Biyoteknolojinin Faydaları

Transkript

Biyoteknolojinin Faydaları
Biyoteknolojinin Faydaları:
Tarımsal Biyoteknolojinin Daha Güvenli
ve Sağlıklı Bir Dünyadaki Rolünün
Bilimsel Açıdan Değerlendirilmesi.
Bu raporda biyoteknolojinin
global tarım sistemi
üzerindeki etkisi toplum,
sağlık ve çevre açılardan
miktarsallaştırılmış;
insan sağlığı, çevresel
sürdürülebilirlik ve dünya
genelinde tüketicilerin
ve tarım topluluklarının
refahını arttırabilme güçüne
sahip olduğu gözler önüne
serilmiştir.
Örneğin, tarımsal biyoteknoloji yoluyla geliştirilen
daha yüksek verimli mahsuller, Birleşmiş Milletlerin
2030 yılına kadar dünya gıda üretiminde oluşacak
yüzde 50 artış ihtiyacını karşılamak konusunda
katkı sağlayabilir. Bu broşür SoyConnection.
com'da bulunan "Biyoteknolojinin Yararları" adlı
Birleşmiş Soya Kurulu'nun icmalini özetlemektedir.
Giriş
Tarımsal biyoteknoloji yoluyla geliştirilen mahsuller 12 yıldan
beri ticari boyutta yetiştirilmektedir. Bu mahsuller, tarım
alanında geçmişte meydana gelen tüm gelişmeleri aşan bir
oranda tüm dünya çapında uygulanmaya başlamıştır. Bu rapor,
biyoteknolojinin küresel tarım sistemi üzerindeki etkisini
toplum, sağlık ve çevresel perspektiften değerlendirmektedir.
Küresel Toplum Üzerindeki Etki
Tarımsal biyoteknoloji, küresel gıda krizi gibi sorunları
çözmeye yardımcı olabilir ve dünyadaki açlık konusunda
olumlu bir etki yaratabilir. Birleşmiş Milletler verilerine göre,
artan dünya nüfusunun ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için
gıda üretiminin 2030 yılına kadar %50 artırılması şarttır.
Tarımsal biyoteknolojinin, bazı gelişmekte olan ülkelerde
tarımsal üretimi yedi ilâ on kat kadar arttırdığı görülmüş olup
geleneksel tarımın üretim kapasitesinin çok üzerindeki bu
verimlilik dünya toplumlarının dikkatini çekmiştir. 2007 yılında
23 ülkeden 12 milyon çiftçi – bu ülkelerin 12’si gelişmekte
olan, 11’i ise sanayileşmiş ülkelerdir –, başta soya fasulyesi,
mısır, pamuk ve kanola olmak üzere 102 milyon hektar
arazide biyoteknolojik ürün ekmiştir. Bu çiftçilerin 11 milyonu,
gelişmekte olan ülkelerdeki küçük ya da kıt kaynaklı çiftçilerdir.
Biyoteknolojik ürünlerin yetiştirildiği her ülkede
çiftçilerin gelirleri artmıştır. Çiftçiler bundan
faydalandığı zaman toplumları da faydalanır.
4 • Giriş
İnsan Sağlığı Üzerindeki Olumlu Etki
Tarımsal biyoteknoloji, artık başlangıçta sağladığı girdi
avantajlarının ötesine geçerek tüketicilere sağlık açısından fayda
sağlamaya odaklanmıştır. İnsan sağlığı açısından faydalı özellikler
kazandırılmış 10’dan fazla yeni soya fasulyesi çeşidi ticari
kullanıma sunum yolunda ilerlemektedir. Söz konusu faydalı
özellikler arasında daha az doymuş yağ içeriği ile zenginleştirilmiş
Omega–3 yağ asidi ve izoflavon içeriği sayılabilir.
Tüketiciler, tarımsal biyoteknolojinin güvenli olduğundan
emin olabilirler. Söz konusu ürünler dünyanın her köşesinde
çok sayıda uzman kurulları tarafından defalarca incelenmiş
ve güvenli oldukları kanıtlanmıştır. Mahsullerin ticari olarak
geliştirildiği 12+ yıllık sürede, bu gıdalar nedeniyle ekosistemin
bozulduğu veya insanların hastalandığı bir olay bile olmamıştır.
Çevresel Etki
Biyoteknolojik ürünlerin en büyük çevresel etkisinin, toprak
işlemesiz tarım tekniklerinin benimsenmesi sağlamak
şeklinde olduğu söylenebilir. Herbisitlere karşı dayanıklı olan
biyoteknolojik soya fasulyeleri gibi ürünler, çiftçilerin tarla
sürme işlemini neredeyse tamamen ortadan kaldırmasına
imkân tanımış ve buna bağlı olarak toprak sağlığı/korunması
gelişmiş, toprağın su tutma kabiliyeti artarken toprak erozyonu
ve herbisit sızıntıları azalmıştır. Gerçekten de 2006 yılında toprak
işlemesiz tarım yöntemi sayesinde dünya genelinde karbon
dioksit (CO2) emisyonu 14.76 milyar kg azalmıştır. Bu rakam bir
yılda 6.56 milyon otomobilin trafikten çekilmesine eş değerdir.
Biyoteknoloji türevi ürünlerin piyasaya sürülmesini
izleyen 10 yıl içerisinde dünya genelinde pestisit
uygulamaları yüzde altı civarında düşmüş ve kullanılan
pestisit miktarı 172 milyon kg azalmıştır.
Biyoteknoloji türevi ürünler, tarlalardan zirai mücadele ilacı
(herbisit/pestsit) sızıntısını ortadan kaldırarak su kalitesini
arttırmaktadır. Gelecekte de fitaz enzimi içeren biyoteknolojik
yem bitkileri sayesinde hayvansal üretimin neden olduğu
fosfor atıkları azalacak ve su kirliliği önlenecektir.
Giriş • 5
Biyoteknoloji ve Küresel Toplum
Sürdürülebilir Toplumlar
Pek çok bilim adamı biyoteknolojinin sürdürülebilir tarım
sistemi için önemli bir katkı olduğunu düşünmektedir,
zira diğer geleneksel tarımla karşılaştırıldığında çevreye
daha az zarar vererek daha fazla gıda üretir.
Soya Yetiştiricileri Daha Sürdürülebilir
Bir Geleceğe Doğru Yürüyor
A.B.D. soya fasulyesi üreticileri, bir taraftan günümüzün
ihtiyaçlarını karşılarken diğer taraftan da gelecek nesillerin
kendi ihtiyaçlarını karşılayabilme kabiliyetini arttırmak
için yıllardan beri aşağıdaki prensipler doğrultusundaki
sürdürülebilir üretim metotlarını uygulamaktadırlar:
Gelecekteki ihtiyaçları karşılamak üzere
verimliliği arttıracak teknoloji ve en
iyi uygulamaların benimsenmesi ve bu
bağlamda çevreye özen gösterilmesi.
Güvenli ve besleyici gıdalara erişim imkanı
sağlayarak insan sağlığının geliştirilmesi.
Tarımın ve tarım topluluklarının sosyal
ve ekonomik refahının arttırılması.
Eş zamanlı olarak (yani 1996–2001 döneminde) A.B.D. çiftçileri,
yeni biyoteknolojik ve herbisit dirençli soya fasulyelerinin,
toprak işlemesiz tarım (sürümsüz tarım) ve diğer koruyucu
tarım tekniklerini eskiden hiç olmadığı kadar geniş bir
enlem aralığında ve A.B.D.’nin farklı tarım toprağı türlerinin
çoğunda uygulanabilir kıldığını görmüşlerdir. Bu süre boyunca
koruyucu tarım tekniklerinin uygulandığı soya ekili araziler
neredeyse iki katına çıkmıştır. 2001 yılı itibariyle A.B.D.’de
soya ekili arazilerin %49'unda toprak işlemesiz tarım ve ayrıca
%33'ünde de minimum toprak işlemeli tarıma geçilmiştir.1
6 • Biyoteknoloji ve Küresel Toplum
Dünyada Açlık
Biyoteknoloji, dünya genelinde gıda arzını artırmak ve
üretilen gıdaların kalitesini iyileştirmek açısından büyük
ümit vermektedir. Dünyada 800 milyon insanın kronik gıda
darlığı yaşadığı, mevcut ve gelecekte yaşanması muhtemel
gıda krizlerine bağlı olarak milyonlarca insanın da açlık
tehlikesiyle karşı karşıya kalabileceği tahmin edilmektedir.
Biyoteknoloji yoluyla geliştirilen mahsuller, aç ve büyümekte
olan bir dünyayı beslemeye yardımcı olmak için dünya
çapında daha yüksek verimli mahsuller üretmektedir.
BM Besin Üretimini Artırmayı Öneriyor
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Ban Ki-Moon, ulusları,
gıda krizinin üstesinden gelmenin bir yolu olarak “tarımı
yeniden canlandırmak üzere tarihi bir fırsatı” değerlendirmeye
çağırmaktadır. Ban Ki-Moon 2008 yılında BM sponsorluğunda
Roma’da düzenlenen bir zirvede, ihtiyaçların karşılanabilmesi
için 2030 yılına kadar gıda üretiminin yaklaşık %50 artması
gerektiğini söylemiştir. BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO),
rekolteleri artırmamaları, ticari engelleri kaldırmamaları ve gıdayı
en çok ihtiyaç duyulan yere götürmemeleri halinde küresel bir
felaketin geleceği konusunda sanayileşmiş ülkeleri uyarmaktadır.
2008 yılında yaşanan yüksek gıda fiyatlarının dünya genelinde
100 milyon insanı açlığa sürüklediği düşünülmekte olup
artan dünya nüfusu gıda kaynaklarını zorlamaya devam
etmektedir. Günümüzde 6.7 milyar2 olan dünya nüfusu,
1959 yılında 3 milyardan 1999 yılında 6 milyara ulaşmıştır. Bu
gidiş, 20403 itibariyle dünya nüfusunun 9 milyara varacağını
göstermektedir.Yoksul ülkelerin, bu yılki gıda ithalatı faturası
%40 kabarmış olup uzmanlar bazı ülkelerin gıda ithalatına
harcadıkları paranın geçen yıl ikiye katlandığını belirtmektedir. 4
Biyoteknoloji yoluyla geliştirilen
mahsuller, aç ve büyümekte olan bir
dünyayı beslemeye yardımcı olmak
için dünya çapında daha yüksek
verimli mahsuller üretmektedir.
Biyoteknoloji ve Küresel Toplum • 7
FAO, biyoteknolojinin, artan nüfusun gıda ihtiyacını
karşılamak üzere sürdürülebilir tarımsal gelişim için güçlü
araçlar sağladığını kabul etmektedir. Bunun yanı sıra FAO,
her bir müstakil biyoteknolojik genetik olgusunun fayda ve
risklerinin tespit edilmesi ve “her bir biyoteknolojik ürün veya
prosesin biyogüvenliği hakkındaki meşru kaygıların piyasaya
sürümden önce giderilmesi” için vakalar bazında ihtiyatlı
bir yaklaşım benimsenmesi gereğine işaret etmektedir.5
Artan Besin Fiyatları
Tarımsal gıda ürünlerinin fiyatları geçtiğimiz birkaç yıl
içerisinde belirgin şekilde artmıştır. Bazı ürünlerdeki düşük
dünya stokları, ortalamanın altında kalan hasatlar ve bazı
bölgelerde pazarlanabilir mahsul alınamaması bu fiyat artışına
yol açan faktörler arasında yer almaktadır. Gıda fiyatları arttığı
zaman bundan ilk etkilenen kişiler en fakir tüketicilerdir. Gıda
fiyatlarının ucuzladığı geçmiş yıllarının bir sonucu olarak tarım
alanındaki yatırımlar düşmüş ve fakir ülkelerin birçoğu gıda
ihtiyaçlarını karşılamak üzere ithalata bağımlı hale gelmiştir. 6
Dünya Nüfusu 1950-2040
Kaynak: ABD. Census Bureau, International Data Base (IDB), 2008
10
8
4
2
0
1950
1960
1970
1980
1990
2000
Year
Yıl
2010
2020
2030
2040
Dünya
Nüfusu (Milyar)
World
Population
(Billions)
6
FAO ’ya göre söz konusu ekonomik ortam, özellikle de
gelişmekte olan ülkelerde daha az insanın gıdaya erişebilmesi
gibi ciddi bir riski ortaya koymaktadır. FAO’nun gıda fiyatı
endeksi bir yıl içinde, kabul edilebilir artış oranını dört
kattan fazla aşarak yaklaşık %40 artmıştır. En yoksul ülkelerin
toplam gıda ithalatı bedeli 2007 yılında %25 artmıştır.7
Bazı Uzmanlar Afrika’daki Açlıktan
Tarımsal Biyoteknolojinin
Reddedilmesini Sorumlu Tutuyor
Financial Times'a göre, gıda fiyatları artıkça ve darlıklar baş
gösterdikçe, daha az enerji ve kimyasal kullanarak tarımsal
üretimi arttırmanın bir çaresi olarak biyoteknoloji ön plana
çıkmaktadır. Tarımsal biyoteknolojinin toplum tarafından en
ciddi şekilde reddedildiği Avrupa’da bile daha fazla politikacı,
uzman ve çiftçi lideri tarımsal biyoteknoloji lehinde konuşmaya
başlamıştır. İngiliz hükümetinin eski başuzmanı Sir David
King, dünyadaki gıda fiyatı krizini çözebilecek yegâne mevcut
teknolojinin biyoteknoloji olduğunu söylemektedir.8
Liverpool’da 2008 yılında düzenlenen İngiliz Bilim Festivalinde
yaptığı konuşmada King, sivil toplum kuruluşlarını ve BM’i Afrika
kıtasının artan nüfusu için yeterli yiyeceği üretemeyen geleneksel
tarım tekniklerini destekledikleri için eleştirmiştir. King, “Sorunun
kaynağı, gıda fazlalığına sahip bir toplum olan Batı dünyasının,
organik tarımı tercih ederek başta GDO teknolojisi olmak üzere
tarımsal teknolojiyi reddeden yaşam tarzı seçiminin, Güney Afrika
Cumhuriyeti hariç Afrika kıtasının tamamında taklit edilmesinin
yarattığı felaket boyutundaki sonuçlardır” şeklinde konuşmuştur.9
Bunun yanı sıra King, biyoteknolojik ürünlerin, Hindistan
ve Çin’de görülen ciddi üretim artışlarının Afrika’da da
sağlanmasına yardımcı olabileceğini söylemiş ve geleneksel
teknikler “Afrika’nın patlayan nüfusunun ihtiyaç duyduğu
gıdaları üretemezken” modern tarım teknolojilerinin üretimi
hektar başına 7 ilâ 10 katına çıkarabildiğini belirtmiştir.10
Biyoteknoloji ve Küresel Toplum • 9
Dünya Liderleri Biyoteknolojinin
Faydalarını Onaylamaktadır
2008 yılının Temmuz ayında Japonya, Hokkaido’da yapılan G8
zirvesinde bir araya gelen liderler, çiftçilerin biyoteknolojik
yollarla geliştirilmiş tohum çeşitlerine daha yaygın şekilde
erişmesini sağlayarak dünya genelinde tarımsal üretimi
arttırmak için güç birliği yapmaya karar vermişlerdir.
G8 grubu, gıda güvenliği ve fakirlik sorununun çözümüne
yardımcı olmak üzere “tarımsal üretimi artırmak için
araştırma ve geliştirme çalışmalarını hızlandırmaya ve
yeni tarımsal teknolojilere erişimi yaygınlaştırmaya” karar
vermiştir. Ayrıca, “biyoteknolojik yollarla üretilen tohum
çeşitleri hakkında bilimsel temellere dayalı katkı ve risk
analizi çalışmalarını teşvik” edeceklerini de açıklamışlardır.
Bunun yanı sıra, gelişmekte olan ülke hükümetleri, özel
sektör, sivil toplum kuruluşları, uluslararası bağışçılar ve çok
uluslu kurumlardan oluşan, tarım ve gıda konulu global bir
ortaklık kurulması konusunda da anlaşmaya varmışlardır.11
Biyoteknolojik Ürün Ekiminin Gelişimi
Dünyayı Doyurmaya Yardımcı Olacaktır
2007 yılında 23 ülkeden 12 milyon çiftçi – bu ülkelerin
12’si gelişmekte olan, 11’i ise sanayileşmiş ülkelerdir
–, başta soya fasulyesi, mısır, pamuk ve kanola olmak üzere
102 milyon hektar arazide biyoteknolojik ürün ekmiştir.
Bu çiftçilerin 11 milyonu, gelişmekte olan ülkelerdeki
küçük ya da kıt kaynaklı çiftçilerdir.12 Çiftlik büyüklüğü,
teknolojinin kullanımını etkileyen bir faktör olmamıştır.
10 • Biyoteknoloji ve Küresel Toplum
Biyoteknoloji Hem Çiftçi, Hem de Toplum
Açısından Yarar Sağlamaktadır
Tarımsal biyoteknolojiden fayda sağlayan kişiler sadece
çiftçiler değildir. Çiftçinin bu avantajlardan yararlanması yerel
toplumun da ekonomik açıdan fayda sağlaması anlamına
gelir ve bu toplumun tüketicileri güvenli, besleyici ve
sürdürülebilir gıda arzına kavuşmuş olur. Örneğin Arjantin’de
1995 yılından itibaren soya fasulyesi ekiliş alanında %140
civarında gerçekleşen artış sayesinde elde edilen ekonomik
kazancın 200.000 kişiye tarımla ilgili işlerde istihdam ve ihracat
kaynaklı ekonomik gelişme sağlandığı tahmin edilmektedir.13
Artan Üretim ve Ekiliş
1996 yılında piyasaya sürülen ilk ürünün ardından biyoteknolojik
ürün ekilişleri her yıl çift haneli büyüme oranlarıyla artmıştır.
2005 ve 2006 yılları arasındaki 12 milyon hektarlık artış, son
beş yıl içindeki ikinci en yüksek büyüme orandır ve 2006
itibarıyla yıllık %13 büyümeye tekabül etmektedir. 2006
yılındaki onaylı global biyoteknolojik ürün ekilişi 102 milyon
hektardır.14 Biyoteknoloji, A.B.D.’de 2005 yılında 49.8 milyon
hektar arazide mısır ve soya üretiminin 3.78 milyon ton
artırılmasına yardımcı olmuştur.15 Zararlılara ve hastalıklara
karşı dirençli biyoteknolojik ürünler, olumsuz yetiştirme
şartlarına dayanabilir ve ürünlerdeki bozulmaları azaltarak
çiftçileri her yıl ciddi miktarlarda verim kaybından korur.
Zararlılara ve hastalıklara karşı
dayanıklı, sert büyüme koşullarına
tolerans gösteren ve bozulmayı
azaltan biyoteknolojik bitkiler
çiftçilerin yıllık milyarlarca pound gıda
mahsulünü kaybetmelerini önler.
Biyoteknoloji ve Küresel Toplum • 11
Çiftçiler için Gelir Artışı
Biyoteknolojik ürünlerin yetiştirildiği her ülkede çiftçilerin
gelirleri artmıştır. Dünya çapındaki geleneksel tahminler
biyoteknolojik mahsullerin çiftçi gelirini, 2004'te 1996 ve
2004 arasındaki 19-27 milyar $'lık toplamın bir parçası olan
4,8-6,5 milyar $ değerinde arttırdığın göstermektedir.16
Gelişmekte olan ülkelerdeki çiftçilerin ekstra çiftlik gelirinin
büyük bölümünü biyoteknolojik mahsullerden elde ettiği
dikkate değerdir. Çiftlik gelirindeki en büyük kazançlar,
gider tasarrufları sayesinde, soya sektöründe yaşanmıştır.
Dünya geneli itibarıyla biyoteknolojik ürünler muhafazakar
tahminlere göre 2004 yılında çiftlik gelirlerini 4.8 – 5.6
milyar $ artırmış olup, 1996 - 2004 döneminde sağlanan
kümülatif kazanç artışı da 19–27 milyar $ düzeyindedir.17
Azalan Pestisit/Herbisit Kullanımına
Bağlı Maliyet Tasarrufu
Biyoteknolojik ürünler, A.B.D. çiftçilerinin üretim maliyetlerini
2005 yılında 1.4 milyar $ düşürmüş, bu da aynı yıl net kârın
2 milyar $ artmasını sağlamıştır.18 Özellikle soya fasulyesinde
ucuzlayan girdi maliyetleri sayesinde hektar başına yaklaşık
73 $ tasarruf sağlanmıştır.19 A.B.D. çiftçilerinin herbisit/pestisit
girdilerinden sağladıkları tasarrufu teknolojik ilerlemelere
yatırmaları, aynı zararlılardan etkilenen dünya genelindeki
küçük çiftlikler için de fayda sağlamaktadır. Verim artışı
her çiftçi için avantaj anlamına gelir. Fakat, sadece boğaz
tokluğuna çalışan bir küçük çiftçi açısından verim artışı,
hayat kalitesi anlamında muazzam bir ilerleme demektir.
12 • Biyoteknoloji ve Küresel Toplum
Biyoteknoloji ve İnsan Sağlığı
Biyoteknolojinin faydaları, çevre ve çiftçiler için sağladığı
avantajların çok daha ötesine kadar uzanmaktadır. Tüketiciler
şimdiden daha sağlıklı gıdalardan yararlanmaya başlamış
olup bu yararların belirgin ölçüde artması beklenmektedir.
Geliştirilmiş protein ve yağ içeriğinden kaynaklanan bir dizi sağlık
avantajı sunan soya çeşitleri gibi, besin değeri zenginleştirilmiş
biyoteknolojik ürünler çok yakında tüketicilere sunulacaktır.
Tüketici güvenliğinin teminat altına alınması, piyasaya sürülecek
tüm yeni gıdalar için hayati önem taşıyan bir noktadır.
Güvenlik
Günümüzde yediğimiz gıdaların çoğu, çiftçilerin yüzyıllardır
uyguladığı geleneksel ıslah yöntemleriyle “genetiği değiştirilmiş”
bitki veya hayvanlardan elde edilmektedir.20 Bitki ve hayvan
türleri, daha iyi bir tat ya da yüksek verim gibi faydalı özellikler
taşıyan yeni çeşitlerler elde etmek üzere melezlenmiştir.
Geleneksel melezleme hayvan ve bitkilerin genetik yapısında
da değişiklikler yaratır. Modern tarımsal biyoteknoloji
teknikleri, geleneksel melezlemeden farklı ve belirgin ölçüde
üstündür. Zira bitki ve hayvan çeşitlerinin çok daha hassas
bir şekilde geliştirilebilmesini mümkün kılmaktadır.
Mahsullerin ticari olarak geliştirildiği 12+ yıllık sürede,
bu gıdalar nedeniyle ekosistemin bozulduğu veya
insanların hastalandığı bir olay bile olmamıştır.
A.B.D.’de geleneksel ıslah metotlarıyla üretilen ya da
yaygın şekilde tüketildikleri başka ülkelerden ithal edilen
yeni gıdalara piyasaya sürüm izni verilirken ağır güvenlik
değerlendirmeleri yapılması şart koşulmamaktadır. Güvenli
olduğu bilinen diğer çeşitlere benzedikleri veya dünyanın
başka bölgelerinde sorunsuzca tüketildikleri için bunların da
güvenli oldukları varsayılır. Öte yandan, tarımsal biyoteknoloji
yoluyla elde edilen ürünlerin gıda olarak pazara sürülebilmesi
çok ağır ve titiz güvenlik değerlendirmelerine tabidir. Bu
da, biyoteknoloji yoluyla elde edilen ürünlere uygulanan
güvenlik değerlendirmelerinin, geleneksel ürünlere
uygulananlardan çok daha sıkı olduğunu göstermektedir.21
Biyoteknoloji ve İnsan Sağlığı • 13
Uzmanlar Biyoteknolojinin Güvenli
Olduğu Konusunda Hemfikir
Ulusal Bilimler Akademisi
(NAS) Güvenlik Bildirisi
Ulusal Bilimler Akademisi (NAS), 1987 yılında tarımsal
biyoteknoloji türevi organizmaların kullanıma sunumu
hususunda çığır açan bir rapor yayınlamıştır. Bu rapor
A.B.D. ve diğer ülkelerde çok belirgin yankılar yaratmıştır.
Raporda yer verilen en önemli ifadeler şunlardır: (1) rDNA
biyoteknoloji teknikleri kullanılmasının veya birbiriyle
ilişkisiz organizmalar arasında gen transferinin kendine özgü
tehlikeler oluşturduğu yolunda herhangi bir kanıt mevcut
değildir ve (2) biyoteknoloji türevi organizmaların kullanıma
sunulmasına ilişkin bir risk, genetiği değiştirilmemiş veya
başka metotlarla değiştirilmiş organizmaların kullanıma
sunulmasına ilişkin risklerle aynı mahiyettedir.
İngiltere Lordlar Kamarası Güvenlik Bildirisi
Birleşik Krallık Lordlar Kamarası Bilim ve Teknoloji Komisyonu
da benzer bir görüş açıklamıştır: “Prensip olarak GDO türevi
ürünler [yani genetiği manipüle edilmiş veya rekombinant
organizmalardan elde edilen ürünler], diğer ürünlerle aynı
kriterlere göre düzenlemeye tabi tutulmalıdır… Birleşik
Krallık’ta yeni genetik modifikasyon biyoteknolojisinin tabi
olduğu mevzuat aşırı tedbirci, demode ve bilimsellikten
uzaktır. Bunun neticesinde ortaya çıkan bürokratik güçlükler,
maliyet ve gecikmeler hem akademik araştırmacılar, hem
de endüstri açısından gereksiz bir yük teşkil etmektedir.”22
Mahsullerin ticari olarak geliştirildiği
12+ yıllık sürede, bu gıdalar
nedeniyle ekosistemin bozulduğu
veya insanların hastalandığı bir olay
bile olmamıştır.
14 • Biyoteknoloji ve İnsan Sağlığı
BM Dünya Sağlık Örgütü Güvenlik Bildirisi
1991 yılında yapılan ilk uzmanlar toplantısı sonunda:
“Biyoteknoloji, gıda üretim ve işlemesinde uzun bir kullanım
geçmişine sahiptir. Biyoteknoloji, hem yüzyıllardır uygulanan
geleneksel ıslah metotlarını, hem de moleküler biyolojiye dayalı
en son teknikleri kapsayan kesintisiz bir süreçtir. Özellikle de yeni
biyoteknoloji metotları, gıda arzını miktar ve kalite açısından
hızla arttırmak için çok büyük fırsatlar sunmaktadır. Bir gıdanın bu
teknikler kullanılarak üretilmiş olması, başlı başına bu mahiyeti
itibarıyla, onu, konvansiyonel metotlarla üretilen gıdalara kıyasla
daha az güvenli kılmaz.” şeklinde bir açıklama yapılmıştır.”23
1996’da yapılan ikinci BM FAO / WHO ortak danışma
toplantısında da aynı hüküm teyit edilmiştir: “Bir organizmanın
ırsi özelliklerini değiştiren, rDNA teknolojisi gibi metotlarla
üretilmiş organizmalara dair gıda güvenliği mülahazaları,
esas itibarıyla, geleneksel ıslah metotları gibi diğer genom
uyarlama teknikleriyle üretilmiş organizmalara ilişkin olanlarla
aynı mahiyettedir... Güvenlik değerlendirmelerinde esaslı
eşdeğerlilik yaklaşımının uygulanmasının bazı sınırlamaları
olmakla birlikte, bu yaklaşım, genetiği değiştirilmiş
organizma türevi gıdaların güvenliği konusunda, geleneksel
metotlarla elde edilmiş gıda veya gıda unsurlarına
nispetle eşit veya daha üstün bir güvence sağlar.”24
2000 yılında yapılan üçüncü BM FAO / WHO ortak danışma
toplantısında ise şu sonuca varılmıştır: “Genetiği değiştirilmiş
gıda ürünü ile konvansiyonel muadili arasındaki benzerlik
ve farkların tespitine odaklanan karşılaştırmalı bir yaklaşım,
potansiyel gıda güvenliği ve besin içeriği meselelerinin
tanımlanmasına yardımcı olur ve bu itibarla en uygun strateji
olarak kabul edilir… Yapılan danışma toplantısı sonunda,
genetiği değiştirilmiş gıdaların güvenilirliğini teyit açısından,
esaslı eşdeğerlilik kavramının uygun kullanımından daha
geçerli alternatif bir strateji bulunmadığı anlaşılmıştır.”25
Biyoteknoloji ve İnsan Sağlığı • 15
Avrupa Komisyonu Ortak Araştırma
Merkezi Güvenlik Bildirisi
Avrupa Komisyonu Ortak Araştırmalar Merkezi, 2001’de
tamamlanan ve biyoteknolojik gıda ürünlerinin sağlık üzerinde
olumsuz etki ettiğine dair herhangi bir vakaya rastlanmadığı
ve daha hassas teknoloji kullanımı ile daha sıkı düzenleyici
gözetim uygulamalarının bir sonucu olarak bu ürünlerin
muhtemelen geleneksel bitki ve gıdalardan bile daha güvenli
olduğu sonucuna varan Komisyon araştırmasını 2008 yılında
onaylamıştır.26 Raporda spesifik olarak şöyle denilmektedir:
“GDO ürünlerine ilişkin olanlar da dahil olmak üzere, güncel gıda
güvenliği endişelerini cevaplandırmaya yeterli düzeyde kapsamlı
bilgi birikimi mevcut olup uzmanlar, bu bilgilerin GDO ürünlerinin
güvenliğini değerlendirmek için yeterli olduğunu düşünmektedir.”27
Biyoteknoloji Besinsel Faydalar Sağlar
Biyoteknolojinin ilk dönemlerinden itibaren bilim
adamları, dünya genelinde tüketicilerin yararlanması
için besin değeri zenginleştirilmiş gıdalar üretmek üzere
teknolojiyi kullanmayı planlamışlardır. Teknoloji geliştikçe
birinci nesil tarımsal biyoteknolojik ürünler daha ziyade
“girdi özellikleri” üzerine odaklanmış, bir başka ifadeyle
yapılan modifikasyonlar zararlı böcek, virüs ve zararlı ot
mücadelesini çiftçiler açısından daha kolay veya daha etkin
kılmıştır. Bu ilk ürünler A.B.D. çiftçileri arasında hızla kabul
görmüş olup şu anda A.B.D.’deki soya fasulyesi, pamuk
ve mısır üretiminin çoğunluğunu oluşturmaktadır.28
Tüketicilerin yararlanmasına odaklanan tarımsal
biyoteknolojik çeşitlerse genellikle “çıktı özellikli” ürünler
olarak adlandırılır. Bu ürünlerin geliştirme aşaması çok
uzun sürmüş olmakla birlikte ticari kullanıma sunulmaları
yaklaşmaktadır. Bunların çoğu, geleneksel muadillerine
kıyasla daha zengin besinsel özelliklere sahip olduklarından
“fonksiyonel gıdalar” kategorisine girmektedir.
16 • Biyoteknoloji ve İnsan Sağlığı
Yüksek Oleik Asitli Soya
Stabilitesi daha yüksek kızartma yağı üretilmesi, genellikle
yapay trans yağların oluşumuna yol açan hidrojenasyon
işlemini gereksiz kılabilir. Dolayısıyla, oksidatif stabilite
sağlamak için biyoteknolojik metotlarla yüksek oleik asit
içerikli soya yağı üretilerek gıda sanayisinin kullanımına
sunulması, tüketiciler açısından, hiç trans yağ içermeyen
gıda mamulleri şeklinde bir fayda sağlayacaktır.
Yüksek İzoflavonlu Soya
Kapsamlı araştırmalar, soya tüketiminin sağlık açısından çok
sayıda yararı olduğunu göstermektedir. Bu faydalara örnek
olarak şunlar sayılabilir: Menopoz semptomlarının hafifletilmesi
29 30
, kardiyovasküler hastalık riskinin azaltılması 31 32, belirli kanser
türlerine yakalanma riskinin azaltılması 33 34 35 menopoz sonrası
dönemde kemik yoğunluğunun artırılması 36 37. Soyalı gıdalar, bu
sayılan faydaların çoğuna esas teşkil edebilecek bir fitoestrojen
olan izoflavon içeren tek doğal diyet kaynağıdır. İzoflavon içeriği
zenginleştirilmiş bir soya fasulyesi, insanların soya tüketimini
belirgin bir şekilde artırmasına gerek kalmaksızın tüketicilerin bu
sağlık avantajlarından daha fazla yararlanmasını sağlayacaktır.
Konjuge Linoleik Asitli Soya Fasulyeleri
Konjuge linoleik asidin (CLA) insan sağlığı açısından
çok sayıda faydası vardır. Bunlar arasında, hepsi de
kardiyovasküler avantajlar sağlayan vücut yağlarında
azalma, 38 daha olumlu serum lipit profilleri ve
aorttaki lipit birikiminin azalması sayılabilir.39
Düşük Fitat İçerikli Soya
Demir eksikliğinden kaynaklanan anemi, dünya çapında
yaygın şekilde görülen beslenme yetersizliklerinden biridir.
Soya fasulyesi de dahil olmak üzere birçok gıda bitkisinin
tohumlarında bulunan bir fosfor depolama bileşiği olan fitat
gibi absorbsiyon inhibitörleri, demir eksikliğinden kaynaklanan
anemi vakalarını şiddetlendirebilir. Diyette %50 daha fazla demir
biyoyararlılığı sağlayarak, anemi hastalarının hayatında ciddi
iyileşmeler sağlayabilecek yeni soya çeşitleri geliştirilmektedir.
Biyoteknoloji ve İnsan Sağlığı • 17
Omega-3 İçeriği Artırılmış Soya
Araştırmacılar daha fazla omega-3 içeriğine sahip soyalar
geliştirmektedirler. Bu zenginleştirilmiş soyaların amacı, makul
ücrete sahip, karada yetişen, yenilenebilir omega-3 kaynağı
olan, balığa alternatif olarak kullanılabilen ve bu gerekli besin
yönünden zengin olan harika tadlı gıdalar yaratmaktır.
Yüksek Stearik Asit İçerikli Soya
Doymuş yağ asitleri, doymamış yağ asitlerine kıyasla ısıya ve
işlemeye karşı daha dayanıklı oldukları için gıdada kullanılan
katı ve sıvı yağlara önemli işlevsel özellikler kazandırırlar.
Ancak, doyurulmuş yağların kardiyovasküler sağlığı eksi
yönde etkilediği bilinmektedir. Soyalarla biyoteknoloji
kullanılarak, bilim adamlarının serum kolestrolü seviyelerini
arttırmadığına inandığı, stearik asitte güçlendirilmiş,
doymuş yağ asidi üretilmiştir. İlk çalışmalar tüm doymuş
yağların eşit olarak oluşturulmadığını göstermektedir,
daha yüksek stearik asite sahip biyoteknoloji ürünleri gıda
sanayisi için daha uygun ve sağlıklı seçenekler sunabilir.
Yüksek Beta-Konglisinin İçerikli Soya
Araştırmacılar; lezzeti, dokusu ve diğer gıdalara karıştırılabilirlik
özelliği daha üstün soya proteini sağlayacak yeni bir yüksek
beta-konglisinin içerikli soya çeşidi geliştirmek üzere
çalışmaktadırlar. Beta-konglisinin, dokuyu ve aromayı geliştiren
doğal oluşumlu bir bileşiktir. Bu yeni soya çeşidi, piyasadaki diğer
tüm soyalardan daha fazla çözünür protein de içerecektir.40
18 • Biyoteknoloji ve İnsan Sağlığı
Biyoteknoloji
ve Çevresel Sürdürülebilirlik
Çiftçiler geçimlerini topraktan sağlarlar. Dolayısıyla çevreye
saygı konusunda oldukça duyarlıdırlar. Tarımsal biyoteknoloji,
çiftçilerin dünyanın tarım sistemleri için daha sürdürülebilir
bir gelecek sağlamalarına yardımcı olur. Geniş kapsamlı ve
tekrar edilerek doğrulanan çalışmalar, biyoteknoloji türevi
ürünlerin, çevre açısından kendilerine özgü veya geleneksel
tekniklerle geliştirilmiş ürünlerinkinden farklı riskler arz
etmediğini kanıtlamaya devam etmektedir. Esasen bu çalışmalar,
tarımın çevre üzerindeki olumsuz etkilerinin biyoteknoloji
sayesinde belirgin şekilde azaldığını göstermektedir.
Pestisit Kullanımında Azalma
Biyoteknoloji, hedeflenmemiş türler üzerindeki olumsuz
etkileri dramatik ölçüde azaltan, hedeflenmiş zararlı
mücadelesi yöntemleri sağlamaktadır. 2005 yılında
biyoteknolojik ürün çeşitleri sayesinde pestisit uygulaması
ihtiyacı büyük ölçüde azalmış, pestisit kullanımı sadece
A.B.D.’de 31.6 milyon kg düşmüştür.41 Dünya genelinde
ise 1996- 2004 arasında pestisit kullanımının %6
gerileyerek 172 milyon kg azaldığı düşünülmektedir..42
Toprak Yönetimi ve Koruyucu Tarım
Biyoteknolojik ürünlerin piyasaya sürülmesinden önce “toprak
işlemesiz tarım” teknikleri A.B.D.’de sınırlı sayıda toprak tipi
ve enlem aralığında fizibil olsa da, biyoteknolojik ürünlerin
en büyük çevresel etkisi toprak işlemesiz tarımın yaygın
şekilde benimsenmesini sağlamak olmuştur. Toprak işlemesiz
tarım metodu, herbisit dirençli soya çeşitleri sayesinde
A.B.D.’de çok daha fazla toprak türü ve enlem aralığında
kullanılabilir hale gelmiştir. 2006 yılında A.B.D.’de soya
ekili arazilerin yüzde %89’unda (27 milyon hektar) herbisit
dirençli çeşitler kullanılmıştır. Dünya genelinde yetiştirilen
toplam biyoteknolojik ürünlerin %53’ü herbisit dirençli
soya fasulyeleridir. Bu biyoteknolojik çeşitler, çiftçilerin tarla
sürme işlemini neredeyse tamamen ortadan kaldırmasına
imkân tanımış ve buna bağlı olarak toprak sağlığı/korunması
gelişmiş, toprağın su tutma kabiliyeti artarken toprak
erozyonu ve herbisit/pestisit sızıntıları azalmıştır.43
Biyoteknoloji ve Çevresel Sürdürülebilirlik • 19
Su Kalitesi
Geleneksel soyanın içindeki fosforun büyük miktarı, fitik asit ya
da fitat adı verilen sindirilemez bir formdadır. Kümes hayvanları
gibi monogastrik hayvanlarda fitatı kullanılabilir fosfora
dönüştürecek sindirim enzimleri bulunmamaktadır. Bu sorunu
çözmek için üreticiler diyetlere inorganik fosfor eklemektedir.
erimsiz fosfor sindirimi ve diyete eklenen yüksek inorganik fosfor
miktarının sonucu olarak, hayvanların dışkılarıyla atılan fosfor
seviyesi çok yükselmektedir. Atılan bu fosforun yer altı ve yer
üstü sularına karışması çevre kirliliğini şiddetlendirmektedir.
Fitaz enzimi üreten bir gen soya fasulyesi ve buğdaya başarıyla
eklenmiştir. Bu enzim, söz konusu bitkiler hayvan tarafından
yem olarak tüketildiğinde biyolojik aktivitesini ortaya koyar.44
Etlik piliçler üzerinde yapılan bir araştırmada, fitaz içeren
biyoteknolojik soya kullanımının, orta düzeyde fitat olmayan
fosfor içeren bir diyete kıyasla fosfor atımında %50 düşüş
sağladığı saptanmıştır.45 Biyoteknolojik soya beslemesi,
dışarıdan enzim eklenen geleneksel soya beslemesine
nazaran %11 daha az fosfor atımına yol açmaktadır.
Biyoteknoloji, aynı zamanda tohumlardaki fitat genini
etkisiz kılarak düşük fitatlı soya ve mısır geliştirilmesinde
de kullanılmaktadır.46 Bu ürünlerden elde edilecek hayvan
yemleri, hayvan yetiştiricilerinin yem katkı maddeleri için
yaptıkları harcamalardan tasarruf sağlayacak ve fosfor kirliliğini
azaltarak su kalitesini iyileştirecektir. Bu yeni soya tohumunun
önümüzdeki on yıl içinde piyasaya sürülmesi beklenmektedir.
Tarımsal biyoteknoloji, çiftçilerin dünyanın
tarım sistemleri için daha sürdürülebilir bir
gelecek sağlamalarına yardımcı olur.
20 • Biyoteknoloji ve Çevresel Sürdürülebilirlik
Sera Gazı Emisyonlarında Azalma
Toprak işlemesiz tarım yöntemi sayesinde tarım makinesi
kullanımı azalmış ve buna bağlı olarak söz konusu araçların
neden olduğu sera gazı emisyonlarında belirgin bir düşüş
yaşanmıştır. Gerçekten de tarımsal biyoteknoloji türevi
ürünler, çevreye salınan karbon dioksit (CO2) miktarını
belirgin ölçüde azaltmıştır. Biyoteknolojik ürünler sayesinde
CO2 emisyonlarında sağlanan düşüşün iki kaynağı vardır:
Pestisit uygulamaları ve toprak sürme işlemlerinin
azalmasına bağlı olarak biyoteknolojik ürün
yetiştirilmesinde çok daha az dizel yakıtı kullanılması.
Biyoteknolojik ürün yetiştirilmesinde daha az
toprak sürme işlemi yapıldığından toprakta
tutulan karbon miktarının artması.
Bu iki faktörün kombine etkisi neticesinde, 2006 yılında
CO2 emisyonlarının muhafazakar bir hesapla toplam 14.76
milyar kg azaldığı anlaşılmaktadır. Bu rakam bir yılda 6.56
milyon otomobilin trafikten çekilmesine eşdeğerdir.47
Gen Akışı ve Türler Arası Eşleşme
(Outcrossing) Riski
Herbisit dirençli soya çeşitlerinden biyoteknolojik olmayan
çeşitlere gen akışı riski sınırlıdır. Bunun çok sayıda nedeni
vardır. Soya kendi kendini tozlayan (self-pollinating) bir bitki
olduğundan, çapraz tozlanan (cross-pollinating) bitkilere
kıyasla gen akışı ihtimali daha düşüktür. Ayrıca Kuzey
Amerika’da eşleşme açısından uyumlu yabani akrabaları
bulunmamaktadır. Bitişik arazilerdeki bitkilerle türler arası
eşleşme oranının %2 veya daha az olduğu tahmin edilmektedir.48
Biyoteknoloji ve Çevresel Sürdürülebilirlik • 21
Pek çok bilim adamı biyoteknolojinin
sürdürülebilir tarım sistemi için önemli
bir katkı olduğunu düşünmektedir,
zira diğer geleneksel tarımla
karşılaştırıldığında çevreye daha az
zarar vererek daha fazla gıda üretir.
Zararlı Direnci
LIBERTY LINK™ soya çeşidine (glufosinat-amonyum herbisitlere
karşı dayanıklı) tüm yurtdışı alıcılar tarafından ithalat izni verilmiş
olması, A.B.D. çiftçilerine 2009’dan itibaren soya tarlalarında farklı
herbisitleri dönüşümlü olarak kullanma özgürlüğü tanıyacak
ve bu da zararlı otların glifosata (ROUNDUP™ tarımsal herbisit)
karşı direnç geliştirmesini engellemeye yardımcı olacaktır.49 50 51
Biyolojik çeşitlilik
Toprak işlemesiz tarım, toprak sağlığının idamesini, humus
tabakası ve nem içeriğinin muhafazasını sağlar. Ayrıca,
muhtelif yabani yaşam türlerini destekleyen habitatların
gelişimine yardımcı olur. Örneğin, biyoteknolojik ürün
ekiliş alanları genişledikçe daha fazla sayıda ötücü kuşun
tarlalara geri döndüğünü gösteren araştırmalar vardır.52
Buna ilaveten, herbisit dirençli biyoteknolojik soya çeşitleri
sayesinde toprak işlemesiz tarım ve diğer koruyucu tarım
teknikleri uygulamasının çok büyük ölçüde yaygınlaşması, A.B.D.
soya üretimini kuraklığa karşı çok daha dayanıklı kılmıştır.53
22 • Biyoteknoloji ve Çevresel Sürdürülebilirlik
Sonuç
Bu raporda biyoteknolojinin global tarım sistemi üzerindeki
etkisi toplum, sağlık ve çevre açılardan miktarsallaştırılmış;
insan sağlığı, çevresel sürdürülebilirlik ve dünya genelinde
tüketicilerin ve tarım topluluklarının refahını arttırabilme
güçüne sahip olduğu gözler önüne serilmiştir.
Tarımsal biyoteknoloji yoluyla geliştirilen yüksek
verimli ürünler, artan nüfusun ihtiyaçlarını
karşılamak için 2030 yılına kadar dünya
gıda üretiminin %50 arttırılması gerektiği
yolunda BM tarafından konulan tahmini
hedefin tutturulmasına katkı sağlayabilir.
Tarımsal biyoteknoloji yoluyla geliştirilen besin
değeri zenginleştirilmiş ürünler, Omega-3 yağ
asidi tüketiminin artırılması ve doymuş yağ
tüketiminin azaltılması gibi spesifik besinsel
ihtiyaçları karşılamaya yardımcı olabilir.
Bu ürünlerin güvenli olduğu dünyanın önde
gelen bilimsel kurumları ve düzenleyici
mercileri tarafından müteaddit defalar
beyan edilmiştir. Dolayısıyla tüketiciler,
biyoteknoloji türevi bileşenler içeren
gıdaları gönül rahatlığıyla tüketebilirler.
Çiftçiler, biyoteknolojik ürünler sayesinde daha
fazla gelir elde ederek tarım topluluklarının
sürdürülebilirliğine katkı sağlayabilirler.
Biyoteknoloji kullanımı toprak sağlığında
iyileşme, toprağın su tutma kabiliyetinde
artış, toprak erozyonu ve herbisit/pestisit
sızıntılarında azalma sağlamıştır.
Tarımsal biyoteknoloji çiftlik kaynaklı
CO2 emisyonlarını azaltmaktadır.
Sonuç • 23
Yararlanılan Literatür
1
ASA Study Confirms Environmental Benefits of Biotech Soybeans, Kasım
12. 2001 http://www.soygrowers.com/ctstudy/, and Nonpoint Source
News-Notes, (EPA. tarafından basılmıştır) Ocak, 2003, sf 16-17.
2
United States Census Bureau, International Database. http://www.census.
gov/ipc/www/idb/worldpopinfo.html (5 Ekim 2008'de erişilmiştir).
3
aynı yerde.
4
BM Haber Merkezi. Sekreter General Ban Ki-moon Roma (İtalya) Dünya
Gıda Güvenliği üzerine Yüksek seviyeli bir konferansta. Birleşmiş
Milletler. http://www.un.org/apps/news/infocus/sgspeeches/
statments_full.asp?statID=255 (4 Ekim, 2008'de erişilmiştir).
5
Birleşmiş Milletlerin Gıda ve Tarım Örgütü, Biyoteknoloji Bildirisi,
Mart 2000, http://www.fao.org/WAICENT/OIS/PRESS_NE/
PRESSENG/2000/pren0017.htm (5 Ekim, 2008'de erişilmiştir).
6
Birleşmiş Milletlerin Gıda ve Tarım Örgütü. Dünya Gıda Durumu. http://www.
fao.org/worldfoodsituation/wfs-faq/en/ (5 Ekim 2008'de erişilmiştir).
7
Rosenthal, Elisabeth. 2007. World Food Supply is Shrinking.
New York Times, December 18, http://www.nytimes.
com/2007/12/18/business/worldbusiness/18supply.html.
8
Cookson, Clive. 2008. A time to sow? GM food could curb
the cost of staples. Financial Times, 10 Temmuz.
9
Sample, Ian. 2008. Hunger in Africa blamed on western
rejection of GM food. The Guardian, 8 Eylül.
10
aynı yerde.
11
Reporter’s Notebook. G8 Leaders Call for Increased Global
Access to Agricultural Biotechnology. Council for Biotechnology
Information. 2008 Temmuz. http://www.whybiotech.com/
newsandevents/reportersnotebook/0708/index_070908,asp.
12
James, Clive. Ocak 2007. Global Status of Commercialized
Biotech/GM Crops: 2006. International Service for the
Acquisition of Agri-Biotech Applications (ISAAA).
13
Brookes & Barfoot. Global Impact of Biotech Crops: Socio-Economic
and Environmental Effects, 1996-2006. AgBioForum, 11(1): 21-38.
14
aynı yerde.
15
Sankula, Sujatha. Kasım 2006. Quantification of the Impacts
on U.S. Agriculture of Biotechnology-Derived Crops Planted in
2005. National Center for Food and Agricultural Policy.
16
Brookes, Graham ve Peter Barfoot. 2005. GM Crops: The
Global Economic and Environmental Impact - The First Nine
Years 1996-2004. AgBioForum 8 (2&3): 187-196.
17
Brookes & Barfoot, 1996-2006.
18
Excellence Through Stewardship. Agricultural Biotechnology:
Benefits Delivered. http://www.excellencethroughstewardship.
org/agbiotech/ (4 Ekim, 2008'de erişilmiştir).
19
Brookes & Barfoot, 1996-2006.
20
Hancock, J.F. 2004. Plant Evolution and the Origin of Crop
Species, second edition. CAB International.
21
aynı yerde.
22
UK. 1993. Regulation of the United Kingdom biotechnology
industry and global competitiveness. Ekim. United Kingdom’s
House of Lords Select Committee on Science and Technology.
23
FAO/WHO. 1991. Strategies for assessing the safety of foods
produced by biotechnology. Report of a Joint FAO/WHO Expert
Consultation. Food and Agriculture Organization of the United
Nations and World Health Organization. WHO, Geneva, İsviçre..
24
FAO/WHO. 1996. Biotechnology and Food Safety. Report of a Joint FAO/
WHO Expert Consultation. Food and Agriculture Organization of the
United Nations and World Health Organization. WHO, Geneva, İsviçre..
25
FAO/WHO. 2000. Safety aspects of genetically modified foods of plant
origin. Report of a Joint FAO/WHO Expert Consultation on Foods Derived
from Biotechnology. Food and Agriculture Organization of the United
Nations and World Health Organization. WHO, Geneva, İsviçre..
26
Europa Press Release. Biotech Food is Safe: Is Anyone Going to Tell the
Consumer? http://www.whybiotech.com/newsandevents/EuropaBioPr
essReleaseJRC%20report110908.pdf (15 Ekim, 2008'de erişilmiştir).
27
European Commission. 2008. Scientific and Technical Contribution
to the development of an overall health strategy in the area of
GMOs. http://ec.europa.eu/dgs/jrc/downloads/jrc_20080910_
gmo_study_en.pdf (6 Ekim, 2008'de erişilmiştir).
28
Pew Initiative on Food and Biotechnology. 2007. Application of
Biotechnology for Functional Foods. The Pew Cheritable Trusts. http://www.
pewtrusts.org/uploadedFiles/wwwpewtrustsorg/Reports/Food_and_
Biotechnology/PIFB_Functional_Foods.pdf (5 Ekim, 2008'de erişilmiştir).
29
Howes LG, Howes JB, Knight DC. Isoflavone therapy for menopausal flushes:
a systematic review and meta-analysis. Maturitas 2006;55:203-11.
30
Messina M, Hughes C. Efficacy of soyfoods and soybean isoflavone
supplements for alleviating menopausal symptoms is positively
related to initial hot flush frequency. J Med Food 2003;6:1-11.
31
Anderson JW, Johnstone BM, Cook-Newell ME. Meta-analysis of the effects of
soy protein intake on serum lipids. N Engl J Med. 1995 Aug 3;333(5):276-82.
32
Zhan S, Ho SC. Meta-analysis of the effects of soy protein containing
isoflavones on the lipid profile. Am J Clin Nutr 2005;81:397-408.
33
Wood CE, Register TC, Franke AA, Anthony MS, Cline JM.
2006. Dietary soy isoflavones inhibit estrogen effects in the
postmenopausal breast. Cancer Res. 2006 Ocak 15;66(2):1241-9.
34
Sarkar FH, Li Y. 2003. Soy isoflavones and cancer
prevention. Cancer Invest. 2003;21(5):744-57.
35
Messina MJ, Wood CE. 2008. Soy isoflavones, estrogen therapy, and
breast cancer risk: analysis and commentary. Nutr J. 2008 Jun 3;7:17.
36
Howes, 2006.
37
Ma DF, Qin LQ, Wang PY, Katoh R. 2008. Soy isoflavone intake inhibits bone
resorption and stimulates bone formation in menopausal women: metaanalysis of randomized controlled trials. Am J Clin Nutr 2008;62:155-161.
38
Thom E, Wadstein J, Gudmundsen O. Conjugated linoleic acid
reduces body fat in healthy exercising humans. The Journal of
International Medical Research (JIMR) (2001:29:392-396).
39
Smedman A, Vessby B. Conjugated linoleic acid supplementation in
humans--metabolic effects. Lipids. 2001 Ağustos;36(8):773-81.
40
Heller , Lorraine. 2005. Monsanto, Solae to create new
soy protein line. Food Navigator, Oct. 28.
41
Sankula, Sujatha. 2006.
42
Brookes & Barfoot, 2005.
43
Sankula, Sujatha. 2006.
44
Brinch-Pedersen H, Olesen A, Rasmussen SK, Holm PB. Generation of
transgenic wheat (Triticum aestivum L.) for constitutive accumulation
of an Aspergillus phytase. Mol Breeding. 2000;6:195–206.
45
Denbow DM, Graubau EA, Lacy GH, Kornegay ET, Russell DR, Umbek
PF. Soybeans transformed with a fungal phytase gene improve
phosphorus availability for broilers. Poult. Sci. 1998;77:878–881.
46
Raboy, V. 2007. The ABCs of low-phytate crops. Nature Biotechnology 25: 874-875.
47
Brookes & Barfoot, 1996-2006.
48
Council for Agricultural Science and Technology (CAST). 2007. Implications of
Gene Flow in the Scale-up and Commercial Use of Biotechnology-derived Crops:
Economic and Policy Considerations. Issue Paper 37. CAST, Ames, Iowa. p. 10.
49
Baldwin, Ford L. LibertyLink soybeans big step forward. Delta
Farm Press, NE - 26.Eyl.2008 http://deltafarmpress.com/soybeans/
libertylink-soybeans-0926/ (15 Ekim 2008'de erişilmiştir).
50
Nutrient Knowledge, Farm Industry News, March, 1998, sayfa 11.
51
When Weed Control Goes Wrong, Progressive Farmer, Ekim, 2000.
52
Byford, Jim. 2002. GMO Systems Good for Wildlife. Southeast Farm Press.
53
Hegeman, Roxana. Biotech corn, soybeans encroaching
on wheat acres. Associated Press. 22 Eylül 2008.
Birleşik Soya Kurulu (USB), tüm ABD soya çiftçilerinin soya kesintisi
yatırımlarını denetleyen 68 çitfçi-müdürden oluşan bir kurumdur.
Soya çiftçileri, devamlı artmakta olan nüfusu sürdürebilen
ve besleyebilen lezzetli, besin değeri yüksek gıdalar üretme
konusundaki bağlılıkları sayesinde birleşirler. Soya üreticileri
dünyadaki en sağlıklı gıdalardan birisini üretmekte oynadıkları
rolden gurur duyarlar. USB, soya ile ilgili olan sağlık ve beslenme
araştırmasına milyonlarca dolar yatırım yapmıştır.
Daha fazla bilgi için, lütfen SoyConnection.
com adresini ziyaret edin.
10%
Cert no. SCS-COC-001285

Benzer belgeler

Biyoteknolojinin Yararları

Biyoteknolojinin Yararları bu özelliğe mahsus bir gen, bitkiyi geliştirmek amacıyla ilave edilir.

Detaylı

biyoteknoloji

biyoteknoloji G8 grubu, gıda güvenliği ve fakirlik sorununun çözümüne yardımcı olmak üzere “tarımsal üretimi artırmak için araştırma ve geliştirme çalışmalarını hızlandırmaya ve yeni tarımsal teknolojilere erişi...

Detaylı