Özel Sayı:01 Kasım
Transkript
Özel Sayı:01 Kasım
‹flçi-köylü kapat›ld› SUSTURULAMAZ! . Özgür gelecek DESA patronunun gücü direnifli sat›n almaya yetmiyor [email protected] Özel Say›: 2 0 0 8 / 1 *Y›l:1 *14-27 Kas›m 2008 *Fiyat›: 1 YTL *ISSN: 1307-878X Bu böyle gitmez “Çatal kafl›¤›m›z bile yok” Orman iflçilerinin dram› sabah›n 5’inde bafll›yor... Evlerinden kilometrelerce uzakta, baflka memleketlerde, akrabalar›ndan uzak ve zor flartlarda, da¤ bafllar›nda yaflam mücadelesi için kazma sallayan orman iflçileri… Sa¤l›ks›z koflullarda, düflük ücretle, geçinmek zorunda olan orman iflçileri... Kimi Diyarbak›r’dan ç›km›fl yola, kimi Mardin’den kimi Urfa’dan gelmifl Afyon’a, çorak da¤lara umutlar›n› ekmeye… ❐Sayfa 2 Evet, bu böyle gitmemelidir. Halk›m›z› yoksullu¤a mahkum edenler, her f›rsatta “farkl›l›klar›m›z zenginli¤imizdir” deyip, ama farkl›l›klar dile getirildi¤inde devlet terörü uygulamakta s›n›r tan›mayan, halk›n iradesiyle seçilen Kürt vekilleri “malum partinin” vekilleri diyerek hedef tahtas›na oturtan faflist güçlerin karfl›s›na dikilmekten baflka bir yol yoktur. Ya direnilecek, ya direnilecek. Di¤er tüm seçenekler kölece yaflama mahkum olmaktan baflka bir anlam ifade etmiyor. Tarlada ucuz markette pahal› S. Tuncel ve E. Ayna ile söylefli “Çözümsüzlükte ›srar ediyorlar” Rüyadan uyanma vakti Amed ‹K okurlar› olarak A. Öcalan’a yönelik iflkence sonras› yap›lan eylemlerde görüfltü¤ümüz DTP’li milletvekilleri Emine Ayna ve Sabahat Tuncel ile k›sa bir söylefli yapt›k. Devletin bölgeye yönelik yaklafl›mlar›ndan kad›n sorununa kadar bir dizi sorumuza yan›t veren Ayna ve Tuncel “DTP’ye yap›lanlar, onlar›n kendi çözümsüzlüklerinde ›srar etmesinin göstergesidir” dediler. ❐Sayfa 6 ‹flçi-köylü 1 ay süreyle kapat›ld› Amerikan rüyas›n›n sonu! Mücadelesi sabit görüldü¤ünden kapat›lmas›na... Kriz, ABD hegemonyas› alt›nda ve onun yönetti¤i uluslararas› kurumlar arac›l›¤›yla yay›ld›. Krizin ABD merkezli olmas›, dolar hegemonyas›n›n sorgulanmas›n› beraberinde getirdi. Dolara ba¤l› “sabit kur” rejiminin ABD bütçe aç›klar›n›n karfl›lanmas›n› içeren özelli¤i art›k katlan›lamaz durumda. Bu rejime geçildi¤inde ABD ekonomisinin devasa gücü ve dinamik yap›s› gere¤i sorun olmayaca¤› varsay›l›yordu. Oysa kapitalizmin “hayranl›k uyand›r›c›” ülkesi art›k kaybetmekte. Bu ülkede geri kalm›fl/b›rakt›r›lm›fl ülkelerin hastal›klar› görülmeye baflland›. ‹flsizlik, yoksulluk, iflaslar, borç ödeyememe, tüketimden k›sma, istikrars›zl›k, bafllayan ve artacak grevler. ❐Sayfa 8 ‹flçi-Köylü Gazetesi çal›flanlar› olarak, gazetemiz okurlar›yla birlikte 1 ayl›k kapatma karar›n› protesto etmek amac›yla bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdik. 8 Kas›m Cumartesi günü saat 12.00’de Kad›köy ‹skele Meydan›’nda gerçeklefltirdi¤imiz eylemde “Devrimci bas›n sansürle susturulamaz” pankart› açarak, “Do¤ru yerdeyiz”, “‹flçiköylü senin sesin, sahip ç›k”, “Baflbu¤ buyurdu mahkemeler kapatt›” dövizleri aç›ld›. ❐Sayfa 16 Özgür Gelecek’ten Kitle faaliyeti ve kampanyam›z... ❐ Sayfa 2 Hemen hemen tüm ifl kollar›nda yaflanan ve de boyutu giderek artan sald›r›lar, iflçilerin aylar süren, uzun soluklu direniflleriyle geri püskürtülmeye çal›fl›lmaktad›r. Son aylar›n en uzun soluklu direnifllerinden biri de hiç flüphesiz Desa Deri iflçilerinin haks›z iflten ç›kar›lmalara karfl›, aylar öncesinde bafllatt›klar› direnifltir. ❐Sayfa 4 15 Ekim Dünya G›da Günü ile yeniden gündeme gelen gelir da¤›l›m›ndaki adaletsizlik ve yoksulluk tart›flmalar› krizin etkilerini giderek daha fazla hissetti¤imiz flu günlerde yeniden k›z›flacak gibi görünüyor. Ziraat Mühendisleri Odas›’n›n araflt›rmalar›na göre ülkemizde 20 milyon insan mutlak yoksulluk s›n›r›nda yaflam mücadelesi veriyor. ❐Sayfa 5 Ya Engin hayatta olsayd›! Ülkemizin duyarl› insanlar›n›n birço¤u art›k onun ad›n› biliyor. Hatta flöyle bir haber bültenlerini ya da gazeteleri kar›flt›ranlar bile biliyorlar ad›n›; Engin Çeber… Onu öldürdüler ve sonra özür dilediler. Daha sonra? Daha sonras› muhtemelen biraz “delil yetersizli¤i”, biraz zaman afl›m›, olmad› “afl›r› güç kullanma”, en iyi tahminle birkaç günah keçisi… Bekleyip de¤il, elbette beklemeyip yine de görece¤iz, göreceksiniz! ❐Sayfa 7 Proleter Bak›fl Emekçinin Kalemi Kolektif Evrensel Yaklafl›m ABD emperyalizminin “deri de¤ifltirme” operasyonu Süreç ve görevlerimiz De¤iflime aç›k olmal›y›z! Devrim dipten ancak sesli gelecek ❐ Sayfa 3 ❐ Sayfa 4 ❐ Sayfa 11 ❐ Sayfa 13 Özgür Gelecek 2 Yaflamdan notlar Evlerinde kilometrelerce uzakta, baflka memleketlerde, akrabalar›ndan uzak ve zor flartlarda, da¤ bafllar›nda yaflam mücadelesi için kazma sallayan orman iflçileri… Sa¤l›ks›z koflullarda, düflük ücretle, geçinmek zorunda olan orman iflçileri... Kimi Diyarbak›r’dan ç›km›fl yola, kimi Mardin’den kimi Urfa’dan gelmifl Afyon’a, çorak da¤lara umutlar›n› ekmeye… Sabah›n 5’inde bafllayan akflam›n 8’ine kadar devam eden çal›flma maratonu içinde çocuklar›n› unutan, yaflamay› unutan, hatta kendilerini bile unutan orman iflçileri... Özgür Gelecek’ten Kitle faaliyeti ve kampanyam›z... k! o y e l i b z › m › ¤ › fl a k l a t Ça Orman iflçilerinin dram› sabah›n 5’inde bafll›yor Evlerinden kilometrelerce uzakta, baflka memleketlerde, akrabalar›ndan uzak ve zor flartlarda, da¤ bafllar›nda yaflam mücadelesi için kazma sallayan orman iflçileri… Sa¤l›ks›z koflullarda, düflük ücretle, geçinmek zorunda olan orman iflçileri... Kimi Diyarbak›r’dan ç›km›fl yola, kimi Mardin’den, kimi Urfa’dan gelmifl Afyon’a, çorak da¤lara umutlar›n› ekmeye… Sabah›n 5’inde bafllayan akflam›n 8’ine kadar devam eden çal›flma maratonu içinde çocuklar›n› unutan, yaflamay› unutan, hatta kendilerini bile unutan orman iflçileri... Onlar›n yolculuk serüveni de mevsimlik tar›m iflçileri gibi bahar aylar›nda bafllar ve k›fl aylar›na kadar devam eder. Evlerinden ç›karak Güney’den bafllay›p, s›rayla gezerek Bat›’da bitirirler ifllerini. Ama çok zaman geçmifltir evlerinden ayr›lal›! Çal›flanlar›n ço¤u kad›n ve çocuk, anne ve babalar›n› b›rakm›fllar geride, sevdiklerini, çocuklar›n›. Özlemifller onlar›, ama yapacak bir fley yok, çal›flmak zorundalar. Ço¤u hiç Türkçe bilmiyor ve hiç okula gitmemifl. Derme çatma çad›rlarda veriyorlar yaflam mücadelesini, tuvaletleri yok, banyolar›n› da çad›rlar›nda yapmak zorundalar, elektrik ve sobadan bahsetmiyoruz bile. Suyu ise çad›rlar›ndan çok uzakta küçük bir çeflmeden sa¤l›yorlar. Yol paralar›n› ve yemeklerini kendileri karfl›lamak zorundalar. Bu yüzden gelirken yanlar›nda getirmifller erzaklar›n›. Günlükleri 20 YTL’ye geliyor, ama arac›lar ve çavufllar onlardan fazla al›yor. Çavufllarla akraba olduklar› için seslerini de ç›karam›yorlar. Sadece gelifl-gidifl yol paras›n› karfl›lamak için 8 gün kazma sallamak zorundalar. çok güzel, orada bize çok kötü davran›yorlard›” diye de ekliyor. Çok sessiz, ama sessizli¤i bile çok fley anlat›yor fierife’nin. Kolunda k›r›k ve ç›k›klar oluflmufl çal›flmaktan, t›pk› arkadafl› Rojda gibi... (Rojda 20 yafl›nda, hiç okula gitmemifl, Türkçe bilmiyor, bu yüzden hiç konuflam›yoruz onunla. O da ifle gitmemifl, kolunu yazma ile sarm›fl, can›n›n çok yand›¤› belli ama o hala çad›rda ifl yapmaya devam ediyor.) “Bunlar çok s›k yaflanan olaylar, çavufla söyledik ama hastaneye götürmek yerine k›r›k-ç›k›kç›ya götürdü” diyor. Kollar› fliflmifl fierife’nin bu yüzden ifle gitmemifl çad›rda kalm›fl. “Çavufllar size nas›l davran›yor?” diye sordu¤umuzda; “Ben ne diyeyim, halam›n o¤lu çavufl” cevab›n› veriyor. “Olsun sen anlat” diye ›srar ediyoruz; “Baz› fleyleri söyleyemem” diyor ve konuflmak istemiyor, biz de daha fazla ›srar edemiyoruz. “Bir abim var flu hayatta, onu çok seviyorum, o da uzakta” diyor. Anlatacak çok fleyi var fierife’nin ama anlatmaya gücü yok. Hayata karfl› tek güçlü duruflu; “Beni zorla evlendiremez- Bizimki de hayat m›? Orman iflçisi olmak zor diyor fierife ve anlatmaya bafll›yor! 22 yafl›nda fierife, Mardinli ve hiç okula gitmemifl. “Neden okula gitmedin?” diyoruz. “Nas›l okuyam ki” diyor? “Bir mezrada yafl›yoruz, nereden bulay›m okulu da gideyim?” ve yaflad›¤›m›z co¤rafyan›n bir gerçe¤ini vurguluyor çok ac› sözlerle. Biraz morali bozuk, babas› uzakta, hastaym›fl, ameliyat olacakm›fl, akl› onda. Türkçe biliyor, erkek kardeflleriyle burada çal›fl›yor ve uzun zamand›r ailesini görmüyor. Soruyoruz; “hayat memlekette nas›l geçiyordu?” diye. “Nas›l geçsin, ayn›... Ev iflleri, odun kesmek, hayvanlara bakmak, tezek toplamak” diyor. “Bizimki de hayat m›” diye ekliyor biraz k›rg›n, biraz öfkeli bir sesle! “Köyde k›zlar okutuluyor mu?” diyoruz? “Erkek çocuklar arabayla baflka köye gidiyor, okula giden k›z bir ya da iki tane” diyor. “Zaten k›zlar 15–16 yafl›na gelince evlendiriyorlar” diyor fierife! Ama o, okuma yazma ö¤renmifl kendi çabalar›yla, “buldu¤um gazete parçalar›ndan, dergilerden, kitaplardan bakarak okumay› ö¤rendim” diyor. “Kitap okumak ister misin?” diyoruz “isterim, hem de çok” diyor. Biz de ona bir dahaki geldi¤imizde kitap getirme sözü veriyoruz. Bundan önce f›nd›k toplamaya gitmifl fierife, “size orada nas›l davran›yorlard›?” diye sordu¤umuzda; “Buras› gibi de¤il” diyor. “Buras› ler, tan›mad›¤›m, bilmedi¤im biriyle evlenmem” deyifli. Kad›n olmak zor... Kad›n olmak zor... Evde, iflte, sokakta, tarlada, çad›rda hiç fark etmez nerde oldu¤u. Kaderiymifl gibi yaflar bütün zorluklar›, hele bir de Kürt kad›n›ysan, dilini konuflam›yorsan hayat daha da zordur. Çad›rda kalan ve çad›r›n temizlik ve yemek iflleriyle ilgilenen Adül’le konufluyoruz, bizi çok s›cak karfl›l›yor Adül, yak›ndan ilgileniyor, ilk kez gitmemize ra¤men sanki çok uzun zamand›r tan›fl›yormufluz gibi yak›nl›k gösteriyor. Adül 6 y›ll›k evli, 5 yafl›nda bir o¤lu var, ad› Mahmut. Adül de çad›rda kal›yor, çünkü 4 ayl›k hamile. Çad›rda iflçiler için yemek yap›yor, çad›rlar› topluyor. “Hangisi daha zor?” diyoruz. “Çad›rda kalmak m›? Ormanda çal›flmak m›?” “Ne fark eder, ikisi de zor” diyor. “Çad›rlarda elektrik yok, soba yok, sabah çok erken kalk›l›yor, hava çok so¤uk oluyor, geceleri de so¤uk, ama yapacak bir fley yok” diye de ekliyor. Burada bir ayl›k daha ifllerinin oldu¤unu, sonra Marafl’a gideceklerini söylüyor. Sohbet ederken bir yandan da bize yemek haz›rl›yor, “yard›m edelim” diyoruz, kabul etmiyor yard›m teklifimizi. Ellerinde ne varsa haz›rlad›lar, ama bir yandan da “elimizde temiz bir fley yok, çatal kafl›¤›m›z 14-27 Kas›m 2008 da yok yan›m›zda” diyerek çekincelerini dile getiriyorlar yoksulluklar›ndan utanarak… Güzel bir sohbet eflli¤inde yeme¤imizi yiyoruz, tekrar görüflme dile¤iyle oradan ayr›l›rken onlar çoktan çad›rdaki ifllerine dalm›fllard› bile. Çocuk iflçiler kazma sall›yor Arazide dolaflmaya ve iflçileri ziyarete gidiyoruz, arazi çok dik ve tafll›k. T›rmanmak biraz zor oluyor ama var›yoruz yanlar›na. Evlerinden kilometrelerce uzakta bir da¤›n yamac›nda kazma sallayan genç kad›n iflçilerle konuflmak istiyoruz, ama olmuyor, çünkü içlerinde Türkçe bilen yok. Bu yüzden anlaflmakta zorlan›yoruz. Ama “konuflmaya anlatmaya ne gerek var ki?” diyoruz, zaten her fley ortada. Erkeklerin bile yapmakta zorland›¤› ifli çocuk yafltaki kad›nlar›n yapmas›, okul s›ras›nda olmas› gerekirken da¤ yamaçlar›nda olmalar› çok fleyi anlat›yor zaten. Biraz daha yukar›lara ç›k›yoruz, burada konuflacak birini buluyoruz, ad› Fatofl. Fatofl daha 15 yafl›nda, Diyarbak›rl›, 1 ayd›r burada, o da hiç okula gitmemifl. “Okumak istiyor musun?” diyoruz. “Yok”, diyor utanarak! Konuflurken çekiniyor, yanaklar› k›zar›yor, bir yandan konufluyor, bir yandan da ifline devam ediyor. Kazmay› her vurdu¤unda asl›nda içindeki öfkeyi vuruyor! Burada yaklafl›k 80 iflçi çal›fl›yor, ço¤u kad›n, bu yüzden genelde kad›nlarla konuflabildik. Erkekler bizimle konuflmaya pek yanaflmad›lar, zaten birçok yerde hiç erkek iflçi yoktu. Oradan da tekrar görüflmek dile¤iyle ayr›l›yoruz ve köye do¤ru yol al›yoruz. ‹simleri de¤iflse de yaflamlar› hep ayn›... Hava kararmaya bafllad›¤›nda köye var›yoruz, köyün içinden geçerken bir hal› atölyesi oldu¤unu ö¤reniyoruz ve u¤ray›p bir merhaba demek istiyoruz. Evden bozma bir atölye, köyün kad›nlar›, genç k›zlar› orada hal› dokuyor ve evin geçimine katk›da bulunuyorlar. Küçük ama çok s›cak bir atölye, içerden sesler geliyor, merak ediyoruz ve bir an önce içeri girmek istiyoruz. Kap›y› çal›p içeri girdi¤imizde bizi çok s›cak karfl›l›yorlar, zaten köye geldi¤imizi ö¤renmifller. Hemen yanlar›nda yer aç›yorlar, bizimle sohbete bafll›yorlar, bizden önce onlar bizi soru ya¤muruna tutuyor. Sohbetimiz ilerledikçe kendileri de anlatmaya bafll›yor; Ayfle, Özlem, Fadime… ‹simleri de¤iflse de yaflamlar› hep ayn›, zaman-mekân fark etse de yaflad›klar› hiç de¤iflmiyor. Kad›n her yerde kad›n… Atölyede 15 kifli 9 saat çal›fl›yor, hal›ya göre 5 ile 8 YTL aras› ücret al›yorlar, üstelik sigorta da yok. Ama yapacak bir fley de yok, çal›flmak zorundalar. K›zlar›n ço¤u daha 18’inde ya niflanl›lar ya da evli! Ço¤u ilkokula bile gitmemifl, ortaokula giden say›s› ise çok az “erkek çocuklar okutuluyor” diyor Ayfle ve okumak istedi¤inden ama art›k çok geç oldu¤undan bahsediyor bize. Ayfle de 18’inde ve niflanl›, t›pk› Fadime gibi. K›zlar›n hepsi okumak istiyor, yan› bafllar›nda hal› dokuyan annelerine duyurmaya çal›fl›yorlar seslerini, anneleri oradan cevap veriyor; “Yapacak bir fleyimiz yok, hem maddi durum hem de köyde okul yok, kasabaya göndermek olmaz” diyor. Köyde okul yok, tafl›mal› e¤itimden ise erkekler yararlan›yor, sadece iki k›z var liseye gidebilen. ‹lmek ilmek iflliyorlar hal›ya umutlar›n›n hayallerini… Ama yüzleri hep gülüyor bazen umutsuzlu¤a kap›lsalar da. Bize de hal› dokumay› ö¤retiyorlar, her ne kadar onlar kadar h›zl› olmasa da hal› dokumay› ö¤reniyoruz. Art›k sohbetimize hal› dokuyarak devam ediyoruz, sohbet o kadar güzel ilerliyor ki bu sohbete akflam evde devam etme teklifinde bulunuyorlar, tereddütsüz kabul ediyoruz ve herkes akflam bir evde buluflmak üzere atölyeden ayr›l›yor. Akflam yeme¤inden sonra köyün bütün genç k›zlar› geliyor kald›¤›m›z eve. Köylüler çok yoksul evler hep derme-çatma, çok fazla eflyalar› da yok, ama gönülleri çok zengin. Akflam konuflmalar›m›z daha verimli geçiyor okumaktan bahsediyoruz. “Böyle gelmifl böyle gitmek zorunda de¤il, bu durum kaderiniz de¤il, okuyabilirsiniz hala böyle bir flans›n›z var” diyoruz. “Nas›l?” diyor Fadime “ben niflanl›y›m, seneye evlenece¤im, nas›l okuyay›m?” Biz de “d›flar›dan lise okuyabilece¤ini” söylüyoruz, kendi güçlerinin fark›na varmalar›n›, bu k›s›r döngü içinde kalman›n kader olmad›¤›n›, asl›nda her zaman okuyabileceklerini söylüyoruz. Okuman›n sadece okula gitmek olmad›¤›n›, kitap, gazete, dergi de okuyabileceklerini, kendilerini bununla da gelifltirebileceklerini söylüyoruz. Durmadan soru soruyorlar, merak ettikleri ne varsa, d›flar›dan nas›l okul bitirilir, ne tür kitaplar okuyal›m gibi. Bizden kitap istiyorlar, bir dahaki gidiflimizde elimizden geldi¤ince getirece¤imizi söylüyoruz. Hatta baz›lar› evde bulunan baz› kitaplar› bize gösterip “hangisini okuyal›m?” diye soruyorlar. Sohbetimiz gecenin geç saatlerine kadar devam ederken genç kad›nlar›n anneleri de sohbetimize kat›l›yor, sabah ifle gitmek için erken kalkmak zorunda olan k›zlar, evden ayr›l›rken “bu gece hepimiz yataklar›m›zda konufltuklar›m›z› düflünece¤iz, kafam›z çok kar›flt›” diyorlar. Tekrar görüflmek üzere vedalafl›rken her birinin gözlerinde umut ›fl›¤› parl›yordu. (Ankara) “Daha nitelikli bir kitle faaliyeti için daha nitelikli bir yay›n” fliar› ile bafllatt›¤›m›z ve gazetemizin son iki say›s›nda da sayfalar›m›zda yer verdi¤imiz kampanyam›z okur toplant›lar›, yayg›n gazete da¤›t›mlar›, sesli ajitasyon ve propaganda, bildiri da¤›t›mlar› ve sokak eylemleri ile devam ediyor. Bu eylem ve etkinlikler, elbette ki yürütece¤imiz verimli ve nitelikli tart›flmalarla birlikte çeflitlenecek; bu tart›flma ve pratikleri gazetemize aktard›¤›m›z oranda gazetemiz bölgeler, semtler, alanlar aras›nda deneyim aktar›m›n› sa¤lama flans›n› yakalayacakt›r. Unutmamal›y›z ki, tart›flt›¤›m›z her konu, kat›ld›¤›m›z her eylem ve etkinlik, tan›k oldu¤umuz her geliflme, att›¤›m›z her pratik ad›m gazetemiz için bir haber niteli¤indedir. Bu anlamda kampanyam›z bafllad›¤› süreçten itibaren yaflanan olumlu örnekler bizim için oldukça ö¤retici ve önemlidir. Örne¤in bu say›m›zda çeflitli bölgelerdeki okurlar›m›zdan gelen mektuplar, yaz›lar ve yorumlar sayfalar›m›z elverdi¤i ölçüde bulunmaktad›r. Bu geliflmenin gazetemizdeki yans›mas›n›n olumlulu¤u tüm okurlar›m›z taraf›ndan görülebilecek boyuttad›r. Kolektif bir örgütleme arac› olan gazetemizin daha kolektif bir flekilde ç›kart›lmas› da kampanyam›z›n önemli amaçlar›ndan biridir. Bu noktada att›¤›m›z ad›mlar›n alt›n› çizerken, bu olumlulu¤u daha da büyütme ve süreklilefltirme görevi ile karfl› karfl›ya oldu¤umuzu unutmamal›y›z. Yapt›klar›m›z›n olumlu ad›mlar oldu¤unu bilerek ama ayn› zamanda bununla yetinmeyerek, daha iyisini yapabilece¤imizin bilinciyle hareket etmemiz gerekmektedir. Gazetemizi daha genifl kitlelere tan›tma, okur say›s›n› art›rma, niteli¤ini yükseltme vb. amaçlar› tafl›yan kampanyam›z› yürütürken daha önce de belirtti¤imiz gibi bölgelerin özgünlükleri, yerellerin gündemleri ve kampanyam›z›n pratiklerini bu gündemlerle birlikte ele almak önemlidir. fiuras› aç›k ki, ülkenin ve kitlelerin genel gündemlerinden kopuk ele al›nan bir çal›flman›n baflar›l› olma flans› yoktur. Bizim gündemlerimizin bir yerde kitlelerin gündemlerinin baflka bir yerde durdu¤u bir çal›flma arzu edilen ve örgütlenmeye hizmet eden bir çal›flma de¤ildir/olamaz. Gazete da¤›t›mlar›n› ele al›rken, öncesinden gazetemizi okuyarak halka tafl›yaca¤›m›z, onlar› ayd›nlataca¤›m›z konular› kendi içimizde tart›flabiliriz. Bu say›m›zda öne ç›kan hangi konular var ve bu konulara bizim yaklafl›m›m›z nedir? Örne¤in bu say›m›zda Kürt co¤rafyas›nda yaflanan geliflmeler ve ekonomik kriz gazetemizde öne ç›kan konulard›r. Bu noktalarda yaflanan geliflmeleri takip ederek, gitti¤imiz kitlelere düflüncelerimizi aktarmal›y›z. Yine sürece dahil olma ve müdahale etme konusu da kampanyam›zla birlikte yap›lmal›d›r. Unutmayal›m, gazetemizin kampanyas› sadece da¤›t›m a¤›n›n geliflmesinden ibaret de¤ildir/olamaz. Örgütlenme faaliyetimize hizmet etmedi¤i sürece kampanya sonunda geçmifle dönük olumlu bir pratik dökümü yapabiliriz ancak gelece¤e dair kal›c› bir fley bulamay›z. Kampanyam›za yo¤unlafl›rken yaflam›n yan›m›zdan ak›p gitmesine izin vermeyelim. Örne¤in bugün dünyada yaflanan krizin etkileri gün geçtikçe geniflleyip yay›l›rken, egemen s›n›flar›n sözcüleri hala “bu kriz bizi fazla etkilemez”, “te¤et geçer” yalanlar›n› söylemeye devam ediyorlar. Yolsuzluk, yoksulluk tart›flmalar› toplumun tüm gündemini meflgul ederken, egemenler hala “ekonomik büyümeden” söz edebiliyorlar. Asl›nda onlar “ekonomi büyüyor” dedikçe, emekçilerin sofralar›ndaki lokmalar›n nas›l küçüldü¤ünü hepimiz yaflayarak görüyoruz. Gerçekleri görme bak›m›ndan bu iyi bir durumdur. Ama bu tek bafl›na bir anlam ifade etmez. Önemli olan bu gerçekler ›fl›¤›nda harekete geçebilmek ve harekete geçirebilmektir. Bunun için de b›kmadan usanmadan gerçekleri kitlelere tafl›ma çabas› gerekir. Çünkü gerçekler kitlelere tafl›nmad›¤› müddetçe egemenlerin çok yönlü ve kapsaml› sald›r›lar› emekçilerde bilinç bulan›kl›¤› yarat›r ve bu bulan›k tablo içinde egemenler gerçek yüzlerini perdelemeyi en az›ndan bir süre daha baflar›rlar. Zaten gerçekleri gizlemek, y›¤›nlar›n dikkatini suni gündemlere yöneltmek egemen s›n›flar›n en baflar›l›(!) oldu¤u alanlardan biridir. Bu anlamda bir yandan sistemi ve politikalar›n› teflhir ederken bir yandan da devrimin propagandas›n› yapmak için en kitlesel örgütlenme arac›m›z olan yay›nlar›m›z› daha aktif kullanmak çal›flmalar›m›zdaki verimi kuflkusuz art›racakt›r. Özgür gelecek 3 14-27 Kas›m 2008 Politikan›n sesi Tayyip direnifl duvar›na çarpt› Amed, Dersim, Van ve Hakkari’de Kürt halk›, Tayyip Erdo¤an’› anlayaca¤› dilden karfl›lad›. Zulüm sözcüsü, yine direnifl duvar›na çarpt›. Egemen s›n›f sözcülerinin geziyle planlamaya çal›flt›klar›, yerel seçim öncesinde yürütülen askeri operasyonlara paralel olarak siyasal ve psikolojik sald›r›lara h›z kazand›rmakt›. Di¤er bir ifadeyle; “Askerler iflini yap›yordu”, “siyasilerin de yapmas› gerekirdi”. Tabii ki siyasilerin görevi her zaman oldu¤u gibi “kardefllik”, “demokrasi”, “kalk›nma” yalanlar›yla Kürt halk›n› uyutmaya çal›flmakt›. Oysa kendilerini kand›rmaya, uyutmaya devam ediyorlar. Amed ve Dersim’de oldu¤u gibi, Van ve özellikle Yüksekova’da, Hakkari’de sokaklarda kurulan barikatlar, kapanan kepenkler Tayyip ve efendilerinin moralini bozdu. Di¤er bir an- Emekçiler zam ya¤murlar› alt›nda inim inim inlerken, AKP cephesindeki yolsuzluk haberleri her gün gazete sayfalar›n› iflgal etmeye devam ediyor. Elbette ki, yolsuzluk sadece AKP ile s›n›rl› de¤ildir. Ama hükümet olman›n yaratt›¤› avantajlardan dolay› h›rs›zl›ktaki en büyük pay AKP camias›na düflmektedir. lat›mla; direnifl zulüm sözcülerinin sinirlerini gerdi. Rol yapmalar›n› önleyerek, gerçek kimliklerini ve niyetlerini a盤a ç›kard›. Yani, R. T. Erdo¤an’›n “biz tek millet dedik, tek bayrak dedik, tek devlet dedik. Buna kim karfl› ç›kabilir? Buna karfl› ç›kan›n bu ülkede yeri yok. Buyursun istedi¤i yere gitsin” itiraf›n› sa¤layan, direniflin kendisidir. Direnifl, egemen s›n›flar›n sald›rgan, tehditkar, flantajc› vb. tüm karfl›-devrimci zihniyetini birer birer a盤a ç›kar›yor. “Yarat›lan›, yaratandan ötürü seven”, “‹slam kardeflli¤ine” inand›¤›n› her f›rsatta dile getiren Tayyip’in ›rkç›-floven kimli¤i de son geziyle daha iyi a盤a ç›kt›. Bu ›rkç›-floven kimli¤in beslendi¤i yer Kemalizm’dir. Türk flovenizminin k›flk›rt›lmas›, Kürt ulusu ve di¤er az›nl›k milliyetlere ulusal bask›n›n uygulanmas›, zorla Türklefltirme siyaseti Kemalistlerin siyasetidir. Ve sorun ezilen ulus ve az›nl›k milliyetler sorunu olunca, ‹slamc›s› da, Kemalisti de, liberali de ›rkç›l›k ve flovenizmde yar›fl halindedirler. “DTP’lileri öldürün” diyen zihniyetle, “buyursun istedi¤i yere gitsin” zihniyeti aras›nda hiçbir fark yoktur. Yani söylemek istenen “ya sev ya terk et”, “ya benim gibi düflüneceksin ya da hiç düflünmeyeceksin”dir. Söz konusu zat dememifl miydi; “Düflünmezseniz Kürt sorunu olmaz” diye. fiimdi Kürt halk›n›; düflünmemeye, ›rkç›l›¤a ve flovenizme teslim olmaya zorluyorlar. Ortaya sunduklar› baz› ekonomik k›r›nt›lar ve bofl vaatlerle direnifl ateflini söndürmeye çal›fl›yorlar. Ama tüm bu çabalar›n bofluna oldu¤u bir kez daha görüldü. Ulusal demokratik talepleri gözard› eden her yaklafl›m karfl›l›ks›z kalmaya mahkumdur. Operasyonlar için asfaltlanan yollar, yap›lan havaalanlar›, birçok tarihi miras› sular alt›nda b›rakan barajlar Kürt Proleter Bak›fl ABD EMPERYAL‹ZM‹N‹N “DER‹ DE⁄‹fiT‹RME” OPERASYONU Fehmi Koru’nun AKP’liler için kulland›¤›, “Hükümete geldiklerinde Obama’yd›lar sonra Bush gibi oldular.” (06.11.08) fleklindeki Tayyip’i çileden ç›karan sözleri, her ne kadar meselenin özüne iliflkin yanl›fl bir bak›fl aç›s›n› yans›t›yorsa da durum tespiti aç›s›ndan do¤rular› ifade etmekteydi. “De¤iflim” slogan› ve partilerinin ismindeki adaletten, dillerinden düflmeyen özgürlük ve di¤er bir dizi meseleye iliflkin “çözüm” vaatlerinden geçilmiyor, “demokrasi” konusunda yanlar›na yaklafl›lm›yordu… Fehmi Koru vb. çanak yalay›c›lar›n bilinçli olarak çarp›tt›¤› husus; Obama ile Bush’un özünde farks›z olduklar› gibi Türk egemen s›n›flar› ad›na siyaset yapan aktörler aras›nda da nitelik bak›m›ndan fark bulunmad›¤›d›r. Nitekim “Obama” rolü oynamak TC tarihinde Tayyip’e mahsus bir süreç olarak görülemez. Bu flekilde seçimleri kazanan, “çare”, “umut”, “gelecek”, “de¤iflim” vb. sloganlarla hükümet olan nice flahsiyetlerden söz etmek mümkündür. Bunlar›n tamam›, flu veya bu süre sonunda deyim yerindeyse “Bush” olmufllar ve yerlerini yeni Obama’lara b›rakm›fllard›r… Bu durum do¤all›kla ülkemize mahsus da de¤ildir. Son seçimde ABD’de görüldü¤ü üzere dünyan›n bir çok ülkesinde hakim s›n›flar özellikle kritik evrelerde; belli politik figürler, simge ve ak›mlar eliyle toplumsal muhalefeti kontrol alt›na almak, yenilenmek ve sistemi revizyona tabi tutmak gibi nedenlerle kötüye giden duruma müdahale etmek zorunda kal›rlar. Askeri darbenin yap›lamad›¤› koflullarda ve büyük çapl› restorasyonun gerekti¤i hallerde genifl çapl› kitlesel deste¤in sa¤lanabilmesi kolay de¤ildir. Ne var ki söz konusu ülke ABD olun- ca ve bu olay “siyah” bir kiflinin ilk kez baflkanl›k koltu¤una oturmas› gibi tarihi bir ana da denk düflüyorsa, meselenin boyutlar› hayli farkl›lafl›yor demektir. Her ne kadar, “siyah” kart› daha önce Colin Powell’in 1989 genelkurmay baflkanl›¤› ve 2001 d›fliflleri bakanl›¤› ile kullan›lm›fl bunlar› Condoleezza Rice’›n d›fliflleri bakanl›¤› izlemiflti. Ama “kutsal” mekana, Beyaz Saray’a kurulmak hiç kuflkusuz farkl›yd›. Emperyalist dünyan›n kumanda merkezindeki savafl ve petrol tekelleri için tek kutsal fley “sermaye”ydi elbette. Onun ç›karlar› gere¤i, Beyaz Saray’a bir siyah›n oturmas› gerekmiflti, o da olacakt›… Seçimleri kazanma, daha do¤ru bir ifadeyle nöbeti devralma meselesinde “Demokratlar” cephesinde, aday belirleme yar›fl›yd› esas enteresan olan. Bir yanda “siyah” di¤er yanda “kad›n” kimli¤i yar›flt› ve Obama’n›n bu süreçte daha etkili bir figür olaca¤›na karar verildi! Karfl›s›na “Cumhuriyetçi”lerin aday› olarak ifli flansa b›rakmamak için “iyi” seçilmifl bir isim ç›kacakt›: liderlik vas›flar›, birikim ve donan›m› yetersiz, yafll›, a¤›r kalp hastas›, Vietnam gazisi, Irak iflgalinin en az 10 y›l daha sürmesinden yana McCain… Emperyalist-kapitalist sistemin önderli¤ini üstlenen ABD’de 8 y›ll›k 2. Bush dönemi büyük bir fiyasko ve hüsranla kapanmaktad›r. Neo-con (yeni muhafazkarlar) ad› verilen kli¤in, baflta Ortado¤u ve çevreleyen genifl bir co¤rafyada (Balkanlar, Kafkasya, Kuzey Afrika, Afganistan- Pakistan) iflgaller eflli¤inde azg›n bir terör estirdi¤i, bütün dünyada bask› ve sald›r›lar› yo¤unlaflt›rd›¤› bu süreç; milyonlarca kiflinin katledilmesi, insanl›¤›n tarifsiz ac›lar alt›nda iflkenceden geçirilmesi, yerinden yurdundan edilmesi, her türlü de¤erin yak›l›p, y›k›l›p, yok ulusal sorununun reformist çözümü için dahi ilaç olam›yor. Tüm bu geliflmeler, egemen s›n›flar›n cephesinde bir yaklafl›m de¤iflikli¤ine yol açabilir mi? Buna evet demek mümkün de¤ildir. Ç›kar›lan savafl tezkereleri, süren operasyonlar ve tüm bu karfl› devrimci icraatlara iliflkin Genelkurmay Baflkan›’n›n Bakanlar Kurulu’na sundu¤u brifing ve bölgedeki uluslararas› geliflmeler bize imha ve inkar siyasetindeki ›srar› gösteriyor. Önümüzdeki yerel seçimlerden dolay› kitleleri aldatmaya dönük belli “yeni” söylemleri duyabiliriz. Ama tüm bunlar›n bofl söylem olaca¤› aç›kt›r. TC yasalar›na göre kurulan legal bir partiyi PKK ile efllefltiren ve ona karfl› baflbakan›, bakanlar›, ana muhalefet parti sözcüleri, baro gibi kurumlar›yla kin ve nefret kusan bir anlay›fl, ezilen ulus ve emekçilerin sorunlar›na karfl› duyarl› bir yaklafl›m ortaya koyamaz. Linç giriflimlerinde bulunan karfl›-devrimci sald›r›lar› “hakl› tepkiler” olarak gösteren, ona meflru bir zemin sunan bir zat›n baflbakan oldu¤u bir ülkede ›rkç› ve floven sald›r›lar durmaz. Çünkü, bu, devlet politikas›d›r. Devlet varl›¤›n› bu karfl›-devrimci politikalar› icra etmekle sürdürüyor. AKP’nin icraatlar› yaln›z ezilen Kürt halk›na, devrimcilere dönük fliddeti içermekten ibaret de¤ildir. AKP, zulümde oldu¤u gibi, zam ve yolsuzluklarda da hiçbir s›n›r tan›m›yor. Daha düne kadar “ekonomik kriz bizi ciddi etkilemez” diyen AKP kurmaylar›, bugün bunu yap›lan anlaflmalara ve dünyada yaflanan ekonomik krize ba¤lamaya bafllad›lar. Görünen o ki, yaflanan geliflmeler, yalanc› sözcüleri gerçekleri itiraf etmeye zorlad›. Peki gerçek olan nedir? Do¤algaza bir y›l içinde yüzde 80’lere varan zamd›r. Elektri¤e yap›lan ve yap›lacak olan seri zamlard›r. Türk paras›n›n dolar karfl›s›nda yüzde 33’lere varan de¤er yitimidir. Birçok temel g›da maddesine bir y›l içinde neredeyse yüzde yüzlere varan zamlard›r. Tüm bunlar›n yan›s›ra, üretenlerin ücretlerindeki düflüklük, al›m gücünde yaflad›klar› s›k›nt›lara yeni s›k›nt›lar eklenerek devam etmektedir. Yaflanan ekonomik krizin yarataca¤› tahribatlara bakt›¤›m›zda, önümüzdeki süreçte zam, zulüm, iflkence politikalar› daha bir h›z kazanacakt›r. AKP kurmaylar› öyle bir pervas›zlaflm›fllar ki; son yap›lan do¤algaz zamm›ndan sonra “bu fiyatlar›n Mart’ta yeniden düflece¤ini” ilan ediyorlar. Yani, demek istiyorlar ki; “Bu k›fl ya so¤uktan öleceksiniz ya da g›rtla¤›n›za kadar borçlanacaks›n›z. Ama üzülmeyin havalar ›s›n›nca fiyatlar düflecek.” Kitlelere seçeneksizli¤i seçenek olarak sunanlar, haks›zl›klara, zulüm politikalar›na karfl› ç›kanlar›, da¤›tt›klar› “yeflil kartlar›” iptal etmekle, kömür da¤›tmamakla tehdit eden faflist güruhlar mutlaka ama mutlaka hak ettikleri cezay› göreceklerdir. Kitleleri yoksunlu¤a-yoksullu¤a mahkum ederek, bir torba kömür alamayacak kadar sefil duruma düflürenler, halktan çald›klar›n›n cüzi bir miktar›n› yeniden halka karfl› bir silah olarak kullanmaktad›rlar. Bar›nma, ›s›nma ve dahas› yaflam hakk› hiçe say›l›yor. Emekçiler zam ya¤murlar› alt›nda inim inim inlerken, AKP cephesindeki yolsuzluk haberleri her gün gazete sayfalar›n› iflgal etmeye devam ediyor. Elbette ki, yolsuzluk sadece AKP ile s›n›rl› de¤ildir. Ama hükümet olman›n yaratt›¤› avantajlardan dolay› h›rs›zl›ktaki en büyük pay AKP camias›na düflmektedir. Ahlaks›zl›k, h›rs›zl›k, devlet terörü bir yar›fl halinde sürüyor. Ve bu durum toplumdaki kirlenmeye de h›z kazand›rmaktad›r. Fuhufl, h›r- edilmesi anlam›na geliyordu. Guantanamo, Abu Garip, Bagram gibi hapishanelerde yaflanan ve yaflanmakta olanlar; uçaklarda, gemilerde ve daha saptanamayan bir çok yerde ve dünyan›n dört bir gizli köflesinde iflkence merkezleri kurulmas› bu dönemin resmidir. Irak’taki tarihi eser ya¤mas›n›n “özgürlük hakk›” diye savunulmas› bu sürecin felsefesine örnektir. Bush ile birlikte start alan 11 Eylül dönemi, “küreselleflme” ismi verilen ili¤ine kadar ya¤ma ve sa¤ma sürecinde vites yükseltme anlam›na geliyordu. Enerji bölgeleri için gelifltirilen BOP’ni iflletmek, devasa askeri kompleksten sonuna kadar yararlanmak için mevcut konjonktürün f›rsatlar›n› bir an önce de¤erlendirmenin merkezi politikas›yd›. Sistem ekonomik krizlerle birlikte yol al›yor, emperyalistler s›n›f mücadelesinin yükselifline paralel devrim cephesine yönelmekle kalm›yor, kendi aralar›ndaki dalaflta sürekli olarak yeni hamleler gelifltiriyordu. ‹mparatorluk tac› giydirilen, Afganistan ve Irak’›n ard›ndan s›radaki ülkenin neresi olaca¤›n› tart›flt›ran, en yak›n müttefiklerini dahi bombalamakla tehdit edecek kadar pervas›z bir sald›rganl›kla yüzy›llarca sürecek savafllara bafllad›¤›n› ilan eden ABD emperyalizminin havas› çok erken söndü. ‹flgalleri batakl›¤a, yenilmezli¤i madaral›¤a, muazzam savafl makinesi bilgisayar oyununa dönüfltü. Ezilen halk ve uluslar direniyor, en afla¤›l›k iflkence ve katliamlara ra¤men boyun e¤dirme hayalleri gerçeklefltirilemiyordu. Yede¤indeki AB’li emperyalistlerin önderleri son NATO toplant›lar›ndaki tutumlar› ve nihayet ekonomik kriz sürecindeki elefltiri ve suçlamalar›nda görüldü¤ü üzere, ABD ile mesafelerini giderek açmaya bafllad›lar. Rusya, en son Gürcistan/Osetya sorununda yafland›¤› gibi, kendini toparlanmada geldi¤i noktan›n hiç de küçümsenmemesi gerekti¤ini, “so¤uk savafl”a at›fta bulunacak kadar ileri gitmekle gösterdi. fiangay ‹flbirli¤i Örgütü, Hindistan ve ‹ran’a uzanan bir konuma gelmekle, “tek kutupluluk” tart›flmas›na temelli olarak nokta koymufl oluyordu… ‹flte bu süreçte, kendi ak›l hocalar›n›n da tam bir mutabakatla vurgulad›klar› üzere, ABD’nin dünya halklar› nezdindeki imaj› tarihinin en kötü seviyesine indi. Teflhir olunmufllukta dip noktalara savrulan ABD emperyalizmi bak›m›ndan ifller her aç›dan kötü gidiyordu. Ülkedeki yoksul ve aç nüfus oran› h›zla artm›fl, ekonomik parametrelerin tamam› büyük oranda bozulmufl, kitlelerin gerek iç gerekse de d›fl politikaya yönelik tepki ve muhalefeti giderek yo¤unlaflmaya bafllam›flt›. Konut kredileri alan›ndaki sorunlar›n tetikledi¤i büyük finansal ve nihayet ekonomik krizin habercisi olmak üzere, ABD ekonomisinde alarm zilleri çald›ran bir dizi sorun 2000’li y›llar›n bafl›ndan itibaren geliflme gösteriyordu… Obama, böyle bir dönemin sonunda, bu kritik aflamada göreve getirildi. Böyle bir kimli¤e neden fliddetle ihtiyaç duyuldu¤u, ABD emperyalizminin her alanda, her bak›mdan zor durumda oldu¤u gerçe¤iyle do¤rudan ilintiliydi. Bütün bunlar karfl›s›nda, k›sa sürede, h›zl› ve etkili bir müdahale ile süreç tersine çevrilmeliydi. ABD’nin y›k›lan “de¤erleri” yeniden yerine konulmal›, imaj› tekrar düzeltilmeli, sistem temel esprisine yeniden kavuflmal›yd›. Restorasyonun amac› buydu. Dünya egemenli¤i için gelifltirilecek yeni politikalar, bütün bu imaj yenileme faaliyetini sürdürecek bir kimli¤i gerekli k›l›yordu. Bunun için, “bizden biri”, “içimizden biri” gibi görülen, daha önemlisi atalar› köle olan, daha 30-40 y›l önce renkdafllar› bir çok eyalette köpeklerle birlikte lokantalara giremeyen, ayr› otobüslere binmek zorunda olan biri iyi bir seçimdi. “F›rsatlar”, “rüyalar” ülkesi Amerika’ya bir “zenci” baflkan olabiliyorsa, o ABD’de eflitlik de vard› adalet de, özgürlük de vard› demokrasi de, bizzat Obama’n›n dedi¤i gibi onlar›n esas gücü silahlar›ndan de¤il bu de¤erlerden geliyordu ve “umutlar›n›” yitirmemeleri gerekecekti. Hem siyah hareketin önderlerinden Martin Luther King “Bir rüyam var” dememifl miydi? ‹flte bu rüya gerçeklefliyordu. Nitekim bir di¤er sembol isim Mandela da, “Dünyan›n neresinde olursa olsun, hiç kimsenin dünyay› de¤ifltirebilece¤ine inanmamas› için hiçbir se- Zamlara, yolsuzlu¤a devam! s›zl›k, cinnet haberleri art›k bu ülkede s›radan haberler haline gelmifltir. En kötü olan da, bu kabul edilemez tablonun kabul görmesi veya genifl y›¤›nlar taraf›ndan izlenir hale gelmesidir. Bu böyle gitmez! Evet, bu böyle gitmemelidir. Halk›m›z› yoksullu¤a mahkum edenler, her f›rsatta “farkl›l›klar›m›z zenginli¤imizdir” deyip, ama farkl›l›klar dile getirildi¤inde devlet terörü uygulamakta s›n›r tan›mayan, halk›n iradesiyle seçilen Kürt vekilleri “malum partinin” vekilleri diyerek hedef tahtas›na oturtan faflist güçlerin karfl›s›na dikilmekten baflka bir yol yoktur. Ya direnilecek, ya direnilecek. Di¤er tüm seçenekler kölece yaflama mahkum olmaktan baflka bir anlam ifade etmiyor. Konut sorununda yaflanan s›k›nt›lar, yüksek kiralar, do¤algaza, elektri¤e, temel g›da maddelerine yap›lan zamlar genifl emekçi y›¤›nlar›n bar›nma, ›s›nma ve sonuç itibariyle insanca yaflama hakk›n› ortada kald›r›yor. Ve alt›n› çizdi¤imiz sorunlar, talepler genifl y›¤›nlar›n temel sorunlar›d›r. Dolay›s›yla, bu sorunlar› daha çok gündemimize almak ve bu eksende özgün somut politikalar gelifltirmek, kampanyalar örgütlemek veya yürütülmekte olan kampanyalar› bu eksende ele almak, sorunlar› ile birlefltirmek, propaganda ve teflhir faaliyetlerine h›z vermek gerekir. Ve tabii ki tüm bunlar› ezilenlere karfl› yürütülen tüm sald›r›lar›n bir parças› olarak ele almal›y›z. Çünkü; bep kalmad›.” (05.11.08) diyordu. Bu maskeli baloya, Chavez’in kat›lmamas› olmazd›: “Amerikan halk›n› ve yeni seçilmifl baflkan›n› kutluyorum.” (05.11.08) ABD’deki “deri de¤ifltirme” operasyonunun bütün dünyada “devrim” olmuflças›na flaflaal› biçimde lanse edilmesinin temel nedenlerinden birisi de hiç kuflkusuz yaflanmakta olan ekonomik krizdir. Merkez üssü ABD’de bafllayan ve bütün dünyaya yay›lan, bo¤ucu ve y›k›c› sonuçlar›n› aflama aflama sindire sindire hissettiren kriz büyük bir panik ve korku yaratmaktad›r. Obama flahs›nda, istenen ve beklenen, çaresizce umut edilen, bu krize yönelik müdahalelerdir. “Kurtar›c›/Mesih” rolü biçilmesi, sadece ABD’ye özgü bir durum de¤ildir. Çok temel gerçekliklerden bahsetmenin, ABD gibi bir ülkede baflkanl›k seçiminin sistemle iliflkisi ve fonksiyonel etkileri üzerinde daha fazla durman›n, bu ba¤lamda de¤iflim ad›na ne gibi yeniliklerden söz edilebilece¤ini tart›flman›n yarar› yoktur. ABD emperyalizmine yön veren güç merkezlerinin önümüzdeki sürece iliflkin saptad›¤› politik, ekonomik ve askeri taktiklerin uygulay›c›s› olarak Obama, yeni bir imajla ifllevli k›l›nacak, kullan›m de¤erini yitirdi¤inde öncekiler gibi “eski” statüsüyle tarihteki yerini alacakt›r. Biraz dikkatli olanlar, “iyilik perisi”, “bar›fl mele¤i” olarak sunulmaya çal›fl›lan Obama’n›n seçim konuflmalar› ve tart›flma toplant›lar›nda, hiç de böyle bir portre çizme gayretinde olmad›¤›n› gözlemlemifl olmal›d›r. Irak yerine Afganistan’a yüklenmek hatta Pakistan’a cephe açmaktan, genel olarak asker say›s›n› art›rmak ve Ordu’yu güçlendirmekten bahseden kendisidir. Kudüs’ü ‹srail’in “ebedi ve bölünmez” baflkenti ilan eden Obama, Ortado¤u’nun kilit sorununa nas›l bir yaklafl›m gösterdi¤ini de ispatlam›flt›r. Obama’n›n sistem/düzene iliflkin hiçbir temelli elefltirisi olmad›¤› kriz tart›flmalar›nda bir kez daha görülmüfl ve faturan›n halka ç›kar›lmamas› gerekti¤ine dair ciddi bir tavr› olmam›flt›r. Obama vakas›, emperyalist-kapitalist sistemin yaln›zca finansal-ekonomik kriz içerisinde debelenmedi¤i daha önce de vurgulad›¤›m›z gibi, çok yönlü biçimde iflasa emperyalizme ba¤›ml›, militarizmin hizmetine sunulan bir ekonomi, yeni yat›r›mlar› önler, iflsizli¤i tetikler, yoksullu¤u körükler. Dolay›s›yla iflsizli¤e, yoksullu¤a karfl› mücadele ayn› zamanda militarizme karfl› da mücadeledir. Di¤er bir ifadeyle; haks›z savafla-militarizme karfl› mücadele ayn› zamanda iflsizli¤e ve yoksullu¤a karfl› mücadeleyi de içermek zorundad›r. Sorunu bütün olarak ele almak, bir yan›yla de¤il, bütün yönleriyle de¤erlendirip ona göre hedeflerimizi belirlemek en do¤ru yöntemdir. Bu demektir ki, ezilen Kürt halk›n›n, di¤er az›nl›k milliyetlerin, iflçi s›n›f› ve di¤er tüm emekçilerin karfl› karfl›ya oldu¤u sorunlar› do¤ru tespit etmek tek bafl›na yetmiyor. Daha da önemlisi, bu sorunlar aras›ndaki iliflkiyi ve uygulay›c›lar›n ç›kar ortakl›¤›n› ortaya koyup, buna karfl› çeflitli milliyetlerden emekçilerin mücadele birli¤ini yaratmay› baflarmakt›r. Bu baflar›lmad›¤› müddetçe, mücadelenin zorlu¤u daha da artacakt›r. Bugün aç›s›ndan bunun gereklili¤i ve zorunlulu¤u daha da artm›fl durumdad›r. Artan ›rkç› sald›r›lar, inkarc› tutumlar her geçen gün emekçilerin birli¤ine darbe vurmaktad›r. S›n›f bilinçli proletarya emekçilerin, ezilenlerin birli¤ine hizmet etmeyen her türlü pratik giriflimi yads›r. Ve ezilenlerin birli¤i için egemen ulus flovenizmine-›rkç›l›¤›na karfl› tereddütsüzce mücadele etmenin gereklili¤inin alt›n› çizer. Bu u¤urda at›lacak her olumlu ad›m, her baflar› ezilenlerin kardeflli¤ine, mücadele ortakl›¤›na hizmet eder. sürüklendi¤ine iyi bir örnek oluflturmaktad›r. “Her ülke Obamas›n› ar›yor” fleklinde dünya medyas›ndan akan haberler, “deri de¤ifltirme” operasyonlar›n›n bütün gerici ve faflist rejimler için ortak ihtiyaç haline geldi¤inin göstergesidir. Bask›, sömürü ve zulüm nedeniyle teflhir olunmuflluk çeflitli k›l›klarla hüküm süren bütün burjuva (ve burjuva-feodal) devletlerdeki hükümetleri “yeni yüzlerle” yola devam etmeye, “de¤iflim” senaryolar› ile kitleleri aldatma ve oyalamaya zorunlu k›lmaktad›r. Ne var ki Obama gibi al›fl›lm›fl›n d›fl›nda sürülen kozlar gerçekten etkili ve büyük kozlard›r. Yaratt›¤› etkinin çap›ndan da görülmektedir ki dünya ölçe¤inde ses getirmifl, belli oranda yan›lsama yaratabilmifltir. Bu kozu oynamak zorunda kal›fllar› bafll› bafl›na durumun kritikli¤ine dair yeterince fikir vermektedir. Emperyalistler bu koz sayesinde elde edecekleri krediyi en iyi flekilde de¤erlendirmek durumundad›r. Önümüzdeki süreç bu aç›dan son derece önemli geliflmelere gebedir. “Yumuflak güç” diye tan›mlanan politikalar arac›l›¤›yla stratejisini ifllerli k›lmaya çal›flacak olan ABD, ezilen halk ve uluslara yönelik yeni planlar›n› devreye sokarken di¤er emperyalistlere iflbirli¤ini öne ç›kartan denetimli ve kontrollü bir taktikle hareket edecek, dünya egemenli¤inde önderlik konumunu muhafaza etme gayretini sürdürecektir. BM ve NATO’nun güçlendirilmesine dair vurgular ile AB, Rusya, Çin ile iliflkiler konusunda ileri sürülen görüfller bu yönde ipuçlar› sunmaktad›r. Tarihin ak›fl› kaç›n›lmazd›r. ABD’nin tazelenen makyaj› dökülmeye bafllarken, Obama’n›n rengi beyazlaflacak ve rejim yine tahkimat derdine düflecektir. Bu fasit daireyi sonsuz k›lma amac›na son vereceklerin Obama deneyinden ö¤renecekleri çok fley olmal›d›r. Sistemin krizler içerisinde ç›rp›nan egemen s›n›flar›na yüklenmek, bütün alanlara yaymak ve derinlefltirmek asli görevdir. Ülkemiz özgülünde, devrim ve demokrasi güçlerince ortak biçimde dillendirilen, “krizin faturas›n› ödememe, sorumlular›na ödetme” fliar› da böyle bir tavr›n parças› olarak anlam kazanmaktad›r… Özgür gelecek 4 ‹flçi/köylü haber 14-27 Kas›m 2008 Desa patronunun gücü, direnifli sat›n almaya yetmiyor Ekonomik krizi bahane ederek üretimi durduran patronlar, özellikle de son süreçte, iflçilere zorunlu olarak ücretsiz izin kulland›rman›n yan›s›ra, kitlesel iflten ç›karmalara baflvurmaktalar. Patronlar›n her dönem gerçeklefltirdi¤i sald›r›lar›n bafl›nda ise, örgütsüzlefltirme sald›r›lar› gelmektedir. Ancak, patronlar, iflçi ve emekçilere dönük tüm bu hak gasplar›n›n karfl›l›¤›n› almakta gecikmemekteler. Hemen hemen tüm ifl kollar›nda yaflanan ve de boyutu giderek artan bu sald›r›lar, iflçilerin aylar süren, uzun soluklu direniflleriyle geri püskürtülmeye çal›fl›lmaktad›r. Son aylar›n en uzun soluklu direnifllerinden biri de hiç flüphesiz Desa Deri iflçilerinin haks›z iflten ç›kar›lmalara karfl›, aylar öncesinde bafllatt›klar› direnifltir. Uluslararas› markalarla çal›flan, yurt içinde ve yurt d›fl›nda çok say›da sat›fl ma¤azas›n›n yan› s›ra, fabrikalar› bulunan Desa Deri patronu, Düzce ve Sefaköy’de bulunan fabrikalar›nda çal›flan iflçileri, örgütlenme haklar›n› kulland›klar› için yaklafl›k yedi ay önce iflten ç›kard›. Ancak, anayasal haklar› olan sendikalaflma hakk›n›n ellerinden al›nmas›na göz yummamaya kararl› olan Desa iflçileri, hiçbir y›lg›nl›¤a kap›lmadan, fabrika önündeki direnifllerini, aylard›r ya¤mur-çamur demeden sürdürmekteler. Direniflleri süresince gerek patronun gerekse güvenlik güçlerinin çok say›da sald›r›s›na, tacizine ve tehdidine maruz kalan Desa iflçileri, tüm bu y›ld›rma çabalar›na karfl›n direnifllerinden ödün vermeme tavr›n› koruman›n yan› s›ra, direniflin kamuoyunda genifl yer bulmas› için de bir dizi eylem gerçeklefltirmekteler. Desa iflçilerine, direnifllerinde en büyük destek ise, üyesi olduklar› Deri-‹fl Sendikas›’ndan gelmekte. ‹flçileri yaln›z b›rakmayan ve de direniflin ba- oldu¤u da vurgulanan aç›klamada “hem üretmeye hem de yönetmeye aday›z” denildi. S›k s›k “‹flçilerin birli¤i sermayeyi yenecek”, “Kurtulufl yok tek bafl›na, ya hep beraber ya hiçbirimiz”, “Patronlara de¤il iflçiye bütçe” sloganlar› at›ld›. Limter-‹fl yöneticisinin direnifli sürüyor Aç›klamaya tersane iflçilerinin yan›s›ra, Dearsan Tersanesi’nde çal›fl›rken sendikal faaliyetleri nedeniyle iflten at›lan ve de 54 gündür direniflte olan Levent Akhan da kat›ld›. Akhan’›n direnifli devam ederken, Akhan’›n ifle iade için açt›¤› davan›n ilk duruflmas› da 4 Kas›m tarihinde gerçekleflti. Mahkeme heyeti duruflmay› 4 Aral›k tarihine ertelerken, Akhan duruflma sonras›nda bir aç›klama yaparak, sendikal haklar›ndan vazgeçmeyece¤ini, ifle geri dönmek istedi¤ini belirtti. (Kartal) Arkas Holding’e ba¤l› Marport Liman ‹flletmeleri’nde faaliyet yürüten ARSER Afi’de çal›flan 450 iflçi geçti¤imiz aylarda Liman-‹fl Sendikas›’na üye olunca 50 iflçi, “ifl ahlak›na ve iyi niyet kurallar›na ayk›r› davrand›klar›” gerekçesiyle kap› önüne konulmufltu. 16 Kas›m tarihinde 4 ayl›k direniflte olacak olan iflçiler, ifle iade davalar›n›n sonuçlanmas›n› bekliyorlar. Direnifllerindeki son durumu almak üzere ifl yeri temsilcisi Ferhat Terzi ile görüfltük. Terzi patronun 20 gün kadar önce bir görüflme talebi oldu¤unu, iflçilere davadan feragat etme ça¤r›s›nda bulundu¤unu belirtiyor. “Davac› olan 160 kifliyiz flimdi. 216 kifli dava- lar›ndan vazgeçtiler. Patron iflçilere bask› yapmay› sürdürüyor. Sendika üyesi iflçileri daha a¤›r ifllerde çal›flt›r›yor ve di¤er iflçilerle üzerinde bask› kurmaya çal›fl›yor” fleklinde anlat›yor süreci Terzi. Terzi ayn› zamanda demokratik kitle örgütleri ve sendikalara da sitemli olduklar›n› belirtiyor. “‹flçilerin yan›nda olduklar›n› söyleyen dernek ve sendikalardan, yeterince destek göremedik, bunun için sitemliyiz. ‹flçilerin yaln›z oldu¤unu gördük” fleklinde konuflarak yeterli deste¤i göremediklerini ifade ediyorlar. Buna karfl›l›k sendikalar›n da gerekli mücadeleyi yürütmediklerini belirten Terzi, “sendikalar›nda durumunu iyi görmüyoruz” diyor. (‹stanbul) emisi Arkas’›n g acak! r u t o a y a r ka Emekçinin Kalemi Süreç ve görevlerimiz Yaflad›¤›m›z krizin etkileri kendisini göstermeye bafllad›. Bugüne kadar krize yönelik söylenenler daha çok tespit boyutuyla kal›yordu. Oysa bugün krizin etkileri yap›lan zamlarla yaflam›m›z› etkilemeye bafllad›. Yar›n milyonlarca iflçinin iflten ç›kart›laca¤›, küçük iflletmelerin kapanaca¤› bir sürecin yaflanmas› bugünden öngörülebilir. Zaten yap›lan kimi aç›klamalar da bu sürecin çok uzak olmad›¤›n› göstermektedir. Bu sonuçlar›n görülmesi önemlidir. “Görülen bu sonuçlara karfl› nas›l bir tav›r al›nmal›d›r?” yönlü soru ve yan›t› çok önemlidir. Yine krizin as›l kayna¤›n›n ne oldu¤u ve iflçi ve emekçilerin egemenlerin faturay› ezilenlere S›k s›k zab›ta sald›r›s›yla birlikte an›lan at›k k⤛t iflçileri yeni bir sald›r›yla daha gündeme geldi. 5 Kas›m tarihinde Bat›kent semtinde k⤛t toplarken Yenimahalle Belediyesi’ne ba¤l› 20 kiflilik zab›ta ekibi taraf›ndan sokak ortas›nda linç edilircesine sald›r›ya u¤rayan at›k k⤛t iflçisi Ali Tepedelen ald›¤› darp sonucu Numune Hastanesi’ne kald›r›ld›. Ali Tepedelen’in durumunun ciddiyetini korudu¤u ö¤renildi. Sald›r›yla ilgili bir aç›klamada bulunan Yenimahalle Belediyesi Temizlik ‹flleri Müdürü Hasan Özdemir, Tepedelen’in yasal olmayan ve cezas› bulunan bir ifli yapt›¤›n› kendilerinin haz›rlad›klar› geri dönüflüm projesini bozdu¤u gerekçesiyle uyar›ld›¤›n›, ancak iflçinin karfl› koymas› üzerine bir “tats›zl›k” yafland›¤›n› söyledi. At›k K⤛t ‹flçileri Derne¤i ise yapt›¤› yaz›l› bir aç›klamada Hasan Özdemir’i yalan söylemekle suçlad›. Gerçekte Yenimahalle Belediyesi’nin Geri Dönüflüm Projesi gibi bir fleyi olmad›- ödetme yönlü giriflimlerine karfl› nas›l bir tav›r gelifltirmesi gerekti¤i sorusu önemli ve kritik bir yerde durmaktad›r. Egemen s›n›flar›n özellikle manipüle etmeye çal›flt›klar› da bu noktalard›r. ‹lk olarak yaflanan krizin bizi etkilemeyece¤ini müjdeleyen egemen s›n›flar›n flimdilerde etekleri tutuflarak bir tak›m önlemlerden söz etmeleri de yayd›klar› pembe tablonun sahteli¤ini ortaya koymaktad›r. Oysa tablo çok aç›kt›r. fiuras› bir gerçek ki, son süreç flimdiye kadar yaflad›¤›m›z sald›r›lardan daha kapsaml›lar›n› içermektedir/içerecektir. Bu kapsaml› sald›r›lar›n karfl›s›ndaki duruflta s›n›f›n örgütlerinin rolü oldukça önemlidir. Sistemin yaflad›¤› krizlerde mücadeleyi yükseltecek, iflçi ve emekçileri krizin faturas›n› reddetme yönünde örgütleyecek olan bu kurumlard›r çünkü. Bu yap›lamad›¤› oranda fatura iflçi ve emekçilere kesilecektir. E¤er zaman›nda müdahale edilmezse zamlarla bafllayan süreç, metal ifl kolunda oldu¤u gibi, dayatmalar, hak gasplar› ve iflten ç›karma tehditleri ile devam edecektir. S›f›r zam ve mevcut sosyal haklar›n azalt›lmas› ve düflürülmesi ard›ndan gelen dayatmalar olacakt›r. Say›s› günbegün artan iflsizler ordusunun elemanlar›na yenileri eklenecektir. Bu nedenle DDSB’liler olarak sorumluluk ve görevlerimizin bilincinde olmal›y›z. Krizin faturas›n›n flimdilik zamlarla emekçi halk›m›za dayat›ld›¤›, metal sözleflmelerinde oldu¤u gibi esnek çal›flma dahil birçok sald›r›n›n gündeme geldi¤i ve tabi ki genifl kesimlerin tepkilerinin büyüdü¤ü bir dönemde bu bilinçte olmak çok önemlidir. Unilever iflçilerinin, sendikalaflma faaliyeti nedeniyle iflten at›lmalar› üzerine, 26 May›s’ta bafllatt›klar› direnifl sürüyor. Direnifle iliflkin gazetemize bilgi veren TÜMT‹S Genel Sekreteri Y›lmaz Gürel, iflçilerin açt›¤› ifle geri iade davas›n›n 19 Ekim’de yap›lan duruflmas›nda iflçilerin bir bölümünün ifle iadesine karar verilmesinin ard›ndan patronun temyize gitti¤ini söyledi ve davalar› sonuçlanmayan iflçilerin ifle iade davalar›n›n ¤› için bunun bozulmas›, engellenmesi gibi bir durumun da do¤all›¤›nda olamayaca¤›n› ifade eden K⤛t ‹flçileri Derne¤i ayr›ca k⤛t toplaman›n ceza hükmünün, yasan›n hangi maddesinde bulundu¤unu Özdemir’e flöyle sordu; “Yapt›¤›m›z toplama iflinin cezas› varm›fl. Bu ceza Yenimahalle Cumhuriyeti Anayasas›n›n hangi maddesinde, belirtirseniz seviniriz. Türkiye Cumhuriyeti yasalar›nda biz böyle bir cezaya rastlamad›k.” Yine dernek üyeleri arkadafllar›n›n (Ali Tepedelen) b›çak ve baltayla zab›ta ekiplerinin üzerine yürüdü¤ü iddias›n›n da yalan oldu¤unu söyleyerek, ortada ne b›çak ne de balta bulundu¤unu belirttiler. Yoksulluk, horlanm›fll›k ve dayak… Zab›ta sald›r›lar›yla gündeme gelen at›k k⤛t iflçileri, ço¤unlukla iflsizli¤in yo¤un olarak yafland›¤› k›rsal bölgelerden göç ederek gelen, yaflam standartlar› düflük insanlardan oluflmaktad›r. Geldikleri semtlerde befl ya da daha fazla kifliyle “bekâr evi” denilen ço¤unlukla gecekondu, çad›r veya baraka tipi sa¤l›ks›z yerlerde bar›nmaktad›rlar. Baflka hiçbir alanda istihdam edilmedikleri için bu ifli yapmak zorunda kald›klar›n› söyleyen k⤛t iflçileri bu ifli yapmaktan çekinmediklerini ancak güçlerine giden fleyin, insanlar taraf›ndan horlanmak, hakarete u¤ramak ve zab›ta tehdidi ve de sald›r›s› oldu¤unu söylüyorlar. Normal iflçi statüsüne kavuflmak isteyen k⤛t iflçileri, kendilerine fabrikadaki bir iflçi gibi muamele edilmesi gerekti¤ini de belirtiyorlar. (Ankara) Yani iflçi ve emekçiler aç›s›ndan sistemi teflhir etme konusunda oldukça avantajl› bir süreçteyiz. Yap›lmas› gereken bu süreçte iflçi ve emekçilerin sald›r›lara karfl› müdahale edecek yerde durmalar› için onlar› örgütleyecek bir iradenin yarat›lmas›d›r. Böyle süreçler emekçiler aç›s›ndan bilinçte bir s›çraman›n da yap›ld›¤› zamanlard›r. Di¤er yandan, krize karfl› s›n›f›n örgütleri olan sendikalarda, mücadele yerine ihanetçi ve iflbirlikçilik noktas›ndakilerle s›n›f›n ç›karlar› do¤rultusunda hareket edenler aras›ndaki çizginin netlefltirilmesi gerekmektedir. Çünkü ihtiyaç duyulan do¤ru önderlik meselesidir. Bunu yapanlarla yapmayanlar aras›na mutlaka çizgi konulmal›d›r. Biz DDSB’li iflçiler olarak yaflanan bu sürecin yans›yan sonuçlar›na karfl› yap›lmas› gerekenleri s›ralarsak; - ‹flten ç›karmalara karfl› ifl yeri iflgalleri ve direnifllerin yap›lmas› yüzünden pek çok bask›ya maruz kalm›fllad›r” denildi. Aç›klamada, patronun tüm bu sald›r›lar›n› geri püskürtmek için her türlü giriflimde bulunulaca¤› vurgulanarak, Prada, Mulbery, El Cortes ‹ngles, Louis Vitton, Mark& Pencer, Luella, Samsonite, Aspinal Of London gibi, Desa ile ortak ifl yapan markalara seslenilerek, iflçilerin ayn› zamanda onlar›n iflçileri oldu¤u belirtildi ve iflçileri, duyarl› kamuoyunun yan› s›ra, bu flirketlerin de sahiplenmesi gerekti¤i vurguland›. Aç›klama alk›fl ve sloganlarla sona erdi. (Kartal) Unilever direnifli sürüyor At›k ka¤›t iflçisine yine zab›ta sald›r›s› Tersane iflçileri s›tmaya raz› edilmek isteniyor Kendi yaratt›klar› krizi iflçi ve emekçinin üzerine y›kmaya çal›flan patronlar, üretime ara verme, ücretsiz izin ve de yayg›n iflten ç›karmalar›, bu kriz döneminde de gündeme getirmekte gecikmediler. Dünya genelinde otomotiv sektörünün bafl›n› çekti¤i iflçi k›y›mlar›, h›zla di¤er sektörlere de yay›lmaya bafllad›. ‹flçi ve emekçi y›¤›nlara dönük daha birçok hak gasp›n› da beraberinde getiren bu süreçten oldukça yo¤un bir biçimde etkilenen ifl kollar›ndan biri de tersaneler. Üretimi artarken iflçilere ölümün reva görülen Tuzla Tersane patronlar›, flimdi de üretimin azalmas› gerekçesiyle, iflçilere iflsizli¤i reva görmekten çekinmiyorlar. Böylece tersanelerde çal›flan binlerce iflçinin iflsiz kalma riski giderek büyüyor. En son Dearsan ve çok say›da kadrolu iflçinin iflten ç›kar›lmas›yla birlikte, çok say›da kurumun, iflten ç›karmalara ve de krizin faturas›n›n iflçilere ç›kar›lmak istenmesine dönük tepkileri de art›yor. Limter-‹fl Sendikas› da bu yo¤un iflten ç›karmalara ve önümüzdeki günlerde daha fazla say›da iflçinin iflten ç›kar›laca¤› yönlü aç›klamalara tepki veren kurumlardan biriydi. Sendika, 6 Kas›m günü sabah 07.45’de Tuzla Gemi Tersanesi önünde yapt›¤› bas›n aç›klamas›yla, iflçi k›y›m›na ve de çok say›da hak gasp›na karfl› tepkisini dile getirdi. Genel Sekreter Kamber Sayg›l› taraf›ndan yap›lan aç›klamada “ Mademki ayn› gemideyiz, devlet iflçi k›y›m›n› yasaklas›n, kriz bahanesiyle iflten ç›kar›lan iflçilere, ifl buluncaya kadar alt› yüz gün prim ödeme flart› aranmadan, iflsizlik paras› ödensin” dedi. Patronlar›n iflçilerin s›rt›nda asalak bir yük flar›ya ulaflmas› için yo¤un bir çaba içinde olan Deri-‹fl Sendikas›’n›n yöneticileri, iflçilere dönük gerçeklefltirilen gözalt› vb. sald›r›lardan da nasiplerini almaktalar. Üyelerinin direniflini sahiplenme çabalar›n› sürdüren Deri-‹fl Sendikas› Genel Merkezi, Düzce’deki Desa Deri fabrikas› önünde geçti¤imiz günlerde bir bas›n aç›klamas› örgütleyerek, hem yaflanan sürece dair bir de¤erlendirme yapt› hem de Desa iflçilerinin mücadelesini daha genifl bir kamuoyuna duyurmaya çal›flt›. Düzce’de bulunan Desa iflçilerinin direniflinin 192., Sefaköy’deki Desa fabrikas›ndan ç›kar›lan Emine Aslan’›n sürdürdü¤ü direniflin 126. gününde yap›lan aç›klamaya, Düzce’de faaliyet sürdüren çok say›da duyarl› kurum ve de parti temsilcisi de kat›ld›. Kamuoyu oluflturma ve de patron üzerinde tüketici bask›s› oluflturma gibi amac› da olan ve de Deri-‹fl Sendikas› Genel Baflkan› Musa Servi taraf›ndan yap›lan bas›n aç›klamas›nda, Desa patronunun, iflçilerin en temel haklar› olan sendikalaflma hakk›na yönelik, yasa tan›maz bir tutum içinde oldu¤una yer verilerek, çal›flanlar›n özgür iradelerini kullanmalar›n› engellemeye dönük tavr›n sürdü¤ü, hatta sendika üyelerine ve de ailelerine dönük can güvenli¤ini tehdit eden giriflimlerde bulunuldu¤u belirtildi ve “amaçlar› yasalar›n kendilerine tan›m›fl oldu¤u sendikalaflma hakk›n› kullanmak, sendikal›, daha iyi bir ücret ve ifl koflullar›nda çal›flmak olan iflçiler, patronun sendika düflmanl›¤› - Toplu ifl sözleflmelerinde mevcut haklardan hiçbir ödün vermemek ve her sald›r›ya direnifl ve grev olarak örgütlemek, - Yap›lan zamlara karfl› ortak mücadele ve eylemler örgütlemek, - Emekçileri krizin sonuçlar›n›n kabul edilmemesi için mücadeleye ça¤›rmak ve sistemin teflhirini yapmak. Sonuç olarak; yukar›daki tablonun bizim için bir avantaja dönüflmesi için sürece müdahale etmek gerekmektedir. Bu süreç ayn› zamanda kendimizi yenilemenin, de¤ifltirmenin ve yeni kadrolar›n yarat›lmas›n›n süreci olmal›d›r. DDSB’liler olarak tekrar tart›flmaya aç›lan program›m›z ve yay›nlanan bültenimizle sürece yüklenelim. Kendi gündemimizi s›n›f›n gündemi ile birlefltirerek ele al›rsak baflar›l› olabiliriz. Yazaca¤›m›z her yaz›da, da¤›t›lacak her bültenimizde sürecin özgünlüklerini ele almal›y›z. da devam etti¤ini belirtti. Gürel ayr›ca, yetki ve ifl kolu davalar›n›n da devam etti¤ini söyledi. Bostanc›’da bulunan Ça¤r› Merkezi iflçileri ise, direnifllerini sona erdirdiler. Ça¤r› Merkezi’den haks›z yere ç›kar›ld›klar› için direnifle geçen iflçilerden Tuncay Gülhan, gazetemize yapt›¤› aç›klamada, direnifli bitirme karar›n›n sendika ile yap›lan toplant›da al›nd›¤›n› ve bundan böyle mahkeme sürecini takip edeceklerini söyledi. (Kartal) Metal iflçilerinden eylem Birleflik Metal-‹fl sendikas›n›n örgütlü oldu¤u ifl yerlerinde yürüyüfl ve bas›n aç›klamas› gibi çeflitli eylemlerle metal ifl sektörünün patronlar› protesto edilerek, iflçiler direnifle ça¤r›l›yor. 3 Kas›m günü sendika, Bursa’n›n Orhangazi ilçesinde bulunan Afl›l Çelik Fabrikas› iflçileri ile birlikte Cumhuriyet Meydan›’nda toplanarak, patronun sözleflme ile ilgili uzlaflmaz tutumunu protesto etti. Eylemde konuflan Birleflik Metal-ifl Genel Sekreteri Selçuk Göktafl, “Patronlar krizi bahane ederek kazan›lm›fl haklar›m›zdan geri ad›m atmam›z› beklemesinler. Krizi biz yaratmad›k cezas›n› da biz çekmeyece¤iz” dedi. Eyleme Petrol-‹fl Sendikas› Bursa fiubesi ve üyeleri de destek verdi. (Bursa) Menderes Tekstil’de direnifl sonuçlan›yor Sendikaya üye olmak isteyen Denizli Menderes Tekstil iflçilerinin iflten ç›kart›lmak istenmesi üzerine direnifl bafllam›fl ve direniflin 77. gününde iflçilerin azmi ve kararl›l›¤› patrona geri ad›m att›rm›flt›. ‹flçilerin örgütlenmifl olduklar› TEKS‹F Sendikas› ve ETUF (Avrupa Tekstil, Haz›r Giyim ve Deri Sendikas› Federasyonu) ile görüflme yapan patron Ali Atlamaz önümüzdeki hafta bafl›na kadar somut bir yan›t verecek. (H. Merkezi) H›rs›z patrona polis deste¤i ‹stanbul-Yenibosna’da kurulu bulunan Key Tekstil fabrikas›n›n patronu Mustafa Kutay, iflçilerin maafllar›n› ödemeyerek iflten ç›kard›. Bunun üzerine iflçiler Kutay’› mahkemeye vererek 176.000 YTL karfl›l›¤›nda fabrika mallar›na haciz karar› ald›rd›lar. Ancak Key Tekstil patronu mahkeme karar›n› hiçe sayarak, mallar›n› yeni açm›fl oldu¤u fabrikaya tafl›yarak, çalmaya kalk›flt›. H›rs›zl›¤› s›ras›nda iflçilere yakalanan Kutay’› yine polis korudu. Fabrikan›n önünü kapatarak kamyonlar›n ç›kmas›na izin vermeyen iflçilere polis biber gaz› ile sald›rd›. Hamile bir kad›n iflçiyi yaralayan polisler, iflçilerin hepsini döverek patronu korumaya çal›flt›lar. Fabrika mallar›n› vermeyen iflçiler, 4 ayl›k maafllar›n› alamad›klar›n›, bask› alt›nda çal›flt›klar›n›, mahkemeyi kazanmalar›na ra¤men patronun h›rs›zl›k yap›p mallar› çald›¤›n› buna polislerin de yard›m etti¤ini söylediler. (H. Merkezi) Özgür gelecek 5 14-27 Kas›m 2008 Emekçilerden Gökçek’e uyar› KESK Ankara fiubeler Platformu ve baz› demokratik kitle örgütleri yap›lan do¤algaz, ulafl›m zamlar› ve küresel krizin faturas›n›n emekçi halka ödetilmesini protesto etmek amac›yla 06.11.2008 tarihinde bir eylem gerçeklefltirdi. Saat 17.30’da E¤itim-Sen 1 Nolu fiube önünde toplanan kitle, Büyükflehir Belediyesi önüne giderek bir bas›n aç›klamas› yapmak istedi. Polisin barikat kurarak kitleyi yürütmek istememesinin üzerine kitle kararl› bir durufl sergileyerek barikat›n aç›lmas›n› sa¤lad›. “Yoksullu¤un, yolsuzlu¤un, krizin faturas›n› emekçiler ödemeyecek!” pankart› ve çeflitli dövizlerle yürüyüfle geçildi ve Belediye önünde bas›n aç›klamas› okundu. Yap›lan aç›klamada “…Sermaye, küresel finansal kriz bahanesi ile faturay› yine emekçi halka ç›karmaya çal›fl›yor. AKP hükümeti, zamlar› otomati¤e ba¤lad› ve elektri¤e % 60, do¤algaz’a % 80 zam yapt›. Sözlerini de tutmad›¤› gibi emekçi düflmanl›¤›n› defalarca tescilledi. Hükümet plans›z enerji politikas› ve yapt›¤› % 22.5 son do¤algaz zamm› ile halka, so¤uktan ölmeyi önermektedir” denildi. (Ankara) Sürgünler son bulsun! SES üyeleri, Genel Baflkanlar› Bedriye Yorgun’a memuriyetten men cezas› verilmesi ve Merkez Yönetim Kurulu (MYK) Üyesi Meryem Özsö¤üt hakk›nda da “memuriyetten men” talebiyle soruflturma yürütülmesine, 7 Kas›m günü Sa¤l›k Bakanl›¤› önünde bir bas›n aç›klamas› yaparak tepkilerini dile getirdi. Aç›klamay› Genel Sekreter Kemal Y›lmaz okudu. Üyelerinin Sa¤l›k Bakanl›¤› taraf›ndan sürekli ceza, sürgün ve tutuklamalarla engellenmeye çal›fl›ld›¤›n› belirten Y›lmaz, bu yöntemlerle sonuç alamayan Sa¤l›k Bakanl›¤›’n›n son olarak iflten atma yoluna baflvurdu¤unu dile getirdi. Y›lmaz, Bedriye Yorgun’un rahats›zl›¤› nedeniyle ald›¤› raporlarla ilgili Ankara Numune Hastanesi’nde yap›lan incelemede, raporun “usul ve fenne uygun” bulundu¤unu, ancak bakanl›k müfettifllerinin ayn› rapora “usul ve fenne uygun olmad›¤›” yönünde karar k›ld›¤›n› aktard›. Ayn› raporlara dair iki z›t karar bulundu¤una dikkat çeken Y›lmaz, Yüksek Disiplin Kurulu’nun toplant› tarihinden 2 ay sonra hukuksuz bir flekilde Yorgun’u iflten att›¤›n› bildirdi. Meryem Özsö¤üt hakk›nda da benzer bir flekilde memuriyetten men talebiyle dava aç›ld›¤›n› kaydeden Y›lmaz, Özsö¤üt’ün bir bas›n aç›klamas›na kat›ld›¤› için cezaland›r›lmas›n› elefltirdi. Dr. Zekai Tahir Burak Hastanesi’nde yaflanan bebek ölümlerinin ortaya ç›kart›lmas› ve AKP’nin kadrolaflmas›na hizmet eden yöneticilerin atamalar›n›n iptal ettirilmesinde oynad›¤› rol nedeniyle SES’e yönelik bask›lar›n artt›¤›n› vurgulayan Y›lmaz, cezalar›n kendilerini mücadeleden al›koyamayaca¤›n› söyledi. “Sürgün ve iflten atmalar mücadelemizi engelleyemez” yaz›l› pankart›n aç›ld›¤› eylemde “Bask›yla y›lmay›z, sürgünle durmay›z”, “Bask›lar dursun, sürgünler son bulsun” sloganlar› at›ld›. Aç›klaman›n sonunda yap›lan 10 dakikal›k oturma eyleminin ard›ndan aç›klama son buldu. (Ankara) ‹flçi/köylü haber Tarlada ucuz, markette pahal› Dünyay› sarsan krizden en fazla etkilenen, yükünü çeken yine üretici köylüler, iflçiler, emekçiler olacak. 15 Ekim Dünya G›da Günü ile yeniden gündeme gelen gelir da¤›l›m›ndaki adaletsizlik ve yoksulluk tart›flmalar› krizin etkilerini giderek daha fazla hissetti¤imiz flu günlerde yeniden k›z›flacak gibi görünüyor. Ziraat Mühendisleri Odas›’n›n araflt›rmalar›na göre ülkemizde 20 milyon insan mutlak yoksulluk s›n›r›nda yaflam mücadelesi veriyor. Bu oran, resmi rakamlara göre dünyada 925 milyon düzeyinde seyrediyor. Krizle birlikte yaflanan ve artmas› beklenen iflsizlik ile bu oran›n daha da artaca¤›n› söylemek yanl›fl olmaz. Gelir da¤›l›m›ndaki eflitsizlikle birlikte ‹MF’nin talimatlar› do¤rul- tusunda ç›kar›lan yasalarla tar›msal üretim de ciddi oranda düfltü. Bunun sonucunda birçok ürün ithal edilmeye baflland›. Bu durum fiyatlarda önemli bir art›fl› getirdi. Böylece emekçilerin g›daya ulafl›m› da giderek zorlaflt›. Krizin tüm dünyada kendini a¤›r bir flekilde hissettirdi¤i bu dönemde ülkemizde de krizle birlikte üretim düflecek, iflsizlik artacakt›r. Krizden en fazla etkilenen, yükünü çeken yine üretici köylüler, iflçiler, emekçiler olacakt›r. Tar›mda uygulanan politikalarla üretemez hale getirilen köylüler, ürünlerini maliyetini bile karfl›laya- mayacak bir fiyata satarak ma¤dur olurken al›flverifl yapan emekçiler de bu ürünleri fahifl fiyattan sat›n al›yor. Üreticiden al›nan tar›msal ürünler hal, pazar ve son olarak marketlerde eklenen fiyatlarla emekçilere ulafl›yor. TZOB’un aç›klamalar›na göre; yafl sebze ve meyveler de üretici al›m fiyat› ile market fiyat› aras›nda yüzde 193 oran›nda zam yaflan›rken bu oran kurutulmufl ürünlerde yüzde 158’e kadar ç›k›yor. Üretici köylülerin eme¤i ve al›nteri üzerinden büyük bir rant›n olufltu¤u bu alanda ürünlerin fiyatlar›na gelen zamlar üreticilerden DDSB e¤itim çal›flmas› Tez. Koop-‹fl Sendika Genel E¤itim Dan›flman› ve Yazar Volkan Yarafl›r 8 Kas›m günü Kad›köy Belediyesi yemekhane salonunda “Kapitalizmin ekonomik krizini, krizin jeopolitik yans›malar›n›, iflçi emekçilere etkisini ve buna karfl› neler yap›lmas› gerekti¤ini” konu alan bir sunum gerçeklefltirdi. Krizin, kapitalist sistemin yap›sal sorunu oldu¤unu, egemenlerin co¤rafyam›zda “kriz yok, bize u¤ramaz” söylemlerinin ne kadar sahtekarca oldu¤unu, emperyalizm ile ülke içinde iflbirlikçilerinin iliflkilerini somut olarak gözler önüne seren Yarafl›r; “krizin sadece emperyalist ülkelerde veya büyük ban- kalarda gerçekleflti¤i ve krizi Türkiye’nin en az kay›pla atlataca¤›” yalanlar›na karfl› esas›nda en fazla etkisinin bizim gibi sömürge, yar›-sömürge ülkelerde çok daha y›k›c› olaca¤›n› belirtti. Yine yaflanan kriz sürecinin daha da yo¤unlaflarak emperyalistler aras› çeliflkinin daha fazla derinleflmesine yol açaca¤›na, önümüzdeki süreçte emperyalistler aras› dalafl›n al›mlara yans›m›yor. Böylelikle üretmeden sadece ürünü piyasaya sokan tefeci, tüccarlar büyük bir kazanç sa¤lam›fl oluyor. Ürünün tarla ile market aras›ndaki fiyat fark› tefecilerin arac›lar›n cebine giriyor. Bunun sonucunda emekçiler tar›m ürünlerini çok yüksek fiyattan al›rken üretici köylüler de üretemez hale geliyor. Örne¤in; domatesin al›m fiyat› 25-50 kurufl iken sat›fl› 1.5-2 YTL’ yi buluyor. Krizle birlikte girdi fiyatlar›nda önemli oranda zam bekleniyor. Üretici köylüleri önümüzdeki gün- k›zg›nlaflaca¤›na de¤indi. Yaflanan krizin tüm dünya iflçi ve emekçiler için ciddi tehditler oluflturdu¤una de¤inen Yarafl›r; flu an iddialar›n aksine ülkemizde çal›flanlar›n dövizdeki yükselmeye paralel zaten yoksullaflt›¤›n› ve krizi olanca yak›c›l›¤› ile yaflad›¤›n›, önümüzdeki süreçte ise sermayenin, krizi bahane ederek daha da büyük kapsaml› iflten ç›karmalar›n, iflyeri kapatmalar›n›n yaflanaca¤›n›, iflçi ve emekçilerin haklar›na daha genifl sald›r›lar›n yaflanaca¤›n› belirtti. Her kriz döneminin sermaye ve iflçiler aras›ndaki çeliflkiyi daha fazla derinlefltirdi¤ine de dikkat çeken Yarafl›r, objektif olarak sistemin teflhiri, devrimin propagandas› ve örgütlemek için sürecin muazzam imkanlar sundu¤una dikkat çekti. Her sald›r›ya karfl› en acil flekilde direnifller ve iflgaller örgütlemenin yöntemleri ve ne kadar önemli oldu¤unun tart›fl›ld›¤› sunum soru ve cevaplarla sona erdi. (‹stanbul’dan bir DDSB’li) ‹flçi k›y›m› yay›l›yor Kocaeli’de, Arslanbey Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyetini sürdüren Tezcan Galvaniz firmas›, sendikaya üye olduklar› gerekçesiyle 43 iflçinin ifline son verme karar› ald›. Tezcan Galvaniz patronu, iflten ç›karma gerekçesini, üretimde daralma ve ifl durgunlu¤u olarak gösterdi ve iflçi ç›karma karar›n› 17 Kas›m tarihinde hayata geçirmek üzere, Bölge Çal›flma Müdürlü¤ü’ne de resmi baflvuruda bulundu. Mart ay›ndan beri Tezcan Galvaniz’de sendikalaflma faaliyeti yürüten, son olarak da geçti¤imiz Pazartesi günü kesin yetki için Bölge Çal›flma Müdürlü¤ü’ne baflvuruda bulunan Birleflik Metal-‹fl Sendikas› Kocaeli fiubesi ise, iflçi ç›kartma karar›n› Aslanbey Organize Sanayi Bölgesi’ndeki fabrika önünde bas›n aç›klamas› yaparak protesto etti. Bileflik Metal-‹fl taraf›ndan yap›lan aç›klamada, patrona, ifl bar›fl› ve ifl huzurunu tesis etme ça¤r›s› yap›larak, patron sözleflme masas›na oturmaya davet edildi. Fabrika güvenli¤i, iflçilerin bas›n aç›klamas› s›ras›nda, bas›n aç›klamas› yapmak isteyen sendikac›lara müdahale edince, k›sa süreli bir gerginlik yafland›. Birleflik Metal-‹fl Sendikas› Kocaeli fiubesi yöneticileri ve sendika üyesi iflçiler, bas›n aç›klamas› yapmak için Tezcan Galvaniz iflçilerinin iflten ç›kmas›n› bekledi. Mesaisi biten iflçiler de alk›fllar eflli¤inde fabrikadan ç›kararak, aç›klama yapmak üzere toplanan kitlenin bulundu¤u yere do¤ru yürüyüfle geçti. Yap›lan aç›klamada, patronun tutumu k›nanarak, iflçilere seslenildi ve sendikalaflma süreci k›saca özetlenerek, gelinen süreç hakk›nda iflçilere bilgi verildi. Aç›klama, “Sendika hakk›m›z söke söke al›r›z”, “‹flveren flafl›rma sabr›m›z› tafl›rma” gibi sloganlar›n at›lmas›yla sona erdi. (Kartal) Sözleflmeli köle olmayaca¤›z! E¤itim-Sen Bursa fiubesi ö¤retmen atamalar› ile ilgili “Sözleflmeli de¤il, tüm ö¤retmenleri kadrolu atay›n” fliar› ile bir eylem yapt›. 1 Kas›m günü Bursa Büyükflehir Belediye önünde yap›lan aç›klamay› okuyan fiube Sekreteri Betül Öztürk, AKP hükümetinin kamu hizmetleri alan›n› tasfiye etmeye çal›flt›¤›n› belirterek, “ö¤retmenlerimizi ifl güvencesiz, düflük ücretle çal›flmaya mahkum eden anlay›fltan derhal vazgeçin” dedi. (Bursa) lerde zor günler bekliyor. Tefeci tüccarlar “kriz var” bahanesi ile al›m fiyatlar›n› düflürürken, market sat›fl fiyatlar›n› da yükseltecek. T›pk› öncekilerde oldu¤u gibi krizden kârl› ç›kan yine bir avuç asalak olacak. Krizi f›rsat bilenlere karfl› üreticiler bu süreçte seslerini daha fazla yükseltmeli. (H. Merkezi) Otomotiv patronlar› faturay› emekçiye ödetmek istiyor Dünya otomotiv devlerinin, iflten ç›karmalar ve ücretsiz izinlerle krizin faturas›n› iflçilere kesme çabalar›n›n benzeri, ülkemiz otomobil patronlar› taraf›ndan da gündeme getirilmekte gecikmedi. Krizi f›rsat bilerek, sektörde daralma, iç ve d›fl pazarda talep düflüflü gibi gerekçeler getiren otomotiv patronlar›, iflçilere dönük iflten ç›karma, ücretsiz izin vb. uygulamalar› efl zamanl› olarak hayata geçiriyorlar. Bu uygulamalardan nasibini alan iflyerlerinden biri de, Kocaeli’de bulunan Ford Otosan. Ford Otosan, yukar›da say›lan gerekçelere dayanarak, üretime bir hafta ara verdi. Ford’u, yine ayn› bölgede faaliyet gösteren, Hyundai fabrikas› izledi ve ayn› günlerde 3-9 Kas›m tarihleri aras›nda üretime ara verilece¤i aç›kland›. ‹zmit’te faaliyet gösteren Hyundai Assan da bu kervana kat›lmakta gecikmeyerek, üretime 11 gün ara verdi¤ini aç›klad›. Fabrikada 3-9 Kas›m tarihleri aras›nda üretime bir hafta ara verilece¤ini dile getiren Hyundai’nin iflçileri, gerekçe olarak parça eksikli¤inin gösterildi¤ini, bunun gerçe¤i yans›tmad›¤›n› belirtiyorlar. Hyundai patronu ise, daha bu karardan birkaç gün önce bas›na “‹zmit fabrikas›nda üretime ara verilmesi söz konusu de¤ildir” yönlü aç›klamalar yap›yordu. Krizin faturas›n›n kendilerine y›k›lmaya çal›fl›ld›¤›n› söyleyen Hyundai iflçileri, bas›na yapt›klar› aç›klamada tepkilerini; “Zaten gerekçe krizdir denilmiyor. Bize söylenen, flanz›man eksik oldu¤u için üretime bir hafta ara verilece¤i. En son gelen bilgi, 2008 y›l›ndan izni olan arkadafllar›n izinlerinden kesilece¤i, izni olmayanlar›n ise borçland›r›laca¤›” sözleriyle dile getiriyorlar. Durumun kendileri aç›s›ndan oldukça kayg› verici oldu¤unu da belirten iflçiler “Yan›bafl›m›zda Ford’da iflçiler iflten ç›kar›l›yor, bu hafta ücretsiz izne ç›kar›ld›lar. Tofafl, Renault’da da ayn›. Kayg›lanmamak mümkün de¤il” diyorlar. Son günlerde sektörde yaflanan geliflmelerin 2001 krizinde yaflananlarla benzerlik tafl›d›¤›n› da söyleyen Hyundai iflçileri, 2001 krizinde fabrikada çal›flan 3 iflçiden birinin iflten ç›kar›ld›¤›n› ve ücretsiz izinlerin 1.5 y›l sürdü¤ünü vurguluyorlar. Son iki y›la kadar birçok sosyal haklar› bulundu¤unu da belirten iflçiler, bu haklar›n tek tek gasp edildi¤inin, örne¤in bu y›l›n zamm›n›n bile henüz aç›klanmad›¤›n›n alt›n› çiziyorlar. (Kartal) Belediye iflçileri haklar›n› istedi D‹SK’e ba¤l› Genel-‹fl Sendikas› üyesi Çankaya Belediyesi iflçileri, geçen y›ldan kalan ikramiyelerini alamad›klar› gerekçesiyle Belediye Baflkanl›¤› ö n ü n d e oturma eylemi yapt›. Ziya Gökalp Caddesi üzerindeki Çankaya Belediye binas› önünde biraraya gelen iflçiler döviz ve sloganlarla belediye baflkan› Muzaffer Ery›lmaz’› protesto etti. Genel-‹fl Sendikas› iflye- ri temsilcisi Bektafl Arslan, yapt›¤› aç›klamada uzun zamand›r Belediye’den ekonomik haklar›n› alamad›klar›n›, 2007 y›l›na ait ikramiyelerinin hala içeride oldu¤unu, 2008 y›l›na ait dört ikramiyelerini de alamad›klar›n› söyledi. 7 Kas›m günü tekrar soka¤a ç›kan Belediye iflçileri saat 17.30’da K›z›lay’dan Sakarya Caddesi’ne do¤ru meflalelerle bir yürüyüfl gerçeklefltirerek maafllar›n› alamad›klar›n› ve bor- ca girdiklerini belirttiler ve “‹fl, ekmek yoksa bar›fl da yok”, “Taflerona de¤il emekçiye bütçe” sloganlar›n› att›lar. “Sadaka de¤il eme¤imizin karfl›l›¤›n› istiyoruz” diyen iflçiler, Ery›lmaz’›n taleplerine cevap vermemesi durumunda haklar›n› alana kadar meflru mücadele yollar›n› kullanacaklar›n› belirttiler. Eylemin sonunda Genel-‹fl And› içen iflçiler eyleme sloganlarla son verdiler. (Ankara) Sa¤l›k emekçileri hakk›n› ar›yor! Sa¤l›k emekçileri hastanelerde döner sermaye katk› paylar›n›n adil bir flekilde da¤›t›lmamas›n› protesto ederek ifl b›rakt›. ‹stanbul Üniversitesi Çapa T›p Fakültesi’nde 31 Ekim Cuma günü saat 8.00-10.00 aras›nda ifl b›rakan SES üyesi emekçiler, sloganlarla hastane bahçesinde topland›lar. Sa¤l›k emekçileri alk›fl ve ›sl›klarla “Dönerde adalet istiyoruz”, “Sa¤l›k ifli, ekip iflidir” sloganlar›n› hayk›rd›. Monoblok önünde oturma eylemi yapan SES üyeleri, Rektörlü¤ü de protesto etti. SES Aksaray fiubesi Çapa T›p Fakültesi ‹flyeri Bafl Temsilcisi Turan Karaba¤; Türkiye’de üniversite hastaneleri d›fl›ndaki personele en az döner sermayenin ödendi¤i yerin ‹stanbul Üniversitesi oldu¤unu dile getirdi. (‹stanbul) Özgür gelecek 6 Azadi Dersim’de tutuklamalar 14 Temmuz 2008 günü Dersim’e ba¤l› Hozat ilçesinde Jandarmaya teslim olan Mürsel Duran adl› itirafç›n›n verdi¤i ifadeler do¤rultusunda, Hozat’a ba¤l› köylerde yaflayan 8 kifli tutuklanarak Malatya E Tipi Hapishanesi’ne gönderildi. Tutukland›ktan k›sa bir süre sonra beraat ettirilerek serbest b›rak›lan itirafç›n›n verdi¤i ifadelere dayand›r›larak Tunceli Cumhuriyet Savc›l›¤›’n›n talimat› ile Hozat’a ba¤l› Tackirek, Kalecik, Zankirek ve Taner Köyleri ve Pertek’e ba¤l› Dere Nahiyesine Jandarma’n›n yapt›¤› bask›nlar sonucu 10 kifli gözalt›na al›nd›. Köylüler 3 gün boyunca sorgulanarak foto¤raf tespiti yapmalar› istenmifl, ard›ndan Savc›l›k sorgulamas›ndan sonra 70 yafl›ndaki kad›n F.G. ve k›z› fi.G. tutuksuz yarg›lanmak üzere serbest b›rak›l›rken, köylülerden Kemal Güler, Özgür Yeter, Ali Hadi Ay, Seyit Ali K›l›nç, Fevzi Varo, Zeki Varo, soyad›n› ö¤renemedi¤imiz Hasan Hüseyin ve ad›n› ö¤renemedi¤imiz bir köylü dahil 8 kifli TKP/ML- T‹KKO örgütüne yard›m ve yatakl›k yapt›klar› gerekçesiyle tutuklanarak Malatya E tipi Hapishanesi’ne konulmufltur. (Dersim’den yerel Muhabir) DTP yöneticileri serbest b›rak›ls›n! DTP’nin 2 Kas›m Pazar günü yapmak istedi¤i bas›n aç›klamas›n›n engellenmesinin ard›ndan DTP ‹l Baflkan› Halil Aksoy, DTP Fatih ‹lçe Baflkan› Mehdi Tanr›kulu ve Gaziosmanpafla ‹lçe Baflkan› Erhan Özer’in tutuklanmas›na tepki gösteren demokratik kitle örgütü temsilcileri, tutuklananlar›n serbest b›rak›lmas›n› istedi. 6 Kas›m 2008 tarihinde “Kürt Halk›na ve Emekçilere Yönelik Devlet Terörüne Son” pankart› açarak Galatasaray Meydan›’nda toplanan kitle, “Devlet terörüne son”, “Biji biratiya gelen” sloganlar›n› att›. Kitle ad›na aç›klama yapan Ersin Sedefo¤lu, AKP’nin bütün demokratik tepkilere ve kendilerinden olmayan her kesime karfl› fliddet uygulad›¤›n› dile getirdi. DTP, ESP, EHP, EMEP, SDP, SODAP, SPG ve TÖP taraf›ndan örgütlenen eyleme Partizan da destek verdi. (‹stanbul) Bu devlet daha çok “su kald›r›r” ‹stanbul’da demokratik kitle örgütleri ve siyasi partiler, Hakkari’nin fiemdinli ‹lçesi’nde Umut Kitabevi’ne düzenlenen bombal› sald›r›y› 3. y›ldönümünde k›nad›. 8 Kas›m Cumartesi günü, Beyo¤lu Tünel Meydan›’nda biraraya gelen DTP, EHP, SDP, ESP ve EMEP ile demokratik kitle örgütleri, Galatasaray Lisesi önüne kadar yürüyüfl düzenlemek istedi. “Susurluk, fiemdinli, Ergenekon kontrgerilla da¤›t›ls›n” pankart› açan kitle ile ‹stiklal Caddesi girifline barikat kuran polis aras›nda k›sa bir gerginlik yafland›, bunun üzerine aç›klama Tünel giriflinde yap›ld›. SDP ‹stanbul ‹l Baflkan› Yaman Y›ld›z’›n okudu¤u aç›klamada, “gizli savafl örgütlerinin” ülkenin kurucu ideolojisinin mimar› olan ‹ttihat Terakki ile özdefl oldu¤unu vurguland›. Y›ld›z, “antikomünist örgütlerin pek çok ülkede da¤›t›lm›fl olmas›na ra¤men Türkiye’de 1980 sonras›nda Kürt Ulusal Hareketi’ne karfl› konumlanarak varl›¤›n› sürdürmüfltür. Kontrgerillan›n kadrolu tetikçisi ve Susurluk san›¤› Ayhan Çark›n’›n ç›kt›¤› bir televizyon program›nda binlerce insan›n bu örgütlenmeler taraf›ndan nas›l öldürüldü¤ü ve bu infazlar›n devlet gözetiminde ve emriyle yap›ld›¤› pervas›zca dile getirilifli nas›l bir ölüm makinesi ile karfl› karfl›ya kal›nd›¤›n›n göstergesidir” diye konufltu. (‹stanbul) Dicle Üniversitesinde polis terörü devam ediyor 15 Ekim’de Anadilde E¤itim Kampanyas› eksenli bir okul boykotu gerçeklefltirildi. Bu boykota binlerce ö¤rencinin kat›lmas› ve kimsenin derse girmemesi hem polis nezdinde hem de rektörlük nezdinde ciddi bir rahats›zl›k yaratm›fl olacak ki, boykot bittikten sonra yaklafl›k 70 arkadafl›m›z gözalt›na al›nd›. Gözalt›na al›nan arkadafllar›m›zdan 14’ü tutuklu yarg›lan›yor. Gözalt›lar hala aral›klarla devam ediyor. En son 14 arkadafl›m›z daha gözalt›na al›nd› ve bu arkadafllar›m›z›n da 5’i tutuklu yarg›lan›yor. Havan›n böylesine gergin oldu¤u üniversitede Fen-Edebiyat Fakültesi’nden rektörlü¤e do¤ru gerçeklefltirilen yürüyüfle yaklafl›k 120 kifli kat›ld›. Polisin provokasyon sonuçsuz kald›. Rektörlük binas› önünde yap›lan bas›n aç›klamas›nda devrimcilerin talepleri maddeler halinde s›raland›. Kitle bas›n aç›klamas›ndan sonra marfllarla da¤›ld›. (Amed ‹K okurlar›) 14-27 Kas›m 2008 r›; la k l› ›¤ ç ›n r la k u c o Yükseliyor ç Bizim sabr›m›z da son deminde! Kiminin kand›r›lm›fl, kiminin “terörist”, kimininse sat›n al›nm›fl diye etiketledi¤i yoksul Kürt çocuklar›. En büyü¤ü 15 yafl›nda onlarca çocuk barikatlarda ön saflarda, dillerinde do¤duklar›nda ninni diye duyduklar› ilk ezgi olan sloganlar›. Ellerindeyse limonla kar›fl›k kald›r›m tafllar›. Sonu gelmeyen biber gazlar› ve panzerlere karfl› korunmaya çal›flt›klar› tek silahlar› yani. ‹flte son birkaç haftad›r yeniden gündemde, gelece¤ine göz dikilen geleceksiz çocuklar. Hükümetin, ordunun ve onlar›n ortak dili medyan›n da yol göstericili¤inde kalem yerine tafllara sar›lan bu çocuklar “nas›l kurtulur?” sorusu cevaplanmaya çal›fl›l›yor. Sözde, cevaplanmaya çal›fl›lan sorulara göz att›¤›m›zda yürütülen tart›flmalar›n hedefi de kendili¤inden ortaya ç›k›yor. Anne bak, kral ç›plak! Mikrofon uzatt›klar› çocuklar kendi dillerince cevaplam›fllard› oysa tüm sorular›. Dinleselerdi “A¤abeyim liseyi bitirdi. fiimdi oto tamircisinin yan›nda çal›fl›yor. Ben okudum da ne oldum” diyor, “Anam bana ‘oku da adam ol’ diyor. Ama ben okusam bile para kazanamayaca¤›m› biliyorum. Bizim orada okuyanlar var, ama onlar da iflsiz… Devlet buraya hiçbir fley yapm›yor. Çünkü biz Kürdüz” cümlelerinde netlik kazanan e¤itim sistemine bakmak gerekti¤ini anlayacaklard›. Küçücük gözlerinde par›ldayan öfke ve kin duygusu nereden kaynaklan›yordu? Dinleselerdi; “Ablam flimdi hapiste. Kötü biri de¤il, neden hapiste bilmiyorum. Daha önce de tafl att›m. Bir defas›nda beni yakalad›lar, çok dövdüler. Anama, bac›ma küfrettiler. Ben onlara niye ac›yay›m?”, “A¤abeyim ‹stanbul’da üniversitede okuyordu. Da¤a gitti. TC öldürdü onu. fiimdi ben bir tamircinin yan›nda çal›fl›yorum ama az para veriyorlar ve sürekli dövüyorlar. Orada çal›flmak istemiyorum ama babam iflsiz. Ad›m› yazmay›n yoksa beni de abim gibi öldürürler” cümlelerinden tafl›d›klar› kinin nedenini anlarlard›. Onlar› çocuk yafllarda militanlaflt›ran nedenlerin uza¤›ndan bak›p “fleker de yiyebilsinler” diyerek görünüflte insani bir duyarl›l›k üzerinden yürütülüyor kimi tart›flmalar. “‹lgisiz” anne babalar›n “do¤urup soka¤a sald›¤›”, do¤ru düzgün beslemedikleri, gelece¤ini düflünmedikleri ama söz konusu devlet düflmanl›¤› oldu¤u zaman “önlere sürdükleri” bu çocuklar› ne Baflbakan ne de onun idari yöneticileri art›k görmezden gelemiyor. Tart›flmalar›n görmeleri gereken yan›ndan ç›kard›klar›, “sevgisiz büyümüfl” çocuklar›n ve ailelerinin yapt›r›m gücü yüksek cezalarla ›slah edilmesi sonucu oldu. “3-5 kurufl harçl›k” verilip kand›r›lan, eline sigara “tutuflturulan” çocuklar›n ailelerine gözda¤› verilmeli, para cezas› kesilmeli, sosyal yard›mlar kesilmeli diye buyurdu Adana Valisi ‹lhan At›fl. Açl›kla terbiye Hakaretlerin ve silahlar›n, hiçbir kayg›s›/korkusu bulunmayan çocuklar üzerinde hükümsüz kald›¤› Diyarbak›r’da, Van’da, Hakkâri’de ortaya ç›kanlar üzerinden yeniden ambargo uygulanmas› gerekti¤ini düflündürtüyordu devlet erkân›na ister istemez. Amaç devletin bekas› ise onu taflla/molotofla y›kmak isteyenler hadlerini bilmeliydi ve açl›kla terbiye edilmeli/hizaya gelme- liydi. Devletin erza¤›ndan beslenmemeli, kömüründen ›s›nmamal›, yeflil kart›ndan tedavi olmamal›yd›. Bu “hizmet”ler yaln›zca biat etmifl, devletin birlik ve bütünlü¤ünün bozulmamas› için pompal› tüfeklerle soka¤a f›rlayan, “Ne mutlu Türk’üm diyene” slogan› etraf›nda kendinden geçenlerin hakk›yd›. Adanal› meslektafl›n›n “kendi fikrini” paylaflt›¤› bas›n ordusundan haberi alan Mersin Valisi de a¤z› salyal› yapt›¤› aç›klamalarla önerilen uygulamalar› destekleyece¤ini bildirdi tüm bunlar›n üstüne. Hatta iflkenceli gözalt›lar›ndan sonra tutukland›¤›nda “sevgiyle ilgilenilen” 325 çocuk hakk›nda soruflturma bafllat›larak 100–170 YTL aras› para cezas› da verildi. Yeflil kart›n›z sizin olsun! Baflta Baflbakan, Cumhurbaflkan›, ‹çiflleri Bakanl›¤›, Adalet Bakanl›¤› vd. hükümet sözcüsü ve temsilcileri gösterilen tepkiler karfl›s›nda valisini yaln›z b›rakarak AKP’nin böyle bir uygulamas› olamayaca¤›n›/kabul edemeyeceklerini söylemek zorunda kald›. “Özgürlük mücadelesidir verdi¤imiz, onurumuzdan/de¤erlerimizden taviz vermemiz isteniyorsa e¤er gerekirse yeflil kartlar› kendimiz yakar›z” diyerek kendi ç›karlar› için verilen kömürü ve g›da yard›mlar›n› istemediklerini hayk›rd› yüzlerce insan. Onurlu ve adil yaflam hakk›n› savunmaktan vazgeçmeyeceklerini de. Oysa “çözmeye” çal›flt›klar› Kürt sorununda gösterdikleri “çaba”lar da. Tanklar›n, bombalar›n yetmedi¤i yerde açl›¤a mahkûm edilmek istenen Kürt ulusunun isyan etmek d›fl›nda de¤ifltirilmesi mümkün olmayan kendi gerçekliklerini bu yafllarda görmelerinden çekinilen çocuklar›n yar›na dair neler düflün- dükleri herkesin malumu. Karakollarda gözünü ç›kart›rken, sokakta kolunu k›rarken, ailesine ac›mas›zca iflkence yaparken, zafer iflaretine duran parmaklar› ezilirken seyretmeyi seven Baflbakan›n, benim yavrular›m diyerek sahte sevgi gösterilerinde bulundu¤u o çocuklar›n, sistemin her türlü sömürüyü do¤uran çarklar›ndan yar›na dair umutlar›n› büyütecek bir beklentileri yok. Ne eflit-bilimsel-anadilde e¤itim alabiliyor ne de kar›nlar›n› doyurmak için ifl bulabili- yorlar. Bu nedenle bölgeyi etkileyen ve direkt yap›lan bütün sald›r›lar›n onlar›n çocukluklar›na ve hayallerine yap›ld›¤›n› do¤duklar› gün ö¤renmek zorunda kal›yor birço¤u. Anneleriyle birlikte vurulmas› reva görülen çocuklar›n molotoflarla tutuflturduklar› yang›n›n anlam› da burada ifadesini buluyor. Tüm kap›lar›n yüzlerine kapat›ld›¤›, geleceksizlefltirilmelerinin önünün h›zla aç›ld›¤› bir dönemde yeniden yükseliyor 盤l›klar›. Bizim sabr›m›z da son deminde. DTP’nin 1-2 Kas›m tarihlerinde örgütledi¤i ve “Kürt sorununa demokratik çözüm” talebiyle gerçeklefltirdi¤i iki günlük oturma eylemine DTP milletvekilleri, Amed DTP il meclisi, belediye baflkanlar›, sendikalar, sivil toplum örgütleri, demokratik kitle örgütleri, YDGM ve MKM’li birçok sanatç› kat›ld›. Eyleme kat›l›m sadece Amed’le s›n›rl› kalmad›. Mardin, Siirt, fi›rnak, batman, Urfa ve daha pek çok ilde eylemlere kat›l›m oldu. Cumartesi günü saat 10:00’da Bat›kent Meydan›’nda bafllay›p pazartesi saat 10:00’a kadar devam eden eylem, ayn› zamanda Türkiye’nin en uzun süren oturma eylemi olma özelli¤i tafl›makta. Eylemin genel olarak sakin geçmesine ra¤men, k›sa süreli gerginlikler DTP’lilerin araya girmesiyle son buldu. Eylem bafl›ndan sonuna kadar çok coflkulu geçti. Atefller yak›ld› ve halaylara çekildi. Sabaha kadar durum böyle idi. Yak›lan atefller bafl›nda aralar›nda milletvekillerinin de bulundu¤u genifl sohbetler kuruldu. So¤u¤a inat voltalar at›ld›. Gençler uyuyanlar› esprili bir dille “uyuyan eylemci istemiyoruz” fleklinde slogan atarak uyand›rd›. Herkesin coflkusu gecenin serinli¤ini ›s›t›yordu. Köyleri boflalt›lan analar ateflin bafl›nda yaflad›klar›n› anlat›yordu gençlere. 7 yafl›nda çocuklarda vard› 70 yafl›nda amcalar ya da analar. Herkes birbirinden güç al›yordu adeta. Yedi yafl›nda birinci s›n›fa giden bir k›z çocu¤unun söyledikleri yaflananlar› ve mücadeleyi o kadar saf bir dille ve o kadar net bir flekilde anlat›yordu ki adeta hayranl›k uyand›r›yordu: “Gerilla olmasa biz de yok oluruz, gerilla bizim her fleyimiz!” (Amed ‹K okurlar›) liba, a g z u n u t t Unu dedik; m › l a t a l r › t ha ed! Buras› Am “PKK Kürt sorununda bir anahtar rolü oynuyor” lendiriyorsunuz? - Bir siyasi parti elbette ki çeflitli illeri almak ister, her parti için bu geçerlidir. DTP de muhakkak ki belediye say›s›n› yükseltmeye çal›flacakt›r. AKP’nin yapt›¤›ysa DTP’nin elindeki belediyeleri almaya yönelik giriflimdir. Burada dikkat çekici olan AKP’nin DTP’ye savafl açma stratejisidir. Amed ‹K okurlar› olarak A. Öcalan’a yönelik iflkence sonras› yap›lan eylemlerde görüfltü¤ümüz DTP’li milletvekilleri Emine Ayna ve Sabahat Tuncel ile k›sa bir söylefli yapt›k. - A. Öcalan’a yap›lan fiziki sald›r›larla ilgili düflünceleriniz nelerdir? Emine Ayna: A. Öcalan’a yönelik her söz ve davran›fl›n Kürtlere yaklafl›mla ilgili oldu¤unu düflünüyoruz. Yani bu sald›r› Kürtlere yap›lm›flt›r. Öcalan’a “konuflamazs›n!” diyorlarsa, Kürtlere konuflamazs›n›z demek istiyorlard›r. - Halk›n tepkisini göstermesini devlet, DTP’nin provoke edifli olarak lanse ediyor. DTP’nin kapat›lmas› davas› da gündemde. Bunlarla ilgili görüflleriniz nelerdir? - DTP, halk› ne zaman, hangi fliddet eylemine ça¤›rd›? Bu ülkenin Baflbakan› de¤il midir “kad›n da olsa, çocuk da olsa vurun!” diyen? DTP’ye yap›lanlar, onlar›n kendi çözümsüzlüklerinde ›srar etmesinin göstergesidir. Bu, kendi fliddetlerini gizleme politikas›d›r. - AKP’nin özellikle Kürt nüfusunun yo¤unlukta oldu¤u illere yo¤unlaflma politikas›n› nas›l de¤er- - Bir Kürt kad›n› olarak yaflad›¤›n›z s›k›nt›lar ve sorunlar nelerdir? - Kürt kad›n› olarak en büyük s›k›nt›m›z, Meclis’teki Türk kad›n milletvekillerinin ayd›n; Kürt kad›n milletvekillerinin cahil oldu¤una yönelik yaklafl›mlar›d›r. Ülkemizde kad›na karfl› geliflen ikinci s›n›f vatandafl durumu var. Ancak Kürt kad›n›na yönelik yaklafl›mlar daha farkl›d›r. Meclis’e ilk girdi¤imizde ete¤imizle u¤rafl›yorlard›. Kürt kad›n› giyinemez, konuflamaz, düflüncelerini ifade edemez fleklinde yaklafl›mlar vard›. DTP bir misyon partisidir - A. Öcalan’a yap›lan sald›r›yla ilgili düflünceleriniz nelerdir? Sabahat Tuncel: Öcalan, Kürt halk› üzerinde önem arz eden biridir. 3.5 milyon insan›n siyasi irademdir dedi¤i birisine böyle bir sald›r›n›n gerçekleflmifl olmas›, tepkilerin de artmas›na neden oldu. AKP hükümeti de soruna ciddiyetsiz yaklafl›nca, fiziki sald›r›ya, inkâra gidince Kürt halk›n›n tepkileri boyutland›. - DTP’nin kapat›lmas› davas› da gündemde. Bununla ilgili görüflleriniz nelerdir? - Kürt sorunu devletin adland›rd›¤› gibi bir terör sorunu de¤il, halk›n kendini özgürce ifade edememe sorunudur. DTP’ye yönelik kapatma davas› vard›r. Bize “PKK’yi terörist olarak ifade edin, kapatmayal›m!” deniyor. Halk›m›za sordu¤umuzda ise “PKK halkt›r, halk burada!” demektedir. Yani PKK, Kürt sorununda bir anahtar rolü oynuyor, DTP ise bir misyon partisidir. Baflbakan Amed’e geldi¤inde neredeyse % 100 kepenkler “Bu atefl sizi de yakar!” Kürt halk›na dönük, imha-inkâr sald›r›lar› olanca h›z›yla sürerken, Kürt halk› da giderek pervas›zlaflan bu sald›r›lar› serh›ldanlarla yan›tlamaya devam ediyor. Özelde DTP genelde ise Kürt halk› üzerindeki yo¤un bask› ve sald›r›lar, 9 Kas›m Pazar günü, DTP Kartal, Maltepe, Pendik, Tuzla ve Samandra ilçe ve belde örgütleri taraf›ndan yap›lan bir eylemle protesto edildi. Saat 13.30’da DTP Kartal ilçe binas› önünde toplanan ve bu- kapat›ld›. Demek ki AKP’nin politikalar› iyi politikalar de¤ildir. Savaflta, ölümde ›srar eden politikalar› var. DTP ise her zaman demokratik hakk›n› kullanan halk›n›n yan›nda olacakt›r. - A. Öcalan’a yap›lan fiziki sald›r›larla ilgili düflünceleriniz nelerdir? Ahmet (Halktan): Kürt halk›n› bir s›navdan geçiriyorlar. Diyorlar ki; acaba “A. Öcalan’› öldürürsek tav›rlar› ne olacak?” Kürt halk› demokratik çözümden yanad›r ve bu yönlü taleplerimizi de sürekli dile getirece¤iz. Bunun en güzel örne¤i de bizim buradaki duruflumuzdur. - Devletin bölgedeki son sald›r›lar› hakk›nda ne düflünüyorsunuz? - Baflbakan serh›ldan döneminde, “kad›n da olsa, çocuk da olsa gere¤i yap›lacakt›r!” diyordu. Bir baflbakan, askerine kendi halk›n› öldürmesini nas›l söyleyebilir? Bugün Van, Diyarbak›r baflbakana, “bu bölgeye gelmeyin” diyorsa gelmesin, halk› provoke ediyor. radan Kartal Meydan›’na yürümek isteyen DTP’liler, panzerler, akrepler ve çok say›da araç-gereçle çevreyi kuflatm›fl olan kolluk güçlerinin engellemesiyle karfl›laflt›. Polisle yap›lan görüflmeler sonucunda, slogan atmadan ve de pankart, döviz açmadan yürüme yönünde anlaflma yap›lmas› üzerine, ilçe binas› önünden yürüyüfle geçen DTP kitlesi, Kartal çay bahçelerine gelindi¤inde alk›fl ve sloganlarla yürüyüflü devam ettirdi. Çay bahçelerinde bulunan kitlenin büyük bölümünün de alk›fllarla destek verdi¤i yürüyüfl kortejine, polis tekrar müdahale etmeye çal›flt›. Meydana gelindi¤inde, üzerinde - Devletin bölgede geliflen olaylarla ilgili tutumu de¤iflmezse sizce Kürt halk›n›n tutumu nas›l geliflecek? - Bask›, bask›y› getirir. Bu halk ezilmeyi istemiyor. Halk ayaktad›r. Amerika’n›n Irak halk›na yapt›¤› gibi devlet de Kürt halk›n› sindirmek, öldürmek istiyorsa bunu baflaramayacakt›r, taviz vermeyece¤iz. Ya gelip halkla bar›flacak bu kan› durduracak ya da tepkilerimiz daha da sertleflecektir. (Amed ‹K okurlar›) “Bu atefl sizi de yakar!”, “Siyasetin yolu kapan›rsa da¤›n yolu aç›l›r” gibi sloganlar›n yer ald›¤› dövizler aç›ld› ve bir bas›n aç›klamas› yap›ld›. Tüm bu sald›r›lar›n, en son il ve ilçe baflkanlar›n›n tutuklanmas›n›n nefretle k›nand›¤› belirtilen ve de s›k s›k “Bask›lar bizi y›ld›ramaz!”, “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i!” gibi sloganlar›n at›ld›¤› aç›klaman›n sonunda, “son yaflanan kayg› verici olaylara karfl›, halklar›n eflit ve özgür birlikteli¤inden yana olan, tüm kurum, yap› ve kesimlerin sesini yükselterek, karfl› durmalar› gerekti¤ini belirtiyoruz” denildi. Eylem, alk›fl ve sloganlarla sona erdi. (Kartal) Özgür gelecek 7 14-27 Kas›m 2008 Ali Gülmez’e sürgün sevk iflkencesi! 30 Ekim Perflembe günü bir bas›n aç›klamas› düzenleyen ‹HD ‹stanbul fiubesi Cezaevi Komisyonu, Sincan F Tipi Hapishanesi’nden K›r›kkale Hapishanesi’ne sevk edilen ve sevk s›ras›nda iflkenceye maruz kalan Ali Gülmez’in yaflad›klar›n› kamuoyuna duyurdu. Konuya iliflkin aç›klama yapan Cezaevi Komisyonu üyesi Selin Y›ld›r›m, “Ali Gülmez cezaevi giriflinde onur k›r›c› bir flekilde ç›r›lç›plak soyularak üst aramas›na maruz kalm›flt›r. Daha sonra kollar› geriden bükülmek suretiyle yerlerde sürüklenmifl, ayr›ca saç› ve sakallar› yolunmufltur. Hücreye götürülmelerinin ard›ndan kiflisel eflyalar›na el konularak ayakkab›lar›n› ç›kartmad›¤› gerekçesiyle verilmemifltir. 4 gün boyunca idare taraf›ndan yemek verilmemifltir. ‹nfaz koruma memurlar›n›n karakolu olarak bilinen yerin yan›ndaki hücreye konulmufltur. Havaland›rmas› ve hücresinin büyük bir bölümü kamerayla izlenmekte ve özel hayat› denetlenmektedir” dedi. Gülmez’in ailesinin de haz›r bulundu¤u aç›klamada, teyzesi Sevim Kalman yaflananlar› anlatt›. Kendilerinin de psikolojik iflkenceye maruz b›rak›ld›¤›n› vurgulayan Kalman, ye¤eninin sol kolunu kullanamad›¤›n›, sa¤ kolunun görece daha iyi oldu¤unu ve doktor taraf›ndan rapor verilmedi¤ini, ilaç olarak da sadece bir Bengay ve bir a¤r› kesici verilerek geçifltirildi¤ini belirtti. (‹stanbul) Erzurum’da ayakkab› sorunu Ya Engin hayatta olsayd›? ÇHD ‹stanbul fiubesi, 17–18 Ekim tarihlerinde Gebze M tipi Kapal› Hapishanesi’nde PKK davas›ndan tutuklu kad›nlara yönelik, idare iflbirli¤iyle gerçeklefltirilen sald›r›lar› protesto etti. Sultanahmet Adliyesi’ne suç duyurusunda bulunan ÇHD’li avukatlar, ayr›ca haz›rlad›klar› bir raporu da Adalet Bakanl›¤›’na göndereceklerini duyurdular. Sald›r›ya u¤rayan PKK tutsaklar›n›n ailelerinin ve avukatlar›n›n kendilerine baflvurdu¤unu belirten ÇHD’liler, bas›n aç›klamas›yla bu durumu protesto ettiklerini belirterek suç duyurusunda bulundular. (‹stanbul) Kurumlardan ortak eylem ÇHD, ‹HD ve T‹HV ‹zmir fiubeleri, insan haklar› alan›nda ve özel olarak hapisheneler konusunda 30 Ekim 2008 tarihinde ‹HD fiube Binas›’nda ortak bir bas›n toplant›s› düzenledi. ÇHD Genel Merkez Yöneticisi Av. Bahattin Özdemir, ‹HD ‹zmir fiube Baflkan› Ahmet Alagöz ve T‹HV ‹zmir Temsilcisi Coflkun Üsterci’nin kat›ld›¤› toplant›da kurumlar ad›na haz›rlanan ortak metni ÇHD ‹zmir fiubesi Yönetim Kurulu Üyesi Hülya Üçp›nar okudu. ‹nsanlar›n güvenli¤ini sa¤lamakla yükümlü olan kolluk kuvvetlerinin yurttafllara uygulad›¤› fliddetin kayg› verici boyutlara ulaflt›¤›n› belirten Üçp›nar, her geçen gün polis kurflunuyla veya hapishanede, karakolda u¤rad›¤› iflkence sonucu bir yurttafl›n ölüm haberi al›nd›¤›na dikkat çekti. Kamuoyu denetiminden uzak hapishanelerde ise yaflanan fliddetin her zamankinden eksik olmad›¤›n› ifade eden Üçp›nar, hapishanelere yaflanan hak ihlallerinin ço¤u zaman gözden kaç›r›ld›¤›n›, ancak tutsaklar›n yapt›¤› toplu eylemlerle kamuoyunun haberdar olabildi¤ini söyledi. (‹zmir) Hak ihlallerine devam... ✔ Kameralar önünde özür dileyip bu iflleyifli aynen korumak yalanc›l›kt›r. ✔ ‹flkenceye fiziki imkan sunan tecrit uygulamas›n› ortadan kald›racak projeler gelifltirilmeli, gelifltirilenler dikkate al›nmal›d›r. Ülkemizin duyarl› insanlar›n birço¤u art›k onun ad›n› biliyor. Hatta flöyle bir haber bültenlerini ya da gazeteleri kar›flt›ranlar bile biliyorlar ad›n›; Engin Çeber… Onu öldürdüler ve sonra özür dilediler. Daha sonra? Daha sonras› muhtemelen biraz “delil yetersizli¤i”, biraz zaman afl›m›, olmad› “afl›r› güç kullanma”, en iyi tahminle birkaç günah keçisi… Bekleyip de¤il, elbette beklemeyip yine de görece¤iz, göreceksiniz! Peki, ya Engin hayatta olsayd›? Gördü¤ü iflkenceler sonucu sadece bitkin düflse ve akl›nda bir sonraki iflkence seans› oldu¤u halde onursuz uygulamalara tak›nd›¤› tav›rla gururlu yaflasayd›… Ne olurdu? Onu katleden zihniyetin bir ülke yönetti¤inin fark›nda olanlar için belki de en önemli sorulardan biri budur. Ve yan›t asl›nda gayet aç›kt›r. Yine de düflünün; ad›na tredman denilen ve baflta tecrit olmak üzere her yol ve yöntemle boyun e¤en, düflünmeyen bireyler yaratma projesinin bir ad›m›na tav›r tak›nm›fl, ayakta ve haz›- Erzurum H Tipi Hapishanesi’nden gazetemize mektup yazan Tutsak Partizanlar ayakkab› aramas› sorunu yaflad›klar›n› ifade ederek “›srarla ayakkab›lar›m›z› ç›karmam›z›, aksi halde ‘arama yapt›rmam›fl’ muamelesi görece¤imizi iddia ediyorlar. D›flar›ya ç›k›fllarda, avukat görüfllerine gidifllerde ayakkab›lar› hücrede b›rak›yoruz. Bu sayede ‘arama yapt›rmam›fl’ muamelesi görmekten ‘kurtuluyoruz’. Ancak o zaman da ‘aya¤›n› kald›r’ denilerek sorun yaratmaya bafllad›lar” dediler. (H. Merkezi) Devlet terörü sürüyor... Özgür gelecek yorum rolda say›m vermeyi kabul etmemiflsiniz. Karfl›l›¤›nda ise her say›mda iflkence ile y›ld›r›lmaya çal›fl›l›yorsunuz. Ne yapard›n›z? Alternatifler belli; sabah say›m›nda size iflkence yapmaya gelenlere bir dilekçe verip, bunu savc›l›¤a götürmelerini umabilirsiniz! Ancak dilekçeyi y›rt›p atsalar bunu kan›tlayamazs›n›z, hatta daha uyan›k davran›p “zarars›z” dilekçeleri savc›l›¤a gönderip sizinkini y›rtsalar, itiraz etti¤inizde “herkesin dilekçesi gidiyor, seninki niye gitmesin?” yan›t›n› al›rs›n›z. Her sabah sizi döven iflkenceciler veya bu olaydan haberdar olmamas› imkans›z olan ama sesi ç›kmayan di¤er personel savc›l›¤a dilekçenizi ulaflt›rs›n. Ya da y›llara varan ziyaret yasa¤›n›z yoksa üzülmelerini umursamadan ailelerinize söyleyin bunu. Ya da yan›n›za birini dikerek savunma hakk›n›z› engellemiyorlarsa avukat›n›za söyleyin. Öyle veya böyle her yol savc›l›¤a ç›kar. Savc›n›n ise yapaca¤› bellidir. Adet yerini bulsun diyerek bir doktor raporu ister, t›pk› Engin olay›nda oldu¤u gibi. Ya yine Engin olay›nda oldu¤u gibi doktor sizi görmeden sa¤lam raporu verirse? Daha iyimser olal›m, doktor sizi görüp, bir iki s›yr›k, morluk tespit ederse hatta biraz fazlas› k›r›k bir parmak, aç›lm›fl bir kafl tespit etse ne olur? Size iflkence yapanlar›n tuttu¤u raporlara bak›l›r ve onlar e¤er iflkence yapt›klar›n› itiraf etmeyip, “say›m› engelledi, orant›l› güç kullanarak say›m ald›k” deseler… Özetle; “Kovuflturmaya yer olmad›¤›na” dair bir kararla karfl›lafl›r›z, say›m› engellemekten disiplin cezas› al›rs›n›z, memura mukavemetten hakk›n›zda dava aç›l›r. Bunlara da flöyle veya böyle yasal yollardan itiraz edip size iflkence yapanlar›n tuttu¤u tutanaklar› delil gösterebilirsiniz. Çünkü baflka bir delil bulamazs›n›z. Devletin kameras› mukavemeti çeker, ama iflkenceyi çekmez. F tiplerinde bu daha da a¤›rd›r. Tekli hücrelerde gördü¤ün iflkencenin ne tan›¤› ne de kan›t› olabilir. Elbette “orant›l› güç ekimozlar›” d›fl›nda! Üçlü hücrelerde farkl› bir sonuç beklemek hatal›d›r. Ne de olsa tan›klar da tan›ktan çok ma¤durdur ya da suçlu! Uzun laf›n k›sas›; Engin halen ya- flasayd›, ya iflkenceciler onu y›ld›ramayacaklar›n› anlay›p pes edecekler ya da iflkenceye devam edeceklerdi. Mevcut mekanizma iflkenceyi saklamak için hem fiziki hem de yasal olarak olanak sunuyor. Kameralar sizi gözetlemekten baflka bir ifle yaram›yor, yaramaz. Yasal baflvurular›n›z engellenirse bunu kan›tlaman›za olanak yok, engellenmeyen baflvurular›n›z “devletin bekas›n› korumay›” kendine ifl addeden savc›lar ve hakimler taraf›ndan inceleniyor, dahas› zaten suçlad›¤›n›z insanlar›n haz›rlad›¤› tutanaklar yegane delil say›l›yor. Kameralar önünde özür dileyip bu iflleyifli aynen korumak yalanc›l›kt›r. Her fleyden önce bir an evvel hapishaneler hiçbir flarta ba¤lanmadan, önceden haber verme mecburiyeti olmaks›z›n, ‹HD, TMMOB, TTB gibi ba¤›ms›z kurulufl ve tutsak yak›nlar›n›n denetimine aç›lmal›d›r. ‹flkenceye fiziki imkan sunan tecrit uygulamas›n› ortadan kald›racak projeler gelifltirilmeli, gelifltirilenler dikkate al›nmal›d›r. Öncelikle bu konularda ad›m atmayanlar, özürlerle halk›m›z›n gözünü boyamaya çal›flmas›n, onlar›n yalanlar›n› hayat›m›z pahas›na çürütüyoruz, çürütmeye devam edece¤iz. (Bir ‹K okuru) Nerede dursak? rak›larak saatlerce dayak yiyecekti. Psikolojisi bozulan O.B. flimdi Kartal Maltepe Hapishanesi’nde tutuklu. Polisin “dur” ihtar›na uymad›¤› gerekçesiyle insanlar› katletti¤i haberleriyle giriyoruz her yeni bafllayan haftaya. H›z yapt›¤›, ruhsats›z silah tafl›d›¤›, polise mukavemet etti¤i, kimlik göstermedi¤i gibi iddialarla polisin silah›ndan ç›kan kurflunlar insanlar›n hayat›na mal oluyor. 2007 y›l›nda ç›kart›lan Polis Vazifesi Salahiyetleri Kanunu’nun yürürlü¤e girmesiyle art›fla geçen bu yarg›s›z infazlar polisin elinin pas›n› siliyor. Dün karakollara kapat›lan iflkence ve infazlar bugün sokak ortas›nda çekincesizce yap›l›yor. Sokak ortas›nda insanlar› katleden kurflunlayan polislerin hiçbiri flu ana kadar ciddi bir fleklide yarg›lanmad› bile. Bu durum bile tek bafl›na polisin arkas›nda kimin oldu¤una iflaret ediyor. Ebu Garib’e özendiler Ö¤renim gördü¤ü Sar›gazi Mehmetçik Lisesi’nden al›narak Sar›gazi Jandarma Karakolu’na götürülen 15 yafl›ndaki O.B adl› lise ö¤rencisi de gözalt›na al›nd›¤›nda Ebu Garib hapishanesinde tutsaklara yap›lan onursuzluklardan birini yaflamak zorunda kalacakt› bu aç›klamadan yaklafl›k 15 gün sonra. Ailesine geç haber verilen O.B kafas›na defalarca poflet geçirildikten sonra havas›z b›- Gece saatlerinde taksiyle Kurtulufl’taki evlerine giderken yolu kapatan çöp kamyonunu uzaklaflt›rmas› için polise ricada bulunan Mehmet Arafl ailesi ile birlikte öldüresiye dövüldü. Küçük bir ricada bulunduklar› için polisten öldüresiye fliddet gören çocuklar›n psikolojisi alt üst oldu¤u için okula dahi gidemiyorlar. 7 Kas›m günü ise akflam saatlerinde Eminönü Gedikpafla’daki Gül ‹flhan› önünde oturan 30 yafl›ndaki Cengiz Sezgin ve arkadafllar›n›n yan›na; sakall›, sivil giysili ve kendini polis olarak tan›tan bir kifli gelip kimliklerini sordu. Hurdac›l›k yapan Sezgin, polisten kimli¤ini göstermesini istedi. Polis, cebinden ç›kard›¤› biber gaz›n› Sezgin’e s›kt› ve üç el atefl ederek sa¤ dizinden vurdu. Sezgin’in baca¤›ndaki kurflun ç›kar›ld›. Ancak sakat kalma ihtimali yüksek olan Sezgin hakk›nda “Polise mukavemet ve b›çakla sald›rmaktan” ifllem yap›ld›. ‹nsan öldürmek serbest konuflmak yasak! Kas›m 2007’de Avc›lar’da bir parkta oturan 26 yafl›ndaki Feyzullah Ete sivil polis ekibinden bir polisin gö¤süne att›¤› tekme sonucu ölmüfltü. Ölümünün ard›ndan aç›lan davan›n tek san›¤› Ali Mutlu adl› polisin tutukluluk hali fazla uzun sürmedi. Ancak Feyzullah Ete’nin abisi Adil Ete, mahkeme salonunun d›fl›nda, koridordayken tahliye karar›na sinirlenmesi üzerine att›¤› çakmak ve anahtarl›¤› nedeniyle tutukland›. Polis görevini yap›yor Polisin s›n›rs›zca ve ac›mas›zca kulland›¤› yetkilerden birkaç tanesiydi son 15 gün içerisinde yaflananlar. S›n›rs›z yetkilerin kullan›ld›¤› infazlardan bir tanesi de Antalya’da gencecik bir yaflam› söndürdü. 27 Ekim’de motosikletiyle giden iki genci durduran polis gençlerden, Ça¤dafl Gemik’in kaçt›¤› iddias›yla atefl etti. Üç kurflunla vurulan ve hastaneye kald›r›lan Gemik kurtar›lamad›. Cinayetten birkaç saat sonra polis, Ça¤dafl Gemik’in babas›n› karakola ça¤›rarak, olay› bildirdi. Antalya Emniyet Müdürü, konuyla ilgili yapt›¤› ilk aç›klamada, olay›n kas›tl› olmad›¤›n›, kontrol s›ras›nda gencin “dur” ihtar›na uymamas› nedeniyle vurularak öldü¤ünü, polisle ilgili adli ve idari soruflturma bafllat›ld›¤›n›, görevden uzaklaflt›r›ld›¤›n› da söyledi. ‹flkence sürekli vard› Türkiye ‹nsan Haklar› Vakf›’n›n verilerine göre; 2007’de gözalt›nda ya da hapishanede 10 kifli ölmüflken, sadece bu y›l›n ilk on ay›nda gözalt›nda ve hapishanede 31 kifli öldü. 35 kifli faili meçhul cinayete kurban gitti. 33 kifli de yarg›s›z infaz edildi. Geçen y›la k›yasla ölümler üç misli artt›. Toplum, polis fliddetine her gün daha fazla tan›k oluyor. Ac›lar›m›z gibi ortak olmal› mücadele Katleden polisin tutuklanmas› hiçbir fley ifade etmiyor. “Polisin elini pasland›rmayal›m” diyerek cesaretlendirildi¤i, PSVK vb. yasalarla s›n›rs›z ‹flkenceciler halka hesap verecek! K›r›klar 1 No’lu F Tipinde devrimci tutsaklara yönelik insanl›k d›fl› sald›r› ‹zmir’de Al›nteri, DHP, DTP, ESP, ‹HD, SDP, Partizan ve TAYD-DER’in ortak bir aç›klamas› ile protesto edildi. Konak Sümerbank önünde 7 Kas›m 2008 tarihinde biraraya gelen kurumlar ad›na aç›klamay› okuyan ‹HD Genel Sekreteri Sevim Saliho¤lu sald›r›dan bahsederek “3 Kas›m 2008 günü K›r›klar 1 No’lu F Tipi Cezaevi’nde bulunan ‹leri K›z›laltun ve Fehmi Çapan hastaneye gitmek üzere bindirildikleri ring arac›n›n içinde bir üste¤menin yönlendirdi¤i 2 uzman çavufl ve 8-10 asker taraf›n- dan darp edilmifl ve özellikle kafa bölgeleri hedeflenmifltir. Bu sald›r› sonras›nda, ayaklar›ndan sürüklenerek, kafalar› arac›n demir merdivenlerine çarpacak flekilde araçtan indirilmifllerdir. Jandarma, K›z›laltun ve Çapan’› ayaklar›ndan sürüklemeye devam ederek arama noktas›na getirmifl ve kameras› olmayan bu bölümde tekrar dövmüfltür. Daha sonra yine sürüklenerek cezaevi giriflinde bulunan x-ray cihaz›n›n önüne getirilerek oraya adeta at›lm›fllard›r. Tüm bu muameleler s›ras›nda tutuklular›n yetkilerle donat›ld›¤› Türkiye’de iflkence ve yarg›s›z infazlar›n devletin sistemli bir politikas› oldu¤unu sürekli vurgulamak zorunday›z. Çünkü ekonomik ve siyasal krizin her geçen gün derinleflti¤i günlerden geçiyoruz. Halk muhalefetine önderlik edenlerin de¤il sadece, sabah ifline giden, sokakta top oynayan, k›rm›z› ›fl›kta geçen, polise selam verenlerin nedensiz öldürülmesinin s›radanlaflaca¤› günler anlam›na da gelmektedir bu dönem ayn› zamanda. Örgütlenerek yürütece¤imiz ortak mücadelelerle engelleyebiliriz ancak bu iflkenceleri, infazlar›. Baflka bir seçenek kalmad› art›k. Nerede durursak dural›m “dur” dendi¤inde durmak zorunda b›rak›lmak istemiyorsak e¤er. Tekirda¤ 1 Nolu F tipi Hapishanesi’nden devrimci tutsaklar yapt›klar› bir aç›klama ile ayl›k hak ihlallerini kamuoyu ile paylaflt›lar. Bu sald›r› ve hak gasplar›ndan baz›lar› flöyle; - 1 Nolu F Tipi’nden Menderes Leyla ile 2 Nolu’dan ‹shak Aybergüler adl› tutsaklara Tekirda¤ Adliyesi nezarethanesinde bir grup adli-çeteciler taraf›ndan sald›r›ld›. - Bar›fl Akkufl’un hapishane idaresi gözlem kurulunun 17.10.08 tarih ve 08/111 nolu karar› ile 1.11.08 de tahliye olmas› gerekirken tahliyesi iyi halli olmad›¤› gerekçesiyle 17.11.08 tarihine uzat›ld›. - 22.10.08 tarihinde afl›r› bel a¤r›s› nedeniyle revire ç›kan Erdener Demirel’e doktor taraf›ndan reçete ile yaz›lan “sunta”, cezaevi müdürü uygun görmedi denilerek verilmedi. - 8.10.08 tarihinde faflist molla ‹ran devletinin Kürt halk›na ve hapishanelerindeki tutsaklara karfl› uygulad›¤› idam-bask› ve katliam politikas›n› protesto etmek ve onlarla dayan›flmak için yap›lan iki günlük açl›k grevinden dolay› idare taraf›ndan ayr› ayr› 3 bloka disiplin soruflturmas› aç›ld›. Kimi tutsaklara 3 ay ücretli iflten yoksun b›rakma kimine de 2 ay baz› etkinliklerden al›koyma cezas› verilmesi istendi. Verilmeyen gazete, dergi ve kitaplar Devrimci Demokrasi gazetesinin 138. say›s›, At›l›m gazetesinin 4 Ekim tarihli say›s›, Kurtulufl dergisinin 3. say›s›, Yürüyüfl dergisinin 1.ve 2. say›lar›, K›z›l Bayrak dergisinin 39. say›s›, S›n›f Teorisi dergisinin A¤ustos-EylülEkim 08 tarihli say›s›, ‹flçi-köylü’nün son 4 say›s› tutsaklara verilmedi. Yine Agos gazetesinin Ermenice sayfalar› y›rt›larak verilirken Azadiya Welat gazetesi ise hiç verilmiyor. Türküler susmaz, Pir Sultanlar ölmez Alevi Bektafli Federasyonu zorunlu din derslerinin kald›r›lmas›, Diyanet Baflkanl›¤›’n›n la¤vedilmesi, cemevlerine yasal statü verilmesi, Mad›mak Oteli’nin müze olmas› talepleri ile 9 Kas›m günü Ankara’da S›hhiye meydan›nda genifl kat›l›ml› merkezi bir miting gerçeklefltirdi. Sabah›n erken saatlerinde ülkenin dört bir yan›ndan Ankara’ya gelen Aleviler ve demokratik kitle örgütleri Hipodrom önünde toplanmaya bafllad›lar. Eflit yurttafll›k hakk› talebi ile alanlar› dolduran kitle sloganlar eflli¤inde yürüyüfle geçti. Yürüyüfl kolunun ön s›ralar›n› Alevi Bektafli Federasyonu’na ba¤l› dernekler olufltururken bunu ard›ndan sendikalar, demokratik kitle ör- gütleri ve siyasi partiler yerlerini ald›lar. Partizan kitlesi de “Bozuk Düzende Sa¤lam Çark Olmaz, Bu Düzeni Y›kaca¤›z” pankart› ile alanda yerini ald›. “Zorunlu din dersleri kald›r›ls›n”, “Asimilasyon politikalar›na son” yaz›l› dövizlerin tafl›nd›¤› eylemde kitle s›k s›k “Zorunlu din dersi istemiyoruz”, “Sivas’›n katili patron-a¤a devleti” ve “Türküler susmaz, Pir Sultanlar ölmez” sloganlar›n› att›. Miting alan›nda Partizan faaliyetçileri taraf›ndan yayg›n bir flekilde gazete da¤›t›m› yap›ld›. Çeflitli sanatç›lar›n da yer ald›¤› miting söylenen türküler ve çekilen halaylarla birlikte son buldu. (Ankara) elleri kelepçelidir. Ald›¤› darbeler sonucunda Çapan bayg›nl›k geçirmifltir. Buradan karga tulumba revire ç›kart›lm›fllar, durumlar› ‘acil ve ciddi’ olmas›na karfl›n 3 saat boyunca ambulans beklemek zorunda b›rak›lm›fllar, gönderildikleri acil serviste ayr›nt›l› bir muayeneden geçirilmemifl, kafa filmleri çekilmemifl ve tedavileri yap›lmadan cezaevine geri gönderilmifllerdir. Cezaevlerinde hücrelerine konulan tutuklular hakk›nda henüz herhangi bir adli rapor düzenlenmemifltir” dedi. Her iki tutuklu, hastanede bulunduklar› s›rada iflkence görmüfl olduklar› halde tedavilerinin yap›lmad›¤›n› çevredekilere anlatmaya çal›flm›fllard›r. Ancak bu giriflimleri önce a¤›zlar›n›n koli band›yla bantlanmas›, koli band›n› söktüklerinde ise a¤›zlar›na rulo halinde gazl› bez sokulmak suretiyle engellenmeye çal›fl›lm›flt›r. “Tüm bu yaflananlar yar›na dair geliflmelerin ön habercisidir asl›nda. F tipi cezaevlerine karfl› koyuflun hakl›l›¤›d›r da ayn› zamanda.” denilerek aç›klamay› sonland›r›ld›. (‹zmir) Özgür gelecek 8 Politik yorum 14-27 Kas›m 2008 Rüyadan uyanma vakti; Yolun sonuna geldik Son zamanlarda birçok kesim farkl› beklentilerden hareketle bu sürecin tespitini yapmaktad›r. Kimileri aç›kça s›n›flar mücadelesinden söz etmiyor. Düne kadar, varl›¤›n› inkar edebildikleri bu gerçe¤i flimdi, hiçbir fley söylenmemifl gibi kabullenmelerini beklemek gerçekçi de olmayacakt›r. Neo-liberalizm teorisyenlerinin, Yeni Dünya Düzeni kuramc›lar›n›n, tek kutuplu dünya hayal perestlerinin hatalar›n› kabul etmeleri onlar›n saf de¤ifltirmeleri anlam›na da gelmiyor. Önemli olan gizlenemez hale gelmifl gerçe¤in “parlamaya” bafllam›fl olmas›d›r. 1970’li y›llardan itibaren kriz dünya kapitalizmini ciddi bir flekilde etkiliyor. Krizin 1980’li y›llardan sonra kontrol edilebilir flekilde yönetilmesi ve spekülatif sermayenin ola¤anüstü bir ak›flkanl›kla büyüme baflar›s› göstermesi; devletler aras›ndaki kutup- Küresel mali krizin dünya çap›ndaki etkileri, emperyalist ülkeleri bile panikletmeye bafllad›¤› günlerde, cehaletten mi yoksa halkla dalga geçmek için mi, bilinmez; “Hamdolsun, kriz bizi te¤et geçecek” yönlü vecizeler yumurtlayan Erdo¤an, krizin y›k›m› daha flimdiden ört bas edilemez kadar alenileflince, her zaman oldu¤u gibi, söylemlerinden çark etmekte hiçbir sak›nca görmedi. Erdo¤an, 3 Kas›m gün yap›lan Ekonomik Koordinasyon Kurulu’nda daha önce söylediklerinin tam tersi bir aç›klamayla, “Küresel ekonomik kriz Türkiye üzerinde finans ve ticaret kanal›yla etkisini her geçen gün art›r›yor” itiraf›nda bulundu. Erdo¤an, sadece krizin etkisini art›rd›¤›n› de¤il, iflsizli¤in ve yoksullu¤un kap›da oldu¤unu da aç›klamak zorunda kald›. Asl›nda ise, zaten var olan iflsizlik ve yoksullu¤un, daha da derinleflece¤ine iflaret etti. Baflbakan haz›r itiraflarda bulunurken, onun hemen ard›ndan bir aç›klamada, “vergi yüzsüzü”, bulaflt›¤› yolsuzluklar› “onurla” tafl›yan, “ailesinin” Maliye Bakan› Unak›tan’dan geldi. Unak›tan her zamanki yüzsüzlü¤ünü tak›narak, yap›lan son do¤al gaz zamlar›na “flükretmemizi” ve % 80 zamm›n asl›nda “az” oldu¤unu, dünya petrol piyasalar›na bakarak normalde yap›lmas› gereken zamm›n % 180 olmas› gerekti¤ini buyurdu! Krizin kap›dan içeri girdi¤inin ve de inkar›n art›k çözüm olmayaca¤›n›n göstergesi olan hükümet düzeyindeki bu aç›klamalar, krizin Türkiye ekonomisini ciddi ciddi sarsmaya bafllad›¤›n›n da iflareti oldu. Krizin yaratt›¤› panikle birlikte, büyük miktarlarda s›cak para yurtd›fl›na ç›kmaya bafllam›fl ve bu geliflme borsalarda düflüfl, dövizde ise son y›llar›n en büyük yükseliflini getirmifltir. ‹hracat olanaklar› son y›llarda olmad›k kadar daralm›fl, d›fl krediler neredeyse kesilmeye bafllam›flt›r. Sanayi ve tar›ma dönük a¤›r bir darbe ve ciddi bir tehdidi de beraberinde geti- laflman›n ABD hegemonyas› lehine geliflmesi bir dönemi “s›n›f mücadelesi olmadan” yaflamam›za neden oldu. 1990’l› y›llardaki tüm “yeni” ak›mlar s›n›f mücadelesinin inkar›na dayanarak ortaya ç›k›p gönülleri fethettiler! Bireyin özgürlü¤ünü temel alan bu ak›mlar›n gerçek ifllevi, var olan› inkar ederek sanal bir gelecek içinde yaflamakt›! Gerçekli¤in görmezden gelindi¤i, geçmiflin inkar edildi¤i bir süreç yafland›. Nihayet bu inkar, ekonomik zeminden ald›¤› deste¤i kaybediyor. Tefecilik, rant ekonomisi, borsa gibi alanlardan beslenen hülyalar art›k kurulamayacak. Finansal hareketlerin de¤er yaratt›¤›n›n aldatmaca oldu¤u bugün daha genifl kesimler içinde aflikar. Kapitalizm, sermaye birikimini yayg›nlaflt›rd›¤› alanlarda nihayet yeni hüsranlarla karfl›laflt›. Reel ekonomiden bin kez daha fazla de¤erli oldu¤u iddia edilen finansal ekonomi kuflku yok ki çöktü/çöküyor! S›n›flar mücadelesinin varl›k buldu¤u gerçeklik zeminine dönüyoruz yeniden. Amerikan rüyas›n›n sonu! Kriz, ABD hegemonyas› alt›nda ve onun yönetti¤i uluslararas› kurumlar arac›l›¤›yla yay›ld›. Krizin ABD merkezli olmas›, dolar hegemonyas›n›n sorgulanmas›n› beraberinde getirdi. Dolara ba¤l› “sabit kur” rejiminin ABD bütçe aç›klar›n›n karfl›lanmas›n› içeren özelli¤i art›k katlan›lamaz durumda. Bu rejime geçildi¤inde ABD ekonomisinin devasa gücü ve dinamik yap›s› gere¤i sorun olmayaca¤› varsay›l›yordu. Oysa kapitalizmin “hayranl›k uyand›r›c›” ülkesi art›k kaybetmekte. Bu ülkede geri kalm›fl/b›rakt›r›lm›fl ülkelerin hastal›klar› görülmeye baflland›. ‹flsizlik, yoksulluk, iflaslar, borç ödeyememe, tüketimden k›sma, istikrars›zl›k, bafllayan ve artacak grevler. G. W. Bush, yap›lacak reformlar›n kapitalizmi tehdit etmemesi gerekti¤ini aç›kl›yor. Bush, kapitalizmin sözcülerinin, onu tehdit edici reformlar önerebilece¤inden mi endifle duyuyor! Biliyoruz ki bu mümkün de¤il. Onun korkusu, kapitalizmin bu söz konusu reformlarla tehdit edilmesi de¤ildir. Mevcut sermayenin kriz koflullar›nda zarara u¤rayacak olmas›d›r. Bush, buna izin verilmemesini flart kofluyor. Rahatl›kla iddia edebiliriz ki eme¤e dayanmayan/ondan uzaklaflan/asalak sermayenin büyüme olas›l›¤› üzerine teoriler yerle bir olmufltur. Paradan para kazanma, finansal operasyonlarla de¤er yaratma safsatalar›n›n sonuna gelinmifltir. Bir kez daha yayg›n olarak görüldü ki eme¤e dayanmayan, tüketimi garantilemeyen sermaye birikimi mümkün de¤ildir/t›kanmaya zorunludur. Meflhur “balon patlad›”. Balona bakarak teori yapanlar›n da sonu geldi demektir! Zarar beyanlar›, iflçi ç›karma kararlar›, üretimi daraltma, yer de¤ifltirme kararlar› da bu yeni dönemin iflaretleridir. Bunlarla beraber burjuvazinin yeni koflullara uygun sald›r›lar› da gündemi meflgul edecektir. Daha flimdiden “devletlefltirme” politikalar› sosyalizm olarak takdim ediliyor. Hugo Chavez, G. Bush’u bu yoldan yoldafl› bile ilan etti! Bush’un Chavez, politikalar›na “evet” demek zorunda kalm›flt›r. Kapitalizmi devlet kontrolünde sürdürmenin uzun za- mand›r sosyalizm olarak yutturuldu¤u ise zaten biliniyor. Özellikle Chavez’in ülkesinde! Chavez gerçekten de yoldafl›n› takdim etmifltir! “Duayen”lerden itiraf; Ne oldu¤unu anlayamad›k! Düne kadar tavaf edilen muhteremler yan›ld›klar›n›, ama nas›l yan›ld›klar›n› da tam olarak anlayamad›klar›n› itiraf ediyorlar. Öyle ise, bu duayenlerin çizdi¤i çerçeveye biat da art›k sürdürülemez demektir… Mali alanda yaflanan krizle beraber, mevcut rejimin “yöneyicileri” flimdi “günah ç›kar›yor”. Alan Greenspan, bireycili¤in risk fiyatland›rmay› bu derece etkileyebilece¤ini düflünemedi¤ini “uygun” biçimde aç›klad›; ‘Bankalar, finans kurumlar›, hedge fonlar›ndaki bilgili, deneyimli uzmanlar›n riskleri do¤ru belirledi¤i, kontrollerindeki sermayeyi, yat›r›mlar› do¤ru fiyatland›rd›¤› düflüncesi hakimdi, ancak bu do¤ru ç›kmad›. Dolay›s›yla, riskli ifllemlerin do¤ru fiyatland›r›lmamas›, bu krizi haz›rlad›.’ Greenspan; “Piyasa rekabetinin ve serbest piyasalar›n bir temel dire¤i k›r›ld›. Bunun nas›l gerçekleflti¤ini henüz tam olarak anlam›yorum” diyor. Belki de Marks’› yeniden okumal›.. Greenspan’›n reel ekonomiden uzaklafl›ld›¤›n›, bu alandaki sermayenin çok oldu¤unu ve finansal hareketlerin de¤er üretemeyece¤ini akl›nda tutmas› da yerinde olur. Günah ç›karan bir baflka “duayen” Fukuyama “tarihin sonu”nu ilan etmifl ve popüler bir ekonomist, siyaset bilimci oluvermiflti! Gerçekleri çarp›tmak ise ancak k›sa sürelidir. Kriz te¤et de¤il, ezerek geçiyor Emperyalizme ba¤›ml› ülkelerin içine düfltü¤ü yoksullu¤un, sefaletin ve her türden geri kalm›fll›¤›n bafll›ca sorumlular›ndan olan IMF’nin küresel mali krizle birlikte, ekonomilerini çökertti¤i bu ülkelere, bir kez daha ‘can simidi’ olarak sunuldu¤una flahit olmaktay›z. ren bu tablo ise, ayn› zamanda önümüzdeki sürecin ekonomi de ciddi sars›nt›lara gebe oldu¤unu da ayan beyan göstermektedir. ‹flte krize dönük “te¤et geçer” kabaday›l›¤›n› bofla ç›karan da asl›nda, kendini iyiden iyiye hissettiren bu öncü sars›nt›lard›r. Tüm göstergeler, krizin büyük hem de muazzam büyüklükte oldu¤una iflaret ediyor ve etkilerinden kaç›n›lmas› pek de mümkün görünmüyor. Tüm “önlemler” emekçileri iflaret ediyor Türkiye egemen s›n›flar›n›n, do¤rudan sermayeyi temsil eden, TÜS‹AD gibi kesimlerinin önlem al›nmas› yönlü ç›k›fllar›na “gerek yok” gibi tutumla yaklaflan hükümet cephesinde de art›k “önlemlere” dönük tart›flmalar h›z kazanm›fl, türlü hesaplar yap›lmaya bafllanm›fl bulunuluyor. Bu hesaplar›n tümünün, krizin faturas›n› iflçi ve emekçilerin üzerine y›kmaya dönük oldu¤u ise a盤a ç›kmakta gecikmiyor. Hatta “önlem” ad› alt›nda tart›fl›lanlara bak›ld›¤›nda, sermayenin her kriz döneminde oldu¤u gibi, bu krizden de zararla de¤il, hayli kârl› ç›- kaca¤›n› da söylemek gerekiyor. Her fleyden önce kriz, sermayenin bugüne kadar önüne koydu¤u, ancak istedi¤i düzeyde bir zemin bulamad›¤›, hayata geçiremedi¤i bir dizi hak gasp›n› hayata geçirmesinin de f›rsat›n› yaratt›. Ve böylece ücretsiz izin, üretimi durdurma ve de kitlesel iflten ç›karmalar, kriz bahane edilerek son y›llarda görülmedik biçimde hayata geçirilmeye bafllad›. Bu süreçte yap›lan T‹S görüflmelerine de yine, faturay› iflçi ve emekçi y›¤›nlara ödetmekte “kararl›” olan patronlar›n, kriz bahanesinin gölgesi düflmekte gecikmedi. Bafl›na sar› bürokrat sendikal önderliklerin çöreklendi¤i sendika konfederasyonlar›n›n ise, sermayenin dayatt›¤› kriz program›n›, iflçiemekçilerden oluflan üyelerine kabul ettirmeye “gönüllü” olduklar›, sermayeden yana belirledikleri saflar›n› terk etmeyecekleri de, kriz bahanesiyle gerçeklefltirilen kapsaml› hak gasplar› karfl›s›nda ald›klar› tutumda bir kez daha a盤a ç›kt›. Bu tutum, üretimden gelen gücü hareket geçirmek yerine, her zaman oldu¤u gibi, masa bafl›ndan yap›lan sözde ç›k›fllarda da görülmekte ve bunlar›n s›- n›fsal karakterini bilen bizlere hiç de flafl›rt›c› gelmemektedir. Patronlara iflsizlik fonu k›ya¤› Ve hükümet patronlar›n “feryad›na” onlar› hayli mutlu edecek çözüm önerilerinden birini getirmekte gecikmedi. Gerçekte sermayenin son günlerde dile getirdi¤i taleplerden biri olan, ‹flsizlik Fonu’nun sermayeye peflkefl çekilmesine dönük haz›rl›klar, maddeler halinde kamuoyuna yans›maya bafllad› bile. ‹flsizlik Fonu’nda bulunan 35.5 katrilyonu, son kurufluna kadar sermayenin hizmetine sunma ad›na haz›rlanan modelden yararlanma koflullar›n› içeren maddelerin bir k›sm› ise, geçti¤imiz günlerde burjuva-feodal bas›nda flu flekilde s›raland›: * Esnek çal›flma modeline geçmek isteyen iflveren, ‹fl Kanunu’ndaki mali kriz hükümleri uyar›nca zor durumda oldu¤unu belirterek, Sosyal Güvenlik Kurumu bölge müdürlüklerine baflvuracak. * ‹flveren iflçiyi sadece 15 gün süreyle çal›flt›rabilecek ve çal›flt›rd›¤› sürenin ücretini ödeyecek. Kalan süre ise asgari ücret üzerinden hesaplanarak iflçiye ödenecek. Fukuyama, yan›ld›¤›n› aç›klad›¤›nda at›lan hayal k›r›kl›¤› nidalar› halen kulaklar›m›zda. fiimdi ayn› nidalar›, bu kez iflaslar, “de¤er” yitimleri eflli¤inde iflitiyoruz. Neo-liberalizmin duayenleri basit olgular› gözden kaç›rd›klar›n› kabul ederek, kaptanl›k ettikleri “tekne”de pürnefle olanlar› tekneden inmeye davet ediyor. Bu davet, üzerinde devletçi/kontrollü/denetimli kapitalizm yazan bir teknedir! S›n›f mücadelesinden, sosyalizmden ebediyen kurtulduk, iflçi s›n›f›n›n elini kolunu ba¤lad›k diyerek nefleyle gürledikleri zamanlar geride kald› art›k. Bireyin yok olmaya mahkum, güçsüz öfkesi, umudu, 盤l›¤› yerini kitlelerin kazanmaya muktedir, devas› öfkesine, umuduna, hayk›r›fllar›na b›rakmaktad›r. Dipten gelen dalga Marks, s›n›f mücadelesinden ve kitlelerin devrimci fliddeti ile gerçekleflecek devrimlerden söz ediyordu! Tüm bu olup bitenlerden sonra Marks’›n izinden yürümenin ne derecede hakl› ve onurlu bir tutum oldu¤u bir kez daha ortaya ç›km›fl oldu. Kapitalizmin bugünkü durumu hakk›nda hakl› ç›kt›¤›m›z aflikar! Ne var ki mesele pratikte hakl› ç›kmak de¤ildir sadece, kitlelerin bilincinde bu hakl›l›¤› yaratmak/meflrulaflt›rmakt›r. Politik mücadele olmas› gereken seviyeye k›sa zamanda yükselecektir. Kapitalizmin kriz içinde debelenmekte oldu¤u zamanlar iflçi s›n›f›n›n ve di¤er ezilenlerin kurtulufl aray›fllar›, sistem karfl›t› bir rotada ilerleyecektir. Art›k zorlu mücadelenin sorunla- * ‹flçi iflyerinde çal›flt›¤› süre içindeki normal maafl›n› al›rken, iflsizlikte geçen süre için ise asgari ücret üzerinden yar›m maafl alacak. * Yani iflçi çal›flmad›¤› süre için brüt 638 YTL olan asgari ücretin yar›s›n› fondan alacak. * Böylelikle iflçi iflini kaybetmemifl, iflverenin yükü de hafiflemifl olacak. * Uygulama iflverenin baflvurusundan itibaren 4 ay süreyle geçerli olacak. * Çal›flma Bakanl›¤›’n›n illere gönderdi¤i genelgeye göre ‹fl Kanunu gere¤i s›k›nt› içinde bulundu¤unu bildiren flirketler, SGK bölge müdürlükleri kanal›yla incelemeye al›nacak. * Uygun bulunan flirketlerde çal›flanlar›n part-time maafllar› ‹flsizlik Fonu’ndan 4 ay süreyle karfl›lanacak. ‹flçilere asgari ücret üzerinden ödeme yap›lacak. Sözde iflçinin iflsiz kalmas›n› ya da çal›flmad›¤› günlerdeki kayb›n›n giderilmesi vb. amaçlarla ele al›nm›fl gibi gösterilmeye çal›fl›lan modelin, gerçekte sermayenin iflçi yükünü hafifletmeye dönük oldu¤u, sermayenin krizden, zarar etmeyi b›rakal›m, kârl› ç›kmas›n› hedefledi¤i ise, maddeler çok de¤il biraz dikkatli okundu¤unda bile anlafl›lmaktad›r. Emekçiler “ac› reçeteyi” içmeyecek! Yurtd›fl›nda çal›flan vatandafllar›n birikimlerini Türkiye’ye getirmeye dönük bir hamleyi de bafllatan hükümete, kara para aklanaca¤› ve naylon faturac›lar›n affedilece¤i gibi, gerçekte do¤ruluk pay› olan suçlamalar getiren muhalefet partileri, özellikle de CHP ise, krizden ç›k›fl›n yolunu IMF ile anlaflma da gördü¤ünü ilan ediyor ayn› günlerde. Sanki bu zamana kadar IMF ile herhangi bir anlaflma yokmufl da ilk kez yap›lacakm›fl gibi bir edaya bürünen Erdo¤an ise, IMF ile anlaflmaya dönük bu öneriye, göstermelik bir day›lanmayla yan›t vermeyi tercih ediyor. Ancak ülkenin ekonomi (ve de ayn› zamanda siyasal) politikalar›- r›yla u¤rafl›lacak. Toplumsal hareketlerin kaç›n›lmaz yükselifline tan›k olunacak! Kuflkusuz buna hemen hiçbirimiz yeterince haz›r de¤iliz. Ancak, tarih, genellikle haz›rlan›larak yap›lan bir süreç de¤ildir; tarih yarat›c›s›n› koflulsuz haz›rlar! Önümüzdeki y›llara yeterince haz›rlanmadan girecek olmam›z önemli bir yetmezlik; ancak afl›lmaz da de¤il. Geçmifl yirmi, otuz y›l›n y›k›nt›lar› alt›nda kalmak gibi bir sorun yaflamad›k, ama o y›k›nt›lardan ac›lar çektik. Benzer ac›lar gerçekleflebilir, ama gene de bu yol yürünecektir. Bize düflen bir kez daha hayat›n içinden konuflabilme kapasitesini gelifltirmektir. Hayat›n içinden konuflabildi¤imiz, düflünebildi¤imiz oranda gerçe¤i kavramakta ve dönüfltürmekte kusursuzlaflabiliriz. Kitleler inan›lmaz derecede zorluklara katlanabilmektedir! Bunun tersine çevrilmesi, kitlelerin dünyan›n de¤ifltirilmesi prati¤ine çekilmesi ancak onu kavramakla, anlafl›l›r hale sokmakla mümkündür. Dün bu sorun yaflan›yordu ve henüz yaflanmaya devam ediyor. Düflünüfl tarz›m›z, hareket biçimlerimiz de¤ifltirilmedikçe buna engel olunamayaca¤› aç›kt›r… Kusursuz bir ilerleme için mevcut eksiklikleri, yetmezlikleri görmekte ve gidermekte cesur davranal›m. Egemenlerin görmeye bafllad›¤› kabus, gelecek günlerin gerçe¤i olsun diye, aldat›lm›fllar›n, yoksullar›n tüm öfkesi gelecek günlerin ebesi olsun diye, bu dünya yaflanabilir olmaya devam etsin diye sab›rla birleflmifl cesarete ihtiyaç var. na on y›llard›r zaten IMF ve DB gibi, emperyalistlere ba¤l› kurumlar›n yön verdi¤i gerçekli¤i daha fazla yok say›lam›yor ve yeni anlaflmalar›n sinyalleri gelmekte gecikmiyor. Devlet Bakan› Mehmet fiimflek üzerinden sürdü¤ü söylenen görüflmelerin oldukça h›z kazand›¤› ve de yeni bir “ihtiyati stand-by” anlaflmas› imzalanmas›n›n an meselesi oldu¤u biliniyor. Emperyalizme ba¤›ml› ülkelerin içine düfltü¤ü yoksullu¤un, sefaletin ve her türden geri kalm›fll›¤›n bafll›ca sorumlular›ndan olan IMF’nin küresel mali krizle birlikte, ekonomilerini çökertti¤i bu ülkelere, bir kez daha “can simidi” olarak sunuldu¤una flahit olmaktay›z. Yani IMF bu kriz ortam›nda da yine, ekonomileri iyice dibe vuran ba¤›ml› ülkelerin ekonomilerini, emperyalist tekellerin ç›karlar› do¤rultusunda flekillendirmek için harekete geçmifltir. Ve emperyalizme ba¤›ml› bir ülkenin ve de bu ba¤›ml›l›¤› sürdürmekte kararl› olan uflaklar›n bu “can simidini” ret etme flans› yoktur. Çok kez oldu¤u gibi, IMF’nin yazaca¤› “ac› reçete” bu kez de itirazs›z kabul edilecektir. Ülke uflak egemen s›n›flar› da zaten bilmektedir ki, “ac› reçete” sermayeye de¤il, iflçi emekçilere içirilmek üzere yaz›lmaktad›r. Dolay›s›yla, IMF ile anlaflma tart›flmalar›nda, Erdo¤an’›n “ümü¤ümüzü s›kt›rmay›z” söylemi de, sadece kendilerini ve de temsil ettikleri sermayeyi kapsamaktad›r. Ancak iflçiemekçi, tüm ezilen y›¤›nlar›n oturup ne ümüklerinin s›k›lmas›n› bekleme ne de “ac› reçeteyi” içme gibi niyetleri yoktur. Bunu büyük bölümü kendili¤inden de olsa, çok say›da iflçiemekçi grev ve direniflinde görmek mümkündür. Çünkü kriz te¤et de¤il, ezerek geçmektedir. Ezilenler ise bir kez daha, Kürt-Türk çeflitli milliyetlerden yoksul emekçi y›¤›nlard›r. Bunu içindir ki, tüm ezilenlerin birleflik mücadelesini örmenin ve de sömürücü s›n›flara karfl› harekete geçirerek, krizin alt›nda onlar›n kalmalar›n› sa¤laman›n zaman› gelmifl geçmektedir. Özgür gelecek 9 14-27 Kas›m 2008 AKP hükümeti, Ekim sonuna kadar TBMM’den geçirip AB’ye sunaca¤› Ulusal Program Tasla¤› (UPT) ile 131 yasada de¤ifliklik yap›laca¤› taahhüdünde bulunuyor. AB’ye uyum paketi ya da bildik söylemle “reform” çerçevesinde haz›rlan›p sunulacak olan UPT’nin içinde boyal› bas›n›n hiç gündemine tafl›mad›¤›, tasla¤›n 11. fasl›nda yer alan “Tar›m ve K›rsal Kalk›nma” bafll›¤› da vard›. AKP hükümeti di¤er tüm alanlarda “reform yapt›¤›” gibi tar›mda da ayn› icraat› gösterme gayretindedir. Bu sene üçüncüsü haz›rlan›p sunulacak olan UPT (biz ev ödevi olarak alg›layal›m) TC’nin, AB’ye tam üye kapsam›nda her alanda AB standartlar›na uygun hale gelebilmek için “reformlar›n” bildirildi¤i taslakt›r. Bunun kamuoyundaki meflhur ad› “AB’ye uyum paketleri”dir. Bu ad deforme olmufl olacak ki, daha “cezp edici” (kand›r›c›) olan Ulusal Program Tasla¤› haline bürünmüfltür. Kopenhag Kriterleri “Uyum” veya “Reform” paketleri, son olarak da UPT’nin görünen k›sm› AB’ye tam üyelik için harcanan “masumane” çaba iken, takkenin alt›nda emperyalizme ba¤›ml›l›k, isteklerini harfiyen uygulamak görünmektedir. Kald› ki TC’nin AB’ye üyelik baflvurusundan bugüne kadar da gerçeklefltirilen sadece ba¤›ml›l›¤›n daha da artmas› olmufltur. Ekim sonuna kadar TBMM’den geçirilecek olan UPT’de bu kapsamda de¤erlendirilmelidir. UPT’de “Tar›m ve K›rsal Kalk›nma” Bafll›¤› Ulusal Program Tasla¤›’nda var olan fakat bas›n taraf›ndan itinayla gizlenen Tar›m ve K›rsal Kalk›nma bafll›¤› da, TC’nin tar›msal alanda AB’ye “uyum” sa¤layaca¤›n›n bir taahhüdüdür. Tasla¤a göre “ak›l edinilen” kuflkusuz ki; “tar›m›n gelifltirilmesi”, “modernize edilmesi”, “üretimin art›r›lmas›”d›r. T›pk› di¤er alanlarda oldu¤u gibi “reform yap›lmas›”d›r. UPT’nin Tar›m ve K›rsal Kalk›nma bafll›¤› ile AB’ye “2011 y›l›ndan itibaren tar›mda teflvikin ürüne de¤il, üretimden ba¤›ms›z olarak çiftlik arazilerinin büyüklü¤üne göre verilece¤i” ve 2011 y›l›na kadar “Üretimden ba¤›ms›z tar›msal destekleme sisteminin uygulanmas›na yönelik kanun” ç›kar›lmas› taahhüt ediliyor. Yani arazisi büyük olanlar (emperyalist flirketler, büyük toprak sahipleri) devlet kanunu ile zengin edilecek, arazisi küçük olan (yoksul köylü) bafl›n›n çaresine bakacak. Bu taahhüt UPT’ye gelmeden önce baflta Tar›m Bakan› M. Eker olmak üzere tar›mla ilgili çeflitli simalarca y›l içerisinde çokça farkl› flekillerde dillendirilmiflti. Her birinin ortaklaflt›¤› konu; ta- IMF’ye niyet mektuplar›yla, AB’ye “uyum” paketleriyle tar›m politikas›n› sürdüren AKP hükümeti yaklafl›k 7 y›ll›k hükümeti döneminde ülke tar›m›nda kendi deyimleri ile “çiftçileri al›fl›lmad›k rakamlarla” tan›flt›rm›flt›r. Birçok üründe yaflanan gerilemelere yenileri eklenmifltir. Ulusal Program Tasla¤› ve tar›m›n kaderi r›m arazilerinin parçal› ve küçük oluflunun önüne geçilmesiydi. Bu kapsamda, hemen her toplant›da, tar›m arazilerinin çok parçal› oldu¤unu, miras yolu ile bölünmenin önüne geçilmesi gerekti¤ini, bu durumun üretimi ve verimlili¤i düflürdü¤ünü vb. ifadelerle derdini dile getiren Bakan M. Eker’e efllik edenler az de¤ildi. Bu “盤r›ndan ç›km›fl soruna” “çözüm üretenler” ilmi önerilerde bulunuyordu. Bunlar›n içinde “arazisini ekmeyen çiftçiyi cezaland›ral›m, vergilendirelim, böylece ya topra¤›n› satar ya da cezas›n› öder” önerisi en göze batan›yd›. UPT ile taahhüt edilenler hayata geçirilmesi ile bu “sorun” kökünden “çözülmüfl” olacak. Küçük arazisi olan köylüler dolayl› olarak hem topra¤›n› satmak zorunda b›rak›lacak hem de cezaland›r›lm›fl olacak. Baflka bir deyiflle AB’ye “uyum” sevdas›na yoksul üretici tar›msal üretimden kopar›lacakt›r. Tüm bu canh›rafl çaban›n anlam› aç›kt›r; küçük arazisi olan üreticilere destek verilmeyece¤i-zaten ülkemizde tar›ma verilen destek çok düflükken, verilen destekle arazisi büyük tar›msal üretime verilecek deste¤in tamam›n›n arazisi büyük olan üreticilere verilece¤inin yasal k›l›f›n› oluflturmaktad›r. Böylece bir y›l boyunca sürekli dillendirilen arazinin parçal› oluflu vb. ifadelere UPT ile 2011’e kadar son flekli verilecektir. Bunun anlam› çok aç›kt›r. Ürüne ve üretime de¤il arazinin büyüklü¤üne göre destek verilmesiyle beraber 2011 y›l›ndan itibaren tar›m ürünlerine destekleme fiyat› aç›klanmayacakt›r. Des- tekleme al›mlar› yap›lmayacakt›r. Gübre, ilaç gibi girdilere destek verilmeyecektir. Yani 2011 y›l›ndan itibaren tar›mda AB’ye “uyum” ad›nda daha kötü günlerin yaflanmas› sa¤lanm›fl olacakt›r. UPT’nin özü budur. Taahhüt edilenler, kalk›nma de¤il, ülke tar›m›n› emperyalist tekellerin hizmetini sunulmas›d›r. Bu taahhüt 2011 y›l›ndan itibaren yasallafl›p yürürlü¤e girdi¤inde, küçük arazisi olan ço¤u üretici flu anki durumda dahi ekemez, ekti¤ini satamaz durumda iken, tar›msal üretimden dolay›s› ile topra¤›ndan kopmak zorunda b›rak›lacakt›r. AB ülke tar›m› için çözüm mü? 1958’de Avrupa Ekonomik Toplulu¤u (AET) olarak kurulan AB, 1961’de Ortak Tar›m Politikas›’n› (OTP) oluflturdu. OTP’nin temel hedefi; AET’in temel ürünlerde kendine yeterli konuma getirilmesi, verimin art›r›lmas›, üretimde istikrar vb. hedeflerini sa¤lamakt›. Ayr›ca AET üyelerinin eflit geliflmifllik derecesine sahip olmas› da temel amaçlardan biriydi. Fakat bu temel amaç AET’in, AB’ye dönüfltü¤ü süreçte (Maastrich Anlaflmas›) tam üye ülkelerle, yeni üye olmufl ve aday üye ülkelerin eflit geliflmifllik derecesi kald›r›lm›flt›r. AB’nin geniflleme stratejisi, “eflit geliflme” ilkesi kapitalist dönüflüm dünyay› de¤ifltirdikte AB’nin önceliklerini de de¤ifltirmifltir. Her üye kendi kesesine göre yol seçmek durumunda kalm›flt›r. Bunun en somut örne¤i; 1 May›s 2004’te AB’ye tam üye olan 10 ülke, aday ülke konumundayken AB taraf›ndan bu ülkelere ayr›lan yard›m 3 milyar 120 milyon Euro ile s›n›rland›r›lmas›d›r. Bu yard›m›n 520 milyon Euro’su tar›m› ayr›lm›flt›r. Bu ülkeler AB’ye tam üye olduklar›nda (01.05.2004’te) bu 520 milyon Euro’yu paylaflm›fllard›r. Bu da gösteriyor ki AB’ye tam üye olan ülkeler dahi AB’nin söz konusu “refah›ndan” yararlanamamakta, kendi ekonomik gücüne göre bafl›n›n çaresine bakmas› gerekmektedir. fiimdi kalk›p AB’ye tam üye olunca tar›ma para ya¤aca¤›n› düflünmek safdilliktir. Kald› ki, istikrarl› bir tar›m politikas› olmayan, IMF-DBDTÖ eksenli politikalar› izleyen ülkemize AB’nin deste¤i de s›n›rl› olacakt›r. 2004’te AB Tar›m Komiseri Fischer, Werheugen’e yazd›¤› mektupta bunu aç›kça ifade ediyordu. Diyordu ki “Türkiye daha genifl, daha kalabal›k ve daha yoksul bir ülke, OTP’yi bugün Türkiye’ye aynen uygulasak… 11.3 milyar Euro’ya gereksinim var bunu yapamay›z.” Yani öyle san›ld›¤› gibi AB’ye tam üye olundu¤unda tar›m sektörüne para ya¤mayaca¤›n› söylüyordu. Tüm bunlar›n d›fl›nda, AB her y›l bütçesinin yüzde 45’ni (50 milyar Euro) tar›ma ay›r›rken ABD’den sonra en yüksek sübvansiyon desteklemeleri yaparken, Türkiye’den tar›m alan›nda birli¤e uyum sa¤lamas›n›, tar›msal nüfusun Politik yorum azalt›lmas›n›, ekim alanlar›n›n daralt›lmas›n›, tar›ma yap›lacak desteklemelerin kald›r›lmas›n› istiyor. Aç›kça görülüyor ki, b›rakal›m AB’nin para deste¤inde bulunmas›n›, birli¤e tan›m›fl oldu¤u imtiyazlar› dahi Türkiye’ye tan›mamaktad›r. Haliyle tar›mda yaflanan sorunlara çözüm olmaktan çok ülke tar›m›n› çökertecek nitelikte dayatmalarda bulunmaktad›r. Bu noktada AB’ye sunulacak olan UPT’de bir anlamda bu istemlerin yerine getirilece¤inin taahhüdüdür. Emperyalistlere verilen taahhütler tar›m› küçültüyor Ulusal Program Tasla¤› ile önümüzdeki üç y›l boyunca tar›mda hayata geçirilecek politikan›n ne oldu¤u aç›kça ifade edilirken, di¤er yanda ise ülke tar›m›nda geçen y›l yaflanan yüzde 7.3’lük küçülmeden sonra bu y›l›n ikinci çeyre¤inde de yüzde 3.5 küçülme gerçekleflti. Tar›mda yaflanan bu küçülmelerin nedeni her ne kadar AKP hükümeti taraf›ndan kurakl›k, arazinin parçal› oluflu gibi söylenmifl olsa da esas olarak; ülkemizin yar›-sömürge, yar›-feodal yap›s› gere¤i (emperyalizme göbekten ba¤›ml›d›r, bu nedenle emperyalist politikalar d›fl›nda ve onlar›n izni olmadan) tar›ma kaynak aktar›lmamas›, modernleflme ve teknolojik düzeyin yükseltilememesi, tar›m iflletmelerinin büyütülememesi, rekabet gücünün art›r›lamamas› gibi etkenler daha belirleyicidir. Emperyalist dayatmalar sonucu bugün önemli tar›m kurulufllar› (EBK-TEKEL-fieker fabrikalar›) özellefltirilmifl, kota uygulamas› ve düflük taban fiyat› verilmeye bafllanm›fl, tar›msal desteklemeler büyük oranda azalt›lm›flt›r. GSMH’dan tar›ma ayr›lan ödenek yüzde 1’in dahi alt›nda seyretmektedir. Ülke tar›m›na gösterilen “önem” bu derecede iken tar›mda yükselme, geliflme beklemek yine safdillik olacakt›r. Tar›mdaki gerilemenin son ikinci çeyrekte yaflanan yüzde 3.5’lik küçülme ile de s›n›rl› olma- yaca¤›n› tahmin etmek veya söylemekte abart› olmayacakt›r. Çünkü AKP hükümetinin istemifl oldu¤u tar›m politikas› emperyalist tar›m politikalar›d›r. Ve bugün emperyalistler tar›mda flirketleflme politikalar›n› daha bir h›zland›rm›fl, buna uygun politikalar› bizim gibi yar›-sömürge ülkelere dayatm›fllard›r. Tar›mda flirketleflme devletin tar›m alan›ndan elini aya¤›n› çekmesi ile efl anlaml›d›r. Ülkemizde tar›mda yaflananlarda bu kapsamdad›r. Ve dolay›s› ile tar›mda küçülmeler gerçekleflmektedir. UPT ile taahhül edilenlerde çok farkl› de¤ildir. Tar›mda teflvikin üretimden ba¤›ms›z arazinin büyüklü¤üne göre verilmesi esasta emperyalist flirketlerin faydalanaca¤› bir sistemdir. Böylece tar›mda emperyalistlerin hâkimiyeti artacak ve daha rahat hareket etmesi sa¤lanacakt›r. Sonuç olarak tar›mda yenilemeler, küçülmeler devam edecek, daha kötü günler yaflanacakt›r. IMF’ye niyet mektuplar›yla, AB’ye “uyum” paketleriyle tar›m politikas›n› sürdüren AKP hükümeti yaklafl›k 7 y›ll›k hükümeti döneminde ülke tar›m›nda kendi deyimleri ile “köylüleri al›fl›lmad›k rakamlarla” tan›flt›rm›flt›r. Birçok üründe yaflanan gerilemelere yenileri eklenmifltir. (Ayçiçe¤i üretimi % 24 gerilemifl, pamuk üretiminde dünya genelinde 5. s›radan 7. s›raya düflülmüfltür.) Aç›klanan düflük taban fiyatlar›yla (m›s›r 43 kr, f›nd›k 4 YTL vb.) köylü ekti¤i için cezaland›r›lm›flt›r. Tar›mda yaflanan yap›sal sorunlara geçici “çözümler” üreten AKP hükümeti her geçen y›l tar›mda gerçekleflen küçülmeye destek olmaktad›r. Tar›mda yaflanan bu gerilemelere k›l›f bulmakta gecikmeyen AKP hükümeti, artan girdi (mazot, gübre vb.) fiyatlar› ve düflük taban fiyatlar› ile beli bükülen, bu duruma isyan edip, derdini anlatan üreticileri de “yalan söylüyorsunuz” diye azarlamaktan geri durmuyor. Kendi yaratt›¤› y›k›m tablosu ile karfl›laflmak istemeyen AKP hükümeti, bir yandan da emperyalist efendilerine yeni taahhütlerde bulunuyor. Tar›m ve K›rsal Kalk›nma yalan›yla tar›m›n dibe vurmas› h›zland›r›l›yor. AKP hükümetinin tar›m› çökertme taahhütleri ve uygulamalar› karfl›s›nda, üretici üretemez, üretti¤ini satamaz, karfl›l›¤›n› alamaz duruma getirilmifltir. Her geçen y›l daha da yoksullu¤a itilen üreticiler aç›s›ndan gelecek y›llar daha büyük ekonomik riskleri içinde bar›nd›racakt›r. Üreticilerin muhalefeti ve birli¤i olmadan bu y›k›m politikalar›na karfl› etkili sesler ç›kar›labilmesi mümkün gözükmüyor. Daha da önemlisi, iktidara karfl› devrimci bir mücadele gelifltirilemedi¤inde tar›msal üreticilerin ve dolay›s›yla tüm halk›n sefalet koflullar›na sürüklenmesi kaç›n›lmaz gözükmektedir. Yüzler de¤iflir, sistem ifller; Y›k›lana dek! Geçti¤imiz günlerde, AKP’nin ikinci adam› olarak lanse edilen Dengir Mir Mehmet F›rat, AKP yönetiminden, Hukuk ve Siyaset ‹fllerinden Sorumlu Baflbakan Yard›mc›l›¤› görevlerinden istifa etti. Yerine egemen s›n›flar›n yeminli temsilcisi, önceki dönemin ‹çiflleri Bakan› Abdulkadir Aksu getirildi. Burjuva-feodal medya bu istifay› esasen iki nedene dayand›r›yordu. F›rat, hakk›ndaki yolsuzluk iddialar› karfl›s›nda y›pranm›flt›. AKP Kürt sorununda yeni bir anlay›fla yelken aç›yordu. Öncelik bu iki flahs› ele almakla bafllayal›m: Dengir Mir Mehmet F›rat F›rat, siyasi kariyerine Demirel’in Adalet Partisi’nde bafllad›. Daha sonra s›ras›yla DYP, FP’ye kat›larak AKP’nin kuruluflunda rol ald›. Mesleken avukatl›k yapan F›rat, büyük narenciye iflletmelerinin sahibi. Tabii en önemlisi, kendisinin bir Kürt olmas›. Elbette F›rat, yolsuzluk ve rüflvet iddialar›yla y›pranm›fl durumdayd›. Hatta sonuç itibariyle bizzat kendi kendini kurban seçmifl oldu. Yoksa, yolsuzluk iddialar› AKP’yi bir bütün olarak hedef alm›fl durumdayd›. Öyle ki, baflka bir rüflvet iddias› karfl›s›nda, di¤er genel baflkan yard›mc›lar›ndan fiaban Diflli istifas›n› vermek zorunda kalm›flt›. E¤er F›rat, bizzat kendi iradesiyle bu karar› alm›flsa, iddialar karfl›s›ndan partisinin kendisini çok da sahiplenmeyiflindendir. Öyle ya, Deniz Feneri doland›r›c›l›k flebekesinin üyesi, RTÜK Baflkan› Zahid Akman istifas›n› verdi¤i halde kabul edilmemiflti. AKP, ba¤r›na basm›flt› Akman’›. Bu destek, partinin kurucular›ndan F›rat’a neden verilmesindi! Üstelik F›rat’›n elinde Kürt kart› vard›. Geçti¤imiz günlerde, F›rat, DTP milletvekilleriyle yemekte buluflmufltu. Yemekte neler konufluldu, bilmemekle beraber; bunun çok da önemli olmad›¤› kan›s›nday›z. Yenilen yemek bafll› bafl›na bir mesajd›. Diyalog yolu aç›kt›r mesaj›… Dahas›, Amed ve Dersim’de umdu¤unu bulamayan Erdo¤an’›n imdad›na Cumhurbaflkan› Abdullah Gül kofluyordu. Cumhuriyet resepsiyonunda AKP ve DTP bölge milletvekillerinin biraraya gelmesi önerisi bizzat Gül taraf›ndan yap›l›yordu. Çözüm için ad›m at›ld›¤› izlenimi yaratmaya dönük çok basit bir oyundu bu. Nitekim Kürt halk›, Erdo¤an’› karfl›lama üslubuyla bu oyuna gelmeyece¤ini aç›ktan ilan etmifl ve flimdilik bu buluflma rafa kald›r›lm›flt›r. F›rat’›n gidiflini (tam anlam›yla bir gidifl olmamakla beraber) AKP’nin Kürt Ulusal Meselesi’nde yeni bir yaklafl›ma ba¤lamak iddias› düpedüz aymazl›kt›r. F›rat’›n AKP yönetimindeki varl›¤›, ne bölgeden oy alma konusunda çok önemlidir ne de F›rat iddia edildi¤i gibi, Kürt sorununda muhalif ve demokratt›r. Hem F›rat halen bir AKP üyesidir hem de istifas›na iliflkin yapt›¤› aç›klama- larda, her zaman partisinin emrine amade bir nefer oldu¤unu belirtirken, partisinin demokratl›¤›ndan dem vururken, kendisinin ne kadar demokrat, ne kadar muhalif, hatta ne kadar Kürt oldu¤unu bir kez daha göstermifltir. K›sacas› onun Kürt Ulusal Meselesinde farkl› bir tutum tak›nmas›n›n tek dayanak noktas› Kürt olmas› olabilirdi. Ancak bu yetmemektedir. F›rat, hakim s›n›flar›n bir üyesi olarak, ancak sembolik durabilirdi. Baflka türlü bir tutum sergilemesine flahsi ç›karlar›, s›n›f karakteri müsaade etmemektedir. Dolay›s›yla F›rat, AKP’de hiçbir zaman bir denge unsuru olmad›. Onun varl›¤› AKP’yi ne demokrat k›lar ne de o varl›k olarak demokrasiden yanad›r. Dün AKP’de demokrasi lehine bir dinami¤in varl›¤›n› iddia edenler abesle ifltigal ediyordu. Bugün ise AKP’de milliyetçilik yönünde bir e¤ilimin geliflti¤ini iddia edenler, olsa olsa faflizme yardakç›l›k ediyordur. Çünkü yaflananlar AKP’nin faflizmin tipik bir partisi oldu¤u gerçe¤ini her geçen gün ziyadesiyle gözler önüne sermektedir. Abdulkadir Aksu Aksu, faflizmin yeminli bekçisidir. Devleti için “kurflun s›kanlar›n, kurflun yiyenlerin” a¤ababas›d›r, son çeyrek as›rd›r egemen s›n›f partilerinin göz bebe¤idir. Onda faflizme adanm›fll›k var, ve bu alçakl›k belki de en çok ona yak›fl›yor. Aksu, devletin merkezine en yak›n flah›slardan. Nitekim, farkl› isimlerde de olsa partiler gelir, gider; Aksu yerindedir. Baflbakanlar de¤iflir; Aksu bir flekilde korumufltur yerini. Türkiye halk› Aksu’nun ismini ilk, 1978 Marafl Katliam›’nda duydu. O s›rada, Emniyet Genel Müdürü olan Aksu, bir y›l önce de Marafl’ta vali vekilidir. Birçok yerde kaymakaml›k ve valilik yapan Aksu’nun ‹çiflleri Bakan› oldu¤u dönemlerde cinayetlerin ard› arkas› kesilmez. Çetin Emeç, Bahriye Üçok, Turan Dursun ve Hrant Dink onun ‹çiflleri Bakanl›¤› yapt›¤› dönemlerde katledildi. Tarikat üyesi Aksu’nun ad› s›k s›k mafyaya ruhsatl› silah temin etmekle an›ld›. 1989 y›l›nda, Cizre’nin Yeflilyurt Köyünde köylülere d›flk› yedirilmesi nedeniyle Türkiye, A‹HM taraf›ndan mahkum edilirken, Aksu sarf etti¤i “olacak o kadar” sözleriyle insand›fl›laflman›n son haddine ulaflm›flt› art›k. Hat›rlanaca¤› gibi Aksu’nun önceki bakanl›k dönemi de, kendisine ba¤l› polis teflkilat›n›n pervas›zlaflmakta s›n›r tan›mad›¤› bir dönem olarak tarihe geçiyordu. Hrant Dink’in katledilmesi bu pervas›zl›¤›n doru¤u olmufltu. Devlet ve onun AKP’si teflhir olmufltur iyiden iyiye. ‹flte yeni dönem, küçük bir imaj de¤iflikli¤iydi sadece. Daha do¤rusu imajda küçük bir rötufltu. Aksu’ya bakanl›k verilmemifltir. Ondan vazgeçilmemiflti sadece sahne arkas›ndayd›. fiimdi tekrar sahnedeki yerini alm›flt›r. Kürt sorununda de¤iflim mi? Nas›l F›rat’›n gidifli, Kürt sorununda yeni bir yaklafl›m›n sinyali olarak okunamazsa, yerine Aksu’nun gelmesi de böyle bir farkl›laflman›n sinyali olarak okunamaz. Hatta bu küçük de¤iflikli yerel seçimlere yönelik bir taktik olmaktan bile uzakt›r. Yüksek olas›l›kla Kürtler de oy kayb›na u¤ranacakt›r, milliyetçi oylar› almak içinse bir hamleye gerek yoktur. AKP, Amed ve Dersim hayalinin gerçekten de bir hayal oldu¤unun ay›rd›na varm›flt›r. Bu fark›na var›fl, Erdo¤an’›n Hakkari’de söyledi¤i sözlerden bariz bir flekilde bellidir. RP döneminde kardefllik vurgusu yapan, birkaç y›l önce sorunu zaman zaman olsa da dile getiren Erdo¤an, kitlesel eylemler karfl›s›nda bir çaresizin küfrüne denk, “Ya sev, AKP, Amed ve Dersim hayalinin gerçekten de bir hayal oldu¤unun ay›rd›na varm›flt›r. Bu fark›na var›fl, Erdo¤an’›n Hakkari’de söyledi¤i sözlerden bariz bir flekilde bellidir. ya terk et” diyebilmifltir sadece. Kürt sorunu, kayna¤› ve çözümüyle bu devletin kurulufl kodlar›nda olmakla resmi ideolojinin bafll›ca zeminidir. Komrador burjuvazi ve toprak a¤alar›n›n devleti olan TC’nin sorun karfl›s›ndaki, Kürt ulusu karfl›s›ndaki tutumu nettir, bir devlet politikas› olarak imha ve inkard›r. Dolay›s›yla bu devletin hiçbir kurumu, sözcülü¤e soyunan hiçbir partisi ne bu politikay› de¤ifltirme e¤iliminde olabilir ne de buna muktedirdir. Özgür gelecek 10 Dünyaya Bak›fl 14-27 Kas›m 2008 ABD’nin emperyalist politikalar› Obama rejiminde de sürecektir Filipinler Komünist Partisi - 7 Kas›m ABD askeri-sanayi yap›s›n› geniflletmeye devam edecek, askeri gücünü esneklefltirecek ve hegemonyas›n› sürdürmek, düflmanlar›n›n yay›lmas›n› engellemek ve daha fazla emperyalist ya¤ma için yeni pazarlar ve topraklar ele geçirmek için irili ufakl› savafllar ç›kartacakt›r. ABD sald›rganl›¤›n›n art›fl› küresel ekonomik kriz gözönüne al›nd›¤›nda aç›kça görülebilir. ABD baflkanl›k seçiminde Barack Obama’n›n zaferi Amerikan halk›n›n militarist ve neo-muhafazakar Bush rejimine karfl› tepkisini yans›tmaktad›r. Demokrat Parti aday› olarak yar›flan Obama kendisini Cumhuriyetçi George W. Bush’un antitezi olarak lanse etti. ABD’nin Irak ve Afganistan’da yaflad›¤› siyasi ve askeri y›k›nt›n›n ve Büyük Bunal›m’dan bu yana en büyük ekonomik krizin Amerikan halk›nda yaratt›¤› derin ve genifl hoflnutsuzlu¤un verdi¤i avantaj› kulland›. Emperyalizmin süregiden küresel hegemonyas›, ya¤ma savafl› Demokratlarla Cumhuriyetçiler ve Bush ile Obama aras›ndaki çizgiyi bulan›klaflt›rmakta ve her ikisinin de ABD tekelci burjuvazisinin iki fraksiyonunu temsil etti¤ini göstermektedir. ABD ve dünya kapitalist sistemindeki mevcut derinleflen durgunluk ve bunal›m ABD’yi ülkesinde ve yar›-sömürgelerinde emperyaist sömürüyü, ya¤may› ve bask›y› sertlefltirmeye ve daha fazla sömürü alan› yaratmak için karfl›-devrimci ve sald›rgan savafllar› sürdürmeye zorlamaktad›r. ABD askeri-sanayi yap›s›n› geniflletmeye devam edecek, askeri gücünü esneklefltirecek ve hegemonyas›n› sürdürmek, düflmanlar›n›n yay›lmas›n› engellemek ve daha fazla emperyalist ya¤ma için yeni pazarlar ve topraklar ele geçirmek için irili ufakl› savafllar ç›kartacakt›r. ABD sald›rganl›¤›n›n art›fl› küresel ekonomik kriz göz önüne al›nd›¤›nda aç›kça görülebilir. Obama tüm bu gerçeklik içinde ABD emperyalizmini ilerletmek için hizmet edecektir. Demokrat Partiye ve popülist söylemlere dayanarak ABD hegemonyas› ve sald›rganl›¤› daha fleytanca bir hal alacakt›r. Bu Demokrat Parti’nin yöneticileri için beklenmedik bir durum de¤ildir. Popülist ABD Baflkan› John F. Kennedy 1961’de Küba’da Domuzlar Körfezi iflgalini bafllatm›flt›. O ve ard›l› Lyndon B. Johnson 1960’larda Vietnam Savafl›n› yükseltmifllerdi. “New Deal” Baflkan› Franklin Delano Roosevelt ABD ekonomisini Büyük Bunal›m’dan ç›karmak için 2. Dünya Savafl›n› kullanm›flt›. Obama s›kça tekrarlad›¤› gibi Bush taraf›ndan bafllat›lan “teröre karfl› savafl”› ve Ortado¤u’nun, Orta ve Güneydo¤u Asya’n›n petrol zengini bölgelerine yönelik askeri müdahalenin devaml›l›¤›n› aktif flekilde desteklemifltir. Özellikle Afganistan’a 10 bin ek askerin gönderilmesini ve El-Kaide’yi takip etme ad› alt›nda Pakistan s›n›r›nda tek yönlü askeri müdahaleler yap›lmas›n› savunmaktad›r. Irak’tan Amerikan askerlerinin h›zl› flekilde geri çekilmesini savunurken ayn› zamanda kukla Irak hükümetinin ABD’nin emirlerini yerine getirmesi için askeri varl›¤›n› sürdürece¤ini net olarak ifade etmektedir. Haziran ay›nda Obama Filipinler’de askeri müdahaleyi sürdürece¤ini ve ABD ile yard›m isteyen yar›-sömürgesinin “dostluk” iliflkisi alt›nda sürdürdü¤ü Balikatan askeri operasyonlar›n› destekledi¤ini söylemifltir. Kendisi Balikatan’›n ülkede ABD’nin askeri varl›¤›n›n kal›c› olmas›n› ve bunun Filipinler’in egemenli¤ini ihlal erek ülke içinde müdahaleleri sürdürece¤ini kamufle etmeye çal›flmaktad›r. Filipinler Ordusuna daha fazla silah deste¤i verme ça¤r›s› yaparak yüz binlerce insan›n kurban› oldu¤u Arroyo rejiminin Oplan Bantay Lana askeri operasyonlar›n›n ABD askerinin deste¤inde sürece¤ini belirtmektedir. Filipinler Komünist Partisi (FKP) Filipinler halk›n›, ayn› zamanda Amerikan halk›n› ve ulusal kurtulufl ve demokrasi için savaflan yar›-sömürgelerdeki halklar› yeni seçilen Amerikan baflkan›n›n aldatmacalar›na inanmama ça¤r›s› yapmaktad›r. FKP, iflçi s›n›f› ve dünya halklar›n›n emperyalizme ve gericili¤e karfl› ulusal ve sosyal kurtulufl, demokrasi ve ilerleme için verdikleri mücadelede ›srarl› olaca¤›ndan emindir. Filipinler Komünist Partisi (FKP) Filipinler halk›n›, ayn› zamanda Amerikan halk›n› ve ulusal kurtulufl ve demokrasi için savaflan yar›-sömürgelerdeki halklar› yeni seçilen Amerikan baflkan›n›n aldatmacalar›na inanmama ça¤r›s› yapmaktad›r. Hedef: Halk Cumhuriyeti Parti içinde reformizmin ve bireycili¤in geliflmesinden kayg› duyduklar›n› ve buna müdahale ettiklerini ancak anti-feodal ve anti-emperyalist bir anayasa yazma konusunda birlik olduklar›n› belirten Prachanda yoldafl hedeflerinin Halk Cumhuriyeti oldu¤unu ifade etti. Nepal’de NKP(Maoist)’in merkezi rol oynad›¤› Federal Demokratik Cumhuriyet’in yürütmesindeki koalisyon hükümetine önderlik eden Maoistler devrimi ilerletmek için politik taktiklerini gelifltirme sürecindeler. Konu ile ilgili olarak son süreçteki geliflmeleri ve yurtd›fl› ziyaretlerini de¤erlendiren Baflbakan Prachanda yoldafl K›z›l Y›ld›z dergisinin 17. say›s›nda (24 Ekim-7 Kas›m) önemli aç›klamalarda bulundu. Parti içinde kurulan Devlet Yönetim Komitesinin son toplant›s›nda ald›¤› kararlara paralel olarak yerellerde bar›fl komiteleri oluflturularak süreci ileri tafl›yacaklar›n› belirten Prachanda yoldafl, koalisyon hükümetinin s›n›rl›l›¤›na karfl›n uluslararas› düzeyde ve ülke içinde önemli ad›mlar att›klar›n› aç›klad›. Özellikle politika, program, y›ll›k bütçe ve d›fl politikada yeni bir anlay›fl do¤rultusunda hareket ettiklerini vurgulad›. Prachanda yoldafl bilimsel toprak reformu için kurulan Komisyonun çal›flmalar›n› sürdürdü¤ünü ve bu sürecin yak›n zamanda somutlanaca¤›n› ancak as›l zor meselenin ordular›n birlefltirilmesi konusunda yaflanaca¤›n›, federal cumhuriyetin anayasas›n›n haz›rlanmas›n›n ordular›n birleflme sürecine ba¤l› olaca¤›n› vurgulad›. Bu konuda iki z›t uçtaki görüfllere itibar etmediklerini ve yak›n zamanda somut önerilerini sunacaklar›n› aç›klad›. Prachanda yoldafl gerek iç kamuoyunda gerekse de d›fl ülkelere dönük ziyaretlerde farkl› kesimlerin demokrasi konusunu gündemlefltirdiklerini belirtti. Biçimsel demokrasinin yani parlamenter demokrasinin ömrünü tüketti¤ini, hiçbir yerde halk›n tümünün temsilini sa¤lamad›¤›n› vurgulad›. Kendilerinin parlamenter sisteme de¤il sömürülen s›n›f, kast, bölge, cinsiyet ve uluslar›n yani ço¤unlu¤u temsil eden bir demokrasiyi arad›klar›n›, biçimsel demokrasinin sentezlenmesi gerekti¤ini, ayn› zamanda komünist demokrasi deneyimlerinin olumlu ve olumsuz derslerini de incelediklerini ve sosyalist anayasan›n s›n›rlar› içinde çok partili yar›flmay› savunduklar›n› ifade etti. Nepal’in Hindistan ile yapt›¤› Sugali Anlaflmas›n›n ard›ndan yar›-sömürge yar›-feodal sosyo-ekonomik yap›ya geçti¤ini, bu yap›n›n günümüzde de sürdü¤ünü ancak Kurucu Meclis ve Federal Demokratik Cumhuriyetle birlikte monarflik döneme göre koflullar›n de¤iflti¤ini, ileriye do¤ru gittiklerini anlatan Prachanda yoldafl önlerinde iki seçene¤in oldu¤unu belirtti. Ya tümden sömürgeleflecekler ya da ulusal birli¤i sa¤layarak tam ba¤›ms›zl›¤› elde edecekler. Gerici bas›nda ç›kan parti içinde bölünmelerin oldu¤u yönlü iddialar›n yalan oldu¤unu belirten Prachanda yoldafl parti politikalar›-taktikleri konusunda parti içinde ayr›l›¤›n olmad›¤›n› aç›klad›. “fiu an da izlemeye devam etti¤imiz parti çizgisi Halk Savafl› dönemindeki 2. Ulusal Konferans’ta sentezlenmiflti. Halk Savafl› ve Halk Hareketini parti çizgisinde erittik. Geçici hükümet, kurucu meclis ve cumhuriyet taktikleri ilan ettik. Tüm bunlar› Prachanda Yolu olarak tan›mlad›k. Ard›ndan ideolojide geliflme ça¤r›s›nda bulunduk. Sonras›nda mücadelemizi geçici hükümet, kurucu meclis ve cumhuriyet içinde merkezilefltirdik. Buradan bakt›¤›m›zda taktiklerimiz sona ermemifltir.(…) Gerçek mücadele Kurucu Meclis (KM) içinde bafllad›. Bu, 2. Ulusal Konferansta kabul edilen taktiklerin özüydü. KM sona ermedi daha. Çunwang Toplant›s›n›n kararlar›n› yeniden okursak flöyle demektedir: ‘Federal Demokratik Cumhuriyeti ilan edene kadar burjuvazi ile bir çeflit uzlaflma içinde olaca¤›z. KM’nin kuruluflunun ard›ndan ise burjuvazi federal cumhuriyeti burjuva cumhuriyetine ve proletarya da Halk Cumhuriyetine çevirmeye çal›flacak’.” Parti içinde reformizmin ve bireycili¤in geliflmesinden kayg› duyduklar›n› ve buna müdahale ettiklerini ancak anti-feodal ve anti-emperyalist bir anayasa yazma konusunda birlik olduklar›n› belirten Prachanda yoldafl, hedeflerinin Halk Cumhuriyeti oldu¤unu ifade etti. Halk Cumhuriyeti derken Mao’nun dönemini kopyalamayacaklar›n›, örne¤in Çin gibi üniter de¤il federal bir yap›y› savunduklar›n›, çok partili rekabete dayanan bir cumhuriyet olaca¤›n› vurgulad›. Derginin ayn› say›s›nda “Parti tart›flmas›: devrim veya reform” bafl- l›kl› bir yaz›y› kaleme alan Sonam yoldafl da üretim biçiminde de¤iflim olmadan siyasi durumdaki çeliflkilerde bir de¤iflim olamayaca¤›n› belirtti. Yar›-sömürge yar›-feodal yap›dan kurtulmak ve halk egemenli¤i için Demokratik Halk Hareketinin yükseltilmesini ve Güney Asya’da Maoist partiler aras›nda koordinasyonu sa¤layan CCOMPOSA’n›n güçlendirilmesinin önemini vurgulad›. Parti içindeki tart›flman›n merkezinin proleter s›n›f›n önderli¤i konusunda oldu¤unu ifade eden Sonam yoldafl tart›flman›n ideolojik düzlemde sürdü¤ünü, Marksizmle reformizm ve Stalin’in ölümünün ard›ndan Çin’le SSCB aras›ndaki tart›flmalar›n devam› niteli¤inde oldu¤unu belirtti. Meselenin özünde flu sorunun yatt›¤›n› ifade etti: bir ülkede devrim nas›l tamamlan›r ve devrimin kazan›mlar› nas›l korunur? Bu soruya verilen cevab›n pragmatik eklektizmle devrimci Marksizm aras›nda ayr›m› sa¤lad›¤›n› vurgulad›. Özgür gelecek 11 14-27 Kas›m 2008 Günefle gömülenler “Durum iyidir, çünkü gerçekler devrimcidir” Kavgada ölümsüzleflenler Ese Yaylas› flehitleri Tokat’›n Ese yaylas›nda halk ordusu ile Türk ordusu aras›nda 23 Kas›m 1997’de ç›kan çat›flmada Proletarya Partisi’nin 4. Genel Sekreteri Mehmet Demirda¤, Ümit Dinler, Duran Salman, Dilek Konuk ve Ümit Ça¤layan San flehit düfltüler. R›za Akdemir ve Hüseyin Akdemir Kas›m 1979’da ölümsüzlefltiler. Sivas-fiark›fllal› olan Ümit Ça¤layan San, ‹stanbul Sar›yer’de mücadele ile tan›flt›. Gençli¤in iflçi alan›nda aktif faaliyet yürüttü. Tokatl› olan Dilek Konuk, sistemin kendisine sundu¤u olanaklar› kabul etmeyip ailesinin engelleme çabalar›n› da aflarak yüzünü doruklara çevirdi. Dersim Ovac›k Yeflilyaz› do¤umlu olan Ümit Dinler, 1994’te yaflanan darbeye karfl› tav›r alanlardand›. Tokat-Almuslu Duran Salman mücadele ile 1992’de gerilla sayesinde tan›flt›. Erzincan do¤umlu Hüseyin Akdemir, ÜGD üyesi faflistler taraf›ndan 10 Kas›m 1976’da sald›r›ya u¤rar. Hüseyin Akdemir, bu sald›r›da flehit düflerken yaralanan kardefli R›za Akdemir ise 17 Kas›m 1976’da yaflam›n› yitirdi. Mustafa Sar›tafl Zülfikar Uralçin F›rt›nalar içinde b›çak s›rt›nda bir yaflam…. Önderli¤in en belirgin özelliklerinden biri özgürlü¤ün istem gücüdür. Bu gücün kullan›m›ndaki ›srar ve kararl›l›kt›r. Özgürlü¤ü en güçlü isteyenler, bu düflüncelerini meydan okurcas›na ifade edenlerdir. Ve bu düflünceleri u¤runa dünyay› de¤ifltirme, örgütleme cüretini gösterenlerdir. Onlar, ak›l ve cesaretin en ileri sentezidir. Ve onlar yaflad›klar› dünyan›n en namuslu tan›¤›, ayd›n› ve yol göstericisidir. Bundand›r ki yeryüzünün bald›r› ç›plaklar› taraf›ndan unutulmaz olurken yeryüzünün efendileri taraf›ndan en fazla lanetleneni olurlar. Mehmet Demirda¤ yoldafl, zor bir süreçte önderlik görevini üstlendi. Tasfiyecili¤e karfl› proleter bilincin ve duruflun cesur ad› olmufl, a¤›r ve zorlu süreçte “Partiye Bolflevikler, Maoistler önderlik etmek zorundad›r” diyerek, önderlik görevini üstlenmifltir. Böylesi zorlu bir süreçte s›n›f düflmanlar›na ve küçük burjuvaziye karfl› düflüncelerini meydan okurcas›na söyledi. Halka, devrime hizmet etmenin alçakgönüllü, genç önderi oldu. Mehmet Demirda¤, sa¤ ve sol tasfiyecili¤in etkili oldu¤u bir süreçte “durum iyidir” tespitiyle ad›n› s›n›f savafl›m›n›n önemli sayfalar›na yazd›rd›. Tertemiz devrim sayfas›na ad›n› genç, bilgili bir önder olarak yazd›rman›n yi¤it ad› oldu. Devrimin bilgili, fedakar, atak kadrosu…. En zorlu süreçlerde durgunluk ve çözülme günlerinde sistemli ve düzenli çal›flmay›, ad›m ad›m ilerlemeyi, santim santim kazanmay› ö¤retti bize. Proletaryan›n devrimci ilkelerini, de¤erlerini korumak ve gelifltirmek gerekti¤ini, bu görevler baflar›lmadan devrimin örgütlenemeyece¤i bilinciyle hareket etmesini bildi. Saflarda ifllerin iyiye gitmedi¤i, zorluklar›n hat›r› say›l› düzeyde oldu¤u bir süreçte s›rt›n› dönüp giden küçük burjuva ayd›n karars›zlar›na, devrimin bir zorunluluk oldu¤unu, bunu gelifltirmek gerekti¤ini anlatt›. Sömürülen ve ezilen iflçileri, emekçileri, Demokratik Halk Devrimi için ideolojik-politik-örgütsel olarak çok yönlü haz›rlanmak gerekti¤ini kararl›ca ortaya koyan oldu. Bu zorlu tarihi süreç ve dönemeçlere dünya devrim tarihlerinde s›kça rastland›¤›n›, korkulacak fleyin gerçekler de¤il gerçeklerin fark›na varamamak oldu¤unu söyledi. Tarihteki birçok devrim, ezilenlerin tekrar tekrar sald›r›ya geçmeleri sayesinde yenilgiler içinde zaferler elde edilerek baflar›ya ulaflm›flt›r. O, bunu kavrad› ve buna göre hareket etti. Cahil komünistlik olmaz! S›n›f savafl›m›n›n gerçekli¤ine her do¤ru yaklafl›m, çözümün ve ilerlemenin de ad›m› olmufltur. Kadrolar›n engin bir deneyime sahip oldu¤u kadar derin bir teorik kavray›fla sahip olmas› gerekti¤i bilinciyle hareket etti ve bunun için “Bilgili olun! Cahil komünistlik olmaz!” ça¤r›s›nda bulundu. Devrimci bilginin genifl, derin ve yayg›n olmas›yla de¤iflimin ve devrimin de o denli yak›nlaflaca¤›na dikkat çekti. Çaba harcamadan bilgili olunamayaca¤›n› ve partinin politikleflmeye acil ihtiyac› oldu¤unu belirtti. Yo¤unlaflt›, düflünüp araflt›rd›, inceledi. Düflünsel ve mücadele yaflam›n›n merkezine partinin inflas›n› ve Halk Savafl›’n›n ülkemiz topraklar›na uyarlanmas›n› koydu. Bunun için çal›flt›, çok çal›flt›. Çünkü o, çok iyi biliyordu ki ideolojik sorgulaman›n en üst düzeyde sürdürülmesi baflar›lamadan, her türden küçük burjuva ideolojisinden ar›nma olamaz ve devrimci mücadele temel yö- Kolektif De¤iflime aç›k, kavgada ›srarc› olmal›y›z ‹çinden geçti¤imiz süreç, ezilenler aç›s›ndan oldukça a¤›r koflullar içermektedir. Egemen s›n›f sözcülerinin çizdi¤i pembe tablolar, yaflanan ve yaflanacak olan gerçek durumla asla uyumlu de¤ildir. Ç›¤ gibi büyüyen iflsizlik, emekçilerin sofralar›nda her gün küçülen lokmalar yaflanan tüm a¤›r koflullara ayna tutmaktad›r. Bu durumun ezilenler cephesinde bir hoflnutsuzlu¤a yol açt›¤› kesindir. Ama kesin olan di¤er bir fley ise; bu hoflnutsuzlu¤u devrimci bir kanala ak›tacak olan iradenin zay›fl›¤›d›r. Bu devrimci iradenin zay›fl›¤›, ezilen genifl y›¤›nlar›n, egemen s›n›flar aras›nda süren iç iktidar mücadelesinin bir parças› haline getirilmeye çal›fl›lan karfl› devrimci politikalar›n deflifre edilmesini önlüyor. Egemenler cephesinde yaflanan krizleri, emekçilerin mücadelesi lehine çevirme prati¤i sakatlan›yor. Di¤er bir anlat›mla, s›n›f mücadelesi için ortaya olanaklar ç›k›yor. Sürecin acil görevi bu tabloyu de¤ifltirmektir. Bu tabloyu de¤ifltirmenin ilk ad›m›, sürecin özelliklerini kavrayan, zorluklarla savaflma bilincinecesaretine sahip militanlar›n yarat›lmas›yla bafllar. Ama bu kendili¤inden olmaz. Bunun için ideolojik e¤itim, ideolojik derinlik gerekir. E¤er ileri militan ve kadrolarda nelime uygun kesintisiz bir flekilde sürdürülemez. Bunun için geçinmeci kitle çizgisine, her türlü küçük burjuva ruhsuzlu¤una, düflünsel ve bedensel tembelli¤e politik gerili¤e ve cehalete karfl›, durmadan mücadele etti. Her alanda, kararl› bir örgütlü karfl› koyufl, militan direnifl mevzileri yaratmak, kal›c› k›lmak ancak Halk Savafl›’n› gelifltirip, yayg›nlaflt›rmakla baflar›l›r. Bunun için bilgili, cesur, genç önderimizin düflünce ve prati¤inden ö¤renmek, uygulamak ve yine ö¤renmek gibi zorlu ve onurlu bir göreve sahip oldu¤umuzu asla unutmamal›y›z. Bu Üçüncü Konferans delegeleri Konferans haz›rl›klar› s›ras›nda Kas›m 1986’da yaflanan çat›flmada Konferans delegeleri Hüseyin Tosun, R›za Sökmen, Zeki Uygun, ‹brahim Polat, Ünal Küçükbayrak, A. R›za Boyo¤lu, M. Kemal Y›lmaz ve savaflç›lar Kamile Öztürk ve ‹smail Do¤an topra¤a düfler. Zeki Uygun Sivas Hafik do¤umlu olan Zeki Uygun, yoldafllar› taraf›ndan sevilen, faaliyet yürüttü¤ü bölgelerde halkla k›sa sürede kaynaflan bir yap›ya sahipti. Ünal Küçükbayrak 1954 y›l›nda Urfa Viranflehir’de do¤an Ünal Küçükbayrak, at›lganl›¤› ve bitmez tükenmez enerjisi ile mücadeleyi büyüttü. Hüseyin Tosun 1956 Dersim Pertek’te dünyaya geldi. Sürekli ö¤renmeye gayret eden, gereken ideolojik motivasyon sa¤lanmazsa, s›kça alt›n› çizdi¤imiz ideolojik k›r›lmalar afl›lamaz. Kendine güven duyan, zorluklarla savaflmada inatç› ve sab›rl› militanlar›n yarat›lmas›, saflar›m›zdaki küçük burjuva düflünce tarz›n›n mahkum edilerek, proleter düflünce tarz›n›n hâkim k›l›nmas›yla mümkün olacakt›r. Kadro ve militan tipinde tafl›nan iç zay›fl›klar, kararlar›n yarat›c› bir tarzda uygulanmas›n›, günlük devrimci çal›flmalar›n ad›na lay›k bir flekilde yerine getirilmesini engelliyor. Tüm bunlar planlanan görevlerin zaman›nda yap›lmas›n› da önlüyor. Bu gerçekleri görerek hedefler belirlemek ve de¤ifltirmek için çaba sarf etmek görevleri asla göz ard› edilmemelidir. Bunun için ideolojik e¤itimle birlikte içinden geçti¤imiz sürecin ana özelliklerini ve s›n›f mücadelesinin tarihi tecrübelerini sürekli irdelemeliyiz. Kavray›fl düzeyimizi sürekli gelifltirip derinlefltirmeliyiz. Ve tüm bunlar› tarzda bir düflünsel ve pratik hareket gelifltirildi¤i oranda Demirda¤ yoldafl anlafl›lm›fl olur. Bugün onu anlamak, devrimin bilgili, fedakâr ve atak kadrosu olmak için çal›flmak, mücadele etmek ve yo¤un bir bilgi birikimine sahip olmak demektir. Onun devrim iddias›n› ve özgürlük düfllerini rehber edinmek demektir. Ancak bunu yaparsak, yoksulluk içinde bunalan, cehalet içinde köleleflen, ülkemizin yoksul emekçilerinin kurtuluflunu sa¤lam›fl oluruz. bildiklerini halktan saklamayan bir dava adam›yd›. M. Kemal Y›lmaz Zonguldak Karabüklü olan M. Kemal Y›lmaz, 80 sürecinde Metris Zindan›’nda tutuklu kald› ve birçok sorumluluk üstlendi. Ali R›za Boyo¤lu 1956 y›l›nda Erzincan Refahiye’de dünyaya geldi. Tuzla iflçileri aras›nda yürüttü¤ü mücadele ile düflman›n korkulu rüyas› oldu. ‹brahim Polat Malatya Kürecikli olan ‹brahim Polat, ‹brahim Kaypakkaya ile birlikte Sinan Cemgil’i ihbar eden Mustafa Mordeniz’in cezaland›r›lmas›nda görev ald›. Kamile Öztürk Çorum Alaca’da dünyaya geldi. Tutsak düfltü¤ünde a¤›r iflkencelerin yan›s›ra yoldafllar›n›n gözü önünde tecavüze u¤rad›. Tüm bunlara ra¤men direnifl tavr›n› sürdürdü. ‹smail Do¤an Dersimli olan ‹smail Do¤an mücadeleyi zirvelerde büyüten partizanlardand›. günlük devrimci çal›flman›n d›fl›nda de¤il, bizzat içinde yapmal›y›z. Önemle üzerinde durulmas› gereken sorunlardan biri, kitlelere karfl› duyulmas› gereken devrimci güvendir. Bu güven, devrimci durumun ileri ve gerili¤ine, kitle deste¤inin zay›f ve güçlülü¤üne göre de¤iflmez. Devrim iddias›n› tafl›yan her parti ve militan her koflulda kitlelere güven duymak zorundad›r. Çünkü; kitlesiz devrim olmaz. Dolay›s›yla devrim isteminde samimi olan her parti ve militan tarihin yarat›c›s› olan bu güce güven duyarak, bu gücü kazan›p harekete geçirmek için tüm enerjisini ortaya koymak zorundad›r. Kitlelerin de¤iflimini içermeyen, onlar› örgütlenmeye yak›nlaflt›rmaya hizmet etmeyen her çaba bofl bir çabad›r. Kitleden kopuk, kendi içinde tekrar› içeren tüm çal›flmalar devrimci heyecan ve coflkuyu yaratmaktan uzak çal›flmalard›r. Tam da burada flu soruyu sor- 1956 do¤umlu Zülfikar Uralçin’in çal›flkanl›¤›, a¤›rbafll›l›¤›, dürüstlü¤ü en belirgin özelliklerindendi. Çal›flma yapt›¤› bölgelerde halk›n güvenini sevgisini kazand›. 19 Kas›m 1977’da ‹stanbul’da sivil faflistler taraf›ndan katledildi. Mehmet Zeki fierit Kayseri Uzunyayla do¤umlu Mehmet Zeki fierit, gençlik mücadelesinde yer ald›. ‹flkencede komünist bir tav›r tak›namayan Mehmet Zeki fierit, bu hatas›na daha sonra mahkeme ve zindanda düzeltti. Hapishane duvarlar›na “O duvar, duvar›n›z v›z gelir bize v›z” yazarak firar etti. Yaflanan çat›flmada yaral› olarak tutsak düfltü. Üzerinde ç›kan kimli¤i sonuna kadar savundu. Kendisi ile yüzlefltirilen babas›n› bile “tan›mad›”. “Yaflas›n devrim” slogan›n› dilinden düflürmeyen Mehmet Zeki fierit, 24 Kas›m 1977’de iflkencede katledildi. Ramazan Can Halk düflman› DDKD’liler taraf›ndan 20 Kas›m 1978’de Siverek’te katledildi. ‹sa Demirbafl Samsun’da dünyaya geldi. Tütün üreticilerinin mücadelesinde yer ald›. 23 Kas›m 1979’da yaflanan çat›flma sonras› iflkencede katledildi. Ertesi gün Samsun flehir merkezinde kitlesel bir cenaze töreni yap›ld›. Mustafa Sar›tafl ve fienol Özyurt Mehmet Zeki fierit’in ölüm y›ldönümünde bomban›n yanl›fll›kla patlamas› sonucu yaraland›lar. Olay yerine gelen iki bekçinin açt›¤› atefl sonucu 24 mak gerekir. Kitlelere güven duymayan bir militan kendine gereken güveni duyabilir mi? Bu soruya evet demek mümkün de¤ildir. Çünkü, kitlelere güvensizlik özünde kendine güvensizliktir. Hiç flüphesiz tüm bunlar›n kökeninde ideolojik durufl yatar. Devrimin kaç›n›lmazl›¤›na ve kitlelerin gücüne güvenen hiçbir proleter devrimci zorluklara teslim olmaz. Bilakis yaflanan tüm zorluklar› s›n›f savafl›m›n›n bir parças› olarak alg›lar. Ve bu zorluklar› aflmak gibi bir görevi oldu¤u gerçe¤ini kavrar. Bu gerçek, onun her yerde, her koflulda proletarya davas›na sad›k kalmas›n› sa¤lar. Bu u¤urda yapt›¤› her hatan›n hesab›n› verir. Hiçbir zaman kendi hatalar›n›n hesab›n› baflkalar›n›n defterine yapmaz. Edindi¤i devrimci kültür, sahip oldu¤u proleter ahlak asla böyle bir tutuma müsaade etmez. Proleter duruflta, proleter kültür ve ahlakta gerilemenin oldu¤u Mufl Vartolu Mustafa Sar›tafl, azimli, çal›flkan, fedakâr ve cesur yap›s›yla öne ç›k›yordu. fienol Özyurt Çorum do¤umlu fienol Özyurt yüre¤i devrime sevdal› partizanlardand›. Ali Sar›bal Zaaflar›na karfl› kendini yoldafllar› ile birlikte yeniden yaratt›. Kas›m 1981’de iflkence’de yaflam›n› yitirir. H›d›r Utan Dersim Ovac›kl› H›d›r Utan; çal›flkanl›¤› ve fedakârl›¤› ile yoldafllar› aras›nda ayr› bir yeri vard›. 18 Kas›m 1983’te geçirdi¤i trafik kazas› sonucu yaflam›n› yitirdi. Hasan Özün Bingöl’de dünyaya geldi. Hollanda’da 1985’te geçirdi¤i bir hastal›k sonucu yaflam›n› yitirdi. Perihan Çolak, Hasan Alt›ntafl, Fazl› Kaya, Süleyman Kor Sivas Zara do¤umlu Perihan Çolak alçakgönüllü¤ü ve çal›flkanl›¤› ile tüm yoldafllar›n› sevgili Peruflka’s›, Dersim da¤lar›n›n Berivan’› oldu. 19 Kas›m 1990’da Dersim’de ç›kan çat›flmada Hasan Alt›ntafl, Fazl› Kaya ve Süleyman Kor’la birlikte flehit düfltü. Bingöl do¤umlu Hasan Alt›ntafl yurtd›fl›nda iflçi olarak çal›fl›rken mücadeleye bafllad›. ‹flkencede gösterdi¤i direnifl ile düflman› bozguna u¤ratt›.1967’de Gümüflhane’de dünyaya gelen Fazl› Kaya, hem yoldafllar› hem de köylüler aras›nda fedakârl›¤›, alçakgönüllü¤ü ve kararl›l›¤› ile k›sa sürede öne ç›kt›. Trabzon do¤umlu olan Süleyman Kor, da¤lara sevdal›yd›. Do¤an Erdem Erzincan Tercan do¤umlu olan Do¤an Erdem, Dersim da¤lar›nda mücadele yürüttü¤ü s›rada 盤 alt›nda kalarak yaflam›n› yitirdi. dönemlerde burjuva düflünüfl tarz› devrimci saflarda boy vermeye bafllar. Dolay›s›yla bu küçük burjuva yaflam tarz›na karfl› ideolojik cephede mücadeleyi yo¤unlaflt›rmak, ideolojik e¤itime a¤›rl›k vermek ve yaflanmakta olan›n süren s›n›f savafl›m›n›n parti içindeki yans›mas› oldu¤u gerçe¤ini örgütlü güçlere kavratmak gerekir. Bu tutumlar her zaman vard›r ve var olacakt›r. Böylesi dönemlerde daha etkin, daha kazan›mc› bir mücadele çizgisinin izlenmesi gerekir. Koflullardan soyutlanm›fl, de¤iflim-dönüflümü içermeyen her türlü de¤erlendirme ve pratik tutumdan uzak durulmal›d›r. Tüm bunlar›n baflar›l› bir flekilde yerine getirilmesi de kavgada tereddütsüz, ö¤renmede doyumsuz ve de¤iflime aç›k militanlar›n yarat›lmas›na ba¤l›d›r. Bunlar olmaks›z›n al›nan kararlar›n hiçbir hükmü olmaz. Özgür gelecek 12 Yeni kad›n 14-27 Kas›m 2008 Bilinmiyorsa sorun yok! Geçti¤imiz haftalarda AKPli milletvekillerinin kad›nlarla ilgili düzenledi¤i bir yasa maddesi gazetelerde yer alm›flt›. Gazetemizde k›sa da olsa yer verilen bu haberin içeri¤i, düzenlenen yasan›n kad›nlar›n tecavüzcüsüyle evlendirilme yafl›n›n 14’e indirilmesi ve evlenme durumunda da tecavüzcünün ceza almas›n›n ortadan kalkt›¤›na dairdi. Yasaya karfl› kad›n örgütleri harekete geçerek protesto eylemleri düzenlenmifl, kamuoyu tepkisinin hükümet aç›s›ndan rahats›zl›k verici boyutlara ulaflmas› nedeniyle yasa tasar›laflmaya f›rsat bulamadan vazgeçilmiflti. Ayn› günlerde Vakit gazetesi yazar› olan 78 yafl›ndaki Hüseyin Üzmez’in 14 yafl›ndaki bir k›z çocu¤unu taciz etmesi sonucu tutuklanmas› ve ard›ndan da serbest b›kar›lmas› gündemdeydi. Yafl› ve ‹slami kesimdeki a¤›rl›¤› düflünüldü¤ünde Üzmez gibi bir flahsiyetin toplum vicdan›nda tacizci olarak durmas› da hükümeti rahats›z eden bir konuydu. Geliflmeler düflünüldü¤ünde düzenlenmek istenen yasa maddesi Hüseyin Üzmez’in tahliye edilmesine olanak sa¤layan bir geliflme olarak de¤erlendiriliyordu. Düzenlemeden vazgeçildi, ancak Üzmez’in “sayg›nl›¤›” dikkate al›narak tahliye edilmesi de gerekiyordu. Anayasal güvenceyle ç›kart›lmak yerine “bilim- sel” raporlarla tahliye edilmesi zarar gören “itibar›n›” iade edecekti. Nitekim öyle de oldu. Üzmez flahs›nda gündeme gelen mütedeyyin (sa¤lam Müslüman) insanlar daha fazla yaralanmadan sorun çözümlenmiflti. Nas›l oluyor da 14 yafl›nda bir çocu¤u taciz eden biri bu kadar k›sa zamanda tahliye oluyor ve “onuru” bu kadar kolay kurtulabiliyor? Çünkü olay› yaflayan, öz annesinin zengin erkeklere bekâretini bozmadan peflkefl çekmeye çal›flt›¤› savunmas›z bir k›z çocu¤u, olay›n bafl aktörü ise gerici/faflist zihniyetin usta temsilcilerinden, y›llar›n a¤›r a¤abeylerinden birisi. Regl olmufl her kad›n›n reflit oldu¤unu söyleyip haremine kapat›labilece¤ini savunan, sapk›n eylemlerinden dolay› fleytan›n suçlu oldu¤u savunusunu yapacak kadar da inançl› bir zat-› muhterem. Kad›n›n yasaklar ve günahlar zincirine hapsedilmeye mahkum oldu¤u ülkemizde potansiyel suçlu olarak kabul edildi¤ini düflündü¤ümüzde Üzmez ve Üzmez gibilerin yeri göstermelik cezalar ya da toplumda ait oldu¤u “onurlu” köfleleridir. Bu nedenle hükümet, hükümete ba¤l› idari ve mesleki kurulufllar baflta kad›n sorunu olmak üzere ayn› çizgide bulufltuklar› Üzmezler için yasalar ç›kartabilir, “bilimi” arkas›na alabilir, yarg›n›n hükmünü belirleyebilirlerdi. Üzmez’in tahliyesinin hemen ard›ndan yaflananlar ve aç›klananlar da bunun bir göstergesi zaten. Yüzündeki ifadenin bile insanda tiksindirici duygular uyand›rd›¤› Hüseyin Üzmez’i serbest b›rakt›ran ve aklayan raporla ilgili de Adli T›p Kurumu’nun durumuna bakmak gerekiyor. Bu tür kurumlar›n, sistemin bekas›nda diflli olmaktan öte bir anlam tafl›mad›¤›n› daha aç›ktan görmüfl olduk taciz edilen 14 yafl›ndaki B.Ç.’nin ruhsal ve bedensel yap›s›n›n bozulmad›¤›na dair verdi¤i raporla. Adli T›p Kurumu somut verileri dikkate alarak elde etti¤i sonuçlar üzerinden bilimsel raporlar düzenlemekle yükümlülü¤ü olan bir kurumdur. Yapt›¤› çal›flmalar tecavüz, iflkence, ölme ve öldürme vb. konularda hayati öneme sahip olan bir kurumdur yani. Devlet eliyle yap›lan cinayetlerin, iflkencelerin ve tecavüzlerin ortaya ç›kar›lmas›yla sürekli gündemde olan Adli T›p Kurumu önemli oranda gerici/faflist zihniyetli “uzmanlar›n” oldu¤u bir aland›r. B.Ç için “ruhsal ve bedensel yap›s› zail olmam›flt›r” tan›s›n›n konuldu¤u 18 sayfal›k raporun tamam›nda B.Ç’nin geçirdi¤i travman›n izleri tek tek s›ralanm›flken son sayfada muayeneleri ve anlat›mlar› reddeden bir karar verilmifl ol- haklar›n dahi tecavüzcüleri ödüllendirdi¤i, tecavüze u¤rayanlar›n d›fltaland›¤›, suçland›¤›, utanç duymak zorunda b›rak›ld›¤›; feodalizmin çözülmedi¤i Türkiye gibi yar›-sömürge ülkelerde ekonomik ve kültürel krizlerin faturas› önce kad›nlara/çocuklara ç›kacakt›r. Yapmam›z gerekense 12 yafl›ndaki Nur fien’in cenazesinde önemli rakam›n› genç k›zlar›n oluflturdu¤u 3 bin kiflinin att›¤› slogana sahip ç›kmak; “Susma sustukça s›ra bize gelecek!” Bafl›ndan sonuna yanl›fllar dizisi Kad›nlar tecavüzcülerin peflini b›rakm›yor! ‹talyan sanatç› Pippa Bacca’y›, ç›kt›¤› “bar›fl yolculu¤u”nun Gebze aya¤›nda, tecavüz ettikten sonra katleden Murat Karatafl’›n yarg›lanmas›na 4 Kas›m’da yap›lan duruflmayla devam edildi. Duruflmaya kat›lan kad›n örgütleri ise, Kocaeli 1. A¤›r Ceza Mahkemesi’nde görülen davada müdahil olmak istediklerini belirten dilekçeler sundular. Mahkeme heyetine sunulan dilekçelere iliflkin karar ise bir sonraki duruflmada verilecek. Duruflmaya, Bacca ailesinin avukat› Mehmet Eke ile bir yeminli tercüman kat›l›rken, Emekçi Kad›nlar Derne¤i ad›na Münevver ‹ltemur, Genç Kad›n Avukatlar ad›na avukat Sezin Uçar ve Mor Çat› Kad›n S›¤›nma Vakf› ad›na avukatlar, müdahil olma talebinde bulunarak, dilekçelerini mahkemeye sundular. Mahkeme heyeti, 16 Aral›k olarak belirlenen, bir sonraki duruflmada karara ba¤layaca¤›n› belirtti. Davaya müdahil olmak isteyen kad›n örgütleri, duruflma sonras› mahkeme binas› önünde bas›n aç›klamas› yaparak, “yasalar tecavüzcüleri üzmüyorsa, kad›nlar üzecek” dediler. Kurumlar ad›na yap›lan aç›klamay› okuyan Serap Coflkun, tecavüzün ve kad›na yönelik fliddetin nedenlerinden birinin de, ma¤durun “beden ve ruh sa¤l›¤› bozulmad›¤›” gerekçesiyle tacizci Hüseyin Üzmez’leri serbest b›rakan, evlilik yafl›n› 14’e indiren, kad›n› tecavüzcüsüyle evlendiren zihniyet oldu¤unu vurgulad›. Eylemde yap›lan konuflmalarda ayr›ca, yasalar›n ve devletin tecavüzcüleri “üzme”di¤i, ancak kad›nlar›n tecavüzcüleri üzece¤i belirtildi. Kad›na yönelik fliddetin, taciz ve tecavüzün son bulmas›n› istediklerini de söyleyen kad›nlar, bir kez daha davaya müdahil olacaklar›n› dile getirdiler. (Kartal) Adli T›p Kurumu’nun bilimselli¤inin sorgulanmas› üzerine konunun uzmanlar›ndan ‹stanbul T›p Fakültesi Adli T›p Anabilim Dal› Ö¤retim Üyesi fiebnem Korur Fincanc› ile görüflerek BÇ’nin durumu, kurumun rolü üzerine röportaj yapt›k. - B.Ç’nin raporda belirtildi¤i gibi ruhsal ve fiziksel durumu normal olabilir mi? - Çocuklarda ya da yetiflkinlerde sonuç olarak bir cinsel sald›r› ya da cinsel istismar söz konusu oldu¤unda bedensel bir tak›m izler olabilece¤i gibi tabi ruhsal izler de olabilir. Burada bedensel izler çok k›sa sürede iyileflerek ortadan kalkacakt›r, tabi iz b›rakanlar da olabilir. Ama sonuç olarak bedendeki izlerin iyileflmesi ve herhangi bir bulgu saptanmamas› beklenir bir durumdur. Ama ruhsal izlerle ilgili olarak yani ruhsal etkilenme ile ilgili olarak erken dönemdeki bulgular farkl› olur. Üzerinden belli bir süre geçtikten sonra bulgular farkl› olabilir. Örne¤in ilk bir ayda Akut Anksiyete bozuklu¤u dedi¤imiz bir tablo ya da Akut Stres bozuklu¤u dedi¤imiz tablo karfl›m›za ç›karken, bu olaydan sonra tablo giderek yerleflebilir ve travma sonras› stres bozuklu¤u dedi¤imiz tablo olarak ortaya ç›kar. 3 aydan daha uzun, 6 aydan daha uzun sürdü¤ünde bu tablolar bunun ciddi anlamda kal›c› hasar niteli¤i aç›s›ndan da de¤erlendirilebilir. Psikiyatrik aç›dan söylemiyorum tek bafl›na, adli t›p aç›s›ndan da söylüyorum. Çünkü siz de biliyorsunuz adli t›p olarak bizlerin yapt›¤›, yaralanman›n a¤›rl›k düzeyini belirleyerek yarg›ya ceza a¤›rl›¤› noktas›nda ipuçlar› vermek. Asl›nda yap›lan budur. Dolay›s›yla bu yaralanma a¤›rl›¤›n› ölçecek bir araç olarak tan›mlayabiliriz bunlar›. Varolan durumu de¤erlendirmeyi yani. Bunlar›n belli süreleri var elbette. Sonuç olarak tek bir muayene ile belli olacak bir karar de¤il. Böyle bir sald›r› sonras›nda çocu¤un ya da yetiflkinin izlenmesi gerekir. Belli aralarla ilk bafltaki varl›¤›n› de¤erlendirmek için araç olabilir muayene bulgular›. Sonras›nda ise yaralanman›n a¤›rl›¤›n› belirlemek yönünden bir araç olur. Dolay›s› ile olay›n varl›¤›n› belirlemek aç›s›ndan bulgular›n saptanmas› erken dönemde hemen yap›labilir olsa bile e¤er yaralanman›n a¤›rl›¤› belirlenecekse belli bir süre izlenmesi, ondan sonra de¤erlendirmenin yap›lmas› yerinde olacakt›r. Burada da çocuk ilk bafllarda muayene edilmifl 6 ay sonra Adli T›p Kurumu’na gelmifl. 6 ay sonra yap›lan tek bir muayene ile bunun de¤erlendirilmesi mümkün de¤ildir. Mutlaka ard›fl›k birkaç muayenenin ve görüflmenin yap›lmas› gerekirdi. Sonras›nda karar›n verilmesi yerinde olacakt›r. Fakat Adli T›p Kurumu’nun var olan yap›s› içinde muayenenin yap›lmas› uygun de¤ildir. Bir kere bu kurum ortam› bir muayene ortam› de¤il. Daha çok çocu¤a zarar verecek, çocu¤u travmatize edecek bir ortam. Dolay›s› ile burada tek bir muayene bile yap›lmamas› gerekmektedir. B›rak›n bir muayene yap›lmas›n›, böyle bir ortamda muayene yap›lacaksa hiç yap›lmas›n daha iyi. Mutlaka çocu¤un muayenesinin yap›labilece¤i uygun bir ortam›n haz›rlanmas› gerekir. 6 kifli, eriflkin kocaman insanlar ve üstelik alanlar›n›n adamlar› de¤iller. Onlar›n bulundu¤u bir ortamda “ad›n ne, yafl›n kaç” diye yap›lan sorgulama çocu¤a yarar vermez tam tersine zarar verir. Tan› koyma konusunda da hiç bir veri sa¤lanmaz. Zaten çocuk konuflamaz. Öyle ortamda mümkün de¤il. Korkacakt›r. Eriflkin insan bile ç›k›p konuflam›yor. Orada kocaman insanlar karfl›s›nda, masan›n arkas›nda duruyorlar. Ve size bak›yorlar ve bir tak›m sorular soruyorlar. Ne oldu¤unuzu bile anlam›yorsunuz. Bir t›p ortam› gibi de¤il, mahkeme ortam› gibi onun için bafl›ndan sonuna yanl›fllar dizisi bu. - Raporun Hüseyin Üzmez’in tahliye edilmesinde önemli bir yeri var. Jet h›z›yla raporu haz›rlay›p mahkemeye AKP’li kad›n vekiller ve eniflteler... Yaflad›¤›m›z toplumda kad›nlar›n ikinci s›n›f insan muamelesiyle karfl›laflt›¤›n›, ço¤u zaman insan yerine konmad›¤›n›, sadece çocuk do¤uran, yemek yapan, k›sacas› ev iflleriyle u¤raflan, adeta evdeki mutfak robotundan farkl› görülmedi¤ini her f›rsatta dile getiriyoruz. Egemen- Yafl 13, cezas› “recm” edilerek ölüm! mas› yak›n zamanda yaflanan benzer vakalar›n da hat›rlanmas›n› gerekli k›l›yor. Ölüm Orucu sürecinde tedavi etme ad› alt›nda zorla müdahale edilen yüzlerce devrimci tutsak hapishane koflullar›nda yaflam›na devam etmesi mümkün olmad›¤›ndan Adli T›p Kurumlar›n›n verdi¤i raporlarla tahliye edilmiflti. ÖO eyleminin sonlanmas›ndan k›sa bir süre sonra ise tedavisi olmayan ve birçok tutsa¤a konulan Wernicke Korsakoff hastal›¤› tan›s› ayn› tutsaklarda ayn› Adli T›p Kurumlar› taraf›ndan “iyilefltirilmiflti”. Cinselli¤in tart›fl›lmas›n›n dahi ciddi bir flekilde yasakland›¤› ve tabu say›ld›¤› bir ülke olmam›zdan kaynaklanan birçok cinsel sald›r› örnekleriyle karfl›laflabiliyoruz. Üzmez’in serbest b›rak›lmas› ve olay›n h›zla geliflmesinin böyle bir sald›r›ya/travmaya maruz kalan tüm çocuklara ve kad›nlara bir gözda¤› anlam› tafl›d›¤›n› düflündü¤ümüzde tablonun daha da vahim oldu¤u, daha da vahimleflece¤ini söylemek yanl›fl olmayacakt›r. K⤛t üzerindeki göstermelik anayasal ler bunu aflt›klar›n›, kad›n erkek eflitli¤inin oldu¤unu vurgulamak için bizlere baz› örnekler veriyorlar, verdikleri bir örnek de Millet Meclisi’ndeki kad›n vekiller. Acaba o kad›n vekiller gerçekten de “özgür”leflebilmifller mi, kendi hayatlar›n›n rotas›n› kendileri belirleyebilmifller mi/belirleyebiliyorlar m›? Ad›; Ça¤la Aktemur Özyavuz, Harran’dan milletvekili oldu. 1972 do¤umlu, Jeofizik Mühendisi, Turizmci, ifl kad›n›, 1 y›l ‹ngiltere, 1 y›l ‹talya’da dil e¤itimi alm›fl. 23. dönemde Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Üyesi. Kocas› Harran Belediye Baflkan›. Ayn› zamanda Cumeyli afliretinin reisi. Mustafa Özyavuz, eflinin milletvekili olma öyküsünü flöyle anlatt› diyor gazeteler: “Erken genel seçim karar› al›nd›¤› s›ralarda özellikle kad›nlar›n milletvekili olmas›n›n istendi¤ini duyunca kendisine fikrini sor- dum. ‘Ben uygun görürsem’ aday olaca¤›n› söyleyince, ben de ‘neden olmas›n’ diyerek adayl›¤›n› ‘onaylad›m’ ve birlikte çal›flmaya bafllad›k.” (Sabah Gazetesi, 13 A¤ustos 2007). Görüldü¤ü gibi asl›nda o milletvekili olan kad›nlar da baz›lar›n›n söyledi¤i gibi “özgür” de¤ilmifl. Efllerinin onay›n› almadan hiçbir fley olam›yorlarm›fl anlafl›lan. AKP’li kad›n vekillerin hepsinin hayat hikayesini anlatmayaca¤›z elbette, ama birkaç›ndan daha bahsedelim. Elbette efllerinin de. Ankara Milletvekili Aflk›n Asan’›n efli Prof. Dr. Habip Asan efli vekil olduktan sonra Aral›k ay›nda Türk Patent Enstitüsü Baflkan Yard›mc›l›¤›’na, Mardin Milletvekili Gönül Bekin fiahkulubey’in efli Mehmet fiahkulubey, 8 Mart 2008’de Bay›nd›rl›k Bakanl›¤› Müflavirli¤i’ne atand›. Bu atama için Bakanl›k Müflaviri ‹rfan Önal “baflka bir göreve atanmak üzere” görevinden al›nd›. Trabzon Milletvekili Safiye Seymeno¤lu’nun efli Arif Seymeno¤lu ve Denizli Milletvekili Selma Aliye Kavaf’›n efli Alaaddin Kavaf da terfi alanlar aras›n- Bir yandan sahte Adli T›p raporlar›yla Üzmezler sokaklara sal›n›rken di¤er yandan da kad›nlar katledilmeye devam ediyor. Fatma Babatl› da katledilen kad›nlardan sadece biri. Balatl› 35 yafl›ndayd› ve 7 çocuk annesiydi. Eflinden sürekli fliddet görüyordu. Dava açacak paras› dahi yoktu. Hukuki destek istedi¤i kurumlar›n yard›m› ile ona bir avukat bulundu. Vekalet ç›kar›ld›, karakola götürüldü, fliddet gördü¤üne dair rapor al›nd›, dilekçe yaz›ld› ve savc›l›¤a verildi. Savc›l›k “koruma” ta- sunmas›, di¤er iflkence ve tecavüz olaylar›nda ise hala bir yol kat edilemedi¤ini düflündü¤ümüzde Adli T›p Kurumu sistem yanl›s› m› çal›fl›yor? - Bu, kurum yap›lanmas› ile ilgili bir durumdur. Siyasi iradenin bunu çözmeye yönelik hiçbir çabas›n›n olmamas› hatta tam tersine kadrolaflma yönünden buray› bir erk alan› olarak kullanmas›ndan kaynaklan›yor. Dünyada oldu¤u gibi davalar için Türkiye’de de üniversite hastanelerinde yap›lmas› gerekiyor, kurumun devletle organik bir iliflkisinin olmamas› gerekir. Organik bir iliflkisi oldu¤unda ba¤›ms›z oldu¤unu söylemek mümkün de¤ildir. Bunlar›n her biri ayr› sorunlar dizisi bak›ld›¤›nda. Ama tabi baflka bir nokta daha var. Sonuçta mahkeme bilirkiflinin söyledi¤i üzerinden karar veremez. Çünkü mahkeme ba¤›ms›zd›r. Mahkeme e¤er tahliyeyi adli t›p raporu üzerinden gerçeklefltirdiyse burada mahkeme sorunludur. Böyle bir ihmal gerçeklefltirdi¤i için. Görevini yeterince yerine getirmedi¤i için. Çünkü elinde deliller varken Adli T›p Raporundan kaynakl› tahliye ettik diyorlarsa e¤er, görevlerini ihmal ediyorlard›r. Dolay›s› ile mahkeme hakk›nda Adli T›p Kurumu Baflkan› hakk›nda Adli T›p Kurumu’nun ba¤l› oldu¤u Adalet Bakanl›¤›nda bu olay ve benzeri pek çok olaydan yola ç›karak böyle bir ihmalden dava açmak gerekiyor. (‹stanbul) Kad›na dönük ayr›mc›l›¤›n en uç boyutlarda yafland›¤›, ayr›mc›l›¤›n ak›l almaz vahflete vard›¤› sistemlerin bafl›nda hiç kuflkusuz fleriat düzeni gelmektedir. fieriat düzeninin son kurban› ise, Somalili 13 yafl›ndaki Ayfle. Ayfle üç kiflinin tecavüzüne u¤rar, ancak mahkeme tecavüz edenleri de¤il, küçük Ayfle’yi “suçlu” bulur. “Suçu” ise, “evlilik d›fl› cinsel iliflki yaflamak” olarak adland›r›l›r. Ve Ayfle bir futbol stadyumunda, bin kiflilik bir “izleyici kitlesi” önünde, onlarca erke¤in att›¤› tafllarla katledilir! Uluslararas› insan haklar› örgütü Amnesty International taraf›ndan yap›lan aç›klamaya göre, söz konusu recm olay›, ‹slamc› militanlar taraf›ndan kontrol edilen Kismayo kentinde, 27 Ekim’de yafland›. Küçük k›z›n recm edilerek vahfli biçimde katledilmesinin ard›ndan yap›lan resmi aç›klamada yafl› 23 olarak verilse de (ki yafl› büyük de olsa recm edilerek veya baflka biçimlerde katletmeyi hakl› ç›karmaz), Ayfle’nin babas› k›z›n›n henüz 13 yafl›nda oldu¤unu aç›klad›. Ayfle’ye dönük bu katliam, ayn› zamanda, gerici toplumlara özgü olan ve de ülkemizde de örne¤ine s›kça rastlanan, kad›na dönük tecavüzde tecavüzcüyü de¤il, kad›n› cezaland›rma mant›¤›n›n da son örneklerinden birini oluflturmaktad›r. fieriatla yönetilen ülkelerde ise, bu “cezaland›rma”, küçük Ayfle örne¤inde de görüldü¤ü gibi, genelde kad›n›n yaflam hakk›n›, hem de en vahfli yöntemlerle ortadan kald›ran sonuçlar› da beraberinde getirmektedir. Yaflam hakk› ne kadar vahfli yöntemlerle ortadan kald›r›l›rsa, di¤er kad›nlar aç›s›ndan o kadar “cayd›r›c›” olaca¤› düflünülüyor olsa gerek, fleriat uygulamalar› vahflette s›n›r tan›madan iflletilmeyi sürdürüyor. fieriat düzeninin hakim oldu¤u ülkelere bak›ld›¤›nda ise, bunlar›n tamam›na yak›n›nda, iktidarda olanlar›n, emperyalist politikalar sonucu, ya do¤rudan ya da dolayl› olarak emperyalistler taraf›ndan ifl bafl›na getirilen uflak-iflbirlikçiler oldu¤unu da görebiliyoruz. Uzun y›llard›r emperyalist politikalar›n hedefinde olan Somali’nin belli bir bölümünde hakim olan radikal ‹slamc› gruplar da yine ayn› emperyalist politikalar sonucunda ya politikalara taraf olarak ya da devrimci seçenek zemini olmamas›ndan kaynakl› bu politikalar›n karfl›t› olarak ortaya ç›km›fllard›r. da. Demek ki bu ülkede kad›nlar›n milletvekili olmas› da efllerine hizmet etmek, cep doldurmak, Meclis’te çok fazla ses ç›karmayan t›pk› evlerinde oldu¤u gibi orada da erkek vekillerin iki ad›m gerisinden gelen, erkek egemen toplumun de¤er yarg›lar›ndan kurtulamayan ve bundan kurtulmak için çabalamayan, birilerinin kuklas› olmaktan öte bir fley de¤il. Yani düzenin kad›nlar için ifade etti¤i eflitlik, özgürlük vb. kavramlar bizim gibi halktan olan kad›nlar için hiçbir anlam tafl›mamakta. Bizlerin kurtuluflu halktan yana çal›flarak kendimizi hayat›n öznesi yaparsak gerçekleflecek. Hepimizin hayat›m›z›n öznesi olabilmesi dile¤iyle… (Malatya’dan bir ‹K okuru) lep etti. Ancak Balatl› korundu¤unu zannederken efli taraf›ndan katledildi. talep etti¤ine dikkat çekerek, onun devlet taraf›ndan korundu¤unu zannetti¤i için evine döndü¤ünü belirtti. fiemse Allak Park›’nda yap›lan aç›klamada, Kad›n Meclisi ad›na bas›n aç›klamas›n› okuyan Diyarbak›r Büyükflehir Belediyesi Kad›n Sorunlar›n› Araflt›rma ve Uygulama Merkezi (D‹KASUM) Koordinatörü Özlem Özen okudu¤u bas›n metninde katilleri bildiklerini ve peflini b›rakmayacaklar›n› belirtti. Kad›n kurumlar› daha sonra Fatma Babatl›’n›n ailesine taziye ziyaretine gitti. (H. Merkezi) Hangisini anlatal›m? Gülistan’› m›, Güldünya’y› m›, fiemse’yi mi, Fatma’y› m›? Diyarbak›r Kent Kad›n Meclisi, Diyarbak›r’da sokak ortas›nda öldürülen Babatl›’n›n savc›l›ktan koruma Özgür gelecek 13 14-27 Kas›m 2008 Dünyadan haberler Yüz binler e¤itimde y›k›ma geçit vermiyor! ‹talya’daki ö¤retmenler, üniversite profesörleri, ö¤renciler ve de veliler haftalard›r hükümetin e¤itim reformuna karfl› sokaklardalar. Yürüyüfl, kitle toplant›lar› ve de okullar›n iflgal edilmesi biçiminde gerçekleflen eylemler dur durak bilmiyor. ‹talya ‹çiflleri Bakanl›¤› Ekim ay›ndan bu yana, ülkenin dört bir yan›nda 300’den fazla eylem yap›ld›¤›n› ve de 150’den fazla okul ve üniversitenin iflgal edildi¤ini aç›kl›yor. Ancak eylem ve iflgallerin say›s›n›n, bakanl›¤›n verdi¤i bu say›n›n oldukça üstünde oldu¤u biliniyor. Eylemlere kat›l›m ise oldukça yüksek. Sadece 1 ve 2 Kas›m tarihinde yap›lan eylemlere yüz binlerce kifli kat›ld›. Ayn› günlerde muhalefet partileri ve sendikalar, e¤itim alan›nda 6 Kas›m’da genel grev ça¤r›s› yapt›lar. ‹talya’y› sarsan bu eylemlerin nedeni ise, E¤itim Bakan› Mariastella Gemlini taraf›ndan gerçeklefltirilmeye çal›fl›lan ve bu nedenle Gemlini Reformu olarak an›lan reform giriflimi. Söz konusu reform, devlet okullar›nda üç y›l içinde 87 bin ö¤retmen ve 44.500 yöneticinin ifline son verecek. Reformun içeri¤i 19. yüzy›ldan kalma Silvio Berlusconi baflbakanl›¤›ndaki gerici-sa¤c› hükümetin, “e¤itim reformu” ad›yla haz›rlad›¤› reforma iliflkin bu yasa 9 Ekim’de mecliste onaylanmas›n›n ard›ndan, 29 Ekim’de de senatonun onay›ndan geçerek yasalaflt›. Hükümet bu “reform”la birlikte sekiz milyar Euro tasarruf sa¤lanaca¤›n› iddia etmekte. ‹talyan e¤itim sistemi zaten uzunca y›llard›r Avrupa’n›n en kötü e¤itim sistemi olarak bilinmekte. Okullar oldukça harabe bir haldeyken, e¤itim yöntemleri de yine oldukça ça¤d›fl› olarak görülmekte. Ö¤retmenler hayli düflük bir maafl al›rken, hemen hiçbir devlet okulunda bilgisayar vb. modern ders aletleri bulunmuyor. Üniversitelerin afl›r› dolululu¤u ise kronik bir hal alm›fl durumda. Gemlini, bu reformla birlikte e¤itim alan›ndaki bürokrasinin ortadan kalkaca¤›n› ve bunun da e¤itimi daha verimli ve etkili hale getirece¤ini savunmakta. Oysa reformun içerdi¤i pedagojik konsept, sanki 19. yy’dan kalm›fl gibi görünmekte. Özel okul say›s›nda bir art›fl› da beraberinde getirece¤i söylenen reformdan en çok etkilenenler ise yine göçmen çocuklar› olacak. Çünkü okula kay›t s›ras›nda dil testini geçemeyen göçmen çocuklar›, bundan böyle ayr› s›n›flarda ders görecekler. Göçmenlere dönük aç›k bir ayr›mc›l›k içeren bu durum ise, Berlusconi hükümetinin ›rkç› koalisyon orta¤› “Lega Nord” partisi taraf›ndan sinsice, “ pozitif ayr›mc›l›k” ya da “daha iyi uyum sa¤lama” olarak adland›r›lmakta. Sadece hükümeti de¤il muhalefet partilerini bile flaflk›na u¤ratacak boyutta tepkilere neden olan da “e¤itim plan›” oldu. Bir anda tüm ülkede, büyük bölümü, geleneksel örgütlenmelerden ba¤›ms›z, kendili¤inden geliflen eylemler ortaya ç›kt›. Ö¤renciler, ö¤retmenleri ile birlikte okullar› iflgal etti. Veliler çocuklar› ile birlikte eylem yapt›. Profesörler halka aç›k yerlerde konuflmalar gerçeklefltirdi. Ö¤retmenler Venedik’te yolu trafi¤e kapad›, Bari’de eylemciler taraf›ndan yap›lan sembolik cenaze töreni trafi¤i felç etti. Bologna, Milano, Turin, Genua, Napoli ve Roma’daki üniversiteler iflgal Kongo Vize mi istiyorsun? Önce okula! edildi, Milano yak›n›ndaki bir tren istasyonu ö¤renciler taraf›ndan iflgal edilerek, tren raylar› bloke edildi. Hükümet çark ediyor Berlusconi hükümeti ise, ülkeyi sarsan bu eylemleri “teröristçe” olarak nitelemekte gecikmedi. Bu tür olaylar›n bir daha yaflanmamas› için “gereken önlemin al›naca¤›” ve de “güvenlik” güçlerinin devreye sokulaca¤› belirtilerek eylemciler tehdit edildi. Ard›ndan ise reformdan bir ad›m bile geri at›lmayaca¤› söylendi. Ancak iflin renginin hiç de öyle olmad›¤› k›sa sürede a盤a ç›kacak ve hükümet ilk geri ad›m sinyalini vermeye bafllayacakt›. Eylemlerin iyice yo¤unluk kazand›¤› günlerde, 3 Kas›m’da bir aç›klama yapan Berlusconi, daha önce söylediklerinin tam tersini söyleyerek, reformun flimdilik ertelendi¤ini aç›klad›. Sendikalar ta- Mahalla’da bulunan devlete ait bir tekstil fabrikas›n›n iflçileri, iflyerinin özellefltirilme plan›n› protesto etmek için eylem yapt›. 30 Ekim günü gerçekleflen eyleme 800 iflçi kat›ld›. Mahalla’da son iki y›ld›r say›s›z grev gerçeklefltirildi. Bu grevlerden biri 6 gün sürmüfl ve “güvenlik güçleri” greve dönük azg›nca bir sald›r› gerçeklefltirmiflti. Yunanistan raf›ndan yap›lan de¤erlendirmelerde ise, bu geri ad›m›n protesto eylemleriyle elde edilen bir kazan›m oldu¤una yer verildi. ‹talya’da e¤itim reformuyla birlikte yay›lan bu eylemlerin, ayn› zamanda ekonomik krizin etkisiyle ortaya ç›kan kapsaml› bir sosyal hareketin parças› oldu¤unu görmek gerekiyor. Çünkü sadece e¤itim sektöründe de¤il, ayn› günlerde, kamu tafl›mac›l›¤›nda, sa¤l›k alan›nda, havaalanlar ve ça¤r› merkezleri gibi birçok alanda da, sosyal y›k›m sald›r›lar›na karfl› yayg›n grev ve eylemler gerçeklefliyordu. ‹ç çat›flmalar fliddetleniyor Emperyalist ya¤ma ve talan politikalar› sonucu iflsizlik, yoksulluk, açl›k ve ölümün kol gezdi¤i Afrika ülkelerinden biri olan Kongo’nun emperyalist destekli egemen s›n›flar› taraf›ndan körüklenen iç çat›flmalar, Kongo halk›n› insanl›k dram›yla yüz yüze b›rakmay› sürdürüyor. ‹ç çat›flmalar yüz binlerce insan› evinden göç etmek zorunda b›rak›rken, milyonlarca Kongolu mülteci kamplar›nda yaflam mücadelesi veriyor. Son dönemde artan çat›flmalar yeni bir göç dalgas›n› da beraberinde getirirken, çat›flman›n taraflar›n› devlet güçleri ile ordudan ayr›lan Tutsi General Laurent Nkunda’ya ba¤l› “isyanc›lar” oluflturuyor. Gerçekte her ikisi de gerici güçlerin temsilcisi olan bu iki güce ba¤l› çat›flmalar s›ras›nda çok M›s›r say›da kentte ya¤malama, tecavüz ve katliam gerçeklefliyor. Kongo’da yaflanan bu çat›flmal› ortam›n ve Kongo halk›n›n çekti¤i ac›lar›n gerçek sorumlusu olan emperyalist güçler ise, çat›flmalar›n denetimlerinden ç›kmas› ve de böylelikle ya¤ma ve talana dönük ç›karlar›n›n tehlikeye düflmesiyle birlikte, “arabulucu” rolü oynamaya çal›fl›yorlar. Özellikle de Avrupal› emperyalist güçler, son dönemde “ilgilerini” iyice art›rd›klar› Kongo’ya daha fazla say›da BM askeri gönderme önerilerini sürdürüyorlar. Oysa Kongo’daki BM asker say›s›n› art›rmaya dönük her giriflimin, buradaki çat›flmalar› körükledi¤i, BM askerlerinin çat›flmalarda bizzat yer alarak, çok say›da Kongoluyu katletti¤i biliniyor. Yunanistan hapishanelerinde bulunan tutuklu ve hükümlüler, hapishane koflullar›n› protesto etmek için 4 Kas›m’da açl›k grevine bafllad›lar. Ülke genelindeki 21 hapishanede gerçeklefltirilen açl›k grevinin bafll›ca taleplerini, hapishanelerdeki sa¤l›k hizmetlerinin iyilefltirilmesi ve hücrelerdeki yaflam kalitesinin yükseltilmesi oluflturuyor. Tutsaklar hücrelerdeki koflullar›n Ortaça¤’› and›rd›¤›n› söylemekteler. Yunanistan’daki hapishanelerde, son 10 y›l içinde toplam 377 kiflinin de¤iflik nedenlerle yaflam›n› yitirdi¤i, 5 kiflilik hücrelerde 15-18 kiflinin kald›¤› da yine hapishanelerdeki koflullara iliflkin yap›lan aç›klamalar aras›nda. Romanya Hükümetin maafllar›na % 50 zam yapmas›n› talep eden Romanyal› e¤itim emekçileri, 2 Kas›m’da bir günlük uyar› grevi yapt›. Greve ülke çap›nda 70 bin ö¤retmenin kat›ld›¤› bildirilirken, ö¤retmenlerin ba¤l› oldu¤u sendikalar 18 Ekim’de ikinci bir grev yapma ça¤r›s› yapt›lar. Romanya’daki özel sektör çal›flanlar› da yine maflalar›na zam yap›lmas› talebiyle Kas›m ay› sonunda gevre gideceklerini aç›klad›lar. ‹rlanda Suriye Fransa’n›n Göçmenlik Bakan› Brice Hortefeux, 29 Ekim’de son dokuz ay içinde s›n›r d›fl› edilenlerin bilançosunu aç›klad›. Buna göre 2008’in bafl›ndan bu yana s›n›r d›fl› edilenlerin say›s› 26 bin. Bu rakam, 2007 y›l› boyunca gönderilenlerin say›s›n› flimdiden yüzde 7 dolay›nda geçti. Hortefeux’nün aç›klamas› bununla s›n›rl› de¤ildi. Fransa’ya aile birleflimi olarak gelmek isteyenlerin, bulunduklar› ülkede asgari düzeyde Frans›zcay› ö¤renmeleri gerekecek. 1 Aral›k’tan itibaren yürürlü¤e konulmas› için son haz›rl›klar›na giriflilen yasaya göre, 16-65 yafl aras› olan, aile birleflimi temelinde vize baflvurusunda bulunan herkes, Fransa’ya gelmeden önce bulundu¤u ülkede iki ayl›k e¤itim görecek. Bu, vize al›m› için flartlardan biri olarak zorunlu k›l›nacak. E¤itime bir gün gitmemek, dosyan›n “geciktirilmesiyle” cezaland›r›lacak. (Bu gecikmenin s›n›r› elbette çizilmemifl.) Dolay›s›yla her aile birleflimi talebi “dil ve kültür s›nav›” ile karfl›laflacak. Baflvuranlara her türlü soru sorulabilir. Mesela, Frans›z “Le Figaro” gazetesine göre, baflvuranlara “Fransa’da bir kad›n eflinden izin almadan çal›flabilir mi?” gibi sorular sorulabilir! 1 Aral›k’ta yürürlü¤e konulmas› düflünülen bu yasan›n uygulanmas›n› sa¤layacak olan ANAEM (Ulusal Göçmenleri ve Yabanc›lar› Karfl›lama Kuruluflu), baz› özgün durumlarda bunu uygulamamakla görevlendirildi. Bu özgün durumlar savafl içinde olan ve/veya do¤a felaketi yaflayan ülkelerdir. Bu ülkelerde “dil ve kültür s›nav›” uygulanmayacak, tabi ki flimdilik! Evrensel Yaklafl›m Devrim dipten ancak sesli gelecek Sadece ABD de¤il, tüm dünya 4 Kas›m’da yap›lan ABD baflkanl›k seçimlerine çevirdi gözünü. Seçimin sonuçlar›, belki de bugüne kadar olmad›k düzeydeki bir merakla beklendi. Merak edilen konu en fazla da, y›llar boyu, türlü zulmün bir parças› olarak, belediye otobüslerinin arka koltuklar›nda oturmak zorunda b›rak›lan siyahlar›n, ön koltuklara geçip geçmeyece¤i oldu. Ve Obama, rakibi McCain’e ciddi bir fark atarak, ABD’nin ilk siyahi baflkan› oldu da nitekim. Seçimlerin ard›ndan yap›lan haber ve yorumlar ise, Obama’n›n “Martin Luther King’in hayalini gerçeklefltirdi¤i” yönündeydi. ABD tarihinde görülmedik oranda bir kat›l›m olmufltu seçimlere. Özellikle de “Afro-Amerikan” olarak tabir edilen siyahi Amerikal›lar rekor düzeyde bir kat›l›m sa¤lam›fllard›. Göreve geri dönülmez biçimde veda edecek olan Bush ise, gerek ABD’de gerekse dünya kamuoyunda yap›lan yorumlarda, ABD’deki (ve dünyadaki) giderek derinleflen ekonomik krizin gerçek sorumlusu ilan ediliyordu. Çünkü ABD’de ekonomik piyasalarda yaflanan facia, Amerikan rüyas›n›, Amerikan halk› aç›s›ndan tam bir kabusa dönüfltürmüfltü. Amerikan seçimleri de iflte tam böylesi bir ortamda gerçekleflti. Mevcut çöküntü Amerikan seçmenlerinin “kurtar›c›” beklentisini art›rd›. Amerikan halk› ise büyük olas›l›kla bu “kurtar›c›y›” ilk siyahi baflkan aday›, “de¤iflim” vaat eden, Obama’da görmüfltü. Yaflanan durumun, Amerika’da esasl› bir “de¤iflim” yaratacak, dipten gelen sessiz bir “devrim” oldu¤u bile iddia edildi. Çünkü köklü bir “Boyun e¤meyece¤iz!” ABD emperyalizminin geçti¤imiz günlerde Suriye’ye dönük bir askeri sald›r› gerçeklefltirmesi ve bu sald›r› sonucu çok say›da sivilin yaflam›n› yitirmesi, Suriye halk› taraf›ndan güçlü bir biçimde protesto edildi. Halk eylemlerle birlikte, “Gerçek teröristler ABD ve ‹srail’dir” fliar› alt›nda gerçeklefltirilen eylemlerde, emperyalizme “boyun e¤meyece¤iz” mesaj› verdi. ABD askeri güçleri 26 Ekim tarihinde, Irak topraklar›ndan Suriye’ye dönük bir askeri sald›r› gerçeklefltirdi. S›n›r köylerinden birini hedef alan bu sald›r›da köy halk›ndan 8 kifli yaflam›n› yitirirken, yaklafl›k 20 kifli de yaralanm›flt›. Bu sald›r› ABD ile fiam aras›ndaki gerginli¤in daha da artmas›na yol açt›. ›rkç› önyarg›ya sahip olan bir ulus, “kurtuluflu” “bir Afrikal›n›n o¤lunda” görerek, onun pefline tak›lm›flt›! ABD’nin çok say›da eyaletinde, ‘60’l› y›llar boyunca hakim olan Güney Afrika’daki Apartheit rejimi benzeri koflullar alt›nda türlü zulme u¤rayan siyahilerin kaderi de¤ifliyor muydu ne? Oysa Obama’n›n siyahi baflkan olarak ortaya ç›kar›lmas›, tüm ›rkç› ön yarg›lar bir ç›rp›da bir kenara itilmifl gibi bir hava yarat›lmas›, egemen s›n›flar›n ç›karlar› gere¤i yaflanan bir durumdan öte bir fley de¤ildi. Çünkü bilenler flunu iyi bilmektedir ki, Barack Obama e¤er “beyaz” hakim s›n›flar›n yönelimine uygun hareket etmeseydi böylesi bir yükselifl flans› elde edemezdi. Yani Obama, ne özelde yoksul siyahlar› ne de genelde Amerika’n›n ezilen emekçi y›¤›nlar›n› temsil etmektedir. O sadece ve sadece Amerikan hakim s›n›flar›n›n bir kesiminin temsilcisidir. Ve Obama’ya, yine ayn› hakim s›n›flar taraf›ndan verilen görevin özünü de esas olarak, Amerikan toplumunu “Vatansever ruh hali” etraf›nda birlefltirmek olufltur- Suriye halk› da yaflanan bu sald›r›ya karfl› tepkisini ortaya koymakta gecikmedi. 30 Ekim Perflembe günü baflkent fiam’da kitlesel bir eylem gerçeklefltirilerek, ABD sald›r›s› k›nand›. Ellerinde “Y›k›m›n ve savafllar›n sponsoru ABD’dir” yaz›l› dövizler tafl›yan Suriyeliler, ABD’ye olan öfkelerini dile getirerek, sald›r›lara karfl› “boyun e¤meyece¤iz” mesaj› verdiler. ABD D›fliflleri Bakanl›¤› ise, sekiz sivilin ölümüne yol açan bu sald›r›y› yapt›klar›n› ne do¤rulad› ne de yalanlad›. Ancak ad›n› vermeyen bir üst düzey Amerikal› yetkilinin yapt›¤› aç›klamaya göre, sald›r› sözde Irak’a yabanc› militanlar sokan, El Kaide ba¤lant›l› Ebu Hadiye adl› kifliyi hedef almak üzere gerçeklefltirilmiflti. maktad›r. “Vatanseverlik konsepti” olarak da adland›r›lmas› gereken ve de özde Amerikan toplumu içinde iflgal sald›r›lar›n› hakl› göstermenin alt yap›s›n› oluflturmaya hizmet eden bu konsept ise, 11 Eylül sald›r›lar›n›n ard›ndan yükselifle geçen /geçirilen, flovenist histeriden ziyade bir fley de¤ildir. Dikkat edildiyse, Obama’n›n tüm kampanyas›, “büyük bir ulusal dayan›flma” üzerine infla edilmiflti. Obama’n›n baflkan olmas›n›n ABD’ye getirece¤i söylenen imaj de¤iflikli¤iyle birlikte, bu imaja uygun oldu¤u düflünülen ve de ayn› zamanda krizden ç›kman›n çözümü olarak görülen, Rooswelt dönemindekinin benzeri politikalar›n a¤›rl›kl› olarak hayata geçirilebilece¤i de ima ediliyor. Yani devletin, ekonomiye müdahale ad› alt›nda (tabii ki sermayenin lehine) kamulaflt›rmalar gerçeklefltirdi¤i (ki son dönemde yap›lan da bu), yine dönemin adland›rmas›yla “kapitalizmin ehlilefltirilmesi” olarak adland›r›lan sürecin benzerinin yaflanabilece¤i bir döneme girilece¤i iddia ediliyor. Yine Obama’n›n gerilim üzerine kurulu d›fl politikan›n d›fl›na ç›kabilece¤i de “beklentiler” aras›nda. Oysa bu “beklen- tiler”, daha Obama’n›n seçim kampanyas› sürecinde yapt›¤› konuflmalara bak›ld›¤›nda bile bofla ç›kmaktad›r. fiu bilinmektedir ki, ABD emperyalizmi uzunca y›llard›r, baflta dünya genelinde oluflturdu¤u 737 askeri üsle olmak üzere, tüm dünyaya yay›lma politikas› izlemektedir. Bu yay›lma politikas›, ‹ran’a dönük sald›r› olas›l›¤›n› da içine alarak, Obama döneminde de de¤iflmeden sürecektir. Amerikal›lar›n ço¤u kendilerine empoze edildi¤i biçimiyle, ‹ran’› ABD’nin bafl düflman› olarak görmeyi sürdürmekte ve ‹ran’›n Irak’taki ABD düflmanlar›n› ve de Lübnan’daki ‹srail düflmanlar›n› silahland›rd›¤›n› düflünmektedir. Obama’n›n seçim kampanyas› süresinde ‹srail’e kendini “siper eden” konuflmalar›na bak›ld›¤›nda ve de ABD’deki güçlü ‹srail lobisi de düflünüldü¤ünde, iflgal politikalar›na kal›nd›¤› yerden devam edilece¤i görülecektir. Mali krizin ald›¤› boyut da zaten bunu “zorunlu” k›lmaktad›r. K›sacas›, ABD, siyahi bir baflkana sahip olsa da, bu ne ABD’de ›rkç›l›¤›n ortadan kalkt›¤› ne de ABD emperyalizminin her türden sald›rganl›k politikalar›n›n Irak ve Afganistan iflgaline kat›larak, geri dönen ‹ngiliz askerlerinin, Ekim’in son günlerinde Belfast sokaklar›nda gerçeklefltirmeye çal›flt›¤› geçit töreni, güçlü protestolara çarpt›. “Savafltan” geri dönen askerlere “hofl geldin” kutlamas›na dönüfltürülmek istenen tören s›ras›nda gerçeklefltirilen ve savafl karfl›t› gruplar›n yan› s›ra, Sinn Fein taraf›ndan ça¤r›s› yap›lan eylemlerde askeri bandonun sesini bast›ran güçlü sloganlar, askerlerin hiç de “hofl gelmedi¤ini” gösteriyordu. Di¤er taraftan ise, ‹rlandal› e¤itim emekçileri, ö¤renciler ve veliler de ayn› günlerde hükümetin e¤itimde k›s›tlama plan›na karfl› sokaklardayd›. 29 Ekim günü bir araya gelen 15 bin e¤itimci, ö¤renci ve veli, ‹rlanda’n›n baflkenti Dublin’de bir yürüyüfl gerçeklefltirdi. son bulaca¤› anlam›na gelmektedir. Çünkü önemli olan Obama’n›n rengi de¤il, hangi s›n›f›n temsilcisi oldu¤udur. Ve tekrar etmek gerekirse, Obama ezilenlerin de¤il, ezen s›n›flar›n temsilcisidir. T›pk› R›ce gibi, o da her renkten ezilenlere karfl› en az “beyaz adam” kadar zalim olacakt›r. Kimse bundan kuflku duymamal›d›r. Sadece siyah-beyaz ayr›m›n› de¤il, ezenler ve ezilenler ayr›m›n› da tamamen ortadan kald›racak olanlar ise, her renk, dil ve inançtan emekçi halklar olacakt›r. Her türden ayr›mc›l›k ancak yoksul emekçi y›¤›nlar›n, kolay yönetilebilen y›¤›nlar yaratma u¤runa halk y›¤›nlar› aras›nda ayr›m yaratan egemen s›n›flara karfl› ortak mücadelesiyle ortadan kalkacakt›r! Ve bu art›k giderek bir hayal olmaktan ç›kmaktad›r. Çünkü egemen s›n›flar› yoksul y›¤›nlara karfl› daha fazla sald›r›ya “zorlayan” kriz, ayn› flekilde emekçi halklar› da kendilerini teslim almaya çal›flanlara karfl› aya¤a dikilmeye zorlamakta. Bu zorlay›fl ise, gerçek devrimin, halklar›n devriminin, dipten ancak oldukça sesli gelmekte oldu¤unu mufltulamaktad›r! Özgür gelecek 14 Tarih konufluyor 14-27 Kas›m 2008 Yerin derinliklerinden geldiler.. Zonguldak Maden Havzas›, kömür ocaklar›n›n aç›ld›¤› 1848’dan günümüze mücadele eden maden iflçilerinin say›s›z direnifline tan›k olmufltur. Maden iflçileri, yerin karanl›k dehlizlerinde döktükleri al›nterinin karfl›l›¤›n› almak için say›s›z direnifl örgütledi, mücadele etti. Korkunç çal›flma koflullar› alt›nda çal›flan iflçiler, insanca yaflanacak bir ücret için nice bedeller ödedi. Maden ocaklar› sadece iflçilerin de¤il bölgede yaflayan tüm halk›n temel geçim kayna¤›yd›. 1960’a kadar bölgede yaflayan halk›n madende çal›flmas›n›n zorunlu tutulmas› çal›flma koflullar›n› daha da a¤›rlaflt›r›yordu. Maden ocaklar›nda yaflanan ve cehennemi aratmayan çal›flma koflullar›n›n biriktirdi¤i öfke, patlamalar fleklinde ortaya ç›k›yordu. T›pk› 1965 Kozlu direniflinde oldu¤u gibi. 1965 Mart’›nda yaflanan ve iki iflçinin yaflam›n› yitirdi¤i eylemler, maden iflçilerinin direnifl tarihine birer dipnot olarak düfltü. Yenilgiyle sonuçlanan bu direnifl, sendika yönetiminin iflbirlikçi tutumuna yeni bir halka ekledi. 13 Haziran 1969’da bu kez Alpagut’ta iflçiler, ücretlerinin aylard›r ödenmemesi üzerine maden ocaklar›n› iflgal etti. 35 gün süren direnifl öncekinin aksine zaferle sonuçland›. 1980’lerden itibaren maden ocaklar›n›n özellefltirilmeye bafllanmas› ile iflçiler için de yeni bir dönem bafllad›. Çal›flma koflullar› giderek a¤›rlafl›rken, uygulanan politikalarla Mozaik 1990’lar›n bafllar› itibar›yla yeni bir yerli sinema ile tan›flt›¤›m›z söylenebilir. Nuri Bilge Ceylan, Zeki Demirkubuz, Reha Erdem, Semih Kaplano¤lu, Yeflim Ustao¤lu, Dervifl Zaim gibi isimler bu yeni dönem sinemac›lar aras›na dahil edilebilir. Bahsi geçen sinemac›lar her ne kadar kendilerini “yeni sinemac›lar” vb. flekilde adland›rmasalar da, Y›lmaz Güney kültü d›fl›nda uluslararas› sinema otoritelerinin nazar›nda baflar› elde edememifl bir gelenekten geldi¤i halde, dünyan›n en önemli uluslararas› festivallerinde “a¤›r” ödüller alan bu yerli filmlerin, Türkiye için yeni bir ak›m olarak de¤erlendirilmesi pekala anlafl›labilir. Gerek ülke gerekse dünya ölçe¤indeki sanatsal çevrelerde s›kl›kla tart›fl›l›r unsurlar haline gelen bu filmler genel olarak devrimcilerin muhakemesinin d›fl›nda kald›. Bunun Türkiyeli devrimcilerin sinema sanat› ile iliflkisindeki zay›fl›klar› yoklayan bir dizi sebebi var. Bu konu ayr›ca ele al›nabilir. Fakat, gelinen noktada bu yeni filmlerin hangi referanslarla de¤erlendirilece¤i konusunda belirgin bir boflluk oldu¤unu görmek güç de¤il. Bir yanda, özellikle Avrupa’n›n entelektüel-sol çevrelerinde itibar gören ve gerek piyasa ritüellerini gerekse niteliksiz sinema teamüllerimizi ters yüz etmesi itibar›yla ilerici bir görüntü çizen bu filmlere sempati duyarken, di¤er yandan ise hayata ne katt›¤› ile ilgili ciddi flüpheler içinde kalan birçok insan oldu¤u aflikar. Geçti¤imiz hafta vizyona giren “Üç Maymun” Nuri Bilge Ceylan’›n beflinci uzun metrajl› filmi. Ceylan’a, film ile dünyan›n en a¤›r festivallerinden olan Cannes’da en iyi yönetmen ödülü verilince, Nuri Bilge sinemas›na dair tart›flma sahas› bir halka daha büyümüfl oldu. Nuri Bilge Ceylan ilk uzun metrajl› filmi Kasaba ile, öykünün olmama- her türlü örgütlenme de hedef tahtas›na konulmufltu. Devlete ait birçok ocak kapat›l›rken, iflçiler baflka ocaklara da¤›t›ld›.1990’lara gelindi¤inde Türk-‹fl’in y›l›n ilk yar›s›nda imzalad›¤› sözleflmelerden hoflnut olmayan iflçilerin aras›nda maden iflçileri dikkat çekiyordu. Sendikalar›n, ayl›k ücretin net 2.5 milyon TL, yevmiyenin asgari 85 bin olmas› talebine hükümet yine “kendi ya¤›n›zda kavrulun” yan›t› veriyordu. Bunun üzerine Genel Maden-‹fl Sendikas› 30 Kas›m’da greve ç›kma karar› ald›. Grev, sadece ücret talebi ile de¤il, maden ocaklar›n›n kapat›lmas›, küçültülmesi ve özellefltirilmesine karfl› da yap›l›yordu. Ellerinde susmak bilmeyen bir yeralt› günefli ile.. Grev bafllamadan birkaç gün önce flehir jandarma, komando ve çevik kuvvet taraf›ndan adeta iflgal edildi. 30 Kas›m sabah› ilk grev pankart› Gelik ‹flletmesine as›ld›. ‹flçiler, büyük bir heyecan ve coflku içindeydi. Grevin üçüncü gününde binlerce iflçinin kat›ld›¤› yürüyüfller, art›k s›radan bir olay haline gelmiflti. Devletin yürüyüflleri engelleme çabalar› sadece komik kal›yordu. Greve, uluslararas› iflçi s›n›f›ndan da destek geliyordu. Güney Afrika gibi birçok ülkede kömür ve liman iflçileri greve sahip ç›karak, Türkiye’ye gelecek kömürlerin yükleme ifllemlerini durdurdular. Direniflin dör- düncü gününde, esnaf kepenk indirmifl, belediye iflçileri madencilerle omuz omuza vermifl ve sokaklardaki kitle 70 bine ulaflm›flt›. Grev dalgas› giderek kabar›yor, ifllerin say›s› 盤 gibi büyüyordu. Grev Ortado¤u’da sular›n ›s›nd›¤› bir döneme denk gelmiflti. Irak, Kuveyt’i, ard›ndan ABD emperyalizmi bölgeyi iflgal etmiflti. Emperyalistler yeni katliamlar›n öngünündeydi. Bu atmosfer greve de yans›yor, iflçiler yürüyüfllerde savafl karfl›t› sloganlar› hayk›r›yorlard›. Grevin sesleri çevre illerde daha güçlü yank›lan›yor ve iflçiler flehri ak›n ak›n dolduruyordu art›k. ‹flçi s›n›f›n›n yekinip aya¤a kalkan sesiydi dört bir yandan duyulan. Yüzy›llar›n getirdi¤i zulmün, karanl›k tünellerde solan yaflamlar›n hesab› soruluyordu yeri gö¤ü inleten 盤l›klarda. ‹flçilerin öfkesi art›k dizginlenemiyordu. Onlar mitinglerle, fabrika iflgalleri ile yetinmek istemiyordu. Türk-‹fl 3 Ocak’ta Türkiye çap›nda bir günlük “Genel Grev”e gitme karar› ald›. “Genel Grev”in yasalara ayk›r› oldu¤u, ifle gelmeyenlerin soruflturulaca¤› ve at›lacaklar› duyuruldu. ‹flçiler ise buna sadece gülüyordu. 3 Ocak’ta ülke çap›nda ifl b›rak›ld›. ‹flçiler adresi çok iyi biliyordu. Her gün yeni a¤›zlar eklendi a¤›zlar›na… Bir türlü korteji yola koymayan sendikay›, on binlerce iflçi yolluklar›n› göstererek “ölmek var, dönmek yok”, “yolumuz Ankara, hedefimiz Çankaya” sloganlar›na bo¤uyordu. ‹flçilerden oluflan Grev Komitesi, kortejleri çoktan infla etmifl ve polisin s›zmas›na engel olmak amac›yla her oca¤›n iflçisinin kendi kortejinde yürümesine karar vermiflti. Yürüyüfl kolunun geçti¤i bölgeler panay›r yerine dönüyor, halk iflçileri ba¤r›na bas›yordu. Kortejdeki kad›n iflçiler için terlik ve ayakkab› bile düflünülmüfltü. S›n›f dayan›flmas›, güzellikler yaratarak büyüyordu. Tüm bunlar yaflan›rken devlet ise hiç vakit kaybetmedi. Direnifl boyunca gizli odalarda yap›lan onlarca toplant› ile grevin kaderi çiziliyordu. Ve ilk barikat. Jandarma, Devrek yolu üzerinde kurdu¤u barikat ile kabaran denize set çekecekti. Ancak bir kum tanesi gibi ak›nt›yla sürüklenmekten kaçamazd›. Devrek halk›, tek bir iflçiyi bile d›flar›da b›rakmayacak bir dayan›flma ile a¤›rlad› maden iflçilerini. 5 Ocak sabah› kortej yeniden yola koyuldu. ‹flçilerin say›s› 100 bini aflm›flt›. Maden-‹fl Sendikas› Genel Baflkan› fiemsi Denizer’den gelen “görüflmeler bitene kadar bekleyin” talimat› üzerine kitle Mengen’de beklemeye bafllad›. Ancak iflçileri hiç de “iyi haberler” beklemiyordu. Grev üzerinde kara bulutlar dolaflmaya bafllam›fl, düflman a¤lar›n› örmüfltü. Su gibi, atefl gibi… “Hedefimiz Ankara geliyoruz Çankaya”, “Çankaya Özal’a mezar olacak” sloganlar›n› hayk›ran iflçiler, kararl›l›klar›n› dosta, düflmana ilan ediyordu. Gece sabaha dek ormanda askeri y›¤›nak yap›ld›. Yürüyüfl s›ras›nda iki iflçi yaflam›n› kaybetmiflti. Fakat sendika iflçilerin “kontrolden” ç›kmas› korkusuyla, bir iflçinin öldü¤ünü aç›klad›. 12 kilometre yol kat ettikten sonra iflçiler devasa bir barikatla karfl›laflt›lar. Buldozerlerle, su s›kma araçlar›yla, asker ve polisle örülen barikat, flimdi iflçilerin önünde yükseliyordu. Hesaplaflma an› gelip çatm›flt›. ‹flçiler barikat›n 50 metre önünde tüm gece boyunca atefller yakarak, halaylarla, türkülerle, mücadelenin mutlulu¤unu yafl›yordu. 7 Ocak günü polis, kitleyi örgütleyen, ateflleyen 201 iflçiyi “barikat› zorlad›klar›” iddias› ile gözalt›na ald›. Sendika ise buna karfl›l›k “itidal” ça¤- r›s› yap›yordu. Yol boyunca iflçilerin en temel ihtiyaçlar› için hiçbir fley yapmamakla kalmayan sendika ayn› zamanda direniflin de kuyusunu kaz›yordu. Ne iflçileri so¤uktan korumak, ne de yiyecek ihtiyaçlar› için en küçük bir çaba harcanm›flt›. Denizer, iflçiler taraf›ndan sevilen ve onlar üzerinde büyük bir otoriteye sahip bir sendikac›yd›. Ancak bu otoritesini iflçilerin gelece¤ini karartmak, onlar› karanl›k kuyulara mahkûm etmek ve s›rt›ndan hançerlemek için kulland›. Ve grevi bitirerek iflçileri geri gönderdi. Sendika, Toplu Sözleflmeyi yürüyüfl öncesinde talep edilen 98.000 TL yerine 49.905 TL’ye imzalad›. Oysa grevin k›r›lmas›ndan önce 64.000 TL teklif edilmiflti. Ancak grevle Zonguldak maden iflçileri, isimlerini direnifl sayfas›na kaz›d›. Türkiye iflçi s›n›f›, maden iflçilerinin bu onurlu direniflini asla unutmayacak, ihanet edenleri de… Nuri Bilge Ceylan sinemas› ve Üç Maymun üzerine s›, oyuncular›n amatörlü¤ü ya da afl›r› dura¤anl›k gibi elefltirilmifl, fakat, yerli sinemada gelenek k›rmaya yönelik yenilikçi tavr› ile ilerici olarak de¤erlendirilmiflti. Bu sebeple, Ceylan’›n elefltiriler karfl›s›ndaki savunma heyetinde genelde “solcu”lar bulundu. Ceylan “Uzak” ile sinemas›n› derinlefltirmifl, her ne kadar filminde bir kapitalizm elefltirisi olsa da felsefi olarak sorunlu bir kulvara meyletti¤inin de sinyallerini vermiflti. Nitekim Ceylan, Uzak filminin ard›ndan, Demirkubuz’un da bir süredir içinde oldu¤u nihilist ve postmodernist bir güzergaha girdi. Ve nihayet, bu motivasyon ile çekti¤i “‹klimler”i hiç de arkas›nda duramayaca¤›m›z bir anlay›fl›n ürünü olarak temafla ettik. Nuri Bilge Ceylan en bafltan beri oyunculuk ve öykü referansl› filmler çevirmedi. Ayn› zamanda foto¤raf sanatç›s› olmas› itibar›yla filmde durgun görsellikler üzerine -Türkiye için- yeni bir kurgu tasarlad›. Uzak’a kadar, hatta Uzak da dahil olmak üzere, Ceylan sinemas›n› özgün, tart›fl›l›r ve de¤erli k›lan, foto¤rafa dayal› bu “yeni” sinemasal tutumu oldu. Sinema otoritelerince “basit anlat›” olarak tan›mlanan bu tür filmlerin genelinde oldu¤u gibi Ceylan’›n filmleri de, daha çok s›radan insanlar›n ve hemen herkesin yaflam›nda karfl›l›k bulan imgelerin üzerine kurulmas› itibar›yla da daha “bizden”di. Ceylan’›n filmleri, -Yeflim Ustao¤lu’nu d›flar›da b›rak›rsak- bahsi geçen yeni dönem yönetmenlerin tamam›nda oldu¤u gibi do¤rudan politik söylemden de uzakt›. Ne var ki, Hollywood sinemas›n›n abart›l› ve s›ra d›fl› hikayeleri ile ve yine abart›l› teknik kurgular kitleleri uyuflturdu¤u, bu haliyle egemenlerin önemli ideolojik ayg›tlar›ndan biri haline geldi¤i düflünüldü¤ünde, s›radan taflra insanlar›n› ve taflra duyarl›l›¤›n›, sistemin yaln›zlaflt›rd›¤› insanlar›n gözüne sokmas› nedeniyle kendili¤inden politik bir nitelik kazan›yordu. Baflka bir ifade ile sinema egemenlerinin genel hükümlerine karfl› durdu¤u için istese de istemese de do¤all›¤›nda politikti. Ne var ki, ‹klimler, kent-soylu bir kirlenmifllikte eriyip giden, “yeni ya da alternatif” olana iliflkin hiçbir kap› aralamayan, alternatifi bütünüyle ihmal eden postmodern bir “hiçlik” filmi oldu. Hatta ‹klimler’in temel g›das› boflvermifllik ve s›¤l›k olarak düzenlenmifl, kahramanlar aras› iliflkiler bir hayli minimalist olarak ele al›nm›fl, seyirci bu “hiçsel” iliflkilere ortak olma f›rsat› bulamam›flt›. Seyirci dedi¤imiz ise zaten, bu “sanat filmi”nin kapsam›na giren belli bir e¤itim ve kültür grubunun insanlar›yd›. ‹klimlerin ard›ndan geldik “Üç Maymun”a… Üç Maymun, sineman›n çok esasl› bir sanat oldu¤u konusunda hemen herkesi ikna edebilecek bir kudrete sahip. ‹flin asl›, yaln›zca görüntülerin oya gibi ifllenmifl olmas› itibar›yla dahi sayg›y› hak ediyor. Yan›s›ra ‹klimler’in ard›ndan postmodern kulvara iyice aç›laca¤›na iliflkin endifleleri de zay›flatan, “tematik” bir film oldu¤u da söylenebilir. 2 Kas›m günü BirGün gazetesinde yay›nlanan Zahit Atam imzal› yaz›ya göre bu tema, 12 Eylül sonras› toplumsal dejenerasyonu hedef alan bir gözleme dayan›yor. Dahas›, Atam’a göre Üç Maymun, toplumsal yozlaflmaya ve bu yozlaflmada burjuvazinin rolüne iliflkin çok sa¤lam bir film. Ne var ki, Üç Maymun, olsa olsa, bir yumruk büyüklü- ¤ündeki ekmek hamurundan nas›l da hayretler uyand›ran biblolar yap›labilece¤ine tan›k oldu¤umuzda duydu¤umuz hayranl›¤a denk düflecek bir etkiye sahip; hepsi bu! Filme hacmini aflan politik payeler biçmek pek de gerçekçi de¤il. ‹flin asl›, “entelektüel sanat filmi” denilen filmlerin büyük k›sm›n› “soldan” okumak moda olmufl görünüyor. Bir hayli minimalist ve bencil filmler, bir bak›yorsunuz burjuvaziye sert bir elefltiriymifl, hatta kitlelerin elinde bir silahm›fl gibi yorumlanabiliyor. Üç Maymun asla afl›r› minimalist bir film de¤il. Fakat, kurgu, müzik ve öykünün olanaklar›na dayanmad›¤› halde, s›n›rl› bir senaryo sahas›nda oldukça yarat›c› ve etkileyici olabilen bir filmden öte de de¤il. Toplumsal göndermelerde bulunma niyeti olan bir sinemac› için son derece sert-yak›c› de¤iflkenlerin oldu¤u bir co¤rafyada, zorlama bir yorumlama ile politik payeler biçecek kadar hiç de¤il. F. Solanas, Angelepoulos, Kiarostami ya da Sokurov gibi, hem auteur (yarat›c›) olup, hem de toplumsal temalar› sinemas›na kirifl yapabilen örnekler varken, Ceylan’›n politik tasarruflar› oldu¤undan, hele de toplumsal dejenerasyona iliflkin a¤›t niteli¤inde bir film yapt›¤›ndan bahsedebilmek için, gerek dilinin gerekse toplumla iliflkisinin “niyet” düzeyinde de¤iflmesi gerekir. Sonuç olarak, Nuri Bilge Ceylan’dan ya da bir bütün olarak bu yeni ak›mdan Y›lmaz Güney gelene¤i üzerine bir fley koymalar› beklenmemelidir. Çünkü ne politik niyetleri ne de s›n›f mücadelesindeki pozisyonlar› bu yöndedir. Bu topraklarda sinema yapman›n biraz da zorunlu bir sonucu olarak, bu yönetmenlerin filmlerinde yer alm›fl bir tak›m politik nüvelere büyüteç tutarak, büyüteçten görüneni gerçekmifl gibi de¤erlendirmek, bu suretle yönetmenlerin deneysel-yarat›c› çal›flmalar›ndan illa politik sonuçlar ç›karmaya zorlamak gerçekçi olmaz. Bununla birlikte, Ceylan ve Demirkubuz’un sinema ufkunu açan, gerek sinema sanatç›lar›n›n gerekse izleyicilerinin entelektüel düzeyini yükselten çabalar›n›n, sinema zekalar›n›n ve sinema sanat›na verdikleri eme¤in sahiplenilmesi gerekir. Da- has›, Ceylan’›n ‹klimler’i, Demirkubuz’un Bekleme Odas› gibi nihilist nüveler tafl›sa da her iki yönetmenin son filmleri, kendi içlerinde bir hesaplafl- ma yaflad›klar› ve kendilerini savuracak rüzgarlara karfl› temkinli olduklar› yönünde okunabilir. (‹zmir’den bir ‹K okuru) “Sizlere kan›m kayn›yor, yabanc› de¤ilsiniz bana” Erzincan Kemaliye ilçesi Çit köyünde 1920 y›l›nda dünyaya elen Enver Gökçe’nin yaflam› ailesi ile birlikte Ankara’ya gelifli ile tamamen de¤iflir. Ankara’da Cebeci Ortaokulu ve o y›llar›n ünlü okulu Gazi Lisesi’nin bitirir. fiiire olan ilgisi ve lise hocalar›n›n yönlendirmesi ile kendini daha iyi gelifltirebilece¤ine inand›¤› Ankara Üniversitesi Dil Tarih Co¤rafya Fakültesi Türkoloji bölümüne girer. Okulu bitirdikten sonra Ankara Halkevi’nin dergisi olan Ünlü dergisinde çal›flmaya bafllar. Bu arada ilk fliiri Ülkü dergisinde yay›nlan›r. Daha gençlik y›llar›ndan itibaren Arif Damar, ‹lhan Baflgöz, Ceyhun Atuf Kansu, Niyazi Ak›nc›o¤lu gibi flairlerle arkadaflt›r, fikirlerini ve yaflam› paylafl›rlar. Birçok dergi ve gazetede çal›fl›r. Çal›fl›r ama sadece gazeteci ve yazarlar de¤ildir arkadafllar›. Matbaa iflçileri, mürettipler tan›r, arkadafllar› olur. Hatta bu arkadafllar› için bir de fliir yazar; “Mürettip Hasan”. Naz›m Hikmet’ten etkilenerek fliirlerine yeni bir soluk katan Enver Gökçe; halk edebiyat›n›n dinami¤i içinde toplumsal gerçekçi fliirler yazar. “E¤in Türküleri”nde oldu¤u gibi düflüncelerini ak›c› bir flekilde bu topraklar›n kültürünü dam›tarak yazar. Do¤du¤u topraklar›n suyundan, çiçe¤ine, a¤ac›na, da¤›na kadar her fleyi ile ilgilidir. Faflist sald›r›lara da sessiz kalmaz. fiiirini kuflanarak kavgaya at›l›r. Bunun için bir grup arkadafl› ile birlikte Ant dergisini ç›karmaya bafllarlar. 1948 y›l›nda ilk kez gözalt›na al›n›r ve üç ay boyunca, suçsuz bulunmas›na ra¤men Ankara Hapishanesi’nde kal›r. Hapishanede de fliirlerine devam edecektir, belki de birço¤umuzun Enver Gökçe deyince akla ilk gelen fliiri, “Fakültenin Önü”nü burada yazacakt›r. Tahliye olduktan bir süre sonra TKP’ye yap›lan ünlü 51 Tevkifat›’nda yeniden gözalt›na al›n›r. Gözalt›na al›nan 168 kiflinin tümünün ceza ald›¤› soruflturmada kendi savunmas›n› yapar ve Marksizm’i savunur. 7 y›la mahkûm edilir. Hapishaneden ç›k›nca sürgün y›llar› bafllar. Pablo Neruda’n›n fliirlerini çevirir. Bir spor dergisinde düzeltmenlik yapar. Meydan Laurus’ta çal›fl›r. 19 Kas›m 1981 tarihinde Ankara Seyranba¤lar›’nda bir huzur evinde yaflama veda etti. Enver Gökçe hayat› boyunca içinden ç›kt›¤› emekçilerin yaflam›n› fliirinde iflledi. Yaflam› hapis, sürgün ve yoksulluk içinde geçti. Tüm bunlara ra¤men flu cümleleri onun yaflam›na bak›fl›n› da özetliyor; “Kötülükleriyle, pisli¤iyle fakat seveceksiniz. Suyunu, da¤›n›, topra¤›n›, çevreyi de en az bu halk kadar seveceksiniz. Bunu sevdi¤iniz bir sürede, bunlar› yap›tlar›n›za geçirebildi¤iniz ölçüde büyük ve yol gösterici olacaks›n›z.” Özgür gelecek 15 14-27 Kas›m 2008 Okur postas› Nedensellik ve tesadüf -2Felsefe tarihinin en temel sorular›ndan birisi, özgürlük ve zorunluluk aras›ndaki iliflkidir. Bu iliflki; nedensellik ve tesadüf, zorunluluk ve rastlant›, determinizm ve indeterminizm gibi k›l›klarla da ortaya ç›kabilen bir konudur. Deneyimlerimizden zorunlulukla neyden kastedildi¤ini biliriz. Sözlükler zorunlulu¤u, özellikle insan davran›fllar›ndan ayr›flt›r›lamaz olan ve bunlar› yönlendiren, bir fleyi olmaya ya da yap›lmaya zorlayan koflullar kümesi olarak tan›ml›yor. Felsefi anlamda zorunluluk ise neden-sonuç iliflkisiyle ba¤›nt›l›d›r. Sonsuz say›da gözlem, pratik ve deneyim taraf›ndan s›nanan neden-sonuç aras›ndaki bu iliflki, bilimde de önemli rol oynar. Rastlant›, zorunlulu¤un aksine, görünen bir nedeni olmaks›z›n gerçekleflen, beklenmedik olay anlam›na gelir. E¤er bir parça k⤛d› havaya b›rak›rsam, yerçekimi yasas› gere¤i yere düflecektir. Bu, nedenselli¤in bir örne¤idir. Ama ani bir hava ak›m› beklenmedik biçimde ka¤›d›n uçmas›na neden olursa, buna tesadüf olarak bakar›z. Bu nedenle zorunluluk, yasalar›n hükmü alt›nda olup, tesadüfler, hiçbir yasan›n hükmü alt›nda de¤illerdir ve tam da bundan dolay› öngörülemezler. Yaflam deneyimlerimiz bize zorunlulu¤un ve tesadüfün varl›¤›na ikna eder. Temel olan ile olmayan, zorunlu olan ile tesadüfi olan aras›nda bir ayr›m yapmay› erken yafllardan itibaren ö¤reniriz. Gözlem ve deneyim temelinde, verili bir olguya yol açan nedeni bir hipotez olarak formüle ederiz. Bir kural olarak hipotez, henüz denenmemifl fleylere ait öngörülerde bulunmam›z› sa¤lar. Bu öngörüler daha sonra gözlem ve pratik yoluyla s›nan›rlar. Bu, yaln›zca bilim tarihinin de¤il, ayn› zamanda her insan›n çocuklu¤undan itibaren zihinsel gelifliminin önemli bir parças›d›r. Nedensellik s›n›rs›z bir gözlemler y›¤›n› taraf›ndan kan›tlan›r. Örne¤in su belli bir s›cakl›¤a gelince kaynar-buharlafl›r. Bu sadece bir bardak çay yapman›n de¤il ayn› zamanda, tüm modern toplumun dayand›¤› sanayi devriminin de temelidir. Çok genifl bir olaylar y›¤›n› hakk›nda öngörülerde bulunabilmemiz, nedenselli¤in, yaln›zca olaylar› tan›mlaman›n yolu de¤il, ayn› zamanda fleylerin içsel ve özsel bir görünümü oldu¤unu da kan›tlar. Örne¤in, bir fleyin k›rm›z› oldu¤unu söyledi¤imizde, beyaz bir ›fl›¤a tutuldu¤unda en fazla k›rm›z› ›fl›¤› yans›tacak olan bir fleyi tan›mlam›fl oluruz. Ya hep beraber ya hiçbirimiz! Devrimci Engin Çeber ve arkadafllar›n› dergi da¤›t›rken gözalt›na ald›lar. Sözde insanlar› gözalt›na al›p, “›slah edip”, halk›n içine geri göndereceklerdi. Bunlar›n “›slah etmesi” iflkenceyle öldürmektir. Onun için art›k s›radan halk bile tedirgindir. Çünkü bir gece kap›m çal›n›r, ya bir kurflunla bir köfleye at›l›r ya da hapishaneye götürülür, iflkenceyle yok edilirim diye korkmaktad›r. Art›k Türkiye’de kimsenin can güvenli¤i yoktur. Faflist Adalet Bakan›, halk›n muhalefetini bast›rmak için de olsa, alenen özür diledi. Bu sadece halk›n muhalefetini bast›rmak içindir. Çünkü biz biliyoruz ki, Türkiye’de iflkenceye u¤ramayan neredeyse yok gibidir. Bize art›k da¤dan baflka çare b›rakmad›lar. Gençlerin devrimcilerin saflar›nda olmas› gerekiyor. Son tezkereden anlafl›l›yor ki, burjuva partileri halk›n muhalefetine karfl› birlefliyorlar. Bunlar›n hepsi patron a¤alar›n ç›karlar›n› savunuyorlar. Genelkurmay Baflkan› sert bir aç›klama yapt› ve bas›n› aç›kça tehdit etti. Çünkü faflist ordu, gerillaya karfl› uça¤›yla, topu-tank›yla aciz kalm›flt›r. Y›llarca Barzani’yi cani ilan eden faflistler bu acizlikten sonra mecbur Barzani’nin aya¤›na gittiler, yalvard›lar “bize sen yard›m edersin” diye. Do¤algaza, elektri¤e, suya yine zam geldi. Buna can m› dayan›r. Yoksullu¤a, açl›¤a, sefalete dayanacak gücümüz kalmad›. Halk birlik olursa bunlar ka¤›ttan kapland›r. Halk›n gücünün önünde kimse duramaz. Dersim’in, Marafl’›n, Sivas’›n, Diyarbak›r iflkencehanesinin, Tuzla ve 1 May›s katliamlar›n›n ve bütün devrim flehitlerinin hesab›n› sormak için art›k yeter diyip, devrim saflar›nda örgütlenip, halk›n kurtuluflu için demokratik devrim kervan›na kat›l›p, herkes üstüne düflen görevi yapmak zorundad›r. Çünkü “ya hep beraber, ya hiçbirimiz”. (Gülsuyu’ndan bir ‹K okuru) Kitapl›k …. Sisokrilov yavaflça arabadan indi. Beklenmeyecek yüksek ama dingin bir sesle, sanki söylefli yap›yormufl gibi konuflmaya bafllad›; “Tankç› yoldafllar! K›sa kese- Mekanizm Do¤adan tesadüfleri ay›klama çabas› bizi kaç›n›lmaz olarak mekanik bir bak›fl aç›s›na sürükler. Bu bilim alan›nda Newton taraf›ndan temsil edilen 18. yüzy›l mekanizminde ifadesini bulur. Do¤an›n evrensel yasall›¤› düflüncesi do¤rudur, ama yasall›¤›n yal›n bir ifadesi yeterli de¤ildir. Gerekli olan fley do¤a yasalar›n›n gerçekte nas›l iflledi¤inin somut bir kavran›fl›d›r. Mekanik bak›fl, ait oldu¤u zaman›n bilimsel düzeyini yans›tarak, do¤aya tek yanl› bak›fl tarz›n› gelifltirdi. Bu mekanik, göreli olarak basit süreçlerle ve kat› bir cismin di¤erleri üzerindeki etkisi olarak, kald›raç, denge, kütle, eylemsizlik, itme, bas›nç vb. neden ve sonuçlarla ilgilenir. E¤er hareket eden bir cisme belli bir anda hangi kuvvetlerin uyguland›¤›n› biliyorsak, bu cismin gelecekte nas›l davranaca¤›n› söyleyebiliriz. 18. yüzy›l Frans›z matematikçisi Laplace mekanik determinizmin önde gelen temsilcisidir. Laplace in evren teorisi, gerçekte çeflitli dinlerde var olan tanr›sall›k düflüncesinden farks›zd›r. Bu yaklafl›mda, zorunluluk ve tesadüf birbirini d›fllayan karfl›tl›klar olarak ele al›n›yordu. Bir fley veya bir süreç ya tesadüfi ya da zorunluydu, ancak her ikisi birden olamazd›. Bu yöntem Do¤an›n Diyalekti¤i’nde Engels taraf›ndan s›k› bir analize tâbi tutuldu, Engels bu eserinde, Laplace’in mekanik determinizminin kaç›n›lmaz olarak kadercili¤e ve mistik bir do¤a kavray›fl›na yol açt›¤›n› belirtir. Dolay›s›yla bu türden bir zorunluluk kavray›fl›yla do¤an›n teolojik analizine saplan›p kal›yoruz. ‹ster Augustine ve Calvin gibi bunu tanr›n›n ebedi ferman› olarak adland›ral›m ya da ‹slam kültüründeki gibi K›smet diyelim veya zorunluluk olarak adland›ral›m hepsi benzerdir. Çünkü bunlar›n hiçbirinde nedenler zincirinin izlenmesi gibi bir yöntem izlenmez. (Bir ‹K okuru) Peynir gemisini yürütmek... ‹çerisinde bulunulan süreç; mücadelede kararl›l›¤›n öneminin artt›¤›, sürece uygun müdahalelerin ve bu müdahalelere verilen cevab›n yak›c› flekilde kendini hissettirdi¤i bir dönem. S›n›f mücadelesi içinde yer al›fl, yaflanan süreçte önemli bir mevzi olsa da tek bafl›na bu sürecin cevab› olabilecek bir olgu de¤il. Var olufl her zaman kararl›l›¤›n ifadesi olarak görünmez; baz› kiflilerde de bir aya¤›n mücadelenin d›fl›nda oluflunu ifade eder. Bu yönüyle ikili bir karakter gösterir ve yan›lt›c›d›r. Bundan dolay›d›r ki tek bafl›na mücadelede “var olufl” yeterli de¤ildir, kararl›l›kla, bilimsel alt yap›yla desteklenmesi ve gelifltirilmesi gerekir. Çünkü tek bafl›na yer al›fl/var olufl çözümlerin üretilmesinde, s›n›f mücadelesinin ileriye tafl›nmas›nda, Proletarya Partisi’nin var olmas› gereken yerde olmas›na hizmet etme noktas›nda s›n›rl› ve yetersiz bir duruflu ifade eder. Örgütleme/örgütlenme çabas› göstermeyen, hedef ve amaç ba¤lam›nda yetersizli¤i gösteren, kitleler içinde var olmayan/olamayan, hata, eksiklik ve zaaflar› aflmay› amaçlamayan, sadece konuflan, konuflurken de olum- suzluklar› s›ralayan “etiket” devrimcili¤ini ifade eder ço¤u zaman sadece “var olufl.” Son dönemdeki pratik sürece bakt›¤›m›zda ne demek istedi¤imiz tüm ç›plakl›¤›yla görülebilir. Üzerinde durulan konunun daha iyi kavranmas› için ana yönelimlerimize bak›lmas› yeterli olur. Konunun gereklili¤i itibariyle ana yönelimlerden bir tanesi “kitlelerin rolünün kavranmas› ile ilgili sorunumuz ba¤lam›nda kitle çizgisinin kavran›fl›nda bilinç s›çramas› yarat›lmas›”d›r. Bir di¤eri ise: “….Yaflad›¤› sorunlar›n giderilmesi ve bünyeyi saran hastal›k ve zafiyetlerle mücadele edilmesi”ne yöneliktir. Var olan pratikler yukar›da belirtilen yönelimlerin ele¤inden geçirildi¤inde elde kalan›n ne oldu¤u görülecektir. Böylelikle süreçteki pratiklerin do¤rulu¤unun “sa¤lamas›” yap›lm›fl olur. Yani var olan pratikler kendini örgütlemenin, kitlelere ulaflman›n, onlar› örgütleyebilmenin, kitleleri devrim mücadelesinde sefer edebilmenin bir arac› olabilmifl midir? Bu soruya verilen cevaplar, yaflanan pratik sürecin ne kadar verimli oldu¤unun kan›t› olacak- Bu mücadele içinde do¤dum Y›llard›r zalimin zulmüne, zorbal›¤›- benim ad›ma hiç zor olmad›. Çünkü na, haks›zl›¤a boyun e¤meyen, efendi- bu mücadele içinde do¤dum ve büyü- siz yaflamay› hedefleyen ad›n› bütün düm. Düflüncelerimi pekifltirdim, haya- dünyaya destan eden Dersim’de do¤- limdeki dünyay› düflündüm ve hedefimi dum. Ben de gerici-burjuva sistemini belirledim. Amac›m iyi bir devrimci ol- y›kmak, yerine halk›n sözü olan yeni mak. Sizlere gönderdi¤im iki fliirim bir hayat, yeni bir sistem, yani komü- çok de¤erli insanlar taraf›ndan seçildi nist bir ülke kurmay› amaçl›yor ve ve çok da mutlu oldu¤umu söyleyebili- onun ad›na mücadeleye emek vermeyi rim. Bir ‹flçi-köylü okuru olarak gaze- hedefliyorum. tenizin bir köflesinde yer almak beni Bu onurlu mücadeleyle tan›flmak ce¤im, çünkü zaman h›zla geçiyor ve sizin de yolunuza gitmeniz gerekiyor. Biraz önce olay telefonundan Stalin yoldafl ile konufltum. Sizi çok önemli bir görev bekliyor. O da flu; Önümüzdeki günlerde Berlin’e do¤ru sald›r›ya geçeceksiniz.” Yukar›daki coflkulu sat›rlar Emmanuil Kazakeviç’in (çeviren Okay Geridönmez) Evrensel Bas›m Yay›m taraf›ndan yay›mlanan “Oder K›y›s›nda ‹lkbahar” (1949) isimli roman›ndan. Güçlü Sovyet yazarlar›ndan çok mutlu edecektir. olan Kazakeviç, (1913-1962) II. Emperyalist Paylafl›m Savafl›’nda bir keflifçi (sürekli ileri hatlarda ve düflman cephesinin gerisinde bulunarak düflmandan esir alarak istihbarat toplayan oldukça tehlikeli bir savafl birimi) olarak K›z›l Ordu’da görev yapm›flt›r. Y›ld›z (1947), Meydandaki Ev (1956) ve özellikle an›msayaca¤›m›z Mavi Defter (1961) isimli romanlar›n yazar› olan Kazakeviç, savafl›n ç›plak tecrübesini güçlü ama sade bir dille harmanlam›flt›r. Oder K›y›s›nda ‹lkbahar t›r. Sorulara al›nan cevaplar belirlenen hedefler do¤rultusunda yap›lan çal›flmalar›n/çabalar›n, harcanan eme¤in ne kadar üretken oldu¤unu gösterecektir. E¤er da¤›t›lan yay›n, örgütlenen miting, anma, panel vb… ana yönelimler do¤rultusunda ele al›nm›yor ve sadece günün kurtar›lmas› ve üstlenilen sorumluluklar›n “yap›l›yor” olmas› için yap›l›yorsa “kararl›l›k” ve “var olufl” yetersiz ve güdük kal›r. Bu noktada gerçeklefltirilen pratiklerin bir kez daha gözden geçirilmesi ve ana yönelimler do¤rultusunda hareket etmenin çabas›n›n verilmesi gerekmektedir. Sorun, söylemde ifade etmek de¤il, konuyu pratik içerisinde ele almak ve ortaya konulan teorik gerçeklikleri pratikte ifade edebilmektir. Teori ile pratik bir birinden kopar›lmadan ele al›nmal›d›r. DHD’yi gerçeklefltirecek olan kitlelerdir. Kitleleri örgütlemek için onlar›n içinde olmak gerekir. Onlar›n içinde olmak “var olufl”un ötesinde bir tav›r gerektirir. Kitlelerin sorunlar›n› çözme ve onlar› örgütleme çabas› hem kitlelerle birlikte olmay› hem de ideolojik politik olarak belli bir yetkinli¤i gerektirir. Ne kadar “iyi niyetli” düflünülürse düflünülsün ideolojik-politik yetersizlik sorunlar karfl›s›nda y›lg›nl›¤a, pani¤e ve çaresizli¤e sürükler. Kitlelere do¤ru önderlik edilmesinin önündeki en büyük engellerden birini oluflturur. Sorunlar›n çoklu¤u sadece ve sadece yap›lacak ifllerin çoklu¤unu göstermelidir. Uçurtma rüzgar›n fliddetini kulland›¤› için de¤il, o kuvvete karfl› uçtu¤u için yükselir. S›n›f mücadelesi sorunsuz, dümdüz bir hatta ilerlemez. ‹niflleri, ç›k›fllar›, k›vr›mlar›, büküntüleri vard›r. Tüm bunlar mücadelenin objektif gerçeklikleridir. Bütün bunlar faaliyet içerisinde yer alanlar›n rüzgar› olmal›d›r. Bu rüzgar› do¤ru bir flekilde kullanmak ve ideolojik, politik, örgütsel gereklilikleri yerine getirmek herkesin yapmas› gereken olmal›d›r. Talimatlar, yönergeler, genelgeler sürecin merkezi olarak örülmesini sa¤layan araçlar ve genel itibariyle yap›labileceklerin/yap›lmas› gerekenlerin öz olarak ifadelendirildi¤i belgelerdir. Demokratik Halk Devrimini savunanlar bu belgeleri hem teorik hem de pratik olarak zenginlefltirmeli ve hayat bulmalar›n› sa¤lamal›d›rlar. S›n›f mücadelesi içerisinde her türlü zorlu¤a gö¤üs gerenler baflar›n›n elde edilmesi için her türlü çabay› göstermelidirler. Çözüm için çaba harcamadan var olan sorunlar›n her f›rsatta alt alta dizilmesi ya da s›kça dile getirilmesi sorunlar›n çözümü noktas›nda at›lm›fl bir ad›m olmaktan çok olumsuzluklar›n propagandas› anlam›na gelir Kazanaca¤›z! Da¤ patikalar›na Halaya duraca¤›z hep birlikte Hayk›raca¤›z özgürlük fliar›n› Bütün evrene Zafer bizim diyece¤iz PART‹ZAN ad›na Susmufl zindanlar Kan kokuyor karanfiller Günbegün büyüyor da¤larda ‹lerliyor zafere do¤ru Ad›m ad›m Kazanaca¤›z diyorlar Onurlu mücadele verdi¤imiz Onlarca flehitlerimiz ad›na Kazanaca¤›z K›raca¤›z demir parmakl›klar› Karanfiller ekece¤iz ise K›z›l Ordu’nun Berlin yürüyüflünü, Almanya’ya girmesinden Elbe’de ABD askerleri ile karfl›laflmas›na kadar ele almaktad›r. Kazakeviç’in bu eserinde gerçekten komünist olanlardan de¤iflmekte olanlara ve zaaflar› a¤›r basanlara kadar farkl› kiflilikler üzerinden ifllenen konu oldukça çarp›c› bir flekilde anlat›l›yor. Belki de savafl romanlar›n›n ortak mesajlar›ndan olan görev bilincinin önemi, inanç ve kazanma azminin önemi gibi ö¤eler hakl› bir savafl Ankara’da 09.11.2008 tarihinde yap›lan Genç-Sen Kurulu’nun ard›ndan ö¤renciler alana ç›kma karar› ald›lar. Ö¤renciler alanlarda kararl› Kolej kavfla¤›nda bafllay›p Sakarya’da son bulan eyleme Yeni Demokrat Gençlik de açt›¤› pankartlarla eyleme kat›ld›. Genç-Sen’le birlikte çeflitli gençlik örgütlerinin yer ald›¤› eylem saat ve moral bozmaktan, güvensizlik yaymaktan baflka bir anlam ifade etmez. Yaflamda dura¤anl›¤›n yeri yoktur. Hareket yaflam›n temelidir. Hareketsiz hiçbir fley düflünülemez. ‹leriye ya da geriye gidifller vard›r. S›n›f mücadelesi içerisinde yer alanlar geriye gidifli de¤il yüzünü ileriye dönüflü ve ileriye do¤ru hareketi temsil eder ve amaçlarlar. Bundan dolay› da ilkeleri do¤rultusunda, mücadeleyi gelifltirecek her türlü hareketi desteklemeli, omuzlamal› ve yaratmal›d›rlar. Son olarak bilge bir ihtiyar›n flu sözlerine kulak verelim: “s›k›nt›ya düfltü¤ünde git bir tafl ustas› bul ve seyret. Adam belki yüz kez vurur tafla. Ama de¤il k›rmak küçük bir çatlak bile oluflturamaz. Sonra birden, yüz birinci vuruflta tafl ikiye ayr›l›verir. ‹flte o zaman anlars›n ki; tafl› ikiye bölen o son vurufl de¤il ondan öncekilerdir.” (Avrupa yakas›ndan bir ‹K okuru) 15.30’da kitlenin kolej kavfla¤›ndan K›z›lay’a do¤ru yürüyüfle geçmesiyle bafllad›. YDG’li ö¤renciler de; “Emperyalist politikalara karfl› YÖK’e hay›r” pankart›yla yer ald›¤› eylemde “Diplomal› iflsiz olmayaca¤›z”, “Ücretli köle olmayaca¤›z”, “YÖK, polis, medya bu abluka da¤›t›lacak” sloganlar› at›ld›. Sakarya Caddesine giren kitleyi, dershane ö¤rencileri ve esnaf alk›fllarla destekledi. Burada, Genç-Sen ad›na yap›lan konuflmada Genç-Sen’in kurulmadan önce engellendi¤i, tan›nmad›¤› kurulduktan sonra ise kapat›lmaya çal›fl›ld›¤› belirtilerek, buradaki amac›n ö¤renciyi demokratik ve ekonomik haklar› için örgütlü mücadeleden uzaklaflt›rmak oldu¤u vurguland›. (Ankara) Geliyoruz Da¤ rüzgar›n›n serinli¤iyle Munzur’un coflkuyla akan sular›yla Ad›m ad›m ilerliyoruz devrime do¤ru Bekli bizi tutsak ülkem K›raca¤›z zincirleri Geliyoruz Bekle bizi ey güzel özgürlük Da¤larda, ovalarda, tarlada Geliyoruz Umut dolu, coflku dolu, aflk dolu Bir çocu¤un gülümsemesiyle geliyoruz yürüten bir ordunun hikayesinde bir kat daha anlaml› ve etkili olarak veriliyor. Çeflitli kifliler üzerinden ele al›nan bu güçlü kurguyla birkaç koldan aktar›lan öykü, bize bireylerin önemini gösterdi¤i kadar büyük resmi yaratan›n Bolflevikler önderli¤inde birleflen Sovyet halk› oldu¤unu kavramam›z› sa¤l›yor. fiairin hakl› ö¤üdünde dedi¤i gibi; “…Yaflam›m›z pek mi tekdüze ve k›p›rt›s›z?/ ‹nsanlara ve sözlere art›k kalmad› m› güveniniz?/ Ama devrim Azad edece¤iz yaflam› B›rakaca¤›z kendimizi maviliklere Bekle bizi geliyoruz özgürlük (Dersim’den bir ‹K okuru) türküleri var yeryüzünde/ Söyleyin onlar›/ Size yard›m edeceklerdir, göreceksiniz!” Biz de egemenlerin psikolojik savafl malzemesi olarak a¤›zlar›nda düflürmedikleri “umut k›rma” vb. karfl› halklar›n kahramanl›klar›n›, yaratt›klar›n› anlatan kitaplar› tavsiye ediyoruz. Kazakeviç’in güçlü roman› “Oder K›y›s›nda ‹lkbahar” da bu kitaplardan biridir, okuyun onu, size yardam edecektir, göreceksiniz! (Bir ‹K okuru) Özgür gelecek B‹Z HALKIZ GELECEK ELLER‹M‹ZDED‹R Özgür Gelecek Özel Say›: 2008/1 Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah. ‹mam Murat Sok. No:8/1 Aksaray-Fatih/‹STANBUL Tel: (0212) 521 34 30 FAKS: (0212) 621 61 33 Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Çilem ÖNSEL Bask›: Gün Matbaac›l›k Beflyol Mah. Telsizler Mevkii Akasya Sk. No:23/A K.Çekmece/‹stanbul Tel: 0212 426 63 30-580 63 80 e-mail: [email protected] BÜROLAR KARTAL: ‹STASYON CAD. DÖRTLER APT. NO: 4/2 KARTAL, TELEFAKS: (0216) 306 16 02 Cep: 0 537 270 75 60 ANKARA: SIHH‹YE MAH. SÜLEYMAN SIRRI SK. YUNT APT. NO: 19/7 ÇANKAYA TEL: (0312) 430 67 65 Cep: 0 543 453 89 84 ‹ZM‹R: 856 SOKAK, NO:48/203 KEMERALTI KONAK, TEL: (0232) 446 78 07 Cep: 0 555 561 04 03 MALATYA: DABAKHANE MAH. TURGUT TEMELL‹ CADDES‹ BARIfi ‹fiHANI KAT: 3 NO:94 ERZ‹NCAN: ORDU CAD. ORDU ‹fiHANI KAT:3 TEL: (0446) 223 67 18 CEP: 0 536 697 94 19 BURSA: SELÇUK HATUN MAH. ÜNLÜ CAD. SÖNMEZ ‹fi SARAYI KAT: 2 NO: 185 HEYKEL, TEL: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 613 81 98 MERS‹N: S‹L‹FKE CAD. ÇAVDARO⁄LU ‹fiHANI KAT: 3 NO: 118 MERS‹N Cep: 0545 685 25 27 AVRUPA MERKEZ BÜRO: WESELER STR 93 47169 AS-DRUCK DUISBURG-ALMANYA TEL: 0049 203 40 60 958 FAKS: 0049 203 40 60 959 Tüm ‹flçi-köylü okurlar›na ve çal›flanlar›na Merhaba... Gazetemiz ‹flçi-Köylü’nün bafllatm›fl oldu¤u “Nitelikli bir kitle faaliyeti için nitelikli bir gazete” bafll›kl› kampanya semt çal›flmalar›n›n önünde önemli bir f›rsat olarak duruyor. Bafllat›lan ya da bafllat›lacak olacak hemen hemen tüm kampanyalar›n flu ya da bu flekilde bir semt aya¤›n›n olaca¤›/olmas› gerekti¤i kaç›n›lmaz bir gerçekliktir. 17-30 Ekim 2008 tarihli gazetemizin 9. sayfas›nda yer alan yaz›y› semtler özgülünde ele almak bundan dolay› faydal› olacakt›r. Yaflad›¤›m›z flehir olan ‹stanbul’da semtler de çok çeflitlilik arz ediyor. Bu çeflitlilik fiziki-sosyal-kültürel-ekonomik vs. olarak kendini gösteriyor. Çeflitlili¤in yan›nda bir karfl›tl›k da bulunuyor. Bu karfl›tl›k Gazi Mahallesi’nin giriflinde TOK‹ taraf›ndan yap›lan lüks Avrupa Evleri’yle, ‹kitelli bölgesinde yap›lan çok katl› “güvenlikli” sitelerle, Alt›nflehir’in karfl›s›nda yap›lan lüks binalarla kendisini gösteriyor. Bu lüks site ve binalar›n hemen yan›nda ya da karfl›s›nda ise hem klasik gecekondular›n varl›¤›n› sürdürdü¤ünü ya da bugünkü haliyle klasik gecekondu görünümünden k›smen uzaklaflm›fl çok katl› çarp›k yap›laflmayla flekillenmifl semtler mevcut. Bu yerleflim yer- leri k›smen rant k›smen devletin gecekondu mahallelerindeki sistem karfl›t› flekillenmeyi ortadan kald›rmak için uygulad›¤› politikalar sonucu çarp›k bir fiziki flekillenifle de sahiptir. Bu fiziki çarp›klaflman›n yan›nda genel olarak tüm gecekondu semtlerinde devlet eliyle, fuhufl, uyuflturucu sat›fl› ve dolay›s›yla çeteleflme yayg›n bir flekilde yay›lmaktad›r. Bu mahallelerin sakinleri; Türkiye Kürdistan›’ndan zorla göç ettirilmifl aileler, ‹stanbul’un tafl› topra¤› alt›n diye “ifl” umuduyla memleketinden kalk›p gelmifl gurbetçiler, ürünleri para getirmeyen ve ek ifl yapmak isteyen köylüler, iflçiler, asgari ücretli ifl bile bulamayan binlerce on binlerce, ad›na Türkiye denen co¤rafyan›n ezilen yoksul halk›d›r. Yani bizlerin “hedef” kitle olarak ortaya koydu¤u devrimi gerçeklefltirecek “halk›m›z.” Gazetemizin bafllatm›fl oldu¤u kampanyan›n hedefine ulaflabilmesi için her fleyden önce “kitleler” dedi¤imiz halk›m›z›n içinde olmam›z-içinde olmaya çal›flmam›z gerekmektedir. Bu noktada semtlerde bulunan yoldafllar›n kitlelerle s›k›, sa¤lam ve politik ba¤lar kurmas›, kurmaya çal›flmas› zorunludur. E¤er kitlelerle s›k› ve sa¤lam ve politik ba¤lar kurulmazsa “nitelikli bir kitle faaliyeti”nden bahsetmek zorlafl›r. Kitlelerle kurulacak s›k›, sa¤lam ve politik ba¤lar da ancak kitlelerin kendi sorunlar› üzerinden kurulabilir. Y›k›mlar, uyuflturucu, fuhufl, çeteleflme, h›rs›zl›k, yol, su, çöp, grev, ekonomik vb. sorunlar ve talepler özgülünde (hem her semtte farkl›laflan hem de her semtte ortaklaflan sorunlar) kitlelerle s›k›-sa¤lam-politik ba¤lar kurulabilir. Kitlelerle kurulacak bu ba¤lar basitten karmafl›¤a do¤ru flekillenir. Bu sorunlar çerçevesinde kitlelerle birlikte hareket etmedi¤imiz ve onlara kendilerinin bir parças› oldu¤umuz gerçe¤ini hissettiremedi¤imiz sürece nitelikli bir kitle faaliyeti sürdüremeyiz. Böylece semtlerdeki faaliyetimiz güdük, k›s›r ve kendini tekrar eden bir çal›flma olarak kal›r. Gazetemizin kampanya yaz›s›nda da de¤inildi¤i gibi semtlerde kitlelerle bu s›k›-sa¤lam-politik ba¤› kurmam›z› sa¤layacak araçlardan bir tanesi ‹flçiKöylü gazetesidir/gazetemizdir. ‹flçiKöylü gazetesinin “bizim” gazetemiz, bizim dünya görüflümüzün somutland›¤›/somutlaflt›rd›¤›m›z bir gazete oldu¤unu unutmamam›z gerekiyor. Bunun için gazetemizi sahiplenmemiz ve her anlamda gazetemizi yoksul emekçi halk›m›za ulaflt›rmam›z gerekir. ‹flçiköylü gazetesi bizim sesimiz oldu¤una göre ulaflt›rd›¤›m›z her insana sesimizi tafl›m›fl oluruz. Bundan dolay› gazeteyi Gazetemizin daha canl›, daha okunur olmas›; herkesin kendini bu zeminde bulabilmesi ile olanakl›d›r. Buradan hareketle yürüttü¤ümüz ve belli bir düzeyi de yakalayan kitle faali- “Bizler, iflçi, köylü, emekçi, halk gençli¤i, emekçi kad›nlar; k›sacas› tüm halk›n sesi olduk ve olmaya da devam edece¤iz.” yetimizi gazetemize tafl›mak, hem di¤er alanlarla deneyim paylafl›m›n›n yaflanmas›n› getirecek hem de daha ak›c›, okurlar›m›z›n kendini buldu¤u bir yay›n organ› ortaya ç›kacakt›r. Ayn› canl›l›kla çal›flmalar›m›z› sürdürece¤iz! Gazi Mahallesi ‹flçi-köylü okurlar› olarak gazetemizin daha nitelikli ç›kmas› ve genifl halk y›¤›nlar›yla bütünleflmesi için yapm›fl oldu¤umuz çal›flmalarla ‹flçi-köylü gazetesinin bafllatm›fl oldu¤u kampanyan›n destekleyicisi olduk ve olaca¤›z. 26 Ekim 2008 tarihinde Gazi Mahallesi’nde Partizan flapkalar›m›z› takarak yayg›n bir flekilde ‹flçi-köylü gazetesinin da¤›t›m›n› yapt›k. Yay›n da¤›t›m› esnas›nda birçok aileyle tan›flma olana¤›m›z oldu. Yapt›¤›m›z sohbetler olumlu geçerken bundan sonraki süreçte gazetemizi takip etmek istediklerini söyleyerek çeflitli elefltiri ve önerilerde bulundular. Ayr›ca “‹flçi-köylü oku-okut Partizan” yaz›lamalar›n›n yan› s›ra duvar gazetesi çal›flmalar›n› da yapt›k. Bir kaç aile özellikle yaz›lamalar› kendi duvarlar›na yaparak gazetemizi sahiplendiler. 9 Kas›m 2008 tarihinde de yine ayn› bölgede Partizan flamalar› ve ‹flçi-köyü flapkalar›yla çal›flmalar›m›za devam ettik yayg›n bir flekilde ajitasyon ve bildiri da¤›t›m› yapt›k, ayr›ca semt pazarlar›nda ‹flçi-köylü oku okut partizan imzal› bildiri çal›flmalar› da yap›ld›. Genel anlamda olumlu geçen yay›n faaliyetimiz ayn› canl›l›kla devam edecektir. 12 Ekim’de Adana’da gerçeklefltirilen okur toplant›s› sonras› alan›m›zda kampanyam›z› nas›l yürütece¤imizi kullanaca¤›m›z araçlar›n neler olmas› gerekti¤i üzerine tekrar bir toplant› ald›k. Önce çevremizdeki okurlar›m›z› abone yapmay› önümüze hedef olarak koyduk. Daha sonra devrimci ve demokrat bas›n›n YAY-SAT da¤›t›m›nda yaflad›¤› engellemeleri de göz önüne alarak bu Gazi Mahallesi ‹K okurlar› eksikli¤i gidermek amaçl› gazete bayileriyle görüflme karar› ald›k. Bu yönlü çal›flmam›z k›smi oranda hayata geçmifltir, Mersin’den kampanya notlar› kurtuluruz, ayn› zamanda “yazma”“okuma” ve kitlelerle iletiflim yoluyla politik geliflmenin ad›mlar› at›lm›fl olur. 17-30 Ekim 2008 tarihli gazetemizin 2. sayfas›nda yer alan “Efendileri Deniz Feneri ile çeteleri el feneri ile soyuyor” bafll›kl› Bayramtepe ‹K okurlar›n›n yapm›fl oldu¤u çal›flma ve çal›flman›n gazetemize yans›mas› yukar›da söylemeye çal›flt›¤›m›z “nitelikli kitle faaliyeti”ne bafllaman›n önemli bir örne¤i olarak duruyor. Bu çal›flman›n di¤er semtler için birer örnek teflkil etmesi gerekir. Semtler özgülünde gazetemiz yap›lan/yap›lacak olan çal›flman›n önemli halkalar›ndan biridir. Semtlerde bulunan tüm arkadafllar›n bunu kavramas› ve çevrelerine kavratmas›, çal›flmalar›nda önemli bir mevzi yaratacakt›r. Gazetemizi ele al›fl›m›z›n 15 günde bir da¤›tma fleklinin d›fl›na ç›kar›lmas› gerekir. (Ayr›ca tüm bu çal›flmalar sadece kampanya süreciyle s›n›rl› tutulmamal›, kampanya sona erdi¤inde de ivme kazand›r›larak devam ettirilmelidir.) “Niçin ‹flçi-Köylü da¤›t›yoruz?” sorusuna verece¤imiz cevap burada ön plana ç›k›yor. Bu soruya verdi¤imiz/verece¤imiz cevap hem gazetemize hem de sürdürdü¤ümüz faaliyete yaklafl›m›m›z› ortaya koyacakt›r. ‹flçiKöylü gazetesi bizim dünya görüflümüzü; yaflad›¤›m›z dünyay› alg›lamayorumlama biçimimizi, sorunlara bak›fl aç›m›z› ve çözüm yöntemlerimizi ve kurmay› hedefledi¤imiz dünyay› ve de bu dünyay› nas›l kuraca¤›m›z› ifadelendirdi¤i için bizim sesimizdir. Sesimize sahip ç›kal›m, yükseltelim, 盤l›¤a, hayk›r›fla çevirelim. (‹stanbul Avrupa yakas›ndan bir ‹K okuru) Mücadelesi sabit görüldü¤ünden kapat›lmas›na... DDSB’li okurlar›m›zla bulufltuk Kampanyam›z do¤rultusunda ‹stanbul’da Devrimci Demokratik Sendikal Birlik’ten okurlar›m›zla biraraya geldik. 7 Kas›m Cuma günü gerçeklefltirdi¤imiz buluflmada DDSB’li okurlar›m›z gazetemize dair düflüncelerini bizimle paylaflt›. Son y›llarda art›fl e¤ilimi gösteren s›n›f hareketi eylem, direnifl ve grevlerle bunu yans›t›yor. Bunun içinde yer alan okurlar›m›z, iflçilerin daha rahat anlayabilece¤i, daha sade bir dilin kullan›lmas› gerekti¤inin alt›n› çizdiler. DDSB’li okurlar›m›z, iflçilere sorunlar› üzerinden seslenen bir yay›n organ›n›n çok önemli oldu¤unu vurgulad›lar. Gazetemizin, iflçi-emekçiler taraf›ndan daha fazla okunan, aranan bir yay›na nas›l dönüfltürülebilece¤i üzerinden bir tart›flma yürüttük. Gazetemizde yorumlar›n eksik kald›¤›n›, sanat sayfas›n›n gelifltirilmesi gerekti¤ini, periyodunun haftal›k olmas›n›n öneminin dile getiren okurlar›m›z yaz›lar›n uzunlu¤una da dikkat çektiler. sadece “da¤›tma” gibi bir sorumlulu¤umuz yok, ayn› zamanda bu gazetenin ulaflt›rd›¤›m›z herkesin sesi olmas›n› sa¤lama gibi bir sorumlulu¤umuz/görevimiz de var. Bunu, hem gazetemizi yoksul emekçi halk›n tüm kesimlerine ulaflt›rma çabas› içinde olmam›z gerekti¤i gibi hem de onlar›n kendi sorunlar›n› kendi dillerinden gazetemize aktarmalar›n› sa¤layarak/aktararak yapabiliriz. Kendi sorunlar›n›n yans›d›¤› ve seslerinin baflkalar› taraf›ndan duyuldu¤unu gören kitleler ça¤r›lar›m›za kay›ts›z kalmazlar. Bunu yapabilirsek gazetemizde çeflitli kesimlerden çeflitli yaz›lar›n yer almas›n› sa¤layabiliriz. Bu da hem ç›kan yaz›lar›n farkl›laflmas›n›, çeflitlenmesini hem de kitlelerin do¤ru ve sa¤l›kl› bilgilenmesini sa¤lar. Bunun yan›nda “kendini tekrar” etme durumundan Gazetemiz Demokratik halk iktidar› için ‹flçi-Köylü, ‹stanbul 14. A¤›r Ceza Mahkemesi taraf›ndan 1 ay süreyle kapat›ld›. Bizler ‹flçi-Köylü Gazetesi çal›flanlar› olarak, gazetemiz okurlar›yla bir- ‹flçi-Köylü ailelerle birlikte... Partizan fiehit ve Tutsak Aileleri gazetemizi de¤erlendirdi. 9 Kas›m Pazar günü Munzur Çevre ve Kültür Derne¤i’nde biraraya gelen ailelerimizle gazetemizin kampanyas› üzerine bir tart›flma/sohbet yürüttük. Gazetemizin kampanyas› ile ilgili geliflmeleri aktard›¤›m›z ailelerimizle; gazetemizin içeri¤i, sahiplenmesi, beslenmesi ve aileler olarak ortak karfl› duruflun sergilenmesi üzerine konufltuk. Ailelerimiz, gazetemizi yeterince okumad›klar›n› dile getirdiler. Gazetemizde kullan›lan dilin bunda etkisi olmas› ile birlikte daha çok önemini kavramamaktan oldu¤unu dile getirdiler. Gazetemizin haftal›k ç›kmas›n› isteyen ailelerimiz, tutsaklar›n yaflad›¤› sorunlara daha fazla yer ayr›lmas›n› istediler. Aile örgütlenmesinin önemi üzerinden yürüyen sohbet, ailelerimizin gazetemize ulaflmak için daha aktif olmas› gerekti¤i, komflular›na arkadafllar›na da bir gazete vermesinin kampanyam›z› gelifltirece¤i ekseninde geliflti. fakat hala oldukça yetersiz düzeydedir. Okur toplant›s›nda ald›¤›m›z kararlar›n bir di¤eri ise gazetemizin yayg›n da¤›t›m›n› sa¤lamak yeni semtlerle, alanlarla buluflmas›n›n önünü açmakt›r. Bir di¤er düflüncemiz ise do¤al muhabirlik a¤›n› oturtmakt›r. Bununla ilgili okurlar›m›zla teflvik edici görüflmelerimiz devam etmektedir. (Mersin ‹K okurlar›) likte 1 ayl›k kapatma karar›n› protesto etmek amac›yla bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdik. 8 Kas›m Cumartesi günü saat 12.00’de Kad›köy ‹skele Meydan›’nda gerçeklefltirdi¤imiz eylemde “Devrimci bas›n sansürle susturulamaz” pankart› açarak, “Do¤ru yerdeyiz”, “‹flçi-köylü senin sesin, sahip ç›k”, “Baflbu¤ buyurdu mahkemeler kapatt›” dövizleri aç›ld›. Bas›n aç›klamas›n› gazete çal›flan›m›z, Bahar Gök okudu. Aç›klamada “7 y›l› aflk›n bir süredir bu ülkede ‹flçi-köylü gazetesi olarak yay›n hayat›m›z› sürdürmeye çal›fl›yoruz. Sürdürmeye çal›fl›yoruz diyoruz, çünkü bu ülkede devrimci, sosyalist, muhalif, yurtsever bas›n olman›n ne demek oldu¤unu hemen hemen herkes bilir” denildi. Devrimci bas›n üzerindeki bask›lar›n yüzlerce y›l hapis, onlarca y›l para cezas› anlam›na geldi¤ini belirtildi. Do¤an Medya’ya ait Yay-Sat’›n bu bask›lar›n uygulanmas›nda bir araç olarak kullan›ld›¤› ifade edilerek, yay›nlar›n da¤›t›m›n engellendi¤i belirtildi. Aç›klaman›n sonunda, “Bizler, iflçi, köylü, emekçi, halk gençli¤i, emekçi kad›nlar; k›sacas› tüm halk›n sesi olduk ve olmaya da devam edece¤iz. Baflbu¤’un tüm bas›na yapt›¤›, herkesin do¤ru yerde durmas› uyar›s›n› dikkate al›yor ve bir kez daha do¤ru yerde oldu¤umuzu, yani ezilen halk›n yan›nda oldu¤umuzu ilan ediyoruz” denildi. (‹flçi-köylü gazetesi) Tafldelen’de da¤›t›m... Gazetemizi tart›flt›k... Daha nitelikli bir yay›n ç›karma, yayg›n bir kitle faaliyeti örgütleme gibi hedeflerle bafllat›lan kampanya çerçevesinde gerçeklefltirdi¤imiz faaliyetlerden birini de, geçti¤imiz günlerde Tafldelen’de gazetemizi kap› kap› dolaflarak, en genifl kitleye gazetemizi ulaflt›rma olarak gerçeklefltirdik. A/P konuflmalar› eflli¤inde gerçeklefltirdi¤imiz faaliyette o güne kadar girmedi¤imiz sokak ve caddelere girdik, neredeyse tüm evlerin kap›s›n› çalarak, gazetemizi ve kampanyayla ilgili ç›kart›lan bildirilerimizi verdik. Bir yandan gazete ve bildiri da¤›t›m yaparken, di¤er yandan da insanlarla sohbet ettik. Özellikle de yafll› kad›nlar bizi çok yo¤un bir ilgiyle karfl›lad›lar ve genelde “ben size kurban olay›m. Her zaman arkan›zday›z” gibi söylemlerde bulundular. Gazetenin ad›n› duymayan insanlar da vard›. Bu insanlara gazetemizin içeri¤ine dair bilgilendirme yapt›k, amaç ve hedeflerini anlatt›k. Bu konuflmalar›n ard›ndan, gazetemizi sürekli getirmemizi isteyenler oldu. Gazetenin “s›k› takipçisi” olanlar da vard› elbette. Bunlardan biri de yafll› bir amcayd›. Bu amcan›n özellikle de “Pusula” köflesini okudu¤unu ö¤renmek hayli dikkatimizi çekti. Amca ayr›ca gazetemizin eski dönemlerini de biliyor. Özgür Gelecek sürecinde de gazeteyi düzenli takip etti¤ini söyleyen bu amca, flu an ç›kan ‹flçi-Köylü’yü, Özgür Gelecek’e k›yasla daha doyurucu buldu¤unu söylüyor. Tabii ki baz› elefltirileri olan okurlar da yok de¤ildi. Elefltiriler genelde gazetenin düzenli gelmemesine dairdi. Gazete ve bildirilerimizi en genifl biçimde da¤›tt›ktan sonra, Tafldelen merkezine döndük ve burada bildiriyi okuduktan ve de “Devrimci bas›n susturulamaz” slogan›n› att›ktan sonra, faaliyetimizi noktalad›k. Biz bildiriyi okudu¤umuz ve de slogan att›¤›m›z s›rada, etraftan çok say›da insan›n, onaylayan bir tutumla, gerek kap›lara, gerekse camlara ç›karak, destek verdi¤ini gördük. (Tafldelen’den ‹K okurlar›) Türkiye Kürdistan›’nda ve ülkemizin di¤er yanlar›nda ezilen iflçi ve köylülerin, kad›nlar›n, ö¤rencilerin, Kürtlerin sesi olan gazetemiz ‹K’n›n geçen y›l yapt›¤› gibi bu y›l da kendini tart›flmaya açmas› gayet olumlu oldu. Çünkü birço¤umuz gazetemizin olumlu yanlar› oldu¤u gibi olumsuz yanlar› da oldu¤unu görüyorduk. Düzenlenen okur toplant›lar›nda bunlar› dile getirme flans›m›z oldu. Öncelikle gazetemizdeki baz› yaz›lar›n fazla uzun oldu¤u ve bunun gazetemizle yeni tan›flanlar için bir s›k›nt› yaratt›¤› vurguland›. Ayr›ca özellikle süreç de¤erlendirmelerinin yap›ld›¤› yaz›larda, sonuç k›s›mlar›n›n çözüm önerilerini içermesi gerekti¤i ve gazetenin sadece anlatan de¤il bunun yan›nda okurlar›n önüne somut görevler koyan bir pozisyonda olmas› gerekti¤i belirtildi. Gazetemizin a¤›rl›kl› olarak en çok ezilen iflçiye ve köylüye, Kürt halk›na hitap etmesi olumluyken, bunun yan›nda ö¤renci gençli¤in sorunlar›n› da içermesi olumlu olacakt›r. Gazetemizin son dönemde sadece AKP’ye elefltirel yaklaflmas› bunun yan›nda CHP gibi faflist partileri biraz daha ikinci plana almas› bizce pek olumlu de¤il. Gazetemizin emperyalizmle halk›m›z›n aras›ndaki çeliflkileri daha s›k ifllemesi de her aç›dan olumlu olacakt›r. Ayr›ca gazetemizin devletin ya da devletin iyi çocuklar›n›n gerçeklefltirdi¤i katliamlar› ve yine devletin uygulad›¤› asimilasyon politikalar› da a盤a ç›karmas› ve daha çok ifllemesi gerekmektedir. Biçimsel anlamda ise gazetemizdeki haberlerin ve di¤er yaz›lar›n resimlerle renklendirilmesi daha iyi olacakt›r. Ayr›ca Dersim’deki arkadafllar›m›z›n önerdi¤i gazete isminin de¤iflmesi pek do¤ru bulunmad›, çünkü kitle kendi ismiyle ç›kan bir yay›n› daha çok sahiplenecektir. Ayr›ca ‹flçi-köylü isminin gazetemizi ö¤rencilerden uzaklaflt›rd›¤› düflüncesi de k›saca tart›fl›ld› ve bu düflüncenin yanl›fl oldu¤u, gazete isminin do¤ru oldu¤u karar›na var›ld›. (Van YDG)