rical`un nisa - Tevhid Mektebi
Transkript
rical`un nisa - Tevhid Mektebi
RİCAL’UN NİSA (Örneğimiz Bir Kadın) Emine Said Hocahanım Emine Said Rical’un Nisa RİCAL’ÜN NİSA – ÖRNEĞİMİZ BİR KADIN “Allah inkar edenlere, Nuh’un karısı ile Lut’un karısını misal verdi. Onlar, kullarımızdan iki salih kişinin nikahında iken onlara hainlik ettiler: Kocaları Allah’tan gelen hiçbir şeyi onlardan savamadı. Bu iki kadına: «Haydi, ateşe girenlerle beraber siz de girin!» denildi.” (Tahrim, 10) “Allaha iman edenler için Firavun’un karısı Asiye’yi örnek göster.” (Tahrim, 11) … Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Erkeklerden pek çokları kemâle ermiştir. Kadınlardan ise İmrân’ın kızı Meryem, Firavun’un karısı Asiye, Huveylid’in kızı Hatice ve Muhammed’in kızı Fâtıma’dan başka kimse kemâle ermemiştir. Hz. Aişe’nin kadınlara üstünlüğü, tiridin diğer yiyeceklere üstünlüğü gibidir.” (Müslim, Fezâuilu’s-Sahabe 70) Allahu azimuşanın kitabınında övgüyle bahsetiği Muhammed (as) hayırlılar arsına aldığı bu kadın kimdir peki? Kur’an-ı Kerim´de onun Hz. Musa (as)’ı bulup sarayına almasından bahsedilir. Hz. Musa’nın doğduğu yıl Firavun İsrailoğullarından doğan bütün erkek çocukları öldürüyordu. Hz. Musa (as) doğduğunda Allah (a.c) annesine onu bir tabut veya sandık içine koyup nehre bırakmasını, korkmamasını ve Allah’a güvenmesini emretti. (Kasas, 28/7) Rical’un Nisa Emine Said Allah’ın izniyle nehir Hz. Musa’nın içinde bulunduğu sandığı getirip Firavun´un sarayı dibinde durdurdu. O sırada nehir kenarındaki cariyeler sandığı alıp Hz. Âsiye’ye getirdiler. Hz. Âsiye valide, sandığın içinde bebeği görünce kalbi ona karşı sevgiyle doldu. Yüce Allah (a.c) onun himayesini uygun görmüştü. Firavun ne kadar çocuğu öldürmek istediyse de Hz. Âsiye Hatun engel oldu, ne yapıp edip onu ikna etti ve bebeği kendisi aldı. Bu arada sandık kıyıdan takip eden Hz. Musa’nın ablası koşup annesine durumu haber verdi. Şimdi bebeğe süt anne arıyorlar ve bebek hiç kimsenin sütünü emmiyordu. Abla gelip Hz. Âsiye valideye “Sizin için hayırlı bir aile tanıyorum. İsterseniz çocuğu onlara verin.” diyerek kendi annesine götürdü. Hz. Musa annesini emdi ve çocuğun bakımı Allah’ın izni ile kendi annesine verildi. Hz. Âsiye Valide de bütün aileyi himayesi altına aldı. Buradan anlaşılıyor ki; Hz. Âsiye valide Hz. Musa büyüyene kadar ve tebliğine başladıktan sonra da Hz. Musa’ya hep destek oldu. (M. Asım Köksal, Peyg. Tarihi,c 2, s 50) Kur’an-ı Kerim’de Âsiye validenin durumu şöyle anlatılıyor: “Allah (a.c) iman edenlere de Firavunun zevcesini bir misal olarak getirdi. O vakit o “Ya Rabbi bana katında cennette bir ev yap! Beni firavundan ve onun kötü amellerinden kurtar! Beni o zalimler gûruhundan selamete çıkar! demişti.” (Tahrim, 66/11) Âsiye valide o zalim ve hain Firavunun karısı olduğu halde, Allah’a iman etmiş bir kadındır. Allah’a imanı ve Hz. Musa’yı himayesi sebebiyle Allah (a.c) ona yüksek dereceler vermiş, şehadet nasip etmiş, aynı zamanda Peygamber Efendimizin (sav) övgüsüne mahzar etmiştir. “Cennet kadınlarının en üstünleri Hatice Bintil Huveylid, Fatıma Binti Muhammed, Meryem Binti İmran, Firavun’nun Zevcesi Âsiye Binti Muzahimdir.”(Ahmed B. Hanbel, Müsned,c.1,s36 ; Hakim, Müstedrek, c 2, s, 594) -3- Emine Said Rical’un Nisa Samimi ve imanında sebatlı bir kadın idi. İbadet vakti geldiği zaman bir bahane bulur, odasına çekilir ve orada Allah’a ibadetini gizlice yapardı. Mevki sahibi bir kadın olduğu halde ibadetini gizli yapması, Firavun’dan çekindiği içindi. Hz. Asiye’nin iman ve İbadetini gizlemesi uzun süre devam etti. Bardağı taşıran son damla Firavun’un, Hazakiyel’in hanımını idam ettirmesi oldu. Asiye sarayın penceresinden olup bitenleri ve idam olayını gözlüyordu. Ona nasıl işkence edildiğini ve nasıl öldürüldüğünü dehşetle takip etmişti. Hazakiyel’in hanımı öldürüldüğü sırada Hz. Asiye, meleklerin gelip onun ruhunu nasıl aldıklarını, o sırada ona ne gibi ikramlarda bulunarak göklere çıkardıklarını görmüş ve Allah’a imanı güçlenmiş, bağlılığı artmıştı. O, Melekleri temaşa ederken girdiği manevi alemde bulunduğu sırada kocası Firavun ansızın odaya girdi ve Hazakiyel’in hanımının haberini ve ona yaptığı işkenceleri anlatmaya başladı. Sözünü bitirdikten sonra Asiye: “Yazıklar olsun! Yuh olsan sana ey Firavun! Allah’a karşı gelmeye nasıl cesaret ediyorsun, inanmışlara işkenceyi nasıl reva görüyorsun?” diye çıkıştı. Hiç ummadığı ve beklemediği bu söz karşısında Firavun: “Az önce işkence ile öldürdüğümüz kadına gelen cinnet galiba sana da gelmiş. dedi. Hz. Asiye: “Hayır! Dedi. Ne ona cinnet geldi ve ne de bana. Şunu bil ki ben, senin de, benim de, alemlerin de Rabbi olan Allah’a iman ettim.” Firavun, Hz. Asiye’nin annesini yani kayın validesini çağırarak, “Kızlarımın berberi gibi kızın Asiye de delirmiş.” dedi. Sonra da Asiye’ye : “Ya Musa’nın ilahına küfreder, onu tanımazsın, ya da -4- Rical’un Nisa Emine Said işkenceler altında can verirsin.” dedi. Firavun odadan çıkıp gidince annesi yaklaştı ve kızını Firavun’un dediğini yapması için iknaya çalıştı. Hz. Asiye diretti ve: “Ey anne! Eğer istediğin şey, benim Allah’a karşı gelmem ve O’na küfretmem ise bu asla olmaz”, dedi. Hanımının kesin kararını duyan ve deliye dönen Firavun’un emri ile Hz. Asiye işkencelerle öldürüldü ki bu Kur’an-ı Kerim’in bazı ayetlerinde şöyle ifade edilmiştir: “Allah, inananlara Firavun’un karısını misal gösterir: O vakit o demişti ki: “Ya Rab! Katında benim için Cennet”te bir ev yap!..” (Tahrim, 66/11) Hz. Asiye bu niyazı ile, ruhunun Allah yolunda iman ile şehid olup, bu sayede Allah katında rahmete nail olmasını ve Rabbin Arş’ına en yakın bulunan Sidre-i Münteha’nın yanında, Cennetu’l-Me’va’da kendisine ebedi bir istirahatgah inşasını istemişti: “… (Bu suretle) beni Firavun’dan ve onun işlediklerinden kurtar.” demişti. Hz. Asiye, Firavun’dan ve onun kötü amelinden kurtarılmasını istedi. Firavun’un kötü ameli şirk, zulüm ve tasallutudur. “Zalim kavm”den maksat da zulüm ve haksızlıkta Firavun’a yardımcı olan ve “Al-i Firavun” adıyla anılan Kıptîlerdir. Rivayete göre Hz. Asiye bu duayı yapınca, Cennet’teki makamı derhal keşf ile kendisine gösterilmiş ve hiç bir azap duymaksızın ruhu uçmuş, işkence olsun diye üzerine konan kaya, ruhsuz kalan cesedinin üzerine düşmüştür. Bir rivayete göre Firavun’un emri ile dört ayrı yere kazıklar çakılmış, Asiye, el ye ayaklarından bu kazıklara bağlanarak işkence ile öldürülmüştür. Kur’an’daki “Kazıklar sahibi Firavun” ayetinin buna işaret olduğu söylenmiştir. (Fecr, 89/10) İbn Abbas’tan gelen bir rivayete göre de, dininden -5- Rical’un Nisa Emine Said dönmesi için Hz. Asiye’ye işkence edildiği sırada Hz. Musa (as) oradan geçiyordu. Hz. Asiye, parmağı ile işaret ederek durumundan şikayette bulundu. Hz. Musa azabının hafifletilmesi için Allah’a dua etti. Bundan sonra Allah’a kavuştuğu ana kadar ızdırap duymadı. Hz. Asiye Allah’tan en son şu dilekte bulundu: “Ya Rab! Katında benim için bir ev yap!” (Tahrim, 66/11) Allah duasını kabul ederek kendisine: “Başını yukarı kaldır!” diye vahyetti. Başını kaldırınca Cennet’te kendisi için inciden yapılmış evi (sarayı) gördü ve hemen gülümsedi. Firavun onun güldüğünü görünce: “Azap içinde gülen deliye bakınız!” diye bağırdı”. (et-Taberi, Tefsir, XXIII, 130-31; XVIII, 171; XXX, 179; İbnu’l-Cevzi, Tefsir, VIII, 314 v.cl.; İbn Kesir, Tefsir, VII, 63 v.d.; îbn Kesir, el-Bidaye, II, 59 v.d.) Yaşadığımız bu toplumda babalarının ve kocalarının Allah’a kulluk yapmalarının kendilerine pay çıkaran nice kadınlar vardır… Yine bazıları da; sen benim kalbime bak! Ben namaz kılmıyor tesetüre riayet etmiyorum ama benim kalbim temiz, hem benim dedem hoca babam da hacıdır… Ben hoca torunu, hacı kızıyım diyerek Allah’a kulluk etmemekle beraber Allah’a kkulluk gayreti gösteren yakınlarını öne sürmektedir… Allahu azimuşan bu durumda olan kadınlara Nuh( as.) ve Lut (as.) ın hanımlarını örnek göstererek zımnen şunu sormaktadır; “Sizin kendilerine hizmet etmekle övündüğünüz hacı veya hoca olan kocalarınız bu kadınların kocalarından daha mı üstün…?” Yine günümüzde pek çok kadın islam üzere olmayan veya islami duyayarlılığı bulunmayan kocalarını ikinci bir mazeret olarak öne sürmektedir…Bu kadınlar islami bir telkinle karşılaştıklarında bilinçsiz bir kabulün hemen akabinde;Ah -6- Rical’un Nisa Emine Said şu kocam yok mu Allah’a kulluk sorumluluklarını yerine getirmemeyi mazaret olarak öne sürerler… … Bugün hangi koca, halkına ilahlık taslayan gözünü kırpmadan binlerce erkek çocuğu boğazlayan Firavun’dan daha zalim olabilir… İşte böyle bir Firavun’un karısı Asiye böyle zor şartlar altında Allah(a.c)’a kulluk yapma gayreti göstermiş… Kendisini arındırmış ve karanlık mahzenlerde Allah’a kulluk yapmıştır… Bu da Allah’ın mü’minlere verdiği bir örnektir. Muhtaç oldukları takdirde kâfirlerle iç içe yaşamalarının kendilerine zarar vermeyeceğini belirtmektedir. Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurur: «Mü’minleri bırakıp ta kâfirleri dost edinmesinler. Kim böyle yaparsa; Allah ile dostluğu kalmaz. Ancak onlardan sakınmanız müstesnadır.» (Âl-i İmrân, 28) Katâde der ki: Doğrusu Firavun, yeryüzü halkının en azgını ve Allah’tan en uzak olanıdır. Ama Allah’a yemin olsun ki; kocasının kâfir olması karısına zarar vermemişti.(İbni kesir) Nisaun Asiye… Asiye bir kadındı… Eskilerin tabiriyle ‘ricalün nisa’… Asiye Firavun’a isyan ederken sonucunu biliyordu. Firavun kendisine ne yapacağını… Peki siz ey Asiye’ler; Musa’ya, İsa’ya Muhammed (as) ve diğerlerine iman ederek aslında Firavunlar’a isyan ettiğinizin farkındamısınız? Bir şeye iman etmek demek, bir şeyleri reddetmek demektir… Zannediyormusunuz ki Musa’ya iman edeceksiniz sonrasında Firavun’lar sizden razı olacak… Allah senden razı olsun anacığım,karıcığım diyecekler öylemi? Vallahi öyle değil… Siz tavrınızı imanda yana koyunca Firavun’lar Asiye’ye -7- Emine Said Rical’un Nisa reva gördüğü zulmü size de reva görecekler… “Sizden önce gelip geçenlerin hali başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlara öyle bir yoksulluk, öyle dayanılmaz bir zorluk çattı ve öylesine sarsıldılar ki, sonunda elçi, beraberindeki mü’minlerle; “Allah’ın yardımı ne zaman?” diyordu. Dikkat edin. Şüphesiz Allah’ın yardımı pek yakındır.” ( Bakara 214) Bizden evvelkilere bunlar isabet etmiş… Onlar bu zulümlerle karşılaştıklarında sonucunu pekala biliyorlardı. Tavırlarını imandan yana kullunmak, “benim rabbim Allah” demek kimi zaman dar ağaçlarında sallanmak demektir… Taha suresinde Rabbimizin beyanıyla Asiye gibi Firavun’un sihirbazları da karşılaşır Musa (as.) ile: “Dedi ki: ‘Ey Musa, sen bizi sihrinle yurdumuzdan sürüp çıkarmaya mı gelmiş bulunuyorsun?’ ‘Madem böyle, biz de sana buna benzer bir sihirle geleceğiz; şimdi bir ‘buluşma zamanı ve yeri’ tesbit et, bizim de, senin de karşı olamayacağımız açık, geniş bir yer olsun’ dedi. (Musa) Dedi ki: ‘Buluşma zamanımız, (ülkenin ulusal) bayram günü ve insanların toplanacağı kuşluk vakti (olsun).’ Böylelikle Firavun arkasını dönüp gitti, hileli düzenini (yürütecek büyücüleri) bir araya getirdi, sonra geldi. Musa onlara dedi ki: ‘Size yazıklar olsun, Allah’a karşı yalan düzüp uydurmayın, sonra bir azab ile kökünüzü kurutur. Yalan düzüp uyduran gerçekten yok olup gitmiştir.’ Bunun üzerine, kendi aralarında durumlarını tartışmaya ve gizli konuşmalara başladılar. - Dediler ki: ‘Bunlar her halde iki sihirbazdır, sizi sihirleriyle yurdunuzdan sürüp-çıkarmak ve örnek olarak tutturduğunuz yolunuzu (dininizi) yok etmek istiyorlar.’ -8- Rical’un Nisa Emine Said ‘Bundan ötürü, tuzaklarınızı bir araya getirin, sonra gruplar halinde gelin; bugün üstünlük sağlayan, gerçekten kurtulmuştur.’ ‘Ey Musa’ dediler. Ya sen (asanı) at veya önce biz atalım.’ Dedi ki: ‘Hayır, siz atın.’ Sonra hemen (ne görsün), sihirlerinden dolayı ipleri ve asaları kendisine gerçekten koşuyormuş gibi göründü. Musa, bu yüzden kendi içinde bir tür korku duymaya başladı. ‘Korkma’ dedik. ‘Muhakkak sen üstün geleceksin.’ ‘Sağ elindekini atıver, onların yaptıklarını yutacaktır; çünkü onların yaptıkları yalnızca bir büyücü hilesidir. Büyücü ise nereye varsa kurtulamaz.’ Bunun üzerine büyücüler, secdeye kapandılar: ‘Harun’un ve Musa’nın Rabbine iman ettik’ dediler (Firavun) Dedi ki: ‘Ben size izin vermeden önce O’na inandınız öyle mi? Şüphesiz o, size büyüyü öğreten büyüğünüzdür. O halde ben de ellerinizi ve ayaklarınızı çapraz olarak keseceğim ve sizi hurma dallarında sallandıracağım. Siz de elbette, hangimizin azabı daha şiddetliymiş ve daha sürekliymiş öğrenmiş olacaksınız.’ - Dediler ki: ‘Bize gelen apaçık delillere ve bizi yaratana seni asla ‘tercih edip-seçmeyiz.’ Neyde hükmünü yürütebileceksen, durmaksızın hükmünü yürüt; sen, yalnızca bu dünya hayatında hükmünü yürütebilirsin.’ ‘Gerçekten biz Rabbimize iman ettik; günahlarımızı ve sihir dolayısıyla bizi kendisine karşı zorlayarak-sürüklediğin (suçumuzu) bağışlasın. Allah, daha hayırlıdır ve daha süreklidir.’ (Taha-57-73) Burda bir not: O sihirbazlar Musa(as.)asasını bir defa -9- Emine Said Rical’un Nisa görünce iman ederler de Firavun defalarca görür fakat iman etmez… Sürekli görmesine rağmen niye iman etmez? Hidayet Allah’ın elinde fakat bunun dışında ir mesele daha var.. .Bir şeyi en iyi o işte iştigal edenler bilir… Sihri en iyi sihirbazlar bilir buyüzden anlarlar ki Musa’nın elindeki sihir değil daha farklı birşey... Sözü en iyi şairler bilir… Muhammed (as.)şairlere vahyi getirdiğinde onlar hemen vahye iman ederler… Firavun’un sihirbazları hakkı görür ve iman ederler… Ve yine onlar imanlarından dönmezler… Birisi erkekler için örnek, diğeri kadınlar için… Bir Asiye’ye bakın bir de bu güne... Bütün şöhreti, kariyeri, konforu bir köşeye bırakıyor ve tercihini imanından yana kullanıyor… Siz olsanız ne yapardınız acaba? Bu durumda bizim tavrımız ne olurdu? Son cümlelerimizi Abdullah Said hocamızın bu duruma ışık tutan sözüyle tamamlayalım; “Tecihimiz cihana sultan olmaktansa, Kur’ana kurban olmaktır.” Selam ve dua ile kalınız… Emine Said Hocahanım / Kasım 2014 - 10 -