Kasım 2005

Transkript

Kasım 2005
Sayfa 1.qxp
28.10.2005
03:34
Seite 1
Su bulanýk ama
balýðý avlayacaðýz
11
GÜVEN ÖZALP
‘O an’
Medeniyet
belirtileri
Ýstanbul’un
sesi
15
5
16
ERDEM RESNE
FÝKRET AYDEMÝR
ÝLKNUR CENGÝZ
Ünlü sanatçý
KUBAT da
Binfikir’de
Okuyun, bir fikir edinin
Sayý 1 - Kasým 2005
s.17
Deli mi dâhi mi?
Noël Godin, nam-ý diðer Georges
Gloupier ya da medyatik ünlülerin
yüzüne kremalý pasta atan adam,
yeni hedeflerini Leyla Ertorun’a anlattý
M
edyatik ünlülerin
yüzüne pasta atan
ve kendisini anarþist ve 68’li olarak
tanýmla-yan, komik terörizm ve
sembolik þiddetin kahramaný Noël
Godin’in hedefleri arasýnda Papa
ve Türkiye’nin darbecileri de var.
Binfikir ile sohbet eden,
Belçika’nýn dýþýnda en çok tanýnan
Belçikalý olma ünvanýna sahip
Godin, neden böyle bir eylem tarzýný seçtiklerini, eylem öncesi
hazýrlýklarýný ve kimlerden yardým
aldýklarýný açýkladý.
Liège kökenli ve uzun yýllardýr
Brüksel’de bir Türk mahallesinde
yaþayan Godin’i Diojen’e benzetenler olsa da O, yirmi deðiþik
karekterin sahibi.
12. ve 13. sayfalarda
Alamancý Hababam
Sýnýfý Burdur’da
B
infikir 5112
Avro’ya kýyýp,
yazarýný Burdur’a
dövizli askerlik yapanlarý yerinde izlemeye gönderdi.
Yazarýmýz Erdinç
Utku 21 günlük
dene-yimini sizler
için kaleme aldý.
Ö
editör’
aklaþýk 1.5 yýl önce Binfi-kir.be
ekibi olarak Brüksel’in “Hyde
Park”ý olmak sloganýyla yayýn hayatýmýza baþlamýþtýk...
Devamý 3. sayfada
PS’in aðýr topu Laurette
Onkelinx Türk mahallesi
Schaerbeek’ten aday oluyor
14. sayfada
den
Y
Belçika’da yerel
seçim rüzgârlarý
S
enatör Fatma Pehlivan ve milletvekili Cemal Çavdarlý ‘istihdam ve ayrýmcýlýk’ konusunu Binfikir’e yazdý...
19. sayfada
nümüzdeki yýl, ekim 2006’da ki seçimlere bir yýldan daha az bir süre kala, satranç taþlarý yer
degiþtirmeye baþladý bile.
Bu seçimler diðer parlamentolarýn nabzýný tutmaya da
yarayacak.
Yapýlan çeþitli koalisyonlarýn devam edebilirliði buna
baðlý olacak.
5. sayfada
Sayfa 2.qxp
28.10.2005
20:38
Seite 1
Sayfa 3.qxp
30.10.2005
10:36
Seite 1
Kasým 2005
YORUM
3
Kurtlar vadisinde
horon tepmek
editör’den
[email protected]
Serpil Aygün
Belçikalý bir gazetecinin de belirttiði gibi Avrupa’da Türklerle ilgili
konularda meydan, ya “Vatan-Millet-Sakarya’cýlara”,
ya da “Kahrolsun Faþist Türkiye”cilere býrakýlmýþ
lk sayýmýzýn çýktýðý þu
günlerde
Türklerin
Avrupa gündemine oturmasý ve Avrupa’daki Türk
gazetecilik anlayýþýnýn tartýþýlmasý, aslýnda hoþ bir tesadüf
oldu. Bize de yeni bir medya
organý olarak bu olaylarý irdelemek ve kendimize yayýn yelpazesinde bir yer bulmak düþtü!
AP üyesi Vural Öger’in de
adýnýn karýþtýðý olayda, iþadamý
Eray Serimözü’nün kaçýrýlýp, 8
gün rehin tutulduktan sonra
serbest býrakýlmasýnýn ortaya
çýktýðý günlerde, Ýngiltere’de
insan kaçakçýlýðýna bulaþan 19
Türk de ekran ve gazetelere
konu oldu. Üstelik bu olayýn
Liege ayaðýnýn da bulunmasý,
Bel-çika’daki gazetecileri de,
Kurtlar Vadisi’ni aratmayacak
senaryolar üretmeye götürdü.
Siyaset, iþdünyasý, adam kaçýrma, silah, fidye, sahte gazeteci,... cazibesi yüksek olaylar.
Türk televizyonlarýnda Kurtlar
Vadisi dizisi izleyicileri ekran
baþina kilitledi. Belçika’daki
Türkler,
Kurtlar
Vadisi’ni
Brüksel’de hayata geçirdi...
Sizce, Belçika basýnýnýn ve
özellikle de RTBF kanalýnýn bu
üç haberi de ayný akþam yayýnlamasý, Belçika kamuoyunda
ne gibi bir izlenim yarattý? Þu
aþamada cevabý size býrakýyoruz, zira haberler her ne kadar
negatif olsa da, yayýnlanacak
cinstendi. Fakat bu olaylar, ayný
gün patlak veren “Belçika ordusunda silah kaçakçýlýðý” skandalýndan daha mý önemliydi?
Gelin görün ki Ýngiltere’de gerçekleþen insan kaçakçýlýðý da;
toplumsal önemi daha düþük,
þahsi çikar içeren bir olay, Eray
Semirözü’nün kaçýrýlmasý da;
vergilerin gaspedildiði ve toplumsal güvencenin tehlikeye
atýldýðý silah kaçakçýlýðý olayýndan önce yayýna girdi. Art niyet
nutuklarý atmayalým. Fakat en
azýndan þu gözlemi yapabiliriz:
Ý
Orhan
Pamuk
Belçika devlet televizyonu bile, kasaba gazeteciliði
misali, sansasyon
içeren haberlere
öncelik tanýyor
Vural
Öger
devlet televizyonu bile, kasaba
gazeteciliði misali, sansasyon
içeren haberlere öncelik tanýdý... Yoksa küresel medya
köyünü Türkleþtirdik mi dersiniz?!
Diðer taraftan dikkatleri
çeken diðer bir olay da,
‘Ermeni soykýrýmý’yla ilgili
görüþlerinden dolayý çok tartýþýlan Orhan Pamuk’un nihayet
bir televizyon programýnda
görünmesiydi. Aslýnda program ve görüþlerinin içeriðiyle
ilgili burada yorum yapmayacaðýz. Asýl ilgi çeken nokta,
Orhan Pamuk’un bu sözlerinden dolayý Nobel Edebiyat
Ödülüne aday gösterilmesiydi.
Fakat yazar, Nobel Ödülünün
sahibi açýklandýktan sonra
konuþtu;
düþüncelerinde
yumuþama olduðu takdirde
ödülü alma þansý azalacak
mýydý? Sanatta eleþtirinin yeri
hakkýnda bir diðer ünlü yazar
Nedim Gürsel’in görüþünü
hatýrladýk. Brüksel’de geçen
sene ki söyleþisi sýrasýnda,
arkadaþimýz Erdem Resne’nin
sorusunu þöyle cevaplamýþtý:
“Her sanatçýnýn bir þekilde
eleþtirel olmasý gerekiyor,
ancak sadece eleþtiri yetmiyor.
Ben þahsen 70’li yýllarýn
Türkiye’sini eleþtirdim, çünkü
ifade özgürlügü kýsýtlýydý. Ve
bunu yapmam da gerekiyordu. Ancak ülke son yýllarda
büyük aþamalar kaydetti, ve
gerektiðinde güzellikleri de
belirtmek lazým. Bunu da yaptým, zira ülkem ve kültürümle
güçlü baðlarým var. Asýl sorun,
sadece ün kazanmak için
yapýlan eleþtirilerdir. Ve maalesef yurtdýþýnda bu tutum
genellikle daha çok raðbet
görüyor.”
Belçikalý bir gazetecinin de
belirttiði
gibi
Avrupa’da
Türklerle ilgili konularda meydan, ya “Vatan-Millet-Sakarya’cýlara”, ya da “Kahrolsun
Faþist Türkiye”cilere býrakýlmýþ...
Yazýnýn baþinda deðindiðimiz RTBF olayýyla, bu sanatsal
eleþtiri konusunu birbirine
baðlayýp, þöyle özetleyebiliriz:
aslýnda bu kutuplaþmadaki
sorumluluk payýmýzý da kabul
etmek gerekir: eleþtiri ve özelestiri ile vatan sevgisi, daha ne
kadar süre ‘uzlaþmaz kardeþ’
muamelesi görecek acaba?
binfikir
Ýmtiyaz Sahibi OPEN WINGS BVBA Genel Yayýn Yönetmeni Serpil Aygün
Genel Yayýn Koordinatörü Erdem Resne Haber Koordinatörü Fikret Aydemir
Yayýn Kurulu Ýlknur Cengiz, Leyla Ertorun, Serpil Aygün, Erdem Resne, Erdinç Utku,
Fethi Gümüþ, Fikret Aydemir Mizampaj Deniz Aydýn
REKLAM [email protected] ADRES Max Roosstr. 39, 1030 Brussel
TEL 0032 2 242 01 53 e-mail [email protected] WEB www.binfikir.be
Y
aklaþýk 1.5 yýl önce Binfikir.be ekibi olarak
Brüksel’in “Hyde Park”ý olmak sloganýyla yayýn
hayatýmýza baþlamýþtýk. Baþlarken, Belçika’da yaþayan
Türk toplumuna, doyduklarý ve çocuk ve torun sahibi
olduklarý ülke olan Belçika hakkýnda haberler vermek
amacýný taþýdýk. Yýllardýr bu ülkede yaþýyorduk ama
bu ülkede olan bitenden ancak Türk TV ya da gazetelerinde haber olduktan sonra haberdar olabiliyorduk.
Kimimiz burada doðup büyüyüp, eðitimini burada
tamamlamýþ, kimimiz ise yýllar önce iþ veya eðitim
nedeniyle Belçika’ya gelip yerleþmiþ kiþilerden oluþan
Binfikir ekibi olarak bu açýðý kapatmak istedik. Bu
nedenle Belçika’da yaþayan Türk toplumuna
Belçika’nýn gündemini Türkçe olarak vermeyi hedefledik. Bu idealle baþladýðýmýz yayýn hayatýmýza bir de
Belçika’ya,
týpký
Londra’da bulunan
“Hyde Park” gibi
Elinizdeki gazeteherkesin düþünce
nin; haberiyle,
ve inançlarýný özgürce açýklayabildiröportajýyla, kültürði; ancak kiþilere
sanatý ve mizahý ile
sataþmadan, araþtýrBelçika’yý ve burada
ma, bilgi ve belgeye
dayanan ve insan
yaþayan Türk topluhaklarýný ihlal etmemunu yansýtan bir
yecek þekilde görüþlerini ifade edegazete olduðundan
bileceði “Serbest Bir
emin olabilirsiniz.
Kürsü
(Speakers
Corner)“
sunma
idealini ekledik.
Belçika’nýn “Hyde Parký” olmayý baþaran sitemizde
görüþlerinin yayýnlanmasýný isteyen herkesin yazýlarýný
sansürsüzce yayýnladýk. Sürekli artan okuyucularýmýzdan gelen talep ve basýlý yayýn organý ile daha çok
insanýmýza hizmet verme arzumuzla bugünden itibaren aylýk Binfikir Gazete’si olarak sizlere “merhaba”
demenin sevincini yaþýyoruz.
Gazetemizde siteden farklý olarak “Siyaset Arenasý”,
“Ayýn Röportajý”, “Sivil Toplum Örgütleri” gibi farklý
bölümler bulacaksýnýz. Siyaset Arenasý, Belçika’da
politika yapan Türk kökenli siyasetçilerimizin görüþlerini, program ve hedeflerini sizlerle paylaþabileceði bir
platform olacak. Binfikir ekibi, Belçika’da yaþayan
Türk toplumunu yakýndan ilgilendiren konularý belirleyerek, onlarýn temsilcileri olan siyasetçilerden, konular hakkýndaki fikirlerini bu arenada sizlerle paylaþmalarýný isteyecek. Bu bölümde her ay yerel ya da federal düzeyde iki veya üç politikacýnýn düþüncelerini
okuma fýrsatý bulacaksýnýz.
Sivil Toplum Örgütleri (STÖ) sayfasýnda ise
STÖ’lerin tarihsel geliþiminden, tek tek federasyonlarýn, federasyonlara baðlý olmayan derneklerin, hemþeri örgütlenmelerinin ve spor kulüplerinin faaliyetleri, geçmiþ ve bugünleri hakkýnda kendileri ile yapýlan söyleþi sonucu ortaya çýkan yazýlarý okuyacaksýnýz.
Orta sayfada ise Belçika’nýn tanýnmýþ ve önemli
simalarý ile yaptýðýmýz röportajlara yer vereceðiz.
Elinizdeki gazetenin; haberiyle, röportajýyla, kültürsanatý ve mizahýyla Belçika’yý ve burada yaþayan Türk
toplumunu yansýtan bir gazete olduðundan emin olabilirsiniz. Belçika’nýn kültürel, yönetsel ve fikirsel karmaþýklýðý ve çeþitliliði içinde Belçika hakkýnda en azýndan bir fikir edineceðinizden de þüpheniz olmasýn.
Sevgi, hoþgörü ve bilgiyle kalýn.
sayfa 4.qxp
28.10.2005
03:42
Seite 1
Kasým 2005
GÜNDEM
41
Hem zeki, hem çevik, hem de ahlaklý...
KISAHABERLER
Böyle vekiller de var
BELÇÝKA
Valon bölgesinde
hýrsýzlýk giderek artýyor
Federal Polis'in 2004 yýlý suç
rakamlarýna göre son 5 yýlda
Valon bölgesinde gerçekleþen hýrsýzlýk olaylarý azaldý. Özellikle
araba hýrsýzlýðýnda dikkat çekici
oranda düþüþ gerçekleþti.
2000 Yýlýnda 20.336 araba çalýnmýþken, geçen yýl çalýnan araba
sayýsý 9.201. Yanýnda silah bulunduran hýrsýz sayýsýnda da azalma
görülürken, 2000 yýlýnda 2115
olan silahlý hýrsýz sayýsý 2004 yýlýnda 1427'ye düþmüþ. Evlere giren
hýrsýz sayýsý ise 35.186'dan
24.227'ye düþmüþ.
Ýnternetle uçuþ pahalý
Havayollarý þirketlerinin websiteleri aracýlýðýyla satýlan biletlerini,
genellikle websitesinde belirtilen
fiyattan daha pahalýya sattýklarý
belirlendi.
Müþterilerden gelen þikayetler
sonucu yapýlan arþtýrmada, bazý
havayollarý þirketlerinin internet
aracýlýðý ile yapýlan bilet satýþlarýnda ekstra ödeme talep ettikleri
ortaya çýktý.
Tüketimden Sorumlu Bakan
Freya Van den Bossche, bunun
kabul edilemez olduðunu ifade
etti. Bazý havayollarý þirketleri bu
sebeple para cezasýna çarptýrýlýrken, Ryanair ve Virgin Express
ceza ödemeyi reddetti.Bu iki
havayollarý þirketinin dosyasý
mahkemeye sevkedildi.
Belçika’da iki yýl önce senatör olan
efsenavi futbolcu Marc Wilmots
istifa etmek istedi.
Fikret Aydemir
Komisyonu Komiserlerinden Belçika eski Dýþiþleri
Bakaný Louis Michel’in telkinleriyle siyasete soyunan
milli futbolcu Wilmots’un
istifa giriþimi böyle ‘vekiller’ de var dedirtti.
Valon Liberal Partisi
MR’den aktif siyasete giren
Belçika Milli Takýmýnýn eski
kaptanlarýndan Marc Wilmots, 18 Mayýs 2003’de
senatör seçilmesinin üzerinden iki yýl geçtikten
sonra “Siyaset bana göre
deðil.
Bunu
anladým.
Görevimden iftifa ediyorum” dedi. Ancak, senato
istifasýný kabul etmedi.
Koalisyon hükümetinin ortaðý olan Liberal Partisi
MR’in çok sayýda bakan
çýkarmasý nedeniyle yedek
adaylarýnýn olmadýðýna dikkat çeken Belçika Federal
Meclisi Baþkaný Herman De
AB
Croo, “Wilmots’un istifa
etmesine yönetmelikler izin
vermiyor. Bir kiþinin istifasý
erken ara seçim anlamýna
gelir. Bu da zor durumda
olan Belçika ekonomisini
daha zor duruma sokar”
açýklamasý yaptý.
6121 Euro’luk maaþýný
gençlere baðýþlýyor
Senatör olarak aylýk 6121
Euro maaþ aldýðýný belirten
Marc Wilmots, “senatörlük
görevimi yerine getiremiyorum. Bu para haksýz kazanç.
Hak etmediðim parayý kabul
edemem” diyerek, siyasetçilere ahlak dersi verdi.
Futbolculuk kariyerinde 70
defa milli takým formasý
giyen Wilmots, almak zorunda kaldýðý 6121 Euro’luk
maaþ için özel bir hesap
numarasý açtýrdý.
Belçika’da KV Mechelen, Standard Liege,
Almanya’da FC Schalke 04
ve Fransa’da Bordeaux
takýmlarýnda top koþturmuþ
olan ve Belçika milli formasýyla 28 gol atan Marc
Wilmots, basýna açýk olan
Sosyal uzlaþma sistemi zorda
Haber Merkezi
Sigara paketlerinde
caydýrýcý fotoðraflar
Önümüzdeki yýl Kasým ayýndan
itibaren Belçika'da sigara paketleri üzerinde sigara kullanýmýný
caydýrýcý fotoðraflar basýlacak.
Özellikle aðýr akciðer hastalarýnýn
görüntüleri ile lekeli ve bozulmuþ
diþ fotoðraflarýnýn kullanýlacaðý
sigara paketleri ile sigara kullanýmýnýn azaltýlmasý hedefleniyor.
Bugün Saðlýk Bakaný Rudy
Demotte'nin sözcüsünün
medyaya verdiði bilgilere göre
tütün satýcýlarý 2006 Kasým ayýndan sonra altý ay daha stoklarýndaki fotoðrafsýz sigaralarý satabilecekler.
bu hesaptan gençlik ve
spor derneklerine yardým
yapacaðýný açýkladý.
osyalist
Sendika
ABVV-FGTB
ile
Hristiyan Sendika
ACV-CSC; erken emeklilik,
sosyal güvenlik sisteminin
finansmaný ve sosyal ödenekler konularýný Hükümet'in tekrar deðerlendirmesini saðlamak amacýyla
ortak eylem düzenlediler.
Baþbakan, 11 Ekim’de
açýkladýðý hükümet programýnda erken emeklilik yaþýnýn, 2008’e kadar kademeli
olarak 58’den 60’a yükselmesini öngörürken, aðýr
iþçiler ve uzun süre çalýþanlar için istisnalar olacaðýný
belirtmiþti. Hükümet, programýný belirlerken sendikalarla uzlaþmaya varamamýþ, fakat iþverenlerin istediði vergi indirimini onaylayarak, iþçi kesimin tepki-
S
sini çekmiþti. Bunun üzerine eylem planlayan sendikalar, 28 Ekim’de tüm ülkede genel greve gitti.
Belçika sosyal uzlaþma
sisteminde ilk kez, taraflarýn ayrý düþtüðü bir plan,
hükümet tarafýndan tek
yanlý olarak belirlendi.
Bilindiði gibi Belçika Toplu
Sözleþme Sistemi, uzlaþmacý model esasýnda dayanýyor. Ýþçiler ve iþverenler,
devlet denetimi altýnda
kendileri anlaþýyor, hükümet ise sadece uzlaþma
saðlanamadýðý zaman devreye giriyor.
Sendikalarýn sert tavrý,
bu kez iþverenleri de hare-
kete geçirdi. Grev hakkýna
karþýlýk çalýþma hakkýnýn
da korunduðu Belçika’da
genellikle grev günlerinde
sendikacýlar, iþyerlerine
giriþi engelliyor. Bu duruma karþý koymak amacýyla
iþverenler örgütü FEBVBO, ilk kez bir avukat
bürosuyla anlaþýp, grev
sýrasýnda çalýþmak isteyen
iþçileri engelleyen sendikacýlarla karþýlaþan þirketlerin destek alabileceði bir
hukuk danýþmanlýðý kudu.
Gün boyunca adli görevliler, þikayette bulunan þirketlerde çalýþma hakkýnýn
engellendiðini tespit edip
hukuki iþlem baþlattýlar.
Bu durum aslýnda toplu
sözleþme sistemi ve genel
olarak Belçika sosyal uzlaþma modeline aðýr bir darbe
vurdu.
Sayfa 5.qxp
28.10.2005
03:44
Seite 1
Kasým 2005
GÜNDEM
Ekim’de Saddam Hüseyin’in yargý süreci
baþladý. Merak ve eðlence tarafý kenara býrakýlýrsa, davayla
ilgili televizyondan ulaþan ilk görüntüleri dikkatle izleyen herkes, medeniyet belirtilerinin nerede gizlendiðini
çok iyi sezebilir. Sözde demokrasi
söylemleri, Amerika karþýtlýðý, savaþýn
meþruiyeti gibi kavramlar tartýþýlýrken,
ben sizlere iki misal verip bazý halklarýn neden kalkýnamadýðýný, bazýlarýnýnsa neden herþeye raðmen dimdik
ayakta durduðunu açýklamak istiyorum.
Tarih 5 Ekim 2000. Sýrp halký,
Belgrat’taki meclis ve cumhurbaþkanlýðý saraylarýný basýp, katliamcý
Miloseviç rejimini yýkýyor. Bir yýl sonra
Slobodan Miloseviç, Kostunica yönetimi tarafýndan Lahey’deki Uluslararasý
mahkemeye teslim ediliyor.
Tarih 9 Nisan 2003. Amerikan
askerleri Baðdat’ý ele geçirdikten
sonra Irak halký, yýllarca ilahlaþtýrdýðý,
uðruna “Allah, Kur’an, Saddam” diye
baðýrdýðý diktatörünün heykelini,
göstermelik olarak yýkýyor.
Ýrade farkýný sezmiþsinizdir. Lakin
dahasý var...
Hatýrlatmak gerekirse, Amerikalýlar
Yugoslavya’yý da yýllarca füzelerle vurmuþ, fakat yönetimi savaþla yýkmayý
baþaramamýþtý. Ve Yugoslavlar o
dönemde, ülkelerini korumak adýna
Amerikan ordusuna, güçleri yettiði
kadar karþý çýktý. Fakat bunu yaparken, tasvip etmediði liderinin insanlýk
5
19
[email protected]
Medeniyet belirtileri
Bir yanda þeyhler-aðalar kavgasý arasýnda harap olmaya
devam eden bir sürü; diðer yanda özeleþtiri cesaretine
ulaþmýþ, kendi kaderini çizmiþ ve yürüyen bir toplum.
dýþý politikasýna da göz yummayýp,
sonunda devirdi.
Irak’taysa halk, yýllarca kendisini
sömüren Saddam’a “gýk” demekten
ürktüðü halde, ilahlaþtýrýlan liderin
ordularý, henüz ilk Amerikan kurþunu
atýldýðýnda kaçmýþtý. “Kahrolsun
Amerika” naralarý arasýnda süren savaþ
bittiðindeyse, o lanetlenen Amerika’nýn askerleri kurtarýcý olarak
baðýrlara basýlmýþ, bu kez “Kahrolsun
Saddam” çýðlýklarýyla dev bir heykel
yerle bir edilmiþ, akýllar baþlara sadece ve sadece petrol çalýnmaya baþlanýnca gelmiþtir.
Ve nihayet gelelim o televizyon
görüntülerine. Saddam’ýn yakalandýktan sonraki çaresiz ve korku dolu
bakýþlarýný hatýrlarsýnýz. Burada Amerikan ordusundaki iletiþim ve
görüntü uzmanlarýnýn da sinsi kurgusunu göz ardý etmiyorum. Ama Irak
halkýnýn o denli korktuðu ve yücelttiði insanýn, doktorlar karþýsýnda bile
nasýl titrediðini hepimiz gördük. Ki bu
korku saçan insanýn en çok güvendiði, “vahþi ve sadýk” bilinen yakýn
koruma timleri de, koruduklarý lider
kadar pespaye ve ürkek olduklarýný
daha ilk günden kaçarak göstermiþlerdi. Geçen ay baþlayan yargý sürecinin
ilk duruþmasýndaysa Saddam, hakimin
sorularýna cevap vermeyeceðini sinirlenerek söylerken, sömürü yýllarýný
hatýrlatan hareketlerle, bir yandan
Kur’an gösterip, diðer yandan da yaptýklarýnýn arkasýnda duramayacak
kadar iradesiz olduðunu kanýtlayan
sözlerle “suçsuzum” diyordu.
Ve 12 þubat 2002’yi hatýrlayýn.
Katil, hatta soykýrýmcý olan Miloseviç,
Lahey’deki ilk duruþmada, bir katilden
beklenmeyecek kadar þahsi onur
gösterip: “Sýrpça tercüme olmazsa
cevap vermem” diye diretiyor; ve suçsuz olduðunu savunmak yerine, “yaptýklarýmý yargýlamak sizlere düþmez”
diyerek, en azýndan iðrenç davranýþlarýnýn arkasýnda duruyordu...
Ýþte Yugoslav halký, böyle korkunç,
inatçý, ve tehlikeli birine baþkaldýrdý.
Irak halkýysa göstermelik heykel yýkýmý, Amerikalý askerlere karþý tutarsýz
sevgi ve nefret ifadeleri arasýnda, kiþiliksiz bir lidere boyun eðdi.
Bu iki katil arasýnda, hangisine
baþkaldýrmýþ olmaktan gurur duyarsýnýz? Hangisine boyun eðmekten utanýrsýnýz?
Bir yanda þeyhler – aðalar kavgasý
arasýnda harap olmaya devam eden,
yönetimini ve anayasasýný hâlâ belirleyemeyen bir sürü; diðer yanda, ayný
þekilde ambargo görmüþ olmasýna
raðmen özeleþtiri cesaretine ulaþmýþ,
kendi kaderini çizmiþ, ve yürüyen bir
toplum.
Medeniyete ulaþmanýn toplumsal
sýrlarý, iþte bu karelerde gizliydi...
Belçika’da yerel seçim rüzgârlarý
Haber Merkezi
artilerin önemli þahsiyetleri satranç taþlarý gibi stratejik belediyeleri fethetmek üzere ikâmet deðiþtirmeye baþladýlar
bile. CDH Baþkaný Joël
Milquet’nin Brüksel Bele-diyesi, FDF Baskaný Olivier
Maingain’in Woluwé Saint
Lambert, Baþbakan Yardýmcýsý
ve Adalet Bakaný, Sosyalist
Laurette
Onkelinx’in
de
Schaerbeek listesinin baþýný
çekeceði kesinleþti.
Önümüzdeki yýl, ekim
2006’da ki seçimlere bir yýldan
daha az bir süre kala, satranç
taþlarý yer deðiþtirmeye baþladý
bile. Bu seçimler diðer parlamentolarýn nabzýný tutmaya da
yarayacak. Yapýlan çeþitli
koalisyonlarýn devam edebilirliði buna baðlý olacak. Eðer var
olan durumdan pek farklý bir
sonuç çýkmazsa güven yenilenmiþ olacak yoksa taþlar
yeniden yerlerinden oynayacak.
Bu arada partiler, stratejik
manevralarýna baþladýlar bile.
P
Önümüzdeki yýl, ekim 2006’daki seçimlere bir yýldan daha az bir süre
kala, satranç taþlarý yer degiþtirmeye baþladý bile. Bu seçimler diðer
parlamentolarýn nabzýný tutmaya da yarayacak. Yapýlan çeþitli koalisyonlarýn devam edebilirliði buna baðlý olacak.
Brüksel örneðine þöyle göz
atacak olursak taa geçen yýldan beri FDF Baþkaný Olivier
Maingain’in Woluwé Saint
Lambert’e taþýnýp listeyi kendisinin çekmek istediðini herkes biliyor. Bu Belediye
FDF’in kalesi ve yýllardýr
Belediye Baþkanlýðý yapan
Georges Désir’in yerini Baþkan
Yar-dýmcýlarýndan genç ve
dinamik
Danielle
Caron
almayý planlýyordu.
Geçen seçimlerde Valon
Bölgesi’nden
Schaerbeek’e
taþýnan Liberal Parti-MR eski
Baþkaný Daniel Ducarme’in da
bu sefer Ixelles’e taþýnýp
Belediye’yi sosyalistlerden geri
alacaðý söyleniyordu. Ancak
baþýna gelen bir takým olaylardan sonra, vergisini ödemediði
için Brüksel Baþbakanlýðýndan
istifasý ve hastalýðý politika forsunu söndürdü.
CDH Baþkaný Joël Milquet
de evinin iki cadde ilerisinde
Brüksel Merkez Belediyesi sýnýrlarýnda yeni bir ev tutup
seçimlere bu bölgeden katýlacaðýný açýkladý. Listenin baþýný
çekeceðini, amacýnýn Brüksel
Belediyesi Baþkanlýðý deðil
ama var olan durumu iyileþtirmek ve koalisyonu daha güçlü
devam ettirebilmek olduðunu
söyledi. Görünen o ki sosyalist
Baþkan Freddy Thielemans’ýn
baþkanlýðýnda ki, yeþillerin de
kolisyonda bulunduðu birliktelikten hoþnutlar. Zeytin aðacý
dediðimiz sosyalistler, yeþiller
ve eski sosyal hristiyanlar yani
yeni CDH’lýlardan oluþan
koalisyon modelini diðer bölgelerde de gerçekleþtirebilmek
istiyorlar.
Baþbakan Yardýmcýsý ve
Adalet
Bakaný,
Sosyalist
Laurette
Onkelinx’in
de
Schaerbeek listesinin baþýný
çekeceði kesinleþti. Sos-yalistler uzun yýllardýr ýrkçý politikalar izledikten sonra, makul bir
koalisyonla
yönetilen
Schaerbeek’in yeteri kadar ilerici partiler ile yönetilmediðini
düþünüyorlar ki en güçlü
adaylarýndan birine oynuyorlar. Þu anki Belediye Baþkaný
Bernard Clerfayt ile ilgili fazla
karþý tepki yok. Ancak
Laurette
Onkelinx
(PS),
Isabelle Durand (Ecolo) ve
Clotilde Nyssens (CDH) gibi
güçlü haným adaylar daha
fazla iktidara talipler. Ýlk iki
aday Belediye Baþkanlýðýna
oynuyor.
Türk asýllý politikacýlardan
da Emir Kýr’ýn Saint Jossse’ta
mý kalacaðý yoksa oy potansiyeli daha yüksek olan
Schaerbeek’e mi geleceði
merak konusuydu. Son haber-
lere göre kendi bölgesinde
kalýyor. Bu arada geçen seçimlerde Saint-Josse’ta Yeþiller’den Belediye Meclisi’ne
giren
Nurinisa
Balcý’nýn
Schaerbeek’e taþýnmasýnýn da
seçimlerle ilgili olduðu söyleniyor.
Bu seçimlerde yabancýlar
da ilk kez oy kullanacaklar.
Partiler yabancý asýllý adaylarýn
oylarýna daha da çok raðbet
edeceklerdir. Valon Bölgesi’ndeki Türk asýllý adaylarýn
da katýlýmýnýn bu dönem daha
yüksek olabileceðini söyleyebiliriz. Ancak en önemlisi,
Flaman
Bölgesi.
Vlaams
Belang’ýn son seçimlerdeki
yükseliþi devam ederse diðer
partilerin onlara karþý koalisyon kurmalarý bile zorlaþabilir.
Bu seçimlerde, þimdiye kadar
federal seçimlere katýlmýþ
Senatör Fatma Pehlivan, eski
Senatör Meryem Kaçar ve seçilememiþ diðer Türk asýllý adaylarýn ellerini taþýn altýna koymalarý gerekiyor. Zira yerel
yönetimde zihniyet deðiþikliði
çok daha önemli.
Sayfa 6.qxp
28.10.2005
03:46
Seite 1
Kasým 2005
AVRUPA
6
Türkiye
Londra’da
Kopenhag
kýzdý
Sadi Tekelioðlu / KOPENHAG
[email protected]
Akýn Olgun / LONDRA
Ah güzelim Brüksel!
h güzelim Brüksel, demiþ birileri. Biraz yaðmurlu, çoðunlukla sisli de olsa, yýl sonu pek
güzel olur bu þehirde. Belçika’nýn baþkenti olduðunu Türkiye’de hatta Dünya’nýn herhangi bir köþesinde, sokaktaki adama sorsanýz bilmez belki. Ama
Avrupa’nýn merkezinde önemli bir þehir olduðunu
muhakkak bilir, hele hele Avrupa Birliði’ne odaklandýðýmýz þu günlerden sonra.
Konya büyüklüðünde bir ülkedir Belçika.
Belçika’da yaþayanlarý bölgesel ve toplumsal gruplara ayýrýrsak Flaman ve
Valon olarak, ama dil ve kültürel toplumlar olarak ayýrdýBiraz
ðýmýzda
Flaman
ve
yaðmurlu,
Frankofonlardan bahsetmek
daha uygun oluyor. Zira
çoðunlukla
Brüksel’de yaþayan halkýn
sisli de
büyük bir kýsmý Fransýzca,
diðer azýnlýk ise Flamanca
olsa, yýl
konuþmaktadýr
Halbuki
Brük-sel þehir olarak Flaman
sonu pek
Bölgesi sýnýrlarý içinde olmagüzel olur
kla beraber idari açýdan
özerk bir bölgedir. Zaten
bu þehirde.
Brüksel «Baþkent Bölgesi»
diye tabir edilmektedir.
Belçika’nýn
baþkenti
Brük-sel’in nüfusu en nihayet 1 milyona ulaþtý. Son
çeyrek asýrdýr dýþarýdan gelen yabancý nüfusa raðmen Brüksel bir türlü bir milyona ulaþamýyordu.
Bunun en büyük nedeni göç. Yaþam kalitesi daha
iyi olduðu için þehrin sakinleri kenar semtlere,
hatta Brüksel dýþýna yerleþmeyi tercih ediyorlardý.
Bu arada hatýrlatmak gerekiyor ki Brüksel’in
nüfusu gündüz 1 milyon 400 bini bulabiliyor.
Çünkü hem baþþehir, hem de Avrupa Birliði’nin ve
NATO’nun merkezi olarak bir taraftan kamu kurumlarýný, diðer taraftan da buna iliþik bu sektörde
faaliyet gösteren þirketleri de barýndýrmaktadýr.
Bu 400 bin faal insanýn bir kýsmýný Brüksel’in
hemen sýnýrlarý dýþýnda, 20-30 km uzaklýkta ki villalarda yaþayan insanlar oluþturmakta, diðer önemli
bir kýsmýný da Flaman Bölgesi’nden gelen kamu
görevlileri olusturmaktadýr. Hem Federal Devlet
Kurumlarý’nda hem de Brüksel Bölgesi’nde iki dil
zorunluluðu olduðu için Flamanlar bu iþleri daha
çabuk koparabilmekteler. Çünkü
orta eðitim
düzeyindeki bir Flaman, Fransýzcayý da konuþabiliyorken ne yazýk ki bir çok Frankofon Flamancayý
yeterince konusamamaktadýr. Bu durumdan
Brüksel halký çok þikayetçi zira bu iþ olanaklarýndan faydalanabiliyor olsalar iþsizlik düzeyi bu
kadar yüksek olmayacaktýr. Üstelik Brüksel’de oturmak daha maliyetli. Bu da gelir düzeyi farklýlýklarýný arttýrmaktadýr. Bundan en büyük nasibi de göçmen kökenliler almaktadýr.
Gelir farklýlýklarýnýn artmasýyla yoksulluk
düzeyinin altýnda yaþamak zorunda olan
Brükselliler, gündüz çalýþmaya gelenlerin vergilerini bu þehre býrakmalarý gerektiðini ve kamu görevlerinin, en azýndan belediyeler bünyesindekilerin
bu þehrin sakinlerine verilmesini istiyorlar.
A
ü l t ü r e l
Farklýlýklar
Baðlamýnda
Kadýn
Ýnsan
Haklarý
Toplantýlarýnýn en kapsamlýsý Londra’da yapýlacak.Ýlki Hollanda – Lahey’de yapýlan ve Avrupa
kamuoyunda oldukça ses
getiren ilk toplantýnýn
ardýndan ikincisi, ÝsveçStokholm’de yapýlmýþtý.
Türkiye’de ve Avrupa’da Türk topluluklarýnda yaþayan kadýnlarýn
sorunlarýný gündeme taþýyarak karþýlýklý çözüm
önerileri geliþtirmeyi ve
adýmlar atmayý hedefleyen Kültürel Tartýþmalar
Giriþimi Londra’da sorunlarý masaya yatýracak.
Türk Demokrasi Vakfý
ve Dünyanýn en iyi on
üniversitesi içinde bulunan London School of
Economics’in
(LSE)
Kadýn Çalýþmalarý grubuyla ortak organize edilen
toplantýya 27 Ekim 2005’te
Ýngiltere’de
yapýlacak
Avrupa Birliði Devlet ve
Hükümet
Baþkanlarý
Gayrý Resmi Toplantýsý’na
katýlacak olan Baþbakan
R.Tayyip
Erdoðan,
,
Devlet Bakaný ve Baþ
müzakereci Ali Babacan
ve Devlet Ba-kaný Nimet
Çubukçu’da bulunacak.
Devlet Bakaný Nimet
K
Çubukcu daha önce
Hollanda ve Ýsveç’te yapýlan toplantýlarda milletvekili olarak aktif çalýþmasý
ve konuya vakýf olmasýyla
oldukça takdir toplamýþtý.
Ýsveç toplantýsýnýn hemen
ardýndan Bakan olan
Çubukcu ilk defa Bakan
kimliðiyle Toplantý’nýn
açýlýþýný yapacak. Ayrýca
Devlet Bakaný Nimet
Çubukcu’nun Bakan kimliðiyle bu Londra’yý ilk
ziyareti olacak.
Dört ana baþlýk altýnda
yürütülecek olan toplantýnýn ana baþlýklarý ise
þöyle:
-Kadýna Yönelik Þiddet
-Töre Cinayetleri
-Kadýn Ticareti
-Din mi, Kültür mü,
Psikoloji mi?
Kültürel Tartýþmalarýn
üçüncüsü olan Londra
toplantýsý ayný zamanda
Türkiye’nin Avrupa Birliðine üyeliði sürecinde
Avrupa ve Türkiye’de
yaþayan kadýnlarýn sorunlarýnýn tartýþýlmasýna yönelik açýk bir platform
niteliðinde olmasý çok önemli bir adým olarak
görülüyor.
Ayný gün Baþbakan
R.Tayip Erdoðan’ýn bir
ilke daha imza atarak
LSE’de ‘Türk Çalýþmalarý
Kürsüsü’ nün açýlýþýný da
yapmasý bekleniyor.
yllands-Posten gazetesi tarafýndan
12 çizere Hz. Muhammed karikatürleri çizdirilmesi olayýný protesto
eden Müslüman ülkeler arasýnda
Türkiye’nin de bulunmasý Danimarka
Baþbakaný Anders Fogh Rasmussen’i
kýzdýrdý. Rasmussen Türkiye’ye yaptýðý
uyarýda, “Türkiye, Avrupa Birliði’ne üye
olmak istiyorsa basýn özgürlüðü ve ifade
özgürlüðü gibi kavramlarýn AB’de temel
demokratik prensipler olduðunu kavramalý” dedi.
Jyllands-Posten gazetesinde yayýnlanan ve ülkede yaþayan Müslümanlarýn
sert tepkilerine yol açan Hz.
Muhammed karikatürleri tartýþmasý
giderek büyüyor. Danimarkalý siyasetçiler ve entellektüellerin olayý sýradanlaþtýrma çabalarýna raðmen uluslararasý
kamuoyu olayýn peþini býrakmazken,
protesto mektubuna imza koyanlar arasýnda Türkiye’nin Kopenhag Bü-yükelçisi Fügen Ok’un da imzasýnýn olmasý
Baþbakan’ý kýzdýrdý.
Öte yandan, protesto mektubuna
imza koyan büyükelçiler bundan sonraki aþamanýn kendi ülke hükümetleri
nezdinde takip edileceðini bildirdiler.
Büyükelçiler, konunun uluslararasý platformda tartýþacaðýný beklediklerini söylediler.
Bu arada son günlerde Danimarka
kamuoyunda
gündeme
gelen;
Danimarka Halk Partili Milletvekili
Louise Frevert, Kültür Bakaný Brian
Mikkelsen Müslümanlar hakkýnda yaptýklarý aþaðýlayýcý açýklamalar ve ýrkçý
yayýn yapmakla suçlanan Radyo Holger
konularýný dile getirmek için baþbakandan görüþme talebinde bulunan protestocu Büyükelçileri Baþbakan Ras-mussen reddetti.
J
Fransa’nýn Türkiye
politikasýna tepki yürüyüþü
Arzu Çakýr Molin / PARÝS
vrupa’da
yaþayan
Türkler artýk Fransa ve
Türkiye
tartýþmalarýnýn “ýrkçý ve önyargýlý” bir
düzlemde devam etmesin-den
rahatsýzlar. Merkezi Pa-ris’te
bulunan
Türkiye
Kökenli
Yurttaþlar Giriþimi Fe-derasyonu (RACORT), Tür-kiye’nin
AB’ye tam üyeliðine iliþkin
tartýþmalarýn en yoðun yaþandýðý Fransa’daki Türki-yelileri
harekete geçirmek için kampanya baþlattý.
A
Fransa’daki Türkler
AB sürecinde TürkiyeFransa iliþkilerini
tartýþmaya açýyor
Fransa’daki Türkiye karþýtý
kampanyada ele alýnan “gerçek
dýþý ve önyargýlara dayanan
popülist söylemi”
protesto
etmek amacýyla yaklaþýk 300
Türk kökenli Fransýz yurttaþý,
geçen ay Strasbourg’da Kleber
meyda-nýnda bir araya geldi.
Miting’de “Tête de Turc”
anlayýþýný
sembolize
eden
kuklalar, üzerinde sloganlar
bulunan siyah bluzlar ve davulzurna eþliðinde çekilen halaylar
renkli bir tablo oluþturdu.
Pankartlarda, katýlýmcý tüm
derneklerin ortak belirlediði
sloganlar “Türkiye ile daha
sosyal ve çok kültürlü bir
Avrupa”, “Anti-Türk kampanyasýna kar-þýyýz”, “Irkçýlýða,
ayrýmcýlýða
ve
sýnýr
dýþý
edilmelere karþýyýz”, “Popülist
sapmalara hayýr” sloganlarý yer
aldý.
Sayfa 7.qxp
28.10.2005
03:49
Seite 1
Kasým 2005
.beMLEKETTEN
7
Cumhuriyet resepsiyonu
önemli isimleri buluþturdu
Kurban kesimi
için yeni
önlemler
mir Kýr, Brüksel’de her
bayram temizlik ve
saðlýk konularýnda sorun
yaratan kurban kesimleriyle
ilgili olarak aldýklarý önlemleri açýkladý. Brüksel Bölgesi
Temizlik-ten Sorumlu Devlet
Sekreteri Emir Kýr, Ocak
2006’daki bayram süresince
geçici kesimhanelerin sayýsýný
arttýracak.
Bilindiði gibi geçmiþte
Brüksel, Schaerbeek, Ýxelles,
Molenbeek ve Anderlecht belediyeleri, sürekli kesimhanelerin dýþýnda, kesim hizmeti
de sunan geçici kesimhaneler
açýyordu. Fakat yasak olan
evde kesim önlenemiyordu.
Bu sene Molenbeek (Gare
de l’Ouest) ve Schaerbeek’te
(Gare de Josaphat) Bölge
Hükümeti, 6000 kesim kapasiteli iki geçici kesimhane
daha açacak. Burada uygulanacak koyun satýmý ve “kendin kes” sistemiyle, evde
kesimlerin sayýsý azaltýlmaya
çalýþýlacak.
E
Büyükelç
çi
Erkan Gezer
Büyükelçilik konutunda gerçekleþtirilen Cumhuriyet resepsiyonu
Brüksel’de yaþayan Türk toplumunun üst düzey temsilcilerini
biraraya getirdi.
Ece Ayaydýn
umhuriyetimizin 82. yýldönümü münasebetiyle 24 Ekim
Çarþamba gecesi Büyükelçilik
konutunda göz kamaþtýrýcý bir resepsiyon verildi. Üst düzey Türk delegasyonu, çeþitli Türk dernek, federasyon ve
vakýf temsilcileri ile bazý iþ adamlarýnýn
C
katýldýðý resepsiyona ilgi büyüktü.
Büyükelçi Erkan Gezer, Bü-yükelçilik Müsteþarý Reyhan Akant ve Askeri
Ateþe Topçu Kurmay Albay Haluk
Yýldýzdan konuklarý karþýlayýp, tebrikleri kabul ettiler. Büyükelçi Erkan
Gezer’in 2002 yýlýnda baþladýðý
Belçika’daki görevini tamamlamasý
nedeniyle de erkene alýnan geceye
katýlan isimler arasýnda; Brüksel
Baþkonsolosu
Mehmet
Özyýldýz,
Anvers
Baþkonsolosu
Gürol
Sökmensüer, Eðitim Müþaviri Ýhsan
Zeren, Belçika Türk Koordinasyon
Kurulu Baþkaný Enver Arslan, Belçika
Türk Spor Federasyonu Baþkaný
Hüseyin Dönmez, Belçika Atatürkçü
Düþünce Derneði Baþkaný Mahir Pala,
Mons Atatürkçü Düþünce Derneði
Baþkaný Ýrfan Öztop, Turkish Lady
Derneði Baþkaný Derya Alýç ve üst
düzey Türk delegasyonundan birçok
isim vardý.
Doðuþ ‘engel’ tanýmýyor
Anvers’te
iftar buluþmasý
Doðuþ
Engelliler Vakfý
200’den fazla
engelli aracýný
Türkiye’nin
deðiþik bölgelerindeki ihtiyaç
sahiplerine
ulaþtýrdý.
Haber Merkezi
oðuþ Engelliler Vakfý,
bu yýl Temmuz ve
Eylül aylarýnda iki týr dolusu
engelli aracýný Türkiye’ye gönderdi. Bu týrlarda akülü ve
standart engelli sandalyelerinin yanýnda hasta yataðý,
banyo sandalyesi, tuvalet sandalyesi, bas ton, dirsek destekli baston, hastalar için þiþirme
yatak, hasta bezleri, hastane
önlükleri vs. toplam ikiyüzü
aþkýn araç Türkiye’deki sahiplerini buldu.
Van’dan Edirne’ye kadar
tüm Türkiye’deki engellilere
ulaþmayý
baþaran
Doðuþ
D
Engelliler Vakfý Temmuz ayýnda gönderdiði araçlarýn 31 ile
daðýtýmýný Aksaray Valiliði aracýlýðý ve Sosyal Yardýmlaþma
ve Dayanýþma Vakfý yardýmý
ile gerçekleþtirdi. Eylül ayý
sonunda yola çýkarýlan ikinci
týr ile 21 ile yapýlan engelli araçlarý daðýtýmýnda ise Eskiþehir
Valiliði’nin desteðini alan
Doðuþ Vakfý, kendilerine yardýmcý olan Aksaray Sosyal
Yardýmlaþma ve Dayanýþma
Vakfý’ndan Ramazan Altundað
ile Eskiþehir Yardýmlaþma ve
Dayanýþma Vakfý’ndan Yasin
Erdeve Bey’e Binfikir aracýlýðýyla teþekkürlerini iletiyorlar.
Ayrýca Türkiye’de yardým
yapýlacak engelliler hakkýnda
yaptýðý araþtýrmalarla Doðuþ
Vakfý’nýn gönderdiði araçlarýn
doðru adreslere gönderilmesini saðlayan Emine Çelik ve
yine Eskiþehir’de kendilerine
yardým eden Fevzi Yalçýn
bey’e teþekkürlerini iletiyorlar.
Son olarak taþýmacýlýkta destek
aldýklarý MNG ve Yurtiçi Kargo
ile depolarýný kullandýklarý
Beringen’den R&B Mode sahibi Ramazan Günay’a da minnettarlýklarýný ileten Vakýf
yöneticileri bu desteklerle yollarýna devam edeceklerini
belirtiyorlar.
Serpil Aygün
nvers’te faaliyet gösteren ve ayný çatý altýnda bulunan üç derneðin
(Huzur-Akabe Gençlik Derneði ve ICVV Kadýn Derneði)
birlikte düzenlediði Ýftar
yemeði Belçikalý Dernek temsilcilerinin yoðun katýlýmý ile
gerçek-leþti. Bu yýl dördüncüsü
gerçekleþtirilen
iftar
yemekleri ile amaçlarýnýn
Ramazanýn gereði olan sosyalleþmeyi gerçekleþtirmeye
çalýþtýklarýný belirten gazete-
A
miz yazarý ve Huzur Derneði
yöneticilerinden Adnan Yýldýz, “dernek çevresinde bulunan Belçikalý ve Türk komþularýmýzý davet ettik. Kendi
kültürel yapýmýzý birlikte
yaþadýðýmýz
Belçikalýlara
tanýtmak istiyoruz” dedi.
Semazenlerin eþlik ettiði
iftar yemeðinde, Belçikalý
komþularýnýn sorularýný cevaplayarak,
derneklerinde
yaptýklarý faaliyetleri de tanýtan dernek yetkilieri, ayrýca
Belçikalýlara Cami’yi de gezdirdiler.
Sayfa 8.qxp
28.10.2005
03:51
Seite 1
Kasým 2005
.beMLEKETTEN
8
Silah, adam kaçýrma, ticaret, siyaset...
Gerçekten film gibi
[email protected]
Dost acý yazar
ðer toplumun geliþmesine katkýda bulunacaksa, içinde yaþadýðý toplumda aykýrý olarak
algýlanabilecek ya da tepki çekeceði belli olan konularý yazmak her toplumcu-yurtsever yazarýn görevi
olmalýdýr. Bu yazarlar ilk bakýþta içinde bulunduklarý
toplum tarafýndan sevimsiz olarak tanýmlanabilecek
tavýrlar alýrlar ve onlarýn bu tavýrlarý, o toplumlarda
bir süre sonra kanýksanýr.
Toplumsal çeliþkileri, çarpýklýklarý ve yanlýþlarý,
tepki çekeceðini bile bile yazmak ancak toplumunu
seven, onun geliþmesini isteyen yürekli yazarlarýn iþidir. Sanýrým Özdemir Asaf yazmýþtý; yanlýþ bildiðini
yazmaktan da kötüdür, bildiði halde yazmamak.
Ortalýðýn yanar-döner reytingci yazar çizerlerle
dolu olduðu bir toplumda, en kolayý herkesle “iyi
E
Gerçekler acýdýr ve toplumumuza
da birilerinin çýkýp “Kral çýplak”
demesi gerekir. Yoksa temcit pilavý
yiye yiye toplum olarak fazla
kilolardan gideceðiz.
geçinen” , “öven”, çarpýklýklarý ve yanlýþlarý gördüðü
bildiði halde yazmayan, kýsacasý “halkýný seviyor” kisvesi altýnda toplumun her yaptýðýný -yanlýþ olduðunu
bilse bile- alkýþlayan halk dalkavuðu yazar olmaktýr.
Böylesi tipler kýsa süreli alkýþ almaktan öteye geçemezler. Kim ne yaparsa yapsýn, ben “Kol kýrýlýr, yen
içinde kalýr” diyerek, geleneklere saygý bahanesiyle
toplumun yerinde saymasýnda suç ortaðý olmak istemiyorum. Toplumunu seven ve sorumluluk duygusu
içinde yazanlar, bu toplumun bir dostu olarak acý
söylerler/yazarlar. Gerçekler acýdýr ve toplumumuza
da birilerinin çýkýp “Kral çýplak” demesi gerekir. Ýlk
bakýþta bu tür yazýlar tepkiyle karþýlansa bile, zamanla aslýnda bu yazarýn, halkýný sevdiði için, onun geliþmesine katkýda bulunmak istediði için acý
söylediði/yazdýðý anlaþýlýr. Köylü olmakla gurur duyarým ama hem de AB’nin göbeðinde “40 yýldýr hala
köylü kalmayý” sorgularým. Belçika’da yaþayan
Türklerin köy bültenlerinden ve kasaba gazetelerinden daha iyi yayýn organlarýna ve kasaba politikacýlarýndan daha iyi siyasetçilere layýk olduðunu düþünüyorum. Güneþ balçýkla sývanamaz, görünen postmodern köy de kýlavuz istemez zaten. Allahýn bildiðini kuldan saklamak, toplumun yanlýþlarýný yanlýþ
olduklarýný bile bile bazý çýkarlar uðruna yazmamak
ne kadar dostça bir tavýrdýr, sorarým sizlere...
Tabii ki olumlu düþünelim ve küçük þeylerden
büyük mutluluklar çýkarmasýný bilelim. Ne bardaðýn
sadece boþ yarýsýný ne de sadece dolu yarýsýný ön
plana çýkaralým; gerçekci olalým ve “bardaðýn yarýsýnýn boþ yarýsýnýn da dolu olduðunu” çekinmeden yazalým. Bunu yapmazsak toplumsal geliþmenin üzerine
bir bardak soðuk su içmek zorunda kalýrýz.
Þakþakcýlara “artýk karnýmýz tok” demenin zamaný
geldi de geçiyor bile. Yoksa temcit pilavý yiye yiye
toplum olarak fazla kilolardan gideceðiz. Dost acý da
olsa gerçeði yazar.
Yazarlarýnýz sizi aldatýyor.
- Ýmza: Bir dost
BELÇÝKA’nýn baþkenti Brüksel’de kaçýrýlan
Türk iþadamý Eray Serimözü’nü AP milletvekili Vural Öðer’in kaçýrttýðý iddia edildi.
Fikret Aydemir
rüksel’de 5 kiþiyi
gözaltýna alan polis,
olayý yöneten ve
yönlendirenin “Türk asýllý bir
Alman
Sosyalist
Avrupa
Parlamentosu üyesi” olduðunu
doðruladý. AP’deki tek Türk
kökenli
Alman
Sosyal
Demokrat parlamenter olan
Öðer yaptýðý açýklamada,
“Olayla hiçbir alakam yok. Þu
ana kadar ne polis ne de savcýlýk beni arayýp sormadý.
Kaçýrýlan kiþi ile 1997 yýlýnda iþ
yaptým, 1,5 milyon Euro alacaðým kaldý” dedi.
Belçika Federal Adli Polis
Müdürü Glenn Audenarde,
düzenlendiði basýn toplantýsýnda, Brüksel'de ikamet eden ve
büyük bir turizm þirketi sahibi
olan bir Türk iþadamýnýn 22
Eylül'de saat 23.00'de evinin
önünde kaçýrýldýðýný ve karýsýnýn bu olaya þahit olduðunu
belirtti. Adý açýklanmayan iþadamýnýn, ‘Mediterra’ adlý turizm
þirketinin sahibi Eray Serimözü
olduðu belirtildi. Olayý “hassas
ve son derece gizli” olarak
nitelendiren polis müdürü
Audenarde, Türk iþadamýnýn
22 Eylül gecesi saat 23.00 sularýnda Auderghem bölgesinde
silahlý ve maskeli, ‘komando
kýyafetli’ 4 kiþi tarafýndan kaçýrýldýðýný söyledi. Polis müdürü,
kelepçelenerek arabaya bindirilen ve Bel-çika'nýn Arden
daðlarý bölgesindeki Libin'de
kiralanmýþ bir eve götürülen
iþadamýnýn 8 gün boyunca bir
yataða zincirli baðlý kaldýðýný,
kendisiyle muhatap olan saldýrganlarý hep maskeli, eldivenli ve siyah elbiseli olarak
gördüðü ve 30 Eylül günü
Meiser meydanýnda serbest
býrakýldýðýný ifade etti. Kaçýrýlan
iþadamý Serimözü’nün fidye
ödendikten sonra serbest býrakýldýðý
ileri
sürüldü.
Audenarde,
fidye
ödenip
ödenmediðini
bilmediðini,
ancak “'1,5 milyon Euro’dan
söz edildiðini” söyledi.
Polis operasyonlarý ve baskýnlar sonunda 4 kiþinin tutuklandýðýný belirten Audenarde,
tutuklanan þahýslarýn üzerinde
bir tabanca, 2 þarjör ve 36
B
mermi bulunduðu belirtti. Bu
kiþilerden birinin “Belçika'da
daimi akreditasyonu bulunan
Türk
gazeteci
Ahmet
Yumrukya olduðunu ifade etti.
Tutuklanan þahýslardan birinin
de Tür-kiye'de ikamet ettiði ve
Belçika'ya Almanya üzerinden
geldiði belirtildi. Bu kiþinin de
kýsa bir süre önceye kadar
Baþbakanlýk Basýn Yayýn Genel
Müdürlüðü’nde
çalýþan
Mehmet Kartal olduðu ileri
sürüldü.
Türk asýllý Alman
AP milletvekili
Basýn toplantýsýnda gazetecilerin ýsrarlý sorularý üzerine,
olayý yöneten ve yönlendirenin
“Türk asýllý bir Alman Sosyalist
Avrupa Parlamentosu üyesi”
iddasýnýn varlýðýný doðrulayan
polis müdürü Audenarde,
doku-nulmazlýðý bulunun bu
AP’deki tek Türk kökenli
Alman Sosyal Demokrat
parlamenter olan Vural
Öðer, “Olayla hiçbir alakam yok. Maðdur olan kiþi
ile 1997 yýlýnda iþ yaptým,
1,5 milyon Euro alacaðým
kaldý. Çünkü iflas ettiler.
Ben de alacaðýmýn üzerine
soðuk su içmek zorunda
kaldým’ dedi
parlamenteri sorgulama yetkisine sahip olmadýklarýný, adli
ma-kamlarýn gerekli adýmlarý
ata-caklarýný ifade etti.
AP’deki tek Türk kökenli
Alman Sosyal Demokrat parlamenter olan Vural Öðer,
“Olayla hiçbir alakam yok. Þu
ana kadar ne polis ne de savcýlýk beni arayýp sormadý.
Katiyen olamaz. Maðdur olan
kiþi ile 1997 yýlýnda iþ yaptým,
1,5 milyon Euro alacaðým
kaldý. Çünkü iflas ettiler. Ben
de alacaðýmýn üzerine soðuk
su içmek zorunda kaldým.
Sahneye bir olay konuluyor ve
Eray
Serimözü
benim adýmda bu oyuna sokulmaya çalýþýlýyor. Olayýn arka
planýnda baþkalarý da olabilir.
Her iki taraf ta benim ismimi
polise vermiþ olabilir. Kaçýrýlan
kiþiden alacaðým olduðu için
bunu kullanýyor olabilirler. Adý
geçen Ahmet Yumrukaya ile
de Brüksel’de tanýþtým. Birkaç
defa selam verdiðim bir insan”
dedi. Kaçýrýlan iþadamý Eray
Serimözü’nün de verdiði ifadede “Öger’in böyle bir olayý
yönlendireceðine inanmadýðýný” söylediði ileri sürüldü.
Serimözü’nü kaçýran Ahmet
Yumrukaya’nýn evlilik yoluyla
Belçika’ya geldiði, bir dönem
NTV televizyonuna ve Dünya
gazetesine muhabirlik yaptýktan sonra uzun süredir iþsiz
kaldýðý belirtildi. Gazetecilik
yaptýðý dönemde edindiði
çevresini daha sonra ‘dolandýrýcýlýkta’ kullandýðý ifade ediliyor. Eski AB Daimi Temsilcisi
Büyükelçi Nihat Akyol’un 34
bin Belçika Frank’ýný dolandýrdýðý, Brüksel’de Beau Site
Otel’ine ‘Ben NATO’da çalýþmak üzere Türkiye’den yeni
geldim” diyerek bir süre kaldýðý ve faturayý da NATO Türk
delegasyonuna
gönderttiði,
Brüksel’deki birçok Türk iþadamýndan borç para aldýðý ancak
geri ödemediði ve son olarak
da Eskiþehir’de bir avukattan
“Benim
tanýdýklarým
var.
Çevrem geniþ. Çocuðunu
Belçika’da okuturum” diyerek
27 bin Dolar parasýný aldýðý
idda edildi. Bunun üzerine Eskiþehirli avukatýn Yumrukaya
hakkýnda dava açtýðý ve
Türkiye’ye giremediði ileri
sürüldü.
Sayfa 9.qxp
28.10.2005
03:53
Seite 1
Kasým 2005
SÝZbize
9
Binfikir halkýn nabzýný tuttu
Gazetemiz bugünden itibaren belirli aralýklarla Belçika'nýn deðiþik
bölgelerinde, deðiþik meslek gruplarýndan Türklerle röportajlar
yaparak, halkýn nabzýný tutacak.
Ardýç Yaðmur
burada annem, babam oruç
tutuyorlar. Ben de dükkanda
çalýþmadýðým zamanlar
tutuyorum. Ýftar saatlerinde hep beraber
sofraya otururuz,
Televizyonda iftar programlarýný seyrederiz.
Misafirlerimiz gelir iftara.
Ama yinede büyüklerimiz Ramazanýn burada
Türkiye'dekinden daha
sönük geçtiðini söylüyorlar. Bu bayram, buradaki
tanýdýklarýmýzla bayramlaþacaðýz ve daha sonra
akrabalarýmýzý ziyarete
Almanya'ya gideceðiz.
nesil eðitimli olduðundan
dinini daha düzgün yaþýyor.
Ramazan aylarý herkesi bir
araya toplar. Bizim ailemizde de böyle oluyor. Ýftar
saatlerinde hep beraber
sofraya oturulur. Zaten
ailecek bir apartmanda
beraber oturuyoruz.
Bayramýmýzý da hep
beraber geçireceðiz.
Bence burada bayramlar Türkiye’dekinden
daha güzel geçiyor.
Çünkü tüm
Avrupa’daki göçmenler içlerindeki özlemlerle daha çok birbiriyle buluþuyor, birlik olunuyor. Bayramda
zekatýmýzý, fitremizi
Türkiye’ye yolluyoruz.
Burada da camilere yardým
ediyoruz.
(14, bir simit fýrýnýnda
çalýþýyor)
Annem çok küçük yaþlarda, babam ise on yedi
yaþýnda buraya gelmiþ.
Ben ve kardeþlerim
burada doðduk. Bu
nedenle Türkiye’deki
ramazanlarý biz hiç
yaþayamadýk.
Bayramlarda da
Türkiye'ye pek gidemiyoruz dükkan yüzünden. Ama
Adnan Yücel
(46, esnaf)
Bence burada birçok
þeyi Türkiye’deki hale
getirebilir herkes.
Burada hiçbir eksiðimiz
yok. Gerek dinimizi
gerek bayramlarýmýzý
ayný Türkiye’de yaþadýðýmýz gibi yaþayabiliyoruz.
Gün geçtikçe de iyiye
gidiyor. Burada ramazan
ayýnda ezan sesinden,
davul sesinden baþka aradýðýmýz hiçbir þey olmuyor.
Tabii ilk geldiðimiz seneler
bu kadar rahat deðildik
buralarda. Fýrýnýmýz bile
yoktu. Ramazan ayýnda
sýcak pideyi özlerdik. Yeni
Mustafa Alper
yavaþ yavaþ burada
da bir þeyler yapýlmaya baþlandý. Biz
de ailecek
Ramazanda iftarlar
sayesinde daha çok
biraraya geliyoruz.
Ama Türkiye’deki
gibi olmuyor, her
zaman buluþamýyoruz. Her sene zekatýmýzý Türkiye’deki
ihtiyaç sahiplerine
ulaþtýrýyoruz. Ama bu
sene Pakistan’a yolla-
(60, emekli)
Bence gurbetin bayramý, bayram gibi
olmuyor sönük geçiyor. Normal günden
bir farký kalmýyor.
Ýþten izin alýp bayram
namazýna gidiyoruz.
Türkiye’de bayramlar
burayla kýyaslanamaz
güzellikte. Aslýnda
emekli olduðum için
istesem bayramlarýmý
Türkiye’de geçirebilirim ama
çocuklarým artýk burada
olduðundan oraya gittiðimde
de eksiklik hissediyorum ve
burayý özlüyorum. Gerçi
dýk.
Ece Ayaydýn
[email protected]
Erken emeklilik
u köþede sizlerden gelebilecek sosyal haklarýnýz ile ilgili sorularý (emeklilik, iþsizlik ödeneði, çocuk parasý, yabancýlar yasasý vs….) cevaplamaya çalýþacaðým.
Ayrýca Sosyal Güvenlik mevzuatlarý sürekli deðiþen konular olduðu için, sizleri yeniliklerden en kýsa
zamanda haberdar etmeyi prensip edindim.
Ýlk olarak sizlere aktarmak istediðim konu ise,
Ekim ayý içinde Belçika Federal Hükümet ile sendikalar arasýnda, meslek hayatýmýzýn sonunu ilgilendiren
müzakereler. Bu müzakereleri, erken emeklilik olarak bilinen 55 yaþýnda
emekli olabilme olanaðýný
ve yeni þartlarý, özet olaSosyal
rak sizlere aktarmak istiyoGüvenlik
rum. Biliyorsunuz Belçika’da zor durumda olan
mevzuatlarý
þirketler, 55 yaþýna girmiþ
sürekli deðiþiolan iþçilerini Çalýþma
Bakaný’nýn onayýný da
yor. Bu köþede
aldýktan sonra erken emekliliðe gönderebiliyor.
sizleri geliþmeMüzakerelerin pek kolay
lerden habergeçmediðini biliyorsunuz
veya
hissetmiþsinizdir.
dar etmeye
Sendikalar (Sosyalist ve
çalýþacaðým.
Hiristiyan) müzakerelerde
kendi aralarýnda fikir ayrýlýðýna düþtüler. Bunun
neticesinde Sosyalist Sendikasý üyelerine ülke genelinde 7 Ekim günü 24 saatlik grev çaðrýsýnda bulundu. Bu fikir ayrýlýðý tabii ki Federal Hükümetin iþine
yaradý, “Böl ve yönet” imkaný doðmuþ oldu. Sonuç
olarak hükümet nihayi karara varabildi.
Zor durumda olan iþyerleri için, yaþ üzerinden
emekli yapma geçerliliði devam ediyor, fakat zorlaþtýrýlmýþ olarak. Þimdiki uygulamada bir iþçi, 58 yaþýný
doldurmuþ ve 25 yýllýk iþçilik hayatý varsa erken emekli olabiliyor.
Fakat yeni Toplu Ýþ Sözleþmeleri’ne (TSÝ) göre
2008 yýlýndan itibaren bir iþçinin, erken emekli olmasý için, 60 yaþýný doldurmuþ ve 30 yýl çalýþmýþ olmasý
gerekecek.
Bu T.Ý.S., 2012 yýllýndan itibaren 60 yaþ ve 35 yýl
çalýþma þartý öngörecek. Bu genel T.Ý.S. uygulanmasýnda hükümet bazý istisnalarý kabul etmiþtir: aðýr iþte
çalýþanlar (inþaat, demir çelik iþçiliði...) , yürürlükte
olan T.Ý.S.’ten daha önce faydalanmýþ veya uzun
çalýþma hayatý olan iþçiler.
Bu anlaþma 2011 yýlýnda hükümet tarafýndan
tekrar deðerlendirmeye alýnacaktýr. Hükümet istenilen sonucu elde edemediði takdirde erken emeklilik
için çalýþma süresini, 40 yýla çýkartabilir. 2013 yýlýnda
ikinci bir deðerlendirmede de istenilen sonuç elde
edilmediðinde, hükümet anlaþýlan istisnalarý dahi
iptal etmeyi öngörüyor.
Yukarýda açýklamaya çalýþmýþ olduðum konu,
zorda olan ve yeniden yapýlanmaya gitmek zorunda
kalan iþyerleri için geçerlidir. Bu uygulama önceden
Ford ve Renault gibi fabrikalarda uygulandý. Normal
þartlarda Belçika’da emeklilik yaþý erkekler için 65,
bayanlar için ise 01.01.2009 tarihinden itibaren 65
olacaktýr.
B
Sayfa 10.qxp
30.10.2005
10:42
Seite 1
Kasým 2005
GÜNDEM
10
Belçika’ya
büyük suçlama
[email protected]
Kesme Þeker Bayramý
nvers’in güneyinde (Zuid) Brederodestraat’ta
dolaþýrken büyük bir afiþ gözüme çarptý.
Afiþte büyük bir kesme þeker ve altýnda ‘suikerfeest’
(þeker bayramý) yazýyor. Dikkatimi çekti, okudum
ve gördüm ki o caddede Belçikalý Esnaflar Derneði
mahalledeki esnaflarýn ‘Kesme Þeker Bayramý’ný
kutluyor. Tüm yazýyý okuyunca anladým ki bizim
Ramazan bayramýmýzmýþ meðer ‘Kesme Þeker
Bayramý.’
Hani anlatýrlar ya; Nasrettin Hoca leyleði görünce
“bu ne” demiþ. Yanýndakiler “bu bir tür kuþ”’tur,
dediklerinde, Hoca leyleði istemiþ ve leyleðin gagasý ile ayaklarýný kesmiþ. “Ýþte þimdi kuþa benzedi“
demiþ Hoca.
A
Bizim 1426 yýllýk Ramazan
Bayramý’ný önce “Þeker
Bayramý”, þimdi Belçika’da
da “Kesme Þeker Bayramý”
yapmýþlar.
Bunun gibi bizim 1426 yýllýk Ramazan Bayramý’ný
önce “Þeker Bayramý”, þimdi de Belçika’da “Kesme
Þeker Bayramý” yapmýþlar. Emin deðilim ama
Türkiye’de Ramazan Bayramý’nda çocuklara çok
þeker verildiði ve tatlý yendiði için bu bayrama
“Þeker Bayramý” diyenler olmuþ. Belçika’ya geldiðimizde de bazýlarý Þeker Bayramýný (suiker feest)diye
tercüme etmiþ. Hollandaca’da çayda kahvede kullandýðýmýz þekere “suiker” denir, fakat bizim çocuklara verdiðimiz türden þekerlere ise “snoep” denir.
Eðer tercüme edilmesi gerekiyorsa, -bence gerekmez ama- o zaman “snoepfeest” diye tercüme edilmesi gerekir.
Ramazan Bayramý, Müslümanlarýn iki büyük bayramýndan biridir. Ramazan ayýndan sonra Seval’in
ilk 3 günü Müslümanlarýn Ramazan veya fitir bayramýdýr. Ramazan ayýnda oruç tuttuktan sonra sadakayý fitir verildiðinden (aydil fitr) “Fitir Bayramý” da
denilir.
Ramazan Bayramý, bir ay oruç tuttuktan sonra
(Helal) yiyeceklerin, içeceklerin tekrar mubah olduðu Müslümanlarýn birbirlerini ziyaret ettikleri dargýnlýklarýn unutulduðu, insanlarýn barýþtýðý, çocuklarýn hediyelerle sevindirildiði, fakirlere sadaka verildiði, milli ve dini duygularýn, inançlarýn, örf ve
adetlerin uygulandýðý, Müslümanlarýn birbirileriyle
kardeþçe kucaklaþtýðý, sevme, sevilme, sevindirme
günleridir.
Bayramlarýmýz, millet olarak kimliðimizin önemli
bir parçasýdýr; bu önemli parçayý gelecek kuþaklara
aktarmak herkesin görevidir. Dünyadaki zulüm,
iþgal, sömürge, iþkence ve ayný zamanda fakir fukaralarý düþünerek kendi halimize þükür, onlar için de
dua etmeliyiz.
Sevgi dolu ve huzurlu nice bayramlar geçirmek
dileðiyle, RAMAZAN Bayramýnýz mübarek olsun.
Allah, tuttuðunuz oruçlarý, verdiðiniz fitreleri kabul
etsin.
Fikret Aydemir
elçika Senato Baþkaný
Anne-Marie
Lizin,
Valon
HümanistDemokrat Parti (cdH - Hýristiyan
Demokrat)
Baþkaný
Joëlle
Milquet, Ýstihbarat Servisi eski
Baþkaný Bart Van Lijsebeth, ve
üst düzey devlet memuru André
Vandoren’a büyük suçlama.
Senato Baþkaný Lizin’e tehdit
mektubu göndermesinin ardýndan Brüksel polisi tarafýndan
gözaltýna
alýnan
Cezayirli
Adramed Z. adlý þahýs, Senato
Baþkaný Lizin, parti baþkaný
Milquet,
istihbaratçý
Van
Lijsebeth ve Vandoren’ý, 29
B
Haziran 1992 tarihinde öldürülen
Cezayir eski devlet baþkaný
Mohamed Boudiaf’ýn katili olmakla suçladý. Ýddialarýný hazýrladýðý internet sayfalarýna da taþýyan Adramed Z., ayný kiþileri,
sübyancý çetesi tarafýndan kaçýrýldýktan sonra öldürülen Julie ve
Melissa adlý çocuklarýn olayý ile
de itham etti.
Pazartesi günü Senato binasýna kadar giderek tehdit mektuplarý býrakan Adramed Z., Salý
günü evinden çýkarken polis
tarafýndan yakalandý. Adramed
Z.’nin üzerinde silah bulan polis
evde yaptýðý aramada da baþka
ateþli silahlar bulunduðunu açýkladý. Soruþturma sürdüðü için
herhangi bir açýklama yapmayan
Brüksel polisi, Adramed Z.’nin
cezaevinde tutulduðunu ifade
etmekle yetindi.
‘Kaba kuvvet kullanmaktan’
dolayý daha önce kýsa bir süre
cezaevinde yatan Adramed
Z.’nin, 90’lý yýllarda tercüman
olarak Brüksel emniyeti terörle
mücadele dairesinde çalýþtýðý
belirtildi. Terörle mücadele dairesinde çalýþtýðý dönemlerde
Groupe Islamique Armé (GIA)
dosyasý nedeniyle Cezayir istihabarat servisi ile iliþki kuran
Adramed Z.’nin o dönemden
sonra Cezayir istihbaratýna çalýþtýðý ileri sürülmüþ ve görevden
uzaklaþtýrýlmýþtý.
AP’de iftar yemeði
Fikret Aydemir
vrupa
Parlamentosu’nda ilk defa iftar
açýldý. AP’deki milletvekilleri lokantasýnda düzenlenen Ýngiliz, Alman ve Yunan
katýldýklarý iftar yemeðinde Ýngilizce, Fransýzca ve Arapça dualar
okundu.
Belçika Türk Ýþadamlarý
Derneði (BETÝAD) ve Kültür-lerarasý Diyalog Platformu’nun (IDP)
düzenlediði ve AP milletvekili
Cem Özdemir’in ev sahip-liði
yaptýðý iftar yemeðinde yaklaþýk
A
500 konuk, Konya Mevlevi
Korosu’nun sufi müziði eþliðinde
iftar açtý. AP’de bir ilk gerçekleþtirerek iftar yemeðine ev sahipliði
yapan Alman Yeþiller milletvekili
Cem Özdemir, “Ýslam dünyasýnýn
kutsal ayý Ramazan sebebi ile bu
kutsal ayýn bütün insanlýk ailesi
ve bütün inananlar için barýþ,
huzur ve mutluluða vesile olmasýný temenni ediyorum. Bu kutsal
Ramazan ayýna mutlu bir tebessüm ve huzur içerisinde girmemiz
için her zamankinden daha fazla
neden var. Bu da AB ile Türkiye
arasýnda müzakerelerin baþlama
kararýnýn nihayet alýnmýþ olmasýdýr” dedi.
AP’nin Alman milletvekili
Armin Lachet, Ýngiliz milletvekili
Claude Moraes ve Yunan milletvekili Yorgo Chatzimarkakis yaptýklarý konuþmalarda, ‘Ýslam dininin de AP’de yeri olduðunu
gösterdiði için Cem Özdemir’e
teþekkür ettiler. AP’deki iftar
yemeðine ayrýca Amerika Birleþik
Devletleri Kongre Üyesi Robert
Wexter de katýldý. ABD kongre
üyesi Wexter yaptýðý konuþmada,
kültürlerarasý diyaloðun önemini
vurguladý.
Sayfa 11.qxp
28.10.2005
03:56
Seite 1
Kasým 2005
GÜNDEM
Ekim’de Türkiye’nin müzakerelere baþlamasýyla tam üyelik-le
sonuçlanmasý umulan süreçte önemli
bir viraj alýnmýþ oldu. “Umulan” diyorum çünkü gelinen aþamada deðil
Türkiye’nin
üyeliðini
Avrupa
Birliði’nin yarýn ne olacaðýný kestirebilmek bile zorlaþmaya baþladý. Birlik
sýnýrlarý içinde yaþayan ve genelde
Brüksel’in verdiði kararlardan habersiz
olan milyonlarca insan da bu soruya
yanýt veremiyor. Ancak giderek güçlenen bir gerçek var. O da Avrupa
Birliði’ne, kendi içinden yükselen bir
tepkinin varlýðý...
Belçika gibi küçük, toplumunun
kuzeyi ve güneyinin birbirlerinden çok
Avrupa Birliði’ni “sevdikleri”, ekonomisinin dönmesinde Avrupa Birliði’nin
katkýsýnýn büyük olduðu ülkeler hariç
“Brüksel hegemonyasýna” karþý bayrak
açmaya baþlayanlarýn sayýsý azýmsanmayacak düzeyde. Bunun temelinde
de Avrupa Birliði’nin hem “sokaktaki
vatandaþýn kafasýndaki Avrupa’nýn”
dýþýna çýkmasý hem de ayný vatandaþýn
fikri alýnmaksýzýn gereðinden fazla
derinleþmesi yatýyor.
Ýþsizliði en aza indirecek yöntemler
üretilememesi, Avrupa Birliði’ne üye
olma nedeniyle her ürünün daha pahalý olduðu hissinin ve yine üyelik nedeniyle ülkesinin uluslararasý alanda daha
güçsüz olduðunu düþünenlerin sayýsýnýn artmasý, kimlik kaygýlarý ve kültürel
11
3
[email protected]
Su bulanýk ama
balýðý avlayacaðýz
Belçika gibi küçük, toplumunun kuzeyi ve güneyinin
birbirlerinden çok Avrupa Birliði’ni “sevdikleri”,
ekonomisinin dönmesinde Avrupa Birliði’nin katkýsýnýn büyük olduðu ülkeler hariç “Brüksel hegemonyasýna” karþý bayrak açmaya baþlayanlarýn sayýsý
azýmsanmayacak düzeyde.
sorunlar Avrupa Birliði’ne “sýcak
bakýþ”ý frenleyen unsurlarýn baþýný
çekiyor. Bu “donuk bakýþ”a günlük
yaþamýn doðrudan etkilendiði hemen
her alanda rastlamak mümkün hale
geldi.
Ýþte Türkiye böyle bir ortamda
kimilerinin “sýnýf atlayarak” kimileri-
Hava sahasý gece
uçuþlarýna kapanýyor
Haber Merkezi
elçika'da bölgesel hükümetler arasýnda uzun
zamandýr devam eden
bir uzlaþmazlýk nedeniyle Brüksel
hava sahasý bugünden itibaren
gece uçuþlarýna kapatýlýyor.
Belçika'da Valon, Flaman ve
Brüksel bölgelerinin birer yerel
hükümetiyle bir de ülke genelinde
federal hükümet hizmet veriyor.
Söz konusu hükümetlerin yetki ve
faaliyet alanlarý yasalarla ve karmaþýk yöntemlerle belirlenmiþ bulunuyor.
Brüksel uluslararasý havaalanýnýn iþletme ve kontrol yetkisi
Federal Hükümet’in elinde kalýrken, kent üzerinde "gürültüyle
mücadele" yetkisi Brüksel yerel
hükümetine ait.
Brüksel hükümeti, havaalanýna
geceleri iniþ ve kalkýþ yapan uçaklara önemli kýsýtlamalar getirdi ve
kent üzerindeki uçuþ pistlerini
gece saatlerinde hizmete kapattý.
Mahkeme kararýyla baþlatýlan
uygulamaya saygý gösterilmemesi
B
Brüksel kenti üzerinde
"gürültüyle mücadele"
yetkisi Brüksel
Hükümeti’ne verildi
halinde, havaalaný yönetimi ihlal
baþýna 25 bin avro ceza ödeyecek.
Flaman hükümetiyse kendi
bölgesinin hava sahasýna trafik
getiren uçuþ pistlerinde yoðunlaþma olmasýna karþý çýkarak tavýr
koyuyor. Flaman ve Brüksel yerel
hükümetleriyle Federal Hükümet
arasýnda uzlaþma arayýþlarý sürerken, bir yandan 100 bin
Brüksellinin geceleri uyuyamadýðý,
bir yandan da uçuþ pistlerindeki
trafiðin deðiþtirilmesi halinde kaza
tehlikesinin artacaðý üzerinde
duruluyor. Brüksel Bölgesi’nde
yasal olanaklarý deðerlendiren 100
bin kiþi dava açarak kanunlarýn
uygulanmasýný ve kent hava sahasýnýn gece uçuþlarýna kapatýlmasýný istedi.
nin “her þeyiyle teslim olarak” diye
nitelendirdiði bir þekilde müzakerelere baþladý. Türkiye için çizilen yol
haritasýnýn ve “oluþturulan” kurallarýn
þimdiye kadar hiç kimse için uygulanmadýðý bir gerçek. Teknik boyutu aðýr
basmasýna karþýn müzakere sürecinin,
içine þimdiye kadar görülmemiþ oran-
da “siyasi sos” katýlacaðý da bir gerçek. Bir baþka gerçek de yeri geldiðinde Türkiye’den bir þeyler koparmak
isteyecek ülkelerin bu süreci çekinmeden kullanmak isteyecekleri.
Bu tabloya bakýldýðýnda ve Avrupa
Birliði’nin kuruluþundan bu yana
“ötekilere” yönelik davranýþý göz
önüne alýndýðýnda sürece inanmak
gerçekten zor. Ama tüm bu tespitlere
karþýn ben de bu sürecin Türkiye’ye
olumlu katký yapacaðýna inananlardaným. Bu sürecin zor olacaðý, baþýmýzýn
üstünde “Demokles kýlýçlarý” sallandýrýlacaðý, yeri geldiðinde kavga edileceði kesin ama Türkiye, sonuna kadar
götürebilmesi halinde, bu süreçten
standartlarýný yükseltmiþ, vatandaþlarýna farklý gözle bakan, temel hek ve
özgürlüklerden þu ana oranla çok
daha rahat yararlanýlan bir ülke olarak çýkacak. Avrupa Birliði’nin geleceðine yön verme sorunu yaþadýðýný,
sürecin sonuna kadar Brüksel’de de
köprünün altýndan çok sular akacaðýný ve Ankara’nýn bu sürecin kendisine
çýkar saðlamadýðýna inandýðý an
“Benden bu kadar” deme þansýna
sahip olduðunu unutmayan, kulaklarýný provokasyonlara kapalý tutarak
hedefine ulaþmaya odaklanan bir
Türkiye’nin bu süreçten kazançlý çýkmamasý için gerçekten hiçbir neden
yok.
Belçika çevre
raporundan
zayýf not aldý
Haber Merkezi
ünyanýn en önemli
30 sanayi ülkesi üzerinde yapýlan bir
çevre araþtýrmasýna göre Belçika
Ame-rika'dan sonra en kötü
puana sahip ülke oldu. Simon
Fraser Üniversitesi ve David
Suzuki Þirketi Çevre organizasyonunun ortaklaþa yaptýðý araþtýrma, Uluslararasý Ekonomik
Ýþbirliðini Geliþtirme Organizasyonu'ndan alýnan 29 çevre
kriterine dayandýrýlmýþ.
Araþtýrma daha çok kiþi baþýna enerji ve su tüketimi, enerji
kullanýmýnýn amaca uygunluðu,
uzun süreli enerji oraný, karbondioksit atýðý, kiþi baþýna nükleer
çöp üretimi, böcek ilacý ve
gübre hammaddesi kullanýmý,
doðal çevre ve büyük ve küçükbaþ hayvan hacmi esas alýnmýþ.
David Suzuki Þirketi Çevre
Oraganizasyonu'ndan
Pierre
D
Sadýk,
çevre
konusunda
Belçika'nýn aldýðý kötü puanýn
Belçika'yý zor durumda býraktýðýný söylüyor. Yeniden kullanýlabilir enerji ve böcek ilaçlarýnýn
kullanýmý konusunda Belçika en
kötü ikinci sýrada. Ancak çöplerin yeniden kullanýmýnýn saðlanmasý konusunda sadece Türkiye
Belçika'dan daha iyi. Bu konuda
Polonya 4., Slovakya 5. sýrayý
alýrken, bu ülkelerin daha iyi
puan almasýnýn onlarýn zayýf
ekonomilerine baðlý olduðu
yorumu yapýlýyor. Çünkü sermaye baþýna düþen hammadde
veya kirlenme dolayýsýyla daha
az oluyor. Belçika'nýn çevre
konusundaki bu kötü skoru
baþka raporlarda da belirtilmiþ.
Ýsviçre
Dünya
Ekonomi
Forumu'nda Belçika, uzun süreli saðlýklý çevre konusunda 146
ülkeden 112. sýraya yerleþtirilmiþ.
Sayfa 12.qxp
28.10.2005
03:58
Seite 1
12
SÖYLEÞTÝK
Kasým 2005
Deli mi dâhi mi?
nam-ý diðer Georges
Gloupier ya da medyatik
ünlülerin yüzüne kremalý pasta atan adam, yani
«l’Entartreur», yani pasta eylemcisi. Bazýlarý O’nu Diojen’e
bile benzetiyorlar. Belçika dýþýnda en çok tanýnan
Belçikalý.
Noël Godin
Liège kökenli, uzun yýllardýr Brüksel’de, Kuzey Ýstasyonu
mahallinde vitrinleri süsleyen kadýnlarýn bir iki sokak
üstündeki Türk mahallesinde yaþýyor. Kendisini anarþist ve
‘68’li olarak tanýmlýyor.
Komik terorizmin ve sembolik þiddetin adamý Noël Godin
ile söyleþtik. Pasta kelimesinden nasýl «pastalamak» fiilini
ve «pastalayan» sýfatýný türettirdi? Gelecek hedefler hangi
ünlüler? Papa’yý ýskalamamak için ne gibi bir plan düþünüyor?
Nasýl pasta atarak «silah doðrultmak» suçundan para
cezasýna mahkum ettirildi.
Türkiye’den ya da Türklerden kime pasta atardý?
Bu eylemimizi politikacýlara ve finans çevresinden seçtiðimiz hedeflere yaymaya karar verdiðimizde,
bu insanlarýn çevresinde korumalar olduðu için daha zor olacaðýný tahmin ediyorduk. Ancak bu
insanlarýn yakýn çevresinden insanlarýn suç ortaklýðý yapmasýyla her þey daha kolay oluyordu.
Leyla Ertorun
H
erkes sizi özellikle Bill Gates’in
yüzüne attýðýnýz pastadan
sonra tanýdý. Ama onun çok öncesi var
öyle deðil mi? Her þey nasýl baþladý?
70’li yýllarda sinema eleþtirmeni olarak Film ve Televizyon Dostlarý diye
bir katolik dergide yazýyordum.
Belçika’da bu dergi ve Ciné Télé Revue
haricinde sinema televizyon dergisi
yoktu. Bizim dergi kilise çevresinde
çok daðýtýlan bir dergiydi ve yazý iþleri
müdürü de bana çok güveniyordu. 68
kuþaðý esprisinde kendi iþimi sabote
ediyordum. Olmayan bir sürü haber
uyduruyordum. Sahte röportajlar
yapýyordum, sorularý ve cevaplarý ben
uyduruyordum. Bir kaç tane takma
adým vardý. Bazý yazý ve ropörtajlara bu
isimler imzasýný atýyordu. Sinema festivaline gidip, olmayan filmlerin eleþtirilerini yapýyor, gerektiðinde uydurma
fotoðraf çekip yazýyordum. Kimse bir
þeyin farkýna varmýyordu. Amaç, biraz
da medyanýn nasýl uydurup uydurup
milleti uyuttuðunu kanýtlamaktý. Bu
arada bir sinema yapýmcýsý yaratmýþtýk.
Georges le Gloupier ismini taktýðýmýz
bu uyduruk yapýmcý uydurduðumuz 20
sinemacýdan biriydi. Bir gün bu yapýmcýnýn sinemacý Robert Bresson’un
yüzüne kremalý pasta attýðýný yazdýk.
Ondan sonra ki sayýda da Bresson’un
arkadaþý roman yazarý Marguerite
Duras’ýn da arkadaþýnýn intikamýný
almak için Paris’teki Chez Flor
Cafe’sinin önünde gördüðü Georges le
Gloupier’nin suratýna pasta fýrlattýðýný
ve le Gloupier’nin «Madam, pastanýzý
edebiyatýnýza tercih ederim» dediðini
yazdýk.
Bütün bunlar uyduruk bir þakadan
ibaretti. Ama bir gün Marguerite
Duras’ýn ikinci filmini tanýtmak için
Belçika’ya Louvain’e geleceðini öðrendik ve uydurduðumuz bir þey olsa bile,
kurguyu gerçeðe çevirmek istedik.
Madem ki le Gloupier’ye pasta atmýþtý,
biz de gittik O’na attýk. Ýlk gerçek
pastamýz oydu.
Y
ýl 1974 deðil mi? Peki
Marguerite Duras’a niçin bu
kadar gýcýktýnýz, edebiyatýný mý sevmiy ordunuz, yoksa kendisini mi?
Edebiyatýný beðenmiyordum ama
þahsiyet olarak da pek hoþlanmýyordum. Pasta atmaya bizi teþvik eden de
bir çocuk kaybolma olayýnda aldýðý
saçma sapan bir tavýrdý. Bir çocuk kaybolmuþtu ve Marguerite Duras kalktý
kendi baþýna açýklamalar yaptý. Çocuðun annesi tarafýndan öldürülmüþ olabileceðini, bir takým sinyaller aldýðýný,
öyle hissettiðini falan söyledi. Bu
iðrençti. Bir þüphe üzerine bir anne
hakkýnda böyle saçma sapan iddialarda bulunmasý bizi çileden çýkardý.
N
için pastalý eylem?
Öylesine…Sessiz sinemadan esinlendik. Onlar gibi mahsuscuktan yapýyorduk.
Zaten bu ilk pastadan ve olayýn
medyaya yansýmasýndan sonra pasta
eylemlerimizin devamý geldi. Bizim kremalý pasta eylemlerimizin fotoromanýnýn
üç serisi oldu. Ýlk seride kültür dünyasýndan þahsiyetleri seçmiþtik. Sinemadan
Jean-Luc
Godart,
edebiyattan
Margueritte Duras, dans dünyasýndan
Maurice Béjart ve felsefecilerden
Bernard Henri Levy gibi.
Daha sonra medyacýlar serisi oldu.
Ve 10 yýl sonra da finans, politika ve
küreselleþme dünyasýndan þahsiyetteleri listemize ekledik.
B
ill Gates’i pastalamayý nasýl
kafaya koydunuz?
Genellikle kültür çevresinden seçtiðimiz ünlülere ulaþmak çok zor olmuyordu. Ancak bu eylemimizi politikacýlara ve finans çevresinden seçtiðimiz
hedeflere yaymaya karar verdiðimizde,
bu insanlarýn çevresinde korumalar
olduðu için daha zor olacaðýný tahmin
ediyorduk. Ancak bu insanlarýn yakýn
çevresinden insanlarýn suç ortaklýðý
yapmasýyla her þey daha kolay oluyordu.
Bu ihbarlar olmasaydý ünlü Fransýz
televizyoncu Patrick Poivre d’Arvor’un
hangi saatte, nerede jogging yaptýðýný
bilemezdik. Fransýz Ýçiþleri Bakaný
Nicolas Sarkozy’nin Brüksel’deki
Kongre Sarayýna geliþinin bütün detaylarýný bir yakýný ihbar etmeseydi, pastalama eylemimizi bu kadar rahat baþaramazdýk. Bir de bu eylemi insanlarýn hiç
beklemediði bir anda gerçekleþtirmek
gerekiyor.
P
astayý nereden temin ediyorsu nuz?
Ünlü pastacýlar hariç her yerden.
Pastaya hiçbir zaman para vermiyoruz,
bize herkes seve seve pasta veriyor.
Pasta masrafýmýz olmadýðý gibi bize
pasta vermek için yarýþýyorlar. Ünlü
pastacýlar da pasta teklif ediyorlar ama
kabul etmiyoruz. Çünkü onlarýn reklamýný yapmak istemiyoruz.
P
eki pastayý nasýl taþýyorsunuz,
sizi herkes tanýyor, güvenliðe
falan takýlmýyor musunuz?
Pastayý ben taþýmýyorum ki. Pasta
eylemine karar verir vermez arkadaþla-
Sayfa 13.qxp
28.10.2005
04:01
Seite 1
13
Kasým 2005
rýmýzý arýyoruz. Biz hep 20-30
kiþi birden eylem yerinde
bulunuyoruz. Pasta suç ortaklarýndan birinde oluyor ve
özellikle pastayý surata atmýyor, fýrlatmýyoruz.
N
asýl yani?
Kesinlikle
ýskalamamýz
gerekiyor. Onun için, ben kurbanýmýzýn yakýn markajýndayken, suç ortaklarýmdan pastayý
taþýyan yanýma yaklaþýp pastayý bana uzatýyor. Uzatmasýyla benim de pastayý kurbanýmýzýn yüzüne boca etmem
gerekiyor. Her þeyin çok seri
ve zamanlamanýn iyi olmasý
gerekiyor. Ondan sonra hep
birlikte glup glup glup diye
savaþ çaðrýmýzý söylüyoruz.
B
u iþin bir riski de var
aslýnda. Kurbanýnýzýn
sinirlenip size hücum etmesinin yanýnda, ki bu oldu, silah lý korumalardan korkmuyor
musunuz?
Bunun bir risk olduðunu
biliyoruz. Zaten güvenlik kordonunu geçmek, kurbanýmýzýn
nerede ne zaman olacaðýný
belirlemek, önceden tespit
ettiðimiz þeyler. Her þey
medyanýn önünde oluyor,
bunu da unutmamak gerekiyor. O yüzden, çok tepki vermeden buna mizahla yaklaþanlarý artýk rahat býrakýyoruz.
Bakýn Elio di Rupo’yu biz
pastalamadýk ama O, biz zannedip gülerek karþýladý, üstelik
n’olur n’olmaz diye kendisini
buna hazýrlamýþ. Sonuçta ne
oldu? Böyle davranmasý kendi
popülaritesini arttýrdý. Bizim
yapmak istediðimiz de bu, o
anda ki tepkileri mizah
anlayýþlarýný, egosantrik olup
olmamalarýný da gösteriyor.
Ama bazýlarý var ki pastaya
doymuyorlar.
B
ernard Henri Levy gibi
mi? Nam-ý diðer BHL,
ünlü Fransýz düþünür-yazaryazarýný bir kaç kez pastaladýnýz herhalde? Üstelik bir kere sinde sizi yere atýp « hadi kalk,
yoksa suratýný topuðumla parçalayacaðým» dedi.
Tam söylediðiniz gibi. BHL,
bir þeyi hesap etmemiþti.
Bütün bunlarý oradaki kameralarýn kaydettiðini. Bana söylediði sözler onun kendi popülaritesine zarar verdi ve hüma-
nizmden falan bahseden bir
felsefecinin düstüðü acýklý
gülünç durumu bütün kamuoyu gördü.
T
amam mý, devam mý?
Tam 6 kez kendisini pastaladýk ve devam edeceðiz. Taa
ki kendisinden söylemesini
istediðimiz þarkýyý söyleyene
kadar.
Bu arada eski sessiz filmlerden ve çizgi film «Buggs
Bunny»den bir melodiyi mýrýldanýyor.
Bundan sonraki hedefler
G
elecek hedefler hangi ünlüler?
Kara listeyi isterseniz size
de yollayayým. Ama hedeflerimiz
arasýnda
Georges
Bush’u, Berlusconi’yi, Tony
Blair’i Dünya Bankasý Baþkaný ve Papa’yý sayabilirim.
oluþturacaktý. Nitekim mahkemeyi kaybettim ve ne yazýk ki
þimdi Fransa’da bir çocuk
okul müdürünün baþýna kartopu atar, O da bunu mahkemeye taþýrsa, o çocuk kartopunu silah amacýyla kullanmaktan mahkum olabilir.
Allah’tan Belçika’da ki
hakimler bize sempatiyle
bakýyorlar. Bir de her seferinde yakalanmýyoruz caným.
N
asýl yani Papa’yý da
mý?
Prezervatifi yasaklayan o
katil tabii ki listemizde zaten.
Bundan önceki Papa’yý da
düþünmüþtük.
8
50 Euro ceza aldýnýz.
Bunu ödediniz mi?
Evet ödedik. Gece kulübü
Mirano’da bir Glup Glup
gecesi düzenledik. Ünlülerden tombalaya koymamýz
için hediye yollayanlar bile
oldu. Örneðin sarkýcý Lio,
külotunu yollamýþtý, açýk
artýrmayla sattýk. Toladýðýmýz
paralarla cezayý ödedik.
G
üvenlik kordonunu
aþýp Papa’ya ulaþmak
o kadar da kolay olmamalý...
O kadar da zor deðil.
Papa bir yere gittiðinde, halkýn arasýnda en önde kimler
oluyor? Sakatlar, malûller,
yaþlýlar falan. Bunlar çoðunlukla en önde tekerlekli sandalye de oluyorlar.
Ý
nanamýyorum, onlarýn
arasýna mý karýþmayý
planlýyorsunuz? Uyarmalýyým,
eylem planýnýzý açýklarsanýz
yazarým, ona göre.
Hiç önemli deðil biz bu
tür þeyleri gönül rahatlýðý ile
her yerde söylüyoruz. Böylece eyleme yararý dokunabilecekler de tek tek yardýmlarýný
öneriyorlar.
Ýþimizi
kolaylaþtýrabilecek þeyleri
bize sunuyorlar. Dolayýsý ile
bu sayede sempatizanlar aðý-
mýzýn büyüdüðünü ve ihbarlarýn da bize daha çabuk
ulaþtýðýný görüyoruz.
E
ski Fransýz Bakan Jean
Pierrre Chévènement’ý
da pastaladýnýz. O’da sizi
mahkemeye verip mahkum
ettirdi, öyle deðil mi?
Evet, pastayý silah aracý
gibi kullanmaktan para cezasýna çarptýrýldým. Bütün hukuk
yollarýný tükettik. Zira benim
suçum diðerlerine de örnek
T
ürkiye’den ya da
Türklerden kime pasta atardýnýz?
Büyük bir olasýlýkla darbecileri ve iþkencecileri
hedeflerdim. Ama pastanýn
epeyce büyük olmasý gerekiyor, kremada biraz hafif
kalýr gibime geliyor.
Sayfa 14.qxp
28.10.2005
04:04
Seite 1
Kasým 2005
HAYIF-life
14
Alamancý Hababam
Sýnýfý Burdur’da
[email protected]
Yürüyüþ sýrasýnda, telefon kuyruðunda, yemekhanede veya kýþladaki herhangi bir yerde Almanca,
Ýngilizce, Hollandaca, Fransýzca ya da anlamadýðýnýz baþka bir dilde konuþmalara ya da
muhabbetlere rastlamanýz mümkün.
Sonsuzluk
Yaz gider, güz gelir.
oldukça gevþetilmiþ de olsa “sivil
yaþam”a göre aþýrý disiplin ve
yoðun program insanlarý çileden
çýkarýyor.
Gidenler yok olmazlar, gelenler kalmazlar.
Kalanlar giderler, bitenler yok olmazlar.
kalýcý olan yok, sonu olan yok.
Herþey geçici, çünkü deðiþken.
Yok olmuyor hiç bir þey,
Sadece þekil deðiþtiriyor.
Tek deðiþmeyen: sonsuzluk.
Güneþ gider, yaðmur gelir.
Bulut su olur,
Su buz olur, buhar olur.
Aðaç odun olur, odun yanar, duman olur.
Toprak tarla olur, toz olur.
Tozlar uçup, çöl olur.
Daldan düþen meyve çekirdek olur.
Çekirdek kuþ’a yem olur.
Sap gider, saman gelir.
Ölümler, doðuþlarýn tohumlarýdýr.
Çürümek, filizlere gübre olmaktýr.
Ölmek, can vermektir,
Yeni can vermektir, döllenmektir.
Her eski, içinde bir yeni taþýr,
Her son soluk, baþka nefese gebedir,
Her son, yeni bir baþlangýçtýr.
Kýrlangýç gider, ördek gelir.
Ömürler geçici, ömürler sonsuz tekrarlama.
Þu an yaþadýklarým, daha önce yaþanmýþ.
Ýlk defa yaþýyorum, ama ilk deðilim.
Geçmiþim var, geleceðim var,
Geçmiþ zaman yok, gelecek zaman yok,
Kaybedecek zaman hiç yok.
Zaman hep var, hiç kaybolmaz zaman.
Sýcak gider, soðuk gelir.
Kaybedersem, baðrýmý yakar,
Kavuþursam, gönlümü açar,
Severim hayatý, ölümden korkmadan,
Severim insanlarý, kötülere bakmadan,
Severim yarimi, acýsýný takmadan.
Baðlý kalýrým sevgime, baðlanmadan.
Dört mevsimi yaþarým, yakýnmadan.
Gelen gider, giden gelir.
Önemli tesselilerim var benim:
Ýlk ve tek deðilim, bir tekrarým
Düþen tanelerim, tohum oluyor,
Zaman dediðin, hiç kaybolmuyor,
Son soluðum, yeni nefes oluyor,
Yok olan yok, her þey deðiþiyor,
Tek deðiþmeyen, sonsuzluk.
Yýlda dört kez dünya Türkleri
Burdur’da buluþuyor
Erdinç Utku
kadar yoðun ve curcunalý geçiyor ki
yaþananlarý
biran
önce kaleme almazsam unutulup
gidecek. Hatta biraz zaman ayýrsam “Alamancý Hababam Sýnýfý
Asker’de” diye bir film senaryosu
çýkar bu “21 günlük dövizli askerlik” deneyiminden! 15. günün
sonunda bu amaçla kütüphaneye
doðru yola çýkýyorum. Ben çýkarken “Telli turnam selam götür,
sevdiðimin diyarýna” diye içli bir
türkü çýðýrarak giriyor koðuþa 15
ay normal askerlik yapan bir er.
Sevdiklerini, yavuklularýný, annebabalarýný, arkadaþlarýný ve dostlarýný doðup büyüdüðü diyarlarda býrakýp, bambaþka diyarlara
askerlik yapmaya gelenlerin
yanýnda bizim “21 günlük” dövizli askerlik hizmetimiz yarý turistik
gezi bile sayýlabilir. Hem de her
þey dahil. (5112 Avroya biraz
pahalý deðil mi? – TSK’nýn uðurlu
sayýsý 5112 olsa gerek!)
O
Ocak, Nisan, Temmuz ve
Ekim aylarýnda Dünya’nýn dört
bucaðýndan Türk gençleri dövizli
askerlik hizmetini yapmak üzere
Burdur’da
buluþuyor.
100.
dönem dövizli askerlik hizmeti
için 2005 Ekim ayýnda 55 ülkeden 3402 kiþi Burdur’a geldi.
Malatyalý, Vanlý,
Muþlu / Bir ranzada kurmuþ üçlü!
Hangi ülkeden gelirseniz
gelin, dünyanýn neresinde doðar-
görüntülerine tanýk olabiliyorsunuz. Yürüyüþ sýrasýnda, telefon
kuyruðunda, yemekhanede veya
kýþladaki herhangi bir yerde
Almanca, Ýngilizce, Hollandaca,
Fransýzca ya da anlamadýðýnýz
baþka bir dilde konuþmalara ya
da muhabbetlere rastlamanýz
mümkün.
Yurtta “baðýþ”,
dünyada “baðýþ”!
Arkadaþým bana yanýmda en
az 1000 Euro götürmemi önermiþti. Daha önceki yýllarda bu
miktar çok daha fazlaymýþ. Özellikle dövizli askerlik hizmeti yapanlardan toplanan paralarla 58.
Piyade Eðitim Alayý’na yapýlan
binalar ve konferans salonlarý
“döviz yumurtlayan tavuk”
Mehmetçik-Mehmet bey
Zaten 15 aylýk askerlere
“Mehmetçik” denilirken, bizim
“Mehmet bey” diye iðnelenmemizde de bunun payý var. Bir
yolunu bulup askerlik yükümlülüðünden yýrtanlara da “Mehmet
Paþa” deniliyormuþ!
21 Gün Deyip
Geçmeyin!
Evet öyle… Onu bir de bu
zorunlu deneyimi yaþayanlara
sorun. Dünyanýn deðiþik ülkelerinden (Özellikle de Almanya
baþta olmak üzere Avrupa ülkelerinden) belirli bir sistem ve
gönenç ortamýnda “insan”ý merkeze koyan bir anlayýþta yetiþen
çoðunun yaþý 40’lara yaklaþan
Türk gençlerine 21 gün soðuk
duþ etkisi yapýyor. Türkiye’de 15
aylýk askerlik yapanlara göre
sanýz doðun askerlikte sizin
Türkiye’de nüfusa kayýtlý olduðunuz il geçerli. Alman-ya’nýn çeþitli kentlerinden gelen Malatyalý,
Vanlý ve Muþlu Burdur 58. Piyade
Eðitim Alayý koðuþlarýndaki bir
ranzada üçlü kurabiliyor, çok
kýsa sürede tanýþýp kaynaþý-yorlar. Deðiþik iþ alanlarýnda olanlar
deneyimlerini paylaþýyorlar, ayný
tür iþleri yapanlar askerlik sonrasýnda iþbirliði yapmak üzere anlaþýyorlar. ABD, Belçika, Hollanda,
Almanya, Ýsveç, Gürcistan’dan
arkadaþlarla benzeri deneyimleri
paylaþtým. Dünyadaki Türklerin
kalbi Burdur’da atarken çok
renkli ve belki de sadece bizlere
özgü “dostluk ve kaynaþma”
Alamancý Türklerin eserleri.
Ancak yapýlan baðýþlar ve yaþanan sorunlar nedeniyle bu uygulamaya son verilmiþ. 21 günlük
askerlik boyunca baðýþlarla ilgili
olarak
yapýlan
tek
þey
Mehmetçik ve Elele Vakýflarýnýn
tanýtýlmasý ve Mehmetçik Vakfý
yararýna düzenlenen konser
oldu. Bu vakýflara baðýþ gönüllülük esasýna göre yapýlýyor.
(Baðýþ yapanlarýn isimleri ve
yaptýklarý baðýþ miktarlarý listeler
halinde herkesin göreceði bir
þekilde asýlýyor!)
SÜRECEK
Sayfa 15.qxp
28.10.2005
04:08
Seite 1
Kasým 2005
E
S
K
Ý
y
a
þ
a
m
l
a
r
E
S
K
Ý
m
e
k
a
n
l
a
r
HAYIF-Life
«Tavuk yiyicileri»nin
adak heykeli
Erdem Resne
rüksel’in meþhur iþeyen çocuðu
Manneken Pis’ten sonra turistlerin en
uðrak yeri, þüphesiz Grand-Place’ýn
yakýnýndaki adak heykelidir. Peki herkesin
okþayarak dilek tuttuðu o heykele dokununca,
aslýnda Brüksel’in ilelebet hür kalmasý için dua
ettiðinizi biliyor muydunuz?
1898 yýlýnda ünlü heykeltraþ Julien Dillens
(1849-1904) tarafýndan tasarlanan eser,
sanýldýðý gibi bir kadýna deðil, ortaçað
Brüksel’inin kahraman vatandaþý Everard ‘t
Serclaes’ýn anýsýna adanmýþtýr.
1355’te Brabant hükümdarý Dük III. Jean’ýn
ölmesiyle büyük kýzý Jeanne ile eþi
Lüksemburg’lu Wenceslas, hanedanýn baþýna
geçer. Fakat Flaman Kont’u Louis de Male, III.
Jean’ýn bir diðer kýzýyla evli olduðu için,
Brabant Hanedaný’ný ele geçirmek ister ve
Brüksel’i kuþatýp, Flaman bayraðýný, bugün
adak heykelinin bulunduðu “L’Etoile” evine
diker.
Þehirden
kovulan
Jeanne
ve
Wenceslas’ýn tekrar Brüksel’e dönmesini, 5 kez
encümenlik yapmýþ olan Everard ‘t Serclaes
adlý bir kahraman saðlayacaktýr.
24 ekim 1356 gecesi ‘t Serclaes, Brüksel
surlarýný yalýnayak týrmanýp Grand-Place’a
ulaþýr, ve Flaman Kontu’nun flamasýný koparýp,
yerine Brabant Dükleri’nin bayraðýný asar.
Böylece düþmana karþý ayaklanan Brükselliler,
[email protected]
‘O an’
Brüksel’in meþhur iþeyen çocuðu
Manneken Pis’ten sonra
turistlerin en uðrak yeri, þüphesiz
Grand-Place’ýn yakýnýndaki adak
heykelidir. Peki herkesin
okþayarak dilek tuttuðu o heykele
dokununca, aslýnda Brüksel’in
ilelebet hür kalmasý için dua
ettiðinizi biliyor muydunuz?
B
15
þehirlerini iþgalden kurtarýrlar. Heykelin
üstünde bulunan üç kabartmanýn ilk ikisi, bu
hikâyeyi anlatýr ve üzerlerinde bir yandan “Met
hand en tand voor stad en land” (Þehir ve ülke
için diþ ve týrnakla), diðer yandan Brabant
Hanedaný’nýn savaþ parolasý olan “Le Brabant
au riche duc” (Brabant ülkesi zengin
Dük’ündür) yazar.
En alttaki kabartmaysa, ‘t Serclaes’ýn þehit
düþtüðü 1388 savaþýný anlatýyor. O sene,
Brüksel’in yakýnýndaki Gaasbeek Kasabasý’nýn
hükümdarý, þehri ele geçirmek için harekât
hazýrlar. Bu duruma karþý koyan ‘t Serclaes,
Lennik yakýnlarýnda iki Gaasbeekli tarafýndan
yakalanýp hýrpalanýr ve dili kopartýlýp býrakýlýr.
Yandaþlarý tarafýndan “L’Etoile” konutuna
getirilen Everard ‘t Serclaes, burada ölür.
Kýzgýn halk, Gaasbeek kalesine yüklenip
kundaklama gerçekleþtirir.
Bu kundaklama olayýnýn ilginç yönü,
Brüksel halkýnýn lakabýnýn bu zamana
dayanmasýdýr. Rivayete göre savaþa hazýrlanan
Brükselliler, Gaasbeek’e giderken yanlarýnda
yiyecek de götürürler. Vahþet sahneleri
arasýnda, yanlarýnda bolca bulundurduklarý
tavuklarý yiyen Brüksellilere, o gün bugündür
Kiekefretters (tavuk yiyicileri) denir...
Kadýn sandýðýnýz o bedeni okþayýp sevgili
bulmayý dilediyseniz eðer, benden size bir
tavsiye: bu dileðin üzerine bir bardak soðuk su
için, bol tuzlu hazýrlanan Brüksel tavuðundan
sonra ferahlatýr!
Herþeyin ‘ilk’i zordur.
Dünyaya ilk merhabamýzý ‘çýðlýk’ verir,
Ýlk adýmý korkuyla atarýz.
Ýlk okul günümüzde ‘korku’ duyarýz.
Adýný ‘heyecen’ da koysak.
Ýlk sevmelerde...
Ýlk aþýk olduðumuzun farkýna vardýðýmýzda
Dünyamýz deðiþir,
Duygu,
Düþünce,
Amaç ne olurYürek,
Ve kimyamýz
sa olsun, tarolduðu gibi.
týþmanýn olduElimiz, bedenimiz
Sesimiz titrer.
ðu, tecrübeleDuygularýmýz
rin paylaþýldýfýrtýna olur,
Alýr bizi girdabýna,
ðý, iþbirlikleriÇeker bilinmezlerin
koynuna.
nin arttýðý
Yok oluruz,
ortamlar bütün
Eski biz kalmaz
‘o an’dan sonra.
taraflara
o an geldiðinde
fayda getirir
‘eþik’ geçilir, geri
dönüþü olmaz.
kanýsýndayým.
“Ben sana mecburum
bilemezsin
Adýný mýh gibi aklýmda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
Ýçimi seninle ýsýtýyorum
Sevmek kimi zaman rezilce korkudur
Ýnsan bir akþam üstü ansýzýn yorulur
Tutsak ustura aðzýnda yaþamaktan
Kimi zaman ellerini kýrar tutkusu
Birkaç hayat çýkarýr yaþamasýndan”
O ‘an gelir’ Attilla Ýlhan ölür...
Ýlk yazýda kaðýt kalemi aldýðýmýzda elimize
Yazacak kelime bulunmaz
Cümleler oluþmaz.
Bin yýldýr yazmak olsa da iþimiz.
Ýlk yazý zordur,
Yeni bir baþlangýçta olmak durumlarýnda.
Böyle demlerde,
Kaçýp, yok olmak isterim.
Çoðukluðumda yaptýðým gibi,
karýn koynuna sýðýnmak geçer içimden.
‘Beyaz’ karýn koynuna sýðýnmak,
Beni korusun ‘kara’ kötülüklerden diye.
“Yitirmiþ týlsýmýný ilk sevmelerin,
Yitirmiþ öpücükleri,
Payý yok apansýz inen akþamdan,
Bir kadeh, bir cigara dalýp gidene,
Seni, anlatabilsem seni...
Yokluðun, cehennemin öbür adýdýr
Üþüyorum, kapama gözlerini...” demiþ þair.
Böyle demlerde,
Ve ben hep,
tepeden týrnaða hüzün olurum.
Hoþgeldin hüzün,
merhaba…
Sayfa 16.qxp
28.10.2005
04:11
Seite 1
Kasým 2005
ARTfikir
16
“Derinin altýnda” tiyatro
[email protected]
Ýstanbul’un sesi
ent Film Festivali’nde Türk filmeri de yer
alýyordu ve bunlardan en çok dikkati
çekenlerden biri de Fatih Akýn’ýn müzik aðýrlýklý
yeni belgeseli ‘Crossing the bridge: The Sound of
Istanbul’ idi.
Fatih Akýn ve kamerasý, Alexander Hacke’ye
eþlik ederek her köþesi müzikle hayat kazanan
Ýstanbul’daki müzik sahnesinin bir portresini çiziyor. Alexander Hacke, Almanya’daki Einstürzende
Neubauten grubunda basist. Istanbul’la tanýþmasý,
Fatih Akýn’ýn ‘Duvara Karþý’ filmiyle olmuþ. Ýstanbul müziðindeki çeþitlilik ve burada buluþan doðu
ve batý müziklerinin sentezi, Hacke’yi etkiler ve
Ýstanbul’la tekrar buluþacaðýndan emindir.
Elinde oniki mikrofonu, laptopu ve kayýt cihazlarýyla Hacke, Asya’nýn Avrupa’ya geciþ yaptýðý
noktaya geri döner ve ‘Ýstanbul’u dinler’ gözlerini
kapatmadan. Çünkü burada anlatýlmak istenen,
yalnýzca bol nüfuslu bir þehrin bize müzikal açýdan
neler verdiði deðil. Gerek Akýn gerekse Hacke,
görüntü keþfine de çýkmýþlardýr.
Hacke özel, zýt, karþýtlýk oluþturmayan, adeta
uçuþan ve baþtan çýkaran dünyanýn içine giriyor ve
gözlemlediklerinin, duyduðu seslerin ve sayýsýz
yüzlerin býraktýðý izleri topluyor. Yaptýðý kayýtlar
sýrasýnda kullanýlan tekniðe “sokak kaydý” adý veriliyor. Bu teknikle, nerede olursanýz olun, hem
canlý müziði hem
bulunduðunuz ortamdaki
atmosferi profesyonel bir þekilde kaydetmek mümkün. Fatih Akýn bütün bunlarý iþlerken batý müziðinin 60 ve 70’li yýllardaki etkisini gözardý etmeden
Erkin Koray’ýn Türk müziðindeki etkisine de yer
veriyor.
Belgeselde anlatýlmak istenen ‘çapraz kültürleþmenin’ diðer enteresan ismi de Kanadalý Brenna
MacCrimmon. Yýllar önce tatil için geldiði
Türkiye’ye yerleþme kararý alan MacCrimmon,
Ýstanbul’a yerleþir ve Türklere 40’larýn ve 50’lerin
aðýtlarýný tekrar keþfettirir.
Gerek yeraltý kültürü, sokak müzisyenleri,
Mevlevi muziði (son yýllarda popüler olan Mercan
Dede) gerekse büyük starlar , belgeselde yer alýyorlar.
Hacke ve Akýn, müzik yolundan geçerken halkýn arasýna giriyor ve farklý sosyal sýnýflarýn dünyasýna da uðruyorlar. Ýstanbul’un senfonisi çok çeþitli kültürlerin ve kimliklerin birarada olmasýndan
kaynaklanýyor. Akýn, bir önceki filmi ‘Duvara
Karþý’da da olduðu gibi bu renkliliði araþtýrarak bu
þehirdeki müziðin, hoþgörüyü savunduðunu ortaya
koyuyor.
Benim dikkatimi çeken ve ‘maalesef’ dediðim
tek nokta, büyük isimlere, daha organizeli ve keyif
alacak þekilde hazýrlýklý çýktýklarý halde, çok az yer
verilmiþ olmasýydý. Müzzeyen Senar’dan Haydar
Haydar’ý yarým dinledikten sonra en azýndan tek
parçada kalmamalýydý. Bu, Sezen Aksu ve Orhan
Gencebay için de geçerli. Akýn’ýn genel olarak içinde kaldýðý çercevede tek müzik çeþidine aðýrlýk
veriliyor; sokak müzisyenleri, rock gruplarý, hip
hop ve rap. Aðýrlýk, ‘aðýr toplarda’ deðil. Kim bilir,
belki bu da deðiþen Ýstanbul’un bir parçasýdýr.
G
En anlamsýz
bulduðum þey,
yabancý birine
“yabancý tiyatro”
yapýyorsun
denmesidir. Ben
sadece tiyatro
yapýyorum. Sanatýn
dili-kültürü yok..
Erdem Resne
iyatroculara
hayat,
baþlý baþýna bir oyundur. Rolleri deðiþmek gerekince yadýrgamadan
kaderlerine
razý
olurlar.
Oyunculuk, yönetmenlik derken,... bir de bakarsýnýz ki artýk
oyunu içeriden deðil, dýþarýdan
yaþamanýz gerekir. Sanki gizli
bir rejisör, sizi olmanýz gereken
yere getirir, bazen kendinize
raðmen. Týpký Mesut Arslan’ý
alýp sürükleyip, 2006 Flaman
Tiyatro Festivali jüri üyeliðine
taþýdýðý gibi...
Brüksel’e geliþini fýrsat bilip,
Anadolu Tiyatro Grubu’nun
(ATG) yönetmeniyle yeni görevi
hakkýnda uzun uzun sohbet
ettik. Daha ilk sözlerinde,
rolünü
kabullenmiþ
görünüyordu:
“Oyun, proje derken, bir de
bu jüri haberi gelince iyice
yoðunlaþtým. Sevdiðin bir uðraþ
için sevdiðin baþka þeylerden de
ödün vermek çok kötü. Ama
hayat iþte, hayaller kurarsýn,
sonra bambaþka yerlere varýrsýn.” Ýþte hayalleriyle, gerçekleriyle, bir tiyatrocu hikâyesi...
T
Türkçe oyunlarla uðraþan
Mesut Arslan, nasýl oldu da
Flaman mercilerin dikkatini
çekti? Bugünlere nasýl geldi?
Kendi oyunlarým dýþýnda da
tiyatro izlemeye giderdim.
Oyunlarda karþýlaþtýðýn insanlarla bir de bakýyorsun ki çevre
edinmiþsin. Flaman Tiyatro
Enstitüsü’yle (VTÝ) iletiþim kurdum. Geçen sene baþkanlarýyla
Ýstanbul Tiyatro Festivaline
gittik. Daha sonra VTÝ’de iþçi
olarak çalýþtým ve Ýstanbul’da bir
toplantýya kültür elçisi olarak
gönderildim. Bu baðlar oluþ-
Mesut Arslan
tuktan sonra da Kültür Bakaný
Bert
Anciaux’un
2006’ya
hazýrladýðý kültür planýný oluþturan uzmanlar komisyonuna,
dýþ gözlemci olarak davet
edildim. Anlatmak istediðim
þeyler orada ilgi görmüþ, ve bu
festivalin
jürisi
oluþturulduðunda da, aday olarak benim
de adým geçmiþ. Festivalin
koordinatörü de beni arayýp
davet etti. Neden beni düþündüklerini merak ettim ve
görüþmek istedim. Sadece “jüride bir Türk olsun” düþüncesiyle çaðýrsaydýlar, gitmezdim.
Neden?
En anlamsýz bulduðum þey,
yabancý birine “yabancý tiyatro”
yapýyorsun denmesidir. Sonuçta
ben Türkçe oyunlar çýkardým,
ama bu yüzden “Türk tiyatrosu”
yapmýþ sayýlmam. Sadece tiyatro
yapýyorum. Sanatýn dili- kültürü
yok... Üstelik toplumlararasý
uyumu pekiþtirmek için illa
yabancý insanlar aramak da
bana saçma geliyor. Bu aslýnda
bir þekilde küçük görmek
anlamýna geliyor. Ben buradaki
insanlarla eþitsem, sadece sanatsal anlamda deðerlendirilmem gerekir.
Ama Türk olduðun için yine
de farklý bir bakýþ açýsý olmayacak mý?
Sanatsal olarak inandýklarým
doðrultusunda objektif olmaya
çalýþacaðým. Yani kötü bir
yabancý kökenli oyun gelirse
ben onu sýrf yabancý olduðu için
savunamam. Mesela ATGyle
oynadýklarýmdan bir “Gýlgamýþ
Destaný”ný bile oraya koyamam,
olmaz. Seçici olmak gerekiyor.
Söz açýlmýþken, ATG’ye devam edecek misin?
ATG
duruyor.
Þu
an
yoðunluðumdan dolayý Türkçe
oyun çýkaracak gücüm yok.
Sadece oyun çýksýn diye
uðraþmak istemiyorum. Kafamdaki tiyatro anlayýþý geliþiyor, ve
bunlarý ortaya dökmek gerekiyor. Fakat yine de ATG devam
ediyor, gelecekte yeni projeler
olabilir. Ama en azýndan o
oyuncularýn tiyatroyla uðraþmasýný gönülden diliyorum.
Kabiliyetli insanlar var, ve
bunlarý desteklemek lazým. Ama
benim þu an profesyonel çalýþmalara,
sadece
sanatsal
meselelerle uðraþmaya ihtiyacým
var.
Flamanca bir grup ve oyun
projesi var. Nedir? Nasýl
kuruldu?
Sayfa 17.qxp
28.10.2005
04:13
Seite 1
Kasým 2005
Onderhetvel (Derinin altýn-da),
ATG’den üç kiþiyle kurduðum
bir taban. Bu insanlar yalnýzca
eðlence peþinde ol-mayan,
tiyatroyla ilgili gerçek duruþlarý
ve duyarlýlýklarý olan insanlar.
ATG zamanýnda bizi “sosyal
içerikli,
yabancý
tiyatro
yapýyorlar” diye tanýmladýlar.
Bunu kýrmak istedik. Böyle
olunca da ilk kez otoriteler,
“yabancýlar bi’þeyler yapýyor
yardým edelim” düþüncesiyle
deðil, gerçekten bizi itecek
þekilde arka çýktý. Tam anlamýyla profesyonel bir biçimde,
sadece sanatsal yönüyle uðraþabileceðim bir ortam. Kim
izler, kostümleri nerden temin
edeceðiz; böyle þeylerle meþgul
olmadan kendimi verebileceðim bir ortam. Ve bu þartlarda
çýkaracaðým “Kamer en de Man”
(Oda ve Adam), daha önce
yaptýklarýmla hiç alakasý olmayan bir oyun...
Oda ve adam? Özü nedir?
Kýsacasý
iliþkileri
derin
ARTfikir
biçimde irdeleyen bir oyun. Her
iki tarafýn da görüþlerini,
yaklaþýmýný, duyarlýlýðýný, iki ayrý
monolog olarak yansýtýyor.
Neden “derinin altýnda”?
Ben ATG’nin son dönemlerinde
kendimi
sorguladýðýmda, tiyatroyla ilgili
düþüncelerimi kaðýda döktüm.
Toparlayýnca
da
yazýlarýn
sonunda “derinin altýnda” diye
bir kavram çýktý, bilinç ve
bilinçaltýnýn arasýnda bir þey.
Yani
ne
düþünülen
ne
dokunulan, hissedilen birþey.
Benim doðrularým. Sanatta
herkesin kendi doðrusunu
bulmasý esastýr. Biz Gýlgamýþ
Destanýný sahneleyince, bir ara
Gýlgamýþ ve Enkidu birbirlerinin
üzerine yatýyorlar. “Ya bu
oyunda bu yok, eþcinsel gibi
duruyor” türünde eleþtiri aldým.
Ama benim orada vermek
istediðim, bir dokunuþun gücü.
Onun adý yok, bir iliþkiye
dayanmýyor, ve izleyenler orada
ÝSTANBUL HATIRASI
Berlin Film Festivali’nde «Duvara Karþý» filmiyle altýn ayý ödülü alan Fatih Akýn’ýn Cannes
Film Festivali’nde alkýþlanan son filmi, Ýstanbul ve müziklerini iþleyen «Ýstanbul
Hatýrasý»nýn galasý 9 Kasým Çarþamba günü
saat 20:00 da Brüksel Auditorium 44 salonunda gerçekleþecek. Galayý bir konser ve kokteyl izleyecek.
MASKELÝ BEÞLER
Hababam Sýnýfý kadrosunun yeni
komedi filmi, «Maskeli Beþler Ýntikam Peþinde» 9 Kasým’dan itibaren Kinepolis’te.
Genis bilgi:
www.kultursanat.be
Program:
www.kinepolis.be
Tel : 0475 78 23 78
HÜSEYÝN TURAN KONSERÝ
Tarih: 27 Kasým Pazar
Saat : 20:00
Yer Kraankinderstraat 2 ,
9000Gent
De Centrale - turbinezaal
17
kendi fikirlerini edinebilir,
istediði gibi hisseder. Önemli
olan, bizim hissettiklerimizi
yansýtmaktý. Ýþte o, “derinin
altýnda”. Bir anlamda tekstten
kopmak. Ortada bir senaryo
duruyor,
ama
sen
onu
duygularýnla aþmalýsýn. Gerçeklere kendi rüyaný katmalýsýn.
Geçmiþe göre ne farký var bu
anlayýþýnýn?
Ben Türkiye’de hep klasik
tiyatro yaptým, devlet tiyatrosu.
Kanlý Nigâr, Töre, Yanýk
Ömer... Ama hep bir biçimde.
Hocalarýmýz, “bu böyle oluyor”
dediler, öyle yaptým. Buraya
gelince bana, “senin tiyatro
anlayýþýn nedir?” diye sordular.
Baþta “ne biçim soru? Tiyatro,
bana öðretildiði gibi yapýlýr”
diyordum. Ama gözümü açtý
bazý insanlar. Benim ne
yapmak
istediðim
önemli
olmaya baþladý, Yanýk Ömer’in
farklý da yorumlanabileceðini
öðrendim.
Biletler
MT Music
Tel:02.215 44 70
Rue de Brabant 171, 1030 Brüksel
Ýpekyolu Turizm
Tel: 02.217 57 74
Chaussée de Haecht 107, 1030 Brüksel adreslerinden ve giriþte temin edilebilir.
Büyükler: 8 Euro
Çocuk ve öðrenciler: 6 Euro
KAMER EN DE MAN (ODA VE ADAM)
Kadýn erkek iliþkilerini konu alan ve Mesut Arslan’ýn
yönettiði Holladaca oyun Kamer en de Man, Kasým
ayýnýn sonunda izleyiciye sunulacak.
24-25-26 Kasým 2005 – saat 20:30
Cultuurcentrum Berchem (Anvers) – 03 286 88 25
30 Kasým 2005 – saat 20:30
Stadsschouwburg (Utrecht) – 0031 30 23 020 23
4 Aralýk 2005 – saat 20:30
Zcala (Den Haag – Lahey) – 0031 70 38 989 86
20-21 Ocak 2006 – saat 20:00
Oude Badhuýs (Anvers) – 03 272 31 40
24-25 Mart 2006 – saat 20:00
Nýeuwpoorttheater (Gent) – 09 223 00 00
18 Nisan 2006 – saat 21:00
Stuk (Leuven) – 016 320 320
24 Kasým 2006 – saat 20:30
Cultuurcentrum Berchem (Anvers) - 03 286 88 25
KARPUZ KABUÐUNDAN
GEMÝLER YAPMAK
ve Mehmet adýndaki iki arkadaþ film yönetmeni olma hayalini anlatýyor.
Yönetmen Ahmet Uluçay’ýn 2002 yýlý yapýmý
”Karpuz Kabuðundan Gemiler Yapmak”
filmi 11 Kasým’da De Centrale Kültür
Merkezi’nde gösterime sunuluyor. 110 dakikalýk film, küçük bir kasabada oturan Recep
Tarih: 11 Kasým Pazar
Saat : 20:00
Yer Kraankinderstraat 2 , 9000Gent
De Centrale – Kelderzaal
[email protected]
Kubat’tan...
erhaba sevgili Binfikir okurlarý, evet sizlere
bir sürpriz yapýp, Binfikir Gazetesi’nin birbirinden güzel köþelerinin birinden seslenmek istedim.
Ýnanýyorum ki Binfikir Gazetesi, Belçika’da yaþayan Türk toplumunu en iyi ve
en doðru þekilBelçika’da yaþayan
de aydýnlatýp
Türk vatandaþlarýmýbilgilenderecektir ve de
zýn, Binfikir
ülkelerinde
Gazetesi’ne sahip
yaþadýðýmýz
Belçika topluçýkacaðýndan hiç
muna,
Türk
endiþem yok. Böylece
milletinin tüm
güzelliklerinin
birbirimizle en güzel
aynasý olacakiletiþimi saðlayýp, her
týr. Bu baðlamda, Belçika’da
daim birbirimizden ve
yaþayan Türk
özellikle de
vatandaþlarýmýzýn, Binfikir GaBelçika’daki bütün
zetesi’ne sahip
geliþmelerden haberçýkacaðýndan
hiç
endiþem
dar olacaðýz.
yok. Böylece
birbirimizle en
güzel iletiþimi
saðlayýp, her daim birbirimizden ve özellikle de
Belçika’daki bütün geliþmelerden haberdar olacaðýz.
Þimdi benimle ilgili çok güzel bir haberi, kendi
aðzýmdan sizlere duyurmanýn heyecanýný yaþýyorum…
Gerçekten heyecan verici çünkü 3 yýl gibi uzun bir
zaman diliminden sonra, bende çok önemli bir yeri
olan sevgili Ali Baðseven’in organizasyonuyla 26
Kasým 2005 tarihinde, Passage 44 salonunda gerçekleþecek olan Brüksel konserimi sizlerle paylaþacaðým ve þimdiden katýlýmlarýnýz için sonsuz tesekkürlerimi sunuyorum…
Binfikir Gazetesi’ne uzun ömürler diliyorum.
Þimdilik hoþçakalýn sevgili dostlar, konserde
görüþmek dileðiyle…
M
‘The Ýmam’ Brüksel’de
ültür Sanat Vakfý giriþimiyle Brüksel'de gösterime
sunulacak olan "The Ýmam" filminin 6 Kasým
Pazar günü galasý yapýlacak.
Film imam hatip kökenli, kimliðini saklayan bir bilgisayar mühendisinin, kansere yakalanan liseden arkadaþý
köy imamýnýn isteði üzerine köyüne dönüp imamlýk
yapan, uzun saçlý, motosikletli, deðiþik tipli, ama sevgi
ve inanç dolu hitaplarýyla tüm köylülerin sevgisini kazanan imam Emre’nin hikayesini anlatýyor.
Filmin baþ rol oyuncusu Eþref Ziya'nýn da katýlacaðý
gala 6 Kasým pazar günü saat 18:00 ve 20:30’da
Auditorium 44 salonunda yapýlacak.
Biletler, MT music, Rue de Brabant 171 ve
ÝPEKYOLU TURÝZM Chaussée de Haecht 107
adreslerinden ve giriþte temin edilebilir.
K
Sayfa 18.qxp
28.10.2005
04:16
Seite 1
Kasým 2005
18
Hayt Huyt
Park Haydar
Abi
Üçüncü kuþak
“Delikanlý adamýn köþesi...
Lightlar ve yumuþaklar okumasýn!”
Magandalýkla delikanlýlýk arasýnda kalmýþ, harbi
yazarýnýz Haydar abi engin deneyimlerini sizlerle
paylaþýyor.
aurette Onkelinx Schaerbeek’ten aday olursa
ben de adaylýðýmý korum arkadaþ.
2006 yerel seçimlerine daha çok var ama
Schaerbeek’te ortalýk toz duman. Laurette
Onkelinx’in Schaerbeek’ten aday gösterileceði söyleniyor. Bizim çocuklar ýsrar edince dayanamadým ben
de adaylýðýmý koymaya karar verdim. Parti-marti
önemli deðil, aday göstersinler yeter bana. Beni aday
gösterecek olan partiye oy patlamasý yaptýrýrým valla.
Tüm Türklerin oyunu alarým. Zaten bana oy vermeyenleri de bizim çocuklar OYarlar!
L
ALPEREN KÖSEOÐLU
Bifikircilerin post-modernliðine
posta koyuyorum
Neymiþ efendim “Okuyun, bir fikriniz olsun”muþ.
Yesinler sizin fikrinizi. Býrakýn bu post modern ayaklarýný... Bu entel-dantel triplerine son vermenin
zamaný gelmedi mi? Bakýn, Halkýn Nabzý ve Sivil
Toplum Örgütü bölümlerini gözüm tuttu. Türklerle
ilgili haberleri de arttýrmýþlar. Haydar Abi’nizi dinleyin, okuyucunuz artsýn. Ýþte bu da benim slogan
“Haydar abiye kulak verin, OKUNUN”
Fikirhane
Sanal alem (ve sanal sahtekarlar)
delikanlýlýðý bozar
Bizim alemdekiler sanal alemi, haber ve yazý araklamak için deðil manita araklamak ve chat-met ayaklarýna kullanýrlar. Ortalýkta sanal sahtekarlarýn cirit
attýðý, çalma-çýrpma, kesme-yapýþtýrma web yayýncýlýðýnýn moda olduðu, uyduruk isimlerle ortalýðýn karýþtýrýldýðý bir alem bizi bozar. Harbi ol canýmý ye. Bu
nedenle gazete Binfikir fikrini sevdim. Gazeteyi eline
alacan, þöyle bi güzel ortadan ikiye acacaksýn...
Sonra.. sonrasý gerekince masa örtüsü olarak, gerekince paketlemede, gerekince silahda parmak izi
býrakmamak için, gerekince de cam kurulamada kullanacan...
Kuþ gribi delikanlýya biþey yapamaz
Tavuk vebasý (Kuþ gribi) lavuklarýn korkulu rüyasý.
Bizim çocuklar da bazen “Haydar Abi, kuþ gribi
kuþumuzu nasýl etkiler?” diye soruyorlar. Buradan
yanýt veriyorum hepsine; delikanlý adama kuþ gribi
hiç biþey yapamaz. Bu zaten kuþu ötmeyen enteldantellerin sorunu!
Haydar Abi sorularýnýzý bekliyor
AB-T.C. iliþkilerinden kadýn-erkek iliþkilerine;
þomaj – dop basýmýndan sahte para basýmýna; gerdek
gecesinden Kadir gecesine; beyaz ticaretinden beyaz
kadýn ticaretine; babarazziden külüstür-sanata; silahlý
çatýþmadan kuþak çatýþmasýna aklýnýza gelebilecek
her alandaki tüm sorularýnýzý bekliyorum. Haydar
abiye sorun, bir yanýt edinin!
E-mail künyede.
MEHMET
KAHRAMAN
Sayfa 19.qxp
28.10.2005
04:18
Seite 1
Kasým 2005
FATMA PEHLÝVAN
on yýllarda dünyadaki geliþmelere bir göz atacak olursak, Berlin
Duvarý’nýn yýkýlmasý, AB’nin geliþmesi, Ortadoðudaki Irak savaþý, terör
olaylarý, Petrolün dolar bazýnda yükseliþi dünyada yeni ekonomik krizleri
de beraberinde getirmiþtir. Bu durumdan birçok kesim etkilenmektedir.
Bunun yanýnda Avrupa’da var olan
ayrýmcýlýk giderek artmaktadýr. Tabii
ki ayrýmcýlýktan en fazla etkilenecek
olan kesim ise göçmenler olmaktadýr.
Belçika’da ayrýmcýlýðýn önüne geçmek
için pek çok yasa çýkarýlmýþtýr.
Belçika’da var olan ayrýmcýlýðý asgariye düþürebilmek için çýkarýlan yasalar yine de yeterli gelmemektedir.
Bu araþtýrmaya göre, Flaman
Bölgesi’nde AB dýþýndan gelen göçmenlerde iþsizlik oraný son beþ yýlda
%75 artmýþtýr. Ýþsizlik sayýsý
21.388’den 37.389’a yükselmiþtir. Ýþsiz
olan bu göçmenlerin %50’sini Belçika
vatan-daþlýðýný almýþ göçmenler oluþturmaktadýr.
Belçika’lýlarýn ve AB ülkelerinden
gelen göçmenlerin iþ olanaðý %60
S
19
Göçmenlerde
iþsizlik sorunu
olurken, AB dýþýndan gelen göçmenlerin iþ olanaklarý ise %30’dur. 2002
senesinde iþsizlik oraný Belçika’lýlarda
%3.9, AB’den gelen göçmenlerde
%6.7 olurken, AB dýþýndan gelen göçmenlerde iþsizlik oraný %15.4 olmuþtur.
Belçika’lýlarýn ve AB ülkelerinden
gelen göçmenlerle AB dýþýndan gelen
göçmenler arasýndaki bu farklarýn
olmasýnda bazý etkenler vardýr.
Mesela dil sorunu, eðitim, uyum gibi.
Bu sorunlarý hükümetler bir dizi çalýþmalar yaparak, olanaklar saðlayarak
(dil kurslarý, meslek kurslarý gibi),
çözmeye ve iyileþtirmeye baþlamýþlardýr. Bunlar þu anda belki yeteri kadar
ihtiyaca cevap vermiyor ama en azýndan bir çalýþma ve gayret vardýr. Bu
çalýþmalarla Belçika’lý ve AB ülkesinden gelen göçmenlerle AB dýþýndan
gelen göçmenler arasýndaki iþsizlik
oranýnýn azaltýlmasý saðlanabilir.
Bunun yanýnda farklý bir isime, farklý
bir renge, farklý bir inanýþa sahip olan
bir insanýn ayrýmcýlýða uðramasý
Belçika’daki (AB yasalarý) yasalara
ters düþmektedir, suç sayýlmaktadýr.
Ýþte bu konuda harekete geçmeli.
Bunun üzerine yasalar çerçevesinde
gidilmesi gerekiyor.
Yüksek okul ve üniversite mezunu
olan göçmenlerin bile iþ bulmada zorlandýklarý görülmektedir. Bu da diplomalý göçmenlerin iþ alanýnda ayrýmcýlýða uðramalarýnýn bir ifadesidir.
Göçmenler bir taraftan iþ pazarýna
girmekte zorlanmaktadýrlar, diðer
taraftan ise belli bir sektöre yönlendirilmektedirler. Flaman Bölgesi’nde
göçmenlerin tarým, hotel, restoran,
kahve, sanayi temizliði, sokak temizliði ve çöp sektörlerinde yoðunlaþtýðý
görülmektedir. Bunun yaný sýra tekstil
sektöründe Türkler, metal sektöründe
Ýtalyanlar, metalurji sektöründe ise
Faslýlar yoðunlaþmýþtýr.
Eðitim, saðlýk, kamu yönetimi,
finans, posta ve telekomünikasyon,
elektrik, gaz, su sektörlerinde ise göçmen iþçilerin oraný çok daha düþüktür.
Üstelik göçmenlerin aylýk ücretlerinde de bir eþitsizlik görülmektedir.
Ýstihdam ve ayrýmcýlýk
CEMAL ÇAVDARLI
ir ülkenin uluslararasý alandaki
güven, itibar ve yaptýrým gücü
elbetteki o ülkedeki toplumun siyâsî
iradeye ve devlet olgusuna saygýlý ve
kendisini de güvende hissetmesine
baðlýdýr. Bu dengenin uzun vadeli
devam etmesi ancak o ülkedeki istihdamýn seviyesi ile orantýlýdýr. Ne kadar
çok istihdam var ise, ayný oranda da
huzur ve refah seviyesi o ülkede geliþmiþ demektir.
Peki Belçika’da iþ ve iþsizlik ne haldedir? Var olan iþ alanlarýný korumak,
ve yeni iþ imkanlarýný hazýrlamak
günümüz Belçika’sýnda en önemli
sorunlarýn baþýnda geliyor. Son yýllarda baþta çok uluslu þirketlerin ve
onlarýn izinden gitmeye çalýþan bazý
firma ve fabrikalarýn iþçi maaliyetlerinin çok ucuz olduðu ülkeleri tercih
etmeleri Belçika’daki iþsizlik sorununu
da artýrýyor.
Ýktidarda bulunan hükümetlerin de
iþsizlik ile mücadele edip ülkeyi terk
etmemeleri için iþverenlerle sýký pazarlýða girmesi kaçýnýlmaz. Bir yandan
ülkedeki huzur, refah ve sosyal
B
güvence sisteminin devam edebilmesi
için, iþverenlere cazip tekliflerle gidiyor, diðer yandan dünya genelindeki
ekonomik sýkýntýlar, petrol fiyatlarýndaki aþýrý yükselmeler, dünyanýn belli
bölgelerinde var olan savaþ ve katliamlar, tabii afetler, Belçika ekonomisini de etkiliyor. Son zamanlarda görülüyor ki Belçika’da iþ bulmak, önceki
yýllara bakarak daha da zorlaþtý.
Belçika’daki genç nüfusta belirgin
bir artýþýn olmadýðý, ama yaþlý nüfusun
çoðaldýðýný görüyoruz. Gelecekte çalýþan genç nüfus emekli olan yaþlýlara
her zamankinden fazla katkýda bulunmak zorunda kalacak. Bunun da
Belçika sosyal güvence sistemine aðýr
yük olacaðý herkesce biliniyor.
Bu baðlamda kamuoyunda sýkça
gündeme gelen bir konu, Belçika’da
yaþayan yabancýlarýn yerlilere oranla
daha çok iþsiz olmalarý. Tabii ki
bunun nedenlerini araþtýrýp sorgulamak gerekir. Maalesef bazý medya
kuruluþlarýnýn bu konuyu sansasyonel
bir þekilde haber yaptýklarýný biliyoruz
ve yabancýlarý çalýþmak istemeyen,
iþsizlik sisteminden faydalanan bir
grup gibi göstererek, kamuoyunda
önyargýlara yol açtýðýný görüyoruz.
Üzülerek görüyoruz ki, Avrupa’ya
1960’lardan itibaren, ülkeler arasý
anlaþmalar sonucu gelen yabancý iþçi-
ler, son yýllarda ýrkçýlýða varacak
kadar horlanmaktadýrlar ve iþsizliðin
baþlýca sebebi olarak lanse edilmektedirler.
Gerçekten yabancýlar çalýþmak istemiyor mu, yoksa olaylarýn altýnda
baþka unsurlar mý var? Burada ayrýmcýlýk üzerinde önemle durmamýz gerekir. Birçok konuda ayrýmcýlýk yapýlýyor. Bunlarýn baþýnda ise etnik-kültürel ayrýmcýlýk geliyor.
Yaþadýðýmýz ülkedeki ayrýmcýlýðýn
korkunç boyutlarý maalesef araþtýrmalardan da anlaþýlýyor.
Son rakamlar, iþ alanýnda Flaman
bölgesinde %39, Brüksel bölgesinde
%34, Walon bölgesinde ise %27 oranýnda etnik eksenli ayrýmcýlýk olduðunu gösteriyor. Bir diðer husus ise, iþlerin etnik kökene göre raðbet görmesi.
Yani, yabanci iþçilerin daha çok iþçi
statüsünde ve düþük maaþlý, inþaat,
temizlik sektöründe ve interim, yani
geçici iþlerde bulunduðu ortaya çýkmaktadýr.
Oysa Belçika’li veya Avrupalý isçilerin daha çok memur statüsünde ve
yüksek maaþli, finans, iletiþim, kimya,
araþtýrma ve kamu sektöründe çalýþtýklarý görülmektedir.
Belçika vatandaþlýðýna geçmek bile
ayrýmcýlýðý önlemiyor. Kalýcý ve kaliteli
iþ sahibi olmak ve iþinde yükselmek
Flaman Bölgesi’nde gözlemlenen bir
baþka durum ise Türk ve Faslý göçmenlerin daha fazla iþçi statüsüne
sahip olmalarýdýr. Türk erkeklerinde
bu oran %97, kadýnlarýnda %93’tür.
Faslý erkeklerde ise bu oran %95 Faslý
kadýnlarda %71’dir.
Sonuç olarak göçmenlerin arasýndaki iþsizliði azaltmak istihdamý arttýrmak için bir takým önlemler almak ve
bir takým yeni “katý” yasalar çýkarmak
gerekmektedir.
Öncelikle iþverenlerin göçmenlerle
çalýþmalarý ve iþ olanaðý saðlamalarý
konusunda hükümet tarafýndan desteklenmeleri gerekiyor. Ülkedeki göçmen sayýsýnýn yüzdesine göre sektörlerde yansýtýlmasýný saðlamak gerekiyor (bir bölgede %10 göçmen varsa o
sektörde çalýþan 100 kiþiden 10 kiþisi
göçmen olmalý).
Göçmen giriþimcilerin de kendi iþ
alanlarýnda eðitilmesi, bilinçlendirilmesi ve ülke pazarýnda ayný standartlarda üretim yapmalarýnýn saðlayarak,
rekabet güçlerinin artýrýlmasý gerekiyor.
Yukarýda özetlediðim sorunlarýn
çözümü için hükümetlerin yasa ve
düzenlemeler getirmesi gerekiyor. Bu
yasalar çerçevesinde 2010’a kadar
yapýlacak önlem ve çalýþmalar sonucunda bir deðerlendirme yapýlmasý ve
olumlu sonuç alýnmazsa 2015’te daha
katý bir yasa çýkarýlmasý gerekiyor.
Ýþverenlere iþçi kotasý yasasýnýn uygulanmasýnýn saðlanmasý gerekiyor.
için iþverenler dört faktöre önem
veriyor: diploma ve beceri, cinsiyet,
yaþ, uyruk veya etnik köken. Birçok
yabancý asýllý diploma sahibi, diplomasý ve becerisinden düþük seviyedeki
iþleri alýyor. Dolayýsý ile düþük diplomasý olan, veya diploma sahibi
olmayanýn iþ bulmasý daha da zorlaþýyor. Ýþsiz kalan yabancýlarda ailevi,
sosyal ve kamusal sorunlar ortaya
çýkýyor ve ayrýmcýlýðýn yol açtýðý özgüvensizlik, hastalýk ve hatta þiddet baþ
gösteriyor. Ekonomik alanda bu
durum, sosyal, saðlýk ve finansal açýdan topluma bir hayli pahalýya patlýyor. Ayrýca sistematik ayrýmcýlýk
yabancýlarda uzun vadede demokratik
sisteme olan inancý azaltýp, adaletli ve
eþit refah toplumuna karþý güvensizlik
yaratýyor.
Son olarak iþsizlikle ilgili þu rakamlarý vermek istiyorum. Nisan 2000 –
Nisan 2005 arasý Flaman bölgesinde
iþsizlik yerlilerde %31 artmýþtýr.
Yabancýlarda ise bu rakam %75’dir.
Ýþsiz olan Faslýlarý ve Türkleri ele alacak olursak, AB ülkeleri arasýnda bir
rekorla maalesef karþý karþýyayýz: %38.
Ümit ediyorum ki, Belçika’daki antiayrýmcýlýk yasasý pratikte ve güncel
hayatta yaptýrým olarak uygulanýp, artýk
bu konuda yabancýlarýn daha fazla
maðdur olmasý engellenir. Yabancý toplum olarak da kendi özgüvenimizi yitirmeden, eðitimimize en iyi þekilde
devam ederek, yasal ve hukuksal çerçevelerde haklarýmýzý aramaya devam
etmeliyiz.
Sayfa 20.qxp
28.10.2005
04:20
Seite 1
Kasým 2005
Sivil Toplum
20
Belçika’daki Türk Sivil
Toplum Örgütlenmesi
[email protected]
Doðuyla batýyý
birleþtirebiliriz
ugün benim için çok özel bir gün, bundan
böyle Binfikir gazetesinde ben de yazmaya
baþladým. Yazýma nasýl baþlayacaðým konusunda
karar vermekte epey zorlandýðýmý itiraf etmek
istiyorum. “Merhaba” mý, yoksa “Bonjour” veya
“Goedendag” mý diye baþlayayým acaba…Tabii ki
bu, 1964 yýlýnda, yeni yaþamýný sevdiklerinden 3200
kilometre uzaklýkta aramaya çýkan bir maden iþçisinin ortanca oðlu olan ve evli, 4 çocuk babasý, 47
yaþýndaki bir BelgoTürk için hiç de kolay olmadý.
Bir iþçi babanýn, Anvers yöresinde ilk Türk gýda
malzemeleri satan bir iþyeri açmasý ile yine çok
küçük yaþlarda tanýma fýrsatý bulduðum ticaret
hayatým yýllar sonra sahibi olduðum saygýn bir þir-
B
Bugün Avrupa ekonomisinde bizler
de varýz diyoruz. Yerimizi belirliyor,
kendi sahamýzý çizebiliyoruz.
ketler topluluðu ile devam ediyor. Doðal olarak,
Belçika’da ve batý Avrupa’da neredeyse 25 yýlý aþan
iþ yaþamýmda edindiðim ve her gün yine edinmekte olduðum iþ ve yaþam tecrübelerim var.
Birinci kuþak vatandaþlarýmýzýn hemen hepsi
Belçika’ya iþçi statüsüyle geldiler, ardýndan Avrupa
toplumlarýna entegre süreci baþladý ve bulunduðumuz ülkenin vatandaþlýðýna geçmeye, iþ yaþamýnda
faal rol almaya baþlayarak birçoðumuz iþveren
konumuna geçtik. Bugün Avrupa ekonomisinde
bizler de varýz diyoruz. Yerimizi belirliyor, kendi
sahamýzý çizebiliyoruz.
Ýste köþemde iþlemek ve sizlerle paylaþmak istediðim konular; genel olarak Avrupa, özel olarak
Belçika ekonomisi, bu ekonominin genel iþleyiþinde bizlerin þu anda edindiðimiz yerimiz, ulaþmamýz
gerektiðine inandýðým hedeflerimiz, Türkiye ile olan
ve olmasý gereken iliþkilerimiz, ithalat ihracatta faaliyet gösterebileceðimiz alanlar ve ülkeler üzerine
analizler olacak.
Türkiye’nin, sahip olduðu jeopolitik konumu
nedeniyle aslýnda her þeyin baðlý olduðu ekonomik
boyutu gözardý ediliyor gibi bir duyguya kapýlýyorum bazen.
Sevgili okurlar, düþünebiliyor musunuz; Anadolu,
onbinlerce yýldýr doðu ile batý arasýnda hemen
hemen tüm ticaretin geciþ yolu olmuþ. Biz Türkiye
kökenli Avrupalýlar, içimizde onbinlerce yýlýn birikmiþ ticari tecrübelerini Avrupa kültürüyle ve birden
fazla bildiðimiz dillerle sentezleyip dünya ekonomisinde doðu ile batýyý kucaklaþtýran unsurlar olabiliriz.
Önümüzdeki günlerde, geliþen ekonomik göstergeleri sizlerle beraber yorumlamak, her birimizin
içinde yatan ticaret kaplanýný uyandýrmak ve elimden geldiðince yol göstermek istiyorum. Sevgili
okurlarým, fikirleriniz ve önerileriniz benim için çok
deðerli, sizlerden gelecek yazýlarý zevkle okuyacaðýmý ve mümkün olduðunca cevaplayacaðýmý bilmenizi istiyorum.
Bu yazý dizimizde Belçika’daki Türk sivil toplum örgütleri, baþta
federasyonlar olmak üzere çatý oluþumlarýndan baþlanarak
çok geniþ bir yelpazede tanýtýlacaktýr
u yazý dizimizde
Liège
Üniversitesi,
Psikoloji ve Eðitim
Bilimleri Fakültesi Öðretim
üyesi, Göç Tetkik Enstitüsü
Müdürü (GÖÇ-TE/IRFAM) Dr.
Altay A. Manço'nun «BELÇÝKA'DA TÜRKLERÝN 40 YILI
(1964-2004): SORUNLAR, GELÝÞMELER, DEÐÝÞMELER» baþlýklý çalýþmasýndan yararlanmakla birlikte akademik bir anlatým
yerine konuyu «yaþamýn içinden» gözlem ve görüþmelerle
ele alan bir yöntem izleyeceðiz.
Bu giriþ yazýsýnda Belçika’ya
Türk göçünün ve Türklerin
örgütlenmelerinin kýsa tarihsel
geliþimini verip, þu anki yelpa-
B
zeyi –durumu sunmaya çalýþacaðýz. Sonra da federasyonlardan baþlayarak sivil toplum
örgütlerini (önce çatý örgütler)
teker teker tanýtacaðýz. Söz
hakký vereceðiz. Bu baðlamda,
bu yazý dizimizde federasyonlar
(Belçika Türk Federasyonlarý
Koor-dinasyon Kurulu, Çaðdaþ
Dernekler Federasyonu, Türk
Dernekleri Birliði, Belçika Türk
Fede-rasyonu, Türk Ýslam
Federasyonu, Belçika Türk
Spor Federasyonu, Belçika
Alevi Dernekleri Federasyonu),
Öðrenci Dernekleri ve Akademisyen Örgütlenmesi, Atatürkçü Düþünce Dernekleri,
Kadýn Dernekleri, Ýþadamlarý
Dernekleri (BETÝAD, TÖSED),
Spor Kulupleri, Hayýr ve
Yardýmlaþma
Kuruluþlarý
(DOÐUÞ Engelliler Vakfý),
Hemþeri
Örgütlenmeleri
(Emirdaðlýlar Yardýmlaþma ve
Dayanýþma Derneði, Emirdaðlýlar Vakfý), Kültür ve Sanat
Örgütlenmeleri (Kültür Sanat
Vakfý, Tiyatro Gruplarý, Diðer
Sanat Çalýþmalarý) v.b. sivil toplum oluþumlarý ayrýntýlý bir
þekilde tanýtýlacaktýr.
Bu konuda daha geniþ analiz, bilgi, ve Belçika’daki Türk
Derneklerin
Listesi
için
www.binfikir.be’deki
STÖ
bölümünü ziyaret edebilirsiniz.
Türk Dernekleri Birliði (TDB)-Anvers
Sedat Kaya
Fethi Gümüþ
ederasyonun Yönetim
Kurulu 2 yýlda bir seçiliyor. Her üye dernekten, 4 delege seçimlerde oy kullanma
hakkýna sahiptir. Sedat Kaya
aralýklarla toplam 3 yýldýr baþkanlýk görevini yürütüyor.
TDB federasyonu aþaðý
yukarý 12 yýldýr faaliyette. 7’si
Limburg Bölgesi’nden, 7’si
Doðu Flaman bölgesinden
diðerleri Anvers’ten olmak
üzere toplam 43 üye derneði
var.
Derneklerin toplam üye
sayýsý baz olarak alýndýðýnda
TDB, yaklaþýk 5000 insaný temsil ediyor.
F
Türk dernekleri, 1993’te
Anvers’te bir futbol maçý sonrasý çýkan olaylardan sonra bir
federasyon kurma gereði hissetti. Müsabakadan sonra Türklerle
Belçikalýlar arasýnda kavga çýkmýþtý.
O olaydan sonra var olan
Türk dernekleri bir araya geldiler ve ortak bir çatýmýzýn eksikliði, ilk defa ciddi olarak konuþuldu.
1993-94 yýllarýnda 12 kurucu dernekle oluþtu, aralarýnda
Cami dernekleri, Türk Kültür
Merkezi, Milli Görüþ ve Halk
Evi gibi dernekler bulunmaktaydý.
Türk Dernekler Birliði, misyon olarak, tüzükleri gereði
“Türk toplumunun öz benliðinden kopmadan, din, dil, ahlak,
kültür ve deðer yargýlarýný yaþamak, yaþatmak ve gelecek nesillere aktarýlmasýný hedef edinmiþtir.”
Baþkan Sedat Kaya, bu
misyona aykýrý düþmeyen her
derneðin TDB’ye üye olabileceðini özellikle vurguluyor.
Buradaki Türk toplumunun,
kendi kimliðini koruma açýsýndan fazla duyarsýz kalmasýndan
yakýnan Baþkan, Federasyonun
bu çerçevede Türkçe dil derslerine ve bu dersleri veren öðretmenlerin sorunlarýna, özel ilgi
Lange Achteromstraat 32
2018 Antwerpen
Tel: 03/289.91.13
Fax: 03/289.77.10
e-mail: [email protected]
Website: www.utvweb.be
Baþkan: Sedat Kaya
gösterdiðini iletiyor.
“En büyük sýkýntýmýz özellikle çocuk ve gençlerimizde
yaþanan kimlik dejenerasyonu.
Bizim toplumumuzda, kimliðimizle ilgili vurdumduymazlýk
var, duyarsýzlýk var.
Bunun yaný sýra Belçika’da
30 yýldýr uygulanan entegrasyon
politikasýnýn, daha fazla asimilasyona yönelik olduðunu ve bu
politikanýn
iflas
ettiðini,
Federasyon olarak defalarca
Flaman Eþit Haklar Bakaný
Marino Keulen’e (VLD) de söyledik. Bir devletin birlik ve
bütünlüðüne zarar vermeden
her toplum kendi kimliðini
korumak zorundadýr.
Yýllardýr ben de dahil, genellikle Türkiye’ye yönelik faaliyetlere önem verdik. Dernekçilikte
buradan Türkiye’yi kurtarma
politikalarý
iflas
etmiþtir.
Buradaki yaþayan insanlarýmýzýn
entegrasyonu, yani buradaki
toplumla bütünleþmesi asýl
önemli olan. Belçika’da bir sürü
sorunlarýmýz var, bunlarýn üze-
Sayfa 21.qxp
28.10.2005
04:22
Seite 1
Kasým 2005
Sivil Toplum
rinde durup çözümler aranmalý.”
Ve son olarak deðinmek
istediði konu: “Aile içi sorunlar ve çatýþmalar artmakta,
ama yetkili kurum ve kuruluþlardan yardým istemekte,
uzmanlara baþvurmakta çok
geç kalýnýyor. Biz Federasyon
olarak dogru kurumlara yönlendirebiliriz, bilgilendirmek
için faaliyetler yapabiliriz,
bundan ötesi ailelerin kendi
iradesine baðlý.”
Proje ve faaliyetler:
Ýlk etapta derneklere “pratik dernekçilik” konusunda
yardýmcý olmak. Yasalara
uygun tüzük hazýrlamak, lojistik destek saðlamak, resmi
yazýþmalarda yardýmcý olmak,
ihtiyaçlarýna göre en uygun
makamlara
yönlendirmek,
parasal kaynak aramak ve
baþvurularý için gerekli olan
dosyalarý yazmak ...
Federasyonun, buradaki
Türklerin iþ bulma ve istihdam sorununu ele alarak,
sadece bu projeyi gerçekleþtirmek amacýyla çalýsan ele-
GÜLEN FÝKÝR
GÜLEN ÇOCUK
Filiz Tosyalý
maný var.
Bir de buradaki birinci
kuþagýn, artýk yaþlanmasýndan
kaynaklanan sorun ve ihtiyaçlarý var. “Yaþlýlar projesi” için
de bir eleman çalýþýyor.
Bunun yanýsýra aðýrlýk verilen
faaliyetler, kültür, spor ve eðitimle ilgili.
TDB, kendi çalýþmalarý
doðrultusunda Anvers ve
Belçika’daki baþka kurumlarla
da iþbirliði yapýyor. Yaþlýlar
projesi çerçevesinde Hollanda’dan bir kurumla, yaþlýlarýmýzýn ge-leceði, refahý ile ilgi-
21
li ortak çalýþmalarda bulunuyor. Özellikle huzur evleri
konusunda Hollanda’daki kurumun deneyimlerinden faydalanmak istiyor, Federasyon.
“Buradaki huzur evlerinde
bizim yaþlýlarýmýzýnda yeri
olmalý,
kendi
dillerinde
konuþmaya, bildikleri yemekleri yemeye, falan hak-larý
var. Bunu nasýl düzenleriz,
nasýl saðlayabiliriz? Bu sorulara yanýtlar, çözümler, aramaktayýz.”
Baþkan Kaya’nýn hissettiði
Hepinize merhaba...
Gülen Fikir gülen çocuk sayfasý sizin için hazýrlandý.
Bu sayfa sizin sayfanýz. Yazýlarýnýzla resimlerinizle bu sayfayý doldurmanýzý istiyorum sizden.
Sormak istediðiniz sorularý, sorabilir; düþüncelerinizi içinizden geldiði gibi yazabilirsiniz.
Sizler Avrupa’da yaþayan çocuklarsýnýz. Belçika’da yaþamak, diðer ülkelerde yaþamaktan biraz
farklý. Siz bütün Avrupa ülkelerine yakýnsýnýz. Her hafta sonunu baþka bir ülkede geçirebilirsiniz.
Seyahat etmeyi seversiniz sanýyorum. Genelde çocuklar otelde kalmayý da severler.
Siz acaba seyahat etmeyi biliyor musunuz? Uzun yolculuklara çýkarken valiz hazýrlamak bir eðitim iþidir.
Valizinize koyacaðýnýz eþyalarý önce yazmanýz gerekir. Ben sizlere þu soruyu yöneltmek istiyorum;
valiz hazýrlarken nelere dikkat edersiniz? Maillerinizi gönderin, sizin için sürprizlerimiz olacak.
Fýkra:)
Müzik aletleri geçiþi
ÇOCUK
Müziðe baþlamadan
Aletleri tanýdýk
Hepimiz birini alýp
Yanyana oturduk
Seçmek kolay olmadý
Onca alet içinden
Bakýn neler söyledi
Her biri kendi fikrinden
en önemli eksiklerden birisi
de, kadýnlar çalýþmasý. Federasyon, kadýnlarla ilgili
sorunlar ve çalýþmalarda
henüz baþarýyý yakalayamamýþ. “Gençlere yönelik yapýlacak daha pek çok þey var,
ama yeterince kadromuz yok.
Dernek ve federasyonlarýmýzda henüz yeterli profesyonel idarecilik yapabilecek
kadro oluþturamadýk. Derneklerimizin %70’i aradýklarý
vasýflara sahip idareci bulamýyorlar.”
KEMAN
Keman omuzda
durur.
Ona bir yay
dokunur.
Notayla deðen
yayýn
Sesi güzel duyulur.
GÝTAR
Ud, cümbüþ mýzrapla;
Kanun da çalýnýr.
Bir konser düzenlense
Hemen bir gitar konur.
MANDOLÝN
Org ve
piano ile
Müziðe
baþlatýlýr.
Bazý çocuklar için
mandolin alýnýr.
BÝR ÞEY BÝLMEYEN
ÖÐRETMEN
FLÜT
Onlarý öðrenince
Müzikle dost olunur.
Sesleri düzenlerken
Flüt de kullanýlýr.
AKORDEON
Akordeon boyunda
Asýlý, þýk duruyor.
Güzel sesler verirken
Körüðü kývrýlýyor.
Çocuk ana okuluna yeni
baþlamýþtý. Eve çok kýzgýn
geldi.
Babasý,
-Ne o Kerem, dedi, bir þey
mi oldu?
Kerem,
-Bizim ana okulu öðretmenimiz hiçbir þey bilmiyor
baba, dedi.
Babasý hayretle sordu:
-Bilmiyor mu?
-Evet, hiçbir þey bilmiyor, her
þeyi bize sorup söyletiyor.
Sevgili çocuklar resim, þiir,
öykü ve yazýlarýnýzý
Rue Max Roos 39, 1030
Schaerbeek/Bruxelles posta
adresine ya da [email protected]
e-posta adresine gönderebilirsiniz.
Sayfa 22.qxp
28.10.2005
20:47
Seite 1
Sayfa 23.qxp
28.10.2005
20:52
Seite 1
Sayfa 24.qxp
28.10.2005
20:54
Seite 1

Benzer belgeler

Mart 2006 - Binfikir

Mart 2006 - Binfikir sorumluluk payýmýzý da kabul etmek gerekir: eleþtiri ve özelestiri ile vatan sevgisi, daha ne kadar süre ‘uzlaþmaz kardeþ’ muamelesi görecek acaba? binfikir

Detaylı

Temmuz 2006

Temmuz 2006 politika yapan Türk kökenli siyasetçilerimizin görüþlerini, program ve hedeflerini sizlerle paylaþabileceði bir platform olacak. Binfikir ekibi, Belçika’da yaþayan Türk toplumunu yakýndan ilgilendi...

Detaylı

Şubat 2007

Şubat 2007 taþlarý yer deðiþtirmeye baþladý bile. Bu seçimler diðer parlamentolarýn nabzýný tutmaya da yarayacak. Yapýlan çeþitli koalisyonlarýn devam edebilirliði buna baðlý olacak. Eðer var olan durumdan pe...

Detaylı

Eylül 2008

Eylül 2008 Ýmtiyaz Sahibi OPEN WINGS BVBA  Genel Yayýn Yönetmeni Serpil Aygün Genel Yayýn Koordinatörü Erdem Resne  Haber Koordinatörü Fikret Aydemir Yayýn Kurulu Ýlknur Cengiz, Leyla Ertorun, Serpil Aygün,...

Detaylı

Nisan 2006

Nisan 2006 toplumunu yansýtan bir gazete olduðundan emin olabilirsiniz. Belçika’nýn kültürel, yönetsel ve fikirsel karmaþýklýðý ve çeþitliliði içinde Belçika hakkýnda en azýndan bir fikir edineceðinizden de þ...

Detaylı

Aralık 2005

Aralık 2005 açýkladýðý hükümet programýnda erken emeklilik yaþýnýn, 2008’e kadar kademeli olarak 58’den 60’a yükselmesini öngörürken, aðýr iþçiler ve uzun süre çalýþanlar için istisnalar olacaðýný

Detaylı