Nisan - Keskinoğlu

Transkript

Nisan - Keskinoğlu
SAYI: 186-04 / 2013
Tavvuk Restoran İlk Franchise Şubesini Açıyor
PİLİÇ ETİ İHRACATINDA
YAKALANAN BAŞARI İVMESİ
Dünyada görülen hızlı nüfus artışı, temel
gıda ihtiyaçlarına olan talebin artmasına neden olurken, bu durum, gıda üretimini yapan
tarım ve hayvancılık sektörünü de etkilemiştir. Çiftçisinden üreticisine kadar tüm sektör,
dünya nüfusu ile gıda tüketimini dengelemek
ve açlık riskini en aza indirgemek için çalışmalarına hız vermiştir. Tüketici beslenme
alışkanlıklarının ve gelen taleplerin doğru bir
şekilde karşılanması amacıyla üretimlerini de
her geçen gün arttırmışlardır.
Ülkemizde ise, artan nüfusa paralel olarak
tüketici isteklerine hızlı bir şekilde cevap vererek üretimde en fazla artış yaşanan sektör,
kanatlı sektörü olmuştur. 2008 yılında ülkemizde, 1 milyon 150 bin ton piliç eti üretimi
gerçekleştirilirken, bu rakam 2012 yılında 1
milyon 771 bin ton seviyelerine ulaşmıştır.
Görüldüğü gibi sektör, son 5 yıl içerisinde
üretimde gösterdiği artış ile yüzde 54’lük bir
büyüme yaşamıştır. Yurt içinde tüketimin artması ve yeni ihracat pazarlarının oluşması ile
de sektörün 2015 yılı için üretim hedefi 2 milyon 150 bin tondur.
Dünya standartlarında üretim gerçekleştiren
kanatlı sektörünün üretim hedeflerinin yanında ihracat hedefleri de bir o kadar önem
taşımaktadır. İhracatta büyük başarılar elde
eden kanatlı sektörünün son beş yıllık başarı
grafiğini incelediğimizde ise, Türkiye ekonomisine katkısı hiç de azımsanmayacak bir durumdadır. 2008 yılında Türkiye’den yapılan
toplam piliç eti ihracatı 78 bin 553 ton olarak
gerçekleşirken, 2012 yılında bu rakam 321
bin 558 bin ton olmuştur. Görüldüğü gibi sektör yaşadığı tüm sıkıntılara rağmen son beş
yılda ihracatını yüzde 310 arttırarak rekor bir
seviyeye ulaştırmıştır.
Sektörün yaşadığı sıkıntıların başında ise,
yem hammadde fiyatlarının yüksek olması
nedeniyle artan üretim maliyetleri ile birlikte
ihracatta ton başına verilen yetersiz teşvik
bedeli gelmektedir. Ayrıca AB ülkelerine piliç eti ihracatının hala yapılamıyor olması da
sektörün diğer önemli bir sıkıntısıdır. Eğer bu
üç husus bakanlığımız başarılı çalışmaları
sonucunda çözümlenirse Türk kanatlı sektörü
global pazarda en büyük paya sahip Brezilya
ve Amerika ile rekabet etme şansı yakalayabileceklerdir. İnanıyorum ki bu çalışmalar
sonuçlandığında, sektör yurt dışı pazarında
yükselen bir başarı grafiği çizerken ülke ekonomisine de önemli katkılar sağlayacaktır.
50. yılını kutlayan ve alanındaki ilk ve tek tam
entegre üretim tesisleriyle sektörün yol göstericisi olan şirketler grubumuz, Tavvuk Restoran zincirini bu sene 20 mağazaya çıkaracak.
Türkiye’den dünyaya açılan uluslararası bir
marka yaratmak için yola çıkan şirketimiz, uzun
zamandır topladığı franchise taleplerini hayata
geçirmeye başladı. 2,5 yıldır titizlikle yürüttüğü
altyapı ve menü çalışmalarını tamamlayarak ilk
franchise şubesini Nisan ayı içerisinde İstanbul
Sarıyer’de açan şirketler grubumuz, franchise
sürecini yükselen bir ivmeyle sürdürmeyi hedefliyor.
Tavvuk Restoran’da sunulan her yemeğin ardında, piliç eti üretiminden, kullanılan sosların
geliştirilmesine kadar yüzde 100 korunan gıda
güvenlik zinciri ve 50 yıllık Keskinoğlu uzmanlığı olduğunun altını çizen, Keskin Keskinoğlu,
“2010’da girdiğimiz restoran sektörü bizim için
yeni bir sektördü, tüketiciyi ve sektörü tanımak
için ağır ama istikrarlı adımlarla ilerlemek istedik. Menümüzü oturttuk, fast food’dan ziyade
fine fast food konseptini geliştirdik. Bizim menümüzde salatalar, ızgaralar, piliç çevirme ve hatta
viyana usulü schnitzel bile var. 2 yıl içerisinde 4
milyon dolarlık bir yatırım yaptık, arge çalışmalarına da büyük önem verdik. Kendi piliç eti ürünlerimizi kullandığımız restoranlarımızda, Türk damak tadına uygun soslu ürünler geliştirdik. Şimdi
var olan mağazalarımıza ek olarak İstanbul’da 3
şube daha açıyoruz. Eyüp Vialand AVM, Kağıthane Axis AVM ve Zincirlikuyu Zorlu AVM’deki
mağazalar çok yakında hizmete girecek. Franchise sürecinde ise çok titiz davrandık, önce markamızı oturtmamız ve yatırımcıya karlı bir işletme sunabilmemiz önemliydi. Tüketicilerimizi de
doğru yatırımcılara emanet etmeliydik. Artık bu
süreçte de verimli sonuçlar alacağız. 100 m²’lik
Tavvuk Restoran mağazasının ilk yatırım maliyetini ortalama 300 bin TL civarında, franchise giriş
bedelini de 35 bin Euro olarak belirledik. Tavvuk
Restoran için, royalty bedeli olarak net ciro üzerinden aylık yüzde 4, reklam bedeli ise yine net
ciro üzerinde aylık yüzde 1 alıyoruz. İstanbul’da
öncelik verdiğimiz bölgeler; Beşiktaş, Bağdat
Caddesi, Kadıköy, Bakırköy, Taksim İstiklal Caddesi, Gaziosmanpaşa, Avcılar, Maltepe ve Pendik. İstanbul dışında ise Ankara, Bursa, İzmir,
İzmit, Antalya, Konya, Adana, Antep ve Antakya
illerinde franchise vermeyi düşünüyoruz” dedi.
Şirketler Grubumuz, Ege Bölgesi’nin İhracat 2.’si Oldu
Bu yıl 9.’su düzenlenen ve Ege İhracatçı
Birlikleri’ne bağlı 18 ihracatçı birliğindeki, en fazla
ihracat gerçekleştiren ilk üç firmanın ödüllendirildiği “İhracatın Yıldızları 2012 Töreni” geçtiğimiz
günlerde İzmir Hilton Otel’inde, Ekonomi Bakanı
Zafer Çağlayan’ın katılımıyla gerçekleşti. 2012’yi
yüzde 19 büyüme ve 891 milyon TL ciro ile kapatan şirketler grubumuz, yaptığı ihracat ataklarıyla
bu yıl yine grubunda Ege Bölgesi’nin en çok ihracat yapan 2. firması olarak ödüle layık görüldü.
Şirketimiz adına ödülü, Ekonomi Bakanı Zafer
Çağlayan’ın elinden alan Yönetim Kurulu Başkanımız Fevzi Keskinoğlu, “Almış olduğumuz
bu ödüller; firmamıza prestij sağlarken, sektörde
farklılık ve markamız için de farkındalık yaratarak
rekabette bir adım öne geçmemizi sağlıyor, çalışanlarımız arasında da motivasyonun artması, iş
veriminin yükselmesi gibi önemli sonuçlar yaratıyor” dedi.
2012 yılında yapılan ihracatlarla ilgili değerlendirmelerde bulunan Keskin Keskinoğlu ise, “Keskinoğlu olarak şu anda 75 ülkeye ihracat gerçekleştiriyoruz. Geçen yıl 88 milyon dolar ihracat
gerçekleştirdik. Bu yıl ise bu rakamı yüzde 30
arttırarak 115 milyon dolara çıkarmayı hedefliyoruz. Ayrıca 2012 yılında AB ülkelerine 2 milyon
Euro’luk endüstriyel kullanıma yönelik yumurta
ihracatı gerçekleştiren ilk firma olduk. 2013’te ise
bu rakamı 5 milyon Euro’ya yükseltmeyi hedefliyoruz. 2013’te AB’ye hem sofralık yumurta hem
de piliç eti ihracatının başlaması konusunda da
T.C. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı yoğun
çalışmalar yapıyor. Sektör olarak bu yıl için ümitliyiz” diye konuştu.
Şirketler Grubumuz, EDT Fuarı’na Katıldı
Yaptığı yatırımlarla sektörün lider firması olan şirketler grubumuz geçtiğimiz günlerde CNR EXPO İstanbul’da gerçekleşen Ev Dışı Tüketim
Ürünleri, Ekipmanları, Sarf Malzemeleri Üreticileri ve Dağıtım Kanalı
Tedarikçileri (EDT) Fuarı’na katıldı. Fuara, Fem Lojistik ve endüstriyel
kullanımda büyük kolaylık sağlayan ve tercih edilen pastörize yumurta
ürünü ile katılan şirketimiz, uluslararası pek çok zincir markanın da
ziyaret ettiği fuarda, birçok anlaşmanın ön görüşmesini yaptı.
Başta oteller ve restoranlar olmak üzere 300 kadar yerli ve uluslararası zincir markanın katıldığı fuar hakkında değerlendirme yapan
Yönetim Kurulu Üyemiz Hamit Keskinoğlu “Ev dışı tüketim ürünleri 2,3
trilyon Euro ile dünyanın en büyük pazarları arasında yer alıyor. Bizlerde fuarda pastörize yumurta ürünümüz ve alanında 200’den fazla lider
üreticinin çözüm ortağı olan Fem Lojistik firmamız için yoğun görüşmeler yaptık. Fuar vesilesiyle, 50 yıldır yumurta sektöründe markasına
güven atfedilen bir firmanın pastörize yumurta sektörüne girmesinin
endüstriyel pazarda da memnuniyetle karşılandığını gördük. Görüşmeler sonrasında hem bazı anlaşmalara imza attık hem de bazıları
için temel hazırladık. Bu anlaşmalar sayesinde şirketimizin iş hacminin
yüzde 10 seviyelerinde artacağına inanıyorum” dedi.
Fuardaki standında, Mutfak Sanatları Akademisi’nden iki usta aşçı
ile sürpriz lezzetler sunan şirketler grubumuz, pastörize yumurtayla
hazırlanan omlet, menemen, sucuklu ve sosisli yumurta gibi pratik lezzetleri de ziyaretçilerine sundu.
Canlı Piliç Nakliyesi
Broiler yetiştiriciliği, üretim boyunca sevk ve idarenin en üst
düzeyde olmasını gerektirir. Etlik piliç üretim kümeslerinde
üretim döneminin en son aşaması canlı piliç nakliyesidir.
Üretim dönemi boyunca elde edilen başarılı sonuçlar en
son aşamada yapılacak ufak bir hata ile geri dönüşümü olmayan maddi kayıplara neden olduğu gibi; biyogüvenliğe
dikkat edilmediği durumlarda canlı nakliyenin çapraz kontaminasyon yönünden başlı başına bir sorun haline gelmesine de neden olmaktadır.
Canlı nakliyesiyle ilgili yakalama koşulları, nakil ve kesimhanedeki boşaltma işlemlerinin yol açtığı stres nedeni ile
patojen mikroorganizmaların yayılımını kolaylaştırır. Böyle
bir durumda özellikle tüy ve derinin fekal mikroflora ile kontaminasyonunda artış görülmektedir. Bu yüzden canlı nakliyesi üretim döneminin dikkat edilmediği durumda; başta
üreticiye olmak üzere firmaya da büyük zararlar verirken;
ürün kalitesini düşürerek tüketiciye kaliteli ürün ulaşımını
da engeller.
Üretim dönemi boyunca saha sağlık sorumlularımız tarafından kontrol edilen kümeslerimizin tüm verileri, merkez etlik
piliç üretim müdürlüğümüzde tüm koşullar göz önüne alınarak değerlendirilir ve kesim günü kararı verildikten sonra;
etlik piliç üretim kümes sorumlumuza sarım başlama saat,
kaç adet araç gideceği, gidecek araçların plakaları verilir.
Bu bilgiler biyogüvenlik ile ilgili önlemlerimizi almada bize
kolaylıklar sağlamaktadır.
Fekal bulaşmayı minimize etmek açısından, kesime sevk
edilecek sürülerin 8-12 saat süre ile aç bırakılması gerekmektedir. Aç bırakılmayan hayvanlar yem yedikten sonra
yükleme yapıldığında ve nakliye sırasında ölüm oranlarının
artmasına neden olduğu gibi, bağırsaklar boş olarak kesime gelmediği için bağırsak duvarında incelme şekillenerek
bağırsak mikroflorası ete geçmektedir. Bu kontaminasyon
tek bir üründe değil; kesim hattı boyunca bulaşmaya neden
olarak ürün raf ömrünün kısalmasına neden olur. Çoğu ürünün ise tüketime sunulamamasına sebep olmaktadır.
Kesim için gönderilecek araç adedi, kasa miktarı, sarım
personeli; hayvan adedi ve kesim gramajına göre belirlenmektedir. Kesim gramajı hakkında doğru bilgi verilmediği
takdirde kasalara düşen hayvan adedi bazı durumlarda art-
Urla’da bulunan 40 bin kapasiteli
çiftliğinde yaptığı üretimle bu ayın
başarılı üreticileri arasında yer aldı.
Kendilerini tebrik eder, başarılarının
devamını dileriz.
Hakan Kutlu
makta, bu da hayvanda gramaj olarak fire kaybına neden
olmaktadır. Özellikle tüy ve derinin fekal bulaşmaya maruz
kalmasına sebebiyet vermektedir. Ayrıca yüksek gramaj
söylendiğinde ekstra kasa, personel ve mazot masrafı
oluşmaktadır. Tartım kümes başı en az %3 olmalıdır. Sarım
personeli gerekli biyogüvenlik şartlarına uymalıdır. Saha
sorumlusu, son kontrol olarak piliçler kesime gönderilmeden 48 saat öncesinden Avien Influenza(kuş gribi) testi
yapmalıdır.
Sarımı yapılacak kümesteki piliçlere ait evraklar saha sorumlusu tarafından; kümes kartındaki veriler ve ziyaretçi
formu üretici tarafından düzenlenmektedir ama bu evrakların düzenli olarak saklanması üreticinin görevidir. Çünkü
kayıtlar bir işletmenin aynası gibidir. Aynı zamanda üreticinin yasal sorumluluğudur.
Sarım sırasında mevsim şartları da göz önünde bulundurularak, havalandırma şartlarına dikkat edilmelidir. Kümesten
en son canlı piliç sarım kamyonu ayrılana kadar havalandırma devam etmelidir. Sarım sırasında fanlarda, gerektiğinde
petlerde ve jeneratörde meydana gelebilecek bir arıza geri
dönülemez büyük kayıplara yol açabilir. Sarımın sorunsuz
devam edebilmesi için özellikle bir sonraki araçta sarım ve
yüklemenin başlamasından evvel yapılması gereken dört
önemli nokta vardır.
-Canlı piliç sarım kamyonu gönderildikten sonra sarım kapılarının tam olarak kapatılması
-Yeterli aydınlatma sağlandıktan sonra kalan piliçlerin su
içmelerinin sağlanması
-Havalandırmanın aralıksız sürdürülmesi
-Kümeste kalan piliçlerde yığılma olup olmadığının kontrolü
gerekmektedir.
Son canlı piliç sarım aracının kümesten kesimhaneye yol
almasıyla, kümesteki sarım faaliyetleri tamamlanmış olmaktadır. Bundan sonra en kısa zamanda gübre çıkartılarak, tüm ekipman dahil olacak şekilde kümes yıkanmalı ve
temiz bir halde dezenfeksiyon için hazır duruma getirilmelidir. Unutulmamalıdır ki, iç ve çevre temizliği tam yapılmamış bir kümes asla dezenfeksiyon için hazır değildir.
CANLI NAKLİ, ÜRETİCİNİN ELİNDE OLAN EN ÖNEMLİ
PERFORMANS GÖSTERGESİDİR.
Salihli’de bulunan 120 bin kapasiteli
çiftliğinde yaptığı üretimle bu ayın
başarılı üreticileri arasında yer aldı.
Kendilerini kutlar, başarılı çalışmalarının
devamını dileriz.
Tahir Balcı
Keskinoğlu Çocuk Ürünleri, Mickey Mouse ve
Arkadaşları Eşliğinde Sofralarda Yerini Aldı
Daha önce Disney Pixar’ın ünlü animasyon
filmi Cars’ın sevilen karakterlerini ambalajlarına taşıyan şirketimiz, bu kez de ürün
ambalajlarında çocukların sevdiği çizgi film
karakterlerinden olan Mickey Mouse ve
arkadaşlarının neşeli dünyasına yer verdi.
Şirketler grubumuzun piliç göğüs etinden
katkısız ve doğal olarak ürettiği “Piliç Çocuk Salam, Piliç Çocuk Sosis ve Piliç Çocuk Naget” ambalajlarında yer alan Mickey
Mouse ve arkadaşları, çocukların beslenme saatlerini eğlenceli hale getiriyor.
Mickey Mouse, Goofy ve Pluto’nun süslediği Keskinoğlu Çocuk Serisi ile çocukların
günlük besin ihtiyaçlarının büyük bir kısmı sağlanacağı gibi anneler için de pratik, sağlıklı ve neşeli öğünler hazırlamak kolaylaşacak. Renklendirici madde kullanılmayarak, şeker ilavesiz,
tamamen katkısız ve piliç göğüs etinden üretilen Keskinoğlu
Çocuk Serisi, 4 °C sıcaklıkta 30 ile 90 gün arasında tazeliğini
koruyor.
Keskinoğlu Üniversite Öğrencilerine Destek Vermeye Devam Ediyor
15. yılını kutlayan Balıkesir Üniversitesi Endüstri Bilimleri ve
Teknoloji Topluluğu’nun geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdiği 6.
Sektör Günleri organizasyonu şirketler grubumuzun da desteği
ile üniversitenin mühendislik ve mimarlık fakültesinde gerçekleşti.
Şirketlerde yönetim becerileri ve markalaşmanın önem kazandı-
ğı günümüzde, sektör günleri toplantısının öncelikli hedefinin, öğrencilerin iş dünyası ile ilgili bilgi
sahibi olmalarını ve şirketlerin işleyiş sistemlerini
öğrenmelerini sağlamak olduğunu ifade eden Yönetim Kurulu Üyemiz Esin Keskinoğlu Onaran:
“Bu organizasyonlar sayesinde öğrenciler, firmaları yakından tanıma fırsatı bulurken bir yandan
da mezun olduktan sonra karşılaşabilecekleri iş
olanakları ve çalışmak isteyebilecekleri şirketlerle
ilgili bilgi sahibi olabiliyorlar. Öte yandan firmalar,
bu organizasyonlar yoluyla kendilerini tanıtma fırsatı yakalarken; başarı sırlarını ve başarıya giden
yolda belirledikleri temel değerleri de öğrencilerle paylaşabiliyorlar” dedi. Organizasyona katılan
öğrenciler, şirketler grubumuzun kurduğu stantta
birbirinden lezzetli ürünleri tatma fırsatı bulurken;
şirket yetkililerimizden ürünlerimiz ve şirketler grubumuzla ile ilgili genel bilgiler aldılar.
Balıkesir Üniversitesi Mimarlık ve Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Özay Umut Türkan ise sektör günleri
etkinliğine şirketler grubumuzun vermiş olduğu destekten dolayı
teşekkürlerini iletti.
Soğan Çorbası
Malzemeler
4
5 adet soğan
2 yemek kaşığı tereyağı (oda sıcaklığında)
1 yemek kaşığı un
3 su bardağı tavuk suyu
2 diş sarımsak
1- 2 dal taze kekik
1 dilim baget ekmeği
100 g gravyer peyniri
Tuz, Karabiber
Parmesan Peynirli
Tavuk Göğsü
Piliç Jambona Sarılı Arpa
Şehriye Salatası
Malzemeler
4
1 paket Keskinoğlu Piliç Jambon
200 g arpa şehriye
1 adet domates
2 adet taze soğan
Yarım demet maydanoz
½ su bardağı Ravika zeytinyağı
½ limon suyu
Tuz, Karabiber
Kahveli Krem Brule
Malzemeler
4
1 paket Keskinoğlu tavuk göğsü
1 adet Keskinoğlu yumurta beyazı
2 yemek kaşığı un
1 bardak su
2 yemek kaşığı tereyağı (oda sıcaklığında)
½ adet yeşil Meksika biberi
100 g parmesan peyniri
1 adet limon suyu
Tuz, Karabiber
1 bardak Ravika zeytinyağı
Malzemeler
8
4 adet Keskinoğlu yumurta sarısı
3 su bardağı süt
1 su bardağı şeker
2 su bardağı krema
1 yemek kaşığı kahve
Hazırlanışı:
Hazırlanışı:
Hazırlanışı:
Hazırlanışı:
Soğan ve sarımsakları jülyen şeklinde doğrayın. Bir
tencerede tereyağını kızdırın ve doğramış olduğunuz
malzemeleri yaklaşık 10 dakika kadar soteleyin. İçerisine
unu ekleyip kavurma işlemine devam edin. Tavuk suyunu,
kekiği, tuzu ve karabiberi ilave edip 10 dakika kadar pişirin. Son olarak ayrı bir tavada dilimlenmiş baget ekmeklerin üzerinde gravyer peynirini eritin ve çorbanın üzerine
koyup servis edin.
Derin bir tencerenin içerisinde arpa şehriyeleri yumuşayıncaya kadar haşlayın. Suyunu süzmüş olduğunuz
şehriyelerin içerisine küçük küçük doğramış olduğunuz
domates, maydanoz, taze soğan, tuz, karabiber ve iki
yemek kaşığı limon suyunu ekleyip iyice karıştırın. Düz bir zeminde jambonların içine, hazırlamış
olduğunuz harçtan bir miktar koyarak sarın. Yeşil
soğan yaprakları ile bağladıktan sonra marul
yapraklarıyla birlikte servis edin.
Bir kapta un, rendelenmiş parmesan peyniri, tuz ve karabiberi karıştırın. Ayrı bir kap içerisinde yumurtanın beyazlarını çırpın ve tavuk göğüs etlerini yumurtanın beyazına
bulayın. Daha sonra tavukların bir yüzünü
hazırlamış olduğunuz permasan peynirli karışıma bulayın. Bir tavada zeytinyağını kızdırın
ve tavukların her iki tarafı da altın sarısı rengini
alıncaya kadar kızartın. Kızartma işlemi tamalanınca 10 dakika kadar 180 derecelik fırında
pişirin. Ayrı bir tencerede su ve limon suyunu
kaynatın. İçerisine Meksika biberi ve tereyağını
ilave edin ve 5 dakika kadar pişirin. Son olarak
tavukları hazırlamış olduğunuz sosla birlikte
servis edin.
Bir tencerede sütü, kremayı ve kahveyi 10 dakika kadar
kaynatın. Ayrı bir kapta yumurta sarılarını şekerle birlikte
çırpın ve kremalı karışımın içerisine ilave edin. Karışımı, 10
dakika kadar çırpın ve kalıplara boşaltın. Fırın tepsisinin
içerisine bir miktar su koyarak, kalıpları tepsinin içerisine
yerleştirin ve 130 derecede 35 dakika benmari usulü pişirin. Piştikten sonra fırın sıcaklığında üzerine şeker serpiştirip soğumaya bırakın ve soğuk olarak servis edin.
EZEL AKAY
Mütevazi tavırlarıyla dikkat çeken, kendisine yöneltilen
her soruya tüm samimiyetiyle yanıt veren Ezel Akay ile
sizlerin de keyifle okuyacağınız bir sohbet gerçekleştirdik.
Kendinizden biraz bahseder misiniz, Ezel Akay kimdir?
1961’de doğdum. Bursa Erkek Lisesi, Boğaziçi Üniversitesi ve
Villanova Üniversitesi’nde (ABD) öğrenim gördüm ama eğitimimi BÜO’dan (BÜ Oyuncuları) aldım. Marangoz çıraklığından
reklam yazarlığına kadar birçok işe girip çıktım. Ancak artık
“Film anlatıcısı” olarak anılmayı tercih ediyorum. İyimserim,
burcumu bilmem, kendimi iyi halden dışarda sayıyor, bir film
setinde öleceğime inanıyorum.
Yönetmenliğe nasıl başladınız?
Asıl eğitimim tiyatro ve tiyatro oyuncusu olarak yetiştim. Bir
gün arkadaşlarla bir araya gelip bir reklam filmi çektik, bunu
yapabildiğimizi gördük. Paramı reklam filmimden kazanırken
içimde yatan şey sinema yönetmenliğiydi ve bu hayalim ilk çekimimden 14 yıl sonra gerçek oldu.
Reklam yönetmenliğinden sonra uzun metrajlı film sizi
zorladı mı?
Genellikle reklamdan sinemaya geçiş yapan yönetmenler faci-
alara imza atıyor. Reklam filmine bakacak olursak ısmarlama
bir iş olduğunu fark edebiliriz. Çizilen sınırların içinde yaratıcılığınızı kullanmanıza imkan verilmiyor ve sanatınızı konuşturamıyorsunuz. Reklam ve sinema iki ayrı karakterdir. Ben bu işi
başardığımı düşünüyorum.
Yapımcılığını üstlendiğiniz filmlerin temposunun yönettiğiniz filmlere göre daha düşük olmasının nedeni nedir?
Yönetmenlik dediğiniz şeyin tam karşılığı hikâye anlatıcılığıdır.
Buradan baktığınızda da önemli olan şey hikaye değil anlatıdır. Dolayısıyla yönetmen değiştiğinde anlatı da değişir. Farklı
anlatı tarzları vardır ve ben seçimimi yaparken yönetmene değil anlatı tarzına önem verdim. Yani yapımcılığını üstlendiğim
filmlerde tarz değil içerik birlikteliği var. Filmlerin hepsi sosyal
bir anlatıyı içerir.
“F Tipi Film’’ hakkında bilgi verebilir misiniz?
F Tipi hapishanelerin kapalı kapılarının ardında yaşananları
beyaz perdeye aktaran film, bildiğiniz gibi 10 farklı yönetmenin
çektiği 9 kısa filmin uzun metraj şeklinde yeniden kurgulanmasıyla ortaya çıktı. İmece usulü bir film yaptık. Proje kısa film talebiyle sunulmuştu; fakat biz izleyicinin ilgisini yoğunlaştırmak
amacıyla uzun metrajda topladık. Gardiyanı anlatma fikrim de
bu noktada ortaya çıktı. Filmde gerçek bir yaşam öyküsünü ele
aldık.
Filmin yeterli kitleye ulaşamamış olmasını neye bağlıyorsunuz?
Filmin tek sorunu sezonsal olarak sinema salonlarında yerini
alamamış olmasıydı. Bir de konusu nedeniyle insanların ilgi
göstermeyeceği düşünüldü. Gişe yapamamış olsa da kendisinden bahsettirmeyi başardı.
Gelen projeleri seçerken dikkat ettiğiniz şey nedir?
Gelen projelerin şu an vizyonda olan filmlerden hiçbir farkı
yok. Senaryoyu açtığımda ise ilk dikkatimi çeken şey yazım
kuralları oluyor. Hata yapıldığını gördüğümde hemen dosyayı
kapatıyorum; çünkü böyle bir senariste bir şey anlatmanın zor
olacağını düşünüyorum.
Senaryoda konu sınırlaması olmalı mıdır?
Konu sınırlamasına kesinlikle karşıyım. Herkes istediği konuyu, istediği şekilde beyaz perdeye aktarabilir. Fakat asıl önemli
olan çekilen filmi izleyiciyle buluşturmaktır.
En sevdiğiniz yönetmenler kimlerdir?
Tarkovski en sevdiğim yönetmenlerin başında gelir. İlginçtir ki
bu yönetmenle ne ruhlarımız ne de tarzlarımız uyar. Fakat şu
an tüm sinema okullarında ismi bilinen tek yönetmendir.
Türk yönetmenler hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?
İşlerini beğenmiş olduğum yönetmenler var; fakat örnek aldığım kimse yok. Bizim yönetmenlerimiz oldukça klasik, anlatıya
ve yaratıcılığa yer vermeyen bireyler. Bugün çektikleri filmleri
10 sene önce çekmiş olsalardı filmin seyirci üzerindeki etkisi
yine aynı olacaktı.
Son zamanlarda izlediğiniz en iyi filmin ismi nedir?
Son zamanlarda seyrettiğim en muazzam film ‘’Hobbit’’tir. Bu
kadar basit bir hikaye muhteşem bir tarzla birleşip o kadar sofistike anlatılmış ki, filmden tazelenmiş ve canlanmış biri olarak çıkıyorsunuz. Sinema tekniklerinin kullanımı açısından da
‘’Avatar’’ filminden çok daha iyi olduğunu düşünüyorum.
Sizce filmin gişesini belirleyen bir formül var mıdır?
Seyircinin neden hoşlandığını kimse bilemez, bu hava durumuna göre bile değişiklik gösteren bir durumdur. Sinemada
gişe artırmanın bilinen hiçbir formülü yoktur. O dönemin ruhuyla ilgilidir. Sinemada para kazanmanın tek yoluysa aynı anda
tek stüdyoda, farklı konuları içeren en az 4 ayrı film çekmektir.
Ne de olsa biri diğerini kurtaracaktır.
Bir yönetmen olarak görsel anlamda neye önem verirsiniz?
Bir takım görsel araçların vurguları abartılı. Renklerden hiç anlamam ve anlıyormuş gibi görünmek için çalışmalar yaparım.
Dekorasyonları değiştirerek nasıl görünüm elde edeceğimi anlamaya çalışırım. Yönetmenlikte önemli olan birilerine bir şey
anlatma arzusudur. İnsan kadar hikaye var, basit bir masalı
bile muhteşem bir şekilde anlatabilirsiniz.
Mutfağa girmekten ve yemek yapmaktan hoşlanır mısınız?
Yemek yapmaktan hoşlanırım. Ama cemaat yemeği! 5 kişiden
azına yemek yapmam! Yarı-Profesyonel bir aşçı sayarım kendimi. Şu dönemde “Anadolu Füzyon Mutfağı” diye adlandırdığım, yöresel mutfakların sentezinden oluşan yaratıcı-deneysel
bir mutfağın peşindeyim.
Senaryoyu açtığımda ise ilk
dikkatimi çeken şey yazım
kuralları oluyor. Hata yapıldığını
gördüğümde hemen dosyayı
kapatıyorum; çünkü böyle bir
senariste bir şey anlatmanın zor
olacağını düşünüyorum.
Zeytinyağlı ve tavuklu yemeklerle aranız nasıl? Favori yemekleriniz nelerdir?
Şöyle bir zeytinyağlı tarifi vereyim önce. Adı: “Kerevizle Ayşe”.
Taze sarımsakların beyaz kısımlarını, kuru soğanları, kerevizleri, çeri domatesleri ve ayıklanmış ayşe kadın fasulyeleri
yemeklik doğrayın. Bir tencerede soğanları ve kerevizleri zeytinyağında kavurun, içerisine domates hariç diğer malzemeleri
ilave edin. Son olarak içerisine domatesleri, sumak ekşisini,
karabiberi ve üzerini örtecek kadar suyu ekleyip 40 dk pişirin.
Soğuk olarak servis edin.
Çerkezler, çerkez tavuğunu sıcak yerler. Ben de! Ama benimkinin adı: Çerkez Bombası. Bir tencerede tavuğu iyice haşlayın.
Haşlanmış tavuğun derisini ayırın ve etlerini didikleyin. Kalan
tavuk suyunun içerisine yarım kuru ekmeği ufalayın, yarım kilo
cevizide ekleyip kaynatmaya devam edin. Koyulaşınca içerisine tavuk parçalarını ilave edin ve ateşten alın.
Tavuk derilerini bir torba gibi yapıp Çerkez tavuğu ile içini doldurun. Ağzını bağlayın. Böyle 6-7 top yapıp fırına sürün, nar
gibi kızartın. Sonra bir avuç cevizi iyice ufak parçalar halinde doğrayıp az tereyağında sarımsaklarla birlikte kavurun. Bu
sosu hazırlamış olduğunuz çerkez toplarının üzerine döküp
servis edin.
Peki, Keskinoğlu ürünlerini nasıl buluyorsunuz?
Tek kelime ile “Nefis!”
Dr. Bülent Karalar
OBEZİTE NEDİR?
Obezite günümüzde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin en önemli
sağlık sorunları arasında yer almaktadır. Obezite genel olarak bedenin yağ kütlesinin yağsız kütleye oranının aşırı artması sonucu
boy uzunluğuna göre vücut ağırlığının arzu edilen düzeyin üstüne
çıkmasıdır. Bilindiği üzere beslenme; anne karnında başlayarak yaşamın sonlandığı ana kadar devam eden yaşamın vazgeçilmez bir
ihtiyacıdır. İnsanın büyümesi, gelişmesi, sağlıklı ve üretken olarak
uzun süre yaşaması için gerekli olan besin öğelerini yeterli ve dengeli miktarda alıp vücutta kullanabilmesidir. Karın doyurmak, açlığı
bastırmak, canının çektiği şeyleri yemek veya içmek değildir. Günlük
yaşamda bireylerin (gebe, emzikli, bebek, okul çocuğu, genç, yaşlı,
işçi, sporcu, kalp-damar, şeker, yüksek tansiyon hastalığı, solunum
yolu bozuklukları vb.) yaşa, cinsiyete, yaptığı işe, genetik ve fizyolojik özelliklerine ve hastalık durumuna göre değişen günlük enerjiye
ihtiyacı vardır. Sağlıklı bir yaşam sürdürmek için, alınan enerji ile harcanan enerjinin dengede tutulması gerekmektedir. Yetişkin erkeklerde vücut ağırlığının %15-18’i, kadınlarda ise %20-25’ini yağ dokusu
oluşturmaktadır. Bu oranın erkeklerde %25, kadınlarda ise %30’un
üstüne çıkması obeziteyi oluşturmaktadır. Günlük alınan enerjinin
harcanan enerjiden fazla olması durumunda, harcanamayan enerji
vücutta yağ olarak depolanmakta ve obezite oluşumuna neden olmaktadır. Buna paralel olarak, günümüz teknolojisindeki gelişmeler,
yaşamı kolaylaştırmakla birlikte, günlük hareketleri önemli ölçüde
sınırlamıştır. Anlaşılacağı üzere obezite; besinlerle alınan enerjinin
(kalori) harcanan enerjiden fazla olması ve fazla enerjinin vücutta yağ
olarak depolanması (%20 veya daha fazla) sonucu ortaya çıkan, yaşam kalitesini ve süresini olumsuz yönde etkileyen bir hastalık olarak
kabul edilmektedir.
Obezitenin Nedenleri:
Obeziteye neden olan etmenler tam olarak açıklanamamakla birlikte yanlış ve aşırı beslenme olarak kabul edilmektedir. Bu faktörlerin
yanısıra genetik, çevresel, nörolojik, fizyolojik, biyokimyasal, sosyokültürel ve psikolojik pek çok faktör ile birlikte çevresel faktörlerinde
etkisi olduğu kabul edilmektedir.
Obezitenin oluşmasında başlıca risk faktörleri aşağıda sıralanmıştır :
• Aşırı ve yanlış beslenme alışkanlıkları
• Yetersiz fiziksel aktivite
• Yaş
• Cinsiyet
• Eğitim düzeyi
• Sosyo – kültürel etmenler
• Gelir durumu
• Hormonal ve metabolik etmenler
• Genetik etmenler
• Psikolojik problemler
• Sık aralıklarla çok düşük enerjili diyetler uygulama
• Sigara- alkol kullanma durumu
• Kullanılan bazı ilaçlar (antidepresanlar vb.)
• Doğum sayısı ve doğumlar arası süre
Obezitenin Tedavisi:
Obezite oluşmadan korunma büyük önem taşımaktadır. Obeziteden
korunma, çocukluk çağında başlamalıdır. Çocuk ve adolesan döneminde oluşan obezite, yetişkinlik dönemi obezitesi için zemin hazırlamaktadır. Bu nedenle aile, okul ve çevre yeterli ve dengeli beslenme
ve fiziksel aktivite konularında bilgilendirilmelidir. Obezite tedavisi, bireyin kararlılığı ve etkin olarak katılımını gerektiren, tedavisi zorunlu,
uzun ve süreklilik arz eden bir süreçtir. Obezitenin etiyolojisinde pek
çok faktörün etkili olması, bu hastalığın önlenmesi ve tedavisini son
derece güç ve karmaşık hale getirmektedir. Bu nedenle obezite tedavisinde hekim, diyetisyen, psikolog, fizyoterapistten oluşan bir ekip
gerekmektedir. Obezite tedavisinde amaç, gerçekçi bir vücut ağırlığı
kaybı hedeflenerek, obeziteye ilişkin morbidite ve mortalite risklerini
azaltmak, bireye yeterli ve dengeli beslenme alışkanlığı kazandırmak
ve yaşam kalitesini yükseltmektir. Vücut ağırlığının 6 aylık dönemde
%10 azalması, obezitenin yol açtığı sağlık sorunlarının önlenmesinde önemli yarar sağlamaktadır.
HAZİNEYE GİDEN YOL
Bir zamanlar, ticarette çok başarılı bir adam vardı. Adam yaşlandığında işini çok büyütmüş ve büyük bir servet kazanmıştı.
Bu adam fakirlere hep yardım eder, zorda kalanların imdadına
koşardı. O muhtaçlara sadaka verdikçe serveti daha da artardı.
Ancak, oğulları ne ticarette onun kadar hünerli ve başarılıydı, ne
de yürekleri onunki kadar şefkatle doluydu. Onların kötü yönetimi çoğu kez büyük zararlara yol açıyordu. Yaşlı adam, bir gün
büyük miktarda bir parayı sadece kendisinin bildiği gizli bir yere
koydu. Kendisi öldükten sonra çocuklarının elleriyle büyüttüğü
işinin başına geleceklerini, mirasını har vurup harman savuracaklarını biliyordu. Ölmeden önce de, parayı gizlediği yeri defterine yazdı.
O öldükten sonra, gerçekten de oğulları kendilerine kalan mirası
kısa sürede tükettiler. Babalarından kalan iş de kapandı. Şimdi
meteliksiz kalmışlardı ve para bulabilecekleri yolları arıyorlardı.
Son bir ümitle babalarından kalan defterleri karıştırdılar, belki birilerinden alacakları vardır diye. Bu sırada, babalarının yüklüce
bir parayı bir yere gizlediğini anladılar. Defterde paranın yeri de
yazıyordu: “Üçüncü ayın 10. gününde, sabah saat 10’da, altınlar
caminin kubbesine gömüldü.” Bu ipucu oldukça açık ve net görünüyordu. Evlerinin yanıbaşında küçük kubbeli bir cami vardı.
Gençler hemen birkaç işçi tutup gece vakti caminin kubbesini
yıktırdılar. Fakat, bu hiçbir işe yaramadı. Ellerine sadece toz ve
toprak geçti. Üstelik kubbe de boş yere yıkılmıştı. Ya defterde
yanlış yazıyordu, ya da babaları yalan söylüyordu. Fakat, o paraya çok ihtiyaçları vardı. Belki bu sözlerde gizli bir mesaj vardır
diyerek defteri bir bilgeye götürdüler. Bilge onlara: “Siz kendi
kendinizi kandırmışsınız. Defterde yazılanları da anlamamışsınız. Şimdi evime gelin, size 50 altın borç vereceğim, onunla caminin kubbesini eski haline getireceksiniz. Sonra, üçüncü ayın
10. gününde beni çağırın. O gün geldiğinde, size hazinenin yerini göstereceğim.” dedi. Mirasyedi gençler büyük bir gayretle yıkmış oldukları kubbeyi yeniden inşa ettiler. Sonra da, sabırsızlıkla o günü beklemeye başladılar. Nihayet, beklenen gün gelince,
bilgeyi çağırdılar. Birlikte caminin kubbesine çıktılar. “Haydi, bize
altınların nerede gömülü olduğunu göster” diye sızlandı gençler.
“Saat ona kadar bekleyeceksiniz” diye sakince cevapladı bilge.
Beklenen saat gelince, bilge kubbenin üzerinde durarak minarenin uzun gölgesini izledi ve sonra gölgenin düştüğü bir tepeyi
gösterip: “Orayı kazın!” dedi. Gençler gösterilen yere gidip hızla
kazmaya başladılar. Birkaç dakika geçmeden hazine sandığına
ulaştılar. Tam 20 bin altın gömülmüştü toprağın altına. Bilge, sükunet dolu bir sesle gençlere şunları söyledi: “Bakın, babanız bu
yolla size sadece altın değil, başka bir şey daha miras bıraktı.
Bu altınlar, ebedi hayatın hazinelerini temsil ediyor. Cami kubbesi de bu dünyayı. Tıpkı hazineye ancak kubbeden ulaşılabilmesi
gibi, ebedi hayattaki sonsuz hazinelere de ancak bu dünyadan
ulaşılabilir. Ama dünyayı yanlış anlarsanız, kubbeyi yıktığınız
gibi, dünyanızı da harap edersiniz. Üstelik sonsuz hazineye
de ulaşamazsınız. Ümit ederim, bundan sonra hem dünyanıza,
hem de sonsuz hayatınıza gerekli özeni gösterirsiniz.
Kaynak: İnternet
BUZ TUTAN GÖL
Temel dünya turuna çıkar ve yolu Kanada’ya da düşer.
Kırk yılda bir Karadeniz’de hamsi avlamaktan daha değişik bir
fırsat çıktığını düşünerek buz tutmuş bir gölde, buzu kırıp balık
tutmaya özenir ve işe koyulur. Tam buzu kıracakken, insanın
içini titreten bir ses duyulur:
- Oğlum burada balık yok!
Temel az öteye gidip tekrar buzu kıracakken ses yine gürler,
- Burada balık yok dedim sana...
Temel’in eli ayağı titreyerek seslenir:
- Tanrım, sen misun yoksa?
Ses yeniden duyulur,
- Hayır oğlum, ben buz hokeyi stadının spikeriyim.
BİR DİLEKLE
BAŞLADI HER ŞEY
Yazar
Debbie Macomber
Sayfa Sayısı
464
Basım Yeri
İstanbul
Yayın yılı
2012
Dilekler, içtenlikle istenince gerçekleşen hayallerdir...
Hayata yeniden tutunmak için önünde yirmi dilek duruyordu.
Kâğıda döktüğü yirmi hayal. Acı çekmektense geleceğe umutla bakmasını sağlayacak yirmi ihtimal...
Artık bir sonraki güne güzel duygularla başlamak için hazırdı,
çünkü gerçekleştirmesi gereken hayalleri vardı. Çünkü hayat
her şeye rağmen yaşamaya değerdi...
Hayatınızda çok isteyip de gerçekleştiremediğiniz şeyler mi
var?
O halde hemen kâğıdınızı kaleminizi alın ve dilek listenizi hazırlamaya başlayın...
“En katı yürekli okuyucular bile kendilerini bu umut dolu romandaki unutulmaz karakterler için gizlice gözyaşlarını silerken ve
kendi dilek listelerini hazırlarken bulacaklar.”
CROOD’lar
Yönetmen:
Chris Sanders
Kirk DeMicco
Oyuncular
Nicolas Cage,
Ryan Reynolds,
Emma Stone,
Catherina Keener,
Clark Duke
Tür:
Animasyon,Komedi,
Macera
Süre:
90 dk
Yapım:
2013
Yaşadıkları mağara bir deprem sonrasında yerle bir olduktan
sonra, Crood’lar yuvaları olan bu kanyondan taşınmak zorunda kalırlar ve ailenin babası Grug’un önderliğinde bir yolculuğa çıkarlar. Barınabilecekleri yeni bir yer bulmanın ümidiyle
ilerleyen Crood’lar bu yolculuk esnasında sıra dışı maceralarla örülü ve daha önce bilmedikleri esrarengiz bir dünyayla
karşılaşırlar. Bu yeni dünyada doğa bambaşkadır. Üstelik bir
de karşılarına Guy isimli ilginç bir genç çıkar. Sürekli seyahat
etmeyi ve yeni icatlar yapmayı seven Guy’ı aileden en çok 19
yaşındaki genç kız Eep sevecektir. Ateş yakmayı bilen Guy,
Crood’ların hayatlarının değişmesinde önemli bir rol oynayacaktır. Film, tarih öncesi çağlarda yaşayan bir ailenin keyifli
macerasına eşlik ediyor.
Nisan Bülteni Çocuk Ekidir.
Keskinoğlu, Sosyal Medyada Kampanyalarına ve Etkinliklerine Devam Ediyor
Üye Sayımız: 25,013
Yumurtam.com
Oyun Bahçesi’nde sınırsız oyun,
sınırsız eğlence sürüyor!
186

Benzer belgeler

Mart - Keskinoğlu

Mart - Keskinoğlu ile üniversitenin mühendislik ve mimarlık fakültesinde gerçekleşti. Şirketlerde yönetim becerileri ve markalaşmanın önem kazandı-

Detaylı

Temmuz - Keskinoğlu

Temmuz - Keskinoğlu kontaminasyonunda artış görülmektedir. Bu yüzden canlı nakliyesi üretim döneminin dikkat edilmediği durumda; başta üreticiye, firmaya büyük zararlar verirken; ürün kalitesini düşürerek tüketiciye k...

Detaylı

Eylül - Keskinoğlu

Eylül - Keskinoğlu 2 yemek kaşığı un 1 bardak su 2 yemek kaşığı tereyağı (oda sıcaklığında) ½ adet yeşil Meksika biberi 100 g parmesan peyniri 1 adet limon suyu Tuz, Karabiber 1 bardak Ravika zeytinyağı

Detaylı

Ekim - Keskinoğlu

Ekim - Keskinoğlu Akhisar’da bulunan 55 bin kapasiteli çiftliğinde yaptığı üretimle bu ayın başarılı üreticileri arasında yer aldı. Kendilerini kutlar, başarılı çalışmalarının devamını dileriz.

Detaylı

Mayıs - Keskinoğlu

Mayıs - Keskinoğlu 1 paket Keskinoğlu tavuk göğsü 1 adet Keskinoğlu yumurta beyazı 2 yemek kaşığı un 1 bardak su 2 yemek kaşığı tereyağı (oda sıcaklığında) ½ adet yeşil Meksika biberi 100 g parmesan peyniri 1 adet li...

Detaylı

Nisan - Keskinoğlu

Nisan - Keskinoğlu 2 yemek kaşığı un 1 bardak su 2 yemek kaşığı tereyağı (oda sıcaklığında) ½ adet yeşil Meksika biberi 100 g parmesan peyniri 1 adet limon suyu Tuz, Karabiber 1 bardak Ravika zeytinyağı

Detaylı

Tavvuk Restoran`da Geleneksel İftar Yemeği

Tavvuk Restoran`da Geleneksel İftar Yemeği 2 yemek kaşığı un 1 bardak su 2 yemek kaşığı tereyağı (oda sıcaklığında) ½ adet yeşil Meksika biberi 100 g parmesan peyniri 1 adet limon suyu Tuz, Karabiber 1 bardak Ravika zeytinyağı

Detaylı