avrupa mevduat sigortacıları forumu 2007

Transkript

avrupa mevduat sigortacıları forumu 2007
Y A Y I N
O R G A N I
TMSF
yýl:2 sayý:16 Ocak-Þubat-Mart 2008
B Ý L Ý M S E L
AVRUPA MEVDUAT SÝGORTACILARI FORUMU 2007
Sayfa 6’da
Güncel Uluslararasý Geliþmeler
ve EFDI-IADI ÝLÝÞKÝLERÝNÝN
GELÝÞTÝRÝLMESÝNÝN ÖNEMÝ
Sayfa 3’te
SUBPRIME
MORTGAGE
Sayfa 12’de
TMSF’YE
STRATEJÝK VÝZYON
SAHÝBÝ KURUM
ÖDÜLÜ
Sayfa 8’de
TEMEL PARAMETRELER
SÝGORTA VE RÝSK ÝZLEME DAÝRE BAÞKANLIÐI
GENEL EKONOMÝK VERÝLER
FÝYATLAR GENEL DÜZEYÝNDEKÝ GELÝÞMELER (%) (Aralýk)
Aylýk 12 aylýk ortalama* Önceki yýlýn ayný ayýna göre
ÜFE
0,15
6,31
5,94
TÜFE
-0,22
8,76
8,39
Kaynak: TÜÝK (Veriler bir sonraki ayýn ilk haftasý açýklanmaktadýr.)
(*Cari ay dahil 12 ay ortalamasýnýn, bir önceki 12 aya oraný)
DÖVÝZ KURU GELÝÞMELERÝ*
31.12.2007
USD
1,1689
EURO
1,7144
GBP
2,3099
Kaynak: REUTERS
30.12.2006
1,4037
1,8650
2,7450
30.11.2007
1,1794
1,7369
2,4500
*Serbest Piyasa
FAÝZ ORANLARI (%)
31.12.2007
30.12.2006 30.11.2007
Gecelik
15,75
17,50
16,25
Mevduat Faizleri* **16,80
18,10
**16,80
TRLIBOR (O/N)
15,77
17,97
16,18
Kaynak: TCMB / TBB *Sektör Ortalamasý/1 aylýk **30.11.2007
BORSA ENDEKSÝ
ÝMKB
Sýnai
Mali
Kaynak: ÝMKB
31.12.2007
55.538
40.567
83.822
30.12.2006
39.117
30.896
60.168
YATIRIM ARAÇLARININ GETÝRÝLERÝ
Son Deðer
1 ay öncesine
(31.12.2007)
göre (%)
ÝMKB
Dolar
Altýn(YTL/gr)
Altýn (Usd/Ons)
DÝBS Endeksi
51.538
1,1689
39.98
844.70
(3 aylýk)*
887,85
30.11.2007
54.213
39.264
82.590
1 yýl öncesine
göre (%)
2,4
-0,9
4,3
8,3
41,9
-16,7
7,6
33,1
1,3
18,2
DÝBS Endeksi
917,23
Kaynak: ÝMKB,Reuters
1,3
20,6
*ÝMKB DIBS performans endeksi
(12 aylýk)*
GSMH ve GSYÝH (BÝRÝKÝMLÝ)
2007 (3.çeyrek)
2006
2006 (3.çeyrek)
GSMH (milyar YTL)
468.5
575.8
416.0
348.6
399.7
290.1
GSMH (milyar USD)
GSYÝH (milyar YTL)
468.2
576.3
416.1
GSYÝH ( milyar USD)
348.5
400.0
290.1
GSMH (Büyüme)*
%2,0
%6.0
%3,0
GSYIH (Büyüme)*
%1,5
%6,1
%3,4
Kaynak: TÜÝK (Veriler 3’er aylýk dönemlerin sonunda açýklanmaktadýr.)
*Büyüme oranlarý sabit fiyatlarla ve çeyrek dönemlere aittir.
ÝÞGÜCÜ VERÝLERÝ(%)
Ekim 2007
Aralýk2006
Ekim 2006
Ýstihdam Oraný*
43,1
43,2
43,9
Ýþsizlik Oraný
9,7
9,9
9,3
Kaynak: TÜÝK
*Ýstihdam/15 ve daha yukarý yaþtaki nüfus
(Veriler dönemi izleyen 3 üncü ayýn 20 sinde açýklanmaktadýr.)
Ýmalat Sanayi Kapasite
Kullaným Oraný
Aralýk 2007 Aralýk 2006
%81,2
%81,7
ÖDEMELER DENGESÝ ÖZET
(milyon USD)
Kasým 2007
Cari Ýþlemler Hesabý
-32.758
Dýþ Ticaret Dengesi
-32.135
Kasým 2006
-29.347
-38.228
Kasým 2007
%82,6
Aralýk 2006
-32.774
-41.238
Toplam Ýhracat
103.258
82.672
91.937
Toplam Ýthalat
145.393
120.900
133.175
Ýhracat/Ýthalat
%71,0
%68,4
%69,0
Kaynak: TCMB (Veriler bir sonraki ayýn 2 inci haftasý açýklanmaktadýr.)
TMSF-Büyükdere Cad. No:143 Esentepe Ýstanbul
MERKEZÝ YÖNETÝM BORÇ VERÝLERÝ
(milyon USD)
Kasým 2007 Aralýk 2006
Ýç Borç Stoku
216.9
178.9
Dýþ Borç Stoku
66.8
66.6
Toplam
283.6
245.5
Kaynak: Hazine Müsteþarlýðý
Kasým 2006
173.2
65.5
238.8
KONSOLÝDE BÜTÇE (BÝRÝKÝMLÝ)
(milyar YTL)
Kasým 2007
Gelirler
174.69
Harcamalar
184.40
Bütçe Dengesi
-9.71
Faiz Dýþý Denge
37.24
Kaynak: Maliye Bakanlýðý
Kasým 2006
157.76
157.70
0.06
44.13
Aralýk 2006
173.48
178.12
-4.64
41.32
BANKACILIK SEKTÖRÜ VERÝLERÝ
ÞUBE ve PERSONEL SAYILARI (Kasým 2007)
Mevduat
Katýlým
Kalkýnma ve
Bank.
Bank.
Yatýrým Bank.
Banka sayýsý
33
4
13
Yurtiçi Þube
7.478
419
41
Yurtdýþý Þube
49
1
1
Yurtiçi Personel 151.478
9.039
5.353
Yurtdýþý Personel
536
4
3
Kaynak: BDDK
BÝLANÇO BÜYÜKLÜKLERÝ (Kasým 2007)
Mevduat
Katýlým
Kalkýnma ve
milyon YTL
Bank.
Bank.
Yatýrým Bank.
18.264
19.090
522.276
Toplam Aktifler
8.801
14.495
252.023
Toplam Krediler
66
1.546
30.038
Konut Kredileri
354
25.458
Kredi Kartlarý
178
543
Takipteki Alacaklar 9.433
2.486
24
164.046
Menkul Kýymet
14.392
Mevduat/Kat.Fon. 327.897
8.786
2.294
63.795
Özkaynak
17.476
17.562
373.901
Toplam Bilanço
Dýþý Ýþlemler
2.701
12.727
-Gayrinakdi Kredi 80.643
ve Yükümlülükler
14.775
4.835
293.258
-Taahhütler
-2
136
41
YPNGP*
Kaynak: BDDK *Yabancý Para Net Genel Pozisyonu
MEVDUAT VE KATILIM FONU
milyar YTL Kasým 2007 Kasým 2006
292,43
MEVDUAT HESABI 327,90
%38,6
Dth oraný
%35,2
10,70
KATILIM FONU
14,39
%50,6
Dth oraný
%48,4
303,13
TOPLAM
342,29
%39,0
Dth oraný
%35,7
milyar YTL
Eylül
2007
Toplam
50
7.938
51
165.870
543
559.630
275.318
31.649
25.812
10.154
166.546
342.289
74.577
408.939
96.071
312.868
175
91,3
Sigorta kapsamýndaki mevduat
102,03 90,44
Dth oraný
%31,1 %33,7
Sigorta kapsamýndaki katýlým fonu
4,48
5,44
Dth oraný
%30,7 %29,1
TOPLAM
107,48 95,92
Dth oraný
%31,1 %33,1
*Mudiler her bir bankada ayrý ayrý sayýlmýþtýr.
Aralýk 2006
484.964
22.378
507.342
Sigorta ve Risk Ýzleme Dairesi e-mail:[email protected]
Prof. Dr. Gökhan ANTALYA (Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekaný)
Prof. Dr. Nazým EKREN
(Devlet Bakaný ve Baþbakan Yardýmcýsý)
Ahmet ERTÜRK
Prof. Dr. Necla PUR
(TMSF Baþkaný)
(Marmara Üniversitesi Rektörü)
I. Oturum
GENEL OLARAK TÜZEL KÝÞÝLÝK PERDESÝNÝN ARALANMASI
Oturum Baþkaný: Coþkun KOÇAK
(Yargýtay 19. Hukuk Dairesi Baþkaný)
11.00-11.30:
92,9
“Özel Hukukta Perdenin Aralanmasý”
Mudi Adeti*
(milyon)
Prof. Dr. Gökhan ANTALYA
(Marmara Üniversitesi)
Yrd. Doç. Dr. Ýpek SAÐLAM
(Marmara Üniversitesi)
64.96
11.30-12.00:
0.93
“Piercing The Corporate Veil In Italian Company And Banking
Law-Þirketler
65.89
ve Bankacýlýk Hukukunda Perdenin Aralanmasý Ýlkesi-”
Eylül 2006
122.518
5.701
128.219
Tel: (212) 340 22 00 Fak: (212) 288 53 35 www.tmsf.org.tr
Bilgi ve Önerileriniz için:
10.30-11.00:
Açýlýþ Konuþmalarý
1,6
BANKACILIK SEKTÖRÜ SERMAYE YETERLÝLÝK ORANI (%)
%
Kasým 2007
Aralýk 2006
Kasým 2006
Mevduat Bankalarý
17,50
19,89
19,91
Katýlým Bankalarý
15,45
16,51
15,91
Kalk. ve Yat.Ban.
65,69
86,16
145,95
Bankacýlýk Sektörü
19,05
21,90
22,18
Kaynak: BDDK
SÝGORTA PRÝM TAHSÝLATLARI
YTL
Eylül 2007
Mevduat Bankalarý
147.438
Katýlým Bankalarý
6.804
TOPLAM
154.242
Marmara Üniversitesi / Hukuk Fakültesi Haydarpaþa Kampüsü Ord. Prof. Reþat Kaynar Konferans Salonu
11.00-12.00:
Hesap Adedi (milyon)
Eylül
2006
PROGRAM
Toplam
Tel: (212) 340 10 57
Kurum içinde baþvuru kaynaðý olarak kullanýlmak üzere derlenmiþ bilgilerden oluþur. Resmi baðlayýcýlýðý yoktur.
Prof. Dr. Marco SPERANZÝN
(Udinese Üniversitesi)
12.00- 13.00: Öðle Yemeði - Otantik Cafe
(Marmara Üniversitesi
Hukuk Fakültesi)
13.00-14.20:
II. Oturum
ÞÝRKETLER VE ÝCRA ÝFLAS HUKUKUNDA PERDENÝN
ARALANMASI
Oturum Baþkaný: Mustafa OSKAY
(Yargýtay 12. Hukuk Dairesi Baþkaný)
13.00-13.20: “Ýcra ve Ýflas Hukukunda Perdeyi Kaldýrma Ýlkesi”
Prof. Dr. Selçuk ÖZTEK
Yrd. Doç. Dr. Murat YAVAÞ
(Kadir Has Üniversitesi)
(Marmara Üniversitesi)
13.20-13.40:
“Anonim Þirketlerde Tüzel Kiþilik Perdesinin Kaldýrýlmasý Meselesi
Hakkýnda
Ýsviçre Federal Mahkemesi Kararlarý Iþýðýnda Düþünceler”
Doç. Dr. Lerzan YILMAZ
(Marmara Üniversitesi)
13.40-14.00: “Þirketler Hukukunda Perdenin Aralanmasý
(Örtünün Kaldýrýlmasý) Ýlkesi”
Kemalettin YÜKSEL (Yargýtay 19. Hukuk Dairesi Üyesi)
14.00-14.20: Tartýþma
14.20-14.40: Ara
14.40-16.20:
III. Oturum
BANKACILIK VE VERGÝ HUKUKUNDA PERDENÝN ARALANMASI
Oturum Baþkaný: Yurdaer ÖZDÝLEK (Yargýtay 11. Hukuk Dairesi Baþkaný)
14.40-15.00: “Bankacýlýk Hukukunda Perdenin Aralanmasý,
Karþýlaþýlan Sorunlar ve Çözüm
Yollarý”
Av. Taner YALÇIN
(TMSF Grup Koordinatörü)
15.00-15.20: “Haftung Des Gesellschafters Wegen
Existenzvernichtenden Eingriffs In
Grenzüberschreitenen Sachverhalten -Þirket Ortaðýnýn Sýnýr
Aþan Meselelerde
Ticari Hayatý Tehlikeye Sokan Müdahalelerinden Dolayý
Sorumluluðu-”
Prof. Dr. Ansgar STAUDINGER
(Bielefeld Üniversitesi)
15.20-15.40: “Bankacýlýk Hukukunda Perdenin Aralanmasý”
Doç. Dr. Erol ULUSOY
(Marmara Üniversitesi)
15.40-16.00: “Vergi Hukukunda Perdenin Aralanmasý”
Yrd. Doç. Dr. Bumin DOÐRUSÖZ
(Marmara Üniversitesi)
16.00-16.20: Tartýþma ve Kapanýþ
ÝÇÝNDEKÝLER
EDÝTÖR’DEN
Dr. Yusuf Adýgüzel
2
Güncel Uluslararasý Geliþmeler ve
EFDI-IADI ÝLÝÞKÝLERÝNÝN GELÝÞTÝRÝLMESÝNÝN ÖNEMÝ
Ahmet Ertürk
3
AVRUPA MEVDUAT SÝGORTACILARI FORUMU 2007
Anýl ERTANOÐLU - Razan ELVERÝÞLÝ
6
SUBPRIME MORTGAGE
MARTIN GRUENBERG
12
TÜRK FÝNANSAL HÝZMETLER MEVZUATINDAKÝ GELÝÞMELER
Güray VURAL
16
GELÝÞMÝÞ BÝR EKONOMÝDE YAÞANAN BANKACILIK SUÝSTÝMALÝ ÝNCELEMESÝ:
CHARLES KEATING VE LINCOLN S&L
Biyçe KUÞHAN
18
AZERBAYCAN EKONOMÝSÝNE GENEL BÝR BAKIÞ ve
BANKACILIK SEKTÖRÜNE BÝLGÝ SÝSTEMLERÝ ÝHRACATI
Dr. Ýsmail Özgür Aslan
23
MEVDUAT SÝGORTACILIÐI SÝSTEMLERÝNÝN YÖNETÝÞÝMÝ KONUSUNDA ÖNERÝLER
Çeviren: Razan ELVERÝÞLÝ
28
DÜNYADA ve TÜRKÝYE’DE EKONOMÝK BEKLENTÝLER ve FÝNANSAL SÝSTEME ETKÝLERÝ
Prof. Dr. Sadi UZUNOÐLU
30
TCK’DA BÝLÝÞÝM SUÇLARI
Mehmet KALAY
32
BANKALARDA YÖNETÝM SORUNLARININ ÇÖZÜMÜNDE
KURUMSAL YÖNETÝMÝN ROLÜ
Dr. A. Kadir Tuna
39
GELÝÞÝM KONFERANSLARI’NIN 15.’si YAPILDI /
TMSF’YE STRATEJÝK VÝZYON SAHÝBÝ KURUM ÖDÜLÜ
43
SÜREÇ YÖNETÝMÝ PROJESÝ TAMAMLANDI / TMSF STRATEJÝ ODAKLI YÖNETÝM
YAKLAÞIMINI BALANCED SCORECARD ÝLE YAYGINLAÞTIRIYOR
Merih Demir
44/45
Karlý daðlarýn büyüsü: KILIÇKAYA
: H. Bayram Babacan
Yayýn Yönetmeni
: Dr. Yusuf Adýgüzel
Sorumlu Yazýiþleri Müdürü
: Kamil Oðuz
Danýþma Kurulu
: Doç. Dr. Cüneyt KOYUNCU - Dumlupýnar Üniversitesi, Doç. Dr. Fuat ERDAL - Adnan Menderes Üniversitesi,
Y A Y I N
TMSF Adýna Sahibi
Prof. Dr. Halil Seyidoðlu - Doðuþ Üniversitesi, Doç.Dr. Muhsin Kar - Kahramanmaraþ Sütçü Ýmam Üniversitesi, Doç. Dr. Rahmi
B Ý L Ý M S E L
O R G A N I
Ali Göçer
46
- Muðla Üniversitesi, Doç. Dr. Yusuf Bayraktutan - Kocaeli Üniversitesi, Prof. Dr. Zekai Özdemir - Ýstanbul Üniversitesi, Dr. A. Kadir
Deniz Özbay - Marmara Üniversitesi, Doç. Dr. Rasim Yýlmaz - Dumlupýnar Üniversitesi, Prof. Dr. Recep Tarý - Kocaeli Üniversitesi,
Prof. Dr. Rýdvan Karluk - Anadolu Üniversitesi, Prof. Dr. Sabri Orman - Ýstanbul Ticaret Üniversitesi, Doç. Dr. Selahattin BEKMEZ
Tuna - Ýstanbul Üniversitesi
Yayýn Kurulu
: Fethi Çalýk, H. Bayram Babacan, Ahmet Yýlmaz, Rýdvan Çabukel, Ali Göçer, Abdullah Canbek, Ýsmail Güler, Nizamülmülk Güneþ
Yayýn Türü
: Yerel Süreli
Yayýn Periodu
: 3 Aylýk - Ocak-Þubat-Mart 2008
Görsel Tasarým
: 1111 Adam Yapým &Tanýtým
Adres
: Büyükdere C. No:143 34394 Esentepe/ istanbul
E-posta
: [email protected]
Tel
: 0 212 340 16 11, 23 99, 22 96
Faks
: 0 212 288 53 35
Baský
: FSF Printing House
Baský Tel
: 0 212 690 89 89
TMSF Çatý Basýn ve Halkla iliþkiler Müdürlüðü tarafýndan hazýrlanmaktadýr. Telif haklarý TMSF'ye aittir. Yazýlarýn sorumluluðu yazarlarýna aittir.
TMSF
EDÝTÖR’DEN
Merhaba
2008 yýlýnýn bu ilk sayýsýna merhaba derken,
kýsa bir yýl sonu deðerlendirmesi yapmakta
fayda var.
2007 yýlý sonunda kurumun tahsilat odaklý
çalýþmalarýný büyük oranda neticelendirerek,
asli görevi olan mevduat sigortacýlýðý iþine
yoðunlaþacaðýný ifade ediyorduk. Ancak 2007
yýlýnda 2 milyar dolara yakýn tahsilat yapýlarak
toplam tahsilatta 16 milyar dolara yaklaþýlmasý,
kurumun iki temel misyonunu; yani hem banka
çözümleme, hem mevduat sigortacýlýðý
misyonunu ayný aðýrlýkta bir süre daha
götürmesi gerektiðini gösterdi. Ayrýca 1
Nisan’da Sabah-Atv yönetiminin üstlenilmesi,
uluslararasý piyasalardaki dalgalanma ve fon
bulma zorluðu “asýl göreve yoðunlaþma”
hedefini biraz ertelemiþ oldu.
Kurumumuz, mevduat sigortacýlýðý konusunda
da sadece ülke çapýnda deðil, dünya ölçeðinde
de büyük iþlere imza atmaya devam ediyor.
Haziran ayýnda yapýlan Uluslararasý Mevduat
Sigortacýlarý Birliði (IADI) konferansýndan sonra,
Kasým’da da Avrupa Mevduat Sigortacýlarýný
(EFDI) Ýstanbul’da aðýrladýk. Þubat ayý baþlarýnda
ise Marmara Üniversitesi ile birlikte “Tüzel Kiþilik
Perdesinin Aralanmasý” konusunda bir
sempozyum düzenleyeceðiz.
TMSF, bankacýlýk krizi ve çözüm yollarý ile birlikte,
mevduat sigortacýlýðý konusundaki birikimlerini
de uluslararasý platformlara taþýyarak sektörde
söz sahibi bir kurum oldu.
Raf temizliði projesinde artýk son aþamaya
gelinirken, süreç yönetimi projesi ve 20052007 Kurumsal Geliþim Planý baþarý ile
sonuçlandýrýldý. Kurum baþarýsýnda stratejik
odaklý düþünme ve proaktif yönetim anlayýþýnýn
önemini her zaman ve zeminde vurgulayan
Baþkanýmýz Sayýn Ahmet ERTÜRK, 2008-2010
yýlý için yeni bir vizyon ortaya koydu: Strateji
odaklý dinamik yönetim anlayýþý ile uluslararasý
finansal istikrarýn oluþmasýnda aktif ve öncü
bir kurum olmak.
Dr. Yusuf Adýgüzel
Yayýn Yönetmeni
TMSF Basýn ve Halkla Ýliþkiler Müdürü
2
Bu sayýmýzda, Avrupa Mevduat Sigortacýlarý
Forumu ile birlikte düzenlediðimiz “Mevduat
Sigortacýlýðýnda Güncel Konular” baþlýklý
konferansýmýzdaki konuþmalar ve sunumlardan
bir kaç örnek sunacaðýz. Baþkan Ahmet
Ertürk’ün EFDI-IADI iliþkilerinin geliþtirilmesinin
önemini vurgulayan konuþmasý ile birlikte IADI
Baþkaný FDIC Baþkan Yardýmcýsý Martin
Gruenberg’in Subprime Mortgage Sorunu’nu
iþlediði konuþmasýnýn metinlerine yer veriyoruz.
Dr. A. Kadir Tuna makalesinde “Bankalarda
Yönetim Sorunlarýnýn Çözümünde Kurumsal
Yönetimin Rolü”nü iþlerken, Biyçe Kuþhan
geliþmiþ bir ülkede yaþanan örnek bir bankacýlýk
suistimalini inceliyor: Charles Keating ve Lincoln
S&L. Özgür Aslan TMSF yönetimindeki bir
þirketin yaptýðý Bankacýlýk söktürüne iliþkin bilgi
iþlem ihracatýný iþlerken, Mehmet Kalay TCK’da
Biliþim Suçlarýný ele alýyor.
Çatý Dergimizin sizlerden gelecek makale ve
yazýlara da açýk olduðunu, ayrýca görüþ ve
önerilerilenizi bizlerle paylaþmanýza çok önem
verdiðimizi bir kez daha vurgulamak istiyorum.
Selam ve saygýlar.
KAPAK
Güncel Uluslararasý Geliþmeler ve
EFDI-IADI ÝLÝÞKÝLERÝNÝN
GELÝÞTÝRÝLMESÝNÝN ÖNEMÝ*
Son aylarda mevduat sigortacýlýðý konularýnda toplanan bütün uluslararasý
topluluklarýn önemli gündem maddelerinden biri olan güncel uluslararasý geliþmeler
hakkýnda bazý gözlemler yapmak faydalý olacaktýr.
Son aylarda mevduat sigortacýlýðý
konularýnda toplanan bütün uluslararasý
topluluklarýn önemli gündem maddelerinden
biri olan güncel uluslararasý geliþmeler hakkýnda
bazý gözlemler yapmak faydalý olacaktýr.
Dünyada uluslararasý finansal piyasalarýnýn
iþleyiþine ve finansal istikrara iliþkin ciddi
deðiþiklikler olmaktadýr. Geliþmiþ piyasalardaki
sýkýntýlý dönemlere raðmen, geliþmekte olan
piyasalar normal iþleyiþine devam etmektedir.
Geçmiþte Türkiye’nin uluslararasý geliþmelerden
en fazla etkilenen ülkelerden biri olmasýna
karþýlýk, bu kez, þimdiye kadar Türk finansal
sisteminde olumsuz etkiler görülmemiþtir.
2000-2001 yýllarýnda yaþanan ekonomik krizi
hatýrlarsak, Türkiye, bankacýlýk sektörünün
%20’sini kaybetmiþ ve parasý %50 oranýnda
deðer kaybetmiþtir. Bu krizin toplam maliyeti
30 milyar USD’ye ulaþmýþ ve Tasarruf Mevduatý
Sigorta Fonu (TMSF) halen bu krizin yaralarýný
iyileþtirmeye çalýþmaktadýr.
Son yýllarda finansal piyasalarýn çok daha
fazla entegre olduðunu görmekteyiz. “Carry
trade” kavramý sofistike yatýrýmcýlarýn yanýnda
küçük yatýrýmcýlar tarafýndan da kullanýr hale
gelmiþtir. Küçük yatýrýmcýlar için bile uluslararasý
piyasalara ulaþýmýn kolaylaþýyor olmasý önemli
bir husustur. Küçük yatýrýmcýlarýn sofistike
yatýrýmcýlara dönüþmesi sonrasýnda, “Hedge
Fon” yöneticileri ve diðer kurumsal yatýrýmcýlar
çok daha yaygýn olarak yapýlandýrýlmýþ ve
birleþtirilmiþ enstrümanlarý kullanýlýr hale
gelmiþtir.
Mortgage gibi görünüþte basit ve zararsýz
enstrümanlar da çok karmaþýk hale gelmiþ
ve piyasanýn yaþadýðý son dalgalanmanýn
nedeni olmuþtur. Mortagage’lar temel olarak
ev almak için kamu kurumlarýnca garanti altýna
alýnan uzun vadeli krediler vermek için
oluþturulmuþtur. Sosyo-ekomik açýdan
baktýðýmýzda, mortgage sisteminin kredi
yeterliliði düþük gelir gruplarýna fayda
saðlayacak þekilde artarak alt gelir gruplarýna
ulaþmasý olumlu bir geliþme olarak görülebilir.
Ancak, bu mortgage kredileri menkul
kýymetleþtirilmiþ (kýsaca MBS denebilir), bu
menkul kýymetler de yatýrým yapýlabilir nitelikte
teminatlý borç yükümlülüðü oluþturulmasýnda
kullanýlmýþtýr. Bu enstrümanlar finans
mühendisliðinin baþyapýtlarý olarak
deðerlendirilebilir.
Son günlerde finansal kuruluþlar, grup
þirketlerinin yapýsýný ve sýnýr ötesi satýn alma
ve birleþmeleri kullanarak faaliyetlerini
geniþletmiþlerdir. Bu yeni yapýlanmadaki riskin
yumuþatýlmasý boyutu, denetleyici otoritelerin
denetimlerini güçleþtirmektedir. Bu hususa,
Basel-II Anlaþmasýnda ve Sermaye Yeterliliðine
Ýliþkin Direktifte konsolide denetim kavramý
içerisinde yer verilmiþtir. Diðer taraftan, bu
finansal istikrarý sürdürmek Merkez Bankalarý
için yeni bir hedef haline gelmiþtir.
Bankacýlýkta yabancý payý
Finansal bütünleþmenin parçasý olarak
uluslararasý finansal kuruluþlar, geliþmekte
olan ekonomilerdeki bir çok finansal
kuruluþu ele geçirmiþtir. Bu bakýmdan Türkiye,
büyük meblaðlarda yabancý doðrudan yatýrýmý
ülkeye çekmiþtir. Türkiye’de bankacýlýk
sektöründe %30 paya sahip olan kamu
bankalarý hariç tutulduðunda, bankacýlýk
sektöründe yabancýlarýn payýnýn süratle arttýðý
görülmektedir. Bu uluslararasý kuruluþlarýn
uzun vadeli yatýrým anlayýþlarýnýn ve geliþmiþ
risk yönetimi uygulamalarýnýn bulunmasý
nedeniyle, bu uluslararasý kuruluþlarýn Türk
bankacýlýk sektörüne olumlu etkileri olmuþtur.
Geliþmiþ piyasalardaki yeni finansal
geliþmeler ve güncel olarak yaþanan
bankalara hücumlar mevcut denetleme ve
mevduat sigortacýlýðý anlayýþýmýzýn
geliþmesine ihtiyaç olduðunu
Ahmet Ertürk
TMSF Baþkaný
Sayýn Ahmet ERTÜRK’ün konuþma metninin
orijinali Ýngilizce’dir.
Çevirenler:
Anýl ERTANOÐLU, Fon Uzmaný
(Sigorta ve Risk Ýzleme Daire
Baþkanlýðý)
Elif ARIPINAR, Fon Uzmaný (Sigorta
ve Risk Ýzleme Daire Baþkanlýðý)
* 26 – 27 Kasým 2007 Tarihlerinde EFDI
ve TMSF Tarafýndan Ýstanbul’da
Gerçekleþtirilen “Mevduat Sigorta
Sistemlerini Etkileyen Güncel Konular”
Konferansý’nda Sayýn Ahmet ERTÜRK
Tarafýndan Gerçekleþtirilen Konuþma
3
KAPAK
IADI’nin yeni seçilen Baþkan
Bay Martin Gruenberg’in EFDI’nin
yýllýk toplantýsýna ve konferansýna
katýlýyor olmasý EFDI-IADI iliþkisinin
geliþtirilmesi için önemlidir. Bu iki
kuruluþun farklý öncelikleri olmakla
birlikte, nihai karþýlýklý faydalarýn
ortak ve çok daha önemli olduðu
aþikardýr. Bu kapsamda, EFDI
üyelerinin IADI çalýþma gruplarýna
aktif olarak katýlmasý, bu alandaki
ortak problemlerin çözümüne
katký saðlayacaktýr.
göstermektedir. Sorunun sadece denetimle
ilgili olmadýðý, ayrýca karmaþýk finans
mühendisliði ile desteklenen mevduat
sigortacýlýðý sistemi ve risk yönetimiyle de ilgili
olduðu açýktýr. Bu, denetleyicilerin ve mevduat
sigortacýlarýnýn daha iyi iþleyen finansal piyasalar
oluþturulmasýný teminen piyasanýn yapýsýný
anlamak ve diðer alacaklýlarýn yanýnda mudilerin
de beklentilerini karþýlamak durumunda olduðu
anlamýna gelmektedir. Nitekim, 1983 yýlýnda
baþlayan mevduat sigortacýlýðý sistemimize
bakacak olursak, 1997 ile 2003 yýllarý arasýnda
sadece mudilere deðil tüm alacaklýlara tam
garanti saðladýðýmýz görülecektir. Bu süreçte,
22 bankayý çözümledik ve tüm alacaklýlar
paralarýný geri aldýlar. Yine ayný dönemde ciddi
bir “bankalara hücum” problemi yaþanmamýþ
ancak yaþanan ahlaki riskin olaðanüstü düzeyde
olduðu görülmüþtür.
Finansal yapýda böyle geliþmeler olurken,
denetim otoriteleri baþta olmak üzere bütün
finansal güvenlik aðý taraflarýnýn bakýþ
açýsýnda deðiþikliðe ihtiyaç bulunmaktadýr.
Konsolide denetim anlamýnda, denetim
otoritelerinin arasýndaki iþbirliðine iliþkin olarak
Lamfalasy Yaklaþýmý çerçevesinde çeþitli
geliþmeler olmuþtur. Avrupa Birliðinde, Banka
Denetçileri Komitesi sýnýr ötesi iþbirliði üzerinde
çalýþmalar yapmaktadýr. Ancak, finansal
güvenlik aðý içerisinde mevduat sigortacýlýðýnýn
rölü hala net olarak belirlenmemiþtir.
Mevduat sigortacýlarýnýn, mevduat
sigortalama, bir çok alacaklýsý ve varlýðýyla
birlikte ekonomik temsilcileri olduklarý
bankalarý ve finansal þirketler topluluðunu
tasfiye etmeye yönelik iyi iþleyen
mekanizmalarý bulunmalýdýr. Tüketicinin
korunmasý kavramý çerçevesinde, mudilere
ödeme çok çabuk yapýlmalýdýr. Ancak, ödeme
süresi, ülkelerin þirketler hukuku
düzenlemelerindeki farklý tasfiye kurallarý
nedeniyle çok deðiþiklik göstermektedir.
Direktifte yer aldýðý gibi, bir mudiye 9 ay
içerisinde geri ödeme yapýlmamasý
düþünülemez. Batmýþ bir kuruluþun varlýklarýný
en yüksek deðerden çözümlemek için etkin bir
çözümleme metoduna ihtiyaç bulunmaktadýr.
Bu sayede sigortalanmamýþ alacaklýlar paralarýný
daha iyi bir geri dönüþüm oranýyla alabilecektir.
Uluslararasý Örgütlerden
Beklentilerimiz
Türkiye’de mevduat sigortacýlýðý kavramý,
mudilere tüm alacaklýlar arasýnda öncelikli
haklar vermek suretiyle, 1933’e kadar
gitmektedir. 1983 yýlýnda tüzel kiþiliði haiz ve
Merkez Bankasýnca yönetilen bir fon haline
4
gelmiþtir. 1994 yýlýnda yaþanan krizin akabinde,
TMSF’ye bankalarýn yeniden yapýlandýrýlmasý
ve tasfiyesi görevi verilmiþtir. 2003 yýlýnda,
baðýmsýz bir kuruluþ haline gelmiþ ve batmýþ
bankalarýn çözümlenmesine iliþkin etkinliðini
arttýrmýþtýr. Mevduat sigortacýlýðý politikalarýnýn
etkinliðinin artýrýlmasý için çeþitli araþtýrma ve
geliþtirme çalýþmalarý yürütülmektedir.
Avrupa Birliði’ne üyeliðin Türkiye’nin devlet
politikasý olmasý doðrultusunda, TMSF -EFDI
iliþkileri de özel öneme haizdir. Bu kapsamda,
TMSF, düzenlemelerini AB mevzuatýna uyumlu
olacak þekilde hazýrlamalýdýr. Diðer taraftan,
TMSF bu çalýþmalara çözümleme ve mevduat
sigortacýlýðýna yönelik tecrübesiyle katkýda
bulunmaktadýr.
EFDI - IADI Ýliþkisi Önemli
Diðer taraftan, yýllardýr zengin bir problemli
bankalarla ilgilenme deneyimi olan Türkiye
uzun süreli ve maliyetli mevduat sigortacýlýðý
deneyimlerini IADI ve EFDI çalýþma
gruplarýna aktarmakta ve bu alanlarda
uluslararasý örgütler tarafýndan
gerçekleþtirilen tüm çalýþmalara faal olarak
katýlmaktadýr. Bu kapsamda TMSF, IADI’nin
kurucu üyelerinden biri olmuþtur ve bir çok
çalýþma grubunda aktif olarak çalýþmaktadýr.
Bu baðlamda, IADI’nin yeni seçilen Baþkan
Bay Martin Gruenberg’in EFDI’nin yýllýk
toplantýsýna ve konferansýna katýlýyor olmasý
EFDI-IADI iliþkisinin geliþtirilmesi için önemlidir.
Bu iki kuruluþun farklý öncelikleri olmakla
birlikte, nihai karþýlýklý faydalarýn ortak ve çok
daha önemli olduðu aþikardýr. Bu kapsamda,
EFDI üyelerinin IADI çalýþma gruplarýna aktif
olarak katýlmasý, bu alandaki ortak problemlerin
çözümüne katký saðlayacaktýr. IADI ve EFDI
içerisinde yer alan bir kurumun temsilcisi olarak,
farklý çalýþmalarda ve projelerde mevduat
sigortacýlarýnýn müþterek ilgisini vurgulamak
istiyorum.
EFDI’nin gündemindeki sigorta kapsamý,
sýnýr ötesi faaliyetlerde “üzerine ekleme”
(topping-up) uygulamasý, müþteri
bilgilendirmesi, mudilere geri ödeme
konularý, ana konular olarak göze
çarpmaktadýr. Ayrýca, EFDI üyeleri tasfiye
düzenlemesine iliþkin görüþlerini sunacaklardýr.
Bu konular AB içerisinde tek bir piyasa
oluþturmak ve rekabeti korumak amacýyla
kýsmen düzenlenmiþtir. Ancak, küresel piyasalar
bilgi ve fon akýþýndaki geliþmelerden dolayý
tek bir uluslararasý piyasa haline dönüþmüþtür.
Bu nedenle AB’yle baðlantýlý teþkilatlarýn
gündem maddeleri sadece AB mevduat
KAPAK
sigortacýlarýný deðil tüm küresel mevduat
sigortacýlarýný ilgilendirmektedir.
IADI, yetki, alacaklar ve geri kazaným, idare,
sigorta kapsamý limiti, kamu farkýndalýðý,
risk yönetimi ve fonun yeterliliði konularýnda
çalýþmayý amaçlayan alt komiteler
oluþturmuþtur. EFDI de yetki konusu hariç
diðer konularý incelemektedir. Uyumlulaþtýrma
programýnda incelenmese de, yetki konusu,
uzun vadede mevduat sigortacýlýðýnýn
etkinliðinin ölçülmesinde önemli bir alan olarak
karþýmýza çýkabilecektir. Bu nedenle, IADI ve
EFDI arasýndaki iþbirliðinin artmasý dünyada
mevduat sigortacýlýðýnýn geliþmesi ve finansal
istikrarýn sürdürülmesi için bir önemli bir ihtiyaç
olacaktýr.
Mevduat Sigortacýlýðýnýn önemini
vurgulayacaðýz
Uluslararasý piyasalarda yaþanan zorluklar,
oyuncularýn, mevduat sigortacýlýðýnýn
önemini anlamasýna yardýmcý olacaktýr.
Uluslararasý piyasalardaki güncel duruma iliþkin
kaygýlarýn, AB’de ve üye ülkelerdeki karar
alýcýlarýný ve politika yapýcýlarýný harekete
geçirdiðini görmekteyiz. Durumun bir an önce
çözülmesini umut ederken, mevduat
sigortacýlýðýna iliþkin deðiþik teknik ve politik
yaklaþýma sahip olmamýz gerektiðini de
söyleyebiliriz. Bu yüzden, EFDI ve TMSF’nin
birlikte gerçekleþtirdiði bu konferans mevduat
sigortacýlýðýnýn gerçek gündemine dikkat
çekecektir. Bu kapsamda, bu temel konularda
görüþlerimi sizinle paylaþmak istiyorum.
Türk mali sektörü çok kýsa sürede düzenleme
ve uygulamalarýný AB mevzuatýna uyumlu
hale getirecektir. Bankacýlýk sektörüne iliþkin
olarak en temel uyumsuzluðun Sermaye
Yeterliliði Direktifinin halihazýrda uygulamaya
geçirilmemiþ olmasý görülebilir. Bu önemli
hususta, denetleyici otorite ve bankacýlýk
sektörü ciddi çabalar göstermiþ olup, bu
düzenlemenin 2009 yýlý baþýnda yürürlüðe
girmesini planlamaktadýrlar. Sigortacýlýk
Yasasýndaki ve alt düzenlemelerdeki son
deðiþikliklerle birlikte, sigorta sektöründe
uyumun saðlanmasýna yönelik gerekli adýmlar
atýlmýþtýr. Sermaye piyasalarýna iliþkin önemli
bir yasal deðiþiklik de gündemdedir. Mevduat
sigortacýlýðý alanýnda ise en önemli eksiklik
tüzel kiþilerin kapsanmasýna iliþkindir. Bu husus
Bankacýlýk Kanununda deðiþiklik gerektirdiði
için, uygulamaya konulmasýný yaklaþýk 1 yýl
süreceði tahmin edilmektedir.
Mevduat Sigortacýlýðý Sistemine Bakýþ
konusunun geliþme süreci içerisinde olduðu
aþikardýr. Bu alanda EFDI ve IADI’nin üyeleri
olarak çabalarýmýz hýz kazanacaktýr ve
kazanmalýdýr. Ayrýca, IMF ve Dünya Bankasýnýn
katýlýmcýlarýnýn bu konferansta dile getirecekleri
deðerli düþünceleri, uygulamacýlar olarak bize
ýþýk tutacaktýr.
Finansal bütünleþmenin ve sýnýr ötesi
faaliyetlerin ilave zorluklara neden olmasý
tasfiye düzenlemelerinin yeniden ele
alýnmasýný gerekmektedir. Bu konuda, Avrupa
Komisyonunun temsilcilerini dinleyip, onlarýn
deneyimlerinden faydalanacaðýz.
Uluslararasý piyasalardaki
güncel duruma iliþkin kaygýlarýn,
AB’de ve üye ülkelerdeki karar
alýcýlarýný ve politika yapýcýlarýný
harekete geçirdiðini görmekteyiz.
Durumun bir an önce çözülmesini
umut ederken, mevduat
sigortacýlýðýna iliþkin deðiþik teknik
ve politik yaklaþýma sahip olmamýz
gerektiðini de söyleyebiliriz. Bu
yüzden, EFDI ve TMSF’nin birlikte
gerçekleþtirdiði bu konferans
mevduat sigortacýlýðýnýn gerçek
gündemine dikkat çekecektir.
Son olarak, karþýlaþtýðýmýz zorluklarýn
bazýlarýný hatýrlatmak isterim. Bu
zorluklardan ilki, mevduat sigortacýlýðýnýn
bankacýlýk sektörüne maliyetini düþürme
ihtiyacýdýr. Ýkincisi, sigorta priminin optimum
oranýn belirlemektir. Türkiye’de risk esaslý
prim sistemi sayesinde sigorta rezervi 2 milyar
EURO’yu geçmiþtir. AB, ex-ante fonlama
sisteminin maliyetleri belirlenmesi ve böyle bir
sistemin maliyetlerinin ekonomik oyuncular
arasýnda paylaþtýrýlmasý konularý üzerinde
çalýþabilecektir. Konunun uzmanlarý, TMSF’nin
mevduat sigortacýlýðý politikalarýný
geliþtirmesinde ek yardýmda bulunacaktýr.
Sonuç olarak
Yukarýda bahsedilenlere ek olarak artan
küreselleþmenin yaþandýðý bankacýlýk
sektöründeki uluslararasý geliþmelerin etkisiyle,
benzer kuruluþlarla iþbirliði içerisinde
bulunulmasýnýn ve bu alanda karþýlaþýlan
sorunlar için çözüm önerileri ortaya koymanýn
önemli olduðunu belirtmek isterim.
Bu konferansýn mevduat sigortacýlýðý
sistemlerini ve politikalarýný þekillendirmeye
yönelik bu gibi hususlarýn tartýþýlacaðý en iyi
platformlardan biri olacaðýna ve tüm
katýlýmcýlarý aydýnlatacaðýna inanýyorum.
5
KONFERANS
AVRUPA MEVDUAT
SÝGORTACILARI FORUMU 2007
TMSF’nin üyesi olduðu EFDI’nin Yýllýk Toplantýsý ve “Mevduat Sigortacýlýðýnda Güncel
Konular” Konferansý 26-27 Kasým 2007 tarihlerinde TMSF evsahipliðinde Ýstanbul’da
yapýldý. Konferansýn açýlýþ konuþmalarýný EFDI Baþkan Yardýmcýsý Dirk CUPEI ve TMSF
Baþkaný Ahmet ERTÜRK yaptý. Güncel uluslararasý geliþmelere deðinerek sözlerine baþlayan
ERTÜRK konuþmasýnda, geliþmiþ piyasalardaki finansal geliþmeler ile güncel olarak
yaþanan bankalara hücumlarýn mevcut denetleme ve mevduat sigortacýlýðý anlayýþýnýn
geliþmesine ihtiyaç olduðunu ifade etti.
TMSF’nin üyesi olduðu Avrupa Mevduat
Sigortacýlarý Forumu’nun (EFDI) Yýllýk Toplantýsý
ve EFDI ile TMSF tarafýndan ortaklaþa
düzenlenen “Mevduat Sigortacýlýðýnda Güncel
Konular” isimli Konferans 26-27 Kasým 2007
tarihlerinde Ýstanbul’da yapýldý.
Anýl ERTANOÐLU
Fon Uzmaný (Sigorta ve Risk Ýzleme
Daire Baþkanlýðý)
Razan ELVERÝÞLÝ
Fon Uzman Yardýmcýsý (Sigorta ve Risk
Ýzleme Daire Baþkanlýðý)
6
EFDI’nin Yýllýk Toplantýsý 26 Kasým 2007’de
kapalý oturum þeklinde düzenlendi. Kapalý
oturumdan sonra baþlayan konferansýn açýlýþ
konuþmalarýný EFDI Baþkan Yardýmcýsý Dirk
CUPEI ve TMSF Baþkaný Ahmet ERTÜRK yaptý.
Güncel uluslararasý geliþmelere deðinerek
sözlerine baþladýðý konuþmasýnda, geliþmiþ
piyasalardaki finansal geliþmeler ile güncel
olarak yaþanan bankalara hücumlarýn mevcut
denetleme ve mevduat sigortacýlýðý anlayýþýnýn
geliþmesine ihtiyaç olduðunu ifade etti.
Sorunlarýn çözümünde denetimin yanýnda,
mevduat sigortacýlýðý sistemi ve risk yönetiminin
de ele alýnmasý gerektiðini belirten ERTÜRK,
tüketicinin korunmasý kavramý çerçevesinde
mudilere ödemenin çok çabuk yapýlmasý
gerektiðini söyledi.
Birinci Oturum
Ýlk oturum olan “Avrupa Birliði MüktesebatýTürkiye Tecrübesi-AB Üyeliðine Giden Yoldaki
Adýmlar”, TMSF Strateji Geliþtirme Daire
Baþkaný Abdullah CANBEK baþkanlýðýnda
gerçekleþti. Oturumun ilk konuþmacýsý olan
Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu Sektör
Yöneticisi Güray VURAL’ýn, “Türkiye’de Finansal
Hizmetler Mevzuatýndaki Geliþmeler-Finansal
Piyasalara iliþkin AB Müktesebatý ve Türkiye”
konulu sunumunda; tüm finansal hizmetlerde
geliþmeler olduðuna, sermaye yeterlilik kriterleri,
mevduat sigortasý, tasfiye gibi konularda AB
ile uyumlulaþtýrýlma çalýþmalarýna devam
edildiðine ve finansal sektörde ihtiyati denetim
standartlarýnýn güçlendiðine deðinilerek,
belirtilen hususlarda geliþmelere ihtiyaç olduðu
vurgulandý.
Birinci oturumun ikinci konuþmacýsý “Türkiye’de
Mevduat Sigortacýlýðý” konusunu sunan TMSF
Baþkan Yardýmcýsý Vekili ve Sigorta ve Risk
Ýzleme Daire Baþkaný Rýdvan ÇABUKEL idi.
ÇABUKEL sunumunda, Türkiye’deki finansal
KONFERANS
tazmin sürecinin tasfiye ya da iflas kararý
alýnmadan Sermaye Piyasasý Kurulunun (SPK)
kararýyla baþlayabileceði belirterek, fonlamayla
ilgili hususlarda düzenlemeler yapýlmasý
gerektiðini dile getirdi.
güvenlik aðý sisteminin yapýsýna iliþkin bigiler
vererek, tüzel kiþilerin sigorta sistemine dahil
edilmesiyle mevduat sigortacýlýðý konulu
1994/19/EC sayýlý AB Direktifine büyük ölçüde
uyum saðlanacaðýný belirtti. ÇABUKEL, yapýlan
düzenlemelerle tasfiye konulu 2001/24/EC
sayýlý AB Direktifine uyum saðlandýðý,
Türkiye’deki 50.000 YTL’lik sigorta tutarýnýn
(yaklaþýk 28.000 EUR) AB ülkelerine göre
ortalamanýn bir miktar üzerinde olduðu,
mevcut düzenlemelerle % 1,53 seviyesinde
olan kapsama oranýn tüzel kiþilerin dahil
edilmesiyle % 1.03’e gerileyeceði hususlarýný
dile getirdi.
Daha sonra Yatýrýmcýlarý Koruma Fonu (YKF)
Baþkaný Remzi ÖZBAY tarafýndan “Yatýrýmcýlarýn
Korunmasý” baþlýklý bir sunum gerçekleþtirildi.
Sunumda Türk sermaye piyasalarýna iliþkin
genel bilgiler verilerek, Merkezi Kayýt Kuruluþu
yönetiminde menkul kýymetlerin zorunlu olarak
kaydileþtirildiði, geliþtirdikleri kontrol
mekanizmalarý yoluyla yatýrýmcý varlýklarýnýn
suiistimalinin önlendiði, sadece Menkul
Kýymetler Borsasý’nda iþlem gören hisse
senetlerinin koruma kapsamýnda bulunduðu,
sigorta tutarýn 48.203 YTL olduðu, uluslararasý
finansal kuruluþlarýn Türkiye’deki aracý finansal
kuruluþlarý devralmalarýnýn ya da bu
kuruluþlarda pay sahibi olmalarýnýn sermaye
yeterliliði rasyolarýný ve sermaye yapýlarýný
güçlendirdiði, merkezi kayýt sistemine geçiþle
aracý kuruluþ iflaslarýnýn sýfýra yakýn bir düzeye
indiði vurgulandý. ÖZBAY, AB müktesebatýyla
uyumlu düzenlemelerin yapýldýðýný, AB
tarafýndan fonlanan Eþleþtirme Projesi’yle
Bu oturumun son konuþmacýsý SPK AB Çalýþma
Grubu Baþkaný Ayþegül EKÞÝT oldu. EKÞÝT
“Finansal Piyasalarda Denetim” konusu
üzerinde durdu. 1982 yýlýnda kurulan SPK’nýn
amaçlarýndan bahsedilerek sermaye piyasasý
göstergelerine iliþkin bilgiler verilerek, sermaye
piyasasýna iliþkin yasal düzenlemelerin ve
denetimlerin etkin, AB standartlarýna uyumlu
ve uluslararasý standartlarda olduðu, AB’ye
uyum çalýþmalarý kapsamýnda AB Mevzuatýna
Uyum Programý (2007-2013), Yeni Sermaye
Piyasasý Kanunu (2008) ve ikincil
düzenlemelerle (2009-2013) ilgili faaliyetlere
devam edildiði, YKF düzenlemeleriyle AB
müktesebatý arasýnda korumanýn tutarý,
kapsamý ve üye kuruluþlar açýsýndan farklar
bulunduðu ve Eþleþtirme Projesi ile YKF ile ilgili
Sermaye Piyasý Kanunu Deðiþiklik Taslaðý ve
Yatýrýmcý Tazminine Ýliþkin Yönetmelik olmak
üzere iki taslak hazýrlandýðý vurgulandý.
Türkiye’de tüzel kiþilerin sigorta
sistemine dahil edilmesiyle
mevduat sigortacýlýðý konulu
1994/19/EC sayýlý AB direktifi’ne
büyük ölçüde uyum saðlanacaktýr.
Ýkinci Oturum
Konferansýn “Mevduat SigortacýlýðýYapýlanmasý ve Uygulanmasý-Bankacýlýðýn
Ýstikrarýna Katkýsý ve Yeni Tehditler” baþlýklý
ikinci oturumu Ýngiltere Finansal Hizmetler
Tazmin Kurumu’ndan (FSCS) Karen GIBBONS
baþkanlýðýnda yapýldý. Ýkinci oturumun ilk
konuþmacýsý Dünya Bankasý’nda Üst Düzey
Araþtýrma Yöneticisi olarak görev yapan Aslý
DEMÝRGÜÇ KUNT oldu. KUNT’un “Mevduat
Sigortasý: Tasarým Uygulamalarý ve Etkisi”
konulu sunumunda; 1965’ten bu yana
dünyadaki mevduat sigortacýlýðý sistemlerinin
sayýsýnýn giderek yükseldiði, mevduat sigorta
sisteminin bankaya hücumu önlediði için
finansal sisteminin istikrarýný arttýrdýðý ancak
bankalarý risk almaya teþvik ederse (ahlaki
riskin) istikrarý azaltabileceði, devlet tarafýndan
yönetildiði durumlarda ve kapsamý arttýkça
mevduat sigorta sisteminin bankanýn istikrarýný
olumsuz etkilediði, mevduat sigortasýnýn
bankalarýn eskisi gibi yakýndan izlenmemesine
sebep olduðu için banka riskliliðini arttýrdýðý,
kapsam arttýkça piyasa disiplininin daha çok
zayýfladýðý, açýk mevduat sigorta sisteminin
ancak güçlü kurumsal geliþmeler saðlandýðý
ve saðlam bir yasal düzenlemeler sistemi
olduðu takdirde finansal sistemin istikrarýna
katkýda bulunabileceði dile getirildi.
7
KONFERANS
Düzenleyici ve denetleyici
yaklaþýmlar bankacýlýðýn deðiþen
yapý ve kapsamýna göre
ayarlanmalý, kriz zamanýnda
ihtiyaç duyulacak bilgileri
tanýmlanmalý ve uygun bilgi
paylaþýmý mekanizmasý
oluþturulmalýdýr.
Ayný oturumun ikinci sunumunu Uluslararasý
Para Fonu Para (IMF) Sermaye Piyasalarý Bölümü
Direktör Yardýmcýsý David S. HOELSCHER
“Mevduat Sigortasý Sistemlerinin Tasarýmý ve
Uygulamalarý” konusunda yaptý. HOELSCHER
1999’dan itibaren seksenden fazla ülkenin
mevduat sigorta sistemlerini yeniden
yapýlandýrdýðýný, blanket koruma sistemlerin
artýk uygulanmadýðýný, ahlaki riskle ilgili
farkýndalýðýn ve ilginin büyüdüðünü ifade etti.
5 kýtada 78 ülkede yetki, üyelik, kapsam,
fonlama açýlarýndan yapýlan araþtýrmalar
sonucunda açýk mevduat sigortasý ve zorunlu
üyelik sisteminlerine doðru geçiþ olduðunu,
mevduat sigortacýlýðý kurumlarýnýn yetkilerinin
arttýðýný, risk aðýrlýklandýrmasý konusuyla ilgili
çalýþmalarýn yapýldýðýný söyleyen Hoelscher,
kamunun bilinçlendirilmesi, sigorta
kapsamýndaki mevduatýn vaktinde ödenmesi,
müþterek sigorta, sorunlu banka çözümlemesi
gibi hususlarda önemli sorularýn yükseldiðini
belirterek sunumunu noktaladý.
Ýkinci oturumun son konuþmacýsý Ýsviçre Federal
Bankacýlýk Komisyonu’ndan Dr. Eva HUPKES
oldu. HUPKES, “Mevduat Sigortasý Sistemlerine
Yeni Tehditler” baþlýklý sunumunda, bankacýlýk
ve bankacýlýk krizlerinin yapýlarý hakkýnda bilgi
verdi. Hupkes, finansal sorunlarýn sebep ve
sonuçlarýnýn ulusal sýnýrlarla sýnýrlý kalmadýðý
belirtilerek, düzenleyici ve denetleyici
yaklaþýmlarýn bankacýlýðýn deðiþen yapý ve
kapsamýna göre ayarlanmasý, kriz zamanýnda
ihtiyaç duyulacak bilgilerin tanýmlanmasý ve
uygun bilgi paylaþýmý mekanizmasýnýn
oluþturulmasý, kriz çözümlemesinde önemli
fonksiyonlarýn devamlýlýðýnýn saðlanmasý ve
bu fonksiyonlarýn kriz zamanýnda korunmasý
için sistemler oluþturulmasý, sorunlu bankalara
8
öncelikli el konulmasý, hýza duyulan ihtiyacýn
arttýðýnýn farkýnda olunmasý gerektiði ve hýzlý,
etkin ve adil bir finansal güvenlik aðý
düzenlemelerini tetiklediðini ifade etti.
Oturum sonunda söz alan ABD Federal
Mevduat Sigorta Kurumundan (FDIC) Fred
CARNS, EFDI-FDIC arasýndaki iþbirliðinin
gelecekteki konumuna iliþkin bir konuþma
yaptý.
Konferansýn ilk günü akþamý yabancý katýlýmcýlar
için düzenlenen yemekte IADI Baþkaný ve FDIC
Baþkan Yardýmcýsý Martin GRUENBERG
“Mevduat Sigortasýnýn Uluslararasý Rolü”
üzerinde bir konuþma yaptý. Önce güncel
konulardan ve FDIC’nin tarihsel geliþiminden
bahseden Gruenberg, kapalý mevduat sigorta
sistemlerinde bankanýn iflasý halinde kime ne
kadar ödeneceði hususunda belirsizlik
olduðunu, bu belirsizliðin en maliyetli çözüm
olan devlet tarafýndan tam garanti verilmesiyle
sonuçlanabileceðini, iyi tasarlanmýþ, halk
tarafýndan anlaþýlan bir açýk mevduat sigorta
sisteminin bankaya hücumu önlemede en etkili
yol olduðunu ve krizin þiddetini azaltarak
finansal istikrara katkýda bulunduðununu,
dünyadaki açýk mevduat sistemlerinin 1960’tan
bu yana arttýðýný belirterek; bir mevduat sigorta
sisteminin etkin çalýþmasý için gereken özellikleri
sýraladýktan sonra IADI’nin dünya mevduat
sigorta sisteminlerinin faaliyetlerini
güçlendirdiðini, IADI ile FDIC’nin birlikte
çalýþmasý ve iki kurum arasýnda iþbirliðinin
artmasý gerektiðini dile getirdi.
Üçüncü Oturum
EFDI Baþkan Yardýmcýsý Dirk CUPEI’nin kýsa bir
açýlýþ konuþmasýyla baþlayan Konferans’ýn ikinci
KONFERANS
gününde, ilk olarak “Kredi Kuruluþlarýnýn
Tasfiyesi ve Geri Ödeme” konulu üçüncü
oturuma geçildi. Oturumun baþkanlýðýný yapan
Thorsten BEHNKE, ilk sözü Hýrvatistan Mevduat
Sigortacýlýðý ve Banka Rehabilitasyon
Kurumu’ndan (DAB) Mevduat Sigortacýlýðý
Bölümü Yöneticisi Ivan TOMLJENOVIC’e verdi.
TOMLJENOVIC “Geniþ Yetkilerle Donatýlmýþ
Mevduat Sigortacýsý” konulu sunumunda;
ülkesinde 1997 yýlýnda oluþturulan mevduat
sigorta sisteminin faaliyetlerinden, DAB’ýn
problem yaþayan kredi kuruluþlarýna iliþkin
önlemler almak suretiyle aktif bir rol üstlenerek
finansal istikrarýn saðlanmasýna katkýda
bulunduðundan bahsetti. Ülkesindeki 7 büyük
bankanýn batmasý halinde DAB’ýn karþýlamakla
yükümlü olduðu tutarýn 42 milyar Kuna
(yaklaþýk 8,5 milyar USD) olduðunu belirten
TOMLJENOVIC, ülkesiyle AB Mevzuatý’nýn
uyumlulaþtýrýlmasýna yönelik Olasý
Uyumlulaþtýrma Senaryolarý’ný anlattý.
Daha sonra Macaristan Ulusal Mevduat Sigorta
Fonu (NDIF) Müdür Yardýmcýsý Andras FEKETEGYÖR “Daraltýlmýþ Yetkilerle Donatýlmýþ
Mevduat Sigortacýsý” konulu bir sunum yaptý.
GYÖR, ülkesindeki mevzuat ile AB Mevzuatý
arasýndaki boþluklarýn ve uyuþmazlýklarýn sýnýr
ötesi sorunlarý arttýrdýðýna, sýnýr ötesi tasfiye
prosedürlerinde yol gösterici ve birleþik yasalarýn
eksikliðinin çekildiðine deðinerek, NDIF’nin
2005’den bu tarafa mevduat sigortacýlýðý ve
tasfiyeye iliþkin yetkilerinden, görev ve
sorumluluklarýndan, yasal altyapýdan, geri
ödemenin ve tasfiyenin sosyal etkilerinden,
geri ödeme ile tasfiyeden çýkarýlan derslerden
bahsetti.
Ermenistan Mevduat Garanti Fonu’ndan Artak
KYURUMYAN “Ödeme Aczi Durumunda,
Mevduat Sigortacýsýnýn Alacaklarýnýn Önceliði”
konulu konuþmasýnda, alacaklarýn önceliði
hususunda ülke örneklerine deðindi.
KYURUMYAN, mevduat sigorta sistemine
yapýlan geri ödemenin geri kazanýlan varlýklarýn
tutarýyla orantýlý olduðunu vurgulayarak,
konuya iliþkin ülke örnekleri vererek, tasfiyenin
mevduat sigortasýyla ilgilenen kuruluþ eliyle
gerçekleþtirildiði ülkeler ve yapýlarý dile getirdi.
“AB üyesi ülkelerin mevzuatlarý
ile AB Mevzuatý arasýndaki
boþluklar ve uyuþmazlýklar sýnýr
ötesi sorunlarý arttýrmakta, sýnýr
ötesi tasfiye prosedürlerinde yol
gösterici ve birleþik yasalarýn
eksikliði çekilmektedir.”
Oturumun son sunumunu Kredi Kuruluþlarýnýn
Tasfiyesi” baþlýðýyla Karen GIBB ONS
gerçekleþtirdi. GIBBONS, 94/19 EC sayýlý AB
Direktifi’nin (1)inci maddesinin (1)inci fýkrasýnda
yer alan hükmün amir ve evrensel bir uygulama
olup olmadýðýna iliþkin görüþlerini belirttikten
sonra, Ýngiltere ve Almanya’da konuya iliþkin
yasal düzenlemeler hakkýnda bilgi verdi.
Dördüncü Oturum
Cagliari Üniversitesi’nden Prof. Riccardo DE
LISA’nýn baþkanlýðýnda gerçekleþtirilen “Risk
Bazlý Prim Sistemi” baþlýklý dördüncü oturumda
ilk olarak IMF’den David PARKER, Prof. DE LISA
ile birlikte çalýþtýðý “Risk Bazlý Primlerin
Belirlenmesi ve Risk Ölçümü Ýçin Modellemeler”
üzerinde durdu. Ýlk olarak açýk ve kapalý
mevduat sigortasý ile ahlaki risk kavramlarýna
deðinen PARKER, ahlaki riski sýnýrlandýran çeþitli
unsurlar ve risk bazlý primli sistemlerinin
özelliklerini dile getirdi. Ýdare zorluðunun ve
risk ayrýþtýrmasýnýn kolay olmamasýnýn risk bazlý
prim sistemine iliþkin engelleri
oluþturduðundan bahseden PARKER, kýsaca
bankacýlýk sektörünün yapýsý, denetlenmesi,
bütünsel analizi ve bankacýlýktaki yeni trendlere
deðindi. PARKER risk bazlý prim sisteminin
9
KONFERANS
“Türkiye’deki mevcut risk bazlý
prim sistemi bankalarýn risk bazlý
sýnýflandýrmasýný yapma
hususunda yetersiz kalmaktadýr,
TMSF Haziran 2008’e kadar risk
bazlý prim sisteminde iyileþtirmeye
gidecektir.”
niceliksel, niteliksel ve niceliksel-niteliksel
metodlarýn bileþimi olarak oluþturulabileceðini
belirterek, niceliksel, niteliksel ve iki sistemin
bileþimi olarak uygulanan metodlarýn
avantajlarýna ve dezavantajlarýna deðindi.
Kanada’nýn risk bazlý modelinin temel olarak
alýnacaðýný, yine bu süreçte bankalar ve
denetleyici otoriteyle risk kriterlerinin ve risk
aðýrlýklarýnýn belirlenmesine yönelik olarak
görüþmelerde bulunulacaðýný ifade etti.
Daha sonra Dr. Ralf BENNA “Almanya
Kooperatif Bankalarýnýn Derecelendirme
Metodu ve Katký Sistemi” hakkýnda bir sunum
yaptý. Ülkesindeki koruma sisteminin risk
algýsýna deðinen BENNA, bankalar için
uygulanan notlama sistemindeki parametreler
hakkýnda bilgi vererek, risk bazlý ödemelerin
bankalarýn notlama/ sýralama sonuçlarýna göre
yapýldýðýný ifade etti.
Beþinci Oturum
Oturumun son konuþmacýsý olarak söz alan
TMSF Baþkan Yardýmcýsý Vekili ve Sigorta ve
Risk Ýzleme Daire Baþkaný Rýdvan ÇABUKEL,
“Türkiye’de Risk Esaslý Prim Sisteminin
Ýyileþtirilmesi” konulu sunumunda ilk olarak
Risk Bazlý Prim Uygulamalarýna deðindi. AB
içerisinde exante bir fonlama sistemi ve risk
bazlý bir prim sistemi oluþturmaya yönelik
çalýþmalarda bulunulduðunu ifade eden
ÇABUKEL, Türkiye’de Fon Rasyosunun AB’ye
üye ülkeler içerisinde en üst seviyede
bulunduðunu, Türkiye’deki mevcut risk bazlý
prim sisteminin bankalarýn risk bazlý
sýnýflandýrmasýný yapma hususunda yetersiz
kaldýðýný, TMSF’nin Haziran 2008’e kadar risk
bazlý prim sisteminde iyileþtirmeye gideceðini,
10
Günün ve konferansýn son oturumu olan
“Mevduat Sigorta Sistemlerini Etkileyen Güncel
Hususlar” konulu oturuma David S.
HOELSCHER baþkanlýk etti. Ýlk olarak FDIC
Baþkan Yardýmcýsý Martin GRUENBERG
“Subprime Mortgage Piyasasýndaki Geliþmeler”
üzerine konuþtu. Öncelikle subprime mortgage
sektörünün tarihsel geliþimine ve subprime
mortgage kredilerinin özelliklerine deðinen
GRUENBERG, subprime mortgage kredilerine
iliþkin sorunlarýn 2008 yýlýnýn ilk dönemlerinde
en yüksek safhaya çýkabileceðini, sorunun tüm
toplum için siyasal ve sosyal sonuçlar
doðuracaðýný, krizi aþmak için ABD’de yasal
anlamda çabalar sarfedildiðini, mortgage
kredisi veren kuruluþlarýn da kredi koþullarýnda
bazý deðiþliklikler yaparak krizin boyutlarýnýn
büyümesini engelleyebileceðini belirtti.
Hollanda Merkez Bankasý’ndan Erik SMID,
“Mevduat Sigortacýsý ve Alacaklýlar/Ýlk Ödemeyi
Kim Yapar? – Hollanda’daki Son Geliþmeler”
üzerinde durdu. Mevduat sigortacýlýðýnýn
Hollanda’daki tarihsel geliþimine deðinerek
sözlerine baþlayan SMID, alacaklýnýn alacaðýný
KONFERANS
önce mevduat sigorta sisteminden istemesiyle,
alacaðýn önce iflas masasýndan sonra mevduat
sigorta sisteminden istenmesi arasýndaki farklarý
vurguladý.
EFDI Baþkan Yardýmcýsý Dirk CUPEI’nin “Avrupa
Pa r l e m e n t o s u ’ n u n M e v d u a t S i g o r t a
Sistemlerine Ýliþkin Raporu ile AB Ekonomik ve
Finansal Komitesinin AB Finansal Ýstikrar
Düzenlemeleri Konulu Raporu”na iliþkin
konuþmasýndan sonra Karen GIBBONS’a söz
verildi. GIBBONS, “Bankacýlýk ReformuÝngiltere’de Mevduat Sahiplerinin Korunmasý”
konulu bir sunum yaptý. GIBBONS, mudiyi
korumak için Ýngiltere’deki ve küresel olarak
finansal piyasalar üzerindeki baskýnýn mevduat
sigortacýlýðýna iliþkin finansman modelinin
yeniden gözden geçirilmesini gerektirdiðini,
reformun ilk ayaðý olarak sigorta kapsamýnýn
Ekim 2007 itibariyle 35.000 Sterlin’e
yükseltildiðini belirtti. GIBBONS tazmin edilecek
tutardaki sýnýrlar, ödemelerin zamanlamasý,
farklý ürünlerin kapsanmasý, fonlama
düzenlemeleri, hizmetlerin devamlýlýðý ve
tüketicinin farkýndalýðý hususlarýnýn FSCS’nin
yeniden gözden geçireði hususlar olduðunu,
bu süreç içerisinde Ýngiliz Hazinesi, Ýngiliz
Merkez Bankasý, FSA ve FSCS’nin birlikte
yakýndan çalýþtýðýný, ortaya çýkan problemli
hususlarý çözmek amacýyla yasal düzenlemelerin
2008’in ilk yarýsýnda ortaya konacaðýný ifade
etti
Oturumlarýn sonunda Avrupa Komisyonu Ortak
Araþtýrma Merkezi’nden (OAM) Adamo
UBOLDI “Avrupa Komisyonu OAM’nin Mevduat
Sigortacýlýðýna Ýliþkin Çalýþmasý” hakkýnda bilgi
verdi. 94/19 EC sayýlý AB Direktifi doðrultusunda
EFDI bünyesinde 5 adet çalýþma grubunun
bulunduðuna deðinen UBOLDI, son araþtýrma
sonuçlarý, OAM’nin mevcut iþ planý, mevduat
sigortacýlðýnýn verimliliði, risk bazlý mevcut
uygulamalar, arzu edilen risk bazlý model ve
risk bazlý sisteme iliþkin zaman çizelgesi
hakkýnda bilgi verdi.
Mudiyi korumak için
Ýngiltere’deki ve küresel olarak
finansal piyasalar üzerindeki baský,
mevduat sigortacýlýðýna iliþkin
finansman modelinin yeniden
gözden geçirilmesini gerektirmiþ,
reformun ilk ayaðý olarak sigorta
kapsamý Ekim 2007 itibarýyle
35.000 Sterlin’e yükseltilmiþtir.
Konferans EFDI Baþkan Yardýmcýsý Dirk CUPEI
ile EFDI Baþkaný Roberto MORETTI’nin kýsa
kapanýþ konuþmalarýyla sona erdi.
11
GÖRÜÞ
SUBPRIME MORTGAGE*
Konuþmanýn konusu ABD’de baþlayan “subprime” mortgage sektörü ile ilgili
olaðanüstü geliþmelerdir. Ancak konunun herkes için öðretici dersler içerdiðine
inanýyorum.
Bu konuþmanýn konusu Amerika Birleþik
Devletleri’nde baþlayan “subprime” mortgage
sektörü ile ilgili olaðanüstü geliþmelerdir. Ancak
konunun herkes için öðretici dersler içerdiðine
inanýyorum.
Finansal piyasalarýmýz çok hýzlý bir þekilde evrim
geçirmiþ, kredi riski pazarýn bir parçasý haline
gelmiþ, küreselleþme sonucunda bütün
dünyaya yayýlmýþ ve küresel sonuçlar
doðurmuþtur. Bu deneyimden çýkarýlacak temel
ders hala detaylý inceleme sürecinde
olduðumuzdur. Bunun ABD’de nasýl ortaya
çýktýðýyla baþlamak istiyorum. Bugün
bulunduðumuz konuma nasýl geldiðimize, bu
ilginç ve çok ciddi finansal probleme iliþkin
ABD’deki beklentilere biraz deðineceðim.
“Subprime” mortgage problemini gerçekten
anlamak istiyorsanýz 1920’lerdeki ABD
mortagage sektörüne bakmak gerekmektedir.
O dönemde ABD’deki mortgage kredilerinin
birçoðu kýsa vadeliydi (3-5 yýllýk) ve çok riskli
enstrümanlardý. Piyasalarda yaþanan
daralmanýn unsurlarýndan bir tanesi bu
mortgage kredilerinin yapýsýydý. ABD’de
yaþanan daralmaya karþý atýlan adýmlardan bir
tanesi mortgage kredilerini garanti edecek,
“Federal Ýskan Ýdaresi”1 isimli bir kamu kuruluþu
yaratmak olmuþtur. Adý geçen kurumun
oluþturulmasý sonucunda ABD’de 30 yýl vadeli
sabit faiz oranlý mortgage kredilerinde geliþme
yaþanmýþtýr. 30 yýl vadeli sabit faiz oranlý krediler,
mortgage pazarýnýn kurulmasýný da saðlamýþ
ve mortgage kredileri 1930’lardan 1980’lerin
sonuna kadar piyasaya hakim olmuþtur.
MARTIN GRUENBERG
IADI Baþkaný
FDIC Baþkan Yardýmcýsý
Çeviren:
Anýl ERTANOÐLU
Fon Uzmaný (Sigorta ve Risk Ýzleme
Daire Baþkanlýðý)
*Konuþmanýn orijinali Ýngilizce olup,
söz konusu konuþma 26-27 kasým
2007’de Mevduat Sigortacýlarýnýn
Avrupa Forumu (EFDI) ile TMSF
tarafýndan düzenlenen “Mevduat
Sigortacýlýðýnda Güncel Konular”
konulu konferansta gerçekleþtirilmiþtir.
12
ABD’de 1980’li yýllarýn sonundan itibaren
tasarruflarda ve kredilerde geliþme, faiz
oranlarýnda artýþlar görülmüþtür. Faiz
oranlarýnýnýn artmasý nedeniyle, ayarlanabilir
faiz oranlý mortgage kredilerinde de sorunlar
yaþanmýþtýr. Ancak yine de söz konusu
ayarlanabilir faiz oranlý mortgage kredileri ABD
mortgage sektöründe öneme sahip olmuþ,
düzey olarak ise sýnýrlý kalmýþtýr. 1980’lerin
sonundan 1990’lara gelindiðinde, ayarlanabilir
faiz oranlý mortgage kredilerinin, ABD
mortgage sektörü içindeki payýnýn %15’le %25
arasýnda deðiþtiði, 2001 yýlýnda ise ABD’deki
mortgage kredilerin %84’ünün 30 yýl vadeli
sabit faiz oranlý mortgage kredilerden oluþtuðu
görülmektedir.
2001-2006 yýllarý arasýnda, ABD mortgage
piyasasýnda bugün yaþanan zorluk ve
geliþmelerin temelini oluþturan bir dönüþüm
yaþanmýþtýr. “Tek Faiz Ödemeli Option ARMs”2
adý verilen farklý tür mortgage kredileri de
dahil olmak üzere, ayarlanabilir faiz oranlý
mortgage kredilerinin kullanýmýnda çok hýzlý
bir büyüme görülmüþtür. 2006 yýlý itibarý ile
ABD’de kullandýrýlan toplam mortgage kredileri
içerisinde sabit faiz oranlý mortgage kredilerin
oraný %84’ten %55’e düþmüþ (muhtemelen
þu anda daha da düþüktür), ayarlanabilir faiz
oranlý mortgage kredilerin oraný %45’e
çýkmýþtýr. Dolayýsý ile ABD mortgage pazarýnýn
neredeyse yarýsýný oluþturan ayarlanabilir faiz
oranlý mortgage kredilerinde dikkat çekici ve
önemli geliþmeler ortaya çýkmýþ, sabit faiz
oranlý mortgage kredilerinden deðiþtirilebilir
oranlý mortgage kredilerine yönelimin
artmasýyla birlikte mortgage sektöründe de
büyüme yaþanmýþtýr.
2001 yýlý itibariyle (düþük kredibiliteli kiþilere
kullandýrýlan mortgage kredileri anlamýna
gelen) “subprime” mortgage kredileri tüm
mortgage kredilerinin %5’ine tekabül etmiþtir.
Tabii ki ABD’deki piyasalarýn büyüklüðüne
1 Federal Housing Administration (Ç.n.)
2 Option ARMs: Krediyi kullananlara fazla ödeme yapma güçlerine göre seçenekler sunarak faiz oranýnýn aylýk, ödemenin yýllýk olarak ayarlandýðý
bir “ayarlanabilir faiz oranlý mortgage kredisi”dir. Seçenekler; “tek faiz ödemeli” ve “tek faiz” ödemesinden genellikle daha düþük olan “minimum
ödemeli” türleri içermektedir. (Ç.n.)
GÖRÜÞ
bakacak olursak bu oran çok önemli deðildir.
Geçen yýl itibariyle “subprime” mortgage
kredileri ABD’deki mortgage kredilerinin
%20’sine tekabül etmiþtir. Dolayýsý ile 2001 2006 yýllarý arasýnda “subprime” mortgage
kredilerinin tüm mortgage kredilerine oraný
%5’ten %20’ye çýkmýþtýr. 2001 yýlýndan önce
birçok “subprime” mortgage kredisinin sabit
faiz oranlý olmasý nedeniyle konuyla ilgili en
önemli geliþme, yine söz konusu “subprime”
mortgage kredilerine iliþkin olarak yaþanmýþtýr.
Bu yeni mortgage kredileri, yüksek faiz oranlý
olmalarý gibi bazý olumsuz yönlere sahip olsa
da ABD’deki geleneksel mortgage kredilerine
benzer yapýdaydý. Söz konusu 5 yýllýk dönem
içerisinde “subprime” mortgage sektöründe,
“Hybrid ARMs” adý verilen mortgage
kredilerinde de geliþme görülmüþtür. Ýzin
verirseniz þimdi bunu açýklamaya çalýþayým.
Adý geçen “Hybrid ARMs” “subprime”
mortgage kredileri “2-28’ler” olarak
adlandýrýlmaktadýr. 2, 30 yýl vadeli mortgage
kredisinin ilk iki yýlýný; 28, 30 yýl vadeli mortgage
kredisinin kalan yirmi sekiz yýlýný ifade
etmektedir. Bu mortgage kredilerinin
yapýlandýrýlmasýna bakacak olursak; baþlangýç
faiz oraný olarak kullanýlan ilk iki yýllýk faiz
oranýnýn nispeten daha düþük olduðu, ancak
ilk iki yýldan sonra faiz oranýnýn arttýðý
görülmektedir. Baþlangýç oraný %7 - %8 olabilir
ama ilk iki yýldan sonra ayarlanabilir faiz oraný
%12’ye kadar çýkabilir. ABD’deki “subprime”
mortgage sorununun özünde, bu mortgage
kredilerinin baþlangýç faiz oranýna baðlý olarak
kullandýrýlmasý bulunmaktadýr. Diðer bir
ifadeyle, bu mortgage kredileri, borçlunun
yeniden ayarlanan faiz oranýnda ödeme yapma
gücüne göre verilmemiþ, borçlunun, bu yeniden
ayarlanan faiz oranýnda ödeme
yapamayacaðýna yönelik bir beklenti
bulunmamýþtýr. Burada, ABD’deki ev fiyatlarýnýn
deðer kazanmaya devam edeceði ve kiþilerin
(aslýnda ödeyemeyecekleri) mortgage kredilerini
yeniden finanse edebilecekleri þeklinde bir
varsayým bulunmaktadýr. Mortgage sektörünün
nasýl iþlediðini bilenler, ev fiyatlarýnýn bir arttýðýný
bir azaldýðýný bilirler. Ayrýca ekonomide ev
fiyatlarýnýn sonsuza dek artacaðýna yönelik
ilkeler de bulunmamaktadýr. “Subprime”
mortgage piyasasýnýn iþaret ettiði varsayým da
iþte bu varsayýmdý. Bu “2-28’ler”, 2006 yýlýnda
“subprime” mortgage kredilerinin %70’inden
fazlasýný oluþturmuþtur. Anlaþýlacaðý üzere,
ABD’de mortgage sektörü 1930’lardan beri
ilk kez bu yýl düþüþ yaþamýþtýr, gelecek yýl da
ev fiyatlarýnýn düþmesi beklenmektedir. Böylece
ABD’deki “subprime” mortgage sektörünün
büyümesine iliþkin oluþturulan temel varsayým
çökmüþtür. Söylemeliyim ki buna ek olarak
diðer problemli hususlar da borçlunun ödeme
kabiliyetini azaltacaktýr.
Diðer taraftan, mortgage kredilerinin, belli
kredi kullandýrým standartlarý olmadan verilmiþ
olduðunu görmekteyiz. Yüksek faiz oranlý
olarak kullandýrýlan bu kredilerin önemli bir
miktarý, %40’ý, da “beyan edilen gelir”e göre
plase edilmiþtir. Burada süreç þöyle iþlemiþtir:
Borç veren kuruluþ krediyi alacak olan
“subprime” müþterisine “Gelirin nedir?” diye
sormakta, borçlu da gelirini beyan etmektedir,
iþlemler bundan ibarettir. Kredi kuruluþuna
hiçbir belge verilmemekte, beyan teyit
edilmemektedir. Böylece ABD mortgage
sektörünün çok büyük bir kýsmý, savunulacak
bir yaný olmayan bu tür iþlemler sonucunda
kullandýrýlan kredilerden oluþmuþtur. Sonuçta
bu sistem de çökmüþtür ve mortgage kredisi
veren bir çok kuruluþ sektörün dýþýnda kalmýþtýr.
Ancak bence, bugün yaþanan problemlerin
kritik boyuta gelmesine neden olan esas felaket,
bu mortgage kredilerinin yaygýn bir þekilde
menkul kýymetleþtirilmesiyle oluþmuþtur.
“Hybrid ARMs” “subprime”
mortgage kredileri “2-28’ler”
olarak adlandýrýlmaktadýr. 2, 30
yýl vadeli mortgage kredisinin ilk
iki yýlýný; 28, 30 yýl vadeli mortgage
kredisinin kalan yirmi sekiz yýlýný
ifade etmektedir. Bu mortgage
kredilerinin yapýlandýrýlmasýna
bakacak olursak; baþlangýç faiz
oraný olarak kullanýlan ilk iki yýllýk
faiz oranýnýn nispeten daha düþük
olduðu, ancak ilk iki yýldan sonra
faiz oranýnýn arttýðý görülmektedir.
Ýþte burada son 5 yýldaki iki dönüþüm
unsurundan bahsedebiliriz. Ýlki, sabit faiz oranlý
mortgage kredilerinden ayarlanabilir faiz oranlý
mortgage kredilerine yöneliþtir. Ýkincisi ise
ikincil mortgage piyasasý içerisinde özel sektörce
mortgage kredilere karþýlýk çýkartýlan menkul
kýymetlerin geliþimidir. ABD’de devlet
tarafýndan sigorta edilmeyen, özel sektörce
mortgage kredileri karþýlýðýnda çýkartýlan bu
menkul kýymetler 1999 – 2006 yýllarý arasýnda
büyük geliþim göstermiþ olup, ABD’deki
“subprime” mortgage kredilerinin %70’inden
fazlasýnýn da menkul kýymetleþtirildiði
görülmektedir. Böylece menkul kýymetleþtirme,
bahse konu kötü kredilendirme sürecinin
etkilerinin ABD ve dünya piyasalarýna
yayýlmasýna neden olmuþtur. Bu gerçekten
yeni bir geliþmedir, böyle bir durumla daha
önce hiç karþýlaþmamýþtýk. Dolayýsýyla bu bizim
için yeni bir deneyim ve sorundur. Aslýnda biz
bu kötü kredilendirme süreci sonucunda
kullandýrýlan “subprime” mortgage kredileri
karþýlýðýnda çýkartýlan menkul kýymetleri elde
tutanlarý tespit etmeye çalýþmaktayýz. Bu husus,
bu problem, ABD’de henüz konuþulmamaktadýr. Þimdi bunun nedenini açýklamaya
çalýþacaðým.
Daha önce de söylediðim gibi, bu mortgage
kredilerinin önemli özelliði ilk iki yýl düþük bir
baþlangýç faiz oranýna sahip olmalarý, daha
sonra bu faiz oranýn artmasýdýr. Bu mortgage
13
GÖRÜÞ
Örneðin bir toplulukta, bir
mahallede 2 veya 3 ev, mortgage
kredisinin ödenememesi nedeniyle
boþaltýlýrsa, bu yalnýzca ev sahibi
veya ailesi için sonuç doðurmaz,
ayný zamanda ev sahiplerinin
komþularý ve içinde yaþadýklarý
toplum için de bazý etkiler,
sonuçlar doðurur.
kredilerinin büyük miktarý 2005 yýlýnýn son
çeyreðinde – 2006 yýlýnýn baþlarýnda
kullandýrýlmýþtýr. 2005 yýlýnýn son çeyreðiyle
2006 yýlýnýn baþlarýna iki yýlý eklediðimizde
2007 yýlýnýn son çeyreðiyle 2008 yýlýnýn baþlarýna
ulaþýlmaktadýr. Böylece faiz oraný yeniden
ayarlanan mortgage kredilerine iliþkin patlamayý
önümüzde sene (2008) göreceðimizi
söyleyebiliriz. Bu “subprime” mortgage
kredilerinin yaklaþýk 2 milyonunun faiz
oranlarýnýn önümüzdeki yýl (2008) içerisinde
tekrar ayarlanacaðý tahmin edilmektedir. Bu
mortgage kredilerine karþýlýk çýkartýlan menkul
kýymetleri ellerinde tutanlar batma riski altýna
girecektir. Bu baðlamda bu problemin, ABD’de
çok yönlü etkilere sahip, çok büyük bir problem
olduðu görülmektedir.
Örneðin bir toplulukta, bir mahallede 2 veya
3 ev, mortgage kredisinin ödenememesi
nedeniyle boþaltýlýrsa, bu yalnýzca ev sahibi
veya ailesi için sonuç doðurmaz, ayný zamanda
ev sahiplerinin komþularý ve içinde yaþadýklarý
toplum için de bazý etkiler, sonuçlar doðurur.
Söylemeye gerek yok, bu, ev piyasasýný da
etkileyecektir. Sonuçta, önümüzdeki yýl (2008)
itibariyle piyasalarýn tansiyonu artacaktýr.
Belirtmek gerekir ki, bu krediler genellikle düþük
gelirlilere verilmiþ durumdadýr. Örneðin Afrika
kökenli Amerikalýlar, Ýspanya veya Latin Amerika
Kökenli Amerikalýlar gibi etnik kökenli müþteriler
üzerinde özellikle bir yoðunlaþma mevcuttur.
Diðer taraftan ABD’deki Mortgage
Bilgilendirme Kanunu’na göre, krediyi
kullandýran kuruluþ kredinin kullandýrýlmasý ile
ilgili olarak bazý hususlara bakmalý, bazý
hususlarý gözönünde bulundurmalý, borçlunun
profilini çýkarmalýdýr.Geçen aylarda yayýnlanan
verilere göre Afrika Kökenli Amerikalýlarýn
%54’üne, Ýspanya veya Latin Amerika Kökenli
Amerikalýlarýn %47’sine bu yüksek faiz oranlý
mortgage kredileri kullandýrýlmýþ durumdadýr.
Nüfusun geri kalanýnýn ise %18’ine yüksek faiz
oranlý mortgage kredisi kullandýrýlmýþtýr.
Dolayýsýyla bu mortgage kredilerinin daðýlýmýnýn
önemli siyasal ve sosyal boyutlarý mevcuttur.
Burada sormamýz gereken soru þu: Peki biz ne
yapýyoruz?. Aslýnda bu sorunun cevabýnýn iki
kýsmý var: Ýlki bence, diðerinden daha etkili
ama daha da zorlu. Daha kolay olan ikinci
kýsým ise, borçlunun krediyi geri ödeyebilme
gücüne göre kredilendirilmesine yönelik olarak
“subprime” mortgage kredisi kullandýrma
standartlarý koyulmasýdýr. Ayrýca mortgage
kredisine iliþkin ödenecek vergi ve sigorta
tutarlarýnýn belli olmasý gerekir ki, krediyi
kullanan, kullandýðý krediyle ilgili vergi ve sigorta
14
ödemelerinin ne kadar olduðunu, bu
ödemelerin aylýk mortgage taksidinin ne
kadarýný oluþturduðunu bilmelidir. Ancak
mortgage sektöründe kredi veren kuruluþlarýn
sigorta ve vergi tutarlarýný netleþtirmediðini
görüyoruz. Dolayýsý ile kiþiler, kendilerini çok
büyük finansal yükümlülük altýna sokan
borçlarýn unsurlarý hakkýnda bilgi sahibi
olamamaktadýr. Bu da aslýnda tüm
kredilendirme sürecinin ciddi þekilde bozulmasý
anlamýna gelmektedir. Bankacýlýkla ilgili federal
otorite, ABD Merkez Bankasý (FED), mevduat
sigortacýlýðýyla ilgili kuruluþ (FDIC), federal
tasarruf kurumu mortgage piyasasýnda
borçlunun ödeme gücüne göre mortgage
kredilerinin tahsisine, vergi ve sigorta
ödemelerine ve diðer problemli konulara iliþkin
bazý kýlavuz ilkeler yayýnlamýþtýr. Bu da konunun
baþka bir boyutudur. Þimdi bunu açýklamaya
çalýþacaðým.
ABD’de “subprime” mortgage kredilerinin ¼’ü
federal sigorta kuruluþlarý, federal bankalar ve
tasarruf kuruluþlarýnca, ¼’ü federal sigorta
kuruluþlarý ile tasarruf kuruluþlarýnýn iþtirakleri
olan kuruluþlarca kullandýrýlmýþtýr. “Subprime”
mortgage kredilerinin geriye kalan yarýsý ise
yukarýda bahsedilen kuruluþlarla baðlantýsý
olmayan kuruluþlarca tahsis edilmiþtir. Bu en
son bahsedilen kuruluþlar ise federal
düzenlemelere tabi bulunmamakta olup, eyalet
düzenlemelerine tabi bulunmaktadýr. Bu
anlamda biz federal düzenleyiciler, eyalet
düzenleyicileriyle yakýn bir çalýþma içindeyiz.
Eyalet düzenleyicileri de federal ilkeleri eyalet
bazýndaki ilkelere adapte etme sürecinde
bulunmaktadýr. Ancak ABD’deki bir Kanuna
göre, FED Kurulu tüm ülkede uygulanacak
þartlarý, kurallarý oluþturma yetkisine sahiptir.
FED de bu süreçte yeni bir düzenleme
geliþtirmekte olup, FED Baþkaný yýlsonundan
önce teklif düzenlemenin çýkartýlacaðýný
bildirmiþtir. Ayrýca ABD Kongresi’nde de
mortgage sektörüne iliþkin genel standartlar
oluþturmak amacýyla, bir düzenlemeyi
kanunlaþtýrmaya yönelik yoðun çaba
sarfedilmektedir. Konuya iliþkin bir yasa
Kongre’den geçmiþtir, yasanýn ABD Temsilciler
Meclisi’nce yakýnda yayýnlanmasý
beklenmektedir. Yasa çýkarma ve uygulama
sürecinde önemli bir baþarý þansý
bulunmaktadýr.
Dolayýsý ile sorunun ilk kýsmýný düzeltmeye
çalýþýyoruz, sanýyorum ki bunun üstesinden
geleceðiz. Sorunun zorlu kýsmý ise, mortgage
kredisi kullanmýþ olup, kullandýklarý kredilerin
faiz oranlarý önümüzdeki yýl tekrar ayarlanacak
GÖRÜÞ
olan ve böylece evlerini kaybetme riskiyle karþý
karþýya bulunan yaklaþýk 2 milyon kiþi olmasýdýr.
Daha önce de bahsettiðim üzere problemin
bu kýsmý söz konusu mortgage kredilerinin
menkul kýymetleþtirilmiþ olmasý nedeniyle çok
zorlu.
Geçmiþ dönemlerde finansal kuruluþlar ve
bankalar borçlunun ödeme güçlüðüne düþtüðü
durumlarda kredi þartlarýný gözden
geçirebiliyordu. Çünkü bir çok durumda krediye
konu evin, kredi borcunun ödenememesi
nedeniyle boþaltýlmasý krediyi veren kuruluþ
için en maliyetli seçenekti. Genel olarak
borçluyla anlaþýlýp, borçlunun evde oturmaya
ve ödemeleri yapmaya devam ettirilmesi
saðlanmaya çalýþýlýrdý. Þimdiki sorun ise bu
mortgage kredilerinin birçoðunun finansal
kuruluþlarýn elinde bulunmamasý, yani menkul
kýymetleþtirilmiþ olmasý ve yatýrýmcýlarýn elinde
bulunmasýdýr. Diðer bir husus da, mortgage
kredisi veren kuruluþlarýn yatýrýmcý ile ev sahipleri
arasýnda aracýlýk yapýyor olmasýdýr. Yani
insanlarýn evlerini kaybetmemesi amacýyla, söz
konusu mortgage kredilerin koþullarýnda
düzenleme yapýlmasý için bir takým vergisel vb.
yasal hususlarýn ortaya konmasý gerekmektedir.
ABD’deki federal düzenleyici otorite olarak
bizler de konu üzerinde çok kafa yorduk, çok
çalýþtýk. Aslýnda mortgage kredisi veren
kuruluþlarýn da, ev sahiplerinin en azýndan
birçoðunun evlerini kaybetmemesi için,
mortgage kredilerinin koþullarýnda bazý
deðiþliklikler yapma yetkisine sahip olduklarýný
da biliyoruz.
Söylemem gerekir ki, bu ev sahiplerinden
bazýlarýnýn “kötü” mortgage kredilerini tekrar
finanse etme yollarý bulabilmesi en kolay çözüm
yolu olacaktýr. Ancak ABD piyasasýna bakacak
olursak, ev fiyatlarýnýn düþmesiyle kendisini
tekrar finanse etme olanaðý, bir çok kiþi için
zorlaþacaktýr. Böylece bu mortgage kredilerinin
vadelerinin deðiþtirilmesi bir çok ev sahibi için
temel çözüm olacaktýr. Kiþilerin borçlarýnýn
vadelerinin uzatýlmasýný teminen kredi veren
kuruluþlarýn bu kredilerin þartlarýný
deðiþtireceklerinden umutluyuz ve burada tabii
ki önemli olan þey kýsa vadeli deðil, uzun vadeli
etkilerdir. Aslýnda FDIC’nin Baþkaný da bu
problemlerle baþa çýkmanýn yolunun; baþlangýç
faiz oranýnda ödemelerini yapmakta olan
borçlularýn, 30 yýlýn tamamý için baþlangýç faiz
oranýnda ödeme yapmaya devam etmelerini
saðlamaktan geçtiðini söylemiþtir.
Bu baþlangýç faiz oranýndan ödeme yapmanýn
geniþletici etkileri olacaktýr. Yatýrýmcýlar
insanlarýn evlerini kaybetmelerinden ziyade
mortgage kredilerine iliþkin ödemelerini
yapmaya devam etmeleriyle ilgilenecektir. Bu
gerçekten çok aciliyeti olan bir husustur. Bazý
mortgage kredisi veren kuruluþlar bu konuya
gerçekten tepkisiz kalmamýþtýr ama birçoðu
tepkisiz kalmýþtýr. Þu anda ABD’de düzenleyici
otoriteler ve ilgili diðer taraflar, kredi veren
kuruluþlarýn “subprime” mortgage kredilerinde
büyük kapsamda uzun vadeli deðiþiklikler
yapmalarý için bu kuruluþlarý cesaretlendirme
yönünde çok çaba sarfetmektedir. Bunun
nedeni, evini kaybeden insanlarýn sayýsýnýn
azalmasýnýn mortgage sektörü ve ekonominin
tümü için sonuçlar doðuracak olmasýdýr.
ABD piyasasýna bakacak
olursak, ev fiyatlarýnýn düþmesiyle
kendisini tekrar finanse etme
olanaðý, bir çok kiþi için
zorlaþacaktýr. Böylece bu mortgage
kredilerinin vadelerinin
deðiþtirilmesi bir çok ev sahibi için
temel çözüm olacaktýr.
Þunlarý söyleyerek konuþmamý sonuçlandýrmak
istiyorum; tüm bu geliþmelerin ABD’deki tüm
finansal kuruluþlar için olasý sonuçlarý
mevcuttur. Özellikle de “subprime” mortgage
kredi portföyünü elinde tutan veya “subprime”
mortgage kredilerine karþýlýk menkul kýymet
çýkartarak fon yaratan kredi kuruluþlarý için
sonuçlar doðacaktýr. Ýþte bu kuruluþlar
kýrýlgandýrlar ve federal bankacýlýk otoriteleri
tarafýndan yakýndan takip edileceklerdir.
ABD’deki mortgage kredilerine iliþkin konunun
öyküsü bu þekildedir.
15
EFDI SUNUM
TÜRK FÝNANSAL HÝZMETLER
MEVZUATINDAKÝ GELÝÞMELER*
Türkiye halen katýlým müzakerelerini sürdürmektedir. Bilim ve Araþtýrma baþlýðý
müzakerelere açýlmýþ ve geçici olarak kapatýlmýþtýr. Ayrýca beþ baþlýkta daha
müzakerelere baþlanmýþtýr. Avrupa Komisyonu Türkiye’nin üyelik sürecinde kaydettiði
geliþmeleri “Ýlerleme Raporu” adý verilen teknik raporlarda yýllýk olarak
deðerlendirmektedir.
Geniþleme, 21. yüzyýla hazýrlanan Avrupa
Birliði için en önemli fýrsatlardan biridir. Yeni
üyelere bir istikrar ve refah bölgesi sunarak,
kýtanýn barýþçýl yollarla bütünleþmesini daha
ileriye götürmek için benzersiz tarihi bir
görevdir. AB, þimdiden baþarýlý bir geniþleme
geçmiþine sahiptir. Avrupa Kömür ve Çelik
Topluluðunun (AKÇT) kurulmasýna iliþkin Paris
Anlaþmasý (1951) ile Avrupa Ekonomik
Topluluðunun (AET) ve EURATOM'un
kurulmasýna iliþkin Roma Anlaþmasý (1957)
altý kurucu üye tarafýndan imzalanmýþtýr:
Belçika, Fransa, Almanya, Ýtalya, Lüksemburg
ve Hollanda. AB bundan sonra dört geniþleme
sürecinden geçmiþtir:
1957 Belçika, Fransa, Almanya, Ýtalya,
Lüksemburg ve Hollanda (Kurucu Üyeler)
1973 Danimarka, Ýrlanda ve Ýngiltere
1981 Yunanistan
1986 Portekiz ve Ýspanya
1995 Avusturya, Finlandiya ve Ýsveç
2004 Estonya, Litvanya, Letonya, Çek
Cumhuriyeti, Polonya, GKRY, Slovakya,
Slovenya, Malta ve Macaristan
2007 Bulgaristan ve Romanya
Güray VURAL
Avrupa Komisyonu Türkiye
Delegasyonu
*Avrupa Mevduat Sigortacýlarý
Forumu’nun (EFDI) 26-27 Kasým
2007 tarihlerinde Ýstanbul’da
düzenlenen “Mevduat Sigorta
Sistemlerini Etkileyen Güncel Konular”
baþlýklý uluslararasý konferansýnda
yapýlan sunumdur.
16
1987 yýlýnda üyelik baþvurusunda bulunmuþ
olan Türkiye, Ekim 2005'te müzakere çerçeve
belgesinin kabulü ile resmen müzakere sürecine
baþlamaya hak kazanmýþtýr. 2003'te adaylýk
baþvurusunu yapmýþ olan Hýrvatistan ile 2005'te
müzakerelere baþlanmýþtýr. 2004'te adaylýk
baþvurusu yapan Makedonya ise Aralýk 2005'te
adaylýk statüsünü kazanmýþtýr. Son olarak da
Arnavutluk, Sýrbistan-Karadað, Bosna Hersek
ve BM güvencesi altýnda korunan Kosova
adaylýk statüsü bekleyen ülkelerdir.
Avrupa Birliði 1993 Kopenhag zirvesi'nde kabul
edilen tam üyelik kýstaslarý þu þekildedir:
Siyasi Kýstas: Ülkede demokrasi, hukukun
üstünlüðü, insan haklarýna ve azýnlýk haklarýna
saygýyý teminat altýna alan istikrarlý kurumlarýn
varlýðý.
Ekonomik Kýstas: (1) Ýstikrarlý piyasa
ekonomisinin mevcudiyeti; (2) Baþta AB olmak
üzere dýþ dünya rekabetine dayanma kapasitesi.
Uyum Kýstasý: Siyasi Birlik ile Ekonomik ve
Parasal Birlik de dahil olmak üzere, AB'nin
müktesebatýna uyum kapasitesi.
Finansal hizmetler mevzuatýnda kýsa vadede
ilerleme kaydedilen hususlar aþaðýdaki gibidir:
Türkiye halen katýlým müzakerelerini
sürdürmektedir. Bilim ve Araþtýrma baþlýðý
müzakerelere açýlmýþ ve geçici olarak
kapatýlmýþtýr. Ayrýca beþ baþlýkta daha
müzakerelere baþlanmýþtýr. Avrupa Komisyonu
Türkiye’nin üyelik sürecinde kaydettiði
geliþmeleri “Ýlerleme Raporu” adý verilen teknik
raporlarda yýllýk olarak deðerlendirmektedir.
2007 Ýlerleme Raporunda Türkiye’nin finansal
hizmetler alanýnda, özellikle bankacýlýk,
sigortacýlýk ve mesleki emeklilikte iyi derecede
geliþme saðladýðý, menkul kýymet piyasalarý ve
yatýrým hizmetlerinde de yeterli ilerleme
saðladýðý kaydedilmiþtir. Benzer olumlu
geliþmeler bankacýlýk ve finansal holdingler
alaný için de söz konusudur. Bankacýlýk
kanununun uygulanmasý ile ilgili geniþ bir
düzenlemeler aðý kabul edilmiþtir. Banka ve
kredi kartlarýnda tüketicilerin korunmasý
iyileþtirilmiþ ve daha geliþmiþ ihtiyati standartlar
getirilmiþ, müþteri þikâyetleri için mahkeme
dýþý çözüm mekanizmasý düzenlenmiþtir.
Lisansýn iptali ile iflas ve tasfiye prosedürleri
hakkýndaki TMSF düzenlemeleri devam
etmektedir.
Sigortacýlýk ve mesleki emeklilik konusunda iyi
bir ilerleme söz konusudur. Yeni sigortacýlýk
yasasý yürürlüðe girmiþ, bu yasaya baðlý çok
EFDI SUNUM
sayýda ikincil düzenleme Hazine Müsteþarlýðý
tarafýndan hayata geçirilmiþtir. Müþteri
þikâyetleri için getirilen mahkeme dýþý çözüm
mekanizmasý takdire þayandýr. Sigortacýlýk
alanýnda düzenleyici otoritenin baðýmsýzlýðýnýn
saðlanmasý ve yaptýrým gücünün artýrýlmasý
gerekmektedir.
- Finansal holdingler için tamamlayýcý
denetim
Menkul kýymet piyasalarý ve yatýrým
hizmetlerinde kýsmi ilerleme vardýr. Tut-sat
yasasý, uygulama ile ilgili düzenlemeler yapýlmýþ,
gayrimenkul yatýrým þirketlerinin yönetim
kurullarýnda üye olabilmek için Türk vatandaþý
olma gerekliliði kaldýrýlmýþtýr.
- Banka ve þube hesaplarý
2007 yýlýnda ayrýca Avrupa Komisyonu yeni bir
Katýlým Ortaklýðý Belgesini Avrupa Konseyi’ne
sunmuþtur. Katýlým Ortaklýðý Belgesi, Türkiye
için AB müktesabatýnýn tüm alanlarýnda kýsa
ve orta vadeli önceliklerini belirlemektedir. Bu
doðrultuda,
Finansal hizmetler faslýnda kýsa vadeli öncelikler
olarak; kredi kuruluþlarý ve yatýrým þirketleri için
BASEL-II olarak bilinen Avrupa Birliði’nin yeni
sermaye yeterlilik mevzuatýna uyuma devam
edilmesi, ilgili diðer direktiflere uyum çabasýnýn
sürmesi (mevduat garanti sistemleri, tasfiye ve
yeniden yapýlanma, finansal holdingler, banka
hesaplarý), hem bankacýlýk hem de bankacýlýk
dýþý finansal sektördeki ihtiyati ve düzenleyici
standartlarýn güçlendirilmesi, ve sigortacýlýk
sektörü için baðýmsýz bir düzenleyici ve
denetleyici otorite kurulmasý gerektiði
belirtilmiþtir.
Orta ve uzun vadede daha fazla ilerleme
kaydedilmesi gereken konular ise aþaðýdaki
gibidir:
Bankalar ve Finansal Holdingler için:
- AB sermaye yeterliliði çerçevesi
- Konsolide denetim
- Elektronik para kurumlarýnýn denetimi
için kurallar
- Sýnýr ötesi bankacýlýk hizmetleri
- Mevduat sigortasý (tüzel kiþiler)
2007 yýlýnda ayrýca Avrupa
Komisyonu yeni bir Katýlým
Ortaklýðý Belgesini Avrupa
Konseyi’ne sunmuþtur. Katýlým
Ortaklýðý Belgesi, Türkiye için AB
müktesabatýnýn tüm alanlarýnda
kýsa ve orta vadeli önceliklerini
belirlemektedir.
Sigortacýlýk ve mesleki emeklilikler için:
- Zorunlu trafik sigortasý (minimum sigorta
seviyesi, tarife onayý)
- Sigorta aracýlýðý (mesleki yükümlülük, AB
sigorta þirketlerinin hizmet sunma
özgürlüðü)
- Bireysel emeklilik sistemi (hükümet
tahvillerine yatýrým zorunluluðu, garanti
gereklilikleri, risk hesaplamasý)
- Denetim ve gözetim otoriteleri GDI ve
IAB’nin özerkliðinin saðlanmasý.
Tahvil piyasalarý ve yatýrým hizmetleri için:
- Finansal Enstrüman Piyasalarý direktifine
u yu m MiFID ( ta n ým la r, yetki ve
operasyonlar)
- Yatýrýmcý tazmini (hisseleri ve nakiti
sigortalar, yabancý hisseler kapsam dýþý)
- Prospektüs oldukça uyumlu (elektronik
yayýn)
- Piyasa suiistimali: kýsmi uyum geçerli
(içeriden bilgi temini)
- Yatýrým fonlarý UCITS (uygun varlýklar,
yedieminin yükümlülükleri)
- Ýdari kapasite makul seviyede geliþmiþtir.
Basel II ve iliþkili AB Direktiflerinin yürülüðe
girmesi için çalýþýlmasý gerekmektedir.
17
MAKALE
GELÝÞMÝÞ BÝR EKONOMÝDE YAÞANAN
BANKACILIK SUÝSTÝMALÝ ÝNCELEMESÝ:
CHARLES KEATING VE LINCOLN S&L
Charles Keating, 80’lerin sonlarýnda yaþanan bankacýlýk ve S&L krizi döneminde
batan kuruluþlar içinde, hem siyasi iliþkileri hem de suistimalleri ile öne çýkan
isimlerden biridir.
Giriþ
1980’lerin baþýnda durgunluða giren Amerikan
ekonomisinde devletin piyasa iþleyiþi üzerinden
kontrolünü kaldýrmasýyla beraber çok sayýda
banka ve S&L 1 kuruluþu, yaþanan likidite
sýkýntýsýný aþabilmek amacýyla riskli yatýrýmlara
yönelmiþ, ayný zamanda piyasadaki boþluk pek
çok suistimale sebebiyet vermiþtir. Düzenleyici
otoritelerin uyarýlarýna raðmen, siyasi
otoritelerin görmezden gelmesiyle, aslýnda çok
daha düþük bir maliyetle atlatýlabilecek olan
kriz giderek büyümüþ, 1000’den fazla batýk
kuruluþun ekonomiye yüklediði 500 milyar
dolarýn üzerindeki maliyetin büyük kýsmý vergi
ödeyenlerin üzerine kalmýþtýr. Charles Keating
(Keating) bu dönemde batan kuruluþlar içinde,
sahibi olduðu Lincoln Savings&Loan (Lincoln)
ile en çok öne çýkan isimlerden biri olmuþtur.
Yine Keating’in sahibi olduðu ve gayrimenkul
iþiyle uðraþan American Continental
Corporation(ACC)’un alt kuruluþu olan Lincoln
aracýlýðýyla Keating, 20.000’den fazla, çoðu
yaþlý ve emekli birikim sahiplerini dolandýrmýþ,
ACC’nin baþarýsýz giriþimlerinin finansmaný için
milyonlarca dolar, çeþitli muhasebe hileleri ile
bu þirkete aktarýlmýþtýr. Piyasa serbestisinden
yararlanarak pek çok riskli yatýrýma girmekten
de çekinmeyen Keating, yüklü maaþlar ödediði
muhasebeci ve hukukçulardan oluþan büyük
bir ekip kurarak, siyasi iliþkilerini sahibi olduðu
kuruluþun istismarýnda kalkan olarak kullanmýþ,
kampanyalarýna açýk ya da örtülü olarak önemli
ölçüde katkýda bulunduðu beþ senatörün2
kendisi ve þirketi adýna lobi yapmasýný
saðlayarak Lincoln’ýn suistimalinin uzun süre
denetim dýþý býrakýlmasýný saðlamýþtýr. Batýþý ile
Amerikan ekonomisine 2,6-3,4 milyar USD
yük getiren Lincoln’ýn bu maliyetinin bir S&L
kuruluþunun vergi yükümlülerine getirdiði en
büyük hasar olduðu belirtilmektedir.
1980’lerde Amerikan Ekonomisinin
Durumu
1980’lerden önceki yaklaþýk 30 yýllýk bir
dönemde, S&L piyasasý sorunsuz bir faaliyet
alaný olmuþtur : Mudilerden tasarruflar
toplanarak, oturma amaçlý gayrimenkuller için
ipotek karþýlýðý borç verilmektedir. Amerikan
vatandaþlarý da büyük oranda ev satýn
aldýklarýndan, bu dönemde herhangi bir sýkýntý
ile karþýlaþýlmamýþtýr.
Bu çerçevenin 70’lerin sonlarýna doðru
deðiþmeye baþladýðý görülmektedir. 1979
yýlýnda Amerikan Merkez Bankasý’nýn baþýna
getirilen Paul Volkner yönetiminde, artmakta
olan enflasyonun kontrol altýna alýnmasý
amacýyla para arzý kýsýlmýþ, bu da ekonomiyi
Ýkinci Dünya Savaþý’ndan sonraki en büyük
durgunluða itmiþtir. Para arzýnýn kýsýlmasýyla
faiz oranlarý önemli ölçüde artýþ göstermiþtir3
(önceki 14 yýlýn faiz ortalamasý %7,6 ; 1980
yýlýnda ise bu oran %21,5). Gelirleri 30 yýllýk,
sabit ve düþük faiz oranlý gelirlerden oluþan
S&L’ler ekonomideki bu geliþmeler karþýsýnda
faaliyetlerini sürdürmekte zorlanmaya
baþlamýþlardýr. Deðiþken faiz oraný
uygulamasýna müsaade edilmemesi sebebiyle
gelirleri sabit kalmakta, ancak tasarruf toplamak
için ödemeleri gereken piyasa faizi
yükselmektedir. Bu sebeple bu dönemde
tasarruflar, istenilen faiz oranýndan ödeme
yapýlabildiði için yavaþ yavaþ para piyasalarýna
ve yatýrým fonlarýna doðru kaymaya baþlamýþtýr.
1 Savings and Loan (Tasarruf ve Kredi Kuruluþlarý) : Tüketicilerden mevduat toplayan ve bunlarý ipotek karþýlýðý borç vermede kullanan kuruluþlar
2 Keating Five Scandal adýyla anýlan bu olayda baþrolü oynayan beþ senatörün isimleri þöyledir : Alan Cranston, Dennis DeConcini, John Glenn,
Biyçe KUÞHAN
John McCain ve Donald Riegle.
3 Zepezauer, Mark; Naiman, Arthur. The S & L Bailout: $32 billion every year for 30 years, excerpted from the book “Take the Rich Off Welfare”,
Odonian Press, 1996; http://www.thirdworldtraveler.com/Corporate_Welfare/S&L_Bailout.html
Sigorta ve Risk Ýzleme Dairesi
Fon Uzmaný
18
MAKALE
Ancak bu alana yapýlan yatýrýmlar sigorta
kapsamýnda deðildir.
Bankalarda ise durum daha da sýkýdýr.
Dolayýsýyla 80’lerin baþýnda bankalar ve sivil
toplum örgütleri, S&L’lerin uygulayabildiklerinden bile düþük olan faiz oranlarýnýn
artýrýlmasý amacýyla hükümete baský yapmaya
baþlamýþ ve bir süre sonra istediklerini elde
etmiþlerdir.
Bankalara uygulanan faiz üst limitlerinin yukarý
çekilmesiyle beraber, S&L’ler de lobileri
aracýlýðýyla 40.000 USD olan sigortalý mevduat
tavanýnýn 100.000 USD’ye çýkarýlmasý talebini
gündeme getirmiþlerdir. Bu þekilde tasarruf
sahiplerini yeniden kendilerine çekebileceklerini
düþünmektedirler. Bunun kendileri için
maliyetsiz bir çözüm olacaðýnda hemfikirdirler;
zira herhangi bir sorunla karþýlaþýlmasý halinde
yükü Amerikan Hazine’sinin ya da daha geniþ
ölçekte vergi yükümlülerinin üstleneceði
düþünülmektedir.
80’lerin baþýnda S&L’ler üzerindeki sýnýrlamalar
iyice gevþemeye ve deregulasyona4 gidilmeye
baþlanmýþtýr. Muhasebe standartlarý esnetilmiþ,
kriz halinde S&L’lerin bulundurmasý gereken
sermaye rezervi miktarý iki kez aþaðý çekilmiþ,
S&L lobileri esnek denetleyiciler ve parlamento
üyeleri için baský yapmaya baþlamýþtýr. Bu
þekilde batýk S&L’ler dahi sektörde faaliyete
devam edebilecektir.
Yeni sigorta düzeyi düþünüldüðü gibi Wall
Street’ten ve zengin yatýrýmcýlardan 100.000
USD’lik blok sýcak paralarýn S&L’lere akmasýný
saðlamýþ, S&L’ler de piyasadan en yüksek
seviyede pay alabilmek için her tür riski göze
almaya baþlamýþlardýr. Çünkü tasarruf
sahiplerine verilen faiz oranlarý ile ev
kredilerinden gelen düþük faiz ikilemi
sürmektedir. Bunun sonucunda 1980’de 32.2
milyar USD olan S&L piyasasý büyüklüðü,
1982’de 3.7 milyar USD’ye kadar gerilemiþtir.
Krizi bahane eden S&L lobileri, daha karlý,
ancak çok daha riskli olan ticari ve bireysel
borçlanmaya girmek için harekete geçmiþlerdir.5
Son olarak 1982’de çýkarýlan Garn-St.Germain
yasasý ile Reagan hükümeti piyasa iþleyiþinden
kontrolünü tamamen kaldýrmýþtýr. Bu kanun,
S & L’ l e r i n d a h a ç o k r i s k a l m a l a r ý n ý
cesaretlendirirken, batýk þirketlerin daha uzun
süre piyasada kalmalarýna imkan vermiþtir.
S&L’ler bu Kanunla varlýklarýnýn %90’a kadarlýk
kýsmýný oturma amaçlý konut kredisi dýþýnda
deðerlendirme olanaðýna sahip olmuþlardýr.
Bankalara da sýnýrsýz faiz serbestisi getirilmiþtir.
Açýkçasý, finansal sektörün tüm aktörleri bu
yasadan bir getiri saðlamýþtýr.6
1983’te ülkedeki S&L’lerin
%35’i zarar etmekte, %9’u ise
fiili olarak batýk durumdadýr.
Sektöre 1983’te müdahale edilmiþ
olsa, S&L’lerin ekonomiye
yükleyeceði maliyetin 25 milyar
USD ile sýnýrlý kalacaðý
düþünülmektedir.
Tasarruf sahiplerinin birikimlerini para piyasalarý
ve devlet tahvillerine kaydýrma eðiliminin
yanýsýra, ekonomideki durgunluk sebebiyle
çok sayýda gayrimenkul kredisinin temerrüde
düþmesinin sonucu olarak, S&L’ler büyük
ölçüde likidite sýkýntýsýna girmiþtir. Yeni
düzenleme ile, sözkonusu sýkýntýnýn aþýlabilmesi
çabasýyla piyasadaki risk alma eðilimi inanýlmaz
boyutlarda artmaya baþlamýþtýr. 1983’te
ülkedeki S&L’lerin %35’i zarar etmekte, %9’u
ise fiili olarak batýk durumdadýr.7 Sektöre
1983’te müdahale edilmiþ olsa, S&L’lerin
ekonomiye yükleyeceði maliyetin 25 milyar
USD ile sýnýrlý kalacaðý düþünülmektedir. Oysa
sektördeki risk alma eðiliminin desteklenmesi
ve kampanyalarý için sürekli þirketlerden destek
alan (1982’de bu rakam yaklaþýk 12 milyon
USD) politikacýlarýn gidiþatý görmezden
gelmeleri sonucunda batýklar artarak
büyümüþtür. Bu durum 1989 seçimlerinde
Bush yönetimi göreve gelene kadar sürmüþ,
yeni yönetim, sektörün kendi sorunlarýný
çözmesini beklemek yerine eyleme geçmiþ,
FIRREA (Financial Institutions Reform, Recovery
and Enforcement Act)’yý yürürlüðe koymuþtur.
Batýk kuruluþlar kapatýlmýþ, mudilere geri
ödemeleri yapýlmýþ, sektörün yasal çerçevesi
yeniden düzenlenmiþ ve 1000’den fazla batýk
kuruluþun ekonomiye yüklediði 500 milyar
dolarýn üzerindeki faturanýn yaklaþýk 125 milyar
dolarlýk kýsmýnýn vergi yükümlülerine kaldýðý
resmi olarak kabul edilmiþtir.8
Ancak kurtarma harekatý baþladýðýnda, Baþkan
Bush ve 101. kongre devasa maliyeti bütçe
dýþý bir yolla çözümlemek amacýyla borçlanmayý
tercih etmiþtir. Çýkarýlan borç senetleri ile ilgili
olarak, 2029 yýlýna kadar faiz ödemesi devam
edecektir.
4 Hükümetin piyasa iþleyiþinden kontrolünü kaldýrmasý
5 Dikkati çeken bir nokta, yalnýzca ev kredisi vermeye devam ederek geleneksel yöntemlerle devam eden S&L’lerin krizden sað çýkmýþ olmalarýdýr.
Bugün ülkenin 4 büyük S&L kuruluþunun 3’ü, o dönemde bu stratejiyle devam eden þirketlerdir.
6 Waldman, Amy. Move over, Charles Keating - causes of the savings and loan scandal, Washington Monthly, May, 1995
http://findarticles.com/p/articles/mi_m1316/is_n5_v27/ai_16947718
7 Amedeo, Kimberly. Savings and Loans Crisis, http://useconomy.about.com/od/grossdomesticproduct/p/89_Bank_Crisis.htm
8 FDIC krizin çözümlenme maliyetinin (Batýk bankalarýn kapatýlmasý, sigortalý mevduatlarýn ve diðer borçlarýn ödenmesi) 153 milyar dolar
olduðunu belirtmektedir. Bunun 124 milyar USD’lik kýsmý vergi yükümlülerine düþen miktardýr. Krizin ekonomiye toplam maliyetinin ise 500
milyar USD’den fazla olduðu ifade edilmektedir. Sözkonusu krizde S&L’lerin mevduat sigorta kuruluþu olan FSLIC bile 20 milyar USD zarar
ederek batmýþtýr.
19
MAKALE
Keating ve Lincoln Savings&Loan
Association
Charles Keating 1972 yýlýnda sigorta ve
bankacýlýkla uðraþan American Financial
Corporation için çalýþmaya baþlamýþtýr. Dört
yýl sonra ise AFC’nin yan þirketi olan ve
gayrimenkul iþiyle uðraþan ACC’yi satýn almýþ,
Þubat 1984’te de ACC, Lincoln’ýn sahibi
olmuþtur.
C h a r l e s Ke a t i n g
California’daki en büyük
S&L’lerden biri olan Lincoln
Savings and Loan, Keating’in eline
geçtiðinde, 1 milyar USD’lik bir
kuruluþ iken, 1988 yýlýnda deðeri
3,5 milyar USD’yi bulmaktadýr.
Lincoln, California’daki en büyük S&L’lerden
biriydi. Bu þirketin Keating’e cazip gelmesinin
bir baþka sebebi ise California eyalet
kanunlarýnýn oldukça serbest olmasýydý. Þirket
Keating’in eline geçtiðinde 1 milyar USD’lik
bir kuruluþ iken, 1988’de kaðýt üzerindeki
deðeri 5,5 milyar USD’ye yükselmiþtir.9 Ayný
zamanda, þirketin portföyünde ev kredisi
hemen hemen hiç kalmamýþ olup, hisse senedi
ve bono portföyün çoðunluðunu
oluþturmaktadýr.
Keating ve ACC, Lincoln’ý yönetmek üzere
kendi kadrosunu oluþturmuþtur. Milyon
dolarlar, ACC’nin baþarýsýz gayrimenkul
projelerinin zararýný karþýlamak üzere muhtelif
muhasebe hileleri ile ACC’ye aktarýlmýþtýr.
Böylece vergiden muafiyet de saðlanmýþ
olmaktaydý. Bunun yanýsýra, Lincoln milyonlarca
dolarlýk ACC tahvilinin tasarruf sahiplerine
pazarlanmasýnda da kullanýlmýþtýr. Mudiler
hükümetçe sigortalanmýþ mevduat sertifikalarý
almak üzere þubelere baþvurduklarýnda,
veznedarlar mudilerin paralarýný -gerçekte
batmakta olan- ACC’nin hisselerine yatýrarak
daha fazla kazanç saðlayabileceklerini belirtip
satýcýlara yönlendiriyor, onlar da bu tahvillerin
(öyle olmadýðý halde) sigorta kapsamýnda
olduðunu iddia ediyorlardý.10 Bu þekilde, çoðu
emekli 20.000’den fazla insanýn toplamda
285 milyon USD’yi bulan maaþlarý ve birikimleri
deðersiz ACC hisselerine aktarýlmýþtýr. 11
Federal Savings and Loan Insurance
Corporation (FSLIC)12 1983 yýlýnda Federal
Home Loan Bank Board (FHLBB)13’yi uyararak,
sektördeki 100.000 USD’lik sigorta
kapsamýndaki blok sýcak paralarýn riskli
yatýrýmlar ile teminatsýz ya da düþük teminatlý
kredilerde kullandýrýlmakta olduðu uyarýsýný
yapmýþtýr.14 Keating’in þirketi de bunlardan
biriydi. Bunun üzerine, FHLBB kuruluþun
hesaplarýný incelemek üzere muhtelif defalar
giriþimde bulunduysa da Keating, oluþturduðu
avukat ve muhasebeciler ordusu ve direkt ya
da dolaylý olarak parasal yardýmda bulunduðu
politikacýlarýn desteðiyle bu çabalarý bir çok
defa geri çevirmeyi baþarmýþtýr. Hatta o
dönemde FHLBB’nin baþýnda görev yapan
Edwin Gray, Eylül 1985’te Beyaz Saray’a
çaðrýlarak, birkaç ay içinde istifa etmesi
istenmiþtir.15
1986 - 1987 yýllarýnda Keating ve kadrosunun
yoðun protestolarý eþliðinde Lincoln’ýn San
Francisco þubesinde yapýlan 1 yýllýk denetim
sonucu þirketin; evrakta sahtekarlýk, finansal
kayýtlarýn tarihlerinde oynama ve benzeri
kanuna aykýrý fiilleri gerçekleþtirmekte olduðu
rapor edilmiþtir. Ayrýca þirketin topladýðý sigortalý
mevduatlarý riskli yatýrýmlarda kullandýðý ve
faaliyetine son verilmesi gerektiði belirtilmiþse
de, Temmuz 1987’de Edwin Gray’in görev
süresinin dolmasýyla hükümet tarafýndan
FHLBB’nin baþýna getirilen M.Danny Wall hiçbir
aksiyon almamýþtýr. Tersine, FHLBB tarafýndan
Lincoln’ýn kapatýlmasýnýn uygun olmadýðýna
karar verilmiþtir. Daha sonra, Kongre’den beþ
senatörün 1986 ve 1987 yýllarýnda Keating’den
toplamda 1,3 milyon USD’ye varan –direkt ya
da endirekt- parasal yardým aldýklarý ve þirket
lehine Kongre’de lobi faaliyeti yürüttükleri,
FHLBB’nin eski baþkaný Edwin Gray’e de þirketin
denetimden muaf tutulmasý amacýyla baský
yaptýklarý ortaya çýkmýþtýr16.
Seçimler sonucu Bush hükümetinin faaliyete
geçmesiyle birlikte, 1989 yýlýnda FHLBB
tarafýndan Lincoln’a el konulmuþtur.
Lincoln’dan gelen nakit akýmý kesilince, ayný
ay içinde ACC de iflas etmiþ, ve tüm ACC
hissesi sahipleri paralarýný kaybetmiþtir. Ýnceleme
sonucunda, Lincoln’da 600 milyon USD batýk
olduðu anlaþýlmýþ olup17 þirketin tasfiyesine
9 Stice, James D.; Albrecht, W. Steve; Brown, Jr, Leslie M.Lessons to be learned - ZZZZ Best, Regina, and Lincoln Savings. (Lincoln Savings and
Loan) (Auditing) By, The CPA Journal Online, April, 1991 , http://www.nysscpa.org/cpajournal/old/10691661.htm
10 Stevenson, Richard W. Keating Convicted Of Securities Fraud In S.& L.'s Collapse, Published: December 5,
1991,http://query.nytimes.com/gst/fullpage.html?res=9D0CE3DF173EF936A35751C1A967958260&sec=&spon=&pagewanted=2
11 Waldman, Amy. Move over, Charles Keating - causes of the savings and loan scandal, Washington Monthly, May, 1995
http://findarticles.com/p/articles/mi_m1316/is_n5_v27/ai_16947718
12 Federal Tasarruf ve Kredi Kuruluþlarý Sigorta Kurumu : Dönemin S&L’lere yatýrýlan mevduatýn sigorta edilmesinden sorumlu kuruluþu. 1989’da
getirilen FIRREA ile kurum feshedilerek yetkileri FDIC’ye devredilmiþtir.
13 Federal Ev Kredisi Bankalarý Kurulu : Dönemin S&L’lerin gözetim ve denetimi ile iþleyiþinden sorumlu kuruluþu. FIRREA ile kurum feshedilmiþ
ve gözetim yetkisi Federal Housing Finance Board’a, lisans verme,düzenleme ve denetim yetkileri ise Office of Thrift Supervision’a devredilmiþtir.
14 http://www.netmagic.net/~franklin/SK1.html
15 http://www.netmagic.net/~franklin/SK1.html
16 http://www.polisci.ccsu.edu/trieb/curr-tim.HTM
17 Charles Keating Trials: 1991-99 - Acc Buys Lincoln Savings And Loan, Litigation Abounds, Keating Draws Maximum Sentence, Keating Loses
In Civil Court, Too, http://law.jrank.org/pages/3505/Charles-Keating-Trials-1991-99.html
20
MAKALE
karar verilmiþtir. Lincoln’ýn batýþýnýn vergi
yükümlülerine maliyeti 2,6 milyar USD ile 3,4
milyar USD arasýndadýr.18
Hukuki Süreç
Lincoln Savings&Loan Association’a el
konulduktan sonra, Keating aleyhine hem sivil
hem de kamu kuruluþlarý olmak üzere muhtelif
davalar açýlmýþtýr. 1992 yýlýnda 20.000 davacýyý
kapsayan ve Keating’in yatýrýmcýlarý dolandýrdýðý
iddiasýyla açýlan kolektif bir davada, Keating
ve þirketleri 3.3 milyar USD’den sorumlu
tutulmuþtur (daha sonra bu rakam 1.6 milyar
USD’ye indirilmiþtir).
1991 yýlýnda Keating’in tasarruf sahiplerini
dolandýrdýðý suçlamasý da dahil olmak üzere
18 ayrý iddia ile açýlan davada Keating’in
avukatlarý; kasýt unsurunun olmadýðý, Keating’in
söz konusu ACC tahvillerinin sigorta
kapsamýnda olduðunu iddia ederek pazarlayan
satýcýlarýn üzerinde doðrudan bir kontrolünün
olmadýðý ve olamayacaðý savunmasýný öne
sürmüþtür. Ancak jüri tüm kanýtlarý inceledikten
sonra Keating’i 18 iddianýn 17’sinden suçlu
bulmuþ19, Keating 10 yýl hapis ve 250.000
USD para cezasýna çarptýrýlmýþtýr.
U.S Securities and Exchange Commission’ýn
“Yanýltýcý satýþ yöntemleri ile tasarruf sahiplerini
kandýrmak ve 200 milyon USD’lik riskli menkul
kýymeti saðlam yatýrým gibi göstermek”
iddialarýyla Keating ve eþi aleyhine açmýþ olduðu
davada, 1994’te uzlaþmaya gidilmiþ; Keating
iflas etmiþ olduðunu, herhangi bir gizli
malvarlýðýnýn tespit edilmesi halinde sorumlu
tutulduðu miktarý ödeyeceðini beyan ve kabul
etmiþtir.20
Resolution Trust Corporation tarafýndan açýlan
bir baþka davada, Keating ve eþi 4.3 milyar
USD’den sorumlu tutulmuþtur. Bu rakam,
tarihte bir þahsa karþý öne sürülen en büyük
tutardýr. Ancak söz konusu karar daha sonra
temyizde bozulmuþtur.21
1993 yýlýnda Keating’e, içinde 1989’da ACC’nin
batýþý esnasýnda 975.000 USD’yi hortumladýðý
iddiasý da dahil omak üzere 73 ayrý suçlama
yapýlmýþ, Keating tüm iddialardan suçlu
bulunmuþ ve 151 ay hapse mahkum
edilmiþtir.22 Temyize giden Keating’in avukatlarý,
davada Keating aleyhine karar veren jürinin,
daha önce benzer suçlardan hüküm giydiði
bilgisine sahip olduðu ve bu sebeple önyargýlý
karar verdiðini öne sürmüþlerdir. Bu geliþme
üzerine karar bozulmuþ ve dava yeniden
görülmek üzere bir baþka hakime verilmiþtir.23
Yýllara yayýlan bu davada Keating, Nisan
1999’da anlaþma yoluna gitmiþ ve
hortumculuk suçlamasý da dahil olmak üzere
kendisine yöneltilen 4 suçu kabul etmiþtir.24
Davaya bakan hakim, Keating’in karþý karþýya
olduðu diðer sivil davalarý da gözönünde
bulundurarak Keating ve oðluna karþý öne
sürülen diðer suçlamalarý düþürmüþ, o tarihe
kadar hapiste yatmýþ olduðu 50 aylýk süre
cezasý sayýlmýþ ve serbest kalmýþtýr. Bu tarihe
kadarki 10 yýllýk sürede Keating hiçbir zaman
kendisine yöneltilen suçlamalarý kabul etmemiþ
olduðundan, hukuki açýdan bu sonuç Keating’e
karþý önemli bir zafer olarak görülmüþtür.25
Aleyhinde açýlan sayýsýz davada
Keating birçok kez hüküm giymiþ,
toplamda 4 yýlý aþkýn süre hapis
yatmýþtýr. Ancak tüm bunlara
raðmen kendisine yöneltilen
suçlamalarý hiçbir zaman kabul
etmemiþtir.
Sonuç
Keating, Lincoln’ýn batýþý ve diðer bir çok somut
kanýta raðmen halihazýrda da suçlu olmadýðýný,
þirketine el konulmasýnýn ve aleyhinde
yaratýlmaya çalýþýlan kamuoyunun kendisine
karþý güdülen kan davasýndan kaynaklandýðýný,
meydana gelen sonuçlara kendi hatalarýndan
ziyade düzenleyici otoritelerin fiillerinin sebep
olduðunu öne sürmeye devam etmektedir.
Keating’in vurgu yaptýðý yönlerden deðilse de,
Lincoln’ýn suistimalinde siyasi otoritelerin
gösterdiði zaafiyetin büyük önem taþýdýðý bir
gerçektir. Zira sektörün gidiþatý ile ilgili olarak
o dönemin S&L’lerle ilgili mevduat sigortasý
kurumu olan FSLIC gerekli uyarýlarý yapmýþ,
denetleyici otorite (FHLBB) de her tür
muhalefete raðmen görevini yerine getirmiþ;
ancak siyasi otoritenin sorunun etkin þekilde
çözümlenmesi hususunda gerekli kararlýlýðý
göstermemesi sonucunda çok daha fazla
18 Deðiþik kaynaklarda farklý rakamlar telaffuz edilmektedir.
19 Charles Keating Trials: 1991-99 - Acc Buys Lincoln Savings And Loan, Litigation Abounds, Keating Draws Maximum Sentence, Keating Loses
In Civil Court, Too http://law.jrank.org/pages/3505/Charles-Keating-Trials-1991-99.html
20 http://www.wikipedia.org/
21 http://www.wikipedia.org/
22 Dava döneminde Rahibe Teresa (Keating 80’lerde R.Teresa’ya 1.250.000 USD yardýmda bulunmuþtur), davanýn hakimi Lance Ito’ya mektup
yazarak, iþleri ile ilgili bilgisi olmasa da Keating’i fakirlere karþý cömert bir adam olarak tanýdýðýný anlatmýþtýr.
23 Charlie Keating's Long, Hard Road to Freedom, The Champion, April, 2002
http://www.kirkland.com/sitecontent.cfm?contentID=230&itemId=7632
24 Mrozek, Thom, Public Affairs Officer, Central District of California. News Release No. 99-072
http://web.archive.org/web/19990921172635/http://www.usdoj.gov/usao/cac/pr/072.htm
25 Charles Keating Trials: 1991-99 - Acc Buys Lincoln Savings And Loan, Litigation Abounds, Keating Draws Maximum Sentence, Keating Loses
In Civil Court, Too , http://law.jrank.org/pages/3505/Charles-Keating-Trials-1991-99.html
21
MAKALE
Lincoln ve diðer pek çok S&L
ile ilgili olarak bu dönemde
gerçekleþen suistimalde siyasi
otoritelerin gösterdiði zaafiyet
büyük önem taþýmaktadýr.
maliyete katlanýlmak durumunda kalýnmýþ,
sözkonusu maliyetin önemli bir kýsmý vergi
ödeyenler tarafýndan karþýlanmýþtýr.
Netice itibariyle, 80’lerde Amerika’da yaþanan
kriz, geliþmiþ ekonomilerde bile güvenlik aðýnýn
aktörlerinden herhangi birinin iþleyiþinde
aksama olmasý halinde karþýlaþýlabilecek
sonuçlara iliþkin çarpýcý bir örnek olarak dikkati
çekmektedir. Dolayýsýyla, piyasa mekanizmasýnýn
düzgün çalýþmasý açýsýndan doðru politikalar
belirlenmesinin yanýsýra, bu politikalarýn
tespitinde görev alan kanun koyucularýn,
bunlarý uygulamakla yükümlü olan icracýlarýn
ve denetleyicilerin görevleri birbirinden baðýmsýz
düþünülmemelidir. Bu baðlamda, kamu
otoriteleri arasýnda yeterli koordinasyon ve
bilgi paylaþýmýnýn saðlanmasý; hedef, yetki ve
sorumluluklarýn net olarak tanýmlanmasý;
sorumluluk ve hesap verme hususlarýnýn
belirlenmiþ olmasý da ayrýca önem
kazanmaktadýr.
Kaynakça:
1.Amedeo, Kimberly. Savings and Loans Crisis,
http://useconomy.about.com/od/grossdomesticproduct/p/89_Bank_Crisis.htm Zepezauer,
2. Charlie Keating's Long, Hard Road to Freedom, The Champion, April, 2002
http://www.kirkland.com/sitecontent.cfm?contentID=230&itemId=7632
3. Charles Keating Trials: 1991-99 - Acc Buys Lincoln Savings And Loan, Litigation Abounds, Keating Draws
Maximum Sentence, Keating Loses In Civil Court, Too http://law.jrank.org/pages/3505/Charles-KeatingTrials-1991-99.html
4. Mark; Naiman, Arthur. The S & L Bailout: $32 billion every year for 30 years, excerpted from the book
“Take the Rich Off Welfare”, Odonian Press, 1996;
http://www.thirdworldtraveler.com/Corporate_Welfare/S&L_Bailout.html
5. Mrozek, Thom, Public Affairs Officer, Central District of California. News Release No. 99-072
http://web.archive.org/web/19990921172635/http://www.usdoj.gov/usao/cac/pr/072.htm
6. Stevenson, Richard W. Keating Convicted Of Securities Fraud In S.& L.'s Collapse, Published: December
5, 1991
http://query.nytimes.com/gst/fullpage.html?res=9D0CE3DF173EF936A35751C1A967958260&sec=&spo
n=&pagewanted=2
7. Stice, James D.; Albrecht, W. Steve; Brown, Jr, Leslie M.Lessons to be learned - ZZZZ Best, Regina, and
Lincoln Savings. (Lincoln Savings and Loan) (Auditing) By, The CPA Journal Online, April, 1991
http://www.nysscpa.org/cpajournal/old/10691661.htm
8. Waldman, Amy. Move over, Charles Keating - Causes of the Savings and Loan Scandal, Washington
Monthly, May,1995 http://findarticles.com/p/articles/mi_m1316/is_n5_v27/ai_16947718
9. http://www.netmagic.net/~franklin/SK1.html
10. http://www.polisci.ccsu.edu/trieb/curr-tim.HTM
11. http://www.wikipedia.org/
22
MAKALE
AZERBAYCAN EKONOMÝSÝNE GENEL BÝR BAKIÞ ve
BANKACILIK SEKTÖRÜNE BÝLGÝ SÝSTEMLERÝ ÝHRACATI
Azerbaycan Cumhuriyeti, baðýmsýzlýðýný kazandýðý günden itibaren hukuka,
demokrasiye ve serbest piyasa ekonomisi kurallarýna dayalý bir yapý kurmaya
çalýþan ülke görünümünde olmuþtur
I. GÝRÝÞ
Kafkaslar, dünya tarihinde siyasi ve ekonomik
anlamda her zaman önemli yer tutmuþ bir
bölgedir. Bu bölgenin en önemli aktörlerinden
biri doðu ve batý arasýnda bir geçit konumunda
olan Azerbaycandýr.
Azerbaycan, 1828 yýlýnda Rus
Ýmparatorluðu’nun hakimiyetine geçmiþ, 19181920 yýllarý arasýnda ise baðýmsýz bir Türk
Cumhuriyeti olarak varlýk göstermiþtir. Ancak
28 Nisan 1920 tarihinde tekrar Rus yönetimi
altýna girmiþtir1. Yaklaþýk yetmiþ yýllýk süre
boyunca Rus yönetimi altýnda yaþayan
Azerbaycan, S SCB (Sovyet Sosyalist
Cumhuriyetler Birliði)’nin daðýlmasý sürecinde
baðýmsýzlýðýný tekrar kazanmýþtýr2.
II. AZERBAYCAN EKONOMÝSÝ VE
BANKACILIK SÝSTEMÝ
Azerbaycan Cumhuriyeti 3 , baðýmsýzlýðýný
kazandýðý günden itibaren hukuka,
demokrasiye4 ve serbest piyasa ekonomisi
kurallarýna dayalý bir yapý kurmaya çalýþan ülke
görünümünde olmuþtur5. Bölgedeki kritik
konumu6, yeraltý ve yerüstü kaynaklarý ile dikkat
çeken ülkede ekonominin temelini, tarým,
hayvancýlýk, sanayi, doðal kaynaklar, enerji ve
dýþ ticaret oluþturmaktadýr7. Hýzla endüstrileþen
ve yabancý sermayeye kapýlarýný açan
Azerbaycan ekonomisinde8, önümüzdeki 15
yýllýk zaman diliminde 50 milyar USD petrol
geliri beklendiði gözönüne alýndýðýnda9, tüm
sektörlerin geliþmesine katkýda bulunacak10
1 GURBANOV, Sarvar, “Baðýmsýzlýktan Sonra Azerbaycanýn Yaþadýðý Ýktisadi Dönüþüm Süreci ve Bugün Varýlan Nokta”, Yüksek Lisans Tezi,
Eskiþehir, 2005, s. 2.; AKDÝÞ, Muhammet, Azerbaycanda Bankacýlýk ve Mali Kurumlar, (http://makdis.pamukkale.edu.tr/Mak8.htm)
2 Azerbaycan, SSCB ülkeleri arasýnda 29 Eylül 1991 tarihinde baðýmsýzlýðýný kazanan ilk ülkedir. Ancak Eylül 1989’da Azerbaycan Parlamentosu,
aldýðý bir karar ile yeraltý ve yerüstü kaynaklarý üzerindeki kontrol ve idarenin kendisine ait olduðu, dýþ iþlerinde baðýmsýz hareket edeceðini kabul
ederek SSCB içerisinde baðýmsýzlýk hareketini baþlatan ilk devlet olmuþtur. (TAÞÇI, Celal, “Piyasa Ekonomisine Geçiþ Sürecinde Azerbaycan Finans
Sektörünün Yapýsal Analizi ve Deðerlendirmesi, Doktora Tezi, Ýstanbul, 1994, s. 2).
3 86.600 km2 yüzölçümü ve 8.016.200 nüfusa sahiptir. Baþkenti Bakü, para birimi Manattýr. (Türk Ýþbirliði ve Kalkýnma Ýdaresi Baþkanlýðý:
http://www.tika.gov.tr/TR/Icerik.ASP?ID=71).
4 Azerbaycan Cumhuriyeti demokrasi ve ekonomik anlamda serbest pazar ekonomisini tercih ederek eski sistemi “merkezi planlama” modelini
terk etmiþtir. (Azerbaycan Türk Sanayici ve Ýþadamlarý Beynelhalk Cemiyeti: http://www.tusiab.org/index.php?MID=views&viewid=45).
2001 yýlýnda Avrupa Konseyi’ne üye olan ülke, demokrasi, laiklik ve hukukun üstünlüðü ilkelerine uygun bir yapý oluþturmaya çalýþmaktadýr.
(http://www.bbc.co.uk/turkish/news/story/2004/01/040112_azerbaycan_rehber.shtml)
5 Ekonomik anlamda en önemli geliþme; Özelleþtirme ile ilgili yapýlan yasal düzenlemelerdir. Buna göre; özelleþtirme, 7 Ocak 1993 tarihinde
kabul edilen “Azerbaycan Cumhuriyetinde Devlet Mülkiyetinin Özelleþtirilmesi Hakkýnda Kanun” çerçevesinde Devlet Emlak Komitesi tarafýndan
yürütülmektedir. Ancak daha sonra Ýktisadi Kalkýnma Bakanlýðýnýn bünyesine alýnan Devlet Emlakinin Ýdare Olunmasý ve Özelleþtirilmesi bölümü
tarafýndan özelleþtirilme çalýþmalarýna devam edilmiþtir. (BENLÝ, Ayþe Oya, Azerbaycan Cumhuriyeti Ülke Raporu, T.C. Baþbakanlýk Dýþ Ticaret
Müsteþarlýðý Ýhracatý Geliþtirme Etüd Merkezi, 2008, s. 9. http://www.igeme.org.tr/Arastirmalar/ulke_sek/index.cfm?sec=ara)
6 Azerbaycanýn iki iç deniz (Hazar ve Karadeniz) arasýnda olmasý, onun diðer ülkelerle deniz yolu ile baðlantýsýný saðlamakta, Milletlerarasý ticaret
hareketlerine ve transit ticarete faydalar saðlayacak bir konuma getirmektedir. (OÐAN, Sinan, “Azerbaycan Cumhuriyetinde Ekonomik ve Finansal
Sektörün Yapýsal Analizi”, Yüksek Lisans Tezi, Ýstanbul, 1992, s. 8).
7 http://www.ulkeler.net/azerbaycan.htm#04;
2006 yýlý itibariyle Azerbaycan’ýn ekonomik göstergelerine bakýldýðýnda; GSYÝH 19.9 Milyar USD, Reel GSYÝH Büyüme Hýzý % 34.5, GSYÝH/kiþi
2.326 USD, Ýhracat 13 Milyar USD, Ýthalat 5.3 Milyar USD, Ýþsizlik Oraný % 11, Enflasyon Oraný % 8,3 gerçekleþtiði görülmüþtür. (BENLÝ, s. 1).
8 1993-2003 yýllarý arasýnda Azebaycanda 3.000 yeni endüstriyel iþletme açýlmýþ ve 2004 yýlý itibariyle bu iþletmelerin sayýsý 5.536 ya yükselmiþtir.
Bu yýllar arasýnda, izlenen politiklar sayesinde yabancý ortaklýklarýn sayýsý üç kat artmýþtýr.
(http://www.azerbaijan.az/_Economy/_GeneralInfo/_generalInfo_e.html). Ayrýca ABD ve Avrupa Birliðinin desteklemiþ olduðu Bakü- Tiflis- Ceyhan
petrol boru hattýnýn çalýþmaya baþlamasý ile Azerbaycan kendi petrolünü güvenli bir þekilde batýya taþýmaya baþlamýþtýr. Bu geliþmelere ek olarak
Avrupa Birliðinin resmi projesi olan INOGATE ile Azerbaycan doðalgazýnýn Gürcistan, Türkiye ve Yunanistan üzerinden Avrupaya taþýnmasý
planlanmýþtýr. (MÝRZAYEV, Elvin, “Azerbaycanýn Petrol Stratejisi ve Batý ile Bütünleþme”, Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2006, s. 14). Bu durum,
Azerbaycanýn ihracat gelirlerinde yükselme, ekonomisinde büyüme, istihdam ve hayat standardý üzerinde olumlu sonuçlar yaratacaktýr. Dünya
Bankasý Raporlarýna bakýldýðýnda; Ülkedeki fakirlik oranýnda büyük azalma gözlemlenmektedir; 2002’de fakirlik oraný %44,6 iken bu rakam
2005’te 24,0’a gerilemiþtir. Dünya Bankasý 07/12/2007 Tarih ve 37812 No.lu Azerbaycan Cumhuriyeti Raporu, s. 3)
(http://siteresources.worldbank.org/INTAZERBAIJAN/Resources/AzerbaijanCountryPartnershipStrategy.pdf)
9 BENLÝ, s. 3.
10 Yeraltý zenginliklerinden elde edilen gelirleri diðer alanlara aktarmak amacýyla Devlet Petrol Fonu kurulmuþ ve gerekli alanlara fon aktarýmý
yapýlmýþ olup, bunun sonucunda diðer sektörlerde %10’luk bir büyüme gerçekleþmiþtir. (Commission of European Comminities European
Neighborhood Policy Country Report: Azerbaijan, SEC (2005) 286/3, 02.03.2005, Brussels, s. 14:
http://ec.europa.eu/world/enp/pdf/country/azerbaijan_country_report_2005_en.pdf)
Dr. Ýsmail Özgür Aslan
Bilgi Ýþlem Müdürlüðü
23
MAKALE
Azerbaycanda bankacýlýk ve
finans sektöründe yaþanan hýzlý
geliþmeler bilgi sistemleri altyapýsý
ve bu sektörlere yönelik yazýlýmlara
olan ihtiyacý da artmýþtýr.
ve Azerbaycan ekonomisinin lokomotifi olacak
sektör, tüm dünyada olduðu gibi Azerbaycanda
da, bankacýlýk11 ve bankacýlýðýn öncelikli partneri
“biliþim sektörü” 12 olacaðý þüphesizdir.
1991 yýlýna kadar, Azerbaycan bankalarý,
Moskova ve diðer Rus þehirlerindeki bankalarýn
alt kuruluþu þeklindeyken13 diðer bir deyiþle
Azerbaycan bankacýlýk sistemi SSCB bankacýlýk
sisteminin bir parçasý iken14 Azerbaycanýn
baðýmsýzlýðýný kazanmasý ile Bankacýlýk alanýnda
hýzla yeni yasal düzenlemeler yapýlmýþtýr. 7
Aðustos 1992’de Merkez Bankasý Hakkýndaki
Kanun15 ile birlikte bankalar ve banka faaliyetleri
hakkýndaki kanun da yürürlüðe girmiþtir16. Bu
yasal düzenlemelerden sonra hýzlý bir þekilde
dört farklý devlet bankasý ve özel ticari bankalar
piyasadaki yerlerini almýþlardýr17. Petrol ve
doðalgaz baþta olmak üzere yeraltý
kaynaklarýnýn zenginliði18 nedeni ile artan
yabancý sermaye giriþleri ve para hareketleri
finans sektörünün daha da önem kazanmasýna
ve banka sayýlarýnýn da artmasýna neden
olmuþtur. Banka sayýlarýnda yaþanan artýþlar
sonucunda 2004 yýlýnda kabul edilen yeni
bankacýlýk kanunu ile birlikte bankalarýn sayýsý
230’dan 43’e indirilerek 19 serbest piyasa
ekonomisine ve rekabete dayanamayan
bankalar sistemden çýkarýlmýþ, Ülke çapýnda
faal olan banka sayýsý dört kat düþürülmüþ,
buna karþýlýk sermaye yeterlilik oraný dört kat
artmýþtýr 20 . Yeni kanun ile bankalarýn
koordinasyon politikasýnýn uygulanmasý ve
bankacýlýk sektöründe yabancý sermaye giriþini
kýsýtlayan tüm engellerin kaldýrýlmasý ve Merkez
Bankasýnýn denetim fonksiyonlarýnýn yeniden
düzenlenmesi sektörün iyileþtirilmesine yönelik
yaþanan geliþmelerdir21. Bu geliþmeler ýþýðýnda,
modern Bankacýlýk sisteminin oturtulmasý için
çalýþmalara baþlanýlmýþ olduðu, öncelikle de
bankalarýn mali yapýlarýnýn güçlendirilmesinin
hedeflendiði bu doðrultuda ilk olarak
sermayelerinin arttýrýlmasý yoluna gidildiði
anlaþýlmaktadýr.
Azerbaycanda bankacýlýk ve finans sektöründe
yaþanan hýzlý geliþmeler bilgi sistemleri altyapýsý
ve bu sektörlere yönelik yazýlýmlara olan ihtiyacý
da artmýþtýr. Yazýlým ve donamým ihtiyaçlarýný
ithal eder konumda olan Azerbaycan ile
Ülkemiz arasýnda bankacýlýk ve bilgi sistemleri
alanýnda ortaklaþa çalýþmalar yürütülmektedir22.
Bu kapsamda oluþturulan Türk Cumhuriyetleri
Bilgi Teknolojileri Çalýþma Grubu çeþitli
toplantýlar yaparak iþbirliðini arttýrmaya
çalýþmaktadýr23. Ayrýca özel sektör alanýnda
da iþbirliði artarak devam etmektedir. Özellikle
hizmet sektöründe, baþta finans ve bilgi
sistemlerine yönelik geliþmeler izlenmekte;
finans, vergi24, muhasebe alanlarýnda yasal ve
bilgi sistemlerine yönelik alt yapý çalýþmalarý
örnek alýnmaktadýr 25 . Ancak iliþkilerin
geliþmesini engelleyen bazý olumsuz durumlar
da yaþanmaktadýr; yýllar itibariyle ithalat ve
11 Azerbaycanda reform hareketleri, ilk olarak bankacýlýk ve merkez bankacýlýðý alanýnda yapýlan düzenlemeler ile baþlamýþtýr. (GULÝYEV, Eldeniz,
“Yabancý Sermayeli Bankalarýn Azerbaycan Bankacýlýk sistemine Etkileri”, Yüksek Lisans Tezi, Ýstanbul, 2005, s. 3). Ancak finans sektörüne yönelik
reformlar çok yavaþ ilerlemektedir. Örneðin Sovyetler döneminden kalan baþlýca dört bankadan üçünün birleþtirilmesine ancak haziran 2000’de
baþlanabilmiþtir. (BENLÝ, s. 1).
12 Azerbaycanda e-devlet programýna geçiþ ve tüm iþlemlerin sanal ortamda yapýlabilmesine yönelik çalýþmalara aðýrlýk verilmiþ, bu konuda
Kominikasyon ve Biliþim Bakanlýðý aktif bir rol üstlenmiþtir. (http://i-policy.typepad.com/informationpolicy/2008/01/ministry-of-com.html)
13 http://www.photius.com/countries/azerbaijan/economy/azerbaijan_economy_banking.html
14 CAFEROV, Etibar, “Azerbaycan Bankacýlýk Sisteminin Yapýsý ve Sorunlarý Bankacýlýk Sektöründe Son Geliþmeler”, Yüksek Lisans Tezi, Ýstanbul,
1993, s. 16). Detay Bilgi için Bkz. ALÝYEVA, Sebine, “Serbest Piyasa Ekonomisine Geçiþ Sürecinde Azerbaycanda Bankacýlýk Sistemi”, Yüksek
Lisans Tezi, Ankara, 2000, s. 19, Azerbaycan Bankacýlýðýnýn Geçmiþi ve Bugünü konu baþlýðý).
15 Merkez Bankasý Kanunu m. 3 ve 4 kapsamýnda Mevduat Sigorta Fonunun kurulmasý ve idaresi ile ilgili prosedürün belirlenmesi de yer
almaktadýr. (TAÞÇI, s. 51). Merkez Bankasýnýn yapýsý ve detay bilgiler için Bkz. Azerbaycan Merkez (Milli) Bankasý internet adresi: http://www.nba.az/;
Azerbaycan Merkez Bankasý hakýnda diðer bilgiler için Bkz. GULÝYEV, s. 24-34.
16 Finans Sektörüne iliþkin ilk yürürlüðe giren kanunlar: Aðustos 1992 tarihli Bankalar ve Bankacýlýk Faaliyetleri, Aðustos 1992 tarihli Azerbaycan
Merkez Bankasý, Aralýk 1992 tarihli Merkez Bankasý Organizasyonu’dur. (TAÞÇI, s. 11).
17 Bu bankalar; Milli Bank (Merkez Bankasý), Agrar-Sanayi (Tarým-Sanayi) Bankasý, Sanayi-Investiya (Sanayi-Yatýrým) Bankasý, Emanet Bank (Tasarruf
Bankasý) ve Beynelhalk Bank (Uluslararasý Banka) devlet bankalarý olarak kurulmuþlar, bundan ayrý olarak ticari bankalarýn faaliyetleri de serbest
býrakýlmýþtýr. (AKDÝÞ, (http://makdis.pamukkale.edu.tr/Mak8.htm).
18 Azerbaycan’ýn 2003 yýlý itibariyle tespit edilmiþ enerji stoðu; 7 milyar galon ham petrol ve 1.34 trilyon metreküp doðalgazdýr. 20 yýl içinde
Azerbaycan’ýn petrol ve gaz reservleri ile birlikte boru hatlarýndan elde edeceði gelir 340 Milyar USD öngörülmektedir. Dünya Bankasý 07/12/2007
Tarih ve 37812 No.lu Azerbaycan Cumhuriyeti Raporu, s. 2)
(http://siteresources.worldbank.org/INTAZERBAIJAN/Resources/AzerbaijanCountryPartnershipStrategy.pdf)
19 Bankalarýn sermaye yönünden yetersiz ve tek þubeli yapýda olmasý ayrýca faaliyetlerini ihtiyaca cevap verecek bir þekilde icra edememelerinden
dolayý söz konusu bankalar kapatýlmýþtýr. (ALÝYEVA, s. 2).
20 http://www.azerbaijan.az/_Economy/_GeneralInfo/_generalInfo_e.html)
21 BENLÝ, s. 2.;Bkz. http://www.nba.az/
22 Azerbaycanýn baðýmsýzlýðýný tanýyan ilk ülke ve ayný zamanda ilk yabancý sermaye götüren ülkenin de yine Türkiye olmasý kültürel ve siyasi
yakýnlýk Türkiyeyi avantajlý konuma getiren etkenler olarak karþýmýza çýkmaktadýr. (AHUNDZADE, Nurlane, Azerbaycanýn Hizmet Sektöründe
Türk Þirketlerinin Yatýrýmlarý, Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2000, s. 63. Ayrýca detay bilgi için Bkz. TAÞÇI, s. 81-83).
23 Buna örnek olarak 15-17 Aralýk 2004 yýlýnda Bakü’de yapýlan toplantýyý örnek gösterebiliriz. Toplantý notuna
http://www.dtm.gov.tr/dtmadmin/upload/EAD/DisTicaretGelistirmeDb/Topnotu.doc linkinden ulaþýlabilir.
24 Maliye Bakanlýðý ve Türk Ýþbirliði ve Kalkýnma Ýdaresi Baþkanlýðý arasýnda 7 Haziran 2002 tarihinde imzalanan Protokole istinaden Azerbaycan
Vergiler Bakanlýðýna teknik yardým vermeye yönelik yeni bir proje baþlatýlmýþtýr. Bu proje ile Vergiler Bakanlýðý'na vergi konusunda, Bakü'de
danýþmanlýk hizmeti ve Türkiye'de iþbaþýnda eðitim verilmektedir. (http://www.tika.gov.tr/TR/Icerik_Detay.ASP?Icerik=539).
25 240.000 vergi yükümlüsünün olduðu Azerbaycanda 1 Ocak 2001 tarihinden itibaren vergi kanunlarý birleþtirilmiþ, vergi ve muhasebe
alanlarýnda yeni düzenlemeler yapýlmýþtýr. (Bkz. BENLÝ, s. 5-6).
24
MAKALE
ihracat rakamlarýnýn dalgalanmalar gösterdiði
Azerbaycan ile Ülkemiz arasýnda ekonomik
iliþkilerin geliþmesini engelleyen en önemli
etkenler arasýnda Ýranýn Azerbaycanýn ticari
partneri olmasý ve Azerbaycanýn Rusya ile
gümrüksüz ticaret yapmasý bulunmaktadýr26.
Azerbaycanýn söz konusu iki ülke ile olan
iliþkileri Türkiye aleyhine bir durum yaratýyor
olsa da yürütülen çalýþmalar kapsamýnda
olumlu adýmlar atýlmakta ekonomik ve ticari
iliþkilerin geliþmesi ithalat-ihracat rakamlarýna
da yansýmaktadýr27.
Mevduatlarýn sigortalanmasý ve Mevduat
Sigorta Fonu hakkýnda28 da düzenlemeler
yapan yeni Bankacýlýk Kanunu ile tüm bankacýlýk
faaliyetlerini kapsar þekilde yasal düzenlemeler
yapýlmýþ olmasýna raðmen Kanun’un
uygulanmasýnda yaþanan sýkýntýlar nedeni ile
sektöre yönelik baþta güven sorunu olmak
üzere çeþitli sorunlar yaþanmaktadýr29. Ancak
Dünya Bankasý ve IMF 30 gibi uluslararasý
kuruluþlarýn desteði ve Avrupa Birliði ile
Azerbaycan arasýnda ortaklýk ve iþbirliði
anlaþmalarý31 kapsamýnda ülke sorunlarýnýn
aþýlmasýna çalýþýlmakta ve bunun sonucunda
Azerbaycanda baþta ekonomi olmak üzere
tüm alanlarda olumlu geliþmeler yaþanmaktadýr.
III. BÝR ÝHRACAT ÖRNEÐÝ: YAZ BÝLGÝ
SÝSTEMLERÝ A.Þ.
Hukuk ve bilgi sistemleri altyapýsýnda eksiklikleri
olmasýna ve yasal düzenlemeleri hayata
geçirmede sorunlar yaþanmasýna raðmen birçok
sektörde Türkiye’yi örnek alan Azerbaycanda
iþ yapmak isteyen Türk firmalarý için Ülkenin
riskli ama getirisi yüksek bir pazar olarak
deðerlendirilmesi gereklidir. Bu deðerlendirmeyi
yapan þirketlerden birisi de 09.07.2007
tarihinde yüzde yetmiþ oranýndaki hissesi
devralýnan ve yüzde yüz bir Fon iþtiraki olan
YAZ Bilgi Sistemleri A.Þ.’dir. Azerbaycan
bankacýlýk sektörüne bilgi sistemleri ihracatý
yapan ve bu piyasayý yakýndan tanýyan YAZ
Bilgi Sistemleri yöneticilerine Azerbaycan
deneyimi hakkýndaki görüþlerini sorduk.
YAZ Bilgi Sistemleri Genel Müdürü Sn. Nihal
Yaslýdað’ýn Azerbaycan bilgi sistemleri projeleri
hakkýndaki görüþleri aþaðýdaki gibidir.
“Öncelikle, YAZ Bilgi Sistemlerinin, 1995 –
2001 yýllarý arasýnda Moldova ve Romanyada’
da temel bankacýlýk sistem satýþý yaptýðýný
ve bu ülkelerdeki ilk gerçek zamanlý
bankacýlýk sistemi kurulumunu yaparak
tecrübe kazanmýþ olduðunu belirtmek
gereklidir. Kazanmýþ olduðu bu tecrübeler
ile YAZ Bilgi Sistemleri pazar araþtýrmalarýna
devam etmiþ ve Azerbaycan piyasasýnda
gördüðü fýrsatlarý deðerlendirme þansýný
yakalamýþtýr. Bunun için 2003 yýlýnda marBAS
ürünü Oracle 10g’ ye geçirilerek ve
geliþtirilerek marBAS II adýný almýþtýr. 2004
yýlýnda Euro geçiþi ile birlikte mevcut
müþterilerinin marBAS II upgrade iþlemleri
tamamlanmýþtýr. Gerek niteliði gerekse
teknolojisi geliþtirilen ürün ile 2005 yýlý ilk
çeyreðinde Azerbaycan pazarýna girmek
amacýyla araþtýrma faaliyetlerine baþlanmýþtýr.
Bu doðrultuda Türkiye’den Ýnfotech
Firmasýnýn aracýlýðý ile Nisan 2005’ de
Azerbaycanda ilk görüþmeler yapýlmýþ,
Haziran 2005’ de Azerbaycana ilk marBAS
II Bankacýlýk Sistemi satýþ anlaþmasý Atabank
ile imzalanmýþtýr.
YAZ Bilgi Sistemlerinin
Azerbaycanda Atateknoloji ile
partnerlik iliþkisi olup, pazar
araþtýrmalarý ve bazý ön satýþ
görüþmeleri Atateknoloji
tarafýndan sürdürülmektedir.
YAZ Bilgi Sistemlerinin Azerbaycanda
Atateknoloji ile partnerlik iliþkisi olup, pazar
araþtýrmalarý ve bazý ön satýþ görüþmeleri
Atateknoloji tarafýndan sürdürülmektedir.
YAZ Bilgi Sistemlerinin ilk müþterisi olan
26 Bkz. BENLÝ, s. 8-9.
27 Türkiye ile Azerbaycan arasýnda yýllar itibari ile ihracat rakamlarý yaklaþýk: 2004’te 361 Milyon USD, 2005’de 528 Milyon USD, 2006’da 695
Milyon USD, 2007 Ocak-Ekim döneminde 808 Milyon USD olarak gerçekleþirken, yýllara göre ithalat tutarlarý yaklaþýk; 2004’te 119 Milyon USD,
2005’de 246 Milyon USD, 2006’da 306 Milyon USD, 2007 Ocak-Ekim döneminde 232 Milyon USD olarak gerçekleþmiþtir. (BENLÝ, s. 8. Kaynak:
Dýþ Ticaret Müsteþarlýðý).
28 Mevduatýn Sigortalanmasý Hakkýnda Kanun 29/12/2006 tarihinde kabul edilerek bankalarýn bu husustaki görevleri belirlenerek mevduatlar
güvence altýna alýnmýþtýr. (http://www.adif.az/index.php)
29 Bu sorunlardan bazýlarý; yabancý sermaye payýnýn toplam bankacýlýk içinde % 30’u geçememesi, kredilerin geri dönmesinde sorunlar yaþanmasý,
halktan mevduat toplanamamasý ve banka sermayelerinin özel bankalar dahi olsa büyük bölümünün devlet ve devlet kuruluþlarýna ait olmasýdýr.
AKDÝÞ, Azerbaycan’da Özel Bankacýlýk ve Fonksiyonlarý Konu Baþlýðý; GULÝYEV, s. 52
AHUNDZADE, s. 63. Ayrýca detay bilgi için Bkz. TAÞÇI, s. 55-56 ve diðer konu baþlýklarý; GULÝYEV, Bankacýlýk Sisteminin Sorunlarý Konu Baþlýðý
s. 47 ve diðerleri.
30 IMF, Azerbaycan’dan makroekonomik istikrarý saðlayan para ve maliye politikalarý ile liberal dýþ ticaret polititikalarýnýn devam etmesini, yapýsal
reformlarýn hýzlandýrýlmasýný ve ülkede hukuki ortamýn geliþtirilmesini istemektedir. (TOGAN, Sübidey, “Azerbaycan ve Orta Asya Türk
Cumhuriyetlerinde Ýktisadi Geliþmeler”, s. 3- http://www.dtm.gov.tr/dtmadmin/upload/EAD/TanitimKoordinasyonDb/subidey.doc)
31 Avrupa Birliði ve Azerbaycan iliþkileri 1996’da imzalanan ve 1999’da yürürlüðe giren, AB-Azerbaycan Ortaklýk ve Ýþbirliði anlaþmasý kapsamýnda
yürütülmektedir. Bu anlaþma kapsamýnda, serbest piyasa ekonomisinin geliþtirilmesine büyük önem verilmiþ ve anlaþma uyarýnca Azerbaycan
ile ekonomik, siyasi ve ticari iþbirliðine gidilmiþtir. Bu geliþmeler ile paralel olarak ve AB’nin geniþleme politiklarý uyarýnca Azerbaycan Avrupa’ya
Komþu bölgeler programýnýn bir parçasý olmuþtur. (Commission of European Comminities European Neighborhood Policy Country Report:
Azerbaijan, SEC (2005) 286/3, 02.03.2005, Brussels, s. 3-4: (http://ec.europa.eu/world/enp/pdf/country/azerbaijan_country_report_2005_en.pdf)
25
MAKALE
Azerbaycan’ýn petrol ve
doðalgaz ürünleri ihracatýndan
saðlayacaðý gelirlerinde yaþayacaðý
patlama ve buna ek olarak hukuki
ve bilgi sistemleri alanýnda
yapacaðý düzenlemeler gözönüne
alýndýðýnda yakýn gelecekte
Azerbaycan’ýn önemli bir ülke ve
karlý bir Pazar haline geleceði
açýktýr.
Atabank diðer bankalara referans olmuþ ve
Ekim 2006’ da Nikoil Bank ile lisans
anlaþmasý imzalanmýþtýr. Nikoil Bank, AzeriRus ortaklý ve 12 þubeli bir banka olup,
Atabank’ da edinilen tecrübeler ve her iki
bankanýn eski sisteminin ayný olmasý, Nikoil
Bank’a marBAS II devrininde kolaylýk saðlamýþ
ve Ocak 2007’de sistem devreye alýnmýþtýr.
Nikoil Bank’ ta karþýlaþýlmýþ olan en büyük
sorun, personelin aðýrlýklý olarak Rusça
konuþmasý nedeni ile yaþanan lisan sorunu
olmasýna raðmen 3 ay süren paralel-run
sürecinden sonra marBAS II tek sistem olarak
kullanýlmaya baþlanmýþtýr.
Bu ülkede faliyetlerine devam eden YAZ Bilgi
Sistemlerinin üçüncü müþterisi Azerbaycan
Senaye Bankasý (ASB)’dýr. Aðustos 2007’ de
imzalanan sözleþme ile Kasým 2007’ de
convercion çalýþmasý tamamlanmýþ olup,
Banka’ da paralel-run süreci devam
etmektedir. Bu bankanýn Azerbaycandaki
diðer bankalardan ayrýlan özelliði; YAZ
Internet Bankacýlýðý ürünü ile internet
bankacýlýðý hizmetinini almasý ve
Azerbaycanda bunu uygulayacak ilk banka
olmasýdýr.
Azerbaycan projelerinde karþýlaþýlan en büyük
sorun, Bankalarda projeyi sahiplenecek
ekiplerin bulunmayýþýdýr. Bilindiði üzere
yazýlým projelerinin pek çoðu projeyi
yönetecek ve sahiplenecek ekiplerin
olmamasýndan dolayý sekteye uðramaktadýr.
Bu nedenle YAZ Bilgi Sistemleri, projeleri,
Azerbaycandaki müþterileri yerine de
sahiplenip, uygulamaya alýnmasý için ayrý bir
uðraþ vermektedir”32.
Bundan sonraki dönemde YAZ Bilgi
Sistemlerinin Azerbaycan pazarýndaki
hedefleri ile ilgili olarak YAZ Bilgi Sistemleri
Yönetim Kurulu Baþkaný Sn. Mücahit
Þengül’ün görüþleri aþaðýdaki gibidir.
“YAZ Bilgi Sistemleri, marBAS II bankacýlýk
sistemi ve ek ürünleri ile Azerbaycan
Bankacýlýk sektöründe yaklaþýk % 8 Pazar
payýna sahip bulunmaktadýr. 2008 – 2009
yýllarý içerisinde toplam Pazar payýnýn % 20’
ye çýkarýlmasý hedeflenmektedir. 2007 yýlý
sonunda yapýlan Azerbaycan ziyaretinde
potansiyel müþteri konumundaki bankalar
ile görüþmeler yapýlmýþtýr. Bu görüþmeler
sonucunda üç Banka daha program ile
ilgilenmekte olduðunu belirtmiþ buna ek
olarak satýþ temsilciliði konusunda iki ayrý
firma YAZ Bilgi Sistemleri ile temasta
bulunmaktadýr”33.
IV. SONUÇ
Azerbaycan bankacýlýk sektörü ile ilgili sadece
bankacýlýk alanýnda deðil sektör ile baðlantýlý
ticaret, borçlar, ceza hukuku gibi alanlarda da
hukuki yapýnýn kurulmasý ve güçlendirilmesi
için yeni yasal düzenlemeler yapýlmalý ve
bunlarýn uygulamaya geçirilmesi gereklidir.
Bunlarýn yanýnda bankacýlýk sektörüne olan
güvenin arttýrýlmasý ve müþteri memnuniyeti
odaklý çalýþma anlayýþý ile bireysel bankacýlýða
önem verilmesi, yabancý sermayeli bankalarýn
ülke bankacýlýk sistemine girmesinin teþvik
edilmesi, bankacýlýkta devlet payýnýn azaltýlmasý
ancak güven mekanizmalarýnýn iyi ve iþler hale
getirilmesi, teknolojinin bankacýlýk iþlemlerinde
etkin olarak kullanýlmasý ve bankacýlýk
sektöründe çalýþacak nitelikli personel yetiþtirme
amaçlý eðitimlere önem verilmesi en önemli
iyileþtirme adýmlarý olacaktýr.
Soldan saða: Azad Cavadov-Azebaycan Emanetlerin Sigortalanmasi
Fondu Ýcraci direktörü, Nihal Yaslýdað-YAZ Bilgi Sistemleri Genel
Müdürü, Mücahit Þengül-TMSF Bilgi Ýþlem Müdürü
YAZ Bilgi Sistemleri, Azerbaycan bankacýlýk
sektörünün bilgi sistemlerine yönelik ihtiyacýný
iyi görmüþ ve 2005 yýlýndan itibaren
Azerbaycan finans sektörüne biliþim hizmeti
ihraç eden bir þirket konumuna gelmiþtir.
Azerbaycan’ýn petrol ve doðalgaz ürünleri
ihracatýndan saðlayacaðý gelirlerinde yaþayacaðý
patlama ve buna ek olarak hukuki ve bilgi
sistemleri alanýnda yapacaðý düzenlemeler
gözönüne alýndýðýnda yakýn gelecekte
Azerbaycan’ýn önemli bir ülke ve karlý bir Pazar
haline geleceði açýktýr. Para giriþlerinin artacaðý
ülkede halen faaliyette bulunan 43 adet banka
olduðu ve finans sektörünün diðer oyuncularý
olan, leasing, aracý kurumlar, faktoring
hizmetleri ile birlikte düþünüldüðünde 34
Azerbaycan pazarý özellikle finans ve bilgi
sistemleri sektöründe faaliyet gösteren Türk
giriþimcileri için zorlu ama büyük getiriler vaad
eden bir pazar olacaktýr.
32 YAZ Bilgi Sistemleri A.Þ. Genel Müdürü Sn. Nihal Yaslýdað’a teþekkür ederiz.
33 YAZ Bilgi Sistemleri A.Þ. Yönetim Kurulu Baþkaný Sn. Mücahit Þengül’e teþekkür ederiz.
34 Finans sektorunde bankalar aðýrlýklý olmakla birlikte microfinans kurumlarý, küçük kredi birlikleri, sigorta þirketleri ve az da olsa leasing þirketleri
bulunmaktadýr. Mortgage kurumlarý henüz bulunmayan ülkede bankacýlýk sistemi özelleþtirme sürecinde olup, bu süreç yavaþ iþlemektedir.
(Commission of European Comminities European Neighborhood Policy Country Report: Azerbaijan, SEC (2005) 286/3, 02.03.2005, Brussels,
s. 20: http://ec.europa.eu/world/enp/pdf/country/azerbaijan_country_report_2005_en.pdf)
26
MAKALE
Kaynakça:
AHUNDZADE, Nurlane: Azerbaycanýn Hizmet
Sektöründe Türk Þirketlerinin Yatýrýmlarý, Yüksek
Lisans Tezi, Ankara, 2000.
Dýþ Ticaret Müsteþarlýðý:
http://www.dtm.gov.tr/dtmadmin/upload/EAD/Dis
TicaretGelistirmeDb/Topnotu.doc
AKDÝÞ, Muhammet: Azerbaycanda Bankacýlýk ve
Mali Kurumlar,
(http://makdis.pamukkale.edu.tr/Mak8.htm)
Azerbaycan Merkez (Milli) Bankasý:
http://www.nba.az/
ALÝYEVA, Sebine: Serbest Piyasa Ekonomisine Geçiþ
Sürecinde Azerbaycanda Bankacýlýk Sistemi, Yüksek
Lisans Tezi, Ankara, 2000.
BENLÝ, Ayþe Oya: Azerbaycan Cumhuriyeti Ülke
Raporu, T.C. Baþbakanlýk Dýþ Ticaret Müsteþarlýðý
Ýhracatý Geliþtirme Etüd Merkezi, 2008.
Azerbaycan (Emanetlerin Sigortalanmasý Fonu)
Mevduat Sigorta Fonu:
http://www.adif.az/index.php
Türk Ýþbirliði ve Kalkýnma Ýdaresi Baþkanlýðý:
http://www.tika.gov.tr/TR/Icerik.ASP?ID=71.
(http://www.igeme.org.tr/Arastirmalar/ulke_sek/in
dex.cfm?sec=ara)
Azerbaycan Türk Sanayici ve Ýþadamlarý Beynelhalk
Cemiyeti:
http://www.tusiab.org/index.php?MID=views&vie
wid=45
CAFEROV, Etibar: Azerbaycan Bankacýlýk Sisteminin
Yapýsý ve Sorunlarý Bankacýlýk Sektöründe Son
Geliþmeler, Yüksek Lisans Tezi, Ýstanbul, 1993.
Avrupa Birliði Komisyonu Azerbaycan Raporu:
http://ec.europa.eu/world/enp/pdf/country/azerba
ijan_country_report_2005_en.pdf
GULÝYEV, Eldeniz: Yabancý Sermayeli Bankalarýn
Azerbaycan Bankacýlýk sistemine Etkileri, Yüksek
Lisans Tezi, Ýstanbul, 2005.
Dünya Bankasý Azerbaycan Raporu:
GURBANOV, Sarvar: Baðýmsýzlýktan Sonra
Azerbaycanýn Yaþadýðý Ýktisadi Dönüþüm Süreci ve
Bugün varýlan Nokta, Yüksek Lisans Tezi, Eskiþehir,
2005.
MÝRZAYEV, Elvin: Azerbaycanýn Petrol Stratejisi ve
Batý ile Bütünleþme, Yüksek Lisans Tezi, Ankara,
2006.
OÐAN, Sinan: Azerbaycan Cumhuriyetinde Ekonomik
ve Finansal Sektörün Yapýsal Analizi, Yüksek Lisans
Tezi, Ýstanbul, 1992.
TAÞÇI, Celal: Piyasa Ekonomisine Geçiþ Sürecinde
Azerbaycan Finans Sektörünün Yapýsal Analizi ve
Deðerlendirmesi, Doktora Tezi, Ýstanbul, 1994.
http://siteresources.worldbank.org/INTAZERBAIJA
N/Resources/AzerbaijanCountryPartnershipStrateg
y.pdf
Diðer Ýnternet Siteleri:
http://www.azerbaijan.az/_Economy/_GeneralInfo
/_generalInfo_e.html
http://ipolicy.typepad.com/informationpolicy/2008/01/mi
nistry-of-com.html
http://www.photius.com/countries/azerbaijan/eco
nomy/azerbaijan_economy_banking.html
http://www.bbc.co.uk/turkish/news/story/2004/01
/040112_azerbaycan_rehber.shtm
http://www.ulkeler.net/azerbaycan.htm#04
TOGAN, Sübidey: “Azerbaycan ve Orta Asya Türk
Cumhuriyetlerinde Ýktisadi Geliþmeler”,
http://www.dtm.gov.tr/dtmadmin/upload/EAD/Tan
itimKoordinasyonDb/subidey.doc
27
ÇEVÝRÝ
MEVDUAT SÝGORTACILIÐI SÝSTEMLERÝNÝN
YÖNETÝÞÝMÝ KONUSUNDA ÖNERÝLER
Yaptýðý çalýþmalarla mevduat sigortacýlýðý literatüründe çok önemli bir yere sahip
olan Uluslararasý Mevduat Sigortacýlarý Birliði’nin (International Assocation of
Deposit Insurers-IADI) “Mevduat Sigortasý Sistemlerinin Yönetiþimi” konulu rehber
dökümanýnýn çevirisine faydalý olacaðý düþüncesiyle bu sayýmýzda yer verdik
Giriþ
Uluslararasý Mevduat Sigortacýlarý Birliði (IADI),
misyonunun bir parçasý olarak mevduat
sigortacýlýðýyla ilgili konularý araþtýrma ve
mevduat sigortacýlýðý sistemlerine iþlerliklerini
geliþtirebilmeleri için yol gösterme görevlerini
üstlenmiþtir. Bu araþtýrma yazýsý mevduat
sigortacýlýðý sistemlerinin iyi yönetiþimini
geliþtirmek için IADI Temel Prensipleri ve Etkin
Uygulamalarý þeklinde getirilen önerilere ýþýk
tutmaktadýr. Önerilerde yer alan hususlar
kamuoyunun görüþüne sunulmak üzere 22
Kasým 2007 tarihinde IADI’nin web sitesinde
yayýmlanan “Mevduat sigortacýlýðý Sistemlerinin
Yönetiþimi” konulu müzakere dökümanýnda
dile getirilmiþtir.
Yönetiþim genellikle süreçleri, yapýlarý ve bir
organizasyonun yöneticilerini idare etmek ve
denetlemek için kullanýlan bilgileri ifade eder.
Önemli olarak, yönetiþim ayrýca mudinin
korunmasý sistemini ve bu sisteme yetki veren
otorite veya sonradan hesap vereceði otorite
arasýndaki iliþkileri de kapsar. Bu nedenle iyi
bir yönetiþim çatýsý etkin bir mevduat
sigortacýlýðý sisteminin çok önemli bir parçasýdýr.
Ýyi bir yönetiþimin esas unsurlarý veya prensipleri:
operasyonel baðýmsýzlýk, hesap verebilirlik,
dürüstlük; þeffaflýk ve açýklýktýr. Bu unsurlarýn
tamamý eþit derecede önemli olup birbirlerini
iyi yönetiþimin saðlanmasý açýsýndan
desteklerler.
Deneyimler; ayrý bir tüzel kiþiliði haiz,
operasyonel yönden baðýmsýz ve hesap
verebilen bir mevduat sigortasý kurumunun
finansal güvenlik aðý içerisinde “en iyi
uygulama” modeli olacaðýný göstermiþtir. Böyle
bir modelin:
Çeviren:
Razan ELVERÝÞLÝ
Fon Uzman Yardýmcýsý
Sigorta ve Risk Ýzleme Daire Baþkanlýðý
28
1. Mevduat sigortasý kurumunu etkileyecek
ahlaki riskin kontrolü için en etkin teþviklerin
yapýlabilmesini,
2. Mudi haklarýnýn en iyi þekilde
korunmasýný,
3. Daha dengeli ve etkin karar verilmesini,
4. Operasyonel olarak bu düzeyde
baðýmsýz olmayan kuruluþlara nazaran
olasý anlaþmazlýklarýn daha geniþ kapsamda
izlenmesini
saðlama imkâný olacaktýr.
Müzakere Dökümanýnda Yer Alan
Konular ve Sunulan Öneriler Nelerdir?
Mevduat sigortasý kurumunun yetkileri, görev
ve sorumluluklarý gibi yönetiþim yapýlarý da
ülkeden ülkeye deðiþiklik gösterebilir. Hangi
yönetiþim þekli seçilmiþ olursa olsun, hepsinde
ortak olarak paylaþýlan bazý özellikler vardýr.
Bütün mevduat sigortacýlýðý sistemlerinde,
kendilerine yetki veren ya da hesap vermek
zorunda olduklarý bir hakim birim ( örnek
olarak yönetim kurulu, denetim kurulu ya da
bölüm baþkaný gibi) ve mevduat sigortasý
kurumunun yöneticileri gibi daha yüksek
merciler vardýr. Bu müzakere dökümaný;
mevduat sigortacýlýðý yönetiþim yapýlarýný,
iliþkilerini, idari birimini ve yöneticilerini,
denetimi ve kanuni korumayý, þeffaflýk ve
açýklýðý dikkate almaktadýr.
Yol gösterici hususlar bu yazýnýn ana sonuçlarýný
özetlemekte ve özellikle hesap verebilirliði,
dürüstlüðü, operasyonel baðýmsýzlýðý, þeffaflýk
ve açýklýklýðý geliþtiren iyi yönetiþim yapýlarýný
destekleyen “IADI Temel Prensipleri ve Etkin
Uygulamalarý” tasarýsýný düzenlemektedir. “IADI
Temel Prensipleri ve Etkin Uygulamalarý” taslaðý
birçok ortam, þart ve yapýyý yansýtýr ve bunlara
uygulanabilir.
Yönetiþim Yapýlarý
• Bir mevduat sigortacýlýðý sisteminin yetki ve
sorumluluklarý açýkça tanýmlanmýþ, tercihen
kanunla düzenlenmiþ olmalýdýr. (Ana Prensip)
ÇEVÝRÝ
• Mevduat sigortacýlýðý sistemi bir idari/hakim
birime sahip olmalý ve bu hakim birim de
mevduat sigortacýlýðý sistemine yetki veren
kuruma karþý sorumlu olmalýdýr. (Ana Prensip)
sisteminin stratejik istikametini belirlemesi ve
yöneticilerin bu stratejik istikamete uygun
olarak çalýþmalarýný yürütmesi etkin bir
uygulamadýr.
• Mevduat sigortasý kurumunun görevini yerine
getirmek için gücünü ve araçlarýný kullanýrken
operasyonel yönden baðýmsýz olmasý etkin bir
uygulamadýr.
• Hakim birimin kendi sorumluluklarýný belirten
bir ana sözleþmesinin veya politikasýnýn olmasý
etkin bir uygulamadýr.
Yönetiþim Ýliþkileri
Denetim ve Yasal Koruma
• Mevduat sigortacýlýðý sisteminin hakim birimi;
politik güçlerin, finansal hizmetler sektörünün
veya diðer finansal güvenlik aðý üyelerinin
nüfuzlarýný kullanarak kendisini etkilemelerini
önleyecek þekilde yapýlandýrýlmalýdýr. (Ana
Prensip)
• Mevduat sigortacýlýðýna iliþkin görevini yerine
getirirken iyi niyetle alýnan kararlar, istisna
edilen durumlar ve yapýlan iþlemler ile ilgili
olarak mevduat sigortacýlýðý sisteminin hakim
birim üyelerinin, üst düzey görevlilerinin ve
çalýþanlarýnýn yasal olarak korunmasý etkin bir
uygulamadýr.
• Mevduat sigortacýlýðý sisteminin hakim birimi
ile yöneticilerinin ilgi alanlarýnýn çatýþmasý
olasýlýðýnýn en az seviyeye indirildiði bir yapýsý
olmalýdýr. (Ana Prensip)
• Bir mevduat sigortacýlýðý sisteminin düzenli
olarak dýþ denetim ve gözetimlere tabi olmasý
ile bu denetim ve gözetimlerin kamuoyuna
duyurulmasý etkin bir uygulamadýr.
Hakim/Ýdari Birim ve Yöneticiler
• Mevduat sigortacýlýðý sisteminin, ilgi
alanlarýnýn çatýþmasý ve etik davranýþlara iliþkin
kanun ve/veya kurallara tabi olmasý, mevduat
sigortacýlýðý sisteminin hakim birimi üyeleri,
üst düzey görevlileri ve çalýþanlarý için etkin bir
uygulamadýr.
• Mevduat sigortacýlýðý sisteminin, üst düzey
yöneticilerinde, hakim birim üyelerinde ve
yetkinlik ve becerilerine göre atanacak kiþilerde
olmasýný istediði özelliklerin profilini çýkarmasý
etkin bir uygulamadýr.
Performans Deðerlemesi
• Hakim birimin kendisine iliþkin anlamlý
deðerlemeler yapmasý etkin bir uygulamadýr.
Hakim Birimin ve Yöneticilerin Rolleri
• Hakim birimin mevduat sigortacýlýðý
Deneyimler; ayrý bir tüzel
kiþiliði haiz, operasyonel yönden
baðýmsýz ve hesap verebilen bir
mevduat sigortasý kurumunun
finansal güvenlik aðý içerisinde “en
iyi uygulama” modeli olacaðýný
göstermiþtir.
• Mevduat sigortasý kurumunun günlük
operasyonlarýnýn iç denetime tabi olmasý ve
iç denetim biriminin hakim birime baðlý olarak
çalýþmasý etkin bir uygulamadýr.
Þeffaflýk ve Açýklýk
• Bir mevduat sigortasý kurumu mümkün
olduðu kadar þeffaf olmalý ve faaliyetleri,
yönetiþim uygulamalarý, yapýsý ve finansal
sonuçlarý ile ilgili bilgileri uygun olarak
açýklamalýdýr. (Ana Prensip)
Bu öneriler 22 Kasým 2007 tarihinde
www.iadi.org sitesinde yayýmlanmýþtýr.
Governance of Deposit Insurance Systems”,
International Association of Deposit Insurers
(IADI) Research Letters-Volume 2 Issue 25
29
GELÝÞÝM KONFERANSI
DÜNYADA ve TÜRKÝYE’DE
EKONOMÝK BEKLENTÝLER ve
FÝNANSAL SÝSTEME ETKÝLERÝ*
2001 yýlýnda yaþadýðýmýz krizin ardýndan IMF Türkiye için, ihracata dayalý bir
büyüme modeli önerdi. Kur etkisiyle de ihracat ciddi bir artýþ gösterdi. 2002 yýlýnda
yapýlan 3 yýllýk program bu þekilde baþladý.
Bir ülkede yaþayanlarýn refahýnýn arttýðýný
ölçmenin belirli kriterleri vardýr. Saðlýklý bir
sonuç elde edebilmek için sabit fiyatlarla
hesaplanan kiþi baþýna gelire bakmak gerekir.
Böylece refah artýþýný fiyatlarýn etkisinden
arýndýrarak üretim bazýnda göstermiþ oluruz.
Diðer bir ifade ile sabit fiyatlarla kiþibaþýna gelir
önceki yýl ve/veya yýllara göre ülkede
yaþayanlarýn “filesine giren mal ve hizmet
miktarýnýn” artýp artmadýðýný gösterir. Bizde
bu yöntem pek makbul sayýlmýyor. Basýnýn da
ilgi gösterdiði yöntem, dolar bazýnda gelir
artýþý hesaplarýna dayalý yöntemdir. Sýklýkla
''Dolar bazýnda gelirimiz arttý, 2003 yýlýnda
3500 dolar olan kiþi baþýna gelir 2004 yýlýnda
4172 dolara yükseldi'' diyorlar. Ama öncelikle
söyleyelim, vatandaþ pazardan alýþveriþini TL
ile yapýyor. Ücreti, maaþý da TL cinsindendir.
Öyleyse neden kiþi baþýna geliri dolar cinsinden
hesaplýyoruz ki? Eðer dolar bazýnda kiþi baþýna
geliri ''arttýrmak'' istiyorsanýz, Merkez Bankasý
elindeki dolarlarý satar, dolar üzerinde baský
kurar, kiþi baþýna gelir bir günde 10 bin dolara
çýkar! Biz hesabý baþka türlü yapalým. TL
bazýnda, sabit fiyatlarla, enflasyon arýndýrýlmýþ
kiþi baþýna gelire bakalým. Sonuç, bizim 2004
yýlýnda 1998 yýlýndaki refah düzeyini
yakalayabildiðimizi gösterir. Kuþkusuz burada
ülkede kiþi baþýna gelirin eþit daðýtýldýðý
varsayýmýyla yapýldýðýný, ama gerçeðin böyle
olmadýðýný da unutmamak gerekiyor.
Prof. Dr. Sadi UZUNOÐLU
Trakya Üniversitesi Ýktisadi Ýdari
Bilimler Fakültesi Ýktisat Bölümü
Öðretim Üyesi
* Bu yazý 28 Aralýk 2007 tarihinde
Trakya Üniversitesi öðretim üyesi Prof.
Dr. Sadi Uzunoðlu tarafýndan 15.
TMSF Geliþim Konferansý’nda yaptýðý
konuþmadan alýnmýþtýr.
30
2001 yýlýnda yaþadýðýmýz krizin ardýndan IMF
Türkiye için, ihracata dayalý bir büyüme modeli
önerdi. Kur etkisiyle de ihracat ciddi bir artýþ
gösterdi. 2002 yýlýnda yapýlan 3 yýllýk program
bu þekilde baþladý. Gerçekten de bu yýldan
sonra ekonomi ihracata dayalý büyüdü ve 100
dolarlýk büyüme yalnýzca 4 dolarlýk dýþ açýk
verdi. Böylece katma deðer büyük ölçüde
Türkiye'de kaldý. Ama 2003 yýlýnýn ortasýndan
itibaren farklý bir geliþme yaþandý. Büyüme
yani üretim artýþý büyük ölçüde tüketici kredileri
ile desteklenmiþ iç tüketime dayanmaya baþladý.
Bu arada kabul edelim ki tüketim ve aðýrlýklý
olarak rekabet gücünü arttýrmaya yönelik
teknolojik yatýrýmlar artýþ gösterdi. Bu süreci
destekleyen diðer bir geliþme ise 2003 yýlýndan
itibaren dünyada faiz oranlarýnýn gerilemesine
paralel olarak ortaya çýkan likidite fazlalýðýydý.
Türkiye artan bu likiditeden pay aldýkça deðerli
TL'ye dayalý iç talebe dayalý büyüme etkisini
daha fazla hissettirdi. Artýk 100 dolarlýk büyüme
40 dolarlýk bir açýkla mümkün olabiliyordu.
Biraz daha açýklamaya çalýþalým: Tüketici
kredilerine dayalý büyüme, insanlarýn
geleceklerini ipotek altýna alarak gerçekleþtirilen
bir büyümedir. TL deðerlendikçe ihracatta
rekabet gücümüz azalýyor. Buna karþýn ithalat
ucuz hale geliyor. Üreticiler de ayakta
kalabilmek için, rekabet güçlerini koruyabilmek
için, daha fazla ithal girdi kullanýyorlar. Tüketici
kredileri 2004 yýlýna kadar baþta dayanýklý
tüketim mallarý olmak üzere birçok sektör için
önemli bir kaynak oldu. Tüketici kredileri
bugünlerde aðýrlýklý olarak konut kredileriyle
inþaat sektörüne yöneldi. Ýnþaat sektöründe
özellikle lüks konut talebinde canlanma oldu.
Ama 9 yýllýðýna borçlanan orta gelirli kesim,
artýk tüketim gücünü büyük ölçüde yitirdi.
Konut kredileri diðer sektörlere olan talebi
daraltmaya baþladý. Öte yandan konut birçok
sektöre iþ yaratýr derken, inþaat malzemeleri
de lüks konut inþaatý nedeniyle ithal edilmeye
baþlandý.
Genel olarak KOBÝ'lerin esnafýn, zanaatkârýn
gelirleri de bu süreçte ciddi bir artýþ göstermedi.
Bir kesim ayakta kalmanýn yolunu genelde
kayýt dýþýna çýkmakta buluyor. Sürekli þehir
içinde açýlan büyük alýþveriþ merkezleri küçük
esnafý silerken, KOBݒler uzayan satýcý kredileri
ile faaliyetlerini sürdürebiliyor.
Doðal olarak TL’nin deðerli olmasý bir baþka
alanda pozitif bir etki yaratýyor. Türkiye'de
GELÝÞÝM KONFERANSI
ekonomiyi yönetenler deðerli TL ya da düþük
döviz kuru ile enflasyonu kontrol ediyorlar.
Kuþkusuz bu yöntemle enflasyon kontrol
edilebilir. Geniþ kesimlerin satýn alma gücü de
zaten sýnýrlandýrýldýðý için enflasyon
rakamlarýnda bir düþüþ görünüyor. Ancak bu
geniþ kesimlerin satýn alma gücünün
sýnýrlandýrýlmasý ve yerli üreticilerin deðerli TL
ile ortadan silinmesi pahasýna oluyor.
2001 yýlýnda 100 dolarlýk takým elbise ihraç
eden bir konfeksiyoncu, 25-30 dolarlýk ithal
girdi kullanýrdý. 75-80 dolar da Türkiye'ye kalýrdý.
Ülkenin de pamuðu, ipliði, kumaþý
deðerlendirilmiþ olurdu. Bugün 100 dolarlýk
takým elbise ihraç eden, 50-55 dolarlýk ithalat
yapýyor. Pamuk üreticisi üretmekten vazgeçiyor,
kumaþçý pamuðu, ipliði ithal eder hale geliyor.
Bunun yapýsal deðiþim olduðunu ve uyum
gösteremeyenlerin piyasadan çekilmesinin
normal olduðunu söyleyenler yanýlýyorlar. Olan
Türkiye ekonomisinin geleceðine oluyor.
Dünyada oynanan oyunlarý iyi anlamalýyýz aksi
takdirse krizleri ve fýrsatlarý gerçekçi bir gözle
algýlama þansýmýz olmaz. Krizi fýrsat sanabiliriz
ya da fýrsatý kriz sanýp kaçýrabiliriz. Biz son 50
yýlda bunu baþardýk. Bilgiyi kovduk, korunan
bir ekonomiydik dünyada olanlar bizi etkilemez
sandýk. Ama öyle olmadý, dünyadaki her þey
bizi etkiliyormuþ, siyasetçi de günü kurtarýrken
geleceðimizi tüketiyormuþ. Þimdi yapýmýzý bu
gerçek deðerlere göre yeniden düzenlemeliyiz.
Kimsenin kimseyi aldatamayacaðý bir sistem
kurmalýyýz. Herkes birbirine güvenecek ama
bilgi topluma eþit daðýtýlacak. Bir kesim bilgiyi
kendi çýkarý doðrultusunda kullanmayacak.
Ýþte yapýlmasý gereken veya anlaþýlmasý gereken
bu olmalý.
Þu anda dünyada sorunlar çok aðýr ve
Türkiye’de çok kilit bir durumda. Çünkü
dünyada birçok mal önemlidir ama bazýlarý
daha önemlidir. Bu mallar dünyada gelir
daðýlýmý direkt etkiler. Tarýmsal ürünler ve enerji.
Biz, enerji bölgelerine çok yakýnýz. Batýya giden
yol üzerindeyiz. Türkiye’nin istikrarsýzlýðý
herkesin çýkarýný etkiler. Bunu tüm dünya biliyor,
bir tek biz bilemedik veya görme konusunda
sorun yaþadýk.
Bizim güdülerimiz yatýrým yaparken, karar
alýrken daha çok Ankara’yý dikkate alýyor. Bu
nedenle ne fýrsatlarýn farkýna varabiliyoruz
nede krizlerin tehlikelerin fark edebiliyoruz.
Sonrada kader diyoruz. Hayýr bu kader deðil.
Toplumlar akýllarýný kullanarak kendi kaderlerini
kendileri yaratýr. Bu tavrýmýzý devam ettireceksek
Türkiye için bol bol tehlike var. Yok aklýmýzý
kullanacaksak alýþkanlýðýmýzý geliþtirip bilgiyi
temel rehber olarak alacaksak önümüzde çok
büyük fýrsatlar var. Uzlaþma içinde, þeffaflýk
içinde yapýsal reform yapýlmalý. Herkes anlamalý.
Yeni yapýnýn sunacaðý fýrsat ve tehlikelere göre
kararlar alýnmalý. Oyun deðiþiyor baþka bir
oyuna geçiyoruz. Bu nedenle eski alýþkanlýklarýn
terk edilmesi gerekiyor.
Her toplumun kendi içinde bir sosyal kontratý
olmalý. Toplumun deðiþik kesimleri pastadan
alacaklarý konusunda uzlaþmalý ve ortak bir
hedef koymalý. Kýsa vadeli ve spekülatif deðil,
orta uzun vadeli vizyon sahibi olmalýyýz.
Hukuku en tepeye koyacaðýz altýna ekonomi.
Siyaset ekonomiye müdahale edip belirsizlik
üretmeyecek. Siyaset belirsizliði azaltmak için
hizmet üretecek. Geleceði ancak böyle
yaratabiliriz.
Bugün tüm dünya ekonomisi sorunlu. AB’de
büyüme oraný düþük ve iþsizlik yüzde 9’a yakýn.
Japonya, 1990 yýlýndan bu yana ilk kez
toparlanma çabasýnda ama yine de sorunlu.
ABD’de ise her türden açýklar büyümüþ
durumda. Artýk likidite konusunda dünyada
sorun yaþanýyor. Faizlerin düþürülmesi sonucu
aþýrý yükselen varlýk deðerleri artýk gerileme
sürecine girdi. Sorunlu krediler tüm dünyanýn
büyük kurumlarýna büyük zararlar yazdýrýyor.
Uluslar arasý sermaye tedirgin ve yol arýyor.
Þu anda dünyada sorunlar çok
aðýr ve Türkiye’de çok kilit bir
durumda. Çünkü dünyada birçok
mal önemlidir ama bazýlarý daha
önemlidir. Bu mallar dünyada gelir
daðýlýmý direkt etkiler. Tarýmsal
ürünler ve enerji. Biz, enerji
bölgelerine çok yakýnýz. Batýya
giden yol üzerindeyiz. Türkiye’nin
istikrarsýzlýðý herkesin çýkarýný
etkiler. Bunu tüm dünya biliyor,
bir tek biz bilemedik veya görme
konusunda sorun yaþadýk.
Bugün geldiðimiz noktada krizden ders
çýkarmadýðýmýzý görebiliyoruz. Aþýrý sermaye
giriþinin yarattýðý deðerli TL ve bunun sonucu
ortaya çýkan dýþ açýk, uluslar arasý likiditenin
tedirginlik döneminde kýrýlganlýðýmýzý artýrýyor.
Maliyeti yüksek (pahalý) ve parasý deðerli olan
Türkiye’nin üretiminin rekabet edebilmesi çok
zor. Diðer taraftan TL’nin deðer yitirmesi de
baþta kamu maliyesi ve enflasyon hedefi olmak
üzere bir çok kesimi olumsuz etkileyecek.
Kýsacasý “iki arada bir derede kaldýk” gibi
görünüyor. Umarýz çok gecikmeden geliþmeleri
daha iyi analiz eder ve gerekli savunma
mekanizmalarýný geliþtiririz.
31
MAKALE
TCK’DA BÝLÝÞÝM SUÇLARI
Bilgisayar suçlarý ya da biliþim suçlarý konusunda herkesin ittifak ettiði bir tarif yoksa
da en geniþ kabul gören tarif Avrupa Ekonomik Topluluðu Uzmanlar Komisyonu’nun
Mayýs 1983 tarihinde Paris Toplantýsý’nda yaptýðý tanýmlamadýr. Bu tanýmlamaya göre
biliþim suçlarý; ”Bilgileri otomatik iþleme tabi tutan veya verilerin nakline yarayan bir
sistemde gayri kanuni,gayri ahlaki veya yetki dýþý gerçekleþtirilen her türlü davranýþ”týr.
Giriþ
20. yüzyýlýn ikinci yarýsýndan itibaren dünyada
sosyo-ekonomik alanda yaþanan deðiþim ve
geliþimin doðal sonucu olarak teknoloji ve
biliþim alanýnda da büyük deðiþiklikler
yaþanmýþtýr. Bununla birlikte hukuk sistemi bu
baþ döndürücü deðiþime ayak uyduramamakta
veyahut bu deðiþimi geriden takip etmektedir.
Biz aþaðýda öncelikle biliþim kelimesinin
etimolojisi üzerinde durarak Türkiye ve
dünyadaki tarihi sürecini kýsa olarak aktaracaðýz.
Ardýndan Türk Ceza Kanunundaki suç
düzenlemelerini ve bunun doktrindeki
yansýmalarýný karþýlaþtýrarak bazý ülkelerdeki
düzenlemelere kýsaca deðineceðiz.
Biliþim alanýndaki suçlar 5237 Sayýlý Türk Ceza
Kanununun 3. kýsmýnýn 10. bölümde “Biliþim
Sistemlerine Karþý Suçlar” baþlýðý altýnda 243.,
244., 245. ve 246. maddelerinde
düzenlenmiþtir. Biliþim kavramý ile ilgili olarak
hukuk literatürümüzde ortak bir tanýmlamadan
ziyade farklý ve çeþitli tanýmlarý barýndýran
görüþler mevcuttur.
Türk Dil Kurumu sözlüðünde “biliþim” terimi,
“Ýnsanoðlunun teknik, ekonomik ve toplumsal
alanlardaki iletiþiminde kullandýðý ve bilimin
dayanaðý olan bilginin, özellikle elektronik
makineler aracýlýðýyla, düzenli ve ussal biçimde
iþlenmesi bilimi. Bilgi olgusunu, bilgi saklama,
eriþim dizgeleri, bilginin iþlenmesi, aktarýlmasý
ve kullanýlmasý yöntemlerini, toplum ve insanlýk
yararý gözeterek inceleyen uygulamalý bilim
dalý. Disiplinler arasý özellik taþýyan bir öðretim
ve hizmet kesimi olan biliþim bilgisayar da
içeride olmak üzere, biliþim ve bilgi eriþim
dizgelerinde kullanýlan türlü araçlarýn
tasarlanmasý, geliþtirilmesi ve üretilmesiyle ilgili
konularý da kapsar” þeklinde tanýmlanmýþtýr.
Kuramsal Çerçeve
Biliþim, Fransýzca “informatique” sözcüðüne
dayanan ve “enformatik” þeklinde Türkçe’de
kullanýlan kelimeden türetilen bir kavramdýr.
Biliþim alaný ise, bir kavram olarak, bilim kurgu
temeline dayanýr; William Gibson tarafýndan
kaleme yazýlan “Neuromancer” adlý romanda
bu þekilde adlandýrýlmýþtýr.1
Biliþim, verileri otomatik iþleme tabi tutan,
bilgi iþlem ve iletiþim kavramlarýnýn her yönüyle
bir araya geldiði elektronik teknolojisi olup
biliþim cihazlarýnýn geliþtirilmesi ve kullanýlmasý
faaliyetidir.2
Türk Ceza Kanununda “biliþim alaný” kavramý
kullanýlmaktadýr, bununla hem Türk Ceza
Kanunundaki biliþim suçlarýnýn konusunu
oluþturan alan, hem de baþ döndürücü hýzla
geliþmekte olan teknolojinin icat edilebileceði
yeni sistemler anlatýlmak istenmiþtir. Kavramýn
birçok iþlenme þekli ve çeþidi olan biliþim
suçlarýnýn hepsini kaplar nitelikte olmasý
nedeniyle tercih edildiði belirtilmektedir.3
Bilgisayar suçlarý ya da biliþim suçlarý konusunda
herkesin ittifak ettiði bir tarif yoksa da en geniþ
kabul gören tarif Avrupa Ekonomik Topluluðu
Uzmanlar Komisyonu’nun Mayýs 1983
tarihinde Paris Toplantýsý’nda yaptýðý
tanýmlamadýr. Bu tanýmlamaya göre biliþim
suçlarý; ”Bilgileri otomatik iþleme tabi tutan
veya verilerin nakline yarayan bir sistemde
gayri kanuni,gayri ahlaki veya yetki dýþý
gerçekleþtirilen her türlü davranýþ”týr.4
1 KARAGÜLMEZ, Ali. Biliþim Suçlarý ve Soruþturma ve Kovuþturma Evreleri, Seçkin Yayýnlarý, sh. 34
2 KURT, Levent. Biliþim Suçlarý ve Türk Ceza Kanunundaki Uygulamasý, Seçkin Yayýnlarý, 23-24
3 DÜLGER, Murat Volkan. Biliþim Suçlarý, Seçkin Yayýncýlýk, sh. 46
4 ÖZEL, Cevat. Biliþim-Ýnternet Suçlarý, http://www.hukukcu.com/bilimsel/kitaplar/
Mehmet KALAY
Hukuk Ýþleri Dairesi
Fon Avukatý
32
MAKALE
Bu tanýmlardan yola çýkýlarak biliþim kavramýnýn,
Fransýzca enformasyon kelimesinden
kaynaklandýðý, insanlarýn deðiþik amaçlarla
kullandýðý bilginin özellikle elektronik makineler
aracýðýyla toplanmasý, iþlenmesi ve
kullanýlmasýnda kullandýðý, ayrýca verilerin
otomatik iþleme tabi olduðu ve bilgisayar ile
internet kullanýmýyla doðrudan baðlantýlý bir
kavramdýr sonucuna gidebiliriz.
Bilgisayar ve iletiþim teknolojilerindeki
g e l i þ m e l e r, t a r i h t e k i d i ð e r d e ð i þ i m
dönemlerinden çok daha ileri ve geniþ kapsamlý
sonuçlar yaratýlmasýna zemin hazýrlamýþtýr.
Özellikle internetin yaygýn olarak kullanýlmaya
baþlanmasý eðitimden saðlýða, ticaretten
sanayiye, kamu sektöründen özel sektöre
varýncaya kadar, iþ ve sosyal hayatýmýzda ve
bireysel iliþkilerimizde köklü deðiþikliklere neden
olmuþtur. Yeni teknolojilerin kullanýlmasý
toplumlara büyük yararlar saðladýðý gibi,
beraberinde birtakým problemler de getirmiþtir.
Suç iþlemek kolaylaþmýþ, modern bilgi
toplumunun istenmeyen bir ürünü olarak
biliþim suçlarý ortaya çýkmýþtýr. Bilgisayar
korsanlarý; þirketlerin, bankalarýn, kamu
kurumlarýnýn sitelerine girerek büyük zararlar
verebilmekte, bilgisayar ortamýndaki bilgileri
bozabilmekte ya da çalabilmektedirler.
Ýnsanlarýn özel yaþamlarý, kurumlarýn özel bilgi
ve stratejileri kolaylýkla ihlal edilebilmektedir.5
Dünyadaki bilgisayar ve iletiþim teknolojilerinde
yaþanan hýzlý geliþmeler karþýmýza; eðitimden
ticarete, devlet sektöründen özel sektöre,
eðlenceden alýþ-veriþe kadar birçok alanda
klasik anlayýþý deðiþtirerek, hayatýmýza yeni bir
yaþam tarzý getirmiþtir. Geliþen teknolojinin
yaygýn olarak kullanýldýðý günümüzde, bilgi
teknolojilerinin ortaya çýkardýðý yenilik ve
deðiþimleri kullanmak kadar son zamanlarda
iþlenen suçlarýn teknoloji ile paralel olarak
geliþtiðini de akýlda tutmalýyýz.6
Avrupa Birliði Tavsiye Kararý
Avrupa Birliði’nin bu konu ile ilgili olarak aldýðý
tavsiye kararýnda þu hususlar düzenlenmiþtir:
• Bilgisayarda mevcut olan kaynaða veya
herhangi bir deðere gayri meþru þekilde ulaþarak
transferini saðlamak için kasten bilgisayar
verilerine girmek, bunlarý bozmak, silmek, yok
etmek,
• Bir sahtekârlýk yapmak için kasten bilgisayar
verilerine veya programlarýna girmek, bozmak,
silmek, yok etmek,
• Bilgisayar sistemlerinin çalýþmasýný engellemek
için kasten bilgisayar verilerine veya
programlarýna girmek, bozmak, silmek, yok
etmek,
• Ticari manada yararlanmak amacý ile bir
bilgisayar programýnýn yasal sahibinin haklarýný
zarara uðratmak,
Dünyadaki bilgisayar ve iletiþim
teknolojilerinde yaþanan hýzlý
geliþmeler karþýmýza; eðitimden
ticarete, devlet sektöründen özel
sektöre, eðlenceden alýþ-veriþe
kadar birçok alanda klasik anlayýþý
deðiþtirerek, hayatýmýza yeni bir
yaþam tarzý getirmiþtir.
• Bilgisayar sistemi sorumlusunun izni
olmaksýzýn, konulmuþ olan emniyet tedbirlerini
aþmak sureti ile sisteme kasten girerek
müdahalede bulunmaktýr.
Biliþim kavramýnýn taným ve açýklanmasýnýn
akabinde aþaðýda yer alacaðý üzere öncelikle
Türk Ceza Kanununda biliþim alanýndaki suçlar
ile ilgili maddeleri, bu maddelerin gerekçeleri
ve madde yer alan suçlarýn tanýmlarý, unsurlarý
ve konu ile ilgili doktrine yer verilecektir.
5237 Sayýlý Türk Ceza Kanunu / Üçüncü
Kýsým, Onuncu Bölüm
Biliþim Alanýnda Suçlar , Biliþim
sistemine girme
“MADDE 243. - (1) Bir biliþim sisteminin
bütününe veya bir kýsmýna, hukuka aykýrý
olarak giren ve orada kalmaya devam eden
kimseye bir yýla kadar hapis veya adlî para
cezasý verilir.
(2) Yukarýdaki fýkrada tanýmlanan fiillerin
bedeli karþýlýðý yararlanýlabilen sistemler
hakkýnda iþlenmesi hâlinde, verilecek ceza
yarý oranýna kadar indirilir.
(3) Bu fiil nedeniyle sistemin içerdiði veriler
yok olur veya deðiþirse, altý aydan iki yýla
kadar hapis cezasýna hükmolunur.”
Herkes suçun faili olabilir. Suçun faili herkes
olabileceði gibi suçun maðduru da herkes
olabilir, fail ya da maðdurun sýfatý ya da görevi
suçun faali ya da maðduru olmak konusunda
herhangi bir önemi haiz deðildir.
Maddenin 1. fýkrasýna bakýldýðý zaman, hangi
sebeple olursa olsun hukuka aykýrý olarak ve
de haksýz biçimde sisteme girilmesi ve o
sistemde kalmaya devam etmeyi suç olarak
düzenlediði için genel kast suçun vuku bulmasý
açýsýndan yeterlidir. Ayrýca özel bir saikle yani
özel kastla hareket etmiþ olmasý
5 TULUM, Ýsmail. Biliþim Suçlarý ile Mücadele, Süleyman Demirel Üniversitesi, Kamu Yönetimi Bölümü, Yüksek Lisans Tezi
6 GÜRBÜZ, Özer. Biliþim Suçlarý, Türk Parlamenterler Birliði,
http://www.tpb.org.tr/tpb/index.php?option=com_content&task=view&id=399&Itemid=89
33
MAKALE
Biliþim sistemine girme
suçunun oluþabilmesi için sisteme
girmenin hukuka aykýrý olarak
gerçekleþmesi gerekmektedir.
Biliþim sisteminin sahibinin rýzasý
olmaksýzýn, ya da baþlangýçta
rýzasý bulunsa bile sisteme
girdikten sonra rýza ortadan
kalktýðý halde biliþim sitemi içinde
kalmaya devam etmekle suç
gerçekleþecektir…
gerekmemektedir. Sisteme hukuka aykýrý olarak
giren ve orada kalmaya devam eden bir
kimsenin herhangi bir baþkasýna zarar vermek
veya baþkasý ya da kendisi adýna menfaat temin
etmek veya belirli bilgileri elde etmek amacýný
taþýmasý ve bunun sonucunda bazý bilgiler elde
etmesinin suçun vukuu açýsýndan herhangi bir
önemi bulunmamaktadýr.
Suçla korunan hukuki deðer, biliþim sisteminin
güvenliðidir. Biliþim sistemine hukuka aykýrý
eriþimin engellenmesiyle sistemin maliki ya da
kullanýcýsý gibi sistemden yararlanan kimselerin
verilerinin gizliliðinin korunmasý, özel hayatýn
dokunulmazlýðý ya da kiþi veya kurumlarýn
gereksinim duyduðu, güvenlik duygusu çok
sayýda farklý türden çýkarlarý koruma altýna
alýnmaktadýr.7 Biliþim sistemi içerisinde yer alan
bilginin, sahibinin isteðine uygun olarak gizli
kalmasýnýn gerekmesi ve bu gizlilikten maddi
ya da manevi yararýnýn söz konusu bulunmasý
yeterlidir. Bu yeterliliðe baðlanan bilgi ve sýrlarýn
dokunulmazlýðýnýn ihlali suça konu olacaktýr.8
Madde metninde “Bir biliþim sisteminin
bütününe veya bir kýsmýna, hukuka aykýrý olarak
giren ve orada kalmaya devam eden”
açýklamasýný getirerek sisteme girmeyi suçun
oluþumu bakýmýndan tek baþýna yeterli
görmemekte, bu fiille birlikte sistemde kalmaya
devam etmeyi de tamamlayýcý olarak
düzenlemiþtir ki doðru olan da budur. Çünkü
bu suçun oluþumu açýsýndan kast aradýðýmýza
göre ve taksirle bu suçun oluþmasýnýn söz
konusu olamayacaðýný kabul ettiðimize göre
sisteme kusura dayanmayan herhangi bir
sebeple girmiþ olmasý tek baþýna yeterli
olmamakta, bununla birlikte sistemde kalmaya
devam eden bir hareketin de bulunmasý gerekir
ki sistemde kalmaya devam etmek ilk hareketle
birlikte alýndýðýnda suçun oluþumu açýsýndan
gerekli olan genel kastý da mündemiç olacaktýr.
Madde gerekçesinde ise “Maddenin birinci
fýkrasýnda bir biliþim sisteminin bütününe veya
bir kýsmýna, hukuka aykýrý olarak girmek veya
orada kalmaya devam etmek fiili suç hâline
getirilmiþtir.” Yer verilerek sisteme girme veya
sistemde kalmaya devam etmeyi suçun
oluþumu açýsýndan kýstas olarak kabul
etmektedir. Bu durumda gerekçedeki
maddedeki suç tanýmýndan sanki seçimlik
hareketin söz konusu olduðu gibi bir sonuca
gidilebilir ve bu hareketlerden herhangi birisinin
yapýlmasýnýn suçun oluþumu açýsýndan yeterli
olacaðý gibi bir sonuca bizi sevk edebilecektir.
Ancak kanunun madde metninde açýkça
“sisteme girme ve orada kalmaya devam etme”
þartý koþulduðundan seçimlik hareketin söz
konusu olamayacaðýný, her iki hareketin
birbirinin tamamlayýcýsý olduðu hususunun
göz ardý edilmemesi gerekmemektedir.
Biliþim sistemine girme suçunun oluþabilmesi
için sisteme girmenin hukuka aykýrý olarak
gerçekleþmesi gerekmektedir. Biliþim sisteminin
sahibinin rýzasý olmaksýzýn, ya da baþlangýçta
rýzasý bulunsa bile sisteme girdikten sonra rýza
ortadan kalktýðý halde biliþim sitemi içinde
kalmaya devam etmekle suç gerçekleþecektir…
Prensip olarak açýk bir ifade tarzýnda olmasa
bile bir kiþinin biliþim sistemine baþka birisinin
haberi olmaksýzýn girmesinde rýzasýnýn olmadýðý
varsayýlýr. Bu genel kabule aykýrý durumun
varlýðýný, bunun aksini iddia eden ispat
etmelidir. Yani fail bir biliþim sistemine sahibi
ya da zilyedinin haberi olmaksýzýn girmiþ ve
orada kalmaya devam etmiþ ise, maðdur olan,
söz konusu giriþin rýzaya dayalý olarak
gerçekleþmediðini deðil, fail, giriþin rýzaya
dayalý olarak gerçekleþtiðini ispat etmek
zorundadýr. Tabii olanýn ispatý deðil, gayri tabii
ve sýra dýþýnýn ispatý gerekmektedir.9
Sisteme hukuka aykýrý olarak girip orada
kalmaya devam etmekle suç tamamlanýr.
Açýklanan þekilde sisteme girmeye çalýþmak
veya girdikten sonra orada kalmayý
baþaramamak teþebbüs halidir.10 Failin sisteme
girdiði sýrada elektriðin kesilmesi, sistemin
kilitlenmesi vb. gibi nedenlerle failin eylemi
suçu elveriþli hareketlerle doðrudan doðruya
icraya baþlayýp girdiði sýrada elinde olmayan
nedenlerle tamamlayamadýðý durumda
hakkýnda teþebbüs hükümleri uygulanýr.11
Maddenin ikinci fýkrasýna göre ilk fýkrada
tanýmlanan fiillerin bedeli karþýlýðý
yararlanýlabilen sistemler hakkýnda iþlenmesi
failin bu suç açýsýnda daha az ceza ile
cezalandýrýlmasýný gerektirir. Birinci fýkrada
tanýmlanan fiil nedeniyle aslýnda failin kastý
bu olmamasýna raðmen sistemin içerdiði
verilerin yok olmasý veya deðiþmesi durumu
maddenin üçüncü fýkrasýnda suçun neticesi
7 MERAN, Necati. Sahtecilik Malvarlýðý Biliþim Suçlarý, Seçkin Yayýnlarý, sh. 363
8 KURT, Levent. Biliþim Suçlarý ve Türk Ceza Kanunundaki Uygulamasý, Seçkin Yayýnlarý, sh. 148
9 KURT, Levent. Biliþim Suçlarý ve Türk Ceza Kanunundaki Uygulamasý, Seçkin Yayýnlarý, sh. 156-157
10 ERDAÐ, Ali Ýhsan. http://www.ceza-bb.adalet.gov.tr/makale/100.doc
11 MERAN, Necati. Sahtecilik Malvarlýðý Biliþim Suçlarý, Seçkin Yayýnlarý, sh. 367
34
MAKALE
sebebiyle aðýrlaþmýþ bir hali olarak düzenlenmiþ
ve faile suçun temel þekline nazaran daha aðýr
bir ceza verilmesi öngörülmüþtür.12
Madde gerekçesinde “Ýkinci fýkraya göre, birinci
fýkrada tanýmlanan fiillerin bedeli karþýlýðý
yararlanýlabilen sistemler hakkýnda iþlenmesi,
bu suç açýsýndan daha az ceza ile
cezalandýrýlmayý gerektirmektedir.” Þeklinde
açýklamaya yer vermiþtir. Hem madde metninde
hem de gerekçede hangi bedeli karþýlýðý
yararlanýlabilen siteler ya da hangi nedenlerle
cezada indirim yapýlmasýný öngören düzenleme
yapýldýðý noktasýnda yeteri kadar açýklama
olmadýðýndan maddedinin yorumlanmasý
açýsýndan sýkýntý olabilecektir.
Maddenin 3. fýkrasýnda ise bu suçun netice
sebebiyle aðýrlaþtýrýlmýþ hali düzenlenmiþtir.
Nitekim gerekçede Birinci fýkrada tanýmlanan
suçun iþlenmesi nedeniyle sistemin içerdiði
verilerin yok olmasý veya deðiþmesi hâlinde
failin, suçun temel þekline nazaran daha aðýr
ceza ile cezalandýrýlmasý öngörülmüþtür. Ancak
3. fýkradaki cezanýn tatbik edilebilmesi için
failin verileri yok etmek kastýyla hareket etmemiþ
olmasý gerekmektedir. Eðer fail sistemin içerdiði
verileri yok etme veya deðiþtirme kastýyla
hareket ederse, þartlarýnýn bulunmasý halinde
244. madde kapsamýnda deðerlendirilecektir.
Suça iþtirak ve içtima açýsýndan herhangi bir
özellik arz etmemektedir. Hukuka uygunluk
sebeplerinin var olmasý halinde ise suçun
varlýðýndan bahsedilemez.
Sistemi engelleme, bozma, verileri
yok etme veya deðiþtirme
“MADDE 244. - (1) Bir biliþim sisteminin
iþleyiþini engelleyen veya bozan kiþi, bir
yýldan beþ yýla kadar hapis cezasý ile
cezalandýrýlýr.
(2) Bir biliþim sistemindeki verileri bozan,
yok eden, deðiþtiren veya eriþilmez kýlan,
sisteme veri yerleþtiren, var olan verileri
baþka bir yere gönderen kiþi, altý aydan üç
yýla kadar hapis cezasý ile cezalandýrýlýr.
(3) Bu fiillerin bir banka veya kredi
kurumuna ya da bir kamu kurum veya
kuruluþuna ait biliþim sistemi üzerinde
iþlenmesi halinde, verilecek ceza yarý
oranýnda artýrýlýr.
(4) Yukarýdaki fýkralarda tanýmlanan fiillerin
iþlenmesi suretiyle kiþinin kendisinin veya
baþkasýnýn yararýna haksýz bir çýkar
saðlamasýnýn baþka bir suç oluþturmamasý
hâlinde, iki yýldan altý yýla kadar hapis ve
beþbin güne kadar adlî para cezasýna
hükmolunur.”
Seçimlik hareketli bir suç düzenleyen ve biliþim
sisteminin kendisini içindeki verilerden daha
önemli sayan maddeye göre suçun maddi
unsuru birinci fýkrada hüküm altýna alýnan
durumda bir biliþim sisteminin iþleyiþini
engellemek veya bozmak ikinci fýkraya göre
ise bir biliþim sistemindeki verileri bozmak,
yok etmek, deðiþtirmek veya eriþilmez kýlmak,
sisteme veri yerleþtirmek ve var olan verileri
baþka bir yere göndermektir.13
Burada korunan hukuki
menfaat deðiþmekle birlikte
sistemin üzerinde ya da
içerisindeki bilgilerin üzerinde hak
sahibi olan kiþinin yazýlým, bilimsel
çalýþmalar vs. gibi haklarýn
korunmasý, en geniþ anlamýyla
mülkiyet hakkýnýn korunmasýdýr.
Maddenin 1. ve 2. fýkrasýnda bir biliþim
sisteminin iþleyiþini engelleme, bozma, sisteme
hukuka aykýrý olarak veri yerleþtirme, var olan
verileri baþka bir yere gönderme, eriþilmez
kýlma, deðiþtirme ve yok etme fiilleri suç olarak
tanýmlanmýþtýr. Üçüncü fýkrada ise fiillerin bir
banka veya kredi kurumuna ya da bir kamu
kurum veya kuruluþuna ait biliþim sistemi
üzerinde iþlenmesini düzenlemiþtir. Burada
korunan hukuki menfaat deðiþmekle birlikte
sistemin üzerinde ya da içerisindeki bilgilerin
üzerinde hak sahibi olan kiþinin yazýlým, bilimsel
çalýþmalar vs. gibi haklarýn korunmasý, en geniþ
anlamýyla mülkiyet hakkýnýn korunmasýdýr.
Aslýnda 244. madde baþta olmak üzere biliþim
alanýndaki suçlarýn düzenlenmesinde Avrupa
Siber Suç Sözleþmesinin büyük etkisi
bulunmaktadýr. Sözleþmenin 4. maddesinde
“Her bir taraf devlet, bir kimsenin bilgisayar
verisine hakký olmadýðý halde bilerek ve
isteyerek zarar verme, silme, bozma ve
deðiþtirme ya da ortadan kaldýrma fiillerini suç
olarak düzenlemek üzere gerekli düzenlemeleri
yapmak ve gerekli diðer önlemleri almalýdýr.”,
yine 5. maddesinde “her bir taraf devlet veri
yükleyerek, aktararak, zarar vererek, silerek,
bozarak, deðiþtirerek veya müdahale ederek
bilgisayar sisteminin kullanýmýnda hakký
olmadýðý halde bilerek ve isteyerek bilgisayar
sisteminin çalýþmasýný sekteye uðratma fiilini
ulusal kanunlarýnda suç olarak düzenlemeli
ve gerekli diðer düzenlemeleri yapmalýdýr.”
Ýbarelerine yer vermiþtir.
Bu maddenin koruduðu hukuki yarar esas
itibariyle mülkiyet hakkýdýr. Ancak mülkiyet
hakkýnýn söz konusu olmadýðý zamanlarda
zilyet olanýn ya da normal þartlarda eriþim
hakkýna sahip olanlarýn haklarýnýn korunmasý
amaçlanmaktadýr.
12 ERDAÐ, Ali Ýhsan. http://www.ceza-bb.adalet.gov.tr/makale/100.doc
13 ERDAÐ, Ali Ýhsan. http://www.ceza-bb.adalet.gov.tr/makale/100.doc
35
MAKALE
Baþkasýna ait bir banka veya
kredi kartýnýn, her ne suretle olursa
olsun ele geçirilmesinden sonra,
sahibinin rýzasý bulunmaksýzýn
kullanýlmasý veya kullandýrttýrýlmasý
ve bu suretle failin kendisine veya
baþkasýna haksýz yarar saðlamasý
banka veya kredi kartlarýnýn
kötüye kulanýlmasý suçunu
oluþturur.
Biliþim sisteminin iþleyiþinin engellenmesi
halinde sistemin bozulmasý söz konusu olmayýp
normalde yerine getirdiði fonksiyonlarý ifa
etmesi engellenmektedir. Biliþim sisteminin
bozulmasý halinde ise, tamamýyla çalýþamaz
haline gelmesi söz konusudur.
Suçun iþlenmesi noktasýnda doðrudan kastýn
söz konusu olmaktadýr. Þekli suç tipine giren
bu suç hareketin yapýlmasý ile tamamlanýr.
Ancak suçu iþlemek için elveriþli hareketlerle
icra hareketlerine baþlayýp da failin elinde
olmayan nedenlerle hareketlerini
tamamlayamamasý durumunda teþebbüsün
uygulanmasý ihtimalinden bahsedilebilir. Ýþtirak
ve içtima hükümlerinin uygulanmasý açýsýndan
da herhangi bir özellik arz etmemekte, þartlarýn
mevcudiyeti halinde uygulanabilecektir.
Kanun koyucu, zarar sonucunun meydana
gelmesini madde metninde açýkça aramamýþ
olduðundan ve seçimlik hareketlerden birinin
gerçekleþtirilmesi suçun oluþmasý bakýmýndan
yeterli görüldüðünden suçun þekli (neticesiz)
suç niteliðini taþýdýðýný söylemek olanaklýdýr.
Suçun sonucu hareketten ayrýlmaktadýr.
Hareketle birlikte sonuç da meydana
geldiðinden, yani hareket ve sonuç yer ve
zaman bakýmýndan birbirinden ayrýlmadýðýndan
bu tür suçlara “neticesiz” suçlar da
denilebilmektedir.14
Dördüncü fýkrada ise ilk iki fýkrada tanýmlanan
fiillerin iþlenmesi suretiyle kiþinin kendisinin
veya baþkasýnýn yararýna haksýz bir çýkar
saðlamasý daha aðýr bir ceza ile
yaptýrýmlandýrýlmaktadýr. Ancak bu fýkra
hükmüne dayanarak ceza verilebilmesi için
fiilin daha aðýr cezayý gerektiren baþka bir suç
oluþturmamasý gerekir.15
Banka veya kredi kartlarýnýn kötüye
kullanýlmasý
“MADDE 245. - (1) Baþkasýna ait bir banka
veya kredi kartýný, her ne suretle olursa
olsun ele geçiren veya elinde bulunduran
kimse, kart sahibinin veya kartýn kendisine
verilmesi gereken kiþinin rýzasý olmaksýzýn
bunu kullanarak veya kullandýrtarak
kendisine veya baþkasýna yarar saðlarsa,
üç yýldan altý yýla kadar hapis cezasý ve adlî
para cezasý ile cezalandýrýlýr.
(2) Sahte oluþturulan veya üzerinde
sahtecilik yapýlan bir banka veya kredi
kartýný kullanmak suretiyle kendisine veya
baþkasýna yarar saðlayan kiþi, fiil daha aðýr
cezayý gerektiren baþka bir suç
oluþturmadýðý takdirde, dört yýldan yedi
yýla kadar hapis cezasý ile cezalandýrýlýr.”
Suçun faili herkes olabileceði gibi suçun
maðduru da biliþim sistemindeki verilere
herhangi bir engel olmadan ulaþýlmasýnda ya
da verilerin kullanýmýnda yararý bulunan herkes
olabilir.
Banka kartý, kullanýcýsýna, bankanýn
müþterilerinin kullanýmýna sunduðu sisteme
sadece kendince bilinen bir þifre yardýmýyla
girerek banka çalýþanlarýnýn yardýmýna muhtaç
olmaksýzýn kendi banka hesabý üzerinde
tasarrufta bulunma imkâný veren bir araçtýr.
Kredi kartý ise kullanýcýsýna banka ile arasýnda
varýlmýþ bir sözleþmeye dayanarak bankanýn
kendine sunduðu kredi olanaklarýndan
yararlanma imkâný vermektedir.16
Banka veya kredi kartlarýný kötüye kullanmak
suçunu düzenleyen madde gerekçesinde, bu
suçun aslýnda hýrsýzlýk, dolandýrýcýlýk, güveni
kötüye kullanma ve sahtecilik suçlarýnýn
özelliklerini içinde barýndýrdýðý belirtildiðinden
tüm bu suçlarýn koruduðu hukuki yarar bu
suçun da hukuki yararý olacaktýr. Hýrsýzlýk
suçunda korunan hukuki yarar zilyetlik,
dolandýrýcýlýk suçunda kiþilerin iyi niyetleri,
inancý kötüye kullanma suçunda mülkiyet,
sahtecilik suçunda ise belgelere duyulan güven
duygusu korunan hukuki deðerdir.17
Madde gerekçesinde, suçu oluþturan hareketler
iki baþlýkta toplanmýþtýr:
• Baþkasýna ait bir banka veya kredi kartýnýn,
her ne suretle olursa olsun ele geçirilmesinden
sonra, sahibinin rýzasý bulunmaksýzýn
kullanýlmasý veya kullandýrttýrýlmasý ve bu suretle
failin kendisine veya baþkasýna haksýz yarar
saðlamasý.
• Ayný fiilin, ayný koþullarla sahibine verilmesi
gereken bir banka veya kredi kartýnýn bunu
elinde bulunduran kimse tarafýndan
kullanýlmasý veya kullandýrttýrýlmasý; söz gelimi
kartý sahibine vermekle görevli banka
memurunun kartý kendi veya baþkasý yararýna
kullanmasý
Baþkasýna ait banka veya kredi kartýnýn her ne
surette olursa olsun ele geçirilmesinden sonra,
sahibinin rýzasý bulunmaksýzýn kullanýlmasý
14 MERAN, Necati. Sahtecilik Malvarlýðý Biliþim Suçlarý, Seçkin Yayýnlarý, sh. 372
15 ERDAÐ, Ali Ýhsan. http://www.ceza-bb.adalet.gov.tr/makale/100.doc
16 ERDAÐ, Ali Ýhsan. http://www.ceza-bb.adalet.gov.tr/makale/100.doc
17 KURT, Levent. Biliþim Suçlarý ve Türk Ceza Kanunundaki Uygulamasý, Seçkin Yayýnlarý, sh. 177-178
36
MAKALE
veya kullandýrýlmasý ve suretle failin kendisine
ya da baþkasýna haksýz yarar saðlamasýyla suç
oluþur… Öngörülen suçun oluþmasý için kart
sahibinin veya kartýn kendisine verilmesi gereken
kiþinin rýzasý olmaksýzýn bunun kullanýlmasý
veya kullandýrýlmasý suretiyle failin kendisine
veya baþkasýna yarar saðlamýþ olmasý gerekir.
Araþtýrýlmasý gereken konu kart sahibinin veya
kartýn kendisine verilmesi gereken kiþinin, kartýn
kullanýlmasý veya kullandýrýlmasý ile saðlanan
yarara iliþkin “rýzasý”nýn bulunmasý gerekir.
Rýza suçun iþlendiði anda bulunmasý gerekir.
Sonradan saðlanan veya alýnan rýza suçu
ortadan kaldýrmaz.18
Kanun maddesinin tanýmý ile banka veya kredi
kartlarýnýn kullanýlmasý suçu genel kasýtla
iþlenebilen bir suçtur. Yani bu suçlarý iþlerken
iradesiyle bilerek ve isteyerek fiilini
gerçekleþtirmesi gerekmektedir. Yaptýðý fiilin
suç olarak düzenlendiðini bilmesi þart deðildir.
Kanun bu suç için failin özel bir saik gütmesini
veya özel bir amaç taþýmasýný aramamýþ, genel
olarak bir suç iþleme iradesinin varlýðýný yeterli
görmüþtür. Bu suç için failin bilerek ve isteyerek
fiili gerçekleþtirmiþ olduðunun belirlenmesi
cezalandýrýlabilmesi için yeterli olacaktýr.19
Suça iþtirak ve içtima açýsýndan herhangi bir
özellik arz etmemektedir. Hukuka uygunluk
sebeplerinin var olmasý halinde ise suçun
varlýðýndan bahsedilemez.
Tüzel kiþiler hakkýnda güvenlik tedbiri
uygulanmasý
MADDE 246. - (1) Bu bölümde yer alan
suçlarýn iþlenmesi suretiyle yararýna haksýz
menfaat saðlanan tüzel kiþiler hakkýnda
bunlara özgü güvenlik tedbirlerine
hükmolunur.
765 Sayýlý eski Türk Ceza Kanunumuzda
böyle bir düzenleme yer almamakta, ilk
defa 5237 Sayýlý Türk Ceza Kanununda
düzenlenmiþtir. Tüzel kiþiler hakkýnda
güvenlik tedbirlerine hükmedilmesi 5237
Sayýlý Türk Ceza Kanununun 60.
maddesinde þu þekilde düzenlenmiþtir.
“(1) Bir kamu kurumunun verdiði izne
dayalý olarak faaliyette bulunan özel hukuk
tüzel kiþisinin organ veya temsilcilerinin
iþtirakiyle ve bu iznin verdiði yetkinin kötüye
kullanýlmasý suretiyle tüzel kiþi yararýna
iþlenen kasýtlý suçlardan mahkûmiyet
hâlinde, iznin iptaline karar verilir.
(2) Müsadere hükümleri, yararýna iþlenen
suçlarda özel hukuk tüzel kiþileri hakkýnda
da uygulanýr.
(3) Yukarýdaki fýkralar hükümlerinin
uygulanmasýnýn iþlenen fiile nazaran daha
aðýr sonuçlar ortaya çýkarabileceði
durumlarda, hâkim bu tedbirlere
hükmetmeyebilir.
(4) Bu madde hükümleri kanunun ayrýca
belirttiði hâllerde uygulanýr.”
60. maddede öngörülen ilk güvenlik tedbiri,
faaliyet izninin iptalidir. Bunun için ilk koþul
özel hukuk kiþisine belirli bir faaliyette
bulunabilmesine iliþkin bir kamu kurumunca
verilen bir iznin varlýðýdýr. Ýkinci koþul ise bu
iznin saðladýðý yetkinin kötüye kullanýlmasý
suretiyle tüzel kiþi yararýna kasýtlý bir suç
iþlenilmesidir. Dikkat edilmelidir ki, burada söz
konusu olan suç, tüzel kiþi yararýna iþlenmiþ
herhangi bir suç deðildir. Ýþlenen suçla, verilen
iznin kullanýlmasý arasýnda nedensellik baðý
olmalýdýr. Ayrýca, özel hukuk tüzel kiþinin organ
veya temsilcilerinin bu suçun iþlenmesine iþtirak
etmesi gerekir.20
Öngörülen suçun oluþmasý için
kart sahibinin veya kartýn
kendisine verilmesi gereken kiþinin
rýzasý olmaksýzýn bunun
kullanýlmasý veya kullandýrýlmasý
suretiyle failin kendisine veya
baþkasýna yarar saðlamýþ olmasý
gerekir. Araþtýrýlmasý gereken konu
kart sahibinin veya kartýn
kendisine verilmesi gereken kiþinin,
kartýn kullanýlmasý veya
kullandýrýlmasý ile saðlanan yarara
iliþkin “rýzasý”nýn bulunmasý
gerekir. Rýza suçun iþlendiði anda
bulunmasý gerekir. Sonradan
saðlanan veya alýnan rýza suçu
ortadan kaldýrmaz.
Bazý Ülkelerdeki Biliþim Suçlarýna
Ýliþkin Düzenlemeler
Biliþim suçlarý alanýndaki son yasal düzenleme
23 Aralýk 1993 tarihinde 547 sayýlý kanun ile
yapýldý. Meclis, 1993 Temmuzunda tasarýyý
kabul etti ve Aðustos ayý baþýnda Senato'ya
sundu. 14 Aralýk 1993'teki oturumda kabul
edilen tasarý, 23 Aralýk 1993 tarihli ve 547
sayýlý yasa haline geldi.
Olgun DEÐÝRMENCÝ, “Biliþim Suçlarý” konulu
yüksek lisans tezinde çeþitli ülkelerdeki biliþim
suçlarýný ayrýntýlý olarak incelemiþtir. Burada
sadece örnek olmasý açýsýndan ABD; Ýngiltere,
Ýrlanda ve Almanya’ki biliþim suçlarý ile ilgili
düzenlemelere kýsaca deðinilecektir.21
ABD'de biliþim suçlarý ile ilgili düzenlemeler
eyalet düzeyinde baþlamýþtýr. 1984 yýlýnda
biliþim suçlan ile ilgili federal alanda yapýlan
ilk düzenleme olan "Counterfeit Access Device
and Computer Fraud and Abuse Act" yürürlüðe
girdiðinde 47 eyalette biliþim suçlarý ile ilgili
düzenlemeler bulunmaktaydý.
Ýngiltere, ABD gibi biliþim suçlarýný ceza
kanunlarýnda yapacaðý deðiþikliklerle hüküm
altýna almak yerine, ihdas ettiði özel bir kanunla
düzenleyen ülkeler arasýndadýr. Ýngiltere'de
18 MERAN, Necati. Sahtecilik Malvarlýðý Biliþim Suçlarý, Seçkin Yayýnlarý, sh. 380
19 KURT, Levent. Biliþim Suçlarý ve Türk Ceza Kanunundaki Uygulamasý, Seçkin Yayýnlarý, sh. 195
20 MERAN, Necati. Sahtecilik Malvarlýðý Biliþim Suçlarý, Seçkin Yayýnlarý, sh. 219
21 DEÐÝRMENCÝ, Olgun. Biliþim Suçlarý, Marmara Üniversitesi, Kamu Hukuku Bilim Dalý, yüksek lisans tezi, 2002
37
MAKALE
Bir an için Türkiye’deki teorik
düzenlemelerin biliþim alanýndaki
ihtiyaçlara cevap verdiðini kabul
etsek dahi, biliþim alanýnda uzman
hâkim veya hukukçu eksikliðinin
olduðu, biliþim alanýnda ihtisas
mahkemelerinin mevcut olmadýðý
ve dava dosyalarýnýn nihayete
ermesinin tamamen bilirkiþi
raporlarý üzerinden olduðu
hususlarýnýn göz önünde
bulundurularak biliþim hukuku ve
yargýlamasýnýn saðlýklý bir þekilde
yapýlmasý için alt yapý desteðinin
ve imkanýnýn saðlanmasý
gerekmektedir.
biliþim suçlarýný; 29 Aðustos 1990 tarihinde
yürürlüðe giren 29 Haziran 1990 tarihli
"Computer Misuse Act" düzenleme altýna
almaktadýr.
Ýrlanda'da, Ýngiltere örneðinde olduðu gibi
özel bir biliþim suçlarý yasasý bulunmamaktadýr.
Ancak Ýrlanda, biliþim suçlarýný ceza kanununun
sistematiði içinde yaptýðý eklemelerle
düzenlemeyi tercih etmemiþ, 1991 yýlýnda
çýkarýlan "Criminal Damage Act" içinde yer alan
hükümlerle bu alana düzenleme getirmiþtir.
Almanya'da; biliþim sistemleri korunan hangi
hukuki yararda araç görevi görmekteyse, suç
tipi biliþim sistemleri boyutu göz önünde
bulundurularak, söz konusu suçlarýn
düzenlendikleri fasýllarda yer alýr. Biliþim
sistemlerine karþý nas-ý ýzrar fiilini suç olarak
düzenleyen 303a maddesinin; nas-ý ýzrar
suçunu düzenleyen fasýlda yer almasý konunun
anlaþýlabilmesi için çarpýcý bir örnektir.
Sonuç
Sonuç olarak bir an için Türkiye’deki teorik
düzenlemelerin biliþim alanýndaki ihtiyaçlara
cevap verdiðini kabul etsek dahi, biliþim
alanýnda uzman hâkim veya hukukçu
eksikliðinin olduðu, biliþim alanýnda ihtisas
mahkemelerinin mevcut olmadýðý ve dava
dosyalarýnýn nihayete ermesinin tamamen
bilirkiþi raporlarý üzerinden olduðu hususlarýnýn
göz önünde bulundurularak biliþim hukuku
ve yargýlamasýnýn saðlýklý bir þekilde yapýlmasý
için alt yapý desteðinin ve imkanýnýn saðlanmasý
gerekmektedir.
KAYNAKÇA
1. DEÐÝRMENCÝ, Olgun. Biliþim Suçlarý, Marmara Üniversitesi, Kamu Hukuku Bilim Dalý, yüksek lisans tezi,
2002
2. DÜLGER, Murat Volkan. Biliþim Suçlarý, Seçkin Yayýncýlýk
3. ERDAÐ, Ali Ýhsan. http://www.ceza-bb.adalet.gov.tr/makale/100.doc
4. GÜRBÜZ, Özer. Biliþim Suçlarý, Türk Parlamenterler Birliði,
http://www.tpb.org.tr/tpb/index.php?option=com_content&task=view&id=399&Itemid=89
5. KARAGÜLMEZ, Ali. Biliþim Suçlarý ve Soruþturma ve Kovuþturma Evreleri, Seçkin Yayýnlarý
6. KURT, Levent. Biliþim Suçlarý ve Türk Ceza Kanunundaki Uygulamasý, Seçkin Yayýnlarý
7. MERAN, Necati. Sahtecilik Malvarlýðý Biliþim Suçlarý, Seçkin Yayýnlarý
8. ÖZEL, Cevat. Biliþim-Ýnternet Suçlarý, http://www.hukukcu.com/bilimsel/kitaplar/
9. TULUM, Ýsmail. Biliþim Suçlarý ile Mücadele, Süleyman Demirel Üniversitesi, Kamu Yönetimi Bölümü,
Yüksek Lisans Tezi
38
MAKALE
BANKALARDA YÖNETÝM SORUNLARININ ÇÖZÜMÜNDE
KURUMSAL YÖNETÝMÝN ROLÜ
Bugüne kadar gerek akademik çevrelerde, gerekse iþ çevrelerinde kurumsal yönetimin
önemine iliþkin birçok ampirik çalýþma yayýnlanmýþtýr. Çalýþmalarda elde edilen ortak bulgularda
kurumsal yönetim, þirketlere düþük maliyetli fon bulmada, þirketlerin deðerlerinin artmasýnda
ve paydaþlarla iliþkilerin güçlenmesinde katkýlar saðladýðý gözlenmektedir.
1. Giriþ
1980’li yýllardan itibaren, piyasalarýn
serbestleþmesine yönelik atýlan adýmlar,
uluslararasý piyasalarda fon akýmýný
hýzlandýrýrken, küresel riskleri de beraberinde
getirmiþtir. Bu süreçte ortaya çýkan krizler,
uluslararasý piyasalarda oluþan güvensizliði de
getirmiþtir. Özellikle 1997 yýlýnda Asya krizinden
önemli ölçüde etkilenen, Tayland, Endonezya,
Güney Kore, Malezya, Filipinler ve Singapur
gibi ülkelerde krizin derinleþmesinde kurumsal
yönetim ve denetim mekanizmalarýndaki
eksikliðin önemli rol oynadýðý gösterilmektedir.
Küresel düzeyde artan kriz riski, þirket yönetim
yapýlarýnýn krizlere karþý güçlendirilmesi
görüþünü aðýrlýk kazanmýþtýr. Þirketlerin,
kurumsal yapýlarýnýn güçlendirilmesine yönelik
doðan ihtiyaç, kurumsal yönetim kavramýnýn
tartýþýlmaya baþlanmasýný saðlamýþtýr. Bu
çerçevede kurumsal yönetimi tanýmlamak
gerekirse, þirketlerin kurumsal yapýlarýnýn
paydaþlarý içine alacak þekilde hukuki
çerçevesinin düzenlenmesidir.
Bugüne kadar gerek akademik çevrelerde,
gerekse iþ çevrelerinde kurumsal yönetimin
önemine iliþkin birçok ampirik çalýþma
yayýnlanmýþtýr. Çalýþmalarda elde edilen ortak
bulgularda kurumsal yönetim, þirketlere düþük
maliyetli fon bulmada, þirketlerin deðerlerinin
artmasýnda ve paydaþlarla iliþkilerin
güçlenmesinde katkýlar saðladýðý
gözlenmektedir. Özellikle iyi yönetim
sonucunda tüm þirketler düzeyinde elde
edilecek baþarýnýn ekonomik sonuçlarý istihdam,
büyüme ve ülke risklerinin azalmasý olarak
göstermektedir.
2. Kurumsal Yönetimin Ortaya Çýkýþý
ve Geliþimi
Dünyada Enron ile baþlayan, Worldcom ve
Parmalat ile devam eden þirket skandallarý
sonucunda artan yatýrýmcý riskleri nedeniyle
birçok uluslararasý kuruluþun bir dizi önlemler
almasýný saðlamýþtýr. 1999 yýlýnda OECD
Bakanlar Kurulu tarafýndan hazýrlanan
Kurumsal Yönetim Ýlkeleri, yatýrýmcý haklarýnýn
korunmasý, þeffaflýk ve hissedarlarýn eþit
muamele görmesine yönelik bir dizi
düzenlemeleri içermektedir. OECD’nin açýkladýðý
ilkelerin temel özelliði, öncelikle halka açýk
þirketler olmak üzere tüm þirketlere yönelik
baðlayýcýlýðý olmayan tavsiye niteliðinde kararlar
olmasýdýr. Bu durum baþta ABD olmak üzere
birçok geliþmiþ ve geliþmekte olan ülke sermaye
piyasalarýnda köklü deðiþimleri de beraberinde
getirmiþtir.
Kurumsal yönetim alanýnda yapýlan ve tüm
dünyanýn ilgisini uyandýran diðer bir önemli
düzenleme Sarbanes-Oxley yasasýdýr. Þirketlerin
finansal raporlamalarý üzerindeki kontrollerin
iyileþtirilmesini amaçlayan ve ayný zamanda
etkin kurumsal yönetimi desteklemek amacýyla
halka açýk þirketler de Yatýrýmcýyý Koruma Yasasý
olarak tanýmlanan Sarbanes-Oxley Yasasý,
ABD’deki borsalarda iþlem gören halka açýk
þirketlerin tamamýný kapsayacak þekilde 30
Temmuz 2002’den itibaren uygulanmaya
baþlanmýþtýr. Söz konusu yasa, bugüne kadar
yatýrýmcýlarýn korunmasýna yönelik yapýlan
oldukça kapsamlý olmasý nedeniyle birçok ülke
ULUSLARARASI SKANDALLAR
Skandalýn Geliþimi
Þirketin Konumu
Þirket
Enron
Worldcom
Global Crossing
Adelphia Com.
Xerox
Tyco International
Dýck Grasso
Us Technologýes
Yukos
SK Group
Hyundai
Ahold
Parmalat
Ülke
ABD
ABD
ABD
ABD
ABD
ABD
ABD
ABD
Rusya
G. Kore
G.Kore
Hollanda
Ýtalya
Sektör
Enerji
Telekom
Telekom
Enerji
Otomotiv
Tarih
2001
2001
Maliyeti
80 milyar dolar
3.8 Milyar dolar
2002
2002
2003
2002
2003
2004
2007
2002
2003
14.5 milyar Euro
600 milyon Euro
667 milyon dolar
500 milyon dolar
14.5 Milyar Euro
Dr. A. Kadir Tuna
Ýstanbul Üniversitesi
Ýktisat Fakültesi
Bankacýlýk Araþtýrma Merkezi
39
MAKALE
Ýngiltere’de 1970’li yýllarda
bankacýlýk sektöründe baþlayan
deregülasyon baþta ABD olmak
üzere birçok batý Avrupa ülkesine
yayýlýrken devletin bankacýlýk
üzerindeki düzenlemedeki rolünün
giderek zayýflamasýna neden
olmuþtur.1 Ancak bankacýlýk
sisteminde “býrakýnýz yapsýnlar,
býrakýnýz geçsinler” düþüncesine
karþýn, yaþanan bankacýlýk krizleri
“Devlet bankacýlýk üzerinde nasýl
bir rol oynamalý?” sorusunun
sýklýkla sorulmaya baþlanmasýný
saðlamýþtýr.
sermaye piyasasý hukukuna referans
oluþturmuþtur.
Bu geliþmeler karþýsýnda günümüzde kurumsal
yatýrýmcýlar, öncelikle þirketlerin güçlü kurumsal
yönetim yapýsýna sahip olup olmadýklarýna
bakmaktadýr. Bu nedenle kurumsal
yatýrýmcýlarýn, ellerindeki büyük hacimli fonlarýný
sistemik risklerin düþük olduðu bölgelerde
deðerlendirme isteklerinde temel ölçüt
kurumsal altyapýsý güçlü bölgeler olmaktadýr.
Nitekim dünyanýn en büyük kurumsal
yatýrýmcýlarý arasýnda bulunan ABD’nin en
büyük emeklilik fonu konumundaki Kaliforniya
Kamu Çalýþanlarý Emeklilik Sistemi “CalPERS”,
yatýrým yapýlabilir geliþmekte olan ülke
seçiminde, “þeffaflýk”, “siyasi istikrar”, “yasal
altyapý” ve “yatýrýmcýlarýn korunmasý”na iliþkin
kriterleri dikkate almaktadýr.
Bu çerçevede, piyasa aktörlerinin beklentisi
uluslararasý fonlarýn güven içinde tüm dünyada
hareketini saðlayacak bir yapýnýn tesisidir. Bu
nedenle baþta Dünya Bankasý ve Uluslararasý
Para Fonu(IMF) olmak üzere bazý uluslararasý
kuruluþlar tarafýndan, güçlü piyasa altyapýsýnýn
oluþturulmasýna imkân saðlayacak ilkeler
açýklanmýþtýr. Bu yapýnýn, Makroekonomik
Politikalar, Þeffaflýk, Kurumsal Piyasa Alt Yapýsý,
Finansal Düzenleme ve Denetim olmak üzere
beþ temel unsuru bulunmaktadýr. Bu kapsamda
bankalar için sermaye yeterliliði gibi koruyucu
düzenlemeler ve yatýrýmcýlarýn aydýnlatýlmasý
amacýyla þirket mali tablo ve bilgilerin
kamuoyuna açýklanmasýna yönelik
düzenlemeler bulunmaktadýr.
3. Bankacýlýk Sisteminin
Düzenlenmesi ve Denetimi
Ýngiltere’de 1970’li yýllarda bankacýlýk
sektöründe baþlayan deregülasyon baþta ABD
olmak üzere birçok batý Avrupa ülkesine
yayýlýrken devletin bankacýlýk üzerindeki
düzenlemedeki rolünün giderek zayýflamasýna
neden olmuþtur.1 Ancak bankacýlýk sisteminde
“býrakýnýz yapsýnlar, býrakýnýz geçsinler”
düþüncesine karþýn, yaþanan bankacýlýk krizleri
“Devlet bankacýlýk üzerinde nasýl bir rol
oynamalý?” sorusunun sýklýkla sorulmaya
baþlanmasýný saðlamýþtýr. Tartýþmanýn odaðýnda
bulunan bankalarýn düzenlenmemiþ olmasý
durumunda sistemdeki herhangi bir paniðin
bankalardan kaçýþýn müdafaasýný zorlaþtýracaðý
görüþü bulunmaktadýr. Mevduat sahiplerinin
kaçýþ kararý ve kaçýþlarýn ayný anda olmasýnýn
BANKACILIK KRÝZLERÝNÝN MALÝYETÝ
Maliyeti
Ülke
Kapsam
%GSYH $Milyar
EJapan, 1990s
960$
Kötü Krediler, Emlak Fiyatlarý
24
China, 1990s
428$
4 Büyük Kamu Bankasý Ýflasý
47
U.S., 1984-1991
180$
1400 TKM ve 1300 Bankanýn Ýflasý
3
Güney Kore, 199790$
Bankalarýn Yeni Yapýlanmasý
28
Endonezya, 199783$
83 Bankanýn Kapanmasý
55
Meksika, 199581$
20 Bankanýn Sermayesinin Güçlendirilmesi 19
Türkiye, 200054$
21 Bankanýn Kurtarýlmasý
31
Arjantin, 1980-1982
46$
70 Kurumun Kapatýlmasý
55
Tayland, 199739$
Bankacýlýk Sektörü
35
Ýspanya, 1977-1985
28$
20 Bankanýn Kamulaþtýrýlmasý
17
Rusya, 1988-1999
15$
720 bankanýn Kapatýlmasý
6
Ýsveç, 1991-1994
15$
5 Bankanýn Kurtarýlmasý
4
14$
Malezya, 1997Bankacýlýk Sektörü
16
14$
Venezüella, 1994
Ödeme Güçlüðü Çeken Bankalar
20
10$
Fransa, 1994-1995
Credit Lyonnais
0.7
Kaynak:
Phippe Jorion, Value At Risk, McGraw Hill, Third Edition, 2007, s.35.
diðer mevduat sahiplerini, hissedarlarý ve
kreditörleri negatif þekilde etkileyeceðine dikkat
çekilmektedir.2
Ýdeal düzenlemenin nasýl olmasý gerektiði
konusundan tam bir mutabakat bulunmamasý
raðmen finansal hizmetler kapsamýnda
yapýlacak düzenlemelerin mevduat sahibini
korumaya yönelik olmasý gerektiði
savunulmaktadýr. Bu görüþü destekleyen
yaklaþýmlarýn temelinde finansal piyasalarda
ürün ve hizmetlerin giderek karmaþýk hale
gelmesi ve artan rekabet ile birlikte piyasa
katýlýmcýlarýnýn karþý karþýya olduðu risklerinin
giderek artmasý gösterilmektedir. Küresel
ekonomide yaþanan istikrarsýzlýklarýn finansal
sistemde ortaya çýkardýðý belirsizlik ve güven
eksikliðinin ekonomideki kaynaklarýn etkin
þekilde daðýlýmýný sýnýrlandýrýcý etkiye neden
olmakta ve fon aktarýmlarýnýn etkin iþleyiþini
sýnýrlanmaktadýr. Bununla birlikte, bankacýlýk
sistemindeki düzenlemenin dengeli ve sýnýrlý
olmasý gerektiði ifade edilmektedir. Bunun için
üç gerekli koþul þu þekilde sýralamaktadýr:3
1. Politikadan baðýmsýz kurumlarýn
gözetiminde olmalý,
2. Para politikasý ile bankacýlýk düzenleme
ve denetimi arasýndaki uygun koordinasyona
izin verilmeli,
3. Sistemik riskleri önlemeye imkan verecek
zamanýnda ve etkin olmasý saðlanmalýdýr.
4. Bankalarda Kurumsal Yönetim
Kurumsal yönetime bankalar açýsýndan
bakýldýðýnda ayrý bir önem arz etmektedir.
Bankalarýn ekonomideki finansal aracýlýk rolü
1 Peter Rose, Commercial Bank Management, Graw Hill, New York, 2002, s.45.
2 Lawrence H. White, The Theory of Monetary Institution, Blackwell, 1999, s.121-123.
3 Charles Goodhart, “The Organizational Structure of Banking Structure”, Financial Stability and Central Banks, Routledlge, London, 2001,
s.101.
40
MAKALE
ve mevduat toplama imtiyazýna sahip olmalarý,
kurumsal yönetimi bankalar açýsýndan daha
önemli hale getirmektedir. Bankalarda kurumsal
yönetim ihtiyacý iki nedenden ortaya
çýkabilmektedir. Bunlar, hâkim hissedarlarýn
banka kaynaklarýný kullanarak bankayý zarara
uðratmalarý ya da kötü yönetim nedeniyle iç
denetim ve risk yönetiminden kaynaklanan
riskli iþlemlerin ortaya çýkmasý þeklindedir.
Bu geliþmeler, Basel Komite’yi bankalarýn
risklerini iyi yönetmeleri konusunda tedbirler
almaya yönelik bir dizi öneriler sunmaya itmiþtir.
Basel Komite 1999 yýlýnda OECD’nin ilkelerinin
temel alýndýðý “Bankalarda Kurumsal Yönetim”
baþlýðýný taþýyan dokümaný yayýnlamýþtýr. Bu
dokümanýnda risk yönetiminin yönetim
kurulundan baþlayarak bankalarýn en küçük
birimine kadar uzanan bir risk yönetim
kültürünün oluþturulmasýnýn gerekliliðinin altý
çizilmektedir. Basel Komite, yönetim kurullarýnýn
etkin risk yönetimi ve kurumsal yönetimin
yerleþmesinden birinci dereceden sorumlu
olduðu ifade etmektedir.
Basel Komite, bankalarda etkin kurumsal
yönetimde iki noktaya odaklanmaktadýr. Birinci
olarak ülke gözetim ve denetim otoritelerinin
bankalarda etkin kurumsal yönetimin
saðlanmasýndan ve denetiminden sorumlu
tutmaktadýr. Bunun için gözetim ve denetim
otoritelerinden beklenen bu yapýnýn tesisi için
bankalara yol gösterici dokümanlarýn
yayýnlanmasý ve sonuçlarýnýn izlenmesini
önermektedir. Ýkinci olarak Komite bankalarda
etkin kurumsal yönetimin nasýl
gerçekleþtirileceðine iliþkin düzenlemelere
odaklanmaktadýr.
5. Bankalarda Yönetim Sorunlarýnýn
Nedenleri
Bankalarda yönetim sorunlarý, opak yapý ve
hissedarlýk yapýsý olmak üzere iki temel
nedenden kaynaklanmaktadýr. Opak yapý, bir
kurumun ya da organizasyonun faaliyetlerinin
tam olarak izlenemediði yapýyý ifade etmektedir.
Bu durum banka dýþýnda bulunan paydaþlar
ile banka arasýnda asimetrik bilgi problemini
ortaya çýkarmakta ve bankanýn faaliyetlerinin
izlenmesini güçleþtirmektedir.4 Asimetrik bilgi
sorunu, mevduat sahiplerinin bankayý,
hissedarlarýn yöneticileri, hissedarlarýn
kreditörleri, denetim otoritelerinin bankayý
izlemesini güçleþtirmektedir.
Ýþletmelerde vekâlet probleminin kaynaðý olarak
gösterilen yöneticiler, kendi çýkarlarýný
gözetmeleri durumunda ortaya çýkan zararýn
maliyetinin karþýlamasýnda hissedarlar sorumlu
hale getirebilmektedir. Hissedarlýk yapýsýnýn
daðýldýðý ve hissedar/yönetici yerine sadece
profesyonel yöneticilerin þirketleri yönettiði
sistemde yöneticilerin izlenmesi, gözetimi ve
kontrolünün bazen sýnýrlý olmasý, bazen de
küçük hissedarlar için bunun yapýlmasýnýn
ekonomik olarak maliyetli olmasýnýn bir sonucu
olarak hissedarlar, yöneticileri yeterince kontrol
edemeyebilmektedir. Anglo Sakson sistemin
genel özelliði olan bu durum “güçlü yönetici,
zayýf sahipler” olarak nitelendirilmektedir.
Ancak hissedar/yönetici ya da paya sahip
olmayan yönetici arasýnda özellikle bankacýlýkta
risk alma konusunda farklý tutumlar ortaya
çýkabilmektedir. Bir baþka deyiþle bankacýlýkta
pay sahibi olmayan yöneticiler aþýrý risk
alabilmektedir.5
Bankalarda yönetim sorunlarý,
opak yapý ve hissedarlýk yapýsý
olmak üzere iki temel nedenden
kaynaklanmaktadýr. Opak yapý,
bir kurumun ya da
organizasyonun faaliyetlerinin tam
olarak izlenemediði yapýyý ifade
etmektedir.
Johnson, La Porta, Lopez-de-Silanes ve Shleifer
(2000)’nin, “Tunelling (Hortumlama)” baþlýklý
çalýþmalarýnda, bir þirket yapýsý içinde kontrolü
elinde tutan hissedarlarýn kendi çýkarlarýna
yarar saðlayacak davranýþlarý incelemiþlerdir.
Çalýþmada “tünelleme”, bir þirket yapýsý içinde
þirketi kontrol eden hissedarlarýn þirket
varlýklarýný ve karlarýný þirket dýþýna çýkarmasý
olarak tanýmlanmaktadýr. Tünelleme iki þekilde
ortaya çýkabilmektedir. Birinci olarak þirketi
kontrol eden hissedarlar, hýrsýzlýk ya da hilekârlýk
yöntemleri ya da yüksek ücret ödemeleri ya
da þirketin kaynaklarýný kullanmaktadýr. Ýkinci
olarak þirketi kontrol eden hissedarlar, þirkete
herhangi bir varlýk koymadan paylarýný artýrmak
amacýyla, sulandýrýcý pay ihraçlarý, insider
trading ya da azýnlýk haklarýný engelleyici
uygulamalara baþvurulabilmektedir.6
6. Basel Komitenin Kurumsal Yönetim
Ýlkeleri
Basel Komite, bankanýn yönetim kurulu ve üst
düzey yönetimin bankanýn performansýndan
nihai olarak sorumlu olduðunu kabul
etmektedir. Bu nedenle, bankanýn kurumsal
yapýsýnýn güçlendirilmesine katký saðlayabilmesi
için, banka ve hissedarlara karþý sadakatle
görevini yürütmesini ve diðer kuruluþlarla çýkar
çatýþmalarýndan ve taahhüt vermekten
kaçýnmasý, banka politikalarý ve kurum içi
iletiþim kanallarýnýn oluþturmasýný önermektedir.
Buna ek olarak kurumsal amaçlarýn
4 Ross Levine, “The Corporate Governance of Banks: A Concise Discussion of Concepts and Evidence”, World Bank Policy Research Working
Paper 3404, 2004, s.2-3.
5 Morris Goldstein, and Philip Turner, Bankacýlýk Krizleri, Çev. Ali Ýhsan Karacan, Globus Dünya Basýmevi, Ýstanbul, 1999, s.64-65.
6 Simon Johnson, Rafael La Porta, Florencio Lopez-de-Silanes, Andrei Shleifer, “Tunnelling” Harvard Institute of Economic, Research Discussion
Paper Number: 1887, 2000, s.3.
41
MAKALE
Türk Bankacýlýk sektöründe
2000 ve 2001 yýllarýnda kurumsal
yönetim yetersizliði kaynaklý
nedenlerden edinilen deneyimlerin
bir sonucu olarak kurumsal
yönetim Basel II sürecinde daha
da önem kazanmýþtýr.
gerçekleþmesinde kaydedilen ilerlemelerin
izlenmesi için üst düzey yönetim ve denetim
kurulu ile iliþki içinde olmasýný öngörmektedir.
Bankalarda kurumsal yönetimin yapýsýnýn etkin
kýlýnmasý amacýyla;
Kurumsal deðerler ve kurumsal stratejinin
oluþturulmasý,
Yetki ve sorumluluklarýn açýk olarak
tanýmlanmasý
Kurum içi iþbirliði ve etkileþimin
saðlanmasýna yönelik mekanizmanýn
kurulmasý,
Çýkar çatýþmalarýnýn önem arz ettiði
durumlara iliþkin risklerin özel olarak
izlenmesi,
Uygun çalýþma ve idari teþvik
mekanizmalarýnýn oluþturulmasý,
Kurum içinde ve kamuoyuna yeterli bilgi
akýþýnýn saðlanmasý,
Etkinliði saðlayacak komitelerin
oluþturulmasý ve izlenmesi, gerekmektedir.
7. Türk Bankacýlýk Sisteminde
Kurumsal Yönetim Uygulamalarý
KAYNAKÇA
Charles Goodhart, “The
Organizational Structure of Banking
Structure”, Financial Stability and
Central Banks, Routledlge, London,
2001.
Lawrence H. White, The Theory of
Monetary Institution, Blackwell, 1999.
Morris Goldstein, and Philip Turner,
Bankacýlýk Krizleri, Çev. Ali Ýhsan
Karacan, Globus Dünya Basýmevi,
Ýstanbul, 1999.
Peter Rose, Commercial Bank
Management, Graw Hill, New York,
2002.
Phippe Jorion, Value At Risk, McGraw
Hill, Third Edition, 2007.
Ross Levine, “The Corporate
Governance of Banks: A Concise
Discussion of Concepts and
Evidence”, World Bank Policy
Research Working Paper 3404, 2004.
Simon Johnson, Rafael La Porta,
Florencio Lopez-de-Silanes, Andrei
Shleifer, “Tunnelling” Harvard Institute
of Economic, Research Discussion
Paper Number: 1887, 2000.
42
Türk Bankacýlýk sektöründe 2000 ve 2001
yýllarýnda kurumsal yönetim yetersizliði kaynaklý
nedenlerden edinilen deneyimlerin bir sonucu
olarak kurumsal yönetim Basel II sürecinde
daha da önem kazanmýþtýr. Türk bankacýlýk
sisteminde Türk Ticaret Bankasý’nýn 1997 yýlýnda
Tasarruf Mevduatý Sigorta Fonu(TMSF)’na devri
ile baþlayan süreçte, 2003 yýlý sonunda Fon’a
devredilen banka sayýsý 21’e ulaþmýþtýr. 2000
ve 2001 Krizlerinin etkisi ile bankalarýn Fon’a
devir sürecinin hýzlanmasý, bankacýlýk
sektöründe kapsamlý yeniden yapýlandýrmayý
gündeme getirmiþtir. Söz konusu bankalarýn
Fon’a devir gerekçeleri incelediðinde iç kontrol
ve risk yönetim sistemlerindeki yetersizlikler ve
banka hâkim ortaklarýnýn banka kaynaklarýný
kendi çýkarlarý doðrultusunda kullanmalarý
gösterilmektedir. Önemli ölçüde kötü yönetim
ve kurumsal yönetim eksikliðinden kaynaklanan
bu durum Türk Bankacýlýk sektöründe kurumsal
yönetim yapýsýnýn güçlendirilmesine yönelik
düzenlemelerin yapýlmasýný saðlamýþtýr.
Bankalarda kurumsal yönetimin yapýsýna iliþkin
düzenlemelerin temel kaynaðý Bankacýlýk
Kanunu ve ilgili yönetmelikler ve tebliðler
oluþturmaktadýr. 1999 yýlýndan 2005 yýlýna
kadar yürürlükte bulunan 4389 sayýlý Bankacýlýk
Kanunu ve 8 Þubat 2001 tarihli ve 24312 sayýlý
“Bankalarýn Ýç Denetim ve Risk Yönetimi
Sistemleri Hakkýnda Yönetmelik” in Basel
Komite’nin belirlemiþ olduðu kurumsal yönetim
ilkelerine uyum konusundaki yetersizlikleri
nedeniyle yürürlükten kaldýrýlmýþtýr. Bunlarýn
yerine 2005 yýlýnda yürürlüðe giren 5411 sayýlý
“Bankacýlýk Kanunu” ve 1 Kasým 2006 tarihli
ve 26333 sayýlý “Bankalarýn Ýç Sistemleri
Hakkýnda Yönetmelik” bankalarda kurumsal
yönetimin yapýsýna iliþkin temel hükümleri
içermektedir.
8. Sonuç ve Deðerlendirme
Þirketlerin sermaye yapýlarýndaki büyümenin
bir sonucu olarak ortaya çýkan sahiplik ve
kontrol ayrýmý iki kurumsal yönetim modelini
ortaya çýkarmýþtýr. Birinci olarak ABD ve
Ýngiltere’nin içinde bulunduðu Anglo Sakson
modelidir. Çok sayýda küçük hissedarlarýn
sahipliðinde olan söz konusu þirket yapýlarýnda
yönetim kurullarýnýn hissedar haklarýný gözetme
konusunda isteksizlikleri ABD’nde þirket
kaynaklarýnýn farklý þekilde þirket dýþýna
çýkarýlmasýna neden olmuþtur. Enerji þirketi
Enron ile baþlayan bu süreç ABD Sarbanes
Oxley Yasasýnýn yürürlüðe girmesiyle birlikte
ABD sermaye piyasasýnýn yeni bir dönemin
baþlangýcý kabul edilmektedir. Yasayla birlikte
özelde halka açýk þirketler olmak üzere þirketler
bazýnda kurumsal yönetim yapýsýnýn
g ü ç l e n d i r i l m e s i a m a ç l a n m a k t a d ý r.
Almanya, Fransa ve Ýtalya’yý içine alan ikinci
kurumsal yönetim modeli ise Kýta Avrupasý
modelidir. Güçlü sahiplik, zayýf yönetimin
olduðu bu yapýda büyük bir hissedarýn yanýnda
küçük hissedarlarýn yer aldýðý daðýnýk bir
hissedarlýk yapýsýnýn söz konusu modeldir. Bu
yapý içerisinde hakim hissedarýn þirket
yönetimde etkinliðinin fazla olmasý azýnlýk
hissedarlarý açýsýndan eþit muamele görme ve
hissedar haklarýnýn korunmasýnda önemli
sorunlarý da beraberinde getirmiþtir. Bu yapýnýn
da ortaya çýkardýðý zayýflýklar þirketlerde güçlü
bir kurumsal yönetimin nasýl oluþturmasý
gerektiðinin tartýþýlmaya baþlanmasýna neden
olmuþtur.
Tüm bu geliþmeler yanýnda uluslar arasý
piyasalarda artan riskler ile ortaya çýkan krizler
makro düzeyde ekonomide büyümenin
yavaþlamasýna, fonlarýn güvenli bir þekilde
dolaþýmýna engel olurken mikro düzeyde
þirketlerin bu fonlardan yeterli ölçüde
yararlanmasýný zorlaþtýrmaktadýr. Bu nedenle
yatýrýmcýlarýn artan riskleri nedeniyle yatýrýmcýlar
kurumsal yönetim düzeyi yüksek þirketlere
yönelmeye baþlamýþtýr. Baþka bir ifadeyle,
makro ekonomik faktörler, yaþanan þirket
skandallarýnýn etkisi, kurumsal yatýrýmcýlarýn
yatýrýmlarýnda güven ve istikrarý ön planda
tutmalarýnda önemli etkileri olmuþtur.
HABER
TMSF’YE STRATEJÝK VÝZYON
SAHÝBÝ KURUM ÖDÜLÜ
“Türkiye’ye bir baþarý öyküsü
armaðan etmek” vizyonu ile 20052007 Kurumsal Geliþim Planý’nýn
baþarý ile tamamlayan TMSF, TASAM
tarafýndan “Stratejik Vizyon Sahibi
Kurum ödülüne layýk görüldü.
Türk Asya Stratejik Araþtýrmalar Merkezi (TASAM)
"2007 Stratejik Vizyon Ödülleri" sahiplerini buldu.
Grand Cevahir Otel’deki ödül töreninde konuþan
TASAM Baþkaný Süleyman Þensoy, Türkiye’de
stratejik vizyonun geliþmesine yönelik çalýþmalar
yaptýklarýný belirterek, “Bu ülkeye hizmet etmiþ
vefalý kurum ve kuruluþlarýn deðerlendirilmesini
öngörüyoruz. Hedefimiz, önümüzdeki yýllarda
Nobel benzeri bir yapýlandýrmaya ulaþmak” dedi.
TMSF “Stratejik Vizyon Sahibi Kurum” ödülüne
layýk görüldü. TMSF ile birlikte TÜBÝTAK, TRT,
Baþbakanlýk Toplu Konut. Ýdaresi ve Radyo ve
Televizyon Üst Kurulu da Vizyon sahibi kurum
ödülüne layýk görüldü. TMSF Baþkaný Ahmet
Ertürk’e ödülü veren TASAM Baþkaný Süleyman
Þensoy TMSF’nin çalýþmalarýný yakýndan takip
edip baþarýlarýný tebrik ettiðini söyledi.
TMSF’nin ödülünü Baþkan Ertürk aldý. Ertürk
törende yaptýðý konuþmada, bugüne kadar TMSF
baþkaný olarak yýlýn bürokratý, yýlýn iþ insaný vs
gibi baþlýklar altýnda onlarca ödül aldýðýný, ancak
ilk kez TMSF’nin kurumsal baþarýsýný görüp,
kurumun ödüllendirildiðini bunun da kendisi ve
çalýþma arkadaþlarý için ayrý bir önem taþýdýðýný
vurguladý. 2005-2007 yýllarý arasýnda Kurumsal
Geliþim Planý adý aldýnda Stratejik bir plan
uyguladýklarýný, 2008’den itibaren ise bu planýn
ikinci aþamasýný hayata geçireceklerini söyledi.
TASAM Stratejik Vizyon Ödülleri ile farklý fikirleri
ve bilimsel yaklaþýmlarý; Türkiye’nin menfaatleri
ve hedefleri doðrultusunda, yapýcý eleþtirel
yaklaþýmla ele alan, simetrik ve asimetrik
etkileþimleri bir araya getirerek sinerji yaratan
stratejik vizyonu paylaþan ve Türkiye’yi çaðýn
ötesine taþýmak için ciddi çabalar sarf eden devlet
adamlarýnýn, bilim adamlarýnýn, medya
personelinin ve genç akademisyenlerin
onurlandýrýlmasý ve teþvik edilmesi amaçlanýyor.
Her yýl farklý kategoride deðerlendirilen kiþi ve
kurumlar özel bir kurul tarafýndan
deðerlendirildikten sonra açýklanýyor. Bu
kategoriler þunlar; Devlet Adamý Ödülü, Bilim
Ödülü, Akademik Çalýþma Ödülü, Ýþ Adamý
Ödülü, Medya ve Ýletiþim Ödülü, Stratejik Vizyon
Sahibi Kurum ve Yurtdýþý ödülü
TMSF’nin ödülünü Baþkan Ertürk
aldý. Ertürk törende yaptýðý
konuþmada, bugüne kadar TMSF
baþkaný olarak yýlýn bürokratý, yýlýn iþ
insaný vs gibi baþlýklar altýnda onlarca
ödül aldýðýný, ancak ilk kez TMSF’nin
kurumsal baþarýsýný görüp, kurumun
ödüllendirildiðini bunun da kendisi ve
çalýþma arkadaþlarý için ayrý bir önem
taþýdýðýný vurguladý.
GELÝÞÝM KONFERANSLARI’NIN 15.’si YAPILDI
Tasarruf Mevduatý
Sigorta Fonu (TMSF)
personeline yönelik, kiþisel
geliþim amaçlý TMSF
Geliþim Konferanslarý’nda
bugüne kadar 15 farklý
konuþmacý konuk edildi.
Her ay farklý bir konunun
iþlendiði TMSF Geliþim
Konferanslarý’nda, TMSF
personelinin bilgi
birikimine ve sosyal
geliþimine katkýda
bulunulmasý hedefleniyor.
Konferanslarýn Ekim ayý konuðu Mehmet Altan oldu.
Ýstanbul Üniversitesi Öðretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet
Altan 30 Ekim 2007 tarihinde “Devlet-Birey Ýliþkileri
ve Ýktisadi Sistem” konulu bir konferans verdi. Serinin
onüçüncüsü olan bu konferansta, devletin toplumu
bir arada yaþatmak için gerekli olduðu ancak devletin
toplumun haklarýný mý koruyacaðý yoksa bireyin
haklarýný mý koruyacaðý, devletin mi kutsal olduðu
yoksa bireyin mi kutsal olduðu, birey mi devlete
hizmet edecektir, devlet mi bireye hizmet edecektir,
devlet mi korunacak yoksa birey mi korunacak? vs
gibi sorulara cevap arandý.
TMSF Geliþim Konferanslarýna 15 Kasým 2007
tarihinde “1980’lerin Bankacýlýðýndan 2000’lerin
Sivil Toplumuna” konulu Toplum Gönüllüleri Vakfý
baþkaný Ýbrahim Betil katýldý. Betil, 1980’li ve 1990’lý
yýllardaki bankacýlýðýn durumu, bu sektördeki
geliþmeleri, ülkemizdeki sivil toplum kuruluþlarýndaki
geliþmeleri, Toplum Gönüllüleri Vakfýný kuruþunu ve
amaçlarýný, gelecekten beklentilerini aktardý.
TMSF Geliþim Konferanslarý’nýn onbeþincisi ise Trakya
Üniversitesi öðretim üyesi Prof. Dr. Sadi
Uzunoðlu’nun katýlýmlarýyla 28 Aralýk 2007 tarihinde
gerçekleþtirildi. “Dünyada ve Türkiye’de Beklentiler
ve Finansal Sisteme Etkileri” konulu konferansta
Prof. Dr. Sadi Uzunoðlu, dünya ekonomisi ve finans
piyasalarýndaki geliþmeler ve Türkiye ekonomisini
deðerlendirdi. Dünyadaki sýcak para hareketlerinin
durumu, enerji ve hammadde fiyatlarýndaki yükseliþin
etkileri, dünya üretiminde yaþanan deðiþim, varlýk
fiyatlarýnda oluþan balon doðrultusunda Avrupa ve
Türkiye’nin geleceði, ülkemizde yaþanan krizler
üzerine yorumlarda bulundu.
43
HABER
TMSF STRATEJÝ ODAKLI YÖNETÝM YAKLAÞIMINI
BALANCED SCORECARD ÝLE YAYGINLAÞTIRIYOR
TMSF 1. Strateji Çalýþtayý Ironman Consulting ile birlikte gerçekleþtirildi. Kurum baþkaný Sayýn
Ahmet Ertürk’ün liderliðinde gerçekleþtirilen çalýþma sonrasýnda Strateji Odaklý Yönetim Sistemi’ni
kurma çalýþmalarý Kurum’da belirli bir aþamaya geldi.
2007 yýlý baþýnda “daha verimli/daha etkin” çalýþma
felsefesini yaygýnlaþtýrarak günlük hayatýnýn bir parçasý
haline getirme kararý alan TMSF, son 75 yýlýn en
önemli yönetim yaklaþýmý olarak kabul edilen Balanced
Scorecard(Kurumsal Karne) yaklaþýmýný benimsedi.
Bu çerçevede, TMSF 1. Strateji Çalýþtayý Ironman
Consulting ile birlikte gerçekleþtirildi. Kurum baþkaný
Sayýn Ahmet Ertürk’ün liderliðinde gerçekleþtirilen
çalýþma sonrasýnda Strateji Odaklý Yönetim Sistemi’ni
kurma çalýþmalarý Kurum’da belirli bir aþamaya geldi.
Yürütülen çalýþmalarla ilgili Ironman Consulting
yöneticilerinden Sayýn Merih Demir Çatý’nýn sorularýný
yanýtladý.
Balanced Scorecard (Kurumsal Karne) ve
TMSF’de Balanced Scorecard’ýn uygulamaya
alýnmasý ile ilgili öngördüðünüz çýktýlar
konusunda bilgi verebilir misiniz ?
Merih Demir
Balanced Scorecard (Kurumsal Karne), strateji odaklý
yönetim yaklaþýmýdýr ve kurum yönetimine farklý
perspektiflerden bakarak stratejik hedeflerin geliþimini
güncel olarak izleme imkaný verir. Balanced Scorecard
(Kurumsal Karne), kavramsal olarak öðrenilmesi
pratik, uygulamadaki baþarýsý ise yönetim iradesinin
ortaya konmasý ve çalýþanlarýn bu irade ile bütünleþik
olarak çalýþmalarýna baðlý bir yöntemdir. Balanced
Scorecard ile TMSF’de elde etmeyi planladýðýmýz ana
çýktýlar;
Pilot Uygulama
&Proje Kapanýþ
D. Canlý Kullaným
C. Teknoloji
Bütünleþtirme
B. Model Geliþtirme
A. Proje Baþlangýç
Proje Koordinatörü
• Kurumun neden-sonuç iliþkilerinin tanýmlandýðý
bir “Strateji Haritasý” doðrultusunda
yönlendirilmesi/ yönetilmesi,
Bu proje 5 temel aþamadan
oluþur
A. Proje Baþlangýç aþamasýnda ve
ayrýntýlý proje planý ve çalýþma
programý hazýrlanýr, proje yönetimi
standartlarý belirlenir.
B. Model Geliþtirme aþamasýnda
kapsamda belirlenen organizasyonel
birimler için karneler hazýrlanýr.
C. Teknoloji Bütünleþtirme aþamasýnda
tanýmlanan karnelerin teknoloji
ortamýnda veri
entegrasyonu/yetkilendirme
çalýþmalarý gerçekleþtirilir.
D. Canlý Kullaným aþamasýnda son
kullanýcý eðitim hazýrlýklarý ve bilgi
sisteminin altyapýsýnýn hazýrlanýr, karne
sahipleri eðitilir. Stratejik Plan ve
Strateji Yönetim Takvimi hazýrlanýr.
E. Sistemin yönetimsel olarak
kullanýmýna iliþkin bir Pilot Uygulama
gerçekleþtirilir ve Proje tamamlanýr.
44
• Çalýþanlarýn kurumun stratejik hedeflerini
destekleyecek iþ hedeflerine ulaþmak için
faaliyetlerini birbirleri ile etkileþimli olarak
planlanmasý ve gerçekleþmelerini izleyebilecek
“ortak bir dil”e sahip olmasý. Bu ortak dil çok
önemli çünkü, kurum birikimi bu ortak dilin
saðladýðý ortamda paylaþýlabilecek ve iletiþim bu
“ortak dil” ile güçlenecek.
Strateji Çalýþtayý öncesinde nasýl bir ön hazýrlýk
yapýldý?
TMSF strateji ve performans yönetimi uygulama
pratiðine sahip. Dolayýsýyla, çalýþmalarýmýza sýfýr
noktasýndan baþlamadýk. Ýlk etapta “Kurumsal Geliþim
Planý” olarak uygulanmakta olan sistemin verilerini
deðerlendirdik, sonrasýnda ise, tüm birimler geçmiþ
3 yýla iliþkin stratejiler, hedef-gerçekleþmeler
konusunda standart bir yapýda sunumlarýný
hazýrladýlar. Danýþmanlarýmýz ve proje üyelerimiz
diðer ülkelerde bulunan benzer kuruluþlarýnýn
çalýþmalarýný inceledik, süreç yönetimi konusunda
elde ettiðimiz deneyimle birleþtirerek ev ödevimizi
tamamlayarak 1 Aralýk 2007’de Strateji Çalýþtayý’mýzý
gerçekleþtirdik.
Balanced Scorecard projesinde hangi
aþamalardan geçiliyor?
TMSF Balanced Scorecard – Kurumsal Karne projesi
5 ana aþamadan oluþuyor.
TMSF’de þu anda Kurum Karnesi çalýþmalarýmýz
tamamladýk. Birim Karnelerimizi oluþturma
aþamasýndayýz. Bu çalýþmayý Þubat sonu gibi
tamamlayarak Kurumun iþ sonuçlarýný bütünleþik
olarak izleyebileceði bir sistem ortaya koymuþ
olacaðýz. Ayrýca, bu çalýþma sonucunda Kurumun
Stratejik Planý da tamamlanmýþ olacak.
Sizce bir kurumun insan kaynaðýnýn Balanced
Scorecard uygulamasýndaki önemi nedir?
Bütün projelerde vurgulanan klasik bir kritik baþarý
faktörü Üst Yönetimin ve çalýþanlarýn projeyi
sahiplenmesi. Balanced Scorecard projesi gerçekten
bir Üst Yönetim ve liderlik projesidir. Kurum
yönetiminin konuyu ele alýþý ve sahiplenmesi
çalýþmanýn somut çýktýlar ðretmesi açýsýnda bizce
son derece memnuniyet verici, bizi tüm proje üyeleri
olarak teþvik ediyor. Kurum Yöneticilerimiz dýþýnda,
Proje Yöneticilerimiz ve projede yer alan tüm çalýþma
arkadaþlarýmýz kuruma bir deðer/katký saðlama
bilinciyle günlük iþ yoðunluðunun yanýsýra, büyük
destek verdiler-çaba sarf ettiler-bu iþe mesai koydular,
proje bitimine kadar da bu gayretin devam edeceðini
düþünüyorum. Bence, insan kaynaðýnýn saðlayacaðý
katký anlamýnda TMSF Yönetimi ve çalýþanlarý iyi bir
örnek.
TMSF’nin kurulan sistemin yaygýn olarak
kullanabilmesi için neler yapmasý gerekir ?
Bu tarz sistemlerin bir kurumda yaygýn olarak
kullanýlabilmesinin iki olmazsa olmazý var. Birinci
olmazsa olmaz; yönetim iradesi, ikincisi teknoloji.
TMSF’de herkisinin de var olduðunu görüyoruz.
TMSF Yönetimi, Kurum Sonuçlarýný gözden geçirmek
amaçlý düzenli aralýklarla gerçekleþtirdiði toplantýlarý
bir teknoloji omurgasý üzerinden gerçekleþtirme
imkanýna sahip.
QPR Bütünleþik Yönetim Platformu’nda düzenli
aralýklarla beslenen verilerle kurum sonuçlarý yer
alýyor. Bu sonuçlar, Kurumsal Karne (Balanced
Scorecard) yaklaþýmý ile uyumlu olarak, Paydaþlar /
Finansal / Operasyonel Mükemmellik /
Çalýþan&Geliþim açýsýndan dört boyutta izlenebiliyor.
Bu platformun, Kurum Üst Yönetimi’nin geliþimi
izleme aracý olmasýnýn yanýsýra, Birimler arasý
etkileþimli çalýþmayý da destekleyeceðini öngörüyoruz.
HABER
SÜREÇ YÖNETÝMÝ PROJESÝ TAMAMLANDI
TMSF, 2005-2007 Kurumsal Geliþim Planýndaki stratejik hedeflerinden
birini daha gerçekleþtirdi.
TMSF Kurumsal Geliþim Planý’nda, “Fon
organizasyon yapýsý, yönetim anlayýþý ve hizmet
kalitesi ile örnek bir kamu kuruluþu haline
getirilecektir.” þeklinde tanýmlanan stratejik
amacýn gerçekleþtirilmesine yönelik kapsam,
“2007 yýlý sonuna kadar, Fon birimleri; tasarruf
mevduatý sigortacýlýðýna odaklanmýþ ve
muhtemel çözümleme süreçlerine hazýrlýklý,
çaðdaþ yönetim gereklerine uyumlu, verimli
ve kaliteli hizmet anlayýþý içerisinde yeniden
organize edilecektir.” olarak somutlaþtýrýlmýþtýr.
Bu hedefi desteklemek amacýyla Strateji
Geliþtirme Dairesi koordinasyonunda, tüm
TMSF Birimlerinin katýlýmlarýyla, ve bir
danýþmanlýk firmasýnýn desteðiyle “TMSF Süreç
Yönetimi Projesi” 2007 yýlýnýn Mayýs ayýnda
baþlatýlmýþ ve 8 ayda tamamlanmýþtýr.
TMSF Süreç Yönetimi Projesi sonucunda;
• Kurumsal bellek oluþturmasý,
• Birim ve pozisyon bazýnda görev
tanýmlarýný oluþturulmasý,
• Çözümleme faaliyetlerinde elde edilen
bilgi ve tecrübe birikiminin analiz edilerek
model oluþturulmasý ve muhtemel bir
banka çözümleme sürecine hazýrlýklý hale
gelinmesi,
• Mevduat sigortacýlýðý faaliyetlerine
odaklanmýþ kurumsal yapýya ulaþýlmasý,
• Gelecek kuþaklara bilgi ve tecrübe
aktarýmýnýn saðlamasý
hedeflenmiþtir.
Projede öncelikli olarak, Kurumda yürütülmekte
olan iþler “süreç” yaklaþýmý ile analiz edilerek
tanýmlanmýþtýr.
TMSF Süreç Yönetimi modeli iþlerin ana
baþlýklarýný oluþturmaktadýr. 2007 yýlýnýn
Temmuz ayý sonuna kadar yoðun katýlýmlý
oturumlarla bu ana baþlýklar altýnda yapan
iþlerin akýþlarý çýkarýlmýþ, bu akýþlarda görev
yapan birimler / sorumlular / katýlýmcýlar ve
süreç adýmlarýnda gerekli kritik bilgiler
derlenmiþ, kullanýlan bilgi sistemleri
tanýmlanmýþtýr. Bu çalýþmalar sýrasýnda, Birimler
birbirlerinin iþleyiþleri ile ilgili ayrýntýlý bilgilere
sahip olurken iletiþimi geliþtirmek adýna yeni
adýmlar atýlmýþtýr. Yapýlan iþleri süreç yaklaþýmý
ile analiz ederken, “Ýyileþtirme Alanlarý”, “Risk
Alanlarý”, “Anahtar Performans Göstergeleri”
de belirlenmiþtir.
Ýyileþtirme alanlarý tanýmlarken bu zamana
kadar günlük iþleyiþte karþýlaþýlan sýkýntýlar
geniþ katýlýmlý bir ortamda tartýþýlmýþtýr.
Süreçlerde yer alan rollerin ana
sorumluluklarýnýn özetlendiði Rol Profilleri
hazýrlanmýþtýr. Çýktýlar tüm Birimler ile
paylaþýlarak geribildirimler alýnmýþ, gerekli
düzenlemeler çýktýlar üzerinde
gerçekleþtirilmiþtir. Nihayetinde tüm iþ
akýþlarýnýn yer aldýðý TMSF Süreç Modeli 2008’i tamamlanmýþ (Þekil 1: TMSF Süreç
Modeli) ve Ýyileþtirme Alanlarý’ndan süzülerek
planlanan projelerden oluþan TMSF Proje Kitabý
hazýrlanmýþtýr.
B. Sigortalama C. Çözümleme
D. Hukuki Takip
F. Mali Ýþler Yönetimi
G. Ýnsan Kaynaklarý Yönetimi
A. Strateji Yönetimi
H. Bilgi Sistemleri Yönetimi
E. Denetim
I. Ýdari Ýþler Yönetimi
SÜREÇ MODELÝ
2008
J. Satýnalma Yönetimi
K. Kurumsal Ýletiþim Yönetimi
L. Karar/Onay Süreçleri
“Geliþimi Sürdürülebilir Kýlmak” anlayýþýyla baþlatýlan bu projenin çýktýlarý günlük iþ yapma anlayýþýný kolaylaþtýracak,
kurumsal ve bireysel geliþime önemli katýlar saðlayacaktýr.
Merih Demir
Proje Koordinatörü
45
GEZÝ
Karlý daðlarýn büyüsü:
KILIÇKAYA
Adapazarý Taraklý yakýnlarýndaki Kýlýçkaya, Ýstanbul’dan yaklaþýk 3-3,5 saat uzaklýkta.
Her mevsim ayrý bir güzelliði olan bu parkurun tamamýna yakýný çam aðaçlarýyla kaplý
orman içi yürüyüþten oluþuyor. Kýlýçkaya zirvesinden baktýðýnýz zaman, muhteþem
manzarasýyla Sakarya vadisinin önümüzde uzandýðýný görürüz. Zirvenin bir yaný kayalýk
öteki yüzü köknar ormanlarý ile kaplý bir dað...
Adapazarý Taraklý yakýnlarýndaki Kýlýçkaya,
Ýstanbul’dan yaklaþýk 3-3,5 saat uzaklýkta.
Her mevsim ayrý bir güzelliði olan bu
parkurun tamamýna yakýný çam aðaçlarýyla
kaplý orman içi yürüyüþten oluþuyor.
Kýlýçkaya zirvesinden baktýðýnýz zaman,
muhteþem manzarasýyla Sakarya vadisinin
önümüzde uzandýðýný görürüz. Zirvenin bir
yaný kayalýk öteki yüzü köknar ormanlarý ile
kaplý bir dað...
Parkur, Taraklý ilçesinin Dark köyünden
baþlýyor, Soðucak yaylasýndan geçerek,
Kýlýçkaya zirvesindeki yangýný gözetleme
kulesine ulaþýlýyor. Kuleden zirvenin kuzey
yamacýndan Belpýnar köyüne inilmesiyle
tamamlanýyor.
Daha önce sonbaharda yürüdüðümüz
Kýlýçkaya’ya, bu defa kýþ mevsiminin karlý ve
soðuk bir gününde yürüyeceðiz. Özellikle
Kýlýçkaya’nýn güney yüzünde fazlaca kar
olacaðýný sanýyorum. Bu kez kalabalýk bir
grupla gideceðiz. Karda yürümenin iki kat
Ali Göçer
Fon Uzmaný
46
KILIÇKAYA
efor harcamayý gerektirdiðini de düþünürsek
oldukça zorlu geçeceði daha baþýndan belli
olan bir yürüyüþ.
Kalabalýk olmanýn keyifli yanlarý var kuþkusuz.
Ama yeni katýlýmcýlarýn da etkisiyle grubu
yavaþlatan etkenler de arttýðýndan doðal
olarak yürüyüþ süresi uzuyor. Kimi zaman
da hýzlý yürüyenlerin aceleci davranýþlarý
öndekilerle arkadakilerin arasýný oldukça
açabiliyor.
GEZÝ
Alifuatpaþa’da ilk molamýzý verip öðle
nevalesi olarak helva ve peynirimizi alýp
Taraklý’ya doðru yola çýkýyoruz. Hark
köyünden Kýlýçkaya’ya doðru yürüyüþe
geçtiðimizde saat 11.50 idi. Yaklaþýk 2.5
saat kadar yukarýya eðimli yürüyeceðiz. Çok
sert bir çýkýþ olmasa da 800 metre rakýmý
olan Kazkýran geçidinden hemen sonra
baþladýðýmýz yürüyüþümüz, 1525 rakýmlý
Kýlýçkaya orman gözetleme kulesinde en
yüksek noktaya ulaþacak.
Zirvenin solundaki geçitten düzlüðe
çýktýðýmýzda Soðucak Yaylasýna ulaþýyoruz.
Buradan öteye Yangýn Kulesi’ne yaklaþýk bir
saatlik bir yolumuz var. Önümüzdeki zirveye
çýkan karla kaplý yol kývrýla kývrýla uzanýrken,
gruptan bazý arkadaþlar zirveye çýkmak yerine
Yaylada ateþ yakarak bizi beklemeyi tercih
ettiler. Çünkü karla kaplý zirveye çýkmak
gerçekten büyük bir azim ve cesaret istiyordu.
Daðda insaný yýldýran þey karda dik çýkýþ
yapmaktýr. Aðýr aðýr iz açarak ve karda bata
çýka yürümek buz gibi havaya raðmen
baþýmýzdan buhar çýkmasýna neden
oluyordu. Yoksa o soðukta hem de bol
rüzgar alan bölgenin en yüksek tepesine
çýkmak insaný hasta eder diye düþünülse de
pek öyle olmuyor. Çünkü kar yaðarken
futbolcular nasýl þortla sahada futbol oynuyor
ve hastalanmýyorlarsa, trekking yapanlar da
terlerini üzerlerinde kurutmadýklarý sürece
hasta olmuyorlar. Bu inceliði bilen tercübeli
trekkingciler, terlememek için sýký sýký, kat
kat giyinmek yerine ihtiyaca göre giyiniyorlar.
1525 metre rakýmlý yangýn kulübesinin
olduðu tepeye çýkýþýmýz yaklaþýk bir saat
sürdü. Kuleden tüm bölgeyi izlemenin keyfi
kuþkusuz tartýþýlmaz. Kuleye çýktýðýmýzda
Adapazarý’ndan gelen ve daha önceki
yürüyüþlerde de karþýlaþtýðýmýz bir gruba
rastladýk. Kendi bölgelerinde olmamýz
nedeniyle “hoþgeldiniz” diyerek bizi misafir
gibi karþýlayýp ikramlarda bulundular. Biraz
sohbet ettikten sonra onlarý orada býrakarak
kulenin yamacýndan aþaðý inmeye baþladýk.
Akþam serinliðinde buzlanmýþ
yollarda aracýmýz dikkatli
biçimde arkadaþlarýmýzý köye
getirdiðinde köy kahvesinin odun
sobasýnýn çocukluðumuzu
anýmsatan nostaljik sýcaklýðý ve
çaylar bizi bekliyordu. Sabah
yürüyüþe baþlamadan
tenbihlediðimiz kaptanlarýmýz
ateþi yakmýþlardý.
Çýktýðýmýz yol uzun olduðu için iniþ birazcýk
riskli gibi görünse de, kýsa sürecek bu yolu
izlemeyi tercih ettik. Yardýmlaþarak aþaðý
indik. Aþaðýda kalan arkadaþlar bizi bir buçuk
saat beklemek zorunda kaldýklarý için bir
ateþ yakýp ýsýnmanýn keyfini çýkarmýþlar.
Yanlarýna vardýðýmýzda artýk korlarý dökülmüþ
ateþin baþýnda bizi bekliyorlardý. Biz de
ateþin baþýnda keyif sürmeyi arzulardýk ama
yolumuz oldukça uzundu ve zaten karanlýða
kalmýþtýk.
Rehberimiz araç kaptanlarýmýza, daha
yakýndaki duraklar köyüne gelip bizi oradan
47
GEZÝ
almalarý için telefon etmeye çalýþtýysa da bu
mümkün olmadý. Telefonlar kapsama alaný
dýþýndaydý. Zorunlu olarak daha uzak olan
Belpýnar köyüne kadar yürüyeceðiz. Kar kum
gibi kuru, ama yürürken ayak altýndan
kaydýðý için kaslarý oldukça zorluyor.
Saðýmýzda Kýlýçkaya’nýn üþüyen çýplaklýðý,
önümüzde bembeyaz bir derinlik ve
çamlarda bukle bukle olmuþ karlarýn el
deðmemiþ güzelliði...
hala, araba ile de olsa, alacaðýmýz 3,5 saatlik
bir yolculuk vardý. Yorucu geçen günün
ardýndan arabaya bindiðimizde, hepimizin
ayaklarý sýzlarken, dimaðlarýmýz aldýðý
lezzetten dolayý bütün vücudumuza enerjik
olmasýný öðütlüyordu. Üzerinden günler,
aylar geçse de her kar yaðýþý beni alýp tekrar
Kýlýçkaya zirvesine götürüyor.
Bu yürüyüþ, trekkinge yeni baþlayanlar için
oldukça zor ve uzun bir parkur. Zirveden
inerken patikalarýn karla kaplý olmasýndan
dolayý zaman zaman orman içindeki tali
yollara sapmalar oluyor. Bu sapmalar da
yolu bir miktar uzattýðý için yürüyüþ
neredeyse 7 saat sürüyor.
Daðda insaný yýldýran þey
karda dik çýkýþ yapmaktýr. Aðýr
aðýr iz açarak ve karda bata
çýka yürümek buz gibi havaya
raðmen baþýmýzdan buhar
çýkmasýna neden oluyordu. Yoksa
o soðukta hem de bol rüzgar
alan bölgenin en yüksek tepesine
çýkmak insaný hasta eder diye
düþünülse de pek öyle olmuyor.
48
Akþam serinliðinde buzlanmýþ yollarda
aracýmýz dikkatli biçimde arkadaþlarýmýzý
köye getirdiðinde köy kahvesinin odun
sobasýnýn çocukluðumuzu anýmsatan
nostaljik sýcaklýðý ve çaylar bizi bekliyordu.
Sabah yürüyüþe baþlamadan tenbihlediðimiz
kaptanlarýmýz ateþi yakmýþlardý.
Bir saat kadar köy kahvesinde akþam yemeði,
ýsýnma molamýzdan sonra yola çýktýðýmýzda
saat akþam 10’u geçmiþti. Tabii ki önümüzde
NASIL GÝDÝLÝR?
Ali Fuat Paþa-Taraklý yolundan araçla yaklaþýk
yarým saat sonra sola, Hark Köyü'ne dönüþ
vardýr. Dönüþten hemen sonra solunuzda
Kýlýçkaya zirvesini görülür. Hark Köyü'nden
yürüyüp Kýlýçkaya'nýn solundaki belden
aþarak Belpýnar Köyü'ne geçilir. Kuzey yamaç
kýþ aylarda yoðun kar altýnda olduðundan
parkur zorlaþýr, ama ayný ölçüde doyumsuz
manzaralar sunar.
TEMEL PARAMETRELER
SÝGORTA VE RÝSK ÝZLEME DAÝRE BAÞKANLIÐI
GENEL EKONOMÝK VERÝLER
FÝYATLAR GENEL DÜZEYÝNDEKÝ GELÝÞMELER (%) (Aralýk)
Aylýk 12 aylýk ortalama* Önceki yýlýn ayný ayýna göre
ÜFE
0,15
6,31
5,94
TÜFE
-0,22
8,76
8,39
Kaynak: TÜÝK (Veriler bir sonraki ayýn ilk haftasý açýklanmaktadýr.)
(*Cari ay dahil 12 ay ortalamasýnýn, bir önceki 12 aya oraný)
DÖVÝZ KURU GELÝÞMELERÝ*
31.12.2007
USD
1,1689
EURO
1,7144
GBP
2,3099
Kaynak: REUTERS
30.12.2006
1,4037
1,8650
2,7450
30.11.2007
1,1794
1,7369
2,4500
*Serbest Piyasa
FAÝZ ORANLARI (%)
31.12.2007
30.12.2006 30.11.2007
Gecelik
15,75
17,50
16,25
Mevduat Faizleri* **16,80
18,10
**16,80
TRLIBOR (O/N)
15,77
17,97
16,18
Kaynak: TCMB / TBB *Sektör Ortalamasý/1 aylýk **30.11.2007
BORSA ENDEKSÝ
ÝMKB
Sýnai
Mali
Kaynak: ÝMKB
31.12.2007
55.538
40.567
83.822
30.12.2006
39.117
30.896
60.168
YATIRIM ARAÇLARININ GETÝRÝLERÝ
Son Deðer
1 ay öncesine
(31.12.2007)
göre (%)
ÝMKB
Dolar
Altýn(YTL/gr)
Altýn (Usd/Ons)
DÝBS Endeksi
51.538
1,1689
39.98
844.70
(3 aylýk)*
887,85
30.11.2007
54.213
39.264
82.590
1 yýl öncesine
göre (%)
2,4
-0,9
4,3
8,3
41,9
-16,7
7,6
33,1
1,3
18,2
DÝBS Endeksi
917,23
Kaynak: ÝMKB,Reuters
1,3
20,6
*ÝMKB DIBS performans endeksi
(12 aylýk)*
GSMH ve GSYÝH (BÝRÝKÝMLÝ)
2007 (3.çeyrek)
2006
2006 (3.çeyrek)
GSMH (milyar YTL)
468.5
575.8
416.0
348.6
399.7
290.1
GSMH (milyar USD)
GSYÝH (milyar YTL)
468.2
576.3
416.1
GSYÝH ( milyar USD)
348.5
400.0
290.1
GSMH (Büyüme)*
%2,0
%6.0
%3,0
GSYIH (Büyüme)*
%1,5
%6,1
%3,4
Kaynak: TÜÝK (Veriler 3’er aylýk dönemlerin sonunda açýklanmaktadýr.)
*Büyüme oranlarý sabit fiyatlarla ve çeyrek dönemlere aittir.
ÝÞGÜCÜ VERÝLERÝ(%)
Ekim 2007
Aralýk2006
Ekim 2006
Ýstihdam Oraný*
43,1
43,2
43,9
Ýþsizlik Oraný
9,7
9,9
9,3
Kaynak: TÜÝK
*Ýstihdam/15 ve daha yukarý yaþtaki nüfus
(Veriler dönemi izleyen 3 üncü ayýn 20 sinde açýklanmaktadýr.)
Ýmalat Sanayi Kapasite
Kullaným Oraný
Aralýk 2007 Aralýk 2006
%81,2
%81,7
ÖDEMELER DENGESÝ ÖZET
(milyon USD)
Kasým 2007
Cari Ýþlemler Hesabý
-32.758
Dýþ Ticaret Dengesi
-32.135
Kasým 2006
-29.347
-38.228
Kasým 2007
%82,6
Aralýk 2006
-32.774
-41.238
Toplam Ýhracat
103.258
82.672
91.937
Toplam Ýthalat
145.393
120.900
133.175
Ýhracat/Ýthalat
%71,0
%68,4
%69,0
Kaynak: TCMB (Veriler bir sonraki ayýn 2 inci haftasý açýklanmaktadýr.)
TMSF-Büyükdere Cad. No:143 Esentepe Ýstanbul
MERKEZÝ YÖNETÝM BORÇ VERÝLERÝ
(milyon USD)
Kasým 2007 Aralýk 2006
Ýç Borç Stoku
216.9
178.9
Dýþ Borç Stoku
66.8
66.6
Toplam
283.6
245.5
Kaynak: Hazine Müsteþarlýðý
Kasým 2006
173.2
65.5
238.8
KONSOLÝDE BÜTÇE (BÝRÝKÝMLÝ)
(milyar YTL)
Kasým 2007
Gelirler
174.69
Harcamalar
184.40
Bütçe Dengesi
-9.71
Faiz Dýþý Denge
37.24
Kaynak: Maliye Bakanlýðý
Kasým 2006
157.76
157.70
0.06
44.13
Aralýk 2006
173.48
178.12
-4.64
41.32
BANKACILIK SEKTÖRÜ VERÝLERÝ
ÞUBE ve PERSONEL SAYILARI (Kasým 2007)
Mevduat
Katýlým
Kalkýnma ve
Bank.
Bank.
Yatýrým Bank.
Banka sayýsý
33
4
13
Yurtiçi Þube
7.478
419
41
Yurtdýþý Þube
49
1
1
Yurtiçi Personel 151.478
9.039
5.353
Yurtdýþý Personel
536
4
3
Kaynak: BDDK
BÝLANÇO BÜYÜKLÜKLERÝ (Kasým 2007)
Mevduat
Katýlým
Kalkýnma ve
milyon YTL
Bank.
Bank.
Yatýrým Bank.
18.264
19.090
522.276
Toplam Aktifler
8.801
14.495
252.023
Toplam Krediler
66
1.546
30.038
Konut Kredileri
354
25.458
Kredi Kartlarý
178
543
Takipteki Alacaklar 9.433
2.486
24
164.046
Menkul Kýymet
14.392
Mevduat/Kat.Fon. 327.897
8.786
2.294
63.795
Özkaynak
17.476
17.562
373.901
Toplam Bilanço
Dýþý Ýþlemler
2.701
12.727
-Gayrinakdi Kredi 80.643
ve Yükümlülükler
14.775
4.835
293.258
-Taahhütler
-2
136
41
YPNGP*
Kaynak: BDDK *Yabancý Para Net Genel Pozisyonu
MEVDUAT VE KATILIM FONU
milyar YTL Kasým 2007 Kasým 2006
292,43
MEVDUAT HESABI 327,90
%38,6
Dth oraný
%35,2
10,70
KATILIM FONU
14,39
%50,6
Dth oraný
%48,4
303,13
TOPLAM
342,29
%39,0
Dth oraný
%35,7
milyar YTL
Eylül
2007
Toplam
50
7.938
51
165.870
543
559.630
275.318
31.649
25.812
10.154
166.546
342.289
74.577
408.939
96.071
312.868
175
91,3
Sigorta kapsamýndaki mevduat
102,03 90,44
Dth oraný
%31,1 %33,7
Sigorta kapsamýndaki katýlým fonu
4,48
5,44
Dth oraný
%30,7 %29,1
TOPLAM
107,48 95,92
Dth oraný
%31,1 %33,1
*Mudiler her bir bankada ayrý ayrý sayýlmýþtýr.
Aralýk 2006
484.964
22.378
507.342
Sigorta ve Risk Ýzleme Dairesi e-mail:[email protected]
Prof. Dr. Gökhan ANTALYA (Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekaný)
Prof. Dr. Nazým EKREN
(Devlet Bakaný ve Baþbakan Yardýmcýsý)
Ahmet ERTÜRK
Prof. Dr. Necla PUR
(TMSF Baþkaný)
(Marmara Üniversitesi Rektörü)
I. Oturum
GENEL OLARAK TÜZEL KÝÞÝLÝK PERDESÝNÝN ARALANMASI
Oturum Baþkaný: Coþkun KOÇAK
(Yargýtay 19. Hukuk Dairesi Baþkaný)
11.00-11.30:
92,9
“Özel Hukukta Perdenin Aralanmasý”
Mudi Adeti*
(milyon)
Prof. Dr. Gökhan ANTALYA
(Marmara Üniversitesi)
Yrd. Doç. Dr. Ýpek SAÐLAM
(Marmara Üniversitesi)
64.96
11.30-12.00:
0.93
“Piercing The Corporate Veil In Italian Company And Banking
Law-Þirketler
65.89
ve Bankacýlýk Hukukunda Perdenin Aralanmasý Ýlkesi-”
Eylül 2006
122.518
5.701
128.219
Tel: (212) 340 22 00 Fak: (212) 288 53 35 www.tmsf.org.tr
Bilgi ve Önerileriniz için:
10.30-11.00:
Açýlýþ Konuþmalarý
1,6
BANKACILIK SEKTÖRÜ SERMAYE YETERLÝLÝK ORANI (%)
%
Kasým 2007
Aralýk 2006
Kasým 2006
Mevduat Bankalarý
17,50
19,89
19,91
Katýlým Bankalarý
15,45
16,51
15,91
Kalk. ve Yat.Ban.
65,69
86,16
145,95
Bankacýlýk Sektörü
19,05
21,90
22,18
Kaynak: BDDK
SÝGORTA PRÝM TAHSÝLATLARI
YTL
Eylül 2007
Mevduat Bankalarý
147.438
Katýlým Bankalarý
6.804
TOPLAM
154.242
Marmara Üniversitesi / Hukuk Fakültesi Haydarpaþa Kampüsü Ord. Prof. Reþat Kaynar Konferans Salonu
11.00-12.00:
Hesap Adedi (milyon)
Eylül
2006
PROGRAM
Toplam
Tel: (212) 340 10 57
Kurum içinde baþvuru kaynaðý olarak kullanýlmak üzere derlenmiþ bilgilerden oluþur. Resmi baðlayýcýlýðý yoktur.
Prof. Dr. Marco SPERANZÝN
(Udinese Üniversitesi)
12.00- 13.00: Öðle Yemeði - Otantik Cafe
(Marmara Üniversitesi
Hukuk Fakültesi)
13.00-14.20:
II. Oturum
ÞÝRKETLER VE ÝCRA ÝFLAS HUKUKUNDA PERDENÝN
ARALANMASI
Oturum Baþkaný: Mustafa OSKAY
(Yargýtay 12. Hukuk Dairesi Baþkaný)
13.00-13.20: “Ýcra ve Ýflas Hukukunda Perdeyi Kaldýrma Ýlkesi”
Prof. Dr. Selçuk ÖZTEK
Yrd. Doç. Dr. Murat YAVAÞ
(Kadir Has Üniversitesi)
(Marmara Üniversitesi)
13.20-13.40:
“Anonim Þirketlerde Tüzel Kiþilik Perdesinin Kaldýrýlmasý Meselesi
Hakkýnda
Ýsviçre Federal Mahkemesi Kararlarý Iþýðýnda Düþünceler”
Doç. Dr. Lerzan YILMAZ
(Marmara Üniversitesi)
13.40-14.00: “Þirketler Hukukunda Perdenin Aralanmasý
(Örtünün Kaldýrýlmasý) Ýlkesi”
Kemalettin YÜKSEL (Yargýtay 19. Hukuk Dairesi Üyesi)
14.00-14.20: Tartýþma
14.20-14.40: Ara
14.40-16.20:
III. Oturum
BANKACILIK VE VERGÝ HUKUKUNDA PERDENÝN ARALANMASI
Oturum Baþkaný: Yurdaer ÖZDÝLEK (Yargýtay 11. Hukuk Dairesi Baþkaný)
14.40-15.00: “Bankacýlýk Hukukunda Perdenin Aralanmasý,
Karþýlaþýlan Sorunlar ve Çözüm
Yollarý”
Av. Taner YALÇIN
(TMSF Grup Koordinatörü)
15.00-15.20: “Haftung Des Gesellschafters Wegen
Existenzvernichtenden Eingriffs In
Grenzüberschreitenen Sachverhalten -Þirket Ortaðýnýn Sýnýr
Aþan Meselelerde
Ticari Hayatý Tehlikeye Sokan Müdahalelerinden Dolayý
Sorumluluðu-”
Prof. Dr. Ansgar STAUDINGER
(Bielefeld Üniversitesi)
15.20-15.40: “Bankacýlýk Hukukunda Perdenin Aralanmasý”
Doç. Dr. Erol ULUSOY
(Marmara Üniversitesi)
15.40-16.00: “Vergi Hukukunda Perdenin Aralanmasý”
Yrd. Doç. Dr. Bumin DOÐRUSÖZ
(Marmara Üniversitesi)
16.00-16.20: Tartýþma ve Kapanýþ
Y A Y I N
O R G A N I
TMSF
yýl:2 sayý:16 Ocak-Þubat-Mart 2008
B Ý L Ý M S E L
AVRUPA MEVDUAT SÝGORTACILARI FORUMU 2007
Sayfa 6’da
Güncel Uluslararasý Geliþmeler
ve EFDI-IADI ÝLÝÞKÝLERÝNÝN
GELÝÞTÝRÝLMESÝNÝN ÖNEMÝ
Sayfa 3’te
SUBPRIME
MORTGAGE
Sayfa 12’de
TMSF’YE
STRATEJÝK VÝZYON
SAHÝBÝ KURUM
ÖDÜLÜ
Sayfa 8’de

Benzer belgeler

krizin çözümü anlamaktan geçiyor

krizin çözümü anlamaktan geçiyor Prof. Dr. Rýdvan Karluk - Anadolu Üniversitesi, Prof. Dr. Sabri Orman - Ýstanbul Ticaret Üniversitesi, Doç. Dr. Selahattin BEKMEZ Tuna - Ýstanbul Üniversitesi, Dr. Bekir GÖVDERE – Süleyman Demirel ...

Detaylı

20 - Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu

20 - Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Prof. Dr. Rýdvan Karluk - Anadolu Üniversitesi, Prof. Dr. Sabri Orman - Ýstanbul Ticaret Üniversitesi, Doç. Dr. Selahattin BEKMEZ Tuna - Ýstanbul Üniversitesi, Dr. Bekir GÖVDERE – Süleyman Demirel ...

Detaylı