Ekli dosyayı indirmek için tıklayınız.

Transkript

Ekli dosyayı indirmek için tıklayınız.
Arafat Sonrasý Dönemde
Filistin'de Liderlik Sorunu
Miray Vurmay (*)
Giriþ
Filistin halký, yarým yüz yýlý aþkýnca bir süredir sýnýrlarý belli olmayan,
belli aralýklarla de facto olarak deðiþ(tiril)en ve belki de en önemlisi gerçek
anlamda aslýnda hiç var olmayan bir “devlet” üzerinde üstelik iþgal altýnda
yaþamakta. En basit anlamda gerçek bir devlet oluþabilmesi için belirli bir
insan topluluðunun(millet), belirli bir toprak parçasý üzerinde(vatan) egemenlik kurmuþ olmasý(siyasal iktidar, otorite) gerekmektedir. Aslýnda soyut
bir kavram olan devletin somutlaþmasý içinse bir takým unsurlarýn var olmasý, iþler halde olmasý gerekir. Yönetim biçimine, ülkenin rejimine göre farklýlýk gösteren bir devlet baþkaný, baþbakan, cumhurbaþkaný; devletin sembolü
olan bayrak; yine devletin milli þuurunu ayakta tutan milli marþ; devletin
yönetildiði bir baþkent; yasama ve yürütme organlarýnýn bulunduðu bir
meclis; yargý organlarý, yani iþleyen bir hukuk sistemi ve güvenliði saðlamakla görevli güvenlik kuvvetleri(polis, asker, jandarma vs) olmayan ya da
büyük oranda eksik olan bir organizasyon/topluluk gerçek, somut anlamda
devlet olarak nitelendirilmez. Nitekim bu unsurlara bütünüyle sahip olmayan, sahip olduklarý unsurlarýnsa iþlerliði olmayan, baþka bir deyiþle henüz
tam anlamý ile devlet olamamýþ Filistin, Yirminci Yüzyýl'ýn baþlarýndan bu
yana devletleþmeye çalýþmakta. Ancak baþta Ýsrail iþgali olmak üzere,
bölgesel ve küresel konjonktürden direk olarak etkilenmesi, siyasal ve ideolojik anlamda giderek azalan hatta gelinen noktada parçalanmýþ olan bir
siyasal ve toplumsal yapýya sahip olmasý ve Filistin içerisinden çýkmýþ tek
karizmatik lider olarak anýlan Yaser Arafat'ýn ölümünden sonra yaþanan liderlik krizi Filistin'in gerçek anlamda devlet olmasýnýn önündeki en büyük
(*
21.Yüzyýl Türkiye Enstitüsü Ortadoðu Araþtýrmalarý Bölümü Bilimsel Danýþman Üyesi.
[39]
Miray Vurmay
engeller olarak sýralanabilir. Bu makalede, tartýþmalara neden olan bir hastalýk sürecinin ardýndan 11 Kasým 2004'te resmi olarak öldüðü açýklanan1 Filistin'in “efsanevi lideri” Yaser Arafat'ýn ölümünden sonraki 5 yýllýk zaman
diliminde Filistin'in karþý karþýya kaldýðý liderlik sorunu, sebep-sonuç iliþkileri üzerinde incelenecektir.
Arafat'ýn ardýndan
Yaser Arafat, Beyrut'ta yayýnlanan, dönemin etkili gazetelerinden El
Seyyad Gazetesi'ne 1969 yýlýnda verdiði mülâkatta “Ben hiçbir þeyi olmayan, vataný elinden alýnmýþ bir göçmenim.”2 demiþti. Arap dünyasýnda
fýrtýnalar kopartan, 1967'deki “Altý Gün Savaþý”nýn üzerinden henüz iki yýl
geçmiþti ve Filistin, artýk farklý bir yönelim içerisindeydi. Ortadoðu'nun kaderini deðiþtiren bu savaþýn ardýndan, Filistin Kurtuluþ Örgütü yeniden yapýlandýrýlmýþ ve baþýna da Filistinlilerin ve tüm Arap dünyasýnýn ilerleyen yýllarda “Ebu Ammar”(kurucu) olarak adlandýracaðý Yaser Arafat geçmiþti.
Ne gariptir ki Arafat'ýn, henüz 40 yaþýndayken kurduðu bu cümle, söylendiði
tarihten tam 35 yýl sonra, Arafat son nefesini verdiðinde de geçerliliðini
aynen korudu. Sevaplarý kadar günahlarý da olan ancak her þeye raðmen 75
yýllýk ömrünü Filistin'e adamýþ bir “dava adamý” olarak anýlan; aynen ifade
ettiði gibi yaþamýnýn çok büyük bir bölümünü “hiçbir þeyi olmayan,
vataný elinden alýnmýþ bir göçmen” olarak geçiren Yaser Arafat'ýn
biyografisi, Filistin biyografisidir aslýnda. Ýþgal ve sürgün, sadece bu iki
sözcükle özetlenebilecek olan Arafat'ýn hayatýnýn son yýllarý ise son derece
trajik ögeler barýndýrýr. Öyle ki son yýllarýný “iþgal içinde iþgal” durumunda
geçiren Arafat, Aralýk 2001'den öldüðü Kasým 2004'e kadar Ýsrail iþgali altýndaki Batý Þeria'nýn Ramallah þehrindeki karargâhý Mukata'da Ýsrail kuþatmasý altýnda “hapis” hayatý yaþadý. Yani, Arafat, bir deðil tam iki kere iþgal
altýndaydý. Hem devleti yoktu, hem de özgürlüðü.
Arafat, Ýsrail'in tecridi altýnda geçen 3 yýlýn sonunda karargâhýndan hem
gerçek hem de mecazî anlamda, ölüm döþeðinde bir “hasta adam” olarak
çýkabildi. Tedavi için Askeri bir helikopterle Fransa'ya götürüldü ve takvimler 11 Kasým 2004'ü gösterdiðinde Paris'ten “resmi ölüm” haberi geldi.
1
Yaser Arafat'ýn ölümü hem nedeni hem de kesin zamaný açýsýndan tartýþmalara neden olmuþtur.
Söz konusu tartýþmalar için bknz:
http://www.cnn.com/2004/WORLD/meast/10/30/arafat.health/index.html,
http://english.aljazeera.net/programmes/plohistoryofrevolution/2009/07/200975115813478
323.html
2
Al-Sayyad, 23 Ocak 1969, Beyrut, Lübnan
[40]
21. YÜZYIL Kasým 2009
Arafat Sonrasý Dönemde Filistin'de Liderlik Sorunu
Yaser Arafat, ardýnda gerçekleþtirilmeyi bekleyen bir “Baðýmsýz Filistin
Devleti Rüyasý”, devam ettirilmeyi bekleyen yorgun bir “Filistin Davasý”
ve daðýlmaya yüz tutmuþ bir “Filistin birliði” býraktý.
Baþta ölüm nedeni olmak üzere ardýnda onlarca soru býrakan Arafat'ýn
ölümünün üzerinden tam beþ yýl geçti. Aradan geçen beþ yýlda Filistin için
yazýlan senaryolarýn hemen hepsi kaosa iþaret ediyordu. Arafat sonrasý dönem, baþta naif bir görüntü verse de zaman ilerledikçe söz konusu naif
ortam kargaþaya, kaosa doðru evirilmeye baþladý. Arafat'ýn ölümünün ardýndan, Ocak 2005'te yapýlan “baþkanlýk seçimleri”, bir takým tartýþmalara
neden olsa da görece sakin bir ortamda geçti. Zira Arafat'ýn koltuðuna kimin oturacaðý, çok büyük bir sürpriz olmadýðý takdirde, zaten belliydi. Özellikle ABD, Avrupa ve Ýsrail basýný, Batý ve Ýsrail tarafýndan açýktan desteklenen Mahmud Abbas'ýn kazanacaðýna neredeyse emindi. Söz konusu
basýn organlarýnda Mahmud Abbas'a dizilen methiyeler daha sonraki süreçte Abbas'a “vatan haini” sýfatý olarak geri dönecek olsa da, dönem içerisinde, Abbas'ýn dünya gözündeki meþruiyetine ciddî anlamda zemin hazýrlamýþ oldu. Sonuç itibarý ile sandýktan zaferle çýkan isim Mahmud Abbas,
Filistinlileri deyimi ile Ebu Mazen oldu. Ne var ki Filistin halký söz konusu
seçimlerde sadece “baþkan” seçmiþ oldu. Çünkü birçok açýdan, bir çok
nedenden dolayý Mahmud Abbas'ýn liderlik anlamýnda Arafat'ýn yerini
21. YÜZYIL Kasým 2009
[41]
Miray Vurmay
doldurmasý imkânsýzdý. Seçildiði dönemde 70 yaþýnda olan ve Arafat'ýn “eski tüfek” olarak adlandýrýlan kemikleþmiþ ekibinden gelen bir isim olan
Mahmud Abbas, yeni nesli ardýndan sürükleyebilecek bir karizmaya sahip
deðildi. Ayrýca yýllarca Arafat'ýn en yakýnýndaki isimlerinden biri olmasýna
raðmen hiçbir zaman “davayý sýrtlanan” isimlerden biri olarak ön plâna çýk(a)mamýþ olan Mahmud Abbas, silik bir siyasî kiþilik olarak nitelendiriliyordu. En önemlisi de El Fetih'in karþýsýnda en önemli güç olarak sivrilen Hamas, Ýslami Cihad gibi “Ýslamî direniþ” örgütleri ve hatýrý sayýlýr sayýdaki
taraftarlarý tarafýndan Batý'ya gereðinden fazla yakýn bir isim olarak deðerlendiriliyor ve bu özelliði ile pek de hoþ karþýlanmýyordu. Sýralanan bu sebeplerden ötürü de Mahmud Abbas baþkanlýk koltuðuna oturdu ama “Filistin Davasý”ný sürüklemeyi baþaramadý. Bilakis “dava” ilerleyen süreçte
yaþanacak olan bölünme ile çok büyük bir dava alacaktý ve bu bölünmenin
günah keçisi olarak gösterilen isim Mahmud Abbas'ýn yine kendisi olacaktý.
Baþkanlýk seçimlerinden sonra, Filistin'in
kaderini yönlendiren iki önemli seçim daha yaþandý. Bunlardan ilki yine 2005 yýlýnda yapýlan
yerel seçimler, ikincisi de 2006 yýlýnda yapýlan
parlamento seçimleriydi. 2005 yerel seçimlerinden çýkan sonuçlar ise geleceðe dair ipuçlarý verir nitelikteydi. Seçim sonuçlarý Hamas'ýn giderek güçlenen ayak sesleri olarak nitelendirildi. Ýsrail ve El Fetih'i son derece huzursuz eden bu öngörü,
2006'daki genel seçimlerde gerçeðe dönüþtü ve Filistin halký tercihini Hamas'tan yana kullandý. Ancak seçim sonuçlarý, Filistin için bir “sonuç” deðil, yaþanacak “iç savaþ” için “sebep” oldu. El Fetih, yýllardýr sürdürdüðü
iktidarý Hamas'a býrakmayý hazmetmekte zorlandý. Hamas ise birden bire
oturduðu iktidar koltuðunun hakkýný vermekte ciddî zorluklar çekti.
Örgütsel ve sosyal alanda kazandýðý tecrübeyi siyasal alana taþýmaya
muktedir olamayan Hamas'ýn acemilikleri, El Fetih'in giderek bilenen
iktidar hýrsý ve “terör örgütü” olarak nitelendirilen Hamas'ýn iktidara
gelmesinden rahatsýz olan hatta bu durumdan ciddi tehditler algýlayan Batý'nýn Hamas'ý iktidara taþýyan Filistin halkýný “açlýk ile terbiye etme”ye
kalkýþmasý, Hamas'ý asla muhatap olarak kabul etmeyen Ýsrail'in ise Filistin'de “B Plâný”ný yürürlüðe koymasý3 Arafat sonrasý döneme damgasýný vuracak olan iç savaþ denemelerine zemin hazýrladý. Nitekim Hamas'ýn iktidara
gelmesinin üzerinden çok geçmeden El Fetih ve Hamas arasýnda ilk
Seçim sonuçlarý Hamas'ýn giderek güçlenen
ayak sesleri olarak nitelendirildi.
3
B Planý'ndan kasýt Ýsrail'in Filistin'in iç iþlerine direk müdahale ederek, iç savaþýn tohumlarýný
atmasýdýr.
[42]
21. YÜZYIL Kasým 2009
Arafat Sonrasý Dönemde Filistin'de Liderlik Sorunu
çekiþmeler baþladý. Çekiþmeler ilkin bilek güreþi olarak algýlandý.4 Bu bilek
güreþi çerçevesinde baþlayan karþýlýklý protesto gösterileri küçük çapta sokak çatýþmalarýna dönüþtü. Mayýs-Haziran 2006 ise geri dönülmesi zor bir
yolun kapýsýna aralayan El Fetih-Hamas çatýþmalarýnýn büyümesine neden
olan ve zaten varlýðý uzun zamandýr tartýþmalý olan ulusal birliðin çöküþünün
miladý olarak kabul edilen silahlý çatýþmalar patlak verdi. Bu sýrada Suudi
Arabistan, Mýsýr, Ürdün ve Arap Birliði'nin giriþimleri ile “ulusal birlik hükümeti kurulmasý” için birçok kez masaya oturulduysa da sonuç deðiþmedi ve bir yýl boyunca çatýþmalar artarak devam etti. Araya Ýsrail'in özellikle
Gazze Þeridi'ne yönelik saldýrýlarý da girince Filistin'de hava daha da gerginleþti.
2007 yýlýna gelindiðinde Filistin'deki iç ça- Giderek þiddetini artýran
týþmalar gerçek anlamda bir iç savaþa dönüþtü. çatýþmalar sonucunda FiGiderek þiddetini artýran çatýþmalar sonucunda listin, El Fetih egemenFilistin, El Fetih egemenliðindeki Batý Þeria ve liðindeki Batý Þeria ve
Hamas egemenliðindeki Gazze olmak üzere ikiHamas egemenliðindeki
ye bölündü. Her iki kanat da kendi hükümetini
kurmaya çalýþtý, kendi bakanlarýný atadý, kendi Gazze olmak üzere ikiye
güvenlik güçlerini oluþturmaya, var olanlarý da bölündü.
güçlendirmeye çalýþtý. Baþka bir deyiþle Filistin
henüz tam anlamý ile baðýmsýz bir devlet olamamýþken iki küçük “devletçik” haline geldi. Çatýþmalar, karþýlýklý suçlamalar, dýþarýdan gelen direk ya
da dolaylý müdahaleler ve Ýsrail'in artýk rutin haline gelen Gazze
operasyonlarý ile geçen uzunca bir süreden sonra takvimler 2008'in son
günlerini gösterdiðinde Ýsrail Gazze'ye son yýllarýn en büyük operasyonunu
düzenledi. Ýsrail'in Dökme Kurþun adý verilen operasyonu, Gazze'yi yerle
bir etti. Direk olarak Hamas'a yönelik yapýlan son saldýrý sonrasýnda yaþanan
geliþmeler Filistin'deki ayrýlýðýn artýk kronikleþtiðini, bölünmenin ulusal
birlik kavramý için bir kanser misali “zehirli bir yok oluþ” halini aldýðýný
gözler önüne serdi. Artýk El Fetih(ille de Mahmud Abbas), Hamas'ýn gözünde Ýsrail-ABD iþbirlikçisi bir vatan haini; Hamas ise El Fetih'in gözünde
Gazze halkýný canlý kalkan olarak kullanan, iflâh olmaz bir terör örgütünden
ibaretti. Ýktidar savaþý, koltuk savaþý, ideolojik savaþ gibi tanýmlamalarýn,
betimlemelerin aradaki husumeti açýklamada yetersiz kaldýðý bir sürece girilmiþken tüm bunlarýn üzerine Mahmud Abbas'ýn görev süresi üzerine yaþanan tartýþmalarýn alevlenmesi Filistin'i deyim yerindeyse “dipsiz kuyular4
Serhat Erkmen, “El-Fetih-Hamas bilek güreþi: Gazze kan gölü”,
http://www.hurriyet.com.tr/strateji/6567143.asp?gid=202
21. YÜZYIL Kasým 2009
[43]
Miray Vurmay
da merdivensiz” býraktý. Hamas Abbas'ýn görev süresinin Ocak 2009'da
bittiði konusunda ýsrar ederken, El Fetih seçimlerin 2010'da yapýlmasý gerektiðini iddia ediyordu. Karþýlýklý inatlaþma sonunda yine beklenen oldu ve
Hamas, Ocak 2009'dan itibaren Mahmud Abbas'ýn baþkanlýðýnýn þaibeli
olacaðý, meþruiyetini tamamen yitireceðini ilân etti. Karþýlýðýnda ise yine
beklendiði üzere Mahmud Abbas geri adým atmadý. Kriz, derinleþerek aylar
boyunca devam etti. Hatta okumakta olunan yazý kaleme alýndýðýnda da ayný
þekilde devam etmekte.
Beþ yýl içerisinde yaþanan olaylar sonucunda gelinen bu malûm noktaya
raðmen Arap dünyasý özellikle de Mýsýr, El Fetih ve Hamas arasýnda “mekik
diplomasisi” izlemekten vazgeçmedi. 2009 yýlý baþýndan itibaren yoðun bir
þekilde iki taraf arasýnda koridor görevi gören Mýsýr'ýn çabalarý tam sonuç
vermeye meyletmiþti ki Filistin'de bu defa baþka bir kriz patlak verdi. Bu
defa krizin öznesi Ýsrail'in Gazze'ye yönelik düzenlemiþ olduðu Dökme
Kurþun Operasyonu ile ilgili BM'de oylanacak olan Goldstone Raporu'nun ertelenmesinde rol oynayan Mahmud Abbas idi. Son yýllarda belki
de ilk defa “ulusal barýþ”a bu denli yaklaþýldýðý
2010 gibi Filistin'de baþ- bir dönemde patlak veren Goldstone krizi, yýkýkanlýk seçimlerinin yapýl- lan köprülerin tamir edilemeden bir kez daha yýmasýnýn öngörüldüðü bir kýlmasýna neden oldu.5 Yani Filistin için, “ulusal birliðe” giden yol yine týkanmýþtý. Yakýn bir
yýla yaklaþýrken, ulusal
gelecekte de yolun açýlmasýna dair gerçekçi ubirlik oldukça uzak bir
mutlar bulunmamakta. Hele ki 2010 gibi Filisihtimal, bir hayal gibi
tin'de baþkanlýk seçimlerinin yapýlmasýnýn öngörülüyor.
görüldüðü bir yýla yaklaþýrken, ulusal birlik oldukça uzak bir ihtimal, bir hayal gibi görülüyor.
Temel sorun lider eksikliði
Görüldüðü üzere Arafat sonrasýný, hafif þiddetli, olaðan geçiþ dönemi
sancýlarý yerine öngörüldüðü gibi son derece yýkýcý depremlerle geçiren ve
yaþanan depremler sonrasýnda bir türlü denge noktasýna ulaþamayan Filistin'de bir deðil iki ayrý Filistin var artýk. Üstüne üstlük birbirlerini darbeci,
vatan haini, düþman hatta terörist ilân eden iki ayrý Filistin.
Arafat'ýn son yýllarýnda baþlayan huzursuzluk, içten içe yükselen iktidar
savaþý, milyonlarca dolarlýk yolsuzluk iddialarý, güvenlik kuvveti kýlýfýna sý5
Golstone krizine dair detaylý bilgi için bknz: Miray Vurmay, “Filistin'de Goldstone
Fýrtýnasý”, http://www.21yyte.org/tr/yazi.aspx?ID=3049&kat1=1
[44]
21. YÜZYIL Kasým 2009
Arafat Sonrasý Dönemde Filistin'de Liderlik Sorunu
ðýnan mafya örgütlenmelerinin güçlenmesi, gün geçtikçe artan ekonomik
sýkýntýlar, iþgalin giderek daha da dayanýlmaz hale gelmesi, Filistin Davasý'nýn lokomotifi olarak bilinen El Fetih'in organizasyon, disiplin ve örgütlenme açýsýndan tam anlamýyla çürümeye baþlamasý ve en önemlisi Arafat'tan
sonra Filistin'e önderlik edebilecek belirli bir isim ya da isimlerin olmamasý
Filistin'i bugünkü sürece getiren en önemli etkenler olarak sayýlabilir.
Filistin'in bugün gelinen noktadaki bölünmüþlüðünü, yaþanan iç savaþý
en basit anlamda egemenlik/iktidar mücadelesi olarak nitelendiren, ideolojik farklýlýk temelinde ele alýp laik-Ýslamcý ayrýmýna indirgeyen, yýllarýn getirdiði bir iç hesaplaþma þeklinde yorumlayanlar, bir mafya çarpýþmasý ya da uluslararasý sistemin bir getirisi olarak Ortadoðu'daki yeni kamplaþmalardan biri olan “ýlýmlý- Filistin'i bir bütün olarak
radikal” kamplaþmasýnýn Filistin'e yansýmasý
ardýndan sürükleyebileolarak gören analizler olsa da aslýna bakýlýrsa Filistin'deki temel sorun lider eksikliði. Yukarýda cek, farklý yaklaþýmlara
sayýlan nedenler elbette ki çok önemli sorunlar raðmen bir arada, tek bir
ve yaþanan iç savaþýn zemininde yer alan ciddi Filistinli kimliði çatýsý alfaktörler ama Filistin'deki fotoðrafý eksiksiz ola- týnda tutabilecek vasfa ve
rak görebilmek için duruma salt siyasî deðil,
sosyolojik hatta sosyo-psikolojik baðlamda da karizmaya sahip, Arafabakmak gerekiyor. Filistin'in bugünkü durumu- t'ýn yerini doldurabilecek
na sosyo-psikolojik anlamda bir mercek tutul- bir siyasî kiþilik yok.
duðunda da bu eksiðin lider eksikliði olduðu çok
kolay bir þekilde görülebiliyor. Bugün ne Hamas'ta ne de El Fetih'te ne de
diðer gruplarda Filistin Davasý'ný sadece söylem bazýnda deðil, gerçek anlamda sýrtlayabilecek, Filistin'i bir bütün olarak ardýndan sürükleyebilecek,
farklý yaklaþýmlara raðmen bir arada, tek bir Filistinli kimliði çatýsý altýnda
tutabilecek vasfa ve karizmaya sahip, Arafat'ýn yerini doldurabilecek bir
siyasî kiþilik yok. Evet, Arafat da büyük hatalar yaptý, oldukça sert eleþtirilere
hedef oldu. Oslo-Madrid-Camp David süreçlerinde izlediði politikalar,
muhalefete karþý takýndýðý tutum ve tavýrlar, Arap dünyasý ile olan iliþkileri ve
hatta evliliði ve kiþisel serveti dahil olmak özel hayatý bile her daim
gündemde oldu ve gündemde olduðu kadar tartýþmalara konu oldu. Hatta
ömrünün son demlerinde adýnýn yolsuzluk söylentilerine karýþmasý
nedeniyle Arafat'a karþý ciddi protesto gösterileri düzenlendi6 ama yine de
Arafat, karizmatik siyasî kimliði ile kendisinden nefret edenleri bile tek bir
6
Arafat'a karþý baþlatýlan kampanya (2003-2004) için bknz. www. removearafat.org
21. YÜZYIL Kasým 2009
[45]
Miray Vurmay
çatý altýnda tutma maharetini gösterdi. Öyle ki sadece yýllarca liderliðini yaptýðý El Fetih deðil, kendisine en sert eleþtirileri yönelten Hamas da, Ýslamî
Cihad da, Filistin Halk Kurtuluþ Ordusu da Arafat denildiðinde kol kýrýlsa
dahi yeni içerde býrakýyordu. Daha da önemlisi Arafat sadece El Fetih'in deðil, tüm Filistin'in lideri olarak kabul ettirmiþti kendisini. Yukarýda belirtildiði gibi siyasî yaþamý boyunca çok büyük hatalar da yaptý Arafat. Hatta bu hatalarýn içinde çok büyükleri bile vardý. Filistin'de kýsa zaman içerisinde “tek
adam” haline gelen Yaser Arafat, zaman zaman “tek adamlýðýn” hakkýný
veren otoriter uygulamalara da imza attý. Arafat'ýn, zaman ilerledikçe iktidarýn verdiði mutlak gücün esiri olduðu ve Filistin'de bir “kiþisel egemenlik sistemi” kurmaya çalýþtýðý da iddia edildi. El Fetih karþýsýnda muhalefet
oluþmasýna mani olmak; El Fetih içerisinde de kendisine rakip alternatif
isimlerin çýkmasýný engel olmakla suçlandý. Ama her ne olursa olsun bugün
Arafat denilince sevap-günah muhasebesi yapýlmaksýzýn akla gelen ilk þey
sadece” Filistin Davasý” oluyor. Çünkü Filistin'in Ýsrail karþýsýnda verdiði
mücadeleyi uluslararasý boyuta taþýyan, yaptýðý etkili konuþmalarla Filistin
halkýný diri tutmaya çalýþan, aradaki ideolojik ve hatta dini farklýlýklara raðmen Filistin'de bir “ulus inþa” etmeye çalýþan, tabir-i caiz ise “Filistin'i
Filistin yapan” isim Arafat'ýn ta kendisiydi.
Sonuç itibarý ile gerek Arafat'ýn kiþisel bir refleks ile “kendisinden sonra” yerine geçebilecek potansiyel liderlerin çýkmasýna imkân vermemesi,
gerekse muhalif gruplardan özellikle de Hamas'tan Arafat'a gerçek anlamda
rakip olabilecek “siyasi bir lider” çýkmamasý, Filistin'de bölünmeyi hýzlandýran en önemli faktör oldu. Giderek azalsa da Filistin'de halen ulusal birliðe
dair umutlar var ancak, görünen o ki Filistin'de tüm gruplarý ortak bir zeminde buluþturma maharetini gösterebilecek, liderlik vasfý olan bir lider adayý yani yeni bir Arafat çýkmaz ise, Arafat'ýn ölümünün üzerinden 5 deðil,
55 yýl geçse bile Filistin'e dair yapýlacak analizler bu yazýlanlardan farklý
olmayacaktýr.
[46]
21. YÜZYIL Kasým 2009