PDF SAYI 82 - Hayat Online

Transkript

PDF SAYI 82 - Hayat Online
Frankfurt Belediye
Başkanı Feldmann
“Öğrenciler Türkçe Öğrenip
Türkiye’de Çalışsınlar”
Sayfa: 22
FDP Köln Adayı Hans H. Stein
Alman Toplumu Göçmenlerin Sağladığı 100 Bin Bağışçıya Ulaşan Sayfa: 08
Katkının Farkında Değil
Sayfa: 17 DKMS’den M. Kemal Basa’ya Plaket
HASENE Derneğinin Ramazan Kampanyası Sloganı
Ramazan Berekettir Sayfa: 06
Hayat
Gerçekler “Hayat”ın Ýçinde Gizlidir
Aylık Ücretsiz Gazete / Kostenlose Monatliche Zeitung • S a y ı/ N r. : 8 2 • Yıl/Jahre: 10 • Temmuz / Juli 2013 / Þaban 1434
Hepimizin Ortak Geleceği
Bin Aydan
Daha Hayırlı
Geceyi
Bağrında
Saklayan
Ay; RAMAZAN
Beate
ve
Asrın
Davası
05 Oğuz ÜÇÜNCÜ
Dr. Yusuf IŞIK
Dreyfus,
İhanet
ve
Adalet
Mahmut AŞKAR
13
14
Köküm
Memlekette
Dalım
Gurbette
M. Salih AYDIN
Unutturma!
SSK Borçlanmanızı
İki Taksitte
Yatırın
Bir Taşla İki
Kuş Vurun
11 Asım TOZOĞLU
Hacarabın
Serüvenleri
69
Unutma!
29 Selahattin SAYGIN
27
Marwa El-Sherbini’nin
Dresden Eyalet
Mahkemesi’nde
Öldürülmesinin
4. Yıldönümü
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Hepimizin Ortak
Geleceği
[email protected]
Impressum / Künye
S
Sinan AKTÜRK
tekleyerek aşırı sağ söylemleri öne çıkarmaya başladılar. Tabi bunun yanında
Almanya`daki göçmenleri de unutmayıp zaman zaman şirin gözüken açıklamalar da yapmıyor değiller. İslam`ın ve
müslümanların Almanya`nın bir parçası olduğundan tutun da göçmen kökenli Almanların devlet kademelerinde yer
almalarına kadar pek çok örneği dillendirmekteler. Bunlar güzel şeyler ama ya
bunun yanında toplumu geren olaylara
karşı sorumlulukların yerine getirilmesi
ne durumdadır. İşte örnek; 4 sene önce
hunharca öldürülen Marwa el-Serbini
(gerçi katili adalete hesap verdi), işte
Ludwigshafen`deki yangında ölenlerin
katilleri hala bulunamadı. Son olarak
NSU davası toplumun sinir uçlarına
dokunularak gerilmeye çalışılıyor. Sorumlular hala sözde bulunamadı. Bırakın bulunulmasını yapılan bazı açıklamalarla dalga bile geçiliyor. Sorumluluk
makamında bulunan bazı yetkililer yine
gerginliği artırıcı açıklamalar yapmaya
devam ediyor. Anayasayı Koruma Dairesi Başkanı Hans-Georg Maaßen, kimsenin İslam’ı sevmek zorunda olmadığı
açıklamasını yapıyor. Tamam kimse sevmeyebilir ama bu açıklamayı sorumluluk makamında bir yetkili ve özellikle
de şu hassas günlerde nasıl yapabilir.
Bunun yanında politik camiadan ve
resmi yetkili makamlardan olumlu tavır
ve açıklamalar olmuyor değil. Yine gazetemizin sayfalarında görebileceğiniz
gibi; Frankfurt Belediye Başkanı Peter
Feldmann`ın Yabancılar Meclisine yaptığı ziyarette yaptığı açıklamayı,
Köln`de FDP Köln Milletvekili Adayı
Hans H. Stein`ın yaptığı açıklamaları
görünce yüreğimize biraz su serpiliyor.
Ama yine de politikacıların gelecek kay-
Buradan bir kere daha söylemek istiyoruz ki; Almanya`nın geleceği hepimizin
geleceğidir. Aynı gemide yolculuk ediyoruz ve bu gemiyi batırmaya hiç kimsenin
hakkı yoktur. Bırakın batırmayı herhangi
bir şekilde gemiye zarar vermeye hiç kimsenin hakkı ve yetkisi yoktur.
gıları yüzünden yaptıkları yanlışlar bizi
gergin bir şekilde beklemeye itiyor.
Buradan bir kere daha söylemek istiyoruz ki; Almanya`nın geleceği hepimizin geleceğidir. Aynı gemide yolculuk
ediyoruz ve bu gemiyi batırmaya hiç
kimsenin hakkı yoktur. Bırakın batırmayı herhangi bir şekilde gemiye zarar
vermeye hiç kimsenin hakkı ve yetkisi
yoktur. Yaşanan tarihi tecrübelerden
ders çıkarmak Alman toplumunun birinci görevidir. Tabii biz göçmenler de
bu toplumun bir parçası olduğumuzdan
dolayı bu dersten payımızı almalıyız.
Ramazan ayına gireceğimiz şu günlerde Cenab-ı Allah`tan niyazımız; bizleri Ramazan`ın bereketinden istifade
edenlerden eylemesidir. Bereket ayı olan
Ramazan`da tüm dünyadaki haksızlık
ve zulümlerin bitmesini, hiç olmazsa
azalmasını niyaz ediyoruz.
Malum Ramazan ayının kendisine
has ibadetleri vardır. Ramazan orucunun haricinde fitre ve zekatlarımızı bu
ayda değerlendiriyoruz. Yine son dönemde pek çok sivil İslami Teşkilatın
yaptığı yardım çalışmalarını da unutmayalım. Özellikle yapılan Ramazan
Kumanyası adı altındaki kampanyalar
dikkate değer diye düşünüyoruz. Bu vesile ile belki denizde damla misali de olsa dünyanın herhangi bir yerindeki
mazlum, mağdur ve ihtiyaç sahibi bir
ailenin bir aylık gıda ihtiyacına destek
olarak ibadetimize ayrı bir bereket katalım. Biz böyle yapacağız size de tavsiye
ediyoruz.
Bu vesile ile Cenab-ı Allah çalışmalarımızı bereketlendirsin, şuurlandırsın.
Çalışmak bizden başarı Allah`tandır.
Allah`a emanet olun.
HAYAT
Yayın Kurulu
Aylık Ücretsiz Gazete
Temmuz - Juli 2013
Şaban 1434
Dr. Yusuf Işık, Mehmet Ateş, Bilal Demiroğlu, Fikret Ekin,
Mustafa Uyanık, Mahmut Aşkar, Yaşar Cimşit, Cengiz Şahbaz,
M. Salih Aydın, Habib Yazıcı, Gülsen Aktürk, Sinan Aktürk,
İskender Güngör
Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni
Sinan AKTÜRK
editör
Gazetemizde Yayınlanan Yazıların ve Reklamların İçeriğinden Sorumlu Değiliz.
hasbihalhasbihal hasbihal hasbihal hasbihal hasbihal
evgili dostlar!
Seçim sathına girmiş bulunduğumuz şu günlerde Almanya`da politikacıların değişik açıklamalarına şahit oluyoruz. Kimisi yaşanan sorunları kısmen göçmenlerin üzerine
atarken kimisi de başka ülkelerin içlerindeki gelişmelere dikkati çekiyor. Yani
anlayacağınız; kuşa bak taktiği ile politik manevralarla seçmen etkilenmeye
çalışılıyor.
Avrupa`da sağ tandanslı politikaların
öne çıktığı son yıllarda durum iyice karmaşık bir hal almaya başladı. Almanya`da bundan etkilenmiyor değil. Baksanıza CDU seçim malzemesi olarak
Türkiye`ye karşı tavrını sertleştirdi. Türkiye`nin AB Üyeliğine karşı olmanın
yanında önceden dillendirdiği imtiyazlı
ortaklık seçeneğini de rafa kaldırmış durumda.
Seçim sathına girildiği zaman politikacıların değişik manevralar yapması
doğaldır. Malum demokrasilerde şiddete sebebiyet vermeyen her türlü fikri savunabilirsiniz. Bunun sonucu seçmen
size ilgi gösterirse kazanabilirsiniz. İşin
ideal boyutu bu şekilde ama son yıllarda
aşırı sağın da prim yaptığını gören aklı
evvel politikacıların, bunun zarar verdiğini yaşanan tarihi tecrübelerle bildikleri halde bu yarayı kaşımakta beis görmemekteler. Hele de NSU olayının en
çok gündemde olduğu bu günlerde.
Son yapılan genel seçimlerde SPD ve
Yeşiller göçmen kökenli Almanların oylarını alarak iktidar namzeti oldular. Tabi iktidar olamadılar. Bu da gösterdiki
göçmen kökenli Almanlar politik dengeleri değiştirebilmektedir. Bunun yanında CDU-CSU ve FDP bunun tam
tersi bir politikayı dolaylı şekilde des-
❬
❬ 03 ❭ Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434
Merkez
Königsbergerstr. 16
61169 Friedberg
Tel: 06031-162411
Fax: 06031-738644
E-Mail: [email protected]
Web: www.hayatonline.eu
Baskı: Sunprint GmbH Offenbach
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Marwa El-Sherbini
Boşa Geçen Dört Yıl
Marwa El-Sherbini’nin yakınlarına sabır ve metanet diliyoruz. Cinayetin üzerinden dört
yıl geçmesine rağmen, Almanya’da baş
gösteren İslam ve yabancı düşmanlığı hâlâ kapsamlı bir biçimde ele alınıp kamuoyunda tartışılmamıştır.” şeklinde bir tespitte bulunan İslam Toplumu Millî Görüş
(IGMG) Genel Başkan Yardımcısı Mustafa
Yeneroğlu, İslam’a ve yabancılara karşı gösterilen düşmanlık sebebiyle Marwa El-Sherbini’nin Dresden Eyalet Mahklemesi’nde öldürülmesinin 4. yıldönümü münasebetiye yaptığı açıklamada ayrıca şunları ifade etti:
“Marwa El-Sherbini’nin Dresden Eyalet
Mahkemesi’nde öldürülmesinin ardından
dört yıl geçti. Ancak Almanya’da baş gösteren
İslam ve yabancı düşmanlığı hâlâ kapsamlı
bir biçimde ele alınıp tartışılmamıştır ve dört
yıl boşa geçirilmiştir. Ayrıca Müslüman bayanlara karşı kamu ortamında yapılan tacizlerin küçümsendiğini veya hiç kale alınmadığını ve camilere karşı düzenlenen saldırıların
arttığını da büyük bir endişeyle izlemekteyiz.
Aynı şekilde, siyasilerin ve güvenlik kurumlarında yetkili bazı kesimlerin İslam ve
Müslüman düşmanlığını izafileştirdiklerini
de büyük bir endişeyle gözlemliyoruz. Örneğin Federal Almanya Hükümeti, Politically
Incorrect isimli internet sayfasını, saldırgan
ve hain bir biçimde Müslümanlara karşı kışkırtıcılık yapıyor olmasına rağmen, sadece
“İslam eleştirisi” yapan bir sayfa olarak değerlendirmekle yetinmektedir. Bu bağlamda Federal Anayasayı Koruma Dairesi Başkanı
Hans-Georg Maaßen’in konuyu, kimsenin
İslam’ı sevmek zorunda olmadığı şeklindeki
değerlendirmesi de çok garip bir tavır olmuştur.
Maaßen’in ifadeleri prensip olarak doğru
olsa da, sorumluluk sahibi kişiler, bunun gibi genellemeci, önyargılı ve huzursuzluk çıkarabilecek “İslam eleştirilerinin” hangi sonuçlara varabileceğini ve hatta vardığını
unutmamalıdır. Marwa El-Sherbini’nin katilini suça yönelten ve Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) üyelerini işledikleri cürümlere
teşvik eden sebepler, bunun gibi internet sitelerinde yaygınlaştırılan hastalıklı fikirler olmuştur.
Konuyla ilgili Aşağı Saksonya İçişleri Bakanı Boris Pistorius’un yaptığı tespit ise
olumlu bir adımdır: “Aşırı sağcılığın İslam
düşmalığının [...] ne düzeyde etkilediği,
uzun süre dikkate alınmamıştır. Aşırı sağcıların İslam düşmanı propagandalarıyla, toplumda yaygın olan önyargılarla bağ kurmayı
başarabildikleri tamamen gözardı edilmiştir.’
Şayet gerekli tedbirler alınırsa, bu tesbite ve
sözlere eklenecek bir şey yoktur.”
“
❬ 04 ❭ Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434
haber
HASENE Almanya’daki Selzedelere Yardım Ediyor
asene Başkanı Mesud
Gülbahar Almanya ve
komşu ülkelerde meydana gelen yoğun yağışların sebep
olduğu sel felaketi dolayısıyla bir
açıklama yaptı. Açıklamasında sel
felaketinden dolayı mağdur olanlara geçmiş olsun temennisinde
bulunan Gülbahar, toplam 50
adet bina kurutma makinesinin
satın alınıp ihtiyaç sahiplerinin
hizmetine sunulacağını ifade etti.
Gülbahar ayrıca şunları söyledi:
“Almanya ve Avusturya’da yaşanan şiddetli yağış sonucu nehirlerin taşması binlerce insanı etkilemiş, birçok yerleşim bölgesinin
boşaltılmasına ve birçok ev ve işyerinin kullanılamaz hâle gelmesine sebep olmuştur. Sel felaketi
ölümler ve kayıpların yanısıra
milyarlarca euroluk hasara da se-
H
bep olmuştur. Bu felaketten dolayı mağdur olanlara geçmiş olsun
temennisinde
bulunuyorum.
Ümidimiz yağışların bir an önce
normale dönmesi, nehir taşkınlarının sona ermesi ve evlerini terk
etmek zorunda kalan ailelerin
tekrar evlerine dönmesi doğrultusundadır.
IGMG Sosyal Yardım Derneği
Hasene olarak sel felaketinin etkilediği bölgelerde oluşturulan kriz
masaları ile görüşmelerimiz oldu.
Durumun bir an önce normale
dönmesi noktasında bir katkımızın olup olmayacağı hususunda
bilgi alışverişinde bulunduk.
Edindiğimiz bilgilere göre, sel
felaketi, yaşam alanları ve binalar
üzerinde ciddi olumsuz etki bırakmıştır. Birçok binanın tadilat
ve onarımdan geçmesi gerekmektedir. Bundan dolayı Hasene Yardım Derneği olarak satın aldığımız 25 adet bina kurutma makinesini acil ihtiyaç sahiplerine teslim edeceğiz, ayrıca 25 makine
daha tedarik edip daha sonraki
günlerde ihtiyaç sahiplerinin hizmetine sunacağız.“
DİTİB, Gençlik Daireleri ve Türk Aileleri
Arasında Köprü Görevi Üstleniyor
iyanet İşleri Türk İslam
Birliği tarafından Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı desteğiyle yürütülen “Sorun Algısından Şans
Algısına: Gençlik Daireleri ve
Türk Aileleri” projesi faaliyetlerine başlamıştır.
DİTİB tarafından, projenin
tanıtımının yapılması, Gençlik
Dairesi’nin ailelere yönelik hizmetlerinin anlatılması, konunun
uzmanlarının gönüllü ve görevlilerle buluşturulmasının hedeflendiği; Din Hizmetleri Ataşelerinin,
DİTİB Yönetim Kurulu Üyelerinin, Bölge Koordinatörlerinin,
Eyalet Birliği Başkanlarının, Eyalet Kadın Birliği ve Eyalet Gençlik
Birliği Başkanlarının, Kuzey Ren
Vestfalya Gençlik Dairesi Birlikleri (LWL ve LVR) uzmanlarının,
koruyucu ailelerin, gönüllülerin
ve diğer uzmanların da katılımı ile
21. – 23. Haziran 2013 tarihinde
Akademie Klausenhof ’da (Hamminkeln) bir çalıştay düzenlenmiştir. Çalıştayda konuyla ilgili,
bir yıl boyunca yapılacak faaliyetler ele alınmıştır.
Projenin hedefi, Türk ailelerini, gençlik daireleri ve bu dairelerin sunduğu imkan ve hizmetleri
hakkında bilgilendirmek, desteklemek ve güçlendirmektir. Özellikle, gerek Türk ailelerinde gerek
D
gençlik dairelerinde, mevcut olan
önyargı ve korkuların giderilmesi
ve gençlik daireleri ile aileler arasında sağlam köprülerin oluşturulması, projenin ana hedefleri
arasındadır.
Çalıştaya, DİTİB Yönetim Kurulu Üyesi Psikolog Dr. Emine
Seçmez’in, örneklemeler ve sorunlara yaklaşım tarzını içeren açılış
konuşması ile başlanmış, akabinde Sosyal Peagog Halide Özkurt
tarafından, DİTİB’in Gençlik
Dairesi bağlamında sunduğu hizmetler örneklerle anlatılmıştır.
Çalıştaya konuşmacı olarak katılan yerel Gençlik Dairesi Birlikleri temsilcileri tarafından, Gençlik
Dairelerinin kurumsal görevleri,
sorumlulukları, sunduğu hizmetler, çocuk koruma sisteminin işleyişi ve çocukların gerek yetimhanede gerek koruyucu ailelerde korunmaları hakkında bilgiler verilmiştir. Türk koruyucu aileler ve
bu alanda hizmet sunan derneklerin de tecrübelerinin paylaşıldığı
çalıştayda, farkındalık oluşturulması ve hizmet planlama müzakereleri yapılmıştır.
İki gün süren çalıştayın neticesinde katılımcılar, Gençlik Daireleri ve dairenin sunduğu hizmetler
hakkında daha geniş bilgi kazandıklarını, hem kendilerinin, hem
de DİTİB camiasının mevcut potansiyellerinin daha iyi farkına
vardıklarını belirttiler. Hizmetlere
dair kişisel haklar konusunda da
bilgi kazanan katılımcılar, fikir
alışverişlerinde bulundular.
Proje kapsamında bir sonraki
adımda Eyalet Kadın Birlikleri ve
Eyalet Gençlik Birlikleri yönetimlerine, yerel Gençlik Daire uzmanlarının da katılımı sağlanarak
birer günlük çalıştaylar ve din görevlileri ve gönüllülere yönelik bilgilendirme seminerleri düzenlenecektir.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Bin Aydan Daha Hayırlı
Geceyi Bağrında Saklayan
Ay;
RAMAZAN
[email protected]
“Ey insanlar! Yüce ve mübarek bir ayın gölgesi üzerinize
bastı. O ayda bir gece vardır
ki, bin aydan daha hayırlıdır.” Hz.
Muhammed (s.a.v)
Yüce Allah Ramazan ayında oruç
tutmayı farz kıldı. Geceleyin ibadet
yapmayı (teravih namazı kılmayı) nafile kıldı.
Ramazan ayında bir hayır işleyen
kimse diğer aylarda bir farz işlemiş gibi olur. Bu ayda bir farz işleyen ise,
diğer aylarda yetmiş farz işlemiş gibi
sevap alır. Bu ay, sabır ayıdır. Sabrın
karşılığı ise cennettir. Bu ay, yardımlaşma ayıdır, mü’minin rızkı bollaşır.
Ramazan ayında kim bir oruçluyu
iftar ettirirse bu, günahlarının bağışlanmasına ve cehennemden kurtulmasına sebep olur. Aynı zamanda
oruçlunun sevabı kadar sevap verilir.
Oruçlunun sevabından da hiç bir şey
noksanlaşmaz.
O, öyle bir aydır ki; evveli rahmet,
ortası mağfiret ve sonu cehennem
ateşinden kurtuluştur. Öyleyse Ramazan’da şu dört şeyi mutlaka yapınız;
- Allahtan başka hiç bir ilâh olmadığına şehadet getiriniz.
- Allahı sıkça anıp tevbe istiğfar
ediniz.
- Allah’tan cenneti isteyiniz.
- Cehennem azabından O’na sığınınız.
Kur’ân-ı Kerîm Ramazan Ayı içerisinde Kadir Gecesi’nde Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)’e indirilmeye başlanmıştır. Kur’ân-ı Kerîm’in
indirilişi Allah’ın insanlığa en büyük
lütfu ve eşsiz nimetidir. Bundan daha
büyük lütuf ve nimet düşünülemez.
Çünkü Kur’ân’ın hidayeti sayesinde
insanlar küfürden îmana, sapıklıktan
hidayete, karanlktan aydınlığa, cehaletten ilme ve zulmetten adalete kavuşmuşlardır.
Kur’an sayesinde insanlar insanlıklarını öğrenmişlerdir.
Kur’an sayesinde insanlar temel
hak ve özgürlüklerine kavuşmuşlardır.
Kur’an sayesinde insanlar sömürüden, haksızlıktan ve zulümden kurtulmuşlardır.
Kur’an sayesinde insanlar cehalet,
şirk ve küfür bataklığından çıkıp İslâm’ın aydınlığına kavuşmuşlardır.
-
❬
❬ 05 ❭ Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434
Dr. Yusuf IŞIK
Ramazan denilince akla ne gelir?
Önce kısaca anlamını belirtelim;
Ramazan arabca bir sözcüktür.
Hicrî/Kamerî aylardan dokuzuncusunun ismidir. Ramazan sözcüğünün
anlamı ve bu mübarek aya Ramazan
isminin verilmesinin hikmeti şöyledir;
- Ramazan, yaz sonunda yani sonbahar başında yağıp yeryüzünü tozlardan temizleyen yağmur anlamında
‘Ramda’ kelimesinden alınmıştır. Bu
yağmur genellikle gök ve yeryüzünü
temizler. Bunun gibi Ramazan da
mü’minleri günah kirlerinden temizler.
- Ramazan, bir yoruma göre de
güneşin şiddetli ısısından taşların yanıp kızması anlamında olan ‘Ramad’
kelimesinden alınmıştır. Böyle kızgın
yerde yürüyen kimsenin ayakları yanar, zahmet ve sıkıntı çeker. Bunun
gibi Ramazanda oruç tutan kimse de
açlık ve susuzluğun hararetine katlanır, zahmet ve sıkıntı çeker, içi adeta
yanar. Ramazan da mü’minlerin günahlarını yakar, yok eder.
Nitekim Peygamberimiz şöyle buyurmuştur:
-“Bu aya Ramazan isminin verilmesi günahları yaktığı içindir.”
Şu halde Mübarek Ramazan
Ayında oruç tutan ve samimiyetle
tevbe eden mü’minlerin günahları yanar, böylece günah kirlerinden arınırlar ve tertemiz olurlar.
Ramazan ayında yapmamız gereken şeyleri şöyle sıralamak mümkündür:
- Her şeyden önce Ramazan ayında üzerimize farz olan orucu eksiksiz
ve âdâbına uygun olarak tutmalıyız.
- Ramazana mahsus ibadet olan
teravih namazını kılmalıyız. Çünkü
Terâvîh namazı müekked bir sünnettir.
- Mümkün olduğunca Ramazan
Ayında beş vakit namazı camide cemaatla kılmaya çalışmalıyız.
- Kur’an okumayı biliyorsak, ay
boyunca hatmetmeye çalışmalıyız.
Vaktimiz varsa cami ve benzeri yerlerde okunan mukabeleleri dinlemeliyiz.
Çünkü Ramazan Ayı bir bakıma
Kur’an ayıdır.
- Allah’ı çok anmalıyız, duâ etmeliyiz ve Peygamberimize çokça salâvat
getirmeliyiz.
dosya
Ramazan bereket ve gufrân ayıdır.
Bu ayda Cenab-ı Hak insanları rahmetiyle kuşatır. Günahları bağışlar.
Duaları kabul eder. Hayır/hasenât konusunda yarışan mü’min kullarıyla
meleklerine karşı iftihar eder.
- Mümkün olduğunca çok hayır
ve hasenât yapmalıyız.
- Ramazan’da daha fazla ibadet etmeli ve daha fazla tâatta bulunmalıyız.
Ramazan bereket ve gufrân ayıdır.
Bu ayda Cenab-ı Hak insanları rahmetiyle kuşatır. Günahları bağışlar.
Duaları kabul eder. Hayır/hasenât
konusunda yarışan mü’min kullarıyla
meleklerine karşı iftihar eder.
Oruç tutmayan ve Allah’a karşı
kulluk görevlerini yerine getirmeyen
kimseler Allah’ın bu sonsuz rahmetinden mahrum kalırlar.
İslâm Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
-“Ramazan Ayı girince, cennetin
kapıları açılır, cehennemin kapıları
kapanır ve şeytanlar zincire vurulur.”
Cen net in kapıla rının açıl ması;
Hadislerde belirtildiğine göre Ramazan ayında oruç tutan kimselere çok
ecir ve sevap verilecektir. İşte bu onlar
için Cennetin kapılarının açılması
anlamındadır.
Cehennemin kapılarının kapanması; Ramazan ayı girince mü’münler
oruç tutmaya başlarlar, daha önce işlemeye devam ettikleri kötülüklerden
ve günahlardan uzak dururlar. Kendilerine bir çeki düzen verirler. Böylece
cehennemin kapıları kendileri için
kapanmış olur.
Şeytanların zincire vurulması; Ramazan ayı girince orucu âdâbına uygun olarak güzelce tutan kimselere
şeytanlar ilişemezler. Orucu âdâbına
uygun tutmak sadece yemekten, içmekten kesilmekle olamaz. Bununla
beraber dili, gözü, kulağı ve diğer organları kötülükten korumakla olur.
Bir başka açıdan Ramazan Ayı;
- İslâm’ın en son, mükemmel ve
evrensel bir din olarak insanlığa arz
edilmesinin yıl dönümüdür.
- Kur’an-ı Kerîm’in inzalinin/inişinin yıl dönümüdür.
- Hz. Muhammed (s.a.v)’in Peygamberlik göreviyle görevlendirilmesinin seney-i devriyyesidir, yani yıl
dönümüdür.
Bu yıl dönümlerini bize tekrar
tekrar yaşatan Allah’a sınırsız hamd
ve O’nun şanlı Peygamberine sonsuz
salât ve selâm olsun.
Nice Ramazanlarda buluşmak dileğiyle...
MÜSİAD Nürnberg’den
T.C. Nürnberg
Başkonsolosu
Ece Öztürk Çil’e
Veda Yemeği
ÜSİAD´ın Nürnbergdeki bürosunda
T.C. Nürnberg Başkonsolosu Ece
Öztürk Çil`e MÜSİAD Nürnberg tarafından bir “Veda Yemeği” verildi.
Davetin açılışında MÜSİAD Nürnberg Yönetim Kurulu Üyelerinden Ümit Gürel´in 10
yaşındaki 4. Sınıf öğrencisi Taha Gürel orada
bulunanlara Keman´ı ile romantik anlar yaşattı
ve çaldığı ilk parça “Bir Şarkısın Sen” olmuştur.
Gecede bir selamlama konuşması yapan
MÜSİAD Nürnberg / Kuzey Bavyera Yönetim
Kurulu Başkanı İsmail Satır, Konsolos Hanımı
ve MÜSİAD Nürnberg Üyelerini selamladıktan
sonra, sözü Konsolos Ece Hanıma verdi.
Konsolos da davete teşekkür ederek birlikte
uyum içinde çalışmalarından dolayı MÜSİAD
Nürnberg´e, Yönetim Kuruluna ve Yönetim
Kurulu Başkanı İsmail Satıra teşekkür ettikten
sonra, 1 Eylül`de görevinin son bulacağını kendisinden sonra Nürnberg´te T.C. Başkonsolosu
olarak göreve Asib Kaya bey´in devam edeceğini bildirdi.
T.C. Nürnberg Başkonsolosu Ece Öztürk
Çil`e MÜSİAD Nürnberg Yönetim Kurulu
Başkanı İsmail Satır tarafından teşekkürlerini
bildirmek için özellikle üzerinde MÜSİAD
Nürnberg yazılı bir plakat verildi
Yine son olarak 10 yaşındaki “Kemane” Taha Gürel “Bir Şarkısın Sen” parçasını çalarak
oradakilere ve Konsolos Ece Hanıma neşeli anlar yaşattı.
M
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 06 ❭ Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434
röportaj
HASENE Derneğinin Ramazan Kampanyası Sloganı
Ramazan Berekettir
H
asene Derneği Ramazan KamRamazan
panyası’nı 16 Mayıs’ta “R
Berekettir” sloganı ile başlattı.
Bu sene Ramazan Kampanyası’nın üçüncüsünü gerçekleştirecek olan
Hasene Derneği dönemsel olarak Kurban
ve Ramazan kampanyalarının yanında yetim, su kuyusu, sağlık ve eğitim alanlarında faaliyetlerini sürdürüyor. Ayrıca acil
yardıma ihtiyaç duyulan deprem, sel baskını gibi doğal afetin yaşandığı zamanlarda, savaş gibi olağanüstü durumlarda ihtiyaç sahibi insanların yanında oluyor.
Henüz 3 yaşını doldurmamış olan Hasene Derneği kısa süre içerisinde 64’den
fazla ülke ve bölgeye, milyonlarca insana
yardım faaliyetleriyle ulaşmış durumda.
Ramazan Kampanyası’nın hummalı çalışması içerisinde bulduğumuz Hasene Başkan Yardımcısı Mustafa Uyanık’a kampanyaya dair sorularımızı sorduk.
Arkadaşımız Murat Kubat`ın yaptığı
röportajı sunuyoruz.
Mustafa Bey, evvela kampanyanın hayırlara ve güzelliklere vesile olmasını temenni ediyoruz. Ramazan
Kampanyası hakkında kısa bir bilgi verebilir misiniz?
Bu kampanyayla amaçladığınız şey nedir?
Teşekkür ediyorum. Kampanyamızın amacı; dünyanın değişik coğrafyalarında yaşayan mazlum ve mağdur, ihtiyaç sahibi Müslümanların iftar ve sahur sofralarının boş kalmaması için düşünülmüş, Ramazan ayı
boyunca sofralara katkı sağlayacak gıda paketlerinin
hazırlanması ve ihtiyaç sahiplerine teslim edilmesi şeklinde özetlenebilir. Bazı ülke ve bölgelerde Ramazan
ayı boyunca toplu iftar ve sahur yemekleri de bu kampanya dahilinde yürüttüğümüz çalışmalardandır. Ayrıca yine Ramazan Kampanyası kapsamında hazırladığımız hediye paketleriyle yetimlere bayram sevincini yaşatmayı hedefliyoruz.
3 ayların başlaması ile birlikte sizler de kampanyanızı başlattığınızı ilan ettiniz. Kampanyanızı Ramazan
ayından 2 ay önce başlatmanızın bir sebebi var mı?
Ramazan ayının birinci günü kumanya paketlerimiz ihtiyaç sahiplerinin evlerine, sofralarına ulaşsın istiyoruz. Bunun için gözlemcilerimizin ayarlanması,
onların ülkelerde yapacakları çalışmalar hakkında bilgilendirilmesi, dağıtımı yapılacak kumanya paketlerinin hazırlanması gibi hususlar dikkate alındığında
kampanyamızın 2 ay öncesinden gündemimizde olması anlaşılabilir bir durum. Diğer taraftan kampanyamıza destek verecek yardımseverlerin bağışlarını erkenden yapmalarını istiyoruz ki, bizler de Ramazan ayı
başlamadan kumanya paketlerini ihtiyaç sahiplerine
ulaştırmış olalım. 3 ayların manevi atmosferinden istifade etmek için kampanyamızı Regaip Kandili’nin olduğu gün başlattık.
Bir kumanya paketi ne kadar? Kumanya paketlerinin içerisinde neler var?
Kumanya bedelini geçtiğimiz iki Ramazan kampanyasında olduğu gibi bu sene de değiştirmedik, kumanya bedeli 45 € olarak kaldı. Bu miktar ile bağışçılarımız ihtiyaç sahipleri için kumanya paketi, yetimlerimiz için ise hediye paketi bağışlamış olacaklar. Kumanya paketleri; pirinç, makarna, mercimek, sıvı yağ,
şeker, un, süt, çay ve hurma gibi ülkelere göre değişen
temel gıdaları içermektedir. Kumanya paketlerimiz bir
aileye ortalama bir ay yetecek içeriğe sahiptir.
Yetim Buluşması” kapYetimlere hediyelerini ise “Y
samında düzenleyeceğimiz programlarda vereceğiz. Şu
an Yetim Projesi kapsamında 15 ülkede 2.500’den fazla yetime sahip çıkıyoruz. Ramazan Kampanyası’nda
tüm yetimlerimiz için bayram sevinci olacak özel hediye paketleri hazırlanıyor. Bu paketlerin içerisinde kıyafetler ve kırtasiye malzemeleri yer alıyor.
25 Ülke X 25 İl X 25 Bin Kumanya Paketi
Ramazan Kampanyası için faaliyet göstereceğiniz
ülkeleri neye göre belirliyorsunuz?
İstiyoruz ki, yardımlarımızın ulaşmadığı ülke ve
bölgeler kalmasın; istiyoruz ki, yapmış olduğumuz hasene bir tohum misali yeryüzüne saçılsın ve iyiliklerin,
güzelliklerin neşvü nema bulmasına vesile olsun. Ramazan ayının rahmeti, bereketi yardıma dönüşüyor ve
farklı farklı coğrafyalarda şahitliklere vesile oluyor. Bu
şahitliği bu sene 25 ülke ve bölgede, Türkiye’de 25 ilde 25 bin ihtiyaç sahibi ailenin sofrasına kumanya paketlerimizle katkı sağlayarak yapmak istiyoruz. Ramazan Kampanyası’nı yürüteceğimiz ülkeleri belirlerken
yetimlerimizin bulunduğu ülkeleri önceledik, ki hem
kampanyamızı yürütmüş olalım hem de yetimlerimizi
ziyaret etmiş ve sevindirmiş olalım.
Ramazan Kampanyası’nda hangi ülkelere ağırlık
vereceksiniz? Örneğin Arakan, Suriye ve geçtiğimiz
yıllarda kuraklıkla gündeme gelen Somali. Bu ülkelere
özel bir yoğunluk vermeyi düşünüyor musunuz?
Bahsettiğiniz 3 ülke de bu yıl kampanyamızı yürüteceğimiz 25 ülkenin arasında yer alıyor. Geçtiğimiz
sene Ramazan Kampanyası’nda Myanmar ve Suriye
yoktu. Bu sene yer alıyor. Geçen sene Somali’de binlerce insana bir ay boyunca iftar ve sahurda sıcak yemek
vermiştik. Bu sene ise Türkiye’nin Hatay ili Kırıkhan
Hasene İftar Çadırı”nda Suilçesinde kurulacak olan “H
riyeli mülteciler için bir ay boyunca sıcak iftar yemeği
verilecek. Ümmetin kanayan yarası, acıyan tarafı nerede ise; nerede bir mazlum ve mağdur var ise oraya yoğunluk veriyoruz.
Suriye’deki sıkıntılar hala devam ediyor. Savaştan
kaçarak Türkiye’ye sığınan mülteci sayısı yarım milyona yaklaşmış durumda; 100 bine yakın Suriyeli bu çatışmadan dolayı hayatını kaybetti. Toplam 4,5 milyon
kişi komşu ülkelere sığınmış durumda.
5 aşamadan oluşan tonlarca gıda maddesini sınırdan geçirerek Suriye’deki
mazlum sivil halka ulaştırdık. Arakanlı
Müslümanların dramı ise hâlâ sürüyor.
Ramazan Kampanyası’yla yerlerinden
ve yurtlarından çıkarılan, komşu ülkelere sığınan Arakanlı mazlumların yanında da yer alacağız. Kurban ve Ramazan Kampanyası gibi dönemsel olarak yürüttüğümüz kampanyalarımızla
gittiğimiz ülkelere sadece kumanya paketi ve et götürmüyoruz. Oralarda hayata geçirmeye çalıştığımız kalıcı projelerle ülke insanın kalkınması, kendi
ayakları üzerinde durabilir bir konuma
gelmesi için çabalıyoruz. Somali’de inşası devam eden Meslek Eğitim Merkezi bunlardan bir tanesi.
Kampanya’yı ne zaman bitiriyorsunuz? Dağıtımları nasıl organize ediyor
ve nasıl gerçekleştiriyorsunuz?
16 Mayıs’ta Regaip Kandili’nin olduğu gün başlattığımız kampanyamız Ramazan ayı başlamadan bir
hafta öncesine kadar sürecek. Biz elbette o tarihten
sonra gelen yardımları da kabul edeceğiz ama organizenin büyüklüğü hesaba katılırsa, bir an önce kumanya paketlerinin oluşturulması ve Ramazan öncesinde
ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmasını hedefliyoruz. Böylece Ramazan ayının başlaması ile birlikte, dünyanın değişik coğrafyalarındaki mazlumlar da iftar ve sahurlarına katkı sağlayacak gıda maddelerini almış olacaklar.
Bundan dolayı Ramazan Kampanyası için bağışta bulunacak hayırseverlerimizin acele etmesini tavsiye ediyoruz. Dağıtımların organizesini ise ülkelere göndereceğimiz gözlemciler vasıtasıyla gerçekleştiriyoruz. Onlar gittikleri ülke ve bölgede bizlerin gözü, kulağı oluyorlar. Gidilen coğrafyalardaki sıkıntıları, insanların
hangi koşullar altında yaşamak zorunda olduklarını
bizzat görüyorlar ve döndükten sonra da insanlarımıza
aktarıyorlar. Bu yönüyle kampanyalarımız şeffaf bir şekilde gerçekleşiyor. Kampanya bitiminden sonra gelecek bağışları da yine kriz bölgelerinde yıl boyunca değerlendiriyoruz. Buna Suriye’deki ihtiyaç sahiplerine
her ay gönderdiğimiz bir tır gıda yardımını örnek verebilirim.
Ramazan Kampanyası’na katılmak isteyenler ne şekilde destek olabilirler?
www.hasene.org sayfasında yer alan online bağış
kısmında, Ramazan Kampanyası amacını belirleyerek
bağışta bulunabilirler. Ayrıca hesap bilgilerimiz kullanılarak havale yolu ile bağış yapabilirler.
Ramazan Kampanyası’na katılacak olan hayırseverler için son bir mesajınız var mı?
Yardımseverlerimiz bağışlıyorlar, bizler ulaştırıyoruz. Onlar emanet ediyorlar, bizler büyük bir hassasiyet ve sorumluluk içerisinde emanetleri yerlerine teslim ediyoruz. Yapılan yardımlar, bağışlanan miktarlar
onbinlerce ailenin iftar ve sahur sofrasına katkı sağlıyor; 100 binin üzerinde kişi bu yardımlardan istifade
ediyor. Allah yardımda bulunanlardan razı olsun; yapmış oldukları yardımları kabul etsin. Tüm bağışçılarımızın, tüm Müslümanların, tüm mazlumların Ramazanlarının bereketli geçmesini, yapılan bağışların en
güzel şekilde kabul olmasını temenni ediyorum.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 07 ❭ Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434
haber
IGMG’li Kadınlardan Lösemi İle Savaş Derneği (Hospiz)’e Destek
slam Toplumu IGMG Köln Bölgesi Kadınlar Teşkilatı, Alman Çocuk Hospiz Derneği için “Hayır
Kahvaltısı” düzenledi.
Hospizverein e.V. Dernek Koodinatorü Bayan Gapi Mangano Milli Görüş Teşkilatları Köln hanımlarıyla beraber kahvaltı yaptı. Burada yapılan kahvaltıda
hayır çalışmalarının dini yükümlülük olduğu vurgulandı.
Bayan Mangano bayanlara hitaben yaptığı kısa selamlama konuşmasında yaptıkları dernek faaliyetlerini tanıttı. Bayan Koordinatör “Derneğimiz yaşam süresini kısaltan bir hastalığa yakalanmış çocukların aileleri tarafından 1990 yılında kurulmuştur. Federal
düzeyde çalışan dernek, hastalık teşhisi konulduğu an-
İ
dan itibaren, gerek hastaya gerekse bütün aile fertlerine günlük yaşamlarında eşlik etmektir. Derneğin temel arzusu bu durumda bulunan ailelerin ilgi ve ihti-
yaçlarını kamuoyunda temsil etmektir. Evlerde çocuk
hospiz hizmeti 2006 yılından itibaren başlatıldı. Derneğimiz Köln civarında ikamet eden ailelerin birbirlerine manevi yardım ve desteğin yanısıra, fahri
çalışanları ile de hem destek hem de koordinasyon hizmeti vermektedir. Dernek tedavi
edilmesi mümkün olmayan ve yaşam süresini
kısaltan bir hastalığa yakalanmış çocuklar ve ailelerine yardım hizmeti sunmaktadır” diyerek,
hayır kahvaltısına katılanlara ısrarla bu tip çalışmalara destek verilmesi noktasında talebinde
bulundu.
Lösemi kan kanseri başta olmak üzere bu
hastalığa yakalanmış pek çok Türk vatandaşımız Alman gönüllü derneği tarafından maddi
çıkar gözetilmeksizin yardım gördü. Dernek
faaliyetleri T.C. Köln Başkonsolosluğu ve Başkonsolos M.Kemal Basa`nın eşi Vildan Basa
hanım tarafından kamuoyunun gündemine taşındı.
150 kadar bayanın katıldığı IGMG Köln
Bölge salonunda yapılan hayır kahvaltısına
farklı teşkilatlardan ve camilerden gelen bayanlarda iştirak ettiler. Gün içinde yapılan çalışmadan elde edilen 1000 euroluk nakdi bağış aynı
gün IGMG Köln Bölge Kadınlar Teşkilatı Başkanı Şükran Çakılcı ve IGMG Köln Bölge Başkanı Mehmet Dal tarafından Alman Çocuk
Hospizverein e.V. derneğine teslim edildi.
Freiburg’da İşadamlarına
Ev Sohbeti Başlatıldı
GMG Freiburg Donau Bölgesi bünyesinde
çevre iş adamlarına ev sohbetleri başlatıldı.
İlk ev sohbeti işadamı Mehmet Gürbüz’ün
evinde yapılırken, buraya Güney Fransa ve
Freiburg Donau Bölgesinden iş adamları
katıldılar.
IGMG Freiburg Donau Bölge Başkanı Ahmet Ölmez’in de katıldığı ev sohbetinde tanışma gerçekleşti ve sohbet yapıldı.
Maneviyatın önemine vurgu yapılırken, alınan kararlarda ayda bir biraraya gelmek olduğu
vurgulandı. Amaçlarının birlik ve beraberlik olduğu vurgulanırken, belli bir zaman sonra Avrupa iş adamları Derneği’nin kurulmasının temeli atıldı.
Sohbet, ev sahibinin vermiş olduğu ikram
ile son buldu.
I
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 08 ❭ Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434
haber
100 Bin Bağışçıya Ulaşan DKMS’den M. Kemal Basa’ya Plaket
B
asa: “Bir insanı kurtaran bütün insanlığı kurtarmış gibi olur. Bir insanı öldüren de bütün insanlığı öldürmüş gibi
olur”
Almanyadaki Türk kamuoyunca yaptığı
kan bağış kampanyalarıyla tanınan Alman Kemik İlik Bankası DKMS yöneticileri başta
Banka Müdürü Stephan Schumacher, Türk
çalışanları Banu Yazıcı, Emrah Kılıç, Demet
Kaygusuz, Köln Başkonsolosu Mustafa Kemal
Basa’yı ziyaret ettiler.
DKMS, Köln Başkonsolosu M. Kemal Basa’ya görev bölgesinde çalışmalarına verdiği
TALEP SİZDEN, PARA BİZDEN, EV BİZDEN
DEWA
PR
MA
GMBH
İcradaki evinizi kurtarıyoruz.
Schufa’nız olsa bile destek imkanı sağlıyoruz
∂ Annelere Özel İmkanlar
∂ “Vadesi Dolmuş Ev
www.dewaeg.de
Ödemelerinizi Günün
En Cazip İmkanları
İle Yeniliyoruz”
Çalışsanız ya da çalışmasanız, yardım dahi alsanız,
hayal kurduğunuz, bize gösterdiğiniz evi alıyoruz.
Hiç kredi kullanmadan sizi ev sahibi yapıyoruz.
Köln
0221-78804100
Stuttgart
0711-99764300
Mannheim
0621-8624070
G-MEDIA UG c
BANKAS IZ SCH UFASIZ
HERKESE EV ALMA İMKANI
wohnungsbau eG
destekten dolayı teşekkür ederek hem bir plaket hem de çiçek buketiyle teşekkür etti.
Başkonsolosun makamında yapılan ziyarette Alman Kemik İliği Bankası Müdürü Stephan Schumacher kısaca şunları söyledi. "Bizler
Mustafa Kemal Basa’yla 2009 yılında tanıştık.
Onun sayesinde kampanyalarımız daha da ilerledi. 2000 senesinde başlattığımız proğramda
Türk vatandaşlarına ulaşmaya çalıştık. İlk olarak yardımcı bir Türk eleman yanımıza aldık.
Ve ilk senelerde 4-5 bin bağışlayıcıya ulaştık.
Fazla ilerlemediğimizi kısa zamanda fark ettik.
İlk senelerde burada yetişmiş genç Türklere
ulaşmaya çalıştık. Fakat velilerinin bilgileri olmadığı için gençler sorun yaptılar. Türkiye`de
ve Türk medyasında bu konu gündeme fazla
gelmemişti. Sayın Basa’yla tanıştığımızdan
sonra, kendisi şemsiye görevini aldı. İlk basın
toplantısında kendisi ve hanımı vatandaşlarına örnek olarak bağışlayıcı olarak kayıt altına
alındılar. DİTİB gibi bazı dini kuruluşlar sayesinde şimdi neredeyse senede 12 bin tane
kayıt yapabiliyoruz. Bir kaç gün önce de 100
bininci kaydımızı gerçekleştirdik" diyerek
şahsında yaptığı destekten dolayı teşekkür
ederek Türkiye`ye dönecek olan Basa’ya yeni
görev yerinde başarılar diledi.
M. Kemal Basa: “Kültür Kodlarımızın
Gereğini Yaptık”
Kabulde kısa bir selamlama konuşması yapan Basa, DKMS yetkilileriyle tanışmalarından sonra süreçle ilgili verdiği örnekle kısaca
şunları aktardı; "Biz gerçekten DKMS ile çok
yakın bir ilişki yürüttük. Burda on binlerce
broşür dağıttık. Lösemi gerçekten sınır tanımayan ilginç bir hastalık. Türk kökenli bir kemik iliğinin Türk kökenli bir hastada kullanılma şansını artırıyor. Tabiki istisnalarda var.
Bir Moğol’un kemik iliği bir Çin’liyle bir Latin Amerikalı’yla da uyuşabiliyor. Ama kural
olarak aynı milletten olan hatta aynı bölgeden
mesela Trakyadan, Egeden aynı bölgeden gelen insanların genetik yapısı uyuşması, sonuçta da o hastanın kurtulma olanağı daha da
yükseltiyor. Bu anlayışla önce toplumumuzda
biliç yaratmak istedik. 2009 yılında başladık.
Büyükelçiliğimizin desteğini yanımıza aldık.
Bizim başlattığımız pilot bölgedeki çalışma
başarılı olunca, bütün Almanya çapında faaliyette bulunan DİTİB olsun MİLLİ GÖRÜŞ
olsun diğer dini ve kültürel çatı kuruluşlarını
da yanımıza almayı başardık. Yanılmıyorsam
20 bin civarında Türk gönüllü bağışçı vardı.
Bugün bu sayı 100 bin civarında oldu. 3-4 sene içerisinde 4-5 katına çıktmasına katkı sağladık. Açıkcası biz yaptık dersek DKMS`deki
arkadaşlara haksızlık etmiş oluruz. Ben ve ailem gönüllü bağışçı olduk. Örnek olmanın
ötesinde ilkelerimiz ve inançlarımız gereği
yaptık. Cami dernekleriyle yaptığımız toplantılarda inancımızda ve kutsal kitabımızda yeri
olan, “bir insanı kurtaran bütün insanlığı kurtarmış gibi olur. Bir insanı öldüren de bitin
insanlığı üldürmüş gibi olur” düsturuyla kültür kodlarımızla bu yararlı çalışmanın içinde
bulunduk’’ diyerek sözlerini tamamladı.
Çocuklarımızın Hem Hayal Dünyalarını Hem de Türkçelerini Geliştirmeleri İçin
103 Kitaplık Çocuk Seti
Spor Çantası İle Beraber Spor Çantası İle Beraber Spor Çantası İle Beraber
Post
a Ücr
eti D
ahil
Doğa Öyküleri
Dizisi 10 Kitap
Alma
nya İ
çi
Masal Klasikleri
Dizisi 20 Kitap
129 €
Klasiklerimiz 30 Kitap
l
i
ğ
e
D
€
0
25
Kır Öyküleri
Dizisi 10 Kitap
Papatya Dizisi 30 Kitap
Sipariç İçin: [email protected] • Tel: 0171-1970212
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 11 ❭
Dreyfus, İhanet
ve Adalet
[email protected]
lfred Dreyfus, Fransız ordusunda yüzbaşı rütbeli bir subaydı. Fransız istihbaratının
temizlikçi kadın olarak Paris’deki Alman Büyükelçiliği’ne yerleştirdiği elemanı, günün birinde çöp sepetinde el
yazısıyla kaleme alınmış, imzasız bir
mektup bulur. Alman askeri ateşesine
yazılan bu mektupta, Fransa’ya ait bazı bilgilerin verileceği vaat edilmektedir. Şüpheler Yüzbaşı Dreyfus üzerinde yoğunlaşır. Mektuptaki el yazısının
benzerliğinden daha çok, Alfred
Dreyfus’un Yahudi kökenli olması;
şüphelerin onun üzerinde yoğunlaşmasına vesile olur. Vatana ihanet suçlamasıyla, 15 Ekim 1894’de tutuklanan Dreyfus, delillerin yeterli olmamasına rağmen, mahkemece suçlu
bulunarak ömür boyu hapis cezasına
çarptırıldı. Daha sonra (1896) ortaya
çıkan bir başka olay, Dreyfus davasını
yeniden gündeme taşıdı ve sözkonusu
mektubun Dreyfus’a değil de, Fransız
asıllı binbaşı Easterhazy’e ait olduğu
ortaya çıktı. Buna rağmen, asıl suçlu
konumundaki subay, mahkemece
suçsuz bulundu. Yazar Emile Zola, bu
olay üzerine zamanın cumhurbaşkanına, “Suçluyorum” başlığıyla açık bir
mektup yazarak Dreyfus’un yanında
yer alınca, aydınlar arasındaki kutuplaşma daha da sertleşti.
Haftalık bir Alman gazetesinde
(Die Zeit, Hoch auf dem Seil, 29. 11.
2012 ) İsrail’li Sosyoloji Profesörü
Eva Illouz ile yapılan bir söyleşide,
Dreyfus olayıyla bağlantılı şu değerlendirmesine yer verilmişti: “İsrail ordusunda Arap asıllı bir subaya haksızca suçlama yapılmış olsaydı, acaba İsrail’de adaletin yerini bulması için
mücadele eden olur muydu?”
Kendisi de bir Yahudi olan Prof.
Eva Illouz, bizdeki münevverliğin Batı’daki karşılığı kabul ettiğimiz entelektüelliğin asil duruşunu sergiliyordu
bu tavrıyla. Fransa, Dreyfus’u Yahudi
kökenli oluşu sebebiyle potensiyel
suçlu olarak gördüğünden, vatan hainliğiyle yargılamıştı. Acaba İsrailliler
de kendi ordularında bir Arap asıllı
subayı sahiplenmede Emile Zola örneği sergileyebilirler mi? Günümüz
Avrupa’sında Antisemitizim’in yerini
İslamofobi’nin aldığını, yapılan ka-
A
❬
dosya
Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434
Mahmut AŞKAR
muoyu araştırmaları ortaya koyduğuna göre; burada doğup büyüse ve toplum içinde belli bir yer edinse de, dün
Alfred Dreyfus’a, “Madem Yahudi,
öyleyse vatan haini” diyenler, bugün
de kendi içlerindeki Müslüman’a,
“Madem Müslüman, öyleyse potensiyel terörist!” önyargısıyla bakmaya
devam edecekler.
Bu yetmezmiş gibi, Türkler/Müslümanlar da kendi içlerinden yeni
Dreyfuslar “yaratmaktan” geri durmayacaklar: Madem bizden değil, öyleyse ... Bu “bizden değil”lik yerine göre
diğer kuruluş, cemaat veya mezhep
olabildiği gibi, aynı kuruluş veya cemaat içinde farklı düşünenler de olabilir. Yaşadığımız dünyada her şey insanla mânâ kazanır. Bir taraftan, “aslolan insandır” dedik fakat diğer taraftan insanı, ideolojimize, partimize,
kuruluşumuza, hatta sloganlarımıza
feda ettik. Zihniyet dünyamızda en
çok yer etmiş kavramlardan birisi de,
“bizim insanımız”dır. Bazen “bizim
insanımız”ı, tapulu malımız, kendimize ait eşyamız gibi kullandık, harcadık ve tükettik. Bazen de, onun insanlığına değil, bizden olup olmadığına öncelik verince; kabiliyetsiz ve şahsiyetsizleri kucağımızda buluverdik.
Madem bizden değil, öyleyse onlardandır... “Bizden” dediğinizin en
büyük meziyeti, her halü şartta size
biat etmek olur ve siz de kayıtsız şartsız itaat beklerseniz. Gün de gelir, itaatsizlerin başkaldırısı karşısında, itaatkârlarınızla birlikte basiretiniz bağlanır.
Toplumun farklı kesimlerinde
yankı bulan olayların, zamanla bu
işin aktörleri tarafından başka mecralara taşınması; taraf ve karşıtarafların,
kendi düşüncelerini kitleye iletibilmek ve aralarındaki dayanışmayı sağlamak gayesini güder. Bu saatten sonra, Dreyfus hadisesinde (ve Gezi Parkı üzerine patlak veren protestolarda)
olduğu gibi, olayın meydana gelmesine sebep olanların haklı veya haksız
oldukları unutulmuşluğa terk edilir.
Nitekim Emile Zola’nın “J’accuse
(suçluyorum)” başlıklı 13 Ocak’ta yayımlanan mektubu, hareket etme kabiliyetini yitirmiş bir Dreyfus taraftarı kitleye yeniden cemaat ruhununu
Adil olmak; sayı olarak azınlık olsalar
da, “sizden olmayan” ve sizin gibi düşünmeyenlere de adaleti sağlamak ve verilen
karara rıza göstermektir. Kendi içinizde bu
hakkaniyeti sağlamazsanız, başkalarına vereceğiniz adalet dersine itibar eden olmaz.
kazandırmaktı. Neticede Zola, Dreyfus karşıtlarına kıyasla, Dreyfus taraftarlarına “biz” kimliğini kazandırabilmişti. (Richard Sennet, Verfall und Ende des öffentl. Lebens).
Sayıları fazla olmasa da, toptan
suçlanma tehlikesiyle her zaman karşı
karşıya olan Avrupalı Türklerin/Müslümanların haklarını savunan günümüz Almanya’sında Emile Zolalar da
var. “Gönül isterdi ki”yi bir kenara bırakıyoruz: Şartlar, dininden ve milliyetinden bağımsız olarak, haksızlıklara karşı içimizden kalemi ve kelamıyla ortaya çıkacak Emile Zolalara şiddetle ihtiyaç olduğunu haykırıyor.
Hak söyleyecek, haklının yanında yer
alacak, adil olacak, adaleti haykıracak.
Hafızalarımızı birlikte yoklayalım:
Sıffîn Savaşı’nda bir kalkanını
kaybeden Hz. Ali, savaş sonrası Kûfe’ye dönünce kalkanını bir Yahudi’nin elinde görür ve kalkanın kendisine ait olduğunu söyler. Yahudi ise,
kalkanın kendisinin olduğunu iddia
eder. Bunun üzerine Hz. Ali, kadıya
gidelim, der ve mahkemeye çıkarlar.
Kadı, şahidi olup olmadığını sorunca
Hz. Ali de, “Hizmetçimiz Kanber ile
oğlum Hasan şahittir.” diye cevap verir, fakat kadı, “Oğulun şahitliği geçerli değildir” diyerek mahkemeyi
Müminlerin Emiri Halife Ali’nin
aleyhine bitirir. İslâm’ın bu adaleti
karşısında hak din olduğuna iman
ederek müslüman olan Yahudi, Hz.
Ali’nin kalkanını da kendisine iade
eder.
İslâm Medeniyeti’nin bayraktarlığına soyunan “Başlarımız” ne kadar
Ali, hâkimlerimiz ne kadar Ali’yi
mahkemeye çıkaran kadı olabilirler?
Bütün mesele; yani Türklüğümüz ya
da müslümanlığımız; içimizdeki
Dreyfuslara da ne kadar adalet isteyip
istemediğimizle alakalıdır.
Adil olmak; sayı olarak azınlık olsalar da, “sizden olmayan” ve sizin gibi düşünmeyenlere de adaleti sağlamak ve verilen karara rıza göstermektir. Kendi içinizde bu hakkaniyeti sağlamazsanız, başkalarına vereceğiniz
adalet dersine itibar eden olmaz. İhanet edenleri biraz da sizden olanların
içinde arasanız...
Yunus Emre
Camiinde Kermes
GMG Düsseldorf Bölgesinde faliyetlerde bulunan Yunus Emre Camii’nin düzenlediği kermes büyük
ilgi gördü. Milli Görüş Yunus Emre
Camii Yönetim kurulu başta olmak
üzere şube Kadın ve erkek Gençlik
Teşkilatı ile emek verdiği 3 günlük kermese uzaktan ve yakından iştirak eden
misafirlere Türk mutfağının eşsiz lezzetleri sunuldu. Kermes için özel hazırlanan banklarda ise çaylarını ve Türk
kahvesini yudumlayan misafirler bir
yandan da hoş sohbetler ettiler.
Çocukların unutulmadığı kermeste ebru sanatı, ata binme gibi etkinlikler de yer aldı. Araba Çekilişinde ise
Citroen marka arabanın sahibi Meryem Altuner oldu. Mahmut Manav’ın
sunduğu programda çocuklar tüm hünerlerini sergilediler. Kermesin açılış
konuşmasını yapan cemiyet Başkanı
Abidin Temel kermesin organizesine
katkı sunanlara ve katılımcılara teşekkür etti. Kadınlar Teşkilatı Başkanı
Hatice Köse de ekibiyle kermesteki
standlarda yerini alırken, eski Kadınlar
teşkilatı başkanı Hatice Sipahi de onlara yardım etti. Gençlik teşkilatı Başkanı Kazım Mollamehmetoğlu ve Gençlik teşkilatı Başkanı Hayriye Şahin de
hizmet kervanında 3 gün boyunca aktif görev aldılar.
Kermese IGMG Başkanı Kemal
Ergün de katılarak gençlerle uzun süre
sohbet etti. İlahiyatçı Ebubekir Sifil,
IGMG Düsseldorf Bölge Başkanı Yaşar Erim, SPD Yabancılar Temsilcisi
Arif İzgi, Wuppertal Vochvinkel DİTİB Camii başkanı Oktay Biber, RAA,
Ülkü Ocağı ve IKM’den temsilciler ve
çevre kentlerden Türk ve Almanların
katıldığı kermes Cemüyet imamı Adil
Erçel’in okuduğu Kur’an-ı Kerim’le
açılırken, Velbert cemiyeti İmamı Tahsin Özkan’ın Kur’an tilaveti ile de noktalandı.
I
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 12 ❭
Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434
haber
Köln Havalimanına Tüm İnançlara Hitab Eden İbadethane Açıldı
aklaşık 15 yıl evvel Köln Belediye Yabancılar
Meclisine Köln-Bonn havalimanına müslümanların ihtiyacına çözüm sunacak bir mescit talebi getirildi. Bu teklife verilen cevabı yazıda
“yeni (D) Terminal yapılsın o zaman halledelim” cevabı yazılı olarak verilir. Köln Eski Belediye Başkanı Fritz Schramanın başkanlığı döneminde şimdiki
KRM daha kurulmadan önce kendisinin kurdurt-
Y
tuğu Rad der Religion, şehirdeki tüm dini temsilcilerle yapılan istişareler ve onların görüşlerinide
alarak, artı Köln Uyum meclisindeki temsilcilerin
genel oluru kararıyla bu gün açılan ibadethane şekillenmiş oldu. IGMG`yi temsilen aynı zamanda
Uyum Meclis Üyesi Ali Esen, Dein Köln gurubundan yine Uyum Meclis Üyesi Abdullah Aydık’ın
hem de diğer üyelerin kulis çalışmaları konunun
belediyede olgunluk kazanmasında sağladığı katkı
çok önceleri Türk ve Alman basınında yer aldı. Açılışta da yine bu iki meclis üyesinin yanı sıra İslam
Kültür Merkezlerinden Mehmet Ünal Tosun,
ATİB’den Tibyan Taşkın, İslam Toplumu Milli Görüş Teşkilatlarından Köln Bölgesinden İskender
Güngör, Dein Köln gurubundan Serkan Atalay ve
Mukaddes Atalay, havalimanı Taksicileri temsilen
Yusuf Atabaş, Rad der religion üyesi Hrıstiyan ve Yahudi temsilcileri açılışta hazır bulundular.
Köln Bon Hava Limanı yönetimi basına
dağıttığı basın bildirisinde şu ifadelere yer
verdi.
“Bundan sonra Köln/Bonn Havalimanı
Mensupları, Yolcularını Havalimanında yeni
açılan din-odasına/mescidine davet ediyor...
Bundan sonra Mescid tüm halka açılmıştır.
Havalimanı Çalışanları, ziyaretçilere ve yolculara açık olan bu mekan Havalanında Terminal 2 bölümünde bulunmaktadır... Bundan sonra bu mescid havalimanımızda bulunan her hangi dinden olursa olsun herkese
açılmıştır.”
Köln-Bonn Havaalanı müdürü Mıchel
Garvens açılışta yaptığı konuşmada; "Burası
tüm dünyaya (hem coğrafi hem inanç dünyası) açılan bir kapıdır. Misafirlerimize dükkan ve restorant haricinde, hava alanındaki
telaşeden geri çekilmek için bir mekan takdim ediyoruz. Ve bu bizi çok sevindiriyor.
Rad der Relıgıon “Köln’de bulunan her türlü
din ve inanç cemaat gurublarıyla birlikte
yaptığımız fikir alış verişine teşekkür ederim”
dedi.
Havaalanı müdürü Garvens’in ardından
açılışta söz alan Köln Belediyesi Çevre ve
Uyum Daire Başkanı Henriete Reker kısaca
şunları söyledi; “Bu GebetRaum odasını bizlere hazırlayan tüm havalimanı yetkililerine
teşekkür ediyorum. Dini özgürlüğün burada
çok yüksek bir değeri vardır. İnsanlar artık
bundan sonra rahatsız edilmeden ibadetlerini burada gerçekleştirebilirler. Sessizlik ve sakinlik arayanlar burada aradıklarını bulabilirler. Bu ibadethane Rad der Religionun bir
başarısıdır. Bu oda tolerans medeniyetler arası karşılıklı hoş görüyü destekleyecektir” dedi.
Oda elips şeklinde oturmak için farklı büyüklükte kesilmiş ağaç gövdelerinden oturaklar, ayrıca kıble bulunmasına yardımcı
olacak yön işaret levhası bulunmakta. Görünüşte tamamen farklı bir şekilde dizayn edilen oda alışılagelmişin dışında bir mimari stili kullanılmış.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 13 ❭
Beate ve
Asrın Davası
[email protected]
vet, ben de Nazi terörü davasının Münih’deki açılışında bulundum. Ama hayır, Beate
Zschäpe hiç de canavara benzemiyordu.” Artık 140 karakterle
kendi izlenimlerini Twitter’de
ifade ederek her şeyi söylediğine
inanmak çok kolay gibi görünüyor. Ama gerçekten de şirin
giysiler giyen, düzgün makyajlı
ve saçları kusursuzca yapılmış
zarif bir kadın, boğucu, havasız
ve insanlarla dolu, tıklım tıklım
bir duruşma salonuna girdiğinde, insan onun mahkeme katiplerinden biri olduğunu düşünebilirdi. Beate, eli kelepçesiz,
ayağı kelepçesiz, mahkum kıyafeti giydirilmemiş ve kurşun geçirmez kafese sokulmadan vekilleri arasında duruyordu. Ve
bu kişinin, güvenlik kurumlarındaki “arkadaş ve yardımcılarımız” tarafından farkedilmeden, yaklaşık on yıl boyunca cinayet işleyerek ve soygun yaparak ülkemizde cirit atan bir terör örgütünün geriye kalan tek
sağ üyesi olduğuna dair hiçbir
“gerçek” emare bulunmuyordu.
Fakat “gerçekdışı” bir görünüm
sergileyen sadece sanığın tarzı
değildi. Kermes, ya da hukukçuların deyişiyle duruşmada,
bir bütün olarak değerlendirildiğinde, zaman zaman gerçeküstü bir hâl alıyordu.
Duruşmanın yapılacağı salona giderken ilk olarak göze çarpan, mahkeme binasının önünde gösterici ve seyircilerden çok
daha fazla gazeteci ve muhabi-
E
Oğuz ÜÇÜNCÜ
rin bulunması oldu. Medya,
mensupları ile her yeri sarmalıyordu: Sadece sağdan ya da soldan, problemsiz geçmeleri
mümkün iken yaygara kopartıp
barikatları geçmeye çalışan göstericiler, vekiller, mağdur avukatları, mağdur yakınları, siyasetçiler, parti yetkilileri ve kamuoyunca tanınan önemli
ve/veya önemsiz diğer kişiler.
Canlı yayıncılardan oluşan ormanın içinden yol bulup geçtikten sonra, örneğin Türkiye
Büyük Millet Meclisi üyeleri,
büyükelçi ve konsolosluk personelleri, bölgenin Neo Nazi liderleri ve meraklı seyircilerle
birlikte özel hazırlanmış bekleme çadırında kuyrukta beklemek gerekiyordu. Baverya’dan
çiftçi ve koyu CSU seçmeni ile
solcu demiryolları işçileri, giriş
için sanki sonu gelmeyen bekleyiş esnasında en asli Baverya şivesiyle karşılıklı olarak birbilerini ırkçılık ve hainlikle itham
ederken, Nazilerin ise sessiz
durmalarını izlemek antropolojik açıdan ilginçti. Yetişkin insanların, girişteki sıkı kontrolden geçtikten sonra seyirci tribünlerinin camlarına burunlarını yapıştırarak sanıklardan görüntü almaya çalışmaları ise oldukça komikti. Ön sıralarda
boşalan yerleri ele geçirmek için
yapılan mücadele de, çocukların yaş günlerinde oynanan
“Kudüs yolculuğu” oyunundaki
sandalye kapması çabalarına
benziyordu.
Duruşma salonunda bulu-
❬
dosya
Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434
Panayır havasından kurtarılıp normal bir hukuki sürece dönüştürülmesi gereken davada,
işlenen planlı cinayetler, on insanın katledilmesinin failleri ve maktül ailelerine verilen
eziyete yol açanlar açığa çıkarılmalı ve dava
“eksiksiz” olarak aydınlığa kavuşturulmalıdır.
nan güvenlik görevlileri, seyircilere sürekli yerlerine oturmalarını emretmek zorundaydı.
Hatta bazıları, kuvvetten düşmeden aşağıdaki “arenada” olan
bitenleri dikkatle izleyebilmek
için yanlarında erzak dahi getirmişlerdi. Ancak buna rağmen
davada, daha hakimin taraflı olduğu gerekçesiyle red dilekçeleri okunurken bile birçok ziyaretçinin göz kapakları kapamamak için güçlükle direniyordu.
NSU kompleksinin en sonunda hukuki işleme alınması
üzere başlayan süreç, basın ve
medyanın takdim ettiği yüzyılın davası olmaktan ziyade bir
panayır havasına bürünmüştü.
Umut edilir ki, yargılama süreci, bir an evvel “normal bir havaya’’ kavuşur ve Zschäpe’yi
pek sempatik göstermeye çalışan imaj tasarımcılarının gösteri alanına dönüşmez. Nitekim
işlenen planlı cinayetler, on insanın katledilmesinin failleri ve
maktül ailelerine verilen eziyetin müsebbipleri, “eksiksiz” olarak açığa çıkarılmalı ve dava aydınlığa kavuşturulmalıdır. Aynı
zamanda bu dava, şiddete hazır,
aşırı sağcı çevrelerin aralarındaki ilişki ağlarını ve Almanya’nın
güvenlik yapısıyla olan bağlantılarını ifşa ederek artık “global”
diyebileceğimiz beklentileri
karşılamalıdır.
Bir eyalet yüksek mahkemesinin böyle bir beklentiyi yerine
getirip getiremeyeceği sorusunu
şimdilik bir kenara bıraksak bile, hukuk devleti duyguların
alabildiğine işin içinde olduğu
bir ortamdan ve söz gelimi
“halkın öfkesinden” etkilenmemelidir elbette. Ancak NSU
olayını aydınlatmada çuvallayan devlet birimlerine karşı doğan güvensizlik ortamından hareketle kamuoyunun mahkeme
süreci ile ilgili, “gözlerimiz üzerinizdedir” hassasiyeti de anlayışla karşılanmalıdır.
İstanbul Şehir Üniversitesi
Köln’de MÜSİAD’a Misafir Oldu
ir vakıf üniversitesi olan İstanbul Şehir Üniversitesi Köln’de tanıtıldı. Müstakil Sanayici
ve İşadamları Derneği MÜSİAD NRW’nin
ornize ettiği programa katılarak üniversiteyi tanıtan
rektör yardımcısı Prof. Dr. Coşkun Çakır yeni Türkiye’nin üniversitelerinin de farklı olacağı, Türk üniversitelerinin artık uluslararası öğrenciye büyük
önem verdiklerinin altını çizdi. Amerika Birleşik
Devletleri (ABD), Avusturalya ve Kanada gibi ülkelerin 10 binlerce uluslararası öğrenci çekerek buradan 10 milyonlarca dolar gelir elde ettiğine dikkat
çeken Prof. Dr. Çakır, “Yeni Türkiye mutlaka bir şeyler yapmalı, yapmazsa yolda kalacak. Türkiye’ye gelen uluslararası öğrenci sayısı 32 bin’e ulaştı, 2015
yılı için hedef ise 100 bin” dedi. İstanbul Şehir Üniversitesi’nin temellerinin 1986’oda kurulan Bilim ve
Sanat Vakfı ile atıldığını, dört araştırma merkezi ile
iki yayınevi olan vakfın adeta alternatif üniversite
görevi gördüğünü bildiren Çakır, 2008 yılında ise
üniversitenin kurulduğunu ve bu yıl ilk mezunlarını
verecğini kaydetti. Başarılarına dikkat çeken Prof.
Dr. Çakır, “Sosyal bilim alanıdan ilk dörde, mühendislik alanında ilk 10’a girdi. Üniversitemize duyulan güvende elbette, arkasında Ülker gibi kuruluşların, Bilim ve Sanat Vakfı’nın olmasının da etkisi var.
Genelde muhafazakar kesimin ağırlıkta olduğu üniversite olarak biliniyoruz ama asıl herkesin özgürce
yazdığı bir üniversite olarak bilinmek istiyoruz. Şu
an 1800 civarında öğrencimiz var. İki dilde hazırlık
sınıfı eğitimi ve üç dilde eğitim veren bir üniversiteyiz. İngilizce ve Arapça eğitim veren İslami İlimler
Fakültemiz, Mühendislik ve Doğa Bilimleri, İletişim, İşletme ve Yönetim, İnsan ve Toplum Bilimi fakültelerimiz var. 10 master bir doktora programımız
var” dedi. Hedeflerini aktaran Çakır, “Üniversitemizin en temel hedeflerinden biri uluslararası bir üniversite olmak, bunun için İngilizce eğitim veriyoruz.
43 farklı ülkeden, yüzde 12 oranında uluslararası öğrencimiz var, hedefimiz yüzde 25” dedi. YÖK’e eleştiriler de yapan Çakır, “YÖK çok yanlış bir kararla
YÇS’yi kaldırdı. Ancak 2 yıldır Türk öğrenciler de
yurt dışında lise okumuşsa yabancı öğrenci kapsamına girebiliyor. Ama tabiat boşluk kabul etmiyor, şimdi üniversiteler kendi YÇS’lerini yapıyor. Yurt Dışı
Türkler Başkanlığı üzerinden öğrenci kabülü var.
Ama başvuru sayısı 50 bine çıktığı halde sadece 3 bini kabul edildi. Türk üniversitelerinin eğitim kalitelerini arttırmalarının yolu eğitim kalitesini yükseltmekten geçiyor” dedi.
B
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
SSK Borçlanmanızı
İki Taksitte Yatırın
Bir Taşla İki Kuş Vurun
[email protected]
zin mevsimi geldi ve
çok sayıda gurbetçimiz
Türkiye`de hem izinlerini yapacaklar hem de
geleceklerini düşünerek, SGK
yani sosyal güvenlik kurumunu
ziyaret ederek, borçlanma işlemleri için bilgi alacaklar veya gerekirse borçlanma miktarını yatıracaklar.
Bizim bu konuda tavsiyemiz,
önce bir uzmana danışmalarıdır.
SGK`ya yatırılan paranın Alman maliyesinden para getirmesi, bizim, için bir kaçırılmayacak
fırsattır.
Başlıkta değindiğimiz iki
taksit olayı, hem maliyeden iki
yıl para almayı sağlamaktadır ve
aynı zamanda da SGK`nın tanımış olduğu ‘para üç ay içinde
yatırılmalıdır’ prensibine aykırı
olmayacaktır.
Peki nasıl olacak bu iş? diyorsanız
kısaca
anlatacağım:
SGK`ya müracaatınızı öyle bir
zamanda ayarlayınız ki, size tahakkuk cetveliyle ilgili yazı mesela Kasım ayı başında gelsin. O
zaman Kasım, Aralık ve Ocak
olmak üzere üç aylık süre elimizde olmaktadır. Veya Aralık,
Ocak ve Şubat olsun... Mühim
olan bizim için mesela Aralık
2013`te 15.000 euro,O 2014`te
de kalan mesela 10.000 euro
borcumuzu yatıralım. Böylece
hem üç ay prensibi zedelenmiyor hem de iki ayrı yılda para
ödendiği için, maliyeden daha
fazla para alınmakltadır. Bir örnek vererek, konuyu açığa kavuşturalım. Dedemim tabiriyle
vuzuha erdirelim.
51.000 eur yıllık geliri olan
kimseden, 6800 euro vergi kesilmişse,
Maliyeden kendi normal işlemlerinde 730 eoro alıyor.
15.000 euro SGK`ya yatırdığında, alacağı para 3785 euro
oluyor.
25.000 euroyu toptan yatırsa, 5633 euro alacak.
İ
Asım TOZOĞLU
30.000 euroyu toptan yatırsa, 6335 euro alacak.
Oysa iki yıla bölünce, en az
ikibin euro daha karlı çıkacak.
Paralı Çıkış Alanlarda
Durum Çok Farklı
Almancası Abfindung olan
paralı çıkış durumunda, kişilerin paralı çıkış yaptığı yıl, yani
paranın ödendiği yıl SGK ödemesinin bölünmeden hepsi yatırılmalıdır. Tecrübelerimize göre,
paralı çıkış alanlardan çok vergi
kesildiği için, örneğin SGK`ya
yatırılan 25.000 euronun neredeyse üçte ikisinin geri geldiği
tespit edilmiştir. Bilhassa paralı
çıkış alanların bir vergi uzmanına veya bu konuda ihtisas sahibi
bir avukata danışmadan çıkış
belgesine imza atmamalarını salık veririz.
Bir Taşla İki Kuş Vurulacak
İkinci Olay Dünyaya Gelen Çocuklar Konusudur
Elterngeld diye adlandırılan
‘ebeveyn parası’ herkesçe bilindiği gibi vergiye tabi tutulmaktadır. Anayasa Mahkemesine kadar başvurulmasına rağmen
maalesef başarı sağlanamamıştır.
Vergi kanunu tabiriyle ‘progressıon vorbehalt’ yani indirekt vergilendirme yolu, alınan ebeveyn
paralarını vergilendiriyor ve birçok ebeveyn ‘devlet hem çocuk
sayısının artmasını istiyor hem
de çocuk için ödediği paranın
vergisini alıyır. Bu nasıl iş?’demekle yetinmektedir.
Çalışan bir anne, çocuk eğitim iznine ayrıldığı zaman net
maaşının yüzde altmışdördünü
çocuk bakım parası olarak almaktadır.
Eğer çalışan anne, hamileliğin ilk ayından itibaren vergi sınıfı üç`le çalışırsa, doğal olarak
daha çok net maaş veya ücret
alacaktır. Daha çok net maaş sayesinde de daha çok ‘Elterngeld’
yani ebeveyn parası alacaktır. Bu
konuda beylerden, yani baba
adaylarından hemen itiraz gelebilir. O zaman babadan vergi sı-
❬
❬ 14 ❭ Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434
nıfı beş`le çok vergi kesilmez mi
diye... Evet daha fazla vergi kesintisi yıl sonu vergi denkleştirmesinde geri alınabilir ama, vergi sınıfı beş`le çalışan annenin
az para alması daha dezavantajlıdır.
Bu konuda ikinci taş olayı da
Elterngeld in iki yıla bölünmesi
olayıdır. Çünkü,vergilendirilmeden dolayı bir çok aile çocuğun olduğu yıl ve ertesi yıl maliyeye borçlu olmak zorundalar.
Çalışmayan annelerde de bir
yıl boyunca ayda üçyüz euro
olarak yılda 3600 euro vergilendirilmektedir.
Bu paradan yıllık bin euro
‘pauschal’ yani götürü olarak
masraf düşülmaktedir. Kalan
2600 euro vergiye tabi tutulmaktadır.
Bizim teklifimiz ise şudur:
Elterngeld 24 ay süreyle alınacak şekilde dilekçe verilsin. O
zaman, 3600 euro 24 aya yayılacağından, iki yılda 2000 euro
masrafa tabi olacağından, birinci yıl 1800 eurodan sadece 800
euro, ikinci yılda da yine 800
euro vergiye tabi olacaktır ve
böylece aile vergi tasarrufuna gidecektir.
Çalışmayan bayanlarda hastalık kasasının 90 gün için 13
eurodan 1170 euro annelik yardımını da unutmamak lazımdır.
Çalışan bayanlarda işverenin
ödediği annelik parası da aynen
ebeveyn parası gibi vergiye tabi
tutulmaktadır.
Çok nadiren bir olay da şudur ki, çalışan bayanların aldığı
net maaş ortalamanın üstündeyse, yanü vergi sınıfı beşle çalışmasına rağmen, net maaşı örneğin 3000 euroyu geçerse, o zaman vergi sınıfını değiştirmesine gerek yoktur. Zaten ebeveyn
parası en çok ayda 1800 euro
olarak belirlenmiştir. Bu konuda
da daha geniş bilgi için okuyucularımız şahsen tavsiye alabilirler.
dosya
MÜSİAD Hessen’den
“Türkiye’de Yatırım
İmkanları ve
Devlet Teşvikleri”
Eğitim Semineri
ÜSİAD Hessen ve Frankfurt Başkonsolosluğu, Frankfurt Mercure Otel’de
“Türkiye’de Yatırım İmkanları ve
Devlet Teşvikleri” konulu bir eğitim semineri
düzenledi.
T.C. Frankfurt Başkonsolosu Ufuk Ekici’nin
de katıldığı toplantıda, Türkiye’de yatırım yapmak isteyen işadamlarına sağlanan destekler ve
vergi indirimleri üzerine bir sunum yapan T.C.
Frankfurt Başkonsolosluğu Ekonomi Ataşesi
Gürol Başaran, Türkiye’nin yatırım teşvikleri
açısından çeşitli bölgelere ayrıldığını ifade ederek, ihracatın artırılmasına ve cari açığın azaltılmasına yönelik yatırımların daha büyük teşvik
olanaklarına sahip olduklarının altını çizdi. Teşvik koşullarının projelere ve bölgelere göre farklılık gösterdiğini dile getiren Başaran, “Ülkemizde yapılan yatırımların yaklaşık yüzde doksanı yatırım teşvik programları çerçevesinde yapılıyor. Bu noktada gerek Ekonomi Bakanlığımız, gerekse Başkonsolosluğumuz olarak bizler
iş adamlarımıza her türlü desteği vermeye hazırız” şeklinde konuştu.
T.C. Frankfurt Başkonsolosu Ekici ve MÜSİAD Hessen Başkanı Musa Aydın tarafından
yapılan selamlama konuşmalarının ardından söz
alan Psikoterapist Murat Alaca, MÜSİAD Hessen Akademi proje örneğini tanıttı.
Akademi Projesi Sorumlusu ve Eğitim Komisyonu Başkanı M. Ercüment Balta ise, MÜSİAD Hessen olarak eğitim çalışmalarına tüm
hızıyla devam edeceklerini ifade ederek, işadamlarını dernek olarak sundukları eğitim ve kişisel
gelişim imkanlarından yararlanmaya çağırdı.
M
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 15 ❭
haber
Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434
Aldingen’de
Anasınıfı
Sevinci
GMG Freiburg Donau Bölgesine bağlı
olarak faaliyetlerini sürdüren Aldingen
cemiyetinde geçtiğimiz günlerde Anasınıfı açılışı gerçekleşti.
Haftada iki gün gerçekleşen Anasınıfı
eğitimi Gamze Şener ve Nurhayat Özcan
eğitmenliğinde sürüyor.
Cuma günleri saat 14.00-17.00 arası 56 yaş grubu 14 çocuk ve Cumartesi günleri
saat 10.00-13.00 arası 7 çocuk var. Anasınıfı sorumlusu Hasan Karaca’nın bize verdiği bilgilere göre, sayının devamlı arttığı
yönünde.
IGMG Freiburg Donau Bölge Başkanı
Ahmet Ölmez ve çalışma arkadaşları Anaokulu öğrencilerini ziyaret ederek hem hayırlı olsun dediler ve hem de burada incelemeler yaparak sorumlulardan bilgiler aldılar.
I
Kriegk Straße 49-51
60326 Frankfurt Main
Mobile: 0163 - 47 37 301
www.cenaze-sabir.com
Tel: 069 - 53 08 75 85
Fax: 069 - 53 08 75 84
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 16 ❭
Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434
haber
3. Aileler Günü ve Çocuk Ş
Wuppertal’da Geleceğin
Futbolcuları Yetişiyor
“
FENERBAHÇE’DE oynayan Serdar Kesimal yanımda yetişti. Biliyorsunuz Wuppertal’de yaşıyordu.’
bu sözlerin sahibi Hasan Akça Almanya’da geleceğin
futbolcularını yetiştirmeye devam ediyor. Akça 2. Ligde,
Solingen BSC Union’da oynamış. İkinci lig altyapıda U 17
yaş altı antrenörü olarak 2 yıllık kontrat imzalamış. Evinde
kendi ismi yazan 15 kupası var. Osmanlı Gençlik Merkezi’nın sahibi Akça daha önce Adana Demirspor’da da top
koşturmuş. Akça şimdilerde gençlerimizi Türk futboluna
kazandırmak için yoğun bir çabanın içerisinde...
SON ÖRNEK SERGEN YENTUR
Bu gençlerimizden biri de Sergen Yentur. Yentur Wuppertal’in en köklü kulübü WSV Borussia’nın altyapısında
futbola başlamış. 17 yaşındaki Sergen Wuppertal Cronenberg’de en iyi futbolcu seçildi. ’Hedefim inşaallah Türkiye
Süper Lig’de top oynamak istiyorum’ diyor. Babası Soner
Yentur’un da bir zamanlar Wuppertal’in en ünlü futbolcularından biri olduğunu hatırlatan Sergen’in antrenörü
Hasan Akça ‘Sergen Yentur karakterli, disiplinli ve gelecek
vaad eden bir futbolcu. O’na güveniyorum. İnşaallah hakettiği başarılara kavuşur’ diye konuştu.
Münster DİTİB Merkez Camii Cemaati Kahvaltıda Biraraya Geldi
M
ünster DİTİB Merkez Camii'nin düzenlediği
kahvaltıyla cami cemaati bir araya geldi. Yönetim
kurulu üyelerinin yanı sıra cami cemaatinin eş ve
çocuklarıyla katıldığı kahvaltıya ilgi büyüktü.
Ailelerin buluşmasına dönüşen kahvaltıda Münster DİTİB
Merkez Camii Dernek Başkanı Mustafa Dayıoğlu, kahvaltıya
katılım ve ilgiden dolayı memnuniyetini dile getirdi. Bu
buluşmanın aile buluşması olduğunu ifade eden Dayıoğlu,
Ramazan ayında gerçekleştirilecek iftar programları ve bayram
şenliği organizasyonu hakkında bilgi verdi. Kahvaltı
buluşmaların ayda bir geleneksel hale getireceklerini dile getiren Dayıoğlu, bu şekilde camaatin birbiriyle kaynaşmasına
vesile olacağı gibi istişare ve bilgi alışverişin güçlenmesine katkı
sağlayacağını söyledi. Dayıoğlu, yoğun ilgiden dolayı katılımcı
ailelere ve kahvaltı programının düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür ederek sözlerini tamamladı.
Kahvaltı, Din Görevlisi Hasan Acar'ın yaptığı dua ile sona
erdi.
‘
Biz Bir Aileyiz’ sloganıyla tüm IGMG Hessen`de gerçekleştirilen Aileler Günü ve Çocuk
Şenliği’ne ilgi büyük oldu. 1 ve 2 Haziran Cumartesi/Pazar günü olmak üzere iki gün süren
programa özel isimler davet edildi.
Programa, başta İlahiyatçı-Yazar Ömer Döngeloğlu, IGMG Genel Başkan Başdanışmanı
Mustafa Mullaoğlu, IGMG Kadınlar Teşkilatı
Başkanı Hatice Şahin, IGMG Hessen Bölge Başkanı Bilal Kaçmaz, Türkiye’den Kur’an-ı Kerim’i
Güzel Okuma Dünya Birincisi Yaşar Çuhadar,
Türkiye’den sanatçı Mustafa Cihad ve sahnelerin
sevilen ismi Almanya’dan sanatçı İsmail Tuzen katıldı.
Kelsterbach Mehrzwerkhalle Nord’da gerçekleştirilen programa havanın da güneşli olması coşkuyu daha da arttırdı. IGMG Hessen Bölge
cemiyetleri ve halk büyük ilgi gösterdi.
Büyük bir alanda, açık havada gerçekleştirilen
şölende her türlü leziz Türk Mutfağı, yiyecek-içecek standlarının yanısıra çocuklar da Hüpsburg,
eğlence, gülmece ve güldürmece programında gönüllerince eğlendiler.
İlk gün salon programında açılıs Kur’an-ı Kerim’ini IGMG Hessen Bölgesi Elsenfeld Şubesi
gençliğinden Enes Yılmaz okudu.
IGMG Hessen Bölge Başkanı Bilal Kaçmaz
bir selamlama konuşması yaparak Kelsterbach’ta
gerçekleştirilen Aileler Günü ve Çocuk Şenliği
programına katılan ve emeği geçen herkese teşekkür etti. Sahnelerin mütevazi ve sevilen sanatçısı
İsmal Tuzen birbirinden güzel ilahilerini oğlu ile
birlikte seslendirerek gönülleri mest etti.
Program akışı içerisinde Kur’an-ı Kerim güzel
okuma yarışması dünya birincisi Yaşar Çuhadar’ın Maide-i Kur’an programı salonu adeta büyüledi. Ardından hacılar buluşmasının da
gerçekleştiği programda IGMG Hessen Bölgesi
hacıları ile ilgili bir sinevizyon gösterimi gerçekleşti.
Programın beklenen konuşmacısı İlahiyatçıYazar Ömer Döngeloğlu kendine has üslubuyla
Asr-ı Saadet’e bir kapı açarak pür dikkat dinleyenlerini adeta o günlere götürdü.
IGMG Kadınlar Teşkilatı Başkanı Hatice Şahin’in konuşmasının ardından kısa bir mola ve-
rildi. Daha sonra 15 gencin mezuniyet töreninin
yapıldığı Yıldız Gençlik programında Mustafa
Mullaoğlu hitab ederek gençliğin eğitimi üzerinde önemle durarak bu gençlerin yetişmesinde
emeği geçen herkese teşekkür etti. Aileler Günü
ve Çocuk Şenliğinin ikinci günü havanın daha da
güzel olmasıyla birlikte yiyecek-içecek standları
büyük rağbet gördü.
Offenbach Mevlana Camii Mehter takımı da
b
g
s
K
d
a
B
B
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 17 ❭
Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434
haber
k Şenliği Coşkulu Geçti
bir konser vererek göz doldurdu. Aile şenliğine
gelen herkes, Mehter marşı eşliğinde bütün
standları dolaşan mehter takımını ilgi ile izledi.
Kamera ve fotograf makinalarına davranan vatandaşlar o anı görüntülemek için birbirleriyle yarıştı
adeta.
IGMG Genel Başkan Yardımcısı ve Hessen
Bölgesinden sorumlu Teftiş Başkanı Ramazan
Başlık, ikinci günü ziyaret ettiği programda başta
Hessen Bölge Başkanı Bilal Kaçmaz olmak üzere
bir heyetle standları gezerek incelemelerde bulundu. Standları tek tek selamlayan Başlık, stand
sahipleriyle sohbet etti ve Hessen şubelerinin,
projelerini tanıttığı standlarda yaptıkları tanıtım
konuları hakkında bilgi aldı.
Projeleri ile puanlamaya tabi tutulan cemiyet
standları, daha sonra gerçekleştirilen kapanış
programında IGMG Hessen Bölgesi, araştırma
ve hazırlık dallarında Elsenfeld ve Darmstadt Şubelerini birlikte birinci ilan edildi.
Kelsterbach Mehrzwerkhalle Nord’da Cumartesi ve Pazar olmak üzere iki gün süren Aileler
Günü ve Çocuk Şenliği programının kapanış konuşmasında kürsüye davet edilen, IGMG Genel
Başkan Yardımcısı ve Hessen Bölgesinden sorumlu Teftiş başkanı Ramazan Başlık, Aileler
günü şenliği ile ilgili izlenimlerini ele aldı. Şubelerin çalışmalarını değerlendirdi. Son derece değerli projelere imza atan şubeleri ve çalışmalarını
tebrik ederek bu günde emeği geçen herkese teşekkür etti.
IGMG Hessen Bölge Başkanı Bilal Kaçmaz,
Allah rızası için çalışmanın önemine vurgu yaparak, Allah’ın rızasını kazanmanın kolay olmadığını ve teşkilat çalışmalarında verilen her görevin
kayıtsız, şartsız en mükemmel bir şekilde yapılmaya gayret edilmesi gerektiğini söyledi. Kaçmaz;
’İki gün süren bu programda yer alan bütün cemiyetlere, stand açanlara, basınımıza, cemiyet
imamlarına, stantlardaki genç kızlarımıza ve
gençlerimize, hizmet ehli kardeşlerimize en kalbi
muhabbet ve şükranlarımı sunuyorum. Sizler saatlerinize bakarak açılış ve kapanış vakitlerine
baktığınızda önünüzdeki hazır olan standları görüyorsunuz.
Bunun öncesinde yapılan çadırların kurulmasından, standların hazırlanmasına, yakıcı güneşin
ve sıcağın altında etlerin kızarmasına ve sizlere sunulmasına kadar birçok zahmetlerden geçerek
önünüzde bulduğunuz nimetleri hazırlayan isimsiz kahramanlar var. Hepsinden Allah CC razı
olsun’ dedi.
Daha sonra yapılan çekilişler sonucu THY’den
hediye paketleri, Turkcell’den bir hat, THY’dan
Türkiye’ye uçuş biletleri, bir kişiye Umre hediyeleri sahiplerini buldu.
FDP Adayı Hans H. Stein:
Alman Toplumu Göçmenlerin
Sağladığı Katkının Farkında Değil
A
lmanya’da 22 Eylül’deki genel seçimlere 100 gündün
daha az bir süre kala siyasi partiler ve milletvekili adayları seçim çalışmalarına hız veriyor. Mevcut hükümetin
ortağı Hür Demokrat Parti’nin (FDP) Köln’den milletvekili
adayı Hans H. Stein da, Sinerji Köln İşadamları ve Yatırımcılar Derneği SYNKO’nun düzenlediği toplantıda Türk işadamlarıyla buluştu. Burada Türk kökenli girişimciler ve
işadamlarının Almanya’ya katkılarını öven Stein, Türk kökenli
girişimcilerin milyarlarca Euro ciro ve on binlerce kişiyi istihdam ederek Almanya’nın başarısına önemli katkılar yaptıklarına dikkat çekerek “Ama maalesef Türk kökenli girişimcilerin,
firmaların ülkeye katkısını Alman toplumu yeterince bilmiyor” tespitinde bulundu.
SYNKO Başkanı Haşim Akman ve SYNKO’lu işadamları
FDP’li aday Hans H. Stein’la Damla restorantta buluştu.
Mevcut hükümetinin dört yıllık iktidar döneminde çok başarılı çalıştığını belirten Stein, “Kısa süre önce 5 milyon işsizimiz vardı. Şu anda 3 milyonun altında. İlk defa bu hükümet
döneminde harcamalar dönem başına göre azaldı. Buna rağmen FDP’nin verdiği sözlerin çoğu tutuldu ve vatandaşın toplamda 22 milyar Euro yükü azaldı. Bir yandan aile destekleri
arttırıldı, diğer yandan emeklilik vergi primleri düşürüldü,
muayene ücretleri kaldırıldı. Hükümet eğitim alanına 12 milyar Euro yatırım yaptı. SPD ve Yeşiller ise Gelir Vergisi ve Kurumlar Vergisi’ni yükseltmek, Servet Vergisi getirmek istiyor.
Bu özellikle siz firmalara büyük zarar verir” dedi. Herkese eğitim şansı istediklerini vurgulayan Stein “Biz kotanın faydasına
inanmıyor, ama şans eşitliğine inanan bir partiyiz. Ama çocuğun hangi olu takip edeceğine ebeveynler karar verebilmeli.
Vatandaşın nasıl yaşayacağını yönetmeliklere yazan, yasaklarla
yönetmek isteyen bir parti değiliz. Tekrar seçilmeliyiz ki; ekonomik başarı sürsün, istihdam edenlerin yükü arttırılmasın”
dedi.
Moderatörlüğünü yapan SYNKO’dan Vedat Güneş ise
2009’daki araştırmaya göre; Almanya’da Türk kökenlilerin
kurduğu firmaların yılda 14 milyar Eruo ciro yaptığını, bunun
hızla arttığını belirterek, “Ama Alman toplumu bunu maalesef
bilmiyor. Bu potansiyelin tanınması için FDP neler yapıyor”
diye sordu. Stein ise, “Çok haklısınız, FDP’de, ben de bunu
yapalım, ama siz de yapın, kendinizi anlatın. Bu bizim Almanya’nın başarısına katkımızdır deyin. Diğerleri de sizin bu
ülke için neler yaptığınızı görsün. Çünkü göç ve entegrasyon
tartışmalarında hiç bunlar ön plana çıkmıyor. Bu pozitif görüntüyü daha net ortaya koymak gerek. Örneğin Sanayi ve
Ticaret Odası (IHK) yıllık raporunda bu net şekilde vurgulanabilir. Bu rakamlara ihtiyaç var, örneğin Uyum Zirvesi’nde.
Şu kadar istihdam, ciro yapıyoruz, sosyal ürün, meslek eğitim
yeri oluşturuyoruz diye” dedi.
Güneş ise, “Bu ülkeye, aldığımızdan çok şey veriyoruz.
Ama bunlar medyada yer almıyor. Bu da bizi rahatsız ediyor.
Hala göçmen kökenliliğimiz ön planda” derken SYNKO Başkanı Haşim Akman, “Kendimizi bu toplumun bir parçası görüyoruz” diyerek kabul kültürünün oluşması için devlete de
büyük görevler düştüğüne vurgu yaptı. Stein ise, Almanya’da
ayrıştırmadan kurtulmak gerektiğine vurgu yaparak, “Alman
milli takımına bakın. Ama bunun üzerine de kimse konuşmuyor” dedi.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 18 ❭
Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434
haber
IGMG Kadınlar Teşkilatı 9. Avrupa Bilgi, Tilavet ve Hitabet Yarışması
6 Haziran 2013 tarihinde, IGMG Kadınlar
Teşkilatı İslami İlimleri
Kursları kapsamında, Bölgeler arası 9. Avrupa Bilgi, Tilavet ve Hitabet Yarışması yapıldı.
İslam Toplumu Milli Görüş Kadınlar Teşkilatı’nın
Eğitim Başkanlığı’nın yürüttüğü faaliyetlerden biri olan
İslami İlimler Kursları’ında
öğrenim gören hanımlar arasında 16 Haziran 2013 tarihinde düzenlenen “9. Bilgi,
Hitabet ve Tilavet Yarışması“
Avrupa’nın çeşitli bölgelerinden gelen çok sayıda insan tarafından ilgi ve coşkuyla takip
edildi.
IGMG KT Eğitim Başkanı Handan Yazıcı’nın sorumluluğunda düzenlenen
yarışmaya, Ev sahipligini
Köln Bölgesi Kadınlar Teşkilatı Başkanı Şükran Çakılcı ve
yönetim kurulu üyeleri yaptılar. Yarışma Almanya’nın
Köln şehrinde gerçekleştirildi.
Programın açılışı, IGMG
Kadınlar Teşkilatı Eski Başkanı ve Genel Merkez hatibesi
Zehra Dizmen tarafından,
Kur’an-Kerim okunarak yapıldı.
Program sunuculuğunu
Bergkamen İslam Kız Kolejinde Belletmenler Safiye Korkut ve Büşra Gül
yaptılar.
Eğitim Başkanlığı Müfredat Sorumlusu Sultan Balkaya yarışmanın üsul, kaide ve kriterlerini ihtiva eden açıklamalarıyla kısa bir bilgilendirme yaptı.
IGMG Kadınlar Teşkilatı Eğitim Başkanı
Handan Yazıcı yarışmanın iştirakçilerine yönelik
selamlama konuşmasından sonra sözlerine şöyle
1
devam etti: “Hepiniz Allah için ve O’nun rızasını almak için buradasınız. Bu manada hepiniz
birincisiniz. Allah sizden ve sizi yetiştiren değerli
hocalarımızdan, bu faaliyetlere destek olan kurumlarımızdan, çeşitli bölgelerden emeği geçen
herkesten, razı olsun. Bu gayret ve teşviklerle hedefimiz her bölgede bir islami ilimler kursunu
açılmasıdır."
Yarışmanın üç kişiden oluşan juri üyeleri İngiltere’den Bölge Başkanı İlahiyatçı Asuman Pakdemir; IGMG Kadınlar Teşkilatı Eski Başkanı ve
Genel Merkez Hatibesi, Zehra Dizman; Bergkamen İslam Kız Koleji Müdiresi Saffiye Şen’den
oluşuyordu.
Yarışma, birinci safhada, Kur’an-ı Kerim dalında yapıldı. Bu dalda yarışmacılar Kıraat, Tecvid ve Mahrec alanlarında değerlendirildiler.
Sonraki safhada yarışmacılar yarışmaya konu
olan alanlarda genel bilgilerini yarıştırdılar. Bu
safha 20 sorudan oluşuyordu. Yarışmacılar Fıkıh,
Siyer, İslam tarihi, Akaid ve bu kapsamdaki konulara ilişkin sorulara muhatab oldular.
Yarışmanın üçüncü safhasında Hitabet alanına ilişkin konular vardı. Akaid, Fıkıh ve Siyer
derslerinden hareketle hazırlanan konu başlıkları, yarışma başlamadan önce kura ile belirlendi.
Kura sonucu konu seçiminden sonra yarışmacılar kendi ekipleriyle yarım saatlik bir değerlen-
FAHRSCHULE
Angebot
EFTMonats
(SVOEHFCàIS
jetzt OVS
Günstig
Schnell
Erfolgreich
ch
.BSLUQMBU[t3àTTFMTIFJN
TF
"MCBOVT4USt'SBOLGVSUB.
TF
XXXGBISTDIVMFHVMFSEF]JOGP!GBISTDIVMFHVMFSEF
GBISTDIVMFHVMFS
*Das Angebot ist gültig bis zum 13.07.2013
85€
dirme yaptılar. Bundan sonra konu alanına ilişkin değerlendirmelerini ise her yarışmacı grup
10 dakika süreyle sunumunu gerçekleştirdi.
Jüri, yarışmacıları diksiyon, Türkçe’nin kullanımı, mimik, tavır, cemaate hakimiyet, konu
içeriği, giriş, takdim ve bitiş alanında değerlendirdi.
O Yarışma gruplarının başarı puanlarını değerlendirmeye alan juri heyeti sonuçları açıklamak için verilen arada IGMG Kadınlar Teşkilatı
Başkanı Hatice Şahin ayet ve hadisler ışığında kısa ve öz anlamda bir konuşma yaptı. “Fiziksel
özellikler, psikolojik duyarlılıklar, kültürel biçim
ve formların yanısıra hitabet sanatında sosyal durumları kavramak çok etkilidir. Hitabette izlenecek medod ve kullanılacak teknik süreçler bütün
bu konularda bilgi sahibi olmayı şart koşar. Bugün bu manada burada bir bilgi yarışması yapıldı, ama bu yarış burda bitmez. Daha fazla bir ilgi ve coşkuyla kendinizi geliştirmeyi esas almalısınız. Hadis-i Şerif şöyle buyurur: “Beşikten mezara ilim tahsil ediniz.“
Bu arada Canan Demir’in okuduğu ilahi
programa ayrı bir coşku ve hava kattı.
Nihayet sıra yarışmanın sonuçlarını açıklamaya geldi. Kadınlar Teşkilatı Egitim Başkanı
Handan Yazıcı jürinin nihai değerlendirmeyi
şöyle açıkladı:
Tilavet dalında: Birinci, Güney Hollanda
Bölgesi’nden, Şerife Bilgi; İkinci, Avusturya –
Viyana Bölgesi’nden, Sümeyye Şentürk; Üçüncü, Kuzey Ruhr Bölgesi’nden, Kübra Polat;
Hitabet dalında: Birinci, Düsseldorf Bölgesi’nden, Sümeyye Karahan; İkinci, Kuzey Hessen’den, Sabire Karabudak; İkinci, Avusturya –
Viyana Bölgesi’nden, Ayşe Aksu Özkul
Üçüncü, Köln Bölgesi’nden, Rafiye Söylemez.
Bilgi yarıması dalında: Birinci, Kuzey Ruhr;
İkinci, Güney Hessen; Üçüncü, Köln Bölgesi.
Kur’an okuma dalında günün birincisi olan
Güney Hollanda Bölgesinden katılan Şerife Bilgi okuduğu Kur’an-ı Kerim ile program sona erdi.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 19 ❭
Münih Yolculuğu-2
Karda Yolda Olmayı
Galiba Biz Seviyoruz
[email protected]
evgili dostlarım. Hepinize kucak dolusu selam ve muhabbetlerimi sunarım. Yazının konusunu seçip tasarlamak bir iş. Konuyu kaleme dökmek yine bir iş. Hele benim gibi bilgisayar kulladın mı nerede ise sıfır düzeyinde olup. Herhangi bir
harfi bulabilmek için parmağı tuşların üzerinde bilmem kaç daire çizen biri için, harcanan vakit ve emeği
varin siz hesap edin. Buraya kadar tamam bir şekilde
yazıp, çizip bir şekilde karşınıza çıkıyorum. Asıl mesele
bundan sonra basliyor. Arayan, gören, soran her yazımın konusunda mevzu olan şahıs veya olayların detay
ve izahını taleb ediyorlar. Hatta bazıları daha da ileri gidip, doğruluğu hakkında yemin dahi etmemi taleb ediyorlar. (Oldu olacak bir de noter tasdiki isteyin.)
Elbette konu ve şahıslar üzerinde özünden ayrılmadan, estetik ve esneklik yapıyorum. Konu ve şahısları
salt olduğu gibi işlemiş olsam, arzuhalcinin daktilosundan çıkıp mahkemeye sunulacak resmi dilekçe gibi bir
yazı turu olur oda benim yazı formatıma ters. İşin diğer yönü ve beni esas mutlu eden tarafı yazılarım ilgi ve
alaka ile takip ediliyor olması. Ya hiç soru ve sual ile
muhatap olmasa idim. O zaman daha da zor. Bir sürü
emekten sonra, kendin yaz kendin oku misali fazlası ile
gücüme giderdi. Sizin bu merak ve ilginiz benim daha
çok idman yapıp kendi yazı dünyamı geliştirmeye sevk
ediyor, önemli olan da bu.
Bu kadar ısınmadan sonra gelelim esas mevzumuza.
Son yazımın devamı soğuk ve karlı gündeki Munih
yolculuğumuza. Hatırlayacağınız gibi Hanau civarından A3 Autobahn`a geçtikten sonra, sıkıntılı telefon
görüşmesinin ardından. Hocanın dediği gibi kuzu kuzu yarım saat kadar bekledikten sonra yol yavaş yavaş
açılmaya başladı. Biz yine 60-70 km/h ile güç bela
Würzburg`a saat 13:00 gibi varabildik. Hatta sol şerite
geçip 80-90 km/h süratim yükselmeye başladı. Ve morelim de paralel olarak düzelmeye başladı. Bu meyanda
arabanın CD çalarına bir de sanat müziği yükledim.
Bir taraftan da börek çörek atıştırıyorum deyme gitsin.
Ama gitmedi. İlk gözüme ilişen taa öndeki arabaların
fren lambaları. Sonra dörtlu sinyallerin yanıp sönmesini fark edince, son lokmayı yutamadım. Hemen arabayı kontrollü bir şekilde durdurdum. İlk iş olarak CD
çalardaki "Ben nerede hata yaptım" şarkısını yarıda keserek kapattım. Bu sefer sol şeritte mahsur kaldım. O
an yine hanımla yüz yüze gelmemeye gayret ettim ama
hoş ne kadar sürebilir ki. Burada bir özeleştiri yapmak
istiyorum en azından kendim için. Fazla değil arasıra
hanımın dediğini yapmış olsa idim, hem madden hem
manen zengin olurdum. Biz erkekler genelde kafamıza
göre yapar sonrada inim inim inleriz. Bir yerde müstahakız. En büyük hatam insanlara safça inanıp, kanmam. Başıma sade bu yönden gelmedik kalmadı. Her
neyse olan oluyor.
Bu sefer suçu yükleyeceğim kimse yok. İçim içim
kendimi suçluyorum neden dün müsait iken yola çıkmadım diye bunaldım. Sol camı biraz araladım.
Önümdeki arabadan bir pop müziği sesi geldi kulak
verdim. Genç yasta trafik kazasından ölen Kerim Tekin`in "Kar Beyazdır Ölüm" şarkısı tam da karlı ve fırtınalı bugün için uyarlanmış. Anladım ki bir Türk ben
değilim. Önümdeki arabada genc bir Türk çift. Bu arada içerde ki orta aynadan gözüme arabanın arkasında
S
❬
Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434
Mustafa KASALAK
Kıymetli Mustafa Kasalak Bey`in
geçen ayki yazısını hem Türkçe tashih
ve hem de redaktesini sehven
yapılmamış haliyle yayınladık. 10
senelik yayın hayatımızda ilk defa
başımıza gelen bu hata yüzünden siz
kıymetli okuyucularımızdan ve
kıymetli Mustafa Kasalak Beyden özür
diliyoruz. Yazının düzeltilmiş halini ve
bu ayki yazıyı beraberce sunuyoruz.
bazı hareketler ilişti. O da ne bir bayan arka arabadan
4-5 yaşlarında bir oğlan çocuğunu kendi arabalarının
önüne benim arabanın egzosuna doğru "Hadi oğlum
çiş çiş yap" diye sıkışan çocuğunu rahatlatıyor. Önce
şaşırdım sonra iyi be arkamdaki ailede Türkmüş diye
sevindim. Bu meyanda. Sağ şeriti tamamen kaplamış
tırlardan bizim sağ yanımızdaki tırın brandasındaki yazıyı okuyorum "KARTAL TRANSPORT" başladım
kahkaha ile gülmeye. Hanım şaşkın şaşkın neden güldüğüme mana veremedi. İzah ettim, hanım ya biz Türkiye Kapıkule sınır kapısında kuyruk bekliyoruz ya da
bu havada sadece Türkler yola çıkmışlar. Baksana
önüm arkam sağ tarafım hep Türk yalnız değiliz, bir
daha bana suçlayıcı bakma...! diyerek yine suçtan son
anda kurtulmanın mutluluğunu yaşadım. Galiba Münih`e varamayacağız.
Selamlar............................
- Sevgili dostlarım hepinize sevgi ve selamlarımı sunarım. Maalesef saygı ve sevginin erazyona uğradığı bir
zamanda yaşıyoruz. Hemen hemen her gün etrafımızda cereyan eden olaylar bizi hem üzüyor hemde dehşete itiyor. İnsan beklemediği bir anda nerde ve kimden
başına ne geleceğini bilemiyor. Veya en azından benim
için böyle. Geçtiğimiz haftalarda iki tane beni gerçekten üzen ve bir o kadar da yaralayan olaylara şahit olmak zorunda kaldım. Gerçekten anlamakata güçlük çekiyorum. Bazen kendi kendime çivisi çıkan bir ortamda mizah yazmanın bir anlamı olmadığını düşünmüyor
değilim. Lakin yine de okurlarımın kahir ekseriyetinin
olumlu tepkileri benim devam etmem gerektiğine yönlendiriyor. Belki bazılarınız neden sitemkar giriş yaptığımı haklı olarak merak etmişsinizdir. Rahmetli olan
memleketimde bir Şakir amca var idi. O kızdığı vakit
ulu orta bağırır çağırır, kahvehanedekiler: "Ne oluyor
Şakir amca yine kime kızıyorsun?", diye sorunca. "Siz
susun o laflar hedefini bulur", diye cevap verirdi. Benimkisi o misal. Sizleri tenzih ederim, o cinsler kendini iyi bilir (Allah c.c. etrafımızdaki kafası bozuklardan
korusun!).
- Bu yılın Mart ayının ilk haftası, muhitimizde Ankara'lı Şerife teyzemiz başarılı bir diz protezi ameliyatının hemen akabinde Bad Orb'ta Rehazentrum'da kür
misafir idi. Sağ olsunlar beni Ailenin büyük oğlu bildikleri için, hemen her iki günde ziyaretine gider akşamları moral sohbeti yaparız. Durum ve vaziyete göre
kah hanımla, kah yanlız giderim. Fırsat bu fırsat diye
Şerife teyzenin bol duasını alırım. Yine en son ziyareti-
dosya
Gurur ve Kibirin
Bedelini Peşin
Ödedim!
ne gittiğim gün kimsenin evinden çıkmaya cesaret dahi edemediği karlı bir gündü. O gün de bayağı hüzünlü idi. Bol sohbet ettik, morali düzeldi. İzin istedim ve
saat 20:00 gibi duasını alarak yanından ayrıldım. Aşağı
inmek için asansöre bindim. Benden başka ortalarda
dolaşan kimse yok, "E" düğmesine bastıktan sonra, duvarları ayna ile kaplı olan asansörde kendimi şöyle bir
güzel süzdükten sonra; "Bu aldığım hayırlı dualar ve sevaplar bana epey yeter", diye biraz şımardım ve gururlandım. Nekadar daldım bilemem asansörün kapasının
açılması ile kendime geldim. Dışarıda her taraf kar altında. Manzara güzel bir okadar da sakin içimi büyük
bir mutluluk kapladı. Huzur dolu bir şekilde hareket
ettim. Bir yandan da son anda automatikten çektiğim
kahveden yudumladım ve son oldu. Elimden kaydı full
üzerime döküldü. Arabayı hemen durdurdum. Apar
topar kendimi dışarı attım. Üstüm başım berbat battı,
neyseki çok yanmadım. O anki imkanımla arabayı gelişi güzel temizledim. Canım rahat değil, orman içinden takriben 1 kilometrelik parkurdan sonra, şehir
merkezine inip koşarak belediyenin ummumi tuvaletine girip üstümü başımı suyla ıslatarak, biraz olsun temizlemeyi başardım. Bu arada kapı kilitlenir gibi bir
ses duyar gibi oldum. Önce her hangi biri ihtiyacını giderecek sandım, kullak kabarttım tıs yok. Kabinden çıkıp genel giriş kapısına vardım. "Allah Allah, kapı açılmıyor". Bir ileri bir geri imkan yok, kapıya vurdum
"Hallo mallo" çıt yok. "Eyvah!" içerde mahsur kaldım.
İlk şoku atlattıktan sonra. Hemen cep telefonum için
elimi cebime attım, olacak iş ya telefonu da arabada
unutmuşum. Bir anda o huzurlu ortamdan bende eser
kalmadı. Demoralize oldum. Sağa, sola şaşkın şaşkın
bakıp birşeyler yapmalıyım diye düşünür iken, gözüm
"ACHTUNG!" diye çerçeve içindeki talimat yönetmeliğine ilişti. Meğer ise tuvaletler her gün sabahın
07:00’den akşamın 20:00'e kadar ummuma açık imiş.
Moral bozukluğu ve panik içinde bayağı bazı nahoş
sözler sarf ettim. Ulan senin neyine asansörde kendi
kendine havaya giriyorsun "yok epey sevap aldım",
"yok bol dua aldım" diye gururlanıp kibirleniyorsun.
Bak başına gelenlere önce kahveyi döküp üstünü başını berbat edip az daha kendini yakıyordun, yetmedi daha eve varamadan Allah seni tuvalete kapatıp mahkum
ettim. Üstelik telefonunu da arabada unutturdu "haydi
çıkta göreyim". Tövbe ettim, insanların ufak bir olay
karşısında nasıl da aciz kaldıklarına bir daha şahit oldum. Allah beterinden saklasın! Amin.
Sırtımı kapıya yasladım düşünürken karşıdaki kare
şeklinde takriben 50x50cm yarı açık pencereye gözüm
ilişti. Gözüme bir anda can geldi. Hani derler ya denize düşen yılana sarılır. Bir anda yerimden zıplayıp pencereyi açmaya gayret ettim olmadı. Boyum yetmedi.
Aluminyum'dan olan çöp sepetini pencerenin altına
çekip üzerine çıktım, camı tam açtım. 85 kiloluk adam
zoru görünce sanki 40 kiloluk Afrikalı olup pencereden
dışarı çıkmayı başardım. İlk iş olarak ellerimi açtım "Ey
Allahım ben dersimi aldım. Gurur ve egomun cezasını
eve varamadan peşin ödedim. Ecir ve sevabı, eza ve sıkıntıyı ancak ve ancak Sen verirsin", diyerek arabama
bindim. Şükürler olsun yarım saatlik bir tuvalet hapsi
ile bu olayı da atlatarak salimen eve gelebildim.
Selamlar.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 20 ❭ Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434
biyografi
İlk Batılı Mutasavvıf
İsabelle Eberhardt
AYŞE MİMAROĞLU • [email protected]
aşadığı dönem içerisinde İslam coğrafyasını gezip dolaşan ve hemen hepsi koyu bir oryantalizmle şekillenmiş onca Batılı gezgin, görevli ve
yazarın aksine İsabelle’in yazılarında ve öykülerinde
dikkati çeken en önemli husus, onun hiçbir zaman bu
oryantal kalıp içine girmemesi ve bambaşka bir özgünlük içerisinde tarif edilmesi gereken bir bakış açısına
sahip olmasıdır.
S17 Şubat 1887 tarihinde, İsviçre’de Ermeni asıllı
Alexander Nikolajewitsch Trofimowski ve Nathalie
Moerder Eberhardt’in kızı olarak dünyaya gelen İsabelle Eberhardt’ın hayatı alışılagelmiş hayat hikayelerinden oldukça farklıdır.
Gençliğinde anarşist dünya görüşüne sahip olan ve
Tolstoy’dan etkilenen babasının isteğinin hilafına okula gitmeyen Eberhardt, genç yaşta Arapça başta olmak
üzere, Rusça, İtalyanca ve Almanca öğrenir, edebi alanda ve teolojik konularda özel dersler alır. Genç İsabelle’in eski bir papaz olan babası Trofimowski, papazlık
görevi sırasında Kur’an okumuş ve İslam’ı seçmiştir.
Dolayısıyla İsabelle’in özellikle İslami konularda babasından etkilendiği söylenebilir.
Genç İsabelle’in edebiyata olan ilgisi ise onu Jülien
Viaud ile tanıştırır. Pierre Lotti ismiyle bilinen Viaud,
Osmanlı kültürüne ve Kuzey Afriya’ya derin bir hayranlık beslemektedir ve bunu kitaplarında da dile getirir. Babasının sayesinde birçok şey öğrenmesine rağmen, onunla bazı konularda anlaşamayan Eberhardt,
Viaud’un eserlerini okudukça, dünyaya açılması gerektiğini düşünür ve içindeki ‘‘Doğu’’ merakı alevlenir.
Eberhardt 1897 yılında, 20 yaşına geldiğinde annesi ile birlikte Kuzey Afrika’ya ilk gezisini gerçekleştirir.
Annesinin rahatsızlığından dolayı doktorun seyahati
tavsiyesi etmesi ikisi için de iyi bir fırsat olur. Gezinin
ilk aylarında anne-kız yolculuk yaptıkları beldeden o
kadar etkilenir ki, Müslüman olmaya karar verirler ve
Kuzey Afrika’ya yerleşmek isterler. Fakat çok geçmeden Eberhardt’in annesi Nathalie Moerder Eberhardt
amansız bir hastalık sonucunda vefat eder. Anne Eberhardt’ın defni İslami usullara göre gerçekleşir. İsabelle,
annesinin ölümünden sonra Müslümanların Fransız
sömürgecilere karşı verdiği mücadeleye destek olur. Bu
sebeple Fransızlar tarafından birçok kez casuslukla suç-
Y
lanır. Ancak kısa bir süre sonra Eberhardt, maddi yetersizlikten dolayı İsviçre’ye dönmek zorunda kalır.
Dönüşünün hemen akabinde, İsabelle Eberhardt
Genova’da tanıştığı Reşit Ahmet Bey ile evlenir. Reşit
Ahmet Bey önemli bir Osmanlı diplomatıdır, eviliklerinden bir süre sonra ise başka bir şehire atanır. Ama
İsabelle eşiyle birlikte oraya gitmek istemez. Bu sıralarda gazeteciliğe olan ilgisi de artmıştır. Birçok mektubunda İslami konular hakkındaki derin düşüncelerini
açıkça dile getirir.
Kendisini İsviçre’ye bağlayan yegane sebep olan babasının da vefatından sonra, henüz 20 yaşındayken
eşinden ayrılır ve Cezayir’e yerleşir. 23 yaşında Kadiri
tarikatına intisap eder ve ülkenin en yoksullarıyla birlikte yaşayıp, tüm vaktini onlarla geçirir. Cezayirlilerle
daha yakın olmak için, erkek kılığına girerek onların
arasına karıştığı dahi rivayet edilir. Hatta, Sı Mahmoud Essadı adını alarak erkek kıyafetleriyle birlikte çöle
araştırma ve keyif gezilerine katılır. Gezilerde edindiği
izlenimleri bir Fransız gazetesinde yayımlanır.
İsabelle Eberhardt’ın erkek kıyafetlerini çıkarttığı
nadir günlerden biri düğünüdür: 1901’de Cezayirli bir
asker olan Slimane Ehnni ile ikinci kez evlenir. 1902
yılında Cezayir’de, bir camiide namaz kılarken suikasta uğrar. Suikasttan sağ kurtulan Eberhardt’in kolu çok
ağır yaralanır. O ise, kendisine saldıran adamı cezalandırmak yerine, affeder.
Çevresindeki insanlarla o kadar iyi anlaşmaktadır ki,
onlar da ona derin bir muhabbet duyarlar. Günlüklerinde İsabelle bu sevgiyi şöyle anlatır: ‘‘Diyorlardı ki, ‘Sı
Mahmoud, bizimle kal. Sana alıştık. Senin kardeşleriniz
artık. Eğer gidersen seni özleyeceğiz. Çünkü sen cesur
bir insansın. Ekmeğimizi ve tuzumuzu paylaştık. Birlikte ata bindik.’ Aslında pekala biliyorlardı ki Si Mahmoud bir kadındır. Fakat bununla ilgilenmiyorlardı bile.’’
Munzevi bir hayat süren Eberhardt, hiçbir yere ait
olmadığını düşünüyordu. Sadece çölde kendi olabileceğini, orada bütün maskelerin düştüğünü söylüyordu.
Bir topluluğun içinde olmaktansa, çoban olmayı yeğliyordu. Hayatı boyunca ölmekten korkmadığını, ama
bir hiç uğruna ölmek de istemediğini dile getiren Eberhardt, 1904 yılında, henüz 27 yaşındayken, çölde ani
sel baskını yüzünden hayatını kaybeder. Yazılarının ve
günlüklerinin bir kısmı selden kurtarılabilmiştir. ‘‘Unutuşu Arayanlar’’ de Eberhadt’in geriye kalan tek öykü
kitabıdır.
Türkçe Konuşan Ülkeler Diaspora Teşkilatları İşbirliği Konseyi Bakü’de Yapıldı
zerbaycan Cumhuriyeti’nin evsahipliğinde,
“Türkdildeş Diaspora Örgütlerinin 1.
Forumu”na, Kazakistan, Kırgızistan, Azerbaycan
ve Türkiye’den yetkili mercilerin temsilcilerinin yanısıra,
adı geçen ülkelerin, yurtdışında yaşayan vatandaş/soydaşları tarafından kurulan STK’lar adına yüzlerce Türk
katıldı.
Daha orijinal adıyla, “Türk Keneşi (konseyi) Türkdildeş (Türkçe konuşanlar) Diaspora Ortak Faaliyetler
Stratejisi”ni belirlemek üzere beş yüzü aşkın Türkiye,
Azerbaycan, Kırgızistan ve Kazakistan kökenli Türklerin
21-22 Haziran 2013 tarihleri arasında Azerbaycan’ın
Başşehri Bakü’deki toplantıya ATİB’i temsilen Genel Sekreter Mahmut Aşkar katıldı.
Sunulan tebliğlerde, dünyanın değişik ülkelerindeki
Türklerin birbirleriyle daha sıkı diyalog içericisinde olmaları, ortak konularda işbirliğine gitmeleri ve stratejik
birliktelik sağlamaları yönünde kararlar alındı, temenni-
A
lerde bulunuldu.
Azerbaycan tv kanallarından Hazar TV’nin kendisiyle yaptığı kısa söyleşide ATİB Genel Sekreteri Mahmut Aşkar, “Aynı kökten gelmeseler de, İngilizce Konuşan Milletler Topluluğu gibi oluşumlar karşısında, aynı
soydan gelen, aynı dini ve kültürel değerleri paylaşan,
değişik ülkelerdeki Türklerin bugün Bakü’de biraraya
gelmiş olmaları tarihi bir gündür ve bu birliktelik daha
da geliştirilerek mutlaka devam etmelidir” dedi.
Azerbaycan’ın Sovyetler Birliği’nden kurtuluş mücadelesinin en kanlı ve karışık günlerinde büyük bir devlet adamı ve düşünür olan Merhum Cumhurbaşkanı
Ebulfez Elçibey’in de mezarını ziyaret etmeği ihmal etmeyenler arasında, ATB Genel Başkanı Erol Yazıcıoğlu,
ATCB Genel Başkanı Mehmet Irmak ve ATİB Genel
Sekreteri Mahmut Aşkar da vardı.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Almanya’daki İlk Çalışmaya
Başlanılan Tarih Mahkeme
Kararıyla Türkiye’de İlk İşe
Giriş Olarak Dikkate Alınıyor
www.erhannacar.de
orçlanma aylığında SGK yetkililerinin Almanya’daki ilk çalışmaya başlanılan tarihi ilk işe
giriş tarihi olarak kabul etmemeleri, SGK’nın kendi iç yasal
ve genelgesindeki mevzuatı gereğidir.
Ancak, Almanya ile Türkiye arasında
imzalanan ve 1 Nisan 1987 tarihinde yürürlüğe giren Türk Alman Sosyal Güvenlik Sözleşmesi’ne ek sözleşmenin 29/4.
maddesinde; “Bir kimsenin Türk sigorta
girişinden önce bir Alman rant sigortasına girmiş bulunması halinde, Alman
Rant Sigortasına girişi, Türk sigortasına
giriş olarak kabul edilir.” hükmü bulunmaktadır.
İşte bu Sözleşme hükmü gereği, binlerce gurbetçimiz borçlanma aylığında
Almanya’daki ilk işe girişin Türkiye’de sigorta başlangıcı olarak kabul edilmemesiyle ilgili SGK’nın yaptığı uygulamayı, iş
mahkemelerine götürmüşler ve SGK
aleyhine dava açmışlardır. Dava açanlar
arasında mahkemeyi kaybeden hiç yok
gibidir.
Okurlarımıza faydalı olması açısından
bu konuda açılmış ve kazanılmış iki dava
örneği aşağıda özetle sunulmuştur.
Örnek Dava-1: Yargıtay 21. Hukuk
Dairesi’nin Kararı’nda özetle; “…Dava,
davacının sigorta başlangıcının Almanya’da çalışmaya başladığı 27.04.1975 tarihinin Türkiye’de sigorta başlangıcı olarak
kabulü gerektiğinin ve 21.05.2009 tahsis
talep tarihinin takip eden aybaşı olan
01.06.2009 tarihinden itibaren yaşlılık
aylığına hak kazandığının tespiti… istemine ilişkindir. … Davacının tescil tarihinin 27.04.1975 tarihine çekerek 506
sayılı Yasa’nın geçici 81/C, (ba) maddesinde düzenlenen yasal koşullar oluştuğundan 01.06.2009 tarihinden itibaren
yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğine ilişkin mahkeme kararı isabetlidir. …
ONANMASINA ….. gününde oybirliği
ile karar verilmiştir.”(3) ifadeleri bulunmaktadır.
Örnek Dava-2: Yargıtay 21. Hukuk
Dairesi’nin Kararı’nda ve yerel mahkeme
kararında özetle; “Davacı vekili; …davacının ilk defa yurt dışında 10.08.198130.05.1997 tarihleri arasında çalıştığını,
yurda döndükten sonra 3201 sayılı Yasa’ya göre bu süreleri borçlandığını,
…24.10.2008’de Kurum’a yaşlılık aylığı
talebinde bulunduğunu, …Türk-Alman
Sosyal Güvenlik Sözleşmesi uyarınca davacının sigortalı çalışma başlangıç tarihinin yurt dışında işe başladığı 10.08.1981
olduğu halde bunun kabul edilmeyip
yaşlılık aylığı bağlanmadığı,…davalı Ku-
B
❬
❬ 21 ❭ Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434
Erhan NACAR
rum vekili, Türkiye’de sosyal güvenlik kurumlarına tabi hizmetleri bulunmayan sigortalıların sigortalılık başlangıç tarihi
borçların tamamen ödendiği tarihten
borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülmek suretiyle tespit edildiğini, bu yüzden davacının Almanya’da ilk çalışmaya
başladığı 10.08.1981 gününün dikkate
alınmayacağını, … savunmuştur. Tarafların beyanları, dosyaya sunulan tüm belge
ve bilgiler ile tüm dosya içeriğinden;…
01.04.1987 tarihinde yürürlüğe giren
Türk Alman Sosyal Güvenlik Sözleşmesi’ne ek sözleşmenin 29/4 maddesinde;
“Bir kimsenin Türk sigorta girişinden önce bir Alman Rant Sigortasına girmiş bulunması halinde, Alman Rant Sigortasına
girişi, Türk sigortasına giriş olarak kabul
edilir.” kuralı gereğince, davacının sigortalı çalışma başlangıç tarihinin yurt dışında işe başladığı 10.08.1981 tarihi olarak
kabul edilmesi, …01.11.2008’den başlanarak yaşlılık aylığına hak kazandığının
tespiti … hükmü kurulmuştur. …davalı
vekilinin yerinde bulunmayan bütün
temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA gününde oybirliği ile karar verilmiştir.”(4) ifadeleri bulunmaktadır.
Örnek yargı kararlarına göre, gurbetçilerimizin Almanya’daki ilk işe girişleri
yurt dışı borçlanmasıyla bağlanan aylıkta
Türkiye’de sigorta başlangıcı olarak dikkate alınması gerekmektedir.
V- SONUÇ
Bu yazımızda, yurt dışı borçlanması
ile SGK tarafından bağlanacak aylıklarda,
Almanya’daki ilk işe girişlerin mahkeme
kararıyla Türkiye’de sigorta başlangıcı
olarak kabul edildiğini izah ettik. Bu konuda dava açmak isteyenler iki yol takip
edebilir. Birincisi; kişi Almanya’daki çalışmasının sigorta başlangıcı olarak sayılması için önce dava açar, sonra emekliliği
için ne kadar gün lazımsa ona göre yurt
dışı borçlanması yapar. İkincisi ise; emeklilik yaşını ve hizmetini doldurduktan
sonra dava açıp kazanır.
Bizim okuyuculara tavsiyemiz, borçlanma yapmadan önce dava açıp, emeklilik için kendisine yetecek gün ve yaş şartını belirlemeleri ve ona göre yurt dışı
borçlanması yapmalarıdır. Böylece,
emeklilik gün ve yaş şartlarını bir an evvel kesinleştirmiş olurlar. Ancak, SGK’ya
önce borçlanma yapıp daha sonra emeklilik talep dilekçesi verenler, mahkemeden dilekçe tarihi itibariyle aylığa hak kazandıklarını ve talep tarihinden itibaren
işletilecek yasal faizi isterlerse, SGK’dan
birikmiş büyük bir yekün aylık parası almaktadırlar.
(1) Yurt dışı borçlanması yapacak kişiler borçlanma başvurusu yapmadan önce Türkiye’de bir gün bile olsa 4/a sigortalısı olurlarsa, borçlandıkları süreler 4/a
sigortalılık haline sayılacak ve 4/a şartlarında emekli olacaklardır.
(2) Borçlanma aylığında, örneğin kişinin Türkiye’de 1982’de sigortalı çalışması varsa ve Almanya’da da 19781979’da iki yıl çalışması varsa, kişinin
Türkiye’deki sigorta başlangıcı 1982’den
iki yıl geriye götürülerek emeklilik yaş ve
hizmetinin tespiti ona göre yapılır.
(3) Yrg. 21. HD.’nin,
E. 2010/930, K. 2011/2225 sayılı
Kararı.
(4) Yrg. 21. HD.’nin,
E. 2009/14160, K. 2010/10425 sayılı Kararı.
MAVİ KARTLILARA
TÜRKİYE’DEN EMEKLİLİK
En yakıcı sorun olarak yurtdışında çalışması bulunan kimselerin ev hanımlığında ya da boşta veyahut da bir işte çalıştıkları süreleri borçlanarak emekli olmak istemeleri noktasında yaşanmaktadır.
Ülkemizin 22 ülkeyle yapmış olduğu
Uluslararası Sosyal Güvenlik Antlaşmaları ile Türk veya yabancı ülke vatandaşı olmanıza bakmaksızın, kişilere emeklilik ve
hastalık yönüyle eşit işlem yapılmak zorundadır.
Almanya ve diğer Avrupa ülkelerinde yaşayıp da yaşadıkları ülke vatandaşlığına geçmek isteyenlere, izinli olarak, vatandaşlıktan çıkma izni verilir ve kendilerine de mavi kart denilen bir kart verildiği hepinizin bildiği bir uygulamadır.
1999 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla hayatımıza girdi ve o günden beri
konuşuldu, hep gündemde kalmayı başardı ama nedense bir türlü çıkmadı. Avrupamıza gelen siyasi liderlerimize hep
yurttaşlarımız sordu, bizlerin hakları ne
olacak, zamanında Avrupa Ülkelerinin
vatandaşı olun haklarınız saklıdır dendi
ama bu güne kadar verilen MAVİ KART
EMEKLİLİK çıkmadı!
Bu bir türlü Sosyal Güvenlik Kurumu
tarafından kabul edilmese de biz bunu
mahkeme yolu ile başardık. Ve artık mavi kart sahipleri Sosyal güvenlik kurumunun verdiği red cevabına aldırmada kazanılan Yargıtay kararını emsal göstererek
Türkiye’den emekli olabiliyor!
DAHA DETAYLI BİLGİ İÇİN
0090 444 0 860 ÜCRETSİZ ÇAĞRI
MERKEZİMİZİ ARAYABİLİRSİNİZ.
dosya
Seçime Hazırlanan Partililer
Çifte İle Terleyecek
Akademisyenlerden
Politikacılara Zor
Sorular
lmanya’da 22 Eylül’de yapılacak olan genel seçimler öncesinde Türk kökenli akademisyenler düzenleyecekleri panelde siyasi parti temsilcileri ve milletvekili adaylarına, başta çifte vatandaşlık olmak
üzere göçmenlerin taleplerini soracak. Almanya’da 1 milyona yakın Türk’ün yaşadığı Kuzey Ren
Vestfalya (KRV) eyaletinde etkin
olan akademisyen dernekleri
DEIN Köln ve Türk Akademisyenler Birliği (NİTAB) 6 Temmuz’da Köln Üniversitesinde
“Almanya – Seçimlerde, kararda
biz de varız” (Deutschland – Wir
entscheiden mit!) kapsamlı bir
panel düzenleyecek.
Akademisyen dernekleri DEIN Köln ve NİTAB hem paneli
duyurmak ve bu konuda görüş
alışverişinde bulunmak, hem de
yorgunluk atmak için Köln’de
düzenledikleri mangalda buluştu. Çok sayıda akademisyenin
katıldığı mangalda kısa bir konuşma yapan DEIN Köln Başkanı İbrahim Küçükyıldız akademisyenlere başta sosyal medya
olmak üzere çeşitli platformlardan paneli duyurma ve katılımı
arttırma çağrısı yaptı. İbrahim
Küçükyıldız, “Genel seçimler
öncesi düzenleyeceğimiz bu panel çok önemli. Adaylar ve parti
temsilcilerinin yer alacağı panele
yoğun şekilde katılarak seçimlere
ilgi duyduğumuzu gösterelim.
Biz göçmenlerin sorunları ve taleplerini orada dile getirelim, sorularımızı yöneltelim. Sadece
kendimiz değil çevremizdekileri
de haberdar ederek panele katılımı arttıralım” dedi.
NİTAB Başkanı Davut Karapınar da akademisyenlere aynı
çağrıyı yaptı. Panele katılma sözü
verenler arasında CDU’nun
KRV’den milletvekili adayı Cemile Giousoufunda ismi geçiyor.
A
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 22 ❭
haber
Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434
Frankfurt Anakent Belediye Başkanı Feldmann:
Mannheim Fatih Camiinde
Gençlere Yönelik Özel Dersler
“Öğrenciler Türkçe Öğrenip Türkiye’de Çalışsınlar”
GMG Rhein Neckar Saar Bölgesine bağlı olarak faaliyetlerini devam ettiren
Mannheim Fatih Camii gençlerini de
unutmuyor. Yaptığı tanıtım, irşad ve benzeri
faaliyetlerle adını duyuran cemiyet uzun süredir gençlere yönelik tefsir derslerini de aksatmadan devam ettiriyor. Mannheim Fatih
Camii İrşad başkanlığı ve erkek gençlik teşkilatı ile ortak olarak aralıksız sürdürülen tefsir
dersleri beş halkadan oluşup 160 talebe ile
devam ederken hedef yıl sonuna kadar 200
olduğu belirtildi. Kız talebelerinin de haftanın değişik günlerin de devam eden derslere
katılımın hayli yoğun olduğu gözlendi.
Dersleri veren Camii imam hatibi Hasan
Çakmak hocaefendi yapmış olduğu açıklamada derslere katılımın düzenli olarak takip
edilmesinin mecburu olduğu, süreklilik, ciddiyet ve samimilik vazgeçilmez ilkelerinden
olduğunun altını çizdi.
rankfurt Yabancılar Meclisini
ilk kez ziyaret eden Anakent
Belediye Başkanı Feldmann,
meclis üyelerine ve misafirlere konuştu.
Frankfurt`un oldum olası bir
yabancılar kenti olduğunu, ticaretle uğraşan herkesin mutlaka Frankfurt panayırlarına ve fuarlarına katıldığını dile getirdi. Uluslararası
birçok fuara ev sahipliği yapan
Frankfurt`un zaman zaman bir
milyonun üzerinde nüfusu olduğunu belirten Feldmann, bu şehrin
birçok büyük konferanslara da ev
sahipliğini yaptığını, Paulskirche ve
Kraliyet Sarayının Frankfurt için
büyük rol oynadığını dile getirdi.
Nüfusunun yüzde kırkını yabancıların oluşturduğu bu kentin
daima huzur ve güven içinde olduğuna dikkat çeken Feldmann yıllardır çeşitli politikacıların söz verdikleri halde yerine getirmedikleri
önemli konulardan yabancılara yerel seçimlerde seçme ve seçilme
hakkı verilmesi için gerekli çalışmaları yapacağını söz verdi.
F
I
Hessen’de Ayrımcılığa Son
essen eyaletinde kurulan ve ayrımcılığa karşı savaşan ‘’Netzwerk gegen Diskriminierung ‘ adlı proje, Frankfurt
Yabancılar Meclisi (KAV) nin davetiyle, belediye meclis salonunda gerçekleşti.
Hessen Eyaletindeki cami cemaatleri dahil
çok çeşitli kuruluşun desteğiyle çalışma yapan
proje, Hessen Eyaleti Yabancılar Meclisi çatısı
altında çalışma yapıyor.
Proje müdürü Marc Phillip Nogueira,
Frankfurt Yabancılar Meclisi Üyesi ve Başkan
Yardımcısı Asım Tozoğlu`nun ‘şimdiye kadar
size en dikkat çekici şikayet kimlerden ve nasıl
geldi’ sorusuna, daha çok başörtülü stajyer öğretmenlerden ve iş sahasından geldiğini belirtti.
İş sahasında ayrımcılığın en bariz örneğini
yayınlanan broşürden görürsünüz diyen proje
müdürü, Yabancılar Meclisine teşekkür etti.
Şikayetlerin kendilerine bildirilmesi halinde değerlendireceklerini de belirtti.
(www.netzwerk-gegen-diskriminierunghessen.de) adresine yazılabilir.
H
Ayrıca, Frankfurt Üniversitesinden veya Mühendislik Yüksek okulundan mezun olanlara iş ve oturma hakkı şansı tanıyan Feldmann,
Eskişehir ile Frankfurt`un kardeş
şehir olarak karşılıklı anlaşmaları
vesilesiyle Eskişehirdeki görüşmeler
esnasında Eskişehir Porsuk Nehri
üzerinde çalışan gondollardan övgüyle söz etti ve daha sonra İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı
Kadir Toppaş ile görüşmelerine de-
ğinerek, ‘Türkiye hızlı bir şekilde
ilerlemektedir. İş arayanların Türkçe
öğrenerek Türkiye`de çalışmalarını
salık veririm’ şeklinde konuştu.
Anadil konusuna da değinen
Feldmann, Türkçenin anadil olarak
okutulmasında Türk ebeveynlerin
de büyük gayret göstermeleri gerektiğini söyledi ve Türklerin iki
dilde eğitim yapan ana okulları açmalarını önerdi. Bu konuda Başkonsolos Ufuk Ekici ile de dialog
içinde olduğunu da belirtti.
Başka devletlerin çocukların iki
dilde eğitim gören ana okulları olduğunu da belirtti.
Okullarda Türkçe öğrenimi konusunun maalesef belediyede değil,
devletin yani eğitim bakanlığının
yetkisinde olduğunu söyleyen Feldmann, Üniversitelerde okuyanların
yüzde kırkının yabancı olduğunu,
bunun Frankfurt için büyük bir
potansiyel oluşturduğunu dile getirdi.
Talebelere daha iyi oturma ve
harçlık kazanma imkanı verebileceklerini yineledi.
Tarihi Paulkirche Yeni Vatandaşları Ağırladı
ir yıl içinde tam 2986 kişi Frankfurt`ta Alman
vatandaşı oldu. Bir önceki yıl bu rakam 2500
olmuştu.
Bir yılda 681 Türk Alman vatandaşlığını tercih et-
B
ti.
Frankfurt Anakent eski Belediye Başkanı Petra
Roth, yeni vatandaşları tarihi kraliyet sarayında karşılayıp, törenle vatandaşlık belgelerini verirken,
Anakanet yeni Belediye Başkanı Peter Feldmann ilk
defa tarihi Paulskirche`de yeni vatandaşları ve yakınlarını selamladı ve birçoğu ile hatıra fotoğrafı
çektirdi.
2986 kişinin Frankfurt için ‘evet’ dediği, bunlardan büyük çoğunluk olarak 681 kişi Türk, 232 kişi Faslı, 143 kişi Afganlı ve kalanlar 129 memlekete
dağılıyor. SPD`li politikacı, 2103`ün seçim yılı olacağını ve Hessen Eyaletinde hem eyalet meclisi hem
de federal meclis seçimleri yapılacağı için şanslı bir
yıl yakalandığını dile getirdi.
Paulskirche salonlarında simit ve soğuk içecek
ikram edilen toplantı, gelenlere Alman anayasası
hediye edilerek son buldu.
Herkesin Evinde Bulunması Gereken
50 Kitaplık Aile Seti
99 €
Alma
nya İ
çi
Post
a Ücr
eti D
ahil
Kısa Bir Süre İçin • Kısa Bir Süre İçin • Kısa Bir Süre İçin
Kısa Bir Süre İçin • Kısa Bir Süre İçin • Kısa Bir Süre İçin
l
i
ğ
e
D
€
0
20
Sipariç İçin: [email protected] • Tel: 0171-1970212
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 24 ❭ Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434
haber
SunExpress Havayolları’ndan Çocuklara Destek
“Hayata Pas Ver” ile 32 çocuk Frankfurt’ta
Denizli Valiliği ve İl Emniyet Müdürlüğü’nce, sosyo-ekonomik durumları kötü olan ailelerin çocuklarını hayata kazandırmak amacıyla yürütülen “Hayata
Pas Ver” projesi kapsamında SunExpress sponsorluğunda 32 çocuk Frankfurt’a geldi.
Almanya’ya gelen çocuklara ve katılımcılara SunExpress Havayolları bir akşam yemeği verdi. Yemeğe
SunExpress Genel Müdür Yardımcısı Server Aydın,
SunExpress Kurumsal İlişkiler Müdürü Serdar Alyamaç, Denizli Emniyet Şube Müdürü-program koordinatörü Nuri Gülseven, İş adamı-Kulup başkanı Mehmet Yarımca, Union Media yöneticileri ve çok sayıda
basın mensubu katıldı.
Teknik direktör ve koordinatörleriyle beraber akşam yemeğinde SunExpress’in misafiri olan çocuklar,
Frankfurt’u gezdikten sonra Stuttgart’a geçtiler.
Sosyal projelere duyarlılığı ön plana çıkan, Türk
Hava Yolları ile Lufthansa’nı ortak girişimi SunExpress
Genel Müdür Yardımcısı Server Aydın, Denizli Valili-
ği’ni ve İl Emniyet Müdürlüğü’nü bu duyarlılığından
dolayı tebrik etti.
Aydın, “Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan bu projenin tüm illerde uygulanmasını istemiş.
Projenin içeriğine bakınca ve Denizlideki başarılı uygulamasına bakınca umarız en kısa sürede, böylesine
güzel bir proje bütün illerde hayata geçirilir” dedi.
Proje kapsamında uçuş sponsoru olduklarını belirten Aydın, “Bu güzel sosyal projenin içinde yer almaktan dolayı çok mutluyuz. SunExpress olarak genel politikamız bu gibi sosyal politikaları desteklemektir. Bunu geçmişte de yaptık, gelecekte de yapacağız” dedi.
Proje kapsamında, 20 takım arasından ilk üçe kalan, Denizlili iş adamlarından oluşan teknik direktörleriyle beraber 10-15 yaş aralığındaki 32 çocuk 3 gün
boyunca Almanya’yı gezecek ve Stuttgart üzerinden
Denizli’ye geri dönecekler.
Hayata Pas Ver Projesi
Proje ile Denizli’ye göç etmiş, sosyo-ekonomik durumu zayıf olan ailelerin çocuklarından oluşan ve 43
okuldan toplam 220 öğrenci sosyal faaliyetler ve futbol
turnuvası ile suç ve suçtan korunması amaçlandı. Projede futbol araç olarak kullanılarak, çocukların ve ailelerin sosyal hayata kazandırılması hedeflenmiştir: futbol bahane edilerek 220 çocuktan 220 aileye oradan
da tüm Denizli’ye ulaşıldı.
Projenin işleyişi
Proje ile ilgili olarak seçilen 220 çocuktan 20 takım
oluşturulmuştur. Her takıma Denizli’nin hayır sever iş
adamlarından bir kulüp başkanı, İl Emniyet Müdürlüğümüzde görevli Şube müdürlerinden koordinatör
müdür, her takım için polis memurlardan üçer tane
koordinatör yardımcısı seçilmiştir. Bu 20 takım, iş
adamlarının teknik direktörlüğünde, futbol turnuvasında mücadele etti. Gümüşler Demir Spor, Dostluk
Spor ve Yeni Yıldız Spor ilk üçe kalarak turnuvayı kazandı.
Başbakan Recep Tayyip Edoğan’ın “Hayata Pas
Ver” projesini çok beğenerek Gençlik ve Spor Bakanlığına ve İçişleri Bakanlığına bütün illerde uygulanması talimatını verdi.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 25 ❭
Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434
haber
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 27 ❭
Köküm
Memlekette
Dalım Gurbette
[email protected]
“
Tutuşmuşum dumanım yok
yanarım
Gözyaşım sel iki gözü pı-
narım
Yaprakları hasret açan çınarım
Köküm memlekette dalım gurbette.
Sılada bülbüller ötüyor şimdi
Memleket gözümde tütüyor şimdi
Sanma Maksut rahat yatıyor şimdi
Zulüm çekiyorum zalim gurbette.”
(Âşık Maksut Feryadi)
Kökü memlekette (Türkiye) olan,
dalları Batı Avrupa`da kök salmaya çalışan göçmenleriz. İnsanın yaratılışı gereği doğduğu yerlere, mensubu olduğu
Ülkeye, milletine, dinine bağlılığı, muhabbeti her zaman olmuştur ve olacaktır. Âşık Maksut Feryadi’nin yanık sesiyle söylediği türkü de beni çok etkilemiştir. Bizim buradaki hayatımıza bir
nevi vurgu yapmaktadır. Memleket
hasretimizi, vatan âşkımızı duygu dolu
bir makamla dile getirmektedir. Bu
türkü yazıma ilham kaynağı olmuştur.
Çınar ve Pınar’la bütünleşen millet.
Kökümüz Türkiye`de, fakat buralarda da dal noktasında kalmamışız,
kökleşmeye başlamışız ve bu da birilerini ciddi bir şekilde rahatsız etmeye
başlamıştır. Kendi kökünden uzaklaşarak kökleştiğini iddia edenler de çok
kabul gördüğünü, mutlu olduklarını
söyleyemezler. Kök salmanın yolu kendi toprağınıza uygun bir zeminin olmasıdır.
Ruhunuza uygun bir toprağı bulamazsanız yüzeyde kalırsınız. Köksüz
bir ağaçta çok kolay devrilir. Saksı içinde çiçeğe sunulan toprak çiçeğe yeter
ve artar, lakin bu toprakta çınar yetiştiremezsiniz. Saksı`da çiçeği mutlu edersiniz, fakat çınarın fidanını kurutursunuz.
Türk milleti tarih boyunca nere giderse gitsin, iki şeyi beraberinde götürmüştür, “Çınar ve Pınar”. Gidilen
yere hep “Rahmet” ve “Bereket” olmuştur. Birilerinin Afrika’ya gittiği gibi gitmemiştir. Afrika asırlar önce Rahmetin, bereketin, bolluğun, zenginliğin ülkesiydi. Emperyalist güçler gittiler var olan bu zenginlik ve bereketi
yok ettiler. Afrika’yı çölleştirdiler, halkı
fakirleştirdiler. Sömürmek için halkı
kışkırtarak kabile savaşlarına soktular.
Zenginlikleri kendi ülkelerine taşıdılar,
insanları köle olarak sattılar ve kullandılar. Çünkü emperyalizmin hedefi budur.
Selahattin SAYGIN
Biz millet olarak her feth ettiğimiz
yerlere yol, köprü, çeşmeler, sulama kanalları, hamamlar, hanlar, hastaneler,
kervansaraylar, okullar, kapalı çarşılar,
fakir ve yolcular için misafirhaneler vs.
yapmışız.
Bizim kültür yapımızda “veren el,
alan elden üstündür” düsturu vardır.
Hedefte, hep veren, doyuran, giydiren,
koruyan, kollayan insan olmak vardır.
Peygamber Efendimizin yolunda olmak ve O’nun davasını kendine dava
edinmektir.
“Bir elime Ay’ı, bir elime Güneş’i
verseler vallahi yine bu davadan vazgeçmem” diyen Sevgililer Sevgilisi her
inanan insana dava adamının kararlılığını gösteriyor. Hayatın her safhasında
zorluklar vardır, sizi potansiyel bir tehlike gören, farklı bir kültürün içinde
yaşıyorsanız, hayat sizin için daha da
zordur. Dava adamı odur ki, bu zorluklara karşı direnmesini bilen kişidir.
Bilge Kağan değerlerine bağlı olan insanın gücünü şu veciz sözlerle anlatıyor: “Yukarda gök çatlamayınca, aşağıda yer yarılmayınca senin ilini, töreni
kim bozabilir”.
Bozulmaların temelinde başkalarının planından ziyade, o ülkenin aydınlarının, devlet adamlarının, sanatçıların ve eğitimcilerin halkın inanç ve
kültür değerlerinden uzaklaşması, kendi kimliğine ters düşmesidir.
Kendi milletine ters düşen bir topluluğu güden çok olur. Yanlışı sadece
dışarıda aramak gerçeği gizlemektir.
Her ülkenin, her ülke üzerinde bir planı vardır. Kendi toplumunu iyi eğitenler bu oyunlara gelmezler.
Her Milletin inandığı bir kısım değerleri vardır. Bu değerlere inanan insanlar, başka topluluk içinde yaşasalar
bile kendilerine güvenleri artar ve içinde yaşadıkları o topluluğa karşı saygı
duyarlar. Batı Avrupa`da yetişen nesillere milli kültür sağlıklı bir şekilde verilirse, burada yetişenler de Türkiye’yi
candan vatan olarak bilir ve memleket
hasreti çekerler.
50 yıldır vatandan uzak kalmamız,
nesillerimizin buraları daha iyi tanıması ve burada doğması, eğitimini burada
tamamlaması
bu
gençlerin
Türkiye`den kopması olarak planlandı.
Bu ülkelerin planlarının çok da başarıya ulaştığı söylenemez. Hırçınlığın temelinde biraz da bu yatıyor. Milli kültürü korumada Türk toplumunun da
❬
dosya
Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434
Marifet insanları geçmişinden, kimliğinden koparmak değil, geçmişine bağlı, bugününden emin, geleceğine güvenle bakmasına
zemin hazırlamak, her hususta fırsat sağlamaktır. O zaman kendisine bu imkânları sağlayan ülkeye daha büyük bir sevgi duyulur.
ciddi kayıplarının olduğu da bir gerçek.
Batı Avrupa`da büyük çoğunluğun
kültür değerlerini koruduğu bizce de
malum. Değerlerden kopmamanın
başlıca 3 sebebi vardı; 1 aile, 2 cemiyet,
cemaat ve toplu yaşamak, 3 gençlerin
devamlı dışlanması ve bu toplumlar tarafından kabul edilmemesi, gençlerin
kendi kültürüne daha çok sarılmasına
vesile oluyor.
Ayrıca dini ve kültürel değerlerden
uzaklaşan veya uzaklaştırılan gençler
daha kolay asimile olacağı hesabı yapıldı. Bu gençler bizden uzaklaştı, fakat
Alman’a, Fransız’a, Hollandalıya vs. de
yar olmadı. Çünkü bu kadar horlanan,
dışlanan gençlerden fazla bir şey beklemek abesle iştigal etmek olurdu.
Marifet insanları geçmişinden,
kimliğinden koparmak değil, geçmişine bağlı, bugününden emin, geleceğine güvenle bakmasına zemin hazırlamak, her hususta fırsat sağlamaktır. O
zaman kendisine bu imkânları sağlayan
ülkeye daha büyük bir sevgi duyulur.
İnsanların hak ve hukuklarının korunduğu, eşit haklardan mahrum bırakılmadığı, inançlarının korunduğu,
dışlanmanın, hor görülmenin olmadığı
ülkelere daha bir muhabbetle bakmaya
başlar, tedirginlikten kurtulur. Köküyle ilgili korkuya düşmez, içinde yaşadığı ülkeye daha bir muhabbetle yaklaşır.
Böyle bir ortamda taze fidanlar o zaman kök salmaya başlarlar.
Türklerin buralarda kök salmasından Almanya`da korkmamalı. Gençler
gerekli kabulü gördükleri zaman Almanya’yı daha çok sevecekler ve buraları ikinci bir vatan olarak göreceklerdir. İşin yanlışı Türk toplumundan
geçmişini silerek, sıfırlayarak Almanya’yı vatan etmelerini istemek eşyanın
tabiatına aykırıdır.
Göçmenlerin yaşadıkları bu ülkelerle ilgili kabul noktasında bir meseleleri yoktur. Sıkıntı bu ülkelerin göçmenleri değerleriyle kabul noktasında
sıkıntıları vardır.
Şu hakikat bilinmeli ki, asırlarda
geçse milletler köklerini asla unutmuyorlar. Bizler de köklerimizi, aslımızı
unutmadık ve unutmayacağız.
Kökümüz memlekette, dallarımız
gurbette olmaya devam edecektir. Dinimizle, dilimizle varlığımızı sürdüreceğiz. Bundan kimsenin şüphesi hiç olmasın.
IGMG Mannheim Fatih
Camiinden Mobil Hadis
Çalışması ve Gül Dağıtımı
u sene 08 Mayıs 2013`ten itibaren IGMG
Mannheim Fatih Camii Kadınlar Gençlik
Teşkilatının hazırladığı proje ile "Jede gute
Tat ist wie eine Spende" Hadis-i Şerifi Lito Mobil
üzerinde dört gün boyunca (08.05 - 11.05.2013)
Mannheim caddelerini gezdi/süsledi.
Aynı gün (08.05.2013) Meile der Religionen`da, Hadis ile beraber 2500 tane kırmızı gül
dağıtıldı. Güller özellikle Almanlara ve yabancılara
dağıtıldı.
Dağıtılan gülleri alanların arasında Mannheim
Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Peter Kurz, Dekan Karl Jung (Katolik Kilisesi Mannheim), Dekan Ralph Hartmann (Protestan Kilisesi Mannheim) Ve Mannheim Polisini unutmayalım tabi ki...
Güllerin dağıtımı sırasında IGMG Mannheim Fatih Camii İmam Hatibi Hasan Çakmak bizzat eşlik etti.
Projenin bu seneki sorumlusu Seniye Ergün şu
açıklamayı yaptı: "Hadis Projesi 2013`te, Başkanlık yapma şerefi bu sefer bize verildi. Bu sene farklı sorularla karşılaştık. Bir Hadis var ki, 2013`te
Lito Mobilin bir ilk olmasına sebep oldu: "Amellerin en faziletlisi, zor olanıdır" Bizlere pes etmemeyi/zoru başarmayı Peygamber Efendimiz (s.a.v)
öğretmiştir. Bu sebeb ile zoru başarmak bizleri çok
mutlu etti ve gururlandırdı.
Emeği geçen herkese teşekkür ederim. Bu projelerin gerçekleşmesinde dualarıyla da destekleyen
ailelerimize, arkadaşlarımıza ve Başkanlarımıza teşekkürlerimizi sunmak isteriz. Ümidimiz odur ki
Rasulallah´ın övündüğü Ümmet ve Allah-ü Teala`nın sevgili kulları arasında olmamızdır" dedi.
Özel olarak Hadis Projenin gerçekleşmesinde
büyük destek ve katkı sağlayan: IGMG Mannheim Fatih Camii Başkanı Yusuf İpek Bey`e, Gül
Projesi Sorumlusu Semiha Ural`a, IGMG Mannheim Fatih Camii Kadınlar Gençlik Teşkilatı Başkanı Müberra Şimşek`e, Zülbiye Polat´a, İbrahim
Köroğlu´na, Erkan Ergün´e ve Mannheim Fatih
Camii Gençliğine ayriyetten teşekkür ediyorum"
dedi.
B
AYRINTILAR DETAYLARDA GİZLİDİR
SİDE’nin Tek Alternatif Tatil Oteli KASR-I SİDE
Misyonumuz
Milli gelenek ve ananelerimize bağlı, sürekli yeni projeler
üreterek, en uygun fiyatlarla, en iyisini sunmak prensibi ile hareket etmek ve turizmcilerimizin Avrupalıya verdikleri değerin kat
kat fazlasını TÜRK VE İSLAMi değerleri taşıyan ve yaşayan Misafirlerimize daha fazlasını vermek Misyonumuzdur.
Vizyonumuz
Kasr-ı Side oteli seçen misafirlerimizin HER BİRİ bizim için
V.İ.P dir.
Yıllardan beri özellikle TÜRK ve MÜSLÜMAN kimliğinin
tatil otellerinde bir türlü gereken ilgi ve alakayı görmediği aşıkardır. Kasr-ı Side Otel bu nedenledir ki; kendi insanımızı birinci
safhada değerlendirmektedir. Başkalarının TÜRK ve MÜSLÜMAN tatilcilere göstermedikleri ilgi ve alakayı öncelikle ön plana çıkarmaktadır. Milletimize en öncelikle hizmetler hususunda
olsun, ikram hususunda olsun, güler yüz ve samimiyet derecesinde olsun, herkesten daha fazla ihtimam gösterilmesi gerektiğini
bilerek hareket edilmektedir. Kasr-ı Side Otele gelen misafirlerimiz tatilleri boyunca birinci sınıf insan olarak konuk edilirler.
İşte Kasr-ı Side Otel;
2013 yılı itibarı ile hizmete giren ve SİDE/MANAVGAT
bölgesinin TEK MUHAFAZAKAR TATİL OTELİ olan Kasr-ı
Side Otel, bulunduğu bölgede tatil imkanı bulamayan, SİDE’nin
tarihsel dokusunu görmek, bilmek ve tanımak isteyen Muhafazakar ailelerimiz için bulunmaz bir yer olmaya adaydır. SİDE bölgesi binlerce yıllık geçmişi ile, birçok medeniyete ev sahipliği
yapmış, özellikle kumu ve sahilleri ile ünlü bir bölgedir. Manavgat Şelalesi ve Manavgat Çayı, Köprülü Kanyon, Antik Side şehri Gizli Cennet Vadisi, Oymapınar Barajı ile görülmesi gereken
yerlere sahiptir.
Kasr-ı Side Otel misafirlerine en ayrıcalıklı hizmeti sunmak
için çalışmaktadır.
Bu sebeple, en küçük içeceğinden, en pahalısına varıncaya
kadar herşey titizlikle seçilmekte ve özenle hazırlanmaktadır.
Bir kuzu sarma, Süleymaniye Çorbası, Maş Çorbası, Ispanak
Çorbası, elde yapılmış İnegöl Köftesi, Zırta çekilmiş Adana Kebabı, muhteşem lezzeti ile Adananın baş sofrasında olan Süllümü, Diyarbakırın Meşhur Patlıcan Dizme Yemeğini, Ciğer Sarma, Denizlinin Meşhur Bedirgenini, Edirnin Ciğer sarma, Gümüşhanenin Etli Samsak Tavasını, Hatatın Belen Tavası, Kabak
Tatlısı, Güveçte Etli Kurufasulyeyi, Kars yöresinin Hangel Yemeğini, hasılı saymakla bitiremeyeceğimiz birçok yöresel tatları
Kasr-ı Sidede bulabileceksiniz.
Tüm yiyecek ve içeceklerimizde HELAL SERTİFİKASI aramaktayız.
Helal Sertifikası Kasr-ı Side Otel için değerlidir. Öncelikli
olarak merkezi Malezyada bulunan Helal Sertifasyon Kuruluşu,
TSE Helal Sertifikasyonu veya GİMDES menşeili Helal Sertifikası aranmaktadır. Yiyecek ve İçeceklerde HELAL SERTİFİKASI arama uygulaması Türkiye’de Tesettür Tatil Otelleri bazında
İLK DEFA KASR-I SİDE OTEL tarafından uygulamaya geçilmiştir. Bunun diğer konsept otellerimize örnek teşkil ediyor olması bizi son derece sevindirmektedir. Tesettür tatil hizmeti veren başka kuruluşların da yavaş yavaş bu niteliği almış ürünleri
seçmeye başladıklarını görmek bizi sevindirmektedir.
KASR-I SİDE konsepti ile sadece alkolsüz bir otel değildir.
Verdiği hizmetlerle de misyon olarak yüklendiği değerle uygun
olarak programlar tertip etmektedir.
Dikkatle riayet ettiğimiz hususlar arasında temizlik ve hijyen,
mutfak kültürü ve eğlence anlayışımız bizi DİĞERLERİNDEN
farklı kılmaktadır. Özellikle temizlik ürünlerimizde de HELAL
SERTİFİKASI olan kuruluşlar ile çalışmaktayız. Bu da yine Tesettür Tatil hizmeti veren oteller içerisinde bir İLK‘i oluşturmaktadır. Tatili değerlendirmek dolu dolu yaşamak amacında olan
Misafirlerimizin hijyen hususunda evlerinde gösterdikleri hassasiyetlerin aynısını yapmaya çalışmaktayız.
Kasr-ı Side Otel arka bahçemizin bir bölümünü MİNİ HAYVANAT BAHÇESİ şeklinde tertip ettik. Amacımız minik yavrularımızın en azından vecil olan hayvanlarımızı tanısınlar, onları
yakında görebilsinler, sevsinler diye.
Minik yavrularımıza daha yakın olsunlar diye, evcil hayvanlarımızdan oluşan mini hayvanat bahçesi oluşturduk, onlara dokunabilsinler diye.
Ön bahçemizi tamamen yeşillendirdik, LÜTFEN ÇİMLERE BASINIZ diye.
Minik yavrularımız bizim için en önemli misafirlerimizdir.
Bu sebeple hem bahçemizde geniş oyun alanı, hem de kapalı mini club oluşturduk diledikleri gibi oynasınlar diye. Kaydıraklarla
zenginleştirdiğimiz açık alan oyun sahamızda, atlı karınca, tahteravalli ve diğer oyun grupları ile zenginleştirdik. Yemyeşil bir
alanda rahat etmeleri için çalışıyoruz.
Masa tenisi, dart, voleybol sahası hep sizler için.
Kendine güvenen misafirlerimiz isterlerse masa tenisi oynayarak vakitlerini geçirebilirler. İsterlerse kendi aralarında düzenledikleri mini turnuvalarla daha da renkli bir hale dönüştürebilirler.
Milli ve manevi değerlere hizmet eden neşriyattan oluşan kütüphanemiz de sizlere özel.
Lobimizde özellikle günlük ve haftalık yayınları bulma imkanınız vardır. Bilgiye dayalı, öğrenmeye dayalı kitap ve yayınlarımızdan oluşturduğumuz kütüphanemiz Sizlere haimat vermeye
hazırdır. Çayınızı veya kahvenizi yudumlarken kitaplarımızdan
faydalanabilirsiniz. Milli ve Manevi değerli zararlı olmayan her
nevi yazılı neşriyattan oluşturmaya çalıştığımız kütüphanemiz 24
saat açık olan lobi / resepsiyon bölümümüzde hizmetinizdedir.
Odalarımız;
Kasr-ı Side Otel çeşitli oda standartları ile ailelerimizin hizmetine sunulmaktadır.
STANDART ODALARIMIZ;
Standart odalarımız14 ila 18 m2 arasında genişliğe sahip
odalardır. Konaklayacak kişiye göre ayrı ayrı yataklar veya double french bed stili yataklardan müteşekkildir. Normalde 2 veya 3
kişilik odalarımızdır. Tüm standart odalarımız balkonludur. Balkonda bir adet sehpa ve iki adet sandalye mevcuttur. Standart
odalarımızın tümünde duşakabin wc. bulunur. Sabun, şampuan
gibi malzemeler her daim bulunmaktadır. Buna ilave olarak odalarımızda makyaj aynası ve masası, kiralık emanet kasa, direct telefon, mini buzdolabı (boş- içecek ve yiyecekler ücretli), Kur’anı Kerim, Seccade bulunmaktadır. Standart odalarımızın düzen temizliği HERGÜN yapılır. Her üç günde bir rutin olarak havlu ve
çarşaf müştemilatı değiştirilir. Rutin dışında bir kirlenme hasıl
olduğunda günlük değişimler de sözkonusu olabilir.
AİLE ODALARIMIZ;
Aile odalarımız özellikle büyük sayıdaki misafir ailelerimiz
için dizayn edilmiştir. İki tipten oluşan aile odalarımızın birinci
versiyonu ara bölmeli ayrı ayrı iki odadan teşkil etmektedir. Her
aile odası maximum 6 kişi kapasitelidir. Standart odalarımızda
bulunan tüm standart uygulamalar aile odalarımız için de geçerlidir. İkinci aile oda tipimiz ise tek içinde barınma odaları olarak
değerlendirilir. Daha ekonomik olan bu odalarımız tercihlerine
göre seçim yapabilmektedirler. Bazı odalarımız ranza sistemlidir.
Özellikle çocuklarını yanlarından ayırmak istemeyen aileler için
yapılan bu uygulamamız, fiyatlar açısından da cazip olması için
en çok tercih edilen oda tipidir.
SUİTE ODALAR;
Kendini daha iyi ve ÖZEL hissedenlerin tercihidir SUİTE
ODALAR. Standart odalarımıza nazaran daha detaylı döşenmiş
ve daha elit malzemeler kullanılmıştır. Kullanım ferahlığı bakımından da daha serial hale getirilmiştir. Suite odalarımızda kanepe ve koltuk grubu bulunur. Maximum 3 kişi kapasitelidir.
Mescidimiz;
hem Namaz ve ibadetleriniz için hem de sohbet edebilmeniz
için tertip edilmiştir. Keyfini çıkarın. Yaklaşık 100 kişinin aynı
anda Namaz ve diğer ibadetlerini yapabilecekleri şekilde düzenlediğimiz Mescidimizde ayrıca sohbet düzeni şeklinde konulan
koltuklarda da sohbet programları yapılabilecek şekilde dizayn
edilmiştir. Zemin halı kaplıdır. Hanımefendiler için ayrıca mescidimiz ortadan kalın perde ile bölünmüştür. Genel zamanlarda
sohbet veya grup programları durumunda orta perdemiz açılarak
düzen oluşturulmaktadır.
Kasr-ı Side Otel’de tatil zamanını geçiren misafirlerimizin
dostlarına anlatacakları hatıralar bırakmak, unutamayacakları anları yaşatmak amacımızdır.
Marketimiz;
Havuzbaşında bulunan Otel marketimiz, misafirlerimizin
günlük genel ihtiyaçlarını karşılamaları için yapılmıştır. Gazete,
mecmua, aperatifler, hediyelik eşyalar, oyuncaklar, deniz malzemeleri dondurma, çikolata, gofret gibi birçok ürünü ayağınızın
hemen dibinde bulabilirsiniz.
Fotoğraf Standı;
Kasr-ı Side Otelde geçirdiğini zamanlarınızı, profesyonel çekim ekibimizin deklanşörü sayesinde ölümsüzleştirmeniz elinizde. En özel anları resimlemek kadar güzel bir şey olamaz diyoruz.
Siz ne dersiniz?
SPA Bölümü;
Kasr-ı Side Otel SPA bölümümüz Misafirlerimiz için faal
durumdadır. Hanımefendiler için ayrı bir zaman dilim, beyefendiler için ayrı bir zaman diliminde hizmet veren Hamam Sauna
bölümümüz, profesyonel ve işinin ehli spa personelimiz sayesinde hamam ve masaj keyfine varabilirler. Hamam Sauna hizmetlerinde en önemli faktörün temizlik, hijyen ve hamam edeb ve
adabının seviyeli bir şekilde olmasını sağlamaktır. Bu sebeple personelimizi seçerken bu hususların hepsini en ince detaylarına varana kadar araştırarak seçtiğimizi lütfen dikkate alınız. Rahatlayayım derken rahatsız olmamamız için SPA’mız emin ellerde.
Gerek tüm vücut masajı, gerek bölgesel masaj, terapik masajlar, uzman kadromuzun uygulayacağı maskeler ile kendinizi şımartmanızı tavsiye ederiz.
Mini Hobi Bahçesi;
Arka bahçemizde oluşturduğumuz Mini hobi bahçemizde
sezonluk sebze ve yiyeceklerden dilediğinizce koparabilir ve yiyebilirsiniz. Burası tamamen Size özel sebze bahçesidir. Eliniz ile
kopardığınız bir domatesin, bir biberin bir salatalığın tadını bir
de bahçemizden kopararak deneyin. Afiyet olsun!
Yiyecek ve İçecekler;
Kasr-ı Side yukarıda da belirttiğimiz gibi HELAL SETİFİKALI ürünlerden oluşan bir konsept ile hizmet vermektedir. Çok
zengin bir sabah kahvaltınızı, ister kapalı restaurantımızda yapabilir, isterseniz havuzbaşımızda veya yemyeşil çimler üzerinde yapabilirsiniz.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Hacarabın
Serüvenleri 69
[email protected]
acarap kimdir!
Size Hacarabın kim olduğunu ve nasıl bir
insan olduğunu açıklamak istiyorum.
Hacarap Karaman ili Merkez Hisar Mahallesinde
3.3.33 tarihinde fakir bir ailenin tek oğlu olarak dünyaya gelmiş. 15 yaşında annesi vefat edince hayat mücadelesi omuzlarına yüklenmiş. Bütün bu streslerin başından geçen en acı durumları bile mizah tarzına dönüştürüp, insanları güldürmüş. Bu durumu tanındıkça halkın sevgisini ve ilgisini kazanmış.
Ama bu durumu iş hayatında da uygulayınca bir
çok iş değiştirmek zorunda kalmış. Bu arada aile içinde
geçen ve genel hayatından pasajlar halinde sizlere aktarmıştık.
Daha sonra Almanya’ya gelince iş hayatına tutunmak zorunda kalarak çalışmış. Ama tanıdığı kişilere
kendi başından geçenleri anlattıkça burada da sevilmiştir. Dramı nasıl olurda bu şekle sokar demeyin. Mesela
okuyanlar bilir, eski yazılarımdan kısa bir pasaj yazıyorum. Ama bu sefer kendi anlatımıyla.
Zamanın birinde daha 18 yaşına bile basmamış Hacarap bir vesile ile şoförlüğü öğrenir.
Patronu:
-Hacarap bu buğday yüklü kamyonu ofise teslim et,
ve evinde yat geri gelme gece birşey olabilir der.
Hacarap bu fırsatı kaçırır mı hiç, atlar kamyona ver
elini Karaman.
Burdan sonrasını Hacarabın kendisinden dinleyelim.
-Şimdi büyük bir heyecanla Karaman’a ofise vardım. Bekçi Fazıl dayıya buğday çuvallarını teslim ettim.
O heyecanla biraz da gururlu ve havamdayım. Küçük
gördükleri Hacarap Karaman’a şoför olarak geldi diye
içimden geçirdim. Evin önünde havalı kornaya basınca
herkes kafasını pencerelerden dışarı çıkardı. Ben de büyük bir edayla arabadan iniyordumki, babam dışarı fırladı ve:
-Kim, ulan beni gecenin bu saatinde rahatsız eden.
-Baba benim, ben oğlun Hacarap.
-Oooo şoför mü oldun teşekkür ederim evladım.
Büyük bir sevinçle ve şefkatle içeri aldı. Sonra yanık
yatağın yarısında beraber yatacağız.
-Başlarımız aşağı yukarı yönlerde yattık. Zavallı babam vücutuma eliyle bir elliyor, kanter içindeyim, ayaklarımı çenesinin altına sokuyor ısınsın üşümesin diye.
Ben de o sıralar uykuya dalmışım, rüya görüyorum.
Arabayla gidiyorum, yolun sol tarafında içimdem sevdiğim kızın kuyudan su çektiğini gördüm. Tam o sırada
depriyaja basıp vitesi değiştiriyordum ki bana bir vuran
var. Baktım babamın ağzından kan geliyor ve bana hem
vuruyor hem de birşeyler söylenip duruyor. Elbiseyi
kaptığım gibi dışarı fırladım. Arabaya binip kasabanın
yolunu tuttum.
Patron:
-Niye erken geldin, ben sana demedim mi gece gelme diye söylenince.
-İyi de durum bildiğin gibi değil. Babamın dişlerini
kırmışım.
-Nasıl yani geveleyip durma, anlatacaksan şunu
doğru anlat.
Patrona rüyadan hariç herşeyi anlatınca şok geçirdi.
H
❬
❬ 29 ❭ Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434
M. Salih AYDIN
Ertesi gün babamın ayakkabı boyadığı köşenin karşısında patronla duruma bakıyoruz.
Geriden kösenin Cavit geliyor ve babama selam verdikten sonra:
-Halla bu hal ne böyle, senin gibi bir adamdan kim
ne istesin.
-Sorma kardeşim bir haydudun şerrine uğradık.
Depriyaj mıdır ne karın ağrısı bir vurdu gökteki yıldızlar yere döküldü.
-Kim bu haydut halla gidip dövelim.
-Kim olacak kardeşim bizim haydut.
Durumun bundan ibaret olduğunu bilen patron
olayı kavrar. Bizde kasabaya döndük.
İkinci kısımda barışma uğraşıları, olay şöyle olur.
Hacarap anlatıyor.
-Aradan bir zaman geçti hala babamla aramız iyi değil, yanına gidemiyorum. Sonra Kasabadan ayrılıp başka bir şirkette çalışmaya başladım. Birgün İstanbul Unkapanından kamyonla yük alıp Konya garajına geldik.
Orada bir Karaman’lıya rastladım.
Karaman’lı:
-Hacarap babanın durumu iyi değil bisiklete binmiş
dolaşıp duruyor der.
-Ben durumu anladım ve Karaman’lıya döndüm.
-Bizim ihtiyarın bekârlığa veda zamanı iş yine bize
düştü.
Karaman’lı:
-Valla Hacarap öyle.
Ben çorba içmek için lokantaya doğru yöneldim.
Baktımki bir otobüsün içinde orta yaşlı bir kadın gidip
geliyor birilerine heyecanlı heyecanlı bir şeyler soruyor.
Hemen otobüsün yanına vardım ve otobüsün içindekilere zaten tanıdıklar. İdare edin, görmezden gelin, dedim.
Kadına yaklaştım:
-Ne arıyorsun ana.
Kadın:
-Topal dişçiyi arıyorum beni boşadı gitti.
-Ana bizde bir dişci var istersen seni ona götüreyim.
Ve böylece otobüsün içinde beş dakikada kadını ikna ettim. Karnını da doyurduktan sonra kamyonla Karaman’a götürdüm. Eve varınca durumu kızkardeşime
söyledim. Kızkardeşim işini bilir. Hemen kamyonun
yanına fırladı kadını karşılarken sanki kırk yıllık anasıymış gibi idi:
-Anam canım anam hoş geldin nerelerdeydin, sarıldığı gibi içeri aldı. Ben hemen babama gittim. Babamın
yanına varınca elini öptüm. Babam uzun zamandır beni görmediği için hüzünlenip öyle bir sarıldıki sormayın
ve barıştık.
Sonra babamın kulağına eğilerek:
-Baba bir traş olsan.
Babam kızgın bir halde:
-Evladım daha gelmeden benim hususi işlerime ne
karışıyorsun.
Babamın kulağına tekrar eğilerek:
-Sana bir hanım getirdim.
Babam:
-Öyle mi evladım teşekkür ederim.
özel köşe
Fırlar berbere koşar sinekkaydı tıraşını olduktan
sonra evin yolunu tutar.
Ertesi gün babama:
-Baba memnun musun yeni annemizden.
Babam hemen lafı yapıştırır:
-Gül kokusu gibi evladım gül kokusu gibi. ALLAH
razı olsun.
Hacarap böyle bir kişiliğe sahip.
Hacarabın kabadayılığı bu kadar!
Hacarap zamanın birinde bir arkadaşına yardım
edecektir. Arkadaşının kamyonu ile yük yükleyip bir
köye götürecektir. Yük bir Türkmen köyü camisinin kerestesidir. Yükü yüklerler, yolda giderken arkadaşına bir
iki dayılık yapar. Arkadaşı seslenmez, onun seslenmediğini görünce, kendi, kendine bu benden korkuyor diye
üzerine gider. Arkadaşı yine de seslenmez. Köye varırlar, yükü indirirler.
Lakin, köylüler ücreti ödemek istemezler.
Adam çeker köylülere silahı:
-Çıkarın parayı dağıtırım, diye bütün köye meydan
okuyor.
Hacarap ise hala:
- Korkmayın, bu benden bile korkuyor.
Gibi laflar edip adamın işini zorlaştırmaya devam
eder. Tabii, adam yine seslenmez ama köylüler işin ciddi olduğunu anlarlar parayı getirir teslim ederler. Yolda
giderlerken, Hacarap hala aynı tavrı devam ettirir:
-Ödlek, benden bile korkuyordun, bir köye nasıl
posta koydun.
Diye söylenip dururken, köyden de epey uzaklaşmışlar. Adam birden bire kamyonu durduruyor.
Tabancayı çıkarıp Hacarabın kafasına dayıyor ve:
-İn lan aşağıya şimdi şu kurşunları beynine sıkayım
da gör dayılığı.
Hacarabı aşağı indirir. Hacarabın ayakları korkudan
yere basamamakta, yüz rengi renkten renge girmekte,
başına ne geleceğini bilememekte, ağlamaklı bir halde
arkadaşına:
-Abi elini ayağını öpeyim, ben yaptım sen yapma,
babam garip tamamen garip bırakma, senden özür dilerim.
Arkadaşı dayanamaz:
-Ülen Hacarap, sana kıyabilir miyim, sadece haddini sınırını bilmek istedim. Şimdi kasaya bin Karaman’a
gidiyoruz.
Bu olaydan sonra artık kimseye posta koymaz.
Hacarap Caminin pikniğinde!
Hacarap, Camii pikniğine çocukları tarafından götürülür. Tabii önüne geleni götürür.
Etraftan:
-Hacarap biraz az ye zarar görürsün.
Dediklerinde Hacarap.
Yav arkadaş eti görünce kendimi frenleyemiyorum.
Yedikçe yemek geliyor içimden, zararlı olduğunu biliyorum.
Çocuklar da doğru söylüyor ama dayanamıyorum
işte, diye cevap verir.
Burada yazıma noktayı koyarken sizleri de ALLAH’a emanet ediyorum. Selam ve dua ile.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 30 ❭ Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434
bulmaca
—”—Ž†—º——œ‰ò†‡„‡”‹
—”—Ž†—º——œ‰ò†‡„‡”‹
ˆˆ‹–”‡˜‡œ‡Ÿ–Žƒ”ǐǜÇ
‹–”‡˜‡œ‡
Ÿ
Ÿ–Žƒ”ǐǜÇ
‡‡†‘º”—›‡”Ž‡”‡—Žƒç–ǔǛ‘”—œǤ
†‘º”—›‡”Ž‡”‡—Žƒç–ǔǛ‘”—œǤ
ǮǮ‹–”‡˜‡œ‡Ÿ–ǐǜŽƒ•‹œ†‡„‹”‡Ž‡„‡
—­—”ƒ”ƒǡ„ò›ò„‹”‡–‹‡›†ƒƒ‰‡–‹”‹Ǥ
œŽƒ”„‹”ƒ”ƒ›ƒ‰‡Ž•‹ǡƒ‡˜‹„‡”‡‡–Ž‡
…‹††‹‹ŸŽƒ”‘”–ƒ›ƒ­Ç•ÇǤǯǯ
ǦǦZSHT;VWS\T\4PSSz.€Y…ȴ
ZSHT;VWS\T\4PSSz.€Y…ȴ
)
)VZJOZ[YHL
VZJOZ[YHL
+2LYWLU
+2LYWLU
;
;
-
Z
ZVZ`HSOPaTL[SLY'PNTNVYN
VZ`HSOPaTL[SLY'PNTNVYN
^
^^^PNTNVYN
^^PNTNVYN
PNTNVYN
PNTNVYN

Benzer belgeler

PDF SAYI 105 - Hayat Online

PDF SAYI 105 - Hayat Online ailenin bir aylık gıda ihtiyacına destek olarak ibadetimize ayrı bir bereket katalım. Biz böyle yapacağız size de tavsiye ediyoruz. Bu vesile ile Cenab-ı Allah çalışmalarımızı bereketlendirsin, şuu...

Detaylı

PDF SAYI 95 - Hayat Online

PDF SAYI 95 - Hayat Online mazlum, mağdur ve ihtiyaç sahibi bir ailenin bir aylık gıda ihtiyacına destek olarak ibadetimize ayrı bir bereket katalım. Biz böyle yapacağız size de tavsiye ediyoruz. Bu vesile ile Cenab-ı Allah ...

Detaylı