Araştırma ve Rapor Hazırlama Süreci Hakkında
Transkript
Araştırma ve Rapor Hazırlama Süreci Hakkında
Araştırma ve Rapor Hazırlama Süreci Hakkında Sadece projenin uygulanma sürecindeki sorunlar değil, inceleme alanına giren alandaki sorunların büyüklüğü ve gerek bu sorunların gerçek boyutlarıyla saptanmasının gerekse sağlıklı çözüm önerilerinde bulunulmasının bu araştırmanın olanaklarını aşan pek çok süreçle yakından ilişkili olması nedeniyle, sizlere sunduğumuz bu raporda araştırma süreci hakkında kısa bir bilgi sunmayı gerekli gördük. Proje raporunun gerek CD versiyonunda gerekse “İşitme Engelliler Gelişim Merkezi Derneği” gerekse “Gazi Üniversitesi” web adreslerinden ulaşabileceğiniz türevlerinde proje süreci hakkında ayrıntılı bilgi veren, anket formlarını ve uygulamalarını gösteren pek çok alt başlık mevcuttur. Ancak, burada kısaca bu süreci tanımlamayı istememizin nedeni, yukarıda da belirttiğimiz gibi, sorunu daha iyi ifade edebileceğimiz düşüncesidir. Araştırma ve rapor hazırlama süreci hakkında ilk söylememiz gereken husus, daha planlama aşamasından itibaren bu projenin İYE’lerin haklarına saygılı olmak temel prensibiyle hazırlanmış olmasıdır. İngilizce literatürde “deaf-hood” denilen bu kavram, özellikle bizim bu çalışmada FİTYE olarak kısalttığımız, ABD literatüründe de kendilerine “The Deaf” diyen kültürel grubun özelliklerine ve haklarına saygı göstererek bir çalışma yürütmek anlamına gelmektedir. Her ne kadar projenin amacı onların yaşam koşullarını kolaylaştırmak olsa da; bu, onları sıradan denekler gözüyle görme ve kültürlerine saygı göstermeden sadece veri kaynağı olarak kullanma hakkını bize vermez. Bu şekilde “alışılmış” ya da istemeden de olsa “otomatikleşmiş” bir bilimsel yaklaşım, zaten zor olan sorun-çözüm ikileminin her iki ucunu da yakalama şansımızı azaltacaktır (bu husus, genel olarak bütün İYE’lere ama özellikle FİTYE’lere yönelik proje ve uygulamalarda daha planlama aşamasından itibaren dikkate alınması gereken temel bir hassasiyet olmalıdır (Bakınız: Madde 2 – Saygı, Madde 5 - Sivil toplumla birlikte çalışma). Büyük oranda CODA ve FİTYE’lerden oluşan ekibimiz, ilk olarak FİTYE ve ailelerinden daha geniş bir danışma grubu oluşturarak, okullarda uygulanacak anket yöntemi ve içeriği hakkında fikir alışverişinde bulunmuştur. Bu görüşmeler sırasında, zaten proje başvurusu sırasında da belirlemiş olduğumuz anketlerin işaret dilinde uygulanması fikri, projenin işitme engelliler camiası tarafından sahiplenilmesini ve onlara saygılı ve dost bir proje olarak anlaşılmasını kolaylaştırmıştır. Anketlerin, uzmanlarımız tarafından yazılı Türkçe’de ve mümkün oluğunca incelenen konuyu tam olarak kapsayacak şekilde hazırlanmasından sonra, işaret diline çeviri süreci tahmin ötesinde vakit almıştır. Bunun en önemli nedeni, “giriş” kısmında bahsettiğimiz temel gerçeğe dayanmaktadır: FİTYE’lerin üniversite eğitim süreci, genel anlamda mevcut sorunlarının bir uzantısı ama çok önemli bir parçasıdır. Bu genel sorunun temelini de “temel bilgi ve kavramlar ile bunları ve her türlü yeni şeyi öğrenme alanındaki yetersizlik” oluşturmaktadır. Anket kapsamına giren kavramların işaret dilindeki karşılığının oluşturulması, özellikle yazılı Türkçe grameriyle işaret dili gramerinin temelde farklı olmasından dolayı uzmanların hazırladığı anketlerin her bir sorudaki ana amaç korunarak şekillendirilmesini, tekrar ve tekrar denemelerin yapılmasını gerektirmiştir. Özellikle lise seviyesindeki öğrencilerin yazılı metinleri anlamadaki yetersizlikleri, bunlara yönelik anketlerin başlatılmasını ve hızla ilerlemesini engellemiştir. Üniversite öğrencilerine yönelik anketlerin yapılması, yazılı anket formların onlara dağıtılması ve bir anketör-CODA veya anketör-FİTYE’nin bütün formu ankete katılan gruba topluca bir kere tercüme etmesinden sonra kolaylıkla mümkün olmuştur. Ancak, lise öğrencilerine anketin uygulanması her bir soru için tercümenin sırayla ve ayrı ayrı yapılmasını gerektirmiş ve anketörler neredeyse her bir öğrenci için özel vakit harcamışlardır. Ayrıca lise öğrencisi FİTYE’lerin cevapları yazmaları da, sadece okumadaki değil yazmadaki sorunlarından dolayı, anket uygulamasını zorlaştırmış ve dolayısıyla da geciktirmiştir. Bazı uygulamalarda anketörler, işaret diliyle aldıkları cevapları onlar yerine anket kâğıtlarına yazmak durumunda kalmışlardır. Anket sırasında, FİTYE’lerin işaret diline hakimiyetleri de incelenmiştir. Her biri sertifikalı birer işaret dili kullanıcısı, tercümanı ve/veya eğitimcisi olan anketörlerimiz, anket uygulanan öğrencilerin kullandığı işaret dilinin ne kadar “ev-yöre dili” ne kadar “İşitme Engelliler Milli Federasyonu” çerçevesinde (Prof. Ulrike Zeshan’ın başkanlığındaki bir ekip tarafından yapılan çalışmalarla) geliştirilen ve yıllarca içinde pek çok ilde düzenlenen kurslarla yaygınlaştırılmaya çalışılan işaret dili gramer ve sözlüğüyle uyumlu olduğunu değerlendirmeye çalışmıştır. Nasıl eğitim almamış birisinin konuşma ve okuma-yazma Türkçesi ile eğitim almış bir kişinin Türkçe bilgisi arasında bariz fark varsa ve aynı durum işaret dili için de geçerlidir. Doğal olarak da üniversiteye yönlenme ve bunu başarma oranı ikinci grupta daha fazla olacaktır. Bu bağlamda; daha iyi işaret dili kullanan ve bunu mahalli ya da ev işaret dilinin ötesine geçirip Türk İşaret Dili’nin gramer ve sözlük yapısının zenginliğine ulaştırabilenlerin daha yüksek üniversite yönelimi olması bu projedeki bilimsel hipotezlerimizden birisi olmuştur. Anketlerin uygulanmasın tamamlanması sonrasında yapılan analizler, “İşitme Engellilerin Yükseköğrenim Olanaklarının Geliştirilmesi ve Desteklenmesi İçin Öneriler” başlıklı proje raporunun oluşturulmasında ana unsur olmakla birlikte, bu süreç içinde velilerle ve sistem içinde yer alan eğitimci ve her seviyedeki idarecilerle yapılan görüşmeler de, sorunların ve çözümlerin tanımlanmasında, araç olarak kullanılmıştır. Projede görev alan uzmanlar dışında, alanda önemli birikimi olan akademisyenlerden de görüşler alınmıştır. Çözüm önerilerin belirlenmesi sırasında uluslararası düzeyde kaynak araştırmasına gidilmiş ve diğer ülkelerin bu sorunların çözümü için neler yaptıkları incelenmiş, buldukları çözümlerin uygulamaları ve uygulamada karşılaştıkları sorunlar da incelenmiştir. Bu şekilde diğer ülkelerde uygulana gelen çözümlerin Türkiye’de uygulanabilirliği değerlendirilmeye çalışılmıştır. Her ne kadar projenin amacı başlangıçta bir “uygulama modeli önerisi”ni içermese de, ülkemizde İYE bireylerin var olan sorunlarının, olası çözüm yöntemlerini sınırlıyor olduğu gerçeğini de göz önüne alarak bir uygulama modeli önerisi de hazırlanmıştır. Bu plan hazırlanırken sadece var olan sorunlar ve diğer ülkelerde bunların üstesinden gelinmesi için geliştirilen sistemler değil, ülkemizin olanakları ve bürokratik süreçler de göz önüne alınmaya çalışılmıştır. Muhtemelen bu projenin sadece çözüm önerileri değil, saptadığı sorunlar da pek çok akademik ve idari makam tarafından eleştirilecek ve tartışılacaktır. Alışılmış kalıpların dışında bir bakış sergilediği konusunda şüphemiz olmadığı gibi, bu kısa sürede FİTYE’lerin genel sorunlarının sadece bir parçası olan üniversite eğitimi sorununu her boyutuyla ne derece ele alabildiğimiz ve çözüm önerilerimiz ne derece alternatifsiz olduğunun tartışılması da gayet doğaldır. Proje sonuçlarının ülkemizin eğitim camiasında bu şekilde bir tartışmayı başlatabilmesi bile, bizce, önemli bir aşamadır. Projeyi hazırlayan ve sonuçlandıran bizlerin şu andan sonraki beklentisi, sadece bu projenin sonuçlarının ve önerilerinin göz ardı edilmemesidir. Çünkü bu ülkemizde işitme engellilerin içinde yapılmış, “tepeden inmeci” bir yaklaşımla değil, onların gözüyle olaylara bakan ama çözüm önerilerini bilimsel gerçekler, mevcut kamu düzeni ve uluslararası kabul görmüş ilkeler çerçevesinde hazırlayan bir çalışmadır. Bu çalışma sırasında ülkemizin sorunun çözümünü zorlaştırıcı gerçekleri göz ardı edilerek, sadece “ideal”i hedefleyen (ve bu nedenle de kurumlar tarafından göz ardı edilme olasılığı yüksek olan) mesajlara yönelmediğimiz gibi, var olan sorunların büyüklüğü ya da toplumsal bakışın farklılığı veya bürokratik süreçlerin zorluğundan ürkerek de basit öneriler ve küçük çıkarlarla yetinip FİTYE’lerin normal ve saygın bir TC vatandaşı olarak haklarını görmezden gelmedik.
Benzer belgeler
Madde 3. Özel eğitim gereksinimi
noktaya kadar konuşturma hedefli yaklaşımlarla, “işaret dili” eğitimi, iki rakip ve farklı yol olarak görüle gelmiştir. Bazı ülkelerde, bu tartışmalar “etnisite” merkezli tartışmalara benzer şekild...
DetaylıTürk İşaret Dili Dersi (1. Sınıf) Öğretim Programı
dilini kazanmaları işitme kaybının beraberinde getirdiği olumsuzlukları aşmada önemli bir etkendir. Ülkemizde işitme engelliler tarafından konuşulan işaret dili “Türk İşaret Dili” olarak adlandırıl...
Detaylı