ÇÖZÜMÜ

Transkript

ÇÖZÜMÜ
ÇÖZÜMÜ
4
EĞİTİM BİLİMLERİ
KPSS / EB ÇÖZÜMLERİ
1.
Formal eğitim, örgün ve yaygın eğitim
olmak üzere ikiye ayrılır. Okul öncesi
eğitim, ilkokul, ortaokul, lise ve yükseköğretim örgün eğitim dâhilindedir.
Halk eğitim, hizmet içi eğitim gibi resmî
ve özel kurumlarda verilen kurslar ise
yaygın eğitim dâhilindedir. Soruda
Zeynep’in katıldığı kurs, ilköğretim okulu çatısı altındadır fakat okuma yazma
kursu olduğu için yaygın öğretim kapsamındadır.
CEVAP: B
Ek Bilgi: Ülkemizde, okuma yazma
oranını yükseltmek adına belirli dönemlerde, özellikle kadınlara yönelik ücretsiz okuma yazma kursları açılmaktadır.
Aynı zamanda meslek edindirme kapsamında aşçılık, kilim dokuma, cilt bakımı ve makyaj kursları da verilmektedir.
2.
4.
Kültürlenme, farklı kültürlerin birbirinden etkilenmesi veya bir alt kültürün diğerini etkilemesi ya da diğerinden etkilenmesi şeklinde tanımlanabilir. Soruda
Esra Öğretmen, kendi kültürüne ait olan
nazar boncuğunu farklı bir kültüre sahip
bir insana hediye ederek kültürlenmeye
sebep olmuştur. Eğer karşılıklı bir süreç
söz konusu olsaydı yani İngiliz olan ev
sahibi de Esra Öğretmen’e kendi kültürüne ait bir şeyler öğretseydi bu sürecin
tamamında kültürleşme gerçekleşirdi.
Seçeneklerde verilen zoraki kültürlemede değerler zorla kazandırılır, kültürel
asimilasyonda ise baskın kültürün diğerini eritip kendileştirmesi durumu vardır.
CEVAP: D
Ek Bilgi: Kişinin dünyaya açılan penceresi gözdür ve göz her türlü iyi ve kötü,
düşüncelerin ilk çıkış noktası olarak kabul edilir. Bu yüzden bakışlardan, kötü
gözlerden korunma özelliği olduğuna
inanılan nazar boncukları eskiden beri
kullanılır. Gözün dikkatini başka yöne
çekmesi nedeniyle korunduğu mantığı
öne sürülür. Farklı ülkelerde de “evil
eye” olarak tanınmıştır.
3.
“Ne öğreteceğiz?” sorusuna yanıt arayan içerikte dikkat edilmesi gereken
noktalardan biri olan düzeye uygunluk;
öğrencinin hazırbulunuşluğuna uygun
olması, konunun öğrenilebilir, öğretilebilir olması anlamına gelmektedir.
Soruda verilen “henüz” kelimesinden
konunun çocukların hazırbulunuşluğuna uygun olmadığı çıkarılabilir. Yaşama
yakınlık, gerçek hayatta kullanılabilir
olması; kaynaşıklık, konuların birbiriyle
tutarlı olması; ilgililik, hedeflere ilişkin
olması; anlamlılık ise örneklerin açık
olması, çocukların kavramak için anlamlandırabilmesi olarak ifade edilebilir.
CEVAP: B
5.
Ek Bilgi: Hazırbulunuşluk; yeni bir öğrenme durumunda bireyin önceden sahip olduğu özelliklerin tümünü kapsar.
Bireyin yaşı, gelişimi, olgunluk seviyesi,
tutumu, motivasyonu ve sağlık durumu
yeni öğrenme ortamında etkili olan unsurlardır. Hazırbulunuşluk; kişinin olgunlaşma ve öğrenme sonucunda belli
bir davranışı göstermeye hazır olmasıdır. Bir konunun, bir yaşantının istenen
düzeyde öğrenilebilmesi için o konunun
gerektirdiği temel ön yaşantılara o konuyu öğrenecek kişinin mutlaka sahip
olması gereklidir.
Sarmal programlarda konular ve kavramlar yeri ve zamanı geldikçe hatırlanır ve önceki öğrenmeler sonrakilere temel teşkil eder. Özellikle dil öğretiminde
kullanılan bu programda konu ve kavramlar sık aralıklarla tekrarlanır. Soruda da şimdiki zaman öğretilirken daha
önce öğrenilen geçmiş zaman tekrarlanmış ve birbiriyle bağdaştırılmıştır.
Modüler programlarda konu parçaları
öğrenme sırası açısından esnektir ve
her parça kendi içinde bir bütündür.
Doğrusal programlarda aşamalılık ve
ardışıklık temel alınır, ön koşul öğrenmeler ağırlıklıdır.
CEVAP: E
Ek Bilgi: Sarmal yaklaşım Bruner tarafından geliştirilmiştir. Türkçe, matematik, yabancı dil gibi derslerin konularının yeri ve zamanı geldikçe tekrar
tekrar işlenmesini esas alır. Her konu
kendi içindeki ardışıklığa göre zamana
(yıllara) ve sınıflara dağıtılır. Daha çok
yapılandırmacı öğrenme yaklaşımında
kullanılır. Özellikle de dil öğretim programlarının içeriğini düzenlemede bu
yaklaşımdan yararlanılmaktadır.
Somuttan soyuta ilkesi bireyin gördüğünü ve dokunabildiğini daha kolay öğrendiği varsayımı üzerine kurulmuştur. Bu
nedenle, öğrenci ders konusu olan eşya
ve nesnelerle doğrudan karşı karşıya
getirilmektedir. Bu mümkün olmadığında o nesne veya olayın modeli, fotoğrafı veya başka bir simgesi gösterilerek
araç-gereçlerden etkili olarak yararlanılmaktadır. Bu kapsamda görsel, işitsel
araçlar ve özellikle bilgisayar teknolojisi
somuttan soyuta ilkesinin yaşama geçirilmesinde kullanılmaktadır.
CEVAP: E
Ek Bilgi: Soru kökünde verilen özellikler benzetim tekniği ile de yakından
ilgilidir. Benzetim tekniği öğrencilere
devinişsel beceriler kazandırmak, öğrencileri ileride alacakları rollere hazırlamak ve öz güven duygularını geliştirmek amacıyla kullanılmaktadır. Gerçeğe yakın yapay ya da sanal bir ortam
oluşturularak kullanılmaktadır.
3
Deneme Sınavı – 4
6.
Araştırma - inceleme yoluyla öğretim
stratejisi, öğrencinin problem çözme
becerisini kullanarak bilimsel araştırma
sürecinin aşamalarını izlemesini sağlayan bir öğretim yaklaşımıdır. Bu yaklaşımda öğrenci problemi tanımlar, geçici
çözüm önerileri (denenceler-hipotezler)
oluşturur, verileri toplar, analiz eder ve
çözüme ulaşır.
CEVAP: B
Ek Bilgi: Araştırma inceleme yoluyla öğretim stratejisinin kullanımında
problem çözme yönteminin aşamaları
izlenmektedir. Problem çözme yönteminin aşamaları (I) problemin farkına
varma, problemi tanıma, (II) problemi
tanımlama, (III) probleme çözüm yolları
belirleme (hipotez/denence oluşturma),
(IV) veri toplama, (V) verileri çözümleme, (VI) genellemelere ve sonuçlara
ulaşma biçiminde belirtilebilir. Problem
çözme yönteminde bir sorunun öğrenciler tarafından çözüme ulaştırılması
amaçlanmaktadır. Bu kapsamda, problem çözme yöntemi, probleme dayalı
öğrenme yaklaşımına dayalı olarak
geliştirilmiştir. Öğrencinin araştırma ve
sorgulama becerilerini kullanmasını
gerektiren öğrenci merkezli bir öğretim
yöntemidir.
7.
Buluş yoluyla öğretim stratejisi, öğrencinin genellemelere kendi çabasıyla,
keşfederek ulaşmasının sağlandığı öğrenci merkezli bir yaklaşımdır. Bu kapsamda öğrencilerin kavramı, ilkeyi, nedeni, niçini, nasılı ve örnekleri bulması
sağlanmaktadır. Buluş yoluyla öğretim
stratejisinin etkili bir biçimde planlanması ve uygulanması öğrencilerin istenilen çıktılara ulaşmasını sağlayacaktır.
Ancak zorluk derecesi düşük uyarıcılar
seçilmesi veya yanıtın çok belirgin olması, öğrenciye bilgi düzeyinde sorular
sorulması, öğretmenin yanıtı öğrenciye
buldurmak yerine doğrudan söylemesi
ve öğrencilere yeterince düşünme zamanı verilmemesi gibi uygulama hataları buluş yoluyla öğretim stratejisinin
etkililiğini azaltmaktadır.
CEVAP: A
Ek Bilgi: Buluş yoluyla öğretim stratejisi
ile araştırma inceleme yoluyla öğretim
stratejisinin kimi özellikleri karıştırılabilmektedir. Her iki öğretim yaklaşımında
da öğrenci etkindir; ancak araştırmainceleme yoluyla öğretim stratejisinde
öğrencilere konuyla ilgili kesinlikle ön
bilgi verilmez, öğrenci gerekli tüm bilgilere kendisi ulaşır. Buluş yoluyla öğretim
stratejisinde ise ön bilgiler öğretmen tarafından öğrencilere verilir. Kavram ve
genellemelere ise öğrencinin kendisinin
ulaşması beklenir. Araştırma-inceleme
Diğer sayfaya geçiniz.
Deneme Sınavı – 4
KPSS / EB ÇÖZÜMLERİ
yoluyla öğretim stratejisi doğası gereği
öğrencilerin tümevarım ve tümdengelim
ilkelerini birlikte kullanmasını gerektirirken buluş yoluyla öğretimde öğrencilerin ilke ve genellemelere ulaşması
amaçlandığı için tümevarım ilkesi kullanılır. Buluş yoluyla öğretimin uygulanması bir ders ile sınırlıyken araştırmainceleme yoluyla öğretimde öğrenciler,
gerek sınıf içinde gerekse sınıf dışında
çalışarak belirlenen probleme uygun bir
çözüm bulmaya çalışırlar.
8.
10.
CEVAP: C
9.
Proje yönteminde izlenecek aşamalar
şöyledir: (I) Hedeflerin belirlenmesi, (II)
üzerinde çalışma yapılacak sorunun
belirlenmesi ve tanımlanması, (III) çalışma sonunda hazırlanacak raporun
özelliklerinin ve nasıl sunulacağının
belirlenmesi, (IV) değerlendirme ölçütlerinin belirlenmesi, (V) grupların
oluşturulması, (VI) sorunun ve ilgili alt
sorunun belirlenmesi, bilginin nasıl toplanacağının planlanması, (VII) çalışma
takviminin oluşturulması, (VIII) kontrol
noktalarının belirlenmesi, (IX) bilgilerin
toplanması, (X) bilgilerin örgütlenip raporlaştırılması, (XI) projenin sunulması
şeklindedir.
CEVAP: B
Ek Bilgi: Projeler, sınıf içinde ve dışında yürütülebilir. Öğrenciler bireysel ya
da gruplar hâlinde kendi ilgi ve isteklerine göre konu seçerler. Projeler sergi
ve sunu biçiminde diğer gruplarla ya
da öğrencilerle paylaşılabilir. Araştırma,
iş birliği içinde çalışma ve üst düzey
düşünme becerilerini geliştirir. Proje
yöntemi, öğrencilerin problem çözme
süreci ve bilimsel yöntemin aşamalarını
kullanarak konular üzerinde çalışmalarını sağlar.
12.
11.
Dersin başında öğrencilerin ön bilgilerini
kontrol etmek, öğretim sürecinde onların
ilgisini çekerek öğrenmeye karşı güdülemek, ders boyunca konunun anlaşılıp
anlaşılmadığını kontrol etmek ve öğretim sürecinin sonunda değerlendirme
yapmak amacıyla soru - cevap tekniği
kullanılabilir. Soruların hazırlanmasında
öğretmenlerin kimi ölçütleri göz önüne
alması gerekmektedir. Bu kapsamda hazırlanan sorular öğrencilerin bilişsel düzeylerine uygun olmalıdır. Öğretmen konuyla ilgili önemli soruları ders öncesinde
belirlemeli ve ders planına yansıtmalıdır.
Öğretmenler soruları sorarken tüm sınıfa
yöneltmeli ve öğrencilere düşünmeleri
için biraz zaman tanımalıdır. Çoğu zaman
öğrencilerin doğru cevaplayabileceği sorular sorulmalıdır. Soruların düzeyleri ile
öğrencilerin yeteneklerinin ve düzeylerinin uyuşmasına özen gösterilmelidir.
Öğretim hedefleri ile ilişkili olarak dersin
başlarında önce düşük düzeyli daha sonra ise yüksek düzeyli sorular sorulmalıdır.
Ancak öğretmenler gerekmedikçe soruları tekrar etmemelidir.
CEVAP: C
Ek Bilgi: Soru yanıt yönteminin kullanılmasında en önemli nokta iyi soru
sormaktır. Öğretim sırasında öğretmenler, öğrencilere farklı amaçlarla soru
sorarlar. Bunlar arasında öğrencilerin
derse katılımını sağlama, önceki öğrenmelerini gözden geçirme, öğrencilerin
yaratıcı ve eleştirel düşünebilmelerini
sağlama, önceki öğrenmelerini gözden
geçirme, öğrencilerin yaratıcı ve eleştirel düşünebilmelerini sağlama, öğrencilerin yeteneklerini, ilgilerini öğrenme, bir
konuda tartışma başlatma, öğrencileri
güdüleme, onların dikkatlerini konuya
çekme, öğretim amaçlarına ulaşma derecesini belirleme sayılabilir.
4
Yaratıcı drama bir olayı, durumu ya da
konuyu canlandırmayı, ortaya koymayı
ve oyun ile öğrenmeyi sağlar. Başlıca
amacı, öğrencilerin, olmayan yeni bir
şey üretmelerini geliştirmek olan yaratıcı drama, öğrencilerin kendilerini ifade
etmelerinin yanı sıra sahip oldukları bilgi
ve yaşantıları üzerine hayal ettikleri dünyayı oluşturmalarına olanak sağlayan,
bilgileri daha çok oyunla öğrenmelerine
olanak tanıyan bir öğretim yoludur.
CEVAP: D
Ek Bilgi: Münazara, bir konuda zıt
görüşleri savunan iki farklı grubun
kendi görüşlerini belli zaman dilimleri
içerisinde tarafsız bir dinleyici grubuna
anlatmasıdır. Amaç, kendi tarafının görüşlerini doğru, diğer tarafın görüşlerini
yanlış göstermektir. Tartışmalar bilimsellikten uzak olup, tartışan öğrencilerin
görüşlerini değiştirmesi ya da empati
yaparak farklı görüşlerini değerlendirmeleri söz konusu değildir.
Açık oturum farklı görüşlerdeki katılımcıların güncel bir konu üzerinde çeşitli
defalar söz alarak konuşabildikleri bir
tartışma tekniğidir. Tüm sınıfla yapılabilir. Katılımcıların bir tebliğ ya da bildiri
sunması zorunluluğu yoktur. Konuşmalar belirli bir sıraya göre değil yöneten
kişinin tercihine göre gerçekleşir. Konuşmacılar defalarca söz alabilir.
Ek Bilgi: Çember; bir başkan, bir
sekreter ve bir süre ayarlayıcısı belirlenerek en fazla 15 kişilik bir grubun
dairesel biçimde oturduğu, başkanın
sağından başlayarak üyelere birer dakikalık söz verildiği ve sekreterin küçük notlar aldığı küçük grup tartışma
tekniğidir. Çember tekniği kullanılarak
yapılan tartışma, öğrencilerin iç içe iki
çember oluşturacak şekilde oturtulmasıyla gerçekleşirse buna akvaryum adı
verilmektedir.
Altı şapkalı düşünme tekniği, karşılıklı
tartışma yapılmadan bireye kendisi ya
da başkaları adına düşünebileceği her
durumda kullanılabilir. Altı şapkalı düşünme tekniğinde öğrencilerin bir olaya
farklı açılardan bakarak analiz yapabilme becerilerinin geliştirilmesi amaçlanır. Analiz sonuçları irdelenerek soruna
yönelik en mantıklı ve işlevsel çözüme
ulaşılır. Bir başka ifadeyle, eleştirel düşünme becerileri vasıtasıyla karar verme aşaması gerçekleştirilir.
CEVAP: E
Ek Bilgi: Görüş geliştirme, bir konunun
zıt yönlerine ilişkin farklı görüşler ortaya
atılmasıdır. Eleştirel düşünmeyi, başkalarının görüşlerine saygıyı, yeni fikirlere
açık olmayı ve kendi görüşlerini değiştirebilmeyi öğretmek amacıyla kullanılır. Görüş geliştirmede kazanan ya da
kaybeden yoktur. Öğrenciler iki uç görüş
arasında ara görüşler de belirtebilirler.
Sınıfın tamamının tartışmaya katılımı
sağlanabilir. Görüş geliştirmede katılımcılar görüşlerini değiştirebilirler.
13.
Kavram haritaları ilgili kavramları genelden özele doğru, aralarındaki ilişkiye
göre bir şema şeklinde gösteren görsellerdir. Bir olayı ya da konuyu bütün
hâlinde gösteren; kavramları, kavramlar arası ilişkileri ve ilkeleri kısa ve öz
olarak belirten iki boyutlu araçlardır.
CEVAP: A
Ek Bilgi: Tanılayıcı dallanmış ağaç,
doğru-yanlış sorularının geliştirilmiş hâli
olarak düşünülebilir. Klasik doğru-yanlış
sorularında, bilmeyen bir öğrencinin doğru cevabı şansla bulma olasılığı %50’dir.
Buna karşın tanılayıcı dallanmış ağaç
uygulamalarında arka arkaya birbirine
bağlı üç doğru-yanlış ifadesi sorularak
şans oranı %12,5’e indirilmektedir. Öğrenciler verdikleri doğru ya da yanlış
cevaplarına göre bağlantılı ifadelerden
devam ederek bir çıkışa ulaşırlar.
14.
Yapılandırmacı anlayışa sahip bir öğretmen, çocuklarla iyi iletişim kurabilen,
çocuk psikoloji ve öğrenme kuramlarına
egemen, çağdaş, açık fikirli, kendisini
yenileyebilen, bireysel farklılıkları dikkate alan ve öğrencileriyle birlikte öğrenen kişidir. Yapılandırmacı öğretmen,
sınıfta dinamik bir öğrenme ortamı yaratan ve bu ortamı yönlendirebilen bir
rehber olması itibariyle bir kutup yıldızı
gibidir. Kesinlikle öğrenciye nereye gideceğini söylemez, ancak onun yolunu
bizzat kendinin bulmasına yardımcı
olur. Bu nedenle öğrenme sürecinde
öğretmen sorumluluğu üstlenmez. Asıl
sorumluluğu öğrenci üstlenir ve süreçte
etkindir. Öğretmen ise kolaylaştırıcıdır.
CEVAP: D
Diğer sayfaya geçiniz.
Deneme Sınavı – 4
KPSS / EB ÇÖZÜMLERİ
Ek Bilgi: Yapılandırmacı eğitim ortamı
açısından öğrencilerin yetenekleri, güdüleri, inançları, tutumları ve deneyimleri çok önemlidir. Çünkü öğrencilerin
bu özellikleri onların öğrenmelerini
yönlendirir. Yapılandırmacı eğitim ortamında öğrenciler etkindirler, öğrenme
sürecinde sorumluluk üstlenirler, zihinsel yapılarının gelişmesine katkıda
bulunacağı düşüncesiyle çevredeki her
türlü olanaktan yararlanırlar. Ayrıca yapılandırmacı öğrenme sürecinde öğrenciler grup arkadaşlarını ve kendilerini
nesnel olarak değerlendirirler, kendilerine yönelik eleştirileri hoşgörüyle karşılarlar ve öğrendiklerini yeni ortamda
kullanırlar.
15.
16.
Iraksak düşünme, karakteristik, mevcut
bilgiye dayanılarak değişik cevapların
üretilmesidir. Bu cevaplar, yeni, özgün
veya yaratıcı olarak değerlendirilme yeteneğindedirler. Iraksak düşünme, çeşitli
bilgileri birçok seçeneklere ulaşmak için
bir sıçrama tahtası olarak kullanarak
değişik cevaplar çıkarabilme yeteneğini gerektirir. Bu düşünmede çağrışım
akıcılığı ve ifade akıcılığı egemendir.
Dolayısıyla ıraksak düşünen bireyler düşüncelerinde akıcılık, esneklik,
özgünlük zenginleştirme özelliklerine
sahiptirler. Nitekim bazı kaynaklarda
ıraksak düşünme ve yaratıcılık eş değer tutulmuştur.
CEVAP: D
Ek Bilgi: Yakınsak düşünme, yalnız
tek bir doğruya bağlı olarak ve mevcut
bilgilerden çıkarılan geleneksel sonuçlara götüren düşünme tarzıdır. Öğrenciler, doğru olarak görünen ve kültürel
normlarla uyuşan çözümleri bulmaya
çalışırlar. Bireyler, genelde yıllar boyu
aldıkları, tek bir çözüm yolunu ya da
doğru bir yanıtı bulmaya yönelik eğitimle, yakınsak düşünme alışkanlığı edinmektedirler. Oysa yaratıcı düşüncede
bireyin; bilgi, deneyim ve uzmanlığını
geçici bir süre için bir kenara bırakması
ve ıraksak düşünmesi gerekmektedir.
Satranç dersi öğretim programıyla ilgili
öncülde verilen tüm ifadeler basamaklı
öğretim yaklaşımının özellikleridir. Çünkü her öğrenenin, ön öğrenmelerinin,
öğrenme biçimlerinin, zekâ boyutunun
ve düşünme sistemlerinin birbirinden
farklı olduğu anlayışına dayanan basamaklı öğretim, öğrencilere basitten
karmaşığa, kolaydan zora, somuttan
soyuta, bilinenden bilinmeyene, yakından uzağa doğru giden; aşamalılık
ilişkisi gösteren ve seçme hakkı veren
öğrenme görevleri sunmaktadır. Öğrenciler her basamakta seçtikleri görevler
dâhilinde kendilerinden beklenen öğrenme sorumluluklarını yerine getirir.
Bu basamaklar temel bilgi ve becerilerin kavranılmasından, üst düzey düşünme becerilerine doğru giden bir yol
izlemektedir.
CEVAP: D
Ek Bilgi: Basamaklı öğretim programının aşamalılık ilişkisi, bu açıdan Bloom
taksonomisi ile benzer bir yapı göstermektedir. Basamaklı öğretim programı
üç temel basamağı içermektedir. Bunlar:
A Basamağı: Eleştirel ve yaratıcı düşünme, analiz etme, özgün fikirler ve
ürünler ortaya çıkarma, değerlendirme
yapma gibi üst düzey bilgi ve beceriler
bu basamakta gerçekleştirilir.
B Basamağı: Uygulama yapma, problem çözme, sınama, deney yapma gibi
görevler bu basamakta yer alır.
C Basamağı: Bu basamakta ise temel
bilgi ve becerileri kazanma işlevleri yer
almaktadır.
17.
Soruda verilen öncüle göre birinci grup
sözel/dilsel zekâsının gelişimine yönelik bir etkinlik gerçekleştirmiştir. Çünkü
bu zekâ alanı kelimelerle konuşma
veya yazma becerisiyle ilgilidir. Okula,
yazma, hikâyeler anlatma ve kelimeleri
tarihleriyle birlikte hatırlamada iyidirler.
İkinci grup bedensel/kinestetik zekânın
gelişimine yönelik bir etkinlik gerçekleştirmiştir. Çünkü bu zekâ alanı bir ürünü
ortaya koymak, bir problemi çözmek,
kendini ve duygularını ifade edebilmek
için vücudun bir bölümünü veya tamamını kullanabilme yeteneğidir. Üçüncü
grup ise görsel/uzamsal zekânın gelişimine yönelik bir etkinlik gerçekleştirmiştir. Çünkü bu zekâ alanı üç boyutlu
bir nesnenin şekil ve görüntüsünü hayal
edebilme ya da diğer bir deyişle dünyayı
doğru algılama ve bu algılama sonucunda gördüklerini yansıtabilme yeteneği
olarak tanımlanabilmektedir. Bu zekâ
türü güçlü bireyler, bir objenin farklı
perspektiflerini algılayabilmekte, resim
ve şekillerle düşünebilmektedirler.
CEVAP: E
Ek Bilgi: Çoklu zekâ kuramı, 1983
yılında Howard Gardner tarafından
zekâyı tek ve baskın bir yetenek olarak
görmekten ziyade, çeşitli ve özel boyutlardan oluştuğunu öneren bir modeldir.
Gardner dokuz zekâ alanının varlığından söz etmektedir. Bu zekâ alanlarını
şöyle özetleyebiliriz:
Bedensel/Kinestetik: Bir ürünü ortaya
koymak, bir problemi çözmek, kendini ve duygularını ifade edebilmek için
vücudun bir bölümünü veya tamamını
kullanabilme yeteneğidir.
Mantıksal/Matematiksel: Tümevarım
ve tümdengelim yoluyla çıkarsamalarda bulunmayı, sayı ve kavramları ustaca kullanabilmeyi, neden ve sonuç
ilişkilerinde duyarlı olmayı ifade eden
zekâdır. Bu zekâ türü; problemlere bilişsel çözüm üretme, kavramlar arası
ilişkileri ortaya koyma, hipotez üretme
5
ve test etme, genelleme yapma gibi
davranışlarla bağlantılıdır.
Öze dönük/Kişisel: Kişinin kendisi
hakkında sahip olduğu gerçek bilgi ve
anlayış ile uyumlu davranışlar sergilemesi ve kendisini tanıma yeteneğidir.
Doğacı: Doğayı tanıma ve anlama, yaşayan canlıları tanıma, doğanın dengesini
anlama, canlıları tanıma ve sınıflandırma
yeteneğidir.
Kişiler arası/Sosyal: Bireyin çevresindeki kişilerin isteklerini, duygularını ve
ihtiyaçlarını anlama, yorumlama ve kişilerle etkili iletişim kurabilme yeteneğidir.
Varoluşcu: Gardner tarafından dokuzuncu zekâ türü olarak lanse edilen varoluşçu zekâ ve insanlığın var olma nedenlerine odaklanan ‘büyük soruların zekâsı’
olarak tanımlanabilmektedir. Nörolojik temeli ve bağlantılı olduğu beyin bölgesine
dair kesin kanıt bulunmaması nedeniyle
bilimsel bağlamda somutlaştırılamayan
bu zekâ türü, savladığı unsurlar açısından anlamlı ve önemli bulunmaktadır.
Bu bağlamda varoluşçu zekânın teoloji,
felsefe ve tasavvuf ile yakından ilgili olduğunu ifade etmek mümkündür.
Yukarıdaki zekâ çeşitlerinin yanı sıra,
Gardner, ahlak zekâsının da onuncu
boyut olmaya değer olduğunu belirtmektedir.
18.
Metabilişsel düşünme olarak da adlandırılan üst biliş, öğrenmeyi içeren
düşünme süreçlerinin aktif kontrolünü
içinde barındıran üst düzey düşünme
becerileri ile ilgilidir. Kısaca metabilişsel düşünme bireylerin öğrenme etkinliklerinde kendi performansları üzerine
düşünmesidir. Dolayısıyla sorunun
öncülünde yer alan aktif öğrenmeyle
ilgili öğrenene öğrenme sürecinin çeşitli
yönleriyle ilgili karar alma fırsatlarının
verilmesi, öğrencinin öğrenme sırasında zihinsel yeteneklerini kullanmaya
zorlanması, öğrenmenin nasıl gerçekleştirileceği, ne kadar öğrenildiği ve
öğrenmeyle ilgili eksiklerin neler olduğu
gibi kararları öğrenenin alması ile ilgili
vurgular metabilişsel düşünme ve aktif
öğrenme arasındaki ilişkiyi ortaya koymaktadır.
CEVAP: A
Ek Bilgi: Zihin haritası kelimeleri ve düşünceleri birbirine bağlamak ve bunları
bir anahtar kelime veya düşünce etrafında toplamak için kullanılan bir diyagramdır. Bu teknik, temel bir düşünce ve
düşünceye bağlı fikirleri detaylandırarak, ilişkiler kurma yöntemidir ve diğer
yöntemlere göre daha kolay çalışma
olanağı sağlar. Tüm bunlar, kişiye özel
anahtar kelimeler ve simgeler kullanılaDiğer sayfaya geçiniz.
Deneme Sınavı – 4
KPSS / EB ÇÖZÜMLERİ
rak gerçekleştirilir. Uzun, uzun cümleler
yerine, en fazla üç kelimeden oluşan
anahtar kelimeler kullanılır. Ardından,
oklar, dallar ve bağlayıcılar aracılığı ile
fikirler birleştirilir.
19.
Ek Bilgi: Sosyal öğrenme kuramı
Bandura’nın yaptığı çalışmalar sonucu
ortaya koyduğu bir öğrenme kuramıdır.
Bu kuram hem davranışçı hem de bilişsel öğrenme kuramından farklı bir yapıya sahip olmakla birlikte her iki kuramın
özelliğini de taşımaktadır. Bandura’ya
göre öğrenmelerin temelinde mutlaka
her davranışı organizmanın yapması
ve elde ettiği sonuçlara bağlı olarak
davranışı şekillendirmesi söz konusu
değildir. Birçok öğrenmenin temelinde
gözlem ve başkalarının yaptığı davranışlar yoluyla öğrenme vardır. Sosyal
öğrenmede aslolan bireyin başkalarını
gözlemleyerek öğrenmesidir. Öğrenmenin etkililiği, öğrenenin modelden
gözlemlediği davranışı taklit edebilme
kabiliyetidir. Bandura sosyal öğrenmeyi gözlem yoluyla öğrenme olarak da
isimlendirmektedir. Ancak taklit yoluyla
öğrenme ile gözlem yoluyla öğrenmenin birbirinin yerine kullanılamayacağını
da vurgulamaktadır.
Sorunun öncülünde ifade edilen sınıf
içi etkinliklerin yürütülme olanağı bulunmamasına, öğretimin özel olarak
hazırlanmış öğretim üniteleri ve çeşitli
ortamlar yoluyla belli bir merkezden
sağlanmasına yönelik vurgular uzaktan
öğretime ilişkin temel özelliklerdir. Çoğu
kaynakta uzaktan öğretimin temel özellikleri, öğretim sürecinin çoğunluğunda
öğrenen ve öğretenin ayrı yerlerde
bulunması ve öğrenenin ve öğreteni
birleştirecek ve ders içeriğini iletecek
özel olarak hazırlanmış eğitim medyası
olarak özetlenmiştir.
CEVAP: D
Ek Bilgi: Kuantum öğrenme anlayışı
ABD’de 80’li yıllarda Bobbi De Porter
tarafından geliştirilmiştir. Kuantum;
enerjinin ışımaya çevrilmesi olarak tanımlanmakta, kuantum öğrenme ise kişinin bilgilerini kullanarak ışıması olarak
tanımlanmaktadır. Kuantum öğrenme,
beyindeki tüm sinirsel ağları kullanarak,
anlamlı bilgi oluşturmak için yapıları
özel ve bireysel bir şekilde bir arada
tutmadır ve kuantum fiziğinin bulgu ve
varsayımlarından yola çıkarak bireyin
bir bütün olarak kendini gerçekleştirmesini hedeflemektedir. Kuantum öğrenme temel olarak hızlandırılmış öğrenme
teknikleri, beyin uyumlu öğrenme teknik
ve stratejilerin kullanılmasına dayanmaktadır.
20.
Sorunun öncülünde ifade edilen öğretmen özellikleri bütünüyle yapılandırmacı öğrenme yaklaşımını ifade etmektedir. Çünkü yapılandırmacı öğretmen
açık fikirli, çağdaş, kendini yenileyebilen, bireysel farklılıkları dikkate alan,
bilgiyi aktaran değil uygun öğrenme
yaşantılarını sağlayan ve öğrenenlerle
birlikte öğrenen olmalıdır. Yapılandırmacı öğretmen; bireye uygun etkinlikler
yaratma, öğrenenlerin hem birbirleri
ile hem de kendisi ile ilişki kurmalarını
cesaretlendirme, iş birliğini teşvik etme,
öğrenenlerin fikir ve sorularını açıkça
ifade edecekleri ortamları oluşturma
gibi rolleri yerine getirmek durumundadır. Öğretmen, öğrenenlerin bireysel
farklılıklarına uygun seçenekler sunar,
yönergeler verir, her öğrenenin kendi
kararını kendisinin oluşturmasına yardımcı olur. Bu noktada öğretmen yol
gösterici ve rehberdir.
CEVAP: C
21.
Eğer davranış bir anda olup bittiyse, bir
daha tekrarlanacağı düşünülmüyorsa
öğretmen görmezden gelebilir. Ancak
istenmeyen davranış bütün sınıfın farkına varacağı bir hâl aldıysa bu durumu
görmezden gelmek pekiştirici etki yapar
veya diğer öğrencilerin model almasına
neden olabilir. Soru kökünde anlatılan
durumda öğretmenin görmezden gelmesi uygun değildir.
CEVAP: A
22.
23.
Yapılan bütün uyarılara rağmen öğrencinin davranışlarında bir değişiklik görülmüyorsa, sorunun öğrenci ile bireysel
konuşulmasında yarar vardır. İstenmeyen bir davranış görüldüğünde hemen
sıcağı sıcağına öğrenciyle ders içinde
veya ders dışında, davranışının nedenleri ve sonuçları hakkında konuşulabilir.
CEVAP: E
Ek Bilgi: Sorunlu davranışların boyutlarının büyük olduğu durumlarda öğretmenin okul yönetimi ve PDR bölümü ile
iş birliği yapması gerekir.
24.
Ceza, istenmeyen davranışa yönelik bir
tepkidir. Oysa disiplin; istenmeyen davranışı önlemek içindir. Disiplinde önemli
ilke, bireyin kendi ihtiyaçlarını kazandırmada sorumlu oldukları başka kişilerin
davranışlarının bunu engellememesi
gerektiğidir.
CEVAP: A
Ek Bilgi: Ceza eğitimde başvurulmaması gereken bir öğretmen davranışıdır. Çünkü ceza ile istenmeyen davranışı ortadan kaldırmak mümkün değildir,
sadece bir süre engellenir. Davranış
değişikliği oluşmaz.
25.
Doğru olan eşleştirmeler aşağıdaki gibidir;
Ek Bilgi: Yeniden yönlendirmek; öğrencinin ne yapıyor olması gerektiğini
göstermektir. Bu, ders dışı şeylerle
uğraşan öğrenciye direktif verme veya
yapılması gereken şeyi hatırlatacak bir
ipucu verme şeklinde olabilir.
1. Projektör
c) Göze hitap edenler
2. CD çalar
a) Kulağa hitap edenler
3. Ders kitabı
b) Teksirler
4. Televizyon
tap edenler
d) Göze ve kulağa hi-
Sınıfta öğretmenin sürekli aynı yöntemleri kullanması, kendinin aktif, öğrencilerin ise pasif olması, dersin sıkıcı bir
hâl almasına ve öğrencilerin dikkatlerinin dağılmasına neden olur. Dikkati
dağılan öğrencilerin istenmeyen davranışlara yönelmesi kaçınılmazdır. Bu
yüzden ortaya çıkabilecek istenmeyen
davranışlar, dersin işlenişinde, öğretim
yöntemlerinde, araç ve gereçlerde değişiklikler yapılarak ortadan kaldırılabilir.
Bu nedenle doğru olan eşleştirme 1-c,
2-a, 3-b, 4-d’dir.
CEVAP: D
Ek Bilgi: Sınıftaki gürültüyü önlemede
ve kontrolü yeniden sağlamada “Sessizlik zamanı vermek” yararlı olabilir.
Öğretmen gürültü olduğunda “Şu anda
ne yapıyorsanız bırakın” gibi bir cümle
kullanabilir. Sessizlik en fazla 2 dakika
sürmelidir. Süre dolduğunda öğrencilerin kaldıkları yerden devam etmeleri
istenmelidir.
6
CEVAP: C
Ek Bilgi:
Göze Hitap Eden Araçlar;
––
––
––
––
––
––
––
––
––
Sınıf tahtası
Haritalar
Tepegöz
Grafik materyalleri
Modeller
Slayt
Hareketsiz resimler
Sergiler
Projektör
Kulağa Hitap Eden Araçlar;
––
Plak
––
Radyo
––
CD ve CD çalar
––
Kaset, kasetçalar
Diğer sayfaya geçiniz.
Deneme Sınavı – 4
KPSS / EB ÇÖZÜMLERİ
ve materyalin seçiminde sınıftaki öğrenci sayısı da dikkate alınmalıdır. Çünkü bazı araçların bireysel bazı araçların
da grupla kullanılması öğrencilere yararlı olacaktır. Araç gereç sınıfın fiziki
şartlarına uygun değilse bunun kullanımından yarar elde edilemeyecektir.
Göze ve Kulağa Hitap Eden Araçlar;
––
Multimedya
––
Elektronik dağıtım sistemleri
––
Film ve video
––
VCD
––
DVD
––
TV
CEVAP: B
Kitaplar ve Teksirler;
––
Ders kitapları
Ek Bilgi: Materyal seçiminde uygulanacak bazı ölçütler;
––
Yardımcı kitaplar
––
Materyal teknik özellikler açısından
yeterli mi?
––
Materyal önyargılardan arındırılmış bir yapıda mı?
––
Materyalin kullanımına ilişkin gerekli kullanma kılavuzları ve diğer
metinler mevcut mu?
şeklindedir.
26.
Numuneler ve modeller, öğrencilerin bütün duyu organlarını kullanarak
yaşantı geçirmelerini sağlayan araç
gereçlerdir. Öğrenciler numunelere dokunarak, koklayarak, tadarak maddeleri
tanıyabilirler. Modeller gerçek cisimlerden daha büyük, küçük ya da aynı
büyüklükte olan, başka bir maddeden
yapılmış araçlardır. Modeller özellikle
büyüklüğü nedeniyle sınıf ortamına
getirilemeyen ya da çıplak gözle görülemeyen, nesnelerin gerçeğe en yakın
biçimde tanınmalarına olanak sağlar.
A, C, D ve E seçeneklerindeki uygulamalar incelendiğinde bunların hepsinde
lego parçaları, futbol topu, yumurta,
madeni para, portakal, yazı tahtası,
Atatürk portresi gibi modellerin kullanıldığı görülmektedir. Ancak B seçeneğinde kullanılan model ve numune değil
gerçek nesnelerdir. Deney sürecindeki
plastik çubuk, yünlü kumaş, kâğıt parçaları gerçek nesnelerdir.
CEVAP: B
Ek Bilgi: Öğretim etkinliklerini planlarken bir konuyu etkili bir şekilde öğretebilmek için gerekli materyalleri nasıl
oluşturacağı sorusuna yanıt arayan
öğretmenin, öğrenmenin hangi koşullar
altında oluşacağını ya da oluşamayacağını bilmesi, yani öğrenme kuramlarından haberdar olması, öğretme yöntem ve teknikleri hakkında bilgi sahibi
olması gerekmektedir.
27.
duyarlılığı anlamında ölçülecek değişkeni yeterince hassas ölçebilecek birimlerin olmasına bağlıdır. Bu nedenle
ölçme biriminin küçülmesi, kategori
sayısının artması ölçmenin duyarlılığını
artırmaktadır. Ölçme amacına uygun
olarak yeterli duyarlıkta olmayan bir
araçla yapılan ölçmeler daha duyarlı
olan bir araçla yapılan ölçmelere göre
daha az güvenilir olur.
Araç gereçlerin seçiminde ilk olarak
dikkat edilmesi gereken, öğretim hedeflerini kazandırıcı nitelikte olmasıdır.
Araçlar öğrencilerin gelişim özelliklerine
ve düzeyine uygun değilse aracın kullanımından yarar elde edilmeyecek bunun sonucunda da hedef gerçekleştirilemeyecektir. Araçlar seçilirken görme,
işitme, dokunma duyularına hitap etme
zorunluluğu yoktur. Bir araç bu duyulardan birine hitap edeceği gibi birkaç tanesine de hitap edebilir. Araçlar okulun
bulunduğu sosyoekonomik düzeyine
uygun olma zorunluluğu da yoktur. Araç
30.
şeklindedir.
Kategorik değişken, sınıflama yoluyla
elde edilen değişkenlerdir. Sayısal değildir; nitel bir değişkendir. İnsanların kadın
ve erkek şeklinde iki kategoriye ayrılması
buna bir örnektir. Soruda verilen araştırmanın kategorik değişkeni ise seçeneklerdir. Seçeneklerin A, B, C, D ve E
şeklinde sınıflanmasıyla 5 farklı kategorik
değişken elde edilmiş olur.
CEVAP: A
28.
B, C, D ve E seçeneklerindeki araç
gereçler görme ve işitme duyularına hitap etmektedir. Ancak A seçeneğindeki
araç sadece görme duyusuna hitap etmektedir. Bu nedenle A seçeneğindeki
araç en az duyuya hitap ettiği için kalıcılığı da en az olur.
Ek Bilgi: Nitel değişkenler; cinsiyet,
renk, din, ilgi, davranış gibi kalite ve çeşit yönünden ifade edilebilirler. Bunlar
sıfatlarla gösterilir. Bu bakımdan nitel
değişkenler ölçmeden çok; gruplama,
sıralama ve derecelemeye uygun düşerler. Nicel değişkenler, her çeşit ölçme araçları ile ölçülerek sayısal olarak
belirlenirlerken nitel değişkenleri bu
şekilde ölçme olanağı yoktur. Ancak
aynı özelliklere sahip olanlar gruplanır,
grupların frekansı bulunarak sonuç sayı
ile gösterilebilir.
CEVAP: A
Ek Bilgi: Dale, yaşantı konisinde yaşantılarla kavramların oluşumu arasındaki ilişkilerden yararlanarak hedef ve
hedef davranışlara eriştirecek öğretme
durumlarının seçimlerinde eğitimcilere
yardımcı olmayı hedeflemiştir.
29.
Verilen paragrafta ilk ölçeğin dört seçenekli, ikinci ölçeğin beş seçenekli olması
durumunda güvenirlik katsayısının farklılık gösterip göstermediğine bakıldığı
için duyarlılık anlamındaki güvenirliğin
araştırılması söz konusu olur. Bu yüzden buradaki güvenirlik katsayılarının
birbirinden farklı çıkmasının temel sebebi de ikinci ölçeğin duyarlılığının birinci ölçeğin duyarlılığından daha fazla
olmasıdır. Güvenirlik katsayılarının farklı
çıkması puanlayıcının puanlama esnasında ikinci grubun lehine kararlar alması, uygulamanın yapıldığı ikinci grubun
ilk gruba göre daha heterojen olması
ya da ikinci ölçekte yer alan maddelerin
birinci ölçektekilere göre daha homojen
olması gibi sebeplerden kaynaklanabilir. Ancak bu duruma sebep olan temel
neden sorulduğu için doğru cevabın B
olması gerekir.
CEVAP: B
Ek Bilgi: Ölçek geliştirenlerin, ölçeğin
geliştirilme sürecinin hemen başında
puanlama yöntemine karar vermeleri
gerekmektedir. Güvenirlik, ölçmenin
7
31.
Parçada verilen her iki ölçekte de yer
alan maddelerin ölçtükleri becerilerin
birbirinden bağımsız uzmanlar tarafından incelenmesi ve uzman görüşlerinin
birbiriyle olan uyumuna bakılarak bu
ölçeklerin aynı özelliği uygun biçimde
ölçüp ölçemeyeceğine karar verilmesi,
kapsam geçerliğini belirlemeye yönelik
bir işlemdir. Burada kapsam geçerliği
sonucuna ulaşmayı sağlayan anahtar
sözcük, “maddelerin ölçtükleri beceriler” ifadesidir. Araştırmada her iki ölçeğin de aynı özelliği uygun biçimde
ölçmesi ile ölçeklerin aynı kapsamı ölçebileceği vurgulanmaktadır.
CEVAP: C
Ek Bilgi: Kapsam geçerliğini uzman
görüşlerine başvurarak saptamak çok
etkili bir yöntemdir. İstenirse uzman
görüşleri istatistiksel olarak yorumlanabilen bir konuma da getirilebilmektedir.
Bu amaçla örneğin bir ya da birden
çok boyutlu bir ölçek geliştirme süreci
söz konusu ise bu çerçevede öncelikle
alan uzman grubunun oluşturulması ve
hazırlanan taslak ölçeğin ya da ölçek
maddelerinin uzman grubu tarafından
denetlenmesi gerekir. Daha sonra bu
Diğer sayfaya geçiniz.
Deneme Sınavı – 4
KPSS / EB ÇÖZÜMLERİ
ölçeğin kapsam geçerlik indeksinin
hesaplanmasıyla ölçek formu oluşturulmaya başlanır.
Pj =
=
32.
Parçada, iki uygulamaya dayalı bir güvenirlik belirleme yönteminden bahsedilmektedir. O hâlde A, C ve D seçenekleri
elenmiş olur. Parçada her biri birbirinden
farklı kazanımı ölçen 6 soruluk bir testin
iki defa uygulamasından bahsedildiğine
göre, eleştirilen yöntem test-tekrar test
yöntemidir. Eğer aynı kazanımları ölçen
birbirinden farklı maddelerden oluşan iki
ölçekten bahsedilseydi doğru cevap B
seçeneği olurdu.
33.
=
Madde güçlük indeksini (Pj) hesaplayabilmek için doğru seçeneği üst grupta
doğru cevaplayan öğrenci sayısı (16) ile
alt grupta doğru cevaplayan öğrenci sayısı (8) toplanır. Sonra bu sonuç alt ve üst
grupta bulunan toplam öğrenci sayısına
(100) bölünür.
100
Bu durumda maddeye doğru cevap ve6
renlerin oranı p = c
m = 0,6 yanlış ce10
4
vap verenlerin oranı q = c
m = 0,4 olur.
10
Maddenin varyansı;
S2 = p.q olduğundan
S2 = 0,6.0,4
S2 = 0,24 olur.
CEVAP: A
CEVAP: D
Ek Bilgi: Aritmetik ortalamalar değeri, puan dağılımında aşırı değerlerden
etkilenirken medyan değeri, serideki
herhangi bir aykırı gözlem değerinden
etkilenmemektedir. Bu yüzden puanlar arasında aşırı uç değerlerin olması
durumunda aritmetik ortalama yerine
medyan tercih edilmelidir.
Ek Bilgi: Bir maddenin varyansı en büyük değerini, madde orta güçlükte olduğu zaman alır.
8
S
T = 50 olur.
Buradan bütün öğrencilerin T puanının
50, yani sıfırdan farklı olduğu görülmektedir. O hâlde C seçeneği de doğru olur.
Gruptaki tüm öğrencilerin puanlarının
aynı olduğu durumlarda testin bilenle
bilmeyeni ayırt ettiği söylenemez. Bu
nedenle testin ayırt ediciliği düşüktür
ve D seçeneği de doğrudur. Standart
sapma, bir puan dağılımındaki ölçme
sonuçlarının ortalamadan ne kadar
uzaklaştığının ortalamasını veren bir
değişkenlik ölçüsüdür. Örnekte verilen
grubun bütün puanları ortalamaya eşittir. Bu durumda ortalamaya olan uzaklıkları 0’a eşit olur. O hâlde standart sapma ve standart sapmanın karesine eşit
olan varyans değeri 0’dır. E seçeneği de
doğru olur. Bir veri grubunda frekansı
en yüksek olan ölçme sonucu, dağılımın modunu verir. Bir puan dağılımında
yer alan bütün puanların frekansının
birbirine eşit olması durumunda mod
hesaplanamaz. Ancak bütün puanların
birbirine eşit olduğu dağılımlarda mod
hesaplanabilir ve değeri herhangi bir
kişinin aldığı puana eşit olur. A seçeneği
yanlıştır.
Soruda 10 kişilik gruba uygulanan bir
başarı testinde yer alan bir maddeye
doğru cevap verenlerin yanlış cevap
3
olduğu belirtilmiştir.
verenlere oranı
2
Bu bilgi doğrultusunda maddeye doğru
cevap verenlerin sayısı 6, yanlış cevap
verenlerin sayısı 4 olur.
(50 + 50 + 50 + 50 + 50) / 5 = 50 olur.
Yani dağılımın aritmetik ortalaması
bir öğrencinin aldığı puana eşit olur. B
S
T = 10.0 + 50
8 - 16
50
Soruda bir sınıftaki tüm öğrencilerin
aynı puanı aldığı bir durumda elde
edilecek istatistikler hakkında yorum
yapılması istenmektedir. Bu durumun
bir örnekle açıklanması daha iyi anlaşılmasını sağlayacaktır. 5 kişilik bir grupta
bulunan bütün öğrenciler matematik sınavından 50 almış olsunlar. Bu durumda grubun aritmetik ortalaması;
z=
^ 50 - 50h
T = 10.z + 50
Ek Bilgi: Bir testte yer alan herhangi
bir madde bir grupta zor madde olurken
başka bir grupta kolay madde olabilir. Bu
yüzden madde güçlük indeksi bağıl bir
istatistiktir; maddenin cevaplandığı gruba bağlı olarak değişkenlik gösterebilir.
36.
^Xi - X h
Buradan bütün öğrencilerin z puanlarının 0 olduğu görülmektedir. Standart z
puanı 0 olan bir öğrencinin T puanı ise
CEVAP: E
35.
z=
z= 0
= – 0, 16
CEVAP: B
34.
16 + 8
Benzer şekilde madde ayırt edicilik
in­deksini hesaplamak için doğru seçeneği üst grupta cevaplayan öğrenci
sayısından (16) alt grupta cevaplayan
öğrenci sayısı (8) çıkarılır. Sonra bu sonuç alt veya üst grupta bulunan öğrenci
sayısına bölünür.
n^ d,üh - n^ d, ah
rjx =
n
Grip olduğu için Ali’nin sınava konsantre olamaması ve bu yüzden 8. soru da
dâhil olmak üzere neredeyse hiçbir soruya doğru cevap verememesi ölçülen
bireyden kaynaklanan bir hatadır. Ancak 8. sorunun açık ve net bir şekilde
öğrenciler tarafından okunamadığından
sınava giren hiçbir öğrencinin doğru
yanıtlayamaması ise ölçme aracından
kaynaklanan bir hatadır.
Ek Bilgi: Ölçme sonuçlarına karışan
hata türlerinden kaynağı belli olan hatalar giderilebilir ve böylece ölçme sonuçları hatalardan arındırılabilir. Bu şekilde
güvenilir ölçme sonuçları elde edilebilir.
Ancak kaynağı belli olmayan hatalarda
böyle bir durum söz konusu değildir.
seçeneği doğrudur. Bütün öğrencilerin
ham puanları birbirine eşit olduğu için
standart puanları da birbirine eşit olur.
O hâlde bir kişinin T ve z puanlarını hesaplamak yeterli olacaktır.
N
P+1
CEVAP: E
Ek Bilgi: Eş değer (paralel) formlar
yönteminde formların aynı değişkeni
ölçmesinin yanı sıra test sonuçlarından
elde edilen ortalama ve standart sapma
değerlerinin de eşit olması gerekir. Bu
istatistiklerin iki uygulamaya ait değerleri arasında manidar bir fark yoksa
elde edilen korelasyon katsayısının
büyüklüğü ölçüsünde güvenilir olup olmadığı sonucuna ulaşılır. Ancak KPSS
programlarında bu iki istatistiğin büyüklüğü göz ardı edilmekte ve sadece iki
uygulamadan elde edilen korelasyon
katsayısının büyüklüğü doğrultusunda
güvenilir ölçmeler yapılıp yapılmadığına karar verilmektedir.
n^ d,üh + n^ d, ah
37.
Verilen soruda bir ölçme değerlendirme
uzmanının tablodaki 4 madde çiftinin
her birinden madde yazım ilkelerini dikkate alarak en uygun olanları seçmesi
gerektiğinden bahsedilmektedir. Birinci
madde çiftinin birden fazla doğru cevabı olabilen çoktan seçmeli bir madde
olduğu görülmektedir. A maddesinde
dünyanın en başarılı ülkesinin hangi-
Diğer sayfaya geçiniz.
Deneme Sınavı – 4
KPSS / EB ÇÖZÜMLERİ
sinin olduğu sorulmaktadır. Böyle bir
sorunun sorulabilmesi için göreceli kavramlara yer vermeksizin belli bir alan
belirtmek gerekir ki o zaman literatüre
geçmiş çalışmalarla o alanda dünyanın en başarılı ülkesinin hangisi olduğu
söylenebilir. Bu sebeple 1B maddesi
tercih edilmelidir. Madde yazma ilkelerinin en önemlilerinden biri soru çözümünde kullanılmayacak hiçbir bilgiye
yer verilmemesi gerektiğidir. 2A maddesinin öncülünde madde güçlük indeksi
0,50 değerinde olduğu zaman varyansın maksimum değerini aldığı bilgisi
verilmiş ancak soruda seçeneklerde
verilenlerden hangisinin madde güçlük
indeksinin değeri olup olamayacağı sorulmuştur. Görüldüğü gibi öncülde verilen bilginin madde kökünde verilenle
hiç bir alakası yoktur. Ancak 2B maddesinde madde güçlük indeksinin tanımı
doğrultusunda bir yorum yapılması ve
doğru cevabın bulunması istenmiştir.
Bu yüzden 2B maddesi tercih edilmelidir. Üçüncü madde çiftinin eksik cümle
tipinde olduğu görülmektedir. Bu tipte
dikkat edilmesi gereken önemli noktalardan biri, maddenin boş bırakılan yere
sadece beklenen cevabın yazılabileceği ve yoruma açık ifadelerin engelleneceği kadar sınırlı hazırlanmasıdır. 3B
maddesine bakıldığı zaman, bırakılan
boşluğa birçok şey yazılabilir. Güvenirliğin tanımı yazılabilir, güvenirlik çeşitlerinden bahsedilebilir ya da güvenirliğin
geçerlikle olan ilişkisinden bahsedilebilir ki boşluğa gelebilecek doğru yanıtlar
çoğaltılabilir. Ancak 3A maddesinde
sınırları belli olan bir soru sorulmuştur
ve sorunun doğru cevabı bir tanedir. Bu
yüzden tercih edilmesi gereken madde
3A’dır. Dördüncü madde çiftinde doğru
cevabı bir tane olan çoktan seçmeli bir
soru sorulmuştur. Bu tür soruların cevabının doğruluğunun mutlakiyeti olduğu
için aşağıdakilerden hangisi olabilir gibi
bir yönlendirme yapılması doğru değildir. Ayrıca yine tek bir doğru cevap olduğu için doğru cevabın bulunması ihtimal dâhilinde değildir. Bu yüzden tercih
edilmesi gereken madde 4B olmalıdır.
varsayımıdır. Bir başka deyişle yanıtlayıcı bazı seçeneklerin doğru yanıt olamayacağını görüp bir eleme yaparsa ya
da sonucu tam olarak bulamadığı hâlde
en yakın gördüğü seçeneği işaretlerse
yapılan düzeltme şansla kazanılmamış
puanları da kapsayacaktır.
38.
41.
CEVAP: D
Ek Bilgi: Deneysel araştırma açıklamanın ötesine geçilerek nedenlerin tahmin
edilmesine olanak sağlar. Korelasyonel
çalışmalar neden-sonuç arasındaki
ilişkiyi ortaya çıkarabilir ancak “neden”
değiştiğinde “sonucun” da değişebileceğini ortaya koymaz. Bunu ancak
deneysel araştırmalar ortaya koyabilir.
39.
Soruda bir dans hocasının öğrencilerini
belli dönemlerde uyguladığı sınavlarla
yeterliklerini nasıl belirlediğinden bahsedilmektedir. Ölçülen özellik psikomotor bir beceri olduğu için doğrudan gözlemlenerek ölçülmektedir. Bu yüzden
doğrudan ölçme yapılmıştır. II doğrudur.
Değerlendirme sonucunda öğrencilerin
başarılı ve başarısız şeklinde sınıflanması sınıflama ölçeğine bir örnektir. I de
doğrudur.
CEVAP: B
Ek Bilgi: Dolaylı ya da doğrudan ölçme
yapmaya karar verilmesi için ölçülen
özelliğin niteliklerinin belirlenmesi gerekir. Doğrudan gözlem gerektiren psikomotor becerilerin ölçülmesinde doğrudan ölçme yapmak uygundur. Buradan
da anlaşılacağı gibi eğitimde yapılan
bütün ölçmeler dolaylı değildir. Eğitimde dolaylı ölçmeler bilişsel ve duyuşsal
özellikleri ölçmek için yapılır, psikomotor
beceriler ise doğrudan ölçülür.
CEVAP: A
Ek Bilgi: Çoktan seçmeli testlerde şansla doğru cevabı bulma ihtimali olduğu
için literatürde birçok düzeltme formülü
önerilmiştir. Yanıtlayıcıların test puanları üzerinde yapılan düzeltme, “Sorunun
yanıtını bilmeyen birinin seçeneklerden
birini işaretlemesi durumunda doğru yanıtı şansla bulma olasılığının seçenek
sayısı kadarda bir olduğu” düşüncesine
dayanır. Ancak burada gözden kaçırılmaması gereken bir durum, bütün seçeneklerin aynı şansa sahip oldukları
Verilen parçada iki grup oluşturulmuş,
gruplardan birine etkisi incelemek amacıyla 5E modeli ile ders anlatılmış, diğerine farkı ortaya koymak amacıyla geleneksel yöntemler kullanılmıştır. Yani etkisi incelenecek olan grup deney grubu
olurken farkı ortaya koyacak olan grup
da kontrol grubudur. O hâlde bahsedilen araştırma deneysel bir çalışmadır.
Ek Bilgi: Formatif değerlendirmede öğrencilerin motivasyonuınu artırmak için
not verilebilir. Ancak bu notların dönem
sonunda geçme/kalma notuna karışması amaca uygun olmaz.
40.
Ali Bey’in kullandığı değerlendirme türü;
süreç içinde izleme amaçlı yapılan, hiçbir şekilde öğrencilere not verme amacı
gütmeksizin kullanılan değerlendirme
türü olan biçimlendirici ya da formatif
değerlendirmedir.
CEVAP: A
9
Özelden özele akıl yürütme, bir olayı
ya da durumu tek bir özel yargıya indirgeyerek değerlendirmektir. Piaget’nin
bilişsel gelişim kuramında belirtilen 2-6
yaş arasındaki çocuğun içinde bulunduğu işlem öncesi dönemin bir özelliği
olan özelden özele akıl yürütme düşünme biçiminde olaylar, yalnızca geçirilen
yaşantılara bağlı olarak tek yönlü düşünülür. Merve de dedesinin yaşadığı binanın sarı renkli olduğunu öğrendikten
sonra evde ve geldikleri güzergahta
herhangi bir değişiklik olmamasına
rağmen sadece duvarların rengine
odaklanarak bu evin aynı ev olmadığını
söylemiştir. Bir durumu tek bir yönüne
odaklanarak değerlendirdiği için özelden özele akıl yürütmüştür.
CEVAP: D
Ek Bilgi: Özelden özele akıl yürütme
kavramı ile karıştırılabilen yanlış bağdaştırma kavramına göre çocuk iki özel
durum arasında yanlış neden - sonuç
ilişkisi kurar. Örneğin Ali “Bugün dondurma yersem hastalığım geçer.” diyerek iki özel durum arasında yanlış neden - sonuç ilişkisi kurmuştur. Özelden
özele akıl yürütmede ise bir durum bir
başka özel durum ile açıklanır, nedensonuç ilişkisi kurma yoktur.
42.
Kohlberg’in ahlaki gelişim kuramı üç
düzeyde ele alınmaktadır. Bu dönemlerin her biri kendi içinde iki alt evreyi
barındırır. Ahlaki gelişim düzeyleri gelenek öncesi düzey, geleneksel düzey
ve gelenek sonrası düzeydir. Gelenek
öncesi düzey otoriteye boyun eğmeyi
içeren itaat ceza eğilimi ve kendi çıkarları uğrunda kurallara uymayı kapsayan
saf çıkarcı eğilimden oluşmaktadır. Geleneksel düzey ise başkalarının gözünde hoş görünmek için iyi olmayı içeren
iyi çocuk eğilimi ve kanunlara uymayı
kapsayan kanun ve düzen evresinden
oluşmaktadır. Gelenek sonrası düzey
ise gerekirse toplum yararına kuralların
değiştirilebileceği yönündeki sosyal sözleşme ve insanlığın iyiliği için herkesin
eşit olduğunu kabul eden evrensel ahlak
ilkesinden oluşmaktadır. Semra Hanım,
eşinin iş seyahatine çıktığı bir dönemde
eşinin yapmasını istemediği şeyleri yapmaktadır. Eşinin varlığında onun koyduğu kurallara uyan Semra Hanım, eşinin
Diğer sayfaya geçiniz.
Deneme Sınavı – 4
KPSS / EB ÇÖZÜMLERİ
yokluğundan istifade ederek kendi istediği şekilde kuralları yok saymaktadır.
Bu nedenle gelenek öncesi düzeyde
itaat ve ceza evresinde yer almaktadır.
girer. Kargaşalı (dağınık) kimlikteki ergen; bunalımı önemsemez, kararlarını
alamaz. Herhangi bir yönelimde bulunmamış, anlık kararlarla değişken tepkilerde bulunur. Ters kimlik statüsü ise
ailesi ve sosyal çevresindeki önemli insanlar tarafından olumlu kabul görmeyen ergenlerin ailesi ve sosyal çevresi
tarafından benimsenmeyen kimlikleri
seçmesidir. Gölgelenmiş kimlik statüsündeki ergen, ailesinin baskısı altında
onların istediği davranışlar ya da kimlikleri seçer. 18 yaşındaki Suat, ailesinin
kendisi için seçtiği bir kızla evleneceğini, onların kararlarına ve planlarına
uygun bir seçim yapacağını söyleyerek
ipotekli (erken bağlanmış) kimlikteki bireyin özelliklerini göstermektedir.
CEVAP: C
Ek Bilgi: Kohlberg’in öğrencisi olan Gilligan, Kohlberg’i eleştirmiştir. Kohlberg’in
erkekler üzerinden ulaştığı sonuçları
kadınlara genellemesi ve kadınların
üçüncü evreden öteye geçemeyeceği
yönündeki düşüncelerine karşı çıkmıştır. Gilligan, yaptığı araştırmaların sonucunda ahlak gelişiminin üç dönemden
ve bu dönemler arasındaki iki geçişten
oluştuğunu ifade etmiştir. İlk aşama
bireyin yaşamını sürdürmesine yönelik uyum evresidir. Birey bu dönemde
hayatını sürdürebilmek için davranışta
bulunur. Bu aşamadan sonraki aşamaya
geçiş, birinci geçiş evresindeki bencillikten sorumluluğa geçiş özellikleri ile olur.
Sonraki evre ise fedakârlık evresidir. Birey bu evrede başkaları için kaygılanır,
başkalarına yönelik sorumluluk duygusu
gelişmiştir. Başkalarına fedakârca iyilikte
bulunur. Sonra iyilikten doğruluğa geçişi
barındıran ikinci geçiş dönemi yaşanır.
Sonraki dönem ise pasif direniş ahlak
dönemidir. Bu dönemde birey hem kendisine hem de başkalarına karşı sorumlu
olduğu anlayışını kazanır.
43.
Ergenlik döneminin en önemli gelişim
görevi kimlik kazanımıdır. Ergen bu
dönemde çeşitli problemlerle karşılaşır
ve çözüm üretmeye çalışır. Marcia, bu
süreçte kazanılabilecek dört kimlik statüsü belirlemiştir. Bunlar; başarılı kimlik,
ipotekli (erken bağlanmış) kimlik, moratoryum (ertelenmiş) kimlik ve kargaşalı
(dağınık) kimliktir. Bu kimliklere iki tane
de Erikson eklemiştir. Bunlar gölgelenmiş kimlik ve ters kimliktir. Başarılı
kimlik kazanan ergen; kimlik bunalımını
başarıyla tamamlamış, kendine özgü
değer sistemi geliştirmiş, geleceğine
ilişkin planlar yapmış, ulaşmak istediği
mesleği belirlemiş, ideal ve fikirler oluşturmuştur. İpotekli (erken bağlanmış)
kimlik statüsündeki ergen, hiçbir araştırma yapmadan yakın çevresindeki
otorite figürlerinin önerdiği ya da planladığı beklentileri karşılayan eğilimler
gösterir. Moratoryum kimlik statüsündeki ergen, hayat felsefesini ve kimlik
özelliklerini netleştiremediğinden bir
tür kararsızlık, erteleme, gözden geçirme ya da kendini dinlendirme sürecine
45.
CEVAP: D
Ek Bilgi: Öğrenmeyi etkileyen faktörlerden biri de öğrenme yöntemi ile ilgili
faktörlerdir. Bunlar; öğrenmeye ayrılan
zaman, konunun yapısı, geri bildirim ve
öğrenci aktivitesidir. Öğrencinin öğrenme sürecine aktif olarak katılması sağlanmalıdır. Bunun yanı sıra geri bildirim
verilerek davranışı hakkında bilgi edinmesi sağlanmalıdır. Ancak unutulmamalıdır ki öğretmenin davranışı öğrenci için
geri bildirim oluşturduğu gibi öğrencinin
davranışı da öğretmen için geri bildirim
oluşturmaktadır. Öğretmenin öğrenme
sürecinde kullandığı yöntem ve teknik
öğrencinin anlama düzeyine uygun değilse öğrenci bunu öğretmene aktarır ve
böylece öğretmen kullandığı yöntemin
uygun olmadığı sonucuna vararak kullandığı yöntem ve tekniği değiştirir.
CEVAP: B
Ek Bilgi: İpotekli kimlik statüsünde birey
ailesinin isteklerini onlarla mücadeleye
girmeden kabullenirken, gölgeli kimlikte
birey ailesinin istekleri ile mücadele etmekte ancak bunda başarılı olamamaktadır. İpotekli kimlikte baskı ve zorlama
yokken, gölgeli kimlikte baskı ve zorlama olduğu unutulmamalıdır.
46.
44.
Hande, yeterli olgunluk düzeyine ulaşmış olmasına rağmen öğretmeninin
verdiği alıştırmaları yapamamıştır. Bu
durum Hande’nin ön bilgilerinin eksik
olmasından kaynaklanmaktadır. Hande alıştırmaları yapmasını sağlayacak
ön bilgilere sahip olmadığından başarı
gösterememiştir. Olgunlaşma ile beraber ön bilgi, ilgi, istek, motivasyon,
sağlık durumu gibi değişkenlerin hepsi
bireyin hazırbulunuşluk düzeyini belirler. Hazırbulunuşluk “Bireyin eğitim
pazarına getirdiği her şey.” olarak tanımlanmaktadır.
CEVAP: D
Ek Bilgi: Olgunlaşma ile öğrenme arasında tek yönlü bir ilişki söz konusudur.
Olgunlaşma yaşantılardan bağımsız
olarak gerçekleştiği için öğrenme de
yaşantılarından bağımsız olarak ortaya
çıkar. Ancak öğrenmenin gerçekleşebilmesi için olgunlaşma ön koşuldur. Oysa
hazırbulunuşluk ile öğrenme arasında
çift yönlü bir ilişki söz konusudur. Bir
öğrenme daha üst düzey bir öğrenme
için bir ön bilgi oluşturduğundan bir
hazırbulunuşluk sağlayabilir. Örneğin;
matematikteki dört işlemi yapabilmek
için gerekli olgunlaşma düzeyine gelmiş
birey, bu işlemleri öğrenir. Bu işlemleri
öğrenen birey daha üst düzeydeki problemleri çözebilmek için gerekli olan ön
bilgiye de sahip olmuş demektir.
10
Bireye bir davranışı kazandırmada
öncelikle yapılması gereken şey onun
öğrenme sırasında aktif olmasını sağlamaktır. Öğrenciye ahlaki değerleri
kazandırmada yaparak-yaşayarak öğrenmesini sağlayacak yani onu aktif
hâle getirecek öğrenme ortamları hazırlanmalıdır.
Piaget’ye göre birey dünyaya geldiği
andan itibaren çevreye uyumunu, adaptasyon süreci ile sağlar. Piaget’ye göre
uyum sağlamanın iki yolu vardır; bunlar,
özümseme ve uyumsamadır. Birey yeni
bir uyarıcı ile karşılaştığında var olan
bilişsel dengesi bozulur. Bu durumdan
kurtulmanın yolu özümseme yoluyla
yeni uyarıcının var olan şemaların içine
alınarak açıklanması ya da uyumsama
yolu ile yeni bir şema oluşturulmasıdır.
Şema, yeni gelen bilginin yerleştirileceği bir çerçevedir. Birey şema denilen bu
bilişsel yapılar yoluyla dünyayı anlamlandırır. Birey uyum sağlama süreçleri
ile bir denge durumundan daha üst
düzey bir denge durumuna ulaşır. Soruya baktığımızda Yusuf, küreği daha
önceden var olan bilişsel şemalarının
içine alarak açıklamış ve küreği önceki
bilgileriyle ilişkilendirerek ona kaşık demiştir. Küreğin kaşık olmadığını anlayıp
onun için yeni bir şema oluştursaydı o
zaman yanıt uyumsama olurdu. Ancak
var olan şemalarıyla açıkladığı için
özümseme yapmıştır.
CEVAP: C
Ek Bilgi: Piaget’nin bilişsel gelişim kuramında birey, yeni karşılaştığı durumu
ya da uyarıcıyı var olan şemalarıyla
açıkladığında özümseme yapmış olur.
Örneğin; ağzı, burnu, kulakları olan
herkesin insan olduğunu düşünen Derya, bir maymun gördüğünde ona insan
derse özümseme yapmış olur. Ancak
Diğer sayfaya geçiniz.
Deneme Sınavı – 4
KPSS / EB ÇÖZÜMLERİ
davranışçı kuramlar açısından bakıldığında benzer uyarıcılara aynı tepkinin
verilmesi uyarıcı genellemesi kavramı
ile açıklanır. Derya’nın ağzı, burnu,
kulakları olan herkesin insan olduğunu
düşünmesi ve insana benzer bir uyarıcıyla yani maymunla karşılaştığında da
aynı düşünceye kapılması uyarıcı genellemesi kavramı ile açıklanabilir. Sorunun kökü bu soruya verilecek cevabın
belirlenmesindeki en önemli unsurdur.
47.
60 yaşlarındaki Kadir Bey, Erikson’un
psikososyal gelişim kuramına göre
benlik bütünlüğüne karşı umutsuzluk
döneminde yer almaktadır. Bu evrede
yer alan bireyler geçmişe dönerek hayatlarının muhasebesini yaparlar. Hayatı boyunca kendisine yönelik kırıcı ve
yıkıcı eleştiriler yapan Kadir Bey’in bu
durumu, Freud’un psikoseksüel gelişim
kuramında oral mazoşizm olarak adlandırılır. Bu nedenle A seçeneği doğru
bir çıkarımdır. Kadir Bey’in eşiyle beraber yaşlılık günlerini düşünerek birikim
yapması onun güvenlik ihtiyacının ön
plana çıktığının göstergesidir. Çünkü
Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisine göre
insanın para biriktirmesi yaşamını güvence altına almak istemesinden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle B seçeneği
de doğrudur. Kadir Bey, oğlunun başarılarıyla yetinmeyip onun hep daha iyisini
yapmasını istediğinden mükemmeliyetçi
anne baba tutumu sergilemektedir. Sorunun C seçeneğinin de Kadir Bey için
geçerli olduğu söylenebilir. Kadir Bey,
mesleki yönelimini ve eş seçimini ailesinin isteğiyle onlara hiç karşı çıkmadan rıza göstererek yaptığından ipotekli
(erken bağlanmış) kimlik statüsünde
yer almaktadır. Buradan bakıldığında
sorunun D seçeneği de doğrudur. Eşini
ve mesleğini ailesinin istekleri doğrultusunda seçen Kadir Bey, eşini sevmiş ve
ölümünden sonra da onu aşkla anmaya
devam etmiştir. Bu da göstermektedir ki
Kadir Bey, yakınlık duygularını yaşamıştır. Ancak mesleğinden doyum almayan
ve bu işi severek yapmayan Kadir Bey,
işinde üretkenlik duygusunu yaşayamamıştır. Bu nedenle E seçeneği yanlış bir
çıkarımı içermektedir.
48.
Bem tarafından dört tip cinsiyet rolü
belirlenmiştir. Bunlar kadınsı, erkeksi,
androjen ve belirsiz cinsiyet rolleridir.
Kadınsı cinsiyet rolü kadına özgü davranışları, tutumları, değerleri, düşünme
biçimlerini, konuşma ya da yürümeyi,
giyinmeyi ya da bedenini kadına özgü
biçimde süslemeyi içermektedir. Erkeksi cinsiyet rolü ise erkeğe özgü davranışları, tutumları, değerleri, düşünme
biçimlerini, konuşma ya da yürümeyi,
giyinmeyi ya da bedenini erkeğe özgü
biçimde süslemeyi kapsar. Belirsiz cinsiyet rolüne sahip bireyler, geleneksel
olarak belirlenmiş olan kadına ve erkeğe özgü özelliklerin her ikisini de belirgin olmayan bir şekilde gösterir. Androjen ise geleneksel yaklaşımın bireyin
biyolojik cinsiyetine atfettiği ayrıştırılmış
cinsiyet rollerinin aksine bireylerin hem
kadınsı hem de erkeksi özellikleri bir arada ve farklı derecelerde sergilediği cinsiyet rolüdür. Hatice’nin davranışları incelendiğinde hem erkeğe ait sert ve ani
çıkışlar, ufak tefek tamirat işleri gibi özellikleri hem de kadına özgü merhametli
olmak, yardımsever olmak gibi özellikleri
barındırmaktadır. Belirgin şekilde hem
kadına hem de erkeğe özgü özellikleri
gösterdiğinden Hatice androjen cinsiyet
rolüne uygun davranmaktadır.
49.
Freud’un psikanalitik kuramına göre
gelişimin oral dönemine geliştirilen saplantı sonucunda bireyde yeme, içme,
tırnak yeme gibi davranışlar yoluyla
içsel gerginliğin azaltılma çabaları görülebilir. Buna oral alıcı kişilik denir. Bu
bireyler genellikle pasif ve dışsal kabul
görme/reddedilmeye aşırı duyarlı kişilerdir. Bu durum özellikle oral dönemin
ilk dönemlerine saplantıdır. Parçada
Ferruh Bey’in anne-babasız büyümesi
sonucunda oral dönemi sorunlu geçtiğinden eşine hiçbir konuda itiraz etmemesi, özellikle sigara bağımlılığı ve
abur cubura düşkünlüğü onun oral alıcı
kişiliğe sahip olduğunu göstermektedir.
CEVAP: D
Ek Bilgi: Fallik dönemde ebeveynlerin çocuklarla ilişkisi fallik çatışmaları
çözümlemeye fırsat verecek düzeyde
değilse gelecekte ciddi sıkıntıların olacağı düşünülür. Bu dönemde süperego
devrededir.
CEVAP: B
Ek Bilgi: Okul dönemindeki çocuklar
hemcinsleri ile arkadaşlık eder ve karşı cinsten uzak dururlar. Karşı cinsin
özelliklerini göstermekten sakınırlar.
Erkekler erkeklere özgü oyunlar oynar
ve davranışlar gösterirler, kızlar ise
kendi cinsiyetlerine özgü oyunlar oynar
ve davranışlarda bulunurlar. Ancak ergenlik dönemine gelindiğinde birey karşı cinse yaklaşırken ona ait özellikleri
belli oranda göstermeye başlar. Burada
kazanılan özellik androjen cinsiyet özelliğidir. Ergen karşı cinsin rollerini de alarak toplumsal düzeyde cinsiyet rollerine
uygun davranmaya başlar.
CEVAP: E
Ek Bilgi: Soruya dikkat edildiğinde birden çok kurama ait bilgilerin sorgulandığı görülmektedir. Freud’un psikoseksüel gelişim dönemleri, Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisi, anne baba tutumları,
Marcia’nın kimlik statüleri, Erikson’un
psikoseksüel gelişim dönemleri aynı
soruda sorgulanmıştır. Bu tarz makro
düzeydeki soruların yapılabilmesi için
bütün kuramların bilinmesi gerekir.
50.
Horowitz’in yetişkin bağlanma kuramına göre korkulu bağlanma stiline
sahip olan bireylerin hem kendilerine
hem de başkalarına ilişkin algılamaları olumsuzdur. Bu kişilerin en önemli
özellikleri duygularını belli etmezler ve
yapmacık davranırlar. İlişkilerinde her
an sorun yaşayacağı endişesi taşırlar.
Yakınlıktan ve reddedilmekten korkarlar, birey kendisini reddedilmeye layık
görürler ve duygusal olarak hassastırlar. Parçada Kerim’in ailesinde kendini
fazlalık olarak algılaması, aile üyelerini
güvenilmez olarak görmesi kendisine
ve çevresine ilişkin algılarının olumsuz
olduğunu göstermektedir. Ayrıca üniversitede kız arkadaşlarına soğuk davranması, ev arkadaşları ile her an sorun
yaşayacağını düşünerek ilişki kurmakta
zorlanması onun korkulu bağlanma stiline sahip olduğunu gösterir.
CEVAP: E
Ek Bilgi: Kaygılı (çelişkili) ikircikli,
bağlanmada kişi anne ortamdan ayrıldığında endişelenir. Döndüğünde ise
çelişkili tepki verir. Ya sevinir, ya iter.
(Huzursuz)
11
Diğer sayfaya geçiniz.
Deneme Sınavı – 4
KPSS / EB ÇÖZÜMLERİ
51.
Dili oluşturan ögelerden pragmatik; çeşitli sosyal çevrelerle iletişim kurmak
için dilin günlük kullanımını bilmektir.
Parçada akademisyen olan bir kişinin
torunu ile konuşurken seminerdeki
uzun ve karmaşık ifadeler yerine en fazla iki sözcükten oluşan cümle kurması
ve sözcükleri tane tane söylemesi onun
dili ortamına uygun bir biçimde kullandığını yani pragmatiğin önemini vurgular.
A seçeneğindeki morfem hece, B seçeneğindeki sentaks sıra, C seçeneğindeki semantik anlam, E seçeneğindeki
fonem ise ses anlamına gelmektedir.
CEVAP: D
Ek Bilgi: Psikolinguistik kurama göre,
52.
––
İnsan, dil öğrenmeye yatkın bir aygıt ya da program ile doğar.
––
Dil gelişimi, biyolojik ve psikolojik
temellere dayanır.
Olgunlaşma; vücut sistemleri ve organlarının kendilerinden beklenen görevleri
yerine getirebilecek düzeye ulaşmasıdır. Parçada 5-5.5 zekâ yaşındaki
çocukların %3-4’ünün okuma yazmayı
öğrenebildiği hâlde 6-6.5 zekâ yaşında
olan çocukların %70’nin okuma yazmayı öğrenebilmesi bu becerinin sözü edilen yaşlarda zihinsel olgunlaşmanın ortaya çıkmasıyla gerçekleştiğini gösterir.
A seçeneğinde yer alan hazırbulunuşluk yeni bir öğrenme durumunda olan
bireyin sahip olduğu tüm özelliklerdir.
53.
Davranışlar öğrenilmiş ve öğrenilmemiş davranışlar olmak üzere iki biçimde gerçekleşmektedir. Doğuştan gelen
refleks ve içgüdü; uykusuzluk, yorgunluk, ilaç kullanımı gibi sebeplerden ortaya çıkan geçici davranışlar, büyüme
ve olgunlaşma sonucu ortaya çıkan
davranışlar, alışma ve duyarsızlaşma
sonucu oluşan davranışlar ve tikler öğrenilmemiş davranışlardır. (I.) Ahmet’in
uyku esnasında ağabeyinin kafasına
vurması uyku sırasında bilinçsiz olarak
açığa çıkan geçici bir davranıştır. (II.)
Duygu’nun lensleri takıldığı esnada
gözlerini kırpması bireyin tehlikeler karşısında göstermiş olduğu bir reflekstir.
Refleksler bütün türlerde bulunabilen,
kısmen ertelenebilen, organizmayı tehlikelerden koruyan ve uyarıcıya karşı
gösterilen tepkilerdir. Bunun yanı sıra
doğuştan getirilirler. (III.) Kabuğundan
çıkan su kaplumbağalarının denize
doğru yol almaları doğuştan getirilen
içgüdü sonucu ortaya çıkmaktadır. Bir
türün bütün üyelerinde aynı şekilde
bulunan, ertelenemeyen, uyarıcısı belli
olmayan karmaşık davranışlar içgüdü
şeklinde adlandırılmaktadır. (IV.) Üç yaşındaki Esma’nın ağladığında istekleri
yerine getirileceği için sık sık ağlaması öğrenme sonucunda gösterilen bir
davranıştır. Esma, daha önce ağlamış
ve ağladığı için istekleri karşılanmıştır.
Bunu öğrenen Esma’nın ağlama davranışında artış olmuştur. Bu şekilde açıklandığında edimsel koşullanma süreci
sonucunda öğrenilen bir davranış olduğu görülmektedir.
CEVAP: B
Ek Bilgi: Öğrenme, yaşantı ve tekrar
sonucunda kazanılan nispeten kalıcı izli
davranış değişikliği olarak tanımlanmaktadır. Sadece bu tanım bile öğrenilmiş
ve öğrenilmemiş davranış arasındaki
farkı görmemiz içi yeterlidir. Bu tanımdan yola çıkarak yaşantılar sonucunda
açığa çıkmayan kalıtımsal özelliklerin,
geçici davranışların ve performansa dönüşerek davranışta değişiklik meydana
getirmeyen davranışların öğrenme ürünü olmadığı sonucuna varılabilir.
CEVAP: C
Ek Bilgi: Hazırbulunuşluk;
––
İnsanın belli bir gelişim görevini
olgunlaşma ve öğrenme yoluyla
yapabilecek düzeye gelmesidir.
––
Bireyin herhangi bir organının vazifesi olan işi yapabilecek olgunluk
seviyesine gelmesinin yanı sıra; o
iş için gerekli ön bilgi, beceri, yani
ön öğrenmeye de sahip olması demektir.
12
54.
Herkesin hayatında bir kere mutlaka
duyduğu bu hikâyede tilki leyleğe bir
muziplik yapmak için uzun gagasına
rağmen ona düz bir tabakta yemek sunmuştur. Biyolojik donanımı düz kaplardan yemek yemesine engel olduğundan
leylek aç kalmıştır. Bu durumda leylek
için düz kaplardan yemek yemek için
gerekli türe özgü hazır oluşun söz konusu olmadığı söylenebilir. Türe özgü
hazır oluş, organizmanın bir davranışı
yapabilmesi için gerekli olan biyolojik alt
yapıdır. Bir davranışı yapmak için gerekli
donanım organizmada yoksa bu davranışı yapması söz konusu olamaz.
CEVAP: B
Ek Bilgi: Organizmanın bir davranışı yapabilmesi için genel uyarılmışlık
düzeyi, motivasyonu, sağlık durumu,
dikkat durumu gibi değişkenler üzerinde değişiklik yapılabilir ve davranışı
öğrenmesi sağlanabilir. Ancak donanımında bu davranışı yapmasını sağlayacak özellik yoksa kesinlikle davranışı
gerçekleştiremez. Genel uyarılmışlık
düzeyi, motivasyonu, sağlık durumu,
dikkat durumu yeterli düzeye getirilse
de bir insan gökyüzünde araçsız uçmayı başaramaz. Çünkü temelde gerekli
olan türe özgü hazır oluş durumu söz
konusu değildir.
55.
Mağazada gerçekleşen bir hırsızlıktan
sonra gerekli güvenlik önlemlerini almadığı için maaşından kesinti yapılan
Fatih için bu durum II. tip cezadır. II.
tip ceza uygulamasında birey istediği,
sevdiği bir uyarıcıdan mahrum bırakılır. Fatih için de maaşından kesinti yapılması istediği bir uyarıcıdan mahrum
kalmasına sebep olduğundan II. tip cezadır. Bunun üzerine Fatih’in benzer bir
durumla karşılaşmamak için reyonları
sık sık kontrol etmesi olumsuz pekiştirmedir. Olumsuz pekiştirme durumunda
birey yaptığı davranışla hoşa gitmeyen
uyarıcıyı ortamdan çıkarır. Fatih’in kendisi için hoşa gitmeyen maaş kesintisi
durumunu bir daha yaşamamak için
güvenlik konusunda daha dikkatli davranması olumsuz pekiştirme örneğidir.
Aradan bir süre geçtikten sonra mağazaya müşteri gibi giren bir hırsızın çaldığı ürünlerle yakalanması üzerine patron
ve çalışanlar tarafından dayak yemesi
hırsız açısından I. tip cezadır. I. tip ceza
uygulamasında organizma istemediği
bir uyarıcıya maruz bırakılır. Hırsız da
dayak yiyerek istemediği bir duruma
maruz kalmıştır. Hırsızın arkadaşı, onun
dayak yediğini gördükten sonra ürün
çalmak için geldiği mağazadan hiçbir
şey almadan kaçmıştır. Bu durum dolayDiğer sayfaya geçiniz.
Deneme Sınavı – 4
KPSS / EB ÇÖZÜMLERİ
lı cezadır. Dolaylı cezada gözleyen kişi
modelin başına gelen olumsuz durumla
karşılaşmamak için olumsuz davranışı
yapmaktan vazgeçer. Diğer kişinin dayak yiyen arkadaşını gördükten sonra
hırsızlık yapmaktan vazgeçmesi dolaylı cezadır. Paragraf içerisinde olumlu
pekiştirmeye örnek gösterilebilecek bir
durum yoktur. Olumlu pekiştirmede organizmanın hoşuna giden uyarıcının
ortama sokulması söz konusudur. Örneğin mağazanın patronu, hırsızı yakalayan elemanına bir maaş ikramiye verseydi bu çalışan açısından hoşa giden
bir durum olarak nitelendirilir ve olumlu
pekiştirme söz konusu olurdu.
57.
CEVAP: E
Ek Bilgi: Edimsel koşullanma sürecinde bir davranışın sıklığında artış görülüyorsa mutlaka ortamda organizmanın
bu davranışı yapmasını sağlayan bir
pekiştireç söz konusudur. Örneğin; bir
anne çocuğunun resim yaparken halıları kirletmesinden rahatsız olmaktadır.
Bunun için çocuğuna halıları kirletmezse ona sevdiği kekten yapacağını söyler. Çocuk keke ulaşabilmek için o anda
halıyı kirletmez ancak canı ne zaman
kek yemek istese halıları kirleterek uyarıcıya ulaşmaya çalışacaktır. Bu durum
karşıt pekiştirme kavramı ile açıklanır.
Karşıt pekiştirmede, istenilmeyen durum ortadan kaldırılmaya çalışılırken
yapılan davranış istenmeyen davranışın pekişmesine neden olur.
56.
Gestalt psikologlarından Köhler, yaptığı
birtakım deneylerden sonra içgörü yolu
ile öğrenme kavramından söz etmiştir.
Buna göre birey bir problem durumu ile
karşılaştığında bir süre çeşitli çözüm
yollarını düşünür ya da zihinsel denemeler yapar. Ancak kendisini başarıya
götürecek çözüm yoluna aniden içgörü
ile ulaşır. Ön çözümden çözüme geçiş,
ani ve tamdır. Bu nedenle çözüm pürüzsüz ve hatasız olur. Ayrıca çözüme
kendisi ulaşan birey, bu çözüm yolunu
unutmaz ve başka problem durumlarına transfer edebilir. Askerin her sabah
temizlediği botları kirlenmesin diye çözüm yolları ararken birdenbire bir sonuca ulaşması ve ayağına poşet geçirerek
botların çamurdan korumayı akıl etmesi
içgörü yoluyla öğrenmedir.
İleriye ve geriye ket vurma süreçleri
bilişsel süreçlerle ilgili kavramlardır.
İleriye ket vurma, önceki öğrenilenlerin sonraki öğrenilenleri karıştırması,
onların hatırlanmasını zorlaştırmasıdır.
Geriye ket vurma ise sonradan öğrenilenlerin önceki öğrenilenleri karıştırması, hatırlanmasını zorlaştırmasıdır.
Örneğin sonradan öğrendiği bir şarkının sözlerini söylemeye çalışan bir kadının her defasında önceden öğrendiği
şarkının sözlerini hatırlaması ileriye ket
vurmadır. Yeni bir eve taşınan üniversiteli gencin eski adresi her sorulduğunda
yeni adresini söylemesi ise geriye ket
vurmadır. Olumlu aktarmada öğrenilen
bilgi ve beceriler sonraki öğrenmeleri
kolaylaştırır ya da daha önceki öğrenilenlerin daha ustaca yapılmasını
sağlar. Alışma ise bireyin bir uyarıcıya
karşı gösterdiği tepkiler uyarıcı ortamda
olmaya devam etmesine rağmen zamanla etkisini yitirir. Örneğin, babasının
kendisine aldığı oyuncağı ilk gördüğünde çok mutlu olan Ayşe’nin mutluluğu
zamanla azalırsa bu durum alışmadır.
Olumsuz aktarma durumunda önceden
öğrenilen bilgi ve beceriler daha sonradan öğrenilecek olan bilgi ve becerilerin kazanılmasında bozucu, geciktirici
ya da engelleyici etki yapabilir. Olumsuz aktarma sürecinde organizma, bir
alışkanlığını yeni bir duruma aktarma
eğiliminden dolayı alışkanlık çatışması
yaşar. Ahmet Bey’in eski televizyonunun açma-kapama düğmesi ön panelde olduğundan Ahmet Bey, bu davranışı yapmaya alışmış ve açma - kapama
tuşu yan panelde bulunan bir televizyon
aldığında eski alışkanlığından dolayı bir
çatışma yaşamıştır. Bu durumda Ahmet
Bey’in yaşadığı durum olumsuz aktarma ya da diğer adıyla alışkanlık çatışmasıdır.
CEVAP: B
Ek Bilgi: Olumsuz transfer ile ket vurma arasındaki fark olumsuz transferde
daha önceki yaşantıların yeni bilgi ve
becerilerin öğrenilmesi üzerindeki zararlı etkileri söz konusudur. Ket vurma
ise öğrenmelerin hatırlanması üzerindeki bozucu etkidir. Ket vurma ile karıştırılabilen bazı kavramlar vardır. Bunlar;
amnezi ve öncelik ya da sonralık etkisi
kavramlarıdır.
CEVAP: A
Ek Bilgi: İçgörü yoluyla öğrenmede zihinsel ya da fiziksel deneme yanılmalar
vardır. Birey ön çözümden çözüme aniden geçer.
• Amnezi: Kısmi ya da tam hafıza
kaybı durumudur.
• Sonralık etkisi: Sonradan öğrenilenlerin önceden öğrenilenlere göre
daha iyi hatırlanmasıdır.
• Öncelik etkisi: İlk öğrenilen şeylerin
sonradan öğrenilenlere göre daha
iyi hatırlanmasıdır.
13
58.
Pekiştirme türü, pekiştirme tarifesinden
farklı özellikler taşımaktadır. İçsel pekiştirme, dolaylı pekiştirme, doğrudan
pekiştirme, manevi ödülle pekiştirme,
simgesel ödülle pekiştirme birer pekiştirme türü iken pekiştirme tarifeleri pekiştirecin verildiği zaman ya da pekiştirecin kaçıncı davranıştan sonra verildiği
üzerinde yoğunlaşmakta yani pekiştirecin verildiği periyodu belirlemektedir. Bu
nedenle soru kökünde verilen ifadeye
dikkat edildiğinde pekiştirme türü sorulduğu görülmekte ve A, B, C seçenekleri
doğrudan elenmektedir. Öğretmen her
ödev kontrolünden sonra öğrencilerine yıldız vermekte on yıldız toplayan
öğrencinin sözlü notuna on beş puan
eklemektedir. Bu durum simgesel ödülle pekiştirme örneğidir. Simgesel ödülle
pekiştirme; istenilen tepkileri ortaya koyan öğrenciye aferin, not, para, şeker,
oyun gibi uyarıcılar yerine pekiştireç
olarak puan, fiş, boncuk, çiçek figürü,
yıldız, marka gibi nesnelerin verilmesi
esasına dayanır. Pekiştireç olarak verilen bu uyarıcılardan bir miktar biriktiren
bireye sonuçta asıl pekiştireç verilir.
CEVAP: D
Ek Bilgi: Pekiştirme türlerinden biri de
etkinlikle pekiştirmedir. Bu pekiştirme
türünde olumlu davranış, bireyin sevdiği
bir etkinlikle pekiştirilir. Ödevlerini tam
zamanında bitiren Kazım’ı ailesinin lunaparka eğlenmeye götürmesi, etkinlikle
pekiştirme örneğidir.
59.
Tuva annesinin kendisine aldığı oyuncak bebeği ilk aldığında onu çok sevmiştir. Ancak zamanla oyuncak bebeğine olan ilgisini kaybetmiştir. Olumlu
duyguyu açığa çıkaran uyarıcı ortamda olmasına rağmen ilk zamanlardaki tepkinin gösterilmemesi alışmadır.
Olumsuz bir duygu olsaydı ve bu duygu
zamanla eski gücünü kaybetseydi o
zaman cevap duyarsızlaşma olabilirdi.
Ancak sevgi duygusu olumlu bir duygu
olduğundan ve ilk zamanlardaki kadar
güçlü olmadığından alışma gerçekleşmiştir. Alışkanlık kazanma ise bireyin
sık sık yaptığı ve ihtiyacını karşılayan bir durumu otomatik olarak yapar
hâle gelmesidir. Bu açıklamalara göre
Tuva’nın bebeğine olan ilgisinin azalması alışmadır.
CEVAP: C
Ek Bilgi: Alışmada ortadan kalkan ya
da gösterilmeyen tepki fizyolojik tepki
ya da olumlu duygusal tepkidir. Duyarsızlaşmada ise ortadan kalkan ve artık
gösterilmeyen tepki korku, kaygı veya
fobi gibi olumsuz duygulardır.
Diğer sayfaya geçiniz.
Deneme Sınavı – 4
KPSS / EB ÇÖZÜMLERİ
60.
Derya Hanım, kızı Zuhal on üç yaşına
gelinceye kadar onunla ve ev işleriyle
ilgilenmiştir. Kızı on üç yaşına geldiğinde
ise yeniden çalışmaya başlamıştır. Zuhal bu süreçte kendi bakımını üstlenmiş
ve yemeklerini kendisi yapmıştır. Zuhal,
ilk yemek yaptığında annesi yemeği
yaparken hiç ilgilenmemesine rağmen
annesinin yemeğinin tadında bir yemek
yapmayı başarmıştır. Zuhal, annesi yemek yaparken başka şeylerle meşgul
olmasına rağmen farkında olmadan
öğrenme gerçekleştirdiğinden bu durum gizil öğrenme kavramı ile açıklanır.
Gizil öğrenme, organizmanın farkında
olmadan öğrenme gerçekleştirmesidir.
Performans açığa çıkıncaya kadar organizma davranışı öğrendiğinin farkında
değildir.
62.
Ek Bilgi: Garcia yapmış olduğu çalışmalarda yalnızca olumsuz tat koşullanması kavramından bahsetmemiştir.
Bunun yanı sıra Garcia etkisi olarak
bilinen bir kavram da ortaya koymuştur.
Garcia etkisi bir uyarıcıya karşı gösterilen tepkinin o uyarıcıyı çağrıştıran uyarıcılara da gösterilmesidir. Örneğin; bir
çocuk bisikletten düşerek canını acıtır
ve bisiklet gördüğünde canı acımaya
başlar. Buraya kadar klasik koşullanma
sürecidir. Ancak çocuk bisikleti hatırlatan başka uyarıcılara (bisiklet sürdüğü
park, bisikletini bağladığı direk…) da
aynı tepkiyi göstermeye başlar. Bu durum Garcia etkisi olarak açıklanır.
Ek Bilgi: Klasik koşullanma yoluyla
duygusal ve fizyolojik tepkiler öğrenilir.
Bir uyarıcı karşısında birey refleksif bir
tepkide bulunur. Edimsel koşullanma
yoluyla ise bilgi ve beceriler öğrenilir.
Bu süreçte birey bir tepkide bulunur ve
karşılığında aldığı uyarıcı onun bu davranışının devamı ya da sıklığı üzerinde
etkili olur.
Thorndike’a göre bir davranış sonuçlarından etkilenir. 1930’dan önce “Bir
davranış sonucunda organizma hoşuna
giden bir uyarıcı ile karşılaşırsa davranış artar, ceza ile karşılaşırsa davranış
azalır.” diyen Thorndike 1930’dan sonra
cezanın davranışın sıklığı üzerinde bir
etkisi olmadığını ifade etmiştir. Bu şekilde açıkladığı duruma etki yasası demiştir. Betül, tavşanı rahatsızlandıktan sonra onu havuç ve marulla beslemekten
vazgeçmiştir. Bunun yerine tavşana iyi
gelen bir yem kullanmayı tercih etmiştir.
Betül, bir davranışta bulunduktan sonra
karşılaştığı sonuçtan etkilenmiştir ve
davranışının sıklığında bir değişiklik olmuştur. Bu şekilde gerçekleşen durum
etki yasası kavramı ile açıklanır.
CEVAP: D
Ek Bilgi: Thorndike’ın eğitime yapmış
olduğu önemli katkılar vardır. Bunlardan birisi de “Öğrenme küçük adımlarla oluşur.” ilkesidir. Bu ilkeye göre
öğrenme birdenbire değil, küçük ve
sistematik adımlarla oluşur. Organizma
deneme - yanılma sürecinde davranışları parça parça yaparak sonuca ulaşır.
Böylece Gestalt kuramının “Öğrenme
bütün hâlinde gerçekleşir.” ilkesine karşı çıkmıştır.
64.
63.
Ek Bilgi: Klasik koşullanma sürecinde
pekiştirilmeyen davranış söner. Sönme
koşullu tepkinin ortadan kalkmasıdır.
Koşullu uyarıcı (zil) bir süre koşulsuz
uyarıcı (et) olmadan yalnız başına verildiğinde koşullu tepki (salya) ortadan
kalkar. Sönme sürecinin öncesinde koşullu tepkide bir artış görülebilir. Bu durum sönme patlamasıdır. Bu sürecin ardından davranış söner. Ancak davranış
koşullu uyarıcı ya da koşullu uyarıcıyı
çağrıştıran bir uyarıcı ile karşılaşan organizmada koşullu tepki yeniden açığa
çıkabilir. Bu durum kendiliğinden geri
gelme sürecidir.
65.
Sorunun seçenekleri tek tek incelendiğinde A, B, C, E seçeneklerinde model
alma davranışı görülmekte ancak modelin davranışının sonucundan bahsedilmemektedir. D seçeneğinde ise modelin davranışının sonucunda olumsuz
bir durumla karşılaşması gözleyenin
bu davranıştan vazgeçmesine neden
olmuştur. Salih, dans yarışmasında
değişik figürler deneyen yarışmacının
düşerek ayağını kırması durumuna
yani modelin davranışının sonucuna
şahit olmuş ve bu davranışı yapmaktan
vazgeçmiştir. Bu nedenle doğru cevap
D seçeneğidir.
CEVAP: D
Ek Bilgi: Sosyal öğrenme sürecinde
ele alınan kavramlardan biri de bilişsel modellemedir. Bilişsel modelleme,
model olan kişinin davranışla ilgili açıklama yapması, model davranışı gösterirken düşüncelerini ve gerekçelerini
sözel olarak açıklamasıdır. Örneğin bir
matematik öğretmeni bir yaş probleminin çözümünü tahtada gösterirken aynı
zamanda gerekçelerini açıklarsa bu durum bilişsel modellemedir. Bu süreçte
model olurken aynı zamanda bilişsel
süreçlere de hitap etmektedir.
14
Bir davranış belirli koşullarda artarken
belirli koşullarda azalabilir. Bu durum
davranışta kontrast olarak açıklanır.
Kilo vermek için diyetisyene başvuran
Sude, fazla yemek yediğinde iş arkadaşları tarafından uyarıldığı için iş yerinde fazla yemek yememekte ancak
evde her zamankinden çok daha fazla
yemek yemektedir. Yemek yeme davranışı iş yerinde olumsuz bir durumla
karşılaştığı için azalırken bir başka ortamda yani evde artış göstermiştir. Bu
durum davranışta kontrast (zıtlık) kavramı ile açıklanır.
CEVAP: B
CEVAP: E
CEVAP: B
61.
Bitişiklik ilkesine göre, koşullanma sürecinde koşulsuz uyarıcı koşullu uyarıcının hemen ardından gelmelidir. Ancak
Garcia yaptığı deneylerden sonra bu
ilkenin aslında doğru olmayabileceğini
göstermiştir. Örneğin; bir çocuk içerisinde salam bulunan bir sandviç yedikten
üç saat sonra midesi bulanabilir. Bu çocuk salam ile mide bulantısı arasındaki
ilişkiyi uzun bir süre sonra kurarak koşullanmıştır. Bu örnektekine benzer bir
durum sorumuzda ele alınmıştır. Mustafa, İskender kebap yedikten birkaç
saat sonra mide bulantısı yaşamıştır.
Bu durumun yediği İskender kebaptan
kaynaklandığını düşünerek ne zaman
İskender kebap görse tiksinme tepkisi
göstermiştir. Bu durum olumsuz tat koşullanması kavramı ile açıklanır.
Tolga’nın numarayı içinden tekrar etmesi kısa süreli belleğini kullandığını gösterir. Merve’nin çocukluğunda izlediği
çizgi filmi görüp duygulanması epizodik
belleğini kullandığının göstergesidir.
Hilal’in ihtiyaçlar hiyerarşisini sıralaması semantik belleği kullandığının göstergesidir. Burak’ın yeni bilgisayarını
kurup çalıştırması işlemsel belleğini
kullandığının göstergesidir. Dolayısıyla
soruda duyusal kayıt sürecine dair bir
örnek bulunmamaktadır.
CEVAP: B
Ek Bilgi: Çevreden alınan uyarıcılar ilk
olarak duyusal kayıta gelir. Elde edilen
bilgi orijinal bilginin aynısıdır. Kapasitesi ise sınırsızdır. Bilginin kısa süreli bellekte depolanması için ise gruplama ve
zihinsel tekrar yapmak gereklidir.
66.
Algısal ayırt edilebilirlik, öğrenme malzemesinin çevredeki uyarıcılardan ayırt
edilebilmesidir. Öğrenciler akvaryumların bulunduğu alana değil de daha
büyük olan hayvanların bulunduğu
alana doğru yönelmeleri uyarıcıların
büyüklüğünden dolayı dikkat çekmelerinden kaynaklanmaktadır. Küçük olan
uyarıcıların yanında büyük olan uyarıcılar öğrencilerin dikkatini çekmiştir. Bu
durum algısal ayırt edilebilirlik kavramı
ile açıklanır.
CEVAP: D
Diğer sayfaya geçiniz.
Deneme Sınavı – 4
KPSS / EB ÇÖZÜMLERİ
Ek Bilgi: Gestalt yaklaşımının temel
ilkelerinden biri olan algıda seçicilik kavramına göre birey çevredeki uyarıcıların
ancak belli olanlarını seçer ve algılar.
Algıda seçicilikte uyarıcının büyüklüğü,
değişkenliği, bireyin uyarıcı ile ilgili beklentileri, ilgisi uyarıcıya dikkat etmesini
sağlar. Örneğin ayakkabıya ihtiyacı olan
bir kadın alışveriş merkezinde ilk olarak
ayakkabı mağazalarına yönelir.
67.
Cemre, sevgilisinden gelen telefonların
bir tartışmayı başlatacağını düşünmekte ve bu yüzden gerginlik hissetmektedir. Yani telefonun çalması tartışma
başlayacağının habercisi olmaktadır.
Bu süreç olumlu habercilik ya da ileriye
doğru koşullanma olarak adlandırılır.
Bu kavrama göre bir uyarıcı bir başka
uyarıcının ortama gireceğini haber verir. Eğer bir uyarıcı bir başka uyarıcının
ortamdan çıktığını haber verirse bu duruma olumsuz habercilik ya da geriye
doğru koşullanma denir. Klasik koşullanma sürecinde ele alınan habercilik
kavramından yola çıkarak Cemre’nin
olumlu habercilik ya da ileriye doğru koşullanma sürecini yaşadığı söylenebilir.
Ek Bilgi: Güdülenme, organizmanın
ihtiyaçlarını karşılamak üzere harekete
geçmeye istekli olmasıdır. Güdülenme
öğrenmenin gerçekleşebilmesi için gerekli bir unsurdur. Güdülenmişlik düzeyi
yüksek öğrencinin davranışlarının temek özellikleri şunlardır:
• İlgi duymaya ve dikkat etmeye isteklilik
• Konuya odaklanma ve kendini verme
• Karşılaşılan güçlüklerden yılmama
• Davranışta bulunmaya çaba gösterme
• Kapasitesine uygun hedefler belirleme
• Öz güveni ve öz yeterliği gelişmiş
olma
• Sonuca ulaşmada ısrarlı ve kararlı
olma
• Davranışta bulunmaya çaba gösterme
• Gerekli enerjiyi ve zamanı harcamaya isteklilik
69.
CEVAP: B
Ek Bilgi: Klasik koşullanma sürecinde
organizma koşullu uyarıcıya benzeyen
başka uyarıcılara da koşullu tepkiyi
gösterir. Bu uyarıcı genellemesidir. Genelleme bir tepkinin bir durumdan diğerine transfer edilmesidir. Ayırt etme ise
genellemenin tersidir. Organizmanın
uyarıcılar birbirine yakınlıkları olsa da
aralarındaki farkı anlayabilmesidir. Bir
çocuğun köpeğe benzeyen her hayvana köpek demesi genelleme iken köpek
ve diğer hayvanlar arasındaki farkı anlayabilmesi ayırt etmedir.
68.
Sorunun seçeneklerinde öğrenmeyi
etkileyen faktörlerden öğrenen ile ilgili
faktörlere yer verilmiştir. Selin, gece yarılarına kadar yaptığı çalışmalara alacağı ücreti düşünerek katlanmaktadır. Bu
durum onun işini yapmaya yönelik motivasyonunu açığa çıkarmaktadır. Zaman
zaman çok yorulan Selin, genel uyarılmışlık düzeyi düştüğünden çalışmasına
yoğunlaşamamakta yani dikkat edememektedir. Ancak daha önce de benzer
çalışmalar yaptığından projeyi çizmekte çok zorlanmamaktadır, yani önceki
yaşantıların olumlu etkisinden dolayı
olumlu aktarma sürecini yaşamaktadır.
Olgunlaşma, bireyin bir işi yapabilecek
düzeye gelmesidir. Paragrafta bu kavrama ilişkin bir ifade yer almadığından
sorunun cevabı olgunlaşma olmalıdır.
Özlem Hanım’ın dersinde tartışan öğrencilerini görmezden gelmesi, yok sayması,
onlarla ilgilenmemesi rehberliğin demokratik ve insancıl olma anlayışını görmezden geldiğinin göstergesidir. Çünkü demokratiklik ilkesine göre her birey, değerli
ve saygıya layıktır.
Ek Bilgi: Rehberlik ilkelerinin temeli hümanistik kurama dayanmaktadır.
Psikolojik danışma oturumu esnasında
ağlayan Seçil, yoğun duygular içerisindedir. Yaşadığı zor günlerin etkisiyle Seçil,
gözyaşlarını tutamamaktadır. Seçil’in
duygusallıktan kurtulması için kendini
ifade etmesine olanak tanıyan tepkiler
verilmelidir. Bu bağlamda D seçeneğinde
verilen ifadenin Seçil’in duygularını ortaya çıkartmaya yönelik açık uçlu bir soru
olduğu görülmektedir. Bu yüzden Seçil’e
söylenebilecek en etkili ifade D seçeneğinde verildiği biçimde olmalıdır.
CEVAP: D
Ek Bilgi: Bireylerin duygu ve düşüncelerini kısıtlama getirmeksizin ortaya
çıkarma amaçlı kullanılan sorular açık
uçlu sorulardır. “Ne?, Nasıl?, Hangi?”
soru ifadeleriyle kurulan cümlelerdir.
71.
72.
Ece’nin ailesi ile yaşadığı sıkıntıyı atlatabilmesi ve olumsuz duygularının azaltılması için bireysel psikolojik danışma
alması gerekmektedir. Bireysel psikolojik danışma sürecinde Ece, ailesine
yönelik olumlu ve olumsuz duygularını
ifade edebilme olanağına sahip olabilecektir.
CEVAP: B
CEVAP: D
15
Tabloda verilenler ışığında soru kökünde istenilenler doğrultusunda seçenekler değerlendirildiğinde Gonca’nın sözel
ilgisinin, sosyal yardım yeteneğinin ve
düzenli yaşama değerlerinin yüzdelik dilimlerinin yüksek olduğu görülmektedir. Bireyler mesleki tercihlerini
yaparken öncelikle yetenekleri daha
sonrasında ilgileri dikkate alınmalıdır.
Bu bağlamda Gonca’nın sosyal yardım
yeteneğinin yüksek olması onun sosyal
tipe uygun olan meslekleri seçmesinin
daha uygun olacağını göstermektedir.
Yani Gonca’nın B seçeneğinde verilen
mesleklere yönelmesi en uygundur.
CEVAP: B
Ek Bilgi: Holland, her bireyin kişiliğine
uygun bir veya birden fazla tipin olabileceği görüşünü savunurken bu tipleri altı
gruba ayırmıştır.
• Risk alabilme
CEVAP: A
70.
Ek Bilgi: Psikolojik danışmanın duyuşsal yönü ağır olup uzmanlık gerektirir.
73.
Gonca ile ilgili verilen seçenekler değerlendirildiğinde A seçeneğinde verilen
ifade araştırıcı tipin özelliklerine vurgu
yaparken B seçeneğinde verilen ifade,
sosyal tipin genel özelliklerinden bahsetmektedir. C seçeneğinde verilen ifade Gonca’nın meslek seçimine yönelik
doğru bir çıkarım olmamasının yanı sıra
gerçekliği düşük bir ifadedir. D seçeneğinde verilen mes­lekler ise Holland’ın
sanatçı tipine aittir. E seçeneğinde verilen meslekler ise gelenekçi tipe uygundur. Gonca’nın ilgi ve değer sonuçlarına
göre sosyal yardım yeteneğini kapsayan
mesleklere yönelmesi, seçeceği mesleğin sözel ilgi alanlarını da kapsaması,
aynı zamanda düzenli yaşam biçimine
uygun meslekleri seçmesi uygun olacaktır. Bu bağlamda Gonca’nın Holland’ın
tipoloji kuramına göre başkalarını bilgilendirmeye yönelik iş birliğine yatkın
olan sosyal tip kapsamında olduğunu
söylemek doğru olacaktır.
CEVAP: E
Ek Bilgi: Holland’ın tipolojisine göre altı
tip ve bu tiplere uygun bazı meslekler
vardır. Örneğin gerçekçi tipe uygun
olan meslekler; teknisyen, mühendislik iken araştırıcı tip jeolog, biyologtur.
Sanatçı tipi; yazar, editörken sosyal tip;
hemşire, psikologtur. Girişimci tip; satış
temsilcisi, pazarlamayken gelenekçi tip;
sekreter, muhesebeci gibi meslekleri
kapsamaktadır.
Diğer sayfaya geçiniz.
Deneme Sınavı – 4
KPSS / EB ÇÖZÜMLERİ
74.
Kendini açma iletilerinde benzer ya da
ortak bir yaşantının geçmiş zaman dilimine vurgusu söz konusudur. Rehber
öğretmeninde lise yıllarında arkadaşının yurt dışına taşınmasında benzer
duygular yaşayıp bunu öğrencisiyle
paylaşması “kendini açma”dır. Diyalogda yer alan rehber öğretmenin öğrencisine “Arkadaşını az da olsa görebilecek
olmana sevindim.” ifadesi ise “kendini
katma” iletisidir. Kendini katma iletileri
kişisel iletilerdir. Rehber öğretmenin öğrencisine kendini yakın hissetiğin başka
arkadaşın var mı? şeklinde sorması ise
kapalı uçlu soruya örnek verilebilir.
76.
77.
“Ben dili” iletileri karşıdaki kişide olumsuz bir benlik algısı oluşturmadan duygu ve düşüncelerin ego geliştirici bir dil
kullanarak karşı tarafa aktarılmasıdır.
Bu bağlamda seçenekler değerlendirildiğinde I ve III numaralı ifadelerin ben
dili ile kurulduğu görülmektedir.
Soruda verilenler değerlendirildiğinde
okulda aktif çalışan rehberlik servisinin
olmadığı ve bu aşamada sınıf rehber
öğretmeninin ne yapması gerektiği
üzerinde durulmaktadır. Öğrencinin
ya­şamış olduğu durum, kriz durumu
olarak adlandırılabilir. Ancak bu durumda sınıf rehber öğretmeninin yapması
gereken uygun davranış sorgulanmaktadır. Düzenli olarak rehberlik servisinin
çalışmadığı yani okul psikolojik danışmanının olmadığı durumlarda sınıf öğretmeni Rehberlik ve Araştırma Merkezi
ile iletişim hâlinde olup duruma yönelik
hizmet sunmalıdır.
CEVAP: E
Ek Bilgi: Rehberlik ve Araştırma Merkezi, eğitim öğretim kurumlarında rehberlik
ve psikolojik danışma hizmetleri ve özel
eğitim hizmetlerinin yürütülmesinden sorumlu birimdir.
Ek Bilgi: Ben dili iletilerinin öznesi I.
tekil şahıstır.
78.
Ozan’ın yaşadığı akademik başarısızlığının altında yatan temel neden kişisel
problemlerdir. Yani anne - babasının
yaşamış olduğu çatışma Ozan’ı etkilemekte; bu durum ise Ozan’ın ders performasının düşmesine sebep olmaktadır. Bu bağlamda problem alanına
göre rehberlik türlerinden olan kişisel
- sosyal rehberliğin Ozan’ın durumuna
yönelik olduğu söylenebilir.
CEVAP: B
Ek Bilgi: Problem alanına göre rehberlik türleri eğitsel, mesleki ve kişisel
sosyal olmak üzere üçe ayrılır.
Ek Bilgi: Mesleki gelişim sürecinin evreleri; uyanış ve fakında olma, meslekleri keşfetme ve araştırma, karar verme,
hazırlık, işe yerleşme evrelerini kapsar.
CEVAP: E
75.
79.
CEVAP: D
CEVAP: E
Ek Bilgi: Bireyler arasında sağlıklı bir
iletişim kurulabilmesi için öncelikle yapılması gereken etkili dinlemedir. Etkili
bir dinleme içinse önce empatik tepkiler
daha sonra karşıdakinin anlaşıldığına
yönelik terapötik beceriler kullanılmalıdır.
Doğukan’ın üniversiteden mezun olup
mesleği ile ilgili kendini geliştirmesi,
kurslara gitmesi mesleki gelişim sürecinin evrelerinden “hazırlık” basamağına
yöneliktir. Hazırlık basamağı, bireyin
seçtiği alan veya okulda yaptığı etkinlikler ile mesleğe hazırlamaya başlar.
Meslekle ilgili becerileri geliştirmeye
bilgi birikimi oluşturmaya ve o alanda
mesleki tutumlar geliştirerek mesleği
icra etmeye hazır duruma gelir.
80.
Danışmanın Ozan’ı anlamaya yönelik
verebileceği en uygun tepki C seçeneğinde ifade edilmiştir ve danışman
Ozan’la empati kurarken onun bakış
açısıyla bakıp anladığını ona yansıtmasıyla gerçekleşen durumdur.
CEVAP: C
Ek Bilgi: Empati de özne ll. tekil şahıstır.
Sinan’ın akranlarından anlamlı düzeyde farklılık göstermesi ve bu durumu
Sibel Öğretmen’in de gözlemlemesi
Sinan’ın özel eğitime muhtaç olabileceğine işarettir. Bu durumda Sinan’ın
ailesi de durumdan haberdar edilerek
birey RAM’a sevk edilmelidir.
CEVAP: A
Ek Bilgi: Özel eğitime ihtiyaç duyan
bireyler kendi içinde değişik özellikler
gösterir ve farklı eğitim önlemleri gerektiren bir gruptur.
EĞİTİM BİLİMLERİ CEVAP ANAHTARI
1. B
2. D
3. B
4. E
5. E
6. B
7. A
8. C
9. B
10. E 11. C 12. D 13. A 14. D 15. D 16. D 17. E 18. A 19. D 20. C
21. A 22. D 23. E 24. A 25. C 26. B 27. B 28. A 29. B 30. A 31. C 32. E 33. B 34. E 35. D 36. A 37. A 38. D 39. B 40. A
41. D 42. C 43. B 44. D 45. D 46. C 47. E 48. B 49. D 50. E 51. D 52. C 53. B 54. B 55. E 56. A 57. B 58. D 59. C 60. B
61. D 62. E 63. D 64. B 65. B 66. D 67. B 68. D 69. A 70. D 71. B 72. B 73. E 74. E 75. E 76. D 77. E 78. A 79. B 80. C
16

Benzer belgeler