Özel Sayı:01 Kasım

Transkript

Özel Sayı:01 Kasım
‹flçi-köylü kapat›ld›
SUSTURULAMAZ!
.
Özgür gelecek
DESA
patronunun
gücü direnifli
sat›n almaya
yetmiyor
[email protected]
Özel Say›: 2 0 0 8 / 1
*Y›l:1 *14-27 Kas›m 2008 *Fiyat›: 1 YTL *ISSN: 1307-878X
Bu böyle gitmez
“Çatal kafl›¤›m›z bile yok”
Orman iflçilerinin
dram› sabah›n
5’inde bafll›yor...
Evlerinden kilometrelerce uzakta, baflka
memleketlerde, akrabalar›ndan uzak ve zor
flartlarda, da¤ bafllar›nda yaflam mücadelesi
için kazma sallayan orman iflçileri… Sa¤l›ks›z
koflullarda, düflük ücretle, geçinmek zorunda olan orman iflçileri... Kimi Diyarbak›r’dan
ç›km›fl yola, kimi Mardin’den kimi Urfa’dan
gelmifl Afyon’a, çorak da¤lara umutlar›n› ekmeye… ❐Sayfa 2
Evet, bu böyle gitmemelidir. Halk›m›z› yoksullu¤a mahkum edenler, her f›rsatta “farkl›l›klar›m›z zenginli¤imizdir” deyip, ama farkl›l›klar
dile getirildi¤inde devlet terörü uygulamakta s›n›r tan›mayan, halk›n iradesiyle seçilen Kürt vekilleri “malum partinin” vekilleri diyerek hedef
tahtas›na oturtan faflist güçlerin karfl›s›na dikilmekten baflka bir yol yoktur. Ya direnilecek, ya
direnilecek. Di¤er tüm seçenekler kölece
yaflama mahkum olmaktan baflka bir anlam ifade etmiyor.
Tarlada ucuz
markette
pahal›
S. Tuncel ve E. Ayna ile söylefli
“Çözümsüzlükte
›srar ediyorlar”
Rüyadan
uyanma vakti
Amed ‹K okurlar› olarak A. Öcalan’a yönelik iflkence sonras› yap›lan eylemlerde görüfltü¤ümüz DTP’li milletvekilleri Emine Ayna ve
Sabahat Tuncel ile k›sa bir söylefli yapt›k.
Devletin bölgeye yönelik yaklafl›mlar›ndan
kad›n sorununa kadar bir dizi sorumuza yan›t
veren Ayna ve Tuncel “DTP’ye yap›lanlar, onlar›n kendi çözümsüzlüklerinde ›srar etmesinin
göstergesidir” dediler. ❐Sayfa 6
‹flçi-köylü 1 ay süreyle kapat›ld›
Amerikan rüyas›n›n sonu!
Mücadelesi sabit
görüldü¤ünden
kapat›lmas›na...
Kriz, ABD hegemonyas› alt›nda ve onun yönetti¤i
uluslararas› kurumlar arac›l›¤›yla yay›ld›. Krizin
ABD merkezli olmas›, dolar hegemonyas›n›n
sorgulanmas›n› beraberinde getirdi. Dolara
ba¤l› “sabit kur” rejiminin ABD bütçe aç›klar›n›n karfl›lanmas›n› içeren özelli¤i art›k katlan›lamaz durumda. Bu rejime geçildi¤inde ABD
ekonomisinin devasa gücü ve dinamik yap›s›
gere¤i sorun olmayaca¤› varsay›l›yordu. Oysa
kapitalizmin “hayranl›k uyand›r›c›” ülkesi art›k
kaybetmekte. Bu ülkede geri kalm›fl/b›rakt›r›lm›fl ülkelerin hastal›klar› görülmeye baflland›.
‹flsizlik, yoksulluk, iflaslar, borç ödeyememe,
tüketimden k›sma, istikrars›zl›k, bafllayan ve artacak grevler. ❐Sayfa 8
‹flçi-Köylü Gazetesi çal›flanlar› olarak, gazetemiz okurlar›yla birlikte 1 ayl›k kapatma
karar›n› protesto etmek amac›yla bir bas›n
aç›klamas› gerçeklefltirdik. 8 Kas›m Cumartesi günü saat 12.00’de Kad›köy ‹skele
Meydan›’nda gerçeklefltirdi¤imiz eylemde
“Devrimci bas›n sansürle susturulamaz”
pankart› açarak, “Do¤ru yerdeyiz”, “‹flçiköylü senin sesin, sahip ç›k”, “Baflbu¤ buyurdu mahkemeler kapatt›” dövizleri
aç›ld›. ❐Sayfa 16
Özgür Gelecek’ten
Kitle faaliyeti ve kampanyam›z...
❐ Sayfa 2
Hemen hemen tüm ifl kollar›nda yaflanan ve de boyutu
giderek artan sald›r›lar, iflçilerin aylar süren, uzun soluklu
direniflleriyle geri püskürtülmeye çal›fl›lmaktad›r.
Son aylar›n en uzun soluklu direnifllerinden biri de
hiç flüphesiz Desa Deri iflçilerinin haks›z iflten ç›kar›lmalara karfl›, aylar öncesinde bafllatt›klar› direnifltir. ❐Sayfa 4
15 Ekim Dünya G›da Günü ile yeniden gündeme gelen gelir da¤›l›m›ndaki adaletsizlik ve yoksulluk tart›flmalar› krizin etkilerini giderek daha fazla hissetti¤imiz flu günlerde yeniden k›z›flacak gibi
görünüyor.
Ziraat Mühendisleri Odas›’n›n araflt›rmalar›na göre ülkemizde 20 milyon insan
mutlak yoksulluk s›n›r›nda
yaflam mücadelesi veriyor.
❐Sayfa 5
Ya Engin
hayatta
olsayd›!
Ülkemizin duyarl› insanlar›n›n birço¤u art›k onun ad›n›
biliyor. Hatta flöyle bir haber
bültenlerini ya da gazeteleri
kar›flt›ranlar bile biliyorlar
ad›n›; Engin Çeber…
Onu öldürdüler ve sonra
özür dilediler. Daha sonra?
Daha sonras› muhtemelen biraz “delil yetersizli¤i”, biraz zaman afl›m›, olmad› “afl›r› güç kullanma”, en iyi tahminle birkaç günah keçisi…
Bekleyip de¤il, elbette
beklemeyip yine de görece¤iz, göreceksiniz! ❐Sayfa 7
Proleter Bak›fl
Emekçinin Kalemi
Kolektif
Evrensel Yaklafl›m
ABD emperyalizminin “deri
de¤ifltirme” operasyonu
Süreç ve görevlerimiz
De¤iflime aç›k olmal›y›z!
Devrim dipten
ancak sesli gelecek
❐ Sayfa 3
❐ Sayfa 4
❐ Sayfa 11
❐ Sayfa 13
Özgür Gelecek 2
Yaflamdan notlar
Evlerinde kilometrelerce uzakta, baflka memleketlerde, akrabalar›ndan
uzak ve zor flartlarda, da¤ bafllar›nda yaflam mücadelesi için kazma sallayan orman iflçileri… Sa¤l›ks›z koflullarda, düflük ücretle, geçinmek zorunda olan orman iflçileri... Kimi Diyarbak›r’dan ç›km›fl yola, kimi Mardin’den
kimi Urfa’dan gelmifl Afyon’a, çorak da¤lara umutlar›n› ekmeye… Sabah›n
5’inde bafllayan akflam›n 8’ine kadar devam eden çal›flma maratonu içinde çocuklar›n› unutan, yaflamay› unutan, hatta kendilerini bile unutan orman iflçileri...
Özgür Gelecek’ten
Kitle faaliyeti
ve kampanyam›z...
k!
o
y
e
l
i
b
z
›
m
›
¤
›
fl
a
k
l
a
t
Ça
Orman iflçilerinin dram›
sabah›n 5’inde bafll›yor
Evlerinden kilometrelerce uzakta,
baflka memleketlerde, akrabalar›ndan
uzak ve zor flartlarda, da¤ bafllar›nda
yaflam mücadelesi için kazma sallayan
orman iflçileri… Sa¤l›ks›z koflullarda,
düflük ücretle, geçinmek zorunda olan
orman iflçileri... Kimi Diyarbak›r’dan
ç›km›fl yola, kimi Mardin’den, kimi Urfa’dan gelmifl Afyon’a, çorak da¤lara
umutlar›n› ekmeye… Sabah›n 5’inde
bafllayan akflam›n 8’ine kadar devam
eden çal›flma maratonu içinde çocuklar›n› unutan, yaflamay› unutan, hatta
kendilerini bile unutan orman iflçileri...
Onlar›n yolculuk serüveni de mevsimlik tar›m iflçileri gibi bahar aylar›nda
bafllar ve k›fl aylar›na kadar devam
eder. Evlerinden ç›karak Güney’den
bafllay›p, s›rayla gezerek Bat›’da bitirirler ifllerini. Ama çok zaman geçmifltir
evlerinden ayr›lal›! Çal›flanlar›n ço¤u
kad›n ve çocuk, anne ve babalar›n› b›rakm›fllar geride, sevdiklerini, çocuklar›n›. Özlemifller onlar›, ama yapacak
bir fley yok, çal›flmak zorundalar.
Ço¤u hiç Türkçe bilmiyor ve hiç
okula gitmemifl. Derme çatma çad›rlarda veriyorlar yaflam mücadelesini,
tuvaletleri yok, banyolar›n› da çad›rlar›nda yapmak zorundalar, elektrik ve
sobadan bahsetmiyoruz bile. Suyu ise çad›rlar›ndan çok uzakta
küçük bir çeflmeden sa¤l›yorlar.
Yol paralar›n› ve yemeklerini kendileri karfl›lamak zorundalar. Bu
yüzden gelirken yanlar›nda getirmifller erzaklar›n›. Günlükleri 20
YTL’ye geliyor, ama arac›lar ve çavufllar onlardan fazla al›yor. Çavufllarla akraba olduklar› için seslerini
de ç›karam›yorlar. Sadece gelifl-gidifl yol paras›n› karfl›lamak için 8
gün kazma sallamak zorundalar.
çok güzel, orada bize çok kötü
davran›yorlard›” diye de ekliyor.
Çok sessiz, ama sessizli¤i bile çok fley
anlat›yor fierife’nin. Kolunda k›r›k ve
ç›k›klar oluflmufl çal›flmaktan, t›pk› arkadafl› Rojda gibi... (Rojda 20 yafl›nda,
hiç okula gitmemifl, Türkçe bilmiyor,
bu yüzden hiç konuflam›yoruz onunla.
O da ifle gitmemifl, kolunu yazma ile
sarm›fl, can›n›n çok yand›¤› belli ama o
hala çad›rda ifl yapmaya devam ediyor.)
“Bunlar çok s›k yaflanan olaylar, çavufla söyledik ama hastaneye götürmek yerine k›r›k-ç›k›kç›ya götürdü” diyor. Kollar› fliflmifl fierife’nin bu yüzden ifle gitmemifl çad›rda
kalm›fl. “Çavufllar size nas›l davran›yor?” diye sordu¤umuzda; “Ben
ne diyeyim, halam›n o¤lu çavufl”
cevab›n› veriyor. “Olsun sen anlat”
diye ›srar ediyoruz; “Baz› fleyleri
söyleyemem” diyor ve konuflmak istemiyor, biz de daha fazla ›srar edemiyoruz. “Bir abim var flu hayatta,
onu çok seviyorum, o da uzakta”
diyor. Anlatacak çok fleyi var fierife’nin
ama anlatmaya gücü yok. Hayata karfl›
tek güçlü duruflu; “Beni zorla evlendiremez-
Bizimki de hayat m›?
Orman iflçisi olmak zor diyor
fierife ve anlatmaya bafll›yor! 22
yafl›nda fierife, Mardinli ve hiç okula
gitmemifl. “Neden okula gitmedin?” diyoruz. “Nas›l okuyam ki”
diyor? “Bir mezrada yafl›yoruz,
nereden bulay›m okulu da gideyim?” ve yaflad›¤›m›z co¤rafyan›n bir
gerçe¤ini vurguluyor çok ac› sözlerle.
Biraz morali bozuk, babas› uzakta, hastaym›fl, ameliyat olacakm›fl, akl› onda.
Türkçe biliyor, erkek kardeflleriyle burada çal›fl›yor ve uzun zamand›r ailesini
görmüyor. Soruyoruz; “hayat memlekette nas›l geçiyordu?” diye.
“Nas›l geçsin, ayn›... Ev iflleri,
odun kesmek, hayvanlara bakmak, tezek toplamak” diyor. “Bizimki de hayat m›” diye ekliyor biraz k›rg›n, biraz öfkeli bir sesle! “Köyde k›zlar okutuluyor mu?” diyoruz?
“Erkek çocuklar arabayla baflka
köye gidiyor, okula giden k›z bir
ya da iki tane” diyor. “Zaten k›zlar
15–16 yafl›na gelince evlendiriyorlar” diyor fierife! Ama o, okuma yazma ö¤renmifl kendi çabalar›yla, “buldu¤um gazete parçalar›ndan,
dergilerden, kitaplardan bakarak
okumay› ö¤rendim” diyor. “Kitap
okumak ister misin?” diyoruz “isterim, hem de çok” diyor. Biz de
ona bir dahaki geldi¤imizde kitap getirme sözü veriyoruz.
Bundan önce f›nd›k toplamaya gitmifl fierife, “size orada nas›l davran›yorlard›?” diye sordu¤umuzda;
“Buras› gibi de¤il” diyor. “Buras›
ler, tan›mad›¤›m, bilmedi¤im biriyle evlenmem” deyifli.
Kad›n olmak zor...
Kad›n olmak zor... Evde, iflte, sokakta, tarlada, çad›rda hiç fark etmez
nerde oldu¤u. Kaderiymifl gibi yaflar bütün zorluklar›, hele bir de
Kürt kad›n›ysan, dilini konuflam›yorsan hayat daha da zordur. Çad›rda kalan ve çad›r›n temizlik ve yemek iflleriyle ilgilenen Adül’le konufluyoruz, bizi çok s›cak karfl›l›yor Adül,
yak›ndan ilgileniyor, ilk kez gitmemize
ra¤men sanki çok uzun zamand›r tan›fl›yormufluz gibi yak›nl›k gösteriyor.
Adül 6 y›ll›k evli, 5 yafl›nda bir o¤lu
var, ad› Mahmut. Adül de çad›rda kal›yor, çünkü 4 ayl›k hamile. Çad›rda iflçiler için yemek yap›yor, çad›rlar› topluyor. “Hangisi daha zor?” diyoruz. “Çad›rda kalmak m›? Ormanda çal›flmak m›?” “Ne fark eder, ikisi de
zor” diyor. “Çad›rlarda elektrik
yok, soba yok, sabah çok erken
kalk›l›yor, hava çok so¤uk oluyor,
geceleri de so¤uk, ama yapacak
bir fley yok” diye de ekliyor.
Burada bir ayl›k daha ifllerinin oldu¤unu, sonra Marafl’a gideceklerini söylüyor. Sohbet ederken bir yandan da
bize yemek haz›rl›yor, “yard›m edelim” diyoruz, kabul etmiyor yard›m
teklifimizi. Ellerinde ne varsa haz›rlad›lar, ama bir yandan da “elimizde temiz bir fley yok, çatal kafl›¤›m›z
14-27 Kas›m 2008
da yok yan›m›zda” diyerek çekincelerini dile getiriyorlar yoksulluklar›ndan utanarak…
Güzel bir sohbet eflli¤inde yeme¤imizi yiyoruz, tekrar görüflme dile¤iyle
oradan ayr›l›rken onlar çoktan çad›rdaki ifllerine dalm›fllard› bile.
Çocuk iflçiler
kazma sall›yor
Arazide dolaflmaya ve iflçileri ziyarete gidiyoruz, arazi çok dik ve tafll›k.
T›rmanmak biraz zor oluyor ama var›yoruz yanlar›na. Evlerinden kilometrelerce uzakta bir da¤›n yamac›nda kazma sallayan genç kad›n iflçilerle konuflmak istiyoruz, ama olmuyor, çünkü içlerinde Türkçe bilen yok. Bu yüzden
anlaflmakta zorlan›yoruz. Ama “konuflmaya anlatmaya ne gerek var
ki?” diyoruz, zaten her fley ortada. Erkeklerin bile yapmakta zorland›¤› ifli
çocuk yafltaki kad›nlar›n yapmas›, okul
s›ras›nda olmas› gerekirken da¤ yamaçlar›nda olmalar› çok fleyi anlat›yor zaten. Biraz daha yukar›lara ç›k›yoruz,
burada konuflacak birini buluyoruz, ad›
Fatofl. Fatofl daha 15 yafl›nda, Diyarbak›rl›, 1 ayd›r burada,
o da hiç okula gitmemifl. “Okumak istiyor musun?” diyoruz. “Yok”, diyor
utanarak! Konuflurken çekiniyor, yanaklar› k›zar›yor, bir
yandan konufluyor,
bir yandan da ifline
devam ediyor. Kazmay› her vurdu¤unda asl›nda
içindeki öfkeyi
vuruyor!
Burada yaklafl›k
80 iflçi çal›fl›yor, ço¤u kad›n, bu yüzden genelde kad›nlarla konuflabildik.
Erkekler bizimle konuflmaya pek yanaflmad›lar, zaten birçok yerde hiç erkek
iflçi yoktu. Oradan da tekrar görüflmek
dile¤iyle ayr›l›yoruz ve köye do¤ru yol
al›yoruz.
‹simleri de¤iflse de
yaflamlar› hep ayn›...
Hava kararmaya bafllad›¤›nda köye
var›yoruz, köyün içinden geçerken bir
hal› atölyesi oldu¤unu ö¤reniyoruz ve
u¤ray›p bir merhaba demek istiyoruz. Evden bozma bir atölye, köyün
kad›nlar›, genç k›zlar› orada hal› dokuyor ve evin geçimine katk›da bulunuyorlar. Küçük ama çok s›cak bir atölye, içerden sesler geliyor, merak ediyoruz ve bir an önce içeri girmek istiyoruz. Kap›y› çal›p içeri girdi¤imizde
bizi çok s›cak karfl›l›yorlar, zaten köye
geldi¤imizi ö¤renmifller. Hemen yanlar›nda yer aç›yorlar, bizimle sohbete
bafll›yorlar, bizden önce onlar bizi soru
ya¤muruna tutuyor. Sohbetimiz ilerledikçe kendileri de anlatmaya
bafll›yor; Ayfle, Özlem, Fadime… ‹simleri de¤iflse de yaflamlar› hep ayn›, zaman-mekân fark etse de yaflad›klar›
hiç de¤iflmiyor. Kad›n her
yerde kad›n… Atölyede
15 kifli 9 saat çal›fl›yor, hal›ya göre 5 ile 8 YTL aras› ücret al›yorlar, üstelik sigorta
da yok. Ama yapacak bir fley
de yok, çal›flmak zorundalar.
K›zlar›n ço¤u daha 18’inde ya niflanl›lar
ya da evli! Ço¤u ilkokula bile gitmemifl,
ortaokula giden say›s› ise çok az “erkek çocuklar okutuluyor” diyor
Ayfle ve okumak istedi¤inden ama art›k çok geç oldu¤undan bahsediyor bize. Ayfle de 18’inde ve niflanl›, t›pk› Fadime gibi. K›zlar›n hepsi okumak istiyor, yan› bafllar›nda hal› dokuyan annelerine duyurmaya çal›fl›yorlar seslerini,
anneleri oradan cevap veriyor; “Yapacak bir fleyimiz yok, hem maddi durum hem de köyde okul yok,
kasabaya göndermek olmaz” diyor. Köyde okul yok, tafl›mal› e¤itimden ise erkekler yararlan›yor, sadece
iki k›z var liseye gidebilen.
‹lmek ilmek iflliyorlar hal›ya umutlar›n›n hayallerini… Ama yüzleri hep gülüyor bazen umutsuzlu¤a kap›lsalar da.
Bize de hal› dokumay› ö¤retiyorlar,
her ne kadar onlar kadar h›zl› olmasa
da hal› dokumay› ö¤reniyoruz. Art›k
sohbetimize hal› dokuyarak devam ediyoruz, sohbet o kadar güzel ilerliyor ki
bu sohbete akflam evde devam etme
teklifinde bulunuyorlar, tereddütsüz
kabul ediyoruz ve herkes akflam bir
evde buluflmak üzere atölyeden ayr›l›yor. Akflam yeme¤inden sonra köyün
bütün genç k›zlar› geliyor kald›¤›m›z
eve.
Köylüler çok yoksul evler hep derme-çatma, çok fazla eflyalar› da yok,
ama gönülleri çok zengin. Akflam konuflmalar›m›z daha verimli geçiyor
okumaktan bahsediyoruz. “Böyle
gelmifl böyle gitmek zorunda de¤il, bu durum kaderiniz de¤il,
okuyabilirsiniz hala böyle bir flans›n›z var” diyoruz. “Nas›l?” diyor
Fadime “ben niflanl›y›m, seneye
evlenece¤im, nas›l okuyay›m?” Biz
de “d›flar›dan lise okuyabilece¤ini” söylüyoruz, kendi güçlerinin fark›na varmalar›n›, bu k›s›r döngü içinde
kalman›n kader olmad›¤›n›, asl›nda her
zaman okuyabileceklerini söylüyoruz.
Okuman›n sadece okula gitmek olmad›¤›n›, kitap, gazete, dergi de okuyabileceklerini, kendilerini bununla da gelifltirebileceklerini söylüyoruz.
Durmadan soru soruyorlar, merak
ettikleri ne varsa, d›flar›dan nas›l okul
bitirilir, ne tür kitaplar okuyal›m gibi.
Bizden kitap istiyorlar, bir dahaki gidiflimizde elimizden geldi¤ince getirece¤imizi söylüyoruz. Hatta baz›lar› evde
bulunan baz› kitaplar› bize gösterip
“hangisini okuyal›m?” diye soruyorlar. Sohbetimiz gecenin geç saatlerine kadar devam ederken genç kad›nlar›n anneleri de sohbetimize kat›l›yor,
sabah ifle gitmek için erken kalkmak
zorunda olan k›zlar, evden ayr›l›rken
“bu gece hepimiz yataklar›m›zda
konufltuklar›m›z› düflünece¤iz,
kafam›z çok kar›flt›” diyorlar. Tekrar görüflmek üzere vedalafl›rken her
birinin gözlerinde umut ›fl›¤› parl›yordu.
(Ankara)
“Daha nitelikli bir kitle faaliyeti için daha nitelikli
bir yay›n” fliar› ile bafllatt›¤›m›z ve gazetemizin son
iki say›s›nda da sayfalar›m›zda yer verdi¤imiz kampanyam›z okur toplant›lar›, yayg›n gazete da¤›t›mlar›, sesli
ajitasyon ve propaganda, bildiri da¤›t›mlar› ve sokak
eylemleri ile devam ediyor. Bu eylem ve etkinlikler,
elbette ki yürütece¤imiz verimli ve nitelikli tart›flmalarla birlikte çeflitlenecek; bu tart›flma ve pratikleri
gazetemize aktard›¤›m›z oranda gazetemiz bölgeler,
semtler, alanlar aras›nda deneyim aktar›m›n› sa¤lama
flans›n› yakalayacakt›r. Unutmamal›y›z ki, tart›flt›¤›m›z
her konu, kat›ld›¤›m›z her eylem ve etkinlik, tan›k oldu¤umuz her geliflme, att›¤›m›z her pratik ad›m gazetemiz için bir haber niteli¤indedir. Bu anlamda kampanyam›z bafllad›¤› süreçten itibaren yaflanan olumlu
örnekler bizim için oldukça ö¤retici ve önemlidir. Örne¤in bu say›m›zda çeflitli bölgelerdeki okurlar›m›zdan
gelen mektuplar, yaz›lar ve yorumlar sayfalar›m›z elverdi¤i ölçüde bulunmaktad›r. Bu geliflmenin gazetemizdeki yans›mas›n›n olumlulu¤u tüm okurlar›m›z taraf›ndan görülebilecek boyuttad›r.
Kolektif bir örgütleme arac› olan gazetemizin daha kolektif bir flekilde ç›kart›lmas› da kampanyam›z›n önemli
amaçlar›ndan biridir. Bu noktada att›¤›m›z ad›mlar›n
alt›n› çizerken, bu olumlulu¤u daha da büyütme ve süreklilefltirme görevi ile karfl› karfl›ya oldu¤umuzu
unutmamal›y›z. Yapt›klar›m›z›n olumlu ad›mlar oldu¤unu bilerek ama ayn› zamanda bununla yetinmeyerek, daha iyisini yapabilece¤imizin bilinciyle hareket
etmemiz gerekmektedir.
Gazetemizi daha genifl kitlelere tan›tma, okur say›s›n› art›rma, niteli¤ini yükseltme vb. amaçlar› tafl›yan kampanyam›z› yürütürken daha önce de belirtti¤imiz gibi
bölgelerin özgünlükleri, yerellerin gündemleri ve
kampanyam›z›n pratiklerini bu gündemlerle birlikte
ele almak önemlidir. fiuras› aç›k ki, ülkenin ve kitlelerin genel gündemlerinden kopuk ele al›nan bir çal›flman›n baflar›l› olma flans› yoktur. Bizim gündemlerimizin bir yerde kitlelerin gündemlerinin baflka bir yerde
durdu¤u bir çal›flma arzu edilen ve örgütlenmeye hizmet eden bir çal›flma de¤ildir/olamaz. Gazete da¤›t›mlar›n› ele al›rken, öncesinden gazetemizi okuyarak halka tafl›yaca¤›m›z, onlar› ayd›nlataca¤›m›z konular› kendi içimizde tart›flabiliriz. Bu say›m›zda öne ç›kan hangi
konular var ve bu konulara bizim yaklafl›m›m›z nedir?
Örne¤in bu say›m›zda Kürt co¤rafyas›nda yaflanan geliflmeler ve ekonomik kriz gazetemizde öne ç›kan konulard›r. Bu noktalarda yaflanan geliflmeleri takip ederek, gitti¤imiz kitlelere düflüncelerimizi aktarmal›y›z.
Yine sürece dahil olma ve müdahale etme konusu da
kampanyam›zla birlikte yap›lmal›d›r. Unutmayal›m, gazetemizin kampanyas› sadece da¤›t›m a¤›n›n geliflmesinden ibaret de¤ildir/olamaz. Örgütlenme faaliyetimize hizmet etmedi¤i sürece kampanya sonunda geçmifle dönük olumlu bir pratik dökümü yapabiliriz ancak
gelece¤e dair kal›c› bir fley bulamay›z. Kampanyam›za
yo¤unlafl›rken yaflam›n yan›m›zdan ak›p gitmesine izin
vermeyelim.
Örne¤in bugün dünyada yaflanan krizin etkileri gün geçtikçe geniflleyip yay›l›rken, egemen s›n›flar›n sözcüleri
hala “bu kriz bizi fazla etkilemez”, “te¤et geçer” yalanlar›n› söylemeye devam ediyorlar. Yolsuzluk, yoksulluk tart›flmalar› toplumun tüm gündemini
meflgul ederken, egemenler hala “ekonomik büyümeden” söz edebiliyorlar. Asl›nda onlar “ekonomi
büyüyor” dedikçe, emekçilerin sofralar›ndaki lokmalar›n nas›l küçüldü¤ünü hepimiz yaflayarak görüyoruz.
Gerçekleri görme bak›m›ndan bu iyi bir durumdur.
Ama bu tek bafl›na bir anlam ifade etmez. Önemli
olan bu gerçekler ›fl›¤›nda harekete geçebilmek ve harekete geçirebilmektir. Bunun için de
b›kmadan usanmadan gerçekleri kitlelere tafl›ma çabas› gerekir. Çünkü gerçekler kitlelere tafl›nmad›¤› müddetçe egemenlerin çok yönlü ve kapsaml› sald›r›lar›
emekçilerde bilinç bulan›kl›¤› yarat›r ve bu bulan›k
tablo içinde egemenler gerçek yüzlerini perdelemeyi
en az›ndan bir süre daha baflar›rlar. Zaten gerçekleri
gizlemek, y›¤›nlar›n dikkatini suni gündemlere yöneltmek egemen s›n›flar›n en baflar›l›(!) oldu¤u alanlardan
biridir.
Bu anlamda bir yandan sistemi ve politikalar›n› teflhir
ederken bir yandan da devrimin propagandas›n› yapmak için en kitlesel örgütlenme arac›m›z olan
yay›nlar›m›z› daha aktif kullanmak çal›flmalar›m›zdaki
verimi kuflkusuz art›racakt›r.
Özgür gelecek 3
14-27 Kas›m 2008
Politikan›n sesi
Tayyip direnifl duvar›na çarpt›
Amed, Dersim, Van ve Hakkari’de Kürt halk›, Tayyip Erdo¤an’›
anlayaca¤› dilden karfl›lad›. Zulüm
sözcüsü, yine direnifl duvar›na çarpt›. Egemen s›n›f sözcülerinin geziyle
planlamaya çal›flt›klar›, yerel seçim
öncesinde yürütülen askeri operasyonlara paralel olarak siyasal ve psikolojik sald›r›lara h›z kazand›rmakt›.
Di¤er bir ifadeyle; “Askerler iflini
yap›yordu”, “siyasilerin de yapmas› gerekirdi”. Tabii ki siyasilerin
görevi her zaman oldu¤u gibi “kardefllik”, “demokrasi”, “kalk›nma” yalanlar›yla Kürt halk›n› uyutmaya çal›flmakt›. Oysa kendilerini
kand›rmaya, uyutmaya devam ediyorlar.
Amed ve Dersim’de oldu¤u gibi,
Van ve özellikle Yüksekova’da, Hakkari’de sokaklarda kurulan barikatlar,
kapanan kepenkler Tayyip ve efendilerinin moralini bozdu. Di¤er bir an-
Emekçiler zam ya¤murlar› alt›nda inim inim inlerken,
AKP cephesindeki yolsuzluk
haberleri her gün gazete
sayfalar›n› iflgal etmeye devam ediyor. Elbette ki, yolsuzluk sadece AKP ile s›n›rl›
de¤ildir. Ama hükümet olman›n yaratt›¤› avantajlardan
dolay› h›rs›zl›ktaki en büyük
pay AKP camias›na düflmektedir.
lat›mla; direnifl zulüm sözcülerinin sinirlerini gerdi. Rol yapmalar›n› önleyerek, gerçek kimliklerini ve niyetlerini a盤a ç›kard›. Yani, R. T. Erdo¤an’›n “biz tek millet dedik, tek
bayrak dedik, tek devlet dedik.
Buna kim karfl› ç›kabilir? Buna
karfl› ç›kan›n bu ülkede yeri yok.
Buyursun istedi¤i yere gitsin” itiraf›n› sa¤layan, direniflin kendisidir.
Direnifl, egemen s›n›flar›n sald›rgan,
tehditkar, flantajc› vb. tüm karfl›-devrimci zihniyetini birer birer a盤a ç›kar›yor. “Yarat›lan›, yaratandan
ötürü seven”, “‹slam kardeflli¤ine” inand›¤›n› her f›rsatta dile getiren Tayyip’in ›rkç›-floven kimli¤i de
son geziyle daha iyi a盤a ç›kt›.
Bu ›rkç›-floven kimli¤in beslendi¤i
yer Kemalizm’dir. Türk flovenizminin k›flk›rt›lmas›, Kürt ulusu ve di¤er az›nl›k milliyetlere ulusal bask›n›n uygulanmas›, zorla Türklefltirme
siyaseti Kemalistlerin siyasetidir. Ve
sorun ezilen ulus ve az›nl›k milliyetler sorunu olunca, ‹slamc›s› da, Kemalisti de, liberali de ›rkç›l›k ve flovenizmde yar›fl halindedirler.
“DTP’lileri öldürün” diyen
zihniyetle, “buyursun istedi¤i yere gitsin” zihniyeti aras›nda hiçbir
fark yoktur. Yani söylemek istenen
“ya sev ya terk et”, “ya benim
gibi düflüneceksin ya da hiç düflünmeyeceksin”dir. Söz konusu
zat dememifl miydi; “Düflünmezseniz Kürt sorunu olmaz” diye.
fiimdi Kürt halk›n›; düflünmemeye,
›rkç›l›¤a ve flovenizme teslim olmaya
zorluyorlar. Ortaya sunduklar› baz›
ekonomik k›r›nt›lar ve bofl vaatlerle
direnifl ateflini söndürmeye çal›fl›yorlar. Ama tüm bu çabalar›n bofluna oldu¤u bir kez daha görüldü.
Ulusal demokratik talepleri
gözard› eden her yaklafl›m
karfl›l›ks›z kalmaya mahkumdur. Operasyonlar için asfaltlanan yollar, yap›lan havaalanlar›, birçok tarihi miras› sular
alt›nda b›rakan barajlar Kürt
Proleter Bak›fl
ABD EMPERYAL‹ZM‹N‹N “DER‹
DE⁄‹fiT‹RME” OPERASYONU
Fehmi Koru’nun AKP’liler için kulland›¤›, “Hükümete geldiklerinde Obama’yd›lar
sonra Bush gibi oldular.” (06.11.08) fleklindeki Tayyip’i çileden ç›karan sözleri, her
ne kadar meselenin özüne iliflkin yanl›fl
bir bak›fl aç›s›n› yans›t›yorsa da durum
tespiti aç›s›ndan do¤rular› ifade etmekteydi. “De¤iflim” slogan› ve partilerinin
ismindeki adaletten, dillerinden düflmeyen özgürlük ve di¤er bir dizi meseleye
iliflkin “çözüm” vaatlerinden geçilmiyor, “demokrasi” konusunda yanlar›na
yaklafl›lm›yordu…
Fehmi Koru vb. çanak yalay›c›lar›n bilinçli olarak çarp›tt›¤› husus; Obama ile
Bush’un özünde farks›z olduklar› gibi Türk
egemen s›n›flar› ad›na siyaset yapan aktörler aras›nda da nitelik bak›m›ndan fark bulunmad›¤›d›r. Nitekim “Obama” rolü oynamak TC tarihinde Tayyip’e mahsus bir
süreç olarak görülemez. Bu flekilde seçimleri kazanan, “çare”, “umut”, “gelecek”,
“de¤iflim” vb. sloganlarla hükümet olan nice
flahsiyetlerden söz etmek mümkündür.
Bunlar›n tamam›, flu veya bu süre sonunda
deyim yerindeyse “Bush” olmufllar ve yerlerini yeni Obama’lara b›rakm›fllard›r…
Bu durum do¤all›kla ülkemize mahsus
da de¤ildir. Son seçimde ABD’de görüldü¤ü üzere dünyan›n bir çok ülkesinde hakim
s›n›flar özellikle kritik evrelerde; belli politik
figürler, simge ve ak›mlar eliyle toplumsal
muhalefeti kontrol alt›na almak, yenilenmek ve sistemi revizyona tabi tutmak gibi
nedenlerle kötüye giden duruma müdahale etmek zorunda kal›rlar. Askeri darbenin
yap›lamad›¤› koflullarda ve büyük çapl› restorasyonun gerekti¤i hallerde genifl çapl›
kitlesel deste¤in sa¤lanabilmesi kolay de¤ildir.
Ne var ki söz konusu ülke ABD olun-
ca ve bu olay “siyah” bir kiflinin ilk kez baflkanl›k koltu¤una oturmas› gibi tarihi bir
ana da denk düflüyorsa, meselenin boyutlar› hayli farkl›lafl›yor demektir. Her ne kadar, “siyah” kart› daha önce Colin Powell’in 1989 genelkurmay baflkanl›¤› ve
2001 d›fliflleri bakanl›¤› ile kullan›lm›fl bunlar› Condoleezza Rice’›n d›fliflleri bakanl›¤›
izlemiflti. Ama “kutsal” mekana, Beyaz
Saray’a kurulmak hiç kuflkusuz farkl›yd›.
Emperyalist dünyan›n kumanda merkezindeki savafl ve petrol tekelleri için tek kutsal fley “sermaye”ydi elbette. Onun ç›karlar› gere¤i, Beyaz Saray’a bir siyah›n
oturmas› gerekmiflti, o da olacakt›…
Seçimleri kazanma, daha do¤ru bir ifadeyle nöbeti devralma meselesinde “Demokratlar” cephesinde, aday belirleme
yar›fl›yd› esas enteresan olan. Bir yanda “siyah” di¤er yanda “kad›n” kimli¤i yar›flt›
ve Obama’n›n bu süreçte daha etkili bir figür olaca¤›na karar verildi! Karfl›s›na
“Cumhuriyetçi”lerin aday› olarak ifli flansa b›rakmamak için “iyi” seçilmifl bir isim
ç›kacakt›: liderlik vas›flar›, birikim ve donan›m› yetersiz, yafll›, a¤›r kalp hastas›, Vietnam gazisi, Irak iflgalinin en az 10 y›l daha
sürmesinden yana McCain…
Emperyalist-kapitalist sistemin önderli¤ini üstlenen ABD’de 8 y›ll›k 2. Bush dönemi büyük bir fiyasko ve hüsranla kapanmaktad›r. Neo-con (yeni muhafazkarlar)
ad› verilen kli¤in, baflta Ortado¤u ve çevreleyen genifl bir co¤rafyada (Balkanlar, Kafkasya, Kuzey Afrika, Afganistan- Pakistan)
iflgaller eflli¤inde azg›n bir terör estirdi¤i,
bütün dünyada bask› ve sald›r›lar› yo¤unlaflt›rd›¤› bu süreç; milyonlarca kiflinin katledilmesi, insanl›¤›n tarifsiz ac›lar alt›nda iflkenceden geçirilmesi, yerinden yurdundan edilmesi, her türlü de¤erin yak›l›p, y›k›l›p, yok
ulusal sorununun reformist çözümü
için dahi ilaç olam›yor.
Tüm bu geliflmeler, egemen s›n›flar›n cephesinde bir yaklafl›m de¤iflikli¤ine yol açabilir mi? Buna evet
demek mümkün de¤ildir. Ç›kar›lan
savafl tezkereleri, süren operasyonlar ve tüm bu karfl› devrimci icraatlara iliflkin Genelkurmay Baflkan›’n›n
Bakanlar Kurulu’na sundu¤u brifing
ve bölgedeki uluslararas› geliflmeler
bize imha ve inkar siyasetindeki ›srar› gösteriyor.
Önümüzdeki yerel seçimlerden
dolay› kitleleri aldatmaya dönük belli
“yeni” söylemleri duyabiliriz. Ama
tüm bunlar›n bofl söylem olaca¤›
aç›kt›r. TC yasalar›na göre kurulan
legal bir partiyi PKK ile efllefltiren ve
ona karfl› baflbakan›, bakanlar›, ana
muhalefet parti sözcüleri, baro gibi
kurumlar›yla kin ve nefret kusan bir
anlay›fl, ezilen ulus ve emekçilerin
sorunlar›na karfl› duyarl› bir yaklafl›m
ortaya koyamaz. Linç giriflimlerinde
bulunan karfl›-devrimci sald›r›lar›
“hakl› tepkiler” olarak gösteren, ona
meflru bir zemin sunan bir zat›n baflbakan oldu¤u bir ülkede ›rkç› ve floven sald›r›lar durmaz. Çünkü, bu,
devlet politikas›d›r. Devlet varl›¤›n› bu karfl›-devrimci politikalar› icra etmekle sürdürüyor.
AKP’nin icraatlar› yaln›z ezilen
Kürt halk›na, devrimcilere dönük fliddeti içermekten ibaret de¤ildir. AKP,
zulümde oldu¤u gibi, zam ve yolsuzluklarda da hiçbir s›n›r tan›m›yor.
Daha düne kadar “ekonomik kriz
bizi ciddi etkilemez” diyen AKP
kurmaylar›, bugün bunu yap›lan anlaflmalara ve dünyada yaflanan ekonomik krize ba¤lamaya bafllad›lar.
Görünen o ki, yaflanan geliflmeler,
yalanc› sözcüleri gerçekleri itiraf etmeye zorlad›.
Peki gerçek olan nedir? Do¤algaza bir y›l içinde yüzde 80’lere varan
zamd›r. Elektri¤e yap›lan ve yap›lacak
olan seri zamlard›r. Türk paras›n›n
dolar karfl›s›nda yüzde 33’lere varan
de¤er yitimidir. Birçok temel g›da
maddesine bir y›l içinde neredeyse
yüzde yüzlere varan zamlard›r. Tüm
bunlar›n yan›s›ra, üretenlerin ücretlerindeki düflüklük, al›m gücünde yaflad›klar› s›k›nt›lara yeni s›k›nt›lar eklenerek devam etmektedir.
Yaflanan ekonomik krizin yarataca¤› tahribatlara bakt›¤›m›zda, önümüzdeki süreçte zam, zulüm, iflkence politikalar› daha bir h›z kazanacakt›r. AKP kurmaylar› öyle bir pervas›zlaflm›fllar ki; son yap›lan do¤algaz zamm›ndan sonra “bu fiyatlar›n Mart’ta yeniden düflece¤ini”
ilan ediyorlar. Yani, demek istiyorlar
ki; “Bu k›fl ya so¤uktan öleceksiniz ya da g›rtla¤›n›za kadar
borçlanacaks›n›z. Ama üzülmeyin havalar ›s›n›nca fiyatlar düflecek.”
Kitlelere seçeneksizli¤i seçenek
olarak sunanlar, haks›zl›klara, zulüm
politikalar›na karfl› ç›kanlar›, da¤›tt›klar› “yeflil kartlar›” iptal etmekle, kömür da¤›tmamakla tehdit eden faflist
güruhlar mutlaka ama mutlaka hak
ettikleri cezay› göreceklerdir. Kitleleri yoksunlu¤a-yoksullu¤a mahkum
ederek, bir torba kömür alamayacak
kadar sefil duruma düflürenler, halktan çald›klar›n›n cüzi bir miktar›n› yeniden halka karfl› bir silah olarak kullanmaktad›rlar. Bar›nma, ›s›nma ve
dahas› yaflam hakk› hiçe say›l›yor.
Emekçiler zam ya¤murlar› alt›nda
inim inim inlerken, AKP cephesindeki yolsuzluk haberleri her gün gazete sayfalar›n› iflgal etmeye devam
ediyor. Elbette ki, yolsuzluk sadece AKP ile s›n›rl› de¤ildir.
Ama hükümet olman›n yaratt›¤›
avantajlardan dolay› h›rs›zl›ktaki en
büyük pay AKP camias›na düflmektedir. Ahlaks›zl›k, h›rs›zl›k, devlet terörü bir yar›fl halinde sürüyor. Ve
bu durum toplumdaki kirlenmeye
de h›z kazand›rmaktad›r. Fuhufl, h›r-
edilmesi anlam›na geliyordu.
Guantanamo, Abu Garip, Bagram gibi hapishanelerde yaflanan ve yaflanmakta olanlar; uçaklarda, gemilerde ve daha saptanamayan bir çok yerde ve dünyan›n dört bir gizli köflesinde iflkence merkezleri kurulmas› bu dönemin resmidir.
Irak’taki tarihi eser ya¤mas›n›n “özgürlük
hakk›” diye savunulmas› bu sürecin felsefesine örnektir.
Bush ile birlikte start alan 11 Eylül dönemi, “küreselleflme” ismi verilen ili¤ine
kadar ya¤ma ve sa¤ma sürecinde vites yükseltme anlam›na geliyordu. Enerji bölgeleri
için gelifltirilen BOP’ni iflletmek, devasa
askeri kompleksten sonuna kadar yararlanmak için mevcut konjonktürün f›rsatlar›n› bir an önce de¤erlendirmenin merkezi politikas›yd›. Sistem ekonomik krizlerle
birlikte yol al›yor, emperyalistler s›n›f mücadelesinin yükselifline paralel devrim cephesine yönelmekle kalm›yor, kendi aralar›ndaki dalaflta sürekli olarak yeni hamleler
gelifltiriyordu.
‹mparatorluk tac› giydirilen, Afganistan
ve Irak’›n ard›ndan s›radaki ülkenin neresi
olaca¤›n› tart›flt›ran, en yak›n müttefiklerini
dahi bombalamakla tehdit edecek kadar
pervas›z bir sald›rganl›kla yüzy›llarca sürecek savafllara bafllad›¤›n› ilan eden ABD
emperyalizminin havas› çok erken söndü.
‹flgalleri batakl›¤a, yenilmezli¤i madaral›¤a,
muazzam savafl makinesi bilgisayar oyununa dönüfltü. Ezilen halk ve uluslar direniyor, en afla¤›l›k iflkence ve katliamlara ra¤men boyun e¤dirme hayalleri gerçeklefltirilemiyordu.
Yede¤indeki AB’li emperyalistlerin önderleri son NATO toplant›lar›ndaki tutumlar› ve nihayet ekonomik kriz sürecindeki elefltiri ve suçlamalar›nda görüldü¤ü
üzere, ABD ile mesafelerini giderek açmaya bafllad›lar. Rusya, en son Gürcistan/Osetya sorununda yafland›¤› gibi, kendini toparlanmada geldi¤i noktan›n hiç de
küçümsenmemesi gerekti¤ini, “so¤uk savafl”a at›fta bulunacak kadar ileri gitmekle
gösterdi. fiangay ‹flbirli¤i Örgütü, Hindistan
ve ‹ran’a uzanan bir konuma gelmekle,
“tek kutupluluk” tart›flmas›na temelli
olarak nokta koymufl oluyordu…
‹flte bu süreçte, kendi ak›l hocalar›n›n
da tam bir mutabakatla vurgulad›klar› üzere, ABD’nin dünya halklar› nezdindeki imaj› tarihinin en kötü seviyesine indi. Teflhir
olunmufllukta dip noktalara savrulan ABD
emperyalizmi bak›m›ndan ifller her aç›dan
kötü gidiyordu. Ülkedeki yoksul ve aç nüfus
oran› h›zla artm›fl, ekonomik parametrelerin tamam› büyük oranda bozulmufl, kitlelerin gerek iç gerekse de d›fl politikaya yönelik tepki ve muhalefeti giderek yo¤unlaflmaya bafllam›flt›. Konut kredileri alan›ndaki
sorunlar›n tetikledi¤i büyük finansal ve nihayet ekonomik krizin habercisi olmak üzere,
ABD ekonomisinde alarm zilleri çald›ran
bir dizi sorun 2000’li y›llar›n bafl›ndan itibaren geliflme gösteriyordu…
Obama, böyle bir dönemin sonunda,
bu kritik aflamada göreve getirildi. Böyle bir kimli¤e neden fliddetle ihtiyaç duyuldu¤u, ABD emperyalizminin her alanda,
her bak›mdan zor durumda oldu¤u gerçe¤iyle do¤rudan ilintiliydi. Bütün bunlar
karfl›s›nda, k›sa sürede, h›zl› ve etkili bir
müdahale ile süreç tersine çevrilmeliydi.
ABD’nin y›k›lan “de¤erleri” yeniden yerine konulmal›, imaj› tekrar düzeltilmeli,
sistem temel esprisine yeniden kavuflmal›yd›. Restorasyonun amac› buydu. Dünya
egemenli¤i için gelifltirilecek yeni politikalar, bütün bu imaj yenileme faaliyetini sürdürecek bir kimli¤i gerekli k›l›yordu. Bunun için, “bizden biri”, “içimizden biri” gibi görülen, daha önemlisi atalar› köle
olan, daha 30-40 y›l önce renkdafllar› bir
çok eyalette köpeklerle birlikte lokantalara giremeyen, ayr› otobüslere binmek zorunda olan biri iyi bir seçimdi.
“F›rsatlar”, “rüyalar” ülkesi Amerika’ya bir “zenci” baflkan olabiliyorsa, o
ABD’de eflitlik de vard› adalet de, özgürlük
de vard› demokrasi de, bizzat Obama’n›n
dedi¤i gibi onlar›n esas gücü silahlar›ndan
de¤il bu de¤erlerden geliyordu ve “umutlar›n›” yitirmemeleri gerekecekti. Hem siyah hareketin önderlerinden Martin Luther King “Bir rüyam var” dememifl miydi?
‹flte bu rüya gerçeklefliyordu. Nitekim bir
di¤er sembol isim Mandela da, “Dünyan›n
neresinde olursa olsun, hiç kimsenin dünyay›
de¤ifltirebilece¤ine inanmamas› için hiçbir se-
Zamlara,
yolsuzlu¤a devam!
s›zl›k, cinnet haberleri art›k bu ülkede s›radan haberler haline gelmifltir.
En kötü olan da, bu kabul edilemez
tablonun kabul görmesi veya genifl y›¤›nlar taraf›ndan izlenir hale
gelmesidir.
Bu böyle gitmez!
Evet, bu böyle gitmemelidir. Halk›m›z› yoksullu¤a mahkum edenler,
her f›rsatta “farkl›l›klar›m›z zenginli¤imizdir” deyip, ama farkl›l›klar dile getirildi¤inde devlet terörü
uygulamakta s›n›r tan›mayan, halk›n
iradesiyle seçilen Kürt vekilleri “malum partinin” vekilleri diyerek hedef
tahtas›na oturtan faflist güçlerin karfl›s›na dikilmekten baflka bir yol yoktur. Ya direnilecek, ya direnilecek.
Di¤er tüm seçenekler kölece
yaflama mahkum olmaktan
baflka bir anlam ifade etmiyor.
Konut sorununda yaflanan s›k›nt›lar, yüksek kiralar, do¤algaza,
elektri¤e, temel g›da maddelerine
yap›lan zamlar genifl emekçi y›¤›nlar›n bar›nma, ›s›nma ve sonuç itibariyle insanca yaflama hakk›n› ortada
kald›r›yor. Ve alt›n› çizdi¤imiz sorunlar, talepler genifl y›¤›nlar›n temel
sorunlar›d›r. Dolay›s›yla, bu sorunlar› daha çok gündemimize almak ve
bu eksende özgün somut politikalar
gelifltirmek, kampanyalar örgütlemek veya yürütülmekte olan kampanyalar› bu eksende ele almak, sorunlar› ile birlefltirmek, propaganda
ve teflhir faaliyetlerine h›z vermek
gerekir.
Ve tabii ki tüm bunlar› ezilenlere
karfl› yürütülen tüm sald›r›lar›n bir
parças› olarak ele almal›y›z. Çünkü;
bep kalmad›.” (05.11.08) diyordu. Bu maskeli baloya, Chavez’in kat›lmamas› olmazd›: “Amerikan halk›n› ve yeni seçilmifl baflkan›n› kutluyorum.” (05.11.08)
ABD’deki “deri de¤ifltirme” operasyonunun bütün dünyada “devrim” olmuflças›na flaflaal› biçimde lanse edilmesinin
temel nedenlerinden birisi de hiç kuflkusuz
yaflanmakta olan ekonomik krizdir. Merkez
üssü ABD’de bafllayan ve bütün dünyaya
yay›lan, bo¤ucu ve y›k›c› sonuçlar›n› aflama
aflama sindire sindire hissettiren kriz büyük
bir panik ve korku yaratmaktad›r. Obama
flahs›nda, istenen ve beklenen, çaresizce
umut edilen, bu krize yönelik müdahalelerdir. “Kurtar›c›/Mesih” rolü biçilmesi, sadece ABD’ye özgü bir durum de¤ildir.
Çok temel gerçekliklerden bahsetmenin, ABD gibi bir ülkede baflkanl›k seçiminin sistemle iliflkisi ve fonksiyonel etkileri
üzerinde daha fazla durman›n, bu ba¤lamda
de¤iflim ad›na ne gibi yeniliklerden söz
edilebilece¤ini tart›flman›n yarar› yoktur.
ABD emperyalizmine yön veren güç merkezlerinin önümüzdeki sürece iliflkin saptad›¤› politik, ekonomik ve askeri taktiklerin
uygulay›c›s› olarak Obama, yeni bir imajla
ifllevli k›l›nacak, kullan›m de¤erini yitirdi¤inde öncekiler gibi “eski” statüsüyle tarihteki yerini alacakt›r. Biraz dikkatli olanlar, “iyilik perisi”, “bar›fl mele¤i” olarak sunulmaya çal›fl›lan Obama’n›n seçim
konuflmalar› ve tart›flma toplant›lar›nda,
hiç de böyle bir portre çizme gayretinde
olmad›¤›n› gözlemlemifl olmal›d›r.
Irak yerine Afganistan’a yüklenmek
hatta Pakistan’a cephe açmaktan, genel
olarak asker say›s›n› art›rmak ve Ordu’yu
güçlendirmekten bahseden kendisidir. Kudüs’ü ‹srail’in “ebedi ve bölünmez”
baflkenti ilan eden Obama, Ortado¤u’nun
kilit sorununa nas›l bir yaklafl›m gösterdi¤ini de ispatlam›flt›r. Obama’n›n sistem/düzene iliflkin hiçbir temelli elefltirisi olmad›¤› kriz tart›flmalar›nda bir kez daha görülmüfl ve faturan›n halka ç›kar›lmamas› gerekti¤ine dair ciddi bir tavr› olmam›flt›r.
Obama vakas›, emperyalist-kapitalist
sistemin yaln›zca finansal-ekonomik kriz
içerisinde debelenmedi¤i daha önce de vurgulad›¤›m›z gibi, çok yönlü biçimde iflasa
emperyalizme ba¤›ml›, militarizmin
hizmetine sunulan bir ekonomi, yeni
yat›r›mlar› önler, iflsizli¤i tetikler,
yoksullu¤u körükler. Dolay›s›yla iflsizli¤e, yoksullu¤a karfl› mücadele
ayn› zamanda militarizme karfl› da
mücadeledir. Di¤er bir ifadeyle; haks›z savafla-militarizme karfl› mücadele ayn› zamanda iflsizli¤e ve yoksullu¤a karfl› mücadeleyi de içermek zorundad›r.
Sorunu bütün olarak ele almak,
bir yan›yla de¤il, bütün yönleriyle
de¤erlendirip ona göre hedeflerimizi
belirlemek en do¤ru yöntemdir. Bu
demektir ki, ezilen Kürt halk›n›n, di¤er az›nl›k milliyetlerin, iflçi s›n›f› ve
di¤er tüm emekçilerin karfl› karfl›ya
oldu¤u sorunlar› do¤ru tespit etmek
tek bafl›na yetmiyor. Daha da önemlisi, bu sorunlar aras›ndaki iliflkiyi ve
uygulay›c›lar›n ç›kar ortakl›¤›n› ortaya koyup, buna karfl› çeflitli milliyetlerden emekçilerin mücadele birli¤ini yaratmay› baflarmakt›r. Bu baflar›lmad›¤› müddetçe, mücadelenin zorlu¤u daha da artacakt›r.
Bugün aç›s›ndan bunun gereklili¤i
ve zorunlulu¤u daha da artm›fl durumdad›r. Artan ›rkç› sald›r›lar, inkarc› tutumlar her geçen gün emekçilerin birli¤ine darbe vurmaktad›r.
S›n›f bilinçli proletarya emekçilerin,
ezilenlerin birli¤ine hizmet etmeyen
her türlü pratik giriflimi yads›r. Ve
ezilenlerin birli¤i için egemen ulus
flovenizmine-›rkç›l›¤›na karfl› tereddütsüzce mücadele etmenin gereklili¤inin alt›n› çizer. Bu u¤urda at›lacak
her olumlu ad›m, her baflar› ezilenlerin kardeflli¤ine, mücadele ortakl›¤›na hizmet eder.
sürüklendi¤ine iyi bir örnek oluflturmaktad›r. “Her ülke Obamas›n› ar›yor” fleklinde dünya medyas›ndan akan haberler,
“deri de¤ifltirme” operasyonlar›n›n bütün gerici ve faflist rejimler için ortak ihtiyaç
haline geldi¤inin göstergesidir. Bask›, sömürü ve zulüm nedeniyle teflhir olunmuflluk
çeflitli k›l›klarla hüküm süren bütün burjuva
(ve burjuva-feodal) devletlerdeki hükümetleri “yeni yüzlerle” yola devam etmeye,
“de¤iflim” senaryolar› ile kitleleri aldatma
ve oyalamaya zorunlu k›lmaktad›r.
Ne var ki Obama gibi al›fl›lm›fl›n d›fl›nda sürülen kozlar gerçekten etkili ve büyük kozlard›r. Yaratt›¤› etkinin çap›ndan
da görülmektedir ki dünya ölçe¤inde ses
getirmifl, belli oranda yan›lsama yaratabilmifltir. Bu kozu oynamak zorunda kal›fllar›
bafll› bafl›na durumun kritikli¤ine dair yeterince fikir vermektedir. Emperyalistler
bu koz sayesinde elde edecekleri krediyi
en iyi flekilde de¤erlendirmek durumundad›r. Önümüzdeki süreç bu aç›dan son derece önemli geliflmelere gebedir. “Yumuflak güç” diye tan›mlanan politikalar arac›l›¤›yla stratejisini ifllerli k›lmaya çal›flacak
olan ABD, ezilen halk ve uluslara yönelik
yeni planlar›n› devreye sokarken di¤er emperyalistlere iflbirli¤ini öne ç›kartan denetimli ve kontrollü bir taktikle hareket edecek, dünya egemenli¤inde önderlik konumunu muhafaza etme gayretini sürdürecektir. BM ve NATO’nun güçlendirilmesine dair vurgular ile AB, Rusya, Çin ile iliflkiler konusunda ileri sürülen görüfller bu
yönde ipuçlar› sunmaktad›r.
Tarihin ak›fl› kaç›n›lmazd›r. ABD’nin
tazelenen makyaj› dökülmeye bafllarken,
Obama’n›n rengi beyazlaflacak ve rejim
yine tahkimat derdine düflecektir. Bu fasit daireyi sonsuz k›lma amac›na son vereceklerin Obama deneyinden ö¤renecekleri çok fley olmal›d›r. Sistemin krizler içerisinde ç›rp›nan egemen s›n›flar›na yüklenmek, bütün alanlara yaymak ve derinlefltirmek asli görevdir. Ülkemiz özgülünde,
devrim ve demokrasi güçlerince ortak biçimde dillendirilen, “krizin faturas›n›
ödememe, sorumlular›na ödetme”
fliar› da böyle bir tavr›n parças› olarak anlam kazanmaktad›r…
Özgür gelecek 4
‹flçi/köylü haber
14-27 Kas›m 2008
Desa patronunun gücü, direnifli sat›n
almaya yetmiyor
Ekonomik krizi bahane ederek
üretimi durduran patronlar, özellikle
de son süreçte, iflçilere zorunlu olarak ücretsiz izin kulland›rman›n yan›s›ra, kitlesel iflten ç›karmalara baflvurmaktalar. Patronlar›n her dönem gerçeklefltirdi¤i sald›r›lar›n bafl›nda ise,
örgütsüzlefltirme sald›r›lar› gelmektedir. Ancak, patronlar, iflçi ve emekçilere dönük tüm bu hak gasplar›n›n
karfl›l›¤›n› almakta gecikmemekteler.
Hemen hemen tüm ifl kollar›nda
yaflanan ve de boyutu giderek artan
bu sald›r›lar, iflçilerin aylar süren,
uzun soluklu direniflleriyle geri püskürtülmeye çal›fl›lmaktad›r.
Son aylar›n en uzun soluklu direnifllerinden biri de hiç flüphesiz Desa
Deri iflçilerinin haks›z iflten ç›kar›lmalara karfl›, aylar öncesinde bafllatt›klar› direnifltir.
Uluslararas› markalarla çal›flan,
yurt içinde ve yurt d›fl›nda çok say›da
sat›fl ma¤azas›n›n yan› s›ra, fabrikalar›
bulunan Desa Deri patronu, Düzce
ve Sefaköy’de bulunan fabrikalar›nda
çal›flan iflçileri, örgütlenme haklar›n›
kulland›klar› için yaklafl›k yedi ay önce iflten ç›kard›.
Ancak, anayasal haklar› olan sendikalaflma hakk›n›n ellerinden al›nmas›na göz yummamaya kararl› olan
Desa iflçileri, hiçbir y›lg›nl›¤a kap›lmadan, fabrika önündeki direnifllerini,
aylard›r ya¤mur-çamur demeden
sürdürmekteler.
Direniflleri süresince gerek patronun gerekse güvenlik güçlerinin
çok say›da sald›r›s›na, tacizine ve tehdidine maruz kalan Desa iflçileri, tüm
bu y›ld›rma çabalar›na karfl›n direnifllerinden ödün vermeme tavr›n› koruman›n yan› s›ra, direniflin kamuoyunda genifl yer bulmas› için de bir
dizi eylem gerçeklefltirmekteler.
Desa iflçilerine, direnifllerinde en
büyük destek ise, üyesi olduklar› Deri-‹fl Sendikas›’ndan gelmekte. ‹flçileri
yaln›z b›rakmayan ve de direniflin ba-
oldu¤u da vurgulanan aç›klamada “hem üretmeye hem de yönetmeye aday›z” denildi. S›k s›k
“‹flçilerin birli¤i sermayeyi yenecek”,
“Kurtulufl yok tek bafl›na, ya hep beraber ya hiçbirimiz”, “Patronlara de¤il iflçiye bütçe”
sloganlar› at›ld›.
Limter-‹fl
yöneticisinin
direnifli sürüyor
Aç›klamaya tersane iflçilerinin yan›s›ra, Dearsan
Tersanesi’nde çal›fl›rken
sendikal faaliyetleri nedeniyle iflten at›lan ve de 54
gündür direniflte olan Levent Akhan da kat›ld›. Akhan’›n direnifli devam ederken, Akhan’›n ifle iade için açt›¤› davan›n ilk duruflmas› da 4 Kas›m tarihinde gerçekleflti. Mahkeme heyeti duruflmay› 4 Aral›k tarihine ertelerken, Akhan duruflma sonras›nda bir aç›klama
yaparak, sendikal haklar›ndan vazgeçmeyece¤ini,
ifle geri dönmek istedi¤ini belirtti.
(Kartal)
Arkas Holding’e ba¤l› Marport Liman
‹flletmeleri’nde faaliyet yürüten ARSER Afi’de
çal›flan 450 iflçi geçti¤imiz aylarda Liman-‹fl Sendikas›’na üye olunca 50 iflçi, “ifl ahlak›na ve iyi niyet
kurallar›na ayk›r› davrand›klar›”
gerekçesiyle kap› önüne
konulmufltu.
16 Kas›m tarihinde 4
ayl›k direniflte olacak olan
iflçiler, ifle iade davalar›n›n
sonuçlanmas›n› bekliyorlar. Direnifllerindeki son
durumu almak üzere ifl yeri temsilcisi Ferhat
Terzi ile görüfltük. Terzi patronun 20 gün kadar
önce bir görüflme talebi oldu¤unu, iflçilere davadan feragat etme ça¤r›s›nda bulundu¤unu belirtiyor. “Davac› olan 160 kifliyiz flimdi. 216 kifli dava-
lar›ndan vazgeçtiler. Patron iflçilere bask› yapmay›
sürdürüyor. Sendika üyesi iflçileri daha a¤›r ifllerde çal›flt›r›yor ve di¤er iflçilerle üzerinde bask›
kurmaya çal›fl›yor” fleklinde anlat›yor süreci Terzi.
Terzi ayn› zamanda demokratik kitle örgütleri ve sendikalara
da sitemli olduklar›n› belirtiyor.
“‹flçilerin yan›nda olduklar›n› söyleyen dernek ve sendikalardan, yeterince destek göremedik, bunun için sitemliyiz. ‹flçilerin
yaln›z oldu¤unu gördük” fleklinde konuflarak yeterli deste¤i göremediklerini ifade ediyorlar. Buna karfl›l›k sendikalar›n da gerekli mücadeleyi
yürütmediklerini belirten Terzi, “sendikalar›nda
durumunu iyi görmüyoruz” diyor. (‹stanbul)
emisi
Arkas’›n g
acak!
r
u
t
o
a
y
a
r
ka
Emekçinin Kalemi
Süreç ve görevlerimiz
Yaflad›¤›m›z krizin etkileri kendisini göstermeye bafllad›. Bugüne kadar krize yönelik söylenenler daha
çok tespit boyutuyla kal›yordu. Oysa bugün krizin etkileri yap›lan zamlarla yaflam›m›z› etkilemeye bafllad›.
Yar›n milyonlarca iflçinin iflten ç›kart›laca¤›, küçük iflletmelerin kapanaca¤› bir sürecin yaflanmas› bugünden
öngörülebilir. Zaten yap›lan kimi
aç›klamalar da bu sürecin çok uzak
olmad›¤›n› göstermektedir.
Bu sonuçlar›n görülmesi önemlidir. “Görülen bu sonuçlara karfl› nas›l
bir tav›r al›nmal›d›r?” yönlü soru ve
yan›t› çok önemlidir. Yine krizin as›l
kayna¤›n›n ne oldu¤u ve iflçi ve emekçilerin egemenlerin faturay› ezilenlere
S›k s›k zab›ta sald›r›s›yla birlikte an›lan at›k
k⤛t iflçileri yeni bir sald›r›yla daha gündeme geldi. 5 Kas›m tarihinde Bat›kent semtinde k⤛t
toplarken Yenimahalle Belediyesi’ne ba¤l› 20 kiflilik zab›ta ekibi taraf›ndan sokak ortas›nda linç
edilircesine sald›r›ya u¤rayan
at›k k⤛t iflçisi Ali Tepedelen ald›¤› darp sonucu Numune Hastanesi’ne kald›r›ld›. Ali
Tepedelen’in durumunun ciddiyetini korudu¤u ö¤renildi.
Sald›r›yla ilgili bir aç›klamada
bulunan Yenimahalle Belediyesi
Temizlik ‹flleri Müdürü Hasan
Özdemir, Tepedelen’in yasal
olmayan ve cezas› bulunan bir
ifli yapt›¤›n› kendilerinin haz›rlad›klar› geri dönüflüm projesini bozdu¤u gerekçesiyle uyar›ld›¤›n›, ancak iflçinin karfl› koymas› üzerine bir “tats›zl›k” yafland›¤›n› söyledi.
At›k K⤛t ‹flçileri Derne¤i ise yapt›¤› yaz›l› bir aç›klamada Hasan Özdemir’i yalan söylemekle suçlad›. Gerçekte Yenimahalle Belediyesi’nin Geri Dönüflüm Projesi gibi bir fleyi olmad›-
ödetme yönlü giriflimlerine karfl› nas›l
bir tav›r gelifltirmesi gerekti¤i sorusu
önemli ve kritik bir yerde durmaktad›r. Egemen s›n›flar›n özellikle manipüle etmeye çal›flt›klar› da bu noktalard›r. ‹lk olarak yaflanan krizin bizi etkilemeyece¤ini müjdeleyen egemen
s›n›flar›n flimdilerde etekleri tutuflarak
bir tak›m önlemlerden söz etmeleri
de yayd›klar› pembe tablonun sahteli¤ini ortaya koymaktad›r.
Oysa tablo çok aç›kt›r. fiuras› bir
gerçek ki, son süreç flimdiye kadar
yaflad›¤›m›z sald›r›lardan daha kapsaml›lar›n› içermektedir/içerecektir.
Bu kapsaml› sald›r›lar›n karfl›s›ndaki
duruflta s›n›f›n örgütlerinin rolü oldukça önemlidir. Sistemin yaflad›¤›
krizlerde mücadeleyi yükseltecek, iflçi
ve emekçileri krizin faturas›n› reddetme yönünde örgütleyecek olan bu
kurumlard›r çünkü. Bu yap›lamad›¤›
oranda fatura iflçi ve emekçilere kesilecektir. E¤er zaman›nda müdahale
edilmezse zamlarla bafllayan süreç,
metal ifl kolunda oldu¤u gibi, dayatmalar, hak gasplar› ve iflten ç›karma
tehditleri ile devam edecektir. S›f›r
zam ve mevcut sosyal haklar›n azalt›lmas› ve düflürülmesi ard›ndan gelen
dayatmalar olacakt›r. Say›s› günbegün
artan iflsizler ordusunun elemanlar›na
yenileri eklenecektir.
Bu nedenle DDSB’liler olarak
sorumluluk ve görevlerimizin bilincinde olmal›y›z. Krizin faturas›n›n
flimdilik zamlarla emekçi halk›m›za
dayat›ld›¤›, metal sözleflmelerinde
oldu¤u gibi esnek çal›flma dahil birçok sald›r›n›n gündeme geldi¤i ve tabi ki genifl kesimlerin tepkilerinin
büyüdü¤ü bir dönemde bu bilinçte
olmak çok önemlidir.
Unilever iflçilerinin, sendikalaflma faaliyeti nedeniyle iflten at›lmalar› üzerine, 26 May›s’ta bafllatt›klar› direnifl sürüyor.
Direnifle iliflkin gazetemize bilgi
veren TÜMT‹S Genel Sekreteri
Y›lmaz Gürel, iflçilerin açt›¤› ifle
geri iade davas›n›n 19 Ekim’de yap›lan duruflmas›nda iflçilerin bir bölümünün ifle iadesine karar verilmesinin ard›ndan patronun temyize gitti¤ini söyledi ve davalar› sonuçlanmayan iflçilerin ifle iade davalar›n›n
¤› için bunun bozulmas›, engellenmesi gibi bir durumun da do¤all›¤›nda olamayaca¤›n› ifade eden
K⤛t ‹flçileri Derne¤i ayr›ca k⤛t toplaman›n ceza hükmünün, yasan›n hangi maddesinde bulundu¤unu Özdemir’e flöyle sordu; “Yapt›¤›m›z
toplama iflinin cezas›
varm›fl. Bu ceza Yenimahalle Cumhuriyeti
Anayasas›n›n hangi
maddesinde, belirtirseniz seviniriz. Türkiye Cumhuriyeti yasalar›nda biz böyle bir
cezaya rastlamad›k.”
Yine dernek üyeleri
arkadafllar›n›n (Ali
Tepedelen) bݍak ve
baltayla zab›ta ekiplerinin üzerine yürüdü¤ü iddias›n›n da yalan oldu¤unu söyleyerek, ortada ne
b›çak ne de balta bulundu¤unu belirttiler.
Yoksulluk, horlanm›fll›k
ve dayak…
Zab›ta sald›r›lar›yla gündeme gelen at›k k⤛t
iflçileri, ço¤unlukla iflsizli¤in yo¤un olarak yafland›¤› k›rsal bölgelerden göç ederek gelen, yaflam
standartlar› düflük insanlardan oluflmaktad›r.
Geldikleri semtlerde befl ya da daha fazla kifliyle “bekâr evi” denilen ço¤unlukla gecekondu,
çad›r veya baraka tipi sa¤l›ks›z yerlerde bar›nmaktad›rlar. Baflka hiçbir alanda istihdam edilmedikleri için bu ifli yapmak zorunda kald›klar›n› söyleyen k⤛t iflçileri bu ifli yapmaktan çekinmediklerini ancak güçlerine giden fleyin, insanlar
taraf›ndan horlanmak, hakarete u¤ramak ve zab›ta tehdidi ve de sald›r›s› oldu¤unu söylüyorlar.
Normal iflçi statüsüne kavuflmak isteyen k⤛t
iflçileri, kendilerine fabrikadaki bir iflçi gibi muamele edilmesi gerekti¤ini de belirtiyorlar.
(Ankara)
Yani iflçi ve emekçiler aç›s›ndan
sistemi teflhir etme konusunda oldukça avantajl› bir süreçteyiz. Yap›lmas› gereken bu süreçte iflçi ve
emekçilerin sald›r›lara karfl› müdahale edecek yerde durmalar› için onlar› örgütleyecek bir iradenin yarat›lmas›d›r. Böyle süreçler emekçiler
aç›s›ndan bilinçte bir s›çraman›n da
yap›ld›¤› zamanlard›r.
Di¤er yandan, krize karfl› s›n›f›n
örgütleri olan sendikalarda, mücadele yerine ihanetçi ve iflbirlikçilik noktas›ndakilerle s›n›f›n ç›karlar› do¤rultusunda hareket edenler aras›ndaki
çizginin netlefltirilmesi gerekmektedir. Çünkü ihtiyaç duyulan do¤ru önderlik meselesidir. Bunu yapanlarla
yapmayanlar aras›na mutlaka çizgi
konulmal›d›r.
Biz DDSB’li iflçiler olarak yaflanan
bu sürecin yans›yan sonuçlar›na karfl›
yap›lmas› gerekenleri s›ralarsak;
- ‹flten ç›karmalara karfl› ifl yeri iflgalleri ve direnifllerin yap›lmas›
yüzünden pek çok bask›ya maruz kalm›fllad›r” denildi.
Aç›klamada, patronun tüm bu sald›r›lar›n› geri püskürtmek için her
türlü giriflimde bulunulaca¤› vurgulanarak, Prada, Mulbery, El Cortes ‹ngles, Louis Vitton, Mark& Pencer, Luella, Samsonite, Aspinal Of London
gibi, Desa ile ortak ifl yapan markalara seslenilerek, iflçilerin ayn› zamanda
onlar›n iflçileri oldu¤u belirtildi ve iflçileri, duyarl› kamuoyunun yan› s›ra,
bu flirketlerin de sahiplenmesi gerekti¤i vurguland›. Aç›klama alk›fl ve sloganlarla sona erdi.
(Kartal)
Unilever direnifli sürüyor
At›k ka¤›t iflçisine
yine zab›ta sald›r›s›
Tersane iflçileri s›tmaya
raz› edilmek isteniyor
Kendi yaratt›klar› krizi iflçi ve emekçinin
üzerine y›kmaya çal›flan patronlar, üretime ara
verme, ücretsiz izin ve de yayg›n iflten ç›karmalar›, bu kriz döneminde de gündeme getirmekte gecikmediler. Dünya genelinde otomotiv
sektörünün bafl›n› çekti¤i
iflçi k›y›mlar›, h›zla di¤er
sektörlere de yay›lmaya
bafllad›.
‹flçi ve emekçi y›¤›nlara
dönük daha birçok hak
gasp›n› da beraberinde getiren bu süreçten oldukça
yo¤un bir biçimde etkilenen ifl kollar›ndan biri de
tersaneler. Üretimi artarken iflçilere ölümün reva
görülen Tuzla Tersane
patronlar›, flimdi de üretimin azalmas› gerekçesiyle, iflçilere iflsizli¤i reva görmekten çekinmiyorlar. Böylece tersanelerde çal›flan binlerce iflçinin iflsiz kalma riski giderek büyüyor.
En son Dearsan ve çok say›da kadrolu iflçinin iflten ç›kar›lmas›yla birlikte, çok say›da kurumun, iflten ç›karmalara ve de krizin faturas›n›n
iflçilere ç›kar›lmak istenmesine dönük tepkileri
de art›yor.
Limter-‹fl Sendikas› da bu yo¤un iflten ç›karmalara ve önümüzdeki günlerde daha fazla say›da iflçinin iflten ç›kar›laca¤› yönlü aç›klamalara
tepki veren kurumlardan biriydi. Sendika, 6 Kas›m günü sabah 07.45’de Tuzla Gemi Tersanesi önünde yapt›¤› bas›n aç›klamas›yla, iflçi k›y›m›na ve de çok say›da hak gasp›na karfl› tepkisini dile getirdi. Genel Sekreter Kamber Sayg›l› taraf›ndan yap›lan aç›klamada “ Mademki ayn› gemideyiz, devlet iflçi k›y›m›n› yasaklas›n, kriz
bahanesiyle iflten ç›kar›lan iflçilere, ifl buluncaya
kadar alt› yüz gün prim ödeme flart› aranmadan,
iflsizlik paras› ödensin” dedi.
Patronlar›n iflçilerin s›rt›nda asalak bir yük
flar›ya ulaflmas› için yo¤un bir çaba
içinde olan Deri-‹fl Sendikas›’n›n yöneticileri, iflçilere dönük gerçeklefltirilen gözalt› vb. sald›r›lardan da nasiplerini almaktalar.
Üyelerinin direniflini sahiplenme
çabalar›n› sürdüren Deri-‹fl Sendikas›
Genel Merkezi, Düzce’deki Desa
Deri fabrikas› önünde geçti¤imiz günlerde bir bas›n aç›klamas› örgütleyerek, hem yaflanan sürece dair bir de¤erlendirme yapt› hem de Desa iflçilerinin mücadelesini daha genifl bir
kamuoyuna duyurmaya çal›flt›.
Düzce’de bulunan Desa iflçilerinin
direniflinin 192., Sefaköy’deki Desa
fabrikas›ndan ç›kar›lan Emine Aslan’›n
sürdürdü¤ü direniflin 126. gününde
yap›lan aç›klamaya, Düzce’de faaliyet
sürdüren çok say›da duyarl› kurum ve
de parti temsilcisi de kat›ld›.
Kamuoyu oluflturma ve de patron üzerinde tüketici bask›s› oluflturma gibi amac› da olan ve de Deri-‹fl
Sendikas› Genel Baflkan› Musa Servi
taraf›ndan yap›lan bas›n aç›klamas›nda, Desa patronunun, iflçilerin en temel haklar› olan sendikalaflma hakk›na yönelik, yasa tan›maz bir tutum
içinde oldu¤una yer verilerek, çal›flanlar›n özgür iradelerini kullanmalar›n› engellemeye dönük tavr›n sürdü¤ü, hatta sendika üyelerine ve de ailelerine dönük can güvenli¤ini tehdit
eden giriflimlerde bulunuldu¤u belirtildi ve “amaçlar› yasalar›n kendilerine tan›m›fl oldu¤u sendikalaflma hakk›n› kullanmak, sendikal›, daha iyi bir
ücret ve ifl koflullar›nda çal›flmak olan
iflçiler, patronun sendika düflmanl›¤›
- Toplu ifl sözleflmelerinde mevcut haklardan hiçbir ödün vermemek
ve her sald›r›ya direnifl ve grev olarak örgütlemek,
- Yap›lan zamlara karfl› ortak mücadele ve eylemler örgütlemek,
- Emekçileri krizin sonuçlar›n›n
kabul edilmemesi için mücadeleye
ça¤›rmak ve sistemin teflhirini yapmak.
Sonuç olarak; yukar›daki tablonun bizim için bir avantaja dönüflmesi için sürece müdahale etmek gerekmektedir. Bu süreç ayn› zamanda
kendimizi yenilemenin, de¤ifltirmenin ve yeni kadrolar›n yarat›lmas›n›n
süreci olmal›d›r. DDSB’liler olarak
tekrar tart›flmaya aç›lan program›m›z ve yay›nlanan bültenimizle sürece yüklenelim. Kendi gündemimizi
s›n›f›n gündemi ile birlefltirerek ele
al›rsak baflar›l› olabiliriz. Yazaca¤›m›z
her yaz›da, da¤›t›lacak her bültenimizde sürecin özgünlüklerini ele almal›y›z.
da devam etti¤ini belirtti. Gürel ayr›ca, yetki ve ifl kolu davalar›n›n da
devam etti¤ini söyledi.
Bostanc›’da bulunan Ça¤r› Merkezi iflçileri ise, direnifllerini sona
erdirdiler. Ça¤r› Merkezi’den haks›z yere ç›kar›ld›klar› için direnifle
geçen iflçilerden Tuncay Gülhan,
gazetemize yapt›¤› aç›klamada, direnifli bitirme karar›n›n sendika ile
yap›lan toplant›da al›nd›¤›n› ve bundan böyle mahkeme sürecini takip
edeceklerini söyledi.
(Kartal)
Metal iflçilerinden
eylem
Birleflik Metal-‹fl sendikas›n›n
örgütlü oldu¤u ifl yerlerinde yürüyüfl ve bas›n aç›klamas› gibi çeflitli
eylemlerle metal ifl sektörünün
patronlar› protesto edilerek, iflçiler
direnifle ça¤r›l›yor.
3 Kas›m günü sendika, Bursa’n›n Orhangazi ilçesinde bulunan
Afl›l Çelik Fabrikas› iflçileri ile
birlikte Cumhuriyet Meydan›’nda
toplanarak, patronun sözleflme ile
ilgili uzlaflmaz tutumunu protesto
etti. Eylemde konuflan Birleflik Metal-ifl Genel Sekreteri Selçuk
Göktafl, “Patronlar krizi bahane
ederek kazan›lm›fl haklar›m›zdan
geri ad›m atmam›z› beklemesinler.
Krizi biz yaratmad›k cezas›n› da biz
çekmeyece¤iz” dedi. Eyleme Petrol-‹fl Sendikas› Bursa fiubesi ve
üyeleri de destek verdi. (Bursa)
Menderes
Tekstil’de direnifl
sonuçlan›yor
Sendikaya üye olmak isteyen
Denizli Menderes Tekstil iflçilerinin
iflten ç›kart›lmak istenmesi üzerine
direnifl bafllam›fl ve direniflin 77. gününde iflçilerin azmi ve kararl›l›¤›
patrona geri ad›m att›rm›flt›. ‹flçilerin örgütlenmifl olduklar› TEKS‹F
Sendikas› ve ETUF (Avrupa Tekstil,
Haz›r Giyim ve Deri Sendikas› Federasyonu) ile görüflme yapan patron Ali Atlamaz önümüzdeki
hafta bafl›na kadar somut bir yan›t
verecek.
(H. Merkezi)
H›rs›z patrona
polis deste¤i
‹stanbul-Yenibosna’da kurulu
bulunan Key Tekstil fabrikas›n›n
patronu Mustafa Kutay, iflçilerin
maafllar›n› ödemeyerek iflten ç›kard›. Bunun üzerine iflçiler Kutay’›
mahkemeye vererek 176.000 YTL
karfl›l›¤›nda fabrika mallar›na haciz
karar› ald›rd›lar. Ancak Key Tekstil
patronu mahkeme karar›n› hiçe sayarak, mallar›n› yeni açm›fl oldu¤u
fabrikaya tafl›yarak, çalmaya kalk›flt›. H›rs›zl›¤› s›ras›nda iflçilere yakalanan Kutay’› yine polis korudu.
Fabrikan›n önünü kapatarak kamyonlar›n ç›kmas›na izin vermeyen
iflçilere polis biber gaz› ile sald›rd›.
Hamile bir kad›n iflçiyi yaralayan
polisler, iflçilerin hepsini döverek
patronu korumaya çal›flt›lar.
Fabrika mallar›n› vermeyen iflçiler, 4 ayl›k maafllar›n› alamad›klar›n›, bask› alt›nda çal›flt›klar›n›,
mahkemeyi kazanmalar›na ra¤men
patronun h›rs›zl›k yap›p mallar› çald›¤›n› buna polislerin de yard›m etti¤ini söylediler.
(H. Merkezi)
Özgür gelecek 5
14-27 Kas›m 2008
Emekçilerden
Gökçek’e uyar›
KESK Ankara fiubeler Platformu
ve baz› demokratik kitle örgütleri yap›lan do¤algaz, ulafl›m zamlar› ve küresel krizin faturas›n›n emekçi halka
ödetilmesini protesto etmek amac›yla
06.11.2008 tarihinde bir eylem gerçeklefltirdi. Saat 17.30’da E¤itim-Sen 1
Nolu fiube önünde toplanan kitle, Büyükflehir Belediyesi önüne giderek bir
bas›n aç›klamas› yapmak istedi. Polisin
barikat kurarak kitleyi yürütmek istememesinin üzerine kitle kararl› bir durufl sergileyerek barikat›n aç›lmas›n›
sa¤lad›. “Yoksullu¤un, yolsuzlu¤un, krizin faturas›n› emekçiler
ödemeyecek!” pankart› ve çeflitli
dövizlerle yürüyüfle geçildi ve Belediye
önünde bas›n aç›klamas› okundu.
Yap›lan aç›klamada “…Sermaye,
küresel finansal kriz bahanesi ile faturay› yine emekçi halka ç›karmaya çal›fl›yor. AKP hükümeti, zamlar› otomati¤e ba¤lad› ve elektri¤e % 60, do¤algaz’a % 80 zam yapt›. Sözlerini de tutmad›¤› gibi emekçi düflmanl›¤›n› defalarca tescilledi. Hükümet plans›z enerji politikas› ve yapt›¤› % 22.5 son do¤algaz zamm› ile halka, so¤uktan ölmeyi önermektedir” denildi. (Ankara)
Sürgünler
son bulsun!
SES üyeleri, Genel Baflkanlar› Bedriye Yorgun’a memuriyetten
men cezas› verilmesi ve Merkez Yönetim Kurulu (MYK) Üyesi Meryem
Özsö¤üt hakk›nda da “memuriyetten
men” talebiyle soruflturma yürütülmesine, 7 Kas›m günü Sa¤l›k Bakanl›¤›
önünde bir bas›n aç›klamas› yaparak
tepkilerini dile getirdi. Aç›klamay› Genel Sekreter Kemal Y›lmaz okudu.
Üyelerinin Sa¤l›k Bakanl›¤› taraf›ndan
sürekli ceza, sürgün ve tutuklamalarla
engellenmeye çal›fl›ld›¤›n› belirten Y›lmaz, bu yöntemlerle sonuç alamayan
Sa¤l›k Bakanl›¤›’n›n son olarak iflten atma yoluna baflvurdu¤unu dile getirdi.
Y›lmaz, Bedriye Yorgun’un rahats›zl›¤›
nedeniyle ald›¤› raporlarla ilgili Ankara
Numune Hastanesi’nde yap›lan incelemede, raporun “usul ve fenne uygun”
bulundu¤unu, ancak bakanl›k müfettifllerinin ayn› rapora “usul ve fenne uygun olmad›¤›” yönünde karar k›ld›¤›n›
aktard›. Ayn› raporlara dair iki z›t karar bulundu¤una dikkat çeken Y›lmaz,
Yüksek Disiplin Kurulu’nun toplant›
tarihinden 2 ay sonra hukuksuz bir
flekilde Yorgun’u iflten att›¤›n› bildirdi.
Meryem Özsö¤üt hakk›nda da
benzer bir flekilde memuriyetten men
talebiyle dava aç›ld›¤›n› kaydeden Y›lmaz, Özsö¤üt’ün bir bas›n aç›klamas›na kat›ld›¤› için cezaland›r›lmas›n› elefltirdi. Dr. Zekai Tahir Burak Hastanesi’nde yaflanan bebek ölümlerinin ortaya ç›kart›lmas› ve AKP’nin kadrolaflmas›na hizmet eden yöneticilerin atamalar›n›n iptal ettirilmesinde oynad›¤›
rol nedeniyle SES’e yönelik bask›lar›n
artt›¤›n› vurgulayan Y›lmaz, cezalar›n
kendilerini mücadeleden al›koyamayaca¤›n› söyledi.
“Sürgün ve iflten atmalar mücadelemizi engelleyemez” yaz›l›
pankart›n aç›ld›¤› eylemde “Bask›yla
y›lmay›z, sürgünle durmay›z”,
“Bask›lar dursun, sürgünler son
bulsun” sloganlar› at›ld›. Aç›klaman›n
sonunda yap›lan 10 dakikal›k oturma
eyleminin ard›ndan aç›klama son buldu.
(Ankara)
‹flçi/köylü haber
Tarlada ucuz, markette pahal›
Dünyay› sarsan krizden en fazla etkilenen, yükünü çeken yine üretici köylüler, iflçiler, emekçiler olacak.
15 Ekim Dünya G›da Günü ile
yeniden gündeme gelen gelir da¤›l›m›ndaki adaletsizlik ve yoksulluk
tart›flmalar› krizin etkilerini giderek
daha fazla hissetti¤imiz flu günlerde
yeniden k›z›flacak gibi görünüyor.
Ziraat Mühendisleri Odas›’n›n
araflt›rmalar›na göre ülkemizde 20
milyon insan mutlak yoksulluk s›n›r›nda yaflam mücadelesi veriyor. Bu
oran, resmi rakamlara göre dünyada 925 milyon düzeyinde seyrediyor. Krizle birlikte yaflanan ve artmas› beklenen iflsizlik ile bu oran›n
daha da artaca¤›n› söylemek yanl›fl
olmaz. Gelir da¤›l›m›ndaki eflitsizlikle birlikte ‹MF’nin talimatlar› do¤rul-
tusunda ç›kar›lan yasalarla tar›msal
üretim de ciddi oranda düfltü. Bunun sonucunda birçok ürün ithal edilmeye baflland›. Bu durum fiyatlarda önemli bir art›fl› getirdi. Böylece emekçilerin g›daya
ulafl›m› da giderek zorlaflt›. Krizin
tüm dünyada kendini a¤›r bir flekilde hissettirdi¤i bu dönemde ülkemizde de krizle birlikte üretim düflecek, iflsizlik artacakt›r. Krizden en
fazla etkilenen, yükünü çeken yine
üretici köylüler, iflçiler, emekçiler
olacakt›r.
Tar›mda uygulanan politikalarla
üretemez hale getirilen köylüler,
ürünlerini maliyetini bile karfl›laya-
mayacak bir fiyata satarak ma¤dur
olurken al›flverifl yapan emekçiler
de bu ürünleri fahifl fiyattan sat›n
al›yor.
Üreticiden al›nan tar›msal ürünler hal, pazar ve son olarak marketlerde eklenen fiyatlarla emekçilere
ulafl›yor. TZOB’un aç›klamalar›na
göre; yafl sebze ve meyveler de üretici al›m fiyat› ile market fiyat› aras›nda yüzde 193 oran›nda zam yaflan›rken bu oran kurutulmufl ürünlerde yüzde 158’e kadar ç›k›yor.
Üretici köylülerin eme¤i ve al›nteri üzerinden büyük bir rant›n
olufltu¤u bu alanda ürünlerin fiyatlar›na gelen zamlar üreticilerden
DDSB
e¤itim
çal›flmas›
Tez. Koop-‹fl Sendika Genel E¤itim Dan›flman› ve Yazar Volkan Yarafl›r 8 Kas›m günü Kad›köy Belediyesi yemekhane salonunda “Kapitalizmin ekonomik krizini, krizin jeopolitik yans›malar›n›, iflçi emekçilere
etkisini ve buna karfl› neler yap›lmas›
gerekti¤ini” konu alan bir sunum
gerçeklefltirdi. Krizin, kapitalist sistemin yap›sal sorunu oldu¤unu, egemenlerin co¤rafyam›zda “kriz yok,
bize u¤ramaz” söylemlerinin ne kadar sahtekarca oldu¤unu, emperyalizm ile ülke içinde iflbirlikçilerinin
iliflkilerini somut olarak gözler önüne seren Yarafl›r; “krizin sadece emperyalist ülkelerde veya büyük ban-
kalarda gerçekleflti¤i ve krizi Türkiye’nin en az kay›pla atlataca¤›” yalanlar›na karfl› esas›nda en fazla etkisinin
bizim gibi sömürge, yar›-sömürge ülkelerde çok daha y›k›c› olaca¤›n› belirtti. Yine yaflanan kriz sürecinin daha da yo¤unlaflarak emperyalistler
aras› çeliflkinin daha fazla derinleflmesine yol açaca¤›na, önümüzdeki
süreçte emperyalistler aras› dalafl›n
al›mlara yans›m›yor.
Böylelikle üretmeden sadece
ürünü piyasaya sokan tefeci, tüccarlar büyük bir kazanç sa¤lam›fl
oluyor. Ürünün tarla ile market
aras›ndaki fiyat fark› tefecilerin
arac›lar›n cebine giriyor. Bunun
sonucunda emekçiler tar›m ürünlerini çok yüksek fiyattan al›rken
üretici köylüler de üretemez hale
geliyor.
Örne¤in; domatesin al›m fiyat›
25-50 kurufl iken sat›fl› 1.5-2 YTL’ yi
buluyor.
Krizle birlikte girdi fiyatlar›nda
önemli oranda zam bekleniyor.
Üretici köylüleri önümüzdeki gün-
k›zg›nlaflaca¤›na de¤indi. Yaflanan krizin tüm dünya iflçi ve
emekçiler için ciddi tehditler
oluflturdu¤una de¤inen Yarafl›r;
flu an iddialar›n aksine ülkemizde çal›flanlar›n dövizdeki yükselmeye paralel zaten yoksullaflt›¤›n› ve krizi olanca yak›c›l›¤› ile
yaflad›¤›n›, önümüzdeki süreçte
ise sermayenin, krizi bahane
ederek daha da büyük kapsaml›
iflten ç›karmalar›n, iflyeri kapatmalar›n›n yaflanaca¤›n›, iflçi ve
emekçilerin haklar›na daha genifl sald›r›lar›n yaflanaca¤›n› belirtti. Her kriz döneminin sermaye ve iflçiler aras›ndaki çeliflkiyi daha fazla derinlefltirdi¤ine
de dikkat çeken Yarafl›r, objektif olarak sistemin teflhiri, devrimin propagandas› ve örgütlemek için sürecin
muazzam imkanlar sundu¤una dikkat
çekti. Her sald›r›ya karfl› en acil flekilde direnifller ve iflgaller örgütlemenin yöntemleri ve ne kadar önemli
oldu¤unun tart›fl›ld›¤› sunum soru ve
cevaplarla sona erdi.
(‹stanbul’dan bir DDSB’li)
‹flçi k›y›m› yay›l›yor
Kocaeli’de, Arslanbey Organize
Sanayi Bölgesi’nde faaliyetini sürdüren
Tezcan Galvaniz firmas›, sendikaya
üye olduklar› gerekçesiyle 43 iflçinin
ifline son verme karar› ald›.
Tezcan Galvaniz patronu, iflten ç›karma gerekçesini, üretimde daralma
ve ifl durgunlu¤u olarak gösterdi ve iflçi ç›karma karar›n› 17 Kas›m tarihinde
hayata geçirmek üzere, Bölge Çal›flma Müdürlü¤ü’ne de resmi baflvuruda bulundu.
Mart ay›ndan beri Tezcan Galvaniz’de sendikalaflma faaliyeti yürüten,
son olarak da geçti¤imiz Pazartesi günü kesin yetki için Bölge Çal›flma Müdürlü¤ü’ne baflvuruda bulunan Birleflik
Metal-‹fl Sendikas› Kocaeli fiubesi ise,
iflçi ç›kartma karar›n› Aslanbey Organize Sanayi Bölgesi’ndeki fabrika
önünde bas›n aç›klamas› yaparak protesto etti.
Bileflik Metal-‹fl taraf›ndan yap›lan aç›klamada, patrona, ifl bar›fl› ve ifl
huzurunu tesis etme ça¤r›s› yap›larak,
patron sözleflme masas›na oturmaya
davet edildi. Fabrika güvenli¤i, iflçilerin
bas›n aç›klamas› s›ras›nda, bas›n aç›klamas› yapmak isteyen sendikac›lara
müdahale edince, k›sa süreli bir gerginlik yafland›. Birleflik Metal-‹fl Sendikas› Kocaeli fiubesi yöneticileri ve
sendika üyesi iflçiler, bas›n aç›klamas›
yapmak için Tezcan Galvaniz iflçilerinin iflten ç›kmas›n› bekledi. Mesaisi biten iflçiler de alk›fllar eflli¤inde fabrikadan ç›kararak, aç›klama yapmak üzere
toplanan kitlenin bulundu¤u yere do¤ru yürüyüfle geçti. Yap›lan aç›klamada,
patronun tutumu k›nanarak, iflçilere
seslenildi ve sendikalaflma süreci k›saca özetlenerek, gelinen süreç hakk›nda iflçilere bilgi verildi.
Aç›klama, “Sendika hakk›m›z
söke söke al›r›z”, “‹flveren flafl›rma sabr›m›z› tafl›rma” gibi sloganlar›n at›lmas›yla sona erdi. (Kartal)
Sözleflmeli köle
olmayaca¤›z!
E¤itim-Sen Bursa fiubesi ö¤retmen atamalar› ile ilgili “Sözleflmeli
de¤il, tüm ö¤retmenleri kadrolu
atay›n” fliar› ile bir eylem yapt›. 1
Kas›m günü Bursa Büyükflehir Belediye önünde yap›lan aç›klamay› okuyan
fiube Sekreteri Betül Öztürk, AKP
hükümetinin kamu hizmetleri alan›n›
tasfiye etmeye çal›flt›¤›n› belirterek,
“ö¤retmenlerimizi ifl güvencesiz, düflük ücretle çal›flmaya mahkum eden
anlay›fltan derhal vazgeçin” dedi.
(Bursa)
lerde zor günler bekliyor. Tefeci
tüccarlar “kriz var” bahanesi ile
al›m fiyatlar›n› düflürürken, market
sat›fl fiyatlar›n› da yükseltecek. T›pk›
öncekilerde oldu¤u gibi krizden
kârl› ç›kan yine bir avuç asalak olacak. Krizi f›rsat bilenlere karfl› üreticiler bu süreçte seslerini daha fazla yükseltmeli.
(H. Merkezi)
Otomotiv patronlar›
faturay› emekçiye
ödetmek istiyor
Dünya otomotiv devlerinin, iflten ç›karmalar ve ücretsiz
izinlerle krizin faturas›n› iflçilere kesme çabalar›n›n benzeri, ülkemiz otomobil patronlar› taraf›ndan da gündeme getirilmekte
gecikmedi. Krizi f›rsat bilerek, sektörde daralma, iç ve d›fl pazarda talep düflüflü gibi gerekçeler getiren otomotiv patronlar›, iflçilere dönük iflten ç›karma, ücretsiz izin vb. uygulamalar› efl
zamanl› olarak hayata geçiriyorlar.
Bu uygulamalardan nasibini alan iflyerlerinden biri de, Kocaeli’de bulunan Ford Otosan. Ford Otosan, yukar›da say›lan
gerekçelere dayanarak, üretime bir hafta ara verdi. Ford’u, yine ayn› bölgede faaliyet gösteren, Hyundai fabrikas› izledi ve
ayn› günlerde 3-9 Kas›m tarihleri aras›nda üretime ara verilece¤i aç›kland›. ‹zmit’te faaliyet gösteren Hyundai Assan da bu
kervana kat›lmakta gecikmeyerek, üretime 11 gün ara verdi¤ini aç›klad›. Fabrikada 3-9 Kas›m tarihleri aras›nda üretime bir
hafta ara verilece¤ini dile getiren Hyundai’nin iflçileri, gerekçe
olarak parça eksikli¤inin gösterildi¤ini, bunun gerçe¤i yans›tmad›¤›n› belirtiyorlar. Hyundai patronu ise, daha bu karardan birkaç gün önce bas›na “‹zmit fabrikas›nda üretime ara verilmesi söz konusu de¤ildir” yönlü aç›klamalar yap›yordu.
Krizin faturas›n›n kendilerine y›k›lmaya çal›fl›ld›¤›n› söyleyen
Hyundai iflçileri, bas›na yapt›klar› aç›klamada tepkilerini; “Zaten gerekçe krizdir denilmiyor. Bize söylenen, flanz›man eksik oldu¤u için üretime bir hafta ara verilece¤i.
En son gelen bilgi, 2008 y›l›ndan izni olan arkadafllar›n
izinlerinden kesilece¤i, izni olmayanlar›n ise borçland›r›laca¤›” sözleriyle dile getiriyorlar.
Durumun kendileri aç›s›ndan oldukça kayg› verici oldu¤unu
da belirten iflçiler “Yan›bafl›m›zda Ford’da iflçiler iflten ç›kar›l›yor, bu hafta ücretsiz izne ç›kar›ld›lar. Tofafl, Renault’da da ayn›. Kayg›lanmamak mümkün de¤il” diyorlar. Son günlerde sektörde yaflanan geliflmelerin 2001 krizinde yaflananlarla benzerlik tafl›d›¤›n› da söyleyen Hyundai iflçileri, 2001 krizinde fabrikada çal›flan 3 iflçiden birinin iflten ç›kar›ld›¤›n› ve ücretsiz izinlerin 1.5 y›l sürdü¤ünü vurguluyorlar.
Son iki y›la kadar birçok sosyal haklar› bulundu¤unu da belirten iflçiler, bu haklar›n tek tek gasp edildi¤inin, örne¤in bu y›l›n
zamm›n›n bile henüz aç›klanmad›¤›n›n alt›n› çiziyorlar. (Kartal)
Belediye iflçileri haklar›n› istedi
D‹SK’e ba¤l› Genel-‹fl
Sendikas› üyesi Çankaya
Belediyesi iflçileri, geçen
y›ldan kalan ikramiyelerini
alamad›klar› gerekçesiyle
Belediye
Baflkanl›¤›
ö n ü n d e
oturma eylemi yapt›.
Ziya Gökalp Caddesi
üzerindeki
Çankaya Belediye binas›
önünde biraraya gelen iflçiler döviz ve
sloganlarla belediye baflkan›
Muzaffer Ery›lmaz’› protesto etti.
Genel-‹fl Sendikas› iflye-
ri temsilcisi Bektafl Arslan, yapt›¤› aç›klamada
uzun zamand›r Belediye’den ekonomik haklar›n›
alamad›klar›n›, 2007 y›l›na
ait ikramiyelerinin hala içeride oldu¤unu, 2008 y›l›na
ait dört ikramiyelerini de
alamad›klar›n› söyledi.
7 Kas›m günü tekrar
soka¤a ç›kan Belediye iflçileri saat 17.30’da K›z›lay’dan Sakarya Caddesi’ne
do¤ru meflalelerle bir yürüyüfl gerçeklefltirerek maafllar›n› alamad›klar›n› ve bor-
ca girdiklerini belirttiler ve
“‹fl, ekmek yoksa bar›fl
da yok”, “Taflerona de¤il emekçiye bütçe” sloganlar›n› att›lar.
“Sadaka de¤il eme¤imizin karfl›l›¤›n› istiyoruz” diyen iflçiler, Ery›lmaz’›n taleplerine cevap vermemesi
durumunda haklar›n› alana
kadar meflru mücadele yollar›n› kullanacaklar›n› belirttiler. Eylemin sonunda
Genel-‹fl And› içen iflçiler
eyleme sloganlarla son verdiler.
(Ankara)
Sa¤l›k emekçileri
hakk›n› ar›yor!
Sa¤l›k emekçileri hastanelerde döner sermaye katk› paylar›n›n adil bir flekilde da¤›t›lmamas›n› protesto ederek ifl b›rakt›.
‹stanbul Üniversitesi Çapa T›p Fakültesi’nde 31 Ekim Cuma günü saat 8.00-10.00 aras›nda ifl b›rakan SES üyesi emekçiler, sloganlarla hastane bahçesinde topland›lar. Sa¤l›k emekçileri alk›fl ve ›sl›klarla “Dönerde adalet istiyoruz”, “Sa¤l›k ifli,
ekip iflidir” sloganlar›n› hayk›rd›. Monoblok önünde oturma
eylemi yapan SES üyeleri, Rektörlü¤ü de protesto etti. SES Aksaray fiubesi Çapa T›p Fakültesi ‹flyeri Bafl Temsilcisi Turan
Karaba¤; Türkiye’de üniversite hastaneleri d›fl›ndaki personele en az döner sermayenin ödendi¤i yerin ‹stanbul Üniversitesi
oldu¤unu dile getirdi.
(‹stanbul)
Özgür gelecek 6
Azadi
Dersim’de
tutuklamalar
14 Temmuz 2008 günü Dersim’e ba¤l› Hozat
ilçesinde Jandarmaya teslim olan Mürsel Duran
adl› itirafç›n›n verdi¤i ifadeler do¤rultusunda, Hozat’a ba¤l› köylerde yaflayan 8 kifli tutuklanarak
Malatya E Tipi Hapishanesi’ne gönderildi.
Tutukland›ktan k›sa bir süre sonra beraat ettirilerek serbest b›rak›lan itirafç›n›n verdi¤i ifadelere dayand›r›larak Tunceli Cumhuriyet Savc›l›¤›’n›n
talimat› ile Hozat’a ba¤l› Tackirek, Kalecik, Zankirek ve Taner Köyleri ve Pertek’e ba¤l› Dere Nahiyesine Jandarma’n›n yapt›¤› bask›nlar sonucu 10
kifli gözalt›na al›nd›.
Köylüler 3 gün boyunca sorgulanarak foto¤raf
tespiti yapmalar› istenmifl, ard›ndan Savc›l›k sorgulamas›ndan sonra 70 yafl›ndaki kad›n F.G. ve k›z›
fi.G. tutuksuz yarg›lanmak üzere serbest b›rak›l›rken, köylülerden Kemal Güler, Özgür Yeter, Ali
Hadi Ay, Seyit Ali K›l›nç, Fevzi Varo, Zeki Varo, soyad›n› ö¤renemedi¤imiz Hasan Hüseyin ve ad›n› ö¤renemedi¤imiz bir köylü dahil 8 kifli TKP/ML- T‹KKO örgütüne yard›m ve yatakl›k yapt›klar› gerekçesiyle tutuklanarak Malatya E tipi Hapishanesi’ne
konulmufltur.
(Dersim’den yerel Muhabir)
DTP yöneticileri
serbest b›rak›ls›n!
DTP’nin 2 Kas›m Pazar günü yapmak istedi¤i
bas›n aç›klamas›n›n engellenmesinin ard›ndan
DTP ‹l Baflkan› Halil Aksoy, DTP Fatih ‹lçe Baflkan› Mehdi Tanr›kulu ve Gaziosmanpafla ‹lçe
Baflkan› Erhan Özer’in tutuklanmas›na tepki
gösteren demokratik kitle örgütü temsilcileri,
tutuklananlar›n serbest b›rak›lmas›n› istedi.
6 Kas›m 2008 tarihinde “Kürt Halk›na ve
Emekçilere Yönelik Devlet Terörüne Son”
pankart› açarak Galatasaray Meydan›’nda toplanan kitle, “Devlet terörüne son”, “Biji biratiya gelen” sloganlar›n› att›. Kitle ad›na aç›klama
yapan Ersin Sedefo¤lu, AKP’nin bütün demokratik tepkilere ve kendilerinden olmayan her kesime karfl› fliddet uygulad›¤›n› dile getirdi.
DTP, ESP, EHP, EMEP, SDP, SODAP,
SPG ve TÖP taraf›ndan örgütlenen eyleme Partizan da destek verdi.
(‹stanbul)
Bu devlet daha
çok “su kald›r›r”
‹stanbul’da demokratik kitle örgütleri ve siyasi partiler, Hakkari’nin fiemdinli ‹lçesi’nde Umut
Kitabevi’ne düzenlenen bombal› sald›r›y› 3. y›ldönümünde k›nad›.
8 Kas›m Cumartesi günü, Beyo¤lu Tünel Meydan›’nda biraraya gelen DTP, EHP, SDP, ESP ve
EMEP ile demokratik kitle örgütleri, Galatasaray
Lisesi önüne kadar yürüyüfl düzenlemek istedi.
“Susurluk, fiemdinli, Ergenekon kontrgerilla da¤›t›ls›n” pankart› açan kitle ile ‹stiklal Caddesi girifline barikat kuran polis aras›nda k›sa bir
gerginlik yafland›, bunun üzerine aç›klama Tünel
giriflinde yap›ld›.
SDP ‹stanbul ‹l Baflkan› Yaman Y›ld›z’›n
okudu¤u aç›klamada, “gizli savafl örgütlerinin” ülkenin kurucu ideolojisinin mimar› olan ‹ttihat Terakki ile özdefl oldu¤unu vurguland›. Y›ld›z, “antikomünist örgütlerin pek çok ülkede da¤›t›lm›fl
olmas›na ra¤men Türkiye’de 1980 sonras›nda
Kürt Ulusal Hareketi’ne karfl› konumlanarak varl›¤›n› sürdürmüfltür. Kontrgerillan›n kadrolu tetikçisi ve Susurluk san›¤› Ayhan Çark›n’›n ç›kt›¤›
bir televizyon program›nda binlerce insan›n bu
örgütlenmeler taraf›ndan nas›l öldürüldü¤ü ve bu
infazlar›n devlet gözetiminde ve emriyle yap›ld›¤›
pervas›zca dile getirilifli nas›l bir ölüm makinesi
ile karfl› karfl›ya kal›nd›¤›n›n göstergesidir” diye
konufltu.
(‹stanbul)
Dicle
Üniversitesinde
polis terörü
devam ediyor
15 Ekim’de Anadilde E¤itim Kampanyas› eksenli bir okul boykotu gerçeklefltirildi. Bu boykota binlerce ö¤rencinin kat›lmas› ve kimsenin derse
girmemesi hem polis nezdinde hem de rektörlük
nezdinde ciddi bir rahats›zl›k yaratm›fl olacak ki,
boykot bittikten sonra yaklafl›k 70 arkadafl›m›z gözalt›na al›nd›. Gözalt›na al›nan arkadafllar›m›zdan
14’ü tutuklu yarg›lan›yor. Gözalt›lar hala aral›klarla devam ediyor. En son 14 arkadafl›m›z daha gözalt›na al›nd› ve bu arkadafllar›m›z›n da 5’i tutuklu
yarg›lan›yor.
Havan›n böylesine gergin oldu¤u üniversitede
Fen-Edebiyat Fakültesi’nden rektörlü¤e do¤ru
gerçeklefltirilen yürüyüfle yaklafl›k 120 kifli kat›ld›.
Polisin provokasyon sonuçsuz kald›. Rektörlük binas› önünde yap›lan bas›n aç›klamas›nda devrimcilerin talepleri maddeler halinde s›raland›. Kitle bas›n aç›klamas›ndan sonra marfllarla da¤›ld›.
(Amed ‹K okurlar›)
14-27 Kas›m 2008
r›;
la
k
l›
›¤
ç
›n
r
la
k
u
c
o
Yükseliyor ç
Bizim sabr›m›z da
son deminde!
Kiminin kand›r›lm›fl, kiminin “terörist”, kimininse sat›n al›nm›fl diye etiketledi¤i yoksul Kürt çocuklar›. En büyü¤ü 15 yafl›nda onlarca çocuk barikatlarda ön saflarda, dillerinde do¤duklar›nda ninni diye duyduklar› ilk ezgi olan
sloganlar›. Ellerindeyse limonla kar›fl›k
kald›r›m tafllar›. Sonu gelmeyen biber
gazlar› ve panzerlere karfl› korunmaya
çal›flt›klar› tek silahlar› yani.
‹flte son birkaç haftad›r yeniden
gündemde, gelece¤ine göz dikilen geleceksiz çocuklar. Hükümetin, ordunun
ve onlar›n ortak dili medyan›n da yol
göstericili¤inde kalem yerine tafllara sar›lan bu çocuklar “nas›l kurtulur?”
sorusu cevaplanmaya çal›fl›l›yor. Sözde,
cevaplanmaya çal›fl›lan sorulara göz att›¤›m›zda yürütülen tart›flmalar›n hedefi
de kendili¤inden ortaya ç›k›yor.
Anne bak, kral ç›plak!
Mikrofon uzatt›klar› çocuklar kendi
dillerince cevaplam›fllard› oysa tüm
sorular›. Dinleselerdi “A¤abeyim liseyi
bitirdi. fiimdi oto tamircisinin yan›nda
çal›fl›yor. Ben okudum da ne oldum” diyor, “Anam bana ‘oku da adam ol’ diyor. Ama ben okusam bile para kazanamayaca¤›m› biliyorum. Bizim orada
okuyanlar var, ama onlar da iflsiz…
Devlet buraya hiçbir fley yapm›yor.
Çünkü biz Kürdüz” cümlelerinde netlik
kazanan e¤itim sistemine bakmak gerekti¤ini anlayacaklard›.
Küçücük gözlerinde par›ldayan öfke
ve kin duygusu nereden kaynaklan›yordu? Dinleselerdi; “Ablam flimdi hapiste.
Kötü biri de¤il, neden hapiste bilmiyorum. Daha önce de tafl att›m. Bir defas›nda beni yakalad›lar, çok dövdüler.
Anama, bac›ma küfrettiler. Ben onlara
niye ac›yay›m?”, “A¤abeyim ‹stanbul’da
üniversitede okuyordu. Da¤a gitti. TC
öldürdü onu. fiimdi ben bir tamircinin
yan›nda çal›fl›yorum ama az para veriyorlar ve sürekli dövüyorlar. Orada çal›flmak istemiyorum ama babam iflsiz.
Ad›m› yazmay›n yoksa beni de abim gibi öldürürler” cümlelerinden tafl›d›klar›
kinin nedenini anlarlard›.
Onlar› çocuk yafllarda militanlaflt›ran nedenlerin uza¤›ndan bak›p “fleker
de yiyebilsinler” diyerek görünüflte insani bir duyarl›l›k üzerinden yürütülüyor kimi tart›flmalar. “‹lgisiz” anne babalar›n “do¤urup soka¤a sald›¤›”, do¤ru
düzgün beslemedikleri, gelece¤ini düflünmedikleri ama söz konusu devlet
düflmanl›¤› oldu¤u zaman “önlere sürdükleri” bu çocuklar› ne Baflbakan ne
de onun idari yöneticileri art›k görmezden gelemiyor. Tart›flmalar›n görmeleri
gereken yan›ndan ç›kard›klar›, “sevgisiz
büyümüfl” çocuklar›n ve ailelerinin yapt›r›m gücü yüksek cezalarla ›slah edilmesi sonucu oldu. “3-5 kurufl harçl›k”
verilip kand›r›lan, eline sigara “tutuflturulan” çocuklar›n ailelerine gözda¤› verilmeli, para cezas› kesilmeli, sosyal yard›mlar kesilmeli diye buyurdu Adana
Valisi ‹lhan At›fl.
Açl›kla terbiye
Hakaretlerin ve silahlar›n, hiçbir
kayg›s›/korkusu bulunmayan çocuklar
üzerinde hükümsüz kald›¤› Diyarbak›r’da, Van’da, Hakkâri’de ortaya ç›kanlar üzerinden yeniden ambargo uygulanmas› gerekti¤ini düflündürtüyordu
devlet erkân›na ister istemez. Amaç
devletin bekas› ise onu taflla/molotofla
y›kmak isteyenler hadlerini bilmeliydi
ve açl›kla terbiye edilmeli/hizaya gelme-
liydi. Devletin erza¤›ndan beslenmemeli, kömüründen ›s›nmamal›, yeflil kart›ndan tedavi olmamal›yd›. Bu “hizmet”ler
yaln›zca biat etmifl, devletin birlik ve
bütünlü¤ünün bozulmamas› için pompal› tüfeklerle soka¤a f›rlayan, “Ne mutlu Türk’üm diyene” slogan› etraf›nda
kendinden geçenlerin hakk›yd›.
Adanal› meslektafl›n›n “kendi fikrini” paylaflt›¤› bas›n ordusundan haberi
alan Mersin Valisi de a¤z› salyal› yapt›¤›
aç›klamalarla önerilen uygulamalar› destekleyece¤ini bildirdi tüm bunlar›n üstüne. Hatta iflkenceli gözalt›lar›ndan
sonra tutukland›¤›nda “sevgiyle ilgilenilen” 325 çocuk hakk›nda soruflturma
bafllat›larak 100–170 YTL aras› para cezas› da verildi.
Yeflil kart›n›z sizin olsun!
Baflta Baflbakan, Cumhurbaflkan›,
‹çiflleri Bakanl›¤›, Adalet Bakanl›¤› vd.
hükümet sözcüsü ve temsilcileri gösterilen tepkiler karfl›s›nda valisini yaln›z
b›rakarak AKP’nin böyle bir uygulamas›
olamayaca¤›n›/kabul edemeyeceklerini
söylemek zorunda kald›.
“Özgürlük mücadelesidir verdi¤imiz, onurumuzdan/de¤erlerimizden taviz vermemiz isteniyorsa e¤er gerekirse yeflil kartlar› kendimiz yakar›z” diyerek kendi ç›karlar› için verilen kömürü
ve g›da yard›mlar›n› istemediklerini hayk›rd› yüzlerce insan. Onurlu ve adil yaflam hakk›n› savunmaktan vazgeçmeyeceklerini de.
Oysa “çözmeye” çal›flt›klar› Kürt
sorununda gösterdikleri “çaba”lar da.
Tanklar›n, bombalar›n yetmedi¤i yerde
açl›¤a mahkûm edilmek istenen Kürt
ulusunun isyan etmek d›fl›nda de¤ifltirilmesi mümkün olmayan kendi gerçekliklerini bu yafllarda görmelerinden çekinilen çocuklar›n yar›na dair neler düflün-
dükleri herkesin malumu.
Karakollarda gözünü ç›kart›rken, sokakta kolunu k›rarken, ailesine ac›mas›zca
iflkence yaparken, zafer iflaretine duran
parmaklar› ezilirken seyretmeyi seven
Baflbakan›n, benim yavrular›m diyerek
sahte sevgi gösterilerinde bulundu¤u o
çocuklar›n, sistemin her türlü sömürüyü
do¤uran çarklar›ndan yar›na dair umutlar›n› büyütecek bir beklentileri yok. Ne
eflit-bilimsel-anadilde e¤itim alabiliyor ne
de kar›nlar›n› doyurmak için ifl bulabili-
yorlar. Bu nedenle bölgeyi etkileyen ve
direkt yap›lan bütün sald›r›lar›n onlar›n
çocukluklar›na ve hayallerine yap›ld›¤›n›
do¤duklar› gün ö¤renmek zorunda kal›yor birço¤u. Anneleriyle birlikte vurulmas› reva görülen çocuklar›n molotoflarla tutuflturduklar› yang›n›n anlam› da burada ifadesini buluyor. Tüm kap›lar›n yüzlerine kapat›ld›¤›, geleceksizlefltirilmelerinin önünün h›zla aç›ld›¤› bir dönemde yeniden yükseliyor 盤l›klar›. Bizim sabr›m›z da son deminde.
DTP’nin 1-2 Kas›m tarihlerinde örgütledi¤i ve “Kürt sorununa demokratik çözüm” talebiyle gerçeklefltirdi¤i iki günlük
oturma eylemine DTP milletvekilleri, Amed DTP il meclisi, belediye baflkanlar›, sendikalar, sivil
toplum örgütleri, demokratik kitle örgütleri, YDGM ve MKM’li
birçok sanatç› kat›ld›.
Eyleme kat›l›m sadece
Amed’le s›n›rl› kalmad›.
Mardin, Siirt,
fi›rnak, batman, Urfa ve
daha pek çok
ilde eylemlere kat›l›m oldu. Cumartesi günü saat 10:00’da Bat›kent Meydan›’nda bafllay›p pazartesi saat 10:00’a kadar devam
eden eylem, ayn› zamanda Türkiye’nin en uzun süren oturma eylemi olma özelli¤i tafl›makta.
Eylemin genel olarak sakin
geçmesine ra¤men, k›sa süreli
gerginlikler DTP’lilerin araya girmesiyle son buldu. Eylem bafl›ndan sonuna kadar çok coflkulu
geçti. Atefller yak›ld› ve halaylara
çekildi. Sabaha kadar durum böyle idi. Yak›lan atefller bafl›nda aralar›nda milletvekillerinin de bulundu¤u genifl sohbetler kuruldu.
So¤u¤a inat voltalar at›ld›. Gençler uyuyanlar› esprili bir dille
“uyuyan eylemci istemiyoruz” fleklinde slogan atarak uyand›rd›. Herkesin
coflkusu gecenin serinli¤ini
›s›t›yordu.
Köyleri boflalt›lan analar
ateflin bafl›nda
yaflad›klar›n›
anlat›yordu gençlere. 7 yafl›nda
çocuklarda vard› 70 yafl›nda amcalar ya da analar. Herkes birbirinden güç al›yordu adeta. Yedi
yafl›nda birinci s›n›fa giden bir k›z
çocu¤unun söyledikleri yaflananlar› ve mücadeleyi o kadar saf bir
dille ve o kadar net bir flekilde
anlat›yordu ki adeta hayranl›k
uyand›r›yordu: “Gerilla olmasa
biz de yok oluruz, gerilla bizim
her fleyimiz!”
(Amed ‹K okurlar›)
liba,
a
g
z
u
n
u
t
t
Unu
dedik;
m
›
l
a
t
a
l
r
›
t
ha
ed!
Buras› Am
“PKK Kürt sorununda bir anahtar rolü oynuyor”
lendiriyorsunuz?
- Bir siyasi parti elbette ki çeflitli illeri almak ister, her parti için bu geçerlidir. DTP de muhakkak ki belediye say›s›n› yükseltmeye çal›flacakt›r. AKP’nin
yapt›¤›ysa DTP’nin elindeki belediyeleri
almaya yönelik giriflimdir. Burada dikkat çekici olan AKP’nin DTP’ye savafl
açma stratejisidir.
Amed ‹K okurlar› olarak A. Öcalan’a yönelik iflkence sonras› yap›lan
eylemlerde görüfltü¤ümüz DTP’li milletvekilleri Emine Ayna ve Sabahat
Tuncel ile k›sa bir söylefli yapt›k.
- A. Öcalan’a yap›lan fiziki sald›r›larla ilgili düflünceleriniz nelerdir?
Emine Ayna: A. Öcalan’a yönelik
her söz ve davran›fl›n Kürtlere yaklafl›mla ilgili oldu¤unu düflünüyoruz. Yani
bu sald›r› Kürtlere yap›lm›flt›r. Öcalan’a
“konuflamazs›n!” diyorlarsa, Kürtlere
konuflamazs›n›z demek istiyorlard›r.
- Halk›n tepkisini göstermesini
devlet, DTP’nin provoke edifli olarak lanse ediyor. DTP’nin kapat›lmas› davas› da gündemde. Bunlarla
ilgili görüflleriniz nelerdir?
- DTP, halk› ne zaman, hangi fliddet
eylemine ça¤›rd›? Bu ülkenin Baflbakan›
de¤il midir “kad›n da olsa, çocuk da
olsa vurun!” diyen? DTP’ye yap›lanlar,
onlar›n kendi çözümsüzlüklerinde ›srar
etmesinin göstergesidir. Bu, kendi fliddetlerini gizleme politikas›d›r.
- AKP’nin özellikle Kürt nüfusunun yo¤unlukta oldu¤u illere
yo¤unlaflma politikas›n› nas›l de¤er-
- Bir Kürt kad›n› olarak yaflad›¤›n›z s›k›nt›lar ve sorunlar nelerdir?
- Kürt kad›n› olarak en büyük s›k›nt›m›z, Meclis’teki Türk kad›n milletvekillerinin ayd›n; Kürt kad›n milletvekillerinin cahil oldu¤una yönelik yaklafl›mlar›d›r. Ülkemizde kad›na karfl› geliflen
ikinci s›n›f vatandafl durumu var. Ancak
Kürt kad›n›na yönelik yaklafl›mlar daha
farkl›d›r. Meclis’e ilk girdi¤imizde ete¤imizle u¤rafl›yorlard›. Kürt kad›n› giyinemez, konuflamaz, düflüncelerini ifade
edemez fleklinde yaklafl›mlar vard›.
DTP bir misyon partisidir
- A. Öcalan’a yap›lan sald›r›yla
ilgili düflünceleriniz nelerdir?
Sabahat Tuncel: Öcalan, Kürt
halk› üzerinde önem arz eden biridir.
3.5 milyon insan›n siyasi irademdir dedi¤i birisine böyle bir sald›r›n›n gerçekleflmifl olmas›, tepkilerin de artmas›na
neden oldu. AKP hükümeti de soruna
ciddiyetsiz yaklafl›nca, fiziki sald›r›ya, inkâra gidince Kürt halk›n›n tepkileri boyutland›.
- DTP’nin kapat›lmas› davas› da
gündemde. Bununla ilgili görüflleriniz nelerdir?
- Kürt sorunu devletin adland›rd›¤›
gibi bir terör sorunu de¤il, halk›n kendini özgürce ifade edememe sorunudur. DTP’ye yönelik kapatma davas›
vard›r. Bize “PKK’yi terörist olarak
ifade edin, kapatmayal›m!” deniyor. Halk›m›za sordu¤umuzda ise
“PKK halkt›r, halk burada!” demektedir. Yani PKK, Kürt sorununda
bir anahtar rolü oynuyor, DTP ise bir
misyon partisidir. Baflbakan Amed’e
geldi¤inde neredeyse % 100 kepenkler
“Bu atefl sizi de yakar!”
Kürt halk›na dönük, imha-inkâr
sald›r›lar› olanca h›z›yla sürerken,
Kürt halk› da giderek pervas›zlaflan bu sald›r›lar› serh›ldanlarla yan›tlamaya devam
ediyor.
Özelde DTP genelde ise
Kürt halk› üzerindeki yo¤un
bask› ve sald›r›lar, 9 Kas›m
Pazar günü, DTP Kartal,
Maltepe, Pendik, Tuzla ve
Samandra ilçe ve belde
örgütleri taraf›ndan yap›lan
bir eylemle protesto edildi.
Saat 13.30’da DTP Kartal ilçe binas› önünde toplanan ve bu-
kapat›ld›. Demek ki AKP’nin politikalar› iyi politikalar de¤ildir. Savaflta, ölümde ›srar eden politikalar› var. DTP ise
her zaman demokratik hakk›n› kullanan
halk›n›n yan›nda olacakt›r.
- A. Öcalan’a yap›lan fiziki sald›r›larla ilgili düflünceleriniz nelerdir?
Ahmet (Halktan): Kürt halk›n› bir
s›navdan geçiriyorlar. Diyorlar ki; acaba “A. Öcalan’› öldürürsek tav›rlar› ne
olacak?” Kürt halk› demokratik çözümden yanad›r ve bu yönlü taleplerimizi
de sürekli dile getirece¤iz. Bunun en
güzel örne¤i de bizim buradaki duruflumuzdur.
- Devletin bölgedeki son sald›r›lar› hakk›nda ne düflünüyorsunuz?
- Baflbakan serh›ldan döneminde,
“kad›n da olsa, çocuk da olsa gere¤i yap›lacakt›r!” diyordu. Bir baflbakan, askerine kendi halk›n› öldürmesini nas›l
söyleyebilir? Bugün Van, Diyarbak›r
baflbakana, “bu bölgeye gelmeyin”
diyorsa gelmesin, halk› provoke ediyor.
radan Kartal Meydan›’na yürümek isteyen DTP’liler, panzerler, akrepler
ve çok say›da araç-gereçle çevreyi kuflatm›fl olan kolluk güçlerinin engellemesiyle karfl›laflt›.
Polisle yap›lan görüflmeler sonucunda, slogan atmadan ve de pankart,
döviz açmadan yürüme yönünde anlaflma yap›lmas› üzerine, ilçe binas›
önünden yürüyüfle geçen DTP kitlesi,
Kartal çay bahçelerine gelindi¤inde alk›fl ve sloganlarla yürüyüflü devam ettirdi. Çay bahçelerinde bulunan kitlenin büyük bölümünün de alk›fllarla
destek verdi¤i yürüyüfl kortejine, polis tekrar müdahale etmeye çal›flt›.
Meydana gelindi¤inde, üzerinde
- Devletin bölgede geliflen olaylarla ilgili tutumu de¤iflmezse sizce
Kürt halk›n›n tutumu nas›l geliflecek?
- Bask›, bask›y› getirir. Bu halk ezilmeyi istemiyor. Halk ayaktad›r. Amerika’n›n Irak halk›na yapt›¤› gibi devlet de
Kürt halk›n› sindirmek, öldürmek istiyorsa bunu baflaramayacakt›r, taviz
vermeyece¤iz. Ya gelip halkla bar›flacak
bu kan› durduracak ya da tepkilerimiz
daha da sertleflecektir.
(Amed ‹K okurlar›)
“Bu atefl sizi de yakar!”, “Siyasetin yolu kapan›rsa da¤›n yolu aç›l›r” gibi sloganlar›n yer ald›¤› dövizler
aç›ld› ve bir bas›n aç›klamas› yap›ld›.
Tüm bu sald›r›lar›n, en son il ve ilçe baflkanlar›n›n tutuklanmas›n›n nefretle k›nand›¤› belirtilen ve de s›k s›k
“Bask›lar bizi y›ld›ramaz!”, “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i!” gibi
sloganlar›n at›ld›¤› aç›klaman›n sonunda, “son yaflanan kayg› verici olaylara
karfl›, halklar›n eflit ve özgür birlikteli¤inden yana olan, tüm kurum, yap› ve
kesimlerin sesini yükselterek, karfl›
durmalar› gerekti¤ini belirtiyoruz”
denildi. Eylem, alk›fl ve sloganlarla sona erdi.
(Kartal)
Özgür gelecek 7
14-27 Kas›m 2008
Ali Gülmez’e
sürgün sevk
iflkencesi!
30 Ekim Perflembe günü bir bas›n
aç›klamas› düzenleyen ‹HD ‹stanbul
fiubesi Cezaevi Komisyonu, Sincan
F Tipi Hapishanesi’nden K›r›kkale
Hapishanesi’ne sevk edilen ve sevk s›ras›nda iflkenceye maruz kalan Ali Gülmez’in yaflad›klar›n› kamuoyuna duyurdu.
Konuya iliflkin aç›klama yapan Cezaevi
Komisyonu üyesi Selin Y›ld›r›m, “Ali
Gülmez cezaevi giriflinde onur k›r›c› bir
flekilde ç›r›lç›plak soyularak üst aramas›na
maruz kalm›flt›r. Daha sonra kollar› geriden bükülmek suretiyle yerlerde sürüklenmifl, ayr›ca saç› ve sakallar› yolunmufltur. Hücreye götürülmelerinin ard›ndan
kiflisel eflyalar›na el konularak ayakkab›lar›n› ç›kartmad›¤› gerekçesiyle verilmemifltir. 4 gün boyunca idare taraf›ndan yemek verilmemifltir. ‹nfaz koruma memurlar›n›n karakolu olarak bilinen yerin yan›ndaki hücreye konulmufltur. Havaland›rmas› ve hücresinin büyük bir bölümü
kamerayla izlenmekte ve özel hayat› denetlenmektedir” dedi.
Gülmez’in ailesinin de haz›r bulundu¤u aç›klamada, teyzesi Sevim Kalman
yaflananlar› anlatt›. Kendilerinin de psikolojik iflkenceye maruz b›rak›ld›¤›n› vurgulayan Kalman, ye¤eninin sol kolunu kullanamad›¤›n›, sa¤ kolunun görece daha iyi
oldu¤unu ve doktor taraf›ndan rapor verilmedi¤ini, ilaç olarak da sadece bir Bengay ve bir a¤r› kesici verilerek geçifltirildi¤ini belirtti.
(‹stanbul)
Erzurum’da
ayakkab›
sorunu
Ya Engin hayatta olsayd›?
ÇHD ‹stanbul fiubesi, 17–18
Ekim tarihlerinde Gebze M tipi Kapal› Hapishanesi’nde PKK davas›ndan tutuklu kad›nlara yönelik, idare iflbirli¤iyle
gerçeklefltirilen sald›r›lar› protesto etti.
Sultanahmet Adliyesi’ne suç duyurusunda bulunan ÇHD’li avukatlar, ayr›ca
haz›rlad›klar› bir raporu da Adalet Bakanl›¤›’na göndereceklerini duyurdular. Sald›r›ya u¤rayan PKK tutsaklar›n›n ailelerinin
ve avukatlar›n›n kendilerine baflvurdu¤unu belirten ÇHD’liler, bas›n aç›klamas›yla
bu durumu protesto ettiklerini belirterek
suç duyurusunda bulundular. (‹stanbul)
Kurumlardan
ortak eylem
ÇHD, ‹HD ve T‹HV ‹zmir fiubeleri,
insan haklar› alan›nda ve özel olarak hapisheneler konusunda 30 Ekim 2008 tarihinde ‹HD fiube Binas›’nda ortak bir bas›n toplant›s› düzenledi. ÇHD Genel
Merkez Yöneticisi Av. Bahattin Özdemir, ‹HD ‹zmir fiube Baflkan› Ahmet
Alagöz ve T‹HV ‹zmir Temsilcisi Coflkun Üsterci’nin kat›ld›¤› toplant›da kurumlar ad›na haz›rlanan ortak metni
ÇHD ‹zmir fiubesi Yönetim Kurulu Üyesi
Hülya Üçp›nar okudu.
‹nsanlar›n güvenli¤ini sa¤lamakla yükümlü olan kolluk kuvvetlerinin yurttafllara uygulad›¤› fliddetin kayg› verici boyutlara ulaflt›¤›n› belirten Üçp›nar, her geçen
gün polis kurflunuyla veya hapishanede,
karakolda u¤rad›¤› iflkence sonucu bir
yurttafl›n ölüm haberi al›nd›¤›na dikkat
çekti. Kamuoyu denetiminden uzak hapishanelerde ise yaflanan fliddetin her zamankinden eksik olmad›¤›n› ifade eden Üçp›nar, hapishanelere yaflanan hak ihlallerinin
ço¤u zaman gözden kaç›r›ld›¤›n›, ancak
tutsaklar›n yapt›¤› toplu eylemlerle kamuoyunun haberdar olabildi¤ini söyledi.
(‹zmir)
Hak ihlallerine
devam...
✔ Kameralar önünde özür dileyip bu iflleyifli aynen
korumak yalanc›l›kt›r.
✔ ‹flkenceye fiziki imkan sunan tecrit uygulamas›n›
ortadan kald›racak projeler gelifltirilmeli, gelifltirilenler
dikkate al›nmal›d›r.
Ülkemizin duyarl› insanlar›n birço¤u art›k onun ad›n› biliyor. Hatta
flöyle bir haber bültenlerini ya da gazeteleri kar›flt›ranlar bile biliyorlar
ad›n›; Engin Çeber…
Onu öldürdüler ve sonra özür
dilediler. Daha sonra? Daha sonras›
muhtemelen biraz “delil yetersizli¤i”, biraz zaman afl›m›, olmad›
“afl›r› güç kullanma”, en iyi tahminle birkaç günah keçisi… Bekleyip de¤il, elbette beklemeyip yine
de görece¤iz, göreceksiniz!
Peki, ya Engin hayatta olsayd›?
Gördü¤ü iflkenceler sonucu sadece
bitkin düflse ve akl›nda bir sonraki
iflkence seans› oldu¤u halde onursuz
uygulamalara tak›nd›¤› tav›rla gururlu yaflasayd›… Ne olurdu? Onu katleden zihniyetin bir ülke yönetti¤inin
fark›nda olanlar için belki de en
önemli sorulardan biri budur. Ve yan›t asl›nda gayet aç›kt›r. Yine de düflünün; ad›na tredman denilen ve
baflta tecrit olmak üzere her yol ve
yöntemle boyun e¤en, düflünmeyen
bireyler yaratma projesinin bir ad›m›na tav›r tak›nm›fl, ayakta ve haz›-
Erzurum H Tipi Hapishanesi’nden gazetemize mektup yazan Tutsak Partizanlar ayakkab› aramas› sorunu yaflad›klar›n›
ifade ederek “›srarla ayakkab›lar›m›z› ç›karmam›z›, aksi halde ‘arama yapt›rmam›fl’ muamelesi görece¤imizi iddia ediyorlar. D›flar›ya ç›k›fllarda, avukat görüfllerine
gidifllerde ayakkab›lar› hücrede b›rak›yoruz. Bu sayede ‘arama yapt›rmam›fl’ muamelesi görmekten ‘kurtuluyoruz’. Ancak
o zaman da ‘aya¤›n› kald›r’ denilerek sorun yaratmaya bafllad›lar” dediler.
(H. Merkezi)
Devlet terörü
sürüyor...
Özgür gelecek yorum
rolda say›m vermeyi kabul etmemiflsiniz. Karfl›l›¤›nda ise her say›mda iflkence ile y›ld›r›lmaya çal›fl›l›yorsunuz. Ne yapard›n›z?
Alternatifler belli; sabah say›m›nda size iflkence yapmaya gelenlere bir dilekçe verip, bunu savc›l›¤a
götürmelerini umabilirsiniz! Ancak
dilekçeyi y›rt›p atsalar bunu kan›tlayamazs›n›z, hatta daha uyan›k davran›p “zarars›z” dilekçeleri savc›l›¤a
gönderip sizinkini y›rtsalar, itiraz etti¤inizde “herkesin dilekçesi gidiyor, seninki niye gitmesin?” yan›t›n› al›rs›n›z. Her sabah sizi döven
iflkenceciler veya bu olaydan haberdar olmamas› imkans›z olan ama sesi ç›kmayan di¤er personel savc›l›¤a
dilekçenizi ulaflt›rs›n. Ya da y›llara
varan ziyaret yasa¤›n›z yoksa üzülmelerini umursamadan ailelerinize
söyleyin bunu. Ya da yan›n›za birini
dikerek savunma hakk›n›z› engellemiyorlarsa avukat›n›za söyleyin.
Öyle veya böyle her yol savc›l›¤a
ç›kar. Savc›n›n ise yapaca¤› bellidir.
Adet yerini bulsun diyerek bir doktor raporu ister, t›pk› Engin olay›nda
oldu¤u gibi. Ya yine Engin olay›nda
oldu¤u gibi doktor sizi görmeden
sa¤lam raporu verirse? Daha iyimser olal›m, doktor sizi görüp, bir iki
s›yr›k, morluk tespit ederse hatta biraz fazlas› k›r›k bir parmak, aç›lm›fl
bir kafl tespit etse ne olur? Size iflkence yapanlar›n tuttu¤u raporlara
bak›l›r ve onlar e¤er iflkence yapt›klar›n› itiraf etmeyip, “say›m› engelledi, orant›l› güç kullanarak say›m ald›k” deseler… Özetle; “Kovuflturmaya yer olmad›¤›na”
dair bir kararla karfl›lafl›r›z, say›m›
engellemekten disiplin cezas› al›rs›n›z, memura mukavemetten hakk›n›zda dava aç›l›r. Bunlara da flöyle
veya böyle yasal yollardan itiraz edip
size iflkence yapanlar›n tuttu¤u tutanaklar› delil gösterebilirsiniz. Çünkü
baflka bir delil bulamazs›n›z. Devletin kameras› mukavemeti çeker, ama iflkenceyi çekmez.
F tiplerinde bu daha da a¤›rd›r.
Tekli hücrelerde gördü¤ün iflkencenin ne tan›¤› ne de kan›t› olabilir. Elbette “orant›l› güç ekimozlar›” d›fl›nda! Üçlü hücrelerde farkl› bir sonuç
beklemek hatal›d›r. Ne de olsa tan›klar da tan›ktan çok ma¤durdur ya
da suçlu!
Uzun laf›n k›sas›; Engin halen ya-
flasayd›, ya iflkenceciler onu y›ld›ramayacaklar›n› anlay›p pes edecekler
ya da iflkenceye devam edeceklerdi.
Mevcut mekanizma iflkenceyi
saklamak için hem fiziki hem de yasal
olarak olanak sunuyor. Kameralar sizi gözetlemekten baflka bir ifle yaram›yor, yaramaz. Yasal baflvurular›n›z
engellenirse bunu kan›tlaman›za olanak yok, engellenmeyen baflvurular›n›z “devletin bekas›n› korumay›”
kendine ifl addeden savc›lar ve hakimler taraf›ndan inceleniyor, dahas›
zaten suçlad›¤›n›z insanlar›n haz›rlad›¤› tutanaklar yegane delil say›l›yor.
Kameralar önünde özür dileyip
bu iflleyifli aynen korumak yalanc›l›kt›r. Her fleyden önce bir an evvel hapishaneler hiçbir flarta ba¤lanmadan,
önceden haber verme mecburiyeti
olmaks›z›n, ‹HD, TMMOB, TTB gibi
ba¤›ms›z kurulufl ve tutsak yak›nlar›n›n denetimine aç›lmal›d›r. ‹flkenceye
fiziki imkan sunan tecrit uygulamas›n›
ortadan kald›racak projeler gelifltirilmeli, gelifltirilenler dikkate al›nmal›d›r. Öncelikle bu konularda ad›m atmayanlar, özürlerle halk›m›z›n gözünü boyamaya çal›flmas›n, onlar›n yalanlar›n› hayat›m›z pahas›na çürütüyoruz, çürütmeye devam edece¤iz.
(Bir ‹K okuru)
Nerede dursak?
rak›larak saatlerce dayak yiyecekti. Psikolojisi bozulan O.B. flimdi Kartal Maltepe Hapishanesi’nde tutuklu.
Polisin “dur” ihtar›na uymad›¤› gerekçesiyle insanlar› katletti¤i haberleriyle giriyoruz her yeni bafllayan haftaya. H›z yapt›¤›, ruhsats›z silah tafl›d›¤›,
polise mukavemet etti¤i, kimlik göstermedi¤i gibi iddialarla polisin silah›ndan ç›kan kurflunlar insanlar›n hayat›na
mal oluyor. 2007 y›l›nda ç›kart›lan Polis Vazifesi Salahiyetleri Kanunu’nun
yürürlü¤e girmesiyle art›fla geçen bu
yarg›s›z infazlar polisin elinin pas›n› siliyor. Dün karakollara kapat›lan iflkence ve infazlar bugün sokak ortas›nda
çekincesizce yap›l›yor. Sokak ortas›nda insanlar› katleden kurflunlayan polislerin hiçbiri flu ana kadar ciddi bir
fleklide yarg›lanmad› bile. Bu durum bile tek bafl›na polisin arkas›nda kimin
oldu¤una iflaret ediyor.
Ebu Garib’e özendiler
Ö¤renim gördü¤ü Sar›gazi Mehmetçik Lisesi’nden al›narak Sar›gazi Jandarma Karakolu’na götürülen 15 yafl›ndaki O.B adl› lise ö¤rencisi de gözalt›na
al›nd›¤›nda Ebu Garib hapishanesinde
tutsaklara yap›lan onursuzluklardan birini yaflamak zorunda kalacakt› bu aç›klamadan yaklafl›k 15 gün sonra. Ailesine
geç haber verilen O.B kafas›na defalarca poflet geçirildikten sonra havas›z b›-
Gece saatlerinde taksiyle Kurtulufl’taki evlerine giderken yolu kapatan çöp kamyonunu uzaklaflt›rmas›
için polise ricada bulunan Mehmet
Arafl ailesi ile birlikte öldüresiye dövüldü. Küçük bir ricada bulunduklar›
için polisten öldüresiye fliddet gören
çocuklar›n psikolojisi alt üst oldu¤u
için okula dahi gidemiyorlar.
7 Kas›m günü ise akflam saatlerinde
Eminönü Gedikpafla’daki Gül ‹flhan›
önünde oturan 30 yafl›ndaki Cengiz
Sezgin ve arkadafllar›n›n yan›na; sakall›, sivil giysili ve kendini polis olarak tan›tan bir kifli gelip kimliklerini sordu.
Hurdac›l›k yapan Sezgin, polisten kimli¤ini göstermesini istedi. Polis, cebinden
ç›kard›¤› biber gaz›n› Sezgin’e s›kt› ve
üç el atefl ederek sa¤ dizinden vurdu.
Sezgin’in baca¤›ndaki kurflun ç›kar›ld›.
Ancak sakat kalma ihtimali yüksek olan
Sezgin hakk›nda “Polise mukavemet ve
b›çakla sald›rmaktan” ifllem yap›ld›.
‹nsan öldürmek serbest
konuflmak yasak!
Kas›m 2007’de Avc›lar’da bir parkta oturan 26 yafl›ndaki Feyzullah Ete sivil polis ekibinden bir polisin gö¤süne
att›¤› tekme sonucu ölmüfltü. Ölümünün ard›ndan aç›lan davan›n tek san›¤›
Ali Mutlu adl› polisin tutukluluk hali
fazla uzun sürmedi. Ancak Feyzullah
Ete’nin abisi Adil Ete, mahkeme salonunun d›fl›nda, koridordayken tahliye karar›na sinirlenmesi üzerine att›¤› çakmak ve anahtarl›¤› nedeniyle tutukland›.
Polis görevini yap›yor
Polisin s›n›rs›zca ve ac›mas›zca
kulland›¤› yetkilerden birkaç tanesiydi
son 15 gün içerisinde yaflananlar. S›n›rs›z yetkilerin kullan›ld›¤› infazlardan bir tanesi de Antalya’da gencecik
bir yaflam› söndürdü. 27 Ekim’de motosikletiyle giden iki genci durduran
polis gençlerden, Ça¤dafl Gemik’in
kaçt›¤› iddias›yla atefl etti. Üç kurflunla vurulan ve hastaneye kald›r›lan Gemik kurtar›lamad›. Cinayetten birkaç
saat sonra polis, Ça¤dafl Gemik’in babas›n› karakola ça¤›rarak, olay› bildirdi. Antalya Emniyet Müdürü, konuyla
ilgili yapt›¤› ilk aç›klamada, olay›n kas›tl› olmad›¤›n›, kontrol s›ras›nda gencin “dur” ihtar›na uymamas› nedeniyle vurularak öldü¤ünü, polisle ilgili adli ve idari soruflturma bafllat›ld›¤›n›,
görevden uzaklaflt›r›ld›¤›n› da söyledi.
‹flkence sürekli vard›
Türkiye ‹nsan Haklar› Vakf›’n›n
verilerine göre; 2007’de gözalt›nda ya
da hapishanede 10 kifli ölmüflken, sadece bu y›l›n ilk on ay›nda gözalt›nda
ve hapishanede 31 kifli öldü. 35 kifli
faili meçhul cinayete kurban gitti. 33
kifli de yarg›s›z infaz edildi. Geçen y›la k›yasla ölümler üç misli artt›. Toplum, polis fliddetine her gün daha fazla tan›k oluyor.
Ac›lar›m›z gibi ortak
olmal› mücadele
Katleden polisin tutuklanmas› hiçbir fley ifade etmiyor. “Polisin elini
pasland›rmayal›m” diyerek cesaretlendirildi¤i, PSVK vb. yasalarla s›n›rs›z
‹flkenceciler halka hesap verecek!
K›r›klar 1 No’lu F Tipinde devrimci tutsaklara yönelik insanl›k d›fl›
sald›r› ‹zmir’de Al›nteri, DHP,
DTP, ESP, ‹HD, SDP, Partizan ve
TAYD-DER’in ortak bir aç›klamas› ile protesto edildi. Konak
Sümerbank önünde 7 Kas›m
2008 tarihinde biraraya gelen
kurumlar
ad›na
aç›klamay›
okuyan ‹HD Genel Sekreteri Sevim Saliho¤lu sald›r›dan bahsederek “3 Kas›m 2008 günü K›r›klar 1 No’lu F Tipi Cezaevi’nde
bulunan ‹leri K›z›laltun ve
Fehmi Çapan hastaneye gitmek
üzere bindirildikleri ring arac›n›n
içinde bir üste¤menin yönlendirdi¤i 2
uzman çavufl ve 8-10 asker taraf›n-
dan darp edilmifl ve özellikle kafa
bölgeleri hedeflenmifltir. Bu sald›r›
sonras›nda, ayaklar›ndan sürüklenerek, kafalar› arac›n demir merdivenlerine çarpacak flekilde araçtan indirilmifllerdir. Jandarma, K›z›laltun ve
Çapan’› ayaklar›ndan sürüklemeye
devam ederek arama noktas›na getirmifl ve kameras› olmayan bu bölümde tekrar dövmüfltür. Daha sonra
yine sürüklenerek cezaevi giriflinde
bulunan x-ray cihaz›n›n önüne getirilerek oraya adeta at›lm›fllard›r. Tüm
bu muameleler s›ras›nda tutuklular›n
yetkilerle donat›ld›¤› Türkiye’de iflkence ve yarg›s›z infazlar›n devletin
sistemli bir politikas› oldu¤unu sürekli vurgulamak zorunday›z.
Çünkü ekonomik ve siyasal krizin
her geçen gün derinleflti¤i günlerden
geçiyoruz. Halk muhalefetine önderlik edenlerin de¤il sadece, sabah ifline
giden, sokakta top oynayan, k›rm›z›
›fl›kta geçen, polise selam verenlerin
nedensiz öldürülmesinin s›radanlaflaca¤› günler anlam›na da gelmektedir
bu dönem ayn› zamanda.
Örgütlenerek yürütece¤imiz ortak
mücadelelerle engelleyebiliriz ancak bu
iflkenceleri, infazlar›. Baflka bir seçenek
kalmad› art›k. Nerede durursak dural›m “dur” dendi¤inde durmak zorunda
b›rak›lmak istemiyorsak e¤er.
Tekirda¤ 1 Nolu F tipi Hapishanesi’nden devrimci tutsaklar
yapt›klar› bir aç›klama ile ayl›k hak
ihlallerini kamuoyu ile paylaflt›lar.
Bu sald›r› ve hak gasplar›ndan baz›lar› flöyle;
- 1 Nolu F Tipi’nden Menderes Leyla ile 2 Nolu’dan ‹shak
Aybergüler adl› tutsaklara Tekirda¤ Adliyesi nezarethanesinde
bir grup adli-çeteciler taraf›ndan
sald›r›ld›.
- Bar›fl Akkufl’un hapishane
idaresi
gözlem
kurulunun
17.10.08 tarih ve 08/111 nolu karar› ile 1.11.08 de tahliye olmas›
gerekirken tahliyesi iyi halli olmad›¤› gerekçesiyle 17.11.08 tarihine
uzat›ld›.
- 22.10.08 tarihinde afl›r› bel
a¤r›s› nedeniyle revire ç›kan Erdener Demirel’e doktor taraf›ndan reçete ile yaz›lan “sunta”,
cezaevi müdürü uygun görmedi
denilerek verilmedi.
- 8.10.08 tarihinde faflist molla
‹ran devletinin Kürt halk›na ve hapishanelerindeki tutsaklara karfl›
uygulad›¤› idam-bask› ve katliam
politikas›n› protesto etmek ve onlarla dayan›flmak için yap›lan iki
günlük açl›k grevinden dolay› idare taraf›ndan ayr› ayr› 3 bloka disiplin soruflturmas› aç›ld›. Kimi
tutsaklara 3 ay ücretli iflten yoksun b›rakma kimine de 2 ay baz›
etkinliklerden al›koyma cezas› verilmesi istendi.
Verilmeyen gazete,
dergi ve kitaplar
Devrimci Demokrasi gazetesinin 138. say›s›, At›l›m gazetesinin 4 Ekim tarihli say›s›, Kurtulufl
dergisinin 3. say›s›, Yürüyüfl dergisinin 1.ve 2. say›lar›, K›z›l Bayrak dergisinin 39. say›s›, S›n›f
Teorisi dergisinin A¤ustos-EylülEkim 08 tarihli say›s›, ‹flçi-köylü’nün son 4 say›s› tutsaklara verilmedi. Yine Agos gazetesinin Ermenice sayfalar› y›rt›larak verilirken Azadiya Welat gazetesi ise
hiç verilmiyor.
Türküler susmaz,
Pir Sultanlar ölmez
Alevi Bektafli Federasyonu zorunlu din derslerinin kald›r›lmas›,
Diyanet Baflkanl›¤›’n›n la¤vedilmesi,
cemevlerine yasal statü verilmesi,
Mad›mak Oteli’nin müze olmas› talepleri ile 9 Kas›m günü Ankara’da
S›hhiye meydan›nda genifl kat›l›ml›
merkezi bir miting gerçeklefltirdi.
Sabah›n erken saatlerinde ülkenin dört bir yan›ndan Ankara’ya gelen Aleviler ve demokratik kitle örgütleri Hipodrom önünde toplanmaya bafllad›lar. Eflit yurttafll›k hakk›
talebi ile alanlar› dolduran kitle sloganlar eflli¤inde yürüyüfle geçti.
Yürüyüfl kolunun ön s›ralar›n›
Alevi Bektafli Federasyonu’na ba¤l›
dernekler olufltururken bunu ard›ndan sendikalar, demokratik kitle ör-
gütleri ve siyasi partiler yerlerini ald›lar.
Partizan kitlesi de “Bozuk Düzende Sa¤lam Çark Olmaz, Bu
Düzeni Y›kaca¤›z” pankart› ile
alanda yerini ald›. “Zorunlu din
dersleri kald›r›ls›n”, “Asimilasyon
politikalar›na son” yaz›l› dövizlerin
tafl›nd›¤› eylemde kitle s›k s›k “Zorunlu din dersi istemiyoruz”, “Sivas’›n katili patron-a¤a devleti” ve
“Türküler susmaz, Pir Sultanlar ölmez” sloganlar›n› att›.
Miting alan›nda Partizan faaliyetçileri taraf›ndan yayg›n bir flekilde
gazete da¤›t›m› yap›ld›. Çeflitli sanatç›lar›n da yer ald›¤› miting söylenen
türküler ve çekilen halaylarla birlikte son buldu.
(Ankara)
elleri kelepçelidir. Ald›¤› darbeler sonucunda Çapan bayg›nl›k geçirmifltir.
Buradan karga tulumba revire ç›kart›lm›fllar, durumlar› ‘acil ve ciddi’ olmas›na karfl›n 3 saat boyunca ambulans beklemek zorunda b›rak›lm›fllar,
gönderildikleri acil serviste ayr›nt›l›
bir muayeneden geçirilmemifl, kafa
filmleri çekilmemifl ve tedavileri yap›lmadan cezaevine geri gönderilmifllerdir. Cezaevlerinde hücrelerine
konulan tutuklular hakk›nda henüz
herhangi bir adli rapor düzenlenmemifltir” dedi.
Her iki tutuklu, hastanede bulunduklar› s›rada iflkence görmüfl olduklar› halde tedavilerinin yap›lmad›¤›n›
çevredekilere anlatmaya çal›flm›fllard›r. Ancak bu giriflimleri önce a¤›zlar›n›n koli band›yla bantlanmas›, koli
band›n› söktüklerinde ise a¤›zlar›na
rulo halinde gazl› bez sokulmak suretiyle engellenmeye çal›fl›lm›flt›r.
“Tüm bu yaflananlar yar›na dair
geliflmelerin ön habercisidir asl›nda.
F tipi cezaevlerine karfl› koyuflun
hakl›l›¤›d›r da ayn› zamanda.” denilerek aç›klamay› sonland›r›ld›. (‹zmir)
Özgür gelecek 8
Politik yorum
14-27 Kas›m 2008
Rüyadan uyanma vakti;
Yolun sonuna geldik
Son zamanlarda birçok kesim farkl› beklentilerden hareketle bu sürecin
tespitini yapmaktad›r. Kimileri aç›kça
s›n›flar mücadelesinden söz etmiyor.
Düne kadar, varl›¤›n› inkar edebildikleri bu gerçe¤i flimdi, hiçbir fley söylenmemifl gibi kabullenmelerini beklemek gerçekçi de olmayacakt›r.
Neo-liberalizm teorisyenlerinin,
Yeni Dünya Düzeni kuramc›lar›n›n,
tek kutuplu dünya hayal perestlerinin
hatalar›n› kabul etmeleri onlar›n saf
de¤ifltirmeleri anlam›na da gelmiyor.
Önemli olan gizlenemez hale gelmifl
gerçe¤in “parlamaya” bafllam›fl olmas›d›r.
1970’li y›llardan itibaren kriz dünya kapitalizmini ciddi bir flekilde etkiliyor. Krizin 1980’li y›llardan sonra
kontrol edilebilir flekilde yönetilmesi
ve spekülatif sermayenin ola¤anüstü
bir ak›flkanl›kla büyüme baflar›s› göstermesi; devletler aras›ndaki kutup-
Küresel mali krizin dünya çap›ndaki etkileri, emperyalist ülkeleri bile
panikletmeye bafllad›¤› günlerde, cehaletten mi yoksa halkla dalga geçmek için mi, bilinmez; “Hamdolsun, kriz bizi te¤et geçecek”
yönlü vecizeler yumurtlayan Erdo¤an, krizin y›k›m› daha flimdiden ört
bas edilemez kadar alenileflince, her
zaman oldu¤u gibi, söylemlerinden
çark etmekte hiçbir sak›nca görmedi.
Erdo¤an, 3 Kas›m gün yap›lan
Ekonomik Koordinasyon Kurulu’nda daha önce söylediklerinin tam
tersi bir aç›klamayla, “Küresel ekonomik kriz Türkiye üzerinde finans ve ticaret kanal›yla etkisini
her geçen gün art›r›yor” itiraf›nda
bulundu.
Erdo¤an, sadece krizin etkisini art›rd›¤›n› de¤il, iflsizli¤in ve yoksullu¤un kap›da oldu¤unu da aç›klamak
zorunda kald›. Asl›nda ise, zaten var
olan iflsizlik ve yoksullu¤un, daha da
derinleflece¤ine iflaret etti.
Baflbakan haz›r itiraflarda bulunurken, onun hemen ard›ndan bir aç›klamada, “vergi yüzsüzü”, bulaflt›¤› yolsuzluklar› “onurla” tafl›yan, “ailesinin”
Maliye Bakan› Unak›tan’dan geldi.
Unak›tan her zamanki yüzsüzlü¤ünü tak›narak, yap›lan son do¤al gaz
zamlar›na “flükretmemizi” ve % 80
zamm›n asl›nda “az” oldu¤unu, dünya
petrol piyasalar›na bakarak normalde
yap›lmas› gereken zamm›n % 180 olmas› gerekti¤ini buyurdu!
Krizin kap›dan içeri girdi¤inin ve
de inkar›n art›k çözüm olmayaca¤›n›n
göstergesi olan hükümet düzeyindeki
bu aç›klamalar, krizin Türkiye ekonomisini ciddi ciddi sarsmaya bafllad›¤›n›n da iflareti oldu.
Krizin yaratt›¤› panikle birlikte,
büyük miktarlarda s›cak para yurtd›fl›na ç›kmaya bafllam›fl ve bu geliflme
borsalarda düflüfl, dövizde ise son y›llar›n en büyük yükseliflini getirmifltir.
‹hracat olanaklar› son y›llarda olmad›k kadar daralm›fl, d›fl krediler neredeyse kesilmeye bafllam›flt›r. Sanayi
ve tar›ma dönük a¤›r bir darbe ve
ciddi bir tehdidi de beraberinde geti-
laflman›n ABD hegemonyas› lehine geliflmesi
bir dönemi “s›n›f mücadelesi olmadan” yaflamam›za neden oldu.
1990’l› y›llardaki tüm
“yeni” ak›mlar s›n›f mücadelesinin inkar›na dayanarak ortaya ç›k›p gönülleri fethettiler! Bireyin özgürlü¤ünü temel
alan bu ak›mlar›n gerçek
ifllevi, var olan› inkar
ederek sanal bir gelecek
içinde yaflamakt›! Gerçekli¤in görmezden gelindi¤i, geçmiflin inkar
edildi¤i bir süreç yafland›. Nihayet bu inkar,
ekonomik zeminden ald›¤› deste¤i kaybediyor.
Tefecilik, rant ekonomisi, borsa gibi alanlardan
beslenen hülyalar art›k kurulamayacak. Finansal hareketlerin de¤er yaratt›¤›n›n aldatmaca oldu¤u bugün daha genifl kesimler içinde aflikar. Kapitalizm, sermaye birikimini yayg›nlaflt›rd›¤› alanlarda nihayet yeni hüsranlarla karfl›laflt›. Reel ekonomiden bin
kez daha fazla de¤erli oldu¤u iddia
edilen finansal ekonomi kuflku yok ki
çöktü/çöküyor! S›n›flar mücadelesinin
varl›k buldu¤u gerçeklik zeminine dönüyoruz yeniden.
Amerikan rüyas›n›n sonu!
Kriz, ABD hegemonyas› alt›nda ve
onun yönetti¤i uluslararas› kurumlar
arac›l›¤›yla yay›ld›. Krizin ABD merkezli olmas›, dolar hegemonyas›n›n
sorgulanmas›n› beraberinde getirdi.
Dolara ba¤l› “sabit kur” rejiminin
ABD bütçe aç›klar›n›n karfl›lanmas›n›
içeren özelli¤i art›k katlan›lamaz durumda. Bu rejime geçildi¤inde ABD
ekonomisinin devasa gücü ve dinamik
yap›s› gere¤i sorun olmayaca¤› varsay›l›yordu. Oysa kapitalizmin “hayranl›k uyand›r›c›” ülkesi art›k kaybetmekte. Bu ülkede geri kalm›fl/b›rakt›r›lm›fl
ülkelerin hastal›klar› görülmeye baflland›. ‹flsizlik, yoksulluk, iflaslar, borç
ödeyememe, tüketimden k›sma, istikrars›zl›k, bafllayan ve artacak grevler.
G. W. Bush, yap›lacak reformlar›n
kapitalizmi tehdit etmemesi gerekti¤ini aç›kl›yor. Bush, kapitalizmin sözcülerinin, onu tehdit edici reformlar
önerebilece¤inden mi endifle duyuyor! Biliyoruz ki bu mümkün de¤il.
Onun korkusu, kapitalizmin bu söz
konusu reformlarla tehdit edilmesi
de¤ildir. Mevcut sermayenin kriz koflullar›nda zarara u¤rayacak olmas›d›r.
Bush, buna izin verilmemesini flart kofluyor. Rahatl›kla iddia edebiliriz ki
eme¤e dayanmayan/ondan uzaklaflan/asalak sermayenin büyüme olas›l›¤› üzerine teoriler yerle bir olmufltur.
Paradan para kazanma, finansal operasyonlarla de¤er yaratma safsatalar›n›n sonuna gelinmifltir. Bir kez daha
yayg›n olarak görüldü ki eme¤e dayanmayan, tüketimi garantilemeyen
sermaye birikimi mümkün de¤ildir/t›kanmaya zorunludur. Meflhur “balon
patlad›”. Balona bakarak teori yapanlar›n da sonu geldi demektir!
Zarar beyanlar›, iflçi ç›karma kararlar›, üretimi daraltma, yer de¤ifltirme kararlar› da bu yeni dönemin iflaretleridir. Bunlarla beraber burjuvazinin yeni koflullara uygun sald›r›lar› da
gündemi meflgul edecektir. Daha
flimdiden “devletlefltirme” politikalar›
sosyalizm olarak takdim ediliyor. Hugo Chavez, G. Bush’u bu yoldan yoldafl› bile ilan etti! Bush’un Chavez,
politikalar›na “evet” demek zorunda
kalm›flt›r. Kapitalizmi devlet kontrolünde sürdürmenin uzun za-
mand›r sosyalizm olarak yutturuldu¤u ise zaten biliniyor. Özellikle Chavez’in ülkesinde! Chavez gerçekten de yoldafl›n› takdim etmifltir!
“Duayen”lerden itiraf;
Ne oldu¤unu anlayamad›k!
Düne kadar tavaf edilen muhteremler yan›ld›klar›n›, ama nas›l yan›ld›klar›n› da tam olarak anlayamad›klar›n› itiraf ediyorlar.
Öyle ise, bu duayenlerin çizdi¤i
çerçeveye biat da art›k sürdürülemez
demektir…
Mali alanda yaflanan krizle beraber, mevcut rejimin “yöneyicileri”
flimdi “günah ç›kar›yor”. Alan Greenspan, bireycili¤in risk fiyatland›rmay› bu derece etkileyebilece¤ini düflünemedi¤ini “uygun” biçimde aç›klad›;
‘Bankalar, finans kurumlar›, hedge
fonlar›ndaki bilgili, deneyimli uzmanlar›n riskleri do¤ru belirledi¤i, kontrollerindeki sermayeyi, yat›r›mlar› do¤ru
fiyatland›rd›¤› düflüncesi hakimdi, ancak bu do¤ru ç›kmad›. Dolay›s›yla,
riskli ifllemlerin do¤ru fiyatland›r›lmamas›, bu krizi haz›rlad›.’
Greenspan; “Piyasa rekabetinin ve serbest piyasalar›n bir temel dire¤i k›r›ld›. Bunun nas›l
gerçekleflti¤ini henüz tam olarak
anlam›yorum” diyor. Belki de
Marks’› yeniden okumal›..
Greenspan’›n reel ekonomiden
uzaklafl›ld›¤›n›, bu alandaki sermayenin çok oldu¤unu ve finansal hareketlerin de¤er üretemeyece¤ini akl›nda
tutmas› da yerinde olur.
Günah ç›karan bir baflka “duayen” Fukuyama “tarihin sonu”nu
ilan etmifl ve popüler bir ekonomist,
siyaset bilimci oluvermiflti!
Gerçekleri çarp›tmak ise ancak k›sa sürelidir.
Kriz te¤et de¤il, ezerek geçiyor
Emperyalizme ba¤›ml› ülkelerin içine düfltü¤ü
yoksullu¤un, sefaletin ve
her türden geri kalm›fll›¤›n bafll›ca sorumlular›ndan olan IMF’nin küresel
mali krizle birlikte, ekonomilerini çökertti¤i bu
ülkelere, bir kez daha
‘can simidi’ olarak sunuldu¤una flahit olmaktay›z.
ren bu tablo ise, ayn› zamanda önümüzdeki sürecin ekonomi de ciddi
sars›nt›lara gebe oldu¤unu da ayan
beyan göstermektedir. ‹flte krize dönük “te¤et geçer” kabaday›l›¤›n› bofla
ç›karan da asl›nda, kendini iyiden iyiye hissettiren bu öncü sars›nt›lard›r.
Tüm göstergeler, krizin büyük
hem de muazzam büyüklükte oldu¤una iflaret ediyor ve etkilerinden
kaç›n›lmas› pek de mümkün görünmüyor.
Tüm “önlemler”
emekçileri
iflaret ediyor
Türkiye egemen s›n›flar›n›n, do¤rudan sermayeyi temsil eden, TÜS‹AD gibi kesimlerinin önlem al›nmas›
yönlü ç›k›fllar›na “gerek yok” gibi tutumla yaklaflan hükümet cephesinde
de art›k “önlemlere” dönük tart›flmalar h›z kazanm›fl, türlü hesaplar
yap›lmaya bafllanm›fl bulunuluyor. Bu
hesaplar›n tümünün, krizin faturas›n›
iflçi ve emekçilerin üzerine y›kmaya
dönük oldu¤u ise a盤a ç›kmakta gecikmiyor. Hatta “önlem” ad› alt›nda
tart›fl›lanlara bak›ld›¤›nda, sermayenin
her kriz döneminde oldu¤u gibi, bu
krizden de zararla de¤il, hayli kârl› ç›-
kaca¤›n› da söylemek gerekiyor.
Her fleyden önce kriz, sermayenin bugüne kadar önüne koydu¤u,
ancak istedi¤i düzeyde bir zemin bulamad›¤›, hayata geçiremedi¤i bir dizi
hak gasp›n› hayata geçirmesinin de
f›rsat›n› yaratt›.
Ve böylece ücretsiz izin, üretimi
durdurma ve de kitlesel iflten ç›karmalar, kriz bahane edilerek son y›llarda görülmedik biçimde hayata geçirilmeye bafllad›.
Bu süreçte yap›lan T‹S görüflmelerine de yine, faturay› iflçi ve emekçi
y›¤›nlara ödetmekte “kararl›” olan
patronlar›n, kriz bahanesinin gölgesi
düflmekte gecikmedi.
Bafl›na sar› bürokrat sendikal önderliklerin çöreklendi¤i sendika
konfederasyonlar›n›n ise, sermayenin dayatt›¤› kriz program›n›, iflçiemekçilerden oluflan üyelerine kabul
ettirmeye “gönüllü” olduklar›, sermayeden yana belirledikleri saflar›n›
terk etmeyecekleri de, kriz bahanesiyle gerçeklefltirilen kapsaml› hak
gasplar› karfl›s›nda ald›klar› tutumda
bir kez daha a盤a ç›kt›. Bu tutum,
üretimden gelen gücü hareket geçirmek yerine, her zaman oldu¤u gibi,
masa bafl›ndan yap›lan sözde ç›k›fllarda da görülmekte ve bunlar›n s›-
n›fsal karakterini bilen bizlere hiç de
flafl›rt›c› gelmemektedir.
Patronlara
iflsizlik fonu k›ya¤›
Ve hükümet patronlar›n “feryad›na” onlar› hayli mutlu edecek çözüm
önerilerinden birini getirmekte gecikmedi. Gerçekte sermayenin son
günlerde dile getirdi¤i taleplerden biri olan, ‹flsizlik Fonu’nun sermayeye
peflkefl çekilmesine dönük haz›rl›klar,
maddeler halinde kamuoyuna yans›maya bafllad› bile.
‹flsizlik Fonu’nda bulunan 35.5
katrilyonu, son kurufluna kadar sermayenin hizmetine sunma ad›na haz›rlanan modelden yararlanma koflullar›n› içeren maddelerin bir k›sm› ise,
geçti¤imiz günlerde burjuva-feodal
bas›nda flu flekilde s›raland›:
* Esnek çal›flma modeline geçmek
isteyen iflveren, ‹fl Kanunu’ndaki mali
kriz hükümleri uyar›nca zor durumda
oldu¤unu belirterek, Sosyal Güvenlik
Kurumu bölge müdürlüklerine baflvuracak.
* ‹flveren iflçiyi sadece 15 gün süreyle çal›flt›rabilecek ve çal›flt›rd›¤›
sürenin ücretini ödeyecek. Kalan süre ise asgari ücret üzerinden hesaplanarak iflçiye ödenecek.
Fukuyama, yan›ld›¤›n› aç›klad›¤›nda at›lan hayal k›r›kl›¤› nidalar› halen
kulaklar›m›zda. fiimdi ayn› nidalar›, bu
kez iflaslar, “de¤er” yitimleri eflli¤inde
iflitiyoruz. Neo-liberalizmin duayenleri basit olgular› gözden kaç›rd›klar›n›
kabul ederek, kaptanl›k ettikleri “tekne”de pürnefle olanlar› tekneden inmeye davet ediyor. Bu davet, üzerinde devletçi/kontrollü/denetimli kapitalizm yazan bir teknedir!
S›n›f mücadelesinden, sosyalizmden
ebediyen kurtulduk, iflçi s›n›f›n›n elini
kolunu ba¤lad›k diyerek nefleyle gürledikleri zamanlar geride kald› art›k.
Bireyin yok olmaya mahkum, güçsüz öfkesi, umudu, 盤l›¤› yerini kitlelerin kazanmaya muktedir, devas› öfkesine, umuduna, hayk›r›fllar›na b›rakmaktad›r.
Dipten gelen dalga
Marks, s›n›f mücadelesinden ve
kitlelerin devrimci fliddeti ile gerçekleflecek devrimlerden söz ediyordu!
Tüm bu olup bitenlerden sonra
Marks’›n izinden yürümenin ne derecede hakl› ve onurlu bir tutum oldu¤u bir kez daha ortaya ç›km›fl oldu.
Kapitalizmin bugünkü durumu hakk›nda hakl› ç›kt›¤›m›z aflikar! Ne var ki
mesele pratikte hakl› ç›kmak de¤ildir
sadece, kitlelerin bilincinde bu hakl›l›¤› yaratmak/meflrulaflt›rmakt›r. Politik
mücadele olmas› gereken seviyeye k›sa zamanda yükselecektir. Kapitalizmin kriz içinde debelenmekte oldu¤u
zamanlar iflçi s›n›f›n›n ve di¤er ezilenlerin kurtulufl aray›fllar›, sistem karfl›t›
bir rotada ilerleyecektir.
Art›k zorlu mücadelenin sorunla-
* ‹flçi iflyerinde çal›flt›¤› süre içindeki normal maafl›n› al›rken, iflsizlikte
geçen süre için ise asgari ücret üzerinden yar›m maafl alacak.
* Yani iflçi çal›flmad›¤› süre için
brüt 638 YTL olan asgari ücretin yar›s›n› fondan alacak.
* Böylelikle iflçi iflini kaybetmemifl, iflverenin yükü de hafiflemifl olacak.
* Uygulama iflverenin baflvurusundan itibaren 4 ay süreyle geçerli
olacak.
* Çal›flma Bakanl›¤›’n›n illere gönderdi¤i genelgeye göre ‹fl Kanunu gere¤i s›k›nt› içinde bulundu¤unu bildiren flirketler, SGK bölge müdürlükleri kanal›yla incelemeye al›nacak.
* Uygun bulunan flirketlerde çal›flanlar›n part-time maafllar› ‹flsizlik
Fonu’ndan 4 ay süreyle karfl›lanacak.
‹flçilere asgari ücret üzerinden ödeme yap›lacak.
Sözde iflçinin iflsiz kalmas›n› ya da
çal›flmad›¤› günlerdeki kayb›n›n giderilmesi vb. amaçlarla ele al›nm›fl gibi
gösterilmeye çal›fl›lan modelin, gerçekte sermayenin iflçi yükünü hafifletmeye dönük oldu¤u, sermayenin
krizden, zarar etmeyi b›rakal›m, kârl›
ç›kmas›n› hedefledi¤i ise, maddeler
çok de¤il biraz dikkatli okundu¤unda
bile anlafl›lmaktad›r.
Emekçiler “ac›
reçeteyi” içmeyecek!
Yurtd›fl›nda çal›flan vatandafllar›n
birikimlerini Türkiye’ye getirmeye
dönük bir hamleyi de bafllatan hükümete, kara para aklanaca¤› ve naylon
faturac›lar›n affedilece¤i gibi, gerçekte do¤ruluk pay› olan suçlamalar getiren muhalefet partileri, özellikle de
CHP ise, krizden ç›k›fl›n yolunu IMF
ile anlaflma da gördü¤ünü ilan ediyor
ayn› günlerde. Sanki bu zamana kadar
IMF ile herhangi bir anlaflma yokmufl
da ilk kez yap›lacakm›fl gibi bir edaya
bürünen Erdo¤an ise, IMF ile anlaflmaya dönük bu öneriye, göstermelik
bir day›lanmayla yan›t vermeyi tercih
ediyor. Ancak ülkenin ekonomi (ve
de ayn› zamanda siyasal) politikalar›-
r›yla u¤rafl›lacak. Toplumsal hareketlerin kaç›n›lmaz yükselifline tan›k olunacak! Kuflkusuz buna hemen hiçbirimiz
yeterince haz›r de¤iliz. Ancak, tarih,
genellikle haz›rlan›larak yap›lan bir süreç de¤ildir; tarih yarat›c›s›n› koflulsuz
haz›rlar! Önümüzdeki y›llara yeterince
haz›rlanmadan girecek olmam›z
önemli bir yetmezlik; ancak afl›lmaz da
de¤il. Geçmifl yirmi, otuz y›l›n y›k›nt›lar› alt›nda kalmak gibi bir sorun yaflamad›k, ama o y›k›nt›lardan ac›lar çektik. Benzer ac›lar gerçekleflebilir, ama
gene de bu yol yürünecektir. Bize düflen bir kez daha hayat›n içinden konuflabilme kapasitesini gelifltirmektir.
Hayat›n içinden konuflabildi¤imiz, düflünebildi¤imiz oranda gerçe¤i kavramakta ve dönüfltürmekte kusursuzlaflabiliriz. Kitleler inan›lmaz derecede zorluklara katlanabilmektedir! Bunun tersine çevrilmesi,
kitlelerin dünyan›n de¤ifltirilmesi
prati¤ine çekilmesi ancak onu
kavramakla, anlafl›l›r hale sokmakla mümkündür.
Dün bu sorun yaflan›yordu ve henüz yaflanmaya devam ediyor. Düflünüfl tarz›m›z, hareket biçimlerimiz de¤ifltirilmedikçe buna engel olunamayaca¤› aç›kt›r…
Kusursuz bir ilerleme için mevcut
eksiklikleri, yetmezlikleri görmekte
ve gidermekte cesur davranal›m.
Egemenlerin görmeye bafllad›¤›
kabus, gelecek günlerin gerçe¤i olsun
diye, aldat›lm›fllar›n, yoksullar›n tüm
öfkesi gelecek günlerin ebesi olsun
diye, bu dünya yaflanabilir olmaya
devam etsin diye sab›rla birleflmifl
cesarete ihtiyaç var.
na on y›llard›r zaten IMF ve DB gibi,
emperyalistlere ba¤l› kurumlar›n yön
verdi¤i gerçekli¤i daha fazla yok say›lam›yor ve yeni anlaflmalar›n sinyalleri gelmekte gecikmiyor. Devlet Bakan› Mehmet fiimflek üzerinden sürdü¤ü söylenen görüflmelerin oldukça
h›z kazand›¤› ve de yeni bir “ihtiyati
stand-by” anlaflmas› imzalanmas›n›n
an meselesi oldu¤u biliniyor.
Emperyalizme ba¤›ml› ülkelerin
içine düfltü¤ü yoksullu¤un, sefaletin
ve her türden geri kalm›fll›¤›n bafll›ca
sorumlular›ndan olan IMF’nin küresel mali krizle birlikte, ekonomilerini
çökertti¤i bu ülkelere, bir kez daha
“can simidi” olarak sunuldu¤una flahit olmaktay›z. Yani IMF bu kriz ortam›nda da yine, ekonomileri iyice
dibe vuran ba¤›ml› ülkelerin ekonomilerini, emperyalist tekellerin ç›karlar› do¤rultusunda flekillendirmek
için harekete geçmifltir. Ve emperyalizme ba¤›ml› bir ülkenin ve de bu
ba¤›ml›l›¤› sürdürmekte kararl› olan
uflaklar›n bu “can simidini” ret etme
flans› yoktur.
Çok kez oldu¤u gibi, IMF’nin yazaca¤› “ac› reçete” bu kez de itirazs›z
kabul edilecektir. Ülke uflak egemen
s›n›flar› da zaten bilmektedir ki, “ac›
reçete” sermayeye de¤il, iflçi emekçilere içirilmek üzere yaz›lmaktad›r.
Dolay›s›yla, IMF ile anlaflma tart›flmalar›nda, Erdo¤an’›n “ümü¤ümüzü
s›kt›rmay›z” söylemi de, sadece
kendilerini ve de temsil ettikleri sermayeyi kapsamaktad›r. Ancak iflçiemekçi, tüm ezilen y›¤›nlar›n oturup
ne ümüklerinin s›k›lmas›n› bekleme
ne de “ac› reçeteyi” içme gibi niyetleri yoktur. Bunu büyük bölümü kendili¤inden de olsa, çok say›da iflçiemekçi grev ve direniflinde görmek
mümkündür. Çünkü kriz te¤et de¤il,
ezerek geçmektedir. Ezilenler ise bir
kez daha, Kürt-Türk çeflitli milliyetlerden yoksul emekçi y›¤›nlard›r. Bunu içindir ki, tüm ezilenlerin birleflik
mücadelesini örmenin ve de sömürücü s›n›flara karfl› harekete geçirerek,
krizin alt›nda onlar›n kalmalar›n› sa¤laman›n zaman› gelmifl geçmektedir.
Özgür gelecek 9
14-27 Kas›m 2008
AKP hükümeti, Ekim sonuna kadar
TBMM’den geçirip AB’ye sunaca¤›
Ulusal Program Tasla¤› (UPT) ile
131 yasada de¤ifliklik yap›laca¤› taahhüdünde bulunuyor. AB’ye uyum paketi
ya da bildik söylemle “reform” çerçevesinde haz›rlan›p sunulacak olan
UPT’nin içinde boyal› bas›n›n hiç gündemine tafl›mad›¤›, tasla¤›n 11. fasl›nda
yer alan “Tar›m ve K›rsal Kalk›nma” bafll›¤› da vard›. AKP hükümeti di¤er tüm alanlarda “reform yapt›¤›” gibi
tar›mda da ayn› icraat› gösterme gayretindedir.
Bu sene üçüncüsü haz›rlan›p sunulacak olan UPT (biz ev ödevi olarak alg›layal›m) TC’nin, AB’ye tam üye kapsam›nda her alanda AB standartlar›na
uygun hale gelebilmek için “reformlar›n” bildirildi¤i taslakt›r. Bunun kamuoyundaki meflhur ad› “AB’ye uyum
paketleri”dir. Bu ad deforme olmufl
olacak ki, daha “cezp edici” (kand›r›c›)
olan Ulusal Program Tasla¤› haline
bürünmüfltür. Kopenhag Kriterleri
“Uyum” veya “Reform” paketleri, son
olarak da UPT’nin görünen k›sm› AB’ye
tam üyelik için harcanan “masumane”
çaba iken, takkenin alt›nda emperyalizme ba¤›ml›l›k, isteklerini harfiyen uygulamak görünmektedir. Kald› ki TC’nin
AB’ye üyelik baflvurusundan bugüne
kadar da gerçeklefltirilen sadece ba¤›ml›l›¤›n daha da artmas› olmufltur. Ekim
sonuna kadar TBMM’den geçirilecek
olan UPT’de bu kapsamda de¤erlendirilmelidir.
UPT’de “Tar›m ve
K›rsal Kalk›nma”
Bafll›¤›
Ulusal Program Tasla¤›’nda var
olan fakat bas›n taraf›ndan itinayla gizlenen Tar›m ve K›rsal Kalk›nma
bafll›¤› da, TC’nin tar›msal alanda AB’ye
“uyum” sa¤layaca¤›n›n bir taahhüdüdür. Tasla¤a göre “ak›l edinilen” kuflkusuz ki; “tar›m›n gelifltirilmesi”, “modernize edilmesi”, “üretimin art›r›lmas›”d›r. T›pk› di¤er alanlarda oldu¤u gibi
“reform yap›lmas›”d›r. UPT’nin Tar›m
ve K›rsal Kalk›nma bafll›¤› ile AB’ye
“2011 y›l›ndan itibaren tar›mda teflvikin
ürüne de¤il, üretimden ba¤›ms›z olarak
çiftlik arazilerinin büyüklü¤üne göre verilece¤i” ve 2011 y›l›na kadar “Üretimden ba¤›ms›z tar›msal destekleme sisteminin uygulanmas›na yönelik kanun”
ç›kar›lmas› taahhüt ediliyor. Yani arazisi büyük olanlar (emperyalist flirketler, büyük toprak sahipleri) devlet
kanunu ile zengin edilecek, arazisi küçük olan (yoksul köylü) bafl›n›n çaresine bakacak.
Bu taahhüt UPT’ye gelmeden önce
baflta Tar›m Bakan› M. Eker olmak üzere tar›mla ilgili çeflitli simalarca y›l içerisinde çokça farkl› flekillerde dillendirilmiflti. Her birinin ortaklaflt›¤› konu; ta-
IMF’ye niyet mektuplar›yla, AB’ye “uyum” paketleriyle tar›m politikas›n›
sürdüren AKP hükümeti
yaklafl›k 7 y›ll›k hükümeti
döneminde ülke tar›m›nda
kendi deyimleri ile “çiftçileri al›fl›lmad›k rakamlarla”
tan›flt›rm›flt›r. Birçok üründe yaflanan gerilemelere
yenileri eklenmifltir.
Ulusal Program Tasla¤›
ve tar›m›n kaderi
r›m arazilerinin parçal› ve küçük oluflunun önüne geçilmesiydi. Bu kapsamda,
hemen her toplant›da, tar›m arazilerinin çok parçal› oldu¤unu, miras yolu ile
bölünmenin önüne geçilmesi gerekti¤ini, bu durumun üretimi ve verimlili¤i
düflürdü¤ünü vb. ifadelerle derdini dile
getiren Bakan M. Eker’e efllik edenler
az de¤ildi. Bu “盤r›ndan ç›km›fl soruna” “çözüm üretenler” ilmi önerilerde bulunuyordu. Bunlar›n içinde
“arazisini ekmeyen çiftçiyi cezaland›ral›m, vergilendirelim, böylece ya topra¤›n› satar ya da cezas›n› öder” önerisi en göze batan›yd›.
UPT ile taahhüt edilenler hayata geçirilmesi ile bu “sorun” kökünden “çözülmüfl” olacak. Küçük arazisi olan
köylüler dolayl› olarak hem topra¤›n›
satmak zorunda b›rak›lacak hem de cezaland›r›lm›fl olacak. Baflka bir deyiflle
AB’ye “uyum” sevdas›na yoksul üretici
tar›msal üretimden kopar›lacakt›r.
Tüm bu canh›rafl çaban›n anlam›
aç›kt›r; küçük arazisi olan üreticilere
destek verilmeyece¤i-zaten ülkemizde
tar›ma verilen destek çok düflükken,
verilen destekle arazisi büyük tar›msal
üretime verilecek deste¤in tamam›n›n
arazisi büyük olan üreticilere verilece¤inin yasal k›l›f›n› oluflturmaktad›r. Böylece bir y›l boyunca sürekli dillendirilen
arazinin parçal› oluflu vb. ifadelere UPT
ile 2011’e kadar son flekli verilecektir.
Bunun anlam› çok aç›kt›r. Ürüne ve
üretime de¤il arazinin büyüklü¤üne göre destek verilmesiyle beraber 2011 y›l›ndan itibaren tar›m ürünlerine destekleme fiyat› aç›klanmayacakt›r. Des-
tekleme al›mlar› yap›lmayacakt›r. Gübre, ilaç gibi girdilere destek verilmeyecektir. Yani 2011 y›l›ndan itibaren tar›mda AB’ye “uyum” ad›nda daha kötü
günlerin yaflanmas› sa¤lanm›fl olacakt›r.
UPT’nin özü budur. Taahhüt edilenler,
kalk›nma de¤il, ülke tar›m›n› emperyalist tekellerin hizmetini sunulmas›d›r.
Bu taahhüt 2011 y›l›ndan itibaren yasallafl›p yürürlü¤e girdi¤inde, küçük arazisi olan ço¤u üretici flu anki durumda
dahi ekemez, ekti¤ini satamaz durumda
iken, tar›msal üretimden dolay›s› ile
topra¤›ndan kopmak zorunda b›rak›lacakt›r.
AB ülke tar›m› için
çözüm mü?
1958’de Avrupa Ekonomik Toplulu¤u (AET) olarak kurulan AB, 1961’de
Ortak Tar›m Politikas›’n› (OTP) oluflturdu. OTP’nin temel hedefi; AET’in temel ürünlerde kendine yeterli konuma
getirilmesi, verimin art›r›lmas›, üretimde istikrar vb. hedeflerini sa¤lamakt›.
Ayr›ca AET üyelerinin eflit geliflmifllik
derecesine sahip olmas› da temel
amaçlardan biriydi. Fakat bu temel
amaç AET’in, AB’ye dönüfltü¤ü süreçte
(Maastrich Anlaflmas›) tam üye ülkelerle, yeni üye olmufl ve aday üye ülkelerin eflit geliflmifllik derecesi kald›r›lm›flt›r. AB’nin geniflleme stratejisi, “eflit
geliflme” ilkesi kapitalist dönüflüm dünyay› de¤ifltirdikte AB’nin önceliklerini
de de¤ifltirmifltir. Her üye kendi kesesine göre yol seçmek durumunda kalm›flt›r. Bunun en somut örne¤i; 1 May›s
2004’te AB’ye tam üye olan 10 ülke,
aday ülke konumundayken AB taraf›ndan bu ülkelere ayr›lan yard›m 3 milyar
120 milyon Euro ile s›n›rland›r›lmas›d›r.
Bu yard›m›n 520 milyon Euro’su tar›m›
ayr›lm›flt›r. Bu ülkeler AB’ye tam üye
olduklar›nda (01.05.2004’te) bu 520
milyon Euro’yu paylaflm›fllard›r. Bu da
gösteriyor ki AB’ye tam üye olan ülkeler dahi AB’nin söz konusu “refah›ndan” yararlanamamakta, kendi ekonomik gücüne göre bafl›n›n çaresine bakmas› gerekmektedir. fiimdi kalk›p AB’ye
tam üye olunca tar›ma para
ya¤aca¤›n› düflünmek safdilliktir. Kald› ki, istikrarl› bir tar›m
politikas› olmayan, IMF-DBDTÖ eksenli politikalar› izleyen ülkemize AB’nin deste¤i
de s›n›rl› olacakt›r. 2004’te
AB Tar›m Komiseri Fischer,
Werheugen’e yazd›¤› mektupta bunu aç›kça ifade ediyordu. Diyordu ki “Türkiye
daha genifl, daha kalabal›k
ve daha yoksul bir ülke,
OTP’yi bugün Türkiye’ye
aynen uygulasak… 11.3
milyar Euro’ya gereksinim
var bunu yapamay›z.” Yani öyle san›ld›¤› gibi AB’ye tam üye olundu¤unda
tar›m sektörüne para ya¤mayaca¤›n›
söylüyordu.
Tüm bunlar›n d›fl›nda, AB her y›l
bütçesinin yüzde 45’ni (50 milyar Euro)
tar›ma ay›r›rken ABD’den sonra en
yüksek sübvansiyon desteklemeleri yaparken, Türkiye’den tar›m alan›nda birli¤e uyum sa¤lamas›n›, tar›msal nüfusun
Politik yorum
azalt›lmas›n›, ekim alanlar›n›n daralt›lmas›n›, tar›ma yap›lacak desteklemelerin kald›r›lmas›n› istiyor. Aç›kça görülüyor ki, b›rakal›m AB’nin para deste¤inde bulunmas›n›, birli¤e tan›m›fl oldu¤u
imtiyazlar› dahi Türkiye’ye tan›mamaktad›r. Haliyle tar›mda yaflanan sorunlara çözüm olmaktan çok ülke tar›m›n›
çökertecek nitelikte dayatmalarda bulunmaktad›r. Bu noktada AB’ye sunulacak olan UPT’de bir anlamda bu istemlerin yerine getirilece¤inin taahhüdüdür.
Emperyalistlere
verilen taahhütler
tar›m› küçültüyor
Ulusal Program Tasla¤› ile önümüzdeki üç y›l boyunca tar›mda hayata geçirilecek politikan›n ne oldu¤u aç›kça ifade edilirken, di¤er yanda ise ülke tar›m›nda geçen y›l yaflanan yüzde 7.3’lük
küçülmeden sonra bu y›l›n ikinci çeyre¤inde de yüzde 3.5 küçülme gerçekleflti.
Tar›mda yaflanan bu küçülmelerin nedeni her ne kadar AKP hükümeti taraf›ndan kurakl›k, arazinin parçal› oluflu gibi
söylenmifl olsa da esas olarak; ülkemizin
yar›-sömürge, yar›-feodal yap›s› gere¤i
(emperyalizme göbekten ba¤›ml›d›r, bu
nedenle emperyalist politikalar d›fl›nda
ve onlar›n izni olmadan) tar›ma kaynak
aktar›lmamas›, modernleflme ve teknolojik düzeyin yükseltilememesi, tar›m iflletmelerinin büyütülememesi, rekabet
gücünün art›r›lamamas› gibi etkenler daha belirleyicidir. Emperyalist dayatmalar
sonucu bugün önemli tar›m kurulufllar›
(EBK-TEKEL-fieker fabrikalar›) özellefltirilmifl, kota uygulamas› ve düflük taban
fiyat› verilmeye bafllanm›fl, tar›msal desteklemeler büyük oranda azalt›lm›flt›r.
GSMH’dan tar›ma ayr›lan ödenek yüzde
1’in dahi alt›nda seyretmektedir. Ülke
tar›m›na gösterilen “önem” bu derecede iken tar›mda yükselme, geliflme beklemek yine safdillik olacakt›r. Tar›mdaki
gerilemenin son ikinci çeyrekte yaflanan
yüzde 3.5’lik küçülme ile de s›n›rl› olma-
yaca¤›n› tahmin etmek veya söylemekte
abart› olmayacakt›r. Çünkü AKP hükümetinin istemifl oldu¤u tar›m
politikas› emperyalist tar›m politikalar›d›r. Ve bugün emperyalistler tar›mda flirketleflme politikalar›n› daha bir
h›zland›rm›fl, buna uygun politikalar› bizim gibi yar›-sömürge ülkelere dayatm›fllard›r. Tar›mda flirketleflme devletin
tar›m alan›ndan elini aya¤›n› çekmesi ile
efl anlaml›d›r. Ülkemizde tar›mda yaflananlarda bu kapsamdad›r. Ve dolay›s› ile
tar›mda küçülmeler gerçekleflmektedir.
UPT ile taahhül edilenlerde çok farkl›
de¤ildir. Tar›mda teflvikin üretimden ba¤›ms›z arazinin büyüklü¤üne göre verilmesi esasta emperyalist flirketlerin faydalanaca¤› bir sistemdir. Böylece tar›mda emperyalistlerin hâkimiyeti artacak
ve daha rahat hareket etmesi sa¤lanacakt›r. Sonuç olarak tar›mda yenilemeler, küçülmeler devam edecek, daha kötü günler yaflanacakt›r.
IMF’ye niyet mektuplar›yla, AB’ye
“uyum” paketleriyle tar›m politikas›n›
sürdüren AKP hükümeti yaklafl›k 7 y›ll›k hükümeti döneminde ülke tar›m›nda kendi deyimleri ile “köylüleri al›fl›lmad›k rakamlarla” tan›flt›rm›flt›r.
Birçok üründe yaflanan gerilemelere
yenileri eklenmifltir. (Ayçiçe¤i üretimi
% 24 gerilemifl, pamuk üretiminde
dünya genelinde 5. s›radan 7. s›raya düflülmüfltür.) Aç›klanan düflük taban fiyatlar›yla (m›s›r 43 kr, f›nd›k 4 YTL vb.)
köylü ekti¤i için cezaland›r›lm›flt›r. Tar›mda yaflanan yap›sal sorunlara geçici
“çözümler” üreten AKP hükümeti her
geçen y›l tar›mda gerçekleflen küçülmeye destek olmaktad›r. Tar›mda yaflanan bu gerilemelere k›l›f bulmakta
gecikmeyen AKP hükümeti, artan girdi (mazot, gübre vb.) fiyatlar› ve düflük
taban fiyatlar› ile beli bükülen, bu duruma isyan edip, derdini anlatan üreticileri de “yalan söylüyorsunuz” diye
azarlamaktan geri durmuyor. Kendi
yaratt›¤› y›k›m tablosu ile karfl›laflmak
istemeyen AKP hükümeti, bir yandan
da emperyalist efendilerine yeni taahhütlerde bulunuyor. Tar›m ve K›rsal Kalk›nma yalan›yla tar›m›n dibe
vurmas› h›zland›r›l›yor. AKP hükümetinin tar›m› çökertme taahhütleri ve
uygulamalar› karfl›s›nda, üretici üretemez, üretti¤ini satamaz, karfl›l›¤›n› alamaz duruma getirilmifltir. Her geçen
y›l daha da yoksullu¤a itilen üreticiler
aç›s›ndan gelecek y›llar daha büyük
ekonomik riskleri içinde bar›nd›racakt›r. Üreticilerin muhalefeti ve birli¤i olmadan bu y›k›m politikalar›na karfl› etkili sesler ç›kar›labilmesi mümkün gözükmüyor. Daha da önemlisi, iktidara
karfl› devrimci bir mücadele gelifltirilemedi¤inde tar›msal üreticilerin ve dolay›s›yla tüm halk›n sefalet koflullar›na sürüklenmesi kaç›n›lmaz gözükmektedir.
Yüzler de¤iflir, sistem ifller; Y›k›lana dek!
Geçti¤imiz günlerde, AKP’nin ikinci
adam› olarak lanse edilen Dengir Mir
Mehmet F›rat, AKP yönetiminden,
Hukuk ve Siyaset ‹fllerinden Sorumlu
Baflbakan Yard›mc›l›¤› görevlerinden istifa etti. Yerine egemen s›n›flar›n yeminli temsilcisi, önceki dönemin ‹çiflleri Bakan› Abdulkadir Aksu getirildi. Burjuva-feodal medya bu istifay› esasen iki
nedene dayand›r›yordu. F›rat, hakk›ndaki yolsuzluk iddialar› karfl›s›nda y›pranm›flt›. AKP Kürt sorununda yeni bir anlay›fla yelken aç›yordu. Öncelik bu iki
flahs› ele almakla bafllayal›m:
Dengir Mir
Mehmet F›rat
F›rat, siyasi kariyerine Demirel’in
Adalet Partisi’nde bafllad›. Daha sonra
s›ras›yla DYP, FP’ye kat›larak AKP’nin
kuruluflunda rol ald›. Mesleken avukatl›k yapan F›rat, büyük narenciye iflletmelerinin sahibi. Tabii en önemlisi, kendisinin bir Kürt olmas›.
Elbette F›rat, yolsuzluk ve rüflvet iddialar›yla y›pranm›fl durumdayd›. Hatta
sonuç itibariyle bizzat kendi kendini
kurban seçmifl oldu. Yoksa, yolsuzluk
iddialar› AKP’yi bir bütün olarak hedef
alm›fl durumdayd›. Öyle ki, baflka bir
rüflvet iddias› karfl›s›nda, di¤er genel
baflkan yard›mc›lar›ndan fiaban Diflli
istifas›n› vermek zorunda kalm›flt›. E¤er
F›rat, bizzat kendi iradesiyle bu karar›
alm›flsa, iddialar karfl›s›ndan partisinin
kendisini çok da sahiplenmeyiflindendir.
Öyle ya, Deniz Feneri doland›r›c›l›k flebekesinin üyesi, RTÜK Baflkan› Zahid
Akman istifas›n› verdi¤i halde kabul
edilmemiflti. AKP, ba¤r›na basm›flt› Akman’›. Bu destek, partinin kurucular›ndan F›rat’a neden verilmesindi! Üstelik
F›rat’›n elinde Kürt kart› vard›.
Geçti¤imiz günlerde, F›rat, DTP milletvekilleriyle yemekte buluflmufltu. Yemekte neler konufluldu, bilmemekle beraber; bunun çok da önemli olmad›¤›
kan›s›nday›z. Yenilen yemek bafll› bafl›na
bir mesajd›. Diyalog yolu aç›kt›r mesaj›… Dahas›, Amed ve Dersim’de umdu¤unu bulamayan Erdo¤an’›n imdad›na
Cumhurbaflkan› Abdullah Gül kofluyordu. Cumhuriyet resepsiyonunda AKP
ve DTP bölge milletvekillerinin biraraya
gelmesi önerisi bizzat Gül taraf›ndan yap›l›yordu. Çözüm için ad›m at›ld›¤› izlenimi yaratmaya dönük çok basit bir
oyundu bu. Nitekim Kürt halk›, Erdo¤an’› karfl›lama üslubuyla bu oyuna gelmeyece¤ini aç›ktan ilan etmifl ve flimdilik bu buluflma rafa kald›r›lm›flt›r.
F›rat’›n gidiflini (tam anlam›yla bir gidifl olmamakla beraber) AKP’nin Kürt
Ulusal Meselesi’nde yeni bir yaklafl›ma
ba¤lamak iddias› düpedüz aymazl›kt›r.
F›rat’›n AKP yönetimindeki varl›¤›, ne
bölgeden oy alma konusunda çok
önemlidir ne de F›rat iddia edildi¤i gibi,
Kürt sorununda muhalif ve demokratt›r. Hem F›rat halen bir AKP üyesidir
hem de istifas›na iliflkin yapt›¤› aç›klama-
larda, her zaman partisinin emrine amade bir nefer oldu¤unu belirtirken, partisinin demokratl›¤›ndan dem vururken,
kendisinin ne kadar demokrat, ne kadar
muhalif, hatta ne kadar Kürt oldu¤unu
bir kez daha göstermifltir.
K›sacas› onun Kürt Ulusal Meselesinde farkl› bir tutum tak›nmas›n›n tek
dayanak noktas› Kürt olmas› olabilirdi.
Ancak bu yetmemektedir. F›rat, hakim
s›n›flar›n bir üyesi olarak, ancak sembolik durabilirdi. Baflka türlü bir tutum
sergilemesine flahsi ç›karlar›, s›n›f karakteri müsaade etmemektedir.
Dolay›s›yla F›rat, AKP’de hiçbir zaman bir denge unsuru olmad›. Onun
varl›¤› AKP’yi ne demokrat k›lar ne de
o varl›k olarak demokrasiden yanad›r.
Dün AKP’de demokrasi lehine bir dinami¤in varl›¤›n› iddia edenler abesle ifltigal ediyordu. Bugün ise AKP’de milliyetçilik yönünde bir e¤ilimin geliflti¤ini
iddia edenler, olsa olsa faflizme yardakç›l›k ediyordur. Çünkü yaflananlar
AKP’nin faflizmin tipik bir partisi oldu¤u
gerçe¤ini her geçen gün ziyadesiyle gözler önüne sermektedir.
Abdulkadir Aksu
Aksu, faflizmin yeminli bekçisidir.
Devleti için “kurflun s›kanlar›n, kurflun yiyenlerin” a¤ababas›d›r, son çeyrek as›rd›r egemen s›n›f partilerinin göz
bebe¤idir. Onda faflizme adanm›fll›k var,
ve bu alçakl›k belki de en çok ona yak›fl›yor.
Aksu, devletin merkezine en yak›n
flah›slardan. Nitekim, farkl› isimlerde de
olsa partiler gelir, gider; Aksu yerindedir. Baflbakanlar de¤iflir; Aksu bir flekilde korumufltur yerini. Türkiye halk›
Aksu’nun ismini ilk, 1978 Marafl
Katliam›’nda duydu. O s›rada, Emniyet Genel Müdürü olan Aksu, bir
y›l önce de Marafl’ta vali vekilidir.
Birçok yerde kaymakaml›k ve valilik yapan Aksu’nun ‹çiflleri Bakan› oldu¤u dönemlerde cinayetlerin ard› arkas› kesilmez. Çetin Emeç, Bahriye Üçok, Turan Dursun ve Hrant Dink onun ‹çiflleri Bakanl›¤› yapt›¤› dönemlerde katledildi. Tarikat üyesi Aksu’nun ad› s›k s›k
mafyaya ruhsatl› silah temin etmekle
an›ld›. 1989 y›l›nda, Cizre’nin Yeflilyurt
Köyünde köylülere d›flk› yedirilmesi nedeniyle Türkiye, A‹HM taraf›ndan mahkum edilirken, Aksu sarf etti¤i “olacak
o kadar” sözleriyle insand›fl›laflman›n
son haddine ulaflm›flt› art›k.
Hat›rlanaca¤› gibi Aksu’nun önceki
bakanl›k dönemi de, kendisine ba¤l› polis teflkilat›n›n pervas›zlaflmakta s›n›r tan›mad›¤› bir dönem olarak tarihe geçiyordu. Hrant Dink’in katledilmesi bu
pervas›zl›¤›n doru¤u olmufltu. Devlet ve
onun AKP’si teflhir olmufltur iyiden iyiye. ‹flte yeni dönem, küçük bir imaj de¤iflikli¤iydi sadece. Daha do¤rusu imajda
küçük bir rötufltu. Aksu’ya bakanl›k verilmemifltir. Ondan vazgeçilmemiflti sadece sahne arkas›ndayd›. fiimdi tekrar
sahnedeki yerini alm›flt›r.
Kürt sorununda
de¤iflim mi?
Nas›l F›rat’›n gidifli, Kürt sorununda
yeni bir yaklafl›m›n sinyali olarak okunamazsa, yerine Aksu’nun gelmesi de böyle bir farkl›laflman›n sinyali olarak okunamaz. Hatta bu küçük de¤iflikli yerel
seçimlere yönelik bir taktik olmaktan bile uzakt›r. Yüksek olas›l›kla Kürtler de
oy kayb›na u¤ranacakt›r, milliyetçi oylar›
almak içinse bir hamleye gerek yoktur.
AKP, Amed ve Dersim hayalinin
gerçekten de bir hayal oldu¤unun ay›rd›na varm›flt›r. Bu fark›na var›fl, Erdo¤an’›n Hakkari’de söyledi¤i sözlerden
bariz bir flekilde bellidir. RP döneminde
kardefllik vurgusu yapan, birkaç y›l önce
sorunu zaman zaman olsa da dile getiren Erdo¤an, kitlesel eylemler karfl›s›nda bir çaresizin küfrüne denk, “Ya sev,
AKP, Amed ve Dersim
hayalinin gerçekten de bir
hayal oldu¤unun ay›rd›na
varm›flt›r. Bu fark›na var›fl,
Erdo¤an’›n Hakkari’de
söyledi¤i sözlerden bariz
bir flekilde bellidir.
ya terk et” diyebilmifltir sadece.
Kürt sorunu, kayna¤› ve çözümüyle
bu devletin kurulufl kodlar›nda olmakla
resmi ideolojinin bafll›ca zeminidir.
Komrador burjuvazi ve toprak a¤alar›n›n devleti olan TC’nin sorun karfl›s›ndaki, Kürt ulusu karfl›s›ndaki tutumu
nettir, bir devlet politikas› olarak imha
ve inkard›r. Dolay›s›yla bu devletin hiçbir kurumu, sözcülü¤e soyunan hiçbir
partisi ne bu politikay› de¤ifltirme e¤iliminde olabilir ne de buna muktedirdir.
Özgür gelecek 10
Dünyaya Bak›fl
14-27 Kas›m 2008
ABD’nin emperyalist politikalar›
Obama rejiminde de sürecektir
Filipinler Komünist Partisi - 7 Kas›m
ABD askeri-sanayi yap›s›n›
geniflletmeye
devam
edecek, askeri gücünü
esneklefltirecek ve hegemonyas›n› sürdürmek,
düflmanlar›n›n yay›lmas›n› engellemek ve daha
fazla emperyalist ya¤ma
için yeni pazarlar ve
topraklar ele geçirmek
için irili ufakl› savafllar
ç›kartacakt›r. ABD sald›rganl›¤›n›n art›fl› küresel ekonomik kriz gözönüne al›nd›¤›nda aç›kça
görülebilir.
ABD baflkanl›k seçiminde Barack Obama’n›n zaferi Amerikan halk›n›n militarist ve
neo-muhafazakar Bush rejimine karfl› tepkisini yans›tmaktad›r. Demokrat Parti aday›
olarak yar›flan Obama kendisini
Cumhuriyetçi George W. Bush’un antitezi olarak lanse etti. ABD’nin Irak ve
Afganistan’da yaflad›¤› siyasi ve askeri
y›k›nt›n›n ve Büyük Bunal›m’dan bu yana en
büyük ekonomik krizin Amerikan halk›nda
yaratt›¤› derin ve genifl hoflnutsuzlu¤un
verdi¤i avantaj› kulland›.
Emperyalizmin süregiden küresel hegemonyas›, ya¤ma savafl› Demokratlarla
Cumhuriyetçiler ve Bush ile Obama
aras›ndaki çizgiyi bulan›klaflt›rmakta ve her
ikisinin de ABD tekelci burjuvazisinin iki
fraksiyonunu temsil etti¤ini göstermektedir.
ABD ve dünya kapitalist sistemindeki mevcut derinleflen durgunluk ve bunal›m ABD’yi
ülkesinde ve yar›-sömürgelerinde
emperyaist sömürüyü, ya¤may› ve bask›y›
sertlefltirmeye ve daha fazla sömürü alan›
yaratmak için karfl›-devrimci ve sald›rgan
savafllar› sürdürmeye zorlamaktad›r.
ABD askeri-sanayi yap›s›n› geniflletmeye
devam edecek, askeri gücünü esneklefltirecek ve hegemonyas›n› sürdürmek, düflmanlar›n›n yay›lmas›n› engellemek ve daha fazla
emperyalist ya¤ma için yeni pazarlar ve
topraklar ele geçirmek için irili ufakl›
savafllar ç›kartacakt›r. ABD sald›rganl›¤›n›n
art›fl› küresel ekonomik kriz göz önüne
al›nd›¤›nda aç›kça görülebilir.
Obama tüm bu gerçeklik içinde ABD
emperyalizmini ilerletmek için hizmet edecektir. Demokrat Partiye ve popülist
söylemlere dayanarak ABD hegemonyas› ve
sald›rganl›¤› daha fleytanca bir hal alacakt›r.
Bu Demokrat Parti’nin yöneticileri için beklenmedik bir durum de¤ildir. Popülist ABD
Baflkan› John F. Kennedy 1961’de Küba’da
Domuzlar Körfezi iflgalini bafllatm›flt›. O ve
ard›l› Lyndon B. Johnson 1960’larda Vietnam Savafl›n› yükseltmifllerdi. “New Deal”
Baflkan› Franklin Delano Roosevelt ABD
ekonomisini Büyük Bunal›m’dan ç›karmak
için 2. Dünya Savafl›n› kullanm›flt›.
Obama s›kça tekrarlad›¤› gibi Bush
taraf›ndan bafllat›lan “teröre karfl› savafl”›
ve Ortado¤u’nun, Orta ve Güneydo¤u
Asya’n›n petrol zengini bölgelerine yönelik
askeri müdahalenin devaml›l›¤›n› aktif flekilde
desteklemifltir. Özellikle Afganistan’a 10 bin
ek askerin gönderilmesini ve El-Kaide’yi
takip etme ad› alt›nda Pakistan s›n›r›nda tek
yönlü askeri müdahaleler yap›lmas›n› savunmaktad›r. Irak’tan Amerikan askerlerinin
h›zl› flekilde geri çekilmesini savunurken ayn›
zamanda kukla Irak hükümetinin ABD’nin
emirlerini yerine getirmesi için askeri
varl›¤›n› sürdürece¤ini net olarak ifade
etmektedir. Haziran ay›nda Obama Filipinler’de askeri müdahaleyi
sürdürece¤ini ve ABD ile yard›m
isteyen yar›-sömürgesinin “dostluk”
iliflkisi alt›nda sürdürdü¤ü Balikatan
askeri operasyonlar›n› destekledi¤ini
söylemifltir. Kendisi Balikatan’›n ülkede
ABD’nin askeri varl›¤›n›n kal›c› olmas›n› ve
bunun Filipinler’in egemenli¤ini ihlal erek
ülke içinde müdahaleleri sürdürece¤ini
kamufle etmeye çal›flmaktad›r. Filipinler
Ordusuna daha fazla silah deste¤i verme
ça¤r›s› yaparak yüz binlerce insan›n kurban›
oldu¤u Arroyo rejiminin Oplan Bantay Lana
askeri operasyonlar›n›n ABD askerinin
deste¤inde sürece¤ini belirtmektedir.
Filipinler Komünist Partisi (FKP) Filipinler halk›n›, ayn› zamanda Amerikan
halk›n› ve ulusal kurtulufl ve demokrasi için
savaflan yar›-sömürgelerdeki halklar› yeni
seçilen Amerikan baflkan›n›n aldatmacalar›na
inanmama ça¤r›s› yapmaktad›r. FKP, iflçi
s›n›f› ve dünya halklar›n›n emperyalizme ve
gericili¤e karfl› ulusal ve sosyal kurtulufl,
demokrasi ve ilerleme için verdikleri
mücadelede ›srarl› olaca¤›ndan emindir.
Filipinler Komünist Partisi
(FKP) Filipinler halk›n›,
ayn› zamanda Amerikan
halk›n› ve ulusal kurtulufl
ve demokrasi için
savaflan yar›-sömürgelerdeki halklar› yeni
seçilen Amerikan
baflkan›n›n aldatmacalar›na inanmama
ça¤r›s› yapmaktad›r.
Hedef: Halk Cumhuriyeti
Parti içinde reformizmin ve bireycili¤in geliflmesinden kayg› duyduklar›n› ve buna müdahale ettiklerini ancak anti-feodal ve anti-emperyalist bir anayasa yazma konusunda birlik
olduklar›n› belirten Prachanda yoldafl hedeflerinin Halk Cumhuriyeti oldu¤unu ifade etti.
Nepal’de NKP(Maoist)’in merkezi
rol oynad›¤› Federal Demokratik Cumhuriyet’in yürütmesindeki koalisyon hükümetine önderlik eden Maoistler devrimi ilerletmek için politik taktiklerini gelifltirme sürecindeler. Konu ile ilgili olarak son süreçteki geliflmeleri ve yurtd›fl›
ziyaretlerini de¤erlendiren Baflbakan
Prachanda yoldafl K›z›l Y›ld›z dergisinin
17. say›s›nda (24 Ekim-7 Kas›m) önemli
aç›klamalarda bulundu.
Parti içinde kurulan Devlet Yönetim Komitesinin son toplant›s›nda ald›¤› kararlara paralel olarak yerellerde
bar›fl komiteleri oluflturularak süreci ileri tafl›yacaklar›n› belirten Prachanda yoldafl, koalisyon hükümetinin s›n›rl›l›¤›na
karfl›n uluslararas› düzeyde ve ülke içinde önemli ad›mlar att›klar›n› aç›klad›.
Özellikle politika, program, y›ll›k bütçe
ve d›fl politikada yeni bir anlay›fl do¤rultusunda hareket ettiklerini vurgulad›.
Prachanda yoldafl bilimsel toprak reformu için kurulan Komisyonun çal›flmalar›n› sürdürdü¤ünü ve bu sürecin yak›n
zamanda somutlanaca¤›n› ancak as›l zor
meselenin ordular›n birlefltirilmesi konusunda yaflanaca¤›n›, federal cumhuriyetin anayasas›n›n haz›rlanmas›n›n ordular›n birleflme sürecine
ba¤l› olaca¤›n› vurgulad›. Bu konuda
iki z›t uçtaki görüfllere itibar etmediklerini ve yak›n zamanda somut önerilerini
sunacaklar›n› aç›klad›.
Prachanda yoldafl gerek iç kamuoyunda gerekse de d›fl ülkelere dönük
ziyaretlerde farkl› kesimlerin demokrasi
konusunu gündemlefltirdiklerini belirtti.
Biçimsel demokrasinin yani parlamenter
demokrasinin ömrünü tüketti¤ini, hiçbir
yerde halk›n tümünün temsilini sa¤lamad›¤›n› vurgulad›. Kendilerinin parlamenter sisteme de¤il sömürülen
s›n›f, kast, bölge, cinsiyet ve uluslar›n yani ço¤unlu¤u temsil eden bir
demokrasiyi arad›klar›n›, biçimsel
demokrasinin sentezlenmesi gerekti¤ini, ayn› zamanda komünist
demokrasi deneyimlerinin olumlu
ve olumsuz derslerini de incelediklerini ve sosyalist anayasan›n s›n›rlar› içinde çok partili yar›flmay› savunduklar›n› ifade etti.
Nepal’in Hindistan ile yapt›¤› Sugali
Anlaflmas›n›n ard›ndan yar›-sömürge
yar›-feodal sosyo-ekonomik yap›ya geçti¤ini, bu yap›n›n günümüzde de sürdü¤ünü ancak Kurucu Meclis ve Federal
Demokratik Cumhuriyetle birlikte monarflik döneme göre koflullar›n de¤iflti¤ini, ileriye do¤ru gittiklerini anlatan Prachanda yoldafl önlerinde iki seçene¤in oldu¤unu belirtti. Ya tümden sömürgeleflecekler ya da ulusal birli¤i sa¤layarak tam ba¤›ms›zl›¤› elde edecekler.
Gerici bas›nda ç›kan parti içinde bölünmelerin oldu¤u yönlü iddialar›n yalan
oldu¤unu belirten Prachanda yoldafl parti politikalar›-taktikleri konusunda parti
içinde ayr›l›¤›n olmad›¤›n› aç›klad›. “fiu an
da izlemeye devam etti¤imiz parti çizgisi
Halk Savafl› dönemindeki 2. Ulusal Konferans’ta sentezlenmiflti. Halk Savafl› ve
Halk Hareketini parti çizgisinde erittik.
Geçici hükümet, kurucu meclis ve cumhuriyet taktikleri ilan ettik. Tüm bunlar›
Prachanda Yolu olarak tan›mlad›k.
Ard›ndan ideolojide geliflme ça¤r›s›nda
bulunduk. Sonras›nda mücadelemizi geçici hükümet, kurucu meclis ve cumhuriyet içinde merkezilefltirdik. Buradan
bakt›¤›m›zda taktiklerimiz sona ermemifltir.(…) Gerçek mücadele Kurucu
Meclis (KM) içinde bafllad›. Bu, 2. Ulusal
Konferansta kabul edilen taktiklerin
özüydü. KM sona ermedi daha. Çunwang Toplant›s›n›n kararlar›n› yeniden
okursak flöyle demektedir: ‘Federal
Demokratik Cumhuriyeti ilan edene kadar burjuvazi ile bir çeflit uzlaflma içinde olaca¤›z. KM’nin kuruluflunun ard›ndan ise burjuvazi
federal cumhuriyeti burjuva cumhuriyetine ve proletarya da Halk
Cumhuriyetine çevirmeye çal›flacak’.”
Parti içinde reformizmin ve bireycili¤in geliflmesinden kayg› duyduklar›n› ve
buna müdahale ettiklerini ancak anti-feodal ve anti-emperyalist bir anayasa yazma konusunda birlik olduklar›n› belirten
Prachanda yoldafl, hedeflerinin Halk
Cumhuriyeti oldu¤unu ifade etti. Halk
Cumhuriyeti derken Mao’nun dönemini kopyalamayacaklar›n›, örne¤in Çin
gibi üniter de¤il federal bir yap›y› savunduklar›n›, çok partili rekabete dayanan bir cumhuriyet olaca¤›n› vurgulad›.
Derginin ayn› say›s›nda “Parti tart›flmas›: devrim veya reform” bafl-
l›kl› bir yaz›y› kaleme alan Sonam yoldafl da üretim biçiminde de¤iflim olmadan siyasi durumdaki çeliflkilerde bir de¤iflim olamayaca¤›n› belirtti. Yar›-sömürge yar›-feodal yap›dan kurtulmak ve halk egemenli¤i için Demokratik Halk Hareketinin yükseltilmesini ve Güney Asya’da Maoist
partiler aras›nda koordinasyonu
sa¤layan CCOMPOSA’n›n güçlendirilmesinin önemini vurgulad›.
Parti içindeki tart›flman›n merkezinin
proleter s›n›f›n önderli¤i konusunda oldu¤unu ifade eden Sonam yoldafl tart›flman›n ideolojik düzlemde sürdü¤ünü,
Marksizmle reformizm ve Stalin’in ölümünün ard›ndan Çin’le SSCB aras›ndaki
tart›flmalar›n devam› niteli¤inde oldu¤unu belirtti. Meselenin özünde flu sorunun yatt›¤›n› ifade etti: bir ülkede devrim nas›l tamamlan›r ve devrimin
kazan›mlar› nas›l korunur? Bu soruya verilen cevab›n pragmatik eklektizmle
devrimci Marksizm aras›nda ayr›m› sa¤lad›¤›n› vurgulad›.
Özgür gelecek 11
14-27 Kas›m 2008
Günefle gömülenler
“Durum iyidir, çünkü gerçekler devrimcidir”
Kavgada
ölümsüzleflenler
Ese Yaylas› flehitleri
Tokat’›n Ese yaylas›nda halk ordusu ile Türk ordusu aras›nda 23 Kas›m 1997’de ç›kan çat›flmada Proletarya Partisi’nin
4. Genel Sekreteri Mehmet Demirda¤, Ümit Dinler, Duran
Salman, Dilek Konuk ve Ümit Ça¤layan San flehit düfltüler.
R›za Akdemir ve Hüseyin Akdemir
Kas›m 1979’da ölümsüzlefltiler.
Sivas-fiark›fllal› olan Ümit Ça¤layan San, ‹stanbul Sar›yer’de mücadele ile tan›flt›. Gençli¤in iflçi alan›nda aktif faaliyet yürüttü. Tokatl› olan Dilek Konuk, sistemin kendisine
sundu¤u olanaklar› kabul etmeyip ailesinin engelleme çabalar›n› da aflarak yüzünü doruklara çevirdi. Dersim Ovac›k Yeflilyaz› do¤umlu olan Ümit Dinler, 1994’te yaflanan darbeye
karfl› tav›r alanlardand›. Tokat-Almuslu Duran Salman mücadele ile 1992’de gerilla sayesinde tan›flt›.
Erzincan do¤umlu Hüseyin
Akdemir, ÜGD üyesi faflistler
taraf›ndan 10 Kas›m 1976’da
sald›r›ya u¤rar. Hüseyin Akdemir, bu sald›r›da flehit düflerken yaralanan kardefli R›za Akdemir ise 17 Kas›m 1976’da
yaflam›n› yitirdi.
Mustafa Sar›tafl
Zülfikar Uralçin
F›rt›nalar içinde b›çak
s›rt›nda bir yaflam….
Önderli¤in en belirgin özelliklerinden biri özgürlü¤ün istem gücüdür. Bu gücün kullan›m›ndaki ›srar ve
kararl›l›kt›r. Özgürlü¤ü en güçlü isteyenler, bu düflüncelerini meydan
okurcas›na ifade edenlerdir. Ve bu düflünceleri u¤runa dünyay› de¤ifltirme,
örgütleme cüretini gösterenlerdir.
Onlar, ak›l ve cesaretin en ileri
sentezidir.
Ve onlar yaflad›klar› dünyan›n en
namuslu tan›¤›, ayd›n› ve yol göstericisidir. Bundand›r ki yeryüzünün bald›r›
ç›plaklar› taraf›ndan unutulmaz olurken yeryüzünün efendileri taraf›ndan
en fazla lanetleneni olurlar.
Mehmet Demirda¤ yoldafl, zor bir
süreçte önderlik görevini üstlendi.
Tasfiyecili¤e karfl› proleter bilincin
ve duruflun cesur ad› olmufl, a¤›r ve
zorlu süreçte “Partiye Bolflevikler,
Maoistler önderlik etmek zorundad›r” diyerek, önderlik görevini üstlenmifltir.
Böylesi zorlu bir süreçte s›n›f
düflmanlar›na ve küçük burjuvaziye karfl› düflüncelerini meydan
okurcas›na söyledi. Halka, devrime
hizmet etmenin alçakgönüllü, genç önderi oldu.
Mehmet Demirda¤, sa¤ ve sol tasfiyecili¤in etkili oldu¤u bir süreçte
“durum iyidir” tespitiyle ad›n› s›n›f
savafl›m›n›n önemli sayfalar›na yazd›rd›. Tertemiz devrim sayfas›na ad›n›
genç, bilgili bir önder olarak yazd›rman›n yi¤it ad› oldu.
Devrimin
bilgili, fedakar,
atak kadrosu….
En zorlu süreçlerde durgunluk ve
çözülme günlerinde sistemli ve düzenli çal›flmay›, ad›m ad›m ilerlemeyi, santim santim kazanmay› ö¤retti bize.
Proletaryan›n devrimci ilkelerini,
de¤erlerini korumak ve gelifltirmek
gerekti¤ini, bu görevler baflar›lmadan
devrimin örgütlenemeyece¤i bilinciyle
hareket etmesini bildi.
Saflarda ifllerin iyiye
gitmedi¤i, zorluklar›n
hat›r› say›l› düzeyde oldu¤u bir süreçte s›rt›n›
dönüp giden küçük burjuva ayd›n karars›zlar›na, devrimin bir zorunluluk oldu¤unu, bunu gelifltirmek gerekti¤ini anlatt›. Sömürülen ve ezilen
iflçileri, emekçileri, Demokratik Halk
Devrimi için ideolojik-politik-örgütsel
olarak çok yönlü haz›rlanmak gerekti¤ini kararl›ca ortaya koyan oldu.
Bu zorlu tarihi süreç ve dönemeçlere dünya devrim tarihlerinde s›kça
rastland›¤›n›, korkulacak fleyin gerçekler de¤il gerçeklerin fark›na varamamak oldu¤unu söyledi.
Tarihteki birçok devrim, ezilenlerin tekrar tekrar sald›r›ya geçmeleri
sayesinde yenilgiler içinde zaferler
elde edilerek baflar›ya ulaflm›flt›r.
O, bunu kavrad› ve buna göre hareket etti.
Cahil komünistlik
olmaz!
S›n›f savafl›m›n›n gerçekli¤ine her
do¤ru yaklafl›m, çözümün ve ilerlemenin de ad›m› olmufltur.
Kadrolar›n engin bir deneyime sahip oldu¤u kadar derin bir teorik kavray›fla sahip olmas› gerekti¤i bilinciyle
hareket etti ve bunun için “Bilgili
olun! Cahil komünistlik olmaz!”
ça¤r›s›nda bulundu.
Devrimci bilginin genifl, derin ve
yayg›n olmas›yla de¤iflimin ve devrimin
de o denli yak›nlaflaca¤›na dikkat çekti. Çaba harcamadan bilgili olunamayaca¤›n› ve partinin politikleflmeye acil
ihtiyac› oldu¤unu belirtti.
Yo¤unlaflt›, düflünüp araflt›rd›,
inceledi. Düflünsel ve mücadele
yaflam›n›n merkezine partinin inflas›n› ve Halk Savafl›’n›n ülkemiz
topraklar›na uyarlanmas›n› koydu. Bunun için çal›flt›, çok çal›flt›.
Çünkü o, çok iyi biliyordu ki ideolojik
sorgulaman›n en üst düzeyde sürdürülmesi baflar›lamadan, her türden küçük burjuva ideolojisinden ar›nma olamaz ve devrimci mücadele temel yö-
Kolektif
De¤iflime aç›k, kavgada
›srarc› olmal›y›z
‹çinden geçti¤imiz süreç, ezilenler aç›s›ndan oldukça a¤›r koflullar
içermektedir. Egemen s›n›f sözcülerinin çizdi¤i pembe tablolar, yaflanan ve yaflanacak olan gerçek durumla asla uyumlu de¤ildir. Ç›¤ gibi
büyüyen iflsizlik, emekçilerin sofralar›nda her gün küçülen lokmalar
yaflanan tüm a¤›r koflullara ayna
tutmaktad›r. Bu durumun ezilenler
cephesinde bir hoflnutsuzlu¤a yol
açt›¤› kesindir. Ama kesin olan di¤er bir fley ise; bu hoflnutsuzlu¤u
devrimci bir kanala ak›tacak olan
iradenin zay›fl›¤›d›r. Bu devrimci
iradenin zay›fl›¤›, ezilen genifl y›¤›nlar›n, egemen s›n›flar aras›nda süren iç iktidar mücadelesinin bir
parças› haline getirilmeye çal›fl›lan
karfl› devrimci politikalar›n deflifre
edilmesini önlüyor. Egemenler
cephesinde yaflanan krizleri, emekçilerin mücadelesi lehine çevirme
prati¤i sakatlan›yor. Di¤er bir anlat›mla, s›n›f mücadelesi için ortaya
olanaklar ç›k›yor. Sürecin acil
görevi bu tabloyu de¤ifltirmektir.
Bu tabloyu de¤ifltirmenin ilk
ad›m›, sürecin özelliklerini kavrayan, zorluklarla savaflma bilincinecesaretine sahip militanlar›n yarat›lmas›yla bafllar. Ama bu kendili¤inden olmaz. Bunun için ideolojik e¤itim, ideolojik derinlik gerekir. E¤er ileri militan ve kadrolarda
nelime uygun kesintisiz bir flekilde
sürdürülemez. Bunun için geçinmeci
kitle çizgisine, her türlü küçük burjuva
ruhsuzlu¤una, düflünsel ve bedensel
tembelli¤e politik gerili¤e ve cehalete
karfl›, durmadan mücadele etti.
Her alanda, kararl› bir örgütlü karfl›
koyufl, militan direnifl mevzileri yaratmak, kal›c› k›lmak ancak Halk Savafl›’n›
gelifltirip, yayg›nlaflt›rmakla baflar›l›r.
Bunun için bilgili, cesur, genç önderimizin düflünce ve prati¤inden ö¤renmek, uygulamak ve yine ö¤renmek
gibi zorlu ve onurlu bir göreve sahip
oldu¤umuzu asla unutmamal›y›z. Bu
Üçüncü
Konferans
delegeleri
Konferans haz›rl›klar› s›ras›nda Kas›m 1986’da yaflanan çat›flmada Konferans delegeleri Hüseyin Tosun, R›za
Sökmen, Zeki Uygun, ‹brahim
Polat, Ünal Küçükbayrak, A. R›za
Boyo¤lu, M. Kemal Y›lmaz ve savaflç›lar Kamile Öztürk ve ‹smail
Do¤an topra¤a düfler.
Zeki Uygun
Sivas Hafik do¤umlu olan Zeki Uygun, yoldafllar› taraf›ndan sevilen, faaliyet yürüttü¤ü bölgelerde halkla k›sa
sürede kaynaflan bir yap›ya sahipti.
Ünal Küçükbayrak
1954 y›l›nda Urfa Viranflehir’de do¤an Ünal Küçükbayrak, at›lganl›¤› ve
bitmez tükenmez enerjisi ile mücadeleyi büyüttü.
Hüseyin Tosun
1956 Dersim Pertek’te dünyaya
geldi. Sürekli ö¤renmeye gayret eden,
gereken ideolojik motivasyon sa¤lanmazsa, s›kça alt›n› çizdi¤imiz ideolojik k›r›lmalar afl›lamaz. Kendine
güven duyan, zorluklarla savaflmada inatç› ve sab›rl› militanlar›n yarat›lmas›, saflar›m›zdaki küçük burjuva düflünce tarz›n›n mahkum edilerek, proleter düflünce tarz›n›n hâkim k›l›nmas›yla mümkün olacakt›r.
Kadro ve militan tipinde tafl›nan
iç zay›fl›klar, kararlar›n yarat›c› bir
tarzda uygulanmas›n›, günlük devrimci çal›flmalar›n ad›na lay›k bir
flekilde yerine getirilmesini engelliyor. Tüm bunlar planlanan görevlerin zaman›nda yap›lmas›n› da önlüyor. Bu gerçekleri görerek hedefler belirlemek ve de¤ifltirmek için
çaba sarf etmek görevleri asla göz
ard› edilmemelidir. Bunun için ideolojik e¤itimle birlikte içinden geçti¤imiz sürecin ana özelliklerini ve
s›n›f mücadelesinin tarihi tecrübelerini sürekli irdelemeliyiz. Kavray›fl düzeyimizi sürekli gelifltirip derinlefltirmeliyiz. Ve tüm bunlar›
tarzda bir düflünsel ve pratik hareket
gelifltirildi¤i oranda Demirda¤ yoldafl
anlafl›lm›fl olur.
Bugün onu anlamak, devrimin bilgili, fedakâr ve atak kadrosu olmak
için çal›flmak, mücadele etmek ve yo¤un bir bilgi birikimine sahip olmak
demektir.
Onun devrim iddias›n› ve özgürlük düfllerini rehber edinmek
demektir.
Ancak bunu yaparsak, yoksulluk
içinde bunalan, cehalet içinde köleleflen, ülkemizin yoksul emekçilerinin
kurtuluflunu sa¤lam›fl oluruz.
bildiklerini halktan saklamayan bir dava
adam›yd›.
M. Kemal Y›lmaz
Zonguldak Karabüklü olan M. Kemal Y›lmaz, 80 sürecinde Metris Zindan›’nda tutuklu kald› ve birçok sorumluluk üstlendi.
Ali R›za Boyo¤lu
1956 y›l›nda Erzincan Refahiye’de
dünyaya geldi. Tuzla iflçileri aras›nda
yürüttü¤ü mücadele ile düflman›n korkulu rüyas› oldu.
‹brahim Polat
Malatya Kürecikli olan ‹brahim Polat, ‹brahim Kaypakkaya ile birlikte Sinan Cemgil’i ihbar eden Mustafa Mordeniz’in cezaland›r›lmas›nda görev ald›.
Kamile Öztürk
Çorum Alaca’da dünyaya geldi.
Tutsak düfltü¤ünde a¤›r iflkencelerin
yan›s›ra yoldafllar›n›n gözü önünde tecavüze u¤rad›. Tüm bunlara ra¤men direnifl tavr›n› sürdürdü.
‹smail Do¤an
Dersimli olan ‹smail Do¤an mücadeleyi zirvelerde büyüten partizanlardand›.
günlük devrimci çal›flman›n d›fl›nda
de¤il, bizzat içinde yapmal›y›z.
Önemle üzerinde durulmas› gereken sorunlardan biri, kitlelere
karfl› duyulmas› gereken devrimci
güvendir. Bu güven, devrimci
durumun ileri ve gerili¤ine,
kitle deste¤inin zay›f ve güçlülü¤üne göre de¤iflmez. Devrim
iddias›n› tafl›yan her parti ve militan
her koflulda kitlelere güven duymak zorundad›r. Çünkü; kitlesiz
devrim olmaz. Dolay›s›yla devrim
isteminde samimi olan her parti ve
militan tarihin yarat›c›s› olan bu güce güven duyarak, bu gücü kazan›p
harekete geçirmek için tüm enerjisini ortaya koymak zorundad›r.
Kitlelerin de¤iflimini içermeyen,
onlar› örgütlenmeye yak›nlaflt›rmaya hizmet etmeyen her çaba bofl
bir çabad›r. Kitleden kopuk, kendi
içinde tekrar› içeren tüm çal›flmalar devrimci heyecan ve coflkuyu
yaratmaktan uzak çal›flmalard›r.
Tam da burada flu soruyu sor-
1956 do¤umlu Zülfikar
Uralçin’in çal›flkanl›¤›, a¤›rbafll›l›¤›, dürüstlü¤ü en belirgin
özelliklerindendi. Çal›flma yapt›¤› bölgelerde halk›n güvenini
sevgisini kazand›. 19 Kas›m
1977’da ‹stanbul’da sivil faflistler taraf›ndan katledildi.
Mehmet Zeki fierit
Kayseri Uzunyayla do¤umlu
Mehmet Zeki fierit, gençlik
mücadelesinde yer ald›. ‹flkencede komünist bir tav›r tak›namayan Mehmet Zeki fierit, bu
hatas›na daha sonra mahkeme
ve zindanda düzeltti.
Hapishane duvarlar›na “O
duvar, duvar›n›z v›z gelir
bize v›z” yazarak firar etti.
Yaflanan çat›flmada yaral› olarak tutsak düfltü. Üzerinde ç›kan kimli¤i sonuna kadar savundu. Kendisi ile yüzlefltirilen
babas›n› bile “tan›mad›”. “Yaflas›n devrim” slogan›n› dilinden
düflürmeyen Mehmet Zeki fierit, 24 Kas›m 1977’de iflkencede katledildi.
Ramazan Can
Halk düflman› DDKD’liler
taraf›ndan 20 Kas›m 1978’de
Siverek’te katledildi.
‹sa Demirbafl
Samsun’da dünyaya geldi.
Tütün üreticilerinin mücadelesinde yer ald›. 23 Kas›m
1979’da yaflanan çat›flma sonras› iflkencede katledildi. Ertesi
gün Samsun flehir merkezinde
kitlesel bir cenaze töreni yap›ld›.
Mustafa Sar›tafl ve fienol
Özyurt
Mehmet Zeki fierit’in ölüm
y›ldönümünde bomban›n yanl›fll›kla patlamas› sonucu yaraland›lar. Olay yerine gelen iki
bekçinin açt›¤› atefl sonucu 24
mak gerekir. Kitlelere güven duymayan bir militan kendine gereken
güveni duyabilir mi? Bu soruya evet
demek mümkün de¤ildir. Çünkü,
kitlelere güvensizlik özünde
kendine güvensizliktir.
Hiç flüphesiz tüm bunlar›n kökeninde ideolojik durufl yatar.
Devrimin kaç›n›lmazl›¤›na ve kitlelerin gücüne güvenen hiçbir proleter devrimci zorluklara teslim olmaz. Bilakis yaflanan tüm zorluklar›
s›n›f savafl›m›n›n bir parças› olarak
alg›lar. Ve bu zorluklar› aflmak gibi
bir görevi oldu¤u gerçe¤ini kavrar.
Bu gerçek, onun her yerde, her
koflulda proletarya davas›na sad›k
kalmas›n› sa¤lar. Bu u¤urda yapt›¤›
her hatan›n hesab›n› verir. Hiçbir
zaman kendi hatalar›n›n hesab›n›
baflkalar›n›n defterine yapmaz.
Edindi¤i devrimci kültür, sahip oldu¤u proleter ahlak asla böyle bir
tutuma müsaade etmez.
Proleter duruflta, proleter kültür ve ahlakta gerilemenin oldu¤u
Mufl Vartolu Mustafa Sar›tafl, azimli, çal›flkan, fedakâr ve
cesur yap›s›yla öne ç›k›yordu.
fienol Özyurt
Çorum do¤umlu fienol Özyurt yüre¤i devrime sevdal›
partizanlardand›.
Ali Sar›bal
Zaaflar›na karfl› kendini yoldafllar› ile birlikte yeniden yaratt›. Kas›m 1981’de iflkence’de yaflam›n› yitirir.
H›d›r Utan
Dersim Ovac›kl› H›d›r
Utan; çal›flkanl›¤› ve fedakârl›¤›
ile yoldafllar› aras›nda ayr› bir
yeri vard›. 18 Kas›m 1983’te
geçirdi¤i trafik kazas› sonucu
yaflam›n› yitirdi.
Hasan Özün
Bingöl’de dünyaya geldi.
Hollanda’da 1985’te geçirdi¤i
bir hastal›k sonucu yaflam›n› yitirdi.
Perihan Çolak, Hasan
Alt›ntafl, Fazl› Kaya,
Süleyman Kor
Sivas Zara do¤umlu Perihan Çolak alçakgönüllü¤ü ve
çal›flkanl›¤› ile tüm yoldafllar›n›
sevgili Peruflka’s›, Dersim da¤lar›n›n Berivan’› oldu. 19 Kas›m 1990’da Dersim’de ç›kan
çat›flmada Hasan Alt›ntafl, Fazl›
Kaya ve Süleyman Kor’la birlikte flehit düfltü. Bingöl do¤umlu Hasan Alt›ntafl
yurtd›fl›nda iflçi olarak çal›fl›rken mücadeleye bafllad›.
‹flkencede gösterdi¤i direnifl
ile düflman› bozguna u¤ratt›.1967’de Gümüflhane’de dünyaya gelen Fazl› Kaya, hem
yoldafllar› hem de köylüler
aras›nda fedakârl›¤›, alçakgönüllü¤ü ve kararl›l›¤› ile k›sa
sürede öne ç›kt›. Trabzon do¤umlu olan Süleyman Kor,
da¤lara sevdal›yd›.
Do¤an Erdem
Erzincan Tercan do¤umlu
olan Do¤an Erdem, Dersim
da¤lar›nda mücadele yürüttü¤ü
s›rada 盤 alt›nda kalarak yaflam›n› yitirdi.
dönemlerde burjuva düflünüfl tarz›
devrimci saflarda boy vermeye
bafllar. Dolay›s›yla bu küçük burjuva yaflam tarz›na karfl› ideolojik
cephede mücadeleyi yo¤unlaflt›rmak, ideolojik e¤itime a¤›rl›k vermek ve yaflanmakta olan›n süren
s›n›f savafl›m›n›n parti içindeki yans›mas› oldu¤u gerçe¤ini örgütlü
güçlere kavratmak gerekir. Bu
tutumlar her zaman vard›r ve var
olacakt›r. Böylesi dönemlerde daha
etkin, daha kazan›mc› bir mücadele
çizgisinin izlenmesi gerekir. Koflullardan soyutlanm›fl, de¤iflim-dönüflümü içermeyen her türlü de¤erlendirme ve pratik tutumdan uzak
durulmal›d›r. Tüm bunlar›n baflar›l›
bir flekilde yerine getirilmesi de
kavgada tereddütsüz, ö¤renmede
doyumsuz ve de¤iflime aç›k militanlar›n yarat›lmas›na ba¤l›d›r. Bunlar
olmaks›z›n al›nan kararlar›n hiçbir
hükmü olmaz.
Özgür gelecek 12
Yeni kad›n
14-27 Kas›m 2008
Bilinmiyorsa sorun yok!
Geçti¤imiz haftalarda AKPli milletvekillerinin kad›nlarla ilgili düzenledi¤i
bir yasa maddesi gazetelerde yer alm›flt›. Gazetemizde k›sa da olsa yer verilen
bu haberin içeri¤i, düzenlenen yasan›n
kad›nlar›n tecavüzcüsüyle evlendirilme
yafl›n›n 14’e indirilmesi ve evlenme durumunda da tecavüzcünün ceza almas›n›n ortadan kalkt›¤›na dairdi. Yasaya karfl› kad›n örgütleri harekete geçerek protesto eylemleri düzenlenmifl, kamuoyu tepkisinin hükümet aç›s›ndan rahats›zl›k verici boyutlara ulaflmas› nedeniyle yasa tasar›laflmaya f›rsat bulamadan vazgeçilmiflti. Ayn› günlerde Vakit
gazetesi yazar› olan 78 yafl›ndaki Hüseyin Üzmez’in 14 yafl›ndaki bir k›z çocu¤unu taciz etmesi sonucu tutuklanmas› ve ard›ndan da serbest b›kar›lmas›
gündemdeydi. Yafl› ve ‹slami kesimdeki
a¤›rl›¤› düflünüldü¤ünde Üzmez gibi bir
flahsiyetin toplum vicdan›nda tacizci olarak durmas› da hükümeti rahats›z eden
bir konuydu.
Geliflmeler düflünüldü¤ünde düzenlenmek istenen yasa maddesi Hüseyin
Üzmez’in tahliye edilmesine olanak sa¤layan bir geliflme olarak de¤erlendiriliyordu. Düzenlemeden vazgeçildi, ancak
Üzmez’in “sayg›nl›¤›” dikkate al›narak
tahliye edilmesi de gerekiyordu. Anayasal güvenceyle ç›kart›lmak yerine “bilim-
sel” raporlarla tahliye edilmesi zarar gören “itibar›n›” iade edecekti. Nitekim
öyle de oldu. Üzmez flahs›nda gündeme
gelen mütedeyyin (sa¤lam Müslüman) insanlar daha fazla yaralanmadan sorun
çözümlenmiflti.
Nas›l oluyor da 14 yafl›nda bir çocu¤u taciz eden biri bu kadar k›sa zamanda
tahliye oluyor ve “onuru” bu kadar kolay kurtulabiliyor?
Çünkü olay› yaflayan, öz annesinin
zengin erkeklere bekâretini bozmadan
peflkefl çekmeye çal›flt›¤› savunmas›z bir
k›z çocu¤u, olay›n bafl aktörü ise gerici/faflist zihniyetin usta temsilcilerinden,
y›llar›n a¤›r a¤abeylerinden birisi. Regl
olmufl her kad›n›n reflit oldu¤unu söyleyip haremine kapat›labilece¤ini savunan,
sapk›n eylemlerinden dolay› fleytan›n
suçlu oldu¤u savunusunu yapacak kadar
da inançl› bir zat-› muhterem.
Kad›n›n yasaklar ve günahlar zincirine hapsedilmeye mahkum oldu¤u ülkemizde potansiyel suçlu olarak kabul
edildi¤ini düflündü¤ümüzde Üzmez ve
Üzmez gibilerin yeri göstermelik cezalar
ya da toplumda ait oldu¤u “onurlu” köfleleridir. Bu nedenle hükümet, hükümete ba¤l› idari ve mesleki kurulufllar
baflta kad›n sorunu olmak üzere ayn›
çizgide bulufltuklar› Üzmezler için yasalar ç›kartabilir, “bilimi” arkas›na alabilir,
yarg›n›n hükmünü belirleyebilirlerdi.
Üzmez’in tahliyesinin hemen ard›ndan
yaflananlar ve aç›klananlar da bunun bir
göstergesi zaten.
Yüzündeki ifadenin bile insanda tiksindirici duygular uyand›rd›¤› Hüseyin
Üzmez’i serbest b›rakt›ran ve aklayan
raporla ilgili de Adli T›p Kurumu’nun durumuna bakmak gerekiyor. Bu tür
kurumlar›n, sistemin bekas›nda diflli
olmaktan öte bir anlam tafl›mad›¤›n› daha aç›ktan görmüfl olduk taciz edilen 14
yafl›ndaki B.Ç.’nin ruhsal ve bedensel yap›s›n›n bozulmad›¤›na dair verdi¤i raporla. Adli T›p Kurumu somut verileri dikkate alarak elde etti¤i sonuçlar üzerinden bilimsel raporlar düzenlemekle yükümlülü¤ü olan bir kurumdur. Yapt›¤›
çal›flmalar tecavüz, iflkence, ölme ve öldürme vb. konularda hayati öneme sahip
olan bir kurumdur yani. Devlet eliyle yap›lan cinayetlerin, iflkencelerin ve tecavüzlerin ortaya ç›kar›lmas›yla sürekli
gündemde olan Adli T›p Kurumu önemli oranda gerici/faflist zihniyetli “uzmanlar›n” oldu¤u bir aland›r.
B.Ç için “ruhsal ve bedensel yap›s›
zail olmam›flt›r” tan›s›n›n konuldu¤u 18
sayfal›k raporun tamam›nda B.Ç’nin geçirdi¤i travman›n izleri tek tek s›ralanm›flken son sayfada muayeneleri ve anlat›mlar› reddeden bir karar verilmifl ol-
haklar›n dahi tecavüzcüleri ödüllendirdi¤i, tecavüze u¤rayanlar›n d›fltaland›¤›, suçland›¤›, utanç duymak zorunda
b›rak›ld›¤›; feodalizmin çözülmedi¤i
Türkiye gibi yar›-sömürge ülkelerde
ekonomik ve kültürel krizlerin faturas›
önce kad›nlara/çocuklara ç›kacakt›r.
Yapmam›z gerekense 12 yafl›ndaki Nur
fien’in cenazesinde önemli rakam›n›
genç k›zlar›n oluflturdu¤u 3 bin kiflinin
att›¤› slogana sahip ç›kmak; “Susma
sustukça s›ra bize gelecek!”
Bafl›ndan sonuna yanl›fllar dizisi
Kad›nlar
tecavüzcülerin
peflini
b›rakm›yor!
‹talyan sanatç› Pippa Bacca’y›, ç›kt›¤› “bar›fl yolculu¤u”nun Gebze aya¤›nda, tecavüz ettikten sonra katleden Murat Karatafl’›n yarg›lanmas›na 4 Kas›m’da
yap›lan duruflmayla devam edildi. Duruflmaya kat›lan
kad›n örgütleri ise, Kocaeli 1. A¤›r Ceza Mahkemesi’nde görülen davada müdahil olmak istediklerini belirten dilekçeler sundular. Mahkeme heyetine sunulan
dilekçelere iliflkin karar ise bir sonraki duruflmada verilecek.
Duruflmaya, Bacca ailesinin avukat› Mehmet
Eke ile bir yeminli tercüman kat›l›rken, Emekçi Kad›nlar Derne¤i ad›na Münevver ‹ltemur, Genç Kad›n Avukatlar ad›na avukat Sezin Uçar ve Mor Çat›
Kad›n S›¤›nma Vakf› ad›na avukatlar, müdahil olma talebinde bulunarak, dilekçelerini mahkemeye sundular.
Mahkeme heyeti, 16 Aral›k olarak belirlenen, bir sonraki duruflmada karara ba¤layaca¤›n› belirtti. Davaya
müdahil olmak isteyen kad›n örgütleri, duruflma sonras› mahkeme binas› önünde bas›n aç›klamas› yaparak, “yasalar tecavüzcüleri üzmüyorsa, kad›nlar üzecek” dediler.
Kurumlar ad›na yap›lan aç›klamay› okuyan Serap
Coflkun, tecavüzün ve kad›na yönelik fliddetin nedenlerinden birinin de, ma¤durun “beden ve ruh sa¤l›¤› bozulmad›¤›” gerekçesiyle tacizci Hüseyin Üzmez’leri serbest b›rakan, evlilik yafl›n› 14’e indiren,
kad›n› tecavüzcüsüyle evlendiren zihniyet oldu¤unu
vurgulad›.
Eylemde yap›lan konuflmalarda ayr›ca, yasalar›n ve
devletin tecavüzcüleri “üzme”di¤i, ancak kad›nlar›n
tecavüzcüleri üzece¤i belirtildi. Kad›na yönelik fliddetin, taciz ve tecavüzün son bulmas›n› istediklerini de
söyleyen kad›nlar, bir kez daha davaya müdahil olacaklar›n› dile getirdiler.
(Kartal)
Adli T›p Kurumu’nun bilimselli¤inin sorgulanmas› üzerine konunun uzmanlar›ndan ‹stanbul T›p
Fakültesi Adli T›p Anabilim Dal›
Ö¤retim Üyesi fiebnem Korur
Fincanc› ile görüflerek BÇ’nin
durumu, kurumun rolü üzerine
röportaj yapt›k.
- B.Ç’nin raporda belirtildi¤i
gibi ruhsal ve fiziksel durumu
normal olabilir mi?
- Çocuklarda ya da yetiflkinlerde sonuç olarak bir cinsel sald›r› ya da cinsel istismar söz konusu oldu¤unda bedensel bir tak›m izler olabilece¤i gibi tabi ruhsal izler de olabilir. Burada bedensel izler çok k›sa sürede iyileflerek ortadan kalkacakt›r, tabi iz
b›rakanlar da olabilir. Ama sonuç
olarak bedendeki izlerin iyileflmesi ve herhangi bir bulgu saptanmamas› beklenir bir durumdur.
Ama ruhsal izlerle ilgili olarak yani ruhsal etkilenme ile ilgili olarak
erken dönemdeki bulgular farkl›
olur. Üzerinden belli bir süre geçtikten sonra bulgular farkl› olabilir. Örne¤in ilk bir ayda Akut
Anksiyete bozuklu¤u dedi¤imiz
bir tablo ya da Akut Stres bozuklu¤u dedi¤imiz tablo karfl›m›za ç›karken, bu olaydan sonra tablo
giderek yerleflebilir ve travma
sonras› stres bozuklu¤u dedi¤imiz
tablo olarak ortaya ç›kar.
3 aydan daha uzun, 6 aydan
daha uzun sürdü¤ünde bu tablolar
bunun ciddi anlamda kal›c› hasar
niteli¤i aç›s›ndan da de¤erlendirilebilir. Psikiyatrik aç›dan söylemiyorum tek bafl›na, adli t›p aç›s›ndan
da söylüyorum. Çünkü siz de biliyorsunuz adli t›p olarak bizlerin
yapt›¤›, yaralanman›n a¤›rl›k düzeyini belirleyerek yarg›ya ceza a¤›rl›¤› noktas›nda ipuçlar› vermek.
Asl›nda yap›lan budur. Dolay›s›yla
bu yaralanma a¤›rl›¤›n› ölçecek bir
araç olarak tan›mlayabiliriz bunlar›. Varolan durumu de¤erlendirmeyi yani. Bunlar›n belli süreleri
var elbette. Sonuç olarak tek bir
muayene ile belli olacak bir karar
de¤il. Böyle bir sald›r› sonras›nda
çocu¤un ya da yetiflkinin izlenmesi
gerekir. Belli aralarla ilk bafltaki
varl›¤›n› de¤erlendirmek için araç
olabilir muayene bulgular›. Sonras›nda ise yaralanman›n a¤›rl›¤›n›
belirlemek yönünden bir araç
olur. Dolay›s› ile olay›n varl›¤›n›
belirlemek aç›s›ndan bulgular›n
saptanmas› erken dönemde hemen yap›labilir olsa bile e¤er yaralanman›n a¤›rl›¤› belirlenecekse
belli bir süre izlenmesi, ondan
sonra de¤erlendirmenin yap›lmas›
yerinde olacakt›r. Burada da çocuk ilk bafllarda muayene edilmifl
6 ay sonra Adli T›p Kurumu’na
gelmifl. 6 ay sonra yap›lan tek bir
muayene ile bunun de¤erlendirilmesi mümkün de¤ildir. Mutlaka
ard›fl›k birkaç muayenenin ve görüflmenin yap›lmas› gerekirdi. Sonras›nda karar›n verilmesi yerinde
olacakt›r.
Fakat Adli T›p Kurumu’nun
var olan yap›s› içinde muayenenin
yap›lmas› uygun de¤ildir. Bir kere
bu kurum ortam› bir muayene ortam› de¤il. Daha çok çocu¤a zarar
verecek, çocu¤u travmatize edecek bir ortam. Dolay›s› ile burada
tek bir muayene bile yap›lmamas›
gerekmektedir.
B›rak›n bir muayene yap›lmas›n›, böyle bir ortamda muayene
yap›lacaksa hiç yap›lmas›n daha iyi.
Mutlaka çocu¤un muayenesinin
yap›labilece¤i uygun bir ortam›n
haz›rlanmas› gerekir. 6 kifli, eriflkin
kocaman insanlar ve üstelik alanlar›n›n adamlar› de¤iller. Onlar›n
bulundu¤u bir ortamda “ad›n ne,
yafl›n kaç” diye yap›lan sorgulama çocu¤a yarar vermez tam tersine zarar verir. Tan› koyma konusunda da hiç bir veri sa¤lanmaz.
Zaten çocuk konuflamaz. Öyle ortamda mümkün de¤il. Korkacakt›r. Eriflkin insan bile ç›k›p konuflam›yor. Orada kocaman insanlar
karfl›s›nda, masan›n arkas›nda duruyorlar. Ve size bak›yorlar ve bir
tak›m sorular soruyorlar. Ne oldu¤unuzu bile anlam›yorsunuz. Bir
t›p ortam› gibi de¤il, mahkeme ortam› gibi onun için bafl›ndan sonuna yanl›fllar dizisi bu.
- Raporun Hüseyin Üzmez’in tahliye edilmesinde
önemli bir yeri var. Jet h›z›yla
raporu haz›rlay›p mahkemeye
AKP’li kad›n vekiller ve eniflteler...
Yaflad›¤›m›z toplumda kad›nlar›n
ikinci s›n›f insan muamelesiyle karfl›laflt›¤›n›, ço¤u zaman insan yerine konmad›¤›n›, sadece çocuk do¤uran, yemek yapan,
k›sacas› ev iflleriyle u¤raflan, adeta evdeki mutfak robotundan farkl› görülmedi¤ini her f›rsatta dile getiriyoruz. Egemen-
Yafl 13,
cezas›
“recm”
edilerek
ölüm!
mas› yak›n zamanda yaflanan
benzer vakalar›n da hat›rlanmas›n› gerekli k›l›yor. Ölüm
Orucu sürecinde tedavi etme ad› alt›nda zorla müdahale edilen yüzlerce devrimci tutsak hapishane koflullar›nda yaflam›na devam etmesi mümkün olmad›¤›ndan
Adli T›p Kurumlar›n›n verdi¤i raporlarla tahliye edilmiflti. ÖO eyleminin sonlanmas›ndan k›sa bir süre sonra ise
tedavisi olmayan ve birçok
tutsa¤a konulan Wernicke
Korsakoff hastal›¤› tan›s› ayn› tutsaklarda ayn› Adli T›p
Kurumlar› taraf›ndan “iyilefltirilmiflti”.
Cinselli¤in tart›fl›lmas›n›n
dahi ciddi bir flekilde yasakland›¤› ve tabu say›ld›¤› bir ülke olmam›zdan kaynaklanan birçok cinsel sald›r› örnekleriyle karfl›laflabiliyoruz.
Üzmez’in serbest b›rak›lmas› ve
olay›n h›zla geliflmesinin böyle bir sald›r›ya/travmaya maruz kalan tüm çocuklara ve kad›nlara bir gözda¤› anlam› tafl›d›¤›n› düflündü¤ümüzde tablonun daha da vahim oldu¤u, daha da vahimleflece¤ini söylemek yanl›fl olmayacakt›r.
K⤛t üzerindeki göstermelik anayasal
ler bunu aflt›klar›n›, kad›n erkek eflitli¤inin oldu¤unu vurgulamak için bizlere baz› örnekler veriyorlar, verdikleri bir örnek de Millet Meclisi’ndeki kad›n vekiller. Acaba o kad›n vekiller gerçekten de
“özgür”leflebilmifller mi, kendi hayatlar›n›n rotas›n› kendileri belirleyebilmifller
mi/belirleyebiliyorlar m›?
Ad›; Ça¤la Aktemur Özyavuz,
Harran’dan milletvekili oldu. 1972 do¤umlu, Jeofizik Mühendisi, Turizmci, ifl
kad›n›, 1 y›l ‹ngiltere, 1 y›l ‹talya’da dil
e¤itimi alm›fl. 23. dönemde Türkiye-AB
Karma Parlamento Komisyonu Üyesi.
Kocas› Harran Belediye Baflkan›. Ayn›
zamanda Cumeyli afliretinin reisi. Mustafa Özyavuz, eflinin milletvekili olma öyküsünü flöyle anlatt› diyor gazeteler: “Erken genel seçim karar› al›nd›¤› s›ralarda
özellikle kad›nlar›n milletvekili olmas›n›n
istendi¤ini duyunca kendisine fikrini sor-
dum. ‘Ben uygun görürsem’ aday olaca¤›n› söyleyince, ben de ‘neden olmas›n’ diyerek adayl›¤›n› ‘onaylad›m’ ve
birlikte çal›flmaya bafllad›k.” (Sabah Gazetesi, 13 A¤ustos 2007). Görüldü¤ü
gibi asl›nda o milletvekili olan kad›nlar da
baz›lar›n›n söyledi¤i gibi “özgür” de¤ilmifl. Efllerinin onay›n› almadan hiçbir fley
olam›yorlarm›fl anlafl›lan.
AKP’li kad›n vekillerin hepsinin hayat
hikayesini anlatmayaca¤›z elbette, ama
birkaç›ndan daha bahsedelim. Elbette efllerinin de. Ankara Milletvekili Aflk›n
Asan’›n efli Prof. Dr. Habip Asan efli
vekil olduktan sonra Aral›k ay›nda Türk
Patent Enstitüsü Baflkan Yard›mc›l›¤›’na,
Mardin Milletvekili Gönül Bekin fiahkulubey’in efli Mehmet fiahkulubey,
8 Mart 2008’de Bay›nd›rl›k Bakanl›¤› Müflavirli¤i’ne atand›. Bu atama için Bakanl›k
Müflaviri ‹rfan Önal “baflka bir göreve
atanmak üzere” görevinden al›nd›. Trabzon Milletvekili Safiye Seymeno¤lu’nun efli Arif Seymeno¤lu ve Denizli
Milletvekili Selma Aliye Kavaf’›n efli
Alaaddin Kavaf da terfi alanlar aras›n-
Bir yandan sahte Adli T›p raporlar›yla Üzmezler sokaklara sal›n›rken
di¤er yandan da kad›nlar katledilmeye
devam ediyor.
Fatma Babatl› da katledilen kad›nlardan sadece biri. Balatl› 35 yafl›ndayd› ve 7 çocuk annesiydi. Eflinden
sürekli fliddet görüyordu. Dava açacak paras› dahi yoktu. Hukuki destek
istedi¤i kurumlar›n yard›m› ile ona bir
avukat bulundu. Vekalet ç›kar›ld›, karakola götürüldü, fliddet gördü¤üne
dair rapor al›nd›, dilekçe yaz›ld› ve
savc›l›¤a verildi. Savc›l›k “koruma” ta-
sunmas›, di¤er iflkence ve tecavüz olaylar›nda ise hala bir yol
kat edilemedi¤ini düflündü¤ümüzde Adli T›p Kurumu sistem
yanl›s› m› çal›fl›yor?
- Bu, kurum yap›lanmas› ile ilgili bir durumdur. Siyasi iradenin
bunu çözmeye yönelik hiçbir çabas›n›n olmamas› hatta tam tersine kadrolaflma yönünden buray›
bir erk alan› olarak kullanmas›ndan kaynaklan›yor. Dünyada oldu¤u gibi davalar için Türkiye’de de
üniversite hastanelerinde yap›lmas› gerekiyor, kurumun devletle
organik bir iliflkisinin olmamas› gerekir. Organik bir iliflkisi oldu¤unda ba¤›ms›z oldu¤unu söylemek
mümkün de¤ildir. Bunlar›n her biri ayr› sorunlar dizisi bak›ld›¤›nda.
Ama tabi baflka bir nokta daha
var. Sonuçta mahkeme bilirkiflinin
söyledi¤i üzerinden karar veremez. Çünkü mahkeme ba¤›ms›zd›r. Mahkeme e¤er tahliyeyi adli
t›p raporu üzerinden gerçeklefltirdiyse burada mahkeme sorunludur. Böyle bir ihmal gerçeklefltirdi¤i için. Görevini yeterince yerine getirmedi¤i için. Çünkü elinde
deliller varken Adli T›p Raporundan kaynakl› tahliye ettik diyorlarsa e¤er, görevlerini ihmal ediyorlard›r. Dolay›s› ile mahkeme hakk›nda Adli T›p Kurumu Baflkan›
hakk›nda Adli T›p Kurumu’nun
ba¤l› oldu¤u Adalet Bakanl›¤›nda
bu olay ve benzeri pek çok olaydan yola ç›karak böyle bir ihmalden dava açmak gerekiyor.
(‹stanbul)
Kad›na dönük ayr›mc›l›¤›n en
uç boyutlarda yafland›¤›, ayr›mc›l›¤›n ak›l almaz vahflete vard›¤› sistemlerin bafl›nda hiç kuflkusuz fleriat düzeni gelmektedir. fieriat
düzeninin son kurban› ise, Somalili 13 yafl›ndaki Ayfle.
Ayfle üç kiflinin tecavüzüne
u¤rar, ancak mahkeme tecavüz
edenleri de¤il, küçük Ayfle’yi
“suçlu” bulur. “Suçu” ise, “evlilik d›fl› cinsel iliflki yaflamak”
olarak adland›r›l›r. Ve Ayfle bir
futbol stadyumunda, bin kiflilik bir
“izleyici kitlesi” önünde, onlarca
erke¤in att›¤› tafllarla katledilir!
Uluslararas› insan haklar› örgütü Amnesty International
taraf›ndan yap›lan aç›klamaya göre, söz konusu recm olay›, ‹slamc› militanlar taraf›ndan kontrol
edilen Kismayo kentinde, 27
Ekim’de yafland›. Küçük k›z›n
recm edilerek vahfli biçimde katledilmesinin ard›ndan yap›lan resmi aç›klamada yafl› 23 olarak verilse de (ki yafl› büyük de olsa
recm edilerek veya baflka biçimlerde katletmeyi hakl› ç›karmaz), Ayfle’nin babas› k›z›n›n
henüz 13 yafl›nda oldu¤unu aç›klad›. Ayfle’ye dönük bu katliam,
ayn› zamanda, gerici toplumlara
özgü olan ve de ülkemizde de örne¤ine s›kça rastlanan, kad›na dönük tecavüzde tecavüzcüyü de¤il,
kad›n› cezaland›rma mant›¤›n›n da
son örneklerinden birini oluflturmaktad›r. fieriatla yönetilen ülkelerde ise, bu “cezaland›rma”, küçük Ayfle örne¤inde de görüldü¤ü
gibi, genelde kad›n›n yaflam hakk›n›, hem de en vahfli yöntemlerle
ortadan kald›ran sonuçlar› da beraberinde getirmektedir. Yaflam
hakk› ne kadar vahfli yöntemlerle
ortadan kald›r›l›rsa, di¤er kad›nlar
aç›s›ndan o kadar “cayd›r›c›” olaca¤› düflünülüyor olsa gerek, fleriat uygulamalar› vahflette s›n›r tan›madan iflletilmeyi sürdürüyor.
fieriat düzeninin hakim oldu¤u ülkelere bak›ld›¤›nda ise, bunlar›n
tamam›na yak›n›nda, iktidarda
olanlar›n, emperyalist politikalar
sonucu, ya do¤rudan ya da dolayl› olarak emperyalistler taraf›ndan
ifl bafl›na getirilen uflak-iflbirlikçiler oldu¤unu da görebiliyoruz.
Uzun y›llard›r emperyalist politikalar›n hedefinde olan Somali’nin belli bir bölümünde hakim
olan radikal ‹slamc› gruplar da yine ayn› emperyalist politikalar sonucunda ya politikalara taraf olarak ya da devrimci seçenek zemini olmamas›ndan kaynakl› bu politikalar›n karfl›t› olarak ortaya ç›km›fllard›r.
da. Demek ki bu ülkede kad›nlar›n milletvekili olmas› da efllerine hizmet etmek,
cep doldurmak, Meclis’te çok fazla ses ç›karmayan t›pk› evlerinde oldu¤u gibi orada da erkek vekillerin iki ad›m gerisinden
gelen, erkek egemen toplumun de¤er
yarg›lar›ndan kurtulamayan ve bundan
kurtulmak için çabalamayan, birilerinin
kuklas› olmaktan öte bir fley de¤il.
Yani düzenin kad›nlar için ifade etti¤i eflitlik, özgürlük vb. kavramlar bizim
gibi halktan olan kad›nlar için hiçbir anlam tafl›mamakta. Bizlerin kurtuluflu
halktan yana çal›flarak kendimizi
hayat›n öznesi yaparsak gerçekleflecek. Hepimizin hayat›m›z›n öznesi olabilmesi dile¤iyle…
(Malatya’dan bir ‹K okuru)
lep etti. Ancak Balatl› korundu¤unu
zannederken efli taraf›ndan katledildi.
talep etti¤ine dikkat çekerek, onun
devlet taraf›ndan korundu¤unu zannetti¤i için evine döndü¤ünü belirtti.
fiemse Allak Park›’nda yap›lan
aç›klamada, Kad›n Meclisi ad›na bas›n
aç›klamas›n› okuyan Diyarbak›r Büyükflehir Belediyesi Kad›n Sorunlar›n›
Araflt›rma ve Uygulama Merkezi (D‹KASUM) Koordinatörü Özlem
Özen okudu¤u bas›n metninde katilleri bildiklerini ve peflini b›rakmayacaklar›n› belirtti. Kad›n kurumlar› daha sonra Fatma Babatl›’n›n ailesine taziye ziyaretine gitti. (H. Merkezi)
Hangisini anlatal›m?
Gülistan’› m›,
Güldünya’y› m›,
fiemse’yi mi,
Fatma’y› m›?
Diyarbak›r Kent Kad›n Meclisi,
Diyarbak›r’da sokak ortas›nda öldürülen Babatl›’n›n savc›l›ktan koruma
Özgür gelecek 13
14-27 Kas›m 2008
Dünyadan haberler
Yüz binler e¤itimde y›k›ma geçit vermiyor!
‹talya’daki ö¤retmenler, üniversite
profesörleri, ö¤renciler ve de veliler
haftalard›r hükümetin e¤itim reformuna
karfl› sokaklardalar. Yürüyüfl, kitle toplant›lar› ve de okullar›n iflgal edilmesi biçiminde gerçekleflen eylemler dur durak bilmiyor.
‹talya ‹çiflleri Bakanl›¤› Ekim ay›ndan
bu yana, ülkenin dört bir yan›nda
300’den fazla eylem yap›ld›¤›n› ve de
150’den fazla okul ve üniversitenin iflgal
edildi¤ini aç›kl›yor. Ancak eylem ve iflgallerin say›s›n›n, bakanl›¤›n verdi¤i bu say›n›n oldukça üstünde oldu¤u biliniyor.
Eylemlere kat›l›m ise oldukça yüksek. Sadece 1 ve 2 Kas›m tarihinde yap›lan eylemlere yüz binlerce kifli kat›ld›.
Ayn› günlerde muhalefet partileri ve
sendikalar, e¤itim alan›nda 6 Kas›m’da
genel grev ça¤r›s› yapt›lar.
‹talya’y› sarsan bu eylemlerin nedeni
ise, E¤itim Bakan› Mariastella Gemlini taraf›ndan gerçeklefltirilmeye çal›fl›lan
ve bu nedenle Gemlini Reformu olarak an›lan reform giriflimi.
Söz konusu reform, devlet okullar›nda üç y›l içinde 87 bin ö¤retmen ve
44.500 yöneticinin ifline son verecek.
Reformun içeri¤i
19. yüzy›ldan kalma
Silvio Berlusconi baflbakanl›¤›ndaki
gerici-sa¤c› hükümetin, “e¤itim reformu” ad›yla haz›rlad›¤› reforma iliflkin bu
yasa 9 Ekim’de mecliste onaylanmas›n›n
ard›ndan, 29 Ekim’de de senatonun
onay›ndan geçerek yasalaflt›. Hükümet
bu “reform”la birlikte sekiz milyar Euro
tasarruf sa¤lanaca¤›n› iddia etmekte.
‹talyan e¤itim sistemi zaten uzunca
y›llard›r Avrupa’n›n en kötü e¤itim sistemi olarak bilinmekte. Okullar oldukça harabe bir haldeyken, e¤itim yöntemleri de yine oldukça ça¤d›fl› olarak
görülmekte. Ö¤retmenler hayli düflük
bir maafl al›rken, hemen hiçbir devlet
okulunda bilgisayar vb. modern ders
aletleri bulunmuyor. Üniversitelerin
afl›r› dolululu¤u ise kronik bir hal alm›fl
durumda.
Gemlini, bu reformla birlikte e¤itim
alan›ndaki bürokrasinin ortadan kalkaca¤›n› ve bunun da e¤itimi daha verimli
ve etkili hale getirece¤ini savunmakta.
Oysa reformun içerdi¤i pedagojik konsept, sanki 19. yy’dan kalm›fl gibi görünmekte.
Özel okul say›s›nda bir art›fl› da beraberinde getirece¤i söylenen reformdan en çok etkilenenler ise yine göçmen çocuklar› olacak. Çünkü okula
kay›t s›ras›nda dil testini geçemeyen
göçmen çocuklar›, bundan böyle ayr› s›n›flarda ders görecekler. Göçmenlere
dönük aç›k bir ayr›mc›l›k içeren bu durum ise, Berlusconi hükümetinin ›rkç›
koalisyon orta¤› “Lega Nord” partisi taraf›ndan sinsice, “ pozitif ayr›mc›l›k” ya
da “daha iyi uyum sa¤lama” olarak adland›r›lmakta.
Sadece hükümeti de¤il muhalefet
partilerini bile flaflk›na u¤ratacak boyutta tepkilere neden olan da “e¤itim plan›” oldu. Bir anda tüm ülkede, büyük
bölümü, geleneksel örgütlenmelerden
ba¤›ms›z, kendili¤inden geliflen eylemler
ortaya ç›kt›.
Ö¤renciler, ö¤retmenleri ile birlikte
okullar› iflgal etti. Veliler çocuklar› ile
birlikte eylem yapt›. Profesörler halka
aç›k yerlerde konuflmalar gerçeklefltirdi.
Ö¤retmenler Venedik’te yolu trafi¤e kapad›, Bari’de eylemciler taraf›ndan yap›lan sembolik cenaze töreni trafi¤i felç
etti. Bologna, Milano, Turin, Genua, Napoli ve Roma’daki üniversiteler iflgal
Kongo
Vize mi istiyorsun?
Önce okula!
edildi, Milano yak›n›ndaki
bir tren istasyonu ö¤renciler taraf›ndan iflgal edilerek, tren raylar› bloke
edildi.
Hükümet çark
ediyor
Berlusconi hükümeti
ise, ülkeyi sarsan bu eylemleri “teröristçe” olarak nitelemekte gecikmedi. Bu tür olaylar›n bir daha yaflanmamas› için “gereken önlemin al›naca¤›” ve de “güvenlik” güçlerinin devreye sokulaca¤› belirtilerek eylemciler tehdit edildi. Ard›ndan ise reformdan bir ad›m bile geri at›lmayaca¤› söylendi.
Ancak iflin renginin hiç de öyle olmad›¤› k›sa sürede a盤a ç›kacak ve hükümet ilk geri ad›m sinyalini vermeye
bafllayacakt›.
Eylemlerin iyice yo¤unluk kazand›¤›
günlerde, 3 Kas›m’da bir aç›klama yapan
Berlusconi, daha önce söylediklerinin
tam tersini söyleyerek, reformun flimdilik ertelendi¤ini aç›klad›. Sendikalar ta-
Mahalla’da bulunan devlete ait
bir tekstil fabrikas›n›n iflçileri, iflyerinin özellefltirilme plan›n› protesto
etmek için eylem yapt›. 30 Ekim
günü gerçekleflen eyleme 800 iflçi
kat›ld›. Mahalla’da son iki y›ld›r say›s›z grev gerçeklefltirildi. Bu grevlerden biri 6 gün sürmüfl ve “güvenlik güçleri” greve dönük azg›nca
bir sald›r› gerçeklefltirmiflti.
Yunanistan
raf›ndan yap›lan de¤erlendirmelerde
ise, bu geri ad›m›n protesto eylemleriyle elde edilen bir kazan›m oldu¤una yer
verildi.
‹talya’da e¤itim reformuyla birlikte
yay›lan bu eylemlerin, ayn› zamanda
ekonomik krizin etkisiyle ortaya ç›kan
kapsaml› bir sosyal hareketin parças› oldu¤unu görmek gerekiyor. Çünkü sadece e¤itim sektöründe de¤il, ayn› günlerde, kamu tafl›mac›l›¤›nda, sa¤l›k alan›nda,
havaalanlar ve ça¤r› merkezleri gibi birçok alanda da, sosyal y›k›m sald›r›lar›na
karfl› yayg›n grev ve eylemler gerçeklefliyordu.
‹ç çat›flmalar fliddetleniyor
Emperyalist ya¤ma ve talan politikalar› sonucu
iflsizlik, yoksulluk, açl›k ve ölümün kol gezdi¤i Afrika ülkelerinden biri olan Kongo’nun emperyalist
destekli egemen s›n›flar› taraf›ndan körüklenen iç
çat›flmalar, Kongo halk›n› insanl›k dram›yla yüz yüze
b›rakmay› sürdürüyor. ‹ç çat›flmalar yüz binlerce insan› evinden göç etmek zorunda b›rak›rken, milyonlarca Kongolu mülteci kamplar›nda yaflam mücadelesi veriyor.
Son dönemde artan çat›flmalar yeni bir göç dalgas›n› da beraberinde getirirken, çat›flman›n taraflar›n› devlet güçleri ile ordudan ayr›lan Tutsi General Laurent Nkunda’ya ba¤l› “isyanc›lar” oluflturuyor. Gerçekte her ikisi de gerici güçlerin temsilcisi olan bu iki güce ba¤l› çat›flmalar s›ras›nda çok
M›s›r
say›da kentte ya¤malama, tecavüz ve katliam gerçeklefliyor.
Kongo’da yaflanan bu çat›flmal› ortam›n ve Kongo halk›n›n çekti¤i ac›lar›n gerçek sorumlusu olan
emperyalist güçler ise, çat›flmalar›n denetimlerinden
ç›kmas› ve de böylelikle ya¤ma ve talana dönük ç›karlar›n›n tehlikeye düflmesiyle birlikte, “arabulucu”
rolü oynamaya çal›fl›yorlar. Özellikle de Avrupal›
emperyalist güçler, son dönemde “ilgilerini” iyice
art›rd›klar› Kongo’ya daha fazla say›da BM askeri
gönderme önerilerini sürdürüyorlar.
Oysa Kongo’daki BM asker say›s›n› art›rmaya dönük her giriflimin, buradaki çat›flmalar› körükledi¤i, BM
askerlerinin çat›flmalarda bizzat yer alarak, çok say›da
Kongoluyu katletti¤i biliniyor.
Yunanistan hapishanelerinde
bulunan tutuklu ve hükümlüler, hapishane koflullar›n› protesto etmek
için 4 Kas›m’da açl›k grevine bafllad›lar. Ülke genelindeki 21 hapishanede gerçeklefltirilen açl›k grevinin
bafll›ca taleplerini, hapishanelerdeki
sa¤l›k hizmetlerinin iyilefltirilmesi
ve hücrelerdeki yaflam kalitesinin
yükseltilmesi oluflturuyor.
Tutsaklar hücrelerdeki koflullar›n Ortaça¤’› and›rd›¤›n› söylemekteler. Yunanistan’daki hapishanelerde, son 10 y›l içinde toplam 377
kiflinin de¤iflik nedenlerle yaflam›n›
yitirdi¤i, 5 kiflilik hücrelerde 15-18
kiflinin kald›¤› da yine hapishanelerdeki koflullara iliflkin yap›lan aç›klamalar aras›nda.
Romanya
Hükümetin maafllar›na % 50
zam yapmas›n› talep eden Romanyal› e¤itim emekçileri, 2 Kas›m’da
bir günlük uyar› grevi yapt›.
Greve ülke çap›nda 70 bin ö¤retmenin kat›ld›¤› bildirilirken, ö¤retmenlerin ba¤l› oldu¤u sendikalar
18 Ekim’de ikinci bir grev yapma
ça¤r›s› yapt›lar. Romanya’daki özel
sektör çal›flanlar› da yine maflalar›na zam yap›lmas› talebiyle Kas›m
ay› sonunda gevre gideceklerini
aç›klad›lar.
‹rlanda
Suriye
Fransa’n›n Göçmenlik Bakan› Brice
Hortefeux, 29 Ekim’de son dokuz ay
içinde s›n›r d›fl› edilenlerin bilançosunu
aç›klad›. Buna göre 2008’in bafl›ndan bu yana s›n›r d›fl› edilenlerin say›s› 26 bin. Bu
rakam, 2007 y›l› boyunca gönderilenlerin
say›s›n› flimdiden yüzde 7 dolay›nda geçti.
Hortefeux’nün aç›klamas› bununla s›n›rl›
de¤ildi. Fransa’ya aile birleflimi olarak gelmek isteyenlerin, bulunduklar› ülkede asgari düzeyde Frans›zcay› ö¤renmeleri gerekecek.
1 Aral›k’tan itibaren yürürlü¤e konulmas› için son haz›rl›klar›na giriflilen yasaya
göre, 16-65 yafl aras› olan, aile birleflimi temelinde vize baflvurusunda bulunan
herkes, Fransa’ya gelmeden önce bulundu¤u ülkede iki ayl›k e¤itim görecek. Bu, vize al›m› için flartlardan biri olarak zorunlu
k›l›nacak. E¤itime bir gün gitmemek, dosyan›n “geciktirilmesiyle” cezaland›r›lacak.
(Bu gecikmenin s›n›r› elbette çizilmemifl.)
Dolay›s›yla her aile birleflimi talebi “dil
ve kültür s›nav›” ile karfl›laflacak. Baflvuranlara her türlü soru sorulabilir. Mesela,
Frans›z “Le Figaro” gazetesine göre, baflvuranlara “Fransa’da bir kad›n eflinden izin
almadan çal›flabilir mi?” gibi sorular sorulabilir!
1 Aral›k’ta yürürlü¤e konulmas› düflünülen bu yasan›n uygulanmas›n› sa¤layacak
olan ANAEM (Ulusal Göçmenleri ve
Yabanc›lar› Karfl›lama Kuruluflu), baz›
özgün durumlarda bunu uygulamamakla
görevlendirildi. Bu özgün durumlar savafl
içinde olan ve/veya do¤a felaketi yaflayan
ülkelerdir. Bu ülkelerde “dil ve kültür s›nav›” uygulanmayacak, tabi ki flimdilik!
Evrensel Yaklafl›m
Devrim dipten ancak sesli gelecek
Sadece ABD de¤il, tüm dünya 4 Kas›m’da yap›lan ABD baflkanl›k seçimlerine çevirdi gözünü. Seçimin sonuçlar›,
belki de bugüne kadar olmad›k düzeydeki bir merakla beklendi. Merak edilen
konu en fazla da, y›llar boyu, türlü zulmün bir parças› olarak, belediye otobüslerinin arka koltuklar›nda oturmak zorunda b›rak›lan siyahlar›n, ön koltuklara
geçip geçmeyece¤i oldu. Ve Obama, rakibi McCain’e ciddi bir fark atarak,
ABD’nin ilk siyahi baflkan› oldu da nitekim. Seçimlerin ard›ndan yap›lan haber
ve yorumlar ise, Obama’n›n “Martin
Luther King’in hayalini gerçeklefltirdi¤i” yönündeydi. ABD tarihinde görülmedik oranda bir kat›l›m olmufltu seçimlere. Özellikle de “Afro-Amerikan”
olarak tabir edilen siyahi Amerikal›lar rekor düzeyde bir kat›l›m sa¤lam›fllard›.
Göreve geri dönülmez biçimde veda
edecek olan Bush ise, gerek ABD’de gerekse dünya kamuoyunda yap›lan yorumlarda, ABD’deki (ve dünyadaki) giderek derinleflen ekonomik krizin gerçek sorumlusu ilan ediliyordu. Çünkü
ABD’de ekonomik piyasalarda yaflanan
facia, Amerikan rüyas›n›, Amerikan halk›
aç›s›ndan tam bir kabusa dönüfltürmüfltü.
Amerikan seçimleri de iflte tam böylesi bir ortamda gerçekleflti. Mevcut çöküntü Amerikan seçmenlerinin “kurtar›c›” beklentisini art›rd›. Amerikan halk›
ise büyük olas›l›kla bu “kurtar›c›y›” ilk siyahi baflkan aday›, “de¤iflim” vaat eden,
Obama’da görmüfltü. Yaflanan durumun,
Amerika’da esasl› bir “de¤iflim” yaratacak, dipten gelen sessiz bir “devrim” oldu¤u bile iddia edildi. Çünkü köklü bir
“Boyun e¤meyece¤iz!”
ABD emperyalizminin geçti¤imiz günlerde Suriye’ye dönük bir askeri sald›r›
gerçeklefltirmesi ve bu sald›r› sonucu çok say›da sivilin yaflam›n› yitirmesi, Suriye halk› taraf›ndan güçlü bir biçimde protesto
edildi. Halk eylemlerle birlikte, “Gerçek teröristler ABD ve ‹srail’dir” fliar› alt›nda gerçeklefltirilen
eylemlerde, emperyalizme
“boyun e¤meyece¤iz”
mesaj› verdi.
ABD askeri güçleri 26
Ekim tarihinde, Irak topraklar›ndan Suriye’ye dönük
bir askeri sald›r› gerçeklefltirdi. S›n›r köylerinden birini hedef alan bu sald›r›da
köy halk›ndan 8 kifli yaflam›n› yitirirken, yaklafl›k 20
kifli de yaralanm›flt›. Bu sald›r› ABD ile fiam aras›ndaki gerginli¤in daha da artmas›na yol açt›.
›rkç› önyarg›ya sahip olan bir ulus, “kurtuluflu” “bir Afrikal›n›n o¤lunda” görerek, onun pefline tak›lm›flt›!
ABD’nin çok say›da eyaletinde, ‘60’l›
y›llar boyunca hakim olan Güney Afrika’daki Apartheit rejimi benzeri koflullar
alt›nda türlü zulme u¤rayan siyahilerin
kaderi de¤ifliyor muydu ne?
Oysa Obama’n›n siyahi baflkan olarak ortaya ç›kar›lmas›, tüm ›rkç› ön yarg›lar bir ç›rp›da bir kenara itilmifl gibi bir
hava yarat›lmas›, egemen s›n›flar›n ç›karlar› gere¤i yaflanan bir durumdan öte bir
fley de¤ildi.
Çünkü bilenler flunu iyi bilmektedir
ki, Barack Obama e¤er “beyaz” hakim s›n›flar›n yönelimine uygun hareket etmeseydi böylesi bir yükselifl flans› elde edemezdi.
Yani Obama, ne özelde yoksul siyahlar› ne de genelde Amerika’n›n ezilen
emekçi y›¤›nlar›n› temsil etmektedir. O
sadece ve sadece Amerikan hakim s›n›flar›n›n bir kesiminin temsilcisidir. Ve
Obama’ya, yine ayn› hakim s›n›flar taraf›ndan verilen görevin özünü de esas olarak, Amerikan toplumunu “Vatansever
ruh hali” etraf›nda birlefltirmek olufltur-
Suriye halk› da yaflanan bu sald›r›ya karfl› tepkisini ortaya koymakta gecikmedi. 30 Ekim Perflembe günü baflkent fiam’da kitlesel bir eylem gerçeklefltirilerek, ABD sald›r›s› k›nand›. Ellerinde “Y›k›m›n ve savafllar›n sponsoru ABD’dir” yaz›l› dövizler
tafl›yan
Suriyeliler,
ABD’ye olan öfkelerini dile
getirerek, sald›r›lara karfl›
“boyun e¤meyece¤iz” mesaj›
verdiler.
ABD D›fliflleri Bakanl›¤›
ise, sekiz sivilin ölümüne yol
açan bu sald›r›y› yapt›klar›n›
ne do¤rulad› ne de yalanlad›.
Ancak ad›n› vermeyen bir
üst düzey Amerikal› yetkilinin yapt›¤› aç›klamaya
göre, sald›r› sözde Irak’a yabanc› militanlar sokan,
El Kaide ba¤lant›l› Ebu Hadiye adl› kifliyi hedef almak üzere gerçeklefltirilmiflti.
maktad›r. “Vatanseverlik konsepti” olarak da adland›r›lmas› gereken ve de özde
Amerikan toplumu içinde iflgal sald›r›lar›n› hakl› göstermenin alt yap›s›n› oluflturmaya hizmet eden bu konsept ise, 11 Eylül sald›r›lar›n›n ard›ndan yükselifle geçen
/geçirilen, flovenist histeriden ziyade bir
fley de¤ildir. Dikkat edildiyse, Obama’n›n
tüm kampanyas›, “büyük bir ulusal dayan›flma” üzerine infla edilmiflti.
Obama’n›n baflkan olmas›n›n ABD’ye
getirece¤i söylenen imaj de¤iflikli¤iyle
birlikte, bu imaja uygun oldu¤u düflünülen ve de ayn› zamanda krizden ç›kman›n
çözümü olarak görülen, Rooswelt dönemindekinin benzeri politikalar›n a¤›rl›kl›
olarak hayata geçirilebilece¤i de ima ediliyor. Yani devletin, ekonomiye müdahale ad› alt›nda (tabii ki sermayenin lehine)
kamulaflt›rmalar gerçeklefltirdi¤i (ki son
dönemde yap›lan da bu), yine dönemin
adland›rmas›yla “kapitalizmin ehlilefltirilmesi” olarak adland›r›lan sürecin benzerinin yaflanabilece¤i bir döneme girilece¤i iddia ediliyor.
Yine Obama’n›n gerilim üzerine kurulu d›fl politikan›n d›fl›na ç›kabilece¤i de
“beklentiler” aras›nda. Oysa bu “beklen-
tiler”, daha Obama’n›n seçim kampanyas› sürecinde yapt›¤› konuflmalara bak›ld›¤›nda bile bofla ç›kmaktad›r.
fiu bilinmektedir ki, ABD emperyalizmi uzunca y›llard›r, baflta dünya genelinde oluflturdu¤u 737 askeri üsle olmak
üzere, tüm dünyaya yay›lma politikas› izlemektedir. Bu yay›lma politikas›, ‹ran’a
dönük sald›r› olas›l›¤›n› da içine alarak,
Obama döneminde de de¤iflmeden sürecektir. Amerikal›lar›n ço¤u kendilerine
empoze edildi¤i biçimiyle, ‹ran’› ABD’nin
bafl düflman› olarak görmeyi sürdürmekte ve ‹ran’›n Irak’taki ABD düflmanlar›n›
ve de Lübnan’daki ‹srail düflmanlar›n› silahland›rd›¤›n› düflünmektedir. Obama’n›n seçim kampanyas› süresinde ‹srail’e kendini “siper eden” konuflmalar›na
bak›ld›¤›nda ve de ABD’deki güçlü ‹srail
lobisi de düflünüldü¤ünde, iflgal politikalar›na kal›nd›¤› yerden devam edilece¤i
görülecektir.
Mali krizin ald›¤› boyut da zaten
bunu “zorunlu” k›lmaktad›r.
K›sacas›, ABD, siyahi bir baflkana sahip olsa da, bu ne ABD’de ›rkç›l›¤›n ortadan kalkt›¤› ne de ABD emperyalizminin
her türden sald›rganl›k politikalar›n›n
Irak ve Afganistan iflgaline kat›larak, geri dönen ‹ngiliz askerlerinin, Ekim’in son günlerinde Belfast
sokaklar›nda gerçeklefltirmeye çal›flt›¤› geçit töreni, güçlü protestolara çarpt›. “Savafltan” geri dönen
askerlere “hofl geldin” kutlamas›na
dönüfltürülmek istenen tören s›ras›nda gerçeklefltirilen ve savafl karfl›t› gruplar›n yan› s›ra, Sinn Fein taraf›ndan ça¤r›s› yap›lan eylemlerde
askeri bandonun sesini bast›ran
güçlü sloganlar, askerlerin hiç de
“hofl gelmedi¤ini” gösteriyordu.
Di¤er taraftan ise, ‹rlandal› e¤itim emekçileri, ö¤renciler ve veliler de ayn› günlerde hükümetin
e¤itimde k›s›tlama plan›na karfl› sokaklardayd›. 29 Ekim günü bir araya gelen 15 bin e¤itimci, ö¤renci
ve veli, ‹rlanda’n›n baflkenti Dublin’de bir yürüyüfl gerçeklefltirdi.
son bulaca¤› anlam›na gelmektedir. Çünkü önemli olan Obama’n›n rengi de¤il,
hangi s›n›f›n temsilcisi oldu¤udur. Ve tekrar etmek gerekirse, Obama ezilenlerin
de¤il, ezen s›n›flar›n temsilcisidir. T›pk›
R›ce gibi, o da her renkten ezilenlere
karfl› en az “beyaz adam” kadar zalim
olacakt›r. Kimse bundan kuflku duymamal›d›r.
Sadece siyah-beyaz ayr›m›n› de¤il, ezenler ve ezilenler ayr›m›n› da
tamamen ortadan kald›racak olanlar ise, her renk, dil ve inançtan
emekçi halklar olacakt›r. Her türden
ayr›mc›l›k ancak yoksul emekçi y›¤›nlar›n,
kolay yönetilebilen y›¤›nlar yaratma u¤runa halk y›¤›nlar› aras›nda ayr›m yaratan
egemen s›n›flara karfl› ortak mücadelesiyle ortadan kalkacakt›r! Ve bu art›k giderek bir hayal olmaktan ç›kmaktad›r.
Çünkü egemen s›n›flar› yoksul y›¤›nlara
karfl› daha fazla sald›r›ya “zorlayan” kriz,
ayn› flekilde emekçi halklar› da kendilerini teslim almaya çal›flanlara karfl› aya¤a
dikilmeye zorlamakta. Bu zorlay›fl ise,
gerçek devrimin, halklar›n devriminin,
dipten ancak oldukça sesli gelmekte oldu¤unu mufltulamaktad›r!
Özgür gelecek 14
Tarih konufluyor
14-27 Kas›m 2008
Yerin derinliklerinden geldiler..
Zonguldak Maden Havzas›, kömür
ocaklar›n›n aç›ld›¤› 1848’dan günümüze mücadele eden maden iflçilerinin say›s›z direnifline tan›k olmufltur.
Maden iflçileri, yerin karanl›k dehlizlerinde döktükleri al›nterinin karfl›l›¤›n› almak için say›s›z direnifl örgütledi,
mücadele etti. Korkunç çal›flma koflullar› alt›nda çal›flan iflçiler, insanca yaflanacak bir ücret için nice bedeller ödedi. Maden ocaklar› sadece iflçilerin de¤il bölgede yaflayan tüm halk›n temel
geçim kayna¤›yd›. 1960’a kadar bölgede yaflayan halk›n madende çal›flmas›n›n zorunlu tutulmas› çal›flma koflullar›n› daha da a¤›rlaflt›r›yordu.
Maden ocaklar›nda yaflanan ve cehennemi aratmayan çal›flma koflullar›n›n biriktirdi¤i öfke, patlamalar fleklinde ortaya ç›k›yordu. T›pk› 1965 Kozlu direniflinde oldu¤u gibi. 1965
Mart’›nda yaflanan ve iki iflçinin yaflam›n› yitirdi¤i eylemler, maden iflçilerinin
direnifl tarihine birer dipnot olarak
düfltü. Yenilgiyle sonuçlanan bu direnifl, sendika yönetiminin iflbirlikçi tutumuna yeni bir halka ekledi. 13 Haziran 1969’da bu kez Alpagut’ta iflçiler, ücretlerinin aylard›r ödenmemesi
üzerine maden ocaklar›n› iflgal etti. 35
gün süren direnifl öncekinin aksine zaferle sonuçland›.
1980’lerden itibaren maden ocaklar›n›n özellefltirilmeye bafllanmas› ile
iflçiler için de yeni bir dönem bafllad›.
Çal›flma koflullar› giderek a¤›rlafl›rken, uygulanan politikalarla
Mozaik
1990’lar›n bafllar› itibar›yla yeni bir
yerli sinema ile tan›flt›¤›m›z söylenebilir. Nuri Bilge Ceylan, Zeki Demirkubuz, Reha Erdem, Semih Kaplano¤lu, Yeflim Ustao¤lu, Dervifl Zaim gibi isimler bu yeni dönem sinemac›lar aras›na dahil edilebilir. Bahsi geçen sinemac›lar her ne kadar kendilerini “yeni sinemac›lar” vb. flekilde adland›rmasalar da, Y›lmaz Güney
kültü d›fl›nda uluslararas› sinema otoritelerinin nazar›nda baflar› elde edememifl bir gelenekten geldi¤i halde,
dünyan›n en önemli uluslararas› festivallerinde “a¤›r” ödüller alan bu yerli
filmlerin, Türkiye için yeni bir ak›m
olarak de¤erlendirilmesi pekala anlafl›labilir.
Gerek ülke
gerekse dünya
ölçe¤indeki sanatsal çevrelerde
s›kl›kla tart›fl›l›r
unsurlar haline
gelen bu filmler
genel
olarak
devrimcilerin muhakemesinin d›fl›nda kald›. Bunun
Türkiyeli devrimcilerin sinema sanat› ile iliflkisindeki
zay›fl›klar› yoklayan bir dizi sebebi var. Bu konu ayr›ca ele al›nabilir. Fakat, gelinen noktada bu yeni filmlerin hangi referanslarla de¤erlendirilece¤i konusunda
belirgin bir boflluk oldu¤unu görmek
güç de¤il. Bir yanda, özellikle Avrupa’n›n entelektüel-sol çevrelerinde
itibar gören ve gerek piyasa ritüellerini gerekse niteliksiz sinema teamüllerimizi ters yüz etmesi itibar›yla ilerici
bir görüntü çizen bu filmlere sempati
duyarken, di¤er yandan ise hayata ne
katt›¤› ile ilgili ciddi flüpheler içinde
kalan birçok insan oldu¤u aflikar.
Geçti¤imiz hafta vizyona giren
“Üç Maymun” Nuri Bilge Ceylan’›n
beflinci uzun metrajl› filmi. Ceylan’a,
film ile dünyan›n en a¤›r festivallerinden olan Cannes’da en iyi yönetmen
ödülü verilince, Nuri Bilge sinemas›na
dair tart›flma sahas› bir halka daha büyümüfl oldu.
Nuri Bilge Ceylan ilk uzun metrajl› filmi Kasaba ile, öykünün olmama-
her türlü örgütlenme de hedef
tahtas›na konulmufltu. Devlete ait
birçok ocak kapat›l›rken, iflçiler baflka
ocaklara da¤›t›ld›.1990’lara gelindi¤inde Türk-‹fl’in y›l›n ilk yar›s›nda imzalad›¤› sözleflmelerden hoflnut olmayan
iflçilerin aras›nda maden iflçileri dikkat
çekiyordu. Sendikalar›n, ayl›k ücretin
net 2.5 milyon TL, yevmiyenin asgari
85 bin olmas› talebine hükümet yine
“kendi ya¤›n›zda kavrulun” yan›t›
veriyordu. Bunun üzerine Genel Maden-‹fl Sendikas› 30 Kas›m’da greve
ç›kma karar› ald›. Grev, sadece ücret
talebi ile de¤il, maden ocaklar›n›n kapat›lmas›, küçültülmesi ve özellefltirilmesine karfl› da yap›l›yordu.
Ellerinde susmak
bilmeyen bir yeralt›
günefli ile..
Grev bafllamadan birkaç gün önce
flehir jandarma, komando ve çevik
kuvvet taraf›ndan adeta iflgal edildi.
30 Kas›m sabah› ilk grev pankart›
Gelik ‹flletmesine as›ld›. ‹flçiler, büyük bir heyecan ve coflku içindeydi.
Grevin üçüncü gününde binlerce iflçinin kat›ld›¤› yürüyüfller, art›k s›radan
bir olay haline gelmiflti. Devletin yürüyüflleri engelleme çabalar› sadece komik kal›yordu. Greve, uluslararas› iflçi
s›n›f›ndan da destek geliyordu. Güney
Afrika gibi birçok ülkede kömür ve liman iflçileri greve sahip ç›karak, Türkiye’ye gelecek kömürlerin yükleme ifllemlerini durdurdular. Direniflin dör-
düncü gününde, esnaf kepenk indirmifl, belediye iflçileri madencilerle omuz omuza vermifl ve sokaklardaki kitle 70 bine ulaflm›flt›.
Grev dalgas› giderek kabar›yor, ifllerin
say›s› 盤 gibi büyüyordu. Grev Ortado¤u’da sular›n ›s›nd›¤› bir döneme
denk gelmiflti. Irak, Kuveyt’i, ard›ndan
ABD emperyalizmi bölgeyi iflgal etmiflti. Emperyalistler yeni katliamlar›n öngünündeydi. Bu atmosfer greve de
yans›yor, iflçiler yürüyüfllerde savafl
karfl›t› sloganlar› hayk›r›yorlard›.
Grevin sesleri çevre illerde daha
güçlü yank›lan›yor ve iflçiler flehri ak›n
ak›n dolduruyordu art›k. ‹flçi s›n›f›n›n
yekinip aya¤a kalkan sesiydi dört
bir yandan duyulan. Yüzy›llar›n
getirdi¤i zulmün, karanl›k tünellerde solan yaflamlar›n hesab› soruluyordu yeri gö¤ü inleten 盤l›klarda. ‹flçilerin öfkesi art›k dizginlenemiyordu. Onlar mitinglerle, fabrika iflgalleri ile yetinmek
istemiyordu. Türk-‹fl 3 Ocak’ta Türkiye çap›nda bir günlük “Genel Grev”e
gitme karar› ald›. “Genel Grev”in yasalara ayk›r› oldu¤u, ifle gelmeyenlerin
soruflturulaca¤› ve at›lacaklar› duyuruldu. ‹flçiler ise buna sadece gülüyordu.
3 Ocak’ta ülke çap›nda ifl b›rak›ld›. ‹flçiler adresi çok iyi biliyordu.
Her gün yeni a¤›zlar
eklendi a¤›zlar›na…
Bir türlü korteji yola koymayan sendikay›, on binlerce iflçi
yolluklar›n› göstererek “ölmek
var, dönmek yok”, “yolumuz
Ankara, hedefimiz Çankaya”
sloganlar›na bo¤uyordu.
‹flçilerden oluflan Grev Komitesi,
kortejleri çoktan infla etmifl ve polisin s›zmas›na engel olmak amac›yla
her oca¤›n iflçisinin kendi kortejinde
yürümesine karar vermiflti. Yürüyüfl
kolunun geçti¤i bölgeler panay›r yerine dönüyor, halk iflçileri ba¤r›na bas›yordu. Kortejdeki kad›n iflçiler için
terlik ve ayakkab› bile düflünülmüfltü.
S›n›f dayan›flmas›, güzellikler yaratarak büyüyordu. Tüm bunlar yaflan›rken devlet ise hiç vakit kaybetmedi.
Direnifl boyunca gizli odalarda yap›lan onlarca toplant› ile grevin kaderi
çiziliyordu. Ve ilk barikat. Jandarma,
Devrek yolu üzerinde kurdu¤u barikat ile kabaran denize set çekecekti.
Ancak bir kum tanesi gibi ak›nt›yla
sürüklenmekten kaçamazd›. Devrek
halk›, tek bir iflçiyi bile d›flar›da b›rakmayacak bir dayan›flma ile a¤›rlad›
maden iflçilerini.
5 Ocak sabah› kortej yeniden yola koyuldu. ‹flçilerin say›s› 100 bini aflm›flt›. Maden-‹fl Sendikas› Genel Baflkan› fiemsi Denizer’den gelen
“görüflmeler bitene kadar bekleyin” talimat› üzerine kitle Mengen’de beklemeye bafllad›. Ancak iflçileri hiç de “iyi haberler” beklemiyordu. Grev üzerinde kara bulutlar dolaflmaya bafllam›fl, düflman a¤lar›n› örmüfltü.
Su gibi, atefl gibi…
“Hedefimiz Ankara geliyoruz
Çankaya”, “Çankaya Özal’a mezar olacak” sloganlar›n› hayk›ran iflçiler, kararl›l›klar›n› dosta, düflmana ilan
ediyordu.
Gece sabaha dek ormanda askeri y›¤›nak yap›ld›. Yürüyüfl s›ras›nda
iki iflçi yaflam›n› kaybetmiflti. Fakat
sendika iflçilerin “kontrolden” ç›kmas› korkusuyla, bir iflçinin öldü¤ünü
aç›klad›. 12 kilometre yol kat ettikten
sonra iflçiler devasa bir barikatla karfl›laflt›lar. Buldozerlerle, su s›kma
araçlar›yla, asker ve polisle örülen
barikat, flimdi iflçilerin önünde yükseliyordu. Hesaplaflma an› gelip çatm›flt›. ‹flçiler barikat›n 50 metre
önünde tüm gece boyunca atefller yakarak, halaylarla, türkülerle, mücadelenin mutlulu¤unu
yafl›yordu.
7 Ocak günü polis, kitleyi örgütleyen, ateflleyen 201 iflçiyi “barikat›
zorlad›klar›” iddias› ile gözalt›na ald›.
Sendika ise buna karfl›l›k “itidal” ça¤-
r›s› yap›yordu. Yol boyunca iflçilerin
en temel ihtiyaçlar› için hiçbir fley
yapmamakla kalmayan sendika ayn›
zamanda direniflin de kuyusunu kaz›yordu. Ne iflçileri so¤uktan korumak,
ne de yiyecek ihtiyaçlar› için en küçük bir çaba harcanm›flt›.
Denizer, iflçiler taraf›ndan sevilen
ve onlar üzerinde büyük bir otoriteye sahip bir sendikac›yd›. Ancak bu
otoritesini iflçilerin gelece¤ini karartmak, onlar› karanl›k kuyulara mahkûm etmek ve s›rt›ndan hançerlemek
için kulland›. Ve grevi bitirerek iflçileri geri gönderdi.
Sendika, Toplu Sözleflmeyi yürüyüfl öncesinde talep edilen 98.000 TL
yerine 49.905 TL’ye imzalad›. Oysa
grevin k›r›lmas›ndan önce 64.000 TL
teklif edilmiflti.
Ancak grevle Zonguldak maden iflçileri, isimlerini direnifl sayfas›na kaz›d›.
Türkiye iflçi s›n›f›, maden iflçilerinin bu onurlu direniflini asla unutmayacak, ihanet edenleri de…
Nuri Bilge Ceylan sinemas› ve Üç Maymun üzerine
s›, oyuncular›n amatörlü¤ü ya da afl›r›
dura¤anl›k gibi elefltirilmifl, fakat, yerli
sinemada gelenek k›rmaya yönelik yenilikçi tavr› ile ilerici olarak de¤erlendirilmiflti. Bu sebeple, Ceylan’›n elefltiriler karfl›s›ndaki savunma heyetinde
genelde “solcu”lar bulundu. Ceylan
“Uzak” ile sinemas›n› derinlefltirmifl,
her ne kadar filminde bir kapitalizm
elefltirisi olsa da felsefi olarak sorunlu
bir kulvara meyletti¤inin de sinyallerini vermiflti. Nitekim Ceylan, Uzak filminin ard›ndan, Demirkubuz’un da bir
süredir içinde oldu¤u nihilist ve
postmodernist bir güzergaha girdi.
Ve nihayet, bu motivasyon ile çekti¤i
“‹klimler”i hiç de arkas›nda duramayaca¤›m›z bir anlay›fl›n ürünü
olarak temafla ettik.
Nuri Bilge Ceylan en bafltan beri
oyunculuk ve öykü referansl› filmler
çevirmedi.
Ayn› zamanda foto¤raf sanatç›s›
olmas› itibar›yla filmde durgun görsellikler üzerine -Türkiye için- yeni bir
kurgu tasarlad›. Uzak’a kadar, hatta
Uzak da dahil olmak üzere, Ceylan sinemas›n› özgün, tart›fl›l›r ve de¤erli k›lan, foto¤rafa dayal› bu “yeni” sinemasal tutumu oldu. Sinema otoritelerince “basit anlat›” olarak tan›mlanan bu
tür filmlerin genelinde oldu¤u gibi
Ceylan’›n filmleri de, daha çok s›radan insanlar›n ve hemen herkesin yaflam›nda karfl›l›k bulan imgelerin
üzerine kurulmas› itibar›yla da daha
“bizden”di.
Ceylan’›n filmleri, -Yeflim Ustao¤lu’nu d›flar›da b›rak›rsak- bahsi geçen
yeni dönem yönetmenlerin tamam›nda oldu¤u gibi do¤rudan politik
söylemden de uzakt›. Ne var ki,
Hollywood sinemas›n›n abart›l› ve s›ra
d›fl› hikayeleri ile ve yine abart›l› teknik kurgular kitleleri uyuflturdu¤u, bu
haliyle egemenlerin önemli ideolojik
ayg›tlar›ndan biri haline geldi¤i düflünüldü¤ünde, s›radan taflra insanlar›n›
ve taflra duyarl›l›¤›n›, sistemin yaln›zlaflt›rd›¤› insanlar›n gözüne sokmas›
nedeniyle kendili¤inden politik bir
nitelik kazan›yordu. Baflka bir ifade ile
sinema egemenlerinin genel hükümlerine karfl› durdu¤u için istese de istemese de do¤all›¤›nda politikti.
Ne var ki, ‹klimler, kent-soylu bir
kirlenmifllikte eriyip giden, “yeni ya da
alternatif” olana iliflkin hiçbir kap› aralamayan, alternatifi bütünüyle ihmal
eden postmodern bir “hiçlik” filmi oldu.
Hatta ‹klimler’in temel g›das› boflvermifllik ve s›¤l›k olarak düzenlenmifl,
kahramanlar
aras› iliflkiler
bir hayli minimalist olarak
ele al›nm›fl,
seyirci
bu
“hiçsel” iliflkilere ortak olma f›rsat› bulamam›flt›.
Seyirci dedi¤imiz ise zaten, bu “sanat
filmi”nin kapsam›na giren belli bir e¤itim ve kültür grubunun insanlar›yd›.
‹klimlerin ard›ndan geldik “Üç
Maymun”a… Üç Maymun, sineman›n
çok esasl› bir sanat oldu¤u konusunda
hemen herkesi ikna edebilecek bir
kudrete sahip. ‹flin asl›, yaln›zca görüntülerin oya gibi ifllenmifl olmas› itibar›yla dahi sayg›y› hak ediyor. Yan›s›ra ‹klimler’in ard›ndan postmodern
kulvara iyice aç›laca¤›na iliflkin endifleleri de zay›flatan, “tematik” bir film
oldu¤u da söylenebilir. 2 Kas›m günü
BirGün gazetesinde yay›nlanan Zahit
Atam imzal› yaz›ya göre bu tema, 12
Eylül sonras› toplumsal dejenerasyonu hedef alan bir gözleme dayan›yor.
Dahas›, Atam’a göre Üç Maymun,
toplumsal yozlaflmaya ve bu yozlaflmada burjuvazinin rolüne iliflkin çok
sa¤lam bir film. Ne var ki, Üç Maymun, olsa olsa, bir yumruk büyüklü-
¤ündeki ekmek hamurundan nas›l da
hayretler uyand›ran biblolar yap›labilece¤ine tan›k oldu¤umuzda duydu¤umuz hayranl›¤a denk düflecek bir etkiye sahip; hepsi bu! Filme hacmini
aflan politik payeler biçmek pek de
gerçekçi de¤il.
‹flin asl›, “entelektüel sanat filmi”
denilen filmlerin büyük k›sm›n› “soldan” okumak moda olmufl görünüyor. Bir hayli minimalist ve bencil filmler, bir bak›yorsunuz burjuvaziye sert
bir elefltiriymifl, hatta kitlelerin elinde
bir silahm›fl gibi yorumlanabiliyor. Üç
Maymun asla afl›r› minimalist bir film
de¤il. Fakat, kurgu, müzik ve öykünün
olanaklar›na dayanmad›¤› halde, s›n›rl›
bir senaryo sahas›nda oldukça yarat›c›
ve etkileyici olabilen bir filmden öte
de de¤il. Toplumsal göndermelerde
bulunma niyeti olan bir sinemac› için
son derece sert-yak›c› de¤iflkenlerin
oldu¤u bir co¤rafyada, zorlama bir
yorumlama ile politik payeler biçecek
kadar hiç de¤il. F. Solanas, Angelepoulos, Kiarostami ya da Sokurov gibi,
hem auteur (yarat›c›) olup, hem de
toplumsal temalar› sinemas›na kirifl
yapabilen örnekler varken, Ceylan’›n
politik tasarruflar› oldu¤undan, hele
de toplumsal dejenerasyona iliflkin
a¤›t niteli¤inde bir film yapt›¤›ndan
bahsedebilmek için, gerek dilinin gerekse toplumla iliflkisinin “niyet” düzeyinde de¤iflmesi gerekir.
Sonuç olarak, Nuri Bilge Ceylan’dan ya da bir bütün olarak bu yeni
ak›mdan Y›lmaz Güney gelene¤i üzerine bir fley koymalar› beklenmemelidir. Çünkü ne politik niyetleri ne
de s›n›f mücadelesindeki pozisyonlar› bu yöndedir. Bu topraklarda sinema yapman›n biraz da zorunlu
bir sonucu olarak, bu yönetmenlerin
filmlerinde yer alm›fl bir tak›m politik
nüvelere büyüteç tutarak, büyüteçten
görüneni gerçekmifl gibi de¤erlendirmek, bu suretle yönetmenlerin deneysel-yarat›c› çal›flmalar›ndan illa politik sonuçlar ç›karmaya zorlamak
gerçekçi olmaz. Bununla birlikte, Ceylan ve Demirkubuz’un sinema ufkunu
açan, gerek sinema sanatç›lar›n›n gerekse izleyicilerinin entelektüel düzeyini yükselten çabalar›n›n, sinema zekalar›n›n ve sinema sanat›na verdikleri eme¤in sahiplenilmesi gerekir. Da-
has›, Ceylan’›n ‹klimler’i, Demirkubuz’un Bekleme Odas› gibi nihilist nüveler tafl›sa da her iki yönetmenin son
filmleri, kendi içlerinde bir hesaplafl-
ma yaflad›klar› ve kendilerini savuracak rüzgarlara karfl› temkinli olduklar›
yönünde okunabilir.
(‹zmir’den bir ‹K okuru)
“Sizlere kan›m kayn›yor, yabanc›
de¤ilsiniz bana”
Erzincan Kemaliye ilçesi Çit köyünde 1920 y›l›nda dünyaya elen
Enver Gökçe’nin yaflam› ailesi ile
birlikte Ankara’ya gelifli ile tamamen
de¤iflir.
Ankara’da Cebeci Ortaokulu ve
o y›llar›n ünlü okulu Gazi Lisesi’nin
bitirir. fiiire olan ilgisi ve lise hocalar›n›n yönlendirmesi ile kendini daha
iyi gelifltirebilece¤ine inand›¤› Ankara Üniversitesi Dil Tarih Co¤rafya
Fakültesi Türkoloji bölümüne girer.
Okulu bitirdikten sonra Ankara Halkevi’nin dergisi olan Ünlü dergisinde çal›flmaya bafllar. Bu arada ilk fliiri
Ülkü dergisinde yay›nlan›r.
Daha gençlik y›llar›ndan itibaren
Arif Damar, ‹lhan Baflgöz, Ceyhun Atuf Kansu, Niyazi Ak›nc›o¤lu gibi flairlerle arkadaflt›r, fikirlerini
ve yaflam› paylafl›rlar. Birçok dergi
ve gazetede çal›fl›r. Çal›fl›r ama sadece gazeteci ve yazarlar de¤ildir arkadafllar›. Matbaa iflçileri, mürettipler
tan›r, arkadafllar› olur. Hatta bu arkadafllar› için bir de fliir yazar; “Mürettip Hasan”.
Naz›m Hikmet’ten etkilenerek
fliirlerine yeni bir soluk katan Enver
Gökçe; halk edebiyat›n›n dinami¤i
içinde toplumsal gerçekçi fliirler
yazar. “E¤in Türküleri”nde oldu¤u gibi düflüncelerini ak›c› bir flekilde
bu topraklar›n kültürünü dam›tarak
yazar. Do¤du¤u topraklar›n suyundan, çiçe¤ine, a¤ac›na, da¤›na kadar
her fleyi ile ilgilidir. Faflist sald›r›lara
da sessiz kalmaz. fiiirini kuflanarak
kavgaya at›l›r.
Bunun için bir grup arkadafl› ile
birlikte Ant dergisini ç›karmaya
bafllarlar. 1948 y›l›nda ilk kez gözalt›na al›n›r ve üç ay boyunca, suçsuz
bulunmas›na ra¤men Ankara Hapishanesi’nde kal›r. Hapishanede de fliirlerine devam edecektir, belki de
birço¤umuzun Enver Gökçe deyince
akla ilk gelen fliiri, “Fakültenin
Önü”nü
burada
yazacakt›r.
Tahliye olduktan bir süre sonra
TKP’ye yap›lan ünlü 51 Tevkifat›’nda yeniden gözalt›na al›n›r. Gözalt›na al›nan 168 kiflinin tümünün
ceza ald›¤› soruflturmada kendi savunmas›n› yapar ve Marksizm’i savunur. 7 y›la mahkûm edilir. Hapishaneden ç›k›nca sürgün y›llar› bafllar.
Pablo Neruda’n›n fliirlerini çevirir.
Bir spor dergisinde düzeltmenlik yapar. Meydan Laurus’ta çal›fl›r.
19 Kas›m 1981 tarihinde Ankara Seyranba¤lar›’nda bir huzur
evinde yaflama veda etti. Enver
Gökçe hayat› boyunca içinden ç›kt›¤› emekçilerin yaflam›n› fliirinde iflledi. Yaflam› hapis, sürgün ve yoksulluk içinde geçti. Tüm bunlara ra¤men flu cümleleri onun yaflam›na
bak›fl›n› da özetliyor; “Kötülükleriyle,
pisli¤iyle fakat seveceksiniz. Suyunu,
da¤›n›, topra¤›n›, çevreyi de en az bu
halk kadar seveceksiniz. Bunu sevdi¤iniz bir sürede, bunlar› yap›tlar›n›za geçirebildi¤iniz ölçüde büyük ve yol gösterici olacaks›n›z.”
Özgür gelecek 15
14-27 Kas›m 2008
Okur postas›
Nedensellik ve tesadüf -2Felsefe tarihinin en temel sorular›ndan birisi, özgürlük ve zorunluluk aras›ndaki iliflkidir. Bu iliflki; nedensellik ve tesadüf, zorunluluk ve
rastlant›, determinizm ve indeterminizm gibi k›l›klarla da ortaya ç›kabilen
bir konudur.
Deneyimlerimizden zorunlulukla
neyden kastedildi¤ini biliriz. Sözlükler
zorunlulu¤u, özellikle insan davran›fllar›ndan ayr›flt›r›lamaz olan ve bunlar›
yönlendiren, bir fleyi olmaya ya da yap›lmaya zorlayan koflullar kümesi olarak tan›ml›yor.
Felsefi anlamda zorunluluk ise neden-sonuç iliflkisiyle ba¤›nt›l›d›r. Sonsuz
say›da gözlem, pratik ve deneyim taraf›ndan s›nanan neden-sonuç aras›ndaki
bu iliflki, bilimde de önemli rol oynar.
Rastlant›, zorunlulu¤un aksine, görünen bir nedeni olmaks›z›n gerçekleflen,
beklenmedik olay anlam›na gelir.
E¤er bir parça k⤛d› havaya b›rak›rsam, yerçekimi yasas› gere¤i yere
düflecektir. Bu, nedenselli¤in bir örne¤idir. Ama ani bir hava ak›m› beklenmedik biçimde ka¤›d›n uçmas›na neden olursa, buna tesadüf olarak bakar›z. Bu nedenle zorunluluk, yasalar›n hükmü alt›nda olup, tesadüfler, hiçbir yasan›n hükmü alt›nda
de¤illerdir ve tam da bundan dolay› öngörülemezler.
Yaflam deneyimlerimiz bize zorunlulu¤un ve tesadüfün varl›¤›na ikna
eder. Temel olan ile olmayan, zorunlu
olan ile tesadüfi olan aras›nda bir ayr›m yapmay› erken yafllardan itibaren
ö¤reniriz.
Gözlem ve deneyim temelinde, verili bir olguya yol açan nedeni bir hipotez olarak formüle ederiz. Bir kural
olarak hipotez, henüz denenmemifl
fleylere ait öngörülerde bulunmam›z›
sa¤lar. Bu öngörüler daha sonra gözlem ve pratik yoluyla s›nan›rlar. Bu,
yaln›zca bilim tarihinin de¤il, ayn› zamanda her insan›n çocuklu¤undan itibaren zihinsel gelifliminin önemli bir
parças›d›r. Nedensellik s›n›rs›z bir
gözlemler y›¤›n› taraf›ndan kan›tlan›r. Örne¤in su belli bir s›cakl›¤a gelince kaynar-buharlafl›r. Bu sadece bir
bardak çay yapman›n de¤il ayn› zamanda, tüm modern toplumun dayand›¤›
sanayi devriminin de temelidir.
Çok genifl bir olaylar y›¤›n› hakk›nda öngörülerde bulunabilmemiz, nedenselli¤in, yaln›zca olaylar› tan›mlaman›n yolu de¤il, ayn› zamanda fleylerin içsel ve özsel bir görünümü oldu¤unu da kan›tlar. Örne¤in, bir fleyin
k›rm›z› oldu¤unu söyledi¤imizde, beyaz
bir ›fl›¤a tutuldu¤unda en fazla k›rm›z›
›fl›¤› yans›tacak olan bir fleyi tan›mlam›fl oluruz.
Ya hep
beraber ya
hiçbirimiz!
Devrimci Engin Çeber ve arkadafllar›n› dergi da¤›t›rken gözalt›na ald›lar. Sözde insanlar› gözalt›na al›p, “›slah edip”, halk›n içine
geri göndereceklerdi. Bunlar›n
“›slah etmesi” iflkenceyle öldürmektir. Onun için art›k s›radan
halk bile tedirgindir. Çünkü bir
gece kap›m çal›n›r, ya bir kurflunla bir köfleye at›l›r ya da hapishaneye götürülür, iflkenceyle yok
edilirim diye korkmaktad›r.
Art›k Türkiye’de kimsenin can
güvenli¤i yoktur. Faflist Adalet
Bakan›, halk›n muhalefetini bast›rmak için de olsa, alenen özür diledi. Bu sadece halk›n muhalefetini bast›rmak içindir. Çünkü biz
biliyoruz ki, Türkiye’de iflkenceye
u¤ramayan neredeyse yok gibidir.
Bize art›k da¤dan baflka çare b›rakmad›lar. Gençlerin devrimcilerin saflar›nda olmas› gerekiyor.
Son tezkereden anlafl›l›yor ki,
burjuva partileri halk›n muhalefetine karfl› birlefliyorlar. Bunlar›n
hepsi patron a¤alar›n ç›karlar›n›
savunuyorlar. Genelkurmay Baflkan› sert bir aç›klama yapt› ve bas›n› aç›kça tehdit etti. Çünkü faflist ordu, gerillaya karfl› uça¤›yla,
topu-tank›yla aciz kalm›flt›r. Y›llarca Barzani’yi cani ilan eden faflistler bu acizlikten sonra mecbur Barzani’nin aya¤›na gittiler,
yalvard›lar “bize sen yard›m
edersin” diye.
Do¤algaza, elektri¤e, suya yine zam geldi. Buna can m› dayan›r. Yoksullu¤a, açl›¤a, sefalete
dayanacak gücümüz kalmad›. Halk
birlik olursa bunlar ka¤›ttan kapland›r. Halk›n gücünün önünde
kimse duramaz. Dersim’in, Marafl’›n, Sivas’›n, Diyarbak›r iflkencehanesinin, Tuzla ve 1 May›s
katliamlar›n›n ve bütün devrim
flehitlerinin hesab›n› sormak için
art›k yeter diyip, devrim saflar›nda örgütlenip, halk›n kurtuluflu
için demokratik devrim kervan›na
kat›l›p, herkes üstüne düflen görevi yapmak zorundad›r. Çünkü
“ya hep beraber, ya hiçbirimiz”.
(Gülsuyu’ndan bir ‹K okuru)
Kitapl›k
….
Sisokrilov
yavaflça arabadan indi. Beklenmeyecek
yüksek ama
dingin bir sesle, sanki söylefli
yap›yormufl gibi konuflmaya
bafllad›; “Tankç› yoldafllar! K›sa kese-
Mekanizm
Do¤adan tesadüfleri ay›klama çabas› bizi kaç›n›lmaz olarak mekanik bir
bak›fl aç›s›na sürükler. Bu bilim alan›nda Newton taraf›ndan temsil edilen 18.
yüzy›l mekanizminde ifadesini bulur.
Do¤an›n evrensel yasall›¤› düflüncesi do¤rudur, ama yasall›¤›n yal›n bir
ifadesi yeterli de¤ildir. Gerekli olan
fley do¤a yasalar›n›n gerçekte nas›l iflledi¤inin somut bir kavran›fl›d›r. Mekanik bak›fl, ait oldu¤u zaman›n bilimsel
düzeyini yans›tarak, do¤aya tek yanl›
bak›fl tarz›n› gelifltirdi. Bu mekanik, göreli olarak basit süreçlerle ve kat› bir
cismin di¤erleri üzerindeki etkisi olarak, kald›raç, denge, kütle, eylemsizlik,
itme, bas›nç vb. neden ve sonuçlarla
ilgilenir.
E¤er hareket eden bir cisme belli
bir anda hangi kuvvetlerin uyguland›¤›n›
biliyorsak, bu cismin gelecekte nas›l
davranaca¤›n› söyleyebiliriz. 18. yüzy›l
Frans›z matematikçisi Laplace mekanik
determinizmin önde gelen temsilcisidir.
Laplace in evren teorisi, gerçekte çeflitli dinlerde var olan tanr›sall›k düflüncesinden farks›zd›r. Bu yaklafl›mda, zorunluluk ve tesadüf birbirini d›fllayan karfl›tl›klar olarak ele al›n›yordu. Bir fley veya bir süreç ya tesadüfi
ya da zorunluydu, ancak her ikisi birden olamazd›. Bu yöntem Do¤an›n Diyalekti¤i’nde Engels taraf›ndan s›k› bir
analize tâbi tutuldu, Engels bu eserinde,
Laplace’in mekanik determinizminin kaç›n›lmaz olarak kadercili¤e ve mistik bir
do¤a kavray›fl›na yol açt›¤›n› belirtir.
Dolay›s›yla bu türden bir zorunluluk kavray›fl›yla do¤an›n teolojik analizine saplan›p kal›yoruz. ‹ster Augustine ve Calvin gibi bunu tanr›n›n ebedi
ferman› olarak adland›ral›m ya da ‹slam kültüründeki gibi K›smet diyelim
veya zorunluluk olarak adland›ral›m
hepsi benzerdir. Çünkü bunlar›n hiçbirinde nedenler zincirinin izlenmesi gibi
bir yöntem izlenmez. (Bir ‹K okuru)
Peynir gemisini yürütmek...
‹çerisinde bulunulan süreç; mücadelede kararl›l›¤›n öneminin artt›¤›, sürece uygun müdahalelerin ve bu müdahalelere verilen cevab›n yak›c› flekilde kendini hissettirdi¤i bir dönem. S›n›f mücadelesi içinde yer al›fl, yaflanan
süreçte önemli bir mevzi olsa da tek
bafl›na bu sürecin cevab› olabilecek bir
olgu de¤il. Var olufl her zaman kararl›l›¤›n ifadesi olarak görünmez; baz› kiflilerde de bir aya¤›n mücadelenin d›fl›nda oluflunu ifade eder. Bu yönüyle ikili
bir karakter gösterir ve yan›lt›c›d›r.
Bundan dolay›d›r ki tek bafl›na mücadelede “var olufl” yeterli de¤ildir, kararl›l›kla, bilimsel alt yap›yla desteklenmesi ve gelifltirilmesi gerekir.
Çünkü tek bafl›na yer al›fl/var olufl
çözümlerin üretilmesinde, s›n›f mücadelesinin ileriye tafl›nmas›nda, Proletarya Partisi’nin var olmas› gereken
yerde olmas›na hizmet etme noktas›nda s›n›rl› ve yetersiz bir duruflu ifade eder. Örgütleme/örgütlenme çabas› göstermeyen, hedef ve amaç ba¤lam›nda yetersizli¤i gösteren, kitleler
içinde var olmayan/olamayan, hata, eksiklik ve zaaflar› aflmay› amaçlamayan,
sadece konuflan, konuflurken de olum-
suzluklar› s›ralayan “etiket” devrimcili¤ini ifade eder ço¤u zaman sadece
“var olufl.”
Son dönemdeki pratik sürece bakt›¤›m›zda ne demek istedi¤imiz tüm
ç›plakl›¤›yla görülebilir.
Üzerinde durulan konunun daha
iyi kavranmas› için ana yönelimlerimize
bak›lmas› yeterli olur. Konunun gereklili¤i itibariyle ana yönelimlerden bir
tanesi “kitlelerin rolünün kavranmas›
ile ilgili sorunumuz ba¤lam›nda kitle
çizgisinin kavran›fl›nda bilinç s›çramas›
yarat›lmas›”d›r. Bir di¤eri ise: “….Yaflad›¤› sorunlar›n giderilmesi ve bünyeyi saran hastal›k ve zafiyetlerle mücadele edilmesi”ne yöneliktir.
Var olan pratikler yukar›da belirtilen yönelimlerin ele¤inden geçirildi¤inde elde kalan›n ne oldu¤u görülecektir. Böylelikle süreçteki pratiklerin
do¤rulu¤unun “sa¤lamas›” yap›lm›fl
olur. Yani var olan pratikler kendini
örgütlemenin, kitlelere ulaflman›n, onlar› örgütleyebilmenin, kitleleri devrim
mücadelesinde sefer edebilmenin bir
arac› olabilmifl midir? Bu soruya verilen cevaplar, yaflanan pratik sürecin ne
kadar verimli oldu¤unun kan›t› olacak-
Bu mücadele içinde do¤dum
Y›llard›r zalimin zulmüne, zorbal›¤›-
benim ad›ma hiç zor olmad›. Çünkü
na, haks›zl›¤a boyun e¤meyen, efendi-
bu mücadele içinde do¤dum ve büyü-
siz yaflamay› hedefleyen ad›n› bütün
düm. Düflüncelerimi pekifltirdim, haya-
dünyaya destan eden Dersim’de do¤-
limdeki dünyay› düflündüm ve hedefimi
dum. Ben de gerici-burjuva sistemini
belirledim. Amac›m iyi bir devrimci ol-
y›kmak, yerine halk›n sözü olan yeni
mak. Sizlere gönderdi¤im iki fliirim
bir hayat, yeni bir sistem, yani komü-
çok de¤erli insanlar taraf›ndan seçildi
nist bir ülke kurmay› amaçl›yor ve
ve çok da mutlu oldu¤umu söyleyebili-
onun ad›na mücadeleye emek vermeyi
rim. Bir ‹flçi-köylü okuru olarak gaze-
hedefliyorum.
tenizin bir köflesinde yer almak beni
Bu onurlu mücadeleyle tan›flmak
ce¤im, çünkü zaman h›zla geçiyor ve
sizin de yolunuza gitmeniz gerekiyor.
Biraz önce olay telefonundan Stalin
yoldafl ile konufltum. Sizi çok önemli
bir görev bekliyor. O da flu; Önümüzdeki günlerde Berlin’e do¤ru sald›r›ya geçeceksiniz.”
Yukar›daki coflkulu sat›rlar Emmanuil Kazakeviç’in (çeviren Okay
Geridönmez) Evrensel Bas›m Yay›m taraf›ndan yay›mlanan “Oder K›y›s›nda ‹lkbahar” (1949) isimli roman›ndan. Güçlü Sovyet yazarlar›ndan
çok mutlu edecektir.
olan Kazakeviç, (1913-1962) II. Emperyalist Paylafl›m Savafl›’nda bir keflifçi (sürekli ileri hatlarda ve düflman
cephesinin gerisinde bulunarak düflmandan esir alarak istihbarat toplayan
oldukça tehlikeli bir savafl birimi) olarak K›z›l Ordu’da görev yapm›flt›r.
Y›ld›z (1947), Meydandaki Ev (1956)
ve özellikle an›msayaca¤›m›z Mavi
Defter (1961) isimli romanlar›n yazar›
olan Kazakeviç, savafl›n ç›plak tecrübesini güçlü ama sade bir dille harmanlam›flt›r. Oder K›y›s›nda ‹lkbahar
t›r. Sorulara al›nan cevaplar belirlenen
hedefler do¤rultusunda yap›lan çal›flmalar›n/çabalar›n, harcanan eme¤in ne
kadar üretken oldu¤unu gösterecektir.
E¤er da¤›t›lan yay›n, örgütlenen miting, anma, panel vb… ana yönelimler
do¤rultusunda ele al›nm›yor ve sadece
günün kurtar›lmas› ve üstlenilen sorumluluklar›n “yap›l›yor” olmas› için
yap›l›yorsa “kararl›l›k” ve “var olufl”
yetersiz ve güdük kal›r. Bu noktada
gerçeklefltirilen pratiklerin bir kez daha
gözden geçirilmesi ve ana yönelimler
do¤rultusunda hareket etmenin çabas›n›n verilmesi gerekmektedir. Sorun,
söylemde ifade etmek de¤il, konuyu
pratik içerisinde ele almak ve ortaya
konulan teorik gerçeklikleri pratikte
ifade edebilmektir. Teori ile pratik bir
birinden kopar›lmadan ele al›nmal›d›r.
DHD’yi gerçeklefltirecek olan kitlelerdir. Kitleleri örgütlemek için onlar›n içinde olmak gerekir. Onlar›n içinde olmak “var olufl”un ötesinde bir tav›r gerektirir. Kitlelerin sorunlar›n›
çözme ve onlar› örgütleme çabas›
hem kitlelerle birlikte olmay› hem de
ideolojik politik olarak belli bir yetkinli¤i gerektirir. Ne kadar “iyi niyetli”
düflünülürse düflünülsün ideolojik-politik yetersizlik sorunlar karfl›s›nda y›lg›nl›¤a, pani¤e ve çaresizli¤e sürükler.
Kitlelere do¤ru önderlik edilmesinin
önündeki en büyük engellerden birini
oluflturur.
Sorunlar›n çoklu¤u sadece ve
sadece yap›lacak ifllerin çoklu¤unu göstermelidir. Uçurtma rüzgar›n fliddetini kulland›¤› için de¤il, o kuvvete karfl› uçtu¤u için
yükselir. S›n›f mücadelesi sorunsuz,
dümdüz bir hatta ilerlemez. ‹niflleri, ç›k›fllar›, k›vr›mlar›, büküntüleri vard›r.
Tüm bunlar mücadelenin objektif gerçeklikleridir. Bütün bunlar faaliyet içerisinde yer alanlar›n rüzgar› olmal›d›r.
Bu rüzgar› do¤ru bir flekilde kullanmak
ve ideolojik, politik, örgütsel gereklilikleri yerine getirmek herkesin yapmas› gereken olmal›d›r. Talimatlar, yönergeler, genelgeler sürecin merkezi
olarak örülmesini sa¤layan araçlar ve
genel itibariyle yap›labileceklerin/yap›lmas› gerekenlerin öz olarak ifadelendirildi¤i belgelerdir. Demokratik Halk
Devrimini savunanlar bu belgeleri hem
teorik hem de pratik olarak zenginlefltirmeli ve hayat bulmalar›n› sa¤lamal›d›rlar. S›n›f mücadelesi içerisinde her
türlü zorlu¤a gö¤üs gerenler baflar›n›n
elde edilmesi için her türlü çabay› göstermelidirler. Çözüm için çaba harcamadan var olan sorunlar›n her f›rsatta
alt alta dizilmesi ya da s›kça dile getirilmesi sorunlar›n çözümü noktas›nda
at›lm›fl bir ad›m olmaktan çok olumsuzluklar›n propagandas› anlam›na gelir
Kazanaca¤›z!
Da¤ patikalar›na
Halaya duraca¤›z hep birlikte
Hayk›raca¤›z özgürlük fliar›n›
Bütün evrene
Zafer bizim diyece¤iz
PART‹ZAN ad›na
Susmufl zindanlar
Kan kokuyor karanfiller
Günbegün büyüyor da¤larda
‹lerliyor zafere do¤ru
Ad›m ad›m
Kazanaca¤›z diyorlar
Onurlu mücadele verdi¤imiz
Onlarca flehitlerimiz ad›na
Kazanaca¤›z
K›raca¤›z demir parmakl›klar›
Karanfiller ekece¤iz
ise K›z›l Ordu’nun Berlin yürüyüflünü,
Almanya’ya girmesinden Elbe’de ABD
askerleri ile karfl›laflmas›na kadar ele
almaktad›r.
Kazakeviç’in bu eserinde gerçekten komünist olanlardan de¤iflmekte
olanlara ve zaaflar› a¤›r basanlara kadar farkl› kiflilikler üzerinden ifllenen
konu oldukça çarp›c› bir flekilde anlat›l›yor. Belki de savafl romanlar›n›n
ortak mesajlar›ndan olan görev bilincinin önemi, inanç ve kazanma azminin önemi gibi ö¤eler hakl› bir savafl
Ankara’da 09.11.2008 tarihinde yap›lan Genç-Sen Kurulu’nun ard›ndan
ö¤renciler alana ç›kma karar› ald›lar.
Ö¤renciler
alanlarda
kararl›
Kolej kavfla¤›nda bafllay›p Sakarya’da
son bulan eyleme Yeni Demokrat
Gençlik de açt›¤› pankartlarla eyleme
kat›ld›.
Genç-Sen’le birlikte çeflitli gençlik
örgütlerinin yer ald›¤› eylem saat
ve moral bozmaktan, güvensizlik yaymaktan baflka bir anlam ifade etmez.
Yaflamda dura¤anl›¤›n yeri yoktur. Hareket yaflam›n temelidir. Hareketsiz
hiçbir fley düflünülemez. ‹leriye ya da
geriye gidifller vard›r. S›n›f mücadelesi
içerisinde yer alanlar geriye gidifli de¤il
yüzünü ileriye dönüflü ve ileriye do¤ru
hareketi temsil eder ve amaçlarlar.
Bundan dolay› da ilkeleri do¤rultusunda, mücadeleyi gelifltirecek her türlü
hareketi desteklemeli, omuzlamal› ve
yaratmal›d›rlar.
Son olarak bilge bir ihtiyar›n flu
sözlerine kulak verelim: “s›k›nt›ya düfltü¤ünde git bir tafl ustas› bul ve seyret.
Adam belki yüz kez vurur tafla. Ama de¤il k›rmak küçük bir çatlak bile oluflturamaz. Sonra birden, yüz birinci vuruflta
tafl ikiye ayr›l›verir. ‹flte o zaman anlars›n
ki; tafl› ikiye bölen o son vurufl de¤il ondan öncekilerdir.”
(Avrupa yakas›ndan
bir ‹K okuru)
15.30’da kitlenin kolej kavfla¤›ndan K›z›lay’a do¤ru yürüyüfle geçmesiyle bafllad›. YDG’li ö¤renciler de; “Emperyalist politikalara karfl› YÖK’e hay›r”
pankart›yla yer ald›¤› eylemde “Diplomal› iflsiz olmayaca¤›z”, “Ücretli köle
olmayaca¤›z”, “YÖK, polis, medya bu
abluka da¤›t›lacak” sloganlar› at›ld›.
Sakarya Caddesine giren kitleyi,
dershane ö¤rencileri ve esnaf alk›fllarla destekledi. Burada, Genç-Sen ad›na
yap›lan konuflmada Genç-Sen’in kurulmadan önce engellendi¤i, tan›nmad›¤› kurulduktan sonra ise kapat›lmaya çal›fl›ld›¤› belirtilerek, buradaki
amac›n ö¤renciyi demokratik ve ekonomik haklar› için örgütlü mücadeleden uzaklaflt›rmak oldu¤u vurguland›.
(Ankara)
Geliyoruz
Da¤ rüzgar›n›n serinli¤iyle
Munzur’un coflkuyla akan sular›yla
Ad›m ad›m ilerliyoruz devrime do¤ru
Bekli bizi tutsak ülkem
K›raca¤›z zincirleri
Geliyoruz
Bekle bizi ey güzel özgürlük
Da¤larda, ovalarda, tarlada
Geliyoruz
Umut dolu, coflku dolu, aflk dolu
Bir çocu¤un gülümsemesiyle geliyoruz
yürüten bir ordunun hikayesinde bir
kat daha anlaml› ve etkili olarak veriliyor. Çeflitli kifliler üzerinden ele al›nan bu güçlü kurguyla birkaç koldan
aktar›lan öykü, bize bireylerin önemini gösterdi¤i kadar büyük resmi yaratan›n Bolflevikler önderli¤inde birleflen Sovyet halk› oldu¤unu kavramam›z› sa¤l›yor.
fiairin hakl› ö¤üdünde dedi¤i gibi;
“…Yaflam›m›z pek mi tekdüze ve k›p›rt›s›z?/ ‹nsanlara ve sözlere art›k
kalmad› m› güveniniz?/ Ama devrim
Azad edece¤iz yaflam›
B›rakaca¤›z kendimizi maviliklere
Bekle bizi geliyoruz özgürlük
(Dersim’den bir ‹K okuru)
türküleri var yeryüzünde/ Söyleyin
onlar›/ Size yard›m edeceklerdir, göreceksiniz!”
Biz de egemenlerin psikolojik savafl malzemesi olarak a¤›zlar›nda düflürmedikleri “umut k›rma” vb. karfl›
halklar›n kahramanl›klar›n›, yaratt›klar›n› anlatan kitaplar› tavsiye ediyoruz.
Kazakeviç’in güçlü roman› “Oder K›y›s›nda ‹lkbahar” da bu kitaplardan biridir, okuyun onu, size yardam
edecektir, göreceksiniz!
(Bir ‹K okuru)
Özgür gelecek
B‹Z HALKIZ GELECEK ELLER‹M‹ZDED‹R
Özgür Gelecek Özel Say›: 2008/1
Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah.
‹mam Murat Sok. No:8/1
Aksaray-Fatih/‹STANBUL
Tel: (0212) 521 34 30 FAKS: (0212) 621 61 33
Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Çilem ÖNSEL
Bask›: Gün Matbaac›l›k Beflyol Mah. Telsizler Mevkii
Akasya Sk. No:23/A K.Çekmece/‹stanbul Tel: 0212 426
63 30-580 63 80
e-mail: [email protected]
BÜROLAR
KARTAL: ‹STASYON CAD. DÖRTLER APT. NO: 4/2 KARTAL, TELEFAKS: (0216) 306 16 02 Cep: 0 537 270 75 60
ANKARA: SIHH‹YE MAH. SÜLEYMAN SIRRI SK. YUNT APT. NO: 19/7 ÇANKAYA TEL: (0312) 430 67 65 Cep: 0 543 453 89 84
‹ZM‹R: 856 SOKAK, NO:48/203 KEMERALTI KONAK, TEL: (0232) 446 78 07 Cep: 0 555 561 04 03
MALATYA: DABAKHANE MAH. TURGUT TEMELL‹ CADDES‹ BARIfi ‹fiHANI KAT: 3 NO:94
ERZ‹NCAN: ORDU CAD. ORDU ‹fiHANI KAT:3 TEL: (0446) 223 67 18 CEP: 0 536 697 94 19
BURSA: SELÇUK HATUN MAH. ÜNLÜ CAD. SÖNMEZ ‹fi SARAYI KAT: 2 NO: 185 HEYKEL, TEL: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 613 81 98
MERS‹N: S‹L‹FKE CAD. ÇAVDARO⁄LU ‹fiHANI KAT: 3 NO: 118 MERS‹N Cep: 0545 685 25 27
AVRUPA MERKEZ BÜRO: WESELER STR 93 47169 AS-DRUCK DUISBURG-ALMANYA TEL: 0049 203 40 60 958 FAKS: 0049 203 40 60 959
Tüm ‹flçi-köylü okurlar›na ve çal›flanlar›na Merhaba...
Gazetemiz ‹flçi-Köylü’nün bafllatm›fl oldu¤u “Nitelikli bir kitle faaliyeti için nitelikli bir gazete” bafll›kl› kampanya semt çal›flmalar›n›n
önünde önemli bir f›rsat olarak duruyor. Bafllat›lan ya da bafllat›lacak olacak hemen hemen tüm kampanyalar›n
flu ya da bu flekilde bir semt aya¤›n›n
olaca¤›/olmas› gerekti¤i kaç›n›lmaz bir
gerçekliktir. 17-30 Ekim 2008 tarihli
gazetemizin 9. sayfas›nda yer alan yaz›y› semtler özgülünde ele almak bundan dolay› faydal› olacakt›r.
Yaflad›¤›m›z flehir olan ‹stanbul’da
semtler de çok çeflitlilik arz ediyor. Bu
çeflitlilik fiziki-sosyal-kültürel-ekonomik vs. olarak kendini gösteriyor. Çeflitlili¤in yan›nda bir karfl›tl›k da bulunuyor. Bu karfl›tl›k Gazi Mahallesi’nin
giriflinde TOK‹ taraf›ndan yap›lan lüks
Avrupa Evleri’yle, ‹kitelli bölgesinde
yap›lan çok katl› “güvenlikli” sitelerle,
Alt›nflehir’in karfl›s›nda yap›lan lüks binalarla kendisini gösteriyor.
Bu lüks site ve binalar›n hemen yan›nda ya da karfl›s›nda ise hem klasik
gecekondular›n varl›¤›n› sürdürdü¤ünü
ya da bugünkü haliyle klasik gecekondu görünümünden k›smen uzaklaflm›fl
çok katl› çarp›k yap›laflmayla flekillenmifl semtler mevcut. Bu yerleflim yer-
leri k›smen rant k›smen devletin gecekondu mahallelerindeki sistem karfl›t›
flekillenmeyi ortadan kald›rmak için
uygulad›¤› politikalar sonucu çarp›k bir
fiziki flekillenifle de sahiptir. Bu fiziki
çarp›klaflman›n yan›nda genel olarak
tüm gecekondu semtlerinde devlet
eliyle, fuhufl, uyuflturucu sat›fl› ve dolay›s›yla çeteleflme yayg›n bir flekilde yay›lmaktad›r.
Bu mahallelerin sakinleri; Türkiye
Kürdistan›’ndan zorla göç ettirilmifl aileler, ‹stanbul’un tafl› topra¤› alt›n diye
“ifl” umuduyla memleketinden kalk›p
gelmifl gurbetçiler, ürünleri para getirmeyen ve ek ifl yapmak isteyen köylüler, iflçiler, asgari ücretli ifl bile bulamayan binlerce on binlerce, ad›na
Türkiye denen co¤rafyan›n ezilen yoksul halk›d›r. Yani bizlerin “hedef” kitle
olarak ortaya koydu¤u devrimi gerçeklefltirecek “halk›m›z.”
Gazetemizin bafllatm›fl oldu¤u
kampanyan›n hedefine ulaflabilmesi
için her fleyden önce “kitleler” dedi¤imiz halk›m›z›n içinde olmam›z-içinde
olmaya çal›flmam›z gerekmektedir. Bu
noktada semtlerde bulunan yoldafllar›n kitlelerle s›k›, sa¤lam ve politik
ba¤lar kurmas›, kurmaya çal›flmas› zorunludur. E¤er kitlelerle s›k› ve sa¤lam
ve politik ba¤lar kurulmazsa “nitelikli bir kitle faaliyeti”nden bahsetmek
zorlafl›r. Kitlelerle kurulacak s›k›, sa¤lam ve politik ba¤lar da ancak kitlelerin kendi sorunlar› üzerinden kurulabilir. Y›k›mlar, uyuflturucu, fuhufl, çeteleflme, h›rs›zl›k, yol, su, çöp, grev,
ekonomik vb. sorunlar ve talepler özgülünde (hem her semtte farkl›laflan
hem de her semtte ortaklaflan sorunlar) kitlelerle s›k›-sa¤lam-politik ba¤lar
kurulabilir. Kitlelerle kurulacak bu
ba¤lar basitten karmafl›¤a do¤ru
flekillenir. Bu sorunlar çerçevesinde
kitlelerle birlikte hareket etmedi¤imiz
ve onlara kendilerinin bir parças›
oldu¤umuz gerçe¤ini hissettiremedi¤imiz sürece nitelikli bir kitle faaliyeti
sürdüremeyiz. Böylece semtlerdeki
faaliyetimiz güdük, k›s›r ve kendini
tekrar eden bir çal›flma olarak kal›r.
Gazetemizin kampanya yaz›s›nda
da de¤inildi¤i gibi semtlerde kitlelerle
bu s›k›-sa¤lam-politik ba¤› kurmam›z›
sa¤layacak araçlardan bir tanesi ‹flçiKöylü gazetesidir/gazetemizdir. ‹flçiKöylü gazetesinin “bizim” gazetemiz,
bizim dünya görüflümüzün somutland›¤›/somutlaflt›rd›¤›m›z bir gazete oldu¤unu unutmamam›z gerekiyor. Bunun için gazetemizi sahiplenmemiz ve
her anlamda gazetemizi yoksul emekçi halk›m›za ulaflt›rmam›z gerekir. ‹flçiköylü gazetesi bizim sesimiz oldu¤una
göre ulaflt›rd›¤›m›z her insana sesimizi
tafl›m›fl oluruz. Bundan dolay› gazeteyi
Gazetemizin daha canl›,
daha okunur olmas›; herkesin
kendini bu zeminde bulabilmesi ile olanakl›d›r. Buradan hareketle yürüttü¤ümüz ve belli bir
düzeyi de yakalayan kitle faali-
“Bizler, iflçi, köylü, emekçi,
halk gençli¤i, emekçi kad›nlar; k›sacas› tüm halk›n
sesi olduk ve olmaya da
devam edece¤iz.”
yetimizi gazetemize tafl›mak,
hem di¤er alanlarla deneyim
paylafl›m›n›n yaflanmas›n› getirecek hem de daha ak›c›, okurlar›m›z›n kendini buldu¤u bir
yay›n organ› ortaya ç›kacakt›r.
Ayn› canl›l›kla
çal›flmalar›m›z›
sürdürece¤iz!
Gazi Mahallesi ‹flçi-köylü okurlar› olarak gazetemizin daha nitelikli ç›kmas› ve genifl halk y›¤›nlar›yla bütünleflmesi için yapm›fl
oldu¤umuz çal›flmalarla ‹flçi-köylü gazetesinin bafllatm›fl oldu¤u
kampanyan›n destekleyicisi olduk ve olaca¤›z.
26 Ekim 2008 tarihinde Gazi Mahallesi’nde Partizan flapkalar›m›z› takarak yayg›n bir flekilde ‹flçi-köylü gazetesinin da¤›t›m›n›
yapt›k. Yay›n da¤›t›m› esnas›nda birçok aileyle tan›flma olana¤›m›z
oldu. Yapt›¤›m›z sohbetler olumlu geçerken bundan sonraki süreçte gazetemizi takip etmek istediklerini söyleyerek çeflitli elefltiri ve önerilerde bulundular. Ayr›ca “‹flçi-köylü oku-okut Partizan” yaz›lamalar›n›n yan› s›ra duvar gazetesi çal›flmalar›n› da yapt›k. Bir kaç aile özellikle yaz›lamalar› kendi duvarlar›na yaparak gazetemizi sahiplendiler.
9 Kas›m 2008 tarihinde de yine ayn› bölgede Partizan flamalar› ve ‹flçi-köyü flapkalar›yla çal›flmalar›m›za devam ettik yayg›n bir
flekilde ajitasyon ve bildiri da¤›t›m› yapt›k, ayr›ca semt pazarlar›nda
‹flçi-köylü oku okut partizan imzal› bildiri çal›flmalar› da yap›ld›.
Genel anlamda olumlu geçen yay›n faaliyetimiz ayn› canl›l›kla devam edecektir.
12 Ekim’de Adana’da gerçeklefltirilen okur toplant›s› sonras› alan›m›zda
kampanyam›z› nas›l yürütece¤imizi kullanaca¤›m›z araçlar›n neler olmas› gerekti¤i üzerine tekrar bir toplant› ald›k. Önce çevremizdeki okurlar›m›z› abone
yapmay› önümüze hedef olarak koyduk.
Daha sonra devrimci ve demokrat
bas›n›n YAY-SAT da¤›t›m›nda yaflad›¤›
engellemeleri de göz önüne alarak bu
Gazi Mahallesi ‹K okurlar›
eksikli¤i gidermek amaçl› gazete bayileriyle görüflme karar› ald›k. Bu yönlü çal›flmam›z k›smi oranda hayata geçmifltir,
Mersin’den
kampanya
notlar›
kurtuluruz, ayn› zamanda “yazma”“okuma” ve kitlelerle iletiflim yoluyla
politik geliflmenin ad›mlar› at›lm›fl olur.
17-30 Ekim 2008 tarihli gazetemizin 2. sayfas›nda yer alan “Efendileri
Deniz Feneri ile çeteleri el feneri
ile soyuyor” bafll›kl› Bayramtepe ‹K
okurlar›n›n yapm›fl oldu¤u çal›flma ve
çal›flman›n gazetemize yans›mas› yukar›da söylemeye çal›flt›¤›m›z “nitelikli
kitle faaliyeti”ne bafllaman›n önemli bir
örne¤i olarak duruyor. Bu çal›flman›n
di¤er semtler için birer örnek teflkil
etmesi gerekir.
Semtler özgülünde gazetemiz yap›lan/yap›lacak olan çal›flman›n önemli
halkalar›ndan biridir. Semtlerde bulunan tüm arkadafllar›n bunu kavramas›
ve çevrelerine kavratmas›, çal›flmalar›nda önemli bir mevzi yaratacakt›r.
Gazetemizi ele al›fl›m›z›n 15 günde
bir da¤›tma fleklinin d›fl›na ç›kar›lmas›
gerekir. (Ayr›ca tüm bu çal›flmalar sadece kampanya süreciyle s›n›rl› tutulmamal›, kampanya sona erdi¤inde de
ivme kazand›r›larak devam ettirilmelidir.) “Niçin ‹flçi-Köylü da¤›t›yoruz?”
sorusuna verece¤imiz cevap burada
ön plana ç›k›yor. Bu soruya verdi¤imiz/verece¤imiz cevap hem gazetemize hem de sürdürdü¤ümüz faaliyete
yaklafl›m›m›z› ortaya koyacakt›r. ‹flçiKöylü gazetesi bizim dünya görüflümüzü; yaflad›¤›m›z dünyay› alg›lamayorumlama biçimimizi, sorunlara bak›fl
aç›m›z› ve çözüm yöntemlerimizi ve
kurmay› hedefledi¤imiz dünyay› ve de
bu dünyay› nas›l kuraca¤›m›z› ifadelendirdi¤i için bizim sesimizdir. Sesimize
sahip ç›kal›m, yükseltelim, 盤l›¤a, hayk›r›fla çevirelim. (‹stanbul Avrupa
yakas›ndan bir ‹K okuru)
Mücadelesi sabit görüldü¤ünden kapat›lmas›na...
DDSB’li okurlar›m›zla bulufltuk
Kampanyam›z do¤rultusunda ‹stanbul’da Devrimci
Demokratik
Sendikal
Birlik’ten okurlar›m›zla biraraya geldik.
7 Kas›m Cuma günü
gerçeklefltirdi¤imiz buluflmada DDSB’li okurlar›m›z gazetemize dair düflüncelerini bizimle paylaflt›.
Son y›llarda art›fl e¤ilimi
gösteren s›n›f hareketi eylem,
direnifl ve grevlerle bunu yans›t›yor. Bunun içinde yer alan
okurlar›m›z, iflçilerin daha rahat anlayabilece¤i, daha sade
bir dilin kullan›lmas› gerekti¤inin alt›n› çizdiler.
DDSB’li okurlar›m›z, iflçilere sorunlar› üzerinden seslenen bir yay›n organ›n›n çok
önemli oldu¤unu vurgulad›lar. Gazetemizin, iflçi-emekçiler taraf›ndan daha fazla okunan, aranan bir yay›na nas›l
dönüfltürülebilece¤i üzerinden bir tart›flma yürüttük.
Gazetemizde yorumlar›n
eksik kald›¤›n›, sanat sayfas›n›n gelifltirilmesi gerekti¤ini,
periyodunun haftal›k olmas›n›n öneminin dile getiren
okurlar›m›z yaz›lar›n uzunlu¤una da dikkat çektiler.
sadece “da¤›tma” gibi bir sorumlulu¤umuz yok, ayn› zamanda bu gazetenin ulaflt›rd›¤›m›z herkesin sesi
olmas›n› sa¤lama gibi bir sorumlulu¤umuz/görevimiz de var. Bunu, hem
gazetemizi yoksul emekçi halk›n tüm
kesimlerine ulaflt›rma çabas› içinde olmam›z gerekti¤i gibi hem de onlar›n
kendi sorunlar›n› kendi dillerinden gazetemize aktarmalar›n› sa¤layarak/aktararak yapabiliriz. Kendi sorunlar›n›n
yans›d›¤› ve seslerinin baflkalar› taraf›ndan duyuldu¤unu gören kitleler ça¤r›lar›m›za kay›ts›z kalmazlar.
Bunu yapabilirsek gazetemizde çeflitli kesimlerden çeflitli yaz›lar›n yer almas›n› sa¤layabiliriz. Bu da hem ç›kan
yaz›lar›n farkl›laflmas›n›, çeflitlenmesini
hem de kitlelerin do¤ru ve sa¤l›kl› bilgilenmesini sa¤lar. Bunun yan›nda
“kendini tekrar” etme durumundan
Gazetemiz Demokratik halk iktidar› için ‹flçi-Köylü, ‹stanbul 14.
A¤›r Ceza Mahkemesi taraf›ndan 1 ay
süreyle kapat›ld›.
Bizler ‹flçi-Köylü Gazetesi çal›flanlar› olarak, gazetemiz okurlar›yla bir-
‹flçi-Köylü
ailelerle
birlikte...
Partizan fiehit ve Tutsak
Aileleri gazetemizi de¤erlendirdi. 9 Kas›m Pazar günü
Munzur Çevre ve Kültür Derne¤i’nde biraraya gelen ailelerimizle gazetemizin kampanyas› üzerine bir tart›flma/sohbet yürüttük.
Gazetemizin kampanyas›
ile ilgili geliflmeleri aktard›¤›m›z ailelerimizle; gazetemizin
içeri¤i, sahiplenmesi, beslenmesi ve aileler olarak ortak
karfl› duruflun sergilenmesi
üzerine konufltuk. Ailelerimiz, gazetemizi yeterince
okumad›klar›n› dile getirdiler.
Gazetemizde kullan›lan dilin
bunda etkisi olmas› ile birlikte daha çok önemini kavramamaktan oldu¤unu dile getirdiler. Gazetemizin haftal›k
ç›kmas›n› isteyen ailelerimiz,
tutsaklar›n yaflad›¤› sorunlara
daha fazla yer ayr›lmas›n› istediler. Aile örgütlenmesinin
önemi üzerinden yürüyen
sohbet, ailelerimizin gazetemize ulaflmak için daha aktif
olmas› gerekti¤i, komflular›na
arkadafllar›na da bir gazete
vermesinin kampanyam›z› gelifltirece¤i ekseninde geliflti.
fakat hala oldukça yetersiz düzeydedir.
Okur toplant›s›nda ald›¤›m›z kararlar›n
bir di¤eri ise gazetemizin yayg›n da¤›t›m›n› sa¤lamak yeni semtlerle, alanlarla
buluflmas›n›n önünü açmakt›r.
Bir di¤er düflüncemiz ise do¤al muhabirlik a¤›n› oturtmakt›r. Bununla ilgili
okurlar›m›zla teflvik edici görüflmelerimiz devam etmektedir.
(Mersin ‹K okurlar›)
likte 1 ayl›k kapatma karar›n› protesto etmek amac›yla bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdik. 8 Kas›m Cumartesi günü saat 12.00’de Kad›köy ‹skele Meydan›’nda gerçeklefltirdi¤imiz eylemde “Devrimci bas›n sansürle susturulamaz” pankart› açarak, “Do¤ru yerdeyiz”, “‹flçi-köylü
senin sesin, sahip ç›k”, “Baflbu¤ buyurdu mahkemeler kapatt›” dövizleri aç›ld›. Bas›n aç›klamas›n› gazete
çal›flan›m›z, Bahar Gök okudu. Aç›klamada “7 y›l› aflk›n bir süredir bu ülkede ‹flçi-köylü gazetesi olarak yay›n
hayat›m›z› sürdürmeye çal›fl›yoruz.
Sürdürmeye çal›fl›yoruz diyoruz, çünkü bu ülkede devrimci, sosyalist, muhalif, yurtsever bas›n olman›n ne demek oldu¤unu hemen hemen herkes
bilir” denildi. Devrimci bas›n üzerindeki bask›lar›n yüzlerce y›l hapis, onlarca y›l para cezas› anlam›na geldi¤ini
belirtildi.
Do¤an Medya’ya ait Yay-Sat’›n bu
bask›lar›n uygulanmas›nda bir araç olarak kullan›ld›¤› ifade edilerek, yay›nlar›n
da¤›t›m›n engellendi¤i belirtildi.
Aç›klaman›n sonunda, “Bizler, iflçi,
köylü, emekçi, halk gençli¤i, emekçi
kad›nlar; k›sacas› tüm halk›n sesi olduk ve olmaya da devam edece¤iz.
Baflbu¤’un tüm bas›na yapt›¤›, herkesin do¤ru yerde durmas› uyar›s›n› dikkate al›yor ve bir kez daha do¤ru yerde oldu¤umuzu, yani ezilen halk›n yan›nda oldu¤umuzu ilan ediyoruz”
denildi.
(‹flçi-köylü gazetesi)
Tafldelen’de da¤›t›m...
Gazetemizi tart›flt›k...
Daha nitelikli bir yay›n ç›karma, yayg›n bir kitle faaliyeti örgütleme gibi hedeflerle bafllat›lan kampanya
çerçevesinde gerçeklefltirdi¤imiz faaliyetlerden birini
de, geçti¤imiz günlerde Tafldelen’de gazetemizi kap›
kap› dolaflarak, en genifl kitleye gazetemizi ulaflt›rma
olarak gerçeklefltirdik.
A/P konuflmalar› eflli¤inde gerçeklefltirdi¤imiz faaliyette o güne kadar girmedi¤imiz sokak ve caddelere girdik, neredeyse tüm evlerin kap›s›n› çalarak, gazetemizi ve kampanyayla ilgili ç›kart›lan bildirilerimizi
verdik. Bir yandan gazete ve bildiri da¤›t›m yaparken,
di¤er yandan da insanlarla sohbet ettik. Özellikle de
yafll› kad›nlar bizi çok yo¤un bir ilgiyle karfl›lad›lar ve
genelde “ben size kurban olay›m. Her zaman
arkan›zday›z” gibi söylemlerde bulundular.
Gazetenin ad›n› duymayan insanlar da vard›. Bu
insanlara gazetemizin içeri¤ine dair
bilgilendirme yapt›k, amaç ve hedeflerini anlatt›k. Bu
konuflmalar›n ard›ndan, gazetemizi
sürekli getirmemizi isteyenler oldu.
Gazetenin “s›k› takipçisi” olanlar da vard› elbette. Bunlardan biri de
yafll› bir amcayd›. Bu amcan›n özellikle de “Pusula”
köflesini okudu¤unu ö¤renmek hayli dikkatimizi çekti. Amca ayr›ca gazetemizin eski dönemlerini de biliyor. Özgür Gelecek sürecinde de gazeteyi düzenli takip etti¤ini söyleyen bu amca, flu an ç›kan ‹flçi-Köylü’yü, Özgür Gelecek’e k›yasla daha doyurucu buldu¤unu söylüyor.
Tabii ki baz› elefltirileri olan okurlar da yok de¤ildi. Elefltiriler genelde gazetenin düzenli gelmemesine
dairdi.
Gazete ve bildirilerimizi en genifl biçimde da¤›tt›ktan sonra, Tafldelen merkezine döndük ve burada
bildiriyi okuduktan ve de “Devrimci bas›n susturulamaz” slogan›n› att›ktan sonra, faaliyetimizi noktalad›k. Biz bildiriyi okudu¤umuz ve de slogan att›¤›m›z s›rada, etraftan çok say›da insan›n, onaylayan bir
tutumla, gerek kap›lara, gerekse camlara ç›karak,
destek verdi¤ini gördük.
(Tafldelen’den ‹K okurlar›)
Türkiye Kürdistan›’nda ve ülkemizin di¤er
yanlar›nda ezilen iflçi ve köylülerin, kad›nlar›n,
ö¤rencilerin, Kürtlerin sesi olan gazetemiz
‹K’n›n geçen y›l yapt›¤› gibi bu y›l da kendini tart›flmaya açmas› gayet olumlu oldu. Çünkü birço¤umuz gazetemizin olumlu yanlar› oldu¤u gibi
olumsuz yanlar› da oldu¤unu görüyorduk. Düzenlenen okur toplant›lar›nda bunlar› dile getirme flans›m›z oldu.
Öncelikle gazetemizdeki baz› yaz›lar›n fazla
uzun oldu¤u ve bunun gazetemizle yeni tan›flanlar için bir s›k›nt› yaratt›¤› vurguland›. Ayr›ca
özellikle süreç de¤erlendirmelerinin yap›ld›¤› yaz›larda, sonuç k›s›mlar›n›n çözüm önerilerini
içermesi gerekti¤i ve
gazetenin sadece anlatan de¤il bunun yan›nda okurlar›n önüne
somut görevler koyan
bir pozisyonda olmas›
gerekti¤i
belirtildi.
Gazetemizin a¤›rl›kl›
olarak en çok ezilen
iflçiye ve köylüye,
Kürt halk›na hitap etmesi olumluyken, bunun yan›nda ö¤renci
gençli¤in sorunlar›n›
da içermesi olumlu
olacakt›r. Gazetemizin son dönemde sadece AKP’ye elefltirel yaklaflmas› bunun yan›nda CHP gibi faflist partileri
biraz daha ikinci plana almas› bizce pek olumlu
de¤il. Gazetemizin emperyalizmle halk›m›z›n
aras›ndaki çeliflkileri daha s›k ifllemesi de her
aç›dan olumlu olacakt›r. Ayr›ca gazetemizin devletin ya da devletin iyi çocuklar›n›n gerçeklefltirdi¤i katliamlar› ve yine devletin uygulad›¤› asimilasyon politikalar› da a盤a ç›karmas› ve daha
çok ifllemesi gerekmektedir.
Biçimsel anlamda ise gazetemizdeki haberlerin ve di¤er yaz›lar›n resimlerle renklendirilmesi
daha iyi olacakt›r. Ayr›ca Dersim’deki arkadafllar›m›z›n önerdi¤i gazete isminin de¤iflmesi pek
do¤ru bulunmad›, çünkü kitle kendi ismiyle ç›kan bir yay›n› daha çok sahiplenecektir. Ayr›ca
‹flçi-köylü isminin gazetemizi ö¤rencilerden
uzaklaflt›rd›¤› düflüncesi de k›saca tart›fl›ld› ve bu
düflüncenin yanl›fl oldu¤u, gazete isminin do¤ru
oldu¤u karar›na var›ld›.
(Van YDG)

Benzer belgeler