PDF İndir - İstoç Ticaret Merkezi

Transkript

PDF İndir - İstoç Ticaret Merkezi
İSTOÇ TİCARET MERKEZİ’NİN ÜCRETSİZ YAYIN ORGANIDIR.
OCAK - ŞUBAT - MART 2016 SAYI: 46
AHMET ÜMİT:
“Elveda Güzel Vatanım’da
1926 yılındaki Beyoğlu’nu anlattım”
KARATEPE:
Tesadüfen bulunan görkemli antik kent
İSTOÇ Oto Ticaret Merkezi’nde kalan son işyerleri için 1 Nisan’dan itibaren
%15 peşin, 60 ay sabit ödeme fırsatı ile üye kayıtları yapılmaya devam ediyor.
1 l İSTOÇHayat
başyazı
OLUMLU BAKALIM
Gün geçtikçe dünyadaki ve Türkiye’deki küresel ve bölgesel
değişimlerin artmasını izlerken; kalkınmanın ve ekonomik büyümenin
sürdürülebilirliğinin azalmasıyla yatırımcının, çekimser bir havaya girdiği
bir dönemi yaşıyoruz.
Dünyadaki 2008 krizinin dünya geneline baktığımızda, henüz devam
ettiğini, bazı istisna ülkelerin dışında da pek olumlu görülmediğini
izliyoruz.
Türkiye ekonomisinin dünyadaki sayılı ekonomiler arasına girmesi için
katma değeri yüksek ürünler üretmek zorunda olduğunu ve bunun
gereklerini bir daha gözden geçirmemizin zaruri olduğunu görüyoruz.
Ar-Ge ve inovasyon yatırımlarına önem vererek, bir devlet ve millet
politikası haline getirip, yüksek katma değerli ürünlere yönelmeliyiz.
Büyüme oranlarımızı yükseltmeliyiz.
Dünyada ve ülkemizde yaşanan olumsuzlukların bir an evvel bitmesini;
daha güzel bir dünya ve Türkiye’de insanların savaşsız, terörsüz ve
mutlu olmasını temenni eder saygılarımı sunarım.
NAHİT KEMALBAY
İSTOÇ Yönetim Kurulu Başkanı
TERÖRÜ LAN
NETLİYORUZ!
26
16
46
BAT
K-ŞU
OCA
içindekiler
-MAR
T 20
16
6
32
34
36
5 l İSTOÇHayat
28
30
İmtiyaz Sahibi
İSTOÇ Ticaret Merkezi Adına
Nahit Kemalbay
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Cumhur Savaşkan
Yayın Kurulu
Mehmet Duyulmuş
Salih Türkay
M. Mustafa Gönül
Necati Yaşar
Adres
İSTOÇ Ticaret Merkezi 34217
Bağcılar / İstanbul
Tel: (0212) 659 45 00
www.istoc.com.tr
[email protected]
6 Haberler 16 Sektör İnceleme Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD)
Genel Koordinatörü Hayri Erce, “Daha güçlü bir otomotiv sektörü için inovasyon
desteklenmeli” 22 Üyelerimizi Tanıyalım 26 İş Yaşamı Pazarlama Uzmanı
Can Ogan: “Pazarlamada ‘doğru kurgu’ çok önemli” 28 Başarı Öyküsü
Karaca Home Yönetim Kurulu Üyesi Sami Karaca: “Arkamıza Karaca’nın
gücünü aldık” 30 Gezi Tesadüfen bulunan görkemli antik kent: Karatepe
32 Ünlü Söyleşisi Ahmet Ümit: “Elveda Güzel Vatanım’da 1926 yılındaki
Beyoğlu’nu anlattım” 34 Centilmen Erkek dünyasını yansıtan kozmetikten
aksesuara kadar tüm ürünler bu sayfalarda 36 Teknoloji 38 Sağlıklı Spor
Memorial Şişli Hastanesi Kardiyoloji Bölümü’nde Uz. Dr. Türker Baran: “Hangi
sporu yapacağınızı kalbiniz söylesin!”
40 Kültür Sanat
42 Bunları biliyor musunuz? Hayatınızı kolaylaştıracak bilgiler bu sayfalarda...
44 Sağlık KadıköyŞifa Ataşehir Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. İrfan
Berber: “Metabolik sendrom; şeker, kalp ve tansiyon sorunlarını tetikliyor”
Reklam için
Nilgün Arda
0212 659 45 00
İSTOÇ Hayat Dergisi
3 ayda bir yayımlanan
bedelsiz süreli yayın organıdır.
Yayına Hazırlık
Genel Yönetmen
Gürhan Demirbaş
Genel Yönetmen Yardımcısı
Eser Soygüder Yıldız
Görsel Yönetmen
Hakan Kahveci
Editör
Betül Topaklı
47 Fuar Takvimi
Grafik&Tasarım
Ömer Taylan Tuğut
Fotoğraf Editörü
Eren Aktaş
Kurumsal Satış Yöneticisi
Özlem Adaş
Tel: 0212 440 27 65
İletişim
Tel: 0212 440 27 63 - 0212 440 29 68
[email protected]
www.ajansdyayincilik.com
Baskı
Gezegen Basım Ltd. Şti.
www.gezegenbasim.com.tr
Tel: 0212 325 71 25
38
42
İSTOÇHayat l 6
Doğa Koleji öğrencileri
Nahit Kemalbay’a sunum yaptı
haberler
Doğa Okulları Halkalı Atakent Koleji Lise Öğrenci Meclisi, alanında gösterdiği
başarılardan dolayı İSTOÇ Yönetim Kurulu Başkanı Nahit Kemalbay’ı ziyaret ederek,
“Beden Dili” sunumu yaptı.
Profesyonel iş hayatına yönelik
çalışmalar yürüten öğrenci meclisleri,
“Beden Dili” sunumlarını alanlarında en
başarılı kişiler karşısında yapmaya devam
ediyor. Bu kapsamda Doğa Okulları
Halkalı Atakent Koleji Lisesi öğrencileri,
“Beden Dili’’ sunumlarını yapmak üzere
İSTOÇ Yönetim Kurulu Başkanı Nahit
Kemalbay’ı ziyaret etti. Keyifli geçen
seminer, her iki tarafın da interaktif
katılımıyla tamamlandı. Kariyer ve meslek
seçimlerine erken yaşta yön veren
öğrenciler, Nahit Kemalbay tarafından
takdirle karşılandı. Öğrencilerin bu
yaşta özgüvene sahip olmalarından
etkilenen Nahit Kemalbay, ziyarete gelen
öğrencilere hediyeler verip kendilerini
tebrik etti.
İSTOÇHayat l 8
E3 Blok için kurban kesildi
haberler
İSTOÇ Ticaret Merkezi 2141 Ada 7 parselde yapımı devam eden E3 Blok projesinin, hayırlı ve
uğurlu olması amacıyla İSTOÇ Yönetim Kurulu Üyeleri tarafından kurban kesildi.
E3 Blok bünyesinde alt yol ve üst
yoldan cepheli 1.120 m2 ile 1.165 m2
arasında değişen iki adet iki katlı
dükkan yer alıyor.
1 No’lu Dükkan: Net 1.165 m2
kullanım alanlı, asansörlü, münferit
ısıtma ve soğutmalı 14 araçlık kapalı
otoparkta yeri mevcut. Dükkana ulaşım
alt yoldan PTT binası yanından geçerek
yapılmakta olup kendi önünde 9 adet
açık otoparkı var. Dükkanların bodrum
katta deposu bulunuyor.
2 No’lu Dükkan: Net 1.120 m2 kullanım
alanlı, asansörlü, münferit ısıtma ve
soğutmalı, 13 araçlık kapalı otoparkta
yeri mevcut. Dükkana ulaşım üst yoldan
Yönetim Binası karşısından yapılmakta
olup, kendi önünde 4 adet açık otopark
var. Dükkanların girişin alt katında
deposu bulunuyor.
E3 Blok projesi, ilçenin merkezinde
ticari anlamda son derece gelişme
gösteren mevkide bulunuyor. Mevki
itibarıyla ana arterler ve kitle ulaşım
araçlarının güzergahında, İSTOÇ
metrosuna yürüme mesafesinde, büyük
camiye yakın ilçe merkezi ile irtibat
kolaylığı bulunuyor. E3 Blok’a ulaşım
İSTOÇ Ticaret Merkezi’nde bulunan PTT
hizmet binası önündeki yoldan cepheli
E1 ve E2 Blok yüksek katlı iş merkezi
yanından, İSTOÇ Yönetim Binası
karşısında ve önündeki yoldan da giriş
bağlantısı olacak şekilde düzenlendi.
9 l İSTOÇHayat
E3 Blok’taki ilgili iş
yerlerine teklif vermek için
kooperatifimizle irtibata
geçmenizi rica ederiz.
İSTOÇ Yönetim Binası irtibat:
0 212 659 45 00
İSTOÇHayat l 10
İSTOÇ’ta bahar temizliği başladı
haberler
İSTOÇ Ticaret Merkezi site bazındaki
tamir, temizlik ve bahçıvanlık hizmetleri,
İSTOÇ Yönetim bünyesindeki toplam 46
kişilik personelle yürütülüyor.
Site ortak alanlarında bulunan
rögar-kanal-yol tretuvar tamirleri ve
ortak alanların bahçıvanlık, temizlik
işleri, İSTOÇ Yönetim ekibi tarafından
gerçekleştiriliyor. Ayrıca iş yerleri
çatılarında oluşan hasarlar da malzemesi
üye tarafından alınmak kaydı ile
ilgili ekip tarafından tamir ediliyor.
Bu doğrultuda kış mevsiminin sona
ermesi ile ekibin önemli bir kısmını
tamamladığı yol-otopark ve tretuvar
tamirleri, bahar temizliği, yol bordür
boyama işleri, yeşil alanların bakımı,
budama işlerin yapımına, her sene bahar
aylarında yapıldığı üzere devam ediliyor.
Çalışmalar esnasında, kooperatife ait bir
traktör ve bir su tankeri kullanılmakta
olup, gerektiği hallerde iş makinası
kiralamak sureti ile çalışmalar
aksatılmadan yürütülüyor.
11 l İSTOÇHayat
İSTOÇ’a “itfaiye müfrezisi” kurulması
için görüşmeler yapılıyor
İSTOÇ’ta yaşanabilecek yangınlara karşı üst
düzeyde önlem alma adına bir takım girişimler
başlatıldı. İSTOÇ içine “itfaiye müfrezesi”
kurulabilmesi için İstanbul Büyükşehir Belediyesi
ile görüşmeler ve yazışmalar yapıldı. Konu ile ilgili
çalışmalar devam ediyor.
İtfaiye müfrezesi kurulduğunda yangınlara hızlı ve
yapıcı müdahale imkanı olacak. Bu imkandan İSTOÇ
çevresindeki yapılar ve iş yerleri de yararlanabilecek.
Yapılan görüşmede, nisan ayı içinde itfaiye
eğitim merkezinden uzman bir kişinin İSTOÇ
Yönetim binasına gelerek, “yangın güvenlik eğitimi”
bilgilendirme toplantısı yapmasına karar verildi. İlgili
bilgilendirme toplantısının tam tarih ve saati İSTOÇ
Yönetimi tarafından duyurulacak. Ücretsiz yapılacak
olan bilgilendirme toplantısına tüm İSTOÇ esnafı
katılabilecek.
İSTOÇ Oto Ticaret Merkezi’ndeki ortak
alanlarda billboard uygulamasına geçildi
İSTOÇ Oto Ticaret
Merkezi sınırları
içindeki ortak
kullanım alanları
olan billboard, duvar
ve direk reklam
alanlarının işletilmesi,
yönetim kurulunun
aldığı kararla beş yıl
süre için AjansBu
İletişim Tanıtım
ve Organizasyon
Yayıncılık Sanayi ve
Dış Ticaret Ltd. Şti.
firmasına verildi. Söz
konusu alanlarda
firma reklam
tanıtımlarınızı yapmak
isterseniz AjansBu
firması ile iletişime
geçebilirsiniz.
İSTOÇHayat l 12
İSTOÇ, daha yaşanılabilir ve hareket
edilebilir bir yer olacak
İSTOÇ’ta yaşanan trafik sorununa çözüm bulmak amacıyla konusunda uzman bir
firma tarafından geliştirilen projeyle; 35-34, 34-33, 33-32, 32-31, 31-30, 30-29 olmak
üzere toplamda altı ada arası yollarda tuzak, park çizgileri ve uyarı ikaz tabelaları
uygulamaları yapıldı.
haberler
İSTOÇ Yönetimi, İSTOÇ Ticaret
Merkezi’nde yaşanan trafik sorununa
çözüm bulmak amacıyla konusunda
uzman bir firma ile anlaştı. Firma
tarafından hazırlanan proje, İstanbul
Büyük Şehir Belediye Başkanlığı’na
sunuldu ve Ulaşım Trafik Koordinasyonu
tarafından onaylandı. Söz konusu
projeyle, yol sirkülasyonu ve parklanma
sorunlarına çözüm getirilerek, yoğun
trafiğin son bulması hedefleniyor. UTK
onaylı bu projeyle uzun vadede; trafik
sıkışıklığının önlenmesi, trafikte bulunan
kişilerin gitmek istedikleri iş yerlerine kısa
zamanda ulaşması, herkesin ada arası
yollara giriş çıkış yol sirkülasyonu ve park
yerlerini rahat bir şekilde kullanabilmesi
ve ziyaretçilerin de bu konuda gerekli
memnuniyete sahip olması hedefleniyor.
Bu kapsamda yoğun trafiği rahatlatacak ve
site içi trafiğinde yer alan herkesin yararına
olan bu uygulamayla İSTOÇ Ticaret
Merkezi daha yaşanılabilir ve hareket
edilebilir bir yer olacak.
Bununla ilgili çalışmalar; 35-34, 34-33,
33-32, 32-31, 31-30, 30-29 toplamda altı
ada arası yollarda tuzak, park çizgileri ve
uyarı ikaz tabelaları uygulamaları yapıldı.
Söz konusu uygulama kademeli olarak üst
yollara doğru uygulanmaya devam edecek.
Uygulamanın tamamlanmasıyla
parklanma ve trafik sirkülasyonu önemli
ölçüde çözümlenecek olup trafik
düzeninin sağlanması için gerekli tabela
ve işaret levhaları da yaptırılarak yollara
konumlandırılacak.
“İSTOÇ içindeki tuzak krokisi’’
TEK YÖN
TEK YÖN
TEK YÖN
Bu fırsat kaçmaz!
İSTOÇ Oto Ticaret Merkezi’nde
kalan az sayıda iş yeri için
üye kayıtları devam ediyor.
1 Nisan’dan itibaren
İSTOÇ Oto Ticaret Merkezi’ndeki iş yerinize
%15 Peşin, 60 ay sabit ödeme
fırsatıyla hemen taşının!
OTO TİCARET MERKEZİ
Tel: 0 212 659 45 00 PBX • Faks: 0 212 659 39 05
www.istoc.com.tr • www.istocoto.com.tr
İSTOÇHayat l 14
Schafer, Beylikdüzü’nde
showroom açtı
haberler
Bugün beş ayrı ana kategoride yüzlerce çeşit ürünüyle hizmet vermeye devam eden Schafer,
Beylikdüzü’ndeki 2 bin metrekarelik showroom’unu 31 Mart’ta açtı. Yeni showroom’u ile
kullanıcılarına farklı deneyimler yaşatan Schafer, hedeflediği konsept mutfağı ve profesyonel hizmeti
garanti altına aldığı Schafer Akademi ile yolunda emin adımlarla ilerlemeye devam ediyor.
Son yıllarda mağazacılık alanında
yaptığı yatırımlarla yurt içi ve yurt
dışında hızla büyüyen Schafer’ın
Beylikdüzün’deki showroom’unun
açılışı, 31 Mart’ta gerçekleşti ve dört
gün boyunca devam etti. Açık büfe
sunumların yanı sıra, canlı müziğin de
yapıldığı açılışta, katılımcıların ulaşımı için
özel shuttle hizmeti de verildi.
Showroom açılışına İSTOÇ Yönetim
Kurulu Başkanı Nahit Kemalbay, Yönetim
Kurulu Başkan Yardımcıları Öner Yüksel
ve Mehmet Duyulmuş, Yönetim Kurulu
Üyeleri Mustafa Gönül, Ahmet Koç,
Ayhan Beyaz, Aydın Deli, Nurettin Tari,
Öztiryakiler Yönetim Kurulu Başkan
Yardımcısı Tahsin Öztiryaki, Beylikdüzü
Kaymakamı Adem Ünal ve birçok iş
adamının yanı sıra, çok sayıda ziyaretçi
de katıldı.
Yeni showroom’u ile kullanıcılarına
farklı deneyimler yaşatan Schafer,
hedeflediği konsept mutfağı ve
profesyonel hizmeti garanti altına
aldığı Schafer Akademi ile yolunda
emin adımlarla ilerlemeye devam
ediyor. Schafer, kuruluşundan itibaren
sürdürdüğü istikrarlı büyüme sürecinin
bir sonucu olarak genel merkezini; 2015
yılında Beylikdüzü’ndeki 2 bin metrekare
yönetim, 2 bin metrekare showroom, 26
bin metrekare lojistik birimi ile toplam
30 bin metrekare kapalı alana sahip ve
showroom bünyesinde concept mağaza,
Schafer Akademi barındıran sektörünün
en gelişmiş entegre binasına taşındı.
Schafer Sahibi Tuncay Aslan, açılışa
katılımlarından dolayı herkese ayrı ayrı
teşekkür etti ve açılıştaki yoğunluktan
son derece memnun olduğunu dile
getirdi. Aslan, “Schafer’ı İSTOÇ Ticaret
Merkezi’nde geliştirdik ve bugün dünya
markası olma yolunda ilerliyoruz.
Alternatifi olmayan bir ticaret merkez olan
İSTOÇ, gelişmeye büyük bir hızla devam
15 l İSTOÇHayat
ediyor. Yapımı devam eden bağlantı yolları
sonrası daha da iyi bir duruma geleceğini
düşünüyorum” dedi.
Bugün özgün tasarım anlayışıyla bir
dünya markası olma yolunda ilerleyen
Schafer, 2003 yılında Aslan Ticaret’in 36
yıllık sektör birikimiyle kuruldu. Marka
yolculuğuna 10 ürün çeşidiyle başlayan
Schafer, bugün sekiz ayrı ana kategoride
yüzlerce çeşit ürünle hizmet vermeye
devam ediyor. Firma bugün, hızlı büyüme
potansiyeli, kalite düzeyi, pazarlama
stratejisi gibi özelliklerini “ülkenin
beğenisine ve kullanışına uygun ürünler
geliştirebilme” gücüyle bir araya getirerek,
dünya markası olma hedefinde emin
adımlarla ilerliyor. Porselen takımlarıyla,
çelik mutfak ürünleriyle, çatal-bıçakkaşık takımlarıyla ve cam ürün grubunda
müşterilerine kaliteyi şık tasarımlarla
sunan Schafer, yeni ürün geliştirme
konusunda da hız kesmiyor.
İSTOÇHayat l 16
“Daha güçlü bir
otomotiv sektörü için
inovasyon desteklenmeli”
sektör inceleme
Geleceğe dönük projeksiyonlarda Türkiye’nin konumunu korumak ve sağlamlaştırmak için dünya
otomotiv endüstrisindeki yeni trendleri yakından incelemekte fayda olduğunu söyleyen Otomotiv
Distribütörleri Derneği (ODD) Genel Koordinatörü Hayri Erce, daha güçlü bir otomotiv sektörü
için inovasyonun desteklenmesi gerektiğine ve bu anlamda kamunun da katkısının önemli
olduğuna dikkat çekti.
Global arenada otomotiv sektörünün
önemli bir dönüşüm içinde olduğunu
aktaran Otomotiv Distribütörleri Derneği
(ODD) Genel Koordinatörü Hayri Erce,
otomotiv üretiminin Batı’dan Doğu’ya
doğru hızla kayarken, Türkiye’nin de bu
gelişmelerden pay almasının ve alanını
genişletmesinin büyük önem taşıdığını
söyledi. Geleceğe dönük projeksiyonlarda
Türkiye’nin konumunu korumak ve
sağlamlaştırmak için dünya otomotiv
endüstrisindeki yeni trendleri yakından
incelemekte fayda olduğunu belirten
Erce, daha güçlü bir otomotiv sektörü
için inovasyonun desteklenmesi ve bu
anlamda kamunun da katkısının önemli
olduğuna vurgu yaptı.
2011-2014 yıllarını kapsayan sektör
için beş hedef ve 27 eylem planından
oluşan bir strateji belgesi hazırlandığını
söyleyen Erce, çalışmanın 2016-2018
yıllarını kapsayacak olan ikincisinin
üzerine çalıştıklarını duyurdu. Erce,
sözlerine şöyle devam etti: “Bilim, Sanayi
ve Teknoloji Bakanlığı’nın hazırladığı
bu yeni çalışmayı, sektörümüzün
ihtiyacı olan gelişmeleri yapmamıza
imkan sağlayacak önemli bir platform
olarak görüyoruz. ODD’nin de katkıda
bulunduğu ‘2. Türkiye Otomotiv Sektörü
Strateji Belgesi ve Eylem Planı’ ile,
sektörün gelişimi, ömrünü tamamlamış
Hayri Erce
Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD)
Genel Koordinatörü
17 l İSTOÇHayat
2016 Ocak Ayı Özeti
OCAK
KONULAR
2015
Üretim
Pazar
İthalat
İhracat
İhracat (Ş)
Toplam
2016
102.574
97.589
2016/2015 (%)
-5
Otomobil
60.414
58.205
-4
Toplam
36.576
33.730
-8
Otomobil
24.498
23.348
-5
Toplam
21.957
20.956
-5
Otomobil
17.102
15.947
-7
Toplam
79.288
68.800
-13
Otomobil
48.533
38.621
-20
Toplam *
1.757.822.721
1.549.229.391
-12
Otomobil
579.896.543
376.135.135
-35
(*) Toplam Sanayi
araçların bir plan çerçevesinde çevre
ve insan sağlığı bakımından parktan
çekilmesi kapsamında gerekli altyapı
çalışmalarına da yer vererek, otomotiv
sektörünün üretiminin dünyada
Batı’dan Doğu’ya kayarken, ülkemizin
global arenada rekabet üstünlüğünün
gelişmesi bakımından ihtiyaç duyulan
düzenlemelerin de yapılacağını
umuyoruz.”
2015 yılında 2014 yılına göre Türkiye
otomotiv sektörü toplam pazarının
yüzde 25 artarak 1 milyon 11 bin
194 adet, üretimin yüzde 16 artarak
1 milyon 358 bin 796 adet, ihracatın
ise yüzde 12 artarak 992 bin 335
adet olarak gerçekleştiğini açıklayan
Otomotiv Distribütörleri Derneği Genel
Koordinatörü Hayri Erce, “İhracat değeri
yüzde 5 oranında azalarak 21 milyar 619
milyon dolar seviyesine geriledi. Türkiye
otomobil ve hafif ticari araç toplam pazarı
ise 968 bin 17 adet olarak gerçekleşti.
2015 yılı Ocak-Aralık döneminde otomobil
satışları, bir önceki yılın aynı dönemine
göre yüzde 23,54 artarak 725 bin 596
adete, hafif ticari araç pazarı da aynı
dönemde yüzde 34,42 oranında artarak
242 bin 421 adete ulaştı” dedi.
2014 yılı ilk çeyreği sonuçlarının sektör
açısından iyi olmadığını ancak sonrasında
pazarda önemli bir hareketlenme
yaşandığını söyleyen Erce, buna bağlı
olarak 2015’te ilk yarı baz etkisiyle geçen
yıla kıyasla artışla sonuçlandığını belirtti.
2015 yılı ilk altı ayında otomotiv pazarının
nispeten daha öngörülebilir olduğundan,
tüketicilerin seçim öncesinde alımlarını
gerçekleştirmeyi tercih ettiğini dile getiren
Erce, iki buçuk yıl aradan sonra 2015 yılı
Mayıs ayında gerçekleştirilen uluslararası
fuar olan İstanbul Autoshow’un da pazara
ivme kattığına değindi.
Türkiye’nin oldukça kritik bir
dönem olan genel seçimleri iki defa
gerçekleştirerek geride bıraktığını ileten
Erce, “Belirsizlik ortamı ekonomik verilere
de yıl içinde yansıdı. 2015 yılı içinde
oldukça düşük seviyelerde seyreden
tüketici ve ekonomik güven endeksleri
hükümetin kurulmasıyla, ülkede sağlanan
güven ortamı neticesinde yükselişe
geçti. Olumlu eğilimin devam edeceğini
tahmin ediyoruz. Bu olumlu göstergeler
kısa vadede finansal piyasalara da
yansıyacaktır” diye konuştu.
“2016’da otomotiv sektörü toplam
pazarı 2015’in biraz altında kalacak”
Açıklanan Orta Vadeli Programa
göre, Türkiye’deki büyüme oranının
2016 yılında yüzde 4,5 seviyesinde
gerçekleşmesinin beklendiğini ifade eden
Erce, 2016 yılında büyümenin, geride
bırakılan 2015 yılı gibi iç tüketim ağırlıklı
olacağını tahmin ettiklerini söyledi. 2016
yılında ihracattaki artışın sınırlı kalacağına
dair göstergelerin söz konusu olduğunu
belirten Erce, iç pazar büyüklüğünün
global arenada önem taşıdığına vurgu
yaptı. Erce, sözlerine şöyle devam
etti: “Sonuç olarak 2016 yılında, ABD
Merkez Bankası’nın (FED) ekonomideki
iyileşmeye paralel olarak izleyeceği para
politikası, Çin ekonomisindeki gelişmeler
ve gelişmekte olan ülkelere etkisi, AB
ekonomisindeki gelişim ve Avrupa
Merkez Bankası’nın (ECB) ekonomik
toparlanmayı desteklemek amacıyla
parasal genişlemeye devam etme kararı,
jeopolitik gelişmeler, Türkiye Cumhuriyeti
Merkez Bankası’nın (TCMB) enflasyonla
mücadele kararlılığı, cari işlemler
açığındaki gelişim, yapısal reformlara ait
atılacak adımlar, ekonomik aktivitenin
gelişimi ve büyüme hızı etkili olacaktır.
2016 yılı otomotiv sektörü toplam
pazarının da 2015’in biraz altında 900950 bin adet aralığında olacağı tahmin
ediliyor.”
Otomotiv sektörünün demir-çelik
ve petro-kimya gibi farklı sektör
ürünlerinin de başlıca alıcısı konumunda
bulunduğuna değinen Erce, bunun
da ekonominin tamamında önemli
yansımalara neden olduğunu söyledi.
Erce, otomotiv sektörünün ekonomiye
sağladığı katma değerin yanı sıra, 500
bin kişilik istihdam yarattığını, günümüz
ihtiyaçlarına yönelik teknolojilere öncülük
ettiğini ve çevreye duyarlı tutumunu da
vurgulamak gerektiğine dikkat çekti.
Sektörün Gümrük Birliği Anlaşması
sonrasında ülkemizde büyük bir aşama
kaydettiğini söyleyen Erce, montaj
hatlarıyla başlanan bu yolculuğun, yıllar
içinde sektörün kurumsallaşan yapısı ile
ülkemizin gerek teknik, gerekse insan
gücü ve çalışan kalitesi bakımından
dünyanın önde gelen üretim ve ihracat
merkezlerinden biri olmasını sağladığını
dile getirdi.
“Türkiye araç parkı 2015
itibarıyla 15 milyon adedi aştı”
Türkiye araç parkının ise 1990’lı yılların
İSTOÇHayat l 18
noktanın, Türkiye açısından iç pazar
olduğunu söyleyen Erce, büyük bir iç
pazardan gücünü alan Türkiye otomotiv
sektörünün global rekabetteki yerini daha
da sağlamlaştırmanın mümkün olduğunu
dile getirdi.
“Üretim, ihracat ve iç pazar büyüklüğü
elbette sektörümüzün global arenadaki
rekabeti yönünden çok önem taşıyor”
diyen Erce, “Ülkemiz konumu itibarıyla
önemli bir lojistik üstünlüğe sahip.
Ülkemizin mevcut lojistik altyapısı
da gelecekte üretimi ve ihracatı
destekleyecek, sektörümüzün hedeflerine
cevap vermeye devam edecek şekilde
gelişimini sürdürmeli. Yeni yatırımları da
destekleyecek şekilde adımlar atılmalı”
diye konuştu.
Sektörün üretim ve hizmet kalitesinde
yakaladığı başarılara ve sürekli büyüyen
pazara rağmen, iç pazarda arzu edilen
satış adetlerini yakalamakta her zaman
geride kaldığına değinen Erce, Türkiye’de
1990‘lı yılların başında 1000 kişiye düşen
otomobil sahipliğinin 70 adetler civarında
iken, 2015 yılında bu sayının 183 adetlere
yükseldiğini dile getirdi. Bin kişiye düşen
otomobil sayısının dünya ortalamasının
ise 2015 yılında 199 adet olduğunu ileten
Erce, ”Bu memnuniyet verici bir gelişme
gibi görünüyor ancak Batı Avrupa’da
otomobil sahipliği oranı bin kişide 612,
Doğu Avrupa’da 306 adet seviyelerinde.
Otomotiv sektörünün önemi büyük
ancak sektörümüze uygulanan vergi
2015/2016 Yılları Üretim
K.KAMYON : AYA 3.5-12 Ton B.KAMYON : AYA 12 Ton’dan Büyük
TİPLER
OCAK AYI ÜRETİMİ
DEĞİŞİM %
2015
2016
OCAK
OTOMOBİL
60.414
58.205
-4
TİCARİ ARAÇLAR
42.160
39.384
-7
• B. KAMYON
2.504
389
-84
• K. KAMYON
271
5
-98
• KAMYONET
34.292
36.937
8
• OTOBÜS
635
589
-7
• MİNİBÜS
3.954
1.390
-65
• MİDİBÜS
504
74
-85
102.574
97.589
-5
3.604
4.027
12
106.178
101.616
-4
TAŞIT ARAÇLARI TOPLAM
TRAKTÖR
GENEL TOPLAM
başında 1,5 milyon adet civarında iken;
2015 itibarıyla 15 milyon adedi aştığını
duyuran Erce, “2001 ve 2002 yıllarında
ülkemizde etkili olan krizin ardından,
özellikle 2003 yılından itibaren AB
ülkeleri ile entegrasyon sürecindeki
yoğun gelişmeler ile birlikte sektörümüz
hızla gelişmeye başladı. Otomotiv
sektörü 2003 yılından itibaren belli bir
pazar ritmine kavuştu ve geçmiş yıllarda
yaşanan kırılganlık, hassas yapı; yerini
daha sağlam, piyasa koşullarına hızlı
cevap verebilen, daha proaktif ve daha
güçlü bir pazara bıraktı. Artık dünya ile
entegre bir piyasa haline gelen ülkemizi
global piyasalardaki değişimler doğrudan
etkiler hale geldi. Bu doğrudan etkileşim,
finansal piyasaları olduğu kadar, makro
ekonomik göstergeleri, sektörel trendleri
ve politik konuları da kapsıyor” dedi.
“İç pazara odaklanılmalı”
“Dolayısıyla iç pazarımızı otomotiv
sektöründe küresel oyuncu durumundaki
ülkelerin seviyesine taşıyacak teşvik
ve uygulamalara ihtiyaç var” diyen
Erce, üretimde küresel oyuncu
durumundaki Amerika, Japonya,
Almanya, Fransa ve Kore gibi ülkelerin
iç pazarlarına bakıldığında çok büyük
iç pazar adetlerine sahip olduklarını
ifade etti. Odaklanılması gereken ilk
Toplam Üretim ve Otomobil Üretimi (x1000)
140
80
Toplam
Özel Araç
113
103
105
91
77
73
70
84
98
35
47
75
41
29
51
46
60
84
39
Toplam
62
60
40
47
İç Pazar için Üretim
51
58
62
0
Otomobil Üretimi ve İhracat (x1000)
52
40
29
24
58
40
İHRACAT
20
24
2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 2016
46
41
12
0
58
52
13
12
5
2006
2007
2008
2009
15
14
12
2011
2012
2013
9
2010
16
2014
20
12
2015
2016
19 l İSTOÇHayat
oranları Avrupa ülkelerine kıyasla çok
yüksek olduğundan pazarımız gerçek
potansiyelinin hâlâ gerisinde bulunuyor”
şeklinde konuştu.
Dünya otomotiv endüstrisinde
çevreci anlayış ön planda
Dünya otomotiv endüstrisinin teknolojik
anlamda çok hızlı bir şekilde gelişirken
çevreci anlayışın ön planda tutulduğu bir
süreci de yaşadığına dikkat çeken Erce,
AB ülkelerinde ve Kyoto Sözleşmesi’ni
imzalamış ülkelerde, çevrenin korunması
ve çevre kirliliği ile mücadelenin de
öncelikli ve temel konular arasında yer
aldığını belirtti. Batı Avrupa ülkelerinde
araç parkı yaş ortalamalarının sekiz-dokuz
yaş civarında olduğunu ileten Erce, ayrıca
ihtiyaç oldukça dünya ülkelerinin çeşitli
hurda teşvik programlarıyla iç tüketim
dinamiklerini hayata geçirdiklerini ve araç
parkı yaş ortalamalarını gençleştirdiklerini
ifade etti. Erce, Japonya’nın, deprem ve
onu izleyen tsunami felaketi sonrasında
uyguladığı başarılı bir hurda teşvik
programı ile ekonomisini canlandırmayı
başardığına dikkat çekti.
“Bizde ise, hurda teşvik
programlarından arzu edilen performans
tam olarak maalesef alınamıyor. Yaşlı
araç parkı her zaman sektörümüzün
en önemli sorunlarından biri oldu. Yaşlı
araçların çevreye olduğu kadar kamu
sağlığına da olumsuz etkileri söz konusu”
diyen Erce, “2015 yılı TÜİK verilerine
göre, ortalama yaşı 12 olan toplam
parkımızın, yüzde 35’i 16 yaşın, yüzde
23’ü 20 yaşın üstündeki araçlardan
oluşuyor. Dolayısıyla vakit kaybetmeden
parkımızı gençleştirmeye ve
yenileştirmeye hizmet edecek politikaların
geliştirilmesi artık çok büyük bir ihtiyaç
teşkil ediyor ve bugün gençleştirme
çalışmalarına başlasak önümüzde uzun
bir yol görünüyor” dedi.
ODD'nin 31 üyesi var
Firma Bazında İhracat (Adet)
FİRMALAR
2014
2015
OCAK
2015
2016
FORD OTOSAN
187.921
252.571
20.491
21.013
HYUNDAI ASSAN
179.793
201.276
13.650
18.350
TOFAŞ
142.234
173.743
13.832
14.658
OYAK RENAULT
257.992
270.299
21.671
9.605
TOYOTA
109.517
81.962
9.212
4.291
15.866
14.122
1.309
1.307
M.BENZ TÜRK
3.438
4.252
285
462
HONDA TÜRKİYE
1.560
2.220
0
149
937
1.493
107
131
37
3.067
16
70
HATTAT TARIM
1.148
810
33
33
TEMSA GLOBAL
423
441
0
33
OTOKAR
580
720
15
24
A.I.O.S.
748
291
9
14
902.194
1.007.267
80.630
70.140
TÜRK TRAKTÖR
MAN TÜRKİYE
KARSAN
GENEL TOPLAM
Kaynak: OSD
Otomotiv Distribütörleri Derneği,
1987 yılında Otomobil İthalatçıları
Derneği adı altında, tümü Avrupa
otomobil markalarının (Alfa Romeo, BMW, Peugeot, Citroen, VW
- Audi) Türkiye mümessili olan beş
firmayı temsil eden 10 iş adamı
/ yönetici girişimci tarafından
kuruldu. 1989'da ülkemizde hem
imal hem de ithal edilen diğer
markaların katılımıyla firma sayısı
16'ya, üye sayısı ise 32'ye yükseldi.
2002'de, otomotiv sektörünün çok
önemli kısmını oluşturan “otomobil-hafif ticari araçlar” kapsamında
satış, pazarlama, ithalat, satış
sonrası hizmetler, finansman, tanıtım ve fuar gibi yaşamsal etkinlik
alanlarında tam bir bütünlük kazanmasıyla derneğin adı "Otomotiv
Distribütörleri Derneği" olarak
değiştirildi. 2004 yılında Otomotiv
Distribütörleri Derneği'nin "iktisadi
işletmesi" kurularak çalışma alanının genişletilmesi amaçlandı. 2015
yılı itibarıyla derneğin 48 uluslararası markayı temsil eden, 31 üyesi
bulunuyor.
İSTOÇHayat l 20
Teknolojisiyle standartları belirleyen Yeni A4,
daha verimli, daha güvenli ve daha hafif
Audi’nin en çok satan model ailesi olan Yeni A4 Doğuş Oto showroomlarında yerini aldı. Teknoloji ve
estetiği buluşturan Yeni A4’te kullanılan tüm teknoloji, sınıfında örnek oluşturacak şekilde yeniden
geliştirildi. İleri teknolojinin yeni temsilcisi Yeni A4’ü yakından tanımak için Doğuş Oto showroomlarını
ziyaret edebilirsiniz.
Türkiye’de ilk planda biri 2.0 lt’lik
dizel motorlar olmak üzere, 1.4 motor
seçeneğinin de içinde bulunduğu
beş farklı motor seçeneği sunuldu.
Kasım 2015 tarihinden itibaren satışa
sunulan Yeni A4, özellikle teknolojik
geliştirmeleriyle yine sınıfının en
iddialı modeli olma özelliğini devam
ettiriyor. Yeni A4’teki geliştirmelerin
en önemlilerinden biri aerodinamik;
A4 Sedan, 0,23 ile sınıfının en iyi hava
sürtünme katsayısına sahip. Etkileyici
derecede düşük CO2 emisyonlarına
sahip yeni modellerden A4 Sedan
2.0 TDI ultranın emisyonu kilometre
başına 95 gram, A4 Avant 2.0 TDI
ultra kilometre başına 99 gram CO2
emisyonu yapıyor. 190 hp gücündeki
2.0 TFSI A4 Sedan ultrada 109 g/km,
A4 Avant ultrada ise 114 g/km emisyon
yapıyor.
Yeni ve güçlü motorlar
Yeni Audi A4 ve A4 Avant Türkiye’de
tamamı S tronik şanzımana sahip, 1.4
TFSI 150 PS ve 2.0 TFSI 252 PS Quattro
olmak üzere ikisi benzinli ve 2.0 TDI 190
PS ve 2.0 TDI 190 PS quattro olmak
üzere iki de dizel motor seçeneğiyle
sunuluyor.
Güç üretimleri önemli ölçüde
artırılan bu motorlardan 1.4 litrelik TFSI
seçeneği, 150 PS güç üretirken, 250
Nm tork değerine sahip. Aracı 0’dan
100km/s hıza 8,5 saniyede ulaştıran
motorun yakıt tüketim değeri ise 5,3 lt/
km. Bir diğer benzinli seçenek olan 2.0
lt 252 PS quattro seçeneği ise 370 Nm
tork sağlıyor. 0’dan 100 km/s hıza 6,3
saniyede ulaşan bu seçeneğin yakıt
tüketim değeri ise kilometrede 5,7 litre.
Yeni A4 ailesinin dizel seçenekleri
arasında yer alan 2.0 TDI 190 PS, quattro
veya önden çekişli olarak alınabiliyor. Her
iki versiyonu da 400Nm tork sağlayan
bu seçenekte, quattro modelin durur
halden 100km/s hıza ulaşma süresi 7,2
saniye iken, önden çekişli seçenek için
bu sürü 7,7 saniye. Quattro seçeneğin
kilometrede harcadığı yakıt 4,4 litre iken,
önden çekişli versiyon kilometrede 4,1
litrelik yakıt tüketiyor.
S tronic, tiptronic ve manuel
şanzıman Yeni Audi A4 ve A4 Avant’ın
güç aktarma organları ve şasisi tamamen
yeniden geliştirilmiş. Altı vitesli manuel
şanzıman, yedi vitesli S tronic ve sekiz
kademeli tiptronic yeniden tasarlanmış.
Otomatik şanzıman artık yakıt tasarrufu
sağlayan ve Sailing Mode olarak
isimlendirilen boş vites fonksiyonuna
da sahip. Tekerleğe göre tork kontrolü,
önden çekiş ve dört çeker fonksiyonlarını
tamamlıyor.
İSTOÇHayat l 22
Kale Ticaret Genel Müdürü İlbeyi Beyaz:
“Yatırımlarımızla şirketimizin
mali yapısını güçlendirdik”
üye tanıtımı
Her marka otomobile garantili bakım ve onarım imkanı
sunduklarını söyleyen İlbeyi Beyaz, “Müşterilerimize sunduğumuz
uygun fiyatlarla servis giriş adetlerimizi yüzde 25 artırdık. Oto
kiralama sektöründe ise filomuzu 300 adede çıkardık. 2015’te
emlak sektöründeki birçok arsa yatırımımızla mali yapımızı
güçlendirdik” diyor.
Kale Ticaret, yaklaşık 40 yıl önce Ayhan
Beyaz tarafından, ikinci el oto alım satımı
yapmak üzere kurulmuş. Firma bugün;
taksi, oto kiralama (rent a car), turizm,
inşaat, emlak, Boschcar Yetkili Servisi,
BRC, Atiker, Otogaz Yetkili Servisi,
muhasebe ve sigorta gibi alanlarda faaliyet
gösteriyor. Firma faaliyetlerinin yanı sıra,
otomotiv sektöründeki son gelişmeleri
de değerlendiren Kale Ticaret Genel
Müdürü İlbeyi Beyaz, İstanbul Taksiciler
Odası’nın sektördeki gelişmeleri iyi şekilde
yönetmemesi nedeniyle 2015’in taksi,
plaka, yatırımcı ve işletmeci açısından
yüzde 25 kayıpla geçtiğine vurgu
yaptı. İSTOÇ Oto Ticaret Merkezi’nin
ise hacminin sürekli yükseldiğini
ve önümüzdeki günlerde daha da
gelişeceğini öngördüklerini belirten İlbeyi
Beyaz’la firma faaliyetleri, sektörlerindeki
son durum, İSTOÇ ve genel ülke
ekonomisinin gidişatı üzerine keyifli bir
söyleşi gerçekleştirdik.
Kısaca kendinizden ve firmanızdan
bahseder misiniz?
Kale Ticaret’te 25 yıl önce çalışmaya
başladım. Gümüşhane doğumluyum
ve dört çocuk babasıyım. Şu an 25 yıl
önce başladığım firmada genel müdür
pozisyonundayım. Yaklaşık 40 yıl önce
Yönetim Kurulu Başkanımız Ayhan Beyaz
tarafından, ikinci el oto alım satımı yapmak
üzere faaliyetlerine başlayan şirketimiz
bugün; taksi, oto kiralama (rent a car),
turizm, inşaat, emlak, Boschcar Yetkili
Servisi, BRC, Atiker, Otogaz Yetkili Servisi,
muhasebe ve sigorta gibi alanlarda
faaliyet gösteriyor.
Sektörünüzün son dönemde geldiği
nokta hakkında bilgi verir misiniz?
2015; taksi, plaka, yatırımcı ve işletmeci
için yüzde 25 kayıpla geçen bir yıl oldu.
Bu durum, İstanbul Taksiciler Odası’nın
sektörde yaşanan gelişmeleri iyi şekilde
yönetmemesinden kaynaklandı. Sıfır ve
ikinci el oto satışları bir önceki yıla göre
yüzde 20 arttı. Boschcar servisimizin
açılmasıyla, her marka otomobile garantili
bakım ve onarımı çok uygun fiyatlarla
yaparak, İSTOÇ ve Bağcılar İlçesi’nden
yoğun taleple karşılaştık. Servis giriş
adetlerimizi yüzde 25 artırdık. Gelişen
oto kiralama (rent a car) sektöründe ise
araç sayımızı yüzde 25 artırarak filomuzu
300 adete çıkardık. 2015 yılında yüzde
100’lere varan oranda kazandıran emlak
sektöründe birçok arsa yatırımı yaparak
şirketimizin mali yapısını güçlendirdik.
İSTOÇ Oto Ticaret Merkezi’yle ilgili
düşüncelerinizi paylaşır mısınız?
Son dönemde daha da gelişen İSTOÇ
Oto Ticaret Merkezi’nin hacmi de
genişliyor. İSTOÇ Oto Ticaret Merkezi,
her alanda toptan ve perakende satışı
yapan Türkiye’deki tek yer olmasıyla ön
plana çıkıyor. Çok kolay ulaşılır olan çevre
yolları sayesinde ticaret hacmi devamlı
yükseliyor. Lokasyon avantajı da tercih
edilmesindeki en büyük etkenlerden biri.
Ayrıca oto market bölümünün eklenmesi
ve otel AVM’nin de yakında hizmete
açılacak olması İSTOÇ Oto Ticaret
Merkezi’ni taçlandırdı. Başkanımız Nahit
Kemalbay ve yönetim kurulu üyelerinin
adaletli ve özverili çalışmalarını şirket
olarak takdirle izliyoruz.
İlbeyi Beyaz
Kale Ticaret
Türkiye ekonomisinin son dönemdeki
gelişme seyri hakkında görüşleriniz
ne yönde?
Türkiye’nin içinde bulunduğu sıkıntılı
günleri aşacağına inanıyorum. 2015
yılında Suriye’de yaşanan savaş ve
göç dalgası, sınırımızda yaşanan
çatışmalar, ülke içinde ve sınırlarımıza
yakın bölgelerdeki terör olayları, 7
Haziran ve 1 Kasım seçimlerinin yaşattığı
gerginlik ve Rus uçak krizi ile devam
eden süreçlerle yaşamak zorunda
kalan 80 milyon insanımız, her şeye
rağmen sağ duyusunu hiç kaybetmedi.
Bu kadar olumsuz olayların yaşandığı
bir dönemde daha önceki yıllardan
edindiğimiz tecrübelerin ve güçlü devlet
yapımızın bu süreci çok az bir tahribatla
geçirmemizdeki en büyük etkenler
olduğu kanaatindeyim. İnsanlar, her şeye
rağmen devletine güveniyor. Hükümet
de bu süreçler yaşanırken daha önce
başlattığı projeleri aksatmadan yürüttü.
Güven ortamını gören iş adamlarının
yatırımları da ekonominin yavaşlar gibi
olsa da güçlü kalmasını sağladı.
23 l İSTOÇHayat
üye tanıtımı
Üçler Otomotiv Sahibi Murat Gelibolu:
“Geleceğin gereklerine göre
gelişiyor ve yenileniyoruz”
Yenilikçi olmaya büyük önem verdiklerini vurgulayan Murat
Gelibolu, “Köklü geçmişimizden aldığımız gücümüzle bugünün
ve geleceğin gereklerine göre gelişiyor ve yenileniyoruz.
Müşterilerimizin memnun kalıp firmamızı tekrar tercih etmesi
bizim için çok önemli” diyor.
İSTOÇ Oto Ticaret Merkezi’ndeki
faaliyetlerine 2004 yılında başladıklarını
söyleyen Üçler Otomotiv Sahibi Murat
Gelibolu, “Genelde Fiat Linea arabalarını
satıyoruz. İkinci el veya spot arabaların
yanı sıra, spot sıfır araba ve orta
segmentli binek arabaların satışını da
gerçekleştiriyoruz. Ayrıca, 2014 yılından
itibaren sigortacılık sektöründe de hizmet
vermeye başladık” dedi. Çağın gerektirdiği
şekilde teknolojiyi yakından takip etmeye
çalıştıklarını ve buna göre araçlarını
internet sitesinde de sergilediklerini
aktaran Murat Gelibolu ile firmasının yanı
sıra, sektörün bugün geldiği nokta, İSTOÇ
ve Türkiye ekonomisi hakkında keyfili bir
söyleşi gerçekleştirdik.
Kısaca kendinizi ve firmanızı
tanıtır mısınız?
1965 Diyarbakır doğumluyum ve iki
çocuk babasıyım. İSTOÇ Oto Ticaret
Merkezi’nde yer alan firmamız Üçler
Otomotiv, bir aile şirketi olarak faaliyet
gösteriyor. Şirketimizde oğlum Resul
Selçuk Gelibolu ile beraber araba alım
ve satım işi yapıyoruz. Faaliyetlerimize
1995 yılında Oto Center Galeri Sitesi’nde
başladık. 2004 yılında firmamızı, lokasyon
avantajından dolayı İSTOÇ Oto Ticaret
Merkezi’ne taşıdık ve H Blok 36 numarada
faaliyetimize devam ettik. Sonrasında
31 ve 33 numaraları dükkanları da satın
alarak alanımızı genişlettik. Otomotiv
sektöründe yer almanın ciddiyetinin ve
öneminin farkındayız. “Aynası iştir kişinin
lafa bakılmaz’’ atasözünü çok severim.
Bu sözden hareketle özü ve sözü bir
olan ticari anlayışa sahip olduğumuzu
söyleyebilirim. Firma olarak yenilikçi
olmaya büyük önem veriyoruz. Köklü
geçmişimizden aldığımız gücümüzle,
bugünün ve geleceğin gereklerine
göre gelişiyor ve yenileniyoruz. Tabii
önceliğimiz müşteri memnuniyetini
sağlamak. Müşterilerimizin memnun
kalıp firmamızı tekrar tercih etmesi bizim
için çok önemli. Genelde Fiat Linea
arabalarını satıyoruz. İkinci el veya spot
arabaların yanı sıra, spot sıfır araba ve
orta segmentli binek arabaların satışını da
gerçekleştiriyoruz. Ayrıca, 2014 yılından
itibaren sigortacılık sektöründe de hizmet
vermeye başladık.
Sektörünüzün bugünkü durumu
hakkında bilgi verir misiniz?
İkinci el araba alım satımında büyük
kârlardan vazgeçmeyen meslektaşlarım,
iş yok diye yakınıyor. Sektör tamamıyla
tarz değiştirdi. Artık düşük kârlarla seri
satışlar yapılıyor. Finans kurumlarından
kredi çıkartma özelliğine sahip firmalar
iş yapabiliyor. Biz de Koç Finans yetkili
bayisiyiz. Kendi ekranımızdan direkt
kredilendirme gerçekleştirebiliyoruz. Bu
nedenle işlerimiz gayet iyi gidiyor. Ancak
bu tarz hizmetleri sunarsanız sektörde
yer alabiliyorsunuz. Günümüzde artık
tüm sektörler kabuk değiştirdi. Dolayısıyla
bizim sektörümüzde de yeniliklere
ayak uyduramayan firmalar yok olmaya
mahkum oluyor. Aynı zamanda teknolojiyi
de yakından takip etmek gerekiyor. Artık
internet çağındayız. Dolayısıyla firma
olarak biz de bilinen birkaç internet sitesi
Murat Gelibolu
Üçler Otomotiv
ile çalışıyoruz ve araçlarımızı internet
sitesinde sergiliyoruz.
İSTOÇ Oto Ticaret Merkezi ile ilgili
düşüncelerinizi paylaşır mısınız?
Otomotiv sektörü güvene dayalı bir
sektördür. İSTOÇ Oto Ticaret Merkezi’nde
müşterilerinize, kendi portföyünüzde
bulunmayan ama komşunuzda olan
aracı da sunabilme imkanınız oluyor.
Dolayısıyla İSTOÇ’ta faaliyet göstermek
bizim gibi galericiler için büyük bir avantaj
diyebilirim. İSTOÇ Oto Ticaret Merkezi’nin,
TEM’in yanında yer almasından dolayı
büyük bir lokasyon avantajı da var. İSTOÇ
bugün herkesin bildiği ve ziyaret ettiği bir
çarşı haline dönüştü.
Türkiye ekonomisi hakkındaki genel
görüşlerinizi öğrenebilir miyiz?
Türkiye ekonomisinde istikrar sağlandığı
kanaatindeyim. Bu istikrarın getirisi
de var. Bulunduğum sektörden örnek
vermem gerekirse; eskiden atılda
sermayemizi döviz bazında tutardık, dolar
bozdurup araç alırdık sonrasında döviz
yükselirdi. Dolayısıyla kârda mı zararda
mı olduğumuzun hesabını yapamazdık.
İstikrar olmadığı için döviz anormal
şekilde yol alırdı. Ama şimdi az da olsa ne
kazandığımızı biliyoruz. Kâr marjları eskiye
göre düştü ama kazanç var. Sektörde
düşük kâr marjlarıyla çalışmamız nedeniyle
de ancak seri iş yapan kazanç sağlıyor.
İSTOÇHayat l 24
Birlik Motors Ortağı Efe Karaağıl:
“Önceliğimiz, müşterilerimize
aile firması olduğumuzu hissettirmek”
Ürün gamlarını “lüks ve spor’’ otomobillerin oluşturduğunu söyleyen Efe Karaağıl, “İkinci el sektöründe
kurumsal bir firma olarak önceliğimiz, müşterilerimize aile firması olduğumuzu hissettirmek.
Firmamızdan gönül rahatlığıyla satın alınan her araba bizim için büyük önem taşıyor” diyor.
üye tanıtımı
Otomotiv sektöründe Birlik Oto olarak
başladıkları faaliyetlerine bugün Birlik
Motors olarak devam ettiklerini söyleyen
Birlik Motors Ortağı Efe Karaağıl, aile
şirketi olan firmalarını kardeşi Yiğit
Karaağıl ile birlikte yönettiklerini dile
getirdi. “Firma olarak güvene dayalı
bir politika izliyoruz. Sektörümüzün
canlanabilmesi için elimizden geldiğince
araç fiyatlarını piyasa şartlarına uygun
bir şekilde tutuyoruz. Genç iş adamları
olarak sektörümüzü daha da iyi yerlere
taşımayı hedefliyoruz” diyen Birlik
Motors Ortağı Efe Karaağıl ile firma
faaliyetlerinin yanı sıra, İSTOÇ Oto
Ticaret Merkezi hakkında konuştuk.
Firmanız ve kendiniz hakkında
kısaca bilgi verir misiniz?
1991 yılında İstanbul’da doğdum.
Firma olarak otomotiv sektöründeki
faaliyetlerimize Birlik Oto adı altında
babam Ali Karaağıl tarafından 25 yıl
önce başladık. Bugün söz konusu yıllar
boyunca kazandığımız iş tecrübemiz ve
deneyimli kurumsal kadromuzla otomotiv
sektöründeki faaliyetlerimize “Birlik
Motors” adı altında devam ediyoruz. Aile
şirketimiz olan Birlik Motors’u kardeşim
Yiğit Karaağıl ile birlikte yönetiyoruz.
Ürün gamımızı ‘’lüks ve spor’’ otomobiller
oluşturuyor. İkinci el sektöründe
kurumsal bir firma olarak önceliğimiz,
müşterilerimize aile firması olduğumuzu
hissettirmek. Firmamızdan gönül
rahatlığıyla satın alınan her araba bizim
için büyük önem taşıyor.
Sektörünüzün son dönemdeki
durumunu değerlendirir misiniz?
Sektörümüz şu anda dalgalı bir durumda
Efe Karaağıl
Birlik Motors
Yiğit Karaağıl
bulunuyor. Türkiye’nin içinde bulunduğu
sosyoekonomik dengeler bir inip bir
çıkıyor. Bu durum bizim sektörümüzü
de etkiliyor. Bütün piyasalar birbirlerine
zincirleme bağlı olduğu için zincirden bir
halka koptuğu zaman bütün piyasalar
zarar görüyor. Firma olarak güvene
dayalı bir politika izliyoruz. Sektörümüzün
canlanabilmesi için elimizden geldiğince
araç fiyatlarını piyasa şartlarına uygun bir
şekilde tutuyoruz. Genç iş adamları olarak
sektörümüzü daha da iyi yerlere taşımayı
hedefliyoruz.
Bunun yanı sıra, İSTOÇ’a gelen
misafirlerimizi ağırlamamız için sosyal
bir tesis alanı olması gerekiyor. Merkeze
gelen müşterilerimiz, aileleri ile rahat
edebilmeli ve araç bakmaya zevk ve istekle
gelebilmeli. İSTOÇ’a açık pazar muamelesi
yerine AVM muamelesi yapılmalı.
Bunun için ufkumuzu genişletmeliyiz.
Sayabileceğimiz daha birçok sorun var.
Ancak bu satırları okuyan büyüklerimizi
üzmek yerine, genç iş adamları olarak bu
sorunları çözmeye aday olduğumuzun
bilinmesini isteriz.
İSTOÇ Oto Ticaret Merkezi ile ilgili
görüşleriniz neler?
İSTOÇ Oto Ticaret Merkezi hakkındaki
düşüncelerimizi bir iki cümleyle anlatmak
mümkün değil. Merkezde, siz de takdir
ederseniz ki görünen ve görünmeyen
birçok sorun ve yanlışlık var. Bu
sorunlardan en büyüğü ise güvenlik...
Türkiye ekonomisi hakkındaki
düşünceleriniz neler?
Ülkemizin ekonomik durumu şu anda
pek parlak gözükmüyor. Ancak karamsar
olmak ne ülkemize ne de Türk gencine
yakışmaz. İnanıyorum ki akıllı ekonomik
politikalar uygulanırsa, ucuz insan gücü
için yabancı insanlar tercih edilmez.
25 l İSTOÇHayat
üye tanıtımı
Furkan Otomotiv Sahibi Recep Dağlı:
“İSTOÇ Oto Ticaret Merkezi, ülkemizin en
güzel ve güvenilir iş merkezlerinden biri”
İkinci el otomotivde güvenin çok önemli olduğuna değinen Recep Dağlı, “İSTOÇ Oto Ticaret
Merkezi; ülkemizin en güzel, tertipli ve güvenilir iş merkezlerinden biri. İkinci el otomotivde güven
çok önemlidir. İnsanların gönül rahatlığıyla gelebileceği merkezimiz, otomobil alımı için çok sayıda
alternatif sunuyor” diyor.
Furkan Otomotiv’in Sahibi Recep
Dağlı’nın en büyük hayali işini severek
yapmakmış, öyle de olmuş. Hobisi
olan otomobiller bugün mesleği...
“Arabalar benim için her zaman
tutku oldu” diyen Dağlı, 1986 yılında
İstanbul’a gelerek ilk önce Oto
Center’da hizmet vermeye başlamış.
2006 yılından itibaren de İSTOÇ
Oto Ticaret Merkezi’nde faaliyet
gösteriyor. Portföylerinde farklı marka
ve modellerde ikinci el lüks arabalar
bulunduğunu, zaman zaman daha
düşük segmentli araçlar da sattıklarını
ancak çoğunlukla ağırlıklarını lüks
araba segmentine verdiklerini dile
getiren Recep Dağlı ile firmalarının
yanı sıra, İSTOÇ Oto Ticaret Merkezi
hakkında konuştuk.
Kısaca kendinizden ve firmanızdan
bahseder misiniz?
1963 yılında Tekirdağ’da doğdum.
Trakya Üniversitesi’nden mezun
oldum. En büyük hayalim olan işimi
severek yapıyorum. Sevdiğim işi
yaptığım için de kendimi çok şanslı
hissediyorum. Aslında mesleğime
1983 yılında Tekirdağ’da hobi
olarak başladım. 1986 yılında
İstanbul’a gelerek ilk önce Oto
Center’da hizmet vermeye başladım.
2006 yılından itibaren de İSTOÇ
Oto Ticaret Merkezi’nde N Blok
No:46’da faaliyet gösteriyorum.
Firma olarak portföyümüzde farklı
marka ve modellerde ikinci el lüks
arabalar bulunuyor. Zaman zaman
daha düşük segmentli araçlar da
sattığımız oluyor ancak çoğunlukla
ağırlığımızı lüks araba segmentine
veriyoruz. Firmamızda genç ve
dinamik bir ekibimizin olmasından
dolayı portföyümüzü sürekli genişletip,
yenileyebiliyoruz.
İSTOÇ Oto Ticaret Merkezi ile ilgili
düşünceleriniz neler?
İSTOÇ Oto Ticaret Merkezi; ülkemizin
en güzel, tertipli ve güvenilir iş
merkezlerinden biri. İkinci el
otomotivde güven çok önemlidir.
İnsanlar sitemize gönül rahatlığı ile
gelebilir. Furkan Otomotiv olarak,
bizim için en önemli konulardan biri de
müşterilerimizin güvenini kazanmak
ve bunun sürekliliğini sağlamak. Biz
de işimizi layığı ile yapmak için çok
çaba sarf ediyoruz. İSTOÇ Oto Ticaret
Merkezi, otomobil alımı için çok
seçenekleri bir arada bulabileceğiniz
bir merkez olma özelliğine sahip.
çıkarıyor. Bu sebeple sık sık dükkanlar
kapanabiliyor.
Sektör ile ilgili görüşlerinizi
paylaşır mısınız?
Otomotiv sektörü rekabet ortamının
çok yoğun olduğu bir sektör.
Esnaflarımızın en çok zorlandığı
konu da müşterilere sunulabilecek
olan ikinci el temiz ve uygun aracı
bulamamak oluyor. Büyük bayilerin
ikinci el araçlar için ön ödeme
çıkarmaları ve garanti sunmalarının
esnafı zorlaması, ihale sistemini öne
Türkiye ekonomisi hakkındaki
genel görüşlerinizi paylaşır
mısınız?
Türkiye topraklarıyla, denizleriyle ve
insan gücüyle çok güçlü ülkelerden
biri konumunda bulunuyor. Şu an
zor günlerden geçiyoruz ancak hep
birlikte üstesinden geleceğimize
inanıyorum. Türkiye’nin önümüzdeki
10 yıl içinde daha çok gelişeceğini
düşünüyorum.
Recep Dağlı
Furkan Otomotiv
İSTOÇHayat l 26
“Pazarlamada ‘doğru kurgu’ çok önemli”
söyleşi
Bir pazarlama kampanyası için ayırdığınız bütçeden çok daha önemli olanın çalışmanın doğru
kurgulanması olduğunu söyleyen Pazarlama Uzmanı Can Ogan, “Bunu başarabilmek için üzerinde
düşünmeniz gereken çeşitli öğeler bulunuyor. Bu öğeler tıpkı bir ağacın kökleri gibidir. Ağaç bunlar
olmadan ne beslenebilir ne de ayakta kalabilir” diyor.
U
zmanlık alanınızda kendinizi
yetiştirdiniz ve sonunda
hayal ettiğiniz gibi kendi
şirketinizi açtınız. Peki,
şimdi ne olacak? Pazarlama
Uzmanı Can Ogan’a göre pek çok
girişimci, kendi işini iyi bilse dahi geçmişte
pazarlama deneyimi kazanmadıysa
şirketini yönetmekte ve kalıcı hale
getirmekte zorlanıyor.
Büyük ümitlerle açtığınız şirketin
sağlam adımlarla ilerlemesi için değişen
pazarlama trendlerine hâkim olmanızda
fayda var. Can Ogan, artık dijital medyanın
pazarlamada daha geniş yer tuttuğunu
ve bu kanalı çok iyi kullanan Y Kuşağı’nın
daha küçük maliyetlerle başarıyı
yakalayabileceğini söylüyor. Ogan, bu
konuda bilinmesi gereken ve büyük
bütçeler gerektirmeyen önerileri şöyle
sıralıyor:
Pazarı tanı!
Can Ogan, işe araştırmayla başlamanızı
öneriyor. Tespit edebileceğiniz bilgiler
nelerdir? Rakipleriniz neler yapıyor? Ne
gibi hizmetler veya ürünler sunuyorlar?
İnterneti nasıl, hangi mecralarda
kullanıyorlar? Fiyatları nasıl? Bu bilgiler
içinde bulunduğunuz pazarı anlamak size
yol haritanızı çizmekte ışık tutacaktır.
Diğerlerinden farkınızı bulun!
Yol haritanızı çizdikten sonra kendinize
konsantre olabilirsiniz. Markanızın hikâyesi
nedir? Sizi diğer markalardan farklı ve
özel kılan şeyler neler? İnsanlar neden
sizinle çalışmalı veya sizin ürünlerinizi satın
almalı?
Hedef kitleyi tanımla!
Peki, kim bu insanlar? Başka bir deyişle,
hedef kitleniz kim? Sıkça rastlanılan
bir durum, işletmenin bir hedef kitlesi
olmaması...
Hedefinizi belirleyin!
Pazarlama çalışmalarına başlamadan
önce, şu anki son durumunuzu gözden
geçirmeniz gerekiyor. Bu pazarlama
çalışmasından elde etmek istediğiniz
27 l İSTOÇHayat
şey nedir? Amaçlarınızı belirlemeniz, her
amacın başarı ve başarısızlığının nasıl
ölçüleceğini saptamanız ve bunu bir
zaman planına oturtmanız çok önemli.
Can Ogan, yukarıdaki önerilerin
dikkate alındığında hangi aşamaya
gelindiğini şu sözlerle açıklıyor: “Harika
bir yolun yarısındasınız. Şu an pazarın
durumunu, markanızın kimliğini,
markanızın diğerlerinden nasıl ayrıştığını,
müşterilerinizin kim olduğunu, amaçlarınızı
ve bu amaçlara ulaşırken başarı ve
başarısızlıkları hangi kriterlere göre ve ne
sıklıkla ölçümleyeceğinizi belirlediğinize
göre artık kolları sıvayabiliriz.”
Büyük bütçeler
gerektirmeyen öneriler
En iyi yönünüze odaklanın!
Sizi doğru ifade eden bir imajınız, bir
sloganınız ve logonuz olsun. Farklı
mecralarda farklı söylemlerin, görsellerin
ve logoların kullanılması kafa karıştırabilir.
Her mecrada mutlaka aynı logo ve söylemi
kullanın. Bu sayede müşterilerinizin sizi
bir logo ve bir söylemle özdeşleştirmesi
mümkün olacaktır.
Bulunabilir olun!
Servisiniz veya ürününüzle ilgilenen bir
müşteriyi kaçırmanın en kolay yolu, onun
sizi kolayca bulamaması veya bulduğunda
da aradığı bilgiye ulaşamamasıdır. Doğru
bir CEO çalışması ile arama motorlarında
bulunabildiğinizden emin olun. Sadece
web sitesi ile değil, aynı zamanda
sosyal medya mecralarını kullanarak da
bulunabilirliğinizi artırabilirsiniz.
İnternet sitenizi test edin!
Web sitenizin tasarımını ve siteniz içinde
gezinme tecrübesinin nasıl olduğunu
test edin. Bunu yapan çok iyi araştırma
firmaları var; fakat buna ayıracak
bütçeniz yoksa çevrenize rica ederek de
yorumlarını öğrenebilirsiniz.
İçeriği zenginleştirin!
İçerik üzerinde çok durulmalıdır.
Günümüzde içerik paylaşımı giderek daha
önemli hale geliyor. Farklı platformlarda
içeriklerinizi yayınlayın. İçerik yayınlarken
en önemli şeyin potansiyel müşterinizin
ilgisini çekecek konularda olması
gerektiğini unutmayın.
Eski müşterilerinizi unutmayın!
Yeni bir müşteri kazanmak, eski
müşterinize ulaşmaktan hem daha
pahalı hem de daha zahmetlidir. Eski
müşterileriniz ile bağlantıya geçin. Onlara
önceden aldıkları veya ilgilendikleri
ürünler hakkında kuponlar, bilgiler ve
tanıtımlar yollayın.
Toplum için faydalı işler yapın!
Bir dernek veya vakıfla iş birliğine girin.
İşinizle ilgili olan veya kendinizi yakın
hissettiğiniz bir dernek veya vakıf ile ortak
projeler yapın. Ortak proje yapmak size
para getirmese de büyük prestij ve takdir
getirecektir.
Müşterilerinizi elçiniz yapın!
Müşterilerinizin sizin hakkınızda
konuşmasına izin verin. Marka
konumlandırmanızı doğru yaparsanız,
müşterileriniz sizin yerinize markanızı
tanıtacak ve sizin hakkınızda
konuşacaktır.
Viral olun!
Viral olmanın bütçenizle hiç ilgisi
yok. Bazen evde çekilmiş bir video
milyonlarca dolar harcanmış bir videodan
daha fazla ilgi görebilir. Viral içerik
yaratmak için aceleci olmayın, kopya
çekmeyin, insanların mantıklarından çok
duygularına hitap eden içerikler yaratın.
Unutmayın, pozitif duygular negatif
duygulara göre daha fazla viral etkisi
yaratacaktır.
Seminer sınıfı veya etkinlikler yapın!
Bu aktiviteler sizin pazarda otorite olarak
algılanmanızı sağlayacak ve marka
değerinizi artıracaktır.
Hepsini birleştirin!
Artık online ve offline ayrımı yok! Cep
telefonlarının internete bağlanması
Can Ogan
Pazarlama Uzmanı
ve laptop, tablet gibi aletlerin
yaygınlaşmasıyla artık internet her yerde…
Müşterinizi özellikle offline aktivitelerinizde
online kanalları kullanmaları için
yüreklendirin ve motive edin.
Can Ogan, yapılabilecek çok şeyin
olduğunu ancak biraz cesaret, biraz
motivasyon ve bol bol yaratıcılığın
gerekliliğine dikkat çekiyor. İşte günümüz
pazarlamasının başarısının sırrı bu
diyen Ogan sözlerine şöyle devam
ediyor: “Bunun yanı sıra ne yaparsanız
yapın, her seferinde ölçüp biçmeyi
unutmayın. Her deneyim noktasının
markanıza getirdiği veya götürdüğü
şeyleri ölçülebilir hale getirin. Bu sayede
hangi yöntemlerin iyi çalıştığını, hangi
yöntemlerin çalışmadığını ve var olan
bütçenizi nereye kaydırmanız gerektiğini
görebilirsiniz. Özetle, yeni sezon bizden
datayı incelememizi ve elimizdeki veriler
ışığında yaratıcı ve yenilikçi çözümler
üretmemizi istiyor. Bu mümkün olursa,
hem analitik hem stratejik hem de yaratıcı
stratejiler üretebilir ve bunu gelecek yıl
bu zamanlarda şirket kârında görebiliriz.
Yeni şirketler için ilk yılların önemi ve
zorlukları düşünülürse, iyi bir başlangıç
yapabilmek için sözünü ettiğimiz güncel
trendleri uygulamak oldukça faydalı.”
başarı öyküsü
İSTOÇHayat l 28
Sami Karaca
Karaca Home Yönetim Kurulu Üyesi
29 l İSTOÇHayat
“Arkamıza Karaca’nın gücünü aldık”
40 yılı aşkın süredir sektörde tecrübesi olan Karaca’nın gücünü arkasına alan Karaca Home’un
profesyonel ekibin özverisiyle sağlam adımlar atarak, pazara giriş yaptığını söyleyen Karaca Home
Yönetim Kurulu Üyesi Sami Karaca, “Bizim sektöre en büyük katkımız, yapılmayanları yapıp tasarım
anlamında trend belirleyen öncü bir marka olmamız” diyor.
Ev tekstili sektöründe daha önce
de hizmet veren bir ekiple ve tüketici
beklentilerini karşılayacak yönde
koleksiyonlarla sektöre 2012 yılında
giriş yapan Karaca Home, bugün
sekiz olan AVM mağazasını beş yıl
içinde 80’e çıkarmayı hedefliyor.
Dünya trendlerini yakalayabilmek için
İspanyol tasarımcılarla çalışan Karaca
Home, dünya trendlerini yakından takip
ediyor. “Hayallerimizi gerçekleştirmek
için büyük bir hızla çalışıyoruz” diyen
Karaca Home Yönetim Kurulu Üyesi
Sami Karaca, başarı öyküsünü İSTOÇ
Hayat’a anlattı.
Karaca Home’un kuruluş hikayesini
bizimle paylaşır mısınız?
Sektörde uzun yıllar edindiğimiz
tecrübe ve tüketici beklentileri
doğrultusunda tüketicilerimizden
gelen talepleri değerlendirerek, farklı
bir sektörde hizmet sunmak istedik.
Karaca Home markası olarak, ev tekstili
sektöründe daha önce de hizmet veren
güçlü bir ekiple, tüketici beklentilerini
karşılayacak yönde koleksiyonlarla
çalışmalarımıza, 2012 yılı Eylül ayında
başladık.
Markalaşma süreciniz nasıl
başladı?
Karaca Home, tüketici algısında 40 yılı
aşkın süredir sektörde tecrübesi olan
Karaca markasının gücünü arkasına
alarak, profesyonel ekibin de özverisiyle
sağlam adımlar atarak pazara giriş yaptı.
Zuchex Fuarı’nda ilk kez tüketicisiyle
buluşan Karaca Home, aldığı ilk geri
dönüşlerle bayi ağını büyüttü. Bu sezon
sekizinci koleksiyonumuzu tüketiciye
sunmanın gururunu yaşıyoruz.
Çok geniş ürün portföyüne
sahipsiniz. Bunu nasıl yönettiniz?
Rekabet hayatın gerçeği ve insanı
da markayı da ayakta tutan ve daima
gelişimi için itekleyen bir etken. Ev
tekstili de kendi içinde hızlı değişimler
yaşayan bir sektör. Zaman içinde oyuna
yeni markalar girer ve kendilerine
bir yer edinmeye çalışır. Ancak kalıcı
markalar, yenilik getiren, devamlılığı
olan ve istikrarlı üretim yapanlar
oluyor. Biz bu anlamda sektördeki
deneyimimizi marka algımızla
birleştirerek iyi şeyler yapmayı başardık.
Bu konuda en büyük destekçimiz,
dünya trendlerini çok sıkı takip ediyor
olmamız diyebiliriz.
Sektöre nasıl bir ekip kurarak giriş
yaptınız?
Ev tekstilinde deneyimi her biri alanında
başarılı olan butik bir ekip oluşturduk.
Dünya trendlerini yakalayabilmek
için İspanyol tasarımcılarla çalışarak,
ürünlerimizi Türkiye’deki kaliteli
makinalarda ürettik. Biz yenilikçi,
gözlemci ve Ar-Ge’si kuvvetli bir ekibiz.
Bu ekip her geçen gün büyüyerek
daha da profesyonel işler yapmaya
devam ediyor.
Firmanızı başarıya götüren unsurlar
neler oldu?
Markamızı konumlandırırken tasarım
ve kalitenin maksimum düzeyde
olmasına önem verdik. Karaca Home
olarak bizim sektöre en büyük katkımız
yapılmayanlarını yapıp, tasarım
anlamında trend belirleyen öncü bir
marka olmamızdır. Ürün gamımızdaki
çeşitlilik ise sektördeki her markanın
ulaşamayacağı noktadadır.
Hayallerinizin neresindesiniz?
Bugün gelmek istediğiniz nokta
neresi?
Dört yılda büyük emekle hızla
büyüttüğümüz Karaca Home markası,
2015 yılı içinde hız verdiğimiz
mağazalaşma çalışmalarıyla perakende
müşterisine daha yakın olabilmek
için AVM’lerde mağaza açma hedefi
belirledi. Bugün sekiz olan AVM
mağazamızı gelecek beş yıl içinde 80
mağazaya ulaştırmayı hedefliyoruz.
Yani diyebilirim ki şu an hayallerimizi
gerçekleştirmek için büyük bir hızla
çalışıyoruz. Bu anlamda çalışmalarımız
mart ayında Amerika’da düzenlenen
GIA ödül töreninde de tescillenmiş
oldu. Dünyada 25 markanın finale
kaldığı yarışmada Karaca Home
markası “Görsel Düzenlemede
Mükemmelliyet Ödülüne” layık görüldü.
Hedeflerimize doğru koşarken bu ödül
bizim en büyük motive kaynağımız
oldu.
Girişimcilere tavsiyeleriniz neler?
Girişimcilik çetin bir yoldur.
Girişimciliğe soyunan kişi riskleri fırsata
çevirerek yılmadan tüm zorluklara
göğüs germelidir. Kararlı ve istikrarlı
olmalıdır.
İSTOÇHayat l 30
Te sa dü fe n bu lu na n
g ö rk e m li an ti k ke n t
gezi
Geç Hitit Çağı’nda, Hitit Kralı Asivatas’ın kuzeyden gelecek saldırılara karşı Toros Dağları’nın eteklerinde bir
sınır kalesi olarak kurduğu Karatepe, 1946 yılına kadar bilinmeyen bir yerken, Saimbeyli’den koyun otlatmaya
gelen çobanlarca tesadüfen bulunmuş. Günümüzde açık hava müzesi olan kale çevresi, Aslantaş Baraj Gölü
ve Andırın Ovası’na hâkim bir tepede olduğu için Anadolu’daki diğer ören yerlerinden ayrılıyor.
r
Karatepe-Aslantaş, Adana (bugün
Osmaniye) ili, Kadirli ilçesi sınırlarında
MÖ 8. yüzyılda yani Geç Hitit Çağı’nda,
kendisini Adana Ovası hükümdarı olarak
tanıtan Asivatas tarafından, kuzeydeki
vahşi kavimlere karşı bir sınır kalesi
olarak kurulmuş ve “Asativadaya” adı
verilmiş. Kalenin batısında, güneydeki
ovalardan Orta Anadolu yaylasına geçit
veren bir kervan yolu yer alırken, bugün
ise üzerinde Aslantaş Baraj Gölü’nün
kurulu olduğu Ceyhan Irmağı’nı görmek
mümkün.
Tepenin zirvesinde, saray olduğu
tahmin edilen, yanmış iki bina
harabesi ve zahire kuyuları yer alıyor.
Kalenin, biri güneybatısında, diğeri
kuzeydoğusunda olmak üzere iki kapısı
var. Güneybatısındaki giriş kapısından
girmeyi tercih edenleri kırık parçalı iki
aslan heykeli karşılıyor. Sağ ve sol yan
odacıklarda esmer ve açık sarı, sert
taneli bazalt taş bloklar üzerinde duvar
kaplaması niteliğinde, o günün inanç
31 l İSTOÇHayat
ve yaşayışını sergileyen çeşitli figür
rölyefleri (taş kabartmalar) ve aynı metin
olmak üzere, karşılıklı Finike (çivi) ve Hitit
(hiyeroglif) yazıları bulunuyor. Kapı içinde
ise Fırtına Tanrısı’nın yaklaşık 3 metrelik
heykeli yer alıyor. Kuzeydoğu kapısında
insan başlı, aslan gövdeli, karşılıklı iki
sfenks mevcut. Sağ ve sol odacıklarda
Güneş Tanrısı rölyefi ve diğer çeşitli
rölyeflerle karşılıklı aynı metin olmak üzere,
çivi ve hiyeroglif yazılı tabletler bulunuyor.
Karatepe, 1946 yılına kadar bilinmeyen
bir yerken, Saimbeyli’den koyun otlatmaya
gelen çobanlarca tesadüfen bulunmuş
ve öğretmen Ekrem Kuşçu tarafından
Adana Müzesi Müdürü Naci Kum’a
bildirilmiş. Aynı yıl Alman arkeolog
Bossert başkanlığında kazı çalışmalarına
başlanmış. Bu çalışmalar yakın
zamana kadar Halet Çambel tarafından
yürütülüyordu. Yıkılan kale duvarlarının bir
örneği Doğu-Batı istikametinde yeniden
inşa edilmiş. Buradaki çivi yazılı tabletler
sayesinde, önceleri tam çözülememiş olan
Hitit hiyerogliflerinin okunmasına olanak
sağlayan bir anahtar ele geçirilmiş. Dünya
üzerindeki Hitit yazıları ilk defa burada
okunmuş. Bu yazıların çözülmesiyle
Anadolu’da Karatepe-Aslantaş’taki eserler,
mimari bir bütünün parçaları oldukları için
yerlerinden sökülüp kapalı bir müzeye
taşınmamış. “Açık hava müzesi” kurularak,
eserlerin burada sergilenmesi yoluna
gidilmiş.
Karatepe-Aslantaş Açık Hava
Müzesi’nin bulunduğu yer, Anadolu’daki
diğer ören yerlerinden çok farklı. Aslantaş
Barajı’nın yapılmasıyla üç tarafı baraj
golüyle çevrili olan müze, baraj gölü
ve Andırın Ovası’na hâkim bir tepede
bulunuyor. Müze, bir yarımada şeklindeki
burun üzerinde ve etrafı ormanlarla kaplı.
Karatepe, Çukurova’yı Andırın-Göksun
üzerinden İç Anadolu’ya bağlayan ve
“Akyol” (Ağ-yol-Kocayol) diye anılan tarihi
kervan yolunun üzerinde yer alıyor. Bu
yol, Hititlerden önce, Hititler döneminde
ve Haçlı Seferleri sırasında kullanılmış.
Yakın zamana kadar Yörüklerin göç yolu
da olmuş. Yerli halk, aslan heykellerinden
dolayı buraya “Aslantaş” dese de
ülkemizin diğer yerlerinde de pek çok
aslantaş var. Diğerlerinden ayırt edilmesi
için, ören yerine en yakın topoğrafik
noktanın “Karatepe” olmasından dolayı
buraya “Karatepe-Aslantaş” denmesi daha
uygun görülmüş.
Kurucusundan dolayı Asativadaya
adını alan Karatepe, MÖ 725-720’de
Asur Kralı V. Salamonsor, MÖ 680 yılında
Asarhaddon tarafından ele geçirilmiş,
yakılıp yıkılmış. Yıkılan kale sur duvarlarının
kalınlığı 2 ila 4 metre genişliğinde,
kalenin iç ve dış duvarları ise 4 ila 6 metre
yüksekliğinde. Kuru ve harçsız yapılan
çift duvar arasındaki boşluk taş, moloz ve
toprakla doldurulmuş. Kalenin doğu-batı
çapı 196 metre, kuzey-güney çapı ise
376 metre. Kale, 18-20 metre aralıklarla
tespit edilebilen 28, tespit edilemeyen altı
olmak üzere 34 adet dikdörtgen burçlarla
desteklenmiş.
İSTOÇHayat l 32
ünlü söyleşisi
Elveda Güzel Vatanım’da
1926 yılındaki Beyoğlu’nu anlattım”
Ahmet Ümit, “Ben, bugüne kadar Beyoğlu’nu; hem ‘Beyoğlu’nun En Güzel Abisi’ hem de
‘Beyoğlu Rapsodisi’nde anlattım. Ama onlar bugünkü Beyoğlu’nu anlatıyordu. ‘Elveda Güzel
Vatanım’da ise 1926 yılındaki Beyoğlu’nu anlatıyorum. Çok eğlenceli çünkü bugün artık o
binalar yok. Adeta o dönemin Beyoğlu’nu yeniden canlandırıyorum” diyor.
Ahmet Ümit
Ahmet Ümit, konuşur gibi yazıyor. Samimi
bir dili var. Kitaplarının içinde çok bilgi
bulunuyor. Merakla okunuyor. İnsanlar,
bir cinayet çözmeye çalışıyor. Tabii bütün
bunların hepsi de okunmayı artırıyor.
1982 yılında birdenbire yazdığını ve bir
mucizenin gerçekleştiğini söyleyen Ahmet
Ümit’in yeni kitabı “Elveda Güzel Vatanım”
2015 Aralık ayı başında yayınlandı. “İçinde
çok fazla bilgi olması açısından benim için
yazması son derece zordu. Ancak okur
için zevkle okunacak bir kitap yazdım”
diyen Ahmet Ümit’le keyifli bir söyleşi
gerçekleştirdik.
“Elveda Güzel Vatanım” adlı son
kitabınız 2015 Aralık ayı başında
yayınlandı. Kitap hakkında bilgi verir
misiniz?
Elveda Güzel Vatanım, 1906 ile 1926 yılları
arasında geçen İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin
kuruluşundan yıkımına kadar olan dönemi
içeriyor. Aynı zamanda Osmanlı’nın yıkılışı
yani Birinci Dünya Savaşı’nı, Cumhuriyetin
kuruluşunu içeren bir tarihsel dönemi
anlatıyorum. İçinde çok fazla bilgi olması
açısından benim için yazması son derece
zordu. Ancak okur için zevkle okunacak bir
kitap yazdım. Ben, bugüne kadar Beyoğlu’nu;
hem “Beyoğlu’nun En Güzel Abisi” hem
de “Beyoğlu Rapsodisi”nde anlattım. Ama
onlar bugünkü Beyoğlu’nu anlatıyordu.
Bugünkü romanda 1926 yılındaki Beyoğlu’nu
anlatıyorum. Çok eğlenceli çünkü bugün artık
o binalar yok. Adeta o dönemin Beyoğlu’nu
yeniden canlandırıyorum.
Her kitabınız çok satıyor ve okurla
güzel bir iletişim kuruyor. Bunu neye
bağlıyorsunuz?
Ben, konuşur gibi yazıyorum. Samimi bir dilim
var. Kitaplarımın içinde çok bilgi bulunuyor.
Merakla okunuyor. İnsanlar, bir cinayet
33 l İSTOÇHayat
değişiklikler oldu? Bu konuda kendinizi
eleştirir misiniz?
1989 yılından bu yana uzun bir zaman
geçti. Elbette büyük değişiklikler olmuştur.
Muhtemelen de daha iyi yazıyorumdur.
Çünkü 23 kitap çıktı. Yazmayı biraz daha
öğrenmiş olabilirim. Ama edebiyat, “çok
tecrübe kazandım, en son yazdığım kitap, en
iyi kitap olacak” olarak algılanmamalı. Çünkü
edebiyatın tuhaf bir büyüsü, olma süreci var.
Bazen bir kitap üzerine çok çalışır ve büyük
emek harcarsınız fakat olmaz. Bazen de bir
kitabı kısa sürede yazarsınız o kitap istediğiniz
gibi olur. Yemek yapmak gibi düşünün. Çok
iyi yemek yaparsınız ancak en son yaptığınız
yemek en iyi yemek değildir.
çözmeye çalışıyor. Bütün bunların hepsi
okunmayı artırıyor. Bana çok sayıda edebiyat
öğretmeni, çocuklara okuma zevki aşıladınız,
kitaplarınızla edebiyat zevkine ulaştık diye
teşekkür ediyor.
Kitaplarınızı ciddi araştırmalar yaptıktan
sonra yazıyorsunuz. Bu araştırmaları
yaparken emniyet mensuplarından
yardım alıyor musunuz?
Aslında polisle ilgili teknik bilgileri öğrenmek
çok kolay. Bununla ilgili bir sürü kitap
bulunuyor. Onları okursanız öğrenebilirsiniz.
Ayrıca adli tıpta (adli tıp uzmanları yani DNA,
parmak izi, ayak izi gibi bunların hepsini
çok iyi bilen bilim adamları) ve emniyette
çalışan arkadaşlarım var. Ancak asıl benim
romanlarımda tarihsel konular yer alıyor.
Örneğin, masada gördüğünüz kitapların
hepsi şu anda yazmakta olduğum İttihat ve
Terakki Cemiyeti romanı ile ilgili kitaplar.
Romanlarda cinayet ve entrika var ama
aynı zamanda her romanda bir tarih tezi
bulunuyor. Ve tabii ki ben tarihçi değilim.
Dolayısıyla bunlar üzerine okumalar çok
zaman alıyor. Hatta o mekânlara gidiyorum.
İttihat ve Terakki ile ilgili kitabımı yazarken
Paris, Selanik, Manastır, Usküp gibi daha
birçok yere seyahatler yaptım.
Romanın yanı sıra şiir de yazdığınızı
biliyorum.
Evet, bir şiir kitabım var. Ancak şairlik yazarlık
gibi değil. Sürekli şiir düşünmek ve onunla
uğraşmak gerekiyor. Çünkü daha imgelerle
oluşturuluyor. Roman yazarlığı daha farklı...
Dolayısıyla kendime şair diyemem. Fakat
zaman zaman öyle konular, öyle durumlar
ve öyle duygular ortaya çıkıyor ki bunu bir
diziyle anlatmak istiyorum. İşte o zaman
yazmaya başlıyorum. Ama çok sık yaptığımı
söyleyemem.
Bir romanın ortaya çıkış süreci nasıldır?
Biraz anlatır mısınız?
Kitap yazarken beni, bu ülkede gördüğüm
şehirler, anıtlar ve olaylar çok etkiliyor.
Örneğin, İttihat ve Terakki diye çok önemli
bir örgüt var. Söz konusu örgüt beni
heyecanlandırıyor. Duyduğum ve bildiğim
kadarıyla önemli bir örgüt. Bu konu üzerine
okuma yapmam gerekiyor. Masada
gördüğünüz kitapların hepsini alıyorum. Tabii
bir uzmanla, neyi okumam ve nasıl hareket
etmem gerektiğini konuşuyorum. Bana
akıl da veriyorlar. Onun üzerine oturup bu
kitapları okuyorum. Kitapları okuyup İttihat
ve Terakki hakkında yeterli bilgiye sahip
olunca kurgusunu yapıyorum. Bu durum bir
yıl kadar sürüyor. O bir yılın sonunda yazmaya
başlıyorum. Bir yıl da yazma sürüyor. Bazen
de iki yıl sürüyor.
İlk kitabınız 1989 yılında son kitabınız
2015 yılında yayınlandı. Son kitabınıza
baktığınızda tarzınızda ne tür
Polisiye romanın Türkiye’deki önde
gelen isimlerindensiniz. Polisiye romanın
Türkiye’deki gelişim sürecini nasıl
görüyorsunuz?
Eski ile kıyasladığımızda çok iyi durumda.
Biraz tarihe bakarsak, ilk polisiye metin,
1841 yılında Edgar Allan Poe tarafından
yazılan Morgue Sokağı Cinayetleri. Bu
metinin yazılmasından 40 yıl sonra Ahmet
Mithat Efendi İstanbul’da Esrarı Cinayet diye
bir roman yazdı. Aslında 40 yıl sonra polisiye
roman Türkiye’ye gelmiş. Fakat uzunca bir
süre polisiye roman küçümsendi, ciddiye
alınmadı. “Cinayet edebiyat türü değildir,
ölüm güzel sanatlarda bir alan olamaz”
dediler. Böyle bir ön yargıları vardı. Peyami
Safa, Kemal Tahir gibi önemli yazarlarımız
polisiye romanlar yazdılar fakat takma isim
kullandılar. Kendi isimlerini kullanmadılar.
Çünkü bunun bir tür alt kültür olduğunu,
ucuz roman olduğunu düşündüler. Bana
göre bu durum elbette bir yanılgıydı. 1996
yılında yani benim “Sis ve Gece” romanımı
çıkarmamdan sonra biraz her şey değişti.
Çünkü iddialıydım. Hem polisiye hem
edebiyat yapıyordum. Polisiyeyi edebiyat
dışı bir tür olarak ele almadım. O günden
bu yana çok gelişmiş durumda. Çok iyi
polisiye yazan genç arkadaşlarımız var.
Ve onlarla birlikte polisiye türü Türkiye’de
gelişmeye başladı. Fakat Avrupa ve Amerika
ile kıyaslarsak hâlâ çok geride olduğumuzu
söyleyebilirim. Polisiye romanda Türkiye
istenilen yerde değil.
ünlü söyleşisi
Daha çok polisiye roman türünde
eser veren bir yazarsınız. Sizi polisiye
yazmaya iten unsurlar neler oldu?
12 Eylül öncesi fırtınalı dönemde yaşayan
kuşaktan biriyim. Bizim dönemimizde de
çatışmalar, kavgalar çok yoğundu. Ben de
onların içinde ön sıralarda yer almış biriyim.
Dolayısıyla polisiye yazmak da çok karar
verdiğim bir tür değildi. “Polisiye yazayım,
bu alanda bir boşluk var” demedim. Adeta
yazdığım hikayeler polisiye hikayeler
olarak öne çıktı. Anladım ki ben bu türde
yazmayı seviyorum. Bunun iyisi nasıl olur
diye düşündük. Ülkemize özgü bir polisiye
yaratırken içinde edebiyatın da olmasını
istedik. Öyle de oldu. Başladığımız gibi de
devam ediyor.
İSTOÇHayat l 34
Sağlam ve
fonksiyonel
Hayatımız boyunca birçok farklı kazaya
ya da zor durumlara maruz kalabiliyoruz.
Önemli olan bu kazalardan minimum
hasarla kurtulmak. Özellikle ülkemizde
sıklıkla yaşanan trafik kazalarında hayatta
kalmak için size yardımcı olacak Rescue
Tool çakı, üzerindeki fonksiyonel gereçleri
sayesinde sizi her türlü olası tehlikeden
kurtarıyor. Emniyet kemeri kesici özelliğiyle
saniyeler içinde kemerinizden kurtulup araç
içinden çıkabileceğiniz Rescue Tool, trafik
kazalarında sıklıkla karşılaşılan, yangın veya
suya batma tehlikesi gibi en acil durumlarda
yardımınıza koşuyor.
Maceracı gene sahip
olanların saati!
Finlandiyalı saat üreticisi Suunto, keşfetmek
için yaşayan, meraklı ve risk almaktan
korkmayanların vazgeçemeyeceği yeni
bir koleksiyon hazırladı. Suunto World
Koleksiyonu’nun ilk saati olan Suunto Kailash,
adını, Tibet’te bulunan ve daha önce hiç
tırmanılmaması nedeniyle maceraperestler için
efsane olan, 6 bin metre yükseliğindeki kutsal
Kailash Dağı’ndan alıyor.
Beyaz, siyah, bakır ve gri olmak üzere dört
farklı renk seçeneğine sahip Suunto World
Koleksiyonu, insanların yüzde 20’sinde
bulunan, macera ve keşif geni olarak
adlandırılan 7R sloganıyla sunuluyor. Maceracı
gene sahip insanların saati olmaya aday
Kailash, 100 metre su geçirmezlik özelliğine
sahip ve yaklaşık 70 gram ağırlığında.
35 l İSTOÇHayat
4Fellas, doğal taşlar ve
gerçek derilerden yapılıyor
4Fellas aksesuarları, erkeklerin kendilerini
daha özel hissedebileceği ve yoğun metropol
hayatında günün her zamanı tüm kıyafetleri
ile kullanabilecekleri tasarımlar olarak öne
çıkıyor. Ürünlerin temelinde her zaman kaliteli
materyaller yer alırken, hikayesinde farklı
kültürler, zamanlar ve karakterler bulunuyor.
Farklı karakterlerin dengesini yansıtan
parçalar, eğlenceli ve renkli bir dünyanın
yanı sıra, daha karanlık ve vahşi bir dünyanın
da izlerini taşıyor. 4Fellas dünyasında
renkli derilerden yapılmış kanca bileklikleri
seven romantik bir centilmeni ya da gümüş
kuru kafalar ve doğal taşlardan yapılmış
soul bileklikleri tercih eden casual rock bir
erkeği bulmak mümkün. Yapımında doğal
taşlar, gerçek deriler ve gümüş parçaların
kullanıldığı, tamamı el yapımı ürünlerden
oluşan 4Fellas aksesuarlarında, en iyi
materyallerin ve işçiliğin kullanılmasına özen
gösteriliyor.
Gizemli ve çekici
Sanat ve parfümün birleşimden doğan M.Micallef, yeni kış kokusu
Akowa’yı sunuyor. Akowa, ilhamını Afrika’da bir kabileden alan
gizemli ve çekici bir koku... M.Micallef parfümlerini; tutku, aşk ve
nadir bulunan değerli içerikler kullanılarak yaratıyor, geliştiriyor ve
benzersiz özel tasarlanmış sanatsal şişelerde sunuyor. Modaya
aldırmadan farklı parfümler yaratmaya odaklanan marka, geleneksel
parfüm sanatındaki en iyi kaliteyi garanti ediyor. Akowa, sırlarını ve
gizemlerini kendilerine saklayan, Afrika’da bir kabile... Afrika’nın
gizemli bitkilerine odaklanan koku, kararlılıkla kendi kaderlerini seçen
erkekler için yaratıldı. Orijinal ve çekici birleşim, derin ve gizemli bir
koku oluşturuyor. Yeni Akowa’nın üst notalarında bergamot, portakal
çiçeği; orta notalarında kakao, incir yaprağı; alt notalarında ise paçuli,
vanilya, vetiver, amber ve misk bulunuyor.
İSTOÇHayat l 36
Lenovo VIBE P1
5000 mAh’lik bir bataryaya sahip
Lenovo P70’in gelişmiş versiyonu VIBE P1, sıra dışı pil ömrüyle
dikkat çekiyor. VIBE P1, diğer cihazları da şarj edebilen yolda
şarj (On-The-Go) fonksiyonuyla gücü çok zor tükenen ve
bataryasını paylaşmaktan çekinmeyen bir telefon. VIBE P1,
sınıfının en yüksek kapasiteli pillerinden olan 5000 mAh’lık
bataryasıyla adeta güç gösterisi yaparken, 24W’lık hızlı şarj
fonksiyonu ve güç tasarrufu özelliğiyle de dikkat çekiyor.
Telefonunuzu tek tuşta güç tasarrufu moduna aldığınızda
SMS, telefon görüşmesi ve saat gibi temel kullanımlar dışında
tüm özellikleri kapatarak, şarjınızın çok daha uzun süreler
dayanmasını sağlayabiliyorsunuz. VIBE P1 aynı zamanda parmak
izi okuyucusuyla kişisel güvenliğinizi artıran çok özel bir telefon.
VIBE P1 4G’de 30 gün bekleme süresi ve 45 saate kadar
konuşma süresiyle bir rekortmene yakışır rakamları bünyesinde
barındırıyor. 13 MP arka ve 5 MP selfie kamerası, hızlı-odak ve
sıfır deklanşör gecikmesi ise sizi mutlu edecek diğer özellikler.
Son derece şık bir tasarımı olan VIBE P1, 5.5 inç Full HD ekrana,
çift sim kart desteğine ve android lollipop 5.1 işletim sistemine
sahip. VIBE P1, 32 GB dahili, micro SD kart ile 128 GB’a kadar
artırılabilir hafızaya sahip ve 8 çekirdek qualcom snapdragon
615 işlemci kullanıyor.
lı
ım
r
a
s
a
t
ık
ş
e
v
li
if
t
k
je
Değiştirilebilir ob
Yeni Pentax Q-S1, 40 farklı renk seçeneği ve değiştirilebilir objektifli olmanın
yanı sıra, günlük kullanıma uygun ultra hafif ve şık tasarımıyla göz dolduruyor.
Bu fotoğraf makinesi her seviyede fotoğrafçılar için mükemmel bir seçim.
Üstelik ideal boyutuyla dilediğiniz her yere beraberinizde taşımanız çok
kolay. Pentax Q-S1, sadece bir fotoğraf makinesi değil, tasarımıyla da bir
moda simgesi aynı zamanda. Modayı takip eden, hayattan zevk alan, tasarım,
fotoğrafçılık ve hayata tutkun olan kullanıcılar için mükemmel bir ürün. Ayrıca
zarif, minimalist deri kılıfı ile tasarım ve esnekliği bir arada sunuyor.
Estetik ve işlevsellik
bir arada
37 l İSTOÇHayat
DuPont, uluslararası
“Endless Evolution”
(Sonsuz Evrim)
büyüme programı ka
psamında Corian®’ın
estetik ve
işlevselliğini akıllı tel
efon ve tabletler için
ka
blosuz şarj
etme özelliğiyle birleş
tiren Corian® Chargin
g Surface’i
(Corian® Şarj Yüzeyi)
piyasaya sunuyor. Du
Pont™
Corian® Charging Su
rface hem yaşam ala
nla
rına hem
de ortak alanlara prati
k, güvenilir ve kurulum
u
kolay yeni
bir çözüm getiriyor.
Bu üründe kablosuz
şarj özellikleri,
indüksiyon teknolojisi
yle geliştirilen mode
rn bir cihazla
sağlanıyor.
DuPont™ Corian®’ın
teknik özellikleri, şarjın
doğruca
malzeme üzerinden
iletilmesine izin veriy
or
.
Bu özellik
sayesinde, sistemi ku
rmak için yüzeyde de
lik açmaya
gerek kalmadan şık
bir görünüme sahip
entegre şarj
özellikleri sunan büyü
leyici çözümler üreti
liyor.
450 llikleriyle vazgeçilmez
GigaslaeşıtkSgeLlişm
iş öze
tasarımıy
t, yüksek kaliteli
Alman teknoloji lideri Gigase
e tasarıma sahip telefonu
malzemeyle üretilmiş en inc
kemmel uyum sağlıyor.
SL450 ile eve ve iş yerine mü
SL450’nin ince tasarımı
Cep telefonu boyutundaki
lanıcılara, büyük rahatlık
ve teknolojik özellikleri, kul
den bulut teknolojisiyle iş
sunuyor. Bilgisayar üzerin
zik kaydetme özelliğiyle de
dünyasında, fotoğraf ve mü
ek olan SL450, ergonomik
ev yaşamında tercih edilec
çekiyor. VoIP görüşmelerde
ve şık tasarımıyla da dikkat
lıyor. Gigaset SL450,
kusursuz HD ses kalitesi sağ
unu kulaklıkla kullanma
bluetooth özelliğiyle telefon
kayıtlık kapasiteye sahip
şansı verirken, 500 vCard
detayları rahatlıkla
hafızasıyla isim, numara ve
enen kartvizitler, USB
kaydetmeyi sağlıyor. Yedekl
kaydedebildiği gibi
aracılığıyla telefon rehberine
e bilgisayara bağlanarak
mini USB özelliği sayesind
mümkün.
e-postaları eşleştirmek de
İSTOÇHayat l 38
Hangi sporu yapacağınızı
kalbiniz söylesin!
Vücutlarını geliştirmek için ağır spor yapmayı tercih eden kişilerin öncelikle kendi vücutlarını
tanımaları gerektiğini söyleyen Memorial Şişli Hastanesi Kardiyoloji Bölümü’nde Uz. Dr. Türker
Baran, “Efor testi yaptıran bir kişinin ritminden yola çıkarak hangi sporu ne derece ve nasıl
yapabileceğini söylemek mümkündür” diyor.
Spor yapmak genel sağlık için olduğu
kadar kalp sağlığı için de büyük önem
taşıyor. Hatta düzenli ve doğru sporu
yapmak ömrü uzatıyor. Ancak hangi
sporun yapılacağı kişinin isteğine
bağlı olduğu kadar bedeni özellikle de
kalbinin durumuna göre değişebiliyor.
Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı
Mustafa Koç’un spor yaparken kalp
krizi geçirerek hayatını kaybetmesi spor
yapanların kalp krizi geçirmemek için
nelere dikkat etmesi gerektiği sorusunu
akıllara getiriyor. Spora yeni başlayan
ve vücut kondisyonu sağlayamadan
ağır spor yapan kişilerde diğer spor
yapanlara göre kalp krizine yakalanma
riski artıyor. Fazla kilolardan kurtulmak
için ağır sporlar yerine yürüyüş, yüzme
ve koşma gibi hafif sporların yapılması
öneriliyor. Memorial Şişli Hastanesi
Kardiyoloji Bölümü’nde Uz. Dr. Türker
Baran, spor ve kalp sağlığı ilişkisi
hakkında aşağıdaki bilgileri veriyor.
Hareketsizliğin birçok hastalığa
zemin hazırladığını söyleyen
Türker Baran, spor yapan kişilerin,
yapmayanlara oranla altı yıl daha uzun
yaşadıklarını ancak spor yaparken
fizyolojik sınırlarını zorladıkları takdirde
bu durumun aleyhlerine dönebildiğine
dikkat çekiyor. Bu nedenle sporun
türünün çok önemli olduğunu belirten
Baran, “Spor esnasında kayıpların
yüzde 65’i futbol ve basketbol oynarken
yaşanıyor. Atletlerde bu oran hayli
düşüyor. Önemli olan profesyonel
hayatta ve amatör olarak yapılan
sporlardır. Özellikle okullarda herhangi
bir spor takımına alınan çocukların,
parklarda spor yapanların ve halı saha
maçı yapan amatörlerin mutlaka doktor
kontrolünden geçmesi gerekiyor” diyor.
Vücudunu geliştirmek için ağır spor
yapmayı tercih eden kişilerin öncelikle
kendi vücutlarını tanımaları gerektiğini
aktaran Baran, şöyle konuşuyor: “İlk
olarak doktora gidilmeli ve sağlıklı
bir şekilde spor yapılmalıdır. Kişinin
hangi spora daha uygun olduğunun
belirlenmesi çok önemlidir. Kişilere göre
spor dallarının uygunluğu da değişiyor.
Çok pahalı ve zahmetli olmayan
muayenelerle kişinin hangi spor dalı
için uygun olduğu saptanabiliyor. Efor
testi yaptıran bir kişinin ritminden yola
çıkarak hangi sporu ne derece ve nasıl
yapabileceğini söylemek mümkündür.”
Hareket için her fırsatı
değerlendirin
Sporun salonda ya da sadece dışarıda
yapılır gibi kesin kurallarının olmadığına
değinen Türker Baran, vücudun hareket
etmek için dizayn edildiğini ve her fırsatı
zarar vermeden kullanmak gerektiğini
söylüyor. “Haftada dört gün en az 45
dakika, spor için ideal bir süredir” diyen
39 l İSTOÇHayat
Baran, ancak yeni başlayan bir kişi
için bu programın önerilmediğini ifade
ediyor. Spora yeni başlayanların, haftada
iki gün, 20 dakika spor yapması ve
yavaşça tempoyu artırmalarını öneren
Baran, “Sadece hafta sonu vakti olan
kişilerin ise iki gün boyunca kendine
çok yüklenmemesi gerekiyor. Standart
olarak önerilen sporlar; tempolu yürüyüş,
bisiklet, hafif tempolu koşu, yüzme ve
aerobik egzersizler olarak sıralanıyor”
diye konuşuyor.
Kalp hastası olmanız spor
yapmanıza engel değil
Kalp ameliyatı olan ya da kalp rahatsızlığı
olan kişilerin spor anlamında daha
aktif olduklarını belirten Baran, özellikle
hastalık sonrası sağlığa daha dikkat
ettiklerini ve spor yaptıklarını söylüyor.
Çok büyük bozulmalar olmadığı
müddetçe kalpte gelişen makul
hasarların çok iyi tolere edildiğini ve
normal hayatı etkilemediğini ileten
Baran, söz konusu kişilerin kalp
yetmezliği de dahil belli kurallara uyarak
spor yapması ve teşvik edilmeleri
gerektiğine dikkat çekiyor.
Spor öncesi karbonhidrat,
sonrası protein
Spor yapan kişilerin doğru beslenmesi
gerektiğine dikkat çeken Baran,
sözlerine şöyle devam ediyor: “Spor
öncesi karbonhidrat bakımından zengin
gıdalar tüketilmelidir. Örneğin bir muz,
elma ya da sandviç yenebilir. Spor
sonrası vücudun iyileşmesi ve kendini
toparlaması için protein tüketilmelidir.
Örneğin, çikolatalı süt tüketilebilir.
Yumurta ve yoğurt, spor sonrası
vücudun yenilenmesine katkı sağlayan
önemli bir gıdadır. Genel kural spor
öncesi karbonhidrat, sonrasında da
protein tüketilmesidir.”
Sağlıklı spor yapmanın altın
kuralları
 Koşu veya yürüyüş yapanlar tartan
pistleri ve düz yerleri tercih etmeli.
 Ayak ve ayak bileklerindeki sorunları
engellemek için spor salonlarındaki
yürüme bantlarının kalitesine dikkat
edilmeli.
 Spor salonlarının hijyenik ve iyi
havalandırılmış olması gerekiyor.
 Çok soğuk, sıcak ve rüzgarlı alanlarda
spor yapılmamalı.
 Rahat kıyafetler ve doğru spor
ayakkabı tercih edilmeli.
 Aç karnına ya da yemeğin hemen
arkasından yürümek çok tehlikeli.
 Yürüyüşün temposu ve egzersizin
sıklığı doktora danışılarak hesaplamalı.
Uzm. Dr. Türker Baran
Aman dikkat!
• Ağır spor yapanlarda kalp krizi daha fazla görülüyor. Yemek sonrası
yapılan spor risk oluşturuyor. Kondisyonsuz yapılan spor ve vücudun fazla
yorulması kalp krizine giden yolu açıyor.
• Fazla kilolardan kurtulmak için düzenli yürüyüş, yüzme, koşma şeklinde
hafif sporlar yapılmalı. Her şey tüketilmemeli, vücudun yapısına uygun
diyet programı hazırlanmalı. Mide küçültme gibi ameliyatla zayıflama
yöntemlerine en son başvurulmalı.
• İnsanlar vücut yapılarına uygun spor dallarına yönelmeli. Sürekli spor
yapanlar için risk yokken, yeni başlayanlar için bir risk unsuru bulunuyor.
• 40 yaşının üzeri erkekler ve 50 yaşının üzeri kadınlar riskli hasta grubunu
oluşturuyor. Şeker hastası, sigara içenler, hipertansiyonlular ve fazla kilolu
kişiler kalp ve damar hastalarına aday kişilerdir.
• Kalp hastalarının yapabileceği spor türleri olduğunu biliyoruz. Kişiler
spora başlamadan önce kardiyologa görünmeli ve hangi sporu yapıp
yapmayacağını öğrenmelidir. Hastalığına ve yaşına uygun olmayan bir spor;
kalp krizi, beyin kanaması, ritim bozukluğuyla ölümlere neden olabilir.
• Kalp ve damar hastalığı açısından risk faktörleri olan özellikle diabetik
veya obez kişiler spor yapmadan önce kalp hastalıkları var mı yok mu bunu
tespit etmeli.
Sağlıklı Spor
İSTOÇHayat l 40
PERA MÜZESI’NDE
2016’NIN ILK
SERGILERI:
“DÜNYANIN GIZEMI” ILE
“ANI VE SÜREKLILIK”
7 PINK FLOYDLAR
VE 2 PRENSES
Mekân:
Pera Müzesi, İstanbul
Tarih:
24 Şubat - 1 Mayıs
Mekân: İzmir, Eskişehir,
İstanbul, Ankara
Tarih: 1 Nisan-30 Nisan
“Saygıyla Pink Floyd
Çalmak” amacıyla bir
araya gelen “7 Pink
Floydlar ve 2 Prenses”,
bu yıl büyük ölçüde
değişen kadrosuyla
sahne almaya
hazırlanıyor. Yaklaşık
sekiz yıldır İstanbul,
Ankara ve İzmir’de çeşitli
mekânlarda Pink Floyd
ve rock müzikseverlerin
karşısına çıkan “7 Pink
Floydlar ve 2 Prenses”,
konserlerinde Pink
Floyd’un 40 yılı aşkın
müzik geçmişindeki farklı
dönemlerden şarkılara
yer veriyor. Grubun
elemanları, Pink Floyd’a
duydukları saygıyı,
grubun müziklerini orijinal
seslerine yakın şekilde
çalmaya gayret ederek
gösteriyor.
TOLGA ÇEVIK
“MÜDÜR
N’APTIN?”
Mekân: İstanbul
Tarih: 4 Nisan-14 Mayıs
Tolga Çevik, “Müdür
Ne’aptın?” ile yeniden
izleyici karşısına çıkmaya
hazırlanıyor. Bir yıl aradan
sonra sahneye geri dönen
Tolga Çevik ile macera
kaldığı yerden devam
ediyor. Yönetmenin mantık
dışı istekleri, Minik’in
kadife sesi ve Tolga
Çevik’in performansıyla
“Müdür Ne’aptın?”
izleyicisiyle buluşuyor.
Pera Müzesi iki yeni sergiye ev
sahipliği yapıyor. Metafizik resim
akımının öncüsü, 20. yüzyılın sıra
dışı sanatçılarından Giorgio de
Chirico, “Dünyanın Gizemi” adlı
sergiyle Türkiye’de ilk kez Pera
Müzesi’nde, Türk sanatseverlerle
buluşuyor. Yaklaşık 70 resim,
2 litografi serisi ve 10 heykelle
kapsamlı bir içerik sunan sergi,
sanatçının 1909 tarihli erken dönem
eserinden 1970’lerin ortalarındaki
son dönem yapıtlarına dek uzanıyor.
İtalyan bir anne ve babanın oğlu
olarak Yunanistan’da dünyaya gelen
de Chirico (1888-1978), babası
Evaristo de Chirico’nun doğduğu
kent İstanbul’u eserleri aracılığıyla
ziyaret ediyor.
Nahit Kabakcı’nın 1980’lerden
itibaren oluşturmaya başladığı
Huma Kabakcı koleksiyonu
Türkiye’de bilinçli ve sürekliliği
olan koleksiyonların en önemlileri
arasında yer alıyor. Huma
Kabakcı ve Esra Aliçavuşoğlu
eş küratörlüğündeki sergi,
koleksiyonun oluşturulma mantığı,
gelişimi ve öznelliğin yanı sıra,
dönem dönem yenilenen ve
geliştirilen yapısı da düşünülerek
planlandı. Sergi birbirini takip eden
İki kuşak tarafından sürdürülen
koleksiyonun, ilişkili ve farklı
noktaları ön plana alınarak, tematik
olarak şekillendirildi. Bu anlamda
farklı kuşakların koleksiyona
katkısının yanı sıra, bütünsel
tutarlılığı ve dönüşümleri de işaret
ediyor.
DINO MERLIN
Mekân: Ora Arena,
İstanbul
Tarih: 23 Nisan
En son 2007’de Harbiye
Açıkhava Tiyatrosu ve
2008’de CRR’de verdiği
konserlerde binlerce
Türk hayranıyla buluşan
Balkan dünyasının mega
starı Dino Merlin, sekiz
yıl aradan sonra ilk
defa İstanbul’da sahne
alacak. Sanatçının 2014
yılında çıkardığı “Hotel
Nacional” adlı albümü
Billboard World Albums
listesine girmiş ve
dünyada en çok satılan
ilk 10 albüm arasında yer
almıştı. Her albümünde
yeni şeyler ortaya
koyarak dinleyicilerini
şaşırtmayı başaran
Dino Merlin, Türkiye ile
bağlarını da her fırsatta
güçlendirmeye özen
gösteriyor.
LIFE IN COLOR
28 MAYIS’TA ILK
KEZ İZMIR’DE
Mekân: İzmir Arena
Tarih: 28 Mayıs
İstanbul’da gerçekleşen
ve büyük beğeni toplayan
“Unleash” ve “The Big
Bang Tour” şovlarının
ardından dünyanın en
renkli partisi “Life in
Color”, bu kez İzmir’de,
binlerce elektronik müzik
tutkununa unutulmaz
bir gece yaşatmaya
hazırlanıyor. Dünyaca ünlü
DJ’lerin performanslarıyla
gerçekleşecek “Life in
Color”da rengarenk
bir gün ve yepyeni bir
prodüksiyon İzmirliler’i
bekliyor.
k it
ap
KARANLIK
BARSELONA
GÜLDÜRME BENI
MIZAH ÜSTÜNE
CIDDI SÖYLEŞILER
Yazar:
Melike Eğilmezler Boylan
Yayınevi:
Yapı Kredi Yayınları
Güldürme beni! Çünkü
gülersem, seni anlayabilirim...
Türkiye’nin birbirinden
farklı ve zengin mizah
geleneklerinden gelen bir çok
yazar, çizer ve sinemacıyla
yapılmış olan söyleşilerden
oluşan “Güldürme Beni”,
okuyucusuna dünyaya
mizahçıların gözünden
bakma fırsatını veriyor.
Tanzimat’tan Abdülhamit’e,
Osmanlı’dan tek parti
dönemine, 12 Eylül
darbesinden günümüze dek
türlü tahammülsüzlüklere
karşı direnen, şekil
değiştirerek büyüyen, bazen
bölünerek zenginleşen, son
yıllarda internet etkisi ile iyice
tabana yayılan güldürü sanatı,
“Güldürme beni” diyerek
kendi renksiz dünyalarında
yalnız kalmak isteyenleri
ısrarla dürtüyor.
Yazar: Marc Pastor
Yayınevi:
Esen Kitap
PARANOYA
Yazar: Tuğba Sarıünal
Yayınevi:
Destek Yayınları
Paranoya, okurlarına yine
sürükleyici bir kurgu ve
şaşırtıcı bir son vadediyor.
İki farklı karakterin ortak
bir sona hizmet etmek için
tanıştığı romanda, gerçeğin
peşinden karakterlerle
birlikte okur da yol alıyor.
Okurun inanmayı seçtiği
karakter, onu doğru
bildiği gerçeklere mi
götürecek yoksa okurun
da hissettiği her şey birer
paranoyaya mı dönüşecek?
Paranoya’yla tanışan kaldığı
yeri unutamayacak, emin
olduğu gerçekleri tekrar
tekrar sorgulama ihtiyacı
hissedecek.
Yoksulların ve özellikle
hayat kadınlarının
çocukları, halkın “vampir”
ya da “Barselona
Canavarı” ismini taktığı
biri tarafından kaçırılır
ve çocuklara ne olduğu
öğrenilemez. Emniyet
Müdürlüğü ve vali,
kaçırılma olaylarının
gerçek olmadığını,
gerçek olsa bile kimsenin
yoksul çocuklar için
uğraşacak zamanı
olmadığını düşünür.
Şikâyet yoksa, dava
da yoktur. Okumayı 17
yaşında öğrenmesine
rağmen polisiye roman
tutkunu olan Komiser
Corvo, işin peşini
bırakmanın vicdansızlık
olacağına inanır. Anne ve
babaların korku içinde
yaşadığı bir şehirde,
açılmayan davaların
peşini bırakmaya niyeti
yoktur. Komiser Corvo,
suçun normalleştiği bir
dönemde, kalabalık
Barselona sokaklarında,
“Barselona Canavarı”nı
bulabilecek mi?
HASTALIKLAR
ÖĞRETMENDİR
Yazar:
Dr. Elif Güveloğlu
Yayınevi: Hayykitap
Sebepsiz çalmaz
kapınızı hastalık…
Bedeninizin size mutlaka
söylemek istediği
şeyler vardır. Dilinizin
söyleyemediklerini
bedeniniz söyler çoğu
zaman! Siz de “bu yaşta
ne romatizması bu” veya
“damla alkol almam,
sarılık da geçirmedim ne
sirozu şimdi”, “MS mi?
Benim daha çok işim
vardı yapacak!” ya da
“beslenmeme o kadar
da dikkat ediyordum,
nasıl bağırsak kanseri
oldum” der durursunuz.
Oysa söylemek istedikleri
vardır eklemlerinizin,
karaciğerinizin, yoldan
çıkmış kontrolsüz “isyan
eden” hücrelerinizin size!
Ve bedeninizin diline
kulak verip ruhunuzdaki
sesi duyabilirseniz,
hastalık gider, görevi
bitmiştir çünkü artık...
RUHLARIN
SONBAHARI
Yazar: Kent Haruf
Yayınevi: Editura
Küçük bir kasabada,
sessizlikle çevrili boş
evlerinde geçmek
bilmeyen yalnızlık
saatlerini paylaşmaya
karar veren iki yaşlı
insanın acı-tatlı
hikâyelerini, kuruyup
giden ruhların
hoyratlıklarına rağmen
yeşerttikleri umutlarını
anlatan Ruhların Son
Baharı duygusal finaliyle
okuru kendine bağlıyor!
İSTOÇHayat l 42
i
r
le
t
e
if
r
a
m
in
in
s
e
Kahve telv
r
o
iy
m
it
b
la
k
a
m
y
sa
Kahve telvesinin birçok bilinmeyen marifeti bulunuyor. Telve; mutfakta temizlikçi, bitkilerde koruyucu, buzdolabında koku
giderici olarak kullanılabiliyor. Ayrıca kötü kokuları gideriyor, peeling özelliğiyle güzelleştiriyor ve hatta köpek dostlarımızın
dertlerine bile çare oluyor.
Bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı, o kahvenin telvesinin de
türlü türlü marifeti var. Afiyetle pişirip içtiğiniz kahvenizin
dibinde kalan telve yalnızca geleceğinizi tahmin etmeye
değil, farklı birçok işe de yarıyor. Demlediğiniz kahvenin
filtresini temizlerken ya da faldan kalma fincanları suya
tutarken iki kere düşünün! İşte size bundan sonra kahve
telvesini asla çöpe atmam dedirtecek dokuz kullanım
önerisi...
Bitkilere gübre!
Hepimizin evinde en az bir tane mutlaka bulunan
sardunya, açelya ya da kamelya gibi asitli toprak seven
çiçekler, kahveyi de en az bizim kadar seviyor. Telve,
hem toprağı besliyor hem de çayın aksine sinekleri,
böcekleri hatta salyangozları ve kargaları bitkilerden
uzak tutuyor. Eğer kedilerin saksılara dadanmasından
rahatsızsanız, bitkilerin dibine içine kurutulup
rendelenmiş portakal kabuğu ekleyip de koyabilirsiniz.
Dibi tutmuş tencereye derman!
Tencerede yanan yemeğe üzülmek için neden çok. Yanan tencereyi
temizlemek için ise kolay bir yöntem var. Tencereyi bir mutfak
fırçasının ucuna ya da süngerinin yüzeyine sürdüğünüz telveyle
ovabilirsiniz.
Tıkanmış lavaboya, gidere çözüm!
Kaynamış suyun içine telveyi ve karbonatı atın, tıkanan giderlere
dökün. Kimyasal çözümler kadar olmasa da epey etkili bir yöntem.
Telveyi azıcık ılık suyla hafifçe sulandırıp temizlediğiniz yüzünüze çok
hafif hareketlerle sürüp, 10 dakika bekleyip yıkayabilirsiniz.
Soğan, sarımsak kokusunu giderir!
Soğan, sarımsak doğradıktan sonra kokusunu gidermek için de
ellerinizi telveyle ovuşturup yıkayabilirsiniz. Hem yüzeyde kalan yağ
sayesinde nemlendirici etkisi de oluyor.
Banyo öncesi vücut peeling’i!
Kahve telvesinin içine birkaç damla nane, greyfurt, hindistancevizi
yağı damlatabilir, selülit sıkıntınız varsa rendelenmiş limon kabuğu
da ekleyip cildinize uygulayabilirsiniz.
Buzdolabı kokusuna ilaç!
Telveyi gazete kağıdına yayın, güneşte ya da sıcak bir köşede
kurutun. Sonra bir çay altlığı ya da kaseye aktarıp, buzdolabının
uygun bir köşesine yerleştirin. O ekşi kokuyu karbonattan daha iyi
emiyor.
Hobi araç gereci!
Evde sabun, mum yapımı gibi hobilerle ilgileniyorsanız, kurutulmuş
telve harika bir ek malzeme. Ayrıca kağıt, kumaş gibi emici yüzeylere
eskitilmiş havası vermek için boya olarak da kullanabilirsiniz.
Güzellik sırrı!
Güzellik dediğimiz şey en temelde cilt güzelliği. Kahve telvesi de
yüzden bacağa, göbekten ellere ayaklara tüm cilt için faydalı. Peeling
etkisiyle kan dolaşımını hızlandırıyor, siyah noktaları yok ediyor.
Köpek dostunuzun pirelerinin katili!
Meğer bu yöntemi uygulayan çok kişi varmış. Şaşırtıcı ama işe
yarıyor. Köpeğinizi yıkarken şampuanına telve ekleyin. Böylece hem
pireleri ölecek hem de tüyleri pırıl pırıl parlayacak.
43 l İSTOÇHayat
Metropol yaşamında hayatı
kolaylaştırıcı 10 altın öneri
Fransız Lape Hastanesi Uzman Psikoloğu Derya Deniz, büyükşehirlerde yaşayan bireylerin günlük hayatta
karşılaştıkları başlıca sorunları ve bu sorunlara dair çözüm önerilerini açıklıyor.
1. İşi işte bırakın!
Her iş yerinde az ya da çok iş baskısı ve rekabet koşulları bulunuyor.
Ancak birey elinden geldiği kadarıyla işi işte bırakmalı. Çünkü
işle ilgili sorunları zihinde taşımak, iş dışındaki hayatı da olumsuz
etkileyecektir.
2. Trafikte daha az zaman geçirin!
Bireyi, kendisine daha fazla zaman ayırması
için trafikte geçirilen zamanı asgariye
indirmelidir. Özellikle İstanbul’da günde
dört saatini yola harcayan kişilerin olduğunu
biliyoruz. Bireyin günü daha kaliteli
geçirebilmesi için evler, iş yerine yakın
olarak ayarlanmalıdır.
3. Duygularınızın farkında olun!
Hayat hızlı akıyor ve çok fazla seçim
yapmak zorunda kalıyoruz. Sağlıklı bir
ruhsal işleyiş için birey, duygularının
farkında olmalıdır. Dünyayla ve kim olduğu
gerçeğiyle teması asla kesmemelidir.
Her birey asıl değerlerinin, varlığının ve
ihtiyaçlarının farkında olmalıdır.
4. Sosyal hayatı göz ardı etmeyin!
Birey için en önemli değerlerin başında aile bireyleri ve sosyal çevre
gelir. Birey, ailesi ve arkadaşları ile bir araya gelmeli, yorgun da olsa
onlara belli oranda vakit ayırmalıdır.
5. Doğru ihtiyaçlara odaklanın!
Daha iyi kariyer, daha iyi bir evde oturmak ve benzeri birçok nokta
uzun çalışma saatlerini, sorumlulukları ve fedakarlığı beraberinde
getirmektedir. İleriye doğru gitmek, insanın doğasında olan ve kötü
olmayan bir olgu. Ancak doğru ihtiyaçlara odaklanarak, ihtiyaç
olarak görülen unsurların ne kadarının ihtiyaç, ne kadarının ihtiyaç
olmadığı belirlenmelidir.
6. Etkili iletişim becerileri edinin!
Günümüz dünyasında aktif ya da pasif iletişim biçimlerini oldukça
fazla kullanıyoruz. Gün içinde bireyin yaşadığı sıkıntılar ve kendi
içsel ihtiyaçları, doğru iletişim kurmayı engelleyebilir. İletişimde
önyargılardan uzak olmak, açık fikirli olmak ve (suçlayıcı olmadan)
ne istediğini iyi ifade edilmek, birçok alanda iletişim sıkıntılarını
ortadan kaldırır. Kişinin, kendi ihtiyaç ve isteklerinin farkında olması
bu anlamda önemlidir.
7. Doğadan kopmayın!
Metropollerin en büyük sıkıntısı bireylerin
doğayla baş başa kalabileceği yerlerin sınırlı
sayıda olmasıdır. Doğa ile iç içe olmak,
ruhsal ve fiziksel olarak önemli bir ihtiyaçtır.
Bireyin yabancılaşmasını sağlayan en önemli
unsurlardan biri doğayla bağının kopmasıdır.
Bu yüzden birey kısa günlük gezilerle ya da
hafta sonları doğayla baş başa kalmaya özen
göstermelidir.
8. Daha az TV daha çok egzersiz!
İşten eve dönüldüğünde bir koltuğa yığılma,
yemekten sonra uzun saatler televizyon seyretme
durumlarında birey pasif konumda kalır. Her gün
düzenli egzersiz yapan kişilerde yapmayanlara
Derya Deniz
oranla hem fiziksel hem de ruhsal düzelme daha
fazla görülür. Egzersiz yapmanın hem koruyucu
hem de kaygıyı azaltıcı yönü var.
9. Sosyal ve kültürel aktiviteleri takip edin!
Metropollerin en büyük avantajı, sanatsal, spor, entelektüel
etkinliklerin yoğun gerçekleştiği merkezler olmalarıdır. Birey,
sosyal ve kültürel faaliyetlere olabildiğince zaman ayırmalıdır. Bu
tip aktivitelere ayrılacak zaman, bireyin duygularını olumlu yönde
çalıştırarak, algılarını açacak ve daha iyi hissettirecektir.
10. Bir oluşuma üye olun!
Büyük şehirlerdeki kalabalık, insanı bir anlamsızlık duygusuna
iter. Kişiler büyük şehirlerde yalnız olduğunu hissedebilir. Zaman
darlığına ve sorumluluklara rağmen bireyin kendine yakın bulduğu
bir görüşe, topluluğa, derneğe, kuruluşa üye olması; farklı insanlar
ya da sorunlar için fayda sağlayıcı çalışmalar yürütmesi önemlidir. Bu
durum bireylerin yaratıcılığını ve aidiyet duygusunu artırır.
İSTOÇHayat l 44
Metabolik sendrom;
şeker, kalp ve tansiyon
sorunlarını tetikliyor
sağlık
Hareketsiz yaşam ve dengesiz beslenmenin pek çok hastalığı beraberinde getirdiğini söyleyen
KadıköyŞifa Ataşehir Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. İrfan Berber, “Bunlardan bir tanesi
de ‘metabolik sendrom’. Son yıllarda hızlı bir artış gösteren metabolik sendrom; özellikle
şeker hastalığını, kalp sorunlarını ve yüksek tansiyonu tetikliyor” diyor.
Metabolik sendrom; şeker
metabolizması, yağ metabolizması
bozuklukları ve kan basıncındaki
yükselme şeklinde tanımlanıyor. ABD’de
metabolik sendromun sıklığının genel
olarak yüzde 21.8 olup artan yaşla
beraber bu oranın, yüzde 43.5’e kadar
ulaştığını söyleyen KadıköyŞifa Ataşehir
Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr.
İrfan Berber, toplumda bölgelere göre
farklılıklar olmasına rağmen metabolik
sendrom sıklığının özellikle kadınlarda
yüksek olduğunu belirtiyor.
Uzman Dr. İrfan Berber
Metabolik sendrom nedir?
Metabolik sendrom, sosyoekonomik
şartların düzelmesiyle tüm dünyada
artan ciddi bir sağlık problemidir. Artan
sosyoekonomik düzey, beraberinde
hazır gıdaların tüketimini ve daha
hareketsiz durağan yaşamı getirdi.
Böylelikle bir dizi metabolik sorunun bir
arada görülme sıklığı artmaya başladı.
Bu sorunlar; şeker metabolizması, yağ
metabolizması bozuklukları ve kan
basıncındaki yükselme şeklinde olup
“metabolik sendrom” olarak tanımlanır.
Bu tanım, Ulusal Kolesterol Eğitim
Programı Erişkin Tedavisi tarafından
önerilen basit ve yaygın olarak
benimsenmiş bir tanımdır. ABD’de
metabolik sendrom sıklığı genel olarak
yüzde 21.8 olup artan yaşla beraber
bu oran, yüzde 43.5’e kadar ulaşıyor.
Toplumumuzda da bölgelere göre
farklılıklar olmasına rağmen metabolik
sendrom sıklığı özellikle kadınlarda
yüksektir.
Metabolik sendromun en sık görülen
özellikleri nelerdir?
•Yaşla artış söz konusudur, orta yaşlı
ve yaşlı popülasyonda gittikçe artan
oranlar vardır.
•Metabolik sendrom bulunmayanlara
göre, kalp damar hastalıklarına
yakalanma ve ölüm oranları oldukça
yüksektir.
•Şeker hastalığı gelişme riski üç-altı kat
artmış ve bu artışa yüksek tansiyon
hastası olma riski de eklenmiştir.
•Doğurganlık yaşındaki kadınlarda
kısırlık, adet düzensizliği, kıllanmada
artış gibi bozukluklar sıklıkla
beraberinde görülür. Doğal olarak bu
bozukluklar nedeni ile kalp, beyin,
böbrek ve karaciğer gibi pek çok
organ olumsuz etkilenir.
Metabolik sendrom, hangi
parametrelerin bir araya gelerek
oluşturduğu bir hastalık grubudur?
•Şeker hastalığı ya da bozulmuş açlık
şekeri varlığı,
•İnsülin direnci varlığı,
•Kan yağlarında dengesizlik
(trigliserid>150 mg/dl, HDL-K
erkeklerde <40 mg/ dl,kadınlarda<50
mg/dl),
•Kan basıncı >130/85 mmhg ya da
antihipertansif tedavi alıyor olmak,
•Bel çevresinin erkeklerde 94
santimetreden büyük, kadınlarda 80
santimetreden büyük olması veya
vücut kitle indeksinin 30 kilogram/
metrekareden büyük olmasıdır.
45 l İSTOÇHayat
Dünya Sağlık Örgütü
verilerine göre; 2005
yılında toplam 58 milyon
ölümün yüzde 30’u
(yaklaşık 17 milyon
ölüm) kalp damar
sistemi ve beraberindeki
hastalıklardan
kaynaklanıyor. 2020
yılında bu oranın
yüzde 36’ya ulaşacağı
öngörülüyor.
İSTOÇHayat l 46
sağlık
Metabolik sendrom tanımı için bu
değerlerin iki tanesinin yan yana olması
yeterlidir.
Metabolik sendromlu hastalarda ilk ve
ana tedavi stratejisi nasıl olmalıdır?
Düşük kalorili diyetler ve egzersizle
kilo verilmesi öneriliyor. Kilo kaybı
sağlanırken mevcut vücut ağırlığının
6-12 aylık sürede yüzde 7-10 oranında
düşürülmesi ve kilonun uzun dönemde
korunabilmesi, gerçekçi ve doğru
olan yaklaşımdır. Uygun diyet ve
egzersiz yapılan çalışmalarda, şeker
hastalığına yakalanma oranını yüzde
60 azaltabiliyor. Diğer taraftan tansiyon
yüksekliği gibi ek problemlerin tedavisi
zorunludur. Sonuç olarak metabolik
sendrom, sıklığı gittikçe artan ciddi bir
sağlık problemidir. Ancak erken tespiti
ile geriletilip durdurulabilir. Bu nedenle
düzenli takip ve sağlıklı yaşam şekli
değişikliği gereklidir.
Metabolik sendromu
yenmenin beş formülü
Niasin ve B grubu vitaminlerinden
zengin beslenin:
Metabolik sendromlu hastaların iyi
huylu kolesterol olan HDL düzeyleri
düşüktür ve kalp hastalıklarına
geçişleri de hızlıdır. Mayo Klinik’in
yaptığı araştırmalar doğrultusunda, iyi
huylu kolesterolü yükseltmenin diyete
Niasin adlı B vitaminin eklenmesi
ile yüzde 30 daha etkili olabileceği
belirtilmiştir. Niasin; yaş ekmek mayası
ile yapılan ekmekler, tavuk eti, bulgur,
yeşil mercimek ve bademde oldukça
zengin olarak bulunuyor. Metabolik
sendromunuz varsa, ana öğünlerden
birini mutlaka fırında veya haşlama
tavuk ve yanında küçük bir kase
kurubaklagil veya bulgur pilavı yemeyi
ihmal etmeyin!
Trans yağlardan vücudunuzu
arındırın:
Tereyağı, kuyruk yağı, krema, kırmızı
ette görünen beyaz yağlı kısım,
salam, sucuk, kavurma ve hazır
kek-kurabiye-bisküviler; trans yağ
asitlerinden zengin yiyeceklerdir.
Son araştırmalar, bu tür sağlıksız
yağların insülin direncini tetiklediğini
gösteriyor. Beslenmenizde kolesterolü
sınırlandırmalı ve trans yağlardan zengin
yiyeceklerden arınmalısınız. Trans
yağlar yerine zeytinyağı ve ayçiçeği
yağını çeşitlendirerek kullanmalı, hazır
paket kek ve bunun gibi hamurlu pasta
ürünlerini almaktan vazgeçmelisiniz.
Potasyum klorür içeren tuz kullanın:
İnsülin hormonu santral sempatik
aktiviteyi artırarak, böbreklerden su
ve sodyum tutulumunu sağlayarak
tansiyon yükselmesini sağlar. Son
araştırmalar, insülin direnci varlığında
hormonal dengenin daha da bozularak
tansiyonun kalıcı bir sağlık sorunu
haline geldiğini gösteriyor. Sodyum
oranı yüksek maden suyu, sodyum
klorür içeren sofra tuzları, himalaya
tuzu, kaya tuzu ve salamura edilmiş tüm
yiyecekleri mutfağınızdan uzaklaştırın.
Bunun yerine besin etiketinde
potasyum klorür içerdiği belirtilen özel
üretilmiş tuzu, günde yarım tatlı kaşığını
geçmeyecek kadar kullanın.
Ispanak, karnabahar, mantar
ve bezelyeden uzak durun:
Metabolik sendromlu
kişilerde;
karaciğerde
yağlanma, böbrek fonksiyonlarında
bozulma ve gut hastalığı sıkça görülür.
Bu yüzden beslenmede pürin içeren
ıspanak, karnabahar, mantar, bezelye,
nohut, kuru fasulye, kepekli ürünler ve
çavdarlı ürünleri mümkün olduğunca
seyrek, az miktarda tüketmeye özen
gösterin. Bunun dışında taze sebzeleri,
meyveleri ve tam buğday ekmeğini
tercih edin.
Sofra şekerine ve şekerli pastalara
veda edin:
Metabolik sendromun gelişmesini
hızlandıran ve metabolik sendrom
teşhis edilen kişilerin, şeker hastalığına
yakalanma riskini 30 kat artıran
işlenmiş yani rafine edilmiş tüm
şekerlerden uzak durması gerekiyor.
Eğer bozulmuş glikoz intoleransınız
var ve metabolik sendrom tanınız da
konulmuş ise, şekeri hayatınızdan
çıkarmaz veya sınırlandırmazsanız,
yaklaşık 10 yıl içinde şeker hastalığınız
aşikar gelişebilir. Bu nedenle kek, pasta
ve tatlılarınızı şekersiz alternatiflerle,
taze meyve püreleri, pekmez veya
bal ekleyerek hazırlayabilirsiniz. Tatlı
krizlerinizi 20-30 gram kadar bitter
çikolatayla giderebilirsiniz.
47 l İSTOÇHayat
2016 YILI YURT İÇİ FUARLARI
Organizatör
İstanbul Fuarcılık
İZFAŞ İzmir Fuarcılık
Tüyap Bursa
Hannover Fairs
Erexpo
Renkli Fuarcılık
Reed Tüyap
Messe Stuttgart
SNS Fuarcılık
E Uluslararası
Akdeniz Reklamcılık
JNR Fuarcılık
Tüyap Tüm Fuarcılık
İZFAŞ izmir Fuarcılık
Via Fuarcılık
Demos Fuarcılık
Tezulaş Fuar
Start Fuarcılık
İstanbul Fuarcılık
Tüyap Tüm Fuarcılık
Uluslararası Fuar
Erexpo Fuarcılık
Tüyap Tüm Fuarcılık
Pozitif Fuarcılık
Tüyap Tüm ve
Teknik Fuarcılık
Sinerji Uluslararası
Avrasya Fuarcılık
Vakıf Fuarcılık
Fuar Adı
Kırtasiye Fuarı 2016
İzfaş Boat Show İzmir
IRES Bursa Gayrimenkul
Automechanika
Bursa Doğa, Av, Balıkçılık
6. Tarım ve Hayvancılık Fuarı
Anufood Eurasia
IBATECH
23. Mesir Sanayi
Beauty Eurasia 2016
Biotech Eurasia
10. Gayrimenkul Fuarı
Diyarbakır Kitap Fuarı
Plastech
Yat Şov Avrasya
3D Print Epo Turkey
TOS+H Expo
Altın ve Mücevher Fuarı
Evteks 2016
Logist Eurasia 2016
Av, Silah, Doğa Sporları
Bursa Kırtasiye, Ofis Malzemeleri
Santek 2016
Aysaf 16. Uluslararası Ayakkabı
Konu
Kırtasiye ve ofis malzemeleri
Tekne, yat ve denizcilik
Konut, işyeri, arsa, yatırım
Otomotiv üretimi, tamiri
Avcılık, balıkçılık
Tarım, hayvancılık, tohum
Gıda ve içecek ürünleri
Otobüs endüstrisi ve yan sanayi
Genel sanayi ve ticaret
Kozmetik, güzellik, parfüm
Biyoproses, biyoanalitik
Gayrimenkul
Kitap, süreli yayın
Plastik, ambalaj ve teknolojileri Denizcilik sektöründeki tekneler 3 boyutlu baskı teknolojileri
İşyerinde sağlıklı ve güvenli
Altın, mücevher, gümüş, saat, gözlük
Ev tekstili
Taşımacılık, nakliye, kargo
Av ve avcılık silahları
Kırtasiye ve ofis malzemeleri
Sanayi ve teknoloji
Ayakkabı yan sanayi ürünleri
Tarih
Yer
6-10 Nisanİstanbul
6-10 Nisanİzmir
6-10 NisanBursa
7-10 Nisanİstanbul
7-10 NisanBursa
7-10 NisanBalıkesir
14-16 Nisanİstanbul
14-17 Nisanİstanbul
19-24 NisanManisa
21-23 Nisanİstanbul
21-23 Nisanİstanbul
22-24 Nisanİstanbul
24-29 MayısDiyarbakır
4-7 Mayısİzmir 5-10 Mayısİstanbul
5-7 Mayısİstanbul
8-11 Mayısİstanbul
13-15 MayısKahramanmaraş
17-21 Mayısİstanbul
21-24 Mayısİstanbul
26-29 Mayıs İstanbul
26-29 MayısBursa
26-29 Mayısİzmit
1-4 Haziranİstanbul
ITM TEXPO EURASİA
2. Çin Ürünleri Fuarı
Future Fish Eurasia
35. Kitap ve Kültür Fuarı
Tekstil, dokuma, iplik
Genel ticaret
Su ürünleri ihracat ve işleme
Basılı, sesli, görüntülü yayınlar
1-4 Haziran İstanbul
2-4 Haziranİstanbul
2-4 Haziranİzmir
6-25 Haziranİstanbul
2016 YILI YURT DIŞI FUARLARI
Organizatör
UIB
Meridyen
Türkel
Senexpo
İMMİB
Meridyen
İTKİB
AKİB
EİB
Fuar Adı
Horeca 23. Gıda, Gıda İşleme
International Economic Fair
20th Elcom Ukraine
Lagos Motor
Plma’s World Of Private Label
Fia 2016
Interior Lifestyle
40. Uluslararası KKTC Fuarı
Summer Fancy Food Show
Konu
Gıda, gıda işleme, catering
Genel ticaret
Elektrik, aydınlatma, kablo
Otomotiv ve otomotiv yan sanayi
Özel tüketim malları, gıda, kozmetik
Genel ticaret
Ev tekstili
Genel ticaret
Gıda ve içecek
Tarih
Yer
5-7 NisanAlmanya
12-14 NisanBosna Hersek
19-22 NisanUkrayna
1-4 MayısNijerya
24-25 MayısHollanda
28 Mayıs-2 Haziran Cezayir
1-3 HaziranJaponya
10-19 HaziranKKTC
26-28 HaziranABD
2 - 4 Haziran 2016
İstanbul Fuar Merkezi,Yeşilköy
0 Seçkin
0
4
Üretici Firma
Sergilenecek
Binl
erce Ürün
Çin Ürünleri Fuarı
Sergilenen Ürünler
Züccaciye ve Ev Eşyaları
Elektrikli Ev Aletleri
Hediyelik Eşya ve Dekoratif Ürünler
Plastik Mutfak ve Banyo Gereçleri
Online Kayıt
www.chinahomelifeturkey.com
0212 210 94 85
BU FUAR 5174 SAYILI KANUN GEREĞİNCE TOBB (TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ) DENETİMİNDE DÜZENLENMEKTEDİR

Benzer belgeler

PDF İndir - İstoç Ticaret Merkezi

PDF İndir - İstoç Ticaret Merkezi Pazarlama: (0212) 440 27 65 [email protected] Baskı Gezegen Basım Ltd. Şti. www.gezegenbasim.com.tr Tel: 0212 325 71 25

Detaylı

PDF İndir - İstoç Ticaret Merkezi

PDF İndir - İstoç Ticaret Merkezi var. Dükkanların girişin alt katında deposu bulunuyor. E3 Blok projesi, ilçenin merkezinde ticari anlamda son derece gelişme

Detaylı

PDF İndir - İstoç Ticaret Merkezi

PDF İndir - İstoç Ticaret Merkezi sporu yapacağınızı kalbiniz söylesin!”

Detaylı

PDF İndir - İstoç Ticaret Merkezi

PDF İndir - İstoç Ticaret Merkezi İSTOÇ Ticaret Merkezi site bazındaki tamir, temizlik ve bahçıvanlık hizmetleri, kooperatif bünyesindeki toplam 46 kişilik personelle yürütülmektedir. Site ortak alanlarında bulunan rögar-kanal, yol...

Detaylı