Bütüncül E¤itimin Felsefi Kaynaklar›

Transkript

Bütüncül E¤itimin Felsefi Kaynaklar›
Bütüncül E¤itimin Felsefi Kaynaklar›
Ron MILLER, Dr.
Goddard College Ö¤retim Üyesi
At›f/– Miller, R. (2005). Bütüncül e¤itimin felsefi kaynaklar›. De¤erler E¤itimi Dergisi, 3 (10), 33-40.
© De¤erler E¤itimi Merkezi
Özet– “Bütüncül e¤itim” olarak bilinen e¤itim yaklafl›m› 1960 ve 1970’lerde Amerika’daki entelektüel ve kültürel rahats›zl›kla yükselifle geçti. Bütüncül e¤itim temelde insan gelifliminin manevi boyutlar› ve insanî tecrübenin çeflitlili¤i ile iliflkilidir. K›smen, hareket bireysel özgürlük aray›fl›, bireysellik ve
insan potansiyelinin geniflletimini temsil eder. Bununla birlikte, daha genifl anlamda ise bütüncül e¤itim sistemler teorisi ve entegral felsefe, transpersonal psikoloji, kuantum mekani¤inden etkilerini yans›tan bilimsel teori, ekolojik bilinçlilik, globalism ve feminizm dahil olmak üzere bir kaç sa¤lam temelli felsefi ve kültürel ak›m›n kar›fl›m›n› ifade eder. Bütüncül pedagoji ayr›ca köklerini 20. yüzy›l boyunca geliflen Montessori, Dewey, Steiner ve di¤er radikal e¤itimcilerin çal›flmalar›nda çeflitli alternatif
yaklafl›mlarda bulmaktad›r. Bütüncül e¤itim hala küçük ve genifl ölçüde da¤›n›k bir görüntü arz etse
de e¤itim ve okullaflma ile ilgili modernist varsay›mlara bir kritik sunmakta ve güçlendirilebilir bir global medeniyet için daha uyumlu yaklafl›mlar teklif etmektedir.
Anahtar Kelimeler– Bütüncül E¤itim, E¤itimde Yeni Paradigmalar, Elefltirel Pedagojiler.
Amerikan sosyal ve entelektüel tarihinde 1960 ile 1980 aras›ndaki dönem
daima önemli bir kültürel dönüfl noktas›, yo¤un bir yarat›c›l›k, deneme, isyan ve entegrasyon zaman› olarak kabul edilecektir. Sivil haklar hareketi (›rk
adaleti ve eflitli¤i mücadelesi) ve kad›nlar›n özgürlü¤ü hareketi gibi sosyal
de¤iflimi amaçlayan kitle hareketleri ve çevrecilik gibi sanayi toplumuna yönelik popüler elefltiriler bu y›llarda do¤du ve dramatik biçimde geliflmifltir.
Binlerce genç Orta Asya’n›n meditasyon odakl› geleneklerini, özellikle Budizm’i ve yoga okullar›n› keflfetmeye bafllad›¤›nda, ana dinî kurumlara da
meydan okunmaya baflland›. Bilim ve teknoloji kurals›z yeni bir dünyan›n
kap›lar›n› açt›. Bu yeni dünya insan düflüncesi ve tasavvurunun s›n›rlar›n›
sars›yor. Hümanist ve kiflilik ötesi psikologlar insan potansiyeli ve bilincin tan›d›k olmayan hâllerini tart›flmaya bafllad›. Aile hakk›ndaki geleneksel fikirlere -kad›n, erkek ve çocuklar›n sosyal bak›mdan onaylanm›fl rollerine- mey-
35
Ron MILLER
dan okundu. Okullar ve ö¤retmenlerin otoritesini sorgulayan yeni e¤itim fikirleri yay›lmaya baflland›. Akademik dünyada bilim adamlar› toplumun her
alan›n› etkilemeye bafllayan postmodern bir dünya görüflünü tan›mlad›lar.
Bu tarihsel ortamdan bütüncül e¤itim olarak bilinen bir e¤itim felsefesi do¤du. Terimin kendisi 1979 y›l›nda bir grup hümanist psikolog ve e¤itimcinin
Kaliforniya’da düzenledi¤i konferansta kullan›lmaya baflland› (Haris, 1980).
Bu kavram 1980’lerde Kanadal› bilgin John P. Miller The Holistic Curriculum
(Bütüncül Müfredat) (1988) adl› eserini yay›mlayana ve ABD’de Holistic
Education Review adl› yeni bir dergi kurana kadar yavafl yavafl yay›ld›. O zamandan bu yana bütüncül e¤itim perspektifi konferanslara, makalelere, kitaplara, doktora tezlerine ve birkaç ö¤retmen e¤itimi program›na konu oldu.
Ancak hâlâ birkaç ülkede yay›lm›fl birkaç bin e¤itimcinin ilgi gösterdi¤i marjinal bir hareketten ibarettir ve 1960’lar ve 1970’lerin kültürel isyan›n› engelleyen ve onu izleyen flirket küreselleflmesi ve standartlaflmas› ça¤›nda ülkelerin resmî e¤itim politikalar› üzerinde çok az etki yapm›flt›r. Ancak bu e¤itimin karfl› kültürel felsefesinin dünyan›n her yerinde do¤mak için mücadele veren yeni bir sanayi sonras› medeniyeti yans›tt›¤›na inan›yorum.
Bütüncül e¤itim hareketi bir bak›ma 1960’lar ve 1970’lerin entelektüel ve
kültürel mayas›n›n bir ürünüdür. Geleneksel okullar›n insan imkânlar›n›n
dar bir imaj›n› yans›tt›¤› ve çocuklar›n eflsiz potansiyelleri üzerine s›n›rlay›c› limitler empoze etti¤ine inanan e¤itimciler ve ebeveynleri cezbeden bir harekettir. Çocuklar›n yaln›zca iyi e¤itilmifl vatandafllar ya da ekonomik sistemin üretken kat›l›mc›lar› olmak üzere e¤itilmeleri yerine, bütüncül e¤iticiler
maneviyat›, do¤al çevreye sayg›y› ve bir sosyal adalet duygusunu beslemekle u¤rafl›r. Çocuklara yarat›c›l›k, tasavvur, flefkat, kendini bilme, sosyal beceriler ve duygusal sa¤l›k ilham etmeyi amaçlar. Bu yolla bütüncül e¤itim bütün
kiflili¤i beslemek ve bireylerin kendi toplumlar› ve do¤al çevreleri içinde daha bilinçli biçimde yaflamalar›na yard›m etmek anlam›na gelir. Bu tür kayg›lar 1960 öncesinin sanayileflmifl modern toplumlar›nda yayg›n de¤ildi. Modern toplumda okul e¤itimi temelde insan güdülerine rasyonel bir disiplin
empoze etmeyi, böylelikle bireylerin iyi yönetilen siyasal ve ekonomik sistemlerde kendi yerlerini bulmalar›n› amaçl›yordu. Yeni do¤an postmodern
medeniyetin belirgin özelliklerinden birisi bu tür disiplin ve yönetime karfl›
kiflisel ve kültürel direnifl sergilemesidir. 1960’lardan bu yana insan›n çeflitlili¤i, do¤all›¤› ve yarat›c›l›¤›na yeni bir vurgu yap›lmaktad›r ve bütüncül e¤itim bu vurgunun do¤rudan ifadesidir.
de¤erler
e¤itimi
dergisi
36
Bütüncül e¤itimin kökleri 1960’lar›n çok öncesine uzanmaktad›r. Ciddi bir
entelektüel hareket olarak birkaç sa¤lam kurulmufl felsefi ve pedagojik
perspektifin sentezi üzerine bina edilmifltir. Bütüncül düflünürler s›kl›kla
Alfred North Whitehead (“süreç” felsefesi), Carl Jung (Arketip psikolojisi), Sri Aurobindo (entegral felsefe), Gregory Bateson (sibernetik) ve Lud-
Bütüncül E¤itimin Felsefi Kaynaklar›
wig von Bertalanffy (sistemler teorisi) dâhil olmak üzere yirminci yüzy›l›n
ilk ve orta dönem teorisyenlerinin çal›flmalar›ndan esin almaktad›r. Daha
yak›n dönemde “spiral dinami¤i” olarak bilinen bir düflünce ekolü bütüncül literatürde öne ç›kt› (Beck & Cowan, 1996). Anna Lemkow, The Wholeness Principle (Bütünlük Prensibi) (1990) adl› eserinde bu dünya görüflünün temel kanaatlerini flöyle belirledi:
“Bütün yaflam›n birli¤i ve tekli¤i, nihai Hakikat ya da Mutlak’›n her yere yay›lm›fl olmas›, çok boyutluluk ya da varoluflun hiyerarflik karakteri.” (s. 23)
Holizm1 evrenin bölünmemifl, her fleyin birbiriyle ba¤lant›l› oldu¤u bir bütün oldu¤unu savunmakta ve bu bütünün birçok katman ya da konteks arac›l›¤›yla her fleyi kapsayan yarat›c› kayna¤› temsil etti¤ini vurgulamaktad›r.
Lemkow varoluflun “hiyerarflik” karakterinden söz etti¤inde, bununla ötekilerden daha kapsay›c› ve kucaklay›c› (daha bütün) baz› fenomenleri kast etmektedir. Bunlar, içinde daha az kapsay›c› fenomenlerin anlam kazand›¤› genifl konteksler olarak ifllev görürler. Ken Wilber (1995) gibi di¤er bütüncül
düflünürler holarchical terimini kullanmakta ve bununla realitenin, özünde
bütünler içindeki bütünlerden olufltu¤una iflaret etmektedirler. Hiçbir fley
bir tür konteks olmaks›z›n var olamaz, hiçbir fley yaln›zca ayr›lm›fl, ba¤lant›s› kopar›lm›fl bir parça de¤ildir.
‹ngiliz yazar Aldous Huxley bu perspektife “çok y›ll›k felsefe” -dünyan›n
mistik ve manevi geleneklerinin büyük ço¤unlu¤unun özü- ad›n› vermektedir. Bu hakikat kavramsallaflt›rmas› fiziksel yüzey görünüfllerinin ard›nda
var olan bir mutlak ya da kayna¤› tan›maktad›r. Bu manevi boyut uzak, do¤aüstü ya da öbür dünyaya ait de¤ildir. Daha çok bütün yarat›lanlar›n nihai konteksi, nihai anlam›, en derin özüdür. John P. Miller (2000), Rachael
Kessler (2000-ve daha birço¤u (Miller, & Nakagawa, 2002)- gibi teorisyenler maneviyat› bütüncül e¤itimin merkezine yerlefltirmektedir. Her fleyden
önce e¤itim yaln›zca kiflili¤in sosyal ve psikolojik yüzeyi için de¤il, ruh için,
öz için, insan içindir. Bu teorisyenlere göre maneviyat dinî kurumlar ve pratiklere (s›kl›kla bunlar arac›l›¤›yla dile getirilseler de) hasredilemez. Maneviyat bizim kültürel betimlemelerimizden daha genifl, daha bütündür ve nihayetsiz derecede yay›lmac›, yarat›c› ve geliflmecidir.
Birlik, teklik ve özünde maneviyat olma konumundan bafllayarak, bütüncül
perspektif bütün fenomenlerin bölünmesi ve birbirine muhalefeti yerine, birbirini tamamlay›c›l›¤›n› vurgulamakta, dünyay› güçlerin dinamik bir dengesi
olarak görmektedir. Bütünlük ›fl›k ve gölgeyi, nefle ve ›st›rab›, diflil ve erili,
ak›l ve maddeyi, insan› ve insan olmayan› vs. içine al›r. Bu görüfle göre dün-
1 Bütünün kendisini oluflturan parçalardan öte bir fley oldu¤u görüflünü öne ç›karan felsefi yaklafl›mlar›n ortak ad›d›r. (Çevirenin notu)
de¤erler
e¤itimi
dergisi
37
Ron MILLER
ya münhas›r kategorilere ya da çözülemez çeliflkilere bölünmez. Bu dünya görüflü paradoks, gizem ve do¤uflla uyumludur. Bütüncül epistemoloji analiz ve
parçalara ay›rmay› de¤il, sentez ve entegrasyonu amaçlar. Bütüncül e¤itim
teorisyeni Parker Palmer’in yazd›¤› gibi, bu bilme yolu hileci, hesapç› bir zekâdan çok; dünya ile empatik, ilgi gösteren bir diyalogu içerir (Palmer, 1993).
Bütüncül e¤itimin ikinci entelektüel kayna¤›, rölativite teorisi ve kuantum
mekani¤i ile bafllayan bilimsel düflüncedeki devrimdir. Son onlarca y›l›n en
yarat›c› bilim adamlar›n›n -David Bohm ve Fritjof Capra gibi fizikçiler, Rupert
Sheldrake, Humberto Maturana ve Francisco Varela gibi biyologlar ve Ilya
Prigogine gibi kimyac›lar bunlardan yaln›zca birkaç›- hepsi do¤adaki Newtoncu mekanik neden-sonuç iliflki süreçleri modelini reddetmektedir. Bu bilim adamlar› evreni dinamik olarak aç›lan, karmafl›k kal›plar ve iliflkilerden
oluflan; mekanik olmaktan çok, anlaml› bir varl›k olarak görmektedir. Bu bilim adamlar› indirgemecili¤in (reductionism) -fenomenleri mümkün olan en
küçük unsurlar›na ay›rman›n- canl› varl›klar ya da do¤al süreçlerin temel niteliklerini yeterince aç›klayamad›¤›n› savunmaktad›r. Bu bilim adamlar› dünyay› birlik hâlinde ören gizemli “yaflam a¤›”ndan (Capra, 1996) ya da bir
“morfogenetik alan”dan (Sheldrake, 1991) ya da bir “birbirine ba¤lay›c› düzen”den (Bohm, 1980) -fiziksel formlar›n tasar›m› için görünmeyen, ancak
gerçek konteksten- söz etmektedir. Nöroloji bilimi alan›ndaki araflt›rmac›lar
insan beyninin s›kl›kla karfl›laflt›r›ld›¤› hesap makinesinden çok daha yarat›c›
ve karmafl›k oldu¤unu belirtmektedir. Zekân›n klasik tan›mlar›na yeni ortaya
ç›kan ve insan akl›n›n dünyay› tan›ma yollar›n›n çeflitlili¤i ve karmafl›kl›¤›n›
vurgulayan “çoklu zekâlar” teorisi (Gardner, 1993) meydan okumaktad›r.
de¤erler
e¤itimi
dergisi
38
Bütüncül perspektif ayr›ca geçmifl otuz y›l›n artan ekolojik bilincini yans›tmaktad›r. Toplumun ço¤unlu¤u kirlenmeyi azaltmaya, yabani hayat› ve nesli tükenme tehlikesi alt›ndaki türleri korumaya ya da yenilenebilir kaynaklardan enerji ve materyal üretmek üzere yeni teknolojiler gelifltirmeye yönelik çabalar› daha çok kabul eder hâle gelmifltir. Ancak ekolojik düflünce çok
daha derine iner. Modernist/endüstriyel ekonomiye meydan okumak üzere,
çevreci felsefe ve aktivizmin birçok biçimi ortaya ç›kt›. ‹fl dünyas›ndaki baz›
ileri görüfllü liderler ekonomik üretimin daha sürdürülebilir ya da ekolojik
köklere sahip biçimlerini tan›mlamaya bafllad›lar (örne¤in; Hawken, Lovins
& Lovins, 1999). Sanayi kültürünün do¤a dünyas› ile iliflkisinin alt›nda yatan en temel varsay›mlardan baz›lar›n›n sorgulanmas› yerine, modern sanayi toplumuna yönelik daha radikal elefltiriler yap›lmaktad›r. Örne¤in “derin
ekoloji” (Naess, 1989) insanlar›n küresel eko alanda dominant tür oldu¤u ya
da olmas› gerekti¤i fleklindeki insan merkezli (anthropocentric) görüfle meydan okumaktad›r. “Sosyal ekoloji” (Bookchin, 1990) otoriter, hiyerarflik siyasal yap›lar ile insanl›¤›n do¤a dünyas›n› sömürmesi aras›ndaki ba¤lant›y›
ele almaktad›r. Son y›llarda birçok yazar insanl›¤›n di¤er yaflam türleri ve bir
Bütüncül E¤itimin Felsefi Kaynaklar›
bütün olarak do¤a ile iliflkisinin manevi ve psikolojik boyutlar›n› keflfetti
(örne¤in; Fox, 1995; Roszak, 1992; Shepard, 1999).
Bütün bu alanlardaki literatür son y›llarda muazzam flekilde artt› ve bütüncül
e¤itim de bu art›fltan önemli ölçüde etkilendi. David Orr (1992), C. A. Bowers
(1995), Gregory Smith ve Dilafruz Wililams (1999), David Jardine (2000) ve
daha birçok teorisyen çal›flmalar›nda, ekolojik e¤itimi geleneksel okul e¤itimine egemen olan modernist epistemolojinin radikal bir elefltirisi olarak sunmaktad›r. Bütüncül bir ekolojik e¤itim yaln›zca gençlere do¤aya iliflkin bilimsel olgular› ö¤retmeyi de¤il, yaflam süreçleriyle do¤rudan, aktif, deneyimsel
bir iliflki gelifltirmeyi amaçlamaktad›r. Bu yazarlar modern kültüre egemen
olan hileci, mekanik bilme yoluna tamamen z›t olarak daha ilgili, flefkatli,
duygusal bir dünyay› tan›ma yolu olan “ekonomik okuryazarl›k”tan söz etmektedir. Bütüncül e¤itimciler aras›nda etkili yazarlardan birisi olan Gregory
Cajete’in Look to the Mountain (Da¤a Bak) (1994) adl› eseri, bilginin modern
Bat›l› formlar›n› yerli (yerli Amerikan) epistemoloji ve e¤itim ile karfl›laflt›rmaktad›r. Cajete bu epistemolojiyi birey, toplum ve do¤a dünyas› aras›nda
anlaml› ve manevi bir iliflkiyi besleyici olarak nitelemektedir.
Ça¤dafl bütüncül e¤itim hareketinin dördüncü felsefi kayna¤› yeni do¤makta olan küreselci ya da ulusal üstü perspektif olup genellikle pasifizm2 ideolojisi ile iliflkilendirilmektedir. Küreselleflmenin flirket ekonomisi trendi ile
kar›flt›r›lmamas› gereken, bütüncül ulusal üstücülük (transnationalism) kültürler aras›ndaki ortak yönleri ve insan ihtiyaç ve isteklerinin evrenselli¤ini
vurgulamaktad›r. Ulusal vatandafll›k ve kültürel miras kimli¤imizin önemli
unsurlar› ise de bütün insanl›¤› kapsayan daha genifl bir konteks, daha kapsay›c› bir bütün vard›r ve literatürdeki yazarlar bazen bu bütünden “insan ailesi” olarak söz etmektedir. Bu perspektif son zamanlarda görüldü¤ü üzere,
dünyan›n birçok bölgesinde partizan fliddeti do¤uran milliyetçili¤in s›n›rlamalar› ve ön yarg›lar›na meydan okumaktad›r. Bu hareketin muhtemelen en
etkili düflünürü eski Birleflmifl Milletler görevlisi Robert Muller’dir. Muller’in
kitab› New Genesis (Yeni Bafllang›ç) (1982) ve bir “dünya çekirdek müfredat›” fikri birçok bütüncül e¤itimciye ilham kayna¤› oldu.
Bütüncül düflünce üzerindeki, belki de ötekilerden daha ince olan, bir di¤er
etki ça¤dafl feminizmin do¤ufludur. Hayret verici biçimde, bütüncül literatür
feminist teorisyenleri nadiren aç›kça zikretmektedir ve flafl›rtacak flekilde bütüncül e¤itimin önde gelen seslerinden yaln›zca birkaç› kad›nd›r. Yine de bütüncül düflüncenin bütün ahlaki ve felsefi tonu, eril perspektifin kapsay›c›l›k, besleyicilik, duygusal ifade, zarafet, bar›flç›l›k, ifl birli¤i ve eflitlik gibi geleneksel olarak diflil kayg›lara sayg› göstermeyi ö¤rendi¤i bir entelektüel or2 fiiddet, savafl ve insanlar›n can›n› alman›n anlaflmazl›klar› çözmenin kabul edilemez
yollar› oldu¤una inanan bir ideoloji. (Çevirenin notu)
de¤erler
e¤itimi
dergisi
39
Ron MILLER
tam› yans›tmaktad›r. Önde gelen bir Amerikan filozofu Nel Noddings (1992)
özünde ilgi gösterme -yani insanlar aras›nda ba¤lar ya da ba¤lant›lar kurma
yoluyla herkesin ötekiler için kayg›lanmas›n› sa¤lama- ile iliflkili bir feminist
perspektifi vurgulam›flt›r. Feminist kültür tarihçisi Raine Eisler (2000) kendi deyimiyle bir “ortakl›k” yaklafl›m› -eflitlik, fliddetsizlik ve ilgi duyma de¤erleri üzerine bina edilen bir toplum- gelifltirdi ve bu yaklafl›m›n prensiplerini e¤itim teorisine uygulad›. Bu fikirler bütüncül perspektif ile uyumludur
ve özünde yatan ahlaki de¤erlerin güçlü bir ifadesini oluflturur.
Son olarak, bütüncül e¤itim hareketi ilk olarak yirminci yüzy›l›n bafllar›nda
do¤an ve 1960’lar ve 1970’lerdeki kültür devrimi esnas›nda popülerlik kazanan çeflitli alternatif pedagojiler temeli üzerine bina edildi. Çeflitli ülkelerden, farkl› sosyal, siyasal ve dinî oryantasyonlar› temsil eden birkaç yenilikçi e¤itimci, geleneksel okul e¤itiminin otoriter ve sosyalleflmenin s›n›rlay›c›
bir biçimi oldu¤unu ileri sürdüler ve çocuk gelifliminin do¤al ritimlerine ve
bireysel ö¤rencilerin özgün kiflilikleri ve ç›karlar›na çok daha gerçekçi biçimde karfl›l›k veren alternatif yaklafl›mlar gelifltirdiler. ‹talya’da Maria Montessori, Almanya’da Rudolf Steiner, Hindistan’da J. Krishnamurti, ABD’de
John Dewey, ‹spanya’da Francisco Ferrer ve ‹ngiltere’de A.S. Neill, okul e¤itimi, ö¤retim ve ö¤renme hakk›ndaki temel varsay›mlara meydan okuyan
pratik metotlar ve radikal teoriler tasarlad›lar (Miller, 1997). 1980’ler ya da
1990’larda kendilerini “bütüncü” olarak adland›rmaya bafllayan e¤itimcilerin birço¤u, hatta büyük ço¤unlu¤u bu alternatif hareketlerin biri ya da birço¤undan önemli ölçüde etkilenmiflti. Çok daha fazla say›da e¤itimcinin
kendilerini münhas›ran flu ya da bu yaklafl›mla özdefllefltirdi¤i (örne¤in kendilerini “Montessorici” ya da “ilerici e¤itimciler” olarak de¤erlendirdikleri ve
“bütüncü” terimini kullanmad›klar›) bir gerçek olmaya devam ettiyse de
e¤er bunlar› holarchically3 de¤erlendirirsek, bunlar aç›kça ortaya ç›kan ve
herhangi bir bölgeden daha genifl alan› etkileyen bir bütüncül e¤itimin parças›d›rlar. Zaman içinde bu çeflitli gruplar aras›nda daha çok ittifak ve karfl›l›kl› etkileflim görece¤imize inan›yorum.
Bu makale bütüncül e¤itimin entelektüel kaynaklar›n›n k›sa bir genel de¤erlendirmesini içermektedir. Holizm hakk›nda yazmak daima güçtür; zira tan›m› itibariyle bütüncül bir perspektif birbiriyle ba¤lant›l› say›s›z yönü içermektedir. Bu makaledeki her bir konu yeterince aç›klanabilmesi için ayr› bir
makaleyi, hatta birer kitab› hak etmektedir. Benim buradaki maksad›m bütüncül düflüncenin prensiplerini tam olarak dile getirmek ya da etkin biçimde savunmak de¤il, bunlar› gelecekte de¤erlendirilmesi gereken ihtimaller
olarak tan›tmakt›r.
de¤erler
e¤itimi
dergisi
40
3 Yani bütünün içinde yer alan bütünler olarak (Çevirenin notu).
Bütüncül E¤itimin Felsefi Kaynaklar›
Kaynakça
Beck, D., & Cowan, C. (1996). Spiral dynamics. Oxford: Blackwell.
Bohm, D. (1980). Wholeness and the implicate order. London: Routledge ve Kegan Paul.
Bookchin, M. (1990). The philosophy of social ecology: Essays on dialectical naturalism. Montreal: Black Rose Books.
Bowers, C. A. (1995). Educating for an ecologically sustainable culture (. Albany, NY: SUNY Press.
Cajete, G. (1994). Look to the mountain: An ecology of indigenous education. Durango, CO: Kivaki Press.
Capra, F. (1996). The web of life: A new scientific understanding of living systems. New York:
Anchor/Doubleday.
Eisler, R. (2000). Tomorrow’s children: A blueprint for partnership education in the twenty-first
century. Boulder, CO: Westview Press.
Fox, W. (1995). Toward a transpersonal ecology. Albany, NY: SUNY Press.
Gardner, H. (1993). Multiple intelligences: The theory in practice. New York: Basic Books.
Harris, A. (1980). Mind: Evolution or revolution? The emergence of holistic education. Del Mar,
CA: Holistic Education Network.
Hawken, P., Lovins, A., & Lovins, H. (1999). Natural capitalism: Creating the next ›ndustrial revolution. Boston: Little, Brown.
Jardine, D. (2000). Under the tough old stars: Ecopedagogical essays. Brandon, VT: The Foundation for Educational Renewal, Inc
Kessler, R. (200). The soul of education: Helping students find connection, compassion and character at school. Alaxenda, VA: ASCD.
Lemkow, A. (1990). The wholeness principle: Dynamics of unity within science, religion and society. Wheaton, IL: Quest Books.
Miller, J. P. (1988). The holistic curriculum. Toronto: Ontario Institute for Studies in Education Press.
Miller, J. P. (2000). Education and the soul: Toward a spiritual curriculum (. Albany, NY: SUNY Press.
Miller, J. P., & Nakagawa, Y. (2002). Nurturing our wholeness: Perspectives on spirituality in
education. Brandon, VT: The Foundation for Educational Renewal, Inc.
Miller, R. (1997). What are schools for? Holistic education in American culture. Brandon, VT: Holistic Education Press.
Muller, R. (1982). New genesis: Shaping a global spirituality. New York: Doubleday.
Naess, A. (1989). Ecology, community, and lifestyle: Outline of an ecosophy. Cambridge, ‹ngiltere: Cambridge University Press.
Noddings, N. (1992). The challenge to care in school. New York: Teachers College Press.
Orr, D. (1992). Ecological literacy: Education and the transition to a postmodern world. Albany,
NY: SUNY Press.
Palmer, P. J. (1993). To know as we are known: Education as a spiritual journey. San Francisco: Harper.
Roszak, T. (1992). The voice of the earth: An exploration of ecopsychology. New York: Simon and
Schuster.
Sheldrake, R. (1991). The rebirth of nature: The greening of science and God. New York: Bantam
Books.
Shepard, P. (1999). Encounters with nature: Essays by Paul Shepard (Ed. F. R. Shepard). Washington, D.C.: Island Press.
Smith, G., & Williams, D. (Ed.). (1999). Ecological education in action. Albany, NY: SUNY Press.
Wilber, K. (1995). Sex, ecology, spirituality: The spirit of evolution. Boston: Shambhala.
de¤erler
e¤itimi
dergisi
41
Journal of Values Education
Turkey, 2005, 3 (10), 33-40.
© Center for Values
Education
Philosophical Sources of Holistic Education
Ron MILLER, Dr.*
Citation/©– Miller, R. (2005). Philosophical sources of
holistic education. Journal of Values Education- Turkey,
3 (10), 33-40.
Abstract– An educational approach known as “holistic education” emerged in the United States from the intellectual and cultural unrest of the 1960s and 1970s. Essentially, holistic education
is concerned with the spiritual dimension of human development
and with the diversity of human experience. In part, the movement has represented a personal search for freedom, individuality,
and expansion of human potentials. In a larger sense, however,
holistic education expresses the confluence of several well grounded philosophical and cultural streams, including systems theory
and integral philosophy, transpersonal psychology, scientific theory that reflects the influence of quantum mechanics, ecological
consciousness, globalism and feminism. Holistic pedagogy also
has its roots in diverse alternative approaches that developed during the course of the twentieth century, in the work of Montessori, Dewey, Steiner and other radical educators. Although the holistic education movement is still small and widely scattered, it offers a critique of modernist assumptions underlying education and
schooling, and suggests new approaches more congruent with a
sustainable global civilization.
Key Words– Holistic Education, New Educational Approaches,
Critical Pedagogies.
* Address for correspondence: Goddard College 123 Pitkin Road Plainfield, VT 05667, USA
E-Mail: [email protected]
42

Benzer belgeler