1. ünitecumhuriyet dönemi türk edebiyatının

Transkript

1. ünitecumhuriyet dönemi türk edebiyatının
TÜRK EDEBÝYATI
12. SINIF
DERS KÝTABI
YAZARLAR
Ali KURT
Ekrem DEMÝR
Dr. Fatma Meliha ÞEN
Nuran ÖZLÜK
Turgay ANAR
Tuðba BAÞER BERBER
Ekrem AYYILDIZ
Ayhan ÖNDER
DEVLET KİTAPLARI
DÖRDÜNCÜ BASKI
............................., 2011
MÝLLÎ EÐÝTÝM BAKANLIÐI YAYINLARI .................................................................................. :4505
DERS KÝTAPLARI DÝZÝSÝ......................................................................................................... :1287
11.......Y.0002.3686
Her hakký saklýdýr ve Millî Eðitim Bakanlýðýna aittir. Kitabýn metin soru ve þekilleri
kýsmen de olsa hiçbir surette alýnýp yayýmlanamaz.
Editör
: Prof. Dr. Muhammet YELTEN
Program Geliþtirme Uzmaný
: M. Hilmi AKBULUT
Ölçme ve Deðerlendirme Uzmaný
: Serdar KARAMAN
Rehberlik ve Psikolojik Danýþma Uzmaný
: Ebru ÜLKÜ BÜTE
Grafik Tasarým ve Resimleme
: Bahariye ALPMAN
Füruzan ÞÝMÞEK
Erhan DÜNDAR
Dizgi - Bilgisayar - Matbaa
: Turgut YILMAZ
ISBN 978-975-11-3038-9
Millî Eðitim Bakanlýðý, Talim ve Terbiye Kurulunun 14.02.2008 gün ve111 sayýlý kararý
ile ders kitabý olarak kabul edilmiþ, Yayýmlar Dairesi Baþkanlýðýnýn 08.03.2011 gün ve 886
sayýlý onayý ile dördüncü defa 803.000 adet basýlmýþtýr.
& #' ! & " &
!&
" ) !(
! $ $
))&" &
&* ! ) # #
') ! " * &*& " * # "& !&
(" &*
&& & %&* &
!!)&&!
*&&*&&)')))*
%***&&
*$&!
" "
) # " *$
& $ !#$&*&*
&")(**#
!&" )
#
')$
..
MUSTAFA KEMAL ATATURK
ÝÇÝNDEKÝLER
Kitabýmýzý Tanýyalým...........................................................................................
I. ÜNÝTE: CUMHURÝYET DÖNEMÝ TÜRK EDEBÝYATI(1923-...)..............................................
Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatýnýn Oluþumu...................................................
I. ÜNÝTE ÖLÇME VE DEÐERLENDÝRME ..............................................................................
1
3
4
14
II. ÜNÝTE: CUMHURÝYET DÖNEMÝNDE ÖÐRETÝCÝ METÝNLER............................................... 15
Öðretici Metin Örnekleri ............................................................................................. 16
1. Deneme .............................................................................................................. 16
2. Makale ............................................................................................................... 21
3. Gezi Yazýsý .......................................................................................................... 24
4. Hatýra .................................................................................................................. 28
5. Fýkra .................................................................................................................... 32
II. ÜNÝTE ÖLÇME VE DEÐERLENDÝRME ............................................................................. 38
III. ÜNÝTE: CUMHURÝYET DÖNEMÝNDE COÞKU VE HEYECANI DÝLE GETÝREN
METÝNLER (ÞÝÝR) ............................................................................................ 41
1. Öz Þiir Anlayýþýný Sürdüren Þiir ............................................................................... 42
2. Serbest Nazým ve Toplumcu Þiir (1920 - 1960) ...................................................... 57
3. Millî Edebiyat Zevk ve Anlayýþýný Sürdüren Þiir .................................................... 65
4. Garip Hareketi (I. Yeni) (1940-1954) ....................................................................... 73
5. Garip Dýþýnda Yeniliði Sürdüren Þiir ........................................................................ 78
6. Ýkinci Yeni Þiiri (1954-1960) .................................................................................... 88
7. Ýkinci Yeni Sonrasý Toplumcu Þiiri (1960-1980) ..................................................... 97
8. 1980 Sonrasý Þiir ...................................................................................................... 102
9. Cumhuriyet Döneminde Halk Þiiri ........................................................................... 107
III. ÜNÝTE ÖLÇME VE DEÐERLENDÝRME ............................................................................ 111
IV. ÜNÝTE: CUMHURÝYET DÖNEMÝNDE OLAY ÇEVRESÝNDE OLUÞAN EDEBÎ
METÝNLER ......................................................................................................
1. Anlatmaya Baðlý Edebî Metinler (Hikâye-Roman) ...................................................
a. Millî Edebiyat Zevk ve Anlayýþýný Sürdüren Eserler...........................................
b. Toplumcu Gerçekçi Eserler ................................................................................
c. Bireyin Ýç Dünyasýný Esas Alan Eserler .............................................................
ç. Modernizmi Esas Alan Eserler ...........................................................................
113
114
114
129
144
160
2. Göstermeye Baðlý Edebî Metinler (Tiyatro Metinleri) .............................................. 181
3. Cumhuriyet Dönemi Edebiyatýnýn Genel Özellikleri ............................................... 201
IV. ÜNÝTE ÖLÇME VE DEÐERLENDÝRME ............................................................................ 202
Baþarým (Performans) Ödevi Örnek Formu ......................................................................... 204
Proje Çalýþmasý .................................................................................................................... 205
Terimler sözlüðü .................................................................................................................. 207
Kaynakça ............................................................................................................................. 209
VII
KÝTABIMIZI TANIYALIM
Konu Baþlýðý: Konu adlarýný gösterir.
CUMHURÝYET DÖNEMÝ TÜRK EDEBÝYATI (1923-...)
Hazýrlýk: Yeni bilgilerin öðrenilmesi amacýyla
yapýlacak hazýrlýk çalýþmalarýný, ders için gerekli
materyallerin istenmesini, ön bilgilerin harekete
geçirilmesini, incelenecek konu ve metni sezdirecek sorularý kapsar.
Ýnceleme: Metni yapý, tema, dil ve anlatým bakýmýndan çözümleme süreciyle birlikte eleþtirel düþünme,
keþfettirme, iletiþim, araþtýrma, problem çözme, bilgi
teknolojilerini kullanma; Türkçeyi doðru, etkili ve
güzel kullanma becerilerini geliþtirmeye yönelik
süreci kapsar.
Ders Dýþý Etkinlik: Öðrencilerin sýnýf içinde derse
yönelik etkin katýlýmlarý için okul dýþýnda hazýrlýk gerektiren süreci kapsar.
Ders Ýçi Etkinlik: Sýnýf içinde öðrencilerin derse
yönelik etkin katýlýmlarýný kapsar.
Anlama-Yorumlama: Yapý, tema, dil ve
anlatým ögelerinin iç içe girerek oluþturduklarý organik birliðin anlam deðerleri ile bu
anlamýn oluþmasýný saðlayan ögeler arasýndaki iliþkilendirme sürecini kapsar.
Ölçme ve Deðerlendirme: Türk edebiyatý
programýnda ölçme, öðrencilerin kazaným ve
becerileri ne kadar edindiklerini göstermeye
yarayan araç olarak kullanýlýr.
Projeler: Dersle ilgili yapýlacak örnek proje
konularýný ve proje iþlem basamaklarýný kapsar. Proje ile ilgili öðretmen deðerlendirme
ölçeði ve öðrenciler için öz deðerlendirme
formu kitabýn sonunda verilmiþtir.
Hatýrlatma: Dersle ilgili okunmasý gereken
kitaplarýn önceden bildirildiði bölüm.
1
12. SINIFTA OKUNMASI GEREKEN ESERLER
2
1- Necip Fazýl KISAKÜREK
Çile
2- Ziya Osman SABA
Geçen Zaman
3- Cahit Sýtký TARANCI
Otuz Beþ Yaþ (Bütün Þiirleri)
4- Ahmet Muhip DIRANAS
Þiirler
5- Nâzým Hikmet RAN
Memleketimden Ýnsan Manzaralarý
6- Faruk Nafiz ÇAMLIBEL
Han Duvarlarý
7- Behçet NECATÝGÝL
Sevgilerde
8- Fazýl Hüsnü DAÐLARCA
Çocuk ve Allah
9- Attilâ ÝLHAN
Sisler Bulvarý
10- Edip CANSEVER
Gelmiş Buldum (Seçme Þiirleri)
11- Turgut UYAR
Göğe Bakma Durağı (Seçme Þiirleri)
12- Sezai KARAKOÇ
Þiirler-III (Körfez, Þahdamar, Sesler)
13- Ýsmet ÖZEL
Erbain
14- Âþýk Veysel ÞATIROÐLU
Dostlar Beni Hatýrlasýn
15- Nurullah ATAÇ
Diyelim-Söz Arasýnda
16- Haldun TANER
Keþanlý Ali Destaný
17- Sabahattin ALÝ
Yeni Dünya
18- Peyami SAFA
Bir Tereddüdün Romaný
19- Yakup Kadri KARAOSMANOÐLU
Ankara
20- Reþat Nuri GÜNTEKÝN
Leylâ ile Mecnun
21- Mustafa KUTLU
Hüzün ve Tesadüf
22- Orhan PAMUK
Yeni Hayat
23- Oðuz ATAY
Korkuyu Beklerken
24- Fakir BAYKURT
Yýlanlarýn Öcü
25- Turan OFLAZOÐLU
Sokrates Savunuyor
Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatýnýn Oluþumu
Atatürk, Ýstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinde
(15 Aralýk 1930)
CUMHURÝYET DÖNEMÝ TÜRK EDEBÝYATI (1923-...)
Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatýnýn Oluþumu
1. Önceki bilgilerinizden hareketle baþlangýcýndan cumhuriyete kadar Türk edebiyatýnýn devirlere ayrýlmasýnda hangi sosyal, kültürel, ekonomik ve coðrafi þartlar etkili olmuþtur? Maddeler
hâlinde defterinize yazýnýz.
2. Cumhuriyet’in ilanýndan günümüze kadar (1923- ...) edebiyatýmýzý etkileyen sosyal, siyasi,
kültürel, ekonomik, coðrafi olaylarýn neler olduðunu tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonuçlarý maddeler
hâlinde tahtaya yazýnýz.
3. Atatürk ilke ve inkýlaplarýnýn Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatýndaki edebî eserlere nasýl
yansýmýþ olabileceðini tartýþýnýz. Sonuçlarý sözlü olarak ifade ediniz.
Sezgicilik ve varoluþçuluk akýmlarý hakkýnda bir araþtýrma yapýnýz ( 9. sayfadaki 6 ve 11. sayfadaki 8. sorulara yöneliktir.).
ASIL KAYNAK
...
1718 felaketinden sonra bu felaketin getirdiði bir nevi intibahla bazý münevverlerimizde tek
selamet çaresi fikir hâlinde baþlayan Garpçýlýk, 1839’da devlet müesseselerimizi ve bazý hayat
þekillerimizi deðiþtirmekle kalmadý, bizi âdeta kulaðýmýzdan tutarak þeyhülislam duasý ve ecnebi
sefir alkýþýyla Avrupa mektebine çýraklýða verdi. Hareket, kendisinden evvel esaslý bir fikir hazýrlýðý
bulunsaydý yahut 1718 ile 1839 arasýndaki zaman kaybedilmemiþ olsaydý elbette baþka türlü olurdu. Fakat yýkýlmýþ medrese, darmadaðýn olmuþ iktisadi hayat, kapýlarýný açmýþ gümrük ve
muhafazasý güçleþmiþ hudutlar, daha derin düþünmeye vakit býrakmýyordu. Diðer taraftan kaybedilen zaman içinde mevcut müesseseler herhangi bir aþýyý kabul etmeyecek bir tereddi hâline
gelmiþlerdi. Kendi bünyelerinde hiçbir istihale veya sýçrayýþ imkânlarý kalmamýþtý. Ýki þey yapýlabilirdi: Ya eski tamamýyla yýkýlarak yerine yenisi kurulurdu yahut da olduðu gibi kendi kendine tükenmesi için býrakýlan eskinin yaný baþýnda yeninin devri baþlardý. Biraz imkânsýzlýk ve biraz da herhangi bir tepki korkusu, Tanzimat’ý yapanlara ikincisini tercih ettirdi ve birdenbire memleketin hayatý bir müstemleke þehrinin garip manzarasýný aldý. Hayatýmýz ikiye bölündü. Bir taraftan yeni, hayata dayanan zaruretleri karþýlayan çehresi ile görünüyor, öbür taraftan bunun tam zýddý olan þey
yani yaþama kudretini kaybetmiþ bir yýðýn artýk, kendi âleminin üstünde yüzebilen birkaç daðýnýk
unsura yapýþmýþ duruyordu. Yaþayan eski Tanzimat’tan 1923’e kadar olan devreyi memlekette bu
kýlýç artýðý eski ile yeninin mücadelesi doldurur. Bu iki âlemin hayatýmýzda bu tarzda karþýlaþmasý
sade yeninin zaferini güçleþtirmekle kalmýyordu, ayný zamanda yeni karþýsýnda eskinin muhakkak
beðenilmemesi lazým gelen bir þey olduðunu yavaþ yavaþ bize kabul ettiriyordu. Aramýzda can çekiþir hâlde yaþayan artýklara bakarak maziyi kötülemek, onu küçümsemek itiyadý içimizde yol aldý.
1923’te baþlayan tasfiye, eski ile yeni arasýndaki bu denksiz mücadeleye son verir. Ýçimizde
yaþayan bu yarý ölü hayat þekillerini, yeni terkipte fonksiyonu kalmamýþ bazý müessese artýklarýný
hayatýmýzdan çýkarýnca birdenbire onu büyük hakikatinde görmeye baþladýk. Bugün her tarafta
haklý bir mazi saygýsý baþladý. Artýk aramýzda dedelerimizi muasýr Fransýz romanýný tanýmadýklarý,
Shakespeare (Þekspir)’i veya Tolstoy’u bilmedikleri, Bergson veya Freud ile Lindenberg’ten,
Einstein (Aynþtayn) ile Karuzo veya Vilyam POVEL (Vilyým PAVIL)’dan ayný yüksek ihtisas þuuruy-
4
la derin derin konuþmadýklarý için itham edenlerimiz azdýr. Bilakis bunun yerine onlarý kendi devirlerinde, kendi hakikat ve imkânlarýnda mütalaadan hoþlanýyoruz. Kendilerine mahsus bir hayatý
yaratmýþ olmalarý ve onu samimilikle yaþamalarý, her türlü özentiden uzak, asilliði yalnýz kendi
yarattýklarý þeylerde bulmalarý hoþumuza gidiyor. Gururlarýna, zevklerine hayran oluyoruz. Sinan’a
hürmet ediyoruz, eski musiki ustalarýmýzý anlamaya çalýþýyor ve anladýkça mükemmelliklerine
þaþýyoruz. Fuzûlî’yi, Bâkî’yi, Nedim’i, Gâlip’i, kendilerine layýk olan yüksekliklerde seyretmekten
haz duyuyoruz, daðýnýk bazý hayat þekillerini, gelenekleri kaybolmaktan kurtarýyoruz. Vakýa bunlarýn bazýsýný henüz pek acemice yapýyoruz ve yaptýklarýmýz, yapmamýz lazým gelenlerin yanýnda
henüz çok azdýr. Bazý törenlerde hemen her yýl ayný þeyleri tekrar etmekle kalmýyoruz; musikicilerimizin henüz elde tam denecek bir plak koleksiyonu bile yoktur; tamamýný bildiðimiz ve deðerini
anladýðýmýz gün kültürümüze birkaç medeniyet birden kavrayan bir derinlik verecek ve bize
Anadolu’nun muammasýný çözecek olan masallarýmýz, oyunlarýmýz, küçük hayat itiyatlarýmýz þimdiki vaziyet ve þartlara göre sonuncu gibi görünen saklayýcýlarý ile beraber kaybolmak tehlikesindedir.
Bununla beraber maziye karþý bakýþ tarzýmýzýn deðiþtiði muhakkaktýr. Artýk kendimizi baþka bir ýþýkta görüyoruz. Esaslarýnda Garp’la ölçüþebilecek bir medeniyetten, bir insan ve hayat üstünlüðünden geldiðimizi anlýyoruz. Önümüzde bilgi ve sevginin yavaþ yavaþ açtýðý âleme yenileþen zevkimizle,
güzeli ve iyiyi anlayýþtaki görüþ farkýmýzla eðildikçe kudretimiz, nefsimize güvenimiz artýyor. Bu
deðiþikliði beðenmemek kabil deðildir...
Fakat bu kadarý yetiþir mi? Öyle sanýyorum ki ne maziyi sevmek ne Garp’ý tanýmak ve ona
hayran olmak bizim için kâfi deðildir. Mazi nihayet geçmiþ bir zamandýr; bizde ancak kendisine
içimizden bir þeyler katarak hakkýyla yaþayabilir. Biz ise “bugün bile” deðiliz, yarýnýz. Her neslin asýl
vazifesi kendi ötesinde gelecek için olaný hazýrlarken baþlar. Bizim için asýl yapýlmasý lazým gelen,
memlekette yeni hayat þekilleri yaratmaktýr. Biz Þark’a veya Garp’a ancak birbirinden ayrý iki kaynaðýmýz gibi bakabiliriz. Her ikisi de bizde ve geniþ bir þekilde vardýr; yani realitelerimizin
içindedirler. Fakat onlarýn mevcudiyeti kendi baþlarýna bir deðer olamaz ve sadece böyle olmasý
bizi kendi hayatýmýzda, kendimiz için kendimize mahsus bir hayatý, geniþ ve þümullü bir terkibi
yaratmaya davet eder. Ýçimizdeki kaynaþma ve karþýlaþmanýn verimli olmasý için bu hayatý, bu terkibi doðurmasý þarttýr. Bu da asýl üçüncü kaynaða, “memleketin realitesi”ne varmakla kabildir.
Dedelerimizin büyük meziyetlerini, hayatlarýnýn kendilerine has ve gerçek oluþu yapýyordu.
Garp medeniyetinin büyük meziyeti de bir realitenin mahsulü olmasýnda ve inkiþafýný onunla
beraber yapmasýndadýr. Bizim için asýl olan miras, ne mazidedir ne de Garp’tadýr; önümüzde
çözülmemiþ bir yumak gibi duran hayatýmýzdadýr. Onu yakaladýðýmýz, onun meseleleri üzerinde
durduðumuz, onlarla yoðrulduðumuz, bu meseleleri fikir hayatýmýzýn zaruri yol uðraklarý gibi deðil
temeli olarak kabul ettiðimiz zaman tarihin ve hususi coðrafyamýzýn bize yüklediði büyük role eriþeceðiz. O zaman “devam”ýn zinciri tekrar içimizde baðlanacak ve biz muasýr dünyada birleþtirici
çehremizle ve bu çehreyi teþkil eden hayat çerçevesi ile kendimize layýk yeri alacaðýz. Birbirini anlamayan iki âlemin ortasýnda, bir düðüm noktasýnda yaþamýþ
olmanýn bize yüklettiði zahmetler, o zaman gerçek ve ön safta hayatýn nimetleriyle ödenecektir.
Ahmet Hamdi TANPINAR
Yaþadýðým Gibi
1. Yukarýdaki Asýl Kaynak adlý metinden hareketle Cumhuriyet Döneminin dayandýðý siyasi, sosyal
ve fikrî temelleri sözlü olarak ifade ediniz.
5
YENÝLÝKLER
Sene 1913, Büyük Muharebe eli kulaðýnda...
O zamanýn gençliði Osmanlý Devleti’yle beraber memleketi de bir uçuruma doðru götüren
sebeplerden bazýlarýný yalan yanlýþ sezinlemeye baþlamýþtý. Bunlardan biri Anadolu’ya yapýlmakta
olan haksýzlýktý. Asýrlardan beri bütün kuvvet Ýstanbul’a verilmiþti. Devlet adamlarý, iþ adamlarý
Anadolu’da yalnýz bir asker ve zahire deposu, idealist gençlik ancak uzaktan sevilir, okþanýr ve
acýnýr karanlýk ve esrarlý bir evliyalar diyarý görüyordu.
Balkan felaketinden sonra Ýstanbul’da bir kalkýnma hareketi oldu, gazetelerde bazý yazýlar
yazýldý. Bunlardan biri merhum Þahabettin Süleyman’ýn Gençler Anadolu’ya baþlýklý bir makalesiydi.
Gençler, o zaman makale ile nasihatle pek Anadolu’ya raðbet edeceðe benzemezlerdi. Bazýlarý
kalem kâtipliði filan gibi küçük bir iþle Ýstanbul’da tutunamazlarsa aðlaya sýzlaya yakýn vilayetlerden
birine çýkarlar, orada dünyanýn öbür ucunda sürgüne gönderilmiþ gibi ahuzar içinde vakit geçirirlerdi.
Þahabettin Süleyman’ýn makalesini okuduðum zaman Bursa’daydým. Bana da heves geldi ve
orada çýkan el kadar bir gazete için ben de Yýldýzlar adlý bir makale yazdým.
O vakit ki aklýmca yýldýzlar sembolü, bir gökyüzü gibi geniþ, derin ve karanlýk Anadolu’ya yer
yer serpilmiþ kasabalarýmýzýn sembolü.
Gençliðin, hele bizim yetiþtiðimiz zamanlardaki gençliðin imaj, teþbih, istiare zevkini mazur
görmeli!
Memleketin hâlini ýþýk ve karanlýkla izah eden bu makalede Ýstanbul, bir güneþ olarak tasvir
ediliyordu. Fakat ancak çevresini yarým yamalak aydýnlatabilen, ýþýðý Marmara kýyýlarýndan ötesine
geçemeyen cýlýz bir güneþ. Bu güneþin tek baþýna Anadolu’yu kurtarmasýný beklemek boþ hayaldi.
Þu hâlde o, yurdun bir köþesinde kendi kendini paralayadursun, biz gençler üçer beþer içerilere
yayýlmalý, bir güneþe muhtaç olmadan yaþayacak ve çevrelerini aydýnlatacak küçük küçük ýþýk kaynaklarý yaratmalýydýk. Bizim için kurtuluþ ancak bu yýldýzlarýn parlamasýyla baþlayacaktý.
Çocukluðun birçok hatýralarý arasýnda bu yýldýzlar imajýný da unutup gitmiþtim. Fakat
cumhuriyetten sonra onu tekrar hatýrlamaya baþladým. Hem de sýk sýk. Ne zaman bir Anadolu
kasabasýnýn elektrik, þimendifer, mektep, fabrika gibi ehemmiyetli bir yeniliðe kavuþmasý vesilesiyle
kendiliðinden bahsettirdiðini iþitsem benim yýldýzlar aklýma gelir. “Hele þükür, biri canlanmaya
baþlýyor.” derim.
Yýldýz tabii ruhlardaki yýkýlýp yapýlýþlar idarelerde ve maddi eþyadaki çabuk ve pürüzsüz olamýyor.
Eskiden yeniye geçiliþ esnasýnda görülen sevimli acemiliklerden bir ikisini
not ediyorum.
...
Reþat Nuri GÜNTEKÝN
Anadolu Notlarý
ANADOLU’DA BÝR GECE
Bu çocuða Anadolu’da rastladým.
Çankýrý ile Kastamonu arasýnda, “Kalehan”da konaklamýþtýk. Arabamýzýn bir hayvaný çatlamýþ,
aðzý köpüklenerek yabani bir hýrýltýdan sonra hanýn kapýsýna serilmiþ; kýmýldamadan, çýrpýnmadan,
tepinmeden bir lahzada katýlaþmýþtý.
Arabacý, sað kalan hayvanýný yatýrdýktan sonra öfkeyle karþýma dikildi:
— Efendi! Benden yana umudun kalmasýn. Buradan ileriye bir adým atamam. Bir araba bul.
Sonra þiþkin parmaðýný batýya doðru sivrilterek güneþin son ýþýðýyla sarýmtýrak bir pembe tüle
bürünmüþ toprak yolu gösterdi :
— Aha... Bundan öte... Daha öte... Ilgaz... Tehe... Uçurumun yaný... Çift hayvan bile yetmez...
Dingil de saðlam deðil... Günahý boynuma... Ben idemen efendi... Baþka araba bul.
6
Baþka araba yoktu, iki gün handa bekledim. Uzak bir mesafede imiþim gibi
haykýrarak müjdeledi:
— Kalk hele... Baþka araba geldi, üç
yaðýz hayvaný var. Ilgaz’ý da geçer, uçurumu da geçer, daha bilmem aha, þeytanýn
yamacýný da geçer, kalk hele...
Hanýn kapýsýna çýkýnca bana tanýtýlan
yeni arabacým, taze bir tecessüsle beni
süzdü, ben de ayný merakla ona baktým :
On üç on dört yaþýnda bir çocuktu. Kül
benizli, elmacýk kemiklerinin altý çukura
batmýþ, üst dudaðýný gölgeleyen silik bir
tüy çizgisiyle cýlýz kafalý bir köy oðlanýydý.
Siyah kirpikli gözlerinin derin parýltýsýyla
sordu:
— Ýnebolu’ya mý?
— Evet.
— Araba hazýr.
Korkuya benzer bir isteksizlik, beni bu küçük arabacýyla pazarlýðýmda haksýzlýklara düþürüyordu; çocuk, çýkarmak istediðim her güçlüðü kabul etti. Uzlaþtý, eþyamý arabasýna taþýdý.
Araba kalkarken hancýyla eski arabacý arkamdan seslendiler:
— Korkmayasýn, küçüktür ama hayvanlarý iyi sürer.
Anadolu’nun hüzünlü sabahlarýndan biri idi. Aðýr aðýr gidiyorduk... Toprak yola kakýlý seyrek taþ
parçalarý, güneþin ilk kýzgýnlýðýyla parýldýyorlar, araba sarsýldýkça gözlerimin önünde kývýlcýmlar gibi
yanýp sönüyorlardý. Ara sýra daha fazla koþmak isteðiyle þahlanan gürbüz hayvanlarýn yoldan
kaldýrdýklarý tozlar, pembe bürümcük gibi arabayý sararak boþlukta uçuþuyor, titreþiyorlar, sonra
dalga dalga yere inerek gözden kayboluyorlardý. Yol çok dönemeçli, çapraþýk ve dardý; hayvanlar,
yaðýz, parlak, sert adalelerinde birikmiþ kuvveti boþaltabilecek kadar hýz alamýyorlar, sevmedikleri
batâetle yürümekten sinirlenerek homurdanýyorlardý. Küçük arabacým, elindeki dizginleri rehavetle
tutarak yanýmýzda yükselen toprak kayalara bakýnýyor, arabasýyla hiç oyalanmýyordu. Düþündüm:
“Ne kadar olsa çocuk, Allah bizi kazadan esirgesin!” O, bu düþüncemin sesini duymuþ gibi birdenbire arkasýna döndü :
— Efendi! Az ileri yol düzleþir, daha hýzlý gideriz; ben hayvanlara bile bile yol vermiyorum. Ve
yol düzleþince kendisine minderlik iþini gören arpa torbasýnýn üstüne daha iyi yerleþerek dizginleri
küçük bileklerine sardý, hayvanlarýn kulaklarýna doðru kýrbacý silkeledi, ince bir sesle þaklattý.
Üç hayvan, burunlarýný ufka doðrultarak þahlandýlar ve arabayý hýzla çekmeye baþladýlar. Bu
sürat o kadar umulmaz bir þeydi ki yolun kenarýna asýlý dik yamaçlara gözüm iliþtikçe meçhul
tehlikelerden ürküyordum. Yola ancak sýðan arabanýn yana doðru aðýrca bir salýntýsý, bizi ilk
saniyede ölüme atabilirdi. Fakat küçük arabacým, dermansýz görünen bileklerinin çevik, atýlgan,
acele hareketleriyle dizginleri sallýyor, geriyor, hayvanlarýn cilalý etlerine vuruyor, arabanýn muvazenesini maharetle buluyordu.
…
Ilgaz’ý geride býrakmak üzereydik, sabah yaklaþýyordu fakat... Birdenbire yolun kenarýnda, otuz
kýrk metre ilerimizde, araba fenerinin sarý ýþýðýndan üç siyah gölgenin yavaþça kaçýþtýklarýný
gördük.
Arabacým hemen ayaða kalktý.
Dizginleri sol elinin bileðine sararak sað elini bol pantolonunun arka cebine attý büyük, hantal,
eski sistemde bir tabanca çekti ve hayvanlarý daha þiddetle sürdü.
Araba, gölgelerin kaçýþtýðý yere geliyordu; karartýlarýn bulunduðu hizaya yaklaþýnca siyah
elbiseleriyle dimdik duran ve ellerini fiþenklerine dayamýþ üç uzun boylu adamýn arabaya baktýklarýný gördük.
7
Yakýn tehlikelerin soðuk teri, sýrtýmdan aþaðýya sýzdý.
Arabamýz, silahþorlarýn tam hizasýna geldiði zaman gölgeler, hiç kýmýldanmadýlar, yolun kýyýsýnda aðaçlar gibi hareketsiz kaldýlar, araba uçar gibi geçti.
Arabacým geriye dönmüþ, yol kývrýlýncaya kadar tabancasýnýn namlusunu hedeften ayýrmamýþtý.
Ilgaz’ý böyle geçtik.
O gölgeler kimdiler? Ne bekliyorlardý? Bize sataþmaktan niçin vazgeçtiler? Korktular mý?
Anlaþýlmadý. Küçük arabacým dedi ki:
— Ah! Bir sataþsaydýlar, iki üçünü birden devirseydim...
Galip bir kumandan edasýyla arpa torbasýna keyifli keyifli yerleþmiþ, “Ecevik”e kadar
Köroðlu’nun türküsünü söyleyerek hayvanlarý sürmüþtü. Gölgelerden bir daha hiç bahsetmedi.
Ýnebolu’da yirmi gün kaldým. Bir gün, Anadolu gazetelerini karýþtýrýrken on üç yaþlarýnda, Bursalý
Hüseyin isminde bir arabacý çocuðunun Ilgaz’da Rum eþkýya tarafýndan çevrildiðini, kahraman
yavrunun eski bir tabanca ile iki þakiyi yere serdiðini fakat... Bir martin kurþunuyla yaralandýðýný,
devriye yetiþmeden öldüðünü okudum. Bu Hüseyin benim arabacýmdý.
O günden sonra, Anadolu konuþulduðu zaman, bu küçük arabacýyý anarým.
Onun yanýk, esmer yüzünde siyah, parlak gözlerinde, destani kahramanlýðýmýzýn
izlerini bulur, azametli mazimizin gururunu duyardým.
Peyami SAFA
Türk Edebiyatýndan
Seçme Hikayeler - 2
TOHUM
Dördüncü Sahne
(Yolcu ve Birinci Aða ayaða kalkarlar, hancý lambayý masaya býrakýr. Ferhat Bey bir iskemleye
oturur: Yolcu ve Birinci Aða da otururlar. Hancý ayakta.)
…
FERHAT BEY — Siz, Anadolu’yu tanýyor musunuz?
YOLCU — Anadolu, bildiðimizden baþka bir þey midir?
FERHAT BEY — Çok baþka. Baþýnýzý döndürüp bakýn Anadolu’ya! Ne görüyorsunuz? Tek tük
yeri ellenmiþ, çok yeri boþ, uçsuz bucaksýz bir toprak. Toprak renginde, toprakla bir hizada, köstebek yuvasý gibi evler, paçavrasý yettiði kadar örtülmüþ sýska vücutlar ve bu vücutlarýn tepesinde ne
düþündüðü ne duyduðu belirsiz yanýk ve asýk yüzler. Ýþte, Frenk seyyahýn ve fotoðraf makinesinin
gördüðü Anadolu!
YOLCU — Anadolu’nun görünmeyen bir tarafý mý var?
FERHAT BEY — (Sesi birdenbire en üst perdeye fýrlar.) Ruhu var! Ruh görünmez!
YOLCU — Biz bu ruhu tanýyor muyuz?
FERHAT BEY — Biz bu ruhu tanýmýyoruz. Çünkü bu ruh, dal budak salmýþ bir aðaç gibi göz
önünde fýþkýrmýþ hakikatlerden deðildir. En derin ve en gizli hakikatlerdendir. Hakikat, kesifleþtikçe
küçülür ve küçüldükçe gizlenir. Bir tohum gibi.
YOLCU — Bir tohum gibi mi?
FERHAT BEY — Madde açýk, ruh gizlidir. Bütün hakikatler ruhundur.
YOLCU — Tohum, tohum!..
FERHAT BEY — Ruh, tohumlarýn tohumudur.
YOLCU — (Dalgýn) Tohumlarýn tohumu.
FERHAT BEY — Vücudumuzun neresine baksak, neresini yoklasak, kurcalasak ruhumuzu ele
geçirebilir miyiz? Onun için Anadolu gizli kalýyor. Bazen o kadar gizli kalýyor ki iþte böyle çýplak,
yalçýn, hoyrat bir maddenin maskesine bürünüyor. Maddesine küsüyor. Bu ruhun ne büyük istiðnasýdýr. Bunu anlýyor musunuz?
8
YOLCU — Anlýyorum, anlýyorum.
FERHAT BEY — Biz bu ruhu tanýmýyoruz. Anadolu nasýl duyar, nasýl sever, nasýl yanar, nasýl
coþar, nasýl parlar, nasýl patlar, nasýl yatýþýr, nasýl susar, nasýl düþünür, nasýl gider, nasýl dönmez,
nasýl ölür biliyor muyuz? Bilemeyiz. Çünkü o, ketumdur. Karanlýk bir kuyuda yaþar gibi içinde yaþar.
Boynunu kesseler sýrrýný vermez.
YOLCU — Ne tuhaf! Sizi dinlediðim zaman hayalim, tarihin en imanlý günlerine akýyor. Yirminci
asýrda yaþadýðýmý unutuyorum. Maddenin ve makinenin idare ettiði devir, birdenbire ta öbür baþýndan sýcak bir iman þarkýsý gelen bir kum çölü gibi düzleþiveriyor. Ruh, o çölün göklerinde seksen
katlý apartmanlara ve telsiz telgraf direklerine çarpmadan zahmetsiz ve ýstýrapsýz uçuyor. Fakat bu
rüyadan uyanmak tehlikesi olmasa! Yorgunluk, kýrýklýk ve hiçlik nedir, o zaman anlayacaðýz diye
korkuyorum. Makine rüyamýzý yutacak diye korkuyorum.
FERHAT BEY — Makine, makine. Yirminci asrýn ateþ kusan mabudu. Ýnsan, onu koluna yardým
etmek için yaptý. Kolumuz, beynimizin emrindedir. Yardýmcý, yardým ettiði þeyin derecesine nasýl
geçer? Makineyi þahlandýrdýlar. Makine, þahlandý. Ýçinde insan da olduðu hâlde: “Her þeyi ben
yarattým.” demeye baþladý. Onun bu hükmünü dinlediler.
Bu demir kulaklý, mankafa putu, eski imanlardan kalma tahtlara oturttular. Maymunlar gibi onun
seslerini ve hareketlerini taklit ettiler. Bu kuþ beyinli canavarýn insana yardýmýný kim inkâr eder? Fakat
onu bu tahta oturtmak þartýyla… Madde asrý diyorlar. Madde asrýnda olsaydýlar makineyi mabut yerine çýkarýr, önünde ayin yapar mýydýlar? Hâlâ içlerinde yaþayan bu ruhlaþtýrma ihtiyacý nereden geliyor? Onsuz niçin bir þey olmuyor? Görüyorsunuz ki ruh, o yerde kendisinin oturup
oturmadýðýna bile aldýrmýyor. O yer kalmalý diyor, o yer vardýr diyor. O yer vardýr ve
onundur. Eyvah, onun kime ait olduðunu bilmeyenlere, eyvah ruhlarýný kaybedenlere!
…
Necip Fazýl KISAKÜREK
Tohum
2. Asýl Kaynak, Yenilikler, Anadolu’da Bir Gece, Tohum metinlerinden hareketle Cumhuriyet
Dönemi Türk Edebiyatýnýn oluþumunda etkili olan ve eserlere yansýyan karakteristik özelliklerin
neler olduðunu tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonuçlarý maddeler hâlinde tahtaya yazýnýz.
3. Yenilikler, Anadolu’da Bir Gece, Tohum metinlerindeki temalarý tespit ediniz. Bu temalar nasýl
ele alýnmýþtýr? Bu dönemde böyle temalarýn iþlenmesinin sebepleri neler olabilir?
4. Cumhuriyet Döneminden önceki hikâye ve tiyatronun temalarý ve anlatým biçimleri göz
önünde bulundurulduðunda Anadolu’da Bir Gece ve Tohum metinlerinin temalarý ve anlatým biçimleri için neler söylenebilir? Tespit ederek defterinize yazýnýz.
5.
Milletimizi oluþturan deðerlerdir.
Asýl Kaynak, Yenilikler, Anadolu’da Bir Gece, Tohum metinlerindeki “milleti oluþturan deðerleri” tespit ederek yukarýdaki kavram haritasýna yazýnýz. Ulaþtýðýnýz sonuçtan hareketle milleti oluþturan deðerlerin bu dönemdeki edebî metinlere nasýl yansýdýðý ile ilgili çýkarýmlarda bulununuz.
Çýkarýmlarýnýzý maddeler hâlinde tahtaya yazýnýz.
6. a. Milleti oluþturan deðerlerin Batý düþüncesinden etkilenip etkilenmediðini tartýþýnýz.
b. Yaptýðýnýz araþtýrmadan hareketle Tohum adlý metnin hangi düþünce akýmý çerçevesinde
ele alýnabileceðini tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonuçlarý sebepleriyle birlikte defterinize yazýnýz.
9
Sýnýf dört gruba ayrýlýr. Birinci grup Asýl Kaynak, ikinci grup Yenilikler, üçüncü grup Anadolu’da
Bir Gece, dördüncü grup Tohum metinlerindeki dil ve zevkte Cumhuriyet Döneminin yansýmalarýný
tespit eder. Sözcüler gruplarýn tespitlerini açýklar. Ulaþýlan sonuçlardan hareketle Cumhuriyet
Döneminin dil ve zevk anlayýþý tahtaya yazýlýr.
DÝLEKÇE
Sokaðýmsan,
Ben anahtarý çevirdiðim zaman
Kapanan evin kapýsý deðil,
Senin kapýn olsun açýlan.
Adresimsen,
Mektuplarým doðru dürüst gelsin;
Ýki kiþi telefonla konuþurken
Olmayalým hemen üç kiþi.
Kentimsen,
Baþka kentler de girsin araya;
Daha bir sevinçle katýlayým,
Þenliðimsen.
Her þeyi yaz, tarihimsen,
Ama her bir þeyi;
Dilimsen,
Sen de koru biraz dilliðini.
Düþüncemsen,
Kýz kardeþim pencereyi açsýn;
Sorguçlu bir ýþýk aracýlýðýyla
Günyenisi dolsun içeri.
Uzat saçlarýný Frigya,
Yârimsen,
Yurdumsan,
Söz ver Anadolu!
Cemal SÜREYA
Sevda Sözleri
10
KARÞILAÞMA
Bulmayý hiç düþünmeden ve bulacaðýný
ummadan aradý, belki aramakta olduðunun bilincine
bile varmadan gizli bir gece geçirmiþti; karanlýk, gizli,
ürperti verici demek istiyordu ki bütün ömrü bir tek
karanlýk bir gecede geçmiþti, öyle sayýyordu.
Geçirdiði bunca günler, bunca geceler, bunca haftalar ve aylar ve yýllar þimdi gerilerde kalmýþ bir tek
gece gibiydi ve aramakta olduðunu bilmiyordu. Kimi
zaman dört duvar arasýna sýkýþýp kalýrdý, renksiz boyalý, kiþiliksiz, daðýnýk, can sýkýcý duvarlar ve adi tahtalardan meydana getirilmiþ raflardaki kapsýz, eski
püskü kitaplar...Caný çekmeden alýp bakardý. Kimi
zaman güneþ ýþýðýna boðulmuþ tozlu sokaklarda bir baþýna yalnýzlýk duygularý boðazýna düðümlenmiþ olarak ve nereye gideceðini bilmeden dolaþýrdý. Duru, boþ sokaklar hiçbir þey söylemezdi
ona. Ya da söylerse eðer söyledikleri onu kahretmekten baþka iþe yaramazdý. Ýçine doðru büzülür,
yalnýzlýðýnýn derinliklerine doðru fýrlatýlmýþ olarak yaðmurdan kaçýþan insanlarýn telaþýyla kalabalýklarýn anaforunda dönenip dururdu. Açgözlülükle, müthiþ bir oburlukla vitrinlere saldýran insanlar,
hýrslý atýlýþlarla trenleri, koca koca otobüsleri dolduranlar, bu itiþip kakýþan kalabalýk, bu kargaþa
onun dýþýndaydý; ne ki o da kuyruklara girer, o da itiþip kakýþarak bir otobüste yer bulabilmek için
çýrpýnýr, bir yerlere yetiþebilmek, geç kalmamak için canýný diþine takardý. Bir lokma ekmek için
saatlerce fýrýnlarýn önünde bekler, lokantalarda o da bir sandalye kapabilmek için gözünü dört açar,
titizlikle seçtiði yemeðin getirilmesini sabýrla beklerdi, bütün bunlarýn göze alýnmasý gerektiðini bilirdi, göze alýrdý. Ama göze aldýðý hayatýn kaçýnýlmaz gerekleri diye saydýðý, daha doðrusu kendisine
öyle belletilmiþ olan bütün bunlar, basit bir kapý gýcýrtýsýndan daha mý önemli þeylerdi? Okuduðu
bunca kitaplar ona cýlýz, iþe yaramaz, dahasý aþaðýlýk ve iðrenç bir yaratýk olduðunu aþýlamaktan
baþka ne anlatmýþtý? Bütün ömrünü deðersiz þeylere boyun eðmeyi öðrenmek için harcamýþ gibi
duyumsuyordu kendini. Tükenmekte olan yaz aylarý sonunda, aðustos böceklerinin boþalmýþ
kabuklarýndan yükselen o son çýðlýklarýn insan üzerinde býraktýðý tuhaf kof etkilere benzeyen bir
þeydi yaþadýðý. Gidiliyordu, sonra geri dönülüyordu, yeniden yürünüyordu, durup bakýnýlýyordu,
yemek yeniyordu, sonra gene acýkýlýyordu, uyanýlýyor ve uyunuyordu. Bu muydu? Bunlar için mi
soluk tüketiyordu? Hýrpalanýyor ve yaþýyordu? Hayýr, aradýðýný söyleyemezdi,
hiçbir þey aramamýþtý, aç bir köpek gibiydi, yerleri koklaya koklaya dolanýp
duruyordu ortalýkta, o kadar.
...
Rasim ÖZDENÖREN
Denize Açýlan Kapý
7. Dilekçe ve Karþýlaþma metinlerinde birey kavramýnýn ön plana çýkýp çýkmadýðýný belirleyiniz.
Buradan hareketle cumhuriyet ideolojisinin dayandýðý temel ilkeler ile bireyselliðin ön plana çýkmasý
arasýnda bir iliþki kurulabilir mi? Neden? Sözlü olarak ifade ediniz.
8. a. Karþýlaþma adlý metinde insanýn iç dünyasý yansýtýlýrken yoðun biçimde hangi bilim dalý ya
da dallarýndan yararlanýlmýþtýr? Defterinize yazýnýz.
b. Yaptýðýnýz araþtýrmadan hareketle Karþýlaþma adlý metnin hangi düþünce akýmý
çerçevesinde ele alýnabileceðini sebepleriyle birlikte sözlü olarak ifade ediniz.
11
CUMHURÝYETÇÝLÝÐÝN NÝTELÝKLERÝ
Cumhuriyetçilik; ulusçu, demokratik, özgürlükçü, çoðulcu
bir yönetim ilkesidir. Yurttaþlar düþüncelerini, tek baþlarýna ya
da toplu olarak her türlü yollarla yasal sýnýrlar içinde açýklama haklarýna sahiptir. Cumhuriyet yönetiminde, düþünceleri
baský altýna almak, suç saymak, yasaklamak söz konusu olamaz.
Cumhuriyet yönetiminde, tüm yurttaþlar, tasada ve sevinçte ortaktýr. Toplumun kimi kesimleri yoksulluk ve acý içinde
kývranýp ezilirken kimilerinin de sevinç içinde yaþamalarý
Cumhuriyetle baðdaþmaz. Acýlar birlikte göðüslenir, sevinçler
birlikte yaþanýrsa Atatürk’ün belirttiði gibi, “ulus; ayrýcalýksýz,
sýnýfsýz, kaynaþmýþ bir kitle” olur. Cumhuriyetin temel amacý,
böyle dengeli, mutlu bir toplum yaratmaktýr.
Cumhuriyetçilik; dengeli ve barýþ içinde yaþayan mutlu bir
toplum yaratmada, baþta devlet örgütü olmak üzere, herkesin
payýna düþen görevi yapmasýdýr. Cumhuriyetçiliðin gerektirdiði ödevler yerine getirilmezse yönetim bozulur, yozlaþýr.
Toplum bir kargaþa (anarþi) içine sürüklenir. Devletin etkinliði
azalýr. Yasadýþý kaynaklardan beslenen zorbalýk, ülkede söz
sahibi olur. Zayýflar, arkasýzlar ezilir. Ticaret bozulur. Üretimin
hýzý düþer. Bütün pazarlar, açýkgözlerin eline geçer. Adalet
iþlemez. Can ve mal güvenliði yok olur. Toplum, içinden çürür
Atatürk Savarona Gemisinde
ve yýkýlýr!
Bu nedenle, cumhuriyet yönetiminin tüm organlarýyla her tehlikeye karþý korunmasý gerekir.
Önemli olan cumhuriyeti kurmak, ilan etmek deðil; onun gereklerini yerine getirmek, yaþatmaktýr.
Bugün dünyada adý, yönetim biçimi cumhuriyet olan kimi ülkelerde, uygulamanýn hiç de bu yönetim ilkelerine uymadýðý görülmektedir. Her türlü düþünce baský altýndadýr. Halkýn yönetimle ortaklýðý
yoktur. Ülkeye egemen olan belirli gruplardýr. Saðlam deneylere ve çaðdaþ ölçülere dayanmayan
böyle yönetimlerin, yukarýda niteliklerini belirtmeye çalýþtýðýmýz gerçek cumhuriyetle bir ilgisi olmayacaðý ortadadýr.
Cumhuriyeti koruma ve kollama görevinin, öncelikle gençlerimize düþtüðünü de belirtelim.
Atatürk, 30 Aðustos 1924’te, Dumlupýnar savaþlarýnýn yýldönümünde, “Meçhul Asker” anýtýnýn
baþýnda yaptýðý konuþmanýn sonunda þöyle diyor:
“Gençler! Yürekliliðimizi güçlendiren ve sürdüren sizsiniz. Siz, almakta olduðunuz eðitim ve bilgiyle insanlýðýn iyi niteliðinin, yurt sevgisinin, düþünce özgürlüðünün en deðerli örneði olacaksýnýz.
Ey yükselen yeni kuþak! Gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk; onu yükseltecek ve sürdürecek
olan sizsiniz!”
Bundan daha önemlisi, 1927’de verdiði büyük “Söylev”in Türk gençliðine seslenen þu sözlerle
bitmesidir:
“Ey Türk Gençliði!
Birinci ödevin; Türk baðýmsýzlýðýný, Türk Cumhuriyetini, sonsuzluða deðin korumak ve savunmaktýr.”
ATATÜRK’ÜN ÝLKELERÝ VE DÜÞÜNCELERÝ
Ahmet KÖKLÜGÝLLER
12
ATATÜRK’ÜN LAÝKLÝK ÝLE ÝLGÝLÝ GÖRÜÞLERÝ
Türkiye Cumhuriyeti’nde, her yetiþkin dinini seçmekte hür olduðu gibi, belirli bir dinin merasimi
de serbesttir. Yani ibadet hürriyeti vardýr. Tabiatýyle ibadetler, güvenlik ve genel adaba aykýrý olamaz; siyasi gösteri þeklinde de yapýlamaz. Geçmiþte çok görülmüþ olan bu gibi durumlara artýk
Türkiye Cumhuriyeti asla katlanamaz.
Bir de Türkiye Cumhuriyeti dâhilinde, tüm tekkeler ve zaviyeler ve türbeler kanunla kapatýlmýþtýr.
Tarikatlar kaldýrýlmýþtýr. Þeyhlik, derviþlik, çelebilik, halifelik, falcýlýk, büyücülük, türbedarlýk vesaire
yasaktýr. Çünkü bunlar gericiliðin kaynaklarý ve cehaletin damgalarýdýr. Türk milleti, böyle müesseselere ve onlarýn mensuplarýna katlanamazdý ve katlanmadý.
(1930)
Laiklik, yalnýz din ve dünya iþlerinin ayrýlmasý demek deðildir. Tüm yurttaþlarýn vicdan, ibadet ve
din özgürlüðü de demektir.
(1930)
Din ve mezhep herkesin vicdanýna kalmýþ bir iþtir. Hiçbir kimse hiçbir kimseyi, ne bir din ne de
bir mezhebi kabul etmeye zorlayabilir. Din ve mezhep hiçbir zaman politika aleti olarak kullanýlamaz.
(1930)
Atatürkçülük
Atatürk’ün Görüþ ve Direktifleri
9. Cumhuriyetçiliðin Nitelikleri metninden hareketle cumhuriyetçilik ilkesinin özellikleri ve bu
ilkenin Türk toplumuna saðladýðý faydalarla ilgili neler söylenebilir? Defterinize yazýnýz.
10. Atatürk’ün Laiklik ile Ýlgili Görüþleri adlý metinden hareketle,
a. Laiklik ilkesinin özelliklerini defterinize yazýnýz.
b. Mustafa Kemal Atatürk’ün laiklik tanýmýyla ilgili çýkarýmlarýnýzý sözlü olarak ifade ediniz.
c. Mustafa Kemal Atatürk’ün din konusundaki görüþleri üzerine düþüncelerinizi belirtiniz.
11. Yukarýdaki metinlerden ve önceki bilgilerinizden hareketle Atatürkçülüðün niteliklerini sözlü
olarak ifade ediniz.
1. Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatýnýn oluþumu bölümünde incelediðiniz metinleri dikkate
aldýðýnýzda genel olarak Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatýnýn yapýsý, temasý, dil ve anlatýmý ile
ilgili hangi çýkarýmlarda bulunabilirsiniz? Tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonuçlarý maddeler hâlinde tahtaya
yazýnýz.
2. Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatýnýn oluþtuðu zeminin sosyal, siyasi, kültürel ve ekonomik
özellikleri hakkýnda kýsa bir yazý yazýnýz.
3. Cumhuriyet Döneminde ortaya çýkan sosyal ve siyasi olaylar ile edebî hareketler arasýnda
nasýl bir iliþki olduðunu, buradan hareketle Atatürk ilke ve inkýlaplarýnýn edebî eserlere nasýl yansýdýðýný sözlü olarak ifade ediniz.
1. Aþaðýdaki cümlelerin karþýsýna yargýlar doðru ise (D), yanlýþ ise (Y) yazýnýz.
- Cumhuriyet Döneminde memleket edebiyatý zevkiyle Batý’dan gelen anlatma biçimleri
Türk edebiyatýnda baþarýlý bir þekilde kullanýlmýþtýr.
( )
- Cumhuriyet Döneminde Anadolu coðrafyasý ile Anadolu insanýnýn hayatý, zevkleri edebî
eserlerde çok fazla iþlenmiþtir.
( )
- Psikoloji ve psikiyatri alanýnda yapýlan ilmî çalýþmalardan yararlanýlmýþtýr.
( )
2. Aþaðýdaki cümlede boþ býrakýlan yere uygun kelimeyi yazýnýz.
.........................., insanýn varoluþuyla doðal nesnelere özgü varlýk türü arasýndaki karþýtlýðý
büyük bir güçle vurgulayan, iradesi, bilinci ve aklý olan insanlarýn irade ve bilinçten yoksun
nesneler dünyasýna fýrlatýlmýþ olduðunu öne süren bir düþünce akýmýdýr.
13
3. Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatýyla ilgili aþaðýdakilerden hangisi söylenemez?
A) Milleti oluþturan deðerlerin farklý yönleriyle edebî metinlerde yer aldýðý
B) Bu dönemde Batý düþüncesindeki geliþmelerden doðan yeni açýlýmlarýn edebî eserlerde
kendini gösterdiði
C) Bireyin anlatýlmasýnda psikoloji alanýnda gerçekleþtirilen yeniliklerden yararlanýldýðý
D) Sezgicilik, varoluþçuluk ve gerçeküstücülük gibi Batýlý akýmlarýn etkisinin görüldüðü
E) Dil ve zevkte eski geleneðin devam ettiði
4. Aþaðýdaki yazarlardan hangisi Cumhuriyet Döneminde eser vermemiþtir?
A) Cemal SÜREYA
B) Tevfik Fikret
C) Reþat Nuri GÜNTEKÝN
D) Necip Fazýl KISAKÜREK
E) Peyami SAFA
1. Aþaðýdaki cümlelerin karþýsýna yargýlar doðru ise (D), yanlýþ ise (Y) yazýnýz.
- Cumhuriyetin ilk yýllarýnda edebî eserlerde özellikle Ýstanbul’a ve Ýstanbul insanýna bir
yöneliþ söz konusudur.
( )
- Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatýndaki eserlerin dili Servetifünun Edebiyatýnýn dili gibi
aðýr ve aðdalýdýr.
( )
- Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatýnda Atatürk ilke ve inkýlaplarýnýn edebî eserlere yansýdýðý görülmektedir.
( )
2. Aþaðýdaki cümlelerde boþ býrakýlan yerlere uygun kelimeleri yazýnýz.
- Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatýnýn oluþumunda .................................................... ve
................................... gerçekleþtirilen ilmî çalýþmalardan edebî eserlerde yararlanýlmýþtýr.
- Birinci ve Ýkinci Dünya Savaþý arasýnda ............................................... dünyasýnda ortaya
çýkan................... bunalýmýný esas alan edebî hareketlerden yararlanýlmýþtýr.
3. Aþaðýdakilerden hangisi laiklik ilkesinin özelliklerinden biri deðildir?
A) Halkçýlýk ilkesinin bir yansýmasýdýr.
B) Devlet düzeninin ve hukuk kurallarýnýn dine dayandýrýlmamasýdýr.
C) Din ve devlet iþlerinin ayrýlmasýdýr.
D) Kiþilerin din ve vicdan özgürlüklerinin saðlanmasýdýr.
E) Din ve mezhep çatýþmalarýna son vererek toplumsal barýþýn gerçekleþtirilmesidir.
4. Cumhuriyetin ilk yýllarýndaki edebî zevk ve anlayýþýn nasýl olduðunu belirleyerek defterinize yazýnýz.
“Motif” kelimesinin hangi anlamlarda kullanýldýðýný araþtýrýnýz (16. sayfadaki 3. soruya yöneliktir.).
Nurullah ATAÇ’ýn fikrî ve edebî kiþiliði hakkýnda araþtýrma yapýnýz (20. sayfadaki 11. soruya yöneliktir.).
Nurullah ATAÇ’ýn Diyelim-Söz Arasýnda adlý kitabýný okuyunuz.
14
Öðretici Metin Örnekleri
1. Deneme
2. Makale
3. Gezi Yazýsý
4. Hatýra
5. Fýkra
CUMHURÝYET DÖNEMÝNDE ÖÐRETÝCÝ METÝNLER
Öðretici Metin Örnekleri
1. Bilimsel bir araþtýrma yapmak veya geçmiþin yaþanmýþlýklarýný gündeme getirmek isteyen bir
kiþi hangi yazýlý kaynaklardan ne þekilde faydalanýr? Sözlü olarak ifade ediniz.
2. Önceki bilgilerinizi de dikkate alarak öðretici metnin yazarý ile hedeflenen okuyucu kitlesi
arasýnda nasýl bir iliþki olduðunu söyleyiniz.
3. Araþtýrmalarýnýzdan hareketle “motif” kelimesinin kaç farklý þekilde kullanýldýðýný tartýþýnýz. Bu
kelimenin edebiyatta hangi anlama geldiðini sözlü olarak ifade ediniz.
4. Atatürk: “Laiklik, yalnýz din ve dünya iþlerinin ayrýlmasý demek deðildir. Bütün yurttaþlarýn vicdan, ibadet ve din hürriyetini saðlamak demektir.” sözüyle laikliðin hangi yönünü ön plana çýkarmýþtýr? Defterinize yazýnýz.
1. Deneme BATI’YA DOÐRU
Bir söz vardýr, çok söylenirdi eskiden, bugün de söylendiði oluyor: “Doðu Doðu’dur, Batý da Batý.”
Doðulu bir kiþi, dilediðince edinsin Batý acununun bilgilerini, yýllar boyu dolaþsýn, otursun, Avrupa
ülkelerinde ne yaparsa yapsýn gene bir Doðuludur, tam bir Batýlý gibi duyup bir Batýlý gibi düþünemez…
Eskiden çok söylerdik bunu. Doðulu olmayý bir üstünlük sayardýk da onun için. Batý ülkelerinde
bilim daha ileriymiþ, yaþayýþ bizdekinden iyiymiþ, olsun! Baþka bir erdem bulurduk kendimizde.
Batýlýlarda olmayan, olmayacak bir erdem. Neymiþ o erdem? Þudur, diye gösterilemez; bir tek
sözle anlatýlamaz. Çevremizden, toplumdan, gelenekten aldýklarýmýzýn duyduðumuz günden beri
bize iþlemiþ, bizi yoðurmuþ etkenlerin hepsi. Severdik onlarý; iyi, doðru, güzel bulurduk. Ýyi, doðru,
güzel olduklarý açýk iþte, besbelli; düþünmek, araþtýrmak istemez!.. Sonradan sarsýldý bu kanýmýz,
inancýmýz. Bir kurt düþtü içimize, övünmemiz azaldý. Batý acununun o bakýmdan da bizden üstün
olduðunu anladýk. Bunun için de eski övünme kalmadý. Batýlý olmadýðýmýzý yalnýz baþkalarýndan
deðil kendi kendimizden de saklamaya kalktýk.
“Doðu Doðu’dur, Batý da Batý.” Omuz silkerdim bu söze. “Neden?” derdim, “Bizim etimiz,
kemiðimiz baþka mý? Doða baþka türlü mü yaratmýþ bizi?” derdim. Batýlýlara benzemek isteyince,
Batýlý olmak isteyince neden ulaþamayalým o ereðe?
Þimdi de öyle düþünüyorum. Ancak þimdi duyuyorum, anlýyorum o sözün büsbütün boþ
olmadýðýný. Bizde bir Doðululuk, Batýlýlardan bir baþkalýk var. Bir üstünlük mü? Yoksa bir eksiklik
mi? Durmuyorum bunun üzerinde. Yalnýz biliyorum ki bu yüzden bu Doðululuk, baþkalýk yüzünden
Batýlý olamýyoruz, Batýlýlarý anlayamýyoruz. Onlar bizi anlýyor mu? Yeri yok bunu sormanýn! Onlar
Doðulu olmaya, Doðulular gibi duyup düþünmeye özenmiyor ki demek Doðu acununu gerçekten
þöyle içten anlýyorlar mý? Anlayabilirler mi? Niçin araþtýracaðým? Biz ise Batýlý olmak istiyoruz,
öyleyse baþkalýðýmýzý bir eksiklik sayacaðýz.
Görüyorum ki anlamýyoruz Batý acununu; iyice, gerçekten, içten anlamýyoruz. Bir yere deðin
gidebiliyoruz, geçemiyoruz ötesine. Öðreniyoruz Batý acununun bilgilerini, bilimlerini gene de o bilgiler, bilimler sanki dýþýmýzda kalýyor; sinmiyor içimize. O bilgileri, bilimleri ediniyoruz da onlarý
16
bulan, geliþtiren soluðu edinemiyoruz. Bir olayla karþýlaþtýk mý:
“Þimdi bir Batýlý olsa ne yapardý?”
diye düþünüyoruz, o olay karþýsýnda
Batýlýnýn yapacaðýný yapmak kendi
kendine bizi düþündürmeksizin, aratmaksýzýn gelmiyor içimizden.
Ancak bugünkü Batý’yý öðrenmeye kalkýyoruz da onun için. Bizi
Doðulu eden bir geçmiþ, bir gelenek
olduðu gibi Batýlýyý Batýlý eden bir
geçmiþ, bir gelenek olduðunu düþünmüyoruz. O geçmiþi, geleneði öðrenmeye çalýþmýyoruz. Baþlangýcý,
geliþmeyi bilmeden sonuçlarý kavramaya özeniyoruz. Bugünkü Batý
acunu, Batý uygarlýðý yüzyýllarýn
ürünüdür; birdenbire doðuvermiþ,
açýlývermiþ deðildir. Biz o uygarlýða
birdenbire konmak istiyoruz.
Biliyor muyuz bir Yunan uygarlýðýný, Latin uygarlýðýný? Yunanlýlardan, Romalýlardan sonra Batý acunu bir Orta Çað, bir uyanýþ,
Yenileþme Çaðý geçirmiþ; Orta Çaðda da uyanýþ yüzyýllarýnda da birtakým bilginler, bilgeler gelmiþ,
dörütmenler gelmiþ, yazýlarýyla, yaptýklarýyla, etkilemiþler çevreyi, biz onlarý biliyor muyuz?
Bugünkü Avrupa uygarlýðýnda bütün o geçmiþ, çok eski yüzyýllarýn damgasý, yankýlarý vardýr. Biz
iþte o damgayý görmüyor, o yankýlarý duymuyoruz. Bunun için de bütünü ile kavrayamýyoruz o
uygarlýðý.
Batý’ya doðru… Gidiyoruz Batý’ya doðru. Bir kez çýkmýþýz yola, kimse durduramaz artýk… Peki
ya hangi Batý’ya? Bugünkü Batý’ya gitmekle iþ bitmez; gerçekten, þöyle içinden anlayýp benimseyemeyiz bugünkü Batý uygarlýðýný; bütün geçmiþini incelemek, öðrenmek, kavramak gerektir.
Kolay deðilmiþ bu, çabuk olamazmýþ… Olur dedik mi? Bir uygarlýðý öðrenmek, benimsemek
ivediye gelir iþlerden midir? Batý’ya gidiyoruz, gideceðiz. Ancak bilelim ki bütün o güçlükleri göze
almazsak yapamayýz bu iþi, varamayýz Batý’ya; vardýk diye, Batýlý olduk diye
kendimizi aldatýrýz.
O bile deðil. Gerçekten aldanmayýz, doðruyu kendi kendimizden saklamaya,
kendi kendimize inanmayacaðýmýz bir masal söylemeye kalkarýz.
Nurullah ATAÇ
Diyelim-Söz Arasýnda
1. Dil ve anlatým özelliklerinden hareketle Batý’ya Doðru adlý metnin hangi amaçla yazýldýðýný
söyleyiniz.
2. a. Batý’ya Doðru adlý metinde sýk kullanýlan kelime, kelime gruplarý ve cümleleri tespit ediniz. Buradan hareketle metinde kullanýlan motifleri tahtaya yazýnýz.
b. Tespit ettiðiniz motiflerin bir araya gelerek metinde hangi görevi üstlendiðini sözlü olarak
ifade ediniz.
c. Metnin temel düþüncesini (temasýný) meydana getirmek için motiflerin ne þekilde bir araya
getirildiðini metinden örnekler vererek söyleyiniz.
17
3. Ýncelediðiniz deneme metninin planýnda sýrasýyla hangi düþüncelerin ifade edildiðini, bu
düþüncelerin nasýl geliþtirildiðini ve sonuçlandýrýldýðýný aþaðýdaki noktalý yerlere yazýnýz.
Giriþ:.............................................................................................................................................
...........................................................................................................................................................
...........................................................................................................................................................
...........................................................................................................................................................
.....................................................................................................................................................
Geliþme:
...........................................................................................................................................................
...........................................................................................................................................................
...........................................................................................................................................................
...........................................................................................................................................................
Sonuç:
...........................................................................................................................................................
...........................................................................................................................................................
...........................................................................................................................................................
4. Batý’ya Doðru adlý metinde iþlenen ana fikrin günümüz öðretici metinlerinde de ele alýnýp
alýnmadýðýný gerekçeleriyle birlikte sözlü olarak ifade ediniz.
5. Ýncelediðiniz metnin temasýný, Cumhuriyet Döneminin sosyal hayatýný oluþturan unsurlarý ve
bunlar arasýndaki iliþkiler ile ilgili çýkarýmlarýnýzý aþaðýdaki þemaya yazýnýz.
Metnin Temasý
Cumhuriyet Dönemine Ait
Sosyal Hayat Unsurlarý
................................................
.....................................................
.....................................................
.....................................................
................................................
.....................................................
.....................................................
.....................................................
Çýkarýmlarýnýz
.................................................................................................................
.....................................................................................................................
.....................................................................................................................
.....................................................................................................................
.....................................................................................................................
.....................................................................................................................
.....................................................................................................................
.....................................................................................................................
.....................................................................................................................
18
6. Batý’ya Doðru adlý metnin, yazýldýðý dönemin sosyal, siyasi düþünce akýmlarýndan hangisi
etrafýnda kaleme alýndýðýný defterinize yazýnýz.
7. a. Batý’ya Doðru adlý metni dil ve anlatým özellikleri bakýmýndan inceleyerek metne ait özellikleri aþaðýdaki tabloya yazýnýz.
Dil ve Anlatým Özellikleri
Batý’ya Doðru
Açýk
Duru
Akýcý
Tutarlý
Süslü (Sanatlý)
Objektif
b. Yukarýdaki tabloya göre deneme türünün dil ve anlatým özelliklerini maddeler hâlinde
aþaðýya yazýnýz.
-
......................................................................................................................................................
......................................................................................................................................................
......................................................................................................................................................
......................................................................................................................................................
......................................................................................................................................................
......................................................................................................................................................
Sýnýf üç gruba ayrýlýr. Grup sözcüleri seçilir. Birinci grup Batý’ya Doðru adlý metinde kullanýlan
kavramlarý, ikinci grup terimleri, üçüncü grup gündelik hayata ait kelimeleri ve kelime gruplarýný
tespit eder. Her grup bulduðu kelimelerin ve kelime gruplarýnýn ne amaçla kullanýldýðýný belirler.
Ulaþýlan sonuçlar grup sözcüleri tarafýndan maddeler hâlinde tahtaya yazýlýr.
8. Biliyor muyuz bir Yunan uygarlýðýný, Latin uygarlýðýný? Yunanlýlardan, Romalýlardan sonra
Batý acunu bir Orta Çað, bir uyanýþ, Yenileþme Çaðý geçirmiþ; Orta Çaðda da uyanýþ yüzyýllarýnda
da birtakým bilginler, bilgeler gelmiþ, dörütmenler gelmiþ, yazýlarýyla, yaptýklarýyla etkilemiþler
çevreyi, biz onlarý biliyor muyuz? Bugünkü Avrupa uygarlýðýnda bütün o geçmiþ, çok eski yüzyýllarýn damgasý, yankýlarý vardýr. Biz iþte o damgayý görmüyor, o yankýlarý duymuyoruz. Bunun için
de bütünü ile kavrayamýyoruz o uygarlýðý.
Batý’ya doðru… Gidiyoruz Batý’ya doðru. Bir kez çýkmýþýz yola, kimse durduramaz artýk… Peki
ya hangi Batý’ya? Bugünkü Batý’ya gitmekle iþ bitmez; gerçekten, þöyle içinden anlayýp benimseyemeyiz bugünkü Batý uygarlýðýný; bütün geçmiþini incelemek, öðrenmek, kavramak gerektir.
Yukarýdaki paragraflarý da göz önünde bulundurarak Batý’ya Doðru adlý metni, yazarýn kelime
tercihleri bakýmýndan inceleyiniz. Sonuçlarý sebepleriyle birlikte tahtaya yazýnýz.
19
9. Batý’ya Doðru adlý metinde pastoral, epik, lirik, mizahi, duygusal ve öðretici anlatým türlerinin
kullanýldýðý birkaç örnek cümleyi aþaðýdaki tabloya yazýnýz. Buradan hareketle metinde hangi
anlatým türünün veya türlerinin aðýr bastýðýný sözlü olarak ifade ediniz.
Anlatým
Türleri
Anlatým Türlerinin Kullanýldýðý
Cümleler
Pastoral
Epik
Lirik
Mizahi
Duygusal
Öðretici
10. Yapý, tema, dil ve anlatým özelliklerinden hareketle Batý’ya Doðru adlý metnin hangi
geleneðe ait olduðunu söyleyiniz.
“Küresel ýsýnma” temasýný iþleyen bir deneme metni yazýlýr. Yazýlan denemeler sýnýfta okunur.
Deneme özelliklerini en çok taþýyan metin veya metinler oylamayla belirlenerek sýnýf panosuna
asýlýr.
11. Okuduðunuz metni ve araþtýrmalarýnýzý dikkate alarak Nurullah ATAÇ’ýn fikrî ve edebî yönü
hakkýndaki düþüncelerinizi yazýlý olarak ifade ediniz.
12. Batý’ya Doðru adlý metinde dile getirilen temayý baþka bir yazar ayný þekilde iþler miydi?
Niçin? Buradan hareketle yazar ile eser arasýndaki iliþkiyi sözlü olarak ifade ediniz.
Peyami SAFA rolünü üstlenecek bir öðrenci seçilir. Seçilen öðrenci bir sonraki derste
canlandýracaðý yazarýn hayatý, fikrî ve edebî yönü hakkýnda bir araþtýrma yapar (23. sayfa daki 5. etkinliðe yöneliktir.).
20
2. Makale MEMLEKET VE EDEBÝYAT
Memlekette edebiyat isteyenlerle edebiyatta memleket arayanlar, iki ayrý fikir grubuna mensup
görünüyorlar. Hakikatte bu fark ya hiç yoktur yahut da çok mübalaða edilmiþtir.
Memlekette sadece edebiyat isteyenlere göre edebiyat, beynelmilel bir estetik çerçeve içinde
kabul edilen bir mefhumdur ve bu telakki edebiyatta memleket arayanlarýn isteklerine asla mani
olmaz. Öyle bir asýrdayýz ki millî ve beynelmilel temayüller ayný nispette inkiþaf ediyorlar ve
aralarýndaki antagonizme (düþmanlýk, hasýmlýk) raðmen birbirlerini bozmaya deðil tamamlamaya
doðru gidiyorlar. Milletlerin millî ayrýlýklarý nispetinde birbirlerine karþý artan alakalarý ve tecessüsleri her memlekette tercümenin sahasýný ve ehemmiyetini çoðalttý. Bugün bizim yazýlarýmýzda isimlerinin sýk sýk geçmesinden þikâyet edilen ecnebi müellifleri, hemen her memlekette zikredilen
beynelmilel kadroya girmiþ imzalardýr. Hatta bir Marcel PROUST (Marsel PRUST), bizde sadece
makale arasý ismi geçen muharrir olduðu hâlde en nasyonalist memleketlerde mesela Almanya ve
Ýtalya’da ona dair kitaplar neþrediliyor. PROUST için böyle olduðu gibi VALERY (VALERÝ) ve daha
pek çoklarý için de baþka türlü deðildir. Beynelmilel alaka ve münasebetlerin millî temayüllerle
çaprazlaþarak arttýðý bir devirde bizim dünya fikriyatýyla temasýmýzý kesmemize veya azaltmamýza
neden lüzum olsun?
Yine memlekette sadece edebiyat isteyenlere göre bizim vaziyetimiz, kültür ve medeniyet
deðiþtiren Ruslar, Japonlar gibi çok hususidir. “Vakayýhayriye”den beri biz, yeni bir medeniyete
intibak devri geçiriyoruz. Bu intibak, millî hüviyetimizi silerek þahsiyetimizin köpürmesine mani olacak bir taklit safhasýnda kalmadýðý müddetçe Garp örneklerine sýk sýk bakmaktan niçin korkalým?
Hatta Garp’ý meþk etmekte geç kalmýþ olmamýz endiþesi her türlü millî korkularýmýzý bastýrýr. Daha
dünya klasiklerini tercüme etmiþ deðiliz, daha çýraðý olduðumuz Garp marifetinin eþiðinde sayýlýrýz;
tam içeriye ayak atacaðýmýz bir devirde millî endiþelerle geri çekilmek, her manasýyla geri gitmek
olacaktýr.
Fakat edebiyatta memleket arayanlara göre de edebiyatýn her þeyden önce millî bir estetik
çerçeve içinde kabul edilmesi lazým gelen bir mefhum olmasý, beynelmilel kýymetlerle münasebete
mani deðildir. Ancak bu münasebet, edebiyatta memleket manzarasýný silerek yerine hudutsuz bir
yabancýlýk aþký dolduracak dereceye varmamalýdýr.
Dereceye mi?
Görülüyor ki iki tarafýn fikirleri arasýndaki fark, edebiyat ve memleket kelimelerinin
takdim ve tehirlerinden ziyade asýl bir
derece meselesi üstünde kalýyor. Bizim bu
dereceye karþý hassasiyetimizi geçen sayýda (Kültür Haftasý, 1936) yeniden tazeleyen
Yahya Kemal, bir fikir sahibi olmaktan
ziyade bir dikkat ve iþtiyak sahibi olarak çok
haklýdýr. Zira fikir olarak hiçbir memleketçi
tasavvur edilemez ki bizim beynelmilel
kültüre arka çevirmemizi istesin; keza hiçbir
edebiyatçý da tasavvur edilemez ki -hatta
21
Marksist bile olsa- edebiyatýmýza Türk hava ve manzarasýnýn, Türk tabiat ve ikliminin, Türk mizacýnýn girmesini istemesin. Yazýsýnda bu her iki noktayý da iþaret eden Yahya Kemal, sadece ifratlarý önlemek için bir vezin ve yar tavsiye etmiþ görünüyor.
Bu ifrat mýdýr?
Bizde edebiyat tarihi ve tenkit olarak memleketten ve Garp’tan bahseden muharrirler, tabii ve
güzel bir iþ bölümüyle birbirlerinden kendi kendilerine ayrýlmýþlardýr. Birkaç isim saymak, telkinimi
kolaylaþtýrýrsa memleketten bahseden edebiyat tarihçileri ve tenkitçileri arasýnda Fuat
KÖPRÜLÜ’yü, Ýsmail Habip’i, Agâh Sýrrý’yý, Sadettin Nüzhet’i hatýrlamak kâfidir. Yahya Kemal herhâlde bu muharrirlerin yazýlarýnda Garplý muharrir ismine pek az tesadüf etmiþ olacaktýr; buna mukabil sahalarý ve ihtisaslarý Garp edebiyatý olan muharrirlerde de yerli örneklerin az bulunmasý tabii
deðil midir?
Türk þiirinde ve Türk romanýnda da memleket ruhuna ve manzarasýna çok baðlý eserlerle daha
beþerî ve cihanþümul bir kadro içinde kalanlarý ayýrmak mümkündür; hele Edebiyatýcedide’den
sonra bilhassa büyük harpten sonra Türk þiirinde de romanýnda da memleket ruhu çok galip
görünüyor; o derece ki halk þiirlerinden ilham almamýþ genç bir þairimiz yok gibidir ve vakasý tamamen hiç deðilse kýsmen Anadolu’da veya Trakya’da geçmeyen bir romanýmýza pek az tesadüf
edilir.
Memleket ruhu bu mudur? Ayrý mesele. Fakat bugünkü Türk muharrirlerine hâkim olan ruh
budur. Genç Türk edebiyatý fena manasýyla kozmopolit olmaktan çýkalý hayli zaman vardýr. Eðer
edebiyatýmýzda memleket arayan bazý edebiyatçýlarýmýz bunun farkýnda deðillerse bu, belki de yine
Garp edebiyatýyla bizzat fazla meþgul olarak Türkiye’deki harp sonu neþriyatýný takip etmedikleri
içindir. Bu takdirde þikâyetlerinin mevzuu yine kendi nefisleri olmak lazým gelir.
Peyami SAFA
Sanat, Edebiyat, Tenkit
1. Memleket ve Edebiyat adlý metinle Batý’ya Doðru adlý metnin yazýlýþ amaçlarýný karþýlaþtýrýnýz.
Ulaþtýðýnýz sonuçlarý sözlü olarak ifade ediniz.
2. Okuduðunuz metinde “memleket” ve “edebiyat” kavramlarýnýn motif olduðu söylenebilir mi?
Sebepleriyle birlikte sözlü olarak ifade ediniz.
3. Memleket ve Edebiyat adlý metnin Cumhuriyet Dönemi düþünce hareketlerinin hangisini yansýttýðýný metinden örnekler vererek defterinize yazýnýz.
Sýnýf dört gruba ayrýlýr. Grup sözcüleri seçilir. Birinci grup Memleket ve Edebiyat adlý metni açýklýk, ikinci grup akýcýlýk, üçüncü grup duruluk, dördüncü grup tutarlýlýk bakýmýndan inceler. Ulaþýlan
sonuçlar sebepleriyle birlikte grup sözcüleri tarafýndan sözlü olarak ifade edilir.
22
4. Memleket ve Edebiyat adlý metinde kullanýlan terimleri, kavramlarý ve gündelik hayata ait
kelime ve kelime gruplarýný aþaðýdaki tabloya yazýnýz. Bunlarýn metinde hangi amaçla kullanýldýðýný
söyleyiniz.
Terimler
Kavramlar
Gündelik hayata ait
kelime ve kelime gruplarý
Memleket
ve
Edebiyat
5. “Memlekette sadece edebiyat isteyenlere göre edebiyat, beynelmilel bir estetik çerçeve
içinde kabul edilen bir mefhumdur ve bu telakki edebiyatta memleket arayanlarýn isteklerine asla
mani olmaz. Öyle bir asýrdayýz ki millî ve beynelmilel temayüller ayný nispette inkiþaf ediyorlar ve
aralarýndaki antagonizme (düþmanlýk, hasýmlýk) raðmen birbirlerini bozmaya deðil tamamlamaya
doðru gidiyorlar. Milletlerin millî ayrýlýklarý nispetinde birbirlerine karþý artan alakalarý ve tecessüsleri her memlekette tercümenin sahasýný ve ehemmiyetini çoðalttý. Bugün bizim yazýlarýmýzda isimlerinin sýk sýk geçmesinden þikâyet edilen ecnebi müellifleri, hemen her memlekette zikredilen
beynelmilel kadroya girmiþ imzalardýr. Hatta bir Marcel PROUST (Marsel PRUST), bizde sadece
makale arasý ismi geçen muharrir olduðu hâlde en nasyonalist memleketlerde mesela Almanya ve
Ýtalya’da ona dair kitaplar neþrediliyor. PROUST için böyle olduðu gibi VALERY (VALERÝ) ve daha
pek çoklarý için de baþka türlü deðildir. Beynelmilel alaka ve münasebetlerin millî temayüllerle
çaprazlaþarak arttýðý bir devirde bizim dünya fikriyatýyla temasýmýzý kesmemize veya azaltmamýza
neden lüzum olsun?”
Yukarýdaki paragrafý dikkate alarak Memleket ve Edebiyat adlý makalenin sahip olduðu dil özelliklerini söyleyiniz.
6. Ýncelediðiniz makalede pastoral, mizahi, duygusal, öðretici, lirik ve epik anlatým türlerinden
hangisi ön plana çýkmaktadýr? Niçin? Sözlü olarak ifade ediniz.
7. Yapý, tema, dil ve anlatým özelliklerinden yola çýkarak Memleket ve Edebiyat adlý metnin
hangi geleneðin devamý olduðunu söyleyiniz.
“Sanat ve millet” temasýnýn iþlendiði bir makale yazýlýr. Yazýlan makaleler sýnýfta okunur. Makale
özelliklerini en çok taþýyan metin veya metinler oylamayla belirlenerek sýnýf panosuna asýlýr.
Peyami SAFA rolünü üstlenen öðrenci tahtaya gelir ve sorulan sorulara cevap verir.
8. Memleket ve Edebiyat adlý metinle yazarý arasýnda nasýl bir iliþki olduðunu sözlü olarak ifade
ediniz.
Ýsmail Habip SEVÜK’ün fikrî ve edebî kiþiliði hakkýnda araþtýrma yapýnýz (27. sayfadaki 12.
soruya yöneliktir.).
23
3. Gezi Yazýsý CARABLUS KÖPRÜSÜ
— Fýrat’ý Carablus’ta görmeli, Fýrat’ý Carablus’ta görmeli.
Kulaklarýmýz, bu medihlerle dolu; gün bitmeden oraya yetiþmek için þoförü sýkýþtýrýyoruz. Ýkindi
vakti Carablus’a vardýk. Kasabanýn kendisi Fransýzlarda, istasyonu bizdedir. Bizim istasyon, bir dizi
yapýlarla bir dilim mamurecik hâlinde bir köy, ötedeki köy de serpilip geniþlemek isteyen bir kasaba hasbacýðý, raylarýn berisinden bizim bayrak Fýrat’ý uðurluyor. Raylarýn ötesinde de Fransýz
bayraðý Fýrat’a “Hoþ geldin.” derken nehir bu daha alýþamadýðý yabancý bayraða biraz yadýrgayarak
bakmaktadýr.
Meþhur demir köprünün yanýndayýz. Her biri yüzer metrelik sekiz gözden yapýlmýþ, bizim Galata
Köprüsü’nün bir buçuk mislinden daha fazla
uzunlukta, her gözün iki tarafýndan yükselen
yarým daire þeklindeki çelik kavislerle sekiz tane
beton ayak üstüne gerilmiþ heybetli bir demir
kütlesi. Üstü açýk kalmýþ bir tünel, yanlarý parmaklýkla iþlenmiþ bir yarma hâlinde düpdüz uzamaktadýr. Ortadaki raylar sonlara doðru birbirine
bitiþmiþ gibi görünüyor. Yalnýz Fýrat üstünden
trenleri geçirtmek için deðil ayný zamanda Alman
hendesesini övündürmek için yapýlmýþ bir abide.
Tesadüfen o sýrada köprüye giren trene
bakýyoruz. Ýstasyonda dururken upuzun görünen tren, köprüye girdikten sonra, ortalara
doðru, iki tarafý kara ilmikli bir tezgâhýn böðrünFýrat Nehri
deki demir bir mekik gibi bodurlaþakaldý.
Tren raylarýndan baþka yanlarda yayalara ayrýlmýþ ahþap döþemeli yoldan köprünün ortasýna
kadar yürüdük. Fýrat’ý hakikaten buradan görmeliymiþ. Saðýma bakýyorum dört beþ yüz metre
geniþliðinde, koskocaman bir nehir; soluma bakýyorum gene o geniþlikte koskoca bir nehir; ikisini
birleþtirip bütün suya bakýyorum: Artýk bu nehir deðil yassý bir Boðaziçi; etrafýnýn tepeleri
bastýrýlmýþ, yalnýz þu burunda, yalnýz þu koyun dönemecinde deðil bütün gövdesi ve bütün sathýyla kendini akýntýya býrakan, girintisiz çýkýntýsýz, derli toplu, büküntüsü az, ufuklarý geniþ yassý bir
Boðaziçi.
Bir nehrideniz yarmasý olan o boðazý neye benzetmeli? Ýþin daha doðrusu þu ki Balkanlarýn
ötesindeki Tuna, çöllerin kapýsýndaki Carablus’a gelmiþ. Tuna’yý bilen hangi Türk bunu gördü de
onu hatýrlamadý? Tuna illerinde yetiþen Muallim Naci, Fýrat’ý görünce:
Tunalaþtýn gözümde gittikçe!
demiþti. Ben Tuna’yý Fýrat’tan beþ altý yýl önce Bulgaristan seyahatinde tanýdým. Naci, Fýrat’ý nerede
gördü bilmem. Fakat Carablus Köprüsü’nden görünen Fýrat, Tuna’ya benziyor deðil, Tuna’nýn
aynýdýr. Onun için Naci’nin sözünü bir adým daha ilerleterek ve o edaya bürünerek benim de:
Tuna oldun bütün bütün bence!
diyeceðim geldi.
Her nehrin kemali zevalindedir, mademki her nehir son dolgunluðunu döküldüðü yerde gösterir.
Hâlbuki Fýrat’ýn kemali en sonunda deðil çünkü ona erinceye kadar uzun çöller içinde çok eriyecek,
bu kemal yukarýlarda da deðil çünkü henüz bütün sularýný toplayamadý; Fýrat’ýn kemali þu upuzun
köprünün altýndadýr çünkü ona kýsmet olan ne kadar su varsa burada tamamlanmýþ oluyor. Artýk
bundan böyle ona hem su akmayacak hem ondan su akacak. Burasý yalnýz demir yolunun nehri
aþtýðý ve nehrin Türk topraklarýný býraktýðý yer deðil Fýrat için artmanýn sonuna ve eksilmenin baþýna varýlan yer de burasý.
Bu yer Fýrat’ýn ömrünü de ayrýca ikiye bölüyor. Ýki kolu da çok yükseklerden doðan nehir
buralara kadar hep inerek gelmiþti. Ýki üç bin metrelik iniþi bin kilometrelik mesafeye yükleterek eritti. Kilometre baþýna iki metreyi aþan bir iniþ. Hâlbuki bundan sonra önünde geldiði yerin iki misli yol
olduðu hâlde ancak yüz doksan metre inecek. Kilometre baþýna on santimetre zor düþüyor. Artýk
24
bu iniþ deðil süzülüþ, akýþ deðil yatýþtýr. Fýrat’ýn enerjisi burada bitti. Carablus Köprüsü deyip
geçme, bu köprünün iki tarafýndan iki ayrý Fýrat uzanýyor!
Birecik’te o kadar tasalý akan Fýrat, burada neye coþkun bir neþe içinde alabildiðine açýlýp serpilmiþ? Bütün sularýný Türk topraklarýndan alan nehir, sanki o topraklardan ayrýlýrken bütün güzelliðini teþhir ediyor. Nehrin bu cemilesine karþý bu topraklar da onu iþte en bol bir cömertlikle süsledi. Demir köprünün öteki ucu gürbüz koruluklar içinde kayboluyor. Bütün kýyýlar kabarýk bir yeþillikle çerçeveli. Artýk çýplak çöllere düþecek nehri son defa gene bizim topraklar giydirip kuþatmýþtýr.
Suya bak, kendi baþýna güzel! Karaya bak, kendi baþýna güzel! Ýki güzelliðin þu kucaklaþmasýna
bak, bu on defa güzel!
Fakat biz köprünün üstünde daha fazla duramayacak hâle geldik. Galata Köprüsü’nden istediðin kadar Haliç’e bak, deniz derindir fakat yormaz! Büyük nehirlerde de vapurla istediðin kadar
seyahat et, eðlenirsin o kadar! Lakin duran bir köprünün orta yerinden böyle büyük bir akarsuya
fazla bakmak görenin hep dururken görülenin hep akýþý, bu akýþta göz adesesini yerinden
oynatarak arkasý sýra sürüklemek istiyormuþçasýna büyülü bir çekicilik var. Gören göz görülenle
gidiverecekmiþ gibi oluyor.
Ya kulak? Deniz sakinse kulaða söylemez. Dalgalý zamanda da kýyýya çarpan ses, gürültü deðil
naðmedir. Her dalga ayrý ses verir. Sesin çeþidi kulaða eðlence. Hâlbuki burada koskoca nehrin
köprü ayaklarýna çarparak ve kendi girdaplarýný birbirine çarptýrarak çýkardýðý dolgun, derin, saðýr
gürültü; kulak iþitmiyor, zonkluyor.
Büyük nehirlerin eziciliði meðer asýl böyle belli oluyormuþ. Hepimiz Fýrat’a karþý yassýlaþmýþ
gibiydik. Köprünün bir orta minare yüksekliðinden bakan gözlerimiz kararmýþ, kendimizi akan nehre
doðru kayýyor sanýyoruz. Nehrin uðultularý kulaklarýmýza çarpa çarpa bir an geldi
ki nehir içimize doluyor vehmine düþtük. Niye o kadar güzelsin Fýrat, sana bakmaya doyamadýk ve niye o kadar heybetlisin, sana bakmaya dayanamadýk iþte!
Ýsmail Habip SEVÜK
Yurttan Yazýlar
1. Bir yeri gezip gördüðünüzde baþkalarýnýn da orasý hakkýnda bilgi sahibi olmasý için ne
yapardýnýz? Sözlü olarak ifade ediniz.
2. a. Carablus Köprüsü adlý metinde hangi kelime, kelime grubu veya cümlelerin motif olarak
kullanýldýðýný aþaðýdaki tabloya yazýnýz.
Motiflerin Kullanýldýðý
Kelimeler
................................................................................................
Kelime Gruplarý
................................................................................................
Cümleler
................................................................................................
b. Buradan hareketle motifler ile metnin temel düþüncesi arasýndaki iliþkiyi sözlü olarak ifade
ediniz.
25
3.
- Fýrat’a varýþ
............
- Fýrat’ý görmek için yola çýkýþ
............
- Fýrat’ýn bir insan gibi tasalý veya neþeli bir þekilde aktýðýnýn anlatýlmasý
............
- Fýrat’a bakmaya doyamayýþ ve dayanamayýþ
............
- Nehrin seyredenlerin baþýný döndürmesi
............
- Carablus Köprüsü’nü ve Fýrat’ý tasvir ediþ
............
Carablus Köprüsü adlý metinde anlatýlanlar yukarýda karýþýk olarak verilmiþtir. Bu ifadelerin
karþýsýndaki noktalý yerlere metindeki diziliþlerine göre sýra numaralarý veriniz. Buradan hareketle
metnin planýnýn nasýl oluþtuðunu söyleyiniz.
4. Meþhur demir köprünün yanýndayýz. Her biri yüzer metrelik sekiz gözden yapýlmýþ, bizim
Galata Köprüsü’nün bir buçuk mislinden daha fazla uzunlukta, her gözün iki tarafýndan yükselen
yarým daire þeklindeki çelik kavislerle sekiz tane beton ayak üstüne gerilmiþ heybetli bir demir
kütlesi. Üstü açýk kalmýþ bir tünel, yanlarý parmaklýkla iþlenmiþ bir yarma hâlinde düpdüz uzamaktadýr. Ortadaki raylar sonlara doðru birbirine bitiþmiþ gibi görünüyor. Yalnýz Fýrat üstünden trenleri
geçirtmek için deðil ayný zamanda Alman hendesesini övündürmek için yapýlmýþ bir abide.”
“Tren raylarýndan baþka yanlarda yayalara ayrýlmýþ ahþap döþemeli yoldan köprünün ortasýna
kadar yürüdük. Fýrat’ý hakikaten buradan görmeliymiþ. Saðýma bakýyorum dört beþ yüz metre
geniþliðinde, koskocaman bir nehir; soluma bakýyorum gene o geniþlikte koskoca bir nehir; ikisini
birleþtirip bütün suya bakýyorum: Artýk bu nehir deðil yassý bir Boðaziçi; etrafýnýn tepeleri
bastýrýlmýþ, yalnýz þu burunda, yalnýz þu koyun dönemecinde deðil bütün gövdesi ve bütün sathýyla kendini akýntýya býrakan, girintisiz çýkýntýsýz, derli toplu, büküntüsü az, ufuklarý geniþ yassý bir
Boðaziçi.
Yukarýdaki paragraflarý da dikkate alarak Carablus Köprüsü adlý metinde ifade edilen temel
düþünce ile Millî Edebiyat Döneminin sosyal gerçekliði arasýnda nasýl bir iliþki olduðunu söyleyiniz.
5. Gitmediðiniz ancak hakkýnda bilgi sahibi olduðunuz bir yeri sýnýfta anlatýnýz. Bu yer ile ilgili
bilgilerinizi nasýl edindiðinizi sözlü olarak ifade ediniz.
Ýncelenen metinde anlatýlan mekânlarýn zihninizde uyandýrdýðý görüntüyü resmediniz. En uygun
resimleri sýnýf panosuna asýnýz.
6. Millî Edebiyat Döneminin sosyal ve kültürel ortamýný göz önünde bulundurarak Carablus
Köprüsü adlý metnin hangi düþünce akýmý çerçevesinde kaleme alýndýðýný söyleyiniz.
7. Carablus Köprüsü adlý metinde birbiriyle çeliþen düþünceler, anlam tutarsýzlýklarý, anlam kargaþasý, gereksiz tekrarlar var mýdýr? Varsa metinden örnekler veriniz. Buradan hareketle metni
açýklýk, duruluk, tutarlýlýk ve akýcýlýk bakýmýndan deðerlendiriniz.
na
Tu
k
eki
ir
em
d
eki
m
bir
hýn
gâ
tez
iç
d
rün
ð
bö
al
kemali
zevalin
dedir. bin kilometre
demir yolu
.
in
ld
e
Balkanlar
el
þg
tün
Ho
i
er
ill
H
göz
ade
ses
i
ba
yra
k
Her ne
hrin
Ýstasyon
hendese
8. Yukarýdaki kelime ve kelime gruplarýndan hangisinin terim, hangisinin kavram, hangisinin
gündelik hayata ait söyleyiþler olduðunu tespit ediniz. Tespitlerinizden hareketle bu kelime ve
kelime gruplarýna neden baþvurulduðunu metnin türünü göz önüne alarak söyleyiniz.
26
9. Bizim istasyon bir dizi yapýlarla bir dilim mamurecik hâlinde bir köy, ötedeki köy de serpilip
geniþlemek isteyen bir kasaba hasbacýðý, raylarýn berisinden bizim bayrak Fýrat’ý uðurluyor.”, “Ýstasyonda dururken upuzun görünen tren, köprüye girdikten sonra, ortalara doðru, iki tarafý kara
ilmikli bir tezgâhýn böðründeki demir bir mekik gibi bodurlaþakaldý.”, “Artýk bu nehir deðil yassý bir
Boðaziçi; etrafýnýn tepeleri bastýrýlmýþ, yalnýz þu burunda, yalnýz þu koyun dönemecinde deðil bütün
gövdesi ve bütün sathýyla kendini akýntýya býrakan, girintisiz çýkýntýsýz, derli toplu, büküntüsü az,
ufuklarý geniþ yassý bir Boðaziçi.
Yukarýdaki cümlelerde altý çizili kelime ve kelime gruplarýný dikkate alarak yazarýn uslübu ile ilgili
çýkarýmlarýnýzý defterinize yazýnýz.
10. Carablus Köprüsü adlý metinde hangi anlatým türünün veya türlerinin kullanýldýðýný metinden
örnekler vererek söyleyiniz.
11. Carablus Köprüsü adlý metnin hangi geleneðin devamý olduðunu Türk edebiyatýnda bu türün
en önemli örneklerini 11. sýnýf Dil ve Anlatým dersinde öðrendiðiniz bilgilerden hareketle söyleyiniz.
“Gezilen tarihî bir mekânýn” anlatýldýðý gezi yazýsý yazýlýr. Yazýlan gezi yazýlarý sýnýfta okunur.
Gezi yazýsý özelliklerini en çok taþýyan metin veya metinler oylamayla belirlenerek sýnýf panosuna
asýlýr.
12. Okuduðunuz metni ve araþtýrmalarýnýzý dikkate alarak Ýsmail Habip SEVÜK’ün fikrî ve edebî
yönü hakkýndaki düþüncelerinizi aþaðýdaki þemaya yazýnýz.
.
......
.
.
.
.
.
.
..
......
.
.
.
.
.
.....
.
.................................
......
......
......
......
......
.
ÝSMAÝL HABÝP SEVÜK
......
......
......
......
......
.
................................
......
..
......
.
.
.
.
.
.....
......
..
13. Carablus Köprüsü ve çevresi ile ilgili unsurlar daha farklý olarak dile getirilebilir miydi?
Niçin? Buna göre yazar ile anlatýmý dolayýsýyla eseri arasýndaki iliþkiyi sözlü olarak ifade ediniz.
Haldun TANER’in fikrî ve edebî kiþiliði hakkýnda araþtýrma yapýnýz (31. sayfadaki 10. soruya yöneliktir.).
27
4. Hatýra SIRITIK BÝR KÜSKÜN
Celâl Sýlay, odasýnda ölü bulundu. Bir otel odasýnda ya da kendi karyolasýnda tek baþýna
can veren, öldüðü neden sonra anlaþýlan bir insan, herkeste ilkin bir ayrý hüzün yaratýr.
Ölüm, insaný kendini sevenlerin ortasýnda bulsun isteriz. Göz kapaklarýný en sevdikleri
kapasýn dileriz. Gurbette ölmek, iki misli ölmek gibi gelir bize.
Çoðu insan bu duyguda olabilir. Herhâlde bu düþünüþ ve duyuþun türlü psikolojik gerekçeleri
vardýr. Ve bunlar haklý da olabilir.
Ne var ki ben Celâl Sýlay’ýn tek baþýna bir odada ölmüþ olmasýný, bunun neden sonra farkýna varýlmasýný, onun yaþamýna ve mizacýna aykýrý bulmadým pek. Yaþamý süresince ona gösterilmeyen bir ilgi, þefkat ve sevgi ile çevrili ölse idi asýl bunu yadýrgardým. O da yadýrgardý
sanýrým.
Celâl Sýlay, aþýrý duygulu bir insandý. Her þair için doðal olan bir duygululuðun çok ötesinde,
fenomenal denebilecek bir iç sezisi vardý. Bundan ötürü yaþamý boyunca hep yaralandý, örselendi.
Onu dýþarýdan tanýyanlar bu yanýný tam bilmezlerdi. Onu gürültülü kahkahalar atan Klowvari,
taþkýnlýklar içinde renkli, deliþmen bir adam olarak bellemiþlerdi.
Celâl’in Sait Faik’e büyük sevgisi kolay anlaþýlýr. Ýkisi de topluma, çevreye karþý küskündü, buruktu.
Sait, somurtuk bir küskündü. Celâl, kendi deyimiyle “sýrýtkan” bir küskün.
Küllük’ün Ürünü
Celâl, pek kitap okumazdý. Bütün daðarcýðý Mustafa Þekip’in çevresinden edindiði kulak dolgunluðu idi. Hilmi Ziyalarý, Peyami Safalarý, Necip Fazýllarý hep o Küllük yahut Nisvaz sohbetlerinde
tanýmýþ, bütün kültür birikimini bu sohbetler oluþturmuþtu. “Göz nezlesi” bahanesi ile örtbas ettiði
bu okuma tembelliði belki de zekâsýnýn taptaze ve tortusuz kalýþýný dolayýsýyla þaþýlacak canlýlýðýný
saðlamýþtý. Konuþmalarý bundan ötürü kuru bilgiçlik kokmazdý. Bu konuþmalarda göz bebekleri
büyür, yüzü büsbütün canlanýr; eller, kollar da ritmik olarak konuya katýlýr ve Celâl akýlcý, bilimsel
yollar dýþýnda paradoksal ama yine de gerçekçi bir patikadan kestirme inip tartýþýlan soruna çok orijinal ve parlak bir çözüm -çözüm deðilse bile bir çözüm önerisi- getirirdi.
Bursa’nýn Napoleon (Napolyon)’u
Celâl’in Bursa Askerî Lisesindeki adý, Napoleon’muþ. O dönemde de kabýna sýðamadýðý için
Bursa’nýn altýný üstüne getirmiþ. Sonra Kuleli’ye nakletmiþler. Sivil olunca bir süre Ankara
Caddesi’nde “Vatan”da, baþka gazetelerde oyalanmýþ. Büyük aþklar yaþamýþ. En büyüðü bir hayal
kýrýklýðý ile sonuçlanmýþ. (…) Bir gece içinde bütün saçlarý dökülmüþ.
Celâl, o tarihte “Yücel” dergisinde þiirler yazardý. Ben de ilk hikâyelerimi Muhtar Enatan’ýn bu
dergisinde yayýnlýyordum. Orada tanýþtýk. Güç beðenir bir yaradýlýþta olan Celâl’in bana ilk günü
kaný kaynayýverdi. Sebebini kendi açýklamýþtý baþkalarýna:
— Ne saygýlý çocuk. Bir saat konuþtu benimle, bir kere olsun gözünü kaldýrýp baþýma bakmadý,
demiþ.
Saçsýzlýðýný ayýp sayýyor, ona bakan olunca bir kere daha utanýyor olacaktý. Bu dostluk, ayný
semtte oturmanýn verdiði kolaylýkla çabuk geliþti. Haftanýn bir iki günü o bize, biz ona gelir gider
olduk.
Celâl’le uzun süre dost kalan, kalabilen azdýr. Herkesle çabuk bozuþurdu. Onun bana darýldýðýný
hiç hatýrlamýyorum. Ama ilk baþlarda ben onun çeliþmeli, tutarsýz ve kendime göre vefasýz
gördüðüm davranýþlarýný sýk sýk kýnadým. Bu yüzden kýsa ve uzun, ahbaplýðý kestiðim süreler oldu.
Örneðin Kemal Tahir’e yaptýðý bir saygýsýzlýktan sonra…
28
Öyle hýzlý ve sihirli bir yaþam temposuna kapýlmýþ gidiyoruz ki karþýmýzdakilerin kusurlarýna sert
tepkiler gösteriyoruz. Oysa Celâl’in bu huysuzluklarý, dengesizlikleri, kaypaklýklarý duygulu
yaradýlýþýnýn çevreden gördüðü haksýzlýklarýn bir dýþa tepiþinden baþka bir þey deðildi. Bunu anlamak için biraz hoþgörü yeterdi. Baþkalarýnýn ona yaptýðý haksýzlýklardan, küçük düþürüþlerden o,
öcünü en olmayacak dostlarýna hücum etmekle alýyordu. Tam Celâlce bir tepki. Bu geçimsizliðinin
çok zararýný çekti. Ama baþka türlüsü elinden gelmiyordu. Yaþamý boyunca ekmek parasý yüzünden olmayacak ödünler verdi. Dizine kadar gelmeyen küçük adamlarýn yüzüne güldü. Ali’nin
külahýný Veli’ye giydirdiði oldu.
Yaþamýn kurallarýný kendi aleyhinde iþliyor varsaydýðý günden bu yana umursamamýþtý.
Mýzýkçýlýðýný, kaypaklýðýný bir bakýma meþru görüyor gibi idi. Ama bazen kendini kendine yakýndýðý
da oluyordu.
En Ciddi Yönü: Þiiri
Celâl’in ilk þiirini arkadaþým Madran’ýn yayýnladýðý “Þiir Demeti”nde okumuþ ve etkilenmiþtim:
Zincirlerle çekiyor iþçiler
Güneþi yataðýmýn baþýna
Ben nasýl çýkarým bu kirli yüzle
Güneþin karþýsýna
Kuþlar baþucuma toplanmýþ
Perdeleri açýlýyor sabahýn
Ben nasýl sokarým bu tembel vücudu
Bahçesine Allah’ýn…
Dedeme Aðýt’ýný ise “Yücel”de ondan ilk dinleyiþimi unutamam. Þiirinin bütün müzikalitesini en
ince ayrýntýsýna kadar yansýtan bu okuyuþu bir ses bandýnýn zapt etmiþ olmasý ne iyi olurdu. Onun
Cemile’nin Elleri adlý þiirini ise hem çok sevmiþ hem de þaka olsun diye Karadeniz diyalektine
çevirip parodisini yapmýþtým. Ve buluttan nem kapan mizacýna karþýn Celâl kýzmamýþ, alýnmamýþ,
candan candan gülmüþtü. Yapýtýnýn saðlamlýðýna güvenen her sanatçý gibi þakasýný da iyi
karþýlamýþtý.
Celâl, son dönemindeki þiirlerinde içerikten gittikçe kopup kelime ve ses hünerlerine yönelmiþti.
Rahmetli Celâlettin Ezine, onun ilk þiirlerinin Rainer Maria RILKE (Rayner Marya RÝLKE)’nin þiirlerini anýmsattýðýný söylemiþti. Celâl, hiç tanýmadýðý bu Alman þairinin adýný pek þiirsel bulmuþtu.
Bir mýsra okur gibi bu adý sýk sýk övünçle tekrarlardý:
— Rainerrr Mariyyya RÝLKE
Ben de þimdi onun son þiirlerini bir ses ve ritim akrobatý olan Alman þairi von PLATEN (fon
PLATIN)’ýn þiirleri ile akraba bulduðumu söyleyeceðim.
Ve “von PLATEN” adýnýn Celâl’in beðenisine uymasý için de onu tam olarak yazacaðým.
“August Graf von PLATEN (Ogüst Graf fon PLATIN)” Sanýrým böylesi daha hoþuna giderdi.
Rainerrr Mariyyya RÝLKE kadar þiirsel okunmasa bile.
Sen de Nihayet Anlamýþsýn
Onu ölümünden üç dört ay önce her zaman oturduðu Divan Kahvesi’nde görmüþtüm. Ayaküstü
hatýr sordu. Bir yorgun ve sinirli günümdü.
— Her þey bana boþ ve anlamsýz geliyor Celâlciðim, dedim.
Eksik diþlerini göstererek:
— He he he, diye güldü. Sonra ciddileþti:
— Sen de nihayet anlamýþsýn, dedi. Hâlinde, sesinde, sesinin tonunda gerçeðe kendinden biraz
daha geç de olsa eriþmiþ bir müridini yüreklendiren bir þeyh edasý vardý. Onun bu hâli de beni güldürdü.
29
Celâl, yaþamý boyunca kadýnlar canibinden hep iltifat ve takdir gördü. Ýki üç büyük aþk yaþadý.
Eski kötü anýlarýný unuttu. (…)
Son dönemde aþktan da üstün bir þeye vardý. Kendini olduðu gibi kabul eden, seven, anlayýþlý,
ince ve þefkatli bir hanýmýn arkadaþlýðýný kazandý. Son yýllarýný ýsýtan tek unsur da galiba bu oldu.
Celâl, büyük þeyler yapmadý. Atýlýmlara giriþmedi. Yaþamý ciddiye alýp fazla didiþmedi. Ama yine
de çok yorulmuþtu. Ölüm ona dinlenme gereðini hatýrlatmýþ. Ne denir?
Bari yaþamý boyunca geçimsizliðinden, dik sözlülüðünden ötürü onun adýný anmayanlar, onu
bilmez yahut unutmuþ görünenler o öldükten sonra þiirlerini, þair kiþiliðini deðerlendirme yoluna gitseler.
Hiç deðilse saðlara gösterilmeyen vefa ölülerden esirgenmese…
Çünkü Celâl, iyi þairdi…
Haldun TANER
Ölürse Ten Ölür
Canlar Ölesi Deðil
1. Sýrýtýk Bir Küskün adlý metnin hangi amaçla kaleme alýndýðýný söyleyiniz.
2. a. Sýrýtýk Bir Küskün adlý metinde kullanýlan motifleri tespit ediniz.
b. Tespit ettiðiniz motiflerin metnin temasý, dönemin sosyal ve kültürel hayatý ile gerçekliði
arasýndaki iliþkiyi sözlü olarak ifade ediniz.
3. Sýrýtýk Bir Küskün adlý metinde olduðu gibi, sevilen bir arkadaþ ve meslektaþýn kaybýnýn
uyandýrdýðý duygu ve düþüncelerin iþlendiði metinlerin günümüzde de yazýlýp yazýlmadýðýný sebepleriyle birlikte söyleyiniz.
4. Cumhuriyet Döneminin kültürel, edebî ve sosyal yapýsýný dikkate alarak Sýrýtýk Bir Küskün adlý
metnin hangi düþünce hareketinin özelliklerini taþýdýðýný söyleyiniz.
5. a. Sýrýtýk Bir Küskün adlý metinden açýk, yalýn, duru ve tutarlý olmayan örnek birer cümleyi
aþaðýdaki tabloya yazýnýz.
“Sýrýtýk Bir Küskün” Metninde
Açýk Olmayan Cümle
Yalýn Olmayan Cümle
Duru Olmayan Cümle
Tutarlý Olmayan Cümle
b. Tespit ettiðiniz cümleleri metnin geneliyle oranladýðýnýz zaman metnin anlatým özellikleri ve bu
anlatým özelliklerinin metne katkýsý ile ilgili hangi sonuçlara varýyorsunuz? Sözlü olarak ifade ediniz.
30
6. Aþaðýda verilen terim, kavram ve gündelik hayata ait kelime ve kelime gruplarýna yazarýn
niçin baþvurduðunu ve bunlarýn metne katkýsýnýn neler olabileceðini sözlü olarak ifade ediniz.
karyola
ekme
k par
asý
bilgiçlik
al
en
m
no
e
f
iç sezi
gurbet
som
urt
uk
sýr
ýtka
n
psikolojik gerekçeler
z
k
lü
d
ik
sö
ek
m
r
ve
yý
a
n
ay
k
ný
ka
fa
ve
örselenmek
7. Ne var ki ben Celâl SILAY’ýn tek baþýna bir odada ölmüþ olmasýný, bunun neden sonra farkýna varýlmasýný, onun yaþamýna ve mizacýna aykýrý bulmadým pek. Yaþamý süresince ona gösterilmeyen bir ilgi, þefkat ve sevgi ile çevrili ölse idi asýl bunu yadýrgardým. O da yadýrgardý sanýrým.
Celâl SILAY, aþýrý duygulu bir insandý. Her þair için doðal olan bir duygululuðun çok ötesinde,
fenomenal denebilecek bir iç sezisi vardý. Bundan ötürü yaþamý boyunca hep yaralandý, örselendi.
Onu dýþarýdan tanýyanlar bu yanýný tam bilmezlerdi. Onu gürültülü kahkahalar atan Klowvari,
taþkýnlýklar içinde renkli, deliþmen bir adam olarak bellemiþlerdi.
Celâl’in Sait Faik’e büyük sevgisi kolay anlaþýlýr. Ýkisi de topluma, çevreye karþý küskündü, buruktu.
Sait, somurtuk bir küskündü. Celâl, kendi deyimiyle “sýrýtkan” bir küskün.
Yukarýdaki paragrafý dikkate alarak Sýrýtýk Bir Küskün adlý metnin hangi dil özelliklerini taþýdýðýný
defterinize yazýnýz.
Okuduðunuz metinde tasvir edilen Celâl SILAY’ýn sizde uyandýrdýðý görüntüyü aktaran bir
karikatür yapýnýz.
8. Ýncelediðiniz hatýranýn ana düþüncesini göz önünde bulundurarak metinde kullanýlan anlatým
türünü söyleyiniz.
9. Yapý, tema, dil ve anlatým özelliklerinden hareketle Sýrýtýk Bir Küskün adlý metnin hangi
geleneðin devamý olduðunu sözlü olarak ifade ediniz.
Sizi çok etkileyen bir olayý konu alan bir aný metni yazýnýz. Yazdýðýnýz anýyý sýnýfta arkadaþlarýnýza
okuyunuz. Aný özelliklerini en çok taþýyan metin ya da metinleri oylamayla belirleyerek sýnýf
panosuna asýnýz.
10. Okuduðunuz metinden ve yaptýðýnýz araþtýrmadan hareketle Haldun TANER’in fikrî ve edebî
yönü hakkýndaki düþüncelerinizi yazýlý olarak ifade ediniz. Yazýnýzý sýnýfta okuyunuz.
11. Sýrýtýk Bir Küskün adlý metinle yazarý arasýnda nasýl bir iliþki olduðunu sözlü olarak ifade ediniz.
Yusuf Ziya ORTAÇ’ýn fikrî ve edebî kiþiliði hakkýnda araþtýrma yapýnýz (33. sayfadaki 10. soruya
yöneliktir.).
31
5. Fýkra DAVUL ZURNA
Týpký halk edebiyatýmýz gibi bir de halk musikimiz vardýr. Konservatuvarýn tarama heyetleri
vilayet vilayet, kasaba kasaba, köy köy dolaþýp bu millî sesleri topluyorlar.
Öyle sanýyorum ki halk musikisini bir ana çizgi ile ikiye ayýrmak mümkün: oda musikisi, meydan
musikisi.
Oda musikisi kahvelerde, ocak baþlarýnda
çalýnan sazlar, baðlamalar, curalarla Karadeniz
kýyýlarýnýn dertli sesi kemençelerdir.
Meydan musikisine gelince Türk tarihi kadar
eski olan bu musikiyi hepimiz biliriz: davul,
zurna...
Selçuk Hükümdarý Üçüncü Alaattin 1289’da
Osman Bey’e gönderdiði emaret menþuru ile
beraber davul da vardýr.
Davula istiklal alametlerinden biri olmak
þerefini çok görmemeli. O, gürleyen toplar gibi
gümbür gümbür sesiyle Türk milletine layýk bir
musikidir.
Davul zurnada þüphesiz sanatýn þahsi sesi, ayrý ayrý edalarla ürpermez. Onu dinlerken iþte
Itri’nin, iþte Dede’nin sesi diyemeyiz. Fakat davul zurnada ferdî þahsiyetin yerine millî þahsiyetin
sesi vardýr. Onu dinlerken: “Ýþte Türk’ün sesi!” deriz.
Köy düðünleri neþesini hâlâ davul zurnadan alýyor. Büyük sevinç günlerinin sesi, hâlâ davul zurnadýr: Ýlk treni davul zurna ile karþýlýyoruz, askere davul zurna ile gidiyoruz. Bütün bir tarih boyunca onunla güldük, onunla coþtuk.
Er meydanlarýnda davul zurnasýz pehlivanlar güreþ tutmaz. Bacaklarýna siyah meþin kispetlerini çekmiþ, iri adaleleri zeytinyaðýyla pýrýl pýrýl çiftleri ortaya çaðýran, onlara çýrpýna çýrpýna el þakýrdatarak peþrev yaptýran, nara attýran, çapraz aldýran, künde vurduran davul zurna sesidir.
Erzurum çevrelerinde ta Þaman Türklerinin davulla oynadýklarý “bar oyunu” hâlâ sürüp gidiyor.
En uzaktan en yakýna kadar bu seste biz varýz.
Çocukluk bayramlarýmý düþünüyorum: Bütün bir mahallenin bahtiyar kalbi,
bekçinin davulunda çarpardý.
Yýllar var ki bu sesi, bu kendi sesimi, artýk iþitmez oldum. Büyük meydanlarda
bayram günleri, hoparlörlerin teneke aðzý bize kantolar söylüyor.
Tokmaðý kafamýza vurmamak için davula vurmalýyýz.
Yusuf Ziya ORTAÇ
Beþik
1. Yukarýdaki metni okumadan önce millî kültürümüze ait unsurlardan olan davul ve zurna ile
ilgili hangi düþüncelere sahiptiniz? Metni okuduktan sonra düþüncelerinizde ne gibi deðiþiklikler
oldu? Buradan hareketle yazarýn metni kaleme alma amacýna ulaþtýðýný söyleyebilir misiniz?
Defterinize yazýnýz.
2. Davul Zurna adlý metindeki motifleri bularak motiflerin birbiriyle iliþkisi sonucunda metnin
planýnýn nasýl meydana geldiðini sözlü olarak ifade ediniz.
3. Cumhuriyet Dönemi sosyal ve kültürel gerçekliðinin Davul Zurna adlý metinde motiflerin bir
araya gelerek oluþturduðu ana düþünce üzerinde nasýl bir etkisi olduðunu tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz
sonuçlarý sözlü olarak ifade ediniz.
32
4. Ýncelediðiniz metnin Cumhuriyet Dönemi düþünce hareketlerinden hangisini yansýttýðýný
metinden örnekler vererek defterinize yazýnýz.
Sýnýf dört gruba ayrýlýr. Grup sözcüleri seçilir. Birinci grup Davul Zurna adlý metni açýklýk, ikinci
grup akýcýlýk, üçüncü grup duruluk, dördüncü grup tutarlýlýk bakýmýndan inceler. Ulaþýlan sonuçlar
grup sözcüleri tarafýndan sebepleriyle birlikte sözlü olarak ifade edilir.
5. Davul Zurna adlý metinde iþlenen tema baþka iletiþim araçlarýyla ifade edilebilir mi? Niçin?
Sözlü olarak ifade ediniz.
6. a. Davul Zurna adlý metinde kullanýlan terimleri, kavramlarý ve gündelik hayata ait kelime ve
kelime gruplarýný aþaðýdaki tabloya yazýnýz.
Terimler
Kavramlar
Gündelik hayata ait
kelime ve kelime gruplarý
Davul Zurna
b. Tespit ettiðiniz terimlerin, kavramlarýn ve gündelik hayata ait kelime ve kelime gruplarýnýn
Davul Zurna adlý metinde hangi amaçla kullanýldýðýný söyleyiniz.
7. Er meydanlarýnda davul zurnasýz pehlivanlar güreþ tutmaz. Bacaklarýna siyah meþin kispetlerini çekmiþ, iri adaleleri zeytinyaðýyla pýrýl pýrýl çiftleri ortaya çaðýran, onlara çýrpýna çýrpýna el
þakýrdatarak peþrev yaptýran, nara attýran, çapraz aldýran, künde vurduran davul zurna sesidir.
Erzurum çevrelerinde ta Þaman Türklerinin davulla oynadýklarý “bar oyunu” hâlâ sürüp gidiyor.
En uzaktan en yakýna kadar bu seste biz varýz.
Çocukluk bayramlarýmý düþünüyorum: Bütün bir mahallenin bahtiyar kalbi bekçinin davulunda
çarpardý.
Yýllar var ki bu sesi, bu kendi sesimi, artýk iþitmez oldum. Büyük meydanlarda bayram günleri,
hoparlörlerin teneke aðzý bize kantolar söylüyor.
Yukarýdaki paragrafý da dikkate alarak Davul Zurna adlý metnin dil özelliklerini maddeler hâlinde
tahtaya yazýnýz.
8. Davul Zurna adlý metinde okur üzerinde oluþturulmak istenen etki öðretici, pastoral, mizahi,
duygusal, lirik ve epik anlatým türlerinden hangisi ile saðlanmýþtýr? Sözlü olarak ifade ediniz.
9. Yapý, tema, dil ve anlatým özelliklerini göz önünde bulundurarak Davul Zurna adlý metnin
hangi geleneðin devamý olduðunu ve bu geleneðin Türk edebiyatýnda ne zaman baþladýðýný söyleyiniz.
“Mektup” temasýnýn iþlendiði bir fýkra yazýlýr. Yazýlan fýkralar sýnýfta okunur. Fýkra özelliklerini en
çok taþýyan metin veya metinler oylamayla belirlenerek sýnýf panosuna asýlýr.
10. Okuduðunuz metinden ve araþtýrmalarýnýzdan hareketle Yusuf Ziya ORTAÇ’ýn memleket
edebiyatý anlayýþýný benimsediðini söylemek mümkün müdür? Niçin? Sözlü olarak ifade ediniz.
33
LAÝKLÝK
Laiklik, terim olarak din ile dünya, özellikle din ile devlet
iþlerinin ayrýlmasý anlamýný taþýr. Fakat Atatürk laikliðinin daha
geniþ ve kendine özgü bir anlamý vardýr. Türkiye
Cumhuriyeti’nde laiklik ilkesi kiþilerin vicdan ve ibadet hürriyetlerini saðlamak ve korumak, dinî faaliyetlerin iman ve ibadete
inhisar ettirilmesini, dünyevi müesseseleri ve faaliyetleri bilimsel ve en ileri teknolojiyi yol gösterici olarak yürütmeyi saðlamak, dinin hakkýný dine, devletin hakkýný devlete vermek
amaçlarý ile uygulanan, dini devletten ayýran bir ilkedir. Laiklik
ilkesi, Türk devletinin diðer ilke ve esaslarýný bütünleyerek
güçlendirir. Dinin, dinî olmayan hususlardan ayrýlmasýný tespit
edecek esaslarýn uygulanmasýný gerçekleþtirerek dinin özüne
dönmesini, bu suretle kiþilerin “bütün sadeliðiyle dindar”
olmalarýný saðlar.
Atatürk, devlet idaresinde bütün kanunlarýn, nizamlarýn ve
usullerin din kurallarýna deðil bilimsel esaslara ve en ileri
teknolojiye, yurt ile dünya ihtiyaçlarýna göre düzenlenmesini ve
uygulanmasýný öngörür. Böylelikle bilimsel esaslar ve modern
teknoloji, yaygýn ve etkili bir biçimde kullanýlarak Türk
toplumundaki bütün müesseselerin çaðýn gereklerine uygun
bir þekilde deðiþip geliþmesi saðlanýr.
…
Ayrýca þu önemli noktayý da belirtmek gerekir. Atatürk laikliði, dine akýlcý yoldan yaklaþýr. Böylece insan aklýnýn soracaðý
sorulara yine insan aklýnýn bulacaðý cevaplarý benimser. Ancak bunun dýþýnda insan aklýnýn
cevabýný veremeyeceði sorulara, insan ile Allah’ý birbirine baðlayan dinde cevaplar bulunacaðý
fikrine de müdahale etmez. Böyle bir yaklaþým, dinde taassubu ve hurafeleri (boþ inanç) önler.
Kendi dinlerinden baþka dinlere, inananlara veya inanmayanlara karþý insanlarda hoþgörüyü
geliþtirir. Laiklik, din ve mezhep kavgalarýný önler. Millî birlik ve beraberliðin saðlanmasý için þarttýr.
Gerçek din, böyle bir ortam içinde doðru olarak öðrenilir. Bu bakýmdan Atatürk laikliði, din
müessesesinin vazifesini tam olarak yapmasýna imkân verir.
…
Atatürkçülük III
Atatürkçü Düþünce Sistemi
11. Laiklik adlý metinden hareketle laikliðin Türk toplumuna ne gibi katkýlarý olduðunu sözlü
olarak ifade ediniz.
12. Laiklik adlý metinde din ve vicdan hürriyetinden bahseden bölümlerin altýný çiziniz. Bu
bölümlerde din ve vicdan hürriyetinin önemi ile ilgili nelerin ifade edildiðini söyleyiniz.
13. Laiklik ile kanun önünde eþitlik ilkesi arasýndaki iliþkiyi yukarýdaki metni göz önünde bulundurarak defterinize yazýnýz.
34
1. Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatýnda öðretici metinlerin yapý, tema, dil ve anlatým özelliklerini aþaðýdaki tabloya yazýnýz.
Cumhuriyet Dönemi Öðretici Metinleri
Yapý
Tema
Dil ve Anlatým
2. a. Cumhuriyet Dönemi öðretici metinlerinde iþlenen ana düþüncelerle dönemin sosyal olaylarý ve geliþmeleri arasýndaki iliþkiyi belirleyerek defterinize yazýnýz.
b. Gazete, dergi ve kitaplarda okuduðunuz öðretici metinlerden hareketle bu ana
düþüncelerin günümüz öðretici metinlerinde de iþlenip iþlenmediðini belirleyiniz. Bu ana
düþünceler arasýndaki benzerlik ve farklýlýklarý sebepleriyle birlikte sözlü olarak ifade ediniz.
3. “Evsâf-ý nehr-i Furât-ý azîm
Murâd tulû’ edüp Muþ Sahrâsý’nda Çanlý Kilisa kurbunda ve eski Muþ’dan geçüp Palu önünden
ve Malâtiyye Geçidi’nden geçüp bu kal’a-i Birecik’e gelince kâmil yetmiþ bir aded geçit vermez nehri azîmler mahlût olduðu inþâallah mahalliyle cümle tahrîr olunur.”
Evliya Çelebi
“Mâdam ki bir hey’et-i ictimaiyede yaþayan halk bunca vezaif-i kanuniye ile mükelleftir elbette
kalen ve kalemen kendi vatanýnýn menafiine dair beyan-ý efkâr etmeyi cümle-i hukuk-ý müktesebesinden addeyler. Eðer þu müddeaya bir sened-i müsbit aranýlacak olsa, maarif kuvveti ile zihni
açýlmýþ olan milel-i mütemeddinenin yalnýz politika gazetelerini göstermek kifayet edebilir.”
Þinasi
“Bugün þübbân-ý münevvere-i Osmâniye yalnýz bir meslek-i edebî takip edebilir: Avrupa’nýn
terâkkiyat-ý ilmiyye ve fenniyesi ile tenvîr-i zihn ettikten, edebiyatýný gördükten, anladýktan sonra
bizde de ciddî, samimî bir edebiyat tesis etmek ve bu yolda zaten baþlamýþ olan edebiyatýmýzý
devam ettirmek.”
Hüseyin Cahit YALÇIN
35
“Bugün mefkûreci Türk genci görüyor ve duyuyor ki asrýmýz milliyet asrýdýr fakat ayný zamanda
þuna da kanidir ki milliyetperverlik telâkkisi menfi bir histen ibaret kalamaz. Ýnsan milliyetperver olabilmek için evvelâ kendi milliyetinin neden ibaret olduðunu yâni tarihini, coðrafyasýný, içtimâiyatýný,
lisan ve edebiyatýný bilmelidir.”
M. Fuat KÖPRÜLÜ
a. Yukarýdaki XVII. yy. klasik Türk edebiyatý, Tanzimat, Servetifünun ve Millî Edebiyat
Dönemine ait öðretici metin örnekleriyle Cumhuriyet Döneminde yazýlan öðretici metinleri kullanýlan kelime, kelime gruplarý ve dil kurallarý bakýmýndan karþýlaþtýrýnýz. Aralarýndaki benzerlik ve
farklýlýklarý aþaðýdaki þemaya yazýnýz.
ÖNCEKÝ DÖNEMLERE AÝT
ÖÐRETÝCÝ METÝNLER
CUMHURÝYET DÖNEMÝ
ÖÐRETÝCÝ METÝNLERÝ
Benzerlikler
........................................................................................................................
........................................................................................................................
........................................................................................................................
....................................................................................................................
Farklýlýklar
Kelime
Kelime
Gruplarý
Dil Kurallarý
b. Cumhuriyet Dönemi öðretici metinlerindeki sadeleþmiþ dil insana kendini bütün yönleriyle
ifade etme imkâný sunmakta mýdýr? Sözlü olarak ifade ediniz.
4. Siz olsaydýnýz “Batý, Batýlýlýk, Batýlýlaþma, memleket ve edebiyat” temalarýný görsel veya
yazýlý medya araçlarýndan hangisi ile ifade ederdiniz? Niçin? Defterinize yazýnýz.
36
Laiklik ile çaðdaþlaþma arasýndaki iliþkiyi anlatan bir metin yazýlýr. Yazýlan metinler sýnýfta
okunur. Beðenilen metinler sýnýf panosuna asýlýr.
Cumhuriyet Döneminde incelenen metinler sýnýfta yüksek sesle okunarak doðru ve güzel
okuma yarýþmasý düzenlenir. Yarýþmayý kazanan öðrencinin metni okurken nelere dikkat ettiði
sözlü olarak ifade edilir.
1. Aþaðýdaki cümlelerin karþýsýna yargýlar doðru ise (D), yanlýþ ise (Y) yazýnýz.
- Gezi yazýlarýnda gezilen yerin gelenek ve görenekleri, doðal ve tarihî güzellikleri, halkýn
yaþayýþý gibi birçok konuya deðinilir.
( )
- Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatý öðretici metinlerinde sadeleþen Türkçe vasýtasýyla
daha çok okura ulaþýlmýþtýr.
( )
- Öðretici metinlerin yazýlýþ amacý okuyucuyu bilgilendirmektir.
( )
2. Aþaðýdaki cümlelerde boþ býrakýlan yerlere uygun kelimeleri yazýnýz.
- Herhangi bir konu üzerinde yazarýn kesin sonuçlara varmadan kiþisel görüþ ve düþüncelerini anlattýðý yazý türüne …………...........…... denir.
- Evliya Çelebi’nin herkes tarafýndan bilinen on ciltlik eseri ………….......………. türünün ilk
örneklerinden biri olarak kabul edilir.
3. Aþaðýdaki yazar ve eser adlarýný doðru þekilde eþleþtiriniz.
Nurullah ATAÇ
Edebiyat Üzerine Makaleler
Falih Rýfký ATAY
Tuna’dan Batý’ya
Peyami SAFA
Gezerek Gördüklerim
Ahmet Hamdi TANPINAR
Günlerin Getirdiði
Ýsmail Habip SEVÜK
Eðitim - Gençlik - Üniversite
37
4. Aþaðýdakilerden hangisi deneme türünün özelliklerinden biri deðildir?
A) Her konunun serbestçe iþlenebilmesi
B) Ýnandýrýcýlýðýnýn iþlenen konunun içtenlikle anlatýlmasýndan kaynaklanmasý
C) Ele alýnan düþünceyi kanýtlama kaygýsý olmadýðýndan makaleden farklý bir özellik göstermesi
D) Yazarýn karþýsýndaki ile konuþuyormuþ tavrý sergilenmesi
E) Bilgilendirme ve öðretme amacýndan uzak olmasý
5. Atatürk’ün laiklik ilkesine verdiði önemi aþaðýya yazýnýz.
……………………………………………………………………………………………………………
…………………………………………………………………………………………………………………
……………………………………………………………………..............................................................
....………………………………………………………………………………………………………………
….………………………………………………………………………………………………………………
….………………………………………………………………………………………………………………
….……………………………………………………………………………………………………………...
1. Aþaðýdaki cümlelerin karþýsýna yargýlar doðru ise (D), yanlýþ ise (Y) yazýnýz.
- Yenileþme Dönemi ile birlikte öðretici metinlerde de millî kimliði ele alan konular iþlenmiþtir. ( )
- Fýkralarda günlük, samimi, akýcý bir dil yerine ciddi, bilimsel ve aðýr bir dil kullanýlýr.
( )
- Makale türünde ifadeler tutarlý olmalýdýr.
( )
2. Aþaðýdaki cümlelerde boþ býrakýlan yerlere uygun kelimeleri yazýnýz.
- Yazarýn güncel konularla ilgili gazete ve dergilerde yayýnlanmak üzere yazdýðý, ispatlama
kaygýsý olmadan kendi düþüncelerini ortaya koyduðu yazýlara ………………. denir.
- Genellikle tarihî, sosyal, siyasi ve güncel konularla ilgili yazýlan, yazarýn savunduðu
düþünceyi ……………………... çalýþtýðý, bunun için de daha ciddi ve bilimsel bir dil kullandýðý
yazýlara makale denir.
3. Aþaðýdaki tanýmlarla kavramlarý doðru þekilde eþleþtiriniz.
Bir milletin kendine özgü düþünüþ ve
yaþayýþ biçimi, dil, töre ve gelenekleri,
toplumsal deðer yargýlarý ve kurallarý
ile oluþan özellikler bütünüdür.
Metni meydana getiren anlam birliklerini en kýsa þekilde ifade edebilecek kelime veya cümlelerdir.
38
Motif
Millî Kimlik
4. “Bir araþtýrmayý tamamladýðým zaman, sonuçlarýmý ve dayanaklarýmý önce meslektaþlarýmýn
katýldýðý bilimsel toplantýlarda sunarým. Eðer bir yanlýþlýk ya da eksiklik bulunmazsa çalýþmamý makale hâline getirip bir dergiye yollarým. Derginin editörler kurulu makalemi uygun
görürse iki ya da üç hakemden görüþ ister. Her hakem ayrý ayrý makalemin yayýnlanmasý
hakkýndaki görüþünü derginin editörüne bildirir. Hakemler araþtýrmamda yanlýþ bulurlarsa
editör, bu yanlýþlarý bana yazýlý olarak iletir. Ben bu yanlýþlarý düzeltebilirsem süreç yeniden
baþlar. Ancak bunlarý düzeltemezsem aylarca uðraþarak bulduðum sonuçlarý unutup çalýþmaya yeniden baþlarým.”
Bilimsel çalýþmanýn bu parçada anlatýlan evresi, aþaðýdakilerden hangisiyle
özetlenebilir?
A) Bilimsel bilgi, bilimsel yönteme uygun biçimde yapýlan deneyler sonucunda elde edilir.
B) Farklý bilim dallarý arasýndaki dayanýþma, bilimsel geliþmeyi hýzlandýrýr.
C) Bilim adamýnýn sahip olduðu dünya görüþü, ne tür bilimsel çalýþma yapacaðýný ve bulgu
larýný nasýl yorumlayacaðýný etkileyebilir.
D) Bir bilginin bilimselliðinin yetkili bilim çevresince denetlenip onaylanmasý gerekir.
E) Bugünkü birtakým olgularý açýklamada yararlanýlan bir bilimsel görüþ, zamanla yerini
baþka bir bilimsel görüþe terk edebilir.
(2000/ÖSS)
5. Aþaðýdakilerden hangisi hatýra türünün özelliklerinden biri deðildir?
A) Yaþanmakta olaný deðil yaþanmýþý konu almasý
B) Gerçekçi ve yalýn bir anlatýmla yazýlmasý
C) Gezilen, görülen yerlerin öznel þekilde aktarýlmasý
D) Günlük, öz yaþam öyküsü (otobiyografi), gezi yazýsý gibi türlerle benzerlik göstermesi
E) Belge niteliði taþýmasý
6. “Bizim yazýnýmýzda deneme türü oldukça cýlýzdýr. Bu durum, dünya yazýný için de geçerlidir.
Hemen belirtelim ki denememizin cýlýzlýðý nicelikseldir. Yani denemecimiz az, deneme
türünde yazýlmýþ yapýtlarýn sayýsý sýnýrlýdýr. Buna karþýlýk nitelik bakýmýndan dünya yazýnýndaki seçkin deneme örnekleriyle rahatça boy ölçüþebilecek yetkinliktedir. Konu yönünden de
insanoðlunu bütünüyle kuþatan bir çeþitlilik gösterir. Ayný þeyi, öteki yazýn türleri için örneðin
roman için, tiyatro için söyleyemem.”
Bu parçada yazýnýmýzdaki deneme türünün hangi yönü üzerinde durulmamýþtýr?
A) Yazýlarýn sayýca azlýðý
B) Ýçerik yönünden zenginliði
C) Baþka türlere oranla daha ileri bir düzeyde olduðu
D) Dünyadaki örnekleriyle yarýþabilecek nitelikte olduðu
E) Dil ve yöntem bakýmýndan yazýlýþýnýn güçlüðü
(2001/ÖSS)
7. “Ünlü eleþtirmenlerimizden biri: ‘Deneme yazýyorsanýz belli bir birikiminiz, söyleyecek
sözünüz olmalý.’ diyor. ........................................... Çünkü onun hem engin bir bilgi birikimi
hem de söyleyecek pek çok sözü var.”
Bu parçada boþ býrakýlan yere düþüncenin akýþýna göre aþaðýdakilerden hangisi getirilebilir?
A) Kendisi de öyle bir eleþtirmen olmak istiyor.
B) Bu söz, o yazarýmýza çok uyuyor.
C) Kimileri onun bu görüþüne katýlmýyor.
D) Bu nitelikleri taþýyan pek çok sanatçýmýz var.
E) Bu niteliklerden yoksunsanýz eleþtirmen sayýlmazsýnýz.
(2005/ÖSS)
39
8. “Bu yazarýmýz, anýlarýný anlatýrken araya baþka yazarlarýn anýlarýný, düþünürlerin anýlar üzerine söylediklerini de katýyor. Böylece yazdýklarý, okurda anlatýlanlarýn içinde oluþturulmuþ
yeni bir metin tadý da býrakýyor.”
Bu parçada sözü edilen yazarýn böyle bir yol izlemesinin amacý aþaðýdakilerden hangisi
olabilir?
A) Aný türünün, öteki yazýnsal türlerden üstün olduðunu gösterme
B) Kendi yaþamý ile baþkalarýnýn yaþamý arasýndaki benzerlikleri ortaya çýkarma
C) Yazýlanlarýn yaþanmýþlýðýný kanýtlama
D) Okurlarda kendi anýlarýný yazma isteði uyandýrma
E) Anlatýlanlara okurun deðiþik açýlardan bakmasýný saðlama
(2005/ÖSS)
9. “Deneme, yaþananlarý, akýldan geçenleri düþünsel yönden derinleþtirerek yorumlamadýr. Belki bir roman,
bir öykü bir ölçüde özetlenebilir. Ne var ki denemeyi özetlemeye kalkmak insaný, týrnaðýnýn
ucunu göstererek tanýmlamaya benzer. ....................................... Göz gezdirilerek okunmaz.
Deneme okuru, eline aldýðý yazýyý kýlý kýrk yararcasýna irdeleyerek okur; düþünceler, duygular, gözlemler dünyasýnda yeni yolculuklara çýkar.”
Bu parçada boþ býrakýlan yere düþüncenin akýþýna göre aþaðýdakilerden hangisi
getirilmelidir?
A) Kiþisel görüþlerin söyleþi havasýnda iþlenmesi denemenin özelliklerinden biridir.
B) Deneme, yazýnsal bütünlüðü bozulamayan bir türdür.
C) Denemede söylenenlerin doðruluðu kanýtlanmaya çalýþýlmaz.
D) Denemeler konusal yönden öteki yazý türlerinden ayrýlýr, deðiþik duygu ve düþünceleri kuþatýr.
E) Deneme, yazarýna özgürce yazma olanaðý verir, okurun düþünce evrenini geniþletir.
(2006/ÖSS)
10. Öðretici metinler ile bu metinlerin yapý, tema, dil ve anlatýmlarý arasýnda nasýl bir
iliþki olduðunu defterinize yazýnýz.
Necip Fazýl KISAKÜREK ve Cahit Sýtký TARANCI’nýn fikrî ve edebî kiþiliði ile sembolizm akýmý
hakkýnda araþtýrma yapýnýz (46. sayfadaki 12, 45. sayfadaki 8 ve 50. sayfadaki 11. sorulara yöneliktir.). Necip Fazýl KISAKÜREK’in Geçen Dakikalarým, Bu Yaðmur, Sayýklama ve O’nun Sanatý adlý
þiirlerini ve Kendi Sesinden Þiirler adýyla çýkan CD veya kaseti bir sonraki ders için sýnýfa getiriniz
( 42. sayfadaki 2. soruya yöneliktir.).
Ziya Osman SABA ve Ahmet Muhip DIRANAS rollerini üstlenecek iki öðrenci seçilir. Seçilen
öðrenciler sonraki derslerde canlandýracaklarý þairin hayatý ve edebî kiþiliði hakkýnda bir araþtýrma
yapar (47. sayfadaki 4 ve 52. sayfadaki 8. etkinliklere yöneliktir.).
Necip Fazýl KISAKÜREK’in Çile, Ziya Osman SABA’nýn Geçen Zaman, Cahit Sýtký TARANCI’nýn
Otuz Beþ Yaþ ve Ahmet Muhip DIRANAS’ýn Þiirler adlý þiir kitaplarýný okumayý unutmayýnýz.
40
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
9.
Öz Þiir Anlayýþýný Sürdüren Þiir
Serbest Nazým ve Toplumcu Þiir (1920-1960)
Millî Edebiyat Zevk ve Anlayýþýný Sürdüren Þiir
Garip Hareketi (I.Yeni) (1940-1954)
Garip Dýþýnda Yeniliði Sürdüren Þiir
Ýkinci Yeni Þiiri (1954-1960)
Ýkinci Yeni Sonrasý Toplumcu Þiiri (1960-1980)
1980 Sonrasý Þiir
Cumhuriyet Döneminde Halk Þiiri
CUMHURÝYET DÖNEMÝNDE COÞKU VE HEYECANI DÝLE
GETÝREN METÝNLER (ÞÝÝR)
1. Öz Þiir Anlayýþýný Sürdüren Þiir
1. Önceki bilgilerinizden hareketle saf þiirin hatýrladýðýnýz özelliklerini tahtaya yazýnýz.
2. Necip Fazýl KISAKÜREK’in kendi sesinden þiirlerini içeren CD veya kaseti dinleyiniz ve
Geçen Dakikalarým, Bu Yaðmur, Sayýklama ve O’nun Sanatý adlý þiirleri yüksek sesle okuyunuz.
ÞÝÝR SANATI
Musiki, her þeyden önce musiki;
Onun için tekli mýsradan þaþma.
Kývrak olur, erir havada sanki;
Aðýr aksak söyleyiþe yanaþma.
Hep musiki, biraz daha musiki;
Havalanan bir þey olmalý mýsra
Deli bir gönülden kalkýp gitmeli
Baþka göklere, baþka sevdalara.
Kelime seçerken de meydan senin;
Bile bile bir nebze aldanmalý.
Dumanlýsý güzeldir türkülerin;
Öyle hem seçik olsun hem kapalý.
Daðýlýp tozu sabah rüzgârýna
Mýsralarýn alsýn baþýný gitsin
Kekik, nane kokaraktan, dört yana...
Üst tarafý edebiyat bu iþin.
Güzel gözler tül ardýnda görünsün
Gün ýþýðý titremeli þiirinde
Ak yýldýzlar maviliðe bürünsün
Ilgýt ýlgýt sonbahar göklerinde.
Paul VERLAINE (Pol VERLEN)
çev.: S. EYÜBOÐLU - M. C. ANDAY
Ara rengin peþindeyiz çünkü biz;
Rengin deðil, ara rengin sadece.
Ancak öyle sarmaþ dolaþ ederiz
Kavalý boruyla, rüyayý düþle.
Nükte belasýndan kurtulmaya bak;
Acý zekâ, sulu gülüþ neyine?
Ýþe karýþtý mý bu cins sarýmsak
Maviliðin yaþ dolar gözlerine.
Tut belagatý boðazýndan, sustur
El deðmiþken bir zahmete daha gir;
Kafiyenin aðzýna da bir gem vur
Býrakýrsan neler yapmaz kim bilir?
...
3. Paul VERLAINE’in 1874 yýlýnda yazdýðý yukarýdaki Þiir Sanatý (Art Poetique) adlý þiirinde dile
getirdiði görüþleri tespit ederek maddeler hâlinde tahtaya yazýnýz.
42
TAKVÝMDEKÝ DENÝZ
Hasreti denizlerin,
Denizler kadar derin
Ve o kadar bucaksýz...
Ta karþýmda, yapraksýz,
Kullanýlmýþ bir takvim...
Üzerinde bir resim:
Azgýn, sonsuz bir deniz;
Kaygýsýz, düþüncesiz,
Çalkanýyor boþlukta.
Resimdeyse bir nokta:
Yana yatmýþ bir gemi...
Kaybettiði âlemi
Arýyor deryalarda.
Bu resim rüyalarda
Gibi aklýmý çeldi;
Bana sahici geldi.
Geçtim kendi kendimden,
Yüzüme, o resimden,
Köpükler vurdu sandým;
Duymuþ gibi týkandým,
Ciðerimde bir yosun.
Artýk beni kim tutsun?
Denizler oldu tasam.
Yakar, onu bulmazsam,
Beni bu hasret, dedim,
Varýrým, elbet, dedim,
Bir ömür geze geze,
Takvimdeki denize.
Ne var, bana ne oldu,
Odama nasýl doldu,
Birdenbire bu meltem?
Ve dalgalandý perdem,
Havalandý kâðýtlar.
Odamda kýyamet var!
Ah yolculuk, yolculuk!
Ne kadar baygýn, soluk,
O gün bizde betbeniz;
Ve ne titrek kalbimiz
Ve eþyamýz ne küskün!
Yola çýktýðýmýz gün,
Bir sýraya dizilmiþ,
Gözyaþlarýný silmiþ,
Bakarlar sinsi sinsi.
Niçin o anda hepsi,
Bir kuþ gibi hafifler,
Arkandan geleyim der?
Niçin o güne kadar,
Dilsiz duran ne kadar
Eþya varsa dirilir,
Yolumuza serpilir?
Ufak böcekler gibi,
Gezer onlarýn kalbi,
Üstünde döþemenin.
Bir gizli didiþmenin
Saati çalar o an;
Birden bakar ki insan,
Her þey karmakarýþýk.
Ayýrmak olmaz artýk
Bir kalbi bir taraktan;
Ve kalb, aðlayaraktan,
Çekilir geri geri,
Terk eder bu mahþeri.
Bu mahþerin içinden
O gün ben de geçtim, ben;
Nem varsa, evim, anam,
Çocukluðum hatýram
Ve ne sevdalar serde,
Býraktým gerilerde,
Kaçar gibi yangýndan.
Rüzgârlarýn ardýndan,
Baktým da süzgün süzgün,
Kurþun yükünü gönlün,
Tüy gibi hafiflettim,
Denize hicret ettim...
Necip Fazýl KISAKÜREK
Çile
Ývan Ayvazovski (1817-1900)
Fýrtýnalý Denizde Bir Gemi
1. Takvimdeki Deniz þiirindeki ahenk unsurlarýný (ölçü, kafiye, redif, aliterasyon, asonans) tespit
ederek defterinize yazýnýz.
2. Þiiri yüksek sesle okuyunuz. Þiirin ölçüsü ve kafiye örgüsü okuyuþu nasýl etkilemektedir? Sözlü
olarak ifade ediniz.
43
3. Þiirdeki söz sanatlarýndan örnekler bularak defterinize yazýnýz. Bulduðunuz bu söz sanatlarýný arkadaþlarýnýzla paylaþýnýz.
4.
“Ve kalb, aðlayaraktan,
Çekilir geri geri”
Yukarýdaki dizelerde “kalp” yerine “insan” kelimesi getirildiðinde nasýl bir deðiþiklik olmaktadýr?
Buradan hareketle þiirdeki söz sanatlarýnýn þiire neler kazandýrdýðýný sözlü olarak ifade ediniz.
ÞEVKÝ YOK
Gül hazîn, sünbül perîþân, bâðzârýn þevki yok.
Derd-nâk olmuþ hezâr-ý naðmekârýn þevki yok.
Baþka bir hâletle çaðlar cûybârýn þevki yok.
Âh edip inler nesîm-i bî-karârýn þevki yok.
Geldi ammâ n’eyleyim sensiz bahârýn þevki yok!
Farký yoktur giryeden rûy-ý çemende jâlenin
Hûn-ý hasretle dolar câm-ý safâsý lâlenin.
Meh bile gayretle âgûþunda aðlar hâlenin!
Gönlüme te’siri olmaz âteþ-i seyyâlenin.
Geldi ammâ n’eyleyim sensiz bahârýn þevki yok!
...
Recâizâde Mahmut Ekrem
LÝSAN
Güzel dil, Türkçe bize,
Baþka dil, gece bize.
Ýstanbul konuþmasý
En saf, en ince bize.
Lisanda sayýlýr öz
Herkesin bildiði söz;
Manasý anlaþýlan
Lugata atmadan göz.
Uydurma söz yapmayýz.
Yapma yola sapmayýz
Türkçeleþmiþ, Türkçedir;
Eski köke tapmayýz.
...
Ziya Gökalp
Sýnýf iki gruba ayrýlýr. Grup sözcüleri seçilir. Birinci grup Þevki Yok ve Lisan þiirlerini þiir dili
bakýmýndan inceler. Buradan yola çýkarak Takvimdeki Deniz þiirinin diline hangi dönemin zemin
hazýrladýðýný belirleyerek tarihî süreç içerisinde Türkçenin þiir dili bakýmýndan nasýl bir geliþim gösterdiðini tartýþýr.
Ýkinci grup, Þevki Yok, Lisan ve Takvimdeki Deniz þiirlerindeki dilin gelenekle iliþkisinden yola
çýkarak kullanýlan kelimeler açýsýndan hangi þiirin bireysel duygu ve düþünceleri ifade etmede daha
yeni ve daha zengin olduðunu tartýþýr.
Ulaþýlan sonuçlar grup sözcüleri tarafýndan açýklanýr.
Sýnýf iki gruba ayrýlýr. Grup sözcüleri seçilir. Birinci grup þiirdeki ruh hâllerini, ikinci grup ise doðal
görünüþleri yansýtan imgeleri belirler. Grup sözcüleri bu imgeleri tahtaya yazar, bunlarýn þiirdeki
rolü ve þiire yaptýðý katkýlar tartýþýlýr. Ulaþýlan sonuçlar deftere yazýlýr.
5. Takvimdeki Deniz þiirinin yapý özelliklerini belirleyerek þiirdeki yapýnýn gelenekle iliþkisini ve
yeni olan yönlerini tespit ediniz. Ulaþtýðýnýz sonuçlarý defterinize yazýnýz.
6. Þiirin temasýný ve bu temanýn özelliðini sözlü olarak ifade ediniz.
7. Þiirin size çaðrýþtýrdýðý duygu ve düþünceleri sözlü olarak ifade ediniz
44
8.
HÜZÜN VE SERSERÝ
Agathe, uçtuðu var mý ruhunun ara sýra,
Büyülü, mavi, derin ve ýþýl ýþýl yanan,
Bambaþka denizlere, bambaþka semalara,
Þu kahrolasý þehrin simsiyah havasýndan?
Agathe, uçtuðu var mý ruhunun ara sýra?
Deniz, tek tesellisi günlük ýstýraplarýn!
Acaba hangi þeytan veya hangi mucize
Her ulvi çalkanýþta muazzam bir rüzgârýn
Orguyla uðuldayan denizi verdi bize?
Deniz, tek tesellisi günlük ýstýraplarýn!
Hey trenler, vapurlar beni burdan götürün!
Ne var gözyaþlarýndan çamurlar yoðuracak?
Ara sýra der mi ki Agathe’ýn ruhu, üzgün,
“Nedametten, azaptan ve ýstýraptan uzak,
Hey trenler, vapurlar beni burdan götürün!”
...
O bilinmez zevklerin yüzdüðü masum belde
Çok uzakta mý yoksa Çin’den, Maçin’den?
Beyhude bir arzu mu inildeyen dillerde,
Canlanan bir hayal mi billur sesler içinden,
O bilinmez zevklerin yüzdüðü masum belde?
Charles BAUDELAIRE
(Þarl BODLER)
çev.: Sait MADEN
DENÝZ MELTEMÝ
Bütün hazlarý tattým, kitaplarý okudum,
Ah, kandýrmadý; kaçmak, kurtulmak istiyorum.
Bir baþka köpükle gök arasýndaki kuþlar
Orada þimdi kim bilir ne kadar sarhoþlar!
Deniz çekiyor, deniz, kim tutabilir beni;
Gözlerde aksi yanan o eski bahçeler mi?
Geceler! Mahzun ýþýðý mý yoksa lambamýn,
Beyaz kâðýda vurur, korkar dokunamazsýn;
Ne o, ne de çocuðuna meme veren taze;
Gideceðim, ey gemi, bilinmedik ellere.
Demir al, sallayarak direklerini. Sýzlar
Yürek ümitle, ama sonra her þeyi anlar.
Belki de fýrtýnalarý çaðýran direkler,
Þu anda, rüzgârla gelecek ölümü bekler,
O zaman ne yelken, ne ümit... ama sen yine
Kalbim, gemicilerin þarkýlarýný dinle.
Stephane MALLARME (Stefan MALARME)
çev.: Orhan Veli KANIK
Çeviri Þiirler
Yaptýðýnýz araþtýrmadan ve yukarýdaki þiirlerden hareketle Batý’da ortaya çýkan ve
Takvimdeki Deniz þiirinde etkisi görülen edebî akýmýn özelliklerini tahtaya yazýnýz. Bu özelliklerin Takvimdeki Deniz þiirine nasýl yansýdýðýný ve þiirin daha önce gördüðünüz hangi düþünce
akýmý ile iliþkilendirilebileceðini sözlü olarak ifade ediniz.
45
9.
SESSÝZ GEMÝ
Artýk demir almak günü gelmiþse zamandan,
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan,
Hiç yolcusu yokmuþ gibi sessizce alýr yol;
Sallanmaz o kalkýþta ne mendil ne de bir kol.
Rýhtýmda kalanlar bu seyahatten elemli,
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli.
Bîçâre gönüller! Ne giden son gemidir bu!
Hicranlý hayatýn ne de son matemidir bu!
Dünyada sevilmiþ ve seven nafile bekler;
Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler.
Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden,
Birçok seneler geçti; dönen yok seferinden.
Yahya Kemal BEYATLI
Kendi Gök Kubbemiz
Sessiz Gemi þiiriyle Takvimdeki Deniz þiirini tema ve ahenk bakýmýndan karþýlaþtýrýnýz. Sizce
temalarýn iþlenmesinde görülen þaire özgü duygu ve düþünceler her dönemde, her insaný etkileyebilir mi? Niçin? Sanat eserinin özelliklerini göz önünde tutarak tartýþýnýz. Sonuçlarý defterinize
yazýnýz.
10. Takvimdeki Deniz þiirini yapý, tema, dil ve ahenk bakýmýndan inceleyerek yerli ve mahallî
olan unsurlarýn bulunup bulunmadýðýný tespit ediniz. Bu unsurlarýn halk þiiri zevkinden ve anlayýþýndan nasýl ayrýldýðýný sözlü olarak ifade ediniz.
11. Takvimdeki Deniz þiirinin Türk ve dünya þiirinde hangi gelenek ya da geleneklerle iliþkilendirilebileceðini defterinize yazýnýz.
12. Yaptýðýnýz araþtýrmadan hareketle defterinize Necip Fazýl KISAKÜREK’in fikrî ve edebî yönü
hakkýnda bir paragraf yazýnýz. Yazdýklarýnýzý sýnýfta okuyarak arkadaþlarýnýzla paylaþýnýz.
13. Takvimdeki Deniz þiirinin Necip Fazýl KISAKÜREK’in þiir dünyasýnda ve Türk þiirindeki yeriyle
ilgili çýkarýmlarda bulununuz.
ÇOCUKLUÐUM
Çocukluðum, çocukluðum...
Uzakta kalan bahçeler
O sabahlar, o geceler,
Gelmez günler çocukluðum.
Çocukluðum, çocukluðum...
Gözümde tüten memleket.
Artýk bana sonsuz hasret,
Sonsuz keder çocukluðum.
Çocukluðum, çocukluðum...
Habersiz ölen kardeþim,
Mezarý bilinmez eþim,
Her bir þeyim çocukluðum.
Çocukluðum, çocukluðum...
Bir çekmede unutulmuþ,
Senelerle rengi solmuþ,
Bir tek resim çocukluðum...
46
Ziya Osman SABA
Geçen Zaman
1. Çocukluðum þiirindeki söyleyiþ tarzýný; kafiye, aliterasyon ve ritim özelliklerini belirleyiniz.
2. Þiiri yüksek sesle okuyunuz. “Çocukluðum” kelimesinin tekrar edilmesinin sizde uyandýrdýðý
duygularý ve bu kelimenin þiire katkýsýný sözlü olarak ifade ediniz.
3. Çocukluðum þiirindeki söz sanatlarýný bularak bunlarýn þiirdeki rolünü sözlü olarak ifade ediniz.
Sýnýf iki gruba ayrýlýr. Grup sözcüleri seçilir. Birinci grup ruh hâllerini, ikinci grup doðal görünüþleri ifade eden imgeleri bulur. Grup sözcüleri bu imgeleri tahtaya yazar. Bu imgelerin þiirdeki rolü
ve þiire yaptýðý katkýlar tartýþýlýr. Ulaþýlan sonuçlar deftere yazýlýr.
4. Þiirin yapý özelliklerini tahtaya yazýnýz.
5. Þiirin temasýný ve bu temanýn özelliðini sözlü olarak ifade ediniz.
6. Þiir hakkýndaki duygu ve düþüncelerinizi þiirin yapý, tema ve ahenk özellikleriyle iliþkilendirerek
açýklayýnýz.
7.
O BELDE
ANNABEL LEE
...
O belde
Hangi bir kýt’a-i muhayyelde?
Hangi bir nehr-i dûr ile mahdûd?
Bir yalan yer midir veya mevcûd
Fakat bulunmayacak bir melâz-ý hulyâ mý?
Bilmem. Yalnýz
Bildiðim sen ve ben ve mâî deniz
Ve bu akþam ki eyliyor tehzîz
Bende evtâr-ý hüzn ü ilhâmý
Uzak
Ve mâî gölgeli bir beldeden cüdâ kalarak,
Bu nefy ü hicre müebbed bu yerde mahkûmuz.
Senelerce, senelerce evveldi;
Bir deniz ülkesinde
Yaþayan bir kýz vardý, bileceksiniz
Ýsmi Annabel Lee;
Hiçbir þey düþünmezdi sevilmekten
Sevmekten baþka beni.
Ahmet Haþim
O çocuk ben çocuk, memleketimiz
O deniz ülkesiydi,
Sevdalý deðil kara sevdalýydýk
Ben ve Annabel Lee;
Göklerde uçan melekler bile
Kýskanýrlardý bizi.
...
Edgar Allan POE (Edgýr Elýn PO)
çev.: Melih Cevdet ANDAY
a. Yukarýda O Belde adlý þiirin son bölümü ile Annabel Lee þiirinin ilk iki bölümü verilmiþtir. Bu
þiirlerle Çocukluðum þiirini tema ve ahenk bakýmýndan karþýlaþtýrýnýz. Sizce temalarýn iþlenmesinde
görülen þaire özgü duygu ve düþünceler her dönemde, her insaný etkileyebilir mi? Niçin? Sözlü
olarak ifade ediniz.
b. Ahmet Haþim’in þiirindeki “o belde” ve POE’nun þiirindeki “deniz ülkesi” ile Ziya Osman
SABA’nýn þiirindeki “çocukluk” arasýnda þairlerin realite karþýsýndaki tutumlarý açýsýndan nasýl bir
iliþki kurulabilir? Sözlü olarak ifade ediniz.
8. Çocukluðum þiirinin Türk ve dünya þiirindeki hangi gelenek ya da geleneklerle iliþkilendirilebileceðini defterinize yazýnýz.
Ziya Osman SABA rolünü üstlenen öðrenci tahtaya gelir ve sorulan sorulara cevap verir.
9. Çocukluðum þiirinin Ziya Osman SABA’nýn þiir dünyasýnda ve Türk þiirindeki yeriyle ilgili
çýkarýmlarda bulununuz.
10. Çocukluðum þiirini ezberleyiniz.
11. Aþaðýdaki noktalý yerlere Türk edebiyatýnda Yedi Meþale Grubu olarak bilinen þairlerin isimlerini yazýnýz.
......................................................................................................................................................
...........................................................................................................................................................
...........................................................................................................................................................
47
OTUZ BEÞ YAÞ
Yaþ otuz beþ! Yolun yarýsý eder.
Dante gibi ortasýndayýz ömrün.
Delikanlý çaðýmýzdaki cevher,
Yalvarmak yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaþýna bakmadan gider.
Þakaklarýma kar mý yaðdý ne var?
Benim mi Allahým bu çizgili yüz?
Ya gözler altýndaki mor halkalar?
Neden böyle düþman görünürsünüz,
Yýllar yýlý dost bildiðim aynalar?
Zamanla nasýl deðiþiyor insan!
Hangi resmime baksam ben deðilim.
Nerde o günler, o þevk, o heyecan?
Bu güler yüzlü adam ben deðilim;
Yalandýr kaygýsýz olduðum yalan.
Hayal meyal þeylerden ilk aþkýmýz;
Hatýrasý bile yabancý gelir.
Hayata beraber baþladýðýmýz
Dostlarla da yollar ayrýldý bir bir;
Gittikçe artýyor yalnýzlýðýmýz.
Gökyüzünün baþka rengi de varmýþ!
Geç fark ettim taþýn sert olduðunu.
Su insaný boðar, ateþ yakarmýþ!
Her doðan günün bir dert olduðunu,
Ýnsan bu yaþa gelince anlarmýþ.
Ayva sarý nar kýrmýzý sonbahar!
Her yýl biraz daha benimsediðim.
Ne dönüp duruyor havada kuþlar?
Nerden çýktý bu cenaze? Ölen kim?
Bu kaçýncý bahçe gördüm tarumar?
N’eylersin ölüm herkesin baþýnda.
Uyudun uyanamadýn olacak.
Kim bilir nerde, nasýl, kaç yaþýnda?
Bir namazlýk saltanatýn olacak.
Taht misali o musalla taþýnda.
Cahit Sýtký TARANCI
Otuz Beþ Yaþ
48
1. Otuz Beþ Yaþ þiirindeki ahenk unsurlarýný tespit ediniz.
2. Þiiri yüksek sesle okuyunuz. Þiirdeki kafiye örgüsü ve ritim özelliklerinin okuyuþu nasýl
etkilediðini defterinize yazýnýz.
3. Otuz Beþ Yaþ þiirindeki söz sanatlarýný bularak bunlarýn þiirdeki rolünü sözlü olarak ifade ediniz.
Sýnýf iki gruba ayrýlýr. Grup sözcüleri seçilir. Birinci grup ruh hâllerini, ikinci grup doðal görünüþleri
ifade eden imgeleri bulur. Grup sözcüleri bu imgeleri tahtaya yazar. Bu imgelerin þiirdeki rolü ve þiire
yaptýðý katkýlar tartýþýlýr. Ulaþýlan sonuçlar deftere yazýlýr.
4. Otuz Bey Yaþ þiirinin yapý özelliklerini tahtaya yazýnýz. Sizce þiirdeki mýsra sayýsýyla þiirin
anlamý arasýnda bir iliþki kurulabilir mi? Sözlü olarak ifade ediniz.
5. Otuz Beþ Yaþ þiirinin temasýný bulunuz. Bu temayla aþaðýdaki þiirlerin ve beytin temalarýný iþleniþ
bakýmýndan karþýlaþtýrarak temanýn þiir gelenekleriyle iliþkisi üzerine düþüncelerinizi sözlü olarak ifade
ediniz.
ÝLAHÝ
Azrail alur canýmuz, kurur tamarda kanýmýz
Yuyýcaðýz kefenümüz, saranlara selâm olsun.
Gider olduk dostumuza, iremedük kasdumuza
Namaz içün üstümüze, turanlara selâm olsun.
Sözdür söylenür araya, kimse döymez bu yaraya,
Ýltüp bizi makbereye, koyanlara selâm olsun.
Âþýk oldur Hakk’ý seve, Hak derdüne kýla devâ
Bizüm içün hayýr duâ, kýlanlara selâm olsun.
Âþýk Yûnus söyler sözi, kan yaþ ile toldý gözü
Bilmeyenler bilsün bizi, bilenlere selâm olsun.
Yunus Emre
Yunus Emre Divaný
“Kadrini seng-i musallâda bilüp ey Bâkî
Durup el baðlayalar karþuna yârân saf saf ”
Bâkî
HÜZÜN
Gücüm, hayatým, nem varsa kaybettim;
Kaybettim, ah, dostlarýmý, neþemi;
Kalmadý hatta kibrim, azametim;
Oydu vehmettiren dâhiliðimi.
“Hakikat budur” dedikleri zaman,
Karþýmda sahiden bir dost zannettim.
Hakikati anlayýp duyduðum an;
Çoktandýr galip gelmiþti nefretim.
Ama iþte hakikat ebedîdir;
Yaþarsa bir kimse ondan bihaber,
Âlemde ömrünce gafil kiþidir.
Tanrý soruyor, cevap vermek ister,
Ýyi ki aðlamýþým ara sýra;
Elimde kalan servet bu, dünyada.
Alfred de MUSSET
(Alfred dö MÜSE)
çev.: Cahit Sýtký TARANCI
Büyük Þairler ve Þiirleri
49
6.
Yaþ otuz beþ! Yolun yarýsý eder.
Dante gibi ortasýndayýz ömrün.
Zamanla nasýl deðiþiyor insan!
Gökyüzünün baþka rengi de varmýþ!
Geç fark ettim taþýn sert olduðunu.
Su insaný boðar, ateþ yakarmýþ!
Yukarýdaki dizelerde þair hangi çeliþkilere deðinmektedir? Þiirin bütününü dikkate alarak yorumlayýnýz.
7. Otuz Beþ Yaþ þiirinin sizde uyandýrdýðý duygu ve düþünceleri sözlü olarak ifade ediniz.
OTUZ YAÞ ÞÝÝRÝ
Bak yarýsýna ulaþýverdi ömür,
Evimin damýnda bir at üstündeyim;
Ýki yandan da bir manzara görünür,
Ama apayrý giyindikleri mevsim.
Bað kütükleriyle boynuzlu yeryüzü
Al bir karaca. Ýpteki çamaþýrlar
Gülüp el ederek karþýlar gündüzü;
Kýþým da þerefim de burada baþlar.
Gene söyle bana beni sevdiðini,
Venüs. Her vakit seni söylemeseydim,
Þiirlerimle kurmasaydým bu evi,
Onu boþ sayýp damdan düþüverirdim.
Jean COCTEAU (Jan KOKTO)
çev.: Sabahattin Tahsin TEOMAN
Çaðdaþ Fransýz Þiiri
Salvador DALÝ
(Zaman 1931)
8. Otuz Beþ Yaþ þiirini Otuz Yaþ Þiiri adlý þiirle tema ve ahenk bakýmýndan karþýlaþtýrýnýz. Sizce
temalarýn iþlenmesinde görülen þaire özgü duygu ve düþünceler her dönemde her insaný etkileyebilir mi? Niçin? Sözlü olarak ifade ediniz.
9. Otuz Beþ Yaþ þiirinde ifade tarzý bakýmýndan yerli ve mahallî unsurlarý tespit ederek bunlarýn
hangi düzeyde ele alýndýðýný sözlü olarak ifade ediniz.
10. Otuz Beþ Yaþ þiirinin Türk ve dünya þiirindeki hangi gelenek veya geleneklerle iliþkilendirilebileceðini defterinize yazýnýz.
11. Yaptýðýnýz araþtýrmadan hareketle defterinize Cahit Sýtký TARANCI’nýn fikrî ve edebî yönü
hakkýnda bir paragraf yazýnýz. Yazdýklarýnýzý sýnýfta okuyarak arkadaþlarýnýzla paylaþýnýz.
12. Otuz Beþ Yaþ þiirinin Cahit Sýtký TARANCI’nýn þiir dünyasýnda ve Türk þiirindeki yeriyle ilgili
çýkarýmlarda bulununuz.
13. Otuz Beþ Yaþ þiirini ezberleyiniz.
Otuz beþ yaþýnda olduðunuzu varsayarak þiirde anlatýlanlar çerçevesinde kýsa bir hikâye
yazýnýz.
50
OLVÝDO
Hoyrattýr bu akþamüstüler daima.
Gün saltanatýyla gitti mi bir defa
Yalnýzlýðýmýzla doldurup her yeri
Bir renk çýðlýðý içinde bahçemizden,
Bir el çýkarmaya baþlar bohçamýzdan
Lavanta çiçeði kokan kederleri;
Hoyrattýr bu akþamüstüler daima.
Dalga dalga hücum edip piþmanlýklar
Unutuþun o tunç kapýsýný zorlar
Ve ruh, atýlan oklarla delik deþik;
Ýþte, doðduðun eski evdesin birden,
Yolunu gözlüyor lamba ve merdiven,
Susmuþ ninnilerle gýcýrdýyor beþik
Ve cümle yitikler, maðluplar, mahzunlar
Söylenmemiþ aþkýn güzelliðiyledir
Kâðýtlarda yarým býrakýlmýþ þiir;
Ýnsan, yaðmur kokan bir sabaha karþý
Hatýrlar bir gün bir camý açtýðýný,
Duran bir bulutu, bir kuþ uçtuðunu,
Çöküp peynir ekmek yediði bir taþý...
Bütün bunlar aþkýn güzelliðiyledir.
Aþklar uçup gitmiþ olmalý bir yazla
Halay çeken kýzlar misali kol kola.
Ya sizler! Ey geçmiþ zaman etekleri,
Ýhtiyar aðaçlý kuytu bahçelerden
Ay ýþýðý gibi sürüklenip giden;
Geceye býrakýp yorgun erkekleri
Salýnan etekler fýsýltýyla, nazla.
Ebedî âþýðýn dönüþünü bekler
Yalan yeminlerin tanýðý çiçekler
Artýk olmayacak baharlar içinde.
Ey, ömrün en güzel türküsü aldanýþ!
Aldan, gelmiþ olsa bile ümitsiz kýþ;
Her garipsi ayak izi kar içinde
Dönmeyen âþýðýn serptiði çiçekler.
Ya sen! Ey sen! Esen dallar arasýndan
Bir parýltý gibi görünüp kaybolan
Ne istersin benden akþam saatinde?
Bir gülüþü olsun görülmemiþ kadýn,
Nasýl ölümsüzsün aynasýnda aþkýn;
Hatýralarýn bu uyanma vaktinde
Sensin hep, sen, esen dallar arasýndan.
Ey unutuþ! Kapat artýk pencereni,
Çoktan derinliðine çekmiþ deniz beni;
Çýkmaz artýk sular altýndan o dünya.
Bir duman yükselir gibidir kederden
Macerasý çoktan bitmiþ o þeylerden.
Amansýz gecenle yayýl dört yanýma
Ey unutuþ! Kurtar bu gamlardan beni.
Ahmet Muhip DIRANAS
Þiirler
51
1. Olvido þiirindeki ahenk unsurlarýný tespit ediniz. Bu unsurlarýn þiire katkýsýný sözlü olarak ifade
ediniz.
2. Aþaðýdaki noktalý yerlere Olvido þiirindeki söz sanatlarýndan örnekler yazýnýz. Bulduðunuz bu
söz sanatlarýný arkadaþlarýnýzla paylaþýnýz.
......................................................................................................................................................
...........................................................................................................................................................
...........................................................................................................................................................
Sýnýf iki gruba ayrýlýr. Grup sözcüleri seçilir. Birinci grup ruh hâllerini, ikinci grup doðal görünüþleri ifade eden imgeleri bulur. Grup sözcüleri bu ifadeleri tahtaya yazar. Bu imgelerin þiirdeki rolü
ve þiire yaptýðý katkýlar tartýþýlýr. Ulaþýlan sonuçlar deftere yazýlýr.
3. Olvido þiirinin yapý özelliklerini tahtaya yazýnýz. Bu özellikler daha önce incelediðiniz þiirlerden hangisi ile benzerlik göstermektedir? Sözlü olarak ifade ediniz.
4. Olvido þiirinin temasýný bularak defterinize yazýnýz.
5. Unutuþ anlamýna gelen Olvido baþlýðýyla “Dalga dalga hücum edip piþmanlýklar” mýsrasý
arasýndaki iliþkiyi þiirin bütününü dikkate alarak yorumlayýnýz.
6. Þiirin sizde uyandýrdýðý duygu ve düþünceleri sözlü olarak ifade ediniz.
7. Þiirde ifade tarzý bakýmýndan yerli ve mahallî olan unsurlarý tespit ederek bunlarýn hangi
düzeyde ele alýndýðýný sözlü olarak ifade ediniz.
ÝÇE KAPANIÞ
Derdim, yeter, sakin ol, dinlen biraz artýk;
Akþam olsa diyordun, iþte oldu akþam;
Siyah örtülere sardý þehri karanlýk;
Kimine huzur iner gökten, kimine gam.
Býrak, þehrin iðrenç kalabalýðý gitsin,
Yesin kamçýsýný hazzýn sefil cümbüþte
Toplasýn acý mevyesini nedametin
Sen gel, derdim, ver elini bana, gel þöyle.
Bak göðün balkonlarýndan, geçmiþ seneler
Eski zaman esvaplarýyla eðilmiþler;
Hüzün yükseliyor, güler yüzle, sulardan.
Seyret bir kemerde yorgun ölen güneþi
Ve uzun bir kefen gibi doðuyu saran
Geceyi dinle, yürüyen tatlý geceyi.
Charles BAUDELAIRE
çev.: Sabahattin EYÜBOÐLU
Ýçe Kapanýþ
8. Olvido þiirini yukarýdaki Ýçe Kapanýþ þiiriyle yapý, tema ve anlatým bakýmýndan karþýlaþtýrarak
þairin hangi edebî akýmdan etkilendiðini belirleyiniz. Sonucu defterinize yazýnýz.
9. Olvido þiirinin Türk þiirinde hangi geleneðe baðı olduğunu sözlü olarak ifade ediniz.
Ahmet Muhip DIRANAS rolünü üstlenen öðrenci tahtaya gelerek sorulan sorulara cevap verir.
10. Olvido þiirinin Ahmet Muhip DIRANAS’ýn þiir dünyasýnda ve Türk þiirindeki yeriyle ilgili
düþüncelerinizi sözlü olarak ifade ediniz.
52
1. Aþaðýdaki Bendedir þiiriyle Seciye þiirini dil, anlatým, yapý ve tema bakýmlarýndan
karþýlaþtýrýnýz. Buradan hareketle Millî Edebiyat Döneminde hece ile yazan þairlerin þiirleriyle
Cumhuriyet Döneminde öz (saf) þiir anlayýþýný sürdüren þairlerin þiirleri arasýndaki en belirgin farklýlýk ve benzerlikleri tespit ediniz. Sonuçlarý sözlü olarak ifade ediniz.
BENDEDÝR
Ne azap, ne sitem bu yalnýzlýktan,
Kime ne, aþýlmaz duvar bendedir,
Süslenmiþ gemiler geçse açýktan,
Sanýrým gittiði diyar bendedir.
Yaram var, havanlar dövemez merhem;
Yüküm var, bulamaz pazarlar dirhem.
Ne çýkar, bir yola düþmemiþ gölgem;
Yollar ki Allah’a çýkar, bendedir.
Necip Fazýl KISAKÜREK
Çile
SECÝYE
Aradým, yýllarca seni aradým
Köy köy dolaþarak Anadolu’da,
Sen her tarafdaydýn da bulamadým,
Göründün nihayet Gelibolu’da...
Sezmiþtim Fatih’te, Yavuz’da seni,
Nedim’de, Kemal’de, Mimar Sinan’da,
Duyarken yine 10 Temmuz’da seni,
Büsbütün kayboldun sandým Balkan’da...
...
Orduda nihayet kavuþtuk sana,
Ararýz þimdi her ocakta seni...
Dileriz kalmasýn görmek yarýna
Ýlimde, sanatta, ahlakta seni!
Ziya Gökalp
2. Cumhuriyet Döneminde öz (saf) þiir anlayýþýna baðlý olarak yazýlmýþ þiirlerin yapý, tema, dil
ve anlatým bakýmýndan hangi özellikler gösterdiðini maddeler hâlinde defterinize yazýnýz.
53
3.
ARTIK YAÞAMAK ÝÇÝN…
...
Tekrar yaþayacaðýz ümitli sabahlarý,
Bulacaðýz dünyanýn o en güzel yerini,
Ebedî bir sahilde yeniden tadacaðýz
Kol kola, sükûn dolu akþam gezmelerini…
Ziya Osman SABA
YAÞARKEN
...
Baksan bir uzaklýk var hangi yana,
Hangi eþyaya dönsen boþ bir ayna;
Varmak istediðin uzak limana
Gemiler beni almadan kalkýyor.
Ahmet Muhip DIRANAS
NE ÝÇÝNDEYÝM ZAMANIN
...
Kökü bende bir sarmaþýk
Olmuþ dünya sezmekteyim,
Mavi, masmavi bir ýþýk
Ortasýnda yüzmekteyim.
Ahmet Hamdi TANPINAR
Yukarýdaki þiir parçalarýndan yola çýkarak öz (saf) þiir anlayýþýný sürdüren þairlerin þiirlerinde
ifade ettikleri dünya ile yaþadýðýmýz dünya arasýnda bir farklýlýk olup olmadýðýný tartýþýnýz. Þairler
þiirlerinde nasýl bir dünya kurmuþlardýr? Sözlü olarak ifade ediniz.
4. Tanzimat, Servetifünun ve Millî Edebiyat Dönemi þiiriyle ilgili bilgilerinizden hareketle
Cumhuriyet Döneminde öz þiir anlayýþýna baðlý þairlerin Türk þiirine neler kattýðýný sözlü olarak
ifade ediniz.
5. Bilimlerin ilerlemesi ve keþiflerin çoðalmasýna raðmen insanýn, hayatýn ve evrenin sýrlarýnýn
çözülemeyiþi, her cevabýn yeni bir soru üretmesi, XIX. yy. da “Bilinmeyenin karþýsýnda bilim
adamýmýz olacaðýna þairimiz olsun daha iyi.” anlayýþýný ortaya çýkarmýþtýr. Sizce bu yargý günümüz
açýsýndan da anlamlý mýdýr? Niçin? Sözlü olarak ifade ediniz.
54
6. Aþaðýda farklý ülkelerden, farklý dönemlerden, farklý akýmlara baðlý þairlerin þiirleri verilmiþtir.
Hayat, aþk, ölüm, varoluþ, tabiat sevgisi gibi temalarda bireysel duyuþlarýný dile getirmiþ olan bu
þairlerin þiirleri birçok dile çevrilmiþ ve beðenilmiþtir. Bunun sebebi sizce ne olabilir? Buradan
hareketle Necip Fazýl, Ziya Osman, Cahit Sýtký ve Ahmet Muhip’in incelediðiniz þiirlerinin de ayný
özelliði taþýyýp taþýmadýðýný tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonucu öz þiir anlayýþý çerçevesinde deðerlendiriniz.
XVIII. SONE
ORPHEUS'A SONE
Denk tutar mýyým seni hiç ben yaz günlerine
Çok daha sýcakkanlý çok daha sevimlisin,
Kýyasýya yel çarpar mayýs çiçeklerine
Ve yaz bizimle kalýr çok kýsa bir çað için
Gelir Tanrý’nýn elinden. Ama nasýl, de bana,
kiþi Tanrý’yý dar çengiyle nasýl izler ki?
Uyumsuzluk onun usu. Kesiþtiði yerde iki
yürek-yolunun, tapýnak yoktur Apollon uðruna.
Bazý bazý gök bize fazlaca kýzgýn bakar
Ya da altýndan teni kararýr ikide bir
Ve her güzel zamanla güzelliði yitirir
Kýsmet ya da tabiat onu bu hâle koyar.
Türkü, senin öðrettiðin gibi, arzu deðil,
deðil üstüne düþülen, sonunda kazanýlan;
türkü varlýktýr. Kolay gelir Tanrý’ya, bil.
Peki ne zaman varýz biz? Tanrý ne zaman
Senin ölümsüz yazýn hiç solmayacak ama;
Ölüm yitirmeyecek sendeki güzelliði
Ve çekmeyecek seni kendi karanlýðýna:
yerle yýldýzlarý bizim varlýðýmýza harcar?
Bu deðil, genç, senin sevmen deðil, hayýr,
sesin aðzýný zorla açsa bile severken, -var
Eriþirsin ölümsüz þiirimle her çaða
Kiþi nefes aldýkça, gözler görebildikçe
Yaþadýkça þiirim, hayat verdikçe sana.
öðren apansýz türkünü unutmayý. O kaçar.
Gerçek türkülemede, bambaþka bir soluk vardýr.
Amaçsýz bir soluk. Tanrý’dan bir esinti. Bir rüzgâr.
Rainer Maria RILKE
(Alman þair)
çev.: Turan OFLAZOÐLU
Seçilmiþ Þiirler - Duino Aðýtlarý
William SHAKESPEARE
(Vilyým ÞEKSPÝR- Ýngiliz þair)
çev.: Bilge UMAR
Büyük Þairler ve Þiirleri
INNISFREE'DEKÝ GÖL ADASI
RUBAÝ
Kalkýp gitmeli artýk, doðru Innisfree’ye
Çalý çýrpý toplayýp toprak bir dam kurarým
Bahçemde arýlarla dokuz ocak fasulye
Tek baþýma yaþamak muradým.
Varlýðýn sýrlarý saklý senden, benden;
Bir düðüm ki ne sen çözebilirsin ne ben.
Bizimki perde arkasýnda dedikodu:
Bir indi mi perde, ne sen kalýrsýn ne ben.
Orda kavuþacaðým yavaþ yavaþ huzura
Çekirge sesleriyle örtülü sabahlardan
Masmavi, pýrýl pýrýl geceler, günler orda
Kuþlardýr akþamlarý dolduran.
Kalkýp gitmeli artýk, gece gündüz demeden
Gönlümü duyuyorum ses veriyor sahile
Kirli kaldýrýmlarda, yol üstünde dururken
Hep o sestir duyduðum içimde.
William Butler YEATS
(Vilyým Batlýr YÝTS- Ýrlandalý þair)
çev.: Melih Cevdet ANDAY
Büyük Þairler ve Þiirleri
Ömer Hayyam
(Ýranlý þair)
çev.: Sabahattin EYÜBOÐLU
Ömer Hayyam, Dörtlükler
SABAHA DEK
Bütün gün ayaktayýmdýr, avluda;
Otururum lambamýn altýnda, sabaha dek;
Öyle bir sýr ki bu, kimseler anlamaz;
Göðüs geçiririm, ara sýra
PO Kiu-yi
(Çinli þair)
çev.: A. ERHAT - O. V. KANIK
Tercüme, Þiir Özel Sayýsý
55
1. Öz þiir anlayýþýný sürdüren þiirin özellikleri ile ilgili aþaðýdaki cümlelerin karþýsýna
yargýlar doðru ise (D), yanlýþ ise (Y) yazýnýz.
-
Þiirde ahenk söyleyiþ tarzý, ritim, kafiye, iç kafiye vb. ile saðlanýr.
Þairler daha çok serbest nazmý tercih etmiþlerdir.
Þiirde yerli ve mahallî unsurlara çok yer verilmemiþtir.
Þairler þiire özgü düþsel bir âlem kurmuþlardýr.
Bu dönem þiirinin oluþmasýnda Millî Edebiyat Dönemi þiir hareketleri etkili olmuþtur.
(
(
(
(
(
)
)
)
)
)
2. Aþaðýdaki noktalý yeri uygun kelimeyle doldurunuz.
Öz þiir anlayýþýný sürdüren þairler daha çok Batý edebiyatýndaki ......................................
akýmýndan etkilenmiþlerdir
3. Aþaðýdaki þairlerden hangisi Yedi Meþale grubuna dâhil deðildir?
A) Sabri Esat SÝYAVUÞGÝL
B) Yaþar Nabi NAYIR
C) Vasfi Mahir KOCATÜRK
D) Cahit Sýtký TARANCI
E) Ziya Osman SABA
4. “Gözlerim bir kuyu, dilim kördüðüm,
Bir görünmez âlem olsa gördüðüm;
Mermer bir kabuða girip ördüðüm,
Kapansam içimden gelen âhenge...”
Necip Fazýl KISAKÜREK
Yukarýdaki dörtlükte öz þiir anlayýþýnýn hangi özellikleri görülmektedir? Defterinize yazýnýz.
Nâzým Hikmet’in kendi sesinden þiirlerini içeren CD ya da kaset bularak sýnýfa getiriniz (57. sayfadaki 2. soruya yöneliktir.).
Nâzým Hikmet’in Salkým Söðüt, Yanardað, Büyük Ýnsanlýk, Stronsium 90 ve Yine Memleketim
Üstüne Söylenmiþtir adlý þiirlerini bir sonraki derste okumak üzere sýnýfa getiriniz (57. sayfadaki 3.
soruya yöneliktir.).
Nâzým Hikmet RAN’ýn hayatý, fikrî ve edebî kiþiliði hakkýnda bir araþtýrma yapýnýz (63. sayfadaki 11. soruya yöneliktir.).
Nâzým Hikmet RAN’ýn Memleketimden Ýnsan Manzaralarý adlý kitabýný okumayý unutmayýnýz.
56
2. Serbest Nazým ve Toplumcu Þiir (1920-1960)
1. Aþaðýdaki þiirleri yapý ve içerik bakýmýndan kýyaslayarak Türk edebiyatýnýn hangi þiir
geleneðine veya geleneklerine ait olabileceklerini sözlü olarak ifade ediniz.
ÝÇÝMÝZDEN BÝRÝ
Eli deðnek tutar tutmaz
Çoban oldu;
Sardýlar sýrtýna bazlamayý.
On altý yýl güne verdi karnýný,
On altý yýl koyun güttü, kavalsýz.
Ýnsanlardan aðayý tanýr,
Adýný bilmez sorarsan,
Hayvanlardan Karabaþ'ý
Günü yetti, býyýðý bitti,
Okundu künyesi,
Gitti, davulsuz zurnasýz.
Rýfat ILGAZ
Bütün Þiirleri
DAR KALIP
Ýnsanlar içinden kurtulup, ne zaman
Aynamla baþ baþa, yapayalnýz kalsam,
Akislerle susup, nihayet bir insan
Olduðumu bana hatýrlatýr aynam.
...
Cahit Sýtký TARANCI
2. Nâzým Hikmet’in kendi sesinden þiirlerini içeren CD veya kaseti dinleyiniz.
3. Nâzým Hikmet’in Salkým Söðüt, Yanardað, Büyük Ýnsanlýk, Stronsium 90 ve Yine Memleketim
Üstüne Söylenmiþtir adlý þiirlerini yüksek sesle okuyunuz.
57
KEREM GÝBÝ
Hava kurþun gibi aðýr!
Baðýr
baðýr
baðýr
baðýrýyorum.
Koþun
kurþun
erit-meðe
çaðýrýyorum...
O diyor ki bana:
—Sen kendi sesinle kül olursun ey!
Kerem
gibi
yana
yana...
Deeeert
çok,
hemdert
yok
Yürek-lerin
kulak-larý
saðýr...
Hava kurþun gibi aðýr...
Ben diyorum ki ona:
— Kül olayým
Kerem
gibi
yana
yana...
Ben yanmasam
sen yanmasan
biz yanmasak,
nasýl
çýkar
karan-lýklar
aydýn-lýða...
Hava toprak gibi gebe.
Hava kurþun gibi aðýr.
Baðýr
baðýr
baðýrýyorum.
Koþun
kurþun
erit-meðe
çaðýrýyorum...
Nâzým Hikmet RAN
Bütün Eserleri - 1
58
1. a. Kerem Gibi þiirinin ahenk özelliklerini aþaðýdaki noktalý yerlere yazýnýz.
Redif
:.................................................................................................................................
Kafiye
:.................................................................................................................................
Aliterasyon
:..................................................................................................................................
Asonans
:.................................................................................................................................
Ses akýþý
:.................................................................................................................................
Söyleyiþ
:.................................................................................................................................
Ölçü
:.................................................................................................................................
b. Kerem Gibi þiirinin ahenk özelliklerinden yola çýkarak serbest nazýmda ahengin nasýl saðlandýðýný defterinize yazýnýz.
2.
YEMÝÞÇÝ ÝHTÝYAR
Sinîn-i ömr-i þedâid-güzîni olmalýdýr,
Cebîn-i pâkine pîrin bu çîn-i ye’si veren.
Elinde tartýsý, dûþunda mülk-i seyyârý;
Yürür… Önünde mezar, arkasýnda bin þîven!
Zaman olur ki, uzaklarda bir serâb-ý muzî
Nümâyiþiyle, gözünden geçer hayâl-i vatan;
Sönük nigâhýný bîdâr ederdi belki ümid,
Hayâle olsa müsâid bu meþy-i tâb-efgen.
Çeker þu bârý hayâtýnda hep hayâtý için;
Bilinse ah þu bâr-ý hayâtý çekme neden?..
Mehmet Âkif ERSOY
Safahat
GECE
Kandilli yüzerken uykularda
Mehtâbý sürükledik sularda.
Bir yoldu parýldayan, gümüþten,
Gittik… Bahs açmadýk dönüþten.
Hulyâ tepeler, hayâl aðaçlar…
Durgun suda dinlenen yamaçlar…
Mevsim sonu öyle bir zaman ki
Gaaip bir mûsikîydi sanki.
Gitmiþ kaybolmuþuz uzakta,
Rü’ya sona ermeden þafakta…
Yahya Kemal BEYATLI
Kendi Gök Kubbemiz
59
a. Yemiþçi Ýhtiyar ve Gece adlý þiirlerle Kerem Gibi þiirini ses akýþý bakýmýndan karþýlaþtýrýnýz.
Benzerlik ve farklýlýklarý tespit ederek aþaðýdaki þemaya yazýnýz.
YEMÝÞÇÝ ÝHTÝYAR - GECE
KEREM GÝBÝ
Benzerlikler
.......................................................................................................................
.......................................................................................................................
.......................................................................................................................
.......................................................................................................................
Farklýlýklar
.......................................................................................................................
.......................................................................................................................
.......................................................................................................................
.......................................................................................................................
b. Kerem Gibi þiirinin ölçüsü üzerine düþüncelerinizi söyleyiniz.
c. Hece ve aruz ölçüleriyle kýyaslandýðýnda serbest nazým þaire hangi imkânlarý sunmaktadýr?
Sözlü olarak ifade ediniz.
3. a. Kerem Gibi þiirini yüksek sesle okuyunuz.
b. Þiirdeki söyleyiþ ile mýsra yapýsý arasýnda nasýl bir iliþki vardýr? Buradan yola çýkarak
þiirdeki söyleyiþ özelliklerinin mýsralarýn oluþumunda nasýl bir rol oynadýðýný belirleyiniz.
c. Kerem Gibi þiirinde aruz ve hece ölçüsü kullanýlmamasýna raðmen ritim nasýl saðlanmýþtýr?
Bu ritim özelliðinin anlamla iliþkisi üzerine düþüncelerinizi söyleyiniz.
a. Þiirde kullanýlan söz sanatlarýndan örnekler bularak aþaðýdaki tabloya yazýnýz ve bu söz
sanatlarýnýn þiirdeki iþlevini sözlü olarak ifade ediniz.
Söz sanatý
Benzetme (teþbih)
60
Örnek
Hava kurþun gibi aðýr
b. “Dost bî-pervâ felek bî-rahm devrân bî-sükûn
Derd çok hem-derd yok düþman kavî tâli zebûn”
Fuzûlî
Kerem Gibi þiirinde Fuzûlî’nin yukarýdaki beytinden alýntý (iktibas) yapýlmýþtýr. Bu alýntý yapýlan
ifadenin Fuzûlî’nin beytindeki anlamýyla Kerem Gibi þiirindeki anlamý arasýnda bir fark olup
olmadýðýný tartýþarak alýntýnýn hangi baðlamda kullanýldýðýný belirleyiniz.
c. Kerem ve yanmak kelimeleri size neyi hatýrlatýyor? Buradan hareketle þiirdeki söz sanatlarý
ve imgelerin halk kültürü ve günlük hayatla iliþkisini tespit ediniz.
4. Cumhuriyet Döneminden önce Ahmet Haþim ve Tevfik Fikret’in serbest müstezat þeklinde þiirler yazdýklarýný biliyoruz. Ahmet Haþim'in serbest müstezat þeklinde yazdýðý aþaðýdaki Kýþ þiiriyle
serbest nazým örneði olan Kerem Gibi þiirini dil ve söyleyiþ bakýmýndan karþýlaþtýrarak Kerem Gibi
þiirinin yeni ve farklý yönlerini maddeler hâlinde tahtaya yazýnýz.
KIÞ
Yine kýþ,
Yine þems-i mesâda, âh o bakýþ,
Yine yollarda serseri dolaþan
Âþiyansýz tuyûr-ý pür-nâliþ…
Tehî kalan ovalar
Sükût eder sanýlýr mevsimin gumûmuyla
Harab olan sarý yollarda kalmamýþ ne gelen,
Ne giden,
Þimdi yalnýz kavâfil-i evrâk
Mütemâdî sürüklenir bir uzak
Ufk-ý pür-ýztýrâb u nevmîde.
Yine kýþ, yine kýþ,
Bütün emelleri bir aðlayan duman sarmýþ…
Ahmet Haþim
Göl Saatleri
5. “Koþun
kurþun
erit-meðe
çaðýrýyorum...”
“— Sen kendi sesinle kül olursun ey!”
Yukarýdaki dizeler dikkate alýndýðýnda Kerem Gibi þiiri üslup bakýmýndan öðretici metin türlerinden hangisiyle iliþkilendirilebilir? Niçin? Sözlü olarak ifade ediniz.
61
ÝSTÝKLAL
Bu zýrhlýlarý, bu ordularý tanýrým,
benim de sularýma girdiler,
benim de topraðýma asker çýkardýlar geceleyin.
Kanýma susamýþtýlar.
Çalmak istiyorlardý gözlerimin nurunu
hünerini ellerimin.
Döktük denize onlarý
1922’ydi yýllardan...
Mýsýrlý kardeþim;
þarkýlarýmýz kardeþtir,
isimlerimiz kardeþ,
yoksulluðumuz kardeþtir,
yorgunluðumuz kardeþ
Mýsýrlý kardeþim,
biliyorum, biliyorum,
istiklal otobüs deðil ki
birini kaçýrdýn mý, öbürüne binesin
Ýstiklal sevgilimiz gibidir
aldattýn mý bir kere
zor döner bir daha.
Mýsýrlý kardeþim,
kanalýn sularýna karýþtý kanýn.
Ýnsanýn yurdu bir kat daha kendinin olur
topraðýna, suyuna karýþtýkça kaný.
Yaþamýþ sayýlmaz zaten
yurdu için ölmesini bilmeyen millet...
Þehirlerimde güzel, ulu, canlý ne varsa:
insan, cadde, çýnar,
savaþýnda senin yanýndalar.
Köylerimde Kelâm-ý Kadim okunuyor
senin dilinle,
senin zaferin için...
Nâzým Hikmet RAN
Yeni Þiirler
2000 SENESÝNÝN SANATKÂRLARINA
Ey 77 yýl sonra
Þarkýn “Futurist âbidesi” yükselen meydanlarda
Mýsralarýný
Mikrofonlarla haykýracak þair!
Ey suratlarý düzgünsüz aktörlerine
Kolektivizmin
Temiz optimizmini oynatacak rejisör!
Ey yirmi birinci asrýn mühendis bestekârý,
Ben
Size
1923 senesinde yazdým bu þiiri.
...
Nâzým Hikmet RAN
a. Cumhuriyetten önceki þiir geleneklerine baðlý þiirler ile Kerem Gibi, Ýstiklal ve 2000
Senesinin Sanatkârlarýna adlý þiirleri dil bakýmýndan karþýlaþtýrarak Nâzým Hikmet’in söz konusu
þiirlerinde Türk þiiri için yeni ve farklý olan kelime ve ifadeleri aþaðýdaki noktalý yerlere yazýnýz.
......................................................................................................................................................
...........................................................................................................................................................
...........................................................................................................................................................
...........................................................................................................................................................
b. Bu yeni ifade ve kavramlar Nâzým Hikmet’in þiir dili hakkýnda size neler düþündürmektedir? Sözlü olarak ifade ediniz.
62
6. a. Kerem Gibi þiirinin temasýný bulunuz ve daha önce okuduðunuz þiirlerin temalarýyla
karþýlaþtýrýnýz. Ulaþtýðýnýz sonucu tahtaya yazýnýz.
b. Sanat eserinin temel konusu dikkate alýndýðýnda Kerem Gibi þiirinin temasýnýn insana
özgü gerçeklikle iliþkisi hakkýnda neler söylenebilir?
7. Kerem Gibi þiirinin yapý özelliklerini tahtaya yazýnýz.
8. a. Kerem Gibi þiirinin sizde uyandýrdýðý duygu ve düþünceleri sözlü olarak ifade ediniz.
b. “Hava kurþun gibi aðýr!” ifadesi size neler çaðrýþtýrmaktadýr? Sözlü olarak ifade ediniz.
9. Cumhuriyet Döneminden önce Namýk Kemal, Tevfik Fikret ve Mehmet Âkif’in þiirlerinde
toplumsal temalara yer verildiðini biliyoruz. Ancak toplumsal konularý iþleyen þiirlerle Nâzým
Hikmet’in toplumcu gerçekçi þiir anlayýþý birbirinden ayrýlmaktadýr. Kerem Gibi, Ýstiklal ve 2000
Senesinin Sanatkârlarýna adlý þiirlerden yola çýkarak bu iki þiir anlayýþýný konu ve biçim bakýmýndan karþýlaþtýrýp farklýlýklarýný söyleyiniz. Bu farklýlýklar Türk þiirine neler kazandýrmýþtýr? Tartýþýnýz.
Ulaþtýðýnýz sonuçlarý defterinize yazýnýz.
10. Kerem Gibi þiirinin baðlý olduðu gelenek hakkýndaki düþüncelerinizi sözlü olarak ifade ediniz.
11. Yaptýðýnýz araþtýrmadan hareketle defterinize Nâzým Hikmet'in fikrî ve edebî yönü hakkýnda bir paragraf yazýnýz. Yazdýklarýnýzý sýnýfta okuyarak arkadaþlarýnýzla paylaþýnýz.
12. Kerem Gibi þiirinin Nâzým Hikmet RAN’ýn þiir dünyasýnda ve Türk þiirindeki yeriyle ilgili
çýkarýmlarda bulununuz.
1.
HER ÞEY UZAKTADIR
Uzaktadýr her þey; gökyüzü, deniz,
Her an peþimizden koþan gölgemiz,
Özlenen limanlar, yanan yýldýzlar.
Uzaktadýr her þey; anneler, kýzlar…
Uzaktadýr her þey, hep… yalnýz ölüm,
Her yerde, her an yakýnýmýz, ölüm.
Ahmet Muhip DIRANAS
Þiirler
Öz þiir anlayýþýna baðlý olan Ahmet Muhip DIRANAS’ýn yukarýdaki Her Þey Uzaktadýr þiirini
Kerem Gibi þiiriyle yapý, tema, dil ve anlatým bakýmýndan karþýlaþtýrýnýz. Ulaþtýðýnýz sonuçlarý maddeler hâlinde tahtaya yazýnýz.
2. Divan þiirinde aruz, öz þiirde hece ölçüsü, toplumcu þiirde ise serbest nazmýn benimsenmesi
þiirde amaç ve yöntem iliþkisi bakýmýndan söz konusu þiir gelenekleri hakkýnda size neler
düþündürüyor? Sözlü olarak ifade ediniz.
3. Siz olsaydýnýz günümüz toplumunu ilgilendiren hangi sorunlar etrafýnda þiir yazardýnýz?
Sebepleriyle birlikte sözlü olarak ifade ediniz.
63
1. Toplumcu gerçekçi þiir ile ilgili aşağıdaki cümlelerin karþýsýna bilgiler doðru ise (D),
yanlýþ ise (Y) yazýnýz.
- Aruz vezni kullanýlmýþtýr.
( )
- Söylev üslubundan yararlanýlmýþtýr.
( )
- Geniþ kitlelere hitap etmek ve onlarý harekete geçirmek amacýyla yazýlmýþtýr.
( )
- En önemli temsilcisi Mehmet Âkif ERSOY’dur.
( )
2. Aþaðýdaki noktalý yerlere uygun kelimeleri yazýnýz.
- Nâzým Hikmet RAN, 1921 yýlýndan itibaren þiirlerinde özellikle biçim yönünden,
......................................... akýmýnýn temsilcisi olan ünlü Rus þairi .............................
...................’ den etkilenmiþtir.
3. “Onun öznesi, insan merkezli bir dünyada metafizik baðlarla bütün iliþkisini keserek geçmiþin
biçimlendirdiði deðerlere baþkaldýrýr. Gücünü ve kuvvetini yaþadýðý dünyadan alan bu
anlayýþta, öznenin itici gücü kendi bireysel varoluþunun en büyük sebebi olarak gördüðü
maddi enerjisidir. Bunun için materyalisttir. Bireyin görünen evrendeki eylemselliði onun
en ayýrt edici yanýdýr. Böylesine bir anlayýþýn biçimlendirdiði þiiri ise geçmiþin bütün
yükünden kurtulma dileðindedir. Bu nedenle her noktada kendisinden öncekine karþýdýr.”
Yukarýdaki paragrafta þiir anlayýþýndan bahsedilen þair aþaðýdakilerden hangisidir?
A) Tevfik Fikret
B) Mehmet Âkif ERSOY
C) Nâzým Hikmet RAN
D) Namýk Kemal
E) Ziya Gökalp
4. Toplumcu gerçekçi þiir ile ilgili aþaðýdakilerden hangisi söylenemez?
A) Bu tip þiirlerde dilin kalabalýklarý harekete geçiren gücünden yararlanýlmýþtýr.
B) XX. yüzyýl baþlarýnda bütün dünyada bu tip þiirler yazýlmaya baþlanmýþtýr.
C) Þiir diline yeni ifade ve kavramlar girmiþtir.
D) Toplumcu þairler Millî Edebiyat Dönemi þairlerinden etkilenmiþlerdir.
E) Þiirde daha önce iþlenmemiþ konular yer almaya baþlamýþtýr.
5. Þiirlerinde toplumsal temalara yer veren Tevfik Fikret, Mehmet Âkif ve Nâzým Hikmet’in
þiir anlayýþlarý arasýndaki önemli farklar nelerdir? Defterinize yazýnýz.
Kemalettin KAMU’nun Bingöl Çobanlarý, Arif Nihat ASYA’nýn Fetih Marþý ve Bir Bayrak Rüzgâr
Bekliyor, Faruk Nafiz ÇAMLIBEL’in Han Duvarlarý ve Çoban Çeþmesi, Halit Fahri OZANSOY’un
Aruza Veda, Zeki Ömer DEFNE’nin Ilgaz, Enis Behiç KORYÜREK’in Gemiciler ve Tuna Kýyýsýnda
adlý þiirlerini bir sonraki derste okumak üzere sýnýfa getiriniz (65. sayfadaki 2. soruya yöneliktir.).
Kültür Haftasý, Aðaç, Çýnaraltý ve Hisar adlý edebiyat dergileri hakkýnda araþtýrma yaparak bu
dergiler etrafýnda toplanmýþ olan þairlerin kimler olduðunu tespit ediniz. Bu þairlerin þiirlerinden
örnekler bularak sýnýfa getiriniz (65. sayfadaki 3. soruya yöneliktir.).
Faruk Nafiz ÇAMLIBEL, Ahmet Kutsi TECER ve Orhan Þaik GÖKYAY rollerini üstlenecek üç
öðrenci seçilir. Seçilen öðrenciler canlandýracaklarý þairin hayatý, eserleri ve edebî kiþiliði hakkýnda
bir araþtýrma yapar (66. sayfadaki 4, 69. sayfadaki 6 ve 71. sayfadaki 8. etkinliklere yöneliktir.).
Faruk Nafiz ÇAMLIBEL’in Han Duvarlarý adlý þiir kitabýný okumayý unutmayýnýz.
64
3. Millî Edebiyat Zevk ve Anlayýþýný Sürdüren Þiir
1. Önceki bilgilerinizden hareketle Millî Edebiyat Dönemi þairlerinin þiir anlayýþýný ve bu þiir
anlayýþýnýn sosyal ve siyasi þartlarla iliþkisi hakkýndaki düþüncelerinizi sözlü olarak ifade ediniz.
2. Kemalettin KAMU’nun Bingöl Çobanlarý, Arif Nihat ASYA’nýn Fetih Marþý ve Bir Bayrak
Rüzgâr Bekliyor, Faruk Nafiz ÇAMLIBEL’in Han Duvarlarý ve Çoban Çeþmesi, Halit Fahri
OZANSOY’un Aruza Veda, Zeki Ömer DEFNE’nin Ilgaz, Enis Behiç KORYÜREK’in Gemiciler ve
Tuna Kýyýsýnda þiirlerini yüksek sesle okuyunuz. Sizce bu þiirlerde ortak olan en dikkat çekici
özellik nedir? Sözlü olarak ifade ediniz.
3. Kültür Haftasý, Aðaç, Çýnaraltý ve Hisar dergileri etrafýnda toplanmýþ þairlerin þiirlerinden
beðendiklerinizi okuyunuz. Sizce bu þiirlerle biraz önce okuduðunuz þiirler arasýnda nasýl bir iliþki
kurulabilir? Sözlü olarak ifade ediniz.
SANAT
Yalnýz senin gezdiðin bahçede açmaz çiçek,
Bizim diyarýmýz da bin bir baharý saklar!
Kolumuzdan tutarak sen istersen bizi çek,
Ýncinir düz caddede daðda gezen ayaklar.
Sen kubbesinde ince bir mozayik arar da
Gezersin kýrk asýrlýk bir mabedin içini,
Bizi sarar bir sülüs yazý görsek duvarda,
Bize heyecan verir bir parça yeþil çini…
Sen raksýna dalarken için titrer derinden
Çiçekli bir sahnede bir beyaz kelebeðin,
Bizim de kalbimizi kýmýldatýr yerinden
Topraða diz vuruþu dað gibi bir zeybeðin.
Fýrtýnayý andýran orkestra sesleri
Bir ürperiþ getirir senin sinirlerine,
Istýrap çekenlerin acýklý nefesleri
Bizde geçer en hazin bir musiki yerine!
Sen anlayan bir gözle süzersin uzun uzun
Yabancý bir þehirde bir kadýn heykelini,
Biz duyarýz en büyük zevkini ruhumuzun
Görünce bir köylünün kývrýlmayan belini...
Baþka sanat bilmeyiz, karþýmýzda dururken
Yazýlmamýþ bir destan gibi Anadolu’muz.
Arkadaþ, biz bu yolda türküler tuttururken
Sana uðurlar olsun… Ayrýlýyor yolumuz!
Faruk Nafiz ÇAMLIBEL
Han Duvarlarý
65
1. Sanat þiirinin ahenk özelliklerini tahtaya yazýnýz.
2. Sanat þiirinin hangi ölçü ile yazýldýðýný sözlü olarak ifade ediniz.
3. Sanat þiirini yüksek sesle okuyunuz. Þiirdeki ahenk unsurlarý ve ölçü þiirin okunuþuna nasýl
bir katký saðlamaktadýr? Sözlü olarak ifade ediniz.
4. a. Sanat þiirinde bulunan söz sanatlarýndan tahtaya örnekler yazýnýz.
b. Bu sanatlarýn þiire neler kattýðýný sözlü olarak ifade ediniz.
5. Sanat þiirindeki dil ve söyleyiþ özellikleri hakkýnda neler söylenebilir? Sözlü olarak ifade ediniz.
Sýnýf iki gruba ayrýlýr. Grup sözcüleri seçilir. Sanat þiirinde karþýlaþtýrýlan sanat anlayýþlarýndan
birini birinci grup, diðerini ikinci grup inceler. Bu sanat analayýþlarýnýn þiirde nasýl ifade edildiði tespit
edilir. Grup sözcüleri sonuçlarý tahtaya yazar. Buradan haraketle þairin bu sanat anlayýþlarýndan
hangisini, niçin tercih ettiði tartýþýlýr. Ulaþýlan sonuç deftere yazýlýr.
6. Sanat þiirinin yapý özelliklerini tahtaya maddeler hâlinde yazýnýz.
7.
BÝZ NASIL ÞÝÝR ÝSTERÝZ?
…
Biz o þiiri isteriz ki çifte giden babalar,
Ekin biçen genç kýzlarla, odun kesen analar,
Yanýk sesin dinlerlerken gözyaþlarýný silsinler.
Baþlarýný açýk, beyaz sinesine koysunlar;
Yüreðinin, özleriçün çýrpýndýðýn duysunlar;
Bu çarpýntý, bu ses nedir; neler diyor? Bilsinler.
Mehmet Emin YURDAKUL
a. Sanat þiirinin temasýný bulunuz.
b. Sanat þiirinin temasýný Biz Nasýl Þiir Ýsteriz? þiirinin temasýyla karþýlaþtýrýnýz. Bu karþýlaþtýrma size Sanat þiirinin temasý hakkýnda neler düþündürmektedir? Sözlü olarak ifade ediniz.
Sýnýf iki gruba ayrýlýr. Grup sözcüleri seçilir. Birinci grup Sanat þiirindeki tarih ile ilgili konu ve
ifadeleri, ikinci grup Sanat þiirinin temasýnýn hangi kesime hitap ettiðini tespit eder. Ulaþýlan
sonuçlar grup sözcüleri tarafýndan tahtaya yazýlýr.
8. Sanat þiirindeki halk þiiri geleneðine ait unsurlarý belirleyerek maddeler hâlinde tahtaya
yazýnýz.
Sýnýf iki gruba ayrýlýr. Grup sözcüleri seçilir. Birinci grup Sanat þiirinde millî ve mahallî unsurlarýn
gelenekten farklý olarak nasýl ifade edildiðini, ikinci grup Sanat þiirinde modern Türk þiirinden nasýl
yararlanýldýðýný tartýþýr. Ulaþýlan sonuçlar grup sözcüleri tarafýndan maddeler hâlinde tahtaya yazýlýr.
9. Sanat þiiri modern Türk þiir geleneði içerisinde hangi çizgide yer almaktadýr? Sözlü olarak
ifade ediniz.
10. Sanat þiiri hakkýndaki duygu ve düþüncelerinizi sözlü olarak ifade ediniz. Sizce bu þiir halkýn duygu
ve düþünce dünyasýný, hayat tarzýný yansýtmakta mýdýr? Tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonucu defterinize yazýnýz.
Faruk Nafiz ÇAMLIBEL rolünü üstlenen öðrenci tahtaya gelir ve sorulan sorulara cevap verir.
11. Sanat þiirinin Faruk Nafiz ÇAMLIBEL’in þiir dünyasýnda ve Türk þiirindeki yeriyle ilgili
çýkarýmlarda bulununuz.
66
HALAY ÇEKEN KIZLAR
Çekin halay, çalsýn durmadan sazlar,
Çekin aðýr aðýr, halay düzülsün.
Süzülsün oyunlar, süzülsün nazlar,
Ýnce beller, mahmur gözler süzülsün.
Tutun kýzlar tutun, birleþsin eller,
Çalýn sazlar çalýn, kýrýlsýn teller.
Dönün kýzlar dönün, kývrýlsýn beller,
Siyah, uzun saçlar tel tel çözülsün.
Kayan yýldýz gibi geceki izden
Bakýþlar saçýlsýn kirpiðinizden.
Etekler içinde naz eden dizden,
Üzülsün bu deli gönlüm üzülsün.
Ahmet Kutsi TECER
Bütün Þiirleri
1. Halay Çeken Kýzlar þiirinin ahenk özelliklerini tahtaya yazýnýz.
2. Halay Çeken Kýzlar þiirini yüksek sesle okuyunuz. Ahmet Kutsi TECER, Halay þiirinde ahengi ve ses akýþýný saðlarken hangi söyleyiþ özelliðine baþvurmaktadýr? Sözlü olarak ifade ediniz.
3. Halay Çeken Kýzlar þiirinin ölçüsünü tespit ederek defterinize yazýnýz
4. Halay Çeken Kýzlar þiirindeki söz sanatlarýný bularak tahtaya yazýnýz.
5. Halay Çeken Kýzlar þiirinde anlatýlanlarý resimlemek isteseniz nelere dikkat edersiniz? Bu
nasýl bir manzaradýr? Bu manzarayý þiire aksettiren ifadeleri tespit ederek okuyunuz.
6.
KOÞMA
Dinle sana bir nasihat edeyim
Hatýrdan gönülden geçici olma
Yiðidin baþýna bir iþ gelince
Aný yad illere açýcý olma
El âriftir yoklar senin bendini
Daðýtýrlar tuzaðýný fendini
Alçaklarda otur gözet kendini
Katý yükseklerden uçucu olma
Mecliste ârif ol kelamý dinle
El iki söylerse sen birin söyle
Elinden geldikçe sen iyilik eyle
Hatýra dokunup yýkýcý olma
Muradým nasihat bunda söylemek
Size layýk olan onu dinlemek
Sev seni sevmeyeni zay’etme emek
Sevenin sözünden geçici olma
Dokunur hatýra kendisin bilmez
Asilzadelerden hiç kemlik gelmez
Sen iyilik et de o zayi olmaz
Darýlýp da baþa kakýcý olma
Karac’oðlan söyler sözün baþarýr
Aþkýn deryasýný boydan aþýrýr
Seni bir mecliste hacil düþürür
Kötülerle konup göçücü olma
Karacaoðlan
Türk Dili Halk Þiiri Özel Sayýsý
Yukarýdaki þiirle Halay Çeken Kýzlar þiirini yapý bakýmýndan karþýlaþtýrarak Halay Çeken Kýzlar
þiirinin yapý özelliklerini maddeler hâlinde yazýnýz.
7. Halay Çeken Kýzlar þiirinin temasýný bularak temanýn özelliðini sözlü olarak ifade ediniz.
67
8. Halay Çeken Kýzlar þiiri hakkýndaki duygu ve düþüncelerinizi sözlü olarak ifade ediniz.
9. Halay Çeken Kýzlar þiirinde verilen mesajlarý dikkate aldýðýnýzda “halay” kelimesi size neleri
çaðrýþtýrmaktadýr? Sözlü olarak ifade ediniz.
10. Halay Çeken Kýzlar þiirinin konusu ile söyleyiþ özellikleri arasýnda nasýl bir baðlantý vardýr?
Sözlü olarak ifade ediniz.
11. Halay Çeken Kýzlar þiiriyle Karacaoðlan’a ait Koþma’yý karþýlaþtýrarak benzer ve farklý yönlerini aþaðýdaki þemaya yazýnýz.
KOÞMA
HALAY ÇEKEN KIZLAR
Benzerlikler
.......................................................................................................................
.......................................................................................................................
.......................................................................................................................
.......................................................................................................................
Farklýlýklar
Tema
Yapý
Dil ve Anlatým
Sýnýf iki gruba ayrýlýr. Grup sözcüleri seçilir. Birinci grup Halay Çeken Kýzlar þiirinde millî ve
mahallî olan unsurlarýn gelenekten farklý olarak nasýl ifade edildiðini, ikinci grup Halay Çeken Kýzlar
þiirinde modern Türk þiirinden nasýl yararlanýldýðýný tartýþýr. Ulaþýlan sonuçlar grup sözcüleri tarafýndan tahtaya maddeler hâlinde yazýlýr.
68
12. Halay Çeken Kýzlar þiiri modern Türk þiiri geleneði içinde hangi çizgide yer almaktadýr?
Sözlü olarak ifade ediniz.
Ahmet Kutsi TECER rolünü üstlenen öðrenci tahtaya gelir ve sorulan sorulara cevap verir.
13. Halay Çeken Kýzlar þiirinin Ahmet Kutsi TECER’in þiir dünyasýnda ve Türk þiirindeki yeriyle
ilgili çýkarýmlarda bulununuz.
BU VATAN KÝMÝN?
Bu vatan, topraðýn kara baðrýnda
Sýradaðlar gibi duranlarýndýr,
Bir tarih boyunca onun uðrunda
Kendini tarihe verenlerindir…
Tutuþup, kül olan ocaklarýndan,
Þahlanýp kan akan ýrmaklarýndan,
Hudutlarda gaza bayraklarýndan
Alnýna ýþýklar vuranlarýndýr…
Ardýna bakmadan yollara düþen,
Þimþek olup çakan, sel olup coþan,
Huduttan hududa yol bulup koþan,
Cepheden cepheyi soranlarýndýr…
Ýleri atýlýp sellercesine,
Göðsünden vurulup tam ercesine,
Bir gül bahçesine girercesine
Þu kara topraða girenlerindir…
Tarihin dilinden düþmez bu destan,
Nehirler gazidir, daðlar kahraman,
Her taþý bir yakut olan bu vatan
Can verme sýrrýna erenlerindir…
Gökyay’ým ne desen ziyade deðil,
Bu sevgi bir kuru ifade deðil,
Sencileyin hasmý rüyada deðil,
Topun namlusundan görenlerindir...
Orhan Þaik GÖKYAY
Bu Vatan Kimin
69
1. Bu Vatan Kimin þiirinin ahenk özelliklerini tahtaya yazýnýz.
2. Bu Vatan Kimin þiirinin ölçüsünü tespit ederek defterinize yazýnýz.
3. Aþaðýdaki noktalý yerlere Bu Vatan Kimin þiirindeki söz sanatlarýndan örnekler yazýnýz.
......................................................................................................................................................
...........................................................................................................................................................
...........................................................................................................................................................
4. Bu Vatan Kimin þiirinde anlatýlanlarý resimlemek isteseniz nelere dikkat edersiniz? Bu nasýl
bir manzaradýr? Bu manzarayý þiire aksettiren ifadeleri tespit ederek okuyunuz.
DESTAN
Kalktý yelken eyledi Murat Reis
Baþ baþa düþmana varýrým demiþ
Vaktinize hazýr olun gaziler
Ya ser verir ya ser alýrým demiþ
Biz þaþýrttýk ol düþmanýn yolunu
Kimse bilmez gazilerin hâlini
Hazýr edin kumandanýn birini
Alýrým yedekte sürürüm demiþ
Türk pirleri eydür kurtarýn bizi
Biz de dedik Allah kurtarsýn sizi
Ölenimiz þehit öldüren gazi
Gün bugünkü gündür ururum demiþ
Kul Mustafa’m daim söyler özünden
Gaziler de cenk eylemiþ yolundan
Koyverin Türk’ü bilek demirinden
Boyuna küffârý ururum demiþ
Kayýkçý Kul Mustafa
Türk Dili Halk Þiiri Özel Sayýsý
Sýnýf iki gruba ayrýlýr. Grup sözcüleri seçilir. Birinci grup Bu Vatan Kimin adlý þiiri, ikinci grup XVII.
yy.da yaþamýþ olan Kayýkçý Kul Mustafa’nýn destanýný yapý bakýmýndan inceler. Grup sözcüleri
sonuçlarý açýklar. Ýki þiirin yapý özellikleri karþýlaþtýrýlarak Bu Vatan Kimin þiirinde þairin hangi kaynaklardan yararlandýðý belirlenir ve deftere yazýlýr.
5. Bu Vatan Kimin þiirinin temasýný bularak temanýn özelliðini sözlü olarak ifade ediniz.
6. Bu Vatan Kimin þiiri hakkýndaki duygu ve düþüncelerinizi sözlü olarak ifade ediniz.
7. Bu Vatan Kimin þiirinde verilen mesajlarý dikkate alarak þairin hangi konulara nasýl bir
duyarlýlýk gösterdiðini belirleyiniz. Sonucu tahtaya yazýnýz.
8. Bu Vatan Kimin þiirinin konusu ile söyleyiþ özellikleri arasýnda nasýl bir baðlantý vardýr? Sözlü
olarak ifade ediniz.
70
9. Bu Vatan Kimin þiirinde þair destanda olduðu gibi belirli bir olay, kiþi ve yer etrafýnda somutlama yapmýþ mýdýr? Tartýþýnýz. Buradan hareketle þairin halk þiiri ve modern þiir geleneklerinden
nasýl ve ne ölçüde yararlandýðýný belirleyerek defterinize yazýnýz.
Orhan Þaik GÖKYAY rolünü üstlenen öðrenci tahtaya gelir ve sorulan sorulara cevap verir.
10. Bu Vatan Kimin þiirinin Orhan Þaik GÖKYAY’ýn sanatýnda ve Türk þiirindeki yeri ile ilgili
çýkarýmlarda bulununuz.
1. Sýnýfa getirdiðiniz þiirlerle bir þiir okuma yarýþmasý düzenleyiniz. Jürinin seçtiði en baþarýlý üç
arkadaþýnýzý ödüllendiriniz.
2. Okuduðunuz ve incelediðiniz þiirlerden yola çýkarak Millî Edebiyat zevk ve anlayýþýný
sürdüren þairleri sanat anlayýþlarý bakýmýndan nasýl sýnýflandýrabilirsiniz? Gruplandýrmayý yaparken
hangi ölçütleri göz önünde bulundurduðunuzu sözlü olarak ifade ediniz.
3.
YATTIÐIM KAYA
Bu akþam o kadar durgun ki sular
Gömül benim gibi kedere diyor
Ýçimde maziden kalma duygular
Aðla geri gelmez günlere diyor.
Ey gönül gidenden ümidini kes
Kaçan bir hayale benziyor herkes
Sanki kulaðýma gaipten bir ses
Buluþmalar kaldý mahþere diyor.
...
Necip Fazýl KISAKÜREK
Öz þiir anlayýþýna baðlý olan Necip Fazýl KISAKÜREK’in Yattýðým Kaya þiiriyle Sanat, Halay
Çeken Kýzlar ve Bu Vatan Kimin þiirlerini yapý, tema, dil ve ses bakýmýndan karþýlaþtýrýnýz. Benzer
ve farklý yönleri belirleyerek ortak olan özellikleri maddeler hâlinde tahtaya yazýnýz.
Sýnýf iki gruba ayrýlýr. Grup sözcüleri seçilir. Birinci grup Millî Edebiyat zevk ve anlayýþýný
sürdüren þiirlerin temalarýnýn daha önceki dönemlerde ele alýnýp alýnmadýðýný, ikinci grup bu
dönem þiirlerinde hangi manzaralarýn iþlendiðini belirler. Grup sözcüleri sonuçlarý açýklar. Buradan
hareketle Millî Edebiyat zevk ve anlayýþýný sürdüren þiirler tema ve içerik bakýmýndan halk þiiri ve
Millî Edebiyat Dönemi þiiriyle karþýlaþtýrýlýr. Benzer ve farklý özellikler tespit edilerek deftere yazýlýr.
Millî veya tarihî bir konu seçerek bir þiir yazýnýz. Yazdýðýnýz þiiri arkadaþlarýnýzla paylaþýnýz. En
beðendiðiniz þiirleri sýnýf panosuna asýnýz.
71
1. Millî Edebiyat zevk ve anlayýþýný sürdüren þiir ile ilgili aþaðýdaki cümlelerin karþýsýna
yargýlar doðru ise (D), yanlýþ ise (Y) yazýnýz.
- Memleket manzaralarýyla ilgili söyleyiþlere yer verilir.
( )
- Kelimeler ilk anlamlarýyla kullanýlýr.
( )
- Millî hisler ön plandadýr.
( )
- Þiirler serbest nazýmla yazýlýr.
( )
- Þiirde halk arasýndan seçilmiþ sýradan insanlara yer verilir.
( )
2. Aþaðýdaki noktalý yerlere uygun kelimeleri yazýnýz.
- Millî ve memleketçi edebiyat zevk ve anlayýþýný sürdüren þairlerin þiirleri ………………........,
…………………….., …………………….. gibi dergilerde yayýnlanmýþtýr.
- Çoban Çeþmesi (1926), Suda Halkalar (1928), Bir Ömür Böyle Geçti (1933), Akýncý
Türküleri (1938)
Yukarýdaki þiir kitaplarýný yazan þair ……………………………..................….. edebiyatýmýzda
……………………… adlý þiir topluluðunun en baþarýlý temsilcisidir.
- Âþýk Veysel gibi büyük bir ustayý Türk þiir dünyasýna kazandýran þairimiz …………..........…
………………..’dir.
3. Aþaðýdakilerden hangisi Millî Edebiyat zevk ve anlayýþýný sürdüren þairlerden deðildir?
A) Orhan Þaik GÖKYAY
B) Faruk Nafiz ÇAMLIBEL
C) Arif Nihat ASYA
D) Ziya Osman SABA
E) Kemalettin KAMU
4. Millî Edebiyat zevk ve anlayýþýný sürdüren þiirin biçim ve içerik bakýmýndan en önemli
özelliklerini defterinize yazýnýz.
Orhan Veli KANIK’ýn þiirlerini içeren CD ya da þiir kasetini sýnýfa getiriniz (73. sayfadaki hazýrlýk bölümünün 2. sorusuna yöneliktir.).
Orhan Veli KANIK rolünü üstlenecek bir öðrenci seçilir. Seçilen öðrenci Orhan Veli KANIK’ýn
hayatý ve edebî kiþiliði hakkýnda bir araþtýrma yapar (75. sayfadaki 2. etkinliðe yöneliktir.).
Batý sanatýnda ortaya çýkan gerçeküstücülük (sürrealizm) akýmýnýn özellikleri hakkýnda bir
araþtýrma yapýnýz (75. sayfadaki 12. soruya yöneliktir.).
Orhan Veli KANIK’ýn Bütün Þiirleri adýyla yayýnlanan þiir kitabýný ve bu kitaptaki Garip ön sözünü
okuyup Galata Köprüsü, Kitabe-i Seng-i Mezar I-II- III, Ýstanbul Türküsü, Ýstanbul’u Dinliyorum,
Dalgacý Mahmut ve Bizim Gibi þiirlerini bir sonraki derste okumak üzere sýnýfa getiriniz (73. sayfadaki hazýrlýk bölümünün 1. sorusuna yöneliktir.).
72
4. Garip Hareketi (I. Yeni) (1940-1954)
1. Sýnýfa getirdiðiniz þiirleri yüksek sesle okuyunuz.
2. Orhan Veli KANIK’ýn þiirlerini içeren CD ya da kaseti dinleyiniz.
3. a. Þiir denildiðinde aklýnýza þiir ile ilgili hangi unsurlarýn geldiðini sözlü olarak ifade ediniz.
b. Bu unsurlar olmadan þiir yazmak sizce mümkün müdür? Sözlü olarak ifade ediniz.
KAPALI ÇARÞI
Giyilmemiþ çamaþýrlar nasýl kokar bilirsin,
Sandýk odalarýnda;
Senin de dükkânýn öyle kokar iþte.
Ablamý tanýmazsýn,
Hürriyette gelin olacaktý, yaþasaydý;
Bu teller onun telleri,
Bu duvak onun duvaðý iþte.
Ya bu camlardaki kadýnlar?
Bu mavi mavi,
Bu yeþil yeþil fistanlý...
Geceleri de ayakta mý dururlar böyle?
Ya þu pembezar gömlek?
Onun da bir hikâyesi yok mu?
Kapalý Çarþý deyip de geçme;
Kapalý Çarþý,
Kapalý kutu.
Orhan Veli KANIK
Bütün Þiirleri
1. Þiiri ahenk unsurlarý, ölçü ve söz sanatlarý bakýmýndan inceleyiniz. Þimdiye kadar iþlediðiniz
þiirlerle karþýlaþtýrdýðýnýzda Kapalý Çarþý þiirinin ahenk, ölçü özellikleri ve söz sanatlarý hakkýnda
neler söyleyebilirsiniz? Sözlü olarak ifade ediniz.
Sýnýf iki gruba ayrýlýr. Grup sözcüleri seçilir. Birinci grup Kapalý Çarþý þiirini tasvirler, ikinci grup
müzikalite açýsýndan inceler. Grup sözcülerinin açýkladýðý sonuçlardan hareketle þairin, þiir sanatýnýn
müzik ve resimle iliþkisi hakkýndaki tutumu ve bunun sebebi belirlenir. Sonuçlar tahtaya yazýlýr.
2. Kapalý Çarþý þiirinde imgelere yer verilmiþ midir? Tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonucu, hakkýnda
araþtýrma yaptýðýnýz gerçeküstücülük akýmýnýn özellikleri ve okuduðunuz Garip ön sözü
çerçevesinde deðerlendiriniz.
3. Kapalý Çarþý þiirindeki mýsralarýn birbiriyle iliþkisi hakkýnda neler söyleyebilirsiniz? Sözlü
olarak ifade ediniz.
73
SANATKÂRIN ÖLÜMÜ
Gitti gelmez bahar yeli;
Þarkýlar yarýda kaldý.
Bütün bahçeler kilitli;
Anahtar Tanrý’da kaldý.
Geldi çattý en son ölmek.
Ne bir yemiþ, ne bir çiçek;
Yanýyor güneþte petek;
Bütün bal arýda kaldý.
Cahit Sýtký TARANCI
Otuz Beþ Yaþ
4. Kapalý Çarþý þiirindeki kelimelerle Sanatkârýn Ölümü adlý þiirdeki kelimeleri kullanýldýklarý
anlamlar bakýmýndan karþýlaþtýrýnýz. Kapalý Çarþý þiirinde þair kelimeleri daha çok hangi anlamlarýnda kullanmýþtýr? Sizce bu tercihin sebebi nedir? Defterinize yazýnýz.
5. Kapalý Çarþý þiiri ve Orhan Veli’nin sýnýfta okuduðunuz diðer þiirlerindeki söyleyiþler ve kullandýðý kelimelerle sizce günlük dilde karþýlaþmak mümkün müdür? Buradan hareketle Orhan
Veli’nin þiir dilinin kaynaðý hakkýnda neler söyleyebilirsiniz? Defterinize yazýnýz.
6. Þu ana kadar okuduðunuz daha önceki dönemlere ait þiirleri Kapalý Çarþý þiiriyle söyleyiþ
bakýmýndan karþýlaþtýrdýðýnýzda hangi sonuca ulaþýyorsunuz? Buradan hareketle diðer þiirlerde
görülen þairane tutumdan uzaklaþmak için Orhan Veli, Kapalý Çarþý þiirinde hangi yollara baþvurmuþtur? Sözlü olarak ifade ediniz.
7. Kapalý Çarþý þiirinin yapý özelliklerini tahtaya maddeler hâlinde yazýnýz.
8. Kapalý Çarþý þiirinin temasýný bulunuz. Bu temayý daha önceki dönemlerde kullanýlan temalarla karþýlaþtýrdýðýnýzda hangi sonuca ulaþýyorsunuz? Defterinize yazýnýz.
9. Sanat eserinin temel konusundan hareketle temanýn neyi ifade ettiðini sözlü olarak belirtiniz.
10. Kapalý Çarþý þiirinin temasý ve þiirde söz edilen kiþiler toplumun hangi kesimini yansýtmaktadýr? Þair bu kiþilere neden önem vermiþtir? Sözlü olarak ifade ediniz.
11.
DOST ORMAN
Temiz þeyler düþündük, tertemiz;
Uzun yollar boyunca, beraber;
Eli elimde, yan yana, sessiz;
Çevremizde karanlýk çiçekler.
Yapayalnýz, kýrda, yeþil gecede,
Yürüyorduk, niþanlýlar gibi,
Gökte ay, masaldaki meyve,
Bölüþtük o sihirli meyveyi.
Ve öldük yosunlar üzerinde,
Uzakta, yalnýz, o mýrýltý,
O dost ormanýn gölgelerinde.
YALNIZLIK ÞÝÝRÝ
karanlýðýn insaný delirten bir ihtiþamý vardýr
yýldýzlar aydýnlýk fikirler gibi havada salkým salkým
bu gece daðbaþlarý kadar yalnýzým
çiçekler damlýyor gecenin parmaklarýndan
dudaklarýmda eski bir mektep türküsü
karanlýkta sana doðru uzanmýþ ellerim
gözlerim gözlerini arýyor durmadan
nerdesin
Attilâ ÝLHAN
Duvar
Sonra gökte, nurlarla sarýlý,
Buldum seni, yaþ dolu gözlerim,
Sevgili sükût yoldaþým benim
Paul VALERY (Pol VALERÝ)
çev.: Orhan Veli KANIK
Çeviri Þiirler
Dost Orman ve Yalnýzlýk Þiiri adlý þiirler ile Kapalý Çarþý þiirini anlam ve çaðrýþým bakýmýndan
karþýlaþtýrýnýz. Sizce hangi þiir daha açýktýr? Niçin? Sözlü olarak ifade ediniz.
74
12. Orhan Veli KANIK’ýn Kapalý Çarþý þiirinde ve okuduðunuz diðer þiirlerinde, þair gerçekliðe
yaklaþým bakýmýndan duygu ve akýldan hangisini tercih etmektedir? Gerçeküstücülük akýmýnýn
özelliklerini göz önünde tutarak tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonucu sebepleri ile birlikte defterinize
yazýnýz.
1.
Orhan Veli KANIK rolünü üstlenen öðrenci tahtaya gelir ve sorulan sorulara cevap verir.
13. Kapalý Çarþý þiirinin Orhan Veli KANIK’ýn þiir dünyasýnda ve Türk edebiyatýndaki yeri ile ilgili
düþüncelerinizi sözlü olarak ifade ediniz.
BEN ORHAN VELÝ
...
Mütenekkiren seyahat ederim.
Oktay Rifat’la Melih Cevdet’tir
En yakýn arkadaþlarým.
Bir de sevgilim vardýr, pek muteber;
Ýsmini söyleyemem,
Edebiyat tarihçisi bulsun.
...
Orhan Veli KANIK
ÝSTANBUL TÜRKÜSÜ
Kasýmpaþa kýyýlarý tersane
Bir kýz sevdim alimallah bir tane
Her dem sevdalýya kýz mýz bahane
Caným Ýstanbullum
Aman aman bahane
...
Oktay Rifat HOROZCU
ALATURKA
Çýk benim þair tabiatým, çýk orta yere
Fakir güzelinden söyle
Hasret ateþinden çal
Çal, söyle benim derdimi sevdalý sesinle.
...
Melih Cevdet ANDAY
75
1. Ben Orhan Veli, Ýstanbul Türküsü ve Alaturka þiirleriyle aþaðýdaki Yolcu ile Arabacý ve Dilek
þiirlerini yapý, tema, dil ve anlatým bakýmýndan karþýlaþtýrýnýz. Ulaþtýðýnýz sonuçlardan hareketle;
a. Garip þiirinin Türk ve dünya edebiyatýndaki þiir gelenekleriyle iliþkisini ve yerini açýklayýnýz.
b. Garip þiirinin özelliklerini açýklayýnýz.
DÝLEK
Ýsterdim evimde olsun
Aklý baþýnda bir hatun,
Bir kütüphane, bir kedi,
Eþ dost her mevsimde olsun!
Ben dostsuz edemem gayri.
Guillaume APOLLINAIRE
(Giyom Apoliner)
çev.: Cahit Sýtký TARANCI
Otuz Beþ Yaþ
YOLCU ÝLE ARABACI
— Gurbet ademden kara, hasret ölümden acý.
Ne zaman tükenecek bu yollar, arabacý?
— Henüz bana “Yolunun sonu budur!” denmedi,
Ben ömrümü harcadým, bu yollar tükenmedi.
— Atlarý hýzlý sür ki köye pek geç varmasýn
Niþanlýmýn gözleri yollarda kararmasýn.
— Düþtüðüm yollar gibi sonsuzdur benim tasam,
Bekleyenim olsa da razýyým kavuþmasam...
— Bir kere görse gözüm köyün aydýnlýðýný
Kül baðlar içerimde bu kýzýl kor yýðýný.
— Senin de yolun biter, diner gözünde yaþlar
Benim uðursuz yolum bittiði yerden baþlar.
Faruk Nafiz ÇAMLIBEL
Han Duvarlarý
Garip þiirinin özelliklerini yansýtan bir þiir yazýnýz. Þiirinizi sýnýfta yüksek sesle okuyunuz.
2. Orhan Veli KANIK, Oktay Rifat HOROZCU ve Melih Cevdet ANDAY’ýn þiirlerinde görülen
kiþiler toplumun hangi kesimini temsil etmektedir? Niçin? Tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonucu Garip
þiirinin özellikleriyle iliþkilendirerek defterinize yazýnýz.
76
1. Aþaðýdaki cümlelerin karþýsýna yargýlar doðru ise (D), yanlýþ ise (Y) yazýnýz.
- Garip þairleri þiirlerinde ölçü ve kafiyeye yer vermiþlerdir.
- Garip þairleri lafýz ve mana sanatlarýna þiirde yer vermeyi reddetmiþlerdir.
- Garip þiirinde sýradan insanlara, halk arasýndan seçilmiþ kiþilere yer verilmesi günlük
ve sanatsýz söyleyiþ özelliði ile uygunluk gösterir.
( )
( )
dil
( )
2. Aþaðýdaki noktalý yerlere uygun kelimeleri yazýnýz.
Orhan Veli lise arkadaþlarý ............................ ve .................................. ile birlikte Garip
hareketini baþlatmýþ ve Batý edebiyatýndaki .................................. akýmýndan etkilenmiþtir.
3. Ýlk þiirlerini 1936’da yayýnlamaya baþlamýþtýr. Bunlar o güne kadar þiir diye bilinen ürünlere
bir tür baþkaldýrýdýr. Öyle ki þiiri birtakým kalýp ve kliþelerden, yýpranmýþ benzetmelerden,
baþka bir deyiþle þairanelikten kurtarmýþtýr. Hayali þiirden kovmuþ ya da çok az bir hayalle
yetinmiþtir. Yalýn, gündelik bir dilin söz kalýplarýna yaslanarak þiirlerini oluþturmuþtur.
Gündelik yaþamý þiirin çýkýþ noktasý yapmýþtýr.
Bu parçada sözü edilen þair aþaðýdakilerden hangisidir?
A) Cahit Sýtký TARANCI
B) Faruk Nafiz ÇAMLIBEL
C) Orhan Veli KANIK
D) Fazýl Hüsnü DAÐLARCA
E) Cahit KÜLEBÝ
(1997-ÖYS)
4. ALÝ RIZA ÝLE AHMED'ÝN HÝKÂYESÝ
Ne tuhaftýr Ali Rýza ile
Ahmed’in hikâyesi
Birisi köyde oturur
Ve her sabah
Þehirdeki köye gider
Köydeki þehre.
Orhan Veli KANIK
Ali Rýza ile Ahmed'in Hikâyesi adlý þiirde Garip akýmýna ait ne gibi özellikler
görüldüðünü belirleyerek defterinize yazýnýz.
Bir sonraki derste okunmak üzere sýnýfa Behçet NECATÝGÝL’in Gizli Sevda, Sevgilerde, Fazýl
Hüsnü DAÐLARCA’nýn Türkçe Katýnda Yaþamak, Üç Þehitler Destaný, Havaya Çizilen Dünya,
Cahit KÜLEBÝ’nin Rüzgâr, Cebeci Köprüsü, Attilâ ÝLHAN’ýn Bâkî’nin Ruhuna Gazel, Pia, Ýstanbul
Þehri Aðlýyor, Yaðmur Kaçaðý, Eski Sinemalar, Aysel Git Baþýmdan, Kurtalan Trenine Gazel, Erdem
BAYAZIT’ýn Sana Bana Vatanýma ve Ülkemin Ýnsanlarýna Dair, Hilmi YAVUZ’un Ten Sonnet’si adlý
þiirlerini getiriniz (78. sayfadaki 1. soruya yöneliktir.).
Behçet NECATÝGÝL, Attilâ ÝLHAN ve Fazýl Hüsnü DAÐLARCA rollerini üstlenecek üç öðrenci seçilir.
Seçilen öðrenciler canlandýracaklarý þairin hayatý ve edebî kiþiliði hakkýnda bir araþtýrma yapar (79. sayfadaki 2, 81. sayfadaki 4 ve 83. sayfadaki 6. etkinliklere yöneliktir.).
Toplumcu gerçekçilik (sosyal realizm) akýmýnýn uzantýsý olarak kabul edilen Mavi Hareketi’nin
ortaya çýkýþ sebepleri hakkýnda bir araþtýrma yapýnýz (81. sayfadaki 6. soruya yöneliktir.).
Behçet NECATÝGÝL’in Sevgilerde, Fazýl Hüsnü DAÐLARCA’nýn Çocuk ve Allah ve Attilâ ÝLHAN’ýn
Sisler Bulvarý adlý þiir kitaplarýný okumayý unutmayýnýz.
77
5. Garip Dýþýnda Yeniliði Sürdüren Þiir
1. Sýnýfa getirdiðiniz þiirlerden beðendiklerinizi yüksek sesle okuyunuz.
2. Bir dönemde farklý þiir anlayýþlarýnýn ortaya çýkmasý dönemin toplumsal ve kültürel yapýsý
hakkýnda size neler düþündürür? Edebiyat, sanat ve düþünce akýmlarý ile sosyal hayat arasýndaki
iliþkiyi göz önünde tutarak tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonucu tahtaya yazýnýz.
HERAKLÝT'ÝN SULARI
Ne zaman sokaklarda dolaþsam
Okul, sinema, sergi
Kullanýyorlar
Bendeki eski benleri.
Kalabalýklarda çoðalýyorum
Hangisine yetiþeyim þaþkýn
Týpký onun çizgileri
Karþýdan gelen þu kadýn.
Bir küçük çocuk
Yýllarca öncem
Korkar mý gitsem yanýna
Çocuk sen bensin desem.
Üç delikanlý yürüyor
Bir dört yol aðzýnda her biri bir yana
Üçe bölünüyorum
Yollarýn her birinde birim gidiyor.
Biri eve derslerinin baþýna - - kitabý açýyorum
Biri parkta bir sevgili - - bekliyorum
Bir yerde çalýþýyor üçüncü, okul dönüþü
Gecenin geç saati iþimden dönüyorum.
Hey durun! diyorum, siz bensiniz, bensiz
Nereye gidersiniz, hey durun!
Sessizce yürüyorlar benden habersiz
Duymuyorlar, o kadar sesleniyorum.
Behçet NECATÝGÝL
Sevgilerde
78
1. Heraklit’in Sularý þiirini yüksek sesle okuyunuz. Bu ahenk unsurlarý daha önceki dönemlere
ait þiirlerden farklý mýdýr? Türkçe cümle yapýsýný ve þairin dili kullanýþ tarzýný göz önünde bulundurarak tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonuçtan hareketle þiirdeki ses akýþýný ve ahenk özelliklerini belirleyiniz.
2. Heraklit’in Sularý þiirini ölçü bakýmýndan daha önce okuduðunuz þiirlerle karþýlaþtýrýnýz. Þair
ölçü konusunda nasýl bir tutum takýnmýþtýr? Sözlü olarak ifade ediniz.
3.
MAVÝ MAVÝYDÝ GÖKYÜZÜ
Mavi, maviydi gökyüzü
Bulutlar beyaz, beyazdý
Boþluðu ve üzüntüsü
Ýçinde ne garip yazdý...
...
Kim bilir þimdi nerdesin?
Senindir yine akþamlar;
Merdivende ayak sesin
Rýhtým taþýnda gölgen var.
Ahmet Hamdi TANPINAR
MOSKOVA'DA HERAKLÝT'Ý DÜÞÜNÜÞ
…
Heraklit! Heraklit!
Akar suya kabil mi vurmak kilit?
Ýþte,
ýþýldýyor güneþte
kalýn mermer sütunlar!
Bunlar
Sezar’larýn imparatorluðundan geliyor,
beyaz tokalý Patrisiyen’ler gibi yükseliyor
arkamýzda kalan
yolun üstünde!..
…
Nâzým Hikmet RAN
Öz þiir anlayýþýna baðlý olan Ahmet Hamdi TANPINAR’ýn Mavi Maviydi Gökyüzü ve toplumcu
gerçekçi þiir anlayýþýna baðlý olan Nâzým Hikmet'in Moskova’da Heraklit’i Düþünüþ adlý þiirinden alýnan yukarýdaki parçalar ile Heraklit'in Sularý þiirini imge ve söyleyiþ bakýmýndan karþýlaþtýrarak benzer ve farklý yönlerini tespit ediniz. Ulaþtýðýnýz sonuçlarý defterinize yazýnýz.
4. Heraklit’in Sularý þiirinin yapý özelliklerini ve yapýyý oluþturan birimlerin birbiriyle iliþkisini
belirleyerek tahtaya yazýnýz.
5. Heraklit’in Sularý þiirinin temasýný bulunuz. Sanat eserinin temel konusundan hareketle
temanýn neyi ifade ettiðini belirleyerek sözlü olarak ifade ediniz.
Sýnýf iki gruba ayrýlýr. Birinci grup Heraklit’in Sularý þiirinin tema ile dil ve söyleyiþ özellikleri arasýnda bir iliþki olup olmadýðýný, ikinci grup þairin bireysel duyuþ ve düþünüþünü ifade ederken hangi kaynaklardan yararlandýðýný tespit eder. Ulaþýlan sonuçlar grup sözcüleri tarafýndan tahtaya yazýlýr.
6. Daha önce okuduðunuz þiirlerden yola çýkarak Heraklit’in Sularý þiirinin temasýnýn edebî
gelenek içindeki yerini tartýþýnýz. Sonuçlarý defterinize yazýnýz.
7. Büyük filozof Heraklit’in “Her þey akar.” ve “Ayný nehre iki kez giremeyiz; (nehre ikinci kez
girdiðimizde biz) hem biziz hem deðiliz.” sözlerinden yola çýkarak Heraklit’in Sularý adlý þiiri yorumlayýnýz.
8. Heraklit’in Sularý þiiri hakkýndaki duygu ve düþüncelerinizi sözlü olarak ifade ediniz.
Behçet NECATÝGÝL rolünü üstlenen öðrenci tahtaya gelir ve sorulan sorulara cevap verir.
9. Heraklit’in Sularý adlý þiirin Behçet NECATÝGÝL’in þiir dünyasýnda ve Türk edebiyatýndaki yeri
ile ilgi düþüncelerinizi sözlü olarak ifade ediniz.
79
rinna-rinnan-nay
melengecin dalýnda çifte sýðýrcýk diley çifte sýðýrcýk
ciðerime ateþ deðdi öley diley öley gencecik
zehir pamuk ýrgatlýðý gavur gündelikçilik
rinna-rinnan-nay
yüreðim bölündü lay
damarlarým delindi
kan gider kan gider
melengecin dalýnda çifte saksaðan diley çifte saksaðan
boynumda dönüp batýr öley diley þol kahbe devran
aðlarým bir yandan kan kusarým bir yandan
rinna-rinnan-nay
ellerim kýrýldý lay
gözüm seli duruldu
kum gider kum gider
melengecin dalýnda çifte güvercin diley çifte güvercin
eðnimde göynek yok öley diley ayaðým yalýn
ölürsem kahrýmdan öldüðüm bilin
rinna-rinnan-nay
yollarým kapandý lay
bulutlar parçalandý
gün gider gün gider
melengecin dalýnda çifte ispinoz diley çifte ispinoz
azýktan yetimim öley diley katýktan öksüz
dirliksiz düzensiz hanidir hürriyetsiz
Jean-François MILLET(1814-1875)
(Jan Fransuva MÝLE)
Baþak Toplayan Kadýnlar (Detay)
rinna-rinnan-nay
künyemiz yazýldý lay
kervanýmýz dizildi
can gider can gider
Attilâ ÝLHAN
Sisler Bulvarý
1. rinna-rinnan-nay þiirinde ahengi saðlayan unsurlarý belirleyiniz.
80
2.
TÜRKÜ
Yayla suyu yan gider,
Açma yaram kan gider,
Dumanlý daðlar yaylalar hey.
Yaylalýsýn hey,
Edalýsýn hey,
Sevdalýsýn hey,
Sen benimsin hey.
Yayla suyu pek duru,
Giderim gurbete doðru,
Dumanlý daðlar yaylalar hey.
Yaylalýsýn hey,
Edalýsýn hey,
Sevdalýsýn hey,
Sen benimsin hey.
...
Anonim
.
Yukarýdaki türkü ile rinna-rinnan-nay þiirini ses akýþý, ahenk ve ölçü bakýmýndan karþýlaþtýrýnýz.
Þairin dil ve ölçü bakýmýndan hangi gelenekten ve ondan farklý olarak hangi imkânlardan yararlandýðýný sözlü olarak ifade ediniz.
3. rinna-rinnan-nay þiirinin yapý özelliklerini tahtaya yazarak þiirde yapýyý oluþturan birimlerin birbiriyle iliþkisini sözlü olarak ifade ediniz.
4. rinna-rinnan-nay þiirinin temasýný bulunuz. Temanýn edebî gelenek içerisindeki yeriyle ilgili
düþüncelerinizi sözlü olarak ifade ediniz.
5. Sanat eserinin temel konusundan hareketle temanýn neyi ifade ettiðini söyleyiniz.
Sýnýf iki gruba ayrýlýr. Grup sözcüleri seçilir. Birinci grup rinna-rinnan-nay þiirinin tema ile dil ve
söyleyiþ özellikleri arasýnda bir iliþki olup olmadýðýný, ikinci grup þairin bireysel duyuþ ve
düþünüþünü ifade ederken hangi kaynaklardan ve kendinden önceki hangi geleneklerden yararlandýðýný tespit eder. Ulaþýlan sonuçlar grup sözcüleri tarafýndan tahtaya yazýlýr.
6. Yaptýðýnýz araþtýrmadan, Attilâ ÝLHAN’ýn rinna-rinnan-nay þiiri ile okuduðunuz diðer þiirlerinden yola çýkarak Attilâ ÝLHAN'ýn baþlattýðý “Mavi Hareketi”nin genel özellikleri hakkýnda hangi
çýkarýmlarda bulunabilirsiniz? Tespitlerinizi arkadaþlarýnýzla paylaþýnýz.
7. rinna-rinnan-nay þiiri hakkýndaki duygu ve düþüncelerinizi sözlü olarak ifade ediniz.
Attilâ ÝLHAN rolünü üstlenen öðrenci tahtaya gelir ve sorulan sorulara cevap verir.
8. Attilâ ÝLHAN’ýn sýnýfa getirdiðiniz þiirlerinden beðendiðiniz birisini ezberleyiniz.
9. rinna-rinnan-nay þiirinin Attilâ ÝLHAN’ýn þiir sanatýnda ve Türk edebiyatýndaki yeri ile ilgili
düþüncelerinizi sözlü olarak ifade ediniz.
81
BU ELLER MÝYDÝ
Bu eller miydi masallar arasýndan
Rüyalara uzattýðým bu eller miydi.
Arzu dolu, yaþamak dolu,
Bu eller miydi resimleri tutarken uyuyan.
Bilyalarýn aydýnlýk dünyacýklarý
Bu eller miydi hayatý o dünyalarýn.
Altýn bir oyun gibi eserdi
Altýn tüylerinden mevsimin rüzgârý.
Topraktan evler yapan bu eller miydi
Ki þimdi deðmekte toprak olan evlere.
El iþi vazifelerin önünde
Týrnaklarýný yiyerek düþünmek ne iyiydi.
Kaybolmuþ, o çizgilerden
Falcýnýn saadet dedikleri.
O köylü çakýsýnýn kestiði yer
Söðüt dallarýndan düdük yaparken...
Bu eller miydi kesen mavi serçeyi
Birkaç damla kan ki zafer ve kahramanlýk.
Yorganýn altýna saklanarak,
Bu eller miydi sevmeyen geceyi.
Ayrýlmýþ sevgili oyuncaklardan
Kýrmýþ küçük þiþelerini.
Ve her þeyden ve her þeyden sonra
Bu eller miydi Allah’a açýlan!
Fazýl Hüsnü DAÐLARCA
Çocuk ve Allah
1. Bu Eller miydi þiirinde ahengi saðlayan unsurlarý belirleyiniz.
2.
YAÐMUR YAÐADURSUN
Dýþarda yaðmur yaðadursun,
Ve içerdeyse bütün eþyan,
Esmeyip senin gibi her an,
Pencerelerden bakadursun.
Dýþarda yaðmur yaðadursun;
Ve yaðmur gibi sonsuz olan
Gözyaþlarýn ve sayýklaman,
Camlarda halka halka dursun.
...
Cahit Sýtký TARANCI
Yukarýdaki þiir ile Bu Eller miydi þiirini ses akýþý, ahenk ve ölçü bakýmýndan karþýlaþtýrýnýz. Þairin
dil ve ölçü bakýmýndan gelenekle iliþkisini ve ondan farklý olarak hangi imkânlardan yararlandýðýný
sözlü olarak ifade ediniz.
82
3. Bu Eller miydi þiirini yapý bakýmýndan inceleyerek Yaðmur Yaðadursun þiiriyle karþýlaþtýrýnýz.
Benzer ve farklý yönleri aþaðýdaki þemaya yazýnýz.
BU ELLER MÝYDÝ - YAÐMUR YAÐADURSUN
Benzerlikler
Farklýlýklar
....................................................
........................................................
..........................................................
..............................................................
........................................................
..............................................................
4. Bu Eller miydi þiirinin temasýný bulunuz. Temanýn edebî gelenek içerisindeki yeriyle ilgili
düþüncelerinizi sözlü olarak ifade ediniz.
5. Bu Eller miydi þiirinin temasý ile dil ve söyleyiþ özellikleri arasýnda bir iliþki olup olmadýðýný
tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonuçtan hareketle þairin seçtiði temayý iþlerken nasýl bir arayýþ içerisinde
olduðunu sözlü olarak ifade ediniz.
Sýnýf iki gruba ayrýlýr. Grup sözcüleri seçilir. Birinci grup Bu Eller miydi þiiri ile Yaðmur
Yaðadursun þiirini imge ve söyleyiþ bakýmýndan karþýlaþtýrýr. Ýkinci grup Bu Eller miydi þiiri ile
Federico GARCIA LORCA (Federiko GARSÝYA LORKA)’nýn aþaðýdaki Atlýnýn Türküsü þiirini bireysel duyuþ ve düþünüþün ifade ediliþ þekli bakýmýndan karþýlaþtýrýr. Grup sözcüleri ulaþýlan sonuçlarý
sözlü olarak açýklar. Buradan hareketle þairin imgede, söyleyiþte ve bireysel olanýn ifade ediliþinde
hangi kaynaklardan yararlandýðý belirlenerek deftere yazýlýr.
ATLININ TÜRKÜSÜ
Kurtuba
Uzakta tek baþýna
Ay kocaman at kara
Torbamda zeytin kara
Bilirim de yollarý
Varamam Kurtuba’ya
Ovadan geçtim yel geçtim
Ay kýrmýzý at kara
Ölüm gözler yolumu
Kurtuba surlarýnda
Yola baktým ama yol uzun
Caným atým yaman atým
Etme eyleme ölüm
Varmadan Kurtuba’ya
Kurtuba
Uzakta tek baþýna
Federico GARCIA LORCA
çev.: M. C. ANDAY - S. EYÜBOÐLU
Dünya Yazýnýndan Seçilmiþ
Çeviri Þiirler
6. Bu Eller miydi þiiri hakkýndaki duygu ve düþüncelerinizi sözlü olarak ifade ediniz.
Fazýl Hüsnü DAÐLARCA rolünü üstlenen öðrenci tahtaya gelir ve sorulan sorulara cevap verir.
83
1.
SÝVAS YOLLARINDA
Sivas yollarýnda geceleri
Katar katar kaðnýlar gider
Tekerleri meþeden.
Aðýz dil vermeyen köylüler
Odun mu, tuz mu, hasta mý götürürler?
Aðýr aðýr kaðnýlar gider
Sivas yollarýnda geceleri.
Ne, yýldýzlar kaynaþýr gökyüzünde,
Ne, sevdayla dolar taþar gönüller.
Bir rüzgâr eser ki býçak gibi
El ayak þiþer.
Sivas yollarýnda geceleri
Aðýr aðýr kaðnýlar gider.
Kamyonlar gelir geçer, kamyonlar gider
Toz duman içinde,
Þavký vurur yollara,
Arabalar daðýlýr þoförler söver,
Sivas yollarýnda geceleri
Katar katar kaðnýlar gider.
Cahit KÜLEBÝ
Seçme Þiirler
1940’larda eser vermeye baþlayan ve Garip dýþýnda yeniliði sürdüren þairlerden Cahit
KÜLEBÝ’nin Sivas Yollarýnda þiirini yapý, tema, dil ve anlatým bakýmýndan inceleyiniz. Buradan
hareketle Cahit KÜLEBÝ’nin Türk þiirindeki yerini belirleyip sonucu defterinize yazýnýz.
2.
SÝZLERÝ GÖRÜYORUM
Sizleri görüyorum, bahçemizdeki çamlar,
Bütün gün gölgesinde oynadýðým dost badem.
Derken dallardan, ýlýk, iniveren akþamlar:
Evine dönen babam, camda bekleyen annem.
Ah, bütün sevdiklerim, bütün kaybettiklerim!
Neyi arayým, yerde kurt, göklerde yýldýz mý?
Babam, annem, evimiz, bahçem, çitlenbiklerim,
Sizler rüya mýydýnýz, sizler yaþadýnýz mý?
Ziya Osman SABA
Geçen Zaman
84
ÝNSANLAR
Ne kadar severim o insanlarý!
O insanlarý ki, renkli, silik
Dünyasýnda çýkartmalarýn
Tavuklar, tavþanlar ve köpeklerle beraber
Yaþayan insanlara benzer.
Orhan Veli KANIK
Bütün Þiirleri
Yukarýda öz þiir ve Garip anlayýþýna baðlý iki þairin þiirleri verilmiþtir. Bu þiirleri, rinna-rinnannay, Heraklit’in Sularý, Bu Eller miydi ve Sivas Yollarýnda adlý þiirlerle yapý, tema, dil ve anlatým
bakýmýndan karþýlaþtýrýnýz. Behçet NECATÝGÝL, Attilâ ÝLHAN, Fazýl Hüsnü DAÐLARCA ve Cahit
KÜLEBÝ’nin öz þiir, toplumcu gerçekçi þiir ve Garip þiiri anlayýþlarýna baðlý þairlerle benzer ve farklý yönlerini belirleyerek Türk þiir geleneðini nasýl yorumladýklarýný sözlü olarak ifade ediniz.
3. Garip dýþýnda yeniliði sürdüren þairlerin belirli bir akým etrafýnda toplanmayýþý, bu þairlerin
eðilimleri ve dönemin edebî manzarasý hakkýnda size neler düþündürüyor? Sözlü olarak ifade ediniz.
4.
SÜMBÜL ÝLE KUYU
sümbül sinan! seni aðýr
kuyulardan derledim; seni
aþklara, aþklara yolladým
ve tayy-ý zaman
güzleri vardýr.
iþte bu söz aðarýr dizelerde
bu ‘akþam’dýr ve o’dur
sende kalan, sende kalan...
sümbül sinan! bir suyu
öper gibi geçtin tenimizden
iþte bu, bir kuytuyu
okþamak ve var olmaktýr
bir dað kendi gölgesinde kaybolur
ve bu su, bu akar su
yeniden-akmayý öðrenir
sende duran, sende duran...
sümbül sinan! hüzünler
durmuyor; her þey gelgit…
bir yaprak, kendini sürgit
sana benzetiyor
bu kuyu, kalbim ve talanla
birlikte büyüyen kuyu
kendi dibindeki çiçekle besleniyor
sende solan, sende solan…
ah, tayy-ý zaman, tayy-ý zaman
Hilmi YAVUZ
Erguvan Sözler
Sümbül Efendi Türbesi, Ýstanbul
85
BÝRAZDAN GÜN DOÐACAK
Beton duvarlar arasýnda bir çiçek açtý
Siz kahramanýsýnýz çelik diþliler arasýnda direnen insanlýðýn
Saçlarýnýz ýstýrap denizinde bir tutam baþak
Elleriniz kök salmýþ aðacýdýr zamana
O inanmýþlar çaðýnýn.
Zaman akar yer direnir gökyüzü kanat gerer
Siz ölümsüz çiçeði taþýrsýnýz göðsünüzde
Karanlýðýn ormanýnda iman güneþidir gözünüz
Soluðunuz umutsuz ceylanlarýn gözyaþýna sünger.
Gün doðar rüzgâr eser bulut dolanýr
Rahmet þarkýsý söyler yaðmurlar
Alnýnýz en soylu isyandýr demir külçelere
Gürültü susar ses donar sevgi tohumu patlar
Sessiz bir bombadýr konuþur derinlerde.
Ey bizim sabýr yüzlü topraðýmýzýn kutsal aðacý
Sen bize hayatsýn umutsun mezarlar kadar derin
Bizi tutan bir þey varsa dirilten o sensin
Üzerinde uyuduðumuz yavru kuþlarýn tüy renkli sýcaklýðý.
Ey damarlarýmýzda donan buz yüklü heykeller beldesinden
Yýkýntýlar sonrasý sarýndýðým þefkat anasý
Ey daðlarý yerinden oynatan ses ey mermeri toz eden rüzgâr
Ey âlemi donatan ýþýk topraða can veren el.
Gün olur toprak uyanýr aðaç uyanýr uyanýr böcekler
Sarý bozkýr titrer çýplak daðlar yeþerir gök yýkanýr kirli dumanlardan
Su coþar deniz kabarýr canlanýr ölü þehirler
Yemyeþil bir rüzgâr eser yýldýzlar arasýndan.
Þimdi siz taþýyorsunuz müjdenin kurþun yükünü
Çatlayacak yalanýn çelik kabuðu
Sizin bahçenizde büyüyecek
Aþkýn ve inancýn güneþ yüzlü çocuðu.
Erdem BAYAZIT
Þiirler
AYNA
Ve gözüm eþyamda deðil
Yoruldum maddemden
Ta ki dünya bitti
Köþk kurdum sakin oldum
Dehlizsiz ve tabakasýz
Kör bir hayvan gibi
Rýzkýna etiyle yanaþan
Karanlýk bir evdir gövdem
Güneþte asla karanlýk yoktur dediler
Ve onlar yoluna cihet ettim vatan tuttum
Büyük yeni bir hayat bildim
Yeni yeni bildim yoksa ölüyordu bir þey
Bir insan binasý yýkýlýyordu durmadan
Cahit ZARÝFOÐLU
Þiirler
1960 sonrasý Türk þiirinin temsilcileri arasýnda yer alan Hilmi YAVUZ, Erdem BAYAZIT ve Cahit
ZARÝFOÐLU’nun yukarýdaki þiirlerini yapý, tema, dil ve ahenk bakýmlarýndan inceleyiniz. Bu þiirlerde kullanýlan
kelime ve ifadelerin þiir ve düþünce geleneklerimizle iliþkisi hakkýnda çýkarýmlarda bulunarak söz konusu þairlerin
Türk þiirindeki yenilik arayýþlarý içerisinde nerede durduklarýný tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonucu defterinize yazýnýz.
86
1. Aþaðýdaki cümlelerin karþýsýna yargýlar doðru ise (D), yanlýþ ise (Y) yazýnýz.
- Toplum için sanat anlayýþýný benimseyen toplumcu gerçekçiler, dünyayý deðiþtirmenin onu
anlamaktan daha önemli olduðunu savunmuþlardýr.
( )
- Behçet NECATÝGÝL örnek davranýþlarýyla, aile yaþantýsý ve çevresiyle ideal insaný anlatmaya çalýþmýþtýr.
( )
- Hilmi YAVUZ ve Cahit ZARÝFOÐLU toplumcu gerçekçi akýma baðlý þiirler yazmýþlardýr. ( )
2. Aþaðýdaki noktalý yerlere uygun kelimeleri yazýnýz.
Attilâ ÝLHAN’ýn 1955 -1956 yýllarýnda çýkardýðý ……...….. adlý derginin etrafýnda toplanan
gruba ……………..…… denmiþtir.
3. Aþaðýdaki þair-eser eþleþtirmelerinden hangisi yanlýþtýr?
A) Cahit ZARÝFOÐLU - Ýþaret Çocuklarý
B) Behçet NECATÝGÝL - Kapalýçarþý
C) Hilmi YAVUZ - Zaman Þiirleri
D) Cahit KÜLEBÝ - 835 Satýr
E) Attilâ ÝLHAN - Ben Sana Mecburum
4. Tokat’ta doðmuþtur. Ýlkokulu Niksar’da, liseyi Sivas’ta bitirmiþtir. Halk þiirinden, türkülerden
yararlanmýþtýr. Konu olarak yurt ve insan sevgisini iþlemiþtir. Sivas Yollarýnda, Tokat’a
Doðru gibi þiirlerinde çocukluðunun ve gençlik yýllarýnýn geçtiði yörelerden izlenimlerini yansýtmýþtýr.
Bu parçada sözü edilen þair aþaðýdakilerden hangisidir?
A) Faruk Nafiz ÇAMLIBEL
B) Sezai KARAKOÇ
D) Ahmet OKTAY
C) Cahit KÜLEBÝ
E) Erdem BAYAZIT
5. Ýstanbul’da doðdu. Çeþitli illerde öðretmenlik yaptý. Ýlk þiiri olan Gece ve Yas lisede öðrenci
iken Varlýk dergisinde çýktý. Dünya edebiyatýndan otuza yakýn kitap çevirdi. Ýlk þiir kitabý
Kapalýçarþý’da geleneðin izleri görülür. Evler, Dar Çað, Yaz Dönemi, Sevgilerde þiir kitaplarýndan bazýlarýdýr. Günlük dilden ustaca yararlanýlan, günlük hayattan ve iç dünyadan yansýmalarýn ve tedirginliklerin görüldüðü þiirleri lirizmin ve felsefi duyarlýlýðýn özgün örnekleridir.
Bu parçada sözü edilen þair aþaðýdakilerden hangisidir?
A) Nâzým Hikmet RAN
B) Behçet NECATÝGÝL
C) Cahit ZARÝFOÐLU
D) Attilâ ÝLHAN
E) Necip Fazýl KISAKÜREK
XX. yy.ýn ilk yarýsýnda Batý’da ortaya çýkan düþünce, sanat ve edebiyat akýmlarý hakkýnda
araþtýrma yapýnýz (88. sayfadaki 3 ve 91. sayfadaki 14. soruya yöneliktir).
Edip CANSEVER, Turgut UYAR ve Sezai KARAKOÇ’un hayatlarý , eserleri ve edebî kiþilikleri
hakkýnda araþtýrma yapýnýz. Bu þairler ile Ýlhan BERK, Cemal SÜREYA ve Ece AYHAN’ýn þiirlerinden seçme yaparak bir sonraki derste okumak üzere sýnýfa getiriniz ( 88. sayfadaki hazýrlýk 1;
91. sayfadaki 13 ve 15, 92. sayfadaki 10 ve 94. sayfadaki 8. sorulara yöneliktir.).
Edip CANSEVER’in Gelmiş Bulundum Turgut UYAR’ýn Göğe Bakma Durağı ve Sezai
KARAKOÇ’un Þiirler-III ( Körfez, Þahdamar, Sesler) adlý þiir kitaplarýný okumayý unutmayýnýz.
87
6. Ýkinci Yeni Þiiri (1954-1960)
1. Ýlhan BERK, Edip CANSEVER, Turgut UYAR, Sezai KARAKOÇ, Cemal SÜREYA ve Ece
AYHAN’nýn sýnýfa getirdiðiniz þiirlerinden beðendiklerinizi yüksek sesle okuyunuz.
2. Þiirde yenilik sözü size neleri çaðrýþtýrýyor? Bugüne kadar okuduðunuz þiirlerden yola çýkarak
þiirin unsurlarýnda yenilik olarak nelerden bahsedebilirsiniz?
3. Yaptýðýnýz araþtýrmadan yola çýkarak XX. yüzyýlýn ilk yarýsýnda ortaya çýkan edebî akýmlarýn
söz konusu dönemin siyasi, ekonomik ve toplumsal olaylarýyla iliþkisi hakkýndaki çýkarýmlarýnýzý
sözlü olarak ifade ediniz.
4. Tercümenin kültür üzerindeki etkisi ve yabancý dil bilen þair, yazar ve entelektüellerin yabancý
eserleri orijinal dilden okumalarý sizce bir dili ve edebiyatý nasýl etkiler? Sözlü olarak ifade ediniz.
UMUTSUZLAR PARKI
III
Binlerce, ama binlerce yýldýr yaþýyorum
Bunu göklerden anlýyorum, kendimden anlýyorum biraz
Ýnsan, insan, insandan; ne iyi ne de kötü
Kolumu sallýyorum yürürken, kötüysem yüzümü buruþturuyorum
Çok eski bir yerimdeyim, çürüyen bir yerimden geliyorum
Öldüklerimi sayýyorum, yeniden doðduklarýmý
Anlýyorum, ama yepyeni anlýyorum býktýðýmý
Evlerde, köþebaþlarýnda deðiþmek diyorlar buna
Deðiþmek
Biri mi öldü, biri mi sevindi, deðiþmek koyuyorlar adýný
Bana kýzýyorlar sonra, ansýzýn bana
Kimi ellerini sürüyor, kimi gözlerini kapýyor yaþadýklarýma
Oysa ben düz insan, bazý insan, karanlýk insan
Ve geçilmiyor ki benim
Duvarlar, evler, sokaklar gibi yapýlmýþlýðýmdan.
Bilmezler, kýzmýyorum, bunu onlardan anlýyorum biraz
Erimek, bir olmak ve unutulmak içindeki onlardan
Ya da bir baþkaca þey: ben kendimi ayýrýyorum
O yapayalnýz olmaktaki kendimi
Böyleyken akýp gidiyorum bir nehir gerçeði gibi
Sanki ben upuzun bir hikâye
En okunmadýk yerlerimle
Yok artýk sýkýlýyorum.
Edip CANSEVER
Sonrasý Kalýr-1
1. Umutsuzlar Parký þiirini yüksek sesle okuyunuz. Ahengi saðlayan unsurlarý tespit ederek tahtaya yazýnýz.
88
2. Umutsuzlar Parký þiirinde belli bir ölçü var mýdýr? Ses akýþýný ve ritmi saðlayan en önemli
unsur nedir? Sözlü olarak ifade ediniz.
3.
BÝR GÜN ÝCADÝYE’DE
Bir gün Ýcadiye’de veya Sultantepe’de,
Bir beste kanatlanýr, birden olduðun yerde
Bir kâinat açýlýr geniþ, sonsuz, büyülü,
Bugünün rüzgârýnda yýkanan mazi gülü
Daðýlýr yaprak yaprak hayalindeki suya
Bir baþka gözle bakarsýn ömür denen uykuya…
Belki en hülyalýsý duyduðun masallarýn
O þafak saltanatý korularda dallarýn,
Her ufku tek baþýna bekleyen eski çamlar
Bir sýr gibi ömründen sýzdýrýlmýþ akþamlar,
Ardýçla kestanenin her yýllýk macerasý
Harap mezarlýklarda ölülerin rüyasý
Gelir ve tekrar doðar ölmüþ sandýðýn aþka
Anlarsýn ölüm yoktur geçen zamandan baþka!
Ahmet Hamdi TANPINAR
Bütün Þiirleri
Umutsuzlar Parký þiiriyle Bir Gün Ýcadiye’de þiirini ses, ritim ve dil bakýmýndan karþýlaþtýrýnýz.
Geleneksel cümle yapýsý ve kelime gruplarý bakýmýndan hangi þiir farklýdýr? Niçin? Tartýþýnýz.
Ulaþtýðýnýz sonuçlarý defterinize yazýnýz.
4. Aþaðýdaki noktalý yerlere þiirdeki eksiltili ifadelerden örnekler yazýnýz. Þiirde bu ifade tarzýna
niçin baþvurulduðunu sözlü olarak ifade ediniz.
.......................................................................................................................................................
............................................................................................................................................................
............................................................................................................................................................
5.
TARD U REKB
…
Bir þu’lesi var ki þem-i cânýn
Fânûsuna sýðmaz âsmânýn
Bû sîne-i berk-âþiyânýn
Seynâ dahi görmemiþ niþânýn
Efrûhte-î inâyetindir
Þehbâz-ý dil oldu evc-pervâz
Kim sayd-ý hümâya eyleyüp nâz
Zülfünde de olmaz âþiyân-sâz
Afveyle ki ey þeh-î felek-tâz
Günümüz Türkçesiyle
Can mumunun öyle bir yalýmý var ki gökyüzü
fanusuna bile sýðmaz. Bu þimþekler yuvasý olan
göðsün (gönlün) izini Tur Daðý bile görmemiþtir;
Senin inayetin, senin lütfun yaktý, parlattý onu.
Gönül dedikleri iri doðan, ta yücelere uçtu,
devlet kuþunu bile avlamaya nazlanmakta hatta
senin saçlarýnda bile yuva kurmamakta; affet ey
gökyüzünü at edinmiþ padiþah;
Perverde-i dest-i himmetindir
Bir âleme olmuþum ki vâsýl
Þebnemleri mihr ile mukaabil
Yok pertev-i mihre anda hâil
Nezdîk ü baîdi özge menzil
Kim firkatin ayn-ý vuslatýndýr
…
Þeyh Galip
Senin himmet elinde beslenip yetiþmiþtir.
Bir âleme ulaþmýþým ki çið taneleri bile
güneþle eþit; güneþin ýþýðýna orada engel yok.
Uzaðý, yakýný bir baþka konak yeri;
Ayrýlýðýn, sana kavuþmanýn ta kendisidir.
89
MEHTABDA LEYLEKLER
Kenâr-ý âba dizilmiþ, sükûn ile bekler
Füsûn-ý mâha dalan pür-hayâl leylekler…
Havâda bir gölü tanzîr eder semâ bu gece
Onun böcekleri gûya nücûmdur yekser…
Neden bu âb-ý semâvîde avlananlar yok
Bu haþr-ý nûr-ý hüveynâtý hangi kuþlar yer?
Eder bu hikmete gûyâ ki vakf-ý rûh u nazar
Füsûn-ý mâha dalan pür-hayâl leylekler.
Ahmet Haþim
Göl Saatleri
Sýnýf iki gruba ayrýlýr. Birinci grup Umutsuzlar Parký þiiriyle Þeyh Galip’in Tard u Rekb þiirini,
ikinci grup Ahmet Haþim’in Mehtapta Leylekler þiirini imge, söz sanatlarý ve çaðrýþým bakýmýndan
karþýlaþtýrýr. Benzer ve farklý noktalar tahtaya yazýlýr.
6. Umutsuzlar Parký þiirinde ifade edilenler herkesin duyup düþünebileceði türden midir?
Buradan hareketle þiirdeki dil ve anlatýmýn nasýl bir özellik gösterdiðini sebepleriyle birlikte tartýþýnýz.
Ulaþtýðýnýz sonucu aþaðýdaki boþ bırakılan yere yazýnýz.
......................................................................................................................................................
...........................................................................................................................................................
...........................................................................................................................................................
7. Sanki ben upuzun bir hikâye
En okunmadýk yerlerimle
Umutsuzlar Parký þiirinden alýnmýþ yukarýdaki mýsralarla Attilâ Ýlhan’ýn
Olmayacak þey bir insanýn bir insaný anlamasý
mýsrasýný uzak çaðrýþýmlar bakýmýndan karþýlaþtýrýnýz. Buradan hareketle Umutsuzlar Parký þiirindeki uzak çaðrýþýmlar taþýyan mýsralardan örnekler vererek bunlarýn þiirdeki iþlevini sözlü olarak ifade
ediniz.
8. Umutsuzlar Parký þiirini yapý bakýmýndan inceleyerek yapýyý oluþturan birimler arasýndaki
iliþkiyi sözlü olarak ifade ediniz.
9. Umutsuzlar Parký þiirinin temasýný bularak bunun edebiyat geleneði içindeki yeri ile ilgili
düþüncelerinizi sözlü olarak ifade ediniz.
10. Sanat eserinin temel konusundan hareketle Umutsuzlar Parký þiirinin temasýnýn neyi ifade
ettiðini sözlü olarak belirtiniz.
11. “Çok eski bir yerimdeyim, çürüyen bir yerimden geliyorum”
“Anlýyorum, ama yepyeni anlýyorum býktýðýmý”
“… unutulmak içindeki onlardan”
“O yapayalnýz olmaktaki kendimi”
“Yok artýk sýkýlýyorum.”
Yukarýdaki ifadeler þairin ruh hâliyle ilgili hangi ipuçlarýný vermektedir? Bu ruh hâli þiire nasýl bir
hava vermektedir? Tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonuçtan hareketle Ýkinci Yeni þiirindeki temalarýn özelliði
hakkýnda neler söyleyebilirsiniz? Tespitlerinizi tahtaya yazýnýz.
12. Umutsuzlar Parký þiiri hakkýndaki duygu ve düþüncelerinizi sözlü olarak ifade ediniz.
90
13. Yaptýðýnýz araþtýrmadan hareketle Umutsuzlar Parký þiirinin Türk þiir geleneði içindeki yerini
ve bu geleneði temsil eden þairlerin isimlerini aþaðýya yazýnýz.
......................................................................................................................................................
...........................................................................................................................................................
...........................................................................................................................................................
...........................................................................................................................................................
14. Yaptýðýnýz araþtýrmadan hareketle XX. yüzyýlýn ilk yarýsýnda Batý’da ortaya çýkan düþünce
ve edebiyat akýmlarý ile Umutsuzlar Parký þiiri arasýndaki iliþkiyi tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonuçtan
hareketle Ýkinci Yeni þiirinin kaynaklarý hakkýndaki düþüncelerinizi tahtaya yazýnýz.
15. Yaptýðýnýz araþtýrmadan hareketle defterinize Edip CANSEVER’in edebî ve fikrî yönü
hakkýnda bir paragraf yazýnýz. Yazdýklarýnýzý sýnýfta okuyarak arkadaþlarýnýzla paylaþýnýz.
16. Umutsuzlar Parký þiirinin Edip CANSEVER’in þiir dünyasýnda ve Türk þiirindeki yeriyle ilgili
çýkarýmlarda bulununuz.
KURTARMAK BÜTÜN KAYGILARI
Sularsa akmak birgün birgün birgün
Birgün daðlara çýkmak birer birer daðlara çýkmak birgün
Çýkmak çýkmak birer birer birgün daðlara daðlara birgün
Birgün birer daðlara
Ah nasýl daðlara birgün
Ey yorgun atlar, ey geri dönenler, sayý bilmeyen çocuklar
Ey birgün
Çiçek açmak birgün
Daðlara daðlara birer birer daðlara
Otlarý büyümek birgün
Birgün köyler kentler yýkanýk damlar geri dönmek birgün
Birgün yeni dönmek
Birgün daðlara çýkmak birer birer çýkmak çýkmak
Su yürümek güneþ bilmek
Yeniden orda otlarda orda yeniden orda orda
Bitkin bir gül bulmak ve geri dönenler birgün
Ey yorgun atlar, sayý bilmeyen çocuklar
Ey bütün hazýr elbiseciler ey,
Birgün olmak, küskün keþiþlerden olmamak birgün
Daðlara daðlara çýkmak sular köprüler sular birgün çýkmak
Eski kaba arabalardan inip birgün çýkmak
Daðlara daðlara daðlara baþka hiç
Birgün daðlara.
Turgut UYAR
Büyük Saat
1. Kurtarmak Bütün Kaygýlarý þiirinde ritmi ve ahengi saðlayan unsurlarý sözlü olarak ifade ediniz.
2. Kurtarmak Bütün Kaygýlarý þiirindeki cümle ve kelime gruplarýnýn dikkat çekici yönü nedir?
Sözlü olarak ifade ediniz.
3. Kurtarmak Bütün Kaygýlarý þiirini söz sanatlarý ve imgeler açýsýndan inceleyerek þiirin daha
önceki dönemlere göre imge bakýmýndan nasýl bir özellik gösterdiðini sözlü olarak ifade ediniz.
91
YENÝ MEKTUP ALDIM GÜL YÜZLÜ YÂRDAN
Yeni mektup aldým gül yüzlü yârdan
Gözletme yollarý gel deyi yazmýþ
Sivr’alan köyünden bizim diyardan
Daðlar mor menevþe gül deyi yazmýþ
Beserek’te lale sümbül yürüdü
Güldede’yi çayýr çimen bürüdü
Karataþ’ta kar kalmadý eridi
Akar gözüm yaþý sel deyi yazmýþ
Eðlenme gurbette yayla zamaný
Mevlayý seversen aðlatma beni
Benek benek mektuptadýr niþaný
Gözyaþým mektupta pul deyi yazmýþ
Kokuyor burnuma Sivr’alan köyü
Serindir daðlarý soðuktur suyu
Yâr mendil göndermiþ yadigâr deyi
Gözünün yaþýný sil deyi yazmýþ
Veysel bu gurbetlik kâr etti cana
Karýþtýr göçünü ulu kervana
Gün geçirip fýrsat verme zamana
Sakýn uzamasýn yol deyi yazmýþ
Âþýk Veysel
Dostlar Beni Hatýrlasýn
Sýnýf iki gruba ayrýlýr. Birinci grup Âþýk Veysel’in þiirini, ikinci grup Kurtarmak Bütün Kaygýlarý
þiirini anlamda açýklýk ve kapalýlýk, dil ve anlatýmda bireysellik bakýmýndan inceler. Grup sözcüleri
tarafýndan açýklanan sonuçlar sebepleriyle birlikte deftere yazýlýr.
4. Kurtarmak Bütün Kaygýlarý þiirinde uzak çaðrýþýmlar taþýyan mýsralardan örnekler vererek
bunlarýn þiirdeki iþlevini sözlü olarak ifade ediniz.
5. Kurtarmak Bütün Kaygýlarý þiirini yapý bakýmýndan inceleyerek yapýyý oluþturan birimlerin birbiriyle iliþkisini sözlü olarak ifade ediniz.
6. Kurtarmak Bütün Kaygýlarý þiirinin temasýný bularak temanýn edebiyat geleneði içindeki yeri
ile ilgili düþüncelerinizi sözlü olarak ifade ediniz.
7. Kurtarmak Bütün Kaygýlarý þiirinde iþlenen tema ile “bunalým” kavramý arasýnda nasýl bir iliþki kurulabilir? Tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonucu sosyal ve tarihî gerçeklerle iliþkilendirerek defterinize
yazýnýz.
8. Kurtarmak Bütün Kaygýlarý þiirinin sizde uyandýrdýðý çaðrýþýmlarý ve bu çaðrýþýmlarýn þiirin
anlamýyla iliþkisini sözlü olarak ifade ediniz.
9. Kurtarmak Bütün Kaygýlarý þiirinin Türk þiir geleneði içindeki yerini belirleyerek sonuçlarý defterinize yazýnýz.
10. Yaptýðýnýz araþtýrmadan hareketle defterinize Turgut UYAR’ýn fikrî ve edebî yönü hakkýnda
bir paragraf yazýnýz. Yazdýklarýnýzý sýnýfta okuyarak arkadaþlarýnýzla paylaþýnýz.
11. Kurtarmak Bütün Kaygýlarý þiirinin Turgut UYAR’ýn þiir dünyasýnda ve Türk þiirindeki yeriyle
ilgili çýkarýmlarda bulununuz.
92
ÞEHRAZAT
Sen gecenin gündüzün dýþýnda
Sen kalbin atýþýnda kanýn akýþýnda
Sen Þehrazat bir lamba bir hükümdar bakýþýnda
Bir ölüm kuþunun feryadýný duyarsýn
Sen bir rüya geceleyin gündüzün
Sen bir yaðmur ince hazin
Sen þarkýlarca büyük uzun
Sen yolunu kaybeden yolcularýn üstüne
Bir ömür boyu yaðan bir ömür boyu karsýn
Sen merhamet sen rüzgâr sen tiril tiril kadýn
Sen bir mahþer içinde en aziz yalnýzlýðý yaþadýn
Sen baþýný çeviren cellatbaþýnýn güne
Sen öyle ki sen diye diye seni anlayamayýz.
Þehrazat ah Þehrazat Þehrazat
Sen sevgili sen can sen yârsýn.
Sezai KARAKOÇ
Þiirler-III (Körfez, Þahdamar, Sesler)
1. Þehrazat þiirini yüksek sesle okuyunuz. Þiirdeki ses akýþýný, ritmi ve ahengi saðlayan unsurlarý
tespit ederek tahtaya yazýnýz.
2.
NERDESÝN
Geceleyin bir ses böler uykumu,
Ýçim ürpermeyle dolar:— Nerdesin?
Arýyorum yýllar var ki ben onu,
Âþýkýyým beni çaðran bu sesin.
Gün olur sürüyüp beni derbeder,
Bu ses rüzgârlara karýþýr gider.
Gün olur peþimden yürür beraber,
Ansýzýn haykýrýr bana:— Nerdesin?
Bütün sevgileri atýp içimden,
Varlýðýmý yalnýz ona verdim ben,
Elverir ki bir gün bana derinden,
Ta derinden bir gün bana “Gel” desin.
Ahmet Kutsi TECER
Ahmet Kutsi TECER’in Bütün Þiirleri
Sezai KARAKOÇ’un Þehrazat ve Ahmet Kutsi TECER’in Nerdesin þiirinde geçen imge ve söz
sanatlarýndan örnekler vererek hangi þiirde imge ve söz sanatlarýnýn daha büyük önem kazandýðýný
sözlü olarak ifade ediniz.
3. Þehrazat þiirinde geçen gece-gündüz, hükümdar, cellat baþý, yaðmur, kar, merhamet
kelimelerinin sizde uyandýrdýðý çaðrýþýmlarý sözlü olarak ifade ediniz. Bu çaðrýþýmlarýn þiirdeki rolü
ile ilgili düþüncelerinizi arkadaþlarýnýzla paylaþýnýz.
4. Þehrazat þiirini yapý bakýmýndan inceleyerek yapýyý oluþturan birimlerin birbiriyle iliþkisini
sözlü olarak ifade ediniz.
5. Þehrazat þiirinin temasýný bulunuz. Bu þiiri ve Sezai KARAKOÇ’un okuduðunuz diðer þiirlerini, temanýn nitelikleri ve þairin ruh hâli açýsýndan Ýkinci Yeni’nin diðer þairleriyle karþýlaþtýrýnýz.
Ulaþtýðýnýz sonucu defterinize yazýnýz.
93
6. Þehrazat þiirindeki temanýn insana özgü gerçeklikle iliþkisi üzerine düþüncelerinizi sözlü
olarak ifade ediniz.
7. Þehrazat þiiri hakkýndaki yorumlarýnýzý sözlü olarak ifade ediniz.
8. Yaptýðýnýz araþtýrmadan hareketle defterinize Sezai KARAKOÇ’un fikrî ve edebî yönü hakkýnda bir paragraf yazýnýz. Yazdýklarýnýzý sýnýfta okuyarak arkadaþlarýnýzla paylaþýnýz.
9. Þehrazat þiirinin Sezai KARAKOÇ’un þiir dünyasýnda ve Türk þiirindeki yeriyle ilgili çýkarýmlarda bulununuz.
1.
SENDEN UTANIYORUM
Senden utanýyorum deniz kenarý
Hep böyle iþsiz olduðum
Böyle parasýz kaldýðým zamanlar mý
Ziyaretine geleceðim?
Bak yarýn memuriyete baþlýyorum,
Öbür gün evleneceðim galiba,
Artýk seni bizim evde beklerim
Deniz kenarý.
…………………………....................
EÞDEÐERÝYLE YAN
Eþdeðeriyle yan yana yürürken
Cehennem sokaðýnda birey olmak,
Ve en inceldikten sonra
Ýlkel sözcüklerle konuþmak seninle.
Saat beþ nalburlarý pencerelerden
Madenî paralar gösteriyorlar,
Yalnýzlýðý soruyorlar, yalnýzlýk,
Bir ovanýn düz oluþu gibi bir þey.
Hiçbir þeyim yok akýp giden sokaktan baþka
Keþke yalnýz bunun için sevseydim seni.
………………………………..........................
Yukarýda Melih Cevdet ANDAY’dan ve Cemal SÜREYA’dan birer þiir verilmiþtir. Bu þiirleri yapý,
tema, dil ve anlatým bakýmlarýndan inceleyerek hangi þiirin hangi þaire ait olduðunu belirleyiniz.
Þairlerin adlarýný þiirlerin altýndaki noktalý yerlere yazýnýz.
Sýnýf iki gruba ayrýlýr. Birinci grup Ýkinci Yeni þiirini “þiirde anlam”, ikinci grup “þiir dili” açýsýndan
deðerlendirir. Grup sözcüleri ulaþýlan sonuçlarý sözlü olarak açýklar.
2. Ýkinci Yeni þiirinde þaire özgü duyuþ ve anlatýma önem verilmesinin sebebi sizce ne olabilir?
Sözlü olarak ifade ediniz.
94
Wassily Kandinsky (Vasili Kandinski) (1866-1944)
Marc Chagall (Mark Þagal,1887-1985)
Sýnýf iki gruba ayrýlýr. Grup sözcüleri seçilir. Birinci grup yukarýdaki resimlerin klasik resim sanatýndan farklý olan yönlerini, ikinci grup Ýkinci Yeni şiirinin daha önceki dönemlerden farklý olan yönlerini
belirler. Grup sözcüleri sonuçlarý sebepleriyle birlikte açýklar. Buradan hareketle yukarýdaki resimler
ile Ýkinci Yeni Þiiri arasýndaki benzerlikler sözlü olarak ifade edilir.
3. a. XIX. yy. þairlerinden LERMONTOV ile XX. yy. þairlerinden CUMMINGS (KAMÝNGS)’in
aþaðýdaki þiirlerini imge, söyleyiþ, dil ve yazým kurallarý bakýmýndan karþýlaþtýrýnýz. Ýkinci yeni
þiirinin bu þiirlerden hangisiyle iliþkilendirilebileceðini tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonuçtan hareketle
Ýkinci Yeni Þiirinin Batý þiirindeki hangi dönem ya da gelenekten etkilendiðini defterinize yazýnýz.
b. Ýkinci Yeni şiiri tema ve ruh hâli bakýmýndan aþaðýdaki þiirlerden hangisiyle iliþkilendirilebilir?
Bu bize Ýkinci Yeni şiirinin hangi özelliðini gösterir? Sözlü olarak ifade ediniz.
HEM ÜZÜNTÜ HEM KEDER
MÜGE VE MÝNE VE MENEKÞE VE MAYIS
Hem üzüntü, hem keder; kime el uzatýrsýn?
Bu bahtsýz anlarda, tutacak kim var?..
Arzular... sonu gelmez, ne çare arzularýn.
Yýllar geçmededir, en güzel yýllar!
müge ve mine ve menekþe ve mayýs
indiler kumsala (bir gün oynamaya)
ve müge bir istiridye kabuðu buldu þarký söylerken
öyle sevimliydi ki anýmsamýyordu dertlerini; ve
Sevmek, fakat kimi? Bir zaman için nafile,
mine arkadaþ oldu karayavurmuþ bir yýldýzla
Ve mümkün de deðil daima sevmek;
ordaydý denizyýldýzý beþ yorgun parmaðýyla;
Ve yok artýk, maziden içimde bir iz bile,
Neþem, tasam, her þey deðersiz, demek. ve menekþeyi korkunç bir þey kovaladý
kaçtý kýyýya üfleyerek hava kabarcýklarýný; ve
Ýhtiraslar mý? Bugün deðilse yarýn, heyhat!
Onlar da susar, mantýk konuþunca.
mayýs döndü eve her yaný düzgün bir kaya ile
Ve etrafa dikkatli bakýnca, zaten hayat
dünya gibi küçücük yalnýzlýk gibi kocaman.
Âdeta bir þaka; boþ ve aptalca.
hep yitirdiðimiz için (bir sen ya da bir ben gibi)
M. Y. LERMONTOV denizde bulduklarýmýzýn çoðu kendikendimiz deðil mi
çev.: D. SORAKIN - S. AYTEKÝN
E. E. CUMMINGS
Tercüme, Þiir Özel Sayýsý
çev.: Tuðrul Asi BALKAR
Dünya Yazýnýndan Seçilmiþ Çeviri Þiirler
4. Toplumsal, ekonomik ve siyasi krizlerle ortaya çýkan kültürel bunalým, I ve II. Dünya Savaþlarý
sanat ve düþünceyi de etkilemiþtir. Edebiyatta sürrealizm, dadaizm, bilinç akýþý; müzikte atonalcilik, gürültücülük, minimalizm, elektronik müzik; resimde kübizm, soyut resim; psikolojide psikanaliz gibi yeni ve çoðunlukla deneysel açýlýmlar ortaya çýkmýþtýr.
Bilgi ve iletiþim teknolojilerinin ilerlediði günümüz ortamý, þiir sanatýnda yeni ifade imkânlarý doðurabilir mi? Þiirde yenilik hangi yönde ve ne kadar yapýlabilir? Düþüncelerinizi sözlü olarak ifade ediniz.
95
1. Aþaðýdaki cümlelerin karþýsýna yargýlar doðru ise (D), yanlýþ ise (Y) yazýnýz.
- Ýkinci Yeni þairleri þiirde hayal gücüne aðýrlýk vermiþler, söz dizimini zorlamýþ, dilin alýþýlmýþ kalýplarýný yýkmaya çalýþmýþlardýr.
( )
- Ýkinci Yeni þairleri “Þiir dili müzik ile söz arasýnda, sözden çok müziðe yakýn.” anlayýþýyla
þiir yazmýþlardýr.
( )
- Ýkinci Yeni þiirinde bireyin yalnýzlýðý, bunalýmý ve çaðrýþýmlarla dolu estetik bir þiir dünyasýna kaçýþý Ýkinci Yeni þairlerinin sosyal bilinçten mahrum oluþuyla açýklanabilir.
( )
2. Aþaðýdaki noktalý yere uygun kelimeleri yazýnýz
Bursa Iþýklar Askerî Lisesi ve Askerî Memurlar Okulunu bitiren …………..........……………’ýn
ilk kitabý hece ölçüsü ile yazdýðý ve toplumsal konularý iþleyen Arz-ý Hâl’dir. Dünyanýn En
Güzel Arabistaný adlý kitabýyla bireyin iç dünyasýna yönelerek yalnýzlýðý ve bunalýmý iþlemiþtir.
3. Ýlk þiiri 1944’te Ýstanbul dergisinde yayýnlandý. Dergilerde çýkan ilk gençlik þiirlerini Ýkindi Üstü
kitabýnda topladý. 1957’de yayýnlanan Yerçekimli Karanfil ile kendine özgü bir þiir evreni
kurdu. Ýkinci Yeni akýmýnýn özgün örneklerini verdi. Ancak Ýkinci Yeni þairlerinin çoðu
gibi anlamsýzlýðý savunmadý. Anlaþýlmasý güç, kapalý olmakla beraber yine de anlamdan
ayrýlmayan bir þiire yöneldi. “Dize iþlevini yitirdi.” gerekçesiyle yeni arayýþlara yönelen þair,
tiyatrodan esinlenen diyaloglar kullandý.
Bu parçada sözü edilen þair aþaðýdakilerden hangisidir?
A) Ece AYHAN
B) Cemal SÜREYA
C) Edip CANSEVER
D) Sezai KARAKOÇ
E) Kemal ÖZER
4. Aþaðýdaki þair-eser eþleþtirmelerinden hangisi yanlýþtýr?
A) Edip CANSEVER - Sonrasý Kalýr
B) Turgut UYAR - Türkiyem
C) Sezai KARAKOÇ - Monna Roza
D) Cemal SÜREYA - Divan
E) Ýlhan BERK - Galile Denizi
5. Bir adam kendi tiyatrosunda, tamam
Bir köpek sokak deðiþtirdi, korkak
Ýçi süt dolu lokanta ve kapandý
Ben aðzýma geleni söyledim, öyle
Gene bir aðaç öttü, bu kaçýncý.
Yukarýda Edip CANSEVER’in Þey Þey Þey ve Þeylerden adlý þiirinden bir birim
verilmiþtir. Bu birimdeki Ýkinci Yeni þiirine özgü özellikleri defterinize yazýnýz.
Ýsmet ÖZEL’in Jazz, Üç Frenk Havasý, Esenlik Bildirisi, Çözülmüþ Bir Sýrrýn Üzüntüsü ve Ataol
BEHRAMOÐLU’nun Ben Ölürsem Akþamüstü Ölürüm, Bu Aþk Burada Biter, Türkiye Güzel Yurdum adlý
þiirlerini bir sonraki derste okumak üzere sýnýfa getiriniz (97. sayfadaki 4. soruya yöneliktir.).
Ýsmet ÖZEL’in hayatý ve edebî kiþiliði hakkýnda araþtýrma yapýnýz (99. sayfadaki 10. soruya yöneliktir.).
Ýsmet ÖZEL’in Erbain adlý þiir kitabýný okumayý unutmayýnýz.
96
7. Ýkinci Yeni Sonrasý Toplumcu Þiiri (1960-1980)
1. Toplumculuk ile toplumcu gerçekçilik kavramlarý arasýnda nasýl bir fark olduðunu açýklayýnýz.
2.
YIKILMA SAKIN
Sana durlanmýþ kelimeler getireceðim
pörsümüþ bir dünyayý kahreden kelimeler
kelimeler, bazýlarý tüyden bazýsý demir
seni çünkü dik tutacak bilirim
kabzenin, çekicin ve divitin
tutulduðu yerden parlayan þiir.
...
Ýsmet ÖZEL
Yukarýdaki þiirde þair, þiir sanatýna nasýl bir iþlev yüklemektedir? Düþüncelerinizi sözlü olarak
ifade ediniz.
3. Bir þair þiirlerinde politik kaygýlarýný ve tepkilerini ifade edebilir ve “slogan”lardan yararlanabilir mi? Nasýl ve niçin? Tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonucu tahtaya yazýnýz.
4. Sýnýfa getirdiðiniz þiirleri yüksek sesle okuyunuz.
5. Partizan, Bir Devrimcinin Armonikasý, Acýnýn Omuzlanýþý, Propaganda, Amentü, Akla Karþý Tezler
Yukarýda Ýsmet ÖZEL’in bazý þiirlerinin isimleri verilmiþtir. Sizce bu isimler þairin þiir anlayýþý
hakkýnda hangi ipuçlarýný vermektedir? Sözlü olarak ifade ediniz.
MATARAMDA TUZLU SU
West Indies, Kýzýl Elma, Ýtaki, Maçin!
Uzun yola çýkmaya hüküm giydim.
Beyazlarýn yöresinde nasibim kalmadý
yerlilerin topraklarýna karþý þuç iþledim
zorbalarýn arasýnda tehlikeli bir nifak
uyruklarýn içinde uygunsuz biriyim
vahþetim
beni baygýn meyvalarýn lezzetinden kopardý
kendime dünyada bir
acý kök tadý seçtim
yakýn yerde soluklanacak gölge bana yok
uzun yola çýkmaya hüküm giydim.
Uzak nedir?
Kendinin bile ücrasýnda yaþayan benim için
gidecek yer ne kadar uzak olabilir?
Baþým açýk, saçlarýmý ikiye
ortadan ayýrdým
kimin ülkesinden geçsem
þakaklarýmda dövmeler beni ele verecek
cesur ve onurlu diyecekler
hâlbuki suskun ve kederliyim
97
korsanlardan kaptýðým gürlek nara
iþime yaramýyor
rençberlerin o rahat
ve oturmuþ lehçesinden tiksinirim
boynumda
bana yargý yükleyenlerin
utançlarýndan yapýlma mücevherler
sýrtýmda saðýr kantarý gizli bilgilerin
mataramdaki suya tuz ekledim, azýðým yok
uzun yola çýkmaya hüküm giydim.
Bir hayatý, ýsmarlama bir hayatý býrakýyorum
görenler üstünde iyi duruyor derdi her bakýþta
askerken kantinden satýn aldýðým cep aynasý
bazý geceler çýkarken
uçarý bir gülümseyiþle takýndýðým muþta
gibi lükslerim de burda kalacak
sipariþi yargýcýlar tarafýndan verilmiþ
bu hayattan ne koku, ne yanký, ne de boya
taþýmamý yasaklayan belgeyi imzaladým
burada bitti artýk iþim, ocaðým yok
uzun yola çýkmaya hüküm giydim
Ýsmet ÖZEL
Erbain
1. Þiirde ahengi saðlayan unsurlarý bulunuz. Ýkinci Yeni þiiriyle karþýlaþtýrdýðýnýzda þiirdeki ahenk
unsurlarý ile ilgili nasýl bir sonuca ulaþýyorsunuz? Sözlü olarak ifade ediniz.
2. Þiirde ses akýþý ve ahengi saðlayan en önemli üslup özelliðini defterinize yazýnýz.
3. Ýmge, çaðrýþým ve anlam bakýmýndan Mataramda Tuzlu Su þiirinde nasýl bir dil kullanýlmýþtýr?
Tartýþýnýz. Buradan hareketle þiirin Türkçenin geleneksel ifade tarzýyla iliþkisi hakkýnda neler
söyleyebilirsiniz? Sözlü olarak ifade ediniz.
4. West Indies, Kýzýl Elma, Ýtaki, Maçin, hüküm, mataramda tuzlu su, zorba, cesur ve onurlu
Yukarýda Mataramdaki Tuzlu Su þiirinde geçen bazý kelime ve kelime gruplarýndan örnekler
verilmiþtir. Bu kelime ve kelime gruplarýnýn uyandýrdýðý anlam ve çaðrýþýmlarýn özelliklerini sözlü
olarak ifade ediniz. Siz de þiirde bu özellikleri yansýtan baþka örnekler bularak defterinize yazýnýz.
5. Þiirin yapý özelliklerini belirleyerek bu yapýyý oluþturan birimlerin yapýyý nasýl kurduklarýný
sözlü olarak ifade ediniz.
6.
Dünya. Çýplak omuzlar üstünde duran.
Dilce susup
bedence konuþulan bir çaðda
biliyorum kolay anlaþýlmayacak
Hayat
dört þeyle kaimdir, derdi babam
su ve ateþ ve toprak
ve rüzgâr
ona kendimi sonradan ben ekledim
Silahlar gördüm
namlusu akla çevrilmiþ sahra toplarý
mürekkebin utandýðýný gördüm basýlý kâðýtlarda
Yargý kesin. Acý duymak ruhun fiyakasýdýr.
gözlerim nemli deðil
gözlerim namlu
Ben dünyaya doðru yürümekle meþhurum
kökten dallara yürüyen sular gibi
Kadýný bir gürültüye sapladýlar.
Evler týkýrtýydý, týkýrtýydý, týkýrtý
kahkahanýn düþürdüðü çiçekleri bulamadýlar
fýrtýnalý bir geceydi çünkü bulamadýlar
bombalar, bö sesleri, savaþ alaborasý…
Yaþamak bir týkýrtýydý, aldýrmadýlar.
Yukarýda Ýsmet ÖZEL’in þiirlerinden bazý mýsralar verilmiþtir. Bu mýsralarýn anlamlarýndan
98
hareketle þairin neden slogan üslubundan yararlandýðýný sözlü olarak ifade ediniz. Siz de
Mataramda Tuzlu Su þiirinde bu üslubu yansýtan mýsralar bularak aþaðýdaki noktalý yerlere yazýnýz.
......................................................................................................................................................
...........................................................................................................................................................
7. Mataramda Tuzlu Su þiirinin temasýný bulunuz. Daha önce okuduðunuz ve incelediðiniz þiirleri de dikkate alarak Mataramda Tuzlu Su þiirinin temasýnýn daha önceki dönemlerde iþlenip iþlenmediðini tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonucu tahtaya yazýnýz.
8. Þiirin sizde uyandýrdýðý duygularý ve þiir hakkýndaki yorumlarýnýzý sözlü olarak ifade ediniz.
9. Þiirin biçim ve içerik özelliklerinden hareketle daha önceki edebî geleneklerle iliþkisini ve
þairin yararlandýðý kaynaklar hakkýndaki çýkarýmlarýnýzý defterinize yazýnýz.
10. Yaptýðýnýz araþtýrmadan hareketle defterinize Ýsmet ÖZEL’in fikrî ve edebî yönü hakkýnda bir
paragraf yazýnýz. Yazdýklarýnýzý sýnýfta okuyarak arkadaþlarýnýzla paylaþýnýz.
11. Mataramda Tuzlu Su þiirinin Ýsmet ÖZEL’in þiir dünyasýnda ve Türk þiirindeki yeriyle ilgili
çýkarýmlarda bulununuz.
1.
NEDÝRCÝK YAVRUSU
Nedir aydýnlýðý yaratan, günü güne benzeten
hayatý yaþanýr kýlan, insaný insan eden?
Nedir yarýna inanmalar, inanmamalar
geçmiþteki gül bahçesi, gelecekteki diken?
Nedir azgýnlarý, kaçkýnlarý yola getiren
iyileþtiren, yaþama gücü veren?
Nedir sevecenlik aþýlayan, sýcaklýk saçan
destek, dayanak, merdiven?
Süreyya BERFE
Çaðdaþ Türk Þiiri Antolojisi
YILKI
Ben burada bir sýkýntýyým, atýmdan iniyorum
Benim atým her zaman
Kim bilir kime sesleniyorum, sessizlik
Yosunlar, taþlar, o mezar yazýtlarýndan
Yaz gelmiþ, zakkumlar açmýþ, elimi bile sürmedim
Sürsem bile ne çýkar, ama sürmedim
Ölü bir þey kalýyor dünyadan, yapraklardan.
Ben burada bir sýkýntýyým, atýmdan iniyorum
Benim atým her zaman.
Edip CANSEVER
Sonrasý Kalýr- I
Nedircik Yavrusu þiiriyle Yýlký þiirini yapý, tema, dil ve anlatým bakýmlarýndan karþýlaþtýrýnýz.
Benzer ve farklý yönlerini tahtaya yazýnýz.
99
2.
“ÝÇÝMDEN ÞU ZALÝM ÞÜPHEYÝ KALDIR
YA SEN GEL YA BENÝ ORAYA ALDIR”
Aðzýnýn bir kývrýmýndan cesaret bularak
ter yürekte susayýþlar yaratan yaðmurlara açýldým
kalmýþsa tomurcuklar önünde sendeleyen çocuklar
kalmýþsa birkaç ýsrar ölümle yarýþacak
onlarýn yardýmýyla dünyamýza acýdým.
...
Ýsmet ÖZEL
BEYAZ, ÝPEK GÝBÝ YAÐDI KAR
…
Ýstedim ki
Daha güzel
Olsun þu dünya.
Ýstedim ki
Beyaz
Ýpek gibi yaðan karýn altýnda
Bitsin artýk
Bu sürüp giden alçaklýklar.
Bir bebek
Ölüm tehdidi altýnda yaþamasýn
Beþiðinde.
Ve paramparça olmasýn
Sýmsýcak
Capcanlý
Yaþayýp giderken insanlar.
Býrakýn, beyaz
Ýpek gibi yaðan karýn altýnda
Hayallerimiz olsun.
Yaþayalým
Özgür
Güzel
Düþünceli.
Anlatalým
Düþündüklerimizi birbirimize.
Sevinç egemen olsun her yerde
Ýnsanca
Bir kaygý.
Beyaz, ipek gibi yaðdý kar.
Yaðsýn.
Dünya daha güzel olacak
Ýnanýyorum buna.
Bir insan kalbinin güzelliðine
Çocukluðuna
Sonsuz cesaretine, olanaklýlýðýna
Ýnandýðým kadar.
Ataol BEHRAMOÐLU
İncelediğiniz ve okuduðunuz þiirlerden yola çýkarak 1960 sonrasý toplumcu þiirin temalarýný
nitelik bakýmýndan Ýkinci Yeni þiirinin temalarýyla karþýlaþtýrýnýz. Buradan hareketle 1960 sonrasý
toplumcu þiirin tema özelliklerini sözlü olarak ifade ediniz.
3. 1960 sonrasý toplumcu þiirin özelliklerini maddeler hâlinde defterinize yazýnýz.
4. Þair ve þiirin toplum ve siyasetle iliþkisinden hareketle toplumcu þiirin millî, toplumsal ve
evrensel sorunlar karþýsýnda üstlendiði rol hakkýndaki düþüncelerinizi sözlü olarak ifade ediniz.
100
1. Aþaðýdaki cümlelerin karþýsýna yargýlar doðru ise (D), yanlýþ ise (Y) yazýnýz.
- Ýkinci Yeni sonrasý toplumcu þiir, sosyal ve politik sorunlar karþýsýnda bireyin eleþtirel
duruþunu ve özgürlük arayýþýný yansýtýr.
( )
- Ýkinci Yeni sonrasý toplumcu þiir ile Nâzým Hikmet’in toplumcu gerçekçi þiir anlayýþý
arasýnda bir iliþki yoktur.
( )
- Ýkinci Yeni sonrasý toplumcu þairler, þiire yükledikleri iþlev bakýmýndan Türk þiirinde
Namýk Kemal, Tevfik Fikret, Mehmet Âkif ve Nâzým Hikmet çizgisine baðlanýrlar.
( )
2. Aþaðýdaki noktalý yere uygun kelimeyi yazýnýz.
Ýkinci Yeni sonrasý toplumcu þiirde biçimden daha çok …………………….. önem verilmiþtir.
3. Ýkinci Yeni sonrasý toplumcu þiir ile ilgili aþaðýdaki yargýlardan hangisi yanlýþtýr?
A) Þiir toplum bilincini uyaran ve toplumu dönüþtüren bireysel bilincin sesidir.
B) Þairler kendilerini toplumun sözcüsü olarak kabul etmiþlerdir.
C) Þiirsel mesajý daha vurucu hâle getirmek için politik veya sosyal bir mesajýn kýsa ve
yoðun bir ifadesi olan slogan üslubundan yararlanýlmýþtýr.
D) Þiir dili, söyleyiþ ve anlatým bakýmýndan Ýkinci Yeni akýmýna baðlý kalmýþlardýr.
E) Geleceðe inanç, ümit, direnme ve sorgulama isteði temalarýn genel özelliðidir.
4. Aþaðýdakilerden hangisinde 1960-1980 dönemi toplumcu þairler bir arada verilmiþtir?
A) Ýsmet ÖZEL, Ýlhan BERK, Süreyya BERFE
B) Ýlhan BERK, Ataol BEHRAMOÐLU, Mehmet Âkif ERSOY
C) Sezai KARAKOÇ, Ýsmet ÖZEL, Necip Fazýl KISAKÜREK
D) Refik DURBAÞ, Nihat BEHRAM, Yahya Kemal BEYATLI
E) Ýsmet ÖZEL, Ataol BEHRAMOÐLU, Süreyya BERFE
5. Þiir dili ve anlatým bakýmýndan Ýkinci Yeni sonrasý toplumcu þiirin Ýkinci Yeni þiirinden
farklý ve ayýrýcý özelliklerini defterinize yazýnýz.
Sýnýfa devlet tiyatrosu sanatçýlarý ya da þairler tarafýndan seslendirilmiþ þiir CD ya da kasetleri getiriniz
(102. sayfadaki 1. soruya yöneliktir.).
Haydar ERGÜLEN’in Nar ve Hüseyin ATLANSOY’un Su Burcu adlý þiir kitaplarýný okuyarak
beðendiðiniz þiirleri sýnýfa getiriniz (102. sayfadaki 1. soruya yöneliktir.).
Haydar ERGÜLEN ve Hüseyin ATLANSOY’un hayatý ve edebî kiþiliði hakkýnda araþtýrma yapýnýz
(103. sayfadaki 9 ve 104. sayfadaki 7. sorulara yöneliktir.).
101
8. 1980 Sonrasý Þiir
1. Sýnýfa getirdiðiniz þiir CD ya da kasetlerini dinleyiniz. Sanatçýlarýn telaffuz ve söyleyiþ özelliklerine
dikkat ederek Haydar ERGÜLEN ve Hüseyin ATLANSOY’dan seçtiðiniz þiirleri yüksek sesle okuyunuz.
2. Aþaðýdaki metinden hareketle cumhuriyet sonrasý Türk þiirinin gelenek ile iliþkisi üzerine
düþüncelerinizi sözlü olarak ifade ediniz.
“Bir þairi methederken onun baþka bir þaire en az benzeyen yönleri üzerinde durmak eðiliminde
olmuþuzdur. Bu ayýrýcý unsurlarda þairi ötekilerden ayýran, onu en çok kendisi yapan özellikleri bulmaya özen gösteririz. Þair ile kendisinden önceki ve özellikle bir evvelki nesil arasýnda mevcut olan
fark üzerinde memnuniyetle dururuz; onun þiirinde onu diðerlerinden ayýran, þevkine varýlabilecek
bir þey bulup çýkarmaya gayret ederiz. Hâlbuki bu ön yargýya kapýlmaksýzýn þaire yaklaþsak görürüz
ki onun eserindeki en ayýrýcý vasýflar, kendisinden öncekileri yani onun atalarýný hâlâ dipdiri ayakta
tutan, ölümsüzleþtiren vasýflardýr… Bununla beraber gelenek, hemen bir önceki neslin baþarýlarýný
eleþtirmeksizin körü körüne taklit etmek anlamýnda kullanýlacaksa kesinlikle ondan kaçýnýlmalýdýr.
Buna benzeyen ve doðar doðmaz kaybolup giden akýmlar gördük; yenilik tekrardan daima daha
iyidir. Gelenek bundan daha geniþ bir anlama sahiptir. O, hiçbir gayret sarf etmeksizin edinilecek bir
miras deðildir. Eðer geleneðe sahip olmak istiyorsanýz çok gayret sarfetmeniz gerekir. Geleneðe
sahip olmak için önce ‘tarih þuuru’ geliþtirmeye ihtiyaç vardýr.”
T. S. ELIOT (Elyýt)
ZEYTÝN
Sina ile tuz daðýnda, zeytin
hakkýnda konuþuyorduk: Bir tek
olsun zeytin yetiþtirseydik bunca
söz yerine! Suyun hakký için
ve kara gözlerinin hatýrýna, dilde
çoðalan zeytin, tuza deðil, ekmeðe
deðil söze kardeþ duruyordu, rüzgâr
bu akþama tuzdan bir sofra kuruyordu,
söz ile zeytin arasýnda: Yoklukta
buluþmanýn güzelliði gibi duruyordu
kardeþlik! Hiç kutsalýnýz yoksa
kardeþlerinize bakýn, kardeþlerim!
Kardeþlik, yokluk kadar kutsaldýr,
onlarýn bakýþýnda zeytin, tuz
onlar aðlayýnca göl, gönül onlarda
durduðu için dað ve uzun
çarþýlý bir gülüþü var onlarla uzun
bahçeli bir geçmiþin… Diyebilir miyiz
yokluðun çölü zeytinden ve bizden
geçilmiyordu varlýðýmýz, kardeþler:
Yokluðunu yetiþtirebilir miyiz geçip zeytinden?
Haydar ERGÜLEN
Nar
102
1. Zeytin þiirinde ahengi saðlayan ögeleri bularak bunlarýn özellikleri hakkýnda çýkarýmlarda
bulununuz.
2. Zeytin þiirini yüksek sesle okuyunuz. Þiirde ses akýþý ile anlatým özelliði arasýnda nasýl bir
iliþki vardýr? Sözlü olarak ifade ediniz.
3. Zeytin þiirini yapý bakýmýndan inceleyiniz. Birimlerin özelliklerini ve nasýl bir araya geldiklerini
belirleyerek tahtaya yazýnýz.
4. tuz, zeytin, söz, kutsal, tuzdan bir sofra, yokluðun çölü
Yukarýda zeytin þiirinde geçen kelime ve kelime gruplarýndan örnekler verilmiþtir. Kelimelerin
sizde uyandýrdýðý çaðrýþýmlarý ve bunlarýn anlam özellikleri hakkýndaki düþüncelerinizi sözlü
olarak ifade ediniz. Siz de þiirden baþka kelime ve kelime gruplarý bularak bunlar arasýndaki
iliþkiyi belirleyiniz.
5. Ýmge ve anlatým bakýmýndan þair nasýl bir tutum içerisindedir? Buradan hareketle þiirin daha
önceki dönemlere ait hangi þiir anlayýþýyla paralellik gösterdiðini belirleyerek defterinize yazýnýz.
6. Zeytin þiirinin temasýný bulunuz.
7. Zeytin þiirinin sizde uyandýrdýðý duygu ve düþünceleri sözlü olarak ifade ediniz.
8. Zeytin þiirinde geçen kelime ve ifadelerden yola çýkarak þairin hangi kaynaklardan yararlandýðýný ve þiirin hangi geleneðe ait olduðunu defterinize yazýnýz.
9. Yaptýðýnýz araþtýrmadan hareketle Haydar ERGÜLEN’in fikrî ve edebî yönü hakkýnda
çýkarýmlarda bulununuz.
10. Zeytin þiirinin Haydar ERGÜLEN’in þiir dünyasýnda ve Türk þiirindeki yeriyle ilgili çýkarýmlarda bulununuz.
GÝZLEYEN ÖZNE
Okumaz yazmaz biri olsam
Kayýtsýz bir yabanýl örneðin
Ya da sürü sahibi bir çoban
Bir asa kalsa bana
Kitaplarda bulunmayan
Ýsimler fiiller ve edatlardan
Evreni içinde gizleyen özneyim ben
Leyla çöllerde bir kayýp zamir
Yolu bitirip menzile eriþir isem
Sýfatlar nesnelerden yeþerir
Ruha açýlan sözüm ben
Faniliðe kapý gövde
Kýyýdan kesen kýlýnç
Açýkça gösterilen simge
Hüseyin ATLANSOY
Su Burcu
1. Gizleyen Özne þiirini yüksek sesle okuyarak ahengi saðlayan unsurlarý sözlü olarak ifade ediniz.
2. Gizleyen Özne þiirinde ses akýþýný saðlayan unsurlarý sözlü olarak ifade ediniz.
3. Hoþça bak zâtýna kim zübde-i âlemsin sen
Kendine hoþça bak çünkü sen âlemin özüsün;
Varlýklarýn gözbebeði olan âdemsin (insansýn).
Merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen
Þeyh Galip
Gizleyen Özne þiirindeki hangi mýsra ya da mýsralar anlam bakýmýndan yukarýdaki beyitle iliþkilendirilebilir? Buradan hareketle þairin hangi þiir ve düþünce geleneklerine gönderme yaptýðýný belirleyiniz. Ulaþtýðýnýz sonucu defterinize yazýnýz.
4. çoban, asa, Leyla, çöl, söz
a. Yukarýdaki kelimelerin size çaðrýþtýrdýklarýný sözlü olarak ifade ediniz. Siz de þiirden çaðrýþým
deðeri olan baþka kelime örnekleri veriniz.
b. Þiirde geçen kelime ve kelime gruplarýnýn anlam ve çaðrýþým özelliklerinden yola çýkarak þairin
dil ve anlatým konusundaki tutumunu belirleyiniz. Ulaþtýðýnýz sonucu defterinize yazýnýz.
103
5. Þiiri yapý bakýmýndan inceleyerek birimler arasýndaki iliþkiyi sözlü olarak ifade ediniz.
6. Þiirin sizde uyandýrdýðý duygu ve düþünceleri sözlü olarak ifade ediniz.
7. Yaptýðýnýz araþtýrmadan hareketle defterinize Hüseyin ATLANSOY’un fikrî ve edebî yönü
hakkýnda bir paragraf yazýnýz. Yazdýklarýnýzý sýnýfta okuyarak arkadaþlarýnýzla paylaþýnýz.
8. Gizleyen Özne þiirinin Hüseyin ATLANSOY’un þiir dünyasýnda ve Türk þiirindeki yeriyle ilgili
çýkarýmlarda bulununuz.
1.
TÜNEL
Ateþçi gelir, kömür atar ve tren
deler sizin karanlýðýnýzý
ateþçi gelir, kömürü karýþtýrýr ve tren
çýkar sizin karanlýðýnýzdan
Sizin tünelinizi hatýrlýyorum sanki
tren deðil yolcular geçiyordu
ve hatýrlamýyorum bundan
daha karanlýk bir yolculuðu
Nasýlsa kendi karanlýðýnýzdan
bir gün siz de geçersiniz
çýkar karþýnýza bir avuç kül
ve söndü sönecek ateþiniz
Haydar ERGÜLEN
Hafýz ile Semender
MÂRA
bilmemek bilmekten iyidir
düþünmeden yaþayalým
mâra
günü ve saatleri ne yapacaksýn
senelerin bile ehemmiyeti yoktur
seni ne tanýdýðým günleri hatýrlarým
ne seneleri
yalnýz seni hatýrlarým
ki benim gibi bir insansýn
tanýmamak tanýmaktan iyidir
seni bir kere tanýdýktan sonra
yaþamak acýsýný da tanýdým
bu acýyý beraber tadalým
mâra
baþým omzunda iken sayýkladýðýma bakma
beni istediðin yere götür
ikimiz de ne uykudayýz
ne uyanýk
Asaf Hâlet ÇELEBÝ
Bütün Þiirleri
MANDALAR
Mandalar bin ton karanlýk,
sabrýn istif edildiði sandýk,
aðýrýn yavaþla el ele savaþý,
cansýz kýmýldanýþýn gövdesi, baþý.
Mandalar bir dürtüþün geri teptiði,
iri gövdelerin topraða eðdiði düþünceler,
mandalar hýzlanýþýn pas tutmuþ tetiði,
gündüzün ortasýna indirilmiþ geceler.
Sedat UMRAN
Sonsuzluk Atý
Haydar ERGÜLEN ile 1940 sonrasý Türk þiirinin önemli temsilcilerinden olan Sedat UMRAN ve
Asaf Hâlet ÇELEBÝ’nin yukarýdaki þiirlerini yapý, söyleyiþ ve içerik bakýmýndan karþýlaþtýrýnýz. Sizce
hangi þiir ya da þiirlerde yapý ve söyleyiþe içerikten daha fazla önem verilmiþtir? Bu durum 1980
sonrasý Türk þiirinin hangi özelliðini öne çýkarmaktadýr? Sözlü olarak ifade ediniz.
104
2.
BALKON
Çocuk düþerse ölür çünkü balkon
Ölümün cesur körfezidir evlerde
Yüzünde son gülümseme kaybolurken çocuklarýn
Anneler anneler elleri balkonlarýn demirinde
Ýçimde ve evlerde balkon
Bir tabut kadar yer tutar
Çamaþýrlarýnýzý asarsýnýz hazýr kefen
Þezlongunuza uzanýn ölü
Gelecek zamanlarda
Ölüleri balkonlara gömecekler
Ýnsan rahat etmeyecek
Öldükten sonra da
Bana sormayýn böyle nereye
Koþa koþa gidiyorum
Alnýndan öpmeye gidiyorum
Evleri balkonsuz yapan mimarlarýn
Sezai KARAKOÇ
Þiirler III (Körfez, Þahdamar, Sesler)
METROPOL ÝNSANLARI
Siz
sürekli nisan yaðmurlarýyla hatýrlanan
kuþlarýn kanatlarýndaki beyazlýða ilk adým
Siz geç kalýnmýþ bir dönemin çocuklarý
yaðmurda bile ýslanmayan mahmur dünyalýlar
Siz
hatýrlar sürekli eski güzel güneþleri
sararmýþ hâllerinizle iðreti gülümsersiniz
Nedense öfkelenirsiniz denizlere
unutulunca yaðmur takma diþler ve þemsiye
Siz
bilirsiniz gökyüzünün gölgemsi mavisini
denizin topraðýn ve anýlarýn depremini
Yaðmuru fark etmezsiniz vursa da köpüðü
iskeleye
ihtiyari çoðaltýlan gecelerde kaybolursunuz
sessizce
/Denizin üstünde yaðmurun yükselen müziði
kanat sesleri ve sis/
Hüseyin ATLANSOY
Ýlk Sözler
Yukarýdaki iki þiiri yapý, tema, dil ve anlatým açýsýndan karþýlaþtýrarak 1980 sonrasý Türk þiirinin Ýkinci
Yeni ve Ýkinci Yeni sonrasý Türk þiiriyle iliþkisi hakkýndaki düþüncelerinizi sözlü olarak ifade ediniz.
3. 1980 sonrasý Türk þiirinin özelliklerini maddeler hâlinde yazýnýz.
4. Çaðýmýzda görsel kültürün aðýrlýk kazanmasý þiir, müzik, felsefe gibi iþitmeye ve söze dayalý
sanat ve düþünce alanlarýnýn etkinliðini azaltmýþ mýdýr? Görüþlerinizi sözlü olarak ifade ediniz.
105
1. Aþaðýdaki cümlelerin karþýsýna yargýlar doðru ise (D), yanlýþ ise (Y) yazýnýz.
- 1980 sonrasý Türk þiiri Garip Hareketi’nin tesiri altýndadýr.
( )
- 1980 sonrasý Türk þiirinde kültür ve medeniyet tarihimizin konu ve kavramlarýna imge
düzeyinde sýkça göndermeler yapýlmasý dikkati çeker.
( )
- 1980 sonrasý Türk þiirinde biçim ve ölçü bakýmýndan halk ve divan þiiri geleneklerine
dönüþ baþlamýþtýr.
( )
2. Aþaðýdaki noktalý yere uygun kelimeleri yazýnýz.
1980 sonrasý Türk þiiri uzak çaðrýþýmlarla yüklü imgelere deðer vermesiyle …….....….........
…….......... þiirinin imge anlayýþýný devam ettirir.
3. Aþaðýdakilerden hangisi 1980 sonrasý Türk þiirinin özelliklerinden biridir?
A) Açýk ve basit bir anlatýmýn tercih edilmesi
B) Türk þiir geleneðinden uzaklaþýlmasý
C) Hece ölçüsünün kullanýlmasý
D) Yapý ve söyleyiþten daha çok içeriðe önem verilmesi
E) Düz yazýya yaklaþýlýp anlatmaya imkân veren temalara yer verilmesi
4. Aþaðýdakilerden hangisi Haydar ERGÜLEN’in þiir kitabýdýr?
A) Safahat
B) Memleketimden Ýnsan Manzaralarý
C) Hafýz ile Semender
D) Kendi Gök Kubbemiz
E) Yerçekimli Karanfil
5. 1980 sonrasý Türk þiirinde belirli ve ortak özelliklere sahip yeni bir edebî hareket
olmayýþý bu dönemin genel manzarasý hakkýnda size hangi ipuçlarýný veriyor? Çýkarýmlarýnýzý defterinize yazýnýz.
Âþýk Veysel’in Uzun Ýnce Bir Yoldayým, Genç Yaþýmda Felek Vurdu Baþýma, Göklerden
Süzüldüm Tertemiz Ýndim, Dünyanýn En Zengin Aklýný Gördüm, Dostlar Beni Hatýrlasýn, Hacý
Bektaþ, Kara Toprak, Derdimi Dökersem Derin Dereye, Sazýma, Mevlana’yý Ziyaret;
Abdurrahim KARAKOÇ’un Dosta Doðru, Unutursun, Mihriban;
Âþýk Mahzuni’nin Ýþte Gidiyorum, Bizden Geriler (Gam Kasavet), Bu Mezarda Bir Garip Var;
Âþýk Þeref TAÞLIOVA’nýn Ben Bir Þeyda Bülbül, Güzel Görünür, Gel;
Âþýk Murat ÇOBANOÐLU’nun Cumhuriyet Destaný, Öðretmen (Ana Baba Gibi), Dertli Bülbül
(Kerem Güzellemesi), Neyine Güvenem Yalan Dünyanýn, Yaradan (Bir Dua Edin);
Âþýk Feymani’nin Ahu Gözlüm, Barýþmam, Anadolum, Mevlana, Elveda, Bugün Bayramdýr isimli þiirlerinden bulabildiklerinizi ve bestelenmiþ olanlarýnýn ses kayýtlarýný bir sonraki ders için sýnýfa
getiriniz (107. sayfadaki 1. soruya ve 1. etkinliðe yöneliktir.).
Âþýk Veysel rolünü üstlenecek bir öðrenci seçilir. Seçilen öðrenci Âþýk Veysel’in hayatý ve edebî
kiþiliði hakkýnda araþtýrma yapar (109. sayfadaki 4. etkinliðe yöneliktir.).
Âþýk Veysel’in Dostlar Beni Hatýrlasýn adýyla yayýnlanan þiir kitabýný okumayý ve kendi sesinden
türkülerini içeren CD ya da kaseti dinlemeyi unutmayýnýz.
106
9. Cumhuriyet Döneminde Halk Þiiri
1. Âþýk Veysel, Abdurrahim KARAKOÇ, Âþýk Mahzuni Þerif, Þeref TAÞLIOVA, Murat
ÇOBANOÐLU ve Âþýk Feymani’nin þiirlerinden beðendiklerinizi yüksek sesle okuyunuz.
Sýnýfa getirilen ses kayýtlarýndan seçilen örnek besteler dinlenir. Daha sonra gönüllü öðrenciler
bestelenmiþ olan þiirlerden istediklerini seslendirir.
2. Önceki bilgilerinizden hareketle halk þiirinin genel özelliklerini ve türlerini tahtaya yazýnýz.
GÜZELLÝÐÝN ON PAR’ETMEZ
Güzelliðin on par’etmez
Bu bendeki aþk olmasa
Eðlenecek yer bulaman
Gönlümdeki köþk olmasa
Tabirin sýðmaz kaleme
Derdin dermandýr yâreme
Ýsmin yazýlmaz âleme
Âþýklarda meþk olmasa
Kim okurdu kim yazardý
Bu düðümü kim çözerdi
Koyun kurt ile gezerdi
Fikir baþka baþk’olmasa
Güzel yüzün görülmezdi
Bu aþk bende dirilmezdi
Güle kýymet verilmezdi
Âþýk ve maþuk olmasa
Senden aldým bu feryadý
Bu imiþ dünyanýn tadý
Anýlmazdý Veysel adý
O sana âþýk olmasa
Âþýk Veysel
Fotoðraf: Ara GÜLER (1928 - ...)
Âþýk Veysel
Dostlar Beni Hatýrlasýn
107
Sýnýf iki gruba ayrýlýr. Grup sözcüleri seçilir. Birinci grup Âþýk VEYSEL’in On Par’etmez þiirinde
ahengi saðlayan unsurlarý, ikinci grup þiirin dil özelliklerini belirler. Ulaþýlan sonuçlar grup sözcüleri
tarafýndan tahtaya yazýlýr.
SEMAÝ
Bugün ben bir baða girdim
Ne bað duydu ne baðbancý
Gülün þeftalisin derdim
Ne bað duydu ne baðbancý
Baðýn duvarýndan aþtým
Kýrmýzý gülüne koþtum
Öptüm sardým helallaþtým
Ne bað duydu ne baðbancý
Baðýn kapusunu açtým
Sanasýn cennete düþtüm
Doldurdum badesin içtim
Ne bað duydu ne baðbancý
Seherin tan yeri attý
Bülbül elvan elvan öttü
Gevherî yükünü tuttu
Ne bað duydu ne baðbancý
Gevherî
Türk Dili, Halk Þiiri Özel Sayýsý
Sýnýf iki gruba ayrýlýr. Grup sözcüleri seçilir. Birinci grup XVII. yy. halk þairlerinden Gevherî’nin
semaisini, ikinci grup Güzelliðin On Par’etmez þiirini yapý özellikleri ve yapýyý oluþturan birimlerin
birbiriyle iliþkisi bakýmýndan inceler. Grup sözcüleri sonuçlarý açýklar. Ýki þiirin yapý özellikleri
karþýlaþtýrýlarak Güzelliðin On Par’etmez þiirinin yapý özellikleri belirlenir ve deftere yazýlýr.
1. Güzelliðin On Par’etmez þiirinin temasýný bulunuz.
2. Güzelliðin On Par’etmez þiirinin dil, anlatým ve içerik özelliklerinden hareketle þiirin ortaya çýktýðý sosyal çevreyle iliþkisi hakkýnda çýkarýmlarda bulununuz. Tespitlerinizi sözlü olarak ifade ediniz.
3. Koyun kurt ile gezerdi
Fikir baþka baþk’olmasa
Senden aldým bu feryadý
Bu imiþ dünyanýn tadý
Yukarýda Güzelliðin On Par’etmez þiirinden bazý mýsralar verilmiþtir. Bu mýsralar hakkýndaki
yorumlarýnýzý sözlü olarak ifade ediniz.
108
4. Güzelliðin On Par’tmez þiiri hakkýndaki yorumlarýnýzý sözlü olarak ifade ediniz.
Âþýk Veysel rolünü üstlenen öðrenci tahtaya gelir ve sorulan sorulara cevap verir.
5. Güzelliðin On Par’etmez þiirinin Âþýk Veysel’in sanatýnda ve Türk þiirindeki yeri ile ilgili
düþüncelerinizi sözlü olarak ifade ediniz.
KOÞMA
Vardým ki yurdundan ayak göçürmüþ
Yavru gitmiþ ýssýz kalmýþ otaðý
Câmlar þikest olmuþ meyler dökülmüþ
Sâkîler meclisten çekmiþ ayaðý
Sümbülü þebboyu gülü hâr almýþ
Süleyman tahtýný þimdi mâr almýþ
Zevk u safa ehlin âh ü zâr almýþ
Gama tebdîl olmuþ ülfetin çaðý
Kangý daðda bulsam ben o maralý
Kangý ile sorsam çeþmi gazalý
Leylâ’sýn yitirmiþ Mecnun misali
Gezmiþ daðdan daða yoktur duraðý
Zihnî dehr elinden her zaman aðlar
Vardým ki bað aðlar baðýban aðlar
Sümbüller periþan güller kan aðlar
Þeyda bülbül terk edeli bu baðý
Bayburtlu Zihnî
Halk Þiiri Antolojisi
1. XIX. yy. halk þairlerinden Bayburtlu Zihnî’nin yukarýdaki koþmasýný yapý, tema, dil ve anlatým
109
bakýmýndan inceleyerek XX. yy. halk þiiri ile karþýlaþtýrýnýz. Benzerlik ve farklýlýklarý aþaðýdaki
þemaya yazýnýz. Bu benzerlik ve farklýlýklarýn sebeplerini sözlü olarak ifade ediniz.
XX. yy. HALK ÞÝÝRÝ
XIX. yy. HALK ÞÝÝRÝ
Benzerlikler
.....................................................................................................................
.........................................................................................................................
.........................................................................................................................
Farklýlýklar
Yapý
Özellikleri
Tema
Dil ve Anlatým
Özellikleri
2. Aþaðýdaki noktalý yerlere XX. yy. halk þiirinin önemli temsilcilerini yazýnýz.
.................................................................................................................................................................
......................................................................................................................................................................
3. Okuduðunuz þiirlerden ve incelediðiniz Güzelliðin On Par’etmez adlý þiirden yola çýkarak XX.
yüzyýlda halk þiirinin güncelliðini koruduðunu söyleyebilir miyiz? Niçin? Sözlü olarak ifade ediniz.
4. Okuduðunuz þiirlerin saz ile çalýnýp söylenmesi halk edebiyatýnýn hangi dalýyla iliþkilidir?
Buradan hareketle halk þairlerinin yetiþme tarzý ve yetiþtikleri çevre üzerine çýkarýmlarda bulununuz.
5. a. Okuduðunuz þiirlerin besteli ve bestesiz olarak dilden dile dolaþmasý XX. yüzyýl halk þairlerinin devam ettirdikleri gelenek hakkýnda hangi ipucunu vermektedir?
b. Halk þairlerinin bu gelenekle iliþkisi hakkýnda düþüncelerinizi sözlü olarak ifade ediniz.
6. Günümüzde halk þiiri geleneði eski canlýlýðýný korumakta mýdýr? Görüþlerinizi sebepleriyle birlikte sözlü olarak ifade ediniz.
110
1. Aþaðýdaki cümlelerin karþýsýna yargýlar doðru ise (D), yanlýþ ise (Y) yazýnýz.
- Cumhuriyet Dönemi halk þiirinde geleneksel konularýn yaný sýra yeni ve güncel konulara
da yer verilmiþtir.
( )
- Cumhuriyet Dönemi halk þairleri þiirlerinde yapýsal yenilikler ile geleneksel biçim ve türlerden uzaklaþmýþlardýr.
( )
- XIX. yy. halk þiirinde olduðu gibi XX. yy. halk þiirinde de divan þiiri etkisi kendini hissettirir. ( )
2. Aþaðýdaki noktalý yerlere uygun kelimeleri yazýnýz.
XX. yy. halk þiirinde Âþýk Veysel, Âþýk Murat ÇOBANOÐLU ve Âþýk Mahzuni Þerif gibi, þiirini …………. eþliðinde besteli olarak söyleyen þairlerin yaný sýra bu geleneðe baðlanmayan,
bazý þiirleri baþkalarý tarafýndan bestelenen ………………………..…………. gibi þairler de
yetiþmiþtir.
3. Aþaðýdakilerden hangisi XX. yy. da halk þiirine verilen deðerin ana sebeplerinden biri
sayýlamaz?
A) Halk müziði, dil ve folklor araþtýrmalarýnýn bilimsel ve kurumsal bir kimlik kazanmasý
B) Ulus-devlet yapýsýnýn, halkçýlýk ilkesinin ve demokratikleþmenin tabii bir sonucu olarak
halk kültürünün önem kazanmasý
C) Halk þairlerinin toplumsal sorunlar karþýsýnda halk bilincini ve halkýn bakýþ açýsýný yansýtmalarý
D) Halk þiirinin yaþayan bir gelenek olarak yeni ve güçlü temsilciler çýkarmasý
E) Batý kaynaklý modern þiir akýmlarýna duyulan tepki
4. Aþaðýdakilerden hangisinde XX. yy. halk þairleri bir arada verilmiþtir?
A) Âþýk Veysel, Karacaoðlan, Bayburtlu Zihnî
B) Âþýk Veysel, Mahzuni Þerif, Feymani
C) Dertli, Seyrani, Abdurrahim KARAKOÇ
D) Þeref TAÞLIOVA, Ruhsati, Dadaloðlu
E) Murat ÇOBANOÐLU, Âþýk Ömer, Âþýk Veysel
5. XX. yy. halk þiirinin dil ve anlatým bakýmýndan gelenekle iliþkisini defterinize yazýnýz.
1. Aþaðýdaki cümlelerin karþýsýna yargýlar doðru ise (D), yanlýþ ise (Y) yazýnýz
- 20. yy.ýn ilk yarýsýndaki fikrî, siyasi, ekonomik ve toplumsal krizler ortamýnda ortaya çýkan
varoluþçuluk (egzistansiyalizm), kübizm, fütürizm, gerçeküstücülük (sürrealizm) ve dadaizm
gibi düþünce ve sanat akýmlarý Millî Edebiyat zevk ve anlayýþýný devam ettiren þ a i r l e r i
etkilemiþtir.
( )
- Necip Fazýl varlýk-yokluk, hayat-ölüm, madde-ruh çeliþkisini; tabiat, þehir, yalnýzlýk, vehim ve nostalji (daüssýla) temalarýný iþleyen, bireyin modern dünya bunalýmýndan çýkýþ yolunu araþtýran
metafizik þiirleriyle ün kazanmýþ, geleneksel biçimlerin yaný sýra yeni ve özgün biçimler kullanmýþ,
kusursuz ifade ve ritim arayýþýyla seçkinleþmiþtir.
( )
- Ýkinci Yeni þiiri ile Ýkinci Yeni sonrasý toplumcu þiir arasýnda temalarýn yaný sýra anlatýmda
da önemli bir farklýlýk görülür. Ýkinci Yeni þiirinde anlatýmda kapalýlýk, Ýkinci Yeni sonrasý
toplumcu þiirde ise anlatýmda açýklýk dikkati çeker.
( )
2. Aþaðýdaki noktalý yerlere uygun kelimeleri yazýnýz.
- Freud (Froyd)’un psikanaliz yönteminden ve Jung (Yung)’un psikoloji alanýndaki çalýþmalarýndan hareketle rüyalara ve bilinç dýþýna yönelen, yazma ve söylemede otomatizmi
esas alan …………….........…… akýmý , Türk þiirindeki ...........…..…………………........
ve ………………………………….. akýmlarýný etkilemiþtir.
- Bireyi toplumun, toplumu da maddeci bir diyalektiðe dayalý üretim-tüketim, mülkiyet, eþitlik, emek ve paylaþým sorunlarý etrafýnda geliþen sýnýf kavramýnýn belirlediðini öne süren
sosyalizm düþüncesinden etkilenen ……………………….. 1920 sonrasý ...….....……...
………………… þiir akýmýnýn öncüsü ve en önemli temsilcisidir.
111
3. Aþaðýdakilerden hangisi Millî Edebiyat zevk ve anlayýþýný sürdüren þairlerin ortak özelliklerinden biri deðildir?
A) Genel olarak halk þiiri biçimlerini ve hece ölçüsünü kullanmalarý
B) Millî tarihe, millî kültüre ve memleket manzaralarýna yönelmeleri
C) Hitabet üslubunu kullanmalarý
D) Þiirlerinde gelenekten farklý bireysel söyleyiþin önem kazanmasý, mahallî unsurlarýn bir
dekor olarak kullanýlmasý itibarýyla modern olmalarý
E) Þiirlerinde ahenk, ses akýþý ve yapý özellikleri bakýmýndan öz þiir anlayýþýna yakýn bir anlayýþ göstermeleri
4. Aþaðýdaki cümlelerin hangisinde bir bilgi yanlýþý vardýr?
A) Hisar dergisi etrafýnda toplanan þairler aðýrlýklý olarak Millî Edebiyat geleneðinden etkilenmiþlerdir.
B) Garip Hareketi þiirlerinde söz sanatlarýna, imgelere; þairaneliðe ve duyguya önem verilmiþ, açýk anlatýmdan kaçýnýlmýþtýr.
C) Mavi Hareketi’nin öncüsü olan Attilâ ÝLHAN genelde romantik bir karakter taþýyan þiirini toplumcu gerçekçi bir zemine dayandýrmýþ; biçim ve söyleyiþ bakýmlarýndan halk,
divan ve Batý þiiri geleneklerinden yararlanmýþtýr.
D) Fazýl Hüsnü DAÐLARCA çocuk duyarlýlýðýný ve saflýðýný yansýtan þiirleri yanýnda epik
þiirleriyle de ün kazanmýþtýr.
E) Erdem BAYAZIT, Cahit ZARÝFOÐLU ve Hilmi YAVUZ belirli bir þiir akýmýna doðrudan
baðlanmayan, kendilerine özgü bir yol bulmaya çalýþan mistik duyarlýlýða sahip þairlerdir.
5. “Millî kültürümüzü Ýslam medeniyeti dairesinde ele almýþ, bu medeniyetin deðerlerini, kavramlarýný diriliþ leitmotifi (laytmotif-kýlavuz motif) etrafýnda þiirlerinde ve düþünce eserlerinde
iþlemiþtir. Katý akýlcýlýða ( rasyonalizme) tepki, imgecilik ve biçim bakýmlarýndan Ýkinci Yeni
estetiðine baðlý olmakla birlikte dil ve içerik hususunda geleneðe karþý duyarlýlýðý ve metafizik
bakýþ açýsýyla bu akýmýn diðer þairlerinden ayrýlmaktadýr.”
Yukarýda sözü edilen þair aþaðýdakilerden hangisidir?
A) Sezai KARAKOÇ
B) Edip CANSEVER
C) Turgut UYAR
D) Ýlhan BERK
E) Cemal SÜREYA
6. Aþaðýdaki þairlerle eserleri doðru þekilde eþleþtiriniz.
Geçen Zaman
Cahit Sýtký TARANCI
Ziya Osman SABA
Eylülün Sesiyle
Edip CANSEVER
Dünyanýn En Güzel Arabistaný
Düþten Güzel
Turgut UYAR
7. Aþaðýdaki þairlerle dönemleri/akýmlarý doðru þekilde eþleþtiriniz.
1960 sonrasý Toplumcu Þiir
Ahmet Hamdi TANPINAR
Oktay Rifat HOROZCU
Garip Dýþýndaki Yenilikçi Þiir
Behçet NECATÝGÝL
Öz Þiir
Garip Hareketi
Ataol BEHRAMOÐLU
8. Aþaðýdakilerden hangisi Ýkinci Yeni þiirinde iþlenen temalarýn karakteristik özelliðidir?
A) Memleket manzaralarý
B) Tabiat güzellikleri
C) Çocukluk özlemi ve nostalji
D) Geleceðe inanç ve ümit
E) Bunalým ve yalnýzlýk
9. Cumhuriyet Dönemindeki þiir akýmlarýnýn etkilendiði ve beslendiði kaynaklarla
ilgili bilgilerinizi defterinize yazýnýz.
Reþat Nuri GÜNTEKÝN rolünü üstlenecek bir öðrenci seçilir. Seçilen öðrenci sonraki derste kendisiyle yapýlacak röportaj için Reþat Nuri GÜNTEKÝN’in hayatýný ve edebî þahsiyetini araþtýrýr. Sýnýftaki
diðer öðrenciler de bu röportaj için araþtýrma yaparlar (119. sayfadaki 3. etkinliðe yöneliktir.).
Reþat Nuri GÜNTEKÝN’in Leylâ ile Mecnun adlý hikâye kitabýný okuyunuz.
112
1.Anlatmaya Baðlý Edebî Metinler (Hikâye-Roman)
a. Millî Edebiyat Zevk ve Anlayýþýný Sürdüren Eserler
b. Toplumcu Gerçekçi Eserler
c. Bireyin Ýç Dünyasýný Esas Alan Eserler
ç. Modernizmi Esas Alan Eserler
2. Göstermeye Baðlý Edebî Metinler (Tiyatro Metinleri)
3. Cumhuriyet Dönemi Edebiyatýnýn Genel Özellikleri
CUMHURÝYET DÖNEMÝNDE OLAY ÇEVRESÝNDE OLUÞAN
EDEBÎ METÝNLER
1. Anlatmaya Baðlý Edebî Metinler (Hikâye-Roman)
a. Millî Edebiyat Zevk ve Anlayýþýný Sürdüren Eserler
Tanzimat Döneminde
(1860-1869)
- En çok iþlenen konu Batýlýlaþmadýr.
- Tanzimatla birlikte devlet ve toplum, yönünü Batý’ya çevirmiþ, yeni bir medeniyet
dairesine girmiþtir.
Hikâye
Roman
Küçük Þeyler
Felâtun Bey ile Râkým Efendi
(Samipaþazade Sezai)
(Ahmet Mithat Efendi)
Servetifünun Döneminde
(1896-1901)
- Bireysel temalarýn yanýnda sanatta fayda deðil estetik zevk ön plana çýkmýþtýr.
- Özellikle Batý edebiyatýndan etkilenilmiþtir.
Hikâye
Köy Düðünü
(Hüseyin Cahit YALÇIN)
Roman
Aþk-ý Memnû
(Halit Ziya UÞAKLIGÝL)
Millî Edebiyat Döneminde
(1911-1923)
- Devleti içinde bulunduðu durumdan kurtarmak için edebiyatçýlar þanlý tarihe
yönelmiþlerdir.
- Osmanlý Devleti’ni çöküþten kurtarmak için fikir hareketleri ortaya çýkmýþtýr.
Hikâye
Kýzýl Elma Neresi?
(Ömer Seyfettin)
Roman
Ateþten Gömlek
(Halide Edip ADIVAR)
Cumhuriyet Döneminde
(1923-...)
Yukarýda, Türk edebiyatýnýn Tanzimat’tan Cumhuriyet’e kadar olan döneminde iþlenen konular
ve bu konularla ilgili hikâye ve roman örnekleri verilmiþtir. Cumhuriyet Döneminin ilk yýllarýnýn
sosyal, siyasi ve ekonomik þartlarý dikkate alýndýðýnda bu dönem hikâye ve romanýnda hangi konularýn iþlenmiþ olabileceðini tartýþýnýz. Sonuçlarý sözlü olarak ifade ediniz.
114
Hikâye ESKÝ BÝR YARA
Ben, annemden üç yaþýnda öksüz kaldým. Babam, kasabamýzdaki Guraba Hastanesinin
kapýcýsýydý.
Eskiden jandarma onbaþýsý imiþ... Attan düþmüþ... Ayaðý kýrýlmýþ... Üç ay hastanede yatmýþ...
Fakat tamamýyla iyi olamamýþ... Bastonsuz gezemezdi... Topal, jandarma olamayacaðý için iþinden
çýkarmýþlar... Fakat çoluk çocuk sahibi bir adam olduðunu düþünerek yattýðý hastanenin kapýcýlýðýna kayýrmýþlar...
O vakit, evimiz çok kalabalýkmýþ... Annem, büyükannem, dul bir halam, iki de kardeþim... Bu altý
nüfus babamýn eline bakarmýþ... En arkaya kalan annem de gidince biz evde iki kiþi kalmýþýz...
Babam, sabahleyin hastaneye giderken beni uzak akrabalarýmýzdan bir ihtiyar kadýnýn evine
býrakýr, akþam dönerken alýrmýþ... Bir elinde zenbili, bir elinde ben, baba oðul evimize gidermiþiz...
Bu zamandan aklýmda kalan þey, ufak ufak gübre yýðýnlarýyla dolu bir bahçede tavuklarla
oynadýðým ve ara sýra kocakarýdan dayak yediðimdir.
O vakitler babama çok sýkýntý veriyormuþum... Sakat bir adamýn bütün gün yorulduktan sonra,
bir de geceleri çocuða bakmasý müþkül iþ... Fakat beni çok sevdiði için þikâyet etmezmiþ... Bazý
geceler uzun uzun aðlarmýþým... Besbelli kocakarýdan yüz bulamadýðým için geceleri ona nazlanýrmýþým.
Komþular bu sese nasýl tahammül ettiðini sorduklarý vakit babam: “Ev halký söz birliði etmiþ gibi
birer birer çekilip gitti. Eski þenlikten bir onun sesi kaldý. Çok görmeyin!” dermiþ.
Dört, beþ yaþýma gelince ona iyi bir arkadaþ hatta muavin olmaya baþladým.
Bu zamanlarý çok iyi hatýrlarým. Ýhtiyar akrabam ölmüþtü. Artýk hastaneye beraber gidip geliyorduk. Çok meraklý olduðu için beni kat kat giydirir, baþýmý boynumu yeþil bir yün atký ile sararak hastane kapýsý önündeki küçük kulübeye oturturdu.
Hâlime göre vazifelerim de vardý. Mesela hastane bahçesine giren köpekleri deðnekle kovalamak bana ait bir iþti. Hatta doktorlar için bakkala da gider gelirdim.
Mühim vazifelerimden biri de hastaneden çýkan cenazeleri takip etmekti. Bu kimsesiz ölülerin
arkasýnda ekseriya hastane imamýndan, bir de benden baþka cemaat bulunmazdý.
Babam, konuþmayý çok seven tatlý dilli bir adamdý. Evde benden baþka insan olmadýðý için,
çaresiz benimle konuþurdu. Hem de yaþlý baþlý bir insanla konuþur gibi.
Bana aklý erdiði kadar ahlaktan dinden, tarihten hatta politikadan bile bahsederdi. Her iþimizi
kendimiz görürdük. Moskof muharebesinden kalma türküleri söyleyerek çamaþýr yýkar, tahta siler,
sökük dikerdik.
Böyle böyle on iki yaþýma geldim. Fakat çok çelimsiz, kavruk bir çocuk olduðum için kimse
bana, sekizden fazla demezdi. Onun için yaþlý baþlý adamlar meclisinde, mesela geçinme
müþkülatýndan, aile dirliksizliklerinden yahut belediyenin yolsuzluklarýndan en piþkin ve sefadide
insan gibi bahse baþladýðýmý iþitince herkes þaþakalýrdý. Fakat ne de olsa çocuktum. Bu çocukluk,
bana öyle bir iþ ettirdi ki bugün kýrk beþ yaþýnda, damat, gelin sahibi bir insan olduðum hâlde elan
acýsýný unutamam.
Memleketimiz, bitip tükenmez zeytin ormanlarý arasýnda þirin, sakin bir kasabaydý. Yaz, kýþ
üstünden güneþ, etrafýndan yeþillik eksik olmazdý. Þiddetli yaðmuru, fýrtýnasý bile olmayan bu memlekette, bir gün en beklenilmez bir kýyamet koptu: “Muharebe!..”
Hudut, dört saat ötemizdeydi. Kasaba, birkaç saat içinde alt üst oldu. Ahalinin bir kýsmý çoluk
çocuðuyla gerilere kaçýyordu. Fakat kimsesizler, fakirler buna çare bulamýyorlardý. Biz, tabii, kalan115
lar arasýndaydýk. Babamýn vazifesi vardý. Sonra bugünden yarýna yiyecek ekmeði yoktu. Kasaba
bir kýþla hâline geldi. Çarþýlar kapandý. Boþ evler asker tarafýndan iþgal edildi. Bozuk kaldýrýmlý
sokaklardan gece gündüz süvari kafileleri, top arabalarý geçiyordu.
Ýki gün sonra uzaktan uzaða top sesleri baþladý. Ben korktukça babam ya bir þey bildiðinden
yahut da sýrf beni teskin için:
— Korkma Halil... Düþman buraya gelmeyecek. Askerlerimiz inþallah onlarý darmadaðýn edecek, uzaklara doðru sürüp götürecek, diyordu.
Babamýn sözleri doðru çýktý. Bir iki gün içinde top sesleri yavaþ yavaþ uzaklaþtý, sonra büsbütün
kaybolup gitti.
Bu muharebe, uzaklardan geçen bir fýrtýnaya benzemiþti. Gelen haberler çok iyi idi. Askerlerimiz
düþmaný önüne katmýþ sürüp götürüyordu.
Kaçanlardan bir kýsmý geri geldi. Çarþýda tek tük dükkânlar açýldý. Fakat kasaba, o kýþla hâlini
bir türlü kaybetmiyordu. Muharebeye giden taburlar hep oradan geçiyorlardý. Kasabada erkek
kalmamýþ gibiydi. Eli silah tutanlar asker olmuþlar, yahut gönüllü çeteleri teþkil ederek ordunun
peþine takýlmýþlardý.
Babam da bunlarýn arasýndaydý. Fakat doðrusunu söylemek lazým gelirse o, kendi isteðiyle
gidenlerden deðildi. Bana demiþti ki:
— Oðlum, bizim doktorlar muharebe yerine daha yakýn bir yerde hastane kurmaya gidiyorlar...
Yaralýlarý buraya kadar getirmek güç olacak. Ellerinde iþe yarar adamlarý az... Hastanenin eski
emektarý diye beni de götürüyorlar... Vazifeden kaçýlmaz... Zaten gideceðim yer uzak deðil... Ýki üç
saatlik bir köy... Haftada bir iki defa yine seni görmeye gelirim... Artýk kocaman oldun. Komþulara
da tembih ettim. Sana bakýverirler, dedi.
Babamdan ilk defa ayrýldýðým ve evde yalnýz kaldýðým için ilk günlerde biraz mahzun olmuþtum.
Fakat çabuk alýþtým. Gitgide bu hürriyetten hoþlanmaya da baþladým. Eskiden babam beni burnunun dibinden ayýrmazdý. Þimdi geceye kadar mahalle çocuklarýyla sokakta, kýrda oynardým.
Babam, haftada bir iki kere beni görmeye geleceðine dair verdiði söze sadýk kalmýþtý. Sýk sýk
izin alýyor, cepheye gidip gelen nakliye arabalarýndan birine binerek kasabaya geliyordu.
Geleceði zamanlarý da öðreniyor, kasabadan yarým saat uzaktaki bir köprü baþýnda onu karþýlamaya gidiyordum.
Adamcaðýz, her defasýnda, yýllardan beri hasretimi çekiyormuþ gibi aðlýyor:
— Vay benim Halil’im, diye yüzümü gözümü öpüyordu.
Babam, bana bir kýrmýzý mendil içinde yiyecek getirirdi: Peksimet, kahve þekeri, zeytin, un, yað
hatta et... Sonra gaz, kömür, sabun gibi þeyler almak için bir bakkalda da bana kredi açmýþtý.
Bundan baþka ihtiyat olarak para da býrakýrdý.
116
O yokken âdeta bir ev efendisiydim. Kendi
elimle yemeði hazýrlar, yataðýmý yapýp
kaldýrýrdým, odamý temizler, çamaþýrýmý
yýkardým. Hatta bazen büyük adam gibi eve
misafir davet ettiðim de olurdu.
Bu, bana bir büyük adam gururu verirdi.
Babamýn evde kaldýðý geceler geç vakte kadar
ocak baþýnda oturur, konuþurduk. O, bana
muharebe hakkýnda yaralýlardan aldýðý
havadisleri, bire on katarak anlatýr; masala,
destana benzeyen bitip tükenmez sözler
söylerdi.
Bir gün babamýn mendilinden bir sustalý çaký ile bir altýn halka, bir de meþin kaplý defter çýktý.
Babam, derin bir of çektikten sonra dedi ki:
— Halil! Dün gece hastanede dað gibi bir babayiðit öldü... Hüdai Halim, babam öldüðü zaman
bu kadar yanmadým... Bu delikanlý bir gönüllü çetesiyle cepheye gitmiþ... Birçok kâfir öldürmüþ...
En sonra düþman bu çeteyi bir dere kenarýnda sýkýþtýrmýþ. Gönüllüler birer birer þehit olmuþlar...
Bir bu delikanlý kurtulmuþ... Tek baþýna kalýnca yýkýk bir su deðirmenine saklanmýþ... Birçok
aramýþlarsa da bulamamýþlar... Akþam ortalýk kararýnca çýkmýþ... Bizimkilerin tarafýna doðru geliyormuþ... Yolda üç düþman askeri rasgelmiþ... Ýki neferle bir çavuþ... Davranýp silah çekmelerine
meydan vermeden üzerlerine atýlmýþ... Üçünü de tepelemiþ... Bu çaký, yüzük ve defteri düþman
çavuþunun cebinden almýþ... Ne çare ki boðuþma esnasýnda o da birkaç yerinden yaralanmýþ... Kaný aka aka bizim hastaneye getirdiler... Üç gün yaþadýktan sonra dün gece sabaha karþý öldü... Öleceðini anladýktan sonra bu yadigârlarý bana býraktý... Kýymetli bir hatýradýr... Dolabýn gözüne kitleyelim de dursun...
Ýkimizin de uykusu yoktu. O gece, sabaha kadar bu delikanlýya acýnýp aðladýk. Babam zaten
yufka yürekli bir ihtiyardý. Ben de on iki yaþýnda cýlýz, içli bir çocuk...
Aradan bilmiyorum ne kadar zaman geçti. Muharebe baþlarken birkaç gün içinde darmadaðýnýk
olacaðý tahmin edilen düþman askeri dayanýyordu.
Þehirde kýtlýk baþgöstermeye baþlamýþtý. Herkes düþünceliydi.
Fakat çocuklar için bu muharebe hiç bitip tükenmeyen bayramdý. Ne mektep vardý ne arayýp
soran... Asker gibi çocuklar da hep bir arada tabur hâlinde sokaklarý dolaþýyorlar, oyun oynuyorlardý. Bu çocuklardan ekserisinin cephede babalarý, kardeþleri, akrabalarý vardý. Onlarýn kahramanlýklarýna ait vakalar anlatýrlar, kendilerine bir iftihar payý ayýrýrlardý. Hele bilhassa Hristiyan çocuklarýyla konuþurken...
Babasý, kardeþi hakkýnda anlatýlacak vakasý olmayanlar pek azdý. Ben de bunlardandým. Topal
bir hastane hademesinin hangi kahramanlýðýyla iftihar edebilirdim?
Bu acý, beni yalancýlýða sevk etti. Babamýn en ehemmiyetsiz bir vakayý süsleyip püsleyerek
kocaman bir hikâye hâline getirmek huyu besbelli bana da geçmiþti.
Çekmecedeki saklý çakýyý, yüzüðü, cüzdaný cebime koydum. Yabancý mahallelerin yabancý
çocuklarýna karýþarak dolaþmaya baþladým.
Hastanede ölen genç gönüllünün vakasýný babama mal etmiþtim. Fakat hikâyeyi inanýlacak bir
þekle sokmak için çok deðiþtirmiþtim. Babam bir gün yaralýlarý taþýmak için cephede dolaþýrken bir
düþman çavuþuna tesadüf ediyor, onu öldürüyordu. Ýnanmayan olursa cebimden çavuþun resimli
cüzdanýný, yüzüðünü, çakýsýný çýkarýp gösteriyordum.
Çocuklarda deðil, büyüklerde de harikulade þeylere inanmak ihtiyacý o kadar çoðalmýþtý ki
benim bu hikâyeme de inanýyorlardý. Babamýn sakat ayaðýný bin meþakkatle sürüyen, tavuk
kesmekten ürken kocakarý gibi bir adam olduðunu nereden bileceklerdi!
Bir gün kasabada bir kýyamet daha koptu. Ordu bozulmuþ, geri geliyordu. Ahalinin büyük bir
kýsmý ricat eden ordunun peþine takýlarak tekrar kasabadan çýktý, biz yine kaldýk. Ýki gün sonra düþ117
man askeri mýzýka çalarak kasabaya giriyordu.
Seyyar hastane daðýlmýþ, babam kasabaya dönmüþtü.
O fakir sakat hastane hademesi, ben minimini bir çocuk olduðum için korkacak bir þeyimiz
yoktu. Yalnýz düþman askeri geldi. Birisi gâvurca anlamadýðým bir þeyler söyleyerek elimden tuttu,
beni iki sokak ötemizdeki karakola götürdü. Orada birkaç zabitle altý çocuk vardý. Bunlarýn beþi
Hristiyandý. Türkçe bilen bir zabit:
— Bu mu?
Diye sorarak çocuklara beni gösterdi. Onlar: “Evet.” diye tasdik ettiler. Zabit, bu sefer bana döndü:
— Çocuk... Senin baban bir þeyler yapmýþ... Bunlara söylemiþsin... Bize de anlat bakalým...
Korkma, doðrusunu söylersen bir þey yok, dedi.
Fena hâlde korkmuþtum. Sadece:
— Yalan... Ben söylemedim, diye inkâr ediyordum.
— Bunlar ne, diye eliyle arkamdaki kapýyý gösterdi. Beni evden almaya gelen askerlerden
birinin elinde sustalý çakýyý, cüzdaný, defteri gördüm.
Zabitler, aralarýnda gâvurca bir þeyler konuþarak bu eþyayý elden ele gezdiriyorlardý. Bana artýk
bir þey söylemediler. Birisi kolumdan tutup sokaða attý.
O akþam, babamý düþmana silah atan birkaç sivil Müslümanla beraber kurþuna dizdiler.
Sonradan anlattýlar ki babamý, elleri kelepçeli olduðu hâlde, süngülü askerler arasýnda
kasabadan çýkarmýþlar... Bastonu elinde olmadýðý için topal ayaðýyla arkadaþlarýna yetiþemiyormuþ... Geri kaldýkça düþman askeri arkasýndan süngü ile dürtüklüyormuþ... Giderken gözü hep yol kenarýndaki çocuklardaymýþ... Besbelli
onlarýn arasýnda beni de görmeyi ümit etmiþ...
Reþat Nuri GÜNTEKÝN
Leylâ ile Mecnun
1. Eski Bir Yara hikâyesinin olay örgüsünü þemalaþtýrýnýz.
2. Þemalaþtýrdýðýnýz olay örgüsü gerçek hayatta birebir yaþanabilir mi? Niçin? Sözlü olarak
ifade ediniz.
3. Hikâyeyi kaç bölüme ayýrabiliriz? Neden? Buradan hareketle olay örgüsü düzenlenirken
yazarýn nasýl bir yol izlediðini ve bunun hikâyeye neler kattýðýný sözlü olarak ifade ediniz.
Sýnýf üç gruba ayrýlýr. Birinci grup Eski Bir Yara adlý hikâyenin kiþilerini, bu kiþilerin özelliklerini
ve olay örgüsündeki iþlevlerini; ikinci grup hikâyedeki mekânlarý, bu mekânlarýn özelliklerini ve olay
örgüsündeki iþlevlerini; üçüncü grup zamaný, zamanýn özelliklerini ve olay örgüsündeki iþlevlerini
tespit eder. Sonuçlar grup sözcüleri tarafýndan ifade edilir.
4. a. Eski Bir Yara hikâyesindeki kiþiler hikâyenin yazýldýðý dönemde yaþamýþ olabilir mi?
Tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonuçlarý defterinize yazýnýz.
b. Eski Bir Yara hikâyesindeki kiþilerin birbiriyle iliþkisi üzerine düþüncelerinizi sözlü olarak
ifade ediniz.
5. Aþaðýdaki þemadan hareketle Eski Bir Yara hikâyesinden alýnan metnin yapý unsurlarýnýn
(kiþi, zaman, mekân, olay örgüsü) birbiriyle iliþkisini yorumlayýnýz.
118
6. a. Metnin temasýný bulunuz. Bu temanýn dönemin sosyal, siyasi ve ekonomik þartlarýyla iliþkisinin
olup olmadýðýný tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonuçlarý defterinize yazýnýz.
b. Ulaþtýðýnýz sonuçlardan hareketle hikâyenin temasýnýn gerçeklikle iliþkisi hakkýnda neler
söylenebilir? Sözlü olarak ifade ediniz.
Eski Bir Yara hikâyesinin kiþileri, zaman, mekân ve temasýný deðiþtirmeden siz de farklý bir
hikâye yazýnýz.
7. Eski Bir Yara hikâyesinde iþlenen temayla Millî Edebiyat Döneminde iþlenen tema arasýnda
bir iliþki kurulabilir mi? Buradan hareketle hikâyenin edebî deðeri hakkýnda neler söylenebilir?
Sözlü olarak ifade ediniz.
8. Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatýnýn oluþum þartlarýný göz önünde bulundurduðunuzda
yazarýn neden böyle bir temayý tercih ettiðini tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonuçlarý defterinize yazýnýz.
9. Eski Bir Yara hikâyesinde hangi kavram ya da kavramlarýn Anadolu’yu ifade ettiðini aþaðýdaki kavram þemasına yazýnýz.
ANADOLU
10. Hikâyenin kim tarafýndan anlatýldýðýný ve hikâyedeki anlatýcýnýn bakýþ açýsýný belirleyiniz.
11. Eski Bir Yara hikâyesinin olay hikâyesi mi durum hikâyesi mi olduðunu nedenleriyle birlikte
aþaðýdaki noktalý yerlere yazýnýz.
.............................................................................................................................
.................................................................................................................................
.................................................................................................................................
.................................................................................................................................
12. Eski Bir Yara hikâyesindeki çocuðun sebep olduðu durum nedir? Benzer bir durumla
günümüzde karþýlaþýlabilir mi? Gündelik hayattan (yazýlý ve görsel basýn-çevre) örnekler veriniz.
13. Eski Bir Yara hikâyesinin yapý, tema, dil ve anlatým bakýmýndan;
a. Hangi geleneðe baðlanabileceðini,
b. Hangi edebî akýmýn özelliklerini gösterdiðini,
c. Edebiyat tarihimizdeki yerini belirleyiniz. Sonuçlarý defterinize yazýnýz.
Reþat Nuri GÜNTEKÝN rolünü üstlenen öðrenci tahtaya gelir ve öðrencilerin Reþat Nuri
GÜNTEKÝN’in hayatý ve edebî kiþiliði hakkýndaki sorularýna cevap verir. Buradan hareketle Eski Bir
Yara hikâyesiyle yazar arasýndaki iliþki belirlenir.
Yakup Kadri KARAOSMANOÐLU’nun hayatý ve edebî kiþiliði ile ilgili araþtýrma yapýnýz (126. sayfadaki 15. soruya yöneliktir.).
Yakup Kadri KARAOSMANOÐLU’nun Ankara romanýný okuyunuz.
119
Roman ANKARA
Selma Haným, Ýstanbul’daki bir bankada muamelat þefi olarak görev yapan kocasý Ahmet Nazif
Bey ile birlikte Ankara’ya gitme hazýrlýklarý yapar. Önce deniz yolu ile Ýnebolu’ya, oradan da kara
yolu ile Ankara’ya gelirler. Onlarýn Ankara’ya gitmelerindeki en büyük amaç, bir kurtuluþ ümidi aramalarýdýr. Çünkü Ýstanbul iþgal altýndadýr ve Türklere her türlü iþkence ve zulüm yapýlmaktadýr.
Onlara göre Ankara’da baþlatýlan Millî Mücadele, dolayýsýyla Ankara bir kurtuluþ adýdýr.
Selma Haným ve Nazif Bey, Ankara’ya geliþlerinde Tacettin Mahallesi’ndeki küçük bir eve yerleþirler. Yerleþtikleri evin sahibi Ömer Efendi ve ailesi Ankara’nýn seçkin kimselerindendir. Bu
seçkinlik, soydan ziyade para ve mala dayanmaktadýr. Ömer Efendi ve ailesi Birinci Dünya
Savaþý’ndan yararlanmayý bilen savaþ zenginlerindendir.
Selma Haným, yýlbaþý eðlencelerinin düzenlendiði yeni açýlan Ankara Palas Oteli’nde önceden
tanýþtýðý ve etkisinden kurtulamadýðý Neþet Sabit Bey’le tekrar karþýlaþýr. Neþet Sabit Bey;
Ankara’da bir evde tek baþýna yaþamasýna raðmen, Ýstanbul’daki bir gazetenin yazarlýðýný ve
muhabirliðini yapar. Ayrýca tercüme iþleriyle uðraþýr. Neþet Sabit Bey de Selma Haným gibi Ankara
sosyetesinin hayat tarzýndan rahatsýzdýr. Ýki eski dost, duygu ve düþüncelerini birbirlerine aktarýrlar. O günden sonra birlikte gittikleri tüm balo ve davetlerde Selma Haným ile Neþet Sabit Bey’in
sohbet konusu Ankara halký üzerindeki deðiþme ve Batýlýlaþma kavramýnýn yanlýþ anlaþýlmasýdýr.
Bu kýþ, Noel ve yýlbaþý balolarýna, Ankara’da, her seneden daha zevkli bir hazýrlanýþ vardý. Çünkü
bu eðlenceler, henüz açýlmýþ olan Ankara Palas’ýn büyük hall ve salonlarýnda yapýlacaktý. Buranýn
bin kiþiden fazla davetli alabileceði söyleniyordu. Onun için, birçok ailelerin daha iki ay evvelinden
Ýstanbul terzilerine taþýndýklarý görülmeye baþladý. Gerek Kaligurusi’de, gerek Fegara’da en son
Paris modelleri Ankaralý hanýmlar tarafýndan kapýþýlýyordu. Beyler, fraklarýný ya daralmýþ ya eskimiþ bularak yeniden gece esvaplarý ýsmarlýyorlardý. Ýlk yýllar, bir kuyruklu ceketle bir silindir þapkayý
kâfi sananlar, þimdi, klak ve makferlan peþinde koþuþuyorlardý. Yazýk ki bu artikllerin bir kýsmýný stoklar tükenmiþ olduðu için bulmak kâbil olmuyor ve Beyoðlu’nun belli baþlý maðazalarý vasýtasýyla
Avrupa’ya ýsmarlamak lazým geliyordu. Bu sýrada dans iskarpinlerinin fiyatý üç dört misline fýrladý.
Gerçi, yeni çýkan Adabý Muaþeret kitabýnda maskaratsýz olmak þartýyla baðlý rugan iskarpinlere
mesað (izin) vardý. Lakin zarafetin en ileri þartlarýný yerine getirmek asriliðin ihmal götürmez bir þiarý
telakki olunuyordu.
Suvarelerin baþlayacaðý tarih yaklaþtýkça bu þevk hummalý bir galeyan hâlini aldý. Bütün yeni
evlerin kýrmýzý çatýlarý altýnda, bir zarafet yarýþýdýr gidiyordu. Her aile kendi penceresinden
komþusunun, o gecelere nasýl bir sürpriz hazýrladýðýný keþfe çalýþýyordu. Dedikodular,
münakaþalar, bazen bir familya fertlerini birbirine düþürecek kadar hâd bir þekil alýyordu. Hele
karýlarýnýn bütün arzularýný yerine getiremeyen kocalar dünyanýn en bedbaht insanlarýydý. Bunlar,
Allah’tan ya bir zelzele ya bir tufan beklemekte idiler, ta ki o gece eðlencelerine yetiþilmesin de ortada mesele kalmasýn diye...
Lakin ne tufan oldu ne zelzele... Bütün þenliði, cümbüþü; bütün çalgýlarý, danslarý, þarkýlarý ve
bütün külfetleriyle o geceler geldi, çattý.
Saat ondan itibaren Ankara Palas’ýn önü helecanlý bir canlýlýkla harekete gelmeye baþladý.
Polislerin beyaz eldivenli elleri, kuru soðuða raðmen, kim bilir daha ne vakitten beri otelin kapýsýnda birikmiþ olan meraklý halk kümelerini zorlukla açabiliyordu. Ýçleri birer maðaza camekâný gibi
aydýnlatýlmýþ hususi arabalar ve þýk kira otomobilleri, buraya, þehrin dört bir köþesinden, durmaksýzýn insan taþýyordu. Bu insanlar, arabalarý, tam yaya kaldýrýmýnýn önüne yanaþýnca bir iki dakika
süren bir tereddütten sonra ayaklarýný basamaklara uzatýyorlar, aðýr aðýr yere inerek Ankara
Palas’ýn mermer merdivenlerine doðru ilerliyorlar ve kâh çifter kâh üçer dörder, kadýnlý erkekli gruplar
hâlinde bir müddet dýþ vestibülün ortasýnda birikiyorlardý.
Bunlarý, aðýrlaþtýrýlmýþ birer sinema þeridi gibi seyre dalan yerliden ve köylüden mürekkep sokak
kalabalýðý için, hiç þüphesiz balo denilen þey burada baþlýyor ve burada bitiyordu. Çünkü bu kala120
Ankara Palas Oteli
balýk, otomobillerden inip,
merdivenlerden çýkan bu
insanlarýn içeriye girdikten
sonra vestiyere yanaþýp
palto ve þapkalarýný nasýl
býraktýklarýný ve oradan
dans salonuna nasýl girdiklerini artýk göremiyordu.
Bundan ötesi artýk faraziye
ve muhayyelenin iþi oluyordu.
Nitekim, bir köylü donu
üstünde bir redingot eskisi
giymiþ ve bunun üstüne bir
kuþak baðlamýþ acayip
kýyafetli bir adam, yanýndakine diyordu ki:
“Sen, sanki buradan bir
þey gördün mü sanýyorsun? He, he, he... Aklýna þaþayým.”
Öbürü, siperi arkaya çevrilmiþ kasketinin üstüne bir sarýk geçirilmiþ baþýný iki yana sallayarak
cevap veriyordu:
“Ýçeride, ne yaparlar bilirim emme, söylemem.” diyor ve iki sýra bembeyaz diþlerini gösteren bir
gülümsemeyle sýrýtýyordu. Redingotlu adam, dirseðiyle kasketlinin böðrüne vurdu:
“Deyiver, be... Ne biliyon, daha deyiver...”
“Deyemem...”
Bunlar böyle baðdaþýrken bir üçüncü söze karýþtý. Bu týknaz, babacan bir tipti:
“Ne var bunu bilmiyecek be? Ýþte, ben deyivereyim: Ýçerde tango var.” dedi.
“Tango mu? Ne dedin, tango mu? He, he, he...”
“Tango da kim oluyor ki?”
Týknaz adam, bunu bir türlü anlatamýyordu. Çünkü onun için tango kelimesinin ifade ettiði mana
gayet müphem ve müphem olduðu kadar geniþti. Bu belki bir ayinin belki bir yemeðin belki de bir
çalgýnýn adý idi. Belki de bir insanýn adý olabilirdi. Ýþin içinden çýkamayacaðýný anlayýnca o da sýrýtmaya baþladý. Tam bu sýrada halkýn içinden bir ses duyuldu:
“Aman Allah, yaradana gurban olayým...”
Bu, beyaz yün çoraplarýnýn üstüne iki partal lastik geçirmiþ ve bu lastikleri sicimle ayaklarýna
baðlamýþ, yarý külhanbeyi tavýrlý bir delikanlý idi ve bu lafý, tam o esnada otelin merdivenlerinden
çýkmakta olan þiþman bir hanýma atýyordu. Bunun yanýnda duran bir köy imamý, koluyla delikanlýyý
dürttü:
“Sus, oðlum, baþýna iþ açarsýn.” dedi.
“Ne iþi be? Þimdi hürriyet var. Herkes istediðini söyleyebilir. Anladýn mý, sarmýsak kafalý?”
Hoca arkasýna doðru çekildi. Fakat çekilmesiyle öne doðru atýlmasý bir oldu. Ayaðý yerde yýðýlý
duran canlý bir þeye çarpmýþtý. Bu yýðýn onun çarpmasýyla yavaþ yavaþ yukarý doðru uzanmaya ve
kanatlarý yarý açýlmýþ bir kocaman bir korkunç kuþ þekli almaya baþladý. Hoca az kalsýn salavat
getirip: “Ýn misin, cin misin?” diye baðýracaktý. Lakin gördü ki bu, yorganýna sarýlmýþ bir köylüden
baþka bir þey deðildir.
“Ülen, ne idiyon orda be?”
Hocaya ince, ince bir sivrisinek výzýltýsýný andýrýr kadar ince bir ses cevap verdi:
“Bakýrdým, bakýrdým, uykum geldi. Birdenbire bacaklarým tutmayýverdi. Olduðum yere yýðýlýp
kalmýþým.”
Hoca aldýrmadý. Tekrar Ankara Palas’ýn kapýsýný seyre daldý. Fakat yorganlý köylü gene uyuyup
121
düþmemek gayesiyle konuþmak istiyordu. Belki de derdi vardý ve belki de hoca büyük þehirde ona
ilk hitap eden adam olduðu için ona yüreðini açmak ihtiyacýný duyuyordu:
“Sekiz saatlik yoldan gelirim.” dedi. “Handa bana yer vermediler. Bir kahveye gireyim, dedim,
sokmadýlar. Dolaþýrken karþýdan buranýn ýþýklarýný gördüm. Bir de baktým, ahali toplanmýþ. Belki
bizim köylülerden birine rasgelirim.” dedim.
Hoca, gene hiç týnmadý. Köylü yaklaþtý:
“Burada ne var ki? Ne idirler?” diye sordu.
Hoca baþýný çevirmeksizin:
“Balo var, balo...” dedi.
Bu kelime köylüye neyi ifade etti? Bilinmez. Lakin yorganlý adam kendi kendine söylenir gibi
mýrýldandý:
“Bu gecenin yarýsýnda hep dolaþýp dururlar. Onlar da benim gibi garip mi, nedir? Yatacak yer mi
ararlar?”
Hoca, kendini tutamayýp güldü. Bundan cesaret alan köylü ona daha ziyade sokuldu:
“Bu koca konak kimin? Ah deyiver bana, gözünü seveyim...”
“Tövbe yarabbi, tövbe yarabbi... Burasý otel, otel be. Hani, senin anlayacaðýn alafranga han.”
Tam bu sýrada, otelin iç salonlarýndan birinde bir köþeden, sokaktaki bu konuþmalarýn yankýsý
Selma Haným’ýn kulaðýna þu þekilde çarpýyordu:
“...kim bilir bizim için ne düþünürler? Neler söylerler? Onlar için, kapýsýndan gördükleri bu âlem
ne kadar esrarengiz þeylerle doludur?”
“Yavaþ yavaþ onlar da öðrenecek, onlar da alýþacak. Bu yeni hayatýn icaplarý onlarca da
anlaþýlýr, açýk ve basit þeyler hâline girer.”
“Demin, otelin merdivenlerinden çýkarken tuhaf bir baþ dönmesi hissettim. Bana öyle geldi ki
ayaðýmý bastýðým her basamak, halkla benim aramdaki uçurumu bir parça daha derinleþtiriyor. Ters
yüzü geri dönüp arkamda býraktýðým bu uçuruma atýlmak istedim; ta ki onlara karýþayým ve içinde
bulunduðumuz bu suni âlemi, onlarýn arasýndan, onlarýn gözüyle uzaktan seyredeyim diye.. Fakat
düþündüm ki...”
“Fakat düþününüz ki bu kâbil deðildir. Ýçtimai merdivenin bu basamaðýna çýktýktan sonra geriye
dönenlere, hiç bir yerde, hiç bir devirde rasgelinmiþ mi? Azizim, demokrasilerin kanuniyetine göre
hep aþaðýdan yukarýya doðru çýkýþ vardýr. Bunun tersi ancak bir katastrofu ifade eder. “Halka
doðru” lafýnýn hakiki manasý halký kendine doðru çekmek demektir.”
“Ben, meseleyi böyle vazetmiyorum, böyle vazetmek de istemem. Çünkü bir nevi demagojiye
sapmýþ olurum. Benim için burada bir rejim üslubu davasý mevcut deðildir. Bilirim ki sýnýf tezatlarýnýn en çok tebarüz ettiði, en çok keskinleþtiði yerler þu çaðdaþ demokrasilerdir. Size maksadýmý
nasýl anlatayým? Bilmem ki... Bu, bir maksat bile deðil. Bu hatta bir ruh hâleti bile deðil, buna belki
bir sezinti diyebilirim. Demin, merdivenlerden çýkarken kendimi birdenbire muallakta gibi hissettim.
Ayaðým yerden kesilmiþti. Ýþte o vakit, sokaktaki o insan kümesi, bana kendimden daha reel bir varlýðýn ifadesi gibi göründü. Onlara dönmek isteyiþimin sebebi iþte bundan hasýl olmuþtu. Realite ile
kaybettiðim temasý bulmak ihtiyacý...”
Selma Haným, arkasýnda konuþan bu iki kiþiden biri, sanki, bu son sözleri doðrudan doðruya
kendine hitap ediyormuþ gibi hýzla baþýný çevirdi: “Evet, ne doðru söylüyorsunuz, ben de ara sýra
bu ihtiyacý duymaktayým.” diyecek oldu. Fakat kendini tuttu. Çünkü konuþanlardan ne birini ne
öbürünü tanýyordu. Zaten iki dans arasýnda iliþtiði bu kanapede yalnýz da deðildi. Ýstiklal Harbi
esnasýnda, bir gün Aktepe’de tanýdýðý doktorun hanýmý ile kýz kardeþi onu aralarýna almýþlardý ve
suvarenin, þimdiden birer dedikodu mevzuu hâline girmiþ birçok hadiselerini anlatýp duruyorlardý.
Ezcümle, Murat Bey’in baloya çocuklarýný da beraber getiriþi, bu akþamýn en tuhaf vakalarýndan
birini teþkil etmiþti. Ýlk önce kalabalýktan sinerek büyükannelerinin eteðine yapýþýp kalan bu çocuklar, yavaþ yavaþ muhite alýþmýþlar ve halkýn arasýnda dolaþýp koþuþmaya baþlamýþlardý. Hiç þüphesiz kendi eðlencesi için bu iþe razý olan Ýsviçreli mürebbiye, Hariciye’nin gençleriyle danstan bir
dakika baþ alamýyordu ve çocuklar, bu suretle, çoktan kaybettikleri bir serbestliðin tadýný çýkarýyor-
122
lardý. Bunlarýn, mýzýka ve dans esnasýnda pek belli olmayan mevcudiyetleri mýzýka ve dans
aralarýnda son derece göze Batýcý bir hâl alýyordu. Birbirlerini kovalayarak hallin ortasýndan geçiyorlar ve birtakým çýðlýklar kopararak koridora uðruyorlardý. Murat Bey, bir köþeden tantanalý karnýný
hoplatarak gülüyor ve yanýndakilere:
“Bizim çocuklar... Mahsus getirdim.” diyordu. “Küçükten alýþsýnlar. Bizim gibi acemilik çekmesinler.”
Ve çocuklar, ayný sesler, ayný koþuþmalarla koridordan halle atlýyorlar, oradan yolunu keþfettikleri büfeye saldýrýyorlardý.
Selma Haným mahcup, korkak, gözlerini ecnebilerin üzerinde gezdiriyordu. Bunlarýn hiçbir þeyin
farkýnda olmayan bir hâlleri vardý. Hatta içlerinden biri, Selma Haným’ýn kendisine baktýðýný görerek
hemen yanýna yanaþtý:
“Bir emriniz mi var?” diye sordu.
Selma Haným, “Hayýr.” cevabýný verince:
“Öyle ise benim sizden bir ricam var. Gelecek dans için kimseye söz vermeyin.” dedi.
Selma Haným’ýn sað ve solundaki dedikoducu hanýmlar birbirlerine bakarak manalý bir tarzda
gülümsediler. Selma Haným, çýplak ensesinin üstünden geçen bu ani tebessüm seyyalesinde
(selinde), âdeta, bir günah esnasýnda yakalanan kadýnýn hicabýný duymuþtu. Fakat neden? O da
bilmiyordu.
Ýlk zamanlar Türk hanýmlarýnýn balolarda dans etmesi, hele ecnebilerle dans etmesi pek hoþ
görülmezdi. Bunlar, bir Avrupalý salon hanýmýnýn bütün masraflarýný yapmakla beraber mondun
zevkini henüz onlar kadar çýkaramýyorlardý. Nitekim, üstünde en az birkaç bin liralýk mücevher
taþýyan Murat Bey’in kýz kardeþi Cemile Haným, suvareye geldiði dakikadan beri dar lame kýlýfýnýn
içinde bir büyük kuþtüyü yastýk gibi hep ayný koltuðun içinde duruyordu. Eðer yengesi, ara sýra
eðilip de ona birkaç kelime söylemese, o da baþýný çevirip ona cevap vermese uzaktan, bunun
gerçekten süslü bir yastýk mý yoksa canlý bir
mahluk mu olduðunu kestirmek epeyce güç
olurdu.
Selma Haným, bundan dört beþ yýl evvel,
Etlik’teki baðda o kadar taþkýn bir hayat ile
zinde, o kadar sýhhatli ve neþeli tanýdýðý bu
kýzcaðýzýn böyle hantal bir yýðýn hâline
giriþindeki hikmeti bir türlü anlayamýyordu.
Bu gibi akþamlarda, çok defa bu tecessüs
saikasiyle onun yanýna sokulduðu ve onu
harekete getirmeye çalýþtýðý oluyordu. Lakin
eskiden o kadar açýk yürekli o kadar babacan olan Cemile, þimdi haþin denilecek
derecede asýk suratlý ve küskündü. Bütün
gayretlerine raðmen bir türlü kaynaþamadýðý
bu monden hayatý gittikçe daha ziyade yadýrgýyor ve bu yadýrganlýðý, onda bu hayatta muvaffak
olmuþlara karþý bir kin ve düþmanlýk þeklinde tezahür ediyordu. Selma Haným yanýna yaklaþýnca
büsbütün suratýný astý:
“Kuzum Selma Haným pek yanýmda durmayýn. Çünkü sonra beni de dans edenlerden sanýrlar.”
Selma Haným gülerek:
“Ýyi ya siz de dans edersiniz.” dedi.
Bu, ona yani bu vücutla bu acemilikle âleme rezil olursun manasýný ifade ediyordu. Cemile
omuzlarýný silkti:
“Allah göstermesin!” dedi. “Bilmediðimden deðil fakat doðrusu, bu umumi yerlerde ilin tanýmadýðým herifleriyle, katiyen...”
Tam bu sýrada, uzun boylu, sarýþýn bir genç, kalabalýðýn içinden çýktý, Selma Haným’a doðru
ilerledi, gelip önünde eðildi ve onu henüz baþlayan bir tangoya davet etti.
123
Gelin görümce birbirlerine bakýp gülüþtüler. Cemile:
“Vallahi, buradan iþaret etti. Ben gördüm.” diyordu. Hakký Bey’in haremini dansa kaldýran...
Elçiliði erkânýndan henüz evlenmiþ bir gençti. Nitekim, danstan sonra büfeye gittikleri vakit genç
diplomat, karýsýný ilk defa olarak Selma Haným’a takdim etti. Bu, su içinde biten çiçekler gibi narin
ve serin bir Þimal güzeli idi. Selma Haným, biraz ötede, kocasýnýn yanlarýna yaklaþmak ister gibi
kendilerine bakmakta olduðunu gördü. Genç evliye:
“Ben de size kocamý takdim edeyim.” dedi. Ve eliyle Hakký Bey’e küçük bir iþaret etti. Onun da
akþamýn ilk saatinden beri kollayýp gözetlediði hep bu idi. Yanýndaki hanýmý býrakýp koþtu ve yerlere kadar eðilip genç kadýnýn elini öptü. Selma Haným, kocasýnýn bu pek bayat alafranga tavýrlarýna hâlâ ýsýnamamýþtý. Bu yerlere kadar eðilip kadýn eli öpmelerin, o konuþulan müddetçe þapkayý
elde tutmalarýn ve her vesile ile reverans yapmalarýn ne kadar aykýrý bir nezaket olduðunu asýl
Avrupalý erkeklerin hâl ve tavýrlarýný gördükten sonradýr ki daha iyi anlýyordu. Ara sýra, kocasýyla pek
samimi dakikalarýnda:
“Vallahi kýskandýðým için deðil.” diyordu. “Bir kadýn karþýsýnda senin gibi kýrýlýp dökülen bir tek
ecnebiye rasgelmiyorum. Demek ki bu saray merasimperdazlýðý (törenciliði) ya pek eski zamanlara
ait bir þey olacak ya da...”
Hakký Bey:
“A haným.” diyordu. “Bir defa, ben Avrupa’da bulunmuþ bir adamým. (Harbiumumi’de bir kere
Almanya’ya gitmiþti.) Sonra da Avrupa adap ve muaþeretine dair ne kadar kitap görürsem alýp okuyorum. Artýk, benim yaptýðýmýn doðruluðundan þüphe edilir mi?”
Ve bunu, o kadar ciddiyetle söylüyordu ki Selma Haným kocasýnýn bu sadeliðine gülmek mi aðlamak mý lazým geldiðini tayin edemiyordu.
Yarabbi, asker üniformasý içinde her hareketi, o kadar þahsi, o kadar kusursuz olan bu adamý,
sivil kýyafet ne kadar acayipleþtirmiþ, salaklaþtýrmýþ, kendiliðinden ayýrýp sunileþtirmiþti.
...
“Haným kýzým, haným kýzým, beni tanýyamadýn mý?”
Hakký Bey’in haremi döndü, baktý. Fakat baktýkça onu tanýmaktan uzaklaþýyordu. Bu adam,
fraký, bol yakalýðý, katý plastronu içinde kaba saba tahtadan yapýlmýþ bir elbise askýsýný andýrýyordu.
Ne renkte olduðu bilinmeyen, yer yer dökülmüþ saçlarýnýn arkasýnda iri ter taneleri matruþ yüzünün
sayýsýz buruþuklarý arasýna yuvarlanýyordu. Bir eliyle sýmsýký kadehini tutuyor, öbürüyle, muttasýl, bu
ter tanelerini silmeye çalýþýyordu.
Selma Haným ürkerek ve kekeleyerek:
“Hayýr, tanýmýyorum.” dedi.
Yaþlý zat, cývýk bir sarhoþ gülüþüyle güldü:
“Murat Bey’in baðýnda tanýþtýk ya.” dedi. “Beþ yýl oluyor. Emin Bey, Þeyh Emin. Hâlâ tanýyamadýn mý?”
Bereket, Hakký Bey, karýsýnýn imdadýna eriþti, Selma Haným’ýn müþkül bir vaziyette kaldýðýný
hissederek söze karýþtý ve Þeyh Emin Efendi’nin koluna girerek uzaklaþtýlar. Kalabalýðýn içinden,
Þeyh Emin’in yüksek sesle þunlarý söylediði iþitiliyordu:
“Yahu, býraksaydýn, þu hanýmla bir toka etseydim. Biz, dans bilmiyoruz.
Bari bunu yapalým. He, heh, heh... Bari bunu yapalým.”
Yakup Kadri KARAOSMANOÐLU
Ankara
124
Seçilen iki öðrenciden biri Ankara romanýný özetler ve romanýn olay örgüsünü þemalaþtýrýr.
Diðer öðrenci romandan alýnan metni özetler ve metnin olay örgüsünü þemalaþtýrýr.
1. Ankara romanýndan alýnan metnin olay örgüsüyle metindeki yaþanmýþ olay arasýnda fark var
mýdýr? Neden? Sözlü olarak ifade ediniz.
2. Yazar olay örgüsünü düzenlerken nasýl bir yönteme baþvurmuþtur? Yazarýn böyle bir yöntemi tercih etmesinin sebepleri neler olabilir? Tartýþýnýz. Sonuçlarý sözlü olarak ifade ediniz.
Sýnýf üç gruba ayrýlýr. Birinci grup Ankara romanýnýn kiþilerini ve bu kiþilerin özelliklerini; ikinci
grup hikâyedeki mekânlarý ve bu mekânlarýn özelliklerini; üçüncü grup zamaný ve zamanýn özelliklerini tespit eder. Sonuçlar grup sözcüleri tarafýndan ifade edilir.
3. Aþaðýdaki þemadan hareketle Ankara romanýndan alýnan metnin yapý unsurlarýnýn (kiþi,
zaman, mekân, olay örgüsü) birbiriyle iliþkisini yorumlayýnýz.
4. Ankara romanýnýn tümünü göz önüne alarak romanda geçen kahramanlarýn karakter mi tip mi olduklarýný belirleyiniz. Buna göre aþaðýdaki karakter/tip çözümleme tablosundaki sorularý cevaplandýrýnýz.
KARAKTER/TÝP ÇÖZÜMLEME TABLOSU
KARAKTER/TÝP ADI
Selma Haným
Hakký Bey
Murat Bey
Þeyh Emin Efendi
Karakterin/tipin en belirgin
özelliði nedir?
Karakter/tip olaylar karþýsýnda
nasýl bir tavýr takýnmaktadýr?
Romandaki olaylarý dikkate
aldýðýmýzda romandaki en güçlü
karakter/tip kimdir?
Sosyal ortam ve çevre bu
karakteri/tipi nasýl etkilemiþtir?
Karakterin/tipin yaþadýðý
toplumsal yapýnýn sizin toplumsal yapýnýzdan farký var mýdýr?
Bu karakterin/tipin diðer
karakterler/tipler üzerinde etkisi
var mýdýr?
Metnin yazýldýðý dönemde bu
romandaki karakter/tip gibi
davranan biri olabilir mi?
125
5. Ankara romanýndan alýnan metindeki temel çatýþmayý tespit ederek bu temel çatýþmanýn
hangi tema etrafýnda geliþtiðini aþaðýya yazýnýz. Metnin temasýný bulunuz.
...................
...................
Tema: .............................
6. Eski Bir Yara hikâyesi ve Ankara romanýnýn temalarýndan hareketle bu dönemde hangi
temalarýn iþlenmiþ olduðunu tespit ederek defterinize yazýnýz.
7. Metinde anlatýlan dönemin sosyal, siyasi, ekonomik þartlarý göz önünde bulundurulduðunda metnin temasýnýn insana özgü gerçeklikle iliþkisi hakkýnda neler söylenebilir? Sözlü olarak
ifade ediniz.
8. Ankara romanýnda iþlenen temaya daha önce Türk edebiyatýnýn hangi döneminde rastlamak
mümkündür? Buradan hareketle metnin hangi dönemin zevk ve anlayýþýný sürdürdüðünü belirleyerek
defterinize yazýnýz.
9. Yazar Ankara romanýnda Kurtuluþ Savaþý öncesini, Ankara’nýn baþkent olmasýný, inkýlaplar ve
geliþmeler sonrasýndaki Ankara’yý anlatmýþtýr. Yazarýn Ankara’yý merkeze alarak Anadolu’yu anlatmasýnýn sebeplerini ve Anadolu’nun metne nasýl yansýdýðýný belirleyerek defterinize yazýnýz.
10. Ankara metninin yapýsý ve anlatým özellikleri dikkate alýndýðýnda bu romanýn daha çok hangi
tarz romana örnek gösterilebileceðini belirleyiniz.
11. Ankara romanýnda anlatýcýnýn tahlil ve tasvirde, dili kullanýþ biçiminde nasýl bir tavýr takýndýðýný
tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonuçlardan ve aþaðýdaki þekilden hareketle metnin bakýþ açýsýný tespit
ederek sözlü olarak ifade ediniz.
akýmý ifade eden özellikler
edebî akým
baðlý olduðu
Ankara romanýnýn
12. Metinde anlatýlan Ankara’yla günümüz Ankara’sýnýn benzer ve farklý yönlerini tartýþýnýz.
Ulaþtýðýnýz sonuçlarý defterinize yazýnýz.
13. Ankara romanýndan alýnan metin parçasýnýn yapý, tema, dil ve anlatým özelliklerinden hareketle, romanýn hangi edebî akým ve geleneðe baðlý olduðunu tespit ediniz. Sonuçlarý aþaðýdaki
tabloya yazýnýz.
...
edebî gelenek
...
.
.
edebî geleneði ifade eden özellikler
Yapý
:
Tema
:
Dil ve anlatým :
14. Tanzimat, Servetifünun ve Millî Edebiyat dönemi romanlarýnýn kurgu ve temalarýndan hareketle
Ankara romanýnýn kurgu ve temasýyla ilgili neler söylenebilir? Buradan hareketle eserin edebiyat
tarihimizdeki yerini belirleyiniz.
15. Okuduðunuz metinden ve yaptýðýnýz araþtýrmalardan hareketle Yakup Kadri KARAOSMANOÐLU’nun
fikrî ve edebî kiþiliði hakkýnda çýkarýmlarda bulunarak eserle yazar arasýndaki iliþkiyi belirleyiniz.
126
1. Eski Bir Yara hikâyesi ve Ankara romanýndan alýnan metnin yapý, tema, dil ve anlatým özellikleri göz önünde bulundurulduðunda Millî Edebiyat zevk ve anlayýþýný sürdüren eserlerin genel
olarak yapý, tema, dil ve anlatým özellikleriyle ilgili neler söylenebilir? Sözlü olarak ifade ediniz.
Pandomim yapmak üzere sýnýf iki gruba ayrýlýr. Gruplar pandomimde rol alacak kiþiyi ya da kiþileri seçer. Her grup Eski Bir Yara hikâyesi ve Ankara romanýna ait kiþi, olay ve konulardan hangisini anlatacaklarýný belirler ve bunlarý sýrayla sýnýfta canlandýrýr. Pandomimi izleyen grup ne
anlatýldýðýný bulmaya çalýþýr. En az iki tur sonunda oyun sonlandýrýlýr.
2. Aþaðýda verilen dönemlerin yapý, tema, dil ve anlatým özelliklerini karþýlaþtýrarak benzer ve
farklý yönlerini aþaðýdaki benzerlik-farklýlýk þemasýna yazýnýz.
Millî Edebiyat Roman ve
Hikâyesinin Genel
Özellikleri
Millî Edebiyat Zevk Anlayýþýný
Sürdüren Hikâye ve Roman
(1923 - ...)
Benzerlikler
..................................................................................................................
......................................................................................................................
Farklýlýklar
Tema
Yapý
Dil ve Anlatým
3. “Aman Allah, yaradana gurban olayým...”
Bu, beyaz yün çoraplarýnýn üstüne iki partal lastik geçirmiþ ve bu lastikleri sicimle ayaklarýna
baðlamýþ, yarý külhanbeyi tavýrlý bir delikanlý idi ve bu lafý, tam o esnada otelin merdivenlerinden
çýkmakta olan þiþman bir hanýma atýyordu. Bunun yanýnda duran bir köy imamý, koluyla delikanlýyý
dürttü:
“Sus, oðlum, baþýna iþ açarsýn.” dedi.
“Ne iþi be? Þimdi hürriyet var. Herkes istediðini söyleyebilir. Anladýn mý, sarmýsak kafalý?”
Ankara romanýndan alýnan metin parçasýndaki hürriyet anlayýþýyla ilgili neler düþünüyorsunuz?
Bu hürriyet anlayýþý günümüzde de geçerli bir anlayýþ mýdýr? Tartýþýnýz. Sonuçlarý sözlü olarak ifade
ediniz.
127
1. Aþaðýdaki cümlelerin karþýsýna yargýlar doðru ise (D), yanlýþ ise (Y) yazýnýz.
- Millî Edebiyat zevk ve anlayýþýný sürdüren eserler veren romancýlar, realist roman tekniðine
uygun eserler vermiþlerdir.
( )
- Bu dönemdeki eserlerde Doðu ve Batý karþýlaþmasý temasý deðil halk-aydýn arasýndaki
iliþkiler konu edilir.
( )
- Millî Edebiyat zevk ve anlayýþýný sürdüren eserlerde Birinci Dünya Savaþý ve Millî Mücadele
ile ilgili konular iþlenmiþtir.
( )
2. Aþaðýdaki cümlelerde boþ býrakýlan yerlere uygun kelimeleri yazýnýz.
- Millî Edebiyat zevk ve anlayýþýna göre yazýlmýþ hikâyelerde ............................. tarzý
hikâyenin özellikleri görülür.
- Millî Edebiyat zevk ve anlayýþýný sürdüren eserlerde .........................................’ya ve
.......................... insanýna yönelme görülür.
3. Aþaðýdaki eser-yazar eþleþtirmelerini doðru þekilde yapýnýz.
Reþat Nuri GÜNTEKÝN
Yakup Kadri
KARAOSMANOÐLU
Kiralık Konak
Dudaktan Kalbe
Çalıkuşu
Sodom ve Gomore
4. Aþaðýdakilerden hangisi Millî Edebiyat zevk ve anlayýþýný sürdüren eserlerin özelliklerinden biridir?
A) Bu dönemde Atatürk ilke ve inkýlaplarý çevresinde oluþan konulara deðer verilir.
B) Bu dönemde ahlak bozukluklarý ve hurafeler üzerinde durulur.
C) Savaþ sonrasý þehirde ve kýrsalda sürdürülen hayat, roman ve hikâyelerde anlatýlýr.
D) Bu dönemde yanlýþ Batýlýlaþma eserlerde iþlenmeye devam etmiþtir.
E) Bu dönemdeki eserlerde toplumsal faydadan çok bireysel zevk öne çýkmýþtýr.
5. Aþaðýdakilerden hangisi Yakup Kadri KARAOSMANOÐLU’na ait deðildir?
A) Hüküm Gecesi
B) Yaban
C) Bir Sürgün
D) Panorama
E) Yeþil Gece
Toplumcu gerçekçilik akýmýnýn kaynaklarýyla ilgili araþtýrma yapýnýz (129. sayfadaki 3, 142. sayfadaki 6. sorulara yöneliktir.).
Sabahattin ALÝ’nin fikrî ve edebî yönünü araþtýrýnýz (135. sayfadaki 15. soruya yöneliktir.).
Sabahattin ALÝ’nin Yeni Dünya adlı hikâye kitabýný ve Fakir BAYKURT’un Yýlanlarýn Öcü adlý
romanýný okuyunuz.
128
b. Toplumcu Gerçekçi Eserler
1. Bir roman veya hikâye yazsaydýnýz toplumu ve toplumun sorunlarýný mý yoksa bireysel sorunlarýnýzý mý anlatmak isterdiniz? Niçin? Sözlü olarak ifade ediniz.
2. “Toplumculuk” ve “gerçeklik” terimleri size neleri çaðrýþtýrýyor? Nedenleriyle birlikte sözlü
olarak ifade ediniz.
3. Yaptýðýnýz araþtýrmadan hareketle toplumcu gerçekçilik akýmýnýn kaynaðýyla ilgili neler
söylenebilir? Sözlü olarak ifade ediniz.
Hikâye ASFALT YOL
-Bir köy öðretmeninin notlarýndanÝstasyondan kalkýp vilayet merkezine
giden kamyon, iki saat kadar sarstýktan
sonra, beni gideceðim köye ayrýlan yolun
baþýnda býraktý. Ýki adým bile atacak hâlim
yoktu.
Çantamý
yanýma
koyarak,
kenarlarýndan otlar fýrlayan bir taþýn üstüne
oturdum. Kafamdaki uðultuyu dinlemeye
baþladým.
Ýçi tozla karýþýk ter kokan kamyon dünyanýn
bu en bozuk yolunda bizi birbirimize vura vura
sersem etmiþti. Birdenbire duraklamalar,
bir çukura yuvarlanýr gibi sarsýntýlar,
bana nerede olduðumu bile unutturmuþ
ve beni karanlýk bir rüya dünyasýna
atmýþtý. Þimdi oturduðum taþýn üzerinde
bu rüyadan silkinmeye çalýþýyordum.
Gideceðim köyü þoför göstermiþti. Burasý
oturduðum yerden yarým saat kadar uzakta, külrengi bir kerpiç yýðýný idi. Bir kenarda ince ince yükselen yine külrengi birkaç kavak, orada, ufacýk da olsa, bir su bulunduðunu anlatýyordu.
Belki bir saat oturduðum yerde kaldýktan sonra yavaþça ve sallanarak doðruldum. Küçük çantamý yerden alýp yürümeye baþladým. Kendim köylü olduðum ve bizim köylülerimizi iyi tanýdýðým
için içimde yabancý bir yere gidiyorum hissi yoktu, ilk vazifemde muvaffak olacaðýma emindim.
Akþam olmaya baþlamýþtý. Köye yaklaþýnca ortalýðý büsbütün bir kýzýllýk kapladý. Kýrmýzý bir
deniz gibi parlayýp kýmýldayan bu bir karýþ boyundaki kuru bozkýr otlarýnýn üzerinde upuzun gölgem
yatýyor ve gölgemin baþý, ileride, aralarýndan yer yer çekirgeler fýrlayan bu otlarýn arasýnda kayboluyordu.
129
Köyün kenarýndaki birkaç evin
önüne gelince burnuma yanmakta olan
tezek kokusu geldi. Gözümün önünde,
saç üzerinde yufka piþirilen bir ocak ve
bekleþen yalýnayak çocuklar canlandý.
Sokaklarda daha evlerini bulamamýþ birkaç inek kuyruklarýný
kalçalarýna çarparak yürüyor ve ara
sýra böðürüyordu. Bu öyle bir
böðürüþtü ki uzun uzun düþündükten
sonra söylenen derin manalý bir söze
benziyordu.
Gitgide daha kuvvetlenen keskin bir
gübre kokusu beni daha çok buraya
yaklaþtýrdý. Köy yaþayan, çalýþan bir
mahluktur ve bu koku onun ter kokusudur. Dünyada hiçbir koku beni bu kadar saramamýþ, kafamdan birbiri arkasýna bu kadar çok hatýralar yuvarlayýp geçirmemiþtir.
Kahvenin önünde birkaç ihtiyardan baþka kimse kalmamýþtý. Beni görünce yerlerinden kalkmadan baktýlar. Yanlarýna gidip oturdum, kim olduðumu anlattým. Ýçlerinden biri muhtarmýþ. Benden
önceki öðretmen gideli altý ayý geçtiðini, o zamandan beri okulun kapalý durduðunu söyledi:
“Daha harmanlarýn hepsi kaldýrýlmadý. Çocuklar okula falan gelmezler. Beþ on gün oturup dinlenirsin!” dedi.
Çocuklarý toplamak, dersleri yoluna koymak pek güç olmadý. Köylüler kendi dilleriyle konuþanlarý anlamakta gecikmiyorlar. Þimdilik hiçbir þeyden þikâyetçi deðilim. Yalnýz bir yol meselesi var ki
bunu kendime iþ edindim ve aylardýr uðraþýyorum. Ýlk geldiðim gün kamyonda canýmý çýkaran o yol,
meðer bütün vilayetin en büyük derdiymiþ. Herkes mahsulünü, yolcusunu bunun üzerinden geçirmeye mecbur. Baþka yol yok ve buna da yol demek için pek bol keseden atmak lazým. Ýþin garibi,
vilayet merkezini altmýþ kilometre uzaktaki demiryoluna baðlayan yol da bu!.. Herhâlde daha
mühim iþler bunun yapýlmasýný bu kadar geri býrakmýþ. Ben hem bizim köyden hem de baþka
köylerden vilayete müracaat ettirdim; yolun yaptýrýlmasýnýn ne kadar lazým olduðunu dilim döndüðü
kadar anlattým. Uzun istidalarý hükûmet memurlarý pek okumazlar diye her fikrimi ayrý bir istidaya
yazarak bunlarý ayrý ayrý köylerden verdirdim. Böylece hepsi okunmuþ olacak. Yolun yapýlmasýnda
köylünün nasýl yardýmý olacaðýna dair de birçok fikirler ileri sürdüm.
Geçenlerde þehre gittiðim zaman maarif müdürü bana biraz tuhaf muamele etti. Kýzýyor da
kýzdýðýný belli etmeyip alay etmeyi tercih ediyor gibiydi. Neden diye merak ettim. Sonra laf arasýnda:
“Siz okul dýþýndaki iþlerle de uðraþacak vakit bulabiliyorsunuz galiba, talebeniz pek mi az?”
dedi.
“Az deðil ama o da vazifem deðil mi?” diye cevap verdim. Alaycý gözlerini üstümde gezdirdi. Bir
þey söylemedi. Sonra dýþarýda, kahvede arkadaþlardan duydum. Maarif müdürü bana kýzgýnmýþ.
Ben köylülere Teþkilatý Esasiye Kanunu’nu okumuþ, anlatmýþtým. Kadastro’da iþi olan bir köylü bir
istida vermiþ, bir müddet sonra da cevap istemiþ. Ne cevabý, denince: “Basbayaðý cevap vereceksiniz! Mecbursunuz! Kanun var!” diye dayatmýþ. Sormuþlar, araþtýrmýþlar, kanunu benden
öðrendiðini anlayýnca maarif müdürüne þikâyet etmiþler.
Hele bu yol iþiyle bu kadar uðraþtýðýma kýzanlar pek çok. Bir alakalarý olduðundan deðil, iþ olsun
diye kýzýyorlar. Benim öðretmen olduðum köyde oldukça zengin bir Rüstem Aða var. Þehirde
arabacý dükkâný iþletiyor, yaylýlarý, kaðnýlarý tamir ediyor. Bunun istida veren köylere gidip benim
aleyhime sözler söylediðini duydum. Pek þaþmadým. Bütün teþebbüslerden henüz bir þey çýkmadý.
Ara sýra bu iþin arkasýný býrakacak oluyorum. (Çünkü hükûmetteki, hele nafýadaki memurlar be130
nimle açýktan açýða alay ediyorlar.)
Fakat akþamlarý köyde, istasyondan
dönen arabalarýn, kaðnýlarýn ve zavallý hayvanlarýn hâlini görünce içim acýyor. Kendi kendime: “Baþladýðýn iþi
yarýda býrakma iki gözüm, sana yakýþmaz!” diyorum.
Ne de uzun muameleleri varmýþ
böyle þeylerin. Vilayet konaðýnda
bizim istidalarýn girip çýkmadýðý oda
kalmadý. Köylüler bile benim bu gayretime þaþýyorlar. Onlarda da bu iþin
sonu çýkacaðýna dair bir ümit yok.
Hâlâ bir þey çýkmadý... Galiba bu
yolu yapmayacaklar. Köylü de bana
yardým etmiyor. Pek ölü mahluklar...
Belki de pek akýllý mahluklar da boþuna yere uðraþmak istemiyorlar, içimde
hiç þevk kalmadý. Ýnsana birkaç kelime
ile cevap verseler yine neyse fakat ne evet ne hayýr!.. Sanki bu istidalarý ses vermez bir derin
kuyuya atmýþýz.
Akþamlarý köyün yaný baþýndaki sýrta çýkarak uzakta tozlara bulanýp uzanan yolu seyrediyorum.
Bazen tozdan bembeyaz olmuþ ve üstüne sepetlerle denkler sarýlmýþ bir kamyon görünüyor, bir
bataklýkta dizlerini kaldýrýp indirerek yürüyen bir insan gibi ileri geri sallanarak, yýkýlacak gibi olarak
aðýr aðýr ilerliyor. Bu o kadar üzücü bir manzara ki tekniðin en son ifadelerinden biri olan bu makine
ile dünyanýn bu en iptidai yolunun mücadelesini görmemek için insan gözlerini kapýyor. Bazan
koþup yolu avuçlarýmla düzeltmek, orada hiç olmazsa beþ on metrelik bir yeri bir “yol” hâline
koyarak kendi hisseme düþen vazifeyi yapmýþ olmak istiyorum.
Bizim iþ birdenbire canlandý. Geçenlerde þehre büyüklerimizden biri gelmiþ. Otomobili ne kadar
rahat da olsa bu yol yine kendini hissettirmiþ olacak ki bir laf arasýnda valiye bundan bahsetmiþ,
vali de hemen atýlarak: “Ýlk düþündüðümüz þeylerden biri de budur, hemen bu sene yaptýrmak istiyoruz, projeleri hazýrlanýyor. Hatta asfalt yaptýrmayý bile düþünüyoruz... Acaba bu yol asfalt olsa
þehrimizi sýk sýk þereflendirir misiniz?” demiþ.
O büyük zat da:
“Gelirim tabii...” diye cevap vermiþ.
Bunun üzerine asfalt meselesi aldý yürüdü. Ben meðer uykudaymýþým, vali projelerden
bahsediyor... Demek zannettiðim kadar bu iþe lakayt deðillermiþ, yalnýz gürültüsüz, þatafatsýz bir
þekilde halka hizmet etmeyi daha uygun buluyorlarmýþ.
Fakat bu sessizliðin aksine olarak bu sefer de iþ pek yaygaraya verildi. Vilayetin, yemek listesi
büyüklüðünde haftalýk gazetesinin yarýsýný asfalt þose havadisleri dolduruyor. Köyde de itibarým
artar gibi oldu. Bizim köylülerin insana muamele ediþleri zaten barometre gibi.
Bence bu yolu asfalt yapmaya þimdilik hiç lüzum yoktu. Üç dört misli fazla masraf edileceðine,
bu para daha lüzumlu yerlere harcanabilir ve buraya, kendimize göre bir yol, temiz bir þose yeterdi. Fakat belki baþka bir düþündükleri var. Belki her þeyin son derece mükemmel olmasýný istiyorlar. Bu kadar büyük iþlere aklým ermez. Bir yol olsun da paramýz varsa isterse halý da döþetilsin...
Vali Ankara’ya gitmiþ. Tetkikat yapan mühendisler yolun yarým milyona çýkacaðýný söylemiþler,
hâlbuki vilayet bütçesi 350 bin lira... Bu parayý bulmak için bankalara müracaat edilmiþ, onlar da
Maliye Vekâleti’nin kefaleti olmadan para vermemiþler, Maliye Vekâleti de Meclisten izin almadan
kefil olamazmýþ, hulasa karýþýk iþler vesselam. Vali bütün bunlarý yoluna koymak için gitmiþ...
131
Adamcaðýz bu yol meselesini kendine iþ edindi. Meclisi Umumiden tahsisat almak için bir nutuk
vermiþ, vilayet gazetesinde okudum. Bir belagat numunesi. Kendisini bu yol iþine dört elle sarýlmaya sevk eden, o büyük zatýn iþareti olduðunu söylüyor ve onun yol yapýldýktan sonra daima geleceðini vaat ettiðini hatýrlatýyor. Hakikaten büyüklerimiz her þeyi görüyorlar ve bir iþaretleriyle
uyuyanlarý uyandýrýyorlar. Yalnýz vali bu yol için halkýn da birçok müracaatlarý olduðundan hiç bahsetmiyor, yolun köylüye ne kadar faydasý olacaðýný da söylemiyor. Belki bunlar herkesin bildiði
þeyler de onun için. Her ne ise bu yol iþinde bir damlacýk tesirim olduysa ne mutlu bana.
Yolun yapýlmasýna baþlandý bile. Bankalardan borç alýnmýþ, bilmem kaç senede ödenecekmiþ.
Borç taksitlerine karþýlýk olmak üzere hastane tahsisatýndan biraz kýrpýlmýþ ve önümüzdeki sene
maarif kadrosu biraz kýsýlacakmýþ. Ýþin buraya varacaðýný hiç düþünmemiþtim. Fakat daha ortada
bir þey yok. Vakitsiz telaþ etmeyelim. Para bulmak isteyince maariften önce akla gelecek çok þeyler
var. Mesela vali çok alakadar olduðu bu yol meselesi için þimdilik vali konaðý yaptýrmaktan
vazgeçebilir...
Yol ilerliyor, bizim köye ayrýlan köþede de hararetli çalýþmalar var. Silindirler gelip gidiyor ve alacalý bulacak bir sürü köylü amele karýncalar gibi çalýþýyor. Bu çalýþma akþam geç vakte kadar
sürüyor, sonra kenardaki çadýrlara çekilip yatýyorlar. Amelenin çoðu açýkta yatýyor. Müteahhit çadýr
yetiþtirememiþ. Þafakla beraber tekrar faaliyet baþlýyor. Bizim köyden de amele yazýlanlar var. Beþ
on kuruþ kazanýp vergi borcunu ödeyecekler. Bunlar geceleri köye dönüyorlar ama pek bitkin bir
hâlde. Müteahhidin baþlarýna diktiði memur ekmek yemek için bile on dakika zor izin veriyormuþ.
Bizim köylü önceleri pek lakayttý fakat taþ döþenip asfalt iþi baþlayýnca hepsini bir merak sardý.
Kocaman kazanlarda kaynatýlýp sonra yerlere dökülen bu kara þeyin üzerinde yürünebileceðini,
hele kamyonlarýn ve arabalarýn geçeceðini pek kabul edemiyorlar. Tarlalarý bu tarafta olanlar
akþamlarý dönerken yolun kenarýndaki hendeðe çömelip silindirin ileri geri gidiþine bakýyorlar ve
tanýdýklarý amelelerle aldýklarý yevmiyeler hakkýnda konuþuyorlar.
Yol bitti. Birkaç gün sonra açýlýþ töreni olacak. Köyün yanýndaki tepeye çýkýp bakýnca uzakta
kara bir yýlan gibi parlýyor. Ýki tarafýna aðaç da dikeceklermiþ. Enfes bir þey doðrusu. Bütün vilayet
halkýnýn buradan nasýl akýn akýn geçeceðini, nasýl kolaylýkla, kayar gibi istasyona varacaðýný
132
düþündükçe içimde bir þey hopluyor. Yolun saðlamlýðý hakkýnda dedikodular var... Müteahhit
adamakýllý vurdu diyorlar. Fakat herhâlde dedikodudan ibaret. Bu dehþetli güzel manzaranýn
karþýsýnda insana nasýl fena düþünceler gelebilir, þaþýyorum.
Bugün ömrümün en mesut günü idi. Þehrin kenarýnda taklar kurulmuþtu, bütün memurlar resmî
elbiselerini giyip gelmiþler. Hususi muhasebe müdürü bile, bej pardosüsünün üstüne silindir þapkayý
oturtmuþ, “1.55” boyu ile ön tarafta yer almýþ. Ben de bir kat elbisemi silip ütüledim ve öyle geldim.
Maarif müdürü ters ters bakýyor ama, ne derse desin, bir gün köyden ayrýlmakla kýyamet kopmaz
ya... Bu yol bir parça benim eserim demektir... Halk ve köylü uzaktan seyrediyorlardý, yanlarýna gittim, konuþtum, sevincimden herkesi kucaklayacaðým geliyor. Yerime döndükten sonra aklýma geldi,
köylülere, yakýna gelmeleri için iþaret ettim. Bu yol herkesten evvel onlarýn demektir. Birkaç tanesi
ilerleyecek oldu, jandarmalar býrakmadý, ben de sesimi çýkarmadým ama neþemin yarýsý kaçtý.
Vali uzunca bir nutuk verdi, sesi pek gür olmadýðý için iyi iþitemedim, yalnýz kulaðýma:
“Cumhuriyet, bayýndýrlýk... Rehberlerimiz... Her þey halk için...” sözleri geldi. Birkaç kiþi daha, kýsa
sözler söylediler. Kurdele kesildi, önde valininki olmak üzere, bir otomobil kafilesi hýzla ileri atýldý.
Arkasýndan memurlar beþ on adým yürüdüler, herkes ayaðýný asfalta alýþtýrýr gibiydi. Köylüler belki
acemiliklerinden, belki de bir þey söylerler diye çekindikleri için, asfalta basmaya cesaret edemeyerek yolun iki kenarýndaki toprak kýsýmda yürüyorlar ve büyük gözlerle ortaya, üzerinde taze otomobil lastiði izleri ýslak ýslak parlayan asfalta bakýyorlardý.
Her þeye raðmen köye muzaffer bir kumandan gibi döndüm.
Yolun açýlýþýnýn onuncu günü nafýanýn fen memurlarý vilayete bir rapor vermiþler. Kaðnýlarýn ve
öküz arabalarýnýn hatta diðer arabalarýn da asfaltý þiddetle tahrip ettiðini bildirmiþler. Bunda yolun
pek saðlam olmamasýnýn de tesiri olacaðýný hiç aðýzlarýna almamýþlar, hâlbuki yalnýz kaðnýlarýn
deðil, biraz yüklüce kamyonlarýn geçtiði yerlerde bile çukurlar kalýyor ve yer yer bozukluklar görülüyordu.
Vilayetçe telaþa düþmüþler. Daha parasý ödenmeyen yolun, o büyük zat þehri bir kere bile þereflendirmeden on beþ gün içinde eski hâline dönmesi tehlikesi karþýsýnda hemen toplanmýþlar ve
lastik tekerlekli olmayan nakil vasýtalarýnýn asfalt yoldan geçmelerini men etmeye karar vermiþler.
Köyde bu havadise kimse inanmak istemedi fakat birkaç köylü jandarmalar tarafýndan durdurulup kaðnýlarýný yoldan çýkarmaya, çamurlu tarlalardan geri dönmeye mecbur edilince herkes iþin
ciddi olduðunu anladý.
Bu yasak pek aðýrdý. Yol iki dað arasýndaki bir boðazdan geçtiði için, þimdi istasyona gitmek
isteyenler bu daðý dolaþacaklar ve tam altý saat ziyan edeceklerdi. Bir yere toplanýp bir çare
düþündüler fakat ne jandarmalara karþý koymaya ne de kaðnýlara lastik tekerlek taktýrmaya, þimdilik imkân yoktu.
Altý saat daha fazla süren ve eskisinden birkaç defa daha berbat olan bir yoldan gidecekler,
daðýn arkasýndan dolaþacaklardý...
Hiçbirisi artýk benimle konuþmuyor, hepsi bana düþman gözlerle bakýyordu. Bir gün akþamüstü
muhtar geldi:
“Oðlum!” dedi, “Biz senden þikâyetçi deðildik ama bu yol meselesi iþi deðiþtirdi. Köylü baþýmýza
gelen bu derdi senden biliyor ve söz dinlemiyor. Birkaç keredir seni dövmeye hatta daha ileri gitmeye kalktýlar, ben önüne zor geçtim... Baþka köylerde de senin düþmanlarýn çoðalýyor. Bir gün
baþýna bir iþ gelir. Ýyisi mi, güzellikle buradan git. Darýlma, gücenme, hakkýný helal et!”
Ben de bunu düþünmüyor deðildim. Köylünün bana karþý aldýðý tavýrdan hayýrlý mana çýkaramazdým. Birkaç parça eþyamý çantama doldurdum, artanýný bir bohça yaptým; bu
köye geldiðim gibi yine bir akþam vakti, güneþ sarý otlara uzanýr ve rüzgâr bunlarý
kýzýl bir deniz gibi dalgalandýrýrken keskin gübre kokularýný ve tezek dumanlarýný
arkamda býrakarak çýktým yürüdüm.
Sabahattin ALÝ
Bütün Öyküleri II
133
1. Aþaðýda karýþýk olarak verilen olaylarý metnin olay örgüsüne göre düzenleyiniz.
( ) Köy kahvesinin önünde köyün muhtarýyla tanýþýr, okulun durumuyla ilgili bilgi alýr.
( ) Köye devletin üst düzey bir yetkilisi gelir.
( ) Ýlk görevine giden bir öðretmen, görev yapacaðý köye bir saat mesafede bindiði kamyondan inerek köye doðru yürümeye baþlar.
( ) Vali, köy yolunun asfaltlanmasý için Ankara’ya gider.
( ) Öðretmenin bu yol iþiyle uðraþmasýna bazý devlet görevlileri kýzar.
( ) Yolun yapýlmasýna baþlanýr.
( ) Köylülerin, lastik tekerlekleri olmayan nakil vasýtalarý asfalt yola zarar verir.
( ) Vilayet, lastik tekerlekleri olmayan araçlarýn yoldan geçmesini yasaklar.
( ) Öðretmen köyün kötü yolunun düzeltilmesini kendine iþ edinir.
( ) Bu yasak köylüyü zorda býrakýr.
( ) Köylüler, yol yaptýran öðretmene çok kýzarlar.
( ) Öðretmen, çocuklarý toplayarak onlara ders vermeye baþlar.
( ) Öðretmen köyden ayrýlýr.
2. Türk Edebiyatýnda 1930’lu yýllardan itibaren köylüden, iþçiden, dar gelirliden söz edilmeye
baþlandýðý düþünüldüðünde Asfalt Yol hikâyesinin olay örgüsü ile ilgili neler söylenebilir? Sözlü
olarak ifade ediniz.
3. Olay örgüsünden hareketle hikâyedeki olayýn gerçeklikle iliþkisi üzerine neler söylenebilir?
Sözlü olarak ifade ediniz.
4. Asfalt Yol hikâyesinin kahramanlarý ile bunlarýn olay örgüsündeki iþlevlerini aþaðýdaki tabloya
yazýnýz.
Kiþiler
Köylüler
................................
................................
................................
................................
Olay Örgüsündeki Ýþlevi
..................................................................
...................................................................
...................................................................
...................................................................
...................................................................
5. a. Aþaðýda Asfalt Yol hikâyesinin kahramanlarýnýn birbirleriyle olan iliþkisi þemalaþtýrýlmýþtýr.
Metnin olay örgüsünü dikkate alarak kahramanlar arasýndaki iliþkiyi þemaya göre yorumlayýnýz.
Köylü
Öðretmen
Hükûmet
b. Metindeki kiþilerle o dönemde karþýlaþýlýp karþýlaþýlamayacaðýný tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz
sonuçlarý defterinize yazýnýz.
Asfalt Yol hikâyesinden seçtiðiniz bir bölümün resmini yapýnýz. Hikâyedeki tasvirler tam olarak
bir resim hâline getirilebiliyor mu? Niçin? Tartýþýnýz. Sonuçlarý sözlü olarak ifade ediniz.
134
6. a. Asfalt Yol hikâyesindeki mekân ve zamanýn iþlevlerini sözlü olarak ifade ediniz.
b. Asfalt Yol hikâyesindeki kiþilerin yerine þehirli kiþiler kullanýlsaydý hikâyedeki mekân
kiþi uygunluðu saðlanabilir miydi? Neden? Sözlü olarak ifade ediniz.
c. Yandaki þemadan yola çýkarak Asfalt Yol hikâyesindeki kiþi, zaman,
mekân ve olay örgüsü unsurlarýnýn gerçeklikle ve birbirleriyle olan iliþkisini belirleyiniz. Sonucu defterinize yazýnýz.
7. Metnin temasýný bularak bu tema ile hikâyenin adý arasýnda nasýl bir iliþki olduðunu tartýþýnýz.
Sonuçlarý sözlü olarak ifade ediniz.
8. Metnin temasýna benzer temalarýn iþlendiði farklý sanat eserlerine (sinema filmi, TV dizisi,
roman, hikâye vb.) rastladýnýz mý? Sanatçýlarýn buna yönelmelerinin sebepleri neler olabilir?
9. Metnin kim tarafýndan anlatýldýðýný ve anlatýcýnýn bakýþ açýsýný belirleyiniz.
10. a. Aþaðýda Asfalt Yol hikâyesinden alýnan paragraflarda kullanýlan anlatým türlerini belirleyiniz. Hikâyenin bütününü dikkate alarak hikâyede hangi anlatým türünün kullanýldýðýný nedenleriyle birlikte aþaðýya yazýnýz.
Ýstasyondan kalkýp vilayet merkezine giden
kamyon, iki saat kadar sarstýktan sonra, beni gideceðim köye ayrýlan yolun baþýnda býraktý. Ýki adým
bile atacak hâlim yoktu. Çantamý yanýma koyarak
kenarlarýndan otlar fýrlayan bir taþýn üstüne oturdum. Kafamdaki uðultuyu dinlemeye baþladým.
Kullanýlan anlatým
türü
....................
Akþam olmaya baþlamýþtý. Köye yaklaþýnca
ortalýðý büsbütün bir kýzýllýk kapladý. Kýrmýzý bir deniz
gibi parlayýp kýmýldayan bu bir karýþ boyundaki kuru
bozkýr otlarýnýn üzerinde upuzun gölgem yatýyor ve
gölgemin baþý, ileride, aralarýndan yer yer çekirgeler
fýrlayan bu otlarýn arasýnda kayboluyordu.
Kullanýlan anlatým
türü
....................
Asfalt Yol hikâyesinde hâkim olan anlatým türü
....................
b. Belirlediðiniz anlatým türünün metne ne kazandýrdýðýný açýklayýnýz.
11. Asfalt Yol hikâyesinin yazýlýþ amacýný belirleyiniz.
12. Metinde iþlenen tema günümüzde de ele alýnabilir mi? Neden? Sözlü olarak ifade ediniz.
13. Asfalt Yol hikâyesi hangi tür hikâye tekniðiyle yazýlmýþtýr? Bu hikâye tekniðinin özelliklerini
metinden örneklerle tespit ederek metne kazandýrdýklarýný defterinize yazýnýz.
14. Asfalt Yol hikâyesinin hangi edebî akýma baðlý kalýnarak yazýldýðýný ve edebiyat tarihindeki
yerini tespit ediniz.
15. Okuduðunuz metinden ve yaptýðýnýz araþtýrmalardan hareketle Sabahattin ALÝ’nin fikrî ve
edebî kiþiliði hakkýnda çýkarýmlarda bulunarak eserle yazar arasýndaki iliþkiyi belirleyiniz.
Bir sonraki derste iþlemek üzere Yýlanlarýn Öcü adlý romaný özetleyiniz (140. sayfadaki 1. etkinliðe yöneliktir.).
Yýlanlarýn Öcü adlý romanýn edebiyat tarihimizdeki etkilerini araþtýrýnýz (142. sayfadaki 12. soruya yöneliktir.).
Fakir BAYKURT’un fikrî ve edebî yönü hakkýnda araþtýrma yapýnýz (142. sayfadaki 13. soruya yöneliktir.).
135
Roman YILANLARIN ÖCÜ
Romanýn kahramaný olan Kara Bayram’ýn seksen haneli Karataþ köyünde kimsenin gözüne batmayan bir yaþamý vardýr. Babadan kalma ahýr,
samanlýk, toprak damlý bir evi, bir kaðnýsý, kýrk beþ
dönüm kadar topraðý vardýr. Kendi topraðýný iþleyerek ailesinin geçimini saðlamaya çalýþmaktadýr.
Bir gün Haceli, Bayram’ýn evinin önündeki boþ
araziye ev yaptýrmak ister.
Evin önündeki meydanda Haceli, kardeþleriyle iþçilerini toplamýþ, yeni baþtan kazýk çakýyor, ip
çekiyordu. Köyün yapý iþlerinden anlayan tek adamý Taþkelle Mehmet: “Þöyle yapýn, böyle yapýn!”
diye kýsa komutlar veriyordu.
Haceli, Irazca’nýn kendine doðru geldiðini gördü. Ýþinden baþýný ayýrmadý.
Irazca geldi, adamlara iki adým kala durdu. Hiç laf etmedi. Elini kalçasýna koyup olanlarý seyre
daldý.
Haceli telaþlanmaya baþladý. Hiç söz atmamýþtý. “Hoþ geldin hala!” diye kendisi mi konuþsaydý
acaba? Ondan yana doðru gitti. Yüzüne baktý, Irazca’nýn yüzünde kýpýrtý yoktu.
“Hoþ geldin Hala, niþledin?” dedi Haceli.
Irazca karþýlýk vermedi. Taþkelle’nin çaktýðý kazýklara, çektiði iplere bakýyordu.
“Size komþu oluyoruz Hala!” dedi Haceli. “Ev yapýyoruz gayri. Komþuluðunuzu gösterirsiniz
tabii. Ev yapanla düðün edene yardým þarttýr. Biz de aþþa mahallenin çamurundan kurtulalým
sayanýzda...”
Irazca karþýlýk vermiyordu.
“Ýstemiyor bizi!” diye düþündü Haceli. “Bizim, evi önüne ev yapmamýzý, kendisine komþu
gelmemizi istemiyor. Belkim bir ayartan var.”
Irazca, olduðu yerde, olduðu gibi dikiliyordu. Eli hâlâ kalçasýndaydý.
Taþkelle, baðýrdý:
“Haydi bakalým Haceli, bu iþ tamam! Ýlk kazmayý furalým. Kan akýtmayacak mýsýn temele?”
“Temele kan akýtmak icabeder emme, bir tedariðim yok arkadaþ. Dama düver atarken keserim
bir þey.” dedi. “Ya da içine girerken.”
“Madem öyle, fur kazmayý. Hayýrlý uðurlu olsun. Heç olmazsa bir horoz kesmeliydin emme,
neyse...”
“Yooo, arkadaþ dedi Haceli. ‘Haceli temele horoz kesmiþ.’ dedirtmektense ‘Hiç kesmemiþ, sonra
kesecekmiþ.’ dedirtmek daha eyi.” Kazmayý kucakladý. Temelin baþýna doðru gitti. Durdu, bismillah
çekti.
Irazca geldi, önüne dikildi birdenbire.
Haceli’nin benzi attý:
“Ne istiyorsun ulan?” diye kekeledi.,
Irazca’da gene ses soluk yoktu.
“Çekil çabuk önümden!” dedi Haceli. “Ýþimden avara etme beni! Ne demek istiyorsun yani?
Sabah sabah aklýndan zorun mu var yoðsam?”
136
Bayram ve ailesi, Haceli’nin evlerinin önüne ev yapmasýna karþý çýkarlar. Köyün muhtarý bu boþ
arazinin Haceli’ye satýlmasýna ses çýkarmaz. Köyün muhtarý ve Haceli birlikte hareket ederler.
Bayram bütün ýsrarlara raðmen davasýndan geri dönmez. Bayram’ý ikna etmek isteyen Muhtar,
Bayram’ý kendi adamlarýna dövdürür. Bu olaydan biraz sonra köye kaymakamýn geleceðini duyan
muhtar, onu memnun edecek bir karþýlamaya hazýrlýk yapar. Bayram’ýn annesi Irazca Ana, kaymakamýn geleceði yola çýkar, onu bekler, kaymakama olaylarý bir bir anlatýr.
ARZUHÂL
Ýðnem düþtü yakamdan,
Gel arkamdan arkamdan...
Sen arkamdan gelirsen,
Ben korkmam kaymakamdan!..
Dur anam Kaymakam! Atýn baþýný çek birez! Ýki seettir ulu yolunu gözlerim. Ha þimdi gelecen,
ha þimdi gelecen diye beklerim burada böyle. Tepip geçme gayri bizi. Biz bu köyün fukarasýndanýz.
Bu Karataþ’ýn. “Seksen evli Karataþ” dedikleri köy, iþte bu köydür. Eskiden Beylik olup ve ahalisi
Beyin ortakçýsý, kadýnlarý da hizmatçýsýydý.
Yedi yýl oluyor, Bey, köyü köylüsüne sattý, parayý cebine kattý, gitti. Karataþ köyü dört yüz bin lire
borç ödedi. Ödedi emme nasýl ödedi? Orasýný gel Karataþ’a sor. Öküz, inek, dana... Un, bulgur,
tarhana... Pazarda para eden ne varsa elinde, sattý. Daha da satýyor. Borç bitmedi daha. Ödedi
dediðime bakma. Bey, parasýný pangadan aldý. Hökümetin pangasýndan. Panga da bizden alýyor. Bir
dünya fayýzýynan. Bir etek para veriyorsak, temsil, bir etek de fayýzý dutuyor. Emme sonunda,
ektiðimiz toprak bizim ya, yeter. Bey gitti, Ýstanbul’un Boðaz’ýna dað gibi bir ev çökertti. Sonra da bir
ütel yapacakmýþ. Daha sonra, bir baþýna, koca Ýstanbul’u satýn alacakmýþ. Bey, bey! Bey varsýl!
Biz yoksuluz çok þükür. Herkesin bey olmasý ilazým deðil. Mümkün deðil... Beþ parmaðýn beþi gibi
bizim komþularýn da hâli bir deðil. Topraklar satýlýrken iki binlik alan oldu. Üç bin, dört bin, beþ bin,
altý, yedi, sekiz, on bin lirelik alanlar oldu. Beþ parmaðýn beþi bir olmadýðý için biz de üç bin lirelik
aldýk sayanda. Borcunu da bitirdik bu yýl. Ýnsanýn belinden borç kalkýnca sýrtýndan bir senelik kirli
çamaþýrý çýkmýþ gibi ýrât oluyor. Cümlenin borcu kalksýn sýrtýndan, amin... Senin varsa seninki de
kalksýn...
Biz yoksuluz diye bizim tepemize
biniyorlar oðlum. Þimdi sen geliyorsun ya
bu Karataþ’a, þanlý þöhretli karþýlayacaklar seni. Alayýnan. Davul zurnayýnan.
Götürüp döþeli evlere endirecekler seni.
Akþam aðýrlayacaklar. Kýnalý kuzuynan.
Yünden yataklar serilecek altýna. Gül
kokulu yorganlar örtüneceksin. “Eferim
þu Karataþ’ýn milletine!” diyeceksin.
Karataþ köyü iþte bu Karataþ sanacaksýn. Yalan!.. “Ne gadýn köy!” diyeceksin.
Yalan!.. Bin defa yalan!..
Altý yaþýndan beri bu köyde olup
biten, gelip giden her þeye aklým erer
benim. Yaþým altmýþ. Ne kadýlar geldi
geçti ne kaymakamlar geldi geçti. Sen de
gelip geçeceksin. Memleket kimseye
baki deðil. Hep geçeceksiniz. Ve geçe-
137
ceðiz. Þimdi bizim bu köy daðlýk
olmayýp düzlük olduðu için, altýna bir
at bulan geldi buraya. Bildiklerim,
gördüklerim, hep dayalý döþeli
evlere endiler. Yidiler içtiler.
Derecesiz memnun oldular. Derecesiz
sarhoþ oldular. Çekip gittiler sonunda. Hepsi, Karataþ’ý böyle gördü ya,
böyledir sandý. Heç birisi kel bir
eþþeðe binip ya da yayan yapýldak
çekilip gelmedi þuraya. Heç birisi
derimizin altýndaki yaralarý görmedi.
“Atlý adam, eþþeklinin hâlinden ne
bilsin?” deyen boþa dememiþ. Yoo,
yoo, at bulan ata binsin gene! Ha, ne diyordum, heç birisi rasgele bir fukara evine enmedi. Bir
fukara çorbasý içmedi. Sankim iðne var fukaranýn döþþeðinde, çorbasýnda zehir var... Her ocakta,
eyi kötü her gün bir þeyler biþip taþarken, ne hikmettir bilinmez, onlara ayrý ayrý biþti taþtý. Þimdi
sana da ayrý ayrý biþip taþýyor. Ben olsam, ben bunlarý yimem. Yiðit olan herkesin yidiðinden ayrý
yimez!..
Bak anam, sana gözel gözel açayým. Köy sýrrý emme sen bizim sýrdaþýmýz ol. Sýr kardaþýmýz ol.
Seksen evli Karataþ’ýn üç evi eyidir. Her gün üçüne de kadý gelse karþýlanýr, aðýrlanýr. Yaðý tuzu, eti
südü bulunur bunlarýn... Yedi evi de þöyle böyle. Bunlar da eyi sayýlýr... Bu yedinin altýnda bir elli
ev var ki bir babucu dört kiþi ortak geyer. Ölmeyecek kadar kaldýrýrlar, ölmeyecek kadar yirler. Biz
onlardanýz. Irazca dedin mi, Kara Bayram dedin mi, biziz, onlardanýz! Bizim altýmýzda da yirmi
kadar bir ocak tüter ki gör ne ocak, ne ocak!.. Ocak demeye dilin varmaz. Ocak demek caiz deðildir.
Ocaklarýnýn nasýl tüttüðünü bilen bilir! Açlýktan nefesleri kokar emme nasýl kokar? Gene bilen bilir!..
Þimdi tosunum, bunu demeden sebep, bizi anlasýnlar... Tepedeki üç haneden birini görüp
Karataþ’ýn hepisi böyle sanmasýnlar. Ýnsan dediðin türlü türlüdür. Hani, yer damar damar, insan millet millet, köylü de boy boy. Türlüsü var.
Sen bu Karataþ’a gözünü yum gir. Öylece doðrul var bir eve. Ýresmî misafir ol. Zorla ol, cebrî...
Alýrlar eyi kötü. Hepsi alýr. Ýki güncez katlan. Ondan sonra da kaymakam kaymakam deyip durduklarý adamýn sen olduðunu söyle. Tanýt kendini. Hemen baðlanýrlar. Güvenirler. Her bir gizlerini açarlar. Senin bir er evladý er olduðunu anlayýnca her hâllerini söylerler. Söylemeseler de sen her þeyi
görürsün zaten. Gördüklerin sana dünyanýn sonunaca yeter...
Oðlum, sen þimdi Karataþ’a geldin. Hoþgeldin. Ýþte Muhtar, ahalisini ardýna dizmiþ, Bekçinin
eline davulu vermiþ, deli Hüseyin’in eline de zurnayý; geliyor. Emme benim sana söylenecek derdim
var. Sen þimdi Muhtarýn ardýna düþer gidersen ben derdimi sana dökemem anam. Koca cihanýn
önünde dökerim, Muhtarýn önünde dökemem. Bizim niyetimiz, ölene kadar bu köyde yaþamak.
Þeherlerde, kasabalarda gözümüz yok. Yarýn sen baþýný alýp gideceksin, biz gene bu südü sümüðü
bozukla kalacaz. Eyi kötü kahrýný çekecez. Allahýn verdiði bir çýban gibi. Þimdi bize düþmandýr,
derdimizi sana duyurduk deye, geçecek karþýmýza, daha bir duþman kesilecek. Köylük yerinde
Muhtar bir adama duþman olmasýn! Muhtarýn duþman olduðu her adam bizim hâlimize düþer.
Belkim düþmez emme, varsýl olursa! Eee, biz yoksuluz dedik sana. Hem yoksul ol hem Muhtarýn
duþmaný ol, felaket! Biz bu felaketin içindeyiz þimdi. Baþýný aðrýtýyorum anam, haydi hem yörü hemi
de dinle. Atýný sür aðýr aðýr. Hem gidelim hemi de dertleþelim. Seni de bir ana doðurdu. Senin de
bir anan var. Analar oðullarýný severler helbet. Muhtar, benim Kara Bayram’ýmý bir kahbelikle odasý-
138
na çaðýrtýp dövdürdü bu sabah. Oðlumun adým atýp yürüyecek hâli yok. Ayaða kalktý mý düþüyor.
Ben oðlumu seviyorum, ben oðluma yanýyorum, ayýp mý? Ellerinde heç bir çare olmayan analar,
bu acýya, bu zuluma, bu zillete nasýl dayanýrlar? Ah, ben dayanamýyorum, heç dayanamýyorum!
Þuramdaki teller kopuyor. Böðüre böðüre aðlamak istiyorum.
-Köy Gurulundaki ikinci üye Haceli de sabah sabah avlumuza baskýn yapýp benim bicecik gelinimi bir taþta yere devirdi. Gelinimin üç buçuk aylýk çocuðunu düþürdü. Kanlarý da durmuyor. Öldü
ölecek. Elsiz ayaksýz yatýyor þimdi. Kanun mu? Ne kanunu? Köy yerinde ne kanunu Allahý seversen kaymakamým? Köy yerinde kanun olsa ben senin önüne geçer de böyle kafaný aðrýtýr mýydým? Hem onlar kanun dinleyecek adamlar mý? Köy yerinde kanun!.. Köy yerinde kanun olsa böyle
dal gündüz ev basýp karý dövebilirler miydi? Bayram’ýmý dövebilirler miydi?
Bak anam, benim senden istediðim “arka” deðil. “Bizden yana konuþ” filan demiyorum. Heç bir
yaný tutma! Bize arka verme emme Muhtara da verme! Herkes kendi baþýna olsun! O zaman kimin
daha yiðit olduðunu dünya tanýsýn! Haklýyý, haksýzý biz kendimiz ayýrt ederiz. Yalnýz Muhtar senden
yüz bulup þýmarmasýn. Þimdi senin onun evine inmen, ona böyük bir “arka”dýr. Tanýklar, “Adamýn
evine Kaymakam indi.” derler. “Yarýn bize de bir kötülüðü dokanýr.” derler. Bizim dövüldüðümüz
boþa gider o zaman. Yalnýz bizim deðil, cümle âlemin dövüldüðü boþa gider. Benim gelinimin düþen
çocuðu boþa gider. Ölüp kalacaðý belli deðil, ölürse ölüsü boþa gider. Zulüm eden bir defa zulmünün cezasýný görmedi mi, önü alýnmaz onun! Cezalarý neyse göster þimdi onlara. Anlasýnlar
dünyanýn kaç köþe olduðunu! Anlasýnlar da vara yoða horozlanýp durmasýnlar yoksullarýn baþýnda!
Hemi de millete bir casarat gelsin. Yüreklensin...
Ah anam, bize çok ettiler. Hep güçlerine güvendiler. Çok geldiler üstümüze. Bizden ne istediklerini ben de bilmiyorum. Tabii, tabii... Bizim evin önüne ev yapmak muratlarý. Bizim evimiz gibi yirmi
dene ev var köy içinde. Þimdi bu senin Muhtarýn, “Köy sandýðý daraldý.” deye, “Heykel yapýlacak
deye köy içinden yer satýyor. Kime? Guruldan ikinci üye Haceli’ye. Deli Haceli deriz, ona. Deli
Yýlanlarýn Öcü filminden sahneler
139
Mehmedin oðludur. Heç kimse evinin önüne ev yaptýrmak istemez. Zayýf, ödlek, cýlýz komþular
boyun eðerler. Muhtarla bu Haceli, gelip bizi seçtiler. Temel kazdýlar þimdi evimizin önüne. Evin yolunu tüm kapatacaklar. Köy yerinde gübreyi de arkaya atarlar. Haceli de arkaya atacak. Bizim evin
önüne! Karýsý pistir. Köyde hela yoktur. Olsa da gübreliðin üstünde olur. Tahta yoktur, künk yoktur,
kireç yoktur. Hâlbuysam biz dedik ki Haceli’ye: “Böyle köyün meydanýný daraltacaðýna, ev aralarýnda yýkýklar var, al onlardan birini, temizle, oraya yap!” Yok, ille bizim evin önü olcak! Muhtara gittik
o da öyle! Biz de ne yaptýk? Temel kazdý, doldurduk. Kerpiç kesti, kýrdýk. Yaptýrmadýk. Yaptýrmayýz!
Sen olsan yaptýrýr mýsýn? Yarýn evi yapsa bile içine sokmayýz. Yakarýz. Mezer gibi daralacak evin
önü. Benim çocuklarým var. Benim torunlarým var. Yazýk deðil mi onlara? Diri diri mezere girer mi
insan? Bizi þimdi diri diri mezere sokmak istiyorlar!..
Ben sana karýþmam! Sen Kaymakamsýn! Çarýklýnýn itibarý yok. Çarýklýnýn arkasý yok. Çarýklýnýn
dostu yok. Yok oðul yok! Bir de Muhtarý dinle, nasýl anlatýr, nasýl fetva verir? Dinle. Benim sözüm:
Þimdi ben bu adamdan davacýyým. Hemi de bir asý kuzumu çaldý. Söylemesi ayýp aslaným. Orak
biçerken saðýnmaya iki koyunumuz vardý. Birini yok bil þimdi. Kuzusu çalýnan koyunun süt verdiðini heç bir köyde gördün mü sen? Ýneðimiz de var emme çifte koþuyoruz. Boynunda boyunduruk,
memesinde elimiz var. Buzâsýný bile doyuramýyor zavallý. Muhtar, kuzumuzu çaldý da ne yaptý?
Kesti. Senin huzuruna getirecek bu akþam. Eðer yalaným varsa gören gözüm görmez olsun!..
Olmaz, ben de biliyorum böyle þeyin olmayacaðýný! Emme onlar olduruyor aslaným. Sen bilirsin.
Hane baþýna para salýndý. Birinci boydan olan haneler ikiþer lire! Bu temel kavgasý çýktý çýkalý biz
de birinci boydan oluverdik. Birdenbire! Bilmem!.. Gayri gönlün nereye isterse git oraya in! Eyi bir
süt emdiysen yoksullarý çevrene al da güzelce bir dinle dertlerini... Çooook... Kimin ne olduðunu,
içinin neyle dolu olduðunu nasýl bileceksin karþýdan? Nefsime ben bile bilmem köyde kimin ne
hâlde olduðunu. Herkesin kapalý bir kapýsý var. Kapýnýn ardýnda olup biteni belki bir Allah bilir
bilirse... Sen Kaymakamsýn. Kimseden korkmazsýn. Hatta muhtarýný, üyesini de odadan çýkarýr,
doyasýya bir konuþturursun garip takýmýný!.. Doyasýya!.. Selbes selbes! Nasýl mý? Onu sen kendi
aklýna, kendi izanýna sor. Sana, okuduðun okullarda bunlarýn dersini belletmedilerse ben ne
yapayým?.. Haydi güle güle anam... Eyi bir adam evladýysan dönüþünde önüne geçerim. “Eyi bir
adam evladýymýþsýn.” derim. Herkesin sakalýna göre tarak furan cýmbýldak bir þeysen ne önüne
geçerim ne de yüzüne bakarým... Sen git, git... Ben aðýr aðýr gelirim. Sen sür atýný... Eyi dinledin.
Gözel dinledin... Yok anam, yok. Üzme kendini... Sakýn ha! Biz alýþtýk oðlum. Biz çok sabrettik. Çok
bekledik. Erenece de bekleriz daha!..
Kaymakam köye geldiðinde, köy muhtarý dâhil olaydaki herkesi azarlar. Kaymakam, Bayram’ýn
evinin önüne ev yapýlmamasý için bir belge çýkartarak bu belgeyi Bayram’a verir.
Yaþadýðý üzücü olaylardan çok fazla etkilenen Irazca Ana delirir.
Fakir BAYKURT
Yýlanlarýn Öcü
Seçilen iki öðrenciden biri Yýlanlarýn Öcü romanýný özetler ve romanýn olay örgüsünü
þemalaþtýrýr. Diðer öðrenci romandan alýnan metni özetler ve metnin olay örgüsünü þemalaþtýrýr.
140
1. Yýlanlarýn Öcü romanýndaki kiþiler, olaylar ve dönemin sosyal gerçekliði dikkate alýndýðýnda
romanýn olay örgüsü ile ilgili neler söylenebilir? Sözlü olarak ifade ediniz.
2. Yýlanlarýn Öcü romanýndan alýnan metin parçasýnýn kurgusu nasýl düzenlenmiþtir? Yazar bu
kurguyla neyi hedeflemiþ olabilir? Sözlü olarak ifade ediniz.
3. Yýlanlarýn Öcü romanýnýn tümünü göz önüne alarak romanda geçen kahramanlarýn karakter
mi tip mi olduklarýný belirleyiniz. Buna göre aþaðýdaki karakter/tip çözümleme tablosundaki sorularý
cevaplandýrýnýz.
KARAKTER/TÝP ÇÖZÜMLEME TABLOSU
KARAKTER/TÝP ADI
HACELÝ
KARA BAYRAM
MUHTAR
IRAZCA ANA
Karakterin/tipin en belirgin
özelliði nedir?
Karakter/tip olaylar karþýsýnda
nasýl bir tavýr takýnmaktadýr?
Romandaki olaylarý dikkate
aldýðýmýzda romandaki en güçlü
karakter/tip kimdir?
Sosyal ortam ve çevre bu
karakteri/tipi nasýl etkilemiþtir?
Karakterin/tipin yaþadýðý toplumsal yapýnýn sizin toplumsal yapýnýzdan farký var mýdýr?
Bu karakterin/tipin diðer karakterler/tipler üzerinde etkisi var
mýdýr?
Metnin yazýldýðý dönemde bu
romandaki karakter/tip gibi
davranan biri olabilir mi?
141
4. Yýlanlarýn Öcü adlý metinde iþlenen olay, kiþiler ve mekân bu romanda anlatýlan dönemin
özelliklerini yansýtýyor mu? Buradan hareketle metinde anlatýlan olay, kiþi, zaman ve mekânýn
gerçeklikle iliþkisi hakkýnda neler söylenebilir? Sözlü olarak ifade ediniz.
Sýnýf iki gruba ayrýlýr. Birinci grub mekâný tespit ederek mekânýn iþlevini ve kiþilerle iliþkisini belirler, ikinci grup zamanýn iþlevini belirler. Grup sözcüleri gruplarýnýn tespitlerini açýklar. Buradan
hareketle olay, kiþi, zaman ve mekân arasýndaki iliþki tartýþýlýr. Ulaþýlan sonuçlar deftere yazýlýr.
5. Yýlanlarýn Öcü adlý metnin temasýný tespit ediniz. Bu metinde iþlenen tema özellikle hangi
bilim dalýnýn incelediði bir temadýr? Sözlü olarak ifade ediniz.
6. Yaptýðýnýz araþtýrmalardan ve Yýlanlarýn Öcü romanýnýn temasýndan hareketle toplumcu
gerçekçi yazarlarýn hangi temalara yöneldiðini söyleyiniz. Sizce toplumcu gerçekçi yazarlar neden
bu temalara yönelmiþ olabilirler? Tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonuçlarý defterinize yazýnýz.
7. Yýlanlarýn Öcü metninin anlatýcýsý ve anlatýcýnýn bakýþ açýsý ile ilgili neler söylenebilir?
Defterinize yazýnýz.
8. Yýlanlarýn Öcü metninde hangi anlatým türüne baþvurulmuþtur? Bu metin baþka bir anlatým
türüyle yazýlsaydý ayný þekilde etkili olur muydu? Neden? Tartýþýnýz. Sonuçlarý sözlü olarak ifade
ediniz.
9. Metnin temasý, olay örgüsü, yazýldýðý dönem, kiþilerin özellikleri, kiþiler arasýndaki iliþkiler ve
olaylarýn geçtiði mekân düþünüldüðünde Yýlanlarýn Öcü romanýnýn yazýlýþ amacý ile ilgili neler
söylenebilir?
10. Romanýn temasý ve olay örgüsü ile Yýlanlarýn Öcü ismi arasýnda bir iliþki kurulabilir mi? Siz
olsaydýnýz, romanýn temasý ve olay örgüsünü dikkate alarak romana nasýl bir ad verirdiniz? Sözlü
olarak ifade ediniz.
11. Yýlanlarýn Öcü romanýnýn hangi roman tarzýna ve edebî akýma baðlanabileceðini sebepleriyle birlikte defterinize yazýnýz.
12. Yaptýðýnýz araþtýrmadan hareketle Yýlanlarýn Öcü romanýnýn Fakir BAYKURT’un sanatýnda ve Türk edebiyatýndaki yeri ile ilgili çýkarýmlarýnýzý ve romanýn edebî deðeri hakkýndaki
düþüncelerinizi sözlü olarak ifade ediniz.
13. Yýlanlarýn Öcü romanýndan ve yaptýðýnýz araþtýrmalardan hareketle Fakir BAYKURT’un fikrî
ve edebî yönü hakkýnda çýkarýmlarda bulununuz. Çýkarýmlarýnýzý aþaðýya yazýnýz.
Fakir BAYKURT
142
Fikrî Yönü
.....................................................................................................
.....................................................................................................
.....................................................................................................
.....................................................................................................
Edebî Yönü
.....................................................................................................
.....................................................................................................
.....................................................................................................
.....................................................................................................
1. Asfalt Yol hikâyesi ile Yýlanlarýn Öcü romanýndan alýnan metnin yapý, tema, dil ve anlatým
özelliklerinden hareketle toplumcu gerçekçi anlayýþla yazýlan hikâye ve romanlarýn yapý, tema, dil
ve anlatým özelliklerini sözlü olarak ifade ediniz.
2. Toplumcu gerçekçi yazarlarýn Anadolu coðrafyasýný ve insanýný ele alýþý ile Millî Edebiyat
Dönemi yazarlarýnýn ve cumhuriyet sonrasý Millî Edebiyat zevk ve anlayýþýný sürdüren yazarlarýn
Anadolu coðrafyasýný ve insanýný ele alýþý arasýndaki benzer ve farklý yönleri tespit ederek defterinize yazýnýz.
“Aydýn, halk, devlet, medeniyet, cehalet, kadýn” kavramlarýný kullanarak toplumcu gerçekçi
hikâye özelliklerini yansýtan bir hikâye yazýnýz.
1. Aþaðýdaki cümlelerin karþýsýna yargýlar doðru ise (D), yanlýþ ise (Y) yazýnýz.
- 1930’lu yýllardan itibaren köylüden, iþçiden, dar gelirliden söz edilmeye baþlanmýþtýr. ( )
- Toplumcu gerçekçiliði esas alan eserlerde siyasi ideolojiler ön plana çýkmaz.
( )
- Toplumcu gerçekçilerin eserlerinde büyük þehirlere göçün ortaya çýkardýðý problemlerin
üzerinde durulmuþtur.
( )
2. Aþaðýdaki cümlelerde boþ býrakýlan yerlere uygun kelimeleri yazýnýz.
- ......................., sanat eserini belli görüþleri ifade etmek için araç olarak kullanırlar.
- Toplumcu gerçekçilerin eserlerinde köyden kente göç ve ................................ kaynaklý fikir-ler iþlenmiþtir.
3. Aþaðýdaki yazarlardan hangisi toplumcu gerçekçi anlayýþta bir eser vermemiþtir?
A) Sadri ERTEM
B) Yaþar KEMAL
C) Kemal TAHÝR
D) Orhan KEMAL
E) Oðuz ATAY
4. Aþaðýdaki eser-yazar eþleþtirmelerini doðru þekilde yapýnýz.
Kuyucaklý Yusuf
Fakir BAYKURT
Týrpan
Kaðný
Sabahattin ALÝ
Irazcanýn Dirliði
5. Toplumcu gerçekçiler eserlerinde hangi konularý iþlemiþlerdir? Maddeler hâlinde defterinize yazýnýz.
Öðrenciler Mustafa KUTLU hakkýnda araþtýrma yaparlar. Seçilen bir öðrenci sonraki derste
Mustafa KUTLU karakterine bürünerek arkadaþlarýnýn sorularýna cevap vermek için hazýrlanýr (150.
sayfadaki 3. etkinliðe yöneliktir.).
Mustafa KUTLU ’nun Hüzün ve Tesadüf adlý hikâye kitabý ile Peyami SAFA’nýn Bir Tereddüdün
Romaný adlý romanýný okumayý unutmayýnýz.
143
c. Bireyin Ýç Dünyasýný Esas Alan Eserler
1. “Empati” kavramýyla ilgili neler biliyorsunuz? Hangi roman ve hikâye türünü okurken kahramanla daha kolay özdeþleþebiliyorsunuz? Niçin? Sözlü olarak ifade ediniz.
2.
Jazz
Bu vapuru kaçýrýrsam beni belki de cinnet basar
belki kanser olurum bu yýl sýnýfta kalýrsam
nöbette uyursam eðer kitaplarýmý yakarlar
etimde þirpençe çýkar bu kýzý alamazsam
bu iþi bitiremezsem þehirden beni kovarlar
izin kâðýdým yanar konuþacak olursam
bu senet bankalar kapanmadan
ruhumun rengini kapatmayacak olursa
ölür kuyuya düþen çocuk
çocuðun mercan saati çatlar mutlaka
koþup haber vermeliyim
yetkili memura
...
inmem gerek gözbebeklerimin altýna
beynimin ortasýna büzülmeliyim
genþeyip kýmýldayabilirim oradan sonra
dum di dum
duridum dubida
kendi kalbimle kendi zamaným arasýndaki sarkaç
püskürtüyor beni dünyaya
býrakýyorum zerreciklerime kadar emsin beni
Atlantik ve Pasifik ve beþ kýta
koþmam gerek
yetiþmem gerek yazgýma
tutmam gerek, sormam gerek, bilmem gerek
esenlemem, kargýþlamam, irkitmem gerek niçin
niçin, niçin, niçin
kuyuya düþen çocuk niçin ölmesin
Ýsmet ÖZEL
Yukarýdaki þiirde þairin yaþadýðý iç sýkýntýnýn nedenlerini “modernizm” ve “birey” kavramlarý
etrafýnda tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonuçlarý defterinize yazýnýz.
3. 9. sýnýfta incelediðiniz Peyami SAFA’nýn Dokuzuncu Hariciye Koðuþu romanýndaki kahramanýn psikolojisiyle ilgili neler söylenebilir? Buradan hareketle bu eserin roman türü açýsýndan
niteliði nedir? Sözlü olarak ifade ediniz.
4. a. Yandaki resmi yorumlayýnýz.
b. Sizin yorumunuzla sýnýftaki diðer arkadaþlarýnýzýn
yorumu ayný mýdýr? Neden? Sözlü olarak ifade ediniz.
Sabri BERKEL (1907-1993)
Eczacýbaþý Koleksiyonu
www.sanalmuze.org.tr
144
Hikâye DÜRBÜNLÜ ÇÝÇEK
Deðirmen arký evin önündeki ýhlamur aðacýnýn altýndan geçiyordu. Yaþlý adam ahþap sadalyesinin dört ayaðýný arkýn suyuna gömmüþ, sandalyenin sýrtýný ýhlamura yaslamýþ, pantolon
paçalarýný çemrelemiþ, çýplak ayaklarýndan birini suya salmýþ, öteki sandalyenin üzerine çekili,
yüzü bahçeden yana dönük oturuyor.
Suda yarpuz ve nane kokusu.
Deðirmen suyu kasabayý gölgeleyen tepelerin arasýna kýlýç gibi girmiþ bir boðazýn epeyce
ilerisinden çevriliyor. Tepeler meþelik. Meþelerin koyu yeþilleri arasýnda ardýçlarýn, karamuklarýn,
akçakavaklarýn sarýya uçan açýk yeþilleri dalgalanýyor. Birkaç yamaç tarla bu yeþilin ortasýna sarý
baþaklarýný sermiþ oturuyor.
Dereboðazý tepeleri geçip, sarp kayalara vurarak geride eflatun buðulara bulanmýþ Aladað’ýn
karlý doruklarýna doðru yol alýyor. Aladað’ýn karý yaz-kýþ kalkmýyor. Temmuzun þakýrdayan güneþi
üzerine çöreklense bile, kovuklarýna, koyaklarýna birikmiþ kar, gide gide zirveye kadar gerilese bile
büsbütün yok olmuyor. Eteklerde yüzlerce pýnar, parýltýlý damlacýklar sýçrata sýçrata aþaðýlara, dere
içine iniyorlar. Katýr týrnaklarýndan, dað lalelerinden, sümbül ve çiðdemlerden toplanan koku suya
siniyor. Kendini bir o yana, bir bu yana vura vura köpüklenen dere hýzla akýyor. Boðazý geçene
kadar her yamaçtan, her kaya dibinden bir küçük kaynak daha katýlýyor suya. Gürgenlerin,
kestanelerin, kayýn ormanlarýnýn gölgesi düþüyor. Gölcüklerde, suyun incelip süzüldüðü yerlerde
alabalýklar oynaþýyor.
Tepelere doðru indikte yataðý geniþliyor derenin. Taþlar yumuþayýp yassýlaþýyor. Dönemecin
birini kývrýlýrken bir yarým set ile deðirmen arkýný buluyor su. Kim bilir hangi zamanlardan hangi
ustalarýn yonttuðu taþlardan geçiyor. Boðazýn içinde, yamacýn dimdik inen böðrüne oyulmuþ arký
uzun süre kovalýyor. Yosun tutmuþ destek duvarlarýndan sýzýyor, yabani güllerin, kuþburnu yapraklarýnýn arasýndan süzülüyor. Az sonra
kasabanýn kýrmýzý kiremitli çatýlarý
gözükecek, aþaðýlara doðru set set
inen baðlar, bahçeler. Daha aþaðýlarda
geniþleyen ovaya doðru ekin tarlalarý,
tarlalarý dolaþan karga bulutlarý.
Yaþlý adam suya bakýyor.
Duru su serin naðmeler ile geçiyor
ayaklarýndan. Her yýl babasý ile birlikte
karlar kalkanda, bozbulanýk seller akýp
derenin hýrsý durulanda, bu deðirmen
arkýný bir baþtan bir baþa dolanýrdý.
Neresinden bir yontma taþ düþmüþ,
hangi köþesi delinmiþ, hangi duvar
yýkýlmýþ onarýverirlerdi. Sonra köyden
bir imece kurar, artýk bir hafta mý, on
gün mü sürer arkýn çamurunu, kumunu
temizlerlerdi.
Su deðirmene inecek. Deðirmen
Kahkaha Çiçeði
güz boyu dönecek. Buðdayý un edecek.
145
Adam suya bir kez daha baktý.
Ýçinden bir üveyik kalktý. Elini ak
sakalýndan geçirdi, gülümsedi
bile. Durup dururken mýrýldanmaya baþlamýþtý.
Deðirmenin bendine/Döner
kendi kendine...
Gözlerinin feri kaçmýþtý ama
yine de bahçenin bitimindeki servi
kavaklarýn, salkým söðütlerin
arasýndan yün yýkayan, tokaç sallayan karaltýlarý seçebiliyordu.
Hatta bir köþede ocaðýn dumanýný
tüttüren evdeþini bile.
Deðirmen arkýndan alýnmýþ bir
cýlga su, yukarýdaki fidanlýðý
suladýktan sonra, aþaðýlara sebze
bahçesine doðru iniyordu.
Birden iki erkek, bir kýz torun, bu su yataðýnda cývýltýlarla koþmaya baþladýlar. Yalýnayak, kumlarý, çamurlarý, sularý sýçratarak yaþlý adamýn önünden baharda çayýra çýkmýþ oðlak sürüsü gibi
geçtiler. Kýzýn iki örük edilip býrakýlmýþ sarý saçlarýnýn ucunda peygamber çiçekleri parlýyor, ortadaki kopul oðlan kabuðu sýyrýlmýþ bir söðüt çubuðu sallýyor, belki de altýndaki olmayan atý koþturuyordu. Öndeki oðlan daha bir iri, iyice hýzýný almýþ, yokuþ aþaðý öyle bir gidiyordu ki ta dereye
varýncaya kadar kendini durduramadý.
Su deðirmeni artýk çalýþmýyordu.
Kasabaya elektrik geleli beri böyle idi bu. Uçtum akýllýnýn biri senesine varmadan çarþý içinde
elektrikle çalýþan bir deðirmen kurmuþtu. Zaten un öðüten de yýldan yýla azalýyordu.
Yaþlý adam deðirmenin kuytusunda buldu kendini. Dökülen suyun, dönen taþýn sesini duydu. Ýki
taþ arasýnda kýrýlan buðdayýn yanýk kokusunu. Koku onu sapla samana, öküze ve harmana, ayran
aþýna taþýdý. Acýkmýþtý galiba. Köroðlu sabahýnan kestiði horozu ütüp tencereye koymuþ muydu
acaba? Koymuþtur, koymuþtur. Kanayaklýnýn elinden uçanla kaçan kurtulmaz.
Dikili dizini indirdi, yelek cebinden saatini çýkarýp baktý, bir de güneþe dikti baþýný, ezana vardý
daha. Güneþten inen bakýþlarý evin çatýsýndan ahþap pencerelerine vardý. Pencere önlerinde
salkým saçak çiçekler. Küpelerin moru beyazýna katýlmýþtý. Sardunyalar, horoz ibikleri, fesleðenler.
Karýsý sanki pencerenin gerisinden el ediyor. Kýz bir gören olur, gündüz gözü, yapma bunu. Olsun
helalim deðil misin, þimdi el etmesem ne zaman edeceðim. Pekâlâ iþte geliyorum, kaynanam duymasa kim duyarsa duysun. Körüklü çizmeler gýcýrdýyor, merdiven tahtalarý inliyor. Bu tahtalarý,
trabzanlarý kim ovmuþ böyle, kim parlatmýþ. Ýyice cama dönmüþ, bir yüzünden baksan öteki yüzü
görülecek. Görülecek elbet, var mý yedi köyün içinde bir benzeri kýzýmýn, aðýrlýðýnca altýn eder.
Etsin bre. Madem ki gönül düþürmüþüz, altunu da dökeriz, tarlayý da veririz...
Asýrlýk ceviz aðacý evi gölgesi ile sarýp sarmalamýþ. Ceviz gölgesi makbul deðildir baba, keselim þunu dediðinde, rahmetli, sen ne dediðini biliyor musun, bu bize aðabeyimden yadigârdýr,
askere gitmeden üç gün önce dikmiþtik diye cevaplamýþtý. Sanki Filistin Cephesi’nde þehit düþtüðü
yerden, o meçhul mezarýndan kalkýp gelmiþ, elde mavzer, gece gündüz bizi bekler. Bu ceviz gölgesi ve bu ev, dallar arasýna, pencere pervazlarýna, yosunlu çatý kiremitleri, ahþap ambarlarýn kuytu
köþelerine, gusülhane mermerlerine, yüklüklerin ýtýr kokulu yastýklarýna, bir köþede bir gün olur
gerekir diye bekletilen gaz lambalarýnýn þiþ karýnlý camlarýna, et kütüðüne, yayýk baþýna, beþik
ipine, üzerliðe, iðneye yýllar yýlý birikmiþ keder ve sevinçten, þükür ve duadan, özlem ve acýdan,
sevgi ve heyecandan, tokluk ve yokluktan; hasýlý börtü böcek, dede torun, oðul gelin, aðaç çiçek,
kap kaçak dolusu güven. Bu varlýðý var edene, bu hürriyeti verene þükran. Yaþlý adam “Ya Hak!”
dedi, evden ayýrdý kendini, bahçeye daldý.
146
Dutlar dibine dökülüyor. Dut kuþlarýnýn cayýrtýsýndan geçilmiyor.
Birkaç göðsü kýnalý küçük kuþ dallarda kalmýþ kiraz ve viþne kalýntýlarýný gagalýyor. Yuvasýný bal
armudunun üst çatalýna kurmuþ bir saksaðan çifti ikide bir aðaçlara doðru mýzrak gibi dalan
kerkenezi kolluyor. Kerkenezin bir gözü patates tarlasýnda fink atan farelerde, öteki gözü saksaðan
yuvasýnda. Farelere dalacak, lakin mesafe epeyce uzak, saksaðanlar ise yuvayý terkedecek gibi
deðil.
Armutlarýn ve elmalarýn yanaklarý kýzarýyor.
Ýncirlerden bal damlýyor.
Mürdüm erikleri kütür kütür.
Zerdalilerin iyice olgunlaþýp artýk kavuniçine çalan daneleri, aþaðýdaki yeþil maydanoz
maþarasýna pýt pýt düþüyor. Maydanozun yaný baþýnda yeni biçilmiþ yonca tarlasý. Tarlanýn ortalýk
yerinde, bir kazýða çakýlý uzunca yularýna baðlý doru kýsrak otluyor. Parlak saðrýsýnda gün ýþýðý
yalap yalap. Arada bir kulaklarýný ve baþýný dikip iri kara gözlerini yaþlý adamdan yana döndürüyor.
Beyaz sekili ön ayaklarýný vura vura yumuþak yonca tarlasýnda çukurlar oluþturuyor. Bir çift hacý
leylek yonca tarlasýný bir uçtan ötekine arþýnlayýp duruyor. Çekirgeden týrtýla, kertenkeleden yavru
yýlana, ne bulursa nasibine düþeni mideye indiriyor.
Çocuklar üstleri baþlarý ile kendilerini derenin duru serin sularýna atýyorlar. Babalarý onlar çimsin diye bir gölet yaptý. Büyük oðlan kasýklarýna kadar ancak gelen suda yüzmeye çabalýyor.
Küçüðün bütün derdi, hazýr uzanmýþ iken zýplayýp sýrtýna binmek onun. Sarý kýz kenarda, çömelip
kalkarak ve her kalkýþta ellerini suya vurarak bir kuþ gibi çýrpmýyor.
Yüzünde, gözlerinde, kirpiklerinin ucunda damlalar. Damlalarda eleðimsemalar.
Sonra yorulup kendini sýcak kumlarýn üzerine sýrtüstü atacak. Gözlerini kýsa kýsa güneþe bakmaya çalýþacak.
Bu çocuklar böylece yorulacak.
Yaþlý kadýnýn tenceresinden haþlanmýþ horozun buðulu kokusu yayýlacak. Bu kokuya bazlamanýn, çökeleðin, ayranýn, tereyaðlý bulgur pilavýnýn kokularý ayrý ayrý karýþacak.
Çocuklar, geldikleri gibi yine birden oyunu kesip sudan çýkarak bostana doðru bir koþu tutturacaklar. Yaþlý kadýn tencereyi ocaða vurmadan önce, akkoyunun yününü ayrý, karakoyunun yününü
ayrý yerlerde, sal kayalara, yuvarlak taþlý bembeyaz çakýllara yayývermiþtir. Kirli yünler kýzgýn güneþ
altýnda ýsýndýkça ýsýnýr.
Neden sonra genç adam elinde iri tokacý ile bunlarý yunacaklarý taþlar üzerine yerleþtirir. Bir su,
bir tokaç, bir su, bir tokaç.
Tokaç sesleri derenin iki yamacýnda yankýlanýr.
Kasabanýn insanlarý “Yine birileri aþaðýlarda yün yýkýyor.”
diye mýrýldanýr.
Taþ ile tahta arasýnda kalan yün vurdukça kabarýr.
Kabardýkça köpürür.
Hikmet-i Hüda, sanki birisi üzerine sabun sürmüþ,
deterjan dökmüþ gibi köpürür.
Yün bu, tokacý yedikçe kendini yýkar.
Yýkandýkça açýlýr, kirinden pasýndan uzaklaþýr.
Bir su, bir su daha derken insanýn yüzüne gülmeye
baþlar rengi.
Yünün rengi; topraðýn, yapraðýn, sapýn, samanýn,
çayýrýn, tahtanýn, tasýn, kuþun rengi gibi yüzüne
gülümser insanýn. Yýkana yýkana kendisi olmuþ bir
renk. O güldükçe tokacý vuran keyfe gelir. Bakarsýn bir
tokacýn yanýna, bir tokaç daha eklenir.
Karý koca, bu ahenk ile vur ha, vur ederler...
Türkü iþte böyle doðar. Bu renklerden, bu eðilip
doðrulmalardan, bu sudan, bu parlayan diþlerden,
147
gülüþlerden, koþuþan çocuk cývýltýlarýndan, üzerimize
yaðmur gibi yaðan kokulardan, naneden, yarpuzdan,
iðde çiçeðinden vesaireden.
Kirini býrakan yün artýk teyzelerin, yeðenlerin
eline geçer. Duru sudan bir daha, bir daha, bir
daha geçer. Öyle ki kaldýrýp sýkýldýðýnda üstünden geçen su ne ise altýndan akan da o olur...
Yaþlý kadýn bu defa yýkanmýþ yünü yine ayrý
ayrý yerlere götürüp iri yuvarlak, temiz taþlarýn
düz kayalarýn üzerine serer.
Yine güneþe terk eder onlarý.
Çocuklar o koþu ile bostana varmýþtýr.
Onlarýn ayak týpýrtýsýna sakallý çayýr kuþlarý,
üveyikler, birkaç kuyruk sallayan havalanmýþtýr.
Büyük oðlan önce domateslere saldýrýr.
Kuytuda kalmýþ, diri, sert ve serin domateslere.
Fidelerin gövdesine dokundukça bacaklarý, elleri, genizler yakan bir domates kokusu ile kaplanýr.
Oðlan iþte buna dayanamaz. Eliyle göðsü arasýna zorla sýkýþtýrdýðý domateslerden en irisine, en
olgununa bir diþ basar. Foþurdayan kýrmýzý su dudaklarýndan çenesine, oradan ince boynuna,
derken göðsüne doðru iner.
Küçük oðlan kol gibi iki hýyar koparmýþtýr. Birini ucundan ýsýrýr, bir baþkasýný aramaya koyulur.
Sarý kýzýn bir elinde sivri yeþil biberler, ötekiyle iri mor bir patlýcana asýlmaktadýr.
Kýz asýlýr, patlýcan asýlýr... Derken...
Patlýcanýn sapý kopar, kýz sýrtüstü yere.
Ýþte tam bu sýrada o alaca fino evin köþesinden ve yaþlý adamýn önünden fýrlayýverir. Küçük hev
hevler ile önce yonca tarlasýndaki leyleklere saldýrýr, doru kýsraðý ürkütür, çamurda kayar, yokuþta
tökezler, yumuk yumuk gelip sarý kýzýn baþýna dikilir...
Nerde kaldýn sen bakayým, ha, nerde?..
Yaþlý adam sandalyeden indi, sudan çýktý. Çemreli paçalarýný düzeltti, ayakkabýlarýný giydi.
Abdestini almýþ, elini, yüzünü kurulamýþtý.
Ezan okunmaya baþlamýþtý.
Adam ýhlamur aðacý ile evin aralýðýndan ezana doðru kaybolup gitti.
Yaþlý kadýn bir elinde kulplu tencere, ötekinde bazlamalarý koyup baðladýðý çýkýn, bahçeye,
bostana, aðaçlara, eve, yaþlý adama doðru yürüdü. Zerdaliye varýnca eðilip iki deste maydanoz
kopardý, koparýrken yok oldu.
Teyzelerle yeðenler kuru yünleri çuvallara doldurmuþlardý. Çuvallar omuzlarýnda, elleri bellerinde,
ýslak etekleri ile salýna salýna geçip gittiler. Genç adam ve genç kadýn, tekneyi tokacý, seleyi sepeti,
sabunu kovayý toparladý. Onlar da ötekiler gibi ayný yolu yürüyüp çocuklara ulaþtýlar. Çocuklarýn
üzerine bir aðýrlýk çökmüþtü. Uslu uslu babalarýnýn elinden, analarýnýn eteðinden tutarak sessizce
uzaklaþtýlar.
Alaca fino bir onlarýn ardýndan baktý, bir de dönüp az önce türkülerin söylendiði dere kýyýsýný gözden geçirdi. Sessizlik ve ýssýzlýktan ürktü.
O da ötekilerin ardýndan yok oluþa doðru atýldý.
Derenin þýrýltýsý kesildi.
Rüzgâr sustu.
Kuþlar, aðaçlar, bulutlar, meyveler, serviler, tepeler, daðlar her þey, her þey kayboldu. Ortada
hiçbir þey kalmadý. Hiç.
Bir çocuk, bir eflatun kahkaha çiçeðinin dürbününden bakmýþ ve bir serap görmüþtü. Hepsi bu...
Mustafa KUTLU
Hüzün ve Tesadüf
148
Seçilen bir öðrenci Dürbünlü Çiçek hikâyesini özetler. Eski Bir Yara hikâyesinin özetleniþiyle
Dürbün Çiçek’in özetleniþi arasýnda bir farkýn ortaya çýkýp çýkmadýðý tespit edilir. Buradan hareketle metnin olay örgüsünün nasýl bir özellik gösterdiði sözlü olarak ifade edilir.
1. Eski Bir Yara hikâyesinin olay örgüsü, sebep-sonuçlar dikkate alýnarak iç içe geçmiþ bir zincirin halkalarý þeklinde aþaðýda þemalaþtýrýlmýþtýr. Dürbünlü Çiçek hikâyesi de bu þekilde
þemalaþtýrýlabilir mi? Neden? Sözlü olarak ifade ediniz.
olay örgüsü
2.
Yaþama sevinci
Bireyin iç sýkýntýsý
Yukarýdaki grafikte, hikâyede geçen olaylarda bireyin yaþama sevinci ve iç sýkýntýsý
þemalaþtýrýlmýþtýr. Olay örgüsünün yazar tarafýndan bu þekilde düzenlenmesinin sebeplerini
yukarýdaki grafiði ve sanat eserinin temel konusunu da dikkate alarak yorumlayýnýz.
3. Yazarýn metinde kurduðu olay örgüsü, gerçek hayatta aynen yaþanmýþ mýdýr ya da yaþanabilir
mi? Bu durum bize olay örgüsünün hangi özelliðini gösterir? Sözlü olarak ifade ediniz.
4. Dürbünlü Çiçek hikâyesindeki kiþilerle olay örgüsünün geçtiði zaman ya da dönemde
karþýlaþmak mümkün müdür? Bu bizi hikâyenin gerçeklikle iliþkisi hakkýnda hangi sonuca götürür?
Sözlü olarak ifade ediniz.
Sýnýf üç gruba ayrýlýr. Birinci grup Dürbünlü Çiçek adlý hikâyenin kiþilerini ve bu kiþilerin özelliklerini, ikinci grup hikâyedeki mekânlarý ve bu mekânlarýn özelliklerini, üçüncü grup zamaný ve
zamanýn özelliklerini tespit eder. Sonuçlar grup sözcüleri tarafýndan ifade edilir.
5. 9. sýnýfta okuduðunuz Dokuzuncu Hariciye Koðuþu eserinin kahramanýnýn mekâný farklý
algýladýðý ve yazarýn mekâna özel bir önem verdiði söylenebilir. Dürbünlü Çiçek hikâyesinde de
yazar, mekânýn tasvir ve tahliline özel bir önem vermiþtir. Bu bilgilerden hareketle yazarýn mekâný
böyle vurgulu iþlemesini bireyin iç dünyasýyla nasýl iliþkilendirebilirsiniz? Tartýþýnýz. Sonuçlarý sözlü
olarak ifade ediniz.
149
6.
Hâkim Bakýþ Açýsý Þemasý
Yazar; kiþi, zaman, mekân ve olayý hâkim bakýþ açýsýyla kendine has bir biçimde örmüþtür. Bu
hikâye farklý bir bakýþ açýsýyla anlatýlsaydý neler deðiþirdi? Niçin? Sebepleriyle birlikte tartýþýnýz.
Ulaþtýðýnýz sonucu defterinize yazýnýz.
7. Metnin temasýný tespit ederek bu temanýn psikoloji ve psikiyatri bilimlerinde nasýl ele alýndýðý
hakkýnda çýkarýmlarda bulununuz. Dürbünlü Çiçek hikâyesini göz önünde tutarak temanýn sanat ile
bilimde farklý þekillerde ele alýnmasýnýn sebeplerini sözlü olarak ifade ediniz.
8. a. “Bir çocuk, bir eflatun kahkaha çiçeðinin dürbününden bakmýþ ve bir serap görmüþtü.
Hepsi bu...” cümlesini psikanalitik ve tasavvufi açýdan yorumlayýnýz. Sizce hangi yorum açýsý
yazarýn ya da hikâyenin amacýna daha uygundur? Niçin? Sözlü olarak ifade ediniz.
b. Dürbünlü Çiçek hikâyesinde bireyin iç dünyasý ele alýnýrken hangi sorunlara deðinilmiþtir?
Bu sorunlarýn kaynaðý ve çözümüyle ilgili metinden neler çýkartýlabilir? Tepitlerinizi ve yorumlarýnýzý
sözlü olarak ifade ediniz.
9. Dürbünlü Çiçek hikâyesinin tema ve iþleniþ bakýmýndan Batý edebiyatý ile bizim edebiyatýmýzda hangi geleneklere baðlandýðýný belirleyerek hikâyenin Türk edebiyatýndaki yeri ile ilgili çýkarýmlarda bulununuz.
10. Dürbünlü Çiçek hikâyesi hangi hikâye tarzýnýn özelliklerini yansýtmaktadýr? Neden?
Metinden örneklerle görüþlerinizi açýklayýnýz.
11. Modern hikâye geleneðinde birey ve onun iç sýkýntýlarý merkeze alýnmýþtýr. Dürbünlü Çiçek
hikâyesi ile modern hikâye geleneði arasýndaki iliþkiden hareketle hikâyenin baðlý olduðu edebî
akýmý ve bu edebî akýmýn özelliklerini belirleyiniz. Ulaþtýðýnýz sonuçlarý defterinize yazýnýz.
Hazýrlýk yapan öðrenci Mustafa KUTLU karakterine bürünerek arkadaþlarýyla sohbet eder ve
onlarýn sorularýna cevap verir.
12. Dürbünlü Çiçek hikâyesinin Mustafa KUTLU’nun hikâyecilik sanatýndaki yeri ile ilgili çýkarýmlarýnýzý sözlü olarak ifade ediniz.
Peyami SAFA’nýn fikrî ve edebî yönünü araþtýrýnýz (157. sayfadaki 13. soruya yöneliktir.).
150
Roman BÝR TEREDDÜDÜN ROMANI
Roman, Mualla isminde genç bir kýzýn arkadaþý tarafýndan tavsiye edilen bir romaný okumasýyla baþlar. Roman Mualla’ya çok ilginç gelir ve kitabýn yazarýyla baloda karþýlaþýr. Yazar Mualla’yý
görür görmez beðenir ve ona evlenme teklif eder. Mualla da düþünmek için yazardan süre ister.
Yazar daha sonra önceden tanýþtýðý ve bir hayraný
olan Vildan ile karþýlaþýr. Vildan da yazara evlenme
teklif eder. Ona kocasýndan ayrýlarak geldiðini söyler.
Yazar bu teklifi nazik bir dille geri çevirir. Vildan yazarý
intihar etmekle tehdit eder. Yazar kendi izini ona bir
süre kaybettirmiþtir. Birkaç ay geçtikten sonra yazar
tekrar Vildan ile karþýlaþýr. Ama bu yeni karþýlaþma
Vildan’daki deðiþikliði yazara fark ettirir. Vildan yazarý
evine çaðýrýr ve yazar bu teklifi kabul eder. Yazar
Vildan’ın evine gittiðinde Vildan’dan bazý itiraflar
duyar. Vildan’ýn asýl isminin Vildan olmadýðýný,
kocasýndan ayrýlmadýðýný ve bir de sevgilisi olduðunu
öðrenir. Ertesi gün Vildan’ýn evine gelip gerçekleri
öðrenmek istediðinde ise evden taþýndýðýný öðrenir
ve Vildan hakkýnda hiçbir bilgi alamaz.
...
Paris’ten buraya, dostlarýmdan biriyle evlenmek için, Amerikalý bir kadýn gelmiþti. Hep: “Kendi
kendimden kaçmak istiyorum, kendime ve hiç bir þeye tahammül edemiyorum, dolaþmak, diyardan
diyara gitmek... Baþka tesellim kalmadý, boðuluyorum!” diyordu. Burada da oturamadý ve dostumla niþanlý olduðu hâlde kalkýp gitti. “Asrýn hastalýðý” dedikleri bu ruh buhraný, bu þüphe ve tereddüt,
bu yer deðiþtirme ve kaçma ihtiyacý artýk sonuna geliyor. Bunu hissediyoruz. Þu uyuyan kadýn ve
bütün ona benzeyenler, son kurbanlar. Vakýa insan ruhunun azabý ebedîdir fakat bu azap mahiyetini deðiþtirmek üzeredir.
“Ufukta ne görüyorsun?” sualini birbirimize çok soruyoruz. Herkes yarýný merak ediyor. Hatta bu
dünya ahvaline pek vakýf olmayan cahillerin gönlünde de ayný üzüntü ve merak var. Ben müthiþ bir
“tahmin düþmaný”yým. Kehaneti sevmiyorum. Bütün felsefe sistemlerinin iflasýný gördükten sonra
büyük bir hakikati de görelim: Devrimiz nazariyenin ve sistemin umumi iflasýný ilan etmiþtir. Nihayet
anlamaya baþlýyoruz ki her sistem, ölü bir kalýptýr, statiktir çünkü mantýðýmýzýn mahsulüdür. Sayýsýz
deðiþmeleriyle, göz karartýcý hýzýyla tamamýyla dinamik olan bir mahiyeti, yani hayatý biz ancak seziþimizle takip ve bilgimizle izah edebiliriz; ona yol gösteremeyiz. Ýlim bugünü anlar, yarýný keþfedemez. Böyle bir iddiasý da yoktur. Her sistem, gülünç bir kehanettir. Nazariye kurmaktan geçelim.
Yalnýz müþahede. Hayatýn, namütenahi deðiþmelerine intibaktan bizi meneden kaskatý sistemlerin
hepsi yýkýlýyor: Marksizmle bugünkü Rusya'daki rejim arasýnda ne uçurum! “Sermaye” muharriri
sað olsaydý Sovyetlerin can düþmaný kesilirdi. Eski Yunanistan'dan beri, hayatý kafamýza uydurmak
sevdasýndan vazgeçmedik; felsefe tarihinin tezleri ve antitezleri arasýndaki gülünç münakaþadan
hiç bir hakikate vasýl olmadýðýmýzý gördüðümüz hâlde, hiç bir “Nedir?” ve “Niçin?” sualine cevap
verememiþ olduðumuz hâlde yeni sistemler kurmak ve bir sürü kalp fikirlerin peþine takýlmaktan
kendimizi alamýyoruz. Harpten sonra yýkýlmaya baþlayan þeylerden biri de nazariyelerin sonuna
ilave edilen “izm” edatýdýr. Ancak “izm”siz düþünebildiði gün insan zekâsýnýn hürriyetinden ve
geniþliðinden bahsedilebilir. Kafamýzýn zinciri bu “izm”dir: Sistemcilik ve nazariyeciliktir. Ammenin
151
ruhu bunu çoktan duymuþtur. Nazariye baþka, tatbikat baþka derler ve halk emindir ki: “Evdeki pazar,
çarþýya uymaz!” Yalnýz ahmaklar plan yaparlar.
Þoförlerin umumi kaideler haricinde bir planlarý
olsaydý yüz metre ileri gidemezlerdi: yolun hangi
köþesinden, ne zaman, ne þekilde, hangi araba,
insan ve hayvan çýkacaðýný ve ne tarafa gideceðini
asla bilmeyiz. Bütün hayat böyledir. Tarihteki büyük
vakalarýn hangisi evvelce tahmin edilmiþtir?
Mademki hiç bir anýn ötekine benzemediðini ve
tarihin tekerrür etmediðini öðrendik, yarýný tahmin
etmeye niçin cüret ediyoruz ve ilimle fal kitabý arasýndaki büyük farký niçin anlamýyoruz? Kararsýz
(instable), bir dünyada olduðumuzu bilelim ve statik fikirlerimizle hayatý kalýplamak gibi sonu gelmeyen
maceralardan vazgeçelim.
Fikirlerimin bu serbest ve biraz kaba saba cereyanýna kendimi býrakmýþtým ve artýk Vildan'a
dikkat etmiyordum. Yalnýz, bir aralýk dýþarýnýn havasý gözüme iliþti: Sabah oluyor. Ýçimde kuvvetli
bir istek duydum. Bu doðan güneþle beraber doðmak, yenileþmek, bütün bu evi, bu kadýný ve
ötekileri, beni tereddüde sokan bütün alakalarýmý silkip atmak, hemen dýþarý fýrlamak!
Bir anda bana öyle geldi ki sokaða çýkarsam yeni bir dünya göreceðim, havada mevcudatýn içinden fýþkýran yeni usareler koklayacaðým ve beþ hissimin o zamana kadar tatmadýðý yeni ihsaslar
duyacaðým.
Belki de bana, karþýmda yatan kadýnýn zaafýndan gelen yeni bir kuvvetle hemen ayaða kalktým,
yanýna gittim, baþýnýn altýndaki yastýðý sarsarak onu uyandýrdým:
— Kalk, Vildan, seni yataðýna yatýrayým.
Gözlerini açýp da beni görür görmez gene avuçlarýný yüzüne kapadý. Hâlâ yüzünü bana
göstermek istemiyordu. Hýzla doðruldu. Ýskarpinlerini giymesine yardým ettim. Koluna girmemi
reddederek odasýna koþtu ve çabucak yataðýna girdi, baþýný, duvar tarafýna döndü. Avuçlarýný gene
yüzüne kapamýþtý.
O uyuyuncaya kadar beklemeye karar verdim. Ayak ucunda bir sandalyeye oturdum ve elimdeki kitaba göz gezdirmekle oyalandým. Fakat o sinirli sýçrayýþlarýndan anlýyordum ki uyuyamýyordu.
Uykusu arasýnda ellerinin gevþeyeceðini ve yüzünün bana döneceðini düþünerek baþýný duvar
tarafýndan ayýrmadýðý için en rahat vaziyeti bulamadýðýna hükmettim ve ýþýðý söndürdüm.
Birdenbire her þey simsiyah kesildi, her þey kayboldu, kýsa bir zaman sonra camýn biçimi, karyola,
yorgan ve Vildan’ýn vücudunun kabartmasý hafif ve kuru mavilikler içinde belirdi.
Gergin bir sükûtun üstüne, uyanan bir hayatýn gürültüleri birer taþ gibi düþüyor ve sanki bu
sesler, karanlýðý, geceyi kýrýyordu. Gün, bu seslere binerek geliyor. Dýþarýda, sabah ýþýklarý arttýkça
apartmanlarýn arka ve kel taraflarý arasýndaki boþluklar kabarmaya, mesafeler þiþmeye baþladý.
Binalar kýmýldadýlar ve büyüdüler.
Geceden arta kalan ve bir tül gibi eþyanýn üstüne gerilen karanlýðýn dokumasý gevþemeye,
seyrekleþmeye ve yer yer çatlayýp daðýlmaya baþlamýþtý. Sabahýn aydýnlýðýna öyle susamýþtým ki
her an biraz daha artan ýþýklarýn içime buzlu su gibi dolduðunu ve hararetimi söndürerek bana tatlý
bir serinlik verdiðini duyuyordum. Bu ýþýklar vücudumu da diriltiyor sanki bütün mesamelerimden
girerek damarlarýmýn içine geçiyor, kanýmý aydýnlatýyor ve uzviyetimin içindeki tehlikeli karanlýðý
daðýtýyordu.
Bir an için Vildan’ý tamamýyla unutarak içime yeni doðan fakat mahiyetini bilmediðim büyük bir
isteðin verdiði hýzla hemen yerimden fýrlamak, dýþarýya, havaya ve ýþýða doðru koþmak istedim ve
düþünmeden ayaða kalktým. Fakat gözlerim yorgan altýnda kabaran vücudun uyku arasýndaki
eziyetli kývranýþlarýna gidince kendi hudutlarýmýn dýþarýsýnda kalan bütün meselelerin korkunç davetini hissettim ve yatan kadýna uzun uzun baktým: Uykusunda bile ne azaplar geçiriyor! Ýntizamlý
nefes alamýyor, hava kümeleri boðazýna, genzine takýlarak ince hýrýltýlar çýkarýyor, baþý yastýðýn
152
üstünde çýrpýnýyor ve bazen bütün vücudunda sarsýntýlar peyda oluyordu.
Bir iki defa sayýkladý. Gariptir ki hiç bir sözünü iyice anlamadýðým hâlde bu belirsiz kelimelerin
toplantýsýnda makul bir izahý olmayan fakat pek derin manalar seziyordum. Bu bana ölümün, gizli
dünyalarýn, meçhulün dili gibi geliyordu: Sözle musiki arasýnda, ikisinden de yarýmþar manalar
alarak teþekkül eden ayrý bir ifade; rüzgârlara karýþarak ruhun uzaklarýndan gelen mýrýltýlarýn,
henüz taazzuv hâlinde bulunan belirsiz duygularýn ifadesi.
Daha iyi duymak için üstüne eðildim. Ellerinden bir tanesi hâlâ yüzünde idi ve boþ kalan yanaðý
yastýða gömülmüþtü. Aðzýndan kahkahaya benzer bir ses çýktý. O anda, bütün insanlarýn uykuda
muvakkat bir deliliðe uðradýklarýný düþündüm. Eðer cinnet, þuurumuzun murakabesinden kurtulan
ilcalarýmýzýn taþkýnlýðý demekse uyku hâli buna pek müsaittir. Rüyalarýmýz, bir delinin uyanýk þuurundaki abuk sabuk hayallerin tecellisinden baþka nedir? Hepimiz günün bir kýsmýnda, yani
uyurken deliriyoruz ve belki de aklýn çemberinden, sýkýntýsýndan kurtulan ruhumuz böylelikle dinleniyor. Biz rüyalarýmýzda çýldýrýyoruz, deliler uyanýkken rüya görüyorlar, iþte bir kahkaha daha.
Sonra hafif bir çýðlýk. Arkasýndan, kapalý aðzýn içinde yuvarlandýðý için bir türlü anlaþýlmayan kesik
sözler. Fakat bir kelimeyi iyice fark eder gibi oluyorum: “Cins”. Bunu çok tekrar ediyor! Cins kedilerin ölümü meselesi mi? Bana mý öyle geliyor? Ne muamma! Þimdi bu ruhun içinde kim bilir ne
hadiseler oluyor ve ben ne kadar uzaktayým! Þu yatan kadýnýn Vildan olduðuna, benimle iki saat
evvel makul bir tarzda konuþtuðuna, az çok anlaþtýðýmýza inanamýyorum. Zaten benim için hüviyeti
meçhul olan ve ancak beþerî taraflarýyla uyuþtuðumuz bu kadýn, þimdi, önümde bir sýr külçesi
hâlinde uzanýyor.
Odada aydýnlýklar bir kaç derece daha arttý. Sokakta hayat gittikçe azýyordu. Tramvay çanlarý
her günkü didiþmenin baþladýðýný ilan ediyorlar. Horozlar susuyor ve insan sesleri yükseliyor. Bu
hakikat âlemi içinde Vildan’ýn muammalý yatýþý daha korkunç.
Artýk gitmeliyim.
Veda etmeyecek miyim? Onu bu hâlde býrakmalý mýyým? Fakat ben de çöküyorum.
Uykusuzluktan beynimin ortasý demirleþiyor ve sýzlýyor. Biraz daha beklemeye karar verdim ve
oturdum. Artýk hiç bir þey düþünmüyorum. Baþým sabahýn renkleri ve sesleriyle, bulanýk bir su ile
dolu, çalkalanan bir tas hâlinde.
Dýþarýda bir gürültü. Yerimden kalktým, çýktým, koridoru geçtim. Apartman kapýsýndan içeri güzel
bir kadýn giriyordu. Elinde bir anahtar.
Bakýþtýk. Ciddiydi.
“Kimsiniz?” diye sormak için tereddüt ettiðimi anlayarak:
— Ben, hizmetçi, dedi.
Ne güzel kadýn! Yoksa dýþarýdan gelen bir þey bana öyle mi görünüyor? Fakat mektuplarýndan
birinde Vildan’ýn bana bu hizmetçiden bahsettiðini hatýrladým. Güzelliðini methediyor ve çiçek
bozuðu, kara gözlü bir oðlana tutkun
olduðunu yazýyordu.
— Dur, dedim, hanýmefendi uyuyor. Hiç
gürültü etme. Býrak istediði kadar uyusun.
Uyanmadan evvel de ortalýðý toplama, baþ
ucunda otur. Biraz hasta. Ben gidiyorum.
Þapkamý giydim. Vildan'ýn oda kapýsýnýn
eþiðinde durdum. Ona, belki son defa
olarak baktým. Hâlâ sayýklýyordu. Bir
defasýnda ismimi söylüyor gibi geldi.
Hemen geri döndüm ve bütün hýzýmla koridoru geçtim, dýþarý çýktým, nihayet sokaða.
Bu apartmanda uyuyan bir kadýn deðil,
kapanan bir devir býraktýðýmý hissederek
yürüdüm, her adým attýkça yeni bir sahada
153
ilerlediðimi ve güzel bir meçhule doðru gittiðimi sanýyordum.
Önüme çýkan ilk taksiye bindim.
— Nereye? diye sordu þoför.
Bu sual bana insanýn hedefi için sorulmuþ gibi geldi.
— Açýklýk bir yere, güneþli bir yere, buralardan uzaklara, git gidebildiðin kadar, dedim ve arkama yaslandým.
Ertesi gün öðleye doðru Vildan’ýn apartmanýna
uðradým, kapýsýný çaldým, açýlmadý. Kapýcýyý aradým.
— Çýktý o bugün, dedi.
Yüzüme çok dikkatli bakýyordu. Anladým ki Vildan
onun için de bir muammadýr ve benim bir bakýþýmdan, bir
hâlimden, asla hâlledemediði bir sýrra ermek istiyor. Fakat
benim de ayný meçhul karþýsýnda hayretle ve düþünceye
daldýðýmý görünce bildiklerini anlattý.
—Kontratýnýn bitmesine beþ aydan fazla vardý. Dün gece ev sahibini arattý, bulduramadý.
Sabahleyin konuþtular. Borcunun hepsini vermiþ. Ev sahibi neden çýktýðýný sorunca: “Hastayým,
Avrupa’ya gideceðim...” demiþ. Dün de akþama doðru bir fenalýk geldi üstüne. Ben doktor getirdim.
Akrabanýzdan mýdýr, sizin?
— Hayýr, diye mýrýldandým, ismini bile bilmiyorum, baþka bir mesele var da... Sen ismini biliyor
musun?
— He... Vildan Haným.
Demek hakiki ismi bu. Yahut herkese ayný yalaný söylüyor. Onu bulmak...
Gözlerim daldý. Bir rýhtým kalabalýðý, dumanlar, vapur düdükleri, kayýklar, deniz, daðlar, ormanlar ve... Bir aðaç.
— Ne tarafa gittiðini biliyor musun?
— Bir þey demedi ki.
— Galata’ya mý, Sirkeci’ye mi, vapura mý, trene mi?
— Bir þey demedi ki.
— Hizmetçisi ne oldu?
— Onu da bilemiyorum.
Baþýmý önüme eðerek, hafifçe sallanarak aðýr aðýr çýktým. Entrero in un cuore. Nedir bu hikâye?
Onu arayayým mý? Bütün kuvvetim, derin bir dalgýnlýk hâline giren belirsiz hayaller arasýnda kayboluyor. Peþine düþmek iktidarýný kendimde bulamadým.
Gazeteye gelince bana bir büyük zarf verdiler, içinde o piyes ve bir mektup. Tek satýrdan ibaret:
“Sana bunu bir hatýra olarak býrakýyorum.” Ýmza bile yok. Yazý çok titrek.
Oturdum, içimde bir vapur düdüðü sesi ve bir duman uzanýyor, ikisinin de izine takýlarak
dalýyorum. Hep o aðaç.
Artýk ne o ne Mualla Haným.
Bu, nikbin devirlerin masallarý gibi, kýrk gün kýrk gece süren düðünlerin sevinciyle bitmiyor. Biz
onlardan çok uzaðýz. Onlar kadar sevmiyoruz, kendimizi vermiyoruz, þüphe ve tereddüt ediyoruz.
Fakat bana öyle geliyor ki bu devre de kapanýyor, içimde ve dünyanýn her tarafýnda. Lambalar
söndü. Yeni bir sahne üstüne perde açýlmak üzere. Sol tarafta ayaklarýný vuranlar ve sahnede
kendi cennetlerini görmek için sabýrsýzlananlar var. Ben koltuðumda hareketsizim. Bakýyorum, bekliyorum ve namütenahi imkânlardan herhangi biri, ancak þeniyyet âlemine geçtikten
sonra, onu izah etmeye hazýrlanýyorum. Bir þey anlamak veya anlatmak için deðil;
sadece, beynimin herhangi bir þey çiðnemek için gýcýrdayan diþlerinin arasýna bir fikir
sakýzý atmak için.
Peyami Safa
Bir Tereddüdün Romaný
154
1.
Yazarýn hasta olan Vildan’ý
yataðýna götürmek istemesi ve Vildan’ýn bu teklifi
reddetmesi
1. Olay
2. Olay
3. Olay
a. Yukarýda Bir Tereddüdün Romaný’nýn ana olaylarý þemalaþtýrýlmýþtýr. Metnin olay örgüsünü
oluþturan 2 ve 3. olayý þemaya yazýnýz.
b. Metnin temasý dikkate alýndýðýnda olay örgüsünü oluþturan olaylarýn belirgin bir þekilde bu
kadar az olmasýnýn sebepleri neler olabilir? Tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonuçlarý sözlü olarak ifade ediniz.
2. Bir Tereddüdün Romaný’nda yazarýn asýl amacý sebep-sonuç iliþkisi içinde olaylarýn bilimsel
açýklamasýný yapmak mýdýr? Tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonuçtan hareketle yazarýn olay örgüsünü nasýl
ve niçin bu þekilde düzenlediðini sözlü olarak ifade ediniz.
3. Bir Tereddüdün Romaný’ýndaki kiþilerle olaylarýn geçtiði zamanda ve romanýn yazýldýðý
dönemde karþýlaþmak mümkün müdür? Ulaþtýðýnýz sonuç bize eserin hangi özelliðini göstermektedir? Sözlü olarak ifade ediniz.
Sýnýf üç gruba ayrýlýr. Birinci grup Bir Tereddütün Romaný adlý romanýn kiþilerini ve bu kiþilerin
özelliklerini; ikinci grup romandaki mekânlarý ve bu mekânlarýn özelliklerini; üçüncü grup zamaný ve
zamanýn özelliklerini tespit eder. Sonuçlar grup sözcüleri tarafýndan ifade edilir.
4.
Toplumcu Gerçekçi Anlayýþta
Yazýlan Roman
YILANLARIN ÖCÜ
Bireyin Ýç Dünyasýný Esas Alan
Roman
BÝR TEREDDÜDÜN ROMANI
Yukarýda toplumcu gerçekçi anlayýþta yazýlan roman ile bireyin iç dünyasýný esas alan roman
türleri þemalaþtýrýlmýþtýr. Toplumcu gerçekçi anlayýþta yazýlan romanlarda genellikle kiþi, zaman,
mekân ve olay belirgindir. Bu ögelerden biri veya birkaçýnýn deðiþtirilmesi veya romandan atýlmasý
sonucu romanýn yapýsýnda farklýlýklar oluþur. Bireyin iç dünyasýný esas alan romanlarda da bu tür
bir deðiþiklik yapýldýðýnda roman yapýsýnda farklýlýklar oluþur mu? Niçin? Sözlü olarak ifade ediniz.
155
5.
Burada da oturamadý ve dostumla niþanlý olduðu hâlde kalkýp gitti. “Asrýn hastalýðý” dedikleri bu
ruh buhraný, bu þüphe ve tereddüt, bu yer deðiþtirme ve kaçma ihtiyacý artýk sonuna geliyor. Bunu
hissediyoruz. Þu uyuyan kadýn ve bütün ona benzeyenler, son kurbanlar. Vakýa insan ruhunun
azabý ebedîdir fakat bu azap mahiyetini deðiþtirmek üzeredir.
Ben koltuðumda hareketsizim. Bakýyorum, bekliyorum ve namütenahi imkânlardan herhangi
biri, ancak þeniyyet âlemine geçtikten sonra, onu izah etmeye hazýrlanýyorum. Bir þey anlamak
veya anlatmak için deðil; sadece, beynimin herhangi bir þey çiðnemek için gýcýrdayan diþlerinin
arasýna bir fikir sakýzý atmak için.
a. Bir Tereddüdün Romaný’ndan alýnan yukarýdaki parçalarýn bakýþ açýlarýný tespit ediniz.
b. Romanýn genelinde hâkim olan bakýþ açýsýný bularak defterinize yazýnýz.
6. Metinde insana özgü gerçeklik anlatýlýrken XIX. yy.da ortaya çýkan ve XX. yy. da geliþen hangi
bilim ya da bilimlerden yararlanýldýðýný belirleyerek aþaðýya yazýnýz.
Ýnsana Özgü Gerçeklik Anlatýlýrken Yararlanýlan Bilim ya da Bilimler
7. a. Metnin temasýný bulunuz.
b. Sophokles (Sofokles)’in çaðlar boyunca oynanan Kral Oidipus trajedisi ile roman sanatýnýn
zirvelerinden biri olan Dostoyevski’nin Karamazof Kardeþler adlý romaný farklý açýlardan birçok kez
yorumlanmasýna karþýn bu eserlere tamamen farklý bir bakýþ açýsý getiren kiþi psikanaliz yöntemini kuran Freud olmuþtur. XX. yüzyýlda Freud bu eserleri kökü çocukluk çaðýna uzanan
“kompleks” teorisiyle açýklamýþ ancak bu açýklama çok tartýþýlmýþtýr. “Birey” ve “modernizm”
kavramlarý etrafýnda psikiyatri ve psikoloji bilimlerini deðerlendirerek Bir Tereddüdün Romaný adlý
metnin temasýnýn bu bilimlerde nasýl ele alýndýðýný belirleyiniz. Sonucu tahtaya yazýnýz.
8. Bir Tereddüdün Romaný yazarýnýn yaþadýðý bunalým ve iç sýkýntýsý sizin iç sýkýntý ve bunalýmlarýnýza benziyor mu? Sözlü olarak ifade ediniz.
9. Bir Tereddüdün Romaný adlý romanýn baðlý olduðu edebî geleneði tespit ediniz.
10. Bir Tereddüdün Romaný metninin baðlý olduðu tarzý, bu tarzýn özelliklerini ve metinden bu
tarza ait örnekler tespit ederek aþaðýya yazýnýz.
Metnin Baðlý Olduðu Tarz
Metnin Baðlý Olduðu Tarzýn Özellikleri
Metnin Baðlý Olduðu Tarza Metinden Örnekler
156
11. Bir Tereddüdün Romaný adlý metinde hangi edebî akýmýn ya da akýmlarýn özellikleri
görülüyor? Metinden örnekler vererek açýklayýnýz.
12. Bir Tereddüdün Romaný’nýn temasýný dikkate aldýðýnýzda romanýn Türk edebiyatýndaki yeri
ve edebî deðeri ile ilgili neler söylenebilir? Tartýþýnýz. Sonuçlarý sözlü olarak ifade ediniz.
13. Okuduðunuz metinden ve yaptýðýnýz araþtýrmalardan hareketle Peyami SAFA’nýn fikrî ve
edebî kiþiliði hakkýnda çýkarýmlarda bulunarak eserle yazar arasýndaki iliþkiyi belirleyiniz.
14. Bir Tereddüdün Romaný’nýn Peyami SAFA’nýn roman sanatýndaki yeri ve önemi ile ilgili
düþüncelerinizi sözlü olarak ifade ediniz.
1. Bireyin iç dünyasýný esas alan yazarlarýn yöneldiði konularý aþaðýdaki kavram haritasýna
yazýnýz.
Bireyin iç dünyasýný esas
alan yazarlarýn yöneldiði
konular
157
2. Bireyin iç dünyasýný esas alan roman ve hikâye ile olay örgüsüne dayalý roman ve hikâyenin
benzer ve farklý yönlerini belirleyerek aþaðýdaki þemaya yazýnýz.
Toplumcu Gerçekçi Anlayýþta
Yazýlan
Hikâye ve Roman
Bireyin Ýç Dünyasýný Esas Alan
Hikâye ve Roman
Benzerlikler
........................................................................................................................
........................................................................................................................
........................................................................................................................
........................................................................................................................
Farklýlýklar
Tema
Olay-zamanmekân iliþkisi
Yazarýn tahlil
ve tasvirde
takýndýðý tavýr
3. Yýlanlarýn Öcü ve Bir Tereddüdün Romaný romanlarýný sahnelemek isteseydiniz hangisini tercih ederdiniz? Niçin? Sözlü olarak ifade ediniz.
4. Genç bir bilim dalý olan psikanaliz, modern hayatýn insan üzerindeki etkilerini tespit etmek,
insanýn psikolojik sýkýntýlarýný çözümlemek amacýyla ortaya çýkmýþtýr. Bu bilim dalýndan edebiyat
nasýl yararlanmýþtýr? Okuduðunuz Dürbünlü Çiçek ve Bir Tereddüdün Romaný eserlerinden örnekler vererek açýklayýnýz.
158
1. Aþaðýdaki cümlelerin karþýsýna yargýlar doðru ise (D), yanlýþ ise (Y) yazýnýz.
- Bireyin iç dünyasýný esas alan yazarlar insan gerçekliðini farklý yönlerden anlatmýþlardýr. ( )
- Bireyin iç dünyasýný esas alan yazarlar Maupassant tarzý hikâyeler yazmýþlardýr.
( )
- Bireyin iç dünyasýný esas alan yazarlar, birey kavramýndan yola çýkarak toplumu açýklayan
ve yönlendiren eserler vermeye çalýþmýþlardýr.
( )
2. Aþaðýdaki cümlede boþ býrakýlan yerlere uygun kelimeleri yazýnýz.
Bireyin iç dünyasını esas alan yazarlar ........ ve .............. bilimlerinden yararlanmışlardır.
3. Aþaðýdaki yazarlardan hangisi bireyin iç dünyasýný esas alan yazarlardan deðildir?
A) Peyami SAFA
B) Tarýk BUÐRA
C) Ahmet Hamdi TANPINAR
D) Kemal TAHÝR
E) Mustafa KUTLU
4. Aþaðýda verilen eser ve yazarlarý doðru þekilde eþleþtiriniz.
Yalnýzýz
Mustafa KUTLU
Bu Böyledir
Fatih - Harbiye
Peyami SAFA
Uzun Hikâye
5. Peyami SAFA’nýn Bir Tereddüdün Romaný adlý eserinde, bireyin iç dünyasý nasýl yansýtýlmýþtýr? Sözlü olarak ifade ediniz.
Varoluþçuluk akýmý ile ilgili bir araþtýrma yapýnýz (169. sayfadaki 14. soruya yöneliktir.).
Oðuz ATAY’ýn hayatý ve edebî yönü ile ilgili bir araþtýrma yapýnýz ( 170. sayfadaki 18. soruya yöneliktir.).
Dil ve anlatým dersinde gördüðünüz sunum tekniklerinden yararlanarak Nobel Ödülü, Pulitzer
Ödülü, Uluslararasý Yayýncýlar Birliði Ödülü, Sait Faik Hikâye Ödülü gibi ulusal ve uluslararasý edebiyat ödüllerinin edebiyat dünyasý ve okuyucu açýsýndan önemini konu alan bir sunum hazýrlayýnýz
(178. sayfadaki 4. etkinliðe yöneliktir.).
Oðuz ATAY’ýn Korkuyu Beklerken adlý hikâye kitabýný ve Orhan PAMUK’un Yeni Hayat romanýný okuyunuz.
159
ç. Modernizmi Esas Alan Eserler
1. “Modern” kavramýyla “lüks, çaðdaþ” kavramlarý arasýnda nasýl bir iliþki kurulabilir? Sözlü
olarak ifade ediniz.
2. Siz modern bir evde, modern bir hayat yaþayan modern bir insan olduðunuzu düþünüyor
musunuz? Buradan hareketle modern edebiyatýn nitelikleri hakkýnda neler söyleyebilirsiniz? Bir
felsefi terim olan “modernizm” kavramý etrafýnda tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonuçlarý defterinize yazýnýz.
Hikâye BEYAZ MANTOLU ADAM
Kalabalýk bir topluluk içindeydi. Baþarýsýzdý. Parasý yoktu.
Dileniyordu. Caminin önündeydi. Büyük bir camiydi bu. Minareleri,
kubbeleri, kemerleri ve parmaklýklý pencereleri filan hepsi tamamdý.
Özellikle avlusu: dilenenler için en önemli yer. Bir kenarda duruyordu. Hiçbir hüner göstermediði için ya da acýndýrýcý bir garipliði
olmadýðý için ya da kendisini çevreden ayýrýp baþarýsýzlýðýna üzülecek kadar düþünemediði için dilenirken de baþarýsýzdý. Küçük kaplar
içinde mýsýr satmadýðý için, çocuklarla ve kuþlarla birlikte, baþkalarý
adýna sevap iþleyemezdi; ayrýca ne kýrmýzý cüppeli bir müneccime benzeyen ihtiyar gibi tekerlekli
ve meþin duvarlý ve öðle tatilinde ön duvarý bir kepenk olup sahibini kapatýveren kulübede yaþýyordu ne de þiþman kötürüm gibi nazar boncuklarýný ve tespihlerini ve çakmak taþlarýný artýk satamadýðý anda gaz pedalýna basýp motosikletli tezgahýyla oradan hemen uzaklaþabilirdi. Sermayesi
ve görünür bir sakatlýðý yoktu. Belki, yoldan geçen birini durdurup hastaneden yeni çýktýðýný ve
hemþerisi inþaat çavuþuna gidecek parasý olmadýðýný söyleyerek köylü taklidi yapabilirdi fakat
konuþmadýðý için, bu bakýmdan da baþarý kazanmasý oldukça güçtü. Caminin duvarýna yaslanmaktan baþka ilgi çekici bir eylemde bulunmuyordu. Hatta henüz avucunu açma teþebbüsüne bile
geçmemiþti. Bununla birlikte, güvercinlerin ve mýsýr kaplarýnýn ve halký bazý toplumsal kötülüklere
karþý uyaran ve aðaç gövdelerine sarýlan gazetelerin ve makbuz mukabili iyilik iþleriyle uðraþanlarýn yoðunlaþtýðý sýrada, onu sakat sanan bir kadýn, bu gönülsüz dilencinin avucunu çevirerek içine
biraz para koydu. Belki de o sýrada oldukça yüksekte duran güneþ yüzünden gözlerini kýrpýþtýrdýðý
için paraya bakmadý; belki de gözü, caminin iç avlusunda oynayan çocuklara takýldýðý için avucunu
kapamayý unuttu. Bütün bunlar, günün ilk hayýrseveri biraz uzaklaþtýktan sonra olmuþtu. Kadýn
onun yüzüne bakarken bilerek ya da bilmeyerek hiç oynatmamýþtý gözbebeklerini. Bu yüzden ilk
müþterisi onu kör sanmýþtý. Avucuna düþen baþka bir paranýn sesiyle kendine gelir gibi oldu:
Kendisi gibi elbisesi yýrtýk, sakalý uzamýþ bir adam gördü baþýný kaldýrýnca. Sonra, eski bir halýdan
yapýlmýþ torbasýný sinirli hareketlerle karýþtýrarak bozuk para çantasýný arayan genç kýz çýktý karþýsýna; büyük bir para elini aðýrlaþtýrdý, öteki bütün paralarý kapadý.
Kucaðýndaki kundak çocuðuyla karanlýk bir kadýn çömeldi yanýna. Bir süre, iki leke gibi, duvara
dayalý durdular. Sonra, açýk leke avlunun ortasýna doðru yürüdü. Kýrmýzý cüppeli ihtiyarýn
kulübesinden bir baston uzandý bacaklarýna; neredeyse düþecekti. “Beni gölgeye götür delikanlý.”
160
diye söylendi ihtiyar, aksi bir sesle. Kulübesi, tekerleklerin doðrultusunda itilince “Oraya deðil.”
diye tepindi kýrmýzýlý müneccim ve dýþarý çýktý;
istediði yöne çevirdiler tekerlekleri.
Ýhtiyar, kulübesinin açýk yanýný hýrsla örttü;
baþka bir duvarýndan küçük bir pencere açtý.
Oradan öfkeyle baktý avluya.
Gölgede býraktý ihtiyarý, gitti duvara yaslandý
ve paralarýný seyretti.
“Saðlam adamsýn, utanmýyor musun dilenmeye?” Þiþman bir adam duruyordu yaný baþýnda: “Bir iþ verilse çalýþmazsýn.” Þiþmanýn yerde
duran bavuluna baktý, iki eliyle tutup kaldýrmaya
çalýþtý yükü; baþaramadý. Sonra bir hamal gördü
uzakta, becerikli. Onun gibi yaptý: Çömelerek
sýrtýný bavula dayadý, sapý kavradý; olmadý.
Þiþman adamýn da yardýmýyla yüklendi sonunda.
Yolda, “Ýki buçuk liradan fazla vermem.” dedi
ince sesiyle þiþman. Yan yana yürüdüler.
Rýhtýma yaklaþýnca sýrtýndaki yükle birlikte yere çöktü. Bavul sahibi durdu ve bir süre kararsýz kaldý;
sonra uzattý parayý. Galiba ona biraz acýmýþtý. Vapura da girebilirdi ayrý bir ücretle fakat hamallar
örgütünün duvarýný yaramadý. Sonra, vapur iskelesinin duvarýnda dilendi biraz. Yeniden yük taþýma ihtimali belirince caddeye doðru itildi. Biraz hýrpalanmýþtý, hafifçe sallanýyordu olduðu yerde.
Onu, günün bu saatinde sarhoþ olmakla suçlayanlar çýktý; gene de oldukça iyi iþ yaptý. Sonra gene
bavul, sandýk filan (rýhtýma kadar). Onu saðlam sayanlarla sakat sananlar arasýnda gitti geldi. Belki
daha çalýþacaktý. Fakat iyi giyimli bir bay, ona para vermek için tam elini cebine soktuðu sýrada,
yanlarýndan geçen bir kadýnýn kucaðýndaki çocuk bu kýlýksýz adama bakarak aðlamaya baþlayýnca
parayý beklemeden yürüdü; hemen karþý kaldýrýma geçti.
Cami avlusuna gelince bir kemerin altýna girdi, loþ ve serin duvarýn dibinde parasýný saydý;
sonra karþý duvardaki simitçiye bütünletti, biraz da bozuk para kaldý. Yürüdü, kalabalýk bir sokaða
çýktý; insanlarýn arasýna karýþtý yeniden. Yorgun ve terli iki hamalýn ortasýnda duran oymalý, yaldýzlý
büyük bir boy aynasýnda kendini seyretti: Ceketi yoktu, gömleði parça parçaydý. Ýstemeyerek iki
serserinin kavgasýna karýþtýðý, onlara aracýlýk ettiði bir sýrada yýrtýlmýþ olan gömleðinin parçalarýný
üst üste getirdi aynaya bakarak; pantolonunu tutan ipi çözdü, daha sýký bir düðüm attý. Sonra
aynayý götürdüler; yýrtýk pantolonunu ve çorapsýz ayaklarýna geçirmiþ olduðu lastikleri seyredemedi. Yavaþ yavaþ yürüdü; dar ve kalabalýk sokaklardan, dar ve kalabalýk sokaklara geçti. Yürüyen
insanlarýn gürültüsüne sokak satýcýlarýnýn sesleri katýldý. Sonra satýcýlar, belirli ve sabit yerler
almaya baþladýlar kaldýrýmlarda: Önce kýsa ayaklý tezgâhlar göründü; tezgâhlar yükseldi, sýrýklar ve
tentelerle donandý. Güneþ ve binalarýn üst katlarý kayboldu; sýcak azaldý ve sokaklarýn üzerinde
yürüyecek yer kalmadý. Nereye asýldýklarý belli olmayan elbiselerin ve kumaþlarýn arasýna sýkýþtý;
durmak zorunda kaldý. Rüzgârýn ya da gelip geçenlerin salladýðý beyaz bir manto süründü yüzüne.
Uzun ve aydýnlýk bir manto. Kloþ etekli, kocaman düðmeli bir hayalet; geniþ yakalý, serin.
Hafif bir rüzgâr çýktý; iri yarý, esmer ve görünüþü taþralý satýcýnýn elbiselerini belli belirsiz dalgalandýrdý. Yalnýz beyaz manto kýmýldamadý; aðýr bir kumaþtan yapýlmýþ olmalýydý. Bir süre durdular
mantoyla karþýlýklý. Onu seyreden satýcý, sessizliði bozdu sonunda: “Ne o? Satýn mý alacaksýn?”
Karþýlýk vermedi. Gülümseyerek yere tükürdü satýcý; yüzünde yarý kurnaz, yarý ilgisiz bir ifade vardý.
161
Önce satýcýya, sonra tekrar mantoya baktý; elini cebine soktu. “Dur bakalým, bir giydirelim hele.”
Çevresine bakýndý satýcý, oyuna katýlacak birilerini aradý. Karþý kaldýrýmda bir adam izliyordu onlarý;
dirsekleri tezgâha dayalý, gülmeye hazýr bekliyordu. Baþka ilgilenen yoktu.
Manto vücuduna yapýþtý. Satýcý hýzla çevirdi onu; etekler dönerek açýldý. Satýcý kendine geldi:
“Kadýn mantosu bu, hemþerim; sana olmaz.” Mantoyu aceleyle çýkarmak istedi müþterinin üstünden. Satýcýnýn elini itti yavaþça; mantonun içinde, telaþla pantolonunun cebini aradý.
“Çok pahalý, sen alamazsýn.” dedi satýcý son bir çabayla. “Yüz elli lira. Kadýn mantosu. Deli misin
sen?” Satýcýyý dinlemiyordu. Bütün parasýný uzattý bir top hâlinde. Satýcý yýðýný açtý istemeden; önce
içindeki bozuk paralarý ayýrdý, sonra kâðýt paralarý saydý.
“Kýrk beþ lira.” dedi sevinçle. “Dünyada olmaz. Çýkar mantoyu.” Çýkarmadý.
“Yüz yirmi beþ lira maliyeti var.” diye tepindi satýcý.
Ýlgilenmiyordu satýcýyla. Eteklerinin nereye kadar indiðine bakýyordu: Ayak bileklerine geliyordu
neredeyse.
“Gülünç olursun.” diye diretti satýcý. “Yüz liraya verdik diyelim. Nerede para?” Adam kendine
gelmiþti. Göðsündeki sancý geçmiþti. Fakat gülmek de gittikçe zorlaþýyordu. Bununla birlikte,
satýcýyý tuttuðunu belirten gözlerle izliyordu olayý. Satýcýnýn neþesi kaçmýþtý; sadece, durdurulmasý
güç inadý kalmýþtý ortada. “Otuz lira daha ver öyleyse.” dedi. “Baþýna geleceklere de karýþmam.”
Beyaz mantosuyla topuklarýnýn çevresinde döndü; ilk defa gülümsedi çevresine bakarak. Sonra,
sanki bir daha hiç gülümsemeyecekmiþ gibi mahzunlaþtý birden.
Müþteri, olaya sýrtýný çevirdi. Satýcý yalnýz kalmýþtý. “Allah belaný versin.” dedi. “Al þu pis bozukluklarýný da.” Mantonun cebindeki eli çýkardý dýþarý ve madenî paralarý bir bir içine koydu. “Þimdi
artýk inanmazsýn ama bu sabah ihtiyar bir kadýn getirmiþti; vallahi tam otuz beþ lira verdim bu mantoya. Kadýn eþyasý bu, kolay satýlmaz ki.” Sesi öfkeliydi.
Beyaz mantosuyla kalabalýða karýþtý. Tentelerin bittiði yerde gökyüzüne baktý. Yerdeki bir su
birikintisinden güneþle birlikte yansýdý. Sonra su birikintisi kalabalýklaþtý; lekesiz görüntüsünü, irili
ufaklý gölgeler çevirdi. Mantosunu seyretmek için eðilince henüz þaþkýnlýðý geçmemiþ ve onu nasýl
karþýlamak gerektiðini bilemeyen topluluðu gördü suyun içinde. Mantosunun eteklerini kirletmemek
için su birikintisinin çevresinden dolaþtý. Onu doðrudan doðruya izlemek isteyenler suyu geçmeye
çalýþýrken ýslanarak yarý yolda kaldýlar.
Arkasýna bakmýyordu. Adýmlarýný sýklaþtýrdý. Konuþulmuyordu fakat ne de olsa topluluða
katýlanlar gittikçe arttýðý için hafif bir uðultu geliyordu peþinden. Yüksek duvarlarla çevrili küçük bir
cami avlusunu geçtiler. Meydandaki kahvenin gölgesinde serinlemek için kalanlar olduysa da çaylarýný çoktan bitirerek ne yapacaðýný bilemeyenler onlarýn yerini aldý. Çok kalabalýk sayýlmazlardý;
gene de avlunun kemerli kapýsýný geçerken hafif bir itiþme oldu. Sonra, karþýlarýna çýkan beklenmedik birkaç basamaktan inilirken yaþlýca bir adam, iki çocuðun üstüne düþtü. Küçük bir karýþýklýk
çýktý. Bazýlarý da duvarlardaki iþçi arayan yüzlerce ilana kapýldý bir süre. Kýsa bir duraklama dönemi geçirildi. Ýki duvar arasýna sýkýþmýþ basamaklardan kurtularak geniþledikleri zaman biraz ferahladýlar doðrusu fakat mantolu adamý bulamadýlar. Gitmiþti. Bazý küçük tartýþmalar çýktý; iþ
arayanlara ve henüz, düþtüðü basamaktan kalkma fýrsatýný bulamayan ihtiyara çatýldý. Bir sonuç
alýnamadýðý için kalabalýk daðýldý.
Yakýcý bir güneþ vardý. Adýmlarýný yavaþlattýðý hâlde, alnýndan kayan ter damlalarý sakalýný
ýslatýyordu. Büyük bir köprünün üstünde parmaklýklara yaslanarak bir tarak satýcýsýnýn gölgesine
sýðýndý. Mantosuyla, sakalýyla ve gelip geçenlerin üzerinden aþan bakýþlarýyla satýcýya yararý
dokundu; iþsiz güçsüz takýmýndan, onu seyretmek için duranlar oldu; aðýr yük taþýyanlar, tam orada
dinlenmeyi uygun buldular. Birkaç tarak satýldý bu arada. Hareketsiz, ifadesiz, öylece durduðu için
önce yanýna yaklaþamadýlar. En çok konuþulan yabancý dilden bildikleri birkaç kelimeyi onun
üstünde deneyenler çýktý. “Bu adam turist deðil.” dedi birisi, “Kendini yutturmaya çalýþýyor.” Bir
162
baþkasý da yokladý onu. Karþýlýk alýnamadý. Bir tombalacý, “Yok yahu, bu herif Ýngiliz.” dedi. Sonra
ona dokundular, mantosunun eteklerini çekiþtirdiler; canlý olduðu anlaþýldý. Yürüdü, oradan uzaklaþtý.
Köprü uzundu; baþka satýcýlarýn yanýnda da dikildi bir süre. Hatta bir tanesi, kasketli bir genç,
kendi yerine býraktý onu. Satýcý dönünce de kendi tezgâhlarýndan; parmaklýklara dayanýp balýk
tutanlarý seyrettiler konuþmadan. Mantosunun üst iki düðmesini çözdü, gene de serinleyemedi.
Alnýna biriken terleri mantosunun geniþ yakasýyla sildi. Köprünün ucuna çevirdi gözlerini; karanlýk
sokaklar vardý orada. Mantosunu ilikledi ve ayrýldý oradan.
Yüksek binalarýn koruduðu dar bir sokakta bir vitrinin önünde durdu. Kendini seyretti.
Kumaþlarýn, elbiselerin ve satýcýlarýn dükkânlardan taþtýðý bir sokaktaydý. Müþterilerin yolu kesiliyordu. Bir süre sonra, vitrinin gerisinden gözetlendiðini sezdi. Þiþman dükkân sahibi, düþünceli
küçük gözleriyle onu süzüyordu. Sonra, geniþ bir gülümseme kapladý yuvarlak yüzü; gözler kýsýldý,
kayboldu. “Baksana sen buraya.” diye seslendi, þiþman gövdesiyle kapýyý tutarak. “Nereden buldun
o mantoyu?” Baktý, karþýlýk vermedi. Baþka birisi yaklaþtý o sýrada yanýna, kolundan tuttu. “Hey mister!” dedi. Anlamadýðý dilden bir þeyler anlattý. Olmadý. Sözlerini elleriyle destekledi; ayrýca, kollarýyla da açýklamaya çalýþtý ne istediðini. Olmadý. Yerde duran bavulunu açtý, saydam kâðýtlara sarýlý
gömlekler çýkardý içinden ve mantolu adamýn eline tutuþturdu. Parmaðýný mantonun büyük
düðmelerinden birine dayadý, “Sen turist.” dedi. “Sen getirmek gömlek Fransa, Almanya. Yok para.
Satmak.” Gene de anlaþýldýðýndan kuþkuluydu. Onu vitrinin önünde öylece býraktý, sokaðýn köþesine gitti. Þiþman adam, dükkânýnýn kapýsýnda sonucu bekliyordu. Biraz sonra kýrmýzý pantolonlu,
göðsünün kýllarý gömleðinin çiçekleri arasýndan kara bir çalý gibi fýþkýran bir genç durdu önünde;
gömleklere baktý: “How much?” dedi. Genç adamýn yüzüne bakýldý sadece. Sokaðýn köþesindeki
asýl satýcý hýrsla ayaðýný yere vurarak homurdandý. Kýllý genç müþteriyi kaçýrmamak için yanýna yaklaþarak, “Saðýrdýr.” dedi telaþla. “Yüz liraya veriyor.” “Pahalý.” dedi kýrmýzý pantolonlu genç. Asýl
satýcý, mantolu adamýn yüzüne öfkeyle baktý; kararsýz durdu bir süre, sonra kulaðýný onun aðzýna
dayadý. “Seksen liraya indi.” dedi aceleyle. “Ben dilinden anlarým.” Mantolu adam, satýcýnýn
aracýlýðýyla sessiz bir pazarlýk yaptý. Altmýþ liraya satmýþ oldu gömleði sonunda. Bir saatten az bir
süre içinde bitti gömlekler. Mantonun cebine on lira konuldu ve “Good bye.” denildi, uzatmadýðý eli
sýkýlarak. “Çok þahane!” diye baðýrdý þiþman dükkâncý. “Ýçeri gelsene biraz.” Durdu, düþündü: “Öyle
ya, anlamaz.” Bavullu satýcýnýn yolunu denedi: “Sen gelmek dükkân burda.” dedi ve daha fazla beklemeden onu kolundan tutup içeri çekti. Tezgâhtarla birlikte bir süre çevresinde dolaþarak ondan
ne yapabileceklerini düþündüler. “Herif de manken gibi duruyor ortada. Eline kumaþ topunu verip
satamam ya!” Bir süre daha çevresinde dönüldü. “Manken.” dedi þiþman dükkâncý gene, baþka söz
bulamadýðý için. Bir süre de tezgâhtarla birlikte söylendiler “Manken, manken.” diye ve çok sonra
akýl ettiler onu manken olarak kullanmayý. Bir süre de “Canlý manken!” diye baðýrdýlar sevinçle.
Sonra onu vitrine doðru ittiler, orada durmasý için (ona baþka türlü söz dinletilemiyordu ki). Tam vitrinin çýkýntýsýna doðru adýmýný attýracaklarý sýrada, “Ayaklarý çok kirli, pantolonu da öyle.” diyerek
patronunu uyardý tezgâhtar. Onu durdurdular. Ayakkabýlarýnýn üstüne ve pantolonunun alt tarafýna
biraz beyaz bez sarýldý. Mantonun örtemediði kýsýmlarýyla müzedeki bir mumyaya benzer gibi oldu.
Kollarýndan tutup vitrine çýkardýlar. “Böyle put gibi durmasýn.” dedi tezgâhtar. “Güzel bir poz verelim ona.” Gene düþündüler. “Kollarýný açalým.” dedi patron. “Vitrini doldursun.” “Yorulur, kollarýný
oynatýp durur.” Naylon iplerle tavana asmaya karar verdiler sonunda kollarý. Bir kolu ileri uzattýlar,
baðladýlar ve ipi vitrinin üstündeki bir çiviye tutturdular. Öteki kolu da duvarda boþalttýklarý bir rafa
yerleþtirdiler. Onlarýn çalýþmasýný seyretmeye baþladý birkaç kiþi. Sonra, vitrinin önünde birikenlerin
sayýsý çoðaldý. “Cansýz bu, kukla.” diyenler çýktý. Tezgâhtar, kapýnýn önünde baðýrýyordu: “Canlý
manken maðazasýna buyurun! Serinletici kumaþ çeþitlerimizi görün, iþte, büyük fedakârlýklarla
Kuzey Kutbu’ndan getirtmiþ bulunduðumuz canlý Ýsveç mankeni, bu sýcaða ancak hafif
163
kumaþlarýmýzý giyerek katlanmaktadýr. Ýþte, koca
manto, onu terletmemektedir. Kumaþlarýmýzla
bir kuþ gibi havalarda uçarak sizlere en canlý ve
en gerçek reklamý yapmaktadýr. ‘Saran
Kumaþlarý’ yalnýz maðazamýzda. Mallarýmýzýn
ve mankenlerimizin taklitlerinden sakýnýnýz.
Israrla arayýnýz!”
Önce, onu yakýndan görmek isteyenler içeri
girdi. Bir kadýn, aðlayan çocuðunu omzuna
çýkararak kalabalýðý yarmaya çalýþýyordu.
Sonra kumaþlara da baktýlar. Genç kadýnlar
onun mantosunu da tuttular, ayný kumaþtan
olup olmadýðýný anlamak için. Mantonun etekleri açýldý, pantolonun yýrtýk dizleri göründü.
Tezgâhtar, müþterinin az olduðu bir sýrada onun iki
bacaðýna bir kumaþ daha sardý. Patron da kloþ etekleri
açarak ona yardým etti. Eteklerin bu durumu ikisinin de hoþuna gitti ve yelpaze gibi açýlmýþ uçlarý iðneyle oraya buraya tutturdular. Mantolu adam bütün vitrini kaplamýþtý. Ondan baþka hiçbir þey
görünmüyordu. Bunun üzerine, omzundan, kollarýndan biraz kumaþ sarkýttýlar.
O gün öðle tatiline kadar iyi iþ yapýldý. Tezgâhta yemek için oturup sefer taslarýný açtýklarý
zaman, “Ona da bir þeyler vermeli.” dedi patron. “Yýðýlýr kalýr sonra.” Vitrine gitti, onu çözdü, serbest
býraktý. Altýna bir tabure çektiler tezgâhýn önünde. Sefer tasýnýn kapaðýna kuru fasulyeden ve
makarnadan biraz koydular; iki küçük parça ekmeði çatal gibi kullanarak yemeðini yedi. Dükkânýn
arkasýndaki lavabodan, musluða elini uzatarak biraz su içti. Yere oturdu, sýrtýný tezgâha dayadý;
Sonra omzuna vurdu ve tezgâhtara döndü, “Ýþimize yaradý, deðil mi?” diyerek güldü. “Yoruldun
mu?” dedi tezgâhtar, patrona bakarak. Karþýlýk vermediði için onunla konuþmak zor oluyordu. Bir
süre daha oturdu. Sonra yavaþça doðrularak kalktý, kapýya yöneldi. “Nereye gidiyorsun?” diye
baðýrdý patron. “Fena mý, para kazanýyorsun iþte.” Durmadý. Arkasýndan koþtular, cebine biraz para
sýkýþtýrdýlar. Patronun, mantonun üstünde unuttuðu iðnelerle ve kollarýndan sarkan iplerle, beyaz
bezler sarýlý ayakkabýlarýný sürükleyerek yürüdü gitti. Omzunda kalan küçük bir kumaþ parçasý da
sokaðýn köþesini dönerken yere düþtü.
Dik bir yokuþun baþýna gelince durdu. Kaldýrýmýn kenarýna oturdu. Elinin tersiyle alnýna biriken
terleri sildi. Çevresine baktý: Ýlerde, bir elektrik direðine tutturulmuþ otobüs duraðý levhasýna takýldý
gözleri. Ayaða kalktý, bir iki adým attý, gene durdu. Tezgâhtarýn ayaðýna sardýðý bezler çözülmeye
baþlamýþtý. Belindeki ipi çýkardý, yere koydu. Kaldýrýmýn kenarýnda duran bir taþla ipi ortasýndan
ezerek ikiye ayýrdý, sargýlarýn üstüne baðladý. Duraða doðru yürürken mantosunun üstünden pantolonunu çekiþtirdi durdu. Bir yoðurtçu geçti yanýndan; duraðýn arkasýndaki eski bir evin kapýsýndan
girerken ona çarptý. Mantolu adam sendeledi, kapýya baktý; karanlýk bir avluda kayboldu yoðurtçu.
Sonra esmer, kara gözlüklü, dökülmüþ siyah saçlarý yaðdan birbirine yapýþmýþ bir baþ çýkmaya
baþladý kaldýrýmýn içinden. Mantolu adam baktý: Birkaç basamakla inilen bir boþluk gördü yerin
altýnda. Gözlüklü kafa büyüdü, yükseldi; bir adam oldu. Kolunda bir sürü kemer taþýyan eskimiþ bir
adam. Koyu renkli bir kemere uzattý elini mantolu dilenci. Mantosunun düðmelerini çözdü fakat
kemeri geçirecek bir yer bulamadý pantolonunun belinde. Biraz yukarý çekiþtirmek istedi pantolonunu; alt taraftaki sargýlar, ipler izin vermedi. Ümitsizlikle kemerciye baktý; sonra da kemere baktýlar birlikte. Kemerci, çýktýðý deliðe yöneldi, bir süre kayboldu. Kocaman çengelli iðnelerden
yapýlmýþ bir zinciri tutarak çýktý ortaya. Pantolonunun beli mantonun iç kýsmýna bu iðnelerle tutturul164
du. “Üstüne takarsýn kemeri artýk.” dedi gülerek. “Daha fiyakalý olur.” Öyle yaptýlar. Mantosunun
cebinden çýkardýðý kâðýt paralardan birini uzattý. Kemerci paraya baktý, sonra aldý ve yandaki
bakkala girdi. Paranýn üstü ve küçük bir kutu domates salçasýyla çýktý dýþarý. Paranýn üstünü verdi,
salçasýný deliðinin yanýna koydu; Sonra mantolu adama uzattý. Onun almadýðýný görünce tekrar
yerin altýnda kayboldu... Bu arada bir otobüs kaçýrýldý, otobüse birlikte bindiler. Paralarý kemerci
verdi ve yokuþun üst baþýnda, mantolu adamdan iki durak önce indi.
Arka sahanlýkta yalnýz kalýnca ileri yürüdü. Þoförün yanýna varmak üzereyken bir fren sýrasýnda
ön koltuklardan birine oturdu istemeden. Karþý sýrada oturan bir adam gülümsüyordu. Önce aldýrmadý gülümseyen adama. Fakat gülümseme bitmedi. Telaþlandý, kemerini düzeltti. Gülümseme bir
türlü durmuyordu. Yakasýna, eteklerine, sargýlarýn üzerindeki iplere baktý: Hayýr, çözülmemiþti.
Uygunsuz bir durumu yoktu kýlýðýnýn, biraz ferahladý. Gülümseyen adama tatlý gözlerle baktý.
Kendisine bakýlmadan gülümsendiðini anladý sonunda. Cebindeki küçük bir radyonun ince bir telle
sol kulaðýna taþýdýðý ve otobüste kendisinden baþka kimsenin bilmediði bir müziðe gülümsüyordu
adam.
Geniþ bir meydanda otobüsten indi. Küçük bir boyacý, sandýðýný koydu yanýna. “Tozunu alalým
mý abi?” dedi. Ayaðýný özenle koydu sandýðýn üstüne; sargýlarýn arasýndaki kirler, beyaz bir fýrçayla özenilerek temizlendi. Sonra, güvercinler için mýsýr aldý; kollarýný iki yana açarak serpti kuþlara.
Parkýn giriþindeki duvarýn üstünde oturan kasketli bir genç, yanýndakine, “Put gibi olmuþ, þuna
bak.” dedi. “Çarmýh.” diye düzeltti öteki. Güldüler.
Parkýn kapýsýnda otuz iki diþe keman çaldýran bir þiþe gazoz içti. Gölgedeki banklardan birine
oturdu. Bir ihtiyarýn, diþleri olmadýðý için, pek anlaþýlmayan dertlerini dinledi. Derli toplu insanlar,
dinlenmek için baþka yerlere gittiklerinden kimseye garip görünmedi kýlýðý, kimsenin gözüne çarpmadý. Sonunda, ihtiyarýn isteði üzerine, onu duraða götürdü koluna girerek. Parktan çýkarken gene
peþine takýldýlar. Önce çocuklar. Duraða oldukça kalabalýk geldiler. “Allah belasýný versin bu pis
yabancýlarýn.” dedi birisi; gömleðini pantolonunun üstüne çýkarmýþ, bütün yüzü býyýk içinde kara bir
adam. “Bedava yaþýyorlar bu ülkede.” Arabasýnýn kapýsýna dayanmýþ, müþteri beklerken yaðlý, kýymalý bir þeyler yiyen þoför de bu düþünceye hak verdi: “Paramýzýn deðeri de bu yüzden düþüyor
abi.” Ýhtiyar, mantolu adamýn kolunu çekti, “Beni karþýya geçirin.” dedi. Bir taksi geçerken onlara
hafifçe dokundu, durduklarý hâlde. Dönüp baktýlar. “Ne bakýyorsun?” dedi, pencereden uzanan
kafa. Geri çekildiler, onlarý izleyen kalabalýða çarptýlar. Ýhtiyar, mantoyu çekiþtirip duruyordu. Hýzla
geçen arabalar yüzünden bir türlü ulaþamadýlar karþýya. Bir iki atýlýþtan sonra kaldýrýmýn kenarýna
sýðýndýlar... “Adama bak.” dedi bir kadýn kocasýna. Baktýlar. “Çocuklar kâðýttan kuyruk takmýþlar
arkasýna.” Güldüler. Çocuklarla arabalarýn arasýna sýkýþýp kalmýþtý; ihtiyar adamý bulamadý.
Kalabalýk arttý. “Ayaklarý sargý içinde.” “Cüzzamlý olmasýn.” Ýtiþerek çekildiler. Hiçbir þeyden korkmayan çocuklar, yani çocuklarýn hepsi, eteklerini tutarak çevirdiler onu. “Karnýna çengelli iðneler
takmýþ.” “Kollarýna ipler baðlý.” “Sakýn týmarhaneden kaçmýþ olmasýn.” “Deli bu, mantonun üstüne
taktýðý kemere bakýn.” “Manto mu?” “Kadýn mý?” “Ne kadýný? Kafadan manyak.” “Polis çaðýrýn.”
Gözlerden kurtulmak için baþýný kaldýrdý: Ýlerde, köprünün üstünde bir adam onun filmini çekiyordu.
“Abi, bunlar filim çeviriyorlar.” Bütün gözler köprüye çevrildi. Bu kýsa süreden yararlandý, sýrtýný
köprüye döndü, adýmlarýný hýzlandýrdý. Sonra koþmaya baþladý.
Uzaktan hýzla geçen bir trene doðru koþtu; bir duvardan atlarken düþtü, bir tel örgü elini kanattý. Demir yoluna ulaþtý sonunda. Hat boyunca ilerledi. Ýstasyona vardýðý zaman soluk soluða ve ter
içinde yýðýldý yere. Kalkarken etekleri dolaþtý ayaðýna, düþtü. Sonra, geri geri giderek uzaklaþtý istasyondan. Kadýnlar helasýnýn duvarýna dayandý. Bir iki tren geçti, istasyon tenhalaþtý. O zaman giþeye yürüdü. Giþedeki memur onun suratýna baktý ve bu konuþmayan adama ikinci mevki bir bilet
verdi. Trende, sarý tahtalarýn üstünde, kendisi gibi kirli, kendisi gibi yorgun, kendisi gibi çevreye ilgisiz insanlarla birlikte yolculuk etti... Pencereden denizin göründüðü bir istasyonda da trenden indi.
165
Üzerinde Halk Plajý yazýlý bir kapýdan girdi.
Kumlarýn üstünde bir süre dolaþtýktan sonra, yün
ören ihtiyar bir kadýnýn boþ býraktýðý sandalyeye
oturdu. Önce, kumda top oynayan gençlerin ilgisini
çekti. Birbirlerini iterek onu iþaret ettiler. Kafasýna bir
iki top attýlar. Bir toptan kaçmak isterken sandalyesiyle birlikte yere yýkýldý. Çevresine toplandýlar.
Çýplak bacaklarýn duvarýndan ürktü, gözlerini
kapadý. “Sarasý var.” dedi öndeki gençlerden biri.
“Ayaklarý da sargýlý. Kötü bir hastalýðý olmalý.” diyerek geri çekildi yassý burunlu bir genç kýz.
Kalabalýk büyüdü, arka sýralara düþenler onu
görmek için itiþtiler; çevresindeki çember daraldý.
Ayaða kalkmadý artýk. Üçüncü sýrada duran uzun
býyýklý bir genç, kalabalýðý yardý. “Ne bunaltýyorsunuz hasta adamý.” diyerek ön sýradakileri itti.
Onlarýn yerini hemen baþkalarý aldý. Kalabalýk, bir
bütün olarak yere çakýlmýþ gibi hiç kýmýldamadý.
Konuþmadýlar da. Sadece seyrettiler onu.
“Bacaklarýný havaya kaldýrýn.” diye baðýrdý arkadan biri. “Sularý aksýn.” Bu sözleri duyan bir görevli,
duruma el koymanýn zamaný geldiðini düþünerek boðulmakta olan adama gerekli müdahaleyi yapmak üzere ön safa geçti. Kýzgýn kumlar ve manto ve kemer ve sargýlar yerdeki adamý yakýyordu;
kalabalýk da hava almasýný engelliyordu; artýk, yüzünden akan terleri silmiyordu. Onun uygunsuz
durumunu tespit eden görevli, mantolu adamý uyardý: “Bu kýlýkta bulunamazsýn burada.” “Mantosunu
çýkarsýn!” diye baðýrdý ön sýradan biri, vücudu kumlarla sývanmýþ gibi kýllý bir karaltý. “Belki de içinde
bir þey yoktur.” dedi mahzun görünüþlü bir genç, yanýndakine. “Ben buna benzer bir þey okumuþtum bir yerde.” “Burayý hemen terk edin.” diye diretti görevli. “Halkýn huzurunu ihlal etmeye hakkýnýz
yok.” Uzun býyýklý genç onu savundu: “Elbiseyle oturabilir. Buna bir engel yok.” “Kadýn mantosu!”
“Sapýk herif!” diye baðýranlar oldu. “Dýþarý!” diyerek kolundan tutup yerdeki adamý kaldýrmaya çalýþtý
görevli. “Kendi gider.” dedi býyýklý genç. “Býrak adamýn kolunu.” Beyaz mantolu adam doðruldu,
kalabalýðýn üstüne yürüdü; hemen açýldýlar, geçebileceði kadar bir boþluk býraktýlar halkada. Gözleri
yanýyordu terden; yüzü kýpkýrmýzý olmuþtu. Yürürken sargýlar çözülüyordu bacaklarýndan. “Denize
deðil!” diye baðýrarak peþinden koþtu görevli; býyýklý genç tarafýndan yolu kesildi. Arkalarýndan
koþan kalabalýðýn içinde kayboldular.
Su, bileklerini geçince mantosunun eteklerini topladý. Kalabalýktan kurtulmuþ olan görevli, elbisesiyle daha ileri gidemedi. Mantonun etekleri önce suyun üstünde açýldý sonra aðýrlaþýp battý.
“Dur!” diye baðýrdý uzun býyýklý genç. “Boþver abi.” dediler. “Fazla ileri gitmez.” Deniz sýðdý, bütün
manto suyun içinde kaybolduðu zaman kýyýdan çok uzaklaþmýþtý. Fazla ileri gitmiþti. Yanýlmýþlardý.
Býyýklý genç de çok geç kalmýþtý. Beyaz mantolu adamýn, boyunu geçen yere kadar yürüyeceðini aklýna getirmemiþti. Yerinden fýrladý birden fakat yetiþemedi. Böyle bir olayla daha önce hiç
karþýlaþmamýþtý. Sonra baþka gönüllüler de çýktý. Aramalar bir sonuç vermedi. Uzun býyýklý genç
kýyýya çýkýnca soluk soluða kumlara oturdu, elini aðzýna siper ederek yere tükürdü,
“Amma da hikâye.”dedi.
Oðuz ATAY
Korkuyu Beklerken
166
Bir öðrenci hikâye metnini özetler. Baþka bir öðrenci, tahtaya hikâyenin baþka olaylarýný yazar.
1. Beyaz Mantolu Adam hikâyesinin olay örgüsünü grafik þeklinde gösteriniz.
2. Beyaz Mantolu Adam’ýn baþýndan geçen olaylarýn ve olay örgüsünün bu þekilde kurgulanmasýnýn ve olay zincirinin böyle düzenlenmesinin sebepleri neler olabilir? Tespit ederek defterinize
yazýnýz.
3. Aþaðýda Kaþaðý hikâyesinden bir bölüm verilmiþtir. Beyaz Mantolu Adam hikâyesinin olay
örgüsüyle Kaþaðý hikâyesinden alýnan aþaðýdaki bölümün olay örgüsünü karþýlaþtýrarak bunlarýn
benzer ve farklý yönlerini belirtiniz. Buradan hareketle modernizmi esas alan hikâyeyle realist
geleneðe uygun yazýlmýþ hikâyenin olay örgüsünün temel farký nedir? Defterinize yazýnýz.
Ahýrýn avlusunda oynarken aþaðýda, gümüþ, söðütler altýnda görünmeyen derenin hazin
þýrýltýsýný iþitirdik. Evimiz iç çitin büyük kestane aðaçlarý arasýnda kaybolmuþ gibiydi. Annem Ýstanbul’a gittiði için benden bir yaþ küçük olan kardeþim Hasan’la artýk Dadaruh’un yanýndan hiç
ayrýlmýyorduk. Bu, babamýn seyisi ihtiyar bir adamdý. Sabahleyin erkenden ahýra koþuyorduk. En
sevdiðimiz þey atlardý. Dadaruh’la beraber onlarý suya götürmek, çýplak sýrtlarýna binmek ne doyulmaz bir zevkti! Hasan korkar, yalnýz binemezdi. Dadaruh, onu kendi önüne alýrdý. Torbalara arpa
koymak, yemliklere ot doldurmak, ahýrý süpürmek, gübreleri kaldýrmak en eðlenceli bir oyundan
ziyade bizim hoþumuza gidiyordu. Hele týmar!.. Bu, en zevkli þeydi. Dadaruh, eline kaþaðýyý alýp
iþe baþladý mý týký..., týk!.., týký..., týk! Týpký bir saat gibi... Yerimde duramaz:
— Ben de yapacaðým, diye tuttururdum. O vakit Dadaruh beni Tosun’un sýrtýna kor, elime
kaþaðýyý verir:
— Haydi yap, derdi.
Bu demir aleti hayvanýn üzerine sürter fakat o ahenkli týkýrtýyý çýkaramazdým.
— Kuyruðunu sallýyor mu?
— Sallýyor.
— Hani bakayým.
Eðilirdim, uzanýrdým. Lakin atýn saðrýsýndan kuyruðunu göremezdim.
Her sabah ahýra gelir gelmez:
— Dadaruh, týmarý ben yapacaðým, derdim.
— Yapamazsýn.
— Niçin?
— Daha küçüksün de ondan...
— Yapacaðým.
— Büyü de öyle.
— Ne vakit?
— ……………
At, ahýr iþlerinde yalnýz týmarý beceremiyordum. Boyum, karnýna bile varmýyordu. Hâlbuki en
keyifli, en eðlenceli þey buydu. Sanki kaþaðýnýn muntazam týkýrtýsý Tosun’un hoþuna gidiyor, kulaklarýný kýsýyor, kuyruðunu kocaman bir püskül gibi sallýyordu. Tam týmar biteceðine yakýn huysuzlanýr, o
zaman Dadaruh:
— Höyt, diye saðrýsýna bir tokat indirir; sonra öteki atlarý týmara baþlardý.
Bir gün yalnýz baþýma kaldým. Hasan’la Dadaruh dere kenarýna inmiþlerdi. Ýçimde bir týmar
etmek hýrsý uyandý. Kaþaðýyý aradým, bulamadým. Ahýrýn köþesinde Dadaruh’un penceresiz küçük
bir odasý vardý. Buraya girdim. Raflarý aradým. Eyerlerin arasýna falan baktým. Yok... Yok. Yataðýn
altýnda yeþil tahtadan bir sandýk duruyordu. Onu açtým. Azýcýk daha sevincimden haykýracaktým.
Annemin bir hafta evvel Ýstanbul’dan gönderdiði hediyeler içinde fakfon kaþaðý pýrýl pýrýl parlýyordu.
Hemen kaptým. Tosun’un yanýna koþtum. Karnýna sürtmek istedim. Rahat durmuyordu.
167
Sýnýf iki gruba ayrýlýr. Birinci grup Kaþaðý hikâyesinin kiþilerini, mekân ve zamanýný tespit eder.
Ýkinci grup Beyaz Mantolu Adam hikâyesinin kiþilerini, mekânýný ve zamanýný tespit eder. Grup
sözcüleri tespitlerini açýklar. Buradan hareketle;
a. Ýki hikâyenin kiþilerinin olay örgüsündeki iþlevlerini,
b. Ýki hikâyenin zaman ve mekânýn iþlevlerini açýklar.
c. Beyaz Mantolu Adam hikâyesi’nin edebî eser-gerçeklik iliþkisinden hareketle hikâyedeki
olay örgüsünün ne amaçla düzenlendiðini söyleyiniz.
4. Kaþaðý hikâyesinin kahramanlarýnýn birbirleriyle iliþkisiyle, Beyaz Mantolu Adam hikâyesinin
kahramanlarýnýn birbirleriyle iliþkisini “modernizm” kavramý çerçevesinde tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz
sonucu sözlü olarak ifade ediniz.
5. Kaþaðý hikâyesinin zaman ve mekânýyla Beyaz Mantolu Adam hikâyesinin zaman ve
mekânýný karþýlaþtýrýnýz. Ulaþtýðýnýz sonuçlarý maddeler hâlinde defterinize yazýnýz.
6.
z
rni
de
n
Mo
izm
izm
Moder
dern
Mo
niz
m
Modernizm
m
Mo
d
er
Yukarýdaki þemadan hareketle Beyaz Mantolu Adam hikâyesindeki kiþi/zaman/olay/mekân
unsurlarýnýn birbirleriyle iliþkisini “modernizm” kavramý etrafýnda sözlü olarak ifade ediniz.
7. “Bizim gözümüze görünen gündelik hayat, bilinçaltýnýn maðaralarý ve yer altý geçitleriyle modernlik denilen belirsiz ve yanýltýcý gökyüzü arasýnda duran bir toprak parçasýdýr.” sözüyle Beyaz
Mantolu Adam hikâyesindeki ana kahramanýn içinde bulunduðu durum örtüþmekte midir?
Buradan hareketle Beyaz Mantolu Adam hikâyesinde anlatýlan dönemde, hikâyede geçen kahramanlarla karþýlaþma imkâný olduðu söylenebilir mi? Sözlü olarak ifade ediniz.
8. Beyaz Mantolu Adam hikâyesinin temasýný bulunuz. Bu temanýn modernizmle iliþkisi hakkýndaki düþüncelerinizi sözlü olarak ifade ediniz.
9. Leyla ve Mecnun hikâyesindeki Mecnun’un yalnýzlýðýyla Beyaz Mantolu Adam’ýn yalnýzlýðý
arasýnda nasýl bir fark vardýr? Bu farklarý “modernizm” ve “gelenek” kavramlarý etrafýnda tartýþýnýz.
Ulaþtýðýnýz sonuçlarý defterinize yazýnýz.
10. Beyaz Mantolu Adam hikâyesinin temasý Türk edebiyatýnýn daha önceki dönemlerinde de
ayný þekilde ele alýnmýþ olabilir mi? Tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonucu tahtaya yazýnýz.
168
11. Beyaz Mantolu Adam hikâyesindeki ana kahramanýn adýnýn bile olmamasý neleri sembolize
eder? Tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonuçlarý defterinize yazýnýz.
12.
Bireysellik ve
bireyin kozmik
yalnýzlýðý
Geleneðe baþ
kaldýrýþ, toplumdan kaçýþ
MODERNÝZM
Karmaþýk bir
varlýk olan Ýnsan
Bireysel ve
toplumsal
huzursuzluk
a. Yukarýdaki þemada “modernizm”in genel özellikleri kavramlaþtýrýlmýþtýr. Bu kavramlarýn
Beyaz Mantolu Adam hikâyesinde nasýl iþlendiðini belirleyiniz.
b. Ulaþtýðýnýz sonuçlardan hareketle modernizmi esas alan eserlerde genel olarak hangi
temalarýn işlendiğini ve bu eserlerin dil, anlatým özelliklerini belirleyiniz. Sonuçlarý defterinize yazýnýz.
13. Beyaz Mantolu Adam hikâyesi kim tarafýndan anlatýlmýþtýr? Anlatýcýnýn bakýþ açýsýný belirleyiniz.
14. Yaptýðýnýz araþtýrmadan hareketle varoluþçuluðun insan algýsýnýn Beyaz Mantolu Adam
hikâyesine nasýl yansýdýðýný sözlü olarak ifade ediniz.
Sýnýf dört gruba ayrýlýr. Beyaz Mantolu Adam hikâyesindeki ana kahramanýn benzerinin; birinci
grup sinema filmlerinde, ikinci grup televizyon dizilerinde, üçüncü grup günlük hayatta olup
olmadýðýný tespit eder. Grup sözcüleri sonuçlarý açýklar. Buradan hareketle Beyaz Mantolu Adam
hikâyesinin temasýnýn yaþadýðýmýz çaðla iliþkisi ile ilgili çýkarýmlarda bulunulur. Sonuçlar tahtaya
yazýlýr.
15. Beyaz Mantolu Adam hikâyesinin kiþilerini, zamanýný, mekânýný, olay örgüsünü ve temasýný
dikkate aldýðýnýzda bu hikâyeyi hangi edebî akýma ve geleneðe baðlayabilirsiniz? Sözlü olarak
ifade ediniz.
16. Daha önce iþlediðiniz hikâyeleri dikkate alarak Beyaz Mantolu Adam hikâyesinin hangi
hikâye tarzýnýn özelliklerini yansýttýðýný belirleyiniz. Ulaþtýðýnýz sonucu sebepleriyle birlikte defterinize yazýnýz.
17. Beyaz Mantolu Adam hikâyesinin Türk edebiyatýndaki yeri ile ilgili düþüncelerinizi sözlü
olarak ifade ediniz.
169
18. a. Okuduðunuz metinden ve yaptýðýnýz araþtýrmalardan hareketle Oðuz ATAY’ýn fikrî ve
edebî yönü hakkýnda çýkarýmlarda bulunarak aþaðýdaki þemaya yazýnýz.
b. Oðuz ATAY’ýn edebî ve fikrî kiþiliði göz önünde bulundurulduðunda Beyaz Mantolu
Adam’la yazar arasýnda bir iliþki kurulabilir mi? Neden? Sözlü olarak ifade ediniz.
Yeni Hayat romanýnýn bir sonraki derste sýnýfta anlatýlmak üzere özeti çýkarýlýr (177. sayfadaki
1. etkinliðe yöneliktir.).
Orhan PAMUK’un Yeni Hayat romaný ile ilgili yazýlmýþ deðerlendirme yazýlarý bulunuz (178. sayfadaki 9. soruya yöneliktir.).
Orhan PAMUK’un fikrî ve edebî yönü hakkýnda araþtýrma yapýnýz (178. sayfadaki 10. soruya
yöneliktir.).
Haldun TANER’in Keþanlý Ali Destaný ve Turan OFLAZOÐLU’nun Sokrates Savunuyor adlý
tiyatro eserlerini okuyunuz.
170
Roman YENÝ HAYAT
Bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatým deðiþti. Daha ilk sayfalarýndayken bile, kitabýn
gücünü öyle bir hissettim ki içimde, oturduðum masadan ve sandalyeden gövdemin kopup uzaklaþtýðýný sandým. Ama gövdemin benden kopup uzaklaþtýðýný sanmama raðmen, sanki bütün varlýðým ve her þeyimle her zamankinden daha çok sandalyede ve masanýn baþýndaydým ve kitap
bütün etkisini yalnýz ruhumda deðil beni ben yapan her þeyde gösteriyordu. Öyle güçlü bir etkiydi
ki bu, okuduðum kitabýn sayfalarýndan yüzüme ýþýk fýþkýrýyor sandým: Ayný anda hem bütün aklýmý
körleþtiren hem de onu pýrýl pýrýl parlatan bir ýþýk. Bu ýþýkla kendimi yeniden yapacaðýmý düþündüm,
bu ýþýkla yoldan çýkacaðýmý sezdim, bu ýþýkta daha sonra tanýyacaðým, yakýnlaþacaðým bir hayatýn
gölgelerini hissettim. Masada oturuyor, oturduðumu aklýmýn bir köþesiyle biliyor, sayfalarý çeviriyor
ve bütün hayatým deðiþirken ben yeni kelimeleri ve sayfalarý okuyordum. Bir süre sonra, baþýma
gelecek þeylere karþý kendimi o kadar hazýrlýksýz ve çaresiz hissettim ki kitaptan fýþkýran güçten
korunmak ister gibi bir an içgüdüyle yüzümü sayfalardan uzaklaþtýrdým. Çevremdeki dünyanýn da
baþtan aþaðýya deðiþtiðini o zaman korkuyla fark ettim ve þimdiye kadar hiç duymadýðým bir
yalnýzlýk duygusuna kapýldým. Sanki dilini, alýþkanlýklarýný, coðrafyasný bilmediðim bir ülkede
yapayalnýz kalmýþtým.
Bu yalnýzlýk duygusunun verdiði çaresizlik bir anda beni kitaba daha sýký sýkýya baðladý. Ýçine
düþtüðüm yeni ülkede yapmam gereken þeyleri, inanmak istediklerimi, görebileceklerimi, hayatýmýn alacaðý yolu bana bu kitap gösterecekti. Sayfalarý tek tek çevirirken kitabý þimdi bana vahþi
ve yabancý bir ülkede yol gösterecek bir rehber gibi de okuyordum. Yardým et bana, demek geliyordu içimden, yardým et ki kazaya belaya uðramadan yeni hayatý bulayým. Bu hayatýn da, ama,
rehberinin kelimeleriyle yapýldýðýný biliyordum. Kelimeleri tek tek okurken bir yandan yolumu bulmaya çalýþýyor, bir yandan da yolumu büsbütün kaybettirecek hayal harikalarýný hayretle tek tek
ben kuruyordum.
Bütün bu süre boyunca kitap masamýn üzerinde duruyor ve ýþýðýný yüzüme saçarken odamdaki
öteki eþyalara benzer bildik tanýdýk bir þey gibi gözüküyordu. Bunu, önümde açýlan yeni bir hayatýn,
yeni bir dünyanýn varlýðýný hayretle ve sevinçle karþýlarken hissettim: Hayatýmý böylesine deðiþtirecek
olan kitap aslýnda sýradan bir eþya idi. Aklým pencerelerini, kapýlarýný kelimelerin bana vaad ettiði
yeni dünyanýn harikalarýna ve korkularýna aðýr aðýr açarken bir yandan da beni bu kitaba götüren
rastlantýyý yeniden düþünüyordum ama bu aklýmýn yüzeylerinde, derine gidemeyen bir hayaldi.
Okudukça bu hayale dönmem bir çeþit korkudandý sanki: Kitabýn bana açtýðý yeni dünya o kadar
yabancý, o kadar tuhaf ve þaþýrtýcýydý ki bu âlemin içine bütünüyle gömülmemek için þimdiki zamanla ilgili bir þeyler hissetme telaþý duyuyordum. Baþýmý kitaptan kaldýrýp odama, dolabýma, yataðýma
bakarsam ve penceremden dýþarýya bir göz atarsam dünyayý býraktýðým gibi bulamayacaðým
korkusu içime yerleþiyordu çünkü.
Dakikalar ve sayfalar birbirini izledi, uzaktan trenler geçti, annemin evden çýkýþýný, çok sonra da
eve dönüþünü duydum; þehrin her zamanki uðultusunu, kapýnýn önünden geçen yoðurtçunun
çýngýraðýný ve arabalarýn motorunu duydum ve tanýdýðým bütün sesleri yabancý sesler gibi iþittim.
Dýþarda bir ara yaðmur bastýrdý sandým ama ip atlayan kýzlarýn sesleniþleri geldi. Hava açarak
aydýnlanýyor sandým ama penceremin camýnda
yaðmur damlacýklarý týpýrdadý. Ondan sonraki
sayfayý okudum, öteki sayfayý, baþka sayfalarý
okudum; öteki hayatýn eþiðinden sýzan ýþýðý
gördüm; þimdiye kadar bilmediklerimi ve bildiklerimi
gördüm; kendi hayatýmý gördüm, kendi hayatýmýn
alacaðýný sandýðým yolu...
Yavaþ yavaþ sayfalarý çevirdikçe bundan önce
varlýðýný hiç bilmediðim, hiç düþünmediðim, hiç
sezemediðim bir dünya ruhuma sindi ve orada
kaldý. Þimdiye kadar bildiðim, düþündüðüm pek
171
çok þey, üzerinde durulmaya deðmez ayrýntýlara dönüþtüler ve bilmediklerim gizlendikleri yerlerden
çýkýp bana iþaretler yolladýlar. Kitabý okurken bunlarýn ne olduðunu söyle deseler sanki söyleyemezdim çünkü okudukça geri dönüþü olmayan bir yolda aðýr aðýr yol aldýðýmý biliyor, arkamda
býraktýðým bazý þeylere ilgi ve merakýmýn kapandýðýný hissediyor, ama önümde açýlmakta olan yeni
hayata karþý öylesine bir heyecan ve merak duyuyordum ki, var olan her þey bana ilgiye deðer gibi
geliyordu. Bu ilginin heyecanýyla sarsýldýðým, bacaklarýmý sallamaya baþladýðým zaman olup bitebileceklerin çokluðu, zenginliði, karmaþýklýðý içimde bir çeþit dehþete dönüþtü.
Bu dehþetle birlikte, kitaptan yüzüme fýþkýran ýþýkta köhnemiþ odalar gördüm, çýlgýn otobüsler,
yorgun insanlar, soluk harfler, kayýp kasabalar ve hayatlar, hayaletler gördüm. Bir yolculuk vardý,
hep vardý, her þey bir yolculuktu. Bu yolculukta beni hep izleyen, en olmadýk yerde karþýma çýkýverecekmiþ gibi yapan, sonra kaybolan, kaybolduðu için de kendini aratan bir bakýþ gördüm; suçtan günahtan çoktan arýnmýþ yumuþak bir bakýþ... Ben o bakýþ olabilmek isterdim. O bakýþýn
gördüðü dünyada olmak isterdim. O kadar çok istedim ki bunlarý, o dünyada yaþadýðýma inanasým
geldi. Hayýr, inanmaya bile gerek yoktu; orada yaþýyordum ben. Kitap da, tabii, ben orada yaþadýðýma göre, benden söz ediyor olmalýydý. Benim düþündüklerimi, benden önce biri düþünüp yazdýðý
için böyleydi bu.
Kelimelerle onlarýn bana anlattýklarý þeylerin birbirlerinden apayrý olmasý gerektiðini de iþte
böyle anladým. Çünkü ta baþýndan itibaren kitabýn benim için yazýldýðýný sezmiþtim. Okurken her
kelimenin, her sözün içime iþleyiþi zaten bu yüzdendi. Onlar olaðanüstü sözler, ýþýl ýþýl parýldayan
kelimeler olduklarý için deðil, hayýr; kitabýn benden söz ettiði duygusuna kapýldýðým için. Bu
duyguya nasýl kapýldýðýmý da çýkaramadým. Çýkardým da unuttum belki çünkü katiller, kazalar,
ölümler ve kayýp iþaretler arasýnda yolumu bulmaya çalýþýyordum.
Böylece, okuya okuya benim bakýþým kitabýn sözlerine, kitabýn sözleri de benim bakýþýma
dönüþtü. Iþýktan kamaþan gözlerim kitaptaki dünya ile dünyadaki kitabý birbirinden ayýramaz oldu.
Sanki tek dünya, var olan her þey, olabilecek her renk ve eþya kitabýn içinde ve kelimelerin arasýndaydý da ben okurken mümkün olabilecek her þeyi kendi aklýmla, mutluluk ve hayretle gerçekleþtiriyordum. Kitabýn bana önce fýsýldar gibi, sonra bir çeþit zonklamayla, sonra pervasýz bir þiddetle gösterdiði þey, okudukça anlýyordum, orada, benim ruhumun derinliklerinde yýllardýr yatýyormuþ. Kitap sularýn dibinde asýrlardýr yatan kayýp bir hazineyi bulup ortaya çýkarýyor ve ben satýrlar
ve kelimeler arasýnda bulduklarýma, þimdi artýk bu da benim, demek istiyordum. Son sayfalarda bir
yerde, bunu ben de düþünmüþtüm de demek istedim. Daha sonra, kitabýn anlattýðý dünyaya
bütünüyle girdiðimde, karanlýkla alacakaranlýk arasýndan çýkan bir melek gibi ölümü gördüm. Kendi
ölümümü...
Bir anda hayatýmýn hiç düþünemeyeceðim kadar zenginleþtiðini anladým. O sýrada tek korktuðum þey, dünyaya, eþyalara, odama, sokaklara bakýp orada kitabýn anlattýklarýný görememek
deðil, yalnýzca kitaptan uzak kalmaktý. Kitabý iki
elimin arasýnda tuttum ve çocukluðumda resimli
romanlarý okuyup bitirdiðim zamanlar yaptýðým
gibi sayfalarý arasýndan çýkan kâðýt ve
mürekkep kokusunu kokladým. Ayný kokuyla
kokuyordu.
Masadan kalktým, çocukluðumda yaptýðým
gibi pencereye yürüyüp, alnýmý soðuk cama
yaslayýp dýþarýya, sokaða baktým. Kitabý beþ
saat önce, öðleden sonra masanýn üzerine
koyup ilk okumaya baþladýðým zaman karþý
kaldýrýma yanaþmýþ olan kamyon çekip gitmiþti
þimdi ama boþalan araçtan aynalý dolaplar, aðýr
masalar, sehpalar, kutular, ayaklý lambalar
indirilmiþ, karþýdaki boþ daireye yeni bir aile yerleþmiþti. Çýplak ve güçlü bir ampulün ýþýðýnda
orta yaþlý bir anne babayla, ben yaþlarda bir
oðulla kýzýn açýk bir televizyonun karþýsýnda
172
akþam yemeðini yiyiþlerini, perdeler takýlý olmadýðý için görebiliyordum. Kýzýn saçlarý kumraldý, televizyon ekraný yeþil.
Bir süre bu yeni komþulara baktým, belki de yeni olduklarý için onlarý seyretmekten hoþlanýyordum,
bu da sanki beni bir þekilde koruyordu. Çevremdeki bildik tanýdýk eski dünyanýn tepeden aþaðý
deðiþmesiyle yüz yüze gelmek istemiyordum ama ne sokaklarýn eski sokaklar ne odamýn eski
odam ne de annemin, arkadaþlarýmýn ayný insanlar olduklarýný anlýyordum artýk. Bir çeþit düþmanlýk, adýný tam koyamadýðým bir tehdit ve korkutucu bir þey olmalýydý hepsinde. Pencereden bir adým
çekildim ama masanýn üzerinden beni çaðýran kitaba da dönemedim. Hayatýmý yolundan çýkaran
þey orada, arkamda, masanýn üzerinde beni bekliyordu. Ne kadar arkamý dönersem döneyim, her
þeyin baþlangýcý orada, kitabýn satýrlarý arasýndaydý ve ben o yola çýkacaktým artýk. Bir an eski
hayatýmdan kopmuþ olmak bana öylesine korkunç gözükmüþ olmalý ki bir felaket sonucu hayatlarý
dönüþü olmayacak bir þekilde deðiþen kiþilerin yaptýðý gibi, hayatýmýn eskiden olduðu gibi akmaya
devam edeceðini, baþýma gelen kazanýn, felaketin ya da neyse o korkunç þey, onun olmadýðýný
hayal ederek huzur bulmak istedim. Ama arkamda masada, hâlâ açýk olarak duran kitabýn varlýðýný
öyle bir þekilde hissediyordum ki içimde, hayatýmýn eskisi gibi nasýl devam edebileceðini hayal bile
edemedim.
Böylece, daha sonra annem beni çaðýrdýðýnda akþam yemeðini yemek için odamdan çýktým ve
yeni bir dünyaya alýþmaya çalýþan bir acemi gibi masaya oturup onunla konuþmaya çalýþtým.
Televizyon açýktý, tabaklarda kýymalý patates, zeytinyaðlý pýrasa, yeþil salata ve elmalar vardý.
Annem karþýya yeni taþýnan komþulardan söz etti, benim bütün öðleden sonra, aferin, oturup
çalýþtýðýmdan, çarþý pazardan, yaðmurdan, televizyondaki haberden, haberi anlatan adamdan.
Annemi seviyordum; güzel, nazik, yumuþak ve anlayýþlý bir kadýndý ve kitabý okuyup ondan ayrý bir
dünyaya girdiðim için suçluluk duydum.
Kitap herkes için yazýlmýþ olsaydý diye düþünüyordum, bir yandan, eskiden olduðu gibi hayat
böylesine aðýr ve pervasýz sürüp gidemezdi. Öte yandan, kitabýn yalnýzca benim için yazýlmýþ
olduðu düþüncesi de benim gibi mantýklý bir mühendislik öðrencisi için doðru olamazdý. O zaman,
her þey eskisi gibi olmaya nasýl devam edebiliyordu? Kitabýn yalnýzca benim için hayal edilmiþ bir
sýr olduðunu düþünmekten bile korktum. Daha sonra, annem bulaþýklarý yýkarken ona yardým
etmek, ona dokunmak, içimdeki dünyayý bu zamana taþýmak istedim.
“Býrak, býrak ben yapýyorum caným.” dedi.
Bir süre televizyona baktým. Oradaki dünyaya girebilirdim belki, belki de televizyonu bir tekmede
patlatýrdým. Ama seyrettiðim bizim evdeki, bizim televizyondu; bir çeþit tanrý, bir çeþit lamba.
Ceketimi, sokak ayakkabýlarýmý giydim.
“Çýkýyorum.” dedim.
“Ne zaman döneceksin?” dedi annem, “Bekleyeyim mi seni?”
“Bekleme. Sonra televizyonun karþýsýnda uyuyakalýyorsun.”
“Odanýn ýþýðýný kapattýn mý?”
Böylece, yabancý bir ülkenin tehlikeli sokaklarýna çýkar gibi, yirmi iki yýldýr yaþadýðým kendi
mahallemin, kendi çocukluðumun sokaklarýna çýktým. Nemli aralýk soðuðunu hafif bir rüzgâr gibi
yüzümde hissedince, belki de, eski dünyadan yenisine geçmiþ olan birkaç þey de vardýr, dedim
kendime. Bunu benim hayatýmý yapan sokaklarda, kaldýrýmlarda yürürken þimdi görecektim.
Koþmak geliyordu içimden.
Karanlýk kaldýrýmlardan, iri çöp tenekeleri, çamur gölleri arasýndan, duvar diplerinden hýzlý hýzlý
yürüdüm ve attýðým her adýmla yeni bir dünyanýn gerçekleþmekte olduðunu gördüm. Çocukluðumun çýnar ve
kavak aðaçlarý ilk bakýþta ayný çýnar ve kavak aðaçlarýydýlar ama onlara beni baðlayan anýlarýn ve çaðrýþýmlarýn
gücü kaybolup gitmiþti. Yorgun aðaçlara, iki katlý tanýdýk
evlere, temelinden, kireç kuyusundan baþlayarak ta
çatýsýnýn kiremitlerine kadar nasýl yapýldýðýný çocukluðumda gördüðüm ve sonra içinde yeni arkadaþlarýmla oyun
oynadýðým kirli apartmanlara hayatýmýn vazgeçilmez
parçalarý gibi deðil de ne zaman nasýl çekildiklerini unut173
tuðum fotoðraflara bakar gibi baktým: Gölgeleri, aydýnlýk pencereleri, bahçelerindeki aðaçlarý ya da
giriþ kapýlarýndaki harfleri ve iþaretleriyle onlarý tanýyarak ama tanýdýðým þeylerin gücünü içimde hiç
mi hiç hissetmeden. Eski dünya, orada, karþýmda, yanýmda, sokaklarýn içinde, tanýdýk bakkal
camekânlarý, Erenköy istasyon meydanýndaki ýþýklarý hâlâ yanan çörek fýrýný, manavýn meyve
sandýklarý, el arabalarý, Hayat Pastanesi, köhne kamyonlar, muþambalar ve karanlýk ve yorgun
yüzler olarak çevremdeydi. Gecenin ýþýklarýnda hafif hafif titreþen bütün bu gölgelere karþý
yüreðimin bir yaný buz kesmiþti. Orada bir suç saklar gibi kitabý taþýyordum. Beni ben yapan bütün
bu tanýdýk sokaklardan, ýslak aðaçlarýn hüznünden, kaldýrýmlardaki su birikintilerinde asfaltta yansýyan neon harflerin ve manav ve kasaplarýn lambalarýndan kaçmak istiyordum. Hafif bir rüzgâr
esti, dallardan su damlacýklarý döküldü, bir uðultu iþittim ve kitabýn bana verilmiþ bir sýr olduðuna
hükmettim. Korkuya kapýldým, birileriyle konuþmak istedim.
Mahalle arkadaþlarýmýn bazýlarýnýn hâlâ toplanýp akþamlarý televizyonda futbol maçlarýný seyrettiði, birbirleriyle buluþmak için gelip takýldýklarý istasyon meydanýndaki Gençler Kahvesi’ne sokuldum. Arka masada, babasýnýn ayakkabýcý dükkânýnda çalýþan bir üniversiteli ile amatör kümede
futbol oynayan baþka bir mahalle arkadaþý televizyonun siyah beyaz ýþýklarý altýnda çene çalýyordu. Önlerinde okuna okuna sayfalarý birbirinden ayrýlmýþ gazeteler gördüm. Birileriyle, uzun uzun,
belki de saatlerce konuþmak istiyordum ama onlarla konuþamayacaðýmý hemen anladým. Bir an
neredeyse gözlerimden yaþlar getirecek bir keder sarýyordu ki içimi, gururla silkindim: Ruhumu
açacaðým kiþileri kitaptaki dünyada yaþayan gölgeler arasýndan seçecektim.
Böylece kendi geleceðime bütünüyle sahip olduðuma inanacaðým geldi ama biliyordum, þimdi
kitaptý bana sahip olan. Kitap içime yalnýzca bir sýr ve günah gibi sinmekle kalmamýþ, beni bir
rüyadaki gibi bir çeþit dilsizliðe sürüklemiþti. Neredeydi konuþabileceðim bana benzer kiþiler,
yüreðime seslenen rüyayý bulabileceðim ülke neredeydi, kitabý okumuþ öteki kiþiler nerede?
Tren yolunu geçtim, ara sokaklara girdim, dökülüp asfalta yapýþmýþ sarý yapraklarý ezdim.
Birden içimde derin bir iyimserlik yükseldi: Hep böyle yürürsem, hýzla yürürsem, hiç durmazsam,
yolculuklara çýkarsam sanki kitaptaki dünyaya varacaktým. Ýçimde ýþýltýsýný hissettiðim yeni hayat,
uzakta bir yerde, belki eriþilmez bir ülkedeydi ama hareket ettikçe ona yaklaþtýðýmý, en azýndan
eski hayatýmý arkada býrakabildiðimi seziyordum.
Kumsala vardýðým zaman denizin simsiyah gözükmesine þaþtým. Geceleri denizin bu kadar
karanlýk, katý ve acýmasýz olduðunu niye daha önce fark etmemiþtim? Sanki nesnelerin bir dili vardý
da kitabýn beni içine çektiði geçici sessizlikte bu dili biraz olsun iþitmeye baþlamýþtým. Hafif hafif çalkalanan denizin aðýrlýðýný, týpký kitabý okurken karþýlaþýverdiðim kendi geri dönüþsüz ölümüm gibi,
bir an içimde hissettim ama gerçek ölümün vermesi gereken “Her þeyin sonu geldi.” duygusu deðil,
hayata yeni baþlayan birinin meraký, heyecaný kýpýrdanýyordu içimde.
Kumsalda aþaðý yukarý yürüdüm. Küçükken burada, lodos fýrtýnalarýndan sonra mahalle
arkadaþlarýmla, denizin getirip yýðdýðý konserve kutularý, plastik toplar, þiþeler, plaj terlikleri, mandallar, ampuller, plastik bebekler arasýnda bir þey arardýk; bir hazinenin parçasý sihirli bir eþya, ne
olduðunu bilmediðimiz ýþýltýlý ve yepyeni bir nesne. Kitabýn ýþýðýyla aydýnlanmýþ bakýþýmýn, eski
dünyanýn herhangi sýradan bir eþyasýný bulup incelerse o eþyayý küçüklüðümde aradýðýmýz o sihirli
þeye dönüþtürebileceðini bir an hissettim. Ama
ayný anda kitabýn beni dünyada yapayalnýz
býraktýðý duygusu öylesine güçle içimi sardý ki
karanlýk denizin birden yükselip beni içine
çekip yutacaðýný sandým.
Telaþa kapýldým, hýzlý hýzlý yürüdüm ama
her adýmýmda yeni bir dünyanýn gerçekleþtiðini görmek için deðil, bir an önce odamda
kitabýmla yalnýz kalmak için. Koþar gibi
yürürken kendimi þimdiden kitaptan fýþkýran
ýþýktan yapýlmýþ biri olarak görmeye
baþlamýþtým bile. Bu da beni yatýþtýrýyordu.
Babamýn, kendi yaþlarýnda kendi gibi
Devlet Demiryollarýnda yýllarca çalýþýp da
174
müfettiþliðe kadar yükselen iyi bir arkadaþý vardý, Demiryol dergisine demiryolculuk ateþi üzerine
yazýlar yazardý. Ayrýca, kendi yazýp resimlediði çocuk romanlarý Yenigün Çocuk Maceralarý
dizisinde yayýmlanýrdý. Demiryolcu Rýfký Amca’nýn bana hediye ettiði Pertev ile Peter ya da Kamer
Amerika’da adlý kitaplarý okuduðum günlerde de koþa koþa eve dönüp bir kitaba gömülmek istediðim çok olmuþtu ama o çocuk kitaplarýnda hep bir son olurdu. Orada, üç harfle, týpký filmlerdeki
gibi “son” diye yazardý ve o üç harfi okuduðum zaman içinde olmak istediðim ülkenin sýnýrlarýný
görmekle kalmaz, ayrýca o sihirli diyarýn Demiryolcu Rýfký Amca’nýn uydurduðu bir yer olduðunu
acýyla anlardým. Yeniden okumak için eve koþturduðum kitapta ise her þeyin gerçek olduðunu
biliyordum, kitabý bunun için içimde taþýyordum, bunun için de koþar adým yürüdüðüm ýslak sokaklar gerçek deðillermiþ de birilerinin beni cezalandýrmak için verdiði sýkýcý bir ev ödevinin parçalarýymýþ
gibi gözüküyordu bana. Çünkü kitap, bana öyle geliyordu ki benim bu dünyada ne için var olduðumu
anlatýyordu.
Demir yolunu geçmiþtim, caminin yanýndan dolanýyordum ki bir su birikintisine basmak üzere
olduðumu görüp sýçradým, ayaðým takýldý, tökezledim, düþtüm ve boylu boyunca çamurlu asfalta
uzandým.
Hemen kalkmýþ, yoluma devam edecektim ki “Aman düþecektin yavrum!” dedi düþüp boylu
boyunca uzandýðýmý gören sakallý bir ihtiyar. “Bir þeyin var mý?”
“Var.” dedim. “Dün babam öldü. Bugün gömdük. Annemi döverdi, bizi burada istemedi, ben yýllarca Viranbað’da yaþadým.”
Bu Viranbað þehri de nereden gelmiþti aklýma? Ýhtiyar da anlýyordu belki söylediklerimin
hiçbirinin doðru olmadýðýný ama birden kendimi zeki mi zeki hissettim. Atýverdiðim yalan yüzünden
mi, kitap yüzünden mi yoksa daha basiti, adamýn alýklaþan suratý yüzünden mi, çýkartamadým da
þöyle dedim kendime: “Korkma, korkma git! O dünya, kitaptaki dünya, doðru dünya!” Ama korkuyordum da...
Niye?
Bir kitap okuyup hayatý kaymýþ benim gibilerin baþlarýna gelenleri iþitmiþtim de ondan.
Felsefenin Temel Ýlkeleri diye bir kitap okuyup, bir gecede okuduðu her kelimeye hak verip, ertesi
gün Devrimci Proleter Yeni Öncü’ye katýlýp, üç gün sonra banka soygununda enselenip on yýl yatanlarýn hikâyelerini duymuþtum. Ya da Ýslam ve Yeni Ahlak ya da Batýlýlaþma Ýhaneti gibi kitaplardan birini okuyup, bir gecede meyhaneden camiye geçip, buz gibi soðuk halýlarýn üzerinde, gül suyu kokularý içinde elli yýl sonra gelecek ölümü sabýrla beklemeye baþlayanlarý da biliyordum. Sonra Aþkýn
Özgürlüðü ya da Kendimi Tanýdým gibi kitaplara kapýlanlarý da tanýmýþtým. Bunlar, daha çok
burçlara inanabilecek týynette insanlar arasýndan çýkardý ama onlar da bütün içtenlikleriyle “Bir
gecede bütün hayatýmý deðiþtirdi bu kitap!” derlerdi.
Aslýnda, bu korkutucu manzaralarýn sefaleti de deðildi aklýmdaki: Yalnýzlýktan korkuyordum.
Benim gibi bir budalanýn büyük bir ihtimalle yapacaðý gibi, kitabý yanlýþ anlamýþ olmaktan, yüzeysel olmaktan ya da olamamaktan, yani herkes gibi olamamaktan, aþktan boðulmaktan ve her þeyin
sýrrýný bilip bu sýrrý öðrenmeyi hiç mi hiç istemeyenlere bir ömür boyu anlatýp gülünç olmaktan,
hapse girmekten, kafadan çatlak gözükmekten, en sonunda dünyanýn benim sandýðýmdan da
zalim olduðunu anlamaktan ve güzel kýzlara kendimi sevdirememekten korkuyordum. Sokakta da
televizyon gibi bakýlacak yarý ilginç bir þey olabilir, belki mesela bir araba hýzlý geçebilir ya da bir
at kiþner ya da bir sarhoþ bir nara atabilir diye bu
insanlar perdelerini de tam kapamazlar.
Yarý çekik perdeleri arasýndan içine uzun uzun
baktýðým bir ikinci kat dairesinin Demiryolcu Rýfký
Amcalarýn evi olduðunu ne zaman fark ettim, çýkartamýyorum. Fark etmeden fark etmiþtim de hayatýmýn
bir kitapla baþtan aþaðý deðiþtiði günün akþamýnda
ona içgüdüsel bir selam yolluyordum belki. Aklýmda
tuhaf bir istek vardý: Babamla ona en son gittiðim
zamanlarda evin içinde gördüðüm eþyalarý bir kere
daha yakýndan görmek: Kafesteki kanaryalarý, duvardaki barometreyi, özenle çerçevelettirilip asýlmýþ
175
þimendifer resimlerini, bir yarýsýna minyatür
vagonlar, gümüþ bir þekerlik, kontrolör zýmbalarý, demiryol hizmet madalyalarý, diðer
yarýsýna da kýrk elli kitap yerleþtirilmiþ vitrinli
büfeyi,
üzerindeki
hiç
kullanýlmayan
semaveri... Yarý açýk perdeler arasýndan
odadaki televizyonun ýþýðýný görüyordum ama
kendisini deðil.
Birden, nereden geldiðini bilemediðim bir
kararlýlýkla apartman bahçesini kaldýrýmdan
ayýran duvara çýktým ve Demiryolcu Rýfký
Amca’nýn dul karýsý Ratibe Teyze’nin baþýný ve
baktýðý televizyonu gördüm. Kocasýnýn boþ
koltuðuna kýrk beþ derece dönük oturmuþ televizyonu seyrederken, týpký annemin yaptýðý gibi,
baþýný omuzlarýnýn arasýna çekmiþti.
Demiryolcu Rýfký Amca geçen yýl kalpten ölen babamdan bir yýl önce ölmüþtü ama doðal bir
ölüm deðildi onunkisi. Bir gece kahveye giderken üzerine ateþ edilip öldürülmüþ, katil yakalanamamýþ, bir kýskançlýk lafý çýkmýþ, babam da hayatýnýn son bir yýlýnda o lafa hiç inanmamýþtý. Çocuklarý yoktu.
Gece yarýsý, annem uyuduktan çok sonra, masamda dimdik oturup kollarým, dirseklerim, ellerim
arasýnda duran kitaba bakarken mahallenin ve þehrin sönen ýþýklarýný, boþ ve ýslak sokaklarýn
hüznünü, son bir kere daha geçen bozacýnýn sesleniþini, vakitsiz öten bir-iki kargayý, en son banliyö treninden sonra geçmeye baþlayan upuzun yük trenlerinin sabýrlý tak-taklarýný, gece yarýlarý
bizim mahalleyi benim burasý yapan her þeyi yavaþ yavaþ, heyecanla, coþkuyla, mutlulukla unuttum ve kitaptan fýþkýran ýþýða kendimi bütünüyle verdim. Böylece, hayatýmý ve hayallerimi o güne
kadar oluþturan öðle yemekleri, sinema kapýlarý, sýnýf arkadaþlarý, günlük gazeteler, gazozlar, futbol maçlarý, dershane sýralarý, vapurlar, güzel kýzlar, mutluluk hayalleri, gelecekteki sevgilim, karým,
iþ masam, sabahlarým, kahvaltýlarým, otobüs biletlerim, küçük sýkýntýlarým, yetiþmeyen statik ödevlerim, eski pantolonlarým, yüzüm, pijamalarým, gecelerim hatta hemen arkamda en güvenli unutuþ
için beni bekleyen vefakâr yataðým aklýmdan bütünüyle çýktý da ben kendimi orada, o ýþýktan ülkede
gezinirken buldum.
Romanýn kahramaný, âþýk olduðu Canan’ýn elinde gördüðü Yeni Hayat adlý kitabýn anlattýðý
dünyayý bulmak ister. Canan da kitabý sevgilisi Mehmet’ten almýþtýr. Mehmet, bir suikasttan ve bir
kazadan kurtulunca Osman adýný kullanarak ortadan kaybolur ve Yeni Hayat’ýn takma ad kullanan
yazarýný aramaya koyulur. Anlatýcý ile Canan da Mehmet’in peþine düþerler. Anlatýcý bitmek
bilmeyen otobüs yolculuklarýnda kentten kente, kasabadan kasabaya dolaþýr. Ve “Matbaadan çýkmýþ bütün kitaplar, hepsi bizim zamanýmýzýn, bizim hayatýmýzýn düþmanýdýr.” diyen ve okuduðu bir
kitap yüzünden kendisine karþý çýkýp ortadan kaybolan oðlu Narin’i arayan ve kitaba karþý gizli bir
örgüt oluþturmuþ olan Dr. Narin’le tanýþýr. Asýl mesleði doktorluk deðil avukatlýk olan Narin’in
anlatýcýya okuttuðu ve özel ajanlarýnca hazýrlanmýþ raporlardan oðlu Nahit’in Osman adýný da kullanmýþ olan Mehmet olduðunu, Nahit/Mehmet/Osman’ýn peþine düþtüðü Yeni Hayat’ýn gerçek
yazarýnýn, anlatýcýnýn küçüklüðünden beri tanýdýðý ve çocuklar için çizgi-romanlar yazan ve
babasýnýn esrarengiz bir þekilde öldürülen arkadaþý demiryolcu Rýfký Bey olduðunu öðreniriz.
Anlatýcý, sonunda kendi adýný kullanan ve çocukluðunda kendisi gibi Rýfký Amca’nýn çizgi-romanlarýyla beslenmiþ olan Mehmet’i bulur ve artýk evlenmiþ olmasýna raðmen bir türlü unutamadýðý ve
aramayý sürdürdüðü, Almanya’da olduðunu öðrendiði Canan’ýn eski sevgilisi olduðu için öldürür. Ve
evine dönmek üzere otobüse biner. Ama Canan’la çýktýklarý sonu gelmeyen arayýþ gezilerinde sýk
sýk gördüklerine benzeyen bir trafik kazasýnda can verir ve “yeni bir hayata” geçer.
Orhan PAMUK
YENÝ HAYAT
176
Seçilen bir öðrenci romanýn tümünü özetler. Baþka bir öðrenci romanýn olay örgüsünü oluþturan olay zincirini tahtaya yazar. Bir baþka öðrenci ise Yeni Hayat romanýndan alýnan metin
parçasýný özetler. Yapýlan bu çalýþmalar sonunda metnin olay örgüsü þemalaþtýrýlýr.
1. Yukarýda þemalaþtýrdýðýnýz olaylar günlük hayatta karþýmýza çýkabilecek türden olaylar mýdýr?
Buradan hareketle olay örgüsünün hangi kaygýyla oluþturulduðunu tespit ederek sonucu tahtaya
yazýnýz.
2. Yeni Hayat romanýnýn tümünü göz önüne alarak romanda geçen kahramanlarýn karakter mi tip mi
olduklarýný belirleyiniz. Buna göre aþaðýdaki karakter/tip çözümleme tablosundaki sorularý cevaplandýrýnýz.
KARAKTER/TÝP ÇÖZÜMLEME TABLOSU
KARAKTER/TÝP ADI
Karakter/Tip Olarak Kahraman Anlatýcý
Karakterin/tipin en belirgin
özelliði nedir?
Karakter/tip olaylar karþýsýnda
nasýl bir tavýr takýnmaktadýr?
Romandaki olaylarý dikkate
aldýðýmýzda romandaki en güçlü
karakter/tip kimdir?
Sosyal ortam ve çevre bu
karakteri/tipi nasýl etkilemiþtir?
Karakterin/tipin yaþadýðý toplumsal yapýnýn sizin toplumsal yapýnýzdan farký var mýdýr?
Bu karakterin/tipin diðer karakterler/tipler üzerinde etkisi var
mýdýr?
Metnin yazýldýðý dönemde bu
romandaki karakter/tip gibi
davranan biri olabilir mi?
Sýnýf iki gruba ayrýlýr. Birinci grup daha önce iþlenen Ankara romanýnýn olay örgüsü, kiþi, zaman ve
mekânýný, ikinci grup Yeni Hayat romanýnýn olay örgüsü, kiþi, zaman ve mekânýný tespit eder.
Sonuçlarý grup sözcüleri tahtaya yazar. Bu sonuçlardan hareketle modernizmi esas alan eserlerde
olay, kiþi, zaman ve mekân arasýndaki iliþkiyle realist geleneðe uygun yazýlmýþ Ankara romanýnýn olay,
kiþi, zaman ve mekân arasýndaki iliþki karþýlaþtýrýlýr. Ortak ve farklý yönleri söylenir. Sonuçlar deftere
yazýlýr.
Sýnýf iki gruba ayrýlýr. Birinci grup Ankara romanýnýn tema ve anlatým özelliklerini söyler. Ýkinci grup
Yeni Hayat romanýnýn tema ve anlatým özellliklerini tespit eder. Ulaþýlan sonuçlar tahtaya yazýlýr. Ýki
eserin tema ve anlatým biçimleri açýsýndan farklýlýklar, sebepleriyle birlikte tahtaya yazýlýr.
177
3. Modernizmin kökeni ve etki alaný dikkate alýndýðýnda Yeni Hayat romanýnýn temasý baþka
edebiyatlarda da iþlenen bir tema olabilir mi? Tartýþýnýz. Buradan hareketle Yeni Hayat romanýnýn
temasýyla ilgili neler söylenebilir? Sözlü olarak ifade ediniz.
4. Türk edebiyatýnýn daha önceki dönemlerinde Yeni Hayat romanýnýn temasýna rastlayabilir
misiniz? Neden?
5. Yeni Hayat romanýnýn bakýþ açýsýyla ilgili neler söylenebilir? Sözlü olarak ifade ediniz.
6. Varoluþçulukla ilgili araþtýrmalarýnýzdan hareketle Yeni Hayat romanýnda varoluþçuluðun
özelliklerinin olup olmadýðýný tespit ederek defterinize yazýnýz.
7. “Bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatým deðiþti.” cümlesini modern insanýn içinde bulunduðu psikolojik durumdan hareketle yorumlayýnýz. Sizce okunan bir kitabýn veya tanýþýlan bir
insanýn, kiþinin hayatýný deðiþtirmesi mümkün müdür? Örneklerle açýklayýnýz.
Yeni Hayat romanýnýn
8. Aþaðýdaki þemayý uygun þekilde doldurunuz.
baðlý olduðu gelenek
...............................................................................
baðlý olduðu roman
tarzý
...............................................................................
baðlý olduðu edebî
akým
...............................................................................
9. Yaptýðýnýz araþtýrmadan hareketle Yeni Hayat romanýnýn edebî deðerini ve edebiyat tarihimizdeki yerini açýklayýnýz.
Edebiyat ödüllerinin, edebiyat dünyasý ve okuyucu açýsýndan önemi konulu sunumunuzu
yapýnýz.
10. Yapýlan sunumdan, okuduðunuz metinden ve yaptýðýnýz araþtýrmalardan hareketle Orhan
PAMUK’un fikrî ve edebî kiþiliði hakkýnda çýkarýmlarda bulununuz.
11.Yeni Hayat romanýnda yazarýn fikrî ve edebî kiþiliði ile ilgili hangi sonuçlara ulaþabiliriz?
Defterinize yazýnýz.
178
1. Modernizmi esas alan eserlerin özelliklerini (tema, anlatým, dil, yapý özellikleri) aþaðýdaki
kavram haritasýna yazýnýz.
Modernizmi esas
alan eserlerin özel-
Teknolojinin hayatý
etkilemesi
likleri
2. Beyaz Mantolu Adam ve Yeni Hayat adlý eserlerdeki kahramanlar dikkate alýndýðýnda modern
insanýn edebiyata yansýmasý nasýl olmuþtur? Tartýþýnýz. Sonuçlarý sözlü olarak ifade ediniz.
3.
Geleneksel olaný
günün anlayýþýna
uydurma, yerleþik
ve alýþýlmýþ olaný
yeni olana tabi
kýlma eðilimi
vardýr.
MODERNÝZM
Geleneksel
anlatým ve yapýyý
reddeder.
Þeylerin
göründükleri gibi
olmadýklarýný
savunur.
Yerleþik uzlaþýmlara, modern
toplumun vasatilik ve bayaðýlýðýna isyan vardýr.
Ýnsanýn dýþýndaki
toplumsal
dünyayý yalýn bir
biçimde yansýtmadan kaçýnýlýr.
Yukarýdaki þemada edebiyatta modernizmin genel özellikleri verilmiþtir. Okuduðunuz Beyaz Mantolu
Adam ve Yeni Hayat adlý eserlerde bu özelliklerin nasýl, ne þekilde ele alýndýðýný, yeniliði sürdürenlerin
eserlerinde hangi temalarý iþlediklerini ve bu eserlerin anlatým özelliklerini örnekler vererek açýklayýnýz.
179
1. Aþaðýdaki cümlelerin karþýsýna yargýlar doðru ise (D), yanlýþ ise (Y) yazýnýz.
- Modernizmi esas alan eserlerde alegorik anlatýma önem verilmiþtir.
- Modernizmi esas alan eserlerin, olay esaslý metinlerinde çaðrýþýma yer verilmez.
- Modernizmi esas alan eserlerde, geleneksel anlatým ve yapý yazar tarafýndan deðiþtirilir.
( )
( )
( )
2. Aþaðýdaki cümlede boþ býrakýlan yere uygun kelimeyi yazýnýz.
Modernizmi esas alan yazarlarýn anlatýmýnda.................söyleyiþlere yer verilmiþtir.
3. Modernizmi esas alan eserlerle ilgili verilen aþaðýdaki bilgilerden hangisi doðrudur?
A) Sembolik anlatýmlardan kaçýnýlýr.
B) Maupassant tarzý hikâye tercih edilir.
C) Yazarlar, insanýn dýþýndaki toplumsal dünyayý yalýn bir biçimde yansýtmaktan kaçýnmýþlardýr.
D) Yazarlar, geleneksel anlatým biçimlerini kullanmýþlardýr.
E) Yazarlar, toplumun her türlü sorununu çözmek amacýyla eser vermiþlerdir.
4. Aþaðýdaki eser-yazar eþleþtirmelerini doðru þekilde yapýnýz.
Tutunamayanlar
Orhan PAMUK
Sessiz Ev
Oðuz ATAY
Oyunlarla
Yaþayanlar
Cevdet Bey ve
Oğulları
5. Modernizmi esas alan eserlerde hangi temalar ve anlatým özellikleri iþlenmiþtir?
Maddeler hâlinde defterinize yazýnýz.
Bir sonraki konuda iþleyeceðiniz tiyatro metinlerini canlandýrmak üzere rol paylaþýmý yapýnýz
(186. sayfadaki 1 ve 196. sayfadaki 2. etkinliklere yöneliktir.).
Epik tiyatro ve uyumsuz tiyatronun özelliklerini konu alan bir araþtýrma yapýnýz (190. sayfadaki
20 ve 199. sayfadaki 2. sorulara yöneliktir.).
Haldun TANER’in fikrî ve edebî kiþiliði ile ilgili araþtýrma yapýnýz (190. sayfadaki 21. soruya
yöneliktir.).
Ünlü filozof Sokrates hakkýnda araþtýrma yapýnýz (198. sayfadaki 6. soruya yöneliktir.).
Turan OFLAZOÐLU’nun fikrî ve edebî kiþiliði hakkýnda araþtýrma yapýnýz (198. sayfadaki 8.
soruya yöneliktir.).
Turan OFLAZOÐLU’nun Sokrates Savunuyor adlý tiyatro eserini okuyunuz.
180
2. GÖSTERMEYE BAÐLI EDEBÎ METÝNLER
Tiyatro Metinleri
1. “Bir ülkenin tiyatrosunun tarihi, her þeyden önce onun seyircisinin tarihidir.” sözüyle anlatýlmak istenen düþünceyi söyleyiniz.
2. Sinema ve televizyonun varlýðý tiyatronun deðerini ve önemini azaltýr mý? Tartýþýnýz.
Ulaþtýðýnýz sonuçlarý sözlü olarak ifade ediniz.
KEÞANLI ALÝ DESTANI
Ali, Sineklidað adlý gecekondu mahallesinde yaþayan, Zilha’ya âþýk bir gençtir. Bir gece
Zilha’nýn dayýsý mahallenin “baþ belasý” Çamur Ýhsan’ý býçaklanmýþ hâlde yerde bulur. Ona yardým
etmeye çalýþýrken eline kan bulaþýr ve cinayeti onun iþlediði sanýlýr. Bugünden sonra Ali için bir
destan söylenmeye baþlanýr. Halk onun “þerbetli” olduðuna inanmýþtýr. Ali, kimseyi kendine
inandýramayacaðýný anlayýnca kendisi de bu destana inanýr. Af ile hapishaneden çýkýnca muhtar
adayý olur.
TABLO III
Projeksiyon: Taraflar ince taktiklerle seçime giriyorlar. Bakalým þimdi suret ne gösterecek.
Dekor: Gecekondu meydaný. Kahvenin önü. Her yer donanmýþtýr.
NURÝ — (Bir iskemleye çýkarak) Beni dinleyin bir yol, ey cemaatimüslimin. (Hidayet’e) Sen de
köþede aynasýzý kolla. (Hidayet’e gider.)
SÝPSÝ — Fetvayiþerife mi çýkarýyorsun be?
1. KONDULU — Bugün propaganda yasak.
NURÝ — Susun arkadaþlar! Ezberlediklerimi unutacaðým. Bugün muhtar seçimi efendime
söyleyeyim, oyunuzu kime vereceksiniz?
1. KONDULU — Sana ne, kime istersek veririz.
2. KONDULU — Keyfimizin kâhyasý mýsýn?
1. KONDULU — Bize baský yapamazýn arkadaþ!
3. KONDULU — Biz kimi seçeceðimizi biliyoruz.
SÝPSÝ — Ýn oradan aþaðý!
NURÝ — Þu adaylar kim, bir posta görelim.
Teke Kâzým, Çakal Rüstem, Kürt Sabri.
2. KONDULU — Kürt Sabri, Çakal Rüstem
lehine feragat etmiþ.
DERVÝÞ — Demek ortak çalýþacaklar.
NURÝ — Demek þimdi Teke ve Çakal’a
karþý anlý þanlý Keþanlý Ali kalýyor aday olarak.
(Kalabalýða alkýþlayýn iþareti yapar.)
KORO — Yaþasýn Keþanlý!
YUKARI MAHALLE KOROSU — Yuuuuhhh!
NURÝ —Bir kerem Teke Kâzým dedikleri,
asker kaçaðýdýr arkadaþlar!
Keþanlý Ali Destaný oyunundan bir sahne
181
Y. M. KOROSU — Yuuuuuh!
NURÝ — Üstelik okuma yazmasý da yoktur. Kara cahilden muhtar nerde görülmüþ?
1. KONDULU — Parmak basar. Parmakla paraf yapar.
2. KONDULU — Sonra mühür ne güne duruyor?
NURÝ — Çakal Rüstem’e gelince o da ayyaþ adamýn biridir. Üstelik çakal, rüþvet de alýr. Gözüne
dizine dursun!
SÝPSÝ — (Zayýf polisi yakalayýp getirerek) Þurda görünmeden dur, bak abi.
Adaylara lafzen hakarette bulunuyor.
Porpuganda yapýyor, zabýt tutulsun!
NURÝ — (Tuzaðý fark etmiþtir.) Evet, ne
diyordum. Teke Kâzým, asker kaçaðýdýr,
ümmidir. Çakal Rüstem, ayyaþtýr, rüþvet
alýr; ikisi de haramzadedir, diye konuþmak aklýmýn köþesinden geçmez. Kaldý
ki bugün propaganda da yasaktýr. Sakýn
böyle þeylere kalkmayýn arkadaþlarým!
Ýstediðinizi seçin! Hep kardeþiz. Polis
arkadaþ da bizim kardeþimizdir. Deðil mi
öyle kardeþim? Millî hislerinize,
hamiyetinize hitap ediyorum. Bakýn gözlerim yaþardý. Sesim titriyor. Haydi, Ýstiklâl Marþý söyleyelim. Yaþasýn bütün
adaylar, yaþasýn millet!..
ZAYIF POLÝS — (Sipsi’ye) Lafý sonuna
Keþanlý Ali Destaný oyunundan bir sahne
kadar dinlesene arkadaþ! Yarým yamalak
anlayýp beni de telaþa erdin. (Uzaklaþýr.)
NURÝ — (Korkmuþtu, terini silerken)
Politikacý olmak ne zormuþ be!
ÞERÝF — Ha þunu bileydin.
TEMEL — Ali’yi övmeye vakit bulamadýn.
DERVÝÞ — Aldýrma, ikisi de ayný kapýya çýkar!
TEMEL — Ali hakkýnda konuþun biraz. Ali’yi övün!
NÝYAZÝ — (Gelerek) Vaziyet nasýl?
DERVÝÞ — Biraz para iþledik aþaðý mahalleye.
NURÝ — Biz de yukarý mahallenin kütüklerinde çoðu kimseyi çift yazdýrdýk.
NÝYAZÝ — Yahu, ne yaptýnýz! Þimdi Teke Kâzým’a çifter oy verilecek.
NURÝ — Ýyi ya!
NÝYAZÝ — Bunun nesi iyi?
NURÝ — Santralini iþlet, beþ vakit! Ýþ meydana çýkýnca Teke’nin kendi lehine hile yaptýrdýðý
sanýlacak. Yukarý mahallenin sandýklarý iptal…
NÝYAZÝ — Baþvekil olacak adamsýn be Ýzmarit!
NURÝ — Ali Abi verdi bu taktiði, mahpushanede boþuna dirsek çürütmemiþ.
HÝDAYET — Derviþ Dayý konuþuyor. Derviþ Dayý konuþuyor.
DERVÝÞ — (Öksürüp sesini ayar eder. Polisin gittiði tarafa bakar, iskemleye çýkar.) Ali hakkýnda ne konuþayým. Aha, tarih konuþmuþ onun hakkýnda. Destaný var iþte ortada, hep ezber biliyoruz, çok þükür.
KORO — Yaþa, var ol!
DERVÝÞ — Böyle bir kabadayý kaç asýrda bir yetiþir, söyleyin arkadaþlar!
KORO — Yetiþmez…
DERVÝÞ — Sinekli’yi Çamur Ýhsan mikrobundan Teke mi Çakal mý kurtardý? Yoksa Keþanlý Ali mi?
KORO — Ali kurtardý.
ÞERÝF — Gayri zemberek kuruldu. Söz kâr etmez bunlara…
DERVÝÞ — Sinekli, Sinekli olanda dokuz yýl mahpusluk þerefi hangi faniye nasip oldu?
182
KORO — Olmadý.
DERVÝÞ — Bugüne dek kimin karýsýna, kýzanýna kem gözle baktý?
KORO — Kimsenin.
DERVÝÞ — Eli, ne vakit harama uzandý?
KORO — Hiçbir vakit.
DERVÝÞ — Sahapsýz kaldýðý için þamar oðlanýna dönen Sinekli’ye bir baþ lazým mý deðil mi?
KORO — Ýlazým…
DERVÝÞ — Öyleyse hepinizin yaþlý gözlerinden öperim. Gözünüz aydýn olsun arkadaþlar!
(Hapþýrýr.) Ýþte, o baþa gavuþtuk gayrý…
KORO — Gavuþtuk gayrý…
DERVÝÞ — (Hapþýrýr, mendil aranýr.) Mendili evde býrakmýþým. Tuh Allah gahretsin!
KORO — (Kendilerini kaptýrmýþ.) Gahretsin!
DERVÝÞ — Bunu size söylemedim, kendime söyledim.
KORO — Gendine söyledin.
DERVÝÞ — Susun artýk, gonuþma bitti!
KORO — Gonuþma bitti.
ÞERÝF — Halk harekete geldi. Durduramazsýn artýk...
KORO — Durduramazsýn artýk.
TEMEL — Ali Abi geliyor. Ali Abi geliyor.
Y. M. KOROSU — Yuuuuh!
KORO — Geliyor. Aslan geliyor. Savulun, aslan geliyor!
Y. M. KOROSU — Yaðcýlar, yaðcýlar, yaðcýlar…
YAÞLILAR KOROSU — Ya Ali, ya Ali; (Goygoycular gibi baþlarýný iki yana sallayarak) ya
Hasan, ya Hüseyin; ya Hasan…
NURÝ — Susun be!..
TEMEL — Keþanlý Ali’yi istiyoruz. Keþanlý konuþsun!
KORO — Keþanlýyý isteriz, Keþanlý konuþsun!
(Taraftarlarý konuþmasý için Ali’ye ýsrar ederler. Ali karþýsýndaki iskemlenin üstüne çýkar.)
ALÝ — Sevgili Sinekli halký!
KORO — (Alkýþlar) Yaþa!
ALÝ — Muhterem seçmenler!
KORO — (Alkýþ) Var ol!
ALÝ — Aziz vatandaþlarým!
KORO — (Alkýþ) Nur ol!
Y. M. KOROSU — Yaðcýlar, yaðcýlar. (Kaynana zýrýltýlarý) Oh, oh, oh; güm, güm, güm.
ALÝ — (Onlara doðru kükreyerek) Susun! (Birden herkes týss olur. Ali, sertliði ile tezat teþkil eden
bir yumuþaklýkla) Sevgili vatandaþlarým! Cuma namazýnda idim. Ondan biraz geciktim.
Büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öperim…
(Temel, ne söz ne söz gibilerden bir el iþareti yapar.)
NÝYAZÝ — (Seyircilere) Mapýsta bilem beþ vakit namazý býrakmamýþ. Ehlidin, Ali’yi boþunamý
tutuyor?
ALÝ — (Devam ederek) Bugün, bütün Sinekli aynasýz bir açmazda bulunuyor. Damlarýnýzý yýkacaklar,
neden? Çünkü her gün hýr gür, kavga, dalaþ. Burada birlik, minganez arkadaþlar. Birlik olmayan yerde
dirlik de olmaz.
KORO — Nerede birlik orada dirlik. Nerde birlik orda dirlik…
Y. M. KOROSU — Nerde çokluk orda yokluk. Nerde çokluk orda yokluk…
ALÝ — Söz misali þu saman çöpünü alalým. (Çöpü kýrar.) Tek çöpü her çocuk bilem kýrar. (Bir
tutam çöp alýr, dener.) Ama yüz tane, bin tane, on yüz bin tane saman çöpü bir araya gelse…
Sýkýysa kýr bakalým! Ben uzun laf edemem. Ne ediðimi anlayýverin iþte.
TEMEL — Bundan kuvvetli söz mü olur?
HAFÝZE — Ne dimek? Besbelli bir þey.
ALÝ — Ben bu dünyaya bir kerem gelmiþim arkadaþým. Altý mikrobun canýný daha cehenneme
göndermeden gidersem emdiðim helal süt, haram olmaz mý?
TEMEL — Adamda telakat var.
183
ALÝ — Ýþte herkesler burada. Benim þahsým, namusum hakkýnda itirazý olan varsa buyursun
çýksýn!
ZÝLHA — (Kalabalýðý yarýp çýkarak) Benim söyleyecek iki çift lafým var. Bu adam gaatilin biridir.
Dayýmý vurdu. Hepiniz biliyorsunuz. Gendinize gaatilden mýhtar mý seçeceksiniz?
ALÝ — Sen bunu bana…
ZÝLHA — Gaatil deðil misin, yalan mý?
ALÝ — (Çok üzgündür.) Gayri ben ne söyleyim. Nezaketine diyecek yok. Bir hoþ geldin demeden
katil deyip çýktýn.
NÝYAZÝ — Elini neden buladý kana? Senin, benim namusum, iffetim için…
ZÝLHA — Ben, namusumu, iffetimi gendim gorurum bizzat evelallah!
2. KONDULU — Essah. Çamur Ýhsan’ý vurdu. Essah.
ZÝLHA — Mevla’m da onu yere vurur inþallah. Gençliðine doymadan gitsin. Allah bin belasýný
versin. Tuh. (Tükürür gider. Ali, ne yapacaðýný þaþýrýr. Derviþ, onun koluna girip yatýþtýrýr.)
TEMEL — Sinekli’nin namusu için mapusta dokuz yýlýný feda et, sonra…
SÝPSÝ — Hangi dokuz yýl. Dört yýl yattý. Beþi, aftan kaynadý, ne haber?
(Temel, Sipsi’ye tekme atar. Ýki taraf birbirleriyle kapýþýr. Polisler koþar gelir, ayýrýr.)
Ali, muhtar seçilir ve kendi hazýrladýðý birtakým kurallarý mahalleliye okumak için hazýrlanýr.
BÜYÜK ÞENLÝK VE DANS
TABLO IV
Projeksiyon: Keþanlý Ali kondularýn efesi veyahut ittihattan kuvvet doðar.
Dekor: Ayný
TEMEL — Susalým arkadaþlar. Yeni muhtarýnýz Keþanlý Ali faaliyet programýný okuyacak.
SARHOÞ RASÝH — Ne vakit yazmýþ ki.
NURÝ — Dün gece Ýstidacý Derviþ Dayý’yla birlikte kaleme aldýlar.
SÝPSÝ — Amma iþtahlý imiþ.
ALÝ — Susun!
1. KONDULU — Demokrasi var. Fikir beyan etmek yasak mý?
TEMEL — Kes sesini be! Bak hâlâ söyleniyor.
NURÝ — Demokrasi, seçim bitene kadardý.
ALÝ — Ýstesem hiç danýþmam… Bildiðimi okurum. Adam saydýk sizi, okuyoruz iþte.
LÜTFÝYE — Oku oðlum oku, sen onlarýn kusuruna bakma...
ALÝ — (Bir tuvalet kâðýdý rulosuna yazdýðý müsveddeyi okumaya baþlar.) Bir: Sinekli’de bir huzur
rejimi kurulmuþtur. Maraza çýkarýp bunu bozanýn evi mailiinhidam dalgasý ile yerle bir edilecek;
menkul, gayrimenkul, emvalinevaziyet edilecektir. Duyduk duymadýk demeyin!
SESLER — Doðru çok güzel.
1. KONDULU — Hani zorbalýk kalkýyordu?
KORO — Olacak artýk o kadar...
ALÝ — Faizci Temel’i maliye, istidacý Derviþ’i hukuk
müþaviri nasb ve tayin ettim.
SESLER — Tebrik ederiz… (Temel ve Derviþ,
tebrik edilirler.)
ALÝ — Her kahvede iki el mano bana yani yardým
fonuna aittir. Vermeyene kirpi kürkü giydiririm, oyun
bozanlýðýn âlemi yok ha!..
SARHOÞ RASÝH — Hani mano kalkýyordu?
KORO — Olacak artýk o kadar…
ALÝ — Benim kahvede bir ýrgatlar, bir hizmatçýlar
bir de taksi kâhyalarý birliði kurulmuþtur. Bundan
böyle bozanlýðýn âlemi yok ha!.. Bundan böyle
kimse þehirle baþýna buyruk iþ anlaþmasý yapamaz.
Çamaþýra, orta hizmetine, sütnineliðe, fabrika iþçiliðine
gidecek kadýn ve kýzlar, adlarýný þimdiden Hafize’ye
Keþanlý Ali Destaný oyunundan bir sahne
yazdýrsýnlar…
184
2. KONDULU — Bak, akraba koruyor…
Zilha, Müteahhit Ýhya Onaran’ýn evinde çalýþmaya baþlar.
TABLO VIII
Projeksiyon: Deli bozuk Zilha demiþler buna. Öç alacak elbet. Otuz derste medeniyet.
Dekor: Onaranlarýn evinde küçük bir salon.
ZÝLHA — Ne diyordum efendicaðzýma söyleyim. Beni bu eve evladýmaneviyatlýk aldýlar. Bir
çocuðu bir de Þamama’yý gezdiriyorum. Ýþim o kadar. Þamama, evin köpeði. Burada medeniyet
varmýþ be! Eskiden ayaklarýmý aydan aya yýkardým. Hem de çorabýmý çýkarmadan. Oldu olacak
ikisi birden yýkansýn diye. Þimdi her gün banyo yapýyorum. Her Allah’ýn günü yýkanan deri ne
kadar yumuþak oluyormuþ meðer. Amonyak kokusuna öyle alýþmýþým ki burada temiz hava ilkin
ciðerime dokandý. (Gider, masanýn üstünden bir resim alýp gösterir. ) Filiz’in babasý Bülent Bey,
illetli fakir; karýsý evden kaçmýþ. Adam da böyle sönmüþ fenere dönmüþ. Ýhya Bey, doktorlara
ne paralar yedirmiþ… Nafile… Malankoli diyorlar, düþman baþýna. Bana bazen tuhaf koyun gibi bakar.
(Taklidini yapar.) Çok dokanýyor içime. Hani birinci perdede çiþini bile unutan bunak profesör
vardý ya deli doktoruymuþ meðer o. Küçük beye þimdi o bakýyor. Ýkide bir evde. Benim kýlýk
kýyafetime bile karýþýyor. Yok saçýný þöyle tara, yok gözünü böyle boya. Deli mi ne? Ýhya Bey,
buba adam. Tuttuðu altýn olsun neme lazým. Beni kýzý gibi sever. Sen bizim ailenin maskotusun
kýz diyor. Uður getiriyormuþum diye arada bir makas da alýr. Olacak artýk o kadar. Madam
Olga’ya tenbihat geçmiþ. Bana oturup kalkma, konuþma öðretsin diye.Kim bilir, belki de iyi bir
kýsmet çýkarsa sevabýna everecekler. Dünyada hayýr sahablarý daha ölmedi… (Kapý vurulur.)
Madam galiba. Sen misin madamcýðým, buyur…
OLGA — Dün sana öðrettiðim dersi ezberledin?
ZÝLHA — (Bir çekmeden okul defterini alýr.) Ezberledim madam.
OLGA — Oku.
ZÝLHA — Sen oku, sen çok güzel okuyorsun.
ÝSTÝL ÝLEN NEZAKETLEN ÞARKISI
OLGA —
Sivilizasyon
Ne fabrika demektir
Ne de atom patlatýp
Dünyayý yere sermektir
Sivilizasyon
Etiket bilmek
Ve bunu tatbik edebilmektir.
Nezaketle atýlan kazýk
Kazýk deðildir artýk
Burnunu karýþtýr
Ama zerafetlen
Ýstil ilen nezaketlen
Sýrtýný kaþý
Yalnýz iyi yakýþtýr
Ýstil ilen nezaketlen
Sivilizasyon
Ne fabrika demektir
Ne de atom patlatýp
Dünyayý yere sermektir
Sivilizasyon
Etiket bilmek
Ve bunu tatbik edebilmektir.
Ýnsan her yerde ayný kumaþ
Yalnýz istili deðiþik biraz
Ýstil ilen nezaketlen
Adam öldür suç olmaz
Ali, kendisine kýzgýn olan Zilha’nýn gönlünü alýr. Zilha ile Ali, kavuþacaklarý anda gecekondularý
yýktýrmak isteyen müteahhidin adamý Cafer, Ali’yi öldürmek üzere ortaya çýkar. Cafer, Ali’ye ateþ
eder. Ali, silahýn üzerine atlar. Boðuþma sýrasýnda silah sesi duyulur. Ali, yanlýþlýkla Cafer’i vurur.
KEÞANLI
DESTANI
Polis
düdükleriALÝ
ve siren
sesleri arasýnda Ali tutuklanýr.
185
KORO
— Of, off…
Sinekli’de durulmuyor, yastan
Saðýndan vuruldun, soluna yaslan
Hey Ali, koç Ali, babamýz Ali
Analar doðurmaz böyle bir aslan
Küçükleri severdi
Büyükleri sayardý
Bir bayramdan bayrama
Namaz da bilem kýlardý
Morgol gömlek giyerdi
Gümüþ köstek takardý
Hafif þehla bakardý
Yaktý mý kalpten yakardý
Býçaða hiç dönmezdi
Perva nedir bilmezdi
Açýk tetik mi gördü
Üstüne üstüne giderdi.
Kaþta býçak yarasý
Yüzde Halep çýbaný
Kurþun yemiþ ayaðý
Belli belirsiz aksardý
Beyler tuzaðýndan kurtulamadý
Lüveri çalýndý toplayamadý
Zilha’yý doyarak koklayamadý
Namertçe vuruldu koç yiðit Ali
Kondularý yýkýlmaktan korudu
Su getirdi, alantrik kodurdu
Yol yaptýrdý, dokuz çeþme açtýrdý
Ele güne bizi adam saydýrdý
...
Koro, bunlarý okur; polisler Ali’yi götürürken sahne alýnlýðýndaki Ali’nin prologdaki dosya resmi
akseder. Þerif Abla, sahne önüne ilerler. Kýssadan hisseyi söyler.
KISSADAN HÝSSE
Sayýn baylar bayanlar
Bizi seven ihvanlar
Burada biter kýssamýz
Gördünüz iþittiniz
Aydýn kiþilersiniz
Siz bunu yemezsiniz
Kaldýrýn örtüleri
Üfürün þu tülleri
Böyle iþte çoðu destan
Destan iþin afyonu
Kaldýrdý mý altýndan
Ali Cengiz oyunu
Arayýn bulursunuz
Kazýyýn görürsünüz
Yanlýþ mý öyle deðil mi
Neden sus pus oldunuz
Biz yutarýz cahiliz
Yumruk kadar kafamýz
Ama sizler okumuþ
Gözlük bilem takýnmýþ
Yoksa sen de bizcilen
Saf mýsýn ey ehali
Bizim kadar kolayca
Kanar mýsýn ehali
Haldun TANER
Keþanlý Ali Destaný
Keþanlý Ali Destaný adlý tiyatro metnini sýnýfta canlandýrýnýz.
1. a. Keþanlý Ali Destaný adlý tiyatro metninde meydana gelen olaylarý tespit ediniz.
b. Tespit ettiðiniz olaylarýn metnin dramatik örgüsünü nasýl meydana getirdiðini bir grafik þeklinde gösteriniz.
c. Tiyatro metinlerinin kiþileri ile fabl veya masal metinlerinin kiþileri arasýndaki farktan hareketle
Keþanlý Ali Destaný adlý tiyatro metnindeki dramatik örgünün niçin düzenlendiðini söyleyiniz.
ç. Keþanlý Ali Destaný adlý metindeki olay örgüsünün yaþanýlan gerçeklikte bir kiþinin baþýndan aynen geçmesi mümkün müdür? Niçin? Tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonuçlarý sözlü olarak ifade ediniz.
186
2. a. Keþanlý Ali Destaný adlý metnin kiþilerini tespit ediniz.
b. Tespit ettiðiniz kiþileri metinde sergiledikleri toplumsal ve ahlaki tavýr ve tutum açýsýndan
tahlil ediniz. Buna göre metnin kiþilerini aþaðýdaki tabloya yazarak gruplandýrýnýz.
Ýyiler
Kötüler
Ezenler
Ezilenler
c. Metnin dramatik örgüsünü nasýl etkilediðini tespit edebilmek için Keþanlý Ali Destaný adlý
metindeki kiþilerin hangi iþlevi yüklendiklerini sözlü olarak ifade ediniz.
3. Keþanlý Ali Destaný’ ndaki kiþilerle metinde söz edilen dönemde karþýlaþmak mümkün
müdür? Neden?
4. Keþanlý Ali Destaný’ ndaki olaylarýn geçtiði mekân ya da mekânlarla gerçek hayatta da
karþýlaþýlabilir mi? Buradan hareketle mekânýn metnin bütününde oynadýðý rol üzerine
düþüncelerinizi sözlü olarak ifade ediniz.
5. a. Keþanlý Ali Destaný’ ndaki kiþilerin belirgin hareket, davranýþ ve kýyafet özellikleri hakkýnda
neler söylenebilir?
b. Buradan hareketle Keþanlý Ali Destaný’ ndaki kiþiler kýyafet, hareket ve davranýþlarýyla
esere neler kazandýrmýþlardýr? Sonuçlarý defterinize yazýnýz.
6. Yazar Keþanlý Ali Destaný’ daki mekân, zaman ve kiþilerin karakter özelliklerini farklý anlatsaydý eserin yapý ve anlatýmýnda neler deðiþirdi? Buradan hareketle kiþi, zaman ve mekân arasýndaki iliþkiyi sözlü olarak ifade ediniz.
7. a. Keþanlý Ali Destaný’ ndaki ön plana çýkan karakter ve tipler kimlerdir?
b. Bu karakter ve tiplerin sosyal problemlere yaklaþýmlarý hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Sözlü olarak ifade ediniz.
8. a. Keþanlý Ali Destaný adlý tiyatro metninde iþlenen temayý tespit ediniz.
b. Buradan hareketle Keþanlý Ali Destaný adlý tiyatro metninin temasý ile Cumhuriyet
Döneminin sosyal hayatý ve gerçekliði arasýndaki iliþkiyi söyleyiniz.
c. Muhtarlýk seçimini ve Zilha’ nýn Ýhya Onaran’ ýn evine gidiþiyle yaþadýðý deðiþimi
dikkate alarak Cumhuriyet Döneminde sosyal kurumlarda ve ailede yaþanan deðişim ile ilgili neler
söyleyebilirsiniz?
9. Aþaðýda Cumhuriyet Dönemi Türk tiyatrosunda ele alýnan konular bir þema olarak verilmiþtir.
Keþanlý Ali Destaný’ nda bu konularýn hangisinin ya da hangilerinin yansýtýldýðýný sözlü olarak ifade ediniz.
Âdet ve
gelenekler
Kanaatkârlýkaþýrý tüketim
Deðiþen yaþam
tarzýnýn beraberinde
getirdiði aile dramlarý
Toplumun deðer
çatýþmasýnýn somutlaþtýrýlmasý
Osmanlý tarihine ait
þahsiyet ve olaylar
Cumhuriyet
Dönemi Türk
Edebiyatýnda Ele
Alýnan Konular
Sorumluluksorumsuzluk
Toplumsal ve
ekonomik
adaletsizlik
Gecekondularda
yaþayan
insanlarýn problemleri
Köy gerçekliði
Yakýn geçmiþin eleþtirilmesi
187
10. Keþanlý Ali Destaný’ ndaki olaylarýn ve kiþilerin düþünce (mesaj) ile iliþkisini aþaðýdaki þemayý da
dikkate alarak belirleyiniz.
Düþünce (Mesaj)
Keþanlý Ali
Destaný
Kiþiler
Olay
11. Keþanlý Ali Destaný’ ndaki kiþilerden hangisi ya da hangileri toplumcu gerçekçiliðe baðlý bir
yazar olan Haldun TANER’ in sözcülüðünü üstlenmektedir? Bu bize yazarýn amacý ve eserdeki tutumu hakkýnda hangi ipuçlarýný vermektedir? Sözlü olarak ifade ediniz.
12. Keþanlý Ali Destaný’ nda geçen olaylarýn ve kahramanlarýn sembolik deðerlerini belirleyiniz.
13. ZÝLHA —Ne diyordum efendicaðzýma söyleyim. Beni bu eve evladýmaneviyatlýk aldýlar. Bir
çocuðu bir de Þamama’ yý gezdiriyorum. Ýþim o kadar. Þamama, evin köpeði. Burada medeniyet
varmýþ be! Eskiden ayaklarýmý aydan aya yýkardým. Hem de çorabýmý çýkarmadan. Oldu olacak
ikisi birden yýkansýn diye. Þimdi her gün banyo yapýyorum. Her Allah’ ýn günü yýkanan deri ne kadar
yumuþak oluyormuþ meðer. Amonyak kokusuna öyle alýþmýþým ki burada temiz hava ilkin ciðerime
dokandý. (Gider, masanýn üstünden bir resim alýp gösterir.) Filiz’ in babasý Bülent Bey, illetli fakir;
karýsý evden kaçmýþ. Adam da böyle sönmüþ fenere dönmüþ. Ýhya Bey, doktorlara ne paralar
yedirmiþ… Nafile… Malankoli diyorlar, düþman baþýna. Bana bazen tuhaf gibi bakar. (Taklidini
yapar.) Çok dokanýyor içime. Hani birinci perdede çiþini bile unutan bunak profesör vardý ya deli
doktoruymuþ meðer o. Küçük beye þimdi o bakýyor. Ýkide bir evde. Benim kýlýk kýyafetime bile
karýþýyor. Yok saçýný þöyle tara, yok gözünü böyle boya. Deli mi ne? Ýhya Bey, buba adam. Tuttuðu
altýn olsun neme lazým. Beni kýzý gibi sever. Sen bizim ailenin maskotusun kýz diyor. Uður getiriyormuþum diye arada bir makas da alýr. Olacak o kadar. Madam Olga’ ya tenbihat geçmiþ. Bana oturup kalkma, konuþma öðretsin diye. Kim bilir, belki de iyi bir kýsmet çýkarsa sevabýna everecekler.
Dünyada hayýr sahablarý daha ölmedi…(Kapý vurulur.) Madam galiba. Sen misin madamcýðým,
buyur…
a. Yukarýda verilen monologda Zilha’ nýn yaþadýðý olaylar karþýsýndaki duygularýný abartýlý bir
þekilde ifade ettiði söylenebilir mi? Neden? Sözlü olarak ifade ediniz.
b. Bu monologda kültür deðiþiminin yansýtýlýp yansýtýlamadýðýný sebepleriyle birlikte söyleyiniz.
14. “ Gecekondu, telefon, köpek gezdirmek, sivilizasyon, fabrika, atom, etiket, seçme ve
seçilme” kelime ve kavramlarýnýn Türk tiyatrosuna niçin girdiðini söyleyiniz.
15. Keþanlý Ali Destaný adlý tiyatro metninde bireysel bunalým yaþayan kahramanlara yer
verilmiþ midir? Sözlü olarak ifade ediniz.
16. “ Horozu çok olan köyde sabah erken olurmuþ” , “ Taraflar, ince taktiklerle seçime giriyorlar.
Bakalým þimdi suret ne gösterecek” , “ Keþanlý Ali, kondularýn efesi. Veyahut ittihattan kuvvet
doðar.” , “ Sinekli’ de devrisaadet. Ali, torik iþletip namlu gösterip olmayacaklarý oldurtuyor.” ,
“ Delibozuk Zilha demiþler buna. Öç alacak elbet. Otuz derste medeniyet.” , “ Gecekondu efesi
Keþanlý Ali ile inþaat kralý Ýhya Onaran karþý karþýya.” , “ Zilha’ nýn rüyasý kýsa sürüyor. Nevvare’ nin
eve dönüþü. Saraydan (yanlýþ) kýz kaçýrma.” , “ Oyun dediðin hissî olmalý; ahlaki, inzibati olmalý.
Sonunda
bir dersiibret
çýkmalý.
bu iþ, tablo
burada
bitmeli.” “ projeksiyon” adý
Haldunvatandaþa
TANER, Keþanlý
Ali Destaný
adlýPolise
tiyatrogöre
metninin
baþlarýnda
Haldun TANER, Keşanlı Ali Destanı adlı tiyatro metninin tablo başlarında “ projeksiyon” adı
altında yukarıdaki ifadeleri kullanarak dönemin hangi unsurlarını eleştirmiştir? Sözlü olaraf ifade
ediniz.
188
17. a. Keþanlý Ali Destaný adlý tiyatro metnindeki kahramanlarýn sosyal hayatla iliþkisini
belirleyerek aþaðýdaki tabloya yazýnýz.
Kiþiler
Sosyal Hayatla Ýliþkileri
Keþanlý Ali
Zilha
Nuri
Sipsi
Olga
Kondulular
Zayýf Polis
Þerif
Hidayet
Temel
Derviþ
Niyazi
Hafize
Sarhoþ Rasih
Lütfiye
b. Yukarýdaki tabloda verilen kiþilerin, eserdeki olaylarýn geçtiði tarihî dönemle iliþkisini sözlü
olarak ifade ediniz.
18. a. Keþanlý Ali Destaný’ ndaki zaman unsuru çýkarýlýr ya da deðiþtirilirse metinde nasýl bir
deðiþme olur? Niçin? Sözlü olarak ifade ediniz.
b. Metindeki zamanýn eserin yazýldýðý dönemle iliþkisini belirleyerek defterinize yazýnýz.
19. DERVÝÞ —
…Ali hakkýnda ne konuþayým. Aha, tarih konuþmuþ onun hakkýnda. Destaný
var iþte ortada, hep ezber biliyoruz, çok þükür.
KORO —Yaþa, var ol!
DERVÝÞ —Böyle bir kabadayý kaç asýrda yetiþir, söyleyin arkadaþlar!
KORO —Yetiþmez…
DERVÝÞ —Sinekli’ yi Çamur Ýhsan mikrobundan Teke mi Çakal mý kurtardý? Yoksa Keþanlý Ali mi?
KORO —Ali kurtardý.
ÞERÝF —Gayri zemberek kuruldu. Söz kâr etmez bunlara…
DERVÝÞ —Sinekli, Sinekli olanda dokuz yýl mahpusluk þerefi hangi faniye nasip oldu?
KORO —Olmadý.
DERVÝÞ —Bugüne dek kimin karýsýna, kýzanýna kem gözle baktý?
KORO —Kimsenin.
DERVÝÞ —Eli, ne vakit harama uzandý?
KORO —Hiçbir vakit.
DERVÝÞ —Sahapsýz kaldýðý için þamar oðlanýna dönen Sinekli’ ye bir baþ lazým mý deðil mi?
KORO —Ýlazým…
DERVÝÞ —Öyleyse hepinizin yaþlý gözlerinden öperim. Gözünüz aydýn olsun arkadaþlar!
(Hapþýrýr.) Ýþte, o baþa gavuþtuk gayrý…
KORO —Gavuþtuk gayrý…
DERVÝÞ — (Hapþýrýr, mendil aranýr.) Mendili evde býrakmýþým. Tuh Allah gahretsin!
KORO —(Kendilerini kaptýrmýþ.) Gahretsin!
DERVÝÞ —Bunu size söylemedim, kendime söyledim.
189
KORO — Gendine söyledin.
DERVÝÞ — Susun artýk, gonuþma bitti!
KORO — Gonuþma bitti.
ÞERÝF — Halk harekete geldi. Durduramazsýn artýk...
KORO — Durduramazsýn artýk.
TEMEL — Ali Abi geliyor. Ali Abi geliyor.
ÝMAM — Bir evde geçim olmaz çok söylerse kaynanasý
MAHALLELÝ — Oooo… Oooo… Oooo… Oooo!..
KARAGÖZ — (Sýçrayarak) Güm!..
ÝMAM — Arabistan’dan gelir balçýk hurmasý!..
MAHALLELÝ — Oooo… Oooo… Oooo… Oooo!..
KARAGÖZ — (Sýçrayarak) Güm!.. Çattýk be!..
ÝMAM — Pilav, zerde hazýrlanmýþ, gelir kaþýk sedasý!..
MAHALLELÝ — Oooo… Oooo… Oooo… Oooo!..
KARAGÖZ — (Sýçrayarak) Güm!..
ÝMAM — Gelin haným güzel amma kelmiþ koca kafasý!..
MAHALLELÝ — Oooo… Oooo… Oooo… Oooo!..
KARAGÖZ — (Sýçrayarak) Güm!..
ÝMAM — Elbiseye meraklýdýr hem boyalý kundurasý!
MAHALLELÝ — Oooo… Oooo… Oooo… Oooo!..
KARAGÖZ — (Sýçrayarak) Güm!..
ÝMAM — Bitten zengin olmuþ abasýnýn yakasý!..
MAHALLELÝ — Oooo… Oooo… Oooo… Oooo!..
KARAGÖZ — (Sýçrayarak) Güm!.. Ay, aman bittim be!.. Yeter artýk yahu!..
ÝMAM — Bissürûru, veþþurûru, velmürûru, velubûr!..
MAHALLELÝ — Oooo… Oooo… Oooo… Oooo!..
KARAGÖZ — (Sýçrayarak) Güm!..
ÝMAM — Duamýz yarýya geldi, hâlâ kahveler eylemedi zuhur!..
MAHALLELÝ — Oooo… Oooo… Oooo… Oooo!..
KARAGÖZ — (Sýçrayarak) Güm!..
ÝMAM — Elhamâmý, vettasý vettârak, ayaklar çýrýlçýplak!..
MAHALLELÝ — Oooo… Oooo… Oooo… Oooo!..
Yukarýda geleneksel seyirlik oyunlardan biri olan Karagöz ile Cumhuriyet Dönemi ürünü olan
Keþanlý Ali Destaný’ndan birer bölüm alýnmýþtýr. Bu metinleri karþýlaþtýrarak;
a. Aralarýndaki benzerlikleri tespit ediniz.
b. Aralarýndaki farklýlýklarý toplumcu gerçekçi bakýþ açýsýný da dikkate alarak söyleyiniz.
20. Araþtýrmalarýnýzdan hareketle Keþanlý Ali Destaný adlý metinde epik tiyatronun özelliklerini
ve sahne düzeninin ne þekilde olduðunu sözlü olarak ifade ediniz.
21. Okuduðunuz metni ve araþtýrmalarýnýzý dikkate alarak Haldun TANER’in fikrî ve edebî yönü
hakkýndaki düþüncelerinizi yazýlý olarak ifade ediniz.
22. Keþanlý Ali Destaný adlý metinle yazarý arasýnda nasýl bir iliþki olduðunu sözlü olarak ifade
ediniz.
23. Keþanlý Ali Destaný’nın temasý ile Türk inkýlaplarýndan hangisini iliþkilendirebilirsiniz? Niçin?
Sözlü olarak ifade ediniz.
190
SOKRATES SAVUNUYOR
Birinci Perde
Birinci Sahne
(Atina’da bir alan: Sabah. Yer yer dikilmiþ, uyuyan Atinalýlar, arkalarý dönük. Sokrates girer, ak
saçlý bir koca ama dinç mi dinç. Ayakta uyuyanlarý görünce acý acý güler.)
SOKRATES —
I. YURTTAÞ —
SOKRATES —
I. YURTTAÞ —
SOKRATES —
(I. Yurttaþ’ý omzundan sarsarak) Hey!
(Esneyerek döner.) Kim o?
Güneþ!
Ne?
Çok oluyor güneþ doðalý.
Uyan artýk, Atinalý!
I. YURTTAÞ — Ne yapmalý uyanýp da?
SOKRATES — Uyan da düþün!
I. YURTTAÞ — (Gözlerini açarak) Neyi?
SOKRATES — Olup bitenleri.
I. YURTTAÞ — (Uyuklayarak) Peki.
SOKRATES — Düþünüyor musun?
I. YURTTAÞ — (Gözlerini aralayarak) Neyi?
SOKRATES — Toplayýp toplayýp götürüyorlar yurttaþlarý,
sorguya çekiyorlar ikide bir.
Güvenliði korumak içinmiþ bunlar.
Sen, Atinalý bir yurttaþ olarak
Ne düþünüyorsun bu konuda?
I. YURTTAÞ — (Tedirgin) Sýrasý mý þimdi bunun?
SOKRATES — Ne zamanmýþ sýrasý bunun?
I. YURTTAÞ — Ne bileyim ben! Elbet vardýr bir sýrasý.
Vay canýna! Ne düþünüyorum bu konuda ha!
Ben mi ne düþünüyorum? Ben?
SOKRATES — (Alaylý gülerek) Evet, sen kendin.
(I. Yurttaþ düþünmeye baþlar. Sokrates, Apollodoros’u sarsar.)
APOLLODOROS — (Gülümseyerek açar gözlerini.)
Amma da geç olmuþ… Uyku deðil dipsiz kuyu
Düþ babam düþ, düþ babam düþ!
SOKRATES — (Omzundan tutarak)
Düþün de düþme dostum, düþün!
Gereðinden fazla uyumak
ölüme çalýþmaktýr büsbütün.
(Apollodoros iyice uyanarak sevinir, Sokrates’e sokulur. Sokrates tam baþka birine gidecekken
I. Yurttaþ’ýn uyuyakaldýðýný görür, koþup omzundan sarsar.)
Uyan be adam, uyan!
Uyan da düþün, düþün de uyan!
(Sesinden öbür Atinalýlar yavaþ yavaþ dönerek gözlerini kýrpýþtýrýrlar. Sokrates her birine ayrý
ayrý koþarak sarsar.)
SOKRATES — (II. Yurttaþ’a) Seçmek nedir?
II. YURTTAÞ — (Bocalar.) Seçmek mi? Seçmek… (Uyuklar.)
SOKRATES — (Omzundan sarsarak)
Seçmek, evet seçmek!
Kendinden geçmek deðil. (III. Yurttaþ’a)
Sen söyle, nedir seçmek?
III. YURTTAÞ — (Düþünür, birden sevinerek)
Olmuþ elmayý
hamýndan ayýrmaktýr seçmek!
191
SOKRATES — (Alaylý)
Aferin! Peki,
olmuþ insaný hamýndan ayýrmak?
III. YURTTAÞ — (Bön bön) O da seçmek…
SOKRATES — Elmayý armuttan ayýrmak ne peki?
III. YURTTAÞ — O da…
(Sokrates, I. Yurttaþ’a bakar sert sert, adam onun baktýðýný görür görmez yoðun bir düþünmeye
girer.)
I. YURTTAÞ — (Kendi kendine)
Ben ne düþünüyorum bu konuda?
Ben yani. Kendim!
SOKRATES — (I. Yurttaþ’a) Sen söyle bakalým, neymiþ seçmek!
I. YURTTAÞ — (Kendisi bulmuþ gibi)
Olgun elmayý
hamýndan ayýrmaktýr seçmek.
Yok, yok! Olgun insaný hamýndan ayýrmak.
Elmayý armuttan ayýrmak yani!
SOKRATES — (Kendi kendine, alaylý)
Ayýrýn bakalým elma kafalýlar
olgun elmayý hamýndan!
Ayýrýn bakalým armut kafalýlar,
armudu elmadan! (Apollodoros’a)
Sen söyle.
APOLLODOROS — Seçmek, güzeli çirkinden ayýrmaktýr.
SOKRATES — Peki, doðruyu eðriden ayýrmak?
(Apollodoros bocalar, utanýr.)
KRÝTON — O da seçmek.
SOKRATES — Ýyiyi kötüden ayýrmak ne peki?
YURTTAÞLAR — (Hep birden atýlarak) Seçmektir!
SOKRATES — (Alaylý) Son seçimde oy kullandýnýz mý siz?
YURTTAÞLAR — Demokrasi çaðýnda deðil miyiz!
SOKRATES — (Gezinerek)
Seçmek nedir bilmeden seçen kiþi
dala tutunayým derken yýlana sarýlabilir.
(Uyuklayan birini omzundan sarsarak)
Seçmek bilinçli olmak demektir,
bilinçli olmak da düþünmek.
(Bir süre dalar. Kendisini þaþkýnlýk içinde seyredenlere)
Her türlü tehlikeye karþý uyanýk olmak gerek.
I. YURTTAÞ — Yabancýlarý mý demek istiyorsun Sokrates?
SOKRATES — (Gülümseyerek)
Daha korkulu deðil mi içimizdeki düþman?
APOLLODOROS — Yurdunu satmaya hazýr kiþi, öyle ya
daha yýkýcý olur dýþarýdaki düþmandan.
SOKRATES — (II. Yurttaþ’a)
Peki, içimizde her birimizin
ta derinliðinde otað kuran düþman?
II. YURTTAÞ — (Þaþýrmýþ.) Anlayamadým bunu Sokrates!
SOKRATES — (Dalgýn dinleyen III. Yurttaþ’a)
Dün geniþ kemerli evinizin önünde
ak saçlý baban sana çýkýþýrken
gördüm ona nice bir hýnçla baktýðýný.
III. YURTTAÞ — (Þaþýrmýþ) Ben mi?
192
SOKRATES — “Hani þeytan diyor ki
Al þu bunaðý ayaðýnýn altýna
canýný armaðan et cehenneme!”
Ýhtiyar babanýn karþýsýnda
böyle geçirmiyor muydun içinden?
III. YURTTAÞ — (Daha da þaþýrmýþ.)
Ama hiç suçum yoktu benim Sokrates!
Peki, sen nerden biliyorsun bunlarý?
Yoksa sen miydin?
I. YURTTAÞ — (III. Yurttaþ’la alay ederek)
Bak nasýl da kaçýrdý aðzýndan!
Utanmýyor musun be adam
bir ayaðý çukurda baban için
böyle kötü þeyler düþünmeye!
(Gülüþmeler)
SOKRATES — Zaman zaman o þeytan
böyle þeyler fýsýldar hepimizin kulaðýna.
Kimsenin kimseyi ayýplamaya
hakký yoktur bu bakýmdan. Ancak…
APOLLODOROS — Ancak?
SOKRATES — Ancak bu fýsýldanan þeyleri
bastýrýp boðmayý bilmeyenlerdir
ayýplanmasý gereken.
III. YURTTAÞ — Peki, Sokrates kiþi nasýl söz geçirir,
nasýl buyruk altýna alýr kendini?
II. YURTTAÞ — Güzel, çekici þeyleri hele haram meyveyi
arzulayan biri var içimde hep
bana danýþmadan, izin almadan.
KRÝTON — Baþýna buyruk yaþayan biri.
APOLLODOROS — Onun istediðini istemekten
onu izlemekten baþka bir þey
yaptýðýmýz yok çoðu kez.
(Meletos ile Anitos sinsice girerler.)
SOKRATES — (Gezinerek)
Akýlla eðitmeliyiz yüreði, o yaban çocuðunu.
Her biri baþka yöne çeken azgýn tutkulara,
her biri baþ olmak isteyen zorba içgüdülere
gem vurmalýyýz düþünme gücüyle!
Ýç güvenliði saðlam kazýða baðladýk mý
daha güçlü oluruz dýþ tehlikeye karþý.
Yalnýz…
(Herkes merakla ona bakar.)
Düþmana karþý güçlü olmanýn ilk þartý
iyi tanýmaktýr düþmaný. Bir var ki…
(Herkes merakla bekler.)
Kendini tanýmayan tanýyamaz baþkasýný.
Öyle deðil mi?
(Gözlerini dinleyenlerin üzerinde gezdirir bir bir, onlar acaba hangimize soracak diye merak
ederken birden)
193
Meletos!
(Meletos þaþýrýr, bocalar; ötekiler gülüþünce daha da bozum olur. Sokrates, Melotos’un gözlerinin içine bakarak)
Kendi içini iyi bilen
ciðerini okur karþýsýndakinin!
Öyle deðil mi?
(Yurttaþlardan birinin arkasýna gizlenmeye çalýþan Anitos’a)
Anitos!
(Gülüþmeler. Meletos ile Anitos anlamlý anlamlý bakýþýrlar. Sokrates gezinerek)
Ýyi tanýyýn kendinizi Atinalýlar,
iyi tanýyýn kendinizi! Sonra da
düþmanýnýzý iyi tanýyýn.
Yurttaþlarla Sokrates arasýnda doðruluk, düþünmek, bilgi, iyilik ve uyanmak hakkýnda karþýlýklý
konuþmalar devam eder.
Ýkinci Sahne
(Yargý yeri: Oturmuþ sabýrsýz bekleþen Atinalýlar. Baþyargýç, yargýçlar ve savcý girerken yurttaþlar ayaða kalkarlar. Derken Sokrates, iki asker eþliðinde gelir. Ortadaki sanýk yerine oturur.
Askerlerden biri sahnenin saðýnda, öbürü solunda yer alýr.)
Sokrates, toplumun ahlaki deðerlerine baþkaldýrdýðý, halký isyana teþvik ettiði ve devleti
buhrana sürüklediði gerekçeleriyle hâkim karþýsýna çýkar. Sokrates, suçlamalara karþý savunmasýna baþlar.
SOKRATES — (Gezinerek) Atinalýlar! Neye karþý, kime karþý olursa olsun en ufak bir haksýzlýk,
Tanrý’ya karþý iþlenmiþ en büyük günahtýr. Demin savcý, þatafatlý sözlerle beni suçlayýnca kendinizden geçtiniz, karanlýk iþtahlarýnýz bulandýrdý aklýnýzý, beni kahretmeye kalktýnýz. Sonra beni dinlediniz, savcý uðradý hýþmýnýza. Bu nasýl iþtir Atinalýlar? Ayýp deðil mi size! Sizde utanma diye, arlanma diye bir þey yok mudur? Þimdi söyleyin bana yurttaþlarým, bel baðlamak olur mu sizin
yargýnýza?
YURTTAÞLAR — Olur mu Sokrates, olur mu!
SOKRATES — Hakkýn sesi denir mi sizin sesinize?
YURTTAÞLAR — Denir mi Sokrates, denir mi!
I. YURTTAÞ — Ölüm alsýn bizi!
YURTTAÞLAR — (Hep birlikte)
Ölüm alsýn bizi!
Ýyi ki sen varsýn, iyi ki!
Ölüm alsýn bizi!
SOKRATES — (Azarlayarak) Hayýr, Atinalýlar! Sapýtmayýn yine! Ölüm almasýn sizi! “Ýyi ki sen
varsýn!” diyorsunuz bana. Eksik olmayýn. Ama ben yaþýmý almýþým, bir ayaðým çukurda. Hem bin
yýl yaþasam da ne çýkar? Ey sevinci aslan aðzýndan koparanlar, ey acýyý her öðün ekmeðine katýk
edenler!
(Yurttaþlar aðlamaklý olurlar, suçlu suçlu boyunlarýný bükerler. Sokrates, gençlerden birinin
baþýný okþayarak)
Sevgili yurttaþlarým, varlýktaþlarým benim! Ülkemizin esenliðini, güvenliðini tek tek kiþilere baðlamaktan, çoban güdümü altýnda yaþamaktan vazgeçelim artýk. Aklý, ruhumuzun derinliklerinde
tepinip homurdanan içgüdüler üstüne egemen kýlalým artýk. Akla yalnýz akla göre yaþayalým artýk.
Aklýn hasat vakti geldi yurttaþlarým. Alacaðýnýz ürün bol olsun!
YURTTAÞLAR — Yaþa Sokrates!
Karþýlýklý suçlamalar ve savunmalar sonucunda yargýçlar kurulu, oy çokluðuyla Sokrates’e ölüm
cezasý verir.
Ýkinci Perde
Sokrates, zindana atýlýr. Kriton ve Apollodoros, Sokrates’i zindandan kaçýrmak isterler ancak
Sokrates bunu kabul etmez.
194
Dördüncü Sahne
(Saðda Atinalýlar: Kimi aþýk oynamakta kimi seyretmekte)
Ölüm cezasýnýn uygulanmasý için Sokrates meydana getirilir.
KRÝTON — Neden gülüyorsun Sokrates?
SOKRATES — Nasýl gülmezsin bu duruma Kriton?
GARDÝYAN — (Gözlerini silerek) Hangi duruma Sokrates?
SOKRATES — Mahkûm güler, gardiyan aðlar,
ne günlere kaldý saðlar!
(Gülüþürler. Sokrates gezinerek)
Gelelim asýl konumuza beyler:
Düþünce erleri yani bilgeler
yalnýz ölmek için çalýþýrlar durmadan.
Ama halk bilmez görünür bunu,
çünkü tembeldir, gerçeðin tek yüzüyle
daha rahat yaþanýr çünkü.
GARDÝYAN — Burayý pek anlayamadým ben.
APOLLODOROS — (Gülerek) Bir günde bilge olmak istiyor zindancýbaþý!
SOKRATES — Aklýný bulandýrmayan herkes
Her zaman çözebilir en karanlýk düðümleri.
GARDÝYAN — Yine de sen yardýmýný esirgeme Sokrates,
biraz daha açarak konuþ.
SOKRATES — Ölüm, ruhun bedenden ayrýlmasý deðil mi?
GARDÝYAN — Baþka ne olacak?
SOKRATES — Ruh deðil midir aklýn barýnaðý?
KRÝTON — Elbette.
SOKRATES — Bedenin baltalayýcý etkileri nice azalýrsa
onca baðýmsýz kalmaz mý akýl kendi yurdunda?
APOLLODOROS — Apaçýk, Sokrates!
SOKRATES — Öyleyse ruhu bedenden iyice bir ayýrmak,
akla mutlak baðýmsýzlýk saðlamak deðil de
nedir bilgelik, bile bile ölmek deðil de ne!
KRÝTON — Peki ama Sokrates, yaþamak
bu dünyada yaþamak deðil midir?
GARDÝYAN — Öyle ya!
APOLLODOROS — Burada deðil mi varýmýz yoðumuz?
GARDÝYAN — Yaa!
KRÝTON — Aklý öyle her þeyden baðýmsýz kýlmak
aykýrý düþmez mi akla, dostum?
J.L. David (1787) “Sokrates’in Ölümü”
195
SOKRATES — Her þey karþýtlýðýyla birlikte vardýr Kriton;
sýcaðýn karþýtý soðuk, güzelinki çirkin,
uyanýklýðýn karþýtý ise uyku.
Yaþamanýn karþýtý ne peki?
KRÝTON — Ölüm, tabii.
SOKRATES — Karþýtlar birbirinden doðmazlar mý?
KRÝTON — Elbette.
SOKRATES — Uyanýklýktan uyku doðar. Peki uykudan?
GARDÝYAN — (Atýlarak)
Uyanýklýk! Öyle ya.
Uykudan uyanmýyor muyuz her sabah!
APOLLODOROS — (Gülerek) Yaþa zindancýbaþý, sen de uyandýn gitti!
SOKRATES — Peki, dostlarým yaþamdan ne doðar?
APOLLODOROS — Ölüm.
SOKRATES— Peki, bilge dediðin
her þeyin kaynaðýný arayan deðil midir?
KRÝTON — Evet.
SOKRATES — Öyleyse yaþamak
ölümü aramaktýr bilge için.
APOLLODOROS — Ölmek yok olmaktýr ama Sokrates!
SOKRATES — (Gezinirken) Karþýtlar birbirinden...
(Ansýzýn dönüp gardiyana)
ne yapar demiþtik, zindancýbaþý?
GARDÝYAN — (Sýçrayarak) Doðar demiþtik!
SOKRATES— Yaþamaktan ölüm doðduðuna göre,
ne doðar ölümden, dostlar?
GARDÝYAN — (Atýlarak) Yaþamak!
SOKRATES — Yaþamayý býrakanlar nereye giderler?
APOLLODOROS — Ölüme.
SOKRATES — Yaþamaya gelenler nerden gelirler peki?
KRÝTON — Ölümden.
SOKRATES — Öyleyse dostlarým ölüme gideceðim
ama yine geleceðim ben.
Canlýlar arasýnda görüneceðim çað çað,
her seferinde daha güçlü daha sað!
Zehri kendi isteði ile içen Sokrates’in son sözleri: “Uyanýp düþünmek gerek
yurttaþlarým! Düþünüp uyanmak gerek.” olur.
Turan OFLAZOÐLU
Sokrates Savunuyor
Sokrates Savunuyor adlý tiyatro metnini sýnýfta canlandýrýnýz.
1. a. Sokrates Savunuyor adlý tiyatro metninin dramatik örgüsü ile insana özgü gerçeklik
arasýnda nasýl bir iliþki olduðunu söyleyiniz.
b. Sizce Sokrates’in yaþadýðý MÖ V-VI. yy.da yukarýda dile getirilen dramatik örgü aynen
yaþanmýþ olabilir mi? Niçin? Sebepleriyle birlikte sözlü olarak ifade ediniz.
2. a. Sokrates Savunuyor adlý metnin kiþilerini tespit ediniz.
196
b. Tespit ettiðiniz kiþilerin dramatik örgüdeki iþlevlerini belirleyebilmek için aþaðýdaki tip/karakter çözümleme tablosundaki sorularý cevaplandýrýnýz.
TÝP/KARAKTER ÇÖZÜMLEME TABLOSU
Tip/Karakter Adý
........... ........... ........... ........... ........... ........... ........... ...........
Tip/karakter
duraðan mýdýr,
dinamik midir?
Sosyal ortam ve
çevre bu
tip/karakteri nasýl
etkilemiþtir?
Tip/karakterin
diðer kahramanlar
üzerinde etkisi var
mýdýr?
Sizce metinde ele
alýnan dönemde
bu tip/karakterle
karþýlaþýlabilir mi?
Tip/karakter,
hareket, kýyafet
ve davranýþlarýyla
metne neler
kazandýrmýþtýr?
Tip/karakter, herhangi bir sosyal
problem ya da
olayý temsil
etmekte midir?
Tip/karakter ile
olay ve kiþiler
arasýnda bir iliþki
var mýdýr?
Tip/karakter
yazarýn
sözcülüðünü
yapmýþ mýdýr?
c. Bu kiþileri, toplumsal ve ahlaki davranýþ ve konuþmalarýný dikkate alarak gruplandýrýnýz.
197
Sýnýf iki gruba ayrýlýr. Grup sözcüleri seçilir. Birinci grup, Sokrates Savunuyor adlý metindeki
mekâný, iþlevini ve bu mekânýn gerçekte olup olmadýðýný; ikinci grup, zamaný, zamanýn iþlevini ve
metinde yansýtýlan zamanla Cumhuriyet Dönemi arasýndaki iliþkiyi tespit eder. Ulaþýlan sonuçlar
grup sözcüleri tarafýndan sözlü olarak ifade edilir.
3. Sokrates Savunuyor adlý metinde kiþiler, mekân ve zaman arasýnda nasýl bir iliþki olduðunu
aþaðýdaki þemaya yazýnýz.
..............
.....................
........................
.....................
.............
4. a. Sokrates Savunuyor adlý metinde hangi temanýn ele alýndýðýný sözlü olarak ifade ediniz.
b. Metindeki olaylar sahneye yansýtýlýrken gösterme ve anlatma unsurlarýna nerelerde
baþvurulduðunu metinden örnekler vererek söyleyiniz.
c. Metnin Cumhuriyet Dönemi Türk tiyatrosunda ele alýnan konulardan hangisi ya da hangileri etrafýnda geliþtiðini belirleyiniz. Buradan hareketle temanýn gerçeklikle iliþkisini sözlü olarak
ifade ediniz.
ç. Metnin temasý ile Cumhuriyet Döneminin sosyal hayatý arasýnda nasýl bir iliþki olduðunu
defterinize yazýnýz.
d. Metnin temasý ile Türk inkýlaplarýndan hangisini iliþkilendirebilirsiniz? Niçin? Sözlü olarak
ifade ediniz.
5. Sokrates Savunuyor adlý metinde;
a. Bireye ait duygularda abartýlý anlatýmýn söz konusu olup olmadýðýný,
b. Bireysel bunalýmlarýn sahneye yansýtýlýp yansýtýlmadýðýný tespit ederek metinden örnekler
veriniz.
6. Araþtýrmalarýnýzdan hareketle Sokrates’in toplumsal hayat üzerinde ne gibi etkileri olduðunu
söyleyiniz.
7. Sokrates: “Uyan artýk, Atinalý!/ “Uyan da düþün!”, “Düþün de düþme dostum, düþün!”,
“Gereðinden fazla uyumak ölüme çalýþmaktýr büsbütün.”, “Kendini tanýmayan tanýyamaz
baþkasýný.”, “Ýyi tanýyýn kendinizi Atinalýlar, sonra da düþmanýnýzý iyi tanýyýn.”, “Aklýný bulandýrmayan herkes her zaman çözebilir en karanlýk düðümleri”, “Ruh deðil midir aklýn barýnaðý?” gibi
sözleriyle toplumun hangi yönlerini eleþtirmiþtir? Sözlü olarak ifade ediniz.
8. Okuduðunuz metni ve araþtýrmalarýnýzý dikkate alarak Turan OFLAZOÐLU’nun fikrî ve edebî
yönü hakkýndaki düþüncelerinizi yazýlý olarak ifade ediniz.
9. Sokrates Savunuyor adlý metinle yazarý arasýnda nasýl bir iliþki olduðunu sözlü olarak ifade
ediniz.
198
1. Cumhuriyet Dönemi Türk tiyatrosunun yapý, tema, dil ve anlatým özelliklerini aþaðýdaki tabloya
yazýnýz.
Cumhuriyet Dönemi Türk Tiyatrosu
Yapý
Tema
Dil ve Anlatým
2. Yaptýðýnýz araþtýrmalardan hareketle uyumsuz tiyatronun ne anlama geldiðini ve özelliklerini
sözlü olarak ifade ediniz. Buna göre Keþanlý Ali Destaný ve Sokrates Savunuyor adlý tiyatro
metinlerinin uyumsuz tiyatronun özelliklerini taþýyýp taþýmadýðýný tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonuçlarý
sebepleriyle birlikte söyleyiniz.
3. Ýncelediðiniz tiyatro metinlerini göz önünde bulundurarak Cumhuriyet Dönemi Türk tiyatrosunda iþlenen temalarý aþaðýya yazýnýz.
Cumhuriyet Dönemi Türk Tiyatrosunda Ele Alýnan Temalar
........................................................................................................................................................
.............................................................................................................................................................
.............................................................................................................................................................
.............................................................................................................................................................
.............................................................................................................................................................
4. Sizce sinema sanatýnýn geliþmesi tiyatroyu olumsuz yönde etkilemiþ midir? Tiyatro sanatýnýn
sinemadan farklý ve kendine özgü özellikleri nelerdir? Buradan hareketle tiyatronun günümüzün
bireysel ve toplumsal sorunlarýný yansýtmadaki rolünü ve deðerini sözlü olarak ifade ediniz.
1. Aþaðýdaki yargýlarýn karþýsýna doðru ise (D), yanlýþ ise (Y) yazýnýz.
- Haldun Taner’in Keþanlý Ali Destaný adlý eseri epik tiyatro örneðidir.
( )
- Sokrates Savunuyor adlý eser, aklý ve bilimi ön plana çýkardýðý için inkýlaplarla yakýndan ilgilidir.
( )
- Keþanlý Ali Destaný’nda geleneksel Türk tiyatrosunun unsurlarý ile modern tiyatronun özellikleri bir
arada görülür.
( )
2. Aþaðýdaki cümlede boþ býrakýlan yerleri uygun þekilde tamamlayýnýz.
Tiyatro eserinde, genellikle bir mekân ve zaman etrafýnda geliþen olaylar dizisinin oluþturduðu ana bölümlere …….....…….., bu ana bölümleri oluþturan ve kendi içinde bir bütün olan
birbiriyle baðlantýlý alt bölümlere de ............................ denir.
199
3. Aþaðýdaki tanýmlarla tiyatro terimlerini doðru þekilde eþleþtiriniz.
Tiyatroda sahneyi eserin
konusuna göre döþeyip hazýrlamada kullanýlan eþyanýn genel
adý.
Kostüm
Tiyatroda sanatçýlarýn oyuna
uygun giydikleri kýyafet.
Sahne
Tiyatro eserinin ana bölümlerinden her biri.
Perde
Tiyatro eserinin oynandýðý
yer.
Dekor
4. Aþaðýdakilerden hangisi Cumhuriyet Dönemi tiyatrosunun özelliklerinden biri
deðildir?
A) Bireysel duygu ve düþüncelerin sahneye yansýtýlmasý
B) Sosyal kurumlardaki deðiþimin sahnelenmesi
C) Toplumun eleþtirilmesi
D) Ýnkýlaplara yer verilmesi
E) Geleneksel tiyatronun unsurlarýndan tamamen baðýmsýz olmasý
5. Haldun Taner’in Keþanlý Ali Destaný adlý eserine “destan” denmesinin sebeplerini
aþaðýya yazýnýz.
……………………………………………………………………………………………………………
…………………………………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………....................................
......……………………………………………………………………………………..................................
.......…………………………………………………………………………………….................................
Sýnýf üç gruba ayrýlýr. Gruplar aþaðýdaki konular ile ilgili sunum yapmak üzere hazýrlanýrlar:
1. Grup: Cumhuriyetin ilk döneminde memleket edebiyatý zevkinin hâkim olmasýnýn sebepleri
ve sonuçlarý,
2. Grup: Sosyal hayatýn neden 1930 sonrasýnda geliþmeye baþladýðý,
3. Grup: Bireyin duyarlýlýðýný esas alan sanatçýlarýn, Batý’da geliþen edebî akýmlardan nasýl ve
niçin yararlandýðý (202. sayfadaki etkinliðe yöneliktir.).
200
3. CUMHURÝYET DÖNEMÝ EDEBÝYATININ GENEL ÖZELLÝKLERÝ
Cumhuriyet Dönemi Türk
Edebiyatý
Öðretici Metinler
Tema
..............................................
..............................................
Öz Þiir Anlayýþýný Sürdüren Þiir
..............................................
............................................
Serbest Nazým ve Toplumcu Þiir
(1920 - 1960)
..............................................
............................................
Millî Edebiyat Zevk ve Anlayýþýný
Sürdüren Þiir
..............................................
..............................................
Garip Hareketi
..............................................
..............................................
Garip Dýþýnda Yeniliðini Sürdüren
Þiir
..............................................
..............................................
Ýkinci Yeni Þiiri
..............................................
..............................................
Ýkinci Yeni Sonrasý Toplumcu Þiir
..............................................
..............................................
1980 Sonrasý Þiir
..............................................
..............................................
Cumhuriyet Döneminde Halk Þiiri
..............................................
..............................................
Millî Edebiyat Zevk ve Anlayýþýný
Sürdüren Roman - Hikâye
..............................................
..............................................
Toplumcu Gerçekçi
Roman - Hikâye
..............................................
..............................................
Bireyin Ýç Dünyasýný Esas Alan
Roman - Hikâye
..............................................
..............................................
Modernizmi Esas Alan Roman Hikâye
..............................................
..............................................
Tiyatro
..............................................
..............................................
201
1. Bir önceki sayfada Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatýndaki anlatmaya baðlý, olay çevresinde
geliþen, coþku ve heyecaný dile getiren metinler etrafýnda oluþan edebî dönem, topluluk ve akýmlar verilmiþtir.
a. Bunlarýn hangi temalarý ele aldýðýný karþýlarýndaki noktalý bölümlere yazýnýz. Ortaya çýkan
temalar, Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatýndan önceki dönemlere ait temalarla karþýlaþtýrýldýðýnda bu dönemdeki temalar, temalarýn geliþimi ve temalarýn sosyal, siyasi olaylarla iliþkisi hakkýnda
neler söylenebilir? Tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonuçlarý maddeler hâlinde tahtaya yazýnýz.
b. Bir önceki sayfadaki temalar dikkate alýndýðýnda Cumhuriyet Dönemi edebî metinlerine
toplumun büyük bölümünün zevki ve yaþama biçimi yansýmýþ mýdýr? Neden? Tartýþýnýz. Sonuçlarý
sözlü olarak ifade ediniz.
c. Bir önceki sayfadaki temalarýn dýþýnda Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatýnýn yapý, dil ve
anlatým bakýmýndan nasýl deðiþtiðini ve geliþtiðini tartýþýnýz. Ulaþýlan sonuçlarý defterinize yazýnýz.
Araþtýrmalar doðrultusunda her gruptan üçer kiþi aþaðýdaki sorularý cevaplayacak þekilde hazýrlýklarýný sýnýfta sunarlar:
1. Grup: Cumhuriyetin ilk döneminde memleket edebiyatý zevkinin hâkim olmasýnýn sebepleri
ve sonuçlarý,
2. Grup: Sosyal hayatýn neden 1930 sonrasýnda geliþmeye baþladýðý,
3. Grup: Bireyin duyarlýlýðýný esas alan sanatçýlarýn, Batý’da geliþen edebî akýmlardan nasýl ve
niçin yararlandýðý.
2. Cumhuriyet Döneminde halkýn ve aydýnlarýn Türk dilinin geliþme ve deðiþmesindeki rolü
nedir? Sözlü olarak ifade ediniz.
3. Cumhuriyet Döneminde modern dünya edebiyatýnýn anlatma ve söyleme biçimlerine nasýl yer
verilmiþtir? Bu anlatma ve söyleme biçimlerine neden ihtiyaç duyulmuþtur?
1. Aþaðýdaki yargýlarýn karþýsýna doðru ise (D), yanlýþ ise (Y) yazýnýz.
- Cumhuriyet Dönemi Türk tiyatrosunda kültürel deðiþim, deðer çatýþmasý, aile problemleri
gibi konular iþlenmiþtir.
( )
- Haldun Taner, Cumhuriyet Dönemi Türk tiyatrosunda absürt tarza baðlý tiyatro eserleri
kaleme alan tiyatro yazarlarýmýzdandýr.
( )
- Özellikle XVII. yy.dan sonra yaygýnlaþan, hayal oyunu olarak da bilinen geleneksel tiyatromuz Karagöz’dür.
( )
2. Aþaðýdaki cümlede boþ býrakýlan yere uygun kelimeyi yazýnýz.
Ýzleyiciyi sahne, dekor ve olaylardan uzak tutan, gördüklerinin gerçek deðil bir oyun
olduðunu hatýrlatan, entrikanýn iç yüzünü durup dururken açýklayan tiyatroya .......….. denir.
3. Aþaðýdakilerden hangisi absürt tiyatronun özelliklerinden biridir?
A) Perde düzenine büyük önem verilir.
B) Tiyatronun geleneksel kurallarýný hiçe sayar.
C) Acýklý olaylar sahnede gösterilmez.
D) Serim, düðüm ve çözüm bölümlerine önem verilir.
E) Üç birlik kuralýna uyulur.
4. Aþaðýdakilerden hangisi Cumhuriyet Dönemi tiyatro yazarlarýndan biri deðildir?
A) Haldun TANER
B) Ýbrahim Þinasi
C) Refik ERDURAN
D) Turan OFLAZOÐLU
E) Necati CUMALI
202
5. Tanzimat'tan Cumhuriyet sonrasýna uzanan bir zaman dilimini romanýna konu edinmiþtir. Büyük
deðiþimlerin ve bunalýmlarýn yer aldýðý bu zaman dilimi içinde, kuþaklar arasýndaki görüþ farklýlýklarýný
ve çatýþmalarý, halk-aydýn çeliþkisini iþlemiþtir. Öyle ki tarihsel ve sosyal olaylarý yansýttýðý romanlarý birbirini bütünleyen bir zincirleniþ içinde, çaðdaþ, siyasal ve sosyal tarihimizin panoramasýný vermektedir.
Bu yargýlarla deðerlendirilen yazar, aþaðýdakilerden hangisidir?
A) Refik Halit KARAY
B) Hüseyin Rahmi GÜRPINAR
C) Reþat Nuri GÜNTEKÝN
D) Yakup Kadri KARAOSMANOÐLU
E) Halide Edip ADIVAR
1989-ÖYS
6.1950’lerde edebiyatýmýzda görülen köye yöneliþ hareketi, köy kökenli ya da köyü yakýndan
tanýyan yazarlarýn birbiri ardýna ürün vermeleriyle yaygýnlaþýp geliþmiþtir.
Düþüncenin akýþýna göre bu cümleden sonra aþaðýdakilerden hangisi getirilemez?
A) Köylü ve köy sorunlarý, edebiyatýmýzýn temel konularýndan biri olmuþtur.
B) Köy gerçeðini deðiþik boyutlarýyla yansýtan bu ürünler, günümüz Türk edebiyatýnýn
seçkin örnekleri arasýnda yer alýr.
C) Bu iki sanatçýmýzý köy edebiyatýnýn dar kalýplarý içinde düþünmemek gerekir.
D) Bu hareketi benimseyen sanatçýlar, köye ve köylüye yeni bir bakýþ açýsýyla yaklaþmýþlardýr.
E) Bu yazarlar, köyün ve köylünün sorunlarýný baþarýlý bir biçimde okurlara yansýtmýþlardýr.
1995-ÖYS
7. Þiir, öykü, roman, deneme ve edebiyat tarihi alanlarýnda yapýtlar vermiþ, çok ünlü bir
yazardýr. Daha çok sembolik akýma girebilecek, ahenkli orijinal hayallerle yüklü þiirler
yazmýþtýr. Hikâyelerinde insan ruhunun temeli saydýðý bilinçaltýna ve rüyalara geniþ yer
vermiþtir. Romanlarýnda bu ögelerle birlikte tarihsel, toplumsal konularý da ele almýþtýr.
Bu parçada sözü edilen yazar aþaðýdakilerden hangisidir?
A) Yakup Kadri KARAOSMANOÐLU
B) Abdülhak Þinasi HÝSAR
C) Namýk Kemal
D) Ahmet Hamdi TANPINAR
E) Hüseyin Rahmi GÜRPINAR
1994-ÖYS
8. Acemice yazýldýðýný düþündüðümüz, baþý sonu olmayan öyküleriyle okurlarýn belleðinde yer
etmiþtir. Öyküleri, biçim, teknik, dil ve anlatým özellikleri bakýmýndan “olay
öykücülüðü”nden ayrýlýr. “Olay öykücülüðü” nü yaygýnlaþtýrmaya çalýþan ...............................
etkilenmekle birlikte, kendi çizgisini geliþtiren, yeni bir öykücülük akýmýnýn öncüsü olan
......................., Cumhuriyet Döneminde klasik öykü tekniðini yýkmýþtýr. Böylece Türk
öykücülüðünde bir devrim gerçekleþtirmiþtir.
Bu parçada boþ býrakýlan yerlere, verilen bilgilere göre aþaðýdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Gustave FLAUBERT’den - Ömer Seyfettin
B) Anton ÇEHOV’dan - Sabahattin ALÝ
C) Franz KAFKA’dan - Memduh Þevket ESENDAL
D) Guy De MAUPPASSANT’dan - Sait Faik ABASIYANIK
E) Alphonse DAUDET’den - Haldun TANER
2006-ÖSS
9. Türk öykücülüðünün özelliklerini kavramak istiyorsak öncelikle bu üç yazarýmýzý çok iyi
tanýmamýz gerekir. Abdullah Efendinin Rüyalarý’yla .................................................,
Ekmek Kavgasý’yla ..................................... Þiþhane'ye Yaðmur Yaðýyordu’yla
................................,
Cumhuriyet
Dönemi öykücülüðünde önemli yeri olan
sanatçýlar arasýnda sayýlýr.
Bu parçada boþ býrakýlan yerlere getirilmesi gereken yazar adlarý aþaðýdakilerin
hangisinde sýrasýyla verilmiþtir?
A) Ahmet Hamdi TANPINAR- Orhan Kemal - Haldun TANER
B) Haldun TANER- Ahmet Hamdi TANPINAR- Orhan Kemal
C) Orhan Kemal - Ahmet Hamdi TANPINAR - Haldun TANER
D) Ahmet Hamdi TANPINAR - Haldun TANER- Orhan Kemal
E) Haldun TANER - Orhan Kemal - Ahmet Hamdi TANPINAR
2006-ÖSS
10. Geleneksel tiyatronun bazý özelliklerinin Cumhuriyet Dönemi Türk tiyatrosunda da
görülmesini nasýl açýklýyorsunuz? Defterinize yazýnýz.
203
BAÞARIM (PERFORMANS) ÖDEVÝ ÖRNEK FORMU
ÝÇERÝK DÜZEYÝ
SINIF DÜZEYÝ
ÜNÝTENÝN ADI
Türk Edebiyatý
12.Sýnýf
Cumhuriyet
Dönemi Türk
Edebiyatý
BEKLENEN
BAÞARIM
Araþtýrma, Sýnýflama
SÜRE
PUANLAMA YÖNTEMÝ
Þemasý Geliþtirme
Becerisi Kategorileri 1-2 Hafta
Dereceli Puanlama
Anahtarý
Açýklama ve
Yorumlama Becerisi
Sevgili Öðrenciler;
Sizden aþaðýda ünite kapsamýnda verilen konularý dikkatle okumanýzý ve bu konulardan birini seçmenizi ve
seçtiðiniz konu ile ilgili araþtýrma ve incelemelerde bulunarak çalýþmanýzý, bir rapor hâlinde sýnýf ortamýnda sunmanýzý
bekliyorum.
1. Dönem
- Cumhuriyet Dönemine ait farklý türlerde yazýlmýþ 6 veya daha fazla þiiri dönem özellikleri ile ilgili çýkaracaðýnýz
kriterlere uygun þekilde sýnýflandýrýnýz.
- Cumhuriyet Döneminin genel özelliklerini dikkate alarak bu dönemde yazýlmýþ þiirlerden bir antoloji oluþturunuz.
2. Dönem
- Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatýnda yer alan toplumcu gerçekçi anlayýþla yazýlan hikâye ve romanlarý örnek
alarak güncel bir hikâye veya roman örneði hazýrlayýnýz.
Not: Yukarýda belirtilen konularýn dýþýnda öðrenci ünite ile ilgili istediði bir konuyu öðretmeniyle birlikte belirleyebilir.
Bu çalýþmayý tamamlayabilmeniz için aþaðýdaki adýmlarý izlemeniz yararlý olacaktýr.
1. Çalýþmanýz için yukarýda verilen konularý dikkatle okumalý ve düþünmelisiniz.
2. Yapabileceðinizi düþündüðünüz bir konuyu seçmelisiniz.
3. Seçtiðiniz konu ile ilgili araþtýrma yapmalýsýnýz.
4. Çalýþmanýzda kitap, yazýlý arþiv, Ýnternet gibi kaynaklardan, þairlerden, yazarlardan ve öðretmenlerinizden
yararlanabilirsiniz.
5. Araþtýrmalarýnýza dayanarak konu ile ilgili sunumlarýnýzda hangi bilgilere yer vereceðinizi planlamalý ve belirlemelisiniz.
6. Ýnceleme ve araþtýrmalarýnýz sonucunda hazýrlayacaðýnýz rapor veya eserlerinizi istenen kriterlere uygun
þekilde düzenlemelisiniz.
7. Çalýþmanýzý rapor olarak … /… / 200... tarihinde teslim etmeli ve sýnýfta görsel materyallerinizi sunmalýsýnýz.
ÖÐRETÝCÝ METÝN ÝÇÝN DERECELÝ PUANLAMA ANAHTARI
Çok iyi (3)
Bilgiler açýk, uygun ve
Düzenleme
doðru olarak düzenlenmiþ.
Ýçerik açýk, ilgili, doðru
Ýçerik
ve özlü olarak verilmiþ.
Okunabilirliði iyi.
Ýyi (2)
Kabul edilebilir (1)
Bilgiler uygun bir þekilde
düzenlenmiþ fakat bazý
bölümler açýk deðil ve
tutarsýzlýklar var.
Ýçerik uygun fakat amaçla
Tanýmlar ve ayrýntýlar ya
yok ya da çok az. Düþünceler
karýþýk, düzensiz ve ilgisiz.
baðlantýsý eksik.
çok az.
Küçük hatalar var ama
okumayý engelleyecek ka-
Yazým Kurallarý
dar deðil.
Araþtýrma ve Yorumlama
Kelime Seçimi
Bilgiler doðru yorumlanmýþ. Araþtýrmaya dayalý
olarak analiz yapýlmýþ ve
sonuçlar çýkarýlmýþ.
Kelimeler uygun bir þekilde seçilmiþ ve terimler
konuyla ilgili.
204
Bilgiler ve veriler doðru
yorumlanmýþ fakat analizler
ve sonuçlar araþtýrma ile
desteklenmemiþ.
Bazý uygun olmayan kelimeler verilmiþ ya da uygun
kelimelerin kullanýlýþý sýnýrlý.
Yeterli içerik göstergeleri
Doðru bir þekilde yazýldýðýnýn göstergeleri ya yok
ya da çok az. Okunmasýnda
büyük sýkýntýlar var.
Analiz ve sonuç yok ya
da çok az bilgiyle yanlýþ
yorumlanmýþ.
Kelimeler uygun deðil ve
kullaným sýnýrlý.
Seçilebilecek Konular
I. DÖNEM
1. Cumhuriyet’in ilk yýllarýnda yazýlan þiirlerin daha sonraki dönemlere etkileri.
2. Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatýnda Anadolu’ya yöneliþin felsefi, tarihî, sosyal ve siyasi
boyutlarýnýn araþtýrýlmasý.
II. DÖNEM
1. Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatýna ait bir þiiri, þiirin oluþumunda ve yapýsýnda bulunan
bütün ögeleri dikkate alarak inceleme, yorumlama.
2. Cumhuriyet Dönemi hikâye ve romanýnýn geliþim sürecinin dil, yapý ve anlatým özellikleri
açýsýndan incelenmesi.
Not: Bu konular dýþýnda, ilgi duyduðunuz bir konuyu da belirleyebilirsiniz.
SÜRE: Bir öðretim dönemi
Çalýþma Ýçeriðinde Yer Almasý Gereken Konu Baþlýklarý
1. Projenin adý (1-10 kelime arasý olmalýdýr.)
2. Projenin konusu (Konu açýk ve net bir biçimde ifade edilmiþ olmalýdýr.)
3. Proje çalýþmasý içinde belirlenen durum ya da sorunun ayrýntýlý biçimde tanýmlanmasý (Bu
kýsýmda projenin amacý belirtilmekle birlikte; durum ya da sorun net biçimde açýklanmalýdýr ve 2-3
sayfa olmalýdýr.)
4. Geliþtirme sürecinin açýklanmasý (Bu aþamada, toplanan bilgilerden yola çýkarak bir ürün
ortaya koymaya ya da öneriler geliþtirmeye yönelik yapýlanlar, 8-20 sayfayý geçmeyecek þekilde
anlatýlmalýdýr.)
5. Sonuç ve öneriler
6. Kaynakça
Proje Hazýrlanýrken Ýzlenecek Basamaklar
1. Basamak: Bu aþamada, seçmeyi düþündüðünüz konuyu araþtýrýp araþtýramayacaðýnýza,
konuyla ilgili kaynaklara ne düzeyde ulaþacaðýnýza iliþkin inceleme yaparak konu seçimine hazýrlýk yapýnýz. Bu aþamada, öðretmeniniz ile araþtýrmayý düþündüðünüz konuyu paylaþýp öðretmeninizden konu belirlemede yardým alýnýz.
2. Basamak: Bir önceki basamakta yaptýðýnýz incelemeler sonucunda belirlediðiniz konunun
önemini, neden bu konuyu seçtiðinizi, hazýrlayacaðýnýz proje sonucunda neye ulaþmak istediðinizi
belirleyiniz.
3. Basamak: Seçtiðiniz konu ile ilgili yeterli bilgiye ulaþmak amacýyla gerekli kaynaklara ulaþýnýz.
Bu kaynaklar; gazete, dergi, kütüphane, Ýnternet, TV, radyo ve konuyla ilgili kaynak kiþilerdir.
4. Basamak: Bir önceki basamakta ulaþtýðýnýz tüm kaynaklardan elde ettiðiniz bilgilerden faydalanarak oluþturduðunuz bilgileri metne dönüþtürünüz (20 sayfayý geçmeyecek biçimde).
5. Basamak: Ulaþtýðýnýz kaynaklardan elde ettiðiniz bilgileri deðerlendirerek çözüm önerileri
üretiniz. Bu çözüm önerilerini belirleme nedenlerinizi ortaya koyunuz.
6. Basamak: Çalýþmalarýnýzý rapor hâline dönüþtürünüz.
7. Basamak: Raporu; resimler, gazete haberleri, kendi çizimleriniz, tablo ve grafiklerle
destekleyerek poster hâline dönüþtürünüz.
8. Basamak: Çalýþmalarýnýzýn sunumunu yapýnýz.
PUANLAMA: Puanlama, ekte verilen “Proje Deðerlendirme Ölçeði” ile yapýlacaktýr.
205
PROJE DEÐERLENDÝRME ÖLÇEÐÝ
Projenin Adý
Adý ve Soyadý
Sýnýfý
Numarasý
:
:
:
:
GÖZLENECEK
ÖÐRENCÝ KAZANIMLARI
DERECELER
Zayýf
Kabul edilebilir
Orta
Ýyi
Çok iyi
1
2
3
4
5
I. PROJE HAZIRLAMA SÜRECÝ
Proje amacýný belirleme
Projeye uygun çalýþma planý yapma
Grup içinde görev daðýlýmý yapma
Belirlenen konunun önemini ortaya koyma
Hazýrlanan proje sonunda ne tür sonuçlara ulaþýlmak istendiðini ortaya koyma
TOPLAM
II. PROJENÝN ÝÇERÝÐÝ
Proje konusunda bilimsel açýdan doðru bilgiler aktarma
Toplanan bilgileri analiz etme
Elde edilen bilgilerden çýkarýmda bulunma
Yapýlan çalýþmanýn orijinal olmasýna özen gösterme
Yapýlan çýkarýmlarýn nedenlerini ortaya koyma
Yapýlan çalýþmada eleþtirel düþünme becerisini gösterme
Hazýrlanan raporu resimler, gazete haberleri, çizimler, tablo,
grafik ve istatistiklerle destekleme
Metne aktarýlan tüm bilgilerde Türkçeyi doðru biçimde kullanma
Yararlanýlan kaynaklarý rapora yansýtma
TOPLAM
III. SUNU YAPMA
Konuyu dinleyicilerin ilgisini çekecek þekilde sunma
Sunuyu hedefe yönelik materyalle destekleme
Sunuda akýcý bir dil ve beden dilini kullanma
Sorulara cevap verme
Verilen sürede sunuyu yapma
Sunum sýrasýnda Türkçeyi doðru biçimde kullanma
TOPLAM
GENEL TOPLAM
ÖZ DEÐERLENDÝRME FORMU
Adý ve Soyadý
Sýnýfý
Numarasý
AÇIKLAMA
iþareti koyunuz.
:
:
:
: Aþaðýdaki tabloda performans ödevi boyunca çalýþmalarýnýzý en iyi þekilde ifade eden seçeneðin altýna (X)
DERECELER
DEÐERLENDÝRÝLECEK TUTUM VE DAVRANIÞLAR
Her Zaman
Bazen
Hiçbir Zaman
1. Planlý çalýþmaya özen gösterdim.
2. Proje çalýþmalarým sýrasýnda planýma uygun hareket ettim.
3. Araþtýrmalarýmda çeþitli kaynaklardan yararlandým.
4. Öðretmenimin önerilerini dinledim.
5. Çalýþmalarým sýrasýnda zamanýmý verimli biçimde kullandým.
6. Çalýþmalarým sýrasýnda deðiþik materyallerden faydalandým.
7. Çalýþmalarýmý sunarken görsel materyalleri kullanmaya çalýþtým..
8. Sorumluluklarýmý tam anlamýyla yerine getirdim.
Bu etkinlik sýrasýnda en iyi yaptýðým þeyler ve diðer yorumlarým: ........................................................................................
206
TERÝMLER SÖZLÜÐÜ
-AAydýnlanma Dönemi: Avrupa’da XVII. yy.ýn ikinci yarýsý ile XIX. yy.ýn ilk çeyreðini kapsayan, önde
gelen filozoflarýn, aklý insan hayatýnýn kesin yol göstericisi yapma; bireyi ve toplumu bilimsel bilgi
ile aydýnlatma yönündeki çabalarýyla seçkinleþen; evrensellik, hümanizm, modern bilim, ilerlemecilik terimleriyle tanýmlanan bilimsel keþif ve felsefi eleþtiri çaðý.
-BBatýcýlýk: Pozitivizm ve aydýnlanma düþüncesini örnek alarak geliþebileceðimizi, toplum, kültür ve
devlet hayatýmýzýn söz konusu modern ilkeler etrafýnda geliþen Batýlý deðerlerle düzenlenmesini
savunan siyasi akým.
-ÇÇehov tarzý hikâye: Olaydan çok insanýn belli bir zaman dilimindeki durumunu anlatan, günlük ve
sýradan olaylardan ve kiþinin o anki ruhsal durumundan yola çýkan, duygu, tahlil ve gözlemin önemli olduðu hikâye tarzý; durum hikâyesi.
-Eedebî akým: Belirli üslup, fikir ve ilkeler etrafýnda teþekkül etmiþ ve ortak/benzer özellikler taþýyan
edebî eserleri, bu eserlerin ve yazarlarýnýn ait olduðu dönemi ifade etmek için kullanýlan terim.
epik (destansý) tiyatro: Geleneksel tiyatro ile modern tiyatronun özelliklerini harmanlayan,
manzum ve mensur anlatýmýn bir arada bulunduðu, ders vermeyi amaçlayan ve bu nedenle
izleyicinin kendini oyuna kaptýrmasýný istemeyen, toplumcu gerçekçilik akýmý etkisinde geliþen, izlenenlerin gerçek deðil oyun olduðunun hatýrlatýldýðý çaðdaþ tiyatro türü.
-Ggizemcilik: Gerçekliðin kesin bilgisinin duyular ve akýl yoluyla deðil, sezgiyle ve ruhsal güçle elde
edilebileceðini, hayatýn ve dünyanýn dile getirilemez, çözümsüz ve anlaþýlmaz olduðunu, insanýn
mistik tecrübeyle sonlu dünyanýn ötesine ve Tanrý’ya ulaþabileceðini, onunla doðrudan ve kiþisel
bir iletiþim kurabileceðini öne süren ve dinî duyguya önem veren doktrin (öðreti) veya disiplin.
-Kkurmaca: Gerçeklikle doðrudan ve bire bir örtüþmeyen, tasarlanarak üretilmiþ olan.
-MMaupassant tarzý hikâye: Vaka (olay) hikâyesi. Hayatý etkileyen veya seyrini deðiþtiren, kahramanlarýn üzerinde derin izler býrakan bir olay etrafýnda geliþen bu hikâyelerde, olay, geliþim
evreleriyle; kiþi, zaman, çevre baðlantýsý içinde irdelenir. Yazar bir plana baðlý kalýr. Önemli,
olaðanüstü ya da olaðan dýþý bir olay üzerine tutulmuþ bir büyüteç olan ve ilk önemli örneklerine
Poe’da rastlanýlan bu teknik, Fransýz yazar Guy de Maupassant tarafýndan yaygýnlaþtýrýlmýþ ve
onun ismiyle anýlýr olmuþtur.
modernleþme: Geleneksel toplumlarýn modernizme ulaþmalarýna imkân veren süreçlerin ve uygulamalarýn genel adý.
millî kimlik: Bir milletin kendine özgü düþünüþ ve yaþayýþ biçimi, dil, töre ve gelenekleri, toplumsal deðer yargýlarý ve kurallarý ile oluþan özellikler bütünü, millî hüviyet.
-Oolay örgüsü: Okuyucuda veya dinleyicide estetik bir etki uyandýrmak amacýyla düzenlenen olaylar bütünü.
207
-Rrealist edebiyat: Yazarýn doðal ve toplumsal gerçeklere baðlý kalmasýný, kendi duygu ve
düþüncelerini yansýtmadan yazmasýný ilke edinen edebî hareket.
-Ssembolizm: Realizm, pozitivizm ve natüralizme tepki olarak geliþen; aklýn daraltýcý, gerçekliðin
sýkýcý ve sýð olduðundan hareketle imgelemin geniþliðine, aþkýn bir dünyaya yönelen; görünenin
ardýndaki gizemi ifade etmek isteyen; “görünen”in zihnimizdeki bir kavram veya fikrin, iç dünyamýzdaki bir hâlin sembolü olduðunu savunan ve dolayýsýyla hayatý bir semboller bütünü olarak gören,
anlamý geri plana itip þiiri müziðe yaklaþtýran ve çaðrýþýma önem veren edebiyat ve sanat hareketi.
Bu akýma göre sanatçý dünyayý olduðu gibi deðil, kendi gördüðü gibi anlatmalýdýr.
-Ttema: Öðretici veya edebî bir eserin bütününde iþlenen konu, düþünce, kavram.
temel çatýþma: Anlatýma dayalý edebî metinlerde gerilimi saðlayan, olaylarýn dayandýðý asýl unsur.
Eserin bütününde iþlenen ve çoðunlukla zýtlýklara dayalý, diyalektik nitelikteki temel sorun.
-Uuyumsuz (absürt, saçma) tiyatro: Geleneksel tiyatronun kurallarýný hiçe sayan, bir olayý canlandýrmaktan çok bir ses ve hareket düzeni olan, az olay ve az sözle çok mesaj vermeyi amaçlayan
çaðdaþ tiyatro türü.
-Vvaroluþçuluk (egzistansiyalizm): Bireyin deneyimini ve bu deneyimin tekilliðini ve biricikliðini
insan doðasýný anlamanýn temeli olarak gören felsefe akýmýdýr. Varoluþçuluk, insanýn varoluþuyla
doðal nesnelere özgü varlýk türü arasýndaki karþýtlýðý büyük bir güçle vurgulayan, iradesi, bilinci ve aklý
olan insanlarýn irade ve bilinçten yoksun nesneler dünyasýna fýrlatýlmýþ olduðunu öne süren
düþünce okulu. Bu akým insan özgürlüðüne inanýr, insaný tercihlerinin ve eylemlerinin belirlediðini
dolayýsýyla davranýþlarýndan sorumlu olduðunu öne sürer. Varoluþçuluðun XX. yy.daki temel sloganý olan “Varlýk özden önce gelir.”(J. P. SARTRE) sözüyle varlýðýn/varoluþun her tür akýlcý ya da
metafizik açýklamaya üstün olduðu fikri iddia edilmekle beraber varoluþçuluk akla da büyük bir
vurgu yapar. Kökleri Danimarkalý ünlü filozof Kierkegaard’a ve Dostoyevski’ye kadar götürülen,
kendi içinde birlik olmayan, farklý eðilimler ve bakýþ açýlarý taþýyan bu akýmýn XX. yy. daki en
popüler temsilcisi SARTRE’dýr.
-Zzihniyet: Edebiyatta kullanýldýðýnda, bir edebî eserde bulunan görüþ ve düþünüþ biçimini ifade
eden kavram.
208
KAYNAKÇA
Ali,Sabahattin,Bütün Öyküleri II, Yapý Kredi Yayýnlarý, Ýstanbul, 1997.
Akyüz, Kenan, Batý Tesirinde Türk Þiiri Antolojisi, Doðuþ Matbaasý, Ankara, 1958.
Anday, Melih Cevdet, Rahatý Kaçan Aðaç, Þiirler, Ýstanbul, 1961.
Ataç, Nurullah, Diyelim - Söz Arasýnda, Yapý Kredi Yayýnlarý, Ýstanbul, 1998.
Atatürkçülük 1, Atatürk’ün Görüþ ve Direktifleri, Millî Eðitim Bakanlýðý Yayýnlarý, Ýstanbul, 1998.
Atatürkçülük 3, Atatürkçü Düþünce Sistemi, Millî Eðitim Bakanlýðý Yayýnlarý, Ýstanbul, 1998.
Atay,Oðuz, Korkuyu Beklerken, Ýletiþim Yayýnlarý, Ýstanbul, 2002.
Baudelaire, Charles, Ýçe Kapanýþ, drl.: Þükran Kurdakul, Ataç Kitabevi, Ýstanbul, 1959.
Bayazýt, Erdem, Þiirler, Ýz Yayýncýlýk, Ýstanbul, 2003.
Behramoðlu, Ataol, Seçme Þiirler, Adam Yayýnlarý, Ýstanbul, 1999.
Beyatlý, Yahya Kemal, Kendi Gök Kubbemiz, Millî Eðitim Bakanlýðý, Ýstanbul, 1989.
Cansever, Edip, Sonrasý Kalýr I, Bütün Þiirleri, Yapý Kredi Yayýnlarý, Ýstanbul, 2007.
Cevizci, Ahmet, Paradigma Felsefe Sözlüðü, Paradigma Yayýncýlýk, Ýstanbul, 2005.
Çamlýbel, Faruk Nafiz, Han Duvarlarý, Atlas Kitabevi, Ýstanbul, t.y.
Çamlýbel, Faruk Nafiz, Han Duvarlarý, MEB Yayýnlarý, Ýstanbul, 2005
Çeçen, Prof. Dr. Anýl, Atatürk ve Cumhuriyet, Ýmge Kitabevi, Ýstanbul,1995.
Çelebi, Âsaf Halet, Bütün Þiirleri, Yapý Kredi Yayýnlarý, Ýstanbul,
Daðlarca, Fazýl Hüsnü, Çocuk ve Allah, Milliyet Yayýnlarý, Ýstanbul, 1998.
Dýranas, Ahmet Muhip, Þiirler, Kültür Bakanlýðý, Ankara, 1990.
Evliya Çelebi, Seyahatname, hzl.: Seyit Ali Kahraman-Yücel Daðlý, YKY, Ýstanbul, 1999.
Ergülen, Haydar, Nar, Toplu Þiirler I, Adam Yayýnlarý, Ýstanbul, 2002.
Ergülen, Haydar, Hafýz ile Semender - Toplu Þiirler II, Adam Yayýnlarý, Ýstanbul, 2002.
Ersoy, Mehmet Âkif, Safahat, hzl.: Ertuðrul Düzdað, MÜ Ýlahiyat Fak. Yay., Ýstanbul, 1988.
Fuat, Memet, drl.: Dünya Yazýnýndan Seçilmiþ Çeviri Þiirler, Adam Yayýnlarý, Ýstanbul, 1999.
Gökyay, Orhan Þaik, Bu Vatan Kimin - Þiirler, Kültür Bakanlýðý, Ankara, 2002.
Gölpýnarlý, Abdülbaki, Þeyh Galip Divaný'ndan Seçmeler, Millî Eðitim Bakanlýðý, Ýstanbul, 1994.
Güler, Ali, Suat Akgül, Atatürk ve Türk Ýnkýlâbý, Toplumsal Dönüþüm Yayýnlarý, Ýstanbul, 2000.
Güney, Eflatun Cem hzl.: Halk Þiiri Antolojisi, Varlýk Yayýnevi, Ýstanbul, 1969.
Güntekin, Reþat Nuri, Anadolu Notlarý, Ýnkýlap ve Aka Kitabevleri, Ýstanbul, 1980.
Güntekin, Reþat Nuri, Leyla ile Mecnun, Ýnkýlap Kitabevi, Ýstanbul, t.y.
Güzel Yazýlar, Þiirler, Atatürk Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, TDK Yayýnlarý, Ankara, 1997.
Haşim Ahmet Göl Saatleri, hzl.: Sabahattin Çaðýn, Çaðrý Yayýnlarý, Ýstanbul, 2007.
Haşim Ahmet, Piyale, hzl.: Sabahattin Çaðýn, Çaðrý Yayýnlarý, Ýstanbul, 2004.
Hizarcý, Suat, Hüseyin Cahit Yalçýn, Varlýk Yayýnevi, Ýstanbul, 1969.
Ýlhan, Attilâ, Sisler Bulvarý, Yaðmur Kaçaðý, Karacan Yayýnlarý, Ýstanbul, 1981.
Ýlhan, Attilâ, Duvar, Türkiye Ýþ Bankasý Kültür Yayýnlarý, Ýstanbul, 2006.
Karakoç, Sezai, Þiirler III, Körfez, Þahdamar, Sesler, Diriliþ Yayýnlarý, Ýstanbul, 1982.
Kanýk, Orhan Veli, Bütün Þiirleri, Yapý Kredi Yayýnlarý, Ýstanbul, 2003.
Kanýk, Orhan Veli, Çeviri Þiirler, Yapý Kredi Yayýnlarý, Ýstanbul, 2004.
Kýsakürek, Necip Fazýl, Çile, Büyük Doðu Yayýnlarý, Ýstanbul, 1991.
Kýsakürek, Necip Fazýl, Tohum, Büyük Doðu Yayýnlarý, Ýstanbul, 2006.
Köprülü, Orhan Fuat, Köprülü'den Seçmeler, Millî Eðitim Bakanlýðý Yayýnlarý, Ýstanbul, 1990.
Külebi, Cahit, Seçme Þiirler, Adam Yayýnlarý, Ýstanbul, 1998.
Necatigil, Behçet, Bütün Yapýtlarý, Þiirler, Yapý Kredi Yayýnlarý, Ýstanbul, 2005.
Necdet, Ahmet, hzl.: Çaðdaþ Fransýz Þiiri, Yeditepe Yayýnlarý, Ýstanbul, 1959.
Oflazoðlu, Turan, Sokrates Savunuyor, Varlýk Yayýnlarý, Ýstanbul, 1971.
Ortaç, Yusuf Ziya, Beþik, Çýnaraltý Yayýnlarý, Ýstanbul, 1948.
Özel, Ýsmet, Erbain, Kýrk Yýlýn Þiirleri, Þule Yayýnlarý, Ýstanbul, 2004.
Özdenören, Rasim, Denize Açýlan Kapý, Ýz Yayýnlarý, Ýstanbul, 1999.
209
Pamuk, Orhan,Yeni Hayat, Ýletiþim Yayýnlarý, Ýstanbul,1994.
Ran, Nâzým Hikmet, Bütün Eserleri, 1. cilt, 1. kitap, Dost Yayýnlarý, Ankara, 1968.
Ran, Nâzým Hikmet, Ýlk Þiirler, Adam Yayýnlarý, Ýstanbul, 1987.
Ran, Nâzým Hikmet, Yeni Þiirler, Yapý Kredi Yayýnlarý, Ýstanbul, 2007.
Rilke, Rainer Maria, Seçilmiþ Þiirler, Duino Aðýtlarý, çev.: T. Oflazoðlu, Ýz Yayýncýlýk, Ýst., 2001.
Saba, Ziya Osman, Geçen Zaman, Varlýk Yayýnevi, Ankara, 1957.
Saba, Ziya Osman, Bütün Þiirleri, Varlýk Yayýnevi, Ýstanbul, 1991.
Safa, Peyami, Sanat, Edebiyat, Tenkit, Ötüken Neþriyat, Ýstanbul, 1978.
Sevük, Ýsmail Habip, Yurttan Yazýlar, Kültür Bakanlýðý Yayýnlarý, Ankara, 2002.
Süreya, Cemal, Sevda Sözleri (Bütün Þiirleri), Yapý Kredi Yayýnlarý, Ýstanbul, 1995.
Þatýroðlu, Âþýk Veysel, Dostlar Beni Hatýrlasýn, Bütün Þiirleri, Ýþ Bankasý Yayýnlarý, Ankara, 1970.
Taner, Haldun, Keþanlý Ali Destaný, Bilgi Yayýnevi, Ýstanbul, 1984.
Taner, Haldun, Ölürse Ten Ölür Canlar Ölesi Deðil, Bilgi Yayýnevi, Ýstanbul, 1986.
Tanpýnar, Ahmet Hamdi, Þiirler, Yeditepe Yayýnlarý, Ýstanbul, t.y.
Tanpýnar, Ahmet Hamdi, Bütün Þiirleri, Dergâh Yayýnlarý, Ýstanbul, 1981.
Tanpýnar, Ahmet Hamdi, Þiirler, Yapý Kredi Yayýnlarý, Ýstanbul, 2002.
Tarancý, Cahit Sýtký, Otuz Beþ Yaþ, drl.: Asým Bezirci, Can Yayýnlarý, Ýstanbul, 2002, 2007.
Tansel, Fevziye Abdullah, M. E. Yurdakul’un Eserleri-I, Þiirler, Türk Tarih Kurumu, Ankara, 1989.
Tansel, Fevziye Abdullah, Þinasi: Makaleler, Dün-Bugün Yayýnevi, Ankara, 1960.
Tecer, Leyla, Ahmet Kutsi Tecer’in Bütün Þiirleri, Kültür Bakanlýðý, Ankara, 2001.
Tercüme, Þiir Özel Sayýsý, 34-36, Millî Eðitim Bakanlýðý Yayýnlarý, Ýstanbul, 1946.
Timurtaþ, Faruk K. hzl.: Yunus Emre Divaný, Ýstanbul, t.y.
Toplu, Erhan Sezai, Türk Edebiyatýndan Seçme Hikâyeler, MEB Yayýnlarý, Ýstanbul,1993.
Türk Dili, Türk Þiiri Özel Sayýsý III, Halk Þiiri, sayý 445-450, Ocak-Haziran 1989.
Türk Dili, Türk Þiiri Özel Sayýsý IV, Çaðdaþ Türk Þiiri, sayý 481-482, Ocak-Þubat, 1992.
Uyar, Turgut, Büyük Saat (Bütün Þiirleri), Yapý Kredi Yayýnlarý, Ýstanbul, 2006.
Umran, Sedat, Sonsuzluk Atý (Toplu Þiirler), Ýz Yayýncýlýk, Ýstanbul, 2000.
Yavuz, Hilmi, Erguvan Sözler, Can Yayýnlarý, Ýstanbul, 1998.
Yücel, Tahsin, hzl.: Büyük Þairler ve Þiirleri, Varlýk Yayýnevi, Ýstanbul, 1968.
Zarifoðlu, Cahit, Þiirler, Beyan Yayýnlarý, Ýstanbul, 2000.
Ziya Gökalp, Yeni Hayat- Doðru Yol, hzl.: Müjgan Cunbur, Kültür Bakanlýðý, Ankara, 1976.
RESÝM KAYNAKÇASI
www.inankara.org
www.sanalmuze.org
www.ilef.ankara.edu.tr
www.ku.wikipedia.org
www.cankaya.gov.tr
www.ayyildizturk.org
www.luc.edu
www.tsk.mil.tr
www.home.arcor.d
www.crda-france.org
www.gutenberg.org
www.rollins.edu
www.writing.upenn.edu
www.uncw.edu
210
GÜNEY KIBRIS
RUM YÖNET‹M‹
NÖC: Nahcivan Özerk Cumhuriyeti
(Azerbaycan)
İl merkezleri
Başkent (Ankara)
(A
ZE N
RB .Ö
AY .C
CA
N)
Devlet sýnýrý
Özerk olmayan Türk bölgeleri
Özerk cumhuriyet, eyalet ve vilayetler
Baðýmsýz Türk devletleri
Özerk cumhuriyet ve vilayet sýnýrý
(
(
YA
AS .
AK C
H
Hakasya C.
Krasnoyarsk
ÖZERK VÝLAYETLER
ÖZERK CUMHURÝYETLER
Keþmir’deki bu sýnýr çizgisi (BM) Kontrol hattýdýr. Bu hat 1972 Simla
Antlaþmasý ile belirlenmiþ olup, Keþmir’in nihai statüsü hakkýnda
Hindistan ve Pakistan tarafýndan henüz bir anlaþmaya varýlmamýþtýr.
Krasnoyarsk

Benzer belgeler