İşçi - Köylü

Transkript

İşçi - Köylü
“Grup Suni Deri’de bütün çıkışlar
tutuldu, biz kazanacağız!”
CHP değişti mi? Belgelerle
konuşalım!
Son yerel seçimler öncesin de koltuğunun
Belgealtın da dosyalarla tanıdık kendisini. “B
lerle konuşması, doğrunun yanında, haksızlığın, yolsuzluğun karşısında yer alması ve
düelloya çağırdığı kişiyi hezimete uğratmasıyla”
“gönlümüze taht” kurdu bir anda. Yerel seçimlerde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı
adaylığından sonra ekibiyle beraber ayağında
çizmesiyle İstanbul’un emekçi semtlerinde gördük kendisini. Dilinde, yoksulluk bitecek söy-
lemi, koltuğunun altında
dosyalar...
Kimden bahsettiğimizi
anlamışsınızdır. Baykal’ın tahtından indirilmesiyle yerine
geçen “Gandi, Chavez, Devrimci” Kemal,
Kemal Kılıçdaroğlu...
± Sayfa 14
En demokratik haklara bile tahammül edemeyen egemenler
saldırı çarkını tüm hızıyla çevirerek işçi ve emekçilerin sabır
Biztaşını çatlattı/çatlatıyor. “B
leri örgütlenmeye mecbur bırakan patrona ‘teşekkür ’ ediyorum.
Bizlerin gözünü açtı. Bizleri sendika ile tanıştırdı ve onun sayesinde artık haklarımız
için direnmeyi öğrendik” diyen Grup Suni Deri işçisinin bu sözleri her şeyi özetliyor.
İşçi-köylü
Çorlu’da bulunan Grup Suni Deri A.Ş’de örgütlenme çalışması yürüten Deri-İş Sendikası 105 işçiden 65’ini örgütlemiş ve % 50+1’lik çoğunluğu
yakaladığı için işyerinde örgütlenme hakkını kazanmıştır. Ancak sendikaya tahammül edemeyen patron, işçilere gözdağı vermek için toplam 15 işçiyi
± Sayfa 14
işten attı.
Demokratik Halk İktidarı İçin
www.iscikoylu.net
Sayı: 79
* 24 Aralık 2010-6 Ocak 2011
* Fiyatı: 1.50 TL
Devletten halka yeni yıl hediyesi:
Füze Kalkanı, Cop, Torba Yasa...
Çalışma hayatında
orman kanunları:
Son günlerde üniversitelerde artan protestolar ve
polis saldırılarının ardından AKP hükümeti, CHP,
MHP ve burjuva-feodal medya halk gençliğine yönelik bir karalama kampanyası başlattı adeta! Hatta CHP
Genel Başkan Yardımcısı Süheyl Batum, gittiği Ankara Siyasal Bilimler Fakültesi’nde protesto edilince
daha da ileriye giderek, öğrencilere “faşist” dedi.
Protesto etmenin, eylem yapmanın, yumurta atmanın “faşizm” olduğunu iddia eden egemenler, bu söylemleriyle halkı aşağılıyorlar! Dün “komünist dövmenin” sevincini yaşayanların, bugün devrimcileri,
demokratları, ilericileri “faşist” diyerek yaftalamaları
acı bir ironidir!
Yaşadıkları krizle birlikte derinleşen
çıkmazlarından kurtuluşun yolunu işçi ve
emekçilerin omuzlarına yüklenen ağırlığı
artırmakta bulan egemenler son olarak
“Torba Yasa”yı gündemleştirmektedir.
Torba Yasa ile kendi hukukunu dahi pervasızca çiğnemekten çekinmeyenler
çalışma hayatına orman kanunlarını getirmeye çalışmaktadır.
Meclis komisyonunda görüşülmeye
devam eden yasa tasarısı
ile ilk hedef olarak genç
işçiler ve belediye
emekçileri hedef seçiliyor.
Yasa tasarısında
emekçilerin kazanılmış
haklarını da ortadan kaldırmaya dönük
düzenlemeler
vardır.
± Sayfa 7
Peki nedir FAŞİZM, kimdir faşist?
Gizliden gizliye “Torba Yasa”yı hazırlayarak, işçinin, emekçinin iş güvencesini, haklarını gasp etmektir
FAŞİZM! Füze Kalkanı anlaşmasına imza atarak; NATO’nun savaş çöplüğü olmayı kabul eden ve halkı,
olası emperyalist savaşlarda kurban edendir FAŞİST!
Tüm teknolojik silahlara-öldürücü bir güce sahip olup,
elinde flama sopalarıyla kendilerine vurduğunu iddia
ettikleri ilerici halk gençliğine saldırmak FAŞİZM,
saldıran FAŞİST’tir!
Yoksulluk, işkence ve direnişle dolu bir yılı daha
da geride bıraktığımız şu günlerde, devletin halka armağanıdır: Füze Kalkanı, Cop, Torba Yasa...
Biz bu torbaya sığmayız!
Torba Yasa’ya ilişkin protesto eylem
haberleri ± Sayfa 8’de
25-26 ARALIK’TA ANKARA’DA
YDG 5. KONFERANSI’NDA BULUŞALIM!
“Bugün dünden daha güçlü, devrim mücadelesinde kararlıyız! Zafer bizim olacak, kitlelerle
kazanacağız!” şiarıyla 25-26 Aralık tarihinde Ankara’da Yeni Demokrat Gençlik olarak Çiğdem
Yılmaz ve Ferdi Karacan yoldaşlara adadığımız 5.
Konferansımızı gerçekleştireceğiz. 5. Konferansımız iddia ve kararlılığımızı daha da büyütecek bir
yerde durmaktadır.
Her yıl alanlarımızdaki faaliyetlerin ve öncesindeki yoğun hazırlık çalışmalarının sonucu örgütlediğimiz konferansımız deneyimlerimizi merkezileştirdiğimiz, tüm alanlardaki faaliyetin toplamdaki
olumlu özelliklerini büyüterek, olumsuzluklarını
İşçi-köylü’den
Yeni mücadele yılında
dünyayı emperyalistlere,
işbirlikçi ve uşaklarına dar
± Sayfa 15
edelim!
C
M
Y
K
F
erittiğimiz en üst irademizdir. Bulunduğumuz tüm
alanlardan yoldaşların katılımıyla örgütümüzün genel politik, örgütsel durumunu merkezi olarak değerlendirdiğimiz ve önümüzdeki bir yıllık süreci
yoğun tartışmalarla örgütsel ve politik olarak şekillendirdiğimiz konferanslarımız örgütümüz açısından oldukça önemlidir.
Devrimci bir örgüt olarak örgüt bilincimizi geliştirmek ve sürekliliği sağlanmış bir kitle faaliyeti yürütmek ve bu birbirini koşullayan iki meselenin tüm
devrimci örgütlerin hem de örgütümüzün temel
gündemi olması kaçınılmazdır.
Yeni Demokrat Gençlik
Sınıfsal Yaklaşım
Anlaşılan, bilinen ve
geçerli dilde eylem!
Sayfa 3
Göğün yarısı
Kadın,
istihdama katılım ve
örgütlenme -1-
Sayfa 2
R
O
N
T
E
X
Sınır güvenliği adı altında göçmenlere ve mültecilere yönelik polisiye baskı unsuru olan Frontex, Yunanistan’da mücadele veren göçmen ve yerli kurumların tepkisiyle karşılanıyor. Bu gücün en son Türkiye-Yunanistan sınırı olan Meriç nehri boyunca yerleştirilmesi, bu
kurumların tepkilerini daha da somutlaştırmaları ile devam ediyor. Bu kapsamda 18 Aralık günü sınır bölgesi
olan Evro’ya giderek burada FRONTEX’ i protesto ettiler.
Frontex 2005 yılından bu yana Avrupa sınır güvenlik
gücü olarak, “Avrupa vatandaşlarının güvenliği ve
özgürlüğü için, Avrupa sınırlarının güvenliğinin artırılması ve operasyonal güçlerinin koordinasyonu”
faaliyetlerini sürdürüyor. Pratikte ise Avrupa sınırlarına
ulaşan mültecileri, diğer devletlerin sınır güvenlik güçleri ile birlikte gözaltına alan, tutuklayan ve sınır dışı
± Sayfa 11
eden bir Avrupa ordusudur.
Emekçinin gündemi
Bir Genel Kurul ve
düşündürdükleri
Sayfa 8
Evrensel bakış
Yine yeniden İran’ın
nükleer programı ve
pazarlıklar
Sayfa 11
Ç
I
K
T
I
* IS SN: 1307-878X
Devlet kadına yönelik
şiddette sınırsız!
4 Aralık günü Başbakanın rektörlerle yaptığı toplantıyı protesto etmek
için toplanan Genç-Sen’lilere saldıran
polis, kadınların özellikle bel ve kasık
bölgelerine tekmelerle vurarak, henüz
5 haftalık hamile olan Genç-Sen üyesi
genç bir kadının bebeğini düşürmesine
neden oldu. Bu saldırı onlarca kadın
örgütü tarafından 13 Aralık Pazartesi
günü protesto edildi.
± Sayfa 2
Başbakan demokrasi
nutukları atıyor; Kürt
gençleri infaz ediliyor
Bir ziyaret için Mardin’e giden
Başbakan R. Tayyip Erdoğan, geldiği
bölgenin atmosferinden olsa gerek pek
demokrattı. 11 Aralık günü Mardin’deki konuşmasında “faili meçhulleri, Diyarbakır Cezaevini, yakılan,
boşaltılan köyleri” bildiklerini iddia
etti. Aynı günlerde Demokratik Yurtsever Gençlik Meclis Sözcüsü Sedat Karadağ JİTEM tarafından başından
vuruldu. ± Sayfa 4
Hapishanelerde
asayış berkemal(!)
Tekirdağ 1 Nolu F Tipi’nde 6 Eylül
2010 tarihinden beri ağırlaştırılmış
müebbetlik tutsakların havalandırma
sürelerinin uzatılması, beraber hava-
landırmaya çıkartılmaları ve yaşam ko-
şullarının düzeltilmesi talebiyle
başlatılan demokratik hak arama eylemine karşı hapishane idaresi giderek
pervasızlaşmaktadır. ± Sayfa 5
“Korkmak sorunlarımızı
çözmüyor”
Tuzla Organize Sanayi Yan Bölgesi’nde kurulu bulunan Konveyör fabrikasında, sözleşmeleri bittiği
gerekçesiyle işten atılan işçiler fabrika
önünde direnişe başladı. Yaklaşık 400
işçinin çalıştığı fabrikada işçiler 16
Aralık günü fabrika önünde bir basın
açıklaması gerçekleştirdi. ± Sayfa 9
Pusula
Zorluklarla çatışarak
yol almak
Sayfa 12
2 / YEN‹ KADIN
‹flçi-köylü 79
GÖ⁄ÜN YARISI
KADIN, ‹ST‹HDAMA KATILIM
VE ÖRGÜTLENME -1Kad›n›n kurtuluflunun temel argümanlar›ndan biridir ekonomik ba¤›ms›zl›k. Ekonomik
olarak kendi ayaklar›n›n üzerinde durabilen,
kendi kararlar›n› verebilen, eme¤i üzerinde söz
sahibi olan kad›n›n kurtuldu¤unu iddia etmek
gülünç olur elbette ama kurtulufla giden yolda
önemli bir ad›m olarak de¤erlendirmemek de
mümkün de¤ildir.
Yaflad›¤› s›k›nt›lar›n, ezilmenin, afla¤›lanman›n vs. vs. fark›nda olan ve bunlarla bafla ç›kman›n yollar›n› arayan kad›n›n önüne ilk gelen
engellerden biridir ekonomik olarak bir baflkas›na ba¤›ml› olmak. Ülkemizde kad›nlar›n ekonomik yaflama kat›l›m›na göz att›¤›m›zda ise
(birçok konuda da oldu¤u gibi) hiç de iç aç›c›
bir manzarayla karfl›laflm›yoruz.
Bu manzaraya geçmeden önce ekonomik
ba¤›ms›zl›¤›n ekonomik yaflama kat›l›mla efl
anlaml› kullan›lmamas› gerekti¤ine de vurgu
yapmak gerekir. Çünkü ücret karfl›l›¤›nda çal›flan kad›nlar›n ekonomik ba¤›ms›zl›¤›n› elde
etti¤ini iddia etmek mümkün de¤il. Ald›¤› ücreti kendi kararlar› do¤rultusunda kullanama-
yan, ifle girmesi-ç›kmas›, hangi iflte çal›flmas›n›n
uygun oldu¤u-olmad›¤› baflkalar› taraf›ndan
belirlenen, e¤itim-sa¤l›k gibi hizmetlere ulafl›m›
olmayan kad›n›n ekonomik ba¤›ms›zl›¤›n› kazand›¤›n› söyleyemeyiz.
Bunu da belirttikten sonra birkaç istatistik
rakamla devam edelim konumuza. Türkiye’de
erkeklerin istihdam oran› yüzde 68 iken kad›nlar›n istihdam oran› yüzde 21.6’d›r. Kad›nlar,
erkeklerin 6 kat› süreyi günlük ev ve bak›m ifllerine harc›yor. Kentli kad›n iflgücünün e¤itim
düzeyi, erkeklerden yüksek, kad›nlar›n yüzde
55’i, erkeklerin yüzde 40’› lise ve üzeri e¤itim
görmüfl. Lise ve dengi meslek okulu mezunu
kad›nlar›n iflgücüne kat›l›m oran› yüzde 31, erkeklerin yüzde 74.
Bu rakamlar yap›lan çeflitli araflt›rmalarda
farkl›l›klar gösterse de belli bir fikir vermektedir. Ancak bunlar› pefl pefle s›ralay›nca kad›nlar›n çal›flma yaflam›na kat›l›m›na dair genel tabloyu görmek biraz zorlaflsa da çarp›c›l›¤›n› ortadan kald›rm›yor. Bu rakamlardan yola ç›karak
ve yenilerini ekleyerek kad›nlar›n ekonomik yaflamdaki yerini görmeye çal›flal›m.
Öncelikle kad›nlar›n ekonomik yaflama
kat›l›m›n›n ülkemizde sürekli düflmekte oldu¤unun alt›n› çizelim. 1988’de kad›nlar›n yüzde
34.3’ü ücretli bir iflte çal›fl›rken, bu rakam
24 Aral›k 2010-6 Ocak 2011
2006’da 24’e, 2009’da ise yüzde 21.6’ya düflmüfl durumda. (Devlet Planlama Teflkilat› ve
Dünya Bankas› fiubat 2009 verileri) Ki bu,
son y›llar›n en düflük seviyesine ulaflt›¤›n› gösteriyor.
Kad›nlar›n istihdama kat›l›m oran› bu kadar
düflükken, kay›td›fl› ve güvencesiz çal›flanlar›n
çok büyük bir k›sm›n› ise kad›nlar oluflturuyor.
Çal›flan kad›nlar›n yüzde 58’in kay›t d›fl› ifllerde
çal›fl›yor. Sosyal-‹fl’in “Türkiye’de ve dünyada
kad›n eme¤i ve istihdam›” raporuna göre ücret
ya da yevmiye karfl›l›¤› çal›flan her dört kad›n dan biri kay›t d›fl› istihdam ediliyor.
Kad›n›n eme¤inin aile bütçesine katk› olarak görülmesinin, patronlar aç›s›ndan kay›td›fl›
çal›flt›rmay› kolaylaflt›ran bir faktör oldu¤u
aç›kt›r.
Kad›nlar›n istihdam edilmemesinin elbette
onlarca nedeni var ve bu nedenlerin her biri
ayr› ayr› kad›n sorununun birer parças› olarak
yaflan›yor. Ev ifllerinin, çocuk bak›m›n›n kad›n›n
omuzlar›n›n üzerinde olmas›, feodalizmin kad›n›n çal›flmas› konusundaki gerici bak›fl aç›s›, do¤um gibi kad›na özgü durumlarda patronlara
getirilen yükümlülükler nedeniyle kad›n iflçilerin
tercih edilmemesi, düflük ücretler, kriz süreçlerinde ilk gözden ç›kar›lanlar olmas›, örgütlenme oranlar›n›n çok düflük olmas› gibi nedenler
kad›nlar› çal›flma yaflam›ndan al›koyan ya da ifllerine son verilmesine neden olan faktörlerdir.
Tüm bu gerçeklere karfl›n, kad›nlar, iflgücünün büyük bölümünü oluflturmaktad›rlar. Dünya iflgücü toplam›n›n yüzde 45’ini kad›nlar
olufltururken, emeklerinin çok küçük bir k›sm›
ekonomik anlamda “çal›flma” olarak kabul ediliyor. Gündelik ev iflçil¤i, tar›m iflçili¤i, ev eksenli çal›flma, ça¤r›ya dayal› çal›flma alanlar›ndaki
çal›flanlar›n hemen hepsi kad›nlard›r.
Kay›td›fl› çal›flman›n d›fl›nda sigortal› bir iflte
çal›flan kad›nlar›n durumu da asl›nda çok farkl›
de¤il. Kartl› tuvalet sistemi gibi patronlar›n “yarat›c›” sömürü araçlar›ndan evlilik ve çocuk sahibi olman›n iflçiler aras›nda s›raya konulmas›na
kadar bir dizi sorunla bafl etmek zorundad›r ifl
yaflam›ndaki kad›nlar. Tabi temel mesele olarak
eflit ifle eflit ücret alamamak da ifl yaflam›nda
kad›na yönelik cinsiyet ayr›mc›l›¤›n›n en bariz
göstergelerindendir. Ülkemizde erkek iflçinin
365 gün çal›flmas› karfl›l›¤›nda ald›¤› ücret için
kad›nlar›n fazladan 87 gün çal›flmas› gerekmek te. Kad›n iflçilerin ücretlerinin belirlenmesinde
verimlilikleri d›fl›nda, yani ifliyle ilgili olmayan nitelikleri nedeniyle ayr›mc›l›k uygulanmas› resmi
olarak yasak olmas›na karfl›n tüm iflyerlerinde
bu durumun yaflanmakta olmas› yasalar›n kimler için yap›ld›¤›n› bir kez daha göstermektedir.
Toparlayacak olursak; kad›nlar›n iflgücüne
kat›l›m› en düflük oranlarda seyrederken (yüzde 21), çal›flan kad›nlar›n büyük bölümü kay›td›fl›-güvencesiz ifllerde istihdam edilirken, iflçi
s›n›f›n›n sömürüsünün d›fl›nda cinsiyet ayr›mc›l›¤› nedeniyle bir kat daha sömürülür ve haklar›
verilmezken kad›nlar›n örgütlenme durumu ise
daha kötü bir durumdad›r.
Bu konuya önümüzdeki say› devam edece¤iz. Ama kad›nlar›n örgütlenme oranlar›yla
sonland›ral›m yaz›y›. Sosyal-‹fl’in haz›rlad›¤› rapora göre çal›flan kad›nlar›n sadece yüzde 3’ü
sendikal›. Sendika yönetimlerindeki kad›nlar›n
oran› ise daha da kötü durumda. Çal›flma Bakanl›¤›’n›n 2008 Sendika ‹statistiklerine göre
Türk-‹fl, D‹SK ve Hak-‹fl gibi üç büyük iflçi konfederasyonunun genel baflkanlan›n›n üçü de
erkek, yine merkez yönetim, denetleme ve disiplin kurullar›nda kad›nlar bulunmuyor.
‹flçi konfederasyonlar› içinde toplam 28 iflkolunda örgütlü bulunan 94 sendikan›n genel
baflkanlar›n›n 87’si erkekken, sadece 7 sendikan›n genel baflkan› kad›nd›r. Bu sendikalar›n 493
kiflilik merkez yürütme kurulunda ise sadece
35 kad›n var. (Necla Akgökçe, Bianet)
Bu tablodan da anlafl›laca¤› gibi kad›nlar›n
sendikalaflmas› ve sendikalarda yönetici konuma gelmeleri özel bir ilgiyi hak ediyor.
Devlet kad›na yönelik fliddette s›n›rs›z!
Do¤mam›fl bebek bu fliddeti do¤amayarak tan›d›!
Son günlerde artan ö¤renci eylemlerinde ortaya ç›kan sonuç, sadece, bu düzenin iflçi-emekçilere oldu¤u
kadar haklar›n› arayan ö¤rencilere de
tahammülsüz oldu¤u ve sald›rd›¤› de¤ildir. Ya da bu eylemler ve kolluk
kuvvetlerinin sald›r›larla, sadece, ö¤renci gençli¤in yakaca¤› bir “k›v›lc›m”dan ne kadar korkuldu¤unu görmedik. Erkek egemen düzen
taraf›ndan kad›na biçilen rolün; her olguda/olayda kendini nas›l ele verdi¤ini
bir kez daha, eylemde bebe¤ini kaybeden kad›n arkadafl›m›za yönelik
devlet-medya ortak sald›r›s› ile de
görmüfl olduk!
4 Aral›k günü, Dolmabahçe’de, bafl-
bakan Erdo¤an yine halk›n/ezilenin/esas
muhataplar›n yok say›ld›¤› o klasik toplant›lar›ndan birini düzenlemiflti. Bu kez
rektörlerin kat›ld›¤›, ancak esas muhatap olan ö¤rencinin kat›lmad›¤› ve ö¤renci sorunlar›n›n tart›fl›lmad›¤› bu toplant›y› protesto etmek isteyen GençSen’liler protesto eylemi düzenlediler.
Kolluk kuvvetlerinin sald›rd›¤› bu eylemde özellikle kad›nlar›n bel ve kas›k bölgelerine tekmelerle vuran kolluk kuvvetleri amac›na ulaflt›! Henüz 5 haftal›k
hamile olan Genç-Sen’li bir kad›n, bebe¤ini düflürdü.
“Kad›n›n okumas›, kad›n aç›s›ndan
‘büyük bir lütuf’ olmas›na ra¤men, bununla da yetinmeyen bir kad›n ‘daha
“Sendikalar›n kad›nlaflmaya
ihtiyac› var!”
Geçti¤imiz sene sonundan itibaren
TEKEL iflçisinin bafllatt›¤› mücadelenin
etkisiyle sendikal anlay›fllar, daha fazla
sorgulanmaya baflland›. Sendikalar›n iflçilere karfl› görev ve sorumluluklar›, bürokrat sendikal anlay›fla karfl› mücadele
etmenin gereklili¤i üzerine tart›flmalar
yürütüldü. Bu tart›flmalarda eksik kalan
en önemli yön ise son zamanlarda kad›n
iflçiler direnifllerde en ön saflarda ve en
militan flekilde yer almalar›na ra¤men
sendikalarda kad›n iflçi oran› ve kad›n
sendikac› say›s›n›n azl›¤› konusunda yafland› belki de! (Geçti¤imiz dönemlerde
Deri-‹fl ve Petrol-‹fl önderli¤inde sendikal› kad›nlar›n bir araya geldi¤i toplant›lar
düzenlendi, ancak bu hareketlilik devam
etmedi. Biz de gazetemizde “Sendikalar
ve Kad›n” konulu bir dosya haz›rlam›fl ve
bu konuyu okurlar›m›z›n tart›flmas›na açm›flt›k.)
Deri-‹fl Sendikas›, bir süredir sendikal›
iflçilere yönelik e¤itim çal›flmalar› gerçeklefltiriyor ve hem sendikay› hem de sen-
dikal mücadeleyi iflçilerin tart›flmas›na aç›yordu. Bu e¤itim çal›flmalar›n›n bir parças› olarak kad›n iflçiler için daha özgün çal›flmalar› gündemine alan Deri-‹fl, 25 Kas›m Kad›na Yönelik fiiddete Karfl› Ulusla raras› Mücadele Günü kapsam›nda Çorlu’da bir etkinlik düzenledi. Bu etkinli¤e
Çorlu’da direniflte olan ve iflyerine sendikay› getirme mücadelesi veren ve aralar›nda Yeflil Kundura kad›n iflçilerinin de
oldu¤u kad›nlar kat›ld›. 2 kad›n avukat ve
sendikalarda kad›n iflçi-emekçiler üzerine
yapt›¤›m›z araflt›rmalardan kaynakl› ‹flçiköylü gazetesi olarak biz de bu etkinli¤e
kat›ld›k.
Avukat arkadafllar, kad›n iflçilere yasalarda tan›nan haklar ile ilgili bilgi verdi
ve iflçi kad›nlar›n kendilerine yöneltti¤i
sorular› cevaplad›lar. Kad›n iflçilere yönelik ayr›mc›l›k, mobbing uygulamalar› ve
taciz konular›na de¤indiler. Biz de toplumsal cinsiyet, kad›n eme¤inin sömürüsü ve sendikalarda kad›n iflçilere yönelik
politikalar (daha do¤rusu politikas›zl›k)
üzerine konufltuk. Kad›nlar aras› dayan›flman›n önemli oldu¤unu vurgulad›k. Sendikan›n iflçiye ait oldu¤unu, en çetin hak
mücadelesini kad›n›n vermesi gerekti¤i
için sendikalar›n en çok da kad›n iflçiler
taraf›ndan sorgulanmas› ve sendikal› kad›nlar›n oldu¤u kadar kad›n sendikac›lar›n say›s›n›n artmas›n›n da önemli oldu¤undan bahsettik.
Kad›nlar›n sendikay› sahiplendiklerini
ve sendika içerisinde kendilerine özel
çal›flmalara ihtiyaç duyduklar›n› belirtti¤i
etkinlik, böylesi çal›flmalar›n daha s›k yap›lmas› temennisiyle sona erdi. (‹‹stanbul)
fazla hak isterse’ hak etti¤i budur!” zihniyeti ile yap›lan bu sald›r›n›n ard›ndan
genç kad›na yönelik sald›r›lar hem egemen düzen temsilcilerinin aç›klamalar›
hem de burjuva-feodal medya üzerinden sürdürüldü. “Hamile bir kad›n›n
eylemde ne ifli vard›? O yaflta hamile
kal›n›r m›yd›? Eyleme geliyorsa bafl›na
geleceklere de raz› olmal›yd›! Çocu¤unu korumakla görevli olan bu kad›n
eyleme gelerek çocu¤unu kendi öldürtmüfltü” konulu ak›l almaz köfle
yaz›lar›yla; söz konusu devlet fliddeti,
do¤mam›fl bir bebe¤in katledilmesi
adeta yok say›lm›flt›r. Emniyet Genel
Müdürlü¤ü ise aç›klamas›nda, cinayeti
reddetmifl, Erdo¤an gibi kolluk kuvvet-
lerine sahip ç›karak, genç kad›n› “eylemin elebafl›” ilan ederek suçlamaya
kalkm›flt›r.
Bu olay›n ard›ndan aralar›nda Yeni
Demokrat Kad›nlar’›n da bulundu¤u
onlarca kad›n örgütü bir araya geldik.
13 Aral›k Pazartesi akflam saatlerinde
Galatasaray Lisesi önünde toplanarak
“EErkek devlet fliddetine son!”, “Gelsin
baba, gelsin koca, gelsin polis, gelsin
cop! ‹nad›na isyan inad›na özgürlük!”,
Katil devlet hesap verecek!”, “Yaflas›n
“K
kad›n dayan›flmas›” sloganlar›yla Taksim Tramvay Dura¤›’na yürüdük. Oldukça coflkulu ve kitlesel gerçekleflen
eyleme, cadde boyunca çevredekilerden destek vard›.
SDP’li Kad›nlar’dan Aylin
Mert’in okudu¤u
bas›n aç›klamas› ile
devlet fliddetine karfl› öfkeli oldu¤umuzu
dile getirdik. Mert;
“Öfkeliyiz; çünkü bu
devletin polisi hamile
bir kad›n› döverek bebe¤ini kaybetmesine sebep oluyor.
Öfkeliyiz; çünkü erkek devlet fliddeti
do¤mam›fl bir bebe¤i katletti” dedi.
“Biz kad›nlar, bugün burada kad›n dayan›flmas›ndan ald›¤›m›z güçle sesleniyoruz; bebe¤ini kaybeden kad›n arkadafl›m›z›n yan›nday›z ve onu daha fazla
“fiiddete sessiz kalmayaca¤›z!”
4 Aral›k’ta hamile oldu¤unu belirtmesine ra¤men büyük bir kinle tekmelenerek bebe¤i
düflürülen E.Ö. bu fliddet zincirinin son
halkas› olmad›. Sonras›nda Hacettepe ve
Ankara Üniversitesi Gölbafl› Kampüsü’nde
polisin ve özel güvenlik birimlerinin yine
kad›n ö¤rencilere uygulad›¤› fliddet ve taciz gündeme damgas›n› vurdu.
biraraya gelen kad›nlar”fiiddete karfl› suskun de¤il öfkeli yaln›z de¤il örgütlü” olduklar›n› bir kez daha hayk›rd›lar. Oldukça verimli geçen bas›n aç›klamam›za Al›nteri’li ve
EHP’li kad›nlar da destek verdi.
Ankara YDK )
(A
Böylesi sald›r›lara karfl› sessiz kalmak, sald›rganlarla ifl birli¤i yapmakt›r. Feodal sistemin etraf›m›za ördü¤ü fliddet duvar›n› ancak örgütlü mücadelemizle y›kabiliriz. Bu
bilinç ile biz de YDK olarak 17 Aral›k günü Yüksel Caddesi’nde bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdik.
y›pratman›za izin vermeyece¤iz. Siz bize her sald›rd›¤›n›zda, bizlerin öfkesi
bileniyor; bedenimize her dokundu¤unuzda susturmaya çal›flt›¤›n›z sesimiz,
dünden daha güçlü ç›k›yor” diyen
Mert, tüm kad›nlar› devlet fliddetine
karfl› mücadeleye ça¤›rd›.
(‹‹stanbul YDK)
Kad›nlar vard›r…
* Trabzon-Köprübafl›’na ba¤l› Ya¤murlu Köyü’nde
sözleflmeli ö¤retmenlik yapan yaklafl›k 4 y›ld›r k›z ö¤rencileri taciz etti¤i belirtilen M.A.G, köy muhtar›n›n flikayeti
ile tutukland›.
* Urfa’da yak›nlar› taraf›ndan hastaneye getirilen 13
yafl›ndaki Z.B, 14 yafl›ndaki A.fi ve 15 yafl›ndaki M.T do¤um yapt›. Çocuklar›n imam nikah› ile evlendirildi¤i tespit edilirken, birlikte yaflad›klar› kifliler ifadeleri al›nd›ktan
sonra serbest b›rak›ld›. Çocuklar›n evlendirilmesi, co¤rafyam›zda yaflanan çocuk istismar› vakalar›n›n bir çeflididir.
‹stismar›n aile r›zas› ile gerçeklefltirilmesi, bu gerçekli¤i
de¤ifltirmez!
* Henüz 15 yafl›ndayken “erkeklerle konufltu” gerekçesiyle diri diri topra¤a gömülen Medine Memi’nin
annesi Ümmühan Memi, k›z›n›n kay›npederi Fethi Memi
taraf›ndan öldürüldü¤ünü iddia etti. Memi, kay›npederinin kendisinin cinayeti üstlenmesi için 13 yafl›ndaki k›z›n›
öldürmekle tehdit etti¤ini bunun üzerine k›z›n›n yetifltirme yurduna yerlefltirildi¤ini ifade etti.
Bas›n aç›klamam›zda eyleme kat›ld›¤› yetmemifl bir de çocuk peydahlamakla suçlanan genç kad›na yönelik bu sald›r›y› k›nad›¤›m›z› ifade ettik. Yüksel Caddesi’nde
“Hükümet cinsiyetçi politika üretiyor!”
Kad›n Cinayetlerini Durduraca¤›z Platformu olarak 15 günde bir yapt›¤›m›z yürüyüflümüz, 17 Aral›k Cuma akflam› gerçekleflti.
Taksim Tramvay Dura¤›’ndan sloganlarla Galatasaray Lisesi’ne yürüyen kad›nlar ad›na
aç›klamay› Sosyalist Kad›n Meclisleri’nden Se miha fiahin yapt›.
fiahin, “Hükümetin kad›nlara yönelik ‘en
az üç çocuk do¤urun’, ‘kad›n erke¤in tamamlay›c›s›d›r’ gibi cinsiyetçi politika ve söylemleri
karfl›s›nda her gün en az 3 kad›n›n öldürüldü¤ünü hayk›r›yor ve bütün kad›nlar› mücadelemize ortak olmaya ça¤›r›yoruz” dedi.
(‹‹stanbul YDK)
* BDP Van Milletvekili Fatma Kurtulan, Dersim katliam› s›ras›nda Türklefltirme politikalar› çerçevesinde rütbeli askerlere verildi¤i veya Türklerin yo¤un olarak yaflad›¤› illere götürüldü¤ü iddia edilen “Dersim’in kay›p k›z
çocuklar›” hakk›nda Meclis’te bir araflt›rma komisyonu
kurulmas›n› istedi.
* Ankara’da yaflayan Ayfle P.’nin, uygulad›¤› fliddete
boyun e¤meyerek kocas›ndan boflanmas›, “yuvas›n› da¤›tmas›” elbette cezas›z kalmayacakt›! Devletten koruma
istemesine ra¤men korunmayan Ayfle, 7 Aral›k sabah›
Ankara’daki D›flkap› semtinden ifle giderken eski efl taraf›ndan öldürüldü!
* S›d›ka Platin’in yaflad›klar›n›n benzerini Afganistan’da Bibi Ayfle adl› kad›n yaflad›. Evden kaçmaya çal›flt›¤› gerekçesiyle kocas›nca kulaklar› ve burnu kesilen Bibi
Ayfle’nin kay›npederi gözalt›na al›nd›. Afgan polisi, Ayfle’nin kocas› ve ailenin di¤er dört üyesini aramaya devam ediyor. ABD’de yaflayan Ayfle, can güvenli¤inden
kayg› etti¤i için Afganistan’a gidemiyor.
Ezilen kad›nlar uyan›nca bir ülke uyanacak! Kad›nlar aya¤a kalkt›¤›nda bir ülke kurtulacak!
3 / SINIFSAL YAKLAfiIM
24 Aral›k 2010-6 Ocak 2011
SINIFSAL YAKLAfiIM
ANLAfiILAN, B‹L‹NEN VE GEÇERL‹ D‹LDE EYLEM!
Bazen s›radan bir olay ya da konu vesilesiyle
tak›n›lan tav›r çok büyük anlamlar yüklenir, boyundan büyük sonuçlar üretebilir. Bunu barda¤›n
taflma an›na da benzetebiliriz, k›r›lma noktas›na
binen gücün ulaflt›¤› s›n›ra da. Oyun oynamak
en usta aktörlerin de “ifl icab›” yapt›¤› bir fleydir
ve nihayetinde yaflamda bulaca¤› karfl›l›¤›n hiç de
küçümsenmeyecek boyutlar› vard›r. Politika, bir
s›n›f›n tercihi olarak gündemleflir ama egemenler
için ayn› zamanda gerçeklerin örtüsü olarak ifllevlidir. Bunun çeflitli argümanlar, kavram ve yaklafl›mlar üzerinden baflta fliddet olmak üzere bin
bir yöntemle gelifltirildi¤i zeminde, kendini ele
vermemek mümkün de¤ildir.
Ö¤renci gençli¤in “yumurta”ya buland›r›larak
(ve de suland›r›larak) gündemlefltirilen son süreçteki eylemlerini, hiç de hesapta olmayan tart›flmalar› ça¤›rmakla, böylesi bir örneksemeye
dâhil etmek durumunday›z. Sansasyonel özelli¤ini belli ölçüde medyan›n tavr›na da borçlu olan
eylemlerde, polisin kulland›¤› fliddetten öte buna
sahip ç›kan hükümet temsilcilerinin tutumu “kkartopunu” büyütmüfltür. Nitekim polisin yapt›¤› iflkence ve kulland›¤› fliddet yöntemleri; biber gaz›,
hamile bir kad›n eylemcinin çocu¤unu düflürmesinden çok Tayyip’den Gül’e, Atalay’dan Kuzu’ya
ve hatta komprador burjuvazinin di¤er aktörlerine kadar çeflitli flahsiyet ve kurumlar›n yaklafl›mlar› tart›fl›lm›flt›r. Gençli¤in eylem nedenleri, protestonun içeri¤i, daha do¤rusu talepleri üzerine
yorum yapan neredeyse yoktur.
“‹leri demokrasi” ve “hukukun üstünlü¤ü”
kapsam›nda demokrasi ve özgürlükleri konu
ederek yürütülen tart›flmada, as›l niyet ve kimli¤i
deflifre eden, maskeleri düflürerek gerçek suretleri a盤a vuran yönlerin bulunmas› ilgi ve yo¤unlu¤un önemli sebeplerindendir. Ama bu
gündemde en az onun kadar önem kazanan,
gençli¤in devrimci dinamizminin kitlesel çapta
yeniden sahneye ç›kma olas›l›¤›d›r. Nitekim “y›lan›n bafl›n› küçükken ezmeli” esprisi; bozgunculuk
ve anarfli-terör ba¤lam›nda “68 ruhu” tart›flmalar› ile “örgüt” vurgulu, “patolojik-psikolojik has-
tal›k” tahlilli uyar›lar›n tümü gençli¤in “ttehlikeli”
rol ve kimli¤ine iliflkin korkunun eseridir. Üst üste gelen birkaç eylem üzerinden, henüz ne bir
e¤ilim ne de kitlesel boyut yakalanmam›flken, bu
tart›flmalar›n yürütülmesi ve belli keskinlikte tutumlar›n tak›n›lmas› bofluna de¤ildir.
Avrupa’da yine ö¤renci gençlik a¤›rl›kl›, üstelik iflçi ve emekçi direniflleriyle buluflan kitlesel eylemliliklerin art›fl göstermesinin pay› görmezden gelinemez. Bütün bunlara neden oluflturan maddi koflullar›n, tümünü saran bir sistem ve onun henüz üstesinden gelinemeyen
krizi taraf›ndan flekillendirildi¤i bilinecek olursa,
endiflenin hakl› nedenlere dayand›¤› daha iyi
anlafl›lacakt›r. Ne var ki ö¤renci gençli¤in Avrupa, hatta dünyada geliflen eylemliliklerindeki
politik perspektif sorunu bir yana ülkemizdeki
pozisyonu da ciddi biçimde sorunludur. Bu kitlesellik kazanamayan karakterinden ötürü de
68’e göre uzaktan bir seyir izlemekte ama daha
önemlisi onu güncelleyecek bir politik zeminden beslenme flans›n› bulamamaktad›r.
’68 sürecini dünya ölçe¤inde hareket/dalga
oluflturan çeflitli sars›c› ve patlay›c› etkenlerden
ba¤›ms›z ele almamak gerekir: Çin BPKD, Vietnam Halk Kurtulufl Savafl›, Che’de sembolleflen
Latin Amerika’n›n silahl› mücadele gelene¤i,
Amerikan siyahlar›n›n isyan hareketi ve dünyan›n
Türkiye dâhil bir dizi ülkesindeki yayg›n ve etkili
iflçi ve köylü direniflleri, muazzam ölçekteki grevler, iflgaller… Ö¤renci gençli¤in tam da bu konjonktüre uygun olarak yakt›¤› atefl, sürecin yang›n›n› beslemifl ve de daha kavurucu bir dinamizm
kazand›rm›flt›r. Nitekim çeflitli ülkelerde komünist
ve devrimci hareketlerin do¤umuna neden olmakla, dönemin isyan ve direnifl ruhuna kurumsal nitelik kazand›rmak gibi bir ifllev tafl›m›flt›r. Bu
yüzden ‘68’i “protesto”cu kimlikten iktidar› hedeflemeye yönelten, yani devrimcilefltiren ad›mlar›yla birlikte anmak, bununla bütünlefltirerek
de¤erlendirmek gerekiyor. Aksi durumda, “668
kufla¤›” ismiyle dikilen torban›n içine “tevellüt”
nedeniyle girmeyen kimse kalmamaktad›r…
Faflist diktatörlü¤ün polisi eliyle gelifltirdi¤i
reflekste “al›fl›lagelmifl” d›fl›nda bir fley yoktur.
Onlar en iyi bildikleri ifli yapmakta ve bekçisi olduklar› sisteme yönelik bütün tepkileri y›ld›rmac›, sindirmeci, ibret teflkil edici biçimde bast›rma, karfl›lama yoluna gitmektedir. Bunun daha
hassas durumlar arz etti¤i, daha az göz önünde
gerçekleflti¤i durumlarda olan bitenler art›k çok
daha genifl kitlelerin malumu konumundad›r.
Hassas durumlar›n bafl›nda Kürt sorunu gelmekte, komünist ve devrimcilerin politik talepler
öncelik” s›ras›nu¤runa gelifltirdi¤i eylemler de “ö
daki yerini korumaktad›r. “Masumane” olarak
kodlanan protesto ve gösteriler karfl›s›nda kullan›lan fliddet ve düpedüz iflkence ile ilgili “afl›r›/orant›s›z güç kullan›m›” tart›flmalar›n›n gelifltirilmesi, di¤er yandan polis tavr›n›n Ar›nç, Bahçeli (ilk demeç) ve TÜS‹AD gibileri taraf›ndan
bile elefltirilmesi, tam da bu ayr›mdan ötürüdür.
Ama Demirel’den miras “polisin elini so¤utmama”, “elini kolunu tutmama” yaklafl›m›, egemen
cephede konumlanan bütün klikler aç›s›ndan
her türlü tart›flman›n ötesindedir.
‹flsizlik oran› gerçekte yüzde 25’lerin üzerindeyken bunun gençlikte buldu¤u karfl›l›k neredeyse iki kat›d›r. YÖK’e yeniden kan veren, onu
tam da özüne uygun biçimde tahkim eden AKP
hükümeti; üniversitelerdeki piyasalaflt›rma politikas›n›n kuflatmas› alt›nda, sömürü ve bask›y›
(harçlar, ulafl›m, bar›nma ve g›da giderleri, “disiplin, soruflturma ve denetim -izleme, gözleme” terörü, polis ve sivil faflist sald›r›lar) üst düzeye ç›karm›flt›r. Kald› ki bu konuda daha “köklü”
ve çapl› ad›mlar atma peflinde oldu¤unu gizlememektedir. Bütün bunlar lise ve yüksek ö¤renimdekiler baflta olmak üzere halk gençli¤inin
“ggeleceksizlik” ba¤lam›nda büyük bir bas›nç alt›nda cendereye al›nd›¤› ve ç›kmaza/bunal›ma
sokuldu¤unu göstermektedir. Bunu kabullendirme ve “kader”ine sessizce boyun e¤dirmenin
her türlü yönteme ra¤men, ömrü uzun de¤ildir.
Faflist diktatörlü¤ü “gençlik” konusunda bu
süreçte hassas k›lan gerçeklik budur. Gençli¤in
gelece¤e damga vurma konumuna yönelik pefl
pefle dizilen halkalar, bir bütün olarak kitleleri/halk muhalefetini kuflatan zincirin en kritik
ama ayn› zamanda en zay›f halkalar›n› oluflturmaktad›r. Bu gerçekli¤i gençli¤in karakteristik
‹flçi-köylü 79
özellikleriyle beraber ele almak ve sorunun bütün toplumsal iliflkilerin özüne temas eden yan›ndan soyutlamadan de¤erlendirmek gerekir.
“Demokrasi”, “hoflgörü”, “ifade özgürlü¤ü”,
“sivillik”, “darbe/fliddet karfl›tl›¤›” ve “hukukun
üstünlü¤ü” kavramlar›ndan hareketle kendisine
bir alan açma ve “iimaj oluflturma” derdindeki
AKP hükümetinin son referandum vesilesiyle
ifllemeye çal›flt›¤› ve sonras›nda da vurgusunu
güçlendirdi¤i bu hususlardaki ikiyüzlü ve sahtekâr politikalar›n›n teflhir oldu¤u/olaca¤› her örnek elbette önemlidir. Baflta Kürt sorunu olmak üzere, hapishanelerden, direnifl alan ve
mevzilerine bütün cephelerdeki yaklafl›m› ile
emekçilere yönelik politika ve taktikleri ortadad›r. Hukuktan anlad›¤› hiç kuflkusuz kendi iradesidir ve yarg›y› “tarafs›z ve ba¤›ms›z” k›lma ad›na att›¤› ad›mlar›n “düflman” kardefllerinden hiç
farkl› olmad›¤›, kendi yandafllar›nca bile kabul
edilmektedir.
Bu yüzden gençli¤e yönelik yaklafl›m çerçevesinde CHP ve di¤erlerinin de benzer kayg›lar
duydu¤u ve t›pk› Kürt sorununda oldu¤u gibi
esas olarak resmi çizgi ve politika ekseninden
ç›kmamaya özen gösterdi¤i görülmektedir. Seçim hesab›na dahi kurban edilemeyecek bu gerçeklik, sistemin gerçek manada tehdit alt›nda
olup olamayaca¤›yla ilgilidir. Destek ve k›naman›n s›n›r› bu bak›mdan önemlidir. Nitekim eylemin “masumane” s›n›r› aflmas› ve kendisine de
yönelmesi karfl›s›nda yüzlerin as›ld›¤› ve “faflizm”
suçlamas›yla as›l saflardaki konumlan›fla geçildi¤ini tespit etmemiz gerekir. Her türlü olana¤› kullanmada s›n›rs›z bir alana sahip bulunanlar›n, konuyu kendi ifade özgürlüklerinin ihlali çerçevesinde tart›flt›rmak istemesi, bu kavramlar›n ele
al›n›fl tarz›yla ilgili yeterince ipucu vermektedir.
Son dönem protestolar›nda baz› çevrelerce
tercih edilen yumurta atma eyleminin karfl›devrimci cenahta “flfliddet” olarak tan›mlanmas›
da ayn› amaca hizmet etmektedir. Oysa bunun,
benzerlerine Bat› Avrupa ülkelerinde daha çok
rastlanan türden ve esasta hedefi afla¤›lamay›
içeren bir protesto eylemi oldu¤u aç›kt›r. Eylemin “gül atmak” olmad›¤› ancak tafl atmayla da
bir tutulamayaca¤› ortadad›r. Bu tarz protestonun “sulu” ve de bar›fl›k bir yan tafl›makla beraber “prensip” sorunu haline getirilerek bütü-
nüyle reddedilmesi de do¤ru de¤ildir. Kimi durumlar öyle biçimleri devreye sokar ki buna ancak özgün koflullar “kkarar” verecektir. Nitekim
Irak’l› gazetecinin Bush’a yönelik –sembolleflenayakkab› f›rlatma eyleminin böyle bir özgünlü¤ü
vard›r.
Faflist ve gericilere yönelik protesto eylemlerinin belli bir ciddiyet ve kararl›l›k içermesi,
mesaj›n› sa¤a sola çekilmeyecek bir aç›kl›kta
vermesi ve uzlaflmaz bir karakter tafl›mas› temel
önemdedir. Devrimci eylem ve direniflin, bu
ba¤lamda protesto eylemlerinin de e¤lendirici
de¤il eyleme sevk edici, harekete geçirici bir
yan tafl›mas› gerekir. ‹radenin, güç ve eylem birli¤inin esas olarak buna ihtiyac› vard›r. Çeflitli
araç ve yöntemler ancak buna hizmet etti¤i
takdirde tercih sebebi olabilir. Yumurta, domates, boya, tuvalet k⤛d› vb. fleylerle donat›lm›fl
bir protesto tarz›n›n yaln›zca dostlara de¤il düflmana verece¤i mesaj da sorunludur. Ökkefl
fiendiller isimli faflistin Marafl’taki katliam›n y›ldönümü gösterileri karfl›s›nda, “ssald›r” emri bekleyen kuduz sürüsüne, “Büyütmeyin, yumurta atma gibi bir fley.” (19.12.10) demesi anlaml›d›r.
Gençlik mücadelesinin tam da bu tart›flma
üzerinden, yeniden alt›n› çizme gere¤i duydu¤umuz önemde bir militan çizgiye kavuflturulma
ihtiyac› kendisini dayatmaktad›r. Zira t›pk› di¤er
alanlarda oldu¤u gibi mücadeleyi daha ileri tafl›ma, kitlesel bir boyut kazand›rman›n, dahas› di¤er güçleri de katma ve sevke etmede etkili olma yolunun eylemli ve militan bir hatt› gerektirdi¤i ortaya ç›km›flt›r. Bunu koflullayan nesnel durum, sistemli bir sald›r› prati¤inin haddinden fazla örnekle açt›¤› kanaldan akmaktad›r. Faflist diktatörlü¤ün gelifltirdi¤i sald›r›lar›n, birbirini tekrarlayan pratiklerle örülü bir icazet platformu üzerinden gö¤üslenmesi mümkün de¤ildir. Kürt
Ulusal Hareketi’nin bu zeminde kald›¤› sürece
yaflad›klar› ile bunun d›fl›na ç›kt›kça ürettikleri
ortadad›r. Hakeza iflçi-emekçi direniflleri cephesindeki geliflmeler de çok küçük örneklerle bile
“kkonuflulacak dili” belgelemifltir. Komünist gençli¤in bu gerçekli¤i esas alarak yürüme kararl›l›¤›na vurgu yapan Komsomol’ün 3. Kongresi,
umutlu olmak için düne göre daha çok sebebimiz oldu¤unu müjdelemektedir…
bunlar› -askeri güç de kullanarak- savunmal›, böylece avantajl› olan durumunu daha da pekifltirmeliydi! Osmanl› ‹mparatorlu¤u güney ve bat›
ekseninde hareket etmiflti. “‹‹slam ‹ttihad›” öneriyordu. Örne¤in ‹ngiltere nas›l ki eski sömürgeleriyle bir milletler toplulu¤u halindeyse, neden
Türkiye de eski Osmanl› topraklar›nda, Balkanlarda, Ortado¤u ve Asya’da yeniden liderlik konumuna gelmesin, bir Osmanl› Milletler Toplulu¤u
oluflmas›nd›! Özcesi Davuto¤lu bölgesel bir “alt
emperyalist” güç hayali kuruyordu.
Davuto¤lu’nun d›fliflleri bakanl›¤› görevi s›ras›nda birebir “Stratejik Derinlik” eksenli bir pratik izlemesi elbette mümkün de¤ildi. Emperyalist projeler ve bu projelerin sahipleri buna izin vermezdi
her fleyden önce. Ancak onun stratejiye tutkunlu¤u da biliniyordu. “Fantezilerde kaybolmufl” denmesi de bundand›.
görüntüler ortaya ç›kt›. Miting vb. eylemlerde aç›lan “son padiflah” pankartlar› Ortado¤u ziyaretlerinde (en son Lübnan’da) görüldü.
Osmanl› hanedan tak›m› bas›n-yay›n organlar›nda s›k s›k boy verir oldu. “Osmanl› ile Cumhuriyet aras›nda köprü” oluflturmak gibi bir vazifeden söz ediyorlar, bu zamana kadar haks›zl›¤a u¤rad›klar›ndan, yaflad›klar› “ma¤duriyetten” yak›n›yorlard›. “Ma¤duriyet içinde” yaflad›klar› Avrupa’daki malikanelerinde soylu pozlar veriyorlard›.
Ölen “flehzadelerin” cenazeleri, çeflitli dini cemaatlerin önde gelenlerinin kat›l›m›yla baflbakan
vd. hükümet-devlet yetkililerinin omuzlar›nda kald›r›l›yor, saraylar›n bahçesine (özel izinle) gömülüyorlard›. Neo-Osmanl›c›l›k temelinde yükselen
“Stratejik Derinlik” fantezisinin ancak bu kadar hayata geçirilmesine izin vard›. Çünkü esas hayata geçirilmesi gereken strateji, emperyalistlerin daha derinlikli stratejileriydi ve bunun d›fl›na ç›k›lmas›na izin
verilmeyece¤ini neo-Osmanl›lar çok iyi biliyordu.
T›pk› kendilerinden önceki (TC’nin kuruluflundan bu yana) tüm hükümetlerin, iktidarlar›n, benzer hayaller içinde olup da, emperyalizme ba¤›ml›l›klar›n›n-uflakl›klar›n›n bu hayalleri hayata geçirmeye izin vermeyece¤ini bildikleri gibi. Ayn› flekilde emperyalistlerin uflaklar›n› afla¤›lamaya dönük
davran›fllar›ndan dolay› hiçbir zaman özür dilemedikleri-dilemeyecekleri gibi.
T›pk› ortaya ç›kan belgeler özgülünde, b›rakal›m özür dilemeyi, ya da yalanlamay› bunlar›n
efendilerin uflaklar›na dönük kulland›klar› üslupla
“evet, do¤ru, bir itiraz›n›z m› var?” dercesine savunulmas›nda da görüldü¤ü gibi!
Efendiler uflaklar›ndan hiçbir zaman
Wikileaks sitesinin 29 Kas›m tarihinde yay›mlad›¤› belgeler, dünya gündemenin oldu¤u gibi ülke
gündeminin de bafll›ca konular›ndan biri olmay›
sürdürüyor.
Söz konusu sitenin, “dünyay› sarsaca¤›” iddia
edilen, oldukça hacimli belgeler yay›mlayaca¤› günler hatta aylar öncesinde biliniyordu. Site aylar önce de, Afganistan-Irak iflgalleri a¤›rl›kl› belgeler yay›mlam›fl ve elinde daha çok say›da belge oldu¤unu aç›klam›flt›. Yani sitenin son icraat› asl›nda sürpriz de¤ildi. T›pk› yay›mlanan belgelerin içeri¤inin de
özde sürpriz olmamas› gibi...
“Sanal deprem” ad› verilen bu geliflme, egemen s›n›flar›n son dönemlerde yapt›klar› zirvelerde ald›klar›, güvenlikle ilgili kararlar aras›na “siber
tehdit”i de günümüzdeki bafll›ca tehditlerden biri
olarak koymalar›na at›fta bulunuyordu sanki. Egemen s›n›flar›n “siber tehdit” konusunda ne kadar
“hakl›”, “öngörülü” vb. oldu¤u da somut pratikle
kan›tlan›yordu adeta.
Ancak yarat›lan onca gürültüye, kopar›lan yaygaraya ra¤men, “sanal deprem”in dünyan›n önde
gelen emperyalist güçlerinde özellikle de belgelerin kayna¤›-sahibi gibi görünen ABD’de herhangi
bir y›k›ma yol açmay› b›rakal›m, ciddi bir sars›nt›
bile yaratmad›¤› söylenebilir.
“Gizli” belgelerinde emperyalizme ba¤›ml› ülkelerle ilgili de çok say›da “çarp›c›” bilgi yer al›yordu. Bunlar aras›nda ad›ndan epeyce söz edilen ülkelerden biri de Türkiye idi. Söz konusu olan daha ziyade, ABD’li diplomatlar›n kendi aralar›ndaki
fikir al›flverifli denebilecek yaz›flmalard›. Bu yaz›flmalarda, ABD’li diplomatlar›n (buna ABD’nin demek daha do¤ru olur) Türkiye’deki uflaklar›yla ilgili
gerçek düflünceleri yer al›yordu. Baz› belgelerde
ise, uflaklar birbirlerini efendilerine kötülüyordu.
Yani birbirlerinin arkas›ndan dolaplar çevirerek biri
di¤erini efendisinin gözünden düflürmeye çal›fl›yordu.
Erdo¤an’›n hesaplar›...
ABD ile Türkiye aras›ndaki iliflkileri olumsuz
etkileyece¤i söylenen, “çarp›c›” belgelerin yay›mlanaca¤›, günler öncesinden kesinleflmiflti. Bunlar›n
ne olabilece¤i üzerine çeflitli yorumlar, dedikodular h›zla dolafl›ma girmiflti. Belgeler aç›kland›¤› s›rada Erdo¤an yine bildik ç›k›fllar›ndan birini yaparak
“eeteklerindeki tafllar› döksünler bakal›m” dedi. Bu
özür dilemezler!
“ç›k›fl” ilk anda ABD’ye karfl› gibi görünse de öyle
de¤ildi. Erdo¤an bu kez “sanal aleme” ç›k›fl›yordu.
Belgelerde Türkiye ve buradaki politikac›larla
ilgili birçok fley yer alsa da bunlardan (CHP sayesinde) öne ç›kar›lan konu ilk etapta, Erdo¤an’›n ‹sviçre bankalar›nda oldu¤u iddia edilen hesaplar›
oldu. Bu sayede belgelerde yer alan di¤er önemli
konular› arka plana itme çabas›nda da belli bir baflar› sa¤lanm›fl oluyordu. As›l baflar› ise, ülkenin di¤er yak›c› gündemlerinin gölgelenmesinde yaflan›yordu. Bunun içindir ki bu gündem mümkün mertebe canl› tutulmaya çal›fl›l›yordu.
CHP, seçim hesaplar› içinde, polemiklerini Erdo¤an’›n var oldu¤u iddia edilen hesaplar› üzerinden sürdürüp gündemin manipüle edilmesine
elinden gelen katk›y› da sunarken, kimi bas›n-yay›n
organlar›nda belgelerle ilgili baflka “ilginç” konular
da gündeme getirildi.
Bunlardan biri yine Erdo¤an’la ilgili bir iddiayd›. Bu iddiaya göre ‹ran ile yap›lan anlaflmalardan,
Erdo¤an’›n yak›nlar› faydalan›yordu. Örne¤in Erdo¤an’›n arkadafl› S›tk› Ayan’a ait SOM flirketinin
‹ran’da ald›¤› gaz sahalar›ndan söz ediliyordu.
Böylelikle ‹ran’la son birkaç y›ld›r gelifltirilen s›k›
iliflkilerin (emperyalist projeler d›fl›ndaki) esas nedenlerinden birine de aç›kl›k getiriliyordu sanki.
Ancak bu iddia da üzerinde durulmadan geçip
gidenler aras›nda yerini ald›.
Yak›fl›ks›z benzetmesi yeni de¤il
Yine “gizli belgeler” arac›l›¤›yla görüldü ki,
ABD’li diplomatlar görünürde s›k›-f›k› olduklar› kimi politikac›lara “yak›fl›ks›z” benzetmelerde bulunuyorlard›. Kimileri ise bu diplomatlara, hem de
yine kendi saflar›ndakiler taraf›ndan “oldukça tehlikeli” olarak sunuluyor, bunda herhangi bir sak›nca
görülmüyordu. Ne de olsa diplomas› dedi¤in buydu!
ABD’li diplomatlara “tehlikeli” olarak sunulan
kifliye gelince bu kifli, son y›llarda d›fl politikada
“y›ld›z› parlat›lan” Davuto¤lu idi. Davuto¤lu’na iliflkin bu saptama ABD’nin temsilcilerince ne kadar
ciddiye al›n›r bilinmez ama ayn› temsilciler yay›mlanan belgelerden kendisinden “Neo-Osmanl› ‹s-
lamc› fantezilerde kaybolmufl” diye söz ediyorlard›. Oysa her ABD ziyaretinde kameralar karfl›s›nda yan› bafl›nda “samimi” pozlar verenler de yine
ayn› kiflilerdi.
Emperyalistlerin temsilcilerinin Davuto¤lu’na
(ve ayn› zamanda benzer di¤er kiflilere) dönük
bu yönlü de¤erlendirmeleri, akla Enver Pafla’ya
(ve di¤er Paflalara) gerçekte nas›l bakt›klar›n› getiriyor. Dönemin tan›klar› tarihe not düflerken Libya ve Makedonya savafllar›nda flantaj, ya¤ma, katliam vb. yollarla muazzam bir servet edindi¤i söylenen Enver Pafla’n›n s›n›rs›z bir h›rsa sahip oldu¤unu ve ciddi ciddi Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nu
yeniden diriltmek üzere do¤du¤una inand›¤›n› aktar›yorlar ve dönemin tehcir, soyk›r›m vb. politikalar›n›n orta¤› (hatta pratiklerin yön vereni olan)
Almanlar›n ise Enver Pafla’y› (daha iyi denetleyebilmek için) bir yandan pohpohlay›p cesaretlendirirlerken, düflüncelerini alk›fllar görünürlerken,
gerçekte ise arkas›ndan alay ettiklerini aktar›yorlar. Tarih aptallar için nas›l da tekerrür ediyormufl
bir kez daha görüyoruz biz de!
Emperyalist projeler fantezilerin
gerçekleflmesine izin vermiyor!
Belgelerde kendisinden “neo-Osmanl› fantezilerde kaybolmufl” diye söz edilen Davuto¤lu, d›flifllerinde göreve bafllarken, kendi yazd›¤› “SStratejik
Derinlik” adl› kitab› beraberinde getirmiflti. Davuto¤lu, kitapta Türkiye’nin jeopolitik aç›dan merkez
bir ülke oldu¤unu öne sürmekte ve özel bir jeostratejik eksen tan›m› yapmakta. Kitapta, Cumhuriyet tarihi boyunca Türkiye ilk kez Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun do¤al-jeopolitik mirasç›s› say›lmakta
ve bir “Müslüman süper güç” olarak, ‹slam dünyas›n› birlefltirme potansiyeli tafl›d›¤› öne sürülmekte.
Bundan hareketle de Türkiye Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun kadim bölgelerine aç›lmal›yd›.
Türkiye’nin bo¤azlara hakimiyeti, Balkanlar,
Ortado¤u hatta Orta Asya ile ba¤lant›lar›, tarihsel, co¤rafi vb. avantajlar nedeniyle kendi bölgesinde merkezi bir güç olmamas› için hiçbir neden
yoktu! Do¤al kaynaklar›n bulundu¤u bir bölgeydi
ve bu do¤al kaynaklardan yararlanmal›, hatta
Neo-Osmanl›c›l›k de¤il neo-uflakl›k!
Davuto¤lu d›fl›nda, içinde yer ald›¤› hareketin
önce gelenleri de neo-Osmanl›c›l›k hayalleri içinde
olsalar da, ayn› fantezileri paylaflsalar da eksen hiç
kaymad›. Ancak hayalin d›fla vurumunu ça¤r›flt›ran
pratikler gündeme geldi-gelmekte.
Erdo¤an 2002 seçimlerinden sonra “ben BOP
eflbaflkan›y›m” diyerek ortada dolaflmaya bafllay›p,
ABD ile birlikte Ortado¤u’yu yeniden flekillendirmeye aday olduklar›n› aç›kça ilan etmiflti. Bir emperyalist proje olan BOP’un bölgede hayata geçirilmesini sa¤lamak için biçilen yeni roller gere¤i
Ortado¤u ile yo¤un bir trafik bafllat›ld›. Bu trafi¤in
gerçeklefltirilmesi s›ras›nda padiflahl›¤a öykünen
4 / DENGE AZAD‹
‹flçi-köylü 79
24 Aral›k 2010-6 Ocak 2011
10 YIL ARADAN SONRA…
Takvim yapraklar› 16 Kas›m 2000’i gösterdi¤inde bir sürgün daha vatan›ndan çok uzaklarda
yaflam›n› yitirmiflti. Söyledi¤i türkülerle, marfllarla,
düflündükleri ve yaflad›klar›yla milyonlarca insan›n sayg›s›n› ve sevgisini kazanm›fl biriydi o: Ah met Kaya. Evet, t›pk› Naz›m Hikmet ve Y›lmaz
Güney gibi Ahmet Kaya da çok sevdi¤i vatan›ndan binlerce kilometre uzakta yaflama veda etti.
Hainlikle suçland›, devlet ve burjuva kalemflorlar› taraf›ndan. Özellikle ’90’l› y›llar›n ikinci yar›s›ndan 2000’lere kadar olan süreçte hakk›nda aç›lm›fl onlarca dava bulunurken ikinci ikamet yeri
olarak da karakollar gösterilebilirdi hiç kuflkusuz.
Müzikal anlamda Türkiye’ye getirdi¤i farkl›l›¤›n yan›nda durufluyla da ezilenlerin yan›nda saf
tutmas›n› bildi Kaya. Birço¤u sa¤c›s› ya da solcusu fark etmez dediler Ahmet Kaya’n›n dinleyicileri için. Kimileri bu ne biçim ba¤lama çalmak
dedi; kimileriyse sesin güzel neden türkü söylemek yetmiyor sana. Öyle ya da böyle denediler
Ahmet Kaya’y› ezilenlerden yana saf tutmaktan
y›ld›rmak için.
Babas› Ad›yamanl› Kürt bir iflçi, annesiyse
Malatyal› bir Türk olan Ahmet Kaya 1957’de
Malatya’da dünyaya gelmiflti. Ülkesindeki toplumsal ve siyasal geliflmelere karfl› duyarl›l›k göstermifl ve bizzat içinde yer alarak solumufltur
devrimci havay›. 1977 1 May›s’›nda bir ayakkab›s›n› b›rakarak ayr›lm›flt›r Taksim’den. Tan›d›klar›
yan› bafl›nda düflerken bir bir ac›lar›n› derinden
hissetmifltir. Yine afifl yaparken polis taraf›ndan
yakalanm›fl ve gözalt›na al›nm›flt›r. 1980 darbesinden sonra 80’lerin sonlar›na do¤ru yükselen
toplumsal mücadeleye paralel 90’larda ç›karm›fl
oldu¤u albümlerle kendisi cephesinden omuz
vermifltir. 1988’de “Baflkald›r›yorum”, yine
1994’te “fiark›lar›m Da¤larad›r” albümleriyle kitleyle buluflur. Dinleyicileri aras›nda bütün ezilenleri saymak mümkündür. Kürtler, iflçiler, ö¤renciler, köylüler...
Ahmet Kaya bir dönemin bast›r›lmaya çal›fl›lan asi sesi olmufltur. Evet, asi durufl ve asi flark›lar... Hakk›nda onlarca y›l› bulan ceza isteminin
ve 3 defa vatan hainli¤inden dava aç›lmas›n›n
sebebi bu duruflu olmufltur. Ülkesinde Kürtlere
yönelik gerçeklefltirilen teröre kay›ts›z kalmam›fl
ve Kürtçe’yi bilmemesine ra¤men bu konudaki
hassasiyeti çok daha fazla artm›fl ve Kürt kimli¤i-
“Militanlar 3.
Kongreyi selamlad›!”
TMLGB 3. Kongresinin ard›ndan yap›lan eylemler devam ediyor. Elimize e-mail yoluyla ulaflan habere göre
Gebze ve ‹stanbul’da çeflitli eylemler yap›lm›flt›r.
Aç›klamaya göre: “Gebze Ulafltepe’de ‘fian olsun 3.
Kongremize’ sloganlar› TKP/ML TMLGB imzalar› ile duvarlara nakfledilmifltir. Yine Erifller Mahallesi’nde de meydana kitlenin yo¤un oldu¤u bir saatte girilmifl ve merkezi
bir noktaya ‘fian olsun 3. Kongremize’ yaz›l› pankart as›lm›flt›r. Pankart ertesi gün ö¤len saatlerine kadar as›l› kalm›flt›r.
‹stanbul Gazi Mahallesi’nde ise Son Durak, Mezarl›k,
8 Evler mahallelerinde yayg›n bir flekilde yaz›lama eylemi
yap›lm›flt›r. “fian olsun 3. Kongremize”, “Ovac›k flehitleri
ölümsüzdür”, “Hesap sorduk, soraca¤›z” fleklinde yaz›lamalar yap›lm›flt›r.
J‹TEM kurflununa
karfl› öfke sokakta!
DP Suruç ‹lçe Örgütü, Demokratik Yurtsever
Gençlik (DYG) Meclis Sözcüsü Sedat Karada¤’›n askerler taraf›ndan vurulmas›n› kitlesel yürüyüfl ile k›nad›.
16 Aral›k günü BDP ilçe binas› önünde bir araya gelen
Yi¤itlerimizle övünüyor, AKP’yi lanetliyoruz” yaz›l›
kitle, “Y
pankart ve Sedat Karada¤, fierzan Kurt, Ceylan Önkol,
Mahsum Karao¤lan, Mustafa Da¤ ve Ayd›n Erdem’in foto¤raflar›n›n oldu¤u pankartlar eflli¤inde Cumhuriyet MeydaAKP
n›’na do¤ru yürüyüfle geçti. Yürüyüfl s›ras›nda s›k s›k “A
flafl›rma sabr›m›z› tafl›rma”, “D
Difle difl, kana kan, seninleyiz
Öcalan”, “Gençlik Apo’nun fedaisidir” ve “PPKK halkt›r, halk
burada” sloganlar› at›ld›. Eylemde BDP Suruç ‹lçe Baflkan›
Abdulkadir Ercan, sorumlular›n cezaland›r›lmas›n› istedi.
Amed’de DYG Meclis Sözcüsü Sedat Karada¤’›n kurflunlanmas› ve eylemsizlik halindeki gerillaya yönelik operasyonlar›
protesto eden kitleye polis sald›rd›.
15 Aral›k günü Diyarbak›r’›n Sur ‹lçesi Has›rl› Özgür
Yurttafl Derne¤i önünden toplanan kitle sloganlar atarak
Gazi Caddesi’ne yürümek istedi. Gazi Caddesi Bal›kç›larbafl›
noktas›nda y›¤›nak yapan çevik kuvvet polisleri ve sivil polisler burada kitleye sald›rd›. Polisin gaz bombal› ve tazyikli
suyla sald›r›s›na karfl› kitle havai fiflek ve molotof kokteylleri
ile karfl›l›k verdi.
Yaflanan sald›r›ya yönelik bir tepki de Mersin’den geldi.13 Aral›k günü Mersin’in merkez Akdeniz ‹lçesi fievket
Gever gençli¤i
Sümer Mahallesi’nde biraraya gelen kitle “G
yaln›z de¤ildir”, “G
Gençlik Botan’a özgür vatana” pankartlar›
Bijî serok Apo”,
ve PKK bayraklar› açarak yürüyüfle geçti. “B
Bi can bi xwîn em bi te re ne ey serok”, “fifiehîd namirin”
“B
sloganlar›n› hayk›ran kitle Hal Mahallesi’ne geldi¤inde polisin
azg›nca sald›r›nsa maruz kald›. Kitlenin molotofkokteyli ve
havai fifleklerle karfl›l›k verdi¤i çat›flma geç saatlere kadar
H. Merkezi)
devam etti.
(H
B
ni hiç olmad›¤› kadar sahiplenmeye bafllam›flt›r.
Sar›-k›rm›z›-yeflil renklere bürünmüfl ve devletin
Kürtlere yönelik imha-inkâr politikalar›na bir sanatç› olarak sessiz kalmayaca¤›n› her yerde hayk›rmaya bafllam›flt›r. 1999’da Magazin Gazetecileri Derne¤i’nin düzenledi¤i ödül törenine kat›lan Kaya, ödülünü al›rken Kürtçe bir klip yapaca¤›n› söylemesi üzerine salondaki faflistler taraf›ndan sald›r›ya u¤ram›fl ve hakaretlere maruz kalm›flt›. Orada o hakarete maruz kalan Ahmet
Kaya’n›n ötesinde ezilen bir ulusun dili, kimli¤i,
kültürü, varl›¤› olmufltur. Hakk›nda aç›lan davalar›n gittikçe fazlalaflmas› sebebiyle yurdundan
uzaklara, sürgüne gitmeye zorlanm›flt›r. Verdi¤i
bir röportajda sözleri çarp›t›larak medya taraf›ndan bir lince maruz kalm›flt›r. Ülkesindeki insanlara “flerefsiz” demekle itham edilen Ahmet Kaya’ya baflta Hürriyet gazetesi olmak üzere hayâs›zca sald›r›lm›fl ve tamamen yalan haberler üretilerek faflizan niteliklerini bir kez daha gözler
önüne sermifllerdir. Ertu¤rul Özkök, Fatih Altayl›
baflta olmak üzere bütün faflist “yazarlar” Ahmet Kaya’y› hedef listesine alm›flt›r. Yaflad›¤›nda
apaç›k yap›lan bu sald›r›lar öldükten sonra da
elefltiri k›l›f› alt›nda yap›lmaya devam etmifltir bir
süre. Ancak “de¤iflen” siyasi iklim nedeniyle olsa
gerek özellikle birkaç y›ll›k süreçte cellâtlar›n›n
Ahmet Kaya’y› övdü¤ünü görmekteyiz. Hatta bu
densizlerin Kas›mpaflal› olan› sahte gözyafllar›yla
samimiyetini gösterme derdine düflmüfl ve durumu Kürt sorunu konusunda sömürmeye bafllam›flt›r. Art›k Ahmet Kaya’n›n ölüsü siyasi rant
malzemesi yap›lmaya çal›fl›lmaktad›r.
10. ölüm y›ldönümü sebebiyle efli Gülten
Kaya taraf›ndan düzenlenen geceye yaklafl›k
2000 kifli kat›lm›fl. Ancak kat›lanlara
ve sonradan kat›lamayacaklar›n› aç›klayanlara bakt›¤›m›z zaman gerçekten
can yakan bir tabloyla karfl› karfl›ya oldu¤umuzu görmekteyiz. Ça¤r›lanlar›n
bafl›nda Baflbakan Erdo¤an, CHP’li K›l›çdaro¤lu, AKP’li bakan ve ‹stanbul
valisi gelmektedir. Sanki kimse 10 y›l
öncesini hat›rlam›yormufl gibi herkes
birbirine oynuyor ve tabi ona büyük
haks›zl›k yap›l›yordu. Herkes vicdanen
günah ç›karmaya bafllam›flt› bir kere.
Anlafl›lan o ki; eli kanl› düzen, cesetlerimiz üzerinden vicdanen günah ç›karmaya devam edecek ve kendine yeni
kurbanlar seçecektir. Tayyip’in bu
kurbanlar› katledilen devrimci, demokrat, yurtsever kesimden seçmesi
hiç de öyle s›radan ve gelifligüzel bir fley de¤il;
aksine, planl› ve sistematik bir manipülasyon giriflimidir. Yine CHP’li “halkç›” Kemal’in gerçeklefltirmifl oldu¤u kurultayda Deniz Gezmifl’in
resmi kullan›larak devrimciler ve devrimci de¤erler üzerinden, onlar›n u¤ram›fl oldu¤u iflkence ve zulüm üzerinden siyasi rant amac› güden
bu düzeni zaten biliyor ve tan›yoruz. fiimdi “demokrat” olman›n zaman› ya da daha do¤rusu
demokrat görünmeye çal›flman›n.
Amed’den Bir ‹K okuru)
(A
Demirtafl; Hayat iki dilli olacak,
Mehmet Ali fiahin; Savc›lar göreve!
BDP Efl Baflkan› Selahattin Debölgede hayat iki dilli
mirtafl’›n “b
olacak” söylemini yorumlayan
Meclis Baflkan› Mehmet Ali fiahin, “aç›l›m›n” sürdü¤ünün iflaretlerini verdi.
fiahin, devletin resmi dilinin
Türkçe oldu¤unu hat›rlatarak
bunun aksi bir durumun olamayaca¤›n› ilan etti. T. Kürdistan›’nda köy ve ilçe isimlerinin
Kürtçe yaz›lmas›na yönelik düflmanl›¤›n› da bu vesile ile bir
kez daha kan›tlam›fl oldu. fiahin, bununla da yetinmeyerek
Kürtçe vurgusu yapan Demir-
Emine Erdo¤an hiç evlat ac›s› nedir bilir mi?
Geçti¤imiz günlerde fi›rnak’›n Güçlükonak ilçesinde ç›kan çat›flmada flehit
düflen HPG gerillas› Kerim Karatay
(Fikri) on bini aflk›n insan›n kat›l›m›
ile topra¤a verildi.
Malatya’dan yola ç›kan konvoyu 15
Aral›k günü Mardin Nusaybin’de binlerce insan yakt›klar› atefllerle karfl›lad›. “EErdo¤an kerdo¤an tu b› qurbana
Öcalan” ve “EEy flehit xwina tel › er dê namine” sloganlar›n› hayk›ran kitle, dini vecibeler yerine getirilirken
Çerxa floreflê” marfl›n› okudu. Cami
“Ç
duvar›na PKK ile Öcalan posterleri
as›l›rken“‹‹ntikam” slogan› at›ld›. Karatay’›n cenazesini omuzlayan kitle, fiehitler Mezarl›¤›’na do¤ru ço¤alarak
bir sel gibi akt›. ‹lçe merkezinde polis
ile karfl›laflan kitle polise tepki gösterdi, yuhalad›, z›rhl› polis arac› üzerine tafl att›.
Alk›fl, z›lg›t ve sloganlar›n eksilmedi¤i
yürüyüflün ard›ndan fiehitler Mezarl›¤›’na getirilen Karatay’›n cenazesi buKürdis rada on bin kifli taraf›ndan “K
tan faflizme mezar olacak” ve “‹‹nti kam” sloganlar› eflli¤inde topra¤a verildi. Sayg› duruflundan sonra konuflan Karatay’›n annesi Emine Karatay,
Baflbakan R. Tayyip Erdo¤an’a seslenerek, “EErdo¤an ‘anneler a¤lamas›n’
diyor, oysa anneler her gün a¤l›yor
ve isyan ediyor. Emine Erdo¤an hiç
evlat ac›s› nedir bilir mi?” diye sordu.
H. Merkezi )
(H
Dikkat! Malatya A¤›r Ceza Mahkemesi çal›fl›yor!
Malatya 3. A¤›r Ceza Mahkemesi taraf›ndan
aralar›nda D‹HA muhabiri Serkan Demirel
ve Elaz›¤ Azadiya Welat Temsilcisi Ali Ko nar’›n da bulundu¤u 12 kifliye toplam 78
y›l 6 ay hapis cezas› istendi.
Elaz›¤, Malatya ve Dersim’de Yurtsever Demokratik Gençlik Meclisi üyelerine yönelik
bafllat›lan ev bask›nlar›nda gözalt›na al›nan
örgüt üyesi olmamakla
12 kifli hakk›nda “ö
birlikte örgüt ad›na suç ifllemek” iddias›yla
aç›lan davan›n ilk duruflmas› 17 Aral›k günü Malatya 3. A¤›r Ceza Mahkemesi’nde
görüldü.
Savc›l›¤›n haz›rlad›¤› iddianame Malatya A¤›r
Ceza’n›n iflini ne kadar ciddiye ald›¤›n› da
bir kez daha gösterdi. Savc›l›k, gazetecilerin izlemek üzere takip ettikleri tüm eylem ve etkinlikleri kat›lm›fllar gibi de¤er-
haz›r de¤il buna. Ama yüreklerimiz
nutma
u
›
y
a
m
tma zorluklar› aflmay› bilmeyecek, yaflacakla
u
u
n
k
u
e
›
l
y
m
a
ma anlam katma ad›na direnmelam
› özle
Dostlar vmeyi çiçek kok kavgan›n
yecek kadar acemi de de¤il.
e
e
l
s
i
b
k
u
n
c
e
o
Çünkü katliam, sürgün ve ac›
k
Ç
tma
›nday
u
n
n
a
u
u
›
l
)
y
r
En zo üzüne bakma . Behramo¤lu üzerine yaz›lm›flt›r bu topraklar›n tarihi. Bu topraklar tarihin
(A
Göky
Kinem ve Munzur yoldafllar
üzerine yaz› yazma fikri di¤er
yoldafllar gibi bize de ac› veriyor. Yüreklerimiz belki daha
tafl’› hedef göstererek savc›lar›n› göreve ça¤›rd›.
fiahin’in bu ç›k›fl› Kürt ulusal sorunu konusunda di¤erlerinden
farkl› oldu¤u izlenimi vermeye
çal›flan AKP’nin tüm foyas›n›
ortaya dökmüyor mu sizce de?
H. Merkezi )
(H
her dönemi ayr› bir ac›n›n, ayr› bir
vahfletin tan›¤›d›r. Ve y›llard›r tan›kl›k ediyor genç bedenlerin topra¤a
düflüflüne, çocuklar›n 盤l›klar›na,
gözü yafll› analar›n ac› dolu feryatlar›na... Daha do¤mam›fl bebekler bile analar›n›n kar›nlar›ndan süngülerle ç›kar›l›yor, yaflama haklar› daha onlar do¤madan ellerinden al›n›yordu. Faflizm en aciz ve vahfli haline
de imza atm›flt› bu topraklarda, at›yor da... ‹flte bu
yüzdendir yüreklerimizin
acemi olmay›fl›, bu yüzdendir isyan ediflimiz.
Ve hay›r demekle, kabul
etmemekle bafll›yordu onurlu ya flam. Anlam biçti¤imiz yaflam› en
anlaml› en onurlu haliyle yaflamaya insana dair kaybedilmifl, çal›nm›fl
ne varsa hepsini en anlaml› yoldan
en hakl› yoluyla geri alma mücadelesindeyiz. Ve mücadelemiz ‹bola-
lendirerek iddianameye koydu. Dahas› gazetecilerin arkadafllar› ile yapt›klar› telefon
görüflmelerinde istedikleri peynir ve po¤aça “örgütsel toplant›” olarak de¤erlendirildi! Savc›l›k üflenmeden tüm özel telefon
görüflmelerini kes-kopyala-yap›flt›r yöntemi ile iddianameye koyarak ne kadar ak›ll›
oldu¤unu bir kez daha ispatlam›fl oldu.
Tabi bir de ülkemizde adaletin geldi¤i
noktaya da dikkat çekmifl oldu!
Yap›lan savunmalardan sonra mahkeme heyeti D‹HA muhabirinin de aralar›nda oldu¤u 9 kifliye “örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt ad›na suç ifllemek”ten 6’flar y›l
3’er ay, 3 kifliye ise ayn› gerekçe ile 7’fler
y›l 5’er ay olmak üzere toplam 78 y›l 6 ay
hapis cezas› istedi. Malatya A¤›r Ceza’da
H. Merkezi )
durmak yok yola devam!
(H
r›n, Ali Haydarlar›n, Merallerin,
Barbaralar›n, Kinemlerin, Munzurlar›n ve daha nice flehit yoldafllar›n
kan›yla flekillenmiflti. fiehit düflen
her bir yoldafl bir y›ld›z gibi kaym›flt› içlerinden. Belki ac›t›yordu,
s›zlat›yordu yürekleri. Ama hepsi
karanl›k bir geceye ›fl›k olman›n anlam›n› ve de¤erini tafl›yorlard›.
Hepsi bu mücadeleye farkl› bir güzellik, farkl› bir anlam kat›yordu. Biz
görmemifltik, konuflmam›flt›k hiçbiriyle ama bildi¤imiz bir fley vard› ki,
insan görmeden de, konuflmadan
da bile olsa tan›yabiliyor yoldafllar›n›, anlatabiliyor onlar› ve devral›yor bizlere b›rakt›klar› k›z›l bayra¤›
onlar›n ad›na devrim ad›na ve daha yücelere tafl›ma u¤runa... ‹flte
böylece flekillenmiflti tarihimiz. Ve
hiç boyun e¤medi bu topraklar›n
tarihi. Tüm zorluklara, ac›lara, bedellere ra¤men... Ve hep hayk›rd›
bu topraklar beni unutma diye...
‹flte bu sese kulak vermiflti halk savaflç›lar›. Da¤lar›n h›rç›n Munzur’u
mavzer belde, avuç avuç hayat suyu tafl›yordu halk›na. Biraz utangaç,
biraz çekingen haliyle ve ard›s›ra
Karak›z umut saç›yordu gözleriyle
halk›na. S›cakkanl›l›¤›yla, candan
olufluyla ve cesaretiyle tan›yordu
halk› onu.
Da¤lar dayanm›yor, yürek dayanm›yor bu ayr›l›¤a kirvem, ama her vurulufl yeni bir diriliflti, bizim için vuruldukça ço¤alacak ço¤ald›kça yok
olmad› ideallerimiz, boflalmad›
mevzileriniz, yafl›yor ve yaflayacak kavgam›z sizlerle. Her ölüm
yeni direnifl mevzilerini açacak...
Siz ki unutulmayacak, hesab› sorulacak olan bir tarih…
Siz ki gelece¤i özgürlük olan bir dünya…
Ve siz ki yoldafllar…
Siz ki onurlu, anlaml› yaflamak ad›na
bafl koydunuz bu yola!
Binlerce, milyonlarca yürekle birlikte
Ve korkusuzca ölüme meydan okurcas›na
K›zg›n namlularla da¤lara do¤ru...
Bu yolda flehit düflen her yoldafl ezerine ant olsun ki faflizm son kurflunu yine kendine s›kmayana kadar
bu yolda dönüfl yok bize. Ta ki yeni bir dünya yaratana kadar, ta ki
her bir yoldafl›n hesab›n› sorana
kadar.
K›z›l bayrak ellerinde ve yürüyorlar
partizan yürekler da¤lara do¤ru....
Pertek’ten bir YDG’li)
(P
5 / DENGE AZAD‹
24 Aral›k 2010-6 Ocak 2011
‹flçi-köylü 79
Baflbakan demokrasi nutuklar› at›yor; Kürt gençleri infaz ediliyor!
Bir ziyaret için Mardin’e giden Baflbakan R.
Tayyip Erdo¤an geldi¤i bölgenin atmosferinden
olsa gerek pek demokratt›.
11 Aral›k günü Mardin’de konuflan Erdo¤an’a bölgenin havas› yar›yor olmal›. Çünkü ne
zaman bu bölgeye gitse karfl›m›za baflka bir
baflbakan ç›k›yor. Yüz çizgileri gevfliyor, gülüyor
bundan da önemlisi a¤z›ndan demokrasi, özgürlük ve insan haklar› sözcükleri adeta bal gibi
daml›yor. Baflbakan T. Kürdistan›’nda pek bir
demokrat, pek bir hassas, duyarl› ve özgürlükçü
oluyor. Bak›n Mardin konuflmas›nda ne diyor;
Biz faili meçhulleri biliyoruz, biz Diyarbak›r
“B
Cezaevi’ni de biliyoruz, biz yak›lan, boflalt›lan
köyleri, Ola¤anüstü Hal dönemlerini biliyoruz.
Biz, bir annenin, bir baban›n, yavrusuyla kendi
ana dilinde konuflamamas›n›n ne oldu¤unu biliyoruz. Onun için bunlar› süratle kald›rd›k.
Onun için Ola¤anüstü Hal’i kald›rd›k”.
Ne güzel de¤il mi? Böyle bir baflbakan› kim
istemez? Kürt halk›n› böylesine anlayan, taleplerine kulak veren ve adaletin pefline düflen! Bak›n faili meçhulleri de biliyormufl. Böylesine can
kurban! Ne var ki baflbakan›n çizdi¤i bu pembe
tablo bir haberle bozuluyor; Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde bir Kürt genci J‹TEM taraf›ndan
herkesin gözü önünde infaz edildi!
Çok itibar etmedi¤imiz ama dinlemesi bile
kula¤a hofl gelen bu sözlerin tüm cilas› ve yaratt›¤› hayal dünyas› bir anda da¤›l›yor. Gerçe¤in so¤uk iklimi surat›m›za çarp›yor.
Baflbakan yalan söylüyor! Baflbakan faili
meçhullerden söz ederken ayn› saatlerde askerleri gencecik bir Kürt gencini kurfluna dizi-
yor! Sahtekârl›k ayn› geceye kadar bile
hükmünü sürdüremiyor. “Adaletin savunucusu, özgürlükçü” baflbakan “faili meçhulleri biliyoruz” derken demek ki bunu
kastetmifl; Faili meçhulleri de, faillerini biliyoruz, aya¤›n›z› denk al›n!
10 Aral›k gecesi Yüksekova’ya 30 kilometre uzakl›kta bulunan Büyükçiftlik (Xirvata) Beldesine tiyatro çal›flmas› için giden
Demokratik Yurtsever Gençlik (DYG)
Meclis Sözcüsü Sedat Karada¤’›n arac› yolda yüzü kar maskeli J‹TEM’ciler taraf›ndan
durduruldu. Ve Karada¤, herkesin gözü önünde
kafas›na s›k›lan bir kurflunla katledilmek istendi.
‹flte Erdo¤an’›n adaleti, demokratl›¤›!!!
Karada¤’›n kurflunlanmas› ile Hakkâri Merkez ve Yüksekova’da Kürt halk› soka¤a döküldü, bu sald›r›n›n hesab›n› sordu. Yap›lan eylemlerin yaratt›¤› bas›nç ile bir aç›klama yapmak
zorunda kalan Genelkurmay Baflkanl›¤› Baflbakan›ndan hiç de geri kalmayaca¤›n› gösterdi;
Karada¤ kendi kendisini vurdu!”
“K
Genelkurmay bu yarg›s›z infaz› (Neyse ki
Karada¤ flans eseri kurtuldu) böylesine bir so¤ukkanl›l›kla savundu. Baflbakan faili meçhulleri
biliyoruz diyerek yenileri için iflaret verirken
Genelkurmay›na bunu çok görmemek gerek
de¤il mi?
Ne var ki Baflbakan da, Genelkurmay› da
baltay› tafla vuruyor! Katlettikleri, infaz ettikleri,
öldürmeye, imha etmeye çal›flt›klar› her Kürt
genci topra¤a düflen tohum misali kök sal›p,
boy vermekte ve onlar›n tepesine binmektedir,
Korkular› da bundan de¤il midir?
Ayd›n Erdem ölümsüzdür!
Hakkâri’nin Yüksekova ilçesinde 10 Aral›k
gecesi J‹TEM taraf›ndan vurularak a¤›r yaralanan Demokratik Yurtsever Gençlik
Meclis Sözcüsü Sedat Karada¤’›n, sevk
edildi¤i Van Yüzüncü Y›l Üniversitesi Araflt›rma Hastanesi’ndeki tedavisi sürüyor.
Durumu iyiye giden Karada¤, 16 Aral›k günü ailesiyle görüfltü.
H. Merkezi)
(H
Ayd›n Erdem katlediliflinin 1. y›ldönümünde
Mersin’de an›ld›.
Günefl Mahallesi’nde Halil ‹brahim Cami
önünde bir araya gelen kitle, sayg› durufluyla
Erdem’i anarak BDP Akdeniz ilçe binas›na
do¤ru sloganlar atarak yürüdü. Yürüyüfle
izin vermeyen kolluk kuvvetleri, korteje biber gazlar›yla sald›rd›. Kitleden ayr›lan bir
grup ise havai fifleklerle ve molotof kokteyli
ile direnifle geçti.
Günefle
Erdem, Mersin Üniversitesi’nde ise “G
giden yolda özgürlefltiler” yaz›l› pankart›n arkas›nda yaklafl›k bin kiflilik bir kitle ile an›ld›.
Rektörlük önünde oturma eylemi yapan kitle eylemine marfllarla son verdi.
Mersin)
(M
fl›layaca¤›m›z imkanlar sunulursa toplar da kullan›lmaz elbette.
Sorunlar elbette bununla s›n›rl› de¤il. A¤›rlaflt›r›lm›fl müebbetten yaflam koflullar›n›n insani ölçütlere kavuflturulmas› talebi ile geliflen süreç, flimdi
farkl› bir boyuta ç›km›fl durumdad›r. Neredeyse
her gün birkaç hücrenin havaland›rma kap›s› “kap›lara vuruyorsunuz” denilerek zorla kapat›lmaktad›r. Bunlardan biz de 4-5 kez nasibimizi ald›k. 11
Kas›m ve 22 Kas›m tarihlerinde “kap›lara vuruyor sunuz” denilerek hücremiz bas›lm›fl, Coflkun Ak deniz ve F. Ergin Arpaç zorla havaland›rmadan
içeri al›narak kap›lar kapat›lm›flt›r.
23 Kas›m tarihinde ise sabah say›m›ndan sonra yine “kap›lara vuruyorsunuz” denilerek kald›¤›m›z B1-45 nolu hücre bas›lm›flt›r. Bu kez havaland›rma kap›m›z›n kapat›lmas›na engel olmak için
kap›n›n arkas›na geçerek pasif direniflte bulunduk.
Coflkun Akdeniz o esnada pencerenin demir parmakl›klar›ndan tutuyordu. Hücre içinde olan gardiyanlar Akdeniz’in parmaklar›na içerdeki çekpas
sopas›n› alarak vurmaya bafllad›lar. 4 parma¤› bu
sopa ile patlat›ld›. Daha sonra havaland›rma kap›s›n›n arkas›ndan çekildik. Havaland›rmaya dolan
gardiyanlar sert bir flekilde bizi hücrenin içine ald›lar. Bu esnada tekmelerle vurmalar yafland›.
Yine 25 Kas›m tarihinde sabah say›m›ndan
sonra “kap›lara vuruyorsunuz” denilerek hücremize bask›n yap›ld›. Fakat biz kap›ya vurmam›flt›k.
Sonuçta havaland›rmadan içeri zorla al›narak kap›m›z kapat›ld›. Bu esnada F. Ergin Arpaç’›n kalças›n›n üst k›sm›na tekme at›lm›fl, boynuna vurulmufl,
sa¤ kolunda morluklar meydana gelmifltir.
Bizler tutsa¤›z. Tecrit koflullar› alt›nday›z. Tüm
yaflam›m›z üç kiflilik yaflamdan ibarettir. Canl› hayat› hissetti¤imiz, havay› soluyup ci¤erlerimize kadar içimize çekti¤imiz en önemli alan havaland›rmad›r. Bizim için havaland›rma demek nefes almak demektir, kentin sokaklar›nda sal›na sal›na
dolaflmak demektir. Hapishane idaresi rüzgar esse
“kap› vurdunuz” deyip bu hakk›m›z› zorla elimizden almaya çal›flmaktad›r. Bir tutsak için havaland›rma çok önemlidir. Çünkü ondan baflka bir fleyi
Tekirda¤ 1 Nolu’dan bir Tutsak Partizan)
yoktur. (T
Sedat Karada¤’›n durumu
iyiye gidiyor!
HAP‹SHANELER
Havaland›rma nefestir, hayatt›r...
6 Eylül 2010 tarihinden bu yana “a¤›rlaflt›r›lm›fl
müebbetlik tutsaklar›n havaland›rma sürelerinin
uzat›lmas›, beraber havaland›rmaya ç›kmalar›, yaflam koflullar›n›n düzeltilmesi” talepleri do¤rultusunda demokratik bir hak arama eylemi gerçeklefltiriyoruz. Bu eylem idari personele herhangi bir
fiili yönelme vb. içermeden slogan at›p, kap› dövme biçimindedir. Ayr›ca a¤›rlaflt›r›lm›fl müebbetlik
her tutsak havaland›rma süresi (1-2 ya da 3 saat)
dolunca gönüllü olarak içeri girmemekte ve bu
nedenle görevli personel taraf›ndan zorla içeri sokulmaktad›r. Ancak bu s›rada a¤›rlaflt›r›lm›fl müebbetlik tutsaklara çeflitli fiili sald›r›lar olmaktad›r. Örne¤in gözleri patlat›rcas›na elleri gözlere bast›rma,
içeri al›rken arkadan tekme atma, vurma gibi yönelimler olmaktad›r. Bu durumu “‹‹nsanl›k onuru iflkenceyi yenecek” slogan›n› atarak ve kap› döverek protesto etmekteyiz.
Son süreçte neredeyse her gün birkaç defa
hapishanede iflkenceyi protesto eden sloganlar
yükselmeye bafllam›flt›r. Sabah say›m›ndan bafllay›p a¤›r müebbetlik tutsaklar›n içeri al›nd›¤› (havaland›rmaya ç›kma sürelerinin dolmas› sonras›) zaman›na denk gelen çeflitli zaman dilimlerinde sald›r›y› protesto eden sloganlar at›lmaktad›r.
25 Kas›m tarihinde sabah say›m›nda kalmakta
oldu¤umuz B1-45 nolu hücreye gelen 2. müdür
Cengiz... ve beraberindeki gardiyanlar, rutin d›fl›
bir uygulama yaparak hapishanedeki arkadafllar›m›zla iletiflim kurmakta kulland›¤›m›z toplar› almak
istemifl, itiraz etmemiz üzerine itifl-kak›fl yaflanm›fl,
bu durum fiili müdahaleye dönüflmüfltür. Bizler
Coflkun Akdeniz, F. Ergin Arpaç, Cihan Karaman
kollar›m›z bükülerek yere yat›r›ld›k. Gardiyanlar
üzerimize çulland›lar. Olay s›ras›nda Coflkun Akdeniz’in sol kolunda 2.5 santimlik çizik ve sa¤ elinde s›yr›klar meydana geldi.
....
Hapishaneler k›sa k›sa...
Tam sosyal iliflki biçiminde tan›mlanamasa da
bu içerikte bir iliflki F Tiplerinde tutsaklar aras›nda
toplarla sa¤lanmaktad›r. Toplar bir sonuçtur. Rahats›z olan arkadafllar›m›za “geçmifl olsun” dileklerimizi bu toplar arac›l›¤› ile iletiyoruz. Ac›lar›m›z›,
üzüntülerimizi, sevinçlerimizi ve ihtiyaçlar›m›z› bu
toplarla sa¤lamaktay›z. Bizler toplar› kullanma sevdal›s› de¤iliz. Toplar zorunlu bir ihtiyac›n olarak
ortaya ç›km›flt›r. fiayet bu zorunlu ihtiyac›m›z› kar-
Hapishanelerde asayifl berkemal(!)
mektup yazarak yaflad›klar› hak ihlallerini özetleyen tutsaklar›n afla¤›da anla t›mlar›ndan çarp›c› örnekler yer almaktad›r:
Gebze M Tipi Hapishane
23 Kas›m’da yap›lan aç›k görüflün hapishane idaresi taraf›ndan yar›m saat önce bitirilmesine itiraz eden tutsaklar gardiyanlar›n onur k›r›c› söz ve hakaretlerine ard›ndan da fiziki
müdahalelerine maruz kalm›fllard›r. Bunun üzerine tutulan
as›ls›z bir tutanakla tutsaklar suçlu gösterilerek dört tutsa¤a 1
ayl›k ziyaret yasa¤›n› içeren disiplin soruflturmas› aç›lm›flt›r.
Ayr›ca ortak alan hakk› hapishane idaresi taraf›ndan gasp
edilmektedir. Tutsaklar›n 7 Aral›k’ta ortak alana ç›kma talebi
hapishane idaresi taraf›ndan “farkl› örgütler art›k ortak alana
ç›kar›lmayacak” denilerek reddedilmifltir.
K›rflehir E Tipi Hapishane
Sincan Kad›n Kapal› Hapishanesi’nden K›rflehir E Tipi Hapishanesi’ne sürgün edilen Deniz Tepeli, 4 ayd›r ko¤uflta tek
tutuluyor. Baflka siyasi tutsa¤›n bulunmad›¤› hapishanede hem
kendisinin hem de adli tutuklular›n birlikte kalma talebi oldu¤u halde Tepeli’nin bu talebi hapishane idaresi taraf›ndan “siyasi tutsak oldu¤u ve di¤er suç gruplar›yla kalamayaca¤›” gerekçesiyle reddediliyor. Oysa ayn› yasalarda a¤›rlaflt›r›lm›fl
müebbet hükümlüsü olmad›¤› ya da hücre cezas› almad›¤›
koflulda bir tutsa¤›n tek tutulamayaca¤› da yer almaktad›r.
Deniz Tepeli’nin ziyaretçisinin verdi¤i bilgilere göre yine 8
Aral›k günü yap›lan aç›k görüfl, ziyaretçiler aç›s›ndan tam bir
eziyete dönüflmüfltür. Aç›k görüfl için kilometrelerce uzaktan
gelen ziyaretçiler, görevli memurlar›n hantall›¤›, her kap›da
tekrarlanan benzeri ifllemler nedeniyle 4-5 saat kap›da keyfi
olarak bekletilmekte, binbir eziyet sonras› girebildikleri ziyaretten 1 saat dolmadan “say›m yap›lacak” denilerek saat
16.00’da ç›kar›lmaktad›r. Yar›m saatte bitirilmek istenmesine
itiraz eden Deniz Tepeli ve ziyaretçisine verilen cevap ise sabah 11.00’de geldi¤i halde “bizim yapabilece¤imiz bir fley
yok. Sizin ziyaretçiniz geç gelmifl” olmufltur(!)
Maltepe Hapishanesi
Maltepe Hapishanesi’nde bulunan Gürcistan uyruklu tutuklu, hak ihlallerine karfl› a¤z›n› dikerek açl›k grevine bafllad›.
Hastaneye kald›r›lan tutuklu tedaviyi kabul etmedi. ‹stanbul
Maltepe Hapishanesi’nde tutuklu bulunan Gürcistan uyruklu
‹ndiko Gelenidze’nin 14 Aral›k’ta hapishanelerdeki hak ihlallerine dikkat çekmek ve ülkesine iadesini talep etmek için a¤z›n› i¤ne iplikle dikerek, açl›k grevine bafllad›¤› bildirildi. Hapishane arac› ile Kartal Lütfü K›rdar E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi’ne sevk edilen Gelenidze, tedaviyi kabul etmedi ve tekrar hapishaneye götürüldü.
“K›smi karalama karar›…”
Tekirda¤ 1 Nolu F Tipi’nde 6 Eylül 2010
tarihinden beri adeta “ola¤anüstü hal” ilan
edilerek terör estirilmektedir. A¤›rlaflt›r›lm›fl
müebbetlik tutsaklar›n havaland›rmadan zorla içeri al›nmas› s›ras›nda çeflitli fiili sald›r›lar
yaflanmaktad›r. ‹dare, personeli tutsaklara
karfl› k›flk›rmakta sald›rgan davranmayan personel üzerinde de bask› kurmaktad›r. A¤›rlaflt›r›lm›fl müebbetlik tutsaklar›n d›fl›ndaki di¤er tutsaklar›n da kald›¤› hücrelerinin havaland›rma kap›s› kapat›larak havaland›rma
haklar›n›n gaspedilmesi, tutsaklar›n kald›klar›
hücrelerden kaç›r›l›p “süngerli hücre”ye götürülmesi hapishane idaresinin s›k s›k baflvurmaya bafllad›¤› bir yöntemdir. Bunlarla beraber tutsaklar›n birbirleriyle iletiflim için kulland›¤› toplara, malzemelere “tutsaklar›n birbirleriyle iletiflim kurmas›n›n yasak oldu¤u”
gerekçesiyle el konulmakta, insani-sosyal iliflkilerinin önüne geçilmek istenmektedir. Bunun yaflamlar›na, iliflkilerine bir sald›r› oldu¤unu gören devrimci tutsaklar bunlar› kabul
etmedikleri için sald›r›ya u¤ramaktad›r.
Tekirda¤ 1 Nolu F Tipi’nden gazetemize
fltür!”
ü
m
l
ü
r
“Gö
“Sürekli iletiflim haklar› k›s›tlanan
tutsaklar flimdi de k›smi karalama kararlar› ile karfl› karfl›ya. Gönderdikleri mektup ya da fakslar k›smi bir flekilde karalanarak ‘tehlikeli’ veya ‘sak›ncal›’ bölümleri okunamaz hale getiriliyor. Örne¤in
Tutsak Partizanlardan ‹smail Y›lmaz’›n
Deniz Tepeli, Eylem Bafl ve Suzan Zengin’e
göndermek istedi¤i faks hakk›nda k›smi karalama karar› al›nd›.
Yine yay›n yasaklamalar› da sürüyor. ‹flçiKöylü gazetesinin 70. say›s›, Yürüyüfl dergisinin 223. say›s› çeflitli gerekçelerle toplat›ld›.
A¤›r müebbetlik tutsaklar›n eylem süreci
ile ilgili de sald›r›lar ve direnifl sürüyor.
CMP’nin ald›¤› karar gere¤i kap›lar dövülerek
slogan at›l›yor. ‹dare de bofl durmuyor tabi.
Bu eylem biçimleri karfl›s›nda tutsaklara hücre cezalar› veriliyor. Örne¤in Sinan Gülüm’e
slogan atmak ve kap› dövmekten 1 ay ziyaret; havaland›rma kap›s›na zarar vermekten
5 gün hücre cezas› verildi.”
Yine süngerli oda…
“11 Kas›m 2010 tarihinde A-27 nolu
hücreye bask›n yap›lm›fl, arkadafllar›m›z›n ifltiraki olmadan arama yap›larak hücredeki eflyalar da¤›t›lm›fl, baz› malzemelere el konulmufltur. Daha sonra Do¤an Karatafltan kaç›larak süngerli hücreye götürülmüfl, zorla soyularak aranmak istenmifl, ö¤lene kadar orada tutulduktan sonra zorla C-84 nolu hüc-
Mersin’de insan haklar›
haftas› kapsam›nda, ‹HD ve
Akdeniz Belediyesi Kent Konseyi taraf›ndan
farkl› hapishanelerden gelen 100 resim, karikatürl ve “görülmüflGörülmüfltür Mahpus Re tür” mühürlü mektuplardan oluflan “G
simleri Sergisi” gerçeklefltirildi. 10 Aral›k’ta aç›lan resim sergisin-
reye götürülmüfltür, bu s›rada arkadafl›m›z
kap›lara vurmufl, tekme atm›flt›r. Ayn› gün
25 ve 27 nolu hücrenin havaland›rma kap›s›
kapat›larak bu haklar› gaspedilirken B-45 nolu hücrenin havaland›rma kap›s›n›n kapat›lmak istenmesi üzerine arkadafllar›m›z zorla
havaland›rmadan içeri al›nd›¤› s›rada Cihan
Karaman’›n sa¤ kol dirse¤inde 2 cmlik yara,
Coflkun Akdeniz’in sa¤ kolunda 6-7 cmlik
s›yr›klar, sol baca¤›nda 2 cm yara meydan
gelmifltir. Arkadafllar›m›za soruflturma aç›lm›flt›r” denilen mektup ayn› biçimdeki çeflitli
sald›r›lar›n anlat›m› ile devam ediyor.
da¤
r
i
k
Te
Tekirda¤ 1
No’lu F Tipi
Hapishane’de son dönem yaflanan ilginç olaylardan biri
de 2. Müdür Ali Haydar Ak’tan kaynakl›.
Tutsaklar mektuplar›nda ondan “devrimcilere özel bir kini var” diye bahsediyorlar ve yaflananlar› flöyle anlat›yorlar; “Her
sabah say›mda mutlaka devrimcilere sald›r› emri veriyor. Say›mlarda bu müdürün oldu¤u yerde mutlaka sorun ç›k›yor.
Bu nedenle devrimci tutsaklar taraf›ndan
karar al›nd›. Bu kifliyi görünce –nerede
olursa olsun- “‹‹flkencecilerden hesap
sorduk, soraca¤›z” slogan› at›l›yor. Geçenlerde at›lan sloganlara PKK tutsaklar›
da efllik edince sald›r›ya u¤ram›fllar. Ve C
94’te kalan fieyhmuz Avc› isimli bir tutsa¤›n kolu k›r›lm›fl. Akflam say›ma gelen
gardiyanlara sorduk ‘ne oldu’ diye. Bildik
cevab› ald›k; ‘kendini yere att›.’ Anlayaca¤›n›z arkadafl kendini yerden yere, duvardan duvara atm›fl, o da yetmemifl kolunu
H. Merkezi)
da k›rm›fl(!)…”
(H
de; bir hafta boyunca politik tutsaklar›n yapt›klar› resimler sergilendi, hapishanelerdeki hak ihlalleri ile ilgili kamuoyunda bilinç
yaratmak için çal›flmalar yap›ld›. Sergiye ilgi büyüktü, hapishaneler ve d›flar› aras›nda köprü niteli¤i tafl›yan serginin birçok yeri
dolaflt›r›lmas›n›n amaçland›¤› aç›kland›.
Mersin)
(M
Tutsaklar ölüyor
Bakanl›k ecel diyor!
Hasta tutsaklar›n serbest b›rak›lmas›n› isteyen devrimci ve ilerici kurumlar AKP hükümetinin hapishanelerde yaflanan ölümlerle ilgili “ecel” aç›klamas›n› protesto etti.
10 Aral›k günü Taksim Tramvay Dura¤›nda biraraya gelen kitle buradan sloganlarla
Galatasaray Lisesine kadar yürüdü. Kitle hapishanelerde tedavileri yap›lmayan, insanl›k
d›fl› koflullarda tutulan hasta tutsaklar›n bile
bile ölüme gönderildi¤ini dile getirdi.
Hasta tutsaklara oyuncu deste¤i!
17 Aral›k günü ‹stiklal Caddesi bir kez
daha hasta tutsaklar›n serbest b›rak›lmas›
ça¤r›s›na ev sahipli¤i yapt›.
Taksim Tramvay Dura¤›ndan Galatasaray
Lisesi önüne yürüyen kitle AKP hükümetinin
hapishanelerde yaflanan ölümler karfl›s›ndaki
ikiyüzlü tutumunu teflhir etti. Eyleme bu hafta “Sahne D›fl› Sokak Tiyatrosu” da kat›ld›.
Grup; k›rm›z› bir örtüyle gerçeklefltirdikleri
oyunda devletin k›rm›z› hal›lar›n›n rengini
nerden ald›¤› sorusuna yan›t arad›. Hrant
Dink’ten fierzan Kurt’a Kürt çocuklar›ndan
hasta tutsaklara kadar birçok konu etraf›nda
devletin yetkili makamlar›n›n önüne serdi¤i
k›rm›z› hal›n›n iflçi ve emekçilerin kan› ile boyand›¤› dile getirildi. Oyun caddeden geçen
insanlar taraf›ndan da ilgiyle izlendi.
Lise önüne gelindi¤inde bas›n aç›klamas›
art› ivme dergisi taraf›ndan okundu ve hasta
tutsaklar›n serbest b›rak›lmas› istendi.(‹‹stanbul)
06 / HALKIN GÜNDEM‹
‹flçi-köylü 78
24 Aral›k 2010-6 Ocak 2011
“Aral›k’ta
bir katliam Aral›k’ta
bir direnifl!
Aral›k
Aral›k
19 Aral›k’tan
bugüne Aral›ks›z
bir direnifl!”
Aral›k
Aral›k
Topluma dayat›lan hücre sald›r›s›n›n bir
parças› olarak 19-22 Aral›k 2000’de 20 hapishaneye birden genifl çapl› bir operasyon gerçeklefltirildi. Bu katliam operasyonunda 28 devrimci tutsak katledildi. O günden bugüne hem
hapishanelerde hem de d›flar›da direnifl aral›ks›z sürüyor, katliam lanetleniyor.
‹STANBUL
* TUYAB (Partizan, ESP, Al›nteri, DHF) bileflenleri taraf›ndan operasyonun gerçeklefltirildi¤i Bayrampafla Hapishanesi önünde eylem
Yaflas›n 19- 22 Aral›k direniyap›ld›. Eylemde “Y
flimiz, Katliam› unutmad›k unutturmayaca¤›z”
yaz›l› pankart ile birlikte çok say›da döviz aç›ld›.
Eyleme Grup Kutupy›ld›z› ve Grup Munzur da
marfllar› ile kat›ld›. TUYAB ad›na aç›klama
yapan Taflk›n Türkmen, faflist rejimin korku yaratmak ve yaflam›n hücrelefltirilmesi için 19-22
Aral›k’ta böylesi bir katliama baflvurdu¤unu ve
katliam›n as›l amac›n›n toplumsal muhalefeti
zay›flatmak oldu¤unu belirtti. Taflk›n’›n ard›ndan
Hukuk Dernekleri Platformu ad›na aç›klama
yapan fiule Recepo¤lu 19 Aral›k katliam›n›n bir
insanl›k suçu oldu¤unu belirtti.
Ölüm orucu döneminin yak›n tan›¤› HAS
Parti Genel Baflkan Yard›mc›s› Mehmet Bekaro¤lu da bir konuflma yapt›. Katliam›n ekonomik krizlerin, ç›kmazlar›n ve yükselen toplumsal
muhalefetin sonucu oldu¤unu, AKP hükümetini
iktidara getiren sürecin asl›nda bu süreç oldu¤unu belirtti.
* Bayrampafla Hapishanesi önünde Halk
Cephesi taraf›ndan da bir bas›n aç›klamas› yaBiz 19 Aral›k’ta Bayrampap›ld›. Eylemde “B
fla’dayd›k. Diri diri yak›lanlar kurflunlananlar›z,
adalet istiyoruz” ve “110 y›l oldu 19 Aral›k
2000’de, Bayrampafla’da diri diri yakanlar yarg›lans›n” yaz›l› pankartlar aç›ld› ve 19 Aral›k flehitlerinin resimleri tafl›nd›. 19 Aral›k katliam›yla
ilgili tiyatro gösterimi de yap›ld› ve Grup Yo-
rum taraf›ndan k›sa bir dinleti gerçeklefltirildi.
* Yine hapishane önünde bir araya gelen
Katliam emrini verenler
ÇHD’li avukatlar da “K
cezaland›r›ls›n” yaz›l› pankart açarak bir aç›klama yapt›lar.
* Ba¤›ms›z Devrimci S›n›f Platformu da Hapishane önünde bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirerek katliam› k›nad›. Yap›lan aç›klamada katliam›n as›l amac›n›n iflçi s›n›f›n yükselen mücadelesini bast›rmak oldu¤u belirtildi.
* ‹HD ‹stanbul fiubesi, 19 Aral›k Pazar saat
14.00’te Galatasaray Lisesi önünde biraraya gelerek buradan Taksim Tramvay Dura¤›’na yürüdü. “119 Aral›k katliam›n›n sorumlular› yarg›lans›n” yaz›l› pankart açan
kitle, yol boyunca 19 Aral›k’ta yaflananlar›
anlatt›. Ya¤›fll› havaya karfl›n oldukça coflkulu geçen eylemde Ali Suat Ertosun,
Aytaç Yalman ve Hikmet Sami Türk’ün
Yarg›lans›n” slogan›
isimleri söylenerek “Y
at›ld›.
Tramvay Dura¤›’nda yap›lan aç›klamada; 19 Aral›k operasyonunun 95 Buca, 96 Diyarbak›r, 99 Ulucanlar ve 2000
Burdur katliamlar›n›n bir devam› oldu¤u
dile getirilirken F Tipi hapishanelerde tutsaklara yönelik hak ihlallerinde sürdü¤üne dikkat
çekildi.
Eyleme Partizan da kitlesel olarak destek
verdi. Aç›klama, Önder Babat Müzik Grubu’nun seslendirdi¤i ezgilerle sona erdi.
SARIGAZ‹
mek, susturmak ve bir korku toplumu oluflturmaya çal›flmakt›” denildi.
OKMEYDANI
18 Aral›k günü saat 17.30’da Okmeydan›
Dikilitafl Park›’nda biraraya gelen Partizan, ESP,
SODAP, Devrimci Hareket ve BDP “19 Aral›k
katliam›n›n sorumlusu katil devlettir” yaz›l› pankart açarak yürüyüfle geçti.
Okmeydan›’n›n ara sokaklar›nda dolaflarak
ajitasyon çeken kitle, Sa¤l›k Oca¤› önüne gelerek burada devrim flehitleri için sayg› duruflun-
‹nsan Haklar› Evrensel Bildirgesi’nin
kabul ediliflinin 62. y›l›nda Cumartesi
Anneleri bu sözleflmenin alt›na imza
atan devletin iflledi¤i suçlar› gizlemeye
devam etti¤ini dile getirdi. Eylemde konuflan gözalt›nda kaybedilen Murat Y›ld›z’›n annesi Hanife Y›ld›z baflbakan›n
ö¤renci eylemlerine yönelik sert ç›k›fllabaflbakan önce insan
r›n› elefltirerek; “b
olsun, kendine gelsin, analar›n, gençlerin
sorunlar›n› çözer” sözleriyle tepki gösterdi.
Konuflman›n ard›ndan Cumartesi
Anneleri 1993 y›l›nda gözalt›na al›nd›k-
tan sonra kendisinden bir daha haber
al›namayan Bekir Demir’in ak›betini sordular.
299. Hafta
Ne yapCumartesi Anneleri için “N
maya çal›flt›klar›n› bilmiyorum” diyen
baflbakan Erdo¤an’a kay›p yak›nlar› bu
Kulak vermeyen du hafta da seslendi: “K
yamaz, bakmayan göremez.”
18 Aral›k günü Galatasaray Lisesi
önünde oturma eylemi gerçeklefltiren
kay›p yak›nlar›n›n eyleminde Hüseyin
Morsümbül’ün annesi Fatma Morsümbül
k›sa bir konuflma yapt›. Morsümbül kay›plar›n› arayan ailelere terörist diyenlerin asl›nda az›l› terörist oldu¤unu ve bir genci öldürdükten
sonra göle atacak kadar vahflilefltiklerini söyledi. Konuflman›n ard›ndan aç›klamay› yapan insan haklar›
savunucusu Handan Koç 1995’te
Silopi’de gözalt›nda kaybedilen Süleyman Soysal’› katledenlerin yarg›(‹stanbul)
lanmas›n› istedi.
MERS‹N
da bulundu ve ard›ndan bas›n aç›klamas› yap›ld›. Aç›klamada 19 Aral›k operasyonunun bir
katliam oldu¤u ve devrimcileri hedefledi¤i ifade
edilirken dönemin baflbakan› Bülent Ecevit’in
katliamdaki rolüne de¤inildi. Aç›klaman›n ard›nBize ölüm yok” marfl› okundu.
dan “B
TUAD’l›lar da 19 Aral›k’›n y›ldönümünde
Tekirda¤ F Tipi Hapishane önünde bas›n aç›klamas› yapt›. Hasta tutsaklar›n foto¤raflar›n›n
Tutbulundu¤u pankart› tafl›yan TUAD’l›lar “T
saklara iflkenceye son” dövizleri tafl›yarak “SSiyasi tutsaklara özgürlük” slogan›n› att›lar. Bas›n
aç›klamas›n› okuyan TUAD Baflkan› Lütfiye
Gürbüz, “32 y›l önce Marafl’ta 10 y›l önce ce-
19-22 Aral›k hapishaneler katliam›nda
flehit düflen 28 devrimci; ‹HD, E¤itim-Sen,
DHF, D‹P-G, ESP, SGP-H, TÖP ve Partizan taraf›ndan 18 Aral›k’ta düzenlenen eylemde an›ld›. 13.30’da E¤itim-Sen önünde bir araya gelen
kitle, Tafl Bina önüne yürüdü. ‹HD taraf›ndan
okunan bas›n metninde “demokratiklefliyoruz
naralar›na maske giydirmek için katliam›n sorumlular› olarak 39 askerin yarg›lanmas›n›n aldatmacadan ibaret oldu¤u” vurguland›.
Eylemin ard›ndan yine ayn› bileflenle bir salon etkinli¤i gerçeklefltirildi. Etkinlik sayg› duruflunun ard›ndan bafllad› ve operasyon s›ras›nda
Bursa Özel Tip Hapishanesi’nde bulunan Hakk›
Can ve Sincan F Tipi Hapishane’den tahliye
olan Mehmet Leylek’in anlat›mlar› ile devam
etti ve Ezgi Müzik Grubu’nun söyledi¤i türkülerle sonland›r›ld›.
ÇANAKKALE
Çanakkale YDG olarak 19 Aral›k öncesi Biga ve Çanakkale Merkez’de 19 Aral›k gündemli
okur toplant›lar› düzenledik. Genifl bir yelpazede örgütlemek istesek de bunu pek baflaramad›k, keza 3 ayr› bas›n aç›klamas› yap›lmas› bunun en net göstergesidir.
ESP, DGH ve YDG olarak örgütledi¤imiz
bas›n aç›klamas›nda “19 Aral›k katliam›n› unutmad›k; hesap soraca¤›z” pankart› açt›k. Eyleme
YDG’nin kat›l›m› oldukça olumluydu. Kitle ad›na okunan aç›klamada “19 Aral›k bir yönüyle
katliamken bir di¤er yönüyle mücadeleleri u¤runa tereddütsüzce ölümün üstüne yürüyen
devrimci tutsaklar›n direnifl manifestosunu kanla yazd›klar› bir tarihtir. Ve biz biliyoruz ki kanla
yaz›lan tarih silinmez” denildi.
Çanakkale YDG)
(Ç
KOCAEL‹
Partizan, DHF, ESP ve BDSP’nin ‹zmit Belediye ‹fl Han› önünde saat 13.00’de yapt›¤› eylemde kitle ‹nsan Haklar› Park›’na yürüdü. Yap›lan bas›n aç›klamas›nda; devletin devrimcileri
teslim alamad›¤›na vurgu yap›ld›. Eyleme BDP,
TKP, SDP ve Halkevleri destek verdi.
Kocaeli ‹K okurlar›)
(K
ULM
Deköp-Ulm olarak bir anma etkinli¤i yap›ld›. Katliam›n onuncu y›l› vesilesiyle önceden yap›lan haz›rl›klar sonunda 19 Aral›k 20010 tarihinde yap›lacak olan anman›n takvimi ve program› belirlendi ve bu tarihte Tohum Kültür
Merkezi’nde anma etkinli¤i gerçeklefltirildi. Anma sayg› duruflunun yap›lmas›n›n ard›ndan Deköp-ulm ad›na bir yoldafl›n sunumuyla devam
etti. Konuflman›n ard›ndan çeflitli kurumlar söz
hakk› alarak bu sürece iliflkin düflüncelerini belirttiler. Ard›ndan bir film gösterimi yap›ld›.
“3 kurufla 5 köfte”
Ar›zl› Irak K›z›lay Konutlar› deyince akl›m›za ilk
gelen, depremzedelerin hala süren mücadeleleri
oluyor. Onlar, kendilerine hibe edilen evlerden
ç›kart›lmak için maruz kald›klar› bask› ve fliddete
karfl› direniyorlar. 17 A¤ustos 1999 tarihindeki
büyük felaketin ard›ndan evleri y›k›lan insanlara
Irak’tan gelen yard›mla evler yap›lm›fl ve depremzedeler buralara yerlefltirilmiflti. Gidecek hiçbir
yerleri olmayan bu insanlar, bar›nma haklar›n› korumak için eylemler yaparak gündem oluflturdu
ve mahkemeye dava açt›. 2 y›ld›r devam eden
mahkemelerinin ikinci duruflmas› 9 Aral›k tarihinde gerçeklefltirildi.
Depremzedelerden biri olan Recep U¤ur’dan
dava hakk›nda bilgi ald›k. U¤ur bize, kira ve aidat
konusunda mahkemelerinin devam etti¤ini ve asl›nda kirada tahliye, aidat davas›nda ise haciz talebinin oldu¤unu söyledi ve üçüncü duruflman›n 21
Ocak’ta gerçekleflece¤i bilgisini verdi.
Ard›ndan söze Çisem U¤ur giriyor ve yaflad›klar› sald›r›y› anlat›yor: “Gözalt›na al›nd›¤›m›zda gece boyunca nezarethanede kald›k. ‹lk önce Kocaeli Emniyet fiube Müdürlü¤üne götürüldük. Sonra
Kaçakç›l›k ve Organize Suçlar Müdürlü¤ü’ne ve
ard›ndan da Terörle Mücadele fiubesi’ne götürüldük ve 28 saat gözalt›nda kald›k. Bu yetmedi bir
Emperyalizme ve siyonizme kalkan olmayaca¤›z!
NATO’nun Füze Kalkan› Projesi yap›lan bir eylemle protesto edildi. Aral›k günü saat 17.00’de Galatasaray Lisesi önünde biraraya gelen ve aralar›nda Partizan’›n da bulundu¤u 11 devrimci ve ilerici kurum
ABD emperyalizminin talepleri do¤rultusunda kurulan
Füze Kalkan› Projesi’nde Türkiye’nin yer almas›n› protesto ettiler.
NATO’ya ve Füze Kalkan›na Hay›r Emperyalizme
“N
ve Siyonizme kalkan olmayaca¤›z” yaz›l› pankart açan
kitle; ya¤›fll› ve so¤uk havaya karfl›n oldukça coflkuluydu.
Katil ABD Ortado¤u’dan defol”, “EEmperyaKitle, “K
lizm yenilecek direnen halklar kazanacak” sloganlar›n›
hayk›rarak Taksim Tramvay Dura¤›na kadar yürüdü.
Yol boyunca yap›lan ajitasyon konuflmalar› ile Füze
Kalkan› Projesi’nin ülkemiz halk›na ölüm ve gözyafl› d›-
ÇHD Ankara fiubesi, Sincan Kapal› Hapishane önünde bas›n aç›klamas› yapt›. ÇHD üyeleri, tafl›d›klar› pankart ve sloganlarla katliam›
protesto etti. Burada yap›lan aç›klamada, 19
Hayata Dönüfl Operasyonu”
Aral›k 2000’de “H
ad› alt›nda gerçeklefltirilen katliamda 28 siyasi
tutsa¤›n katledildi¤i, yüzlercesinin ise yaraland›¤›
belirtildi.
Amed’de 19 Aral›k katliam›n›n y›ldönümü nedeniyle TUHAD-FED taraf›ndan
düzenlenen yürüyüfle polis sald›rd›. Diyarbak›r E Tipi Hapishane yak›nlar›nda gaz
bombas› ve tazyikli su ile yap›lan sald›r›ya
kitle de karfl›l›k verdi.
TEK‹RDA⁄
BDP, ESP, Kald›raç ve Partizan Antafl
Market’in önünde toplanarak Demokrasi
Caddesi’ne kadar meflaleli yürüyüfl gerçeklefltirdi. Yap›lan bas›n aç›klamas›nda: “19 Aral›k
katliam›n›n esas amac› onlar› tecrit alt›nda
tutmak, iradelerini teslim almak, içerde ve d›flar›da tüm devrimcileri sindirmek, iflçilere,
emekçilere yani tüm topluma gözda¤› ver-
ANKARA
AMED
Kulak vermeyen duyamaz!
298. Hafta
zaevlerinde yaflanan katliam›n kara günü olan
19 Aral›k’›n katillerini lanetlemek için buraday›z” dedi.
de 5-6 ay boyunca her gün flubeye gidip
imza att›m. Bu benim özgürlü¤üme yap›lan en büyük haks›zl›kt›r. Bu muameleler
bizleri daha çok sinirlendiriyor ve harekete geçiriyor. Benim hakk›m› aramam terörizm mi oluyor? Aram›zda marjinallerin
oldu¤u söyleniyor, asl›nda marjinal olan
kendileri.”
Melek Sancak psikolojik bask›lardan bahsediyor. Valinin bas›na söylediklerini aktar›yor bize: “3
kurufla 5 köfte diyor vali. Buradaki insanlar›n ölüleri 3 kurufl, Ar›zl› konutlar› 5 köfte imifl. 5 köfte
de¤il dünyay› ba¤›fllasalar kimse acaba giden insanlar›n›n saç›n›n telini verir miydi? Ve sürekli psikolojik bask› uyguluyor, bas›n arac›l›¤› ile tehdit
ediyor, yak›fl›yor mu?
2004 y›l›nda kazand›¤›m›z dava vard›. Bizim
elimizde, kira al›nmayaca¤›na dair mahkeme karar›m›z var. Bizden kira kesinlikle al›namaz, çünkü
hibeden gelir elde edilemez. Bu kanun de¤il mi?
Bizler oy verirken vatandafl›z, vergi verirken vatandafl›z da hakk›m›z› savundu¤umuzda neden terörist muamelesi yap›l›yor bize.”
Mahkemelerinin ard›ndan bir çad›r kurarak
açl›k grevine bafllayan Ar›zl›l›lar o süreci flöyle
özetliyor: “Çad›r eylemimiz yaklafl›k 2 hafta kadar
‹nsan haklar›yla insand›r!
sürdü. Çünkü so¤uk hava koflullar› vard›. Açl›k
grevinin nas›l sürdürülmesi gerekti¤ini de bilmiyorduk. Ve 3 günlük açl›k grevi sonucunda bir
ablam›z› hastaneye kald›rd›k. Ayr›ca fluan için erken bir eylem oldu¤unu düflünüyoruz. Bu bizim
eylemimizin son kurflunu, biz son hadde geldi¤imizde kullanaca¤›z.”
(Kartal)
ARIZLI HALKI
YALNIZ DE⁄‹LD‹R
Ar›zl› sakinlerinin yapt›¤› açl›k grevi
s›ras›nda Partizan okurlar› ve DHF’liler çad›r›
Ar›zl› halk› yaln›z de¤ildir” slogan›ziyaret etti. “A
n› atarak direnifl çad›r›na gelen kitle depremzede aileler taraf›ndan alk›fllarla karfl›land›.
(‹‹K okurlar›)
Abdulbaki Bo¤a, insan haklar› konusunda geçmifl y›llara oranla hiçbir pozitif geliflme yaflanmad›¤›n›, aksine durumun giderek a¤›rlaflt›¤›n› dile getirdi.
‹stanbul
fl›nda bir fley getirmeyece¤i vurguland›.
Taksim Tramvay Dura¤›’nda kurumlar ad›na yap›lan bas›n aç›klamas›nda da üslerin kapat›lmas› ve NATO’dan ç›k›lmas› talebi dile getirildi.
(‹‹stanbul)
10-17 Aral›k ‹nsan Haklar› Haftas› çerçevesinde ‹HD ‹stanbul
fiubesi bir dizi etkinlik ve eylem gerçeklefltirdi. ‹HD, 10 Aral›k günü saat 13.00’te Sultanahmet Park›’nda gerçeklefltirdi¤i bir bas›n
aç›klamas›yla etkinlik program›n› kamuoyuna deklare etti. fiube
Hapishanelerde neler yaflan›yor
üyeleri,12 Aral›k Pazar günü de “H
biliyor musunuz?” bafll›¤› ile Kad›köy ‹skele Meydan›’nda bir eylem
gerçeklefltirerek hapishanelerde yaflananlara dikkat çekti.
Hafta kapsam›nda; Kürt sorunu ve zorunlu din derslerine karfl›
verilen mücadele de dahil olmak üzere birçok konuda panel, etkinlik ve eylem düzenlendi.
17 Aral›k günü akflam saatlerinde Taksim Tramvay Dura¤›nda
biraraya gelen insan haklar› aktivistleri, “‹‹nsan Haklar›na Sayg› Yürüyüflü” yaz›l› pankart açarak Galatasaray Lisesi’ne yürüdü.
Lise önünde kitle ad›na konuflan ‹HD ‹stanbul fiube Baflkan›
Mersin
9 Aral›k günü, ‹HD Mersin fiubesi, flube binas›nda bir bas›n
toplant›s› gerçeklefltirerek, insan haklar› haftas› içerisinde yap›lacak
olan etkinliklere ça¤r› yapt›.
10 Aral›k günü, Mersin E Tipi Hapishanesi önünde bir bas›n
aç›klamas› yapan ‹HD, bir önceki gün hapishanede gardiyanlar›n siyasi tutsaklar›n bulundu¤u ko¤ufllara sald›rarak, çok say›da tutsa¤›
yaralamalar› teflhir edildi. Bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan ‹HD ve Akdeniz Belediyesi Kent Konseyi taraf›ndan düzenlenen, “G
Görülmüfltür” isimli tutsaklar›n resim sergisinin aç›l›fl› yap›ld›. ‹HD ayr›ca insan haklar› haftas›nda boyunca birçok radyo ve televizyon program›na kat›larak, insanlar› bu konuda bilinçlendirmeye çal›flt›, ayr›ca
ilk ve ortaö¤retim ö¤rencilerine insan haklar› haftas› boyunca ‹n san Haklar› E¤itimi verdi.
7 / SENTEZ
24 Aral›k 2010-6 Ocak 2011
Çal›flma hayat›nda orman kanunlar›
Torba Yasa ile kendi
hukukunu dahi pervas›zca
çi¤nemekten çekinmeyenler
çal›flma hayat›na orman
kanunlar›n› getirmeye
çal›flmaktad›r. Meclis
komisyonunda görüflülmeye
devam eden yasa tasar›s›
ile ilk hedef olarak genç
iflçiler ve belediye emekçileri hedef seçilmektedir.
Biz bu torbaya s›¤may›z!
Yaflad›klar› krizle birlikte derinleflen ç›kmazlar›ndan kurtuluflun yolunu iflçi ve emekçilerin
omuzlar›na yüklenen a¤›rl›¤› art›rmakta bulan
egemenler son olarak “Torba Yasa”y› gündemlefltirmektedir. Torba Yasa ile kendi hukukunu
dahi pervas›zca çi¤nemekten çekinmeyenler
çal›flma hayat›na orman kanunlar›n› getirmeye
çal›flmaktad›r. Meclis komisyonunda görüflülmeye devam eden yasa tasar›s› ile ilk hedef
olarak genç iflçiler ve belediye emekçileri hedef
seçilmektedir.
Genel olarak baz› alacaklar›n yeniden yap›land›r›lmas› ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sa¤l›k
Sigortas› Kanunu ve di¤er baz› kanun ve kanun
hükmünde kararnamelerde de¤ifliklik yap›lmas›n› öngören yasa tasar›s›nda emekçilerin kazan›lm›fl haklar›n› da ortadan kald›rmaya dönük düzenlemeler vard›r.
Kamu görevlilerinin ifl güvencesinden yoksun, esnek ve güvencesiz çal›flmaya do¤ru sürüklendi¤i tasar›da kamu görevlilerinin hemen
hemen yar›s›n›n e¤itim ifl kolunda çal›flt›¤› düflünüldü¤ünde ve ö¤retmenlikte sözleflmelilik uygulamas›n›n baflar›s›z oldu¤u, verim getirmedi¤i
gerçe¤inin karfl›s›nda yaflanan çeliflkilere bir yenisinin eklenmesinden öteye gidilemeyece¤i ortadad›r.
Yak›n dönemde ‹zmit Belediyesi’nde çal›flan
71 iflçinin ve özellikle örgütlü olan iflçilerin
norm kadro fazlal›¤› nedeniyle baflka kurum ve
kurulufllara gönderilmesi de yaflanacaklar›n adeta bafllang›c› niteli¤indedir.
De¤ifliklik önerilerinin iflçi sa¤l›¤› ve ifl güvenli¤i aç›s›ndan amac›; bu hizmet yapacak olan
iflyeri hekimli¤i ve ifl güvenli¤i uzmanl›¤› yetkisinin kazan›lmas›, bunun için e¤itim verecek kurulufllar›n saptanmas› ve tafleron hizmet sunan
kurulufllar ile e¤itim kurulufllar›n›n Çal›flma Bakanl›¤› taraf›ndan belirlenmesidir. Bu önerilerle
birlikte Türk Tabipler Birli¤i Yasas›n›n 5. Maddesi fütursuzca devre d›fl› b›rak›lmaya çal›fl›larak
iflyeri hekimli¤i alan›ndaki yetkileri k›s›tlanmak
istenmektedir.
‹flyeri hekimli¤i e¤itimi de t›p e¤itimi sonras›nda yüksekö¤retim kapsam›nda verilen bir
e¤itim olmas›na karfl›n hekimleri iflyeri hekimli¤i
konusunda e¤itme ve sertifikaland›rma yetkisi
için örgütsel ve bilimsel donan›m› bulunmad›¤›
yarg› karar›yla tespit edilen Çal›flma Bakanl›¤›’n›n bunu baz› yasal düzenlemeler ile aflma giriflimleri hukukun yok say›lmas›d›r.
Tüm bu giriflimleri gerçeklefltirmek amac›yla
Çal›flma Bakanl›¤› taraf›ndan haz›rlan›p,15.8.2009 tarihli Resmi Gazete’de yay›mlanarak yürürlü¤e giren “‹flyeri Sa¤l›k ve Güvenlik
Birimleri ile Ortak Sa¤l›k ve Güvenlik Birimleri
Hakk›nda Yönetmelik”le; Çal›flma Bakanl›¤›
50’nin alt›nda iflçi çal›flt›ran iflyerlerinde iflçi sa¤l›¤› ve güvenli¤ine iliflkin bir organizasyon içine
girmekten ›srarla kaç›nm›fl, aksine iflyeri bünyesinde bir ‘sa¤l›k birimi’ kurularak iflyeri hekimi
ve ifl güvenli¤i mühendisi bulundurulmas› zorunlulu¤u tamamen ortadan kald›r›lm›flt›r. Yönetmelikle, çal›flanlar›n mesleki sa¤l›k ve güvenli¤i tümüyle piyasaya sunulmufl, iflçi sa¤l›¤› ve
güvenli¤inde çal›flan personelin ifl güvencesi ve
mesleki ba¤›ms›zl›¤› ortadan kald›r›larak özel firmalar›n önü aç›lm›flt›r. Bilimselli¤e, uluslararas›
sözleflmelere, kanunlara ve yarg› kararlar›na ayk›r› olarak ç›kar›lan bu yönetmelikle; kamu tüzel kiflili¤indeki meslek örgütlerinin üniversitelerle birlikte iflçi sa¤l›¤› ve ifl güvenli¤i konusunda üyelerine e¤itim verme faaliyeti engellenmeye çal›fl›larak yeni bir rant kap›s› yarat›lmaya
çal›fl›lmaktad›r.
Ayr›ca yasa tasar›s› ile baflta “Genel Sa¤l›k
Sigortas›” olmak üzere, sosyal güvenli¤in kapsam›n›n geniflletildi¤i söylenmektedir. Bu genifllemenin öncelikli hedef kitlesinin genç iflçiler oldu¤u belirtilerek, yasa tasar›s› ile ç›raklar›n, staj-
‹flçi-köylü 78
yerlerin, k›smi süreli çal›flan ö¤rencilerin GSS
kapsam›na al›nd›¤› belirtilmektedir. Böylece
bunlar›n primlerinin devlet taraf›ndan ödenece¤i ve sermayeye ucuz iflgücü kayna¤› yarat›lmas› ‹fl Yasas›’nda yap›lan ek yasalarla beraber
özellikle genç iflçi kitlesi üzerinde güvencesiz
çal›flma biçimlerinin yayg›nlaflt›r›lmas› planlamaktad›r.
‹kinci torba yasada ise alt iflveren (tafleron),
kamuoyunda özel istihdam bürolar› olarak bilinen geçici ifl iliflkisi, belirli süreli sözleflme, y›ll›k
ücretli izinler, ücretsiz izinler, denklefltirme süreleri, fazla çal›flma süreleri, telafi çal›flmas›, k›dem tazminat› gibi bafll›klar üzerinden sermaye
lehine düzenlemeler yap›lacakt›r. Bu düzenlemelerle sermayenin yükünün oldukça hafifletilece¤i ise kuflku duymayaca¤›m›z bir durumdur.
Bu süreçte kimi toplu sözleflme maddeleri
‘…. konusunda yasa hükümleri geçerlidir’ biçimine dönüflerek yasa ile eflitlenmeye çal›fl›lmaktad›r.
2003’ten bu yana fazlaca sorun teflkil etmeyen bu tür maddeler flu an gündemde bulunan
ve kurals›z ve güvencesiz çal›flma düzeni getirmeyi hedefleyen yasa tasar›lar› nedeniyle toplu
sözleflmenin esnekli¤e karfl› koruyucu z›rh›n›
zay›flatmaktad›r.
Gündemdeki yasa tasar›lar›na konu olan maddeler aç›s›ndan bak›ld›¤›nda, e¤er toplu ifl
sözleflmesinde aç›k biçimde yap›lm›fl bir düzenleme yok ise ve
sadece yasa hükümleri geçerlidir
denilerek toplu ifl sözleflmelerinin
ifllevi ve mant›¤› yok edilmektedir.
Ayr›ca özellefltirmelere karfl›
aç›lan iptal davalar›nda mahkemelerin verdi¤i
yürütmeyi durdurma ya da iptal kararlar›n›n
yok say›lmas› için yasa maddesi haz›rland›¤› bilinmektedir. TBMM Genel Kurulu’nda görüflülmeyi bekleyen “torba yasa” tasar›s›na eklenen
bir maddeyle, özellefltirmeleri durduran yarg›
kararlar›n›n uygulanmas›n›n kamuyu zarara u¤rataca¤›(!), aksi yönde ifllem yap›lmas›n›n uygun
olaca¤› savunularak böyle bir madde eklenmesi
düflünülmektedir.Yarg› kararlar›n›n yürütme
eliyle durdurulmas›n›n yahut geçersiz bir konuma indirgenmesinin hukukun hiçe say›lmas›ndan baflka bir fley olmad›¤› aç›kt›r. Burada özellefltirmelerin daha kolaylaflt›r›lmas› ve çabuklaflt›r›lmas› amaçlanmaktad›r. Ortada bir Hazine
zarar› var ve siz bunu yasayla kald›r›rsan›z, bu
aç›k biçimde anayasan›n 2. ve 138. maddesine
ayk›r›d›r. Ancak hukuku ellerinde kullanabilecekleri bir koz olmaktan öte görmeyenler için
sadece minareye k›l›f dikmekten ibaret olan bir
ifllemdir bu.
Bu Torba Yasa Teklifinin oluflturulmas› ve
TBMM’ye tafl›nmas›nda; siyasi yap›lar ve kamu
kurumlar› üzerinde bask› kurmaya çal›flan egemenlerin gücünün zorlamas›n›n büyük etkisi oldu¤u aflikard›r. ‹flçi sa¤l›¤› ve güvenli¤inde tafleronluk hizmetleriyle, iflyeri hekimli¤i ve ifl güvenli¤i uzmanl›¤› e¤itimlerinde faaliyet göstermek üzere kurulan özel flirketlerin, yönetmeli¤in Dan›fltay taraf›ndan yürütmesinin durdurulmas›ndan sonra ma¤duriyet belirterek yasal
düzenleme talep etmeleri ve taleplerinin yerine getirilmesi egemenlerin siyasi ve s›n›fsal
tercihini aç›kça göstermektedir.
SULARIMIZIN T‹CAR‹LEfiT‹R‹LMES‹ SÜREC‹NDE
BUZ DA⁄ININ GÖRÜNMEYEN YÜZÜ
Bu anlamda Birleflmifl Milletler’in
rolüne bir kez daha bakmak gerekecektir. Bu kurulufl emperyalistlerin
oluflturduklar› ve dünyadaki ülkelerin
tamam›na yak›n›n› dahil ettikleri en
kapsaml› örgüttür. As›l amac›, dünyan›n her yerinde emperyalist sömürüye daha uygun koflullar›n oluflturulmas› için çal›flmaktad›r. Yeri geldi¤inde
katliamlara da imza atan ya da “taraf‹nsan ve do¤al ihtiyaçlar› hiçe say›larak kurulan HES’lere karfl› sürdürülen mücadelelerde pefl pefle kazan›mlar elde edilmeye baflland›. Karadeniz
derelerinin bir k›smand›, Munzur’daki
barajlar›n tamam›nda inflaatlar durduruldu. Bulunduklar› yörelerin S‹T alan›
olmas› nedeniyle, halk›n yo¤un bask›s›
sayesinde mahkemeler bu kararlar› ç›kartmak zorunda kald›. Su ve enerji
flirketlerine k›smi de olsa geri ad›m
att›rabilmifl olan bu mücadelelerin sonuçlar› sevindiricidir. Ancak bu kazan›mlar›n uzun vadeli ya da kal›c› ol mayaca¤› da bir gerçektir. Mahkeme
kararlar›na ra¤men süren inflaatlar›n
varl›¤› ya da her gün yenileri yap›lmaya bafllanan HES’ler düflünüldü¤ünde
bu kazan›mlar›n sadece baz› parçalar›
kurtarmakla s›n›rl› kald›¤› görülüyor.
Emperyalist su ve enerji flirketlerinin
uzun vadeli planlar› göstermektedir ki,
dünya ve Türkiye sular› üzerindeki
hesaplar görünenden çok daha büyüktür. Kazan›mlar›n pamuk ipli¤ine
ba¤l› halde olufllar› biraz da bundand›r.
Su flirketleri dünya su kaynaklar›n›
her alan için ayr› ayr› ama, birbirinden
kopart›lamayacak bir sömürü iflleyifli
biçiminde yapm›fllard›r. Bu nedenle
sular›n ticarileflmesi konusuna bizlerin
bütünlüklü bir sald›r› olarak bakmam›z
gerekmektedir. Tepki ve eylemlerimizi konunu teknik yönünün tamam›n›
kapsayacak biçimde yani havza boyutunda ele almal›y›z. Elbette as›l hedefimizin, yani düflman›n da sistemin
kendisi oldu¤unu bilerek…
Daha eski tarihlerde öngörülmeye bafllanm›fl olan, dünyada yaflanacak su s›k›nt›s›yla ilgili as›l ad›mlar, 1970’lerle birlikte at›lmaya bafllanm›flt›r. Suyu ticari bir metaya dönüfltürmenin fikri ve teknik ad›mlar›
da bu y›llarda oluflturulmaya baflland›. Bu dönem ayn› zamanda yak›n gelecekte insanl›¤›n karfl› karfl›ya
kalaca¤› en büyük tehlikenin su, g›da ve enerji k›tl›¤› olaca¤›n›n yak›c›
biçimde ortaya ç›kt›¤› y›llard›r. Emperyalistlerin bu sektörlere devasa
yat›r›mlar yapmaya bafllamalar› da
bu veriler etraf›nda ve ayn› y›llardad›r.
Sudan kazan›lacak kâr muazzam
boyutlardad›r. Bugün Dünya Bankas›
ve IMF taraf›ndan desteklenen su flirketleri sömürü a¤›lar›n› tüm kaynaklar›
kullanacak derecede ele geçirememifllerdir. Dünyadaki içme suyunun
sadece yüzde 5’i sermaye denetimine
geçmifl olmas›na karfl›n, su ticaretinde
elde edilen kâr tüm petrol kârlar›n›n
yüzde 40’› kadar olmufltur. Geçmiflin
haz›rl›klar› ve kâr pastas›n›n büyüklü¤ü
bizleri çok daha fliddetli sald›r›lar›n
bekledi¤inin göstergesidir.
Emperyalistler bu mücadelelere
karfl› da haz›rl›klar›n› önceden yapm›fl
durumdalar. Suya eriflimleri engellenen
y›¤›nlar›n gelifltirdikleri, gelifltirecekleri
tepkilere karfl› bunlar› nötralize etmeyi
amaçlayan yöntemler de gelifltirilmifl
durumdad›r. Zarars›z biçimde muhalefet edecek örgütlülükler ve hatta bunlar›n alternatifleri dahi emperyalist kurumlarca oluflturulmaktad›r.
s›zl›k” ad› alt›nda taraflar›n birbirini
k›rmas›n› sa¤layan bu örgüt UNICEF
(Uluslararas› Çocuklara Yard›m Fonu), FAO (Uluslararas› Tar›m ve G›da
Örgütü), WHO (Dünya Sa¤l›k Örgütü) gibi örgütlenmeleri de bulundurur
bünyesinde. Böylece dünya çocuklar›na, hastalara “yard›m” k›l›f›yla umutlar
ve maddi-manevi kaynaklar bofla ç›kart›l›r… BM bünyesinde bulunan ve
henüz yeterince teflhir edilememifl bir
örgütlenme de su konusundad›r.
BM’ye ba¤l› Dünya Su Konseyi
(DSK), yeryüzündeki su kaynaklar›
üzerinde söz ve tasarruf sahibi olan
tüm güçleri bünyesinde toplayan en
büyük kurulufltur. Görünürdeki amac›
insanl›¤›n eflit ve adil biçimde suya eriflimlerini sa¤lamakt›r. Faaliyetlerine bak›ld›¤›nda ise, sular› ticari bir mal olarak dünya piyasalar›na ç›kartma iflinde,
su tekellerine hizmet sunmaktad›r.
DSK’n›n bünyesinde Suez Vivendi
gibi dünya devi su flirketleri, su kay-
naklar›na sahip ülkelerin kamu ve özel
kurulufllar›, bu konuda çal›flan araflt›rma kurulufllar› ve akademik çevreler,
sivil toplum kurulufllar› vb. bulunmaktad›r.
Bu konsey 3 y›lda bir Dünya Su
Forumu (DSF) düzenlemektedir. On
binlerce kifliye, binlerce kurum ve kurulufla çekim merkezli¤i yapan bu forumlarda konuyla ilgisi olan her kesi-
me yer verilmektedir. Bilimsel sunum
yapmak isteyenlerden, protestocu
gruplara kadar girifl ücretini ödeyen
herkes buralarda kendisini ifade edebilir. Tek bir flartla: Suyla ilgili sorunlar›n kayna¤› olarak kapitalist düzeni
görüp, çözümü ise bu sistemi ortadan
kald›rmak olarak belirlememek!
Bu ayr›m› yapabilenler için ise
DSK’n›n da düzenledi¤i forumlar›n da
maskesi düflmüfltür. Emperyalist su
flirketlerinin talanlar›na u¤rayan ülkelerde ve flehirlerde su kaynaklar›n› ve
hizmetlerini geri alabilmek u¤runda
ayaklanmalar yap›l›yor, can bedeli mücadelelerde baflar›lar elde ediliyor. Bu
mücadelelerde su flirketlerine ve iflbirlikçi devletlere geri ad›mlar att›r›ld›¤›na dair örneklerin say›s› da giderek
artmaktad›r.
Türkiye’de son y›llarda yaflanan direnifl örnekleri de benzer özellikler
tafl›maktad›r. 1980’lerde h›z kazanan
sular›n ticarilefltirilmesi süreci son y›l-
larda bir talan halini alm›flt›r. DSF’nin
5. Toplant›s› 2005 Mart ay›nda ‹stanbul’da yap›ld›¤›nda Türkiye sular›yla
birlikte çevre ülkelerin sular› da bu
devasa pazarda sat›fla sunulmufltur.
Metalaflt›rma sürecine h›z kazand›ran
bu dev organizasyonla birlikte bu sald›r›lara karfl› tepkiler h›z kazanm›flt›r.
Ama ne yaz›k ki, kendili¤inden oluflan
bu halk hareketlerine önderlik edenler daha çok reformist ve çevreci
gruplard›r.
Nihai hedefi devrim olmayan, talepleri de geçici çözümlerden ibaret
olan bu gruplar›n su konusundaki durufllar› da son derece problemlidir.
Örne¤in “çevrecilik” denilince akla ilk
gelen isimlerden Green Peace (Yeflil
Bar›fl) örgütünün Shell petrol flirketlerinde hisseleri bulunmaktad›r. Çevreciler ve ekolojistler sath›nda daha genel
bir de¤erlendirme yap›lacaksa durufllar›ndaki parçal›l›ktan söz edilebilir. Hedefleri mücadele verdikleri yörelerde
ekolojik bozulmay› engellemek ve su
kaynaklar›na el konulmas› nedeniyle
oluflan tar›msal kurakl›¤› önlemektir.
HES karfl›tlar aç›s›ndan yap›lanlara bakmaya devam edecek olursak, enerji
kaynaklar›n›n emperyalist flirketlerin
eline geçmesi sald›r›s› da dahil, bu protestolar›n kapsaml› bir bafll›¤› halinde,
yeterince iflleyemedikleri görülmektedir. Türkiye gibi enerji üretiminde su
gücü kullan›m›n›n az›msanmayacak paya sahip oldu¤u bir ülkede enerjideki
emperyalist talan›n tam anlam›yla anlat›lamamas› karfl› karfl›ya bulundu¤umuz
sald›r›n›n bütünlüklü olarak görülemedi¤i anlam›na gelmektedir.
Sular›n ticarilefltirilmesi sald›r›s›n›n
barajlar ve akarsular›n pazara sunulmas›ndan ibaret olmad›¤›n› bir kez
daha belirtmek gerekiyor. Geçmiflte
yerel yönetimlerin verdi¤i su, kanalizasyon, biriktirme ve depolama hizmetleri ve ar›tma tesislerinin de pazara aç›lm›fl olmalar›, su tekellerinin buralarda da cirit atmaya bafllamas›n›
getirmifltir. Bu büyük talana karfl› Tür -
kiye’de yükselen tepkiler ise lokal ör neklerden ibarettir. Ayr›ca su kapsaml› di¤er karfl›t örgütlerle ortaklaflmak noktas›nda da son derece zay›f
bir görünüm bulunmaktad›r.
Su flirketlerinin talan alanlar›na dair örnekleri sayarken tar›m sektörünün maruz kald›¤› sömürüyü de atlamamak gerekir. Tar›m en çok su tü keten sektörlerin bafl›nda liste bafl›d›r.
Tar›msal üretimde kullan›lan girdilerin
en bafl›nda su gelir. Ve elektrik enerjisiyle birlikte düflünüldü¤ünde bu iki
girdi birbirinden kopar›lamayacak ve
vazgeçilmez özelliktedir. Ama yükselen su ve elektrik faturalar› ve sulama
alt yap›lar›n›n büyük flirketlerin önceliklerine göre yap›lmas› karfl›s›nda
“atefl düfltü¤ü yeri yakar” misali, yoksul köylü ve çiftçi kendi bafl›n›n çaresine bakmaktad›r.
Sistemin bu topyekün sald›r›s›
toplumun tüm kesimlerini etkilemektedir. Ülkenin dört bir yan›ndan yükselen ayr› ayr› feryatlar ne yaz›k ki tek
ses haline gelememektedir. Emperyalist flirketlere ve onlar›n tafleronlar›na
karfl› parça parça verilen yan›tlar antiemperyalist mücadelenin birer parças›d›r. Tüm anti-emperyalist kesimleri
içine alacak bir mücadele hatt›n›n baflar›ya ulaflma flans› da olacakt›r.
08 / ‹fiÇ‹-KÖYLÜ
‹flçi-köylü 79
24 Aral›k 2010-6 Ocak 2011
Yüreklerin atefli küllenmedi, UPS’de direnifl kazanacak!
Son dönemlerde pek gündeme gelmeyen
UPS direniflinin atefli yanmaya devam ediyor. Kara k›fla inat güçlü bir irade ile Mahmutbey AktarUPS’ye sendika girecek
ma Merkezi önünde “U
baflka yolu yok” sloganlar› at›l›yor. Uluslararas›
çapta güçlü bir destek gören UPS direnifli, gücünden bir fley kaybetmeden, atefli durmadan harl›yor. UPS’nin son süreci hakk›nda bilgi almak için
iflçilerle bir görüflme gerçeklefltirdik. 16 Aral›k günü Mahmutbey’de bulunan aktarma merkezi önüne giderek sohbet ettik. Direnifl komitesinden
Cenah Özbek bize k›fl ortas›nda UPS direniflindeki kararl›l›¤› anlatt›.
“Aç›k olursak k›fl bizi etkiledi ama direniflimizi
etkileyemedi. Bugün çad›r›m›z› kurduk. Uluslararas› çapta güçlü bir destek al›yoruz. Dünyan›n birçok yerinde bizim için eylemler gerçeklefltirildi. Bu
destekten kaynakl› direnifl ayakta. Direniflimiz 226.
güne vard›. Hiçbir eksilme olmad›. Rahats›zlanan
arkadafllar›m›z var, biz onlar için sloganlar›m›z› daha da gür at›yoruz. Onlar›n eksikli¤i burada hissedilmiyor. UPS içinde ciddi bir sömürü var. UPS
bünyesinde çal›flan iflçilerin ço¤unlu¤u tafleron flirketlere ba¤l›. Her bölümün kendine ait bir tafleronu var. Ve tafleron iflçiler ciddi bask›lara maruz
kal›yorlar. Bunun en somut örne¤i geçenlerde ‹z-
mir’de yafland›. Buca tafleron iflçilerinin çad›r›na
sald›rd›lar. Amaç onlar› so¤ukta b›rak›p direnifli,
iradelerini k›rmakt›. ‹flçilerin oradaki direnifli bu iradenin zay›f olmad›¤›n› gösterdi.”
226 günü bulan direniflin kararl›l›¤› sürerken
çeflitli görüflmeler yap›ld› ve davalar görüldü. Patronun sendika tan›maz tavr›, direniflle beraber de¤iflti ve sendika ile görüflmeler gerçeklefltirildi. Direniflin son durumu hakk›nda bize bilgi veren baflka bir UPS iflçisi Olgun Bal›klaya flunlar› söyledi:
“UPS bünyesinde bulunan departmanlar›n tamam›nda tafleron flirketler bulunuyor. Sendika da
bunlar› bahane ederek bizleri ifle alman›n imkân-
s›z oldu¤unu söylüyor. UPS’nin kendi içinde
sahip oldu¤u yasaya göre tafleron çal›flt›rmas› yasak ve bu departmanlarda çal›flacak
olan iflçilerin profesyonel olmas› laz›m.
Ama tafleronlar bu profesyonelli¤e sahip
de¤il. UPS bugün yasad›fl› bir ifl yap›yor. Bu
da davalara yans›yor. ‹stanbul’da görülen
dava olumlu yönde ilerliyor. Duruflmalar›n
ard›ndan patronun sendika ile görüflmeleri
s›klaflt›. Elbette bizim tavr›m›z net. ‹zmir’de
görülmesi gereken 3 davam›zdan 2 tanesi gerçekleflti. Bunlar›n ikisi de lehimize sonuçland›. ‹fle iade
davas›n› kazand›lar. Bizim ayakta durmam›z›n en
büyük nedeni kazanaca¤›m›za olan inanc›m›z. ‹zmir’de kazand›k, ‹stanbul’da da kazanaca¤›z.”
(‹‹stanbul)
‹flçiler torbaya s›¤mayacak, torban›n a¤z› büzülecek!
Ekonomik krizin sonuçlar›n› emekçilerin s›rt›na yüklemeye çal›flan egemenlerin sald›r›lar›n›n ar-
d› arkas› kesilmiyor. Açl›k s›n›r›n›n alt›nda olan asgari ücrette bir de¤ifliklik yaflanmazken flartlar
Sinter iflçileri ifle iade davas›n› kazand›!
Onurumuzla
‹stanbul
“O
mücadele etÜmraniye’de
tik, kazand›k”
kurulu bulunan
ve D‹SK Birleflik
yaz›l› pankart
Metal-‹fl Sendiaçarak slogankas›n›n örgütlü
larla Sinter
bulundu¤u SinMetal Fabrikater Metal Fabris›’n›n önüne
kas›’nda kriz bakadar yürüdühanesiyle 35 ifller. Birleflik
çinin at›lmas› ve
Metal-‹fl Sendiörgütsüzlü¤ün
kas›n›n öncülüdayat›lmas› üze¤ünde gerçekrine 2008 y›l›
leflen eylemde
sonunda iflçiler
iflçiler s›k s›k
Y›lmad›k, di fabrikay› iflgal
“Y
rendik, kazan etmiflti.
d›k” sloganlar›22 Aral›k
2008 tarihinde
n› hayk›rd›.
gerçekleflen iflgal
Fabrika önünde
22 Aral›k 2008 tarihinde
eylemi ile Sinter
konuflan sendigerçekleflen iflgal eylemi ile
iflçileri uzun bir
ka Genel Bafldirenifl maratokan› Adnan
Sinter iflçileri uzun bir
nununda ilk
Serdaro¤lu, didirenifl maratonu bafllatm›flt›.
ad›mlar›n› atm›flt›.
reniflin iflçiler
Uzun bir süre fabrika önündeki eylemiflbafl› yap›ncaya kadar devam edece¤ini
lerini sürdüren iflçiler, bir süre sonra
aç›klad›.
buradaki fiili direnifllerine son vermiflti.
Ülkemizde iflçilerin açt›¤› ifle iade
Öte yandan direniflin bafllamas›yla birdavalar› genel olarak iflçinin lehine solikte ifle iade davas›n› açan iflçiler 2 y›l
nuçlanmaktad›r. Ne var ki verilen karasonra davay› kazand›. Sinter iflçileri bu
r›n uygulanmas› için mahkeme taraf›nkazan›mlar›n› gerçeklefltirdikleri bir eydan bir yapt›r›m uygulanm›yor. Patron
lemle kutlad›lar.
bu karara ra¤men iflçinin tazminat›n›
15 Aral›k günü Ümraniye ‹MES-A
ödeyerek ifl akdini feshedebiliyor.
Kap›s› önünde biraraya gelen iflçiler
(‹‹stanbul)
EMEKÇ‹N‹N GÜNDEM‹
Bir Genel Kurul ve
düflündürdükleri
Egemen s›n›f klikleri aras›ndaki iç iktidar
mücadelesi fliddetlenerek devam ediyor. Burjuva parlamentosundaki sözcülerinin karfl›l›kl›
olarak birbirlerini tan›mlayan “flerefsiz” , “alçak” , “adam m›s›n” söylemleri sürmekte olan
iç kap›flman›n boyutunu gösterir niteliktedir.
Yaklaflan genel seçimler sürecini de dikkate ald›¤›m›zda çat›flman›n daha da çeflitlenerek devam etmesi kaç›n›lmazd›r. Yani, yeni h›rs›zl›k
ve yolsuzluk dosyalar›na, uluslar aras› iliflkilerde milliyetçili¤i ve dini hassasiyetleri pompalayan ç›k›fllara tan›kl›k yapaca¤›z muhtemelen.
Bu oyunu bozman›n yolu, böylesi dönemlerde
y›¤›nlara b›kmadan usanmadan gerçekleri tafl›maktan geçer. Bu da genifl emekçi y›¤›nlar›n
yönünü gerçek sorunlara çevirmek ve tart›flmalar› buradan bafllatmakla olur. Gerçek sorunlarda odaklanmak, gerçek sorunlar ekseninde bir kavgaya tutuflmak, s›n›fsal temelde
a¤›rlaflt›r›larak emekçilere daha fazla açl›k dayat›l›yor. Öyle ki asgari ücretten kesilen vergi miktar›
daha da art›r›l›yor ve sömürü yasal boyutlara çekilerek meflrulaflt›r›l›yor. Ad›na Torba Yasas› denilen
bu sömürü biçimi, özellikle kamu kurulufllar›nda
büyük bir y›k›ma neden olacak.
Belediye-‹fl ‹stanbul fiubeleri Torba Yasa ile
meflrulaflt›r›lan sömürüyü protesto etmek için 15
Aral›k günü bir eylem gerçeklefltirdi. Belediye-‹fl ‹stanbul fiubeleri merkez binas›nda biraraya gelen
iflçiler “TTorba yasa; güvencesizlik-kazan›lm›fl haklar›n kayb› ve sendikas›zlaflt›rmad›r. ‹flçiler torbaya
s›¤maz, mücadele edece¤iz” yaz›l› pankart açarak
Unkapan›’nda bulunan ‹stanbul Çal›flma ve Sosyal
Güvelik Müdürlü¤ü’ne kadar kitlesel bir yürüyüfl
gerçeklefltirdi.
Hükümet torban› al bafl›na çal”, “‹flflçiler tor“H
baya s›¤mayacak” vb. sloganlar›n at›ld›¤› eylemde
“BBirlik mücadele zafer” yaz›l› dövizler de aç›ld›. Yürüyüflün ard›ndan aç›klamay› Belediye-‹fl 1 No’lu
fiube Baflkan› Serdar Özkul okudu. Özkul asgari
ücret üzerinden al›nan zorunlu verginin kald›r›lmas›
beklenirken hükümetin her fleye kula¤›n› t›kay›p bu
sömürüyü yasallaflt›rd›¤›n› belirtti. Torba yasas›na
karfl› sendika ve demokratik kitle örgütlerini mücadeleye ça¤›ran Özkul, ancak güçlü bir muhalefetle
yasaya karfl› ç›k›labilece¤ini söyledi.
(‹‹stanbul)
Genel-‹fl iflçileri Torba Yasa’ya karfl› dilekçe verdi
Genel-‹fl üyesi iflçiler, “Torba Yasaya”
karfl› haz›rlad›klar› 238 dilekçeyi Paflabahçe
PTT fiubesinden Baflbakanl›k ile Çal›flma ve
‹çiflleri Bakanl›klar›na gönderdi. Belediyelerin
tafleronlaflmas›na karfl› mücadele eden iflçiler torba yasaya karfl›, belediyelerin taflerona teslim edilmemesi için, kamu istihdam›
ve halk yarar›n› yok edecek yasalara karfl›
seslerini sloganlar›yla ve yapt›klar› bas›n
aç›klamas›yla duyurdu. 17 Aral›k Cuma günü gerçeklefltirilen eylemde Genel-‹fl ‹stan-
bul 2 No’lu fiube Baflkan› Nevzat Karatafl
bir aç›klama yapt›. Torba yasa tasar›s› ile
sendikalara dan›fl›lmadan tepeden inme
yöntemlerle iflçilerin ve kamu çal›flanlar›n›n
çal›flma koflullar› ve özlük haklar›na yönelik
birçok de¤ifliklik yap›ld›¤›n› kaydeden Karatafl, 4857 say›l› ‹fl Kanunu ve 657 say›l›
Devlet Memurlar› Kanunu’nun böylesi bir
yöntemle de¤ifltirilecek olmas›n›n ancak demokrasi d›fl› yöntemlerle yönetilen otoriter
rejimlerde görülebilece¤ini söyledi. (Kartal)
Gökdelende bir direnifl!
Avrupa’n›n en yüksek gökdeleni oldu¤u söylenen Sapphire inflaat›nda güvencesiz çal›flt›r›lan ve maafllar› ödenmeyen iflçilerin direnifli sürüyor. Bu y›lbafl›nda aç›lmas› hedeflenen gökdelen tüm ihtiflam› ile yükselirken hemen giriflinde diBu gökdelen
renifllerini sürdüren iflçiler; “B
bizim eme¤imiz üzerinden yükseliyor”
sözlerini hayk›r›yor. Yap›m› AKP Bitlis
Milletvekili Vahit Kiler’in kardefli Nahit Kiler taraf›ndan üstlenilen Sapphire Gökdeleni’nde yeterli güvenlik önlemleri al›nmad›¤› için 52. kattan düflerek yaflam›n› kaybeden bir iflçi ile ilgili gazeteye demeç
verdikleri iddias› ile iflten ç›kar›lan iflçiler,
direnifllerinin üçüncü haftas›n› doldurdu.
‹stanbul’un so¤uk havas›na ve ya¤muruna
karfl›n direnifllerini sürdüren iflçilerin sabah 09.00’da direnifl mesaisi bafll›yor,
17.00’de bitiyor. Ücretlerin de¤il ama
gökdelenin her gün biraz daha yükseldi¤i
bir saflaflmaya, ezilenlerin emekçilerin birli¤ini
sa¤lamaya hizmet eden bir güzergaha girmek
demektir. Y›¤›nlar›n görünürdeki tablosu kimseyi yan›ltmamal›d›r. Yayg›nlaflan gericilik dalgas›na, çürümüfllü¤e-yozlaflmaya ra¤men alttan
alta ümitsizli¤i, çaresizli¤i de içinde bar›nd›ran
bir tepki, bir öfke mayalanmaktad›r. Yar›na dair tafl›nan bu güven kayg›s›, hakl› ve meflru
olan eylemler karfl›s›nda hemen sempatiye
dönüflebiliyor. Tekel direniflinde bu gerçe¤i
gördük. Polisin son olarak ö¤rencilere karfl›
uygulad›¤› devlet terörüne karfl› toplumun
farkl› kesimlerinin tepkilerinde bu iflaretleri
görmek mümkündür.
Bu süre içinde gerçekleflen Belediye-‹fl
Genel Kurulu üzerinde genifl bir de¤erlendirmeye ihtiyaç vard›r. De¤erlendirmeler iflçi s›n›f›n›n sendikal mücadeleye ve genel olarak örgütlemeye, sendikal bürokrasiye karfl› tutumunu ve yine s›n›f sendikac›l›¤› veya demokratik
hak ve özgürlükler mücadelesinde biraz daha
ileri konumda olan sendikal güçlerin gücünü,
karfl›l›kl› sorumluluklar›n› ve yükümlülüklerini
içermelidir. Tart›flmalar›n Belediye-‹fl Genel
Kurulu gibi somut pratikler üzerinden yürütülmesi ortaya daha anlafl›l›r sonuçlar›n ç›kar›lma-
iflyerinin yap›m›n› üstlenen Nahit Kiler,
befl vakit namaz›ndan geri kalm›yor, hacca gidiyor ve Kuran okuyor. ‹flçilerin buna
Nahit Kiler
dair yorumu ise çok çarp›c›; “N
Kuran-› Kerim’i okuyor, tamam okusun.
Güzel bir fley ama biraz insan haklar› bölümüne geçse ve o bölümü okusa da ondan sonra ne derece ileri gitti¤ini anlasa.
Müslümans›n yine düflün iki rekât namaz
k›l ve Allaha flükret ondan sonra bizim
hakk›m›z› öde!” (‹‹stanbul)
s›na vesile olacakt›r. Bu anlam›yla tart›flmalar›n
merkezinde olan DDSB faaliyetçilerine büyük
görevler düflmektedir.
Kuflkusuz DDSB’nin de bilefleni oldu¤u
Demokratik De¤iflim Hareketi de nesnel bir
durumun ürünüdür. Yani var olan bürokrat
sendikal anlay›fl›n s›n›ftan koptu¤u ve sendikal
mücadelenin yerlerde süründü¤ü bir dönemde, s›n›f›n ekonomik demokratik talepleri için
ç›k›fl arayan bir bileflimdir. Böylesi bileflimlerin
yetersizlikleri, anlay›fl farkl›l›klar› olacakt›r. Burada önemli olan s›n›f›n ç›karlar›na yabanc›laflm›fl,
kastlaflm›fl sendika yönetimlerinden kurtulmak
için genifl muhalefet a¤lar›n› örmek ve giderek
yönetime gelecek örgütlülükler yaratmakt›r.
Bu tür hedeflere bir hamlede, bir muharebede ulafl›lamaz. Ama e¤er ilk muharebelerde
s›n›f›n genifl kesimlerine de¤iflimi içeren mesajlar verilebilmiflse bu önemli baflar›d›r. Bu ayn›
zamanda s›n›fa yabanc›laflm›fl sendikal bürokrasisinin yuvas›na çomak sokmak anlam›na da
gelir. Bu durumda tabii ki sendikal bürokratlar
sald›rganlaflacaklard›r, nitekim genel kurul salonunda bu ruh halinin ürünü olan icraatlar sergilenmifltir. Bundan sonrada demokratik de¤iflim hareketi içinde yer alan sendika flubeleri-
Torba yasaya karfl›
kamu emekçileri
eylemde!
KESK gerçeklefltirdi¤i eylemlerle
Torba Yasay› protesto etti. 14 Aral›k
günü Bak›rköy Özgürlük Meydan›’nda
biraraya gelen kamu emekçileri, caddeyi tek yönlü yola kapatarak Bak›rköy
AKP ‹lçe Binas›na yürüdü. Bas›n aç›klamas›n› KESK fiubeler Platformu ad›na
E¤itim-Sen ‹stanbul 1 No’lu fiube Baflkan› ‹smail Demir okudu. Demir; torba
yasa ile özel sektörden yöneticilerin kamuda yönetici olarak görev alabileceklerini, bunun sonucunda bu alan›n tamamen siyasallaflaca¤›n› dile getirdi.
(‹‹stanbul)
Akdeniz
Demir Çivi iflçileri
direniflte kararl›!
Akdeniz Çivi’de Birleflik Metal-‹fl’e
üye olduklar› için iflten at›lan iflçiler
imza kampanyas› bafllatt›. Sendika
binas› önünde imza stand› açan iflçiler, “‹‹flimize geri dönebilmemiz
için, demokrasi için imza verin”
ça¤r›s›yla bir kampanya bafllatt›.
Mersin ve Tarsus’ta halk›n yo¤un
ilgisi ile karfl›laflan iflçiler ya¤mura
karfl›n mücadelede ›srarl›. Geçti¤imiz günlerde fabrika patronunun
CHP’li olmas› nedeniyle bir iflgal
eylemi gerçeklefltiren iflçiler çevik
kuvvet polisleri taraf›ndan zorla binadan ç›kar›lm›fllard›. Yaflanan bu
eylemden sonra sendika ile çok
yak›n olan CHP çevik kuvvet polisleri taraf›ndan koruma alt›na
al›nd›.
H. Merkezi)
(H
ne ve destekleyen delegelere karfl›da yapt›r›mlar, teflhir faaliyetleri olabilir. Tüm bu sald›r›lar› asgari düzeye indirmenin yolu muhalefet
cephesini geniflletmekten ve yine neden bu
tür bir örgütlenmeye ihtiyaç duyuldu¤u konusunda sendika üyelerini ayd›nlatacak faaliyetlere h›z vermekten geçer. Ve bugün bu tür bir
çal›flma yürütmek zorunludur. Ortaya konulan
çaban›n sendika yönetimine gelmekten çok
do¤ru bir anlay›fl› hâkim k›lmak oldu¤u iddias›n›n ikna edici olmas› içinde bu çal›flman›n süreklilik kazanmas› gerekir.
Yine mevcut yönetim “Dikensiz bir gül
bahçesi “yaratmak için muhalefet içinde yer
alan sendika flube yönetimleri baflta olmak
üzere tüm muhalif delegelerin de¤ifltirilmesini
hedefleyecektir. Bu anlam›yla flube yönetimlerinin teflhiri için her türlü kirli oyunlara baflvuracaklard›r. Bu gerçek öngörülmeli ve buna
karfl› s›n›f›n içinde daha birlefltirici, daha örgütlü bir çal›flma içine girilmelidir.
fiu aç›k ki, de¤iflimden yana olan güçlerin
birli¤ini pekifltirmenin yolu var olan muhalefet
cephesini daha da geniflletmekten geçer. Var
olanlarla yetinme anlay›fl›, koruma perspektifi
bu süreçte kazand›rmaz, kaybettirir. Geniflle-
Disa’da
T‹S imzaland›
Birleflik Metal-‹fl Sendikas›
Trakya fiubesi’nin Çorlu’da kurulu bulunan D‹SA Otomotiv’de
yürüttü¤ü T‹S görüflmeleri anlaflma ile sonuçland›.
Sendika ile patron aras›nda
yap›lan anlaflmaya göre; iflçilerin
ücretlerinde net 164 TL’lik art›fl
sa¤land›. Ücret zam oran› yüzde
15’e denk gelirken, ikramiyeler
ve sosyal paketle sa¤lanan toplam art›fl ise yüzde 26 oldu.
Dev Sa¤l›k-‹fl’ten
Yüksekova’da
eylem
‹nsanca yaflanacak bir ücret
talebi bu kez Yüksekova’dan
hayk›r›ld›. Dev Sa¤l›k-‹fl Yüksekova temsilcili¤i gerçeklefltirdi¤i bir
eylemle asgari ücreti protesto
ederek, e¤itim sa¤l›k ve ulafl›m›n
paras›z hale getirilmesini istedi.
15 Aral›k günü Yüksekova Devlet Hastanesi Baflhekimli¤i önünde yap›lan aç›klamaya KESK,
D‹SK, D‹VES, SES, E¤itim-Sen
temsilcileri ile Yüksekova Devlet
Hastanesi’nde çal›flan sa¤l›k
emekçileri de kat›ld›. Eylemde
konuflan flube temsilcisi Fikret
Erdo¤an; tafleron çal›flman›n yasaklanmas›n› ve her türlü güvencesiz çal›flamaya son verilmesini
istedi.
BES, bütçeyi
protesto etti
Büro Emekçileri Sendikas›
(BES) ‹stanbul fiubeleri, bütçe
görüflmelerini ve torba yasay›
protesto etti ve ücret adaletsizli¤inin giderilmesini istedi.
15 Aral›k günü Ca¤alo¤lu’nda bulunan ‹stanbul Vergi
Dairesi Baflkanl›¤› Defterdarl›k binas› önünde biraraya gelen BES
üyesi emekçiler Maliye Bakanl›¤›
taraf›ndan “sseçim de¤il büyüme
bütçesi” olarak aç›klanan 2011
bütçesinin söylenenin tersine faiz, rant ve silahlanma bütçesi olmaya aday bir bütçe oldu¤unu
dile getirdiler. (‹‹stanbul)
menin yolu da demokratik de¤iflim hareketinin hedef ve amaçlar›n› genifl kesimlere anlatacak tarzda daha planl› ve sistemli bir çal›flmadan geçer. Her halükarda bu yönlü p/a ve
örgütlenme araçlar›na h›z vermek gerekir.
Tekrarl›yoruz: Her fley bu ilk hamleyle s›n›rl›
kal›rsa bunun olumsuz temelde belli bedelleri
olacakt›r. Dolay›s›yla at›lan bu ilk ad›m› baflka
ad›mlar izlemelidir.
DDSB bu ad›mlar›n süreklili¤inde ›srarl› olmal›d›r. Tabii ki bu ›srar›nda etkili olmas› içinde öncelikle var olan güçlerinin örgütlülü¤ünü
pekifltirmeli ve birlikte hareket edecek olan
güçlerin çemberini sürekli geniflletmelidir. Bu
anlay›fl do¤rultusunda iflçi s›n›f› cephesinde geliflen eylemlilikler içinde yer almak ve bu konuda daha çok inisiyatif, daha çok sorumluluk
üstlenmek. Yine sendika a¤alar›na, bürokratik
sendikal anlay›fllara karfl› farkl› ifl kollar›n› da
kapsayacak tarzda demokratik bir de¤iflim hareketi için de kafa yormak laz›m. En az›ndan
daha ileri bir mevzide konumlanan sendika
flube yönetimlerini, iflyeri temsilcilerini kapsayacak temelde tart›flmalar yürütmek ortaya
daha yarat›c› ve birlefltirici düflüncelerin ç›kmas›na vesile olabilir.
09 / ‹fiÇ‹-KÖYLÜ
24 Aral›k 2010-6 Ocak 2011
‹flçi-köylü 79
GDO, sistemin yaratt›¤› bir sorundur!
“GDO’lu ürünlere asla izin vermeyece¤iz!”
(2009 Ekim)
“Bundan sonra s›n›rdan 1 gram GDO’lu ürün
sokturmam!” (2010 Mart)
Yukar›daki sözler, Tar›m Bakan› Mehdi Eker
taraf›ndan sarf edildi. Hat›rlanaca¤› gibi GDO’lu
ürünler gündem olmufl, Tar›m Bakan› da gündemi
savuflturuyordu.
Aradan çok geçmedi, Tar›m Bakanl›¤› 180 derece dönüfl yapt›. Ve 25 GDO’lu ürün girifline izin
verildi¤ini aç›klad›. “Tar›m Bakanl›¤›’n›n internet
sayfas›nda yay›mlanan Bilim Komitesi kararlar›na
göre, geneti¤i de¤ifltirilmifl 9 çeflit m›s›r, 3 çeflit soya, 3 çeflit kolza (kanola), 6 çeflit pamuk, 1 çeflit
fleker pancar›, 1 çeflit maya, 1 çeflit patates, 1 çeflit bakteri biyokütlesi olmak üzere toplam 25 çeflit ürünün girifline izin verildi.” (31.07.2010 Evrensel)
Dünyada birçok ülkenin yasaklad›¤› (örne¤in 9
AB üyesi) bilim dünyas›n›n emperyalistlerce susturulamayan çevrelerince karfl› ç›k›lan, tar›m› ve
tohumculu¤u tekellefltiren, insan sa¤l›¤› ve ekolojiyi olumsuz etkileyen GDO’lu ürünlere neden izin
veriliyor?
Birçok aç›dan bu soruya yan›t bulunabilir. Fakat öncelikle GDO’nun ortaya ç›k›fl sürecine ve
emperyalist tekellerin rolüne bir kez daha de¤inmek yerinde olacak.
GDO ve emperyalist tekeller
1970’lerde petrol krizi yaflan›rken ABD flu
slogan› ileri sürmüfltü: “PPetrolü kontrol ederseniz
ülkeleri kontrol edersiniz, g›day› kontrol ederseniz
halklar› kontrol edersiniz!”
G›dalar›n kontrol edilmesi fikri, hem g›da sanayinin çok uluslu flirketlerce ele geçirilmesini
hem de g›da sanayinin maddesi olan tar›m ürünleri ve tohumculu¤un ele geçirilmesini içeriyordu.
Tar›msal üretimin denetiminin ele geçirilmesi,
neo-liberal politikalarla büyük oranda sa¤land›. Ya
tohum?
Genetik mühendisli¤i kapsam›nda tohumlar
üzerinde genetik çal›flmalar 1980’lerde bafllat›ld›.
Bu çal›flmalar sonras›nda “Yeflil Devrim” propagandas›yla GDO’lu ürünler piyasaya sürüldü.
1996’da da ticari olarak üretime baflland›.
30 y›ll›k ömrü boyunca GDO’lu ürünler hep
tart›flma konusu oldu. Egemen s›n›flar›n temel savunusu “az alanda daha çok verim al›nmas›, ürünlerin erken olgunlaflmas›, ürünlerin raf ömrünün
uzamas›, ürünlerin hastal›klara karfl› direnç kazanmas›, açl›¤a çözüm olmas›”yd›! Bu savunular›n
hepsi bilimsel araflt›rmalarla çürütüldü. Mesela
ABD üniversitelerinin yapt›¤› analizlerde geneti¤i
de¤ifltirilmifl soyan›n di¤erlerine göre yüzde 9 daha az verimli oldu¤u kan›tlanm›flt›r.
Genetik mühendisli¤i çal›flmalar› GDO’lu tohumlar üretmek ve bunlar› piyasaya sürmekle s›n›rl› de¤ildi. Geneti¤i de¤ifltirilen tohumun patenti
al›nmaya baflland›. Mevcut do¤ada var olan bir
ürüne, bir gen eklenmesiyle oluflturulan GDO’lu
tohumun patent hakk›n›n bu flirketlere ait olmas›,
bilim dünyas›nda biyo-korsanl›k olarak ilan edildi.
Patent hakk›n›n do¤ada bulunmayan bir fleyin icat
edilmesiyle s›n›rl› oldu¤u aç›kland›. Fakat ÇUfi’lar
ürettikleri her GDO’lu tohumun patentini alarak,
tohum üzerindeki denetimini yavafl yavafl kurmaya bafllad›.
Bu, patent hakk› yüz y›llard›r köylünün ekip
biçti¤i tohumun tüm denetiminin ÇUfi’lar›n olmas› anlam›na geliyordu. Köylü, tekelin izni olmadan
tohumu kullanam›yor, al›p-satam›yor, sadece o
tekelden tohum almaya mahkum oluyor. Böylece
g›dalar›n kontrol edilmesinin ilk basama¤› ad›mlanm›fl oluyordu.
GDO ve tar›m›n tekellefltirilmesi
Tohum pazar›n›n, ÇUfi’lar›n denetiminde olmas›n›n bir di¤er anlam›, esas tar›m üreticilerinin
ÇUfi’lara ba¤›ml› hale gelmesidir. Bu tar›msal üretimin tekelleflmesinde anlam kazan›r. Tohum hakk› elinde olan, do¤al olarak hangi ürünü, ne kadar
ekece¤ine kendisi karar verir. ÇUfi’lar›n elinde
olan tohum hakk› da, tar›msal üretimin ÇUfi’lar›n
pazar ihtiyac›na göre belirlenece¤inin ifadesidir.
Bu, ÇUfi’lar›n tohumu ne kadar sat›p satamayaca-
Kand›ra köylüleri isyanda
Kocaeli’nin Kand›ra ilçesindeki köylüler topraklar›n›n Organize Sanayi Bölgesi yap›m› için istimlâk edilmek istenmesini 7 Aral›k günü Türkiye Büyük Millet Meclisi
önüne giderek protesto etti. Daha önce Kocaeli Valili¤i’ni basan köylüler topraklar›n›n ya¤malanmas›na izin vermeyeceklerini belirtmiflti. Ellerindeki meyve ve sebzelerle TBMM’nin Dikmen kap›s›nda bir araya gelen Topraklar›n Kardeflli¤i Platformu
Kand›ra topraklar›; bizi 700 y›ld›r aç b›rakmad›, siz 7 y›lda bizi açl›¤a
üyesi iflçiler “K
mahkûm ettiniz” yaz›l› pankart açt›lar. “SSanayici insan da köylüler insan de¤il mi?”,
Toprak bizim fabrikam›z vermeyece¤iz” yaz›l› dövizler de dikkat çekti. Topraklar›n
“T
Kardeflli¤i Platformu ad›na aç›klama yapan Ahmet Uzun, Sanayi ve Ticaret Bakan›
olan, ayn› zamanda AKP Kocaeli Milletvekili Nihat Ergün’ün, topraklar› kapal› kap›lar
ard›nda peflkefl çekti¤ini belirtti. Köylülerden Nuran Derin ise, 1 kilo domates fiyat›na topraklar›n› vermeyeceklerini belirtti. Konuflmalar›n ard›ndan Meclise girmek isteyen köylüler, içeriye birkaç kifli al›naca¤›n› duyunca bu durumu protesto ettiler. “MaH. Merkezi)
dem hiçbirimiz giremiyoruz, gerek yok” diyerek eylemi sonland›rd›lar. (H
Ülke tohumculu¤u
tekellefltiriliyor
ÇUfi’lar uzun y›llard›r GDO’lu ürünleri yayg›nlaflt›rmak için çaba sarf ediyor. ABD GDO’lu
ürünleri yasaklayan AB ülkelerini Dünya Ticaret
Örgütü’ne, serbest ticareti engelledi¤i gerekçesiyle dava açt›. GDO’lu ürünlerin en rahat sokuldu¤u ülkeler bu güne dek bizimki gibi yar›-sömürge
ülkeler oldu emperyalistler için. Yasal mevzuat›
olmayan yar›-sömürgelere “merdiven alt›nda”
GDO sokmak emperyalistlerin zaman zaman bafl›n› a¤r›tt›. Buna ra¤men ÇUfi’lar 1998’den beri
Türkiye’de GDO’lu ürün denemeleri yapmaktad›r. Çukurova’da Adana’da genifl bir alanda deneme yap›lmaktad›r. 2004’ten beri de y›lda 4 milyon
ton hayvan yemi ithal ediyor Türkiye. Tar›m Bakan› “Biz y›llard›r GDO’lu ürün ithal ediyorduk”
diyerek itiraf ediyor bunu zaten!
Bu durumda GDO’lu ürünlere izin verilmesinin tek bir anlam› kal›yor. Y›llard›r (halktan) gizli
sakl› yap›lan ifllemler art›k devlet güvencesiyle yap›lacak. Böylece ÇUfi’lar›n GDO’lu ürünler nedeniyle bu ülkede bafl› a¤r›mayacak, yasal mevzuatla
tüm sorumlulu¤u devlet alm›fl olacak.
GDO’lu ürün denildi¤inde akla olgunlaflm›flyetiflmifl sebze-meyve, tah›l gibi ürünler geliyor.
Tohum da, hayvan yemi de GDO’lu üründür. Bu
nedenle ülkeye GDO’lu tohum, hayvan yemi,
sebze-meyve bir bütün olarak tüm ürünlerin giriflinin yasal mevzuat› haz›rlanm›fl durumdad›r. fiimdilik say› 25’le s›n›rl›d›r...
GDO’lu ürünlere izin verilmesiyle insan sa¤l›¤›, do¤al yaflam bir kenara itilmektedir. GDO’lu
ürünlerin GDO’suz ürünlerle aras›nda ayr›m yapmak bilimsel analizle mümkün. Bilimsel analizi yapacak labaratuar sadece 3 tane var. Ülkenin sebze-meyve pazar›nda kay›t d›fl›l›k oran› yüzde
70’ken GDO’lu ürünlerin denetimi soru iflaretleriyle doludur.
Yasal mevzuatla ülkenin 450 milyon dolarl›k
tohum pazar› ÇUfi’lara aç›lm›fl oluyor. Bunun ilk
ad›m› zaten Tohumculuk Yasas›yla at›lm›flt›. Nitekim ÇUfi’lar 1996’dan beri deneme ekimleri yap›yordu ülkemizde. Bugün Bursa’da May Agro, Telfen holdingleri ‹srail flirketleri ile tohum üretiyor.
Yaklafl›k 30 y›l önce bafllayan g›day› kontrol
etme hedefi bugün büyük oranda baflar›lm›flt›r.
Dünya tar›msal üretim ve denetimini 30, tohum pazar›n› 10 emperyalist tekel yönetiyor.
G›da, milyonlarca insan›n sa¤l›ks›z, aç-susuz yaflam› pahas›na, ezilen halklar› kontrol etme
amaçl› kullan›lmaktad›r. Bu insanl›k suçunun sorumlusu emperyalist-kapitalist sistemdir. Azami
kâr›n sa¤lanmas› için insan›n en temel gereksinimi olan su ve g›da, tekellerin elinde toplan›yor.
Ve bundan tek ç›k›fl yolu da bu sisteme karfl›
mücadeleden geçiyor.
Siz gidene kadar buraday›z!
Bükköy Maden iflçileri an›ld›
Kastamonu’nun Cide ilçesinde bulunan Loç Vadisi’ne yap›lmak istenen HES projesi 8 Aral›k günü
oturma eylemi ile protesto edildi. Projenin ihalesini
alan ORYA Enerji Afi’nin Befliktafl F›nd›kl›’da bulunan
Orya
merkez binas› önünde gerçekleflen eylemde “O
Enerji-Ümran Boru, Loç Vadisi’nden defol” yaz›l›
pankart› açan köylüler ve çevre örgütleri “LLoç Vadisi
darda sar› yazma isyanda”, “Cide HES gidecek huzur
ORYA Enerji Loç’dan defol” vb. sloganlar
gelecek”, “O
att›lar. Eylemde bas›na aç›klamada bulunan Zafer
Kecin, Loç Vadisi için oturma eylemi bafllatt›klar›n› ve
mesai saatleri içinde flirketin önünde oturacaklar›n›
söyledi. Kecin ayr›ca, eylemlerini HES projesinden
vazgeçilene kadar sürdüreceklerini belirtti.
(‹‹stanbul)
10 Aral›k 2009’da Bursa’n›n Mustafakemalpafla ilçesinde Bükköy
Madencilik ‹flletmesi’ne ait kömür oca¤›nda meydana gelen grizu
patlamas› sonucu 19 iflçi hayat›n› kaybetmiflti. Yaflanan patlaman›n
ard›ndan madende yap›lan incelemelerde “grizu seviyesini belirleyecek alet ve edevat›n bulunmad›¤›” belirtilmiflti”. Maden hakk›nda haz›rlanan raporda faaliyetinin durdurulmas› karara ba¤lanm›fl ancak k›sa bir süreden sonra maden oca¤› tekrar faaliyete bafllam›flt›. Sonuç
olarak gerekli önlemler al›nmam›fl, bu önlemleri almayarak, maliyet
unsuru sayarak, bilerek katliam›n davetiyesi haz›rlanm›flt›. Bukköy’de
yaflanan katliam›n 1. y›ldönümünde madencilerin aileleri maden iflletmesinin önüne karanfiller b›rakarak madencileri and›. Aileler ad›na
aç›klama yapan Nihat Hanay, Bükköy Maden ‹flletmesi’nde birçok
ailenin can›n›n yand›¤›n› ve al›nmayan güvenlik önlemlerinin can yakmaya devam etti¤ini belirtti.
H. Merkezi )
(H
Bakterili, zehirli et tart›flmalar› çerçevesinde yürütülen tart›flmalar kime yarad›? Bu sorunun cevab› oldukça aç›k. Ama öncesinde
vurgulanmas› gereken önemli bir nokta var.
O da tart›flmalar›n üreticinin yarar›na olmad›¤›d›r. Türkiye’de oldukça önemli bir yerde
duran hayvanc›l›k, AB’ye uyum politikalar›yla
tarumar ediliyor. Bu tart›flmalar içinde tüm
üreticilerin büyük ve küçükbafl hayvanlar› zehirli oldu ve ithalat art›r›larak Angus türü büyükbafl hayvanlar k›ymete bindi. ‹stanbul’un
Anadolu yakas›ndan Avrupa yakas›na hayvan
geçiflleri kapat›ld›. Kurban bayram›nda hayvan
satamayan üretici, 2010 y›l›n› iflas bayra¤›n›
çekerek flimdiden kapatt›. Bu süreçten kâr
edenler ise spekülasyondan yararlan›p yerli
hayvanlar› düflük fiyata alan ve buradan elde
etti¤i kâr ile Angus ithalat› yapan büyük flirketler oldu. Okunan bu tablo zaten yabanc›s›
oldu¤umuz bir durum de¤il. Her zaman oldu¤u gibi devlet iyi çocuklar›n› besledi “üvey
evlatlar›n›” çarm›ha gerdi.
K›ymete binen ne,
sald›r›ya u¤rayan kim?
Hayvan varl›¤›n›n azalmas›na paralel et fiyatlar›n›n zirve yapmas› ile hayvanc›l›¤a yönelik sigorta da k›ymete bindi. Di¤er ad›yla daha fazla kâr için daha fazla sömürü çark› h›zland›r›ld›. Bugüne kadar devlet destekli tar›m
sigortas›nda sadece süt s›¤›rlar› sigortalan›rken, hükümetin ald›¤› kararla, 2011 y›l›n›n bafl›ndan itibaren besi s›¤›rlar›na da sigortay›
zorunlu hale getirdi. Ürünlerini sigortalatmayan üreticinin ürün sat›fl› engellenecek ve kay›t d›fl› hayvan satt›¤› gerekçesi ile hakk›nda
yasal ifllem bafllat›lacak. Tüm ürünlerde garanti küpesi flart olacak. Tar›m Sigortalar› Havuzu (TARS‹M) Genel Müdürlü¤ü Tar›m Bakanl›¤›’n›n bu karar›n› olumlu karfl›lamas› elbette hiç de bofla de¤il. Bakanl›¤›n güzel
methiyeler sunmas› da. Sürecin arka plan›nda
TARS‹M’in “s›z›nt›s›z” t›kanmayan hortumundan geçen taze kâr yat›yor. Bir ucu TARS‹M’de olan bu hortumun di¤er ucu ise üreticinin cebinde. Üreticiler elbette hayvanlar›n sigortalat›lmas›na karfl› de¤il ancak kazanamayan ve her sene iflas eden üreticinin bu
tabloda ürünlerini sigortalatmas› olanaks›z.
2010 y›l›n› iflasla kapatacak olan üretici bu
yasa ile getirilen dayatman›n alt›nda daha da
insafs›zca sömürülecek. Hayvan bafl›na ayl›k
ödenek 420 TL’lik tutarla 10 milyonun üzerinde besili s›¤›r›n sigortalat›lmas› bekleniyor.
H. Merkezi)
(H
Korkmak, mücadele etmemek sorunlar›m›z› çözmüyor
Yeflil Kundura
patronunun yalanc›
yüzü a盤a ç›kt›
Deri-‹fl Sendikas›na üye olduklar›
için iflten at›lan üç kad›n iflçinin
78 gün süren direnifli, patronun
“sendikay› tan›yaca¤› ve at›lan iflçileri geri alaca¤›” sözü ile sona
ermiflti. Ancak Yeflil Kundura
patronu gerçek yüzünü tekrardan göstermifl ve hem iflçileri geri almam›fl hem de sendikan›n
muhatapl›¤›n› hiçe sayarak görüflmelere gelmemiflti. Bunun teflhir
kampanyas› örgütleyen Deri-‹fl
Çorlu fiubesi, 17 Aral›k günü Yeflil Kundura önünde bir bas›n
aç›klamas› gerçeklefltirdi. “Sendika anayasal hakt›r, sendika hakk› m›z engellenemez” yaz›l› pankart
açan Yeflil Kundura iflçileri, “Birlik
mücadele zafer”, “Sendika hakk› m›z engellenemez” vb sloganlar
att›lar. Eyleme direniflte olan
Grup Suni Deri iflçileri de kat›ld›.
Burada aç›klamay› Deri-‹fl Örgütlenme Sekreteri Hasan Uluflan
yapt›. Uluflan, Yeflil Kundura patronunun sözünü tutmad›¤›n› ve
bu tutumu her yerde yap›lan çeflitli eylemlerle teflhir edeceklerini belirtti.
(H.Merkezi)
¤›, hangi tohumu sataca¤›, kime sataca¤› ile ilgili
bir durumdur. Bunun d›fl›nda, küçük üreticinin
GDO’lu tohumlar› almaya ekonomik olarak gücü
imkan vermekle birlikte küçük üretici ancak borçlanarak veya ipotek göstererek imkan yaratabilecektir. Çünkü GDO’lu tohumlar piyasada oldukça
pahal›d›r. 2008’de hibrit çeri domates tohumunun gram› 117 TL ile alt›ndan daha pahal›yd›. Bu
durumda küçük köylülük yavafl yavafl üretimden
çekilmek zorunda b›rak›lacak ve tohum tekellerinin elinde, hakimiyetinde olacakt›r.
Hayvan üreticisi
darda…
Tuzla yan sanayinde kurulu bulunan Konveyör
fabrikas› çal›flanlar› iflten at›lmalar›n› bas›n aç›klamas›
düzenleyerek protesto etti. Konveyör’de, 13 Aral›k
Pazartesi günü 30’a yak›n iflçi sözleflmeleri bitti¤i gerekçesiyle iflten at›ld›lar.
Konveyör fabrikas› Avrupa’da, yan sanayi baz›nda
ilk üç yüz fabrikan›n içinde yer al›yor. Klima, kombi,
beyaz eflya vb. parçalar üretiyor. Fabrikada yaklafl›k
400 sözleflmeli iflçi çal›fl›yor. ‹flten at›lan iflçiler bu hukuksuzlu¤u protesto etmek için 16 Aral›k günü bir
bas›n aç›klamas› yapt›. Yap›lan aç›klamada çal›flma koflullar›n›n zor oldu¤unu flu sözlerle ifade ettiler:
TEKEL D‹REN‹fi‹:
1. YIL
Tarih 18 Aral›k 2009. Abdi ‹pekçi Park›’nday›z ve
iflçiler bizi tan›maya çal›fl›yor, biz de iflçileri elimizde 1
May›s bültenleri iflçilere DDSB’yi anlat›yoruz. Tedirgin
olanlar da var, sar›l›p hofl geldiniz diyenler de ve
anonslar bafll›yor, “aran›zda provokatörler var”…
Sonra sald›r› hepimiz an›msad›k o günü yeniden, önce
‹stiklal Marfl›, olmad› bir daha… Türk bayra¤› iflçilerin
umudu tutmam›flt› koruyamam›flt›
Ama bu gün 78 gün sürecek büyük direniflin ilk
k›v›lc›m› çakm›flt›. Yine 18 Aral›k 2010’da bulufltuk
Sonra bir çok iflçi mahkemelik olmufl, onlarla direnen
devrimcilere de davalar aç›lm›fl. Sonras›nda ‹stanbul’a
tafl›nmak istenen eylem 76 gün boyunca Tek G›da-‹fl
önünde sendikalar›na ra¤men direnifllerine devam etmifllerdir.
‹flçiler direnifllerinin 1. y›l›nda yine Ankara’dalard›
TEKEL iflçileri 18 Aral›k 2010 da Abdi ‹pekçi Park›’na
geldiler. ‹çlerinde DDSB’nin de oldu¤u bir heyet sabah iflçileri karfl›lad›lar. Ard›ndan saat 12.30’da Sakarya
Caddesi’nde toplanarak sloganlarla Abdi ipekçi park›na yüründü. Tekel iflçileri burada bir bas›n aç›klamas›
yapt›. Aç›klamada sendikal bürokrasiye karfl› iflçilerin
örgütlenmesine ve kendilerine destek veren devrimcidemokrat kurumlara teflekkür ettiler. Sözü CHP milletvekili Çetin Soysal ald› Kent A.fi’yi ve Akdeniz Çivi
iflçilerini unutup iflçilerin yan›ndaym›fl gibi görünen
CHP bürokrat› Soysal’a “Kent A.fi.’yi unutmad›k” ve
“Akdeniz Çivi iflçisi yaln›z de¤ildir” sloganlar› ile karfl›l›k
verilerek konuflmas› protesto edildi. Devam›nda Limter-‹fl yöneticisi Kamber Sayg›l› söz ald›.
Esnaflar ziyaret edilerek 78 gün boyunca gösterdikleri duyarl›l›ktan dolay› karanfiller da¤›t›ld›. Eylem,
TEKEL direnifliyle bütünleflen Sakarya caddesinde yap›lan bir konuflmayla ve “Kavga bitmedi daha yeni
Ankara DDSB)
bafll›yor” sloganlar› ile sonland›r›ld›. (A
“Haftan›n yedi günü, hemen her gün gece saat
10’lara kadar mesaiye b›rak›l›yoruz. Cumartesi Pazar
mesaisine gelmeyen, akflam mesaisine kalmayanlar iflten at›l›yor. Yani köleler gibi çal›fl›yoruz. Tüm bunlara
ra¤men iki y›ld›r zam yap›lm›yor. Klima üretiyoruz,
ama klima tak›lmad›¤› için yaz›n bo¤ucu s›ca¤›nda çal›flmak zorunda kal›yoruz. Kombi üretiyoruz, ama k›fl›n
›s›tma sistemi olmayan bölümlerde so¤uktan donuyoruz. Günde iki kez tuvalete gitme iznimiz var. Üçüncü
kez tuvalete gidenlere ihtar verilmektedir. ‹dari kadroda çal›flanlar temiz su içerken, üretimde çal›flan
yüzlerce iflçiye kuyu suyu içirilmektedir. Tozlu ve kimyasall› ortamlarda çal›fl›yoruz. Ama eldiven, gözlük,
maske ve kulakl›k yaln›zca ifle girilirken veriliyor. Günlük olarak de¤ifltirilmesi gereken eldivenleri bir y›l kullanmam›z› istiyorlar. ‹fl güvenli¤i önlemleri al›nmad›¤›
için ifl kazalar›nda yaralan›yor ve sakatlan›yoruz. Birçok
iflçi arkadafl›m›z bu kazalarda parmaklar›n› kaybetti.”
“Bu fabrikada dört yüzden fazla iflçi çal›fl›yor. Eski
iflçi say›s› oldukça azd›r. Sürekli iflçi ç›kart›lmakta ve iflçilerin k›dem tazminat› hakk› kazanmas›n›n da önüne
geçilmektedir. Yeni ifle al›nan iflçilere ise sefalet ücreti
olan asgari ücret verilmektedir. Yirmi y›ld›r bu fabrikada çal›flan iflçi arkadafl›m›z›n maafl› sadece 800 lirad›r.”
‹flçiler bu koflullar› ve iflten at›lmalar› protesto
ederken eylemlerini “Bizler haks›zl›klara sonuna kadar
direnece¤iz. Bizler iflimize geri dönmek istiyoruz. Ama
flunu da biliyoruz: Konveyör iflçileri birleflmeden, birbirine kenetlenip mücadele vermeden haks›zl›klar son
bulmayacakt›r. Korkmak, mücadele etmemek sorunlar›m›z› çözmüyor. Korku patronlar›n ifline yar›yor”
(Kartal)
sözleriyle sonland›rd›.
Afl›r› kâr h›rs›n›n
Kas›m ay› tablosu
Bir katliam›n bilançosunu çiziyoruz tekrar...
Afl›r› kâr h›rs›n›n ayl›k bilançosunu baflka
bir deyimle. Yerin yedi kat alt›nda madenlerde, güvenliksiz inflaat sahalar›nda, kapal›
kasa minibüslerde yaflanan cinayetlerin
egemenler taraf›ndan görülmemesi ve yaflananlar›n tek sorumlusunun iflçiler olarak
tespit edilmesi hiç de yabanc›s› olmad›¤›m›z bir tablo. Yaflananlara timsah gözyafl›
dökenler döktükleri gözyafllar› ile tüm suçlar›n› örtmeye çal›fl›yor.
Yaflanan iflçi cinayetlerinin önemli duraklar›ndan biri olan Türkiye’de Kas›m ay› iflçi cinayetleri ile dolu bir ay oldu. Cinayetlerin
ço¤unlu Kayseri, Adana, ‹zmir, Sakarya ve
Konya’da gerçekleflti. Sendika Org’un yapt›¤› aç›klamada bir ay içinde 55 iflçinin öldü¤ünü ve 359 iflçinin de güvenlik tedbirlerinin yeterince al›nmamas›ndan kaynakl›
yaraland›¤›n› belirtti. Bu tablonun ard›ndan
Aral›k ay›nda da cinayetler gecikmedi. 10
Aral›k günü Mersin’in Anamur ilçesinde yap›m› süren HES inflaat›nda toprak kaymas›
sonucu 2 iflçi hayat›n› kaybetti, 3 iflçi de
yaraland›. 13 Aral›k günü AKSA Akrilik
Kimya San Afi’nin Yalova’da yapmakta oldu¤u termik santralin inflaat›nda çal›flan bir
iflçi çelik borular›n alt›nda kalarak hayat›n›
kaybetti.
(H. Merkezi)
10 / ENTERNASYONAL
‹flçi-köylü 79
24 Aral›k 2010-6 Ocak 2011
“Meksika devrimi halk kitleleri taraf›ndan yap›ld›
loria Arenas Agis, Zongolica
Veracruz da¤lar›ndaki Tüm
Yoksul Halk›n Birli¤i isimli sosyal bir örgütün üyesi olarak politik faaliyetlerine
bafllad›. O dönemde 20 yafl›ndayd› ve
yaflam›n› da¤lardaki ormanlar› kesmik
için köylülere inan›lmaz düflük ücretler
ödeyen bölgenin büyük toprak sahipleri
taraf›ndan sömürülen köylüleri savunmaya adad›. Ekim 1999’de efli Jacobo
Silva Nogales’in tutuklanmas›ndan 3
gün sonra yakaland›. Ve 10 y›l hapishanede tutuklu kald›.
G
acoba da Silva Nogales, Ekim
1999’da tutuklanarak ünlü La Palma yüksek güvenlik hapishanesinde 10
y›l geçiren politik tutsak ve ressamd›r.
Meksika hapishanelerindeki siyasi tutsaklar›n koflullar›n düzeltilmesi talebiyle
bafllatt›klar› Süresiz Açl›k Grevine kat›lan 87 tutsaktan biriydi. SAG s›ras›nda
dökülen saçlar›yla yapt›¤› tabloya Libertat (Özgürlük) yazm›flt›r.
J
Sorular›m›z› yan›tlamak için zaman ay›rd›¤›n›z için teflekkürler.
Belki biraz Meksika’n›n tarihiyle bafllaya biliriz. Bu konuda baz› sorular sormak
istiyoruz. Mesela, genelde insanlar Meksika ismini duyduklar›nda Narko-pazar›,
göçmenlik ve Zapata’y› düflünüyorlar.
Ne düflünüyorsunuz bu konuda?
Jacobo da Silva: Meksika’da 1910’da
büyük bir hareket vard› ve 20. yy’›n en
belirgin, önemli hareketlerden bir tanesiydi. Ve 1910’dan sonra yaflanan her
fley ve hatta bugün bile yaflanan her
fley, o dönemin, devrimin bir yans›mas›d›r; olumlu ve olumsuz yanlar›yla birlikte. Sözünü etti¤imiz Meksika devrimidir.
1900’leri›n ilk on y›l› içerisinde 1910
devriminde elde edilen kazan›mlar burjuvazinin elindeydi, esas olarak milli
burjuvazinin. Bu sektörler kendi iktidar›n› sa¤lamlaflt›rd›. Onun için halk tabakalar›n›n tekrar devrimci bir mücadeleye
girmesi uzun bir süre ald›.
Gloria Arenas Agis: Ben ça¤dafl hareketlere girmeden önce birkaç noktay›
vurgulamak istiyorum. Meksika devrimi
halk kitleleri taraf›ndan yap›ld›. Ancak
kitlelerde ve hareketlerde sürekli flu his
vard›; Meksika devrimi bir bütün olarak
tamamlanmad›, özellikle onun sosyal
amaçlar›. Tek de¤iflen fley iktidardakilerdi. Emiliano Zapata ve Pancho Villa gibi
halk›n liderleri egemen s›n›flar ve hatta
kitle, hareket içerisinde burjuvaziyi temsil eden kifliler taraf›ndan idam edildi.
Jacobo da Silva: II. Emperyalist Paylafl›m Savafl›’ndan sonra ortaya ç›kan
hareketler gerçekten ba¤›ms›zd› ve büyük bir sosyal hareket kurmay› hedefliyorlard›.
Gloria Arenas Agis: 40’l› ve 50’li y›llardan sonra çeflitli biçim ve ifadelere
sahip olan sosyal hareketler vard›, flöyle
ki; çeflitli hareketler ortaya ç›kt›. Silahl›
hareketler, sosyal hareketler ve parlamentarist hareketler, onlar hepsi birbirinden farkl›yd›.
Jacobo da Silva: Köylü y›¤›nlar› içerisinde, önemli bir kifli vard›. Ruben Caramillo bir köylü lideriydi. Özellikle Morelos eyaletinde iyi biliniyordu.
Gloria Arenas Agis: Ruben 14 yafl›ndayken Zapata ile birlikte savafl›yordu. Zapata ordunun güney bölgesinde
komutand›. Ancak Zapata ile birlikte
savaflm›fl birçok köylü gibi devrim bittikten sonra, yaflanacak de¤iflimleri
bekliyordu o da. Ruben Caramillo ve
baflka köylüler bir mücadeleye girifltiler,
spesifik bir mücadele. Bu mücadele
köylülerin somut taleplerini içeriyordu.
Jacobo da Silva: Bu mücadele, Emilliano Zapata’n›n mücadelesinin devam›yd› asl›nda. ‹ki aç›dan bir devam›yd›;
onlar›n taleplerinden ve ordunun bilefliminden kaynakl› ve Zapata ile birlikte
daha önce savaflm›fl kiflilerden olufluyordu. Caramillo’nun verdi¤i mücadelenin ileri sürdü¤ü taleplerden biri köylülere topra¤›n geri verilmesi ve ayn› zamanda bir fleker pancar› fabrikas›n›n ku-
-
rulmas›yd›. Bu fabrika bir kooperatif taraf›ndan yönlendirilecekti. Sonra Caramillo katledildi. Asl›nda bafllang›çta Ruben Caramillo pasif bir mücadele veriyordu ama sonradan silahl› mücadele
yürüttü. Silahl› mücadeleyi bafllatt›ktan
sonra pasif mücadeleye geri döndü,
belli bir zaman sonra da katledildi. Kendisi hangi çizgiden yürüyece¤ine pek
karar verememiflti.
- Meksika’daki halk hareketlerinin
karakteristi¤i hakk›nda bilgi verebilir mi siniz?
Gloria Arenas Agis: Diyebiliriz ki, silahlar› ele alm›fl hareketlerin yaklafl›k %
90’› silahl› hareketler olarak ortaya ç›kmad›, daha çok sosyal, halkç›, yo¤un kitlesel mücadeleler sonucu yo¤un bask›lara u¤rayan, talepleri hayata geçirilmeyen hareketler olarak ortaya ç›kt›lar.
Ama flunu söylemek önemlidir, hükümet ço¤u zaman çiftçi ve iflçilerin taleplerini kabul etmedi, kabul edilenler de
temel talepler de¤ildi. Hatta devletin
kabul etti¤i talepler vard› ama sonradan
tekrar bunlara yasak koydu. Bu yüzden
köylüler kendi talepleri için tekrar mücadele bafllatt›. Seslerini duyurmak için
yürüyüfller, barikatlar ve baflka tür faaliyetler yürütmek zorunda kald›lar.
1940’l› y›llar›n bafllar›nda bafllayan ve
1960’l› y›llara kadar süren bar›flç›l mücadele döneminde Ruben Caramillo üç
defa silahl› mücadele bafllatt›. Asl›nda
ulusal silahl› bir ayaklanmay› savundu¤undan de¤il ama bu mücadele biçiminin özellikle öz-savunma konusunda
bir gereksinim oldu¤unu düflünüyordu.
En son silahl› mücadeleden tekrar bar›flç›l-pasif mücadeleye geri dönüfl yapt›.
Meksika Baflbakan› ile konufltuktan birkaç gün sonra da öldürüldü. Baz› ülkelerde gerilla mücadelesinin sosyal hareketlerden kopuk oldu¤u düflünülüyor,
ama tarih göstermifltir ki kopuk de¤ildir.
Bu silahl› mücadelenin bir gereksinim oldu¤unu göstermektedir. Bu
noktada farkl› düflünenler, mücadelenin silahl› biçimleri ve sosyal hareketlerin önemi aras›ndaki iliflki
konusunda yanl›fl bir anlay›fla sahiptir. Bunu anlamak için hareketlerin
tarihini incelemek bile yeterlidir.
Jacobo da Silva: Caramillo,
Meksika tarihinin önemli bir dönemini çizdi, hatalar yapm›fl da olsa
önemli bir deneyimdi. Ancak ülkemizin sosyal hareketlerinin tarihini
daha derinden etkileyen bir baflka
hareket daha var. Bu karayolu iflçileri, doktorlar hareketi ve ö¤retmenlerin hareketinin hikâyesidir.
Bu hareketler de 50’l› y›llarda Caramillo ile iliflki içindeydi. Sonra
60’l› y›llarda -o döneme ‘Meksika
Silahl› Ça¤dafl Hareket’i demekteyizortaya ç›kmaya bafllad›. Bunun nedenini
de, Küba devriminin düflüncelerinin
yay›lmaya bafllam›fl olmas›d›r.
- ‘Doktorlar hareketi, ö¤retmenler
hareketi’ dedi¤inizde ne anlamal›y›z?
Onlar farkl› m› örgütlendiler? Onlar›n
spesifik eylem veya konsepti neydi?
Gloria Arenas Agis: Her fleyden
önce bu hareketler ulusal bir önem tafl›yorlard›, bunu söylerken tüm sosyal
hareketlerden söz ediyorum. Çok k›sa
zaman içerisinde direnifl ve ayaklanman›n simgesi haline geldiler. Ama elbette,
onlar iflçi hareketinin parças›yd›. En anlaml› olanlar onlard› ve küçük grevlerle
genel grevlere do¤ru örgütlendiler. Onlar esas halk katmanlar›na eriflmeselerdi
o önemi tafl›yan güç olamazlard›. Onlar
s›n›f mücadelesinin bir parças›yd› ancak
onlar› esas iten güç zaten karayolu, telefon, may›n, ö¤retmen, doktor ve
tramvay iflçileriydi. Baflka sektörler de
vard› ama söz ettiklerim en güçlü sendikalard›. Onlar›n esas mücadele biçimi
sendikal mücadele idi. ‹ki tane esas talepleri vard›; birincisi, sendikalar›n demokratikleflmesi ve ikincisi, liderlerin ve
kitle temsilcilerinin resmi olarak kabul
edilmesi ve genel olarak daha iyi çal›flma koflullar›. Ama çok yo¤un bir bas-
k›yla karfl› karfl›ya kald›lar. Katliamlar, kay›plar, tutukluluk her yerde mevcuttu.
Yasal önlemlere yönelik korku vard›, bu
yasal korkunun ad› ‘sosyal da¤›l›m’d›.
Ne demek bu yasal önlem? Kitleleri örgütleyen ve toparlayan her fleye karfl›
ç›kmak ve da¤›tmak. Bar›flç›l harekete
karfl› olan bu merhametsiz ve fliddetli
bask› ve Ruben Caramillo’nun infaz›
60’l› y›llardan 65’e kadar halk hareket
üzerinde büyük bir iz b›rak›yordu. Tüm
ülke çap›nda çeflitli türden hareketler
ortaya ç›kmaya bafllad›. Onlar›n baz›lar›
silahl› mücadeleyi mücadelenin esas biçimi olarak savundular ve köylüleri örgütlemeye bafllad›lar.
Jacobo da Silva: Küba devriminin
etkisi alt›nda ciddi silahl› hareketler yükseldi. Burada “kahramanc›l›k” olarak adland›r›lan ve bilinen bir model olan
“Moncara sald›r›” modelini benimsediler. Ne demek bu? Küba devriminde
kullan›lan ve gelifltirilen taktikler bu ülkede de uygulan›lacakt›. Bu model genifl
bir sosyal tabakaya sahipti ve Latin
Amerika’da ve baflka yerlerde de kullan›ld› ama o kadar genifl bir sosyal tabaka yoktu.
Köylüler Chiuawa Kuzey bölgesinde
toprak a¤alar›na karfl› mücadele etti.
Meksika ordusuna ait bir karargaha sald›rd›lar; bu hareket, bafllamadan imha
edildi sonra. Esas liderler öldürüldü, baz›lar› sa¤ kurtuldu. Sonra on y›l boyunca sürecek bir hareket ç›kt›. Bu hareket
bir ö¤renci hareketiydi ve esasen ‘Fransa May›s Hareketinden’ etkilendi.
- O dönemde ortaya ç›kan birçok
hareket esasen Kamboçya ve Mozambik’teki devrimci ayaklanmalardan, Küba
devrimi ve BPKD’den etkilendi, elbette
Avrupa’daki ö¤renci ayaklanmalar› etki
yaratt› ama motor gücü ulusal ve sosyal
kurtulufl mücadeleleriydi, Meksika’y› bu
konuda farkl› k›lan neydi?
Jacobo da Silva: Evet bu hareket
bar›flç›l bir hareketti, daha do¤rusu
ABD ve baflka yerlerdeki bar›flç›l hareketlerden etkilendiler. Ama o da, t›pk›
önceki hareketlerde oldu¤u gibi bask›
alt›nda tutuldu ve sald›r›ya u¤rad›. Bu
sald›r›larda 400’den fazla insan katledildi. Silahl› polisler ‘Tlateloclo Plaza’da (*)
2 Ekim 1968’de yüzlerce insan› katletti.
O dönemde sosyal hareketler ortaya
ç›kt› ve bu sefer onlar silahl› mücadeleyi
savundular.
Gloria Arenas Agis: 1968 hareketi
ülkemizin tarihi için çok belirleyici bir
hareketti ve Fransa’daki ‘May›s Hareketinden’ etkilendi. Hareket, Temmuz
ay›nda bafllad› ve 2 Ekim’e kadar sürdü.
Büyük bir katliamla imha edildi. O üç
ay içinde ö¤renciler kendi gücünü keflfetti. Çok canl›, mücadeleci ve yarat›c›
bir hareketti. Çok sanatsal eserler de
b›rakt›. fiok edici olan da, böyle yarat›c›,
ilham verici bir hareketin bast›r›l›p hükümet taraf›ndan fliddetli bir flekilde imha edilmesiydi. Federal polis, ordu askerler ve jandarmalar öyle bir vahfletle
katliam yapt›lar ki birçok ceset paramparça edildi. Bu katliam tesadüfi de¤ildi,
çok iyi örgütlenmifl ve haz›rlan›lm›flt› ve
onun tek amac› hareketi yok etmekti.
Katliam› gerçeklefltirenler özel bir bi-
rimdi, ismi de ‘Olympus Taburu’ idi.
Dedi¤im gibi ö¤renci hareketini yok etmek için kurulmufltu. Resmi rakamlara
göre katliam s›ras›nda 40 kiflinin öldü¤ü
söylendi. Baflka ifadelere göre ise binin
üzerindedir. Gerçekçi yaklafl›rsak 400500 aras›d›r. O olaydan sonra birçok
grup ç›kt› ve katliam, hareketi radikallefltirdi.
- Bu hareketler ba¤ içinde miydi,
yani siyasi-ideolojik tart›flmalar yürüttü ler mi, baflka ülkelerde oldu¤u gibi?
Jacobo da Silva: Baz›lar› evet, ba¤
içindeydi ve baz›lar› da tecrit içindeydi.
Gloria Arenas Agis: Özellikle flehir
gerillas›n›n bir özelli¤iydi bu, onlar k›r
gerillalar›ndan farkl›d›rlar.
- Yani, flu anda k›r gerillas›ndan de¤il flehir gerillas›ndan bahsediyorsunuz?
Bu onlar›n durumu çok farkl› oldu¤u
anlam›na m› geliyor?
Jacobo da Silva: Ö¤rencilere yönelik
olan bask›dan sonra, asl›nda onlar›n
varl›¤› sayesinde bafllad›. O harekete
kat›lan ve kuran onlard› ve silahl› mücadele bafllatan da onlard›. O dönemde
benzeri süreçlerde yafland›, ama 68 hareketiyle direkt ba¤lant›l› de¤ildi.
K›rsal hareket kendi sürecini yaflad›
ve bu konuda esasl› iki tane hareket
vard› ve her ikisi Guerro eyaletinde ortaya ç›kt›. Biri Partdido de Los Pueblos
Pobres PLPP (Yoksul Halk›n Partisi) ve
onun lideri Lucio Cabanas idi. Di¤eri
ise Ulusal Devrimci Halk›n Birli¤i ve
onun lideri Henarios Vasquez idi. Her
iki hareketin de genifl bir kitle temeli
vard› ancak yerel kald›lar. Onlar da direkt silahl› mücadele yürütmedi. Lucio
Cabanas bir ö¤retmendi. Onlar›n ilk eylemi, okul müdürüne karfl› olan bir eylemdi; eyalet hükümeti o eyleme silahlarla sald›rd›. Sonuç, 16 kifli ve bir bebek öldü. Di¤er hareket de silahl› bir
hareket olarak bafllamad› ama Guerro’de k›sa bir zaman döngüsü içerisinde kitleleri örgütleyebildi. O hareket,
silahl› mücadelenin baflar›s›n› güçlü bir
sosyal harekette görüyordu ve silahl›
mücadele bafllatt›lar. Onlar eyalet valisini düflürdüler ama bir katliam yap›ld›
ve birçok insan katledildi. O deneyimden sonra Henarios Vazquez silahl› hareketi örgütlemeye bafllad›. Burada bile
flehir ve k›r gerilla mücadelesi aras›nda
bir fark oldu¤unu görebiliyoruz.
Jacobo da Silva: Tüm bunlardan
sonra, küçük gruplar koalisyonlar kurdular ve büyümeye çal›flt›lar. Bu hareketlerin ço¤u Meksika devleti taraf›ndan imha edildi ve ona “kirli savafl” diyoruz. Bu devlet terörü ö¤rencilere,
köylülere vs. karfl› kullan›ld›. Sadece o
dönemde 800 kifli Guerro eyaletinde
kaybedildi. Tüm ülke çap›nda 2.500 kifli
kaybedildi. Ayn› zamanda o dönemde
seçilen kiflilere yönelik yarg›s›z infazlar
yap›ld›. Baz› gruplar sa¤ kurtuldu, onlar
yer alt› hareketleridir. Onlar y›llarca hiç
bir askeri eylem yapmadan yer alt›nda
kalarak sa¤ salim kald›. Bir örnek olarak
Yoksul Halk Partisi ve Ulusal Devrimci
Yurttafl Birli¤idir. Her iki partinin önderleri katledildikten sonra o örgütler bir
yeniden infla sürecine girdiler. Cabanas
1974 ve Vazquez 1972 y›l›nda öldü. Ta
ki 1994 y›l›na kadar askeri eylemler
yoktur. O zaman ortaya ç›kt› ki Chiapas’daki EZLN’in d›fl›nda k›rsal bölgelerde baflka gruplar da silahl› mücadele
yürütüyor.
Gloria Arenas Agis: Biz asl›nda
70’lerden 90’lara atlad›k ama ben biraz
80’lerden bahsetmek istiyorum. 80’li y›llarda birçok hareket, yürütülen ‘kirli savafl’ nedeniyle imha oldu. 80’lerde de
fliddet, katliamlar ve kay›plar devam
ediyordu. Ayn› zamanda çok güçlü bir
köylü hareketinin y›llar›yd›, üniversitelerdeki demokratikleflme için mücadele
ülkenin her yerinde gerçeklefliyordu. Yine kentsel bölgelerdeki merkezlerde iflgaller yap›ld› ve o eylemler çok önemliydi. Ayn› dönemde 1985 y›l›nda deprem oldu. Deprem ülke aç›s›ndan siyasi
ve sosyal sonuçlar getirdi, çünkü çok
büyük bir felaketti ve her fley kaos içindeydi. ‹lk defa yoksul bölgelerde yaflayan insanlar örgütlenmeye bafllad›.
Devrimciler halk› örgütlemek için çeflitli
giriflimlerde bulundu ama ço¤u zaman
ordu ve federal polislerle karfl› karfl›ya
geldi. Onlar ço¤u zaman eylemcilere
geçit vermiyordu. O dönem insan haklar› örgütlerinin ortaya ç›kt›¤› dönemdi
ve ilk defa Meksika’daki insan haklar› ihlalleri gündeme tafl›nd›. O y›llarda büyük katliamlar yafland›, Chiapas’da, Guerro’da, Oxaca’da ve baflka bölgelerde.
Bu katliamlar esasen yerli halka karfl›
yap›ld›. Bir ayd›n yazar, Meksika’daki
80’li y›llar› “sessizli¤in y›llar›” olarak adland›rmaktad›r. Sessizlik çünkü devlet
tüm güçleri yok etmeye çal›flt› ve onlar›
öldürmek istedi. Bunun için birçok hareket yer alt›na çekildi ve tekrardan
güçlendi. Sadece 1994 y›l›nda ‘Zapatista
Ayaklanmas›’ ortaya ç›k›nca; baflka hareketler de tan›nmaya baflland›. Onun
için baz›lar› belki “Zapatistalar 20. yy’›n
son gerilla hareketi de¤ildi ama 21.
yy’›n ilk gerilla hareketiydi” diyorlar.
- Tüm dünya çap›nda EZLN’in
mücadelesi ulusal bir mücadele olarak
bilinmektedir, bu mücadele dünyada
çok kamuoyu ve sempati oluflturdu.
Di¤er devrimci silahl› hareketlerin
EZLN ve onun mücadelesiyle olan iliflkisi neydi?
Gloria Arenas Agis: Bence sordu¤unuz soru çok önemli bir konudur.
Zapatista hareketi çok önemli bir hareketti. EZLN ilk toplu ayaklanma günleri
yaflad›¤›nda belli bir seyri takip ediyordu. Ancak o dönemde o seyir resmi
de¤ildi. 12 gün sonra herkes o seyrin
ulusal çapa yay›laca¤›n› bekliyordu,
EZLN ne yapaca¤›n› kararlaflt›rmak zorundayd›. Her yerde kitle y›¤›nlar› ayakland› özellikle Chiapas bölgesinde. Di¤er örgütlerden olan ‘Partido Revolucionario Obrero Clandestino Union del
Pueblo’ (Halk›n Yer Alt› Devrimci ‹flçi
Birli¤i Partisi) ki onlar içerisinde Yoksul
Halk›n Partisi de vard›, ayaklanmay› görünce onlar da askeri eylemler düzenledi. Böylece ordunun sadece Chiapas
üzerine yo¤unlaflmas›n› engellemifl oldular. EZLN devletin boyutunu hem siyasi ve hem de askeri olarak görebildi.
Ona ra¤men EZLN kendi gücünü gördü ve onlar› kuflatan gerici bir orduya
karfl› savafl bafllatt› ve yenilgiye u¤ratt›,
siyasi olarak, y›llar›n sessizli¤inin ard›ndan onlar isyan›n umudunu temsil ettiler. Sonradan görüflme sürecine girdiler
asl›nda sadece konuflmalarda kald›, çünkü anlaflmalardan bir tanesi bile yerine
getirilmedi. Fakat flunu söylemek gerekir ki, bu görüflmeler Latin Amerika’daki bar›fl görüflmelerinden farkl›yd›. Neden? Çünkü görüflmeler olsa da silahl›
mücadele sürülüyordu ve bu mesaj
önemliydi. Sürekli görüflmelere gidiyorlard› ama ondan önce deklarasyon
yay›nlayarak silahl› mücadeleye devam
edeceklerini aç›klad›lar. Bu noktadan
onlar›n görüflleri pek ço¤u kez de¤iflti
ama belli temeller korudular. Esas umut
veren yan halk›n kendi kaderini tayin
etmesi ve bunu devlet olmadan yapabilmeleridir. Onlar hiç bir zaman herkesin mücadelesini temsil ettiklerini söylemediler. Bu flekilde Meksika solunda iki
taraf görebiliyoruz. Dünyan›n her yerinde yani sadece Türkiye ve Meksika’da
de¤il teorik-siyasi tart›flmalar söz konusudur ve bu tart›flmalar içinde iki yön
görebilirsiniz; biri özerkçilik savunur ve
ikincisi klasik olan bilinen iktidar perspektifidir. Bu tart›flma önemlidir, bitmemifltir ve “gereksiz” de¤ildir. Ama ayn›
zamanda karfl›m›zda ortak bir düflman
duruyor, tam karfl›m›zda, bunu asla
unutmamal›y›z.
- Dedi¤iniz gibi bu konu çok
önemlidir. Ayn› zamanda ülkenizin tarihi konusunda verdi¤iniz bilgi de çok
e¤itici oldu. Görüfller konusunda farkl›
yorumlar›m›z olabilir ama bu de¤erlendirme çok güzeldi size teflekkür ediyoruz. Son olarak geri kalan zaman› sizin
tutukluluk süreciniz için kullanmal›y›z.
Meksika hapishanelerdeki koflullar hakk›nda bilgi verebilirsiniz.
Jacobo da Silva: Bizler çok flansl›y›z.
Biz 11 y›l önce tutukland›k. Yani mevcut hapishane koflullar›nda kalmak zorunda de¤ildik. O anlamda flansl›y›z.
E¤er bugünkü koflullarda al›nm›fl olsayd›k herhalde flu anda yaflamazd›k. Koflullar a¤›rlaflt› ve tutsaklara yönelik olan
uygulamalar daha da kötü. Son 4 y›lda
3000 kay›ptan bahsediyorlar. Ya götürmeden önce kaybediyorlar ya da hapishane içinde. Bizi ‘Yüksek Güvenlikli
Hapishane’ye götürdüler. O hapishane,
siyasi tutuklular için en korkunç yerdir.
Ülke çap›nda birincil hapishanedir. Gloria 9 ben ise 10 y›l kald›m. Sonradan
bizi baflka bir hapishane götürdüler.
Gloria’y› baflka bir hapishaneye götürdüler. Onun kald›¤› hapishanede insan
haklar› ihlalleri had safhada. Hapiste her
gün özellikle ilk al›nd›¤›m›zda iflkence alt›nda kald›k. Sonra kendini nas›l yasal
aç›dan savunaca¤›n› düflünüyorsun, bu
ülkede tutukland›¤›nda direkt bir avukat
gelmiyor. Hele siyasi tutsaklarlarda bu
durum daha da de¤ifliktir. Tamamen
tecrit alt›nda kald›m, arada bir belli kiflilerle ayn› hücrede kald›m ama ona ra¤men tecrittir. Kitaplara el konuldu, günlük gazeteleri almak mümkün de¤ildi ve
ziyaretler nadirdi, genel olarak engel ç›kartt›lar. Ben ve Gloria’n›n bir çift oldu¤umuzu kabul etmediler, sürekli mektuplar›m›za el koydular. Gecenin bir
vaktinde hücreme girip sald›r›yorlar, beni dövüyorlar ve küfür ediyorlard›. “Sen
buradan mutlaka ç›kacaks›n, ama tabut
içinde ç›kacaks›n, senin annen seni tan›mayacak” diyorlard› bana. Geceleri ›fl›k
hiç bir zaman kapanmad›, hep aç›kt›.
Söz etti¤im ›fl›k çok i¤renç bir ›fl›kt›.
Bembeyaz ve gözleri rahats›z ediyordu.
Haftada iki bazen üç kez 40 dakika havaland›rmaya ç›k›yorduk ama bazen
onu da yapmad›lar. Ama bizim için o
40 dakika dünyan›n de¤erini tafl›yordu.
Her saniye sanki son an›m›z diye düflündük. Befl y›ldan sonra en az›ndan kitap alabiliyordum, araflt›rmalar yapabildim.
Gloria Arenas Agis: Demin Jacobo’nun dedi¤i gibi, biz görüflemedik.
Sadece avukatlar üzerinden birbirimize
selamlar ilettik ama fiilen görüflmeler ya
da mektuplar nadirdi. Kad›n olmamdan
kaynakl› beni daha da afla¤›lad›lar. Dufl
kabinlerine giderken erkek gardiyanlar
geliyordu. Biz de kabul etmiyorduk yani
o günlerde dufl yapmak veya y›kanmak
mümkün de¤ildi.
- Bir kez daha zaman ay›rd›¤›n›z için
teflekkürler.
Jacobo ve Gloria Arenas Agis: Bizler size teflekkür ediyoruz ve mücadelenizde baflar›lar diliyoruz.
(* Tlateloclo Plaza Kültürler Meydan›)
11 / DÜNYADAN
24 Aral›k 2010-6 Ocak 2011
Frontex nedir?
Birimiz toprakta,
Binler mücadelede
6 Aral›k 2008 akflam›, 16 yafl›nda ö¤renci bir genç olan
Alex Grigoropoulos’un, polisin kurflunuyla katlediliflinin 2. y›ldönümüydü. Bu sald›r› ülkemizde pek çok kifli
taraf›ndan ifade edildi¤i gibi münferit veya birkaç polisin kendini bilmezli¤inin bir sonucu hiç olmad›. Aksine
sistemin artan sald›r›lar›n›n bir parças›yd›. Yunanistan
polisi, öyle d›flardan bak›ld›¤› gibi ne “orant›l›d›r” ne
de “insafl›”. Sistem ve onun politik temsilcilerinin yönetme krizi derinlefltikçe zor ayg›t› ön plana ç›kmaktad›r. Alex, sistemin ç›kmaz›n›n, politikalar›n›n silahland›r›p tetik çektirdi¤i bir polis taraf›ndan katledilmifltir.
Katillerden biri müebbet, di¤eri de 10 y›la mahkum
edilmifl olmas› da sistemi kendi hukukunda aklaman›n
ötesine geçmemekte. Halk›n ve gençli¤in vicdan›nda
ve yaflam›nda sistemin bu lekesi asla ç›kmayacakt›r.
Geçen y›l oldu¤u gibi bu y›l da binlerce ö¤renci, iflçi, iflsiz
sokaklara ç›karak katliam›n 2. y›ldönümünde protesto
gösterileri düzenledi. Ülkenin pek çok flehrinde gerçekleflen eylemlerin merkezi ise gene Atina oldu. Atina’da sabah saatlerinde bafllayan eylemler, akflam gerçekleflen merkezi eylemle doru¤a ulaflt›. Atina’ya ba¤l›
birçok semtte, bir araya gelen lise ve ortaokul ö¤rencileri, karakol ve emniyet merkezlerine yapt›klar› yürüyüfllerle protestolar›n da start›n› verdiler. Girit Adas›nda bir grup lise, ortaokul ve üniversite ö¤rencisi Girit
TV binas›na girerek ana haber program›n› kesip bildirilerini okudu. Ö¤renciler, semtlerdeki eylemlerinin
sonlanmas›ndan sonra Atina’da yap›lan eylemlere kat›ld›. Atina’da yap›lan eylemler ise saat 15.00’da Propilea Meydan›’nda bafllad›. Ancak daha bütün gruplar
toplanmadan, polis meydanda bulunan kitleye sald›rd›.
Yo¤un bir flekilde at›lan gaz bombalar› sonucu kortejler yürüyüfle erken bafllamak zorunda kald›. Di¤er parti ve gruplar da sonradan yürüyüfle kat›lmak zorunda
kald›. Polis erken müdahale ederek, kitlenin toplanmas›n›n ve kat›l›m›n›n önüne geçmeye çal›flsa da baflar›l›
olamad›. Binlerce kifli, farkl› noktalardan eyleme kat›lmaya devam etti. Yürüyüfl boyunca polisin yo¤unlu¤u
da kitlenin kararl›l›¤›n› ve kat›l›m›n› etkilemedi. Yürüyüfl
s›ras›nda, s›k s›k polis sald›r›s› ve çat›flma yafland›. PoliKatiller Halka Hesin sald›rgan tutumuna karfl› kitle, “K
sap Verecek”, “Alex Yafl›yor, Son Sözü Halk SöyleyeBirimiz Topra¤a Binler Mücadeleye”, “Ey Halk
cek”, “B
Yollara
Boyun E¤me Tek Yol Direnifl ve Mücadele”, “Y
Yollara Terörü K›rmaya”, “Kahrolsun Devlet Terörü”
sloganlar›n› atarak kararl›l›¤›n› ortaya koydu. Kitlenin
tepkisi sadece katliamla s›n›rl› kalmad›. IMF-AB ve hükümetin ekonomi politikalar›na da at›lan sloganlarla
tepki gösterildi. Yol boyunca yap›lan müdahale, kortejlerin meclise ulaflmalar› ile daha da yo¤unlaflt›. Kitlenin meclis önünde beklemesini engellemek isteyen
polis sürekli gaz ve ses bombalar› kulland›. Birçok kifli
yo¤un gazdan etkilendi. Tüm sald›r›lara ra¤men kitle
da¤›lmayarak yürüyüfle devam etti.
‹kinci önemli sald›r› ise Propilea Meydan›’nda gerçekleflti.
Burada polis kitleye gaz ve coplarla müdahale ederek
birçok kifliyi de gözalt›na ald›. Bu sald›r›y› da geri püskürten kitle, eylemine Omonya Meydan›’na kadar devam etti. Ana grup burada eyleme son verirken,
Anarflist gruplar Politeknik Üniversitesine yönelerek
eyleme devam ettiler. Alex’in vuruldu¤u Eksarhia bölgesinde toplanan gruplar ise burada geç saatlere kadar eylemlerine devam ettiler. Eylem boyunca onlarca
kifli gözalt›na al›n›rken, bir kad›n bafl›na isabet eden tafl
sonucu a¤›r yaralan›rken bir erkek de bilinmeyen bir
nedenden dolay› yaraland›. Gözalt›na al›nanlardan 44
kifli tutuklanma talebi ile 7 Aral›k günü savc›l›¤a sevk
edildiler.
Bir gün öncesinde yap›lan “terör” operasyonu, eylemlerin gerçekleflece¤i genifl bir alan›n araç trafi¤ine kapat›laca¤› aç›klamas› ve eylem günü 7 binin üzerinde polisin görev al›p, tüm sokaklar›n tutulmas›na karfl›n 20 bine yak›n kiflinin eylemlere kat›lmas› engellenemedi.
YKP (M-L) ve Militan Gençlik Hareketi de kitlesel, militan ve disiplinli korteji ile eylemde dikkat çekti. Bundan dolay› sald›r›lar süresince onlarca kifli YKP (M-L)
kortejini tercih etmifltir.
Yunanistan’dan bir ‹K okuru)
(Y
Daha önce FRONTEX’ in Yunanistan’da
konufllanmas› ile ilgili geliflmelerden bahsetmifltik. S›n›r güvenli¤i ad› alt›nda göçmenlere
ve mültecilere yönelik polisiye bask› unsuru
olan bu güç, Yunanistan’da mücadele veren
göçmen ve yerli kurumlar›n tepkisiyle karfl›laflmaktad›r. Bu gücün en son Türkiye-Yunanistan s›n›r› olan Meriç nehri boyunca yerlefltirilmesi, bu kurumlar›n tepkilerini daha da
somutlaflt›rmalar› ile devam etmektedir. Bu
kapsamda kurumlar 18 Aral›k günü s›n›r bölgesi olan Evro’ya giderek burada FRONTEX’ i protesto ettiler. Yunanistan Evro Yürüyüflü olarak bir araya gelen oluflum temsilcilerinin “SSemtlerde Direnifl-antige›ton›es.blogspot.com” sitesinde yay›nlanan röportajlar›n› okurlar›m›za sunuyoruz.
Frontex nedir?
- Frontex 2005 y›l›ndan bu yana Avrupa
Avrupa vatandafls›n›r güvenlik gücü olarak, “A
lar›n›n güvenli¤i ve özgürlü¤ü için, Avrupa s› n›rlar›n›n güvenli¤inin art›r›lmas› ve operas yonal güçlerinin koordinasyonu” faaliyetlerini
sürdürüyor. Pratikte ise Avrupa s›n›rlar›na
ulaflan mültecileri, di¤er devletlerin s›n›r güvenlik güçleri ile birlikte gözalt›na alan, tutuklayan ve s›n›r d›fl› eden bir Avrupa ordusudur.
Bu politikan›n bugüne kadar ne gibi
sonuçlar› oldu?
- AB’nin esas amac› mültecilerin kendi
topraklar›n›n d›fl›na ç›kar›lmas›d›r. Bu zaten
önemli ölçüde gerçekleflmekte. Libya, Ukrayna, Fas gibi ülkelerde kamplar›n infla edilmesi için parasal, teknik, bilgi ve donan›m
deste¤i verilmektedir. Buna paralel, AB ken-
di s›n›rlar›na ulaflabilen mültecileri, s›n›r› oluflturan çevre ülkelerde tutmaya çal›fl›yor.
Dubl›n 2 anlaflmas›yla, mültecilere istedikleri
ülkelerde s›¤›nma talebini yok sayarak bunlar› ilk geldikleri Avrupa ülkelerine s›n›r d›fl›
ediyor. ‹talya, ‹spanya ve Malta’n›n Kuzey Afrika ülkeleriyle iade anlaflmalar› imzalar›n›n
ard›ndan, Avrupa’ya esas girifl noktas› Yunanistan oldu. Bununla, Yunanistan di¤er ülkelere gitmek isteyen binlerce mülteci için bir
hapishaneye dönüflüyor ve bu insanlar burada mahsur kal›yorlar.
Frontex’in Yunanistan s›n›rlar›ndaki
faaliyetleri nelerdir?
- Frontex birkaç y›ld›r Ege ve Akdeniz’
de göçmenlere karfl› faaliyet yürüterek bu
politikay› hayata geçiriyor. Mültecileri tafl›yan
teknelere sald›r›yor, kamplara bask›n düzenliyor ve girifl yapanlar› kaydediyor. Böylece
burada baflvuru yapanlar›n baflka bir Avrupa
ülkesinde baflvuru yapmalar›n›n önüne geçilmeye çal›fl›l›yor. Gerçeklikte ise, hiçbir s›n›r
veya asker, geleceklerini ve dahas› yaflamlar›n› kurtarmaya çal›flan mültecileri engelleyemez. Böylece ortaya ç›kan sonuç, mültecilerin Ege ve Akdeniz’den Evro-Meriç’ e yönelmeleri olmaktad›r.
Frontex Evro-Meriç’te ne yapacak?
- Frontex, Yunanistan hükümetinin ça¤r›s› sonucu Kas›m 2010 tarihinden itibaren,
termal kameralar, özel araçlar ve helikopterle donat›lm›fl 200 kiflilik bir güçle faaliyetlerini
ülkenin kara s›n›rlar›na da yayg›nlaflt›rmaktad›r. Merkezi Orestiada flehrinde bulunuyor. Yapt›klar› çal›flmalar› TV kanallar›nda
reklam ederek Avrupa’n›n mültecilere karfl›
‹flçi-köylü 79
Yunanistan ile “dayan›flmas›n›” ifade ediyor.
AB’nin “dayan›flmas›” pratikte ne
anlama gelmekte?
- Pratikte, Frontex hemen s›n›r› d›fl› edilecek ve bir daha ne Yunanistan’ ne de baflka bir Avrupa ülkesinde iltica umudu olmayacak mültecileri ay›r›yor. Mülteciler, kendi
ülkelerine veya geçifl ülkelerine (Türkiye gibi) s›n›r d›fl› edilene kadar kamplarda tutuklu
kal›yorlar. Somali, Afganistan (Irak savafl bölgesi olarak görülmemekte) gibi savafl bölgelerinden gelenler ise yine ayn› flekilde ülkeyi
30 gün içinde terk etmelerini isteyen bir ka¤›tla serbest b›rak›l›yorlar. Yunanistan’da baflvuru yapmak isteyenler ise baflvuru yap›yor
ancak hemen hemen hepsi 30 gün içinde
reddediliyor. Frontex taraf›ndan kaydedildikleri için istedikleri ülkelere gitmeleri ve buralarda baflvuru yapmalar› olanaks›z ve Yunanistan’da mahsur kal›yor ya da di¤erleri gibi
s›n›r d›fl› ediliyorlar.
Frontex, Yunanistan’a ve Evro-Meriç’e ne getirecek?
- Pratik sonuçlar› olarak, s›n›rlarda daha
çok fliddet, bask› ve barbarl›k olacakt›r.
AB’nin göçmenlere ve mültecilere karfl› açt›¤› savaflta, Meriç, Adalar, Patra ve Igoumenitsa gibi flehirlerin bu savafl›n yükünü
tafl›mas› istenmektedir. Ayr›ca, insanl›k d›fl›
koflullarda daha çok tutuklu anlam›na gelmektedir.
Son olarak, yasa d›fl›l›¤a mahkum edilmifl
daha çok göçmenin, ka¤›tlar› ve haklar› olmayan daha çok mültecinin flehirlerde mahsur kalmalar›, mahallelerde daha çok gettolaflma ve fliddet anlam›na gelmektedir.
Neden Frontex’in Evro-Meriç’teki
varl›¤›na karfl› ç›k›yoruz?
- Çünkü, s›n›rlar›n daha askerileflmesine
ve mahallelerimizin faflistleflmesine karfl› ç›k›yoruz. Çünkü hepimiz, iflçiler ve iflsizler, yoksullar ve göçmenler olarak ayn› zorunluluklar› paylaflt›¤›m›za ve ortak düflmanlar›m›z oldu¤una inan›yoruz. Göçmenlerin ve mültecilerin kriminalize edilmesine ve sürekli kovuflturulmas›na karfl›y›z. ‹nsanlar›n kovuflturulmas›ndan, toplama kamplar›ndan, bask›lardan
ve may›nlardan nefret ediyoruz. Çünkü ülkemizi “yol geçen han›na” çeviren, istedikleri
ülkelere gitmek isteyen mültecilerin özgürlü¤ü de¤il, kaynaklar›m›z›, kazan›mlar›m›z› ve
haklar›m›z› çalan bafl›bozuk finans sermayesidir. Çünkü bizim silah›m›z dayan›flmad›r.
Emekçilerin, sürülenlerin, ezilenlerin, yerlilerin veya göçmenlerin dayan›flmas›d›r.
Yunanistan’dan bir ‹K okuru)
(Y
Filistin’de “düflle gerçek aras›nda” 43 direnifl y›l›
Filistin Halk Kurutulufl Cephesi (FHKC)
kuruluflunun 43. y›l›n› gerçeklefltirdi¤i eylemlerle kutlad›.
11 Aral›k günü Filistin’de ve mülteci
kamplar›nda bir araya gelen Filistinliler
FHKC’nin binbir emek, nice bedel ve büyük
bir özveri ve cüretle bugünlere tafl›d›¤› direnifl bayra¤›n› selamlad›. FHKC, 43 y›ld›r ‹srail
Siyonizminin karanl›¤a mahkûm etmeye çal›flt›¤›, duvarlarla ve hapishanelerle örülmeye
çal›fl›lan tutsakl›¤a, sürgünlerle topra¤›n›n
unutturulmak istenmesine karfl› 43 y›ld›r genel baflkan› ve kurucusu George Habafl’›n
deyifli ile; “ddüflle gerçek aras›nda bir Filistin
için” savafl›yor.
Filistin halk›yla etle t›rnak gibi kaynaflan
FHKC, tüm engellemelere ve katliamlara, birçok önder kadrosunun suikastlerle imha edilmesine karfl›n her defas›nda yeniden küllerinden do¤du. Filistin halk›n›n direniflinden beslenerek yeniden ayaklar› üzerine do¤ruldu.
Ülkemiz de dahil olmak üzere Ortado¤u’daki
birçok devrimci ve komünist parti ve örgüte
de her zaman kucak açan FHKC ve Filistin
halk›, Ortado¤u’da ‹srail’in karanl›k zulmüne
karfl› bir direnifl meflalesi olarak ›fl›ldamay›
sürdürmektedir.
FHKC’nin kurulufl y›ldönümünde en kitlesel kutlaman›n yap›ld›¤› Gazze fieridi’nde on
binlerce Filistinli genç, yafll›, kad›n ve erkek ellerinde k›z›l bayraklar› ve direnifl sloganlar› ile
Stadyumu doldurdu. Mitingin ana konuflmas›n› yapan FHKC Politbüro üyesi Cemil Mecdelevvi; iflgalciye karfl› koymak ve tüm bask›lar karfl›s›nda direnifli infla etmek için Filistin
ulusal birli¤ine olan ihtiyac› vurgulad›. Filistin
halk›n›n silahl› direnifl, halk direnifli ve ekonomik direnifl dahil tüm biçimlerde direnifl hakk›n›n oldu¤unun ve direniflin iflgale karfl› tek
çözüm oldu¤unun alt›n› çizdi. Mecdelevvi,
Cephe’nin liderli¤ini ve tarihini selamlad›, iflgal
zindanlar›ndaki Genel Sekreter Ahmed
Sa’adat’›n ve tüm yoldafllar›n ve Filistinli tutsaklar›n özgürlü¤ünü istedi ve önceki Genel
Sekreterler Ebu Ali Mustafa ve George Habafl’›n miras›n› selamlad›. Gençlerin ve kad›nlar›n Cephe’nin ve Filistin hareketinin tüm
faaliyetlerine her düzeyde kat›lmalar›n›n gücüne ve önemine dikkat çekti. On binlerce
Filistinli, Gazze fieridi’nde, Ramallah’ta, Tulkarim ve Nablus’ta ve Arraba’da Beddavi ve
El-Bus Sürgün Kamp›’nda (Lübnan),
FHKC’nin ölümsüz genel sekreteri George
Habafl ve tutsak sekreteri Ahmad Sa’adat’›n
resimlerini tafl›d›.
FHKC Filistin halk›n›n direniflinde Filistin
rüyas› gerçek oluncaya dek yaflmaya ve sa vaflmaya devam edecek.!
(H. Merkezi)
Göçmen çocuklar› için
‹sviçre’nin Neuchatel Kantonunun La
Chaux De Fonds flehrinde ‹T‹F (‹sviçre
Türkiyeli ‹flçiler Federasyonu ) temsilcisinin
önerisi ile POP (‹sviçre ‹flçi Partisi) ile ortak olarak göçmen çocuklar›n›n e¤itim sorunlar› tart›fl›ld›.
Tart›flmaya Belediye Baflkan› s›fat› ile
Ann›e Clere ve yine Kanton e¤itiminden
sorumlu Viviane Houlmann ça¤r›ld›. Toplant› POP Kanton Sekreteri Gazereth Pascale’in kat›l›mc›lara ve konuklara hofl geldiniz demesi ve tan›tmas› ile bafllad›. Ard›ndan söz alan ‹T‹F temsilcisi de kat›l›mc›lar›
selamlad›ktan sonra göçmen çocuklar›n
sorunlar›n› özetleyen bir sunum yapt› ve
devam›nda üç soru sordu:
1- Komündeki göçmen çocuklar›n›n
bölümlere göre baflar› oran› ne?
2- Bu bölgelerdeki göçmen ve ‹sviçreli
çocuklar›n oran› ne?
3- Y›l sonunda Kanton taraf›ndan belirlenen e¤itim program›n›n ne kadar› bitiriliyor?
Ard›ndan sözü Viviane Houlman’a b›rakt›. Houlman “Kantonumuza yeni gelen
çocuklara iki sene boyunca Frans›zca kursu veriyoruz. Özel sosyal e¤itimciler denetiminde e¤itimler veriliyor. Yine o s›n›flardaki ö¤renci say›s›n›n da az olmas›na dikkat ediyoruz. Aileleri ça¤›r›yoruz, onlarla
ortak çal›flmalar yap›yoruz” dedi ve anadilin önemine dikkat çekti. Sonras›nda söz
alan Jaclin Sommali de Kürt dilinin önemine vurgu yapt› ve Kürtler mutlaka çocuklar› ile Kürtce konuflsunlar diye öneride
bulundu.
Belediye Baflkan› s›fat› ile gelen Ann›e
Clere ise daha çok entegrasyon çal›flmalar›na de¤indi. ‹T‹F temsilci arkadafl tekrar
söz alarak verdikleri bilgiler ve ev sahipli¤i
için POP’a teflekkür etti.
(‹sviçre’den ‹K Okurlar›)
EVRENSEL BAKIfi
Y‹NE YEN‹DEN ‹RAN’IN NÜKLEER
PROGRAMI VE PAZARLIKLAR
Geride b›rakmak üzere oldu¤umuz y›lda
ABD-‹ran çat›flmas›nda gündeme damgas›n› vuran ‹ran’›n nükleer çal›flmalar› konusu yeniden s›cak gündemde yerini ald›. May›s ay›nda Nükleer
Silahlar›n Yay›lmas›n›n Önlenmesi Anlaflmas›’n›
(NAT) gözden geçirme konferans› gerçeklefltirilirken daha bir hararetlenen konu, Rusya’n›n deste¤ini çekmesi sonucu köfleye s›k›flan ‹ran’› 17
May›s’ta Türkiye ve Brezilya ile Tahran’da bir anlaflma imzalamak zorunda b›rakm›flt›. Anlaflman›n
ABD’nin taleplerini de içerdi¤i Obama’n›n Brezilya devlet baflkan› Lula’ya yazd›¤› mektubun iffla
edilmesiyle a盤a ç›km›flt›. Ancak imzalanan metin
ABD taraf›ndan “bir ka¤›t parças›” olarak nitelendirilmifl, ‹ran’a iliflkin hayata geçirilmesini istedi¤i
yapt›r›m paketini daha da a¤›rlaflt›rarak BM Güvenlik Konseyi’ne sunmufl ve onaylatm›flt›.
ABD-‹ran aras›nda May›s ay›ndan sonraki süreç esas olarak yine karfl›l›kl› söz düellolar›, gövde
gösterileri, diplomatik ataklar ve ABD-‹srali’in
‹ran’a silahl› müdahale tehditleri aras›nda “so¤uk
savafl” halinde devam etse de ‹ran’›n “nükleer
program›yla” ilgili müzakere seçene¤i uluslararas›
siyasetin gündeminde yerini korudu. ‹ran görüflmelere aç›k oldu¤unu Obama’ya masa ça¤r›lar›n›
s›kça dillendirdi. Ancak nas›l bir müzakere sorusuna taraflarca verilen yan›tlar farkl› farkl›.
ABD’nin iç ve bölge siyasetinde öne ç›kan baflka
gündemler nedeniyle ‹ran bu konuyla s›cak gündemde daha az yer ald›. Sonuç olarak süren aç›kgizli diplomatik trafik sonucu taraflar 6-7 Aral›k’ta
‹sviçre’nin Cenevre kentinde bir araya geldi. Görüflmelere BM Güvenlik Konseyi bafl daimi üyesi
(‹ngiltere, Fransa, ABD, Rusya, Çin) ve Almanya’y› temsilen AB d›fl politika yüksek temsilcisi
Catherine Ashton; ‹ran’› ise bafl nükleer müzakerecisi Said Celili temsil etti.
Nükleer müzakerede talepler bilindikti.
5+1’in (asl›nda ABD) talebi silah yap›m›nda kullan›labilece¤i gerekçesiyle ‹ran’›n nükleer çal›flmas›n›
durdurmas›, ‹ran’›n ise bar›flç›l amaçl› nükleer çal›flma yapma hakk›n› kullanmadaki ›srar› görüflmelere damgas›n› vurdu. ‹ran cumhurbaflkan› Ahmedinejat konuya iliflkin yapt›¤› aç›klamada “görüflmelerden sonuç elde edilmek isteniyorsa eflit koflullar alt›nda, çeflitli nükleer ve ekonomik sahalar
konusunda görüflülece¤ini, bir anlaflmaya var›larak
ortak çal›flma yap›labilece¤ini” (Radikal, 1 Aral›k
2010) belirtti.
Yine ‹ran, müzakerenin sonuç vermesi için
yapt›r›m ve k›s›tlamalar›n kald›r›lmas› gerekti¤ini
de ifadelendiriyor. Taraflar›n talepleri ve konunun
iki taraf için tafl›d›¤› öneme bakt›¤›m›zda bu görüflmelerden iki taraf› da tatmin edecek bir sonuç ç›kmas› mümkün görünmüyor. ABD-‹ran iliflkisinde var olan durumun ötesine geçilmesi ise
oldukça zor görünüyor. Zira ‹ran, ABD’nin kendisini bölgesel bir güç olarak kabul etmesini ve
bölgeye iliflkin buna uygun politikalar gelifltirmesini isterken ABD de bölgede ‹ran’a ra¤men hegemonya kurmakta ›srarl›. ABD ve ‹ran uzlaflmazl›¤›n›n temelini oluflturan bu çeliflki çözülmeden ya
da orta bir yol bulunmadan (ki bu flimdilik hiç de
mümkün görünmüyor) bölgede s›k s›k karfl› kar fl›ya gelmeleri, kronik çat›flma halinde olmalar› ka ç›n›lmazd›r.
‹ran’›n ‹srail’i sorumlu tuttu¤u nükleer ve sanayi tesislerini hedef alan virüslü sald›r›yla tesislerinin kontrol sistemlerinin çökertilmesi sonras›
aksayan çal›flmalar›n›, nükleer müzakerelerin bafllamas›ndan bir hafta gibi k›sa bir süre önce ‹ran’›n
önemli iki nükleer bilimcisine yap›lan suikastlerin
izlemesi ve bu suikastlerin nükleer bilimcilerden
birinin hayat›n› kaybedip di¤erinin yaralanmas›yla
sonuçlanmas› gibi sald›r›lar bölgede çat›flman›n
esas, müzakerelerin tali bir noktada durdu¤unu
göstermektedir.
‹ran’›n bu görüflmelerdeki en büyük kozu ise
bölgenin temel sorunlar› ve fiii nüfus üstündeki
etkisi, ki ‹ran, Irak’ta hükümet kurma çal›flmalar›n›n sonucuyla ABD’ye bu yönüyle iyi bir ders de
verdi. ‹ran’›n baflka bir kozu da ABD’nin iflgal etti¤i ülkelerde büyük bir ç›kmazda olmas› ve ‹ran’a
karfl› s›cak cephe açacak durumda olmamas›.
ABD ise emperyalist bir güç olarak uluslararas›
hegemonyadaki etkinli¤ini ve teknolojik üstünlü¤ünü ‹ran’a karfl› cayd›r›c› güç olarak kullanmaya
çal›fl›yor.
Ayr›ca ABD’nin Rusya ile yapt›¤› kimi pazarl›klar sonucu Rusya’n›n ‹ran’dan aç›k deste¤inde geri
ad›m atmas›, nükleer pazarl›kta ‹ran’›n elini zay›flatan önemli etkenlerden biri. Süreç iflliyor... Bir
sonraki oturum-hamle Ocak ay› sonunda ‹stanbul’da gerçeklefltirilecek. Türkiye ve Brezilya’ya ise
oturumlarda verilen bir rol flimdilik görünmüyor.
12 / KAVGA OKULU
‹flçi-köylü 79
24 Aral›k 2010-6 Ocak 2011
“‹yi ve güzel fleyler için yaflan›yorsa hayatta,
Bu¤day taneleri nas›l duruyorsa
Baflaklar›n içerisinde
Sevdam›z da öyle.
Biz
Sabahlar›na t›rpan sallanm›fl
Bu¤day taneleri
ölüm de o kadar güzeldir…”1
Nas›l düfltüysek topra¤a
öyle göverdik toprakta.
Bir defaya mahsus de¤il sevdam›z
Dikenli akasya gibi ars›z
Kesildikçe ço¤al›yor filizlerimiz.2
Devrimciler yaflam›,
u¤runa ölecek kadar severler!
“Kavga ve Parti var oldukça
ben ölmem!”
‹nsanca bir yaflam, insana yak›fl›r bir hayat
mücadelesi vermektir devrimcilik! Yani yaflama, hayata tutunacak sa¤lam bir dal kavgas›
vermektir. Kendi koltuklar› ve refah› için insanlar› yoksullu¤a, savafla, ölüme mahkûm
eden bu zalim düzenin karfl›s›nda yer almak,
yani halk›n bir çocu¤u olarak ve yine halk için
-dolay›s›yla kendimiz için- bu düzene karfl› ç›kmakt›r devrimcilik…
Devrimciler yaflam›, u¤runa ölecek
kadar severler!
Yaflamay› en çok bir devrimci sevebilir, yaflamay› en çok bir devrimci anlayabilir. Düzenin kirletti¤i, çamura bulad›¤›, yaralad›¤›, vicdan›n› köreltmeye çal›flt›¤› insanl›¤›n gerçek de¤erini biçme görevinin alt›ndan, ancak, “yeni
insan› yaratma” mücadelesi veren bir devrimci, bir komünist kalkabilir. Ancak yoksullu¤u,
iflsizli¤i, yozlaflmay›, düflkünlü¤ü insan onuruna
yak›flt›ramayan bir devrimci yaflam için mücadele edebilir. Emperyalist-kapitalist düzenin
yaratt›¤› y›k›nt›lardan, yeni bir dünya yaratmak
için mücadele etmenin “yaflamak” demek oldu¤unu bilir çünkü! Ve bunun zorlu, a¤›r bedellerle dolu oldu¤unu da… Ölüm, bu bedellerden biridir yaln›zca.
K
A
V
G
A
D
A
Atilla Özkan:
Proletarya Partisi’nin cesur, kararl›,
inisiyatifli, alçakgönüllü bir komutan›
olan Özkan, 1957 y›l›nda Kayseri’de
dünyaya geldi. Lise son s›n›ftan ayr›larak Zeytinburnu ve Kazl›çeflme’de
fabrikalarda çal›flan Özkan, ‹stanbul’un
önder kadrolar›ndand›r. Özkan, 18
Ocak 1976 y›l›nda Veliefendi’de kald›¤› evde bir ihbar sonucu sar›ld›¤› düfl-
PUSULA
ZORLUKLARLA ÇATIfiARAK
YOL ALMAK...
S›n›f savafl›m›nda proletarya partisinin zaferini, gelece¤ini tayin etmede kadro ve üyelerin
rolü tart›fl›lmazd›r. Dolay›s›yla kadro ve üyelerin
ideolojik, siyasal, örgütsel düzeyleri her süreçte
partinin genel gidiflat›n› belirler. Sözgelimi; s›n›f
mücadelesinde gerilemelerin yafland›¤› dönemlerde, ileriye do¤ru bir s›çrama için say›sal ve niteliksel kadro gücü kilit bir sorundur. Öncelikle
üzerinde durulmas› ve çözülmesi gereken ana
sorundur. Bu öngörüye, bu netli¤e sahip olan
tüm kadro ve militanlar kendi çal›flma alanlar›nda bu sorunun çözümü için özgün çal›flma yöntemlerini gelifltirme göreviyle karfl› karfl›yad›rlar.
Elbette ki kadro ve ileri militanlar da kendili¤indenci bir politikayla ortaya ç›kmazlar. Dahas›
bu politikaya uygun olarak ortaya ç›kan militanlar›n ortak bir flekillenifli de olmaz. Düflünsel ve
pratik flekilleniflteki bu farkl›l›klar her zaman irade ve eylem birli¤ini sakatlar. Dolay›s›yla ortak
flekillenifl için tek merkezden müdahale, tek
merkezden flekillendirme öngörülen politikalar›
uygulamada muazzam derecede avantaj sa¤lar.
Çünkü uygulama kavray›fltan ba¤›ms›z de¤ildir.
Görevler kavrand›kça uygulan›r. Ve görevlerin
asgari düzeyde kavran›fl› da kolektif bir tart›flmayla sa¤lan›r. Tek merkezden müdahaleler her
zaman kolektif bir tart›flma, karar alma sürecine
aktif olarak kat›lma konusunda militanlara genifl
imkânlar sunar. Hiç kuflkusuz esas derinleflme,
uygulama süreciyle birlikte kazan›l›r. Pratikten
kopuk derin bir kavray›fl düflünülemez. “Ancak
prati¤in birçok tekrar›ndan sonra tecrübesizlikten
tecrübeye; bilgisizlikten bilgiye; eksik bilgiden nis-
Al kanatl› bir kavga flahini…
Kimse ölmek için yaflamaz elbet! Ölüm,
yaflam›n kaç›n›lmaz bir olgusudur yaln›zca…
Ac›d›r ve geride kalanlar› ac›t›r belki bir ölüm.
Ama ölüm her zaman yenilgi demek de¤ildir.
Hele de ölüm, devrimci bir yaflam›n ard›ndan
geliyorsa; bu bir darbedir düzene… Zulmün
kalesine at›lan bir direnifl çenti¤idir! Bu ölüm,
“yaflam›n sonu” anlam›na gelmez. Kimi “ölümü
güzellefltirir ölen” der, kimi “anlaml›ysa bir
ölüm, yaflamak kadar güzeldir!”
Proletarya Partisi’nin “kkavgan›n türküleflti¤i, türkülerin savafl naralar›na dönüfltü¤ü Munzur da¤lar›n›n kartal›” olarak gördü¤ü Polat
‹yit yoldafl ise ölümünü flöyle tarifler: “...Büyük
olas›l›kla 28 Ocak’taki mahkemeye de gelemeyece¤im. Çünkü o süre doldu¤unda ben
çoktan patron-a¤a devletinin karanl›k zindanlar›n› paramparça edip, önümü kesip engellemeye çal›flt›klar› MLM biliminin ›fl›kl› yolunda
yürüyerek Sar›gazi’yi k›z›llaflt›rm›fl olaca¤›m...”
Polat yoldafl, yüre¤i mücadele ve kavga
azmiyle dolu o güzel insan… “Ölümü güzellefltirdi¤inde”, partisinin “onunla fiziken daha
fazla omuz omuza savaflamaman›n, nara at›p
ön saflarda daha fazla vuruflamaman›n üzün-
ÖLÜMSÜZLEfiENLER
tüsünü” derinden hissetti¤i kavga iflçisi…
‹flkence tezgâhlar›nda düflmana bir kere
bile yenilmeyen, ama bedeni, 1996’da bafllat›lan Süresiz Açl›k Grevi eylemi nedeniyle akci¤er, beyin ve mide kanserine yenik düflen Polat yoldafl›n ölüm karfl›s›ndaki yi¤itli¤ini özetliKavga ve Parti var oldukça
yor flu sözleri: “K
ben ölmem!”
Dersim’in koynunda yaflam kavgas›na gözlerini açar Polat yoldafl. Halk›na ve devrime
olan inanc› ile büyümüfltür. Henüz 15 yafl›ndad›r, ‹stanbul’da polisle ilk çat›flmas›na girdi¤inde. 12 Eylül AFC’sini hapishanelerde karfl›layan Polat yoldafl, 20 y›ll›k devrimci yaflam›
boyunca s›kça mekân eyledi¤i bu iflkencehanelerde, iradesini, düflmana hiçbir zaman teslim etmez.
Kavga iflçisi bu yürek, 1986’da bir tutsakl›¤›ndan daha kurtulur ve kendisini parçalanm›fl
bir partinin içinde bulur. fiehit düflen 3. Konferans Delegeleri’nin ard›ndan, parti içindeki
sol sekter gruplar›n partiyi parçalam›fl olmas›na ra¤men, Polat yoldafl, omuzlar›na binen
yükün giderek a¤›rlaflmas›na ald›rmaz! Sorumlulu¤un verdi¤i o a¤›rbafll›l›kla, o olgunlukla
ad›m ad›m örer kavgas›n›… Adana, Mersin,
‹stanbul, Kayseri duraklar› olur parti çal›flmas›n› yeniden infla etmede.
Al kanatl› bu kavga flahini, bir Parti üyesi
olarak özlem duydu¤u gerillaya 1990’lar›n bafl›nda kavuflur. 5 y›l aral›ks›z sürdürdü¤ü gerilla
faaliyetinin ard›ndan 1996’da yeniden tutsak
düfler. Ve yine iflkenceleri ile dikilir düflman
man ile son mermisine kadar çat›flarak flehit düfler.
Mevlüt Ç›nar:
Savaflç› Ç›nar, 9 Ocak 1980 tarihinde ‹stanbul’da çat›flmada flehit düfltü.
Mehmet Günalp:
1960 y›l›nda Erzincan’da dünyaya
gelen Günalp, ‹stanbul Teknik Üniversitesi’nde Proletarya Partisi ile tan›fl›r.
Günalp, ‹stanbul-fiiflli’de sivil faflistler
taraf›ndan katledildi¤inde partinin ileri
sempatizan› ve 20 yafl›ndayd›.
peten tam bilgiye ilerlenebilir.” (FFelsefe Bir S›r
De¤ildir, Umut Yay›mc›l›k)
Burada temel sorun devrimci pratiktir. E¤er
bir KP, kadro ve militan sorununda ciddi bir
problem yafl›yorsa, bilin ki o KP’nin devrimci
militanl›k, devrimci savafl konusundaki duruflunda sorunlar vard›r. Bu yönlü yaflanan t›kan›kl›klar›n afl›lmas› için de militan savaflç› bir flekillenifl
olmazsa olmazd›r. Özveri, fedakârl›k, davaya
adanm›fl bir kiflilik ancak ve ancak böylesi devrimci bir pratik içinde flekillenir. Ve yeni kadro
ve militanlar da ancak böylesi bir pratikle birlikte yürütülecek olan özgün çal›flmalarla a盤a ç›kar.
Yukarda dikkat çekti¤imiz gibi, ortak bir flekillenifl için tek merkezde e¤itimin rolü oldukça
büyüktür. Ama flu da bir gerçek ki, bazen mevcut koflullar buna el vermeyebilir. O zaman yap›lmas› gereken bu çal›flmalar› bölgesel düzeyde
yürütmenin koflullar›n› yaratmakt›r. Bugün her
f›rsatta var olan kadro ve militanlar›n yetersizliklerine dikkat çekiyoruz. Dikkat çekti¤imiz di¤er
bir nokta ise, sürecin zorluklar›d›r. fiu da bir
gerçek ki, bu zorluklarla mücadele etme göreviyle karfl› karfl›ya olan kadro ve militanlar ideolojik, siyasal ve örgütsel düzeydeki nitelikleri
bak›m›ndan olmas› gereken yerde de¤ildirler.
Dolay›s›yla daha ileri düzeyde hamleler için bu
yetersizliklerin afl›lmas›, sürecin sorunlar›na hâkim ve çözme iradesine sahip yeni tipte bir flekillenifl gerekli ve zorunludur.
Yine kadro ve militanlar›n geliflimi için d›flar›dan müdahalenin önemi tart›fl›lmaz. Fakat faaliyetçilerin sahip oldu¤u iç dinamik, kendi gerilikleriyle, yetersizlikleriyle hesaplaflma, onlara müdahale etme iradesi geliflim için önemli bir yer
teflkil etmektedir. Bu hesaplaflma bireylerin niyetiyle alakal› bir durum de¤ildir. Bu tamamen
Polat yoldafl›n karfl›s›na… Teslim olmay›-yaflamay› dayat›r, o ise direnmeyi-gerekirse ölmeyi seçer! Ölümü bir tercih gibi sunar düflman, o ise yaflamay›-bir devrimci olarak bir
komünist olarak yaflamay› göze al›r! Ve bu
iflkenceden sonra yine yenilir düflman, çünkü
Polat dimdiktir-aln› aç›kt›r karfl›lar›nda… Tutuklan›r ve Bayrampafla Hapishanesi’ne gönderilir.
Yer, zaman ve koflullar onun için
mücadelenin aksesuar›yd›!
Polat yoldafl için mücadele etti¤i alan›n,
dönemin olumlu ya da olumsuz koflullar›n›n
çok da bir önemi yoktur. Devrim iflçisiydi
adeta… “Hay›r, orada mücadele yürütmeyi
baflaramam!” dedi¤ini duymam›flt›r yoldafllar›
bir kez bile! Ne gerillada siperde yatmak ne
Mersin’de mücadelenin yan› s›ra illegal koflullar› nedeniyle çöpçülük yapmak ne de iflkencede, düflman karfl›s›nda olmak aras›nda çok
bir fark vard›r onun için!
Keza hapishanelere yönelik sald›r›lar›n artt›¤› ve hapishanedeki devrimcilerin kapsaml›
direnifllerinin örüldü¤ü 1996 y›l›nda, ölüm
orucu ve süresiz açl›k grevi eylemleri bafllad›¤›nda da dikilir en ön s›raya… Süresiz Açl›k
Grevi sonras› bafllayan Ölüm Orucuna yatanlar›n en büyük destekçisi olur ayn› zamanda!
45 gün süren Süresiz Açl›k Grevi eyleminin ard›ndan ölümcül hastal›klar bafl gösterir bedeninde… Önce beyin ve akci¤erinde
ortaya ç›kan lanet kanser hastal›¤›, zamanla
pankreas ve mideye de s›çrar. Yaflam› boyunca direniflinden, kavgas›ndan taviz vermeyen
Haydar Do¤an:
bu da¤ bak›fll› adam›n bedeni, bu hastal›klara
15 Ocak 1997’de yenik düfler!
Bugün hala devrimci tutsaklar› tecrit-tredman politikalar›yla ölümcül hastal›klarla bafl
bafla b›rak›p, onlar› tedavi ve tahliye etmeyerek ölüme mahkûm eden düflman; o günlerde de Polat yoldafl›n tahliye olmas›na izin vermez ve onu ölüme terk eder. Ya da öyle
Kavga ve Parti var olyapt›¤›n› san›r!3 Oysa o “K
dukça” yaflayacak bir yoldaflt›r. 20 y›ll›k mücadele yaflam›yla geride Partizan kültürüne yüklü bir miras b›rakan ve ard›llar›n›n örnek ald›¤›/alaca¤› bir yoldaflt›r.
1
Mehmet Demirda¤
2
Ersin Kantar
3
D›flar›da yoldafllar› ve ailesi Polat ‹yit’in serbest
b›rak›lmas› için kampanya bafllat›rlar. Art›k her
yer eylem alan› olmufl, her eylem alan›nda Polat’›n
resimleri vard›r. Ancak faflist devlet, son günlerini
sevdiklerinin yan›nda geçirmesi düflüncesine
dahi katlanamad› ve Polat’› hapishanede katletti.
Nilüfer Atav:
Adem Asal:
1958’de dünyaya geldi Dersim’in
yi¤it Nedim’i(Haydar Do¤an)… Küçük
yafllarda tan›flt›¤› Proletarya Partisi’ne
baflka bir siyasetten 7 y›l hapishanede
kal›rken yapt›¤› araflt›rmalar›n ard›ndan
kat›l›r. Birçok devrimcinin katili olan
Muhsin Bodur’un cezaland›r›lmas› eyle-
1970-Yozgat do¤umluydu Atav.
Güleç yüzü ve s›cakl›¤› ile yoldafllar› ve
dostlar›n›n sevgisini kazanm›fl olan
Atav’›n en büyük iste¤iydi, da¤lara kavuflmak. Bu iste¤ini gerçeklefltiren Atav,
Artvin Borçka’da düflman ile ç›kan çat›flmada düflman› kurflun ya¤muruna tuta-
Ardahan’›n Hanak ilçesinde dünyaya
gelen Asal, Sivas Üniversitesi’nde tan›flt›¤›
Proleterya Partisi’nin “ser verip s›r vermeme” gelene¤inin sürdürücülerindendi.
Defalarca iflkenceden geçmesine ra¤men
yüz ak›yla bu iflkenceli sorgulardan ç›kt›.
1992 y›l›nda girdi¤i Kayseri zindan›n› 10
minde yer alan Do¤an, 10 Ocak 1991
y›l›nda Ulafl Bardakç›’n›n katili faflist
Habip Gür’ün cezaland›r›lmas› eyleminde flehit düfler.
rak birli¤in çat›flma bölgesinden sa¤l›kl›
bir flekilde ayr›lmas›n› sa¤lar. Ancak
Adem Asal ile birlikte birlikten ayr› düflen Atav, 3 Ocak 1994’te flehit düfler.
yoldafl› ile birlikte parçalayarak firar eden
Asal, 3 Ocak 1994’te Artvin-Borçka’da ç›kan çat›flmada yaral› olarak ele geçirilir ve
iflkence ile 9 Ocak’ta katledilir.
s›n›f savafl›m›nda kendilerine biçtikleri misyonla
direkt ilintilidir. Halk›n davas›na hizmet etmede
önüne büyük hedefler koyan her faaliyetçi, kendi geri yanlar›yla hesaplaflmada samimi ve cesaretli olur. Çünkü geri durufllar›n, yetersiz kavray›fllar›n bu büyük hedeflerin önünde bir barikat
rolü oynad›¤›n› çok iyi bilir. Ama esasta böyle
bir derdi olmayan, var olanla vaziyeti idare etmeye çal›flan anlay›fl sahipleri ise gerilikleriyle
hesaplaflmazlar. Bilakis onlar› korurlar. Onlarla
yaflama, onlara olmad›k misyonlar yükleme hatas›na düflerler. Bu yaklafl›m dogmatik düflünüfl
tarz›n› tetikler. Devrimci pratikten yoksun olmas›ndan dolay› inceleme ve araflt›rmaya gereken
önemi vermez. ‹flte bu üretimsizlik, pratikten
beslenme yetersizli¤i, dura¤anl›¤a ve giderek çürümeye yol açar.
Bunu önlemek veya asgari düzeye indirgemek için baz› ad›mlar atmam›zda ›srar etmemiz
gerekir. Yani inceleme ve araflt›rmada ›srar, pratik sürecimizden ö¤renmede ›srar, ezilenleri,
emekçileri birlefltirmede, inisiyatiflerini a盤a ç›karmada ›srard›r. Kitlelerle ba¤ kuramamam›za,
ba¤ kurdu¤umuz kitleleri örgütleyip harekete
geçirme prati¤ine hizmet etmeyen her türlü çal›flma tarz›ndan uzaklaflmada ›srar.
Böyle bir yönelim içine girmek, her alanda
böylesi bir heyecan yaratmak, bütünü oldukça
olumlu yönde etkiler. Nas›l ki “Küçük tafllar olmadan büyük tafllarla duvar yap›lmaz” büyük
s›çramalar›n yolu da küçük ad›mlar atmaktan
geçer. Dolay›s›yla de¤ifltirmede, egemenlerin
sald›r›lar›na karfl› direnmede, karfl› sald›r›lar örgütlemede, hep ileriye do¤ru ad›mlar atma iradesini göstermeliyiz. Söylemlerin anlam kazanmas›, görevlerin lay›k›yla yerine getirilmesi için
bu yönlü bir durufl zorunludur.
Bugün aç›s›ndan soruna yaklaflt›¤›m›zda ör-
gütlü güçler içinde “her ifle her göreve haz›r›m”
irade beyan› bafll› bafl›na bir olumluluktur. Ama
bu tek bafl›na yetmez. Bu olumlulu¤u daha ileri
düzeye tafl›yacak, daha anlaml› k›lacak olan, üstlenilen bu görevlerin en ileri düzeyde yerine
getirilmesi için ortaya bir çaban›n konulmas›d›r.
Vasat bir duruflla hiçbir zorlu görevle bo¤uflulamaz. Tam tersine vasat durufllarla var olan sorunlar daha da ço¤alt›l›r. Sorunlar› aflmak, çözüm gücü olmak tamamen niteliksel bir duruma
tekabül eder. Çünkü nitelik düfltükçe sorunlar
ço¤al›r. Çözümsüzlükler derinleflir. Bu gerçekleri
görmek niteliksel düzeyi yükseltecek pratik çözümler üzerinde yo¤unlaflmak anlam›na gelir.
Burada önemle bir noktan›n alt›n› çizmekte
yarar vard›r. Niteliksel düzeyin yükseltilmesinin
ideolojik, teorik çal›flmayla, savafl düzeyiyle direkt ba¤› vard›r. Dolay›s›yla bugün koflullar›n da
dayatmas› sonucu üstlendi¤imiz sorumluluklar›
yerine getirmede zorlanabiliriz. Yani niteli¤imiz
ile sorumluluk düzeyimiz aras›ndaki boflluklar
derin olabilir. Bu durum bizi ürkütmemelidir.
E¤er tarihi koflullar bize baz› görevleri dayat›yorsa, ondan kaçamay›z. Bilakis aradaki a盤› kapatmak için çok yönlü ve kapsaml› bir çaba içine girmeliyiz. Bu kapsaml› çal›flma bizi gelifltirir.
Ve büyük sorumluluklar alacak güce ve yetkinli¤e ulaflt›r›r. Burada temel sorun de¤iflme ve geliflme istemimizdeki samimiyettir, ciddiyettir. Bu
samimiyet ve ciddiyete sahip olan her birey, gerilikleri aflma mücadelesinde baflar› elde eder.
Bu genel yaklafl›m ve de¤erlendirmeler ›fl›¤›nda kimi alanlardaki çal›flmalar ve güncel görevlerimiz üzerinde durmak istiyoruz: Halk demokrasisi, ba¤›ms›zl›k ve sosyalizm mücadelesinde önder güç proletarya ise; bu gücün örgütlenmesi için somut politika ve ciddi bir yaklafl›m
gerekir. Ciddi bir yaklafl›m›n ilk ad›m› da iflçi s›-
n›f›n› örgütlemedeki yetersizliklere kaynakl›k
eden ideolojik örgütsel zaaflarla hesaplaflmay›
gerektirir. S›n›f içindeki çal›flmay› kadrosal yetersizliklere ba¤layarak iflin içinden ç›kmak yüzeysel
ve kolayc› bir yaklafl›md›r. Bu nedenle hatalar›n
kayna¤›na inmede ›srarl› olmal›y›z. Bu konuda
at›lan her olumlu ad›m militan devrimci bir çal›flmayla taçland›r›l›rsa, bu çal›flmalar da kaç›n›lmaz olarak kendi kadrosunu-militan›n› yarat›r.
Yine çal›flmalar›n belli alanlara hapsedilmesi,
yaln›z hedefleri darlaflt›rmaz, beraberinde bir iddia kayb›n›, kendine güvensizli¤i de gelifltirir. Güven, kendini aflarak geniflleyen bir faaliyetle kazan›l›r. Elbette ki bir faaliyetin kal›c›l›¤› ve süreklili¤i, o faaliyetin kitleleri etkileme düzeyinden, o
faaliyete yön veren anlay›fl›n genifl y›¤›nlar› örgütleyip siyasal iktidar mücadelesine yöneltmedeki iddia ve ›srar›ndan ba¤›ms›z de¤ildir. ‹ddia
sahibi bir hareket, iddia sahibi kadrolar asla var
olanla yetinmezler. Var olanla yetinmek, kendi
kendini tekrarlamakt›r. Bu dura¤an pratikte devrimci heyecan›, at›l›m iradesini öldürür. Bu demektir ki, var olan› koruman›n yolu da yeni güçlere ulaflmaktan, genifllemekten geçer.
Bu yaln›z s›n›f çal›flmas› için geçerli olan bir
olgu de¤ildir. Tüm çal›flma alanlar› ve tüm örgütlü güçler için geçerlidir. Çal›flmalarda hedefleri büyütmek, öncelikleri belirlemeden uzak,
plans›z bir tarzda dört bir yana yumruk sallamak
de¤ildir. Tam tersine öncelikli görevler do¤rultusunda güçleri konumland›rarak, geniflleme
perspektifine uygun olarak planl› ve sistemli bir
tarzda çal›flmakt›r. Ve daha da önemlisi tüm çal›flmalarda baflar› elde etmenin yolu zorluklarla
çat›flarak yol alman›n iradesini ortaya koymaktan geçer.
13 / TAR‹HTEN SAYFALAR
24 Aral›k 2010-6 Ocak 2011
1905 devrimi; bir yenilgi,
büyük bir zafer!
1900’lerin bafl›nda Çarl›k Rusyas›; Japon,
Alman, ‹ngiliz ve Frans›z birlikleri ile beraber
Çin halk›n›n yabanc› emperyalistlere karfl› giriflti¤i ayaklanmay› efli görülmedik bir zalimlikle
bast›rm›fl ve ard›ndan Kore ve Mançurya için
Japonya ile savafla tutuflmufltu.
1904’e gelindi¤inde Çarl›k, Japonya karfl›s›nda yenilgi üstüne yenilgi almaya bafllad›.
Cepheden her gün binlerce askerin cenazesi
gelmekte, yerlerine yenileri al›nmaktayd›. Askerlerin e¤itimi, ikmali kötüydü, generallerin
birço¤u savaflta vurgun yapman›n peflindeydi.
Savafl, yaflam koflullar›n› gitgide a¤›rlaflt›rm›fl,
halk açl›k ve sefaletle bo¤uflmaya bafllam›flt›.
Bu savafltan en kârl› ç›kan Rus kapitalistleriydi.
On binlerce insan köylerini terk ederek açl›ktan kurtulmak için büyük flehirlere göç ediyor,
burada yeni kurulan fabrikalarda geceli gündüzlü çal›fl›yordu. Çarl›k Rusya’s›nda yaflayan
uluslar, çifte bir boyunduruk, hem kendi, hem
de Rus çiftlik sahiplerinin ve kapitalistlerinin
boyunduru¤u alt›nda inliyorlard›. 1900-1903
y›llar›ndaki iktisadi kriz, emekçi y›¤›nlar›n içinde
bulundu¤u güçlükleri a¤›rlaflt›rm›flt›, savafl bunu
daha da fliddetlendirdi. Savafltaki yenilgiler, kitlelerin Çarl›¤a karfl› nefretini bir kat daha art›rd›. Halk›n sabr› tükeniyordu.
Aral›k 1904’te Bakü’de iflçiler, Bolflevik Komitesinin önderli¤i alt›nda büyük ve iyi örgütlenmifl bir grev düzenlediler. Bu grev iflçilerin
zaferiyle, iflçilerle petrol sanayicileri aras›nda bir
toplu sözleflmenin, Rusya iflçi s›n›f› hareketi tarihindeki ilk toplu sözleflmenin imzalanmas›yla
sonuçland›. Bakü grevi, Trans-Kafkasya’da ve
Rusya’n›n birçok bölgesinde devrimci kabar›fl›n
bafllang›c› oldu.
reket halindeydi. Açl›ktan küçülen bedenleri,
her gün bir yak›nlar›n› savaflta kaybetmenin
ac›s›yla da¤lanan yürekleri ile her ad›mda biraz
daha yaklafl›yorlard›. ‹liklerine kadar hissettikleri
çaresizlikleri ve yaflam›n art›k tafl›yamad›klar›
yükü d›fl›nda elleri ve avuçlar›nda hiçbir fley
yoktu. Ne bir tabanca, ne bir bݍak ne de bir
sopa. Çar›n resimleri ve kilise bayraklar› d›fl›nda hiçbir fleydi ellerindeki. Petersburg halk›
kutsal bir ayindeydi sanki.
Petersburg, 9 Ocak 1904 günü kas›rgan›n
hemen öncesini yafl›yordu. Halk, yaflad›¤› cehennemden kurtulmak için “babalar›na” gidiyordu. Haz›rlad›klar› bildiriyi Çar’a verecek ve
onlar› kurtarmalar›n› isteyeceklerdi. fiöyle di-
“Yar›-yolda durmayaca¤›z!”
“Çar bize ne ettiyse, flimdi bizden
onu bulacak!”
So¤u¤un insan›n kan›n› dondurdu¤u bir k›fl
günü on binlerce iflçi sessiz bir flekilde yol almaktayd›. Aralar›nda kad›nlar, çocuklar, gençler, yafll›lar, hastalar ve sakatlar da vard›. fiehrin her caddesinden ve soka¤›ndan geliyor, birbirlerine kenetleniyor ve yürüyorlard›. fiehir bir
mezarl›k gibi sessizdi. Ayaklar›n çi¤nedi¤i kar›n
盤l›klar› d›fl›nda ses yoktu. Rüzgâr bile susmufl,
saklanm›flt›.
On binlerce insan tek bir yöne do¤ru ha-
¤uluyoruz... Sabr›m›z tükendi. Bu dayan›lmaz ac›lar› çekmeye devam etmektense ölmeyi ye¤ tuttu¤umuz o korkunç an geldi, çatt›...”
Asl›nda yanl›fl adresten medet umduklar›n›
ve ne kadar büyük bir yan›lg› içinde olduklar›n›
a¤›r bir flekilde ö¤reneceklerdi birazdan. Kitle
y›¤›n›n›n saraya yaklaflmas› ile Çar, muhaf›zlar›na atefl emri verdi. Ortal›k bir anda can pazar›na döndü. Muhaf›zlar atefl açarak kitleye sald›r›yor, yakalad›klar›n› öldürüyor, iflkence ediyor,
tutukluyordu. Saatlerce devam eden bu sürek
av›n›n sonucunda binden fazla insan›n bedeni
saray›n önünde cans›z uzanmaktayd›. Petersburg sokaklar› iflçilerin kan› ile k›z›la boyand›.
2000’den fazla insan yaraland›. Bu, büyük yang›n› ateflleyen k›v›lc›md›! Bu “Kanl› Pazar”d›!
Art›k ok yaydan ç›km›fl geri dönülemez bir yola girilmiflti. Katliam›n duyulmas› ile Rusya’n›n
dört bir yan› eylemlerle sars›lmaya bafllad›.
Fabrikalarda grevler yap›l›yor, iflgaller gerçeklefliyor, sokaklar slogan sesleri ile gürlüyordu.
Çar, bindi¤i dal› kesmifl, kurflunu kendine
s›km›flt›. ‹flçiler ve emekçiler için çileye dönüflen yaflam flimdi bilenen öfke ile yeni
bir anlam kazan›yordu. O gün mermilerle kalbura çevrilen yaln›zca bedenleri de¤il, Çar’a olan inançlar›yd›!
Çar bize ne
Art›k flöyle diyorlard›; “Ç
ettiyse, flimdi bizden onu bulacak!”.
Kahrolsun Otokrasi!” fli‹flçiler flimdi “K
ar›yla soka¤a dökülüyorlard›. Ocak’ta
grevcilerin say›s› 440.000 gibi muazzam bir rakama ulaflt›. Bir ay içinde,
son on y›l›n toplam›ndan daha fazla
iflçi greve gitti. ‹flçi s›n›f› hareketi, efli
görülmedik bir düzeye ulaflt›. Rusya’da devrim bafllam›flt›!
yorlard›; “Biz, Petersburg kenti iflçileri, kar›lar›m›z, çocuklar›m›z ve çaresiz ihtiyar analar›m›zbabalar›m›zla do¤ruluk ve himaye bulmak için
sana, Hükümdar›m›za geldik. Biz sefaletten k›nl›yoruz, eziliyoruz, dayan›lmaz bir çal›flma alt›nday›z, hor görülüyoruz ve bizi kimse insan yerine
koymuyor... Sab›rla her fleye katland›k, ama sefalet, haks›zl›k ve cehalet bata¤›na gittikçe daha
fazla itiliyoruz; despotizm ve zorbal›k alt›nda bo-
Devrimci kabar›fl›n giderek büyümesi ve içine daha genifl iflçi ve köylü
y›¤›nlar›n› çekmesi ile yeni iktidar organlar› da ortaya ç›kmaya bafllad›.
‹flçi, Köylü ve Asker Sovyetleri ilk
defa bu devrimci dalgan›n içinde kendini göstermeye bafllad› ve giderek
embriyon halindeki bir iktidar organ›na dönüfltü. Bolflevikler devrimin iflaret fifle¤ini gördükleri ilk andan itibaren büyük
bir seferberlikle harekete kat›ld›. Proletaryan›n
bu savaflta çok büyük eksikleri bar›nd›rd›¤›n›,
bu kalk›flmada yeterince örgütlü olmad›¤›n›,
köylülükle ba¤lar›n›n henüz çok zay›f oldu¤unu
biliyorlard›. Ne ki devrim bir kere bafllam›fl
proletarya yumru¤unu indirmiflti. Bolfleviklere
düflen bu kas›rgan›n en önünde yürümek, ona
önderlik etmek ve onu olabildi¤ince ileri tafl›-
‹flçi-köylü 79
makt›. Öyle de yapt›lar. Moskova’da Sovyetler Bolfleviklerin elindeydi. Hemen haz›rl›klara
baflland›. Proletaryan›n savafl için silaha gereksinimi vard›.
Lenin, devrime do¤rudan önderlik etmek
için ülkesine geri döndü. Proletarya, iktidar için
savaflmal›, bunu hedeflemeliydi! Aral›k 1905’te
Moskova’da ayaklanma bafllad›! Bolflevikler barikat bafllar›nda, çat›flmalarda, grevlerde, iflgallerde, yürüyüfllerde proletarya ile omuz omuza
yürüyor, savafl›yor ona önderlik ediyordu. Bu
yüzden Çarl›¤›n özel hedefleri haline gelmifllerdi. Yüzlerce Bolflevik, iflçilere seslenirken veya
en önde dövüflürken Çarl›k taraf›ndan katledildi. Ne var ki devrim, proletaryan›n gerçek önderlerini de ortaya ç›karm›flt›.
Bolflevikler devrimin devam etti¤i koflullarda Nisan 1905’te Londra’da gerçeklefltirdikleri
Kongrede (III. Kongre) proletaryan›n takti¤inin
ne olmas› gerekti¤ini ortaya koydu. Lenin’in
1905’teki bu birinci burjuva devrimi sürerken
Demokratik
Haziran-Temmuz 1905’te yazd›¤› “D
Devrimde Sosyal-Demokrasinin ‹ki Takti¤i” kitab› ve birkaç ay sonra kaleme ald›¤› “SSosyalDemokratlar›n Köylü Hareketi Konusundaki
Tutumu” adl› broflüründe bu sürecin deneyimlerini özetledi. Bolfleviklerin tavr›n› ilan etti ve
Demokratik devrimden derhal ve
flöyle dedi; “D
kesinlikle gücümüze ba¤l› olarak, s›n›f-bilinçli ve
örgütlü proletaryan›n gücüne ba¤l› olarak sosyalist devrime geçmeye bafllayaca¤›z. Biz kesintisiz devrimi savunuyoruz. Yar›-yolda durmayaca¤›z!”
Bolfleviklerin aksine Menflevikler devrimin
otokrasinin y›k›lmas› ile sona ermesini ve önderli¤in burjuvazide olmas›n› savunuyorlard›.
Menflevikler aya¤a kalkan Petersburg proletaryas›na iflte bu gerici düflünceleri afl›lad›lar.
Menfleviklerin elindeki Petersburg Sovyeti silaha sar›lan ve savafl için meydana inen Moskova
proletaryas›na yeterli yard›m› ve deste¤i sa¤lamad›. Proletarya iktidar› ele geçirmeyi baflaramam›fl ve devrim yenilgiye u¤ram›flt›. Buna
ra¤men Çar geri ad›m atarak parlamentoyu
toplad›(Birinci Duma).
Bu ayaklanma Rusya’da devrimin yol haritas›n› da çizmiflti. Devrimin yaratt›¤› muazzam
birikim Ekim’in köfle tafllar› için harç olacakt›!
Bolflevikler bu devrimde baflar›s›zl›¤a u¤rasalarda komünistlerin bir ayaklanmada nas›l bir tutum almas› ve neyi hedeflemesi gerekti¤ini büyük bir berrakl›kla gösterdiler.
Bu tavr›n do¤rulu¤u; proletaryan›n deste¤ini almalar› ve köylülü¤ü kazanmalar› ile de ispatland›.
1905 devrimi Bolflevikleri Ekim Devrimine
götüren büyük ve tarihsel bir manivela oldu!
›sa…
k
a
s
›
k
n
Tarihte
* 30 Aral›k 1918’de; Almanya Komünist Partisi kuruldu.
* 26 Aral›k 1921’de ‹stanbul Tramvay iflçileri
greve ç›kt›.
* 30 Aral›k1922’de Vladimir ‹lyiç Lenin Sovyet
Sosyalist Cumhuriyetleri Birli¤i’nin kuruldu¤unu
aç›klad›.
* 29 Aral›k 1930’ta Amele ve ‹flçi Partisi kuruldu.
* 27 Aral›k 1944’te Çapakçur bölgesinin ad›
Bingöl olarak de¤ifltirildi.
* 1 Ocak 1958’de Avrupa Toplulu¤u kuruldu.
* 31 Aral›k 1961’de ‹stanbul’da yaklafl›k 100
bin iflçi grev hakk› için miting yapt›.
* 31 Aral›k 1962’de Kavel Fabrikas› direnifli
bafllad›..
* 2 Ocak 1962’de ‹stanbul’da liman iflçileri
greve bafllad›. ‹flçiler, patronlar› Denizcilik Bankas›’n›n ifl sözleflmesini bozmas› üzerine ifllerini b›rakt›lar.
* 7 Ocak 1963’te Cibali Tütün Fabrikas›’nda
3500 iflçi yemek boykotu yapt›.
* 1 Ocak 1971’de Zonguldak’ta ücretleri
ödenmeyen 600 maden iflçisi ocaklara inmedi.
* 24 Aral›k 1978’te Marafl Katliam›nda resmi
rakamlara göre 105 kifli öldü, 176 kifli yaraland›,
210 ev, 70 iflyeri tahrip edildi.
* 24 Aral›k 1979’da Tüm Ö¤retmenler Birleflme ve Dayan›flma Derne¤i, TÖB-DER Marafl katliam›n›n y›ldönümünde Türkiye çap›nda direnifl ve
protesto eylemleri düzenledi. Eylemler s›ras›nda 4
kifli öldü, 4000 kifli gözalt›na al›nd›. Ankara S›k›yönetim Komutanl›¤› TÖB-DER Genel Merkezi’ni
kapatt›.
* 28 Aral›k 1979’da Marafl katliam›n›n y›ldönümünde derse girmeme eylemine kat›lan 1.711 ö¤retmen görevden al›nd›.
* 25 Aral›k 1981’de Ankara S›k›yönetim Mahkemesi Tüm Ö¤retmenler Birleflme ve Dayan›flma
Derne¤i, TÖB-DER’i kapatt›.
* 5 Ocak 1987’de 1986 May›s ve Haziran çay
sürgünlerinde radyasyon bulundu; 56 bin ton çay
imha edildi.
* 3 Ocak 1991’de Türkiye’de yüzbinlerce iflçi
1 günlük ifle gitmeme eylemi yapt›. DGM eylem
için soruflturma bafllatt›.
* 4 Ocak 1991’de 36 gündür grevde olan binlerce maden iflçisi Zonguldak’tan Ankara’ya yürüyüfle geçti.
* 28 Aral›k 1991’de ilk Kürtçe gazete Rojname yay›mland›.
* 5 Ocak 1998’de; ‹nönü Üniversitesi ö¤rencisi Ümit Cihan Tarho faflistler taraf›ndan katledildi.
KÜLTÜR-SANAT
TECR‹TTE SANAT ÜRET‹M‹ -2Bu konuyu biraz daha açmam›z›n
yararl› olaca¤›n› düflünüyoruz. Haydari
Kamp› adl› romanda bir olay anlat›m›na yer verilmektedir. Hitler faflizminin
sürdü¤ü iflgal alt›ndaki Yunanistan’da
bir toplama kamp›ndaki tutsaklar› anlatan bir romand›r. Bu kampta tutsaklara tafl tafl›t›lmaktad›r. Tutsaklar tafllar›
bir taraftan al›p di¤er bir tarafa tafl›maktad›r. Hepsi bu. Anlams›z, saçma
sapan bir ifl gibi görünüyor. Yarat›c›
emek böyle heba edilirken tutsaklar
bunu yaflam enerjileri tüketilmifl ve
ruhsuz bir flekilde yapmaktad›r.
Gestapo ise gururlu ve durumdan
memnundur. Çünkü görmek istedi¤i
insan kalabal›klar›na tutsaklar›n durumu tam uymaktad›r. Ümitsiz, yaflam
coflkusu ve enerjisi gitmifl, hiçbir fley den zevk almayan insan kalabal›¤›. Bir
müddet bu böyle sürüyor. Daha sonra komünistler müdahale ediyorlar.
Bundan sonra tutsaklar canlabaflla çal›flmaya bafll›yor. Sanki dünyan›n en
önemli iflini yapar gibi, bir avuç pisli¤i
güzel çiçekmifl misali yo¤un bir istekle
tafl›yorlar tafllar›, Gestapo flaflk›n! Ne
oldu bunlara, niye böyle istekli ve coflkulu çal›fl›yorlar Tafl›nan tafllar da ço¤al›yor, bir piramit olufluyor. Son tafl
da konuluyor ve orada haz›rlanan bir
levhan›n kulenin üzerine konulmas›
için küçük bir tören bile yap›l›yor. Bir
yoldafl öne ç›k›yor ve levhay› kulenin
tepesine coflkuyla yerlefltiriyor. Levha-
da “Haydari Kamp›-1944” yaz›l›. ‹flte
Haydari’de bu piramit direnifltir.
Bu noktan›n da alt›n› çizmek istiyoruz. Kapatarak cezaland›rma, karfl›devrimci bir sald›r› olmas› boyutuyla
amac› çok aç›k olan bir sald›r›d›r. ‹nfaz
rejimi daha kapsaml› ele al›nm›fl ve bu
sald›r›n›n yo¤unlaflt›r›lm›fl halidir. Politik
tutsa¤›n iradesini etkisizlefltirmek anlay›fl› temelinde mücadele yürütülür.
Amaç ortadad›r. Akl›n ve eme¤in örgütlenmesi sürecini baltalamak.
Çok geriye gitmeye gerek yok yak›n siyasal tarihte toplumsal s›n›f mücadelesinin yükseldi¤i dönemlere bakt›¤›m›zda bunu görmek mümkün. ‘84
Tek Tip Elbise sald›r›s›, Diyarbak›r Zindanlar›n›n 盤l›klar›, Mehmet A¤ar genelgesi ve Eskiflehir Tabutluklar›, 96
Ölüm Orucu ve Süresiz Açl›k Grevi
direnifli ve elde edilen zafer, Buca,
Ümraniye, Ulucanlar katliamlar› ve en
son 19-22 Aral›k’ta 20 hapishaneye
birden efl zamanl› olarak düzenlenen
katliam operasyonu ve ard›ndan F tipi
hapishanelere geçifl... Bunlar devrimci
ve komünist tutsaklar›n fiziki varl›¤›na
yönelik sald›r›lar olmas›yla birlikte toplumsal muhalefet kesimlerine de göz da¤› verme anlam›n› tafl›maktayd›.
‹çerisi-d›flar›s› bütünlü¤üyle bakt›¤›m›zda belli yönleriyle baflar› elde ettiklerini de söyleyebiliriz. Hapishaneler
sorununda ilginin neredeyse dibe vurdu¤u bir dönemden geçiyoruz. Bu, s›-
n›f mücadelesinin içinde bulundu¤u
durumdan ba¤›ms›z de¤ildir. Bu gerçeklik görülmelidir. (Elbette geçicidir.)
Yaln›z hapishanelerdeki direniflin buna
ra¤men kesintisiz sürdü¤ü de ak›ldan
ç›kar›lmamal›d›r.
Hapishaneler, hapishaneler politikas›na yön veren temel çeliflmeler ve
bunlar›n uygulan›fl› konusunda temel
noktalara dikkat çekmeye çal›flt›k. Aç›lmas›, ayr›nt›land›r›lmas› gerek çok fley
var ve biz konuyu somut uygulamalara
dayand›rarak daha da anlafl›l›r k›lmaya
çal›flaca¤›z.
Ortaya koymaya çal›flt›¤›m›z bu
noktalar görülmeden ve kavranmadan
tecrit ve sanat aras›ndaki iliflkiyi do¤ru
tan›mlayamay›z. Di¤er ifadeyle tecrit
ve tredman›n hedefleri anlafl›lmadan
sanat üretiminin durumu hakk›nda
do¤ru ç›karsamalar yapamay›z. Hapishaneler mücadelesinin toplumsal niteli¤i kavranmadan konuya iliflkin do¤ru
bir mücadele hatt› da öremeyiz.
Türkiye’de edebiyat hapishane kö kenlidir denilir. Bu do¤ru bir tespittir.
Daha gerilerden bakt›¤›m›zda bunu
görüyoruz. Osmanl›’da Pir Sultan’dan
bugüne gelen bir durufl vard›r. (Kuflkusuz bunun da evveliyat› var.) Sanat,
üretildi¤i her ortam ve mekandan
kendine özgü izler tafl›r. “Hapishaneler
bu noktada önemli ve özel bir alan›
oluflturur” dersek abartm›fl olmay›z.
Özellikle ‘40’l› y›llarda daha genifl ve
nitelikli üretimin varl›¤› görülür. ‹lk akla
gelenler Naz›m Hikmet Ran, Orhan
Kemal, Kemal Tahir, Sabahattin Ali,
Kerim Karcan olabilir.
‘60’l› y›llarda özellikle de ‘68 Hareketiyle sanatsal üretimde bir nevi “Rönesans” yaflanm›flt›r. ‘68 Hareketi bu
anlamda da “nitel bir s›çramaya denk
düfler” tespitinde bulunabiliriz. ’40’l›
y›llarda zemini geniflleyen toplumsal
gerçekçilik, ‘68 Hareketiyle sosyalist
bir nitelik alm›flt›r. Toplumsal-sosyalist
gerçekçilik sanatsal üretimin her dal›nda edebiyat, sinema, tiyatro, fliir, siyaset, müzik, ahlak, resim vs. alanlarda
resmi-klasik tarza ciddi darbeler indirmifltir. ‘68 Hareketi ve ‘71 silahl› devrimci ç›k›fl› Çin’de ÇKP Mao Zedung
yoldafl önderli¤inde geliflen “Büyük
Proleter Kültür Devrimi”nden ilham
alm›fl, onun etkisiyle ülkemizdeki s›n›f
mücadelesinin kültür sanat alan›nda
ayd›nlanman›n geliflmesini sa¤lam›flt›r.
‘70’lerde de geliflmesini sürdüren bu
ayd›nlanman›n önü ‘80 Askeri Faflist
Cuntas› ile kesilmifl, emperyalist kültür,
kitlelerin, halk›n can damarlar›na bizzat
faflist paflalar ve devlet eliyle enjekte
edilmeye bafllanm›flt›r.
Sanat, içinde yaflan›lan toplumsal
iliflkilerin bir yans›mas› olmas› boyutuyla kültür, üretici ve tafl›y›c› bir niteli¤e
de sahiptir. Gözden kaç›r›lmamas› gereken nokta fluras›d›r. Tuvalin üzerinde f›rça gezdirmek ya da bak›r›n ifllen-
mesi vs elbette önemlidir. Biraz gerilere gitmek gerekirse örne¤in Homeros
destanlar› ‹lyada ve Odysse sanat
ürünleridir. Antik Ça¤ Aristoles’in yaflam biçimi bu destanlarla gelece¤e tafl›nm›fl, Aristokrat s›n›f›n ideolojik siyasal düflünüflün biçimlenmesinde
önemli ifllevlerde bulunmufltur. Özellikle de bu ça¤da. Emperyalizm ve
Proleter Devrimleri Ça¤›, toplumsal,
sosyalist, devrimci muhalefet kültürü,
sanatç› kimli¤ini de bir flekilde gelifltirmifl, sistemlefltirilmifltir. Özellikle de
1917 Sovyet Devrimi sonras› sosyalist
gerçekçilik geliflerek dünya edebiyat
klasiklerinin en önemli sanatç› ve
ürünlerini ortaya ç›karm›flt›r. Gorki,
Mayakosvki gibi üstadlar da Sovyet
Devriminde ve sonras›nda eflsiz yarat›c›l›k gücü edinmifllerdir. ‹flçi s›n›f› ve
emekçilerin, köylülerin devrimci ve
sosyalist mücadelesi onlar›n kalemine
ruh katm›flt›r. Hitlerin faflist Nazi ordu-
sunun Guernica’daki kitle katliam› (Katalanlar›n katledilmesi) Picasso’nun ayn› ismi tafl›yan tablosunun faflizmi tüm
ç›plakl›¤›yla sorgulayan çizgileriyle derinlemesine ortaya serilmifltir. Reform
ve Rönesans sürecinde sanat, burjuvazinin tüm renklerini içinde tafl›r. Bu bar›nd›r›fl kendini salt var etmeyle s›n›rlamaz, ayn› zamanda üreten gelifltiren
bir niteliktedir. Shelde, Spore, Goethe,
Voltaire burjuva ayd›nlamac› paradigman›n kültür-sanat alan›ndaki somut
karfl›l›klard›r. Elbette ki sanat-edebiyat
yaz›n›na ciddi manada etkileri olmufltur. Proletaryan›n tarih sahnesindeki
yerini al›fl›yla ayd›nlanmac› pradigman›n sanat üretimindeki çok renklili¤i
yerini burjuvazinin renklerine b›rakm›fl
bu alanda da proletaryaya karfl›tl›¤›
üretmifltir.
(Tekirda¤ F Tipi Hapishane’den bir
‹K okuru)
Devam edecek)
(D
14 / YAfiAMIN ‹Ç‹NDEN
‹flçi-köylü 79
“Onlar en büyük hatay› bir kad›n›
iflten atmakla yapt›lar!”
CHP DE⁄‹fiT‹ M‹?
BELGELERLE KONUfiALIM!
As›l olarak son yerel seçimler öncesinde koltu¤unun alt›n da dosyalarla tan›d›k kendisini. “Belgelerle konuflmas›, do¤runun yan›nda, haks›zl›¤›n,
yolsuzlu¤un karfl›s›nda yer almas› ve
düelloya ça¤›rd›¤› kifliyi hezimete u¤ratmas›yla” “gönlümüze taht” kurdu
bir anda. Yerel seçimlerde ‹stanbul
Büyükflehir Belediye Baflkanl›¤› adayl›¤›ndan sonra ekibiyle beraber aya¤›nda çizmesiyle “varofl” diye tabir edilen emekçi semtlerde gördük kendisini. Dilinde, yoksulluk bitecek söylemi, koltu¤unun alt›nda dosyalar...
Kimden bahsetti¤imizi anlam›fls›n›zd›r. Baykal’›n taht›ndan indirilmesiyle yerine geçen “Gandi, Chavez,
Devrimci” Kemal, Kemal K›l›çdaro¤lu... Statükoyu parçalayan, CHP’yi
“de¤ifltiren”, devrimcileri CHP’ye ça¤›ran Kemal K›l›çdaro¤lu yeni ekibiyle
ve bolca yeni söylemiyle siyaset sahnemizde. CHP genel baflkanl›¤›na gelir gelmez “de¤iflimden” bahseden K›l›çdaro¤lu ve onun CHP’si gerçekten
de¤iflti mi? Evet, son zamanlarda tart›fl›lan bir durum. Biz de konuya el
atal›m ve “belgelerle konuflal›m.”
K›l›çdaro¤lu’nun CHP Genel Baflkanl›¤›na gelir gelmez ilk söylemlerinden biri “CHP’li belediyelerde tafleron kalmayacak, tafleron sistemini kald›raca¤›z” oldu. Gel gelelim ki
CHP’nin kalesi durumunda olan ‹zmir’de tüm CHP’li belediyelerde tafleron sistem artarak devam etmekte,
taflerona karfl› mücadele eden iflçi ve
emekçiler ifllerinden at›lmaktad›r.
CHP’li belediyeler adeta tafleron cenneti durumundad›r. Son olarak CHP’li
Buca Belediyesi’nde sendikada örgütlenmek isteyen 7 iflçi iflten ç›kar›ld›. ‹flçiler belediye önünde direnifle geçtiler. Kemal K›l›çdaro¤lu ö¤rencilere yap›lan sald›r›y› günlerce dilinden düflürmedi ama kendi belediyesinin iflten
ç›kard›¤› ve direnifle bafllayan iflçiler
hakk›nda tek bir söz söylemedi. Dire-
nifl çad›r› kurmak isteyen iflçilere Belediye Baflkan›n›n talimat›yla defalarca
polis ve zab›talar sald›rd›. K›l›çdaro¤lu
ö¤rencilere uygulanan meflru görmedi¤i fliddeti herhalde iflçilere meflru
görmektedir ki tek bir k›nama sözünü
bile duyamad›k. Bir de geçen haftalarda ‹zmir’e gelen K›lçdaro¤lu’nu aya¤›nda çizmesiyle iflçilerin yan›nda da
göremedik.
Y›llard›r ‹zmir Büyükflehir Belediyesi’nin oyalad›¤› tafleron park ve
bahçe iflçileri ihale sürecinde. Yine
ihalede tafleron flirketler var. Hani
“CHP’li belediyelerde tafleron bitecekti”, hani “Gandi Kemal halkç›yd›?”
‹flçi ve emekçi kitlelerini kand›rmak
için yap›lan “ de¤iflim” söyleminin iflçi
ve emekçiler cephesinden hiçbir somut karfl›l›¤› bulunmamaktad›r. Du rum ortada, elde belgeler var; Ne
CHP de¤iflmektedir ne de “Gandi
Kemal” halkç›d›r.
‹zmir Büyükflehir Belediyesi park
ve bahçe ifllerinde çal›flan 1300 iflçinin gelecekleri, ihale sürecinde.
CHP’de de¤iflimden bahsetmiflken
park ve bahçe iflçilerinin sürecini hat›rlayal›m.
2008 y›l›n›n sonunda iflten ç›kar›lmalarla beraber 72 gün açl›k grevinde kalan tafleron park ve bahçe iflçileri, D‹SK Genel Baflkan› Süleyman
Çelebi ve ‹zmir Büyükflehir Belediye
Baflkan› Aziz Kocao¤lu’nun “Tafleronu bitirece¤iz ve herkes sendikal› olacak” sözleriyle direnifli sonland›rm›fllard›. Ard›ndan gelen y›l ne tafleron
sistem kalkt› ne de iflçiler sendikal› oldu ve 2009’da yeniden iflten at›lmalar
bafllad›.
Park ve bahçe iflçileri 2009 sonunda iflten at›lmalara karfl› bir dizi
eylem yaparak iflçilerin ifllerine geri
dönmesini sa¤lad›lar. Ard›ndan taflerona karfl› sendikalarda örgütlenmeye
çal›flt›lar. Ama ne hikmetse iflçilerin
öz örgütlülü¤ü olan sendikalar, esasta
24 Aral›k 2010-6 Ocak 2011
sendika a¤alar› örgütlenmek isteyen
iflçileri oyalayarak sonra yüzüstü b›rakt›. Sendikalar›n örgütlememesi
üzerine sorunlar›na örgütlü mücadelenin çözüm olaca¤›n› bilen iflçiler,
daha güçlü durabilmek için Taflerona
Karfl› ‹flçi Dayan›flma Derne¤i’ni kurarak örgütlendiler. Kurulduktan sonra
özellikle derne¤e üye olan iflçiler üzerinde yo¤un bir bask› oluflturan belediye, derne¤e üye olmamalar› için iflçilere yönelik tehditlerini devam ettiriyor.
CHP’nin ‹kiyüzlülü¤ünün Kan›t›;
Kent A.fi. Direnifli!
‹zmir’in CHP’li Karfl›yaka Belediyesi taraf›ndan belediyeye ba¤l› Kent
A.fi. taraf›ndan yap›lan temizlik ifllerinin taflerona verilmesi sonucu iflten
ç›kar›lan 300 Kent A.fi iflçisinin, 30
Nisan 2009’da bafllayan ve yaklafl›k
bir y›l süren direniflleri de CHP’nin
ikiyüzlülü¤ünün kan›t› oldu. Kent A.fi.
iflçileri 16 Eylül 2009 günü ‹zmir’den
Ankara’ya yürüyüfl yapt›lar. Ankara’da
onlar› karfl›layanlar aras›nda CHP’li
yöneticilerin hiçbiri yoktu. Yine iflçiler
Ankara’da çad›rda kald›klar› süreçte
birçok sald›r›ya maruz kalmalar›na
ra¤men CHP yönetimi taraf›ndan
görmezden gelindiler. Kent A.fi. iflçilerinin direnifllerinin sürdü¤ü dönemde TEKEL direnifli bafllad›. Bir de bakt›k ki CHP’li milletvekilleri TEKEL iflçileriyle beraber polisten gaz yiyorlar.
TEKEL iflçilerinin yan›nda oldu¤unu iddia eden CHP, kendi belediyesinin iflçilerinin direniflini görmezden
gelmekten hiç kaç›nmad›. Yüzsüz bir
flekilde TEKEL iflçilerinin ve eme¤in
yan›nda olduklar›n› söylemekten
utanmad›lar. Kent A.fi. iflçilerinin durumu hala netlik kazanm›fl de¤il. En
son mahkemeyi kazanan iflçilere Karfl›yaka Belediye Baflkan› CHP’li Cevat
Durak “birini bile geri almayaca¤›z”
demiflti. (‹zmir)
Kölece çal›flma koflullar›na ve örgütsüzlü¤e karfl› bir k›v›lc›m da Buca’dan yakan tafleron iflçiler kararl›. ‹flçilerin k›fl›n
so¤u¤unda yakt›klar› bu direnifl atefli onlar› yaln›zca ›s›tmakla kalmad› ayn› zamanda
on y›llard›r iflçi s›n›f›n›n bilincine çekilen
birçok karanl›k örtünün de ayd›nlanmas›na katk› sundu. ‹flyerinde insan yerine konulmayan, hiçbir güvencesi olmayan ve
gelecekleri flirketin iki duda¤› aras›nda
olan tafleron temizlik iflçileri, tüm bunlara
“aart›k yeter” diyerek direnifl bayra¤›n›
göndere çekti. Buca’da adeta bir tafleron
cenneti kuranlar iflçilerin bu direnifl meflalesini görmekte gecikmedi.
‹flçilerin belediye önünde kurduklar›
çad›rlar adeta savafla gider gibi haz›rlanan
zab›ta, çevik kuvvet ve özel güvenlikçilerin
sald›r›s›na u¤rad›. Ne ki iflçiler kararl›yd›.
Çad›r yeniden kuruldu. Tekrar sald›r› yafland› ve çad›r tabi ki bir daha kuruldu.
‹flçilere yönelen tüm bu taarruzlar›n
baflkomutan›n›n kimli¤i ise oldukça manidard›; CHP’li Buca Belediye Baflkan› Ercan
Tat›. Bu sosyal demokrat baflkomutan daha yerel seçim öncesi yüzüne takt›¤› maske ile flöyle diyordu iflçilere; Tafleron sistemini ortadan kald›raca¤›z, belediye kapsam›nda çal›flan tüm personeli sendikal› yapaca¤›z ve her türlü sosyal haklar›n› verece¤iz.” Ne var ki Ercan Tat› seçimlerden
sonra “sola kayan” CHP’nin gerçek pozisyonunun tüm iflçilere göstermekte geç
kalmad›.
Bir CHP delegesi olan Bat›gül Tunç ilk
iflten ç›kard›¤› iflçi oldu.
Kemal K›l›çdaro¤lu halk›n iktidar›n› kuraca¤›z sloganlar› ile CHP’nin bafl›na geçti¤i esnada yaflan›yordu tüm bunlar. Buca
iflçilerinin direnifli t›pk› Kent A.fi. iflçileri gibi Kemal K›l›çdaro¤lu’nun ve CHP’sinin
demokrasiden ne anlad›¤›n› bir kez daha
gösterdi; Söylemde iflçi haklar› gerçekte
iflçi düflman›.
- Öncelikle merhaba… Sürecinizi bi ze anlat›r m›s›n›z?
Bat›gül Tunç: ‹flçi arkadafllarla topland›k, 5-6 kifli sendika hakk›m›z› arayal›m diye karar verdik. Topland›k ve bir komite
seçtik. Her hafta sonu pazar günü toplant› yapt›k. ‹lk baflta 100 oldu ondan sonra
150 ondan sonra 250… Ço¤ald›k yani
gittikçe. Bu süreçte de çal›flmalar›m›z devam etti.
Durumu iletti¤imizde Ercan Tat› tafleronu kald›rmayaca¤›n› söyledi. Biz de 4
Kas›m günü bir bas›n aç›klamas› karar› al-
d›k arkadafllarla. Bas›n aç›klamas›n›n oldu¤u gün ve öncesinde tehditler ald›k baflkan yard›mc›s› ve meclis üyelerinden
“kesinlikle yapmayacaks›n›z”, “bas›n aç›klamas› yaparsan›z iflinizden olacaks›n›z” gibi.
Onlar› ciddiye almad›k ve bas›n aç›klamas›n› yapt›k. 3 gün sonra ben ve ‹nan arkadafl›m›z› Buca Gölet’e sürdüler. Beni mutfa¤a; 3 tane restoran›n temizli¤ine ve bulafl›klar›na, ‹nan arkadafl›m›z› da süpürgeye
verdiler. Ben 20-25 gün çal›flt›m sonra bir
telefonla iflime son verildi¤ini bildirdiler.
Gerekçe olarak da “flirketle belediyeyi
karfl› karfl›ya getirdi¤imi” söylediler. Ç›kt›m
geldim buraya ve arkadafllarla konufltuk.
Arkadafllar da baflkan yard›mc›s›yla görüfltüler. Baflkan yard›mc›s› ise kesinlikle geri
al›nmayaca¤›m› ve bundan sonra at›lmalar›n olaca¤›n› söyledi. Perflembe günü yapt›¤›m›z bas›n aç›klamas›yla birlikte oturma
eylemine bafllad›m. Ertesi gün de 6 arkadafl›m›z daha iflten ç›kar›ld›. O süreçten
beri buraday›z.
‹lk gün bir sald›r› yapt› belediyenin güvenlikleri. Ona ra¤men ben buraday›m ve
kesinlikle gitmeyece¤im. Arkadafllar›n da
iflten ç›kar›l›p gelmesiyle birlikte onlarla
beraber direniflimize bafllad›k. Hiçbir zaman y›lmad›k y›lmayaca¤›z da… Kar da
ya¤d› ya¤mur da… Gene y›lmad›k.
Geçende zab›talar› ve özel güvenlikleri sald›rtt› yerimizi almak için, biz izin vermedik. Büyük bir sald›r› oldu, arkadafllar›m›zdan yaralananlar ve gözalt›na al›nanlar
oldu. CHP ilçe binas›na gittik çay içmeye
ve orada da sald›r›ya u¤rad›k. Sivil polisler
beni sürükleyerek ç›kard›lar. Ona ra¤men
gene de biz buraday›z ve hiçbir zaman ç›k›p gitmeyece¤iz. ‹flimize geri dönene kadar…
- Tafleronlaflt›rma sistemli bir politika
olarak yayg›nlaflt›r›l›yor sistem taraf›ndan.
Bu konuda neler söylemek istersiniz?
- Biz insanca yaflamak istiyoruz. Tafleron flu anda resmen kölelik sistemi. Biz o
kölelik sistemine girmek istemiyoruz. Kölece yaflamak istemiyoruz. Kadrolu güvenceli ifl istiyoruz.
- Peki Bat›gül abla; bir kad›n olarak di renmenin zorluklar› konusunda neler söy lemek istersin?
- Ben ev han›m›yd›m. 2 çocu¤um var
ve onlara bak›yordum. Kad›nlar›n sorunlar›n› biliyordum ama bu kadar de¤ildi. Buraya geldi¤im zaman çok fley ö¤rendim.
Mücadeleyi, bir fleylerin kavgas›n› vermeyi
ö¤rendim. Kad›nlar›n her fleyi zor yaflad›klar›n› ö¤rendim. Onlar en büyük hatay›
bir kad›n› iflten atmakla yapt›lar. Sand›lar
ki gidip evimde oturaca¤›m. Ama ben ekme¤imi kazanmak için mücadelenin arkas›nday›m.
- Burada direniflte olan 7 iflçi var. Ve
sürekli olarak da devrimci, demokrat ve
muhalif kurumlar burada. Bu konuda söy lemek istedi¤in bir fleyler var m›?
- Herkese çok teflekkür ederim. Onlar›n sayesinde biz daha da güçleniyoruz.
Devrimcileri, gençlerin deste¤ini gördükçe
daha mutlu oluyoruz. Onlar› gördükçe direniflimizin daha uzun sürece¤ine güveniyoruz.
- Belediyenin tavr› nas›l?
- Ercan Tat› seçim sürecinde sosyal
demokrat olarak geçinen bir insand›. Maalesef öyle bir insan de¤il. CHP de bu flekilde bütün insanlar› kand›rd›. Süreçte görüyoruz iflte. CHP genel baflkan› geldi
ama sahip ç›kmad› bize. CHP’li bir belediyesinin kap›s›nda oturuyoruz. Ercan Tat›
da “istifa ederim onlar› almam” söylemlerinde bulunuyor. ‹stifa edene kadar buraday›z. ‹stifa et gene buraday›z.
- Son olarak, gazetemiz üzerinden
söylemek istedi¤in bir fleyler var m›?
- Bu sorun herkes için geçerli. Yar›n
ö¤renciler de mezun olduklar›nda tafleron onlar› da vuracak. Ki kolay kolay herkes mesle¤ini alam›yor. Fabrikalarda iflçilik
yapan üniversite mezunlar› da var. Gençler de bu mücadeleye ortak olmal›d›r
çünkü onlar›n hayat› da ilerde böyle olacak. fiu anda Torba Yasas› da ç›kt›. Daha
berbat bir flekle getirdiler. Bu konuda iflçilerle ö¤rencilerin birlik olmas› çok güzel
bir fley. Gelecekleri için ö¤renciler de iflçilere destek versinler. (‹‹zmir)
“Grup Suni Deri’de bütün ç›k›fllar tutuldu, biz kazanaca¤›z!”
UPS, Buca tafleron iflçileri, Kardemir, Akdeniz
Demir-Çivi iflçilerinin meflru mücadelesi çeflitli
bask› ayg›tlar› bast›r›lmak istense de iliklere kadar
iflleyen so¤uk havalarda direniflteki iflçiler y›lg›nl›¤a,
bask›ya inat tüm iradeleri ile direnifli sürdürüyorlar. En demokratik haklara bile tahammül edemeyen egemenler sald›r› çark›n› tüm h›z›yla çevirerek
iflçi ve emekçilerin sab›r tafl›n› çatlatt›/çatlat›yor.
“Bizleri örgütlenmeye mecbur b›rakan patrona
‘teflekkür’ ediyorum. Bizlerin gözünü açt›. Bizleri
sendika ile tan›flt›rd› ve onun sayesinde art›k hak lar›m›z için direnmeyi ö¤rendik” diyen Grup Suni
Deri iflçisinin bu sözleri her fleyi özetliyor.
Çorlu’da bulunan Grup Suni Deri A.fi’de örgütlenme çal›flmas› yürüten Deri-‹fl Sendikas› 105
iflçi içinden 65 iflçiyi örgütlemifl ve % 50+1’lik ço¤unlu¤u yakalad›¤› için iflyerinde örgütlenme hakk›n› kazanm›flt›r. Ancak sendikaya tahammül edemeyen patron, iflçilere gözda¤› vermek için 8 Aral›k’ta 2, 9 Aral›k’ta 2, 10 Aral›k’ta 3 ve 12 Aral›k’ta
7 olmak üzere toplamda 15 iflçiyi iflten att›. 9
Aral›k günü fabrika önünde direnifle geçen iflçilerle görüflmek ve Grup Suni Deri’de yaflananlar
hakk›nda bilgi almak için 17 Aral›k günü Çorlu’ya
gittik.
Trakya bölgesini esir alan so¤uk, direnifl atefli
ile k›r›l›yor. Direnifle geçen iflçiler kurduklar› çad›rda patrona boyun e¤meyeceklerini, meflru haklar›n› kulland›klar›n› ve kazanacaklar›n› hayk›r›yorlar.
Cemalettin Tuna; 7 y›ld›r Grup Suni Deri’ de
profesyonel olarak çal›fl›yordu.
‹flçi-köylü: ‹flten at›lma sürecinizi anlat›r
m›s›n›z?
- Kötü ve a¤›r koflullarda güvencesiz
çal›fl›yorduk. Bunun üzerine, haklar›m›z için
mücadele etmeye karar verdik ve sendikada örgütlendik. Bir gün ifle geldi¤imde,
güvenli¤e verilen talimat do¤rultusunda
beni içeri almad›lar. ‹flten ç›k›fl›m›n verildi¤ini söylediler.
Ben iflletme bölümünde çal›fl›yordum.
Yaflanan bask›lara karfl› arkadafllarla bu karar› ald›k. Sendikal› oldu¤umuzda hangi
haklara sahip olaca¤›m›z› konufltuk. Zaten
maafllar›m›z› zaman›nda alam›yorduk. fiahsi
olarak konufluyorum: “Bizleri örgütlenmeye mecbur b›rakan patrona “teflekkür” ediyorum. Bizlerin
gözünü açt›. Bizleri sendika ile tan›flt›rd› ve onun
sayesinde art›k haklar›m›z için direnmeyi ö¤ren dik.” Bizi kendisi bu sürece itti ve flimdi sendikay›
kabul etmiyor. Önümüzdeki haftalarda tekrar bir
görüflme talebinde bulunaca¤›z. Bu talebi de kabul etmezse hukuki süreci bafllat›p d›flar›daki grevimizi sürdürece¤iz.
Musa Külünk; Grup Suni Deri’de gece vardi yas›nda çal›fl›yor.
- ‹flten atmalar hakk›nda ne düflünüyorsunuz?
- Biz hakk›m›z› aramak için sendikal› olduk.
Bunun sonucunda arkadafllar›m›z iflten at›ld›. Ama
bu çabalar nafile. Sendikal› olduktan sonra bask›lar›n boyutu de¤ifltirildi. Bizi bu k›fl ay›nda d›flar›da
sigara içmeye zorluyorlar, çaylar›m›z›n makine ba-
fl›nda içilmesi flart› konuldu ve akflam 6’da ç›kmam›z gerekirken saat 7. 30’ta ç›kart›yorlar. Zaten
maafllar›m›z› gününde alam›yoruz. Bizi 12 saat çal›flt›r›yorlar. Bizim amac›m›z ise çal›flma süresini 8
saate indirmek.
- Sendikal› olduktan sonra patron sizinle gö rüfltü mü?
- Evet. Bizlere aram›zda 3. kifliyi istemedi¤ini
söyledi ve sendikadan istifa etmemizi istedi. Çok
“kibar” davrand›. Sendikadan sonra hepimizi tan›r
oldu. Ama hala fabrikadaki bask›lar›na diyecek
yok.
Adnan Yüksel; Grup Suni Deri’de gündüz var diyas›nda çal›fl›yor.
- Sendikaya üye olurken ne düflündünüz? Üye
olmadan önce sendikalar hakk›nda ne düflünüyor dunuz?
- Çal›flma ve yaflam flartlar›m› de¤ifltirmek ad›-
na sendikaya üye oldum. Zaten bu yasal bir
hak. O yüzden hiç tereddüt etmedim. Asl›nda çal›fl›yorsan sendikal› olmamak suçtur,
ak›ls›zl›kt›r. Ben daha önceden hiç sendikal›
çal›flmad›m. Ama o dönemlerde de sendika
deyince akl›ma haklar› için mücadele geliyordu. Bugün bizim sendika olmazsa olmazd›r. Çünkü o bizim avukat›m›zd›r. Sendikam›z hakk›nda terör örgütü diyebiliyorlar.
Bunlar patronlar›n dedikodusu. Çünkü insanlar›n örgüt deyince korktuklar›n› biliyorlar. Toplumun bilinçsizli¤ini kullan›yorlar.
Ama örgüt demek güç demek, organizas yon demek! Bu kötü bir fley de¤il. Aç›k
söylemek gerekirse biz örgütlendik.
- Direnifle karfl› patronun tutumu nedir?
- Patron bu tutumdan memnun de¤il. Biz de
üretimi yavafllatt›k. Hala ayn› flartlarda çal›fl›yoruz,
hatta daha a¤›r flartlarda çal›fl›yoruz çünkü eksik
elemanla çal›fl›yoruz. Benim yan›mda çal›flan Aziz
arkadafl›m iflten at›ld› ben tek kald›m. Tüm sorumlulu¤u tek bafl›ma üstleniyorum. Peki, hak var
m›? Yok, hala eskisi gibi maafl›m›, mesai ücretlerimi zaman›nda ve tam alam›yorum. Zaten istese
de eskisi gibi verimli olamam. Çünkü arkadafllar›m› iflten atm›fl, moralim bozuk ve tek çal›fl›yorum.
Ferhat Kalan; direniflte olan Grup Suni Deri
iflçisi:
- Sendikal› olmadan önce size yap›lan bask›lar›
anlat›r m›s›n›z?
- Maafllar›m›z› zaman›nda alam›yorduk. Yeterli
g›da alam›yorduk. Aylard›r ekmek aras› kaflar peynir yiyoruz. Bir tek Cuma günleri farkl› yemek getiriyorlar. Muhtemelen o da Cuma oldu¤u için.
Bizden yüksek düzeyde verim istiyorlar. Ama bunun karfl›l›¤›n› vermiyorlar. ‹kramiye verilmiyor.
Sendikal› olmadan önce üretimimiz oldukça fazlayd›. Bu durum ise üretim müdürünün ifline yar›yor. O ikramiye al›yordu. Üreten bizdik ama her
koflulda kazanan onlard›. Üretim müdürü bugüne
bugün bir kez de olsa bize gelip teflekkür bile etmedi, ikramiyesini ald› gitti. Bu koflullar bizi örgütlenmeye ve mücadele etmeye zorlad›.
- Direnifl süreci ve sendikal çal›flmalardan bah sedebilir misiniz?
- D›flar›daki direnifl de içerideki çal›flma da asl›nda ayn›d›r. Çünkü ikisi de bir hedefi içeriyor. Biz
d›flar›da direniyoruz. Arkadafllar›m›z içeride bizlere
destek olmak için ifl yavafllat›yor. Biz içerideyken
amac›m›z tüm arkadafllar›m›z›n sosyal haklardan
yararlanmas›yd›. D›flar› ç›kt›k bu hedeften vazgeçmedik. Bu durum bizleri birbirimize daha fazla
kenetledik. Sendika burada oldu¤u sürece biz hiçbir yere gitmeyece¤iz. Çünkü biz bu ifle inand›k.
Zaten tüm bu koflullar› gözeterek bu yola girdik, sonuçta da iflten ç›kar›ld›k. Her fleyin bir bedelinin olmas› gerekti¤inin fark›nday›z. Sendikal faaliyeti bafllatanlardan›m, madem bu iflin öncüsüyüm o zaman en baflta bunun “bedelini” ben
ödeyece¤im. Patron bir avc›n›n a¤›na tak›lm›fl gibi
ç›rp›n›yor. Bunun ç›k›fl yolu yok. Üretim yavafllad›.
Para kazanam›yor. Bütün ç›k›fllar tutuldu, biz kazanaca¤›z! (‹stanbul)
15 / OKUR-GENÇL‹K
24 Aral›k 2010-6 Ocak 2011
25-26 ARALIK’TA ANKARA’DA YDG 5. KONFERANSI’NDA BULUfiALIM!
‹fiÇ‹ KÖYLÜ’DEN
Bugün dünden daha güçlü, devrim mücadelesinde
kararl›y›z! Zafer bizim olacak, kitlelerle kazanaca¤›z!
Bugün dünden daha güçlü, devrim mücadelesinde kararl›y›z! Zafer bizim olacak,
kitlelerle kazanaca¤›z! fliar›yla 25-26 Aral›k
tarihinde Ankara’da Yeni Demokrat Gençlik
olarak Çi¤dem Y›lmaz ve Ferdi Karacan yoldafllara adad›¤›m›z 5. Konferans›m›z› gerçeklefltirece¤iz. 5. Konferans›m›z iddia ve kararl›l›¤›m›z› daha da büyütecek bir yerde durmaktad›r.
Her y›l alanlar›m›zdaki faaliyetlerin ve
öncesindeki yo¤un haz›rl›k çal›flmalar›n›n sonucu örgütledi¤imiz konferans›m›z; deneyimlerimizi merkezilefltirdi¤imiz, tüm alanlardaki faaliyetin toplamdaki olumlu özelliklerini büyüterek, olumsuzluklar›n› eritti¤imiz en
üst irademizdir. Bulundu¤umuz tüm alanlardan yoldafllar›n kat›l›m›yla örgütümüzün genel politik, örgütsel durumunu merkezi olarak de¤erlendirdi¤imiz ve önümüzdeki bir
y›ll›k süreci yo¤un tart›flmalarla örgütsel ve
politik olarak flekillendirdi¤imiz konferanslar›m›z örgütümüz aç›s›ndan oldukça önemlidir.
PARAN YOKSA ÖL!
Devletin AKP üzerinden neo-liberal sald›r›lar›ndan sa¤l›k da nasibini almakta. Medyada s›kça gündeme gelen “TAM GÜN
YASASI”, “KAMU HASTANELER‹ B‹RL‹KLER‹” ile sa¤l›k sistemi özerklikten özellefltirmeye uzanan bir süreçten ibarettir. Peki,
nedir bu Tam Gün Yasas› ve Kamu Hastane Birlikleri?
Tam gün yasas› burjuva medyada “hekimlerin tam gün çal›flmas›, özel muayenelerin yasaklanmas›” biçiminde anlat›ld›. Ancak
anlat›lan›n aksine “tam” kelimesi neredeyse
hiç geçmemektedir. Tam gün yasas›n›n esas›n› performansa göre ücret oluflturmakta.
Performans sistemi sa¤l›k çal›flanlar›n›n daha
fazla çal›flmas›na, bu da niteli¤in düflmesine
yol açmaktad›r. 30.01.2009’da meclisten geçen bu yasaya Dan›fltay 5. Dairesinin itiraz›
oldu¤u gündeme gelmifltir. Ancak bu itiraz
sadece “alt limit” üzerinden olmufltur. Bu
da yasan›n bütünü aç›s›ndan ele al›nd›¤›nda
neredeyse hiç önemli de¤ildir. Global bütçe
ad› verilen bir ekonomik sistem uygulanmak
isteniyor ve k›smen de uygulan›yor. Global
bütçe nedir? Global bütçe: Devlet hastanelerine her y›l için tek bir ödenek yap›lacak
SGK taraf›ndan. Bu bütçenin yetersiz oldu¤u
tart›fl›lmaz.
Ayr›ca performans sisteminde daha fazla çal›flan›n daha fazla ücret almas› söz konusu de¤il. Bir çal›flan daha fazla çal›fl›rsa di¤er çal›flan›n pay›ndan alacak. Yani ekstra bir
bütçe yok. Global bütçe sistemi bu flekilde.
Bu da sa¤l›k çal›flanlar› aras›ndaki iflbirli¤ini
ve sa¤l›k eti¤ini bozacak. Yeni sa¤l›k modeli
ad› verilen ve global bütçeyle gayet uyumlu
model ise T‹G (teflhis içeren gruplar)d›r.
T‹G ile hastal›klar, tedaviler s›n›rl› bir s›n›fland›rmaya tabi tutuluyor. Ayr›ca T‹G’le hedeflenen “yüksek yatak devir h›z›”d›r . Yüksek
yatak devir h›z›, ad›ndan da anlafl›laca¤› üzere hekimlerin uzun süre hastanede yatmas›
gereken kanser, koah, böbrek yetmezli¤i vs.
hastalar› daha az kabul etmesi anlam›d›r.
Daha anlafl›l›r bir dille “Hastal›¤›n a¤›rsa hastaneye gelme”.
Kamu hastane birlikleri tasar›s› ile üniversite hastaneleri kamuya yedekleniyor.
Mevcut durumda 22 üniversite hastanesi finansal kriz içerisinde. Bu say› daha da artacak. Üniversite hastaneleri devlete yedeklenecek ve daha sonra özellefltirilecekler. Finansal krizdeki üniversite hastanelerine Maliye Bakanl›¤› taraf›ndan maddi yat›r›m yap›lacak ve bu arada Maliye Bakanl›¤›’n›n istedi¤i biçimde kullan›lacakt›r. Hatta bir röportajda gazetecinin “IMF yard›m› m› yani?” sorusuna bakan “Evet” diye cevaplam›flt›r.
Özetle bu sald›r›larla;
* Performans sistemi ile sa¤l›k eti¤i bozulacak,
* Sa¤l›k çal›flanlar› daha az ücretle daha
fazla çal›flacak,
* Birinci görevi araflt›rma, ikinci görevi
e¤itim, üçüncü görevi ise hizmet olan üniversite hastanelerinin birinci görevi, hizmet
olacak. (Bologna projesine de uygun.)
* Sa¤l›¤›n niteli¤i düflecek,
* Ad›m ad›m sa¤l›k özellefltirecek,
* Sa¤l›k çal›flanlar› güvencesiz çal›flacak
(‹‹zmir’den ‹K okuru hemflire)
Konferanslar›m›z tüm alanlardaki yoldafllar›n kat›l›m›yla, öncesindeki çal›flmalarla ve
konferanstaki yo¤un tart›flmalar›m›zla örgütümüzün demokratik iflleyiflini güçlendirirken, merkezi politikalar üretmemiz ve örgütsel kararlar almam›z dolay›s›yla kurumsallaflma aç›s›ndan da oldukça önemlidir.
Konferans sürecine her YDG’linin etkin
bir flekilde kat›lmas›n›n yan› s›ra konferans
çal›flmalar› kapsam›nda alanlarda yürütülen
çal›flmalar›m›z hem çevremizi
hem de daha genifl bir kesimi tart›flma sürecine katarak kitlelerden
ö¤renme perspektifiyle ele al›nmaktad›r. Bu temelde konferanslar›m›z örgütümüzü güçlendirmenin yan› s›ra daha genifl bir kesimle iliflkilenmesinin de arac›d›r.
ÖrBu y›l konferans›m›zda “Ö
güt bilincimizi, süreklileflmifl bir
kitle çal›flmas›yla gelifltirelim!” bafll›kl› ana sunumun yan› s›ra GençSen’den kültür-sanata, Kürt halk
gençli¤ine yönelik sald›r›lardan çevre sorununa dair hemen hemen tüm alanlardan
haz›rlanan sunumlar tart›fl›lacak.
Sendikal› oldu¤u için iflinden olan onlarca iflçi açl›k grevleri gerçeklefltirmekte, anadili “bilinmeyen bir dil” olarak bir kez daha
yok say›lan Kürt ulusu tepkisini yine sokaklara dökmekte, formasyon hakk› için üniversite ö¤rencileri örgütlenmekte, okullar›m›zda
yükselen kimi zaman soruflturma, kimi zaman kamera kimi zaman sat›r olarak vuku
bulan sald›r›lar fliddetlenirken, YÖK’ün bafl›n›
çekti¤i sivil polis uygulamas› ile F tipi üniveristeler oluflturma plan› daha h›zl› hayata geçirilmektedir.
Sürecin özellikleri bunlarken devrimci
bir örgüt olarak örgüt bilincimizi gelifltirmek
ve süreklili¤i sa¤lanm›fl bir kitle faaliyeti yürütmek ve bu birbirini koflullayan iki meselenin tüm devrimci örgütlerin hem de örgütümüzün temel gündemi olmas› kaç›n›lmazd›r.
Tasfiyecilik rüzgar›na karfl› att›¤›m›z ad›mlar›
yine en önde ve daha ileriye atma görevi
bizim omuzlar›m›zdad›r. Bu ad›mlar› büyütmenin koflullar› her zamankinden daha fazla
mevcuttur.
25-26 Aral›k’ta gerçeklefltirece¤imiz 5.
Konferans›m›za kat›lmak için tüm halk gençli¤ine ça¤r› yap›yoruz. Konferans›m›zda görüflmek üzere...
Yeni Demokrat Gençlik
“YÖK’ü kald›ral›m, söz hakk›m›z alal›m”
‹stanbul
Ö¤renci gençli¤e yönelik artan sald›r›lar, bu sald›r›lar›n ma¤durlar›ndan olan ö¤renci sendikas› Genç-Sen’i harekete geçirYÖK’ü kald›ral›m, söz hakdi. Genç-Sen “Y
k›m›z› alal›m” fliar›yla bir kampanya örgütleyerek ö¤rencilere, ö¤renci haklar›na yönelik sald›r›lar› mücadeleyle bertaraf etmeye haz›rlan›yor.
15 Aral›k Perflembe günü, Galatasaray
Lisesi önünde buluflan Genç-Sen’li ö¤renciler kampanyalar›n›n duyurusunu bir yürüyüflle gerçeklefltirdiler. D‹SK, E¤itim-Sen, Yeni
Demokrat Gençlik, Tüm ‹GD, Ekim Gençli¤i, Liseli Ö¤renci Birlikleri, SDP, EHP, ESP ve
TEKEL iflçilerinin de destek verdi¤i eylemde;
ö¤renciler Baflbakan Erdo¤an’›n kendilerini
“ideolojik olmakla” suçlamas›na tepki gösterdi. “Biz ö¤rencilerin elbette bir düflüncesi,
bir ideolojisi var. Bu suç de¤ildir, bu yüzden
bugün örgütlülüklerimizle yürüyoruz!”
Taksim Tramvay Dura¤›’nda gerçeklefltirilen aç›klamay› Türkan Y›ld›z yapt›. Y›ld›z,
YÖK’ü kald›ral›m, söz hakk›m›z
“Y
alal›m” kampanyas›yla mücadeleyi büyüteceklerini vurgulad› ve
e¤itim emekçilerini, aileleri ö¤rencilerin mücadelesine destek
vermeye ça¤›rd›. Ard›ndan D‹SK,
E¤itim-Sen, TEKEL iflçileri, EHP,
ESP ve SDP de birer konuflma
yaparak, ö¤rencilerin mücadelesini desteklediklerini ve onlar›n
“asla yaln›z yürümeyece¤ini” ifade ettiler.
Eskiflehir
4 Aral›k Cumartesi günü yaflanan sald›r›larla, devlet bizlere YÖK düzeninin ne oldu¤unu bir kez daha gösterdi. Bu sald›r›ya karfl›
16 Aral›k akflam› Eskiflehir Genç-Sen olarak
Adalar Migros önünde bir bas›n aç›klamas›
gerçeklefltirdik. Eylemde Dolmabahçe’de ve
tüm yurt genelinde üniversitelerde yaflanan
sald›r›lar ve YÖK düzeni teflhir edildi.
(EEskiflehir YDG)
“Daha çok çal›fl,
inflallah daha iyi puan al›rs›n”
Ö¤rencilerin boykotu
kantin zamlar›n›
geri ald›rd›!
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ)
ö¤rencilerinin, yüzde 20’lere varan kantin
zamlar›n›n geri al›nmas› talebi ile yürüttükleri mücadele baflar›yla sonuçland›.
Kantin zamlar›na karfl› bir kampanya
bafllatan ö¤renciler bu kapsamda kantini
KTÜ kantinleboykot etti ve imza toplad›. “K
rine küsüz” ad› alt›nda yürütülen kampanya
sonucunda 3 bin imza toplayan ö¤rencilerin mücadelesi sonuç verdi. 13 Aral›k günü
kantin zamlar› geri al›nd›. (H. Merkezi)
Emperyalizmin içerisinde bulundu¤u
uzun süreli kriz, bu sürece çözüm olarak
beraberinde yeni sömürü alanlar› oluflturma yoluna gitmifltir. Bu çözüm düflüncesi
ekseninde çok hakim olmad›¤› yani “yeterince sömürmedi¤i” e¤itim alan›n› gündemine alarak e¤itimi ticarilefltirme, sermayenin hizmetine sunma amaçl› Bologna
süreci ad› alt›nda bir çok projeyi maskeleyerek hayata geçirmifltir. Bu proje e¤itim
fakültelerinde kadrolu-kadrosuz ö¤retmenlik, ücretli ö¤retmenlik, sözleflmeli ö¤retmenlik, vekil ö¤retmenlik olarak hayata
geçmifltir.
E¤itimin özelleflti¤i, ücretli hale geldi¤i
günümüz koflullar›nda halk gençli¤inin üniversite okumas› maddi ve manevi anlamda ciddi bir külfet iken bütün bu zorluklara ra¤men üniversiteyi bitirdikten sonra
kendisini bekleyen iflsizlik, cinnet, intihar
gibi yans›malarla nas›l bir yaflam sundu¤u-
nu gösteriyor. Ve bütün bu haks›z uygulamalar› dile getiren ö¤retmen adaylar› gözalt›, fliddet, tutuklama gibi uygulamalara
maruz b›rak›larak pasifize edilmeye çal›fl›l›yor. En son Siirt’te atamas› yap›lmayan bir
ö¤retmenin durumu dillendirmesi üzerine
Erdo¤an’›n “daha çok çal›fl inflallah atan›rs›n” sözleri sistemin e¤itim emekçilerine
yaklafl›m›n› gösteriyor. Zaten sistemin bizzat vaat etti¤i gelecek kayg›s› ad› alt›nda
ö¤renciler, bütün e¤itim hayat›nda en iyisi
olmak için durmadan çal›flmak zorunda
de¤ilmifl gibi Erdo¤an daha çok çal›flmaktan bahsediyor. Oysa biz biliyoruz ki çal›flan›n, iyi olan›n de¤il, torpili olan›n ifli halloluyor, atamas› yap›l›yor ve istedi¤i yere
geliyor. Ve yine Baflbakan’›n atamas› yap›lmayan ö¤retmene yapabilece¤i baflka fley
yokmufl, her fley onun d›fl›ndaym›fl gibi inflallah atan›rs›n sözleri, Erdo¤an’›n hizmet
etti¤i zihniyetin, derdinin e¤itim ya da hal-
k›n sorunlar› olmad›¤›n›n en aç›k ifadesidir.
E¤itim emekçilerinin maruz kald›¤›
sömürü, e¤itime ayr›lan bütçe ve e¤itimdeki kalitesizlik e¤itime biçilen misyonu
gösteriyor. Etik olarak e¤itim kurumlar›n›n
düflünen, sorgulayan ve de¤ifltirme kabiliyeti olan bir gençlik yaratma görevi as›lken, e¤itim kurumlar› dogmatik düflünceyi
besleyen niteli¤i ile sistemin zihniyetinin
koruyucusu olarak önümüze sürülüyor.
Emek sömürüsüne dayal› sistem her fleye
oldu¤u gibi e¤itime de fiyat biçerek, piyasalaflt›r›yor. Bu da yetmiyor e¤itim sonras›
da mesle¤in icras› için çeflitli projeler ile
nas›l daha fazla sömürürüm kayg›s› güderek emekçinin hayat›n› katbekat zorlaflt›r›yor. Tek bafl›na olan ve mücadele etmeyen her emekçi katmerleflerek sömürülmeye devam edecektir. Bu sömürü zincirini k›racak olan güç örgütlü ve sistematik
Bir ‹K okuru)
mücadelede gizlidir. (B
Hapishanelerdeki
sald›r›lara karfl›
direnifl ruhu!
ettirmifller, devrime ›fl›k olmufllar. Onlar direndiler. Kimisi flehit düfltü, kimisi
sakat kald›. Ama e¤ilmedi bafllar cellâd›n karfl›s›nda. Devrim atefli her zamankinden yak›c›yd›. Düflman da fark›ndayd›, küçük düfltü¤ünün. Bozguna
u¤ram›flt› kendi ininde. Nas›l olur akl›
alm›yordu. Bir fleyler yapmal›yd› ve bu
utanc›n› kapatmal›yd›.
Tuza¤›n ad› F tipi hapishanelerdi. Emperyalist patentli böl, parçala, yönet modelini hayata geçiriyordu. Devrimcileri
birbirinden uzaklaflt›r›p, sahip oldu¤u
haklar› gasp edecekti. Ve bunu y›llar
önce 2000 Hapishaneler Katliam›yla
hayata geçirdi. Bununla birlikte sald›r›lar durmad› ve günümüzde bu sald›r›lar katlanarak sürmekte. Tutsak yoldafllar›m›z› farkl› illere sürgüne yolluyor,
yoldafllar›m›z›n tedavi hakk›n›
ellerinden al›yorlar.
Yoldafllar›m›z tacize u¤ruyor, havaland›rma haklar› engelleniyor, iste¤e göre
hücre cezas› veriliyor. Ve görüfl saatleri
k›s›l›yor hatta engelleniyor.
Bununla direnifli yok etti¤ini sananlar;
prangalar yoldafllar›m› engelleyebilir
mi? (Buna en güzel kan›t tarihtir.) Onlar devrimin temel tafllar›, çileli yolun
emekçileri, devrimin hamal›d›rlar. Partinin k›z›l direnifl neferlerine yap›lan sald›r›lara dur diyelim. Yoldafllar›m›za yap›lan ideolojik sald›r›lara karfl› direnifl
ruhunu yükseltelim.
fian olsun devrim yollunda flehit düflenlere ve flan olsun bu yolda tutsak düflenlere!
Pertek’ten Bir ‹K Okuru)
(P
Nice zulüm gördü bu halk; 1915’te,
38’de, 6-7 Eylül’de ve dahas›... Bir gelenektir zulmün oldu¤u yerde isyan etmek. Bu halk›n evlatlar› da isyan etmiflti düzene, haks›zl›¤a. Kimisi dava flehidi
olmufl kimisi esir düflmüfltü.
Düflman kendi ininde direnifli yok etmeyi
amaçlam›flt›. Ama düflman kendi ininde
de bozguna u¤ram›flt›. Kaleleri bir bir
düflmüfltü. Bayrampafla, Ulucanlar,
Metris ve niceleri direniflin merkezi olmufltu. Devrimci tutsaklar ‹brahim’den,
Süleyman Cihan’dan, Mehmet Zeki’den ald›¤› direnme gelene¤ini devam
‹flçi-köylü 79
Yeni mücadele y›l›nda dünyay› emperyalistlere, iflbirlikçi ve uflaklar›na dar edelim!
Bir koca mücadele y›l›n› geride b›rak›rken; Wikileaks tart›flmalar›,
ö¤renci gençli¤in direnifli, K›l›çdaro¤lunun CHP kurultay› atraksiyonlar› ve mecliste görüflülen Torba Yasa son günlere damgas›n› vuran
gündemler olarak öne ç›kt›.
Söz konusu gündemler 2009’u kapat›rken 2010’a devrald›¤›m›z
önemli politik geliflmeler olarak karfl›m›zda durmaktad›r.
2009’un sonlar›nda yay›nlad›¤› belgelerle ülkemiz ve dünya gündemini bir anda de¤ifltiren Wikileaks adl› sitenin kurucusu Assance,
önce tutukland› ard›ndan serbest b›rak›ld›. Assance, b›rak›l›r b›rak›lmaz ilk aç›klamas›nda gizli belgelerin bundan sonra daha h›zl› bir flekilde s›zd›r›laca¤›n› duyurdu.
Aç›klanan belgelerin önemli bir k›sm› daha önce kamuoyuna yans›m›fl olsa da Wikileaks tart›flmalar› ile bu bilgilerin daha genifl kesimlerin ilgi alan›na, gündemine girdi¤i bir gerçek. Belgelerin emperyalistlerin onay›, kurgusuyla yay›nlan›p yay›nlanmad›¤› tart›flmas›ndan öte
ortaya saç›lan bilgi y›¤›n›n›n dünya halklar›n› ABD emperyalizminin ve
kendi ülkelerinde ki egemenlerin kirli çamafl›rlar› hakk›nda bilgilendirdi¤i aç›k. Bununla birlikte iflçi s›n›f› ve emekçilerin bu teflhire paralel
somut bir hedef do¤rultusunda harekete geçirilmesi ve kendi gücünün ortaya ç›kar›lmas› da gerekmektedir. Teflhir, bu eksende yürüyen
bir tepki ve mücadele ile birlikte emperyalistlere ve onlar›n iflbirlikçi,
uflaklar›na geri ad›m att›rabilir. Aksi durumda emperyalist-kapitalist
sistem yaralar›n› çok h›zl› bir flekilde sarmakta ve aya¤a do¤rulmaktad›r.
2008’in sonlar›nda patlak veren, giderek derinleflen ve yay›lmaya
devam eden emperyalist-kapitalist kriz, sistemin bu pansumana daha
çok ihtiyac› olaca¤›n› göstermektedir. Birçok ülkede keskinleflen s›n›f
çat›flmalar› ve artan eylemliliklerde buna iflaret etmektedir.
Özelliklede ö¤renci gençli¤inin militan, kitlesel eylemleri buz da¤›n›n flimdilik görünen yüzüdür. Ö¤renci gençlik, krizini sarmaya çal›flan
sistemin, gelece¤ini elinden almak istemesine karfl› dünyan›n dört bir
yan›nda eyleme geçmekte, sokaklar› tutuflturmaktad›r. ‹nngiltere ve
Yunanistan’daki görüntüler krizin birer görüngüsü olarak okunmal›d›r.
Ülkemizde de ö¤renci gençlik son dönemlerde gerçeklefltirdi¤i
eylemlerle sesini duyurmay› ve tepkisini daha görünür k›lmay› baflarm›flt›r. Ö¤renci gençli¤in demokratik eylemlerine bile azg›nca sald›ran
devlet en küçük hak talebine yönelik tutumunu da bir kez daha göstermifltir. Baflbakan eylemlerden öylesine rahats›z olmal› ki gitti¤i her
yerde ö¤rencilere sald›rmaktad›r. Ö¤renci gençli¤in gelece¤ine ipotek
koyacak anlaflmalar imzalayan baflbakan buna gösterilen tepkiyi “ffaflizm” olarak adland›rmaktad›r. Baflbakan›n besbelli ki büyük bir aynaya ihtiyac› vard›r! Paras›z e¤itim talep eden, üniversitelerde bilimsel
bir e¤itim isteyen yüzlerce ö¤renci hakk›nda soruflturma açt›ran birço¤unu okuldan ve YÖK’ten atan yaln›zca AKP hükümeti de¤ildir.
Tüm bu uygulamalar ö¤renci gençli¤e flimdi sahip ç›kan CHP döneminde de gerçeklefltirilmifltir. Üniversiteleri birer ticarethaneye çeviren tüm anlaflmalar›n alt›nda CHP’nin de imzas› bulunmaktad›r.
CHP, yüzüne takt›¤› halkç›l›k maskesini K›l›çdaro¤lu birlikte tazelemenin derdindedir. Ö¤renci eylemlerine sahip ç›kmas› kendini “ccihan›n demokrasi havarisi” ilan etmesi de bundand›r. K›l›çdaro¤lu,
CHP’nin son kurultay›nda bu çizginin önümüzdeki süreçte daha da
belirginleflece¤inin sinyallerini verdi.
Yapt›¤› konuflmada neredeyse dokunulmad›k konu b›rakmayan
K›l›çdaro¤lu tüm bunlar› bir ç›rp›da çözdü, oy istedi. Halk›n ‹ktidar›n›
kuraca¤›n› ilan eden K›l›çdaro¤lu oldukça iddial›yd›. YÖK’ün kald›r›laca¤›n›, toprak reformu yap›laca¤›n›, DGM’lerin tarih olaca¤›n› söyleyen K›l›çdaro¤lu uzun menzilli salvolarla seçim sand›¤›n› hedef ald›.
Ne var ki K›l›çdaro¤lu bulutlar›n üstünde gezinirken CHP’li Buca
Belediyesi sendikal› olduklar› için iflçileri yerlerde sürüklemekteydi. YiTafleronu kald›raca¤›n›”
ne böyle gö¤e yükseldi¤i bir konuflmas›nda “T
ilan eden K›l›çdaro¤lu Buca’da yaflananlardan habersiz olamaz!
CHP’nin en yüksek oy ald›¤› ‹zmir’de sendikaya üye olan Kent A.fi iflçileri de ayn› ak›bete u¤ram›flt›. Solcu, demokrat ve hatta devrimci
K›l›çdaro¤lu, Kent A.fi iflçilerinin tüm görüflme taleplerini red etmiflti!
CHP’ye özgü solculuk, demokratl›k böyle bir fley olmal›!; ‹çerde “hhalk›n iktidar›” d›flar›da CHP iktidar›. ‹flçinin, emekçinin, dul ve yetimin
partisi CHP, flu an mecliste tart›fl›lan ve kamunun bir bütün olarak
tasfiyesini hedefleyen torba yasaya neden karfl› ç›kmamaktad›r?
Kamu emekçilerinin kadro hakk›n› ortadan kald›ran, esnek çal›flmay› getiren, kad›n› çal›flma yaflam›n›n d›fl›na iten, kamunun tüm olanaklar›n› özel sektöre açan bu düzenleme CHP’nin ilgi alan›na girmiyor mu?
Tasar› kabul edilirse kamu emekçilerinin kazan›lm›fl tüm haklar›
gasp edilecek dahas› kamusal alan tamamen özel sektör yöneticilerinin insaf›na terk edilecek!
CHP bunlar› bilmiyor mu? Elbette biliyor! Demek ki söz konusu
olan konu hakk›nda bilgi sahibi olmak de¤il! Belirleyici olan buna yap›lan müdahaledir. Bu müdahale sizin durdu¤unuz noktay› gösterecektir! Ayn› durum Wikileaks’›n ortaya koydu¤u belgeler içinde geçerlidir. Her gün emperyalistlerin yeni bir yalan› ve sahtekârl›¤› ile ortal›¤a saç›lmaktad›r. Bu gerçeklerin görülmesi aç›s›ndan iyidir fakat yeterli de¤ildir.
‹flçi ve emekçiler, ezilen dünya halklar› ö¤rendikleri gerçeklerin
de¤iflmesi için mücadeleye kat›lmal›, harekete geçmelidir. Emperyalistler ve onlar›n iflbirlikçi, uflaklar› dünya halklar›na, uluslararas› iflçi s›n›f›na karfl› iflledikleri suçlar›n hesab›n› vermelidir! Bu er veya geç gerçekleflecektir! Bunun için halklar›n, y›¤›nlar›n kendi gücünün fark›na
varmas› zorunludur. Gelece¤imizi de¤ifltirecek olan ve zebanileri, sömürücü zorbalar› yeryüzünden def edecek olan yegane güç budur!
2011, bu gücün tüm yer küreyi yerinden oynataca¤› bir y›l olmal›d›r!
Yeni mücadele y›l›n da dünya; emperyalistlere iflbirlikçi ve uflaklar›na
dar edilmelidir!
İşçi-köylü
Demokratik Halk İktidarı İçin
BİZ HALKIZ, GELECEK ELLERİMİZDEDİR!
Umut Yayımcılık ve Basım Sn. Ltd. Şti.
Yönetim yeri: Gureba Hüseyin Ağa Mh.
İmam Murat Sk. No: 8/1 Aksaray-Fatih/İstanbul Tel: (0212) 521 34 30 Faks: (0212) 621
61 33 Sahibi ve Yazıişleri Müdürü: Çilem
İLASLAN Baskı: SM Matbaacılık Adres:
Çobançeşme Mh. Sanayi Cad. Altay Sk. No:
10 A Blok Yenibosna Bahçelievler İstanbul
Tel: 0212 654 94 18
BÜROLAR
Kartal: İstasyon Cd. Dörtler Ap. No: 4/2 Tel: (0216) 306 16 02
Ankara: Sağlık 1 Sk. No: 17/19 Çankaya Tel: (0312) 430 67 65
İzmir: 856 Sokak, No: 48/203 Kemeraltı Konak, Tel: (0232) 446 78 07
Malatya: Dabakhane Mh. Turgut Temelli Cd. Barış İşhanı Kat: 3 No: 95
Erzincan: Ordu Cd. Ordu İşhanı Kat: 3 Tel: (0446) 223 67 18
Bursa: Selçuk Hatun Mh. Ünlü Cd. Sönmez İşsarayı Kat: 2 No: 185 Heykel, Tel: (0224) 224 09 98
Mersin: Silifke Cd. Çavdaroğlu İşhanı Kat: 3 No: 1/8
Avrupa Büro: Weseler Str 93 47169 Duisburg-Almanya Tel: 0049 203 40 60 958 Faks: 0049 203 40 60 959
“ Ö ğ re n c i l e r i n h a k l ı ö f k e s i b u l a ş ı c ı d ı r ! ” *
D İ K K AT !
Nasıl korktuklarını gördünüz
mü? Küçük bir kıvılcımın paçalarını nasıl tutuşturduğunu? Nasıl
zehir zemberek, tahammülsüzlük
ve nefret kokan yaygara kopardıklarını?
4 Aralık günü, TC Başbakanı
R. T. Erdoğan’ın İstanbul Dolmabahçe’de rektörlerle gerçekleştirdiği görüşmeyi protesto etmek
isteyen Genç-Sen üyesi öğrencilerin Beşiktaş’ta ve Ankara’dan 2
otobüs ile İstanbul’a gelen Öğrenci Kolektifi’nin şehrin girişinde
maruz kaldıkları devlet şiddetinin
ardından yaşananlardan bahsediyoruz.
Doğmamış bir çocuğun öldürecek kadar acımasız ve öfkeyle
saldıran kolluk kuvvetlerinin saldırısı, kimi kesimlerce “orantısız
güç” olarak eleştirildi (!) kimi kesimlerce ise öğrencilerin yaptıklarının kolluk kuvvetlerini tahrik ettiği iddia edildi. Bu olayın ardından Ankara Üniversitesi Siyasal
Bilgiler Fakültesi’nde CHP’li
Süheyl Batum ile AKP’li Burhan Kuzu’nun protesto edilmesi
ve öğrencilere pencereleri bile
kullanarak gaz ve coplarla saldırılması, ODTÜ’de Bilim Kurulu’na
katılan Erdoğan’ı protesto eden
öğrencilere saldırılıp onlarca öğrencinin gözaltına alınması, Akdeniz Üniversitesi’nde yine benzer olayların yaşanması birilerini
iyice korkutmuş olacak ki, devlet
erkânından ardı ardına açıklamalar, uyarılar, tehditler geldi. “Yandaş” ya da “tarafsız” olsa da burjuva/feodal özelliklerini muhafaza
eden medyada köşe yazarları olaylar üzerine yaptıkları yorumlarla
birbirine girdi.
Olaylar oldukça hızlı gelişti,
araya başka gündemler konulmaya başlandı -Balyoz davası gibivs. Biz şimdi yavaş giderek olaylara sırasıyla bir göz atalım. Egemenleri korkutan bu kıvılcımı en
az onlar kadar dikkatle incelememiz gerekiyor malum!
Öğrenci “milleti”
neden protesto eder?
Yaratılmaya çalışılan bir kafa
karışıklığı var! Dünyaya bakış
açımız tersine çevrilmeye çalışılıyor adeta... Halkın, ezilenin, haklının cephesinden dünyaya bakmamızı “örümcek kafalılık” olarak
yaftalıyor; “yeni dünya düzenine”
uyumu egemen görüyor ve bizi de
buna ayak uydurmaya çalışıyorlar.
Bazı kalemşorların iddia ettiği
gibi öğrenciler ve haklı eylemleri
değil, dünyaya ezenlerin penceresinden bakan ve halkı da bu pencereden bakmaya zorlayan bu zihniyettir aslında “patolojik” olan...
Mesela HES’leri protesto
edenler, “vatan haini” ilan ediliyor. Neden? Çünkü Türkiye’nin
enerjiyi piyasaya sürmesine ve
dünya üzerinde bu konuda söz sahibi olmasına, dolayısıyla “ilerlemesine” engel oluyorlar! Bunun
halkçası, yani halka yansıyan anlamı da şu; Türkiye’nin patronları
hükümet eliyle doğayı satılığa çı-
C
M
Y
K
karmak, enerji üzerinden rant elde
etmek istiyor. Her ne kadar bu, tarımı tasfiyesini derinleştirmek,
köylüleri yoksullaştırıp göçe zorlamak ve doğayı katletmek anlamına gelse de; egemenler açısından bu kısmı göz ardı edilebilir!
Çünkü işin ucunda “vatanın saygınlığı” yani ezen sınıfın rantı var,
bunu engellemek ancak “ülkenin
ilerlemesine” yani egemenlerin çıkarına karşı çıkanların işi olabilir.
Aynı durum öğrenci gençliğin
protesto eylemleri için de geçerli!
Kendini demokrat ilan edeninden
liberaline, “ne şiş yansın ne
kebap”çısından kafatasçısına en
küçük ortak payda olarak öğrencilerin neden başbakan ya da bakan
abilerine “akıllı-uslu” gelip dertlerini anlatmadığı ve böylesi “eskimiş, küf kokan” yöntemlerin (flamalı, sloganlı, yumurtalı, ıslıklı
eylemler...) kullanıldığı “şaşkınlıkla” karşılanıyor! Egemenler,
sanki dünyaya yeni gelmiş ve bu
eylemliliklerin yeni farkına varmış bir havaya bürünüyorlar daha
inandırıcı olmak için!
Peki, gerçekten öğrenciler neden “dertlerini” (bu arada sanki
öğrencilerin yaşadığı sorunlar biraz da küçümsenerek, bu sorunlar
sömürü sisteminin bir parçası olduğu inkâr ediliyor) anlatmak için
sokağa çıkıyorlar? Çok basit; sorunu yaratan zihniyet aynı zamanda sorunu çözen zihniyet
olamaz! Daha da basitleştirelim;
özel yurtlardan ciddi rant sağlayanlar, öğrencilerin barınma sorununu öğrenciler çıkarına çözemezler! YÖK gibi bir kurumla öğrencilerin hak taleplerini boğmaya
çalışan ve apolitik bir gençlik yaratan bir devlet zihniyetinden, yeniden yapılandıracağı bir
YÖK’ten halk gençliği çıkarına
bir şey beklemek hayalcilik olmaz
mı?
Bugüne kadar öğrenci gençliğin talepleri zaten sürekli dillendiriliyor olmasına rağmen bunları
duymadığını iddia ederek bunun
tersini yapan, aldığı hiçbir kararda
öğrencinin fikrini sormayı düşünmeyen ve zaten bugüne kadar yapılan birçok eyleme kolluk kuvvetlerini salanlara neyi anlatabiliriz ve ne gibi bir çözüm bekleyebiliriz? Biraz mantıklı olalım. Her
ne kadar burjuva-feodal kalemşorlar ve sahipleri bu mantığı tersyüz
etmeye uğraşsa da, onların tantanalarından bir sıyrılalım. TC zihniyeti, Maraş’ta devrimcileri, demokratları, Alevi inancına sahip
olanları katleden ve sonra “yeniden yapılandırma” sürecinde “açılım” hikâyesinin başrolüne bu katliamın başrolündeki kişiyi getiren
zihniyet değil mi?
Hadi bunların hepsini geçtik
diyelim! Peki, biz öğrenciler,
“derdimizi” çözmek için nereye
başvuracağız? Devletin ya da
YÖK’ün böyle bir mekanizması
var da biz mi bilmiyoruz? Şimdiye kadar yok sayılan öğrenciler için böyle bir mekanizma
yok, ki zaten protestolar öğrencilerin ve taleplerinin var olduğunu ifade etmenin bir aracı
olarak kullanılıyor! Bu bir direniş şeklidir. Ve direnmek sınıflı
toplum tarihinin başından beri ezilenlerin elde ettiği en büyük değer
ve HAKtır!
Bu kadar küstahlık
olmaz! Siz kime
faşist diyorsunuz?
4 Aralık günü Dolmabahçe’de
başlayan olayların ardından, 8
Aralık’ta Ankara Üniversitesi’ne
gelen CHP’li Süheyl Batum, öğrenciler tarafından protesto edilerek konuşmasına izin verilmedi.
Öğrencilerle tartışan Batum, küstahlığın son raddesinde olduğunu
göstererek öğrencileri “faşist” ilan
etti. Bu da öğrenci eylemleri ile ilgili tartışmalara bir yenisini ekledi. Öğrenci eylemlerini halkın gözünde alçaltma, karalama kampanyasına malzeme arayanlar
bunu bir koz olarak görüp üzerine
atladılar.
Öğrencilerin vekilleri konuşturmaması ve yumurta ile protesto
etmesi en hafifinden insan hakları
ihlali ilan edildi. Bugüne kadar
devletin faşistliğine, katilliğine,
sömürücülüğüne, patron vekilliği
yapmasına, halkı yoksulluğa itmesine en basitinden Dolmabahçe’deki saldırıda doğmamış bir çocuğun öldürülerek katledilmesine ses
çıkarmayan, bu saldırılara karşı yeri-göğü birbirine katmayanlar, öğrencilerin bu yönteminin
“faşizan” olduğunu bas
bas bağırıp derhal bu
“faşizanlığa” son verilmesini istediler! Meğer
ne çok anti-faşist varmış da biz
fark etmemişiz!
Alın size bir kavram karmaşası
daha! Tersyüz edilen, iğfal edilen
bir anlayış! Birincisi, faşizm, “bu
kadar ele-ayağa düşürülemeyecek” kadar komplike bir terimdir.
Faşizm bir sistemdir. Bir avuç
asalağın, halkı baskı altında tutmak için kurduğu zora dayalı bir
düzendir. Halkı sömürmek, farklılıklara tahammülsüz olup baskı
uygulamak ya da öğrenciye özellikle beline ve kasıklarına vurarak
işkence etmek, gözaltına almak
gibi bir yöntemle; bu asalak sınıfın avukatlığını yapan ve halk
düşmanlığında yarışanların konuşmasına, daha fazla yalan söylemesine müsaade etmemeyi aynı kefeye koyup da faşizm demek için
gerçekten patolojik bir anlayışa
sahip olmak gerek! Ya da öğrenci
eylemlerinden korkmak ve bu
yüzden bunu karalamaya çalış-
mak!
İkincisi ise bugüne kadar devletin en azılı katilleri, ülkenin en
azılı faşistleri, yani en büyük halk
düşmanları bile ezilenlere “faşist”
deme cesaretini kendinde görmedi! Bu ne küstahlık! Bu ne kendini
bilmez bir aymazlıktır! Ezilenlerin
sözlüğüne kanla yazılan bu terimleri çalma ve yine ezilene karşı
kullanma hakkını size kim veriyor! Bugüne kadar anti-faşist mücadele veren devrimcileri-komünistleri katlettiklerinde gert gert
gerinenler, bugün ne hakla işkence
edilen öğrencilere “faşist” diyebiliyor! En acısı da politikalarıyla
Türkiye halkının defterine faşizmi
en çok kazıyan CHP’nin bu terimi
kullanmasıdır! Bu ne alçaklıktır!
Kriz öğrenci eylemlerini
artırdı, günah keçisi
’68 kuşağı oldu!
Oldukça gündeme gelen öğrenci eylemleri yalnızca ülkemizde yaşanmıyor. İtalya’dan Fransa’ya, Yunanistan’dan Almanya’ya yayılan öğrenci eylemleri
’68 ruhunu hissettirdi herkese. Avrupa’da 3 katına çıkarılması planlanan üniversite harçları, kemer
sıkma politikaları halk gençliği
sokağa döktü. Yunanistan’da sokakları aleve veren gençlik, Fransa’da parlamentoyu sarıp camlarını kırdı, Almanya’da hükümet
partisinin binalarını işgal etti. Emperyalist-kapitalist sistemin kendi
yarattığı krizi halkları daha fazla
sömürerek atlatmaya çalışması
karşısında artan militan öğrenci
eylemleri egemenler açısından oldukça korkutucu hale bürünüyor.
Şimdilerde art arda yaşanan
protesto gösterilerini de endişe ve
korkuyla seyreden ve derhal önlem alınması gerektiğini düşünen
egemenler, ’68 kuşağına çirkin
saldırılarda bulunmaya başladılar
bile. Başta Erdoğan olmak üzere
tüm AKP tayfası ve yandaş medyası ’68 kuşağını “tu-kaka” ilan
etti, bu süreçten onları sorumlu tutarak “köhnemiş, küflenmiş” bu
düşüncelerin hala öğrencileri böyle etkilemesinin mantıklı olmadığına ve dolayısıyla bunun bir “patoloji” olduğuna karar verdi!
En açık biçimde MHP’li faşist
Devlet Bahçeli tarafından dile getirilen ve diğer egemenlerin de
özellikle vurguladığı, “geçmişten
ders alma, geçmişe geri dönmeme” tehditleri, kuşkusuz ki büyük
korkunun ifadesidir. Halkın en ilerici kesimi ve devrimin itici gücü,
çoğu zaman da direnişlerin kıvılcımını yakan üniversite gençliğinin YÖK eliyle apolitikleştirildiği
günümüzde, egemenler bu “dü-
zenlerinin” bozulmasını istemiyorlar elbette! “Huzuru bozmama
ve geçmişteki acı günlere dönmeme” uyarısı yapanların amacı halkın ve halk gençliğinin daha fazla
acı çekmemesi ve bedel ödememesi değil, kendi sömürü çarklarının bozulması telaşıdır!
“illegal örgüt” fobisi ve
“öğrenciler ne
istiyor?” bilinmezliği!
Gündeme gelen ve egemenlere
korku salan her eylemin klasiklerinden olan “illegal örgüt” fobisi
bu eylemin ardından da kendini
gösterdi, başbakan Erdoğan,
Genç-Sen’lilerin CHP’nin gösteriş
edasıyla Meclise alınmasına sinirlendi. “Son dönemdeki birçok
olaylar ve bunlara karışan tipler,
özellikle siyasi partilerin liderleri
tarafından gruplarına taşınması
ve buralarda ellerinin kaldırılması
ve bunların okşanması, illegal örgütler içerisinde yer alan bu tiplerle bir şeyler toplamaya gayret
etmek, hiçbir zaman hiçbir siyasi
çalışmaya prim yaptırmaz, tam
aksine kaybettirir” dedi. Erdoğan,
halk gençliğinin en doğal hakkı
olan örgütlenme hakkını illegal
göstermeye ve devrimci, demokrat gençleri marjinalleştirmeye
çalışmaktadır. Keza bu açıklamaların ardından bazı televizyon kanallarından örgütlü gençleri hedef
alan ve polis kamerasıyla çekilen
görüntülerle gençleri fişleyen haberler yer aldı.
Burjuva-feodal medyanın bebeğini kaybeden genç kadını da
bu anlayışla ve hatta o eril dilin
gericiliğiyle daha fazla mağdur ettiğini de gördük. “Bu yaşta nasıl
hamile olunur”dan başlayıp, “hamile kadının ne işi
vardı eylemde”ye varan bir yelpazede ve
genç kadının ismini ve
görüntüsünü açıktan
verdi erkek egemen
medya!
Yıllardır parasız
eğitim, ulaşım, barınma hakları için mücadele veren gençlik örgütlerinin amaçları bu kadar açıkken, halk nezdinde gençliğini bir
şey bilmeden “kuru gürültü” kopardığı sanısını yaratmaya çalışan
egemenler ve yandaş medyaları
“hadi bakalım, söyleyin ne istiyorsunuz? Hadi, bakın konuşmuyorsunuz? Konuşarak çözülür bu işler” gibi safsataları kullanıyor.
Öğrenciyi konuşturmadan konuşan, saldıran, gözaltına alan, soruşturma açan ve sorunların çözülmesi için bir mekanizması olmayanların bu tavrı ikiyüzlülüktür!
Son olarak, şunu söyleyebiliriz: Halk gençliğinin mücadelesi,
kıvılcımdır, dolayısıyla egemenleri bu denli sinirlendirmesi ve burjuva-feodal medyanın tavrı ancak
yolumuzun doğruluğunu gösteren
kanıtlar olabilir!
Topluma kanıksatılmaya çalışılan kafa karışıklığı ve çarpık
dünya bakışının etkilerinden sıyrılarak, bu kıvılcımı büyütmek, halk
gençliği için verdiğimiz mücadelemizi de büyütecektir! Unutmayalım; “öğrencilerin haklı öfkesi
bulaşıcıdır!”
*The Guardian gazetesinin Avrupa’daki öğrenci hareketlilikleri
ile ilgili yayınladığı bir makaleden alıntıdır.
İşte olayların ardından gelen
açıklamalardan bazıları
CHP’li
Süheyl
Batum:
u“Bu tutum
n!”
nuz faşiza
urhan
AKP’li B
Kuzu:
u-
ler, o y
“Beyinsiz
iyiyin de b
murtaları
!”
ız açılsın
raz zekan
rdoğan:
Başbakan E
de sopayla, taş-
ayın, elin
“Kusura bakm
tayla geeyliyle, yumur
kt
ko
of
ot
ol
m
,
la
ayız.”,
z toplantı yapm
zen gençlerle bi
medpartisi ve malum
“Anamuhalefet
ının olda ortak paydas
nu
ko
ir
çb
hi
,
ya
rının
öğrenci grupla
madığı marjinal
hükürak, bu grupları
reklamını yapa
lsinler
retlendirerek, bi
mete karşı cesa
azlar,
m
inde prim yapa
ki İMKB’nin iç
ktasında
ler.”, “Harç no
orada kaybeder
et ödükilde zaten devl
devlet farklı şe
bunlar.
mini yapıyorlar
yor. Neyin eyle
olsa tavı aslında fırsat
ar
nl
bu
n
be
i
an
Y
r makadar paranız va
siye ederdim, bu
.”
n yiyin derdim
dem omlet yapı
iyet Genel
istanbul Emn in Çapkın:
ey
Müdürü Hüs
kların kuldemokratik ha
“Öğrencilerin
az. Deasla engel olm
lanmasına polis
fiil
kullanılırken bu
mokratik haklar
aya
ılm
aş
yasal sınırlar
zorlanmaya ve
isi
tk
an polis yasal ye
çalışılırsa o zam
r.”
nmayı’ kullanı
olan ‘zor kulla
ardımcısı
Başbakan Y
i k:
Hüseyin Çel onlar bizim genç-
alar da
“Protesto yaps
“Türkiye,
ız ciğerimiz!”,
lerimiz, canım
çok
lmleri geçmişte
bu ve benzeri fi
n, 70’li
herkes geçmişte
ım
ar
m
U
ü.
rd
gö
mseye
ır ve gençler ki
yıllardan ders al
orum.”
ye temenni ediy
alet olmazlar, di
ı
CHP Genel Başkan
Kemal Kılıçdaroğlu:
sunu isterse“Yumurta atılmasını doğru
a öğrenciler
niz çok şık görmedim am
to edebilirler,
demokratik yollarla protes
mak gerekir.
bunu da saygıyla karşıla
? Şiddet yokŞiddet yok galiba değil mi
sa sorun yok.”
kanı
TBMM Baş
Şahin:
Mehmet Ali
mize o yumur-
gençleri
“Yumurta atan
rslerine
a yemelerini, de
taları kahvaltıd
yata
ı, bir an önce ha
iyi çalışmaların
zmethi
’ye en yararlı
atılarak Türkiye
um.”
ı tavsiye ediyor
leri yapmaların
nı
YÖK Başka
zcan:
Yusuf Ziya Ö
vet edil-
iversitelere da
“Siyasilerin ün
a kalnuşmak zorund
memesini ve ko
Bu günk arzu ederim.
mamalarını ço
ak
etlerden biraz uz
ler bu tür faaliy
diye
ur
için daha iyi ol
dursak hepimiz
düşünüyorum.”
tesi
Zaman gaze ne:
ürkö
Mümtaz’er T
”
“Bu bir patoloji!

Benzer belgeler