PDF SAYI 65 - Hayat Online

Transkript

PDF SAYI 65 - Hayat Online
10
DiTiB Cami Dernekleri Kadın
Faaliyetleri Değerlendirme Çalıştayı
12
ATiB Gençlik Özel Eğitim 2.
Kampı Darmstadt'ta Yapıldı
06
HASENE Mali'de 540 Katarakt
Ameliyatı Yaptırttı
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Aylık Ücretsiz Gazete / Kostenlose Monatliche Zeitung • Sayı/Nr.: 65 • Yıl/Jahre: 9 • Şubat / Februar 2012 / Rebiü`l Evvel 1433
Avrupa’daki Kitapçýnýz
OKUSAN
Binlerce Kitap, CD, VCD, DVD
ve Hediyelik Eþyalar
Tel: 06142-793 0770-71
Fax: 06142-793 0772
Mobil: 0157-83555560
[email protected]
www.okusan.eu
sağcı
popülizm
24
ENERGY
Enerji
İçeceği
Damaklara
Serin
Bir
Tat
Sipariş İçin: 0179-9705472
E-Mail: [email protected]
Bu Dört Hastanın Ortak Kaderine Yetişelim
Akıl
ve
Akıllı
İnsan
Dr. Yusuf IŞIK
05
Bu
Sesi
Duy
Türkiye
Mahmut AŞKAR
11
Bize
Milliyetçiliğin
Söylenenler
Rahmindeki
Bizim
Irkçılığı
Sorumluluk-
Anlamak
larımız
Doç. Dr. Bedrettin KESGiN
21 Oğuz ÜÇÜNCÜ
Asıl
“Cool”luk
Kulluktur
13 Selma ÖZTÜRK
27
Islamische
Gemeinschaft Millî Görüş
Hadsch-Umra Reisen GmbH
Boschstr. 61-65 . D-50171 Kerpen
Tel: 02237-9746-0
Fax: 02237-656-319
/IgmgHacUmre
www.igmghacumre.com
[email protected]
Islamische
Gemeinschaft Millî Görüş
Hadsch-Umra Reisen GmbH
Boschstr. 61-65 . D-50171 Kerpen
Tel: 02237-9746-0
Fax: 02237-656-319
/IgmgHacUmre
www.igmghacumre.com
[email protected]
HAYAT
Sevgili dostlar!
Yeni bir yıla yeni bir logo yeni bir
sayfa dizaynı ve yine bir heyecanla
girmenin mutluluğu içerisindeyiz.
Gazetemize bugüne kadar gösterdiğiniz ilgiden dolayı çok teşekkür etmek istiyoruz.
Zaman zaman buradan siz değerli okuyucularımıza gazetemizin
durumu hakkında bilgiler veriyoruz.
9. senesine girdiğimiz yayın hayatımızın son 5 senesinde gazetemize gösterilen ilgi takdire şayandir. Şu
anda Almanyanın yaklaşık yarısına
yakın bölümünde gazetemiz insanımıza ulaşıyor. Burada hemen şunu
hatırlatmak isteriz. Dağıtım ağımız
şu an bizim istediğimiz ideal noktaya daha tam manasıyla ulaşmış dedil. Bizim hedefimiz 2012 senesi sonu itibariyle en az Almanya`nın
3/2lik bölümündeki insanımıza
ulaşmaktır. 2013 senesi itibariyle inşallah hedefimiz tüm Almanya`daki
insanımıza ulaşmaktır.
2011 senesi bizim için oldukça
bereketli bir yıl oldu. 3 sene önce deneme amaçlı çıktığımız NRW seferimiz 7 sayı ile sınırlı kalmış idi. Ama
hamdolsun Eylül 2011 itibariyle buraya tekrar gazetemizi ulaştırmaya
başladık. Bu çalışmamızda bize destek olan tüm kardeşlerimize teşekkür etmek istiyoruz. Bizler bu işin
tabiri caiz ise mutfağındayız. Ama
bölgesel temsilcilerimiz bir nevi arazide bu çalışmamıza destek olmaktalar.
Zaman zaman değişik telefon ve
e-mailler almaktayız. Gazetemizi ilk
defa ellerine alıp okuyan kişi ve kurum temsilcileri beğenilerini ve takdirlerini bildirmekteler. Tabi bunun
sonucunda gazetemizi istemekteler.
Bunun sonucu olarak şu an bazı yerler ile alakalı bizlerin çalışması olmamasına karşın gelen talepler neticesinde gazetemizi istek yapan yerlere gönderiyoruz. Mesela Ağustos
2011`den beri Wangen ve çevresine
bu şekilde bir talep sonucu gazetemizi gönderiyoruz. Buraya 350 adet
gazete gönderiyoruz. Zaman zaman
da abonelik gibi taleplerle de karşılaşmaktayız. Bilindiği gibi gazetemizin böyle bir imkanı şu an bulunmamaktadır.
Sizlerden ricamız bu şekilde gazetemizin ulaşmasını istediğiniz
yerler olursa bizlere bildirmenizdir.
Bu ayki kapak konumuz “Sağcı
Populizm” oldu. Son dönemde Almanya`da yaşanan Neo-Nazi cinayetleri ve eylemleri ile alakalı gündem hala tazeliğini korumakta.
Özellikle bazı bilgilerin ortaya çık-
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
➤ 03 ➤Şubat · Februar 2012 · Rebiü`l Evvel 1433
hasbihal hasbihal hasbihal hasbihal hasbihal hasbihal hasbihal
Sinan AKTÜRK
[email protected]
Herkes Kapısının
Önünü Süpürmeli
masından sonra Devlet yetkililerinin açıklamaları içimize su serper
nitelikte idi. Ve tüm kamuoyu da bu
beklenti içerisinde bir şeyler yapılmasını bekliyordu. Ama galiba benzer tecrübeler bunun böyle olmayacağını ve yine tabiri caiz ise toplumun ve özellikle de yabancıların gazının alınacağı gibi bir izlenim içerisindeyiz. Ha burada açıklama yapan
bazı devlet yetkililerinin ve özellikle
Sayın Cumhurbaşkanı Wulff`un
açıklama ve tavırlarının doğru ve
itidalli olduğunu söylemekte yarar
vardır. Ama bu mesele de Almanya
İslam Konferansı çalışması gibi biraz oyalama taktiği kokmaktadır.
Bir kaç hamasi açıklama, bir kaç ortak karede resim çektirme ile bu da
sanki geçiştirilip bu meselenin üzeri
küllendirilecek gibi. Yapılan bazı
açıklamalar bizim bu düşüncemizi
doğrular niteliktedir. Bu yapılırken
Almanyadaki aklı selim bazı politikacıların da tabiri caiz ise aba altından sopa gösterilerek kulakları çekilmek istenmektedir. Bu meseleyi
gündemde tutmak isteyen ve açıklığa kavuşmasını isteyen kim olursa
olsun bazı yerlerden kendilerine aba
altından sopa gösterilmektedir.
Türkiye`de nasıl Ergenekon yapılanmasının deşifre olmasından sonra devlet kendi içerisindeki pislikleri temizlemek adına bir hukuk sürecini işletmekte ise Almanyadaki politikacılar da popülizme kaçmadan
kendi içlerinde bulunan pisliğin tesbit edilen tabiri caiz ise söküğün
ucunu bırakmayıp sonuna kadar
hukuk adına adalet adına bu mücadeleyi devam ettirmelidirler. Aksi
taktirde Almanya`nın çok acı şekilde tecrübe ettiği geçmiş acıları tekrar yaşamak içten bile değildir.
Öte yandan 11 Eylül 2001 sürecinden bu yana özellikle Yabancılar
Dairelerinde yaşanan sıkıntılar
maalesef had safhaya ulaşmış durumdadır. Tamam tedbir açısından
ve ülkenin huzur ve süküneti açısından alınan bazı tedbirleri hoş karşılamak mümkün ama burada sanki
elmalar armutlar birbirine karıştırılıyor. Hiç bir geliri olmayan, çalışmayan ve Sosyal Yardımla geçinen
kişilerin oturumları dikkatle izlenmekte ama hem firma sahibi ve hem
de her türlü şekilde devlete kazanç
ve vergi noktasında katkıda bulunan
kişilere neden oturum ve resmi meselelerde zorluklar çıkarılıyor. Eğer
bu kişilerin düşünce yapıları ve içerisinde bulundukları sivil kuruluşlarla alakalı bir sıkıntı mevcutsa bunun yolu hukuki süreç ile halledilmelidir. Hukuki sürecin neticesinde
verilen kararlara da mutlaka uyulmalıdır. Teoride verilen kararlara
pratikte absürt gerekçeler öne sürerek zorluklar çıkarılması hukuk devleti anlayışına ters düşmektedir.
Sözde güvenlik tedbiri adı altında yapılan bu tür baskılar toplumu
maalesef germekte ve ekonomik hayata da dolaylı şekilde sekte vurmaktadır. Toplumun huzuruna zarar verebilecek her türlü kişiye ve
davranışa musamaha gösterilmesin
ama tam tersi olan durumlara da
Yabancılar Dairelerindeki yetkililerin keyfi uygulamalarına da müsaade edilmesin. Maalesef son dönemde bu tür keyfi uygulamalar yüzün-
editörden
den aile facialarına bile şahit olunmaktadır. Keyfi verilen kararlar neticesinde eşin birine oturum verilirken diğerine yurtdışı verilmekte.
Bunun neticesi de aile belli bir zaman sonra parçalanmaktadır.
Bizim korkumuz bu tür sıkıntıların peşine özellikle Fransa`da son
dönemde yaşanan Burka ve Soykırım meselesi gibi meselelerin de Almanya`da gündemi işgal etmesinin
önü açılmak istenmektedir. Bu olursa özgürlüklerin önüne konan her
engel toplumun huzurunu daima
bozacaktır. Toplumun huzurunun
bozulması da puslu havayı bekleyen
kurt zihniyetlilerin işine yarayacaktır.
Not: Kıymetli büyüğüm Yusuf
Işık Bey`in bir torunu dünyaya
gelmiştir. Aileyi tebrik eder; yavruya
Cenab-ı Allah`tan hayırlı uzun
ömürler dilerim.
Kıymetli Ali Bozkurt Bey`in oğlu
Cahit dünya evine girmiştir. Yeni
evli çifti tebrik ederim.
Gazetemizin de yazarlarından
Mustafa Kasalak Bey`in oğlu Talha
dünya evine girmiştir. Yeni evli çifti
tebrik ederim.
Cenab-ı Allah çalışmalarımızı
bereketlendirsin, şuurlandırsın.
Çalışmak bizden başarı Allah`tandır.
Allah`a emanet olun.
Impressum / Künye
HAYAT
Aylık Ücretsiz Gazete
Şubat - Februar 2012
Rebiü`l Evvel 1433
Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni
Sinan AKTÜRK
Yayın Kurulu
Dr. Yusuf Işık, Mehmet Ateş,
Bilal Demiroğlu, Fikret Ekin,
Selma Öztürk, Mahmut Aşkar,
Cengiz Şahbaz, M. Salih Aydın,
Ayşe Akgün, Sinan Aktürk,
İskender Güngör, Aydın Ersoy
Merkez
Königsbergerstr. 16
61169 Friedberg
Tel: 06031-162411
Fax: 06031-738644
E-Mail: [email protected]
Web: www.hayatonline.eu
Baskı: Sunprint GmbH Offenbach
Gazetemizde Yayınlanan Yazıların ve
Reklamların İçeriğinden Sorumlu Değiliz.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
➤ 04 ➤Şubat · Februar 2012 · Rebiü`l Evvel 1433
haber
T.C. Berlin Büyükelçiliği Basın Açıklaması
azı gazetelerimizde, Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden askerlik hizmetlerini yapmak
üzere Türkiye’ye giden yaklaşık 200
vatandaşımızın, yeniden düzenlenen
Döviz Bedelli Askerlik Yasası uyarınca 21 günlük temel askerlik eğitiminin kaldırılması nedeniyle askere
alınmadığı ve bu vatandaşlarımızın
hatıra fotoğrafı çektirdikten sonra geri dönmek durumunda kaldıkları; vatandaşlarımızdan bazılarının kendilerine askere gitmeleri yönünde belge
gönderildiğini ve bu hususta konsolosluklarca aksine bir açıklama yapılmadığını belirttikleri yönünde haberler yer aldığı görülmektedir.
B
Malumları olduğu üzere, “Askerlik
Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı”nın yürürlüğe
girmesinden önce çok sayıda vatandaşımız eski yasa uyarınca belirlenen
bedel üzerinden askerlik yapabilmek
amacıyla Başkonsolosluklarımıza
başvuruda bulunmuş ve Başkonsolosluklarımızda ciddi bir izdiham yaşanmıştı. Yükümlülere müracaatları
sırasında temel askerlik hizmetinden
muaf oldukları yönündeki bildirim
kişi bazında yapıldığı gibi, temel askerlik hizmetinin yeni yasanın yürürlüğe girmesiyle beraber kalktığı yönünde yazılı ve görsel basında da çok
sayıda uyarıcı ve hatırlatıcı yayın yer
almıştır. Ayrıca, Dışişleri Bakanlığımızın
konsolosluk
sitesinde
(http://www.konsolosluk.gov.tr/de/tr
/Askerlik.aspx) ve Büyükelçiliğimiz
ile Başkonsolosluklarımızın internet
sayfalarında da bu yönde gerekli bildirimler yapılmıştır.
Bahsekonu internet sayfalarında
konuyla ilgili olarak sıkça sorulan sorular ve cevaplar bölümünde;
Soru: Yeni yasa çıkmadan önce zaten dövizle askerlik hizmeti başvurum vardı, ancak temel askerlik eğitimimi henüz yerine getirmedim. Temel askerlik eğitimi yapmam gerekiyor mu?
Cevap: Yeni yasanın yürürlüğe
girmesi ile birlikte temel askerlik eğitimi kaldırıldığından; temel askerlik
eğitimine hiç başlamamış, sağlık sebebiyle temel askerlik eğitimine sevkleri ertelenmiş veya rahatsızlıkları nedeniyle hava değişimi aldıklarından
temel askerlik eğitimlerini henüz tamamlamamış vatandaşlarımızın, temel askerlik eğitimi için Türkiye’ye
gelmelerine gerek bulunmamaktadır.
Hususları da açıkça vurgulanmaktadır.
Keyfiyetin vatandaşlarımızın dikkatine bir kez daha getirilmesini teminen basına saygıyla duyurulur.
Tarihi İstismar Etmeyiniz ve Hakikatları Çarpıtmayınız
TİB Genel Başkanı Selahattin
Saygın’ın, Fransa Hükümeti
tarafından “1915 Olayları” ile
ilgili çıkarılan yasa teklifine istinaden
yaptığı basın açıklaması:
“Tarihi İstismar Etmeyiniz ve Hakikatları Çarpıtmayınız”
Nicolas Sarkozy Başkanlığındaki
Fransız Hükümeti’nin, “1915 Olayları”nı bahane ederek, öteden beri Türkiye’nin AB Üyeliğine karşı olan tavrını daha da pekiştirmek gayesini
güttüğü, herkesin malumudur. Diğer
taraftan, yaklaşan başkanlık seçimlerinde Ermeni kökenli seçmenlerin
oylarına göz diktiği için, böylesi bir
tarih saptırmasına başvurduğu da
başka bir hakikattır.
Bir hükümet başkanı, veya siyasi
görüş temsilcisi, başka bir milleti sevmeyebilir, hatta onun mensubu olduğu medeniyet değerlerine (N. Sarkozy gibi) son derece hasmane tavırlar içinde de olabilir. Bütün bunlar,
A
tarihi olayları gündelik siyasete malzeme yapılmasını ve tarihin seyrini
değiştirmeğe kalkışılmasını asla mazur görmez.
Türk Milleti tarihiyle yüzleşmekten asla geri durmaz ve şimdiye kadarki “1915 Olayları” da dahil, tarihi
olayların tarihçiler tarafından değerlendirilmesi tezini savunmuştur.
Osmanlı Devleti’ne karşı silahlı
Ermeni çetelerinin yürüttükleri savaşta her iki taraftan da binlerce insanın öldürülmesini, “soykırım” olarak
tanımaya kalkışmak; tarihi yanılgı
içinde olmak kadar, ileride doğacak
muhtemel nahoş hadiselerin müsebbibi olmak da var.
Henüz daha hukuken kesinleşmemiş yasa teklifinin yarınlarda yürürlüğe girdiğini kabul edelim: Fransa’da
yarım milyondan fazla Türk yaşadığı
gibi, AB üyesi diğer ülkelerde de sayıları beş milyonun üzerinde olan
Türklerin hepsi sokaklara dökülerek
koro halinde, “Biz, 1915 Olaylarını
soykırım olarak tanımıyor ve kabul
etmiyoruz” dediklerinde, Fransa’nın
tutumu ne olacak? Milyonlarca Türke
ve bunlara ilaveten başka insanlara
topluca hapis ve para cezası uygulayabilecek mi?...
Bütün bunlardan bağımsız olarak,
Fransa’nın yakın tarihine bir bakmasını ve özellikle Kuzey Afrika’da yaptığı katliamlarıyla yüzleşmesi gerektiğini hatırlatmak isteriz. Ve yine bunlardan da bağımsız olarak; hür düşünceye getirilmek istenen kısıtlama
kadar, Türk-Fransız dostluğuna son
derece zarar verecek bu yanlış tutumdan bir an önce vazgeçilmesi gerekir.
Bu yanlışı düzeltmesi gereken ise,
mevcut Fransız Hükümeti’dir, Türkiye değil.
Selahattin Saygın
ATİB Genel Başkanı
Stuttgart’ta Göç ve Gelecek Konuşuldu
öçün 50. yıl kutlamaları programı sebebiyle Stuttgart Büyükşehir Belediyesinin düzenlemiş olduğu geceye çok sayıda davetli katıldı.
Davet programına Baden Württemberg`de bulunan Göçmen kökenli
Dini Cemaat Temsilcileri, Dernek
Başkanları ile Siyasi Parti temsilcileri
ve bir çok kanaat önderi katıldı.
Gecenin onur konuğu olarak katılan Federal Almanya Meclis Eski Başkanı Prof. Dr. Rita Süssmuth yapmış
olduğu konuşmada Göçmen kökenli
insanların Federal Almanya`nın kalkınmasında büyük emeklerinin olduğunu tarih boyunca unutulmayacağı-
G
nı belirterek, bir takım sorunları ise
elbirliği ile çözüleceğine inandığını ve
herkese görev düştüğünü söyledi.
Gecenin evsahipliğini yapan Stuttgart Büyükşehir Belediye Başkanı Dr.
Wolgang Schuster ise Baden Württemberg ve özellikle Stuttgart 50 yıl
önce bu şekilde değildi. Hem Stuttgart
ve hem de Baden Württemberg`de yaşayan Türklerin yapmış oldukları fedakarlıklar hiç bir zaman unutulmayacaktır. Onlar Stuttgartlı ve buraların
her türlü sorun ve çözümlerde beraberce barış huzur ve mutlu bir şekilde
hayatlarını devam ettireceklerdir.
Gecede düzenlenen bir çok etkinliklerle Göçün 50. yılı kutlandı. Programa davetli olarak IGMG Genel
Merkez Hatibi Adem Kaya ile IGMG
RNS Bölge Başkanı Yaşar Cimşit de
katıldılar.
HAYAT
emen herkes aklından razıdır. Aklından razı olmayan
veya onu eksik gören kimseyle karşılaştınız mı? Akıllar derece
derece olmasına rağmen, en düşük
derecede akla sahip olan kimsenin
dahi aklından razı olduğunu ve ondan pek şikâyet etmediğini görürüz.
Her halde sahip olduklarımız
içinde, sahip olduğumuz kadarıyla
kendisini yeterli görüp, kanaat ettiğimiz tek şeydir akıl. Ve herkes aklını sever. Kendini akıllı hatta çoğu
zamanda en akıllı görür.
Akıl, insanların en belirgin alâmet-i fârikası olmasına rağmen, her
insan akıllı mıdır? Toplumun akıllı
insan ölçüsü ile Kur’an ve Sünnetin
akıllı insan ölçüsü mutabık mıdır?
Ziya Paşa, aklın ölçüsü olarak insanın iş ve eserlerini göstermiştir.
“Ainesi iştir kişinin lâfa bakılmaz
Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde.”
Doğru aklın ölçüsü insanın işi ve
eserleridir. Toplum da, Kur’an ve
Sünnet de insanın amellerini ve
eserlerini ölçü alır. Fakat çoğu zaman toplumun akıllı dediği kimse,
vahyin
terazisinde
akılsızdır.
Kur’andan uzaklaşan toplumlar,
dünyevî işleri aklın ölçüsü zannederler.
Oysaki vahiy, merkezde uhrevî
olmak üzere dünya-âhiret işlerini
ölçü alır.
Maalesef, günümüz toplumunda,
akıllı olarak vasıflandırılan insanlarda ölçü, genellikle dünyevî kazanımlardır. Dünyada elde ettiği malmülk ve makam ile dîninden dolayı
dünyası zarar görmediği ölçüde kişi
akıllı addediliyor. Dünyalık kazanımları az olan ve hele dîninden dolayı dünya menfaatlarına zarar gelen
insan, akıllılar sınıfından ihraç edilir. Hatta içten içe akılsız olarak vasıflandırılıp, azarlama konusu edilir.
Halbuki vahiy, dünyanın gerçekliğini ortaya koyup, âhiretin üstünlüğüne yönelişi, akıllılık olarak değerlendiriyor.
Allah (c.c) şöyle buyurmaktadır;
-“Oysaki size verilen her şey, dünya hayatının (geçici) menfaat ve zînetidir. Allah katında olan ise, daha
hayırlı ve daha devamlıdır. Hiç akıl
erdirmez misiniz.” (Kasas: 60).
Toplumsal müslümanlık yozlaştıkca, İslâmî değerler de yozlaştırıldı. Yozlaşan bu değerlerden bir tanesi de akıllı insan tanımlamasıdır.
Toplum olarak İslâm’ın tersine gidildiğinden beri, fiiller gibi değerler ve
kavramlar da vahiy ile zıtlaşmaya
başladı. Değerleri İslâmî kıymetçe
yaşamayan müslümanlar, bu değer-
H
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
➤ 05 ➤Şubat · Februar 2012 · Rebiü`l Evvel 1433
Dr. Yusuf IŞIK
[email protected]
Akıl ve Akıllı Kimse
Herkes kendi aklını yeterli görüp ondan razı
olsa da Kur’an bunu doğru bulmuyor. Peygamberine dahi akıl ile yetinmemesi ve ortak
akıl diyebileceğimiz istişareyi O’na emrediyor. Zira sadece kendi aklını kullanan insan
akıllı olsa da, başkalarının da aklını kullanan
insanlar daha akıllıdırlar.
Ne mutlu, kendi aklını ilâh edinmeden, istişareye önem veren, Kur’an ve Sünnet’in emrine verdiği akılla hareket eden kimselere...
leri toplumun biçtiği kıymete mahkûm ettiler. Maalesef günümüz
müslümanları bir çok İslâmî değeri,
vahiy ile sünnetin kıymetinde ve ölçüsünde değil de toplumun kıymet
ve ölçüsünde yaşıyor. Dolayısıyla
akıllılığın ölçüleri de tersyüz oldu.
İnsan yaşamında yönlendirici ve
belirleyici üç temel sâik vardır; İnsanlar bu sâiklerle hareket eder ve
yaşarlar. Bunlar; akıl, duygu ve şehvettir. Bunlardan hangisi baskın
olursa, diğer ikisini kontrolü altına
alır ve insan etkin olanın yönlendirmesinde yaşar. Aklın kemaliyle ha-
reket edenler, kâmil insanlardır.
Duygularıyla yaşayanlar, duygusal
insanlardır. Gazap, ihtiras, heva...
vs. şehvetlerin hakim olduğu insanlar ise, nefisperest insanlardır.
Aklın, amellerden insanî ilişkilere, konuşmalardan ahlakî özelliklere
dair hayatın her alanına yansımaları
vardır. Kişinin aklı, yaşamındaki bu
fenomenlerden, emarelerden rahatlıkla okunur. Böylece insanın akıllılığı bilinir.
Resûlüllah (s.a.v) akıllı kimseleri
on maddede özetlemiştir;
dosya
“Kendisine cahillik yapana yumuşak davranır ve kendisine haksızlık yapanı affeder. Kendisinden aşağı olanlara alçak gönüllü olur. İyilikte kendisinden üstün olanlarla yarışır. Konuşmak istediğinde önce düşünür; konuşacağı iyi bir şey ise söyler; kötü ise susar. Bir fitne ile karşılaştığında Allah’a sığınır. Elini ve dilini fitneden korur. Bir fazilet gördüğünde, ganimet bilip onu elde etmeye
çalışır. Hayırdan ayrılmaz. O’nda
ihtiras görülmez.”
İslâm Peygamberi Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) bir Hadîs-i Şerifinde şöyle tanımlar akıllı kimseyi;
- “Akıllı o kimsedir ki, nefsini dizginler (terbiye eder) ve ölümden sonrası için amel eder. Ahmak da o kimsedir ki, nefsini şehvetlerine tâbî kılar ve kuruntularla (cenneti) temenni eder.“
Akıllı insan, dünyevî olsun uhrevî olsun, işlerinin akıbetini görüp
ona göre hareket eder. Amellerinin
ve gidişatının nereye varacağını önceden görür. Ne oldum değil de ne
olacağım endişesiyle yaşadığı için,
ele geçirdikleriyle başı dönmez ve
şımarmaz. Eldeki sermayesi her ne
kadar bugün olsa da, hayatı bugünden ibaret görmez. Hayatının yarınını hesaba katar ve bu günlerinden,
yarınlarına hazırlık yapar. Böylece
hayvanlar misali anlık yaşamaz. Düşünce âleminde geçmiş ve geleceği
cem eder.
Toplum her ne kadar aklın ve
akıllılığın ölçüsünü dünyevî kazanımlar olarak görse de hakikatte ise,
akıllı kimselerin rızkı genellikle dardır. Dünyadan nasipleri azdır.
Hz. Ali’ye;
-“Akıllı kimselerin rızkı neden azdır?” diye sorarlar. Hz. Ali de;
-“Akıl da bir rızık değil midir? Allah, bunu onların rızkından düşmüştür.” diye cevap verir.
Akıl rızıklar içerisinde en kıymetlilerindendir. İnsanoğlu malmülk ile ulaşamadığı şeye, akılla
ulaşır. Vahyin emrine verdiği akılla
rahat ve huzurlu yaşar ve bu akıl sayesinde kurtuluşa erer.
Herkes kendi aklını yeterli görüp
ondan razı olsa da Kur’an bunu doğru bulmuyor. Peygamberine dahi
akıl ile yetinmemesi ve ortak akıl diyebileceğimiz istişareyi O’na emrediyor. Zira sadece kendi aklını kullanan insan akıllı olsa da, başkalarının
da aklını kullanan insanlar daha
akıllıdırlar.
Ne mutlu, kendi aklını ilâh edinmeden, istişareye önem veren,
Kur’an ve Sünnet’in emrine verdiği
akılla hareket eden kimselere...
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
➤ 06 ➤Şubat · Februar 2012 · Rebiü`l Evvel 1433
haber
HASENE Mali’de 540 Katarakt Ameliyatı Yaptırttı
“Açılan Gözler, yapılan dualar gözlerimizi yaşarttı”
Hasene IGMG Sosyal Yardım Derneği Afrika’da Katarakt Projesi bağlamında kararan gözlere ışık olmaya devam ediyor. Diğer taraftan Hasene’ye
bağışlanan adak ve akika kurbanları
mazlum ve mağdurların sofralarında
duaya dönüşüyor.
Hasan Kaplan, Hasene IGMG Sosyal Yardım Derneği’nin gönüllüsü olarak katarakt ameliyatlarının takibi ve
adak kurbanlarının kesimi ve dağıtımında bulunmak üzere Mali’ye gitti.
24.12.20111 – 31.12.2011 tarihleri arasında Mali’deki işleri takip eden Kaplan, 540 katarakt ameliyatı gerçekleştirildiğini ifade etti ve Avrupa’dan bağışlanan adak kurbanlarının kesimlerinde
ve dağıtımında hazır bulundu.
Kaplan şunları paylaştı: “Hasene
IGMG Sosyal Yardım Derneği’nin gö-
nüllüsü olarak katarakt çalışmalarını ve
adak kurbanlarının kesimini takip etmek için kara kıtanın güzel ülkesi Mali’deki kardeşlerimizle birlikteydik.
Allah’ın izni ile 24 – 31 aralık tarihleri arasında Mali’nin 5 ayrı bölgesinde
katarakt ameliyatları projesinde oradaki kardeşlerimizi ziyaret ettik ve yardımseverlerimizin selamlarını ilettik.
Ameliyatları yaptığımız bölgeler: San,
Koutiala, Ouélésébougou, Douentza ve
Yanfolila idi. Yoksulluğun ve vitaminsizliğin ana sebebi olduğu katarakt hastalığının Mali’de çok yaygın olduğunuz
öğreniyoruz; yılda ortalama 12.000 civarında insanın muzdarib olduğu bir
rahatsızlık.
Hasene aracılığı ile katarakt bağışında bulunan yardımseverler destekleri ile kimi yaşlı, kimi genç 540 göze ışık
oldu. Bu söylediklerim kağıt üzerinde
basit rakamsal gerçekler olabilir ama
işin duygusal yanı daha bir farklı; tam
540 göz dünya ışığını tekrar görür ve işlerini bir başkasına ihtiyaç duymadan
kendi görür konuma geldiler. Gördüğümüz manzaralar, ameliyattan çıkan
insanların hissiyatına tanıklık etmemiz
bize apayrı duygular yaşattı. Ameliyattan çıkan herbir kişinin pansumanı
açıldığında yaptıkları dua gözlerimizi
yaşartmaya yetti. Hele yaşlı bir amcamızın ellerini açıp ‘İnşallah tüm beyazlar sizin gibi müslüman olur’ demesi
bizleri hem gülümsetti hem de duygulandırdı.”
106 büyük baş Adak Kurbanı kestik
Hasene IGMG Sosyal Yardım Derneği’ne bağışlanan adak kurbanları
Mali’de kesildi. Kaplan kesilen adak
kurbanlarına dair şunları paylaştı: “Katarakt ameliyatları bir taraftan devam
ederken diğer taraftan Hasene’ye adak
kurbanlarını vekalet eden yardımsever-
lerin adak kurbanlarını kestik ve ihtiyaç sahiplerine ulaştırdık; kendilerine
adak kurbanı payı dağıttığımız ihtiyaç
sahipleri bolca dua ettiler. Adak kurbanlarını katarakt ameliyatı yaptığımız
şehirlerdeki medreselerde, hapishanelerde ve camii çevrelerinde kesip dağıttık ve mağdur insanların hayır dualarını aldık. Özelikle hapishane koşullarını
gördüğümüzde bırakın et yemeyi günde bir öğün yemek yiyen – o da çok
cüzzi miktarda- mahkumların dualarını unutmak mümkün değil. ”
Hasene gönüllüsü Hasan Kaplan son
olarak şunları söyledi: “Mali’de yürüttüğümüz katarakt ameliyatlarında birlikte
çalıştığımız ve bizlere destekçi olan tüm
Mali Sağlık Bakanlığı yetkililerine (P. N.
L. C.) ve kendilerini ziyaretlerimiz esnasında bizlere göstermiş oldukları ilgiden dolayı Mali T.C. Büyük Elçilik görevlilerine teşekkür ediyoruz.”
Uluslararası Köln Mobilya Fuarına Türk Firmaları İlgisiz Kaldı
ünyanın mobilya dalında sayılı fuarlarından biri olan Köln
fuarı kapılarını ziyaretcilerine
açtı. Geçtiğimiz yıl (2011)de dünyanın
farklı ülkelerinden rekor düzeyde katılım olan Köln Mobilya fuarına 50 ülkeden 12oo mobilya üreticisinin katıldı.
Öte yandan fuara katılımı ülkemiz
açısından değerlendirirsek 2009 ve
2010`da rekor seviyede katılım, geçtiğimiz yıl dikey hareketle katılımın
düştüğü gözleniyor. 2011`de sadece
17 iştirakçi Türk firması fuara eşlik
ediyor. 2011 yılı rakamları 2009 ve
2010 yılına göre oldukça düşük ve bu
yıl resmi verilerde kayıtlı katılan Türk
firma sayısı sadece 8. Bir örnekleme
verecek olursak Çinden 77 adet mobilya firması dünya pazarına ürün sunurken Taiwan Honkhok gibi ülkeler bile
20, 30 firmasıyla fuardalar. Yine Avru-
D
padan başta İtalya olmak üzere yüzlerce firmalarıyla Köln Fuarına katılım
sağladılar.
Egenin incisi İzmirden Yatsan yatak gurubları firması geçtiğimiz yıl aynı standdında yerlerini aldılar. Yatsan
gurubu geçen yılki fuar sonrasında
pek çok yeni müşteri kazandıklarını
bildirdiler. Firma yetkilisi Abdullah
bey “Dünya firmalarıyla yarışacak kalitemizle bu yarışın içindeyiz, kararlı
adımlarla önümüzü görerek yürüyoruz, geçtiğimiz yıl bizim açımızdan verimli geçti tabiki buralara katılmanında ağır bir maddi bedeli de var” dedi.
Yine İzmir merkezli Ahmet Avni
Dolmenin İzmir Mithatpaşa meslek lisesi marangoz bölümünü bitirmesiyle
başlayan bu gün için iki oğlunun devralıp yüzlerce kişinin geçimini sağladığı Adas ve Dolmens firmaları, Uluslar
arası fuarlara katılımın verdiği avan-
tajla çeşitli dünya ülkelerine ihracat
gerçekleştiriyorlar. Ahşap mobilyadan
son on yılda masa ve sandelye gurublarına ağırlık verdiklerini Avrupanın
ardından son yıllarda orta doğu Israil
ve Kanadayla da ilgilendiklerini belirttiler.
TC. KÖLN BAŞKONSOLOSU
KÖLN MOBİLYA FUARINDA TÜRK
STANDLARINI GEZDİ
2012 Uluslararası Köln Mobilya
fuarına katılan Türk girişimcileri T.C.
Köln Başkonsolosu M. Kemal Basa ve
Çalışma Ateşesi Tahsin Özdemir
standlarında ziyaret ettiler. Geçtiğimiz
yıl (2011)de de fuara katılan Türk girişimcilerine hoş geldiniz diyerek ziyarette bulunan Köln konsolosunu tekrar gören iş adamlarımız morel ve
motvasyon açısından oldukca memnun kaldılar.
Gazetemize fuar izlenimleri ile alakalı açıklamalarda bulunan TC. Köln
Başkonsolosu Mustafa Kemal Basa
şunları aktardı. “Sizlerin de izlediği gibi fuara katılımda Türk firmaları açısından istikrarlı bir düşüş var. Sürekli
bir düşüş olmasında hem bizim ve
hem Alman dostlarımızın düşünmesi
gereken bir durum söz konusu. Türk iş
adamların fuarlara bile katılımda vize
sorunları var onlarca belge hazırlamak
durumundalar. Bir de fuar müddetince 3-5 günlük bir vize verilmesi, fuarın
akabinde vizelerinin hemen bitmesi
gibi olumsuz bir durum söz konusu.
Bir başka faktörde İstanbul fuarı var
Türk mobilya sektörünün geleneksel
müşterisi olan Ortadoğu, Kuzey Afrika gibi ülkelerin İstanbulu tercih etmeleri firmalarımızın da daha çok o
fuara yönelmeleri sebebiyle burayı tercih etmemişde olabilirler” dedi.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
➤ 08 ➤Şubat · Februar 2012 · Rebiü`l Evvel 1433
haber
Wuppertal Yunus Emre Gençlik’ten Gençlik Gecesi
uppertal Milli Görüş Camii Gençlik teşkilatının
düzenlemiş olduğu gençlik
gecesine ilgi yoğundu.
Açılış konuşmasını Cemiyet Başkanı Abidin Temel’in yaptığı programda Gençlik Teşkilatı yeni başkanı
Kazım Mollamehmetoğlu ve yeni Cemiyet Hatibi İsmail Aslan birer konuşma yaptılar.
Eski Gençlik başkanı Mevlana Şa-
W
hin kürsüye davet edildi ve yeni Gençlik Başkanı Kazım Mollamehmetoğlu
tarafından çiçek takdim edildi. Mevlana Şahin yeni görevi Yönetim Kurulu
Tanıtma başkanlığına getirildi.
Çevredeki vatandaşlarımıza yönelik sosyal ve kültürel hizmetleri ile
takdir kazanan Wuppertal Milli Görüş Teşkilatı Yunus Emre Camii Gençliği gençlik gecesi organize edip, vatandaşlarımızın hoşça vakit geçirmesini sağladı.
Gençler arasında yapılan yoğurt
yarışında gençler kıyasıya yarıştılar
gençler yoğurtta parayı bulamayınca
yogurdu hazırlayan Hasan Koçyigit
parayı yoğurdun içine koymayı unutmuşum deyince gençlerin emeği boşa
gitti. Tabi şakalaştılar.
Gecenin konukları arasında IGMG
Düsseldorf Bölge Gençlik Başkan Yardımcısı Mehmet Kurulay vardı. Mehmet Kurulay da bir konuşma yaptı:
“Ebucehil ve adamlarının işkenceleri,
kız çocuklarını diri diri toprağa gömüyorlardı, köleler vardı Habeşi Bilal,
Ebubekir, Hz Ali ve sahabelerin çektiği işkencelerden bahsetti.
Bugün burada gençlere yönelik konuşma hazırladım büyüklerden özür
diliyorum. Buraları yaptıranlardan
Allah razı olsun kıymetini bilelim” dedi.
İkramlarında yer aldıgı program
gece geç vakitlere kadar devam etti.
Çin’den Amerika’ya Oradan Köln-Ehrenfeld’e Uzanan Bir Yolculuk
012 yılına henüz yeni girmiş olmamıza rağmen, geçen senenin
olumlu trendinin bu yıl da devam
edeceği yılın ilk günlerinde de belli oldu. DİTİB Genel Merkez’in sunduğu
hizmetlere ve Köln Merkez Camii inşaatına duyulan ilginin gün geçtikçe
arttığı, dünyanın herbir tarafından inşaata olan ziyaretçi talebinden anlaşılmaktadır.
Farklı ilgi alanları ve her yaştan ziyaretçi grupları, direkt (www.zentralmoschee-koeln.de) adresinden DİTİB’e ulaşarak ziyaret talebinde bulunmaktadır. Bu farklı talepler ziyaret konusuna göre yönlendirilip ilgili uzman
personel tarafından cevaplanmaktadır.
Bu ziyaretçi gruplarının hepsini burada saymak mümkün olmasa da üç
gün üst üste kabul edilen ayrı ayrı ziyaretçi grupları üzerinden bir genel tablo
çizmek konunun boyutunu izah etmek
için faydalı olacaktır.
10.01.2012 tarihinde bir hizmet içi
eğitim programı çerçevesinde Köln’ü
ziyaret eden Shanghai Belediyesi’nin
16 idari memuru DİTİB’i ziyaret etti.
Görüşmede DİTİB’in dini cemaat ve
Alman toplumunda önemli bir aktör
olarak yürüttüğü çeşitli hizmetleri yakından tanıma fırsatı bulan Çin’li dele-
2
gasyon, ziyaretini yeni Merkez Camii’nin inşatını gezerek tamamladı.
DİTİB 11.01.2012 tarihinde ABD’
nin Syracuse Üniversitesi’nden gelen
30 kişilik bir ziyaretçi grubunu ağırladı. Uyumla ilgili konularla ve yeni yapılan camilerin uyuma katkısıyla ilgilenen grup, Din ve Toplum Araştırmaları Merkezi’nin (forege) hizmet binasında yapılan Merkez’in araştırma konularıyla ilgili ilmi seminerlere katıldıktan sonra DİTİB Genel Merkez binasına geçerek yeni Köln Merkez Camii’nin 3 boyutlu animasyon filminini
seyredip caminin mekan konseptini ve
burada sunulacak olan hizmetleri yakından tanıma fırsatı buldu. Ayrıca
gruba camii inşaatı ile ilgili sürdürülen
tartışmalar ve bu tartışmaların toplumsal-sosyal sürece ve aynı zamanda
toplumsal iletişim ve algılama biçimlerindeki değişime sağladığı katkı hakkında bilgi verildi.
Her iki grup da inşaatın oldukça
ilerlemiş olduğunu yerinde gezerek
gördü. Caminin etrafında yer alan ek
binaların dış cephelerinin yüzde 90’ı
camla kaplanarak iklim şartlarına karşı korunurken aynı zamanda cami
kompleksinin zerafeti de meydana çıkmış oldu. İnşaat alanında 12 ayrı şirketin devam eden çalışmaları (kalorifer,
sıhhi tesisat, alçı zemin, duvar, kapı,
cam, çilingir sistemleri, dış tesisat vs.)
ve güvenlik nedeniyle, inşaat ancak dışından gezilebildi. Katılımcılar, alanda
gördükleri ilerlemeden memnun kaldıklarını ifade ederek DİTİB’e 2012 yılının ortalarında yapılması öngörülen
açılış için de başarılar diledi.
12.01.2012 tarihinde ise farklı bir
ziyaret gerçekleştirildi. DİTİB, Köln
Merkez Camii’ne mücavir olan BETAHaus’un çalışanlarına tanıtım amaçlı
bir program düzenledi. BETA-Haus’un
kendi cafesinde gerçekleştirilen programda Merkez Camii’nin 3 boyutlu tanıtım filminin gösteriminden sonra
sorular cevaplandırıldı. Toplantı, DİTİB ve cami projesine yakın bir ilginin
de kurulabildiği samimi ortamda geçti.
Taraflar aynı zamanda düzenli etkinliklerin çerçevesinde işbirliğinin devamını kararlaştırdı. Bu işbirliği örneğin
bu yılki “Expedition Colonia” (Köln
Şehrini Keşfetme Festivali) münasebetiyle devam ettirilecektir.
Ziyaretlere ayrıca, Portland (ABD)
Reed College’de Köln Merkez Camii
inşaatını konu alan “Minarets in the
German Public Sphere” başlıklı mastır
çalışmasını hazırlayan bir öğrenci katıldı. Çeşitli camii inşaatı yönetimleriyle yapılan söyleşilerden sonra yeni
Köln Merkez Camii’nin inşaatını sürdüren DİTİB ile de bir söyleşi yaptı.
Amerikalı öğrenci bu söyleşilerden
sonra Amerika’dan gelen ziyaretçi grubuna da katılarak buradaki İngilizce
sunumdan da faydalanabildi. Samimi
ve profesyonel ilgiden memnun kalan
Amerikalı öğrenci duygularını; “Encountering the Cologne Mosque truly
shifted my perspective on the building.
Having formed a picture of the project
from news articles, press statements,
and models of the structure, I was
struck by how well the mosque blended into the landscape. Seeing the concrete form of the mosque alongside
such similar surroundings, I became
immediately aware of the mosque's social counterpart-both the mosque
structure and community it supported
are clearly an everyday part of the German landscape, there to stay. Thank
you so much for helping me!” sözleriyle ifade etti.
DİTİB geçtiğimiz yılda bu ve benzer şekilde toplam 116 ziyaretçi grubunu ağırlayıp 2826 kişiye yeni camiyi tanıtmıştır.
Ayrıca 36 doktora, mastır vs. tez
çalışmalarına DİTİB’in ilgili birimince
danışmanlık hizmeti verilmiştir.
Auf der Bleiche 29 . 42289 Wuppertal . Tel.: 0202 747 659 70 . Fax.: 0202 747 659 71
www.casado.eu . [email protected]
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
➤ 10 ➤ Şubat · Februar 2012 · Rebiü`l Evvel 1433
haber
DiTiB Cami Dernekleri Kadın Faaliyetleri Değerlendirme Çalıştayı
lmanya’nın farklı eyaletlerinde görev
yapmakta olan bayan din görevlileri ve
sosyal bilimcilerin katılımıyla 13-15
Ocak 2012 tarihleri arasında Bonn’da gerçekleşen “Cami Dernekleri Kadın Faaliyeleri Değerlendirme Çalıştayı” başarıyla tamamlandı.
Çalıştaya DİTİB Genel Başkanı Prof. Dr.
Ali Dere, Diyanet İşleri Başkanlığı Aile ve Dini Rehberlik Daire Başkanı Yrd. Doç. Dr. Huriye Martı, Dış İlişkiler Dairesi uzmanı Dr.
Zekiye Demir’in yanısıra psikolog Dr. Emine
Seçmez, Eyalet Birlikleri Koordinatörü ve
proje geliştirme sorumlusu pedagog Ayten
Kılıçarslan ve ilahiyatçı Şeyda Can, sosyal pedagog Sebiha Küman, ilahiyatçı ve DİTİB Dini Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Dr. Fatma
Bayraktar Karahan ile ilahiyatçı Ulviye Ezerbolatoğlu konuşmacı olarak iştirak ettiler.
Federal Göç ve Mülteciler Dairesi
(BAMF) desteğiyle gerçekleşen çalıştayda, cami dernekleri ve toplumun genelinde Müslüman kadına dair algı ile cami derneklerinde
yürütülen veya organize edilen kadın çalışmaları ele alındı. “Anstoss” (Başlama Vuruşu) ismini taşıyan proje kapsamında anket, çalıştay
ve el kitabının yayına hazırlanması gibi üç ana
çalışma alanından biri olan çalıştayı, projenin
idarecisi Yasemin Metin açtı. Daha sonra söz
alan DİTİB Genel Başkanı Prof.Dr. Ali Dere
“Kadın çalışmalarında yeni dönem” başlıklı
konuşmasında, “Kadın sözkonusu olduğunda
sadece bu konudaki gerçeklerden değil, zaman zaman da algılardan, önyargılardan ve
değerler üzerinden bu konuları tartışıyoruz.
Kadınlarda özgüven eşitlikçi bir yaklaşım ve
A
dengeli bir tavırla oluşturulabilir.
Kadınlara yönelik çalışmalar yapılırken,
mevcut olan sorunlar, tahlil edilip, var olan
imkanlar ve hizmet alanları kullanılarak giderebilir bu surette faaliyetlerimize ivme kazandırabiliriz. Bu hususta diğer kurumların tecrübe ve hizmet alanlarından yararlanmak, bu
hizmetleri eğer ihtiyaç varsa, ki var, kendi cemiyetlerimizde yaymak başlıca amacımızdır”
dedi.
Üç gün süren çalıştayda Dr. Zekiye Demir, “Almanya’da Yaşayan Türk Kadını başlıklı 2011 yılında yayınlanan ve Almanya’da
1500`den fazla kadın üzerinde yapılan araştırmanın sonuçlarını değerlendirdi.
İlahiyatçı Ulviye Ezerbolatoğlu “Din ve
cinsiyet ekseninde sorunlar” başlığı altında,
bu sorunların ortaya çıkış sebepleri, günümüz
müslümanlarının mevcut sorunları hangi
perspektiften bakarak anlama ve çözebilme
refleksleri geliştirebilecekleri üzerinde durdu.
İlahiyatçı Şeyda Can, proje kapsamında
çalıştay öncesi DİTİB’e bağlı cami derneklerinde yapılan, kadın faaliyetlerinin hedefleri,
nitelikleri ile ortaya çıkan sorunları irdeleyen
bir alan araştırmasının sonuçlarını yorumladı.
Pedagog Ayten Kılıçarslan, “Almanya’da
kadın örgütlenmesi modelleri” üzerinde durarak, DİTİB gibi birer dini cemaat olan katolik ve protestan kiliselerinin kadın örgütlenmesi modellerini ve kadın çalışmalarında ne
gibi ihtiyaç ve beklentilerin olduğunu ele aldı.
Diyanet İşleri Başkanlığı Aile ve Dini
Rehberlik Daire Başkanı Yrd. Doç. Dr. Huriye
Martı “Diyanet işleri Başkanlığı tarafından
Türkiye’de yürütülen aile irşat çalışmaları”
hakkında bir bilgilendirme yaparak, İslam’ın
aile kavramına bakışı ve Peygamber Efendimizin birey olarak erkek, kadın, çocuk ve genelde aileye hangi prensiplerle yaklaştığı üzerinde durdu.
Sosyal pedagog Sebiha Küman “danışma
sürecinde uygulanabilir iletişim metodları”
hakkında bilgilendirdi. Psikolojik açıdan iletişim konusuna değinen Dr. Emine Seçmez,
muhafazakar ve dindar insanların, psikolojik
sorunlarda sergiledikleri beklenti ve davranış
refleksleri hakkında bilgi vererek karşılaşılan
sorunlarda hangi temel prensiplerden yola çıkılması gerektiği üzerinde durdu.
Bireysel, toplumsal, ailevi ve örgütsel algılar, sorunlar ve çözüm yollarının tespit edilmesi maksadıyla oluşturulan çalışma gruplarını yöneten Dr. Fatma Bayraktar Karahan,
ortaya çıkan fikirlerin derlenmesi, tasnif edilerek ilgili kişi ve birimlerle paylaşılması görevini üstlendi. Katılımcıların başından sonuna kadarki aktif katılımları ile başarıyla sonuçlanan çalıştayın, sunuş ve çalışma grupları
değerlendirmelerinin, dile getirilen fikir ve
düşüncelerin iki dilli bir kitapçık halinde yayınlanacağı duyuruldu.
Çalıştayda kısaca şu temel görüşlerin altı
çizildi:
• DİTİB bağlamında, Merkez ve Eyaletler
düzeyinde kadınların en kısa zamanda örgütlenmeleri tamamlanmalı, hem örgütlenme
sürecinde, hem de bu örgütlerin faaliyetlerinde bayan din görevlilerinin tecrübe, birikim
ve katkılarından azami ölçüde faydalanılmalıdır.
• Hastahane, hapishane ve huzurevi gibi
kurumlarda kalan Müslümanlara yönelik ziyaretlerde kullanılabilecek özgün sunum ve
metodlar geliştirilmeli ve bu hizmetlerde süreklilik sağlanmalı, bu aşamada Türkiye’de
edinilen tecrübelerden faydalanılmalıdır.
• Periyodik toplantılar gerçekleştirilerek
bayan din görevlilerinin bilgi ve tecrübe paylaşımları sürekli hale getirilmelidir.
• Farklı konularda iki dilli broşürler ve çalışma materyalleri oluşturulmalı ve bunlar
Müslüman ve gayri Müslim kitlenin kullanımına sunulmalıdır.
• Aile, kadın, çocuk, eğitim ve terbiye metodlarını konu alan bilgilendirme portalleri
oluşturulmalıdır.
• Derneklerde kadınların yönetim kurullarına aday olmaları ve aktif görev almaları
sağlanmalı, tüzükler bu anlamda gözden geçirilmelidir.
• Camilerde anne ve babalara yönelik, çocukta cinsellik eğitimi ve bu eğitimin Almanya şartlarında hangi yaşta nasıl verilmesi gerektiği ile ilgili bilgilendirme seminerleri yapılmalıdır.
• Gelecek vadeden başarılı kız çocukları
kariyer yapmaya teşvik edilmeli ve desteklenmelidir.
• Cinsiyet ayırımcılığına fırsat verilmemeli, İslam’ın insan algısına ters düşen her türlü
cinsiyet ayırımcılığı ile her platformda mücadele edilmelidir.
Prodialog Kapanış Programı
İTİB Dinler ve Kültürlerarası
İlişkiler Aktif Gönüllüler Almanya Kongresi ve federal düzeyde 2009-2011 yılları arasında gerçekleştirilen Prodialog@DITIB projesi finali, Bochum’da yapıldı. Federal Göç ve
Mülteciler Dairesi (BAMF) ve Avrupa
Uyum Fonları (EIF) tarafından desteklenen proje kapsamında, cami dernekleri
için üç yılda 1500`den fazla fahri dinler
ve kültürlerarası ilişkiler gönüllüsü yetiştirildi.
Düzenlenen kapanış programının
konuşmacıları arasında Diyanet İşleri
Türk İslam Birliği (DİTİB) Genel Başkanı Prof. Dr. Ali Dere, Baden-Württemberg Eyalet Uyum Bakanı Bilkay Öney,
D
Duisburg-Essen Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Ursula Boos-Nünning, Bayreuth Üniversitesi öğretim üyesi Prof.
Christopf Bochinger, DİTİB Dinler ve
Kültürlerarası İlişkiler Müdürü Bekir
Alboğa, gazeteci Çiğdem Akyol, “ProDialog” proje yöneticisi Faruk Şahin ve
Nidersachsen ve Bremen DİTİB Eyalet
Birliği Koordinatörü Emine Oğuz yer aldı.
DİTİB Genel Başkanı Prof. Dr. Ali
Dere selamlama konuşmasında şunları
söyledi: “Sizleri Pro-Dialog projesinin
kapanış programında selamlamaktan
dolayı son derece mutluyum. Çoğulculuğun korunmasındaki toplumsal birliktelik her zaman çağdaş toplumun yapı
taşları olmalıdır. Zira çoğulculuk ve
farklılıklar toplumun olmazsa olmazıdır.
Bu ve benzeri projeler, kültürel ve dini
çoğulculuğa değerler ekseninde katkıda
bulunmaktadır. Pro-Dialog projesi Müslümanların yaşayışına ve dini hayatına,
toplumsal realiteyi de gözeterek özel bir
katkı sunmuştur.
Seminer katılımcılarının özel fahri
gayretleri takdire şayandır. Sizlerin sayesinde sayın katılımcılar, aynı zamanda
diyalog çalışmalarında fahri olarak aktif
olan Müslümanların sayesinde, bugünkü
program sadece bir kapanış programı
değil, gerçekte esaslı ve değerli birlikteliğin ve her yerde ve zamanda mümkün
olması gereken kabul görmüş bir diyalo-
ğun açılış programıdır.”
Baden-Württemberg Eyaleti Uyum
Bakanı Bilkay Öney de konuşmasında,
gönüllü çalışmalara açık olma ve sivil insiyatifin bütün toplumu ilgilendiren katılım sürecine uzun süreli bir etki sağlayacağına vurgu yaptı. Bakan şöyle devam
etti: “ProDialog@Ditib projesi ile toplumumuzun iç birlikteliği daha da güçlenecektir. İşte tam da dinler ve kültürlerarası alanda karşılıklı kabulü destekleyen
köprüler oluşmaktadır.”
Programda akademisyenlerden oluşan çalışma gruplarını sonuçları takdim
edildi ve bu çalışma gruplarının sürdürüleceği bilgisi verildi. Program, “mücadele
alanı olarak göç ve dini-kültürel çoğulculuk” başlıklı tartışma ile sona erdi.
HAYAT
vrupa’nın ileri sanayi toplumlarının içinde kendilerine hatırı sayılır yer edinmiş
ve bulundukları yere kendilerini layık görmeyerek daha da iyi konumlara gelmek için canhıraş gayret sarf
eden Türkler giderek artıyor. İşgücü
göçüyle oluşan Avrupa Türklerinin
şimdilik büyük kesimi, yerli topluma kıyasla alt katmanlarda olsa da,
artık yerleşik bir hayat düzenine
hem intibak etmiş, hem de benimsemiş durumdadır. Emek göçüyle oluşan Batı Avrupa Türkleri, tahlil edilirken gerçekçi ve bir o kadar da insaflı olmak gerekir. Kendilerinden
her yönüyle çok daha iyi şartlarda
olan yerli halkla ve aynı kültür havzasına dahil olan diğer Avrupalı göçmenler veya azınlıklarla değil de,
dünü ve bugünü itibariyle kendisiyle
kıyaslanmalıdır.
Bilinen ve bilinmeyen bütün
menfiliklere rağmen, ağırlıklı Almanya olmak üzere, dünün “Misafir
İşçileri”nin torunları akın akın Avrupa üniversitelerinin kapılarına çoktan beri dayanmış durumdalar. Daha
şimdiden kız ve erkek onbinlerce
yeni nesil Türk, Almanya, Avusturya, Hollanda, Fransa ve Belçika gibi
ülkelerin üniversitelerinde tahsil
görmektedir. Onların dedeleri ilk defa ülke dışına çıkarken, kendileri kadar, gönderen ve kabul eden ülkelerin yetkilileri de bu gidişin akibetini
uzun boylu düşünmemişlerdi. Şimdi
ise yarım asırlık bir tecrübeden hareketle, gelecek yıllar için orta ve uzun
vadeli, “Avrupalı Türkler Projesi”
üretilmelidir.
Dün geldiği ülkenin dilini bilmeyen, diplomasız Türklerin yerini,
bugün doğduğu ülkenin dilini konuşan, diplomalı Türklerin aldığı hakikatı dikkate alınırsa, gelecek de ona
göre tasavvur edilebilir. Dün, her halukârda Türkiye’ye her şeyiyle bağlı
ve muhtaç olan vatandaşların yerini,
bugün anavatanla yenivatan arasında gönül köprüsü kuran soydaşlar
ağırlıklı olarak almaya başladı. Dünya vatandaşlığına namzet bu yeni
nesil Avrupa Türkleri, bal arıları gibidirler: Hem çok verimli, hem de
çabuk küserler. Ceplerinde dünyanın
dört bir yanına vize engeline takılmadan gidebilecek pasaportları, geçerli meslek veya yüksek öğrenim
diplomaları, ayrıca birden fazla lisan
bilmeleri, onların dünya vatandaşlığını kolaylaştıran amillerin başında
gelir.
Yurtdışındaki vatandaş veya soydaş konumundaki Türklere hizmet
gayesiyle oluşturulan resmî müesseseler, işin ehli ve mesuliyetin idraki
içinde olanlar tarafından değil de,
belli bir siyasî veya ideolojik görüşe
A
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
➤ 11 ➤ Şubat · Februar 2012 · Rebiü`l Evvel 1433
Mahmut AŞKAR
[email protected]
Bu Sesi Duy Türkiye
“Kızgın ve Kırgın Nesiller”
Bütün mesele; bu genç, dinamik akademik potensiyelin kıymetini bilmek; ona, kültürel bağları kadar gönül bağlarının da olduğu atayurdundan kulak kabartabilmek, el uzatabilmek;
faydalı olabilmek ve ondan, hem ülke adına
hem de yaşadıkları ülkelerle dostluğun daha da
pekişmesi adına, faydalanabilmektir. Sözkonusu okumuş, eğitimli nesillere “faydalı olmak”
ve “faydalanmak”tan kastı anlayabilmek için
onları iyi tanımak gerek; hem de adamakıllı...
mensup insanların çöreklendiği makamlar hâline gelirse, yeşermeye
başlayan umutlar bir daha canlanmamak üzere kurur. Ve bu kadrolar
samimi olsalar da, konuya vakıf olmadıklarında, yurtdışındaki Türkler
için proje üretme ve geliştirme ferasetine sahip olamazlar. Devletin kasasından beş kuruş dahi almadan ve
devlet, onların eğitim ve öğrenimi
için beş kuruş dahi harcamadan, Av-
rupa’nın en seçkin üniversitelerinde
okumuş onbinlerce Avrupalı Türk,
hem yaşadıkları ülke, hem de Türkiye için bulunmaz bir nimettir.
Dünyada çok az ülkeye nasip olabilecek böylesi bir insan hazinesinin
farkında olmayan veya hakkıyla değerlendiremeyenler; Ankara’nın
kendisiyle ceddeleşen kısır siyasetinden başını kaldıramayan bizim
“başlar”dan başkası olamaz.
dosya
Bütün mesele; bu genç, dinamik
akademik potensiyelin kıymetini
bilmek; ona, kültürel bağları kadar
gönül bağlarının da olduğu atayurdundan kulak kabartabilmek, el uzatabilmek; faydalı olabilmek ve ondan, hem ülke adına hem de yaşadıkları ülkelerle dostluğun daha da
pekişmesi adına, faydalanabilmektir.
Sözkonusu okumuş, eğitimli nesillere “faydalı olmak” ve “faydalanmak” tan kastı anlayabilmek için onları iyi tanımak gerek; hem de adamakıllı...
Onlar bazen deli çaylar gibi gümbür gümbür akar, bazen de “yatağına
kırgın ırmaklar” gibi oluverirler. Verebilirseniz şayet, onlardan onbinlerce kültür elçisi olur. Ondan evvel
esas mesele; içinde bulunduğumuz
çağa daha başlamadan başlatılan
“kültürler çatışması”nın ne kadar
farkında ve idrakinde olduğunuz gibi, kendi kültürünüzden haberdarlık
derecesiyle de sonuna dek bağlantılıdır. İşin özü; kültürün verilebilmesinde saklıdır.
Verebilirseniz şayet, onlardan onbinlerce gönüllü lobiciler olur. Ağırlığı kadar para verdiğiniz ve üstelik
lobicilik yapmaları için görevlendirdiğiniz adamlar(ınız)dan daha ağırlıklı olurlar hem de... Bütün mesele;
sizin gönül verebilmekte ve gönül
alabilmekteki maharet ve samimiyetinizle alakalıdır. İşin sırrı; gönül
köprüsünü kurabilmekte gizlidir.
Onlar, deli çaylar gibi aktıklarında da tehlike var, yatağına kırgın ırmak gibi olduklarında da... Avrupa
Türklerinin Avrupa’da yetişen nesillerini tehdit eden iki büyük tehlike
var:
1.Kızgınlık
2.Kırgınlık.
Kızgınlık; dışlanmışlığın, ötekilenmişliğin, aşağılanmışlığın ifadesi, dışa yansımasıdır. Siz bu tavrı,
bunların tamamına karşı çekilen bir
protesto olarak da addedebilirsiniz.
Kızgınlık; esasen doğup büyüdüğü ülkenin onu kendinden görmediğinden ve değerler bazındaki farklılığını kabullenmediğinden dolayıdır.
Kırgınlık; anlaşılamamanın, şefkatsizliğin, beklentilerin boşa çıkmasının, sevgisizliğin, ilgisizliğin ve
sahipsizliğin neticesidir.
Kırgınlık; kendisinden olanlara
olduğu kadar onu kendisinden sayanlaradır ve adını koyamasa, meramını anlatamasa da o, aslında onunki gönül kırılmasıdır.
Bu nesil taştığında, kendisiyle
beraber etrafını da yıkar gider diye...
ve bir de, bu nesil küstüğünde, mecrasını terk eder diye korkuyorum.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
➤ 12 ➤ Şubat · Februar 2012 · Rebiü`l Evvel 1433
haber
ATiB Gençlik Özel Eğitim 2. Kampı Darmstadt’ta Yapıldı
ençlik Kolları Özel Eğitim kadrosu 2. dönemin ikinci kampını bu sene özel eğitime yeni katılan ikinci grup ile bir sene eğitimi geride bırakan birinci grup ile birlikte
Darmstadt’ta gerçekleştirdi.
Gençlere “Mekke 1”adı altındaki
ilk dersi Osnabrück Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Başkanı Prof. Dr. Bülent
Uçar verdi.
Peygamberimizin hayatından bazı
örnekler veren Uçar, özellikle Peygamberimizin ahlakı ve onun Peygamberliğe Rabbi tarafından hazırlanışının
üzerine durdu.
Öğle yemeği ve namazın ardından
ise Osnabrück Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde öğretim görevlisi olan Esnaf
Begic “Mekke 2” adlı dersi gençlere
sundu. Buna Kur’an-ı Kerim okuyarak
başlayan Begic, İslam‘ın ne anlama geldiğini ve hangi ayetin nasıl anlaşılması
gerektiğini, o ayetlerin iniş sebebi ve
zamanını analiz ederek, anlattı. Ayrıca
Kur’andan ve Resulullah’tan (s.a.v) örnekler vererek, İslamda tebliğin yerini
ve nasıl olması gerektiğine vurgu yaptı.
Buna müteakıben Özel eğitimin ye-
G
ni başlamış olan ikinci grubu, ATİB
Gençlik Kolları Özel Eğitim Ekibinden
Oğuzhan Aksoy’un vermiş olduğu,
“Medine 1” adlı ders ile devam etti.
Müslümanların kurduğu ilk devlette
azınlıklara nasıl davranıldığını anlatan
Aksoy, bizlerin azınlık olan bir topluluk olarak hakklarımız olduğu şuurunda olmamız gerektiğini ve bunları
savunmamız gerektiğini vurguladı.
O günün son dersi olan “Medine 2”
adlı dersi, Frankfurt Johan-WolfgangGoethe Üniversitesi İlahiyat bölümünde doktorasını yazmakta bulunan Senat Uzeirovsky sundu. Medine’nin son
devrini işleyen Uzeirovsky gençlere
açıkladığı ayetlerde seçtiği “mantık yolu dili” ilgi uyandırıcı idi ve gençler tarafından büyük beğeni kazandı.
Kampın akışında gençler ATİB’in
mimarlarından İhsan Öner ile “Peygamberimizin Ülküsü ve Ülkücülüğü”
adı altında ocakbaşında buluştular.
Öner değerli Türk yazarlar ve düşünürlerinden olan Galip Erdem’in sözünü hatırlatarak “Bizler anca ülkücülüğe aday olabiliriz’’ diyerek, gerçek ve
samimi ülkücülüğün tanımını ve ayrıca ülkü kelimesinin esas manasına
vurgu yaptı.
Efendimizin “Bir elime güneşi, bir
elime ayı verseler yine davamdan vaz
geçmem” sözlerinden yola çıkarak, bir
insanın inandığı bir ideali varsa, bunun için bütün zorluklara göğüs gerebileceğini anlattı. “Efendimizin ülküsü
İslamiyetti” diyen Öner bizim ülkücülüğümüz O’nun izinde gitme gayreti
olduğunu vurguladı.
Günümüz meselelerinede değinen
İhsan Öner, gençlerin sorularını cevapsız bırakmadı. Sözlerine gençlere
toplum içerisinde örnek alınan “Toplum Önderleri” olmaları gerektiği mesajını vererek son verdi.
Kampın ikinci günü “Halifeler Dönemi” dersini Darmstadt Boşnaklar
derneği din görevlisi Zenahir Mrakovic verdi. Her halifenin özelliklerine,
zorluklarına ve başarılarına değinen
Mrakovic birlikten güç doğduğunu ve
her fitnenin büyük zararlar açabilen
yanlış bir hareket olduğuna dikkat çekti.
Buna paralel olarak bu eğitimin
“bilgi aktarımı” hedefli ilk yılını başarıyla sonuçlamış olan birinci kadro
“teşkilatçı ve teşkilatlı insan yetiştir-
meyi” hedefleyen pratik çalışma dönemine geçmiş bulundu. Bu ikinci dönemin ilk görevi, ATİB Gençlik Kollarının faaliyet alanını kapsayan her türlü
pratik çalışmaları bir bilgi bankasına
oturtup böylece gelecek nesillerin de
işini kolaylaştırmak ve standardize etmek, oldu. Bunun gerçekleşmesi için
bir önceki kampda “Gençlik Kolları
Çalışma Paketleri’’ ile ilgili bilgi veren
Mehmed A. Çelebi, bu doğrultuda
gençleri çalışma paketlerine yerleştirerek görev dağılımında bulundu. Üç ay
sürecek olan bu çalışmanın grup sorumluları, onbir genç ATİB‘liden oluşan ATİB Gençlik Kolları Özel Eğitim
kadrosundan seçildi.
Tüm gün üç ayın çalışma sürecini
ve içeriğini belirleyen grublar pazar
gün sabah kahvaltısından sonra tekrar
bir araya gelip, yaptıkları çalışmaları
diğer grublara slayt gösterisi eşliğinde
sundular.
Son olarak çok verimli geçen kampın değerlendirmesini yapan gençler
tekrar buluşma ümidi ile hediye verilen kitaplar ile birlikte kamptan ayrıldılar.
ATiB Darmstadt Emir Sultan’da Kültür Gecesi
ralık ayı, Türk ve İslam tarihi
açısından önemli aylardan biridir. Hz. Mevlana’nın, Mehmet Akif Ersoy’un ve Seyit Ahmet Arvasi’nin ölüm yıldönümleri bu ay içinde olduğu gibi, bizzat Hz. Peygamber’in kumandanlığında gerçekleştirilen Mekke’nin Fethi de yine Aralık
ayının son gününe denk gelir.
ATİB-Darmstadt Emir Sultan Külliyesi’nin toplantı salonunu son sandalyesine kadar dolduran her yaştan
ATİB’lileri 31 Aralık gecesi dopdolu
bir proğram bekliyordu.
Darmstadt Türk-İslam Kültür Der-
A
neği’nin yeni yönetimi, gençler için bilgi yarışması, Mekke’nin Fethi ve İstiklal Marşı Şairi Mehmet Akif Ersoy’un
ölüm yıldönümü gibi üç önemli konuyu aynı gecede proğramına aldı.
Yönetim Kurulu Başkanı Metin
Karavaş yaptığı açış konuşmasında,
yeni seçilen ekibiyle birlikte kültürel
faaliyetlere ve gençlerin eğitimine daha çok ağırlık vereceklerini söyledi.
Emir Sultan Külliyesi İmamı Yakup Ateş, Mekke’nin Fethi’ni anlattı.
ATİB-Darmstadt eski başkanlarından
Ragıp Yazıcı’nın denetiminde hazırlanan, gençlere yönelik ödüllü bilgi ya-
rışmasında taraflar arasında heyecanlı
anlar yaşandı.
Daha sonra ATİB Genel Başkan
Yardımcısı Mahmut Aşkar, Ülkücü
Hareket’in önde gelen düşünürlerinden Merhum Seyit Ahmet Arvasi’yle
ilgili, zaman darlığından dolayı, kısa
bir bilgi sunduktan sonra, Mehmet
Akif Ersoy hakkında hazırladığı sohbetini yaptı.
Mehmet Akif ’in hayatından kısa
kesitler anlatırken, onun dava adamlığını pekiştiren, yaşadığı bazı anektotlar da sundu. İstiklal Şairi’mizin dün-
ya görüşü ve hadiselere getirdiği yorumları kendi şiirleriyle anlatan Mahmut Aşkar, “Asrın idrakine İslam’ı
söyletmek” konusunda Akif ’in ne demek istediğine ve günümüzde bu mesajı nasıl algılamak gerektiğine dair
açıklık getirdi.
Evlerde hazırlanan birbirinden leziz yiyecekler ve tatlılar daha sonra
misafirlere ikram edildi.
Gecenin geç saatlerine kadar aile
fertleriyle birarada çay sohbeti yapan
ATİB’liler, görevlilerden böylesi proğramların devamını temenni ettiler.
HAYAT
nver Şimşek, Abdurrahim
Özüdoğru, Süleyman Taşköprü, Habil Kılıç, Yunus Turgut,
İsmail Yaşar, Theodoros Boulgarides, Mehmet Kubaşık, Halit Yozgat.
4 Kasım 2011’de, Eisenach’taki banka soygunu olağan bir şekilde cereyan etse idi, yukarıda saydığımız
isimler muhtemelen hâlâ “hilâl” yahut “boğaziçi” isimli özel polis komisyonlarının soruşturmalarında
geçiyor olacaktı. Ancak bu insanlar,
13 yıldır cinayetler, bombalar ve soygunlar ile Almanya’da huzur ortamını tehdit eden bir nazi terör birliğinin kurbanı oldular. Uyuşturucu ticareti, koruma parası, hatta aile içi
kavgalar gibi bugüne kadar polis soruşturmasının odağında bulunan
cürüm nedenleri bir anda manasız
hale geldi. Son kurban Halil Yozgat’ın öldürülmesinin üzerinden
beş, ilk kurban Enver Şimşek’in öldürülmesinin üzerinden ise ancak
on bir sene geçtikten sonra geride
bıraktıkları kişiler, zanlıları ile cürüm nedenlerini ve dolayısıyla çok
sevdikleri yakınlarının neden öldürüldüklerini bilebiliyor. Zaman zaman onları da potansiyel suçlu ilan
eden spekülasyonlar ve şüpheler bir
anda hükmünü yitirdi. Şimdilerde
siyasetçiler, güvenlik makamları, sivil toplum ve dini cemaat temsilcileri kurbanların ailelerinin kapısına
akın ediyor. Öyle ki, üstüste gelen
olayları takip edebilmek dahi imkânsızlaştı. Bir yandan Cumhurbaşkanı Wulff, aileleri makamına davet
ediyor ve bu insanların acılarından
derinden etkilendiği izlenimi bırakıyor, diğer yandan meclis başkanı
mecliste duygulu bir merasimle kurbanları yad edip geride kalanlarından özür diliyor ve Türkiye Cumhuriyeti’ni temsilen gelen yetkililer ziyaretlerinde maktüllerin yakınlarına
dayanışma sözü verip acılarını paylaştıklarını dile getiriyorlar. Ve nihayet sivil toplum ve dini cemaat temsilcileri de, bu seri cinayetler hususundaki ihmallerini, eksikliklerini
kabul edip ancak bu ihmal ve eksikliklerin bu aileler için nasıl sonuçlar
getirdiği ile alakalı bir özeleştiri yapmadan onlarla daha sıkı temas kurarak yakınlık sağlamaya çalışıyorlar.
Matem içindeki bu ailelere yönelen
dikkatler yıllardır bu konuda süre
gelen cehalet gözönüne alındığında
daha itici görünüyor. Mağdurların
yaşadığı acı tecrübeler nedeniyle yapılan özeleştiri ve hissedilen mahviyet bugün hepimizin payına düşen,
maalesef yapabileceğimiz tek şeydir.
Türk Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, mağdur olan aile mensuplarıyla gerçekleştirdiği görüşmelerin
ardından bu insanların yakınlarını
E
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
➤ 13 ➤ Şubat · Februar 2012 · Rebiü`l Evvel 1433
Oğuz ÜÇÜNCÜ
[email protected]
Bize Söylenenler,
Bizim Sorumluluklarımız
Bilhassa aşırı sağcı terör konusunda, bu tehlikeli
fikirlerin geliştiği ortamlar da dahil olmak üzere
bütün meselelerin, ayrıca güvenlik makamlarının
ve istihbaratın müdahalelerinin eksiksiz ve tavizsiz
bir biçimde aydınlanmasına dikkat etmeliyiz. Bazı
“küçük balıkların” gözaltına alınması, NPD’nin
yasaklanması ile yapılan cılız bir tartışma ve bir
anma töreni ile -kurbanlara ve geride bıraktıklarına duyduğumuz saygıdan dolayı- yetinmemeli, bilakis gerçek bataklığın ülkemizde kurutulması için
durmadan ve ısrarla mücadele etmeliyiz.
kaybetmenin yanısıra içinde yaşadıkları toplum tarafından yanlızlığa
itilip tecrit edilmek gibi üzücü bir
durumla da karşılaşmış olduklarını
söyledi. Onca yıl boyunca kimse onların kapılarını çalmadı, çok kişi ise
temas kurmaktan kasten kaçındı.
Hepimiz bu insanları gerçekten tarifi zor acıların içinde yalnız bıraktık.
Ve burada “yalnız bırakmak” derken, normalde de ihmal ettiğimiz kişisel ilişkileri kastetmiyoruz. Söz
konusu olan aynı silahla ve aynı şekilde işlenen seri cinayetler olduğu
halde, biz dahi emniyet makamlarının açıklamaları ile hemen tatmin
olduk ve olayları eleştirel bir yaklaşımla takip etmedik. Almanya’daki
cinayetler, bombalı suikastler ve
kundaklamalarla alakalı, malum
“yabancı düşmanlığı” arka planının
gizlendiği hikâyeler dinledik. Zamanla ortaya çıkan uygunsuzluklar,
çelişkiler, hatalar ve skandallara rağmen güvenlik makamlarının doğruluğuna olan inancımız sarsılmadı.
Rheinland-Pfalz Başbakanı Kurt
Beck’in, Ludwigshafen’de dokuz kişi-
dosya
nin can verdiği ve henüz dumanı tüten kundaklanmış bir evin önünde
her türlü ırkçı arka planı ihtimal dışı
bırakmasına hiçkimse itiraz etmedi
mesela. Öyle görülüyor ki bizler dahi, beceriksizce iş gören makamlar
tarafından ülkemizin güvenliğinin
bizzat biz Müslümanlar tarafından
tehdit edildiğine ikna olmuşuz. Zira
medyada etkili bir şekilde Müslümanların temsilcilerinin de katılımıyla tezgâhlanan programlarda kamuoyuna kontrol ve güvenliğin sağlanmış olduğu hissi telkin edildi.
Halbuki Alman birliğinin yeniden
sağlanmasından sonra şiddet yanlısı
militan ve sağ bataklık, hem kişilerin
hayatı hem de ülkemizin anayasal
düzeni için en büyük tehdidi teşkil
ediyordu. Yıllardır süregelen ihmallerimizi birkaç hafta içerisinde telafi
etme çabalarımızla devlet ve toplum
olarak günlük gelişmelerin ve peşpeşe gelen olayların cereyanına kapılma tehlikesi ile karşı karşıyayız. Ancak asıl yapmamız gereken, kendimizi nasıl tanımladığımızı bir an
muhakeme edip, davranışımızı özeleştirel bir tahlilin sonuçlarına göre
şekillendirmek olmalıdır.
Bu, İslâmî cemaatlerin mağdurların geride bıraktığı insanları, şiddet
ve ağır suçlar hakkında bilgilendirilmeleri açısından yöntemlerini gözden geçirmesi anlamına geliyor. Bu
insanlar yaşadıkları acının üstüne
bir de toplum tarafından cezalandırılmamalıdırlar. Bununla beraber sivil toplum kuruluşları ve dinî cemaatler olarak görüşlerimizi bildirmekten asla geri durmamalı ve göçmen
kökenli insanlar, cürümlerin, suikastların, bombalı saldırıların ve
kundaklamaların kurbanı olurken
siyasetçilerin ve emniyet makamlarının kullandığı dili içselleştirmekten sakınmalıyız. Zwickau terör hücresi meselesinde de net bir şekilde
ortaya çıktığı gibi, soruşturmaları
eleştirel bir gözle ve uzun soluklu bir
anlayışla takip etmeli ve muğlak kalan durumlara kamuoyunun dikkatini çekmeliyiz. Bilhassa aşırı sağcı
terör konusunda, bu tehlikeli fikirlerin geliştiği ortamlar da dahil olmak
üzere bütün meselelerin, ayrıca güvenlik makamlarının ve istihbaratın
müdahalelerinin eksiksiz ve tavizsiz
bir biçimde aydınlanmasına dikkat
etmeliyiz. Bazı “küçük balıkların”
gözaltına alınması, NPD’nin yasaklanması ile yapılan cılız bir tartışma
ve bir anma töreni ile -kurbanlara ve
geride bıraktıklarına duyduğumuz
saygıdan dolayı- yetinmemeli, bilakis gerçek bataklığın ülkemizde kurutulması için durmadan ve ısrarla
mücadele etmeliyiz.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
➤ 14 ➤ Şubat · Februar 2012 · Rebiü`l Evvel 1433
haber
Avrupalı Türklere Müjde: “Emeklilik Danışma Merkezi” Hizmete Girdi
vrupa`da her evde konuşulan
bir konu var. Borçlanarak Türkiye`den Emekli Olmak… Ben
de emekli olmak istiyorum, ama ne zaman emekli olabilirim? Ne kadar para
yatırmam gerekir? Kaç yaşında emekli olabilirim? Ne kadar maaş alabilirim? soruları uzayıp gidiyor.
Artık bu soruların cevabı ve çözümü size çok yakın. EMEKLİLİK DANIŞMA MERKEZİ bu hizmeti ayağınıza getirdi. Artık Almanya merkezli
tüm Avrupa ülkelerinde yaşayan vatandaşlarımza hizmet sunacak EMEKLİLİK DANIŞMA MERKEZİ gerekli
hazırlıkları yaparak, uzman kadrosu,
Avukatları ve profesyonel personeliyle
çalışmalarını başlattı.
EMEKLİLİK DANIŞMA MERKEZİ müdürü Mustafa MACİT nasıl bir
yapılanma içinde olduklarını ve verecekleri hizmetler hakkında bilgi verdi.
“Yurtdışında yaşayan vatandaşları-
A
mız için her geçen gün önemi artan ve
BORÇLANARAK TÜRKİYE`DEN
EMEKLİ OLMA alanında Türkiye
merkezli yapılan çalışmalar emekli olmak isteyen kişilerin Türkiye`ye her
gidiş ve gelişlerinde masraf ve zaman
kayıplarına sebep olmakta, eksik ve
yanlış bilgilendirmelerden hak kayıp-
ları meydana gelmektedir. Ya da amatör kişiler tarafından yapılmaya çalışılan müracaatlarda iyi niyetle de olsa
hatalar yapılmakta bundan dolayı telafisi mümkün olmayan maddi zararlar
oluşmaktadır.
Bundan dolayı EMEKLİLİK DANIŞMA MERKEZİ olarak vatandaşla-
rımıza ücretsiz ön bilgi verilmekte, kişiye özel DURUM CETVELİ çıkarılarak sağlıklı ve doğru karar verilmesini
sağlamaktayız. Tüm evraklar Almanya
Merkez büromuz tarafından teslim
alınmakta ve vatandaşlarımıza Türkiye`ye gitmeden hizmet sunmaktayız.
Bütün yazışma ve bilgilendirme işlemleri Almanya merkez büromuzdan
yapılacaktır. Turkiye`deki çalışmalarımızı kamuoyunun yakından tanıdığı
Eski Trabzon Milletvekili Av. Şeref
MALKOÇ ve tecrübeli avukat grubu
ile birlikte yürüteceğiz.
Artık defalarca Türkiye`ye gitmenize, binlerce Euro masraf yapmanıza, işlerinizin uzamasına, bu nedenle strese
girmenize gerek yok. EMEKLİLİK
DANIŞMA MERKEZİ olarak uzman
kadromuzla tüm işlerinizi biz yapıyoruz, SİZ SADECE EMEKLİ OLUYORSUNUZ…
IGMG Hacc 2011 Kafile Başkanları Değerlendirme Toplantısı
ERPEN – IGMG Hac-Umre ve
Seyahat şirketi gerçekleştirilen
2011 yılı Hac organizasyonunu
değerlendirmek üzere Almanya ve Almanya dışı ülkelerden katılan Kafile
başkanları ve 2011 Hac organizesinde
görev yapan birim başkanları ile birlikte
Kerpen`de toplandı.
IGMG Genel Merkezinde yapılan
programa IGMG Genel Başkanı Kemal
Ergün, Genel Başkan Yardımcısı ve Mali İşler Başkanı Hakkı Çiftçi, IGMG
Hac-Umre ve Seyahat Birim Başkanı
Tahir Köksoy, 2011 Hac Organizesi
Mekke Sorumlusu Erol Öztürk, Medine
Sorumlu Yardımcısı Mehmet Oğuz, bayan irşad görevlileri ve Suudi Arabistandan Rüştü Banaz katıldı.
Berlin Kafile Başkanı Orhan
Sarı`nın okumuş olduğu Kur`an-ı Kerim tilaveti ile başlayan toplantı da yoklamadan sonra söz alan IGMG HacUmre ve Seyahat Birim Başkanı Tahir
Köksoy başarılı Hac organizasyonu geçirdiklerini bundan dolayı organizede
görev alan kafile başkanları, birim başkanları ve tüm ekibe teşekkür etti. Köksoy konuşmasında toplam 7 binada 105
hizmet görevlisi 165 kafile ve grup görevlisi toplam 270 görevli ile bu çalışmaları yürüttüklerini belirtti. “Organize
K
süresi boyunca ciddi manada rahatsızlık
geçiren bir hacımız olmadı, ayrıca hacılarımız içinde vefat olayının olmaması,
salimen tüm hacılarımızın geri gelmeleri elbetteki bizleri mutlu etmiştir” dedi.
IGMG Hac-Umre ve Seyahat Birim Başkanı Tahir Köksoy “Şirketimize ulaşan
raporları titizlikle inceliyoruz, ayrıca
hacılarımıza gönderdiğimiz anketler de
bizlere geri dönüyor. Hacılarımızın bir
çoğunun organizeden memnun oldukları ve olumlu kanaatlerini belirttiklerini gördük. Bu tablo karşısında şirket
olarak bizler de motive oluyoruz” dedi.
IGMG Hac-Umre ve Seyahat Birim
Başkanı Tahir Köksoy “Bu hafta itibari
ile Hac ve Umre kayıtlarımız bölgeler
aracılığı ile internetten online olarak girilecektir. İlk etapta pilot bölgelerde
başlayacak olan bu çalışma sayesinde,
işlemler hız kazanacak, takip ve doğru
bilgi akışı sağlanmış olacaktır. Şirket
olarak devamlı yenilik ve teknik altyapıya önem veriyoruz, insanımız kaliteli
hizmeti hak ediyor, biz de gereğini yapıyoruz” dedi. 2012 Umre programlarına
da değinen Köksoy: “hedefimiz binlerce
umreciyi kutsal topraklarla buluşturmaktır, bu yönde çalışmalarımız devam
ediyor” diye aktardı.
Toplantının ana gündemini Kafile
başkanlarının sözlü olarak yaptıkları
değerlendirmeler oluşturdu. Tüm kafile
başkanları değerlendirmelerini, görüşlerini ve tekliflerini aktardılar. Getirdikleri yazılı raporlarını sundular.
2011 Hac dönemi Mekke Sorumlusu
Erol Öztürk ve Medine Sorumlu Yardımcısı Mehmet Oğuz beyler de organizenin kısa değerlendirmelerini yaptılar.
Tüm ekiplere hizmetlerinden dolayı teşekkür ettiler. Yine organize boyunca
Fetva hizmetlerini yürüten Fetva sorumlusu Hulusi Ünye de yaptıkları hizmetleri, karşılaştıkları fıkhi problemler
ve bu yönde yapılan çalışmaları aktardı.
Suudi Arabistan`dan toplantıya katılan
Rüştü Banaz da toplantıya katılanları
selamladıktan sonra, geçmişte yaşadıkları tecrübeleri ve bazı hatıraları aktararak, katılımcıları tebessüm ettiren ve bir
o kadar da düşündüren bir konuşma
yaptı.
Toplantıda söz alan IGMG Genel
Başkan Yardımcısı ve 2011 Hac Koordinatörü Hakkı Çiftçi de, “Hac hizmeti
vermek şereflerin en büyüğüdür, bu şekilde taçlanmış siz arkadaşları tebrik
ediyor, çalışmalarınızdan dolayı teşekkür ediyorum” dedi. Haccın ciddi bir
hizmet olduğunu, bunu ancak kalifiye
ve yetişmiş elamanlarla yapılabileceği-
nin altını çizen Çiftçi, burda bulunan
kadro bilgi ve tecrübe birikimi olarak
çok kaliteli bir kadro, bu birikimin yeni
nesillere aktarılması ancak sizin sayenizde olacaktır bu sebeple gençleri mutlaka yetiştirmelisiniz” dedi.
Hac değerlendirme toplantısına katılan IGMG Genel Başkanı Kemal Ergün de toplantıya katılanları selamladıktan sonra “başarılı bir organizeyi geride bıraktık bundan dolayı hamdediyoruz” dedi. Verilen raporların çok önemli olduğunu vurgulayan Ergün, teşkilatımızın dünden bu güne gelmesinde emeği geçenlere teşekkür etti. Teşkilat olarak ciddi manada eğitim çalışmalarına,
okul ve yurt çalışmalarına önem verdiklerini söyleyen Ergün, “Cenab-ı Hak bu
çalışmaları yaparken bize güç, kuvvet ve
imkan versin” diye dua etti.
Toplantı sonunda Stuttgart Bölgesine başarılı çalışmalarından dolayı bir
laptop, Kafile başkanı Eyüp Esene de bir
plaket verildi.
Yine başarılı çalışmalarından dolayı
CIMG Müzdelife Kafile başkanı Fatih
Sarıkır`a da bir laptop ve plaket verildi.
Toplantı birlikte çekilen hatıra fotoğrafının ardından Münür Çamlı hocanın okuduğu Kur`an-ı Kerim tilaveti
ile sona erdi.
Aytaç Avrupa Großmarkt
Marktstr. 10 . 50968 Köln
Tel.: 0221-3797985
Fax: 0221-3797986
Mobil: 0177-6529370
Depo Market Et Reyonu
Vogesenstr. 1 . 50739 Köln
Depo Market Et Reyonu
Markenstr. 7 . 40227 Düsseldorf
Depo Market Et Reyonu
Marktstr. 247 . 47798 Krefeld
Depo Market Et Reyonu
Münsterstr. 154 . 44145 Dortmund
Mobil: 0177-6529370
YENi YENi YENi YENi
Depo Market Et Reyonu
Friedrich-Ebertstr. 79 . 47119 Duisburg (LAAR)
Mobil: 0177-6529370
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
➤ 16 ➤ Şubat · Februar 2012 · Rebiü`l Evvel 1433
haber
Aşırı Sağa Karşı Güçbirliği
lmanya’da aşırı sağ ile mücadele yöntemleri
ve izlenecek stratejiyi ele almak için hükümet, sivil toplum kuruluşları, vakıf ve dini
kuruluş temsilcileri Federal İçişleri Bakanlığı’nda
bir araya geldi. Azınlık ve demokrasi düşmanlarına
karşı mücadeleye ağırlık verilmesi konusunda görüş
birliğine varılırken, Federal İçişleri Bakanı HansPeter Friedrich, aşırı sağa karşı mücadele bilgi merkezinin ortak işbirliğinin önemli ayağını oluşturacağını belirtti.
Almanya’da Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) adlı Neonazi terör hücresinin 2000-2007 yılları arasında 8'i Türk 10 kişiyi katlettiği ve birçok suçu işlediği ortaya çıkmasından sonra aşırı sağ ile mücadele
konusu toplumun her kesimini harekete geçirdi.
Toplumun çeşitli kesimlerinden yaklaşık 30 dernek
A
ve kurum temsilcisi ile bir araya gelen Federal İçişleri Bakanı Hans-Peter Friedrich ile Federal Aile,
Yaşlılar, Kadınlar ve Gençlik Bakanı Kristina Schrö-
der, bu toplantı ile aşırı sağ ile mücadele konusunda
güçlü bir sinyal vermek istediklerini söyledi. “Azınlıklara saldırı, bize saldırıdır. Azınlıklara saldırı demokrasiye saldırıdır.” görüşünde hemfikir olan federal bakanlar, aşırı sağa karşı kararlı mücadelenin
artırılarak sürdürüleceğini açıkladılar.
Federal İçişleri Bakanlığı'nda yapılan “yuvarlak
masa toplantısı”na, Alman Sendikalar Birliği
(DGB), Alman Papazlar Konferansı, Almanya Yahudiler Merkez Konseyi, Almanya Müslümanlar
Merkez Konseyi, Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu Genel Sekreteri, Berlin Büyükelçiliği Din Hizmetleri Müşaviri ve Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) Başkanı Prof. Ali Dere da katıldı. Toplantıda ayrıca aşarı sağa karşı mücadele veren farklı
proje yöneticileri de hazır bulundu.
Federal İçişleri Bakanı Friedrich ile Federal Aile
Bakanı Schröder, yaklaşık üç saat süren toplantıdan
sonra birlikte düzenledikleri basın toplantısında,
aşırı sağa karşı mücadelede başarılı olunabilmesi
için birimler ve kurumlar arasındaki bilgi akımının
hızlandırılacağını belirtti. Demokrasiyi güçlendirmek ve demokratik hukuk devletini korumak için
bu alanda mücadelenin önemini vurgulayan Friedrich, bu mücadelenin kararlı bir biçimde artırılarak
sürdürülmesinin kaçınılmaz olduğunun vurguladı.
Friedrich, aşırı sağcıların sayısının azaldığını, ama
bunların arasında şiddete meyilli olanların sayısı
hala çok yüksek olduğunu belirtti. Bu toplantının
ilk ve tek olduğuna dikkat çeken Friedrich, imkanlar el verişli olursa bu tür toplantıların eyalet ve belediye düzeyinde yapılması gerektiğini söyledi.
Bakan Schröder ise, “Azınlıklara saldırı, bize saldırıdır. Azınlıklara saldırı demokrasiye saldırıdır.”
diyerek, toplumun her kesimini aşırı sağcı akımlara
ve teröre karşı mücadeleye çağırdı. Schröder, aşırı
sağa karşı mücadele konusunda tecrübenin mevcut
olduğunu vurgulayarak, derneklerin tecrübelerini
paylaşması için yeni bir “Bilgi ve Yetenek Merkezi”
oluşturacaklarını da söyledi. Schröder ayrıca öğretmen ve ebeveynlerin aşırı sağcı gençlerle nasıl davranmaları konusunda eğitim almasının önemine
değindi.
Almanya Yahudiler Merkez Konseyi Başkanı
Dieter Graumann, seri cinayetlerin aydınlatılmasında şu ana kadar kayda değer bir gelişme olmamasını eleştirdi. Graumann, “İlgili makamlar bu
korkunç cinayetlerin aydınlatılmasında hala kış uykusundaymış gibi bir izlenim bırakıyorlar. Biz hala
nasıl olup da, bu kahverengi ölüm komandolarının
10 yılı aşkın süre eyalet eyalet dolaşıp insanları öldürmelerini anlayamıyoruz. Zaman kaybetmeden
buna açıklık kazandırılmalı.” dedi.
ZAMAN-AZAMAT DAMIR, BERLİN
IGMG
Eğitim Başkanlığı’ndan
Dört Yeni Kitap
7 ve 8 yaş grubuna yönelik Temel Bilgiler Hazırlık Serisi 1 ve 2 kitapları çıktı.
Kitaplar Avrupa’daki çocuklarımızın Türkçeleri gözönünde bulundurularak; kolay anlayabilecekleri
bir dil, üslup ve metod uygulanarak, didaktik ve
pedagojik bir yapıda hazırlandı.
Türkçe dersinin önemine binaen Türkçe dersine
daha fazla ağırlık verilmiştir. Türkçe dersinin yanısıra seviyeye uygun, temel olarak İtikat, İbadet, Siyer ve Ahlak konuları işlendi.
IGMG Eğitim Başkanlığı tarafından gerçekleştirilen ‘Hikayeler Yarışıyor’ yarışmasında dereceye
giren hikayelerden birisi olarak yayınlanan ‘Karlı Bir
Park Macerası’ hikaye kitabı çıktı.
Hikayelerde Avrupa’da yaşayan çocuklarımız
kendi çevrelerinden inanç ve kültürlerini yansıtan
değişik motifler bulacaklardır.
Gençlik Eğitim Serisinin 2. Kitabı olan ‘Güzel Konuşma ve Yazma’ kitabı çıktı.
İslam Toplumu Milli Görüş Eğitim Başkanlığı Eğitim
Müfredatları dahilinde belirli bir eğitim seviyesi kazandırılmış gençlerin ana dillerini destekleyici ve
güzel konuşma, güzel hitap etme becerilerini geliştirebilecekleri bu çalışmanın ana hatları Gençlik
Teşkilatı Eğitim Birimi ile birlikte hazırlanılmış olan
faydalanabilecek önemli bir çalışma olmuştur.
Sipariş İçin
Bu kitap sayesinde Avrupa’da yetişmiş gençlerimiz
Türkçe dilini daha iyi konuşabilme, yazabilme becerisi kazanacak ve kendisinden sonraki nesillere
sağlıklı bir dil aktarımında etkin olacaklardır.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
illetleri millet yapan değerler vardır. Bu değerlerin
başında din, dil ve bunların yoğurduğu örf ve gelenekler, sanat, müzik, mimari, ahlaki duruşu,
kültürel yapı vs. manevi dünyamızı
oluşturur ve bizi hayata daha iyi hazırlar. Bu değerleri aldığımız zaman
hayatımız bir mana kazanır. Manevi
hayatımızın yanında dünyamızda
şenlenir huzur buluruz.
Her çağda milletimizin çokça yetiştirdiği manevi mimarlarımız olmuştur. Eserleri gönlümüzü aydınlatmış, dünyamızı şekillendirmiştir.
Bir millet ne kadar çok değer yetiştirirse, insanlık ailesine o kadar çok
hizmet etmiş olur. Milletleri yücelten hizmetleri ve hakkaniyet ölçüleridir.
Manevi dünyamızı aydınlatanların kaynağı Yüce Allah’ın kitabı
Kur’an-ı Kerim ve O’nun Resulü
Sevgili Peygamber Efendimiz ve yol
arkadaşlarıdır. İmanın tam olduğu
devirlerde millet olarak yüceldik ve
yükseldik. O devirlerde insanlığa
öncü devlet adamları, sanatkârlar,
ilim adamları ve manevi hayatımızı
tanzim eden, yol gösterenler çokça
çıkmışlardır.
Türk Milleti tarih boyunca insanlık ailesine kattığı değerlerle ve verdiği hizmetlerle tarihe adını altın
harflerle yazdırmıştır. Milletimiz
kurduğu devletlerle, geliştirdiği medeniyetlerle, hak ve adalet anlayışıyla, idaresinde asırlarca bulundurdu-
M
➤ 19 ➤ Şubat · Februar 2012 · Rebiü`l Evvel 1433
Selahattin SAYGIN
[email protected]
Manevi Dünyamızın
Mimarları
ğu milletlerin dinine, diline, kısacası
kimliğine, kişilik ve şahsiyetine asla
dokunmamış ve kendi dilini, dinini
asla dayatmamıştır. Dünyada bunun
bir benzeri yoktur. Tarihimizde bunun örnekleri çoktur. Türklerin idaresinde Bulgar, Yunan, Romen, Sırp
vs. kendi dinlerini, kültürlerini 400,
500 yıl korumuş ve asla erozyona uğramamışlardır. 500 yıl Osmanlı Türk
idaresinde kalan Araplar Türkçe öğrenme ihtiyacı duymadan, herhangi
bir baskı görmeden varlıklarını sür-
dürmüşlerdir. Türklerin baskısını bırakın, hatta idare eden Türklerin diline Arapçanın ciddi etkisi olmuştur.
Bu da tarihimizde emperyalist bir
anlayışın olmadığını gösteriyor. İnsan hak ve hürriyetinin olmadığı bir
yerde asla medeniyet ve ilerleme olmaz.
Sadece Aralık ayında kaybettiğimiz manevi mimarlarımızın bir kısmını yazsam sayfalar yetmez. Bir kaçını yazmadan da geçemeyeceğim.
Mevlana, İmam-ı Rabbani, Meh-
dosya
met Akif Ersoy, Seyit Ahmet Arvasi.
Her biri manevi hayatımızda çok
önemli şahsiyetlerdir. Varlıklarını
Allah için ilme, irfana, sevgiye, insanın mutluluğuna harcamışlardır.
Mevlana’nın fikirleri bütün dünyada ilgiyle takip ediliyor. Pınar berraklığındaki düşünceler dünya insanlığının hararetini giderecek hikmetli sözlerdir. Mevlana ile İmam-ı
Rabbani bir bütünün parçaları gibiler.
Mehmet Akif Ersoy bu toprakların yetiştirdiği fevkalade bir hazinedir. Takdir hislerimiz sadece “İstiklal
Marşı Şair”imiz oluşu değil, Kur’an
ilmiyle, dava adamlığıyla, mücadelesiyle, fikir adamlığıyla dünyamızı
aydınlatmıştır. Mehmet Akif ’i iyi
anlayanlar Seyit Ahmet Arvasi’yi
okuyunca çok iyi anlayacaklardır.
Her iki dava adamında da, büyük bir
milletin düşürüldüğü girdaptan nasıl kurtarılacağının ıstırabıyla çırpındıklarını görmek mümkün.
Gençlik üzerinde her ikisininde ciddi etkileri olmuştur.
Bize düşen vazife bu değerlerimizi iyi anlamak ve fikirlerinden faydalanmaktır. Bu Zatları sadece ölüm
yıldönümlerinde değil, bütün zamanlarda okumamız, anlamamız bizim hayrımıza olacaktır. Büyük Zatlarımızın ölüm yıldönümleri yas olmaktan çıktı, ilim ve irfan sofralarına dönüşmüştür.
Ne mutlu bu ilim ve irfan sofralarından hakkıyla faydalananlara.
DEAF İslam Köln’de Toplantı Yaptı
ngelli Müslümanlar’ın bir araya
geldiği “DEAF İSLAM” toplantısı
Köln’de yapıldı. NRW`de yaşayan
“konuşma ve duyma engelli Müslümanlar” Köln’de biraraya gelerek çeşitli konulardaki meseleleri dile getirdiler ve
çözüm yolları aradılar.
2010 yılında Köln’de kurulan DEAF
İSLAM, engelli Müslümanlar (Türk, Alman, Arnavut, Arap,...) konusunda hizmet veren tek cemiyet konumunda. Başta NRW olmak üzere Almanya’nın geneline hizmet vermek gayreti içerisinde.
Toplantıya başta Köln olmak üzere
Aachen, Siegburg, Düsseldorf ve Oberhausen gibi bir çok şehirlerden ailece gelen engelli Müslümanlar katıldılar.
Toplantı boyunca aralarında “İşaret
Dili” (Gebärdensprache) kullanarak meramlarını, dertlerini ve karşılaştıkları sıkıntıları dile getirdiler.
Köln’de yapılan toplantıda DEAF İSLAM yetkililerinden H. B. Dreschner
üye ve misafirlere hitaben “İşaret Dili”
aracılığıyla hitap ederek, cemiyetin çalışmaları hakkında bilgiler verdi.
H.B. Dreschner: “Biz engelli insanlarız, fakat sokaktaki toplum bizi bilmiyor
E
ve bizi kimse göremiyor. Zira biz de normal insanlar gibi yürüyor, okuyor ve yazıyoruz. Bundan dolayı toplum bizi göremiyor ve bizi bilemiyor. Biz insanların
arasındayız, fakat onların ne söylediklerini duyamıyor ve onlarla konuşamıyoruz. Kendimizi ve meselelerimizi anlatamıyoruz. Bu sebeple, toplumda ayrı bir
mağduriyet içersinde olan -duyma ve işitme engelli Müslümanlar-, DEAF İSLAM’ı kurdular. Biz DEAF İSLAM olarak, engelli insanlara sahip çıkmak ve onların meselerinin çözümünde yardımcı
olmak istiyoruz” dedi.
Kendisi bir Alman Müslümanı olan
H.B. Dreschner, İslam dinini öğrenmek,
Cuma namazı kılmak ve Cuma hutbele-
rini anlamak için, acilen “İşaret Dili” bilen hocaya ihtiyaçları olduklarını belirtti.
DEAF İSLAM toplansına davet edilen ve meseleleri (tercüme ve yazı dili sayesinde) dinleyen ATİB/ ZMD Genel
Başkan Yardımcısı Yakup Tufan yaptığı
konuşmasında: “Sizler bizim kardeşlerimizsiniz. Hepimiz aynı ailenin mensuplarıyız. Bu manada hiç birimizin bir diğerinden üstünlüğü yoktur” dedi. Öte yandan bir gerçeğin altını çizen Tufan: “Biz,
İslam cemiyet ve cemaatleri olarak, bugüne kadar ancak sağlıklı insanlara, cemaate ve camiye gelen Müslümanlara
hizmet verdik. Maalesef siz kardeşlerimizin durumlarını ciddi manada gündeme
getiremedik. Ele alıp çözümler üretemedik. Fakat bu toplantı bize çok şeyler öğretti ve şahsen beni de çok etkiledi. Bu vesileyle sizlere bir kez daha teşekkür ediyorum. Bundan böyle ve yine sizlerle birlikte bu engelleri aşacağız inşallah. Sizlerin
dile getirdiği -uzman (İşaret Dili) hoca ve
eğitimci- ve yer gibi konularda da ATİB
ve ZMD olarak, yine sizlerle birlikte çözümler üreteceğiz” dedi.
ATİB Genel Merkez toplantı salonunda öğle namazına müteakiben başlayan DEAF İSLAM toplantısı yatsı namazına kadar devam etti. Birlikte yenen yemek ve ikram edilen Türk çayı akabinde
toplantı başarılı bir şekilde sona erdi.
HAYAT
ıymetli Hayat Gazetesi okuyucu ve çalışanlarını saygıyla selamlıyorum.
Bugünkü yazımızda çok kıymetli
Mustafa Efe Hocefendi hakkında yazacağız.
Efe hocam Kayseri eşrafındandır.
Kayseri`de doğmuş, tahsilini ve gençliğini memleketinde geçirmiştir.
Medreselerde ilim tahsilinden sonra çeşitli ilmi çalışmalarının yanında
Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde
görev yürütmüştür. Son olarak Kırıkkale Müftüsü olarak emekli olmuştur.
4 erkek evladından Mehmet Efe ve
Ahmet Efe`ye de ilmi yönden eğitim
almalarını sağlamıştır.
Kendileri gibi evlatları da teşkilatımıza bir çok alanda hizmetler vermişler ve vermeye devam etmektedirler.
Rahmetli hocamız ev ve hizmeti
Kırıkkale`de mukim kılmış. Kendisi
Kırıkkaleyi Kırıkkaleliler de hocamızı
sevmişlerdir. Hocamız Kayseri`de
doğmuş ama Kırıkkaleli olarak vefat
ettiğinde Kırıkkale`ye defnedilmiştir.
Mustafa Efe Hocam emekliliğinden sonra hizmette emeklilik ve sınır
yoktur diyerek 80`li yıllarda
Avrupa`da teşkilatımızın hizmetinde
bulunmuştur. O yıllarda (80`li)karışıklıkların ve ayrılıkların yaşandığı
yıllardı. O dönemde ve sonrasında
kendileri her yönüyle örnek ve önder
kişiliğiyle önemli hizmetlere imza atmıştır.
O dönemde Tebliğ mi-Parti mi gibi
saçma-basit kavgaların verildiği süreçte „Hayat İman ve Cihattan İbarettir“ anlayışı ile hareket etmiştir.
İşte o yıllarda 1985 yılında ben de
Avrupa`ya avdet ettim. Fransa`da
iken bir salon programına Genel Merkezimizin idareci ve hocalarını davet
etmiştim. O yıllarda serbest dolaşım
imkanı yoktu. Vize alınarak Fransa`ya
girilebiliniyordu. Dediğim gibi ortalık
karışıktı ve bu yoğunlukların yaşandığı günlerde program acil yapılmalı idi.
Salon tutulmuş, program hazırlanmış,
teşkilat mensupları davet edilmiş, hocalar ve hatipler bekleniyor. Genel
Merkezimiz Mustafa Efe hocamızı
programa gönderiyor. Almanya`nın
Kehl gümrüğünden Strassbourg üzerinden programa geliyor. Kontroldepasaporta bakıyorlar vizesi geçmiş geri çeviriyorlar, programa gelemiyor.
Hem kendisi hem de biz bu olaya çoküzülmüş idik.
Sonrasında ben de Genel Merkeze
Köln`e AMGT Gençlik Teşkilatı (Kolları) Başkanı olarak geldiğimde Efe
hocam da teşkilatımızın Fetva Kurumu Başkanı idi. Çeşitli program-seminer-ilmi münazaralarda ve çalışmalarda birlikte olduk, çalışmalar yaptık.
Kendisi bizi sever biz de saygı ve
hürmette kusur etmemeye gayret
ederdik. İlmi çalışmaları-yazmayıeserleri tercüme etmeyi önemser ve
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
K
➤ 20 ➤Şubat · Februar 2012 · Rebiü`l Evvel 1433
Yavuz Çelik KARAHAN
IGMG Onursal Genel Başkanı
Mustafa Efe Hocamın Ardından
zamanının çoğunu bu yönde harcardı.
Türkiye`ye döndüğünde Genel
Başkanlığım döneminde dahi zaman
zaman arar halini hatırı sorar hem de
duasını alırdım.
Vefatını 22 Aralık 2011 Perşembe
günü damadı Rüstem Bey`in smsinden öğrendiğimde cenaze namazına
yetişemedim. Allah rahmet eylesin.
Ailesi ve evlatlarına Kırıkkale`ye taziyeye gittiğimde 4 erkek evladı ve damadı Rüstem Beyle buluştuğumuzda
oğlu Mehmet Efe hoca vefatından
önceki günleri şöyle anlattı: “Babamin
rahatsızlığı nedeniyle Kırıkkalye`ye
geldim”. Kendisi bana; “Evladım Mehmet bizim Fetevay-ı Hindiyye kitabımızda mekruhların geçtiği yerleri bir
haber
çıkarır mısın dedi. Ben de iki ay kadar
çalışma yaptım 200 sahifelik bir kitap
çıktı. Tabiki geceleri de çalışıyorum.
Beni gece teheccüde kalktığında sen
de mi kalktın Mehmet derdi. Benim
çalıma yaptığımı gece de sürdüğünü
bilmiyordu tabi. Gece namazlarını (teheccüdü) hiç kaçırmazdı. Vefatı da bir
teheccüd vaktinde gece 04.00`e çeyrek
kala gerçekleşti. Gece namazı için
uyanmıştı. Ecele, Azrail`e uyanmıştı.
Ruhunu Rabbine teslim etti” dedi.
Allah rahmet eylesin. Makamı
Cennet olsun. Ailesine ve sevenlerine
başsağlığı diliyorum.
“Alimin ölümü alemin ölümü gibidir”
“Her nefis muhakkak ölümü-eceli
tadacaktır.” bundan kaçış yoktur. Kaçmak isteyenler de kaçamamışlardır.
Hepimiz buna hazır olmalıyız.
Allah bizleri müslüman olarak
ölenlerden eylesin. Amin.
NOT: Mustafa Efe hocam Fetva
Kurulu Başkanı iken fetvayı verirdi;
ancak kendisi hep takva tarafını tercih
ederdi.
Teşkilatımızın Hac organizesinde
sağlığı el verdiği sürece görev almıştır.
Arafat Vakfesinde vakfe duasını coşkuyla yapmış ve inananları gözyaşlarına boğmuştur hep.
Hep gençlere evlatlarım diye hitap
ederdi. Bana da Yavuzum-oğlum derdi.
“Gençler namazlarını terketmesinler onu iyi öğrensinler olur mu Yavuz
oğlum” derdi.
Namazı ve namaz kılan müminleri-gençleri çok ama çok severdi.
Sigarayı ve sigara içenleri pek sevmezdi. Onlarca insanı sigara bela ve
alışkanlığından dua ve tembihleriyle
vazgeçirdiğine şahidimdir.
Davasını ve dava adamını-hizmetleri çok sever ve insanımızın üzerine
titrerdi.
“İlmini ve konumunu dünyalık hiç
bir şeye istismar etmemiştir.”
“Dualarınızda ve dualarımızda
böylelerini untmayalım.”
Selam, saygı ve dualarımla...
Genel Başkanlar Bir Araya Geldi
slam Toplumu Milli Görüş Teşkilatı Genel
Başkanı Kemal Ergün, Genel Başkan Yardımcı Mustafa Yeneroğlu ile birlikte Köln
DİTİB Genel Merkezine yaptığı nezaket ziyaretinde Genel Başkan Prof. Dr. Ali Dere ile bir
araya geldi.
Yapılan görüşmede Sayın Dere, Köln Merkez Camii inşaatı hakkında bilgi vererek,
bir takım kişi veya kuruluşların mimar
veya kaba inşaatı yapan firma ile tartışılan konuları gerçek zemininden uzaklaştırarak ideolojik veya siyasi gerekçelere
indirgeme yanlışlık ve tarafgirliklerine
rağmen, çok şükür inşaat çalışmalarının
hızla sürdüğünü ifade etti.
Başta din hizmetlerinin mahiyeti, sorun ve ihtiyaçları olmak üzere, Almanya’daki Müslüman göçmen kitleyi ilgilen-
İ
diren diğer genel problemler, özellikle aşırı
sağcı yabancı düşmanlığı bağlamındaki gelişmeler değerlendirildi.
Uluslararası arenada yaşanan, toplumlardaki dini çoğulculuk ve din özgürlükler veya
ihlallerine ilişkin gelişmeler üzerinde de durulan görüşmede, Nijerya’nın Kuzey bölgesin-
de şiddet kullanan ve çok sayıda Hristiyan’ın
ölümüne neden olan, Boko Haram adlı Kilise,
cami demeyip saldıran, Hristiyan veya farklı
görüşte Müslüman ayırt etmeksizin öldürebilen şiddet yanlısı grubun yaptıklarının, adını
kullandıkları İslam’la bağdaşamayacağı, bu
üzücü olaylardan müteessir olup, endişe duyma konusunda hem fikir olunduğu teyit
edildi.
Geniş İslam tarihi boyunca İslam’ın
gerek teorisi gerekse uygulaması ile her
canı ve dini (yaşama ve inanma özgürlüğü) savunduğunu iyi bilenler ve bununla
gurur duyanlar için bu olumsuzlukları
izah etmenin mümkün olmadığını belirten Sayın Ergün, bu noktada, hangi din
olursa olsun dinin doğru bilgisine ve insanı koruyan tavrına olan gerekliğe de
vurgu yaptı.
HAYAT
ünümüz dünyasının en temel
sorunlarından olan ve gittikçe, başta yabancılar olmak
üzere toplumun diğer kesimleri için
de gerçek bir tehdit oluşturacak temel sorun olarak ırkçılık gözükmektedir. Almanya’da daha belirgin olarak karşımıza çıkan ya da dünyanın
herhangi bir yerinde gerçekleşmesi
muhtemel olan yabancı düşmanlığı
ve ırkçılıkla gündeme gelen ve yakın
zamanda da gündemden düşmesi
beklenmeyen bu sorun özüne inilmeyi ve gerçekçi bir değerlendirmede bulunmayı hak etmekte ve temel
bir sorun alanı olarak önleyici/koruyucu tedbirlerin alınması açılarından
önemini korumaktadır. Bunun için
kısaca ırkçılık ve ondan beslenen
milliyetçilik üzerinde durmakta fayda var.
Küreselleşme ile birlikte yeniden
milliyetçiliğe dönük vurgu artış göstermektedir. Yakın zamana kadar
özellikle gelişmekte olan ülkelerde
yoğun olarak gözüken milliyetçilik ve
onun yansımasının yol açtığı çatışmalar, gelişmiş Batı ülkelerinde de
kendini birçok sorunun temelinde
açıkça ortaya koyarak, toplumsal kesimlerin ve ideolojik yapılanmaların
kendilerini tanımlamada kullandıkları temel kavramların başında milliyetçiliğin geldiğini göstermektedir.
Bu kadar yaygın ve tarihsel olarak
karşımıza çıkan milliyetçilik aynı şekilde yaşanan kavram kargaşalarının
başında da kendini göstermektedir.
Bunun en güzel göstergesi, birçok
milliyetçilik türünün üretilmiş olmasıdır. Modern ulus devletlerin kurucu ideolojisinin temel kavramlarından birisi olan milliyetçiliği, her kesimin farklı tanımlaması ve anlamlandırılmasına rağmen bu kavram belli
çerçeveye sahip olan bir kavram olarak evrensel ve belli başlı standartlara sahiptir. Bunların başında milliyetçiliğin kendini merkeze alması ve
öteki ile karşılaştırırken enaniyet ve
kibirlilik göstermesi gelmektedir ki,
bu milliyetçiliğin her zaman ötekine
ihtiyaç duyurak toplumsal yapıyı
parçaladığını ve en küçük parçalara
ayırarak “atomize” ettiğini gösterir.1
Marksistler ve liberaller modernleşme sürecinin gelişmesi ve yaygınlaşması ile milliyetçiliğin tarihe gömüleceğini iddia etmişlerdi. Oysa yaşadığımız ve geldiğimiz sürece baktığımızda küreselleşme ile birlikte etno
milliyetçilik ve yükselen sağcılık, günümüzün yükselen “değeri” gibi durmaktadır. Toplumların gittikçe kozmopolitleşmesi de tek başına milliyetçiliğin ortadan kalkmasına ve zayıflamasına neden olmamış ve olamayacağı da görülmüştür (Smith;
2004, 269).
Milliyetçilik her zaman ötekine
G
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
➤ 21 ➤ Şubat · Februar 2012 · Rebiü`l Evvel 1433
dosya
temel bir misyona sahip olduğu da
açıktır. Bunlara rağmen ulus devletin
en temel kavramalarından olan yapay
Doç. Dr. Bedrettin KESGİN
milliyetçiliği sorgulamak kimsenin
aklına dahi gelmez. Bunda biraz da
siyasilerin milliyetçilik üzerinden
popülerlik kazanmalarının ve demokrasinin bir tür oy avcılığa dönüştürülmesinin de etkisi vardır.
Sorun şu anda Almanya’da ya da
Batı ülkelerinde yabancı düşmanlığı
olarak tezahür etmiş gibi görünse de,
ırkçılığın ne zaman nerede ve kime
karşı tezahür edeceği kestirilemez.
Gelinen durum sadece göçmenleri
[email protected]
değil, tüm toplumsal kesimleri, hatta
bu “dava” peşinden koşanları da yıkıma ve yok etmeye götüren bir süreci
ifade etmektedir. Hitlerin peşinde giden insanları nereye sürüklediği bu
yüzden gözden kaçmamalıdır.
Yine, ırkçılığı besleyen temel unsur sadece belli kişi ya da gruplarla
sınırlı olsaydı soruna çözüm çok kolay olabilirdi. Oysa kazın ayağı hiç de
Milliyetçilik ve ırkçılık birbirlerinden farklı kavramgöründüğü gibi olmayıp, siyasilerden
bürokratlara, istihbaratçılardan derin
lar olsa da zaman zaman birbirlerini beslemekte,
güçlere kadar birçok kişi, kurum ve
bundan dolayı milliyetçiliğin ırkçılığa dönüşmeyeceorganizasyon ırkçılığı teşvik etmeye
ğini kimse garanti edememektedir. Yine milliyetçiliyönelik bir eğilimi içinde barındırmaktadır. Son dönemlerde Almanğin ırkçılığa yumuşak geçiş sağlamada temel bir misya’daki ırkçı saldırılarda göstermiştir
yona sahip olduğu da açıktır. Bunlara rağmen ulus
ki, “derin unsurlar” da bu ırkçı saldıdevletin en temel kavramalarından olan yapay millirılarla ilişki içerisindedir. Irkçılık sorunu dipsiz kuyu gibi, eşelendikçe yeyetçiliği sorgulamak kimsenin aklına dahi gelmez.
ni, karmaşık ve çapraz ilişkiler gün
Bunda biraz da siyasilerin milliyetçilik üzerinden
yüzüne çıkmaktadır. Bu ne “aman capopülerlik kazanmalarının ve demokrasinin bir tür
nım ırkçılar işte, normaldir” denilecek kadar basit bir sorun, ne de kenoy avcılığa dönüştürülmesinin de etkisi vardır.
dimizi soyutlayacağımız kadar “sorumsuz” bir alanı ifade ediyor. Eğer
ortada insanlığın baş belası bir sorun
olarak ırkçılık sorunu ve onu besleyen milliyetçilik önümüzde duruyorsa, herkes bireysel ve toplumsal olarak bu sorunun ne kadar uzağında
veya yakınında ya da sorunun çözümüne ne kadar katkı sağlayabileceğinin hesabını yapmalıdır. Sorunun
kökenine inildiğinde, yakıcı bir unsur olarak birçok insanın kendini bu
sorun karşısında temize çıkaramadığı gerçeği, basit bir kişisel diyalogda
dahi karşımıza çıkmaktadır. Milliyetihtiyaç duyduğu için bu durum mak- çilik devasa bir mühendislik projesi- çiliği benimsemiş insan için sadece
ro anlamda ırk ve ulus ayrımında, nin adıdır. Milliyetçi insan, aykırılık kendinin yaptığı milliyetçilik özünde
mikro ayrımlarda bölge, semt/ ma- ve farklılık duygusunu ve sürecini di- doğru ve kendisi için “hak”tır, enanihalle ve akraba ayrımına kadar “ayrı- ğer tüm insanlarla farklılığını ortaya yet ve kibri ile doğuştan elinde olan
mı”nı götürür. Çünkü milliyetçiliğin koyana kadar devam ettirir. Küresel- ve kendinin dahli olmayan milliyeti,
özünde farklılık vurgusu ve duygusu leşme sürecinde yapay olarak üretil- ulusu, ailesi veya kabilesi ile gurur
vardır. En kaba tabiriyle benden olan miş ve tasarlanmış milliyetçilikler de duymasına rağmen, diğerinin bu deve olmayan şeklinde bir ayrıma gider. yeniden ve mikro anlamıyla yenile- ğerleri öne çıkarmasını ve ayrımcılık
Ali Mazrui, Fransa’da bir Arabın ne nerek gün yüzüne çıkmaktadır.
yapmasını hazmedemez. Kısaca didenli iyi Fransızca konuşursa konuşMilliyetçilik ve ırkçılık birbirle- ğerlerinin milliyetçilik yapmaya
sun tam anlamıyla Fransız vatandaşı rinden farklı kavramlar olsa da za- “hak”kı yoktur veya onların yaptığı
olarak kabul görmeyeceğini, Alman- man zaman birbirlerini beslemekte, milliyetçilik kötüdür. Yine milliyetçiya’da ise, Araplar’ın Almanca konuş- bundan dolayı milliyetçiliğin ırkçılı- ler kendi yaptıkları milliyetçiliğin ve
maya dahi layık görülmediğini ifade ğa dönüşmeyeceğini kimse garanti ırkçılığın farkında olmayarak diğeriederek bu süreci gayet güzel betimler edememektedir. Yine milliyetçiliğin ni ırkçılık yapmakla suçlamaktadır.
(Aktaran; Yıldız; 2001, 11). Milliyet- ırkçılığa yumuşak geçiş sağlamada Gizli ya da açık milliyetçi duygu bir-
Milliyetçiliğin Rahmindeki
Irkçılığı Anlamak
HAYAT
çok durumda insanın benliğinde
kendine yer bulmaktadır. Bu bağlamda bazı Alman Neo-Nazilerin yaptıkları karşısında muhasebe yapma gereği duymaz, köklerine inip açığa çıkartarak gerçekle yüzleşmek istemez.
Neonazilerin kullandıkları fikir,
jargon ve eylem, azımsanmayacak
kadar birey ve toplumun adeta
DNA’larında gizlidir. Bunu ulus devletler, kitle iletişim araçları, okulları,
futbol müsabakaları ve siyasi gündemleri ile sürekli canlı tutmaktadır.
Anlamsız bir şekilde bir yandan milliyetçilik körüklenirken, diğer yandan gülünç bir şekilde milliyetçiliğin
yol açtığı ırkçılık ve yabancı düşmanlığı ile bu sorunlardan kaynaklı şiddet nefretle kınanmaktadır. Oysa bu
sonuca giden yolda birçok insanının
özellikle siyasilerin önemli katkıları
mevcuttur. Son günlerde başta Almanya’da yaşayan Türklerin ve göçmenlerin korkulu rüyası haline gelen
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
➤ 22 ➤ Şubat · Februar 2012 · Rebiü`l Evvel 1433
ırkçı saldırılar dünyanın yaşadığımız
ve yaşayacağımız en tehlikeli ve korkunç sorunu olarak gündeme gelecektir. Bu durum yine özellikle kriz
dönemlerinde daha da artacaktır.
Anti Müslüman, anti göçmen, ırkçı
ve milliyetçi bu saldırılar ekonomik
krizler ve bunun yol açtığı siyasi krizlerle daha da derinleşecektir. Özellikle ekonomik krizin yol açtığı işsizlik
de bu göçmenlere fatura edilmektedir.
İnsanlığın baş belası olan bu soruna karşı tüm ulus devletin sınırlandırıcı, dışlayıcı, etnosentrist olan ve
egoizmi teşvik eden anlayışı terk
edilmelidir. Kapsayıcı, insan temelinde olaylara yaklaşan, insanlık ortak
paydasını ön plana çıkartan, paylaşım ve kardeşliğe vurgu yapacak anlayışlara dönük vurgunun arttırılması gerekmektedir. Yine özellikle hakim ulustan olmayan birey ve toplumların olumlu örneklerinin öne çı-
karılması ve yaygınlaştırılması da
ırkçılığın panzehiridir. Eğitim sisteminden, medyasına, kanaat önderlerinden sivil topluma kadar birçok
enstrüman bu amaçla kullanılmalıdır. Irkçılığa karşı tek bir ulusun mücadele etmesi başarıyı çok fazla
olumlu etkilemez. Dolayısıyla küresel olan bu sorunun yine ancak küresel önlemlerle çözümü mümkün olabilir. Tüm bahsedilen bu olumlu ve
zorunlu önlemler alınmazsa kaybeden insanlık olacaktır.
Yine Kur’an-ı Kerim’in evrensel
mesajının bilinip yayılması milliyetçiliği ve ona bağlı ırkçılığı frenleyebilir; “Ey insanlar, gerçekten biz sizi bir
erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi halklar ve
kabileler kıldık. Şüphesiz, Allah katında sizin en üstün olanınız (ırk ya da
kabile kavim değil) takvaca en üstün
olanınızdır. Şüphesiz Allah, bilendir,
haberdar olandır.” (Hucurat Sûresi,
dosya
[49:13])
1 Büyük şair ve düşünür Muhammet İkbal bu durumu şu dizeleri ile ne
güzel ifade etmiştir.
“Kim ki ırkçılık yaparsa yok olur,
Türk ya da Arap fark etmez, çerçöp
olur,
Müslüman, ırkını din kardeşliğinden üstün tutarsa bu dünyadan toz
toprak gibi uçar yok olur.” Muhammet
İkbal; Alem-i İslam.
Daha fazla kaynak için:
SMİTH, Anthony D., Milli kimlik,
(Çev; Bahadır Sina Şener) İletişim Yayınları, 2004, İstanbul.
GELLNER, Ernest, Uluslar ve
Ulusçuluk, (Çev; Büşra Ersanlı vd.),
İnsan Yayınları, 1992, İstanbul.
ERSANLI, Büşra, İktidar ve Tarih,
İletişim,, 2003, İstanbul.
YILDIZ, Ahmet, Ne Mutlu Türküm Diyebilene Türk Ulusal Kimliğinin Etno-Seküler Sınırları, İletişim,
2001, İstanbul.
IGMG Hessen Kadınlar Kuzey Teşkilatı GSB Toplantısı ve İdareciler Yarışması
GMG Hessen Kadınlar Kuzey Teşkilatı, 22 Ocak Pazar günü
Lollar/Bürgerhaus’ta Şube İdarecilerinin katıldığı Genişletilmiş Şube başkanlar toplantısı ve Bilgi Yarışması düzenledi.
Tüm Kuzey Hessen Şubelerinin katıldığı ayrıca IGMG Genel Merkez Kadınlar Teşkilatı Başkanı Zehra Dizman’ın misafir olduğu programa konuk
olan IGMG Hessen Teşkilatlanma Başkanı Cengiz Şahbaz; “özellikle şubeler-
I
de görevli olan idarecilerin durağan olmamasını, kendilerini yetiştirmelerini
ve bu bağlamda okumalar yapmalarını
gerektiğini söyleyip kitap tavsiyelerinde
bulunduğu bir selamlama” konuşması
yaptı.
Ardından IGMG Hessen Kadınlar
Kuzey Teşkilatı Başkanı Handan Yazıcı
ayetler ışığında eğitim ve öğretimin
öneminden bahsederek, yapılan bu yarışmanın idarecileri bu yöne harekete
geçirmek amacı taşıdığını belirtti. Önü-
müzdeki sene tekrar edecek olan yarışmanın konusunu ve gidişatı da açıkladı
ve tüm şubelerden katılım talep etti.
Bundan sonra Temel Bilgiler2, Hitabet ve mealli kısa sureler olmak üzere 3
bölüm halinde yarışma gerçekleşti.
Program, IGMG Genel Merkez Kadınlar Teşkilatı Başkanı Zehra Dizman’ın etkili semineriyle devam etti.
Tefekkür etmenin zihinsel ve manevi
olarak faydalarından bahseden Dizman, beyinlere yaptırılan antrenmanın
hafızaya olumlu etkisini ve zekanın nasıl geliştirilebileceği konusunda çarpıcı
bilgiler sundu. Bu yarışmanın bir ilk olduğunu söyleyerek görevlileri ve yarışmacıları tebrik etti.
Program sonunda yarışma birincisi
Stadtallendorf Şubesi olarak ilan edilirken, Haiger’den katılan yarışmacılara
da teselli ödülleri verildi.
Şube Başkanlarına ilan ve duyurular
yapılarak, okunan Kur’an-ı Kerim’le
program son buldu.
IGMG’den Mainz Başkonsolosluğu Yeni Din Hizmetleri Ataşesine Ziyaret
öreve yeni başlayan T.C. Mainz
Başkonsolosluğu Din Hizmetleri Ataşesi Ahat Taşcı`ya hoş
geldin ziyaretinde bulunmak için
IGMG Rhein Neckar Saar Bölge Başkanı Yaşar Cimşit başkanlığında bir
heyetle ziyaret edildi.
Ziyarete Bölge Başkanı Yaşar Cimşit, Bölge Teşkilatlanma Başkanı Erkan
Ergün, Tanıtma Başkanı Bayram Karadağ ve Dış İlişkiler Başkanı İsmail
Gündüz ile BYK üyesi Fuat Güner ve
Mainz Cemiyet Başkanı Aziz Yılmaz
katıldı.
Bu nazik ziyarettten dolayı Din
Hizmetleri Ataşesi Ahat Taşcı IGMG
heyetine teşekkür ederek Rheinland
G
Pfalz ve Saarland eyaletlerindeki sivil
toplum kuruluşları ile diyalog içinde
olacaklarını belirtti.
Heyet adına kouşma yapan IGMG
Rhein Neckar Saar Bölge Başkanı Ya-
şar Cimşit, göreve yeni atanan Din
Hizmetleri Ataşesine görevinde ve çalışmalarında başarılar dileyerek,
IGMG Rhein Neckar Saar Bölgesi içinde yapılan faaliyetler ve çalışmaları
hakkında bilgi sundular. Başta Eğitim
olmak üzere Müslümanların Dini Cemaatleşme okullarda Din dersi gibi konuların önemine vurgu yaparak buradaki sorunlar ve çözümler hakkında
düşüncelerini belirtti.
Ziyarette Rheinland-Pfalz DİTİB
Eyalet Birliği Başkan Yrd. Cihan Şen ve
Dışilişkiler Sorumlusu Ramazan bey
de hazır bulundular.
Sıcak bir ortamda yapılan ziyaretten memnun kalan Din Hizmetleri
Ataşesi Ahat Taşcı, “sorunlarımızı ve
çözümlerimizi beraberce yapılan görüşmeler ve burada bulunan tecrübelerden faydalanarak ortaya koymamız
gerekir” dedi.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
➤ 24 ➤Şubat · Februar 2012 · Rebiü`l Evvel 1433
haber
Bu Dört Hastanın Ortak Kaderine Yetişelim
Hayırsever vatandaşlar yine devreye giriyor
Tübingen – Hannover ve Dillenburg`da 15 aylık Haktan Hacıfettahoğlu (Hannover), 7 yaşındaki Kübra (Herborn), 26 yaşındaki bir çocuk annesi Canan Güç (Driedorf) ve 42 yaşındaki iki çocuk babası Ekrem Konuk (Dillenburg) için doku tipleme kampanyası düzenleniyor.
Kampanya 5 Şubat 2012 tarihinde gerçekleşecek. Amaç
onlar ve onlara benzer hastalar için uygun verici bulmak,
hayat kurtarıcısı bulmak. Mücadeleye devam!
Haktan, Kübra, Canan ve Ekrem aynı kaderi paylaşıyor: Ama maalesef henüz her dördü için de uyum sağlayan
verici bulunamadı. Nedeni bu kimselerin henüz kayıt yaptırmamış olması. Kim bilir, belki sizin doku tipleriniz,
Haktan, Kübra, Canan ya da Ekrem için ikinci bir hayat
şansı demektir? Kayıt yaptırmazsanız, öğrenemezsiniz.
DKMS, Dillenburg şehrindeki organizatörler tüm vatan-
daşlarımızı duyarlı olup bu kampanyalara ve sonuçta hastalarımıza destek olmaya davet ediyor.
DKMS`ye muhtemel kök hücre/kemik iliği vericisi olarak kayıt olmak istiyorsanız yaşınızın 18 ve 55 olması ve
sağlıklı durumda olmanız gerekiyor. Kabul belgesini doldurduktan ve imzaladıktan sonra sizden 5 ml kan alınıyor.
Sonra laboratuvarda bu 5 ml kan ile doku tipleriniz tespit
ediliyor. Doku tipleriniz bir hastanın doku tiplerine uygun
bulunduğunda, size haber veriliyor ve kök hücre / kemik
iliği alımı için gereken işlemler yapılıyor.
DiKKAT: Daha önce kayıt yaptırdıysanız bir daha kayıt olmanıza gerek yok!
Kök hücre bağışı yapmanın iki yöntemi bulunmaktadır:
1. Periferik kök hücre toplam yöntemi, kandan kök
hücre toplanması yaklaşık %80’ninde kullanılan en yaygın
yöntemdir.
2. Kemik iliğinden toplama yöntemindeyse, kemik iliği
ve kan karışımından oluşan 1 lt kemik iliği (omurilik değil)
örneği narkoz altında bağışçının kalça kemiğinden alınır.
Ne zaman ve nerede kaydımı yaptırabilirim?
KAYIT VE DOKU TİPLEME GÜNÜ:
Pazar günü, 05 Şubat 2012 tarihinde
Saat 11:00 ve 17:00 arası
Stadthalle Dillenburg
Bismarckstr. 10 . 35683 Dillenburg
Köln Başkonsolosu
Basa TURKCELL’i
Ziyaret Etti
C. Köln Başkonsolosu Mustafa Kemal Basa Köln`ün
Medya merkezi olarak bilinen Media Parktaki Turkcell`i ana ofisinde ziyaret etti. Kendi deyimiyle iadei
ziyaretine Türk medya temsilcileri yoğun ilgi gösterdiler.
Turkcell Europe Genel Müdürü Ekrem Özorbeyi Köln Başkonsolosu ve Çalışma Ateşesi Tahsin Özdemire Turkcell
hakkında bilgi sundu. Özorbeyi; “63.3 milyonluk abone sayısıyla Turkcell Almanya, Balerus, Ukranya, Moldovya, Gürcistan, Azerbeycan, Kazakistan, Bulgaristan ve Kıbrıs gibi
ülkelerde hizmet verirken bölgesinin en büyük Gsm operatörüdür’’ dedi. Almanyadan Türkiyeyi 9 cente konuşturduklarının altını çizen Ekrem bey, Türkiyede 10 bin kız çocuğuna burs verdiklerini Almanyadaki ilk müşterilerinin Almanya başbakanı Angela Merkele Yüzbininci kartıda Abdullah
Gül beye takdim ettik dedi.
“1961, 2011 Türk göçünün 50. Yılındayız. 3 milyon Türk
vatandaşımız burada yaşıyor. 4688 Alman Türkiye`de yatırım yapıyor. Bizim buraya gelmemiz bir zorunluk oldu.
Turkcell firmamız inter active, MEDIA AWARTS gibi kolay
elde edilemiyen bir ödül aldı. Şubat``n 25`ine kadar Turkcell abonelerimiz Sunexpress``en bilet aldıklarında %25 direk indirim uygulandı. Yıl içinde bunun gibi kampanyalarımız devam edecektir.’’ dedi.
Köln Başkonsolosu Mustafa Kemal Basa Turkcell`in
kendilerini ağırlamalarından duyduğu memnuniyeti belirterek, çalışmalarında başarılar diledi.
T
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
➤ 25 ➤ Şubat · Februar 2012 · Rebiü`l Evvel 1433
Hessen’de Mehmet Ateş İçin Güzel Bir Veda Yemeği
003-2011 Döneminde IGMG Hessen Bölge Başkanlığı görevini yürüten Mehmet Ateş, Genel Merkez Teşkilatlanma Başkan Yardımcılığına atandığı
için görevi yapılan istişareler sonucu Bilal Kaçmaz`a
devretti.
Geldiği günden beri IGMG Hessen Bölgesinde pek
çok ilke imza atan Mehmet Ateş için Raunheim`da güzel bir veda yemeği programı tertip edildi.
Programa IGMG Hessen Bölgesinde görevli tüm
idareciler ve bağlı olarak faaliyet gösteren tüm cemiyetlerin başkanları ve bazı idarecileri ile çok sayıda da özel
misafir iştirak ettiler.
IGMG Hessen Bölge İcrası tarafından organize edilen programın takdimciliğini Bölge Teşkilatlanma Başkanı Cengiz Şahbaz yaptı. Şahbaz programın akışı hakkında kısa bir bilgilendirme yaptıktan sonra program
2
açılış Kur`an-ı Kerimi ile başladı.
Daha sonra kürsüye konuşmacı misafirler davet
edildi. Sırasıyla IGMG Onursal Genel Başkanı Yavuz
Çelik Karahan, T.C. Frankfurt Başkonsolosu İlhan
Saygılı, IGMG Genel Merkezden İbrahim Yüksel,
IGMG Kuzey Bavyera Bölge Başkanı Bilal Demiroğlu,
IGMG Hessen Bölge Başkanı Bilal Kaçmaz, IGMG
Rhein-Neckar-Saar Bölge Başkanı Yaşar Cimşit, IRH
Başkanı Ramazan Kuruyüz, Ziraat Bankası
Frankfurt Müdürü, UETD Hessen Başkanı,
IGMG Hessen Bölge Gençlik Başkanı Ahmet
Ölmez ve bazı Cemiyet Başkanları kürsüye gelerek günün önemine uygun konuşmalar yaptılar.
Her konuşmacı 2003-2011 döneminde
Mehmet Ateş ile yaptıkları çalışmalarla bağlantılı olarak kendisi hakkındaki düşüncelerini
ve takdir hislerini aktardılar.
Yine kürsüye gelen Mehmet Ateş de bir konuşma yaparak katılım sağlayan tüm misafirlerin teşekkür etti. Ateş: “2003-2011 döneminde kendisi ile çalışma fırsatı bulduğum tüm
kardeşlerime teşekkür ediyorum. Hessen`de
sizler gibi güzel insanlarla böyle güzel çalışmalar yapma fırsatını verdiği için Cenab-ı Allah`a
nekadar şükretsem azdır. Belki zaman zaman
sıkıntılı günlerimiz de geçti ama hep birlikte
bunların da üstesinde geldik. Bu zaman zarfında belki istemeyerek de olsa kalbini kırdığım
kardeşlerim olabilir. Herbirinizden helallik rica ediyorum. Ben de varsa tüm haklarımı helal
ediyorum” dedi.
Konuşmalardan sonra çiçek, plaket ve
hediye takdimleri yapıldı.
Yine IGMG Hessen Kadınlar Teşkilatı da
2003-2011 döneminde Hessen`de yaptığı çalışmalarda eşine her türlü desteği veren Fatma
Ateş`e de çiçek ve hediye takdiminde bulundular.
Program misafirlere sunulan yemek ikrami ve dua ile sona erdi.
haber
HAYAT
eçenlerde talebelerimle ders
esnasında İslam ahlakını ve
tesettür kurallarını ele aldık.
İslam ahlakından bahsederken konuları gençlerin anladığı ve sevdiği
bir dil ve üslup ile anlatmaya gayret
gösterdik. Müslüman gençlerin vasıflarını, hal ve harekelerini, terbiyesini ve kıyafetini beraberce konuşup
değerlendirdik. Bu konuları örneklerle süsledik ve örnekleri sunarken,
nelere dikkat etmemiz gerektiğini
vurguladık. Akıl akıldan üstündür
ve laf lafı açar derken, birlikten kuvvet doğduğunu kendimizde gördük
ve hissettik. Ardından kızlara tariflerde bulunup, misaller verirken,
“Nasıl cool olunur?” sorusuna geldik. Kızlara uzaktan hoş ve eğlendirici görünen, gençleri imrendirip,
heveslendiren çılgın ve sınırsız hayat
tarzının insanlara uzun vadeli mutluluk ve huzur getirmediğini anlattık. Ardından kıyafet kurallarına geldik ve müslüman kızların dışarda
nasıl giyinmesi ve davranması gerektiğini dile getirdik. Ve sonuçta o
COOL zannetiğimiz hayat ve COOL
zannetiğimiz davranışların aslında
hiç mi hiç COOL olmadığını tespit
ettik. Misaller artarken: “Kızlar, asıl
cool’luk içki içmek değildir, asıl cool’luk sigara içmek değildir, asıl cool’luk çılgınca eğlenmek değildir,
asıl cool’luk kabak çiçeği gibi açılmak değildir, vs.” diye devam ettik.
Ve buna karşılık: “Asıl cool’luk sınır
tanımaktır, asıl cool’luk mütevazı olmaktır, asıl cool’luk sorumluluk taşımaktır, asıl cool’luk rabbini bilmek
G
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
➤ 27 ➤ Şubat · Februar 2012 · Rebiü`l Evvel 1433
Selma ÖZTÜRK
[email protected]
Asıl ‘Cool’luk Kulluktur
ve O’na itaat etmektir.” diye devam
ettik.
Tam neticeyi KULLUĞA getirmek isterken, talebelerimden birisi
el kaldırarak ilave etti ve: “Selma abla, asıl COOL’luk, KULLUKTUR.”
dedi. Helal olsun! Ne isabetli bir tespit ve ne mükemmel bir içerik. ASIL
COOL’LUK, KULLUKTUR.
Evet kıymetli okuyucularım! Asıl
cool’luk kulluktur. Kul olduğumuz
an, cool olduğumuzu gençlere öğretmemiz gerekiyor. Asıl cool olmanın,
kul olmak olduğunu onlara bildirmemiz gerekiyor. Bu bizim kutsal
görevimizdir. Ve kutsal emaneti taşımak ve taşıtmakla mükellefiz biz,
bunu unutmayalım. Gençlerimize
bu inancı aşılamak, bu bilinç ve bu
şuuru içlerine sindirmek mecburiyetindeyiz. Bunu başarırsak, ne mutlu
bize. Asıl cool’luğun, kulluk olduğunu bilseler ve bu ilkeye riayet etseler.
Namazlarına koşa koşa gitseler ve o
hayati eylemi, namazı asla ihmal etmeseler. Namazlarını hiç aksatmasalar, Sabah namazlarını kılsalar. Cuma namazlarına katılsalar. Oruçlarını sırf Allah için tutsalar. Allah’ın
hoşuna gitmediği şeylerden kaçınsalar, uzak dursalar. Onlara hiç meyl
etmeseler. İçkiden, sigaradan, zinadan ve fuhuştan, dolandırıcılıktan ve
sahtekarlıktan tiksinseler. Ve bunları
özel köşe
sırf Allah için yapsalar. Anne babalarını saysalar, onlara değer verseler.
Allah’tan sonra ilk itaat edecekleri
kişilerin onlar olduğunu bilseler ve
idrak etseler. Allah’a güvenseler ve
O’na danışsalar. Ve sonuçta bütün
bu yaptıkları işlerin COOL olduğunu bilseler. Cool olmak böyle olurmuş deseler... Ve diğer sahte cool’luğun aldatıcı ve geçici olduğunu kabul etseler. Ama bunlar kendiliğinden gelişen şeyler değildir. Bu konular gençlere izah edilip, öğretilmesi
gereken konulardır. Bunları onlara
biz öğretmemiz gerekiyor. Mesela
bir gence önce nasıl namaz kılındığını değil de, neden namaz kılması gerektiğini öğretirsek, Tevhid’i izah
edersek, o genç zaten kendiliğinden
seve seve namaza koşacaktır. Bir kere secdenin tadına vardığında, o secdeyi kendisi bırakmak istemiyecektir zaten.
Evet sevgili büyüklerim, gençlerimize herşeyden evvel kulluğu öğretmemiz lazım. Gençlere Allah sevgisini ve Allah korkusunu aşılamamız
lazım. Gençlere İslam Ahlakını ve
İslam Akaidi’ni anlatmamız lazım.
İşte bunlardır bizim asıl görevimiz.
Bu temel bir oturur ve sağlamlaşırsa,
gerisi kendiliğinden gelecektir. Zira
Allah’tan korkan ve Allah’ını seven
bir insan (bir genç) zaten bu “kötülüklerden” uzak durup onlardan
uzak kalacaktır.
Gençlere asıl cool olmanın kul olmak olduğunu öğretelim ve bilelim.
Çünkü asıl COOL’LUK, KULLUKTUR.
IGMG Hessen Bölge Başkanlığında Nöbet Değişimi
slam Toplumu Milli Görüş Teşkilatları Hessen Bölge Başkanlığında nöbet
değişimi yapıldı.
Yapılan istişarelerden sonra IGMG
Hessen Bölge Başkanlığına 17 senedir
Walldorf Camii İmam Hatipliği görevini
yürüten ve aynı zamanda IGMG Fetva
Komisyonu Üyesi de olan Bilal Kaçmaz
getirildi.
Rüsselsheim`da bulunan Bölge Merkezi binasında yapılan açıklama törenine
başta IGMG Hessen Bölge BYKları ve
IGMG Hessen Bölgesine bağlı olarak faaliyetlerini sürdüren tüm cemiyetlerin
başkanları iştirak ettiler.
Gerçekten imrenecek bir ortamda
gerçekleşen törene IGMG Genel Merkezden Teşkilatlanma Başkanı Murat İleri de
katıldı.
Programın açılış konuşmasını yapan
IGMG Hessen Bölge Teşkilatlanma Başkanı Cengiz Şahbaz kısa bir bilgilendirme yaparak sözü IGMG Hessen Bölge
Başkanı Mehmet Ateş`e verdi.
Mehmet Ateş yaptığı konuşmada;
“bugün bu manzarayı görünce Cenab-ı
Allah`a ne kadar şükretsem azdır. Milli
İ
Görüş`ün bir kardeşler teşkilatı olduğunu bu manzara bir kere daha kanıtlamaktadır. Ben istişare sürecinde ve sonrasında ortaya konan kardeşane tavırlardan
dolayı tüm kardeşlerime teşekkür ediyorum. Bizler belli prensipleri ve silsilesi
olan bir teşkilatın bir davanın mensuplarıyız. Tüm çalışmalarımızı bu doğrultuda
yapmak mecburiyetindeyiz. Ve inanıyorum ki bu şekilde devam eden çalışmalar
da Allah`ın bereketlendirdiği çalışmalardır.
Ben 2003`te göreve geldiğimden bu
zamana kadar bu çalışmalarımızda bize
destek olan ve bizim yanımızda yer alan
tüm kardeşlerime can-ı gönülden teşekkür etmek istiyorum. Allah onlardan razı
olsun. Ve her birinizden helallik rica ediyorum. Ve tabi benim de varsa hakkım
hepsini helal ediyorum” dedi.
Yine IGMG Genel Merkez Teşkilatlanma Başkanı Murat İleri de bir konuşma yaparak açıklama törenine katılan
tüm idarecilere teşekkür etti. Yapılan istişareler sonucu IGMG Hessen Bölge Başkanlığına yeni atanan kişinin Bilal Kaçmaz olduğunu Genel Merkez Tamimi ile
açıkladı. Mehmet Ateş`in de IGMG Genel Merkezde Teşkilatlanma Başkan Yardımcısı olarak görevlendirildiğini açıkladı.
Son olarak IGMG Hessen Bölge Başkanlığına yeni atanan Bilal Kaçmaz bir
konuşma yaparak idarecileri selamladı.
Kaçmaz: “bana layık görülen bu görevi
layıkıyla yapabilmek için Cenab-ı
Allah`tan güç kuvvet niyazında bulunuyorum. Ve tabi ki siz değerli idareci kardeşlerimin de desteklerini her zaman yanımda görmek istiyorum. Özellikle Mehmet Ateş Bey`in 2003-2011 dönemi içerisinde yaptığı çalışmaların bir göstergesi
olan bu törendeki güzel tabloyu da görmekten mutlu olduğumu söylemek istiyorum. Mehmet Bey`in yaptığı çalışmaları kaldığı yerden devam ettirme noktasında tüm gayretimizle çalışacağımıza
söz veriyoruz“ dedi.
Bu güzel tablo karşılıklı çiçek takdimleri ve beraberce çektirilen hatıra fotoğrafı ile tamamlanmış oldu.
HAYAT
ÖNEMLİ NOT: 31/01/2012
TARİHİNE KADAR GELİR TESTİNE
BAŞVURMAYANLAR.
SGK TARAFINDAN GSS`Lİ
OLARAK OTOMATİK OLARAK
TESCİL EDİLECEKLER. 106 LİRA GSS PRİMİ ÖDEMEYE BAŞLAYACAKLAR…
SORU: YEŞİL KARTLILARIN
DURUMU NE OLACAK?
CEVAP: Yeşil kartlılar, yine
mevcut kartlarını kullanmaya devam edecekler. 1 Ocak’tan itibaren
GSS’li olarak tescil edilecek olan
yeşil kartlılar, kartlarının vize tarihine kadar sağlık yardımlarından
yararlanacaklar. Kartlarının vize
tarihi dolduğunda ise bir ay içinde
sosyal yardım vakıflarına gelir testi
için başvuruda bulunacaklar. Gelir
testinden
geçenler
yine
ücretsiz/primsiz GSS’li sayılacaklar.
SORU: KİMLER GELİR TESTİNE BAŞVURACAK?
CEVAP: Herhangi bir şekilde
çalışma hayatında bulunan işçi,
memur, bağımsız çalışan, isteğe
bağlı sigortalı ve yeşil kartlıların
dışında kalan bütün vatandaşlar
gelir testine başvuracaklar. 18 yaş
altı vatandaşlar zaten GSS kapsamında sayıldıklarından gelir testine başvurmalarına gerek yok. Ayrıca SGK’dan gelir-aylık alanlar ile
bunların bakmakla yükümlü olduğu kişiler de gelir testine gitmeyecekler.
SORU: Yeni çıkan GSS`da Bakmakla Yükümlü Olan Kişiler için
bir değişiklik var mı?
CEVAP: Bakmakla yükümlü
olunan kişiler, 18 yaş altında bulunan, Kız ve Erkek Çocuklarla, çalışmayan eşler, yine 18 yaş üzerinde olup da, 20 yaşına kadar orta
öğretim ila 20 yaş ila 25 yaşına kadar yüksek öğrenime devam eden
erkek çocuklarla, 01.10.2008 tarihinden önce anne veya babasının
sosyal güvencesinden dolayı sağlık
hizmetinden yararlanmakta olan
kız çocukları yine durumlarında
değişiklik
oluncaya
kadar,
GSS`den hiç bir ücret ödemeden
yararlanmaya devam edeceklerdir.
Durumlarındaki değişiklikten kasıt, herhangi bir sosyal güvenlik
kapsamında çalışmaya başlamaları, veya evlenmeleri anlamındadır,
SORU: 01.10.2008 Tarihinden
sonra 18 yaşını dolduran ve okumayan kız ve erkek çocuklarının
durumu ne olacaktır?
CEVAP: 01.10.2008 tarihinden
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
➤ 28 ➤ Şubat · Februar 2012 · Rebiü`l Evvel 1433
Erhan NACAR
www.ilkedanismanlik.com
Genel Sağlık Sigortası
sonra 18 yaşını dolduran okumayan kız ve erkek çocukları GSS
Kapsamına alınabilmeleri için GSS
Tescili için kayıtlarını yaptırmaları
yasa gereği zorunludur.
SORU: NE ZAMANA KADAR
BAŞVURMAK GEREKİYOR?
CEVAP: Ocak ayı sonuna kadar
sosyal güvencesi bulunmayan herkesin gelir testi için bulundukları
ildeki sosyal yardım vakfına başvurması gerekiyor.
SORU: BAŞVURMAZSANIZ
NE OLACAK?
CEVAP: Bir ay içinde gelir testine başvurmayan vatandaşlar SGK
tarafından otomatikman tescil edilecekler ve ayda 106 lira GSS primi
ödemeye başlayacaklar. Bu tescilden sonra da gelir testi için sosyal
yardım vakıflarına başvurabilecekler.
SORU: KİMLER PRİMSİZ GENEL SAĞLIK SİGORTALI OLACAK?
CEVAP: Prim ödemeden GSS’li
olmak isteyenler, yani yeşil kartlı
gibi sağlık yardımı almak isteyenler gelir testine başvuracaklar. 2012
yılı asgari ücret rakamlarına göre,
aylık aile içi kişi başı geliri 296 liradan az olduğu tespit edilenler,
prim ödemeden GSS’li olacaklar.
SORU: GELİRİ 296 LİRAYI
AŞANLAR NE YAPACAK?
CEVAP: Yapılan teste göre aile
içi kişi başı gelir 296 ila 886 lira
arasında çıkarsa, aileden bir kişi
ayda 35 lira prim ödeyecek. Diğer
aile bireyleri bu kişi üzerinden
bakmakla yükümlü olunan kişi
olarak GSS’li sayılacaklar. Dolayısıyla ailede herkes GSS kapsamına
alınmış olacak. Geliri, 887 lira ila
1773 lira arasında olanlar 107 lira
ödeyecekler. Geliri, 1773 liranın
üzerinde olanlar ise 213 lira pirim
ödeyeceklerdir.
SORU: GELİR TESTİNDE NELERE BAKILACAK?
CEVAP: Gelir testi yapılırken
aile bireylerinin harcamaları, taşınır ve taşınmazları ile bunlardan
doğan hakları da dikkate alınarak
aile içinde kişi başına düşen gelirin
aylık tutarı tespit edilecek. Buna
göre ailenin puanlaması yapılacak.
Gerekirse hane ziyareti yapılarak
ailenin ekonomik durumu gözlemlenecek.
SORU: AİLEDE KİMLER DİKKATE ALINACAK?
CEVAP: Gelir testinde aynı hanede yaşayan eş, evli olmayan çocuklar ile büyük anne ve büyük baba dikkate alınacak. Yani ailenin
toplam geliri bu kişi sayısına bölünerek bulunacak.
SORU: GELİR TESTİ NE ZAMAN SONUÇLANACAK?
CEVAP: Vatandaşın sosyal yardım vakfına başvurusundan sonra
en geç bir ay içinde gelir testi sonuçlandırılmış olacak. Böylece vatandaş primsiz olarak GSS’li sayılıp
sayılmayacağını veya ödemesi gereken prim tutarını öğrenmiş olacak.
SOSYAL GÜVENCESİ OLMAYAN GELİR DÜZEYİ YÜKSEK
OLANLARA ÖNERİLER:
Daha önce bir şekilde gelir dü-
dosya
zeyi yüksek olduğu halde Sosyal
Güvencesi de olmayan ancak yeşil
kart alanlar bundan böyle yapılacak incelemelerde Yeşil Karttan yararlanamayacaklarından İsteğe
Bağlı Bağ-Kur Sigortalı olmaları
halinde hem Sosyal Güvenlik şemsiyesi altına, hem de GSS kapsamına alınacaklardır.
SORU: Eşim çalışmıyor ev kadını, öteden beri benim sosyal güvencemden yararlanmakta şimdi
herhangi bir işlem veya ödeme
yapma zorunluluğum var mıdır?
CEVAP: Eşiniz sizin sosyal güvencenizden dolayı herhangi bir
ücret ödemeden GSS’nin kapsamından yararlanmaya devam edecek.
GURBETÇİLER DİKKAT
TÜRKİYE’DE İKAMETİ
BULUNAN HERKES
GSS KAPSAMINA GİRİYOR!
GENEL SAĞLIK
SİGORTASI NEDİR?
1 Ocak 2012 tarihi itibari ile ilgili kanunun değiştirilerek yürürlüğe sokulmasıyla bazı vatandaşların genel sağlık sigortası yaptırmak
zorunluluğu gündeme geldi. Peki
ama kimlerin zorunlu genel sağlık
sigortası ( GSS ) yaptırma zorunluluğu var? Bu kişilerin ne yapması
gerekiyor ? GSS nedir ? gibi soruların cevabının yer aldığı önemli bir
haber.
“1 Ocak 2012 tarihi ile herkes
sağlık güvenceli oldu!” sloganı sizi
yanıltmasın. Halihazırda, zaten
sosyal güvencesi olan vatandaşlar
için değişen bir şey yok. Bu vatandaşlar BAĞKUR, SSK gibi kurumlardan zaten sigortalı olduklarından sosyal güvenceye sahiplerdi.
Bahsedilen değişiklik ile yeşil kartlı olan ya da herhangi bir sosyal
güvenceye sahip olmayanların hayatında değişiklik yaptı.
YURTDIŞINDA YAŞAYAN
GURBETÇİLER’İN DURUMU
Yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarının adrese dayalı nüfus
kayıt sisteminde ikametleri Türkiye’deki adresleri kayıtlıysa SGK
otomatik olarak bu kişileri de genel sağlık sigortası kapsamına koyacak!
Genel Sağlıkla ilgili ne yapmaları gerektiğini www.ilkedanismanlik.com sitesinden Sosyal Güvenlik
Uzmanlarından ücretsiz öğrenebilirsiniz!
Tel: 0151-47025407
0090-533-2315289
HAYAT
u yazımızda yazımızın kahramanı Hacarabı tanıtalım istedik. Bakalım Hacarap kendini
nasıl tanıtacak neler anlatacak. Hatıralarından neler söyleyecek. Kulağımızı Hacaraba verelim.
Hacarapla Mülakat.
Hayat – Selamün Aleyküm Hayat
Gazetesi olarak sizinle mülakat yapmak için, buralara geldik. Siz de bizlere kıymetli vakitlerinizi ayırdığınız
için teşekkür ederiz. Öncelikle sizi
yakından tanımak ve tanıtmak istiyoruz. Bize isminizi, doğduğunuz yeri vesair kısaca kendinizi anlatır mısınız?
Hacarap – Ve Aleyküm Selam ne
demek ben sizlere teşekkür ederim.
Benim ismim Ahmet Aydın.
03.03.1933 tarihinde Karaman merkezde doğmuşum. Babam Halil Efendi aslen Karaman merkeze bağlı boyalı köyünden babasına yani dedeme
Molla Mehmet derlermiş. Annem aslen Medineli orada doğmuş ve Babası ile Karaman’a gelip yerleşmişler.
Hayat – Sizi tanımlayacak hobilerinizi bilmek isteriz. Ayrıyeten babanızla geçen debriyaj olayından sonra
kendinizi nasıl hissettiniz, kısaca anlatır mısın?
Hacarap – Benim hobilerimin başında takla güvercinler gelir. Güvercin için çeketimi hatta evdeki radyoyu bile sattım.
Hayat - Babanızla geçen debriyaj
olayından sonra kendinizi nasıl hissettiniz, kısaca anlatır mısın.?
Hacarap – Ben çok yaramaz olduğum için babam beni pek sevmezdi
ya da ben öyle görüyordum. Ama annem beni çok severdi. Fakirdik ama
annem sağ iken daha mutluyduk.
Annem vefat ettikten sonra babam
da ben de bekar hayata hoş geldin dedik. Bu arada benim araba sürme
merakım, beni şoför olmaya zorladı,
şoför olmak için Kazım Karabekir
kasabasında (şimdi ilçe oldu.) Bir
ağanın yanında 3 sene çalıştım. Ağa
birgün buğday yüklü kamyonla Karaman’a ofise gönderdi ve evinizde yat
sabah gelirsin dedi. Ben de sevinçle
gittim ofise buğdayı teslim ettikten
sonra eve gittim. Havalı kornaya basınca babam çıktı ve: “Kim ulan beni
rahatsız eden o sen misin evladım şoför mü oldun buyur gel” diye karşıladı. Evde sadece yanmış yarım yatağımız vardı. Yatağa ikimizde ters yattık.
Ancak sığıyorduk. Babam bir bakıyor
sırılsımlak terliyim eee o kadar buğday çuvallarını indirdik. Terli olduğumu gören babam ayaklarımı çenesinin altına alır ve öylece uyur kalırız.
Tabii uykunun en derin zamanında
bir rüya gördüm ve ne olduğunu anlıyamadan baktımki babam kan revan içinde apar topar gittim daha
doğrusu kaçtım. Ama belki en zor
B
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
➤ 29 ➤ Şubat · Februar 2012 · Rebiü`l Evvel 1433
özel köşe
mak isterdim. Velakin bizim zamanımız sıkıntılı bir dönemdi. Fırsatımız
yoktu.
Hayat - Siz en çok Hangi durumda kızarsınız? Bu kızgınlıkla baş edebiliyor musunuz? Edemiyorsanız, sebebleri nelerdir? Hangi durumlar sinirlerinizi bozar? Ve neden?
Hacarap – Yoksulluk içinde çaresiz anımda, kızgınlığım ise kibrit gibi
parlar ve söner. Ben sabretmesini bilen biri olarak kızgınlığım bir anlık
gelip geçer.
Hayat – Hayat gazetesi hakkında
düşünceleriniz nelerdir?
[email protected]
Hacarap – Hayat Gazetesini çıkaranlardan ALLAH razı olsun.
Hayat - Şimdi dünyaya gelseydiniz hangi mesleği yapmak isterdiniz?
Hacarap – Şoförlük.
Hayat - Sevdiğiniz bir arkadaşınız
için neleri göze alırsınız?
anımdı adamın ağzında diş kalma- ğildir?
mıştı. İnsan üzülmez mi? Tabii çok
Hacarap – Çok şey biz dost deliHacarap – Aile birliğidir veya acı
üzüldük. Ve üzüldüm.
siydik.
bir tebessüm.
Hayat - En büyük hayaliniz ve
Hayat - Sizi sevenlerin sizin için
Hayat - Yaşayamadığınız için pişgerçekleştirmek istediğiniz bir proje- manlık duyduğunuz herhangi birşey neler yapması hoşunuza gider?
niz var mı idi?
Hacarap – Saygılı olması yerinde
var mıdır?
Hacarap – En Büyük hayalim bir
akıl
vermesi.
Hacarap – Annemin benim evlenaraba alıp Karaman’da taksi çalıştır- diğimi çoluk çocuk sahibi olduğumu
Hayat - Şu an ruhunuzun olmak
maktı.
görmesini ve bunu yaşamayı ister- istediği yer?
Hayat - Herhangi bir yer sevdik- dim.
Hacarap - Medine’de.
leriniz arasında mı ve neresi?
Hayat - Hayatta en çok kıymet
Hayat - Ulaşamadığınız, özlediğiHacarap – Vatan sevgisi başka niz, sevdiğiniz, hasretini çektiğiniz verdiğiniz insanlar?
ama Almanya’yı da seviyorum. 33 se- biri ile sohbet etme fırsatınız olsaydı
Hacarap – Rahmetli annem, rahne Türkiye’de 46 senedir aynı şehirde bu kim olurdu? Ondan neler öğren- metli babam, hanımım ve kızlarım.
aynı evde oturuyorum.
mek isterdiniz? Neler sormak isterdiHayat - Benzetildiğiniz biri var
Hayat - Sevenleriniz var mı?
niz?
mı?
Hacarap - Türkiye’de akranlarıHacarap – Annem, hatıralarım ve
Hacarap - Birine benzetildiğimi
mın bir çoğu vefat etti ama hala se- çocukluk arkadaşlarım. Annemden şu ana kadar kimseden duymadım.
venlerim çok. Ama Almanya’da kal- Medine’deki akrabalarımı öğrenmek
Hayat - Almanya’ya geliş sebebidığım şehirde sevenlerim daha çok. isterdim. Hatıralarım onlar bambaş- niz, beklentileriniz, kaybettiğiniz deKime sorsanız Hacarap kim bilirler.
ka. Arkadaşlarıma gelince arkadaşla- ğerler nelerdir?
Hayat - Şu anda vaktinizi nasıl ge- rımın hepsi okuyup biryerlere geldi.
Hacarap - Karaman`da çarşı yaOnlara soracağım bana okumanın nınca o sebeb oldu buralara geldim.
çiriyorsunuz?
Hacarap – Kendimi iyi hisseder- önemini niçin söylemediniz? Sadece Benim kendi beklentim Almanya`da
sem vakit namazlarımı camii de kıl- benimle vakit geçirmek için mi arka- kısa süre çalışıp bir araba alıp geri
maya gayret ediyorum. Kırılan tes- daşlık yaptınız derdim.
dönmekti. Ama görüyorsunuz hala
bihleri tamir ediyorum. NamazlaHayat – Keşfedilmedik bir özelli- buradayım. Ve seksen yaşına dayanrımda Müslümanlar için dua ediyo- ğin var mı? Varsa neden bugüne ka- dık. Çocuklarım torunlarım ve hayatım.
rum. Bir de programlarda ve kandil- dar gizli kaldı?
lerde ilahi söylüyorum.
Hayat - Hacarabın serüvenleri yaHacarap – Keşfedilmedik özellizı
dizisi
hakkında düşünceleriniz?
Hayat - Sizce akraba nedir ne de- ğim sesimdi fırsatım olsa idi hafız olHacarap – Çok güzel ALLAH bu
gazeteyi çıkaranlardan razı olsun.
Hayat - Mülakatımız hakkında
son sözünüz. Eklemek istediğiniz bir
şey var mı?
Hacarap – Teşekkür ederim bu işe
sebeb olanlardan ALLAH c.c. razı olsun.
Hayat – Sizden de ALLAH razı olsun hacı abi bize vakit ayırdığınız
için sizi ALLAH’a emanet ediyoruz.
Böylece Hacarabı tanımış olduk.
Siz okuyucu dostlarımı ALLAH’a
emanet ediyorum.
Selam ve dua ile.
M. Salih AYDIN
Hacarabın Serüvenleri 52
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
➤ 30 ➤Şubat · Februar 2012 · Rebiü`l Evvel 1433
bulmaca

Benzer belgeler

PDF SAYI 113 - Hayat Online

PDF SAYI 113 - Hayat Online dünya evine girmiştir. Yeni evli çifti tebrik ederim. Cenab-ı Allah çalışmalarımızı bereketlendirsin, şuurlandırsın. Çalışmak bizden başarı Allah`tandır. Allah`a emanet olun.

Detaylı

PDF SAYI 111 - Hayat Online

PDF SAYI 111 - Hayat Online dünya evine girmiştir. Yeni evli çifti tebrik ederim. Cenab-ı Allah çalışmalarımızı bereketlendirsin, şuurlandırsın. Çalışmak bizden başarı Allah`tandır. Allah`a emanet olun.

Detaylı

PDF SAYI 79 - Hayat Online

PDF SAYI 79 - Hayat Online dünya evine girmiştir. Yeni evli çifti tebrik ederim. Cenab-ı Allah çalışmalarımızı bereketlendirsin, şuurlandırsın. Çalışmak bizden başarı Allah`tandır. Allah`a emanet olun.

Detaylı

PDF SAYI 82 - Hayat Online

PDF SAYI 82 - Hayat Online Cenab-ı Allah çalışmalarımızı bereketlendirsin, şuurlandırsın. Çalışmak bizden başarı Allah`tandır. Allah`a emanet olun.

Detaylı

PDF SAYI 58 - Hayat Online

PDF SAYI 58 - Hayat Online Cenab-ı Allah çalışmalarımızı bereketlendirsin, şuurlandırsın. Çalışmak bizden başarı Allah`tandır. Allah`a emanet olun.

Detaylı

PDF SAYI 76 - Hayat Online

PDF SAYI 76 - Hayat Online dünya evine girmiştir. Yeni evli çifti tebrik ederim. Cenab-ı Allah çalışmalarımızı bereketlendirsin, şuurlandırsın. Çalışmak bizden başarı Allah`tandır. Allah`a emanet olun.

Detaylı

PDF SAYI 54 - Hayat Online

PDF SAYI 54 - Hayat Online dünya evine girmiştir. Yeni evli çifti tebrik ederim. Cenab-ı Allah çalışmalarımızı bereketlendirsin, şuurlandırsın. Çalışmak bizden başarı Allah`tandır. Allah`a emanet olun.

Detaylı

PDF SAYI 44 - Hayat Online

PDF SAYI 44 - Hayat Online dünya evine girmiştir. Yeni evli çifti tebrik ederim. Cenab-ı Allah çalışmalarımızı bereketlendirsin, şuurlandırsın. Çalışmak bizden başarı Allah`tandır. Allah`a emanet olun.

Detaylı