araştırma programımız,
müşterilerimiz ve paydaşlarımız tarafından belirlenen kritik alanlara değinirken araştırma,
geliştirme, tatbikat ve yayma faaliyetlerimiz vasıtasıyla da gelecekte madencilik alanında zarar
azaltma kültürüne geçişi sağlamayı hedeflemekteyiz. Bana, çalışmamı sizlere sunma fırsatı
verdiğiniz için ve sürekli desteğiniz için teşekkürü bir borç bilirim. Herhangi bir sorunuz varsa
sorularınızı cevaplamaktan mutluluk duyarım.
Bölüm5
MADEN GÜVENLİĞİ VE SAĞLIĞI İDARESİ MÜSTEŞAR VEKİLİ
RICHARD E.STICKLER’IN AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ
SENATOSU, SAĞLIK, İSTİHDAM, İŞGÜCÜ VE EMEKLİLİK
KOMİTESİ, İSTİHDAM VE İŞGÜCÜ GÜVENLİĞİ ALTKOMİTESİ
HUZURUNDAKİ 19 HAZİRAN 2008 TARİHLİ BEYANATI
Sayın Başkan Murray, Sayın Senatör Isakson ve Altkomitenin diğer kıymetli Üyeleri, bana,
uygulamaya konması tamamlanmak üzere olan 2006 Madenlerde İyileştirme ve Yeni Acil
Müdahale Yasası (MINER Yasası ya da “Yasa“) da dâhil Maden Güvenliği ve Sağlığı İdaresinde
(MSHA) gerçekleştirildiğimiz pek çok değişiklik ve iyileştirmeleri sizlerle paylaşma fırsatı
verdiğiniz için teşekkür ediyorum.
MSHA’ya katıldığım ilk günden itibaren, MSHA’nın ulusumuz madencilerinin güvenlik ve
sağlıklarını koruma yönündeki temel görevine yaklaşımını geliştirme üzerine yoğunlaştım.
MINER Yasası, son 30 yıl içerisinde Federal Maden Güvenliği ve Sağlığı Yasasına ilişkin yapılan
ilk büyük değişiklik oldu. MINER Yasasının yürürlüğe koyulduğu son iki yılda MSHA, yasanın
uygulanması ve ulusumuz madencilerinin genel olarak güvenlik ve sağlık koşullarının iyileşmesini
sağlamak için özenle çalışmıştır.
Örneğin, MSHA:
•
•
•
Federal Sicildeki nihai altı kuralı yayınlamıştır;
Acil Durum Geçici Standardını düzenlemiştir;
Dört adet yeni yasa teklif etmiştir.
MSHA, ayrıca 75’ten fazla Program Bilgilendirme Bülteni (PIB), Program Politika Yazısı
(PPL) ya da Prosedür Talimat Yazısı (PIL) ile MSHA çalışanları ve maden işletmecilerine
yönelik değişikliklerin uygulamaya konmasını ve tedbirlerin açıklığa kavuşturulmasını
sağlamıştır. Bu değişikliklerin pek çoğu MINER Yasasının sonucu olarak doğmuştur ancak
MSHA olarak biz MINER Yasası kapsamında olmayan tedbir ve prosedürleri de ele aldık.
Üç büyük kaza soruşturması ve bunlarla ilgili iç denetimleri sonuçlandırdık. MSHA bu iç
denetimlerden elde edilen 153 tavsiyenin hepsine ilişkin önlemler alarak soruşturma ve eğitim
prosedürlerinde iyileştirmeler yapmıştır. Kasım 2008’de, Kömür bölümündeki bütün müdür ve
yöneticileri dâhil etmek suretiyle ilerlemeleri denetlemek ve Temmuz 2007’de aldıkları söz
konusu 153 konu başlığına ilişkin eğitimleri güncellemek üzere bir izleme toplantısı düzenlemeyi
planlıyoruz.
Ayrıca Crandal Canyon kazasının soruşturması tamamlanmak üzere ve bu konuda kaza
raporunun yanı sıra MSHA’nın Crandall Canyon vakasındaki faaliyetleri üzerine Bağımsız
Gözlemci ekibin raporu bekleniyor.
Yıpranma ve emeklilikler sebebiyle yaşadığımız çalışan sıkıntısını çözmek üzere işe alım
uygularımızda da iyileştirmeler gerçekleştirdik. Haziran 2006’dan bu yana 322 kömür icra
personelini kurumumuza kazandırdık, 2006 ve 2007 mali yıllarında yapılan istihdamların çoğu
eğitimlerini tamamlamak üzere ve bu mali yılın sonunda Yetkili Temsilci kartlarını almaya
hazırlanıyorlar. Yıpranmadan dolayı net istihdam artışı 163 müfettiş olarak gerçekleşmiş olsa da
kömür icra personelinin toplam sayısı 1994’ten bu yana en yüksek seviyeye gelmiştir.
Tebligat ve ceza yapımızı güncelledik ve güçlendirdik. Verdiğimiz cezaların miktarı
kuruluşumuzun başarısını gösteremez ancak cezalar kanun ve yöneltmeliklere uyulmasını
sağlamak için önemli icra araçlarıdır.
Ulusal ölçekte, 2003 ve 2007 mali yılları arasında:
•
•
•
Kömür madeni işletmecilerine düzenlenen tebligat ve emir sayısı %42 oranında artmıştır.
Kömür madeni denetimi saati başına düzenlenen tebligat ve emir sayısı % 62 oranında artış
göstermiştir.
Affedilemez kusurlar (büyük ihmal) ve yüksek olasılıklı tehlike emirleri dâhil kömür
madenlerinde ağırlaştırılmış yaptırımlar % 98 oranında artmıştır.
MSHA’nin başarısının nihai ölçüsü, madencileri ne derecede zarardan koruduğumuzda
yatmaktadır. Daha yapılacak çok işin olduğunun farkındayız, ancak rakamlar umut vericidir.
200.000 çalışan iş saati bazında raporlanan kömür madenlerinde bütün yaralanma oranı, 2003 ve
2007 mali yılları arasında %24 oranında azalmıştır.
Yakın zamanda MSHA’ya, Crandall Canyon’da yaşanan elim olayla ilgili olarak hem
Çalışma Bakanlığı Genel Müfettişliği’nin (OIG) hazırladığı bir rapor hem de Senato Sağlık,
Eğitim, İşgücü ve Emeklilik Komitesinin vardığı sonuçlara dair bir rapor ulaştırılmıştır. Ayrıca,
bu konudan bağımsız olarak Amerika Birleşik Devletleri Sayıştay’ından (GAO) Acil Durum
Müdahale Planları konusunda ayrı bir rapor da aldık. Resmi MSHA kaza soruşturma ekibinin
raporunu tamamlamasından önce, Crandall Canyon kazasına dair bu iki raporun bulgularını
derinlemesine paylaşmak uygun düşmeyecektir ancak, MSHA’nın bütün tavsiyelere cevap
vermek üzere reformlar uygulamaya başladığını ve bunların içerisinde raporların gelişinden önce
uygulamaya konulan reformlar da olduğunu Altkomiteye bildirmek isterim.
Örneğin, MSHA, İçişleri Bakanlığı Arazi İdaresi Bürosu (BLM) ile Eylül 2007’den bu yana
yakın ilişki içerisinde çalışmaktadır ve madencilerin sağlık ve güvenliğini etkileyen jeolojik
koşullar ve madencilik uygulamaları konusunda bilgi iletişimini gerçekleştirmek üzere bir
Mutabakat Anlaşması (MOU) düzenlenmiştir. OIG ve GAO raporlarına cevaben, MSHA, bütün
Bölgelerin tavan kontrol planlarını ve acil durum müdahale planlarını onaylarken kullanılacak
daha genel ve resmi bir dizi ölçüt oluşturmaya ivedilikle başlamıştır.
MINER YASASININ UYGULANMASI
MINER Yasasının iki yıl önce kanunlaşmasından bu yana yasanın uygulanması MSHA için
birinci öncelik olmuştur. Gerçekleştirdiğimiz önemli ilerlemeyi Yasadaki maddeler üzerinden
özetleyeceğim.
Madde 2 - Acil Durum Müdahale
MINER Yasasının önemli bileşenlerinden biri, bütün yer altı kömür işletmecilerine Acil
Durum Müdahale Planı (ERP) zorunluluğu getirmesidir. MINER Yasasının yürürlüğe
girmesinden üç ay önce, Mart 2006’da MSHA, acil durumlarda maden tahliyesi konusunda bir
Acil Durum Geçici Standardı (ETS) yayınlamıştır. Ekim ayında ise hususiyetle Acil Durum
Müdahale Planlarıyla ilgili müteakip kılavuzları ve 2006 Aralık ayında nihai kuralları yayınladık.
Nihai kurallar özetle şöyledir:
•
•
Bağımsız Ferdi Kurtarma Cihazları(SCSR): Bu kurala göre kömür madeni işletmecileri
yeraltı çalışma sahaları, personel taşıyıcıları, çıkış yolları ve dışarıda çalışan ya da
seyahat eden personelin olduğu alanlarda her bir madenci için fazladan SCSR cihazları
sağlamakla yükümlüdür. Kural ayrıca SCRS’lerin acil durumlarda hazır ve ulaşılabilir
olmasını şart koşmaktadır.
Çoklu Gaz Detektörü: Bu kural, kömür madeni işletmecilerine yalnız çalışan madencilere
bireysel olarak, toplu halde çalışan madencilere de grup başına çoklu gaz detektörü
bulundurulmasını şart koşarak MINER Yasasının da ötesine geçmektedir.
•
Yaşam Hatları: Bu kural kömür madeni işletmecilerine madenden çıkış sağlayan bütün
birincil ve alternatif çıkış güzergahlarına yöneltmeli yaşam hatları yerleştirme
zorunluluğu getirmektedir. Yaşam hatları madencileri görüşün kısıtlandığı şartlarda
tahliye yollarına ve SCSR depolama alanlarına yönlendirmeye yardımcı olur. MINER
Yasası hükümleri uyarınca yaşam hatları 15 Haziran 2009’a kadar ateşe dayanıklı hale
getirilmelidir.
• Eğitim: Bu kural, kömür madeni işletmecilerine, madencilere üç ayda bir SCSR’lerin
takılması ve özellikle de bir saklama noktasında bir SCSR’den diğerine nasıl geçiş
yapılacağına dair eğitim düzenleme zorunluluğu getirmektedir. Yıllık eğitimlerde
kullanılacak SCSR eğitim birimleri hâlihazırda geliştirilmiştir. 30 Mart 2007 tarihinde
Federal Sicil’de bir tebligat yayınlayan MSHA, maden işletmecilerine birimlerin hazır
olduğunu bildirmiştir. Buna göre maden işletmecileri 30 Nisan 2007 tarihine kadar bu
birimler için satın alma talebi oluşturmak ve birimlerin ellerine geçmesini takip eden 60
gün içerisinde bunları kullanarak eğitim düzenlemek zorundadır.
• Kaza Bildirimi: Bu kural, bütün maden işletmecilerinin bir kazanın ardından MSHA ile
“ivedilikle irtibata geçmesini” (15 dakika içerisinde, gecikmeksizin, derhal) zorunlu
kılmaktadır.
Burada, Yasada belirtildiği gibi bütün Acil Durum Müdahale Planlarının onaylandığını ve
üreticilerin SCSR ve yaşam odası taleplerine yetişemediği yerler hariç bütün yeraltı kömür
madenlerinde bu planların uygulanmakta olduğunu memnuniyetle ilan ediyorum. 9 Haziran 2008
itibariyle 559 Acil Durum Müdahale Planı tamamen onaylanmış olup, kısmen onaylanmış olan
bir Acil Durum Müdahale Planı bulunmaktadır. Kısmen onaylanmış Acil Durum Müdahale Planı
geçtiğimiz altı ayda alınmış olup, halen MSHA söz konusu Acil Durum Müdahale Planlarına tam
olarak uyulmasını sağlamak için maden işletmecileri ile birlikte çalışmaktadır. MSHA bu Acil
Durum Müdahale Planlarının her birini her altı ayda bir denetlemekte ve ihtiyaç halinde yeraltı
kömür madeni işletmecilerine iyileştirmeler uygulamayı şart koşmaktadır.
Şubat 2007’de MSHA, yeraltı kömür madenlerinde solunabilir hava temin edilmesine ilişkin
kabul edilebilir seçeneklere dair işletmecilere yönelik bir kılavuz düzenlemiştir. Bu
seçeneklerden bazıları şöyledir:
•
•
•
Madenlerin çalışma bölümlerinin 610 metre (2000 feet) derinliğinde kuyular açılması;
Çalışma bölümlerinin 610 metre(2000 feet) içerisinde 48 saatlik solunabilir hava
bulunmasına ek olarak madencilerin 48 saatte kurtarılamaması durumunda kuyular
açılması için ihtimal planları hazırlanması;
610 metre (2000 feet) içerisinde 96 saatlik solunabilir hava bulundurulması ya da
eşdeğer koruma sağlayan diğer seçenekler.
Aynı zamanda, daha sonra MINER Yasasısının 13. MADDESİ altında tartışılan bir Sığınak
Alternatifleri kuralı üzerinde de çalışmalarımız sürmektedir.
Kaza sonrası solunabilir havaya ek olarak, Acil Durum Müdahale Planları kaza sonrası
iletişim konusuna da değinmelidir. MINER Yasası, maden işletmecilerinin Haziran 2009’a kadar
çift yönlü kablosuz iletişim cihazları ve elektronik takip sistemlerini kurmakla yükümlü
kılmaktadır. Bu sürede ise bütün madenler MINER Yasası hükümlerine göre yedek iletişim
sistemlerini kurmuşlardır. 28 Mayıs 2008 itibariyle MSHA, çeşitli maden sahalarında 49 iletişim
ya da takip sisteminin test ya da tanıtımının gözlemini yapmıştır. Bugüne kadar maden iletişim ve
takip sistemleriyle ilgili olarak 168 farklı satıcı ile görüşmeler gerçekleştirdik.
MSHA şu anda kaynaklarını iletişim ve takip teknolojisi onay başvurularının
değerlendirilmesine yoğunlaştırmaktadır. 2006 yılının başından bu yana, iletişim ve takip
programları için 45 yeni ya da incelenmiş onay düzenlemiştir. Geçen ay, MINER Yasası
hükümleri uyarınca iletişim ve takip cihazları onaylarına ilişkin kılavuz ilkeleri düzenlemek üzere
bir Program Politika Yazısı yayınladı. Şu anda iletişim ve takip teknolojisi için 448 onay
başvurusunu incelemekteyiz.
İlave sistemler için tanıtımlar düzenlemek amacıyla Ulusal Madencilik Derneği ve Bitümlü
Kömür İşletmecileri Derneği (National Mining Association ve Bituminous Coal Operators
Association) tarafından ortaklaşa desteklenen İletişim Ortaklığı Çalışma Grubu (Communications
Partnership Working Group) ile birlikte çalışmaya devam etmekteyiz. Teknolojinin gelişmesinin
daha uzun sürecek olması halinde, yani Haziran 2009 tarihine kadar sistemin kablolu herhangi bir
bileşeninin yangın ya da patlamadan etkilenebileceği yer altında bulunmadığı tamamen kablosuz
sistemlerin geliştirilememesi durumunda, MINER Yasası yasaya uygunluk için alternatif
yöntemler de sunmaktadır. MSHA, NIOSH ile birlikte çalışmaktadır ve 2009 Haziran’a kadar
kabul edilebilir teknolojik alternatifler için performans tabanlı ölçütlere dair bir talimat
hazırlamayı tasarlamaktadır.
Madde 4 - Maden Kurtarma Ekipleri
8 Şubat 2008 tarihinde MSHA, maden kurtarma ekiplerinin oluşturulması ve
ruhsatlandırılması ile erişilebilirlik ve eğitimlerinin geliştirilmesine eğilerek MINER Yasasının
Madde 4’ünü yürürlüğe koyan nihai bir karar yayınlamıştır. Bu nihai karar eğitimi artırmasının
yanı sıra madenin toplam kurtarma kapasitesini, maden acil durum müdahale süresini ve maden
kurtarma ekibi etkililiğini iyileştirmektedir. Nihai kararın bileşenleri şunları içermektedir:
•
•
•
•
•
•
•
•
Her madende her vardiya esnasında, madenlerde meydana gelen acil durumlara
müdahale bilgisine sahip bir kişinin bulunmasını ve bu kişinin MSHA tarafından
belirlenen bir kurs vasıtasıyla yıllık olarak acil müdahale eğitimi almasını zorunlu
kılınması.
Her bir maden için iki sertifikalı maden kurtarma ekibinin zorunlu kılınması ve bir
maden kurtarma ekibinin sertifika alabilmesi için gerekli kriterlerin belirlenmesi.
Maden kurtarma ekibi üyelerinin maden kurtarma istasyonundan bir saatlik mesafede
bulunmalarının zorunlu kılınması.
Ekiplerin hizmet verdiği madenlerin her birinde (bir kısmı yeraltında gerçekleşitirilmesi
zorunlu olmak üzere) ekip üyelerinin eğitimlere katılmasını ve söz konusu ekibin
madenin operasyonları ve havalandırması konusunda bilgi sahibi olmasının zorunlu
kılınması.
Ekip üyelerinin yıllık olarak iki yerel maden kurtarma yarışmasına katılmasının zorunlu
kılınması.
Dört çeşit maden kurtarma ekibi öngörülmesi: Maden sahası ekibi, karma, sözleşmeli ve
eyalet destekli ekipler.
Dumanlı, simüle dumanlı ya da eşdeğer bir çevrede yıllık eğitimin zorunlu kılınması.
Yıllık eğitimin 40 saatten 96 saate çıkarılması.
Madde 5 –İvedi Vaka Bildirimi
MSHA, 8 Aralık 2006 tarihinde yayınlanan Acil Durum Maden Tahliyesi kuralı ve 22 Mart
207’de yayınlanan para cezası düzenlemeleriyle, ivedi bilidirim hususunu ele almıştır. Yeni
kuralla birlikte, maden işletmecilerinin bir kazanın oluştuğundan haberdar olduğu ya da olması
gerektiği andan itibaren 15 dakika içerisinde ivedilikle gecikmeksizin MSHA’ya bu kazaları
bildirmeleri için ücretsiz telefon hattına sahip bir Ulusal Çağrı Merkezi oluşturulmuştur.
Madde 7–Ailelerle İrtibatla İlgili Şartlar
Çalışma Bakanı Elaine L. Chao, 1 Kasım 2006 tarihinde imzaladığı 2006 / 17 sayılı Bakanlık
Emri ile MSHA’yı MSHA Aile İrtibat Programını hazırlamakla görevlendirmiştir. MSHA,
MINER Yasasısının 7. Maddesini yürürlüğe koyarak, aile irtibat ve birincil iletişimci işlevleri
hakkında P06-V-11 sayılı PPL’i yayınlamıştır. Bu güne kadar MSHA, Ulusal Ulaşım Güvenlik
Kurulu ve Amerikan Kızılhaçı işbirliği ile 21 aile irtibat sorumlusunu eğitmiştir.
MSHA yorucu bir gözden geçirme sürecinin ardından Genel Merkez Acil Durum Müdahale
Prosedürlerini güncellemiştir. Yeni prosedürlerin bazıları, bir maden kazasını takiben madenci
yakınlarının ihtiyaçlarına cevap vermek üzere Aile İrtibat Sorumluları ve Birincil İletişim
Sorumlusu arasındaki koordinasyonu iyileştirmeye yöneliktir. Örneğin, bütün Bölgeler, bir acil
durum anında ailelere yardım etmek üzere sürekli olarak eğitimli Aile İrtibat Sorumluları
bulundurmak zorundadır. Aile İrtibat Sorumluları süreklilik sağlamak için 24 saat dönüşümlü
olarak mesaiye devam etmektedir. Ayrıca Birincil İletişimci ile koordinasyon içerisinde olup
yerel yetkililerle iletişim halinde olmakla yükümlüdürler. Aile üyeleri telefon, cep telefonu, eposta ve posta vasıtasıyla İrtibat Sorumlularına sürekli ulaşabileceklerdir. İrtibat Sorumluları
ayrıca bütün önemli olayların kayıtlarını da tutacaklardır.
Buna ek olarak her bir MSHA Bölgesi, madenci temsilcileri, maden işletmecisi, medya ve
eyalet birimleriyle irtibat kurmak ve bunları bilgilendirmek üzere Birincil İletişim Sorumlularını
sürekli bulundurmak zorundadır. Birincil İletişim Sorumluları ayrıca Çalışma Bakanlığının Kamu
İşleri Dairesine de bilgi vermek ve bütün önemli olayların kaydını tutmakla da yükümlüdür. Bir
diğer önemli iyileştirme ise Program Değerlendirme ve Bilgi Kaynakları (PEIR)
departmanımızdaki ağ çalışanlarının çabaları sayesinde MSHA’nın mobil ses ve veri iletişim
kabiliyetlerini yeni uydu telefonları ve genişletilen kapsama alanı ile zenginleştirmeleri olmuştur.
Madde 5 ve 8 - Cezalar
MINER Yasasısının geçmesinin hemen ardından MSHA, yüksek ihmalin görüldüğü
kazaların gecikmeli bildirimi ve “affedilemez kusur” ihlalleri ile ilgili cezaları artırmıştır.
MINER Yasasının “aleni” ihlal hükmünü yürürlüğe koymak üzere MSHA, 26 Ekim 2006
tarihinde I06-III-4 sayılı Prosedür Talimat Yazısını (PIL) yayınlamıştır. 22 Mart 2007 tarihinde
ise MSHA, maden güvenliği ve sağlığı ihllalerinin tamamı için ceza miktarlarını artıran nihai bir
kural yayınlamıştır. Bu kural MINER Yasası hükümlerinin ötesine geçerek MSHA’nın güçlü
yaptırımlara olan inancını ortaya koymaktadır. 6 Haziran 2008 itibariyle yedi tanesi azami
220.000 USD ceza olmak üzere toplam 53 aleni ihlal cezası düzenlenmiştir. Bunlar birimimizin
tarihindeki en büyük cezalardır. Bu önlemler sonucu 2006 takvim yılı içerisinde 35 milyon USD
olan para cezaları 2007 takvim yılı için 75 milyon USD olarak artış göstermiştir.
MINER Yasasısının öngördüğü üzere, nihai karar:
•
•
•
Başkan’ın önceki bütçelerinde teklif edildiği gibi, “aleni” ihlaller için 220000 USD
tutarında azami ceza getirmektedir.
“Affedilemez kusur tebilgat ve emirleri” için asgari 2000 ve 4000 USD tutarında cezalar
getirmektedir.
Madende ölüm, yaralanma ya da ölüme sebep verebilecek şekilde kapalı kalma gibi
durumların MSHA’ya 15 dakika içerisinde bildirilmemesi durumuna asgari 5000 USD
(azami 70000 USD’ye kadar) para cezası getirmektedir.
Bütün maden işletmeci ve yüklenicileri için geçerli olan diğer önemli hükümler şunlardır:
•
•
En ciddi güvenlik ve sağlık ihlallerini artan cezalarla hedef almak suretiyle 2005
verilerine göre para cezalarında toplam %179’luk artış sağlanması.
MSHA standartlarına mükerrer şekilde uyulmaması halinde, ihlalin ehemmiyetinden
•
bağımsız olarak cezaların miktarını artıracak yeni bir hüküm eklenmesi.
Ciddi ve önemli olmayan ihlaller için (non S&S) 60 USD tutarında olan cezaların yerine
daha yüksek cezalar ile sonuçlanan formül hesaplamaları öngörülmesi.
Madde 10 –Terkedilmiş Alanların Mühürlenmesi
18 Nisan 2008 tarihinde MSHA, 22 Mayıs 2007 tarihinde yayınlanan, mühürlenmiş
terkedilmiş alanlara sahip yeraltı kömür madenlerinlerinde çalışan madenciler için koruma
önlemlerini artıran Acil Durum Geçici Standardının yerine geçen nihai bir karar yayınlamıştır.
MINER Yasasısının 10. Maddesi maden mühürleri hususunda yeni bir standart düzenlemek üzere
MSHA’ya 2007 Aralık’a kadar mühlet veriyor olsa da, Sago ve Darby maden patlamalarında
yürüttüğümüz soruşturmalar, maden içi mühür değerlendirmeleri ve patlama test ve modelleme
raporlarına dayanarak MSHA, 2007 Mayıs ayında madencileri korumak için acil geçici bir
standarda ihtiyaç duyulduğuna karar verdi. Nihai kural ve Acil Durum Geçici Standardı, 1992’de
inç kare başına 20 pound (20 psi ~ 14.06 ton/m2) olarak belirlenen maden mühürlerinin
standardında MINER Yasasasının da ötesine geçerek mühürlerin tasarım, yapım, bakım ve
tamirleri üzerine koşulların yanı sıra mühürlerin arkasında kalan havanın örneklenmesi ve
kontrolüne dair de koşullar içermektedir.
Nihai kural madenci güvenliğini artıracak bir dizi koruma önlemi içermektedir; bunlardan bazıları
şöyledir:
•
•
•
•
•
•
•
120 psi’dan daha azına dayanacak şekilde inşa edilmiş mühürlerin arkasından hava
örnekleri alınması ve atmosferin patlamaya elverişli olması halinde madencilerin
tahliyesi.
Mühürlenmiş alanlardan olası ateşleyici kaynakların kaldırılması. Yalıtılmış kabloların
güvenli bir biçimde kaldırılamaması halinde mühürlerin en az 120 psi basınca dayanacak
şekilde inşa edilmesi.
Mühürlenen atmosferin daha tehlikeli olduğu durumlarda fazladan mühür kuvvetini şart
koşan Acil Durum Geçici Standardı benzeri üç kademeli bir yaklaşım.
(1) örnek alma; (2) mühürlerin yapım ve tamiri ve (3) eğitim ile ilgili olarak işletmecilerin
ruhsatlandırılması ve kayıt tutma yükümlülükleri.
Mühürlerden örnek alınması, yapım ve tamir esnasında sürece dahil olanlar kişiler için
eğitimlerin arttırılması.
Mühür tasarımlarının ruhsatlandırılmalarına ilişkin şartlar.
Kurallara uygunluğu kanıtlamak üzere genişletilmiş kayıt tutma sistemi.
Nihai kurala uymak üzere mühür üreticileri ve maden işletmecileri, sırasıyla gözden
geçirilmiş mühür başvuruları ve havalandırma planları için başvuruyu altı ay içerisinde yapmak
zorundadır.
Madde 11 - Teknik Çalışma Paneli
MINER Yasasının 11. Maddesi Teknik Çalışma Paneli (Panel) tarafından düzenlenen bir
rapora MSHA’nın 180 gün içerisinde, Panel’in tavsiyeleri doğrultusunda gerçekleştirilen yasal
düzenlemeler dahil eylemleri anlatacak şekilde cevaplandırmasını gerektirmektedir. Panel
Bakanlık tarafından MINER Yasası uyarınca kurulmuştur. Panel bağımsız bilimsel mühendislik
incelemeleri gerçekleştirmiş ve 20 Aralık 2007 tarihinde Yeraltı Kömür Madenlerinde Bant
Havası Kullanımı ve Bant Materyallerinin Bileşimi ve Yangın Geciktirici Özelliklerine ilişkin
raporunu yayınlamıştır. 19 Haziran 2008 tarihinde MSHA, Panel’in tavsiyelerini uygulamaya
koyan bir kural teklifini Federal Sicil’de yayınlayacaktır.
Madde 13 –Sığınak Alternatifleri Üzerine Araştırmalar
MINER Yasasının 13. Maddesi yeraltı kömür madenlerinde sığınak alternatifler üzerine
Ulusal Mesleki Güvenlik ve Sağlık Enstitüsü (NIOSH) tarafından düzenlenen bir araştırma
raporuna MSHA’nın 180 gün içerisinde, yasal düzenleme teklifleri de dâhil gerçekleştirilen
eylemleri anlatacak şekilde cevaplandırmasını gerektirmektedir. NIOSH, Ocak 2008’de “Yeraltı
Kömür Madenleri için Sığınak Alternatifleri üzerine Araştırma Raporunu” yayınlamıştır. 14 Mart
2008 tarihinde MSHA, NIOSH ile bir izleme toplantısı gerçekleştirmiştir. 16 Ocak 2008 tarihinde
ise MSHA, kaçışı imkânsız hale getiren hayati tehlike yaratacak bir olay yaşandığında
madencileri korumak üzere yeraltı kömür madenlerinin sığınak alternatifleri sağlamasını
gerektirecek bir kural teklifini Federal Sicil’de yayınlamıştır. MSHA’nın bu kural teklifi Ajansın
veri ve deneyimi, NIOSH raporunun tavsiyeleri, mevcut ve geliştirilmekte olan teknoloji üzerine
araştırmalar ve çeşitli eyaletlerin kanuni düzenlemelerine dayanmaktadır.
Teklif edilen kurala göre, bir sığınak alternatifi madende yaşanan acil durum anında
madencileri koruyacak şekilde yaşamı sürdürmeye elverişli bir çevre yaratan yalıtılmış bir
atmosfere sahip güvenli bir alan sağlamalıdır. Teklif edilen kurala göre MSHA’nın onayından
önce solunabilir hava ve hava gözlemleme gibi konularda üreticinin ya da üçüncü tarafların
sığınma alternatiflerini test etmesi şart koşulmaktadır. Teklif edilen kural pek çok farklı tip
sığınma alternatifinin kullanılmasına izin vermekle birlikte sığınma alternatiflerine inceleyecek
kişilerin eğitilmiş olmasını şart koşar.
Madde 14 - Brookwood-Sago Maden Güvenliği Hibeleri
25 Temmuz 2007 tarihinde MSHA, Federal Sicil’de Brookwood – Sago hibelerine başvuru
çağrısı yapan bir ilan yayınlamıştır. 2007 Ekim ayında MSHA madenci eğitimini iyileştirmek
üzere yeni eğitim modülleri ve iyi uygulama malzemeleri geliştirmeleri için yaklaşık yarım
milyon USD’yi yedi ayrı kuruluşa hibe etti. MSHA yeni mali yıl içerisinde bu hibeleri tekrar
vermek niyetindedir Bu amaçla yeni bir hibe çağrısının bu yaz yayınlanması planlanmaktadır.
Bu güne kadar, MSHA yedi hibeyi denetlemiştir ve diğer dört hibeyi de tamamlanana kadar
gözlemlemeyi sürdürecektir. Denetlenen hibelerde şunlara rastlanmıştır:
•
•
•
Vincennes University bünyesinde madende yaşanabilecek acil bir durum esnasında
kumanda merkezinde iletişimi iyileştirmek üzere bir program geliştirilmiş ve test
edilmiştir. Acil durum tatbikatı izlenmiş ve görüş sorulan katılımcılardan olumlu dönüşler
alınmıştır.
MSHA’nın Maden Kurtarma Ekipleri nihai kuralı uyarınca “sorumlu kişilerin” eğitimine
yardımcı olmak amacıyla bir sorumlu kişi eğitim programı geliştiren Virginia Madenler,
Mineraller ve Enerji Bakanlığı bu yılın başlarında 8 Şubat 2008 tarihinde bu programı
yayınlamıştır.
Penn State University’nin hibe programı kısmi olarak bir madende acil bir durum halinde
kaçışı iyileştirmeye odaklanmaktadır. MSHA ise yakın geçmişte madencilik
endüstrisinde acil durumda kaçış için en iyi uygulamaları paylaşmak üzere toplanan bir
meclis toplantısına katılmış ve gözlem yapmıştır.
CRANDALL CANYON SONRASI ZEMİN KONTROL ÇALIŞMALARI
MINER Yasasının hükümlerini yürürlüğe koymanın yanı sıra MSHA ülkemizin
madencilerinin güvenlik ve sağlığını başka şekillerle de iyileştirmek için sürekli çalışmıştır.
Crandall Canyon’da yaşanan elim kazadan bu yana MSHA derin işletmelerde güvenliği
iyileştirmek adına önemli adımlar atmıştır. Bu adımlardan bazıları şunlardır:
Geri Dönümlü Madencilik Planları. Geçtiğimiz Ağustos ayında Crandall Canyon
kurtarma çalışmaları sırasında, patlamaya meyilli alanlarda derin işletme ve maden planları
kapsamındaki geri dönümlü madencilik planlarının yeniden incelenmeleri gerektiğini tespit
ettik. Ülkenin en derin kuyularına sahip Bölge 9’da 1.500 feet ve üzeri derinliklerdeki
madenler için verdiğimiz (uzun ayak planları hariç) bütün geri dönümlü madencilik planları
onaylarımızı geri çektik. Bu madenlerin, maden planlarını yeniden değerlendirmek üzere
MSHA’ya sunmaları şart koşulmuştur.
Zemin Kontrol Tetkikleri. Ayrıca patlamaya meyilli koşullar tespit edilen 17 kömür
madenininde de tetkiklerde bulunduk. Bu tetkikler Ağustos 2007’den başlayarak Teknik
Destek personelimizce gerçekleştirilmiştir ve Şubat 2008 itibariyle sürmektedir. Bu
tetkiklerden doğan tavsiyeler şu önemli güvelik koruma önlemlerine dikkat çekmiştir: zemin
stabilitesinin iyileştirilmesi için maden tasarımı; jeolojik tehlikelerin daha detaylı olarak
incelenmesi, kişisel koruma ekipmanı kullanımı; uzun ayak ekipmanı üzerine korumalıkların
eklenmesi; madencilik döngüsü sırasında personelin yüksek risk taşıyan ya da patlamaya
meyilli alanlardan uzak tutulması.
Hedef Çalışanlar.2008 Şubat ayında MSHA, bir Teknik Destek mühendisini Bölge 9
Denver ofisine tavan denetim müdürü vekili olarak atamıştır ve yeni müdürün seçilmesi
beklenmektedir. Bölge 9 için tavan denetim müdürü kadrosu 8 Haziran 2008’den geçerli
olmak üzere kalıcı olarak doldurulmuştur.
En İyi Uygulamalar.Şubat 2008 itibariyle MSHA, www.MSHA.gov Web sitesi
üzerinden “Derin Ocak Kömür Madenleri için Zemin Kontrolü” hususunda En İyi
Uygulamaları içeren bir liste yayınlamıştır.
Zemin Kontrolüne yönelik Analitik Araçlar. Zemin kontrolüne yönelik analitik araçların
iyileştirilmesi için MSHA NIOSH’tan araştırmacılarla birlikte Aralık 2007’de güncellenen
Geri Dönümlü Madencilik Topuk Stabilitesi Analizi (ARMPS) bilgisayar programının en iyi
şekilde nasıl iyileştirilebileceğini belirlemeye çalışmaktadır. ARMPS bilgisayarprogramı
zemin kontrol uzmanlarının oda – topuk geri dönümlü işletme operasyonlarında topuk
tasarımını modelleyip test etmek için en yaygın olarak kullandıkları bilgisayar programıdır.
MSHA yakın geçmişte “ARMPS bilgisayar programının kullanımında önlemler” hususunda
bir PIB yayınlamıştır. Bu önlemler ARMPS programının uygun biçimde kullanılması için
kılavuzluk sağlayacaktır.
Tavan Kontrol Planı Geliştirmeleri. MSHA’ya sunulan tavan kontrol planlarını daha da
güçlendirmek için, bütün plan başvuruları ve incelemeleri için kapsamlı, ülke çapında bir
kontrol listesi oluşturduk. Maden işletmecilerinden tipik olmayan tavan kontrol planlarını için
başvuru yaptıklarında bizi detaylı olarak bilgilendirmelerini ve gerekçelendirmelerini talep
ediyoruz. Ayrıca tipik olmayan ve potansiyel olarak sorunlu tavan kontrol planlarının
incelenmesinde Teknik Destek birimini de dâhil edecek bir süreç tasarlanmıştır. Soruşturma
personelimiz bütün geri dönümlü madencilik bölümlerini en az ayda bir kez ziyaret edecek
ve geri dönümlü madencilik planlarını değerlendirerek planların etkili olduğunu ve
madencilerin de planlara aşina olduğundan emin olacaktır.
İlave Eğitimler. MSHA Kasım ve Aralık 2007’de 60 personeline ARMPS ile tavan ve
topuk stabilitesi için kullanılan bir başka ticari bilgisayar modelleme programı için eğitim
verdi. Ticari yazılım satın alınarak hem Teknik Destek departmanının Kömür Madeni
Güvenlik ve Sağlığı hem de Metal ve Ametal birimlerindeki bilgisayarların yanı sıra MSHA
ana binası ve Triadelphia ve Pittsburgh ofislerindeki bilgisayarlara kuruldu. MSHA, NIOSH
ile birlikte daha fazla eğitim gerçekleştirmek üzere birlikte çalışmaktadır.
Yeniden Tasarlanan Tavan Kontrol Planı Onay Süreci. MSHA, geliştirdiği incelenmiş
tavan kontrol planı onay sürecine, plan denetleme adımlarını belgelendirmek için özel
kriterler ve detaylı bir konrol listesini dahil etmiş ve tavan kontrol planlarının denetlenmesi
konusunda Bölge Müdürleri için bir kılavuz hazırlamıştır. Ayrıca Pittsburgh Teknik Destek
ekibi tarafından da denetlenmesi gereken planlar ise özellikle belirtilmiştir.
KAPSAMLI YAPTIRIMLAR
İnanıyorum ki yaptırımlar konusunda yakın zamanda uygulamaya koyduğumuz kapsamlı
yaklaşımımız etkinliğimizi önemli ölçüde artırdı. Bu yaklaşım MSHA’nın maden sahalarındaki
varlığını artırmak, her bir MSHA denetiminin kalitesini iyileştirmek, cezaların miktarını artırmak
ve yasadışı maden işletmecilerini amansızca takip etmekten oluşmaktadır.
Bu kapsamlı yaptırım çalışmaları çerçevisinde, MSHA olarak:
•
•
•
•
•
İcra personelimizin sayısını artırdık;
Yeni bir teftiş takip sistemi getirdik;
Müfettiş ve denetçi eğitimini iyileştirdik;
Genel denetim kalitesini artırdık; ve
Aleni ve mükerrer kanun ihlallerinde kesin şekilde karşılık vermek üzere yaptırım
araçlarını daha etkili kullandık.
Haziran 2006’dan bu yana 322 kömür madeni yaptırım personelini işe aldık. Personelimizin
eğitimleri tamamlandığında, inanıyorum ki iş alanlarında MSHA icra personelinin artan varlığı
maden güvenliği ve sağlığı üzerinde olumlu bir etkiye sahip olacaktır.
MSHA’nın madencilik operasyonlarında varlığını artırması, Maden Yasasının zorunlu kıldığı
kömür ve metal/ametal madenlerde mecburi teftiş şartına uygun düşmektedir; geçtiğimiz Ekim
ayında MSHA’nın Yüzde 100 Teftiş Planını duyurdum. Bu planın başarılı biçimde
uygulanmasıyla Ajansımızın tarihinde ilk kez hem kömür hem de metal ve ametal madenlerleri
üzerinde mecburi olağan güvenlik ve sağlık teftişlerimizi tamamlamış olacağız. Plana göre
MSHA müfettişleri geçici olarak en çok ihtiyaç duyuldukları alanlara atanacaklar ve böylece
2006 ve 2007 yıllarında alımları yapılan yeni icra personelinin tamamı eğitimlerini tamamlayıp
ruhsatlarını alana kadar ihtiyaç duyulan fazla mesai ve seyahatler karşılanacaktır. % 100
tamamlama oranına ulaşmak için her saha ofisi ve Bölgede kaydedilen ilerlemeyi takip etmek
üzere aylık düzenlenecek bir Anahtar Gösterge raporu geliştirdik. Bu programı devreye
koyduğumuzdan bu yana yılın ilk yarısında bütün mecburi olağan teftişlerimizi (hem kömür hem
de metal ve ametal) gerçekleştirdiğimizi ve gereklilikleri sağlamak üzere emin adımlarla
ilerlediğimizi memnuniyetle belirtmek isterim.
Aynı zamanda teftişlerimizin genel kalitesini ve kapsamını artıracak değişiklikler
gerçekleştirdik. Tam, olağan bir yer altı madeni teftişinin parçası olarak denetlenmesi gereken
172 kalemi açıkça belirten yeni bir teftiş el kitabı hazırladık. El kitabı, MSHA’nın iç
denetimlerine cevaben hazırlanmış olmakla birlikte geçen Kasım ayında OIG tarafından
hazırlanan bir raporda dile getirilen endişelere de değinmektedir. Buna ek olarak el kitabı, teftiş
edilecek her kalem için evrakları belirleyerek, sürecin idare ve gözetimini kolaylaştırmaktadır.
MSHA ayrıca el kitabına ek olarak bir de Teftiş Takip Sistemi (ITS) geliştirmiştir. Teftiş
Takip Sistemi el kitabıyla tam entegredir ve teftiş ettikleri her kalemi belgelemek için
müfettişlere tek tip bir yöntem sağlamaktadır. Bir teftişin tamamlanmış sayılabilmesi için kömür
saha ofisi yöneticilerinin teftişin eksiksiz olduğunu belgelemeleri gerekmektedir.
MSHA ayrıca yönetimsel ve idari gözetimi güçlendirerek teftişlerin kalitesini artırmak üzere
de adımlar atmıştır. Aşağıdaki talimatlar bu adımlara örnektir:
•
•
•
Yöneticiler ayda dört kez teftişlerin tamamlanıp tamamlanmadığı değerlendirmek üzere
müfettişlere eşlik edeceklerdir.
Yöneticiler her yıl üretim yapılan bütün madenleri ziyaret ederek yaptırım düzeyini
değerlendireceklerdir.
Bölge müdür yardımcıları, yaptırım uygulamalarının madenin koşullarıyla uyuştuğunu
teyit etmek üzere bir madeni en az ayda bir kez ziyaret etmek zorundadır.
•
Bölge Müdürleri, kurallara uygunluk konusunda kötü bir geçmişe sahip bir madeni en az
ayda bir kez ziyaret edeceklerdir. Bu madenler, ciddi ve önemli (Significant and
Substantial /S&S) ihlaller ve yüksek seviyede yaptırımlar konusunda ulusal ortalamanın
üzerinde (maden türü ve sınıfına göre) tebligat raporu bulunan madenlerdir.
• Emsal değerlendirme ve yönetici denetimleri, bantlı konveyör girdileri teftişini de
içermelidir.
• Önemli verilerin incelenmesi için geliştirdiğimiz on bir Anahtar Gösterge raporu
müdürler ve yöneticilerce teftiş ve yaptırımları gözlemek amacıyla kullanılacaktır.
Raporlar aylık bazda dağıtılmaktadır ve bir tamamlama düzeyi raporu içermektedir.
• Genel Merkez Hesap Verebilirlik denetimi süreci revize edilerek Bölge ve Saha Ofis
denetim ve yaptırım etkinliklerini değerlendirecek şekle getirilmiştir. Genel Merkez, her
yıl asgari dört Kömür, iki Metal ve Ametal Bölge denetimi yapmakla yükümlüdür. Her
bölgenin ziyaret edilmesini sağlamak için bu denetimler en az üç yılda bir dönüşümlü
olarak gerçekleştirilir
• Bütün yönetici ve müdürlerin performans planları, bu kişileri MSHA Anahtar
Göstergelerini kaynakları yönlendirmek, yaptırım performans ve kalitesini gözlemek ve
iyileştirmek ve bütün “tam” teftişlerin tamamlanma oranının %100 olmasını sağlamaktan
sorumlu tutmak üzere revize edildi.
Kapsamlı yaptırım yaklaşımının bir diğer bileşeni, cezaların işletmecilerin dikkatini
gerçekten çekecek düzeye yükseltilmesidir. Para cezaları “işin gereği maliyetler” olarak
görülemez. Anlamlı bir ceza verebilme becerisi yaptırım planımızın temel bileşenlerinden biridir.
MSHA bu yönde pek çok adım atmıştır.
Para cezası ödeme sürecimizi iyileştirerek borçların tahsil sürecini hızlandırmak ve süreci
daha etkili hale getirmek için de pek çok değişiklik gerçekleştirmiş bulunuyoruz. İnancım o ki bu
artırılmış ceza yapısı işletmecilere güvenlik ve sağlık kanunlarını uygulamak üzere daha büük bir
dayanak oluşturacak ve böylece madenciler için daha güvenli çalışma ortamının yaratılması
mümkün olacaktır.
MSHA standartlarını mükerreren ihlal etmekte ısrar eden maden işletmecilerine karşı
özellikle sert tavrımızı sürdürmekteyiz. Maden Yasası, MSHA’ya, adına belli bir örüntü
içerisinde ihlal bildirimleri düzenlenmiş maden işletmecisine her bir önemli ve ciddi ihlal (S&S)
için azil emri düzenleme yetkisi vermektedir. Madencilerin sağlık ve güvenliğini ihmal ettiğine
delil olarak tekrarlayan ciddi ve önemli (S&S) ihlallerin teftiş geçmişinde tespit edilen maden
işletmecilerini ele almak üzere MSHA, Maden Yasası hükümleri gereğince bu ihlal örüntüsü
sürecini oluşturmuştur. MSHA ihlal örüntüsü olması muhtemel madenleri nesnel olarak tespit
etmek üzere bir veri tabanı ve bilgisayar tarama süreci geliştirmiş ve bügüne kadar madenlere
olası bir ihlal örüntüsünü örnekleyen üç dizi tebligat göndermiştir. Tebligatlar olası örüntüyü
açıkça betimleyerek, işletmeci adına ihlal örüntüsü tebligatı gönderilmemesi için karşılması
gereken bir dizi ölçüt ve zaman sınırını belirtmektedir.
İlk dizi tebligatlar Haziran 2007’de sekiz ayrı maden işletmesine gönderilmiştir.
İşletmecilerin yedisi ihlal düzeylerini azaltmak için oluşturulan ölçütleri karşılamış ya da üzerine
çıkmıştır. Ciddi ve önemli ihlal oranlarını başarılı bir şekilde ve önemli ölçüde azaltmışlardır. Bu
konuda yakalanan ortalama % 50’dir, ancak biz bu maden işletmecilerini uyum kayıtlarını daha
da iyileştirmeleri için teşvik etmeye devam ediyoruz. Sekizinci işletmeci ise Temmuz 2007’den
bu yana faaliyet göstermemektedir.
Geçen yılın Aralık ayında 20 maden işletmicine daha, olası ihlal örüntüsü ölçütlerini
karşıladıklarını bildirdik. Bu maden işletmecilerinin tamamı düzeltici eylem planlarını
uygulamaya koydular ve MSHA ciddi ihlalleri azaltma konusunda kaydettikleri ilerlemeleri
yakından inceledi. Sonuçlar oldukça ciddiydi; 20 maden içerisinde ciddi ve önemli (S&S) ihlal
düzeyleri ortalama %65 oranında azaltıldı. MSHA düzenlemelerine göre olası ihlal örüntüsü
sergileyen madenlerin tespiti için yıllk tarama yapılması gerekse de, Ajansımız geçen Haziran
ayından bu yana üçüncü taramasını gerçekleştirmiştir. Üçüncü tarama sırasında 14 kömür madeni
tespit edilmiş ve maden işletmecilereine 12 Haziran 2008 tarihinde tebligatlar gönderilmiştir.
Bu sayılanlar ve Maden Yasası hükümleri gereğince yaptırımları artırmak için gösterilen
diğer çabalar, 2007 mali yılı içerisinde maden işletmecilerinin itiraz ettiği ihlallerde %100 oranın
artışa sebep oldu. Şimdiki itiraz oranlarına göre, itiraz edilen ihlallerin sayısının giderek artış
göstermesini bekliyoruz. Bakanlık Hukuk Müşavirliği ile çalışarak bütün bu itirazların tamamen
ve zamanında ele alınmasını ve aleni ihlal, ihlal örüntüsü, ölümlü kazalar, yasadışı işletmeciler
gibi yüksek öncelikli icra davalarının tam destek görmesini sağlıyoruz.
DEĞERLENDİRMELER
Birkaç ay önce MSHA ihlallerin değerlendirmesine dair sistemik bir sorun tespit etmiştir.
1995’ten bu yana bütün tebligatların %99,6’sı düzgün biçimde değerlendirilimiş, sadece yüzde
birden daha küçük bir kısım değerlendirilmeden kalmıştır. Kimi tebligatların
değerlendirilmemesine sebep veren iki durum tespit ettik. Bunlardan birincisi MSHA Standart
Bilgi Sistemi (MSIS) içerisinde teknik bir sorundu. Bilgisayar sistemi yanlışlıkla bazı ihlaller için
değerlendirme türünü, otomatik cezadan elle ceza değerlendirmesi yapmayı gerektiren bir türe
çeviriyordu. İkincisi ise tespit edildiğinde ivedilikle ela alınan idari gözetim hatalarından
kaynaklanıyordu.
Bölge Müdürlerine, düzenlenmesinin üzerinden 13 ila 18 ay geçmiş bütün değerlendirilmemiş
ihlalleri ivedilikle “değerlendirmeye hazır” olarak işaretlemek ve düzenleme tarihinden itibaren 11
ay içerisinde bütün tebligat ve emirlerin “değerlendirmeye hazır” olarak işaretlendiğini teyit etmek
üzere sistem raporlarını tarihlendirip gözlemek üzere talimat verildi.
Artık her ay otomatik olarak Bölge Müdürleri, Yöneticileri, Değerlendirme Direktörleri,
Müsteşar Yardımcılarına Değerlendirilmemiş İhlal Raporu ve Müsteşar Yardımcısına Anahtar
Gösterge Raporu şeklinde iletilmesi için düzenlemeler gerçekleştirilmiştir.
YÖNETİM VE GÖZETİM
Ayrıca kendimize kati standartlar getirmek adına önemli değişiklikler gerçekleştirdik.
MSHA’nın Hesap Verebilirlik Programı; Sago, Aracoma ve Darby kazalarının ardından ortaya
konan iç denetim bulgularına ve OIG tarafından önceki Hesap Verebilirlik Programı üzerine
yapılan Ağustos 2007 tarihli Denetim’de elde edilen bulgulara dayanarak gözden geçirilmiştir.
Geçen Haziran ayında MSHA’in genel Hesap Verebilirlik Programı yaklaşımına ve ilgili
Kılavuz’una entegre edilmiş yeni bir Hesap Verebilirlik Ofisinin kurulduğunu duyurmuştum. Bu
ofisin amacı ajans dahilindeki mevcut yaptırım programlarına odaklanmış gözetimi ve
incelemeleri artırmaktır. Bu yeni birim, tutarlı ve etkili yaptırım politikaları ve prosedürlerinin
devam ettirilmesi adına yönetim kontrollerinin tamamiyle uygulanmasını sağlamak için ve de
MSHA denetimleri ve iç denetimler sonucunda hayata geçirilmesi tavsiye edilen eylemlerinin
yürütülmesini sağlamak için maden içi teftişleri de dahil olmak üzere gözetim incelemeleri
yapmaktadır. Bu ofisin Direktörü doğrudan Müsteşarlık Makamına rapor sunmaktadır.
Hesap Verebilirlik Ofisi halihazırda beş bölgede beş yer altı madeninin ve iki bölgede üç
MNM madeninin MSHA gözetimlerini denetlemiştir. Madenler, yaptırım verileri, günlük bazda
her bir müfettiş tarafından raporlanan yaralanma trendleri ve ihlal oranlarının incelenmesi
suretiyle belirlenmektedir.
Denetimler mevcut “maden içi” tavan kontrol koşullarına ve plan yeterliliğine, MINER
Yasası Acil Durum Müdahale Planı yeterliliğine ve Acil Durum Müdahale Planlarının
uygulanmasına odaklanır. Bağımsız ferdi kurtarma cihazlarının (SCSR) bakımı ve muhafaza
koşulları yerinde teftiş edilmiş ve uygulamalı eğitim konusundaki beklentilerine dair
madencilerle görüşmeler yapılmıştır. Denetimi yapılan konular, gerek yeraltı gerek yerüstü
madenlerinde gerçekleştirilen tam ve eksiksiz teftişlerinin dokümantasyonu ve icra düzeyi ile
MSHA yönetim gözetiminin değerlendirilmesini kapsamaktadır.
DİĞER KURAL KORUYUCULAR
MINER Yasası ve yukarıda bahsi geçen diğer güvenlik iyileştirmeleri uyarınca gerekli
görülen düzenleyicilere ek olarak MSHA 29 Şubat 2008 tarihinde Asbest Maruziyet Limitleri
konusunda nihai bir kural da düzenlemiştir. Ayrıca MSHA, Yer altı Kömür Madenlerinde Maden
Kurtarma ve Yangın Söndürücüler konusunda nihai bir kural üzerinde de çalışmalarına devam
etmektedir. Buna ek olarak MSHA, Yeraltı ve Yerüstü Kömür, Metal ve Ametal Madenlerinde
Çalışan Madencilerin Alkol ve Uyuşturucu Kullanımının Yasaklanması ve Doğacak
Bozukluklarla Birlikte Kullanımın Tespitine ilişkin teklif edilen bir kural üzerinde çalışmaktadır.
Son olarak, kural koyucu olmayan önemli bir eylemde, MSHA 20 Mayıs 2008 tarihinde metal
ve ametal madenlerinde dizel partikül madde (DPM) nihai maruziyet limitinin uygulanmasına
ilişkin bir uygulamalı örnekleme stratejisi bildirimi yayınlamıştır.
SONUÇ
Geçtiğimiz iki yıl içerisinde maden güvenliği konusunda önemli değişiklikler ve
iyileştirmeler gerçekleştirdik. MSHA’de gerekli reformları hayata geçirebilmek adına şu ana
kadar sarfettiğimiz çabayı devam ettirmeyi umuyoruz. MINER Yasasının hükümlerini
uygulamak ve MSHA etkinliğini artırmak konuları benim için en öncelikli iki konudur.
Bana bugün burada konuşma şansı verdiğiniz için teşekkür ederim. Varsa sorularınızı almayı
ve bu komiteyle maden güvenliğini artırmak konusunda birlikte çalışmayı istiyorum.
Bölüm 6
MADEN GÜVENLİĞİ VE SAĞLIĞI İDARESİ GENEL SEKRETER
YARDIMCISI RICHARD E. STICKLER'IN BİRLEŞİK DEVLETLER
TEMSİLCİLER MECLİSİ EĞİTİM VE ÇALIŞMA KOMİSYONU
HUZURUNDA YAPTIĞI AÇIKLAMA
16 MAYIS 2007
Sayın Başkan Miller, Sayın Kıdemli Kongre Üyesi McKeon ve Sayın Komite Üyeleri, bugün
burada Maden Güvenliği ve Sağlığı İdaresi (MSHA) tarafından madencilerimizin güvenliğinin ve
sağlığının korunmasına yönelik atılan adımları tartışmak üzere sizin huzurunuzda bulunmaktan
mutluluk duyuyorum. Aynı zamanda sizlere, 15 Haziran 2006 tarihinde Başkan tarafından imzalanan
Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahalesi (MINER) Yasası ile birlikte MSHA’nın kaydettiği
önemli gelişmeye ilişkin bir rapor sunmak istiyorum.
40 yıldan fazla bir süredir kömür maden endüstrisinin içerisindeyim. Bu endüstrideki
deneyimim, yeraltı kömür madenlerinde uygulanan çalışma vardiyaları, madenlerin içerisinde ve
çevresinde yürütülen faaliyetleri ve maden çalışanlarını kapsar. Madenlerde yaşanan tüm ölüm,
yaralanma ve hastalık vakalarının madenciler ve ayrıca onların aileleri ve içinde yaşadıkları toplum
için ne kadar yıkıcı olduğunu çok iyi biliyorum.
KAZA ARAŞTIRMALARI
Mart ve Nisan aylarında, geçen yıl meydana gelen Aracoma Alma No. 1 ve Darby maden
kazaları ile ilgili araştırmaların sonuçlarını açıklayan MSHA, geçtiğimiz hafta içerisinde de Sago
soruşturmasının sonuçlarını açıkladı. MSHA'nın Aracoma, Darby ve Sago kazaları ile ilgili yürüttüğü
faaliyetlerin değerlendirileceği MSHA raporları gelecek ay açıklanacak. Bu raporlarda, MSHA kendi
politika ve uygulamalarını gözden geçirecek ve tespit edilen eksik yönlerini düzeltmek için eylem
planları oluşturacaktır.
MSHA'NIN MADEN GÜVENLİĞİNİN ARTIRILMASINA YÖNELİK
FAALİYETLERİ
Sago Madeni'nde yaşanan trajedinin ardından, MSHA madencilerin korunmasına yönelik yeni
düzenlemelerin yapılması için gerekli adımları hızlı bir şekilde attı ve aynı zamanda icra sürecindeki
çalışmalarını artırdı. Örneğin MSHA, 9 Mart 2006 tarihinde, yeraltı kömür madenlerinde bulunan
Bağımsız Ferdi Kurtarıcıların (SCSRs) sayısının artırılması, yeraltı kömür madencilerine yönelik ek
güvenlik eğitimlerinin planlanması ve tüm madenler için geçerli maden kazaları ile ilgili anında
bilgilendirme yapılması gibi Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahalesi (MINER) Yasası
kapsamında belirtilmiş olan güvenlik hükümlerinin çoğunluğunu kapsayan geçici bir acil durum
standardı hazırladı.
MSHA, 2006 yılında, kömür madenlerinde gerçekleştirdiği 77,129 tebligat ve talimatla hem
kömür hem de metal ve ametal madenlerindeki icra faaliyetlerini 2005 yılına göre (69,124) yüzde 12
oranında hızlandırdı. MSHA tarafından teklif edilen değerlendirmeler; 2005 yılında 25 milyon dolar
değerindeyken yüzde 40 artışla 2006 yılında 35 milyon dolara ulaştı.
Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahalesi (MINER) Yasası kanunlaştığında, yeni
para cezası yönetmeliğinin kabulünden önce dahi MSHA, alenen yapılan ihlaller, mazur
görülemeyecek hatalar ve maden kazaları ile ilgili olarak kendisine derhal bildirimde bulunulmaması
gibi durumlar için yeni para cezaları uygulamaya başladı. MSHA ilk yaptırımlarını alenen yapılan
ihlaller karşısında uygulamıştır. Bunlardan toplamda 874.500 $ tutarındaki altı benzer ceza, işçilerden
birinin ölmesi sebebiyle R&D Kömür İşletmesine kesilmiştir. Alenen yapılan ihlal, Maden Geliştirme
ve Yeni Acil Durum Müdahalesi (MINER) Yasası kapsamında önemli ölçüde veya doğrudan sebep
olunan ya da ölüm veya ciddi yaralanmalarla sonuçlanabilecek zorunlu herhangi bir güvenlik ve sağlık
standardının açıkça ihlalinin kasıtlı veya tekrarlı olarak ortadan kaldırılamaması" şeklinde tanımlanır.
MSHA, gelecekte de kurallara uygunluğu sağlamaya yönelik bu önemli araca başvurmaya devam
edecektir.
MSHA, aynı zamanda özel icra faaliyetlerini madenciliğin belirli alanlarında yoğunlaştıran
önemli inceleme programlarını hayata geçirmektedir. Örneğin, geçtiğimiz Şubat ve Mart aylarında,
MSHA; West Virginia'nın güneyinde bulunan Kömür Bölgelerinde (4) ve Doğu Kentucky'de bulunan
Bölge 6'da geri dönümlü maden işleme metotlarının kullanıldığı madenlerde tavan kontrolleri ile ilgili
planlamaların ve tavan desteği tekniklerinin incelenmesi amacıyla özel inceleme programları başlattı.
Bölge 4'te, MSHA; iki haftalık süre boyunca toplam 234 tebligat ve talimat yayınladı.
Bölge 6, geri dönümlü madencilik yöntemlerini uygulandığı veya uygulanacağı bölgede
bulunan tüm madenlere yönelik özel bir girişim başlattı. Buradaki amaç, geri dönümlü madencilik
uygulamalarının gözlemlenmesini ve her madenin tavan kontrol planına geri dönümlü madencilik ile
ilgili yeterli sayıda güvenlik tedbirinin dahil edilmesini sağlamaktı. 5 -22 Mart 2007 tarihleri arasında,
MSHA müfettişleri 33 madeni inceledi ve özellikle tavan kontrolü ile ilgili 8 rapor hazırladı.
İncelemeye dahil edilen 33 madenden 21'inde geri dönümlü madencilik uygulamaları için yeterli
sayıda güvenlik tedbirinin mevcut olduğu tespit edildi, 12'sinin ise ilave güvenlik tedbiri gerektirdiği
görüldü.
MSHA, aynı zamanda Şubat ayında işletmecilerin normal üretim döngüsünde belirli madenler
için geçerli solunabilir toz standardına uygunluklarını ve havalandırma ile toz kontrol parametrelerinin
madencilerin sağlığının her an korunabilmesi açısından yeterli ve etkili olmasını sağlamak amacıyla
ülke genelini hedefleyen Özel Sağlık Vurgusu yürütme programını da gerçekleştirdi. On bir kömür
bölgesinin hepsinde seçilen 61 yeraltı madeninde, 20 Şubat -3 Mart 2007 tarihleri arasında 1,130'un
üzerinde toz örneği toplandı. Sağlık incelemeleri sırasında havalandırma planına ilişkin ihlallerden
dolayı otuz iki adet tebligat ve bir adet mazur görülemeyecek hata emri gerçekleştirildi ve oluşan aşırı
toz için iki bildirimde bulunuldu ve yürütme faaliyetlerinin %44'ü Ciddi ve Önemli (S&S) olarak
tanımlandı. İyi ve kötü havalandırma planlarını ve uygulamalarını tanımlamak amacıyla daha fazla
değerlendirme yapılacaktır.
2006 YILI MADEN GELİŞTİRME VE YENİ ACİL DURUM MÜDAHALESİ (MINER)
YASASININ UYGULANMASI VE YENİ POLİTİKALARIN HAYATA GEÇİRİLMESİ
Geçen yıl, neredeyse son 30 yılın en önemli maden güvenlik mevzuatı olan Maden Geliştirme
ve Yeni Acil Durum Müdahalesi (MINER) Yasası Kongre tarafından onaylanarak, Başkan tarafından
imzalandı. MSHA tarafından uygulanan Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahalesi (MINER)
Yasası hükümleri şunları içerir:











Halihazırda aktif 466 yeraltı kömür madeninin acil durum müdahale planlarına ilişkin onay
veya kısmi onaylar;
Yeraltı kömür madenlerindeki her madenci için daha fazla Bağımsız Ferdi Kurtarıcı (SCSR)
aracının zorunlu kılınması;
Tüm yeraltı kömür madenlerinde tahliye sırasında aleve dayanıklı yaşam hatlarının zorunlu
kılınması;
Bağımsız Ferdi Kurtarıcıların kullanımı ve madenlerin tahliyesi sırasında güvenliğin
sağlanması ile ilgili ilave eğitimlerin zorunlu olması;
Mazur görülemeyecek ihlaller için en fazla 220,000 dolara kadar yeni para cezası uygulaması
ve "mazur görülemeyecek hata" ve "acil bildirimler" konusunda yapılan ihlallerde yeni asgari
para cezalarının uygulanması.
Herhangi bir kaza sonrasında tüm maden işletmecilerinin derhal MSHA'ya bildirimde
bulunmak zorunda olması;
Yedek yeraltı-yerüstü iletişim sistemlerinin kurulması;
Yeraltı kömür madenlerinde kapalı kalan madencilere solunabilir hava temininin gerekmesi.
Ailelerle İrtibat Sorumlusu olarak 14 MSHA yetkilisinin eğitilmesi;
Yeraltı madenlerinde çalışan madencilerin kaza sonrası takibinin gerekmesi;
Bağımsız Ferdi Kurtarıcıları kullanan madencilere yönelik gerçekçi “beklentiler” eğitimine
ihtiyaç duyulması.
Madencilerin güvenliğinin ve sağlığının muhafaza edilmesi MSHA'nın en birinci önceliğidir.
Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahalesi (MINER) Yasası'nın uygulanması bu amacın
gerçekleştirilmesinde kritik önem taşımaktadır; MSHA'nın bu konudaki çalışmalarından gurur
duyuyorum. MSHA'nın daha önceden gerçekleştirmiş olduğu Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum
Müdahalesi (MINER) Yasası'nın hedeflerini Komisyon ile detaylı bir şekilde görüşmek isterim.
ACİL DURUMDA MADEN TAHLİYESİ
Çalışma Bakanlığı, 8 Aralık 2006 tarihinde Acil Durum Tahliyesi ile ilgili son kararını
Federal Sicil'de yayınladı. Çalışma Bakanlığı’nın bu kararı; madencilerin, maden işletmecilerinin ve
MSHA'nın acil durum halinde hızlı ve etkili bir şekilde müdahalede bulunabilmesini sağlayacak.
Maden işletmecilerinin madende acil durum halinde yapılacak müdahale ve tahliye işlemleri
konusunda yeterliliğinin artırılmasını sağlayacak gereklilikler, Bağımsız Ferdi Kurtarıcı ekipmanlar ve
depolama alanları, gerçekleştirilen eğitim ve kaçış tatbikatları, cankurtaran halatları, bağlama ipleri ve
çoklu gaz detektörleri ile kaza bildirimi ile ilgili diğer gereklilikler bu karar kapsamında yer
almaktadır. Bu son karar, MSHA'nın 9 Mart 2006 tarihinde düzenlediği Geçici Acil Durum Standardı
kapsamında belirttiği ve sonradan Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahalesi (MINER)
Yasası kapsamına dahil edilen pek çok hükmü içerir. Bu hükümler şunları kapsar:




Bağımsız Ferdi Kurtarıcı ekipmanlarının sayısının ve depolama alanlarının artırılması;
Acil durumda maden tahliye tatbikatlarının ve eğitimlerin artırılması;
Üç yıl içerisinde yangına dayanıklı hale getirilmesi zorunlu olan, yeraltı kömür madenlerinde
kullanılacak yöneltmeli yaşam hatlarının kurulumu ve bakımı; ve
Tüm madenler için acil kaza bildirimi.
MSHA, yalnız çalışan tüm madencilere ve her bir madenci grubuna maden işletmecileri
tarafından çoklu gaz detektörü temin edilmesini talep ederek bir kez daha Maden Geliştirme ve Yeni
Acil Durum Müdahalesi (MINER) Yasası kapsamında belirtilen gerekliliklerin ötesine geçmiştir. Bu
hüküm Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahalesi (MINER) Yasası kapsamında yer
almamasına rağmen MSHA, acil durumda maden tahliyesine ilişkin son standardımıza bu gerekliliğin
eklenmesinin önemli olduğuna inanmaktadır; bu sayede herhangi bir acil durum halinde, madenciler
maden atmosferinde toksik gazların olup olmadığını anlayabilecektir.
8 Aralık 2006 tarihinde bu karar, eğitim ve ekipmanlarla ilgili belirli hükümler hariç olmak
üzere hemen yürürlüğe girdi. Şu anda tüm hükümler yürürlüktedir ve Bağımsız Ferdi Kurtarıcı eğitimi
birimleri oluşturulmuştur. 30 Mart tarihinde, MSHA; maden işletmecilerine birimlerin hazır olduğunu
bildirmek üzere Federal Sicil’de bir bildirim yayınladı. Maden işletmecileri, 30 Nisan tarihi itibariyle
bu eğitim birimlerine ait satın alma emirlerini almak ve 60 gün içerisinde eğitimleri yürütmek
zorundadır.
MSHA, aynı zamanda işletmenin gelecekteki hatırlatma veya diğer onay işlemlerine konu olan
Bağımsız Ferdi Kurtarıcı ekipmanlarının tespit edilmesini sağlamak ve ilgili personelin madenlerde
kayıtlı bulunan stoklar ile kullanımdaki birimleri karşılaştırarak bu ekipmanların takibini
kolaylaştırmak amacıyla Bağımsız Ferdi Kurtarıcı veri tabanı oluşturmuştur. Ayrıca, NIOSH ve
MSHA; bu veri tabanını Uzun Süreli Saha Değerlendirme Programı kapsamında test edilmek üzere
madenlere dağıtılacak Bağımsız Ferdi Kurtarıcıların rastgele olarak seçilmesi ve toplanması
aşamasında da kullanacaktır.
ACİL DURUM MÜDAHALE PLANLARI
Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahalesi (MINER) Yasası, Acil Durum Müdahale
Planlarının (ERP), yeraltı kömür madeni işletmecileri tarafından kendi görev yaptıkları madenlerde
uygulanmasını ve geliştirilmesini öngörür. Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahalesi
(MINER) Yasası uyarınca, MSHA; işletmecilerin 14 Ağustos 2006 tarihinde planları sunmasını istedi.
MSHA, 8 Şubat 2007 tarihinde solunabilir hava gereklilikleri ile ilgili olarak işletmecilere rehberlik
sağladı. Bu durum, Acil Durum Müdahale Planlarının yalnızca kısmen onaylanabildiğini gösterdi.
Solunabilir havanın nasıl sağlanacağını belirten revize edilmiş Acil Durum Müdahale Planları 12 Mart
2007 tarihinde zorunlu hale getirildi. Solunabilir hava hususuna ek olarak, Acil Durum Müdahale
Planları kapsamında aynı zamanda kaza sonrası iletişim ve takip, yaşam hatları, eğitim ve yerel
koordinasyon konularının da ele alınması zorunludur.
Planların, Yasa kapsamında belirtilen şekilde belirli zamanlarda gözden geçirilmesini,
onaylanmasını ve tüm yeraltı kömür madenlerinde uygulanmasını sağlıyoruz. 8 Mayıs 2007 tarihi
itibari ile toplam 466 aktif yeraltı kömür madeni bulunmaktadır. Bunlardan 261'i kısmi olarak
onaylanmış, diğer 205'i ise tamamı onaylanmış Acil Durum Müdahale Planlarını sunmuştur. MSHA,
yakın gelecekte sunulan tüm planların tam onayı için plan sunumlarını işletmecilerle birlikte gözden
geçirmekte ve tartışmaktadır.
KAZA SONRASI SOLUNABİLİR HAVA
Kaza sonrası solunabilir hava ile ilgili olarak, MSHA; 8 Şubat 2007 tarihinde, maden
işletmecilerine yeraltı kömür madenlerinde kullanılan hava temin yöntemleri ve kabul edilebilir
miktarlar ile ilgili rehberlik sağlamak amacıyla bir Program Bilgilendirme Bülteni (PIB) hazırladı. Bu
bülten MSHA'nın web sitesinde yer aldı ve geniş çaplı olarak tüm kömür madeni camiasına dağıtıldı.
Program Bilgilendirme Bülteni, Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahalesi (MINER)
Yasası kapsamında belirtilen solunabilir hava gerekliliklerinin karşılanması için aşağıdaki koşulları
öngörür:
 2,000 fit çalışma alanı içerisinde sondaj deliklerinin oluşturulması; veya
 2,000 fit maden çalışma alanı içerisinde kırk sekiz saat solunabilir hava sağlanması, kırk sekiz
saat içerisinde madenciler kurtarılamaz ise, sondaj deliklerinin açılmasına yönelik acil durum
planlamalarının uygulanması; veya
 2,000 fit çalışma alanı içerisinde doksan altı saat solunabilir hava temin edilmesi; veya

Madende nadir rastlanır koşullara bağlı olarak eşdeğer koruma sağlayacak alternatiflerin
sunulması.
Solunabilir hava temin yöntemleri (barikatlı veya madencilerin kirli havayla temasını kesen
diğer alanlarda) şunlardır:
 Sondaj deliklerinin açılması;
 Yüzeyde yer alan pozitif basınçlı fanlarla sağlanan hava hattı; veya
 Sıkıştırılmış hava silindirleri, oksijen silindirleri veya kimyasal oksijen jeneratörleri; ve
 96 saat solunabilir hava sağlayan diğer yöntemler.
Program Bilgilendirme Bültenine (PIB) ek olarak, MSHA'nın web sitesinde aynı zamanda
sıkıştırılmış hava ve oksijen kullanımı ile ilgili tehlike farkındalığı bilgi formunu; solunabilir hava
sağlama yöntemleri ile ilgili yöntemleri ve hesaplamaları içeren bilgi formlarını ve özel solunabilir
hava sorunları ile ilgili soru ve cevapları içeren diğer materyalleri de sunduk.
KAZA SONRASI İLETİŞİM VE TAKİP
Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahalesi (MINER) Yasası kapsamında yer alan
Madde 2 uyarınca, yeraltında çalışan kişilerin yerüstü ile irtibatları için gerekli olabilecek yedek
haberleşme araçlarının sağlanması hususu her bir maden tahliye planı çerçevesinde ele alınmalıdır.
Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahalesi (MINER) Yasası kapsamında aynı zamanda
planda tüm yeraltı madenlerinin kaza öncesi lokasyonunun nasıl izleneceğinin belirtilmesi ve maden
işletmecilerinin Haziran 2009 tarihi itibari ile kablosuz haberleşme ve elektronik izleme sistemlerini
kullanmaya başlaması öngörülmektedir.
Madde 2 kapsamında belirtilen gereklilikler uyarınca, 2 Mayıs 2007 tarihi itibari ile MSHA;
haberleşme ve izleme sistemleri alanında 49 şirket temsilcisi ile görüşmüş ve ülke genelinde çeşitli
maden sahalarında 20 adet kaza sonrası haberleşme ve izleme sisteminin test ve demonstrasyonunu
incelemiştir. Bu sistemler MSHA'nın onayına sunulduğunda; madenlerde emniyetli, dayanıklı ve
güvenilir sistemlerin mümkün olan en kısa sürede kurulmasını sağlamak amacıyla onay sürecini
hızlandıracağız. MSHA bugüne kadar, dört yeni cihaz dahil olmak üzere toplamda 19 sistem onayladı.
Bu yeni cihazlar:




Kenwood taşınabilir radyo;
Marco RFID (radyo frekans tanımlaması) İzleme Etiketi;
Matrix Design Group RFID İzleme Etiketi; ve
NL Technologies Model Standalone WiFi İzleme Etiketi
Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahalesi (MINER) Yasası kapsamında yer alan
uzak mesafeli haberleşme ve izleme gerekliliklerinin karşılanması amacıyla, MSHA; tüm mevcut
teknolojiyi incelemekte ve Ulusal Mesleki Emniyet ve Sağlık Enstitüsü (NIOSH) ve imalatçılar ile
birlikte çalışarak yeraltı kömür madenlerinde emniyetli ve güvenilir sistemlerin geliştirilmesine
yardımcı olmaktadır. MSHA'nın sorumluluğu, bu cihazların maden işletmesi çevresinde herhangi bir
patlama veya yangın tehlikesine sebep olmamasını sağlamak ve aynı zamanda bu cihazların yeraltında
da çalışacağını doğrulamaktır; öte yandan NIOSH bu cihazlarla ilgili ARGE çalışmalarının
yürütülmesinden sorumludur. MSHA, yeraltındayken madencileri izlemek ve/veya onlarla haberleşme
sağlamak amacıyla 137 ayrı tarafla sistemlerle ilgili olarak irtibat sağlamıştır. Ancak, bugün itibari ile,
Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahalesi (MINER) Yasası kapsamında yer alan
gereklilikleri karşılayacak hiçbir gerçek kablosuz izleme veya haberleşme sistemi bulunmamaktadır.
MADEN KURTARMA EKİPLERİ
Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahalesi (MINER) Yasası, Aralık 2007 tarihi itibari
ile maden kurtarma ekipleri ile ilgili düzenlemelerin Çalışma Bakanlığı tarafından gerçekleştirilmesini
öngörür. Yeraltı kömür madenlerindeki kurtarma ekiplerine yönelik artırılmış eğitim,
sertifikalandırma, uygunluk ve bütünlük gerekliliklerinin bu düzenlemeler kapsamında belirtilmesi
zorunludur. MSHA, şuanda, maden kurtarma ekiplerine yönelik Maden Geliştirme ve Yeni Acil
Durum Müdahalesi (MINER) Yasası kapsamındaki hükümlerin uygulanması için bir karar taslağı
hazırlamaktadır.
HUKUKİ YAPTIRIMLAR
Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahalesi (MINER) Yasası'nın kanunlaşmasıyla,
MSHA; anında kaza bildirimleri ve mazur görülemeyecek hata ihlallerine yönelik para cezalarını
derhal artırdı. 22 Mart 2007 tarihinde, MSHA; maden güvenlik ve sağlık ihlallerine yönelik para
cezalarının artırılması için kesin kararını açıkladı; bu karar 23 Nisan 2007 tarihinde yürürlüğe girdi.
Bu kararın çıkarılması Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahalesi (MINER) Yasası
kapsamındaki diğer gereklilikleri de karşılamakta ve MSHA'nın ülkemiz madencilerinin güvenliğinin
ve sağlığının korunmasına yönelik taahhüdünü kanıtlamaktadır.
Yasa'da belirtildiği üzere, söz konusu kesin karar kapsamında:
 Başkan'ın önceki bütçelerinde belirtilen şekilde, "alenen yapılan" ihlaller için en fazla 220,000
dolar para cezası uygulanır.
 "Mazur görülemeyecek hatalarla ilgili bildirim ve talimatlar" için minimum 2,000 ve 4,000
dolar tutarlarında para cezaları uygulanır.
 Ölüm veya yaralanmalarla veya ölümle sonuçlanabilecek olası risklerle ilgili olarak MSHA'ya
zamanında bildirimde bulunulamaması halinde, minimum 5,000 dolar (maksimum 60,000
dolara kadar) para cezası uygulanır.
Tüm maden işletmecilerini ve yüklenicileri kapsayan kesin karar kapsamındaki diğer önemli hükümler
şunlardır:
 Para cezalarının genel olarak– 2005 yılı ihlal verilerine göre tahmini yüzde 179 oranında–
artırılması ve en ciddi güvenlik ve sağlık ihlallerinin önlenmeye çalışılması.
 İhlalin ağırlığına bakılmaksızın, MSHA standartlarını mükerrer şekilde ihlal eden
işletmecilere yönelik cezalara ilişkin yeni bir hükmün eklenmesi.
 Ciddi ve Önemli olmadığı (non-S&S) kabul edilen ihlallere yönelik olarak kullanılan daha
yüksek formül değerlemelerinin 60 dolarlık standart para cezası uygulaması ile değiştirilmesi
AİLE İRTİBAT PROGRAMI
MSHA Aile İrtibat Politikası, madencilerden haber alınamayan veya çok fazla ölümle
sonuçlanan herhangi bir maden kazası sırasında MSHA'nın ailelerle irtibat kurmasını sağlamak
amacıyla uygulanmaktadır. Bir Program Politika Yazısı hazırlanmakta ve görevlendirilen 14 aile
irtibat personeli ilk eğitim oturumlarını tamamlamaktadır. Ulusal Taşımacılık Emniyet Dairesi ve
Amerikan Kızıl Haçı bu bireylerin eğitilmesinde destek sağlamaktadır. Tri-Star Maden Şirketi'nde
meydana gelen son kaza sırasında madencilerin aileleri ile irtibat kurmalarını sağlamak amacıyla
Barton ve Maryland'da toplam üç MSHA aile irtibat bürosu bulunmaktaydı.
YERALTI KÖMÜR MADENLERİNDEKİ TERKEDİLMİŞ ALANLARIN MÜHÜRLENMESİ
Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahalesi (MINER) Yasası kapsamında yeraltı
kömür madenlerindeki terkedilmiş alanların mühürlenmesine ilişkin zorunlu sağlık ve güvenlik
standartlarının MSHA tarafından düzenlenmesi öngörülmektedir. Maden Geliştirme ve Yeni Acil
Durum Müdahalesi (MINER) Yasası ayrıca "Federal Düzenlemeler Kanunu'nda bölüm 30, madde
75.335(a)(2) kapsamında öngörülen 20 psi standardında bir artış yapılmasına ilişkin" sağlık ve güvenli
standartlarını da kapsamaktadır.
Geçtiğimiz yıl MSHA, alternatif yeni sızdırmazlık çözümlerinin oluşturulması için geçici bir
moratoryum düzenledi ve sonrasında mevcut ve alternatif yeni sızdırmazlık çözümleri için psi
standardını %150 oranında artırarak 20 psi'den 50 psi'ye yükseltti. MSHA aynı zamanda, mevcut
sızdırmazlık öğelerinin incelenmesi ve yeni sızdırmazlık çözümlerinin değerlendirilmesi ve tasarımı
ile ilgili bir kılavuz çıkardı.
MSHA şu anda geliştirilmiş sızdırmazlık alanlarının mukavemeti, tasarımı, yapısı ve onarımı
ile sızdırmazlık alanlarının arkasındaki havadan numune alınması gibi konuları kapsayan geçici bir
acil durum standart taslağı hazırlamaktadır.
BANT HAVASINA İLİŞKİN TEKNİK ARAŞTIRMA
Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahalesi (MINER) Yasası’nın 11. Bölümü,
MSHA’nın Bant Havası konusunda bir Teknik Çalışma Paneli oluşturmasını gerektirmiştir. Bu
Panel’in amacı, “yeraltı kömür madenlerinde bant havası kullanımı ve bant materyallerinin bileşimi ve
yangın geciktirici özelliklerine yönelik bilim ve mühendislik konularında bağımsız inceleme ve
önerilerde bulunulmasını sağlamaktır.” Kongre, Panel’in görevlendirilmesinden itibaren, raporun
hazırlanabilmesi için Panel’e bir yıl ve Çalışma Bakanına da Panel’in raporuna geri bildirimde
bulunması için ilaveten 180 gün süre tanınmıştır.
Panel’in tabi olduğu ana sözleşme, 22 Aralık 2006 tarihinde Federal Sicil’de yayınlanmıştır.
Teknik Çalışma Paneli’nin ilk iki toplantısı, ilki 9-10 Ocak 2007 tarihinde ve diğeri ise 28-30 Mart
tarihinde Pittsburgh, Pennsylvania’da gerçekleştirilmişti. Üçüncü toplantı ise şu anda Salt Lake City,
Utah’da yürütülmektedir ve dördüncü toplantının 20-22 Haziran tarihlerinde Birmingham,
Alabama’da gerçekleştirilmesi planlanmaktadır. Panel üyeleri, maden güvenliği ve sağlığı alanında
öne çıkan ve oldukça deneyimli uzmanlardan oluşmaktadır. Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum
Müdahalesi (MINER) Yasası kapsamında öngörüldüğü gibi, iki Panel üyesi Sağlık ve İnsani
Hizmetler Departmanı tarafından, ikisi Çalışma Bakanlığı tarafından ve iki üye de kongre tarafından
görevlendirilmiştir.
SIĞINAK ALTERNATİFLERİ
NIOSH, sığınak alternatifleri için çeşitli araştırma ve saha deneyleri yürütüyor. Bu yılın
sonunda, NIOSH araştırma sonuçlarını Çalışma Bakanlığına rapor halinde sunmayı planlamaktadır.
2008 yılı ortasından itibaren, Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahalesi (MINER) Yasası
uyarınca, Çalışma Bakanlığı; NIOSH'un raporuna karşılık MSHA tarafından alınan tedbirleri
Kongreye bildirecektir. MSHA, sığınma odaları için bazı koşulların sağlanması gerektiğinin
farkındadır ve solunabilir hava sağlama aracı olarak devletin onayladığı sığınma odalarının
kullanılmasını kabul etmektedir.
İŞE ALIM
2006 Acil Durum Ek Ödenek Kanunu (P.L.109-234) kapsamında, kömür madeni
denetleyicilerinin ve diğer yürütme personelinin işe alımı dahil olmak üzere MSHA için 25.6 milyon
dolar ek ödenek öngörülmektedir. MSHA, acil durum ek ödeneğinden karşılanan ekstra 170 kömür
madeni icra personelinin işe alımı, eğitimi ve yerleştirilmesi süreçlerini kararlı bir şekilde
sürdürmektedir. MSHA'nın işe alım planının ilk üç çeyreğinde, 126 yeni yürütme personeli işe
alınmıştır. MSHA, gerek bu yıl emekli olacak icra personelinin yerini doldurmak gerekse uygulama
saflarımızı genişletmek konusunda büyük zorluklarla karşı karşıya kalmaktadır, işletmenin; bu
anlamda, MSHA’nın 170 net yeni personel işe alma hedefini gerçekleştirmesine destek olacağından
eminim. Başkanın 2008 mali yılı bütçe talebi kapsamında, söz konusu icra personelinin devamlılığının
sağlanması için 16.6 milyon dolar tutarında bütçe öngörülmektedir.
MSHA, işe alım süreçlerini ülke genelinde yerel toplumlarda devam ettirmektedir. Biz de
düzenli ve hızlı bir şekilde yeni müfettişlerimizi eğitebilmek ve onları fark yaratabilecekleri meslek
sahalarına yönlendirmek amacıyla Madende Sağlık ve Güvenlik Akademimiz bünyesinde ilave
personel çalıştırmaktayız. Bu eğitimin MSHA'nın şimdiye kadar yürüttüğü en iyi ve en etkili program
olduğuna, bu sayede yeni müfettişlerin günümüz zor şartlarına uyum sağlayabileceğine inanmaktayım.
Sonunda, MSHA icra personelinin meslek sahalarında artan nüfuzunun, maden güvenliği ve sağlığı
konusunda olumlu bir etki yarattığı yönündeki inancım da güçlendi.
MEVCUT YÜRÜTME FAALİYETLERİ
MSHA; zorlu uygulama, eğitim, yetiştirme ve teknoloji süreçleri da dahil olmak üzere daha
güvenli ve daha sağlıklı madenler için mevcut araçların tümünü kullanacaktır. MSHA, özellikle
MSHA standartlarını ihlal etmeyi alışkanlık haline getirmiş ve para cezalarını yaptıkları işin bir tür
masrafı olarak gören maden işletmecilerine karşı MSHA’nın tutumu sert olacaktır. Bu tip kişilerin
tespit edilebilmesi için, MSHA; kaza eğilimleri ve uygulama sonuçları ile ilgili daha objektif bir analiz
sunmak adına bir veri tabanı geliştirecektir. MSHA, maden sağlığı ve güvenliği ile ilgili yasa ve
düzenlemelere uygun davranmayı reddeden bu işletmecilere yönelik olarak bu veri tabanından
sağlanacak verileri kullanacaktır.
30 yılı aşkın bir süredir, ihlal örüntüleri aracı MSHA’nın kullanımına açıktır ama kurum bu
aracı hiç kullanmamıştır. Maden Yasası kapsamında, maden işletmecisinin madende ciddi tehlike
yaratabilecek şekilde zorunlu standartları ihlal etmesine ilişkin olarak bildirimde bulunulmasından
sonra 90 gün içerisinde yürütülen inceleme sonucunda tespit edilen belirli koşullar altında MSHA'nın
azil emri çıkarmaya yetkili olduğu öngörülmektedir. MSHA’nın, yasal bildirim yapılmadan önce
maden işletmecilerini olası bir ihlal örüntüsüne sahip oldukları konusunda uyarmaya yönelik bir uyarı
yazısı göndermesine imkan sağlayan bir düzenleme mevcuttur. MSHA; söz konusu uyarı yazısını
hazırlarken, yasal bildirim sürecini başlatmamaktadır. MSHA, son zamanlarda ihlallerin yapıldığı
madenleri tespit etmek amacıyla objektif bir ölçüt geliştirilmesini öngörmüştür. Bu yeni ölçüt hazır
olur olmaz, MSHA; haklılığı kanıtlandığı takdirde ihlal örüntülerine ilişkin bildirim ve emirler
verebilecektir. Bu sert bir tedbirdir, ancak bunun madencilerin güvenliğinin sürekli tehlikeye atıldığı
durumlarda gerekli olduğuna inanıyorum.
MSHA, ayrıca, geri dönümlü madencilikle ilgili olarak yeni tamamladığımız programda
olduğu gibi, bilinen tehlikelere yönelik yoğun incelemeler yürütmeye devam edecektir. Maden
Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahalesi (MINER) Yasası'nın uygulanmasına ek olarak, MSHA,
aynı zamanda yasanın gerektirdiği şekilde yüzeyde yer alan kömür madenlerini yılda iki defa,
yeraltındaki madenleri ise 4 defa denetlemeyi sürdürecektir.
SONUÇ
MSHA, Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahalesi (MINER) Yasası'na uymak ve
aynı zamanda Maden Yasası hükümlerini uygulayabilmek için ilerlemeye devam etmektedir.
Geçtiğimiz 14 ay boyunca, MSHA;
• Maden güvenliğini artırmak amacıyla Acil Durumda Müdahale Standardı;
• Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahalesi (MINER) Yasası'nın
uygulanmasına yönelik iki önemli düzenleme;
• Solunabilir hava ile ilgili bir Program Bilgilendirme Bülteni;
• Alenen yapılan ihlallerle ilgili olarak Program Bilgilendirme Yazısı; ve
• Sızdırmazlık öğeleri ile ilgili başka bir Program Bilgilendirme Bülteni hazırladı.
Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum Müdahalesi (MINER) Yasası kapsamındaki hükümlere
yönelik olarak bu faaliyetler gerçekleştirilmiştir. Ayrıca, Maden Geliştirme ve Yeni Acil Durum
Müdahalesi (MINER) Yasası'nın uygulanmasına yönelik iki önemli karar mevzuat sürecinde çeşitli
aşamalardan geçmektedir ve Kongre himayesinde 2007 yılının sonuna kadar son şeklini alması
beklenmektedir.
Bugün, MSHA bünyesindeki her kişi çekirdek misyonumuz üzerine odaklanmıştır.
Misyonumuzu, Amerika'daki madencilerin sağlık ve güvenlik koşullarını geliştirmek ve tüm
madencilerin her gün evlerine güvenli bir şekilde varacakları, ailelerine ve dostlarına sağlıklı olarak
kavuşacakları güne erişmek için uğraş vermek şeklinde tanımlayabiliriz. MSHA bunu tek başına
yapamaz. Maden işletmecileri ve madenciler de dahil olmak üzere tüm maden topluluğu, madende
sağlık ve güvenliğin iyileştirilmesi sürecinin bir parçası olmak zorundadır. MSHA, bu önemli görevi
maden işletmecileri ve madenciler ile birlikte gerçekleştirebilir.
Bugün beni dinlediğiniz için hepinize çok teşekkür ederim. Sorularınızı cevaplamayı ve
maden güvenliğinin artırılması için bu komite ile işbirliği etmeyi çok isterim.
Bölüm 7
BİRLEŞİK DEVLETLER SENATOSUNUN SAĞLIK, EĞİTİM, İŞGÜCÜ VE EMEKLİLİK KOMİTESİ, İŞ VE İŞYERİ
GÜVENLİĞİ ALT KOMİTESİNİN HUZURUNDA ULUSAL MADENCİLER BİRLİĞİ EMNİYET VE SAĞLIK
BÖLÜMÜ BAŞKAN YARDIMCISI BRUCE WATZMAN'IN TANIK İFADESİ, 19 HAZİRAN 2008.
Teşekkür Ederim Sayın Başkan Hanımefendi. Adım Bruce Watzman ve Ulusal Madenciler Birliği'nin
(NMA) emniyet, sağlık ve insan kaynakları bölümü başkan yardımcısı olarak görev yapıyorum.
NMA ve üye şirketleri, 2006 sayılı Maden İyileştirme ve Yeni Acil Durum Müdahale (MINER)
Kanununun uygulanması bakımından sanayinin gelişimini, süregelen zorlukları ve MINER Kanununun
beklentilerinin ötesine geçmek için atılması gereken gönüllü adımları alt komite ile yeniden müzakere
etme fırsatı elde etmekten memnuniyet duymaktadır.
Amacımız en başından beri her bir madencinin evine sevdiklerinin yanına emniyetli bir şekilde
dönmesini sağlamak olmuştur. Yeraltı kömür ocaklarında çalışan madencilerin korunma şartlarını
iyileştirecek yeni teknoloji ve teknikler bulma ve konuşlandırma çabamız dolayısıyla yegâne hedefimiz
NMA'nın faaliyetlerini yönlendirmektir.
MINER KANUNU
NMA MINER Kanununu desteklemekte olup, biz de temel gereksinimlerinin sağlam olduğuna
inanmayı sürdürmekteyiz. Söz konusu gereksinimler uyarınca ileriye dönük bir risk değerlendirmesi
ihtiyacının doğduğu, iyi güvenlik uygulamalarının deneyime ve teknolojik gelişmeye dayalı olarak
sürekli gelişime tabi olduğu ve her yeraltı kömür ocağının benzersiz bir ortam teşkil ettiği ve
bunlardan birisi için işe yarar olanın bir diğer için etkili ve arzu edilir olamayacağı kabul edilmektedir.
Kanunun mevzuat geçmişinde kısa ve öz olarak şu husus ifade edilmektedir:
Güvenlik ve hayatta kalabilirliğin optimizasyonuna yönelik hedefler aynı kalmalı, ancak söz konusu
optimizasyon yöntemi pratik ve makul olmalıdır.
S. Rep. No. 109-365 s. 3.
Bu fıkranın kanunun amacını yalnızca uygun şekilde yansıttığına değil, aynı zamanda işyeri güvenliğini
iyileştirmek olan yegâne amacımızı gerçekleştirmenin genellikle birden fazla yol ve yönteminin
bulunduğu sanayi ve düzenleyici merciiler tarafına da faydalı bir anımsatıcı olduğuna inanmaktayız.
Sanayii MINER Kanununun beklentilerini karşılamak adına güvenlik donanım ve uygulamalarına
önemli yatırımlar yapmayı sürdürmektedir. Tüm yeraltı kömür madeni üretiminin yaklaşık yüzde
65'ini temsil eden NMA üyelerine yönelik araştırma verileri, 2007-2008 döneminde aşağıdaki alanlara
fiili ve planlanan yatırımlar yapıldığını göstermektedir:
•
150.000 ek bağımsız ferdi kurtarıcı (SCSR'ler) ve eğitim birimleri satın almak için 70 milyon
ABD Doları
•
İletişim ve takip sistemlerine 55 milyon ABD Doları
•
Sıkışmış durumdaki madencilerin (toplamda 752) mevcut durumlarını ve sağlıklarını
muhafaza etmek için tesislere yönelik 53 milyon ABD Doları
•
Mühürlerin sağlamlığını arttırmak için 70 milyon ABD Doları
•
45 yeni maden kurtarma ekibi tesis ve teçhiz etmek için 19 milyon ABD Doları.
•
MINER Kanununun emir ve salahiyetlerinin ötesinde güvenlik donanımı, eğitimi ve insan gücü
için 60 Milyon ABD Doları.
Bu rakamlar sadece MINER Kanununa yönelik taahhüdümüzün sayılabilen bir ölçümünü
yansıtmaktadır. Toplamda, yeraltı kömür madeni işletmelerinin tamamının MINER kanunu
gereklerine riayet etmek adına 500 milyon ABD Dolarının üzerinde bir taahhüt altına girdiğini tahmin
etmekteyiz. Ulusumuzun madencilerini koruma yönündeki arzu ettiğimiz hedefe ulaşmaktan ziyade,
tıpkı MINER Kanununun bizzat bir son olmadığı gibi bu sadece bir başlangıç.
GÖNÜLLÜ EYLEMLER
Federal ve eyalet kurallarına riayet etmek için yürüttüğümüz faaliyetlerin ötesinde madencilerin
güvenliğini arttırmak için bazı gönüllü girişimler üstlenip bunların idamesini sağlamak durumunda
kaldık.
2006 yılında, NMA ulusun yeraltı kömür madeni ocaklarında güvenliği daha da artırabilecek yeni
teknoloji, prosedür ve eğitim tekniklerini içeren bir çalışma yürütmek amacıyla Maden Güvenliği
Teknoloji ve Eğitim Komisyonu'nu (MSTTC) kurdu.
Komisyonun raporunda haberleşme teknolojisi, acil durumlara hazırlık, müdahale ve kurtarma
prosedürleri, eğitim, kaçış ve koruma stratejileri alanlarına değinen ve oy birliğiyle kabul edilmiş 75
tavsiye yer almaktadır. Komisyonun tavsiyelerinin ana fikri önleme konusunda sistematik ve kapsamlı
risk değerlendirmesine dayalı bir yaklaşıma odaklanmaktadır.
Sanayide şu anda komisyonun bazı kısa vadeli tavsiyeleri uygulanmakta ve daha uzak gelecekteki
konularla ilgili eylemlere dönük ayrıntılı tasarı oluşturulmaktadır. Örneğin, komisyonun temel
tavsiyelerinin uygulanması konusunda bize yardımcı olacak risk tabanlı yönetim araçları geçiştirmek
adına Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Enstitüsü (NIOSH) ile birlikte çalışmaktayız. Risk analizli risk
yönetiminin kullanımı yeraltı kömür madeni işletmeciliği sanayiinde genel bir uygulama değilken
büyük şirketlerin pek çoğu tarafından iyi bilinmektedir. Hedefimiz, her şirketin yaşamı veya mülkiyeti
tehlikeye atan durumlar oluşmadan önce önemli tehlikeleri tanımlayarak bunlara değinmesine
yardımcı olacak operasyonel araçlar geliştirmektir. Bu yöndeki çaba, 10 yeraltı ocağında risk
değerlendirmesinin kullanımını tanıtmak ve incelemek amacıyla geçtiğimiz yıl üstlenilen bir dizi pilot
projeye dayanmaktadır.
Risk değerlendirmesi ve yönetimi, birçok sanayii ortamında kullanılmakta olan köklü uygulamalardır.
Amacımız, yaralanmaya sebebiyet verme potansiyeli en yüksek olan koşul veya uygulamaları tespit
ederek bunları ortadan kaldırabilmemiz ve yönetebilmemiz amacıyla söz konusu sürece tüm maden
işletmelerinde kullanıma dönük resmiyet kazandırmaktır. Bu sayede, "tüm çalışanların her türlü kaza
ve yaralanmanın önlenmesi konusuna odaklanmasını sağlayan değere dayalı bir önleme kültürünün
yerleştirilmesi üzerine temellendirilmiş" bir yaklaşımı teşvik etmek adına MSTCC amacını
gerçekleştiren bir sistem geliştirmeyi ummaktayız.
Maden Güvenliği ve Sağlığı İdaresi (MSHA) ve NIOSH temsilcileri ile birlikte çalışarak, var olan
uygulama ve protokollerin sanayiide husule gelmiş olan yapısal değişiklikler dikkate alındığında
geçerli ve etkin durumda olup olmadığını belirlemek amacıyla mevcut maden kurtarma
prosedürlerine yönelik bir değerlendirme başlattık. Söz konusu değerlendirme, ilgili prosedürler
yürürlükteyken bunlara yönelik bir değerlendirme aracının yanı sıra, oluşturulan maden kurtarma
ekipleri ve hazırlanmakta olan maden kurtarma protokolleri için rehber işlevi görebilen genel bir
maden kurtarma el kitabının oluşturulması ile sonuçlanmıştır. Bu belge, gerektiği takdirde maden
kurtarma hizmetlerinin etkin biçimde verilmesini hızlandıracak olay öncesi planlama şablonu olarak
kullanılmak üzere maden sanayiine dağıtılmıştır.
Sanayiinin iletişim uzmanları ve dışarıdan gelen uzmanlar ile işbirliği yaparak, bir maden krizi çıkması
halinde bu süre boyunca medya ile yapılacak iletişimlere dönük bir protokol geliştirmiş
bulunmaktayız. Protokolde, toplulukları bir maden kazası veya ölüm ile sonuçlanan kazaya neden
olan gerçeklerden haberdar etmek ve maden işletmecilerinin bu anlayışa katkıda bulunma
yükümlülüğü konusunda medyanın önemli bir rol oynadığı kabul edilmektedir. Protokolde, MINER
Kanununda öngörüldüğü ve sanayii boyunca geniş ölçüde yayıldığı üzere MSHA ile etkili iletişim ve
işbirliği kurulması konusunda bir çerçeve verilmektedir.
Bu faaliyetler NMA'nın bu yılın sonlarında sponsorluğunu yapacağı MINExpo® International 2008'in
odak noktası olacaktır. Dünyanın dört bir yanından gelen maden uzmanlarının dört yılda bir
toplandığı bu fuarda yeni güvenlik teknolojileri vitrine çıkarılacak olup, teknik oturumlar ve ilgili
atölye çalışmalarında teknoloji transferini hızlandıracak yeni teknik ve uygulamalar vurgulanacak.
BİR ÖNLEME KÜLTÜRÜNÜN OLUŞTURULMASI
Şimdiye kadar teknik iyileştirmelere yönelik yorumlarda bulunduk ve bunlar açıkçası önem arz ediyor.
Ancak, belki de güvenliğin iyileştirilmesi konusundaki en önemli unsur, kesintisiz bir " önleme
kültürüne" odaklanmaktır. Başarılı şirketler için örgütün her seviyesinde bir önleme kültürü
mevcuttur. Üstün güvenlik performansı gösteren bu şirketlerde, her toplantıda ve madenlerdeki her
vardiyada kaza önleme konusuna vurgu yapılmakta olup, bu iş modelinin ayrılmaz bir parçasıdır. Bu
her yıl düzenlenen Sentinel of Safety ödüllerini kazananlar arasındaki ortak temadır.
MSTT, Maden Güvenliği Teknolojisinin İyileştirilmesi ve Eğitim: ABD Global Liderliğinin oluşturulması
başlıklı 2006 yılı raporunda şunları ifade etmiştir:
Uygunluk önlemenin önemli bir boyutudur, ancak bunun daha kapsamlı bir risk yönetim süreci
bakımından sadece bir başlangıç noktası olduğunun farkına varmak daha önemlidir. Tüm çalışanların
her türlü kaza ve yaralanmanın önlenmesi konusuna odaklandığı bir "önleme kültürünün"
oluşturulması herhangi bir şirket için sürecin başarılı olmasını sağlayacak kritik bir faaliyettir. Esas
itibarıyla, süreç organizasyonu bir reaksiyon kültüründen önleme kültürüne yöneltmektedir.
Meydana gelmiş olan bir kaza veya yaralanmaya müdahale etmekten ziyade, şirket bunlar meydana
gelmeden önce algılanan potansiyel sorun alanlarına alanlarını proaktif olarak değerlendirmektedir.
Bu hedefleri gerçekleştirmek için, güvenlik ve kaza önleme çalışmalarının tüm işletme yönetim
sistemleri yazılımlarına entegre edilmesini teşvik eden bir güvenlik yönetim sistemi geliştirecek
alanında tanınmış uzmanlarla çalışacağız. Yine, NIOSH ile işbirliği içerisinde yürütülen pilot çalışmaya
dayalı olarak, bu çalışmanın sonuçlarını sergilemek ve tüm şirketlerin bunu normal işlem
uygulamalarının bir parçası görmelerini sağlayacak araçlar temin etmek için MINExpo'dan
faydalanacağız.
Amacımız kazaları, yaralanmaları ve hastalıkları önlemek ve bir önleme kültürünün yerleştirilmesini
teşvik etmektir. Alınacak kararlar, sağlam bilimsel ve kabul gören teknolojik sınırlara dayalı olacaktır.
Riske dayalı güvenlik öncelikleri geliştirmek suretiyle, madencileri olası tehlikelere doğrudan en fazla
iten koşullara yönelik kaynakları tespit ederek bunlara odaklanacağız. Amacımız performans çıtasını
sanayii çapında yükseltecek yeni uygulama ve teknolojilerin araştırılması, geliştirilmesi ve
ticarileştirilmesi konusunda kömür şirketleri ile ekipman ve hizmet tedarik eden firmalar arasındaki
sanayii genelindeki ortaklıkları desteklemektir.
SONUÇ
Sayın Başkan Hanımefendi, işin büyük bir kısmını tamamladık ancak geriye yapacak biraz daha iş
kalıyor. Yardımlarınız sayesinde ve NIOSH'taki madencilik araştırma programına vereceğiniz hayati
destek ile, "her bir madencinin evine sevdiklerinin yanına emniyetli bir şekilde dönmesini sağlamak"
şeklindeki ortak amacımızı gerçekleştireceğiz
Ulusal Madenciler Birliği üyeleri adına, hayati öneme haiz bu kamu politikası konusunda bize bakış
açısı kazanma fırsatı verdiğiniz için teşekkür ederiz.
Sorularınız varsa yanıtlamaktan memnuniyet duyarım.
Bölüm 8
KÖMÜR MADENİ GÜVENLİĞİ VE SAĞLIĞI1
Çalışma Ekonomisi İç Sosyal Politika Bölümü Uzmanlarından
Linda Levine
ÖZET
Kömür madenciliği sanayiinde güvenlik, tek bir kazada yüzlerce madencinin yaşamını yitirebildiği ve
her yıl 1.000'in üzerinde ölümcül kazanın meydana gelebildiği bir zaman olan yirminci yüzyılın ilk on
yılına kıyasla oldukça iyi durumdadır. Kömür madeni kazaları ile ilişkili ölümcül yaralanmaların
neredeyse tamamı 1925 ve 2005 yılları arasında meydana gelirken, tüm zamanların en düşük kaza
sayısı 23 olarak gerçekleşmiştir. Ancak, 2006 yılında Batı Virjinya'nın Sago madeninde meydana gelen
12 ölümün ve diğer madenlerdeki ölümcül kazalar sonucunda ölümcül kazaların sayısı 47'ye çıkarak
iki kat artmıştır. 1990'ların sonlarında gerçekleşen kaza seviyelerine kıyasla bir yıl sonra ölümcül
kazaların sayısı 33'e düşmüştür.
Karşılaştıkları ortalamanın üzerindeki ölümcül yaralanmalara ek olarak, kömür madencileri görevleri
icabı maruz kaldıkları hastalıklardan da muzdariptirler. Bunlar arasında en önemlisi, her yıl hala
1.yaklaşık 1.000 kurbanın verildiği siyah akciğer hastalığıdır (kömür işçisi pnömokonyozu, CWP).
İyileştirilmiş toz kontrolü koşulları her ne kadar CWP'nin prevalansında azalmaya yol açsa da,
9070'lerin ilk yıllarında daha sıkı standartların yürürlüğe girmesinin ardından kariyerlerine başlayan
madenciler arasında vaka sayısının son zamanlarda arttığına dair kanıt söz konusudur. Buna ek olarak,
geçerli solunabilir toz limitleri ve maden sahiplerinin bunlara uyma dereceleri üzerindeki anlaşmazlık
devam etmektedir.
2006 yılının Ocak ayında meydana gelen Sago maden kazasının ardından, ABD Çalışma Bakanlığı'na
bağlı Maden Sağlığı ve Güvenliği Dairesi (MSHA) on yıl içerisinde önceden kural koyma konusunda
yavaş adım attığı gerekçesiyle eleştirilmişti. MSHA'nın standart belirleme faaliyeti o yılın sonlarında
başlayarak hız kazandı, ancak Maden İyileştirme ve Yeni Acil Durum Müdahale Kanununun (MINER,
P.L. 109-236) Haziran ayında yasalaşmasından sonra gerçekleşmiş oldu. 1977'den bu yana federal
maden güvenliği yasasındaki ilk önemli değişiklik olan MINER kanununda, Sago felaketinde rol
oynamış olduğu düşünülen faktörlerin (örn. acil durum oksijen araç-gereçleri, kaza sonrası
haberleşme ve takip sistemleri, kurtarma ekiplerinin konuşlandırılması) altı çizilmiş ve MSHA ile ilgili
bazı kural koyma terminleri şart koşulmuştur. Buna göre, resmi kurum 2006 Kasımında acil durumda
1
31 Mart 2008 tarihli RL34429 sayılı CRS Raporundan alınmıştır.
maden tahliyesi, 2007 Martında para cezaları ve 2008 Şubatında ise kurtarma ekipleri ve asbest
maruziyeti ile ilgili nihai yönetmelikler yayınlamıştır.
Bazı politika yapanlar MSHA'nın performansından memnun kalmamışlardır. Bu mütalaalar yakın
zamanda ABD Temsilciler Meclisinin Ocak 2008'de Ek Maden İyileştirme ve
Yeni Acil Durum Müdahale Kanununu (S-MINER, H.R. 2768) geçirmesine yol açmıştır. Bu kanun
örneğin MSHA'nın Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Enstitüsü tarafından tavsiye edilen gönüllü limitleri
(örneğin kimyasal tehlikelere dönük) zorunlu maruziyet limitleri olarak kabul etmesinin öngörülmesi
gibi, Madenci Sağlığı İyileştirme Kanununun (H.R. 2769) dilini bünyesinde barındırmaktadır. SMINER'da ayrıca 2007 yılında altı maden işçisinin ve üç kurtarma ekibi personelinin yaşamını yitirdiği
Utah'taki Crandall Kanyon'unda kullanılan uygulama olan dönümlü ayak sistemi ile kömür çıkarma
yönteminin de yer aldığı maden sahibi planlarını daha yakından incelemesi ve izlemesi de ön
görülmektedir. Başkan Temsilciler Meclisinin geçirdiği S-MINER kanununu veto edeceğini söylemiştir.
MINER kanunu ve 2008 tarihli Konsolide Ödenekler Yasası (P.L. 110-161) uyarınca bu yıl gerekli
görülen kural koyma faaliyetinin ışığında, MSHA İş Sağlığı ve Güvenliği İdaresinden yardım talebinde
bulunmuştur. Kongre, 2007 Mali Yılı (302 milyon dolar) ile 2008 Mali Yılı (334 milyon dolar) arasında
MSHA'nın ödeneğini arttırmıştır. İdarenin MSHA için 2009 Mali Yılına ait olarak talep ettiği bütçe 332
milyon dolardır.
Kömür madeni ocaklarında meydana gelen kazalar sonucunda yaşamlarını yitiren maden işçilerine
yönelik haber grubu hesapları son yıllarda daha sık görülmektedir. Maden ocağında mahsur kalan 12
işçinin öldüğü Batı Virjinya'nın Sago madeninde meydana gelen metan gazı patlaması ülkenin kömür
madeni, ocaklarındaki çalışma koşullarına parlak bir ışık tutmuştur. 2007 yılında Utah'taki Crandall
Kanyonu madeninde meydana gelen kısmi çökme dikkatleri kömür madenlerinde çalışan işçilerin
kötü durumlarına çekmiştir. Son on yılda meydana gelen diğer kazalar arasında yukarıda anılan
kazalar Kongreyi ülkenin kömür madeni ocaklarında zor koşullarda çalışarak emek sarf eden kişilerin
emniyet ve sağlıkları ile ilgili kanun koyma ve gözetme faaliyetlerini hızlandırmaya teşvik etmiştir.
Bu rapor, kömür madenciliği sektöründeki çalışma koşullarına ilişkin kaydın gözden geçirilmesi ile
başlamaktadır. Ardından raporda ABD Çalışma Bakanlığına bağlı Maden Sağlığı ve Güvenliği İdaresinin
yönetim biçimi ve İdareye yakın zamanda fon sağlanması konuları da açıklanmaktadır. Rapor, mevcut
düzenleme ve yasamayla ilgili girişimlerin analiziyle kapanmaktadır.
KÖMÜR MADENCİLİĞİ SANAYİİNDEKİ ÇALIŞMA KOŞULLARI
Güvenlik
Kömür madenciliği sanayiinde güvenlik, tek bir kazada yüzlerce madencinin yaşamını yitirebildiği ve
her yıl 1.000'in üzerinde ölümcül kazanın meydana gelebildiği bir zaman olan yirminci yüzyılın ilk on
yılına kıyasla oldukça iyi durumdadır. Kömür madeni kazaları ile ilişkili ölümcül yaralanmaların
neredeyse tamamı 1925 ve 2005 yılları arasında meydana gelirken, tüm zamanların en düşük kaza
sayısı 23 olarak gerçekleşmiştir.
Yine de, kömür madenciliği ölümcül mesleki yaralanmaların ölçülmesi sonucunda en tehlikeli faaliyet
sektörü olarak kalmaktadır. Kömür madenciliği sektöründe 100.000 işçiden 49.5'inin ölümcül kazaya
maruz kalması ile kıyaslandığında ABD İş Gücü İstatistikleri Bürosundan verilerin elde edildiği en son
yıl olan 2006 yılında özel sektörde istihdam edilen kişiler arasındaki ölüm oranı 100.000 işçiden 4.2'si
şeklinde olmuştur. [2] Ölümcül olmayan kazalar açısından, madencilik sektörü tüm sektörlerin
ortalamasından büyük oranda sapma göstermemektedir. [3] Burada odak noktası ölümcül kazalardır.
Ülkedeki kömür madenlerinde güvenlik bakımından uzun vadeli iyileşme sürecine çok çeşitli faktörler
(örn. istihdamın azalması, yeraltı madenciliğinden yerüstü madenciliğine geçiş ve verimliliğin artması)
katkıda bulunmuş olabilir. Uzunayak sistemleri gibi yeni makineler ihtiyaç duyulan toplam çalışan
sayısını azaltmakla kalmayıp, aynı zamanda söz konusu azaltmayı en tehlikeli noktalarda (örneğin
aktif kesim yüzeyinde) gerçekleştirmektedir. Büyük çaplı kazaları büyük olasılıkla önlenmiş olan diğer
önlemler arasında kömür tozunun kontrol edilmesi, metan gazının izlenmesi (hem patlayıcı hem
zehirli), çatıların yeterince desteklenmesi ve kıvılcım çıkaran ekipmanlardan kaçınılması yer
almaktadır. [4]
Maden Sağlığı ve Güvenliği İdaresinin (MSHA) faaliyetleri nedeniyle güvenlik konusunda ne denli
ilerleme sağlandığını kesin olarak belirlemek oldukça güçtür. Sanayiinin büyük bir kısmı bu yönde
herhangi bir teşvik olmaksızın MSHA standartlarında yer alan güvenlik gereksinimlerini
(düzenlemeler) gönüllü olarak benimsemiş olabilir. Doğrusunu söylemek gerekirse, güvenlik
MSHA'nın Çalışma Bakanlığı bünyesinde kurulduğu 1977 yılında Kongre Federal Maden Sağlığı ve
Güvenliği Değişiklik Yasasını (P.L. 95-164) geçirmeden uzun süre önce artmıştır.[5]
Çalışan güvenliğinde kaydedilen ilerlemeye ve izlenmesi gereken spesifik hareket tarzı ile ilgili
anlaşmazlığa rağmen, [6] işçi ve işveren özellikle içerisinde bulunduğumuz on yıl içerisinde meydana
gelen kazalar ışığında henüz geliştirilmesi gereken eksikler olduğu konusunda hemfikirdir. Örneğin,
2002 Temmuzunda Pennsylvania'daki Quecreek Madeninde meydana gelen su baskını yeraltı maden
haritalarının doğruluğu ve bunların yakında bulunan madenlerin sahiplerinin emrine amade olup
olmadıkları ile ilgili soruları gündeme getirmektedir. Şayet maden işletmecisinin o zamandan beri su
ile dolu halde bulunan yakındaki terk edilmiş bir madenin nihai haritasına erişimi olsaydı, Quecreek
kazası önlenebilirdi.
2006 yılında yeraltına nüfuz eden yıldırım nedeniyle çöken Batı Virjinya'daki Sago madeninde
meydana gelen metan gazı patlaması nedeniyle başlangıçta bir maden işçisi yaşamını yitirdi.
Patlamadan sağ kurtulan 16 maden işçisinden on ikisi mahsur kaldı ve sonunda çıkan yangının neden
olduğu karbon monoksite dayanamayarak yaşamını yitirdi. 2006 Ocak ayında Çalışma, Sağlık ve Beşeri
Hizmetler ve Eğitim ile ilgili Senato Ödenek Alt Komisyonu ve İlgili Kuruluşların gerçekleştirdiği
oturumunda, farklı haberleşme ve takip cihazlarının mahsur kalan madencilerin kaçarak daha iyi refüj
bulmalarını veya kurtarma ekiplerinin mahsur kalanlara daha hızlı ulaşabilmelerini sağlayabilmesi
olasılığı dahil olmak üzere müzakere edilen pek çok güvenlik konusunu gündeme getirdi. İlaveten,
maden işçilerine verilen acil durum solunum cihazı sadece bir saat süreyle derecelendirilmiş olup çok
sayıda cihazın yeterince çalışmadığı da bildirilmiştir. Ayrıca, kurtarma personeli madene girinceye
kadar patlamanın ardından 11 saat geçtiğine dair bir eleştiri de mevcuttur.[7]
Sago'daki ve 2006 yılında diğer kömür madenlerinde meydana gelen kazalar
ölüm oranlarını 2005 yılındaki rekor düşüş olan 23'ten, 2006 yılında, en son 1995 yılında ulaşımış bir
seviye olan 47’ye iki kat arttırmıştır. (Bkz. tablo 1) Bununla birlikte, 2007 yılında, ölüme neden olan iş
kazası sorucu yaralanmalar 1990'ların sonları ile kıyaslanabilecek bir seviye olan 33'e azalmıştır.
Bir yıllık bir iyileşmeye karşın, 2007 Ağustos ayında Utah'taki Crandall Kanyonu madeninin bir
kesiminin göçmesi (bir MSHA müfettişi dâhil olmak üzere altı maden işçisinin ve üç kurtarma ekibi
personelinin ölümüyle ve diğer altısının yaralanmasıyla sonuçlanmıştır) bir kez daha kömür
madenciliği sanayiindeki çalışma risklerini vurgulamıştır. Kurtarma ekibi personeli mahsur kalan
madencilere çağrı cihazı benzeri aygıtlarla sürekli mesajlar göndermiş olup, ancak bu mesajların alınıp
alınamadığı bilinmemektedir. Sago tradejisi ile bağlantılı olarak bahsedildiği üzere, diğer teknolojiler
maden işçileri ile haberleşmeye ve yerlerinin bulunmasına imkân verebilirdi.
Tablo 1. Kömür Madenciliği Sanayiinde Ölümcül Kaza ve Ölümcül Yaralanma Sayısı, 1995-2007
Yıl
Ölümcül Kaza
Sayısı
Ölümcül Yaralanma Oranı
(her 200.000 çalışma saati
başına bildirilen yaralanmalar)
1995
1996
1997
1998
1999
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
47
39
30
29
35
38
42
27
30
28
23
47
33
0,04
0,03
0,03
0,03
0,03
0,04
0,04
0,03
0,03
0,03
0,02
0,04
0,03
Kaynak: ABD Çalışma Bakanlığı, Maden Sağlığı ve Güvenliği İdaresi.
SAĞLIK
Kazara yaralanmaların miktarı mesleki hastalıklarınkinden çok daha güvenilir şekilde
belirlenebilmektedir. Yine de, kömür madenciliğinin uzun latanslı hastalık yoluyla travmatik
yaralanmadan çok daha fazla sakatlığa neden olduğu açıktır. Bunlar arasında en önemlisi,
1990'şardan bu yana yarı yarıya azalmış olmasına rağmen her yıl hala 1.yaklaşık 1.000 kurbanın
verildiği siyah akciğer hastalığıdır (kömür işçisi pnömokonyozu, CWP). [8] Bu vakalarda ortalama
olarak kaybedilen bir yıllık yaşam süresiyle sonuçlanan uzun bir ilerleme sonrasında ölümler meydana
gelme eğilimindedir. Bununla birlikte, birçok yıldır solunum bozukluğu ve güçten düşüren halsizlik
genellikle ölümün önünde yer almakta olup, bu da hasta madencinin sonuçla doğrudan alakalı başka
bir nedenden ölmesinden ötürü madenle ilgili ölümcül kaza sayılamaz.
İyileştirilmiş toz kontrolü gereksinimleri CWP prevalansında azalmaya yol açmıştır. 20-24 yıllık iş
deneyimine sahip maden işçileri arasında, inceleme altındaki madencilerden x ışınları pozitif olanların
oranı 1970'lerin ortalarında %23.2 iken, 1990'ların sonlarında %2.2'ye düşmüştür.
[9] İlginç şekilde, bazı zamanlarda söz konusu oranlarda keskin düşüşler meydana gelmiştir: 25-29
yıllık deneyime sahip maden işçileri bakımından söz konusu oran 1987-1991 anketindeki %20.2'den
1992-1996 anketinde 5.4'e gerilemiştir; ilk sözü edilen grup kariyerlerine 1962 yılı civarında
başlarken, son sözü edilen grup ise 1967 civarında başlamıştır. Bundan böyle yaygın olarak Kömür
Kanunu olarak anılacak olan 1969 sayılı Federal Kömür Madeni Sağlık ve Güvenlik Kanunu (P.L. 91173) tahtında, 1973'den 1973'e kadar aşama aşama daha sıkı toz standartları uygulanmıştır.
Bununla birlikte, içinde bulunduğumuz on yıl boyunca ABD Sağlık ve İnsani Hizmetler Bakanlığına
bağlı Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC), Kömür Kanunundaki önleyici tedbirlerin
uygulanmasının ardından kömür tozuna maruz kalmaları nedeniyle bilhassa sıkıntı yaşayan 50 yaş altı
yeraltı madeni işçileri arasında ilerlemiş CWP vakaları tespit etmiştir. CDC, ilerlemiş pnömokonyozun
sürekli gelişimi konusunda dört açıklama ortaya koymuştur:
1. zorunlu kömür madeni toz yönetmeliklerindeki yetersizlikler;
2. Bu yönetmeliklere uyulmaması veya yeterince uygulanmaması;
3. Zengin kömür rezervlerinin tükenmesinin beraberinde gelen madencilik uygulamalarındaki
değişiklikleri (örneğin ince damarlı kömür madenciliği) barındıracak hastalık önleme inovasyonlarının
bulunmaması ve
4. madencilerin erken hastalık teşhisi için incelemeye tabi tutulması ve toz maruziyetinin azaltılması
yönünde önlem alınması konusunda kaçan fırsatlar.[10]
DÜZENLEYİCİ REJİM
MSHA'nın görevi, kömür ve diğer maden işletmeciliği sanayiilerinde istihdam edilen işçilerin sağlık ve
güvenliğinin gözetilmesi ve denetlenmesidir. MSHA'nın 2008 mali yılındaki yaklaşık 334 milyon AND
Doları olan bütçesi kardeş kuruluşu olan İş Sağlığı ve Güvenliği İdaresinin (OSHA) bütçesinden daha
azdır, ancak OSHA çok daha fazla işçinin korunmasından sorumludur: MSHA yaklaşık 200.000 işçiyi
barındıran bir madencilik sanayiini (yüzey madenciliği işletmeleri ve kömür haricindeki diğer tüm
mineraller dâhil) denetlerken, OSHA ise işgücünün kalan kısmına tekabül eden 100 milyonu aşkın
çalışanın büyük bir bölümünden sorumludur. Böylece, OSHA denetimlerini çoğunlukla az sayıdaki
sektörde en kötü kaza kayıtlarına sahip firmalar üzerinde gerçekleştirmeyi hedeflerken, MSHA ise
tüm sanayiyi kapsayabilmektedir. Aslında, her bir yeraltı madeninin yılda en az dört kez, yerüstü
madeninin ise yılda iki kez denetlenmesi zorunlu kılınmıştır. Her iki kuruluş da mali cezalar takdir
edebilmektedir, ancak MSHA tehlikeli faaliyetlerin derhal durdurulması konusunda doğrudan yetkiye
sahiptir.
Genellikle standart olarak atıfta bulunulan MSHA düzenlemeleri, metan gazı izleme, toz kontrolü,
havalandırma, gürültü, elektrikli ekipman, dizel motorlar, patlayıcılar, yangından korunma, tavan
tahkimatı, ocak vinci ve taşıma ekipmanları, haritalar, haberleşme ve acil durumları içeren geniş bir
ekipman, prosedür, sertifikasyon ve eğitim yelpazesini barındırmaktadır. (Bkz. Federal Düzenlemeler
Kanunu, Bölüm 30, Madde "; kömür madeni işçilerine özellikle O fıkrasında değinilmektedir)
Güvenlik
2006 yılında meydana gelen Sago kazasının ardından, Kuruluş 2001 Ocak ayı itibariyle beklemekte
olan teklif edilen 18 standardın iddialara göre geri çekilmesi sonucunda kural koyma konusunda yavaş
hareket ettiği gerekçesiyle eleştirilere tabi tutulmuştur. [11] İdare yanıt olarak gözden geçirilmiş bir
gündemin izlenmekte olduğunu [12] ve daha dürüst olmak gerekirse artık küçük ilerlemelerin
kaydedildiği uzun soluklu projelerin dinlenmeyeceğini belirtmiştir.
MSHA'nın kural koyma faaliyeti 2006 yılının sonlarında başlayarak hız kazandı, ancak Maden
İyileştirme ve Yeni Acil Durum Müdahale Kanununun (MINER, P.L. 109-236) Haziran ayında
yasalaşmasından sonra gerçekleşmiş oldu. Örneğin 2006 yılının Aralık ayında, acil durumda maden
tahliyesi konusunda MSHA'nın geçici acil durum standardını yeni yasa ile uzlaştıran nihai bir kural
yürürlüğe girmiştir. Nihai düzenlemede, emre amadeliğin arttırılması ve solunum cihazlarının
depolanması (bağımsız ferdi kurtarıcılar, SCSR'ler), kaçış kılavuzlarının ("cankurtaran halatı") yeraltı
madenlerine kurulması ve bakımı ve tüm madenlerde kazaların derhal bildirilmesi ile ilgili gereklilikler
yer almaktadır. 2007 Mart ayında (2006 Kasımında MINER yasasının sona ermesi karşısında), MSHA
başka bir nihai kural yayınladı: kuralda MINER yasasında belirtilen hususlar da dahil olmak üzere tüm
maden sağlığı ve güvenliği ihlalleri karşısında para cezaları verilmesi öngörülmektedir.
Ek olarak, MSHA 2008 Ocak ayının sonlarında kablosuz haberleşme sistemine onay verdiğini ilk defa
duyurdu. 2006 yılından bu yana MSHA haberleşme izleme sistemlerine yönelik 36 yeni ve gözden
geçirilmiş onay yayınladı... Şu anda kuruluş diğer kablosuz sistemler de dâhil olmak üzere 41 ek
haberleşme ve izleme uygulamasını incelemektedir."[13] MINER yasasında yeraltı madeni
işletmecilerinin iki yönlü kablosuz haberleşme ve elektronik izleme sistemlerini benimsemesi
amacıyla bir termin (Haziran 2009) öngörülmüştür. Yasada ayrıca MSHA'nın maden işletmecilerinin
kurtarma ekipleri ile ilgili uyması gereken yeni gereklilikleri yayınlaması konusunda bir termin (Aralık
2007) ön görülmüştür; 2008 Şubatında MSHA diğerlerinin yanı sıra maden kurtarma ekibi üyelerine
yönelik eğitim saati sayılarının öngörüldüğü nihai bir kural yayınlamıştır.
Sağlık
Siyah akciğer ve silikoz hastalığının önlenmesi konusunda, MSHA'dan yetkili makam statüsü uyarınca
açıkça bir toz kontrol standardı uygulamaya koyması öngörülmektedir. Düzenleme uyarınca
hâlihazırda belirlenen solunabilir toza ilişkin (zorunlu) izin verilebilen maruziyet limiti (PEL) metreküp
başına 2 miligramdır. Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Enstitüsü (NIOSH) metreküp başına 1 mg kömür
madeni tozu ile metreküp başına 0.05 miligram silis tozu için tavsiye edilen (ihtiyari) bir maruziyet
limiti geliştirdi. [14]
Limitin yanı sıra, maden ocaklarındaki toz konsantrasyonlarının nasıl ölçüleceği ve MSHA'nın maden
işletmecilerinin plan ve performanslarını izlediği yöntem konusundaki uyuşmazlıklar devam
etmektedir. 2000 yılında yeni düzenlemeler (2003 Martında gözden geçirilmiş tekliflerin yerini aldığı)
öngördükten sonra, MSHA NIOSH'nin test etmekte olduğu kişisel toz ölçüm cihazlarıyla (PSM'ler) ilgili
bilgi almak amacıyla 2003 Haziranında nihai kural ile ilgili çalışmasına ara verdi. PDM'ler, toz
konsantrasyonuyla ilgili kişiye özgü ve gerçek zamanlı okuma değerleri verebilen ve hava
numunelerinin işleme alınma şekliyle ilgili uzun zamandır süregelen uyuşmazlıkların çözülmesine
yardımcı olabilecek yeni bir teknolojidir. 2007 Mayısında NIOSH'nin maden ve inşaat güvenliği
departmanı müdür yardımcısı Jeffrey Kohler, Birleşik Devletler Senatosunun Sağlık, Eğitim İşgücü ve
Emeklilik Komitesi, İş ve İşyeri Güvenliği Alt Komitesinin huzurunda, enstitünün yaptığı araştırmanın
PDM'ler ile teçhiz edilen madencilerin gerçek zamanlı dozimetre bulunmasına dayalı olarak
solunabilir toz maruziyetini büyük ölçüde azaltabileceğini ortaya koyduğunu beyan etti. Şu anda PDM
ile ilgili hakları elinde bulunduran kuruluş, NIOSH'yi kural koyma faaliyetinin tamamlanmasını
müteakip dört ile altı ay içerisinde cihazları hazır hale getirebileceği konusunda bilgilendirdi.
Finansman Sağlama
Kongre, MSHA'nın ödeneğini 2007 mali yılındaki 302 milyon ABD Dolarından 2008 mali yılında 334
Milyon ABD Dolarına arttırdı. Kongre tarafından, MINER kanunu ve diğer mevzuat açısından gerekli
görülen kural koyma faaliyetine yanıt olarak, MSHA İş Sağlığı ve Güvenliği İdaresinden gönüllülerin
standartlar geliştirme konusunda yardımcı olmalarını talep etti. MSHA'nın Standartlar, Yönetmelikler
ve Değişiklikler Dairesi idarekapsamındaki kömür ve sair maden sanayiilerine yönelik standartlar
geliştirmektedir; daire aynı zamanda MSHA'ya ibraz edilen değişiklik dilekçelerini de işleme koymakta
ve kuruluşun Bilgiye Erişim Özgürlüğü Yasası programını da yönetmektedir. Dairede yaklaşık 17 tam
zamanlı çalışan istihdam edilmiştir.
İdare MSHA için 2009 mali yılında biraz düşük bir meblağ olan 332 milyon ABD Doları talep etmiştir.
Kuruluşun bütçe gerekçesine göre, İdare 2 milyon dolarlık net azalışın (20 milyon dolarlık brüt azalma)
büyük bir bölümünü 2008 mali yılında yeni kömür madeni müfettişlerinin işe alınıp eğitim verilmesine
dönük masraflar ile hâlihazırda istihdam edilmekte olan müfettişlerin fazla mesai ve seyahat
giderlerine (yaklaşık 11 milyon dolar) isnat etmektedir. Yalnızca küçük bir kısmı (367.000 dolar)
"MINER Yasası tahtında 2008 mali yılında kural koyma faaliyetine ilişkin hizmet sözleşmelerine dönük
bir defaya mahsus masrafların" sona ermesi ile ilişkilidir.
YASAMA FAALİYETİ
MINER Yasası
2006 yılında gerek eyalette (örneğin Batı Virjinya, Kentucky ve Illionis) gerekse federal seviyelerde
üstlenilen yasama faaliyeti Sago maden felaketinde önemli bir rol oynadığı düşünülen faktörlerin
(örn. acil durum oksijen araç-gereçleri, izleme ve haberleşme sistemleri, kurtarma ekiplerinin
konuşlandırılması) altını çizmiştir. En çok öne çıkan önlem ve 1977 yılından bu yana federal maden
güvenliği mevzuatındaki ilk başlıca revizyon, Maden İyileştirme ve Yeni Acil Durum Müdahale
Kanunudur (MINER, P.L. 109-236).[16] Kongre MINER yasasını geçirmiş ve Başkan da bir ay içerisinde
kanunlaşması için 15 Haziran 2006 tarihinde imzalamıştır.
MSHA tarafından önlem alınması gereken başlıca noktalar arasında şunlar yer almaktadır:
•
Acil durum müdahalesi (madde 2). Her bir madenin kaza sonrası haberleşme, izleme ve
solunabilir hava ve yaşam hatlarının yer aldığı MSHA onaylı bir planı bulunması gerekmekte olup, her
maden işletmeciler, kurtarma ekipleri ve yerel acil durum müdahale personeli arasındaki
koordinasyona ilişkin prosedürler belirler.
•
Kurtarma ekipleri (madde 4). 36'nın üzerinde çalışanı olan her madenin her vardiyada acil
durum müdahalesi ile ilgili bilgi sahibi bir çalışan bulundurması zorunludur; kurtarma istasyonundan
bir saat içerisinde kurtarma yarışma ve eğitimlerine katılan madene aşina iki sertifikalı ekip hazır
bulunmalıdır. Daha küçük maden ocakları için daha fazla esneklik sağlanmaktadır.
•
Cezalar (madde 8). Standartları veya talimatları kasıtlı ihmal edenler ile ilgili olarak hapis ve
para cezası dâhil olmak üzere cezaların ölçek ve kapsamını 250.000 Dolara (ikinci suç halinde ise
500.000 Dolar) arttırmakta ve yeni bir "aleni ihlal" kategorisi içinse ihlal başına 220.000 dolara kadar
bir para cezası öngörmektedir.
•
Metruk maden bölgelerinin mühürlenmesi (madde 10). 20 libre-inç karelik mevcut basınç
direnci standardı arttırılmaktadır.
MSHA'nın yasayı uygulamakta olduğu hız konusunda memnuniyetsizlik bildirilmiştir. Sonuç olarak,
2007 Aralığında imzalanan 2008 tarihli Konsolide Ödenekler Yasası (P.L. 110-161), MINER yasasının
11. maddesi uyarınca aktif çalışma alanlarını havalandırmak için kuşak çekme girişlerinin kullanımı ile
ilgili tesis edilen Teknik Çalışma Panelinin tavsiyeleri ile tutarlı olacak şekilde teklif edilen bir kural (20
Haziran 2008) ve nihai bir kural (31 Aralık 2008) belirlenmiştir. 101-160'da ayrıca Çalışma Bakanına
aynı zaman dilimi içerisinde yeraltı kömür madenlerinde kurtarma odalarını veya eşit ölçüde
koruyucu kurtarma tesislerini gerekli gören MINER yasasının 13. maddesi uyarınca NIOSH tavsiyeleri
ile tutarlı düzenlemeler teklif ederek bunları sonuçlandırılması talimatı da verilmiştir.
S-MINER Yasası
MINER Yasasının geçişi sırasında, bazı Üyeler kanunu sadece ardından daha fazla önlemin ele alınması
gereken bir "ilk adım" olarak nitelendirmiştir. 2008 Ocak ayında, Temsilciler Meclisi Madenci Sağlığı
İyileştirme Kanununun (H.R. 2769) dilini bünyesinde barındıran Ek Maden İyileştirme ve Yeni Acil
Durum Müdahale Yasasını (S-MINER, H.R. 2768) meclisten geçirmiştir.
Yasa tasarısının 8. maddesinde sağlıkla ilgili olarak aşağıdakiler şart koşulmaktadır:

Tasarı yasalaştıktan sonraki 30 gün içerisinde NIOSH madenciler açısından tehlikeli olan
kimyasal maddelere ve diğer maddelere yönelik önerdikleri maruziyet limitlerini (REL'ler)
MSHA'ya aktaracaktır; Ardından MSHA'nın, söz konusu REL'leri almasını müteakiben azami 30
gün içerisinde bunları izin verilen maruziyet limitleri (PEL'ler) olarak kabul etmesi
gerekecektir.

NIOSH her yıl yeni veya gözden geçirilmiş REL'leri ibraz edecek olup, DOL bunları 30 gün
içerisinde PEL'ler olarak kabul edecektir; [18] ve ! MSHA, tasarının yasalaşmasını müteakiben
30 gün içerisinde OSHA'nın asbest standardını madencilik sanayiine uygulayacaktır.
Tasarıda yapılacak herhangi bir değişiklik aynı zamanda Çalışma Bakanının güvenlik riskleri barındıran
maden işçisinin maddeyi kötüye kullanması sorunları ile ilgili çalışma yaparak konuya dair rapor
hazırlamasını gerektirecektir. Başka bir değişiklik ise Çalışma Bakanına, Sağlık ve İnsani Hizmetler
Bakanlığı ile istişarede bulunmak suretiyle ruh sağlığı rahatsızlıkları geçiren mevcut ve eski
madencilere rehabilitasyon hizmetlerinin verilmesi konusunda yardımlarda bulunmak üzere 10
milyon dolar harcama yetkisi vermektedir
Madde 7'de başka bir sağlık konusu olan solunabilir toza değinilmektedir. H.R. 2768'de, tasarının
yasalaştığı tarihte yürürlüğe girmek kaydıyla, maden işletmecilerinin NIOSH'nın bir metreküplük hava
başına 1 miligram solunabilir kömür tozu ve 0.05 miligram solunabilir silika tozu şeklindeki Önerilen
Maruziyet Limitlerini benimsemesi gerektiği öngörülmektedir. Kömür tozu standardının
karşılanmasını sağlamak adına, MSHA ve maden işletmecilerinin cihazlarla teçhiz edilmiş olan maden
işçilerine gerçek zamanlı bilgiler temin eden kişisel toz monitörlerini (PDM'ler) kullanarak maden
ocağı ortamındaki toz miktarını örneklemeleri gerekmektedir. Yasa tasarısında yapılan bir değişiklik
ile Çalışma Bakanına bu amaç doğrultusunda PDM'ler satın alması için 30 milyon dolar ödenek tahsis
edilmektedir.
2007 Crandall Kanyonu trajedisinde dönümlü ayak sistemi ile kömür çıkarma yönteminin kullanılması
ışığında, tasarıda uygulamaya dönük hükümler yer almaktadır. [20] Örneğin, maden işletmecilerinin
bu tür faaliyetleri yerine getirmeden önce MSHA tarafından onaylanmış geçerli bir topuk alma ve
bariyer daraltma planları bulunmalıdır; Bakan 1.500 feet'in üzerindeki derinliklerde çalışan maden
işçilerinin yer aldığı planlarla ilgili özel bir iç değerlendirme süreci tesis etmeli ve kuruluş da bu
uygulamaların yürütülmesini daha yakından izlemelidir. Ulusal Bilimler Akademisinin, tasarının
yasalaşmasını müteakip bir yıl içerisinde NIOSH ile istişare ederek dönümlü ayak sistemi ile kömür
çıkarma sırasında ve büyük derinliklerde çalışırlarken madencileri daha iyi koruyabilmenin yolları ile
ilgili tavsiyelerde bulunması gerekmektedir.
S-MINER yasasının 4. maddesinde yer alan dönümlü ayak sistemi ile kömür çıkarma yöntemi
hükümlerine ek olarak, maddede MINER yasasındaki acil durum müdahale hükümleri yeniden
değerlendirilerek tamamlanmaktadır.
18
Maden işletmecilerinin veya maden işçilerinin fizibilitenin sorun teşkil edebileceğine dair kanıt
sunması halinde Çalışma Bakanının yürürlüğe girmeden önce PEL'nin fizibilitesini değerlendirmesine
imkân tanınacaktır. Maden işletmecilerinin veya maden işçilerinin NIOSH tarafından düzenlenen bir
REL'de PEL olarak işlev görmesi için gereken spesifikliğin bulunmadığına dair kanıt sunması halinde,
Bakan NIOSH daha ayrıntılı bir REL önerinceye kadar uygulamayı tehir edebilir.
Diğer hususlar arasında, MSHA 2008 veya 2009 yılında NIOSH tarafından tavsiye edilen kurtarma
odaları veya sair refüj tasarımları, dayanıklı maden ocağı havalandırma kontrolleri, alev almaz
konveyör kayışları ve aktif çalışma alanlarının havalandırılması gibi güvenlik konularıyla ilgili
düzenlemeler yapacaktır. Benzeri şekilde, H.R. 2768'de kaza sonrası haberleşme ve elektronik takip
sistemleri, varsiya öncesi haberleşme programı ve karbon monoksit seviyelerinin atmosferik olarak
izlenmesi gibi güvenlik konuları ile alakalı maden işletmecilerinin uyması gereken terminler
öngörülmektedir.
Madde 4 aynı zamanda terk edilmiş maden bölgelerinin mühürlenmesi ile ilgili nihai kural hususunda
bir termin (Aralık 2007) öngören MINER yasasının 10. maddesini de ilga etmektedir. Bunun yerine, SMINER MSHA'nın yasalaşmayı müteakip üç aydan uzun olmamak kaydıyla konuyla ilgili bir nihai kural
yayınlamasını gerekli görmektedir. [21] Bunun yanı sıra Madde 4'te Ulusal Bilimler Akademisinin
maden işçilerini (yasalaşmanın ardından en geç bir yıl sonra) maden ocaklarının yakınına yıldırım
düşmesi riskinden koruma yöntemleri ile ilgili rapor hazırlaması şart koşulmaktadır.
S-MINER'ın 5. maddesi uygulama yetkisine odaklanmaktadır. Kuruluşun mevcut müfettişler emekli
olmadan önce yeterli niteliklere haiz ve eğitimli teftiş personeline sahip olmasını sağlamak amacıyla,
tasarıda görevli kişi sayısı ile ilgili tavan rakamlar beş yıl süreyle ilga edilmektedir. Buna ek olarak,
Çalışma Bakanlığı Başmüfettişlik Dairesinde maden denetçiliği ofisi teşkil edilmiştir. S-MINER ayrıca
ihlal davranışlarının tespit edildiği olaylarda (1) hâlihazırda izin verilenlerin haricinde bir para cezası
takdir edilmesine ve (2) tüm madencilerin maden ocağının tamamının çekilmelerine de müsaade
etmektedir. Tasarıda halihazırda izin verilen bazı para cezalarının tutarı öngörülmekte olup, nihai
değerlendirmeleri ödemeyen maden işletmecileri ile ilgili işlem yapılmasına yönelik bir prosedür tesis
edilmiştir. Hükümetin maden ocaklarına, bunların işletmecilerine ve 1977 sayılı yasa uyarınca sık
ihlalde bulunan kişiler olmadıklarını garanti edecek ilgili kişilere lisans verilmesi gerekip gerekmediği
konusunda tavsiyede bulunmak üzere Bakanın bir danışma kurulu tesis etmesi gerekecektir.
H.R. 2768 Madde 6'da kurtarma, geri kazanım ve olay inceleme yetkisine değinilmektedir. Bu
maddede kömür ve diğer maden ocağı faaliyetleri için yasalaşmayı müteakip 30 gün içerisinde bir acil
durum haberleşme çağrı merkezinin oluşturulması şartı yer almaktadır; merkezin kadrolu çalışanları
bulunmalı ve en az bir MSHA çalışanı tarafından haftanın 7 günü 24 saat boyunca işletilmelidir. SMINER'ın yasalaşmasını müteakiben altı ay içerisinde, kurtarma operasyonlarına ilişkin kılavuzlar
hazırlanarak yayılmalıdır; söz konusu kılavuzlarda MSHA bünyesindeki yetki çizgisi tasvir edilmeli ve
kuruluş, özel sektör ve resmi müdahale ekipleri arasında bunlardan her biri kendi sorumluluklarını
yerine getirebilmelidir.
MSHA'nın tüm kaza ve olay incelemelerini yürütmesine ek olarak, Madde 6 uyarınca birden fazla
yaralanma veya ölümü veya birden fazla mahsur kalmayı ihtiva eden olaylara dönük bağımsız
inceleme yetkisi verilmektedir. NIOSH bu konuda ekip üyeleri tayin etmektedir. Yasalaşmanın
ardından en geç 30 gün içerisinde, bağımsız incelemelerin yürütülmesi bakımından izlenecek
prosedürler ile ilgili kural koyma faaliyeti 1 Ekim 2008 tarihinde tamamlanmalıdır. Ancak, tasarıda söz
konusu diğer incelemeler Kimyasal Güvenlik ve Tehlike Araştırma Kurulunun veya bakanlığa bağlı
başmüfettişin araştırma yetkisini sınırlamamaktadır. [22]
H.R. 2768 Madde 6'da, aile irtibatlarıyla ilgili olarak MINER yasasının 7. maddesine de dikkat
çekilmektedir. Bunun yerine, S-MINER uyarınca Bakan MSHA'nın tam zamanlı bordrolu bir çalışanını
en azından birden fazla maden işçisinin yer aldığı kazalarda söz konusu madencilerin aileleri ile
irtibata geçen kilit haberleşmeci görevi yapacak bir aile irtibat görevlisi olarak tayin edecektir.
H.R. 2768'e ilişkin üçüncü değişiklik uyarınca maden güvenliği programı fonunun tesis edildiği madde
9 oluşturulmuştur. Hazinedeki bu hesaba maden güvenliği ile ilgili para cezaları ile özel bağışlar
yatırılacaktır. Hesapta toplanan bakiyeler sadece maden güvenliği teftişleri ile araştırmalar için
kullanılacaktır.
İdarenin Görevi
Başkan mevcut haliyle masasına ulaşmadığı takdirde tasarıyı imzalamayacağını ifade etmiştir. ABD
Meclis Eğitim ve Çalışma Komitesi Ekim 2007'nin sonlarına doğru S-MINER'ı belirli bir seviyeye
getirdiğinde, OSHA Adil Yargılama Koalisyonu Komitenin mevzuat konusunda karşıt görüş beyan
ettiğini yazmıştır. Bu durum özellikle, MSHA'nın NIOSH'un ihtiyari REL'lerini zorunlu PEL'ler olarak
kabul etmesi şartının, REL'lerin mukayese edilebilir bir genel incelemeden geçmemesi nedeniyle
katılımcı kural koyma sürecini baltaladığı hususu ile ilgilidir. [23] Temsilciler Meclisinin H.R. 2768'i
oylamaya hazırlandığı sırada yayınlanan İdare politikasına yönelik bir beyanatta, Yönetim ve Bütçe
Dairesi (OMB) benzeri şekilde, " Söz konusu hükmün potansiyel açıdan yüzlerce PEL’nin paydaşlardan
herhangi bir girdi olmadan ve söz konusu PEL'nin ekonomik ve teknolojik bakımdan fizibl olup
olmadığı önceden belirlenmeden kabul edilmesi yönünde bir dayatma olduğunun altını çizmektedir."
OMB ayrıca İdare politikasına ilişkin beyanında şu anda kural koyma aşamasının Başkanın daha önce
imzalamış olduğu diğer tasarıların bir sonucu olarak ilerlemekte olduğunu da belirtmiştir: H.R. 2768 "
MINER Yasası uyarınca gerekli görülen düzeneyici süreçleri bozmakta ve külfetli ve gerçekçi olmayan
süre gereklilikleri tahmil etmektedir." Üstelik MSHA'ya ek olarak işletmelerin bazı kazaları
araştırmalarına izin vermek suretiyle, S-MINER, OMB'ye göre potansiyel olarak farklı yöntemlerin
kullanıldığı ve farklı sonuçlara ulaşılan birden fazla araştırmanın hükümetin bir kazanın meydana
gelmesine veya şiddetlenmesine katkıda bulunan maden sağlığı ve güvenliği standartlarına ilişkin
hukuki ve cezai ihlalleri kovuşturma yeteneğine halel getirebilmesi nedeniyle, hükümetin maden
sağlığı ve güvenliği düzenlemelerini ihlal eden maden işletmecilerini sorumlu tutabilme yetisine de
alttan alta zarar vermektedir.
İlgili Mevzuat
S-MINER Ocak 2008'de Senato'ya rücu edilmiştir. 19 Haziran 2007 tarihinde yürürlüğe girmiş olan S.
1655'i (2007 sayılı maden Sağlığı ve Güvenliği İyileştirme Kanunu) S-MINER yasasının ilk versiyonu ile
aynı günde birleştirmiştir. Oldukça benzer olmasına karşın, S. 1655, Eğitim ve Çalışma Komitesinin
Kasım 2007'de değerlendirmeye aldığı (Crandall Kanyonu olayı meydana geldikten sonra) H.R. 2768'in
ikamesinde yer alan dönümlü ayak sistemi ile kömür çıkarma yöntemi hükümlerini içermemektedir.
Buna ek olarak, S. 1655’te maddenin kötüye kullanımına dair çalışma ve ilgili rehabilitasyon yardımları
(madde 8'de), maden güvenliği programı fonu (madde 9'da) ve MSHA'nın PDM'ler satın almasına
ilişkin ödenek hakkındaki H.R. 2768 hükümleri yer almamaktadır.
S-MINER aynı zamanda Senatoda Temsilciler Meclisinin 29 Ekim 2007 tarihinde geçirmiş olduğu H.R.
3877/S. 2263'ü (Maden Haberleşme Teknolojisi İnovasyonu Kanunu) de birleştirmektedir. H.R. 3877
uyarınca, Ulusal Standartlar ve Teknoloji Enstitüsü (NIST) Müdürü en iyi uygulamaları geliştirmek,
mevcut teknolojiyi uyarlamak ve maden ocağı haberleşmesi konusunda yeni nesil teknoloji ve izleme
sistemlerinin gelişimini hızlandırmak amacıyla bir araştırma, geliştirme ve demonstrasyon programı
hazırlayacaktır. Ticaret Bakanlığına bağlı NISH aynı zamanda sanayii ve ilgili federal hükümet ile
birlikte yeraltı maden ocaklarında haberleşme konusunda uzlaşı standartları oluşturulmasını da
koordine edecektir.
Daha önce, MINER yasası (madde 6) uyarınca NIOSH bünyesinde "yeni maden güvenliği teknolojisi ve
teknolojik uygulamalarının gelişimini hızlandırmak ve söz konusu teknolojinin piyasada
bulunurluğunu ve maden işletmeciliği ortamlarında uygulanmasını kolaylaştırmak" amacıyla bir
Maden Sağlığı ve Güvenliği Dairesi teşkil edilmesi öngörülmüştür. 2006 sayılı kanunda ayrıca NIOSH
dairesinin "maden sağlığı ve güvenliğini arttırmak için tasarlanmış yeni teknoloji ve donanımların
araştırılması, geliştirilmesi ve test edilmesinden sorumlu olduğu" ve bu sorumluluğu yerine getirmek
amacıyla daireye maden güvenliği donanımı geliştirilerek imal edilmesini teşvik edecek yardımlarda
bulunma ve ürün testlerini yürütmek için ihaleler açma yetkisi verildiği de beyan edilmektedir.
Bundan bağımsız olarak, 2006 sayılı Ek Acil Durum Ödenekleri Kanunu (P.L. 109-234) uyarınca
NIOSH'ye araştırmalarını diğer hususlar arasında 24-36 ay içerisinde maden ocaklarında kullanıma
hazır hale gelecek olan, bilhassa haberleşme ve izleme faaliyetleriyle alakalı güvenlik teknolojilerine
yönlendirmesi için 10 milyon dolar ödenek tahsis edilmiştir.
CDC'nin bir parçası olan NIOSH, kaza sonrası haberleşme ve izleme teknolojilerinin "geliştirilmesini,
değerlendirilmesini ve uygulanmasını kolaylaştırmak" adına bir Maden Acil Durum Haberleşmesi
Ortaklığı organize etmiştir. Ortaklık başlangıçta kömür madenlerine yönelik uygulamalara
odaklanmıştır. Maden birlikleri, dernekleri, sendikaları, devlete veya hükümete ait düzenleyici
kuruluşlar, ekipman üreticileri ve araştırmacıların yer aldığı üyelerinden haberleşme ve izleme
sistemleri ile ilgili bilgi ve deneyimlerini paylaşmaları ve haberleşme ve izleme sistemlerine ait test ve
demonstrasyonların yürütüldüğü maden sahaları temin etmeleri beklenmektedir." [24] MSHA yeni
haberleşme ve izleme teknolojilerine yönelik alan testleri düzenlenmesine yardımcı olmak amacıyla
NIOSH ortaklığı ile işbirliği yaptığını, bunun da maden işletmecilerinin iki yönlü kaza sonrası kablosuz
haberleşme cihazlarına ve elektronik izleme teknolojilerine ait MSHA onaylı planlara dahil edilmek
üzere MINER yasasının Haziran 2009 tarihli terminini yerine getirmesini kolayşaltırabileceğini ifade
etmektedir.
Bölüm 9
KÖMÜR MADENİ GÜVENLİĞİ2
Sanayi Ekonomisi İç Sosyal Politika Bölümü Analistlerinden
Edward Rappaport
ÖZET
2006 yılının başlarındaki dramatik maden kazaları 1977 yılından bu yana federal maden
güvenliği yasasındaki ilk önemli değişikliğin meclisten geçirilmesine yol açmıştır. Maden
İyileştirme ve Yeni Acil Durum Müdahale Yasasında (MINER, P.L. 109-236) her maden
ocağının bir acil durum planının bulunması, oksijen araç-gereçlerinin arttırılması ve
kurtarma ekiplerinin iyileştirilmesi zorunludur. İhlallere yönelik cezalar da ayrıca
arttırılmıştır. Tasarının Kongrede geniş destek bulmasına karşın, bazı Üyeler tasarıyı toz
konsantrasyonları, yeraltı refüjleri, haberleşme ve izleme cihazları ile ilgili daha düşük bir
azami limiti ve standartların uygulanmasının daha fazla üzerinde durulmasını içeren ek
önlemlerin izleyeceği bir "ilk adım" olarak nitelendirmiştir.
2 Ocak 2006 tarihinde Batı Virjinya'daki Sago madeninde meydana gelen patlama ve yangın
sonucunda 12 madencinin yaşamlarını yitirmesi vesilesiyle yeraltı madenciliğinin tehlikeleri ulusun
hatırına getirilmiştir. Daha sonra, Maden Sağlığı ve Güvenliği İdaresi (MSHA yeni yönetmelikler
yayınlamıştır; Kongre 1977 tarihinden o ana kadar olan ilk önemli revizyonu meclisten geçirmiş ve
başka tasarıları da değerlendirmeye almış olup, Batı Virjinya, Kentucky ve Illinois eyaletlerindeki
devlet yasama organları kendi yasalarını daha sıkı hale getirmişlerdir. Bu müdahaleler acil durum
oksijen araç-gereçleri, izleme ve haberleşme sistemleri ve kurtarma ekiplerinin konuşlandırılması da
dâhil olmak üzere Sago trajedisinde rol oynadığı düşünülen faktörleri de vurgulamıştır. Bunun yanı
sıra, güvenlik standartları ihlallerine yönelik cezaların arttırılmasına ilkişkin teklifler de söz konusu
olmuştur.
Bu raporda, madencilik sanayiine yönelik saülık ve güvenlik karnesi incelenmekte, düzenleyici rejim
açıklanmakta ve mevcut yasamaya dönük ve düzenleyici girişimler analiz edilmektedir.
2
23 Haziran 2006 tarihli RS22461 sayılı CRS Raporundan alınmıştır.
KARNE — DÜN VE BUGÜN
Yaralanmalar
Kömür endüstrisinde güvenlik yüzlerce maden işçisinin tek bir kazada yaşamını yitirebildiği bir dönem
olan 1925 yılından bu yana istikrarlı bir iyileşme eğilimi sergilemiştir. O yıl, kazalarda toplam 2.518
ölümcül vaka yaşanırken, o yıldan beri bu sayı neredeyse sürekli azalarak 2005 yılında 22'ye
gerilemiştir. Söz konusu eğilimin bir bölümü kömür endüstrisi istihdamındaki azalma (1925 yılında
749.000 ilen şu anda 110.000 şeklindedir) ve sanayiideki diğer yapısal değişikliklerle açıklanırken,
büyük bir bölümü ise gerçek güvenlik iyileşmesi ile izah edilmektedir. [1] Böylece, süre geçtikçe genel
yıllık ölüm oranı bin işçi başına 3.36'dan bin işçi başına 0.20'ye azalmıştır. Yine de, kömür ve diğer
mineral madenciliği tüm özel sektör ortalamasından yedi kat fazla olan ölüm oranıyla ve inşaat ve
kamyon taşımacılığı gibi genellikle tehlikeli olduğu düşünülen pek çok endüstrideki ölüm oranlarının
ötesine geçerek çalışması en tehlikeli sektörlerden biri olarak kalmaktadır. Daha basit kazalar
(ölümcül olmayan) kazalar bakımından, madencilik endüstri ortalamasının pek uzağında yer almayıp,
aslında bu endüstri grupları arasında genel olarak daha az değişim söz konusudur. Burada odak
noktası ölümcül kazalardır.
İstatistiksel olarak, ton başına ölüm oranlarındaki yıllık %7.6'lık azalmanın büyük bir bölümü (1980 ila
2004 dönemi boyunca ortalama iyileşme oranı) verimliliğe isnat olunabilirken (örneğin görev başında
daha az çalışan), kalan kısmın büyük bir bölümü ise fiili çalışan başına ölümlerdeki azalmadan
kaynaklanmaktadır. Ayrıca, bir bölümü de yeraltı madenciliğinden yerüstü madenciliğine sürekli
vardiya değişikliğine atfedilmektedir. Gerçekte, tüm bu faktörlerin altında yatan unsur
makineleştirmedir. Uzunayak sistemleri gibi yeni makineler ihtiyaç duyulan toplam çalışan sayısını
azaltmakla kalmayıp, aynı zamanda söz konusu azaltmayı en tehlikeli noktalarda (örneğin aktif kesim
yüzeyinde) gerçekleştirmektedir. Büyük çaplı kazaları büyük olasılıkla önlenmiş olan diğer önlemler
arasında kömür tozunun kontrol edilmesi, metan gazının izlenmesi (hem patlayıcı hem zehirli),
çatıların yeterince desteklenmesi ve kıvılcım çıkaran ekipmanlardan kaçınılması yer almaktadır. [2]
MSHA nedeniyle güvenlik bakımından ilerlemenin ne kadarının gerçekleştiğini belirlemek çok güçtür.
En önemli güvenlik önlemleri MSHA standartlarında bulunsa da, birçok madenin bunları teşvik
olmadan kabul etmiş olduğu öne sürülebilir. Ve aslında güvenlik MSHA'nın kuruluşundan uzun bir
süre öncesinden artmaya başlamıştır. Öyle dahi olsa, ilgili tüm taraflar henüz geliştirilmesi gereken
eksikler olduğu konusunda hemfikirdir, ancak izlenmesi gerekli spesifik yol konusunda görüş ayrılığı
içerisindedirler. Birleşik Maden İşçileri Sendikası çoğu kez MSHA'nın yeterince etkili olmadığını ileri
sürmüştür. Yeterli sayıda müfettiş bulunmadığını ve gerek teklif edildiği gerekse müzakere edildiği
üzere cezaların yeterince büyük olmadığını iddia etmektedir. Genel olarak, sendika standartların
uygulanmasını en yüksek öncelik varsaymaktadır. Madencilik sanayii her ne kadar teftiş ve
muayenelerin hâlihazırda gerekil görülen tüm madenler arasında düzenli yayılım sergileyenlerden
ziyade sorunların belirgin olduğu maden ocaklarına odaklanmasını teşvik etse de, genellikle MSHA'nın
mevcut düzenleyici yaklaşımını desteklemektedir.
Son zamanlarda meydana gelen ve geniş anlamda yer bulan bazı olaylar daha fazla dikkati hak eden
belirli alanları vurgulamışlardır. 2002 Temmuzunda Pennsylvania'daki Quecreek Madeninde meydana
gelen su baskını yeraltı maden haritalarının doğruluğu ve bunların yakında bulunan madenlerin
sahiplerinin emrine amade olup olmadıkları ile ilgili soruları gündeme getirmektedir. Şayet maden
işletmecisinin o zamandan beri su ile dolu halde bulunan yakındaki terk edilmiş bir madenin nihai
haritasına erişimi olsaydı, Quecreek kazası önlenebilirdi. Bunun üzerine, MSHA'ya yeraltı
boşluklarının tespit edilmesi amacıyla terk edilmiş maden haritalarının toplanarak sayısallaştırılması
konusunda 10 milyon dolar ödenek ayrılmıştır. 2011 Eylülünde Alabama'da meydana gelen Jim
Walter No.5 maden kazası (13 yaşamın yitirildiği) karşısında, MSHA maden ocağı acil durum
müdahalesi ile ilgili yeni bir standart da dâhil olmak üzere birçok değişiklik gerçekleştirdi. Maden
işçileri sendikası MSHA'nın sahada daha önce meydana gelen sayısız ihlal ile ilglii doğru takip
faaaliyeti gerçekleştirmediğini iddia etmektedir. [3]
Yeraltına nüfuz ederek metan gazı patlamasını tetikleyen yıldırımın neden olduğu Sago patlaması
başlangıçta sadece bir madencinin canını almıştır. Patlamadan sağ kurtulan 12 maden işçisinden on
ikisi mahsur kaldı ve sonunda çıkan yangının neden olduğu karbon monoksite dayanamayarak
yaşamını yitirdi. Meydana gelen olay çok sayıda soruna yol açtı. Halihazırda mevcut olan haberleşme
ve izleme cihazlarının mahsur kalan madencilerin kaçarak daha iyi refüj bulmalarına veya kurtarma
ekibi personelinin madencilere daha hızlı ulaşabilmelerina imkan verebileceği ileri sürülmüştür.
İlaveten, maden işçilerine verilen acil durum solunum cihazı sadece bir saat süreyle derecelendirilmiş
olup çok sayıda cihazın yeterince çalışmadığı da bildirilmiştir. Ayrıca, kurtarma ekibi personeli maden
ocağına girinceye kadar patlamanın üzerinden 11 saat geçtiğine dair eleştiriler de mevcuttur. [4]
(İronik olarak, buna rağmeni Jim Walter olayından "çıkarılacak derslerden" birisi Sago'daki sorunları
arttırmış olabilir. Daha önceki olaydaki kurbanların büyük bir bölümünün oldukça küçük bir
patlamaya müdahale ediyor olmaları nedeniye, daha büyük bir patlama meydana geldiğinde,
kurtarma ekipleri içeri gönderilmeden maden ocağının durumunu doğrulamak için Sago'da oldukça
zaman kaydedilmiştir.
Hastalıklar
Kazara yaralanmaların miktarı mesleki hastalıklarınkinden çok daha güvenilir şekilde
belirlenebilmektedir. Yine de, kömür madenciliğinin uzun latanslı hastalık yoluyla travmatik
yaralanmadan çok daha fazla sakatlığa neden olduğu açıktır. Bunlar arasında en önemlisi, 1990'lardan
bu yana yarı yarıya azalmış olmasına rağmen her yıl hala yaklaşık 1.000 kurbanın verildiği siyah
akciğer hastalığıdır (kömür işçisi pnömokonyozu, CWP). [5] Bu vakalarda ortalama olarak kaybedilen
bir yıllık yaşam süresiyle sonuçlanan uzun bir ilerleme sonrasında ölümler meydana gelme
eğilimindedir. Bununla birlikte, bu durum genellikle ölümcül sayılmayan daha birçok vakanın (diğer
nedenlerden ötürü ölüm ile son bulan) yanı sıra birçok yıldır solunum bozukluğu ve güçten düşüren
halsizliğin önünde yer almaktadır. 2002 itibariyle, (çizelgeleştirilmiş en son yıl), siyah akciğer
programına ait kayıtlarda 16.000 vaka (yani toplamda işgöremez sayılan) yer almıştır.
İyileştirilmiş toz kontrolü gereksinimleri 1970'lerden bu yana hastalığın prevalansında azalmaya yol
açmıştır. 20-24 yıllık iş deneyimine sahip maden işçileri arasında, inceleme altındaki madencilerden x
ışınları pozitif olanların oranı 1970'lerin ortalarında %23.2 iken, 1990'ların sonlarında %2.2'ye
düşmüştür.
[6] Bu her ne kadar büyük bir iyileşme olsa da, maden işletmecilerinin mevcut yasal limitlere uyma
derecelerinin yanı sıra yürürlükteki toz limitlerinin azaltılması konusunda da hala süregelen bir
uyuşmazlık söz konusudur.
MEVZUAT REJİMİ
Maden Sağlığı ve Güvenliği İdaresi (MSHA) kömür ve diğer maden sanayiilerinde güvenliğin
gözetilmesinden sorumludur. MSHA'nın 278 milyon dolarlık bütçesi (2006 Mali Yılı) kardeş kuruluşu
olan İş Sağlığı ve Güvenliği İdaresinin (OSHA) 472 milyon dolarlık bütçesinin oldukça düşüktür, ancak
OSHA çok daha fazla çalışanın korunmasından sorumludur. [7] MSHA yaklaşık 200.000 çalışanın yer
aldığı bir maden sanayiinin (yüzeyüstü operasyonları ve kömür haricindeki diğer tüm mineraller dâhil)
gözetilmesinden sorumluyken OSHA ekonominin kalan kısmının büyük bir bölümünden sorumludur.
Böylece, OSHA denetimlerini çoğunlukla az sayıdaki sektörde en kötü kaza kayıtlarına sahip firmalar
üzerinde gerçekleştirmeyi hedeflerken, MSHA ise tüm sanayiyi kapsayabilmektedir. Aslında, her bir
yeraltı madeninin yılda en az dört kez, yerüstü madeninin ise yılda iki kez denetlenmesi zorunlu
kılınmıştır. Mali cezalara ek olarak ve OSHA'nın aksine, MSHA tehlikeli işletmeleri derhal kapatma
yetkisini haizdir.
Buna ek olarak, MSHA'nın yayınladığı düzenlemeler, metan gazı izleme, toz kontrolü, havalandırma,
gürültü, elektrikli ekipman, dizel motorlar, patlayıcılar, yangından korunma, tavan tahkimatı, ocak
vinci ve taşıma ekipmanları, haritalar, haberleşme ve acil durumları içeren geniş bir ekipman,
prosedür, sertifikasyon ve eğitim yelpazesini barındırmaktadır. [8]
Sago kazasının ardından, Kuruluş 2001 Ocak ayı itibariyle beklemekte olan teklif edilen 18 standardın
iddialara göre geri çekilmesi sonucunda son yıllarda kural koyma konusunda yavaş hareket ettiği
gerekçesiyle eleştirilere tabi tutulmuştur. [9] İdare yanıt olarak gözden geçirilmiş bir gündemin
izlenmekte olduğunu [10] ve daha dürüst olmak gerekirse artık daha fazla ilerlemenin kaydedilmediği
uzun soluklu projelerin dinlenmeyeceğini belirtmiştir. 2006 yılının başlangıcından bu yana, MSHA
sayısız önlemle ilgili faaliyetlere başlamıştır. Daha önce de belirtildiği üzere, odak noktası acil
durumlar karşısında hazırlık olma ve müdahale kabiliyetidir. Tahliye konusu ile ilgili olarak, ilave
solunum cihazları (bağımsız ferdi kurtarıcılar, SCSR'ler), kaçış kılavuzlarının ("cankurtaran halatı")
yeraltı madenlerine kurulması ve bakımı ve tüm madenlerde kazaların derhal bildirilmesinin yer aldığı
yeni bir geçici standart (daimi standarda ilişkin resmi düzenlemeler dahil) yayınlanmıştır. Haberleşme
ve izleme teknolojileri, kurtarma odaları ve kurtarma ekipleri için bilgilendirme talepleri ve öneriler
düzenlenmiştir. MSHA ceza değerlendirme formülünü gözden geçireceğini belirterek Kongreden
ödeneğinin 60.000 dolardan 250.00 dolara azami yetkiyle çıkarılmasını talep etmiştir.
Siyah akciğer ve silikoz hastalığının önlenmesi konusunda, MSHA'dan yetkili makam statüsü uyarınca
açıkça bir toz kontrol standardı uygulamaya koyması öngörülmektedir. NIOSH'nin 1 mg.lık bir limit
önermiş olmasına rağmen, düzenleme uyarınca "her bir maden ocağında aktif çalışmalarda görev
alan her madenci için" limit şu anda sekiz saatlik ortalama olarak 2 miligram/metreküp şeklinde
belirlenmiştir.
Başlı başına limitin haricinde, maden ocaklarındaki konsantrasyonların ne şekilde ölçülmesi gerektiği
ve MSHA'nın maden sahibinin planlarını ve performansını hangi yöntemle izleyeceği konularında
sürekli bir uyuşmazlık söz konusudur. 2000 Haziranında, MSHA, müfettişlerinin maden
işletmecilerinden alınan çoklu numunelere ait geçmişteki uygulamalardan ziyade tek bir tam
vardiyadan alınan numuneleri doğrudan toplamak suretiyle söz konusu plan ve performansları
doğrulayacakları yeni yönetmelikler (Mart 2003'te gözden geçirilmiş tekliften önceki) teklif etmiştir.
Bu ilerleme, toz konsantrasyonuna ilişkin kişiye özel ve gerçek zamanlı okuma değerleri verebilecek
yeni bir teknoloji olan kişisel toz monitörlerinin (PDM'ler) ve hava numuneleri ile ilgili uzun süreli
uyuşmazlıkları ele alma becerisi lehine 24 Haziran 2003 tarihinde askıya alınmıştır. PDM'lere ilişkin ilk
testler ümit vericidir. [12]
MEVZUAT
2006 yılının başlarında meydana gelen Sago ve diğer kazalar karşısında gerek eyalet gerekse federal
seviyelerde pek çok kanun koyma faaliyeti yürütülmüştür. En göze çarpan önlem ise yaklaşık üç hafta
içerisinde meclisten geçerek yürürlüğe giren Maden İyileştirme ve Yeni Acil Durum Müdahale Kanunu
(MINER) P.L. 109-236 (S. 2803 (Enzi, Kennedy ve ark.) / H.R. 5432 (Capito ve ark.) olmuştur. [13] Bu
tasarıdaki temel noktalar arasında aşağıdakiler yer almaktadır:

Acil durum hazırlığı. Her bir maden ocağı, yerel acil durum kuruluşları ile koordinasyonu,
izleme ve haberleşme cihazlarını ve her maden işçisi için iki saatlik bir oksijen stoku artı kaçış
yolları boyunca yerleştirilmiş ilave araç-gerecin yer aldığı bir plana sahip olacaktır.

Kurtarma ekipleri. Her büyük maden ocağında bir saat içerisinde hazır bulunabilecek, maden
ocağı hakkında bilgi sahibi iki ekip (bir "bilgili" maden işçisi dahil) bulunacaktır. Daha küçük
maden ocakları için daha esnek kurallar (36 işçiden az). Ekiplerin yasal sorumlulukları le ilgili
kısıtlamalar.

Cezalar. Kasıtlı ihlallerde hâlihazırdaki 25 bin dolara (50.000 dolar) kıyasla 250.000 dolara
kadar (ikinci suç işlenmesi halinde 500.000 dolar)
para cezası ve hapis cezası
uygulanabilmektedir. "Aleni" ihlaller için belirtilen koşulları düzeltmek amacıyla 220.000
dolar. MSHA para cezalarını tahsis etmek üzere mahkeme emri çıkartmaya yetkili olacaktır.

Metruk maden bölgelerinin mühürlenmesi. MSHA halihazırdaki kare inç balına 20 pound'luk
basınç direncinden daha yüksek mukavemet kriterine sahip yeni standart yayınlayacaktır.
S. 2803'te çift partili geniş bir destek (Senatonun ortak rızasıyla ve Temsilciler Meclisindeki kuralların
askıya alınması üzerine geçen) söz konusuyken, bazı Üyeler bunu daha fazla önlemin izleyeceği bir "ilk
adım" olarak nitelendirmiştir. Örneğin, S. 2803, H.R.5389 (George Miller, Rahall ve ark.) ile
kıyaslandığında S. 2798 (Kennedy ve ark.) şu hususları barındıracaktır:

maden ortamının sürekli izlenmesi, beş günlük araç-gereç stoklarının bulunduğu refüjler (bu
önlemler eksik bulunduğu takdirde bir geri çekme kararı uyarınca uygulanacaktır) ve toz
konsantrasyonları ile ilgili daha düşük bir limit dahil olmak üzere ilave spesifik güvenlik
önlemleri;

kurtarma ekiplerine ilişkin daha sıkı koşullar, örneğin, söz konusu ekiplerin özellikle maden
çalışanlarından (büyük madenlerde çalışanlar) oluşturulması ve derhal konuşlandırılmaya
hazır bulunması gerekmektedir.

maden işçileri birliği veya etkilenen aile üyelerinin çğounluğu tarafından talep edilmesi
halinde MSHA'dan bağımsız olarak yürütülecek halka açık duruşmalar ve kaza incelemelerine
ailelerin katılması;

"ihlal davranışlarının" tespit edildiği hallerde örneğin 1 milyon dolar tutarında para cezası ve
tüm madeni kapatma kararı gibi sıkı cezalar; temyizi beklenen yediemine ödenecek para
cezaları; maden ocağının büyüklüğü ve finansal kapasitesinin karşılığının mahsup edilmesi;

Çalışma Bakanlığı Başmüfettişlik Dairesinde görevli bir güvenlik denetçisi; ve

zımni olarak teknik personelden icra personeline kadar bütçe kaynaklarının değiştirilmesi.
[14]