PDF ( 6 )

Transkript

PDF ( 6 )
Yeni Dünya Düzeninde Türkiye – Çin Stratejik Ortaklığı
Turkey - China Strategic Partnership in the New World Order
Özlem Zerrin Keyvan
Özet
Türkiye ve Çin arasındaki diplomatik ilişkiler resmen 1971 yılında kuruldu. O
zamandan beri, Türkiye ve Çin ilişkileri giderek gelişmiştir. Daha özel
olarak, Türkiye ve Çin ilişkileri yirmi birinci yüzyıldan beri yeni bir anlamlılık
kazanmıştır. Türkiye ve Çin hala gelişmekte olan ülkelerdir. Son yıllarda,
bölgesel ve küresel düzen üzerinde bir etkileri vardır. Aslında, bölgesel ve
küresel sistemde Türkiye’nin ve Çin’in yükselişi uzun dramatik bir değişim
yaratmaya hizmet etmiştir. 2010 yılından bu yana, Türkiye ve Çin stratejik
ortak olarak kabul edilmiştir. 2012 yılında, Türkiye’ye Şanghay İşbirliği
Örgütünün diyalog ortağı statüsü verildi. Bu girişimlerin amacı, mümkün
olduğunca ilişkileri korumak ve hatta iyileştirmektir. Dostane ilişkileri
geliştirmeye çalışan iki ülkede, ilişkilerin stratejik ortaklık statüsü
kazanmasını sağlayamadı. Beklenildiği gibi, Türkiye ve Çin ilişkilerinin uzun
vadede ilerleme kaydedememiştir. Türkiye'nin ve Çin’in daha iyi bir ikili ilişki
için çok çalışması gerektiğine inanılmaktadır.
İki ülke arasındaki ilişkilerin geleceğini keşfetmek girişimiyle , bu
çalışma tarihsel geçmişi tartışmaktadır. İki ülkede ikili ilişkiler üzerindeki
etkisinin yanı sıra, ekonomik, siyasi ve askeri kararlılığını analiz etme
arayışındadır. Bu çalışmanın ana odak noktası, yeni bir ortaklığa ulaşma
amacına ve ihtimaline değinmektir.
Anahtar kelimeler: Türkiye, Çin, Ticari Açık, ŞİÖ, Stratejik Ortaklık
Abstract
Diplomatic relations between Turkey and China were formally established in
1971. Ever since, Turkish-Chinese relations have gradually improved. More
particularly, Turkey and China relations have taken on a new signifiance
since the early twenty-first century. Turkey and China are still developing
countries. In recent years, they have an impact on regional and global order.
In fact, the rise of both Turkey and China in the regional ve global system

Makalenin Geliş Tarihi: 25 Nisan 2016 Kabul Tarihi: 10 Mayıs 2016
Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Öğretim Görevlisi, E-Posta:
[email protected]
 Dr.
157
Özlem Zerrin Keyvan
have served to create a dramatic change. Since 2010, Turkey and China have
been regarded as strategic partners. In 2012 alone, Turkey was granted the
status of the Shanghai Cooperation Organization’s dialogue partner. The aim
of these attempts is to preserve and even improve relations as much as
possible. Both countries who strove to promote friendly relations failed to
provide strategic partnership status in the relations. Not surprisingly, Turkey
and China relations have not progressed over the long term. It is believed that
both Turkey and China should work hard for a better bilateral relationship.
In an attempt to explore the future of relations between the two
countries, this paper discusses the historical background. It seeks to analyse
their impact on the bilateral relations as well as economic, political and
military stability in both countries. The main focus of this paper is to address
the goal and the possibility for moving to a new partnership.
Keywords: Turkey, China, trade gap, SCO, Strategic partnership
158
Giriş
Türkler ve Çinliler birbirini derinden etkileyen iki millet olmuştur. Tarihteki
ilişkiler çok yönlü bir şekilde gelişmiş ve bugün de gelişmeye devam
etmektedir. Türkiye ve Çin arasındaki ilişkiler Hun İmparatorluğu ve Çin’in
Han hanedanlığından başlamıştır.1 Ardından Tang İmparatorluğu (618-907)
ve Göktürk Devleti arasında da ilişkiler kurulmuştur.2 Göktürk devleti
zamanlarında Çin’in Türkleri ifade etmek için güçlü anlamına gelen Tūjué
(突厥) kelimesini kullandığı bilinmektedir3. M.Ö. 220-260 yılları arasında
Çin İmparatoru Qin Shi Huang tarafından Çin Seddi, Çin imparatorluğunun
kuzey sınırlarını korumak için inşa edilmiştir4.
Türkiye ve Çin arasındaki kültürel ilişkilerde İpek Yolu aracılığıyla
başlamıştır. Türkçe; 茶叶" (çay) , "瓷器" (çini) , "水" (su) , "衣服" (kıyafet)
gibi bir çok Çince sözcükten etkilenmiştir.5 Yavuz Sultan Selim'in yanında
İran'dan dönerken Çin’den getirdiği seramiklerin, İznik seramiklerinin
imalatına ve kalitesine etkisi bu seramiklere Çin'den gelen anlamına gelen
1
Wolfram Eberhard, A History of China,University of California Press, California 1977, s. 123
Barbara West, Encyclopedia of the Peoples of Asia and Oceania, Facts on file library of the
world History, Infobase Publishing, New York 2009, s. 826.
3 Julia Lovell, The Great Wall: China Against the World, 1000 BC - AD 2000, Grove Press
NewYork 2007, s. 119.
4 Louise Chipley Slavicek, The Great Wall of China, Chelsea House Publications, New York
2005, s. 42.
5 Lirong Ma, Sino-Turkish Cultural Ties under the Framework of Silk Road Strategy, Journal
of Middle Eastern and Islamic Studies (in Asia), Vol. 8, No. 2, 2014, s. 45.
2
Yeni Dünya Düzeninde Türkiye – Çin Stratejik Ortaklığı
Çini denilmesine vesile olmuştur. İznik, Türkiye seramiğinde önemli bir çini
üretim merkezi halini almıştır.
Türkler ve Çinliler, günlük yaşantılarında sıkça duygu ve
düşüncelerini atasözleri vasıtasıyla pekiştirerek anlatmaktadır. Atasözleri ve
deyimler bir toplumun kültürünü, duygusunu, düşüncesini ve inancını ortaya
koymaktadır. Her iki toplumunda aynı durumları anlatmak için kullandıkları
birbirine benzer atasözleri ve deyimleri bulunmaktadır. Hiçbir emek
harcamadan hazır bulmanın mümkün olmadığını ifade etmek için tembellik
ile ilgili Çinliler "Kızarmış ördeğin ağzına gelmesini bekleyen çok
bekleyecektir" demektedir.6 Türkler bu durumu "Armut piş ağzıma düş"
deyimi ile ifade etmektedir. Türkler ve Çinliler kültürel değerlerine,
geleneklerine, göreneklerine ve adetlerine sahip çıkmaktadır. Her iki
toplumun aileye bakış açıları aile büyüklerine saygı duyulması anlamında
benzerlikler göstermektedir. Çin de her çocuk, anne ve babası ile onların anne
ve babasına da bakma yükümlülüğüne sahiptir. Türkler için de aile olgusu çok
önemlidir. Evlenen çocuklar anne ve babalarından kopmamaktadır.
Ailelerinin bakıma ihtiyacı varsa, Türkler ve Çinliler de aileleri ile mutlaka
ilgilenmektedir.
Türkiye’nin ve Çin’in zengin bir kültürel mirasa ve tarihsel geçmişe
sahip olması 29 Ekim 1923 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti’nin resmen ilan
edilmenin ardından Türkiye ve Çin arasında diplomatik ilişkilerin kurulması
için girişimler arama ihtiyacını arttırmıştır. 4 Nisan 1934 tarihinde Ankara’da
imza edilen Dostluk Protokolü çerçevesinde ilişkiler başlamıştır.7 1934
yılında ilişkilerin başlamasına rağmen, ikili ilişkilerin seyrini etkileyen iç ve
dış faktörler ağırlıklı olmuştur. Çin’de çıkan iç savaş 1949 yılında Çin
Komünist Partisinin Çin’de Çin Halk Cumhuriyetini, Chiang Kai-shek
liderliğindeki Çin Milliyetçi Partisinin (Kuomintang) Tayvan’da Çin
Cumhuriyetini kurulmasına neden olmuştur. Bu iç savaş sonrasında
Türkiye’de 1934 yılında Çin ile başlattığı ikili ilişkilerini dondurarak,
Tayvan’ı Çin hükümeti olarak tanımıştır. ABD'nin Çin ile ilişkilerinin
normalleşmemesi, Türkiye ve ABD müttefiki Tayvan arasındaki diplomatik
ilişkilerin 1970'lerin başına kadar devam etmesi, Türkiye'nin ABD ile
müttefikliği bu süre zarfında Çin ile ilişkilerin kurulmasına engel olmuştur.
Türkiye’nin NATO üyesi bir ülke olmasının ardından Çin ile bu dönemde
siyasi anlamda da ayrı bir kutupta yer almaya başlamıştır. Türkiye’nin,“Yurtta
Sulh, Cihanda Sulh” ilkesi Çin’in barış içinde bir arada yaşamanın beş ilkesine
benzerlik göstermesine rağmen bu ilkeler iki aktörü bir araya getirmeye
yardımcı olamamıştır. 1949 yılından 1971 yılına kadar geçen sürede ilişkiler
tesis edilememiştir. Bu dönem ilişkiler rekabet, ortak şüphe ve ideolojik
6
Donald Smith, "Ducks, Yaks, Camels and the Vast Mongolian Sky, Oh, My!", Author House,
Bloomington 2009, s. 42.
7 Resmi Gazete, Sayı 2722, 9 Haziran 1934.
159
Özlem Zerrin Keyvan
160
ayrılıklar barındırmaktadır. 1971 yılının sonlarına doğru, ABD ile Çin
arasında ilişkilerin Henry Kissenger’ın ping pong diplomasisi sayesinde
geliştirilmeye başlaması, Türkiye ile Çin arasında diplomatik ilişkilerin
kurulmasını sağlamıştır. 5 Ağustos 1971 tarihinde Türkiye ve Çin arasında
resmi diplomatik bağın kurulmasıyla beraber ikili ilişkiler her alanda
geliştirilmeye çalışılmıştır. Özellikle Türkiye, Çin ile ilişkilerini ekonomik ve
ticari anlamda geliştirmeyi amaçlamıştır.
Soğuk Savaş sona erene kadar ilişkiler beklenildiği gibi
ilerlememiştir. Soğuk Savaşın sona ermesinden sonra Türkiye’nin ABD ile
müttefik olmasını sağlayan en büyük faktör olan SSCB gibi bir tehdit ortadan
kalkmıştır. SSCB’nin dağılmasıyla Orta Asya’daki yeni bağımsız devletler
Türkiye’nin ve bölge aktörlerinden Çin’in ilgisini çekmiştir. 1990’lı yılların
başında sıklıkla dile getirilen “Adriyatik’ten Çin’in Batısına uzanan Türk
Dünyası” söylemleri ile Türkiye bölgeye entegre olmaya çalışmıştır. Yeni
bağımsız devletlerin ortaya çıkışı, bölgede Türkiye’yi ve Çin’i karşı karşıya
getirmiştir. Bu nedenler ışığında 2000’li yıllara kadar iki taraf arasında resmi
düzey ziyaretler gerçekleştirilememiştir. Türkiye’nin bölgede Çin ile
işbirliğini içeren şekilde Orta Asya politikasını revize etmesiyle resmi düzey
ziyaretler tekrardan başlamıştır. Çinli stratejik analizciler ve yöneticilerin de,
Türkiye'nin bölge devletlerinin politikalarında belirleyici olabilme ihtimalinin
devre dışı olduğunu savunmaları da işbirliğinin gelişmesinde etkili olmuştur.8
Özellikle 2002 yılında, Çin Başbakanı Zhu Rongji’nin Türkiye’yi ziyareti ile
işbirliği başlatılmıştır. Bu ziyaret sonrasında da ilişkiler hızlanmış; Çin
Başbakanı Wen Jiabao’nun 2010 yılında Türkiye ziyareti ile iki ülke,
ilişkilerde yeni bir döneme girdiğini ilan etmiştir. İlişkiler stratejik ortaklık
olarak tanımlanmıştır. Türkiye ve Çin ilişkilerindeki stratejik ortaklık
ilişkilerde belirsizlikler barındıran geçmişe sahip iki aktörün ortak çıkar
alanlarını genişletmeyi ve anlaşmazlıklarını gidermeyi amaçlayan stratejik bir
çerçeve midir, Türkiye’nin ve Çin’in gerçekten bölgesel ve küresel alanlarda
stratejik ortak olması mümkün müdür soruları önem kazanmıştır. Türkiye,
Çin'in hızlı büyümesini tehdit yerine fırsat olarak kabul etmiştir. BM Güvenlik
Konseyi daimi üyesi Çin ile ilişkilerin geliştirilmesi Türkiye için AB ve ABD
karşısında avantaj sağlamak, Doğuyu ve Batıyı dengelemek demek olmuştur.
Çin için Türkiye, Doğu ile Batı arasında köprü görevi gören AB üyesi olmaya
çalışan NATO üyesi bir ülkedir.
8
Mehmet Seyfettin Erol, Türkiye'nin Orta Asya Politikasına Rusya Federasyonu ve Bölge
Ülkelerinden Genel Bir Bakış, Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi / Journal of Turkish World
Studies, Cilt 12 Sayı 1, Yaz 2012, s. 12.
Yeni Dünya Düzeninde Türkiye – Çin Stratejik Ortaklığı
Türkiye ve Çin İlişkilerinde Stratejik Ortaklık
Stratejik ortaklık uzun vadeli işbirliğine ve kapsamlı amaçlara ortak bakış ve
ortak güven aracılığıyla ulaşmayı amaçlamaktadır9. Stratejik işbirliğinin
aksine süreklilik ön planda olduğundan ilişkilerdeki ve uluslararası
konjonktürdeki herhangi bir değişiklikten etkilenmesi mümkün değildir.
Stratejik ortaklığın diğer ortaklıklardan en büyük farkı tehdit odaklı değil,
amaç odaklı olmasıdır.10 Bu yüzden de stratejik ortaklık demek ittifak ilişkisi
demek değildir.
Çin; diplomasi sürecindeki araçlardan ortaklık diplomasisini
kullanmayı tercih etmekte, ilişkilerini düzenlemek için stratejik ortaklık
diplomasisinden yararlanmaktadır.11 İlişkilerin stratejik işbirliği yerine
stratejik ortaklık olarak tanımlanması önemli kabul edilmiştir.
Türkiye ve Çin ilişkileri de ortak çıkarlara, genel çıkarlara ve çıkar
çatışmalarına dayanmaktadır. Stratejik ortaklık kavramı, Türkiye’yi ve Çin’i
ilgilendiren ortak çıkarların tanımlanmasını gerektirmektedir. Türkiye ve Çin
ilişkilerini stratejik ortaklık olarak ilan ederken stratejik ortaklığın açık bir
tanımını yapmamış, aynı zamanda diğer ortaklıklardan farkını belirtmemiştir.
Türkiye ve Çin arasında stratejik ortaklık kurmayı hedefleyen ortak
deklarasyon; ticaret, yatırım, ekonomik işbirliğini, Tek Çin politikasını,
BM’de işbirliğini içermektedir.12
İlişkilerinin 2010 yılında stratejik ortaklık olarak tanımlanmasından
2016 yılına kadar gelindiğinde; ekonomik ilişkilere bakıldığında iki ülke
arasındaki ticaret hacmi hızla gelişmektedir. Çin, Türkiye’nin en önemli ticari
partnerlerinden biri olmuştur. Buna rağmen; ekonomik ilişkilerde Türkiye
aleyhine oluşan ticaret açığı Türkiye’nin Çin ile ekonomik ilişkiler kurma
amacını ve isteğini karşılayamamıştır. Her geçen yıl iki ülke arasındaki ticaret
açığı ciddi oranda artmıştır. Türkiye ile Çin arasında 2013 yılında 21 milyar
dolar olan ticaret açığı, 2014 yılında 22 milyar dolara ve 2015 yılında 22,4
milyar dolara ulaşmıştır.13 Türkiye’nin, Çin ile ekonomik ilişkilerini
geliştirmek istemesindeki en önemli neden, Çin yatırımlarından faydalanmak
olmuştur. Çin’in Türkiye’de gerçekleştirdiği doğrudan yatırımlara
9
May-Britt U. Stumbaum- Wei Xiong, Conceptual Differences of Strategic Partnership in EUChina Relations, Zhongqi Pan, der., Conceptual Gaps in EU-China Relations, Routledge,
London 2012, s. 166
10Thomas S. Wilkins, Japan-Australia Security Relations: Building A Real Strategic
Partnership, William Tow- Rikki Kersten, der., Bilateral Perspectives on Regional Security:
Australia, Japan and the Asia-Pasific Region, Palgrave Macmillan, New York 2012, s.114.
11 Feng Zhongping- Huang Jing, China’s Strategic Partnership Diplomacy: Engaging with a
Changing World, European Strategic Partnership Observatory Working Paper 8, The Global
Partnerships Grid Series, June 2014, s. 7.
12 a.g.m, s. 9
13 Türkiye İstatistik Kurumu TUİK Resmi İnternet Sayfası, Dış Ticaret İstatistikleri, İstatistiksel
Tablolar ve Dinamik Sorgulama, http://www.tuik.gov.tr/PreTablo.do?alt_id=1046.
161
Özlem Zerrin Keyvan
162
bakıldığında, Çin yatırımlarından da beklenilen bulunamamıştır. Aynı şekilde
Çin’deki Türk yatırımları da beklenilene göre çok yetersizdir. Ekonomik
ilişkiler; siyasi, askeri ve kültürel ilişkilerin çok gerisinde kalmıştır.
Siyasi ilişkilere bakıldığında; Sincan Uygur Özerk Bölgesi meselesi
1949 yılından beri çözülememiştir. 2015 yılında bu bölgede yaşayan
Uygurların oruç tutmalarının ve diğer ibadetlerini yerine getirmelerinin Çin
yönetimi tarafından yasaklandığına dair haberlerin çıkması, Türk kamuoyunu
rahatsız etmiş; ancak her iki tarafta çatışmalara neden olacak sert
söylemlerden kaçınmış, ikili üst düzey ziyaretlere ağırlık verilmiştir. Her iki
aktörde bu meselenin ilişkilere olumsuz yansımasını istememiştir.
Askeri ilişkilere bakıldığında; 2010 yılında Konya'da her yıl dost
ülkelerle düzenlenen Anadolu Kartalı tatbikatları çerçevesinde Çin'in ilk defa
katılımı ile iki ülke ortak hava tatbikatı gerçekleştirilmiştir.14 Çin’in
teknolojisinin Türkiye’ye transferini içeren antlaşmalar imzalanmıştır.
Türkiye, NATO üyesi bir ülkedir. NATO yerine Çin’in füze savunma
sistemlerini tercih etmesi ABD’yi rahatsız etmiştir. 2013 yılından beri
gündemde yer alan Çin’e verilmesi muhtemel füze savunma ihalesinin
sürüncemede kalmasının ardından Türkiye, kendi füze sistemini üreteceği
gerekçesiyle ihaleyi iptal etmiştir. 1996 yılında Şanghay Beşlisi olarak
kurulan 2001 yılında Şanghay İşbirliği Örgütüne dönüşen örgüte Türkiye
2002 yılında üye olmak için başvuru da bulunmuştur. Çin, Türkiye'nin
Şanghay işbirliği Örgütüne tam üyeliğini desteklememiş; Türkiye 2012
yılında Şanghay İşbirliği Örgütüne diyalog ortağı olarak kabul edilmiştir.
Kültürel anlamda bakıldığında; ilişkilerin başlamasının 40.
yıldönümü olmasından dolayı Türkiye’de Çin yılı, Çin’de Türk yılı ilan
etmiştir. Dünyanın her yerine ulaşarak Çinceyi öğretmeyi ve Çin kültürünü
tanıtmayı hedefleyen Konfüçyüs Enstitüleri kamu diplomasisinin önemli
araçlarından biri olarak ilk kez 2010 yılında Türkiye'de Boğaziçi
Üniversitesi’nde kurulmuştur. Ardından Okan Üniversitesi ve ODTÜ'de
açılmıştır. Yunus Emre Enstitüsü de Konfüçyüs Enstitüsü gibi Türkiye'yi ve
Türkçe’yi tanıtma amacını taşımıştır. Çin'de henüz Yunus Emre Enstitüsünün
faaliyete geçmemesi büyük bir eksiklik olmuştur. Çin’i tanıtan ve her ay
yayınlanan China Today dergisi, China Today Türkiye adıyla Türkçe de
çıkmaktadır. Çin televizyonu Dragon TV’de yayınlanan The Sisters Over
Flowers (花樣姐姐) gezi programının Türkiye konulu olması, Çinli turistlerin
Türkiye’ye ilgisinin artmasını sağlamıştır.15 Garanti Bankası ve Türkiye İş
14
Luis Muñoz, The Rapture, One-World Government and the "Great Tribulation, USA 2013,
s. 183.
15 Feiyue Yang, Turkey gains popularity with Chinese tourists, 2015,
http://www.chinadaily.com.cn/world/2015-07/30/content_21454383.htm.
Yeni Dünya Düzeninde Türkiye – Çin Stratejik Ortaklığı
Bankası Şanghay’da temsilcilik açmıştır.16 Türkiye'de ise Bank of China
temsilcilik açma hedefini gerçekleştirmeye çalışmaktadır.17
Ekonomik, siyasi, askeri ve kültürel ilişkilerin gelişimi ve Türkiye'nin
Şanghay İşbirliği Örgütünde üye olmayı beklerken "diyalog ortağı" olması
ikili bağların kuvvetlenmesini sağlamıştır. Ancak; ilişkiler 2010 yılında
tanımlandığı gibi stratejik ortaklık boyutuna geçememiştir. Sonuç olarak
Türkiye ve Çin ortaklığı uzun vadeli kazan kazan işbirliğini ve derin stratejik
çıkarları barındıran bir ortaklık olamamıştır. Buna rağmen, Türkiye’nin ve
Çin’in bölgesel ve küresel meselelerde birlikte aktif olarak hareket etmesi
mümkündür.
Stratejik Ortaklığın Başarısızlığının Nedenleri
Birçok ortak özelliğe, kültürel bağa ve tarihsel geçmişe rağmen, iki ülke
arasındaki ilişkilerin hala stratejik ortaklığa dönüşememesinin nedenleri
vardır;
Birincisi, Türkiye’nin güvenlik ihtiyaçları Türk dış politikasının batı
ağırlıklı olmasına yol açmıştır.18 Özellikle Soğuk Savaş sırasında Türkiye'nin
Batı eksenli politikalar takip etmesi ve ABD'nin Çin ile ilişkileri normalleşene
kadar Çin ile ilişkiler kurulmaması, Çin ve komünizm karşıtı olunduğu
yönünde algılamalara neden olmuştur. Bu dönemde Çin yeni kurulan ve
uluslararası sistemde yer almaya çalışan bir aktör olarak Türkiye ile ilişkiler
geliştirmeye ihtiyaç duymuştur, ancak 1970’li yıllara kadar Türkiye’nin
desteğini alamamıştır. 1970’li yıllardan sonra da Türkiye, Çin’i stratejik ve
askeri bir ortak olarak görmüş, ABD gibi müttefik olarak kabul etmemiştir.
İkincisi, Türk dış politikasının batı ağırlıklı olmasına rağmen, zaman
zaman maruz kaldığı batı ekseninden çıktığı yönündeki tartışmalar Çin ile
ilişkilere de yansımıştır. AB üyeliğinin yerine Şanghay İşbirliği Örgütü
üyeliğinin özellikle AB’ye alternatif olarak görülmesinden Çin, rahatsızlık
duymuştur. ŞİÖ üyeliği vasıtasıyla Türkiye'nin de Orta Asya'ya entegre
olması Çin açısından bölgede bir rakip daha yaratılması demek olarak kabul
edilmiştir. Bu yüzden de Türkiye'nin ŞİÖ üyeliği desteklenmemiştir. ŞİÖ
üyeliği yerine Türkiye’nin AB tam üyesi olması Çin açısından Türkiye’yi
daha değerli bir ortak haline getirecektir. Soğuk Savaşın sona ermesinde
ortaya çıkan yeni Türk Cumhuriyetleri ile Türkiye'nin ilişkileri geliştirme ve
Türkiye'nin bölgede güçlenmesi ihtimali Çin'i rahatsız etmiştir. Bu dönemde
Türkiye'nin de Adriyatik'ten Çin Seddi'ne Türk dünyası anlayışının kendi
16
The Report :Turkey 2008, Oxford Business Group, s. 142.
dev banka Bank of China Türkiye yolunda”, Hürriyet Ekonomi, 8 Nisan 2016,
http://www.hurriyet.com.tr/cinli-dev-banka-bank-of-china-turkiye-yolunda-40084131
18 Mehmet Seyfettin Erol- Emre Ozan,Türk Dış Politikasında Süreklilik Unsuru Olarak Siyasal
Rejim, Gazi Akademik Bakış, Cilt 4, Sayı 8, Yaz 2011, s. 25
17“Çinli
163
Özlem Zerrin Keyvan
164
politikasından ziyade başkalarının politikası gibi durması bölge gücü Çin'in
rahatsızlık duymasında haksız olmadığını göstermektedir.19
Üçüncüsü, Türkiye'nin sorunlu bir coğrafyada yer alması ve Çin'in bu
bölgeyle ilgili aktif politikalarının olması iki aktörü bölgede karşı karşıya
getirmektedir. Çin’in doğal gaz ve petrol gibi doğal kaynaklara duyduğu
ihtiyaç her geçen gün artmaktadır. Türkiye doğal kaynak rezervleri açısından
zengin bir ülke olmasa da, zengin rezervlere sahip ülkelere ve bölgeye yakın
olması Türkiye’nin stratejik önemini arttırmaktadır. 2011 yılında Arap
baharının patlak vermesine kadar Ortadoğu'da Çin'in dış politikası diğer
egemen devletlerin iç işlerine müdahale etmemek olmuştur. Arap baharı ile
birlikte Çin, Ortadoğu'da daha aktif politikalar takip ederek jeopolitik
çıkarlarını savunur hale gelmiştir. Çin'in daha aktif politikalar takip eder
olması özellikle Türkiye'nin ve Çin'in Ortadoğu ile ilgili yaklaşımlarının
farklılık göstermesine ve karşı karşıya gelmelerine neden olmuştur. Türkiye,
Batılı ülkeler ile beraber demokratik siyasal sistemlerin Ortadoğu'da inşası
fikrini desteklemiştir. Çin ise Rusya ile birlikte Batı karşıtı politikalar takip
ederek her ülkenin demokratik sistemlerinin birbirinden farklılık
gösterebileceğini ve dışarıdan müdahale ile demokrasinin tesisinin mümkün
olmadığını savunmuştur. NATO müttefiki bir ülke olarak Türkiye’nin ve
Çin’in farklı yaklaşımları karşı karşıya gelmesine neden olmuştur. Çin, 1970
sayılı kararı BM Güvenlik Konseyi'nin Libya'da Kaddafi rejimine yaptırım
uygulamasını öngörmesinden dolayı desteklemiştir. 1973 sayılı kararın
Libya'ya askeri müdahale için Avrupa ülkelerine izin vermesi devlet
egemenliğine ve içişlerine müdahale etmemeyi savunan Çin’in bu kararı
desteklememesi sonucuna yol açmıştır. Türkiye, ilk başta NATO
operasyonuna karşı çıkmış olmasına rağmen, sonrasında operasyon da yer
alarak operasyonu desteklemiştir. Libya’ya müdahale konusunda farklı tutum
sergileyen ve bu nedenle karşı karşıya gelen Türkiye'nin ve Çin'in, Suriye'deki
iç savaş ile ilgili de ciddi bir yaklaşım farkları ortaya çıkmıştır. Çin, Rusya ve
İran ile birlikte Esad rejimini savunmuştur. Türkiye, Avrupa ülkeleri ve ABD
ile beraber Esad rejimi yerine daha demokratik bir rejimin gelmesi gerektiğini
vurgulamıştır. Suriye'deki iç savaşın Orta Doğu'da barış ve istikrar ortamına
zarar vermesine rağmen, Çin Libya’daki aynı sonuçla Suriye'de karşılaşmak
istememiştir. Bu yüzden de Suriye ilgili BM Güvenlik Konseyi kararlarını
Suriye'de zorla rejim değişikliğine yol açacağı gerekçesiyle veto etmiştir.
Dördüncüsü, Türkiye ve Çin arasında ekonomik ve ticari ilişkiler
geliştikçe ortaya çıkan ticaret açığı olmuştur. 1971 yılında Türkiye ile Çin
arasında diplomatik ilişkilerin tesis edilmesinin ardından 16 Temmuz 1974
tarihinde imzalanan Ticaret Antlaşması çerçevesinde ekonomik ve ticari
19
Mehmet Seyfettin Erol, 11 Eylül Sonrası Türk Dış Politikasında Vizyon Arayışları ve “Dört
Tarz-ı Siyaset”, Gazi Akademik Bakış, Cilt 1, Sayı 1, Kış 2007, s. 44-45.
Yeni Dünya Düzeninde Türkiye – Çin Stratejik Ortaklığı
ilişkiler başlamıştır.20 Türkiye’nin Çin’in ekonomik ve ticari tecrübelerini
dikkate alarak kazan-kazan çerçevesinde ilişkilerin diğer alanlarda da
canlanacağı ummasına rağmen, ilişkiler ekonomik ve ticari anlamda da
beklenildiği düzeyde gelişememiştir. 1974 yılında ekonomik ve ticari ilişkiler
olarak başlayan ilişkilerde İki ülke arasında ithalat ve ihracat fazla
olmamasına rağmen, Türkiye'nin Çin ile ticari ilişkilerinin ithalat odaklı bir
gelişim göstermesi Türkiye aleyhine ticaret açığının oluşmasına neden
olmuştur. Özellikle 2001 yılında Çin'in DTÖ üyesi olmasıyla, Türk pazarında
Çin malları fazlasıyla yer edinmeye başlamıştır. Çin mallarının Türk
pazarında fazlaca yer almaya başlaması birçok Türk esnafının iflas etmesine,
işletmelerin kepenklerini kapatmak zorunda kalmasına neden olmuştur.
Ankara Ticaret Odasının 2003 yılında "Çin Malları Araştırması-2" başlıklı
raporunda 30 sektörün Çin malları tarafından tehdit altında olduğunu, her 100
oyuncağın 95'inin, 100 armatürün 76'sının, 100 gözlüğün 45'inin, 100 halının
25'inin, 100 klimanın 50'sinin Çin malından oluştuğu vurgulanmıştır.21
Türkiye’nin Çin’e ihracatına bakıldığında, geniş bir ürün çeşitliliğini
içermemektedir. Türkiye'nin Çin'den ithalatına bakıldığında sermaye ve
tüketim mallarını içeren geniş bir ürün çeşitliliği göze çarpmaktadır. Çin,
zamanla sadece sermaye malı ihraç eden bir ülkeden tüketim malı da ihraç
eden bir ülkeye dönüşmüştür. 2009 yılında iki ülke arasındaki ticaret hacmi
14,2 milyar iken, ilişkilerin stratejik ortaklık ile tanımlanmasının ardından
2010 yılında 19,4 milyara, 2015 yılında 27,2 milyara ulaşmıştır.
Türkiye ve Çin Dış Ticaret Değerleri (Bin Dolar)
Yıl
İthalat
Denge
2006
İhracat
693 038
9 669 110
-8 976 072
10 362 148
2007
1 039 523
13 234 092
-12 194 569
14 273 615
2008
1 437 204
15 658 210
-14 221 006
17 095 414
2009
1 600 296
12 677 573
-11 077 277
14 277 869
2010
2 269 175
17 180 806
-14 911 631
19 449 981
2011
2 466 316
21 693 336
-19 227 020
24 159 652
2012
2 833 255
21 295 242
-18 461 987
24 128 497
2013
3 600 865
24 685 885
-21 085 020
28 286 750
2014
2 861 052
24 918 224
-22 057 172
27 779 276
2015
2 414 934
24 873 449
-22 458 515
27 288 383
Hacim
Source: TUİK,2016
22
Resmi Gazete, Kararname, Karar Sayısı: 7/9020, Sayı 15112, 1975.
istilası yayılıyor, ATO Raporu, Ankara 2003, http://www.atonet.org.tr/yeni/
index.php?p=137&l=1.
22 Türkiye İstatistik Kurumu TUİK Resmi İnternet Sayfası, Dış Ticaret İstatistikleri, İstatistiksel
Tablolar ve Dinamik Sorgulama, http://www.tuik.gov.tr/PreTablo.do?alt_id=1046.
20
21Çin
165
Özlem Zerrin Keyvan
166
Türkiye, Çin ile ekonomik ve ticari ilişkilerini geliştirmek
istemesindeki en önemli neden, Çin yatırımlarından faydalanmak olmuştur.
2015 verilerine göre, Çin Türkiye'de 1.6 milyar dolarlık doğrudan yatırım
gerçekleştirmiştir. 23 Çin'in 2015 yılında ABD’de gerçekleştirdiği doğrudan
yatırım 15.3 milyar dolara ulaşmıştır.24 Bu rakam, Çin'in dünyadaki
yatırımlarında çok küçük bir paya sahiptir. Çin'in Türkiye'ye yabancı
doğrudan yatırımlarının da beklenildiği düzeyde olmaması, ticari açığı
sorununun daha hassas bir hal almasına neden olmuştur. Çinli yatırımcıların
karar alırken Türkiye'de yaşanan ekonomik ve siyasi istikrarsızlıkların ve
belirsizliklerin döviz kuruna olumsuz yansıması Türkiye'deki yatırımlarını
etkilemektedir.
Beşincisi, her iki aktörün de birbiri hakkında bilgi yetersizliği ve
eksikliği farklı ve yanlış algılamalara neden olmaktadır. Çin’in Ukrayna'dan
satın aldığı Varyag uçak gemisini eğlence parkına dönüştüreceği gerekçesiyle
Türkiye'nin Karadeniz kıyılarından geçirmek istemesiyle, 2000 yılında Jiang
Zemin Ankara'ya gelerek Çinli turistleri cesaretlendirerek Türkiye'ye
gelmelerinin sağlanacağına dair söz vermiştir.25 Türkiye’nin 1936 yılında
imzaladığı Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ne göre, uçak gemilerinin
Karadeniz'den geçmesine izin verilmemektedir. Karadeniz bir iç denizdir,
Türkiye Montrö Boğazlar Sözleşmesinin Karadeniz'deki dengelerinin alt üst
olacağı gerekçesiyle ihlal edilmesini istememiştir. 2001 yılında uzun süren
diplomasi trafiğinin ardından Varyag uçak gemisinin eğlence parkına
dönüştürülmesi ve motorunun olmadığı gerekçeleriyle Boğazlardan
geçirilmesine izin verilmiştir. Başka gemilerin de benzer şekilde geçme
isteklerinin olma ihtimali Türkiye'yi zora sokmuştur. AB'nin ve ABD'nin silah
ambargoları ile karşı karşıya kalan Çin'in kendi uçak gemilerini yapabilmesi
açısından Ukrayna’da üretilmiş Varyag uçak gemisini satın alması çok önemli
kabul edilmiştir. Varyag uçak gemisi belirtildiği gibi eğlence parkına da
dönüştürülmemiştir. Çin'in Varyag uçak gemisini Karadeniz'den geçirmek
için diplomasi trafiğini yoğunlaştırması ve bu ziyaretler sırasında Türkiye'ye
gönderileceği ifade edilen turist sözünün yerine getirilememesi ve beklenilen
Çinli turistlerin Türkiye'ye gelmemesi Türkiye'de hayal kırıklığı yaratmıştır.
Çin, uluslararası turizme 132.5 milyar dolar harcama yaparak 2015 yılında
dünyadaki bir numaralı turizm kaynağı olarak konumunu pekiştirmiştir.26
Dünyanın birçok yerini artarak tercih eden Çinli turistlerin Türkiye'yi
Çin'in Türkiye'ye yatırımları yoğunlaştı, http://turkish.china.com/home/comment/1441/
20160205/569058.html
24 Tracking Chinese Direct Investment in the U.S, Chinese Investment Monitor, Rhodium
Group, 2015
25
Jiang's Turkey Visit a Historic One: Demirel, People’s Daily, 20 Nisan 2000,
http://en.people.cn/english/200004/20/eng20000420_39346.html
26 Travel & Tourism Economic Impact 2016 China Report, The World Travel & Tourism
Council, s. 7
23
Yeni Dünya Düzeninde Türkiye – Çin Stratejik Ortaklığı
beklenildiği gibi tercih etmemesi Türkiye'nin yeni girişimlerde bulunması
sonucunu doğurmuştur.
Altıncısı, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası meselelerde Çin'in,
Türkiye'nin yanında yer almaması Türkiye açısından ilişkilerde soru işareti
yaratan bir hal almıştır. Kıbrıs meselesinde Türkiye, Çin'den beklediği desteği
görememiştir. Çin, Kıbrıs'ın ikiye ayrılması ve KKTC'nin tanınmasının
Tayvan meselesine örnek teşkil etme ihtimalinden dolayı GKRY’nin lehine
tavır takınmıştır. 1971 yılından beri Türkiye ile Tayvan arasındaki ikili
ilişkiler, ticari ve kültürel alanlarda devam etmektedir. Türkiye, Tayvan
meselesinde barışçıl görüşmelerle Çin ile Tayvan’ın birleşmesini
desteklemektedir. BM Güvenlik Konseyinde Çin'in, Kıbrıs meselesine bakışı
ve Türkiye'yi desteklemesi Türkiye açısından önemli kabul edilmiştir. Oysa
Çin, dış politikasında iç işlerine karışmama ve toprak bütünlüğünün
korunmasına verdiği önemden Kıbrıs meselesinde de hassas davranmıştır.
Bunun yanında artan enerji talebi Doğu Akdeniz bölgesinde güvenliğin ve
istikrarın sağlanması isteğini gerektirmiştir.
Yedincisi, Türkiye ile Çin ilişkileri denildiğinde ilk akla gelen
Türkiye ve Çin ilişkilerinin stratejik boyuta geçmesini engelleyen ana mesele
Uygur meselesi olarak kabul edilmiştir. Uygur meselesi Çin’in Kuzey
Batısında yer alan resmi adı Sincan Uygur Özerk Bölgesi olan ve bu bölgede
yaşayan Uygurların Çin’in katı ve baskıcı politikalarına karşı ayaklanmaları
ile anılan bir mesele olmuştur. 1949 yılında Sincan’da % 6,7 olan Han nüfusu,
2008 yılında % 40’a ulaşmıştır.27 1949 yılından itibaren bu mesele büyük bir
sorun alanını teşkil etmiştir. Soğuk Savaşın sona ermesine ve SSCB'nin
dağılmasına kadar Türkiye ile Çin arasındaki ilişkilerde oluşan uzaklık, bu
meselenin ilişkilerde baskı aracı olmasını engellemiştir. SSCB'nin
dağılmasının ardından Orta Asya'da ortaya çıkan yeni bağımsız devletler, iki
ülkenin rekabet alanı olmuştur. Adriyatik'ten Çin Seddi'ne güçlü bir Türk
dünyasından söz edilmeye başlanması, Türkiye'nin Pan-Türkist olarak Çin
tarafından algılamasına ve rahatsız olmasına neden olmuştur. Özellikle Çin bu
ifadeyi bölgeyi desteklemek olarak anlamıştır. Çin, Türkiye’nin Tek Çin
politikasına sıkı sıkıya bağlı kalmasını beklemektedir. Çin'e göre bu mesele
güvenlik boyutu taşımaktadır. Türkiye ise meseleye stratejik çıkarlardan çok
insani değerler kaynaklı bakmaktadır. Türkiye'nin verdiği desteklerin Çin'in
iç işlerine karışmak demek olmadığı sık sık ifade edilmektedir. Türkiye,
bölgede barışı ve istikrarı desteklemektedir. Çin ile iyi ilişkiler kurulması
amacıyla Başbakanlık, bu bölgenin Çin'in toprak bütünlüğü içinde
değerlendirilmesi gerektiğini belirten ve Türkiye'de bu bölge ile ilgili faaliyet
gösteren vakıfların ve derneklerin toplantılarına Bakanların ve Devlet
27
Anthony Howell- Cindy Fan, Migration and Inequality in Xinjiang: A Survey of Han and
Uyghur Migrants in Urumqi, Eurasian Geography and Economics, Cilt 52, No 1, 2011, s.
119.
167
Özlem Zerrin Keyvan
görevlilerinin kesinlikle katılmamasının talep edildiği gizli bir genelge
yayınlamıştır. 28 Türkiye, Sincan’da yaşayan Uygurların siyasal, ekonomik ve
kültürel haklarının korunmasını gerektiğini, amacının Çin'in iç işlerine
karışmak olmadığını sürekli ifade etmektedir. Çin de bu bölgedeki
yatırımlarının Uygurların yaşam standartlarını yükseltmek için arttırıldığını
belirtmektedir. Çin, belirttiği gibi bu bölgedeki yatırımlarını arttırmıştır. 2011
yılında Pekin-Urumçi-İstanbul arasında uçuş seferlerinin başlatılmasıyla
bölgenin Türkiye’ye açılması kolaylaşmıştır.29 Türk yatırımlarının arttırılması
teşvik edilmektedir. Çin yeni İpek Yolu Projesi ile Avrupa'yı ve Asya'yı
birleştirmeyi stratejik bir hedef olarak belirlemiştir. Türkiye ve Çin ilişkilerini
durma noktasına getiren bu mesele de Çin'in Avrupa'ya açılan kapısı olarak
önem kazanmıştır. Çin'in Tarihi İpek yolu projesinin bir parçası olduğu için
bölgeye yatırımlar artmıştır. Bu bölge önem kazandıkça ilişkilerin hassas
noktası olmaya devam etmektedir. Türkiye, İpek Yolu Ekonomik Kemerinin
inşasının gerçekleşebilmesi için önemli stratejik bir konuma sahiptir. Türkiye
ile gerçekleştirilmeye çalışılan füze anlaşmasını da bu bağlamda görmek
gerekmektedir.
168
Sonuç
Ekonomik ilişkilerin gelişmesi, ilişkilerin her alanda gelişmesine katkıda
bulunmaktadır. Yapılan yatırımların birbirinden farklılık göstermesi, Türk
ekonomisini de olumsuz yönde etkilemektedir. Özellikle ekonomik ilişkilerde
ilişkileri belirleyici ve ilişkilerden yarar sağlayıcı sadece Çin olarak
görülmektedir. Türkiye'nin dünya ticaret hacminin genişlemesinde büyük rolü
olan Çin'e karşı yeni ekonomik politikalar belirlemesi zaruridir. Türk
ekonomisinin olumsuz yönde etkilenmesini bertaraf edici, aynı zamanda
Çin'in ekonomik gücünden yararlanılabilecek politikalar üretilmelidir. Türk
işletmeleri, rekabeti arttırmak amacıyla Çin'deki işletmeler ile işbirliğine
gitmelidir. İşbirliği kısa vadeli ucuz ithalatı sağlama amacını taşımak yerine
uzun vadeli bir stratejiyi içermelidir. Çin bankalarının Türkiye'de şube
açmaları ve Türk bankalarının Çin'de sayılarının arttırılması amaçlanmalıdır.
Tarihi İpek yolunun canlandırılmasına destek verilmesi her iki taraf arasında
ticaretin artmasına, ekonomik entegrasyonun sağlanmasına, ticaret açığının
azalmasına yardımcı olacaktır. Karşılıklı ekonomik ilişkiler geliştirilmedikçe
ve ilişkilerde güven tesis edilmedikçe, ilişkilerin diğer alanlarda da ilerleme
kaydetmesi mümkün görünmemektedir. Türkiye ve Çin arasındaki ekonomik
ilişkiler, özellikle mevcut olan ticaret açığından dolayı siyasi ve askeri
ilişkilerin çok gerisinde kalmıştır. 2016 yılına gelindiğinde; Türkiye ile Çin
28Başbakanlık'tan
gizli
Doğu
Türkistan
genelgesi,
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ haber.aspx?id=-61410,
29Çin
Güney Havayolları İstanbul uçuşlarına başladı, Hürriyet
http://www.hurriyet.com.tr/ planet/19306423.asp
Hürriyet,
Planet
1999,
,
2011,
Yeni Dünya Düzeninde Türkiye – Çin Stratejik Ortaklığı
ekonomik ve ticari ilişkilerinde Türkiye aleyhine oluşan ticaret açığı
Türkiye’nin Çin ile ekonomik ve ticari ilişkiler kurma amacını ve isteğini
karşılamamaktadır. Çin’e verilmesi gündeme gelen füze savunma ihalesinin
sürüncemede kalmasının ardından Türkiye, füze sistemini kendi üreteceği
gerekçesiyle iptal etmiştir. Türkiye ve Çin arasındaki en önemli mesele Sincan
Uygur Özerk Bölgesi ile ilgili mesele olarak kalmaya devam etmiş ve hala
çözülememiştir. Her iki tarafın mesele ile ilgili farklı bakış açılarına sahip
olmaları meselenin çözülmesine imkan tanımamaktadır. Bu meselenin Türk
kamuoyunun beklediği şekilde çözülmesi, Çin'in barış içinde yaşamanın beş
ilkesinde ne kadar samimi olduğunu göstermesi açısından önemlidir. Bilgi
eksikliği ve kirliliği, Türk kamuoyunda Çin ile ilgili algılamaları
etkilemektedir. Türk kamuoyunu bilgilendirmek Çin’in elindedir. Bu
meselenin çözümü ilişkilerin derinleşmesi açısından gereklidir. Türkiye’nin
Çin ile ekonomik ve ticari ilişkilerinde giderek artan ticaret açığına,
beklenildiği düzeye erişemeyen doğrudan yabancı yatırımlara, bir türlü
çözüme kavuşmayan Sincan Uygur Özerk Bölgesi meselesine, Türkiye’nin
taraf olduğu uluslararası meselelerde Çin’in Türkiye yanında yer almamasının
da eklenmesi ilişkilerde soru işaretlerin çoğalmasına neden olmuştur. Türkiye,
BM Güvenlik Konseyi daimi üyesi Çin’den beklediği desteği BM’de
görememiştir. Özellikle Kıbrıs meselesinde Türkiye, Çin’in desteğini aramış;
ancak Çin, Kıbrıs Cumhuriyetini tek yasal temsilci olarak tanımıştır. Bunun
dışında birçok uluslararası meselelerde de farklı bakış açılarına sahip
olmuşlardır. Çin’in son dönemde Orta Doğu’da aktif politikalar takip etmesi
Suriye meselesinde de Türkiye ile Çin’i karşı karşıya getirmiştir. Ortadoğu
Çin’in artan enerji ihtiyacını karşıladığı önemli bir coğrafyadır. Ortadoğu’da
yaşanan istikrarsızlıklardan ve belirsizliklerden dolayı Türkiye’nin ve Çin’in
Ortadoğu politikalarında farklı yaklaşımlar takip etmeleri ilişkilere olumsuz
olarak yansımaktadır. Çin, Ortadoğu’da temkinli davranmaktadır. Temkinli
davranırken de stratejik çıkarlarına ulaşma amacını taşımaktadır. Türkiye’nin
de enerji ihtiyacı son zamanlarda artmaktadır. Ortadoğu bölgesi Türkiye’nin
yakın coğrafyası olduğundan yaşanan istikrarsızlıklar ve belirsizlikler
doğrudan Türkiye’yi etkilemektedir. Bu bölgede güvenliğin ve istikrarın
sağlanması her iki aktöründe çıkarınadır.
Türkiye ve Çin ilişkilerinde uzun dönemli işbirliği sahalarını
arttırdıkça, ilişkiler gelişme gösterecektir. Kültürel yönden ortak noktalara
sahip olan tarafların birbirlerini anlaması, karşılıklı güven tesisinin
sağlanmasına ve ilişkilerin geliştirilmesinde büyük bir paya sahip olacaktır.
Turizm, ülke ekonomileri için önemli bir hizmet sektörüdür. Çin, turizmi
geliştirme ve ülke tanıtımını arttırma amacını taşıyarak turizm teması olarak
(Beautiful China 2016: Silk Road) Güzel Çin 2016: İpek yolunu belirlenmiş
ve Orta Asya turizminin gelişmesi amaç olarak belirlenmiştir. Türkiye'de
turizm tanıtım kampanyalarında stratejik ana temayı Turkey: Home olarak
169
Özlem Zerrin Keyvan
170
belirlemiştir. Rekabet alanı haline gelen turizmde markalaşma için stratejik
bir adım atan Türkiye'nin en büyük sıkıntı çektiği konu Çin'i ve Çinlileri
tanımıyor oluşundan kaynaklanmaktadır. Tarihten ve kültürden kaynaklanan
benzerliklere ve ortaklıklara rağmen tarih boyu batı ile ilişkiler kuran Türkiye,
Çin'e uzak kalmıştır. Çinli turistler için ülkeyi cazip hale getirmek, uzun
vadede uzun süreli konaklamalarının sağlanması amacıyla altyapıların
geliştirilmesi gerekmektedir. Turizmde kaliteyi arttırmanın öncelikli en
önemli yollarından biri turist rehberlerinden geçmektedir. Çince bilen kokartlı
turist rehberlerinin ve personellerin yetersizliği İngilizce bilmeyen Çinli
turistler açısından Türkiye’yi cazip bir tatil destinasyonu olmaktan
çıkarmaktadır. Çinliler için turizm acentelerinin alternatif paketler
hazırlayarak Türkiye'yi tanıtacak etkinliklerle Çin'den gelecek turist sayısının
arttırılması hedeflenmelidir. Çinli turistlerin turizmden neyi beklediğini ve
eğlence anlayışlarını bilmek, bu yönde girişimlerde bulunmak en doğru adım
olacaktır. Her geçen yıl Çin'de öğrenim gören Türk öğrencilerin sayısı
artmaktadır. Çinli öğrencilerin de Türkiye'de öğrenim görmek için gelmeleri
teşvik edilmeli, Çinli öğrencilere sağlanan bursların sayısı arttırılmalıdır.
Türkiye'nin Çin'de Yunus Emre Enstitüleri kurması, Türk dilinin ve
kültürünün Çinlilere öğretilmesi gündeme alınmalıdır.
Türkiye ve Çin stratejik ortaklığı hala olumsuz koşullardan
etkilenmektedir. İki aktör arasındaki sorunlar azalmasına rağmen tamamen
kaybolmamıştır. Her iki aktörün, ilişkilerde varolan sorunları yapıcı ve
sorumlu bir şekilde çözme niyetlerini göstermeleri ilişkilerde 2010 yılında
bahsedilen stratejik ortaklık boyutunun gerçekleşmesini ve stratejik ortaklık
boyutundaki ciddiyetlerini göstermelerini sağlayacaktır. Bundan sonraki
süreçte stratejik ortaklık ve ilişkilerin sürekliliği için Türkiye ile Çin
ilişkilerinin geleceği adına karşılıklı siyasi güvenin arttırılması, şüphelerin
ortaya çıkmasına neden olacak hareketlerden kaçınılması, ekonomik
ilişkilerde karşılıklı çıkarların sağlanması, her türlü işbirliğinin önünün
açılması ve güvenlik alanında ortak çıkarların korunması sorunların
giderilmesi için gereklidir. Her iki aktörde fırsatları ve girişimleri iyi
değerlendirmelidir. İpek yolu projesi bu fırsatlar içerisinde en önemlilerinden
biridir. Türkiye ve Çin arasındaki ilişkilerin stratejik ortaklık boyutuna
geçmesi, sadece iki aktör arasındaki bağların kuvvetlenmesine değil, çok
kutuplu dünya düzeninin gelişmesine de katkıda bulunacaktır.
Yeni Dünya Düzeninde Türkiye – Çin Stratejik Ortaklığı
KAYNAKÇA
EBERHARD Wolfram, A History of China, University of California Press,
1977.
EROL Mehmet Seyfettin, 11 Eylül Sonrası Türk Dış Politikasında Vizyon
Arayışları ve “Dört Tarz-ı Siyaset”, Gazi Akademik Bakış, Cilt 1, Sayı 1, Kış
2007, s.33-55.
EROL Mehmet Seyfettin, Türkiye'nin Orta Asya Politikasına Rusya
Federasyonu ve Bölge Ülkelerinden Genel Bir Bakış, Türk Dünyası
İncelemeleri Dergisi / Journal of Turkish World Studies, Cilt 12, Sayı 1, Yaz
2012, s. 1-20.
EROL Mehmet Seyfettin- Ozan Emre, Türk Dış Politikasında Süreklilik
Unsuru Olarak Siyasal Rejim, Gazi Akademik Bakış, Cilt 4 Sayı 8, Yaz 2011,
s. 13-38.
HOWELL Anthony –Fan Cindy, Migration and Inequality in Xinjiang: A Survey
of Han and Uyghur Migrants in Urumqi, Eurasian Geography and
Economics, Cilt 52, No. 1, 2011, s. 119–139.
Jiang's Turkey Visit a Historic One: Demirel, People’s Daily, 20 Nisan 2000,
http://en.people.cn/english/200004/20/eng20000420_39346.html.
LOVELL Julia, The Great Wall: China Against the World, 1000 BC - AD
2000, Grove Press, NewYork 2007.
MA Lirong, Sino-Turkish Cultural Ties under the Framework of Silk Road
Strategy, Journal of Middle Eastern and Islamic Studies (in Asia), Vol. 8, No.
2, 2014.
MUÑOZ, Luis, The Rapture, One-World Government and the "Great
Tribulation, USA, 2013.
Resmi Gazete, Sayı 2722, 9 Haziran 1934.
Resmi Gazete, Kararname, Karar Sayısı: 7/9020, Sayı 15112, 1975.
SLAVICEK Louise Chipley, The Great Wall of China, Chelsea House
Publications, New York 2005.
171
Özlem Zerrin Keyvan
SMITH Donald, "Ducks, Yaks, Camels and the Vast Mongolian Sky, Oh,
My!", AuthorHouse, Bloomington 2009.
STUMBAUM May - U. Britt - Xiong Wei , Conceptual Differences
of Strategic Partnership in EU-China Relations, Zhongqi Pan, der.,
Conceptual Gaps in EU-China Relations, Routledge, London 2012, s. 156172.
The Report :Turkey 2008, Oxford Business Group, 2008.
Travel & Tourism Economic Impact 2016 China Report, The World Travel &
Tourism Council.
Türkiye İstatistik Kurumu TUİK Resmi İnternet Sayfası, Dış Ticaret
İstatistikleri,
İstatistiksel
Tablolar
ve
Dinamik
Sorgulama,
http://www.tuik.gov.tr/PreTablo.do?alt_id=1046.
YANG Feiyue, Turkey gains popularity with Chinese tourists, 2015,
http://www.chinadaily.com.cn/world/2015-07/30/con tent_21454383.htm
WILKINS Thomas S., Japan-Australia Security Relations: Building A Real
Strategic Partnership, William Tow, Rikki Kersten, der., Bilateral
Perspectives on Regional Security: Australia, Japan and the Asia-Pasific
Region, Palgrave Macmillan, New York 2012, s. 111-127.
WEST Barbara, Encyclopedia of the Peoples of Asia and Oceania, Facts on
file library of the world History, Infobase Publishing, New York 2009.
ZHONGPING Feng - Jing Huang, China’s Strategic Partnership Diplomacy:
Engaging With a Changing World, European Strategic Partnership
Observatory Working Paper 8, The Global Partnerships Grid Series, June
2014.
172
Başbakanlık'tan gizli Doğu Türkistan genelgesi,
Hürriyet, 1999,
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=-61410.
Tracking Chinese Direct Investment in the U.S Chinese Investment Monitor,
Rhodium Group, 2015
Çin Güney Havayolları İstanbul uçuşlarına başladı, Hürriyet Planet,
2011, http://www.hurriyet.com.tr/ planet/19306423.asp.
Yeni Dünya Düzeninde Türkiye – Çin Stratejik Ortaklığı
Çin'in
Türkiye'ye
yatırımları
yoğunlaştı,
2016,
http://turkish.china.com/home/comment/1441/20160205/569058.html
Çinli dev banka Bank of China Türkiye yolunda, Hürriyet Ekonomi, 8 Nisan
2016,
http://www.hurriyet.com.tr/cinli-dev-banka-bank-of-china-turkiyeyolunda-40084131
Çin
istilası
yayılıyor,
ATO
Raporu,
http://www.atonet.org.tr/yeni/ index.php?p=137&l=1
Ankara
2003,
173
Özlem Zerrin Keyvan
174
Structured Abstract
Although diplomatic relations between Turkey and China were formally
established in 1971, The Turks and the Chinese have been two nations which
have deeply influenced each other in ancient history. For more than 1000 years
The Ancient Silk Road has connected China with Turkey. Since The Chinese
language has deep and old roots, some words have either passed into the
Turkish language from Chinese. Proverbs and idioms constitute a cultural
heritage and reflect thoughts and feelings as they are perceived by society.
Both countries have similar proverbs and idioms to refer to the same situations
in a similar way. To state the same situations similarly is a significant mark of
thinking in a similar manner. Ceramics which were brought from China in the
period of Yavuz Sultan Selim are known as “chinaware”. Despite all of these
significant similarities, the two countries have a few key differences as well.
These similarities and differences lead the way of the relationship.
Looking at the historical background of the relations, the SinoTurkish relationship has undergone many changes over the past years. Since
its foundation in 1923, Turkey has taken steps towards establishing
diplomatic ties with China. Since the signing of the 1934 Treaty of Amity, the
relations have begun to develop. The People's Republic of China was formally
founded in 1949, however Turkey did not establish diplomatic relations with
this country until 1971. In the pre-1971 period, both actors sought different
strategic alternative partners because of the absence of Sino-Turkish
diplomatic relations. Turkey recognized Taiwan as the sole legitimate
representative of the whole of China. Moreover, Turkey became a member
of NATO in 1952. China was able to become the closest ally of the Soviet
Union. When China and the US finally normalized their relations, Turkey
recognized China on 5 August 1971 and moved toward the restoration of full
diplomatic relations. Since the reengagement, Turkey and China have made
efforts to strengthen bilateral ties and improve cooperation. In spite of these
attempts, throughout the Cold war Turkey and China did not maintain a clear
relationship which was unfortunated. Despite the collapse of the Soviet Union
and the end of the Cold War, Turkey still continues to look to the US. and
NATO as an ally in the West.
Chinese Premier Zhu Rongji’s visit to Turkey in April 2002 served to
highlight cooperation in the bilateral relations. This visit was an opportune
time for Turkey and China to engage in areas of common interest and to
manage the intensifying win-win cooperation. In 2010, The high-level visit by
Chinese Premier Wen Jiabao was also a big step to raise relations to a new
footing. Further, Turkey and China have elevated their relations from
cooperation to a strategic partnership status. Since 2012, Turkey has been a
dialogue partner at the Shanghai Cooperation Organization. Since the
establishment of bilateral ties, relations have had their ups and downs. China
Yeni Dünya Düzeninde Türkiye – Çin Stratejik Ortaklığı
has achieved extremely rapid economic growth thanks to the era of the reforms
and opening up. Turkey considers this rise of China as an opportunity.
Economic interests are a fundamental driving force for Turkey to improve
bilateral ties with China who is one of the five permanent members of the
United Nations Security Council. If Turkey manages to preserve and even
improve its bilateral relations with China, it could have supremacy over the
international affairs. However, both sides should make more of an effort to
enhance bilateral relations. Particulary, relations between Turkey and China
should be based on complete honesty.
In light of the meaning of this strategic partnership in Sino-Turkish
relations, this paper begins by briefly explaining the historical developments
of this relationship over its past and current state to understand its
development. The paper seeks to analyse the conflict of interests between
Turkey and China as well as the interaction of interests. Throughout the paper
the roles of Turkey and China are discussed. The strategic partnership with
China offers Turkey an opportunity to counterbalance the hegemony of the
West and to have a leverage over the EU and the US. It addresses relevant
policy questions in current Sino-Turkish relations. It then assesses the future
of the relations between the two countries. Despite the growing inequality of
the relationship, each party’s interests are analysed. The main argument is that
managing the conflict of interests is an important factor which is expected to
have a positive impact on Sino-Turkish cooperation. It concludes by
discussing the need for promoting the Sino-Turkish relationship and the goal
for moving to a new partnership.
175