Haziran-2014 - Petinfo Dergi

Transkript

Haziran-2014 - Petinfo Dergi
petinfo 64
PET SAĞLIĞI DERGİSİ
HAZİRAN 2014 SAYI 64
Köpeklerde en yaygın
obezite nedenleri 94
Kedi ve köpeklerde
psikojenik dermatozlar 84
Klivet II. Bahar
Sempozyumu başarıyla
tamamlandı 56
a
nte
r ı o r
ü v e a n ı n
h a s t a l ı k l a r ı
SA
Y
F
A
3
2
İÇİNDEKİLER
8 > HERKESTEN ÖNCE
HABERİNİZ OLSUN!
Kedi/köpekler ve birlikte yaşamınızı
etkileyen tüm bilimsel ve
sosyal gelişmeleri Petinfo’dan
okuyabilirsiniz.
16 > DR. BAYER UYARIYOR!
Dr. Bayer bu kez hayvan sahiplerine
parazit kontrolü hakkında bilgi
vermenin denli önemli olduğu
üzerinde duruyor.
18 > GAZİANTEP’İN GÖZDESİ VETPET
Gaziantep’in en köklü pet
kliniklerinden VetPet’i konuk
ederek, Avrupa standartlarına
kavuşturdukları yeni klinikleri
hakkında bilgiler aldık.
sayfa
22
22 > KÖPEKLERDE YALANCI GEBELİK
Dr. Esra Canatan köpeklerde
içgüdüsel annelik davranışlarının
şekillendiği yalancı gebelik
konusuna değiniyor.
24 > PROFESYONEL KANALDA BİR
TÜRK MARKASI BENEFİT
Türkiye pet pazarına yeni adım atan
Benefit’in Adile Sultan Yalısı’nda
gerçekleşen lansmanına Petinfo
Dergi de davetliydi.
32 > ANTERIOR ÜVEANIN
önemli HASTALIKLARI
Kapak konumuzda siliyar cisimcik,
iris ve koroid tarafından meydana
getirilen üveal sistemin anterior
bölümünde karşılaşılan anomali
ve hastalıkların kapsamlı bir
değerlendirilmesi yapılıyor.
yardımcı personel sorunu ve
meslek için sıkıntı yaratan diğer
konuları görüştük.
sayfa
40
84 > KEDİ VE KÖPEKLERDE
PSİKOJENİK DERMATOZLAR
Kedi ve köpeklerde görülen
psikojenik dermatozların tedavisi
çevre yönetiminin yanı sıra doğru
farmakolojik tedaviyi de gerektirir.
sayfa
40 > TERAPİ KÖPEKLERİNİN DE İŞİ ZOR
Araştırmacılar, zorlu süreçte
insanların yanında yer alan terapi
köpeklerinin stres düzeylerini kan
tahlili yaparak araştırıyor ve bakın
sonuçlar ne diyor.
46 > VETRIUM BAŞARISINI
DOSTLARIYLA KUTLADI
Ankara Vetrium Veteriner Kliniği
adını başarı ile bugünlere taşıyan
deneyimli Veteriner Hekim Serkan
Güngör’e kliniğinin10. yılında
hayatında neler değiştiğini sorduk.
52 > KLİNİKTE DOĞRU EKİP
BAŞARIYI GETİRİR
Veteriner kliniklerinde takım
liderleri olan sorumlu hekimlerin en
önemli görevlerinden biri olan ekip
kurma ve stres yönetimi konusunda
küçük tüyolar paylaşıyoruz.
56 > ACİL ve yoğun bakım
SEMPOZYUMU TAMAMLANDI
KLİVET tarafından düzenlenen Kedi
ve Köpeklerde Acil ve Yoğun Bakım
Hekimliği Sempozyumu başarısıyla
veteriner hekimlerden tam not aldı.
90
90 > FAKÜLTE YILLARINDAN VET
STATION’A uzanan yolculuk
Veteriner Hekim Dilek Ercivan
Güneş ve Veteriner Hekim Remziye
Coşar, fakülte yıllarından klinikleri
Vet Station’a uzanan hikayeleri ile
bizlerle birlikteler.
94 > BAZI köpekler OBEZİTEYE
DAHA YATKIN
Irk, yaş ve kısırlaştırma gibi daha
birçok faktörün etkisi altında
meydana gelen obeziteye neden
bazı köpeklerin daha yatkın
olduğunu birlikte görelim…
sayfa
96
sayfa
82
82 > KARŞILIKLI ANLAYIŞ VE
DAYANIŞMA ÖNEMLİ
Veteriner Hekim Bertuğ Çiftçi
ile hayvan refahı, pet shoplarda
yapılan yasa dışı faaliyetler,
PETİNFO 2014/06 02-03
96 > DİŞ HASTALIKLARINDA
RADYOGRAFİK TANI
Köpek ve kedilerde ağız ve
diş hastalıklarının tanısında
radyografik bulguları içeren
makalemizde radyografik
görüntülerin yorumlanması
üzerinde duruluyor.
EDİTÖR
Veteriner Hekim
YAĞMUR AĞCAOĞLU
Petinfo Dergi, sektörden en yeni
haberler, yapılan son bilimsel
araştırmalar ve söyleşileri ile sizleri
bilgilendirmeye devam edecek.
Neden bazı
köpekler
obeziteye daha
yatkın?
Sektör için yeni sürprizler var!
Evcil hayvan sağlığı sektörünün
mama segmentinde geçtiğimiz günlerde
harika bir gelişme yaşandı. Türkiye’nin
profesyonel kanalda satışa sunulacak
ilk yerli maması Benefit artık veteriner
hekim ve kedi/köpeklerin hizmetinde.
Firma lansman toplantısı ve Benefit Genel
Müdürü Veteriner Hekim Taner Güner ile
gerçekleştirdiğimiz özel röportajın tüm
ayrıntılarını Haziran sayısında bulabilirsiniz.
Yanı sıra bildiğiniz gibi kongre ve
toplantı sezonu tüm hızıyla devam ediyor.
Gerek hayvan sağlığı firmaları, gerekse
STK’lar sektörün gelişimine hizmet eden
birbirinden faydalı organizasyonlara imza
atmaya devam ediyor. Mayıs ayı içerisinde
Klivet tarafından gerçekleştirilen Acil ve
Yoğun Bakım Sempozyumu da bunlardan
biriydi. Özellikle veteriner hekimlerden
petinfo
Haziran / Sayı: 64
Pet Sağlığı Dergisi
Ayda bir yayımlanır.
YAYIN TÜRÜ
SÜRELİ YEREL
SAHİBİ
Mat Medya Tanıtım
Hizmetleri Tic. Ltd. Şti.
MEHMET AKTOP
GENEL KOORDİNATÖR
BARIŞ KOLGU
[email protected]
Evcil
hayvanlarda giderek
artan bir grafik
izleyen obezitenin
en yaygın nedenleri
ve köpeklerdeki
genetik yatkınlığa
ilişkin önemli bilgiler
paylaştık…
gelen olumlu geri dönüşler ve orada
edindiğimiz izlenimler, Klivet’in konu
seçiminde ne denli isabetli bir karar
verdiğini gösterir nitelikteydi. Petinfo’da
geniş yer verdiğimiz Klivet II. Bahar
Sempozyumu’nda sektörel firmaların
izlenim ve görüşlerini de sizlere sunduk.
Yanı sıra Ankara, Gaziantep ve İstanbul’da,
dostlarımız için gecelerini gündüzlerine
katarak mesleğe değer katan veteriner
kliniklerimizle çok keyifli söyleşiler
gerçekleştirdik. Toplantılar, söyleşiler
ve çok özel makaleler ile yine beğeniyle
okuyacağınız bir sayı hazırladık.
Her şeyin gönlünüzce olduğu, güzel
bir yaşamın sizi kucaklamasını dilerim.
Saygılarımla
Veteriner Hekim Aslıhan Cebecioğlu
GENEL YAYIN YÖNETMENİ
VE YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ
VET. HEKİM ASLIHAN CEBECİOĞLU
[email protected]
YAZI İŞLERİ SORUMLUSU
Vet. Hekim YAĞMUR AĞCAOĞLU
[email protected]
ART DİREKTÖR
EBRU DERELİ
[email protected]
GRAFİK TASARIM
EMEL VURAL
[email protected]
> syf 94
DANIŞMA KURULU
PROF. DR. AHMET ERGÜN
PROF. DR. NİLÜFER AYTUĞ
PROF. DR. TAMER DODURKA
Yrd. Doç. Dr. Özlem Şengöz Şirin
Dr. Banu Dokuzeylül
VET. HEKİM RAHŞAN EROL
BASKI
Gezegen Basım San.
Ve Tic. Ltd. Şti.
100 YIL MAH. MASSİT MATBAACILAR
SİTESİ 2. CADDE GEZEGEN BİNASI
NO: 202/A BAĞCILAR/İST
Sertifika No: 12002
Katkıda bulunanlar
Doç. Dr. Ebru Yalçın
Doç. Dr. Nureddin Çelimli
Dr. H. Esra Canatan
Veteriner Hekim Melike Akbala
Veteriner Hekim Gizem Taktak
ADRES
YAYINCILAR SK. 10/4
34414 SEYRANTEPE - İSTANBUL
TEL: 0212 324 50 56 - 324 50 59
www.matmedya.com
ABONE
BANU SAYINÇ
[email protected]
Dergimizde yayınlanan röportaj ve ilanların sorumluluğu sahiplerine aittir. Fotoğraflar izinsiz kullanılamaz.
Petinfo Dergisi veteriner hekimlere ve ecza depolarına yönelik bilimsel içerikli, mesleki, ücretsiz, sektörel bir yayındır.
PETİNFO 2014/06 06-07
NOTLAR
Interzoo dünya pet sektörü
devlerini Almanya’da ağırladı
Evcil hayvan yemi ve aksesuarları sektörünün en başarılı buluşma noktası Interzoo 2014, bu yıl
Türkiye’den de birçok firmanın başarılı katılımıyla, pet fuarlarının gözdesi olma geleneğini sürdürdü.
Dünyanın en güçlü pet
firmalarının buluşma adresi olan ve
bu yıl 33.sü düzenlenen Interzoo Pet
Fuarı 29 Mayıs-1 Haziran tarihleri
arasında Almanya’nın Nürnberg
kentinde gerçekleştirildi. İki yıl
öncesine göre %2 oranında artış
ile bu yıl 120 farklı ülkeden 37.000
ziyaretçi dünya pet sektöründeki
gelişmeleri görme şansına erişti. Bu
yıl %10 artış ile 1.700 firma fuarda
stant açtı ve 15 firma da Türkiye’den
katılım sağladı. Fuara katılan
firmalar arasında yer alan Farmina
Pet Food ve N&D mamalarının
Türkiye Temsilcisi Big İthalat Firması
yetkilileri, fuar sonrası izlenimlerini
bizlerle paylaştı.
katılan ziyaretçilerin göğsünü
kabarttı. 110.000 m2 alan üzerine
kurulu Interzoo’da evcil hayvan yemi,
aksesuarlar ve kuaför ekipmanları
sergilendi. Fuarın tamamını
dolaştığınızda 15 mil yol kat etmiş
oluyorsunuz. Özellikle dikkati çeken
çok fazla sayıdaki İtalyan firmasının
2016 rezervasyonları
şimdiden başladı
Böyle uluslararası bir fuarda
Türk bayrağının da fuar alanı dışında
dalgalanması tüm Türkiye’den
PETİNFO 2014/06 08-09
katılmış olmasıydı. Evcil hayvanların
fuarda sahipleri ile dolaşması, halk
otobüslerine ve metroya binebiliyor
olması ülkemizin bu konuda daha
çok yol alması gerektiğini açıkça
göstermekteydi. Bunula beraber
Pınar Altuğ’un eşi Yağmur Atacan
ile beraber stant açmaları da tüm
Türkiye’den katılan ziyaretçilerin
ilgisini çekti. Bu sene ülkemizden de
ziyaretçi sayısında bayağı bir artış
olduğunu fark ettik. Pet sektöründe
pet shop sahiplerinden, veteriner
hekimlere ve çiftlik sahiplerine kadar
pek çok katılımcı olması gerçekten
sevindiriciydi. Bizim de standımıza
ilgi yoğundu. Dünyada bir ilk ile
Farmina Vetlife veteriner serimizin
yenilendiğini Interzoo ile tüm
bayilerimize duyurduk ve son derece
başarılı bir fuar geçirdik. %85’i farklı
ülkelerden katılımcı ile gerçekleşen
bu uluslararası fuarın 2016 yılı için
rezervasyonları şimdiden başladı.
KÖPEKLİ SPORLARA
CHAMPION DESTEĞİ…
Türkiye’nin ilk premium kedi-köpek maması Champion,
sevimli dostlarının sağlığı kadar sosyal gelişimini de
destekliyor. Üç kıtada milyonlarca evcil hayvanın tükettiği
Champion, metropollerde yaşayan köpeklerin bedensel ve
ruhsal sağlıklarının korunması ve köpeklerin sahipleri ile
beraber iyi zaman geçirmesi amacıyla geliştirilen köpekli
sporların Türkiye’deki en etkili temsilcisi Agility & Frisbee
Team’in sponsorluğunu üstlendi. Hayatı, köpekleriyle beraber
paylaşanların oluşturduğu Champion Agility & Frisbee Team’in
ilk organizasyonu 24 Mayıs Cumartesi günü Şile Yeşilvadi’de
gerçekleştirildi. Champion Agility & Frisbee Team’in
düzenlediği ve her ırktan köpeğin katılabildiği frizbi eğitimine
köpekleriyle birlikte katılan hayvan severler, hem eğlenceli
hem de eğitici bir gün geçirdi. Etkinlik öncesi köpekleriyle
birlikte fotoğraflarını yollayanlar arasından seçilen beş talihli
de eğitimde sevimli dostları ile birlikte yerini aldı. Avusturya’da
bu konuda uzmanlaşmış, Eğitmen Fatma Çalışır Furian’ın
verdiği keyifli eğitim programının ardından başarılı olan
köpeklerin sahiplerine sertifikaları dağıtıldı.
BAVET,
GENÇLERİN
YANINDA
Uludağ Üniversitesi
Veteriner Fakültesi ve
Bursa Veteriner Hekimler
Odası’nın geleneksel olarak
ortaklaşa düzenledikleri
Uluslararası Veteriner
Hekimliğe Sektörel Bakış
VESBA’14, 13-14 Mart
2014 tarihinde düzenlendi.
Toplantı intörn öğrenciler,
veteriner fakültesi
öğrencileri ve bu alanda
kariyer yapmak isteyen
veteriner hekimleri bir
araya getirdi. VESBA’14, bu
yıl 700 katılımcı sayısıyla
başarıya ulaştı. Başta Bavet
İlaç Firması olmak üzere
özel sektör kuruluşlarının
desteklediği iki gün süren
toplantıda küçük hayvan
hekimliği, mama sektörü,
barınak hekimliği gibi
konularda oturumlar
gerçekleştirildi. Bavet
Pazarlama Müdürü Cemal
Kaya da ilaç sektöründe
son gelişmelerle Türkiye’de
yeni kurulan ve ilk GMP
sertifikası alan ARİON
üretim fabrikasında
Bavet ürünlerinin üretime
başladığını paylaştı.
Cemal Kaya, Bavet’in genç
veteriner hekimlerin her
zaman yanında olacağını ve
mesleğe her şekilde destek
vereceğini vurguladı.
CAMPYLOBACTER
REZERVUARI SÜRÜNGENLER
Bilim insanları, hayvan sahiplerini evde bakılan
sürüngenlerin Campylobacter fetus ve C. hyointestinalis’in
potansiyel rezervuarı oldukları konusunda uyarıyor ve insan
enfeksiyonlarına kaynak teşkil edebileceklerini belirtiyor.
Yapılan testlerde, sürüngenlerin %7.3’ünün bu enfeksiyon
etkenleri açısından pozitif bulunduğu ifade edilerek hayvan
sahiplerinin dikkatli olması gerektiği bildirildi. İtalya Padua
Üniversitesi araştırmacıları Kuzey İtalya’da özel bir hayvan
barınağı ile hayvanat bahçesindeki hayvanlardan aldıkları
109 kloakal swabı değerlendirdi ve %7.3’ünün insanlar
için patojenik olduğu bilinen C.fetus ve C. hyointestinalis
yönünden pozitif olduğunu tespit ettiler.
MÜŞTERİLERİNİZLE FACEBOOK
ARKADAŞI MISINIZ?
Facebook, 1 milyardan
fazla aktif kullanıcısı ile belki
de günümüzün en yaygın
sosyal medya aracı. Aile
ve arkadaşlarınızla irtibat
kurmak için bir gereksinim
olan Facebook, aynı zamanda
uygulamalarınızı geliştirmek
için de meslektaşlarınızla
paylaşımlarda
bulunabileceğiniz bir
ortam oluşturuyor. Fakat
uzmanlar veteriner
hekimlerin müşterileriyle
Facebook’tan arkadaş
olmalarını hata olarak
değerlendiriyor. Veteriner
hekimlikte Facebook’un
rolünü araştıran Dr. Jason
Coe ve arkadaşları, birçok
veteriner hekiminin kişisel
profillerinde haddinden
fazla bilgiyi paylaştıklarını
ifade etti. Profesyonelliğin
hekimlikte bir köşe taşı
olduğunu belirten uzmanlar,
müşteriler ile “arkadaş”
olmanın çok fazla kişisel
bilgiyi sunmak anlamına
geldiği söylüyor. Bu şekilde
aradaki ciddiyet ve müşteriklinisyen ilişkisinin riske
gireceğinin altını çiziyorlar.
ENFEKSİYÖZ HASTALIKLAR YÜKSELİŞTE
Yıllık veteriner sağlık raporları, FIV ve Lyme
hastalığındaki şaşırtıcı artışlara dikkat çekiyor. Kedi
sahipleri, dışarı çıkan kedilerin veya birden fazla kedisi
olanlar için, eve dışarıdan yeni gelen kedilerin diğerleri için
hastalık riski teşkil ettiği konusunda bilgiye sahip değiller.
Yayınlanan yeni bir rapor, kedilerin fare gibi hayvanları
yiyerek toksoplazmozis gibi parazitlerle temas edebildiğini,
köpeklerin de parklarda kontamine idrarı yalayarak
leptospirozis ile kolaylıkla enfekte olabileceğini gösterdi.
Kedi üst solunum yolları enfeksiyonu son beş yılda %18
oranında artarken, FIV %48 oranında artış göstermiş.
Banfield Hospital, ortaya çıkan sonuçların, koruyucu tedavi
programlarının değerini gösterdiğine inanıyor.
PROSTAT KANSERİNDE TAM İSABET!
Orlando Amerikan
Üroloji Birliği’nin 18
Mayıs’ta gerçekleştirilen
yıllık toplantısında sunulan
bir çalışmaya göre,
yüksek düzeyde eğitim
alan köpekler, prostat
kanserini idrardan %98
doğruluk oranı ile tespit
edebiliyor. Köpekler prostat
kanserini, idrar ile salınan
uçucu organik bileşiklerin
kokusunu alarak tespit
ediyor. İtalya’da yapılan
araştırmada 902 katılımcı
iki gruba ayrıldı. Bunların
362’si prostat kanserli
erkek ve 540’ı genel
anlamda sağlıklı kadın ve
erkeklerden oluşuyordu.
Tüm katılımcıların
idrar örnekleri
alındı. Clicker
metoduyla 5 ay eğitilen,
3 yaşlı iki Alman Çoban
Köpeği Zoe ve Liu’dan biri
kanserli vakaları %100
doğrulukla tespit ederken
diğeri %98.6 oranında tam
sonuca yaklaşabildi. İki
köpek toplamda 16 yanlış
pozitif ve 4 yanlış negatif
sonuca ulaştı.
Hayvan sahiplerine
parazit kontrolü hakkında
bilgi vermek önemlidir
Yetersiz parazit
mücadelesinin hem
hayvan sağlığı hem de
zoonotik hastalıkların
insan sağlığı üzerindeki
ciddi etkileri göz önünde
bulundurulduğunda,
hayvan sahiplerine parazit
kontrolünün öneminin
ısrarla anlatılması
gerekmektedir.
Koruyucu sağlık hizmeti,
her evcil hayvanın yaşamının
rutin bir parçası olmalıdır ama
ne yazık ki değildir. Avrupa’da
yapılan bir anket çalışması köpek
sahiplerinin % 72’sinin, yuvarlak
kurtların evcil hayvanlarının sağlığını
etkileyebileceklerini düşünmediklerini
gösterdi. Köpek sahiplerinin sadece
% 23’ü, kedi sahiplerinin ise % 22’si,
parazitle mücadele için üç ayda bir
ürün kullandıklarını ortaya koydu.
Bu nedenle, hayvan sahiplerinin,
koruyucu sağlık programları
konusunda eğitilmesi anlamında
büyük bir ihtiyaç söz konusudur. Bu
ayki konumuz, parazit mücadelesinin
önemi konusunda mevcut ve yeni
hasta sahiplerine ilgi çekici yolların
sunulması ve konuyla ilgili önemli
mesajların nasıl verileceğidir.
Koruyucu hekimliği teşvik edin
Çoğu hayvan sahibi dostları için en
iyisini yapmak ister. Bu nedenle eğer
koruyucu parazit tedavilerini düzenli
olarak yaptırmıyorlarsa; ya çok meşgul
oldukları için unuttuklarındandır ya
da parazit tedavisini pahalı olarak
algıladıklarındandır. Hayvan sahipleri
genellikle yalnızca barsak kurtlarını
dışkıda gördüklerinde parazit ilacı
almayı akıllarına getirirler. Veteriner
hekimlerin hayvan sahiplerine
parazitlerden korunmanın gerekli,
pratik ve uygun maliyetli olduğuna
ikna etmeleri gerekir. Hayvan
sahiplerine, parazitlerin neden
olduğu sağlık risklerinin azaltılması
ve farklı ürünlerin sunduğu çeşitli
etkilerden kaçınılması ile uzun vadede
yüksek maliyetleri önleyebilecekleri
anlatılabilir. Evcil hayvan sahiplerinin
PETİNFO 2014/06 16-17
% 38’i veteriner hekimler ve
eczanelerden temin edebildikleri kurt/
pire preparatlarının eşit derecede
etkili olduğunu düşündüğünden,
veteriner hekimlerin hali hazırda
bulunan preparatların farklarının
vurgulanması gerekmektedir. Veteriner
hekimler için aktif olarak ürün satışı
uygun olmayabilir. Ama bir ürün veya
hizmetin yararları hasta sahipleri
tarafından bilinirse, koruyucu sağlık
hizmeti kapsamında zaten bu alışkanlık
kendiliğinden meydana gelecektir.
Parazitlere karşı koruyucu tedaviler
düzenli bir şekilde yürütülmediğinde
meydana gelecek tehlikeleri
vurgulamak, başlangıçta bu nedenle
önemlidir. Harcanan para, koruyucu
tedavinin faydaları konusunda
farkındalık oluştuktan sonra ele
alınması gereken bir konudur.
Fiyat kontrolü
Veteriner kliniğinde resepsiyonda
duran takım elemanı zamanının
bir kısmını telefonda fiyatlarla ilgili
soruları yanıtlamakla geçirir. Her
arayanın uzun vadeli hayvan sahibiniz
olma potansiyeline sahip olduğu
hatırlanmalıdır. Hızlı bir cevap,
klinikte harika bir hizmet vereceğiniz
ve evcil hayvanına en iyi bakımı
sağlayacağınız konusunda hayvan
sahibini ikna etmeyecektir. Telefonla
ücretsiz verilen tavsiyeler ise
maddi hedeflerinize ulaşmanıza izin
vermeyecektir. Telefon görüşmesinin
ücretsiz bir danışmanlığa
dönüşmemesi için arayan kişileri
kliniğe çekebilmek resepsiyon
ekibinin en önemli rollerinden biri
olarak görülmelidir. Koruyucu sağlık
hizmeti verilen evcil hayvanının
yaşam tarzı üzerinde hayvan
sahibiyle konuşulmalı, uygun parazit
tedavisi önerileri anlatılmalıdır. Bu
hem hayvanın hem de sahibinin
ihtiyaçlarına uygun hale getirilmiş
protokollerin hazırlanmasını sağlar.
akıllarında tutmalarını sağlar ve
bu da sizi diğer hayvan sahiplerine
önermesi anlamına gelir. Mutlu
bir hayvan sahibi en iyi pazarlama
yöntemidir ve amacına, reklam için
harcadığınız paradan daha çabuk
Yeni hayvan sahipleri
Mevcut hayvan sahipleri
İstatistiksel olarak, kayıtlı hayvan
sahibini korumak, yeni bir hayvan
sahibi kazanmaya oranla görünüşte
yedi kat daha kolaydır. Mümkün
olduğu kadar çok hayvan sahibinin
devamlılığının sağlanması iyi bir iş
stratejisidir. Bu gelecek için plan ve
daha ilerisi için bütçe yapmanıza
izin verecektir. İşin zor yanı olan
hayvan sahibini tanıma kısmı, mevcut
hayvan sahibi ile dostane bir ilişki
kurulduysa tamamlanmıştır. Bu
hayvan sahiplerinin sizin yargı
ve tavsiyelerinize güvendikleri
ve evcil hayvanları için en iyisini
yapacağınızı bildikleri anlamına
gelir. Mevcut hayvan sahipleri ile
temas halinde olunması, adınızı
ulaşır. Bu tabi ki markanızın reklamını
tamamen durdurmak gerektiği
anlamına gelmez. Bununla birlikte
kötü haberlerin çabuk yayılacağını
hatırlamak da akıllıca olacaktır.
Dirofilaria immitis
Toxocara canis yumurtası
Yeni hayvan sahipleri özellikle de
ilk evcil hayvanlarıysa, yavru köpek
ya da kedilerinin rutin koruyucu
sağlık gereksinimleri konusunda bilgi
sahibi olmayabilir. Tüm evcil hayvan
sahiplerinin ne yapmaları gerektiğini
bildiklerini zannetmeyin. Düzenli
koruyucu tedavi hayvan sahibi ilk
geldiğinde anlatılırsa, hayvanın yaşı
ilerledikçe uyum şansı daha çok
olacaktır. Bu da size düzenli parazit
kontrolleri için şans verecektir. Düzenli
gelinen randevular da koruyucu sağlık
hizmetlerinin hayvanların yaşam
tarzına göre verilmesini sağlayacaktır.
Kedi ve köpek sahiplerinin %4045’i hayvanlarının parazitlerden
korunduğundan emin değildir ve evcil
hayvan sahiplerinin %83’ü ise bir ürün
kombinasyonunun yeterli koruma
düzeyini elde etmek için gerekli
olabileceğinin farkında değildir. 
* Hayvan sahiplerine parazit kontrolü hakkında vereceğimiz her bilginin, hayvan sağlığı ve halk sağlığı adına önem
taşıdığını unutmamalıyız. Bunun yanı sıra hayvan sahipleriyle kurulan doğru ilişkiler, sizlere mesleğinizi daha
kolay icra etme şansı verecektir. Parazit kontrolü hakkında hasta sahiplerinizi bilgilendirmek adına başka neler
yapabileceğimizi konuşmaya gelecek ay devam edeceğiz.
söyleşi
Mehmet Yılmazsoy, Serpil Tutan, Seda Tuzlu, Veteriner Hekim Tuğba Çerkezoğlu, Veteriner Hekim Erdal Çerkezoğlu,
Murat Deveci, Mehmet Hamdi Güçlü (soldan sağa)
GAZİANTEP’TE
AVRUPA STANDARTLARINDA BİR KLİNİK
Gaziantep’in en köklü pet kliniklerinden VetPet’in
kurucu veteriner hekimi Erdal Çerkezoğlu ve eşi
Tuğba Çerkezoğlu, büyük bir yatırım yaparak Avrupa
standartlarına kavuşturdukları yeni klinikleri ile evcil
hayvanlara en iyi hizmeti vermeyi hedefliyorlar.
Yaklaşık 20 yıldır Gaziantep’teki
hayvanseverler ve dostlarına
hizmet veren Veteriner Hekim Erdal
Çerkezoğlu ve Veteriner Hekim
Tuğba Çerkezoğlu, VetPet’i kurumsal
olma yolunda sağlam adımlarla
ileriye taşırken; fiziki şartlar itibariyle
Türkiye’de örnek gösterilebilecek
yeni klinikleri, işletme modelleri ve
kaliteli ekibi ile fark yaratıyor. Hizmet
kalitesinde kusursuzluk ilkesiyle
çalışan VetPet Petinfo Haziran
sayımızın konuğu oldu.
Fakülte yıllarınızdan itibaren sizleri
tanıyabilir miyiz?
E.Ç: 1995 yılında İstanbul
Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nden
mezun oldum. Mezuniyetten hemen
sonra Gaziantep’te VetPet’i kurdum.
Kuruluşundan bu güne kliniğimizin
gelişimini sürdürmek için çalışıyoruz.
PETİNFO 2014/06 18-19
T.Ç: 2000 yılında Van Yüzüncüyıl
Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nden
mezun oldum ve sonrasında hemen
VetPet’te çalışmaya başladım.
Erdal Bey ile birlikte şu an örnek
gösterilebilecek kliniğimiz için
çalışmalarımız devam ediyor.
Gaziantep’te pet kliniği açmaya
nasıl karar verdiniz?
E.Ç: Gaziantep kendi
memleketim. Her Gaziantepli gibi
ben de memleketimi seviyorum
ve gelişimine katkıda bulunmak
istediğim için yatırımlarımı burada
gerçekleştirmek istedim. VetPet
kuruluş yılından bu yana bölgenin
en iyi kliniği konumunda. Bu başarıyı
yakalamak için hep kendimizle
yarıştık. Yeni yatırımımıza karar
verdiğimizde büyük şehirlerdeki
birçok hayvan hastanesi ve kliniği
gezdim. Planladığımız yatırım,
Avrupa standartlarının da üzerinde
bir hastane olduğundan, Avrupa’daki
örnekleri de baz aldım. Yeni yerimizde
uluslararası standartlar seviyesinde
donanıma ve alt yapıya sahip bir
kliniğimiz var. Klinik diyorum, çünkü
iki veteriner hekim çalışıyoruz.
Kadromuzu 5 veteriner hekime
çıkardığımızda, Avrupa’nın sayılı hayvan
hastanelerinden biri olmaya adayız.
Kliniğinizin fiziki özelliklerinden
bahseder misiniz?
T.Ç: Hastanemiz bütünüyle
600 metrekare bir alan üzerine inşa
edilmiştir. Kliniğimizin üst katında
iki veteriner hekim odası, 2 adet
muayenehane (kedi ve köpek ayrı),
acil müdahale odası, aşı odası,
görüntüleme merkezi, laboratuvar
ve 200 metrekarelik bir petshop var.
Alt katta 15 yatılı köpek kapasiteli
bir oda, 15 yatılı kedi kapasiteli
bir oda, 3 infeksiyon odası, 40
metrekare ameliyathane, yoğun
bakım odası, ameliyat öncesi tıraş/
dezenfeksiyon odası, otoklav odası,
hastayı operasyona hazırlama odası,
çamaşırhane, 2 adet depo, muhasebe
odası, kuaför odası, personel soyunma
odası ve duş, personel yemekhanesi
bulunmakta. Yanı sıra 10 adet 4,6 m2
köpek pansiyonu, 6 adet 4,6 m2 kedi
evi var. Köpek pansiyonlarımız ve kedi
evlerimizin tamamında yerden ısıtma
sistemi kurulu ve her biri merkezi
havalandırma sistemine sahip.
Sahipleri pansiyona gelen sevimli
dostlarımızı 24 saat kamera ile izleme
imkanı da buluyorlar.
Bu yatırımı Gaziantep’te yapmak
sizce de biraz cesaret işi değil mi?
E.Ç: Kliniğimizi gezen birçok kişi,
böylesine kapsamlı bir yatırımı neden
büyük bir şehirde değil de Gaziantep’te
yaptığımızı sorguluyor. İstanbul,
Ankara ve İzmir’den ziyaretimize
gelen meslektaşlarımız kendi
illerinde böyle bir yatırım olmadığını
operasyonlar. VetPet’in bu konudaki
iddiası bizi sadece Gaziantep’in
değil, bölgenin ihtiyaçlarına karşılık
verebilecek düzeye getirdi. Ortopedi ve
yumuşak doku operasyonlarında son
derece başarılıyız.
Gaziantep’te evcil hayvanlara olan
ilgi son yıllarda nasıl bir seyir izliyor?
E.Ç: Türkiye’de olduğu gibi,
Gaziantep’te de petlere olan ilgi her
geçen gün artıyor. Türkiye her geçen
gün büyüyor, nüfus artıyor ve yaşam
koşulları insanlar arası iletişimi
azaltıyor. Pete olan ilginin artış
sebebini de buna bağlıyorum.
söylüyorlar. Gaziantep her geçen yıl
gelişmekte olan güzel bir şehir. Her
şeyden önce kendi memleketimiz
olduğu için yatırımımızla Gaziantep
kazansın istedik. Üstelik bizim 20 yıllık
bir geçmişimiz, aile gibi olduğumuz
hasta sahiplerimiz var. Gaziantep’e bu
yatırımı yaparken hiç tereddüt etmedik.
Bizim ağırlık verdiğimiz konu cerrahi
ŞANSLI’NIN
AİLESİ’NDEN
VETPET’E
TEŞEKKÜRLER
Erkent Ailesi
10 aylık minik Golden köpeğimiz
Şanslı, bizim kontrolümüz ve
isteğimiz dışında hamile kaldı.
Anneliğe henüz hazır olmadığı
için yavrularını normal şartlarda
Ülkemizde veteriner eğitim sisteminde
yapılması gerekenler neler?
E.Ç: Teknik bilgi ve uygulamada
ülkemiz çok kötü durumda değil.
İyiyiz ama çok daha iyi olmamız lazım.
Türkiye’de kliniklerde ve hekimlerde
eksik olan şey akredite olamamamız.
Bu konuyla ilgili bir standardizasyona
geçilmeli diye düşünüyorum. Klinikler
bu standartlar doğrulusunda
incelenmeli ve puanlama yapılmalı.
Veteriner hekimlere her yıl belli
doğuramadı. Veteriner hekimlerimiz
Erdal ve Tuğba Çerkezoğlu ve
değerli ekibi Seda Hanım, Murat ve
Mehmet Bey sayesinde 3 yavrumuz
sezaryen operasyonuyla kurtarıldı.
Yaşamlarına sağlıklı olarak, en güzel
şekilde VetPet’de devam ediyorlar.
VetPet olmasaydı, Şanslı annelik
yapamadığı için yavrularına zarar
verecekti ve sevimli yavruların hiçbirini
kurtaramayacaktık. Yavrularımız
önceleri yoğun bakım ünitelerindeydi,
şimdi gözetim altında anneleriyle
birlikteler. Şanslı’nın yavruları
Çapkın, Güçlü ve Nisan’ın hayatlarını
VetPet’e borçluyuz. Buradaki hijyenik
ortamı, eğitimli personeli, klinik
şartlarını ve mükemmel hizmeti
başka hiçbir yerde görmedik. İyi ki
varsınız, teşekkürler VetPet…
söyleşi
araştırıp; petlerin sahipleriyle
yaşamlarını keyifli bir hale getirecek
tüm ürünleri onlara sunuyoruz. Onlar
mutlu, biz mutlu… Yine de bunlarla
yetinmeyip online satış sistemimizi
de faaliyete geçirmeye hazırlanıyoruz.
Kısa bir süre sonra Türkiye’deki
hayvanseverlerle buluşmayı
hedefliyoruz.
sayılarda kongre ve eğitime katılma
zorunluluğu getirilmeli. Yenilikleri
kliniğine taşımaktan kaçınmayan bir
hekim olarak gerek yurt içi gerek yurt
dışı eğitim, seminer ve kongrelere
katılıyorum. Meslektaşlarımın da bu
konuda duyarlı olmaları gerektiğine
inanıyorum. Veteriner fakülteleri
mantar gibi çoğalıyor ama eğitim
kalitesi tartışılır. Özellikle klinisyen
olacaklar için klinik bilgisi ve
uygulamaları çok daha iyi olmalı.
Ben hep mesleğimi bir beşeri
doktorun sahip olduğu imkanlarla
icra etmek istedim. Bu isteğime 20
yıllık mesleki tecrübemin sonunda
yeni kliniğimize sahip oldum. VetPet
insan hastanelerindeki donanımların
tümüne sahip.
Veteriner hekim olarak ne gibi
olanaklara sahip olmak isterdiniz?
T.Ç: Veteriner hekimlik son
derece zor bir meslek. Akademik
bilginin yanı sıra emek ve sabır istiyor.
Sahip olduğunuz olanakları kendiniz
yaratmak zorundasınız. Avrupa ve
Amerika’da saygınlık ve gelir düzeyi
bakımdan veteriner hekimler en üst
sıralarda yer alıyor. Ülkemizde de bu
ayrıcalıklara sahip olmak isteriz.
Son olarak meslektaşlarınıza neler
söylemek istersiniz?
E.Ç: Mesleği sevmek, çok ders
çalışmak, kongreler vesilesiyle
yenilikleri takip etmek, sektöre arz
edip talep beklemek, yaşantınızla
ve davranışlarınızla bir hekim
olmak, mesleği yüceltecek ne varsa
elinizden geleni yapmak ve işinize hile
karıştırmamak önemli. 
Hastane hizmetlerinin yanı sıra çok
kapsamlı bir petshop bölümünüz var.
Bu bölümde hayvan sahiplerini ve
dostlarını ne gibi sürprizler bekliyor?
T.Ç: Kliniğimizde 200 metrekare
alanda yüzlerce çeşit ve markanın
bulunduğu, petlerin tüm ihtiyaçlarına
karşılık verecek, kapsamlı bir
petshop var. Kliniğimiz bu anlamda
da Türkiye’de sayılı kliniklerden
diyebilirim. Önceleri hep ikinci plana
attığımız petshop, hasta sahiplerimizin
isteği ve bizi yönlendirmeleriyle
bu kadar zenginleşti. Her birimde
yaptığımız gibi, bu bölümümüzde
de en son çıkan ürünleri, yenilikleri
PETİNFO 2014/06 20-21
VETPET’İN
BAŞARISINDA
ROLLERİ BÜYÜK
Seda Tuzlu- VetPet Veteriner
Kliniği İşletme Müdürü
İşletme fakültesi mezunuyum. 10
yıllık gazetecilik deneyiminin ardından
VetPet’in işletmesi ile ilgileniyorum.
Kliniğimizde uyumlu bir ekip çalışması
içerisindeyiz. Serpil Tutan, hayvan
sever dostlarımızın memnuniyeti için
hizmet veriyor. Üst katın temizliği ve
ikramlarımızla ilgileniyor. Mehmet
Yılmazsoy, pansiyonda kalan sevimli
dostlarımızın hijyeni ve rahatlığını
sağlamak için bizimle. Gün içindeki
temizliklerini, gezme saatlerini ve
beslenmelerini takip ediyor. Ameliyat
sonrası kliniğimizde misafir ettiğimiz
yatılı hastaların takibini de kendisi
yapıyor. Murat Deveci VetPet’in
15 yıllık personeli. Onun dilinden
anlamadığı pet yok diyebilirim.
“Çok hırçın ya da sert bir köpektir.”
uyarısıyla kliniğimize tıraş veya
banyo için gelen köpeklerle iletişimi
görülmeye değer. Bu meziyetiyle
hayvansever dostlarımız tarafından
çok seviliyor. Petlerin tıraş ve banyosu
dışında aşılarını takip ettiğimiz
dış hastalarımızın sorumluluğu da
Murat’a ait. Mehmet Hamdi Güçlü,
kadromuza bu yıl dahil ettiğimiz
bir tekniker adayı. Klinikte Erdal
Bey ve Tuğba Hanım’a muayene ve
röntgende yardımcı oluyor. İleriki
dönemlerde kendisinin VetPet’in
beyin takımında olacağından
endişemiz yok.
KÖPEK
Köpeklerde
yalancı
gebelik
False pregnancy, pseudopregnancy, pseudocyesis
gibi adlar alan yalancı–hayali gebelik; gebe olmayan
köpeklerde içgüdüsel annelik davranışlarının
şekillenmesi durumudur.
YAZI: Dr. H. Esra CANATAN / Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Doğum ve Jinekoloji Anabilim Dalı
PETİNFO 2014/06 22-23
Gebe köpeklerde gebeliğin
son yarısında progesteron
konsantrasyonu azalırken prolaktin
konsantrasyonu artış göstermektedir.
Benzer hormonal değişiklikler gebe
olamayan köpeklerde de oluşmakta
ve yalancı gebeliğe sebep olmaktadır.
Fizyolojik bir sendrom olarak
tanımlanan yalancı gebelik, genellikle
östrus sonrası 4-6. haftadan itibaren
görülmektedir. Bazı araştırmacılar
tarafından çiftleşen ve gebe
kalmayan tüm köpekler yalancı gebe
olarak adlandırılmaktadır. Köpeklerde
sık karşılaşılmakla birlikte kedilerde
daha seyrek görülmektedir. Yalancı
gebelik semptomları bazı köpeklerde
ardışık östrus sikluslarında
tekrarlayabilmektedir. Prevalansı
tam olarak bilinmemekle birlikte
%50-75 kadar yüksek olduğu
düşünülmektedir. Bazı köpeklerde
gizli seyretmekte ve herhangi bir
semptom fark edilmemektedir.
Bazılarında ise bulgular görülmekte
ve şiddeti, köpekler arasında
farklılıklar göstermektedir.
Genellikle, ilk olarak aktivite
yavaşlaması, huzursuzluk, iştahsızlık,
kusma, poliüri-polidipsi-polifaji,
eşyalara annelik davranışı, başka
köpeklerin yavrularına ilgi gösterme
gibi davranışsal değişiklikler
ile başlamaktadır. Davranış
değişikliklerini fiziksel değişiklikler
izlemektedir. Memelerde büyüme, süt
sekresyonu, kilo artışı, doğumdakine
benzer şekilde abdominal
kontraksiyonlar görülmektedir.
Köpek sürekli yavrularını arama
eğilimindedir. Memelerdeki sekresyon
köpeğin memelerini yalamasına veya
emmesine neden olmaktadır.
Tedavide izlenmesi gereken yol
Yalancı gebelik bulguları
çoğu zaman herhangi bir tedavi
uygulamaksızın spontan olarak
gerileyebilmektedir. Memelerdeki
süt sekresyonuna bağlı olarak
köpek kendi memesini yalamakta
veya emmektedir. Bu durum hem
hayvanı hem de sahibini rahatsız
ettiği gibi memelerin enfeksiyonuna
da neden olabilmektedir. Ayrıca
memelerdeki sütün emilmesi süt
yapımının daha da artmasına neden
olmaktadır. Böyle durumlarda
emme davranışı Elizabeth yakalığı
takılarak önlenmelidir. Memelere
soğuk kompres uygulamaları
veya suyun azaltılması ile süt
sekresyonu geriletilebilmektedir.
Aşırı huzursuz köpeklerde
tranklizanlardan faydalanılabilir.
Fenotiazin türevi trankilizanlar,
adenohipofizden prolaktin salınımına
neden olduğundan yalancı gebelik
tedavisinde tercih edilmemelidir.
Süt sekresyonunun ve yalancı
gebeliğin diğer bulgularının
daha kısa sürede giderilmesi
istendiğinde veya memelerde
enfeksiyon şekillendiğinde ilaç
tedavisi gerekmektedir. İlaç
tedavisinde steroid hormonlar ve
antiprolaktinler kullanılmaktadır.
Yalancı gebelikte prolaktin salınımını
engellemelerinden faydalanılan ve
sıklıkla kullanılan steroidler, östrojen
progesteron ve androjenlerdir. Steroid
hormonların yan etkilerinden dolayı
yalancı gebelikte kullanımlarından
kaçınmak gerekmektedir. Östrojenler
proöstrus-östrus bulgularının
başlamasına, uterus hastalıklarına,
kemik iliği baskılanmasına neden
olabilmektedir. Progesteronların
kullanımına bağlı olarak da
akromegali, meme neoplazileri,
CEH-pyometra, insülin direnci
oluşabilmektedir. Yalancı gebelik
tedavisinde son yıllarda steroidlerden
sonra sıklıkla kullanılan ilaçlar
prolaktin inhibitörleridir. Prolaktin
inhibitörü olan bromocriptine
memelerde süt sekresyonu
gerileyene kadar günlük 10-100
5 µg/kg dozunda oral yolla, 10-
NE ZAMAN GÖRÜLEBİLİR?
Yalancı gebelik, östrus sonrası görülmekle birlikte diöstrus döneminde
yapılan kısırlaştırma operasyonlarını takiben 3-4 gün sonra da
şekillenebilmektedir. Ayrıca eksojen progesteron tedavisi uygulanan
köpeklerde tedavinin kesilmesinin ardından ve hipotroidizmde TSH-RH
artışına bağlı olarak da yalancı gebelik semptomları görülebilmektedir.
Yalancı gebelikteki süt sekresyonunun benzeri olarak hipofizer tümörlerde
de oluşan hiperprolaktinemi nedeniyle süt sekresyonu olabilmektedir. Yalancı
gebeliğin tanısı anılan çiftleşme geçmişi olmayan, diöstrus dönemindeki
köpeklerde semptomlar dikkate alınarak yapılabilmektedir. Çiftleşme şüphesi
olan durumlarda öncelikle ultrasonografi veya radyografi ile gebelik kontrol
edilmelidir. Kusma, iştahsızlık ve depresyon gibi bulguların görülebildiği
pyometradan da ultrasonografi ve tam kan sayımı ile ayırt edilmelidir.
14 gün kullanılmaktadır. Kusma,
depresyon anoreksi, davranış
değişiklikleri gibi yan etkiler meydana
gelebilmektedir. Yan etkileri kullanım
sıklığı ve dozuna göre değişmektedir.
Kusma antiemetikler verilerek
önlenebilmektedir. Yan etkileri
azaltmak için dozunun arttırılarak
ve gıda ile beraber verilmesi
önerilmektedir. Diğer prolaktin
inhibitörü olan cabergoline, kanbeyin bariyerini daha az geçmekte
ve bu nedenle kusma merkezini
daha az etkilemektedir. Etkisinin
bromocriptine göre daha uzun
süreli ve daha kuvvetli olması
nedeniyle pratikte daha fazla tercih
edilmektedir. Cabergoline 5 µg/
kg dozunda oral yolla 5-10 gün
kullanımı önerilmektedir. Bir diğer
antiprolaktin olan metergoline 0,2
mg/kg dozunda oral yolla 8-10
gün kullanılabilmektedir. Yalancı
gebelik semptomları devam
ederken kısırlaştırma operasyonu
yapılmamalıdır. Kısırlaştırma
operasyonu tedavi amacıyla
değil oluşumunu önlemek adına
önerilmektedir. Operasyon anöstrus
döneminde yapılmalıdır. 
*Kaynaklara makalenin yazarından
ulaşabilirsiniz. [email protected]
LANSMAN
VE İŞTE KARŞINIZDA
Benefit
Türkiye evcil hayvan
sektörüne uzun
süren titiz çalışmalar
sonucunda adım atan
Türk markası Benefit
Evcil Hayvan Ürünleri,
ürün skalası ve markanın
doğuş serüvenini,
İstanbul Adile Sultan
Yalısı’nda düzenlenen
bir lansmanla sektör
yetkilileri ile paylaştı.
Evcil hayvan beslenmesine yeni bir soluk getirmeyi
hedefleyen Türk Firması Benefit Evcil Hayvan Ürünleri, 2
Haziran Pazartesi Adile Sultan Yalısı’nda gerçekleştirdiği
lansmanla sektörün birçok ismini bir araya getirdi. Gündüz
başlayan lansmanda petshoplar için ürün sunumları
gerçekleştirilirken, aynı günün akşamı yaklaşık 170 kişilik bir
kokteyl düzenlendi. Kokteyle İstanbul Üniversitesi Veteriner
Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Halil Güneş, İstanbul Veteriner
Hekimler Odası Başkanı Prof. Dr Murat Arslan, KLİVET
Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Suphi Erdem Acar, KHVHD
Başkanı Erkut Gören ve Tropikal Pet CEO’su İzzet Saban gibi
isimlerin yanı sıra birçok veteriner hekim de iştirak etti.
Kokteylde sektöre yeni giren ve satışı profesyonel kanalda
gerçekleştirilecek olan yerli üretim kedi/köpek maması Benefit
hakkında bilgiler veren Firma Genel Müdürü Taner Güner
bir açılış konuşması gerçekleştirerek, çok iddialı oldukları
markaları ve projeleri hakkında bilgiler verdi.
PETİNFO 2014/06 24-25
tüketici beklentilerini
tamamen karşılıyor
“Dünyada adı duyulmuş ve
onlarca ülkeye ihracat yapan pek
çok Türk markası var. Sektörümüz
açısından tabloya baktığımızda,
Türkiye’de sadece profesyonel
kanala yönelik bir Türk markası
bulunmamakta. Oysa dünyada birçok
ülkede ve Avrupa’da hemen hemen
her ülkede o ülkeye ait bir marka
bulunmakta. Ve bu markalar kendi
ülkelerinde ya liderler ya da liderliğe
oynuyorlar, üstelik ülkemizde bulunan
markaların neredeyse tamamı bu
ülkelerde de bulunmakta. Ülkesinde
çok ciddi başarılar yakaladıktan
sonra önce kıtasına, daha sonrada
tüm dünyaya yayılan birçok marka
olduğunu görmekteyiz. Avrupalılar
bunu başarmışken, biz neden
başarmayalım? Bunun hayalini tam
3 yıldır kuruyorum ve bugün sizlere
Türkiye’nin markasını sunmaktan
gurur duyuyorum.” şeklinde konuşan
Veteriner Hekim Taner Güner, bu
işin temellerini atmadan önce çok
ciddi analizler yaptıklarını belirtti.
Benefit Genel Müdürü Taner Güner,
“Öncelikle ülkemizde yer alan tüm
markaları inceledik. Her bir markanın,
her bir ürününü fiyatını ve içeriğini
inceledik. Sonrasında tüm ürünlerin
kalite-fiyat indeksini oluşturduk. Bu
tablodan yola çıkarak, otoritelerin
kedi ve köpek mamasında gerekliliğini
belirttikleri hususları ve profesyonel
kanalın markadan beklentilerini
inceledik. Son olarak da evcil
hayvan sahiplerinin mamadan ne
gibi beklentileri olduğunu etraflıca
irdeledik. Bir diğer araştırmamızda
tüketici davranışları üzerineydi,
son 25 yılda ortaya çıkan kültürel
değişimi tespit ettik. 25 yıl önce,
evcil hayvan sahipleri, ağırlıklı
BU BAŞARILI GİRİŞİM
DİKKATE DEĞER
İVHO Başkanı Prof. Dr. Murat Arslan
Sektöre yeni ve yerli
bir markanın girecek
olmasını önemsiyorum.
Girişimcilerin bu
alandaki bilgi ve
birikimleri göz önünde tutulursa başarılı
olacakları büyük bir olasılıktır. Diğer
taraftan ülkemize ait bir marka değerinin
yaratılması açısından bu girişim dikkate
değerdir. Ancak bu sürecin, tamamen
bilimsel verilere uygun yürütülmesi,
hemen getiriye yönelik değil, uzun soluklu
ve klinisyen meslektaşlarımızın da
görüşlerinin değerlendirildiği bir yöntemle
tamamlanması önemlidir. Bu yatırımı yapan
meslektaşlarımızı tebrik ediyor, başarılar
diliyorum. Tüm meslektaşlarımızın destek
olmasını dilerim.
ÜRÜNLERİN
AMBALAJINI
ÇOK BEĞENDİM
Veteriner Hekim Kemal Altunbaş
Göztepe Veteriner Kliniği
Tabii ki yerli bir ürün
kullanmayı isteriz.
Güvenebileceğimiz bir
ürün, veteriner hekimler
ve meslek adına çok
iyi olur. Meslektaşımızın ürettiği bir ürün
olması sevindirici bir gelişme. Sektörle
ilgili de, uluslararası bir marka sahibi
olmak gururlandırıyor. Lansman toplantısı
çok güzel bir atmosferde gerçekleşti.
Şu anda mama ile ilgili bir şey söylemek
zor, ürün çıktığında deneyip göreceğiz.
Yapılan sunumda, özellikle üretim süreci
ve teknikleri konusunda aydınlandık.
Kıyaslamalar yapıldı. Çok az ülkede böyle
üretim tesislerinin olduğu söylendi.
Mamaların ambalajlarını çok beğendim.
Kokuyu kaybetmeme özelliği önemliydi.
LANSMAN
FAYDALI BİR GELİŞME
KLİVET Yön.K.Bşk
Prof. Dr. Suphi Erdem Acar
Benefit’in ülkemizde
üretilmesi, paketlenmesi,
ülke kalkınmasında
ihracat zincirlerinin bir
halkasını oluşturması,
gerçekten Türkiye açısından son derece
sevindirici bir olaydır. Ayrıca ürünlerin
kaliteli ve ucuz olarak hayvan sahiplerine
intikal etmesi de ayrı bir avantaj olacaktır.
Belirtilen şartlarda bir ürünün bulunması
ve piyasaya sürülmesinin faydalı olacağı
kanısındayım. Başarılar diliyorum.
TAZELİK MAMA İÇİN
ARTI BİR DEĞER
Veteriner Hekim SuHat Eren
Anatolia Hayvan Hastanesi
Öncelikle sektörde yerli
ve kaliteli bir mama
olması önemli. Türkiye’de
üretilip hemen piyasaya
sunulması ve taze olması
artı bir değer. Üretici burada olduğu için
şikayet ve sorunların anında dikkate
alınacak olması da farklılık yaratacaktır.
BU MAMA STANDARTIN
ÜZERİNDE
Veteriner Hekim Talat Yılmaz
Asya Veteriner Kliniği
Tabii ki Türkiye’deki
mama sektörü ciddi
boyutta ithalata
bağlı. Böyle bir Türk
markasının evcil hayvan
mama sektöründe olması gerekiyordu.
Lansmanda verilen bilgiler tatmin ediciydi.
Anlatılanlar ışığında böyle standardın
üzerinde bir ürün sektörümüz için
gerekliydi. Benefit yüksek kalitesiyle
Türkiye pazarının ihtiyacını karşılayacaktır.
olarak ‘kalite odaklı-fiyat kaygısız’
davranış sergilemekteyken,
bugünlerde bu grupta yer alan evcil
hayvan sahiplerinin yaklaşık 3 katı
büyüklüğünde evcil hayvan sahibi
grubu ‘kalite-fiyat odaklı’ davranış
sergilemekteler. Özetle, kaliteli
ürünü, uygun fiyata ve süreklilik
arz edecek şekilde tercih etmek
istiyorlar. Tüm bu veriler ışığında
ürünümüzün konumlandırmasını
gerçekleştirdik: Yüksek kalite
ve uygun fiyatlama. Fiyatlama
konusunda çok hassas davrandık,
kaliteden ödün vermeyeceğimiz
fiyatlamayı gerçekleştirdik, sonuç
olarak bizim için en önemli konu, kedi
ve köpeklerin sağlıklı yaşamları.”
diyerek tüketici beklentilerini
tamamıyla karşılayacak bir sistem
içerisinde ilerlediklerinin altını çizdi.
Benefit: %100 Türk markası
Benefit’in politikası
Benefit Evcil Hayvan Ürünleri San ve Tic.
A.Ş olarak, Benefit markasını sektöre
sunarken nasıl bir politika izleyeceklerini
veteriner hekim ve sektör temsilcileri
ile paylaşan Taner Güner şu başlıklar
üzerinde durdu:
Kurumsal Yapı:
Sizlere daha kaliteli ve iyi hizmet vermek
Pazarlama Stratejisi:
Sizleri desteklemek – websayfası,
facebook, twitter
Satış Stratejisi:
Likidite üzerine kurulu olacak.
Benefit’in sektöre çok yakın bir markayı
temsil ettiğini ve “etki-tepki”yi en hızlı
şekilde verebileceklerin ifade eden
Genel Müdür Taner Güner, Benefit’in
odağının her zaman Türkiye olacağını
önemle vurguladı.
PETİNFO 2014/06 26-27
Üretimi Türkiye’de
gerçekleştirmek istiyorduk, çünkü
Türkiye’nin markası olarak Türkiye’de
bu ürünü üretebileceğimizi biliyorduk.
Bu konuda İzzet Bey ile görüştük ve
kendisi bizi ikna etti. Formülasyon ve
ürün geliştirme alanı bizim için çok
önemliydi, bu nedenle çok ciddi bilgi
ve birikime sahip M.Talat Gülbay ile
görüştük ve kendisinden üç temel
konuyu dikkate alarak formülasyonu
gerçekleştirmesini istedik; Sağlıklı
yaşam, Lezzet ve Kalite standardı.
Aylarca süren çalışma
sonrasında tamamen hazırdık. Evcil
hayvan sahiplerine ürünü sunmadan
önce, ürünümüz hakkında geri
bildirim alabilmek adına deneme
üretimi yaptık ve evcil hayvan
sahiplerine sunduk. Yaklaşık 50 kedi ve
köpek sahibi ile yaptığımız çalışmada;
Kedi için lezzet, Köpek içinse Lezzet,
dışkı miktarı, dışkı kıvamı ve deri-tüy
değişimi üzerine geri bildirim aldık. Her
bir alan için %85 ve üzerinde olumlu
sonuçlar aldık.
LANSMAN
BAŞARILARINI DİLERİM
Veteriner Hekim İsmet Çolakel
Felis Veteriner Kliniği
Benefit ailesi yerli mama
alanındaki boşluğu
doldurmak üzere yola
çıkmış. Taner Güner’in
de sektörümüzde
profesyonel bir mama firmasında yıllarca
çalıştıktan sonra, bu işi bilen birisi olarak
öncülük etmesinin Benefit markasına
ve ürünlerine artı bir katkı getireceğini
düşünüyor, başarılar diliyorum.
DÜNYA MARKASI
OLMASINI İSTERİM
Veteriner Hekim Tarık Akan
Planet Pet Veteriner Kliniği
Mesleğimizin kalitesini
ortaya koyan, hedefimizi
ve ufkumuzu ilerilere
taşımaya yönelik bir
çalışmayı izledik. Bir
hayalin azimle nasıl hayata geçirileceğini
bize gösterdi meslektaşım Taner. Umarım
yıllar sonra “Bu dünya markasının
oluşumundaki ilk adımlarında oradaydım.”
diyebilirim. Bunu gönülden istiyorum.
DESTEKLENMESİ
GEREKLİ BİR ATILIM
Veteriner Hekim ERKUT GÖREN
KHVHD Yön.K.Bşk
Benefit’in veteriner
hekimler açısından
önemini tüketime
sunulduktan sonraki
geri dönüşlerden sonra
daha sağlıklı değerlendirebileceğiz.
Ancak piyasa ve toplumsal menfaatler
açısından baktığımızda, sektörümüzde
kaliteli yerli bir markanın oluşuyor olması
son derece önemli ve desteklenmesi
gerekli bir girişim düşüncesindeyim.
Ürünümüzün içerik çalışmaları
yapılırken bir yandan da ambalaj
tasarımı üzerinde çok yoğun
çalışmalar devam ediyordu, ürün
ile ilgili çalışmamız bittiğinde
paketlerimizde hazırdı.
Ambalajları tasarlarken, beyaz
rengi profesyonelliği simgelemesi
adına seçtik, yanda yer alan şerit
renkleri ile ürünümüze sıcaklık
katmayı hedefledik. Paketin ön
yüzünde bizim için çok önemli
olan ibareleri kullandık ; %100
memnuniyet garantisi, DHA içerdiği
ibaresi, GDO içermediği ibaresi ve
iddialar. Ambalajın arka yüzünü ise
tamamen bilgilendirme için kullandık,
ürün ile ilgili neredeyse tüm bilgilere
buradan ulaşılabilir.
Ürünlerimizin ambalaj yapısı da
farklılık arz etmekte, sektörümüz için
Türkiye’de bir ilk Avrupa’da da bir ilk
PETİNFO 2014/06 28-29
olduğunu bildiğim Evoq barındıran
ambalaj yapısını kullanmayı tercih
ettik. Bu sayede bariyer özelliğini
yükselttiğimiz gibi, ürünün kokusu
ve aromasının çıkışını da tamamen
engellenmiş olduk.
Ürün skalamızı da Türkiye’nin
markası olmak ideali ile geniş tuttuk.
Kedi ürünleri; Kitten, F.Adult
Mülti-Cat, F.Adult Hairball, F.Adult
Sensitive Skin, F.Adult Sterilised,
F.Mature A./Adult Light.
Köpek Ürünleri; Puppy Mini,
Puppy Medium, Puppy Large Breed,
Canine Adult Mini, Canine Adult
Medium, Canine Adult Large Breed.
Benefit Evcil Hayvan Ürünleri
Genel Müdürü Veteriner Taner
Güner’in sunumunun ardından İVHO
Başkanı Prof. Dr. Murat Arslan
ve dernek başkanlarına teşekkür
plaketleri takdim edildi.
SÖYLEŞİ
PROFESYONEL KANALDA
İLK TÜRK MARKASI
Benefit Genel Müdürü Veteriner
Hekim Taner Güner’den, kedi/
köpek beslenmesinde, profesyonel
kanala sunulan ilk Türk maması
olma özelliğini taşıyan Benefit
markasının ortaya çıkışına ilişkin
çok özel bilgiler aldık.
Türkiye’deki
veteriner hekimler, kedi
ve köpeklerinin kaliteli ve
doğru beslenmesine önem
veren hayvan sahiplerine
önerebilecekleri yeni bir
marka ile tanıştı. Veteriner
hekimlerin tavsiyesi ile
kliniklerde evcil hayvanların
beğenisine sunulacak bu yeni
mamanın ismi Benefit. Marka
bir Türk olmanın yanı sıra
daha birçok ilki de bünyesinde
barındırıyor. Markaya ilişkin
detayları Benefit Genel
Müdürü Veteriner Hekim
Taner Güner’den aldık.
Benefit markasının
hikayesini anlatır mısınız?
Markanın doğuşunda
neler yaşandı?
Kedi ve köpek
mamasında Türkiye’nin
markasını yaratmak ve bunu
ülke dışına yaymak 3 yıldır
PETİNFO 2014/06 30-31
düşündüğüm bir konuydu.
Bunun için işe araştırma
yaparak başladık. İçerik,
ambalaj ve kullanıcı deneyimi
konusunda bilgilendik.
Ürünü Türkiye’de üretmek
istiyorduk ve benzersiz bir
formülasyon hedefliyorduk.
Tropical Pet CEO’su İzzet Bey
ve Veteriner Hekim Talat Bey
ile çalışmalarımız sonucu
ilk üretimi gerçekleştirdik.
Kedi ve köpek sahiplerinin
katılımıyla ürünü denettiğimiz
bir araştırma daha yaptık.
%85 oranında olumlu
sonuçlar aldık. Bu arada
ambalajlar için ciddi
çalışmalarımız oldu. Kullanıcı
deneyimine odaklanarak,
ambalajlarımızı da tasarladık.
Dağıtım ve markalama
tamamlandığında ürünümüz
raflarda yerini alabilecek
duruma geldi. Lansmana
kadar, ekibimizle birlikte uzun
toplantılar yaptık. Karşılıklı
markalardan biri olmamamız
için bir neden göremiyorum.
Ama önceliğimiz Türkiye,
Türkiye’de gelişme
gösterdikten sonra elbette
ihracat yapmayı planlıyoruz.
Hatta şu anda dahi birkaç
ülke ürünümüzü almak istiyor.
fikir alışverişi yaptığımız yoğun
bir çalışma döneminden
sonra, markamızı lansman
toplantımıza hazırladık.
Benefit ile sektöre
sunmak istediğiniz
farklılıklar nelerdir?
Kedi ve köpeklerine
değer veren, onları sağlıklı
bir şekilde beslemek isteyen
evcil hayvan sahipleri kalitefiyat odaklı seçimler yapmak
istiyor. Bunun için evcil hayvan
sahiplerine sağlık, lezzet
ve fiyatlandırma açısından
fark yaratacak bir ürün
sunuyoruz. Bu en önemli ve
ilk farklılığımız. Diğer bir konu
ambalaj. Evoh barındıran
ambalaj yapısı ürünün
kokusunu-aromasını dışarı
sızdırmıyor. Aromanın içeride
kalmasını sağlarken, aynı
zamanda tazeliğini korumuş
oluyor. Büyük paketlerimiz,
birer kiloluk ambalajlanmış
ürünlerden oluşuyor. Bu
özellik, ürünün tazeliğini uzun
süre korumasını sağlıyor. Aynı
zamanda iç ambalajlarda yer
alan logo ve son kullanma
tarihi, ürün kullanımında
ve tanınmasında kolaylık
sağlıyor. “Türkiye’nin markası”
konumlandırması da bizim
sahiplendiğimiz bir farklılık.
Profesyonel kategoride yer
alan markalar içinde Türk
markası bulunmuyor. Yerli
üretim yapan profesyonel
bir mama markası olmamız,
sektör için bir farklılık.
Benefit ’in veteriner
hekimlere faydası
nasıl olacak?
Benefit mamalarının
kalitesi Veteriner Hekimler
için bir güven kaynağı olacak.
Rahatlıkla ürünlerimizi
evcil hayvan sahiplerine
sunabilecekler. Ürün
Benefit’in Ürün Skalası
Kedi ve köpek mamalarımız yaş dönemlerine ve özel ihtiyaçlara
göre çeşitlendirildi. Paketlerimiz üzerinde yer alan renkli bantlar
mamanın fonksiyonel özelliğini tanımlıyor.
Kedi ürünlerimiz; Kitten, F.Adult Multi Cat, F.Adult Sensitive Skin,
F.Adult Hairball Control, F.Adult Sterilized, F. Mature A./Adult Light.
Köpek ürünlerimiz; Puppy Mini, Puppy Medium, Puppy Large
Breed, Adult Mini, Adult Medium, Adult Large Breed (2 çeşit). Bu
ürünlerimiz lezzet tercihlerine göre tavuklu, kuzulu ve somonlu
seçenekleri ile sunuluyor.
çeşitliliği de özel ihtiyaçları
karşılayacak ve memnuniyet
oluşturacaktır. Veteriner
hekimlerin en çok üzerinde
durduğu konular kalite,
lezzet ve devamlılık birinci
öncelikli konumuz olacaktır.
Tüm bu artıların dışında
Türkiye’nin markası olmamız,
çok önemli bir ayrıntı. Çünkü
odağımız Türkiye olacak.
Bu sayede gerek veteriner
hekimlerden, gerekse
evcil hayvan sahiplerinden
gelen yorumları, istekleri
değerlendirerek, çok hızlı
bir şekilde pozisyon alma
şansımız olacaktır.
İhracat gerçekleştirmeyi
düşünüyor musunuz?
Önce ülkesinde ciddi
bir atılım yapan, sonrasında
kıtasına oradan da dünyaya
yayılan markaların dünyada
birçok örneği var. Bu
Hizmet ağınızdan
bahseder misiniz?
Hizmet kalitesi bizim
için son derece önemli, bu
nedenle hizmet ağımızı adım
adım geliştirmeyi planlıyoruz.
Belirlediğimiz hizmet
standartlarını uygulayacak
ekibimiz, İstanbul bölgesi
için oluşturuldu. Diğer
bölgeler için ekipler de hızla
oluşturulacaktır, bizim için
önemli olan kaliteli hizmet.
Son olarak söylemek
istedikleriniz?
Benefit olarak; sağlıklı,
lezzetli, kaliteli bir ürünle;
ambalaj ve hizmet ağı
açısından istediğimiz noktada
bir başlangıç yaptık. Bu
dakikadan itibaren daha
çok çalışmamız gerektiğinin
bilincindeyiz. Türkiye’nin
markası olmak çok ciddi
takım çalışması gerektiriyor.
Ekibimiz ve çözüm
ortaklarımız Benefit için çok
ciddi bir emek ve gayret
sarf etti. Benefit olarak
her zaman Türkiye Pet
Sektörü’nün, Türkiye’nin
markasını hak ettiğine
inandık ve bu inancı bize
sektör aşıladı. Lansmanımıza
katılan 153 kişi ve hava
koşullarından dolayı
katılamayan onlarca
kişi, gösterdikleri destek
ile bu inancı ne kadar
önemsediklerini çok açık
ifade ettiler. Tüm Türkiye Pet
Sektörü’ne, Benefit olarak
teşekkürü bir borç biliriz…
KEDİ&KÖPEK
PETİNFO 2014/06 32-33
ANTERIOR
ÜVEANIN
HASTALIKLARI
Siliyar cisimcik, iris ve koroid tarafından meydana
getirilen üveal sistemin anterior bölümünde karşılaşılan
anomali ve hastalıkların değerlendirilmesi ile
uygulanabilecek tedavi prosedürleri…
Yazı: Alaın Ragnıer, DVM,PhD/ Ulusal Veteriner Okulu, Klinik Bilimler Departmanı, Fransa
Çeviri: Veteriner Hekim Gizem Taktak/ Ataşehir Patisev Veteriner Kliniği
Asıl fonksiyonu gözün diğer
bölümlerini beslemek olan üveal
sistem, son derece vaskülarize ve
pigmentli bir yapı sergiler. Ön üvea
kendi içinde iris ve siliar cisimcikten
oluşurken, arka üvea koroid
tarafından oluşturulur.
I. ÜVEANIN ANATOMİSİ
Üveal sistemin en önündeki kısım,
diyafram benzeri iristir. Göz bebeğinin
merkez ağzı olarak anılan bölümü
hariç, siliar cisimcikten lensin ön yüzü
üzerine kadar uzanır. Dolayısıyla ön ve
arka çemberin sıvı dolu kısmını ayırır.
Anterior iris, merkez pupillar bölge ve
periferal siliar bölge olarak ikiye ayrılır.
Bu iki bölge arasındaki demarkasyon,
pupil çevresindeki renkli kısımdır.
Histolojik olarak; stroma (bağlı olduğu
doku, kan damarları ve sinirlerin olduğu
ağ), sfinkter, iridal dilatör kaslar ve arka
epitiyal tabaka, irisin ön sınır katmanını
oluşturur. Geniş bazal arteriolar
çember, siliar bölgenin etrafını
çepeçevre sarar ve uzun posterior siliar
arterden derive olmuştur. Pupillanın
boyutunu kontrol eden iris sfinkteri
ve iridal dilatör kaslar, otonom sinir
sistemi ile innerve edilir. 3. kraniyal
sinirin parasempatik kolu tarafından
yönetilen sfinkter kaslar, pupillanın
yapısını kontrol eder. İris ile bağlantılı
dilatör kaslar ise sempatik sinirler
tarafından uyarılır. Işık ile uyarılmış
pupiller refleks korteksin altındadır ve
retina, optik sinir, optik şiyazma, optik
yollar, Edinger- Westpal nükleusu,
okülomotor sinir (parasempatik
fiberleri) siliar gangliyon ve pupillar
sfinkterin bütünlüğünü gerektirir.
İrisin rengi köpeklerde siyahtan
kahverengiye ve maviden beyaza doğru
değişirken, kedide de maviden yeşile ve
yeşilden sarıya doğru değişir. Bu olay
pigment miktarı, melanin granüllerinin
karakteri, damarlanma derecesi ile
bağlantılıdır. Köpeklerin iris rengi
monokromikten heterokromiğe doğru
değişkenlik gösterebilir. Kedilerin irisleri
genellikle tek renklidir. Köpeklerin
pupilleri yuvarlakken, kedilerinki
daraldığında vertical ince ve dilatasyon
halinde yuvarlaktır. Siliyar cisimcik irisin
arkasında ve koroid tabakanın önünde,
ön kısım pars plikata ve arka kısmı ora
siliyar retaniadan periferal retinaya
kadar olan pars plana olarak iki kısma
ayrılır. Pars plikata suspensör fiberlerle
beraber halka şeklinde 70- 80 kadar
siliyar villus barındırır (Zinn bölgesi).
Siliyar cisimcik, epitelyum hücrelerin
iki katı tarafından sarılır. Pars plikatanın
en dışındaki pigmentsiz epitelyum,
sıvı üretim yeridir. Siliyar kaslar evcil
hayvanlarda zayıf gelişir (longitudinal,
kedi&köpek
Her iki gözünde de anterior
üveitis olan (kırmızı bulutlu
alanlar) bir kediden görünüm.
oblik ve sirküler) ve bu yüzden kedi ve
köpeklerde sınırlı olarak birikir.
II. KONGENİTAL VE SONRADAN
GELİŞEN ANOMALİLER
Anterior ve posterior uveada farklı
şekillerde ortaya çıkan anomaliler
kedi ve köpeklerde rapor edilmiştir,
fakat bunların birkaçı kliniksel
anlamda önemlidir. Potansiyel
genetik aktarımlar, yetiştirmeye
alınacak hayvanların seçiminde
değerlendirilmelidir.
İristeki renk değişiklikleri İki iris arasında ya da bir gözde
birçok renk oluştuğu zaman, bu
yapıya heterokromi iris denir. Renk
değişiklikleri bir ya da iki gözde
meydana geleceği gibi kısmi ya da
tamamen olabilir. Heterokromik
gözlerde iris en az iki farklı göz
bölgesiyle karakterizedir. “Çin gözü”
terimi bazen mavi solgun peteşiler ile
çok renkli iris görünümünü tanımlamak
için kullanılır. Heterokromi iris; İngiliz
Çoban Köpeği, Amerikan Cocker
Spaniel, Malamute ve Shih Tzu gibi bazı
ırklarda oküler renk azalması olarak
görünebilir. Basit heterokromi irisin
klinik olarak görünüm değişiminden
başka belirgin bir işareti yoktur. Aynı
zamanda, birçok oküler anomalinin
yanında merle kürke sahip köpeklerde
iridial hipoplazi ve inatçı pupillar zarın
eşlik ettiği heterokromi iris meydana
gelebilir. Diğer oküler anomaliler
ise mikrooftalmi, katarak, ekotorial
stafiloma, retinal displazi ve optik sinir
hipoplazisidir. Avusturya Çoban Köpeği,
(otozomal çekinik özellik), Danua, Coli
ve Dachshound gibi ırklar merle geni
tarafından etilenmiş ırklardır. Aynı
zamanda subalbinotik hayvanlar ve
gerçek albinolarda da iriste pigment
yoksunluğu söz konusudur. Kedi ve
köpeklerde Waardenburg Sendromu
(beyaz tüy, mavi göz, sağırlık) tespit
edilmiştir. Kısmi albinizm görülen
siyam kedilerinde, iris ve korodiyal
hipopigmentasyon, iris hipoplazisi,
fotofobi, strabismus ve nistamus
gözlemlenebilir.
Kalıcı pupillar membranlar - Gözün
embriyonik oluşumunda, pupil ince
bir zarın rezorpsiyonu ile anteriyor
tunika vaskuloza lentis, embriyonel
damar sistemi ve mezenkimal dokuya
dönüşür. Bu oluşum gebeliğin son üç
ayında ve en geç genellikle gebelik
sonrası 2- 6 haftalık dönemde meydana
gelir. Çoğu iris teli zamanla kaybolur.
Fötal membranın tamamlanmamış
rezorpsiyonu inatçı pupillar zar (PPM)
olarak isimlendirilen iris tellerinin
tutunmasına neden olur. Bu teller
irisin kollateral bölgesinden yükselir
Üveal kistler herhangi
bir ırkta da ortaya
çıkabilmekle beraber,
Labrador retriever ve
Boston terierler sık
etkilenen ırklar arasında
yer almaktadır.
PETİNFO 2014/06 34-35
ve irisden korneaya, lense ve irisin
diğer parçalarına, bazı vakalarda
pupillanın üzerine doğru uzanır. Teller
korneaya doğru uzanırsa endoteliyal
opasiteye neden olur. Fokal kapsüler
katarakt köpeklerde inatçı pupillar zarın
lentikular bağlantısıyla gözlemlenir.
Aynı zamanda inatçı pupillar zarlar bazı
ırklarda sıklıkla görülür, genetik önemi
Basenji haricinde tespit edilememiştir.
Bazı vakalarda görüş etkilenmemektedir
ve tedavisi gerekmez.
III. ANTERIOR ÜVEİTİS
Anterior üveitis, iris ve siliyar
cisimciğin inflamasyonudur ve bu
nedenden dolayı iridosiklitis olarak
adlandırılır. Posterior üveitis koroidlerin
yangısıyken, panüveitis ise anterior ve
posterior üveanın yangısıdır. Üveitis kedi
ve köpeklerde tespit edilmesi zor, önemli
ve kompleks oküler bir hastalıktır.
Anterior üveitis bazen pansistemik
hastalığın bir parçası olabilir ve sistemik
hastalığın varlığı, klinik belirtileriyle
tanıda faydalı bir bilgi sağlar.
Aktif anterior üveitisin klinik
belirtileri
İridosiklitis’in belirtileri hastalığı
başlatan nedenlere göre değişkenlik
gösterir, unilateral ve bilateral olabilir.
Anterior üveitisin ilk klasik belirtileri
oküler ağrı (Blefarospazm, fotofobi,
gözyaşı akıntısı ve üçüncü göz kapağının
prolapsusu), bulbar konjiktival ve
sikleral hiperemi, miyozis ve oküler
hipotonidir. Stromal korneaya uzanan
sirkumkorneal vasküler enjeksiyon
fırçamsı kenarlı hücre etkisi gösterebilir
(derin korneal neovaskularizasyon).
Miyozisin süresince iris şişebilir ve
damarlar dilate olur. Aköz hümorde
protein birikimi ve yangı hücrelerinin
meydana gelmesi, ‘parlama’ olarak
bilinen bulanıklaşmanın muayenede
belirmesidir. Selüler ve proteinöz
döküntü, posterior korneaya (keratik
çökelti) anteriyor lens kapsülüne ve
irisin anteriyor yüzüne yapışabilir. Fibrin
birikimi ve inflamasyon hücreleri,
anteriyor çemberde açık hipopiyon
formasyonuna önderlik edebilir.
ANTERIOR
ÜVEİTİSİN TEDAVİSİ
Korneal ödem değişik derecelerde
sıklıkla görülür ve şiddetli stromal
opasite gösterir. Midriyazis olduğu
zaman, pupilin şekli irisin anterior
lens kapsülüne yapışmasından dolayı
sıklıkla değişir (posterior sineşi).
Anterior üveitisin bozuklukları
Komplikasyonlar belirgin olabilir ve
hastalığın sebebine, uzunluğuna ve
hastanın tedaviye cevabına göre değişir.
Posterior sineşi olarak adlandırılan
irisin anterior lens kapsülüne
yapışmaları en sık görülenidir ve
mikotik pupille beraber seyreder. Eğer
dairesel posterior sineşi (360 derecen
fazlaysa) iris bombe yapar ve sekonder
glakomaya predispoze hale gelir.
Periferal anteriyor şiyazma (İrisin
yapışması periferal korneyadan köken
alır); iridokorneal açının ve siklerosiliyar
yarığın kapanması sonucu meydana
gelir. Eğer uzarsa sekonder glakomaya
dönüşebilir.
İrisin renk değiştirmesi; özellikle
iris pigmentasyonu her iki aktif ve
çözülmüş iridosiklitislerin sonucudur.
Siyam kedilerinde mavi iris bronz
renge dönerken, yeşil iris ise koyu
kahverengiden siyaha döner.
Korneal ödem; iridosiklitiste,
korneal endotelyal değişikler sonucu
oluşur. Genellikle emilir. Eğer uzun süre
ölü endotelyal tabaka kalırsa korneal
ödem oluşur ve buliyer keratopatiye
neden olur.
Katarakt; iridosiklitisin bir
komplikasyonu olarak meydana gelir.
Anterior kapsüler ve subkapsüler
kataraktlar genellikle posterior
sineşiyle ve yangı hücrelerinin
döküntüleriyle beraber seyreder. Aköz
hümördeki yangı ürünleri (inflamasyon
mediyatörleri) posterior sineşinin
yokluğunda kortikal katarakta dönüşür.
Göz küresinin atrofisi; fitisis bulbi
olarak adlandırılır ve yoğun kronik
iridosiklitisin bozulmasıyla şekillenir.
Oküler hipotoni ve göz küresinin
boyutunun azalması siliyar cisimciğin
geri dönüşümsüz hasarına neden olur.
Anterior üveitisin nedenleri
Enfeksiyon canin hepatit (ECH)
canin adeno virüs (tip- 1)’lerle (CAV-1)
ilişkili aşılanmamış köpeklerde oldukça
sık rastlanır. Tedavisi gerçekleşmiş
ECH’li enfekte köpeklerin % 20’sinde
korneal ödem ile birlikte anterior
üveitis tespit edilmiştir. Anterior üveitis
Artur tip hipersensitif cevabın (tip 3)
sonucudur. Adenovirüslerle aşılanmış
köpeklerin % 0.4’ünde üveitis ve
stromal ödem tespit edilmiştir (bu aşı
artık ABD’de kullanılmamaktadır). Tip 2
adenovirüslerin neden olduğu aşı bu tip
aşıdan daha az anterior üveit oluşturur.
ECH’nin neden olduğu üveitler diğer
üveit tipleriyle aynı şekilde tedavi edilir.
Feline enfeksiyöz peritonitis
koronavirüsler nedeniyle meydana gelir
ve genellikle 2 yaşından küçük kedileri
Üveitisin tedavisi (bağlı olduğu
sebebe göre) özel ve semptomatik
bir tedavi gerektirir. İnflamasyonun
baskılanması ikincil olduğu zaman,
öncelikli amaç, sebep olan ajanın
eliminasyonudur. Antibiyotikler,
sulfanamidler ve antifungallar özel
organizmalara karşı uygulanmalıdır.
Kullanılan sistemik antibiyotiklerin
tatmin edici penetrasyonu yangıyı
azaltarak kan – sıvı bariyerini
geçtikleri zaman gerçekleştirirler.
İridosiklitisin antiinflamatuar tedavisi
topikal, sunkonjiktival ve sistemik
kortikosteroitlerle yapılır. % 0,1’lik ya da
% 1’lik prednisolon asetat, topikal tedavi
için tercih edilir ve metilprednisolon ve
triaminolone asetonit subkonjiktival
enjeksiyonlarda endikedir. Topikal
non stroid anti inflamatuar ilaçlar
(% 0,03’lük flurbiprofen ya da % 0,1
suprofen) topikal kortikosteroit olarak
kullanılabilir fakat korneal ülserlerde
kontraendikedir. Kortikosteroit olarak
genellikle prednisolon (0,5- 2 mg/kg/
günlük sabah akşama bölerek) seçilir,
fakat deksametazon (0.025- 0.075 mg/
kg/günlük) alternatif bir tedavi olabilir.
Bu tedaviler oral olarak anterior üveitis
çözülene kadar yavaş yavaş azaltılarak
uygulanır. Bu sistemik kortikosteroitler
aynı zamanda posterior üveada da
endikedir (örn: posteriyör üveitis).
Değişik midriyatik ajanlar midriyazis
ve sikloplejiye sebep olurlar Bu ilaçlar
posterior sineşiyi önleyerek yardımcı
olurlar ve iridosiklitisin neden olduğu
ağrıyı azaltırlar. %1’lik atropin köpeklere
etkilidir ve günde bir kez midriyazisin
devamı için verilir. Kedilerde daha iyi
tolere edildiğinden % 0,5’lik tropisamide
tercih edilir. Parasempatolitik ajan
ile % 10’luk fenilefrin kombinasyonu
maksimum midriyazis sağlar.
kedi&köpek
enfekte eder. Enfekte olan kediler,
genellikle anterior çemberde fibrinli
eksudatla beraber bilateral üveitis
şekillendirirler.
Feline immun yetmezlik virüsü
(FIV), immun yetmezlik yapan bir
lentivirüstür. Orta şiddetli üveit ile
beraber seyreder fakat toksoplazma
gondi enfeksiyonu ile beraber intra
oküler yangıyı artırabilirler.
Leptospira köpeklerde sıklıkla
görülen üveitis nedenidir.
Brusella canis nedeniyle
meydana gelen brusella, urogenital
sistemi de etkileyen multisistemik
bir enfeksiyona yol açar. Oküler
bozukluklar genellikle tekrarlayan
üveitis şeklindendir.
Lyme hastalığı, Borelliya
burdorferi adı verilen spiroketler
tarafından Ixodes kenelerinin
taşıyıcılığıyla oluşur. Oküler bozukluklar
atlarda ve insanlarda rapor edilmişken
köpeklerde bildirilmemiştir.
Bakteriler / Sepsis, herhangi bir
sistemik bakteriyel hastalıkta üveitis
oluşması mümkündür. Üveitis dental
enfeksiyonlar, endokardit, pankreatit,
piyometra, prostatitis ve sakulitis
gibi durumlarda sekonder olarak
ortaya çıkabilir.
Mantar ve algal üveitis;
blastomikosis, kriptokokkus,
koksimikozis ve histoplasmozisler
güney ABD’de endemik seyreden
sistemik mantar enfeksiyonlardır.
Bunlar multisistemik enfeksiyonlar
olup oküler bozukluklara neden
olabilirler. Anterior üveitis en sık
görülen oküler belirtidir fakat
aynı zamanda posterior üveitis
(koriyoretinitis) meydana gelebilir.
Kriptokokkus kedilerde en sık görülen
mantar enfeksiyonlardandır.
Toksoplazmozis; Toksoplazma
gondi denen protozonun neden olduğu
bir hastalıktır. Oküler hastalıklar
kedilerde daha sık görülür. Oküler
hastalıklar konjonktivitis, iridosiklitis,
retinokoroiditis ve optik sinir yangısıdır.
Layşmanyazis: Hastalığa
Leishmania infantum denilen kamçılı
bir organizma neden olur. Bu vakalar
genellikle Akdeniz’e komşu ülkelerde
görülür. Oküler belirtiler blefaritis,
keratitis, keratoüveitis, retinitis ve
endoftalmitistir.
Riketsiyal üveitis: Keneler
tarafından taşınan Ehrlichia canis’in
neden olduğu bir hastalıktır. Akut ve
kronik olmak üzere iki fazı vardır. Oküler
hastalıkları kronik formunda daha
sık görülen konjonktivitis, iridosiklitis,
retinitis, retinal ayrılma ve hemoraji ile
optik sinirin yangısıdır.
Travmatik üveitis: Kör travma
üveal ezilme ve hemorajiye neden olur.
Penetre olmuş travmalar fakokaltik
üveitisin neden olduğu lens ve iris
yaralanmaları meydana gelebilir.
İmmun kaynaklı üveitis:
Kataraktın rezorbe edilmesiyle
(fakolitik üveitis) oluşan lens kaynaklı
anterior üveitis köpeklerde sık
görülür. Uveodermatolojik sendrom
Anterıor üveitisin tanısı
medikal anemnez eşliğinde
ve fiziksel değişimlerin
ışığında konur veya
hastalık oküler belirtiler
olmadan da ortaya
çıkabilmektedir.
PETİNFO 2014/06 36-37
aynı zamanda Vogt- Koyanagi –
Harada (VKH) olarak da bilinen
sendrom panüveitis ile karakterizedir
ve göz kapağı ve dudaklarda
depigmentasyona neden olur. Bu
melanosit ajanlarına karşı immun
reaksiyonun sonucudur. Predispoze
olan ırklar Akita, Samoyed, Sibirya
kurdu ve Shetland Çoban Köpeği’dir.
İdiyopatik üveitis: Yapılan
uzun klinik çalışmalara rağmen
kedi ve köpeklerde oluşan
üveitisin nedenlerinin % 50-60’ı
açıklanamamıştır. İdiyopatik üveitisin
tanısı, olası sistemik ve oküler
nedenler dışında tutularak ele alınır.
İdiyopatik üveitisin çoğu nedeni immun
kaynaklıdır, çünkü topikal ve/ya da
kortikosterodlerle iyileşirler.
Anterior üveitisin tanısı
Anterior üveitisin tanısı medikal
anemnez eşliğinde ve fiziksel
değişimlerin (örn: kilo kaybı, anoreksiya,
kusma) ışığında konur veya hastalık
oküler belirtiler olmadan da oluşabilir.
Üveitisin tanısı temel olarak bir
veya birkaç oküler belirti ile konur.
Üveitis tespit edildikten sonra vücut
ısısından lenf nodlarına, karaciğer,
dalak, göğüs oskültasyonuna kadar
tam bir fiziksel muayene yapılmalıdır.
Kan sayımı, serum biyokimyası profili,
uriner analiz, göğüs radyografisi de
kedi&köpek
önerilmektedir. Ek olarak testler
(genellikle serolojik), hastalığın
endemik bölgedeki durumunun klinik
değerlendirmesine göre seçilir.
Kuvvetli ve kronik üveitiste
anterior çemberin (aköz hümörün 0.1
den 0,3 ml’si) parasentezi yardımcı
olabilir. Aköz hümörden alınacak
damla numunesinde bakteriyel, viral
ya da mantar kültüründe kullanılabilir.
Eğer hastalık tüm üveal bölgeyi (örn:
panüveitis) etkilemişse vitreyusun
parasentezi endikedir. Bu teknik
metastazik intraoküler neoplazma,
kriptokokkus ve blastomikozsin
tanısında yardımcı olabilir.
IV. ANTERİYAL ÜVEAL
ATROFİ VE KİSTLER
İris atrofisi: Orta yaşlı ve yaşlı
köpeklerde iris stromasının
kendiliğinden incelmesi yaygın
karşılaşılan bir durumdur. Her ırkta
görülebilir fakat Toy ve Minyatur
poodlelarda, Minyatur schnauzerlarda
ve Chihuahualarda sıklıkla rastlanır.
Polikoriya benzeyen çoklu deliklerle
tanınır. Dejenerasyon pupilla bölgesini
etkilediğinde, pupillar refleksin
yavaşlaması ya da azalmasıyla
sonlanır ve böyle köpeklerde kalıcı
midriyazis ve fotofobi gözlenir. Kronik
üveitis ve glakom iriste senil atrofiye
benzeyen dejeneratif değişikliklere
neden olabilir.
Anterior üveal kistler: Yaşlı ve orta
yaşlı köpeklerde bulunan kistler, iris
epitelyumunun pigmentlenmesinden
meydana gelirler. Kronik düşük dereceli
üveitler iris kistleriyle bağlantılıdır fakat
sıklıkla bilinmeyen kalıntılara neden
olmaktadır. Üveal kistler herhangi bir
ırkta ortaya çıkabilir fakat Labrador
retrieverlar ve Boston terrierler sıklıkla
etkilenirler. Köpeklerde iris kistleri
sıklıkla siyah, 2-4 mm’lik küresel
kitleler, anterior ya da posterior
odalara bağlı olmaksızın serbest olarak
meydana gelebilir. Kistler unilateral
ya da bilateral olarak bulunabilir ve
de tek ya da multiple olabilir. Bazen
üveal melanositik neoplaziye benzeyen
CANINE PRIMER
ÜVEAL TÜMÖRLER
Melanomlar köpeklerde sıklıkla anterior
üveadan köken alan primer üveal
tümörlerdir ve benign neoplazmalar
yaklaşık % 5 oranında metastaz yaparlar.
Sıklıkla 8-10 yaşlı köpeklerde rastlanır
ve genellikle irisin yüzeyinden gelişen
pigmente lezyonlar ile başlar. Siliyar
gövde neoplazmları, köpeklerde primer
intraokuler neoplazların ikinci genel
sebebidir, adenom ve adenokarsinomlar
olarak ortaya çıkar. Alman Kurtları ve
Amerikan Spaniel Cockerlar, pupillar
açıklıkta pembe bir kitle gibi gelişen
iridosiliyar epitelyal tümörlere meyillidir.
Glakomanın ortaya çıkmasına neden
olabilir ve eğer siliyar epitelden köken
almışsa pigmentleşme görülebilir. Üveal
adenokarsinomlarin metastaz aralığı
düşük olabilir. Primer üveal tümörlerin
tedavisi konservatif ya da cerrahi
(enükleasyon ya da eksenterasyon )
olarak yapılabilir.
Metastazik üveal neoplazmalar
Göze uzak ya da bitişik tümörler, üveal
kanala ikincil olarak dahil olabilir çünkü
kan yoluyla metastazı gelişebilir.
Nadiren görülür, fakat köpek ve
kedilerde intraokuler lenfosarkomaya
sıklıkla rastlanır.
PETİNFO 2014/06 38-39
iridokorneal açıda sıkışarak gelişebilir.
Fakat kistlerin iris tümörlerinden
ayırımının yapılması mümkündür.
V. ANTERIOR ÜVEAL TÜMÖRLER
Feline primer üveal tümörler
Feline diffuz iris melanomasi:
Orta yaşlı ve yaşlı kedilerde sıklıkla
normal iristen farklı olan pigmentli
bölgeler olarak baş gösteren,
intraoküler tümörler meydana gelir.
Dahası lezyonlar açıkça görülebilir
ve bitişiktir. Aydan yıla değişen
sürelerde iridokorneal açıda sekonder
glakomanın önünü açacak olan
melanosit infiltrasyonu ile dolar ve
gelişir. Metastaz oranı % 60 gibi
yüksek oranda olabilir ve tümörün
gelişiminin erken safhasında ya da
enükleasyondan 1-3 sene sonra
gelişebilir. Genellikle akciğer, karaciğer
ve dalağı kapsar. Eğer bir bölgede
genişleyen yama gibi pigmentli alanlar
ve iridokorneal açıda gonyoskopik
muayenede melanosit infiltrasyonlu
dokular varsa ve eğer glakoma
gelişirse enukleasyon kanıtlanabilir.
Feline travmatik sarkom: Kedilerde
en sık görülen ikinci primer intraoküler
tümörler olduğu halde insidensi
düşüktür. 7-15 yaş aralığındaki
kediler etkilenir ve travmadan
neoplastik gelişimine kadar 5 sene
kadar bir süre geçmesi gerekir.
Orbitanin eksentrasyou ile erken
enükleasyonu önerilir. 
ARAŞTIRMA
Onların da
meslekleri zor…
Bilim insanları, psikolojik
hastaların katıldığı
terapilere yardımcı
olmak için görev alan
ve “Sosyal buz kırıcılar”
olarak nitelendirilen
terapi köpeklerinin
stresli bir iş yapıp
yapmadıklarını araştırdı.
Terapi köpeklerinden, işleri gereği insan ve diğer hayvanlara karşı yüksek
tolerans göstermeleri bekleniyor.
PETİNFO 2014/06 40-41
Hayvanların insanlar
üzerinde pek çok olumlu etkisi
bulunmaktadır. Bu gerçek, bilimsel
olarak kanıtlanmıştır ve spesifik
tedavi amacıyla giderek daha
sık kullanılmaktadır. Vetmeduni
Viyana’dan bilim adamları terapi
köpeklerinin, bir terapi ortamında
nasıl hissedeceğini ve hayvanlar
için büyük ölçüde stressiz bir
durumun nasıl oluşturabileceğini
incelediler. Yapılan çalışma, grup
terapisi sırasında köpeklerin boş
zamanlarında olduklarından daha
fazla strese maruz kalmadıklarını
göstermektedir. Bu amaç için
önkoşullar, gönüllü katılım ve
köpeklerin kendi kendine özgür
karar vermesini kapsamaktadır.
Çalışmanın sonuçları Veteriner
Davranış Dergisi’nde yayımlandı.
Hayvan destekli terapiler insanların
hem fiziksel ve hem de zihinsel
hastalıklarının tedavisinde giderek
daha sık kullanılıyor. Çalışmanın
başyazarı ve öncüsü Lisa Maria
Glenk; hayvanların stresli insanlar
ARAŞTIRMA
ÖZGÜRLÜK RAHATLATIR
Glenk sonuçların önemli bir veri sağladığını belirterek, köpeklerin bu tür
terapi çalışmaları sırasında strese maruz kalmadıklarını ifade etti. Bir önceki
çalışmada ise tasmasız çalışan terapi köpeklerinin düşük kortizol düzeylerine
işaret etmişti. Bu sonuca göre, psikiyatrik hastalarla, hayvan destekli terapi
çalışmalarında bir araya gelen serbest köpekler, tasmalı olanlara göre
daha az stres altında bulunuyor. Bu, köpeklerin serbestçe hareket edip
edemediğine, başka bir değişle tasmasız ve odayı istedikleri zaman terk
etmeye izinleri olup olmadıklarına bağlı. Glenk, köpeklerin aynı zamanda oda
içerisinde de istedikleri gibi dolaştıklarını belirtiyor.
için “Sosyal buz kırıcılar” olarak
öne çıkarıldığını ve böylece ilk
etapta terapiye kayıt için insanları
motive ettiklerini belirtiyor. Hayvan
destekli terapi üzerine yapılan
bilimsel araştırmalar mevcut ama
bu tip tedavilerin insanlar üzerindeki
etkileri üzerine yapılan çalışmalar
büyük ölçüde sınırlı. Lisa Maria
Glenk, Messerli Araştırma Enstitüsü
Karşılaştırmalı Tıp Bölümü’nde
öğretim görevlisi olarak çalışıyor ve
köpeklerle birlikte yapılan hayvan
destekli terapilerde görev alan
köpeklerin değerlendirilmesi için
yapılan araştırmanın öncülüğünü
yapıyor. Glenk, çalışmasında
Viyana Üniversitesi’nden, Karl
Landsteiner Enstitüsü Nörokimya,
Nörofarmakoloji, Nörorehabilitasyon
bölümlerinden ve Mauer-Amstetten
Ağrı Tedavisi Merkezi’nden çalışma
arkadaşlarıyla birlikte dört ayaklı
yardımcı terapistlerin yaşam
kalitesini araştırdı. Glenk, terapideki
hayvanların profesyonel kullanımı
için standartların yaygın olarak
uygulanamadığını ve bu standartları
kurmak istediklerini belirtti.
Hayvanlar çalışma sırasında strese
maruz kaldıklarında, psikolojik ve
fiziksel sağlıkları üzerinde olumsuz
sonuçlar meydana gelebiliyor. Doğa
bilimci Glenk, hayvanların güvende
olduklarında insanların sağlıklarına
daha faydalı olacağını belirtiyor.
Grup terapisinde stres olmuyor
Eğitimli terapi köpekleri iş
günlerinde çalışmadıkları günlerden
daha fazla strese maruz kalmıyor.
Bunu belirlemek amacıyla Glenk
beş eğitimli ve deneyimli terapi
köpeği üzerinde bir araştırma yaptı.
Köpekler, grup terapisi sırasında
uyuşturucu bağımlısı kişiler ve iki
terapist ile düzenli olarak bir arada
yer aldılar. Glenk, terapi sürecinde
hayvanların stresli olup olmadığını
belirlemek için tükürük örneklerini
kullanıldı. Hem grup terapisi
sırasında hem de terapi sonrasında
ve dinlenme zamanlarında çeşitli
PETİNFO 2014/06 42-43
aralıklarla köpeklerden alınan
tükürük örneklerinde, köpeklerdeki
stres seviyelerinin bir göstergesi olan
kortizol tespit edildi. Bilim adamları
ayrıca video çekerek köpeklerin
davranışlarını belgelediler.
Stresli köpeklerdeki belirtiler
Terapi köpekleri belirsiz ya
da bunalmış hissettiklerinde, tüy
kaybı, pullanma, tasmasını ısırma,
vücudunu sallama, esneme,
dudaklarını yalama, nefes nefese
kalma veya diare gibi belirtiler
geliştirebilirler. Çözümü daha zor
anormaliteler yemeyi reddetme,
göz temasından kaçınma ya da
dikkat ve konsantrasyonda azalma
olarak karşımıza çıkmaktadır. Köpek
sahipleri tedavi sırasındaki ciddi
akut stres sinyallerini almalı ve
köpeklerinde strese neden olan
durumu ortadan kaldırmalıdır. Glenk,
“Terapi köpekleri için düzenli gözlem
gerekiyor. Psikososyal mesleklerdeki
insanlar, zor deneyimler meydana
geldiği durumlarda, bir zihinsel
hijyen önlemi olarak gözetimi
alışkanlık haline getirmeliler.” diyor.
Hayvanların denetimi ile davranış
uzmanı veteriner hekimlerin terapi
köpeklerindeki anormallikleri tek tek
tespit etmeleri mümkün olacaktır. 
söyleşi
Vetrium 10 başarılı
yılı geride bıraktı
Ankara Vetrium
Veteriner Kliniği adını,
başarı ile bugünlere
taşıyan deneyimli
Veteriner Hekim Serkan
Güngör’e kliniğinin 10.
yılında hayatında neler
değiştiğini sorduk.
İlkeli ve hayvansever yaklaşımı
ile Ankaralı evcil sahiplerinin
gönüllerinde taht kuran Veteriner
Hekim Serkan Güngör ve kliniği
Vetrium’u konuk ettik Petinfo Haziran
sayımıza. İlkeli duruşu, hayvansever
yaklaşımı, profesyonel bakışı ve
kendini geliştiren yapısıyla sektörde
10. yılını başarıyla kutlayan Vetrium’a
biz de nice seneler diyor, başarılarının
devamını diliyor ve şimdi sözü Veteriner
Hekim Serkan Güngör’e bırakıyoruz.
Mezuniyetinizden itibaren sizi ve ekip
arkadaşlarınızı tanıyabilir miyiz?
2000 yılında Ankara Üniversitesi
Veteriner Fakültesi’nden mezun
oldum. Öğrencilik yıllarımdan
itibaren klinisyen olmak adına çeşitli
kliniklerde çalışıp tecrübe sağladıktan
sonra 2005 yılında Vetrium’u sevimli
dostlarımızın hizmetine sundum. 2010
yılında Ankara Üniversitesi Veteriner
Fakültesi Cerrahi Anabilim Dalı’nda
uzmanlık ihtisasımı tamamladım. 2011
yılından itibaren Ankara Veteriner
Hekimleri Odası’nda yönetim kurulu
üyesi olarak görev almaktayım. Yıllar
içerisinde bina, ekipman ve personel
olarak büyüdük. Şu anda 2 Veteriner
Hekim, 1 Veteriner Tekniker, 1 stajyer
öğrenci, 1 de yardımcı personel olmak
üzere 5 kişilik kadromuzla hizmet
vermeye devam ediyoruz.
Yenilenen yüzüyle kliniğinizin
olanaklarından bahseder misiniz?
Bünyenizde ne gibi değişimlere
imza attınız?
Kliniğimize gelen petler için,
teşhis ve tedavi amacıyla; dijital
röntgen, ultrason, hemogram ve
biyokimya cihazı, EKG, hasta başı
monitörü, yoğun bakım ünitesi, video
PETİNFO 2014/06 46-47
otoskop, kavitron cihazı gibi birçok alet
ve ekipmana sahibiz. Alet ve ekipman
kullanmak günümüz şartlarında,
en doğru teşhise giden yolda biz
hekimlere yardımcı olmaktadır. Bu
nedenle alet ve ekipmanlarımızı
geliştirerek ve eksiklerimizi de en
yakın zamanda tamamlayarak
hastalarımıza daha iyi hizmet vermeye
çalışacağız. Ayrıca tomografi ve MR
gibi gelişmiş görüntüleme yöntemlerini
beşeri kurumlardan destek alarak
gerçekleştirmekteyiz. Yaptığımız
işin en önemli taraflarından biri
de, hastalarımızın takibini düzenli
olarak gerçekleştirmektir. Bunun
için E-VET hasta takip programından
faydalanıyoruz. Hastalarımızın hepsine
Vetrium VİP Kart çıkartarak takiplerini
yapıyor ve kliniğimizin avantajlarından
yararlanmalarını sağlıyoruz. Bu sayede
kurumsallaşmaya giden yolda bir adım
daha atmış olduğumuza inanıyoruz.
Meslek hayatınızda geçen bu 10
yılda sektörde neler değişti?
Kliniğimizin 10. yılında bizi bu
günlere getiren hasta sahiplerimiz,
meslektaşlarımız ve çeşitli firma
sahiplerinin katılımıyla düzenlediğimiz
kokteylle pastamızı kestik ve başarımızı
hep birlikte kutladık. Bizi bu günlere
getiren herkese çok teşekkür ederiz.
Vetrium’u açtığımız günden beri,
öncelikle güler yüzlü ve ilkeli bir
şekilde çalıştık. Hiçbir zaman kaliteden
ödün vermedik ve daima hayvan
haklarına saygılı olmayı amaç edindik.
Bilimin ışığında kendimizi geliştirmeye
ve kurumsallaşmaya çalıştık. Bugün
sektörel bazda klinisyen hekimliğin
geldiği noktaya bakacak olursak
çok yol kat ettiğini hepimiz görürüz.
10 yıl önce klinikler, stetoskop
ve termometreyle açılabiliyordu.
Sadece bir röntgene sahip bir klinik
bile birçok kliniğe fark atıyordu.
Günümüzde ise klinik kurabilmek için
birçok alet ve ekipmana gereksinim
duymaktayız. Ayrıca bu aletleri de
hakkını vererek kullanmak zorundayız.
Bence günümüzde teknolojik
ekipmanlardan yararlanmayan
kliniklerin tercih edilmesi pek
olası değil. Bunun yanında hasta
sahipleri de 10 yıl öncesine göre çok
bilinçlendi. Çünkü internet kullanımı
bu sürede çok hızlı bir şekilde arttı.
Artık hasta sahipleri veteriner
hekimlere, önce konuyu internette
etraflıca araştırmadan gitmiyor. Bu da
hekimlerin daha donanımlı ve bilgili
olmasını gerektiriyor. Bence kendimizi
geliştirmeyip, kongre ve seminerlere
katılmayıp, mezun olduğumuz gibi
kalırsak, kliniğimizin ayakta kalma
şansı pek mümkün değildir.
Mesleğimizdeki değişimlerden
birisi de maalesef çok sayıda
veteriner fakültesi açılıp, çok sayıda
meslektaşımızın mezun olarak hayata
atılmasıdır. Bu konuda da kaliteli ve
donanımlı veteriner hekimler mezun
etmiyorsanız sayının çokluğu ancak
mesleğe olan saygının yitirilmesine
neden olur.
Düzenlenen her mesleki
eğitim çalışmasının değişmez
katılımcılarından birisiniz. Neler
katıyor bu eğitimler size?
Beşeri tıpta nasıl hızlı bir
gelişme söz konusuysa, veteriner
tıbbında da aynı gelişme ve değişim
söz konusudur. Bu yüzden mezun
olduğumuz fakülte de öğrendiklerimiz
zaman içerisinde bu gelişimin çok
gerisinde kalabiliyor. Ya da alternatif
teknikler ve tedavi prosedürleri
çıkabiliyor. Yurtiçi veya yurtdışındaki
eğitim ve seminerlere katılmayıp
kendimizi geliştirmezsek maalesef
çağın gerisinde kalırız. Bunu bir
örnekle açıklayacak olursak 10 yıl
önce veteriner tıbbında görüntüleme
olarak röntgen ve ultrason
kullanılırken; şimdi dopler ultrason,
tomografi ve MR gibi ileri görüntüleme
teknikleri kullanılmaktadır. Yani
geldiğimiz noktada artık sadece
radyografi yorumlamak yeterli
olmamakla birlikte; MR okumaya ve
anlamaya çalışmak da gerekmektedir.
söyleşi
Bu da biz hekimlerin hiç durmadan
kendimizi geliştirmemiz ve her
zaman bilgimizin üzerine daha fazla
bilgi eklemek zorunda olduğumuz
sonucunu ortaya çıkarıyor.
Mesleki yaşamınızda üzerine daha
fazla eğildiğiniz bir alan var mı?
Veteriner hekimlik mesleği pet
alanında çok geniş bir bilgi birikimini
gerektiriyor. Örnek verecek olursak,
bazen kliniğimize gelen hastanın
dişine bakarak diş hekimi, derisini
tedavi ederek dermatolog, kan
sonuçlarını değerlendirerek biyokimya
uzmanı; röntgen ve ultrason cihazlarını
kullanarak radyolog, ilaç uygulayarak
bir eczacı oluyoruz. Beşeri hekimlikte
başlı başına bir branş olan bu konular
bizim mesleğimiz için, hepsinden ve
daha fazlasından anlamamız gereken
bir yükümlülük getirmektedir. Bu
nedenle biz kliniğimizde her şeyi
bir kişinin anlamasından ziyade, bu
branşları kendi aramızda paylaşarak
herkesin ilgi alanlarını belirledik ve
bu şekilde kliniğin yükünü herkesin
omuzlamasını sağladık.
Sokak hayvanları açısından ne gibi
çalışmalar yapıyorsunuz?
Sokak hayvanları konusunda
da elimizden geldiği kadar yardımcı
olmaya çalışıyoruz. El emeği
karşılığında kısırlaştırıp, kuduz
aşılarını yaparak küpeleyip doğaya
bırakıyoruz. Bizce her veteriner hekim
sokak hayvanlarına duyarlı olmalı ve
onları tedavi ettiren insanlara elinden
gelen maddi ve manevi yardımları
esirgememelidir. Çünkü onların
bizden başka yardım alabileceği hiç
kimseleri yok ve her gün aç, susuz
sokaklarda kalarak yaşamlarına
devam etmeye çalışıyorlar. Hayat
zaten sokak hayvanları için oldukça
zor ve acımasızken biz veteriner
hekimlerin buna duyarsız kalması
bence mesleki etik açısından uygun
değildir. Diplomalarımızı alırken
sadece sahipli hayvanların değil tüm
hayvanların yaşamını kurtarmak için
yemin ettiğimizi asla unutmamalıyız.
Kliniğinizde çözüm ortağı olarak
çalıştığınız firmaları neye göre
tercih ediyorsunuz?
Her türlü gereksinimimizi
ayağımıza kadar getiren tüm
firma çalışanlarına ve sahiplerine
teşekkürü bir borç bilirim. Çünkü
onlar bizim ihtiyaçlarımızı anında
karşılamasalar bugünlere gelmemiz
hiç kolay olmazdı. Biz öncelikle
ilkeli ve devamlı hizmeti sağlayan
firmalarla çalışıyoruz. Firmanın ürün
yelpazesinin geniş olması, personel
kalitesi, ürünü hızlı ve sorunsuz bir
şekilde ulaştırması ve son olarak fiyat
açısından uygun olması bizim için
önemli hususlardır. Petinfo aracılığıyla;
kokteylimize değerli katkılarını
esirgemeyen; kliniğimizi adeta bir
çiçek bahçesi haline getiren tüm ecza
depoları ve mama firmalarına ne
kadar teşekkür etsek azdır.
Ankara’daki veteriner hekimlerin
genelin aksine iyi bir iletişim
içerisinde olduğunu görüyoruz,
bunun formülü nedir?
Öncelikle sizlerde böyle bir
izlenim bıraktıysak ne mutlu bizlere.
Diğer meslektaşlarımı bilemeyeceğim
ama ben yapım gereği insanlarla
diyaloğu sevmem, onlarla her
konuda bilgi ve deneyimlerimi
PETİNFO 2014/06 48-49
ANLAYACAKLARI
ŞEKİLDE
KONUŞMALIYIZ
Herhalde bizim en büyük özelliğimiz,
güler yüzle bütün hasta sahiplerimizi
karşılayıp, onların sorunlarını
dinledikten sonra, onların anlayacağı
bir dilden konuşup petleri hakkında
en iyi açıklamayı yapmaktır.
Unutmamak gerekir ki, hasta
sahiplerimizi tıbbi literatür ve latince
kelimelerle boğmanın hiçbir faydası
yoktur ve bu karşılıklı diyaloğun da
ilerlemesine engel olur. Bu yüzden biz
hastalarımızın burun ucundan, kuyruk
ucuna kadar muayenesini sahibine
anlatarak eksiksiz olarak yapıp,
gözümüzden bir şey kaçmasına engel
oluyor, onların refahı ve mutluluğu için
elimizden geldiği kadar çalışıyoruz.
söyleşi
konumda bulunmaktadır. Ankara’yı
genel olarak değerlendirirsek petlerin
yaşam alanları çok az ve yeterli
olmamakla birlikte hayvanların
rahatça dolaşabilecekleri,
sosyalleşebilecekleri alanların uygun
yerlere yapılması gerekmektedir.
Bunun yanı sıra sokak hayvanları
için belediyelerin belirli noktalara,
hayvanların yiyip içebilmeleri için
mama ve su kabı koymaları şart.
Özellikle sıcak yaz günlerinde temiz
su ihtiyaçları artan evciller için su
çok hayati. Biz de kliniğimizde her
daim dışarıya mama ve su kabı
bırakarak çevremizdeki hayvanların
beslenmelerini ve temiz su kaynağına
ulaşmalarını sağlamaktayız.
paylaşmamdan dolayı yıllar içerisinde
çok güzel arkadaşlıklar ve dostluklar
biriktirdim. Mezun olduğumuz sınıf
arkadaşlarımızda, yüksek lisans
yaparken tanıştığımız, birlikte mesai
yaptığımız meslektaşlarımızla ve
Ankara Veteriner Hekimler Odası’nda
geçen dönem Genel Sekreterlik ve
bu dönem de Yönetim Kurulu Üyeliği
görevlerimden dolayı birçok meslek
arkadaşım ve büyüğümle çalıştım.
Her ne kadar mecburiyet sonrasında
edindiğimiz arkadaşlıklar da olsa, bu
arkadaşlıkların devamında onları boş
vakitlerimde ziyaret ederek, hal ve
hatırlarını sorarak ve onlarla mesleki
konularda bilgi, alet-ekipman ve
tecrübelerimizi paylaşarak bugünlere
geldik. Bence bu mesleğin ülkemizdeki
değeri, olması gerektiği yerde değildir.
Bu yüzden her meslektaşıma bu
değeri kazanmak için çok iş düşüyor.
Birlik ve beraberlik içerisinde olursak
ancak mesleki değerimizi arttırabiliriz.
Tam tersi olursa içimizden bazıları
münferit başarılar sağlarken, bizler
toplumda hiçbir zaman kabul
görmeyen ve insanların hor gördüğü
bir mesleğe sahip olmuş oluruz.
Bu yüzden herkes birbirini tanır ve
diyalog halinde olursa mesleğimizin
sorunlarını tartışmak ve çözüm
Vetrium’da her türlü
hastalığın teşhis ve
tedavisi, görüntülenmesi
ve operasyonu yapılmakla
birlikte; destek almamız
gereken konularda
hocalarımızdan ve
meslektaşlarımızdan yardım
alarak hasta sahiplerimize
yardım etmeye çalışıyoruz.
önerileri bulmak o kadar kolaylaşır.
Her ne kadar kliniklerde işimiz yoğun
olsa da eğer birbirimize vakit ayırırsak,
karşımızdakine karşılık beklemeden
yardım edersek, hem daha iyi bir insan
hem de daha iyi bir veteriner hekim
olmuş oluruz.
Sizce sahipli evcil hayvanları şehir
içi yaşama entegre etmek için
çevrenizdeki olanaklar yeterli mi,
ne gibi değişiklikler yapılmalı?
Kliniğimizin bulunduğu yer
Ankara’nın birçok yerine göre park ve
yeşil alan konusunda oldukça şanslı
PETİNFO 2014/06 50-51
Ülkemizde özellikle hayvan
sahiplerinin pet sektörünün
gelişimini en iyi şekilde
gözlemleyebildiği fuar ve
benzeri etkinliklerin içerik ve
sayısı sizce yeterli mi?
Son yıllarda pet sektöründe
büyüme hacmi gittikçe artmaktadır.
Her ne kadar İstanbul’da zaman
zaman fuar ve etkinlikler düzenlense
de henüz yeterli düzeyde bir bilinirlik
yaratılmamaktadır. Bunun için
bütün firma ve meslektaşlara iş
düşmektedir. Unutmamalıyız ki
mesleğimiz ne kadar popüler ve göz
önünde olursa gelişme ve ilerlememiz
o kadar kolay olur.
Okurlarımıza son olarak neler
söylemek istersiniz?
10. yılımızı kutladığımız bu
aşamada bizlerden desteğini hiçbir
zaman esirgemeyen Petinfo Ailesi’ne
teşekkürü bir borç biliriz. Sizler biz
klinisyen veteriner hekimlerin kendi
aramızda konuştuğumuz şeylerin
daha fazla meslektaşa iletilmesini
sağladınız ve bu işe yeni başlayan
arkadaşlarımızın nasıl ve hangi
şartlarda meslektaşlarından örnek
almaları gerektiğini gösterdiğiniz için
tekrar teşekkür ederim. Hepbirlikte
olduğumuz sürece bu meslek hak
ettiği yere elbet bir gün gelecektir. 
araştırma
Doğru ekibi kurmak
ve stres yönetimi
Veteriner kliniklerinde
takım liderleri olan
sorumlu hekimlerin en
önemli görevlerinden biri
olan ekip kurma ve stres
yönetimi konusunda küçük
tüyolar paylaşıyoruz.
Üyeleri yetkin kişilerden
oluşan ve birlikte uyum içerisinde
çalışan veteriner kliniği ekibi,
herhangi bir uygulama karşısında
başarıya ulaşma konusunda kritik
bir öneme sahiptir. Doğru ekip
üyelerini seçmek için öncelikle
bahsedeceğimiz adımları takip edin!
1. Beklentileri tanımlayın!
Ekip üyeleri için açıkça
tanımlanmamış beklentileri
karşılamak mümkün değildir, bu
nedenle ekip arkadaşı ararken
iyi hazırlanmış detaylı bir iş
tanımının yapılması önemlidir.
Açıkça tarif edilmiş görev listesi,
yeni ekip üyelerinin iş felsefesini
anlamasına yardımcı olur. Bu
araçlar, kişilerin kendilerinden tam
olarak beklentilerin ve diğer klinik
çalışanları ile uyum içerisinde çalışıp
çalışamayacaklarının anlaşılması için
bir dönemeç noktasıdır.
2. Mevcut ekibi değerlendirin
Herhangi bir uygulama, büyük
olasılıkla bazı kişileri başarılı takım
PETİNFO 2014/06 52-53
üyeleri yapacak ve bazılarının ise
gelişimine katkıda bulunacaktır.
Takımın güçlü ve zayıf yönlerini
belirlemek için gözlem yaparak,
kliniğin değerli çalışanlarını ve
güçlü yönlerini tespit edin. İşe alım
sürecinde zayıf yönleri kapatmak için
atılımda bulunmak için son derece iyi
bir yol olduğunu göreceksiniz.
3. Doğru işe alım, zaman gerektirir
Klinik sahipleri işlerin
aksamaması için genellikle bir
boşluğu doldurmak konusunda acele
eder. Ancak, bu durumda işe hemen
alım yapmak tüm ekip için zararlı
olacak ve pahalıya patlayacaktır.
Mümkünse, mükemmel bir aday
belirlemek için kendinize bir zaman
belirleyin ve adaylarla mülakat
yaparak diğer ekip üyeleri ile nasıl
uyum göstereceklerini, belirlediğiniz
spesifik sorularla anlamaya
çalışın. “Sinirli bir müşteri ile nasıl
başa çıkarsınız? Ya da anahtar
özelliklerinizi nasıl tanımlarsınız?”
gibi benzeri sorular size bu konuda
yardımcı olacaktır.
4. Yeni takım üyelerine
başarmaları için yardım edin
Yeni ekip üyeleri klinikteki
her uygulama için bir eğitim
programına tabi tutulmalıdır. En
azından bilgileri mevcut çalışanların
bilgileri ile eş değer olmalıdır. Bir
konuda yetenekli olmak tek başına
yeterli değildir. Aynı zamanda bu
yeteneği diğer ekip çalışanlarına
gösterebilme becerisine de sahip
olmak gereklidir. Eğer yeni çalışanınız
mevcut ekip ile uyum göstermekte
zorlanıyorsa, eğer eğitim yardımcı
olamıyorsa ve performansı ile ilgili
konuşmalarınız bir sonuç vermiyorsa;
gitmesine izin vermek konusunda
çekinmeyin. İyi olmayan bir ekip
üyesi diğer elemanların gelişimini de
engelleyecektir. Aynı zamanda bu
kişinin kendi kişiliği ve yeteneklerine
uygun başka bir pozisyona geçmesine
izin vermek, onun geleceği açısından
da yararlı olacaktır. Mükemmel bir
klinik ekibi, başarılı bir muayenehane
için en gerekli unsurdur.
Klinisyenlik stresli bir iş!
“Ekibi tamamladık ve
artık hastalarımızı sağlığına
kavuşturabiliriz.” demeden önce
çok önemli bir engel daha olduğunu
göz ardı etmeyin. Bir veteriner
muayenehanesinde çalışıyorsanız,
rolünüz ne olursa olsun, işinizin
son derece tatmin edici ama çok da
stresli olduğu bir sır değildir. Çok
sayıda çalışma bunun nedenlerini;
İŞYERİ STRESİNİN
GENEL BELİRTİLERİ
l Anksiyete,
sinirlilik ya da
depresyon hali,
l Değişken ruh hali,
l Duygusal reaksiyonlar (iş hakkında
alaycılık, artmış duyarlılık,
ağlama veya saldırganlık…),
l İlgi ve motivasyon kaybı,
l Karışıklık veya kararsızlık,
l Uyumada zorluk,
l Zayıf hafıza,
l Konsantrasyon güçlüğü,
l Kas gerginliği veya baş ağrısı,
l Telaşlı ya da sinirli davranışlar,
l Geç gelme veya erken çıkma,
l Sosyal geri çekilme,
l Artan işyeri çatışmaları.
yüksek beklentiler, uzun çalışma
saatleri, rekabet, mali kaygılar,
başarılı olmak konusundaki baskılar,
müşteri beklentileri, soyutlanma ve
zayıf destek ağı olarak sıralamaktadır.
Hayvanlara olan sevgi ve yardım
arzusu profesyonelliğin bir parçasıdır.
Fakat bir tıbbi görevli olarak bu sevgi
ve arzu çoğu zaman masraflarını
karşılayarak veteriner hekimin
diğerlerinin refahına odaklanmasına
ve bu da strese neden olur.
Nasıl yardım ederiz?
Gözlemleme yoluyla stres
belirtilerini fark ederseniz takım
arkadaşlarınıza yardımcı olabilir ve
müdahalede bulunabilirsiniz. Stres
altındaki klinik çalışanlarını dinlemek,
onlarla endişe ve gözlemlerinizi
paylaşmak ve sorunları gidermek
için yollar düşünmeye zaman ayırın.
Ekip üyeleri ile bir araya gelerek
muayenehanede neler olduğunu
tartışmak aynı zamanda endişeleri ve
zorlukları ifade etmek ve başarılarını
kutlamak için de fırsat sağlar.
Şeffaflık, iletişim ve açıklık ile stresi
hafifleterek meslektaşlarınız ile uzun
süreli bir yolda devam edebilirsiniz.
İşyeri stresi ciddiye alınmalıdır,
onları anlamak için istekli olun ve
streslerini yönetip, gözlemleyerek
onlara yardımcı olun. Stresli
durumlardaki dikkat ve özeniniz sadece
ekip arkadaşlarınızın ruhsal durumunu
değil, genel anlamda hastalara
yaklaşımlarında sahip oldukları tutumu
da olumlu yönde etkileyecektir.
Her şey sizinle başlar
Aslında kliniğin takım lideri
olarak size düşen en önemli
görevlerden birinin kendi bakım
ve mutluluğunuzu sağlamak
olduğunu unutmayın! İyi beslenmek,
yeterince uyumak ve dinlenmek
için kendinize zaman ayırmak bunu
sağlamanın en önemli unsurlarıdır.
Bir takım lideri yaşamındaki değer
dengelerini gösterdiğinde, bu
takımın diğer üyeleri için de bir
örnek teşkil edecektir. 
kongre
KLİVET,
ŞİLE’DE yoğun ilgi gören
BİR SEMPOZYUMA İMZA ATTI
PETİNFO 2014/05 18-19
Klinisyen Veteriner Hekimler Derneği (KLİVET)
tarafından 18-19 Mayıs tarihleri arasında düzenlenen
Kedi ve Köpeklerde Acil ve Yoğun Bakım Hekimliği
Sempozyumu, hem organizasyon hem de konu
başlıkları ile veteriner hekimlerden tam not aldı.
KLİVET
ŞİLE’DE BAŞARILI
BİR SEMPOZYUMA
İMZA ATTI
BİLGİ ALIŞVERİŞİ HER
ZAMAN GÜZELDİR
Veteriner Hekim Nusret Başaran
Petlife Veteriner Kliniği
Acil veteriner hekimliği
konusunda çok
donanımlı değiliz.
Bizde hastane kavramı
olmadığı için bütün
ekipmanların her klinikte yer alması
gerektiği gibi yanlış bir kanıya sahibiz.
Bilgi alışverişi her zaman güzeldir.
Sempozyumu düzenleyen herkese çok
teşekkür ediyorum.
Prof. Dr. S.Erdem Acar
Prof. Dr. Murat Arslan
ACİL MÜDAHALE
BİR EKİP İŞİ
Veteriner Hekim Güven Selbes
Friends Veteriner Polikliniği
Prof. Dr. Hasan Albasan
Prof. Dr. Özlem Güzel
Veteriner hekimler
özellikle son on yıldaki
gelişmelere paralel
olarak bilgi birikimleri
gibi kliniklerindeki
ekipmanları da geliştiriyor. Çoğumuzun
kliniğinde acil müdahaleyi sağlayacak
cihazlar bulunuyor. Acil müdahale
bir ekip işi, iyi bir klinik ekibi yeterli
ekipmanlarla başarılı olacaktır.
BİLGİLERİMİZİ
HER DÖNEM
TAZELEMELİYİZ
Veteriner Hekim Elif Akay Turan
Anipoli Veteriner Kliniği
Ekipman ve cihaz
konusunda birçok
kliniğin donanımlı
olduğunu düşünüyorum
fakat bunların kullanımı
ile ilgili sıkıntılar yaşıyoruz. Yenilikleri
takip etmeliyiz. “Ben oldum” demek,
düşebileceğimiz en büyük hata olur.
Klinisyen Veteriner
Hekimler Derneği tarafından 18-19
Mayıs tarihlerinde Şile Gardens
Otel’de düzenlenen “Kedi ve
Köpeklerde Acil ve Yoğun Bakım
Hekimliği” konulu uluslararası
katılımlı sempozyum, pet hekimlerinin
eksikliğini hissettikleri acil müdahale
konularında, uzman konuşmacıların
verdiği önemli bilgiler ışığında
başarıyla tamamlandı. Yıllarca acil
ve kritik vakalar hakkında dünya
çapında eğitimler vermiş, interaktif
sunumu ve vaka paylaşımları ile kalıcı
PETİNFO 2014/06 58-59
bilgiler vermesiyle tanınan, uzun yıllar
sürdürdüğü akademik çalışmaların
haricinde bir klinisyen olarak da
Banfield Hayvan Hastanesi’nde
halen görev yapan Dr. Louis H.
Tello, kritik vakalarda uygulanacak
anestezi programı konusunda Prof. Dr.
Özlem Güzel ile acil kalp ve böbrek
hastalarında yaklaşım konusunda
yıllarca Amerika’da çalışmalarını
sürdürmüş olan Prof. Dr. Hasan
Albasan iki gün boyunca katılımcı
veteriner hekimlere unutulmaz
bilimsel bir şölen yaşattı.
ACİLDE İYİ EĞİTİM ve
donanım GEREKİR
Veteriner Hekim Cem Fırat
Mezitli Veteriner Kliniği
Acil müdahale için
öncelikle veteriner
hekimin iyi bir eğitim
alması ve klinik
donanımının yeterli
olması gerekir. Acil müdahalede zamanla
yarış halindesiniz. Bu bir ekip çalışması.
Örnek vermek gerekirse bir hayvana CPR
uygulamak için en az üç kişiye ihtiyacınız
vardır. Tecrübe ve ekibin eğitimi gerekir.
Dr. Louis H. Tello
TEK KİŞİYLE
MÜDAHALE OLMAZ
Veteriner Hekim Murat Duruk
Toros Veteriner Kliniği
Veteriner fakültelerinde
bu konuda verilen eğitim
çok eksik. Bu klinik
yaşamımıza da yansıyor.
Kliniklerimizde sadece
yeterli donanıma sahip olmamız yeterli
değil. Hem veteriner hekimler hem de
diğer klinik çalışanlarının eğitimli olması
gerekli. Acil müdahale az sayıda çalışanı
olan bir klinikte çok da mümkün değildir.
Hekimler konuları
uzmanlarından dinledi
Sempozyumun açılış konuşması
Klivet Yönetim Kurulu Başkanı
Prof. Dr. Erdem Acar tarafından
yapıldı. Acar, Klivet ekibi olarak
büyük bir özveri ile organize
ettikleri sempozyumun amacını
ve hislerini şu sözlerle dile getirdi:
“Dünyada ve ülkemizde, evcil
hayvanların yaklaşık üçte birinin
hayatını tehdit eden acil durumlarla
karşılaşması, yaşla birlikte acil
klinik olguların görülme sıklığının
artması, morbidite ve mortalite
oranlarının bu olgulardaki yüksekliği,
acil konularıyla ilgili bilgi ve
becerilerin, deneyimlerin arttırılması
zorunluluğunu hissettirmektedir.
Bu nedenle sempozyumumuzun bu
yılki konusu ‘Kedi ve Köpeklerde Acil
ve Yoğun Bakım Hekimliği’ olarak
belirlenmiştir. Alanında uzman olan
çok değerli konuşmacıların yer aldığı
bu sempozyumda, pet hayvanları
ile ilgili kliniklerde çalışan ya
da acil hekimliğine ilgi duyan
meslektaşlarımızın dikkatini çekecek
EĞİTİM DÜZEYİMİZ
BU KONUDA YETERSİZ
Veteriner Hekim Özlem Danacı
Nuhun Gemisi Veteriner Kliniği
Kliniğimizde çoğu
kez hekimlik dışında
birçok vasfı da yerine
getirmek zorunda
kalıyoruz. Çoğu kişi tek
başına klinisyenlik yapıyor ve yardımcı
personelle idare ediyor. Acil müdahale
için konuşmacının anlattığı gibi kalabalık
ve eğitimli bir ekiple çalışmak gerekir.
KLİVET
ŞİLE’DE BAŞARILI
BİR SEMPOZYUMA
İMZA ATTI
CİDDİ BİR MALİYET
Veteriner Hekim Kürşat İrez
Barnie Veteriner Kliniği
Acil ve yoğun bakım konusunda böyle
bir sempozyumun
düzenlenmesi çok
güzel. Fakat ülkemizde
acile yatırım ciddi
maliyet anlamına gelir.
Yoğun bakım üniteleri,
diğer acil ekipmanları ve ambulans ile
hizmet vermeniz gerekir. Seminerde
anlatılanlar kapsamında değerlendirirsek
eksiklerimiz olduğunu görüyorum.
ÖZEL EĞİTİM GEREKLİ
Veteriner Hekim Emre Ünal
Vetcomplex Veteriner Kliniği
Acil yardım, hastanelerde verilmesi
gereken bir hizmettir. Hastane kavramını
tam olarak oturtamadığımız için acil
hekimliğinde zorluklar
yaşıyoruz. Deneyimli
acil hekimi, acili doğru
bilen doktor ve hemşire
demektir. Bu sebeple
veteriner hekimlikte de acil hekimleri
yetiştirilmelidir. Bu alanda bir uzmanlık
olmalı ve buna yönelik eğitim programına
katılmış meslektaşlarımız bu işi yapmalı.
PRATİKTE EKSİĞİZ
Veteriner Hekim Dilek Öztürk
Erdil Veteriner Kliniği
Acil konusunda yeterli deneyime
ve cihazlara hepimiz sahip değiliz.
Cihazların kullanımını pratiğe dökmek
konusunda da yetersiz kalıyoruz.
Gerçekten bu konuyla ilgili açıklarımız
vardı ve seminer son
derece yararlı oldu. Son
dönemlerde özellikle
kalp problemleri çok
ilgimizi çekiyor.
STANDIMIZA İLGİ
SEVİNDİRİCİYDİ
Sektörde öncü ve modern
teknolojinin takipçisi MVM Medikal
olarak, veteriner hekimlere hayvan
sağlığını ön planda tutan, kullanıcı
dostu ürünlerimiz ile ekonomik
çözümler sunmayı hedefledik.
Sempozyum süresince Vetario yoğun
bakım kabinleri, veteriner kullanımına
uygun Pettrust tansiyon aleti, pulse
oksimetre, hasta başı monitörü,
veteriner EKG cihazı, serum infüzyon
pompaları gibi ekipmanlarla ilgili bilgi
verdik. Yanı sıra veteriner spesifik
çalışan IDEXX klinik içi laboratuvar
cihazlarını sunduk. Sempozyum
sunumlarında eğitmenlerin refere
etmiş olduğu ürün ve cihazların
firmamız bünyesinde bulunması
standımıza olan ilgiyi arttırdı.
Veteriner hekimlerin bir araya gelerek
dünyadaki mesleki gelişmeleri takip
etme imkanı buldukları ve birbirleriyle
fikir alışverişi yapabildikleri bu gibi
organizasyonlara destek vermekten
mutluluk duyuyoruz.
PETİNFO 2014/06 60-61
konuların aktarılacağı, sorunların
tartışılacağı ve deneyimlerin
paylaşılacağı bir program
oluşturmaya çalıştık.” Prof.
Dr. Erdem Acar konuşmasının
devamında sempozyuma
konuşmacı olarak katılan başta
Dr. Tello olmak üzere Prof. Dr.
Hasan Albasan ve Prof. Dr. Özlem
Güzel’e, Türkiye’nin değişik
şehirlerinden gelen veteriner
hekimlere ve açmış oldukları
stantlarla sempozyuma ayrı bir
renk katan firmalara destekleri
için teşekkür etti.
Acil hekimliğine
dair dopdolu iki gün
Prof. Dr. S. Erdem Acar
başkanlığında yürütülen ve iki gün
süren bilimsel etkinliğin ilk gününde,
kritik durumdaki hastaların fiziksel
muayenesi, çoklu travma hastalarına
yaklaşım, kritik durumdaki hastaların
sıvı tedavilerindeki ikilemler, acilde
sık yapılan hatalar, küçük hayvan
hekimliğinde akut abdomen, torakal
travmalara medikal yaklaşım Louis
H. Tello tarafından ele alınırken, acil
vakalarda anestezi konusu İstanbul
Üniversitesi Veteriner Fakültesi
HAYATIMIZA YEPYENİ
ENSTRÜMANLAR
dahil oldu
Veteriner Hekim Menekşe GürsoY
Ataşehir Veteriner Kliniği
Louise Tello’yu ikinci kez
dinleme fırsatı buldum
ve tam da beklediğim
gibiydi. İnsan Tello’yu
dinledikçe daha çok
öğrenmek ihtiyacı hissediyor. Konu
anlatımları çok akıcı ve eğiticiydi. Son
bölümdeki vaka sunumları ise olağanüstü
özenle hazırlanmıştı. Birçok klinik daha
fazla enstrümanla çalışmak, hasta
hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak
ve dolayısıyla doğru teşhis ve tedaviye
giden yolda başarıyla ilerlemek istiyor.
Bu sempozyumda umarım ki hayatımıza
tansiyon aleti, kan gazları ve elektrolitler
girdi. Emeği geçenlere teşekkürler.
ACİL MÜDAHALE
EPİDEMİYE GÖRE
DEĞİŞMELİDİR
Veteriner Hekim Erkan Morgül
Anaconda Veteriner Kliniği
Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi
Prof. Dr. Özlem Güzel tarafından
veteriner hekimlerle paylaşıldı. İlk gün
sunumlarının ardından Nestlé Purina
sponsorluğunda organize edilen
Gala Yemeği’nde, veteriner hekimler
Selçuk Erdem’in karikatürleriyle
keyifli dakikalar geçirdi. Ertesi gün
Tello veteriner hekimlerle dispneik
hastalar ve acil klinik vakalara
müdahale, Sistemik İnflamatuar
Yanıt Sendromu/Çoklu Organ
Yetmezliği Sendromu konularında
deneyimlerini paylaşırken; Prof.
Dr. Hasan Albasan, CRP ve acil
kalp problemlerine ve acil böbrek
hastalarına yaklaşım konularında
sunumlar gerçekleştirdi. Yanı sıra
veteriner hekimler düzenlenen ayrı
bir oturum ile Hasvet tarafından
sunulan E-vet yazılımı konusunda
da bilgilendiler. Toplam 2 gün süren
sempozyumda alanında uzman bilim
insanları ve firma temsilcileri ile
bir araya gelen veteriner hekimler,
ülkemizde henüz tam olarak yerine
oturmamış olan acil ve yoğun bakım
hekimliği konusunda doyumsuz
bir bilimsel ve sosyal etkinliğe
katılmanın mutluluğunu yaşadılar. 
Acil müdahale epidemik
bir konu. İstanbul’da
yapılan acil müdahaleler
ile Türkiye’nin farklı bir
ilinde kliniğe acil olarak
gelen vakalar arasında nedensel farklılıklar
bulunuyor. Kliniğinizdeki acil vakalar için
gerek duyduğunuz ekipmanları buna göre
kurmanız gerekiyor. Tello’da bu semineri
anlatırken kendi bölgesindeki epidemiye
göre aktarımlarda bulundu. Spesifik bir
konunun seçilerek, 2 gün boyunca ona
odaklanılması yararlı oldu. Her şeyden
önce Türkiye’de bu seminerlerin sık
yapılması, firmaların destek vermesi ve
insanların yoğun bir katılımla bir araya
gelmesi doğru işlerin yapıldığını gösteriyor.
Emeği geçen herkese teşekkür ederim.
KLİVET
ŞİLE’DE BAŞARILI
BİR SEMPOZYUMA
İMZA ATTI
Sektöre yön verebileceğimiz
yeni fikirler edindik
Anadolu Pet olarak temsil ettiğimiz Royal Canin’in geniş ürün yelpazesiyle katıldığımız
Uluslararası Katılımlı Acil ve Yoğum Bakım Hekimliği Sempozyumu’nda veteriner hekimleri
standımızda ağırlamakta mutluluk duyduk.
Anadolu Pet olarak Royal
Canin markamız adına bu sene de
Klivet Sempozyumu’ndaydık. Acil
hekimliğinin konu olduğu bu faydalı
sempozyumda, veteriner hekimler
tarafından nekahat dönemi, yoğun
bakım dönemi ve iyileşme döneminde
tercih edilen Recovery ürünümüzü
daha yakından tanıtma fırsatı bulduk.
Türkiye’de en geniş veteriner diyet
konserve serisine sahip markamızı,
standımızda tüm veteriner
hekimlerimizin gönül rahatlığıyla
önerebileceği tüm serimizi
sergileyerek temsil ettik. Yoğun ilgi
gördüğümüz sempozyumda iki gün
boyunca veteriner hekimlerimize
kliniklerinde kullanabilecekleri çeşitli
hediyeler, veteriner ürün skalamızı
tanıtan çeşitli broşür ve dergiler
dağıttık. Tüm veteriner hekimlerimizi
standımızda ağırlamaktan büyük
mutluluk duyduk.
Anketlerimiz daha iyisini yapmak
için bize yol gösteriyor
Bizim için en önemli noktalardan
biri sektörün önde gelen hekimlerinin
ağırlandığı bu sempozyumda
hizmetimiz ve ürünlerimiz ile ilgili
onların fikirlerini almak ve kendimizi
geliştirebileceğimiz, daha iyiye
doğru sektöre yön verebileceğimiz
tavsiyeler almaktı. Bu anlamda
hazırlamış olduğumuz ankete ilgi
gösteren hekimlerimizin katılımları
ile dolu dolu ve oldukça keyifli bir
sempozyum geçirdik. Firmamız
PETİNFO 2014/06 62-63
adına oldukça yoğun geçen bu iki
günde bizleri yalnız bırakmayan,
bizlerle fikirlerini paylaşan tüm
meslektaşlarımıza teşekkür ederiz. 
KLİVET
ŞİLE’DE BAŞARILI
BİR SEMPOZYUMA
İMZA ATTI
Hill’s standımızda hekimlerle
görüş ve önerileri paylaştık
Gümüş sponsorluğu üstlendiğimiz sempozyumda hem organizasyon hem de bilimsel içerik
anlamında veteriner hekimlerden tam not alan Hill’s standımızda paylaşımlarda bulunduk.
Mopsan Veteriner Ürünleri
olarak distribütörlük faaliyetlerini
yürüttüğümüz Hill’s markası ile
18-19 Mayıs tarihleri arasında
KLİVET (Klinisyen Veteriner Hekimler
Derneği) tarafından bu sene ikincisi
düzenlenen “Kediler ve Köpeklerde
Acil Yoğun Bakım Hekimliği” konulu
Bahar Sempozyumu’na katılarak,
organizasyonda gümüş sponsorluğu
üstlendik. “Kedi ve Köpeklerde Acil
ve Yoğun Bakım Hekimliği” konulu
sempozyumda hem organizasyon
hem de bilimsel içerik anlamında
veteriner hekimlerden tam not alan
Hill’s standımızda, veteriner hekimleri
elimizden geldiğince en iyi şekilde
ağırlayarak, bilgilendirmelerde
bulunduk ve veteriner hekimlerle görüş
ve önerileri paylaşma fırsatı yakaladık.
Mopsan EGM çatısı altında
bilgilendirmeye devam edeceğiz
2014 yılı itibariyle yönetimsel
anlamda bir yenileşme ve değişim
yılı yaşayan Mopsan, sektöre değer
katan bilimsel faaliyetlerini yıllık
planları doğrultusunda hayata
geçirmenin yanında, sektörde
gerçekleştirilen organizasyonlara da
destek olma yönünde faaliyetlerine
devam edecektir. Firmamızın
yarattığı Mopsan EGM-Eğitim
Gelişim ve Motivasyon markası da
Mopsan’ın bu alana verdiği değeri ve
gerçekleştirdiği yatırımları ispatlayan
en önemli göstergedir. 2014 yılı
itibariyle Mopsan EGM markası çatısı
altında gerçekleştirilen Metabolic
Organizasyonları, Okul Programları,
Beslenme Seminerleri ve benzeri pek
PETİNFO 2014/06 64-65
çok aktivite, veteriner hekimlerden,
veteriner fakültesi öğretim üyeleri
ve öğrencilerden tam not aldı ve
yoğun ilgi gördü. Eğitimin, gelişim
ve motivasyonla harmanlanmasının
verimliliği arttırdığını düşünen
Mopsan, gerek kendi eğitim
faaliyetlerine gerekse de sektöre
değer katacak diğer faaliyetlere
destek olmaya devam edecektir. 
KLİVET
ŞİLE’DE BAŞARILI
BİR SEMPOZYUMA
İMZA ATTI
Sektördeki öncü ürünümüz
Vetmedin ile sempozyumdaydık
Sempozyumda, veteriner hekimlerimiz arasında veteriner kardiyoloji konusunda ciddi
anlamda bir farkındalık oluştuğunu görmek bizleri son derece memnun etti. Globaldeki
vizyonumuza paralel olarak etkili ve güvenilir yeni çözümler sunmayı planlıyoruz.
Her şeyden önce
meslektaşlarımız ile daha sık ve
kaliteli ortamlarda bir araya gelmek
bizi oldukça memnun ediyor.
Türkiye’de düzenlenen bu tarz bilimsel
eğitimlerin ve etkinliklerin kalitesi
gün geçtikçe artıyor ve katılımcı
profili de giderek zenginleşiyor. Hatta
“Cape Town ve Bankok’tan sonra
gelecek yıllarda neden WSAVA da
Türkiye’de yapılmasın?” sorusunu
sorma vakti bizce geliyor. Diğer
taraftan standımızda 2 yıl önce
pet pazarına giriş yaptığımız ve
globalde de öncü ürünümüz olan
Vetmedin vardı. İlgi oldukça büyüktü
ve veteriner kardiyoloji konusunda
artık ciddi anlamda bir farkındalık
oluştuğunu görmek bizi memnun
etti. Meslektaşlarımız gerek kalp
yetmezliği konusunda gerekse
Vetmedin ile ilgili daha fazla bilgi
ve etkinlik talep ettiler. Ayrıca
yaptığımız küçük bir anket çalışması
ile kardiyoloji dışında bazı yeni
segmentlerde kullanılan ilaçlarla
ile ilgili de veteriner hekimlerimizin
nabzını tuttuk. Globaldeki
vizyonumuza paralel olarak çok yakın
bir zamanda farklı segmentlerde
meslektaşlarımıza etkili ve güvenilir
yeni çözümler sunmayı planlıyoruz.
Bu vesile ile Petinfo Dergi’ye de
bizleri böyle güzel etkinliklerde yalnız
bırakmadığı için bir kez daha teşekkür
etmek istiyorum. 
PETİNFO 2014/06 66-67
KLİVET
ŞİLE’DE BAŞARILI
BİR SEMPOZYUMA
İMZA ATTI
Veteriner hekimlerin
ihtiyaçlarına kulak verdik
Novartis Hayvan Sağlığı, Klivet Derneği’nin düzenlediği II. Bahar Sempozyumuna ve ‘Kritik
Durumdaki Hastaların Sıvı Tedavisi’ konulu satellite seminerine sponsor olarak katıldı.
‘FIrst Aid- Acil” konulu II.
Bahar Sempozyumu Türkiye’de
pet sektöründeki bilimsel konulu
aktivitelerin ne kadar ileri seviyelere
geldiğinin ve geniş katılım bulması
ile de hekimlerimizin ortak talep
ve desteğinin bir göstergesidir. Bu
bilimsel ilerlemeler elbette ki tanı ve
tedavilere farklı bakış açıları sunarak
yararlı olmakta ve bunun neticesinde
ise değerli dostlarımız olan kedi ve
köpeklerimizin yaşamlarını uzatmak
için önemli fayda sağlamaktadır.
‘Tutku ile hayvanları koruyor,
iyileştiriyor ve yaşamlarını uzatıyoruz’
Novartis Hayvan Sağlığı misyonu
ile birebir örtüşen bu bilimsel
aktivitenin gerçekleşmesi için
Novartis Hayvan Sağlığı olarak
Klivet II. Bahar sempozyumuna
memnuniyetle destek olduk ve
hekimlerimizle bir araya gelme fırsatı
bulduk. Hekimlerimize ektoparaziter
mücadelesinde (köpeklerde pire
ve kene mücadelesinde kullanılan)
yeni bir molekül olan pyripirol
içeren Prac-tic ürününü tanıttık.
Prac-tic hem yeni bir molekül
içerdiği için hem de özellikle
yağmurlu havalarda ya da köpekler
deniz veya göllere serinlemek için
girdikten sonra ve banyo sonrasında,
etkinliği azalmadığı için tercih
edilen bir üründür. Hekimlerimizin
ilgi gösterdiği standımızda,
pratikte çok sık rastladıkları
spesifik hastalıklar (üriner sistem
hastalıkları, dermatolojik hastalıklar
ve kalp-damar hastalıkları
gibi) için hekimlerimizin spesifik
PETİNFO 2014/06 68-69
veteriner ilacı ihtiyaçlarını ve
beklentilerini dinledik. Bu alanlarda
hekimlerimize destek olmak için
spesifik hastalıklara yönelik ilaçları,
ileri dönemlerde pazara sunma
çalışmalarımızın devam edeceğini
belirtir, böyle bilimsel ve geniş
katılımlı sempozyum ve kongrelerin
devamlılığını dileriz. 
KLİVET
ŞİLE’DE BAŞARILI
BİR SEMPOZYUMA
İMZA ATTI
Veteriner hekimlere yepyeni
ürünlerimizin tanıtımını yaptık
Erk İlaç olarak, Klivet’in başarıyla organize ettiği “Kedi köpeklerde Acil ve Yoğun Bakım
Hekimliği” II. Bahar Sempozyumu’nun bir parçası olmaktan ve veteriner hekimlerin yeni
ürünlerimize gösterdiği ilgiden dolayı gurur duyduk.
KLİVET’in düzenlediği II. Bahar
Sempozyumu “Kedi köpeklerde Acil
ve Yoğun Bakım Hekimliği” bahar
şenliği havasında geçti. Türkiye’nin
birçok yerinden katılım gösteren
veteriner hekimlerin bu yoğun
ilgisi, Erk İlaç olarak bu bilimsel
organizasyonun parçası olmaktan
dolayı bizleri onurlandırdı. Bunun
yanı sıra Klivet’in klinisyen veteriner
hekimlerin neye ihtiyacı olduğunun
doğru tespitlerini yapıyor olması,
Klivet Bahar Sempozyumlarının
heyecanla beklenişine sebep olacaktır.
İki günlük program esnasında Erk
İlaç olarak standımızı ziyaret eden
veteriner hekimlerden aldığımız geri
dönüşler ile bir süredir pazarda olan
ürünlerimiz Vetericyn ve Sentrx’in
bilinirliliğinin ve kullanırlılığının
yaygınlaşmış olduğunu gördük. Yanı
sıra piyasaya sunmaya başladığımız
Aminoplex ve Hema-Block-K isimli
ürünlerimizi tanıtma fırsatımız oldu.
Fiprovet Drop ve Micostop ile ilgili
memnuniyetleri dinledik.
Bilimsel çalışmalardan
haberdar oluyoruz
Ocak ayında Klivet ile
gerçekleştirmiş olduğumuz
corneanın yapısı ve hastalıkları ile
ilgili seminerimiz ile ilgili olumlu
geribildirimler aldık ve farklı
şehirlerden de bu toplantı ile ilgili
istekler geldi. Pet sektöründe bilimsel
toplantıların artması sektörün
büyümekte olduğunun göstergesidir.
PETİNFO 2014/06 70-71
Bu toplantılar biz veteriner hekimlerin
yeni bilimsel çalışmalardan haberdar
olması, mesleki birlik ve beraberliğin
sağlanması açısından önemlidir.
Bilimsel organizasyonlar her zaman
sektörümüzü güçlendirecektir.
Erk İlaç olarak Klivet Bahar
Sempozyumları’nın bir parçası
olmaktan mutluyuz. 
KLİVET
ŞİLE’DE BAŞARILI
BİR SEMPOZYUMA
İMZA ATTI
Olumlu tepkiler bizi teşvik etti
Şile Gardens Hotel’de Klivet’in öncülüğünde 18-19 Mayıs tarihlerinde gerçekleştirilen “Kedi
ve Köpeklerde Acil ve Yoğun Bakım Hekimliği” konulu sempozyuma Molly olarak bronz
sponsorlukla katılmanın onurunu ve gururunu yaşadık.
Sempozyum, değerli
veteriner hekimlerimiz ve katılım
sağlayan firmalar olarak bizleri
ortak bir vizyonda bir araya getirdi.
Sempozyumun mesleki dayanışmayı
arttırmak ve veteriner hekimlik
mesleğinin çağın gereksinimlerine
uygun olarak gelişmesini sağlamak
adına katkı sağladığını düşünüyoruz.
Sempozyumda markamıza gösterilen
ilgi bizi memnun etti. Veteriner
hekimlerimiz ile ürünümüz hakkında
karşılıklı fikir alışverişi yapabilme
imkanı bulduk. Yerli bir mamanın
bu etkinlikte yer alması ve veteriner
hekimlerden aldığımız olumlu
düşünceler bizleri sevindirdi.
Mamada tazelik büyük avantaj
Kısaca şirketimizden bahsedecek
olursak DFC Yem, Mayıs 2009 tarihli,
İzmir doğumlu bir firma. Satış ve
pazarlamasını yaptığı, kendi markaları
olan kedi ve köpek mamasının
yanında Pınar Grup şirketlerinden
Çamlı Yem’in Akvaryum Balık
Yemi Türkiye distribütörlüğünü
yürütmekte. Molly, Eylül 2013
tarihinde DFC Yem çatısı altında
hayata geçirdiğimiz yeni bir proje.
Kediler yeme konusunda seçiciliği
ile fark yaratan canlılardır ve düşük
kalitedeki besinlerin ve bozulmaya
başlamış olan etin tadını diğer
birçok canlıdan daha iyi algılama
özelliğine sahiptirler. Bu nedenle
kedi mamaları, doğru bir şekilde
besin değerlerine uygun üretilmeli
ve taze bir şekilde sunulmalıdır. Bu
sebeple biz işin en iddialı kısmından
başlamayı tercih ettik ve Molly
markasını ortaya çıkardık. Mamada
tazelik çok büyük bir avantaj. İthal
edilen mamalar genelde üretim
tarihinden 6-8 ay sonra dostlarımızla
buluşuyor. Zamanla bu mamaların
PETİNFO 2014/06 72-73
lezzetini kaybettiklerini ve yüksek
vitamin kayıplarına uğradıklarını
görebilmekteyiz.
Molly Kedi Maması, özel formüle
edilmiş, yüksek kalitede mükemmel
tazelik ve içeriğe sahip hammaddeler
kullanılarak üretilmiştir. Dengelenmiş
besin içeriği ile dostlarımızın
daha kaliteli ve sağlıklı bir yaşam
sürdürebilmeleri için gerekli tüm
ihtiyacını karşılar. Molly yalnızca
kedi maması ve çeşitleriyle
dostlarımızla buluşmaya devam
edecek. Biz veteriner hekimlerimizin
güvenle tavsiye edebilecekleri
bir ürün sunuyoruz. Biliyoruz ki
güven sözle kazanılmaz… Molly
olarak ürünümüzün markalaşma
sürecini hassasiyetle yürütüyoruz
ve yürütmeye de devam edeceğiz.
Klivetin markamıza sağlamış olduğu
destek için sizler aracılığınızla çok
teşekkür ederiz. 
KLİVET
ŞİLE’DE BAŞARILI
BİR SEMPOZYUMA
İMZA ATTI
“Muayene
odası” temalı
standımızla
fark yarattık
Sempozyumda birçok
meslektaşımıza sektördeki
medikal teknolojileri
anlatma ve medikal
cihaz alımlarında hangi
hususlara dikkat etmeleri
gerektiği konularında
bilgilendirmelerde bulunduk.
Hasvet Medikal ve E-vet
yazılım şirketleri olarak Klivet
Bahar Sempozyumu’nu heyecan
ve keyifle bekleyen bir ekibiz. Bu
heyecanı, sempozyumda kurduğumuz
Hasvet Medikal ve E-vet Yazılım
stantlarında 8 veteriner hekim ve
3 medikal diagnostik cihaz teknik
servis personeli ile sergilediğimizi
düşünmekteyiz. Başta firma Genel
Müdürümüz Veteriner Hekim
Hidayet Şimşek olmak üzere şirket
bünyemizde toplamda 16 veteriner
hekim olarak bilimsel olan her
organizasyona katkı sağlamaktan
mutluluk duymaktayız. Yıl
içerisinde pet ve çiftlik hayvanları
hekimlerimizle ortalama olarak
veteriner fakültelerinde düzenlenen
60’dan fazla organizasyonda yer
almaktayız. Bu kadar eğitimi ön
planda tutan firma olmamızın
sebebi, kuruluşumuzdan bu
tarihe, hekimlerin medikal cihaz
yatırımlarından faydalanma oranlarını
yükseltmek ve doğru medikal
yatırımlarda bulunmalarına katkı
sağlamaktır. Bu tür organizasyonlarda
birçok meslektaşımıza sektördeki
medikal teknolojileri anlatma ve
medikal cihaz alımlarında hangi
hususlara dikkat etmeleri gerektiği
konularında bilgilendirmelerde
bulunuyoruz. Bununla amacımız,
hatalı yatırımların oluşturduğu bütçe
kayıplarını minimalize etmek.
önemliydi. Hasvet Medikal & E-vet
Yazılım Aileleri olarak, emeklerimizin
karşılığı olan hekim memnuniyetini
şirketimiz doğrultusunda tartmamızı
sağlayan ve bizi meslektaşlarımız
ile buluşturan Klivet Yönetim Kurulu
Başkanı Prof. Dr. Suphi Erdem
Acar ve tüm üyelere teşekkür eder,
bir sonraki organizasyonda başarı
çizgilerinin devamını dilerim.
Markamıza duyulan ilgi ve
güven bizi çok mutlu etti
Teşekkürler…
Klivet geçen sene ilkini
düzenlediği Bahar Sempozyumu’nu
gayet başarılı şekilde tamamladıktan
sonra, biz bu seneki organizasyona
farklı ve güzel bir renk katıp
“muayene odası” temalı standımız
ile hekimlerin beğenisini kazanan ve
profesyonelliğimizi sergileyen, temalı
bir stant kurmak istedik. Bu konuda
olumlu eleştiriler aldık ve bu beğeni
bizi oldukça mutlu etti. Ürünlerimize
olan ilgi ve bize duyulan güveni,
hekimlerin artık bize rahatça ifade
etmesi, sektörün medikal profesyonel
firması olarak kendimizi iyi bir
biçimde tartmamızı sağlamaktadır.
Sempozyumda, katılımcılara
tanıtımını yaptığımız E-vet Pro Klinik
işletmeciliği yazılımı programına
gösterilen ilgi, programı yazan Hasvet
& E-vet ekibine duyulan güven, klinik
işletmeleri tarafından gerçekleşen
E-vet Pro siparişleri, bizim bu
sempozyum ile yazılım yatırımımızda
çok doğru çizgide olduğumuzu
göstermesi açısından oldukça
PETİNFO 2014/06 74-75
Yaz aylarını karşılayan bu değerli
tarihte güzel mekan ve lokasyon
seçimi ile hekimleri bir nebze stresten
arındırıp, değerli vakitlerini eğitimlere
ayırmaya yönlendiren Klivet ekibini
tebrik ederiz. Soma Maden Ocağı
faciasının içimizdeki burukluğunu
yaşadığımız bu günlerde, yapılan
saygı duruşu ile madencilerimizin
ruhlarını şad ettikleri için de ayrıca
büyük bir teşekkürü hak ediyorlar. 
KLİVET
ŞİLE’DE BAŞARILI
BİR SEMPOZYUMA
İMZA ATTI
Ürün skalamız oldukça ilgi gördü
Klivet Acil ve Yoğun Bakım Hekimliği Sempozyumu’na gösterilen ilgi, Bavet İlaç’ın piyasaya
sürdüğü yenilikçi tedavi ürünleri hakkında oldukça yüksek sayıda hekime ulaşmamızı sağladı.
Bavet Ailesi olarak 18-19 Mayıs
tarihlerinde bizler de Şile’deydik.
Klivet Acil Sempozyumu dolayısıyla
İstanbul başta olmak üzere Türkiye’nin
dört bir yanından gelen klinisyen
veteriner hekimlerle buluşma imkanı
bulduk. Sempozyuma olan yüksek
ilgi ve katılım sayesinde Bavet İlaç’ın
piyasaya sürdüğü yenilikçi tedavi
ürünleri hakkında oldukça yüksek
sayıda hekime ulaşarak, ürünler
hakkındaki teknik bilgileri aktarmaya
çalıştık. Gördüğümüz ilgi bizleri de çok
memnun etti. Başta atopik dermatit
olmak üzere birçok otoimmün
hastalıkta birinci seçenek tedavi ajanı
olan siklosporin etken maddesini
içeren “Atopic oral kapsül” en çok ilgi
çeken ürünlerimizin başında geliyordu.
Türkiye’de veteriner ruhsatlı ilk ve tek
siklosporin molekülü olması ve ürünün
ilgili hastalıklardaki yüksek tedavi
başarı oranı dolayısıyla hekimler
memnuniyetlerini dile getirdiler.
Ayrıca Fransa’dan ithal ettiğimiz
yeni ürün grubumuz Easy Pill de
çok fazla ilgi gördü. Kedi ve köpekler
için ayrı formlara sahip ürünlerden,
özellikle kolay tablet yutturulmasını
sağlayan Easy Pill Dog ve Easy Pill
Cat’in sempozyumdaki tanıtımlarımız
sırasında ön plana çıktığını gördük.
Antidiyaretik ürünümüz Simectite
Dog ve Simectite Cat ise hem
ürünü bilmeyen hekimlerin ilgiyle
karşıladığı hem de kullananların bize
olumlu geribildirim ve teşekkürlerini
aktardıkları ürünümüzdü. Kötü dışkı
kokusunu ve kaprofajiyi önlemede
kullanılan Lawn Saver ise yine
çok ilgi çeken yenilikçi tedavi
ürünlerimizdendi.
Yüksek standartlarda üretim
Bu seneki sempozyumda İstanbul
dışından da çok yüksek katılım
PETİNFO 2014/06 76-77
olması Bavet İlaç olarak bizleri ayrıca
memnun etti. Böylece periferde
pet kliniği yapan hekimlerle de bire
bir görüşme imkânı bulduk. Bavet
İlaç’ın piyasaya sürdüğü tüm ürünler
dünyada ilaç üretimindeki en yüksek
standart olan GMP standartlarına
göre üretilmektedir. Bu yüzden de
ürünlerimiz hep aynı standartta
ve yüksek etkinliğe sahiptir.
Ürünlerimizin yüksek etkinlik ve
çeşitliliğe sahip olmasının asıl
kullanıcılar yani klinisyen hekimler
tarafından da sempozyum boyunca
teyit edilmesi bizleri ayrıca mutlu
etti. Sempozyum boyunca ilgilerini
bizden esirgemeyen veteriner
hekimlere ve organizasyonu
düzenleyen KLİVET’e buradan
teşekkürlerimizi bildiririz. Bavet
İlaç bu tip kaliteli ve verimli
organizasyonlara katılmaya ve
destek vermeye devam edecektir. 
KLİVET
ŞİLE’DE BAŞARILI
BİR SEMPOZYUMA
İMZA ATTI
Faydalı bilgilerin paylaşılmasını
her platfomda destekliyoruz
Şile Gardens Otel’de Klivet tarafından düzenlenen “Acil ve Yoğun Bakım Veteriner
Hekimliği” konulu II. Bahar Sempozyumu, veteriner hekimlerle birlikte bizlere de
başarılı bilimsel ve sosyal ortam sundu.
Öncelikle Novakim İlaç
A.Ş. olarak, Klivet’in bu yıl ikincisini
düzenlediği “Acil ve Yoğun Bakım
Veteriner Hekimliği” konulu Bahar
Sempozyumu’nda emeği geçen
ve tartışmasız yine başarılı bir
organizasyon hazırlayan Klivet Yönetim
Kurulu’na, mesleğine saygı duyan tüm
katılımcı meslektaşlarımıza ve sektörün
gelişimine ivme kazandıran firmalara
teşekkür ediyoruz. Sempozyum, acil
ve yoğun bakım hekimliği gibi spesifik
ama bir o kadar da genel bir konu
ekseninde, katılımcı meslektaşlarımızın,
dünya veteriner hekimliğinde
konuyla ilgili teknik ve bilimsel
gelişmeleri takip edebilmelerini
ve ülkemiz şartlarındaki sorunları
birlikte değerlendirebilmelerini
sağlayan, sosyal ve bilimsel bir
ortam oluşturmuştur. Türk Veteriner
Hekimliği’nin standartlarının
yükselmesinde, dünya ile entegre
olarak, yeni ve etkin her türlü
bilginin paylaşılmasını önemsiyoruz
ve destekliyoruz. Klivet Bahar
Sempozyumu, lansmanını henüz
yapmakta olduğumuz, ‘Kedi ve
Köpeklerde Kronik Böbrek Yetmezliği’
kontrolünde tedavinin ayrılmaz bir
parçası olan IPAKITINE adlı, Türkiye
distribütörü olduğumuz Vetoquinol
firması ürününü, Türkiye’nin dört bir
yanından gelen meslektaşlarımızla
hızlı bir şekilde paylaşmamıza ve
hekimlerle güzel bir iş birliği ortamı
oluşturmamıza yardımcı olmuştur.
Novakim İlaç A.Ş. olarak, hastalıklardan
PETİNFO 2014/06 78-79
koruma ve hastalıkları tedavi etme
noktasında ihtiyaç duyulan spesifik
ve başarıları kanıtlanmış ürün
grubumuzla, klinisyen veteriner
hekimlerin bilgilerini tazelemesine
ve yeni trendleri yakalamasına
imkan hazırlayan Klivet’in Bahar
Sempozyumu’na sponsor olmaktan
mutluluk duyduk. 
KLİVET
ŞİLE’DE BAŞARILI
BİR SEMPOZYUMA
İMZA ATTI
Nestlé PURINA ile KLİVET
Organizasyonu’nda
bilim & keyifli anlar bir arada
Nestlé Purina PetCare Firması olarak, KLİVET tarafından Bahar Sempozyumu
kapsamında bu yıl 2. si düzenlenen “Kedi ve Köpeklerde Acil ve Yoğun Bakım
Hekimliği” konulu sempozyumda, yeniden Altın Sponsor ve Gala Yemeği
Sponsoru olarak yer almaktan mutluluk duyduk.
Nestlé Purina PetCare olarak
sektörümüz için önemli olan
böyle bir organizasyona destek
olmaktan çok büyük mutluluk ve
gurur duyduğumuzu belirtmek
isteriz. Bu bahar sempozyumu da,
yakın zamanda tamamladığımız
bahar günlerinin etkisini ve
keyfini hissettiğimiz değerli küçük
hayvan veteriner hekimlerinin
katılımıyla, bizler açısından son
derece tatmin edici ve eğlenceli
geçti. Meslektaşlarımızın bizlere
geri bildirimleri de hep bu yönde
oldu. Nestle PURINA’nın Türkiye’de
varoluşunun 10. yılı oluşu ve buna
bağlı yaptığımız tüm organizasyonlar
ve lansmanlarımız ile ilgili çok
keyifli sohbetleri geçirdiğimiz
sempozyum süresince, özellikle
PURINA VETERINARY DIETS HA
ürünümüzün büyük formatının (13kg.)
skalamıza eklenmesi ve bununla
birlikte PURINA VETERINARY DIETS
UR ürünümüz içinde “Okyanus
Balıklı” çeşidinin portföyde yer
almasının, hastalıkların tedavisinde
yardımcı olabilecek besinsel çözüm
PETİNFO 2014/06 80-81
olanaklarını genişletmek adına çok
efektif çözümler sağlayabileceği
yönünde veteriner hekimlerimizle
hem fikir olduk.
Etkili çözümlerle yanlarındayız
PURINA VETERINARY DIETS
HA ürününü, tüm yaş grubundaki
köpeklerde gıda allerjileri ve
intoleransının tanısı ve yönetimi
için kullandıklarında etkin sonuçlar
aldığını paylaşan veteriner hekim
arkadaşlarımız, ayrıca PURINA
VETERINARY DIETS Feline UR
formülasyonunun okyanus balıklı
çeşidinin de alt üriner sistem
enfeksiyonlarından korunmak ve
tedavisine besinsel destek olmak
yönünde çözüm sağlayacağı
inanışında olduklarını ve okyanus
balığı alternatifi ile hastalarına
lezzetli bir ürün sunmanın da uzun
süreli tedavilerde kesinlikle avantaj
sağlayacağına inandıkları görüşünü
dile getirdiler. Bu gibi pozitif geri
bildirimler de elbette ki biz PURINA
ekibini son derece memnun etti. Biz
de bu çerçevede her zaman veteriner
hekim meslektaşlarımızın yanında
olarak, onların klinik hayatlarına
yardımcı olmak üzere efektif çözüm
fırsatları sunacağımız yönündeki
sözümüzü yenilemiş olduk.
Selçuk Erdem ile keyifli saatler
Hayli yoğun geçen ilk
günün ardından, Nestlé PURINA
sponsorluğunda düzenlenen Gala
Yemeği’nde, Soma’da yaşanan
felaket nedeniyle gece akışının
çok da eğlenceye yer vermeden
sürmesi konusunda herkes kadar
bizler de aynı hassasiyeti göstermek
konusunda özenli bir duruş sergiledik.
Yine de yüzlerden ufak da olsa bir
tebessümü alalım, bizden bir hatırası
olsun ve küçük heyecanlar yaşayalım
gayesi ile organize edilen küçük
etkinliğimize Selçuk Erdem’in de
eğlenceli yorumu eşlik etti.
Program akışı ile birlikte
gerçekleştirdiğimiz küçük oyunumuzda,
şanslı ve bir o kadar da hızlı 10
veteriner hekim meslektaşımıza
I-Pad Mini hediye ettik, keyifli ve
sağlıklı günlerde kullanmalarını
temenni ederiz. Takip eden gala
yemeği süresince de mütevaziliği ile
penguen, kedi, köpek figürlerini çizerek,
imzalamaktan hiç yorulmayan Selçuk
Erdem sayesinde masalarımızda
peçete bırakmadık diyebiliriz.
Bu imzalar da umuyoruz ki yine
güzel bir anı olarak saklanacaktır.
Nestlé PURINA ekibi olarak, bu
organizasyonun hep birlikte başarıya
ulaşmasında emeği geçen en başta
değerli KLİVET ekibi üyelerine
teşekkürlerimizi sunarız. Bununla
birlikte 10. senemizi kutladığımız bu
kıymetli zamanlarda, bulunduğumuz
konuma gelmemize destek veren,
bizlerle omuz omuza büyüyen, çok
kıymetli veteriner hekimlerimize bu
meşakkatli yolda bir an olsun bizi
yalnız bırakmadıkları için minnetlerimizi
sunar, gelecek etkinliklerde bir
arada olmaktan ne denli mutluluk
duyacağımızı belirtmek isteriz. 
söyleşi
TEK YUMRUK OLMALIYIZ
Veteriner Hekim Bertuğ Çiftçi: “Bir kurtarıcı beklemektense, herkes taşın altına elini
sokarsa, layık olduğumuz konuma hızlı bir şekilde geleceğimizden hiç şüphem yok.”
Veteriner Hekim Edip Kocaman abim
sayesinde mesleğimi daha da sevmeye
ve öğrenmeye başladım. Daha sonra
büyük bir petshopta 1 sene çalıştım ve
ardından 2007 yılında BBÇ’yi kurdum.
Burak Çiftçi, Veteriner Hekim Ülkü Can, Veteriner Hekim Bertuğ Çiftçi, Veteriner
Tekniker Orkun Atalay, Arife Özgür (soldan sağa)
Bir topluluğu ayakta tutan
geleceğe dair hayalleridir. Veteriner
hekimliğin hak ettiği yere gelmesini
sağlayacak ve mesleği dimdik ayakta
tutacak olan ise beraberlik içerisinde
başarılı bir gelecek için çalışmaktır.
BBÇ Veteriner Kliniği Sahibi Bertuğ
Çiftçi’nin rahatsızlık duyduğu ve
üzerinde en çok durduğu konulardan
biri de veteriner hekimler arasındaki
dayanışmanın yetersizliği. Veteriner
Hekim Bertuğ Çiftçi yanı sıra hayvan
refahı konusundaki eksikliklerimize
ve pet shoplarda yapılan yasa dışı
faaliyetlere de değinmeden geçmiyor…
Profesyonel klinisyenliğe başlayış
ve BBÇ’yi açma sürecinizden
bahseder misiniz?
Okul yıllarımda kendimi hep
hayvanları tedavi eden bir hekim
olarak hayal ettim. Mezun olduktan
sonra fakültenin verdiği eğitim
yetersizliğinden dolayı kendimi iyi
bir şekilde bu mesleğe hazırlayıp
hayvanlara faydalı olabileceğim
nitelikler kazanmak için bir klinik
aramaya başladım. Şans benimleydi,
kendimi çok iyi hissettiğim ve mesleği
öğrenebileceğim bir klinikte çalıştım.
Burada adını özellikle anmak istediğim
BBÇ Kliniği olarak teknolojiye bakış
açınız nasıl?
Veteriner hekimler daima
teknolojiyi takip eder ve gelişmesine
yardımcı olurlar. Kliniğimizde
hematoloji cihazları, röntgen ve
ultrason gibi teşhise yardımcı olacak
teknolojik ekipmanlar barındırmaktayız.
İhtiyaçlarımız ölçüsünde yeniliklerin
takipçisi olmaya da devam edeceğiz.
Yardımcı eleman sıkıntısı söz konusu
mu? Ekip oluştururken en çok hangi
konuda zorlanıyorsunuz?
Klinikte görev almak üzere
yardımcı eleman bulmak her zaman
zor olmuştur. Ekip oluştururken
en çok zorlandığımız nokta
yardımcı eleman sıkıntısı. Veteriner
fakültelerinde verilen yetersiz
uygulama eğitimlerinden dolayı mezun
olan veteriner hekim arkadaşlarımız
ancak yaklaşık 1 sene süren klinik
adaptasyonundan sonra tam olarak
kliniklerimiz için verimli olabilmektedir.
Klinik ekibinin motivasyonu
konusunda nasıl bir yol izliyorsunuz?
Bir hekim olarak sadece
hekimliği düşünmek isterdim, lakin bir
işyeriniz varsa bu çok zor. Öncelikle
kendi psikolojinizi sağlam tutmak
zorundasınız. Bunun için daima
yanımda olan ailem bana büyük
destek vermekte. Biz güzel ve uyumlu
bir ekibiz. Çalışma arkadaşlarımla
aramızda derin bir muhabbet
vardır ve bu muhabbet sayesinde
PETİNFO 2014/06 82-83
motivasyonumuzu en üst seviyede
tutmaktayız. Tabi ki bizler insanız,
zaman zaman ruh halimizin bozulduğu
dönemler yaşarız ama karşılıklı
anlayış sayesinde bu sorunların da
üstesinden geliyoruz.
Bütün bu stresli çalışma saatlerinin
dışında sizi bu meslekte zorlayan
başka ne gibi etmenler var?
Bu sorunun tek cevabı var:
Veteriner hekimlerin tek yumruk
olamaması. Eğer tek yumruk olursak,
daha randımanlı çalışarak daha mutlu
olacağımızdan eminim. Petshoplarda
satılan ilaçlar, sokak hayvanları için
yapılan ve onlara hizmet vermek
için çalışan belediye ve barınak
hekimlerinin, kliniklerin sağlıklarına
kavuşturmakla yükümlü olduğu sahipli
hayvanlara gözünü dikmesi tabiri
caizse belimizi büküyor. Bu işlemlere
göz yuman oda yönetimleri ve veteriner
hekimler bir gün bu haksız kazancın
hesabını mutlaka verecekler. Maalesef
ülkemizde bu konuları konuşmaya
ve sorunlarımızı haykırmaya korkan
veteriner hekimler var.
Evcil hayvan hekimliği anlamında
ülkemizde ne gibi değişimlere
ihtiyaç duyuyorsunuz?
Eğitim düzeyi arttıkça dünyaya
bakış açısı değişen insanın, hayvana da
bakışı değişecektir. Öncelikle veteriner
hekimlerin etik anlayışını en üst
seviyeye çıkarmalıyız. Arkadaşlarının
hakkına müdahale etmenin insanlık
dışı olduğunu, helal bir kazanç yolu
olmadığını anlatmamız lazım. Üzücü
ama veteriner hekimlik mesleğine
en çok zarar veren insan grubu
yine veteriner hekimlerdir. İlk önce
kendimize çeki düzen vermeliyiz,
daha çok diyalog kurmalıyız,
birbirimize saygı göstermeliyiz, siyasi
davranmayıp sadece mesleğimize
odaklanmalıyız. Maalesef veteriner
hekimliğe de kimi zaman siyasi görüş
karışmakta ve veteriner hekimler siyasi
görüşlerine göre sınıflandırılmaktadır.
Bu düştüğümüz durum çok üzüntü
vericidir. Bir kurtarıcı beklemektense,
herkes taşın altına elini sokarsa
layık olduğumuz konuma çabucak
geleceğimizden hiç şüphem yok.
İstanbul Veteriner Hekimler
Odası’ndan kendi alanınızla ilgili
olarak beklentileriniz nelerdir?
İVHO’dan beklentimiz çok
ama oda çalışmaları her dönemde
beklentilerimizin altında kalmıştır.
Veteriner hekimleri kucaklayıp
onlara olması gereken teması
sağlayamamıştır. Veteriner hekimler
tek bir ağızdan konuşmasını hala
başaramamıştır. Burada sadece oda
yönetimi değil tüm veteriner hekimler
olarak sorumluluğumuz vardır.
Son olarak neler söylemek istersiniz?
Petinfo Dergisi olarak sizlere
kliniğimizi ziyaret ettiğiniz için çok
teşekkür ederim. Her sayınızı ilgiyle
takip etmeye devam edeceğim. 
GEREKLİ
YASALAR BİR AN
ÖNCE ÇIKMALI
Ülkemiz her konuda olduğu gibi
hayvan refahı konusunda da sınıfta
kalmıştır. Pet shoplardaki hayvan
satışlarından, sokak hayvanlarına
yapılan insanlık dışı muamelelere
kadar her gün birbirinden kötü
yeni olaylara üzülerek şahit
olmaktayım. Hukukumuz bu
konuda da çok eksik. Hayvan
haklarına gösterilen saygının bir
gün layık olduğu yere gelmesini,
tecavüze uğrayan, işkence gören
hayvanların korunmasını sağlayan
yasaların bir an önce çıkmasını
ümit ediyorum.
KEDİ&KÖPEK
PSİKOJENİK
DERMATOZLAR
Kedi ve köpeklerde görülen psikojenik dermatozların
altında yatan durumu ayırt etmek zordur. Sağaltım,
davranış değişikliği ve çevre yönetiminin yanı sıra doğru
farmakolojik tedaviyi de gerektirir.
Yazı: Doç. Dr. Ebru YALÇIN, Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı
PETİNFO 2014/06 84-85
Uzun yıllar acı çekmedikleri
ve düşünemedikleri varsayılan
hayvanların bilimin gelişmesi ile
birlikte düşünüp analiz yapabildikleri,
hissettikleri ve psikolojik sorunlarının
olabileceği anlaşıldı. Yapılan
çalışmalar sonucunda da birçok
dermatolojik problemin psikolojik
kaynaklı olabileceği ortaya koyuldu.
Sinir sistemi, deri ve bağışıklık
arasındaki ilişki saptanarak nöro
immuno kutanöz sisteminin önemi
daha iyi kavrandı.
Psikodermatolojik problemlerin
patofizyolojisi hala net olarak ortaya
konamamıştır. Etiyopatogenezinde 3
temel konu üzerinde durulmaktadır.
Akral yalama dermatiti
1. Irk predispozisyonu:
Duygusal ya da sinirli ırklarda problem
daha fazla görülmektedir. Habeş ve
Siyam kedilerinin, doberman pinscher,
great dane, İrlanda setterleri ve Alman
çoban köpeklerinin predispoze olduğu
bilinmektedir.
2. Hastaların yaşam rutinindeki
değişiklikler:
Stresli, izole ve sıkıcı alanlarda
bakılan, insan, hayvan ya da sosyal
stimuluslardan uzak tutulan hayvanlar
daha büyük risk altındadır. Uzun süre
kafeste tutulan, zincire bağlı yaşamak
zorunda bırakılan ya da aşırı baskıcı
ve kuralcı sahipleri olan hayvanlarda
problemin görülme ihtimali artar.
Evde yeni doğan bebek, aileye katılan
yeni bireyler, yeni bir ev hayvanı ya da
komşular problemi tetikleyebileceği
gibi ailedeki bireylerden birinin ölümü
ya da evden ayrılması da benzer bir
duruma yol açabilir.
3. Bireysel durum:
Sinirli, korkulu ya da aşırı ürkek,
sosyalizasyon periyodunu doğru
şekilde tamamlamamış hayvanlarda
durum daha da sık görülebilir.
Yaygın görülen psikolojik
dermatozlar; akral yalama dermatitisi,
psikojenik alopesi, kuyruk emme,
kuyruk ısırma, böğür emme, ayaklarını
Yalama granuloması
ve anal bölgeyi yalama olarak
sınıflandırılabilir.
Hastalıkların davranışsal ve
sistemik belirtilerini doğru şekilde
tanımlamak gerekir. Tanıyı koyabilmek
için davranış anamnez formu, gözlem
ve klinik muayeneyi tam olarak
yapmak önemlidir. Dermatolojik,
nörolojik, muskuloskeletal ve
davranış muayeneleri tamamlanmalı,
ayırıcı tanıda birçok hastalık gözden
geçirilmelidir. Hastaların tanı ve
tedavi aşamasındaki diğer bir zor
nokta da hasta sahiplerini köpek ya
da kedilerinin sorunlarının sadece
medikal değil psikolojik de olduğunu
kabul ettirmek ve tedaviye ikna
etmektir. Uzun ve sabır gerektiren
tedavi sürecinde ilaçların düzenli
verilmesi kadar çevre şartlarının
düzenlenmesi ve stresin azaltılmasının
da önemi büyüktür.
Yalama dermatitisi
Yalama dermatitisi, köpeklerde bir
ya da daha fazla bacağın yalanması ile
ciddi lezyonlar oluşmasına yol açan bir
problemdir. Alt yapısında dermatolojik,
davranışsal ve nörolojik farklı
etiyolojiler olması ile birlikte önceden
yaralanmış bölgenin takıntılı şekilde
yalanması ya da ısırılması nedeni ile
oluşabilir. Doberman pinscher, İrlanda
setterleri, labrador ve golden retriever
ırkı köpeklerin ırksal predispozisyonları
vardır. Erkeklerde dişilere oranla iki
kat fazla görülebilir. Bazı köpeklerde
bölgesel nöropati de tabloya eşlik
eder. Problemin altta yatan nedeni
stimulasyon eksikliği olmakla birlikte
köpekte kaygı ve rutinin değişmesi
başlıca etkenlerdir. Yalanan bölgedeki
anatomik değişiklikler, arthritis, kırık,
infeksiyöz ya da yangısal nedenler
problemi şiddetlendirebilir. Aşırı
yalama ile zarar gören bölgenin tüyleri
dökülür, deri bütünlüğünün bozulması
ile yangı başlar, ülserasyon görülür
ve lezyon kemiğe kadar ilerleyebilir.
Etkilenen köpeklerde lezyonların %70’i
sol taraftadır.
Tanıda hematolojik ve serum
biyokimyasal analizler, deri kazıntısı,
sitolojik muayene, bakteriyel, fungal
kültürler ve biyopsi nedeni ortaya
koymak için yapılmalıdır. Etkilenen
bacaktaki periostal değişiklikleri
gözlemlemek için radyolojik muayene
gereklidir. Ayırıcı tanıyı doğru şekilde
ortaya koymak için altında yatan
nedenleri tanımlamak gerekirse
de neden her zaman identifiye
edilemeyebilir. Stres, neoplazi (mast
hücre tümörleri), parazitik nedenler
(demodikosis), mikotik dermatitis,
pyoderma, travmalar (kırık, nöral
hasarlar, önceki yaralanmalar,
yabancı cisimler), fokal alerjik
nedenler (atopi, gıda alerjileri) ve
akral mutilasyon sendromu ayırt
edilmelidir. Tüm tanısal işlemlerden
sonra bile tanı net bir şekilde
konulamamış olabilir.
Psikodermatolojik problemlerde
gerçek tedavi, psikolojik ve deri
problemlerini birlikte gideren bir
kombinasyonla mümkündür. İlk
aşamada lezyon temizlenmeli,
yangı giderici ve antibiyotikler
kullanılmalıdır ancak altta yatan
kedi&köpek
Tırnakların yapısında bir
sorun olmaksızın köpeğin
tırnaklarını sürekli
kemirmesi de psikojenik
problemler arasında
değerlendirilir.
Böğür emme
nedeni çözmeden tam iyileşme
sağlanamaz. Lezyona kortikosteroid,
DMSO, pentoksifilin ve hidrokodon
uygulanabilir, gerekirse pansumana
alınmalıdır. Yalamayı engelleyici
acı spreyler sıkılabilir ancak bunun
durumu geçici olarak baskılayabileceği
unutulmamalıdır. Elizabeth kolyesi
sadece lezyonlu bölgeyi korumak için
geçici olarak takılabilir. Uzun süreli
antidepresan kullanımı gerekebilir ve
lezyonun tekrar oluşup oluşmadığı
sürekli gözlenmelidir. Klomipramin ya
da seçici geri emilim inhibitörlerinden
fluoksetin kullanılabilir. Alternatif
olarak yalamaya olan ilgiyi azaltacak
özel ses ya da ultrasonik dalga yayan
cihazlar, citronella spreyleri, özel
baş tasmaları denenebilir. Oyun ve
egzersizin arttırılması, oyuncaklar,
mama saklama topları, mamaların
farklı bölgelere saklanması
gibi çevresel zenginleştirmeler
yapılmalıdır. Başka bir kedi ya da
köpek alınması ya da köpek bakıcısı
tutulması iyileştirmeyi hızlandırabilir.
Hayvanın bir tarafındaki bacakla
vücudun birleştiği yeri sürekli
olarak emmesi ile karakterize,
nedeni bilinmeyen bir durumdur.
Dobermanlarda daha sık görülmesi
kalıtsal olduğunu düşündürmektedir.
Deride bir lezyon oluşturmaz ancak
köpek sürekli aynı hareketi yaptığı ve
bölge ıslak kaldığı için hasta sahipleri
durumdan rahatsızdır. Oldukça tipik
bir görüntüsü olmasına rağmen
deri kazıntısı, dışkı muayenesi ve
baskı sitolojisi yapmak olası diğer
nedenleri elimine etmek için gereklidir.
Obsessif bir davranış olmakla birlikte
bir tür ‘sorunla başa çıkma’ şekli
olarak kabul edilebilir. Egzersizin
arttırılması ve günlük aktivitelerinin
doğru planlanması ile durum
kontrol edilebilir. Kafese kapatmak
ya da kısıtlamak durumu daha da
kötüleştirebilir. Kaygı giderici ilaçlar
tedaviye yardımcıdır.
Lethal akrodermatitis
Bull terrier yavrularında 4 haftalık
yaşta başlayabilen ve kardeşlerine
karşı aşırı agresyonla karakterize bir
durumdur. Kısa oyun dilimlerini uzun
bir uyku süreci izler ve hasta bazı
objelere gözünü dikerek uzun süreler
bakar. Gelişimleri yavaş olup ishal,
bronkopneumoni ve kronik pyoderma
ile seyreder. Ortalama yaşam süreleri
7 ay civarındadır.
Kuyruk ısırma
Etkilenen köpekler sürekli
kuyruklarını takip ederler ve ısırırlar,
bu durum bazen ciddi lezyonlara yol
PETİNFO 2014/06 86-87
açmazken bazen de maddi kayıplı
yaralara neden olabilir. Köpek kendi
kuyruğuna hırlar ve saldırır. Melez
köpeklerde görülebileceği gibi Bull
Terrier ve Alman çoban köpeklerinde
sık rastlanır. Heyecan ya da stresli
durumlar olayı tetikler. Bazen sahibinin
ya da yabancı birinin yaklaşması,
köpeğe gözlerini dikip bakma ya da
sert tonda isminin söylenmesi bile
kuyruğunu ısırmaya başlamasına
neden olabilir. Altında yatan neden
köpekle yetersiz ilgilenilmesi,
yetersiz çevre stimulasyonu, çevrenin
kısıtlanması, beslenme eksiklikleri,
dikkat çekme, hormonal düzensizlikler,
neoplasi ve metabolik hastalıklar
olabilir. Diğer problemlerde olduğu
gibi öncelikle bölgenin temizliği ve
pansumanı, sonrasında da koruyucu
önlemler alınmalı, serotonin geri
emilim inhibitörleri ya da trisiklik
antidepresanlar kullanılmalıdır.
Psikojenik alopesi
Bu problem, hem kedi hem
de köpeklerde görülebilirse de,
kedilerde yalanarak temizlenme,
zamanlarının önemli bir parçasını
Anal bölgeyi yalama
Özellikle Poodle ırkı köpeklerde
görülen bir problem olup, anal
bölge, sürekli yalama nedeni ile
nemli ve ıslaktır, hiperpigmentasyon,
kalınlaşma ve likenifikasyon görülür.
Anorektal hastalıklar ve gıda alerjileri
yönünden ayırıcı tanıya gidilmelidir.
Tedaviye genel yaklaşım
kapsadığından anormallikleri de daha
fazla görülür. Aşırı yalamaya bağlı
olarak ön bacağın mediali, kaudal
abdomen, inguinal bölge, kuyruk,
dorsal lumbar bölgelerde alopesi
görülür, her zaman simetrik değildir.
Yalanan bölgelerin sınırları belirgindir
ve diğer hastalıklarla ayrımında ana
nokta kedinin uzanarak yalayamadığı
bölgelerde lezyon olmamasıdır.
Ekstrem olgularda yeni doğum
yapmış dişi kediler aşırı yalayarak
kendine ya da yavrularına zarar
verebilirler. Kuyruk ısırma, kafayı iki
yana sallama veya başı aşırı kaşıma
da gözlenebilir. Ayırıcı tanıda pire, gıda
ve çevresel antijenlere hipersensitivite
reaksiyonları, dermatofitozis,
demodex, notoedres ve cheyletiella
gibi ektoparaziter hastalıklar elimine
edilmelidir. Hasta sahipleri kedilerinin
genelde aşırı yalandığına çok tanık
olmayabilirler ancak yakın zamanda
taşınma, boşanma, eve yeni bir
insan ya da hayvanın katılması gibi
stresli bir durumu takiben gelişmesi,
problemi akla getirebilir. Siyam ve
Habeş kedilerinde daha fazla görülür.
Tedavide topikal kremler etkisizdir.
Öncelikle stres faktörleri giderilmeli,
kaygı azaltılmalıdır. Klomipramin
0.5 mg/kg dozda, fluoksetin 0.5-1
mg/kg dozda ağızdan günde 1 kez
kullanılması tavsiye edilmelidir.
Kuyruk emme
Özellikle Siyam kedilerinde
daha fazla gözlenen bu problemde,
kuyruğun distal 2-3 cm’lik kısmında
ıslaklık görülür, lezyon oluşmaz ancak
hasta sahipleri için oldukça rahatsız
edici bir görüntü ve ses oluşturur.
AKRAL
MUTİLASYON
Akral yalama dermatitinin çok daha
şiddetli bir formu olarak nitelendirilir
ancak süre, şiddet ve lokasyon açısından
farklılık gözlenir. Hasta, kuyruğa ve
arka bacağa saldırarak çok kısa sürede
şiddetli lezyona neden olur. Durum kritik
ve acildir, Cauda Equina Sendromu, disk
hastalıkları ve neoplasiler yönünden
incelenirken köpeğin kendine daha fazla
zarar vermesi engellenmeli ve sedasyona
alınmalıdır. Hastaların yaşam kalitesi
düşünülerek genelde hasta sahipleri
tarafından ötenazi istenir. Hastalığın,
resesif genlerle taşınan bir bozukluk
olduğu düşünülmektedir.
Tedavide 3 temel yaklaşım
vardır. Psikotropik ilaçlar, davranış
tedavisi ve feromon uygulanması…
Lezyonun özelliğine göre pansuman
gerekebilir ancak bu uygulamanın
anksiyeteyi arttırabileceği göz
önünde bulundurulmalıdır. Lezyonun
iyileşmesi için küratif uygulamalar
ve bazen kuyruktaki maddi kayıplı
yaralara cerrahi olarak müdahale
gerekebilir. Özellikle akral yalama
dermatitisinde topikal tedaviler
denenebilir. Psikotropik ilaçlardan
anksiyolitikler, noradrenalin ve
dopamin sistem modulatörleri,
trisiklik antidepresanlar ve serotonin
geri emilim inhibitörleri morfin
antagonistlerinden nalokson ve
naltrekson kullanılabilir.
Feromon tedavisi hastaları
rahatlatarak kaygıyı azaltır. Feliway,
DAP ve kazein bileşikleri etkilidir.
Alfa-kazozepin ve triptofan içeren
kuru mamaların kullanılması
tavsiye edilebilir. Stresi azaltan
ve içeriğinde 4 farklı bitki özütü
içeren Pet Remedy’nin sprey
veya prize takılarak etrafa koku
yayan formları uygulanabilir.
Oyun ve egzersiz arttırılmalı,
köpeklerin hasta sahipleri ile stres
oluşturmayacak aktiviteler yapması
ve zaman geçirmesi istenmelidir.
Zihin geliştiren oyuncaklar ve
mama topları köpeğin ilgisini farklı
yönlere kanalize edecek ve sıkıntıyı
azaltacaktır. Tüm bunların yanında
köpek ya da kedide strese yol açan
ve anksiyete yaratan durumlar
identifiye edilip düzenlenmelidir. Aksi
takdirde tedavide geçici başarılar
sağlansa bile çözümün kalıcı
olamayacağı unutulmamalıdır. 
söyleşi
TEPKİMİZİ BİRLİKTE
GÖSTERMELİYİZ
Fakültede aynı sıralarda
veteriner hekim olmak için
çalışan Veteriner Hekim
Dilek Ercivan Güneş ve
Veteriner Hekim Remziye
Coşar, uzun yıllardır hem
sahipli hem de sokak
hayvanlarını sağlıklarına
birlikte kavuşturuyor.
Veteriner Hekim Remziye
Coşar ve Veteriner Hekim
Dilek Ercivan Güneş
İstanbul Üniversitesi Veteriner
Fakültesi’nde henüz öğrenciyken
klinisyen olmaya karar veren
Veteriner Hekim Dilek Ercivan Güneş
ve Veteriner Hekim Remziye Coşar’ın
yolları mezuniyetlerinden bir süre
sonra Vet Station’da kesişmiş.
Son derece sistematik çalışan,
hayvanları delicesine seven ve
koruyan bir ikili olarak Bebek ve
çevresindeki dostlarımızı sağlıklarına
kavuşturan veteriner hekimlerimizi
tanıdık bu sayımızda…
Mezuniyetinizden itibaren Vet
Station Veteriner Kliniği’nin
kuruluş sürecinden ve kendinizden
bahseder misiniz?
D.G: 13 yıl önce İstanbul
Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nden
mezun olduktan sonra 1 sene
gönüllü olarak Büyükçekmece
Hayvan Barınağı’nda görev aldım. O
dönemlerde barınak yeni kurulmuş
bir baraka halindeydi. Burada sokak
hayvanları ile birlikte çalıştım. 1
yıl içinde nüfusu 500’den 2000
PETİNFO 2014/06 90-91
canlıya çıktı daha sonra belediyenin
yardımları ile orayı yeniden inşa
ettik. Sonrasında Fatih Belediyesi
Barınağı’nda ve G&G Akademi’de Dr.
Güçlü Gülanber’in yanında çalıştım
ve veteriner fakültesinden sınıf
arkadaşım Remziye Hanım ile birlikte
2004 yılında Vet Station veteriner
kliniğinin kapılarını çok sevdiğimiz
dostlarımıza açtık.
R.C: Fakülte yıllarında İstanbul
Veteriner Polikliniği’nde Dr. Akif
Demirel’in yanında staj yaptım.
Mezuniyetimin ardından aynı yerde
1.5 yıl çalışmaya devam ettim.
Sonrasında Dilek Hanım ile birlikte
Vet Station’ı açmaya karar verdik.
Sokak hayvanları ile
birlikte çalışmanın size ne gibi
katkıları oldu?
D.G: Gerçekten büyük katkıları
oldu. Fakülteden mezun olurken
ameliyatı bir kenara bırakın,
kan almayı bile tam anlamıyla
öğrenemiyorsunuz. Barınaklarda
kedi ve köpeklerin kısırlaştırılması,
deri hastalıkları, parazit tedavileri
ya da kızgın bir köpeği nasıl zapt
edebileceğinizi bile öğreniyorsunuz.
Normal bir kliniğe gelenden çok
daha fazla vaka ile karşı karşıya
kalıyorsunuz ve deneyimleriniz de
aynı ölçüde fazla oluyor.
Bebek ve çevresi evcil hayvan
popülasyonu anlamında yoğun
bir yer. Buna karşın sokak
hayvanlarının da fazla sayıda oluşu
bir ironi yaratmıyor mu?
R.C: Bebek’de evcil hayvan
popülasyonunun yüksek olduğu
doğru. Fakat aslında küçük bir
mahalledeyiz. Bina yükseklikleri
az olduğu için toplam 450-500
haneden oluşuyor. Tahminlere
göre bunun % 15’i evlerinde evcil
hayvan besliyor. Şu anda bu semtte
4 adet klinik faaliyet göstermekte.
Sokak hayvanlarının sayısının fazla
olmasının sebebi; buraya mahalle
sakinlerinin duyarlı olduğunu
bilen idari yönetimler tarafından
sürekli yeni hayvanlar bırakılması
ve başka semtlerden buraya yeni
dostlarımızın getirilmesi. Burada
sokak hayvanlarına yemek ve su
veren kişilerin sayısı çok fazla.
Bunun yanı sıra alınan hayvanların
sokağa bırakılması da söz konusu. Bu
onlarda çeşitli travma oluşumlarına
sebep oluyor ve tabii ki bunu doğru
bulmuyoruz. Elimizden geldiğince
sahiplendirmeler yapmaya gayret
gösteriyor, aslında bunda da başarılı
oluyoruz. Sayemizde bir kedisi olanın,
beş kedisi oldu diyebiliriz.
Yabancı hayvan sahipleriniz de var.
Onların hayvanlara bakış açısında
ne gibi farklılıklar görüyorsunuz?
D.G: Türkiye’ye üst düzey
konumlarda çalışmak için gelenlerin
çoğu Bebek, Hisar ya da Emirgan
gibi sahil semtlerini tercih ediyorlar.
Ötenazi dışında onların hayvanlara
bakış açısı ve gösterdikleri ilgi çok
daha özenli. Yabancılar önerdiğimiz
tedaviyi harfiyen uygularken,
genelleme yapmak istememekle
birlikte Türk insanı bize en son
safhada başvuruyor. Ötenaziye bakış
açıları konusunda ise hasta ya da
ümitsiz hayvanlar değil bahsetmek
istediğimiz. Yabancılar hırçın
hayvanlara bile ötenazi yapmamızı
isteyebiliyorlar. Türk insanı ise bu
konuda daha duygusal ve en son çare
olarak bu uygulamaya başvurmamızı
tercih ediyorlar.
Sizce bir veteriner hekimin hayvan
sahibi olması ona hekimlikte ve
hayvan sahipleriyle ilişkilerde ne
gibi avantajlar sağlar?
D.G: Çocukluğumdan beri her
zaman hayvanım vardı, Şu anda
evimde üç kedi besliyorum ve ayrıca
3 yaşında da bir kızım var. Doğduğu
haftadan itibaren klinikte evcil
hayvanlarla büyüdü. Bu sayede
Vet Station hekimleri Bebek
bölgesinde İguana ve bukalemun
dışında çok sayıda egzotik
hastalarının olmadığını belirtiyor.
bağışıklık sistemi kuvvetli ve pozitif
bir çocuk olduğunu düşünüyorum.
Çok da enteresan bir anımız vardır.
Kızım bezini bırakmaya kendi karar
verdi ve bana ilk sorduğu soru “Hangi
kuma yapacağım?” oldu. Bebekken
de tüm eşyaları ağzında taşıyordu.
R.C: Benim Afrika gri papağanım
var. Onu da bir kliniğe sahibi
bırakmıştı. Ayrıca ailemle birlikte
çiftliğimizde tavuskuşu, ördek ve
tavşan gibi hayvanlar da besliyoruz.
Hayvan sahibi olmanın, hayvanların
psikolojilerini ve davranışlarını
klinik dışında da inceleyebilmek
gibi avantajları var. Aynı zamanda
bu şekilde hayvan besleyenleri
de daha yakından tanıdığımızı ve
onlarla daha doğru bir şekilde empati
kurabildiğimizi düşünüyoruz.
söyleşi
ÇOCUK SAHİBİ
OLMAK GİBİ…
Metropollerde daire içinde
yaşayan birey sayısı azaldıkça,
insanlar yalnızlaştıkça, evcil
hayvan besleyenlerin sayısı da
artıyor. Hayvan sahibi olmak
tabii ki çok güzel bir duygu. Eve
gittiğinizde karşılaştığınız sevgi
çok özel. Ancak aynı oranda insana
sorumluluklar da yüklüyor. Hayvan
sahibi olmayı tıpkı çocuk sahibi
olmaya benzetebiliriz. Tabii ki bu
sorumluluğa sahip olmak isteyen
herkes evinde hayvan beslemeli.
Ancak geçici veya anlık bir hevesle
çabuk karar vermemeliler. Zaman
ayırabileceğine kanaat getiren
insanların işi hayvan sahibi olmak.
Diğer türlü hayvana illaki evinde
bakması gerekmez. Kapısının
önüne bir kap yemek / su koyarak
ve kısırlaştırmasını yaparak da
hayvanlara bakabilir.
Klinikte karşılaştığınız vakaları
baz aldığımızda ilk 5 hastalık
konusunda nasıl bir sıralama
yaparsınız? Bunlar arasında
beslenme hastalıklarına ilişkin
değerlendirmeleriniz nasıl olur?
D.G: En çok rhinotracheitis
ile karşılaşmaktayız. Başladığımız
günden beri özellikle sokak
hayvanlarında yaygın olarak mevcut.
Bunun da en büyük sebebi kedi
severlerin aşılama konusunda
yetersiz bilgileri. Ayrıca karaciğer
ve böbrek yetmezlikleri da en çok
rastlanan hastalıklar arasında.
Bununda nedeni ise beslenme
bozuklukları. Hasta sahiplerinin
hayvanlarına nasıl bir beslenme
programı uygulayacaklarını
bilememelerinden kaynaklanıyor.
Biz de kuru mama verirken hangi
mamayı seçerlerse seçsinler çeşitli
zaman bareminde değişikliğe
gitmelerini öneriyoruz. Ev yemeği
doğru bir şekilde ve uygun bir içerikle
hazırlandığında hayvanlara verilebilir
ancak verirken de bir canlının ihtiyacı
olan bütün besin öğelerini doğru
oranda karıştırmaya önem vermeliyiz.
Kesinlikle tek yönlü beslemeden
kaçınmalıyız. Yine sık rastlanan bir
hastalık, deri problemleri, bunun da
kökeni yanlış beslenme ve genetik
yatkınlık. Özelikle köpek sahipleri
hayvan ne isterse onu veriyorlar,
ancak insanların yediği birçok
yiyecek onlarda kalıcı hastalıklara
sebep olabiliyor. Yine çok rastlanan
durumlardan biri de Feline Stomatit.
Vet Station’ın sahip olduğu
olanaklardan bahseder misiniz?
R.C: Kliniğimiz tam
donanımlı olup, her türlü tedavi
uygulanabilmektedir. Röntgen,
ultrason, kan cihazları, diş ünitesi
ve operasyonlar için gerekli teknik
ekipmana sahibiz. 13 yıllık teşhis ve
tedavi tecrübemiz yeterli olmayıp,
gelişen tıp dünyasında yerimizi
PETİNFO 2014/06 92-93
kaybetmemek için çeşitli kongre
ve seminerlere katılarak kendimizi
geliştirmeye devam ediyoruz.
Veteriner hekimlerin mesleki
kalite standardının yükseltilmesi
ve sisteme bağlı şekilde uygulama
yapması konusunda ne gibi
çalışmalar yapılmalı?
D.G: Veteriner hekim camiasının
birbirini rakip olarak değil aksine
dayanışma içinde görmesi gerekiyor.
Meslektaşlar olarak birbirimizin
tecrübelerinden faydalanabilmeliyiz.
Veteriner camiasına zarar veren
çeşitli yasal düzenlemelere tepkimizi
birlik olarak göstermeliyiz. Ayrıca
birlik olmamız gereken başka bir konu
da meslektaşlarımızın iş yapabilmesi
için tedavi ücretleri konusunda
veteriner hekimler odasının belirlediği
standartların altına asla düşmemek.
KÖPEK
Neden bazı köpekler
obeziteye
daha yatkın?
Günümüzde petleri etkileyen besinsel hastalıklar arasında
obezite bir numarada yer alıyor. Obezite durumu; artrit,
kardiyovasküler hastalıklar, diyabet ve ciddi medikal durumlara
sebep olarak yaşam süresinde azalma ile bağlantılıdır.
ÇEVİRİ: Veteriner Hekim Burcu Tengirşenk
PETİNFO 2014/06 94-95
Obezite konusunda pek çok risk
faktörü söz konusudur. Irk, köpeklerde
en iyi bilinen risk faktörüdür ve resmi ırk
tanımları obezite risk faktörünü teşvik
edebilir. Yaş ve kısırlaştırma petlerde
uzun zamandır bilinen ve obezite
artışına neden olan risk faktörleri
arasındadır. Aktivite düzeyi yaşa bağlı
olarak azalır ve eklemsel değişiklikler
ortaya çıkar. Azalan aktivite düzeyi
diyetten alınan kalori ihtiyacını da
azaltır. Yaşlı hayvanlarda, eğer öğün
porsiyonu azalan aktiviteye bağlı olarak
düzenlenmezse, hayvanlar kolayca
kilo alabilir. Kısırlaştırma da kalori
ihtiyacını %10 ila %20 oranında azaltan
bir faktördür. Ayrıca hayvan sahiplerinin
sosyo-ekonomik durumları da risk
oluşturur. Artan bolluk sebebiyle petleri
şımartmak çok daha kolay olmaktadır.
Hayvan sahibinin yaşam tarzı ve kendi
vücut kondisyonu da pet ile alakalı
olmamakla birlikte diğer risk faktörleri
Köpeklerde Tutumlu
Genotipler:
Araştırmacılar bu çalışmada,
köpek ırklarının öncelikle spesifik
amaçlar için seçildiğini belirttiler.
Daha soğuk iklimlerde, izolasyon
ve besin rezervleri için daha fazla
yağ gereklidir, buna “tutumlu
gen” de denir. Bu tür köpekler,
olumsuz şartlar altında fazla iş
gücü harcamazlar. Kalorisi yoğun
olan diyetin (kuru mama) yeterli
temini ile tutumlu gen için seçim,
obezite konusunda risk faktörüne
dönüşür. Irk standardı dili, tutumlu
gen ile alakalı olan vücut tipini
sürekli kılar. Araştırmacılar,
ırk standartları ifadelerindeki
önerilenler haricindeki değişiklikleri
engellemiştir. Bunun yerine, ırk
standartları ile obezite için risk
faktörlerinin tahmin edilebileceği
önerilmiştir. Risk identifiye edilirken,
ırk durumu, tedaviyi yok saymanın
bahanesi yerine korunmayı teşvik
etme olarak kullanılabilir.
Yaşlı hayvanlarda, eğer
öğün porsiyonu azalan
aktiviteye bağlı olarak
düzenlenmezse hayvanlar
kolayca kilo alabilir.
arasında değerlendirilmektedir.
Köpeğin ırkı, daha az anlaşılan
bir risk faktörüdür. Normal kilonun
üzerindeki Golden Retriever, Labrador
Retriever ve Newfoundland ırkları için bu
durum istisnadan daha çok bir kuraldır.
Cocker Spaniel, Pug ve Bichon da aynı
eğilime sahip ırklardır. Ama Whippet,
Boxer ve Setter ırkları çok daha ideal bir
vücut kondisyonu sürdürürler.
Peki, ırk neden fark yaratır? Yapılan
yeni bir çalışma, ırk standartları
ifadelerinin bu konuda yardımcı
faktörler olabileceğini
düşündürüyor. Spesifik
standartlara göre yapılan
yetiştirme ve genetik
seleksiyon kilo alımı veya
obezite riskleri açısından
yararlı olabiliyor.
Köpek ırklarında kilo alımı
araştırmalarının sonuçları
Hollandalı veteriner hekim
araştırmacılar, ülkede yapılan bir köpek
gösterisinden 1379 köpeğin Vücut
Kondisyon Skorlarını (BCS) topladılar.
Tüm skorlar, kurul onaylı veteriner
hekim beslenme uzmanları tarafından
9 puan skalası kullanılarak ayrıldı.
BCS, bir hayvanın formundaki görsel
ve palpasyon sistemine verilen isimdir.
Petler, kafanın arka tarafından, yandan
ve üst taraflarından gözlemlenip
değerlendirildi. 1-3 puan skoru alan
petler çok zayıf ve normal kilonun
altında kabul edildi. 4-5 skorları ideal
olarak belirlendi. 6 ila 9 arasındaki
skorlar ise fazla kilonun bir evresi olarak
değerlendirildi. Birçok veteriner hekim 8
ve 9 puan skorunun petlerde obezitenin
göstergesi olduğuna katıldı. Basit BCS
sistemi, sofistike X–ray teknolojisinden
sağlanan vücut yağ ölçümleri ile ilişkiyi
kanıtladı. Sistem hem köpekler hem de
kediler için çalışmaktadır. Araştırmacılar,
daha sonra ırk gösteri standartlarına
karşın ortalama BCS skorunu analiz
ettiler. Ve analizin sonucunda ortalama
BCS skorunun ırkı tanımlamak için
kullanılan dil ile bağlantılı olduğunu
ortaya çıkardılar. Düşük BCS’li köpekler
için kullanılan dil, “elegans”, “çok düzgün
kaslı vücut”, “zarif” ve “atletik” tabirlerini
içermektedir. Yüksek BCS’li köpekler
için ise, “kaslı”, “kemikleri ağır”, “iri yapılı”,
“baştanbaşa kare ve kalın vücutlu”,
“köpekler tamamen daha ağır”, “kare
ve tıknaz”, ve “kuvvetli ve kalın biçimli”
gibi tabirleri içerir. Bu ifadeler tamamen
farklı görüşleri ortaya çıkarmaktadır. 
KEDİ&KÖPEK
Radyografi
kedi&köpeklerde
diş hastalıklarının
tanısında önemli bir
yere sahiptir.
Diş Hastalıkları
ve Radyografik Tanı
Uygulaması
Diş hastalıklarının veya anomalilerinin teşhis ve tedavisinde inspeksiyon, ağız
radyografisi ile desteklendiğinde vakanın boyutunu ortaya koymada önemlidir.
YAZI: VetERİNER HekİM Melike AKBALA, Doç. Dr. Nureddin ÇELİMLİ ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ VetERİNER Fakültesi Cerrahi ANABİLİM DALI
PETİNFO 2014/06 96-97
Köpek ve kedilerde ağız ve diş
hastalıklarının tanısında radyografik
bulguları içeren yazımızda, radyografik
tanı açısından endodontik hastalıklar
başta olmak üzere pulpitis, diş
çürükleri, diş kırıkları, diş fistülleri, diş
rezorpsiyonu ve bunların dışında kalan
diğer diş hastalıklarının radyografik
yansımaları üzerinde durulacaktır.
Endodontik hastalıklar
Endodontik hastalıklar, pulpa
dokusu ve pulpayla ilişkili yapılarda
meydana gelen enfeksiyon veya
yangı nedeniyle ortaya çıkan patolojik
bozukluklardır. Pulpa dokusu
enfeksiyonunun en yaygın nedeni
bakterilerdir. Pulpa dokusunun açığa
çıktığı diş kırıklarında veya pulpa
dokusuna ulaşmış diş çürüklerinde,
bakteri ve toksinleri pulpayı yıkıma
uğratır. Pulpadaki yangı sonucu
oluşan yangı mediatörleri dişin
apikal kanalları ve lateral kanallar
vasıtasıyla periodontal ligament
içerisine sızar. Yangı mediatörleri
damar geçirgenliğini arttırarak
bölgede lökosit ve sıvı infiltrasyonunu
uyarırlar. Lamina dura bu duruma
osteoklastik rezorpsiyon ile yanıt
verir. Endodontik orijinli lezyonun
karakteristik radyografisi apikal
periodontitis sonucu periapikal
radyodansitede değişiklikleri
içerir. Diğer radyografik belirtileri
yangı etkisiyle veya pulpa nekrozu
nedeniyle oluşur.
ŞEKİL 1
ŞEKİL 2
ŞEKİL 3
Diş kökleri çevresindeki dokular
ile ilişkili endodontik hastalığın
radyografik muayenesinde gözlenen
belirtiler:
> Apikal radyolusent periodontal
ligament alanının genişliğinde artma,
> Radyopak lamina duranın, dişin
apeksinde veya lateral kanal
bölgesinde kaybı,
> Belirsiz sınırlara sahip olan yaygın
periapikal radyolusent alanlar akut
apse alanlarını gösterir,
> Sınırları belirsiz periapikal
belirgin radyolusent alanlar kronik
lezyonları gösterir,
> Yaygın radyopak alan, hafif dereceli
bir yangının sonucunda oluşan osteitis
sonucu olarak gözlenir.
ŞEKİL 4
ŞEKİL 5
ŞEKİL 6
Diş kırıklarının sınıflandırılması
Tip 1. Tam olmayan diş kırıklarıdır. Sadece
enameli kapsar (Şekil 1).
Tip 2. Kırık enamel ve dentini kapsar. Kırık
bölgesi pulpa dokusuna çok yakındır fakat
pulpa açığa çıkmamıştır (Şekil 2).
Tip 2b. Kırık bölgesi gingiva dokusunun
altına kadar ilerlemiştir. Enamel ve dentin
açığa çıkmıştır, pulpa korunmuştur (Şekil 3).
Tip 3. Komplike diş kırığıdır. Pulpa dokusu
açığa çıkmıştır (Şekil 4).
Tip 3b. Komplike diş tacı ve kökünü içeren
kırıklardır. Pulpa dokusu açığa çıkmıştır.
Kırık, gingivanın altına doğru ilerlemiştir
ve diş kökünü de içerir (Şekil 5, 6).
Diş yapısıyla ilişkili endodontik
hastalığın radyografik belirtileri:
> Kök uçlarında rezorpsiyon,
> İnternal kök veya taç rezorpsiyonu,
> Eksternal kök rezorpsiyonu,
> Pulpa boşluğu ve pulpa kanalında
genişleme (pulpa nekrozu).
Pulpitis
Pulpa dokusunun yangısıdır.
Diş kırıkları, diş çürüğüne neden
olan etkenlerin pulpayı etkilemesi,
periodontal hastalıkta alveolar
periosttaki yangının pulpaya
yayılmasıyla ve çevre dokulardaki
yangıların hematojen yolla pulpayı
enfekte etmesi sonucu oluşur.
Klinik olarak genellikle diş kırığı
veya çürüğü ile birlikte görülür. İlgili
dişten kötü kokulu irinli bir akıntı
geldiği görülür. Dişte renk değişimleri
gözlenir. Geç farkedildiğinde pulpa
nekrozu ile sonuçlanabilir.
Diş çürükleri
Enamelin bütünlüğünün
bozulması sonucu karbonhidratları
fermente edebilen bakteriler
tarafından oluşturulur. Enamel
demineralizasyonu ile başlar ve
dişte renk değişimi gözlenir. En sık
premolar ve molar dişlerde görülür.
Klinik olarak, ilk aşamalarında küçük
kahverengi veya siyah lekeler şeklinde
KEDİ&KÖPEK
gözlenir. Enameldeki küçük bir defekt,
dentin tabakasında büyük boşluklar
şeklinde çürükler oluşmasına neden
olur. Dentinin açığa çıkması çürük
oluşumunu hızlandırır ve bakterilerin
pulpaya ve dişin diğer destek
dokularına doğru ilerlemelerini
kolaylaştırır. Bunun sonucunda kısa
sürede diş köklerinde şekillenen
apselerle daha da derinlere yayılarak
önemli dental hastalıklara neden olur.
Diş kırıkları
Sıklıkla travmaya bağlı olarak
şekillenir. Sert cisimlerin ısırılması ya
da diş çekimleri sırasında şekillenebilir.
Enamel hipoplazisi, diş çürükleri,
pulpitis ve periodontal hastalığın seyri
sırasında oluşabilir.
Diş fistülleri
Diş fistülleri; hakiki diş fistülleri
ve yalancı diş fistülleri olmak üzere
sınıflandırılır. Hakiki diş fistülleri;
pulpitis, irinli alveolar periostitis gibi
dişteki bir hastalıktan köken alırlar.
Özellikle kedi ve köpeklerde maksillar
kanin ve molar dişlerden köken alarak
medial göz açısına yakın bir yerden
dışarı açılırlar. Yalancı diş fistülleri
ise mandibuladaki açık kırık olgusu
ya da enfektif yara komplikasyonu
gibi diş ile ilgisi olmayan çeşitli
travmatik lezyonlardan ileri gelen
diş fistülleridir. Fistül dış deliğinden
metal bir sonda yerleştirilmesi veya
bu delikten içeriye bir miktar kontrast
madde verilmesi sonrasında uygun
pozisyonda çekilecek olan radyografi,
diş fistülünün ayırıcı tanısı yönünden
faydalı olur.
Diş rezorpsiyonu
Diş rezorpsiyonu, fizyolojik veya
patolojik nedenler ile oluşabilir.
Fizyolojik diş rezorpsiyonu süt
dişlerinin düşmesi sırasında görülür.
Patolojik diş rezorpsiyonu ise diş
kökü üzerine etkiyen bir basınç,
yangı, enfeksiyon, neoplaziler,
travma ve ortodontik tedavi sırasında
fazla kuvvet uygulanması sonucu
görülebilir. Patolojik diş rezorpsiyonu,
odontoklastların faaliyeti sonucu
oluşur. Rezorpsiyon süreci sementte
başlar, ilerledikçe dentin dahil olur.
Lezyonlar dentinal tübüller boyunca
yayılır, sonunda diş tacındaki dentine
ve enamele ulaşır. Enamel rezorbe
olduğunda, kırık oluştuğunda veya
dişte boşluk olduğunda lezyonlar
klinik olarak görülebilir boyuta
ulaşmışlardır. Radyografi yokluğunda
ilk görülebilir lezyonlar sementoenamel birleşim yerinde boşluklar
şeklinde gözlenebilir.
Diş kisti
Sürmemiş dişin taç kısmını
çevreleyen dokudan köken alan kistik
oluşumlardır. Kayıp dişin bulunduğu
alanda yumuşak bir şişkinlik olarak
gözlenir, genellikle fluktan yapıdadır.
Radyografide sürmemiş diş tacını
kuşatan radyolusent kist yapışır
tespit edilir. Boxer ve Bulldoglarda ırk
predispozisyonu vardır. Tipik olarak
Diş Radyografisinin Endikasyonları
> Hareketli olduğu tespit edilen dişler.
> Gingivanın altına ilerleyen ve dişi içeren lezyonlar.
> Klinik olarak dişin kayıp olduğu durumlarda dişin bulunmadığı alanın
değerlendirmesini yapmak.
> Dişin canlılığını değerlendirmek.
> Periodontal hastalık bulguları gözlenen olgularda kök, pulpa ve alveolar
kemiğe ilişkin patolojilerin değerlendirmesini yapmak.
> Gingival sulkus derinliğinin normalden fazla olması.
> Endodontik ve periodontal hastalıkların ilerleyişinin
değerlendirmesini yapmak.
> Periodontal hastalıkta tedavinin planlamasını yapmak.
> Diş rezorpsiyonlarını değerlendirmek.
> Diş çekimi öncesi diş köklerinin anatomik yerleşimini belirlemek ve post-operatif
dönemde tüm diş köklerinin uzaklaştırıldığının değerlendirmesini yapmak.
> Ortodontik hastalıkların belirlenmesi.
> Oral ve fasiyal şişliklerin değerlendirmesini yapmak.
> Oral neoplazilerde operasyonun planlanmasına yardımcı olmak.
> Kronik burun akıntısı olan olgularda nedeni saptamak.
> Mandibular ve maksillar kırıkların değerlendirmesini yapmak.
> Uygulanan tedaviyi değerlendirmek.
PETİNFO 2014/06 98-99
KEDİ&KÖPEK
maksillar 1. premolar dişte ve sıklıkla
bilateral olarak gözlenir.
Enamel hipoplazisi
Organik enamel matriksin tam
olmayan veya kusurlu oluşumu olarak
tanımlanır. Fokal veya generalize
olabilir. Enamel gelişim sürecinde
meydana gelen hasar nedeniyle
oluşur. Bu nedenle diş oral kaviteye
ulaşmadan defekt meydana gelmiştir.
Diş tacı oluşumu, süt dişlerinde
gebeliğin 42. gününden postpartum
15. güne kadar sürer. Kalıcı dişlerde
ise postpartum 2. haftadan 3. aya
kadar gerçekleşir. Bu dönemlerde
oluşan hasarlar primer ve permanent
dişlerde emanel hipoplazisine neden
olur. Enamel displazisi olan diş, dişin
çıkma zamanında normal görünebilir
ama daha sonra renk değiştirir.
Birçok şiddetli derecede etkilenmiş
dişte hatalı enamel soyulur. Çok
şiddetli olgularda, enamel görünüşte
noksandır, yeryer rengi soluk alanlar
vardır veya diş çıkma zamanında kismi
noksan alanlar vardır.
Lokal, sistemik veya genetik
ŞEKİL 7
ŞEKİL 12
ŞEKİL 8
ŞEKİL 13
faktörler nedeniyle oluşabilir. Lokal
faktörler diş tacı gelişirken oluşan
travmaları içerir. Örneğin: yüze darbe
almak. Süt dişindeki periapikal hastalık,
hastalıklı dişe bitişik olan kalıcı dişte
enamel hipoplazisine neden olabilir.
Genellikle tek bir diş veya birkaç diş
etkilenir. Sistemik faktörler; beslenme
yetersizlikleri, ateşli hastalıklar,
hipokalsemi ve enamel formasyonu
sırasında aşırı florid alımı durumlarını
içerir. Geçmişte distemper’a bağlı
enamel hipoplazileri meydana gelirdi
fakat günümüzde yaygın aşılamalar
nedeniyle nadir görülmektedir.
Genetik tip enamel displazisi
insanlarda tanımlanmıştır.
Enamel displazisi, lokal travma
veya sistemik ateşli hastalık sonucu
oluşmuş ise bir zaman dilimi içinde
kaybolmaktadır, sadece etkilenen
alanlarda hasar oluşum periyodunda
aktif formasyon meydana gelir. Bu
durum klinik olarak diş tacını saran
displastik enamel bandları halinde
görülür. Zayıf şekilde korunan ve
açıkta bulunan dentin ağrıya neden
olur. Diş, yaşın artmasıyla beraber
ŞEKİL 9
pulpa tarafından üretilen sekunder
dentin ile döşenmesi sonucu daha az
hassas hale gelir. Displastik enamel
alanları dental plak oluşumuna olanak
sağlar. Generalize enamel displazisin
olduğu ciddi olgularda, dentinin ağız
ile bağlantılı olduğu alanlarda, zayıf
koruma ve açık dentinal tübüller
yoluyla oluşan pulpa irritasyonuna
bağlı kronik pulpa hastalıkları ve
periapikal hastalık meydana gelebilir.
Dişlerde görülen oluşum ve
gelişim anomalileri
Polyodontia: Diş sayısındaki fazlalığı
ifade etmektedir. Doğmasal anomali
ya da süt dişlerini zamanında
düşmemesi ve yanından kalıcı dişlerin
çıkması şeklinde de görülebilmektedir.
Hypodontia: Diş sayısındaki
eksikliktir. Bir dişin embriyonik olarak
oluşmaması şeklinde görülür. Genetik
ya da diş oluşumunun erken safhalarda
hasara uğraması sonucu görülebilir.
Fazla sayıda kök oluşumu: Genetik bir
anomali olarak görülmektedir. 
Kaynaklar: Kaynaklara yazarın arşivinden
ulaşabilirsiniz. e-posta: [email protected]
ŞEKİL 10
ŞEKİL 14
ŞEKİL 15
ŞEKİL 11
ŞEKİL 16
Şekil 7. Pulpitise bağlı renk değişimleri
Şekil 8. Köpekte sol mandibular 2. molar dişte çürük oluşumunun
klinik görünümü
periapikal radyolusent alan
Şekil 12. Alt göz kapağının yaklaşık 1,5 cm distalinde fistül deliği
Şekil 13. Köpekte sağ maksillar 2. ve 3. premolar dişlerde
Şekil 9. Şekil 8’deki dişin alınan radyografisinde lezyonun pulpa
boşluğuna çok yakın olduğu gözleniyor.
Şekil 10. Maksillar 2. insisiv dişte kök kırığı olgusu
Şekil 11. Kedide sağ mandibular kanin dişte pulpanın açığa cıktığı
periodontal hastalığa bağlı kök rezorpsiyonu
Şekil 14. Pulpa nekrozuna bağlı pulpa kanalında genişleme ve
periapikal radyolusent alan
Şekil 15. Sağ mandibular kanin dişte fokal enamel hipoplazisi
kırık olgusu, pulpadaki yangıya bağlı genişlemiş pulpa boşluğu ve
Şekil 16. 3. premolar dişte fazla sayıda kök yapısı
PETİNFO 2014/06 100

Benzer belgeler

temmuz-2016 - Petinfo Dergi

temmuz-2016 - Petinfo Dergi Yrd. Doç. Dr. Özlem Şengöz Şirin Dr. Banu Dokuzeylül VET. HEKİM RAHŞAN EROL

Detaylı

aralik-2015 - Petinfo Dergi

aralik-2015 - Petinfo Dergi Yrd. Doç. Dr. Özlem Şengöz Şirin Dr. Banu Dokuzeylül VET. HEKİM RAHŞAN EROL

Detaylı

Klivet 2015 yılına hızlı başladı 28 Veteriner Hekim

Klivet 2015 yılına hızlı başladı 28 Veteriner Hekim [email protected] GRAFİK TASARIM EMEL VURAL [email protected] DANIŞMA KURULU PROF. DR. AHMET ERGÜN PROF. DR. NİLÜFER AYTUĞ PROF. DR. TAMER DODURKA Yrd. Doç. Dr. Özlem Şengöz Şirin Dr. Ba...

Detaylı

Temmuz-2014 - Petinfo Dergi

Temmuz-2014 - Petinfo Dergi Yrd. Doç. Dr. Özlem Şengöz Şirin Dr. Banu Dokuzeylül VET. HEKİM RAHŞAN EROL

Detaylı